You are on page 1of 1

40 ADVANCED TESTS DERS NOTLARI

MINI TEST 04 trivial : önemsiz [unimportant, insignificant]

disrupt : bozmak, zarar vermek [damage, harn, tiny : küçük [small, slight]
interrupt, mess up]
massive : dev, kocaman, büyük [immense,
overwhelm : (duygu, durum) kapılmak, etkisi altına enourmous, mighty, collossal]
almak
orthodox : geleneksel [traditional]
interrelate : ilişkisi olmak [be relevant to, be
associated with] flatten : düzleşmek

accelerate : hızlandırmak [speed up] protoplanetary : asal gezegen

involve : içermek, kapsamak [contain] irritate : sinirlendirmek, kızdırmak

bring down : devirmek, al aşağı etmek [overthrow, endure : katlanmak [stand, put up with]
dethrone]
alter : değiştirmek [change, modify]
look after : bakımını yapmak, ile ilgilenmek [take
care of] thrill : heyecanlandırmak, büyük zevk vermek

take on : üstüne almak, sorumluluğu kabul etmek, soothe : hafifletmek, dindirmek, azaltmak
üstlenmek, yüklenmek [undertake, shoulder, embark
scrutiny : araştırma, inceleme [research, study,
on]
investigation]
account for : 1. izah etmek [explain, clarify] 2.
adoption : benimseme, kabullenme, evlat edinme
oluşturmak, teşkil etmek [constitute, form, make up]
denial : inkar
set out : 1. -maya/meye koyulmak, girişmek,
kalkışmak 2. yola çıkmak ignorance : cehalet, bilgisizlik
uniquely : her şeyden farklı, tek olarak, çok özel sovereignty : egemenlik, bağımsızlık
inherently : içten gelircesine extraordinarily : sıra dışı bir şekilde
cognitively : bilişsel olarak ultimately : sonunda, nihayetinde, eninde sonunda
heavily : şiddetle, büyük oranda, ziyadesiyle supposedly : güya, sözde
[massively, densely]
correspondingly : uygun bir şekilde
chiefly : başlıca, en çok, esas olarak [mainly,
essentially] deliberately : kasten, kasıtlı olarak

course : 1. kurs, ders 2. süreç 3. yörünge, rota, yol primordial : ilkel, eski
4. gelişim, ilerleme
having been V3 : -mış olan
altitude : yükseklik, irtifa [elevation, escalation,
height]

investment : yatırım

dawn : şafak

selection : seçim

impartial : tarafsız [objective, fair, unbiased]

mutual : karşılıklı, ortak [reciprocal, joint]

You might also like