You are on page 1of 18

EFD / JFL

Edebiyat Fakültesi Dergisi / Journal of Faculty of Letters


Cilt / Volume 30 Sayı / Number 2 (Aralık / December 2013)

Artuklu–Eyyubi Dönemlerinde Hasankeyf’te


Seramik Atölyeleri ve Üretimleri
Ceramic Workshops and Productıons in Hasankeyf During Artuqıd and Eyyubıd Perıods

Nurşen ÖZKUL FINDIK*

Öz
Raman dağlarının eteklerinde, Dicle nehrinin iki yakasına yayılarak yüzyıllarca birçok siyasi
ve ticari olaylara sahne olan ve günümüze ulaşmayı başaran Hasankeyf, Mezopotamya ile
Anadolu arasında bağlantı sağlayan köprüsü sayesinde hem kara hem de nehir yoluyla çift
yönlü bağlantı noktası olmuştur. Şehir, savaşlar nedeniyle sık el değiştirmesi, ticaret yolu üze-
rinde olması gibi nedenlerden dolayı sürekli değişen, hareketli demograik yapıya sahiptir.
Hasankeyf’in eski kültür tabakalarının büyük bölümü bugünkü yerleşimin altında kalmıştır.
Ayakta kalabilenlerin büyük bir kısmı Ilısu Barajı projesi kapsamında inşa edilen baraj su-
ları altında kalacak olan Hasankeyf, 1102’de Büyük Selçukluların vassalı olarak kurulan ve
Eyyubi egemenliğine (1232) kadar varlığını sürdüren Artukluların, Hasankeyf kolunun siyasi
merkezidir. Şehirde gerçekleştirilen kazılarda Artuklu ve Eyyubi dönemlerine ait cami, türbe,
medrese, saray, konut gibi çeşitli mimari eserlerin yanı sıra seramik, metal, cam, sikke, gibi
küçük buluntular da ele geçmiştir. Kazı çalışmalarında insanların günlük yaşamlarının önemli
eşyaları olan toprak işleri/seramik ürünler ile bunların üretimlerinin yapıldığı atölyeler ortaya
çıkmıştır. Bu atölyelerden ilki Aşağı Şehrin doğu ucunda Sahil Sarayı Seramik Atölyesi, diğeri
yine Aşağı Şehrin güney batısında bulunan Selahiye Seramik Atölyesidir. Atölyelerde yer alan
fırın, fırın malzemeleri, bozuk/kırık, mamül/yarı mamül seramik parçaları sayesinde bu atöl-
yelerden ilkinde Artuklu döneminde sırsız seramik üretimi yapıldığı anlaşılmıştır. Özellikle
yoğun olarak kalıp baskı tekniğinde üretimin yapıldığı bu atölyede ele geçen seramik kalıplar
ve bunlardan üretilen seramik parçalar bugüne kadar Anadolu’da gerçekleştirilen kazılarda ele
geçen en fazla ve çeşitli örnekler sunmaktadır. Kap türü olarak öncelikli olarak su, süt, yağ
gibi sıvı malzemelerin taşındığı, korunduğu testi başta olmak üzere küp, matara gibi kaplardır.
Bu seramikler, İran, Mezopotamya, Suriye ve Anadolu çevresinde Büyük Selçuklu hakimiyeti
ve onların atadıkları Atabeylerin bu bölgede oluşturdukları kültürel alt yapı, siyasi ve ticari

* Doç.Dr. Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü,


nursenf@gazi.edu.tr

© 2013, Hacettepe University Faculty of Letters, All Rights Reserved

43
Artuklu–Eyyubi Dönemlerinde Hasankeyf’te Seramik Atölyeleri ve Üretimleri

ilişkilerin seramik üretiminde ortak özelliklerin ortaya çıkışının göstergeleridir. Selahiye Se-
ramik Atölyesinde ise değişen koşullar ve tarihsel süreçte (XIV-XV.yüzyıl) üretim teknolojisi
ve bezeme tekniklerinin değiştiği, sırlı üretime geçildiği anlaşılmaktadır. Bu atölyede Eyyubi
hakimiyeti boyunca seramik üretimi gerçekleştirilmiştir. Diğer atölyedeki geleneğe bağlılık bu
atölye üretiminde tamamen kaybolmuştur. Bu dönemde yaygın olan tek renk sırlı, kazıma, bo-
yalı kazıma, sıraltı boyama tekniklerinde üretim gerçekleşmiştir. Eyyubilerin Hasankeyf kolu
1461 yılında Akkoyunlu Uzun Hasan’ın bölgede egemenlik kurmasına kadar varlıklarını sür-
dürmüştür. Şehir, 1514 tarihinde Osmanlı topraklarına katılınca değişen siyasi, ticari ve sosyal
yapı nedeniyle zamanla önemini kaybetmiştir. Dolayısıyla daha sonraki süreçte bu iki atölyede
görülen yoğun ve kaliteli üretim bir daha gerçekleşmemiştir.
Anahtar Kelimeler: Hasankeyf, Artuklu, Eyyubi, seramik, atölye, fırın.

Abstract
For centuries, Hasankeyf, at the piedmont of Raman, have witnessed so many political and
commercial changes that were seen along the two sides of Dicle. It has been two-sided
linkup by road and river road between Mesopotamia and Anatolia. The city has changeable
demographic structure because it passed in other hands as a result of wars and it is on the trade
route. Most of the old cultural collections of Hasankeyf were buried under the settlement. Most
parts which still survive will also submerge as a result of dam construction as part of Ilısu Dam
project, Hasankeyf was a politic centre of Hasankeyf region of Artuqids that was established
in 1102 as a follow up of Great Seljuk Empire and continued its existence till 1232 under the
sway of Eyyubid. In excavations, ceramic, metal, glass, coin, and also architectural works
belonging to Artuqids and Eyyubid periods were captured. Ground-works/ ceramic products
that were vital for the people’s daily life activities and workshops that were production sites
of these were surfaced. One of these workshops was Sahil Sarayı Ceramic Workshop that
was east of the lower part of the city; other one was Selahiye Ceramic Workshop, also built
southwest of the lower city. Thanks to kiln, kiln equipments, ruined/broken, manufactured/
semi-inished ceramics it is understood that unglazed ceramic production was made in Sahil
Sarayı ceramic workshop during Artuqids period. Ceramic moulds and pieces, captured in this
workshop, where especially printing technique is used during production, are the most varied
and greatest number of samples captured in Anatolia. Earthenware jars, pots and lasks for
liquids such as milk, water and oil were some of the vessels. These ceramics were the symbols
of cultural, political and commercial relationships of Iran, Mesopotamia, Syria and dominance
of Great Seljuk Empire have several characteristics in common for ceramic production. On the
other hand in Selahiye ceramic workshop it is clear that production technology and ornament
techniques were varied in historical process (XIV-XV centuries). Glazed ceramic production
was made during these periods. Conventionality in other workshop has been lost in this
workshop. Productions in solid colour glazed, scraping, under glazed colouring techniques
were made. Hasankeyf region of Eyyubid continue their existence until the dominance of
Aqqoyunlu Uzun Hasan in 1461. The city lost its signiicance after the annexation of Ottoman
Empire in 1514 as a result of changing political, commercial and social structure. Common and
good quality production in these two workshops has never occurred again.
Key words: Hasankeyf, Artuqids, Eyyubid, ceramic, workshop, kiln

44
Nurşen ÖZKUL FINDIK

Giriş
Anadolu tarihinde stratejik konumuna bağlı önemini günümüze kadar korumayı
başarmış olan Hasankeyf, Ilısu Barajı’nın suları altında kalacaktır. Alışıla geldiği üzre
Alparslan’ın1071 Malazgirt Zaferi ile başlatılan Anadolu Türk-İslam tarihinin en önem-
li olayları, bir şekilde Hasankeyf bağlantılı yaşanmıştır. Artukluların Anadolu’nun fethi
sürecindeki katkıları, bağımsız bir beylik olarak egemenlik sahalarındaki siyasi etkinlik-
leri Ortaçağ tarihçileri tarafından daha ziyade dönem kroniklerinden yararlanılarak ele
alınmıştır (Alptekin, 1991; Merçil,1993;Usta, 2002;Şeşen, 2002). Ilısu barajı sularının
altında kalması muhtemel noktalarda 1998 yılından beri sürdürülen Hasankeyf kurtarma
kazıları farklı alanlarda birçok buluntunun ele geçmesini sağlamıştır. Kazıların yoğunlu-
ğuna bağlı olarak sayısız seramik malzeme de buluntular arasında yer almıştır.
Kazı sürecinde ele geçen malzemeler Hasankeyf’te Türk döneminde gerçekleştiri-
len imar, inşa ve bilhassa kültürel gelişmelerin ortaya konulmasında yeni bir sayfa ara-
lamıştır. Dolayısıyla tarihçilerin metne dayalı incelemelerinin, arkeolojik buluntularla
desteklenmesi/sorgulanması konusunda elimize önemli bulgular geçmiştir. Buluntular
kabaca incelendiğinde bile Hasankeyf’in Anadolu’da seramik üretimi bakımından/fırın,
fırın malzemeleri, farklı form ve bezemedeki seramik çeşitliliğiyle, önemli bir Ortaçağ
merkezi olduğu anlaşılmaktadır.

Kazılar ve Atölyeler
Hasankeyf’te kazılar iki dönemde gerçekleşmiştir. İlki yüzey araştırmaları olarak
başlayan ve ardından kazıya dönüşen, 1998-2003 yılları arasında Prof. Dr. Oluş Arık
başkanlığında yapılan çalışmalardır (Arık 2003). İkinci dönem kazıları ise, Prof. Dr. Ab-
düsselam Uluçam tarafından 2004 yılından beri Hasankeyf Tarihi ve Arkeolojik Sit Alanı
Araştırma, Kazı ve Kurtarma Projesi kapsamında sürdürülmektedir (Uluçam, 2007,681-
710). Her iki dönem içinde kale ve çevresini kapsayan Yukarı Şehir ile Dicle nehri kıyı-
sındaki yerleşimleri ve bahçelerin olduğu Aşağı Şehirde pek çok alanda gerçekleştirilen
kazılarda han, cami, medrese, türbe, hamam ve konut gibi döneminin özelliklerini yansı-
tan farklı yapılar ortaya çıkarılmış, temizlenmiş ya da restorasyonları yapılmıştır.
Kazı çalışmalarında insanların günlük yaşamlarının pek çok aşamasında/ yeme-
içme-depolama- taşıma-ısıtma/ kullanılan seramik ürünleri ile bunların üretimlerinin ya-
pıldığı atölyeler gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu atölyelerden ilki Aşağı Şehrin güney batı-
sında 2001-2003 yılları arasındaki kazılarda incelenen Selahiye Seramik Atölyesi, diğeri
yine Aşağı Şehrin doğu ucunda bulunan Sahil Sarayı Seramik Atölyesidir.

Sahil Sarayı Seramik Atölyesi


İkinci dönem kazılarında, bölgede erken dönem seramik üretiminin gerçekleştiğini
kronolojik olarak belgeleyen ve Dicle kıyısındaki Sahil Sarayı olarak adlandırılan yapı-
nın, II. Blok’unda bir seramik atölyesi ortaya çıkarılmıştır. 2008-2010 kazı dönemlerinde
gerçekleştirilen çalışmalarla bu atölyede üretilen mamül ve yarı mamül seramik parçaları
ele geçmiştir.

45
Artuklu–Eyyubi Dönemlerinde Hasankeyf’te Seramik Atölyeleri ve Üretimleri

İki kompleksten oluşan Sahil Sarayının, I Bloku doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen


bir alandır (Fotoğraf 1). Revaklı avlu çevresinde çeşitli amaçlarla kullanılmış bölümler
yer alır. Kazı çalışmaları boyunca elde edilen bulgulara (mimari malzeme, mimari üs-
lup ve plan özellikleri, farklı kotlarda görülen zemin tabakaları) göre yapının temelinde
Roma dönemi kalıntıları yer almaktadır. Bu temelin kalıntıları üzerinde –kültür ile sana-
tın evrensel bir etkileşim ve zincirleme devamlılık bağlamında geliştiğini kanıtlarcası-
na- Artuklu döneminde saray yada köşk olarak kullanılan sivil bir yapı yükselmektedir.
Alanın farklı amaçlarla Osmanlı döneminde de kullanıldığı anlaşılmıştır.
Bu Blokun 10.00 m. güneyinde bulunan II. Blok; kuzey-güney doğrultusunda yine
dikdörtgen bir alanı kaplar. İki bölümden oluşan yapının batı kanadında bulunan birinci
bölümdeki mekânların kazısı 2001-2002 yıllarında Prof. Dr. M. Oluş Arık başkanlığında
yapılmıştır. Bu bölüm kuzey güney doğrultusunda birbirine paralel uzanan mekânlardan
oluşur (Plan 1). Burası sonraki dönemlerde altta mezar odası hücreleri olan lahitlerin yer
aldığı mezarlığa çevrilmiştir.
Birinci bölümün güneybatısında kare kesitli bir kaide üzerine oturtulmuş silindirik
gövdeli bir minare burada bir caminin yer aldığının en belirgin işaretidir. Minarenin do-
ğusundan itibaren başlayan ve I. bölümün doğu duvarını paylaşan II. bölüm, doğu-batı
doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı, üzeri tonozla örtülü mekânlardan oluşmaktadır.
Mimari üslûp, malzeme ve teknik özelliğinden bu bölümün daha sonra eklendiği anla-
şılmaktadır. Orijinal yapının (yöresel caslı sıva) kalan sıvalı duvarları kullanılarak her
mekân arasına yeni duvarlar örülerek, küçük bölümler oluşturulmuştur. Alanın en üst
yüzeyi Osmanlı döneminde mezarlık alanı olarak kullanılmıştır. XX.yüzyılda terk edilen
alanın kuzeybatısına bir su deposu inşa edilmiştir. Burada 2008-2010 arasındaki üç kazı
döneminde yapılan çalışmalarda çok sayıda fırın malzemesi, bozuk-kırık seramik parçası,
fırın kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Sahil Sarayının II. Blokunda yapılan kazılar sonu-
cu, bu alanın seramik üretimi ağırlıklı işlik mekânlarından oluştuğu; sonraki yüzyıllarda
yeniden şekillendirilerek farklı amaçlarda kullanıldığı, en sonunda da mezarlık haline
getirildiği anlaşılmıştır (Fotoğraf 2).
Bu bölüm, nişli bir mekânın kuzeyinde ve güneyinde bulunan mekânların sıralanışı-
na göre numaralandırılarak iki bölüm halinde incelenmiştir. Kazılarda fırın ateşlik çuku-
ru, fırın duvar kalıntısı, ocak, tandır ve tekne gibi seramik atölyesine ait kalıntılar açığa
çıkarılmıştır. Sahil Sarayında II.blokta yapılan kazılarda aşağıda bahsedeceğimiz diğer
atölyedekiler gibi kısmen de olsa sağlam fırınlar bulunamamıştır. Alan tarih boyunca çok
farklı amaçlara hizmet etmiştir. Temel ve duvarlar iç içe geçtiğinden, farklı tabakalar ve
mekânların özgün kullanım amaçları tespit edilememiştir. Tüm bu karmaşaya rağmen,
kalıntılar ve buluntulara göre alanın bir dönem seramik atölyesi olarak kullanıldığı ke-
sindir. Bu üretim alanı dönem dönem farklı amaçlara hizmet ettiğinden, daha sonra bir
şekilde tamamen tahrip olmuş, günümüze fırınların sadece ateşlik bölümlerinin çukurları
ile çok az duvar kalıntıları ulaşabilmiştir.
Nişli mekânın kuzeyindeki (5 nolu) mekanın doğusunda, güney duvara bitişik ortada
(iç çapı 0.45 m.) ateşlik çukuru olan, (izlerden dış çapı 2.10 m) dairesel planlı bir fırın
kalıntısı bulunmuştur (Fotoğraf 3). Zemininde sır atıkları olan fırın, ilk sırası tuğla olmak

46
Nurşen ÖZKUL FINDIK

üzere moloz taş örgülü, sıvalı duvara sahiptir. Bu mekana kuzeyden bitişik (4 numara-
lı) mekânın orta alanında bir ateşlik (çapı 0.55 m.) daha bulunmuştur. Çukurun çevresi
(zemin) dairesel biçimde killi harçla sağlamlaştırılıp, tuğla duvar (çapı 1.00m.) ile kuşa-
tılmıştır. Bu fırının doğusunda, kuzey duvara bitişik, tuğla örgülü sıvalı, yan yana kare
(yaklaşık 0.35 m. çapında) üç tekne farklı işlevler için kullanılmış olmalıdır. Başka bir
(3 nolu) mekanda ise, güney duvarda taş örgülü, sıvalı, (boyu 0.80 m. eni 0.50 m.) dışta
dikdörtgen, içte dairesel olan tekne ortaya çıkarılmıştır. Diğer tekne ise, nişli mekanın
güney duvarında, yine taş örgülü, sıvalıdır. Güneydeki (1 nolu) mekanda taş örgülü (1.00
m. çapında, 0.70 m. derinliğinde) bir kuyu ortaya çıkartılmıştır. Benzer kuyu Selahiye
Seramik Fırınları kazısında da bulunmuştur. Mekanın doğusunda ise duvara bitişik, dai-
resel planlı, (yerden 0.30m.yüksekte, 0.55m. çapında) kuzeyinde künklerle oluşturulmuş
tütekliği olan bir ocak en sağlam atölye buluntusudur. Üzerindeki sır izlerinden bunun sır
ocağı olarak kullanıldığı görülür.
Mekânlarda irili ufaklı çok sayıda tandır bulunmuştur. Güneydeki (2 nolu) mekanın
doğu duvarına bitişik tandır, tütekliğiyle diğerlerinden farklıdır. Güneydeki diğer (3 nolu)
mekanda ise, içinden kül ve sırsız seramik parçaları çıkarılan (0.62m. çapında) ateşlik çu-
kuru bulunmuştur. Sıvalı zemini moloz taşlarla çevrilidir. Bu açmada ayrıca 12 sikke ele
geçmiştir. Bunlar büyük ölçüde korozyona uğramış olmakla birlikte bazılarının Artuklu
dönemine ait olduğu belirlenmiştir.
2001 yılında Prof.Dr.Oluş Arık başkanlığında birinci blokta bir fırın kalıntısı bu-
lunmuş, incelendikten sonra tekrar kapatılmıştır (Çeken 2005, s.46-47). Osmanlı dö-
neminde üstüne yerleştirilen mezarla tahrip olan bu fırın, özellikleri itibarıyla Selahiye
Seramik Atölyesi’ndeki fırınlara benzemektedir. Kazılarda ele geçen kil fırın çivileri, üç
ayaklar, oval ve dairesel plakalar pişirme teknolojisi ve fırınların özellikleri hakkında
ip uçları vermektedir. Bu tür fırınlarda, kil fırın çivileriyle pişirme bölümlerinin duvar-
larında ralar oluşturularak,seramikler doğrudan bunlar üzerine ya da plakalar üzerine
yerleştirilerek fırınlanmıştır. Yaklaşık 0.50m.-0.60m. uzunluğunda, iki tarafı uca doğru
sivrilen kil çiviler, kırık parçalar halinde ele geçmiştir (Fotoğraf 5). Seramik Fırınları
(Selahiye Atölyesi) kazısında bu tür çiviler bulunmamıştır, bu atölyede seramik kaplar
üç ayaklar yardımıyla üst üste istilenerek pişirilmiştir.Taht-ı Süleyman, Nişapur (İran),
Rakka (Suriye) ve Anadolu’da Ahlat ve Antakya kazılarında bu tür çiviler ele geçmiştir
(Naumann,1971, s.173-190;Karamağaralı, 1981, s.78-79). Hasankeyf Sahil Sarayında,
yukarıda belirttiğimiz merkezlere benzer biçimde, ateşliği toprak altında olan, duvarlara
gömülü kil çivi ralara kapların istilendiği, dairesel planlı fırınlarda üretim yapılmıştır.
Bu çiviler arasına yerleştirilen plakalar, genelde Ahlat örnekleri gibi ovaldir. Az sayıda
da olsa Rakka kazılarında bulunanlar gibi dairesel formlu plakalar ele geçmiştir (Jenkins
2006, ig.2.1)(Fotoğraf 6). Bazen bu plakalar yerine testi gövde parçaları aynı amaçla
kullanılmıştır.
Kazılarda ele geçen seramik buluntular ise, daha çok sırsız seramik parçalardır. Bun-
ların büyük kısmı kalıp baskı tekniğinde üretilmiştir. Aynı alanda hem kalıp hem de bozuk
parçaların bulunması, sırsız yerel üretimin varlığını daha da desteklemiştir. Seramikler

47
Artuklu–Eyyubi Dönemlerinde Hasankeyf’te Seramik Atölyeleri ve Üretimleri

farklı tonlarda olmakla birlikte yaygın olarak kahverengi tonlarında ve yeşilimsidir1. Ha-
mur ince az katkılı, orta sert ve sık dokuludur. Yapılan arkeometrik analizler sırsız se-
ramiklerin 850-950 C pişirildiğini ortaya koymuştur2. Form olarak testiler ön plandadır
(Fotoğraf 4). Küpler, mataralar diğer kap türleridir. Buluntular arasında az sayıda tüm-
tüme yakın testi yer alır. Testiler genellikle farklı büyüklükte dip, ağız, kulp, gövde par-
çaları halinde ele geçmiştir. Testi kaideleri düz ya da halka dip formundadır. Genellikle
tek kulpludur. Gövde, yaygın olarak alt kısım kesik konik, üst yarı küresel olarak biçim-
lendirilmiştir. Az sayıda alt ve üst kısmı yarı küresel olan gövde formları tespit edilmiştir.
Sahil Sarayı üretimi testilerin en belirgin özelliklerinden biri; gövde ile boynun birleştiği
yere boyun bileziği şeklinde, dışa doğru bir proil oluşturulmasıdır. Bu proilin üzerine
kazıma, diyagonal veya dikey hatlar (kertik bezeme) şeklinde basit motiler yapılmıştır.
Diğer karakteristik özellikleri ise boyunla gövde arasında yani omuz kısmında ince bir
şerit halinde kalıp baskı süslemedir. Bazı testi parçalarında gövdenin sadece üst kısmın-
da, tek şerit halinde bezeme yer almıştır (Fotoğraf 8-10). Bazı parçalarda ise gövdenin
hem alt hem de üst kısmında, yine tek şerit halinde bezeme yapılmıştır. Alt ve üst şeritler
farklı kompozisyonlara sahiptir. Üstte bitkisel altta geometrik, üstte yazı altta geometrik
süslemeler görülmektedir. Kazıma, tarak baskı gibi farklı tekniklerde bezemeler çok az-
dır. Barbutin seramikler Hasankeyf kazılarında çok nadir olmakla birlikte, burada da bu
teknikte gövde parçaları ele geçmiştir.
Alandaki diğer önemli buluntular kalıplardır. Tüm yada tüme yakın çok az parça
bulunmuş, genelde küçük parçalar halinde ele geçmiştir (Fotoğraf 7). Kalıplar yarı daire-
sel kase formunda olup çapları 18-20 cm. arasında değişmektedir. Bunlar oyma, kazıma
ve baskı teknikleriyle hazırlanmıştır.Kalıplarda, kuş, aslan, geyik gibi hayvan igürleri,
palmet ve rumilerden oluşan bitkisel bezemeler, geometrik ve yazı kompozisyonları yer
almıştır. Bunlar form, bezeme teknikleri ve motif bakımından XII-XIII.yüzyıl İran kalıp-
larıyla benzer özellikler göstermektedir (Watson, 2004,s.142-143).Kalıp baskı tekniğinde
bezemeli Sahil Sarayının sırsız seramikleri, bir yandan incilerle ya da helezonlarla çev-
rili madalyon içine yerleştirilen kuş igürleriyle, XII-XIV.yüzyıl Suriye/Hama testileriy-
le benzerlikler gösterirken, ard arda sıralanan hayvan dizilerinin yer aldığı bordürlerle
ise XII.yüzyıl İran metal kapları ve seramikleriyle paralellikler taşımaktadır (Riis, 1957,
s.249-255, ig.860-874;Fehervari, 2000,ig.113; Ward, 1993, s.71-80). İri palmetler, bun-
lar arasında boş yer bırakmayacak kadar sık yerleştirilen küçük daire dolgular, benzer şe-
kilde yazılı kompozisyonlarda da görülmektedir. Bu tür küçük dairelerle zeminin dolgu-
landığı, yazının daha belirgin kabartma gösterdiği sırsız kaplar özellikle Suriye’de Hama
kazılarında ele geçmiştir (Riis, 1957, ig.913-921). XII-XIV. yüzyıllara tarihlenen yazılı
Hama seramikleri ile Sahil Sarayı atölyesi sırsız seramikleri arasında çok yakın benzer-
likler kurulmaktadır.

1 Munsell 5Y pale olive, 10YR 7/4 very pale brown


2 Arkeometrik analizler,yürütücülüğünü yaptığım Gazi Üniversitesi BAP Projesi kapsamında Doç.Dr. Nurşen
Sarı ve Yard.Doç Dr. Akın Akyol tarafından yapılmış olup, yayına hazırlanmaktadır.

48
Nurşen ÖZKUL FINDIK

Form ve kompozisyon özellikleri, yoğun igür kullanımı, kompozisyonlarda, hay-


vanların vücutları en ince ayrıntısına kadar ustalıkla işlenmiş olup, özellikle kanatlı
hayvan igürleri adeta İran/Büyük Selçuklu geleneğinin devamı niteliğindedir. Bunlar
Hasankeyf’te Artuklu döneminde üretilen erken tarihli XII-XIII.yüzyıl ilk çeyreğine ait
sırsız seramikledir. Bu atölye Hasankeyf Türk dönemi (Artuklu) erken seramik üretimini
yansıtır. Sahil Sarayı kazı raporlarında yer alan sikke buluntuları da bunu desteklemek-
tedir. Ele geçen seramik parçalara göre, Artuklu sonrasında atölyede üretim durmamıştır.
Buluntuların karşılaştırılması ve tarihsel süreç gözönüne alındığında, sırsız ve sırlı üreti-
min Eyyubi Döneminde de kesintisiz devam ettiği anlaşılmaktadır.
Aynı alanda, aynı atölyede kısıtlı miktarda fritli beyaz hamurlu üretim sırlı üretim de
yapılmıştır. Beyaz ve pembe renkli3, gevşek dokulu bu kaplar düşük ısıda fırınlanmıştır
(yaklaşık 800 derece). Fırın çivileri, plakalar, yine plaka olarak kullanılan testi gövdele-
rindeki sır izleri de türkuaz ve mor renkli sırlı üretimin yapıldığını gösterir. Sırlar mat,
çatlak, çok pütürlüdür. Türkuaz tek renk sırlı, kalıp baskı, oyma ve kazıma tekniğinde be-
zemeli tabak, kase ve kandiller, XII.yüzyıl İran ve Suriye (Tell Minis, Rakka) örneklerine
teknik, form, sır ve motileriyle benzemektedir (Watson 2004:303-323;Porter 1987:175-
248, ig.B22-25). Bu üretim genel olarak, Suriye/Rakka seramikleriyle fırın teknolojisi,
fırın malzemeleri, hamur-sır özellikleriyle benzerlik gösterirken, form, kompozisyon ve
motif özellikleri ile İran üretim merkezleriyle benzerlikler taşır. Fakat bu bölgelerdeki
kadar kaliteli üretim yansıtmamaktadırlar.Burada bulunan bir dip parçasının iç yüzeyine
türkuaz sıraltına siyah boyama ile kanatlarını iki yana açmış bir kartal igürü işlenmiştir.
Kartalın gövdesinin ortasında “El- melik ül..”yazmaktadır. Bu kartal, Diyarbakır Artuklu
Sarayı ile Kubad Abad Sarayı kazılarında bulunan, türkuaz sıraltı siyah boyama tekniği
ile işlenmiş çinilerdeki kartallarla benzer özellikler taşımaktadır (Aslanapa, 1962, s.10-
18;Arık, 2007, s.243-247, ig.189).
Kazı çalışmaları ile Hasankeyf’te Artuklu döneminden itibaren (XII.yüzyıl-XIII.
yüzyıl ilk çeyreği) kalıp baskı tekniğinde sırsız seramik üretiminin yapılmıştır. Aynı atöl-
yede, daha sınırlı sürede ve miktarda beyaz hamurlu sırlı üretime geçildiği, daha sonra
(XIII.yüzyı sonu-XIV.yüzyılda) sırsız üretim gerilerken, sırlı üretimin yeni tekniklerle
değişerek ve gelişerek, bir süre daha devam ettiği anlaşılmıştır.

Selahiye Seramik Atölyesi


Selahiye Seramik Atölyesi kazılarında ise sekiz fırın kalıntısı bulunmuştur (Çeken
2005). Burada Sahil Sarayı Atölyesindeki fırınlara göre daha fazla bilgi veren kalıntılar
açığa çıkmıştır. Kazı çalışmaları sayesinde bölge üretimini ortaya koyan atölye düzeni,
fırın inşa/kullanım teknolojisi ve üretimin niteliğiyle ilgili daha fazla veri elde edilmiş-
tir. Fırınların hepsinde ateşlik kısmı toprak altına gömülüdür. Ateşliğin kubbemsi tonozu
örtü amacına ek olarak, pişirme bölümünün tabanını da oluşturmuş,bu şekliyle iki iş-
lev üstlenmiştir.Tonozlu örtü üzerine açılan dairesel delikler sayesinde ısı, yukarıdaki

3 Munsell 7.5YR 8/1-2 , 7.5 YR 8/4.

49
Artuklu–Eyyubi Dönemlerinde Hasankeyf’te Seramik Atölyeleri ve Üretimleri

pişirme bölümüne geçer. Fırınlar genel olarak oval ve dairesel plana sahiptir. Atölyede
Hasankeyf’te Eyyubi hakimiyetinin olduğu dönemde ( XIV-XV.yüzyıllarda) sırlı ve sırsız
seramik üretimi yapılmıştır.
Hasankeyf’in farklı bölgelerinde 2004-2012 yıllarında yapılan kazılarda ele geçen
seramikler yoğun olarak sırlı olup, “Selahiye Seramik Atölyesi” üretimi seramiklerden
oluşmaktadır. Hamur, kırmızı ve kırmızının farklı tonlarında4, orta dokuludur. Hamur içe-
riğinde şamot, kireç ve kumlu kil bulunmaktadır. Genelde sert, sıkı dokulu, az gözenek-
lidir. Yoğun olmamakla birlikte ele geçen buluntular, atölyede sırsız seramik üretildiğini
de göstermektedir (Özkul Fındık 2008).
Selahiye Atölyesinde günlük hayatın gerektirdiği bütün kap türleri, tabak, çanak,
kase, çömlek, testi, kandil, şamdan, maşrapa, küp, saklama kapları sırlı ve sırsız ola-
rak üretilmiştir. Sırlı seramiklerin üretiminde dönemin bilinen/yaygın bezeme teknikleri
kullanılmıştır. Tek renk sırlı, kazıma, boyalı kazıma ve sıraltı boyama tekniklerinde sırlı
üretim gerçekleşmiştir. Tek renk sırlılarda başta yeşil olmak üzere, türkuaz, iruze, hardal
sarı, kahverengi sırlı parçalar ele geçmiştir (Fotoğraf 11-12). Sır genel olarak mat, pütür-
lü, çatlak ve irili ufaklı katkılar yer yer yüzeye çıkmıştır. Kapların iç yüzü tamamen, dış
yüzü ağız kenarı ile gövde üzerinde, değişen seviyelerdedir. Kazıma tekniğinde bezemeli
az sayıdaki buluntuların yüzeyinde bitkisel motiler yer almıştır (Fotoğraf 13). Sır yine
koyu yeşil ve hardal sarıdır. Boyalı kazıma tekniğinde üretilen seramiklerde yeşil, kah-
verengi, hardal sarı ve mor renkler tek, ikili, üçlü olarak kullanılmıştır (Fotoğraf 14-16).
Sır, açık yeşil, açık sarı, krem renkli olup bazı parçalarda parlak, kaygan, bazılarında mat,
çatlak, katkılı, korozyonlu ve pütürlüdür. Bezemede, radyal çizgiler, düğümler, kıvrık
dal ve çiçeklerden oluşan bitkisel motilerle nadir de olsa kuş, balık gibi hayvan igürleri
görülür.
Sıraltı boyama tekniğinde özellikle türkuaz sıraltı siyah boyalı seramik kaplar üre-
tilmiştir (Fotoğraf 17-20). Türkuaz sır genellikle mat, ince çatlak, pullanmış ve pütürlü-
dür. Bir grubunda ise renksiz şeffaf sır altı kobalt mavi, siyah az da olsa yeşil boyalıdır
(Fotoğraf 21-22). Bu tür türkuaz sıraltı siyah bezemeli seramikler Samsat kazılarında da
bulunmuş, fakat bunlar beyaz hamurludur (Bulut, 2007, s.178, Foto 8-9). Samsat sera-
mikleri Suriye etkisinde üretilen yerel ürünler olarak değerlendirilmiştir (Bulut, 2007,
s.179). Hasankeyf atölyelerinde üretilenler kırmızı hamurlu olup bir yandan XIV.yüzyıl
Suriye/Hama seramikleriyle sır, renk ve motif bakımından benzer özellikler yansıtırken
diğer yandan Anadolu’da bir çok merkezde üretilmekle birlikte ana üretim merkezi İznik
olan Milet tipi seramiklerle de ortak unsurlar göstermektedirler (Riis, 1957, s.204-209,
Özkul, 2001, s.36-84). Kırmızı hamurlu renksiz şeffaf sıraltı boyalı bu seramikler İznik’te
XIV.yüzyıl ortası-XVI.yüzyıla kadar İznik’te üretilmiştir. Ancak İznik üretimi Milet tipi
seramikler hamur, sır ve kompozisyon bakımından daha kalitelidir. Hasankeyf sıraltı bo-
yama tekniğindeki bu seramiklerde bitkisel süsleme yoğun olmakla birlikte az da olsa
geometrik ve hayvan igürlerine de rastlanmaktadır. Dipte merkezi bir noktadan veya
motiften gelişen kompozisyonlar ya dipte madalyon içinde sınırlandırılmış ya da merkezi
motile başlayarak bütün gövdeye yayılmıştır. Bitkisel süslemelerde çiçek rozetler, pal-

4 Munsell hamur renk kataloguna göre 2.5 YR 5/6, 5 YR 6/6.

50
Nurşen ÖZKUL FINDIK

metler, rumiler, kanca gibi küçük yapraklar dikkat çekmektedir. Kalın hatların kesişme-
siyle oluşturulan ya da merkeze yerleştirilen dört, altı kollu yıldızlar belli başlı geometrik
kompozisyonlardır. Geometrik motilerin içi diyagonal çizgiler, helezonlar, kıvrık dal ve
yapraklarla doldurulmuştur. Dış yüzey genelde bezemesizdir.
Bu atölyede üretilen seramik kaplarda bezeme teknikleri değişse de formlar aynıdır.
Tabaklar çok büyük değildir (çap18 – 30cm.), sığ gövdeli, dışa kıvrık kenarlıdır. Kaselere
ait daha fazla seramik parça ele geçmiştir. Ayrıca farklı formlarla çok çeşitlilik gösterir-
ler.
Selahiye Atölyesinde üretilen son grubu sırsız seramikler oluşturmaktadır. Kendin-
den sıvazlama astarlı olan bu seramiklere tabak, çanak, kase gibi servis kapları çok az
üretilmiştir Testi, sürahi, küp, ibrik gibi kapalı formda, kuru ve sıvı malzemelerin saklan-
ması, taşınması veya depolanmayla ilgili kapların fazlalığı dikkat çekmektedir. Testiler
tek ya da iki kulplu, silindirik boyunludur. Bu atölyenin sırsız kapları bezemesiz ya da
kazıma, rulet baskı, tarak baskı gibi daha sade süslemeye sahiptirler. Kapların yüzeyine
oldukça sade, basit motilerle süslemeler yapılmıştır. Bazı kapların boyun ve omuz kı-
sımlarına rulet baskı ile kısa, dikey çizgiler şeklinde ince bordürler yapılırken, bazılarına
basit kazıma çizgilerle oluşturulan bitkisel desenler işlenmiştir

Sonuç
Hasankeyf kazı çalışmaları sayesinde seramik fırınları, fırın malzemeleri, bozuk-ya-
rım ürünleriyle iki atölye tam olarak ortaya çıkarılmıştır. Birden fazla seramik atölyesiy-
le, Ortaçağ’da Hasankeyf’in hem sırlı hem de sırsız seramik üretiminde büyük bir üretim
merkezi olduğu anlaşılmaktadır. Her iki atölye benzer fırın özelliklerine sahip olmakla
birlikte seramik üretimi teknolojisinde farklılıklar görülmektedir. Sahil Sarayı Atölyesin-
deki fırında pişirme işlemi kapların, duvarlara yerleştirilen kil çiviler üzerine dizilmesiyle
yapılmıştır. Bu atölyede testi, matara, ibrik gibi büyük sırsız kap üretim yapıldığı için de
bu ralar ihtiyaca cevap vermiş olmalıdır. XII.yüzyılda İslam dünyasında yaygınlaşmaya
başlayan üçayak kullanılarak, kapların üst üste dizildiği pişirme yöntemi Hasankeyf’teki
Selahiye Atölyesinde de yerini almıştır. Kil çivilerin kullanımdan kalkmasıyla pişirme
bölümünde kesintisiz daha geniş alan oluşturulmuştur. Sırlı üretimle beraber yeme - içme
kültüründe de değişimler yaşanmış olduğu kap türlerinde çeşitliliğin artmasından anla-
şılmaktadır. Kişisel kullanıma yönelik küçük ölçekli tabak, çanak ve özellikle de kase
üretiminde yoğunluk görülür. Sahil Sarayı Atölyesinde çok sınırlı miktarda bu tür kaplar
ele geçmiştir. Bu kapların maliyeti yüksek olan pişirimlerinde tek seferde olabildiğince
çok kap pişirebilme yolunu açan üçayak kullanımıyla daha ekonomik, pratik seri üretim
yapılmaya başlamıştır. Kapların iç yüzeyinde üçayak izleri görülürken, kazılarda da çok
sayıda üç ayak parçası ele geçmiştir.
Üretimde uyguladıkları teknikler de farklıdır. Sahil Sarayı Atölyesinde kalıp baskı
tekniği ön plandadır. Selahiye Atölyesinde dönemin popüler tekniklerinde, sıraltı boya-
ma, boyalı kazıma ve tek renk sırlı kaplar üretilmiştir.
Kalıp baskı tekniği dönemin üst tabakası için üretilen özenli işçiliğe sahip kaplardır.
Üzerlerindeki bezemeler XII-XIII.yüzyıl Türk gelenekleri ve inançlarından izler taşımak-

51
Artuklu–Eyyubi Dönemlerinde Hasankeyf’te Seramik Atölyeleri ve Üretimleri

tadır. Bu kadar yoğun ve zengin igürlü bezeme, Anadolu’da Türk seramik sanatında daha
sonraki dönemlerde görülmemiştir. Kanatlı aslanlar, ejderhalar, sirenler, dağ keçileri kar-
tal ve diğer kuş igürleri tek, ikili olarak birbirinden farklı kompozisyonlarla Hasankeyf
Sahil Sarayı atölyesinde farklı bir üretim ortaya koymuştur. Bu üretim İran, Irak ve Suriye
hatta buna Mısır’da eklenerek geniş ortak kültür yapısına sahip XII-XIV.yüzyıllarda Türk
dünyasının ortak beğenisinden esintiler sunmaktadırlar. Benzer motilerle kompozisyon-
ları İran veya Suriye’de yakalamak mümkündür. Bunlar Büyük Selçuklu geleneğine bağlı
Atabeyler döneminin ortak kültür çerçevesinde, farklı bölgelerde kurdukları, geliştirdik-
leri ve ürettikleri sanat ürünlerinde bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ancak benzerliklerin yanı
sıra her bölge/ üretim merkezi kendi üslubunu ortaya koymaya çalışmıştır. Artuklu dün-
yasını en iyi yansıtan sanat eserleri olarak Sahil Sarayı Atölyesinin ürettiği sırsız seramik-
ler, seramik tarihinde yerini bu sayede almıştır.
Diğer yandan 1232 yılında Artuklu hakimiyetine son vererek, bölgede Akkoyunlu
dönemine kadar uzun süre varlığını sürdüren Eyyubilerin egemenliğinde de Hasankeyf
önemli bir merkez olmaya devam etmiştir. Çin porselenlerinin etkisi bütün İslam bölge-
lerinde özellikle XIII.yüzyıldan itibaren güçlü biçimde hissedilmeye başlamıştır. İslam
seramikçilerinin onlara benzer seramik üretmek için taklitlerini yapmaları sonucu, sırlı
üretime ilgi artmıştır. Sırlı seramik üretimi ön plana çıkarak uygulama tekniklerinde çe-
şitlilik görülür. Sıraltı boyama, boyalı kazıma teknikleri ile daha halka yönelik tek renk
sırlı kaplar günlük yaşamda yerini almıştır. Bezeme motileri, kompozisyonlar tamamen
değişmiş, daha basit bitkisel motiler, radyal hatlar, palmetler, dalgalı hatlar kullanılmış-
tır. Sırsız kaplar tornada şekillendirildikten sonra rulet baskı, tarak baskı ve çok basit
kazıma teknikleriyle yüzeylerinde basit bezemeler yapılmıştır. Artuklu döneminin sırsız
kaplarından herhangi bir iz kalmamıştır.
Anadolu, İran ve Suriye çevresinde Selçuklu hakimiyetini izleyen bağımsız atabey-
liklerle Türkmen komutanların oluşturdukları küçük devletlerin siyasal egemenlik müca-
delesi sanatsal üretime de yansımıştır. Kalıcılıklarını sağlamak için askeri mücadeleyi ön
planda tuttukları görülen bu Türkmen devletleri, aynı süreçte sanat ve kültür alanındaki
eserlerin Anadolu’daki egemenliklerinin tapusu olacağının bilinciyle hareket etmişler,
her türlü imar – inşa faaliyetine önem vermişlerdir. Ortak tarihsel geçmiş, devam eden
gelenekler ve ortak kültürel alt yapı, siyasi, ticari ilişkiler ve göçler bu küçük devletlerin
sanat ve kültürde de ortak dil/özellikler geliştirmesini sağlamıştır. Seramik üretimine de
yansıyan bu ortak dile rağmen yerellik kendini göstermiş, Hasankeyf’in de özgün bir
seramik birikimi oluşmuştur.

Kaynakça
Alptekin, C. (1991). “Artuklular” Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, (c.3, s.415-418).
İstanbul:TürkiyeDiyanet Vakfı Yayını.
Arık, O. (2003).Hasankeyf; Üç Dünyanın Buluştuğu Kent. İstanbul: Türkiye İş Bankası
Kültür Yayını.
Arık, R. (2000).Kubad Abad, İstanbul:Türkiye İş Bankası Kültür Yayını.

52
Nurşen ÖZKUL FINDIK

Arık, R.-O.Arık, (2007). Anadolu Toprağının Hazinesi Çini, Selçuklu ve Beylikler Çağı
Çinileri, İstanbul:Kale Grubu Yayınları.
Aslanapa, O. (1962). Diyarbakır Sarayı Kazısından İlk Rapor (1961), Türk Arkeoloji Der-
gisi, XII/2 , 10-18.
Bulut, L.(2007).Samsat Kazısı Buluntuları. Gönül Öney-Zehra Çobanlı (Ed.),Anadolu’da
Türk Devri Çini ve Seramik Sanatı , (s.173-197). İstanbul:T.C.Kültür ve Turizm
Bakanlığı.
Çeken, M.(2005). Hasankeyf (1991, 2001–2003 Yılı) Kazı Buluntusu Fırın Ve Atölyeleri
İle Seramik Malzemeleri. Doktora tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara.

Fehervari, G.(2000). Ceramics of the Islamic World in the Tareq Rajab Museum, New
York:I.B.Tauris.
Jenkins-Madina, M. (2006).Raqqa Revisited Ceramics of Ayyubid Syria, New York.
Karamağaralı, B. (1981). Ahlat’ta Bulunan Bir Çini Fırını, Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Türk ve İslam Sanatları, Enstitüsü Yıllık Araştırma Dergisi, III, 68-80.
Merçil, E. (1993). Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara: Türk Tarih Kurumu Bası-
mevi.
Naumann,R. (1971). Brennöfen für Glasurkeramik,Istanbuler Mitteilungen, Band 21, Tü-
bingen,173-190.
Özkul, N.(2001). İznik Roma Tiyatrosu Kazı Buluntuları (1980-1995) Arasındaki Osman-
lı Seramikler, Ankara:T.C.Kültür Bakanlığı.
Özkul Fındık, N.(2008). Hasankeyf Seramikleri (2004-2006), Ankara:Çardaş.
Porter, V.-O.Watson. (1987). Tell Minis Wares, Syria And İran Three Studies İn Medieval
Ceramics, (Ed. J.Allan- C. Roberts), Oxford Studies İn Islamıc Art, IV, 175-248.
Riis, P.J.-V. Poulsen. (1957). Hama, Fauilles et Recherches 1931-1938, IV, p.2, Copen-
hagen.
Şeşen, R. (2002). Eyyubiler, Türkler, 5, 60-76.
Uluçam, A. (2007). Başlangıcından Bugüne Hasankeyf Kazıları,Konya Kitabı X, Özel
Sayı, 681-710.
Usta, A. (2002). Artuklular,Türkler, 8, 471-483.
Ward, R. (1993). Islamic Metalwork, New York: Thames and Hudson.
Watson, O. (2004). Ceramics From Islamic Lands; Kuwait National Museum, The Al-
Sabah Collection, London: Thames and Hudson.

53
Artuklu–Eyyubi Dönemlerinde Hasankeyf’te Seramik Atölyeleri ve Üretimleri

FOTOĞRAFLAR

Fotoğraf 1: Sahil Sarayı I.ve II.Blok Plan 1: Sahil Sarayı II.Blok

Nişli mekan

Fotoğraf 2: Sahil Sarayı II.Bloktaki seramik Fotoğraf 3: Seramik fırınına ait ateşlik
atölyesi kalıntısı

54
Nurşen ÖZKUL FINDIK

Fotoğraf 4: Sahil Sarayı Atölyesi üretimi kalıp


baskı tekniğinde testi

Fotoğraf 5: Kil çivi parçaları Fotoğraf 6: Yuvarlak formda plaka

55
Artuklu–Eyyubi Dönemlerinde Hasankeyf’te Seramik Atölyeleri ve Üretimleri

Fotoğraf 7: Kilden yapılmış kalıp parçası Fotoğraf 8: Kalıp baskı bezemeli testi gövde
parçası

Fotoğraf 9: Kalıp baskı bezemeli ibrik gövde Fotoğraf 10: Kalıp baskı bezemeli testi gövde
parçası parçası

56
Nurşen ÖZKUL FINDIK

Fotoğraf 11: Yeşil tek renk sırlı kase parçası Fotoğraf 12: Yeşil tek renk sırlı tabak ve kase
kenar parçaları

Fotoğraf 13: Kazıma ve boyalı kazıma Fotoğraf 14: Boyalı kazıma tekniğinde kase
tekniğinde dip ve kenar parçaları parçası

57
Artuklu–Eyyubi Dönemlerinde Hasankeyf’te Seramik Atölyeleri ve Üretimleri

Fotoğraf 15: Boyalı kazıma Fotoğraf 16: Boyalı kazıma tekniğinde dip
tekniğinde kase parçası parçası

Fotoğraf 17: Türkuaz sıraltı siyah boyama Fotoğraf 18: Türkuaz sıraltı siyah boyama
tekniğinde dip parçası tekniğinde dip ve tabak parçaları

58
Nurşen ÖZKUL FINDIK

Fotoğraf 19: Türkuaz sıraltı siyah boyama Fotoğraf 20: Türkuaz sıraltı siyah boyama
tekniğinde dip parçası tekniğinde dip parçası

Fotoğraf 21: Sıraltı boyama tekniğinde Fotoğraf 22: Sıraltı boyama tekniğinde
dip parçaları dip parçası

59
60

You might also like