You are on page 1of 12

DÜNYA VE AHİRET

KONU: VAROLUŞUN VE HAYATIN ANLAMI


KAZANIM: Hayatı anlamlandırmada ahiret inancının önemini fark
eder.
DÜNYA VE AHİRET
• KONU: VAROLUŞUN VE HAYATIN ANLAMI
• KAZANIM: Hayatı anlamlandırmada ahiret inancının önemini
fark eder.
• Birlikte Düşünelim;
• 1- Varoluş üzerine hiç düşündünüz mü?
• 2- Hayatın anlamı üzerine hiç düşündünüz mü? Sizce hayatın
anlamı nedir?
• 3- Nereden geldiğimiz, ne yapacağımız, sonunda nereye
gideceğimiz konusunda hiç düşündünüz mü? Cevaplarınızı
paylaşabilir misiniz?
• 4- Siz evrende kendinizi nereye konumlandırıyorsunuz?
Dersin İşlenişi
• Basit bir gözlem yaptığımızda, evrendeki tüm varlığın bir görev
yerine getirdiğini rahatlıkla görebiliriz.
• Hangi varlığın ne yapacağı yaratılışına(fıtratına) işlenmiştir.
• İnsanın dışındaki tüm varlıklar hiçbir tercihte bulunmaksızın
(İradeleri yoktur) yaratılış amacının gereğini yapmaktadırlar.
• «Andolsun biz insanoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları
karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik
ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık.» (isra,70)
• Yukarıdaki ayette de ifade edildiği gibi, Allah’ın diğer canlılardan
üstün kıldığı, akıl ve irade sahibi olan insanın başıboş
yaratılması, bir amacının olmaması mümkün görünmemektedir.
• İnsanoğlunun en eski (kadim) soruları varlık üzerinedir.
• «Nereden geldim, ne yapmalıyım, nereye gideceğim?»
• Bu sorular aynı zamanda hayatı anlamlandırma çabasında olan
insanın en kritik sorularıdır. Çünkü insanoğlunun aslında tüm hayatı,
kendini ve varlığı anlamlandırma çabasıyla geçer.
• «Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri oyun olsun diye
yaratmadık.» (enbiya,16)
• «Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu, inkâr
edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden vay o inkârcıların başına
geleceklere!» sad,27
• «Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye
yarattım.» (zariyat,56)
• «Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için
ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır.»
(mülk,2)
• Tüm bu ayetlerde varlığın boşuna yaratılmadığını, insanın da bir yaratılış
amacının olduğunu vurgulamaktadır.
• Hayatı anlamlandırma çabası içerisinde en önemli yardımcılarımızdan biri
de bilimdir. Bilim hayatta duyu organlarımızla gözlemlediğimiz bir çok
konuda bize ışık tutar ve aydınlanmamızı sağlar. Ancak özellikle metafizik
konularda, ölümden sonrası için bir açıklama getiremez. Bu konularda yol
gösterici olarak vahiyden yararlanmak gerekmiştir. Bilim aklın sınırları ve
duyuların sınırlarının dışında söz söyleyememektedir. Bilim bu konularda
insana tatmin edici cevap üretemiyor diye bunları yok saymak, insanlığın
tecrübesi ile çatışmaktadır. Anlayamadığımız, çözemediğimiz konuları yok
saymak yerine, başka bilgi kaynakları aramak gerekir. O da vahiydir. Bir
kısım insan, vahiylerin aklı aşan aşkın alem için bilgi vermesinden yola
çıkarak, onu ahirete özgü görmekte ve yaşama ait önerilerini dikkate
almamaktadır. Vahyi bilgi bize sadece metafizik alemle ilgili bilgi vermez.
Bize sadece ahireti tanıtmaz. Bize, yaşamımızı sürdürürken nasıl bir değer
dünyasından hareket edeceğimizi de öğretir. Davranışlarımızda ve insani
ilişkilerimizde referans olabilecek ilkeler ve standartlar koyar. Ahiretle ilgili
verdiği bilgiler de bu dünya içindir. Yani vahiy dünya ile ilgilidir. Yaşayan
insanlar içindir. Ölüler için değildir. Ahirette ilgili bilgi vermesi, ahiret için
olduğunu göstermez. Hak, adalet, doğruluk, çalışkanlık, dedikodu
etmemek v.b. vahiy bize davranış kodları verir.
• İnsanın varlığı anlayabilmesi için önce kendini anlaması gerekir.
• Evrenin hiyerarşisi içerisinde hangi konumda olduğunu, varlığın
neresinde olduğunu çözmesi gerekir.
• Hiyerarşideki yerini çözen insan, altındaki ve üstündeki varlık
alemini de kavrar. Kendini yerli yerine koyan insan, haddini ve
gücünü çözer.
• İnsan tüm üstün özelliklerine rağmen, eksikliğinin farkındadır.
Her şeyi çözemediğini, her şeye gücünün yetmediğini anlar.
Durum böyle olunca; evrenin en nitelikli varlığını ancak ondan
daha nitelikli, daha güçlü ve her şeyi bilen bir varlık olmalıdır.
İnsan ancak ondan üstün bir varlığın eseri olabilir. Bu noktaya
gelen insan artık yerini bilmiş ve anlamlandırmıştır. O halde
yaratılmış olduğunu anlayan insan, yaratana karşı
sorumluluğunu, onun karşısında sınırlarını da bilir.
• Kendini var eden bir varlığın olduğunu kavrayan insan kendi
dışındaki varlılara karşı da nasıl davranacağını, onlara karşı
sorumluluklarını bilir. Onların kendisine emanet edildiğinin
farkındadır.
• Şimdi hep birlikte tarihte kendini tanrı ilan eden Firavun’un
durumunu yukarıda yazdıklarımız çerçevesinde tahlil edelim.
• 1- Firavun kendini tanrı ilan ederek, kendi varlığını yerli yerine
koymamıştır. Hiyerarşideki yerini şaşırmış, rol çalmıştır.
• 2- Tanrının rolünü çalan Firavun, buna layık olmadığı için
zulmetmiştir. Tanrılığını baskı ve zulümle kabul ettirmeye
çalışmıştır. Oysa tanrı zulmetmez, o merhametlilerin en
merhametlisidir.
• Adalet bir şeyi yerli yerine koymaktır diye de tanımlanır. İnsan
kendini yerli yerine koymadığı zaman zulüm olur. Bu her bir
varlık için öyledir.
• Tüm bu söylediklerimizden şu sonuca varabiliriz. Varoluş
boşuna değildir. Varoluşu var olma gerçekliği üzerinden
anlamlandırmak gerekir. «keşke var olmasaydım, insan değil de
başka bir varlık olsaydım» gibi serzenişler, sorumluluktan
kaçmaktır. Var eden var etme tercihinde bulunmuştur, vakıa
budur. Bunu değiştirme gibi bir gücümüz yoktur. Şu anda
evrenin mevcut işleyişini başka türlü bir işleyişe çevirebilecek bir
güç yoktur. Eğer olsa idi zaten bu zamana kadar olurdu. Kendi
nefsinin isteklerine engel olmakta zorlanan insan bir gücü olsa
idi, her şeyi kendi isteği çerçevede şekillendirirdi.
Konu: Ahiret Alemi
• Kazanım: Ahiret hayatının aşamalarını ayet ve hadislerle
temellendirir.
• Birlikte düşünelim:
• 1- Ahirete iman yaşamımıza ve davranışlarımıza etki etmekte
midir?
• 2- Ahiretteki hangi beklenti, kendimizi sınırlandırmamıza sebep
olmaktadır.
• 3- Ahirete iman, hayatı anlamlandırmamıza katkı sağlamakta
mıdır?
Dersin İşlenişi
• Bir anda hep birlikte ölümle birlikte yok olacağımızı düşünelim.
• Acaba yaşamın anlamı ne olurdu? Yani hayata dair, tüm çabalarımız,
beklentilerimiz, ideallerimiz, bu gayretler çerçevesinde elde ettiklerimiz,
edemediklerimiz, çektiğimiz sıkıntılar, uğraşlar, uğradığımız haksızlıklar,
güçlü olanların zulümleri, adaletsizlikler v.s. Bütün bu mücadele yok
olmak için mi acaba?
• «Yok olmak» düşüncesi tüm varlığı anlamsızlaştırmaktadır. Hayata dair
tüm beklentilerimizi ve motivasyonumuzu zayıflatmaktadır.
• Aslında hayata anlam katan şey, devamının olmasıdır.
• Hayatı bir bütünlük içerisinde düşünmek gerekir. Var değildik, var olduk, bu
dünyada bir müddet yaşayacağız, sonra bir müddet daha yok olup,
yeniden yaşamaya devam edeceğiz.
• Yok olmak düşüncesi, bu dünyada olan haksızlıkların, tüm kötü işlerin ve
aynı zamanda tüm iyiliklerin ve bu uğurda verilen emeklerin bir karşılığının
olmayacağı anlamına gelmektedir.
• Böyle bir yaklaşımın yaşadığımız bu dünyada nasıl bir kaosa sebep
olabileceği hususunda biraz düşünmek gerekir.
• Haksızlığa uğramış bir insan yaşam sadece bu yaşamdır dediğinde,
hakkını alabilmek için neler yapabilir bir düşünelim?
• Kamu düzeninin ne hale geleceğini konusunda biraz kafa yoralım.
• Toplumda bir üst otoritenin bir gün mutlaka gerçek adaleti
sağlayacak inancı olmaz ise, herkes kendi adaletini sağlamaya
kalkmaz mı? Bireylerin nefsi arzularının insafına kalmaz mıyız?
Güçlü olanların insafına kalmaz mıyız?
• Güçlü bir egoya ve nefse sahip olan insanın, ahiret inancının
olmaması veya ölümü yok olmak olarak görmesi durumunda daha
sınırsız ve ölçüsüz davranacağı kesin gibidir. Hesap verme inancının
olmadığı bir yaşamda, vicdan bir inanç ve değer dünyası ile
şekillenmemiş ise, insanın yapamayacağı hiçbir kötülük yoktur.
• Bu sebeple Ahiret inancı, bir gün tüm yaptıklarımızın hesabını
vereceğiz inancı, hayata bağlılığımıza, iyiye yönelmemize,
yeryüzünde bir düzenin kurulmasına katkı sağlar. Kendimizi kontrol
etmemize yardımcı olur. Ahirette sadece ceza yoktur. Belki daha çok
ödül vardır. Ödül beklentisi, cennetin nimetleri yeryüzünün
yaşanabilir olmasının belki de en önemli sebebidir denilebilir.
ARSLAN BALTA

•BAŞARILAR DİLERİM

You might also like