You are on page 1of 22

“BİLDİĞİN HER GERÇEKLİK OLMASI GEREKEN GERÇEKLİKLER ÖNÜNDE BİR ENGELDİR.


Zaman – Mekan – Madde üç unsur içinde skışmış bir şekilde kurtuluşun yolunu arıyoruz.
Bilmeden bilmemiz sağlanan zaman mekan ve madde unsuru içinde iç boşluğumuz asla
doymak bilmiyor. Arayışımız bulduklarımızda değil. Bulduklarımızı bilinçaltımız buluyor
seçiyor ve biz seçmişiz gibi kabul ediyoruz.
Bu güçlü bir kısır döngüye sebeb oluyor, bilinçaltımız bizi oluşturduğu güvenli bölgemizde
tutumak için içimizde bir hakim ve yargıç rolü üstleniyor. Oturmuş temel düşüncelere
hükmederek acı ve korku ile sınırlarımızı net bir şekilde çiziyor.
Şimdi, biraz daha başa dönelim; içinde bulunduğumuz bu dünya bir hayal dünyası, kimi
inanışa göre cennetlerden yaratım cenneti. Birlik diğer bir değişle teklik kavramı üzerine
düşünüldüğünde gerçek teklik anlayışına ulaşmış bir kişinin herşeye kucak açtığı herşeyle bir
bütün olduğu görülüyor.
Ancak öncelikle kendimizi şifalandırmalıyız, günümüzde içinde bulunduğumuz dünyamız yeni
bir enerji seviyesine ulaşmış durumda. Bu değişim hızlı bir şekilde devam etmekte. Dünya
genelinde ortaya çıkan bir çok hastalık insan doğasında ki değişimler bu enerji düzeyinde
gerçekleşen değişimlere ayak uydurmaya çalışmaktan ve uyanışların hızlanması ile tekamül
süreçlerinin kısalması yüzünden gerçekleşiyor.
Gerçek bir şifa ve değişim için gereken unsurlar;

 İSTEK
 İNANÇ
 BİLGİ
 SEVGİ
 VE GÖZLEMDİR.
Normal olarak bir bireyin hz üzerinden titreşim seviyeleri 200 hz ile 250 hz arasındadır.
600hz ulaştığında birey şifacılık özellikleri açılır, 800 hz ulaştığı anda ise medyumluk özellikleri
açılmaya başlar, 1000 hz – 1200 hz aralığında telepatik özellikleri kullanmaya, 5000 hz
üsdatlar seviyesine, 10000 hz ise peygamberler seviyesine ulaşır.
Gelelim Kuantum alanına ve düşünce sistemine; farkına bile varmadan sadece bakarak ve
düşünerek ki çoğunlukla olumsuz düşünceler ve gözlemler yaparak başımıza hep skıntılı işler
açtığımızı fark etmiyoruz bile. Olumsuz düşünceyi ve gözlemleri – olumsuz sözleri ve kelimleri
bir kenara bırakma ve istediğimiz ne ise duygu ve düşünce, niyet ve inanç ile tamamen kendi
istek ve hedeflerimiz doğrultusunda bilinçli olarak yaratım sürecine oluşturmaktır.
Maddenin en küçük yapı taşı olarak bilinen atomlar daha da derine inilerek araştırıldığında
nötron proton ve çekirdek olarak üçe ayrılmıştır. Çekirdek içinde ise bizim enerji alanımızı
oluşturan ve durmadan titreşen Quark parçacıkları olduğu tesbit edilmiştir.
Biz bilinçli yada bilinçsiz olarak ne için Quarklarımızı titreştiriyorsak etrafımızda olan
Elektormanyetik alanı etkiliyoruz ve bu etkileşimimiz tüm yaşamımıza istemsizce yansıyor.
Rezonans ( Titreşim ) Kanunu Ğereğince; Bilinçli olarak ve inananarak yaptığımız bütün
seçimler, benzer enerji alanındaki ve frekanstaki bütün olay, kişi ve durumları tıpkı deniz
fenerinin yön gösterdiği gibi hayatımıza getiriyor.
Yapılan araştırmalar sonucunda kalbimizin manyetik gücünün beynin manyetik gücünden
5000 kat daha fazla olduğu kanıtlanmıştır. Bu yüzden düşüncelerimizin kalbimiz tarafından
güçlü bir inanç duyarak ve hissederek desteklenmesi yaratım sürecinde hayati bir kilit
unsurudur.
İnanç herşeydir. İnandığımız kadar gerçekleştirebiliriz. İnanıyorum deriz ama gene başarısız
oluruz. Neden mi çünkü daha önce dediğimiz gibi bilinçaltımızı inandırmak en zor ve önemli
kısmıdır. Hayatımızın senaryosunu yazan, başımıza gelen her türlü olayın sorumlusu
bilinçaltımızdır.
KUANTUM DÜŞÜNCE TEKNİĞİ;
Evrenin sırlarını bulmak istiyorsanız; enerji, frekans ve titreşim cinsinden düşünmelisiniz. 
Nikola Tesla 
Dünyada olabilecek her olay için misal aleminde sayısız ihtimal uyur. Siz ağzınızdan
çıkardığınız sözlerle o ihtimalleri uyandırırsınız. Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller
uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır. Rumi
Bu eğitimin amacı, nerdeyse herkes tarafından bilinen ve oldukça ilgi gören ve yaşamımız
üzerinde büyük bir öneme sahip olan kuantum dünyasının kapılarını aralayarak, evrenin dilini
anlamak ve hayatımıza etkisini açıklayabilmek üzerine hazırlanmıştır.
Kuantum Düşünce Tekniği Ne Değildir?
Kuantum tekniği, düşünceler üzerinde farkındalık geliştirerek evrenin dilini ve zihnin gücünü
birleştirme yöntemi ile yaşamın üzerinde doğru bir tutum geliştirerek olayları anlatma ve
yönetme kavramıdır. Tanı ve tedavi amaçlı kullanılmaz. Zihinsel, bedensel, ruhsal ve
yaşamsal her alanda değişmeyi mümkün kılan destekleyici bilimsel bir alandır.
• Kuantumun İnsan Yaşamına Etkisi
• Burada hayat algınızı tamamen değiştirecek bilgilere geçmeden önce; Tüm bilgilerin
insanlığa bilimsel olarak ispatını gerçekleştiren bir doktordan bahsederek devam
etmek istiyorum. Dr Bruce Lipton , Dr Lipton bir hücre biyoloğu ama bundan çok daha
ötesine uzanan bazı çalışmalara imza atmış bir bilim insanı. Bunlardan en önemlisi
Dr. Ed Shultz ile birlikte geliştirdikleri hücre transplantasyon tekniği. Bu teknik ile
insan genetik mühendisliğinde çığır açan buluşlarını kuantum fiziği prensiplerine
uyarlayan Dr. Bruce Lipton bugün yapılmış en önemli çalışma alanlarından biri kabul
edilen epigenetik bilimini ortaya çıkardı. Çalışmalarının özünde zihnin bedensel
işlevleri nasıl kontrol ettiğinin mekanizmasını ortaya çıkardı. Epigenetik ile ilgili daha
fazla bilgi edinmek isterseniz inancın biyolojisi kitabını okumanızı tavsiye ederim. 
• Gelelim bu doktorun hayat algınızı yerinden oynatacak bilgilerine, Hazır mısınız?
• İnançlarımızın ve düşüncelerimizin genetik kodlarımızı ve hücrelerimizi nasıl da
etkileyip dönüştürdüğünü şimdi daha iyi algılayacaksınız.
• Hücreler ve Kuantum Alanı
• Siz 50 trilyon hücreden oluşuyorsunuz ve hücreler canlı varlıklardır. Bu şu demek; siz
bir tek insan olarak görünebilirsin ama trilyonlarca hücrenin oluşturduğu bir
topluluksunuz. Her hücre içinde ve dışında artı elektrik yükü taşır, her bir canlı hücre
aslında bir pildir. Her hücre 1.4 voltluk bir enerjiye sahiptir. 50 trilyon hücremiz
olduğuna göre bedenimizde şu anda 700 trilyon voltluk bir elektrik gücü vardır. Bu
enerjiye hayat enerjisi deniyor ve CHİ olarak da adlandırılıyor. Doğru zihinsel bir
tutumla bu enerjiyi kendi kendimizi şifalandırmak , hayatımızı dönüştürmek için
kullanabiliriz. Biz kendimizi fiziksel bir varlık gibi görebiliriz ama yeni kuantum bilimsel
bulgular aslında bizim enerji dalgalarından başka bir şey olmadığımızı söylüyor. İşte
tüm hayvan bitki ve canlı alemi bu titreşimsel alan sayesinde iletişim kuruyor. Buna
örnek olarak hayvan aleminde bir ceylan bir aslanın enerji alanını hissederek onun
kendisi için tehlike arz ettiğini anlıyor ve titreşim alanına girdiği anda oradan
uzaklaşıyor. Eğer bize bu titreşim alanını hissetme konusunda eğitim verilseydi, bilinç
yapımız gelişmeye başladığında yaşamımızı şekillendirme konusunda daha verimli
olabilirdik. 
• Bugün fiziğin konusu madde değil partiküllerdir. Kuantum fiziğinde ise artık
partiküllerde değil dalgalar çalışılmaktadır. Bu dalgaların birbiriyle etkileşimine ise
kuantum alanı adı veriliyor. Siz atomlardan oluşuyorsunuz ama aynı zamanda bu
dalgalardan oluşan kuantum alanısınız. Her şeyle birsiniz çünkü dalgalar birbirinden
ayrı düşünülemez.

• Doğru Frekansta Kalmanın Önemi


• Beyninizle çevrenize sürekli pozitif ve negatif frekans gönderiyorsunuz. Gönderdiğiniz
bu frekanslarla uyumlanan diğer enerji dalgalarını böylece etkilemeye başlıyorsunuz.
Gönderdiğiniz frekansa göre onun alıcısı olan diğer enerji dalgası harekete geçiyor ve
tepki veriyor. Eğer korku içinde yaşıyorsanız korkuya, güven içinde yaşıyorsanız
güvene uyumlanan bir frekansı harekete geçirirsiniz. Ya da hayatınıza
o harmonik rözanansta birini çekersiniz. O enerji alanına uygun ortamlara gidersiniz.
Soygun yapmak isteyen bir kişi caddede yürürken kime saldırır.? Oradan o anda
birçok insan geçmektedir ama bir kişiyi gözüne kestirir ve tahmin edin kimi seçer? En
çok korkana gider, en çok korku enerjisi yayanı, en çok korkuyu verebileceği alıcıyı
seçer. Bu yüzden olumlu ve olumsuz duyguların hem alıcısı hem de vericisi olmayı
bırakmalıyız. Bu sistemi ancak o zaman yönetebiliriz.
• Eğer zihnin hücrelerin ve enerji dalgalarının işleyişini fark ederseniz tam o anda büyük
bir sıçrama yapmış oluyorsunuz. Algınız değiştiğinde ise tüm gerçekliğiniz değişmiş
oluyor. Kuantum da sıçrama denilen alana doğru genişlemeye başlıyorsunuz. Yani
idealinizdeki sizi yaratabilecek güce, beyninizin ve yaşamınızın her alanındaki müthiş
büyüklükte olasılıklar dünyasının içine girerek yaşamda gözle görülen enerjilere
uyumlanmanın yöntemleri keşfetmiş oluyorsunuz.
• Kuantum sıçrama da asıl amaç, kuantum dünyasının bize getirilerinin günlük yaşam
anlayışımızı nasıl aydınlatabileceği ve kendimizle kısaca tüm dünya ile olan
ilişkilerimizi daha iyi anlamamıza nasıl yardımcı olacağıdır.
• Kuantum Algılama Nedir? 
• Düşüncelerinizin sorumluluğunu alın. Onlarla istediğiniz her şeyi yaratabilirsiniz.
Platon
• Evrende her şey enerjidir, evrendeki her şey enerjinin farklı şekillerde yoğunlaşması
ile meydana gelmektedir. Düşüncelerde yoğun enerjilerdir. Düşüncelerimize ve
inançlarımıza uygun enerji olasılığı ile örtüşür ve onları yaratırız. Bu nedenle kuantum
düşünme sistemini algılamak ve yaşamımızı dilediğimiz yönde geliştirebilmek için,
kuantum yasalarını ve çalışma prensiplerini doğru kullanmamız burada çok önemlidir.
Çünkü bu yaşamımız üzerinde sorumluluğu almayı ve kişisel gerçekliğimizi bilinçli
olarak nasıl yaratabileceğimizin bize çözümlerini sunar. 
• Kuantumu Yaşamın İçine Nasıl Dahil Edebiliriz?
• Bu bölümde artık yaşamın içindeki kuantum alanını kullanma ve anlama aşamasına
geçelim,
• Öncelikle evrenin temel işlevi olan 4 özelliğini çok iyi bilmenizi istiyorum, bunlar;
• *Her şey enerjidir ve daima kaynağına geri döner.
• *Evren daima her söylediğimize evet der.      
• *Tekrarlanan her şey zihinde inanca dönüşür.   
• *Düşünceler ve duygular mıknatıstır. 
• DÜŞÜNCELER+KELİMELER+DUYGU=ENERJİ
• Şimdi; Şöyle ki bedenimizi bir radyo istasyonuna benzetirsek etrafımıza sürekli bir
yayın yapıyoruz ve frekans dalgaları yayıyoruz. 
• Bilim insanları her maddenin en küçük yapı taşı atom dedikleri için, bizim
bedenimizde bir madde dolayısıyla bedenimizde bir frekanstan titreşimden enerjiden
oluşmaktadır. Ve yaptığımız bu yayınlar bizden evrene doğru salınım şeklinde
yayılmaktadır. 
• Bilim insanları bize şunu söylüyor var olan enerji sistem de yok olmuyor sadece bu
enerjiyi dönüştürebiliyoruz. 
• Aklınıza eminim şu anda bu enerji yok olmuyorsa nereye gidiyor diye bir soru işareti
geliyor, 
• Şöyle ki bizden yayılan her düşünce kelime ve his bizden çıkıp enerji olarak evrene
gidiyor ve evet yanıtını alarak bize geri dönüyor. 
• Burada evrensel sistem bize şunu söylüyor, yaşantımız farkında olmadan yaydığımız
enerjinin bize geri dönüşen halidir. Fakat biz buraya bilinçli bir şekilde müdahale
edersek ve burada ki sistemi çok iyi algılayabilir idrak edebilirsek, hayatımızı da arzu
ettiğimiz yönde dönüştürebiliriz.
• BEYNİN ÖNEMLİ BİR SIRRI
• Bu bilimsel bir gerçektir. Beyin yaşanmış deneyim ve hayal edilen arasındaki ayrımı
yapamadığı için, o şeyi gerçekten etkili ve detaylı bir şekilde hayal ettiğiniz zaman o
şeyi yaşanmış kabul eder ve o şeyi gerçekleştirmeniz için nörol ağlar arasında
ateşleme yapar ve size maxsimum katkıda bulunur. İsteğinizi hayal etmek arzu
ettiğiniz şeye ulaşmanızı güçlendirecektir.  
• Yani kısaca hedefe gitmeden önce zaten gitmiş gibi davranmalısınız. O yüzden
mutlaka hedeflerimizi ve hayallerimizi zihnimizde canlandırmalıyız. Çekim yasasının
olumlu gücünden de böylelikle faydalanmış olup doğru frekans ve titreşime giden
yolu keşfetmiş oluruz. 
• Fakat buradaki en kritik nokta beynimizi bu arzunun olduğuna olabileceğine
inandırmaktır. Gerekli uyumu ve ahengi sağlamalısınız. Terfi almak, araba almak, o
kupayı kaldırmak, o evi almak, o sınavı kazanmak her ne ise, bunu gerçekten
yaşadığınızda kendinizi nasıl hissedersiniz bunu hayal edin.
• Ve ayrıntıları ile tüm süreci belirleyin. Ve zihninizde yaşayın. İnanın isteyin ve
enerjiyi serbest bırakın.
• Ve bırakın beyniniz bunu gerçekleştirmek için tüm desteği size sunsun.
• KUANTUM SIÇRAMASI’NIN 21 ADIMI

•  1. İstemek/niyet etmek

•  2. İsteği detaylandırmak ve gerekçelendirmek

•  3. Karar vermek

•  4. Olabilirliğine inanmak

•  5. Hak ettiğine inanmak

•  6. Eyleme geçmek

•  7. Kendi kendini motive etmek

•  8. Bilgi sahibi olmak

•  9. İmgeleme gücünüzü kullanmak

•  10. Olmuş gibi konuşmak ve davranmak


•  11. Olumsuz inanç sistemlerini değiştirmek

•  12. Hedefe odaklı plan yapmak

•  13. Kararlı olmak ve yılmamak

•  14. Yol hedefe gitmiyorsa başka bir yol denemek

•  15. Kendini takdir etmek

•  16. Bilinçaltının gücünü kullanmak

•  17. Sezgileri güçlendirmek

•  18. Enerjisel yükseliş sağlamak

•  19. Nasıl olacağını sorgulamamak

•  20. Derin bir dinginlik içinde kalmak

•  21. Dileğiniz olmadan teşekkür edip, şükran duyabilmek.


• KUANTUM YARATIM SİSTEMİ AKTİVASYONU 
• VE SON OLARAK ARZU ETTİĞİNİZ İDEALİNİZE ULAŞMAK İÇİN GEREKLİ ADIMALAR;
• 1.GERÇEKÇİ VE DOĞRU HEDEFLER BELİRLEYİN (tek bir hayale odaklanın enerjiniz
bölünmesin)
• 2.HAYALİNİZİ NET BİR ŞEKİLDE CANLANDIR (zihninizde günde en az 3 kez 5 dakika
canlandırın)
• 3.ZAMAN BELİRLE (…. Şu tarihe kadar o arabayı almaya niyet ediyorum)
• 4.ŞÜKRAN DEFTERİ (gün sonunda en az 10 tane teşekkür edecek bir şeyler bul minnet
hali içinde kal)
• 5.HAYAL PANOSU BELİRLE (gelecekte olmak istediğin halini her gün göreceğin şekilde
bir yere as)
• 6.GELECEKTEN KENDİNE BİR MEKTUP YAZ (hayallerini gerçekleştirmiş biri olarak her
şeyi başardığın keyifli olduğun bir hissin içine gir ve gelecekten şu an ki haline
vazgeçmemesi konusunda destek ver)
• 7.KENDİNE BİR ÇEK YAZ CÜZDANINA KOY (yaşam da ne kadar paraya ve bolluğa
ihtiyacın varsa bunu miktar olarak belirle ve cüzdanına koy)
• 8.DÜZENLİ MEDİTASYON YAP (uyumadan hemen önce ve uyandıktan hemen sonra en
az 10 dakika)
• 8.BAŞARI ANINI TEKRAR TEKRAR YAŞAYIN (başarı kelimesine odaklanın gün içerisinde
bu kelimeyi sık sık tekrarlayın)
• 9.NEGATİF OLAY VE İNSANLARDAN KAÇININ (size pozitif hisler uyandıran kişiler ve
olaylar ile iletişim kurup zaman geçirin titreşimsel alanınızı yükseltecektir)
• 10.POTANSİYALİNİZİ ORTAYA ÇIKARIN (performans ve eylem odaklı olun)
• 11.ÖZ SEVGİ GELİŞTİRİN (öz sevgi, öz saygı, öz değer, öz güven geliştirin layığım ve hak
ediyorum düşüncelerini benimseyin)
• 12.KENDİNİZE İNANIN (hayatın tek bir yasası vardır oda inanç yasasıdır, kendinize
%100 güvenin ve yaşamınızın sorumluluğunu alın)
BİOENERJİ NEDİR
-BioEnerji yaşam enerjisi olarak adlandırılır. Kozmik bir enerjidir. Kirlian fotoğrafçılık denen
yöntemle enerjinin resimleri çekilebilir. Bilimsel olarak saptanabilir ve özel ölçüm
cihazlarıyla yaşam enerjisi ölçülebilir. BioEnerji terapisi, bedene bio enerjik frekansların
gönderilmesi sayesinde bedenin dengesini bulmasına ve sorunları aşmasına yardımcı olur.
-BioEnerji her insanda her canlıda mevcuttur sadece aktifleştirmek ve uygulama koşullarını
öğrenmek gerekir. Alternatif bir enerji tekniğidir. Asla tıbbın yerine geçmez.
-BioEnerji uygulayıcısı olan kişi, eğiticisinden öğrendiği ekolü devam ettirir. Her ekol
arasında farklılıklarda olsa da temel aynıdır. Saf, temiz enerjiyle şifa amaçlanır. Kesinlikle
negatif bir durum yada özgür iradeyi etkileyecek hiçbir konuda çalışma yapılamaz.
-BioEnerji uygulaması yapacağımız kişinin gerek uzaktan gerek yakından buna izin vermesi
şarttır.

BİOENERJİ UYGULAMASI
-BioEnerji kişiler üzerinde seanslar halinde uygulanmaktadır. Kişi öncelikle BioEnerji için
hazırlanmış olan sedyeye yatırılır ve ardından hastaya dokunmadan seansa başlanır.
BioEnerji seansı ,kişinin vücudunun kısmi bölgelerinde meydana gelen rahatsızlıklar için
değil, tüm vücuttaki rahatsızlıklar için uygulanmaktadır. BioEnerji hem psikolojik hem de
fizyolojik rahatsızlıklarda uygulanan bir yöntemdir.
BioEnerji nin uygulandığı hastaya herhangi bir zararı ya da yan etkisi kesinlikle
bulunmamaktadır. BioEnerji yönteminde ilaç, cihaz, alet ve iğne gibi kullanımlara gerek
duyulmadan uygulanmaktadır. BioEnerji hastaya uygulanırken hastanın bedeninden yaklaşık
olarak 20-30 cm ile kadar uzaklıkta, el değmeden sadece avuç içleri kullanılarak pozitif
enerjinin pompalanması sağlanır ve rahatsız olan bölgeden içeriye girerek bütün vücuda
dağılımı sağlanır.
-BioEnerji seansları günde yalnızca bir defa ve her gün düzenli olarak arka arkaya hastaya
uygulanmalıdır.
-Önceden 3 seans arka arkaya yapıyorduk. Master enerjisine geçince 4 seans arka arkaya
yapmanız önerilir.
BİO ENERJİ UYGULAMA AŞAMALARI

-Eller önce yıkanıyormuş gibi ovuşturulup sonra silkelenir. Sonra eller dua eder gibi iki yana
ve yukarı açılarak, düşüncesizlik haline ulaşma ve ellerdeki hissin oluşması beklenir Enerjimi
açıyorum aktarıyorum denir 3 kez.

-Kişinin aura katmanının içi iki eli yana açarak oluşturulan hava akımı ile temizlenir. (3kere)

-ol uzunluğunda ki aura katmanı düzeltilir. (3 kere)

-Sonra toplamları 7 olacak şekilde çakralara avuç içleri tutulur. Avuç içlerini rahatsız eden bir
his varsa, hissin olduğu bölgeye avuç içindeki rahatsızlık ortadan kalkana kadar enerji verilir.
(1 kere)

-Taç çakradan başlayarak kök çakraya doğru iki elle çakraların bir birine bağlanır. (7 kere)

-Avuç içleri sıra tali çakralara tutulur. (1 kere) (Dizler, ayak bileği, ayak altı, taç çarka, gözler,
kulaklar, omuz başları, dirsekler, bilekler, avuç içleri)

-Avuç içleri tüm bedeni 20-50 cm uzaktan taranır. (Bir kaç kere)

-Avuç içlerini rahatsız eden bir his yoksa seans sonra erdirilir.

-Kimseye dokunmadan önce TOPRAKLAMA (elerli yıkama yada duvara sürme işlemi )yapılır.

-Sonra müziği kapatıp, fısıldayarak “gözünüzü açabilirsiniz” denir. Zaman zaman gözünü
açması gecikebilir. Hatta dakikalar sürebilir.

Kişinin yatış durumu emniyete alınıp, yalnız bırakılabilir.

-Kişiye su içmesi önerilir


Not; Kişinin bölgesel olarak ağrısıda olsa yada tek bir çakraya çalışmak istesek de bu
uygulamanın tamamını yapmayı öneriyorum bio enerji bir bütün halde daha aktiftir. Bio
enerji 8 dk ile 45 arasında sürebilir.

BÖLGESEL ÇALIŞMA

Kişinin çakraları dengelendikten sonra ağrıyan bölgeye 15-20 cm uzaktan uygulama


yapılabilir. Diğer etkili yöntem ise kişinin bölgesel nerede ağrısı olursa olsun kişinin ellerine
uygulama yapmaktır. Ellerdeki avuç içi tali çakrasından enerji tüm bedenine çok hızlı
yayılacaktır. Bio enerjiye rağmen ağrı devam edebilir, her bioenerji çalışmamızda kesinlikle
şifalanma olacak diye bir garanti yoktur hiçbir şifacı bu garantiyi veremez çünkü şifanın ne
olduğu bilinmemektedir. Kişinin tekamülünde sağlıkla imtihan olabilir bazen kişinin şifası
çektiği cefadadır bunu bilemeyiz.

ÇAKRALARIN İSİMLERİ
1- KÖK ÇAKRA
2- PELVİS ÇAKRA
3- KARIN ÇAKRA
4- GÖGÜS ÇAKRA
5- BOĞAZ ÇAKRA
6- ALIN ÇAKRA
7- TEPE ÇAKRA

Sanskritçe bir kelime olan “çakra” çark anlamına gelir. Bedenimizde omurga düzlemi
boyunca yer alan, 7 ana çakra bulunmaktadır. Bunlar bedenden dışarı doğru açılan birer kapı
gibidir. Bedenden dışarıya doğru genişleyen huni şeklindedirler. Auradan gelen enerjiyi alıp,
bağlı bulundukları organ ve salgı bezlerine iletmekle görevlidirler. Çakraların birinde oluşacak
bir sorun bile bütün bedene sağlıklı enerji yayılımını etkiler. Çünkü bütün çakralar birbiriyle
bağlantı halindedir.

Bu yüzden çakralarımızın sağlık olması ruhsal, zihinsel ve bedensel sağlığımız için çok
önemlidir.

Hele ki bir meslek olarak bu işi yapıyorsak, başkalarına uygulama yaptığımız için
çakralarımızın sürekli sağlıklı olması gerekir.

Çünkü bir boru kirliyse, oradan akan su da kirlenecektir. Bizler de enerjiyi aktarmakla ilgili bir
iş yaptığımız için, bedenimizdeki enerji sağlıklı değilse, uygulama yaptığımız kişiye de bu kirli
enerjiyi aktarırız ve amacına uygun olmayan bir iş yapmış oluruz.

1- KÖK ÇAKRA

Kök çakranın yeri omuriliğin aşağısında kuyruk sokumunun omurunda yer alır. Rengi
kırmızıdır. Sesi LAMdır. Dört taç yapraklı çakra. Bu çakranın burcu Oğlak ve Kovadır. Elementi
topraktır. Doğal taşları kedi gözü, yakut, mercan, akik, hematit ve kan taşıdır. Geliştiği dönem
1-8 yaş.

Bu dünyada fiziksel olarak var olma, kök (muladhara) çakranın temel ilkesidir ve kabullenme
duygusu ile bağlantılıdır. Kundalini enerjisi bu merkezde bulunur. Yaşamsal isteklerinin de
temelini oluşturur.

Cinsel organlar, kan, kemik, hücreler, böbreküstü bezlerini etkiler.


Bu çakra bloke olduğunda, sürekli maddi endişeler içerisinde, kolay sinirlenir, bencil ve
kronik ağrılar yaşarız. Fiziksel olarak dolaşım sorunları, kansızlık, kabızlık, bel, kalça, diz ve
bacak sorunları ve jinekolojik sorunları oluşabilir. Obezite/anoereksiya, biriktirme, endişe
kaygı, öfke, panik atak, cinsel çekingenlik gibi psikolojik sorunlar oluşabilir. Ayrıca ölüm, terk
edilme, küçük düşürülme, incitilme, değersizlik, kaybetme korkusu, yetersizlik, başarısızlık,
gibi temel korkular içerisinde yaşar.

Bu çakra dengelendiğinde kişi kararlı, kendinden emin, dengeli, enerjik, bağımsız ve güçlü
hisseder.

2- SAKRAL ÇAKRA

Pelvis çakra kök çakranın üzerinde, göbek deliğinin 2-3 parmak altında kasık bölgesinde yer
alır. Rengi turuncu sesi VAM dır.  Altı taç yapraklı çakra. Bu çakranın burcu Yay ve Balıktır.
Elementi sudur. Doğal taşları aventurin, sitrin, Quartz dır. Geliştiği dönem 8-14 yaş.
Yaratıcılık yeteneği, tat alma ile ilişkilidir. Yaratıcı üreme, sakral çakranın temel ilkesidir ve
yaratıcılık duygusu ile bağlantılıdır. Bu merkez hayat vermek ve hayatı korumak ile
bağlantılıdır. Fiziksel zevklerimiz, iştahımız, uyku, bağımlılıklar, egzersiz, kilo gibi bedenimizle
ilgili duygu ve düşüncelerimizden etkilenir.
Cinsel organlar ve bağırsaklar, karaciğer, dalak, böbrekler, mesane, kan ve cinsel salgı
bezlerini etkiler.
Bu çakra bloke olduğunda, yaratıcılığını gösteremez, para sorunları ile yaşar, kas krampları,
sperm üretiminde bozukluklar, kısırlık, prostat, rahim ve yumurtalıklar ile ilgili rahatsızlıkları,
yüksek tansiyon, diyabet(Şeker hastalığı) gibi fiziksel sorunlar yaşayabilir.
Bu çakra dengelendiğinde, kişi pozitif, canlı, memnun, şefkatli ve sezgisel hisseder.

3- MİDE ÇAKRASI

Karın çakrası göbek deliğimizin 2-3 parmak üzerinde yer alır. Bazı eğiticiler bu bölgeye mide
çakrası da demektedir. Rengi sarıdır. Sesi RAM dır.  On taç yapraklı çakra. Bu çakranın burcu
Koç ve Akreptir. Elementi ateştir. Doğal taşları amber, topaz, sitrin, aventurin ve quartzdır.
Geliştiği dönem 15-21yaş
Düşüncelerin beden üzerinde etkisi ile ilgili merkezdir. Bu çakra yönetme yetenekleri ile
ilişkilidir. Mükemmeliyetçilik bu çakra merkezinin en büyük sorunlarından birisidir. Güç ve
kontrol ile ilişkili duygu ve düşüncelerimizden etkilenir.
Dalak, karaciğer, safra kesesi, sinir sistemi ve pankreası etkiler.
Bu çakra bloke olduğunda, ülser, gastrit, reflü, hazımsızlık gibi mide ile ilgili hastalıklar,
Dalak, pankreas ve safra kesesi gibi fiziksel sorunları yaşayabilir.
Bu çakra dengelendiğinde kişi kendini enerjik, kendinden emin, üretken ve odaklanmış
hisseder.

4- KALP ÇAKRA

Kalp çakrası kalbe yakın yerde göğsümüzdedir. Rengi yeşil ve pembedir. Sesi YAM dır. On iki
yapraklı çakra. Bu çakranın burcu Boğa ve Terazidir. Elementi havadır. Doğal taşları pembe
quartz, turmalin, aytaşı, malahit ve yeşim dir. Geliştiği dönem 22-28 yaş.
Kalp, ciğerler, kan dolaşımı ve timüs bezini etkiler.
İlişkiler, sevgi, şefkat, insanlarla bağımız, affetmek veya affetmemek ile ilişkili duygu ve
düşüncelerimiz bu çakrayı etkiler. Sevgi, bağlılık, şefkat, güven ve tutku duyguları ile
karakterize edilen vücuttaki dengenin yeridir. 
Bu çakra bloke olduğunda, sevgiyi koşullu alır ve veririz. Karşılıksız sevgi alıp veremde sorun
yaşarız. Sevgiye bağımlı ve herkes önümüzde birer engelmiş gibi görünür. Öfke, güven
eksikliği, kaygı, kıskançlık, korku ve karamsarlık gibi duygusal sorunlarla kalp, meme
sorunları, tüberküloz, zatürree, bronşit, nefes darlığı, öksürük, astım, akciğer tümörleri gibi
akciğer rahatsızlıkları, yorgunluk, uykusuzluk, huysuzluk, paranoya gibi rahatsızlıklar
görülebilir.
Bu çakra dengelendiğinde, şefkatli, iyimser, arkadaş canlısı, motive olmuş, anlayışlı ve
şefkatli hissederiz.

5- BOĞAZ ÇAKRASI

Yeri boğazımızdadır. Boyun bölgesinde rahatlıkla çalışabiliriz. Rengi mavidir. Sesi HAM dır.
Onaltı taç yapraklı çakra. Bu çakranın burcu İkizler ve Başaktır. Doğal taşları lapis, turkuaz ve
akuamarin dir. Geliştiği dönem 29-35 yaş.
Ense, boğaz, troid ve paratroid bezlerini etkiler. ilham, ifade, inanç ve iletişim kurma
yeteneğini temsil eder.
İletişimin merkezidir. Duygu ve düşüncelerimizi boğaz çakra aracılığı ile ifade ederiz. İfade
etmek insanın her alanda kendisini ortaya koyabilmesidir. Boğaz çakrayı sağlıklı tutmak için
doğruyu söylemek çok önemlidir. Korkularımızı ve zayıf taraflarımızı ifade edebilmek için
gerektiğinde hayır diyebilmektedir. Ayrıca korkmadan başkalarına fikirler verebiliriz..
Bu çakra bloke olduğunda, boyun ve boğaz bölgesinde ağrılar, sıkışmalar ve tiroit gibi
rahatsızlıklar olabilir. Başkalarını incitmemek için konuşmamayı tercih eder. Konuşurken
boğazı düğümlenir veya konuşmadan önce bazı sesler çıkarır. Kendisi ile katı bir tutum
geliştirir. Önemsiz şeylerden konuşur. Boyun omurlarında kaymalar, sıkışmalar, fıtık gibi
ense-boyun ile ilgili rahatsızlıklar, Alerji, astım, bronşit, ses telleri, farenjit, tiroit, paratiroit,
baş dönmesi gibi fiziksel rahatsızlıklar görülebilir.
Bu çakra dengelendiğinde kendimizi yaratıcılık ve pozitif ifade etme, yapıcı iletişim ve tatmin
ile gösterebiliriz.

3.GÖZ ÇAKRASI

Üçüncü göz çakrası olarak ta bilinir. Yeri alın bölgesindedir. Rengi laciverte yakın çivit
mavisidir. Sesi AUM dur.  iki taç yapraklı çakra. Bu çakranın burcu Balık ve Aslandır. Elementi
yoktur. Doğal taşı ametist ve safirdir. Geliştiği dönem 43-49 yaş.

Hafıza merkezidir. Alın çakra bu hayatta ve önceki hayatlarımızda yaşadığımız kayıtların


tümünün saklandığı merkezdir. Öğrenme alın çakra merkezi aracılığı ile gerçekleşir.

Gözler, beyin ve hipofiz bezini etkiler. Geçmiş, gelecek ve ruhsal inançlarımızla ilişkili duygu
ve düşüncelerimizden etkilenir. Nitelikleri zeka, sezgi, anlayış, iç görü ve kendini tanımadır.

Bu çakra bloke olduğunda, kişiler sezgi gücünü kullanmaz. Disiplin ve başarıdan korkar. Pek
çok durumda karışıklığın içinden çıkamaz ve bocalar. İşitme, burun ve sinüs ile ilgili sorunlar,
göz, baş ağrıları, tümör, beyin kanaması, migren gibi fiziksel rahatsızlıklar ve konsantrasyon
eksikliği, zihin yorgunluğu, karışıklığı, öğrenmede zorluk ve öğrenme bozuklukları, unutkanlık,
adet düzensizlikleri görülebilir.

Bu çakra dengelendiğinde, kişi ölüm korkusu ve maddi şeylere bağlılık duymaz

6- TEPE ÇAKRA

Taç çakra olarak da bilinir. Bebeklerde bıngıldak dediğimiz noktada bulunur. Rengi MOR ve
BEYAZ dır. Sesi sessizliktir. Bin taç yapraklı çakra. Bu çakranın burcu Kova, Balık Oğlaktır.
Doğal taşları elmas, opal, ametist ve kuvartz dır.
Maneviyatın, aydınlanmanın, dinamik düşüncenin ve enerjinin merkezidir. Bilgeliğin içe
doğru akışına izin verir ve kozmik bilincin armağanını getirir.  Tanrı, din, ruhsallık, ilahi
rehberlik ve güven ile ilişkili duygu ve düşüncelerimizden etkilenir.
Bu çakra bloke olduğunda, kendimizi boşlukta ve amaçsız hissederiz. Yalnızlık hali, ölüm
korkusu ve engellenmişlik içerisinde yaşarız. Yıkıcı duygular ve baş ağrısı, depresyon, stres,
endişe ve kafa karışıklığı gibi sorunlar yaşarız.
Meditasyon yapmak bu çakranın şifasıdır. Meditasyon ile kişi kendi sınırlarını kaldırır. Zihin
temizlendikçe enerji akımları kuvvetlenir. Taç çakra için daha az beslenmek, haftada bir gün
su, haftada bir meyve veya tam oruç tutmak çok yararlıdır. Haftada bir saat ile başlayarak
sessizlik içinde oturmak ve bu süreyi yirmi dört saate kadar çıkarmak bilinç düzeylerini
yükseltmeye yardımcı olabilir.

TALİ ÇAKRALARIMIZ

Ana çakralarımız dışında vücudumuzda tali çakralarımızda bulunmaktadır . Bu


çakralar gözler ,kulaklar, omuz başları, dirsekler, el bilekleri, diz kapakları, ayak
bilekleri kısacası vücudumuzdaki tüm eklem bağlantı yerlerimizdir. Bu tali çakralara
tıpki ana çakralara olduğu gibi enerji vermek bu bölgelerdeki ağrıları ve blokajları
açacaktır. Bir kişinin kolu ağrıyor ise ona hem omuzdan hem el bileğinden bio enerji
verilebilir.

ENERJİ YÜKSELTME ve DENGELEME

Bir kişinin enerjisini yükseltmek için öncelikle çakralarını dengelemeli aurasını


genişletmelisiniz. Videolardaki bilgiye ek olarak kişinin ayaktan başlayarak 7 kere yukarı
enerjisinin çıkarılması ve boyundan daha uzun enerjinin yukarıya çıkarılması enerjisini
yükseltir. Dengelemek için ise yine çakralarını dengeleyip aurayı genişlettikten sonra kafa
bölgesinin arkasından verilcek 30-60 saniye bio enerji kişinin enerjisini dengeler.
AURA NEDİR?

Aura kavramı, bütün dünya varlıklarında ortak olarak bulunan ve Teofizide kullanılan
bir kavramdır. Her insanda, vücudu sarmalanmış halde bir elektromanyetik alan
bulunmaktadır. Bedeni sarmalayan bu elektro manyetik alana aura adı verilmektedir.

Bu alan, aynı zamanda bir kalkan görevi de üstlenmektedir. Auranın güçlü veya güçsüz
olması, birçok durumu etkileyen bir faktörü oluşturur. Aurası güçlü olan kişiler, hastalıklardan
ve negatif durumlardan daha fazla uzak kalmayı başarırlar. Aurası zayıf olan kişilerde ise bu
durum tam da tersini ifade etmektedir. Bu kişiler, daha çabuk ve sık olarak
hastalanmaktadırlar.

Auranızı genişletmek için meditasyon nefes egzersizleri


yapmakla birlikte ayakta bacaklar omuz hizasında açık avuç içleri açık şekilde gözler kapalı
kendimizi pembe bir balon içinde düşünmek ve bu balonun yırtıkları varsa onarıldığını görme
ve bulunduğumuz oda kadar genişlediğimizi hissetmek auranızı genişletir. Karşınızdaki kişinin
aurasını genişletirken, kişi ayakta yada uzanmış şekilde durur siz ellerinizle ona dokunmadan
sanki silme süpürme işlemi yapıyormuş gibi kişiye birkaç cm yakınlıkta genişletme işlemi
yapabilirsiniz. Başkasının aurasını genişletirken karşımızdaki kişide dengede duramama
meydana gelebilir bu sebeple bize destek olacak bir kişiye daha ihtiyacımız vardır. Silme
süpürme işlemi yapıldıktan sonra sanki tırmıkla toprak havalanırmış gibi kişinin aurası
genişletilir.
21 GÜNLÜK ARINMA ÇALIŞMASI

21 Gün süresince kendi içimizde arınmaya yönelik bir çok çalışma vardır. Temel olarak
alkol, yalan,olumsuz tüm söylemler ve düşünceler, et çeşitleri tüketmemek esas alınarak bir
çok arınma ritüeli uygulanabilir. Zaman zaman enerjimzin yoğunluğu değişir ise hemen bende
kendime bu perhizi yaparım.

Bunun dışında başka bir ritüel ise


*21 gün boyunca olumlamalar yapmak
*Nefes egzersizleri

*Hergün meditasyon yapmak

*Günlük su tüketimine dikkat etmek

*Her sabaha olumlamaları söyleyerek başlamak

*Her sabah çakraları dengeleyip aurayı genişletmek

Bio Enerji yaşam tarzınız olmalı hergün kendinize çalışma yapmak enerjinizi yüksek
tutar. Çalışmalarımızı azaltır yada yapmazsak enerjimizin azalıp çoğaldığını fark edebiliriz.
Enerjimizin dengede kalması için düzenli çalışma yapmamız gerekmektedir. Önemli bir not
asla bioenerjiniz kaybolmaz gitmez size küsmez ben aylarca çalışmadım enerjim iptal mi diye
düşünmeden hemen bir arınma süreci başlatabilirsiniz kendinize.

Bizler şifaya aracıyız. Şifa yaradandan kesinlikle hiçbir tanı tedavi yerine geçmez
bioenerji kesinlikle hiçbir hastanın ilaç vs ölçüsüne karışılmaz. Bioenerji pozitif yaşam
enerjisidir. Alternatif tekniktir. Kesinlikle kimseye şu kadar zamanda iyileşirsin vs. sözü
verilmez verilemez. Bunun dışında bir diğer konuda bioenerjinin hiçbir soyut varlıkla alakası
olmamasıdır. Bio Enerji hiçbir soyut varlığı temizlemez, bulaştırmaz,yok etmez, var etmez
çünkü. Bio enerji yaşam enerji pozitif enerjidir. Negatif ile ilişiği yoktur.
NEFES ve MEDİTASYON

Hayattaki en önemli yaşamsal işlev nefes alışverişi olduğuna göre doğru nefes alabilmek te

önemlidir. Günde 20.000 den fazla nefes aldığımızı varsayarsak ideal olarak yapıldığında

yaşamda olumlu etkilerini kısa zamanda keşfetmiş olacaksınız. Fiziksel, zihinsel ve duygusal

olarak ne tür faydaları vardır aşağıdaki maddelerde bulabilirsiniz.

-Stres ve kaygıların kontrolünü sağlar,


-Birçok ağrı sızı hissini azaltır,
-Omurga yapısını daha sağlıklı hale getirir, duruş bozukluğunu düzeltir,
-Lenfatik sistemi uyarır,
-Cinsel hayatı düzenler,
-Diyafram nefesi büyüme hormonunu artırarak yaşlanmayı geciktirir,
Hafızayı güçlendirir, yaratıcılığı artırır,
-IQ seviyesini yükseltir,
-EQ (duygusal zeka) seviyesini yükseltir,
Vücuttaki toksinler atılır,
-Daha sağlıklı bir bağışıklık sistemi oluşur,
-Vücut direnci artar,
-Daha güçlü bir sindirim sistemi gelişir,
-Daha güçlü bir sinir sistemi oluşur,
-Daha sağlıklı bir solunum sistemi oluşur,
-Kaslar daha esnek güce sahip olur,
-Cilt gençleşir,
-Kan kalitesi yükselir,
-Zihinsel Farkındalık oluşur,
-Bedendeki enerji dengelenir,
-Duygu ve düşünce yapısı gelişir,
-Kalp ve damar güçleri artar.
NEFES iLEMEDİTASYON

Nefesçalışmalarında farkındalığı kazanmak adına bir takım olumlamalar yapılır.


Bedenin
enerjidengesinioluşturmakiçindebuolumlamalardanfaydalanır.Tamanlamıylaruh,
bedenvezihinuyumusağlanılır.Seanssonundabeklenilenşifayıalabilmekiçinmedit
asyonyapılır.

Meditasyon’da

-Meditasyon uygulanacak alan temiz, huzurlu ve keyif veren bir ortam olmalıdır.
-Bedenin sabitliği ve konforu,

-Omurganın yapısını bozmamaya özen gösterilmesi,


-Tüm kasların gevşemesi,

-Kalbi, kalp ritmini hissetmek,

-Nefes akışına odaklanmak,

-Gözler kapalı veya konsantrasyon sağlanana kadar yarım açık,


-Fiziksel ve zihinsel hizalama,
-Enerji akışı için mudralardan faydalanmak
-Mantralardan faydalanmak,
-Bilinci doğru yönlendirebilmek,

MANTRALAR
OM MANTRASI (AUM)

Om sesi evrendeki ilk ses olarak bilinir.

Yaradılış da duyulan sestir, evren hala yaradılmaya devam ettiği içinde enerjisi en büyük

mantradır.

Om sesi boğaz çakrasıyla ilişkilidir. İletişim gücünü iyileştirdiğine inanılır.


Kısa mantralar ise 108 sayı tekrarlanır. Bazen kolyelerle de (mala) bu sayıyı takip edebilirsiniz.

Ses : 00000mmmmmmm

SAT NAM MANTRASI


Kundalini yogada en çok duyulan mantradır. Gerçek benim özümdür bilinci gelişir.

Bu mantra ruhu uyandırarak farkındalık kazandırılır.

Güvensizlik duygusunu yok eder.


Sat hecesi nam hecesinden tam 8 kat daha uzun seslendirmelidir.
Omurgada tam anlamıyla bu titreşim hissedebilirseniz sat hecesini nam hecesinden daha
uzun seslendirir.

Ses: SAAAAAAAAATTttNammm

Meditasyonun Kanıtlanmış 5 Faydası

KAYNAK;(CNNTÜRK HABER)

Meditasyon son derece basit bir zihin egzersizi. Uzak doğuda yüzyıllardır uygulanıyor. Çok
basit olması sizi yanıltmasın, bedeninizde ve zihninizde önemli değişiklikler yapma gücüne
sahip. Aynı fiziksel egzersizler gibi odaklı ve devamlı yaptığınızda büyük faydalar görmeniz
mümkün.

Son yıllarda batı ülkelerinde yaygınlaşmaya başladıktan sonra, Harvard Tıp gibi önemli
kurumlarca meditasyonun faydalarını anlamak için bilimsel araştırmalar yapıldı.

İşte bu araştırmalar tarafından kanıtlanmış faydaların kısa bir özeti:

• Stresi azaltıyor

Harvard Tıp tarafından beyin MR’ları çekilerek yapılan araştırmalar meditasyonun


beyindeki gri maddeleri biolojik olarak değiştirerek endişe ve stresi azaltabileceğini
gösteriyor.

• Stresle bağlantılı yaşlanmayı yavaşlatıyor

Nobel ödüllü araştırmacı Elizabeth Burns’ün 2012’de yayınladığı bir araştırma, 8 hafta
boyunca günde sadece 12 dakika meditasyon yapmanın telomeraz aktivitesini %43
arttırdığını kanıtlamış. Telomeraz aktivitesi hücresel yaşlanmayı geciktiriyor.
Bu da meditasyonun stresle bağlantılı yaşlanmayı yavaşlatabileceğini gösteriyor.

• Mutluluk seviyenizi yükseltiyor

Hepimizin beynimizin hangi tarafının daha aktif olduğu tarafından belirlenen bir
mutluluk seviyesi var. Beynin sol tarafı aktif olduğunda moralimiz yüksek oluyor,
örneğin enerjik, pozitif, coşkulu hissediyoruz. Beynin sağ tarafı aktif olduğunda ise
tam tersine moralimiz bozuk oluyor; endişeli, sinirli, mızmız hissediyoruz. Sağ ve sol
taraftaki aktivitelerin birbirine oranı dinlenme halindeyken ölçüldüğünde ikisinden
biri daha baskın çıkıyor.
Bu oranda moralimizin genel halini belirliyor. Bunu bir skala olarak düşünürsek
çoğumuz ortalarda bir yerlerdeyiz, bazı günlerimiz iyi oluyor, bazı günler kötü. Bu
skalanın iyice sağında olanlar depresyona girmeye meyilli oluyor. İyice solunda
olanları ise kötü olaylar bile fazla etkilemiyor.
Araştırmalar gösteriyor ki meditasyonla beynimizdeki aktivite yoğunluğunu sola doğru
kaydırmak mümkün.

Bu konuda yapılan bir deneyde, yüksek stresli bir ortamda çok yoğun tempoda çalışan
bir gruba 8 hafta boyunca günde yarım saat farkındalık meditasyonu yaptırılmış.
Deney öncesi ve sonrası beyin aktiviteleri ölçülmüş. Meditasyon öncesi beyindeki
aktivite moralin düşük olduğu sağ tarafta daha yoğunken, sonrasında moralin yüksek
olduğu sol tarafa doğru kaymış.

Bunun gibi pek çok diğer araştırma meditasyonun mutluluk seviyesini arttırmada etkili
olduğunu gösteriyor.

• Öğrenmeyi ve Hafızayı Geliştiriyor

Beyin MR’larımeditasyon sonrası beynin öğrenme ve hatırlamayı sağlayan


bölgelerinde gri maddelerin arttığını gösteriyor.

• Kalp sağlığı ve yüksek tansiyon üzerinde etkili

Yüksek kalp krizi riski taşıyan 200 kişi ile 5 yıl süren bir araştırma sonucunda
meditasyon yapan grupta yapmayanların 1.6 katı daha az kalp krizi ve ölüm görülmüş.
Meditasyon gevşemeyi sağlıyor. Gevşeme sayesinde vücutta kan damarlarını açan
nitrik oksit adlı madde salgılanıyor. Bu da tansiyonun düşmesini sağlıyor. 2008 yılında
yapılan bir araştırma yüksek tansiyon ilacı alan 60 kişi arasında meditasyon yapmaya
başlayan 40 kişinin tansiyon ilacı almayı doktor kontrolünde bırakabildiklerini
göstermiş.

Meditasyon denince akla egzotik ritüeller, garip kılıklı kişilerin tuhaf sesler çıkartarak
yaptıkları acayip şeyler geliyor. Gerçekte meditasyon tamamen zihnimizi eğittiğimiz,
farkındalığımızı ve duyarlılığımızı arttıran çok ama çok basit bir egzersiz. Herkes yapabilir ve
yapmaya başladıktan kısa bir süre sonra faydalarını görmek mümkün. Önemli olan
devamlılık. Bu açıdan fiziksel egzersizlerden bir farkı yok.

You might also like