Professional Documents
Culture Documents
John Watson
Watson Güney Caroline‘ da, Greenville yakınlarında bir köyde dünyaya geldi.
Buradaki tek odalı bir okulda ilk eğitimini aldı. Annesi çok dindardı, babası ise annesinin tam
tersi. Baba Watson çok fazla içen, suça eğilimli birisiydi ve birçok aşk ilişkisi yaşadı. Watson
13 yaşındayken babası bir başka kadınla kaçtı, bir daha da geri gelmedi. Uzun yıllar sonra
Watson ünlü ve zengin birisi olduğunda, babası onu görmek için New York'a geldi. Fakat
üzere Greenville ‘deki Furman Üniversitesine girdi: rahip olacaktı. Yıllar önce annesine bir
rahip yaşantısı süreceğine dair söz vermişti. Furman'ın vaftiz üyesi olan Watson burada
felsefe, matematik, Latince ve Yunanca eğitimi aldı.Watson bir yıl daha okulda kaldı ve 1899
yılında yüksek lisans derecesi aldı fakat bu yıl içerisinde annesi öldü ve Watson dinî eğitim
almak üzere vermiş olduğu sözden kurtulmuş oldu.Watson Princeton Teoloji Okulu yerine
John Dewey'in gözetiminde yüksek lisans çalışması yapmak üzere Chicago Üniversitesine
nörolojide bir çalışma yaptı. Ayrıca Jacques Loeb ile fizyoloji ve biyoloji çalıştı.Watson
1903'te doktora derecesini aldı. (Chicago Üniversitesinden doktora derecesini alan en genç
öğrencidir.) Okuldan takdir belgeleri alarak mezun olmasına rağmen, Angell ve Dewey
kendisine doktora sınavının iki yıl önce mezun olan Helen Thampson Woolley kadar iyi
öğrencisi olan 19 yaşındaki zengin bir kızla evlendi Watson daha sonra 1908 yılına dek
kalacağı Chicago Üniversitesindeki eğitmenlik görevini kabul etti. Beyaz farelerin nörolojik
yönelik ilk tercihini açığa vurmuş oldu. Watson'un üniversitedeki meslektaşları ve bazı
profesörleri onun iyi bir iç gözlemci olmadığını bildirdiler. İç gözlem için gereken özel doğal
yeteneğin ve yaradılışın hiçbiri Watson'da mevcut değildi. Watson'a yönelik bu tutum belki
de onu tamamen nesnel davranışçı bir psikolojiye yönelten etkenlerden biridir. Watson'un
tamamen nesnel bir psikolojiyi desteklemesinin bir başka muhtemel sebebi hayvan
psikolojisinin göreli yalnızlığı ve ana insan psikolojisi görüşünün yanında ikinci planda
kalmasıydı. Watson Chicago'da, 1908 yılında asistan profesörlük için uygun hale geldiğinde
1920 yılına dek Hopkins'te kaldı ve burada geçirdiği 12 yıl onun psikoloji açısından en
üretken dönemi oldu. Watson 1903 yılında daha nesnel bir psikoloji yaklaşımı üzerinde
düşünmeye başladığını söyledi. Konu üzerindeki düşüncelerini aleni olarak ilk defa 1908
yılında Yale Üniversitesinde açıkladı. 1912 yılında Cattell‘ ın davetiyle gittiği Columbia
Üniversitesindeki bir dizi konferansta bu konu hakkında tekrar konuştu. Sonraki sene Watson
ünlü bildirisini Psikoloji Eleştirileri 'nde (Watson, 1913) yayınlandı ve davranışçılık resmen
başlamış oldu.Watson'un ilk kitabı olan Davranış: Karşılaştırmalı Psikolojiye Bir Giriş, 1914
yılında ortaya çıktı. Bu kitapta Watson hayvan psikolojisinin kabul edilmesinin gereğini
ispatlamaya çalışmış.
için değil, aynı zamanda dışarıdaki gerçek dünya içindi. Psikolojinin uygulamalı
Havacılık Hizmetinde görev almasıyla y kesildi. Savaştan sonra, 1918 yılında, çocuklar
üzerinde araştırmalar yapmaya başladı. Bu onun insan yavrulan üzerinde yaptığı ilk deneysel
istifaya zorlandı ve hiçbir üniversite adına yapışmış olan kötü şöhreti sebebiyle onu kabul
etmek istemedi ve Watson kendisine yeni bir hayat kurması gerektiğini anladı.
Watson ABD'de reklamcılık üzerinde çok büyük etkiler bıraktı. Ve günümüz ticaret
tahmin edilebilir Watson makalelerinde geniş bir okuyucu kitlesine davranışçılık mesajını
Watson 1928 yılında çocuk bakımına ilişkin bir kitap yayımladı: Bebeklerin ve
Çocukların Psikolojik Bakımı isimli bu kitapta Watson, güçlü çevreci görüşleriyle uyumlu
olarak çocuk yetiştirmede her şeye izin veren bir sistemden ziyade düzenleyici bir sistem
sundu. Kitap acımasız katılıkta kuralcı tavsiyelerle doluydu. Watson'un hayatı, karısı Rosalia
Watson 1935 yılında Batı Hindistan'a yapılan bir gezi sırasında kaptığı tropik bir hastalık
sonucu yüksek ateşten ölünce değişti. Watson bir daha toparlanamadı. Adeta inzivaya çekildi
ve her türlü sosyal iletişimden kendisini uzaklaştırdı.1957 yılında, ölümünden bir yıl önce,
APA Watson'un çalışmalarını "modern psikolojinin içerik ve şeklini çokça belirleyen, verimli
araştırmaların hareket noktası" şeklinde övgüye değer bularak resmi bir bildiri ile
ödüllendirdi. Watson ölmeden önce tüm mektuplarını, el yazmalarını ve notlarını tek tek
şömineye atarak yaktı. Ve psikoloji tarihine kendisiyle ilgili hiçbir şey bırakmadı ve vefat
etti.
Watson‘ nın davranışçılığını anlatmak için, 1913 yılında Psikoloji Eleştirileri' nde
problemdir, bir yanda karmaşık zihin durumlarının (veya süreçlerinin) kendilerini oluşturan
basit elementlere analizi; öte yandan basit bileşenlerin karmaşık yapıları oluşturması söz
konusudur. Bir doğa bilimcisinin tüm fenomenini oluşturan fiziksel nesneler dünyasına (bir
alıcıda faaliyet uyandırabilecek her tür uyancıyla) sadece iyi ya da kötü kesin bir sonuç elde
etme yolu gözüyle bakılır. Bu sonuç "gözlemlenen" veya "detaylarıyla incelenen" zihinsel
durumların bir sonucudur. Örneğin bir heyecan durumunda gözlemin psikolojik objesi o
zihinsel durumun bizzat kendisidir. ‘Psikoloji artık zihin durumlarını gözlem nesnesi yapıyor
beş yıl işlevsel psikoloji denilen akıma şahit olmuştur. Bu psikoloji tipi, elementlerin,
biyolojik anlamı üzerine vurgu yapıyorum. İşlevsel psikoloji ile yapısal psikoloji arasındaki
farkı anlamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Ancak ben de berraklık yerine
karmaşa oluşuyor. Duyum, algı, duygulanım, heyecan, irade gibi terimler işlevselciler
Watson'un 1913'deki makalesine ilk yazılı karşılık, onun iç gözlemi reddetmesine dair
düşüncelerini paylaşmayan Mary Whiton Calkins‘ den geldi. Calkins aslında, belirli
psikolojik süreçlerin sadece iç gözlem yoluyla araştırılabileceğini düşünen pek çok psikoloğu
temsil ediyordu. Tartışma birkaç yıl uzayarak 1920'lere dek sarktı ve bazen oldukça
alevlendi.
Margaret Floy Washburn, Watson'u psikolojinin "düşmanı" ilan etti (Samelson, 1981).
davranışçılığın, bir gelgit dalgası gibi ülkeyi baştan sona yuttuğundan yakınıyordu. Watson
önemli bir hale geldiğini açıkça ilan etmişti. Davranışçılık tabii ki başarılı oldu ama yavaş
yavaş. Watson'un istediği devrim ancak uzun sürede gelişti. Başarıya ulaştığında ise ortadaki
Davranışçılığın Metotları
Gördük ki bilimsel psikoloji başladığında kendisini eski ve bir doğa bilimi olan fizik
ile birleştirmeye hevesli idi. Yeni psikoloji sürekli olarak doğa bilimlerinin metotlarını kendi
hiçbirinde Watson'cu davranışçılıkta olduğu kadar güçlü bir şekilde doğa bilimlerinin
yapılan ayrım -ilki fiziğin verilerini getirir, ikincisi psikolojinin- bir anda terk edilmişti.
Watson araştırmalarda kullanılabilecek metotları açıkça belirtmişti: (1) araçlı veya araçsız
gözlem,(2) test metotları,(3) sözel anlatım metodu ve(4) koşullu refleks metodu.
Kendini açıklayıcı ve önemli bir metot olan gözlem (observation) metodu, diğer
metotlar için gerekli bir temel teşkil eder. Nesnel test metotları (testing methods) zaten
kullanılıyordu, fakat Watson test sonuçlarının zihinsel niteliklerin ölçümleri olarak değil,
davranış modelleri olarak ele alınmasını önermişti. Watson'a göre bir test zeka veya kişiliği
ölçmezdi. Testler daha çok deneklerin testin uyarıcı durumuna verdikleri tepkileri ölçebilirdi,
laboratuvarda sözel anlatımı kullanması bazı insanlar tarafından kuşkulu bir uzlaşma olarak
gözlem tekniği -ki bu tekniği bir davranışçı kullanamazdı- kabul edilmedikçe, iç gözlemin
doğruluğuna da güvenemiyordu. Eğer çok iyi eğitim almış iç gözlemciler dahi neyi
müsamaha gösteremeyeceği tezi söz konusuydu. Watson somut olan şeylerle uğraşmak
sebebiyle, bir davranışçı için diğer motor tepkiler kadar anlamlı olduğunu belirtmişti.
Davranışçıların en önemli araştırma metodu olan koşullu refleks 1915 yılına dek
Watson koşullanmayı "uyarıcı değişimi" açısından ele almıştı. Bir tepkinin, kendisini
gerçekte harekete geçiren uyarıcıdan başka bir uyarıcıyla birleşmiş veya bağlanmış
sesine salya salgılayarak tepki vermesi koşullu bir tepkidir.)Bu yaklaşım davranışı analiz
etmenin yani, davranışı en basit temel birimlerine -uyarıcı (stimulus) ve tepki (response)
bağlarına [S-R] indirgemenin nesnel bir metodunu sağladığı için, Watson hevesle atıldı.
Karmaşık insan davranışlarının araştırılması için bir laboratuvar metodu olması şartıyla, tüm
rolünün daha az önem taşıdığı farz ediliyordu. Gerçek gözlemci (deneyci) deney koşullarını
Böylece, insan deneklerin deneydeki statüleri indirgenmiş oldu, onlar artık gözlemlemiyorlar
özürlüler, hayvanlar. Bu bakış açısı psikolojinin imajını veya insanı "bir uyarıcı-tepki
mekanizması: deliklerden birisine bir uyarıcı koyar ve bir paket tepki alırsınız" (Burt, 1962, s.
Öncelikli çalışma konusu daima davranış sistemleri veya verileri olmak zorundadır:
kaslarla ilgili hareketler veya iç salgı bezleri salgıları. Watson bu tepkilerin, organizmanın
çevresine ayırt edici bir tarzda cevap verebilme kabiliyetine delil oluşturduğunu öne sürdü.
Watson, davranışçılığın organizmanın bir bütün olarak tüm davranışlarıyla ilgilendiğini iddia
etmişti. Bir tepki, örneğin diz kapağı hareketi veya diğer refleksler, basit olabildiği gibi, çok
Watson tepki eylemlerinin yemek yeme, kitap yazma, beyzbol oynama veya bir ev inşa etme
gibi şeyleri içerdiğini düşünmüştür. Yani bir eylem bir organizmanın uzaydaki hareketlerini
kapsar.
Tepkiler iki şekilde sınıflandırılır: öğrenilmiş veya öğrenilmemiş olanlar ve açık veya
gizil olanlar. Watson doğuştan gelen tepkilerle öğrenilmiş tepkileri ayırt etmenin ve
öğrenilmiş tepkiler için geçerli olan öğrenme kurallarını keşfetmenin davranışçılık için
gözlenebilirler.
İç organların hareketleri, içsalgı bezi salgıları ve sinir uyarımları gibi örtük tepkiler ise
çalışma konusunun gerçekten gözlenebilir olması gerektiğine dair ilk şart üzerinde değişiklik
Gerek çalışma konusu gerekse metodolojisiyle John B.Watson' un yeni psikolojisi ruhsal
kavramlardan ve öznel metotlardan uzak, fizik kadar nesnel bir bilim oluşturmanın bir
çabasıydı.
İçgüdüler
Watson önceleri davranışta içgüdülerin rolünü kabul etti. İlk kitabı olan Davranış:
kavramını teorisinden çıkardı. İçgüdü gibi görünen insan davranışlarının tüm yönlerinin
gerçekte sosyal olarak koşullanmış tepkiler olduğunu iddia etti. Öğrenmenin insan
davranışını kavramada anahtar olduğu görüşü ile Watson, aşırı bir çevreci haline geldi.
İçgüdüleri yalanlamanın da ötesine geçerek, kalıtsal kabiliyetlerin, mizacın veya herhangi bir
alanda doğal yeteneklerin var olduğunu kabul etmeyi reddetti.Aslında Watson çevresel
etkenlerin her tür kalıtsal özellikten daha üstün olduğunu öne sürerken yalnız değildi.
Psikolojide davranışların belirlenmesinde kalıtsal faktörlerin rolünü minimize eden bir eğilim
zaten oluşmuştu. Dahası, onun tavrı 20. yüzyıl Amerikan psikolojisinin ilk uygulamalı
Öğrenme
1913 yılı makalesinde koşullanmanın adını anmamış ve Davranışta (1914) ise Pavlov‘ un
şaşırtıcıdır ki, klasik koşullanmaya olan büyük hevesine rağmen, Watson Pavlov'un
pekiştirme yasasının önemini ve bunun Thomdike'ın etki yasasına olan benzerliğinin farkına
varmakta başarısızlığa düşmüştü. Watson hiçbir zaman tatmin edici bir öğrenme teorisi
Heyecan
Watson'a göre heyecanlar, belirli bir uyarıcıya karşı basit bedensel tepkilerdir. Uyarıcı
(örneğin bir tehlikenin varlığı) dahili beden değişikliklerine ve öğrenilmiş uygun açık
tepkilere sebep olur. Bu görüş, heyecanın bilinçli algısının olmadığı veya iç organlardan
gelen duyumlar yığını olduğu anlamına gelir.Her bir heyecan genel beden mekanizmasında
bütün heyecan tepkilerinin açık bedensel hareketler içerdiğinin farkına varsa da, görüşlerinde
içsel tepkiler ağır basar. Heyecan, nabız hızı, solunum veya utanma gibi fiziksel değişiklikler,
en azından bir dereceye kadar, gizli iç organ tepkilerinde yer alan gizil bir davranış şeklidir.
öfke ve sevgi. Korku gürültülü sesler ve desteğin aniden kaybolması ile, öfke beden
hareketlerine engel olarak, sevgi ise tenin okşanması, sallama ve hafifçe vurarak okşama
Watson bu teorisini, daha önceden herhangi bir korku duymadığı beyaz farelere karşı
koşullanma denemelerinden sonra korku koşullanması gösteren Albert adında 11 aylık bir
gördüğü her an başının arkasında (demir parmaklığa çekiçle vurularak) gürültülü bir ses
meydana getirilerek korku durumu oluşturuldu. Kısa bir süre içerisinde sadece beyaz farenin
görüntüsü çocukta korku ve huzursuzluk işaretleri ortaya çıkarmaya başladı. Watson beyaz
fareye karşı gelişen bu koşullu korkunun tavşan, beyaz kürklü ceket ve Noel Baha'nın
Watson bu araştırmasını pilot bir çalışmanın "başlangıç açıklaması" olarak tanımladı. Buna
rağmen Albert çalışmasının sonuçları bilimsel bir kanıt olarak kabul edildi. Bunlardan
nadiren sorgulandı (Harris, 1979; Samelson, 1980).Çocukların korkularının bir tür "yeniden
bir başka çocuktu. Çocuk yemek yerken, çocukta herhangi bir korku tepkisinin ortaya
çıkmayacağı kadar geniş bir mesafe muhafaza edilerek bir tavşan odaya alınmıştır. Tavşan,
her seferinde çocuk yemek yerken, aşama aşama daha yakına getirilmiştir. Sonunda çocuk
davranışlarına eşlik eden fizyolojik değişikliklere olan ilgisi, çocuklarda heyecan gelişimi ve
belirli heyecanlar için tepki örnekleri üzerine araştırmalar yapılmasını teşvik etmişti.
Düşünme Süreçleri
kadar zayıf bir faaliyetti ki, sinir akımları, motor sinirler üzerinden kaslara geçmiyor, bu
nedenle kaslarda ve içsalgı bezlerinde tepki oluşmuyordu" (Watson, 1930, s. 239). Bu teze
göre, düşünme süreci kas hareketlerinin yokluğunda ortaya çıktığı için, gözlem ve deney
yoluyla ulaşılabilir değildir. Düşünmeye, soyut ve fiziksel bir referansı olmayan sadece
zihinsel bir şey gözü ile bakılmıştı. Yapısalcılar tarafından kullanılan imge kavramı bu bakış
açısına bir örnektir. Watson'un düşünmeyi örtük motor davranışlardan daha fazla bir şeye
indirmeyen çevresel düşünme teorisi (peripheral theory of thinking) belki de onun en fazla
tanınan teorisidir. Watson düşünme davranışının içsel konuşma hareketleri olduğunu öne
sürmüştür. Böylece sözel düşünme, aleni konuşmalarda öğrenilen kas alışkanlıklarının, ses
ardından, düşünme sadece sessiz bir şekilde kendi kendimize konuşmamız haline gelir.
Watson bu gizil davranışın merkez noktasının dil ve gırtlak kasları oluğunu öne sürmüştür.
Watson'un düşünme terimi "gırtlaksal alışkanlıklar"dır. İlk önceleri gırtlak düşünmenin bir
aracı olarak ele alınmıştı. Bu gırtlaksal alışkanlıklara ek olarak, durumlara daha açık tepkileri
sembolize eden jestler, kaş çatmalar ve omuz silkmelerle dil veya düşünme
Watson'un yürekli çıkışları kendisine profesyonel olmayan halktan geniş bir yandaş
grubu kazandırmıştı. Peki bu yürekten halk desteğinin sebebi neydi? Halkı harekete geçiren
yol göstermiş olan inançlarının değerinden şüpheye düşmüş, hatta artık onlara inancı
kalmamış insanlara sunulan bu fikir onlara bir umut verdi. Coşku ve inanç içerisindeki
davranışçılık, bir dinin sahip olduğu yönlerin pek çoğuna sahipti ve çok sayıda insan bu yeni
mezhebe üşüştü. "Hatta bazı davranışçılar her gece yatmadan önce Watson'un en son
Psikoloji Patlaması
çoğunluğu arasında gözde bir konu olmuştu. Bununla birlikte Watson'un karizması,
çekiciliği, inandırıcılığı ve ümit mesajının etkisi altında kalan Amerikalılar, Kanadalı mizah
yazan Stephen Leacock'un psikoloji "patlaması" dediği durumu yaşadılar. Amerikan halkının
büyük kısmı 1920'lerde mutluluğun, sağlığın ve başarının tek yolunun psikoloji olduğuna
ikna olmuşlardı (Benjamin, 1986).Tüm ülke gazetelerinde psikoloji tavsiyelerine yer veren
bölümler görülmeye başlamıştı. Psikolog Joseph Jastrow'un "Zihinsel Sağlığı Koruma" köşesi
150'den fazla günlük gazetede yayınlanıyordu. Albert Wiggam'ın, kendisi psikolog değildi,
"Zihninizi Keşfetme" isimli köşesi vardı. Halkın çoğunluğu onun görüşlerini paylaşıyordu.
Watson ve Hayvan Hakları Hareketi
kabiliyetlerindeki değişimi araştırmak için çeşitli cerrahi yollar başvurdu. Eter ile uyuşturarak
uyuşturmuştu. Times gazetesi onu azgın bir meraktan doğan saçma bir teoriyi denemek için
farelerin kötürüm olmaya tepkilerini ölçerek onlara işkence yapmakla suçladı (Dewsbury,
1990, s. 320-321). Bir hayvan hakları dergisi Watson'u insanlar üzerinde de benzer bir
deneye hazırlanmakla suçladı ve ona deneyi kendi üzerinde yapmasını önerdi.1990 yılında
APA ve Amerikan Bilimin İlerlemesi Birliği (American Association for the Advancement of
kullanılması halen çok önemlidir ve gelecekte de önemli olmaya devam edecektir.’’ Ancak
hayvan hakları savunucularından gelen artan baskı altında (Hayvanların Etik Tedavisi
Psikologları grubu da dahil olmak üzere), hayvan araştırmaları sayısı, kimilerinin %50 diye
tahmin ettiği bir oranda önemli ölçüde azaldı. Birleşik Devletlerdeki psikoloji bölümlerinin
(Epistemolojik realizm, nesnelerin biz onları algılamıyorken de algılandığı şekilde var olduğu
savunan görüştür) Watson gibi Edwin B. Holt da davranışlar üzerinde çevrenin içgüdüsel
güçlerden daha etkili olduğuna inanmıştı.Bundan başka öğrenmenin içsel motivasyona (açlık
ve susuzluk gibi içsel ihtiyaç ve dürtülere) olduğu kadar dışsal motivasyona (dış uyancılara)
bir tepki olarak ortaya çıkabileceğini savunmuştur. Bu nedenle Holt içsel dürtülerin varlığını
mekanizmaları üzerine yaptığı bir araştırma Watson'un psikoloji sistemindeki temel bir
noktaya muhalif bir sonuç vermiş olmasına rağmen, Watson davranışçılığının ateşli bir
savunucusu idi.Bulgularını 1929 yılında yazdığı Beyin Mekanizması ve Zeka isimli kitapta
özetledi ve bugün meşhur olan iki ilkesini formüle etti: kütle eylemi ve eşpotansiyellik ilkesi.
Kütle eylemi teorisi öğrenme etkinliğinin, zarar görmemiş toplam korteks kütlesinin bir
fonksiyonu olduğunu bildirir. Başka bir deyişle, ne kadar fazla korteks dokusu kullanılabilir
bütünlüğünden ziyade, işlev gören korteks miktarına bağlıdır. Beyin kabuğunun geniş bir
bölümüne zarar verilmesi daha yavaş öğrenmeye sebep olmasına rağmen, görünüşe göre
korteksin hangi alanının zarar gördüğü pek önemli değildir. Eş potansiyellik ilkesi öğrenmeye
katkı açısından korteksin bir parçasının bir diğer parçasına eşit olduğunu ifade eder.
Lashley‘ in araştırması Watson sisteminin temel bir bölümüne karşı şüphe uyandırmış
olmasına rağmen, sadece nesnel araştırma metodlarının kullanılması gerektiğine dair temel
davranışçı görüşü zayıflatmadı. Gerçekte Lashley‘ in çalışması psikoloji araştırmalarında
Weiss Almanya'da doğdu ve çok küçükken ABD’ ye geldi. Doktora derecesini 1916
araştıran bir davranışçı olarak kariyerini sürdürdü. İnsan Davranışının Teorik Bir Temeli
isimli kitabında davranışçılık programının ana hatlarını çizdi. Psikolojinin bir doğa bilimi
olarak iş görmesinin zorunlu olduğuna inanıyordu. Bilince ve zihinsel olaylara yapılan tüm
gönderileri, öznel iç gözlem metoduyla birlikte elemişti. Bir doğa bilimi yaklaşımıyla
ulaşılabilir olmayan hiçbir şeyin psikolojide yeri yoktu. Weiss davranışçılığı, psikolojiyi fizik
tarafından ele alınan madde elementleriyle ilgilenmeye zorlayan aşırı bir indirgemecilik
bir branşı olduğuna ve bu nedenle fiziksel olmayan bir varlığı (bilinç gibi) çalışma konusu
olarak öne sürmemesi gerektiğine inanıyordu.İnsanlar sadece biyolojik değil, aynı zamanda
sosyal varlıklardır. Weiss bizim bu iki gücün bir ürünü olduğumuzu iddia etmiş ve bunu
Var olan düzene küstahça saldıran ve aslında gerçeğin daha önceki yorumunu atmayı,
üzerinde köklü ve geniş içerikli düzeltmeler yapmayı öneren her türlü sistematik program
eleştiri alacaktır. Biz biliyoruz ki, Watson davranışçılığı resmen kurulduğunda Amerikan
psikolojisi zaten daha büyük bir nesnelliğe doğru yönelmişti. Bütün psikologlar Watson'un
aşırı nesnellik biçiminden memnun değildi. Nesnellik hareketini savunan bir kaçı da dahil
olmak üzere, psikologların çoğu Watson'un sisteminin, duyum ve algı süreçleri gibi
Watson'un göze çarpan muhaliflerinden biri 1920'de ABD'ye gelen İngiliz psikolog
William McDougall (1871- 1938) idi. McDougall davranışın içgüdü teorisi ile tanınır
sorgulamıştır. Böyle bir psikoloji özgür iradeye ve seçme özgürlüğüne yer bırakmaz.Watson
davranışçılığına yapılan saldırılar çok fazla ve çok çeşitliydi. Bu saldırılar daha sonra değişen
olmasıdır. Watson psikolojiyi hem metot hem de terminoloji açısından daha nesnel hale
getirmiştir. Bununla birlikte, belirli bazı konu başlıkları hakkındaki düşünceleri pek çok
araştırmayı teşvik etmesine rağmen Watson'un orijinal formülleri artık kullanılmaya uygun
değildir. Ayrı bir ekol olarak Watson davranışçılığı, kendisi üzerine yapılandırılan daha yeni
davranışçılığının artık itiraz edilecek noktalara ihtiyaç duymaması gerçek bir övgüdür.
terminoloji Amerikan psikolojisi haline geldi ve böylece Watson davranışçılığı, diğer başarılı
hareketler gibi modern psikoloji için güçlü bir kavramsal temel oluşturup düşüncenin ana
bölümüne dahil olarak sona erdi.Watson davranışçılığının kabulü bir dereceye kadar
Watson'un kendi etkisinin ve yeteneklerinin bir sonucu idi. Watson düşüncelerini büyük bir
coşkuyla, iyimserlikle, kendine güvenle ve berraklıkla açıklayan çekici ve ilginç bir adamdı.
Geleneklere tepeden bakan ve geçerli psikoloji yorumlarını reddeden cesur ve hoş bir
Kaynakça
İstanbul:Kaknüs