You are on page 1of 17

GÜÇLÜ SORULAR NASIL SORULUR?

Sorular, koçun danışanın meselelerini araştırıp, bunları çözmesine yardım


etmesinin başlıca yoludur. Bunlar çok güçlü olabilir. Ancak güçlü soruların
kesin ve tam olması gereklidir.

Diyelim ki, mesela koç bir hedefin arkasındaki değeri anlamak için bir soru
sormak istiyor. İşte, üç muhtemel soru:

1. 'Eğer siz bu hedefe ulaşırsanız, bu hedef size ne getirecek?'

2. 'Bu hedefe ulaştığınız zaman, bu hedef size ne getirecek?'

3. 'Bu hedefe ulaştığınız zaman, bu hedefin sizin için ne anlamı olacak?'

'Eğer siz bu hedefe ulaşırsanız, bu hedef size ne getirecek?'

• İlk soru danışanın hedefine ulaşması konusunda bir şüpheyle ('eğer')


başlıyor. Bu faydalı bir varsayım değil. Kimse geleceği bilemez, ama
daha başlamadan önce bile danışandan şüphe etmektense başaracağına
inanmak daha iyidir.

'Bu hedefe ulaştığınız zaman, bu hedef size ne getirecek?'

• İkinci soru en iyisidir, çünkü danışanın hedefine ulaşacağını önceden


kabul ediyor ve müşteriyi onun arkasında yatan şeye odaklıyor.

'Bu hedefe ulaştığınız zaman, bu hedefin sizin için ne anlamı olacak?'

• Üçüncü soru da danışanın hedefine ulaşacağını peşinen kabul ediyor ama


çok daha az kesin ve net. Cevap; değerlerin, inançların, geçmiş
yaşantıların, çağrışımların ve diğer neticelerin bir karışımından ibaret
olabilir. Tam olarak neyi öğrenmek istediğinizi bilirseniz, soruyu kati bir
şekilde kelimelere dökmek daha kolay olur.

Güçlü koçluk sorularında beş anahtar özellik vardır:

1. Genellikle 'ne' kelimesiyle sorulur.

2. Güçlü sorular eyleme geçirir.

3. Güçlü sorular problemlerden ziyade hedeflere yöneliktir.

4. Güçlü sorular geçmişte açıklamalar aramak yerine danışanı geleceğe taşır.

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


5. Güçlü sorular danışan için faydalı olan güçlü varsayımlar bulundurur.

1. Genellikle 'ne' kelimesiyle sorulur.

• Ne istiyorsunuz?', 'Sizin için ne önemlidir?', (Bu hedefe ulaşmanıza ne


engel olabilir?', bunların hepsi de güçlü soruların örnekleridir. Birinci
soruda danışanın hedefleri, ikinci soruda değerleri ve üçüncü soruda ise,
aşılması gereken kısıtlayıcı inançlar ve diğer engeller araştırılmaktadır.

• "Niçin ile sorulan sorular genellikle daha az güçlüdür. Bu sorular


genellikle değerleri soruşturur, ama değerler için daha iyi bir soru, 'Bu
konuda senin için ne önemlidir?', 'Bu senin için niçin önemlidir?' sorusu
kadar kesin ve net değildir, çünkü danışan bu soruya niçin belli bir
hareket tarzını takip ettiği konusunda başka insanların beklentilerini
anlatarak ya da bunun mantıksal sebeplerini sıralayarak cevap verebilir.

• Keza, 'Bunu neden yaptın?' sorusunda bir suçlama unsuru var şeklinde
yorumlanabilir. Danışan eylemine gerekçeler göstermeye davet edildiği
hissine kapılabilir. Ayrıca bu soruya eyleminin arkasındaki değerlerden ya
da o şekilde davranmakla ne elde etmeye çalıştığından ziyade eyleminin
mantıksal sebeplerini söyleyerek ya da eylemine yol açan hadiseleri
anlatarak cevap verebilir.

• Danışan size sorabileceği bir (ne' sorusu vardır: 'Ne yapmalıyım?'


Buradaki zorunluluk gösteren '-malı eki bir baskı ifadesidir- danışanın
takip etmesi gerektiğini düşündüğü ve sizden ne olduğunu söylemenizi
beklediği bir kural olduğunu dolaylı olarak ifade eder. Aslında dediği şey
şudur: 'Ne yapmam gerektiğini bana söyleyin. Bana takip edeceğim bir
kural verin.' Ne pahasına olursa olsun bunu yapayım demeyin, direnin. Bu
soruya verilecek en iyi cevap başka bir sorudur: 'Ne istiyorsunuz?' İnsan
kendi inançları ve değerleri, hedefleri konusunda netleşince ne yapacağını
da öğrenir.

2. Güçlü sorular eyleme geçirir.

• Bu sorular çözüme yöneliktir. Zihinsel anlama bir problemi çözmeye ya


da bir hedefe ulaşmaya yetmez. O konuda bir şeyler yapmanız gerekir.

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


3. Güçlü sorular problemlerden ziyade hedeflere yöneliktir.

• Koçluk geçmişten çok hâle ve geleceğe odaklanır. Başarılı koçluk;


problemin üzerinde durmaktansa danışanı farklı ve daha iyi bir geleceğe
taşır.

4. Güçlü sorular geçmişte açıklamalar aramak yerine danışanı geleceğe


taşır.

• Güçlü sorular ileriyi işaret eder. Çözmek için bir durumun tam olarak
nasıl ortaya çıktığını bilmek gerekli değildir. Eğer karanlıktaysanız,
elektrik düğmesini açmak için elektrik teorisinden anlamanız gerekmez.

5. Güçlü sorular danışan için faydalı olan güçlü varsayımlar


bulundurur.

• Başarılı bir koçluk sorusunun temel yapısı şöyledir. Siz... ne... fiil...
olumlu gelecek zaman

• Burada 'siz' soruyu danışana yöneltir.

• 'Ne' soruyu belirgin hale getirir ve hedefe yöneltir.

• Fiil, eylem demektir.

• Olumlu gelecek zaman ise danışanı istediği geleceğe doğru götürür.

İşte size birkaç güçlü soru örneği:

'Ne İstiyorsunuz?'

Hedefleri keşfetmek için temel soru budur,

'Başka hangi seçenekleriniz var?'

Bu soru, danışanın seçenekleri olduğunu varsayar,

'Bu hedef size ne getirecek?'

Bu soru hedefin ardındaki değerlere ulaşır.

'Bu konuda sizin için önemli olan nedir? ‘

Bu soru değerleri ortaya çıkarır.

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


'Bunu elde etmek için nelerden vazgeçmek istersiniz? ‘

Bu soru, hedefin ekolojisi, daha geniş resimle ilgili bir sorudur. Dile dikkat edin.
Bu soru danışanın istekli olduğunu ve bir şeylerden vazgeçebileceğim
varsaymaktadır. Bu soru ile 'Bunu elde etmek için neleri kaybetmek zorunda
kalacaksın?' sorusu arasında çok büyük bir fark vardır. Kaybetmekle vazgeçmek
aynı şey değildir. Bir şeyi kaybettiğim zaman, acı çekerim. Vazgeçmek isteğe
bağlıdır.

'Neleri değiştirmeye istekli değilsin?'

Bu daha zorlu bir soru ve değişimin mümkün ve danışanın kontrolünde


olduğunu varsaymaktadır.

'Bunu yaptığında ne elde etmeye çalışıyordun?'

Bu, eğer istediği şekilde çıkmayan bir şey yapmışsa iyi bir sorudur. Neticelere
odaklanmakta ve danışanın niyetini sormaktadır. Sonuç kötü de olsa, niyet iyi
olacaktı. Bu bir sonraki güçlü soruya götürür.

'Bundan ne öğrenebilirsin?'

Bu, danışan bir hata yaptığında, başka bir ifadeyle, niyeti davranışıyla
eğleşmediğinde ya da çabaları kötü çıktığında iyi bir sorudur. Hatayı belemek
yerine, bu soru danışandan buna duygusallıktan kurtulmuş bir şekilde bakmasını
ve ondan ders almasını istemektedir.

Bir dahaki sefer neyi farklı yapacaksın?'


Bu sonuncu sorunun takip sorusudur,

'Mevcut durumun iyi tarafı nedir?

Bu ekoloji ile ilgili iyi bir sorudur. Danışanın hayatında muhafaza etmeye değer
birtakım iyi şeyler olduğunu varsaymakladır. Hedeflerle çalışırken sorulacak
önemli bir sorudur. Her durumun iyi bir yönü vardır.

'Fark yaratacak ne yapabilirsin?'

Bu danışanın bir fark yaratabileceğini varsaymaktadır.

'Eyleme geçmeni ne engelliyor olabilir?'

Yine bu soruda gelecek eyleme bir odaklanma var. Danışanın eyleme geçmesini
engelleyebilecek bir şeyi görmezlikten gelmeyin.

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


'Bunu yaptığında olabilecek en kötü şey nadir?'

Bu soru geleceğe bakmakta ve danışandan alabilecek kötü sonuçları


değerlendirmesini istemektedir. Gelecek belirsizse, bu soru işe yarayabilir,
çünkü cevap genel görünümün düşünüldüğü kadar ümitsiz olmadığını
gösterecektir. Eğer danışan en kötü muhtemel durumla başa çıkmaya hazırlıklı
olursa, daha fazla öz güvenle ileri doğru hareket edebilir. En kötü durum
senaryosu ile başa çıkabileceğini bilmek müşteriye daha fazla öz güven
verecektir.

'Bunu yapman halinde olabilecek en iyi şey nedir?'

Bu, danışanı iyi bir duruma sokmak için ideal bir sorudur. Tersine, bu soru
ödülün sandığı kadar büyük olmadığını anlamasını sağlar. Bu faydalı bir
gerçekle yüzleşme olabilir.

'Bunu yapmaman halinde olabilecek en kötü şey nedir?'

Bu soru danışanı karar vermemenin aslında mevcut durumu koruma lehinde bir
karar olduğunu ve bunun sonuçları olacağını anlamaya zorlar. Eylemsizlik bir
seçenektir. Hiçbir şey yapmamak, durumu daha da kötüye götürebilir.

'Bunu yapmaman halinde olabilecek en iyi şey nedir?'

Bu da eylemsizliğin sonuçlarını araştıran benzer bir sorudur.

ZORLU SORULAR

• İyi sorular İyi bilgi sağlar ve çoğu kez bir danışanın ne demek istediğini
tam olarak açıklığa kavuşturur. Sorular aynı samanda bir danışanın kendi
kendine getirdiği kısıtlamaları sorgulamak ve önüne seçenekler koymak
için de kullanılabilir. Bu amaçla bir koçun kelimelerin arkasında dolaylı
olarak anlatılan düşünce şeklîne kulak vermesi gerekir. Bir danışan
seçeneklerini kısıtlayan bir ifade kullandığı zaman, sınırlayıcı bir şekilde
düşünmekte olduğunu gösterir, zira dil düşünceyi yansıtır. Eğer
düşünmesi kısıtlıysa, eylem seçeneği de kısıtlı demektir.

• İyi bir koçun kulak kesilmesi gereken birkaç dil kalıbı vardır. Koç, bu
kalıpların doğruluğunu ve geçerliliğini hemen sorgulamayı seçebilir ya da
daha sonraya bırakarak bu bilgiyi danışanın başka problemleriyle ilişkilen
direne kadar bekleyebilir.

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


Dikkate Alınmamış Fikirler

Hepimizin fikirleri vardır, ancak bunlar iki durumda kısıtlayıcı olabilirler

• Birincisi, danışan fikirlerini sanki gerçekmiş gibi ifade edebilir. Ancak


fikirler inançlara dayalıdır ve bu inançlar da yanlış olabilir. Yine de bu
fikirden hareketle kendimizi ve başkalarını yargılarız.

• İkincisi, danışan başkalarının fikirlerini sanki kendilerininmiş gibi ileri


sürebilirler. Bu yüzden kendilerini ve başkalarını kendi değerlerine göre
değil de başkalarının, belki de ebeveynlerinin arkadaşlarının, akranlarının
ya da çocukluk çağlarındaki önemli kişiliklerin değerlerine göre
yargılayabilirler. Bu yargıların zamanı çoktan geçmiş olabilir, ama
danışan bunların bayatlamış olduğunun henüz farkında değildir, zira bu
yargıları hiçbir zaman gerçekleştirememiştir. Danışanın olmayan yargılar
ve fikirler problem yaratabilir. Bunlara işaret ederek koç danışanın bunları
değerlendirmesine imkân sağlar.

• Koçun kulak kesilmesi gereken başka bir yargı türü de mukayeselerdir.


Danışan 'daha iyi', 'kötü' ya da 'daha kolay' gibi kelimeleri kullandığında
dikkatle dinleyin. Uygun ya da gerçekçi olmayan karşılaştırmalara dayalı
ise, karşılaştırmalar müşterinin hayatını kısıtlayıcı olabilir. Bir danışan,
kendini imkânsız bir standart ya da gerçekçi olmayan bir rol modeli (ki bu
çocukluk dönemindeki önemli bir kişiden alınmış olabilir) ile
karşılaştırırsa, depresyona girebilir ya da şevkini kaybedebilir ve niçin
olduğunu hiç anlamadan kendini yetersiz hissedebilir. Koç gerçekçi
olmayan karşılaştırma standardını sorgulayabilir ve ona daha iyi bir
karşılaştırma yapma imkânı verir.

• Kimi danışanlar ana babalarının standartlarını gerçekleştirmeye


çalışmakta ve yetişkin olarak kendilerini yetersiz hissetmektedirler.
Danışanın kendini herhangi bir uygulama imkânı olmayan bir standarda
göre karşılaştırmasındansa birkaç ay önce bulunduğu yere göre
karşılaştırması daha güven verici ve (gerçekçi) dir. Danışanlar koçluk
sürecinde kendi standartlarını koymayı öğrenirler.

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


• 'Besbelli', 'açıkçası', 'şüphesiz' ve 'kesinlikle' gibi zarflar da daima yargı
gösterirler. Danışan ne zaman 'Açıkçası bu o kadar...', ya da 'Besbelli ki
bu o kadar…' gibi ifadeler kullanırsa, dikkatlice dinleyin. Danışan
açısından açık ve aşikâr olabilir, ama bu o ifadenin doğru olmasını
sağlamaz.

• Danışanın yargıları mutlaka kendinin olsun ve gerçekçi karşılaştırmalar


yapsın.

Aşırı Genellemeler

• Genellemeler yaparak öğreniriz; bir şeyin bir iki Örneği ile karşılaşırız ve
aynı sınıftaki her şeyin aynı şekilde işlediği sonucuna varırız. Büyük
çoğunlukla haklıyızdır. Bir arabayı sürmeyi öğreniriz ve dolayısıyla diğer
arabaları da sürebiliriz. Sürdüğümüz her farklı arabayla birlikte araba
kullanmayı yeni baştan öğrenmemiz gerekmez. Alışkanlıklar işte böyle
oluşur, işlerimizi kolaylaştırırlar.

• Problem, temsil edici olmayan birkaç örnekten yola çıkarak genelleme


yaptığımızda belirir. Danışan 'daima', 'asla', 'herkes' ya da 'hiç kimse' gibi
hiçbir istisna olmadığını ima eden kelimeleri kullandığında dikkatlice
dinleyin. Bol çeşit kelimeler kısıtlayıcıdır, çünkü her şeyin aynı olduğunu
varsaymış, bir genelleme yapmışsınızdır.

• Bir danışanın bir genellemede bulunduğunu duyduğunuzda ve bilhassa da


bir problemi destekleme amaçlı olarak bunu yaptığında, bu genellemeyi
sorgulayın. Danışanınızdan kullandığı ifadenin gerçekten hiçbir istisnası
olup olmadığını düşünmesini isteyin. 'Ben bunu hep yanlış anlıyorum-'
gibi bir şey söylediğinde, (Hep mi?' diyebilirsiniz, 'Hayatınızın herhangi
bir anında bunu yanlış anlamadığınız hiç mi olmadı?' Tek bir istisna bile
genellemeyi çürütecektir. Bir danışan aşırı genelleme yapınca, bu, çoğu
kez dilin ardında kısıtlayıcı bir inanç olduğuna dair faydalı bir ipucudur.

Mesnetsiz Varsayımlar

• Bunlar, soruların arkasındaki varsayımlar ve ön kabullerle benzer şekilde


işlerler. Danışanın söylediklerini kabul etmeniz için neyin doğru olması
gerek? Danışan sizi problemin içine mi çekiyor? Çoğu kez danışanlar
varsayımlarda bulunur ve bunları meseleleriyle ilgilenmeniz maksadıyla
onları kabul edeceğiniz bir şekilde kullandıkları dile katarlar. Ancak çoğu
kez problem olan varsayımın kendisidir. Mesela, bir danışan şöyle der,
ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ
'Kocamın ruh halinin beni nasıl sıkıntıya soktuğu üzerinde durmak
istiyorum.' Buna göre, kocasının ruh hali sıkıntının sebebidir. Bu önemli
bir etmen olabilir, ancak en önemlisi de değildir.

• Kısıtlayıcı varsayımlara kulak vererek dinleyin, mesela (varsayımlar


parantez içindedir):

• 'Yeter artık kesin şunu, demeden önce onlara kaç kez söylemem gerek?'
(Onlar kesene kadar birkaç kez söylemek zorundayım.)

• 'Ne zaman sorumlu bir şekilde hareket edecekler?' (Şimdi sorumlu bir
şekilde hareket etmiyorlar.)

• 'Bu ne kadar daha kötü olabilir?' (Şu anda kötü ve daha da kötü olacak.)
'Gidişatım] düzelebilir miyim, emin değilim.' (Gidişim gidiş değil.) 'Beni
ne kadar kötü yaralamak istiyor?' (O beni yaralamak istiyor.]

• On kabuller çoğu kez zekice 'niçin' soruları kisvesine bürünmüştür,


mesela:

• 'Neden böylesine nankör? (O nankördür.)

• Neden hiçbir şeyi doğru düzgün yapamıyor?' (O hiçbir şeyi doğru düzgün
yapmaz.)

• 'Neden bu kadar duyarsızım?' (Ben duyarsızım.)

• Varsayımlar 'ne zaman’, '-dığından beri', 'eğer' gibi kelimelerin arkasına


gizlenmiş olabilir. Mesela:

• 'Bundan hoşlanmadığımı ne zaman anlayacak?' (Bundan hoşlanmıyorum


ve o bunu henüz anlamış değil)

Düşünce Okuma

• Bir varsayım kaynağı düşünce okumadır. Bir danışan pek kanıt olmadan
başka birinin kafasından neler geçirdiğini bildiğini varsayabilir. Tek
gördüğü davranış olduğu halde niyeti bildiğini varsayar. Davranış
görünür, ama niyet görünmez.

• Danışan düşünce okuduğu zaman, bunun hatasız olup olmadığını


sorgulamak her zaman zahmete değer. Haklı olabilir, ama haksız da
olabilir. Ona karşısındaki kişinin, kendisinin düşündüğünü sandığı şekilde

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


düşünmekte olduğunu nasıl bildiğini sorun. Haklı olabilir, ama niye emin
olmayalım'

• Aynı şekilde bazı danışanlar başkalarının kendilerinin ne istediğini


bilmelerini ve buna göre davranmalarını beklerler. Bu da tersinden
düşünce okumadır. Başkalarının kendilerinin düşüncelerini
okuyabileceğini varsayar ve hiçbir zaman ihtiyaçlarını açıkça ifade
etmemiş olsalar bile, başkaları bu ihtiyaçlarını karşılamadığı zaman
sinirlenebilirler. Tersinden düşünce okumayı alışkanlık haline getirmiş
olan danışanlar çok tatminsiz olur ve çoğu zaman başkalarına kızarlar.
Başkalarının onları kasten amaçlarına ulaşmalarını engellediklerini
düşünürler.

Baskı Kelimeleri

• 'Yapmalı', 'yapmamalı', 'yapmak zorunda', 'yapmaması gerek', 'yapması


lazım', 'yapmaması lazım' gibi kelimeler baskı ifadeleri taşır. Bir şeyi
yapmak ya da yapmaktan geri durmak için baskı yaratırlar. Bunlar dolaylı
yoldan bir kural ifade ederler ve çoğu kez danışanın kuraldan haberi
yoktur.

Birkaç örnek:

• 'Daha iyisini yapmalıyım'

• 'Bunu bu ayın sonuna kadar bitirmek zorundayım.'

• 'Hata yapmamam gerek.'

• 'Bunu yapmamaları lazım’

Baskı Kelimeleri

• Koç sıfatınızla siz bu baskı ifadelerini üç farklı şekilde


sorgulayabilirsiniz:

• Kural ihlal edildiği takdirde ne olur diye sormak suretiyle danışanın


zihnindeki kuralın doğuracağı sonuçları tartışmaya açabilirsiniz. Eğer
danışan 'Bunu yapmalıyım!' derse, siz de 'Yapmasan ne olur?' ya da 'Niçin
yapmayasın ki?' diye soru sorabilirsiniz. (Bu ikincisi bir ölçüde karşılıklı
anlaşma ve anlayış ilişkisi ister.)

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


• 'Bir an varsayalım ki yapmadın. Ne olur ki?' şeklinde bir şeyler
söyleyerek de 'Yapmam lazım.' despotluğuna meydan okuyabilirsiniz.
Eğer danışan 'Bunu yapmamalıyım.' derse, o zaman 'Yapsan ne olurdu?'
ya da belki de 'Kim demiş yapman gerek diye?' diyerek tartışmaya
açabilirsiniz.

• 'Farz et ki, şöyle şöyle yapabilirsin. Buna ne dersin?' diyerek başka


çareler de önerebilirsin,

• Baskı ifadelerinin kabul görmüş uygulamalarda ya da ahlâkta temeli


olabilir, ama dinlerseniz, danışanların, önemli olmayan her türlü şeyi
yapmaya ya da yapmamaya kendilerini zorlamak için bunları ne kadar sık
kullandıklarına şaşıracaksınız. Bu baskı ifadeleri aynı zamanda sınırlayıcı
inanışlara da işaret edebilir. Duyduğunuz her bir baskı ifadesini
kaçırmayın.

Baskıyı Amaca Dönüştürmek

• Danışanın odağını hedeflerine çevirerek baskıyı amaca


dönüştürebilirsiniz.

• Danışanın zorunluluk ifade eden kelimelerini '...yi yapmak istiyorum ‘a


dönüştürün. Ondan bunu yüksek sesle söylemesini isteyin. Dolayısıyla,
eğer danışan 'Anne babamı ziyaret etmem lazım.' gibi bir şey söylerse,
ondan bu cümlesini 'Anne babamı ziyaret etmek istiyorum’ a
dönüştürmesini isteyin, sonra da ne hissettiğini sorun. Çoğu kez danışan
böyle yapmak istemediğini hissedecektir; bu onun hedeflerine uygun bir
şey değildir. Peki, o zaman neden yapması gerektiğini söylüyor?
Kendisine hangi kuralı uygun bulmaktadır? Kendisini belki de suçlu
hissediyordur ve her suçluluk duygusunun arkasında muhtemelen
memnuniyetsizlik vardır.

• Keza, 'bunu yapmamam lazım.' gibi bir şey söylerse, yüksek sesle 'Bunu
yapmak istemiyorum.' diye söylemesini isteyin. Yine, bunu yapınca ne
hissettiğini sorun. Bu kalıp, danışanı eyleminin kontrolü altına sokar, ona
bir seçenek sağlar ve dikkatini tekrardan hedeflerine çevirir.

• Bir danışan bir şeyi yapamadığım söylediği zaman, bir inanış olarak bu
ifadeyi araştırın. Engel gerçekte değil, belki de kendi kafasındadır.

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


• Bir şeyi yapamadığını söyleyen bir danışanın bu ifadesinin doğruluğunu
tartışmaya açmanın birçok yolu vardır. Mesela, bir danışan 'Bir türlü
rahatlayıp gevşeyemiyorum.' şeklinde bir şey söyleyebilir. Bunu birkaç
şekilde tartışmaya açabilirsiniz:

• Bunu bir baskı ifadesi olarak alabilir ve 'Yapsan ne olurdu?' diye sorarak
hayali neticelerini tartışmaya açabilirsiniz.

• 'Sana ne engel oluyor?' diye sorabilirsiniz. Bu soru, danışanın


rahatlayabileceğin! ne var ki bir şeylerin onun bunu yapmasını
engellediğini varsaymaktadır.

• Danışana 'Rahatlayamıyor musun, yoksa nasıl rahatlayacağını mı


bilmiyorsun?' şeklinde bir soru sorarak olasılıkla yetenek arasındaki
farkı görmesini isteyebilirsiniz. Bazen danışanlar, aslında nasıl yapacağını
bilmediği halde bir şeyin imkânsız olduğunu düşünürler. Olasılığı
yetenekle karıştırırlar. Sadece nasıl yapılacağın! bilmeleri gerekiyor, o
kadar,

• 'Ama...'

• Danışanın dilindeki 'ama' ya kulak verin. 'Ama' daha önce söyleneni


hemen niteleyen, hatta olumsuzla yan bir kelimedir. ‘Ama' yı duyunca
danışandan bunu 've' ile değiştirmesini isteyin. Mesela, 'Sana katılıyorum,
ama bu noktayı da göz önüne almalısın diye düşünüyorum.' diye
söylemek yerine, ondan 'Sana katılıyorum ve bu noktayı da göz önüne
almalısın diye düşünüyorum.' şeklinde söylemesini isteyin. Bu ikisini
birbirine bağlar ve açık bir düşünceyle kabul edilmesi daha muhtemeldir.

• 'Ama' ile uğraşmanın başka bir yolu da iki cümlenin yerlerini


değiştirmektir. Buna göre, bir danışan ‘Bunu yapmaya çalışırım, ama zor
olacak.' şeklinde bir şey söylerse, ondan böyle söylemek yerine, 'Zor
olacak, ama yapmaya çalışırım.' şeklinde söylemesini isteyin. Bu basit
değişiklik çok büyük bir fark yaratır.

• Kimi zaman 'ama' kelimesi 'apar' diye adlandırabileceğimiz durumu


gizler. Apar, sanki önemsizmiş gibi söylenen alelacele yapılan bir
yorumdur, ama aslında kritik önemde bir meseledir. Koçun uyanık olup
bunları yakalaması ve onları tartışmaya açması lazımdır. Önemlidirler ve
danışanda bunların üzerinden hızla geçip gitmeye çalışmaktadır.

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


• Kimi danışanlar devamlı olarak 'evet, ama' ifadesini kullanırlar. Koçun
önerdiği hiçbir şey pek işlemez, hep bir 'ama' vardır. Bu, koçun halletmesi
gereken moral bozucu bir kalıp olabilir. 'Evet, ama' danışanın hep yanlış
eşleştirme yapmakta olduğunu gösterir. Hep istisnaları ve zorlukları
aramaktadır. Dikkatini bu kalıbın sebep olduğu zorluğa çekin. Ondan bir
haftalığına bu kalıbı lügatinden silme ödevini verin. Bunu her söylediğini
duyduğunuzda tartışmaya açmak için iznini alın. Ondan bu kalıbı, 'Bu
konuda bir endişem var gibi bir ifadeyle değiştirmesini isteyin.

• Anlamlar

• Hepimiz deneyimimizden anlam çıkarırız. Zihinsel olarak dünyayı kontrol


etmediğimizi biliriz, ama bizimle hiçbir alâkası olmadığı halde birçok
şeyi şahsımızla ilgiliymiş gibi algılarız. Bilgelik, başımızdan ne geçtiği
değil, yaşantılarımızdan çıkardığımız anlamdır. Danışanın başından
geçenleri nasıl yorumladığına kulak verin. Bazı danışanlar, bir dizi
hadiseyi kendilerini kötü hissetmelerine sebep olacak şekilde ya da
sınırlayıcı inanışlarını destekleyecek şekilde birbiriyle ilintilendirir.
Bilhassa danışanların yorumlarını nasıl desteklediklerine kulak verin,
mesela 'Geç kaldı, demek ki toplantıyı umursamıyormuş.' Burada danışan
geç kalmanın umursamamak demeye geldiğini söylemektedir.

• Başka bir Örnek şu olurdu: Eğer bir danışan sunum yapıyor olsa ve
dinleyicilerden biri de esnese, danışan bunu kişinin sıkıldığı ve
dolayısıyla sunusunun ilgi çekici olmadığı anlamına çekebilir. Dahası,
genelleme yapabilir ve dinleyici kitlesine hitap etmede başarılı
olmadığına inanabilir.

• Sunum yapmakta olan başka biri, esnemenin kişinin yorgun olduğu


anlamına geldiği sonucunu çıkarabilir. Belki geç yatmıştır, belki de
herkese kısa bir mola vermek iyi bir fikir olacaktır, böylece sunuma daha
iyi dikkat edebilirler. Bu kişi bu esnemeden bir konuşmacı olarak ne
kadar iyi olduğu konusunda sonuçlar çıkarmayacak ve kesinlikle
topluluğa hitap etmede başarısız olduğu inancını oluşturmayacaktır. Aynı
deneyim, ama çok farklı anlam. Cevabı bilmediğiniz zaman, bir yorum
başka bir yorum kadar gerçekçidir.

Soyut Dil

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


• Son olarak dinlerken çok fazla soyut dil kullanıp kullanmadığına bakın.
Soyut isimler; 'stres', 'ilişki', 'başarısızlık' ve 'depresyon' gibi kelimelerdir.
Soyut isimler pek çok ayrıntıyı uzaklaştırır. Hiçbir eylem anlamı yoktur;
soyut bir isimde ne yapan vardır ne de yapılan bir iş. Soyutlamalar eyleme
dayalı koçluğun düşmanlarıdır.

• Şu deneyi yapın:

• Kendi kendinize iletişim önemlidir.' deyin. Bakın bakalım aklınıza


hangi düşünceler geldi. Resimleriniz soyut ve hareketsiz olabilir.

• Şimdi kendi kendinize iletişimde bulunmak istiyorum deyin. Bunun


beraberinde getirdiği faaliyet hissini fark edin, Bir şeyi düşünmekten çok,
bir şey yapıyorsunuzdur.

• Soyut isimler faydalıdır, kimi zaman da gereklidir, ancak koç danışanın


bunları alışkanlıkla kullanmadığından emin olmalıdır. Çünkü bu,
danışanın deneyiminde hiçbir değişimin olmadığını gösterebilir.

• 'Bu ilişkide benim iletişimim belki de çok strese ve korkuya sebep oluyor/
cümlesinde dört tane soyutlama vardır; 'iletişim', 'ilişki', 'stres', 'korku'.
Hiçbir koç danışanın böyle bir cümlesini ele almadan bırakmamalıdır.
Danışanın nasıl iletişim kurduğunu, nasıl ilişki kurduğunu, nasıl strese
girdiğini ve neden korktuğunu araştırmalıdır. Soyutlamaya bir fail bulun
ve hayata geçirin.

• ‘İletişim' gibi soyutlamalar isimdir, ama aslında ifade ettikleri süreçlerdir.


Bir danışan çok stresim var dediğinde stres sanki herhangi ayrı bir
varlıkmış gibi gelir; ama değildir, meydana gelen bir şeydir. Bu yüzden
koçun şöyle soruları sorması gerekir:

• 'Bu stresi nasıl hissediyorsunuz?' Tam olarak nasıl strese giriyorsunuz?'


'Sizi strese sokan nedir?'

• Eğer danışan korkusu olduğunu söylerse, o zaman koç neden korkmakta


olduğunu sormalıdır. Danışan iletişimin kötü olduğunu söylediği zaman,
koç kimin iletişime girdiğini, ne konuda iletişimde bulunduğunu ve bu
iletişimin nasıl başarısız olduğunu sormalıdır.

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


• Güçlü soruların birçoğu, danışanın soyut dil kullanarak cevap vermesini
zorlaştırır, Koç donuk soyutlamaları fiillere dönüştürünce müşteriyi,
tercihi olan ve eyleme geçebilen bir fail olarak bu resme koyar. Bu dil
kalıplarının birçoğu sınırlayıcı inanışlara işaret eder. Sınırlayıcı inanışlar
çoğu kez en büyük engellerimizdir. Güçlendirici inanışlar en büyük
kaynağımızdır.

SORU SORARKEN:
…….ve En Iyiler
Sorular (ve En İyiler)

Ne oluyor? Başka?

Olmadığında ne olacak? Geçmişte bu konuyu hallettiğin dönemler olur mu?

Hangi yol gideceğin yere seni götürür?

Yola çıkarken ki hayalinle, şimdiki hayalini ………yapsaydın nasıl olurdu?


karşılaştırır mısın?

Küçük bir adım atsan ne olur? Buradan neyle ayrılıyorsun?

…………. Gerçekleştiğinde ne olacak? Bu yolda hangi güçlü yönün senin destekler?

…………. Olduğunda nasıl hissedeceksin? Bütün bunlardan sonra neyin farkındasın?

Şimdi neyin farkındasın?

…………. Neye hizmet ediyor? SESSİZ KALMAK: kendi başına çok güçlü bir etki.

…………. Neyi önceliğe taşıyor?

…………. Yıl sonra kendini nerde Senin için anlamı ne?


görüyorsun?
Senin için değeri ne?

…………. Nasıl hissedeceksin? Ne sormamı istersin?

Ne seni mutlu eder? (Planları aç) ……….Faydasına inanıyor musun?

Kalbin ne yapmak istiyor?

…..olman için daha ne kadar eğitim alman Kimsin?


gerekiyor?
Ne olacaksın?

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


…….ve En Iyiler
Sorular (ve En İyiler)
Ne tür yeni seçimler istiyorsun? Nasıl bir adım atarsan hedefine ulaşırsın?

Huzurlu sen nasıl olurdu? (Çeşitli sıfatlar Küçücük bir adım atsan ne olurdu?
olabilir, bu durumda geleceği hayal etmesini
sağlıyor)

Neyi taahhüt ediyorsun? Dediğine ne kadar yakınsın?

……………nelere hizmet etti? Nasıl bir sen olacak?

Bir sonraki adım ne? Hikâyeyi anlatır mısın?

Hangi değerine sahip çıkacaksın?

 Soru basit ve sade olmalıdır.


 Birden fazla soru sorulmamalıdır.
 Gerekirse 4 saniye kuralı uygulanmalıdır.
 Her sorudan sonra beklenmelidir.
 Danışan kızdıysa, bir değeri çiğnenmiştir. O noktada ısrarcı olmak için
hedefe hizmet edip etmediği değerlendirilmelidir.
Olmayla ilgili sorular, derinleşmesini sağlar.

OLAYLARA KARŞI KULLANILACAK TEMEL SORULAR:

Takıldığınız, sinirinizi bozan ya da değiştirmek istediğiniz bir durumla


karşılaştığınızda aşağıdaki listed yer alan sorulardan bir veya birkaçı ile durumu
yeniden gözden geçirmeniz, bakış açınızı farklılaştırmanızı sağlayacaktır.

1- Benim yerime xxxxxx (Sevdiğiniz, onayladığınız, güvendiğiniz biri)


olsaydı bu duruma nasıl karşılık verirdi / bakardı /değerlendirirdi?
2- Benim yaşadıklarımı yaşayan biri bana bunu anlatsaydı, ona ne tavsiye
ederdim?
3- Bu konuyu/olayı bir haber programında objektif bir yorumcu olarak
yorumlasaydım, neler anlatırdım?
4- Konuyla ilgili ne tür önyargılarda bulunuyor olabilirim?
5- Karşımdaki insane, onun ailesi ne düşünüyor, hissediyor, neye ihtiyaç
duyuyor ve ne istiyor olabilir?
6- Göremediğim, algılayamadığım neler var olabilir?

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


7- Bu kişiden ya da durumdan, bu hatadan ya da başarısızlıktan, bu
başarıdan ne öğrenebilirim? Hiç kimse zafere kendi yenilgisinin sebebini
bilenden daha yakın değildir (Anonim)
8- En çok anlam ifade eden eylem basamakları hangileri?
9- Bunu nasıl bir kazan kazan ilişkisine dönüştürebilirim?
10- Gerçekte ne istiyorum? (Ne istediğinize dikkat edin heran gerçek
olabilir)
11- Seçeneklerim neler? (Seçmek diğerlerinden vazgeçmektir)

Yaşam için küçük bir İpucu: Eğer sizi çok sinirlendiren bir olayla
karşılaşırsanız ve ortalık yatıştığı halde hala kendinize gelemiyorsanız, cep
telefonunuzu kulağınıza dayayın ve kimseyi aramadan, kendinizi arayın. Merak
etmeyin kimse size deli gözüyle bakmaz. Çünkü kimse telefonunuz
kulağınızdayken hattın öbür ucunda biri olup olmadığını bilemez.

Bu kez yaşadığınız olayı sanki bir başkası yaşamış da siz görmüşsünüz


gibi “Kendinize” tekrar anlatın. Her iki tarafında haklı haksız yönlerini masaya
yatırın. Konuşmanın sonunda kendinizi daha iyi hissedeceğinize emin
olabilirsiniz.

SORULARLA YARATICLIĞI TEŞVIK


Koçun en önemli ve güçlü silahlarından olan etkili soru sorma becerisi,
yaratıcılığı başlatan önemli bir unsurdur. Aşağıda yaratıcılığı tetikleyecek bazı
sorular mevcuttur.
Burada problem olarak tanımladığımız şey, duygu durumu vb. durumlar
da olabilecektir.

Farklı bir açıdan bakmaya teşvik etmek için


 Acaba problemin şu anda sana nasıl bakıyor? /Seni nasıl görüyor?
 Problemin seni kurtarmak / sana yardımcı olmak isteseydi ne yapardı?
 Probleminin seni kurtarmak / sana yardımcı olması için ne yapmasını
isterdin?
 Bu probleme xxxx (sevdiği, güvendiği birisi) nasıl çözüm üretirdi?
 Bu problemi parçalara ayırsan ve her bir parçaya çözüm üretsen ilk hangi
bölümden başlamak isterdin? (Problemin tüm parçalarını listelemek
uygun olabilir)

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ


 Bu problemle veya çok benzeri ile daha once karşılaşmış olan insanlar ve
neler yapmış olabilecekleir üzerine konuşalım…
 Bu problemin sana yaşatabileceği en kötü senaryo nedir?
 Bu problemin çözümünden sonra hayatında ne gibi değişiklikler olacağını
düşünüyorsun?

Problemi çözmek üzere hedef belirlemek için


 Bu problem neye/nereye ulaşmak için çözmek istersin?
 Bu problem senin hangi hedefine ulaşmana engel oluyor?

Değer Bazlı Problem Çözümü İçin


 Bu problem senin hangi değerine dokunuyor?
 Bu değeri koruma altına almak için neler yapmalısın?
 Problemi yaşayan bir insan olarak hayal edin. İnanç sistemi, değerleri,
politik görüşü neye benziyor? Problemin arkadaşları kimler (düşünce
inanç, önyargı vb)?

Problemi görselleştirmek için


 Bu problemin sınırları nereye kadar uzanıyor?
o Bu problemi neye benzetiyorsun?
 Problemin bir tadı var mı? (Ya da) bir sesi var mı?
 Bu sesi kısmak için neler yapman gerekiyor? (ya da) Bu tadı değiştirmek
için neler yapmalısın?
 Bu problem, fırtına, mağara, orman gibi bir durumla tarif etsen hangi
durumu seçerdin? (Not: bu 3 benzetme örnek olarak verilmiştir, sadece
bunlarla kısıtlamak yaratıcılığı engeller. Müşterinin kendi tarifini
yapmasını her zaman teşvik etmek gerekir)
 Bu tarif ettiğin durumdan kurtulmak için neler yapmalısın?
 Bu problem bir nesne olsa ne olurdu. Çizer misin? Sonra siler misin?
Silerken hangi ucundan. Köşesinden başlamak isterdin?
 Problemi vücudunun neresinde tutuyorsun? (elinde, cebinde, başında,
ayakkabının içinde vb…)? orada durmasının sebebini tarif edebilir misin?

ADİL MAVİŞ GELİŞİM AKADEMİSİ

You might also like