Professional Documents
Culture Documents
Diyelim ki, mesela koç bir hedefin arkasındaki değeri anlamak için bir soru
sormak istiyor. İşte, üç muhtemel soru:
• Keza, 'Bunu neden yaptın?' sorusunda bir suçlama unsuru var şeklinde
yorumlanabilir. Danışan eylemine gerekçeler göstermeye davet edildiği
hissine kapılabilir. Ayrıca bu soruya eyleminin arkasındaki değerlerden ya
da o şekilde davranmakla ne elde etmeye çalıştığından ziyade eyleminin
mantıksal sebeplerini söyleyerek ya da eylemine yol açan hadiseleri
anlatarak cevap verebilir.
• Güçlü sorular ileriyi işaret eder. Çözmek için bir durumun tam olarak
nasıl ortaya çıktığını bilmek gerekli değildir. Eğer karanlıktaysanız,
elektrik düğmesini açmak için elektrik teorisinden anlamanız gerekmez.
• Başarılı bir koçluk sorusunun temel yapısı şöyledir. Siz... ne... fiil...
olumlu gelecek zaman
'Ne İstiyorsunuz?'
Bu soru, hedefin ekolojisi, daha geniş resimle ilgili bir sorudur. Dile dikkat edin.
Bu soru danışanın istekli olduğunu ve bir şeylerden vazgeçebileceğim
varsaymaktadır. Bu soru ile 'Bunu elde etmek için neleri kaybetmek zorunda
kalacaksın?' sorusu arasında çok büyük bir fark vardır. Kaybetmekle vazgeçmek
aynı şey değildir. Bir şeyi kaybettiğim zaman, acı çekerim. Vazgeçmek isteğe
bağlıdır.
Bu, eğer istediği şekilde çıkmayan bir şey yapmışsa iyi bir sorudur. Neticelere
odaklanmakta ve danışanın niyetini sormaktadır. Sonuç kötü de olsa, niyet iyi
olacaktı. Bu bir sonraki güçlü soruya götürür.
'Bundan ne öğrenebilirsin?'
Bu, danışan bir hata yaptığında, başka bir ifadeyle, niyeti davranışıyla
eğleşmediğinde ya da çabaları kötü çıktığında iyi bir sorudur. Hatayı belemek
yerine, bu soru danışandan buna duygusallıktan kurtulmuş bir şekilde bakmasını
ve ondan ders almasını istemektedir.
Bu ekoloji ile ilgili iyi bir sorudur. Danışanın hayatında muhafaza etmeye değer
birtakım iyi şeyler olduğunu varsaymakladır. Hedeflerle çalışırken sorulacak
önemli bir sorudur. Her durumun iyi bir yönü vardır.
Yine bu soruda gelecek eyleme bir odaklanma var. Danışanın eyleme geçmesini
engelleyebilecek bir şeyi görmezlikten gelmeyin.
Bu, danışanı iyi bir duruma sokmak için ideal bir sorudur. Tersine, bu soru
ödülün sandığı kadar büyük olmadığını anlamasını sağlar. Bu faydalı bir
gerçekle yüzleşme olabilir.
Bu soru danışanı karar vermemenin aslında mevcut durumu koruma lehinde bir
karar olduğunu ve bunun sonuçları olacağını anlamaya zorlar. Eylemsizlik bir
seçenektir. Hiçbir şey yapmamak, durumu daha da kötüye götürebilir.
ZORLU SORULAR
• İyi sorular İyi bilgi sağlar ve çoğu kez bir danışanın ne demek istediğini
tam olarak açıklığa kavuşturur. Sorular aynı samanda bir danışanın kendi
kendine getirdiği kısıtlamaları sorgulamak ve önüne seçenekler koymak
için de kullanılabilir. Bu amaçla bir koçun kelimelerin arkasında dolaylı
olarak anlatılan düşünce şeklîne kulak vermesi gerekir. Bir danışan
seçeneklerini kısıtlayan bir ifade kullandığı zaman, sınırlayıcı bir şekilde
düşünmekte olduğunu gösterir, zira dil düşünceyi yansıtır. Eğer
düşünmesi kısıtlıysa, eylem seçeneği de kısıtlı demektir.
• İyi bir koçun kulak kesilmesi gereken birkaç dil kalıbı vardır. Koç, bu
kalıpların doğruluğunu ve geçerliliğini hemen sorgulamayı seçebilir ya da
daha sonraya bırakarak bu bilgiyi danışanın başka problemleriyle ilişkilen
direne kadar bekleyebilir.
Aşırı Genellemeler
• Genellemeler yaparak öğreniriz; bir şeyin bir iki Örneği ile karşılaşırız ve
aynı sınıftaki her şeyin aynı şekilde işlediği sonucuna varırız. Büyük
çoğunlukla haklıyızdır. Bir arabayı sürmeyi öğreniriz ve dolayısıyla diğer
arabaları da sürebiliriz. Sürdüğümüz her farklı arabayla birlikte araba
kullanmayı yeni baştan öğrenmemiz gerekmez. Alışkanlıklar işte böyle
oluşur, işlerimizi kolaylaştırırlar.
Mesnetsiz Varsayımlar
• 'Yeter artık kesin şunu, demeden önce onlara kaç kez söylemem gerek?'
(Onlar kesene kadar birkaç kez söylemek zorundayım.)
• 'Ne zaman sorumlu bir şekilde hareket edecekler?' (Şimdi sorumlu bir
şekilde hareket etmiyorlar.)
• 'Bu ne kadar daha kötü olabilir?' (Şu anda kötü ve daha da kötü olacak.)
'Gidişatım] düzelebilir miyim, emin değilim.' (Gidişim gidiş değil.) 'Beni
ne kadar kötü yaralamak istiyor?' (O beni yaralamak istiyor.]
• Neden hiçbir şeyi doğru düzgün yapamıyor?' (O hiçbir şeyi doğru düzgün
yapmaz.)
Düşünce Okuma
• Bir varsayım kaynağı düşünce okumadır. Bir danışan pek kanıt olmadan
başka birinin kafasından neler geçirdiğini bildiğini varsayabilir. Tek
gördüğü davranış olduğu halde niyeti bildiğini varsayar. Davranış
görünür, ama niyet görünmez.
Baskı Kelimeleri
Birkaç örnek:
Baskı Kelimeleri
• Keza, 'bunu yapmamam lazım.' gibi bir şey söylerse, yüksek sesle 'Bunu
yapmak istemiyorum.' diye söylemesini isteyin. Yine, bunu yapınca ne
hissettiğini sorun. Bu kalıp, danışanı eyleminin kontrolü altına sokar, ona
bir seçenek sağlar ve dikkatini tekrardan hedeflerine çevirir.
• Bir danışan bir şeyi yapamadığım söylediği zaman, bir inanış olarak bu
ifadeyi araştırın. Engel gerçekte değil, belki de kendi kafasındadır.
• Bunu bir baskı ifadesi olarak alabilir ve 'Yapsan ne olurdu?' diye sorarak
hayali neticelerini tartışmaya açabilirsiniz.
• 'Ama...'
• Anlamlar
• Başka bir Örnek şu olurdu: Eğer bir danışan sunum yapıyor olsa ve
dinleyicilerden biri de esnese, danışan bunu kişinin sıkıldığı ve
dolayısıyla sunusunun ilgi çekici olmadığı anlamına çekebilir. Dahası,
genelleme yapabilir ve dinleyici kitlesine hitap etmede başarılı
olmadığına inanabilir.
Soyut Dil
• Şu deneyi yapın:
• 'Bu ilişkide benim iletişimim belki de çok strese ve korkuya sebep oluyor/
cümlesinde dört tane soyutlama vardır; 'iletişim', 'ilişki', 'stres', 'korku'.
Hiçbir koç danışanın böyle bir cümlesini ele almadan bırakmamalıdır.
Danışanın nasıl iletişim kurduğunu, nasıl ilişki kurduğunu, nasıl strese
girdiğini ve neden korktuğunu araştırmalıdır. Soyutlamaya bir fail bulun
ve hayata geçirin.
SORU SORARKEN:
…….ve En Iyiler
Sorular (ve En İyiler)
Ne oluyor? Başka?
…………. Neye hizmet ediyor? SESSİZ KALMAK: kendi başına çok güçlü bir etki.
Huzurlu sen nasıl olurdu? (Çeşitli sıfatlar Küçücük bir adım atsan ne olurdu?
olabilir, bu durumda geleceği hayal etmesini
sağlıyor)
Yaşam için küçük bir İpucu: Eğer sizi çok sinirlendiren bir olayla
karşılaşırsanız ve ortalık yatıştığı halde hala kendinize gelemiyorsanız, cep
telefonunuzu kulağınıza dayayın ve kimseyi aramadan, kendinizi arayın. Merak
etmeyin kimse size deli gözüyle bakmaz. Çünkü kimse telefonunuz
kulağınızdayken hattın öbür ucunda biri olup olmadığını bilemez.