Professional Documents
Culture Documents
Gazzali Tehafüt Mukaddimeler
Gazzali Tehafüt Mukaddimeler
TUSTTT 'MTT11VIT1R.j
MAHMUT KAYA
Filozofların Tutarsızlığı*
(Tehafatü 'lfelasift)
llah'tan her sonu kuşatan celaline ve her gayeyi aşan keremine sığı-
arak, üzerimize hidayet nurlarını akıtmasını; bizleri sapıklık ve gü
nahın karanlıklarından esirgemesini; hakkı hak olarak gören ve ona uyup
onu izlemeyi yeğleyenlerden; batılı batıl olarak görüp, ondan çekinip sa
kınmayı seçenlerden eylemesini; kendi nebi ve velilerine vaadettiği mut
luluğa kavuşturmasını; dünyadan göçtüğümüzde, idrak merdivenlerinin
yüceliklerinin çok altında kaldığı, hayal oklarının zirvesine ulaşamadığı o
mutluluk, sevinç, nimet ve neşeye bizleri kavuşturmasını niyaz ederiz.
Mahşerin dehşetinden kurtulup Firdevs cennetinin nimetine kavuştuk
tan sonra hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir in
sanın hatırına gelmeyen nimetlere ulaştırmasını isteriz. İnsanların en
hayırlısı peygamberimiz Muhammed Mustafa'ya, onun tertemiz ev hal
kına, doğru yolun kılavuzu ve karanlığı aydınlatan meşale durumundaki
nezih ashabına rahmet etmesini, onları esenlikte kılmasını dileriz.
İmdi ben, kendilerinin zeka ve anlayışça akran ve emsallerinden üs
tün olduğuna inanan birtakım kimseler gördüm. Bunlar, İslam'ın ibadet
olarak öngördüğü vazifeleri terkediyor, dinin namaz kılmak ve yasaklar
dan kaçınmak gibi ilkelerini küçümsüyor, şeriatın buyruklarını ve koydu-
Birinci Mukaddime
Bilinmesi gerekir ki, filozoflar arasındaki görüş ayrılıklarını ayrıntıla
rıyla anlatmak uzun sürer. Çünkü onların temellendirilmemiş yaklaşımla
rı ve tartışmaları çok, görüşleri yaygın, yöntemleri ise farklı ve çelişiktir. O
halde biz onların önde geleni olup "Mutlak Filozof" ve "Muallim-i Evvel"
diye bilinenin düşünce sistemindeki çelişkiyi ortaya koymakla yetinelim.
Zira iddialara göre o, felsefi ilimleri sıradüzenine koyup sistemleştirmiş,
gereksiz ayrıntılardan ayıklamış ve filozofların temel düşüncelerine en
yakın görüşleri seçmiştir. O kişi Aristoteles'tir. Aristoteles, kendisinden
360 i s I a m F il o z o f I a r ı n d a n F e ! s e f e M e t i n I e r i
İkinci Mukaddime
Filozoflarla diğer [kelam] fırkaları arasındaki görüş ayrılığının üç kı
sım olduğu bilinmelidir.
Birinci kısımdaki tartışma, filozofların cevheri "bir konuda (mevzu')
olmayan yani kendi kendisine var olan, var olmak için başkasına ihtiyacı
bulunmayan varlık" diye yorumlayarak alemin yüce Yaratıcı' sına cevher
demeleri örneğine olduğu gibi sadece terminolojiye dayanmaktadır. Hal
buki onlar cevheri, hasımlarının anladığı şekilde "yer kaplayan" olarak
anlamamışlardır. Biz bu kısma ilişkin görüşleri geçersiz kılmak için ay
rıntılara inmeyeceğiz. Çünkü "kendi kendisine var olma" anlamı üzerin
de görüş birliği varsa, [78) o zaman cevher terimi bu bağlamda değil, söz
lük bağlamında tartışılır. Şayet sözlük bu kullanıma izin veriyorsa, aynı
kullanıma şeriatta cevaz verilip verilmediği fıkıh bahislerinde aranır. Zi
ra [Allah'a isnad edilen] isimlerin haram ve mubah oluşları, nassların za
hirlerinin delaletiyle anlaşılır.
Gazzaıı ru_
1 Ay'ın tutulma düzlemini kestiği çap karşın iki noktaya "iki düğüm" denmektedir.
2 Buharı, Küsfıf l, 2, 4, Nikah 88, Bed'ü'l-halk4; Müslim, Küsuf 1; Ebu Davud, Salat 261,
262, 265; İbn Mace, İkfunetü's-salat ve's-sünne 152; Muvatta', Salatü'l-küsüf l;
Darimi, Salat 187; Nesfil, Küsuf 1, 3, 4, 5; Ahmed b. Hanbel, 1/298, 1/358, 2/109,
2/118, 2/119.
s lim Filozo I r ndan Felsef e
Dördüncü Mukaddime
Filozofların, delil getirmede zorlandıkları bir problemle karşılaşınca
aldatarak ilma etmek üzere başvurdukları hilelerden biri de şudur: Der
ler ki: "Metafizik ilmi, keskin zeka sahiplerinin bile anlayamayacağı ka
dar karmaşık, kapalı ve içinden çıkılmaz bir ilimdir. Bu problemlere ce
vap verecek bilgiye, ancak öncelikle matematik ve mantık ilimlerini öğ
renmekle ulaşılır." Onlara iyimser yaklaşıp küfürlerini taklit eden bir
kimse de onların doktrinleriyle ilgili bir problemle karşılaşınca der ki:
"Filozofların bilgilerinin bunun çözümünü kapsadığında şüphe yoktur;
fakat matematik ilimlerini tahsil etmediğim ve mantığı iyi bilmediğim
için onu anlamak bana zor gelmektedir."
Biz deriz ki: Kesintili (süreksiz) nicelikleri konu alan matematik ilmi
nin -aritmetik de böyledir- metafizikle bir ilgisi yoktur. Birisinin kalkıp da
"Metafiziği anlamak için matematik gereklidir" demesi, bir başkasının
"Tıp, gramer ve lügat için matematik gereklidir" veya "Aritmetik için tıp
gereklidir'; şeklinde bir iddiada bulunması gibi budalalıktır. Kesintisiz
(sürekli) nicelikleri konu alan [astronomi de dahil] geometri ilimlerine
gelince, mahiyeti itibariyle o, göklerin ve merkeze kadar altındakilerin
küre şeklinde olduğunu, tabakalarının ve gökteki gezegenlerin sayısını,
hareketlerinin miktarını açıklamaktan ibarettir. Biz bütün bunları filo
zofların hesabına tartışma sonucu veya inanç konusu olarak kabullensek
bile -o zaman bu konuda delil getirmelerine de ihtiyaç kalmaz- bu du
rum, metafizik açısındarı bir eksiklik meydana getirmez. Bu, tıpkı birinin
"Bu evin, bilen, irade sahibi, güçlü ve diri bir ustanın eseri olarak meyda
na geldiğinin bilinmesi, evin altı veya sekiz köşeli olduğunun, kolon ve
kerpiç sayısının bilinmesine bağlıdır" demesi gibi, yanlışlığı gizleneme
yecek bir saçmalıktan ibarettir. Yine bu, birinin "Soğanın katlarının ve
364 i s I a m F il o z o f I a r ı n d a n F e I s e f e M e t i rıı I e r i