You are on page 1of 10

MS 2.YY ve MS 15.

YY FELSEFESİ

Bu dönem felsefesi, iki farklı din


anlayışından oluşan felsefedir. Hristiyan
felsefesi ve İslam felsefesi.

Bu dönemde Hristiyan aleminde felsefeciler


aynı zamanda bir din adamıdır. İslam
aleminde ise hem din adamları hem de diğer
düşünürler felsefeyle ilgilenmişlerdir.

Bu dönemde Hristiyan alemi felsefeyi sadece


Hristiyan dinini savunmak için kullanmış ve
çoğu zaman da uzak durmuş, dışlamıştır.

Bu döneme İslam alemi; İslam inancını


temellendirmekle kalmamış, bilimsel
çalışmaların yolunu da açmış ve oldukça ileri
gitmiştir.
Din merkezli düşünce hakimdir.
Akılla dinin temellendirilmesi yapılmaya çalışılmıştır.
Bu dönemdeki filozofların felsefesi Hristiyanlığı
savunmak adınaydı. (APOLOJİ)

İnanç bilgi için yeterlidir. Yeni bilgiler Akıl almadığı için


yerine kutsal olanı anlamak lazımdır. inanıyorum.
Kutsal metinler kaynak olarak kullanılmış
Yeni fikirlerin dinsel otoriteye karşı
olmaması gerektiği söylenmiş. Özgür ve İnanmak bilmekten
eleştirel düşünce yoktur. önce gelir, düşüncesi
hakimdir.

5. yüzyılda İskenderiye kütüphanesindeki bilimsel ve


felsefi çalışmaların Hristiyan dinine zarar verdiği
gerekçesiyle yakılmasına sebep olmuştur.
Yine 6. yüzyılda Yunan Akademisi de kapatılmıştır.
HRİSTİYAN FELSEFESİ DÖNEMLERİ
PATRİSTİK DÖNEM, SKOLASTİK DÖNEM,

MS 2-MS 8. yüzyıl arasında 8. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar


kalan ilk dönem Hristiyan olan ikinci dönem Hristiyan
felsefesidir. felsefesidir.

Bu dönem Hristiyan filozofları Skolastik ismi, Hristiyanlığın


aynı zamanda din öğretilmesi için bu dönemdeki
adamlarıdır. Tertullian, okullaşma hareketinden gelir.
Clemens ve Augustinus Skolastik “okul yolu” veya
bunların önde gelenleridir ve “okullaşma” anlamlarına gelir
“Kilise Babaları” olarak da Anselmus,Aquinalı Thomas ve
adlandırılırlar. Ockhamlı William bu dönemin
önde gelen filozoflarındandır.
Akılla dini açıklama yolu,
inancın temel öğretisi Felsefenin eğitim alanına
hâline gelmiştir. taşınması birçok öğrencinin dinî
eğitim alarak Hristiyanlığı hızla
yaymalarına neden olmuştur.
Bu dönem felsefesinde
Hristiyan dinine yönelik Bologna(bolonya-italyada) ve
saldırılara karşı savunma Oxford (ingilterede) üniversiteleri
tarzında düşünceler öne bu dönemde kurulan ve bu
çıkmaktadır geleneğin öncüsü olan yerlerdir.
HRİSTİYAN FELSEFESİNİN TEMEL PROBLEMLERİ

1- TANRININ VARLIĞINI KANITLAMA PROBLEMİ

2- KÖTÜLÜK PROBLEMİ

3- RUHUN ÖLÜMSÜZLÜĞÜ PROBLEMİ

4- TÜMELLER PROBLEMİ
TANRININ VARLIĞINI KANITLAMA PROBLEMİ
Tanrı kavramından çıkar ve mantıksal olarak
onun varlığını kanıtlamaya yöneliktir.
Hristiyan felsefesinde ANSELMUS (1033-1109)
tarafından ileri sürülen bir kanıtlamadır.

• Daha yetkini düşünülemeyen ve


tasarlanamayan anlamıyla Tanrı’nın • Acaba Tanrı zihnimizde bir fikir olmanın
insan zihninde bulunmasını Tanrı’nın dışında bir dış gerçekliğe de sahip mi?
var olduğuna kanıt olarak • Eğer sadece zihnimizde bir fikirden
kullanılabileceğini ifade eder. ibaret dersek kendimizle çelişkiye
düşeriz.
• İnsanın zihninde tanrı yaratıcı • Hem zihinde hem zihin dışında olan bir
kavramı düşüncesi geçince akla şey, sadece zihinde var olandan daha
hemen sonsuzluk, mükemmellik, yetkin olacaktır.
tasarlanamayan, ulaşılamayan gibi
kavramlar oluşur. • «Tanrı kendisinden daha yetkini
düşünülmeyen varlıktır»
• Bu kavramları zihnimize koyan biri
olmalı o da tanrının kendisidir; • O halde Tanrı hem zihinde bir kavram
hem de zihin dışında reel bir varlıktır.
Anselmus, Tanrı’nın var olduğuna dair delile Tanrı kavramının kendisinden
doğrudan ulaşılabileceğini savunmuştur. Ona göre, Tanrı kendisinden daha
yetkini düşünülemeyen, tasavvur edilemeyen bir varlıktır. İfade edildiği şekliyle
yetkin varlık fikri bütün insanlarda vardır. Ancak en yetkin varlık olarak Tanrı
fikrinin sadece zihnimizde olduğunu kabul etmek, daha yetkini düşünülemeyen
varlık tanımıyla çelişki yaratır. Çünkü hem zihinde hem de zihin dışında var olan,
sadece zihinde var olandan daha yetkindir. O hâlde Tanrı, hem zihinde bulunan
bir kavram hem de zihnin dışında var olan olarak vardır.

Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?

A) Tanrı kavramının kendisi Tanrı’nın zihin dışında da var olduğunu göstermez.


B) En yetkin varlık olarak Tanrı zihindeki tüm diğer kavramların kaynağıdır.
C)Tanrı’nın varlığı deneyime başvurmaksızın apriori bir yöntemle ispatlanabilir.
D) Tanrı’nın varlığı zihinde diğer kavramlara başvurmadan ispat edilemez.
E) Mükemmel bir dünyanın varlığından yola çıkılarak Tanrı’nın varlığı
ispatlanabilir.

2020 TYT
Her şeyin bir nedeni olduğu fikrine
dayanarak evrende var olan bütün
varlıkların kendinden önce gelen bir
varlık nedeniyle var olduğunu söyler.
• AQUİNALI THOMAS (1225-1274)
bu kanıtlamanın önde gelen
savunucularından biridir.
• «Hareket olgusundan yola çıkar»

• Hiçbir şey kendi kendisini hareket ettirmez.

• Hareket eden her varlık başka bir varlık


tarafından hareket ettirilmektedir.

• Bu hareket dizisi sonsuza kadar gidemez.


• Çünkü bir ilk hareket ettirici yoksa eğer, o
zaman ikinci üçüncü vb. hareket ettirici ve
dolayısıyla dünyada gözlemlenen harekette
var olmaz.
• İşte bu nedenle Tanrı vardır.
• Gözlemlenebilen bir hareket Tanrının
varoluşuyla açıklanabilir.
KÖTÜLÜK PROBLEMİ DÜŞÜNCELERİMİZİ KONUŞTURALIM 
«Damak zevki bozulmamış birine lezzetli
«EĞER TANRI VARSA,MUTLAK GÜÇ SAHİBİYSE gelen ekmek, damak zevki bozulmuş birine
VE İNSANIN İYİLİĞİNİ İSTİYORSA NEDEN lezzetli gelmeyebilir; gözleri sağlıklı birine
DÜNYADAKİ KÖTÜLÜKLERİ ÖNLEMİYOR VEYA ışık hoş gelirken ,hastalıklı gözlere acı
KALDIRMIYOR?» verebilir.

Aynı şekilde senin hakkaniyetin, dürüst


olmayan kişilere hoş gelmez;
Augistunus’a
Aquinalı Kötüler aşağı seviyedeki yarattıklarına daha
göre Tanrı
Tanrı insanı bir Thomas’a göre çok uyum sağlayarak sana olan
insanlara her
kukla gibi kötülük, iyinin benzerliklerini yitirirler;
zaman iyiliği
yaratmamıştır. eksikliği veya
emreder fakat
onlara irade Hz. Adem bile yoksunluğundan Tersine sana daha çok benzemeye
yasaklanan bir kaynaklanan
özgürlüğü de çalışanlar ise, üstün yarattıklarınla daha çok
vermiştir ve şeye el uzatması irade zayıflığıdır. uyum içine girerler.
sonucu Kötü kusurlu
seçimi ona Kötünün ne olduğunu aradım ve onun bir
cennetten olan insanın
bırakır. Bu töz olmadığını keşfettim.
kovulmuştur. erdemden uzak
yüzden kötülük
oluşundan
irade
kaynaklanmakta Kötülük(…) bu içten zenginlikleri reddeden,
zayıflığından
dır. daha aşağı seviyedeki şeylere dönerek
kaynaklanır.
dışarıda gururla şişinen bir iradenin ahlak
bozukluğudur.»
RUHUN ÖLÜMSÜZLÜĞÜ PROBLEM DÜŞÜNCELERİMİZİ KONUŞTURALIM 

 Hristiyan felsefesinde ruh ve beden Eğer ölüm her şeyden kurtulmak olsaydı
bu kötüler için bir hediye olurdu.
konusunda genel olarak düalist
Onlar öldükleri zaman ruhlarıyla birlikte
(ikici) bakış açısı kabul edilmiştir. bedenlerinden ve kötülüklerinden de
kurtulmuş olurlardı.
 Bu dönem felsefesi ve teolojisinde Şimdi ruhun ölümsüz olduğu açıkça
“değişen ve ölümlü beden” ile ortadayken kötülüklerden kurtulmanın,
olabildiğince iyi ve aklı başında olmaktan
 “değişmeyen ve ölümsüz ruh”
başka bir yolu kalmamaktadır.
anlayışı temel kabuldür. Çünkü ruh Hades’e (Yunan mitolojisinde
ölülere hükmeden yeraltı tanrısıdır.)
giderken eğitiminden ve terbiyesinden
 Augustinus’a göre «Tanrı ruhun iç başka bir şey götüremez yanında.
Söylenenlere göre bunlar Hades’e
öğretmenidir.»
yolculuğun başından itibaren ölen kişiye
 «Ruh Tanrıya başvurmak suretiyle en fazla yararı ya da zararı dokunacak
anlayabilir.» şeylerdir.

 «Ruh gözdür: Tanrı ışıktır.» Soru: Metinde geçen Platon’un ruh


hakkındaki görüşleriyle Hristiyan
 « Tanrı ruhumuzun güneşidir.»
felsefesi arasında nasıl bir ilişki kurulur?
TÜMELLER PROBLEMİ
TÜMEL: Belli bir sınıfın tüm
1-) KAVRAM REALİZMİ: bireylerini içine alan genel
kavramları işaret etmek için
Tümel kavramların varlığı Tanrı’nın kullanılır.
zihnindedir. İnsan zihninde bu kavramlar MUTLULUK, İNSAN,
“Tanrısal ide” olarak yer alır. BARDAK, HAYVAN, KALEM
VS.
2) KAVRAMCILIK ( KONSEPTUALİZM):

Tümel kavramları Tanrısal açıklamalardan ayırır.


Onların duyu deneyimiyle her bir varlıkta
kavranabilineceğini ileri sürer.
“İnsan” kavramının gerçekliği doğada görülen her
insanın içinde bulunur.

3) ADCILIK ( NOMİNALİZM):

Tümel kavramlar, birbirine benzeyen nesnelerin ortak


özelliklerine adlar verilmesiyle oluşur.
Onların kendi başına yani insan zihninin dışında gerçeklikleri
yoktur.

You might also like