Professional Documents
Culture Documents
BM kitaptaki oyunların Fikir ve Sanat Mitos&Boyut Tiyatro Yayınlan • Tiyatro/Oyun Dizisi 121
Eserleri Yasasından ve yasalardan
kaynaklanan tüm hakları uyarlayana aittir.
Yayınlanan oyunların sahnelenmesi,
oynanması, herhangi bir amaçla
eserlerden yararlanılması ancak ÂLİ BEY
eser sahibinin iznine bağlı olduğundan, ,
kişi veya kurumlarla, kuruluşların
bu kitaptaki günümüz Türkçesine uyarlanmış
oyun metinleri için
uyarlayana doğrudan (veya yayınevimiz aracılığı ile)
ESKİ TÜRK OYUNLARI 2
başvurmaları zorunludur.
AYYAR HAMZA
[Moliere'in Leş Fourberies de Scapin adlı oyunundan]
KOKONA YATIYOR
[Eugene Grange ve Vıctor Bernard'ın
Madame esi couchee adlı oyunundan]
ISBN 975-8106-98-3
BiRiNCi BÖLÜM
derdime bir çare bul. HAMZA Bakın, ben bu paralan babalarınızdan alacağım.
SENA Hamza Ağa, artık bu işin çaresini bulmak gerek. (Sena'ya) Sizinkinin hemen tuzağını kurdum. (Ni-
HAMZA Bu kadar hakaretten sonra mı? tnet'e) Sizinkine gelince, her ne kadar cimrinin biriyse
NİMET Aman Hamza'ağım, ocağına düştüm, bak yalva- de, diğeri kadar zor olmayacak; bilirsiniz ya, Allaha
rıyorum. şükür, akıldan yana sermayesi biraz kıttır. Kavrama
SENA Hamza Ağa ben de rica ediyorum, hadi... yeteneği hiç semtine uğramadığından, onunla olan
HAMZA Ben bana yapılanı hiç unutmam; ok gibi ciğeri- işi çözmek çocuk oyuncağı kadar kolay benim
me işledi. için...Ancak bu sözden de alınmayın sakın... Her ne
SENA Unut arak, görüyorsun aman diyor, sana yalvarı- kadar babamzsa da, onunla sizin aranızda dağlar ka-
yor işte. dar fark var; bunu herkes bilir. Sanki sizin babanız
NİMET Beni bu ateşin içinde bırakıp gitmek mi istiyor- değilmiş gibi, sanki sözde babanız gibi biri o...
sun? İnsafın merhametin yok mu? NİMET Sağ ol, var ol Hamza'cığım, eksik olma...
HAMZA Hiç aslı yokken bana çok kötü davrandınız ama. HAMZA Boşver, bırak şimdi bunlan, gerek yok... Bakın
NİMET Hata ettim, suçluyum, kabul ediyorum. Sena Beyin babası geliyor, önce ondan başlayalım.
HAMZA Ne çapkınlığım kaldı, ne alçaklığım, ne köpek- Çabuk ikiniz de kaybolun. (Sena'ya) Hemen sizin Ya-
liğim, ne edepsizliğim ne de hainliğim... ver'e söyleyin, tarif ettiğim kıyafeti giysin de gelsin,
NİMET Şimdi köpek gibi pişman oldum bak... dediğim şeyi yapsın, hemen gelsin... (Sena ve Nimet
HAMZA Yok öldürürüm, yok keserim, bağırsaklarını dı- çıkar)
şarı dökerim... HAMZA (Kendi kendine) Yine kendi kendine homurdanı-
NİMET Aman diyorum, daha ötesi var mı bunun? Vet eli- yor!
ni eteğini öpeyim. Affet, eşeklik ettim işte... MUHTEREM (Kimse yok sanarak) Bu kadar da düşünce-
HAMZA f Yarım ağızla) Estağfurullah... sizlik duyulmuş mu hiç? Sen git, kendi kendine başı-
SENA Ehh, Hamza Ağa... Bundan daha ötesi yok artık... nı belaya sok! Bu aptallık... Ah gençlik, ah gençlik iş-
HAMZA Bir daha böyle tamı tamına emin olmadığınız te!
bir şey için, insanların günahına girmeyin. HAMZA Efendim.
NİMET Peki, şu işin altından kalkacağına söz veriyorsun MUHTEREM Ooo, merhaba Hamza Ağa.
değil mi? HAMZA Küçük beyin işini düşünüyorsunuz galiba.
HAMZA (Ciddi) Bakalım, bir çaresine bakarız elbet MUHTEREM Doğrusu, aklımı karmakarışık etti.
NİMET Ama duydun bak, hiç zaman yok. HAMZA Efendim, dünyanın hali bu, böyle şeyler olağan-
HAMZA Merak etmeyin. Şimdi ne kadar para lazım size. dır. Allah rahmet etsin, büyük babamın bir sözü var-
NİMET Beş yüz altın. dı hiç unutmam.
HAMZA (Sena'ya) Size? MUHTEREM Nasüdı?
34 Ayyar Hamza Ayyar Hamza 35
dünyada ne kadar kötü şey varsa çoluğunun çocuğu- nında kızımızı baştan çıkardı lafı para etmez.
nun başına o şeylerin gelmiş olacağını farz etmelidir Ayrıca onlar zengin insanlar, para kuvvetiyle her işi
derdi. Mesela, evleri yanmış, paralarını hırsıza kap- gördürürler," filan diye biraz gözdağı verdim.
tırmışlar, karısı ölmüş, oğlunun bir yeri kırılmış, kızı Sonuçta kendisine biraz para verilirse, dava açmaya
baştan çıkmış...gibi. Eğer bunlardan biri olmamışsa, gerek kalmadan kızı boşatmaya razı oldu.
kendini kazançlı saymalıdır derdi. İşte ben de daima MUHTEREM Eee, ne diyor?
bu söze göre hareket ederim. Eve gireceğim zaman, HAMZA Ona kalırsa anasının nikâhım istiyor.
efendilerimden sövüp sayma, sille tokat, yumruk, MUHTEREM Peki, ne diyor?
tekme, süpürge sopası, yani her şey beklerim. Bunlar- HAMZA Olmayacak şeyler işte...
dan biri eksik olursa, şansım varmış diye şükreder, MUHTEREM Yani neler?
otururum. HAMZA Beş altı yüz altın etfrafmda geziniyor.
MUHTEREM Söylediklerin çok güzel, diyecek yok da, MUHTEREM Ne dedin?! Aklını mı kaçırmış o?
ama şu yanlış evlenme işi, Zuhuri Efendiyle verdiği- HAMZA işte ben de onu söylüyorum ya... Nerede bu
miz karan bozuyor, bu gücüme gidiyor. Avukata sor- bolluk? Sizin öyle kuru gürültüye pabuç bırakmaya-
dum, şimdi onun yanından geliyorum. cak bir adam olduğunuzu anlattım ona; herifi kandı-
HAMZA Vallahi efendim, bana sorarsanız, işi öyle mah- racak daha bir yığın şey de söyledim. Sonunda, bu-
kemeye falan düşürmeden düzeltseniz iyi edersiniz. günlerde Edirne'ye gidecekmiş, yol masrafına razı ol-
Böyle avukat işlerinin zorluklarını çok iyi bilirsiniz. du. Bunun için de bir at satın almak istiyor, o da alt-
MUHTEREM Hakkın var, orası öyle ama ben ne yapa- mış liraya halledilir.
yım? MUHTEREM Eh, altmış lira ise veririm.
HAMZA Ben bir yol buldum gibi sayılır. Biraz önceki te- HAMZA Altmış lira ama ata eyer lazım, adam yola gidi-
laşınız, bu konuya bir çare bulmak için beni düşün- yor, Kâğıthane'ye gider gibi olmaz ya, bir çift de ta-
meye zorladı; zira sizin gibi saygıdeğer birini üzüntü- banca istiyor. Bunlar da en aşağıdan yirmi lira eder.
lü görmeyi hiç istemem. Allah biliyor ya, bu iş, sizden MUHTEREM Peki, yirmi altmış daha seksen lira.
çok benim gücüme gitti. HAMZA Evet, seksen lira.
MUHTEREM Eksik olma Hamza Ağa. MUHTEREM Çok ama hadi neyse veririz, çare yok, ne
HAMZA Biraz önce özellikle gittim, kızın erkek kardeşi- yapalım.
ni buldum. Bu herif eski külhanbeyler gibi beli piş- HAMZA Bir de yeğenini götürüyormuş, onun için de
tovlu zirzopun biri. Adam öldürmek onun için sinek otuz liralık bir hayvan istiyor.
öldürmek gibi bir şey. Ordan burdan konuşarak bu işi MUHTEREM Yok artık, devenin başı! Cehenneme kadar
açtım. "Tatlılıkla işi bitirmek yolunu seçmezseniz, si- yolu var! On para bile vermem ben.
ze dava açmaya kalkışacak, eğer iş mahkemeye dü- HAMZA Aman efendim...
MUHTEREM Havır olmaz, ne derdi varsa görsün.
36 Ayyar Hamza bile, mahkeme ilamını yazan yanlış yapar; yani anla- Ayyar
HAMZA Efendim, yeğeni yaya mı gitsin? Hamza
37
MUHTEREM Nasıl giderse gitsin, ben para vermem.
HAMZA Aman efendim, böyle küçük bir şey için gürül- d
tü çıkarmak size hiç yakışır mı? tşi mahkemeye dü- ü
şürmek mi iyi, yoksa küçük bir şeyle tatlıya bağla- ş
mak mı? ü
MUHTEREM Peki, peki haydi öyle olsun. Otuz daha ve- n
ririz. (Kendi kendine) Ne Allanın belası adammış! d
HAMZA Bir de eşyalarını taşıtmak için bir katır... ü
MUHTEREM (Kızgınlıkla) Yoo, artık tam halt ediyor! Para k
mara vermem ben. İşi mahkemeye düşürmek daha ç
iyi... Ne bu canım? e,
HAMZA Aman efendirh, bu işi bozmayın... d
MUHTEREM Hayır, olmaz, ne halt edecekse etsin, beş e
kuruş vermem... ği
HAMZA Bir tane, küçük dolap döndüren katırlardan l
efendim... d
MUHTEREM Bir eşek bile almam. a
HAMZA Ama... v
MUHTEREM Hayır dedik ya! Bu işi artık mahkeme te- a
mizler. a
HAMZA İyi arta bir kez düşünsenize, böyle bir dava açı- ç
lılırsa ne zahmetlere gireceksiniz. Davası olanların m
halini görmüyor musunuz? Küçük bir işi nasıl da bü- a
yütüyorlar. Bre mübaşirdi, bre avukattı, bilmem zabıt k,
kâtibiydi, yazı işleri memuruydu, şahitti, bilirkişiy- bi
di... Bu kadar gürültünün içinde haklı olduğunuzu r
kime anlatacaksınız? Dünya bu, her şey olur. Bakarsı- d
a
nız avukat ters bir halt eder, kabak sizin başınıza pat-
v
lar; ya da karşı tarafla anlaşır, sizi haksız çıkanverir-
a
ler; zabıt kâtibi karan yanlış yazar; o doğru yazmışsa
iç
in mecbur kalsa bırakıp Hindistan'a kadar kaçmayı
bile göze alır. Bakın, bir düşünün hele...
-: :r-l
MUHTEREM Peki, peki... Kanr için ne verilecek?
HAMZA Vallahi efendim, katır, kendisiyle yeğeninin
hayvanları, eyer, silah filan, bir de burada ufak tefek
borçlan için toplam iki yüz alhn istiyor.
MUHTEREM İki yüzaltm mı?
HAMZA Evet.
MUHTEREM (Kızgın halde gezinerek) Anlaşıldı, bu işi
mahkemeden başkası temizlemeyecek...Boşuna yo-
rulmayalım.
HAMZA Ama efendim, bir kez daha düşünün...
MUHTEREM Anlaşıldı, dedik ya!.. . ,--•
HAMZA Boşu boşuna birtakım serseri...
MUHTEREM Dava açacağım diyorum, anlatamadık mı?
HAMZA Peki, dava açınca para harcayacak mısınız? Mü-
başire, kâtibe, avukata para vermiyecek misiniz? Ha-
ni bunun mahkeme harcı, kâtibin, mübaşirin bahşişi,
bilirkişi ücreti, ilam hara, posta ücreti, tebliğ masra-
-
fı?... Aynca, kodamanlara şöyle el altından hediye gi-
bi vereceğiniz şeyleri de düşünün bir...Görüyorsu-
nuz ya, iki yüz altını verip de kurtulmaktan daha uy-
gunu ve ucuzu yok.
MUHTEREM Nasıl ikiyüz altın? Ne söylüyorsun sen de?
HAMZA Evet, hem Allah bilir ya bu işten siz kârlı çıka-
bilirsiniz. Ben hesabımı yaptım, böylelikle yüz elli al-
nn kadar kazanmış olacaksınız. Birtakım can sıkıntı-
lanyla, oraya buraya koşuşturma yorgunluklan da
caba... İnsanın bunları düşündükçe, değil iki yüz, üç
yüz lira bile vereceği geliyor.
MUHTEREM Dava açanlann canı yok mu? Madem ki.
38 Ayyar Hamza Ayyar Hamza 39
HAMZA Siz bilirsiniz. Ben size dostça söylüyorum, ister herifin düşmanı mısın? —
yapın ister yapmayın; orası sizin bileceğiniz şey. Ama HAMZA Evet, evet; bulsa bir avuç suda boğar onu. -
yine de söylüyorum, ben sizin yerinize olsam, böyle YAVER (Muhterem'in omzuna kuvvetle vurarak) Memnun
iki yüz lira için dava açmam. oldum be! öyleyse gözlerimin içine bak, eğer ben de ,.
MUHTEREM Siz bilirsiniz... Ha kendisi de buraya geli- onun kanını sana bugün içirmezsem erkeklik bana
yor işte. haram olsun! Sen korkma, akşama kalmaz onun canı- - --
YAVER Hamza Ağa, Sena Beyin babası Muhterem Efen- bul, öyle kaz boğar gibi, kolayca adam öldürtmezler
diyi bana göstersene. HAMZA Niçin, ne yapacaksın? burada.
YAVER Kardeşimi boşatmak için dava açacakmış diye YAVER Ben öcümü alayım da, sen artık işin yoksa bura-
işittim de, kendisiyle bir görüşmek isterim. HAMZA sı İstanbul de dur.
Öyle bir niyeti olup olmadığını bilmiyorum, HAMZA Vay, size onu kolayca öldürttürler mi sanıyor-
ama istediğin iki yüz altına çok fazla diyor. YAVER İyi sun. Onun bu kadar uşakları, adamları, dostları var...
halt ader! Bizi kim sanıyor o? Şimdi ben ona gösteririm, Onun tırnağına bile dokundurtmazlar size...
nerde o, söyle hadi! (Muhterem, kendini görmesin diye YAVER İyi ya, iyi ya işte, benim de istediğim bu.fBıçağmı
titreyerek Hamza'nm arkasına gizlenmiştir) çeker) Gelsin bakalım, isterse bir ordu asker alsın ya-
HAMZA Sena Beyin babası öyle bildiğiniz adamlardan nına, o zaman belli olur her şey. Ben öyle ne akraba
değildir, öyle gürültüye pabuç bırakmaz o, bunu iyi dinlerim, ne de ordu. (Bıçağını iki yana sallayarak) Ba-
bilmiş ol... kalım akrabası, adamları, uşakları elimden kurtara-
YAVER Kim? O herif mi? Hele bir elime geçsin, pabuç gü- cak mı onu? Öyle bir köpeği benim için öldürmek im-
rültüsü mü, gerçek mi anlar. Sen galiba benim kim ol- kânsızmış! (Dişlerim sıkarak konuşur) Alimallah yemin
duğumu tam bilmiyorsun. Ben öyle pabuç gürültüsü filan billah ederim ki, topunu ayağımın altına alıp ezmez-
bilmem, düpedüz adamı öldürürüm. (Muhte- sem (Bıyığını tutar) şunları tıraş edip kan diye geze-
rem'igörerek) Bu adam kim? HAMZA O değil efendim, o rim! Görürsün bugünden tezi yok, ben ona benim gi-
değil... YAVER Akrabasıdan biri mi yoksa? HAMZA bi bir adamla eğlenmeyi gösteririm. (Çıkar)
Hayır, tam tersi, onların düşmanı sayılır. YAVER Düşmanı HAMZA İşte efendim, gördünüz değil mi? Şu iki yüz al-
mı? HAMZA Evet. tın için, kaç kişinin kanı akacak, anladınız mı?Hadi
Allah yardımcınız olsun!
MUHTEREM Hamza Ağa.
HAMZA Buyrun efendim.
> -. T. Trr-r>r?\ ı ti,: .,„••,„ -,!».,„, ,,oı-movp ra71 oldum ben.
40 Ayyar Hamza Ayyar Hamza 41
HAMZA Ha şöyle! İşte gördünüz, işi tatlıya bağlayıp bi- HAMZA Peki efendim, verdikten sonra doğru size gelir
tirmekten başka çare yok, dediğim gibi... MUHTEREM haber getiririm. (Muhterem çıkmıştır. Hamza, kendi ken-
Yanımda o kadar para var. Haydi gidelim dine) Hele birini becerdik! iş ötekine kaldı... İşte o da
şu herifi bulalım. geliyor. Yahu bunları buraya şeytan mı gönderiyor?
HAMZA Gerek yok, ben veririm. Hem sizi gördü, baş- (Zuhuri girer)
kası dedik. Şimdi bunun üstüne gidip parayı siz ve- HAMZA (Zuhuri'yi gömezliğe gelerek telaşla aklını şaşırmış
rirseniz çok çirkin bir şey olur. Aynca, sizi görürse daha gibi dört tarafa koşmaya başlar) Aman yarabbi! Adamın
çok para koparmaya da kalkışır, başınız belaya girer. yüreğine inecek...
MUHTEREM Evet, ama böyle bir ödemeyi kendi elimle ZUHURİ Buna ne oluyor?
yapmak isterim. HAMZA (Görmezliğe devam eder) Acaba nereye gitti? Ne-
HAMZA Yoksa bendenize güveniniz mi yok? rede bulacağım ben onu şimdi?
MUHTEREM Hayır, öyle değil, ancak... HAMZA ZUHURİ Ne var? Ne oluyor Hamza?
Durun efefıdim, beni ya namuslu biri kabul edersiniz ya HAMZA (İşitmezliği oynayarak sağa sola koşar) Bu belayı
da dolandırıcı. Ben, benim efendime hısım olacaksınız naşı anlatmalı?
diye böyle bir iş üstlenmiştim. Madem bana güveniniz ZUHURİ (Hamza'ya yaklaşarak) Canım ne oluyor? Ne be-
yok, artık ne yaparsanız yapın. Gidin, o herifi bulun, lası?
parayı verin, vermeyin, bir daha hiçbir işinize karışmam. HAMZA (Aynı şekilde) Neredesin? Yerin dibine mi girdin?
MUHTEREM Hayır canım, onun için değil... Tamam, al Gel de başına gelen belayı öğren!
sen götür parayı. ZUHURİ Oğlum, bak ben bundayım, söylesene ne var?
HAMZA Hayır efendim, boşuna güven duyup bana ver- HAMZA (Aynı şekilde) Ara ki bulasın adamı! Zavallı ihti-
meyin, başkasıyla gönderirsiniz, daha memnun olu- yar! Nedir bu başına gelenler!
rum. ZUHURİ (Hamza'yt tutarak) Hey oğlum, görmüyor mu-
MUHTEREM Hayır, al şunu diyorum, sen götüreceksin. sun? Kör mü oldun?
HAMZA Hayır, hayır bana güvenmeyin diyorum. Kim HAMZA (Telaşlı, sık sık nefes alarak) Aman efendim sizi
bilir, belki paranızı alır kaçarım? araya araya helak oldum!...
MUHTEREM Hadi günaha sokma beni şimdi, al diyo- ZUHURİ Yarım saattir sana sesleniyorum! Ne var, ne olu-
rum sana! Ancak dikkat et, herif başka terslik yapma-
yor?
sın. (Parayı verir)
HAMZA (Heyecanlı) Sizin...
MUHTEREM Merak etmeyin, ben bilirim ne yapacağımı.
ZUHURİ Eee?
MUHTEREM Seni evde bekliyorum.
HAMZA Küçük bey...
ZUHURİ Peki?...
HAMZA Bir büyük... kazaya uğradı!
ZUHURİ Ne? Nasıl kaza?
42 Ayyar Hamza Ayyar Haınza 43
HAMZA Bugün neden bilmiyorum, kendisini azarlamış- ZUHURİ O da ne halt etmeye gemiye bindi ha?
sınız, çok üzgündü. Galiba işin içine beni de karıştır- HAMZA Ne bilsin? Başına gelecek varmış.
mışsınız. Belki biraz kendine gelir eğlenir diye, kalk- ZUHURİ Beni dinle Hamza, işte şimdi efendine göstere-
tık birlikte Sarayburnu'na Yalı Köşk'ünün oraya do- ceğin bağlılığın zamanı geldi.
laşmaya gittik. Oradaki Akdeniz'den gelen kayıkları HAMZA Nasıl efendim?
seyredip dururken, kaptanın biri Kefalonya mı Malta ZUHURİ Sen şimdi gider kaptana söylersin, istediği para-
Adası mı bilmiyorum, kılık kıyafetinden Ege adala- yı bulup gönderene kadar oğlumu serbest bıraksın,
rından olmalı, bizi geminin içine davet etti. Biz de gir- onun yerine de seni rehin alsın, seni alıkoysun gemi-
dik. Kamarada meyveler, kahveler, şerbetler ikram sinde. Korkma, ben inşallah parayı bulup seni ordan
ederek bizi onbeş yirmi dakika alıkoydu. kurtarırım.
ZUHURİ İyi ya, bunda telaş edecek ne var? HAMZA Düşünmeden konuşuyorsunuz! Herif deli mi?
HAMZA Sonra yukarda gezinmeler çoğaldı, merak etme- Bal alacağı çiçeği bırakır da benim gibi herifi rehin
ye başladım. Bir aralık kamaranın dışına çıkıyım de- alır mı hiç?
dim, bir de bakayım ne göreyim? Kumkapı açıklarm- ZUHURİ Off... O da ne halt etmeye gemiye bindi ki?
dayız. Aman! Hemen telaşla kaptanın yanma gittim, HAMZA İşte bir kaza oldu dedik ya... Ancak zaman ge-
bizi nereye götürüyorsunuz der demez, beni tuttuk- çirecek sıra değil şimdi, iki saate kadar müsaadesi ol-
ları gibi bir sandalın içine koydular ve "Hadi git, bu duğunu söyledik ya...
beyin babasına söyle, seninle iki saate kadar beş yüz ZUHURİ Ne istiyor dedin?
altın göndermezse, oğlunu alıp gideceğiz," diyerek HAMZA Beşyüzalbn.
beni karaya çıkardılar. ZUHURİ Beş yüz altın! Bu herifte hiç insaf yok mu?
ZUHURİ Neee? Beş yüz altın mı? HAMZA Tamam, korsanda insaf ara... Ondan ne kadar
HAMZA Evet efendim, hem de iki saate kadar... uzak şey...
ZUHURİ Aman yarabbi! Ne bela bu başımıza gelen! Ye- ZUHURİ İyi ya, kolayca istediği beş yüz altın ne kadar
rin dibine gecesi kaptan! Yüreğime mi indirecek? para, onu biliyor mu?
HAMZA Aman efendim, ne yaparsanız yapın işte, oğlu- HAMZA Evet efendim, elli bin kuruş ettiğim elbet bili-
nuzu kurtarmaya bakın. yor.
ZUHURİ Peki siz ne halt etmeye gemiye bindiniz! ZUHURİ Bu kadar para, ha dediğinde bulunur mu zan-
HAMZA Kim bilirdi ki böyle olacağını? nediyor o?
ZUHURİ Haydi çabuk Hamza koş, o kaptan olacak hay- HAMZA Hiç böyle haydutlar orasını düşünür mü?
duda söyle, şimdi hemen oğlumu bıraksın, yoksa ZUHURİ Ne halt etmeye bindi o gemiye peki?
zaptiyeye haber veririm. HAMZA Hakkınız var, ama oldu bir kere. Buna görün-
HAMZA Zaptiye mi? Tuhaf konuşuyorsunuz! Denizin mez kaza derler. Çare yok! Aman çabuk olun, vakit
44 Ayyar Hamza Ayyar Hamza 45
ZUHURİ (Cebinden bir anahtar çıkarır, Hamza'ya uzatır) Al HAMZA Çok doğru, aman acele edin. ZUHURİ Ah,
şu dolabın anahtarını. yerin dibine gecesi gemi! HAMZA (Kendi kendine) Gemi
HAMZA Verin. adamın yüreğine demir attı.
ZUHURİ Gider açarsın. ZUHURİ Al işte Hamza, biraz önce bana beş yüz altın
HAMZA Peki. getirmişlerdi, hâlâ cebimde duruyor. (Cebinden bir ke-
ZUHURİ Sol tarafta bir büyücek anahtar duruyor, sandık se çıkarıp Hamza'ya uzatır) Al da çabuk git, kurtar oğ-
odasının anahtarı. lumu.
HAMZA Evet. HAMZA (Almak için elini uzatır) Peki efendim. ZUHURİ
ZUHURİ Onu ahr, sandık odasını açarsın; içinde benim (Kese elindedir, vermez) Ancak o korsan olacak hain herife
çok sayıda eski giyeceklerim var, onları alır, ya bir es- söyle, kendisi edepsiz haydutun biriymiş. HAMZA Evet
kiciye, ya bir Yahudiye ya da Bitpazar'ında mezatta efendim. ZUHURİ Gaddarın biriymiş. HAMZA Peki
efendim. ZUHURİ İmansızın biriymiş! HAMZA Peki
satıp parasıyla oğlumu kurtarırsın. Anladın mı?
efendim, bırakın ben onları söylerim. ZUHURİ Benden
HAMZA (Anahtarı geri verir) Efendim rüya mı görüyor-
haksız yere beşyüz lira almak! Bu ne
sunuz siz? Sizin eskileriniz elli kuruş etmez. Ayrıca
büyük haksızlık!
böyle satış yapacak vaktimiz de yok.
HAMZA Evet efendim.
ZUHURİ Off! Ne halt etmeye gemiye bindi ki?
ZUHURİ inşallah haynnı görmez! Haram olsun! Yarın
HAMZA Ne halt etmeye! Ne halt etmeye! Şimdi bunun
ahirette on parmağım yakasında olacak dedi dersin,
sırası mı? Oğlunuzu kaybedeceksiniz. Benim zavallı
anladın mı?
beyim! Bu gidişle galiba senin yüzünü bir daha göre-
HAMZA Peki efendim.
meyeceğim ben. Kim bilir belki şu an seni götürüyor-
ZUHURİ Ah bir kezo korsanı ele geçirsem, ben bilirim
lar. Ancak bende hiç suç yok. Ne yapayım? Allah da
öcümü almanın yolunu! Böyle söyle kendisine, unut-
biliyor ya, ben yapacağımı yaptım, Eğer götürürlerse
ma!
seni, suçu babana bul.
HAMZA Evet efendim.
ZUHURÎ Dur Allahım seversen! Gideyim de para bula- ZUHURİ (Keseyi cebine koyar ve arkasını dönüp çıhnaya
yım. davranır) Haydi kuzum, çabuk koş, oğlumu al da gel.
HAMZA Aman! Acele edin, çünkü vakit geçiyor. HAMZA (Zuhuri'nin ardından koşarak) Efendi, durun, bir
ZUHURİ Dört yüz altındı değil mi? baksanıza!
HAMZA Hayır, beş yüz altın. ZUHURİ Ne var?
ZUHURÎ Beş yüz altın mı! HAMT1. A Hani nara?
HAMZA Evet.
ZUHURİ Şu oğlan, ne halt etmeye bindi o gemiye?
HAMZA Hakkınız var, ama acele edin.
46 Ayyar Hatnza Ayyar Hatnza 47
ZUHURİ Vermedim mi? HAMZA Ne gezer! Gene bir oyun oynayacağım. Çünkü söylediği lafların
cebinize koydunuz. ZUHURİ Yahu ben yüreğimin acısını ondan çıkarmam gerek.
acısıyla ne yaptığımı biliyor muyum ki? HAMZA Evet, NİMET Ne istersen yap.
gözüküyor. HAMZA Sena Bey şahit olsun mu?
ZUHURİ (Parayı verir) Ah, ah ne halt' etmeye o gemiye NİMET Olsun.
bindi ki! Yerin dibine gecesi gemi! İnşallah giderken HAMZA Öyleyse, alın işte istediğiniz beş yüzalnnı.
yolda batar da verdiğim paranın hayrını görmez o NİMET Koşayım, Eda'çığımı kurtarayım.
haydut! (Çıkar)
HAMZA (Yalnız) Beş yüzü kolay hazmedemiyor. Ama ne PERDE
ye yarar? Ben hâlâ kendi öcümü alamadım. Oğlunun
yanında bana bu kadar ileri geri konuşsun! Yanına bı-
rakmam ben onun. (Sena ve Nimet girerler)
SENA Eee, nasıl hallettin Hamza Ağa?
NİMET Nasıl? Beni bu beladan kurtaracak bir şeyler yap-
tın mı?
HAMZA (Sena'ya) Alın efendim siz, bu, babanızdan aldı-
ğım iki yüz altın.
SENA Şimdi sana nasıl teşekkür edeyim Hamza'çığım?
HAMZA (î\iıııet'e) Sizin için bir şey yapamadım.
NİMET Onu söyleyeceğine, desene git kendim surdan
denize at diye; (Giderken) Artık bundan sonra bana
yaşamak lazım değil.
HAMZA Yahu! Beyefendi, nereye gidiyorsun? Telaş et-
me, dur hele!
NİMET Gitmeyeyim de ne yapayım?
HAMZA Korkma, korkma... seninkini de kopardım, bo-
şuna üzülme.
NİMET (Hatnza'nın boynuna sarılır) Ah Hamza, bana ye-
niden can verdin!
Ayyar Hamza 49
48 Ayyar Hamza
EDA Madem ki böyle olduğuna söz veriyorsunuz, ben de
buna inanırım. Ancak babasının güçlük çıkaracağını
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM çok iyi biliyorum.
HAMZA Korkmayın, ona da bir çare bulunur.
YAVER Evet, kocalarınız sizin birlikte arkadaşlık etmeni- ZİBA Bu durum benim de başımda... Şanssızlıktan yana
zi uygun gördüler, onun için bizde sizi biraraya getir- hiç farkımız yok.
dik. EDA Hakkınız var, ama siz hiç olmazsa ananızı babanızı
biliyorsunuz, onlar meydana çıkına korkunuz kal-
ZİBA (Eda'ya) Doğrusu buna ne kadar memnun olduğu-
maz. Ben ne yaparım? Benim hiç kimsem yok. Nimet
mu anlatamam. Beylerin birbirlerini ne kadar sevdiklerini
Beyin babası, oğluna zengin bir şehir kızı almak dü-
bilirsin; inşallah biz de onlar gibi iyi geçiniriz. EDA
şüncesinde; hiç esir bir kıza nikâh kıydırır mı?
İltifatınıza teşekkür ederim. Benim gibi esirci evinden
ZİBA Öyle ama hiç olmazsa Nimet Beye daha kimi almak
kurtulmuş birine bundan büyük nimet olmaz. Bu
istedikleri belli eğil. Oysa bizim beye söz kesilmiş bi-
dostluğunuz karşılığında benden dostluk göreceğinize
le.
kuşkunuz olmasın. Çünkü bana nasıl davramlırsa ben de EDA Bir erkek, âşığının sevgisinden korkmamalı, çünkü
öyle davranırım. o sevgiyi kaybetmemek kendinin elinde sayılır. An-
HAMZA Ya seni seven olursa, karşılık verir misin? EDA cak babanın yetkileri araya girerse, ona karşı gelecek
O başka, aşk konusu biraz incedir. O konuda biraz bir şey olmaz.
ağır davranmak gerekir. ZİBA Aman yarabbi! Birbirlerini sevenler neden bu kadar
HAMZA Peki, benim beyime ağırca davranmâdınız sa- sıkıntı çekerler? Sevmek tatlı bir şey, birbirine bağlan-
nırım. Doğrusu da böyle olmalıdır ya... Özellikle size mak isteyen iki gönül arasına anlamsız engeller gir-
yaptığı bu iyiliğe karşılık kendisini son derecede sev- mese...
meye mecbursunuz. HAMZA Çok yanlış bir düşünce. Sıkıntısız sevgide de
EDA Doğrusunu isterseniz, ben şansıma pek güvene- lezzet olmaz. Adamın içini sıkar. Sıkıntı ve engel gör-
mem. Onun için bu yaptığı iyilik bana tam olarak daha meyen adam yaşamın lezzetini duyamaz ki... Ara sı-
güven vermiyor. Görünüşte memnunum, çünkü, neşeli ra evdeki pazar çarşıya uymamalıdır ki, sevgide hırs
biriyim; ancak çok zaman da gülerken ağlarım. Eğer ve ateş çoğalsın. Böyle gerçekleşen sevginin tadı da
Nimet Bey beni satın aldığı gibi gönlümü de aldım sanırsa çok olur.
yanılır. Bunun için daha başka özverilerde bulunması EDA Aman Hamza Ağa, benim için bu cimri adamdan
gerekir. Bana istediği gibi davranması için, Allanın beş yüz altını nasıl aldın? Anlatsana. Böyle komik, tu-
emriyle isteyip benimle evlenmesi gerekir. HAMZA haf şeylere çokgülerim ben.
Korkmayın, onun da düşünceleri öyle. Eğer öy- HAMZA Yaver anlatsın. Şimdi benim işim var, birinden
inHWam almavı rlıisıiniivorum. aldım karışık.
Ayyar Hamza 51
50 Ayyar Hamza
YAVER Böyle intikam alacağım diye insanların canını ZUHURİ Benimi?
yakman doğru değil ki... HAMZA Evet.
ZUHURİ Kim arıyor, niçin?
HAMZA Bu bir hastalık... Böyle şeyler için her türlü be-
HAMZA Sena Beyin aldığı kızın erkek kardeşi. Çünkü
layı göze alırım ben. Elimde değil, ne yapayım...
kız kardeşi yerine sizin kızınızı alacaklarını, kız kar-
YAVER Sana söyledim, beni dinlersen bu düşünceden deşinin boşanması için de herkesten çok sizin uğraş-
vazgeç, iyi olur. tığınızı işitmiş; bu yüzden açıktan açığa sizi öldürece-
HAMZA Doğru ama ben yalnız kendimi dinlerim. ğini söyleyip geziyor. Bütün ipten kazıktan kurtul-
YAVER Peki ama bu eğlenilecek bir şey değil. muş ne kadar arkadaşı varsa hepsi birlikte sizi arıyor-
HAMZA İyi de bu senin üstüne vazife değil ki? lar. Biraz önce birkaçına rastladım, sizi tanıyanları
YAVER Senin için söylüyorum ben; kendine süpürge so- sorguya çekiyorlardı. Bundan sağ salim eve kapağı
pasıyla dayağı zorla çağınyorsun. atabilseniz iyi olur, artık hiçbir yere çıkmazsınız.
HAMZA Bu işte süpürge sopası da olsa onu ben yiyece- Çünkü dört tarafı fena sarmışlar.
ğim, sana ne oluyor? , ZUHURİ Aman Hamza söyle, ben ne yapayım şimdi?
HAMZA Vallahi bilmem efendim, iş kötü! Şaşırdım kal-
YAVER Gerçekten öyle! Madem canın istiyor, afiyet ol-
dım, her tarafım titriyor. Hem de... aman durun! (İle-
sun, Allah sırtına kuvvet versin.
riye doğru gider, biri gözüne ilişmiş gibi etrafa bakmır)
HAMZA Böyle şeyler benim gözümü korkutmaz. Öyle
ZUHURİ (Telaşla ve yavaşça) Kim o?
senin gibi, her şeyin önünü ardını düşünüp de hiçbir
HAMZA (Geri gelir) Hayır, hayır, kimse yokmuş.
şeyle başa çıkamayanları, elimden gelse dünyadan
ZUHURİ Eee, Hamza, bu beladan şimdi yakayı nasıl
kaldırırım. kurtaracağız?
EDA Biz artık gidelim. Ancak bu işleri böyle yüz üstü bı- HAMZA Vallahi efendim, bir çare düşünüyorum, ama
rakmak olmaz, desteğine muhtacız. sonra arılarlarsa ikimizin de canına okurlar.
HAMZA Peki eîendim, ben gelir sizi tekrar görürüm. Ba- ZUHURİ Kuzum Hamza, bana olan bağlılığını şimdi gös-
kın ihtiyar da geliyor. (Diğerleri çıkar) ter, beni şu belanın içinden çıkar.
(Zuhuri girer. Hmnza kendi kendine) Gel bakalım şaşkın HAMZA Elimden geleni hiç esirger miyim? Ama ne ya-
ihtiyar! Sana benim sırlarımı ortaya dökmenin ne ol- payım bilmiyorum. Sizin uğrunuza canımı fede ede-
duğunu göstereyim. ceğimi bilirsiniz, ancak bela çok güçlü!
ZUHURİ Nasıl oldu oğlumun işi, ne yaptın Hamza? ZUHURİ Aman! Umduğundan çok seni memnun ede-
HAMZA Oğlunuz yakayı kurtardı, ama şimdi başınızda rim. Allah canımı alsın yalan söylüyorsam! Bak, bu
bir bela var. Bir an önce eve kapağı atmanın kolayına üzerimdeki hırkayı biraz daha eskiteyim sana veri-
baksanız iyi ola-ak, çünkü iş çok kötü! rim.
ZUHURİ Ne oluyor, ne var gene? UA\/f7A Dnnın pfpnrlim aklıma hir rare eeldi. Simdi siz
• ' ı • • __1-------
52 Ayyar Hamza Ayyar Hamza 53
şu çuvalın içine girin, ben... (Birini görmüş gibi çevre- - Evet, onu dedik ya...
sine bakar) - Ne yapacaksınız?
ZUHURİ Ha? Biri mi var? - Ne mi yapacağım?
HAMZA Hayır, hayır kimse yok... Şu çuvalın içine girin, - Evet.
hiçbir tarafa kımıldamaz, içinde ölü gibi durursunuz. - Bu sopa ile kemiklerini kırıp cehenneme gönderece
Ben çuvalı sırtıma alır, sizi öldürmek isteyenlerin ğim onu.
önünden geçip eve götürürüm; sorarlarsa içinde ken- - Efendim yanlışınız olmalı, o öyle dayak atılacak bir
di öteberim var derim. Bir kere eve kapağı attık mı, adam değildir; ona böyle davranılmaz.
artık korkmayın. Sonra zaptiyeye haber verir, nasıl - Kim, şu alçak, yüzsüz, namussuz herif mi?
olsa heriflerin hakkından geliriz. - Affedersiniz, Zuhuri Efendi ne alçaktır, ne yüzsüz,
ZUHURİ Hah! Bu iyi bir yol... ne de namuzsuz... Sözünüzü bilerek söyleyin.
HAMZA Elbette! Bundan başka çaresi yok gibi. (Kendi - Ne dedin, ulan kim oluyorsun sen bakalım?
kendine) Dur bak şimdi senin hakkından naşı gelece- - Ben kim olursam olayım, öyle şerefli adamlara ha
ğim. karet edersen benden böyle cevap alırsın.
ZUHURİ Ne dedin? - Vay, o senin tanıdığın mı?
HAMZA Heriflerin hakkından kolayca geliriz diyorum. - Evet, ne olacak?
Ancak dikkat edin, aman! Hiç kımıldamamalısmız. - Ya! Al öyle ise! (Çuvala sopayla birkaç kez vurur) Al ba
Sakın başınızı dışarı çıkarmaya kalkmayın, sonra iki- kalım onun yerine sana!
miz de yakayı ele verirsek okkanın altına gideriz ha! - (Bağırır) Ay, ay, ay! Yavaş, aklını mı kaçırdın sen?
ZUHURİ Korkma, nefes bile almam. - Haydi git de yediğin sopayı ona hediye et! Eyval
(Çuvala girer) lah!
HAMZA Amah, aman, saklanın! İşte heriflerden biri... - Hay yerin dibine batası, eli kırılası köpek!
(Külhanbeyi ağzıyla) Ne demek Zuhuri Efendinin işini ZUHURİ (Başını çuvaldan çıkarır) Aman!... Aman!... Ölü-
bir bıçakla halletmemek! Hele nerde olduğunu bir yordum!... Nefesim kesildi! HAMZA Kör olasıca
göstersinler! herif! Az daha belimi kırıyordu.
- (Kendi sesiyle) Aman kımıldamayın. Omuzlarım yara bere içinde. ZUHURİ Sen ne
- (Taklitle) Alimallah, ben bilirim ne yapacağımı! El diyorsun, herif beni de dövdü, kemikle-
bette ele geçireceğim seni! Yerin yedi kat dibine insen rimi kırıyordu.
de bulur çıkarırım ben! HAMZA Nasıl sizin kemikleriniz? Herif beni dövdü.
- Amanın kendinize dikkat! ZUHURİ Oğlum, hâlâ acısını duyuyorum. HAMZA Ne
- Ey bana bak çuvallı adam! Sana bir lira, şu Zuhuri gezer, dayağı ben yedim, ama besbelli bana
dedikleri köpek nerde bulunur? vuran sopanın ucu size dokunmuş. •71 TUT TPİ c<ar. AO
hiraT nt-pvp oiHpvHitv hpnim vanutıa so-
54 Ayyar Hamza Ayyar Hamza 55
huri! Evet, Zuhuri Efendi, tamam, tamam... Kendi gi- hin kal," der. (Güler) Uşak bununla dalga geçer. Bu
bi de ters bir adı var. Her neyse, biz sözümüze baka- kez, tutar hepsini toplasan otuz kuruş etmez dört beş
lım. Ne diyordum? Ha, evet. Bu sabah bana bir müş- pantolon, yelek gibi eski giyeceklerini verip, bunları
teri çıkmış. Mısır'a götürmek için satın almak istiyor- sat da parasıyla oğlumu kurtar der. (Güler) Sonunda
muş. Ancak Emine Molla, beni seven beye, "Başkası- böyle saçma şeylerle işi halledemeyeceğini anlar, bu
na satmam, merak etme," diye söz vermişmiş. Bu sefer de ağzım açıp kaptana sövüp saymaya başlar.
yüzden hemen ona çabucak haber göndermiş. Bu ha- Asıl tuhafı, bulduğu çarelerin hiçbiri işe yaramayaca-
beri alan beyin etekleri tutuşur. Şansı var ki, Hamza ğını uşak kendine söyledikçe, kızgınlığından durma-
adında gayet becerikli, şeytan gibi kurnaz bir uşağı dan, "Ne halt etmeye o gemiye bindi ki," der durur-
varmış. Yoksa değil almak, bir daha hiç göremeyecekti muş... (Güler) Zavallı adam, yüzünü ekşite ekşite, içi-
beni. ni çekerek, bu arada kaptana epeyce sövdükten son-
ZUHURİ (Kendi kimdi) Yerin dibine gecesi haydut! ra beş yüz altını... Ama siz gülmüyorsunuz... Nasıl
EDA Ama bakın nasıl bir hile bulmuş. (Güler) Aklıma gel- buldunuz hikâyeyi, komik değil mi?
dikçe gülmekten kınlıyorum... (Güler) Adama, "Oğ- ZUHURİ Nasıl mı buldum? O bey her kimse çapkının bi-
lunuzla birlikte Sarayburnu'nda Yalı Köşkü'ne doğru riymiş, muhakkak babasına oynadığı oyunun cezası-
gezerken bir gemi kaptanı bizi gemisine davet etti," nı çekecektir. O kız da terbiyesiz şıllığın biriymiş ki,
der. (Güler) "Biz de gemiye bindik. Kamarada meyve Zuhuri Efendi gibi onurlu, şerefli bir adamı diline do-
filan ikram ederek ordan burdan konuşurken gemiyi lamış orda burda konuşuyor. Zuhuri Efendi ona, mil-
hareket ettirmişler. Bir de bakalım ki, Kumkapı açık- letin bir evladını baştan çıkarmanın ne olduğunu öğ-
larmdayız. Aman demeye kalmadan kaptan beni bir retecektir. Hele o uşak, bugünden tezi yok prangaya
sandala bindirerek, git küçük beyin babasına söyle, vurulmayı hak etmiş demektir. Allaha ısmarladık!
eğer iki saate kadar beş yüz altın göndermezse oğlu- (Çıkar. Yaver gelir)
nu götüreceğiz, diyerek karaya çıkardı," dediğini ih- YAVER Niçin dışarı çıktınız siz? Konuştuğunuz adam
tiyara anlatır. (Güler) Biçare ihtiyar bu haberi işitince, kimdi biliyor musun? Sizin beyin babası...
ne yapacağını bilemez, şaşırır kalır. Çünkü oğlunu EDA Sahi mi? Aklıma da gelmişti. Bilmeyerek kendi hi-
sevdiği kadar parayı da seven biridir. Serden mi geç- kâyesini kendine anlattım demek.
sin yardan mı? (Güler) Ondan beşyüz altın istemek, YAVER Nasıl kertdi hikâyesini?
kafasına beş yüz kurşun sıkmak gibi bir şey... Bu ka- EDA Aklıma geldikçe kendimi tutamıyor gülüyorum,
dar parayı kasadan çıkarıp vermeye eli varmaz. Oğ- kendine gülüyorum sandı. Tabii doğrusu, kendine
lunu kurtarmak için, bin türlü saçma düşünceye ka- ama o olduğunu nerden bileyim. Dayanamadım, an-
pılır... (Güler) Mesela, denizin orta yerine zaptiye lattım. Ne yapayım, kıyamet kopmadı ya! Aslında bi-
göndermeye kalkışır. Bakar ki olmayacak, uşağına, zim işimiz başından beri bozuk zaten; bu boşboğaz-
1.U1« no ',•,,', r»lıır np Hp kfttü.
60 Ayyar Hamza Ayyar Hamza 61
YAVER Tamam da, insan dilini tutamaz mı? üç ay olmuş. Bugün bizim ortaktan bir mektup aldım,
EDA Ne zaran var? Nasılsa başkasından duyup öğrene- yazdığına bakılırsa bunlar, geçende kazaya uğramış olan
cek değil mi? (Muhterem'in sesi kulisten gelir) İskenderiye vapuruna binmişler. MUHTEREM Siz de
MUHTEREM Yaver! Yaver!. gelirken birlikte neden getirmediniz? Bırakmanızın
YAVER (Eda'ya) Aman, bizimki geliyor! Çabuk eve girin! anlamı yoktu.
(Eda çıkar) ZUHURİ O zaman öyle gerekti. Çünkü Mısır'da evlendi-
MUHTEREM (Sahneye girmiştir) Oğlum, siz Hamza'yla ğimi bazı nedenlerle saklamıştım. (Halime gelir)
beni soymak için birlik mi oldunuz? Aman! Bizim Sütnine mi o? Evet, evet ta kendisi. Ner-
YAVER Ne demek efendim, asla! Eğer Hamza öyle bir şey desiniz? Aklım başımdan gitti, çabuk söyle.
yapmışsa ben ne karışayım? Bana ne yaran olur ki? HALİME (Zuhııri'nin eteğini öper) Ah Nihali Efendi, bizi
MUHTEREM Görürüz, köpek, görürüz. Ben size dolan- böyle...
dırıcılığı gösteririm. (Zuhuri girer) ZUHURİ Benim adım burda Zuhuri, artık bir daha Nihali
ZUHURİ Ah kardeşim, başıma gelenleri sorma! deme, Mısır'da adımı öyle değiştirmem gerekiyordu,
MUHTEREM Ya benim başıma gelenler... aman hiç sor- unut onu.
mayın. HALİME İlahi yerin dibine geçsin bu ad değişikliği. Biz
ZUHURÎ Hamza olacak köpek, beni beş yüz altın dolan- de Nihali Efendiyi bulacağız diye neler çektik!
dırdı. ZUHURİ Kızımla ninesi nerde?
MUHTEREM Yaa, o Hamza olacak köpek beni de iki yüz HALİME Uzakta değiller, ama önceden üç aydır çektiği-
altın dolandırdı ya... miz sıkıntı yüzünden onu kocaya verdiğim için affı-
ZUHURİ Yalnız beş yüz altında kalsa yüreğim... gene de nızı istiyorum.
yanar tutuşur ya... neyse. Ancak fazla olarak bir şey ZUHURİ Ne!? Kızım kocaya mı vardı?
daha yaptı ki söylemekten utanıyorum... HALİME Evet efendim.
MUHTEREM Bana oynadığı oyunu asla onun yanına bı- ZUHURİ Eee, kime verdiniz peki?
rakmayacağım. HALİME Muhterem Efendi adında tüccardan bir adamın
ZUHURİ Ben de istediğim gibi öcümü almazsam, bana oğluna, Sena Beye.
da adam demesinler! ZUHURİ Aman!
YAVER (Kendi ketıdine) Allah vere de işin içine ben girme- MUHTEREM Bu ne tuhaf bir rastlantı!
sem. ZUHURİ Haydi çabuk, bizi onların yanına götür!
ZUHURİ Daha kötüsü var. Bela geldi mi adamın başına HALİME İşte efendim, şu karşıdaki evde oturuyoruz,
yalnız gelmiyor. Ben bugün kızım gelecek diye se- buyrunuz.
ZUHURİ Düş önüme. Muhterem Efendi, siz de gelin pe-
şimden bakalım
62 Ayyar Hamza Ayyar Hamza 63
(Çıkarlar) YAVER (Kendi kendine) Ne tuhaf şey, MUHTEREM A oğlum, işte bu Zuhuri Efendinin kızı...
adeta rüya gibi... SENA Zuhuri Efendinin kızı değil, Sultan olsa boşuna...
(Hamza girer) ZUHURİ Canım benim kızım...
HAMZA Bizimkilerden ne haber Yaver? YAVER Sana SENA Hayır efendim... Belki kabalık olacak ama ben si-
verecek iki haberim var. Birincisi, bizim Sena Beyin işi zin damadınız olmayacağım.
yoluna girdi; Ziba Hanırrt Zuhuri Efendinin kızı çıktı. YAVER Beyefendi, dinleyin bir kere...
Babalan bu işe razı. İkinci haber, bizim ihtiyarların ikisi SENA Hayır dinlemem, hem sen karışma.
de sana fena halde kızgınlar, hele seninki küplere binmiş. MUHTEREM Canım, işte senin karın...
HAMZA Olsun, hiç zaran yok. Sen korkma, hiçbiri diş SENA Hayır efendim, ne deseniz boş. Ölürüm de ben Zi-
geçiremez bana. Umurunda olmasın. ba'mdan ayrılmam. (Ziba'nın yanına gider) Evet, işte
YAVER Aklım başına al. Senin güvendiğin küçük beyler benim aklım fikrim, hayatım bunun elinde. Boşuna
yarın babalarıyla uzlaşırfar, sen açıkta kalırsın, kabak başka bir hanım alacağım diye kendinizi üzmeyin.
senin başında patlar sonra. MUHTEREM İyi ya işte, sersem çocuk, biz de sana bu kı-
HAMZA Sen hiç tele$ etme. Ona da bir çare bulurum ben, zı veriyoruz; ne aptal olmuş be!
görürsün. Hem de... ZİBA Sonunda kaybettiğim babamı buldum; artık üzüle-
YAVER Ha işte geliyorlar. Kaç, sakın gözlerine görünme. cek bir şeyimiz kalmadı.
(Hamza çıkar. Zuhuri, Muhterem ve Ziba gelir) ZUHURİ Haydi, bizim eve gidelim de orada rahat rahat
ZUHURİ Haydi kızım eve gidelim. Ah anneni de dünya konuşuruz.
gözüyle bir kerecek görmüş olsaydım o kadar üzül- ZİBA (Eda'yı gösterir) Ama baba, ben bu arkadaşımdan
mezdim. ayrılmak istemiyorum. Kendisini benim kadar tanışa-
MUHTEREM İşte oğlum da geliyor. nız, onu siz da kızınız gibi seversiniz.
(Yaver, Sena, Eda ve Halime gelirler) ZUHURİ Maşallah, yüzüme karşı bana hakaret eden kar-
MUHTEREM Gel oğlum, gel. Kısmetin ayağına dolaşmış deşinin sevgilisini evime mi sokmak istiyorsun?
da haberimiz olmamış. Mısır'dan... EDA Efendim affınızı rica ederim, eğer sizin olduğunuzu
SENA Hayır efendim, artık benim evlendiğimi öğrendi- bilseydim öyle kabalık eder miydim?
niz, ne yapsanız boşuna. Ben kısmetimi buldum. Uğ- ZİBA Babacığım, kardeşimin bu arkadaşa olan sevgisi,
raşınız boşuna, gerçekleşmeyecek. Allah biliyor ya, namusuna leke getirecek sevgiler-
MUHTEREM İşte iki gözüm, ben de... den değil. İffetini koruduğuna ben kefilim.
SENA Evet efendim, babamsınız, sizi dinlemek boynu- ZUHURİ Tamam! Yani şimdi kalkıp da oğluma bunun gibi
mun borcu, ancak bu konuda haksızlık ediyorsunuz. adı sanı bilinmeyen, namusu belirsiz bir hanım
MUHTEREM Canım bilmiyorsun... alacağım, öyle mi? Yağma yok! (Nimet girer)
nt^Aim hana alaraöın.17 hanımın şehirli olması-
64 Ayyar Hamza Hamza 65
tu düşünüyorsanız, Eda da şehirli, anasa babası da olur... Ah!
belli, yeni haberini aldım. Ancak kim olduğunu kimse MUHTEREM Ben kendi adıma affettim, helal olsun.
bilmiyor. Onu dört yaşındayken çalmışlar; kendi de HAMZA (Zuhuri'ye) Efendim, sizin hakkınız bende çok-
hatırlamıyor. Ancak o zaman kolunda bir bilezik tur. Zira, süpürge, sopa ... ZUHURİ Geçmiş
varmış, elime geçti, işte... Belki bununla bulabiliriz... olaylardan söz etmeyelim şimdi, ben
MUHTEREM Aman! Bakayım! Dört yaşındayken benim bir de affettim. HAMZA Allah bilir ya, içimde bir
kızımı kaçırmışlardı, kolunda da bu bilezik vardı! büyük dertti, size el
ZUHURİ Aman! Bu sizin kızınız mı yoksa? kald...
MUHTEREM Bakayım iyice, ta kendisi! Ta kendisi! Ah ZUHURİ Bırak artık, geçmiş şey onlar... HAMZA Can
evladım!... (Eda 'ya sarıltr) çekişirken, aklıma geliyor, sizi nasıl döve. . . ZUHURİ
ZİBA Aman yarabbi, bu ne iyi bir rastlantı böyle! Canım sus artık... HAMZA Ah, ah o süpürge sopası ne
(Ziver girer) olaydı ben. . . ZUHURİ Sus dedik ya, unuttuk hepsini
ZlVER (Zuhuri'ye) Ahh efendim, sizin adamlardan biri işte ... HAMZA Allah ömrünüzü artırsın! Ancak canı
büyük bir kaza geçirdi! gönülden
ZUHURİ Kim? Ne kazası? mi affediyorsunuz? Zira o süpürge sopalan...
ZİVER Hamza Ağa'ya... ZUHURİ Tamam dedik yahu, kes sesini artık. Ne kadar
ZUHURİ Hamza Ağa mı? Yerin dibine batsın, haydut! Zaten hakkım varsa hepsi helal olsun, affettim.
ben onu prangaya vuracaktım. HAMZA Allah evladınıza bağışlasın. ZUHURİ
ZİVER Artık o zahmete girmenize gerek kalmadı. Şu köşe Evet affettim, ama ölmen şartıyla. . . HAMZA
başında yapılan ev inşaatının altından geçerken, nasıl Nasıl olur efendim?
olduysa, en üstteki taşçının çekici Hamza'nın başına ZUHURİ Eğer iyileşirsen, bütün sözlerimi geri alırım.
düşmüş, bütün beyni dışarı fırlamış. Zavallı şimdi can HAMZA Ay! Ay! Ay! Bakın yine canım çıkacak gibi olu-
çekişiyor. Beni özellikle gönderdi, ölmezden önce sizi yor! MUHTEREM Zuhuri Efendi, artık hepimizin
görmek istiyor. bugünkü
MUHTEREM Nerde şimdi? sevinci hürmetine şartsız affet canım... ZUHURİ
ZİVER Hah işte getiriyorlar. Peki, öyle olsun hadi . . . MUHTEREM Haydi, gidelim,
(Hamza, başı bezle sarılmış, iki kişinin taşıdığı bir sedye gönül hoşluğu ile hep be-
içinde getirilir) raber güzel bir yemek yiyelim. HAMZA Artık canım
HAMZA Ay! Aman... Ay! Halime bakın!... Ölüyorum... çıkıncaya kadar beni de bu sofranın
Aman, hakkınızı helal edin... İçinizde kalbini kırdığım bir kenarına oturtursunuz herhalde...
kişiler var. Kusurlarımı ne olur affedin... Ah, aman...
özellikle Zuhuri Efendi ve Muhterem Efen- SON