You are on page 1of 162

....Şu Karşi Yamaçlar...

yazdıklannızın kitap olarak değerlendirmesini yapma-


yacağım..ancak.."..ŞM laırşt yamaçlardan bir gece sel gibi düşman üs
tüne akıp giden, sonra bir teki bile geri dönmeyen askerlerimiz.." ifa
desi başlı başma bir kitap değerindedir.
Bu cümle3d ezberledim ve o mukaddes insanları daima rah
metle amyorum.

Nevzat Kösoğlu- ANKARA


26.2.2009
Eser Adı:
Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Eser Türü:
Araştırma, İnceleme ve Anı

Yazan
Cavit Marancı

Baskı Cilt:
Bayrak Matbaası

İstanbul Aralık 2009

ISBN: 978-605-4088-02-7

ALİOĞLU YAYINEVİ
Çalalçeşme Sok. Üretmen Han 29/11
Cağaloğlu / İSTANBUL
Tel: 0212 511 29 23
Fax: 0212 522 88 80
www.aliüglu.com
Sarıkamış Harekâtı
ve

91. Alay

Cavit Marancı
YAZAR HAKKINDA:

1954 Yılı Ağustos ayının ilk yansında, Erzunım ili Tortum ilçesi
ne bağlı Yukan Sivri Köyünde doğdu.
İlk, orta ve lise öğrenimini Erzurum'da tamamladı.
1978 yılında İstanbul Hukuk Fakültesinden mezun oldu.
1985-1988 yıllan arasında Sankamış Cumhuriyet Savası olarak
görev yaptı.
1998 yılından beri İstanbul Hakimi olarak mesleğini sürdürmek
tedir.
Uzun yıllar okuyucu olarak sürdürdüğü okuma tutkusunu.
Şeyh Galib'in Hüsn ü Aşk'ıyla tanışınca onun cazibesine kapdıp.
Manzum Yorumu'nu ortaya koyarak, yazar sıfatıyla başkalarıy
la paylaşmak istedi.
Yalnızca bu konuya (Şeyh Galib-Hüsn ü Aşk'a) hasren; Ay Vakti
dergisinde iki, İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından sahne
ye konan Hiisn ü Aşk Balesi için hazırlanan tamtım kitapçığında
da bir adet makalesi yayınlandı. TRT.2-Cöz Ğtnünde isimli prog
rama bu konuyla yine bu konuyla ilgili olmak kaydıyla, konuk
olarak katıldı. Bir kaç gazete ve dergidefyine bu konuyla ilgili
olarak) haber ve yorum konusu oldu.
İngUizce bilir. Evli, iki çocuk babasıdır.
içindekiler

HER ŞEHİDİN bir hikayesi VARDIR 7


İTHAF 11
TEŞEKKÜR 13
BAŞLANGIÇ NOTU 17
BAŞLANGIÇ SÖZÜ 19
BU ESERE DAİR 23

BÖLÜM -1
(KAFKAS CEPHESİ, CİHAN HARBİ VE
SARIKAMIŞ TAARRUZUYLA İLGİLİ BAZI
GENEL VE KRONOLOJİK TESPİTLER):
KAFKAS CEPHESİNİN 1877-1920 ARASI GENEL ÖZETİ: 35
A Birinci Dönem-Cihan Harbi Öncesi Dönem;
(1877-1914 arası) 39
B- İkinci Dönem - Cihan Harbi Dönemi;
(1914-1917 arası) 41
C- Üçüncü Dönem-Cihan Harbi Sonrası ve Millî Mücadele
Dönemi; (18 Aralık 1917-29 Eylül 1920 arası) 41
KAFKAS CEPHESİ GENEL KRONOLOJİSİ 42
OSMANLI VE EMPERYALİST GÜÇLER ÜZERİNE
TESPİTLER 47
BAZI BİLGİ NOTLARI 60
SARIKAMIŞ TAARRUZU VE SOL KANAT KUŞATMASI
KRONOLOJİSİ 63
BOLUM -11

Musul'dan Edirne'ye, Edirne'den Sarıkamış'a:


91. ALAY'IN HAZİN VE SIRADIŞI ÖYKÜSÜ
1- NEDEN SARIKAMIŞ, NİÇİN 91. ALAY? 83
2- 91. ALAYIN KISA TARİHÇESİ 91
3- 91. ALAYIN SARIKAMIŞ TAARRUZUNDA Kİ ROLÜ
VE ÖNEMİ
4- 91. ALAYIN SIRADIŞI ÖYKÜSÜ 101
a- Taarruz için Niksar'dan yola çıkış-14 Kasım 1914 101
b- Cepheye Yürüyüş, Mola ve Konaklar, 14 Kasım 1914-8
Aralık 1914 arası 10^
c- Taarruz öncesi toparlanma ve son hazırlıklar,
8 Aralık-20 Aralık 1914 108
d- Sivri Gediğinden Sol Kanat Taarruzunun Başlaması,
21-22 Aralık 1914 m
e- Oltu ve Narman'ın Ruslardan geri aimması;
23-24 Aralık 1914
f- Muhabere (haberleşme) eksikliği, ilk aksilik
23-24 Aralık 1914 HO
g- Oltu-Kosor Boğazı arası, 25- 26 Aralık 1914 122
h- Faciaran doruk noktası, Allahüekber Dağlan'nın
aşdması, 26-27-28 Aralık 1914: 125
i- Balkan Savaşı lekesini silen 91. ve 93. Alaylann son
ve çaresiz kahramanlıkları, 29-30-31 Aralık 1914 136
j- ...Ve geri çekiliş, 1-5 Ocak 1915 1^
5-BİTİŞ SÖZÜ 1^2
BÖLÜM - III
1- ŞEKİLLER (BASİT HARİTA VE BASİT KROKİLER) 145
2- BELGELER VE FOTOĞRAFLAR: 151
KAYNAKÇA
1- ANA KAYNAKLAR 159
2- YARARLANILAN ESERLER 180
Her Şehidin Bir Hikâyesi Vardır

Her şehidin bir hikâyesi vardır..Sankamış Muharebelerin


de kaç kişi öldü? Allahuekber dağlarında kaç yiğit kaldı? Kaç
acı düştü buzdan yüreklere? Titretmedi, yakmadı yıllarca insan-
lan. Anılmadı, unutturuldu zamana.
Kaç gözden kaç damla yaş düşebildi toprağa? Yoksa düşe
medi mi?., göz çukurlarmda, yanaklarda, sakallar da mı dona
kaldı?

Düşememişti çünkü toprakta zaman gibi donmuştu...


Analar bir Sarıkamış uğruna doksan bin fidan kırıldı diye
ağıtlar yaktılar. Kumandanlar altmış bin dediler, akademisyen
ler nüfus sayımına çıkıp otuz bin tespiti yaptılar.
Başkumandan vekili "zaten ölmeyecek miydiler?" demiş
üzerini bir çığ gibi örtmüştü aa hakikatin. Ne önemi vardı sa
yının.

Tüfeklerinde atacak mermileri yokmuş, sırtlannda paltola-


n, ayaklarında potinleri, karınlarında sıcak aşları olmamış ne
önemi var?

Coğrafyasını tanımayanlarca, kağıt üzerinde mükemmel (!)


olarak tasarlanan bir plan, uygulama da acı ve büyük bir bedel
karşılığı hüsrana dönüştü.
Ne akademisyenlerin ne kumandanlann açıklamalan ikna
edemedi, edemiyor analan, yavuklulan, gelinleri, torunları.
Bu kadar sene üzerinden geçip hatırlanmamış olanlann sa
yılan yakmadı yürekleri. Yürekleri yakan kurda kuşa yem olan,
ak karlar üstüne al kanlanyla şahadet imzası atan, yiğitlerin
1914 zemherisinde ki hüzün destamydı.
Torunlar ne akademisyenlere inandılar, ne kumandanlara
güvendiler. Dedelerinin izini sürdüler. Sürüyorlar.
Her evden bir buzdan heykel koparan, her evde yürekleri
yakan ve zamanı donduran bir hatıra Allahuekber dağlannda
Soğanlıda, Sarıkamış önlerinde, buzlarının çözülmesini, hikâye
sinin yazılmasmı bekliyor.
Doksan bin mi, altmış bin mi, otuz bin mi? Kaç kişi diyor
sanız, o kadar bin insan göz göre göre aa bir tarihin aktörü oluş
larının karşılığını, dualarla beklerken hatıralannm gün yüzüne
çıkarılması suretiyle vefamızı da beklemektedirler.
Torunlan; Anadolu'nun her köşesinden, her evinden Alla
huekber dağlarma, Bardız'a, Sarıkamış' İstasyonuna, Divik Yay
lasına, Hamam'lıya, Tek Çam tepesine, dedelerinin kardeş me
zarlarına koşuyor. Dedelerinin mezarlarım anyor, donu çözü
len tarihi didik didik ediyor. Donu çözülen toprağı kokluyor,
avuçluyor, zamamn ötesine geçerek vefa borcunu ödemeğe ça
lışıyorlar.
Elinizde ki eser işte böyle bir vefa borcunu ödeyebilmek
adına ortaya çıktı..
Cavit Marancı; Musul'dan Edirne'ye, Edirne'den Sanka-
mış'a 91'nci alay'm hazin ve sıra dışı hikayesini anlatırken ka
derin bir cilvesi olarak o hikâyeye bir nefer olarak eklenen ve
en son olarak; Hasankale'de bir sıhhiye çadırında yahut hasta
neye müştemilât gibi eklenmiş bir çadırda görülen büyük dede
si İbrahim oğlu Caferi e ve Cafer gibi on binlere karşı; vefa, min-
net ve şükran borctmu yerine getirerek bizlere önenüi bir göre
vi hatırlatıyor.
Zemheri ayazına, -kırk beş derece soğuğa, yokluğa, açhğa,
bite, tifüse, hummaya rağmen araçsız, gereçsiz binlerce kilomet
re yol yürüyüp, dere tepe aşarak kendisine hedef olarak göste
rilen ata yurdu Kars'ı, Ardahan'ı, Sarıkamış'ı düşman elinden
kurtarmak için yollara düşen on binlerce isimsiz, mezarsız, kita-
besiz kahramanlardan birisinin ailemizden bir fedakâr insan ol
duğunu unutmamamızı ve aziz hatırası için bir şeyler yapabile
ceğimizin örneğini sunuyor.
Unutmayalım Tortum veya bir başka Askerlik Şubesinde
kajrıth olsun olmasm; İbrahimoğlu Cafer gibi her şehidin bir hi
kâyesi var.
Her hikâye buzlarla örtülmüş tarihin ve donmuş zamanm
çözülmesinde gelecek kuşaklann ders çıkarması, geleceğe daha
güvenle, daha inançla bakması, ülkesinin, bayrağınm ve istikla
linin önemini kavraması adma çok önemli.
Cavit Marancı bir hukukçu olmasına rağmen Türk diline
hâkimiyeti. Divan Edebiyatmm büyük üstadı Şeyh Galib'in-
Hüsn ü Aşk'ına vakıf oluşuyla; askeri bir konuyu okuyucuya
edebi bir güzellikle sunmaktadır.
Sarıkamış üzerine onlarca kitap yazılmış olabilir. Yüzlerce
de yazılacaktır. Ama daha on binlerce kahraman, hayat hikâye
lerinin yazılmasını beklemektedir.
Bu hikayelerden birisini gündeme taşıyan Cavit Marancı'ya
Sankamış şehitlerimiz adma binlerce teşekkür..
Unutmayalım!., her şehidin bir hikayesi vardır..
Muzaffer Taşyürek
18.3.2009

ERZURUM
Ey kalem! eser senin değildir
Ey gece! seher senin değildir
Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk

İTHAF:

Bu eseri:

38 yaşındayken; çiftini çubuğunu, 8 ve 13 yaşında iki çocu


ğunu ve eşini "-haydi Allah'a emanet olun" son sözüyle köyün
de bırakıp, zorunlu askerlik hizmetini yapmış olduğu halde, ye
niden ve gönüllü olarak 1914 jolı "güz aylan başında" Tortum
Askerlik Şubesine başvurup tekrar askere giden ve muhtemelen
Köprüköy Muharebelerine katılan, "askere gittikten bir ay son
ra Hasankale kaplıcalannm bultmduğu civarlarda, muhtemelen
yukarıda ki fotoğraf civannda ki bir sıhhiye çadınnda veya as
keri hastane olarak kullanılan bu yerde şehit düştüğü"nden baş
ka haber alınamayan babaannemin babası İbrahim oğlu Cafer
dedeme;
..ve onun gibi kaydı bile bulunmayan ve sayısı dahi tam
olarak bilinmeyen tüm şehit ve gazi dedelerimize, aşağıda baş
langıç notunda yâd edilecek olan "karşı yamaçlardan bir gece
sel gibi akıp giden ve bir teki bile dönmeyen babayiğitlere";
12

.. bu sahneyi aktaran dedem Şevket ve babaannem Fat


ma'ya;
..ve de bu konuda zihnimi sürekli canlı tutan rahmetli ba
bam Abamüslim Marancı'ya;
İthaf ediyorum. Ruhları şâd olsun.
Urus'un toprağı bir kara yazı
Elli gün trende sürdüler bizi
Her öğün verseler bir emlik kiızu
El sürmem sılaya varana kadar
Gerek'li Hasan

Teşekkür

Bu çalışmamız, bütün eserler gibi, başkalarının yardım ve


birikimleri katılarak ortaya konulmuştur.
Bunlardan bilhassa ATAŞE Arşiv Md. Öğretmen Alb. Ah
met Tetik ile Başbakanlık Arşiv Md. İlhan Ovalıoğlu, Başbakan
lık Arşiv Kütüphane görevlisi Melek Başak başta zikretmem ge
rekenlerdir.

Muzaffer Taşyürek, Necati Bölükbaşı, Bingür Sönmez,


Muammer Cindilli, Erdal Güzel, Mustafa Akın, Selim Çak
mak, Selman Faris Akyol, Osman Uludüz; bilgi paylaşımı
yaptığım, bulunması ender olan kitaplan temin yahut hatıra
ve anektotlarla katkıda bulunan bu vesileyle tanıştığım yahut
kadim arkadaşlarımdır.
Harbiye Askeri Müze Komutanı Albay Ahmet Tekin'in ya-
km ilgisini gördüm ve az kalsm 91. Alay'm Sancağını görebile
cektim. Müze'de yokmuş-.İnşallah gün olur sancağın izine rast
layan duyarlı bir yetkili bizi sevindirir.
14

Yine belirtmeliyim ki bu araştırma yazımız sırf makine ba-


şmda oturup yazılmak suretiyle vücuda getirilmemiştir.
Ziyaret Tepe, Kartal Tepe, Devre Dağı, Erzurum-Narman-
Oltu-Kosor, Erzurum-Pasinler-Narman arası, Sarıkamış çevre
sinde ki yaya tırmanışlar yahut vasıtalı seyahatler mekân bü-
tünlenmesi ve o günlerden arta kalan tortuların tespiti için ge
rekliydi. Bu gezilerime iştirak edenler yeri geldikçe anılacaktır.
Ancak yeğenlerim Mustafa Ercan ve Muhammet Kantarcı ve
akrabam Zeki Kantarcı aynca anılmayı hak ettiler.
Mekân Fotoğraflan için zorunlu kalmadıkça ilk kez kullanı
lacak fotoğraflarm amatörce çekimi, gönderilmesinin temini
için bir düzine tanıdık ve tanımadık insanlar seferber oldular.
Yine bilgisayar denilen aletin marifetleri için yardıma olan
lar oldu.

Fotoğraf temini ve mekân gezilerime iştirak suretiyle Fevzi


Aydın, Musa Marana, İkamettin Kaya, Mustafa Ün, Burhanet-
tin Tanyeri, Cavit Ergül, Cihangir Dilmaç, Korkmaz Dursun, Ol
gun Dursun, Salih Kaya, Erhan Gül, Zeki Mar, Aziz Kadri Yay
lacı, Halil Akyüz, Şeref Canbay, İsmet Demir, Ramazan Kahve
ci, Gürkan Dağaşan, Ömer Babacan, Sacit Bilici, Cumhur Güven
ile Mahir Ekinci ve yine bilgisayarla oluşturulan çizimlere ve sa
ir işlemlere yardım suretiyle katkıda bulunan Cemil Aksoy,
Reyhan Sava ile oğullarım Mehmet Kürşad ve Ahmet Serhat 'a
.. fedakâr eşime bu vesileyle teşekkürler.
Sarıkamış Harekâtında 6-7 yaşlarmda olup o hava)a bize te
neffüs ettiren Sarıkamış Ali Sofu köyündenl908 doğumlu Meh
met Emin Aydın'a tekrar teşekkürler ve uzun ömürler..
Nihayet yayıncılık ve gazetecilik tecrübesi birikimiyle ye
rine göre eleştiren yerine göre yüreklendiren Abdullah Işıklar
ile yayıncı Remzi Alioğlu'na özellikle şükranlarımı sunuyo
rum.
15

Bu çalışma süresince:
Her 6 Kasım günü artık Karadeniz Ereğli'de; Mithat Paşa,
Hilâl-i Ahmer ve Bezm-i Alem gemilerinde şehit olanlar anıl
maya başlandı.
Bir THY uçağına Sankamış adı konuldu...
Tayfur Sanliman adlı bir ressamımız konuyla ilgili bir
resim sergisi açtı..Adı da Bir Destandır Sarıkamış!
Sankamış'a vefa borcunu ödeyenlere selâm olsun!.
■ 'v t;-:!?:!-;-'] 'r.!-i I?;!; ' - rn-'^ö'i-$-y:;
■ ■■['•i:, Tî.ir'vio r'ln-i':'u/*!'»'- l
■ - ' - • ' ■ ./ ::d" ■

■ ■ " ■ ;,c ,V-"


Bakıp da yüzünü seçebilseydin
Varla yok arası işte bu, der din
Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk

Başlangıç Notu

"O zamanlar dokuz, bilemedin on yaşlarmdaydım.


..Zemheri başladığı gün..
.. şu karşı yamaçları karmca gibi asker sardı..
..hele içlerinde bir çavuş vardı ki..
.. bıyığmdan adam asılsa kopmazdı..
..çocukluk, merak işte..
.. sordum:

-nereye asker amca?


-Urus' a bu dağları dar etmeye..dedi.
Sormadan ekledi:
"-Suvas'lıyım, Zara'dan geliyom..", dedi
..sesi öyle gür..
..bakışları öyle sertti ki..
.. duvarın dibine sindim..
..bu sefer gülümsedi..
.. elini yanağıma sürdü, başımı okşadı..
18

..kaputunun cebinden- hiç unutmam-


..kırmızı bir akide şekeri çıkardı,
..üzerine yapışan tütünleri üfleyip., uzattı..
"-adın ne yeğenim?"diye sordu.
- Şevket, deyince bir duraladı.
..içini çekti..
-benimde aynı isimde yeğenim var, dedi..
..bu sefer sesi pamuk gibiydi..
..sonra çadır kurulan çukur tarlaya yöneldi..
..ardından bakakaldım..
..aha şu kapılara sığmayan boyuyla poşuyla..
..geniş omuzlarıyla..
..öyle heybetliydi ki!..
-Ah oğul, bir bilsen!..
..şu karşı yamaçlardan' bu 2^ra'h çavuş gibi..
..ne babayiğitler...
..bir gece sel gibi akıp gitti de..
.. bir teki bile dönmedi..
..şu çahlann, kayalarm dili olsa da söylese.."

Fotoğraflar ve Şekiller bölümünde bu yamaçlar yer alacaktu-.


o gam ateşi ki düştü canıma
Lutfeyle ki düşmesin zebanıma
Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk

Başlangıç Sözü

Zafer desen, diyemezsin, sonucu belli.


Yenilgi desen, olup bitenleri ve kesin sonucunu biliyorsan,
dilin varmaz.

Övgüler dizmeye, ağıtlar yakmaya söz dağarcığın yetmez.


Neler olup bittiğini çözmeye çalışsan, fili tarif eden âmâla
ra benzersin.

"O halde böyle kalsın" desen, imkânsız. O seni bırakmaz,


sen onu..

Sankanuş'ı anlatmaya yeltenenler ister istemez birbiriyle


çelişen birçok sıfat ve tanımlamayı bir arada kullanmak zorun
da kalırlar. Onun anlatımı kadar "ama, fakat, lâkin" bağlaçlan-
nm kullanımı zaruri olan bir alan pek azdır. Yine Sarıkamış an
latımı kadar içinde; "trajedi, felâket, cinayet, yıkım, dram ve hü
zün" sözcüklerini banndıran bir olay pek enderdir.
Varsa da Sarıkamış hiç birine benzemez.
Bu yakıştırmalardan en uygunu olan"hüzün'ü" çekip alır
sak, Sarıkamış'la ilgili bilinmezler ve sis perdesi yetmezmiş gibi,
oluşturulan imajlarla sanki zihinlere bir başka set çekiliyordu.
20

Oysa Sarıkamış odaklı ve belli bir zaman diliminde olup biten


ler, bu kalıp ve tanımlamaları da içinde banndıran fakat hiçbiri
ne sığmayan, tarihte eşi benzeri görülmemiş, apayrı bir olgu idi.
İlk yapılması gereken bu tarihi vakıa ve olaylar zincirUepisc-
te)nin ne zaman ve nasıl cereyan ettiğinin objektif olarak ortaya
konulmasıydı..
Bu çalışmayla olaylar zincirinin bir kesitini biraz daha
büyüteç altına almayı amaçladık:
Sarıkamış Harekâtııutı Sol Kanat Taarruzunu;
21 Aralık 1914 ü 22 Aralık 1914 e bağlayan zemheri ayının ilk
gecesinde;
Erzurum ili Tortum ilçesi Yukarı Sivri Köyü cihetinden Narman
Savaşçılar(Todan) köyü cihetine gerçekleştirdiğini güvenilir belgelerle
tespit ettiğim 91. Alayı;
14 Kasım 1914 de 3335 mevcuduyla Niksar'dan hareket ettirip,
5 Ocak 1915 günü 134 mevcuduyla Sarıkamış'ın kuzeyinde Çatak De
resi başlangıcına kadar günü gününe hatta bazen saati saatine takip
edeceğiz. Geçtiği veya geçmesi kuvvetle muhtemel güzergâhlarını ba
sit şekillerle izaha çalışarak ve mekân fotoğraflarıyla göstererek..
Ancak duygularımızın gerçekleri örtmesine, gerçeklerinde duyar
lılığımızı köreltmesine fırsat vermeden..
"Gönlümüze düşen gam ateşi"ni artık dillere ve kalemlere de dü
şürerek..
Gecikmeli de olsa bunu yaparak...
Neylersin, Sarıkamış'ın sır perdesinin aralanması da gecikmeli
olmamış mıydı?
On binlerce şehit aylar sonra öbek öbek toplanıp; yüzer, biner hem
de savaştıkları düşmanların, Rusların, insaniyet namına ve bulaşıcı
hastalığa meydan verilmesin diye hamiyetiyle defnedilmediler mi? Bir
o kadar esir onlarca yıl sahipsiz kalmadı mı? Savaş alanından ve esa
retten sağ kalanların yıllarca meğerse sadece dillerinin donmuş oldu
ğu anlaşılmadı mı?
21

Hangi birini söyleyelim..


Yok., yok, en iyisi iğneyi olsun kendimize batıralım:
Bu satırları kaleme alan, on yaşından beri bildiği "başlangıç no
tu" hikâyesini kırk yılı aşkın bir süreden sonra kağıda dökmedi mi?
Fakat herkesin haklı ve ortak bir mazereti vardı:
Sarıkamış'ı anlamak hele anlatmak öyle kolay ve sıradan değildi.!
Ama bu inanılmaz ve sıra dışı olayları yaşayan talihsiz kahra
manların atlattıkları badirelerin yanında "zor" kelimesinin gölgesine
de daha fazla sığınamazdık;

Çünkü 91. Alay;


Musul'dan Edirne'ye, Edirne'den Erzurum'a ve oradan Sarıka
mış'a dünyanın jeopolitik ve jeostratejik merkezlerini kare kare adım
lamış; Orta-Doğu, Balkanlar ve Kafkasya'nın taşını toprağını çarık ve
çizmelerinin izleriyle aşındırmış, mübarek teri ve kanı toprağa karış
mış, dağ otlarına tadı ve râyihası sinmiş, artık bir askeri birlikten öte
kutsal bir varlığa dönüşmüştü..
Bir tarafında ay-yıldız, bir tarafında kelime-i tevhid bulunan mü
barek sancağının gölgesi ileride Misak-ı Millî olacak tüm bu coğrafya
yı uç sınırlarından ve merkezinden arşınlayıp kutsamış ve sınırlarını
çizmiş meğerse..
Eskiler boşuna dememişler:
"Mekânlar insanlara göre şereflenir"
..Ve elbette, zamanlar da ..
"..şu karşı yamaçlardan bir gece sel gibi akıp giden ve bir tanesi
bile dönmeyen babayiğitler.." sırtlarına yalnızca teçhizat çantalarını
değil dünyanın yükünü omuzlamışlar da haberimiz yokmuş.
Onlara olan minnet borcumuz içİn artık birkaç kelimenin lâfı mı
olurdu..
.-JI'
r j

l
•Aİ
*
Bekleme yolum gözümü diktim
Çeşme başı perisi kirpiklerim
Şeyh Galib, Hiisn ü Aşk

Bu Esere Dair

Yıl 1964. On yaşlanndaydım.


Üç yıl önce şehre göçmüştük. Ancak her yaz tatilini iple çe
ker, okullar paydos olunca adeta kanatlanarak kendimi köye
atardım. Bir sürü şeye özlem dolu olarak..
O dönemle ilgili yaşadıklarım ve hissettiklerim çok derunî
olup bir başka eserde yerini alacaktır kısmetse..
Konumuzla alâkalı olan ve "başlangıç notu"nda geçen ve
bu çalışmamın itici gücü diyebileceğim dedemle aramda ki di
yalog o yaz gerçekleşmişti.
Köyümüzde ki evin tam karşısında sürekli duran; yazın ye
şilin, kışın beyazın tonlannın ağır bastığı ve bir de ışık-gölge
oyunlarıyla esrarengiz ve panoramik manzaralar oluşturan bir
tepe vardı:
Adı Ziyaret tepeydi.^

Türkiyenin muhtelif yerlerinde aynı adı taşıyan birden fazla Ziyarettepe var
dır. Bu kitapta bahsi sık sık geçecek olan Ziyarettepe Tortum, Narman arasın
da 2600 m. rakımlı olanıdır. Fotoğraf bölümünde muhtelif görüntüleri yer al
maktadır.
24 Sarıkamış Harekâh ve 91. Alay

Kışın sadece karla ve kurumuş çalılarla kaplı ve çıplak göz


le bazen kurt sürülerinin gözlendiği, bazen hışlı çoban köpekle
riyle kurt sürülerinin kapıştığı, yamaçlannda bizimde tarlamız
çayırımız olan bu tepeyle ilgili bir de efsane anlatılır:
"Birinci Cihan Savaşı Kafkas Cephesine üç ayrı yerde katı
lan ve her üçü de şehit düşen üç kardeşin bazı geceler bu tepe
nin zirvesinde buluştuğu ve saçbklan nurun köyden de görüle
bildiği" ne dairdir.
Henüz kundaktayken; ekin biçmeye giden annem, halam
ve büyük amcamm eşinin her üçünün de ittifakla naklettiğine
göre "bir keresinde kundağımla birlikte yamaçtan aşağı yuvar
lanmışım, az kalsm dereye düşüyormuşum..Bir defasında da bir
akbaba kundağın tepesinde dönüp durmuş da rahmetli yengem
beni hemen koltuğunun altma alıp akbabayı taş atarak kovala
mış.." Benimle ilgili bu hayat-memat hikâyelerini de işitmiş ol
duğum Ziyarettepe'ye karşı bir mekân veya eşyaya duyulan il
giden öte bir duyarlılığım vardı.
O soruyu sorduğum gün, sevgili ve sevimli dedem:
"-Size mektepte öğretmediler mi, oğul?" diye o zaman ince
liğini kavrayamadığım karşı bir soru sormuştu.
İlkokul üçüncü sınıf tarih kitabı bizim köyü ve Ziyaret te-
pe'yi yazmıyordu. İleri sınıflarda belki diye düşünmüştüm ama
o kadar sabırlı değildim.
Çocuklara mahsus son kozumu ve en etkili silâhımı ortaya
koymuştum:
"-Hadi, yaa, dede, n'olur anlat, anlat."
Nazla kanşık bu ısrarlı torun yalvarışına hangi dede kayıt
sız kalabilirdi ki..Bir kaç saniyede tesirini gösterdi. Önce derin
den bir iç çeken dedem "başlangıç notu"nda geçen hatıra hikâ
yesini nakletmişti.
Bu merakımı fark eden babaannemde; babası Cafer'in Rus
Harbi başladığında askere yeniden gidişini, bir ay sonra Hasan-
Bu Esere Dair 25

kale'de şimdi ki kaplıcalar civarmda kurulan bir sıhhiye çadı-


nnda hasta ve yaralı olarak civar köylerden olan birkaç asker ta
rafından görüldüğünü, o günden sonra akıbeti hakkında kesin
resmî ve gayrı resmî bilgi edinilmediğini, şehitler kervanına ka
tılmasının muhtemel olduğu haberinin ulaştığını; bir sene sonra
muhacir olarak kafileyle Zile'ye gidişlerini, yolda çektikleri zah
met ve eziyetleri ve daha bir çok ayrıntıyı hem o yaz boyunca
hem sonraki yıllarda anlatıp durmuştu.
Dedem ise bir defa anlatıp bu konuda bir daha konuşma-
mıştı.
İronik bir ifadeyle biz Türklerin "tarih yazan ama kaleme
almayan" özelliğimizden söz edilir.
İşte bende bu işittiklerimi ve hatta daha fazlasını sadece ha
fızama yerleştirmiştim. Şimdi kesinlikle ihtiyaç duyduğum kim
bilir daha ne ayrmtılan kaçırmıştım.
Oysa hafızama ne kadar da güvenirdim.
Demek ki Sarıkamış'ın anlaşılmasında ilk engel, "hafızayı
beşer nisyan ile malûldür" özdeyişini göz ardı ederek hafızamı
za çok güvenmenin verdiği bu boş böbürlenmeymiş. Kendim
den biliyorum.
Ancak işittiklerimden çok net bir imaj silinecek gibi değildi;
"..şu karşı yamaçlardan bir gece sel gibi akıp giden ve geri
bir tanesi bile dönmeyen baba3Ûğitler..ve Zaralı Çavuş.."
Bu babayiğitlerin Allahüekber Dağlarmda soğuk ve tipiden
eriyen askerlerden olduğu çevrede öteden beri bilinip söylen
mekteydi.
Ne zaman Sarıkamış ve Allahüekber Dağları dense kulak
kabartır, nerde bir satır rastlasam bir solukta okur olmuştum.
Ne bulsam yine hafıza dağarcığıma atıyordum.
Ancak hafıza dağarcığınm bu işi kavramaya ve malzeme
toplamaya yetmeyeceği anlaşılıyordu.
26 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Nihayet, 1985 yılında Cumhuriyet Savcısı olarak Sarıka


mış'a atandığıma sırf bu nedenle çok sevinmiştim. Askerlerimi
zin ulaştığı, kanlı çatışmalara, amansız donma vakalanna sahne
olan dereler, tepeler, ormanlarla ve şehitlerimizin ışıltılanyla
dolu bu iklim ve coğrafyada üç yıl iç içe yaşadım. Yine bir sürü
kulaktan dolma bilgiler edindim.
Söylentilerin doğru taraflan vardı fakat belge kabiliyeti
yoktu. Gerçeklerin peşindeydim.
Konu ayrıntılarının, uzmanları dışında pek bilinmediği bir
dönemdi. 1987 yılında o zaman Sarıkamış Lisesinde Tarih Öğ
retmeni olan Gürsoy Solmaz konuya özel ilgi duyduğumu öğ
renince teksir olarak çoğaltılmış "Kaymakam Köprülü Şerif Ha-
hralarını" hediye etmişti. Bu sayede Sarıkamış Harekâtı'nın is
keleti ve plâmnm ana hatları zihnimde yer etmişti.
Fakat bu eserde ve daha sonra rastladığım bir çok eserde
"Sarıkamış Kuşatma Harekâtının en can aha bölümünü oluştu
ran ve Sol Kanat Harekâtı diye adlandmlan özellikle 10. Kolor
dunun faaliyetleri" halâ zihnimde netleşmemişti.
Rastladıklarımla yetinerek sönmeyen bu tutkum, için için
küllenerek devam etti.

Son yıllarda Sarıkamış'la ilgili peş peşe eserler çıkarma ve


yayınlama, anma, haber ve yorumlarda bulunma dönemi başla
dı. Hepsini heyecanla takip ediyordum.
"Sol Kanat Taarruzu"nun 10. Kolordu safhası ise aynntıla-
n en az bilinen bölümdü. Çünkü bir kısmını kaynakçaya aldığı
mız "Köprülü Şerif İlden'in, Ziya Yergök'ün ve Arif Baytın'm
Hatıraları 9. Kolordunun; Süvari subayları Aziz Samih İlter ve
Süleyman İzzet Yeğinatı Hatıraları 11. Kolordu ve Nizamiye Sü
varilerinin faaliyetlerinin belli kesitlerini anlatıyordu.
lO.Kolordu Faaliyetlerini anlatan ve bilinen önemli hatırat
lardan Hafız Hakkı Paşanın hatıraları yer yarılmış da içine gir-
Bu Esere Dair 27

miş gibi her kimdeyse, yayınlama şerefi ve maddi-manevi geti


rişi kendine ait olmak üzere galiba halâ saklamp durmakta...
Kilisli Dr. M. Derviş Kuntman'm hatıralanmn ikinci bölü
müne yani Sarıkamış Taarruzunu anlatan bölümüne güç belâ
erişebildim.
Askeri Mecmua ve Genelkurmay Başkanhğı ATAŞE Ko
mutanlığı tarafından yayınlanan Ana Kaynaklar bölümüne al
dığım eserlerle bu hatıratı ve yıllardır zihnimde birikenleri bir
birlerini teyit ettirerek bu çalışmayı ortaya koydum.
Konuyla ilgili görüştüğüm Sarıkamış'ı kamuoyu ve medya
ya taşıyan birine çalışma konumu nakledince "orada ufak bir
Rus Birliği vardı zaten, ufak tefek çarpışmalar oldu" diyerek
kendisinin konuya son derece vakıf olduğunu ve benim çaba
mın ise fazla önemli olmadığım ihsas ettirmişti. Tartışmamız
için yeterli zamanı da yoktu. Üstelik ben bilgi ve belge talep
eden, o talep edilendi..
Oysa resmi kaynaklar da "..plânın en can alıcı bölümü.." ve "
Narman'da ki Ruslara bir an önce taarruz önem kazanmıştı.."diye
açıkça belirtiliyordu. Aynca 10. Kolordu 50.000 i aşkın mevcu
duyla başlı başına bir orduydu. Taarruz boyunca Narman'ı, Ol
tu'yu, NovoselimfSelim) İstasyonunu ele geçirmiş,
..Ve nihayet Sarıkamış Harekâtmın zihinlerde en çok yer
eden "Allahuekber Faciası" 10. Kolordunun 30. ve 31. Tümenle
rinin başına gelmişti.
Daha önemlisi, araştırmamızda mercek altına alacağımız
lO.Kolordunun 31. Tümenine ait "...600 kişilik perakende as
kerler Sarıkamış İstasyon binası ve çevredeki birkaç binayı kah
ramanca bir taarruzla ele geçirmişler ancak kat kat takviye alan
Ruslar tarafından geri atılmışlardı."
Bütün bu tespitler sanki ilk defa tarafımdan yapılıyor gibi
bir anlam çıkarılmasın. Kaynakçada ki eserlerden özellikle As
keri Mecmua ve araştırma ve hahratlarda fazlasıyla mevcuttur.
28 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Ancak tüm tarih anlatımlannda olduğu gibi Sarıkamış Harekâ-


tı'yla ilgili yazılanlarda da, anlatia hikâyeyi hangi olayları "zo-
om"layarak naklettiyse eser buna göre şekillenmektedir.
Bu çalışmamızda uzaktan yakına, satırbaşları ve özetten
daha ayrıntıya doğru yer veren bir metotla ve sırasıyla;
3. Orduya bağlı 9. ve 11. Tümenlerin faaliyetleri,
10. Kolordu genel faaliyeti..
.. ve 31. Tümen ile..

.. ona bağh 91. Alay'ın faaliyetleri., daha aynntıh olarak yer


alacaktır.

Hem Sarıkamış Harekâtımn Sol Kanat Faaliyetlerini öğrene


öğrene, hem de Sarıkamış Olayınm yeterince tanınmama sebep
lerini bula bula ortaya çıktı bu çalışma.
Çalışmamın ta başmda karar vermiştim:
Köyümüzün yamaçlarından geçen askerleri anlatacakhm.
Ama doğrulanabilecek tarihi bilgiler ışığında.
Çalışmamız, belli bir zaman ve mekân kesiti içinde meyda
na gelmiş olaylar zincirini biraz daha büyüteç altına alarak pay
laşmayı amaçlar. Cüzi oranda sayılacak yapay ve doğal deği
şimler dışında mekânlar yerli yerinde durmaktadır. Zamansa
akıp gitmiştir. Mekânlarda ve zihinlerde kalan tortuyu belgeler
le teyit etmek çalışmamızm esas yöntemini oluşturmaktadır.
Böylece çalışma tarihi bir araştırma ve inceleme hüviyeti kazan
mıştır, diyebilirim.
Taktir edileceği üzere bu eserin hacmi itibariyle, ancak cilt
ler dolusu akademik bir çalışmayla ve ekiple oluşturulacak
1877-1920 tarihlerini kapsayan Kafkas Cephesini bütünüyle an
latması ve hatta özetlemesi dahi mümkün değildir. Yine bu ese
rin 1914 Ekiminde başlayıp; 1917 Aralık ayında sona eren Os-
manlı-Rus Savaşlarını anlatması da aynı gerekçelerle mümkün
değildir.
Bu Esere Dair 29

Eserin ikinci bölümünde öyküsü biraz daha ayrmhh olarak


anlatılacak olan 91. Alay ile, birlikte hareket eden refik 93. ve 92.
Alayların bağlı bulunduklan 31. Tümenin; 12 Kasım 1914 - 5
Ocak 1915 arasında katılmış olduğu harekâtın tam açılımı şu
dur:

Birind Cihan Harbinde Kafkas Cephesi Harekâtına katılan ve 21


Aralık 1914 günü başlayan harekâtı gerçekleştiren 3. Ordunun 10. Ko
lordusu tarafından icra edilen "Sol Kanatın Sarıkamış Taarruz ve İha
ta Manevrasında 31. Fırkanın, 5 Ocak 1915 ine kadar ki faaliyetleri..
İşte çalışmamızın aynntılan bu faaliyetin cereyan ettiği ta
rih ve coğrafya diliminde 91. Alayın serüveniyle sınırlı kalacak
tır.

Ancak konu bütünlüğünün sağlanması ölçüsünde 93 Harbi


denilen 1877 -78 Osmanlı-Rus Savaşı, 1. Dünya Savaşı ile önce
si ve sonrasında Kafkas Cephesine ve Sarıkamış Harekâtmın ge
nel akışına da ana hatlarıyla değinilecektir.
Eserin yazılma fikrinin nerelere uzandığına değinmiştim. Sa
rıkamış'ta görev yaptığunl985-1988 yıllan arasmda, biraz şekil
lenerek devam ettiğini belirtmiştim. Fakat son iki yıldu" yoğun bir
okuma evresiyle son bir sene içindeyse; kütüphane, arşiv araştır
ması, konu uzmanlanyla görüşmeler, ayağunm basmadığı olay
yerlerini dolaşmalar, gezdiğim yerleri pekiştirmeler ile yoğunluk
kazandı. Çocukluğumda birkaç kez çıkmış olduğum Ziyaret Te
peye bu kez başka bir gözle bakmak için araçla çıkılması müm
kün iken özellikle yürüyerek ve dinlemeler dahil yedi saat süren
bu istekli geziden üç kilo vermiş olarak dönmüştüm.
Ertesi yaz "(2008 Temmuzunda) bu kez Devre Dağma^ çık
tım. zlaman ve mekân kaynaşması zihnimde tamamlanmıştı.

1. Cihan Savaşı Kafkas Cephesinin ikinci raundu diyebileceğimiz Sarıkamış


Taarruzu sonrası kilit konumuna gelen bu dağın fotoğraflan ilgili bölümde bir
kaç açıdan tespit edilerek sunulmuştur.
30 Sarıkamış Harekâh ve 91. Alay

Bir yandan da teşekkür ettiklerim listesinde geçen kişiler


den fotoğraf, belge ve vaka hikâyelerinin toparlanmasım bekle
dim. Çağımızın bilgi bankası "Google" la da bazen girdim, fay
dalandım. Birikimlerimin paylaşılacak ve aktarılacak düzeye
geldiğine ve Sarıkamış'la ilgili çabalara yeni ve değişik bir katkı
sağlayacağına kanaat getirdim.
Eksikler ve yanlışlar için yapılacak "iyi niyetli ve belgeye
dayalı" tenkitler baş tacımızdır. Eserin ana amacma da uygun
olacaktır.

Çalışma üç bölüm halinde sunulacaktır:

Birinci bölüm:

Satır başlanyla Birinci Cihan Harbi öncesi, esnası ve hemen


sonrası Kafkas Cephesinin özeti.

İkinci bölüm:
Özgün çalışmamız 91. Alayın Serüven aynntılan Ue paralel
Sarıkamış Kuşatma Harekât Özeti.

Üçüncü bölüm:
Tarihi Fotoğraflar, mekân fotoğraflan, basit kroki ve harita
lar bölümüdür.

Basit kroki ve haritalar benzerlerinden ve ulaştığım bilgi


lerden yararlamlarak bilgisayar denilen aletle tarafımdan hazır
lanmıştır. Özenli ve estetik olmadıklarının farkındayım. Çizim
ve resim konusunda oldu-bitti kabiliyetim ohnadığmdan okur
ların bu konuda hoşgörüsüne sığınıyorum.
Fakat çalışmamızın "şekiller" adını verdiğim bu bölüm;
mercek altına aldığı 31. Tümen'in ve bilhassa 91. Alayın faali-
Bu Esere Dair 31

yelleri yönünden belli bir iddia taşıdığından, doğrulara en ya


kın olsun diye, yer ve zaman bilgileri askeri belgelere öncelik ve
itibar edilerek titizlikle hazırlanmıştır.'*
Bilhassa yer, zaman ve eylem belirtileri konusunda seçici
davranıp, gerçeğe en yakın bilgileri defalarca teyit edip örtüşme
sağlandıktan sonra kullandım.
Mekân fotoğraflarının bir çoğunu yukanda teşekkür bah
sinde belirttiğim arkadaş, dost ve akrabalanmın fahri ve gönül
lü katkılarıyla sağladım. Güzel fotoğraflarda ortaya çıkmadı de
ğil hani.
.Bilhassa Fevzi Aydın'm Sarıkamış çevresi. Selim Maran-
cı'mn Yukan Sivri - Narman arası Sivri Gediği kış manzaralı fo
toğrafları..
Çalışmamızda ikbali yaver olmayan Sarıkamış Kahraman-
larma hak ettikleri övgülerde bulunmanm haricinde kişi ve ku
rumlara karşı eleştirel ve polemiğe dayalı bir üslûptan uzak du
racağız.
Bir kaç istisnamız mecburen olacaktır..

Ana Kaynal<l.-ırd.ı bahsi geçen tüm eserler ile Kaynaklar bölümünde bahsi ge
çen ATAŞE yayınlan ve askeri hatıratlarla günlükler esas alınmıştır.
BOLUM-I

KAFKAS CEPHESt
CİHAN HARBİ
.. VE SARIKAMIŞ TAARRUZU İLE İLGİLİ
KRONOLOJİK BİLGİLER VE BAZI TESPİTLER
ATAŞE arşivinden temin cdiien bu fotoğraf, Vehip Paşa Hopik dağında adıyla kayıtlıdır.

13u folograf!arın"9 Kolordu Konıuıanı Mııliva th^.ın Paja vcmaiyucinin laamız için bulunduğu Hopik'dc: 21 Kasım-20 Aralık 19İ4 t-ırihlen
aracında bir "ünde CL-ki1miş olma ihtimali mc\ cul ınmlıır .acnba?" dıve içime düsen kuşkuyu bu dipnoll.a dile getirmeden yapamadım.
"özetlersek, aşk aasmm özeti olmaz
Ayrmtt gerektirir ille, hsaltılamaz"

Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk-

Kafkas Cephesi Özeti

Bu çalışmayı eser olarak ortaya çıkarmaya karar vermiştim


ama tıpkı Sarıkamış Harekâtı gibi, tıpkı hayatın bizatihi kendisi
gibi, birbirine zıt duygu ve davranışlarda peşimi bırakmıyordu:
Bir kahramanlık destanı mı kaleme almayı denesem yoksa
sadece yalın gerçeklerle mi yetinsem?
Eleştirici mi olsam yoksa herkese karşı hoşgörülü mü?
Sadece 91. Alayın serüvenini mi anlatsam yoksa tüm Sarı
kamış Harekâtmı mı?
Yoksa bütün Kafkas Cephesini mi?
Oysa Sankamış anlatımında yalın gerçeklerden birkaçı bile
zaten başlı başına bir destan oluşturulabiliyordu.
En acunasız yapılacak eleştiriler bile onun kahramanlarının
masumiyeti karşısında hoşgörüye dönüşebiliyordu.
Fakat yazılacaklarda kısıntı yapmak çok zordu. Çünkü Sa
rıkamış'ın acısı "aşk acısı" gibi bir şeydi:
36 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

"Ya suskun kalacaksın..


yahut da
sözüne gem vuracaksın."
Biz ikinci yolu yani konuşmaya başlama yolunu seçmiştik
bir kere..

Sıra gem vurmaya gelmişti.


Ama nasıl?

- ...Özetlerle..
Gel gör ki özetlerde "doğru tespitler" ve "özümsemniş ol
ma" zorunluluğu vardı. Tam bu nokta benim yıllardır en büyük
açmazımı ve müşkülpesentliğimi oluşturuyordu.
Tarihimizle ve özellikle yakın tarihimizle ilgili uzun bir za
man dilimine yayılan doğru algılama sorunum vardı şahsen. Bir
tarih meraklısı ve okuru olarak, bir bocalama, taşlan yerli yerine
oturtamama ve kendi çapımda sorgulama dönemim olmuştur.
Bu dönemimle ilgili bazı söylenmelerimi dile getirmek isterim:
"Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu mu yenmişti" yok-
sa;"200.000 kişilik ordumuzu 10.000 kişilik bir Rus birliği bir ge
ce baskınıyla perişan mı etmişti?"
İlk, orta ve lisede okutulan pembe tarih kitaplannda bolca
rastlanan aşağıda yazılı klişe ibarelerin bolluğuna itibar edersek
ikinci ihtimal olamazdı:
"....kişilik ordumuz,...kişilik düşman ordusuyla...ovasın
da karşılaştılar. Hilâl şeklinde açılarak sağ ve sol cenahlara hü
cum ile düşmanı perişan ettiler." Boş yerlere yazılacak rakam
larda sayı üstünlüğü daima düşman ordusunda olurdu.
Şayet aşağıda ki klişe ibarelere de itibar edersek birinci şık
mantık dışıydı:
"Resmi tarih hep hamaset edebiyatı üzerine kurulmuş
olup; safsatalara dayalı, abartılı, ırkçı, şovenist.... özellikler ta-
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 37

şır. Hem biz öyle pek de kahraman bir ırkın ahfatlan değil
dik..."

Boş bırakılan yerlere her türlü olumsuz değerlendirme söz


cükleri de eklenebilirdi.

"Resmî Tarih, Alternatif Tarih" ve istenildiği kadar çoğaltı


labilecek kutuplaşmaya dayalı tarih kavramları ortalığı ve kafa
ları kanştırdı. Üçüncü bir yol takip etmek isteyeni kolundan tu
tup çekiştiriyorlardı.
Ortasını ve doğrusunu bulmak isteyen ve yalnızca tarihi
gerçeklerin peşinde olanlann işi zordu. İki arada bir derede kal
mamak için beklentilerinin aksine olsa da farklı şeyler duyma,
okuma ve araştırma yapılması gerekiyordu.
Yani diyalektik bir metot ve zıtlarm sentezi..
Tarihî vakaların; diğer olaylar gibi "yeri", "zamanı", "fail
leri ve fiilleri" olmakla birlikte; "sıradan olaylardan ayrılan
önemi","toplum ve birey hafızalarında gelecekte bile iz bırak
maları ve onların yaşantılarım halen ve gelecekte dahi etkile
mesi" gibi asli unsurlan vardı. Son tumak içi ibarenin etki ve
yansıması "tarih şuuru" yahut "tarih bilinci"nin bir ayağıydı.
Öteki ayağı bundan doğru sonuçlar çıkarma ve hatayı tekrar
lamamaktı.

Tarih anlatımından kaynaklanan anlaşmazlıklarda "tarih


şuuru" konusunda ki farklı algılama birinci sırayı alırken "va
kanın doğrusunu anlatma" işi de bundan aşağı kalmıyordu.
Ortada aynı tarihi vaka varken, oluşturulmak istenen tarih
şuuruna göre ayrışan Resmî ve Alternatif Tarih sunucularının,
bu iki taraflı ve yan tutan gayretleri öyle abartılı hale gelmişti ki
bazen "maruf ve meşhur" olayların varlığından dahi kuşkuya dü
şer hale geliyorduk.
Zihinsel kavrayış problemi geçiren biz miydik yoksa birile
rinin tarihsel anlatım özrü mü vardı?
38 Sankatnış Harekâh ve 91. Alay

Aslında her iki sunum yanlılanmn yaptıkları; sadece işine


gelen delilleri serd eden, gelmeyeni ketm eden basit bir dava veki
li kumazhğından başka bir şey değildi!
Başkalarının özrünü araştırma yerine kendi eksikliğimizi
gidermek en doğrusuydu.
Giderilecek ilk eksiklik "öncelikle olayları doğru ve yan
sız biçimde ortaya koyup yansıtmak" olmalıydı. Tarih merak
lısı okur için de bu şekilde ortaya konulmuş eserlerden yarar
lanmak, onları karşılaştırmak, ön yargıya dayalı olanları sez
mek, beklentilerine karşılık vermese de kabullenmek ve öğ
renmek ama şüpheciliği ve güvenilirliği dengede tutmak ge
rekliydi.
Sankamış Olgusunun anlaşılmasmı geciktiren en önemli
bir faktörün daha altı kendUiğinden böylece çizilmiş oluyordu:
Tarihi vakıa tam ortaya konmadan sübjektif yorumlarla bu
danmaktaydı!.
Konu başlığına bu kadar uzun bir giriş yapmamm bir nede
ni budur.

Yakın tarihimizin Birinci Cihan Harbi ve İstiklâl Savaşı ba-


hisleriyle ilgili sislerin dağılması ve zihnimin berraklığa kavuş
ması şahsen benim epey zamanımı almıştır. Bunda; resmi ve al
ternatif tarih sunuculannın "basit dava vekili kurnazlıkları" m
geç fark etmemden kaynaklanan şahsi kusurumun olduğu mu
hakkaktır.

Bu eksiği giderirken okuyup araştırmalarıma paralel ola


rak, adı Ferda Çakmak olan ve değme tarihçelere şapka çıkarta
cağından kuşkum olmayan, bir-kaç arkadaş çevresi hariç pek ta
nınmayan, biriyle sohbetlerimizin ve kitap alışverişimizin yara-
n olmuştur. Özellikle İstiklâl Harbi Öncesi ve Cumhuriyetin ilk
yıllarına ait perde arkası olup bitenlerle ilgili ne dediyse nere
deyse hepsi doğru çıkıyordu..
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 39

Tarih şuuru ve yorumu konusundaysa kendisiyle bazı nok


talarda örtüşen, bazı noktalarda "bu sohbetleri boşuna mı yap
tık" dedirtecek derecede aykırı düşüncelerimiz olmuştur. Daha
sı bu eseri neden kaleme almak istediğimi anlayamamıştır ya
hut anlatamamışımdır.

Şimdi de Tarih Biliminin vazgeçilmez yöntemini kullana


rak, Kafkas Cephesi ve Birinci Cihan Savaşımn ana başlıklarına,
sonra da 17 Ekiml914- 5 Ocak 1915 tarihleri arasmda gelişen,
Sarıkamış İhata Manevrasının da özellikle Sol Kanat Harekâtı-
nm satırbaşlarını kapsayan, kronolojisine göz atalım:

Kafkas Cephesinin 1877-1920 jnllanna ait üç ana dönem:

A- Birinci Dönem:

(1877-1914 yıllan arası 1. Cihan Harbi Öncesi Dönemi):


93 Harbi diye de anılan 1877-1878 yıllan arasında meydana
gelen Osmanlı-Rus Savaşı iki cephede sürmekteydi. Bunlardan
Balkan Cephesi, Plevne Müdafaası istisnasına rağmen, tam bir
yenilgiyle sonuçlanmış ve Rus Ordusu İstanbul kapılanna, Ye
şilköy'e dayanmıştı.
Kafkas Cephesinde durum oldukça farklıydı:
Osmanlı Ordusu, Gazi Ahmet Muhtar Paşa ve Kurt İsmail
Paşa Komutasında Ruslan üç ajm meydan muharebesinde
mağlup etmişti. Bu yenilgileri hazmedemeyen dönemin Rus Ça-
n daha büyük miktarda asker yığmağı yaptı. Çetin bir dizi mu
harebeler sonucu Rus Ordusu diğer Erzurum tabyalannı da
baskınla zaptederek son kalan Aziziye ve Mecidiye tabyalanna
bir gece baskın düzenledi. Tabyalarda direnen askerlerin gücü
tükenmek ve Erzurum düşmek üzereydi..İşte o gün "..Araların-
40 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

da Nene Hatun'unda' bulunduğu kadın, erkek, yaşlı, yetişkin,


çocuk sivil Erzurum ahalisi asker kardeşlerine dişiyle tırnağıyla
yardım edip, 500 sivil şehit ve daha fazla sayıda gazinin canı ve
kam pahasma, tarihe mal olan eşsiz bir direniş gösterdiler.*"
Rusları Erzurum'a sokmadılar.

Rus Ordusu Erzurum'un 20 kilometre doğusuna, Nebiköy


ve Uzun Ahmef e, eski mevziilerine çekildi.
Ancak, Payitahtı ve Boğazlan tehlikede olan Osmanlı, ateş
kesi ve akabinde yapılan Berlin Anlaşmasım ağır şartlarla kabul
etmek zorunda kaldı. Erzurum'a zorla giremeyen Çarlık Rus
ya'sı anlaşmayla işgal etti. İki aylık işgal sonrası tekrar Erzurum
Berlin Anlaşmasıyla geri alındı.
Ancak aynı anlaşması'nm 58. maddesi gereğince^:
Kars, Ardahan, Batum, Artvin, Sarıkamış ve Oltu Ruslara
bırakıldı.

Kim ne derse desin, 93 sının diye adlandırılan ve Oltu'nun


güneyiyle, Karaurgan'm batısından geçen bu işgal bölgesi. Birin
ci Cihan Harbinde Kafkas Cephesi'nde asıl kıyamet kavgasmın

' Kahraman ve fedakâr Türk kadının bu sembol ismi ile ilgili eski gazeteci Ab
dullah Işıklar'm bir hatırasmı kaleme almadan yapamadım:
-1953 yılında Yeni Sabah Gazetesinde muhabir olarak çalışıyordum. Sirkeci'de
şimdiki ve o zaman ki İş Bankası önünde bir kalabahk gördüm.Yaklaştım. Çok
yaşlı bir kadın yorgan-yastık atmış kaldırımın üstüne uzanmış.Kendisi talep
etmiyor ama gelen geçen para bırakıyor.. Bu yaşh kadmm Nene Hatun oldu
ğunu söylediler. Hemen gazeteye gittim. Yazı İşleri Müdürü Tevfik Erol'a an
lattım. Yanıma fotoğrafçı arkadaş Osman Özcan'ı kattı. Gidip fotoğraf çektik.
Gazeteye döndük. Gazeteci olarak iyi bir haber yakalamıştık ama hepimiz üz
gündük. Hatta Yazı İşleri Müdürü" Yahu Abdullah bunu yayınlasak bir türlü,
yayınlamasak bir türlü" demişti..Sonuçta haber konusu yapmaya karar veril
di. Birinci sayfadan fotoğrafla birlikte yayınladık...
NOT: Nene Hatun 1955 de Hakka yürüdü. Erzurum'da defnedildi. Aziziye
Mecidiye Tabyalarında ve şehir Merkezinde adma yapılmış iki anıt ve bir büs
tü ve ayrıca admı taşıyan bir köy ve bir de okul bulunmaktadır.
* Pışıbba,Şeref Tipi, Remzi Kitabevi
^ Bkz. 1 nolu basit şekil.
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 41

bunlar için koptuğu topraklardır. Bazı eserlerde bu husus öyle


arka plâna atılır ki insanın hayretten dudağı uçuklar. Oysa bu
topraklarda ki Türk varlığı ve hâkimiyeti o kadar önemliydi ki:
Osmanlı Devleti Ordusunun son defa ve ilerde kurulacak
yeni Türk Devletinin habercisi Ankara Meclisi MebusanT ve
Hükûmeti'nin ilk defa toprak kazanımı ile Misâk-ı Milli sınır
lama kattığı yerlerdir.
Enver Paşa da, Mustafa Kemal Paşa'da asker ve önder ola
rak, bu askeri ve jeopolitik stratejiyi gayet tabii ki bizden iyi bi
liyorlardı:
Doğu Anadolu tüm Anadolu'nun hem kapısı hem çatışıydı.
O kırılmamalıydı ve uçmamalıydı. Hatta kurcalanması ve
sızınh yapması bile tehlikeliydi!.

B- İkinci Dönem:
(1914-1917 yıllan arası 1. Cihan Savaşı Dönemi)
Bu bölümün de iki aşamalı olarak düşünülmesinin konuya
açıklık getireceği düşüncesiyle;
a- İnceleme konumuzu oluşturan 91. Alayın Serüvenini de
içeren ve Sarıkamış Kuşatma Harekâtınm yoğun yaşandığı bi
rinci raunt olarak adlandırabileceğimiz Asıl Kafkas Cephesi
Savaşlannın 17 Ekim 1914-5 Ocak 1915 arası;
(Bu döneme ait kronolojik satırbaşlarına ve Sol Kanat Taar
ruzunun biraz daha ayrıntılarına tekrar döneceğiz.)
b- Rus karşı saldırısıyla devam eden ikinci raunt diyebile
ceğimiz Asıl Kafkas Cephesi Savaşlarının 5 Ocak 1915-18 Ara
lık 1917 arası; cereyan ettiğini belirtebiliriz.

C- Üçüncü Dönem:
18 Aralık 1917-29 Eylül 1920 arası 1. Dünya Savaşı Sonra
sı ve Millî Mücadele Dönemi)
42 Sankamış Harekâtı ve 91. Alay

Kafkas Cephesiyle ilgili* KRONOLOJİK TESPİTLER:


13 Temmuzl878- Berlin Anlaşması: Kars, Ardahan, San
kamış, Oltu, Artvin ve Batum Ruslara
bırakılıyordu.(93 Sının)
28 Haziran 1914- Avusturya-Macaristan Veliahdma su
ikast.

1-30 Temmuz 1914- Savaş için gruplaşmalar, karşüıkh sa


vaş ilânları.
Osmanlı'nın İngiliz, Fransız ve Ruslar
la ittifak arayışlan.
1 Ağustos 1914- Cihan Savaşının fiilen başlaması
2 Ağustos 1914- Alman-Osmanh gizli ittifak anlaşması
10 Ağustos 1914- Göben ve Breslav hadisesi.
13 Ağustosl914- Osmanlı Devleti Genel Seferberlik ilân
eder.

26 Ağustos 1914- Tanenberg Muharebesinde Almanlar


Ruslar'1 yener.
10 Eylül 1914- Marn Muharebelerinde Almanlar,
Fransızlara yenilir
10 Ekim 1914- Osmanlı Donanması Amiral Souchon
komutasında Karadeniz'e açılır. Rus
gemilerine saldırır. Ruslar bunu savaş
ilânı sayar ve nota verir.
17 Ekim 1914-5 Ocak 1915 Cihan Harbi Kafkas Cephasi 1. Döne
mi ve SARIKAMIŞ İhata Manevrasına ait dönetnJAynnUları aşa
ğıda yeniden kronolojik sırayla yer alacaktır.)
5 Ocak- Nisan 1915 Birinci Cihan Harbi Kafkas Cephesinin
ikinci perdesi için her iki tarafm hazırlık-
lan. Özellikle Ruslarm Çanakkale'de de
vam eden başarılı Türk direnişinden

Bkz..şekil-3
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 43

sonra Kafkas Cephesine yönelecekleri


endişesiyle ellerini çabuk tutup cepheye
takviye yapmalan..
Rus askeri mevcudu Sarıkamış Harekâ
tının iki katına çıkarılır.
Mayıs 1915 1. Tortum Savaşlarında, yoğunlaşan
karşı Rus Taarruzlarının; Devre Dağı-
Sivritepe-Göydağ-Karadağ hattında kı
rılması.'
Haziran 1915 2. Tortum Savaşlannda, Ruslarm ikin
ci taarruz dalgasımn aynı yerlerde kırıl
ması.

Temmuz-Araltk 1915 Savaşın yavaşlaması ancak Ruslann ye


ni ve kapsamlı genel taarruz için hazır
lık yapmaları..
Ocak 1915-15 Şubat 1916 Ruslarm Aras Vadisinden Horasan-
Köprüköy-Pasinler üzerinden Erzu
rum'a doğru saldırıları da sürmektedir.
Ancak Hafız Hakkı ve Enver Paşa'mn
plâıundan esinlenen Ruslar bu kez bu
radan göstermelik taarruz yapmakta
dırlar
Asıl plânlan Erzurum'a kuzeyden. Tor
tum Vadisinden girerek. Devre Dağı-
Kargapazan-Gürcü Boğazı üzerinden
ele geçirmektir.
16 Şubat 1916 Rus Süvarileri Gürcü Boğazmdan oluş-
turduklan gedikten Erzurum ovasına
iner.. Erzurum işgal edUir. 3. Ordu Muha
cirlerle birlikte Erzincan'a doğru çekilir.
Erzurum ahalisi tarihinin ikinci büyük
acı ve ıstırabını yaşar.

bicz.. 69-70-71-72-73-74-75 no.lu fotoğraflar.


44 Sarıkamış Harekâh ve 91. Alay

25 Temmuz 1916 Ruslar Erzincan'ı işgal eder. Erzin


can'ında 50 km. ötesine sarkar. Yeni
sınır Refahiye'nin doğusundan başlar..
17 Ekim 1917 Rusya'da Bolşevik İhtilâli.
18 Aralık 1917 Erzincan Mütarekesi ve Rusların savaş
tan çekilmesi.
Fiilen sona ermeye başlayan işgalin he
men akabinde oluşan boşluktan yarar
lanan Ermeni Komitacılarının katliam-
lan başlar. İtilâf Devletleri ve ABD on
lardan yanadır.
Osmanh Devleti de oluşan boşluktan
yararlanarak Doğu Anadolu'yu geri al
mak için askeri harekât plânlar:
3. Ordu; üç Kolordusuyla üç koldan
güneyden, kuzeyden ve orta hattan.
Doğu Anadolu'ya karşı hemen askeri
harekât başlatır.
Orta hattaki 1. Kafkas Kolordu Komu
tanı Miralay Kâzım Karabekir'dir.
13 Şubat 1918 Kazım Karabekir Komutasında ki Os
manlı 1.Kafkas Kolordusu Erzincan'ı
geri aldı.
3 Mart 1918 Brest Litovsk Anlaşması. Osmanlı Dev
letiyle Bolşevik Rus İdaresi arasında
imzalandı. Buna göre; Ruslar 93 sınırı
denilen bölgeleri ve yeni işgal ettiği
yerlerde dahil Doğu Anadolu'yu boşal
tıyordu.
12 Mart 1918 Kazım Karabekir Komutasında ki Os
manh 1. Kafkas Kolordusu Erzurum'u
geri aldı
5 Nisaul918 Kazım Karabekir Komutasında ki Os
manlı 1. Kafkas Kolordusu tarafından
SARIKAMIŞ Anayurdumuza katıldı.
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 45

25 Nisan 1918 Kazım Karabekir Komutasında ki Os-


manh 1. Kafkas Kolordusu Kars'ı geri
aldı.
30 Ekiml918- Mondros Mütarekesi. Cihan Harbinin
Sonu. Anadolu işgaline zemin hazırla
yan, Osmanlı Ordusunun silâh bırak
ması ve terhisi, bazı toprakların itilâf
Devletlerince gerek görülürse işgal edi
leceği gibi ağır hükümler içerir.
15 Mayıs 1919 İzmir'in Yunanlılar tarahndan işgali
19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Paşa'nın o tarihte Os-
manh Devleti Ordusunun Başkomutam
Sultan Vahidettin tarafından Ordu Mü
fettişi olarak Anadolu'ya gönderilmesi.
22 Haziran 1919 Amasya Tamimi
23 Temmuzl919 Erzurum Kongresi
4 Eylül 1919 Sivas Kongresi'®
16 Mart 1920 İtilâf Devletlerinin İstanbul'u işgal et
mesi..
23 Nisan 1920 Meclisi Mebusan ve Ankara Hükümeti
nin Mustafa Kemal Önderliğinde oluş
turulması..
10 Ağustos 1920 Sevr Anlaşması. Anadolu'nun parça
lanması ve Doğu'da Ermenistan kuru
lacağı gibi, Mondros Mütarekesinden
daha ağır hükümler içerir.
Ağustos, Eylül,Ekim 1920 Meclisi Mebusan Sevr Andlaşmasını
kabul etmez.. Doğu
Anadolu'da bilhassa Van ve Sarıkamış
çevresi tehlikededir.

Bilindiği gibi Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin özeti: "Mond


ros Mütarekesinin ağır şartlarım ret ve Misâk-ı Millî kavramınm getirilerek ba
ğımsızlığa adım atmak"tır.
46 Sankamış Harekâh ve 91. Alay

Bu defa Şark Ordusu Komutam unva


nıyla Kâzım Karabekir Paşa tarafından
yürütülen yeni askeri operasyonlar.
Meclisi Mebusan tarafından yürürlüğe
konur. Ruslarla görüşme ve anlaşmalar
yapılır.
Bu çerçevede:
29 Eylül 1920 Sarıkamış yeniden Kâzım Karabekir
komutasında Şark Ordusu tarafından
ikinci kez ve ebediyen anayurda dahil
edilir.

3 Aralık 1920 Gümrü Anlaşması


16 Martl921 Moskova Anlaşması
23 Ekim 192 Kars Anlaşması."

Bu anlaşmalarla Doğu smırlanmız güvenceye alınır.

İşte okuyup araştırmalarımla, sorup soruşturmalanmla,


sohbet ve tartışmalar sonucu zihnimde bu şekilde berraklaşan
Kafkas Cephesinin kronolojik bir özeti..
İnceleme konumuzun daha iyi anlaşılmasına da katkı sağ
layacağını düşündüğüm bu bilgilerden sonra; Birinci Dünya Sa
vaşı ve Kafkas Cephesiyle ilgili aktarmayı uygun gördüğümüz
bazı tespitler vardır.
Bu tespitler kaynakçalarda yer alan eserlerin bazılarında,
yer almayanların da bir çoğunda o kadar sıklıkla ve tekrarla
oluşturulmuştur ki artık hangi birini zikredeyim diye kaynak
iktibası bu noktada yapılmayacaktır..

" Her üç anlaşmanın ana konusu; Doğu Anadolu sınırlarının belirlenmesi ve


Sevr 'in Sovyetler yönünden tanınmaması hususlandır. Gümrü Anlaşması An
kara Hükümetinin imzaladığı ilk Uluslararası anlaşmadır.
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 47

Ancak kaynakçaya alınan eserlerden bilhassa Sayın İlber


Ortaylı'mn "Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu" isimli
eser, her türlü önyargıdan uzak, belgelere dayah, geçmişe, gü
nümüze ve geleceğe ışık tutan analiz ve tespitlerinden dolayı bu
konuda başucu kitabı yaptığım bir eser olmuştur.
..Ve yine Birinci Dünya Savaşıyla ilgili "malûmun ilânı" tü
ründen yetkin de olmadığımız bir konuda aynntılara boğulma
yacağız.
Ne var ki; çıkış sebepleri ve sonuçlan artık ortada olan
"maruf ve meşhur" Birinci Cihan Harbinin sebep ve sonuçlan
üstüne büyük çoğunlukla da bilinen ve paylaşılan bazı tespitler
konuyla doğrudan ilgisi bakımından zorunlu görülmüştür.
Çünkü Sarıkamış Harekâtının meşruiyetinin ve haklılığının
kaynağına bu tespitlerle inilebilecektir. Çünkü Sankamış Hare
kâtı anlatılırken en can alıcı nokta olan sömürgeci-emperyalist
işgal gözden kaçırılmaya çalışılmakta, hep ev sahibinin tedbir
sizliği ye basiretsizliği üstüne yorum ve tespitlere ağırlık veril
mektedir. Bu batılılann, icabında, kendi kendilerini acımasızca
sorgulama ve iç eleştirilerinden farklı bir şeydi. Tarihimize kas
vetli ve kötümser bir hava verilerek ve tarihi şahsiyetler hakkın
da taraf ve saf tutularak kendini "bilge tarihin" yerine koyup
ahkâm kesmeye kalkışmaktır.

İşte Birinci Cihan Harbi, Osmanlı ve Emperyalist güçler


üzerine tespitler
Savaşı Osmanh çıkarmamıştır. Çıkmasmı da asla isteme
mektedir. Çünkü hazırlıksızdır ve bunun farkındadır. Olası so
nuçlarım kestirebilmektedir.
Bütün bu sebeplerle tarafsız kalmak istemekte hiç olmazsa
savaşa yeterince hazırlık yapıp girmeyi tasarlamaktadır. Ama
ipin ucu başka ellerdedir.
48 Sarıkamış Harekâh ve 91. Alay

19. yy. sonlannda dünya devletleri içinde İngiltere ve Fran


sa egemen yani emperyalist güçlerdir. Bu gücü belirleyen gös
tergelerin başmda; "gelişmiş sanayi" ve bununla bağlantılı as
keri ve ekonomik üstünlük ile bunun siyaseten dünya coğrafya
sı üzerinde özellikle gelişmemiş Afrika ve Asya ülkelerinde
oluşturulan sömürgelerden ne kadar pay sahibi olduğu" husus
ları gelmektedir.
İngiltere ve Fransa'ya gecikmeyle üçüncü bir rakip çıkmış
tır: Prusya, daha sonraki adıyla, Almanya..
Ancak Almanya için pek sömürge kalmamıştır. Kendine
yararlanma alanı olarak Orta Doğu ve Kafkas petrollerinin bu
lunduğu bölgeler yani Osmanlı ve İran Devletlerinin topraklan
ve egemenlik alanı kalmıştır.
Dördüncü bir rakipse sanayi alanında atılımlar yapmakta,
zaten var olan askeri gücüyle yer altı zenginlikleriyle tetikte
beklemektedir: Rusya..Çıkarları Almanya'yla çakışmaktadır.
İkisinin de etki alanma sokmak istediği Devletler İran ve Os
manlı'dır. Rusya'nın en büyük handikabı ise iç zaaflandır..
Dünya Egemenliği için herkesin gözünü diktiği, ölmesi
beklenen, üstelik halâ dünyanın en büyük petrol yataklarına sa
hip ancak bundan faydalanma konusunda yeterli bilinci ve tek
nolojisi ile yeterli, ekonomik, askeri ve siyasi gücü olmayan tek
Devlet vardır: Osmanlı Devleti..

Osmanlı evet bedenen hastadır. Fakat henüz "tarih şuuru"


açıktır. Çevresinde dolaşan kötü niyetli ve meşru olmayan mi
rasçı bozuntularmın çevirdikleri dolapların farkındadır.. Bu
"sefih iştahlı" mahlûklardan paçayı az zararla nasıl kurtarabile
ceğinin hesaplan içindedir.
Her ne kadar Almanlarla dostluğu daha ileri gibi görünü
yorsa da; "devletlerarasmda ebedi dostluklar ve ebedi düşman
lıklar olmaz" düsturunu bilen ve uygulayan Osmanh Yönetimi
nin maceraperest denilen gözü kara kahramanlan bile İngiliz-
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 49

lerle, Fransızlarla ve Ruslarla bir dizi gizli ve açık diplomatik gi


rişimlerde bulunursa da refüze edilirler.
Çünkü "kurtlar kuzuyu yemeyi" yıllardır kafaya koymuş
tur. Hatta İngiltere, Rusya ve Fransa 3 Ocak 1913 de görüşmele
re bile başlamışlardır.'^ "Hasta adam" paylaşılacaktır. Sıra baha-
nesindedir. Önemli olan hatayı yapacağı zamanlamadır. Hata
süresini kısaltmak için -taktik demeye dilim varmıyor-cambaz-
lıklar başlar.
Rusya; Boğazlan ele geçirmek, daha güneye inmek için Do
ğu Anadolu havzasının işgali projesini tamamlama emelinde
dir..

İngiltere; Ortadoğu petrol sahalarmı ele geçirmek, Asya ve


Afrika sömürgelerine kestirme yoldan nüfuz etmek için Mısır,
Süveyş Kanalı ve Basra, Musul-Kerkük, Suriye, Filistin dahil
tüm Ortadoğu'yu kontrol etmeye kararlı ve niyetlidir.
Fransa; İngiltere'den arta kalacak petrol ve sömürü sahala-
n kazanma ve var olanlan koruma amacındadır.

Almanlar ise "kara kaşımıza kara gözümüze vurgun" ol-


duklarmdan değil; 3-B (Berlin-Bağdat- Bakû üçgeni) veya 7-B
dedikleri (Berlin, Budapeşte, Bükreş, Bizans, Bağdat, Basra,
Bombay yedigeni) peşinde bir başka geometrik-emperyalist
amaç gütmektedir.
"Egemen güçlerin" iştahı kabarmıştır.
Birinci Cihan Savaşına girmeye Osmanlı mecbur bırakıl
mıştır. Olsa olsa "e, madem gireceğiz elimizi çabuk tutalım top
raklarımızı koruyalım ve işgal edilmiş olanlan da geri alalım,"
düşüncesiyle acele hareket edilmiştir. Daha doğrusu ettirilmiş
tir. Şartlar basiretlerin önüne çoktan geçmiştir. 'Turan Hayalle
ri" ve "Cihad-ı Ekber ilânlarıysa". Almanlar tarafmdan pompa-

Bkz. Şehit Enver paşa, Nevzat Kösoğlu, Ötüken yay. 216-223. sahifeler.
50 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

lanmakla birlikte, gerçekçi bir yaklaşımla; top yekûn cihan har


bine giren ve hasımlarına göre maddi imkânlan son derece sı-
nırh olan bir devletin rakiplerine avantaj sağlamak için, elbette
askeri ve siyasi manevralannm bir parçasıydı.
Cihan Hâkimiyeti kurmuş ve umur görmüş bir İmparator
luğun torunlannm eli armut toplayacak değildi ya!
Dönemin süper güçlerinden olan Almanya ile öbür yanda
ki müttefikler İngiltere, Fransa ve Rusya arasmda hegemonya
aracı olarak seçilen savaş, hasta adama damşmadan çıkarılmış
tır. Ona sadece "kırk katır mı?, kırk satır mı?" seçeneği bırakıl
mıştır:

Almanyalı mı, Almanya sız mı?, bugün mü, yarın mı?


..Ve bizi bu savaşa sürüklediği iddia edilen maceracı ve ha
yalperest dedikleri dönemin idealist ve fedakâr kahramanları
bakınız ne kadar yalın ve gerçekçi tespitlerde bulunmaktadırlar:
Enver Paşa Alman yanlıhğına gerekçe olarak"., bizi doğru
dan doğruya boğazlamak isteyen Rusya ve İngiltere'ye karşı yalnız ha
yatımızı bağışlayacak olan Almanlarla harp ettik"^^ diyor.
Teşkilât-ı Mahsusa'nın o dönemde ki ünlü Reisi Kuşçubaşı
Eşrefin hatıralarına göz atalım:"
"Harbin başlıca sebebi, devletimizin topraklarının taksimi ve böy
lelikle Anadolu'nun belirli bölgelerinde sömürge haline getirilmemiz-
di. Nitekim savaş sonunda imzalanan Sevr Anlaşması bunu teyit et
mişti. ingiltere ve Fransa, bu planın gereği ittifak tekliflerimizi reddet
mişti. İngiltere ve Fransa, istanbul ve Boğazları Almanlara karşı sa
vaşma karşılığında Ruslara peşkeş çekmişlerdi. Kendi çıkarlarına bile
olsa Almanların antlaşma tekliflerini mecburen kabul etmiştik. Ne pa
ramız vardı ne silahımız. Trablus ve Balkan Savaşlarında elimizde ne
yimiz var neyimiz yok harcamıştık. Dünya Harbi'ne sadece macera

Gizli Tarih Cemal Kutay


H
aynı eser
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 51

için ahidığımız yanlış bir iddiaydı ve bu iddia bizi birbirimize düşür


mek için çıkarılmış ustaca bir iddiaydı: Rusların Karadeniz'de dört li
manımıza, Ingiliz-Fransızların Çanakkale Boğazı'nt geçerek İstan
bul'a çıkarma yapacakları planlarını ele geçirmiştik. Gücümüz yeter
siz, hazırlığımız tamam değil diye vatanı düşmana teslim etmemiz mi
bekleniyordu?Karşılığı ağır dahi olsa, paraya ve silaha muhtaçtık. Öte
kiler reddetmişler,,Almanlar vermişlerdi.Hakikat budur ve böyle bilin
melidir."

Tarihin, aradan geçen o kadar zaman sonra belgeler ve ob


jektif tarihçilerin araştırmalar sonucu vardığı hüküm, Kuşçuba-
şı Eşrefin dedikleriyle neredeyse aynıdır.
Sonuç itibariyle. Birinci Cihan Harbi, tarihin o zamana ka
dar kaydettiği en büyük yıkım ve zayiatına sebep olan, insancıl
bir bakış açısıyla, tarihin hükmünde kazananların ve çıkmasına
sebebiyet verenlerin mahkûm olduğu en büyük iki insanlık
vahşetinden biridir.
Bu vahşetin en masumları Osmanlı topraklannda yaşayan
lar ve bunlardan bilhassa Türklerdir. Toprak kaybeden sadece
"hasta adam" ve onun aslî unsuru Türklerdir.

Ama yavuz hırsızlar o kadar mahirdir ki bu gün bile mah


kûm edilmeye çalışılan yine Türklerdir..
Can kaybı çok büyüktür: En az 10.000.000 ölü ve 20.000.000
sakat ve yaralı.
Rakamla tekrarlayalım; on mUyon ölü, yirmi milyon sakat
ve yaralı...
İnsan kayıpları gibi sonuçlan da ağırdır:
Tarihi ve coğrafi sınırlar allak bullak edilmiş, özellikle Or
tadoğu'da bilerek ve isteyerek ilerde pürüz çıkaracak, sınırları
cetvelle çizilmiş suni devletler ortaya konulmuştur. Sancı ve sı
kıntılar iki asır sonrasını bile kan ve gözyaşlarıyla ipotek altına
almıştır.
52 Sankamış Harekâb ve 91. Alay

Üç köklü hanedan devrilmiş ve üç büyük imparatorluk


(Osmanlı, Rusya ve Avusturya-Macaristan) yıkılmıştır.
Mihver Devletleri Alman'lar, Romenler, Avusturyahlar,
Macarlar ve Bulgarlar topraklannı önemli ölçüde korumuş
ken;
Bu İmparatorluklardan Rusya; bu kez bir başka isim altın
da, daha güçlü ve etkili şekilde üstelik yeni topraklar kazanarak
ve emperyalist emellerini ideolojik kılıfla gizleyip, içimizden
ideolojik saplantı sahiplerinin çoğunda var olan sığ düşünceyle
karışık, kimi iyiniyetli ve fakat "gaflet ve delâlet" sahibi hayran
ve sempatizanlar kazanarak; kendi derin sosyalist devlet yapı-
sındaysa "işçilerin, emekçilerin birliği"ni paravan yapıp, oluş-
turduklan oligarşik tek parti diktasıyla dünya hegemonyası ve
Deli Petro'dan beri benimsediği sıcak denizlere inme siyasetini
uygulayarak devam etmişken;
..Daha bu satırlar yazılırken Çar dedelerinden ve Politbüro
babalarından kalma alışkanlıkla Gürcistan topraklarına tank,
top, uçak ile girmişken;
Almanlar bu savaştan 20 yıl sonra daha güçlü biçimde tarih
sahnesine çıkıp dünyaya yeniden musallat olmalarma rağmen
halâ ana yurtlannı(daha sonra da birleşerek ve güçlenerek) ko
rumuşken;
"Hasta adam" bütün Ortadoğu'yu, Mısır ve Afrika'yı tama
men kaybetmiştir. Anadolu'su bile dörtte üçünü bir ara kaybet
mek tehdidi altında bırakılmıştır.
Tarih sahnesinden tamamen silinmek istenmiş ancak gerek
dönemin güç dengesi gerekse millî reflekslerinin sonucu, kendi
ni tekrar bir millet ve devlet olarak kabul ettirerek varlığmı sür
dürmüştür.
Bu sonuçlara bakarak insanın 1. Cihan Harbine " çok kanlı
bir kayıkçı dövüşü" diyesi geliyor.
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 53

Hal böyleyken,"ülkemizi felâkete sürükleyen..." teranesiy


le başlayıp, tarihî şahsiyetlerimizin hataları mikroskop altma
alınıp ve hatta jestlerinden mimiklerinden bile olmadık tahliller
yapıp, alâkasız sebep -sonuç bağlan ortaya koyarak, dönemin
emperyalist güçlerine yani asıl sebebiyet verenlere ve parsayı
toplayanlara, dürbünü ters çevirip bakma zahmetine dahi katla-
mlmamaktadır.

Daha ağır ifadeler kullanayım:


-Yönetim biçimlerinin adına ne denirse denilsin- Emperya
listlere söyleyecek lâfı olmama veya sözü sakınarak ve ölçüp bi
çerek söyleme., ama Osmanlı'ya, Türkçüye, Turancıya, Ümmet
çiye ve yahut alternatif tarih yorumu adına, Atatürk ve sUâh ar
kadaşlarına veryansın..
"Hiç mi hırsızın suçu yoktur?" demeden kendini alamıyor
insan.

Sırf bu yüzden bile, Sarıkamış Harekâtma katılan bütün as


kerleri ve bu arada Enver Paşa'yı, Hafız Hakkı Paşayı ve Enver
Paşamn kurşuna dizdirttiği 18 yaşındaki talihsiz ve bıyığı terle
memiş subay namzedi delikanlıyı, bu harekâtı onaylamayıp isti
fa eden 3. Ordu Komutam Ahmet İzzet Paşayı mazur görüp, hep
sini rahmetle yâd Ue tarihin şaşmaz hükmüne havale edelim.
Kaynakçaya aldığmıız eserlerin bazılarında, sürekli evi so
yulanın basiretsizliği ve tedbirsizliğinden dem vurulduğu belir
gindir. Enver Paşa ve ekibi alabildiğince ve halâ kötülenip dur
maktadır. Harekâtın sonucu ve kimi gerçekler karşısında onlara
bütünüyle övgüler yağdıranların ve adeta hata ve kusurdan an
göstermeye çalışmak doğru bir yaklaşım olmamakla birlikte;
Çanakkale Zaferinin Başkomutan Vekilinin de Enver Paşa
olduğunu ve Alman General Liman von Sanders'in Enver Paşa
nın Genelkurmay Başkanı olduğu Osmanlı Ordusunun Çanak
kale Cephesinde görevli 6. Ordu'nun komutanı olduğunu hatu--
latmadan edemeyeceğiz.
54 Sankamış Harekâh ve 91. Alay

Buna da ama ile başlayan bir sürü itiraz gerekçeleri sırala


yacak olanlara son sözümüz;
Tarihçi olduğu iddiasında bulunanm aslî görevi öncelikle
inceleme ve gün ışığına çıkarma objesi olan tarihi vakıayı ulaşa
bildiği belgeler ışığında doğru biçimde aktarmaktır. Elbette kas
tettiğimiz, bunun üstüne hiçbir yorum ve mütalâa yapılmasm,
değildir. Yahut yapılan mütalâaların mutlaka entelektüel biri
kimle harmanlanıp dağarcığımıza farkh açılımlar katması da
şart değildir.
Tarihi şahsiyetlere muğber olunmasın yeter.
Muğber olmanın tarih bilinci açısmdan günümüze uzanan
bir yararı varsa da, bunun asıl muhataplarının iyi seçilmesi ge
rekir.

Sömürgeci ve emperyalist güçler asla göz ardı edilmemeli


dir, unutulmamalıdır.
...Unutulmamalıdır zira, tarih aynı zamanda bugün ve ya
rın için ibret de veren bir bilimdir.

Kafkas Cephesinin, kronolojik bilgiler ışığında, yine öze


tine dönelim:

Asıl sebebi; "sömürgeci-emperyalist güçler arasmda gü


cünü kanıtlama ve bunun semeresini alma," ve bilhassa " na-
sü olsa ölecek olan hasta adamı hemen öldürüp mirasma çul
lanarak paylaşmak olan" Cihan Harbi nihayet üçüncü derece
de önem taşıyan sudan sayılacak bir sebepten dolayı; Avus-
turya-Macaristan veliahdının bir Sırp öğrenci tarafından öldü
rülmesi üzerine fikren, bir ay sonra da 1 Ağustos 1914 de fi
ilen başlar.
Osmanlı yönetimiyle, 2 Ağustos 1914 de, Almanya arasmda
gizli askeri bir anlaşma imzalanır. Ancak daha önce İngilizler,
Ruslar ve Fransızlarla da görüşülmüştür. Netice ve işin rengi an-
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 55

laşılmaya başlanmıştır.'' Almanların Osmanlı'yı bir an önce sa


vaşa sokmak amacıyla oluşturduğu emrivaki ile gelişen Goben-
Breslau zırhlılannm 10 Ağustosta Osmanlı donanması için satın
almdığmm açıklanması üzerine Ruslarla ilişkiler iyice gerilir.
Karşılıklı güvensizlik başlamıştır. Artık her iki tarafta siya
si ve askeri avantaj ve bunun gerektirdiği manevralar peşinde
dir.

Osmanlı, 13 Ağustosl914 Genel Seferberlik ilân eder. Al


manya'dan aldığını açıkladığı Yavuz ve Midilli olarak adlarım
değiştirdiği gemilerle, bünyesinde bulunan diğer gemilerden
oluşan ve Komutanı Alman Amiral Souchon olan Osmanlı Do
nanması Karadeniz'e açılır.
1 Eylül 1914 de (18 AğustoslSSO) da Ruslar, Beyazıt - Diya
din doğusundan, yaklaşık 3.000 kişilik kuvvetleriyle ilk kara sı
nır ihlâlini gerçekleştirir"
Teşkilât-ı Mahsusa; İngiliz ve Fransızların Boğazların Ça
nakkale Boğazma, Rusların da İstanbul Boğazına çıkarma yapa
cağı ve ayrıca Kafkasya'da askeri hareketlenmeler olduğu istih
bar edinir.'"

Bu arada Almanlar, Tanenberg Muharebesinde Rusları


yenmiştir.
Alman Amiral komutasında ki Osmanlı Donanması 17
Ekimde Karadeniz'de Rus gemilerine sataşır. Ruslar bunu savaş
ilâm sebebi yapar. Görünüşte ilk saldırgan Osmanlıdır.
19 Ekim'de Ruslar, sınırın en doğusu olan Bayezit istikame
tinin bu kez batısını aşarak ikinci ve daha kapsamlı kara sınır ih
lâlini gerçekleştirir ve sının geçer.

" bkz. Şehit Enver Paşa Nevzat Kösoğlu Ötuken yay. 223-230. shf. Ve 235-244.
sayfalar..
" Kaynakça 44 nolu eserin 13. ve 14. sayfalarında aynntısı yazılıdır,
bkz Kuşçubaşı Eşref anılan..bu eser shf 22.
56 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

28 Ekimde Osmanlı Donanması, Karadeniz kıyısmda bulu


nan Novorosisk, Kefe, Odesa ve Sivastopol'ü top ateşine tutar.
1 Kasım 1914 de Ruslar, yukarıdaki belirtilen ve 93 harbi sı
nın denilen kara sınınnı üçüncü kez ihlâl ile Erzurum'un doğu
sunda Köprüköy'e kadar olan bölgeyi;
3 Kasım 1914 de inceleme ve araştırma konumuzun oda
ğını oluşturan kuzey sınınnda ise; o tarihte Tortum ilçesine
bağlı İd kasabası (Nannan)ve Oltu güney batısında ki Kale-
boğazı çevresini işgal eder.
Sivri Gediği ve Ahpisor Gediğine dayanır.
Amacı olası bir savaşta askeri yönden stratejik üstünlük
sağlamaktır.
3. Ordunun bazı birlikleri de Erzurum ve doğusuna kaydı
rılır.

6 Kasım 1914 de savaşın Kafkas Cephesinin ilk bölümü


nün birinci raundu Erzurum'un doğusunda Aras Vadisinde
başlar.
Köprüköy Muharebeleri ve Azap Muharebesi neticesi
"düşman biraz geri atılmış" ancak Ruslar Karaurgan-Zivin hat-
tmda asıl cephe ve savunma hatlarmı tutmuşlardır.
21 Kasım'a kadar süren bu bölümde, taarruzun daha Ueri
götürülemeyeceği kanaati paylaşılıp kabul edUince 10. Kolordu
nun Erzurum'a ulaşması beklenir.
Kısa bir hazırlık ve 10. Kolordunun gelmesini müteakip;
21 Aralık 1914 de başlayıp 1915 Ocak ayının ilk haftasına
kadar sürecek olan ikinci ve daha hazin raunt başlayacaktır.

İşte Sarıkamış Harekâtı olarak bilinen dönem budur.


Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 57

1915 yılı Ocak ayı başından 25 Temmuz 1916 ya kadar


olan Kafkas Cephesi ikinci bölümündeyse:
Ruslarla yoğunlukla Sankamış-Erzurum hattında ki Aras
Vadisi ile Tortum Vadisinde süregelen bir dizi kanlı muharebe
ler sonucu;

16 Şubat 1916 da Erzurum, 25 Temmuz 1916 da Erzincan ve


50 km. batısı, Ruslar tarafından işgal edilir.

Üçüncü ve son bölümde:"


1917 yılı sonunda Rusların savaştan çekilmesi sonucu :
15 Aralıkl917 Brest-Litovsk Anlaşması görüşmeleri başla
mış,

18 Aralık 1917 Erzincan Mütarekesi imzalanmış ve


3 Mart 1918 de sonuçlanan Brest Litovsk Anlaşması ile Rus
lar; Kars, Ardahan ve Batum'dan çekilmeyi kabul ve taahhüt et
miştir.
31 Aralık 1917 de Erzincan Mütarekesi üzerine geri çekil
meye başlayan Rus birliklerinin yerini, çoğu Ermeni komitacı ve
(çoğu yine Ermeni kökenli) bazı Rus asker ve subaylarından
oluşan işgal güçleri aldı.
1918 yılı başlarında; Başkomutanı Dönemin Osmanlı Padi
şahı Sultan Reşat, Başkomutan Vekili Enver Paşa, Ordu Komu
tanı Vehip Paşa olan Osmanlı Ordusuna bağh, 1.Kafkas Kolor
du Komutanı Kâzım Karabekir tarafından sevk ve idare edilen
birliklerin askeri harekâtıyla:
13 Şubatl918 de Erzincan, 12 Mart 1918 de Erzurum, 5 Ni
san 1918 de Sarıkamış ve 25 Nisan 1918 de Kars çetelerden te
mizlenerek geri alınır.

18
bkz..Doğunun Kurtuluşu, Kâzım Karabekir, ETSO Yay.
58 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Diğer iki Kafkas Kolordulan da kuzeyden ve güneyden ha


reketle tüm Doğu Anadolu'yu fırsatçı Ermenilerin tasallutun
dan kurtarırlar.

Ancak, Doğu Anadolu ve Sarıkamış için halâ belirsizlik ha


kimdir, şöyle ki:
30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesinin
5. maddesi:

"Hudutların korunması ve iç güvenliğin sağlanması için,


lüzum görülecek askerî kuvvetten fazlasının derhal terhisini";
24. maddesi ise İngilizce metinde geçen şekliyle:
"Altı Ermeni vilâyeti olan; Erzurum, Van, Harput, Diyar
bakır, Sivas, Bitlis'te karışıklık çıkması halinde bu vilayetlerin
bir kısmınm işgal hakkını İtilaf devletleri muhafaza ederler" hü
kümlerini öngörmekteydi.
Görüleceği üzere. Birinci Cihan Harbinde başlıca Çanakka
le, Mısır, Filistin, İrak, Galiçya, Afrika(Bingazi) ve Kafkasya
Cephelerinde vuruşan Osmanh"; savaşla kazandığı yahut sava
şarak koruduğu vatan topraklarını dahi İtilâf Devletlerinin insa
fına terk etmeye zorlanmış;
Tarihimizin kara lekesi, 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Anlaş
masıyla, daha ileri gidUerek "Van, Erzurum (ve tabii Sarıkamış),
Bitlis ve Trabzon'u kapsayan Ermenistan Devleti kurulacağı ve
smırlannı ABD Başkam hakemliğine bırakılacağı" gibi ağır bir
hüküm yer almıştı.
Ancak İstiklâl Mücadelesi-özellikle Cihan Savaşından en
çok zarar gören Erzurum ahalisi başta olmak üzere- bir kez zi
hinlerde ve gönüllerde yeşermeye başlamıştı bile. Bu ruhla ku
rulan ve önderi Mustafa Kemal Paşa olan. Meclisi Mebusan'ın

" Bkz.şekil2
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 59

aldığı ilk alınan eylem plânı ve karan çerçevesinde "Şark Ordu


su Komutanı" unvanı verilen Kafkas Fatihi Kâzım Karabekir
Komutasmda ki Ordu, Haziran-Ekim 1920 de yeniden bir aske
ri harekât başlatarak; Sankamış'ı 29 Eylül 1920 günü Ermerü çe
telerin tasallutundan temizledi.
5 Nisan 1918 fethini perçinleyerek askeri harekâtı tamam
ladı.

Sarıkamış artık fiilen Misâk-ı Milli sınırlan içindedir.


Bu fiili durum; Yeni Dünya siyasi dengeleri hesaba katıla
rak ve doğan fırsat ve avantajlar değerlendirilerek; Ankara
Meclisi Mebusan Hükümetiyle Bolşevik Ruslar arasında sıra
sıyla;
2-3 Aralık 1920 tarihli Gümrü Anlaşması, 16 Mart 1921 ta
rihli Moskova Anlaşması ve nihai olarak 13 Ekim 1921 tarihli
Kars Anlaşmasıyla pekiştirilir ve Doğu sınırlanmız kesinlik ka
zanır.

Osmanlı'nın giderayak son defa, yeni Türk Devleti olu


şumunun da gelir gelmez ilk defa toprak kazanımı sağladığı
ve sonuç itibariyle başanya ulaşmış bir mücadele sürecidir.
Hem de son aşamasında kadim düşman Ruslarla anlaşmaya va-
nlarak..Kaderin yahut tarihin cUvesi.
İstiklâl Savaşımız da Kafkas Cephesinde mutlu sonla neti
celenen toprak kazancının sağladığı fizik ve moral güçle başarı-
lacaktır.
60 Sarıkamış Harekâh ve 91. Alay

BAZI BİLGİ NOTLARI:^

Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Ordusu; kara ordulan,


seksen civarında irili ufaklı parçadan ibaret donanma ve altı
tayyareden ibaret hava gücüne sahipti.
Kara Askeri Teşkilatlanması:
Ordu, kolordu, fırka(tümen), alay, tabur, bölük (veya batar
ya), takım (kol) şeklinde hiyerarşik askeri birlik düzenlemesi ve
buna paralel;
Müşir(mareşal), ferik(tümgeneral), mirliva(tuğgeneral), mi-
ralay(albay), kaymakam (yarbay), binbaşı, yüzbaşı, mülâzım-ı
evvel (üsteğmen), mülâzım-ı sâni (teğmen), ihtiyat zabiti(asteğ-
men), başgedikli( astsubay), çavuş, onbaşı, nefer şeklinde, rütbe
düzenlemesi esasına dayanıyordu.
Kara Askeri sınıfları- muharip olanlar-; piyade, süvari, top
çu, istihkâm ve muhabere idi.
Destek ve hizmet birliklerinin de başlıcalan: sıhhiye kollan
ve askeri hastaneler ile depo taburlan ve nakliye kollan olan; ek
mekçi takımı, cephane kollan, mekkâri (yük hayvanlan) kollan,
amele taburlan, köprücü tren kolu ..olmak üzere düzenlenmişti.
Başkomutan Sultan Mehmet Reşat, Başkomutan Vekili ve
Harbiye Nazırı Enver Paşaydı. Devletin etkin icra gücü yani hü
kümet İttihat ve Terakki Fırkasmdadır.
Ordu kademesi genç ve dinamik bir yapıya kavuşturul
muştur. Subay kadrosunda çağın gereklerine uygun eğitim al
mış, yetenekli, kahraman ruhlu, fedakâr ve geleceğin ünlü ve
başarılı komutanları olacak ve İstiklâl Harbi'ni başarıya ulaştı-

Bu bilgi notlan. Cihan Harbine giren Osmanlı Ordusunu besleyen maddî un-
surlann o döneme ait manzarasından gerek kaynakçada yazılı olan gerekse ge
nel bilgi çerçevesin de edinilmiş artık "malûmun ilâm" türünden tespitlerdir.
İhtiyaç duyanlar için Sayın İlber OrtayImın "Osmanlı Devletinde Alman Nü
fuzu" tavsiye ve itibar edilecek bir eserdir.
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 61

racak isimler vardır: Mustafa Kemal, Fevzi Çakmak, Kâzım Ka-


rabekir, İsmet İnönü, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Halil Kut,
Ali İhsan Sabis, Deli Halit, Süleyman Askeri, Kuşçubaşı Eşref
Sencer ile Çanakkale Kahramanı Esat Paşa, Medine Müdafii
Fahrettin Paşa bunlardan bazdandır.
Almanya ile yapılan önceye dayalı anlaşmalarla. Alman
Subaylanndan eğitim amaçlı ve yine komuta kademesiyle, kur
may heyetlerinde görevli subaylar mevcuttur.
Ulaşım büyük ölçüde yük hayvanlan ve bunlar tarafmdan çe
kilen araçlarla yapılmaktadır. Modem araçlar(otomobil, kamyon,
telsiz, denizaltı) ya sınırlı ve yetersiz sajnda yahut hiç yoktur.
Yalnızca İstanbul'dan Ulukışla'ya, oradan Bağdat'a ulaşan
bir demiryolu hattı mevcuttur.
Karadeniz 29 Ekim 1914 den sonra pey der pey Rus Donan-
masınm hakimiyetine geçmiştir. Karadeniz'in Anadolu kıydan
da tehdit altındadır.

Bazı giyim atölye ve tezgâhlan ile bamt üretimi ve kılıç v.s


kesici alet türü silâh üretimleri dışmda 30 civannda basit sana
yi tesisleri ve fabrika bulunmaktadır. Bu rakam sanayileşmeyi
yakalamış batılı emperyalist güçlerin sanayi tesislerinin yanın
da devede kulak bile olmayan bir rakamdır.^' Ekonomik ağırlık
ilkel tanma ve el işçiliği zenaatlara yani çiftçi ve esnafa dayalı
dır. Müslüman Osmanh vatandaşlarından çıkan bü)mk tüccar
yok denecek kadar azdır.
Zengin yer altı kaynaklanm ve madenleri yabancılar işlet
mekte, ithalât ve ihracat ise "harbiden gaynmüslîm" yahut
"takkiyeci gayrimüslim" olmaları koşuluyla Osmanlı Vatandaş-
larmın kurucu ve yöneticisi olduğu millîf!) şirketler tarafından
ingiliz, Fransız ve İtalyan firmaları aracıhğıyla paslaşma sure
tiyle yapılabilmektedir. Tek bir Millî Banka'sı vardır: Ziraat

Aynı eser..
62 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Bankası. Ama para; güçlü ve büyük yabancı bankalarm elinde


ve kontrolündedir.
Maliye İflâs etmiş ve Atatürk'ün doğduğu yıl iflâsım "Dü-
yım-i Umumiye" ile ilân etmiştir. Başlıca gelir kaynağı olan aşar
vergisine "Düyun-i Umumiye ve Berlin Anlaşması gereğince Rus
ya'ya ödenen savaş tazminatları" için adeta el konulmuştur. Hazi
ne neredeyse tamtakırdır. Kapitülasyonlarm ve ekonomik dışa ba-
ğımlılığm kaçınılmaz sonuçlarıydı şüphesiz. Seferberlik ilânım ta
kiben Almanlardan ordu ihtiyaçlan için borç para alınmıştır.
Ancak asli askeri unsur olan insan kaynaklan boldur. Öyle
ki Askerlik Şubelerine ihtiyaç sayısından fazla başvuru oldu
ğundan boylu-poslu ve genç olanlar ilk şevke tabi tutulmuşlar
dır. Bu yüzden Kafkas Cephesine giden savaşçıların başlangıç
hikâyemizde geçtiği gibi gerçekten fizik olarak "seçme askerler
den" oluştuğu anlaşılıyor.
Fakat okuma yazma bilen erat sayısı çok azdır. Okuma
yazma bilen bir nefer paylaşılamamakta bunun yüzünden za
bitler arasında üste şikâyetler ve dargmhklar bile olmaktadır.
Askeri teçhizatlar ise özellikle "mevsimin icaplanna uy
gun" değildir. Lojistik eksiklikler hat safhadadır.
Öyle ki hani bilinen bir fıkra vardır:
Padişah, veziriazâma sorar:
- Bu Kandiye kalası yıllardır niye alınmaz, lâla?
El cevap:
- En az 10 tane sebebi vardır hünkârım; birincisi, barut ki
fayetsizdir..
- Barut mu kifayetsiz?..sus..daha sayma..alâ..
Sarıkamış Harekâtı için lojistik eksiklikte, askeri açıdan
böyle bir olumsuz etkendir.
İşte bu şartlar altında girilen Cihan Harbi'nin Sarıkamış
Harekâtı bölümünün kronolojik özetine göz atalun:
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 63

SARIKAMIŞ HAREKÂTININ GENEL SEYRİ VE


SOL KANAT KUŞATMASI KRONOLOJİSİ:
17- Ekim 1914- Ruslar Kafkas Cephesinde yeniden kara sı
nır ihlâlini gerçekleştirerek Bayezit yönün
den batıya 93 sınırını geçer.
29 Ekhn 1914- Osmanh Donanması, Karadeniz kıyısında
bulunan Novorosisk, Kefe, Odesa ve Sivas
topol'ü top ateşine tutar.
1 Kasım 1914- Ruslar Zivin 'den Köprüköy'e kadar olan
Osmanlı topraklannı Aras Vadisi boyunca
işgal ederek 93 smınnı bu bölgede de ihlâl
eder.

3. Ordu birlikleri Erzurum'un doğusuna


kaydırılmaya ve Erzurum tabyaları onarıl
maya başlamr.
Yeşilırmak vadisindeki şehir ve kasabalar
la Orta ve Doğu Karadeniz kıyı kentlerin
deki 10. Kolordu birlikleri kara ve deniz
yoluyla Erzurum'a hareket için beklemede
ve intikal plânları yapılmaktadır.
3 Kastın 1914- Ruslar 93 sınırını kuzeyden de ihlâl ederek
Kaleboğazı ve Narman'ı işgal eder.
Tortum vadisinde bulunan Ahpisor Gediği
ve Sivri Gediğine dayanır.

Tortum'a bağlı Yukan Sivri (Liskav-ı ulya=Yukan Lisgâvlar-


tık sınır taburu bulunan ve sınır devriyelerinin kol gezdiği
önemli bir sınır köyüdür.

6 Kasım 1914- Köprüköy Muharebeleri başlar.


Rus Donanması Karadeniz'dedir. İstan
bul'dan daha önce yola çıkmış olan Mithat
64 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Paşa, Bezm-i Alem ve Bahri Ahmer isimli


gemiler Rus filosu tarafmdan batınhr.^
20-14 Kasım 1914 10. Kolordu birlikleri kara ve deniz yoluyla
Erzurum'a hareket etmeye başlamıştır.
13 Kasım 1914- Köprüköy Muharebeleri hız keser. Ruslar
20-30 kilometre kadar geri atılmıştır.
14 Kasım 1914 Osmanlı Padişahı ve aynı zamanda Halife olan
Sultan Mehmet Reşat tarafından, Şeyhülislâm
fetvası alınarak, Cihad-ı Ekber üân edilir.
91. Alay Niksar'dan Erzurum'a doğru yola
çıkar.
17-21 Kasml914- Azap Muharebeleri. Ruslar bir miktar daha
(10 km. kadar) geri atılmıştır.
21 Kasıml914 ve Ruslar Zivin-Horum düzlüğü arası asıl sa
6 Aralık 1914- vunma mevzülerini tahkim ederler.
10. Kolordu birlikleri bahdan ve kuzeyden
Erzurum'a hareket halindedirler.
91. Alay Erzurum'a hareket halindedir.
3. Orduya bağh 9. ve 11. Kolorduyla, Niza
miye Süvarileri bekleme için Aras Vadisin
de mevzilenmişlerdir.
Erzurum kuzejdnde smır ve keşif kolları
karşılıklı gözetleme halindedirler.
7 Aralık 1914 10. Kolordu birlikleri Erzurum çevresinde
toplanmaya başlamıştır.
91. Alay Erzurum'un 10 km batısındaki Ilı
caya gelir.
8 Aralık 1914- Yarbay Hafız Hakkı Miralay rütbesi verile
rek 10. Kolordu komutanlığına atanır.

^ Bu bilgi ATAŞE yaymlanndan "Kafkas Cephesinde 10. Kolordunun 1. Dünya


Savaşının başlangıcından Sarıkamış Muharebelerinin sonuna kadar olan Hare
kâtı" isimli eserin 33. ve 34. sayfasmda ve dipnotunda yer almaktadır.
Kafkas Cephesi, Cihan Harbi 65

Taarruz için ön hazırlıklar (keşif, onanm,


ileri intikal) hızlanır.
91. Alay Tufanç Köyüne gelir.
10 Aralık 1914- Erzurum'un 10 km kuzeyinde bulıman Tu
fanç Köyünde
Hafız Hakkı 10. Kolorduya bağh birlikleri
bu arada 91. Alayı teftiş eder.
10-18 Aralık 1914- 10. Kolordu'ya bağh birlikler ve 91. Alay,
Erzurum- Tortum yolu üzerindeki merkeze
bağh köylere taksim edilmiş olup taamız
için emir beklemektedirler.
12 Aralık 1914- Enver Paşa İstanbul'dan deniz yoluyla
Trabzon'a oradan karayoluyla Erzurum'a
bugün gelir.
16 Aralık 1914 Miralay Hafız Hakkı Ziyaret tepe'ye ma-
iyetiyle birlikte çıkıp düşman kuvvetleri
nin bulunduğu araziyi gözlemler.
18 Aralık 1914- 1- Taarruzun yapılış tarihine karşı olan 3.
Ordu Komutanı Ahmet İzzet Paşa görevden
istifa eder. 2- Başkomutan Vekih Enver Pa
şa. 3. Or. Komutasını ele alır. 3-Enver Paşa
Tufanç Ovasında 91. Alayı denetler.
Balkan Savaşının Üçtepeler'den Kartalte-
pe Fatihi olan bu kahraman alay mensup-
lannı ve onların kahraman komutanlan
Bnb. Harputlu Cemal Bej^'i^ tanır. Duygu
lu bir konuşma yapar.*^
18-20-21 Aralıkl914- Taarruza kahlacak birlikler ileri harekât için
son mevkilerine gelirler.

91. Alayın bu fedakâr ve kahraman Komutanı hakkında derli toplu bilgiler edi
nemedim. Bu eserin en eksik yanlanndan biri de bence budur.
Bu tespit "Kilisli Dr.M.Derviş Kuntman Bir Doktorun Harp ve Memleket Hatı-
ralan ..216 sy. Silâhlı Kuvvetler Dergisinin Ek kısmı, 65. shf.." dan aktarılmıştır.
66 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

91. Ala3r'da Tortum Yukan Sivri köyüne 21


Aralık kuşluk vakti gelmiş ve taarruz için
hazırdır.

22 Araltk 1914 (saat 04.00) de Taarruz aynı anda beş ana


koldan başlar.
9. Kolordu Verintab ve Erkek üzerinden Şe-
kerli'ye, Karşim'e ve Koçfans'a doğrudan
taarruz,

11. Kolordu Azap sırtlarının doğusuna, gös


teriş taarruzu. Nizamiye Süvari Tümeni
Komasor yönüne keşif taarruzu
10. Kolordu;
31. Tümen karargâh merkezi ve 91. Alayla
Yukan Sivri-Ziyareltepe-Karapınar hattın
dan Todan'a yandan;
92. Alayla Ağaser Karapınar hattından To
dan'a cepheden; seçilen hedef Narman ola
rak,
30. ve 32 Tümenler ile Ahpisor Kapıdan Ar-
dos-İslâmkotik hattından Kaleboğazma seçi
len hedef Oltu olarak taarruza başlarlar.
23 Araltk 1914 30. Tümen Oltu'yu
31. Tümen ve 91. Alay Narman'ı..zapteder.
31 ve 32 Tümenler Oltu'nun 10 km. kadar
güneyinde birbirlerini düşman zannede
rek çatışırlar. (Yanlışlık anlaşılıncaya ka
dar epey şehit ve yaralı verilmiştir.)
9. kolordu Şekerli'den Bardız'a doğru hare
ket halindedir.
11. Kolordu ve Nizamiye Süvarileri gösteriş
taarruzuna devam etmektedirler.
24 Araltk 1914 9. Kolordu Bardız'da plânlanan hedefe za-
mamnda ulaşmıştır.
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 67

10. Kolordu Komutanı Hafız Hakkı Oltu'dan


Ordu Komutanına telgraf çeker. Vartinik-Bey-
köy hattına yürüyeceğini belirtir. Bu Ana plân
da değişiklik demektir.
Tamamı güneye yani Bardız'a yönelmesi
gereken 10. Kolordu'dan -sadece- 32. Tü
men Posik-Kotik yoluyla Bardız'a yönelir.
30. ve 31. Tümenler (ve 91. Alay), Harapka-
le-Penek-Kosor yoluna yönelir.
11. Kolordu ve Nizamiye Süvarileri Aras
vadisinde göstermelik taarruza devam..
25 Aralık 1914. 9. Kolordu öncüleri başlarında Enver Paşa
olduğu halde Bardız'dan hareketle Kızıl-
kilise üzerinden Yukarı Sankamış'ın ku
zeybatısında ki ormana kadar geldiler. (O
gece Sarıkamış'ta iki tabur kadar Rus as
keri var. Ancak aşın yorgunluktan daha
ileri gidilemez). Ruslar o gece takviye alır
lar."
10. Kolordu'ya bağlı 32. Tümen Bardız'a ha
reket halinde ve Posikte..
30. ve 31. Tümenler Penek -Kosor- Arsenek
arasında Allahuekber Dağlanna hareket ha
linde.
91. Alay Dağ toplanna refakat etmekle gö
revlendirilir Penek-Kosor Boğazı arası 8 ki
lometrelik yolu 21 saatte ancak alabilir.
11. KO ve N.Süvarileri Aras Vadisinde..
Düşmanı bir miktar geriye atmışlardır.

Kaynakça Ana Kaynaklar 1,23.45 nolu eserlerle ve Sarıkamış Sessiz Ölüm-


Arif Baytın, Köprülü Şerif İlden Hatıraları, Ziya Yergök Hatıraları gibi eserler
le aynntılan yazılmış ve Rus Kaynaklan tarafından da teyit edilerek belirtil
miştir ki; Sarıkamış'ın dönüm anıdır, "...idi o gece Sarıkamış abnmıştı.." yay
gın görüştür.
68 Sankamış Harekâh ve 91. Alay

26-27-28 Aralık 1914 Sarıkamış Harekâtının Doruk noktasına


ulaşan en hazin safhası Allahuekber Faci
ası:

10. Kolordu Karargâhı ve ona bağlı 30. ve


31. Tümenlerin,
Arsenek üzerinden Allahuekber Dağlarını
aşarak, yüzde seksen-doksan oranında
donma suretiyle, döküntü vaziyette Baş-
köy ve Beyköy'e ulaşırlar.
32. Tümen Bardız'a gelmiş karşısında ken
disine denk bir düşmanla muharebe halin
de bağlanıp kalmıştır.
9.K.0 birlikleri Yukarı Sarıkamış'a girmiş ise de
bu noldaya sürekli takviı/e yapıp üstün duruma
geçen Ruslar bertaraf edilemeyip Sarıkamış'a gi
rememiştir. Mevcudu donma vakaları ve sı
cak çatışmalarla erimektedir.
10. Kolorduyu beklemektedir.
11. K.O ve Nizamiye Süvarileri Ruslann ba
zı güçlerini takviye olarak Sarıkamış' a gön
dermesine rağmen etkili taarruz yapama
maktadır.

29-30-31 Aralık 1914 10. Kolordudan artakalan 3000 civarında


Savaşçımn son çabalan.
29 Aralıkta 31. Tümen'in Sankamış İstas
yon binası ve çevresini ele geçirip tutuna-
mamalan.
30 Tümenin Selim İstasyonunu ele geçirip
Rus demiryolu hattını kesmeleri..
9. ve 11. Kolordulann son ve yetersiz çabalan.
9. Kolordu'nun erimesi..

1-4 Ocak 1915 Taarruz kabiliyeti kalmadığınm kabul ve iti


rafıyla geri çekilme hazırlıklan..
Enver Paşa 4 Ocakta Zivin'e gider.
Kafkas Cephesi, Cihan Harbi 69

9. Kolordu'nun kalan kısmın tamamı komu


ta heyetiyle esir düşer. Alay sancaklan kur
tarılır.
5 Ocak 1915 9. ve 10. Kolordudan artakalan az sayıda
savaşçınm Sarıkamış ve çevresinden Bar-
dız yönünde geri çekilmesi..
Birinci perdenin kapanması.

Bu çalışmanın amacının Birinci Cihan Harbi ve Kafkas Cep


hesinde olup bitenleri ayrıntılı olarak anlatmak olmadığını bu
nun daha kapsamlı, ayrmtılı ve akademik bir ekip çalışmasını
gerektireceğini başında ifade etmiştik.
Ancak tam açılımıyla /'Cihan Harbinde Kafkas Cephesini
ve 3. Ordunun Faaliyetleri ile Sarıkamış İhata Manevrası"nı
özetlemek, özgün çalışmamızm zaruri gereğidir.
Bu sebeple kısaca Sarıkamış Kuşatma Harekâtı olarak ad
landırılan, Erzurum-Sankamış hattmda vuku bulan ve Ruslann,
19 Ekim 1914 günü Doğu Beyazıt üzerinden, 1 Kasım 1914 gü
nü de Sarıkamış'tan Erzurum yönüne başlattıklan sınır ihlaliyle
gelişen ve 1915 yılı Ocak ayının ilk haftasına kadar olan tarih di
limi ve coğrafya parçası esas alınacaktır:
Harekâta katılan tüm birhkler 3. Ordunun sevk ve idaresi
ne tabidir.

3. Ordu toplam olarak; üç Kolordu, bir Nizamiye Süvari


Fırkası, İhtiyat Süvari Kolordusu, Sımr Birlikleri ve Jandarma
Fırkaları ile yan milis yan askeri sUâhh gruplar olan Milisler ve
Müfrezelerden oluşmuştur. Başlıcalan; Ştange Bey Müfreze-
sKYakup Cemil, Bahattin Şakir dahil). Tortum Milisleri, Karagö-
bek Müfrezesi, Deli Halit Müfrezesi ve Fethi Bey Müfrezesi-
dir.(Bu müfreze daha sonra, Kale boğazı sınır taburu olarak Yu
karı Sivri-Narman sınır hattmda smır taburu olarak görev ya-
70 Sarıkamış Harekâh ve 91. Alay

pan taburla birleştirilip mürettep alay haline getirilerek yeniden


teşkil ile yeniden 93. Alay adını aldı).
Üç kolordudan;
9. ve 11.Kolordu ilk cephe harekâtlannın ve muharebele
rinin yaşandığı 1 Kasıml914 tarihinden itibaren; 10. kolordu
ise harekâtın ikinci safhası diyebileceğimiz, 8 Aralık 1914 de
cephe vaziyeti ve ileri şevkle Sarıkamış'a sol kanattan yapıla
cak kuşatmayı gerçekleştirmek üzere mücadeleye dahil ol
muştur.
9. ve 11. kolordu ile Nizamiye Süvari Tümeni ve İhtiyat Sü
varilerinin katıldığı mücadelenin birinci bölümü olan, Köprü-
köy ve Azap Muharebeleri Pasinler-Horasan hattında Aras va
disi boyunca ve Ruslara karşı kısmî bir başarıyla sonuçlanmış
tır. Ordu Komutam Ahmet İzzet Paşadır.
7 Aralık 1914 de Kaymakam Hafız Hakkı'mn rütbesi yük
seltilerek Miralay oldu ve 10. Kolordu Komutanhğına atandı.
Kolordu Karargâhı Erzurum'daydı.
8 Aralık 1914 de Ordu emriyle taarruz hazırlıkları ve sınır
keşif faaliyetleri hızlandırıldı. Takviye birliklerin süratle intika
li istendi.

18 Aralıkta, Taarruz'un zamanlamasma son anda muhalif


kalan 3. Ordu Komutanı Ahmet İzzet Paşa istifa eder veya etme
ye mecbur bırakılır. Kabul edilir. Aynı gün Enver Paşa 3.0rdu
Komutasını da üstlenir.
Sarıkamış Taarruz Harekâhnın "olması gereken" ile olan
biçimini göz önüne seren ve Taarruz Plânının oluşmasında etki
li olan üç askeri belge örneği tarih sırasma göre aşağıya almmış-
tır:^'

Her üç belge. Ana Kaynaklar başlıklı eserlerden 1,23,6,7 no. lar da yer almak
tadır.
Kafkas Cephesi, Cihan Harbi 71

Belge:I
(10. Kolordudan 3. Orduya)
(17 Aralık 1914 Acele kaydıyla Şifreli Telgraf

"10 ncu Kolordu 22 Aralık 1914'te yapılacak taarruz için aşağı


daki tedbirleri alacaktır;
1. Arazi, düşmana karşı hareketsiz olup düşmanın uzak mesafe
den kuvvetimizi adeta sayarak zamanında tedbir almasına uygundur.
Bu nedenle baskın swrcfıy/e ve taze kuvvetle taarruz edebilmek için 21
Aralık 1914 öğleden sonra 31 inci Tümen ile Karapınar - Ağasar - Hin-
zorikler ve 30 uncu Tümen ile Sinansi - Tutmaç - İslamkotik bölgesine
ilerleyip geceleyin yanaşarak" sabahleyin düşmana taarruz edilecektir.
Böylece 10 ncu Kolordunun 22 Aralık 1914'te olmasa bile Allah
izin verirse 23 Aralık 1914'te Oltu yolunu açacağını ümit ederim.
2.5 inci Sınır bölgesine mensup Melo sınır taburu Artvin'de ol
duğundan Stange Bey müfrezesine katılması emredilmiştir. Adı geçen
bölge komutanı, bölgesinin Sarıgöl ve İşhan sınır taburları ile birlikte
93 ncü Alay ve 31 nci Topçu Alayının 2 dağ topundan oluşan kuvve
tine katılmak ve tamamı Alay Komutanı Binbaşı Fethi Bey komutası
na verilerek 22 Aralık 1914'te bu sabah alacakaranlık başlangıcında
Kale boğazım tutmak üzere Tortum - Vihik - Hatha istikametine sevk
edilmiştir.
3. Tortum'da bulunan milis kametlere seçilmiş subay ve erlerden
oluşan atlı piyade keşif kolları çıkarılarak, Sarıkamış-Kars yolunun,
demir yolu ve köprülerin tahribini ve Oltu ile Kars arasındaki yalnız
telgraf hatlarının kesilmesi ve yine uygun bir kuımetle Kosor boğazı
nın tutulması, kısaca tüm bu görevlerin 22 Aralık 1914'e kadar tam
olarak yapılması ve bu tarihten önce düşmana asla bir şey hissettiril-
memesi emri verilmişti.
4. Söz konusu tarihte 10 ncu Kolordunun bütün kuvvetiyle Kale
boğazı istikametine mi yoksa bir tümeniyle Todan üzerinden İd'e mi
taarruz edeceğinin yazı ile bildirilmesi.
72 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

5. Birlikte daha etkili olabilmek için 9 ncu Kolordu Komutanlığı


na emir verilmesi,
6. Kolordumla hızlı bir şekilde Oltu yolunu açacağımı ümit etti
ğimden Kars-Sarıkamış istikametinde düşmanın gerilerinde tam za
manında faaliyette bulunmak üzere şimdiden bir süvari tugayının Ko
lorduya verilmesi rica olunur.

10 ncu Kolordu Komutanı Albay Hafız Hakkı"

Belge: II

(10. Kolordudan, 9. kolorduya)


9 ncu Kolordu Komutanı İhsan Paşa'ya
18-19 Aralık 19141 Karagöbek

Yakında kolordularımızla birlikte Rus ordusuna karşı yapacağı


mız taarruzu tüm İslam alemi ve doğunun kurtuluşu için çok önemli
sonuçlar verecek tarihi bir olay olarak kabul ettiğimden tamamen elbir
liğiyle iş görebilmek için fikirlerimi, düşüncelerimi şimdiye kadar yap
tıklarımı ve bundan sonra ne yapacağımı açıkça bildirmeyi faydalı gör
düm. Her türlü Imrekât ve haberleşme sırasında kolordunuzun harekâ
tından beni haberdar etmek üzere Yüzbaşı Tahsin Efendi'yi haber su
bayı sıfatıyla huzurunuza gönderdim.
Ben durumu şöyle değerlendiriyorum: İki kolordu ve bir süvari
tümeninden ibaret olan Ruslar büyük kısımlarıyla Araş vadisinde ve
bir tugaydan çok fazla olmayan bir müfreze ile İd ve Kale boğazı'nda
bulunuyorlar.
Rusların bizim son günlerdeki harekâtımızdan İd üzerine ve ge
nel olarak Oltu istikametinde bir taarruz yapma ihtimalimizin oldu
ğunu haber almaları mümkündür ve eğer hiç haber almamışlarsa bi
zim için büyük bir şanstır. Bizim bilinen taarruz planından amacımız.
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 73

Rus ordusunun geri çekilme haltım keserek onu tamamen yofc edecek
bir meydan muharebesine mecbur bırakmaktır. Gerek stratejik ve ge
rekse siyasi duruma göre bu zaferin kesin olması gerekir. Bununla bir
likte bizim bütün işlerimizde ve bütün harekâtımız da bu gayeye ulaş
mak içindir.
Bizim taarruzumuz başladığında Ruslar ne yapar? Ya bütün
kuvvetiyle 9 ncu Kolorduya taarruz eder veya Horum mevzisinde sa
vunmada kalarak İd yönünü takviye ile 9 ncu Kolorduya taarruz
eder veyahut 9 ncu ve 11 nci Kolorduları işgal etmeye çalışarak en
dış tarafta bulunan bizim kolordumuza karşı taarruza geçer, en son
bir ihtimal de geri çekilmeye karar vermesidir. Bunu ya hemen ya da
birkaç gün uğraştıktan sonra yapar. Herhalde 9 ncu ve 10 ncu'Ko-
lordular toplu haldeki Rusların bu tarafta bulundurabilecekleri kuv
vetlerin tamamından daha üstün olması ihtimali yüksek olduğundan
şiddet ve süratle hareket edersek zaferin bizim olacağından hiç şüphe
yoktur.
Rusların 11 nci Kolorduya taarruza geçmeleri durumunda 9 ncu
ve 10 ncu Kolorduların daha şiddet ve süratle ilerlemesini gerektirir.
Rusların 9 ncu Kolorduya sevk edecekleri kurmet ancak çok kötü olan
Lansor yoluna mahsus olduğundan, 9 ncu ve 10 ncu Kolorduların
özellikle ilk taarruz günü taarruzlarını baskın tarzında yapmaları ha
linde, Rusların adı geçen yoldan yardım kuvvetleri sevk edebilmeleri
imkânı oldukça azalır. Bu taarruz ne kadar hızlı olursa Rusların bu ta
rafı takviye etmeleri ihtimali o derece azalır. Rusların 10 ncu Kolordu
ya taarruz etmesi için mesafe çok uzaktır. Yeter ki bu tarafta daha ön
ce büyük bir kuvvet bulundurmuş olsunlar. Bugün elimizde muhte
melen böyle bir haber mevcut değildir. Bana göre en büyük felaket
Rusların alelacele geri çekilip elimizden kurtulmalarıdır. Bu şekilde
kurtulan bir Rus ordusu, Kars istihkam mevkiine dayanıp bizim için
daha kuvvetli bir düşman haline gelir. Bununla birlikte ne olursa ol
sun Ruslar Kars'a ulaşmadan önce 9 ncu ve 10 ncu Kolordular Sarı
kamış - Kars hattına tüm kuvvetleriyle ulaşmalıdırlar. Bu gayeye ulaş
manın iki şartı vardı: Birincisi, ilk taarruzu baskın suretiyle yapmak;
74 Sarıkamış HarekâtJ ve 91. Alay

ikincisi birkaç saat içinde sonuçlanacak olan bu taarruzumuzdan son


ra her iki kolorduyu tam bir cesaret ve süratle ilerletmektir.
Ben bunun için 10 ncu Kolordunun taarruz, hareketini .şu şekil
de hazırladım:

1. Tortum'un doğusundaki Ziyarettepe ve Karapınar çevre


sini gezerek bizzat gördüm^^ ki eğer 22 Aralık 1914 günü taar
ruz harekâtı için Kolordularımızla ileri yürüyüşe başlarsak önce Tor
tum vadisinden 10 ncu Kolordunun bütün topçu ve yük hayvanları
nı dik meyillerden yukarı hatta çıkarması er ve hayvanları kötü bir şe
kilde yoracak bu nedenle taarruz yorgun kuvvetlerle yapılacak. İkinci
olarak, yukarı hattı geçen kuvvetler gündüz yukarı hattan düşman ta
rafına inerken, düşman bizim bütün kuvvetlerimizi sayacak, bu şekil
de durum hakkında gayet doğru bir fikir edinip hızlı karar verebile
cek ve böylece büyük bir ihtimalle süratle kaçacaktır. İşte bu felake
te meydan vermemek için ben, 21 Aralık 1914 günü öğle vakti Tortum
vadisinden ileri yürüyüşe başlayarak akşama doğru tüm kuvvetlerim
le yukarı hattı geçmeye başlayacağım.
21-22 Aralık 1914 gecesi birliklerimi tam düşman mevzisi yakın
larında toplayarak geceyi orada geçireceğim ve sabah alacakaranlık
başlangıcında düşman mevzisine yaklaşarak, sabahleyin kısmen din
lenmiş olan askerimle şiddetli ve seri bir taarruz yaparak düşmanı bir
kaç saat içinde ezeceğim ve bundan sonra hızlı bir takip yaparak 22
Aralık 1914 akşamı Oltu'ya varabileceğimi ümit ederim.Kolordunun
Todan - İd istikametinde ne kadar bir kuvvetle taarruza katılması ge
rektiğini veya bütün kuvvetiyle Kale boğazı'ndan mı ilerlemesinin ge
rektiğini ordu henüz emretmediğinden ayrıntılar hakkında bir şey di
yemem. Yalnız Kale boğazı - Oltu istikametinde kuvvetimin önemli bir
kısmıyla ilerleyeceğim kesin olduğundan bu yöndeki tedbirleri şimdi
den size bildirebilirim.

27
Ekz-fotoğraflar 20, 22, 23 ve 75..
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 75

Değerli bir alay komutam idaresi altında beş piyade taburu ve iki
dağ topu iki gündür başlamış olduğu harekâta devam ederek 21 Aralık
1914'te Kale boğazt'mn 10 km kuzeyindeki Hasköy bölgesine ulaşacak
ve 21-22 Aralık gecesi hareket ederek 22 Aralık 1914 günü sabah ala
cakaranlık başlangıcından önce Kale boğazı'nı tutacaktır.
Ben 21 Aralık 1914 günü öğle vakti Tortum'un 10 km kuzeyinde
bulunan Ahbisor'dan kuımetli topçuya sahip bir tümen ile harekete
bağlayarak gece vakti İslâmkotik,Tutmaç,Kİğik köylerini işgal edece
ğim. Buradan sabah alacakaranlık başlangıcıyla birlikte Ardos sırtla
rında mevzi alan düşmana şiddetli ve hızlı bir taarruz yapacağım ve
herhalde ümit ederim ki önden, arkadan, yandan taarruza uğrayan bu
düşmanı bir iki saat içinde yok ederek hızlı bir yürüyüşle Oltu'ya ula
şacağım.
Sizin İd yönündeki muharebenize her türlü yardımı yapmak iste
rim. Bunun için dağ yollarını bilen kılavuzlar ve askerler topluyorum.
Ordu emrine gelince bu yönünü de temin ederim, eğer 9 uncu Kolor
du 10 uncu Kolordu gibi 21-22 Aralık 1914 gecesinden düşmana ya
naşmak için yararlanırsa İd cephesindeki taarruzun 22 Aralık 1914
günü öğleye kadar biteceğinden çok ümitliyim. Bundan sonraki gün
ler için ben Kolordumla günde 30 km yaparak 25 Aralıkta öğle vakti
Kars-Sarıkamış hattına varacağımı ümit ederim.
Bu hareketime engel olmak isteyen herkese tereddütsüz taarruz
edeceğim. Eminim ki aynı gayeyi izleyecek olan 9 ncıı Kolordu da da
ha fazla şiddet ve sürat gösterecektir. Herhalde kazanacağı zafer İslam
tarihinde yeni bir devir açacağından yan yana çok şerefli savaşacağı
mızdan eminim. Allah cümlemize yardımcı olsun Amin!

Damadı Hazreti Şehriyari


10 ncu Kolordu Komutanı
1- Kurmay Albay Hafız Hakkı
76 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Belge: III

(Taarruz için Ordu emri)Köpriiköy, 19 Aralık 1914, Saat 22.00


22 Aralık günü için emir:
1. Düşman ana kuvvetleriyle eski mcvziindedir.
2. Düşmanın ana kuvvetlerini Kars doğrultusundan ayırarak va
disine doğru güneye atmak için Üçüncü Ordu büyük kuvvetleriyle
Oltu doğrultusundan düşmanın kuzey kanadı gerilerine ilerleyecektir.
3. Süvari Tümeni, piyade ve topçu ile desteklenerek düşmanın
Aras ırmağı güneyindeki kanadına saldıracak ve onun dikkatini bu ka
nada çekecektir.
4. Onbirinci Kolordu kendi mevziinde kalacak ve düşmanın
dikkatini kendi üstüne çekmek için bütün cephede gösteriş sal-
dmst yapacak; düşman büyük kuvvetleriyle ilerlerse, ilerleme
sini durduracaktır.

5. Dokuzuncu Kolordu en az iki kol ile (sol kol Gerek Yeniköy,


yolunda) yürüyecek, İd yoluna varacaktır. Düşmanın İd'teki müfreze
sinin doğuya doğru ana kuvvetlerine katılmasına kesinlikle engel ola
caktır.

6. Onuncu kolordu bir tümeniyle İd'e, diğer iki tümeniyle Ar-


dos'a varacaktır. Her iki kolordu rastladıkları düşmana saldıracaktır.
Harekat emredildiği gibi yapıldığı takdirde 23 Aralık 1914 günü
Dokuzuncu Kolordu Çıtak-Pitkir çizgisine ve Onuncu Kolordu Ol
tu'ya varacak, 24 Aralık 1914'de Dokuzuncu Kolordu Kötek veya Bar-
dız'a. Onuncu Kolordu Bardız çizgisine varmış olacaktır.
7. Gözetleme bölgeleri: Süvari Tümeni ile Onbirinci Kolordun
gözetleme sınırı Aras ırmağıdır. Onbirinci Kolordu ile Dokuzuncu
Kolordu arasındaki gözetle bölgesi sınırı Karabıyık- Stçankale- Güllü-
dağ dan geçen doruk çizgisidir. Dokuzuncu Kolordu ile Onuncu Ko
lordu arasındaki gözetleme bölgesi sınırı, şimdiye kadar olduğu gibi
Kargapazarı silsilesi -İd- Oltu çizgisidir.
Kafkas Cephesi,Cihan Harbi 77

Gözetleme görevi; Düşman ana kuvvetler, bölüm bölüm tümüyle


yerinde mı duruyor? Yoksa geriye mi gidiyor veya Onbirhtci Kolordu
ya doğru mu gidiyor ve bu durumda da Aras'm kuzeyinden mi, yoksa
güneyinden mi ilerliyor? Veya bah doğrultusunda ki tepelerden Do
kuzuncu Kolorduya mı gidiyor? Koçfanes, Şekerli, İd, Ardos yönünde
ki kuvvet ne kadardır? Yerinde mi duruyor, doğru ana kuvvetlerine mi
yanaşıyor, geriye mi çekiliyor?
8. Savaşma şekli Imkkında ayrıca emir verilecektir.
9. Ordu karargahı Köprüköy'dedir.

Başkomutan Vekili Enver Paşa

Bu üç resmi belge ve uygulamayla ortaya konan ha


rekât plânının ana hatlarının esaslarını bir kez daha
gözden geçirelim:
Harekât, taarruz ve baskın şeklinde düşmanın asıl cephe
hattma yapılacaktır.
Düşmamn asıl cephe hattı; Aras nehrinin kuzeyinde oluştu
rulan Horasan- Karaurgan arasında bulunan bölgedir.
Bu bölgenin karşısındaki 11. Kolorduya verilen görev; düş
manın ana cephesini tespit ve burada oyalamak, düşman saldı-
nrsa savunmada kalmak, çekilirse ilerlemek.
Aras nehrinin güneyindeki Nizamiye Süvari Tümeninin
görevi düşmanın güney kanadını bu bölgede oyalamak ve ana
taarruza yardımcı olmak.
9. Kolordu'nun görevi Köprüköy-Hasankale hattı arasın
dan Narman istikametine hareketle o bölgedeki düşmanı etkisiz
hale getirip oradan Kışlaköy- Bardız üzerinden Sankamış'a in
mek.
78 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Yukandaki maksadı temin için esasen 10. Kolordu'ya bağlı


olup, taarruza Tortum vadisinin Ziyarettepe-Karapmar hattm-
dan Todan'a taarruz edecek olan ve biraz daha aynntıh incelemi-
zin konusu olan 31. Tümen ve ona bağlı üç alayın (91,92,93. alay-
lann) geçici olarak 9. Kolordu emrine verilmesi kararlaştmlır.
2- 10. Kolordu'nun görevi, taarruzun en can alıcı bölümü
olarak değerlendirilir. Buna göre 10. Kolorduya bağlı
30. ve 32. Tümenler Tortum Vadisinin Ahpisor Gedi
ğinden Oltu'ya saldıracak ve Oltu aldıktan sonra he
men Bardız'a yöneleceklerdir.
3- Bardız'da yollan kesişecek olan 9. Kolordu Sankarmş'ın
batısına Karaurgan ve çevresindeki düşman birlikleri
ne, 10. Kolorduysa Sankamış'm doğusundaki Sanka-
mış-Selim hattma saldırarak Kars'la düşmanın irtibatı
nı kesecektir.

4- Böylece karşısında 11. Kolordu bulunan düşman sol ka


nadından ve kuzeyinden kuşatılarak Aras'ın güneyine
atılacak ve Kars yolu açılacaktır.
5- Fakat Genel Plânm uygulama aşamasında Ordu Emriy
le belirlenen Genel Plândan Sapma Görülür!
Allahüekber Dağlan hiç plânda ve hesapta yokken bir faci
ayla sonuçlanmasına neden olan gelişmeler özetle şöyle gelişir:
9. Kolordu'ya geçici olarak bağlandığı halde zamarunda ve
başarılı bir taarruzla İd kasabasmı ve Eski Narman'ı işgal eden
31. Tümen 23.Aralık 1914 tarihi itibariyle Narman'dayken; ne şu
anda bağlı bulunduğu 9. Kolorduyla ne de asıl bağlı bulunduğu
10. Kolorduyla haberleşemez. Ne yana hareket edeceğini bile
memektedir. Tümen Komutanı insiyatifini Oltu yönüne giderek
asıl bağlı bulunduğu eski birliğine intikal yönünde kullanır. 10.
Kolordu'ya bağlı 30. Tümen de, Rusları geri atmış ve Oltu'yu
ele geçirmiştir. 24 Aralık günü Bardız çizgisine varması istenen
10. Kolordu'ya bağlı birlikler, Narman ve Oltu'dan çekilmekte
Kafkas Cephesi, Cihan Harbi 79

olan düşman artçılarının peşine düşerler. 30. ve 31. Tümenler bu


yüzden öngörülen hedeflere varamamışlardı.
10. Kolordu Komutanı Miralay Hafız Hakkı 24 Aralık sa
bah 09.00 da Oltu Hükümet konağından Ordu'ya yazdığı bir
raporla Vartinik-Beyköy hattına şiddetle ilerleyeceğini bildir
miştir.
Yeni plâna göre:
32. Tümen Oltu çıkışında güneye yönelecek ve daha önce
planlandığı gibi Bardız'a;
30. ve 31. Tümenler ise doğuya yönelip Penek- Kosor-Ar-
senek üzerinden Allahuekber Dağlarmdan aşarak; Sankamış-
Selim arası düzlüğe inecektir.
Bu plân teklifinin haberleşmedeki aksaklık nedeniyle o es
nada 9. Kolordunun başında Bardız'a yaklaşmış olan Enver Pa-
şa'ya zamanında ulaşıp ulaşmadığı, onay alınıp alınmadığı tam
açıklığa kavuşturulmuş değildir. Daha doğrusu araştırmamızda
bu husus eksik kalmıştır. Ancak aynı zamanda padişah damadı
ve bacanak olan komutanlar arasında daha sonra gelişen ilişki
lere bakılacak olursa zımnen onaylandığı kabul edilebilir.
Gelelim bu harekâta katılan birliklerle ilgili rakamlara:
Şu peşin kabulün altını çizelim:
Kesin ve ihtilâfsız rakam vermek tabiatıyla mümkün değil
dir. Bu nedenle rakamların alt ve üst sınırlan belirtilecektir.
Taarruz eden Osmanlı asker sayısı Ruslardan biraz fazla
dır. Bazı kaynaklarca Rusların sayıca fazla olduğu yönündedir.
Buna göre Taarruza katılan Osmanlı Savaşçılan (Muharip
ler) 120.000-75.000, Ruslar ise 100.000-61.000 olarak muhtelif
kaynaklarda farklı rakamlar telâffuz edilir.
Ancak Yardımcı Asker güçleriyle birlikte bu rakamlar Os
manlılar için 210.000-230.000; Ruslar için 180.000-160.000 olarak
belirtilmektedir.
80 Sarıkamış Harekâh ve 91. Alay

İnsan zayiatı konusundaysa Osmanlı Ordusu için genellik


le 40.000-90.000 arası rakamlar ileri sürülmektedir. 60.000 zayi
at en makul gözükendir. Ruslann zayiatı daha azdır. 25.000-
40.000 arası tahmin edilmektedir.
İttifak edilen husus:
Ulaşım, lojistik faaliyetler, asker donanımı, topçu ateşi gü
cü ve süvari üstünlüğünün Ruslardan yana olmasına karşın,
Türk Ordusunun, piyade sayısı itibariyle sayıca biraz fazla ol
duğu yönündedir. Bu fazlalığında o dönemin klâsik askeri anla
yışına uygun olmadığı yani iki katı olmayıp, yüzde elli Ue yüz
de yirmi beş oranı arasmda fazlalık olduğu yönündedir.
Ancak bu harekâta katılan asker ve harekât sonucu oluşan
zayiat rakamlarmm; Sadece 6 Kasım 1914 ve 7 Ocak 1915 döne
mi için olduğunun altım bir kez daha çizelim.
Yoksa Cihan Harbi boyunca Kafkas Cephesinde 15 Aralık
1917 ye kadar süren askeri mücadele esnasında rakamlarm de
ğiştiğini, Rusların sürekli takviye alıp sayılarını artırdığını; mu
hacirlik ve Ermeni isyan ve katliamları hesaba katıldığında;
Türkler'in asker-sivil insan kaybı sayısının doğrusunu kimsele
rin tam olarak bilemediğini, 500.000-1.000.000 arası hatta daha
yukarı rakamlann abartılı olmayacağı rahatlıkla söylenebilir.
B o L U M - II

(Musul'dan Edirne'ye; Edirne'den Sankamış'a Uzanan)


91. Ala)an Sıradışı ve Hazin (Dyküsü
"Billâh bu özge maceradır
Zannetme belâ kitabıdır"

Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk'dan

Neden Sarıkamış, Niçin 91. Alay?


Elbette ki bir çok sebeple..
Eserin girişinde "İthaf", "Başlangıç Notu" ve "Başlangıç Sö
zü" bölümlerinin her biri başlı başına neden ve niçin sorularının
cevabını fazlasıyla karşılar.
Ancak bu bölümde hem başkalarını Sarıkamış'ı anlamaya
ve anlatmaya mecbur bırakan nesnel sebeplerden, hem de ken
dime ait özel sebeplerden bahsedeceğim.
"Kendime ait özel sebepler"in bir kısmını tekrar özetlemek
isterim:

Sarıkamış Taarruz Harekâtının başlatıldığı üç önemli nok


tadan biri olan Tortum, Yukan Sivri Köyünde gözlerimi dünya
ya açmışım. Aradan 40-50 sene geçmesine rağmen halâ etkisi
hissedilen ve orada yaşayan insanlar arasında hatıralarla canh
tutulan bir atmosferde gençliğim ve çocukluğum geçmiş..
Sonra taarruz'un hedefi olan Sarıkamış' ta üç yıl süreyle,
kendi iradem dışında bir gelişmeyle, neredeyse dağmı taşım
görme fırsatı veren bir kamu hizmeti görmüşüm..Tipisine yaka
landığımda ilk aklıma gelen Allahuekber ve Soğanlı Şehitleri ol
muş..
84 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Sonra aradan yıllar geçmiş..Hatıralan hafızamda tamamen


küllenmeyen ve böylece varlığını sürdüren "..şu karşı yamaçla
rın babayiğitleri.." artık askeri teşkilât bilgUeriyle ete kemiğe
bürünmüş vaziyette karşıma çıkıverdiler.
İzlerini bulmuştum.
Tesadüflerin değil tevafukların varlığına inanan biri olarak
karşıma yine birkaç yıl önce de Hüsn ü Aşk çıkmıştı.
Hüsn ü AşkTa henüz tanışmayan okuyuculanm,"böyle
damdan düşer gibi bağ kurma nerden çıktı?"diye düşünebilir
ler..

Yeterince tanışmayan okurlar için, konu başlıklarma beyit


lerini aldığım Hüsn ü AşkTa Sarıkamış Serüveni tevafukuna
-halâ tesadüf diyen desin- kısa bir paragraf açayım:
Hikâyede; kahramanımız Aşk, Hüsn 'e kavuşabilmek için
arkadaşı Gayref le birlikte çıkmaya mecbur bırakıldığı sıra dışı
yolculukta, akla hayale gelmez çetin smamalı bir dizi olaylar
zinciriyle karşılaşır. Bu olaylara uygun özneler ve mekânlarda
sıra dışıdır.
Serüvende ki uğrak yerlerinden birisi de:

"Zahit de, ayyaş da bir oldu orda


Kor ateş buz oldu çünkü soğuk da"

..beyitiyle noktalandırdığı bir "deşti şitâ" yani "kış çölü"nün


tasvir edildiği bölümdür. Daha başka birçok çetin sınamalardan
da geçen Aşk, serüvenin sonunda "bitkinliğin ve perişanlığın
son raddesine" ulaşır.
İşte bu kış çölünü ve diğer badireleri atlatan "AşkTn Peri
şanlığı" nı anlatan nice mısralar vardır ki sanatın o sihirli gücüy
le ileri görüşlü sanatçı bir şair tarafından, sanki Sarıkamış Serü
venini yaşayacak Mehmetçikleri tasvir için, 132 yıl önce peşinen
kaleme alınmış gibidir.
91. Alayın Sjradışı ve Hazin Öyküsü 85

"Harman yangını gibi büyüyen" bir hayıflanmamn ürünü


olarak üzerinde on altı ay süreyle anlamaya çalışarak hemhal ol
duğum Hüsn ü Aşk'a "nasıl anladımsa öyle" bir manzum yo
rum ortaya koymuştum.
Bir başka vesileyle aktarabileceğim nedenlerden ötürü,
yazdığıma değil ama "başkalarıyla paylaşma amacıyla ve iyini-
yetle" bastırdığıma neredeyse pişman olmuştum.
Yaşadığım hayal kırıklığından ötürü tekrar başka bir şeyi
kaleme almaya kolum kanadım kalkmaz olmuştu. Yazabilmek
için en az onun kadar anlamlı bir şey olmalıydı.
Bu ancak Sarıkamış ve "..şu karşı yamaçlardan bir gece
akıp giden babayiğitler" olabilirdi..
Çünkü onun için yıllardır " Bekleme yoluna gözümü dik
miştim."
Hem yıllar yılı, çocukluk muhayyilem de oluşan"...o ya
maçları aşıp ta bir daha dönmeyen o babayiğitleri.." eninde so
nunda araştıracak ve anlatacaktım..
Bunu tıpkı Hüsn ü Aşk'm Manzum Yorumunda olduğu gi
bi bir minnet borcu ve paylaşma amacıyla yapacaktım. Duygu
sallık ve gerçekçilik dengesini gözeterek..
Nereden geldiler? Nereye gittiler? Gerçekten hiçbiri mi
dönmedi?

Acaba Huma Kuşu Efsanesi ve Kafdağı masallarıyla bu se


rüven arasında bir bağlantı mı vardı?
İşte beni, Sarıkamış ve 91. Alayı yazmaya mecbur eden "ba
na göre" sebeplerim.

Sarıkamış'ı anlatma gerekçelerimizin bir kısmı mistik, duy


gusal ve kendimize göre ise de:
86 Sarıkamış Harekâh ve 91. Alay

'Tarihi vaka anlatım ve tespitleri" güvenilir bilgi kaynakla


rı esas alınarak yapılacak diye başmda taahhüt etmiştik.
Ancak acı gerçeklerle, güzellikler ve masallar o kadar iç
içeydi ki!
Onları geçiştiremezdim.

Onun coğrafi güzelliğinin bir benzerinin de dünyada sade


ce Kanada'da olduğımu, Kanadalı bir Ziraat Profesöründen,
1986 yılında, Sankamış Orman İşletme Lokalinde duymuştum.
Profesör, Sarıkamış'ı görmeye sırf bu nedenle karar vermiş ve
şöyle demişti: "2000 metreyi aşan yükselti iyi bir mera ve yayla
olabilir. Ama hem iyi bir yayla hem de görkemli bir orman ör
tüsü çok enderdir. Kanada'da benim yaşadığım yerin başka
benzerinin, bir de Türkiye'de olduğunu öğrenince özel olarak
görmeye geldim Sarıkamış'ı" demişti.
Yine kış sporu tutkunlarmm yakından bildiği gibi "kayak
için en ideal kristal kar "orada bulunur.
Sarıkamış'ın tabii güzelliğiyle ilgili son bir tespit yapayım:
Dört mevsimde, her metrekaresinden seyrine doyum ol
maz milyonlarca kartpostal çıkar!

Dünya Coğrafyasmda böyle seçkin bir yeri olan Sarıkamış;


Dünya Tarihinde de benzeri seyrek görülen bir tarihi olaym ya
şandığı yer ohna özelliğine sahipti:
Anibal'ın Roma, Napolyon ve HitlePin Rusya Seferini an
dıran bir kış taarruzu olması!
Şu farkla ki; daha dağhk bir arazide ve daha zor şartlarda
cereyan etmiştir.
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 87

Bir diğer önemli farkı da; istilâcı bir karakter taşımaması


aksine işgal edilmiş vatan toprağını geri alma gibi meşru bir
amaç için yapılmış olmasıdır.

1914 yılı Kasım, Aralık ve Ocak aylarında yoğunlukla Ara


lık aymm son on günü Erzurum-Sankamış arasmdaki coğrafya
da yaşanan bu büyük tarihi mücadele; her nedense, millî ve fer
di hafızalarda üç- çeyrek asır boyunca adeta, oluş biçimi gibi,
sanki donup da kalmıştı..Bu sebeplerin bazılanna "Bu Esere Da
ir" başlıkta değinmiştik. O sebepler geçerliğini muhafaza et
mekle birlikte, başka sebepler de mevcuttu;
Sankamış Kuşatma Harekâtı, bir kere, sonuçlan hemen gö
rünen ve semeresi derhal alınan apaçık bir zafer değildi. İnsan
hafızası da aksi gibi kötü anılan kovma ve unutma konusunda
aceleci bir eğilime sahipti. Bunun bizim hamâsi resmi tarihimi
ze yansıtılmamasmm bir nedeni belki buydu. Bir başka neden,
o dönemin Genelkurmay Başkanlığınca bizzat Enver Paşanın
yazıh emriyle sansür uygulanmasıydı. Bu sansür kaldırılmaya
kalkışılmca da "Resmî Tarih" kriterleri uyarınca, bir başka san
sür devreye girecekti:
Enver Paşa ve ekibinin bütünüyle kötü ve başarısız göste-
rUmesi ve hanesine kaydedilecek artıların bilinmemesi, meselâ,
ordunun genç, dinamik ve çağm icaplarına uygun bir yapıya
kavuşmasında, Çanakkale Zaferinin kazanılmasında. Birinci
Balkan Savaşınm lekesini silen ve Edirne yolunu açan Çatalca-
Üçtepeler Zaferinin, onun Kurmay Başkanı olarak hazırladığı
plân ve taarruz neticesi gerçekleştiği hususlan ustaca gizlenme
si gerekiyordu.
Oysa büyük bir tarihi şahsiyetin yüceltilmesi için bir başka-
smm aşağılanması şart değildi!
88 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Bu böyle sürüp bir kaç kuşak daha geçse, Sarıkamış Şehit


leri lâyık olduklan gibi hatırlanamayacak ve günah keçilerinin
yüzünden gadre uğramış bir trajedinin zavallı kahramanları gi
bi kuru ah vah ile arada sırada belki anılacaklardı.

Bereket versin son birkaç senedir, içinde Sarıkamış kelime


si geçen sözlü, yazılı ve görsel her türlü anlatım gittikçe merak
uyandırmaya ve rağbet görmeye başlamıştı:
Hem de bu konuda yetkin yani tarihçi olmayanlar da bu fa
aliyete "amatör ruhla fakat profesyonel çalışmayla" dahil olma
ya başladılar.
Ünlü bir hekimimiz, Bingür Sönmez'in çabalarını yukarıda
özetlemiştik. Bu satırlar yazılırken THY na ait bir yolcu uçağı
mıza Sarıkamış adı verilmesine sebep olan ve bu karan alanlara
bu vesileyle teşekkürler.. Bir sanatçımız, Özhan Eren, sanatçı
duyarlılığıyla, hemen bir beste yapabilmekte ve birkaç saatlik
Sankamış atmosferinden etkilenerek kapsamlı bir araştırma
eseri yazabilecek hale gelmektedir.
Yazarlık deneyimi olmayan insanlar bUe, bu donup kalmış
lığın buzlannı eritmek için enerjilerini hem severek harcamakta,
hem de geç kalmış minnet ve şükran duygulannı atalanna ulaş
tırmak için çırpınmakta ve bu donup kalmışlığın sebeplerine ka
fa yormakla birlikte, buzların çözülmesi için katkıda bulunma
yolunu seçmişlerdir.
Çoğunlukla Sarıkamış şehit ve gazilerinin ikinci kuşak to
runları olan okumuş bir kesim zihinlerinde kalanlarla kitaplar
dan öğrendiklerini harmanlayarak Sarıkamış perdesini biraz
daha aralama, atalarını hata ve sevaplarıyla bağrına basma yo
lunu seçtiler. Bunların bir kısmı kaynakçada yer almaktadır.
Bunlar iyiye işaretti. Sarıkamış sadece tarihçUerin değil ya
zar ve sanatçıların da uğraş ve ilgi alanı olmuştu.
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 89

Bu çalışmannız da Dedem Şevket, Babaannem Fatma'nın


çocukluk gözlemleriyle; Süvari Onb Murat, Borazancı Kurban!
Onb ve İhtiyat Zabiti Zara'Iı Ali Efendi'nin hatıralan yeni bir
katkı olarak yer alacaktır.
Bu konuyla ilgili dağarcığında ne varsa ortaya dökenlerin
en karakteristik yanlarının, bu aziz şehit ve gazilerin ikinci ve
üçüncü kuşak torunları oldukları fark edilmeyecek gibi değildi.
Ve yine eserin başlangıç notunda geçen gerçek öykülerin ben
zerlerinden, onlarm da, çocukluk ve gençliğinde dimağlan nasi
bini almıştı şüphesiz. İzleri öylesine derin oldu ki Sankamış'm
az bilinen öyküsü ivme kazanmaya başladı. Sarıkamış şehit ve
gazilerinin torunları olmayanlar bile, o zamanlar oralarda olup
bitenlere kayıtsız kalamadılar. Öğrenme arzusu giderek büyü
dü.

Bu benzeri görülmemiş mücadelenin ayrıntıları sarsıcıydı.


Öğrenenleri tarih bilinci konusunda farklı bir boyuta taşıyordu:
Sahiplenme! ..
..Ve onları da en az Çanakkale Şehitleri ve Kahramanları
kadar çok sevme ve bağrına basma!..

Şimdi gönül arzu ediyor ki gelişen sinema teknolojisiyle sa


nat değeri yüksek bir-kaç süper prodüksiyon film yapılsın.
Anlamlı anıt ve kitabelere yenileri eklensin.
Eteklerde ki taşlar dökülsün ve Sarıkamış Harekâtmm ay-
nntılan tüm aktör ve kahramanlarıyla objektif biçimde ve yan
tutulmadan anlatılsın.

Her anlatım yeni bir şeyler katsın ve boş tekrarlardan vaz-


geçilsin..ilh..
90 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Asıl amacımızın tarih yorumu olmadığını, belli zaman dili


mi içinde, belli bir coğrafyada ve belli bir askeri birliğin yaşa
dıklarını yer ve mekân bilgilerine sadık kalarak ferdî hafızamız
da oluşanlarla birlikte okurumuzla paylaşma yolunu seçtiğimi
zin ısrarla üstünde durmaktayız.
Bu paylaşmanm ayrmtılan benim açımdan çok daha deru-
nîdir. Bir tek eserle yetinilecek gibi değildir. Daha ayrınblı ve
edebî bir anlatımı gerektirdiğini tekrar ifade ediyorum.
Ancak 91. Alaym serüveni anlatılmaya ve bilinmeye değer
birçok özellikler taşıdığından, bilhassa ve ayrıca anlatılması zo
runlu görüldü.
En başta bu serüvene paralel bir anlahmla Sarıkamış Hare
kâtını bir kez daha özetleme imkâm olacaktı.

Şüphesiz, Sarıkamış Harekâtma katılan her askeri birliğin


hatta her bireyin; serüvenleri hazin, sua dışı ve çarpıcıydı.Ama
sanki 91. Alayda bunlann eski tabirle mecmuu yani toplamı bu-
lunmaktaydı.Bu konuya aşağı da tekrar dönmeden önce 91.
Alayın tarihçesine göz atalım:^

28
ÖNEMLİ BİR NOT: Bu çalışmaya başlarken 91. Alaym sadece Sarıkamış Serü
venini tespit etmeyi amaçlamıştım. Ancak araştırmaalığın heyecan verici bir
yanıyla karşı karşıya kalmıştım: 91. Alay Balkan Savaşının lekesini parlak Kar-
taltcpe taarruzuyla silen ve üçüncü rütlıeden Mecidi Nişanı sancağma takılan
bir alaydı ve bu olay yeterince bilinmiyordu..Bu belgelerin örnekleri aşağıda
"Belgeler ve Fotoğraflar" bölümünde sunulacaktır.
Mertlik belirtisidir derde boş vermek
Derdi adet edinir gerçek bir erkek
Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk

(Musul'dan Edirne'ye
Edirne'den Sarıkamış'a)®
91. ALAYIN KISA TARİHÇESİ:»

Yıl 1910.

O tarihte Osmanh Devletine bağh Musul vilâyetini kapsa


yan Erbil-Süleymaniye- Kerkük ve Musul yöresiyle onun kuze
yine düşen dağhk bölgede yani bugünkü Kuzey İrak ile Hakkâ-
ri-Şımak-Siirt bölgesinde Osmanlı Ordusunun bir parçası olan
31. Seyyar Jandarma Alayma bir görev verilmiştir:
O bölgede ayaklanmış olan Barzan Aşireti'nin isyanım bas
tırmak..

O dağ senin bu dağ benim dolaşan alajan bu konuda neler


yaptığım ya da yapamadığını belirleyemedik. Ancak Musul ile
Siirt arası coğrafyada sürekli asayiş, takip ve devriye görevi
yapmaktadır.

29
Bkz.. şekil 11.
30
91. alayın; l.Cihan Harbi öncesine ait bilgiler büyük ölçüde kaynakça ana kay
naklar bölümünde bahsedilen 5 nolu Dr. M. Derviş Kuntman'ın anılanndan
yararlanıbp ortaya konulmuştur.
Sonraki bölümlere ait tarihçeler ise yine bu eserle birlikte Kaynakça Ana Kay
naklar da bahsi geçen eserlerin tümünden yararlaıularak tespit edilmiştir.
92 Sankamış Harekâta ve 91. Alay

4 Ekim 1911:

Bu tarihte 31. Jandarma alayı hem sınıf hem numara deği


şikliğine uğrar:
Artık 91. Piyade Alayı'dır.
Mayıs 1912 de 92. ve 93. Alaylarla birlikte yeni askeri teşkilât
lanmayla kurulup isimlendirilen 31. Fırkaya (Tümene)bağlaıur.
4. Orduya bağlı bu tümen o tarihte ordu merkezi olan Er
zincan'dadır.

91. Alay 1911 Ekiminden sonra Malatya ve Arapgir'de bir


kaç ay kalarak 28 Ma3tas 1912 tarihinde Erzincan'a gelir.
Ekim 1912 de 1. Balkan Savaşı patlak verdiğinde 91. Alay
Erzincan'dadır.

Bilindiği gibi tam bir felâketle sonuçlanan bu savaşta Edir


ne başta olmak üzere Çatalca'ya kadar tüm Rumeli topraklan iş
gal edilir.
91.Alaym bağlı bulunduğu 31. Tümenin de Balkan Savaşı
na gitmesi kararlaştırılır.
1912 Aralık sonlarmda önce 91. Alay bu istikamete yürüyü
şe geçer.

Trabzon'a yaya yürüyüşünü müteakip deniz yoluyla İstan


bul'a oradan İzmit'e gelir.
2.Balkan SavaşTnm çıkması üzerine alayımız bu kez; 9 Şu
bat 1913 de Şarköy Çıkarma harekâtına katılır.'' 91. Alayın cesa
ret ve gayreti haricinde ki bazı sebeplerden dolayı istenen başa-
n sağlanamaz.. 91. Alay gemiyle Yeşilköy'e gelir.
Bulgar işgalinde ki Edirne'nin geri alınması için Çatalca
üzerinden bir taarruz plânlanmaktadır:

" Balkan Savaşında Şarköy Çıkarması ve Bolayır Muharebeleri -E. Tümg Hüsnü
Ersü.. ATAŞE Yay, Ankara- 2006
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 93

Taarruzu 10. Kolorduya bağlı birlikler yapacaktır. Enver


Paşa o tarihte yarbay rütbesiyle bu Kolordu'nun Kurmay Baş
kanlığı görevini yürütmektedir. Yani plâm hazırlayıp uygula
yan etkili ikinci komutandır.
91. Ala/a verilen görev; Çatalca hattında Büyük Çekme-
ce'den başlayan Bulgar savunma mevzülerinden en önemlisi
olan, Nişantepe, Dikilitaştepe ve Kartaltepe'den oluşan Üçtepe-
1er mevziinden düşmanı söküp atmaktır.
29 Mart 1913 de Kartaltepe mevziilerinde Bulgar Ordusu
nun en güvendiği ve kralın seçme askerlerinden oluşan 1. Bal
kan Savaşının ismi parlayan Ferdinand Alayı vardu. 91. Alay o
gece Balkan Savaşı'nm lekesini parlak bir zaferle silip atar. Zifi
ri karanlıkta önce sessizce siperlere ilerleyip " Allah, Allah" ni
dalarıyla süngü hücumu taarruzuyla sabaha kadar süren kanlı
çarpışmalar sonucu Bulgar Kralının seçme askerlerinden oluşan
Ferdinad Alayım bozguna uğratır. Düşmanı bulunduğu mevzi
ilerinden söküp atar..
O gece soldaki tepelerde de 93. Alay bulunmaktadır. O da
hi görevini feragatle ve fedakârca yerine getirir.'^
"(Kaderin cilvesi, aynı iki alay, 93. Alay ağu-hkh ve 91.
Alaydan ve başka bazı birliklerin perakende erlerinden oluşan
600 savaşçı; bu zaferden tam dokuz ay sonra, bu kez 29 Aralık
1914 günü Ruslan az kalsın Sarıkamış'ı terk ettirecek son kahra
manca taarruzu gerçekleştirecek; Eski İstasyon binası, Veliza-
betski Kışlası ve birkaç binayı daha ele geçirecek ve Sarıkamış'a
sembolik ve geçici olarak gireceklerdi.)^

^ bkz.. şekil-4 (Bu basit kroki anlatımı belgeler ışıgmda tarahmdan düzenlenmiş
tir)
^ Kaynakça Ana Kaynaklarda 1,23,4 noda ayrıntıları yazılı Kaymakam Selâhat-
tin eseri...
94 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Kartaltepe Taarruzu neticesi 91 .Alay Sancağına törenle


üçüncü rütbeden Mecidi Nişanı verilerek ödüllendirilir. ^ Kar
taltepe'ye de "91. Alay Tepesi" adı verilir.'^
Bu zaferin getirdiği moral güç, özgüven ve devam eden as
keri ve siyasi mücadele sonunda işgal edilen Edime geri alınır.
22 Temmuz 1913 de 91. Alayda bu zaferi tadarak Edirne'ye
girer ve birkaç gün sonra Sinekli ovasına yerleşir.^
Üçtepeler ve Kartaltepe'yi gidip gezdim ve gördüm.'^ Üze
rinde halâ Bulgar mevzii ve siper kalıntılan mevcut. Bu tepenin
eteklerinde bağı ve tarlası bulunan 1935 doğumlu Aziz Kadri
Yaylı, buralarda Bulgarlarla çok kanlı çarpışmalar olduğunu ve
derelerden günlerce kanla karışık cesetlerin sürüklendiğini bü-
jdiklerinden duyduğunu ve hatta çocukken fişek, matara askeri
elbise parçalarının bulunduğunu söyledi. Ancak aslen Selânik'li
olan Aziz Amca, bu tepenin Enver Paşa'nın kurmay başkanı ol
duğu 10. Kolordu'ya bağlı 91. Alay tarafından süngü hücumuy
la ele geçirildiği ayrıntısını bilmiyordu. Bundan söz edince
onun da zihnine yer eden hatalı ve eksik Enver Paşa imajı ken
dini gösterdi: "..ama..kışta kıyamette doksan bin asker.."v.s..
1913 Ağustos ile Mart 1914 tarihlerini Trakya havalisinde
geçiren alay sırasıyla kolera ve tifüs gibi bulaşıcı hastalıklarla
sarsılır.

Nisan 1914 de 91. Alayın yeni görev yeri Tokat ve Niksar


olarak belirlenir. O civara yerleşir.
2 Ağustos 1914 günü Genel Seferberlik Uân edilir. 91. Alay
Tokat ve Niksar civarındadır.

^ Bk2...Belgeler ve Foloğran.ır bölümündeki İrade-i Seniyye (Padişah Fermanı.).


^ Dr. M. Derviş Kuntman Hatıratı..!.Fasikül 48., 49. ve 50. sahifeler...
* aynı eserden derlenen bilgiler.,
bkz. 6, 7,8 ve 9. fotoğraflar
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 95

16 Ağustos 1914 günü resmi kayıtlara göre, 3335 mevcu


duyla, 3. Ordunun en dolgun alayıdır. 91. Alayın bağlı bulun
duğu 31. Tümen ve onun bağlı olduğu 10. Kolordu dahi böyle
dir. Harekât başlangıcında 31. Tümen 10.000 den fazla, lO.Ko-
lordu da 50.000 i aşkın mevcutludur.
14 Kasım 1914 ile 5 Ocak 1915 arası serüvenini biraz daha
mercek altına alacağımız 91. Alayın 50cak 1915 tarihinden son
ra ki serüveni de öncekilerden aşağı kalmaz. 1915 yılında sürüp
giden ikinci dönem kanlı Osmanlı Rus harbinde 1. ve 2. Tortum
Savaşlarında 10 Haziran 1915 Devre Dağmda Rusların perişan
edildiği Kartaltepe ve Sarıkamış Taarruzu gerçekleştiren 31. Tü
menin öncüsü yine odur.
20 Aralık 1915 de bir manga askerle Narman ilçesi Bıldaçor
Yaylası mevziilerinde bir tepeye taarruz eden ve 8 subay, 300 ci-
vannda Rus askerini etkisiz hale getiren ve Manga Komutanı
Mehmet Çavuş dahil hepsi şehit düşen manganın bağlı olduğu
alay o dur..
Kahramanlığı daha bitmemiştir.
24 Ocak 1916 da 2800 rakımlı Kireçli Dağında bir gece 40
neferi donuk veren yine o dur.
Çilesi daha bitmemiştir.
1916 da güz aylarında ricat eden 3. Orduyla birlikte Refahi
ye dağlanndadır...
Görevi daha bitmemiştir...
91. Alayın bu tarihten sonra neler yaptığının peşine düşme
dik.

Çünkü biliyorduk ki;


"Cam defteriuiu ardt arkası yoktur"
96 Sankantuş Harekâtı ve 91. Alay

Zulüm üstüne kuruludur kader divanı


Cellât ki onun bile korkudan titrer cam
İşkence bağrışmaları kapladı her yanı
Kıyamet kavgasına benzer âhı figanı
Mahşere mi gider Kerbelâ'ya mı ne yana?
-Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk-

91. ALAYIN SARIKAMIŞ TAARRUZUNDA Ki


ROLÜ VE ÖNEMİ:»
91. Alay, 3 piyade taburu ve her tabura bağlı üç piyade bö
lüğü ile bir makineli tüfek bölüğü, bir süvari keşif kolundan iba
ret muhariplerle; bir depo taburu, ekmekçi kolu, sıhhiye kolu,
iaşe kolu, cephane kolu gibi ihtiyaç kollarından oluşmaktaydı.
92 ve 93. Alaylar da 31 .Tümene bağlı olup ve benzer bir teş
kilâtlanma içindeydiler.
31. Tümende 10. Kolorduya bağlı olmakla birlikte; 22 Ara
lık sabahmda taarruza başlandığında 9.Kolordu emrine veril
mişti. Ancak Narman'ı Ruslardan alan 31 .Tümen her iki kolor
duyla da haberleşme ve irtibat imkânı bulamaymca 31.Tümen
Komutanı insiyatifini Oltu yönüne yönelmeye yani 30. ve 32.
Tümenlerin ve 10. Kolordu Karargâhının birlikte hareket ettiği
rotaya çevirir. Bu yüzden ileride anlatacağımız ve Sarıkamış ha
rekâtının en dramatik olaylanndan biri daha yaşanır:
İki tümenimizin yanlışlıkla birbirleriyle çarpışması!
31.Tümen Komutanı Miralay Hasan Vasfi, 91.Alay Komu
tanı Binbaşı Harputlu Cemal Bey isimli kahraman ve fedakâr
subaylardır.

» Ana Kaynaklar başlığında yer alan bütün eserlerden, ayrıntılar Kaymakam Se-
lâhattin eserlerinden ve çizelgelerden alınmıştır.
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 97

1915 Ocak ayının ilk günlerinde mevcudu yüzde doksan


oranında azalan kolordunun birlikleri birbirine karışmıştı. Artık
kolordu, tümen ve alaylardan söz etmek alışkanlıktan kaynak
lanıyordu. Çünkü bütün 10. Kolordu toplamı mevcudu eksilmiş
bir taburdan daha az, 600 kişiden ibaret, kalmıştı.

Sarıkamış Harekâtına katılan her askeri birliğin ve hatta her


askerin serüvenlerinin hazin, sıra dışı ve çarpıcı olduğunu be
lirtmiştik. Ama sanki 91. Alayda bunların eski tabirle "mec
muu" yani toplamı mevcuttu, demiştik.
işte inceleme konumuz olan alayımızın satırbaşı ayırt edici
özellikleri:

1- 91. Alay Sankamış harekâtı hazırlık ve icra safhasında,


Ordu içinde insan sayısı en fazla olan alaydır. Sefere hazır haliy
le 3335 mevcutludur. Dr. M. Derviş Kuntman 3500 mevcutluy
du, diyor.
2- Harekât süresince diğer birliklere nazaran en geniş coğ
rafi mesafeyi kat etmiştir. (En az 700 km.)
3- Yirmi dört saat içerisinde bağlı bulunduğu ve merkezini
oluşturduğu 31. Tümenle İd kasabasını (=Narman'ı) ele geçirip,
Oltu üzerine yürüyüşe başladığında taarruz ettiği Rus birliğin
den 1150 Rus askerini komutanları olan albayla birlikte esir al
mış ve Sarıkamış harekâtının en göz kamaştırıcı başarılarından
birini gerçekleştirmiştir.
4- Kosor-Penek arası 8 km.lik yolu tipili ve karlı bir havada,
dağ toplarının şevkiyle de görevli olarak, saatte ortalama 384 m.
yol alarak 21 saatte kat edebilmiştir.
5- Sankamış Harekâtının en trajik safhasını oluşturan Alla-
huekber Dağlarmı (ve yine dağ toplarıyla) 22 saatte aşabilmiş
tir.. Mevcudunun yüzde sekseni donuk ve kayıp olarak..
98 Sankamış Harekâh ve 91. Alay

6- Sarıkamış İstasyon binasını ve civanndaki birkaç binayı


ele geçiren 31. Tümenin karma askerleri arasında 91. Alay kalın-
tılan da mevcuttur.

7- Sarıkamış'ı en son terk eden artçı birliklerden biridir.


8- Sancağını ve toplarını düşmana kaptırmamıştır. Komu
ta kademesini esir vermemiştir.
9- Rakamsal olarak en büyük zayiatı vermiştir: 3 Ocak
1915 tarihi itibariyle kalan mevcudu 134 tür. Dr. M. Derviş
Kuntman, anüannda, 5 Ocak 1915 günü 120 kişi kaldıklarını
belirtiyor.
10- Harekâtm Yukan Sivri Köyünden 3335 mevcutla başla
dığı andan, Sarıkamış'tan ricat ettiği ve Çatak deresine kalan
toplan yuvarladığı ana kadar "dağ ve sahra toplannın şevkine
refakat ve yardım etme" gibi çok ağır bir fiziki güç sarfı gerek
tiren bir görevi üstlenmiştir.
İki cümleyle ifade edecek olursak:

Dayanma gücünün sınırlannı alt-üst etmiştir!


Kahraman ama talihsiz bir alaydır!

Ve nihayet tüm bu özellikleri itibariyle, 91. Alayın öyküsü


adeta Sarıkamış Harekâtımn bir özeti ve sembolü gibidir.
Başlangıç notunda geçen ve dedem tarafından aktarılan kö
yümüzün "karşı yamaçlarından geçen babayiğitlerin" 91. Alay
mensuplan olduğunu öğrenince bıraktığı izleri kalıcı olsun iste
dim.

Köyümüzün, Osmanlı-Rus sınır birlikleri ve devriyelerinin


faaliyet alam içinde olduğu ve yine 21 Aralık günü köyümüzde
konaklayan 31. Fırka karargâhı ve 91. Alay, 22 Aralık 1914 gece
si sabaha karşı Narman istikametine taarruza geçtiğini askeri
kayıtlar da doğrulamaktaydı. Daha arka plândaki yamaçlardan
da 92. Alay taarruza geçmişti. Tortum'un diğer vadisinden de
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 99

lO.Kolordu karargâhıyla birlikte 30. ve 32. Fırkalar Oltu yönüne


aynı gün birlikte taarruza geçmişlerdi.
Liskâv (Aşağı ve Yukan Sivri) Yaylası-Ağaser ile Azort
Yaylası-Ahpisor Kapı{Aksu); lO.Kolordunun taamız için topla-
mp, harekâta başladıkları bir coğrafya parçasıydı.
Çocukluğumdan beri kulak dolgunluğum olan bu vakamn
seyriıû; okuyarak, araştırarak ve neredeyse adım adım gezip
görerek pekiştirmiştim.
Ortaya, 31. fırkaya bağlı 91. alayın işte bu gerçek, hazin ve
ibretli öyküsü çıktı.
Son olarak, bu coğrafya da yaşamış olduğum bir-kaç olayı
mukayese imkâm için bilhassa Sankamış iklim ve coğrafyasını
yaşamamış okurlarla paylaşmalıyım:
Sekiz kilometrelik Penek- Kosor arası, 25 Aralık 1914 yı
lında yoğun tipili bir havada dağ toplarının şevkiyle görev
lendirilen 91. Alay tarafından ancak 21 saatte kat edilebilmiş.
Oysa aynı mesafe, müşterek dedemiz. Şehit Cafer'in torunla
rından olan akrabam Zeki Kantarcı ile-birlikte çıktığımız yol
culukta- 2007 Temmuzunda otomobille sadece beş dakika
sürmüştü.
1985 yılında, Sarıkamış'ta Cumhuriyet Savcısı olarak bulu
nurken, lojmandan adliyeye kadar olan ve her gün dört-beş da
kikada gittiğim 300 metrelik yolu, tam o günlere, yani zemheri
ye tekabül eden tipili bir sabah saatinde ancak yirmi dakikada
alabilip, hükümet konağma kendimi mosmor olmuş vaziyette
güç belâ atmıştım.
Yine aynı yıl, muhtemelen 25 Aralık günü, ilçe Kaymakamı
Kadri Öner ve Belediye Başkanı rahmetli Cavit Arbak'la Sarıka
mış İstasyon binasından iki otomobille artarda cezaevine gider
ken, aşm tipiden dolayı ilçe merkezinde ki cezaevinde iki saat
süreyle düpedüz mahsur kalmıştık, öyle ki;
100 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Cezaevine^' yaklaştığımızda, kaymakam bey ve benim için


de olduğum kaymakama ait otomobili en fazla elli metre arka
dan takip eden belediye başkanının otomobili birkaç dakika
içinde tipiyle savrulan karlar altında tamamen kayboldu. Baş
kan ve şoförünün birkaç gardiyan tarafmdan sürüklenerek ce
zaevi dış kapısmdan içeri alelacele atıldığım, cezaevinde zorun
lu olarak bir buçuk saate yakın kaldığımızı. Kaymakam Bey ta
rafmdan telsizle çağnlan Köy Hizmetlerine ait greyderin izini,
arka tekerleğine tampon tampona takip ederek mahsurluğumu-
zun sona erdiğini;
Yine o günlerde askeri birliklerde ki nöbetlerin on dakika
ya kadar düşürüldüğünü, bilhassa belirtmeliyim.
Bu paylaşım ve yapılacak kıyaslamalar dahi, 91. Alay ve bu
savaşa katılan bütün askerlerin ne çetin ve yaman bir mücadele
içinde olduklannm cüzi miktarda da olsa bir ispatı hükmünde
olacaktır.

Sankamış çevresinde olup bitenlerin fiziki zorluğunu kav


rayabilmek için , Erbain de denilen, 21 Aralık-30 Ocak tarihleri
arasmda,yani Zemheride, en azından birkaç saat olsun o iklimi
yaşamak ve tecrübe etmek gereklidir ve başka yolu yoktur..di-
yerek sözümün bu bölümünü noktahyorum.

^ Cezaevi ileri bölümlerde anlatılacak olan Sankamış Muharebelerinin şiddetle


cereyan ettiği Yukarı Sankamış köyü ile bugün ki Sarıkamış arasında bir düz
lükteydi ve İstasyon binasına en fazla 500 metre. Hükümet Konağı ve Adliye
ye yaklaşık 1000 metre mesafeydi.
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 101

Sarıkamış Harekâtmda
91. Alaym Sıra dışı Öyküsü -

En değerli mallan satacakları candır


Karşılık aldıklan için için yanmadır
-Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk

Taarruz için Niksar'dan yola çıkış-


14 Kasım 1914^®;

(fotoğraf: www.Niksar..eov.tr sitesinden alınmıştır)

91. Alayın harekatıyla ilgili yer, tarih ve olay aynntılannı "Kafkas Cephesinde
X. K. O nun Büyük Harbin İptidasmda Sarıkamış Muharebeleri Nihayetine Ka
dar Harekâtı, Kaymakam Selâhaddin, 24 sy. ve 1 Kanunu Evvel 1931 tr.ii As
keri Mecmuanın Tarih Kısmı"isimli eserin ekinde bulunan çizelgeler ile harita-
larma itibar ederek tespit ettim.
102 Sankamış Harekâtı ve 91. Alay

Yıl 1914, Kasım ayının 14 ü, eski takvimle 1330 senesi, Teş-


rin-i Sâni'nin ikinci günüdür.
Bereketli ovası, dillere destan suyu, yemyeşil tarlalan ve fi-
danlanyla ünlü Niksar kasabasma hem "teşrinlerin" hem de
"gecenin hüznü çökmüştür". Yeşil yapraklann yerini altm ren
gi dallar almıştır. Kuzeyden gelen soğuk rüzgârı kendine özgü
havasıyla yumuşatan kasabanm merkezinde değilse de civar
dağlarm zirvelerinde tozak görünmeye başlamıştır.
Neşeli bir halk türküsü olan Niksar'ın bu defaki fidanları
"ipek bürük bürünmüş" genç kızlarımız değildi.
Irak'ın kuzeyinde ki dağlarda yülarca eşkıya peşinde ge
zen; daha sonra Birinci Balkan Savaşınm lekesini, Bulgarlarm
seçme Ferdinand Alayını süngü hücumuyla Kartaltepe'den sö
küp atan ve bu başanları alay sancağına Mecidi Nişam takılan,
zorlu savaş erlerinden oluşan, namlı bir birlikti. Çoğunun ayak
larında çank, üstlerinde kaba şal giyecekleri, başlarında enveri-
ye serpuşları olan, ve fakat sabırlı, itaatkâr, kanaatkâr, dayanık
lı o zaman ki kahraman delikanlılarımız; şimdilerde her türlü
övgü ve saygıyı hak eden dedelerimizdi.
Niksarlılarm iki ayı aşkın süredir bağrında konuk ettiği bu
fidanlar, köylülerin bir türlü akıl edemediği şeküde sürekli bir
yerlere gidip gidip tekrar gelmektedirler.
Ama bu sabah ki dalgalanma artık başka türlüdür:
Nereye gidildiğini işin doğası gereği, rütbe ve sorumluluk
esasına göre herkes farklı ve sınırlı derecede bilmektedir. En az
bilgilendirilen neferler durumu hemşerisi olan ya da fazlaca ün-
siyet peyda ettikleri çavuşlara sorabilmektedirler. Fısıltı halka
larından, istikametin bağlı oldukları 31. tümenin eski karargâhı
Erzincan olduğu kanaatine varılır. Ama askerlik bu belli mi olur
bakarsın tam aksi istikamete çevrilebilirdi!
Niksar'dan o gün yürüyüşe geçen 10. Kolordunun 31. Tü
menine bağlı 91. Alay'ın; seferberliğin on üçüncü günü 16
Ağustos itibariyle, 3335 insan sayısıyla tüm kolordunun ve 14
91. Ala3an Sıradışı ve Hazin Öyküsü 103

gün önce emrine verildikleri 3. Ordunun dahi en kalabalık ala


yı olduğunu hahriayalım.
Bu ana gelinceye kadar:
2 Ağustos günü 31. Tümen sefer emrini almış ve alaylar en
seri şekilde haberdar edilmişti.
3 Eylülde 10. Kolordu muharip birlikleriyle tamamen, yar
dıma koUanyla büyük ölçüde yürüyüşe hazır haldedir.
91. Alayda Niksar ve çevresinde beklemededir. 6-7 Eylül
günü sahilde toplanmak üzere emir alır.
Alay 11-12 Eylülde Ünye'ye yola çıkar. 28 Eylülde Ün
ye'dedir.
10 Ekim'e kadar tüm alay Ünye'de beklemekteyken, Ordu
emri gereği 10. Kolordunun bazı birliklerinin Erzurum-Erzin-
can şosesine yaklaştıniması bildirilir. Bunun üzerine 91. Alaym
1. taburu ve makineli tüfek bölüğü deniz yoluyla Trabzon'a
nakledilmek üzere Ünye'de bırakılır.
2. ve 3. tabur tekrar Niksar'a yola çıkar. 28 Ekimde her iki
tabur Niksar'dadır.
29 Ekim günü Osmanh Donanmasmm Alman Amiral Ko
mutasında Rusların dört limanım; Odesa, Sivastopol, Novoro-
sisk ve Kefe'yi top ateşine tuttuğunu alaydan bilecek konumda
olan yoktur.
Hatırlayalım, 1 Kasım 1914 günü Ruslar bu saldırıya muka
bil 93 sının denilen hattı geçip muhtemel bir savaşta mevzi üs
tünlüğü sağlamak için Osmanh topraklanna girmişlerdi.
Yeni Osmanh-Rus sınırmm kuzeyi;
Oltu'nun 20 km. güney batısmdaki Kaleboğazı-Ardos ve
Tortum'un 15 km. kuzey doğusunda ki Liskâv-i ulya(Yukarı
Sivri Köyü) Ziyarettepe-Karapınar hattıdır.^'

■*' Bkz..şekil.1 ve 8.
104 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Bu durum savaş ilânı sayılır. Yine bu gün itibariyle Başko-


mutarüık emriyle 10. Kolordu 3. Ordu emrine verilir.
Erzurum'un doğu ve batısındaki birliklerimiz olan 9. ve 11.
Kolordular hareketlendirilir. Doğu'ya kademeli olarak kaydır
ma başlar.
6 Kasım günü İstanbul'dan daha önce yola çıkmış olan Mit
hat Paşa, Bezm-i Alem ve Bahri Ahmer isimli gemiler Rus fUo-
su tarafından bahnlmıştır.^^ Bu konuda rivayetler-şu anda bile-
muhteliftir: "10.000 asker, iki tayyare, bazı ateş gücü yüksek si
lâhlar ve kışlık giysilerde bu gemilerdeydi", denilmektedir.
Araştırmaya muhtaç bakir bir alandır.
Bu nedenle şöyle bir değinip geçmeyi uygun gördük.
Yine 6 Kasım günü Köprüköy Muharebeleri başlamıştır.
8-9 Kasım günü gemiye binmeyi bekleyen 91. Alayın 1. ta
buru ile makineli tüfek bölüğü boşa bekleyecekti; çünkü yukarı
da belirttik ya nakliye yapacak gemiler üç gün önce batırılmıştı.
Gelenler sadece Akdeniz vapuruyla ona refakat edecek Midil
li'ydi.
Sınırlı taşıma kapasitesi olan Akdeniz Gemisiyle 92. ve 93.
alayın bazı taburları taşınabilecekti.
Bu nedenle 91. Alayın 1. taburuyla makineli tüfek bölüğü
tekrar diğer "fidanların" toplandığı Niksar'a doğru yola koyul
dular.

13 Kasım'da 91. Alay bütün mevcuduyla ve yeniden Nik


sar'da toplanmış oldu.
O günlerde Köprüköy Muharebeleri sürmekte ve Ruslar
geri atılmaktadır.

Bkz. Dipnot 15.


91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 105

Ve yine o günlerde 3 Kasımdan itibaren yeni Osmanlı-Rus sı


nın olan Oltu-Kaleboğazı ve Liskâv Yaylası-Karapınar- Düre
(Devre) Dağı hattında bulunan sınır tabudan ve keşif kollan, diğer
tarafm faaliyetlermi ve araziyi karşılıklı olarak kollamaktadırlar.
-Ve 91 .Alay, 31. Fırkanın Süvari Bölüğü ile birlikte 14 Ka
sım günü ağır ağır, Niksar siluetini geride bırakmıştır.

Şahin değilim ki kanat çırpayım


Bin fersahlık yolu hemen uçayım
Şeyh Galib - Hüsn ü Aşk-

Cepheye Yürüyüş, Molalar ve Konaklar,


14 Kasım 1914-8 Aralık 1914 arası

91nci Alayımız, Tokat il sınırmdan çıkıp, Sivas ili sınırları


na girdiği günlerde; 1894 tertip, eski takvimle 1315 li kısaca ad-
lanna türkü yakılan"on beşlilerden" olan Veysel de, yirmi yaş-
lannda Sivas il merkezine bağlı Sivrialan köyünde yaşayan, ku
lakları hassas, gönül gözü açık, iç dünyası zengin bir köy deli-
kanlısıdır. Fakat gözleri görmemektedir. Bu yüzden askere ahn-
mamıştır. Yemen'den halâ dönmeyen hemşerUerinin yakınlan-
nm çektiği hasreti ve ısturabı bilmektedir. Askere gidemediği
için hayıflanması bir kat daha artmıştır. Seferberlik ilân edilmiş
ve Cihan Harbi kapıya dayanmıştır. İleride dile getireceği
"uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece" mısralarını
kendisi için mi, askere alınamadığınm bıraktığı ukdeden dolayı
asker tertipleri için mi, yoksa bunlarm hepsi ve hepimiz için mi
söylemiştir, bilinmez. Ama 1910 yıhndan itibaren iki yılı aşkın
süre Kuzey Irak'm dağlık bölgesiyle Siirt ve Şırnak dağlarmda
eşkıya kovalayan; sonra Balkan Savaşında boy gösterip dört yıl
da en az 5000 km yol kat eden 91. Alayın;
106 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

14 Kasım günü Niksar'dan başlayıp 5 Ocak 1915 günü; Sa


rıkamış Çatak Deresine yuvarladığı toplarla birlikte savrulan,
50 günlük ve 700 kilometreden aşağı olmayan "uzun ince" ma-
cerasmm çarpıa bir özetidir.
Sankamış ricatmdan sonra da çarpışa çarpışa 1916 yılı orta-
lannda Refahiye dağlarma ulaşması da cabasıydı.
15 -20 Kasım arası ara molalarla Koyulhisar'a gelen alayı
mız burada 20-21 Kasım arası iki gün konaklar.
21-25 Kasım arası ara mola ve yürüyüşlerle 26 Kasım'da bir
gün Refahiye'de konak yaparak;
27-28 Aralık günleri tekrar yürüyüş ve molalarla 28 Kasım
1914 günü Erzincan'a gelir. Edirne'yi düşman işgalinden kur
tarma mücadelesinin başlangıcı olan Üçtepeler-Kartaltepe Taar-
ruzu'nu süngü hücumuyla başlatan ve taçlandıran bu fatihleri
ni asıl karargâhları olan Erzincan ahalisi coşkuyla karşılayıp
bağnna basar.
Erzincan'da 3 gün kalırlar...
1-3 Aralık yürüyüşe devamla;
4-5 Aralıkta Mama Hatun(Tercan)'da iki gün konak yapı
lıp, tekrar yola koyulan alay;
6-7 Aralık tarihlerini yürüyüş ve ara molalarla geçirerek;
7 Aralık 'ta Erzurum'un 16 km. batısındaki Ilıca'ya gelirler.
Vukuatsız olarak geçen bu intikal döneminde:
Subayı ve neferiyle tüm askerin morali yerinde, Balkan Sa
vaşında süngü hücumuyla kazandığı Kartaltepe Zaferinin ver
diği onur ve Alay Sancağında dalgalanan nişanla, disiplin için
de, konak yerlerine ulaşmakta ve aynı şekilde yeni konak yeri
ne doğru yola koyulmaktadır.
Konakladığı yerlerde kiremit renkli portatif çadırlannı kur
makta, alay komutanının dört köşeli çadırının üstünde dalgala-
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 107

nan flâmanın arkasında da, tabur ve bölük çadırlanyia üç-dört


bin nüfuslu büyük ve cıvıl cıvıl bir köyün canlılığı ve hareketli
liği göze çarpmaktaydı."^
Yürüyüş halinde geçerek gittiği, mola verdiği ve konakladı
ğı yerlerdeki ahali tarafından bağırlanna basılmakta, Anadolu
insanı misafirlerini geleneksel olarak nasıl ağırlarsa öylece ve
hatta daha bir coşku ve içtenlikle neyi var neyi yoksa paylaşa
rak ağırlanmaktadırlar.
Bunun verdiği yüksek moralle içlerinde ismini tespit ede
mediğimiz "Zaralı Çavuş"unda bulunduğu tüm alay, üzerine
yürüdüğü düşmanı ezip geçeceğinden emin gözükmektedir.
31. Tümenin diğer alayları olan 92. ve 93. Alaylarm önemli
kısrm ise Ünye'den deniz yoluyla Trabzon'a oradan, Zigana ve
Kop geçitlerinden karayoluyla Erzurum'a hareket halindedirler.

Erzincan'a girdik ne güze! bağlar


Erzurum'a vardık dumanlı dağlar
Anonim türkü

ERZİNCAN; ERZURUM:

M

Kilisli Dr. M. Derviş Kuntınan Hatıratı..


108 Sarıkamış Harekâh ve 91. Alay

TAARRUZ ÖNCESİ TOPARLANMA VE


SON HAZIRLIKLAR, 8 Arahk-20 Aralık 1914
"Mülk-i İslâm'ın kilidi" Erzurum, kar deryasmı andıran ova
sı ve eteğine kurulduğu Palandöken dağırun azameti ve biraz
uzağmda Kargapazan Silsilesinin haşmetli ve esrarlı biçimde ku
zey doğuya uzanan hançer biçiminde ki görüntüsüyle, beyazm
tonlarına bürünmüş, beklemektedir. Bu iklim ve bu manzara bil
hassa sıcak iklime alışmış "fidanlar" için bambaşka bir dünyadır.
Çevresi sisli ve dumanlı dağlarla çevrili bu mağrur duruş,
Erzurumlu olan askerler için daha farklı duygular uyandırmak
tadır. Sıla hasreti yerini hüzünle karışık bir sevince bırakmıştır.
Başlığa aldığımız anonim türküyü bu yürüyüş esnasında,
tiz ve yanık sesiyle kim bilir hangi asker asılmıştır da halâ dağ
larda yankılanmakta, kulaklarda uğuldamaktadır.
Erzurum merkezi ve çevre köylerinde cephe gerisi havası
kendini hemen hissettirmektedir.
Çocuklar her zaman ki gibi gülüp oynamakta; özellikle 93 Har
bi felâketini yaşayan, savaşın ne demek olduğunu bUen ihtiyarlar-
daysa mahzunluk ve endişe belirgin olarak sezilebıbnektedir.
7 Aralık gün ve gecesini Ilıcada geçiren alay;
8 Aralık günü Erzurum'un 10 kilometre kuzey doğusunda.
Tortum vadisi yol güzergâhında olan Güzelova (Tufanç) köyü
ne gelir.
10 Aralık'ta, 10. Kolordu Komutanı Miralay Hafız Hakkı
91.Ala}u burada teftiş eder.
Genellikle yapüdığı gibi teçhizatı ve dış görünümü iyi as
kerler teftiş alanında, ayakları çanklı ve kışlık giysileri yetersiz
olanlar gözden uzaktadır.
11 Aralık ile 17 Aralık arasmı 91. Alaya bağlı taburlar Tu-
fanç'a'" yakın olan Çipak, Hins (Dumlu),Tafta^' köylerine dağı-
** Bkz.I4. fotoğraf
bkz.15. fotoğraf
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 109

hlırlar ve taarruz başlangıcına kadar günlerini buralarda geçi


rirler.

Eğitimle, tatbikatla, istirahatla geçirilen fırtına öncesi son


dönemdir.
17 Aralık'tan sonra birlikler kuzey-doğuya kaydırılmaya
başlayacaktır.
18 Aralıkta Enver Paşa Tufanç ovasında 91. alayı teftiş eder
ken Alay komutanı Cemal Beyi görünce duraklar. Kartaltepe
Zaferinin bu kahraman alayını ve kahraman kumandamın ha
tırlar. Hissiyatım ifadeyle yeni zaferler beklediğini ifade eder.'"
Başkumandanlık ve Ordu Kurmayları tarafmdan hazırla
nan plânm son şekline göre:
91. Alay bağh olduğu 31. Tümen karargâh merkeziyle hare
ket edecektir.

31. Tümen'in taarruz edeceği yer; Ağaser ve Liskâv yayla-


sıdır.

92. Alay Ağaser^' üzerinden eski Narman yolundan aşarak


Karapmar ve Büdaçor Yaylasından Todan'a doğrudan ve cep
heden;
91. Alay, Yukan Sivri Yaylası- Ziyarettepe- Sivri Tepe Gedi
ğinden; Kutmar- Simserkis üzerinden yine Todan'da" ki düş
mana ve yandan; aym anda taarruz edeceklerdir.
İlk hedef Narman'dan Ruslan atmaktır.
93. Alay ise öncü olarak Narman Şosesi üzerinde ve daha
Ueri hattadır.

93. Alay subay ve nefer kadrosunun bir bölümü Yukan Siv-


ri-Ziyarettepe-Pişingös hattında sınır taburunda görev yapmış
yiğitlerden oluşmaktadır.

bkz dipnot 17
bkz 7. ve 8. şekiller ile 16. ve 19. fotoğraflar.
" bkz 7. ve 8. şekiller ile 18-38 arası fotoğraflar.
110 Sankamış Harekâtı ve 91. Alay

10. Kolordu'ya bağlı 30. ve 32.Tümenler ise; Ahpisor Gedi


ğinden Azort Yaylası-Kaieboğazı-Ardos hattına yani Oltu'da
bulunan düşmana taarruzda bulunacaktır. İlk hedefleri Ol
tu'dan düşmam atmaktır.
9. Kolorduysa Köprüköy istikametinden, kuzeye doğru
Narman'a taarruz için hazırdır.
11. Kolordu, asıl cephe hattında düşmanı oyalayıcı saldın-
larmı (Nümayiş Taarruzlarını) sürdürmektedir.
Nizamiye Süvari Tümeniyse Aras'ın güneyinde 11. Kolor
duya verilen göreve paralel oyalama hareketlerini sürdürmek
tedir.

18 Aralık 1914 günü Erzurum'un kuzey doğusundaki ova


köylerinde toplanan 31. Tümenin 91 .Alayı, Giregösek-Karagö-
bek-Kızılkilise-Tuzla güzergâhını takiben;
20 Aralık günü Tortum-Nohurtap köyünde mola verir.
92.Alayda yine Nohurtap ve çevresine gelir.
30. ve 32. Tümenlerde Kaledibi, Os ve Ahpisor Kapı civa-
nnda toplanırlar.
20 Aralık gecesi Nohurtap'tan hareket eden 31. Tümene
bağh 92. Alay Ağaser köyündedir;

Taarruz için kararlaştınlan gün ve saat: 21 Aralığı 22 Arah-


ğa bağlayan gece 04.00 dür.
"Ecelden önce geçti o yolu
Matem sarayını geride koydu"
-Şeyh Galib-Hüsn ü Aşk-

Sivri Gediğinden Sol Kanat Taarruzunun


Başlaması, 21-22 Aralık 1914

31. Tümen Karargâhı ve onun merkezini oluşturan 91.


Alay;
21 Aralık 1914 Pazartesi günü Yukarı Sivri köyüne kuşluk^^ vak
ti ulaştılar.
Uygun olan ev, ahır ve mereklere(samanlıklara) dağıtıldı
lar. Bir kısım ağırlık eşyaları ve yerleştirilemeyen neferler için,
karla örtülü çukur tarlaya ve bazı harman yeri düzlüklerine
portatif çadırlar kuruldu. Tümen Komutanı Miralay(Albay) Ha
san Vasfi Bey^ maiyetiyle birlikte köyün bacadan küçük pence
reli olmayan, duvardan pencereli, eyvanh ve iki kath yegâne ev
olan ve bir dönem, Erzurum Valisinin Sır Kâtipliğini yapan.

49
Yazann notu: Kaynak eserlerde askerin Yukan Sivri Köyüne gelişi öğle vakH
olarak yazılıdır. Ancak kuşluk vakti namazuu hiç sektirmeyen babaannem Fat
ma'nın " Urus'a giden askerler kuşluk vakti geldi, ertesi sabah bir de baktık ki
gitmişler" sözünü hiç unutamam. Bir istisna yapıp bu tespiti kaynak eserlere
üstün tuttum.

Bu fedakâr ve kahraman subayın kısa özgeçmişi. Ana Kaynaklar, Yarbay Sclâ-


hattin, 2006 ATAŞE yayınlan isimli eserin 121 .shf dipnotunda yer almaktadır.
Daha aynntılı bilgi için başvurduğum MSB ilgili biriminden henüz cevap ala
madım.
112 Sankamış Harekâtı ve 91. Alay

Mehmet Bey'e ait haneye yerleşti. Geçici tümen karargâhı bura


ya kurulmuş oldu. Bu ev daha sonra 1915 ve 1916 da süren Rus
harbinde, Yusuf İzzet Paşa tarafından da aylarca 10. K.O. Karar
gâhı olarak kullanılacaktı.^'
150 hanelik köy geçmiş ve geleceğinde bu kadar konuğu bir
daha göremeyecekti.
Disiplinli, sessiz ve hummalı bir koşuşturmaca yaşanır.
Esas amaç taarruz öncesi dinlenmektir.
O geceyi yaşayan köylülerin deyimiyle "sanki o gece köyde
o kadar asker yoktu"
Çünkü taarruz ani, sessiz ve çabuk olmalıydı.
22 Aralık gecesi 04.00 de taarruz başlayacaktı.
Aynı saatlerde 92. Alayda; Liskâvlann (Aşağı-Yukan Sivri
Köylerinin) güneyine düşen sırtlann arkasında bulunan Ağaser
Köyünden eski Narman yolu denilen dik ve engebeli araziye
yukan taarruza hazırdır.
Tortum Vadisinin öte yanında, 30. ve 32. Tümenlerde baş
ların da lO.KO Komutanı Miralay Hafız Hakkı Bey olduğu hal
de; Ahpisor Gediğinden Oltu'ya doğru taarruz hazırlıklarma
başlamışlardı.
30. Tümen önde ve solda, 32. Tümen on iki saat sonra onun
arka sağ tarafından hareket halindeydiler.
9. Kolorduysa Narman'ın 10 km kadar güneyine yaklaşmış
tı. Şekerli-Verintap-Narman Ekrek'i civarındaydı.
11. Kolordu ve Süvari Tümeni ise Aras Vadisi boyunca düş-
mamn ana cephesini tespit ile göstermelik taarruzunu günler önce
sinden beri sürdürmekteydi ve Azap'm batı sırtlanyla Aras gü-
neyindeydiler.

Bkz..20. fotoğraf.
91. Alayın Sıradışı ve Hazin öyküsü 113

Yukan Sivri Köyüne 21 Aralık kuşluk vakti gelen 31. Tü


men karargâhı ile onun merkezini oluşturan 91. Alay ve 31. Tü
men Süvari Bölüğü;
21 Aralığı 22 Aralığa bağlayan gece 04.00 de taarruza başla
mak amaayla, yaklaşık yedibin civannda ki askerler pey der
pey Ziyarettepe ve Sivritepe'ye gece yansı saat 12.00- 01.00 ara
sı sessizce yola koyuldular.
Kolbaşlan gece saat 04.00 de Sivri Tepe doruğuna yaklaş
mış, Ziyarettepe sanimıştı.

Kopup gelir o ordu dalga dalga velhasıl


Renk cümbüşü içinde bölük bölük hem nasıl
Şeyh Galib-Hüsn ü Aşk

Oltu ve Narman'ın Ruslardan geri alınması;


23-24 Aralık 1914

O dönemde ki askeri belgelerin ve plâm hazırlayan ve de


ğişiklik yapanlann lisamyla söyleyelim:
"Todan'a biran önce taarruz ve İd kasabasının Ruslardan hemen
alınması önem kazanmıştı!"
Taarruzun aynntılanna gelmeden önce bölgenin coğrafi
yapışım kısaca özetleyelim:
1450 m. rakımlı Tortum ilçesine bağlı yerleşim yerleri ge
nellikle küçük vadiler arasmda kurulu olup, bölge geneline gö
re nispeten ılıman bir iklime sahiptir. Ancak Tortum'un kuzey
doğusuna düşen ve Sivri Tepeden gelen küçük çay ve derelerin
bulunduğu vadide yer alan eski adıyla, Yukan Liskâv yahut
Liskâvıülya olan, Yukan Sivri Köyünü Narman'a doğru takip
ederseniz durum değişir:
114 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Yaklaşık 1600 m rakımlı köyün hemen birkaç km. karşısın


da 2600m. rakımlı Ziyarettepe ile onun kuzeydoğusunda 2800
m. lik Sivri Tepe ve onun birkaç kilometre güney doğusunda ki
Karapınar Yaylası ve devamında, 2900 m. rakımlı Devre(Dü-
re)Dağı yer alır. Bu yükseltilerin arasında halen Türkiye'nin en
yüksek karayolu geçitlerinden biri olan 2400 m. rakımlı Kireçli
yahut Kutmar Geçidi bulunmaktadır.
İşte eski adıyla Todan- şimdi ki Savaşçılar Köyü- bu mevki
de bulunan en büyük yükselti olan Devre Dağı eteğine kurulu,
2400 metre rakımlı, 25 hanelik bir köydür. İklimini, yöre halkı-
nm tabiriyle, uzun söze hacet kalmaksızın özetleyelim^^:
"Bekle Todan'a yaz gelsin"
Stratejik açıdan da önemli olmah ki Ruslar, bölge savunma
hattmı buraya kurmuşlardır.
Yeri gelmişken belirtelim; tasvir etmeye çalıştığımız ve me
kân fotoğraflarım ekte sunacağımız bu bölge Sarıkamış Harekâ
tından sonra da devam eden 1915 ve 1916 yıllarında süregelen
muharebelerde, ön plâna çıknuş ve yine yöre halkının tabiriyle
ifade edeyim:
"Devre Dağında kan kalkıp cendeği(=cesedi) sürmüştür."
1916 da Erzurum'u işgal eden Ruslar, cepheyi buradan
(Devre Dağı-Karapınar- Gürcü Boğazı silsilesi) yararak Erzu
rum düzlüğüne inmişlerdir.
Asıl konumuza dönelim:

22 Aralık 1914 günü saat 04.00 de başlayan taarruzdan iki


gün önce 19 Aralık günü Sl.Tümene bağlı Süvari Bölüğü Kara-
pmar 'a keşif taarruzu yapmış ve Todan'da Ruslara ait bir tabur
piyade ve bir süvari alayı olduğunu tespit etmiştir. Narman Rus
müfrezesinin toplam iki piyade alayı, bir süvari alayı ve bir top-

Bkz..ilgili fotoğraflar ve şekiller..


91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 115

çu bataryası olduğu önceki keşif ve istihbarat raporlarıyla tespit


edilmişti. İşte bu düşmana saldmlacaktır.
Taarruzu, 92. Alay Ağaser-Karapmar - Bıldaçor Yaylasın
dan ve cepheden;
91. Alay ise Liskâv Yaylası-Ziyarettepe- Simserkis hattın
dan ve yandan gerçekleştirecektir.
Plân tatbik edilir:

Yukan Sivriden gece yarısı İstihkâm Bölüğü ile birlikte ay


rılan 91. Alaydan bir saat sonra da Seyyar Hastane ve Sıhhiye
Bölüğü köyden ayrılır.
"Seyyar Hastane Yukan Sivri(Liskâv) Yayla Komlarma ku-
rulur"®'
"Kutmar Deresine ise Sıhhiye Bölüğü sargı yeri açar."^
"22 Aralık saat 04.00 de 91. Alay kolbaşlanyla Ziyarettepe-
Karapmar hattındadır."
Zemherinin ikinci günüdür. Karlı ve sisli bir hava vardır.
Harekâttan bir hafta önce 2800 rakımlı Sivri Tepeye^' bir
pırıldakfışıkla haberleşme cihazı) konulması karalaştırılmıştı.
10 km. güneyde ki 2600 rakımlı Koşa Tepesine de konulacak
pırıldakla 10. K. O ve Köprüköy-Narman üzerinden taarruz
edecek 9. K. O ile haberleşme sağlanacaktı. Ancak karlı ve sis
li hava buna imkân vermediği gibi; taarruz saatinde (22 Ara
lık saat 04.00 da) atışa hazır hale getirilecek dağ toplan dahi
2800 rakımlı Sivri Tepe civarında kalmış ve harekâta katıla
mamıştı.
Tüm bu şartlara rağmen:

53
bkz. fotoğraf 31
54
bkz. fotoğraf 35
55
bkz..fotoğraf 30
116 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

92. Alayın Ağaser köyünün kuzeyine düşen eski Narman


yolu üzerinden Karapmar'a, oradan Todan (Savaşçılar) Köyüne
cepheden;
91. Alayın Simserkis(Şehitler) köyü üzerinden ve yandan
yaptıkları taarruz neticesinde:
Yine askeri kayıtlann tabiriyle^ "Ruslar piyadeleri direniş
göstermeksizin, süvarileriyse 91. Alaya hafif bir direnişle İd istikame
tine düzensiz bir şekilde çekildiler."
31. Tümen merkezini oluşturan 91. Alay takibe devam ede
rek, 17.00 de Yenikö/e geldi.
Aym gün gece geç vakit (22 Aralık) 31. Tümene bağlı mü-
rettep alay (93. Alay)da yanaşmış olduğu Karapınar doğusunda
ki hattan ileri giderek, Rus Narman'mı (Nefsi Narman=Eski
Narman), Rusları geri atarak işgal etti.
22 Arahğı 23 üne bağlayan gece itibariyle İd (Narman) 31.
Tümene bağh 91. ve 92. Alaylar tarafmdan Ruslardan geri alın
mıştı. Ruslann bu dönemdeki Narman(ld) işgali 50 gün sür-
müştür.(İşgalin 3 Kasım 1914 de başladığını hatırlayalım)
Taarruzun Yukarı Sivri Köyünden başlayan bu bölümünü
bir kez de Dr. M. Derviş Kuntman'ın hatıratından okuyahm:''
20 Aralık 1914 - Sabah erkenden misafir olduğumuz ova köyle
rinden çıkarak Karagöbek Tabyası'na doğru ilerledik. Dumludağı'm
solda bırakarak Liskâv'lara doğru gidiyoruz. Bu sefer düşmana taarruz
edeceğiz. Hepimizde bir heyecan ve çok şükür kuvvetli olmaktan mü
tevellit bir itmi'nân var.

21 Aralık 1914 - Alayımız Liskav-i Ul-yâ'ya^^ gelerek Todan - Si-


merkis hattına karşı emniyet tertibatı aldı ve geceyi burada geçirdi.

56
Kaymakam Selahattin eseri
57
Dr. M.Derviş Kuntman'ın anıları
Tortum'a bağlı Yukan Sivri Köyü
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 117

22 Aralık 1914 - Hava kapalı. Lapa lâpa kar yağıyor. Alay, ara
ziye yayılmış yavaş yavaş ilerliyor. Artık harb ve taamız başladı. Zi-
yarettepe'yi sardık. Silâh sesleri geliyor..Sıhhiye neferlerini bölükleriy-
le beraber ileri gönderdik. Biz de kar izlerini takiben ilerliyoruz. Orta
lıkta derin sükût var. Düşmanın mukavemetinin kırıldığı anlaşılıyor.
Bu sırada birkaç yaralı geldi, Ruslar'm mevzilerini bırakarak kaçtıkla
rını söyledi. Hemen sargılarını sarıp, kayıtlarını yaparak geriye gön
derdik. Akşama doğru İd Kasabası'na girdik. Buranın alınması, hepi
mizi sevindirdi. Buradan hareketle Narman Boğazı'na girdik. Geceyi
Şose denilen kamlarda geçirdik.
Bu çalışmayla ilgili bir aynntıyı ve bununla alâkalı bir tes
pitimi aktarmak isterim:
Kitabın üçüncü bölümünde resmini sunacağımız Narman
Şehitler( Simserkis) Köyü abidesinde yazılı şehitlerin 22 Aralık
1914 günü yapılan taarruza katılan 91. Ala/a mensup olmaları
kuvvetle muhtemeldir. Çünkü bu taarruz esnasında Simserkis
civannda Rus süvarilerinin hafif bir direniş gösterdikleri ve bu
çarpışmalarda 31. Tümene mensup, 3 subay ve 60 nefer şehidi
mizin olduğu askeri raporlara ve bunun neticesi belgelere yan
sımıştır.®'
NOT:1915 Mayıs-Haziran aylarında süren İnci ve 2nci Tortum
Muharebelerin de aynı mıntıkada çarpışmalar olduğundan kesin diye
miyorum. Çünkü o tarihlerde de Sarıkamış dönüşü takviye edilen 91.
Alay, 450-500 mevcuduyla aynı bölgede halâ kanlı çarpışmaların or
tasında bulunmaktadır.

Sol Kanat Taarruzunun asıl büyük kolu ise; o tarihte henüz


Miralay olan, 10. Kolordu Komutanı Hafız Hakkı Paşa'nın ko
mutasında, Ahpisor Gediğinden Ardos tepelerinde savunma
hattı kuran Ruslara taarruz ederek 30. Tümen Oltu'yu ele geçir
miştir. 32. Tümende Oltu'nun güneyine yaklaşmıştır.

59
Kaymakam Selahattin eseri, Çenelkurmay.-eseri
118 Sarıkamış Harekâh ve 91. Alay

"Olur mu, böyle olur mu ?


Kardeş kardeşi vurur mu?"
- Anonim -

Muhabere (haberleşme) eksikliği, ilk aksilik


23-24 Aralık 1914

Plevne Marşında geçen bu sözleri, ilkokulda öğrendiğimiz


de merakımızı mucip olmuş, öğretmenimize ve çevremize so
rup duruyorduk: Gazi Osman Paşa Ruslarla çarpışhğma göre
kim kimi vurmuştu?
Kimseden tatmin edici cevap alamıyorduk. Bir arkadaşımız
böyle bir olaydan bahsediyordu ama ne tarihi tutuyordu ne coğ
rafyası:
O yıllarda sınıf ve mahalle arkadaşım Selim Çakmak, her
yaz bir kere, sevinçle sokağa fırlar Yusufeli'nin tatlı şivesiyle
"...yaşasın!.. Gazi Dedem gelmiş" diye konu komşuyla ve bil
hassa biz arkadaşlarıyla sevincini paylaşmak isterdi. Çocukluk
bu ya Selim'e ".Gazi deden kaç düşman öldürmüş" diye yan şar
ka yarı ciddi sorduğumuzda:
" Gazi dedem borazancıymış o zaman daha 16 yaşınday
mış. Bizim askerler yanlışlıkla birbirine ateş açmışlar. Dedem
borazana var gücüyle üfleyip binlerce askerimizin hayatmı kur
tarmış...daha ne olsun oğlum" derdi ve devam ederdi" bundan
dolayı madalyası bile var., köyde, sandıkta
Sevgili arkadaşınım sözlerine ve yanağımızı okşayan Gazi
Dedesine gerekli önemi vermeyişimizin faturası bu çalışmayı
yaparken karşımıza ağır bir pişmanlık olarak çıkacaktı:
Ayrıntıları bilinmeyen adeta gizlenmiş tarihi bir olayın sır perde
sini biraz daha aralama fırsatını kaçırma!
Bu anılan yaşatmak amacıyla da kaleme alman çalışmam
vesilesiyle yeniden görüştüğüm arkadaşım Selim Çakmak'm
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 119

anlatımıyla Borazancı Gazi Kurbani Onbaşının anlattıklarına


aşağıda tekrar dönülecektir.
Öykümüzü sürdürelim:
23 Aralık sabahı İd kasabasını ve Rus Narman'ını geri alan
31. Tümen ne şu anda bağh bulunduğu 9. Kolordudan ne de
esas bağh olduğu 10. Kolordudan haber alamaymca. Tümen Ko
mutanı Miralay Hasan Vasfi insiyatifini tümeni kuzeye yani Ol
tu istikametine taarruza devam yolunda kullanır.
31.Tümen Oltu'ya yöneledursun, 23 Aralık itibariyle hare
kât bütünlüğüne kısaca göz atalım:
9. Kolorduya bağh birlikler Enver Paşa ile birlikte Köprü-
köy üzerinden Narman'm Pitkir ve Verintap köylerinde, Bar-
dız'a yürüyecek şekildedirler.
11. Kolordu ve Nizamiye Süvari Tümeni Aras vadisinde
gösteri taarruzuna atıl bir surette ana cephedeki düşmanı oyala
makla meşgul durumdadır.
10. kolorduya bağh 30. Tümen Oltu yakınlarında, 32. Tü
men bu tümenden biraz daha geride ve Oltu'nun güneyinde ha
reket halindedir.

31. Tümenin Oltu istikametindeki taarruzuna dönelim:


23 Aralık öğle üzeri Oltu istikametine taarruz eden 31. Tü
men Oltu boğazında karşı koymaya yeltenen bir Rus artçı birli
ğini şiddetle takip ederek bir Rus Albayım, 1150 Rus askerini
esir almıştı. Ayrıca dört top, birçok cephane ve erzak arabası,
teçhizat ve tüfek elde etmişti.
Şimdi 31. ve 32. Tümen'in yekdiğerini düşman zannederek
yanlışlık ve irtibatsızlık neticesi meydana gelen çatışmayı (Kay
makam Selâhattin'in, Kafkas Cephesinde 10 ncu Kolordunun

bkz.şekil8.
120 Sarıkamış Harekâh ve 91. Alay

1.Dünya Savaşı'mn Başlangıcından Sankaınış Muharebelerinin


Sonuna Kadar Olan Harekâtı, Genelkurmay ATAŞE Yay. Shf
103 den) alıntıyla sürdürelim:
"Öğle sıralarında, yürüyüş kolunun soldan ve Oltu boğazını ta
mamen kapayan oldukça hâkim bir sırttan topçu ve piyade ateşine
tutulması nedeniyle karşılık verme mecburiyeti hissedilmiştir. Bu ne
denle 92 nci Alay yürüyüş kolundan çıkarak yaytimış ve taarruza baş
lamıştır.
Bir müddet çarpıştıktan sonra, taarruz edilen düşmanın arkası
nın Kale boğazına ve cephesinin Oltu'ya dönük olduğu görülerek bu
nun düşman olmayıp dost bir birlik olduğu fikri kuvvet kazanmış ve
iki taraf arasında ortaya çıkan mesafe birbirlerini tanıyacak derecede
azalmış olduğundan, karşılıklı işaretler verilerek ve borular çaldırıla
rak harekete ara verilmiş ve yanlışlık anlaşılmıştı. Bunun üzerine her
iki tarafın avcıları, kolları yukarıda birbirlerine karşı koşup kucaklaş
tılar, öpüştüler ve felaketten sonra karşılaşan bu öz kardeşler ço
cuklar gibi ağlamaya başladılar. Bu tarifi imkânsız iç acıtıcı bir man
zaraydı.
31 nci ve 32 nci tümenler arasında irtibatsızlık yüzünden ileri ge
len bu müthiş facia çok ibret alınacak bir olaydır. 92 nci Alayın 2 nci
Bölüğünden Üsteğmen Rasim Efendi'nin facianın önüne geçmek ko
nusundaki hizmeti çok önemli ve değerli olmuştur.
Bu yanlışlığa ne kadar kurban verildiğini anlamak, soruşturma
yapılamadığından tamamen anlaşılamamış ise de her iki tümenin açıl
ma, yayılma ve ateş sağanakları altında hücum mesafelerine kadar bir
birlerine yanaşmalarının çok ciddi zayiata sebep olduğuna şüphe yok
tur. Bu badirede 92 nci Alaydan yalnız bir bölüğün lOO'e yakın yara
lı ve şehit verdiğini bu eserin yazarı, namusuna güvendiği bir suba
yın ifadesine dayanarak yazmaktadır."
Şimdi de alıntı yaptığımız bölümde geçen borazan çaldı
rılması olayının 1984 yılında Hakkın rahmetine kavuşan Yusu
feli Ersis nahiyesinden 1899 doğumlu Gazi Kurbani Çakmak
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 121

Onbaşı'yı torunu olan arkadaşım, Selim Çakmak'tan dinleye


lim:

"Gazi Dedem, daha 16 yaşındayken bıyıkları terlemeden askere


gitmiş. Borazana yapmışlar. 9. Kolordu'ya bağlı bir alayın borazana-
sıymış". Oltu yakınlarında^- bizden olan iki grup asker birbirlerine
yanlışlıkla ateş açmış, şehit ve yaralılar olmuş. Yanlışlık anlaşılınca
dedem bütün nefesiyle borazana üflemiş... bugün olmuş halâ anlatır
ken borazanın sesini ta..ta..ra..ti, ta..ta.ra..ti..diye taklit ederek, her
seferimle heyecanla ve mutlaka ağlayarak anlatır. Dedem Çanakka
le'nin meşhur 57. Alayında ve Kurtuluş Savaşında da bulunmuş ama
bunu hiç unutmaz."

91. Alay o akşam, 23 Aralıkta, 31. Tümenle birlikte buruk ve


yorgun halde Oltu'ya gelir." Geceyi Oltu'da geçirir.

24 Aralık 1914 günü 10. K.O komutam Miralay Hafız Hak


kı imzasıyla Oltu Hükümet konağından Ordu komutamna şif
reli bir telgraf çekilir. Telgraf metninde özetle 10. Kolordu'nun
Vartinik-Beyköy hattma yürüyeceği yazılıdır. Sarıkamış Hare-
kâhnın ilerde kaderini olumsuz yönde etkileyeceği anlaşılacak
olan bu girişim, 91. Alay için de hazin sonun başlangıcı olacak
tır.

O günlerde 91.,92. ve 93. Alaylar geçici olarak 9. Kolordu'ya bağlıdır. Asıl bağ
lı olduklan Kolordu 10. K.O dur.
Gazi Kurbani Dedemiz bu alaylardan birinin, büyük ihtimalle, 92. Alayın bo-
razanasıdır..
«2
Bkz..fotoğraf 40
63
bkz..foloğraf 41
122 Sankamış Harekâtı ve 91. Alay

"Uzun bir ktş gecesi belâ geldi ansızın


Kapkaranlık bir çölde gittiler durmaksızın"
Şeyh Galib -Hüsn ü Aşk

Oltu-Kosor Boğazı" arası, 25- 26 Aralık 1914


25 Aralık gün ve gecesi Sarıkamış Harekâtında önemli bir
dönüm noktasıdır.

"Aamak" romanınm yazan Stephan Zvveig'in "Yıldızın


Parladığı Anlar" diye bir eseri vardır. Eserde birkaç tarihi olay
örnek verilerek; tarihin akışmı değiştiren İstanbul'un Fethi, tari
hin akışım durduran 2nci Viyana Kuşatması gibi olaylann kritik
dönemeçleri anlatılır. Ordulann ve tarihi şahsiyetlerin başan ya
da başansızlıklarmm "tesadüfler ve pamuk ipliği" ile ne kadar
ilintili olduğunu veya sonuç çıkarana göre "kaderin, ne yapılır
sa yapılsm değiştirilemeyeceği" ile yakın alâkalı olduğunu ispa
ta çalışır gibidir. Birinci Dünya Savaşı başladığında 25 yaşında
olan yazarm Sarıkamış Harekâtı dikkatini çekmemiş olmalı. Ak
si halde eseri için daha bol örnek, daha çok malzeme bulabilir
di!

Çünkü Sankamış Harekâtında, yıldızın zaman zaman göz


kırptığı bir değil birkaç an olmuş ise de bir an da kayıvermiştir.
25 Aralık 1914 günü ve gecesi işte böyle bir tarihi zaman dilimi
dir:

Enver Paşa'nın Ordu Komutanı ve Başkomutan Vekili sıfatıyla


başında bulunduğu 3. Ordu'ya bağlı 9. Kolordu ve onu oluşturan 17.,
28. ve 29. tümenler sırasıyla Bardtz'dan akarak Sarıkamış'ın kuzeyin
deki Kıztlçubuk (Kızılkilise), Çamurlu Dağ, Yukarı Sarıkamış (Çer
kezköy) hattına sokulmuştur. Sarıkamış nerdeyse avuç içindedir. An-

" bkz. 43-44 fotoğraflar., ve şekil. 9


91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 123

cak yorgun, bitkin, barınaktan yoksun ve yiyecek bulamamaktadırlar.


Askeri hatıralarda Enver Paşanın erat tayınından bir parça peksimet
le midesini bastırdığı ve bir tümen komutanının civar köylerden geti
rilmiş birkaç patatesin ateş üstünde teneke bir kutuda saatlerce başlan
masını beklediği gibi ibretli ve ilginç anektotlar vardır.
29. Tümen, 17. Tümen ve 28. Tümenler, düşman direnişi
yanında hiç kalan tarihte eşi az görülen tabiat şartlan ile de bo
ğuşma halindedir.
Üstelik daha önce birlikte hareket etmeleri kararlaştınlan
lO.Kolordu başını alıp gitmiş, daha geniş bir yay çizip, daha ani
ve beklenmedik bir baskın sevdasıyla bu saatlerde Oltu-Örtü-
lü(Şenkaya)-Ardahan yolundadır.
Rus kaynaklannca da teyit edilen ve neredeyse ittifak edi
len bir hususu tekrar üstüne basarak belirtelim:
Eğer 25 Aralık gecesi 9.Kolordu bu kadar yorgun ve bit
kin olmayıp da, taarruz edebilseydi, Sankamış düşmüştü!
Sözün kısası; Sankamış için o günlerde "nusret ve zafer mü
yesser olmamıştır."
Dönelim 91. Alayın Serüvenine:
24 Aralık sabahı 91. Alay 31. Tümen öncüsü olarak Oltu gü
neyinden 30. Tümeni birkaç kilometre geriden takiple çıkış ya
parak Ardahan istikametine yürüyüşe geçer. Tuzla güneyinde
karşılaştığı Rus artçı birliklerine taamız ederek Penek'e® kadar
sürer. Penek' te mevzUenen Rus artçılarma yeniden ve dinlen
miş olmak için 93. Alayı bekler. Harapkale'ye sokulan 30. Tü
menle, birlikte yakın halde sabahlar.
O akşam Başkomutan vekili Enver Paşa 9. Kolordu öncüle-
riyle Sarıkamış'a çok yaklaştığını ve Bardız'da olduğunu hatır
latalım.

bkz.42. fotoğraf
124 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Tekrar Ala3amızm dahil olduğu 10. Kolordu'ya dönelim:


Sabah toparlanıp taarruza geçmeyi düşünen 30. ve 31. Tü
menler düşmanın geceden çekilmiş olduğunu fark eder.
91. Alayın istikameti Kosor Boğazı'dır.
Alay'm bu ana kadar gördükleri, göreceklerinin yarımda
daha bir şey değildir!
Alayımız o gün Penek-Kosor Boğazı arasında ki toplam 8
km.lik yoldadır. Bir yandan nerdeyse nefes almaju imkânsız kı
lan bu yoğun kar ve tipi altında kendi yürüyecek öte yandan 30.
ve 31. Tümene ait dağ toplarını itekleyerek sürükleyerek götü
recektir.

8 km. yol tam 21 saat sürecektir. Saatte ancak ortalama 384 m


yol almabilmiştir.
Mukayese ve tasavvurları açmak için herkesin bilebileceği
basit gerçekleri hatırlayalım:
Normal bir insan, engebeli olmayan arazi ve normal sayıla
cak iklim şartlarında saatte 4.000-5.000 metre yürür. İdmanlı,
beden eğitimli olan biri daha hızlı yürür. İklim arazi şartları bo
zuldukça, teçhizat ağırlaştıkça hız düşer. Askeri çizelgelerde bu
miktar arazi, iklim ve teçhizat durumuna göre muharebe olma
yan hallerde, saatte 1000 metreye kadar iner. Daha aşağısı öngö
rülmüş bile değildir!
Ancak Sarıkamış Harekâtı ifratla tefrit sınırlannın zor
landığı sıra dışının olağan hale geldiği bir mücadeledir!
Bu çerçevede; 91. Alayın Penek-Kosor arası yürüyüşü hiç
bir hesaba-kitaba ve askeri çizelgeye uymayan akıllara zarar bir
çabadır.
Fakat tüm 10. Kolorduyu ve tabi 91. Alayı daha çetin gün
ler beklemektedir.
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 125

Dehşet içinde kaldt kar altındaki dünya


Kocaman bir dağ oldu neredeyse kasırga
-Hüsn ü Aşk'dan-
(fotoğraf: Fevzi Aydın)

(Facianın da doruk noktası:)


Allahüekber Dağları'nm aşılması,
26-27-28 Aralık 1914:«

Yıllarca zihnimi meşgul eden ve doğru bilgilerle taşlan yer


li yerine oturtmaya çalıştığım "Allahüekber Dağlannm Aşıl
ması" hadisesini tespit edebildiğim ölçüde okurlanmla paylaş
mak istiyorum.
Önce hiçbir yorum ve açıklama katmaksızm, kaynak eser
den yaptığım alıntılarla, derli toplu olarak, harekâtın kronolojik
açılımım sunuyorum:'^
Kosor'dan Arsenek yönüne doğru hareket halinde olan 10.
Kolordu ve Karargâh birlikleri ile Kolorduya bağlı 30 ve 31. Tü
menler dağı aşacaktır.

^ bkz. Şekil 9 ile Allahüekber Dağlaruun Arsenek (45-46-47) ve Sarıkamış cephe


sinden (48-49-50-51) fotoğraflar..
Bu bilgiler. Kaymakam Selâhattin
Selâhatti eserleri başta olmak üzere. Ana Kaynaklar-
daki bilgiler derli toplu hale getirilerek okuyucuya sunulmuştur.
126 Sankamış Harekâtı ve 91. Alay

32. Tümen ise başka bir rotayı (Kotlk-Şenkaya -Posik) gü


zergâhım takiben Bardız'a inecek ve kendi gücüne yakın bir Rus
birliği ile günlerce kapışıp kalacaktır.
Şimdi gelelim yukanda ki resimde Sarıkamış cihetinden
görülen ve zirve yüksekliği 3111 metre olan, Allahüekber Dağ-
lan'nm akıllara zarar aşılma sürecine:
Eserin kaynakça bahsinde "ana kaynaklar" başlığında be
lirtilen eserlere dayanarak-bilhassa- Kaymakam Selâhattin eser
lerinden toparladığımız bilgilendirmeleri aktararak bu harekâ-
tm yer ve zaman koordinatlarını belirtelim:
26 Aralık 1914 şünü saat 05.00:

10. Kolordu Komutam (Miralay Hafız Hakkı) ve Karargâh Bir


likleri ile 30. Tümen karargâh ve komutanı; bu tümene bağlı 88. Alay
öncülüğünde, 89. Alay, Pitkir ve İşhan sınır taburları, İstihkâm Bölü
ğü ve Sıhhiye Bölüğü olduğu halde Arsenek'ten Beyköy'e;
Aum sün saat 15.00:

31. Tümen karargâh birlikleri birkaç saat önce. Tümen Komutanı


Miralay Hasan Vasfi tam bu saatte Arsenek'ten Başköy'e;
93.Alay bundan kısa süre sonra Arsenek'ten Başköy'e;
Avnı gün saat 18.50:

91. Alay dağ topçu bataryaları ile birlikte Arsenek'ten Başköy'e;


90. Alay bundan birkaç saat sonra Arsenek'ten (31. Tümen emri
ne verilerek) Başköy'e;
92. Alay,, „ „ „ „ (30. Tümen emrine verilerek)Bey-
köy'e; doğru Allahüekber Dağlarını aşmak üzere yola-çıktılar.

Şimdi de bu birliklerin intikal tarihlerine gelelim:


26 Aralık 1914 günü saat 19.00 da 10. Kolordu Karargâhı ve
onunla hareket eden birlikler Beyköy'e;
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 127

27 Aralık 1914 günü gecesi 31. Tümen Karargâhı Başköt/'e;


Aynı gün sabah; 93. Alay Başköy'e;
Aynı gün saat 16.00; 91. Alay ve Dağ Topçu Bataryaları Baş
köy'e;
Aynı gün saat 16.00 dan sonra; 90. Alay Başköy'e; 92. Alay da
Beyköy'e;
..ulaştılar.
İşte "..bir gecede Allahuekber Dağlannda 90.000 asker tipi
den ve soğuktan ve tek kurşun atmadan..." diyerek klişe ibare
lerle anlatılan ve uzun süre belleklerde bu şekilde yer tutan ola
yın seyir özeti buydu.

Zayiatla ilgili rakamlara gelince:


Askeri belgelerin ve konunun uzmanlarmm dahi kesin ra
kam vermeye muktedir olamadığı bir konuda naçizane sınırlı
kaynaklara ulaşabilmiş bir araşhrmacı sıfatıyla noktası, virgülü
ve küsuratıyla rakamlar belirtip "işte bu böyledir" bilgiçliğine
kalkışmayacağım.
Ancak, seferberliğin on üçüncü günü olan 16 Ağustosta 10.
Kolordu'nun tüm mevcudu 46.000- 52.000 olduğunu;
Kolordu'ya bağlı yaklaşık 7.000 mevcutlu 32. Tümenin bir
başka güzergâhı takip ederek Bardız civarma yöneldiğini yani
Allahüekber Dağlanm aşmadığı fakat bir başka zor ve engebeli
araziden geçtiğini;
Allahüekber Dağlarmdan kimi hizmet ve yardıma birlikle
rinin zaten geçmediğini göz önüne alırsak;
Allahuekber Dağlarını aşan 30. ve 31. Tümen toplamınm
33.000-27.000 civarmda olduğu yolundaki görüşler ağırlık ka
zanmaktadır.

Bunlarmda Beyköy ve Başköy'e ulaşam 3000-3200 civarın


dadır.
128 Sarıkamış Harekâh ve 91. Alay

29 Aralıkta öteden beriden toplanan 3000 savaşçıyla toplam


6000-6200 asker Allahüekber Dağmda donmadan kurtubnuştu,
diyebiliriz.
Böylece Allahüekber Dağlarmda 3 gün içinde tamamına
yakım donma suretiyle ve "gerçekten de tek kurşun atmadan
şehit olan" asker sayısının 20.000-25.000 arası bir rakam olduğu
nu ihtiyatla ifade edebiliriz.
Sarıkamış Harekâtına katılan tüm birliklerin ayn ayn hazin
ve her birisinin başlı başına sıra dışı öyküsü olduğunu belirt
miştik.
Ancak facianın doruk noktası bu hadisedir.
Öylesine içler acısıdır ki bu kahramanlar için ne doğru dü
rüst rahmet dilemek ne ağıt yakmak ne lâyık oldukları gibi ha-
tıralannı yaşatmak uzun süre mümkün olmamıştır. Son yıllar
daki çabalar da olmazsa büyük bir vefasızlık örneği sergilene
cekti.

Yıllar sonra bile işitilince yürekleri dağlayan bu felâketle il


gili ayrıntılar pek azdır.

Tespit edebildiğim tüm belgeler, yazılı hatıratlar ve söz


lü hatıra nakillerini bu çalışmanm acı bir meyvesi olarak sun
maktayım:
Allahüekber Dağlarını aşan iki tümenden biri olan, 31. Tü
men Komutanı Miralay Hasan Vasfi Bey Tümen Karargâhı ve
93. Alayla birlikte 26 Aralık saat 15.00 de Arsenekten yola çıka
rak 14 saat sonra Başköy'e geldiğinde bu yolu daha önce aşan
30. Tümenin bıraktıklarını görünce kendinden önce henüz yola
çıkmamış birlikler olan 91 nci, 92 nci ve 90 ncı alaylan engelle
mek üzere aşağıdaki emri yazarak gönderir:
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 129

(Tümen Emrif^
17 Aralık 1914-Başkö\/
1- Bu gece birliklerinizin Başköy'e kadar gelmesi mümkün değil
dir. Çünkü Arsenek'ten Başköye kadar olan mesafe yedi saat
ten aşağı değildir. Yol dolaşık olarak bir yaylayı aşıyor. İnsan
ve hayvanlar donuyor.Yolda donmuş birçok er ve hayvan gör
düm. Yük hayvanlarının yükleri tamamen donmuş, yol bo
yunca cephane, makineli tüfek ve diğerleri dağılmış, elem ve
rici bir manzara arz ediyor. Bu yaylayı gece aşmak aynı cina
yeti işlemektir.
Arsenek'ten birlikler hareket etmişse yaylanın batı tarafında
ve Yayla Köyü yakınlarında büyük bir çam ormanı vardır.
Birliklerin ormanda gecelemesi ve bol bol ateş yakarak ve
mümkün olursa uyumayarak şiddetli soğuğun ve felâketin
önüne geçmek lâzımdır. Ertesi günü Başköy'e gelinir ve köy
ordugâhı kurulur.
2- Yarın birliklerin istirahat günüdür.
3- Eğer Arsenek'ten çıkmamışsanız iyi klavuzlar alarak veya
klavuzları alıkoyarak Issızdere yolundan geliniz.
31. Fırka kumandanı Miralay Hasan Vasfi

Bu emir 91. Alaya ulaştığında Başköy'e üç saatlik mesafe


kalmıştı. Dağ toplarma refakat eden Alay 19 saattir yoldaydı ve
zaten olan olmuştu..
O günlerde 91. Alayda askeri tabip olarak görev yapan ve
hatıratına güçlükle ulaşmış olduğum Kilisli Dr. M. Derviş Kunt-
man'ın günlüğüne bir daha başvuralım:®

® Bkz. Ana Kaynaklar... Kaymakam (Yarbay) Selâhattin-ATASE YAY. İlgili eser


ler.
® Ana Kaynaklar 5 nolu eser..
130 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

26 Aralık 1914

Allahüekber Dağt'nda - Bu gece efrattan hiçbiri viziteye gelme


di. Anlaşılan herkes yorgunluktan, uykusuzluktan hastalığım unut
muş, bir tarafii kıvrılıp yatmıştı. Hattâ bizim Tabur K. Vekili de ishal
den rahatsız olduğundan, bir çay içerek bir tarafa uzandı. Biraz sonra
Yaver Nâmık geldi. Hafız Hakkı Bey'in; Karargâhiyle ve köyden aldığı
bir kılavuzla Allahüekber'e doğru Imreket ettiğini, Tümenimizin de onu
takip edeceğini söyledi. Hemen yattık uyuduk. Ne kadar uyuduğumu
bilmiyorum. Alay'a da hareket emri verildiğini, Allahüekber'e çıkacağı
mızı söylediler. Kalktık hazırlandık. Vakit gece yarısını geçmişti. Bizim
Yüzbaşı rahatsız olduğu için Nâmık'la beraber Alay'ı hareketinden
sonra geriden takip edecektik. Köyden çıkıp dağ yolunu tuttuk. Biraz
yükseklere çıktıktan sonra yakıcı bir rüzgâr esmeğe başladı. Biraz daha
ilerledikten sonra fırtına arttı. Etraftaki ince karları üzerimize serpme
ğe başladı. Bu bir tipi idi. Soğuk da o kadar şiddetli idi ki, başımız iyi
ce sarılı olduğu halde yine ağzımızın, burnumuzun etrafında buz par
çalan sallanıyor, bizi iliklerimize kadar üşütüyordu. Bereket versin,
her tarafımız tiftiklerle sarılmış, yamçılar da hem bizi, hem atlarımızı
kavrayarak muhafaza altına atmıştı. Bu suretle önde Yaver Nâmık,
sonra Tabur K. Vekili Yüzbaşı Sabri, en geride de ben bulunuyordum.
Atlarımız güçlükle ilerliyor, kar esintileri havada bir sis yapıyor, birbi
rimizi göremiyorduk. Ayağımda tiftik çorap, üzerinde kalçın, onun üs
tünde de Rus lâstiği olduğu halde, parmaklarım yine üşüyor, mütema
diyen atı mahmuzlayarak Imreket ettirmek zorunda kalıyordum. Bura
da herkes kendi canım kurtarmak kaydına düşmüş, başkasından yardım
beklemenin beyhude olduğunu anlamıştı. Bununla beraber gözümü
önümde giden Yüzbaşı'nııı sırtından ayırmıyor, yol arkadaşlarımı kay
betmemek için büyük gayret sarf ediyordum.

17 Aralık 1914 -

Şafak söktü. Sabahın ayazı her tarafı yakıyor. En son gücümüzü


sarfederek gidiyoruz. Bu sırada yolumuz kuytu bir yere düştü. Rüz
gâr nispeten azalmış, etrafın sisi zail olmuştu. Yolumuzun üstünde
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 131

portatif küreklere, mataralara, kırılmış cephane sandıklarına rastla


dık. Bunlar, kısmen karla örtülmüştü. Bunlar iyi alâmet değildi.
Alay'tn geçtiği yol üzerinde idik. Biraz daha ilerledik: Bazı askerlerin
kucaklarında silâhları olduğu halde kıvrılarak yattıklarını, karın kefen
gibi üzerlerini örttüğünü, yalnız; ayakkabı, kaput, kabalak gibi bazı
eşyalarının dışarıda kaldığım gördük. Bunların önünden azap duya
rak geçtik. Biraz daha yürüdük. Yine bir yerde saman kırıntılarına, at
torbalarına, kâğıtları dağılmış evrak sandıklarına, ölmüş hayvanlara
rastladık. Halimiz feciydi! Bembeyaz dağ silsileleri uzayıp gidiyor,
canlı bir mahlûk göremiyorduk. Ben iyice yorulmuştum. At üstünde
duracak halim kalmamıştı. Bir yere kıvrılıp yatmak, biraz uyumak ih
tiyacım şiddetle duyuyordum. Fakat bir daha uyanmamak korkusu
beni ürkütüyor, gözümü dört açıyordum. Bununla beraber duygula
rımız körleşmiş, düşünme sahamız daralmış, hayatla olan alâkamız
kesilmiş gibiydi. Ne açlık, ne susuzluk, ne korku, ne telâş hiçbir şey
duymuyorduk. Üç arkadaş olduğumuz halde aramızda fersahlarca
mesafe varmış gibi birbirimize yabancı duruyor, dertleşîp yardımlaşa-
mıyorduk. Velhâsıl ölümle aramızdaki mesafe, zaman o kadar kısal-
mıştı ki, ufak bir bahane bizi birbirimize kavuşturacak, ummana düş
müş katre gibi eriyip gidecektik.
Hava açıldı. Rüzgâr dindi. Bu sefer de güneşin ziyası, karların
beyazlığı gözümüzü, canımızı yakıyor, bir yere bakamıyorduk. Şimdi
tamamıyla atların yürüyüşüne uymuş, hayvanların sırtında bir yük
gibi meçhul yöne kımıldamadan gidiyorduk. Nihayet güçbelâ boyun
noktasına çıkabildik. Bundan sonra yürümek daha kolaydı. Aşağıya
doğru iniyorduk. Gün batarken yorgun, aç, susuz bir halde Baş-köy'e
yaklaştık. Alaydan geri kalan efrat ile birlikte köye girdik.
Başköy, Allahüekber Dağının Kars tarafındaki böğrüne yaslan
mış, büyük bir köydür. Bu kar deryasının içinde kara parçalarının gö
rünmesi, hele bacalarının tütmesi; gözümüze, gönlümüze bir ferahlık
ve rahatlık verdi, sanki Cennet'e kavuşmuştuk. Üçüncü Bölük K. Yüz
başı Abdülkerim'in hazırlamış olduğu odaya geldik. Bir çay içtikten
sonra ölü gibi yattık uyuduk.
132 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

Bu mevsimde Allahüekber Dağt'ııı aşmakla Rus Ordusu nu yen


miş, Kafkasya'yı fethetmiş sayılırdık. Amma, ne çare! Meydanda ne
Rus Ordusu, ne de Kafkasya vardı! Yalnız; Kafdağı'nm Devlerine ye
nilerek malıv u perişan olmuş Onuncu Kolordunun artığı kalmıştı!
İşte Baş-köy'deki halimiz bu merkezde idi.

Kimliği tespit edilemeyen ve kitaplara "şahit" ya da meç


hul asker" diye geçen en yaygın hatıra:^
Konaklama yerlerinden karanlıkta hareket ettik!... Birlikler sessiz
ce kol başlarını birer, ikişer izliyorlardı!... Kol başlarında köylü kıla
vuzlar vardı!... Haritaya göre üç saat sonra bizler doruk çizgisindeki
boyun noktasını geçeceğimizi sanıyorduk!... İki kat mesafe yürüdük!...
Yine de yokuş çıkmaktan kurtulamadık!... Dağa çıktıkça çevrenin gö
rüntüsü hem güzel, hem de vahşi bir şekil alıyordu!... Her taraf son
suz karlardan ve yalçın derelerden oluşmuş gibi görünüyordu!... Biz
ler kar ve buz kayaları ile örtülü olan bütün bu tepeleri, dereleri ve bir
çok alçak dağları ayağımızın altında görüyorduk!... Topçuların bu dik
ve derin karlı dağ yolundan nasıl çıkacaklarına aklım ermiyordu!...
Bin zahmet ve güçlükle, fakat disiplin ve düzenden ayrılmayarak çıkı-
yorduk!...En sonunda çıktık!... Fakat bizi, arka tarafı iniş bir boyun
noktası değil, çok geniş ve uçsuz bucaksız görülen kardan bir yayla
karşıladı!... Pek yorulmuş ve takatsiz kalmıştık!... Tam yaylanın orta
sında keskin bir rüzgar ve arkasından şiddetli bir tipi başladı!... Bu an
dan itibaren göz gözü göremez oldu!... Kimsenin kimseye yardım et
mesi ve hatta söz söylemesi, sesini duyurması imkânı kalmadı!...
Uzun, sonsuz denecek kadar uzamış olan yürüyüş kolu dağıldı!...
Askerler enginlerde, dere içlerinde, ormanın bucaklarında, nerede
bir kara nokta, nerede dumanı
çıkan bir ocakgördüyse oraya saldırdı ve böylece koskoca alay çö
zülüp eridi!... Subaylar çok uğraştı!... Fakat kimseye söz duyurma gü-

Köprülü Şerif İlden Hatıratı


91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 133

cü kalmamışh!... Hala gözümün önündedir!... Yol kenarında karların


içine çömelmiş bir asker, bir yığın karı kolları ile kucaklamış, titreye
rek, çığlık atarak dişleri ile kemiriyor, tırnakları ile kazıyordu!... Kal
dırıp yola doğru götürmek istedim!... Asker önceki hareketini, çığlığı
nı, dişleri ile, tırnakları ile çabalamasını hiç bozmadı ve beni hiç gör
medi bile!...

Zavallı çıldırmıştı!... Böylece şu uğursuz buzullar içinde biz bel


ki on binden fazla insanı bir günde karların altında bıraktık ve geç
tik!..."

Şimdi de sıra bu badireden sağ olarak çıkan 6.000 kişiden


iki gazinin yazılı olarak ilk kez gün ışığına tarahmızdan çıkan-
lan iki öyküyü nakledelim:

Erzurum-Tortum- Yukan Sivri Köyünden Süvari Onbaşı


Murat Deniz:''
"..Bir tipiye yakalandık ki anlatmanın imkânı yok .Atımın yuları
elimde. Onun nefesine sokularak; göz kapalı, kulak duymaz, nefes de
sen alınmaz verilmez, adım atmaya çalışıyoruz ama ne mümkün..
Böyle böyle otuza yakın süvari askeri, atlarımızı dışa siper yapıp bir
birimize sokularak bir araya geldik.O kadar yor^ımıız ki sonrasını hiç
hatırlamıyorum. Uyumak mı dersin, baygınlık mı dersin..ben öldüm
de dirildim diyorum. Aradan ne kadar zaman geçmiş hiç bilmiyorum...
Uyandım ama her taraf kapkaranlık. Mezardayım zannettim. Üstüm
de bir ağırlık var. Sanki enkaz altında kalmışım. Var gücümü harcaya
rak üstümdekileri oraya buraya rasgele iterek kafamı çıkardım gözleri
mi uzun süre açamadım; sonra ne göreyim, her taraf bembeyaz ve bir
sürü donmuş insan ve hayvan cesedLKiminin yarıdan fazlası kar al-

Bcş yaşlarında bir çocukken, köyde bir sabah karlan yara yara sabah namazı
na giderken gördüğümü hayal-meyal hatırladığım, uzak akrabalık bağımız da
olan Murat Dede'nin bu anlatımını, rahmetli babamın ondan bizzat duyduğu
na yakın şekliyle nakletmeye çalıştım. İzmir'de ikamet eden Torun'u Fahri
Deniz'e tekrar teyid ettirdim.
134 Sankamış Harekâtı ve 91. Alay

tında yalnızca bir kolu veya bacağı dışarıda. Kimi çömelmiş..kimi diz
üstü çökmüş., kimi sırtüstü sere serpe., öylece.. Ben bu şekilde çıkma
ya çalışırken üzerimdeki cesetler sanki ağaç kütükleri gibi yamaçlar
dan aşağı yuvarlandılar. Doğrulup ayağa kalktım. Otuz kişiden bu şe
kilde cesetlerin altında kalan beş-altı kişi sağ kalmışız. Hepsi de benim
gibi., ne yapacağını bilmez bir halde.. Ordu nerde, biz nerde, nereye gi
dilecek, nasıl edilecek, şaşkınız"

Şimdi de Sivas-Zara İlice Köyünden İhtiyat Zabiti


Ali Efendi'yi (Ali Topuz'u) dinleyelim:"
"Yük hayvanlarıyla birlikte güç-belâ ilerliyoruz. Göz gözü gör
müyor. Akşam karanlığı basana kadar ilerledik. Tipi iyice şiddetlendi.
Artık ilerlemenin mümkünü yok. Kuytu bir yere katırlarla birlikte sı
ğındık. Eğilip iki büklüm, katırın altına girip, karın kısmını siper edin
dim. Bir taraftan, Kuran'dan aklımda ne varsa okuyorum. Dudakla
rım kıpır kıpır..Öbür yandan ha bire hareket edip zıplayıp duruyo-
rum.Böyle böyle şafak söktü. Katırlarda dahil, takımda herkes donmuş
tu. Îndî ilâhLben halâ yaşıyordum."
Sarıkamış Harekâtının, 3111 metrelik dağın zirvelerine ya-
km yerde Zemheride cereyan eden bu akıl dışı bölümüyle ilgili
aynntılar çok azdır.
Buyurunuz, Moskova'da Askeri Müze'de sergilenen Rus
Kurmay Başkanı Pietroroviç'e ait satırlar:
"Onları teslim alamadım!.. Çünkü!..
İlk sırada, diz çökmüş beş kahraman. Omuz çukurlarına yasladık
ları mavzerleri ile nişan almışlar!... Tetiğe asılmak üzereler!.. Ama aşı
lamamışlar!.. Kaput yakaları, Allah'ın rahmetini o civan delikanlıların
yüreklerine akıtabilmek istercesine semaya dikilmiş, kaskatı!.. Hele bi

ri
Bu hatırayı Zara -İlice köyünden olan arkadaşım Selman Faris Akyol'un nak
lettiği şekliyle sunmaya çalıştım.
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 135

ytMart!.. Hele hele bıyıkları ve sakalları!.. Her biri birer fütuhat oku gi
bi çelik misali!.. Ya gözler?.. Dinmiş olmasına rağmen, şu kahredici ti
pinin bile örtüp kapatamadığı gözleri!.. Apaçık!.. Tabiata da, başku
mandana da, karşısındaki düşmana da isyan eden ama Allah'ına tesli
miyetle bakan gözler!.. Açık, vallahi apaçık!..
İkinci sırada öyle bir manzara ki!.. Hiçbir heykeltıraş benzerini
yapmayı başaramamıştır. O ürkütücü ayaza rağmen, sağlarında fişek
leri debelenerek üzerlerinden atmaya tenezzül etmemiş iki katırın ya
nında, başları semaya dönük, altı masal güzeli Mehmed!.. Sandıkları
bir avuçlamışlar ki, hayatı biz ancak böyle bir hırsla avuçlayıvermişiz-
dir!.. Öylesine kaskatı kesilmişler!..
Ve sağ başta binbaşı Mustafa Nihat!.. Ayakta!.. Yarabbi, bu ne
bir ayakta duruştur ki, karşısında düşmanı da, kâfiri de, lanetlisi de
Allah'ın huzurunda diz çöküş halinde gibi!.. Endamı, düşmanı dize
getiren bir Tekbir" velvelesi gibi!.. Belindeki fişeklerinin yuvalarını
tipi ile kapatmaya, bütün gece düşen kar bile razı olmamış!.. Sol eli
boynundaki dürbünü kavramış!.. Havada donmuş!.. Kale sancağı gi
bi!.. Diğer eli belli ki, semaya uzanıp rahmet dilerken öylesine taşlaş
mış!.. Hayrettir, başı açık!.. Gür, erkek, kömür karası saçları beyaza
bulanmış!.."
Allahuekber Dağları 'ndaki Türk müfrezesini esir alamadım. Biz
den çok evvel Allah'larına teslim olmuşlardı!..
Allahuekber Dağlan öylesine bir faciaya sahne olmuştu ki
en anlamh tasvirlerden birini de "civanmert" ve duyarlı bir düş
man subayına yaptırmıştı.
Acımayı saygıya, saygıyı sanata dönüştürüyordu..
136 Sankamış Harekâtı ve 91. Alay

"Bir deryadayım ki ucu yok bucağı yok"


"Bir savaş yerindeyim sağlam korunağı yok"
Şeyh Galib-Hüsn ü Aşk'dan

Balkan Savaşı lekesini silen 91. ve 93. Alaylar ile


90. Alayın son ve çaresiz kahramanlıkları,
29-30-31 Aralık 1914:"

AUahuekber Dağlanndan ancak yüzde sekseni sağ kurtula


bilenlerden oluşan 91. Alay;
27 Aralık saat 16.00 de Başkö/e gelir. Getirebildiği dağ top
lan da beraberindedir. Alay aynı gün 22.00 de Çıplaklı üzerin
den Divnik'e hareket eder.

28 Aralık saat 15.00 de Divnik'e ulaşır.


Alayımızın Penek-Kosor arası 21 saat, Arsenek-Başköy (Al-
lahükber Dağı) arasmı 22 saat, ve Başköy-Divnik arasmı 17 saat
te aldığmı ve taarruz başlangıandan (Liskâv'dan beri) dağ top
lannı nakletme gibi ağır fiziki güç sarfı gerektiren bir görev
yüklenmiş olduğunu tekrar hatırlayalım!
Tahmin edileceği üzere son derece yorgun, bitkin ve 3335
mevcudunun % 90 mı yitirmiş halde Divnik'e gelmişti. Sanka
mış Harekâtına katılan tüm birliklerde durum üç aşağı beş yu-
kan aynıydı. Firarlar (tam firar denemezdi zira karmm doyur
mak veya kısa bir istirahat için yakm köylere geçici dağılma), fi
rarla karıştırılan birliğini kaybetme, hastalık ve bilhassa donma
vakaları; kolordulan alay seviyesine, alaylan bölük seviyesine
çevirmişti.
28 Aralık saat 15.00 de Divik'e gelen 91. Alayımız hemen
Kars-Sankamış tren yolu üzerinde bulunan Yağbasan Köyünün

" Bkz. şekil 10 ve fotoğraflar 52-53-54-55


91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 137

doğusundaki tepeleri tutmakla görevlendirilir. Fakat Kolordu


Komutanlığının sözlü emriyle 31. Tümenin Sarıkamış üzerine
derhal hareket etmesi emri üzerine;

93. Alay önde, 90. Alay onun arkasında olmak üzere birinci
hatta, 91. Alay ikinci hatta olmak üzere Sankamış üzerine yürü
nerek gelinir. Düşmandan bir iz ve haber yoktur. Ancak birlikler;
yorgun, bitkin, soğuk ve gıdasızlıktan perişan durumdadır. Bir
liklerden yararlanmanın mümkün olmadığım düşünen Kolordu
Komutam bulundukları yerden geriye giderek biraz istirahatla
kendilerine çekidüzen vermeleri emri üzerine geri dönerler.
Bu emir de Sarıkamış Harekâtının dönüm anlanndan biri-
sidir..çünkü:
Komuta kademesinde ikilik baş gösteren Ruslar, diken üs
tünde ve Sankamış'ı tahliye etmek üzeredir. Ancak Türk Birlik
lerinin bu geri çekilişini fark edince, işte hemen bu esnada San
kamış- Yağbasan arasmdaki sırtlara sekiz adet makineli tüfek
yerleştirirler.
Tarih sahnesinde inkâr edilmez gücüyle birlikte, bize karşı
hep "balh" olan Ruslardan yanadır talih yine.
Biraz istirahat eden birlikler bu durumdan haberdar ol-
maksızm emir üzerine önceki yürüyüşten kalan güvenle Yağba
san suiılarma yaklaştıklarmda bu makineli tüfeklerin şiddetli
ateşiyle karşılaşırlar. Epey zayiatla 90. ve 93. Alay derenin karşı
sahilinde yeni bir hat tutarlar.
Karanlık basarken taarruza katılan 91. Alayda Ruslan mev
ziilerinden atamaz.

Alay geceyi Yağbasan'ın doğu sırtlannda muharebe duru


munda soğukta ve barmaksız halde geçirir.
Ertesi gün 29 Aralıktır.
29 Aralık, "Yddız'm şöyle bir daha göz kırpıp kaybolduğu"
son gündür;
138 Sankamış Harekâtı ve 91. Alay

29 Aralık gecesi 91. Alay bulunduğu mevzilerde şiddetli ve


dört bir yandan düşman taarruzuna uğrar. Zaten 150 mevcudu
kalmıştır. 14 şehit ve 60 yaralı daha kayıp verir. 19. Süvari alayı-
nm da yardımlanyla mevziinden 800 metre güneye çekilir.
Sağ tarafında 93. Alay vardır. Hani şu Balkan Savaşınm Üç-
tepeler Kartaltepe 21aferini 91. Alayla yan yana mücadeleyle ka
zanan ve yanda ki Nakkaştepeye taarruz eden alay.. Hani şu
Yukan Sivri Yaylasmda ileri karakolu olan Kaleboğazı-İşhan sı
nır taburu olarak görev yaparken, 21 Aralıkta harekâtm başla
masıyla birlikte. Fethi Bey müfrezesiyle birlikte yeniden müret-
tep alay haline getirilip canlandırılan ve Nefsi Narman'ı (Rus
Narman'ını) işgalden kurtaran birlik..İşte çoğunluğunu bu ala-
ym oluşturduğu içlerinde 90. ve 91. Alayın yaralı olmayan bazı
er ve erbaşları ile ve aynca bir istihkâm bölüğü, bir süvari bölü
ğü ve dağ topçu takımı ile takviye edilen 31. Tümen; kolordu
emriyle, son kez saat 16.00 da Sankamış'a hücum eder.
Toplam 600 savaşçıdırlar. Geriye döneni bir üstü hemen
vuracaktır. Hem çekilen sıkıntıların yanında ölümün lâfımı
olurdu? Süngüler takılı, bakışlar kararlı ve sabit, kahpe ölüm hi
çe sayarak Mehmetçikler savaş alanlarında daha bir coşku ve
inançla dile getirdiği "Allah.. Allah" nidalarıyla ileri atılır. Ni
hayet Sarıkamış kenannda bulunan istasyon binası (eski istas
yon) ve yanında ki askeri kışlayla birkaç binayı daha ele geçirir.
Sarıkamış'a girilmiştir.
Ne çare ki;
Askerlerin bir kısmı kasaba içine sokak aralanna dalmıştır.
Takviye birlikler alan Ruslarla bu kez kanlı bir sokak savaşı baş
lamıştır. Talih yine sürekli takviye alan Ruslardan yanadır. Bir
liklerden arta kalanlar Sarıkamış'ın bir kilometre kuzeyindeki
ormanlık alanın sırtlarına çekilir. Burada yaralılanyla birlikte
91. Alay kalıntıları vardır. Gece burada geçirilip savunma duru
mu almır.
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 139

92.Alay ise Karahamza köyündedir. Tren yollarının tahribi


ile Kolordu Süvari Bölüğü ve 30. Tümene bağlı 88. ve 89. Alay-
lar'la koordineli olarak Selim İstasyonunu alıp Rusların trenle
Kars'tan takviye yapmalanna engel olmuştur.
25 Aralıktan beri Ruslar panik halindedir. Ancak Yudeniç
admda Ruslarm namına kahraman ve dirayetli bir komutan,
bizlerin ise askeri cihetini takdirden başka hakkında olumlu bir
hüküm vermeye dilimizin varmadığı bir subay savaşm kaderi
ni belirler:

Türklerin durumunu iyice tahlille özellikle 11. Kolordunun


karşısmdaki Rus birliklerini ve yine Kağızman cihetinden gön
derilen takviye askerlerin Sarıkamış civarma süratle intikalini
sağlar.
31 .tümenin 600 askerle gerçekleştirdiği son olağanüstü ve
gözü kara taarruzu yapılırken kuvvet dengesi önemli ölçüde
Ruslar lehine değişmiştin 25.000 Rus askerine karşı 1.000-1.500
civarmda Türk askeri...

30 Aralık günü 400 piyade, iki top ve iki makineliden ibaret


olan 31. Tümenin son kalıntüan sayıca çok üstün bir düşman
kuvvetinin taarruzuna uğradı. İki piyade alayı, bir makineli tü
fek bölüğü ve iki topçu bataryasından oluşan düşmamn topçu
ateşiyle 31. Tümen Komutam Albay. Hasan Vasfi Bey de yarala
nır. Birliğin Komutasım 91. Alay Komutanı Binbaşı Harputlu
Cemal Be3r'e bırakarak tedavi için Askeri Hastanenin ve Kolor
du Karargâhınm bulunduğu Divik'e nakledilir.
Artık toplamı bir bölüğü bUe bulmayan 91. Alay ve 90.,
92.,93 alaylar yerine yeni bir teşkilâtlanmayla Yzb. Halim Efen
di Grubu, Hümi Bey Müfrezesi, Bnb. Rıza Bey Grubu adıyla bir
likler oluşturulur.
Sarıkamış'a üçüncü ve sonuncu taarruz 31 Aralık saat 17.00
de yapılır. Yağbasan sırtlarından düşman avcı siperlerine girilir-
140 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

se de geri tepelere yerleştirilmiş düşman makinelilerinin etkili


ateşlerinden dolayı barınamayıp geri çekilirler.
29-30-31 Aralık tarihlerinde yapılan üç taarruzda cesurca,
fedakârca yapılmıştır. Ancak "bu terazi bu sıkleti tartamamak-
tadır." Ne yapdırsa yapılsın "zafer müyesser olmayacaktır." Sü
rekli takviye alan Ruslann sayısı 25.000 e ulaşmıştır.. Birkaç yüz
Türk askerine karşılık 25.000 Rus.. Çekilme dışında seçenek kal
mamıştır. Türk Kolorduları bir biri arasındaki kanat temasını
sağlanamadığı gibi cephe gerisiyle de irtibat tehlikededir.
Nazlı gelin SankamışT almak bu seferlik kısmet değildir.

"Öyle bir zayıflık ki zayıflığın en sonu


Yokluğun ötesinde belki görürsün onu"
Hüsn ü Aşk'dan

...Ve geri çekilme, 1-5 Ocak 1915


1915 yüı Ocak aymm İnci gününden itibaren arhk 10. Ko
lordu birlikleri birbirine kanşmış ve işin rengi anlaşümaya baş
lanmıştı.
3 Ocak a kadar Yağbasan civarmda Yzb. Halim Grubu
adıylafgüya 10. kolordunun) merkezini oluşturan 134 kişiden
ibaret yansmdan fazlası da hasta ve tam dinlenememiş yaralı
lardan oluşan 91. Alay, tıpkı sancağı gibi namusuna emanet
edilmiş olan toplarla, Ruslarm Divik'e baskıyı artırmalan üzeri
ne;

4 Ocak akşamı Çatak Deresini takiben Çermik'e vanr.


5 Ocak günü 12 adet sahra topunu Çatak deresi üst kısmın
dan yuvarlamak suretiyle, "tahrip ve terkin" eder.
91. Alayın Sıradışı ve Hazin Öyküsü 141

14 Kasım sabahı Niksar'dan 3335 mevcuduyla doğuya, 23


Aralıkta Narman'a Mecidi Nişanı takılı şanlı sancağıyla göğsü
nü gere gere ve başı dik giren Kartaltepe Fatihi yiğitler alayı, Zi-
yarettepe ve Sivritepe yamaçlarmdan Rus'un üzerine sel gibi
akıp gitmiş ve düşmam çakıl taşları gibi önüne katmışken; bu
gün 134 kişilik mevcuduyla, boynu bükük, sancağı dürülü ve
3201 şehit, esir ve kayıp vermenin bıraktığı onulmaz ve derin
yarasıyla bu defa yönü batıya ama yine Erzurum istikametine
hareket halindedir.

Hak etmediği aa bir mağlubiyeti tatmış olmanın hayıflan-


masıyla doludur.
Çatak deresine yuvarladığı ve düşmana terk etmediği 12
topla birlikte Alay Sancağınm kurtarılması, Mehmetçiğin bu de
falık çaresizliğinin kabulü fakat gelecek için, kendisine emanet
edilen değer yargılarına asla ihanet etmeyeceğinin açık bir deli
liydi.
Çünkü bu hüzünlü şarkı burada ve böyle bitmeyecekti.
Vuslat ve kısmet üç yıl üç ay sonra ki baharaydı.

Bu hazin, çaresiz ve yiğitçe yapılan ricatın öyküsünü 91.


Alay da tabip olan Dr. M. Derviş Kuntman'ın hatıralanyla yeni
leyelim:

"Sarıkamış'lan çekiliş, 4-5 Ocak 1915;

Subay-ncfer 120 kişi kalmıştık. Bunlar 3500 mevcutlu Alay'dan


artakalmış, her felâkete mütehammil, özü, gözü pek kahramanlardı.
Bunların teçhizatları da iyi idi. Hepsinin de keçe çizmeleri, sırtlarında
koyun postundan kürkleri, mataraları, gözlükleri vardı. Bir tanesi on
Rus'a bedeldi. Hemen harekete geçtik. Süratli adımlarla, sağımızda so
lumuzda kalmış dar bir geçitten ilerleyerek kurtulmak istiyorduk. Geç
tiğimiz yerlerde halâ ötede beride ocaklar yanıyor, etrafında bazı karaltı-
142 Sarıkamış Harekâtı ve 91. Alay

lar görülüyordu. Bunlar güçlükle kmtidamn, etraflarında cereyan eden


hâdiselerden habersiz, yapılan ihtarları duymayan yarı ölü gazilerdi.
Şafiık sökerken ormandan, o tehlikeli cendereden kurtulmuş, açık
bir sahaya çıkmıştık. Her tarafta bir sükûnet vardı. Burada topçuları
mızın o kıymetli toplarını dereye yuvarlamakla meşgul olduklarını
gördük. Çünkü bunların ricat yollarından geçmesine imkân yoktu.
Şimdi kamaları alınmış bu toplar karlara saplanmış, tekerlekleri hava
ya kalkmış bir vaziyette duruyor, topçular da koşumlu katanalara bi
nerek karlı, çıplak dağlara tırmanıyorlardı. Bu manzara ricatiıı, boz
gunun acı, matemli havasını bir kat daha artırıyordu.
Sarıkamış'tan ayrılık bizi çok müteessir etti. Çünkü bunda sade
bir askeri ricat üzüntüsü değil, yeni kavuşmuş olduğumuz Anavatan
dan tekrar ayrılık acısı da vardı"

BİTİŞ SÖZÜ
Çann, yaz dinlenmeleri için köşk^^ inşa ettirdiği güzelim
Sarıkamış, bu hazin ricat tarihinden tam 3 yıl 3 ay sonra, 5 Ni
san 1918 de, başka bir askeri birlik numarası alan ancak ülkü sa
hibi, yetenekli ve dirayetli bir asker olan Kâzım Karabekir Paşa
komutasında, Sarıkamış harekâtında onurundan ve emanete sa
dakatinden başka her şeyini kaybeden, belki de içlerinde birka
çı 91. Alayda görev yapmış başka Mehmetçikler tarafından bir
daha geri verilmemecesine Anayurda katılacaktı.
Şair, yüreklere su serpmesini bilendir:

Ne yapsan boş göklerden gelen bir karar vardır


Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi, yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sezai Karakoç

Çar köşkü için bkz..56.fotoğraf


B o L U M - III

1- ŞEKİLLER (BASİT KROKİ VE HARİTALAR)


2- BELGE VE FOTOĞRAFLAR
ATAŞE arşivinden temin edilen bu üç fotoğraf,
Vehip Paşa
Hopik dağında
adıyla kayıtlıdır.

Bu foloğr^ani]
~9. Kolordu Komutanı
Mirliva İhsan Paşa ve
maiyetinin taarruz için
bulunduğu Hopik'de; 21 Kasım-20 Aralık 1914 (arihleri arasında bir günde çekilmiş olma ihtimali
mevcut mudur acaba?' diye içime düşen kuşkuyu bu dipnotla dile getirmeden yapamadım.
Şekiller (Basil Kroki ve Haritalar) 145

Şekil: 1

suuthottt
Iw I Rusİ^Bölgesi

1878-1914 ana
OSM4NU-RIS siNntr
(93SIIVIRI)

Şekil: 2

AVRUPA C.

KAFKAS C

^ -AKDENİZ
fTLIstIn c. c
'KANAU

•cıCHdanlv

CİHAN HARBİNDE BAŞLICA CEPHELER


146 SankamışHafekatıve91.Alay

Şekil: 3

CİHAN HM7Bİ KAFKAS CEPHESİ -1914 VE 1916


YİLLARİ

'OATUH
KARADENİZ

Oumru
RAHZKN

Şekil: 4

■ e«lkan ^ ^ •: l "'i* i 4'


M Mart 1913
Şekiller (Basil Kroki ve Haritalar) Î47

Şekil: 5

KARAOEMZ

Nll^ ı«a»w
tORTlJ

SARIKAMIŞ

ERTIHCAN ERZURUH

91 ncl ALAYIN

CEPHEYE İLERt YÛROyOŞÜ TAARRUZ YÛRÛYÛŞÛ


1914 KASIMDI ARALIK DONEMİ
21 ARALIK 1914â OCAK 19» DON.

Şekil: 6 1
!
ORDU EMRİ CERECİNCE UYGULANMASI ÖNGÖRÜLEN

SARIKAMIŞ KUŞATMASI ANA


-PLANI

VASfftUJ

KOR
BoMothi

?.N< 1
Tym.
148 SankaınıjHarekaıı ve91.Alay

Şekil: 7

N in

ın
uwxıseoe

lunicic

TW i\

SARIKAMIŞ KUŞATMA HAREKÂTI 21 AralfklSU-S Ocak1916

Şekil: 8

tcmenLn narman taarruzu


TtiILS

cvtmu

ZIVAUT
^ m

Drx'mca\âı
Şekiller (Basil Krnki vc Haritalar) 149

Şekil; 9
HCAK M ALLAHfTKBat O-UlAn
M SARIKAMIŞ TAARRUZt'
II 24-25-2«AraU(l914
M. »»İl. Hjı»iı»»»«uuAv

Pm.

KMİk

OLTU

Şekil: 10

26AraUk.l914-5 Ocakl9IS arast


10. KOLORDUS.-UUKAMIŞ
TAARRUZ H.4REKÂT TARZI

unbı
Sutk
9. kolenİB MVHASESaia

s.uuı;.\MB
V«İ6U^ •
> flalv
Stnkam 3LTÜMEX

^ 9l.alm
o
-co
n
pr (/i

I"

İSTANB
TRABZON

ZM T
LAPSEKİ NİKSAR «^gZINCAM ARIKAMIŞ
REFAHİYE
ERZURUM
efiİN

MUSUL

91.ALAYIN 1910-1916 arası YOL HARİTASI


Şekiller (Basit Kroki ve Haritalar) IS 1

Belge; 2

91. ALAYIN BALKAN SAVAŞINDAKİ ZAFERİNİ İSPATLAYAN


BU İKİ BELGE OSMANLI ARŞİVLERİ- İ-HB1331 2776- NO İLE KAYITLIDIR:

2
- Umûm Erkân-ı Harbiye Dâ'iresi
CçOncil Şubesi
tın

İstanbul
Hnia»a-i me'âll:

İrâıle-i seniyye
Doksan birinci piyade alayının fi 16 Mart sene [1)329 târihinde Çatalca
han-ı mOdâfo'asın^ Oçtepelcr mevzi'ine süngü ile hücûm ederek düşmanı tard
ve mcvzi'ini istirdâd eylemiş olmasına binâ'en mezkûr alayın sancağına üçüncü
rütbeden bir kıt'a roecidi nişân-ı zişâm i'tâ kılınmışdır.
Bu irâde-i seniyyenin ictâsma Harbiye Nâzın me'mûrdur.
Fi 19 Zilhicce sene (1 ]331 / 6 Teşrîn-i Sâm" sene [ IJ329
Mehmed Reşad
Sadrazam [imza]
Yâvcr-i ekrem-i haztet-i şehriyari ve Harbiye Nazın [imza]
IS2 Sankamı; Harekatı ve 91. Alay

Belge: 1

91. ALAYIN BALKAN SAVAŞINDAKİ ZAFERİNİ İSPATLAYAN


BU İKİ BELGE OSMANLI ARŞİVLERİ- 1-HB 1331 Z/76- NO İLE KAYITLIDIR:

£ ■ . . •lülkSC

î^,,L " 'i-y.^x

UndD Erkâo-ı Harbiye Dâ'ircsi


ÜçOncO Şubesi
1340

İstanbul
I1u1âıa-i me'âli: Otuzbirinci fırkaya mensûb doksan birinci piyade alayının
sancağının üçüncü rülhctlen bir kıfa mecidî ni:?ânı-ı zîşânıyin tevyini hakkında.
Ma'niz-ı çaker-i kcminelcridit ki
Uluziıirinci fırkaya mensûb doksan birinci piyâdc alayının fi 16 Mart sene
[l|.129 târihinde (."afalca hall-ı mödâfa'asında Oçiepeler mevzi'ini sOngO
hücumuyla isıirdâd clınek hususunda ibraz elliği şecâ'ai vc fe<Wtarı şâyân-ı
takdir derecede nlduğuııdun mezkûr alay sancağının üçüncü rütbeden bir kıfa
mecidî nisân-ı zî-şânıyla tezyini hakkında tanzim kılman karamâmc leffen
takdim kılınmış olmakla arz-ı atabc-i ulyâ kılınması ma'rûzdur ol bâbda emr u
l'ermân hazret-i vcliyyü'i-cmrindir.
Fİ 16 Zilhicce sene 11)331 /3Tcşrm-i Sâni sene [1)329
Yâverân-ı llazret-i jchriyâri ve Harbiye Nâzın jimzaj
Şekiller (Basil Kroki ve Haritalar) 153

Belge Fotoğraf No. 1 20-yy başlan Osmanlı ALAY SANCAĞI;


(Arka yüzünde aynı renk yani kırmızı zemin üzerine
san işlemeli Kelime-i Tevhid yazılıdır.)
I/1>-
' '
i'4fc 4 İ.Lİ
i' -i ry .A j• ' -

; au»> kvvaŞ .OSi ZSSı

: ısa > 1İ6 :m

SawM »ıtmırı rmk «luıtan a-up Mrl kmafaruı i cm. en* v>rm« |e»l gefıramı)». 0(
ma'ı ııima t«(4iıı> vT vıir tvc'uflor. &ancaŞ<n M yurune* ta ı tf* rıaunoe Unkn^ı T«vn<a. 04^
rflriFtO* h* boliul anpOtivvr aPnpaiaar, x*ı<tt ve moldkar un Sarma alv drral
l|ll»»r«aı*>,> IJlrvıTİ>!ıt.

ASKERİ MÜZE BAYRAKLAR VE SANCAKLAR KOLEKSİYONU -Haz. İlkay Karaıepe


ASKERİ MÜZE VE KÜLTÜR SİTESİ KOMUTANLİĞI-2008 isimli eserden lemin edilmiştir.
(91. Alay Sancağını henüz temin edemedim. Bunun bir benzeri olması kuvvede muhtemeldir)
IS4 Sankamı; Hacckalı ve 91. Alay

Belge Fotoğraf 1878 de (93 Harbinde) göğüs ğöğüsc kanlı çarpışmaların


No. 2 olduğu Mecidiye Tabya Kışlası-ERZURUM ;

Belge Fotoğraf 29 Mart 1913 gecesi. 11. BALKAN SAVAŞINDA


No. 3 91. Alayın süngü hücumuyla ele geçirdiği Üçtcpeler'den
Çatalca-B.Çekmece arasında bulunan 191 m. rakımlı
KARTALTEPE ve oradaki mevzi- siper kalıntılan:
Şekiller (Basit Kroki ve Haritalar) 155

Belge Fotoğraf Ahpisor Kapı (10. KO "ya bağlı 30, ve 32. Tümenlerin
No. 4 21-22 Aralık 1914 gecesi Oltu yönüne taarruza geçtikleri yer.)
(Fotoğraf: Burlıanettin Tanyeri)

Belge Fotoğraf Yukan Sivri Köyünde taarruz öncesi


No. 5 31. Tümen Komutanının (1915 Tortum Savaşlannda da
10. K.O. Komutam Yusuf İzzet Paşa'nm geçici karargâh
olarak kullartdıgı Mehmet Şenpolat Bey'e ait ev:

Bu bilgileri babaannemden biz/al duymuştum. Aynca Mehmet Bcy'in oğullan Sefa ve Ata
Şenpolat beyler tarafından teyit edilmiştir.
156 Sankamı$HaTekatıve9I.AIay

Belge Fotoğraf 2600 m, rakımlı ZİYARETTEPE ve yamaçiannın taamız harekâtı


No. 6 boyunca Kireçli Geçitine uzanan adım adım KIŞ görüntüleri;
(Fotoğraflar: Selim Marancı)

Yolun kenarındaki Çukur Tarlya a.«kcrin çadır kurduğunu babaannemden bizzat işiiıniştim.

Belge Fotoğraf Erzurunı-Nürmaıı-2450 m. rakımlı TODAN(Savaşçılar) KÖYÜ


No. 7 Temmuz Ayı görüntüsü; Arkada 2900 m. rakımlı Devre Dağı
Dağı; (Rusların Savunma Hattı kurdukları ve 31. Tümene bağlı
91. ve 92, Alayın taarruzlarındaki İlk hedef burasıdır)
(Fotoğraflar;^ Mustafa Ercan)
Şekiller (Basit Kroki ve Haritalar) 157

Belge Fotoğraf Nartnan-SİMSERKİS(Sehitler) Köyü Şehitler anttı ve kitabesi.


No. 8 9). Alay'a karşı 22 Aralık günü burada Rus Süvarileri "hafifbir
direniş gösterir". 31. Tümenden toplam 3 subay ve 60 nefer şehit
olur. (Ancak bu şehitlerin 1915 ve 1916 yıllarında devam eden
muharebe dönemine ait olması da muhtemeldir.)

ŞEHİTLER KÖYÜ(DEĞİRMEN SUYU)


ŞEHİTLİĞİNİN TARİHÇESİDİR
1916-1917 Seneleri arasında köylüler tarafından
tespit edilerek Şehitlik haline getirilmiştir.
1966 senesinde Narman Kazası Kalkındırma ve
Güzelleştirme Derneği ile Şehitler Köyü halkının
ortak çalışması sonucunda şehitlik tamir edilmiş
ve üzerine abide yapılmıştır.
Şehitlik Narman Kaymakamlığı tarafından
düzenleme ve iyileştirme çalışmaları yapılarak EKİM
2006'da bugünkü durumuna kavuşturulmuştur.
>006
IS8 Sankamış Harekatı ve 91. Alay

Belge Fotoğraf Şenkaya-ARSENEK köyünden Mayıs ayında Allahuckber Dağlan:


No. 9 (30. ve 31. Tümene bağlı birliklerin 26-27-28 Aralık!914 tarihinde
aştıklan 3111 m. rakımlı zirve)

Belge Fotoğraf SARIKAMIŞ'TAN ALLAHUEKBER DAĞLAR] 10. Kolordu'ya


No. 10 ''■'S'' 3^- ve 31. Tümenler ile mcreek altına aldığımız 91. Alay bu dağı
aşarak Sarıkamış eteklerine geldiler:..ama..yüzde seksen
donuk- şclıil vererek... (Fotoğraflar: Fevzi AYDİN)
Şekiller (Basit Kroki ve Haritalar) IS9

KAYNAKÇA

1-ANA KAYNAKLAR:
1- Kafkas Cephesinde X. K.O nun Büyük Harbin İptidasında Sarıkamış Mu
harebeleri Nihayetine Kadar Harekâtt, Kaymakam Selâhaddin, 24 sy. ve I Kanunu
Evvel 1931 tr.li Askeri Mecmuanın Tarih Kısmt. Beyazıt Kütüphanesi.
2- (1) Nolu aym eserin, 29 sy. ve 1 Mart 1933 İr li Askeri Mecmuanın Tarih
Kısmı. Beyazıt Kütüphanesi
3- Kafkas Cephesinde 10. Kolordu ve Sankamış Muharebeleri hk. Bir Konfe
rans, Kaymakam Selâhaddin, 22 sy ve 1 Temmuz 1931 tr.li Askeri Mecmuanın
Tarih Kısmı. Beyazıt Kütüphanesi.
4- Her üç eserin Harita ve Krokileri, Beyazıt Kütüphanesi.
5- 215 ve 216 sayılı Silâhlı Kuvvetler Dergisinin Ek Kısımları 1. ve 2. Fasikül-
lerinde yayınlanan "Bir Doktorun Harb ve Memleket Hatıralan, Kilisli Dr. M. Derviş
Kuntman, K.K İstanbul Askeri Basımevi, I965"l. ve 3. bölümleri Beyazıt Kütüpha
nesinden; (Bu eserin Sarıkamış Harekâtıyla ilgili 2. bölümü ise ATAŞE arşivinden
bir örneği temin edilmiş olup; eserimize benzer çalışmalardan farklı ve yeni unsurlar
katmıştır.)
6-(l), (2) no ve (3) no da yazılı eserlerin; Genelkurmay ATAŞE Başkanlığınca,
2006 yılında; "Yarbay Selâhattin"müellifî adıyla günümüz diline yaklaştırılarak
basılan 2 yeni eser.
7- Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3 ncü Ordfı Harekâtı,
Cilt 11, Birinci Kitap, Ankara Genelkurmay Basımevi 1933, Yayın no: 93-43

11-YARARLANILAN ESERLER

I- Sarıkamış'tan Esarete, Tuğg. Ziya Yergök'ün Anılan, Haz. Sami önal,


Remzi Kitabevi,2006
2- Sessiz Ölüm, Sankamış Günlüğü, Albay Arif Baytm, Yeditepe Yay.2007
3- Birinci Dünya Savaşında Kafkas Cephesi Hatıralan,
Kur.Alb. Aziz Samih İller, ATAŞE Yay.2007
4- Kaymakam Şerif Beyin Anılan, Kastaş Yay,2005
5- Türkiye'de Beş Sene, Liman von Sanders, Yeditepe Yay,2006
6- Birinci Dünya Savaşında Kafkas Cephesinde ki Muharebeler,
Alman Yrb.Felix Güze, ATAŞE Yay.2007
7- Kâzım Karabekir'in Kaleminden Doğunun Kurtuluşu,
ETSO (Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası) Vakfı Yay. 1990
8- Birinci Dünya Savaşında Bir Yedeksubay'm Anıları,
Faik Tonguç, İş Bankası Kültür Yay. 2006
9- Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Ocak 2001, sayı 111, ATAŞE Yay.
10- Büyük Harpte Türkiye ile Münferit Sulh Akdi Meselesi,
Yazan- Schatsky, Çeviren- Mrl. Vehbi Askeri Mecmua, 83. sy.
II - Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu, İlber Ortaylı, Alkım Y.2005
12- Büyük Türkiye Tarihi, Yılmaz Öztuna, Ötüken Yay. 1978- İst
13- ismail Hami Danişmend, İzahlı Kronolojik Osmanlı Tarihi, Türkiye Yay.
14- Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, Enver Konukçu, ETSO Vakfı Yay. 1992
15- Askeri Müze Bayraklar ve Sancaklar Koleksiyonu
Haz. İlkay Karatepc-2008, Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı,
160 Sarıkamış Harekaü ve 91. Alay

16- Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Doç.Dr. Azmi Süslü,


100. Yıl Üniversitesi Yay. No.5
17- 20.yy Siyasi Tarihi, Fahir Armaoğlu, İŞ Bankası Kültür Yay. 1984
18- Şehit Enver Paşa- Nevzat Kösoğlu-Ötüken Yay.,2008-lstaıibul
19- Suyu Arayan Adam, Şevket Süreyya Aydemir, Remzi Kitabevi
20- Enver Paşa. Şevket Süreyya Aydemir, Remzi Kitabevi
21- Kutsal İsyan, Hasan izettin Dinamo
22- KGB Arşivlerinde Enver Paşa, Türklüğün Son Cephesi,
İrfan ÜM, Karakutu Yay. 2007
23- Yakup Cemil, Teşkilâtın Silâhşörü, İlyas Kara, Kum Saati Yay, 200S
24- Sarıkamış'tan Sibirya'ya, Metin Tekin, Timaş Yay. 2007
25- Pışıbba, Şeref Tipi, Remzi Kitabevi
26- Çanakkale Tarihi, Editör Mustafa Demir, Değişim Yay. 2008
27- Sarıkamış Yolun Sonu, Dr. Ramazan Balcı, bky. Yay. 2007
28- Tarihin Sankamış Duruşması, Dr. Ramazan Balcı, Nesil Yay. 2006
29- Sarıkamış'a Giden Yol, özhan Eren, Alfa. Yay. 2006
30- Bir Hüznün Tarihi, Muzaffer Taşyürek, Yitik Hazine Yay. 2007
31 - Enver Paşa ve Sankamış Harekâtı, Ziya Nur Aksun,, Ötüken Yay. 2005
32- Bir Savaşın Bilinmeyen Öyküsü- Sankamış Harekâtı, Yavuz Özdemir,
Erzurum Kalkınma Vakfı (ERVAK) Yay. 2003
33- Sankamış Dramı, Alptekin Müderrisoglu, Kastaş Yay. 2006
34- Sankamış Faciası, Hanri Benazus, Toplumsal Dönüşüm Yay. 2006
35- Ateşe Dönen Dünya, Bingür Sönmez-Reyhan Yıldız, Ikarus Yay. 2007
36- İmparatorluğa Veda,!lhan Bardakçı, Alioğlu Yay. 2002
37- Beyaz Hüzün, İsmail Bilgin, Timaş Yay.
38- Kiğı Tarihi ve Folkloru, M. Sadık Yiğitbaş, Hüsnü Tabiat Matbaası, 1965
39- En Uzun Yıl:l9l5, Atlas Aylık Coğrafya ve Keşif Delgisinin 97. sayısı. Nisan 2001
40- Şenkaya 96 İlçe Tanıtım, Şenkaya Kaymakamlığı,
Haz. Şenkaya Kaymakamı Zafer Orhan
41 - Kars ve Çevresinde Aydınlanma Hareketleri 1878-1921, Erkan Karagöz,
Asya Şafak Yay. 2005
42- Balkan Savaşında Şarköy Çıkarması ve Bolayır Muharebeleri -
E. Tümg. Hüsnü Ersü, ATAŞE Yay.- Ankara 2006
43- Balkan Savaşında Çatalca ve Sağ Kanat Ordularının Harekâtı-
E. Kurmay Albay Mahmut Beliğ Özdil, ATAŞE Yay. Ankara-2006
44- Birinci Dünya Savaşı Doğu Cephesinde, Sağ Kanat Harekâtı,
Süvari Alb. Recep Balkan ATAŞE Yay.-Ankara 2006
45- Gördüklerim, Yaşadıklanm (I wimessed and I through..), Erzurum I9I7-I9I8
Yarbay Therdohlebov ATAŞE Yay.2007
46- Büyük Harbin Başında 2. İhtiyat ye Nizamiye Süvari Tümenleriyle Aras Cenup
Müfrezesinin Muharebeleri, Emekli Kur. Yb. Süleyman izzet Yeğinatı,
I IS sayılı Askeri Mecmua Lâhikası, 1939, Askeri Matbaa.

You might also like