Professional Documents
Culture Documents
Anarşizm
Uanarchisme
HENRI ARVON
Paris X Ühiveraitesi'nde Öğretim Üyesi
Çeviren
AHMET KOTİL
iletişim
Yayınları
İçindekiler
7
yak a la n ır v e a n a rşizm e duyulan bu ani ilgid en y a
rarlanam az. A n arşistlerin yayım lad ığı b ü lten lerd en
birinde, lib erter (sa lt erk in lik y an lısı) fik irlerin y e
niden ca n la n m a sın a k o şu t olarak, an arşizm in bir
h arek et olarak ortadan kayb old u ğu b elirtilm ek tey
di.
Birkaç y ıld ır ve ö zellik le esirgeyici d ev leti v e bu
d evletin y u rtta şla rın ik tisa d i, toplum sal v e özel y a
şam ın a m ü d a h a lelerin i yad sıyan ekonom ik b u n a
lım dan bu y a n a , neo-liberal ek on om istlerin gitgid e
daha k e sk in leşen eleştirileri, en öldürücü sila h la rı
nı a n a r şist d ü şü n ü rlerd en alm ak tan k açın m am ak
tadır. Ö zellik le A B D ’de, liberalizm in ra d ik a lleşm iş
bir tü rü n d en b a şk a bir şey olm ayan "bireyci an ar
ş iz m in gü n ü m ü zd e "anarko-kapitalizm " olarak gö
rü n ü şte çelişk ili, gerçek te tam am layıcı b ir biçim de
geri d ön üşü sözkonusudur; "anarko-kapitalizm " b ü
tün d ev le tsel ta h d itlerin k ald ırılm asın ın , tem eld e
a n a rşist olan g irişim ruhu ve k işise l soru m lu lu k g i
bi değerlere d ön ü lm esin e yol açtığı bir ek on om ik re
jim dir. B u a n d an itibaren , o zam an a k a d a r ih m a l
ed ilm iş olan y en i b ir a n a r şist çizgi ortaya çıkar; bu
yen i a n a r şist çizgi J u stic e P olitique’in (S iy a sa l A da
let, 1793) y a za rı W illiam G odw in’de b aşlar, In ste a d
o f a B ook 'un (B ir K itabın Y erine, 1893) y a z a n B en -
jam in T ucker’den geçer. T ucker’in esa s iy i yön ü , b i
reyci A nglo-S ak son g elen eğ in i L ‘Unique e t sa Prop-
riete ’nin (B iricik v e M ü lk iyeti, 1844) y a z a n M ax
S tirn er’den ve Proudhon'dan alın m ış bir d izi fik irle
zen g in leştirm iş olm asıdır. B u akım "liberterler"e
kadar u zan ır. L iberterlerin a n a rşist d eğ ilse b ile en
azından a n a r ş is t e sin li h a rek eti, ’70’li y ılla rd a n beri
A m erika’n ın ideolojik tab losu n d a y erin i alm ıştır.
B ü yü k ölçüde birbirinden h ab ersiz olan bir A vru
pa a n a rşizm i ile bir A m erik a an arşizm in in birarada
varlığı, a n a rşizm in 19. yü zyılın son u n d a b ü rü nd ü
8
ğü iki biçim e yen id en g ü n cellik kazandırır. O sıra
lar a n arşizm , için d e b u lu n d u ğu ve lib eralizm le sos
yalizm a rasın d a y a lp a la y a n bir toplum dan d a e sin
lenerek ik i ak ım a b ölü n m ü ştü . B ak u n in ve Kropot-
kin lib eralizm e y ö n eltilen so sy a list eleştiriy i k en d i
özgü llük lerin i k oru yarak b en im seyen k o m ü n ist bir
an arşizm in öncüleri olarak tan ın ıyorlard ı. M ax
S tim e r ’in a d ıy la an ılan bireyci an arşizm is e , so sy a
lizm in liberal e le ştir isin i en uç n o k ta sın a vard ırı
yor, so sy a listlerin isted iğ i k atı top lu m sal ve siy a sa l
örgü tlen m eyi bireyin özerkliğin e yer verm em ek ve
bireyi ezm ek le suçluyordu.
9
B İR İN C İ K ISIM
A N A R Ş İZ M İN K Ö K E N L E R İ
BİRİNCİ BÖLÜM
TARİHSEL TEMELLER
D e v le t ve T o p l u m - T arihçiler an arşizm in sa d e
ce şid d etli s p a z m a la n n ı, "fiil yolu yla propaganda"
suçlarını d ik k a te a lm ışlar, diğer ya n la rıy la a n a rşiz
m i ih m al ed ileb ilir n itelik te görüşlerdir. A narşizm
belirli bir s iy a sa l ve top lu m sal çerçeveye girm eye
pek y a tk ın d eğildir. A narşizm h ak k ın d a y a zıla n la r
okununca, a n a rşizm in k en d iliğin d en bir k u şa ğ ın
yarattığı m u cize son u cu n d a 19. y ü zy ıl son u n u n
sk an d a lla rla çü rü m ü ş top rağın d a b iten v e o lu ştu ğ u
gibi aynı h ız la ortad an kaybolan b ir tü r zeh irli
m an tar old u ğ u san ılır. O ysa hiçbir şey g erçeğe bu
sap tam a k a d a r a y k ın değildir. Y üzyılın g e n e l d ev i
nim inin d ışın d a k a lm ayan anarşizm , bu d evin im in
en h ak ik i g örü n ü m lerin d en biridir. S a lt ideolojik
b ak ış a çısıy la soruna ya k la şın ca , an arşizm in bir
m an tık i g erek lilik n iteliğ i de vardır. O ysa 19. y ü z y ı
lın evrim in in k o şu lla n d ığı diğer öğretilerd e böyle
bir n itelik ay n ı d erecede yoktur.
F ran sız D ev rim i’n in liberalizm in zaferi olduğu
bilinir. F ra n sız D evrim i bireyin kendi b a şın a bir
am aç o ld u ğu n u v e b ü tün toplum sal ve siy a sa l bi
çim lerin bireyin tam ve ek sik siz g elişim in e k a tk ıd a
bulunm ak için varoldu ğu n u ilan etm iştir. K u tsal
özgürlük ilk e sin i yü celtir. A ncak bu özgürlük sa d e
ce bir' serap tır, bir y an d an serb est rek ab et oyunu
m ücadele için y eterin ce sila h la n m ış olm ayanı ezer,
öte yan d an özel m ü lk iyetin korunm ası m ü lk sa h ip
lerinin b a ğ ım sızlığ ın ı gü ven ceye k avu ştu ru r, am a
10
m ülk sahibi olm ayan ları d a b ağım lılığa, b a tta k ö le
liğ e m ah k u m eder. B u k a rşıtlık h em en h em en çö
zü lm ez n itelik ted ir v e lib eralizm i a ğ ır b ir ip otek a l
tın a sokm aktadır.
S iy a sa l örg ü tlen m e eb ed i özgürlük, e şitlik v e
kard eşlik ilk elerin e d ayan ır. T oplum sal y a şa m d a
ise ik tisa d i k ölecilik, top lu m sal eşitsiz lik v e s ın ıf
m ü cad elesi egem end ir. F ra n sız D evrim i ile ilg ili
olarak H egel şu n la rı söylüyordu: "Gök y ere in m iş
olacaktır". N e y a z ık k i, d e v le t b içim in i a lm ış olan
b u gök, h erk esin erişeb ileceği bir y erd e id i v e top
lu m sa l y a şa m ın se fil k oşu lların ı d a h a fa z la g ü n ış ı
ğ ın a çıkarıyordu.
L ib eralizm e içk in olan b u çelişk i, y a n i an cak so
y u tta g erçek leştirileb ilir olan v e gerçek y a şa m a u y
gu lan ın ca k en d i k en d isiy le çelişen lib eralizm in h a
rek ete geçirici ilk e sin in ik ircilik li n iteliğ i, h em en li
b eralizm e ilk e se l k a rşı çık ışlara yolaçtı. L ib eraliz
m e ilk esel olarak k arşı çık an lar ik i k a r şıt gru p ta
yer alır.
B ir yandan, B urke (R eflections on the revolution
in France, [F ransa’da D evrim Ü zerin e D üşü n celer],
1790) ve Josep h de M aistre (S o irte s de S a in t-
Petersbourg [S ain t-P ötersb u rg A kşam ları], y a da Le
G ouvernem ent Tem porel d e la Providence, [T a n n ’-
m n C ism ani H ü k ü m eti], 1821) gibi k arşı-devrim ci-
ler vardı. B u n lar T a n n ’n ın kurduğu irrasyon el bir
düzeni m u tlak bir en telek tü alizm in d in siz sa ld ırıla
rına k arşı, m odern d ev letin soyu t ve rasyon el k u ru
lu şu n u şid d etle reddederek, korum aya çalışırlar.
H erkesin olan D ev let’le m alların m iras y a sa la rın a
göre d ağılm ış olduğu T oplum arasın d a gid erek bü
yüyen uçurum un b ilin cin d e olan karşı-devrim çiler,
organik ve g elen ek sel gelişm ed en çıktığı şek liy le
Toplum ’u n , y en id en , D ev let’in içinde y a n sım a sın ı
istem ek ted irler.
11
Ö te y an d an , "süper-devrim ciler" olarak adlandır
m ak isted ik lerim iz vardır. B u n lar öd ü nsü z m an tık
çılardır, F ran sız D ev rim i’n in id eologlarını in sa n a k
im ın in sa n i v e e şitlik ç i gerek lerin i sad ece D ev let’in
in şa sın a u y g u la y a ra k d ü şü n celerin in son u n a k ad ar
gitm em ek le su çlam ak tad ırlar. H iyerarşik top lu m
sal y a şa m ın egem en o lm asın ı iste y e n gelen ek çilerin
a k sin e, s iy a sa l d ü zeyd e k ab u l ed ilen v e u ygu la n a n
ilkelerin a y n ı za m a n d a Toplum ’u d a y ö n len d irm esi
ni, siy a sa l ö zgü rlü ğü n on su z a n la m sızla şa ca ğ ı top
lu m sa l e ş itlik le d ile g elm e sin i, k ısa ca sı T op lu m ’un
D ev let’e b en zem esin i istem ek ted irler.
19. y ü zy ıl d evrim cilerin i b esleyen , çoğu zam an
gözü k m eyen v e a ltta n a lta işley en , g ü cü n ü v e sü
rek liliğin i k o ru yan bu son fik ir akım ıdır. B u d ü şü n
ce ak ım ın ın ilk teza h ü rü k u şk u su z, B a b e u fü n yö
n ettiğ i E şitle r K om plosu’dur. L a C onspiration de
B a b e u f [B a b e u fü n K om plosu] (1828) a d lı y a p ıtıy la
k am u ya duyurulan ü n lü M an ifesto’ların d a E şitler,
D evrim ’in getird iği e şitliğ e karşı çıkıyorlar, bunun
"yasanın g ü zel v e k ısır bir yaratıcısı" old u ğu n u ileri
sürüyorlardı. İn sa n v e Y u rttaşlık H a k la n B ild irge
sin d e ila n ed ilen eşitliğ in , yan i siy a sa l eşitliğ in y e
rine "gerçek eşitliği", y a n i top lu m sal e şitliğ i koym a
yı öneriyorlardı. "Çağa özgü içten bir ton la, in sa n ı
isyan ettirici zen gin v e yok sul, büyük v e küçük,
efendi ve u şa k , y ö n eten ve y ö n etilen a y n m la n ‘k a y
bolun’ diye bağınyorlardı". M odem d ü n yan ın en
önem li soru n u n u ilk h issed en ler süper-devrim ciler
olm uştur: B irey sel özgürlük h erk esin özgü rlü ğü ile
n asıl u zla ştın la b ilir ? B u sorun son derece çetin bir
sorundur, çü n k ü h erk esin özgürlüğünün gü ven cesi
olan top lu m sal eşitlik b ireysel özgürlüğün bir ölçü
de sın ırla n m a sı p o stü la sı ile ortaya çıkm aktadır.
O ysa siy a sa l e ş itlik tam an lam ıyla b ireysel özgür
lükten ayrılam az.
12
B u an ti-liberal tu tu m a , y a n i m addi y a şa m ın ın
gü ven ce a ltın a a lın m ad ığı bir toplum da y u rtta şın
gerçekten özgür sayılam ayacağı görü şü ne, so sy a liz
m in öncüleri sa y ıla n b ü tü n düşü n ü rlerde rastlan ır.
B u görüşü V ictor C on sid öran t L e Socialism e D evant
le V ieux M onde' d a [E sk i D ü n ya K arşısın d a S o sy a
lizm ], L ou is B lan c L ’O rganisation d u TravaiFda.
[E m eğin Ö rgü tlen m esi] geliştirir. K ari M anc’ın ön
cü lü olan M oise H e ss, erk en dönem so sy a listlerin in
bu g elen ek sel te m a s ın a sa d ık k alır. P hilosophie de
l'oction adlı y a p ıtın d a [E ylem in F elsefesi] D e v r im le
ilgili su sap ta m a y ı yapar: "Zorbalar d eğ işti, am a
zorbalık devam ediyor."
A m a b u d ü şü n ce d ü zen i için de, k on u yu en iy i or
taya koyan y a z ı K ari M anc’ın Q uestion J u iv e [Y ahu
di Sorunu] adlı y a p ıtıd ır. D evrim ’in d ah a ön cek i
eleştirilerin in bir d em etin i su n d u k tan son ra, b u d e
m eti derli top lu b ir biçim e sokar.
M arx u sta sı H eg el’den ald ığı bir d ü şü n ceyle, feo
d aliteyle liberal rejim i k a rşı k a rşıya koyarak, k on u
nun an ah ta rla rın ı sergilem eyi b a şa n r . F eod alite
devrinde D e v le t T oplum ’un sadık bir kopyasıydı:
Toprak m ü lk iy etin in d ağıtım ı senyörlük rejim inde
kendini gösterir. A m a ü retim araçların ın h ız la g e
lişm esi ve zen g in lik lerin h ızlı dolaşım ı feodal te h
d itlerin son a erd irilm esi v e daha g en iş bir özgü rlü
ğe g eçilm esi a rzu su n u u yan d ırın ca, O rtaçağ’ın k en
di için de u y u m lu y a p ısı ik i birbirine b en zem eyen
parçaya a y n lır: B ir y a n d a b ü tü n b ireycilik lere ve
bütün b en cillik lere sın ırsız b ir etk in lik a la n ı sa ğ la
yan burjuva T oplum , ö te yan d a özgeciliğin a la n ı
olan D ev let (çü n k ü D ev let’te bireyin a m a ç la n top lu
luğun a m a ç la n ile u y u m lu laşır).
H egel’in y a b a n cıla şm a kavram ı Manc’m b u düa-
lizm in ön em i v e a n la m ım a y d ın latm asın ı sa ğlar. İn
san ın öz olarak to p lu m sa l bir varlık old u ğu n u k a
13
bul eden M arx, to p lu m sal idealin D ev let b a ğ la m ın
da tan ıd ığı k u ra m sa l v e y a n ıltıcı g erçek lik te, in san
özünün y a b a n cıla şm a sın ı görür. D e v le t top lu m sal
id eali en g elled iğ i için, Toplum böyle b ir id ealin yok
lu ğu n u acı bir biçim de h issed er.
"Kari M arx çelişk ili olarak, siy a sa l k u ru lu şu n bir
yandan in sa n ın burjuva T oplum u’nun ü y eliğ in e in
d irgenm esi, öte yan d an y u rttaşın m an evi şa h siy e te
in d irg en m esi o ld u ğu n u ifad e eder."
D ev let ve Toplum d ü alizm i M arx’a göre, İnsan
H a k la n ile Y u rtta şlık H a k la n ’m n birbirinden ayrıl
m asın d a k en d in i gösterir. İn san ın özel h ak ları n e
lerdir: e şitlik , özgürlük, g ü v en lik v e m ü lk iy et. Öz
gürlük k en d i k en d isiy le sın ırlan m ış b ireyin h a k k ı
dır, dem ek k i b en cilliğin h a k lıla ştın lm a sıd ır . B u öz
gürlü k a d ın a in sa n ın özel m ü lk iy et sa h ip liğ i gü ven
ce altın a alınır. E şitlik h erk esin b a ğ ım sız v e bencil
bir ya şa m sü rm e h a k k ın ın tan ın m asıd ır. N ih a y et
gü ven lik b en cilliğ in yararlan d ığı korum adır.
Kari M arx’m ön erd iği çözüm , y a p tığ ı k a n ıtla m a
nın H egelci ta sla k la rın d a n çıkarsan ır. Ç ü n k ü R u
h u n Fenom enolojisV n in yaza rın a h a s d iy a le k tiğ e gö
re, h er b ölü n m e, h er yab a n cıla şm a y ı b ir yen id en
edinm e, y en id en u zla şm a izlem elid ir. M arx D evlet’i
T o p lu m ’d a y en id en b ü tü n leştirm en in , y u rtta şla
b u rjuvayı y en id en u zla ştırm an ın g erek liliğ i sonucu
n a v a n r . id e a l g erçek lik ten ayrıld ık tan son ra, ru
h u y la gerçeğ i can lan d ırıp y in e gerçek liğ e geri dön
m elidir.
M arx’m b u m etn i ü zerin d e b ilin çli olarak u zu n
uzad ıya durduk. A n arşizm in ta rih sel k ö k en leri ü ze
rine d ah a a y d ın la tıcı b ir açık lam a n ered e b u lu n ab i
lir? Manc’m y a p tığ ı gib i, lib eralizm in eg em en liğ i a l
tın d a in sa n y a şa m ın ın D ev let ve b u ıju v a T oplum u
k a rşıtlığ ın a uygun o larak birbirine k a r şı çizgiler
h alin d e b ir d ü zen e k a v u ştu ğ u ak siyom u n d an h are
14
k et ederek, sonuçlar y elp a zesin i açm ak ve soruna
ikinci bir çözüm bu lm ak olanaklıdır. K arşıtlığı aşa-
m ak ve iki k a r şıt terim i u zlaştırm ak yerin e, D ev-
let’in açıkça reddini ve Toplum 'un d evlet-d ışı ilkeler
u ya n n ca yen id en k u ru lm a sın ı d ü şü n m ek olan ak lı
dır. A n arşistlerin tercih ettiğ i gerçekte budur.
S o s y a liz m ve A n a r ş i z m - B öylece sosyalizm le
anarşizm i b irleştiren m a n ev i akrabalık v e ayn ı za
m anda onları ayıran d erin uçurum y a k a la n m ış
olur. D ev let’in e leştirisin d e ik i h a rek et birbirine
bağlanır ve birbirini ta m a m la rsa da, bu ik i h arek e
tin toplum sal y a şa m ı yen id en kurm a yön ü n d ek i ça
baları birbiriyle çelişir. A narşizm özgürlük serapı-
nın bir neb ze gösterild iği ve m aruz k aldığı top lu m
sal eşitsizlik leri isyan ettirici bulan 19. yü zyıl in sa
nının tep k isin i dile getirir. D ev let tarafın d an ald a
tıldığını h issed en bu in sa n , D evlet’ten u za k la şır ve
kendi için e k apanır. U ğrad ığı d ü ş k ırık lığı D ev let
gerçekliği ön ü n d e k a çm a sın a yolaçar. B u n a k a rşılık
sosyalizm , D e v le r in b ireyi k en d i gerçek özünden
u zak la ştırd ığ ın ı k ab u l e ts e b ile, y in e d e çelişk ili
gerçekliğin g erisin d e v e D e v le tle T oplum arasın d a
k i k a rşıtlığ ın ö tesin d e yen id en kurm ayı v a a t ettiğ i
birliği b u lm a k am acıyla, tarih in a k ışın ı k en d in e
bağlam aya çalışır.
T üm üyle ta r ih se l açıdan an arşizm , sosyalizm in
bir ep ifen om en i111 g ib i gözükür. A narşizm I. D ü n ya
S avaşı’nın b a ş ın a k ad ar, so sy a lizm e k arşı bir güç
olu ştu rd uk tan son ra, 1920’d e N esto r M akhno’nun
U krayna’d a B o lşev ik lere k a rşı an ark o-k om ü n ist
tip te bir fed ere b ele d iy eler sistem in i a y a k ta tu tm a
çabası, y a d a İsp a n y a İç S a v a şı’n a a n arşistlerin k a
tılım ı gibi 2 0 . y ü zy ılın ilk yarısın d a görülen b azı
ab lım la ra k a rşın , so sy a lizm tarafından tü m ü yle
m a ssed ilm iştir.
(*) Epifenomen: Bir olaya dilendiği halde onu etkilemeyen olay
(Ç -n.)
15
A ncak b u v a rsa y ım giderek d a h a a z g erçek leşeb i
lir olm ak tad ır. S o sy a lizm in yolaçtığı h a y a l k ırıklık
ları v e b u n ed en le so syalizm in e le ştirilm esi an a rşiz
m e d u yu lan ilg in in y en id en a rtm ası son u cu n u ver
di. B u ilg in in n ed en i a n arşizm in so sy a lizm tarafın
dan d estek len en m ev cu t D ev let’in a ş ın g ü çlü lü ğ ü n e
k arşı çıkm asıd ır. A narşizm D evlet’e ve D ev let’in
içinde zo ru n lu olarak yeralan b ü rok rasiye siy a sa l
ve ekon om ik y etk ilerin tü m ü n ü v erm ek ten çek in
m ez.
16
İKİNCİ BÖLÜM
FELSEFİ TEMELLER
17
evrim i sü recin d e, b en cillik özgeciliğe ağır b astı: İn
san in sa n ın "kurdu" oldu.
B en cilliğin zaferi h erk esin h erk ese k a rşı m ü ca d e
le ettiğ i bir ortam y a ra ttı. B u m ü cad elen in te h d it
e ttiğ i b ire y sel özgü rlük lere saygı d u y u lm a sın ı sa ğ
lam ak için d e v le t k u ru ld u . İn san ların b irarada y a
şam a sı zo ru n lu lu ğu n d an k a y n ak lan an b u d evlet,
devleti o lu ştu ra n la rın k en d i araların d a y a p tığ ı söz
leşm ey e, C ontrat SociaTe (T oplum sal S ö zleşm e) d a
yanır. R o u ssea u b u T o p lu m sa l S ö z le ş m e n in doğu
şu n u şöyle açıklar: "İnsanlar h er ortağın şa h sın ı ve
m alların ı b ü tü n g ü cü yle koruyan v e sa v u n a n b ir ör
gü tlen m e tarzı" olu ştu rm ak için b iraraya gelirler,
"bu ö rgü tlen m e etra fın d a h erk es birleşir; a m a bir
birey k en d i ira d esiy le h a rek et etm eye v e e s k is i k a
dar özgür o lm aya devam eder".
B u d ev letin y etk ileri nelerdir? ön celik le, bu d ev
le te v erilm iş v e bu d evletin b ireysel m u tlu lu ğ u , h er
h angi bir y ü k se k , a şk ın d a v a u ğ ru n a fed a e tm e sin e
izin veren ta n rısa l m isyon fikri b erta ra f ed ilm elidir.
B u d evletin tek varlık n ed en i T o p lu m sa l Sözleşme*-
nin sa v u n u lm a sı, b ireysel özgürlüklerin sa v u n u l
m asıdır. B u rolü etk in bir biçim de y erin e g etireb il
m esi için , d ev lete bir ölçüde ta h d it h a k k ı verilir.
B ütün y a sa la r ın tek m an evi yap tırım ın ın , bireyin
sa v u n u lm a sın a getird ik leri yardım old u ğu n u u n u t
m ayalım . O rtak bir örgü tlen m en in olm a sın a rağ
m en, in sa n tem eld e tek b a şın a v e a to m la şm ış bir
varlıktır.
A ncak d ev le tin ü zerin d e y ü k seld iğ i b u te m e l, s a
dece son d erece sın ırlı olm ak la k alam az, ayn ı za
m anda çok k ırılg a n d ır da. H er bireyin z a m a n la d e
ğişm ey en b ir özgürlük h a k k ı o lsa b ile, sö zleşm e (bi
reyin sa v u n u lm a sı bir y a p ılm ış o lsa dahi) geçici, k o
şu llara b a ğ lı v e d eğ iştirileb ilir bir bağd an b a şk a bir
şey değildir. B irey k e n d isin i eşd eğer b ir k a rşılık
18
verm eden bir h a k ta n m ah ru m ettiğ in i d ü şü n d ü ğü
bir örgütten h e r an çek ilm ek te özgürdür. A y n c a
h ak sız bir sö zleşm ey e k arşı çıkm ak birey açısınd an
k u tsa l bir görevdir, çünkü in sa n ın görevi k en d i bi
reysel g elişm esin i r a h a tsız ed en v e en gelleyen h er
şeye karşı m ü ca d ele etm ek tir. F ich te top lu m sal söz
leşm e h ak k ın d a ş u n la n söylem ek ten çekinm ez: "Bir
sözleşm e a ley h in d e işle y e n b ir yurttaş,, bir sözleş
m enin leh in d e olduğu y u r tta ş k arşısın d a leh in d e ol
m ayan bir k o n u m a d ü şü rü ld ü ğü n ü farkedince, k e n
di aleyhind e olan sö zleşm ed en caym ak h a k k ın a sa
hiptir".
R a sy o n a list b ireycilik ten k ayn ak lan an T o p lu m
sal Sözleşm e k a vram ı d olayısıyla, zoru n lu olarak,
d eğiştirileb ilirlik fik rini içerir. B unun tam am en far
kında olan R o u ssea u , bu p a k tın m ad d elerin in "hiç
bir zam an form el olarak ifad e edilm ediğini" b elirtti
ve T oplum sal Sözleşm e 'nin g en el ve k esin bir d eğe
rinin olm ası için bu T o p lu m sa l Sözleşm e ’n in b ir
kurgu olarak görü lm esi gerek tiğ in i b elirtti. B u, d a
y a n ık sız v e h a y a li b ir kork u lu k tu r. T o p lu m sa l S ö z
leşm e'öen k a y n a k la n a n d e v le t nosyonu , m a n tık sa l
olarak d evletin tü m ü y le çözü lm esiyle sonuçlanır.
T ek g eriye k a la n , b ireylerin ih tiyaçları v e arzu ları
n a göre k ayb olan v e y en id en ortaya çıkan serb est
b irleşm e nosyonu d u r. R a sy o n a list b ireycilik , hab eri
olm adan v e a rzu su h ila fın a , bağrında a n arşizm i ta
şır.
i d e a l i z m - A n arşizm F ra n sız rasyon alizm in den
daha fazla, A lm an m u tla k id ealizm iyle ilişk ilidir.
H egelci tek çiliğ in d ayan d ığı tem el fikrin n e olduğu
bilinir. N e sn e l gerçek lik A k ıl’ın bir eseridir, ya da
daha doğru bir d ey işle , birbirinden b ağım sız gibi
gözüken ö zn e v e n esn e, m u tla k Fikir’in m eyd an a
getirdiği b u b irlik te, A kıl’d a biraraya gelir.
H er şeyin k a y n a k la n d ığ ı v e h e r şey in d ü nyan ın
19
tarih i olan bir sın a v dönem inden sonra y erin e dön
düğü b u H egelci A kıl nedir? K işisel T anrı’nın felsefî
su reti o la n , so n lu ö zn elere ü stü n gelen so n su z bir
A kıl m ıdır? F a k a t H egelci A kıl son lu ak ılların bir
sü reç için d e b ilin cin e v a rılm a sı sa y e sin d e gerçek le
şir; bu A k ıl’m sa d ece k en d i k en d isin in b ilin cin e var
m ış İn san A k ıl’ı olup olm ad ığın ı sorduracak ölçüde,
H egelci A kıl so n lu a k ılların k en d i k en d ilerin in b i
lin cin e varm aları ile ilgilid ir.
H egel’in a rd ılla rın ın ön em li bir bölü m ü b u görü
şe k atılır. H eg el’in sistem in d e a şk ın lık la içk in lik
arasın d a k u rd u ğ u d en ge, ölüm ünden h em en son ra
içkinlik y ö n ü n d e bozulur. H egelci so l -H egelci
O kul’un içkinci k a n a d ı b öyle ad lan d ırılır-, H egelci
tek çiliği en uç m a n tık sa l u za n tıla rın a k a d a r g ö tü
rür.
B u ra d ik a lleşm e birbirini k o şu lla y a n ik i y o ld a
gelişir. B ir y a n d a n , H egelci A kıl gid erek "insanile
şir". L udw ig F eu erb ach ’ın H ır is tiy a n lık ’m E sası ad
lı ü n lü y a p ıtın d a in sa n , y en i k elim en in g en el a n la
m ında in sa n d en ilen varlık B runo B au er’in S a f
E le ştir is in d e İn san A kıl’ı h a lin e gelir. B u öğreti d e
ğ işik bir b içim d e de o lsa bazı çizgileriyle M arx’m
K u tsa l A ile k ita p çığ ın d a b u lu n ur. M ax S tim e r ’in
y ap ıtın d a şa şırtıcı bir biçim de özgün B en , "tek" Ben
özelliğin i k a za n ır. Ö te yan d an , H egelci Akıl için d e
gerçek leşen b irlik a ra yışı g itgid e d aha zorla şm a k ta
dır. B ü tü n d ü a lizm lere k a rşı, okul k avram ları ile
k on u şm ak g erek irse b ü tün yab an cılaşm alara, d in
sel y a b a n cıla şm a y a , y a n i K ilise’y e k arşı, siy a sa l y a
b a n cıla şm a y a , y a n i D ev let’e k arşı, in sa n i yab an cı
la şm a y a , y a n i B en ’in b ü tün em ellerin e k a rşı B iz’in
ya sa la rın ı kab ul ettirm ey e çalışan h ü m a n izm e k ar
şı, b ir im h a sa v a şı b aşlatıld ı.
L . Feuerbach y a d a K la sik A lm a n F elsefesi’n in
S o n u ’n d a Friedrich E n g els, H egelci fe lsefe n in m a n
20
tık sa l olarak ta r ih se l v e d iyalektik m ateryalizm e
u la ştığ ın ı k a n ıtla m a y a çalışır. A m a "biricik" B en ’in
egem en liğin i sa v u n a n v e B en ’in kurbanı old u ğu bü
tün "yabancılaşm alar"a k a rşı isy a n a ç a ğ n çıkaran
anarşizm d e, H egelci felsefed en k ayn ak lan ır. B u
durum ik i h a r e k e t arasın d ak i derin b a ğ la n tıy ı bir
k ez daha k a n ıtla r. H egel-F eu erb ach -S tim er-B a k u -
n in çizg isi H eg el’den M anc’a götü ren çizgid en d ah a
az m eşru d eğild ir. H a tta sistem e sa d a k a ti n ed en iy
le , ilk sıra n ın a n a rşizm e verilm esi gerek tiğ i d e söy
lenebilir. K la sik A lm an felsefe sin in en ü s t a şa m a sı,
zincirin en son h a lk a sı, o la sı en son u za n tısı an ar
şizm dir. O y sa ta r ih s e l m a te ıy a liz m k la sik A lm an
felsefesin in a şılm a sın ı ifa d e eder, çü n k ü 18. y ü zy ıl
F ran sız m a tery a lizm i v e İn giliz ekonom i politiği
H egelciliğe y a b a n cı u n su rla rı b ü n y e sin e k ab u l eder.
B u b a ğ la n tıla r ta b lo su zoru n lu olarak ek sik tir.
B ütün bir y ü z y ılı (ve 19. y ü zyılın n e ölçüde tohum
ekicisi olduğu b ilin ir) etk iley en b ir h arek et; birbi
rinden farklı etk ilen m elere m aruz k alm ad an ed e
m ezdi. A narşizm in tam v e ayrın tılı bir in ce lem esin
de belki, C om te p ozitivizm in e ve D arw in evrim cili
ğin e daha ön em li bir y e r ayırm ak gerekecektir.
Ama bu nlar öğretinin d a h a sonraki gelişim in d e or
taya çıkan etk ilerd ir ve belirleyici bir rolleri olm a
m ış gibidir.
H ı r i s t i y a n l ı k - B öyle bir girişim küfür sa y ılsa
bile, bu h ız la y a p ılm ış esk izi son bir çizgiyle ta
m am lam ak istiyoruz. T an rıtan ım az ve din k arşıtı
esin li sözel a şırılık la rın a k arşın , h em en h em en b ü
tün a n a r şist m etin lerd e Incil’den v e h a tta H ıristi
yan lık ’ta n e sin tile r vardır. H . de L ubac P roudhon et
le C h ristianism e (Proudhon v e H ıristiyan lık ) adlı
in celem esin d e, P roudhon’la ilgili olarak, ayn ı za
m anda h em a n ti-k lerik al h em teolog b ir öğreti ad a
m ı, "Kader efsan esi" ne k arşı çıkan ve M u tlak ’a
21
A d a let olarak tap an bir doktrin er portresi çizer.
A narşizm d in le, D e v le tin birey üzerinde k u rd uğu
b a sk ıy a b en zer bir sın ırla m a olu ştu rd u ğu için m ü
cadele eder, am a İsa ’n ın şu ü n lü sözü n e de uyar:
"Sezar’m h a k k ın ı S ezar’a, T a n n ’nm h a k k ım da
T anrı’y a v erm ek gerekir." D ün yevi ik tid a rla u h revi
ik tid ar (d in sel ik tid ar) arasın d ak i ayırım ı ortaya
koyan b u cü m ley e a n a rşistler, açık bir b içim de D ev
le t k a rşıtı b ir a n la m verirler. İsa’da v u rg u d ev let
y erin e in s a n v a rlığ ı d en ilen m u tlak değerdedir.
İsa’da D e v le t le b irey ayn ı şey değildir, ik i farklı ev
ren olu ştu ru rla r. Ç abaların ı sadece b ire y sel evri
m in sa v u n u lm a sın a h a sred en İsa , D e v le ti m isy o n u
n a v erd iği a n la m n ed en iy le m ahkûm eder. S tirn er,
D e v le ti b ilm e zlik ten g elerek aşan İsa’n ın d avran ı
şıy la k en d i d a v ra n ışı ara sın d a u ygu n lu k old u ğu n u
ileri sü rm ek ten çek in m ez. Proudhon H ır istiy a n lık ’-
ın ıp o litik n ite liğ in i ortaya koyar, “İsa’n ın ö ğ retisi
nin ne siy a sa l n e de teolojik olduğunu, tü m ü y le top
lu m sa l bir n ite lik ta şıd ığ ın ı” ileri sürer. A n a r şistle
rin en H ıristiy a n ı olan T olstoy ise, H ır istiy a n lık ’ın
"kişilikçi" n ite liğ in i y ü celtir, "İsa’nın öğretisin in k i
şi y a şa m ın ı te h d it ed en k açın ılm az y o k olu ştan k u r
tu lm a k için tek k u rtu lu ş şansı" olduğunu b elirtir.
A n arşizm in ayd ın latm ak tan çok k ö rleştiren , tu
tarsız ve b elirsiz bir öğreti olduğunu ileri sürm ek
adettir. A m a d a h a y a k ın d an incelen in ce, b u h a rek e
tin k ök lerin in 19. y ü zy ılın derinlik lerin d e yerald ığı
görülür. B ü tü n özsu y u n u oradan alır. S o y u t özgür
lük fik rind en y o la çıkarak gerçek özgürlük fik rine,
egem en A kıl k avra m ın a, "biricik" B en fik rin e u la
şır.
22
İK İN C İ K ISIM
A N A R Ş İZ M İN K U R A M C IL A R I
23
şizm in özgü n d ü şü n ü rlerin in sa y ısın ı b e ş le sın ırla
dık: İn giliz W illiam G odw in, A lm an M ax S tirn er,
F ran sız P .-J. Proudhon, R u s M ihail B a k u n in ve
Leon T olstoy.
24
BİRİNCİ BÖLÜM
WELLIAM GODWIN (1756-1836)
25
k o n u la n iş le y e n İn g iliz y a z a r la n n çoğu n a göre, da
h a g en el v e d a h a sa d e bir biçim de fe lse fi bir siste m
gözlem liyordum . B u y a za rla n n m üjdecisi old u ğu bir
D evrim b en d e b ü yü k u m u tlar u yan d ırm am azlık
ed em ezd i.”
A klında h em en büyük bir fik ir b elirir. S ad ece,
F ra n sız D evrim i Ü zerine D ü şü n celerd e B u rk e’ün bu
devrim e y ö n elttiğ i s a ld m la n n geçersizliğin i k a n ıt
layarak F r a n sız D evrim i’nin sa v u n m a sın ı ü stlen en
bir k ita p d eğ il, ayn ı zam an d a h e r za m a n için d ev
rim ci fik irlerin zaferin i sağlayacak tem el bir y a p ıt
yazm a iş in i ü stlen ir. Ş u n ları yazar: "Coşkunun ilk
a teşiy le, k a y a d a n öyle bir ta ş çıkarm a u m u d u ta şı
yordum k i, bu ta ş en erjisi ve ağırlığıyla h er tü rlü
m u h a lefeti ezsin v e siy a sa l ilk eleri d eğ işm ez bir te
m ele oturtsun." İlk devrim ci a te şle a lın a n ve iz le
yen y ılla rd a b ağlı k a lm a n bu karar, Ş u b a t 1793’te
u zun sü red ir b ek len en bir y a p ıta h a y a t verdi: A n
enquiry concerning p o litica l ju stic e a n d its influence
on general virtue a n d happiness (S iy a sa l a d a le t ve
siy a sa l a d a letin ev ren sel erdem v e m u tlu lu k ü z e
rind e e tk is in e ilişk in b ir araştırm a). O ysa bu sıra
lar, İn giliz k am u oyu n u n ön em li b ir bölü m ü h e r tü r
lü a şır ılığ a yolaçan b ir siy a sa l o laya k arşı m esafeli
d avran m ayı yeğliyord u . G odwin is e o sıralard a ü n ü
n ün z ir v e sin e u la şm ıştı. Ç evresin d e İn g iliz kom uo-
y u n u h em çek en h em d e iten bir k u tu p o lu ştu rm u ş
tu . B a zıla rı, ö zellik le G odw in’in öğ retisin e k en d i
N ü fu s İlk e s i Ü zerine D enem e’si ile k a rşı çıkan M al-
h u s, G odw in’le m ü ca d ele ediyordu. B a zıları, ö zellik
le ü n iv e r site g en çliğ i is e G odwin’i gök lere çıkarıyor
du.. B ir b a k ım a ü n iv ersite gen çliğin in fik ri y ö n len
diricisi o lm u ştu . N itek im 1794’te , h er b iri şa ir olan
S ou th ey , C ollerid ge v e W ordsworth G odw inci T op-
lu m ’u k u rm a k için A m erik a’y a g itm ey i tasarlarlar.
A ncak b u geçici şa n v e şerefi, u n u tu lm u şlu k , çö
26
k ü ş, h a tta se fa le t iz le m e k te gecikm ez. K ısa bir süre
sonra, b ü tün İn g iltere F ra n sız D evrim i’n den n efret
etm eye b aşlar. A ynı n e fr e t F ran sız D evrim i’n i sa v u
nan G odw inci fik irlere yön elir. 1836’da ölü m ü n e k a
dar G odwin, on ik i k a d a r ese r yazarak k am u oyu
nun d esteğ in i y en id en k a zan m aya çalışır. A ncak
bütün b u em eğ i b oşun ad ır, çünkü o, te k b ir k itab ın
adam ı olarak k alacak tır.
Y aşam ı da fik irleriyle çelişk i h alin d ed ir. B u da,
bir k uram cının b a şm a geleb ilecek en ü zü cü olaydır.
Aklı h er tü r lü ta h d itten v e b a şk a ilk elerin çek icili
ğinden korum a tu tk u su y la , "evlilik b ir y a sa d ır ve
yasaların en k ötüsüdür; e v lilik m ü lk iy ettir v e m ü l
k iyetlerin en kötüsüdür" sözlerin i etm ek ten kork
m ayan k işi, 1797’de g izlice M ary W ollston ek raft’la
evlenir. D a h a sonra S h elle y ’in n ik a h sız e şi olacak
olan k ızın ın doğum u sıra sın d a , k a n sı ölür. K arısı
nın bu erken ölü m ü ü zerin e Godwin 1801'de ik in ci
kez evlenir.
K ızıyla b irlik te kaçan S h elley’e k a rşı ta v rı d a
eleştirilir n itelik ted ir. K endi m ahkum e ttiğ i sa y g ın
lık k a y g ısıy la , aşık la rın e v in e girm esin i yasak lar.
Ü stelik hiç de h o ş olm ayan bir ton la, k ızın ı b aştan
çıkartanın p arasal yard ım ını istem ek ten çekinm ez.
B attık tan v e şerefin e lek e sü rü ld ük ten sonra, son
gü n lerind e, 1832’de M aliye B a k a n lığ ın d a bir görev
alır. Y eni bir d ü nyan ın y ü k se k ten bakan k u ru cu su
küçük bir m em u rlu k la yetin ir. H aziran 1836’da ölü
m ünün h em en erte sin d e, G entlem an M agazine ’de
şu görüş ileri sürülür: "İnsanlık açısınd an böyle bir
adam ın hiçb ir za m a n y a şa m a m ış olm ası d ah a iyi
olur." B u görüş b iraz a ş ın sayılabilir. Ç ünkü God-
vrin’in öğretisin in in sa n lığ a bir za ra n d okunm am ış-
tır. Ü ste lik b izz a t G odw in’in k en d isi, öğretisin in ne
ölçüde y a şa m ın g erek lerin e uym ad ığın ı g ö sterm iş
tir.
27
R a s y o n a li s t A n a r ş i z m - F ran sız D evrim i’nin il
k elerin in a n a rşizm e götü reb ileceğini gösterm ek için
bir k a n ıt gerekli olsayd ı, G odw in’in S iy a sa l Adalet*-
in d e b u türden k a n ıtla ra bolca rastlard ık . B u k a n ıt
la m a n ın G odw in’in k işiliğ i ile ilg ili ik i özel faktörün
yard ım ı gerek tird iğ i doğrudur.
Bir kez Godwin İngiliz’dir. F ran sa’d a cereyan
eden olayları sadece ideolojik yönüyle farkeder. Tec
rübenin şoklarına karşı korunm adadır. Devrimci
gerçeklikle dolaysız b ir iletişim den yoksun olduğu
için, olayların getirdiği hiçbir çelişkinin sarsam aya-
cağı yaratıcılıklar yapabilir. Onu değişken, uçarı ve
k arm aşık b ir yaşam dan ayıran, en azından 40 ya
şında M ary VVbllstonekrafVla evliliğine k ad ar, ken
di k arak terid ir. Sarsılm az m antığının hapisanesine
kapanm ış gibidir. Onu bireysel akılla ilgili olmayan
h er şeye karşı tam b ir kayıtsızlıktan çekip alabile
cek hiçbir şey yoktur.
"Man is a ration al being" (İn san ra syon el b îr var
lıktır), iş te ö ğ retisin in a lfa ve om egası budur. Aklın
m u tla k e g em e n liğ i v e son su z b ilg e liğ in e in a n m ış
olan G odw in, h içb ir iç v e d ış ta h d itin a k lın ı serb est
çe k u lla n ım ın ı en g elley em ey eceğ i bir to p lu m sa l du
rum arar. A kla y ab an cı gü çler varoldu ğu sü rece ak
lın k arşı k a rşıy a b u lu n d u ğu ölüm cül teh lik e n in bi
lin cin d e olan G odw in, tam b ir yık ım e se r in i b a şla
tır. S a d ece b ireyi ezen d ış gü çlere sa v a ş açm akla
k alm a z, ay n ı za m a n d a ak lın d in gin liğin i v e olağan
işle y işin i bozan in sa n içgü d ü lerin e k a rşı d a sa v a ş
açar.
G odw in’in en şid d etli sa ld ır ıla n D ev let’e y ön elik
tir. D e v le te te m e l olan fik irler g erçek te nelerdir?
Ya D ev let gü ce d ayan ır, a m a b u d a h er tü rlü m u t
lak a d a lete b ir m eyd an okum adır, çü n k ü zorla k a
bul ettir ile n h e r h ü k ü m et m eşru ila n ed ileb ilir. Ya
da D ev let T a n n sa l H ukuk’tan k ayn ak lan ır. B öyle
28
bir h a k lıla ştırm a T a n n ’n ın onaylad ığı h ü k ü m etler
T anrı’n ın o n aylam ad ığı h ü k ü m etlerd en a y ırt ed il
m ediği sü rece, k a b u l ed ilem ez. V eya, D ev let bir söz
leşm en in ürünüdür; a m a D evlet’in m an evi özerkli
ğinden v azgeçilm ez; özel yargım ızın d eğiştirilm ezli-
ği d ik k ate a lın ırsa , h e r tü r lü sö zleşm e geçersizdir.
D em ek ki D ev let, is te r d esp otik , iste r dem okratik
olsun, a k la k arşıd ır. G odw in şöyle der: "Her tü rlü
h ü kü m etin b ir k ö tü lü k olduğunu hiçbir zam an
u nutm ayalım ; b u , k en d i yargım ızın v e b ilin cim izin
feragatidir."
H ukuk da ak lın d ü şm an ıd ır. H ukuk çoğu zam an ,
babalarım ızın b ilg e liğ in in d eğil, tu tk u ve k orkuları
nın ürünüdür, h u k u k a m u tla k b ir d eğer v erilirse
baskıcı olur. H u k u k u n h ü k ü m ran lığı ak lın se r b e s t-.
çe g elişm esiy le u ygu n d ü şm ez. G erçekte "biri ita a
tin ağın a u zu n süre ta k ılı k a ld ığ ı, ad ım ların ı bir
başkasın ın ad ım la rın a u yd urm aya ça lıştığı sü rece,
aklı v e zek a sı k a çın ılm a z olarak u ykuda kalır."
Y ine aynı n ed en ler le G odw in, özel m ü lk iy eti k a l
dırır. G odw in’e g ö re özel m ü lk iy et, ta h a y y ü l ed ileb i
lecek en saçm a, en tik sin d irici m ü lk iy et d ağılım bi
çimidir. B ir y a n d a , g ü n lü k ek m ek için k a v g a derdi
ne d ü şm ü ş y o k su lla r vard ır, b u n lar varlık ların ın en
değerli parçası olan a k ılla rın ı k u llan acak n e za m a
na, n e de g ü ce sa h ip tirler. Ö te yan d an k en d ilerin e
düşen m alların fa zla lığ ın ın b aştan çıkardığı zen gin
ler vardır. B u n la r z ih in se l u ğraşlar y erin e k en d ile
rini bayağı zev k lere v erirler. "M ülkiyet b irikim i fik
rin g ü cü n ü k ırar, d eh a n ın k ıvılcım ın ı söndürür, in
san ların çoğu n u p is e n d işele re e sir eder. Z engini en
iyi v e en e tk ili etk in lik lerd en yok su n bırakır.”
En son o larak , G odw in ev liliğ e d e k a rşı çıkar.
D ah a g en el olarak, h e r tü r lü k a rşılık lı b a ğ a k a rşı
dır. B a şk a la n m n e tk isin in bireyin se sin i b oğm asın
dan, h a tta d a h a fa z la sı, içgüdülerin v e d u yguların
29
kör tep k ilerin in ak lın em irlerin e ü stü n g e lm e sin
den çekinir.
Godvvinci T oplum ’un görünüm ü n asıl olacaktır?
R a sy o n a list b ireyciliğe uygun olarak Godvvin, Dev-
let’in in sa n la rın k ötü lü ğü n ü n bir eseri old u ğu n u,
D evlet’e k a rşı k oru n u lm ası gerektiği k an ısın d ad ır.
A m a ak lın za feri b ü tün k ö tü içgüdüleri yokeder.
Ö yle k i D e v le t g ere k siz h a le gelir. T op lu m ’a döner
sek , T oplum ’un tek b oyutu özgeciliktir (b aşk aların ı
d ü şü n ü rlü k ç.n.). B irbirim ize ih tiyacım ız old u ğu sü
rece, ya şa m bizden özgecilik ister. G odwin şu nları
söyler: "D evlet ve Toplum sad ece n itelik leriy le d e
ğil, k ö k en leri n ed en iy le de birbirinden farklıdır.
Toplum ih tiy a çla rım ızın ü rünüdür, D evlet ise k ö tü
lü k lerim izin . Toplum iyi bir şeydir, D e v le t is e en
fa zla sı, g erek li bir kötülüktür."
Y ard ım la şm a ih tiy acın d an doğan T oplum so n su
za kadar p arçalan m ah d ır. S ad ece tek b ir T oplum
değil, k a r şılık lı ilişk ilerin m üm kün old u ğu n ca az ol-
' duğu çok sa y ıd a toplum olacaktır. İtidal v e h a k k a
n iy e t an cak sın ırlı v e k ısıtlı bir alan d a gerçek olab i
lir.
B u to p lu m la n n için d e m alların e ş it d a ğ ılım ın a
gid ilecek tir. G ü n d elik k aygılard an k u rtu la n v e g e
rek siz m a lla rın a lın m a sıy la pek ilg ili olm ayan in
san lar, k ısa b ir sü re son ra çalışm ayı bir te n e ffü s y a
da fizik sel g ü çlerin i koru m alarını sağ la y a n b ir id
m an olarak göreceklerdir. Z aten yarım sa a tte n faz
la kol işi yap ılm a y a ca k tır.
G ü n ü m ü zd e D ev let’e d ü şen görevlere g elin ce,
bu nların sa d e c e ik isi T oplum ’ca korunacaktır: T op
lu m ’un te k te k ü yelerin in T oplum ’un b a şk a bir ü y e
sinden g elen sa ld ırıla ra k arşı k oru n m ası v e b izza t
T oplum ’un b ir b a şk a T oplum ’d an g elecek m u h tem el
sald ırılara k a r şı k oru n m ası. İlk görevle ilg ili olarak
G odwin, y a r g ıla n hiçb ir y a sa y a b ağlı olm ayan , sa
30
dece a k ılla h a r e k e t ed en b ir jü rin in k u ru lm a sın ı Ön
görür. İkinci görevle ilg ili olarak, arad a b ir alın acak
Önlemleri b elirleyecek u lu sa l m eclislerin top lan m a
sı gerekecektir.
Godvvinci T oplum ’un k u ru lu şu n d a şid d ete b a şv u
rulam az. A klın za feri k a çın ılm a z old u ğu n dan , h er
k esin refa h ın ın a k lın za ferin e b ağlı old u ğu n u ilk
kabul ed en in sa n la rın , d iğ er in sa n la rı y a k ın b ir g e
lecek te y en i bir çağın b a şla y a ca ğ ın a ik n a etm eleri
yeterli olacaktır.
İki özellik G odwinci ü top yaya k en d in e özgü b ir
fizyonom i kazandırır: B ir y a n d a n u çsu z b u cak sız
bir iy im serlik , özel bir yargın ın d eğerin e d u yu lan
kör bir in a n ç, in sa n ın so n su za dek m ü k em m elleşe-
ceğine ilişk in sa rsılm az b ir um u t. T oplum ’un d a
yandığı tek tem el yap tırım ları olm ayan b a ğım sız
bir ahlâktır. A kıl h er tü rlü ta h d ite e sin k a y n a ğ ı ol
m akla k alm az, ayn ı za m an d a k en d isi d e b ir ta h d it
oluşturur. Ö te y a n d an , b ireysel b ilin cin oyn ad ığı
ağırlıklı rol n ed en iy le, ta v iz siz bir ah lâ k i cid d iyet
gereklidir. Godwin'in b ağlarından k opardığı s a lt e k
siksiz birey değildir, a k ıl cisim len d iren , y a n i içg ü
dülerini b a stıra n v e ta m a m en ak lıyla h a r e k e t ed en ,
karar veren bir bireydir a y n ı zam anda. B ireye h a k
lar sa ğ lam a k y erin e vazife yü k lem ek ten b a şk a bir
şey d ü şü n m eyen ra sy o n a list G odwin’in an arşizm i
için tu h a f bir an arşizm d en ilecek tir, oysa ilerd e gö
receğiz ki an arşizm in özü budur.
G o d ıv in ’i n E t k i s i - S iy a s a l A d a le t h em en etk i
yarattı, am a b a şa rısı sın ırlı k ald ı, çünkü k o y u k a p i
ta list bir ü lk ed e m ü lk iyet ü zerin e tezleri sk an d al
yaratm ıştı. Ü n iv ersite gen çliğin in G odw in’in anti-
otoriter ö ğ retisin i coşk u yla b en im sed iği ve h em en
d esteklediği doğrudur. 1 794’te şair Southey; C olle-
ridge ve W ordsw orth G odw inci bir Toplum kurm ak
üzere A m erika’y a göçetm eyi h ayal ederler. A m a k ı
31
sa bir sü r e son ra, F ra n sız D evrim i fik irlerin in İn gil
tere’de e tk isin i y itirm esiy le , Godvvin’in eserleri
u n u tu lu r. Godvvin’in eserin in m odern an arşizm in
ilk örneği olarak k eşfed ilm esi için bir y ü zy ıl geçm e
si gerecek tir. B öylece Godvvin’in oyn ad ığı önder rol
kab ul ed ilm iştir.
G eç de o lsa b öyle bir rol oynadığının kabul ed il
m esin d en önce S h e lle y ’in b a ş döndürücü şiirleri g el
m iştir. S h e lle y ’in_ şiirleri Godvvin’in öğretisin in d ev
rim ci ö n em in i a y d ın latır. S h e lle y Ö zgürlüğüne K a
v u şm u ş P ro m eth eu s ’d a a n a r şist in sa n ın çarpıcı bir
p ortresini çizer.
32
İKİNCİ BÖLÜM
MAX STEEINER (1806-1856)
B iy o g r a fi - M ax S ü m e r ’in gerçek ad ı J o h an n
Caspar S ch m id t’tir. B u a d A lm anya’d a çok y a y g ın
dır. A lnı h ad din den fa zla u zu n olduğundan (S tim =
alın) m eslek ta şla rı k en d isin e S ü m e r ad ın ı ta k m ış
lardır. D a h a son ra bu ad ı y azıların d a k u lla n m ışü r.
Bu, "önem siz b ir ayrıntı" d en ilecek tir. A ncak bu ay
rıntı bir b ak ım a, sö zk o n u su k işin in için d ek i parça
lanm anın y a n sım a sıd ır. S tim e r b ir y a n d an son d e
rece özgün bir d ü şü n ü rd ü , öte y a n d an y a şa m ın d a
her şeyin ve h erk esin k urbanı, pısırık v e irad esiz
berbat bir "küçük buıjuva" prototipi olu ştu ru yord u.
S tim e r 1806’d a , p ek zen g in olm ayan b ir flü t im a
latçısın ın oğlu o larak B ayreu th ’de (B avyera) doğdu.
B abası gen ç y a ş ta ölür, a n n e si y en id en ev le n ir ve
B ayreuth’ü terk ed er, o ğ lu n u ak rab aların a bırakır.
O rtaöğrenim ini doğd uğu k e n tte k i lise d e ta m a m la
yan S tim e r ü n iv ersite y e b aşlar. A lm an öğren ciler
arasında y a y g ın olan b ir ad ete u yarak birçok ü n i
versite k en tin i d olaşır. H eg el’in derslerin i izled iğ i
Berlin’de, E rla n g en ’d e v e K onigsberg’de bulunur.
Ö ğretm enlik k a riy erin i seçer. Ç alışm aları em ek
ürünüdür; h a zır la n m a sı b e ş söm estr gerek tiren bir
sın avın h a z ır la n m a sın a y ed i yıld a n fa zla zam an
a y ın r. N ih a y e t 1 8 3 3 ’t e araların d a din eğ itim in in de
bulunduğu b e ş d a ld a ders verebilm ek için , k en d in i
pro fa cu lta te docendi sın a v ın a girm eye h a zır h is s e
der. M a a lese f jüri ona, sa d ece sın ırlı b ir fa cu lta s do
cendi verir. S tim e r hiçb ir zam an d ev let profesörü
olm ayacaktır. B u d ik iş tu ttu ru lm a m ış a yd ın a iş
33
verm ey i, B erlin ’deki özel b ir gen ç k ız k u ru m u n u n
kab ul e tm iş olm ası a cı b ir a la y n iteliğin d ed ir. 1839’-
dan 1844’e b e ş y ıl boyunca, S tim e r m ü d iren in v e
öğren cilerin in h o şn u t o lm a sın ı sa ğ layarak görevin i
y erin e g etirir.
B iyo g ra fisin i yazan lard an b irinin sö zleriy le, bu
"kan v e a t e ş d ü şk ü n ü a n a r şist” n ereye sa k la n ıy o r
du? G ü n d ü z genç burjuva h a n ım ların iy i b ir eğitim
görm esin e n e z a r e t e ttik ten sonra, a k şam "Hür İn
sanlar" m a h filin e gidiyordu. "Hür İnsanlar" m ah fili
h erk ese n e ş e veren b ir k işi olan gen ç H eg elci, Kari
M arx’ın ü n k azan d ırd ığı b ir d eyim le E leştirel E leş
tir e n in y a da S a f E le ştiri’nin g elecek tek i p ap ası
B runo B a u er’in y ö n ettiğ i bir tü r n eşeli b ir bohem di.
O rta ra d ik a lizm in k rem a sıy la k arşılaşıyord u : K u t
sa l A ile ’n in ü y eleri B runo, E dgar v e E g b ert B au er
k a rd eşler, H eg elci P a trio t d ergisinin m ü d ü rü L ou is
B u h l, II. F riedrich ve H a s ım la n k ita b ın ın y a z a n
K öppen, o sıralar B erlin ’de ask erlik h iz m e tin i y a
pan E n g els. Az bir zam an fark ıyla K ari M anc’la
k a rşıla şa m a d ı. S tirn er m ah fille ilişk iy e geçm eden
önce M arx B erlin ’den a y n lm ıştı. D iğerleri s e s li k o
n u şa ra k v e p a tırtılı d avran ışlar serg ileyerek b u ıju -
v a la n k ork u tm ad an zevk alırk en , S tirn er p u rosun u
tü ttü rerek (y aşam ın d ak i tek lü k stü ) d ü şü n celerin i
sigara d u m a n la n n ın k ıv r ım la n n a iliştiriyor, ark a
d aşla rın ı g ü lü m seten sü k u n et ve çek in gen liğin i sü
rekli koruyordu. E n g els’in şu m uzip m ısraları m e ş
hurdur:
34
S tim e r h em en "yasalar da kahrolsun" diye
tam am lar.
35
atm ak için . Ö lü m ü n d e b ile gü lü n ç bir öge vardır.
Zehirli b ir sin ek on u en sesin d en sokar. N ü fu sta ölü
m ü y le ilg ili şu n la r y azılıd ır: "Ne a n n e si, n e k a rısı,
n e çocuğu var."
M u t l a k T e k ç i l i k - B iric ik ve M ü lk iy e tin d e n d a
h a y a n lış a n la şılm ış b ir k ita p zor b u lu n u r. B u k ita p
sö y len ild iğ i gib i, k ö k en i b ilin m eyen v e hiçb ir y ıld ız
k ü m e sin e d ah il olm ayan b ir tü r "felsefî k u y ru k lu
yıldız" d eğild ir. K orkunç y a n ş ın so n u n a g e lm iş H e-
gelciliğ in şa şırtıcı o lm a sın a şaşırtıcı, a m a h ak ik i bir
ürü n üd ü r. O rada g eliştir ile n ö ğ retin in m an tığ ı bu
felsefî h a rek etin çek ici öğelerin e, y a n i y a b a n cıla ş
m a ve y en id en ed in im k avram ların a b a şv u r u lm a sı
n ı g erek li k ılm a k ta d ır. S ü m er'd e y a b a n cıla şm a bi
reyd en k a y n a k la n m a y a n b ü tün gü çleri kap sar,
ö zellik le d e F euerbachcı in sa n ı, y a n i ö zel in san d an
üstü n ola n k ategori olarak in sa n ı. Y en id en ed in im
ise, b ü tü n bu güçleri özgün b ireyin k a lb in e döndür
m ek için sarfedilen u m u tsu z bir çabadır. B undan
böyle, k e n d isin e k a rşı duran h er şeyi m ü lk iy eti o la
rak gören, o n la n k en d i ira d esin e b ağlı sayan B iri
cik vard ır sadece. A m a y in e de d ik k a t etm ek g ere
kir. S tim e r m u tla k özgürlüğü y ü celtm e z, sad ece
m u tlak olarak ö zgü n lü k h ak k ın a sa h ip olm ak ister.
S tim e r ta m k u ra lsızlık önerm ez, a m a hiçb ir soyu t
norm un ortadan k ald ıram ayacağı te k liğ i (biricikli-
ği) sa v u n u r. S ü m e r 'in önerdiği isy a n b ir iç isy a n
dır, b a k ış a çısı d eğ iştirm em izi olan ak lı k ıla ca k biri-
cik liğ im izin b ilin cin e varılm asıd ır. G ü çlerin i e g e
m en v e m u tla k y a ra tıcı rolüm ü zü n b ilin cin d e o lm a
m ızd an a la n b a sk ıcı gü çlerin fark ın a v a rd ığ ım ız öl
çü d e, b u g ü çleri y en eceğiz.
B ir ic ik ve M ü lk iy e ti ik i bölüm dür. B irin ci bölüm
"İnsan", ik in ci bölüm "Ben" b aşlık lıd ır. Y a za n n
am acı h a k k ın d a en u fak bir k u şk u o lsa y d ı, b a şlık ta
k u lla n ıla n cü m le b ize d ü şü n cesin in izled iğ i y o lu
36
g ö sterm iş olu rd u . S tim e r Feuerbach’ın şu ü n lü sö
zü n ü a k ta n r : "İnsan in sa n için , ü stü n varlıktır" ve
şöyle d evam eder: "Bu ü stü n v a rlığ a bakalım ." Y a
zarın am acı ilk a şa m a d a bütün yab an cılaşm alara,
ö zellik le en y e n i y a b a n cıla şm a tü rü olan Feuer-
bachcı h ü m a n iz m e k arşı m ü cad ele etm ek , ikinci bir
a şa m a d a b irb iri ard ı sıra yen id en ed in im lere (y en i
den k a za n m a la ra ) g irişm ek tir. D evlet’e k arşı m ü ca
d ele v e D e v le t’in "Benim gücüm" tarafın d an a lın
m ası, T op lu m ’a k a r şı m ü ca d ele v e T oplum ’u n "Tica
retim" ta ra fın d a n a lın m a sı v e h ep sin i taçlan d ıran
h ü m a n izm e k a r ş ı m ü ca d ele v e h ü m an izm in "Benim
k işise l zevkim " ta r a fın d a za p tı.
D e v le t v e D e v le t’in d ay a n d ığ ı h u k u k B en ’e k a rşı
dır. D e v le t k u ts a l b ir k u ru m d u r, çü n k ü k en d in i ü s
tün b ir özd en , ta n ım icabı d eğişm ez bir özden sayar,
çü n k ü sü rek li v e ebedi old u ğu ölçüde h ü k ü m ran lığı
sağ la m a b a ğ la n m ış olur. B u n ed en lerle D ev let, sü
rekli d eğ işen ve y a ra tıcı olan B en'in d in am izm in i
sın ırlar. S ü m e r 'e göre, "D evlet’in tek b ir am acı var
dır: B irey i k ıs ıtla m a k , b astırm ak , tab i k ılm ak , onu
h erh an gi b ir g en el şe y e b a ğ ım lı kılm ak; D ev let b i
rey h e r ş e y o lm a d ığ ı sü rece varlığın ı sürdürebilir;
D ev let b e n im k ıs ıtla n m a m ın , sın ırlan m am ın , k ö leli
ğim in so m u t g ö rü n ü m ü d ü r. H içbir za m a n bir D ev
le t b irey in se r b estçe fa a liy e t gö sterm esin i sağla m a
yı sü rek li a m a cı h a lin e g etirm ez, bireyin etk in liğ in i
kendi a m a c ın a bağlar."
D ev let’in b izi a ld a tm a sın a iz in verm eyelim ; onda
bir h a y a le t, B en ’in b ir e se r in i görm esin i bilelim ;
k en d i sa h ip o ld u ğ u m u z b ir h a k k ı onun b ize verm e
sin i iste m e y e lim . S a d ece k en d i "gücümüze" g ü ven e
lim . S tir n e r şö y le h ayk ırır: "Ben h içb ir h a k iste m i
yorum , bu n e d e n le d e h içb ir h a k ta n ım a y a m ecbur
d eğilim . E ld e e tm e y e m u k ted ir olduğum u eld e e d e
rim. E ld e ed em ed iğ im b en im h a k a la n ım ın d ışm d a-
37
dır. E ld en a lın a m a z h a k k ım la n e övü n ürüm n e de
kendi k en d im i avuturum ."
S tim e r , to p lu m sa l y a şam ın doğal h a lim iz old u ğu
nu kab ul eder. B u n u n için an n e b a b a sın a g ere k si
nim duyan çocuğa b ak m ak yeterlidir. B u, T op lu m ’-
un onun g özü n d e b ağışlan m aya m azh ar olm a sın a
yeter m i? A m a Toplum gerçek te, B en ’e h iz m e t e t
m ek y erin e B en ’i b ask ı altın d a tu tan d onuk, h a re
k etsiz, tık a n m ış bir toplum sal yaşam d ır. T op lu m ’a
aşkın bir n ite lik tan ım ayalım , bu n iteliğ in i kopartıp
alalım , bu g a sb a bir son verelim . B ize to p lu m sa l v a
zifeler v erm ek T oplum ’a düşm ez, bizim T op lu m ’dan
ih tiy a çla rım ızı tay in etm esin i istem em iz gerekir.
"Toplum 'ü "demek" h alin d e d ön ü ştü relim . S tim e r
şu h u su s u vurgular: "Dernek h a lin d e (birlik h a lin
de) b ü tün g ü cü n ü , y eten ek lerin i ve k e n d in i T oplum
içinde, T o p lu m ’a k a rşı gösterirsin; b u n a k a r şılık iş
gücün sö m ü rü lü r; T oplum ’da b en cil olarak , d e m e k
te in sa n olarak, y a n i d in sellik le y a şa rsın ; d e m e k
sen in iç in v e ş e n le vardır, b u n a k a rşılık T op lu m s e
n i m a lı g ib i görü r v e se n siz b ile v a rlığ ım sürdürür;
k ısa ca sı T op lu m k u tsa ld ır, d e m e k is e se n in m a lın
dır; to p lu m s e n i tü k etir, a m a d e m e ğ i s e n tü k etir
sin."
D iğ er b ü tü n y a b a n cılaşm aları içeren h ü m a n izm
ise , ça b a la rım ızı k en d in d e b ü tü n m ü k em m ellik leri
b irleştiren id ea l bir in sa n ın y a ra tılm a sın a y ö n e lt
m em izi iste r . B u d a b oşu n a b ir çabadır, ç ü n k ü n ite
lik lerim izle d o n a ttığ ım ız b u in sa n b ile b ü tü n özgü n
lü ğ ü m ü zü y a n sıtm a z , varlığım ızın d iğ e r B en ’lerle
p a y la ştığ ım ız b ölü m ü n ü içerir. B u , p is b ir iştir , çü n
k ü g e r ç ek leştirilm esi m üm kün olm ad ığın d an b izi
sürekli e n d iş e için d e tu tar. B en ’im in b ilin cin d e ol
m ak , a m a d iğer B en ’ler arasın d a b ir b en olarak d e
ğil, ta n ım la n a m a z b ir B en , "biricik" b ir B en , hiçb ir
ortak ö n v a rsa y ım ı k ab u l etm eyen bir B e n olarak bi-
38
linçinde olm ak, S tim e r ’in "Benim k iş is e l zevkim"
dediği şey e erişm em izi sağlar. S tirn er şu n u der:
"Kendi b ilin cim e vardığım zam an kendi k en d im i
aram am , g erçek ten k en d i k en d im in m ü lk iyeti olu
rum: K endim e sah ib im d ir, d olayısıyla k en d im i k u l
lanırım v e k en d i k en d im d en yararlanırım . B u n a
karşılık, gerçek B en ’im i b u lm am gerek tiğin i, B en ’de
gerçek B en’in d eğil de İsa ’n ın , ya da b aşk a tin sel,
yani d ü şsel B en ’in , örneğin gerçek in sa n ın , in san ın
özünün, vb. y a şa d ığ ın ı düşü n d üğü m sürece, B en ’-
imden hiçbir zam an zevk alamam."
S t i r n e r ve N ie tz s c h e - S tirn er’in öğretisinin
çok tu h a f bir kad eri olm u ştu r. B iricik ve M ü lkiyeti
yayım lanm asın d an k ısa bir süre sonra unutulur,
buna k a rşılık y ü zy ılın son u n a doğru şaşırtıcı bir
üne k avu şu r. 4 8 öncesinin bir yazarında köklü bir
biçimde bireyci bir felsefe n in ilk seslerin i duyun ca
şaşıran ve sev in en k o n un u n en y etk ili a ğ ız la n , S tir-
ner'i N ietzsch e'n in ön cü sü olarak k u tsarlar. O ysa
hiçbir gerçek k a n ıta d ayan m ayan b u b ağlan tı pek
ciddi sa y ıla m a z. B u ik i d ü şü n ü rü n felsefi soyağaçla-
n farklıdır. B irin in fe lse fi a ta sı H egel, ötek in in k i
ise H egel’in öfk eli h a sm ı S chopenhauer’dir. S tir
ner’in B iricik’i H e g el’in M u tlak A kıl’ın ın (M utlak
Ruh) d v a ta la n n ı y erin d en oynatır. M u tlak A kıl'm
özelle g en el a ra sın d a k u rd u ğu ilişk ileri te r sin e çevi
rir. B u n a k a rşılık , N ie tz sc h e ’nin Ü stün İnsaıCı
Schopenhauer’in y a ş a m a iste ğ i k avram ın d an k a y
naklanır, b u k a vram ı ortad an k ald ırm az, özüm ser.
B u ik i fe ls e fe a ra sın d a k i tem el fa ik ı 1899’d a
Angöle’e gön d erd iği b ir m ek tu p ta açık seçik b ir b i
çimde ortaya k oyan A ndrö G ide’dir. S eçk in ci G ide
başkaları k ö le old u ğu için efen d i olan N ietzsch e’n in
Ü stün İn sa n ’m a k en d in i y a k ın h issed er; h içb ir a y
rım gü tm ed en h erk ese b a h şed ilen S tim e r ’in b iricik
lik k avram ım horgörür. S tim e r ’le N ietzsch e’y i a y n ı
39
düşünce a ilesin d en ik i dü şü n ü r olarak görm ek y eri
ne, A ndre G ide bu iki dü şü n ü rü birbirine taban ta
bana k a r ş ıt d avaları savu n an iki k a r şıt k iş i olarak
ad d etm eyi uygun görür.
S a f a n a r ş is t b ireycilik le, y a n i k işilera ra sı ilişk i
lerde h er tü r lü otoriteye k arşı çıkan b ireycilik le, sı
n ırsız b ire y sel iradeyi v e B en ’in k en d in i b aşk aları
n ın za ra r ın a da o lsa m u tla k bir biçim de isp a tın ı y ü
celten N ie tz sc h e ’n in aristok ratik b ireyciliğin in b ir
birinin za ra rın a d a olsa birbirine k a rışm a sı, 19.
yü zyıl so n u n u n a n a r şist cinayetlerind en k ısm en so
rum ludur. B u cin a y etler h a k sız bir b içim d e h em
N ietzsch e h em de M ax S ü m e r 'i b en im sed ik lerin i
ilan ed en b ireyci a n a rşistlerce, "eylem le propagan
da" olarak n itelen iyord u .
40
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
PEERRE-JOSEPH PROUDHON
(1809-1864)
41
b ayrağım , F ra n sa ’d a b a sit h a lk ın çok sev d iğ i v e m o
d e m T oplum ’daki b ozu lm ayla te h d it a ltın d a olan
esk i a h lâ k i d eğerleri savu n m ak için k ald ırır. A ynı
zam a n d a h em devrim ci, h em gelen ek çi olan öğreti
sin in son derece şa şırtıcı olan ikili n ite liğ i b öyle
açıklanab ilir. H eg el gibi Proudhon da ik i okul ya ra
tır: B ir sa ğ okul b ir de sol okul. Proudhon gib i yönü
tam b elli olm ayan b ir d ü şü n ü re a şk la y a d a ilg iy le
eğ ilen ler arasın d a , d in sizlerin y a n ı sıra H ıristiyan -
lar, fa şistlerin y a n ı sıra sen d ik acılar vardır. H ep si
Proudhon’u k en d ilerin e çek m eye çalışır, on a b elk i
d e on ayla m a y a ca ğ ı şeyleri söyletm ek ister. A m a b ü
tü n bu a ra ştırm a la rın sonucunda k en d i k en d in e
b en zeyen b ir Proudhon ortaya çıkar: H alk k a h ra
m a n ı, d iğerlerin d en d ah a fazla d a F ran sız h alk ın ın
k ah ram an ı olan Proudhon b ireysel değer k avram ın ı
k oru yab ilm iştir.
1809’d a B esa n ço n ’d a doğan Proudhon’un gen çliği,
yok sullu k v e çoğu zam an se fa le t için de geçer. On
sek iz y a şın d a , doğduğu- k e n tte b asım evi y ö n eticisi
olur, a m a işsizlik yü zü n d en çok k ısa bir sü re sonra,
ailesin i geçin d irm esin i sağlayan bu işin i y itirir. Y ir
m i dokuz y a şın d a b ak aloryayı a lır ve B esan çon ak a
d em isin d en S u ard p an siyon u n u ister. B u p an siy o n u
elde ed er ve 1838’de P aris’e gider.
H er tü rlü k on uya, alan a y en i giren birinin a te
şiy le sarılır. A m a e s a s ilg isin i çeken ekonom i poli
tiktir. 1839’d a De l ’U tilite de la câlibration d u di-
m anche (P azar G ü n ünün K u tlan m asın ın Y a ran
Ü zerine) b a şlık lı bir in celem e yazar. B u k on u yla
B esan çon a k a d em isin in y a n şm a sm a k a tılır. B u in
celem eden son ra, 1840’da, kam u oyun d a ta n ın m a sı
nı sa ğlayacak olan bir broşür yayım lar. B u broşü
rün ilg in ç b ir b a şlığ ı vardır: Q u ’est-ce que la prop-
riete? (M ü lk iyet nedir?) y a da R echerches s u r le
principe d u d ro it et d u gouvernem ent (H u k u k ve
42
H ü k ü m et İlk esi Ü zerin e A raştırm alar). V e d ah a az
a n la m lı olm ayan şu cevab ı verir: M ü lk iy e t h ırs ız lık -
tır . K endi bağlam ı içinde yerleştirild iğ in d e d a h a az
p a tla m a ya eğ ilim li olan v e daha son ra ü zerin d e du
racağım ız bu cüm le, Proudhon’un ü n e k a v u şm a sın ı
sağlar, aynı zam an d a onun k e sin bir biçim de
T oplum ’un d ü şm a n la n arasın d a sa y ılm a sın a d a yo-
laçar. İste sin y a da iste m e sin , Proudhon a rtık b u
form ülün esiri olacaktır.
Proudhon k üçük bir b a sım evin in ortağı olur, a m a
b u b asım evin in sa tılışı sırasın d a 7.0 0 0 fran k açık
verilin ce, y en id en m addi gü çlü k için e düşer. 1843’te
Lyon’d a bir çocukluk d ostu n u n yan ın d a k ü çü k bir
işi kab ul etm ey e m ecbur olur. A ynı yıl için d e, ilk
büyük y a p ıtı olan De la c ritio n de Vordre d a n s
l’hum anit& yi (İn sa n lık D ü zen in in K urulm ası Ü z e r i
ne) yayım lar. Proudhon evin in işleri n e d e n iy le sık
sık P a ris’e g itm ek zorunda k ald ığın d an , orada bazı
en telek tü el b ağlarım sürdürebilir. 1844’te P a ris’te
A lm an m ü ltecilerle, b u nlar arasın d a da Kari
M arx’la ta n ışır. 1846’da S ysÜ m es des contradictio -
na 6conom iques (E konom ik Ç elişki S istem leri) y a
da P hilosophie d e la m iskre (S efaletin F elsefesi)
b aşlık lı iki ciltlik y en i b ir y a p ıtı yayım lan ır. B u son
eserle ilg ili M arx’ın ele ştir isi m eşhurdur. F elsefenin
Sefa leti ad lı bu e leştirin in n ü k teci b a şlığı k a tılığ ın ı
affettirm eye yetm ez.
1846’d a Proudhon yen id en P aris’e yerleşir. O ra
da, yönlen d irici fikirleri k en d i fik irleriyle u y u şm a
yan ’4 8 D evrim i’n e ta n ık olur. B u n u n la b irlik te, 4
H aziran 1848’de on yed i b in oyla m illetv ek ili seçilir.
M illet M eclisi’n d e y a p tığ ı bir k on uşm ad a, burjuva
zin in k u rb anı olarak n iteled iğ i h a lk ı yü celtir. B u
k on u şm a g en el bir tep k iyle k arşılaşır: Proudhon ar
tık "terör adam" olacaktır. P ren s-B aşk an ’a sald ırı
ları y ü zü n den 1849’da, ü ç yıl h a p se ve 3 .0 0 0 frank
43
para c e z a sın a çarptırılır. B elçik a’y a kaçar, a m a k ısa
bir sü re so n ra ev len m e iste ğ iy le F ran sa’y a g eri dö
ner. A tıld ığ ı S a in te-P ö la g ie h a p isa n esin d e m ü tev a zi
bir k a d ın iş ç i olan E u p h ra sie Piögard’la evlen ir.
Piögard b u s e r t m ü cad eleci in sa n a a ile y a şa m ın ın
sev in çlerin i ta ttır a n son derece fed ak âr b ir k ad ın
dır. G u sta v e C ourbert’n in P roudhon et ses fille s
(Proudhon v e K ızla n ) ad lı ü n lü tab losu bu y a şa m ın
dokunaklı b ir şah id id ir. Proudhon, S a in te-B eu v e’ü n
ya rg ısın a k a tılm a k g ere k irse bir edebi b a şy a p ıt
olan C onfessions d ’u n rivo lu tio n n a ire (B ir D evrim
cinin İtirafları) ad lı e serin i h a p isa n e d e yazar.
1852’d e serb est b ırak ılan Proudhon L a R iv o lu -
tion sociale d im o n tr ie p a r le caup d ’E ta t (H ü k ü m et
D a rb esiyle İsp a tla n a n S o sy a l D evrim ) adlı y a p ıtıy la
P ren s-B a şk a n ’a se sle n ir v e ondan top lu m sal d ü şü n
celerini g erç ek leştirm e sin i ister. 1858’de B esan çon
b aşpisk o p u su n u n k e n d isin e s a ld m la n ü zerin e, De
la J u stic e d a n s la R iu o lu tio n et d a n s l'E glise (D ev-
rim’de v e K ilise’de A d a let Ü zerin e) ad lı y a p ıtıy la
K ilise’y e saldırır. "Dine ve a h lâk a bu hareketi" n e
d eniyle, üç y ıl h a p is v e 4 .0 0 0 frank p ara cez a sın a
çarptırılır. Proudhon y en id en B rü k sel’e k açar v e
İ8 6 2 ’y e kadaT ortad a k alır. İm parator tarafın d an
affed ilin ce P a ris’e döner. Yoğun çalışm a y a şa m ın ın
erken y a ş ta tü k ettiğ i Proudhon, P aris’te 1864’de
ölür. B u yoğu n ça lışm a y a şa m ın ın son ön em li ü rü n
leri L a G uerre et la P a ix (S a v a ş v e B a n ş) [1861], D u
Principe f i d i r a t i f et de l ’u n iti en Ita lie (İtalya’da F e
d era tif İlk e v e B irlik Ü zerin e) [I863]*dir.
P o z i t i f A n a r ş i - Proudhon d ü şü n cesin in çelişk i
leri ile a la y etm ek k a d a r k olay bir şey yok tu r. Ü s te
lik y a şa m ı k a v ra m a y a ça lışan b ir d ü şü n cen in , y a şa
m ın çok d eğ işik y ö n leriy le ilg ilen m esi doğaldır.
A m a P roudhon’un d ü şü n cesin in sey rin i y ön len d iren
ve Proudhon’u n d ü şü n cesin e ta r tışm a sız b ir b ü tü n
44
lük k azan d ıran b ir ilk e vardır. B u ilk e A d a let ilk e
sidir.
N ed ir b u A dalet? B iz za t Proudhon, A d a let ilk e si
nin içkin n iteliğ i ü zerin d e durm uş, b u ilk en in h er
h an gi d ah a ü stü n bir otoriteye gönderm e y a p m a sı
n a k arşı çık m ıştır. A m a n e olursa olun Proudhoncu
A d alet b irey sel çerçeven in d ışın a ta şa r ve ancak
top lu m sal y a şa m d ü zeyin d e an laşılab ilir. Proud-
h on ’un A d a let ilk e si k u şk u su z, b elli bir aşk ın lığ a
sah ip tir. D e Lubac d ah a önce sözü n ü ettiğim iz
P roudhon e t le C h ristia n ism e (Proudhon ve H ıristi
yan lık ) adlı y a p ıtta , "Proudhon’daki A d alet h a y ra n
lığ ın d a n söz eder. H em en h em en ta n rısa l bir
A dalet’e göre k u ru lan Proudhon’u n a n arşizm i, d in
sel olarak n itelen eb ilir.
"Toplum lan y ö n eten m erkezdeki y ıld ız, siy a sa l
dünyanın ü zerin d e d ön dü ğü ku tup , b ü tü n işle m le
rin ilk e si v e k u ra lı” olan b u A dalet’in gerek leri özel
m ü lk iy ete sert bir ele ştir i yö n eltm esin in d e n ed en
leridir. İşg a l h a k k ı ad il olm ayan ve vah şi b ir h a k tır,
çünkü ilk g elen in sonradan gelen lerin h a k la rın a el
k oym asın a yolaçar. M ü lk iyetin bir k am u yararı da
hi yoktur, çünkü p eşin d en bir dizi sefa leti sürükler:
işsizlik , aşırı ü retim , ifla s v e çöküntüler, ö z e l m ü l
kiyeti m ahkûm ed en Proudhon, ortak m ü lk iy et k a v
ram ına k a rşı d a h a az a cım asız değildir. L iberal re
jim d e gü çlü ler za y ıfla n söm ürür, k o m ü n ist rejim de
ise zayıflar g ü çlü leri söm ürür. D olayısıyla m ü lk iy e
tin yerini tem ellü k (p ossession ) alm alıdır. T em ellü k
Toplum ’un h a k k a n iy etli bir d en etim i sayesin d e, her
türlü kötü ye k u lla n m a n ın yasak lan d ığı göreli bir
m ü lk iy et biçim idir. M ü lk iyet, k u llan m a ve kötü ye
k u llan m a h ak k ın ı verd iği ölçüde h ırsızlık tır. B u n a
k arşılık , tem ellü k bireyin gelişeb ilm esi için gerek li
dir: "Tem ellük in sa n ın yü reğin d e çalışm ayı sü rek li
teşv ik eden öge, yok lu ğu em eği a ta lete ve ölüm e dü
45
şürecek bir k a r ş ıt öge olarak yaşam alıdır".
D evlet’in m a h k û m ed ilm esi A d alet’in k e sin bir
biçim de u y g u la n m a sın ın sonucudur. K arşılık lı öz
gü rlü k lerin e sa y g ı duyan in sa n la r arasın d ak i tek
ilişk i, özgürce a k ted ilm iş bir sö zleşm ey e v e b u söz
leşm ed en k a y n a k la n a n yü k ü m lü lü k lere d ayan an
bir ilişk i o ld u ğu n a göre, k en d in e özgü h u k u k sa l
norm lar ü zerin d e y ü k selen ve bireylerin ü zerin d e
hiçbir ik tid a rın ın olm adığı D evlet’in y a sa l bir te m e
lin in olm ayacağı açıktır. O toritenin savu n u cu ları
iste r m u h a fa za k â r olsu n iste r so sy a list, k im otorite
den söz ed iy o rsa aynı zam an d a b askıdan sö z ediyor
d em ektir, k im ü stü n bir ik tid ard an sözed iyorsa ay
nı zam an d a m u tla k bir iktidardan söz ediyordu.
"İnsanın in s a n tarafın d an yön etim i esarettir."
Proudhon a çık ça a n a r şist olduğunu açıklar. "Ne
parti olacak n e de otorite, in sa n ın ve y u rtta şın m u t
lak özgü rlü ğü o lm alı. Ü ç sözcü k le siy a sa l v e top
lu m sal in a n cım ı açıkladım ."
A ncak Proudhon'un M ü lk iyet ü zerin e d en em esin
den sonra gu ru rla savu n d u ğu an arşi, ta m bir ilk e
sizlik değildir. Proudhon’un an a rşisi özgü rlüğü n
d ü zen in kızı d eğil, d ü zen in an n esi olduğu " p o z itif
bir anarşidir. P roudhon’un in celed iği, H egelci fe ls e
fen in k a rşısın d a yera ld ığı ve k arşısın d a y er alarak
değer k azan d ırd ığı verim li bir fikirdir.
H egelci d iy a lek tik ile Produhoncu d iyalek tik ara
sında tem eld e bir çelişk i vardır. H egel çelişk ilerin
daha üstü n b ir se n te z le u zla ştın ld ığ ı ön erm esiyle
ortaya çıkıyordu, öyle ki bu srn tez bu çelişk ilerin
hem ortadan k a ld ırılm ası hem . orunm ası h em de
geliştirilm esi a n la m ın a gelm ektedir. A lm an ca a şm a
(A ufhebung) sözcü ğ ü bu üç an lam ı da içerm ek ted ir.
Toplum ’u o lu ştu ra n çok sayıd a unsurun h erh a n g i
bir b ü tü n lü ğ e in d irgen em eyeceğin i, sürekli k a r şıtlı
ğın bütün y a şa m ın d eğişm ez y a sa sı old u ğu n u d ü şü
46
nen Proudhon, a şa m a n ın ü ç y ö n ü arasın d a sad ece
özelin keyfi olarak ortad an k ald ırılm asın ı d ik k ate
alır. B irey sel özgü rlük a d ın a H egelci b ü tün lü k çü lü -
ğ e b ilin çli b ir b içim de k a rşı çıkan Proudhon, "kar
şıtlığ ın çözüm lenem eyeceği" görüşündedir. S en tezi
yönlendiren A d a let d eğildir. S en tezi sad ece gü ç sa ğ
layabilir. A d a let, m ü d a h a lesi son u cu n d a etk ileri
b erta ra f ed ilen çelişk ili öğeler arasın d ak i b ir d en ge
dir. O ysa se n te z y ö n etim le ilgilid ir -D ev let k a r şıt
top lu m sal g ü çlere egem en olab ilm ek için b ü tü n özel
in siyatifleri y o k etm ey e ça lışır, d en ge is e a k sin e h er
tü rlü yabancı v e sa y e tte n k u rtu lm u ş b ir top lu m d a
kurulabilir. P o z itif a n a rşi o h a ld e E konom ik’in
Politik’e g a leb e çalm ası, h ü k ü m etin ik tisad i orga
nizm a için d e çözü lm esi a n la m ın a gelir. Proudhon
şu peygam berce görü şü açıklar: "Atölye h ü k ü m etin
yerini alacaktır."
A m a Proudhon’un T op lu m ’a sok m ak isted iğ i bu
A dalet, her birim izin y a şa m ın ı b elirlem eseyd i ger
çek leştirilem ez olurdu. A ilen in ve g elen ek lerin bu
denli sald ırılara u ğram ış devrim ci k ad ar a te şli bir
sav u n u cu su n u b u lm ak zordur. Ö rf v e ad aletlerin
safiy eti, ev liliğ in v e a ile d isip lin in in k u tsa llığ ı söz-
k on usu olu n ca, Proudhon a ş ın h ırçın laşır. "Aileye
k arşı h er d avran ışın a d a le tin ih la li, h a lk a v e özgür
lü ğ e k a rşı ih a n et, D evrim ’e hakaret" old u ğu n u ilan
eder. B u ıju v a ziy i a h lâk ı k oruduğu için eleştirm ez,
a k sin e b u rju vaziyi ah lâk i içerik ten yok su n b ırak tı
ğı, a iley i "evliliğe d u yu lan inanç"tan yok su n b ırak a
rak g ü lü n ç b ir h a le g etird iği için suçlar.
Ş u n u d a ek leyelim : A d alet’e k a rşı duyduğu sar
sılm a z in a n ç şid d etli bir devrim i sa v u n m a sın ı e n
geller.. 'İşle r i a c eley e getiren biri d eğilim ” dem eyi
severdi. P o z itif a n a rşi b a n şç ıl evrim in ü rü n ü olm a
lıdır, b ize d ü şen şim d id en im k ân larım ız ölçüsü n de
A dalet'in ü stü n lü ğ ü n ü sa ğ layarak b u evrim i h ızla n
47
dırm aktır.
P r o u d h o n v e Ö z y ö n e tim - Proudhon’u güncel
k ılan d ü şü n cesi, a n a h a tla rın ı çizdiği özyön etim ci
F ederalizm dir. T a n rısa l h u ku k u n o to ritesin e oldu
ğu k ad ar R o u ssea u ’n un top lu m sal sö zleşm e d ü şü n e
de k arşı olan P roudhon, h em siy a sa l a la n a h em de
ik tisa d i y a ş a m a u y g u lan ab ilecek b ir sö z le şm e v e
d ay a n ışm a s is te m i kurar. Proudhon’d a e şa n lı ola
rak, biri s iy a sa l, d iğeri ik tisa d i ik i ya p ın ın k u ru l
m a sın a ta n ık olu n u r, öyle k i b u yap ıların özerkliği
çoğulcu bir b ü tü n ü n d in am izm in in k oşu lu d u r. Ü r e
tim top lu m u s iy a sa l ilişk ile r toplum undan fark lıdır,
am a ay n ı za m a n d a b u ik isi birbirini tam am lar. B u
ik i yap ın ın k a rşılık lı birbirine u y arlan m ası zorunlu
olarak, h er ik i y a p ın ın tep ed en itibaren d eğ il de, ta
b andan itib a ren , y u k arıd an a şa ğ ıy a d eğil d e, a şa ğ ı
dan y u k a rıy a ö rg ü tlen m esin in sonucudur.
İktidarı tep ed en ta b a n a in d irm eyi am açlayan öz
yön etim in ilk v e en ön em li k u ram cısı P roudhon’dur.
En azından D o ğ u ü lk elerin d e Ç ağım ızın b a şlıca so
runlarından biri h a lin e gelen özyönetim ci so sy a
lizm le d ev let so sy a lizm i arasın d ak i k a rşıtlık , rakibi
ve siy a si h a sm ı L ouis B lan c’dan farkını ortaya k o
yarken açık-seçik görülür. Ş u satırları yazar: "Louis
B lanc h ü k ü m e t so sy a lizm in i, iktidarın devrim in]
tem sil eder, b en is e dem okratik so syalizm i, halkın
devrim ini te m s il ediyorum."
48
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
MİHAİL BAKUNİN (1814-1876)
49
birkaç satırım tek rard an okuyalım : "Rus h a y a le ti
nin boyun eğd irdiği h a lk la rın v e b ü tün S la v h a lk la
rının k öleliğ i M osk ova’d a kırılacaktır; A vru pa’daki
b ü tün k ölelik y in e b u rad a, kendi yık ın tıları a r a sın
da göm ülecektir. M oskova’da göklerin y ü k se k liğ in
de, k a n ve a te ş d en izi için d e D evrim ’in y ıld ız ı çık a
cak ve b u y ıld ız ö zg ü rlü ğe k a v u şm u ş in sa n lığ ın k ı
lav u zu olacaktır." D evrim ci P an slavizm ’in m u ştu cu
su olan B ak u n in R u s S a m so n ’u olm ayı h a y a l eder;
tap ın ağın k olon larım y ık a ra k çü rü m ü ş bir u yg a rb ğ ı
ortadan kald ıracaktır. K en d isi b u uygarlığın y ık ın
tıları altın d a k a lsa b ile...
M ihail B ak u nin 1814’te, o sıralar T ver e y a le tin e
(şim dilerde K alin in ) a it olan P rem ukino k öyü n d e
doğdu. B üyük b ir sen yör olan babası F lo ran sa’d a ve
N apoli’de elçilik a ta şe si o lm u ştu ve liberal fik irler
den etk ilen m işti. 1831’de S ain t-P etersb u rg’da A sk e
ri O kul’a girer. 1835’te topçu subayı olur. A ncak
birkaç ay sonra is tifa s ın ı verir v e M oskova’y a gider.
O rada h er tü rd en öğren im görür (H egelci fe lse fe y le
ilk tem a sla rı b u tarih ted ir). B ağım sız k a ra k terin e
uygun d ü şen b ir bohem h a y a tı sürdürür v e b u , ölü
m ü n e k ad a r sü rer. 1840’t a B erlin ’e gider.
P ru sya’n ın b a şk e n tin d e g en ç H egelcilerle h a şır
n eşir olur v e b u sa y ed e "isyancı yönelim i" h ız la b i
çim lenir. 1842’d e J u le s E lysard tak m a adı a ltın d a ,
H egelci solun k ü r sü sü işle v in i gören, A m old R uge’-
nin y ö n ettiğ i A lm a n Y ıllık la rı d ergisin d e "Alm an
ya ’da Gericilik" a d lı d ik k a t çekici b ir d en em e yazar.
B u d en em ed e B a k u n in ’in H egelci d iyalek tiği artık
özü m sen diği görülür: B a k u n in ’e göre p o z itif öge
olan gericilik g erek lid ir, çü n k ü n e g a tif öğeyi o lu ştu
ran d em ok ratlar k en d i k en d ilerin i "aşm alan"nı
sağlayan bu k a r şıtlık sa y e sin d e özgürlüğün za ferin i
sağlayab ilirler, d iy e d ü şü n ü r.
1844’te B a k u n in , ilk k e z Paris’e gider. O rada ara-
50
la n n d a Kari M arx’ın da b u lu n du ğu A lm an m ü lteci
lerle v e çok sa y ıd a F ran sız’la, özellik le de "zam anı
m ızın en d ik k ate d eğ er F ran sızlar’m dan biri olarak
n iteled iğ i Proudhon’la ah b aplık kurar. 1848’de bari
katlard ad ır. G erçek b ir D evrim d eh ası olan Baku-
n in , sa v a şıla n h e r y erd e olm ak ister. P aris’e geld i
ğin d e ça tışm a la ra k a tılm a k için çok geçtir. A lm an
y a ’da birçok yeri d olaşır. D resd en ’de sonradan A l
m an m ü zisy en lerin in en m illiy e tç isi h a lin e gelecek
olan Richard W agn er’le b irlik te bir ayak lan m a ör
gü tler. B u devrim ci g irişim in b a şa rısızlığ a u ğram a
sın d an sonra tu tu k la n ır (R ichard W agner is e kaç
m ayı başarır), zin d an zind an d olaştırılır v e son un d a
R usya’y a teslim edilir. Ö nce m ü eb b et h a p se m ah
k û m edilir, Ç ar ceza sın ı h a fifletir v e onu Sib irya’da
gözetim a ltın d a b u lu n d u ru lm a cezasın a çarptırır.
B u ceza fazla a ğ ır g elm ez, k atılık ların d an arınd ırıl
m ış bir sü rg ü n e b en zer. B a k u n in ’in Çar’a gönderdi
ği tu h a f İ tir a f R u sy a ’daki esa retin in ilk zam an ları
n a rastlar. B a şeğ m ez devrim cinin geçm iş h a ta la rın ı
h erk esin önünde k a b u l ettiğ i bu yap ıt, R us D evri-
m i’n den sonra im p aratorlu k arşivleri açıld ığın d a
bulunur. B u içler a cısı an i d ön ü ş n a sıl m azu r görü
lü rse görü lsü n , Kari M arx’m B akunin h ak k ın d a y a
rattığı k u şk u y u h a k lı çık arm asa b ile, y in e d e fa zla
sıy la şaşırtıcıd ır.
1861’d e B ak u n in S ibirya’dan kaçar, Jap on ya ve
A BD üzerinden Londra’y a girer. A kıl a lm a z bazı
m aceralardan (1 8 6 3 ’te P olonya ayak lan m ası sıra
sın d a lejyon erlerle b irlik te R usya’nın B altık k ıy ıla
rın a çıkm ayı önerir, am a k iraladığı gem in in k a p ta
nı korkar, g em isin d ek i teh lik eli yü k ü Stocholm ’da
b oşaltır, şefi ve tak ip çilerin i İsveç otoritelerin e t e s
lim eder) sonra, B ak u n in I. E n tern asyon al ad ıyla
ta n ın a n U lu sla ra ra sı E m ekçiler D erneği’n e girer.
K endisi de S o sy a list D em okrasi İttifak ı’n ı kurar.
51
G izli b ir d ern ek ola n İttifak ’m p rogram ını bir D ev
rim c in in D in k ita b ı şek liy le k en d isi yazar.
1870-1871’d e B ak u n in A lm an ya’ya k arşı F ra n sa ’
y ı destek ler: G erm en İm p a ra to rlu ğ u ve S o sya l D ev
rim adlı y a p ıtı, b a h tsız F ran sa’y a d u ydu ğu sev g in in
bir ifad esid ir. B ir op eret d arb esin e b en zey en Lyon
m a cera sın ı da b elirtm ek gerekir. 28 E ylü l 1870’de
K om ün’den a ltı ay önce, B ak u n in Lyon’a gid er ve
orada bir K am u S elâ m eti K o m itesin in b a şın a g e
çer. H em en o a k şa m tu tu k lan ır, am a k a rışık lık la r
dan yararla n a ra k k açm ayı başarır. İk tid ar sah ib i
olabildiği b u te k gü n a n a rşist fik irleriyle çelişk i içi
ne d ü şm esin e y eter. Lyon’da k u rm aya ça lıştığ ı b ir
serb est fed era sy o n rejim i d eğil, k elim en in ta m a n
la m ıy la b ir d ik tatörlü k tü .
M arx 1 8 7 2 ’de B a k u n in ’i I. E n te m a sy o n a l’den a t
tırır. K en d isin i h ep h a y a l k ırık lığın a u ğ ra ta n siy a
sal m ü ca d elelerd en yoru lan B ak u n in , L ocam o’da
ard ılların ın b irin in m ü lk ü n e çekilir. A ncak b u ard ı
lın ın m ira sın ı d ü şü n cesizce çarçur e ttik te n son ra
(B ak u nin y a şa m ın m addi y ö n lerin e h ep b ir b ü yü k
senyör k ü çü m sem e si ile b ak m ıştı), sığ ın d ığ ı b u y eri
terk etm ek zorunda kalır. A lacak lıları tarafın d an t e
dirgin ed ild iğ i için , ö lü m ü n e kadar d iyar d iy a r d ola
şır. 1876’d a B ern’d e ö lü m ü bu za h m etli d ü şk ü n lü ğ e
bir son verir.
K o m ü n i s t A n a r ş i z m - B ak u n in ’in öğretisi H e-
gelcilik ’te n d erin lem esin e etk ilen m iştir. A slın d a
B akunin siste m in in tü m k a rm a şık lığ ın ı b en im se-
m em iştir. Z aten s iste m kuruculardan p ek h o şla n -
m azdı. A m a k en d i "kavga n ih ilizm i’'ne g erek li olan
k a n ıtla n b u sistem d en çıkarm asını da b ilm iştir.
H egelci d iy a lek tiğ in ik i yön ü , y a n i k a rşıtlık v e se n
tez b irbirini tam am lar. B ak u n in b u ik i y ö n d en s a
dece ilk in i, y a n i m ü cad ele k avram ın ı k a p sa y a n ın ı
d ik k ate a lm ıştır. S en tezd e tem sil ed ilen siste m in
52
yap ıcı y ö n ü n ü ih m a l eden B ak u nin , k arşıtların k a
çın ılm az ça tışm a sın d an k ayn ak lan d ığı için sü rek li
b ir y ık ım ın g erek liliğ in i vurgular. H egel’in ü çlem e
sin in sad ık b ir k op y a sı olm ak la b irlik te, B ak u n in ’in
ü çlem esi g erçek te ik i k avram d an oluşur: O lum lam a
in sa n ın h ayvan sa llığ ıd ır, y a n i gorilin k u zen i olan
in sa n ın k ö tü içgü d ü lerin in esiri old u ğu çağdır;
olu m su zlam a in s a n a ö zgü olan v e tedricen bütün
esa retleri ortad an k a ld ıran d ü şü n m e y e tisin in ola
n ak lı k ıld ığ ı isyan d ır; olu m su zlam an m olu m su zlan -
m a sm a g elin ce, H egelci ü çlem en in ü çüncü kavram ı
sad ece itici g ü ç iş le v i görür; b u kavram in san lık , y a
n i gerçek leşm esi b ü tü n isy a n la rın am acı olan in sa n
özgürlüğüdür. B a k u n in , 'T arih in sa n ın ilk h ayvan -
sa llığ ım n in sa n lığ ın ın g e lişm e siy le ted ricen olum -
su zla n m a sıd ır” der. B öylece yab an cılaşm alara, y a n i
in sa n lığ ın k e n d isin e ya b a n cı ve esa sen h a y a li olan
gü çler yararın a uğradığı b ü tü n y o k su n laştırm alara
karşı m ü cad ele için e girer.
B ak u nin a n a rşistlerin belk i de en ta n rıta n ım a zı
dır. K endini T a n n ’m n k işise l d ü şm an ı ilân eder.
B ak u nin ci İttifak ’m b ild irgesin in ilk n ok tası tan rı
ta n ım a zlığ a olan in an cı açıklanm asıd ır. A m a bu
tan rıta n ım a zlığ ın k ab a ve zevk d ü şk ü n ü bir m ad d e
ciliğin eseri old u ğu n u d ü şü n m em ek gerekir. İn san
lığın evrim in e k a rşıtla ra d ayalı bir y a k la şım g e ti
ren B ak u nin , d in in in sa n ı h ayvan lık tan kurtar
m a k ta yararlı o ld u ğu n u in k â r etm ez. A m a h a y v a n
sal k ölelik ten çıkm ak gerek tiğ i gibi, in sa n ın tan rı
sa l k ölelik ten k u rtu lm a sı d a zorunludur. T a n n ’ya,
in sa n i, n itelik lerin d en b u n itelik lerin e el koyarak
yok sun b ırak tığı v e in sa n ın özgürlüğüne k en d i y a
rarın a g a sb ettiğ i için k arşı çıkan bu tan rıta n ım a zlı
ğın an a h ta rın ı, F eu erb ach ’m H ıristiy a n lığ ın Ö zü
a d lı y a p ıtın d a aram ak gerekir. D üğüm yerleri 19.
yü zyıld a y er ala n "T anrıtanım az h ü m an izm in dra
53
mı"njla, B a k u n in F euerbach’ın en radikal v e en k a
rarlı ardılı olarak yeralır. Feuerbach’m 'T a rih in dö
n ü m n o k ta sı in sa n ın , in sa n ın tek T a n n s ı’n m in sa
nın b izza t k e n d isi olduğunun b ilin cin e va rd ığ ı an
olacaktır. H o m o k o m in i deus" yolu n d ak i y a rg ısı,
B ak u n in ’in şu a çık la m a sıy la daha bir g ü ç kazanır:
"Tanrı v a rsa , in sa n köledir; oysa in sa n özgü r olabi
lir ve olm alıdır: D o la y ısıyla T anrı yok tu r.”
D ev let d in d en k a y n a k la n d ığ ın a göre v e yery ü
zü n d e ta n r ısa llığ ın tem silcileri m u tla k v e n ered ey
se ta n rısa l bir ik tid a ra sah ip oldukları için , ayn ı
eleştirilere o d a uğrar. D ev let h a y v a n lığ ı in sa n lığ a
b ağlayan zin cirin gerek li h alk asıd ır. A m a D e v le t
kopm az b ir b içim d e d in le b a ğlan tılı old u ğu için , din
gerek siz h a le geld iğ i zam an D ev let d e ortad an k a lk
m aya m ah k û m d u r. D e v le t m u tlak , k esin b ir şe y d e
ğildir. "T arihsel, g e ç işse l n itelik ta şıy a n b ir k u ru m ,
Toplum ’u n geçici biçimidir."
D ev let y a b a n cıla şm a y a içkin olan b ü tü n k ötü lü k
leri için de ta şır. B ir yan d an, y ö n etilen leri k ö le le şti
rir ve alçaltır. D e v le t’in gücünün sad ece iy iliğ in h iz
m etin d e k u lla n ıld ığ ın ı kabul edelim . A m a iy iliği zo
raki b en im settird iğ i için onun n iteliğ in i d eğiştirir,
çünkü bir em ir özgürlüğün m eşru bir tep k isin e yo-
laçar. A yrıca iy ilik em irle gelirse k ötü lü ğe dönüşür,
çünkü in sa n vak arı iy iliğ e özgürce ister.
Ö te y an d a n , D ev let yön eticilerin m a n ev iy a tın ı k ı
rar ve o n la n b a şta n çıkartır. Y öneticiler donm uş,
d eğişm ez b ir d ü zen i savu n m ak la yü k üm lüd ü rler.
B u n ed en le, ta rih sel gelişim in g erisin d e k alm am ak
için gerekli olan y aratıcı cesareti, büyük en erjiyi y i
tirirler. Y ararlan d ık ları ayrıcalık lar sa d ece ru h ları
nı k ö h n eleştirm ek le k alm az, k alp lerin i d e se r tle şti
rir. "Siyasal b ak ım d an olsun, ik tisad i b ak ım d an ol
sun ayrıcalık lı in sa n ru hunu ve k alb in i y itir m iş in
sandır. B u , hiçb ir istisn a sı olm ayan, u lu sla ra oldu
54
ğu gibi, sın ıflara, şirk etlere ve b ireylere de u y gu la
n ab ilen bir top lu m sal yasadır."
B a k u n in ’in yak ın bir g elecek için öngördüğü dev
letin yok olu şu da özgürlük ad ın a olacaktır. Ama
B ak u n in ’in an a rşizm in i S tirn er’in anarşizm inden
ayıran tem el bir olgu vardır. B ak u n in ’in an a rşiz
m inde, tek b a şın a bireyin k en d i özgü rlüğü n ü tam
an la m ıy la gerçek leştirm esi değil, bütün T oplum ’a
evren sel bir özgürlüğü y a şa tm a k tır sözk on u su olan.
Ö yle ki bu özgürlük b ireysel özgürlüğe saygılıdır,
çünkü h erk esin özgürce ak d ettiği bir sözleşm eye
dayanır. B en im özgürlüğüm h erk esin özgürlüğünün
işlevid ir. B azılarının ezilm esin in doğal u z a n tısı, di
ğer b azıların ın k öleliğidir. E fendi de k öleleri kadar
özgürlükten yoksundur. "Ben, çevrem deki bütün in
sanların özgürlüğünü v e in sa n lığ ın ı kabul ettiğim
ölçüde in san ve özgür olurum." B ak u n in ’in an a rşiz
m i onu, birden fa zla n ok tad a so sy a lizm e y a k ın la ştı
ran top lu m sal gerek lilik ler içerir.
B a k u n in ’in öğ retisin in b u özgü llüğü , m alların
p a y la şılm a sı için ön erdiği çözüm de d aha açık seçik
bir biçim de ortaya çıkar. D ev let’in m ah k ûm ed ilm e
si D ev let’in doğal te m e lin i olu ştu ran özel m ü lk iye
tin de m ah k û m ed ilm esin i gerektirir. A m a D ev let’in
yerin i h erk esin özgürlüğünün gü v en cesi olan Top-
lu m ’un a lm a sı g erek tiği gib i, özel m ü lk iy et d e ko
le k tif m ü lk iy ete d ön üştü rü lm elid ir. B ak u nin tü k e
tim m alların ın özel m ü lk iy etin in devam etm esin e
k arşı çıkm az, b u n a k a rşılık ü retim araçların ın , top
rağın, iş araçlarının ve g en el olarak h er tü rlü ser
m ayen in b ü tün Toplum ’u n ortak m ü lk iy eti h a lin e
g elm esin i ister.
B u k olek tivizm k om ü n izm e o kadar y a k ın d ır k i,
b izza t B a k u n in ’in k en d isi kendi top lu m sal an a rşiz
mi ile D ev let sosyalizm i ara sın d a ayrım y ap m a ih ti
yacını duyurm uştur. B ak u nin k o le k tiv iz m in in bi
55
reysel özgü rlüğü n k o ru n m asıyla u y u şm a sın ı sa ğ la
yan , h içb ir b a sk ıy a b aşvu ru lm ayışıd ır. T op lu m sal
p iram it h erk esin özgürce an laşm ası tem elin d e y ü k
selir, y o k sa ü stü n b ir gü cü n em ri tem elin d e k u ru l
m az. B a k u n in ’d e tep ey i tab an b elirler, ta b a n ı tep e
değil. "Ben T oplum ’u n ve k o lek tif ya d a to p lu m sa l
m ü lk iy etin , a şa ğ ıd a n yu k arıya, özgürce a n la şm a
yolu y la ö rg ü tlen m esin i isterim , yok sa yu k arıd an
aşa ğ ıy a h erh a n g i bir otorite yolu yla değil" d iye k o
n u şu r B ak u n in .
B d k u n i n v e F e d e r a li s t K u r a m - B a k u n in ’in
d ü şü n cesi P roudhon’u n çalışm aların d an esin le n e n
siya sa l ve ek on om ik fed eralizm i v a sıta sıy la , çağı
m ızla sık ı b ir ilişk i içindedir. S iy a sa l a la n a u y g u
lan d ığınd a B a k u n in ci fed eralizm kom ün al özgür
lü k leri savu n u r; b u özgürlüklerin yen id en can lan d ı
rılm a sın ı, m o n a rşin in ya sa cıla rı tarafın d an ön eri
len m erk eziy etçiliğ e (bu görü ş F ran sız D ev rim i’nin
Jak ob en leri tarafın d an gü çlen d irilm iş, d a h a se r t bir
biçim de D e v le t so sy a listlerin ce b en im sen m iştir)
karşı h e r n e p a h a sın a olu rsa olsu n sa v u n u lm a sın ı
ta v siy e eder.
B ak u n in ci fed eralizm ekonom ik a la n a u y g u la n d ı
ğın d a tercih en b irb irin e b ağlı, am a k a ra r alm ad a
b ağım sız ve özgü r işçi şirk etleri y a da d ern ek lerin e
dayanır. İşçilerin ta b an d ak i örgü tlen m elerin i sa v u
nur, tep ed en a ld ığ ı ik tid arı onlara ak ta n r.
56
BEŞtNCÎ BÖLÜM
LEON TOLSTOY (1828-1910)
57
D evrim i’n e ön gelen d u yarlılık v e k öylü lü k çağını
h a tırla tm a k ta d ır. K us D evrim i’nin ön b elirtisi ola*
rak ilg in çlik ta şıy a n an arşizm , diğer b en zer öğreti*
lerin y a n ın d a k en a rd a k öşed e kalır. T a rih sel evrim*
ce a ş ılm ış v e p ek özgün olm ayan T olstoy’un felsefî
d ü şü n cesi, p a rıltısın ı, d ü şü n ü rü n k işiliğ in in b ü yük
lü ğ ü n e borçludur.
B i y o g r a f i - T olstoy’un y a şa m ın ın ilk y a n s ı za
m a n ın ın h erh a n g i b ir R us soy lu su n u n ya şa m ın a
b en zer. İa sn a y a -P o lia n a ’daki (M oskova’n ın y ü z k ilo
m etre k a d a r u za ğ ın d a y er alır) a ile m ü lkünde
1828’d e d ü n y a y a g elir v e orada yetişir. B ir sü re Ka
zan ü n iv e s ite s i’n d e öğrenci old u k tan son ra, F ran sız
v e A lm a n ö ğretm en lere te slim edilir. B u öğretm en
ler o n a k en d i u lu sa l e d eb iy a tla n n ı tan ıtırlar. Genç
T olsto y R o u ssea u ’n u n e tk isin d e k alır. R ou sseau ’-
nun resm in i ta şıy a n b ir m ad alyon u göğ sü n d e taşır.
Ia sn a y a -P o lia n a ’d a sık ıld ığı için , K afk asya’d a ü s
len m iş bir topçu a la y ın a su b ay olarak k a tılır. S iv a s
topol’ün k u şa tılm a sın ı izler. S on ra is tifa ed er v e bir
süre S a in t-P eter sb u rg sarayın d a kalır. İsviçre ü ze
rinden F r a n sa y e A lm an ya’y a u zu n yo lcu lu k la r y a
par. S erflerin özgü rlüğe k a v u ştu ğ u y ıl o la n I 8 6 l ’de,
İa sn a y a -P o lia n a ’y a döner. 1862’de evlen ir: B u m u t
lu ev lilik te n on ü ç çocuk doğacaktır. T olstoy’un kö
y ü n e d ö n d ü k ten sonraki m u tlu lu ğ u y o ğ u n edebi
fa a liy etin d en b ellid ir. B u yoğu n edebi ü r e tim e özel
lik le S a v a ş ve B a rış v e A n n a K a ren in a 'yı borçluyuz.
D e ğ işik evrelerin i T olstoy’u n İtiraflarım !d a orta
y a k o y d u ğ u v icd a n i bir b u n alım , 1874’e doğru k a l
b in d e p a tla k verir. K aderin öd ü llen d irdiği b u a r is
tok rat, b u ü n lü y a za r, b u m u tlu a ile b a b a sı in tih arı
d ü şü n m ey e başlar: Y aşam ın a n la m ı ü zerin e k en d i
n e soru so rm a y a b aşlar. B u k on ud a so ru la r o kadar
ısra rla a k lın a g elm ek ted ir ki an cak k e sin b ir y a n ıt
onu, bu b oğu cu sık ın tıd a n k u rtarab ilecek tir. N e bi
58
lim ler n e de fe lse fe on u ta tm in etm ez. S on u n d a kur
tu lu şu , a şk k avram ın d a ve bu k avram d an doğal
olarak k a y n a k la n a n "kötülüğe k arşı şid d et y olu yla
direnm em e" k avram ın d a bulur. T olstoy H ıristiy a n
lık öğretim in in ilk el oldu ğu n u d ü şünür. B undan
böyle, b a şk a sın ın sırtın d an y a şa m a sın a y a sa k ko
yan bu a şk ad ın a, b ü tün ih tiy a çla rım k en d i k a rşıla
m aya çalışır: K öylü gibi y a şa r, b ü tün toprak işlerin i
yapar; g iy silerin i v e ayak k ab ıların ı sad ece k en d i el
em eğine borçlu olm ak istem ek ted ir. T olstoy’u n m u
jik g iy sileri için d e çalışırk en çek ilm iş fotoğrafı b ili
nir. S a n sü rü n y a sa k la d ığ ı, am a b u na rağm en R us
ya’da v e y u rtd ışın d a ellerd e d olaşan bir dizi y a p ı
tın d a (sonu n d a K ilise tarafın d an aforoz ed ilir) ik i
bin y ıla y a k ın bir süre h a ta v e yalan -d olan d an son
ra y en id en k eşfed ilen H ıristiy a n lık ’ı d ile getird iği
ileri sü rü len ö ğ retisin i sergiler. E n ü n lü yap ıtları
arasında şu n la r sayılabilir: İtira fla rım , K u tsa l K i
taplar, D in im , K u r tu lu ş K en d in izd ed ir, S a n a t N e
dir? B ütün gü cü y le A şk’la g itg id e d ah a sık ı b ir duy
gu ve d ü şü n ce b irliğin e y ö n elen b u m istik d ü şü n ü re
göre, a şılm a sı gereken son bir en g el vardır. A ristok
ratik köklerini, edebi şan ın ı ve sa n a tk â r y ete n e k le
rini in k ar e ttik ten sonra, en d eğerli v a rlığın ı, a ile si
ni feda e tm e si gerekiyordu. S ek sen ik i y a şın d a
T olstoy evden kaçar. Küçük A postow o ista sy o n u n d a
ölüm onu bulur. T rende h a sta la n a n T olstoy, bu
M utlak’m a rayıcısı gar şefin in bürosunda b a sit bir
karyolada ölür.
D in s e l A n a r ş i z m - T olstoy b ir H ıristiyan , a te şli
bir H ıristiy a n old u ğu n u id d ia eder. A ncak İsa ’nın
ardılı old u ğu için , k en d in i H ıristiyan K iliseleri’ne
k arşı sa v a ş açm aya m ecbur h issed er. B u K iliseler
İsa’nın ilk el ö ğ retisin i n e h a le getirm işlerd ir? Y al
nızca bu öğretiyi h erk esin iste ğ in e göre d ü zen le
m ekle k a lm a m ışla r, ayn ı zam an d a on u gerçek H ı
59
ristiy a n lık ’la d o g m a tik H ıristiyan lık ’ı k arşı k a rşıy a
getirecek şek ild e d eğiştirm işlerd ir, "anlaşılm az ve
bu n ed en le y a ra rsız dogm alara" b ağlan acak yerd e,
İsa’nın öğ retisin in "aklın kendisi" olduğunu, y a şa
m ın gerçek a n la m ın ı ortaya k oyan tek d ü şü n ce ol
duğunu kabul e tm e s in i b ilelim . İsa’n ın b ize a şıla d ı
ğı v e on su z y a şa m ın b ü tün a n lam ın ı yitireceği y a sa ,
A şk’tır.
T olstoy b en cil aşka, k u şk u su z k arşı çıkar. B encil
aşkın geçici v e ölü m lü n iteliğ i b izim le b irlik te k a y
bolur ve y a şa m a m u tla k bir değer verm ez. H er y a
şam ın zem b ereği olan ve etk isi ölüm e k a d a r süren
özgeci y a şa m d a durum tam am en farklıdır.
T olstoycu lu ğu n tem el y a sa sı olan "kötülüğe şid
d et y o lu y la direnm em e" ilk e si doğrudan doğruya bu
aşk ta n türer. İsa şu sözleri etm em iş midir: "Kötüye
karşı direnm e." T olstoy b u n u şöyle açıklar: "Kötüye
karşı direnm e g ö sterm em e şu a n lam a gelir: H içbir
zam an d iren iş g ö sterm e, yan i hiçbir zam an şid d et
yolu yla cevap v erm e, bir b a şk a d eyişle a şk a k arşı
olan hiçbir şey yapm a." T olstoy k ötü lü ğe k a rşı h er
türlü m ü cad eleye k a rşı çıkıyor değildir. A k sin e , k e
sin lik le k arşı çık tığ ı k u v v e t k u llan ılm asıd ır. Ş id d et
k u llan m am a ezilen le rin izled iği bir tevek k ü l okulu
da değildir. T olstoy'u n dersleri kölelerden çok efen
dilere, "her in sa n a , d o layısıyla iktidarı elin d e tu ta n
lara da, h a tta ö zellik le bunlara" seslenir.
D evletin v a rlığ ı H ıristiy a n öğretisin in u y g u la n
m ası ile b ağd a şm a z. H er D ev let’in , onu İsa ’n ın öğ
retisin i izlem ek ten m u a f tutar, bir özerkliği old u ğu
doğru değildir. İsa ’n ın sunduğu T a n n ’nm oğu lları
ara sın d a e ş itliğ e siy a sa l h iyerarşid e u yu lm az. H ı
ristiy a n a şk ı h e r D ev let’in b aşvurm ak zoru n d a ol
d u ğu şid d et ey lem le r iy le hiçb ir zam an u yu şam az.
D ola y ısıyla "m utlak m on arşi, K onvansiyon, K on sü l-
lü k , I. y a da II. im p aratorlu k , B oulanger'nin h ü
60
k ü m ran lığı, a n a y a sa l m on arşi, K om ün v ey a C um
huriyet" n e olu rsa olsu n , h er tü rlü d ev letsel örgüt
len m ey e k a rşı çıkılm alıdır.
T olstoy d ev le t ik tid arın ın bürü nd ü ğü h er tü rlü
b içim e k a rşı, k esk in v e zeh irli oklar atm ak tan b ık
m az. B ü tü n a n a rşistler ara sın d a D evlet’e en yü rek
tu tu ştu ru cu sözleri y ö n elten y in e k o şk u su z T ols
toy’dur. Ö yle k i b u nların b irçoğunu kopya etm ek ten
dahi çek inilm ek ted ir. İktidarın b a şta n çıkartıcı, yö
n etilen ler için olduğu k ad ar y ö n eten ler için de za
rarlı etk isi v e h er tü r D evlet’e içkin olan ve D evlet’i
k açın ılm az olarak en korkunç aşırılık lara sü rü k le
yen gü ç isten ci ü zerin d e b u k ad ar tu tk u ve bu k a
dar öfke ile, h iç k im se T olstoy k ad ar d urm am ıştı.
D em okratik bir h ü k ü m etin b ile b u tü r aşırılık ları
k olay k o la y k ab u l etm eyeceği d ü şü n ü lü rse, T ols
toy’u h iç ra h a tsız etm eyen Ç arlık h ü k ü m etin in h o ş
görü sü nü n te k bir a çık lam ası vardır. B u görüşleri
ileri süren şa h ıs daha önceden b ü yü k bir ed eb i ü n e
k av u şm u ştu . T olstoy’un öğretisi k on u su n d a ödün
verm ezliği hak kın da soluk da k a lsa bir fik ir verm ek
için, T olstoy’un D ev let’i için e sok tu ğu ceh en n em i
döngüyü çizelim .
D ev let dört etk i aracı sa y esin d e varlığın ı sü rd ü
rür. B u dört araç bir zincirin h alk aları gibi birbiri
ne bağlıdır. B irinci araç D evlet’in din ve yu rtsev er
lik sa y esin d e birey ü zerin d e u ygu lad ığı b ir tü r ip
nozdur. D ev let k am u oyu n u n h ile y le y a m ltılm a sm a
dayanır. İkinci araç su istim ald ir. V ergiler sa y e sin
de d evlet, görevleri h a lk ı k öleleştirm ek olan m e
m urlar besler. Ü çü n cü araç göz korkutm adır. D ev
le t m u tla k b ir sa y g ıya v e h erk esin y ü celtm esin e
h ak k ı olan k u tsa l bir şey gib i su nu lu r. N ih a y e t dör
düncü araç zoru n lu ask erlik hizm etid ir. T olstoy’a
göre b u araç, D ev let’in ezd iklerin in yard ım ıyla b a s
k ıy ı sü rd ürm esin i sağlar. Tolstoy’un in an cı n ed e
61
n iyle ask erlik h izm eti yap m am ayı n asıl şev k le s a
vunduğu bilinir.
H er tü rlü b a sk ıy a k a rşı olan T olstoy, m ü lk iy e t
k u ru m un a an ca k isy a n edebilirdi. Z enginlik bir suç
tur, çünkü m ü lk ü ola n ın m ü lk ü olm ayan ü zerin d e
egem enlik k u rm a sın ı sağlar. M ülkiyetin b u son ucu,
ü retim araçları, toprak ve a letler sözk on u su oldu
ğunda, ö zellik le belirgin d ir. Ü retim araçların ın s a
hibi işçiyi sa d ece k en d i h esa b ın a çalışm aya zo rlaya
bilir.
T olstoy’un ön görd ü ğü çözüm aşk p ostü lasm d an
k ayn ak lan ır. H er in sa n k en d i k u v v etin e göre çalı
şır; am a k en d i için g erek li olandan d ah a fa zla bir
şey elde etm ez. B öylece in sa n sad ece k en d i g eçim in i
sağlam ak la k a lm a z, h a sta la rın , y a şlıla rın v e çocuk
ların g eçim in i d e sa ğ lar. Tolstoy h e r tü rlü k iş is e l çı
kardan v a zg eç ilm esin i İncil ad ın a ister. B u iste ğ i
nin bir b a şk a tem e li d ah a vardır: R u s k ırsa l kom ü
nü m ir’in iş le y iş ilk eleri. M ir'de h erk es k en d i k işise l
yararına b ak m ad an ortak laşa bir çaba için d e ça lı
şır.
R us g erçek liğ in e y a p ıla n bu gönderm e T o lstoy’un
m ü lk iyet k u ra m ın ı ifade etm esin in yan ı sıra, aynı
zam an d a T olsto y ’un b ü tün öğretisin i an lam am ızd a
an ah tar işle v in i de görür. T olstoy’un h a v a risi old u
ğu m istik doğacılık R ousseau cu lu ğu n g ecik m iş bir
m eyvesi olduğu gibi, daha fa zla R usya’y a özgü bir
M esihçiliktir. T olstoy’un n efret ettiğ i D ev let B a tı’-
nın liberal D e v le t’i değil, keyfi ve zorba Ç arlık D ev-
leti’dir. H ayal ettiğ i Toplum b ilim lerin ve tek n iğ in
gelişm esin in y a r a ttığ ı san ayi Toplum ’u d eğil, m er
k eziyetçi b ir ik tid a ra ih tiyacı olm ayan ilk e l tarım
sal K om ün’dür. T olstoy’un M esih çiliği k a y b ed ilm iş
m u tlu lu ğu n a ra n m a sın d a n b aşk a bir şey olm ayan
ve b ü y ü k lü ğ ü sad ece h a y ran lık u yan dırıcı m an evi
gücünde y a ta n çocuksu bir M esih çilik ’tir.
62
T o ls to y ve G a n d h i - 1900 y ılı d olaylarında
T olstoyculuk’un bir etk isi olduğu ta rtışılm az. B u
m oda da za ten , o sıralar a n a r şist fikirlerin u yan dır
dığı g en el işta h la ilgilid ir. A ydınlara "basit bir y a
şam sürm eleri" için yap ılan çağrı, san atçılara sa n a
tı bir zevk olarak d eğil de, duyguyla in san ların b i
lincin i dile g etiren in sa n lık y a şam ın ın bir organı
olarak görm eleri için y ap ılan çağrı B atılı çevreler
de, T olstoy’un D e v le t k a rşıtı u zun açık lam aların
dan d aha fa zla y a n k ı u yan dırm ıştır. B u n a k arşılık ,
şid d et aleyh tarı p o stü lası A vrupalı zih n iy e te çok
yabancıydı; b u n ed en le u zu n süre d ik k at çekm edi.
K ötülüğe k arşı d irenm en in a d a letsizliğ i ortadan
kaldırm ak y erin e a d a letsiz liğ i daha da p ek iştird iği
n i k a n ıtla m a k kolaydı.
B u n u n la b irlik te, bu çok çelişk ili tu tu m A sya
b ağlam ın a otu rtu ld u ğun d a tam bir zafer k azan ır.
B u zaferi T olstoy önceden görm ü ş v e açık lam ıştı.
1910’da ölüm ünden ik i ay önce, ezilen ırk d aşların a
şid d ete b aşv u rm a m a yı v e p a s if d irenişi sa lık veren
G andhi adlı JohannisbourgH u (T ransvaal) gen ç bir
H in d u a v u k a ta şu satırları yazıyordu: "Bize d ü n ya
n ın bir ucunda gibi gözü k en T ran svaal’deki fa a liy e
tin iz bizim ilg im izin m erkezindedir; şu anda yery ü
zü n d e b ü tün fa a liy etler arasın d a en önem lisidir."
"Kötülüğe k arşı şid d ete b aşvurm ad an direniş" H in
d ista n ’da da b a şa rılı oldu. T olstoy bütün fe lse fe si
nin tem el ta ş ı olan bir ilk e için daha çarpıcı bir k a
n ıt b u lm ayı h a y a l ed eb ilir m iydi?
63
ÜÇÜNCÜ K ISIM
A N A R Ş İZ M İN G E N E L G Ö R Ü Ş L E R İ
B ir e y c i A n a r ş i z m v e K o m ü n is t A n a r ş i z m -
A narşizm ona ta rtışılm a z biçim de bir b ak ış açısı
birliği k a za n d ıra n ta r ih se l y a sa la ra b a ğ lı olm asın ın
(liberalizm in d oğu ştan g elm e çelişm elerin in bir
ü rü n ü o ld u ğ u n u k a n ıtla m a y a çalıştık ) y a n ısıra , bir*
birine b en zey en , am a birbirinin aynı olm ayan çok
sayıd a öğretin in eseri olduğu için , d eğişik k urucu
d eğerlerine ortak bir payda b u lm an ın m ü m kün
olup olm ad ığın ı sorm aya v e bilinçli y a da b ilin çsiz
çoğu za m a n fa rk lıla şm a y a çalışan bu siste m le r b ü
tü n ü n d en g en el gö rü şler çıkarm aya h a k k ım ız var
dır. Ö zetlersek: D eğ işik a n a r şist a k ım la n ayn ı siy a
sal, top lu m sal v e a h lâ k i u fk a y ö n eltm ek ola n a k lı
mıdır?
19. y ü zy ılın s o n la n n a doğru g e n e llik le bireyci
an arşizm k o m ü n ist an arşizm d en ayırdedilirdi. İlk i
nin te m silc isi o larak ö zellik le Proudhon v e m u h te
m elen S tir a e r (S tim e r d a h a çok bir a n a r şist bireyci
olarak görü lü rd ü , çü n k ü ik tid ar yok lu ğu n d an çok
B en ’in sa v u n u lm a sın ı vurguluyordu), ik in ci ak ım ın
te m silc isi olarak is e B ak u nin v e ard ılı Kropotkin
b elirtileb ilir. B u ik i a n a r şist okul siste m y ık ıc ısı
olu m su z y ö n leriy le birbiriyle u y u şsa b ile , T op lu m ’-
un y e n id e n k u ru lu şu sözk on u su olunca birbirinden
d erin lem esin e ayrılıyorlardı. Y u m u şa tılm ış b ir bi
çim de d e o lsa b ireyci an arşizm özel m ü lk iy eti k o
rur, o y sa k o m ü n ist a n arşizm ortak m ü lk iy eti sa v u
nur. B u n e d en le a n a rşizm i, birbirine d ü şm a n d eğil
se de, ik i farklı frak siyon h a lin d e d ü şü n m ey e h ak -
64
k ım ız vardır. A ncak b ize öyle gözü k m ek ted ir k i, sa
dece top lu m sal ütop yaya gönderm e yap arsak soru
n a b ir y a n ıy la y a k la şm a te h lik e si vardır. B ir öğreti
h er za m a n a z y a d a çok d ış faktörlerin etk isin d e k a
lan u ygu la m a la rın d a n (n itek im k o m ü n ist an arşizm
rad ik al b ir biçim de k arşı çıktığı h ald e, sosyalizm in
etk isi a ltın d a k alır) çok, h a rek et ettirici ilk esin d en
tan ın ır. O y sa b ir öğreti te k bir m erk ezî n ok taya in
d irgenm e a jan tajın a sa h ip olsaydı, bu, an arşizm
olurdu. A n arşizm bütün yön leriyle tek bir en d işe
den k ay n a k la n m ıştır: B irey sel iradenin özerk liğin i
korum a.
A n arşizm in d eğ işik yön leri ü zerin d e d u ru lu n ca
fark ın a v a rılm a y a n öğreti b irliği, an arşizm in özü n e
in ilin ce h em en fark ed ilir. A narşizm in siy a sa l, top
lu m sa l ve a h lâ k i görü şlerin de, b ireysel özerkliğin
sa v u n u su n u b u lm aya çalışacağız.
65
BİRİNCİ BÖLÜM
SİYASAL GÖRÜŞLER
A n a r ş i s t S ö z le ş m e v e T o p l u m s a l S ö z le ş m e -
A narşizm b irey sel özgü rlük k avram ın a a y k ın old u
ğu için h er tü r lü o torite fik rin e k arşı çık tığ ın a göre,
korkulu bir problem i çözm esi gerekm ekted ir. S ited e
b askı v e zorlam a d ışın d a h a n gi araçla, d ü zen ve
ad aleti k oru m ak o lan ak lı olabilir? B u soru n u n y a n ı
tı biliniyor: T op lu m sal y a şa m g ö n ü llü h u k u k sa l iliş
kilere, y a n i ilg ili taraflarca özgürce a k ted ilen v e b ü
tün taraflar için yararlı olan m ad d elerin e özgü rce
u yulan gö n ü llü h u k u k sal ilişk iler e d ayan m alıd ır.
B öyle bir öğreti h em en R ou sseau ’n u n C o n tra t S o
d a l ı m (T oplum sal S ö zleşm e) a k la getirm ek ted ir.
A ncak a n a r ş is t sö zleşm e bu öğretiden farklıdır. B u
farkı açık lam ak için Proudhon’dan daha iyi b ir k ıla
vuz yoktur. Proudhon idde gdndrale de la R d vo lu tio n
a u X X . nitele (1 9 . Y ü zyıld a D evrim G enel F ik ri) adb
yap ıtın d a, k en d i sö zleşm e k avram ıyla R o u ssea u ’
nun sö zleşm e k a vram ın ı ayıran n o k ta la n k e sin bir
biçim de ortaya koyar.
Proudhon çok y erin d e olarak, R ousseau ’n u n söz
leşm esin in sa d ece ad ın ın top lu m sal old u ğu n u b elir
tir. R o u sseau ’n u n sö zleşm esi gerçek te, b ü tü n k u
su rlarıyla b u g ü n k ü to p lu m sa l durum u a posteriori
m eşru la ştırm a y a y ö n elik b ir h u k u k çu yara tısıd ır.
B ilgiççe bir k u rn a zlık la ş u n ok tayı belirtir: "Tek k e
lim ey le to p lu m sa l k a o su n y a sa lla şm a sı, h a lk eg e
m en liğ in e d a y a n ıla ra k sefa letin ku tsan m asıd ır."
B u ilk fark lılığ a , y a n i a n a r şist sö zleşm en in po
ta n siy el d eğil d e gerçek olduğu, siy a sa l bir so y u tla
66
m an ın sonucu d eğil, ilg ili tarafların çıkarlarının
birbirine u y d u ru lm a sıyla (öyle ki bu a n laşm a çıkar
larda d eğişik lik olu n ca değiştirileb ilir) sonuçlanan
tartışm aların ü rü n ü old u ğu h u su su n a , daha az
önem li olm ayan ik in ci bir farklılık eklenir. A nar
şizm kaderin bir oyu n u olarak toplum sal y a şam ın
k arm aşık lığın ı ve çok yön lü lü ğü n ü bozan tek bir
sözleşm eye d eğil, bireyin binbir türlü gerek sin im in e
en iyi biçim de tek ab ü l eden sın ırsız sayıda sözleşm e
b ü tü n ü n e dayanır.
Son olarak şu n u b elirtelim , a n a rşist sözleşm en in
etki alan ı k e sin lik le sın ırlıd ır. R ousseau top lu m sal
sözleşm e g ereğin ce y u rtta şla rın özgürlüğünün ta
m am en artad an k a lk m a sın ı, "her ortağın b ü tün
h ak la rıy la h er tü rlü top lu lu k tan tam am en yab an cı-
laşm ası"nı isterk en , Proudhon b ir sözleşm e y a p ılın
ca sözleşm ed e ta r a f olan heT b ir k işin in verd iği k a
darını ala ca ğ ın ı, sö zleşm e m ad d elerin de k esin o la
rak b elirlen m iş y ü k ü m lü lü k ler d ışın d a, tam am en
özgür ve eg em en o lm aya d evam ed eceğin i belirtir.
K ısacası, a n a r ş is t sö zleşm en in hed efleri sınırlıdır;
bireye ald ığın dan d a h a fazla'özgü rlü k verir v e ü s te
lik bireye bazı g ü v en celer getirir.
F e d e r a liz m - S ö zleşm en in k ap sad ığı ala n ın g e
n işletilm esin in so n u cu federalizm dir. A narşizm bu
b ü yülü form ülle d e v le t örgütünün çözüleceğini ve
an arşizm in b u örgütün y erin i alacağın ı d ü şünür.
Birbiri ardı sıra g elen v e d eğişm ez v e k esin olm a
dıkları için , iste r p rofesyon el düzeyde olsu n , iste r
b ölgesel vey a u lu sa l, h a tta u lu slararası d ü zeyd e o l
sun k olayca d en g ey e k a v u şa n son su z sayıd a sö zleş
m e. İşte g ö rü n ü şte k aotik v e tu tarsız, am a b ü tün
k ad em elerde b irey sel irad en in özerkliği ilk esin in
korunm ası sa y esin d e serb estçe karar v erilm iş bir
birlik le son uçlan an (bu b irliğin varlığı zorla k ab u l
ettirilm iş bir b irlik ten daha fa zla güvencededir) bir
67
yapı.
F ederalizm d ev letin yap tığı gibi b ireysel iradeyi
b askı a ltın d a tu tm a k yerin e, b ireysel irad en in so n
su za kadar ço ğ a lm a sın ı sağlar. B u b irbirini izleyen
fed erasyon lar, k o rp o ratif fed erasyon , k o m ü n al fed e
rasyon, vb. b ir ta şın su y a d ü şü ş n o k ta sın ı çev rele
yen v e h e r birinin m erk ezi ayn ı yerd e olan çem ber
lere benzer: En g e n iş fed erasyon u n kök en i b ile b ire
yin özerk iradesind ed ir. Proudhon bu k on ud a şu n
ları söyler: " B in leriy le yap tığım sö zleşm eyi h erk es
le y a p a b ilsey d im , h erk es bu sözleşm eleri k en d i ara
ların d a y en iley eb ilsey d i; birbirine b en zeyen sö zleş
m elerin o lu ştu rd u ğ u v e m an evi şa h siy e t olarak gö
rü len h e r y u r tta ş gru b u , b eled iye, ilçe, il, korporas-
yon, şirk et, vb. son rad an v e y in e ayn ı çerçeve için d e
diğer g ru p la n n h e r b iriy le v e h e rk esle ilişk i için e
gireb ilsey d i, iradem so n su za k ad ar tek rarlan ıyor g i
bi olurdu. C u m h u riy et’in b ü tün n o k ta la n n d a v e
m ilyonlarca fark lı in s iy a tif şek lin d e b öylece y ap ılan
y a sa n ın , b en im y a sa m d a n farklı bir şey o lm ayacağı
na em in olurdum."
K o m ü n - Çok sa y ıd a v e k ad em eli gru p laşm alara
dayanan b u fed era lizm , Jak ob en ler tek b ir b ölü n
m ez bir b ü tü n o lm a sın ı isted iğin d en beri aşırı dü
zey d e m erk ez ileşm iş b ir ü lk e olan F ra n sa ’da, ö zel
lik le ta ra fta r b u ld u . F ed eralizm , Proudhon’un d eyi
m iy le "pozitif anarşi" ilk k e z P aris’te u y g u la m a y a
k on u lm u ştu r, d en ileb ilir. 1871 P a ris K om ünü’n ü n
ideolojik te m e li, g erçek te sö zleşm e fik ridir. B u n a
ik n a olm ak için , 2 3 M art’ta K om ün seçim leri arife
sin d e P a r isli E n tern a sy o n a lcilerin y a y ım la d ığ ı m a
n ifesto y u tek ra rd a n ok u m ak yeterlid ir. B u bildirge
de şö y le deniliyor: “K om ün’ü n b a ğ ım sızlığ ı, serb est-
çe ta r tışıla n m a d d eleri u ygu lan ın ca s ın ıf ça tışm a la
r ın a son v erecek v e top lu m sal e şitliğ i sa ğ layacak
bir sö zleşm en in güvencesidir." B irkaç sa tır ilerd e d e
68
şunlar yazılıdır: "Her k om ünün özerk olm ası b u k o
m ünlerin talep lerin in b askıcı bir n itelik k a za n m a sı
nı önler ve C um h u riyet’i en yüce ifad eyle d ile g e ti
rir."
O ysa b u m a n ifesto ölü bir belge olarak k alm adı.
G enel k a rg a şa lık K om ün’ün som u t eserleri y a r a t
m asın ı sağ la d ığ ı ölçüde, K om ün’ün birkaç fed era list
girişim i oldu. K am u h izm etlerin in , ilg ili tarafların
serbestçe işb irliği tem elin d e yen id en örgü tlen m esi
için k a rarn am eler y ayım lan d ı. B u u ygu lam a ö zel
likle top m a lzem esi atölyelerind e v e öğrencilerle
profesörlerin k a rşılık lı a n la şm a tem elin d e örgü tlen
diği T ıp F a k ü ltesi’n d e yaşan d ı.
K om ün’ün ağlan acak y en ilg isin in fed era list for
m ülün k esin ifla sı d em ek olduğu söylen eb ilir mi?
Her tü rlü m erk eziyetçi ik tid arın ortadan k ald ırıl
m ası K om ün’ün direncini büyük ölçüde za y ıfla tm ış
ve h ızla çök m esin e k u şk u su z k a tk ıd a b u lu n m u ştu r.
A m a fed eralizm e gerçek değerinin v erilm esi için ,
bütün F ra n sa ’d a v e belk i de ev ren sel ölçüde u y g u
lan m a sı gerekirdi. T ecrit ed ilm iş P aris, tercih ettiğ i
rejim n e o lu rsa o lsu n b oğulm aya m ah k ûm d u .
Proudhon şu son sa tırla rı yazark en fed era list for
m ülün h e r tü r lü k ısm i u y g u la m a sın ın iflasın ı önce
den görm üştü: "Paris d u varlar ark asın d a devrim ler
yap sın . İyi, a m a Lyon, M arsilya, T ou lou se, Bor-
d eaux, N a n te s, R ouen, L ille, Strasbourg, D ijon, vb.
iz lem ezse, k en d i k en d ilerin in efen d isi olan ille r iz le
m ezse, P a ris b u d evrim lerin zararın ı görecektir."
B a şa rısız P a ris K om ünü d en eyin e rağm en v ey a
ütopyacı n ite liğ in i ortadan k aldırdığı için b u ilk d e
n em e sa y esin d e, fed era lizm fikri III. C um h u riyet’te ,
a n a rşist prop agan dan ın te m e l ta ş ı oldu. D evletin
feth ed ilm esi fik rin i sa v u n a n M arx’m b ile K om ün’-
den etk ilen d iğ i d ü şü n ü lü rse, K om ün y e n ilg isin in
bu olayın te m s il ettiğ i yön len d irici fik ir olan fed era
69
lizm i ne ölçüd e sa y g ın k ıldığı kolayca an laşılab ilir,
M arx şu sö zlerle fed eral form ülün övgü sü n ü y a p ı
yordu: "G erçekte K om ün a n ayasası, o zam a n a k a
dar T oplum ’un cevh eriyle b eslen en ve T op lu m ’un
serb estçe h a r e k e t etm esin i en gelleyen D e v le t’in g e
lişm esin i tık a d ığ ı b ü tün biçim lerin, top lu m sal b ü n
yed e boy a tm a sın ı sağlad ı. Sadece bu n ed en le,
F ran sa’nın y en id en can lan m asın d a h a r e k e t n ok tası
oldu."
A n t i- D e m o k r a t iz m - A n a rşist fed eralizm , yan i
farklı g ru p la şm a la r a rasın d a sü rek li y e n ilen en bir
denge a ra y ışı, s e n te tik v e birlikçi eğilim ta şıy a n h er
türlü d em okratik form ülün k esin lik le red d ed ilm esi
ni g erek tirm ek ted ir. S ü m e r 'e göre, E sk i R ejim ’le
D evrim ’in k ız ı olan egem en U lu s arasın d ak i fark,
gerçekte nedir? E sk i R ejim ’de m onarşik ik tid a r te-
banın ü zerin d e doğrudan uygu lan m ıyord u . K ralla
teb ası a ra sın d a , ara u n su r olarak korporasyon y e r
alıyordu. K işiler ön celik le b ir top lu m sal gru b a m en
su ptu , öyle k i sözde "m utlakçılığı” sın ırla y a n çok
sayıd a ik in cil ik tid a r vardı. U lu s eg em en liğ in i ilan
edince, te b a ik tid a ra doğrudan b ağım lı h a le geld i.
E ski R ejim ’d ek i ayrıcalık ların h ü k ü m ran lığı h iç
k im sen in isy a n etm e h a k k ın a sah ip olm adığı h u k u
k u n h ü k ü m ra n lığ ı h a lin e dönüştü. D oğru k o n u ş
m ak g erek irse, n e k ad ar çelişk ili gözü k ü rse gözü k
sü n, D evrim E sk i R ejim ’in ılım lı m on arşisin in y e r i
n e m o d em D ev let'in m u tlak m on arşisin i koydu. E s
k i Rejim ’d ek i d ışsa l k ölelik içsel bir k ölelik , y a n i
m eşru iy eü n i k ab u l e ttiğ im iz bir k ölelik h a lin e dö
n ü ştü . M ax S ü m e r ’e göre, E ski Rejim b ir b a k ım a
K atolik’ti, çü n k ü ü s t ik tid arı kabul etm e si sad ece
d ışsa l n itelik liy d i; b u n a k arşılık , m odern dem ok rasi
Protestan ’dır, çü n k ü y u rtta şla U lu s’un iç sel bir a n
la şm a sın ı gerek tirir.
Proudhon d a k en d i yan ın d an , eşitlik çi ve evren-
70
selci dem okrasi ile b ireyin özgü n lü ğü arasın d ak i in
d irgenem ez k a rşıtlık ü zerin d e durur. S oru n u n pra
tik y ö n ü y le d a h a fa zla ilg ili olduğundan, dem okra
sin in ö zellik le p a rla m en ta rist y ö n ü n ü m ahkûm
eder. Proudhon’a göre in sa n bir üreticidir, y a n i fa a
liyetleri k en d in d en son rak in in faaliyetlerin d en
farklıdır. Y oksa oy p u su la sı h erh an gi b ir b aşk a
y u rtta şın oy p u su la sın ın ağırlığın d a bir seçm en de
ğil. K ısacası M erovenj çağın d a ü retilm iş k u tsa l şi
şeyi oy sa n d ığ ın a tercih eder.
A narşizm in h e r tü rlü dem okratik h ü k ü m et biçi
m in e k arşı b esled iği horgörü iyice a n la şıld ığ ı za
m an, ancak o za m an , an arşizm in en ta rtışm a lı te
zahürleri ve en b ek len m ed ik u zan tıları a n la şıla b i
lir. N için Proudhon L a R euolution sociale dâmontrâe
parle Coup d 'E ta t d u 2 decem bre (2 A ralık H ükü
m e t D arb esin in K an ıtlad ığı S osyal D evrim ) adlı y a
p ıtın d a L ouis-N apolöon’a seslen ip so sy a l devrim i
g erçek leştirm esin i istem ek ten çekinm edi? B ak u nin
İtira fla r 'ında Ç ar’a g ü v en ileb ileceğin i n a sıl d ü şü n
dü? B u örnekler kendi h a y a lle ri için de kayb olm u ş
doktrin ad am ların ın y e r siz girişim lerid ir. A m a aynı
zam an d a, s a lt siy a sa l biçim e k arşı d u ydu k ları m u t
lak horgörünün teza h ü rleri, top lu m sal görüşlerini
gerçek leştirem ey eceğ in i d ü şü n d ü k leri dem okrasiye
k arşı g ü v en sizlik lerin in son u çlan d ır.
Proudhon’d a b azı n ed en lerle, 19. y ü zy ıld a k a rşı
devrim in b ü yü k u sta la rın d a n biri görü lm ek iste n
m iştir. A ncak Proudhon için doğru olan , b elli bir
n ok taya k ad a r b ü tü n a n a r şistle r için d e doğrudur.
Lenin bir g ü n , ‘'A narşist bir gericidir" d em işti. B u
söz çelişk ilid ir, am a d erin bir an lam ta şır. A n a r şist
an ti-d em ok ratizm d em ok rasin in gerçek olan , am a
d ü zeltileb ilir e k sik lik lerin e çare olacak yerd e, h a l
k ın h a lk için ik tid a n n a , b u n u n iğren ç b ir a ld atm a
ca olduğu g erek çesiy le tem eld en k arşı çıkar. B u n e
71
d en le, ta m a m en b a şk a k ayn aklard an e sin le n e n an -
ti-dem okratik eğ ilim lerle k a n ş tm lm a s ı te h lik e si
vardır. B en ito M u sso lin i Proudhoncu G eorges So-
rel’in ardılı o ld u ğ u n u ila n etm em iş m iydi?
A n t i- S o s y a li z m - A n arşistlerin a n ti-sosyalizm i
daha az k a ra rlı, d a h a a z sald ırgan değildir. A nar
şizm in h er tü r lü k o lek tiv izm e k arşı d u yd u ğu d ü ş
m an lığı en çarpıcı b içim de d ile g etiren , S tirn er’dir.
Stirn er’e göre, lib eral d ev let bireye sığ ın ılab ilecek
son bir alan b ırak m ıştır. B u alan özel m ü lk iyettir.
O ysa k om ü n izm b ire y sel özerkliğin bu son k a lın tısı
nı T oplum a d ın a ta le p eder. B öylece k u tsa l T oplum
h er şey in sa h ib i o lacak , bireyin hiçbir şey i olm aya
caktır. K om ünizm (ve b u form ül tu tm u ştu r) "evren
sel bayağılığın" h ü k ü m ran lığıd ır. A ynı a n la m d a ol
m ak ü zere P roudhon, h e r tü rlü özgü n lü k ten yok sun
b ırak ılm ış in sa n la rın o lu ştu rd u ğu b elli b elirsiz b ir
k itle olan p roletarya ile , çok sa y ıd a d eğ işik v e b a
ğım sız bireyden oluşan h alk ı k a rşı k a rşıy a getirir.
A nonim v e fa rk sızla ştırılm ış bir b irliğin tira n lığ ı
onu d eh şete düşürür. Z anaatkâr, k öylü v e h a tta
burjuvalardan olu şa n , özerkliğin i v e özgü rlü ğü n ü
korum ak için m ü ca d ele eden h a lk ın y a n ın d a yera-
lır.
19. y ü zy ılın ik in ci y a n s ın d a a n a rşistlerle so sy a
listle r ara sın d a k i m ü cad elelerd e, b u öğreti fark lılığı
bütün ta r tışm a la n n tem elin d e olm u ştu r. G erçek te
iki farklı d ü şü n ce a ile si sözkonusudur. B ir y an d a,
düzeyleri eşitle y e n b ü yü k san ayin in h a d d e h a n esin
den g eçm em iş za n a a tk â rla r, M arx’m d ey im iy le "kü
çük burjuvalar"; öte y a n d a , onlar açısın d an b ireysel
özgürlüğün a n la m sız b ir kavram h a lin e g e ld iğ i v e
sad ece to p lu m sa l özgü rlü k le ilg ilen en p roleterler
yeralır.
72
İKİNCİ BÖLÜM
TOPLUMSAL GÖRÜŞLER
73
ram ış b ir b içim i o lsa d a B ak u n in ’in k om ü nizm i.
O r t a k l a ş m a c ı l ı k ( D e r n e k ç ilik ) - S t im e r şu
anda varolan b içim iyle T oplum ’la k u ru lm asın ı
önerdiği d e m e k a ra sın d a tem eld e bir fa rk lılık old u
ğu n u d ü şü n ü r. T oplum b ireylerce y aratılm am ıştır;
Toplum bireylerin d ışın d a ve üstü n d ed ir. K esin ola
rak k u ru lm u ş, istik rarlı, h a tta kabuk tu tm u ş bir
şeydir. K endi yara tıcı ik tid arların ın son u cu old u ğu
n u , k en d i elleriy le.y o ğ ru ld u ğ u n u an lam ad ık ları s ü
rece, k u rg u sa l olduğu k a d a r gerçek de olan egem en
liğiy le g ü ç lü T oplum , b ireysel iradeyi bozar, ezer ve
yokeder. B u n a k a rşılık d em ek , b ireylerin istik ra r
sız ve sü rek li d eğ işen birliği, an lık k arşıla şm a sıd ır,
öyle ki b irey ler bu d e m e ğ in k ontrolünü h içb ir za
m an k a yb etm ezler. D ern ek B en’lerin eg em en liğ in e
tabidir; b ireylere h iz m e t edebildiği sürece y a şa r ve
yararsız h a le g elir gelm ez ortadan kalk ar.
B u n u n la b irlik te, S tim e r em eğin örg ü tlen m esin e
karşı çıkm az. A k sin e, lib eralizm in e rişm e sin e o la
nak tan ıd ığı h er şeyi eld e etm eye s u sa m ış olan in
sanın, k ü çü ltü cü bir m ateryalizm in k u rb anı h a lin e
geldiği se r b e st rek a b et rejim in e b ir son verm en in
zam an ı g eld iğ in i d ü şü n ü r. E m eğin örgü tlen m esi in
san ın y a şa m ın s a lt m addi gerek lerin e, y a n i S tir-
ner’in "insani" olarak n iteled iğ i işlere d ah a az z a
m an a y ırm a sın a o la n ak sağlar.
B ireyi "in san a özgü i ş l e r i n ağır ve b u n altıcı y ü
künden k u rta ra n d em ek , onun, tü m ü yle, "biricik iş
le r c e , y a n i sa d ece k en d isin e bağlı olan , sa d ece k e n
dinin g erçek leştireb ileceği, sa n a tsa l ve edebi işlerle
u ğ ra şm a sın ı sağlar. D e m e k te sadece "insan" em eğ i
nin ö rg ü tlen m iş olduğu d ü şü n ü rlerse, b en in birey
selliği h e r tü rlü k o le k tif d en etim in d ışındadır.
D e m e ğ in için d e para d olaşım ın a izin verm ek g e
rekir mi? BİTeyi k en d in d en b ağım sız bir gü cü n kör
ve an on im ir a d e sin e terk etm ek doğru olu r m u?
74
A m a in sa n p aran ın m u tlak d eğerine in an d ığı için ,
paraya desp otik b ir ik tid a r verir. P ara, in sa n onu
ödem e aracı olarak k ab u l ettiğ i v e p ara k azan m ak
isted iğ i ölçüde d eğerin i korur. B u n ed en le, paranın
elin d e tu ttu ğ u ik tid arı y itirm esi v e h er zam an ola
geldiği ü zere in sa n ın y a ra ttığ ı bir ş e y h a lin e g elm e
si için , paranın b ü tü n k red isin in geri a lın m a sı y e
terli olacaktır. B ir k e z B en ’in egem en liği a ltın a gir
d ik ten sonra, p ara b a sk ı aracı olm aktan çok, h a re
k etliliğ i sa y esin d e d in am ik b ir y a şa m ın , dern eği sü
rek li bir g it-g el için d e tu ta n b ir yaşam ın en iyi gü
vencesidir.
D ernek b a ğlam ın d a b ireyler arasın d ak i ilişk iler
nasıldır? T oplum ’d a in san lar, birbirlerine k arşı "in
sa n i” bir a şk , y a n i te k n e sn e si özel birey d eğil d e so
y u t ve n o rm a tif in sa n olan b ir aşk duyarlar. B u aşk
k olaylık la n efrete d ön ü şeb ilir, yeterk i özel birey, g e
nel olarak in sa n h a k k ın d a olu ştu ru lm u ş im aja u y
m asın . Bu a şk b ü tün zu lü m leri h a k lılaştırır. D er
n ek te sadece "bencil" aşk , y a n i sevilen varlığı bencil
bir tatm in n e sn e si, "Ben’in tu tk u ların a su n u lm u ş
bir gıda" olarak gören aşk tanınır. N itek im duygu
lar alan ın d a b ile, birey iradesinin özerkliğini korur.
D ernek bireyin özgürlüğünü gü ven ce altın a alır
mı? B ir noktaya kadar d iy e y a n ıtlar S tirn er, çünkü
d em ek te to p lu m sa l ta h d itler kaldırılacaktır. A m a
şunun iyice b ilin cin d e olunm alıdır v e S tirn er in sa n
sorununun bu y ö n ü ü zerin de özellik le durur: în sa n
özgür olam az, en azından b edeninin k en d in e koydu
ğu sın ırlam alar n ed en iyle. D erneğin avan tajı h ep
k u rgu sal olm uş bir özgürlüğün ele geçirilm esi değil,
b ireyselliğim izin k orunm asıdır. D em eğ in getirdiği
b ü tün k ısıtla m a la r sö zleşm e tem elli old u ğu için , b i
rey tam am en egem en bir biçim de, bazı h ak ların ı
k u llan m ak tan geçici olarak vazgeçer.
Ö zetlersek , S tim e r ’in d ernekçiliği oldukça m u h a
75
fazakârdır; ö zel m ü lk iy eti, em eğin örgü tlen m esin i,
para d olaşım ın ı ortadan k ald ırm az. G erçek te b a sit
bir im d eğ işik liğ i olm uştur: T oplum d eğiştirilm ez,
am a bireyci b ir b içim d e yorum lanır. S o n F ilo zo fla r
adlı k ita p çığ ın d a M oise H e ss S ü m e r 'e h a k lı olarak,
sad ece burjuva T op lu m ’u n u n tab losu n u çizd iği su ç
lam a sın ı y ö n eltir. Kari M arx h a k lı olarak, S tir-
n er’in b en ciller d e m e ğ in d e varolan d ü n yan ın yen i
bir yoru m u n u görür.
Y a r d ı m l a ş m o c i l i k - S ü m e r 'in d e m e ğ i, ta m a
m en ahlâk i v eriler e d ayan an , ak lın k u rd u ğu b ir y a
pıdır. O ysa P roudhon’u n yard ım laşm acılığı sağlam
bir biçim de to p lu m sa l gerçek liğin içinde yeralm ak -
tadır. Ü ste lik b u n u n için de, an arşizm in a n a fikri
olan b ireysel özerkliğin sa vu n u lm asın d an so y u tla
n am az. Proudhon g erek fa zla b ir şey elde ed em ed iği
kendi b a sım ev in in y ö n etim i sayesin d e, g ere k se bir
kaç y ıl boyunca y ü rü ttü ğ ü m u h aseb ecilik görevi n e
d eniyle, fik irleriy le olguları k arşıla ştırm a k olan ağı
buldu. Bu n ed en le, Proudhoncu yard ım laşm acılık
yan ılsa m a la rd a n ta m am en k u rtu lam asa b ile s a f
ideoloji d eğildir.
B u to p lu m sa l g ö rü şü n h a rek et n ok tası çok açık
tır. Proudhon ü stü n b ir ik tid arın k e n d isin e tabi
olan lara k arşı an cak b askıcı v e yıldırıcı b ir rol oy
n ay a b ileceğ in e k a n i old u ğu n dan , b ireyleri b u ü stü n
iktidarın v e sa y e tin d e n ku rtarm ak ister. A y n ı şek il
de, n esn eleri n orm ald e araların d a k u ru lab ilecek
olan ilişk ileri b oza n v e çarpıtan zorbalıktan k u rtar
m aya çalışır. D e v le t’in in sa n i varlık lar a ra sın d a s a
h ip olduğu k o n u m , Proudhon’a göre, ü rk ü tü cü bü
y ü lü bir gü cü ola n a ltın ın em eğin ü rü n leri k a r şısın
d a sah ip old u ğ u k on u m u n ayn ısıd ır. S iy a sa l ik tid ar
k arşılık lı o y u n la rın ı çarp ıtm am ış olm asayd ı, birey
lerin d eğişik çık arları a ra sın d a son un d a k u ru lacak
olan d en ge, e ğ e r serm aye sü rek li olu m su z o la n e tk i
76
sin i sürdürm üyor olsayd ı, ayn ı zam anda n esn elerin
uyu m lu dolaşım ı b içim in d e gerçekleşecekti.
Proudhon’un g ü n d em in d ek i sorun şudur: S erm a
yeye b aşvurm adan m a lla rın dolaşım ı n asıl örgüt
lenm elidir? B u n un için Proudhon iki araç öngörür.
B u araçlardan biri ö tek in in tam am layıcısıd ır. B ir
yan d an, m ad en i para k ald ırılarak dolaşım sağlık lı
bir ya p ıya k avu ştu ru lacak tır; öte yan d an , kredi ve
iskonto b ed ava h a le getirilecek tir. P aran ın yerin i,
değeri m al oldukları em ek m ik tarın a göre b elirlen e
cek ürünlere k a rşılık gösterilen kredi k ağıtları a la
caktır. Kredi v e isk on to, y ü k se k faizlerle em eğin
ürünlerinden a sla n p ayın ı a la n k a p ita list b an k ala
rın y etk i alan ın d a n alın acak , yardım laşm am bir
toplum un, y a n i ü reticilerin k arşılık lılığ ın a dayanan
bir toplum un y etk i a la n ın a girecektir.
Proudhon k u ram d a k ala ca k adam değildi. 1848
devrim ci b u n a lım ın ın ta m ortasın d a, ü n lü "Halk
Bankası"m k u rarak top lu m sal görü şlerin i u y g u la
m aya geçirecektir.
"Halk Bankası" ilk ilk e y e dayanır: B ir yan d an
bankanın k en d i m ü şterileri h isse alarak b an kayı fi
n a n se ederler; öte y a n d an ödünç alın an paranın fai
zi idare m asrafların ı k a rşıla m a k için gerekli rak a
m a, y a n i y ü zd e 1/2 v ey a h a tta yü zd e 1/4’e in d irge
nir. B u n un son u cu em ek le serm aye arasın d ak i iliş
kilerde, d erin lem esin e b ir dönüşüm dür.
Toprak m ü lk iy eti örn eğini alalım . B u g ü n k ü top
lu m sal örgü tlen m ed e, m ü lk sah ib i ile k iracı d a s ü
rekli bir k ira b ed eli öder. K iracıyı işled iğ i top rak la
rın sahibi olm ayı hiçb ir zam an u m u t ed em ed en ,
em eğin in ü rü n lerin in b ü y ü k bölüm ünü b a şk a sın a
verm eye m ah k û m ed en b u sistem a d il değildir.
A m a y ü zd e 3’le otu z dört y ıl k iracılık ta ödenen para
aşa ğ ı y u k a n m ü lk iy etin d eğerin e e ş it olduğundan,
kiracı eğ er fa iz siz p ara b u la b ilse, işled iğ i toprağın
77
değerini h em en h em en e ş it bir sürede k a rşıla y a b i
lirdi. G erekli m ik ta n k en d isin e H alk B a n k a sı borç
olarak verecek tir, sonra bu parayı yıldan y ıla öde
yecektir. B ö y lece k ira tu ta n m ü lk iy et b elg e sin e b e
del olm aktadır.
S a n ayiye g elin ce, serm aye faizin in k a ld ın lm a sı
sosyal yapıyı da d eğiştirir. A rtık serm a y esin i bir iş
çi ordusunun em eği sa y esin d e değerlendiren sa n a
yici olm ayacak tır, öyle k i bundan önce san ayici işçi
ye em eğinin gerçek fiy a tın ı ödem ek şöyle dursun,
sadece geçim i için gerekli olan ücreti veriyordu.
B undan b öyle sa n a y i, çifte sözleşm eyle y ö n len d iri
len işçi k oop eratiflerin in yön etim in d e olacaktır.
K endilerine g erek li serm ayeyi sağlayan H alk B an-
k a sı’n a ise, işçi şirk eti, ü rü n lerin i m a liy et fiy atın a
verm eyi ve tü k eticilerin tek n ik tek i b ü tün g e lişm e
lerden ve d ü zelm elerd en yararlan m asın ı sa ğ la m a y ı
taa h h ü t eder. B ir b ak ım a rek ab etin serb estçe işle
y işin i bozm am a v e d efterlerin i d ü zen li b ir d en etim e
tabi tu tm a y ü k ü m lü lü ğ ü a ltın a girer. Ş ir k e tte yera-
lan k işilere g e lin c e , şir k e t on lara şir k e t iç in d e bö
lü n m ez m al p a y d a şlığ ı, b ü tü n görevlerin seçim le
b elirlen m esi, k u ra lla rın b irlik te sa p ta n m a sı, k â ra
ve şirk etin m a sra fla rın a k a tılm a h ak k ın ı ta n ır. H er
biri şirketi iste d iğ i a n d a terk ed eb ilir. A y n c a şir k e t
de y en i ü y ele re açıktır.
Proudhon’u n d ü şü n cesin e göre, h a lk g irişim ciliğ i
nin bir örn eğin i su n m a sı v e siy a sa l v e sin a i özgür
lüğün tem ellerin i a tm a sı gerek en "Halk B a n k a s ı
nın fa a liy et g ö sterecek za m a n ı olm adı. Y ard ım laş-
m acılık te m e lin e d ayan an bir k u ru m un k u ru lu ş tü
zü ğü n ün y e tk ili m ercilere su n u lm a sın d a n ik i ay
sonra, Proudhon b ir m a h k û m iyet a lır v e projesin i
terk etm ek zoru n d a k alır. B u h ız lı son , ü top ik olan
işin ele a lın ış b içim in d en d e an la şıla ca ğ ı g ib i u zun
bir can çek işm e ve son un d a ifla s etm ek ten b elk i de
78
daha iy i oldu.
O ysa gerek m ü b adele gerek se kredi yön ü yle ol
sun yard ım la şm a cıb k , sonradan bazı k ısm i b aşarı
lar eld e eti. B ir y a n d an kooperatifler, öte yan d an
yard ım laşm a sa n d ık la n bu fikrin n e kadar h a rek et
li olduğunun k a n ıtıd ır. B ouglâ Socialism es Frarıçais
(F ran sız S o sy a lizm leri) adlı yap ıtın d a, k alk ın m an ın
bir bakım a "Proudhon’un intikam ı" olduğunu doğru
olarak saptar.
K o m ü n iz m - S o sy a lizm le çetin bir çek işm e için
de olan v e devrim ci k itlelerin kontrolü için bu rakip
h arek etle öd ü nsü z bir m ü cad ele içine giren an ar
şizm , y a v a ş y a v a ş şid d eti sa v u n a n top lu m sal görü ş
lere kayar. B u görü şlerin de a n a fikri b ireysel öz
gürlüğün koru n m asıdır, a m a özellik le so sy a list h a-
sım la n n ın önerdiği top lu m sal çözüm leri aşm a y a yö
neliktirler. K o m ü n ist an a rşizm e atfed ilen ve g er
çekte bireyin ö n celiğin i d eğil de h erh an gi bir ü stü n
iktidarın olm a sın ı ifade e ttiğ i ölçüde a n a r şist olan
bu görüşler, y ü zy ılın son u n d ak i doktrin ad am ları
tarafından g eliştirilm iştir: E m eğ in K a z a m lm a sı’n-
da K ropotkin, E v rim , D evrim ve A n a rşik İd e a l’de
E lisâe R eclus tarafın d an g e liştirilen görüşler. B u
çağdaş an arşizm in u y a n d ır d ığ g en iş ilgi sayesin d e,
k om ü n ist form ül an a rşizm in gerçek ifad esi olarak
görülebilm iştir. A narşizm in o sıralar y a ra ttığ ı ve
son y a n k ıla n h â lâ k afam ızd an çıkm am ış olan kor
ku, büyük ölçüd e bu y a n lış an lam d an k a y n a k la n
m aktadır.
A narşizm in iki bü yük k u ram cısı bireyin "mülki-
y e f's iz olm ayacağı d ü şü n cesiy le özel m ü lk iyetin k o
runm asını savu nm u ştur: B iri özgünlük şek lin d e, d i
ğeri de tem ellü k biçim in d e. K om ü n ist a n a rşistler
ise h er tü rlü m ü lk iy eti, a d a letsizlik ten k ayn ak lan -
d ığ ve y en id en a d a le tsiz liğ e yolaçtığı b a h a n esiy le
kaldırm ışlardır. "H erkese em eğin in bütün ü rü n ü
79
nü" v erm ek le ö vü n ü n sosyalizm i a şm ak isted ik leri
için d e, "yaşam h a k k ı, zen gin lik h ak k ı, h erk es için
zen g in lik ” ta lep etm ek ted irler. S erm a y en in acım a
sız e sn ek lik ten y o k su n lu ğ u v e b askı g ü cü n e k arşı
isy a n ed erek , m ü lk sa h ib i olm ayan ları şid d et yolu y
la m ü lk sü z leştirm ey i g erçek leştirm eye çağırırlar.
K ropotkin şu n la rı söyler: "Köylüler b ü yü k m ü lk sa
h ip lerin i k ovacak , m ü lk lerin i ortak m ü lk iy e t h a lin e
getirecek lerd ir, tefecileri y ık acak , ip otek leri k a ld ı
racak v e ta m b ağım sızlık ların ] ila n edeceklerdir."
K om ünizm b ir k e z k u ru lu n ca, h erk esin "yaşam
şöleni"ne d a v e t ed eb ilecek tir. G erçek te, n ü fu su n
yirm i b e ş y ıld a n y irm i b e ş y ıla ik i k a tm a çıktığın ı,
b u n a k a rşılık ü retim in bu h ızlı ritm i izley em ed iğ in i
sav u n a n M a lth u s’u n y a sa sın a k arşı çık an k o m ü n ist
a n a rşistler, b ilim d ek i şa şırtıcı ilerle m eler sa y e sin
de, ü retim g ü cü n ü n n ü fu stan d a h a h ız lı arttığın ı
savu n m a k ta d ırla r. B öylece top lu m sal soru n u n çö
zü m ü b a s it b ir ad il b ölü şü m soru n u n a in d irgen
m ektedir. M alların b ollu ğu n a u la şılın ca , b u b ölü
şü m y ete n e k le r e göre d eğil, h erk esin ih tiy a c ın a gö
re y a p ılacak tır.
B ü tü n ih tiy a çla rın k arşıla n m a sı am acıyla y ö n
len d irilm iş ekonom inin ilk u y g u lam aların a çağım ız
da ra stla m ıy o r m uyuz? B öyle bir ekonom i sadece
sosy a lizm in açık am acı olan ü retim araçların ın or
tak m ü lk iy etin i d eğil, tü k etim araçlarının ortak
m ü lk iy etin i de gerektirir. G eçm işte bir köprüden
vey a y old an geçm ek için öd en m esi gerek en ay a k
b astı p a ra sı ta m a m en ortadan k alk tı; h erk esin k u l
la n ım ın a açık b ed ava k ü tü p h an eler ve okullar, tü
k etilen m ik ta r pek d ik k ate alınm ad an evlere kadar
d ağıtıla n su , b ü tü n b u n lar a n a r şist çağın m üjdecisi
olan b elirtilerd ir. A n a r şist çağda sadece şu ilk e g e
çerli olacaktır: "Size g erek en i alın."
Ü retim araçların d ak i o lağan ü stü g elişm ed en
80
k ay n ak lan an a y n ı iy im serlik , işgücünün dağılım ını
da b elirler. Ö nce ça lışm a sü resi gerçek bir zam an
ve m a l tü k eticisi olan rek ab etin ortadan k alk ışıyla
b irlik te ve tü k etim m a lların ın en iy i k oşu llard a ü re
tilm esin i sağ la y a ca k organizasyon sa y esin d e, a za la
caktır. Kropotkin yirm i ile kırk b eş y a da elli y a ş
arasın d ak i b ü tün y etişk in nü fusu n gü n de dört y a
da b e ş sa a t ça lışm a sın ın , h erk esin m addi ya şa m ın ı
gü ven ce a ltın a a lm a k için y eterli olacağını düşünür.
G eri k alan zam an ise, sa n a tsa l v e b ireysel ih tiyaç
ları ta tm in etm ek için k u llan ılacak tır. Z am anın bu
ik ili k u lla n ım ın ın m an evi avantajı m u azzam d ır. B i
reyin k en d isi ay n ı zam an d a hem m addi h em m a n e
vi ih tiy a çla rıy la ilg ilen d iği zam an , kol em eği ile k a
fa em eği a ra sın d a a şılm a z duvar k alm ayacak tır. Gi
derek s ın ıf fark ları, eşitsiz lik , ad a letsizlik ortadan
kalk acak tır. Ö te y a n d a n , çalışm ak zevk li bir şey
h a lin e gelecek tir. E konom inin m otor gü cü b azıları
nın k â n d eğil de h erk esin refah ı olunca, çalışm an ın
in sa n ı alçaltıcı v e k ötü y a n ın ı ortadan kald ırm ak
için, b ilim sel ilerlem ed en yararlan ılacak tır. B u dö
n ü şü m son d erece yararlıd ır, çünkü zevk li çalışm a
"bu çağa kadar k ö lelik , serflik ve ü cretlilik k oşu lla-
n n d a gerçek leştirilen ü retim d en çok daha ü stü n ve
büyük" olacaktır.
81
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
AHLAKİ GÖRÜŞLER
82
sözleri koym am ış m ıydı? "Davam ı dayandırdığım
hiçbir şey yoktur? "Stirner D ev let’i, T oplum ’u v e a h
lâk ı p u t saya ra k yık m ıyor m uydu? "Biricikler'i
"M ülkiyetler"ini a lm a ya teşv ik etm iyor muydu?
A m a S tirn er erdem e, B en ’e dışardan d ayatılan
bir ta h d it olduğu için k arşı çıktığı gibi, günah e ğ ili
m in e de aynı şek ild e k arşı çıkar; içgüdüler B en ’in
bir parçasını olu ştu ru rlar, ancak B en ’in esası d eğil
dirler. G ünah k ö leliğ i B en’e egem en olunca, erdem
köleliği kadar çek ilm ez ve k ın an ılacak bir olgudur.
B unun k a n ıtla n m a sın d an güdülen gerçek am aç, bi
reye özgün y a p ısın ı gösterm ek tir.
Stirner ah lâk a n la y ışın ı "kişisel zevk" olarak n i
teler. S tim e r ’in y ü celttiğ i k en d in in zevk in e varm a,
hangi açıdan s a n a tsa l zevk alm adan ayn lır? O s a
n a tsa l zevk k i özgü n lü k b ilin ciyle B en’in gizlerin i
B en’den kopartıp alm ayı başarır, böylece n o rm atif
in san varlığı a n la y ışın ı aşa n açm lam alar getirir, b u
açm lam alar sa n a tçın ın b iricik liğin i vurgulayarak
her birim izd e y a d sın a m a z özgünlük v e özsaygıyı
d u ygusu n u güçlendirir.
R ousseau ’y a can veren de ayn ı duygudur. B u
duygu ona C onfessions ’u n (İtiraflar) b aşların d a şu
satırları yazdırtır: "Ben te k b aşın a. K albim i d u yu
yorum ve in sa n la rı tan ıyoru m . V arolanlardan hiçb i
ri ben im gibi d eğil. B aşk aların d an daha iy i d eğ il
sem de, en a zın d an başkayım ."
W ilhelm M eİ9ter’in y a zarın ın in an çların d an fark
lı olan in a n çla rı, an arşizm in ah lâk i görü şlerin e
özellik le yak ın d eğil midir? "Goethe k ah ram an ı v a
sıta sıy la şöyle der: D oğanın beni yap tığı şek il tem e
lind e k en d i k en d im i g eliştirm ek genç yaşım d an b e
ri, b elli b elirsiz bir şek ild e arzum ve am acım o lm u ş
tu r.”
A n a rşist b en cillik 19. y ü zyılın gen el d evin im i
içinde iy i oturur. 19. y ü zyılın g en el d evin im i top-
83
Ium$al d eterm in izm v e so y u t id ealizm y ü c e ltm e k li
ğ in e cevap v ereb ilm ek için , in sa n ı k e n d i özgü n lü ğü
nü h a tır la m a y a v e çağd aş uygarlığın v e sarih son u
cu gib i g ö zü k en sü reç için d e in sa n lığ ın ı y itir m e ol
g u su n a k a rşı d iren m eye çağırır. A n arşizm in siy a sa l
ve to p lu m sa l g ö rü şleri n e k ad ar ü top ik v e k ab u l
ed ilem ez g ö zü k ü rse gözü k sü n , olu m lu y ö n leriy le
a n a rşist e tik b ize oldukça çek ici ren k lerd e gözükür.
1914 ö n cesin in Proudhoncu fikirlerden e tk ile n m iş
F ran sız iş ç isi anonim bir proletarya d eğ il, g e le n e k
leriyle ö v ü n en b ir h a lk olm ak ister. E ğ itim v e in ce
lem e çevrelerin e d evam ed en ve a te şli bir otod id ak t
olan F r a n sız işç isi, sa d ece k en d i ça b a sıy la k u rtu lu
şu arar. Y a şa d ığ ı a lçalm ad an T oplum v e D ev let’i so
rum lu tu ttu ğ u olu rsa da, y ü k se lişin in ilk k o şu lu
nun kendi k en d in i y e tk in le ştirm e ça lışm a sı olduğu
nu hiçbir za m a n u n u tm az.
Böyle bir a h lâ k ın zorlu ğu egem en olm ak istey en
ve a n la şm a la rın a zem in olu ştu racak h içb ir norm
kabul etm ey en b ireyler arasın d a uyu m sa ğ la m a k
sözkonusu old u ğ u zam an başlar. S tirn er, b izi h o ş
görülü o lm a y a iten in fa rk lılık du ygum u z old u ğu n u
belirtir. A d ın a onlara u ym ayan ları cezalan d ırm a
nın ve bu k iş ile r e zu lm etm en in serb est o ld u ğ u or
tak id ea ller o lm ayacağın a göre, hoşgörü ilk em izin
farklılık d u ygu m u zd an k ayn ak lan d ığın ı d ü şünür.
Proudhon’a g elin ce, o, h er zam an baskıcı v e y a p a y
olan bir sentezden çok birbirine k a r şıt B e n ’le r ara
sın d aki d en g ey e d a h a fa zla gü ven ir. B a şk a an ar
şizm k u ra m cıla rı d a bu ego-özgeciliğe b ilim se l bir
tem el sa ğ la n m a sı g erek tiğ in i dü şü n ü rler. Ö zellik le
Kropotkin Y a r d ım la şm a adlı y a p ıtın d a a n a r ş is t d a
y a n ışm a k a v ra m ın ı g eliştirm ey e, b u k avram ı D ar-
w in’in evrim ci k u ra m ın a y a k ın la ştırm a y a çalışır.
Y a r d ı m l a ş m a - D a m in c i evrim cilik ten özgecili
ğ e d ayalı b ir e tik çık arsam ak ep eyce çelişk ili gibi
84
gözüküyor. D oğa-d ışı yasa la rd a n yok su n b ırak ılm ış
in sa n ın y a rd ım la şm a ve d ayan ışm aya d ayalı bir
top lu m sal y a ş a m a erişem eyeceğin i ü stü k a p a lı bir
biçim de k a n ıtla y a ra k , varlık için m ü cad ele k u ram ı
nı g eliştiren D arw in d eğil m idir? O ysa Kropotkin
T ürlerin K okenFni in celey en D arw in’in ilk k ita b ın ın
böyle b ir yoru m a o lan ak ta n ıd ığ ın ı kabul etm ek is
te s e de, İn s a n ın S o y u adlı ikinci k itab ın ın b u yoru
m a k e sin bir b içim de k a rşı çık tığın ı ileri sürer. D ar-
win ay n ı tü r için d e bir d ay a n ışm a d u ygu su olduğu
n u k a n ıtla r. B u d a y a n ışm a d u ygu su türün devam ı
ve refah ı için zorunludur. T ürler b irbiriyle çelişk i
içindedir, am a sa d ece k en d in i korum a d u ygu su a y
nı tü rd en ola n la r a ra sın d a d ayan ışm anın k u ru lm a
sın ı g erek li k ıla r. K ropotkin’e göre, "Yardım laşm a
doğada egem en olan olgudur.” D a n v in ’e göre, yar
d ım la şm a içg ü d ü sü sü rek li bir içgüdüdür. İn sa n d a
ahlâki b ilin ci doğuran bu içgüdüdür.
Y ard ım laşm a d u y g u su b ir k ez b ilim sel b ir tem ele
k a v u ştu ru ld u k tan sonra, in sa n tü rü n ün y a v a ş am a
sürekli g elişm esi sa y esin d e, b aşlan gıçtak i top lu m
sal y a k ın la şm a n ın d ü şü n cen in etk isiy le ad a lete ve
sonunda cöm ertliğe d ön üşeceğin i k a n ıtlam ak k olay
dır. B undan sonra, cöm ert ve çıkar gü tm eyen bir
ahlâkın d oğu şu n u açıklam ak için, m etafizik v eriler
den yola çıkm aya artık gerek yoktur.
'Y ard ım laşm a, ad a let, ahlâk: H ayvan lar d ü n yası
ve in sa n ı in celeyerek öğrendiğim iz p sişik h alin y ü k
selen d izisin in dereceleri bunlardır. B unlar h a k lılı
ğı ken d in d en k ayn aklan an ve h ayvan lar d ü n y a sı
nın ilk k ad em elerin d en (p rotist kolonileri biçim in-
. de) b aşlayarak en m ü k em m el in san to p lu m la n n a
kadar derece d erece y ü k se len evrim inin k an ıtlad ığı
organik bir g erek lilik oluştururlar. V e bunun, orga
nik evrim in g en el v e ev ren sel bir y a sa sı oldu ğu n u
söyleyebiliriz. B u y a sa y a göre, yard ım laşm a, a d a let
85
ve a h lâ k d u y g u la n d oğu ştan işg ü d ü lerd e olan bir
gü çle, in sa n d a d erin lem esin e y er etm iştir. B u ü çü n
den ilk i, y a rd ım la şm a içgü d ü sü en g ü çlü olanıdır;
en geç ortaya çıkan ü çü n cü sü k ararsız b ir duygudur
ve en a z zoru n lu olanıdır."
A n a r şist b ak ış a çısın a göre, evrim in doğal bir ol
g u su olarak y a rd ım la şm a k avram ın ın g elen ek sel
ah lâk ü zerin d e ta rtışılm a z bir a van tajı vardır. A h
lâk ın gerçek k ayn ağı h erh a n g i bir ü stü n güç d eğil,
in sa n d oğası, B en ’dir. D oğal içgü d ü lerin b u içgüd ü
leri aşan bir ilk e tarafın d an m a sse d ilm e si artık söz-
k on u su d eğildir.
B u n a k a rşılık , in sa n ın için d e varolan iyiliği bir
sav k a n ıtı h a lin e g etiren an arşizm , ön ced en k u ru l
m u ş uyum y a n ılsa m a sın a v e 18. y ü zy ılın iy im serli
ğ in e geri döner. Y ard ım laşm a fik riy le K ropotkin,
bir b a k ım a "iyi vahşi" im g esin e döner. B en ’in öz
gü n lü ğ ü n ü ortaya çıkarm ayı görev ed in en an ar
şizm , in sa n varlığ ın ın a ş ın ölçüde k u ra lcı bir ta s a
rım ın a düşer.
86
DÖ RDÜ NCÜ K ISIM
A N A R Ş İS T H A R E K E T
BİRİNCİ BÖLÜM
I. ENTERNASYONAL
87
S t i m e r v e M a r x - M ax S tim e r B iric ik ve M ü lk i
y e tin d e b irey in gerçek an lam d a sa v u n u lm a sı ile ,
sosyalizm in b irey e v a a d ettiğ i h a y a li sa v u n m a ara
s ın d a k i fark ı, k en d in e özgü b ir k esin lik v e am a n sız
bir m a n tığ ın yard ım ıyla ortaya çık arm ıştı. B ireyin
serp ilip g e liş m e si an cak özgü n lü ğü g ü v en ce a ltın a
alınd ığı ölçü d e olan ak lıdır. S osyalizm is e , b u n a pek
önem verem ez, öyle k i b ü tü n b irey sellik leri soyu t
bir k o llek tiv izm in te k d ü zeye in d irg ey iciliğ in e tabi
tu tm a k ta n çek in m ez. S tim e r ’in de ay d ın lık z e k a sı
nı b eğen d iği K ari M arx, A n n a le s F ranco-A llem an-
des’d a (A lm an -F ran sız Y ıllık ları) y a y ım la d ığ ı çok
d ik k at çekici ik i m a k a lesin d en sonra, gerçek in sa n ı
es geçip so y u t in sa n ı, L. F euerbach’ın H ıristiy a n
lık 'la Ö zü’n d e ta n rısa lla ştırd ığ ı in sa n ı ön p la n a çı
karm ak iste m e k le suçlandı. İyi b ir H eg elci olan
S tim e r , M arx’ı B en ’i özellik lerin d en y o k su n bırak
m ak ve esk i k iş is e l T an rı’dan d ah a a z h a y a li v e a ş
kın olm ayan y e n i bir varlık ya ra tm a k la eleştiriy o r
du. B u eleştirilerd en çok r a h a tsız olan M arx, ü s te
lik su çlan an m etin in celen d iğin d e e leştirilerin doğ
ruluğu y a d sm a m a y a cağı için (B iricik ve M ü lk iy e ti
nin y a y ım la n m a sın d a n sonra F eu erbachcı olm ak
tan vazgeçer, öyle ki S tirn er’in sa ld ırısın ın b u v a z
geçişte etk ili olup olm ad ığı sorulabilir), sa d ık d ostu
E n gels’in de y a rd ım ıy la A z iz M ax b aşlık lı u zu n ve
sert bir ele ştir iy le cevap verir. A lay öğesi d e içeren
bu ad, M arx’m B runo B au er v e ya n d a şla rı gibi Ber-
lin li gen ç H e g elcilere verdiği ad olan "K utsal A ile"
ile a k rab alığın ı ortaya koym ak için M arx S tirn er’e
atfed ilm iştir. B u m etin tam olarak 1932’de y a y ım
lan d ı. A lm a n id e o lo jis in in en ön em li p a rça sı ol
m a k la b irlik te, bu k ita p çılık la y eterin ce ilg ile n ile-
m em iştir. B u k itap çık gerçi can sık ıcıd ır (a y n c a
ok u nm ası sa d ece B iricik ve M ü lk iy e tin i ok u m a m ış
olan lar için zordur), am a son derece ön em lidir, çü n
88
k ü -geçerken b elirtelim - o zam an a k ad ar M arx’m
sav u n m u ş olduğu F euerbachcı h ü m anizm d en ta rih
sel m ad d eciliğe g eçişi an la m a d a yardım cı olur. Ko
nudan pek u zak la şm a m ak için, bu yazıd an an a rşiz
m e getirilen şa şırtıcı b içim de berrak eleştiriy i a k
tarm ak la yetin eceğ iz.
M arx’a göre a n arşizm , a n a rşist k u ram cılar h er
tü rlü siy a sa l v e to p lu m sal b ağlılık tan k u rtu lm u ş ol
duklarını ilan etse le r de, top lu m sal y a şam ın bir ol
gusudur. A narşizm in d oğm u ş olm ası, y a n i in san ın
k en d i bilin cin in m u tlak ve egem en olduğu y a n ılsa
m a sın a k a p ılm a sı için, k a fa em eğin in kol em eğin
den tü m ü y le ayrılm ış o lm a sı gerekir, öyle k i filozof
lar fik irlerin in to p lu m sal k ök en in i u n u tab ilsin ler.
Ö te yan d an, filozofun ek on om ik evrim tarafın d an
a şılm ış, y en i ü retici g ü çlerin sald ırısın a k a rşı k u l
lan m ak am acıyla, hiçb ir top lu m sal alty a p ısı olm a
yan bir b ilin ce sa rılm aya çalışan bir sın ıftan olm ası
gerekir. O ysa bu ta n ım ı K ari M arx, B iric ik ve M ü l
kiyeti1nin y a za rın a u ygu lam aya çah şır. U fk u "Öz
gürler" m ah filind en ö teye gitm ey en , ak ıl yü rü tm ek
için H egelci k ategorileri k oltu k d eğn eği gibi k u lla
n an , ü stelik A lm an k üçük burjuvası, y a n i 19. y ü z y ı
lın ekonom ik devrim inin k açın ılm az sonuçlarından
u m u tsu zca k u rtu lm a ya ça lışa n bir sın ıfin ü yesi
olan, ekonom ik g erçek lik leri b ilm eyen ve m ah k u m
e ttiğ i b ü tün h ayallerd en d a h a fazla h a y a let olan bir
Ben'e tap an "aziz Max", b aşk aların ı işle m ek le su ç
ladığı bir su çu işler; boş b ir iddialı b ir retoriğin s u
n ağın d a gerçek v arlığı ku rb an eder.
S t im e r le P olem iğin d e M arx, so sy alistlerin a n ar
şistlere sü rek li y ö n eltecek leri eleştiriy i form ü le
eder: T arihsel g elişim e açılm aların ı en gelleyen öğ
retilerin in dayandığı tarih d ışılık .
P r o u d h o n v e M a r x - Proudhon'la M arx a ra sın
daki polem ik ü zerin e birçok in celem e yapıldı. K u t
89
sal A ile1de P rou d h on ’u n M ü lk iye t N edir? adlı y a z ı
sıy la Sieyfcs’in Ü çüncü E rk â n N edir? ad lı ya zısın ı
k a rşıla ştıra n ve S iey ö s’in F ran sız b u rju vazisin in ta
leplerin i ilk k ez ortaya koyan k işi olm a d eğerin e s a
hip old u ğu n u, Proudhon’un ise proletaryanın ilk b i
lim sel m a n ifesto su n u yazm ak la övü n eb ileceğim b e
lirten , iki y ıl son ra da aynı yazarın System e des
C ontradictions E conom iques ou P hilosophie de la
Mis&re (E konom ik Ç elişk iler S istem i veya S efaletin
F elsefesi) ad lı y a p ıtın ı M isöre de la P hilosophie
(F elsefen in S efa leti) adlı kitap çığın da g ü lü n ç le şti
ren Kari M arx’ın bu an i fik ir d eğişik liği ü zerin e
u zu n uzun k o n u şu lm u ştu r.
B u ü n lü p olem iğin y en i bir tü rü n ü çizik tirm e g ü
lü n çlü ğ ü n e d ü şm eyeceğiz. Y ine de birkaç h ızlı d e
ğin m ed e b u lu n alım . Proudhon’un Q u’est-ce que la
propriĞU (M ü lk iy et N edir?) adlı ince k ita b ın d a ta
n ım lad ığı a n a rşin in , 1842’den sonra A lm an ya’d a
birçok in sa n ın k a fa sın ı k u rcalam ış o lm a sı şaşırtıcı
olab ilm ek ted ir. L orenz von S tein 1842’d e y a y ım la n
m ış B u g ü n k ü F ra n sa ’d a S o sy a lizm ve K o m ü n izm
ad lı, F ra n sız so sy a lizm in in çeşitli yö n lerin i A lm an
k am u oyu n u ta n ıttığ ı ü n lü in celem esin d e, Proud-
h on ’u ik in cil b ir y a z a r olarak görür. A m a 1843’ten
beri, M oise H e ss P roudhon’u F ran sız F eu erbach ’ı
olarak görü r v e E n g els b ir İn giliz g a z e te sin d e y a
y ım la n a n m a k a lesin d e b u k itap çık h ak k ın d a şu n la
rı yazar: "İngilizce’y e çevrilm esin e sev in eceğ im bir
F ra n sız k ita b ı v a rsa , o d a b u k itap tır.” D a h a h en ü z
y e n i ta n ın a n bir y a za ra yön eltilen b u övgü lerin y in e
d e bir s ın ın vardı. D a h a b u çağda, gen ç H egelciler
Proudhon’u n o la ğ a n ü stü ön em in i k ab u l ediyor, am a
onu, a n a rşin in te m e li yap m ak isted iğ i A d a let’e y en i
b ir a şk ın lık a tfed erek d in sel y a b an cılaşm ayı y en i
bir biçim a ltın d a y en id en can lan d ırm ak la eleştiri
yorlardı. G en ç H egelciler’den biri şö y le yazar:
90
"Proudhon m u tla k bir şe y , ta rih e ebedi bir tem el,
in sa n lığ ı y ön len d iren b ir Tanrı bulur: B u, in san
T oplum u’nun m erk ezin d ek i yıld ız, kutuptur." M arx
K u tsa l A ile ’de kab ul etm ed iğ i bu a şk ın lık e leştirisi
ni F elsefenin S efa leti ’n d e yen id en ele alır ve b ü yü l
tür. D em ek k i Proudhoncu an arşin in e leştirisi özel
olarak M arx’a a it değildir. M arx’tan uzun süre ön
ce, Proudhoncu a d a letin a şk ın n iteliğ in i ortaya k o
yan a n arşizm e y a k ın G enç H egelcilere aittir.
F elsefenin S efa leti 'nin an a tem a sı nedir? M arx
Proudhon’u so y u t sp ek ü lasyon lara k ap ılm ak ve bu
soyu t sp ek ü lasyon ların b ir aşk m lığı varsayd ığın ın
b ilin cin e v a rm am ak la su çlar. B u su çlam a G enç H e-
gelcilerin y ö n elttiğ i su çlam an ın aynısıdır. Ancak
M arx Proudhon’u n bir ekonom ik k ategoriler b ü tü
n ü n ü k a tı bir siste m e d ön üştü rerek yan ıld ığın ı g ös
tererek su çlam an ın k a p sa m ın ı g en işletir. O ysa bu
ekonom ik k ategoriler e s a s itib arıyla geçicidir ve s ü
rekli bir ta rih sel h a rek etin etk isiy le d evam lı d ön ü
şürler. T oplum sal sorunu d evletin k oyduğu sın ırla
rın d ışın d a çözm ek iste m e k derin bir hatadır.
Proudhon’un b elirttiğ i gib i, hiçbir şek ild e sosyal ve
siy a sa l h a rek etleri birbirinden ayırm am ak gerekir.
M arx şöyle der: "Toplum sal h arek etin siy a sa l h a re
k eti d ışla d ığ ın ı söylem eyin ; hiçbir zam an ayn ı z a
m anda top lu m sal olm ayan bir siy a sa l h a rek et ol
m am ıştır."
Ö zet olarak, M arx’m ik ili polem iği I. Enternasyo
nal ta rih in i k ap sa y a cak olan ik ili ta rtışm an ın bir
önbelirtisi gibi gözükür. S tirn er B en ’in biricik oldu
ğu n u a çık lam ıştı; b u n a k a rşılık M arx, bireyin tarih
sel bağlam ın ın d ışın d a d ü şü n ü lem eyeceğin i açık la
dı. Proudhon E konom ik d ü zeyin P olitik d ü zey ü ze
rinde ön celiğin i ila n etm işti; M arx is e bu yap a y ay
rılığa k a rşı çıktı. H em çek im h em geri itim k u tbu
işle v i gören bu ik i tem ayı yen id en ele alan en ter
91
n a sy o n a l a n a r şistle r i, b ir yan d an bireye k en d i öz
d eğerin in b ilin cin i verm eye, öte yan d an D ev let’i or
tad an k a ld ırarak T op lu m sal D evrim ’i g erçek leştir
m ey e çalışırlar. B u n a k a rşılık so sy a listler k u rtu lu
şu sad ece, p ro leter k itle n in örgü tlen m esin d e v e si
y a s a l ik tid a rın e le g eçirilm esin d e görürler. B u in
d irgenem ez n ite lik te k i ik ilem I. E n tern asyon al’de
sü rek li iç m ü ca d elelere n ed en olacak, I. E n tero a s-
yon a l’in ted ricen za y ıfla m a sı v e son u n d a çö zü lm esi
n e yolaçacaktır.
I . E n t e r n a s y o n a l - I. E n tern asyon al 28 E ylü l
1864’te L ondra’daki S aint-M artin-H alF de, U lu sla
rarası E m ek çiler D e m e ğ i ad ıyla kuruldu. Y er seçi
m in in y a ra ta ca ğ ı k u şk u n u n ak sin e, fik ir İn giliz
tra d e-u n io n cu la n n d a n d eğil F ran sız d elegelerin d en
geldi. I. E n tern a sy o n a l "Paris atölyelerin d e d oğm u ş
ve Londra’d a s ü ta n n e y e verilm iş bir çocuktur" d e
m eye h a k k ım ız vardır. Y en i örgütün tü zü ğ ü n ü n h a
zırla n m a sın d a F ra n sız d elegasyon u n u n b ild irgesi
tem el o lu ştu rm u ştu r.
B u b ild irg en in a s ıl ya za rın ın adı T olain ’dir. B u
P arisli za n a a tk â r -bronz m aden işlem ecisid ir-
Proudhoncu fik irlerd en etk ilen m iştir. 1861’de
Londra S erg isi’n e b ir işçi h ey eti gönderm ek sözko-
n u su olunca, T olain P arisli işçilerin sö zcü sü oldu.
D ik k at çek en bir m a k aled e bu d elegasyon u n seçim i
nin b izzat işç ile r tarafın d an y ap ılm ası gerek tiğ in i
açık lad ık tan son ra, P ren s N apoleon ’dan işçilerin
özerkliğine sa y g ı d u y u lm a sın ı isted i v e b u iste ğ in i
kabul ettird i. T olain ’in o sırad a patron lara yazd ığı
cüm le şöyle idi: "Tek bir yol vardır. O da şu n u söy
lem ektir: S e rb estsin iz, örgü tlen in, işle rin iz i k en d i
n iz yap ın , b iz b u n a en gel olm ayacağız". F ra n sız iş
çisinin k en d i k ad erin i b elirlem e isteğ in i o lağan ü stü
bir n etlik le y a n sıta n bir cüm le, bütün bildirgede iş
lenecek tem a y ı V erm ektedir.
92
Proudhoncu a n la y ış örgütün tü zü ğü nü n g iriş bö
lü m ü n de görülür. K endi k en d in i k u rtarm a ilk e si ile
gerekçede ila n edilir; gerek çen in m etn i şöyledir: "İş
çilerin k u rtu lu şu işçilerin eseri olm alıdır; işçilerin
k en d ilerin i ku rtarm ak için çabaları y en i ayrıcalık
lar ya ra tm a m a lı, h e rk ese ayn ı h ak v e vazifeler v e
rilmelidir."
B u paragrafın ayn ı zam an d a s ın ıf m ü cad elesin e
bir çağrı olarak yoru m lan ab ileceği, M ark sistlerin
sözkonusu paragrafı sonradan böyle yorum ladıkları
doğrudur. E konom ik olgu ya öncelik verilm esi ikinci
ve üçüncü gerekçededir; b u öncelik hiçbir y a n lış a n
lam a y a m ah al verm eyecek bir biçim de ifad e ed il
m iştir: "İşçinin serm a yeye tabi k ılın m a sı h er tü rlü
k öleliğin kaynağıdır: S iy a sa l olsu n , ah lâk i olsu n ,
m addi olsun; bu n e d en le, işçilerin ekonom ik k u rtu
lu şu h er tü rlü siy a sa l h a rek etin tabi k ılın m a sı g ere
ken bü yük bir am açtır."
A m a E n te r n a sy o n a lin tü zü ğü nd e görülebilen
Proudhoncuların ağ ırlığı yıldan y ıla törpülendi.
Y ardım laşm acılar olarak adlandırılan Proudhoncu-
larla k o lek tiv istler olarak adlandırılan so sy a listler
arasındaki ve p eş p eşe yap ılan ku ru ltaylard a cere
yan eden m ü cad ele b ireysel m ü lk iyet sorunu çevre
sin d e y o ğ u n la ştı. T olain h er bireyin özerkliği adına
b ireysel m ü lk iyeti savu nu rk en , k olek tivistler topra
ğın k o lek tif m ü lk iy etin i T oplum için gerekli görür
ler. T olain a n a rşist tezi çok gü zel bir biçim de serg i
leyerek şöyle der: "İşçilerin k u rtu lu şu n u gerçek leş
tirm ek için, in sa n ın ü rettiği ürünün tü m ü n e te m e l
lük etm e ve b ü tün kira sözleşm elerin i sa tış sö zleş
m elerin e dön üştü rm e h ak k ı vardır: O zam an sü rek
li ted avü l h a lin d e olan m ü lk iy et b izza t bu n ed en le,
kötüye k u llan ılm az; d olayısıyla ta n m d a olsun sa n a
yide olsun b ü tün işçiler, uygun gördükleri biçim de
ve uygun gördükleri zam an , özgürce ak ted ilen bir
93
sözleşm en in g ü v en cesi altın d a, bireyin ve grupların
özgürlüğü k oru n arak birleşeceklerdir."
B rüksel K u ru lta y ı’n d a k olek tıvistlerin tezi k a za
nır (1868). E n tern a sy o n a l b ireysel m ü lk iy et k avra
m ını k esin olarak reddeder. K u rtuluşu "özgürce bir
leşm ed e, b ü tü n biçim leriyle işbirliğinde" aram az.
Toprak m ü lk iy etin in k olek tifleştirilm esin d e, k ısa
cası k om ü nizm d e arar.
Proudhon’u n etk isi kırıld ık tan sonra b ile , an ar
şizm so sy a lizm e k arşı çıkm aya devam eder. E n ter
n a s y o n a lc e y en i bir a n a r şist k a n a t ortaya çıkar,
am a k o lek tif m ü lk iy eti kab ul eden bu k a n a t federa-
list ö rgü tlen m e a n la y ışın a k esin k es b ağlı kalır.
M arx’m iste d iğ i m erk ezileşm e "özgür sa n a y i ve ta-
' n m dern ek lerin in özgür federasyonu" a n a r şist id ea
liy le k arşı çıkarlar. Ş efleri İsviçreli J a m es G u illau -
m e, B elçikalı D e P aep e ve F ran sız V arlin olan b u
a n a rşistler oto riter olm ayan k om ü n istler olarak ad-
lan d ın lırler. O y sa M arx’ın taraftarların a otoriter
k om ü n istler d en ilir. İki fraksiyon arasın d ak i m ü ca
d ele, a n a r şistle r 1868’de E n te r n a sy o n a li k a tıla n
gü çlü bir k iş ilik ola n B ak u n in ’i liderleri yap ın ca,
daha da sertleşir.
M arx’la B a k u n in arasın d ak i epik m ü cad ele E n-
tem a sy o n a l’in ik in ci evresin e d am gasın ı vurur.
M arx’la B ak u n in a rasın d ak i m ü cad ele sa d ece ik i
öğreti a rasın d ak i m ü cad ele değildir, aynı za m a n d a
iki m izaç a ra sın d a k i m ü cadeledir. M arx’d a soğuk
akıl eg em en k en B a k u n in ’de. tu tk u egem end ir. A ynı
zam an d a ik i m illiy e t a rasın d ak i m ü cad eled ir sözko-
n u su olan: "Kızıl Prusyalı" ile P an slavizm ’in sa v u
n u cu su a ra sın d a k i m ü cad ele. B u m ü cad ele L a H ave
K urultayı’n d a (1 8 7 2 ) B ak u nin ve J a m e s G u illau -
m e’un k o v u lm a sı v e E n tem a sy o n a l’in m erk ezin in
N ew York’a ta şın m a sıy la sonuçlanır.
E n te m a sy o n a l’den a tılm asın d an h em en sonra
94
a n a rşist h a rek et, B ern Ju ra’sın d aki k ü çü k bir İsviç
re k en ti olan S a in t-Im ier’d e yen i bir federasyonun
tem ellerin i atar. D eğ işik m illiyetlerd en tek tek d e
legelerin y a n ı sıra , üç federasyon bu top lan tıd a
tem sil ediliyordu: İspanyol fed erasyon u , İtalyan fe
derasyonu, Ju ra fed erasyon u .
İ s p a n y o l F e d e r a s y o n u - A narşizm İsp an ya’da
gelişm ek için elv erişli bir ortam bulur, çü n k ü b u ü l
k ed e fed era list k a n a t ü lk en in çeşitli bölgelerin d e,
özellik le K atalonya’da h ak im olan ayrılıkçı istek le r
le özdeşleşir. N itek im federasyonun ağırlık m erkezi
B arselona’dır. 1872’den itibaren İspanyol a n a r şist
h arek eti büyük bir h a y a tiy e t gösterir. E douard
D ollöans’ın İşçi H a reketin in T a rih i’n d e verd iği ra
kam lara göre, k en d in i "özgür üreticilerin özgü r d er
n ek lerin in özgür federasyonu"u olarak ta n ıta n fed e
rasyon o sıralar, 2 3 6 sen d ik a ve 2 0 .0 0 0 ü yed en olu
şuyordu. D evrim ci sen d ik alizm in yok olu şun d an
sonra, a n a rşist id ea le sad ık k alan te k işçi örgütü,
U lu sa l Em ek K onfederasyonu, C N T d ir. İsp a n y a İç
S a v a şı’nın b a şla rın d a , C NT’nin bir m ilyon a yak ın
ü yesi vardı; ü y e sa y ısı so sy a list esin ti U G T n in ü y e
sayısın d an üç k az fazlaydı.
İ ta l y a n F e d e r a s y o n u - İtalyan fed erasyon u
önem bakım ından İspanyol k ard eşin e y ak laşır.
B ak u n in ’in etk isi en fazla bu fed erasyon d a k en d in i
gösterm işti. C osta, M a la te sta ve Cafiero gibi değerli
şefleri olm uştur. T arihi, ayak lan m aya yön elik
kom plolar ve g irişim lerle doludur. A m a h ü k ü m etle
a n a rşistler ad eta kib ar ve h em en h em en tiyatro
özelliği ta şıy a n bir tü r d an s yaparlar. Y öneticiler
son derece h oşgörü lü d avranırlar, d evrim ciler is e
teh lik eli olm aktan çok g österişli isyan jestle r iy le
yetin irler. B ön öven t’ın serü ven i bu bakım dan çok
anlam lıdır. 1877 ilk b ah arın d a, Cafiero ve M a la te s
ta isy a n ı b a şla tm a y a karar verirler. Ç evrelerinde
95
ancak 4 0 k a d a r m ilita n olm asın a k a rşın , B ön öven t
ey a letin d e ik i k öyü is tila ederler ve M ü lk iy et h a k k ı
nı k a ld ırm a k a m a cıy la arşivleri m eyd an d a y ak ar
lar. B irkaç gü n sonra, kollu k gü çlerin e teslim ol
m ak zoru n d a k alırlar. K om ploya k a rıştık la rı için
d eğil de (son olarak çıkarılan a f siy a sa l su çları k a l
dırıyordu), b ir jan d a rm an ın ölüm üne n ed en olduk
ları için y a rg ıç ö n ü n e çıkarıldıklarında, k en d ilerin i
serb est b ıra k tırm a k ta pek zorluk çekm ezler.
J u r a F e d e r a s y o n u - J u ra fed erasyon u ise iki
k an ad a b ö lü n m ü ştü : B ir k a n a t P roudhonculuk’tan
esin le n m işti, p ek p a tırtısı yok tu , ö zellik le fed eras
yon ü y elerin in m ad d i ve m an evi y ü k se lişi için elv e
rişli k o şu lla r y a ra tm a k la ilgileniyordu; ö tek i k a n a t
B ak u n in cilik ’ten esin le n m işti, aya k la n m a v e g en iş
çapta şid d et k u lla n ım ın ı öneriyordu. B irin ci k a n a
dın şefi J a m e s G u illau m e, ikinci k a n a d ın şefi ise
U A va n t-G a rd e *ın (Öncü) ya zıişleri m ü d ü rü Bro-
u sse ’du. B a şla n g ıç ta gü çlen en fed erasyon , y a v a ş y a
v aş ü y elerin in çoğ u n lu ğu n u yitirir; bu ü y e le r so sy a
lis t h a rek ete k a tılm a y ı tercih ederler. F e d e r a sy o n
un son k u ru lta y ı 1880'de C haux-de-Fonds'da y a p ıl
dı. B u a n d an itib a ren , İsviçre a n a rşizm in in m erkezi
C enevre'ye k ayar; b u k e n tte E lisöe R eclu s v e p ren s
Pierre K ropotkin taraftarların ı L e R iv o lte (İsyan )
g a zete si çev r esin d e toplarlar.
96
İKİNCİ BÖLÜM
EYLEM YOLUYLA PROPAGANDA
S i y a s a l C in a y e t ve A n a r ş i s t C in a y e t - S iyasal
cinayetin y ü celtilm esi sad ece a n a r şist h arek ete öz
gü bir olay d eğildir. İm parator I. W ilhelm ’e yap ılan
su ik a stten sonra, a n a r şist şeflerden biri olan
B rousse, g a z e te si L ’A vant-G arde’da, kral k a tlin i y ü
celtm ek le su çlan ın ca, geçm iştek i siy a sa l cin a y e tle
rin a rk a sın a sak lan m ak v e bu cin ayetlerin çoğu za
m an tarih in en g ü zel sa y fa la n arasın d a y e r ald ığın ı
söylem ek onun a çısın d an kolaydı. S eza r’ın k a tille
rinden biri olan B ru tu s, P lutarcos tarafın d an tek
eylem saiki "erdem" olan R om alı tip i olarak n ite le
nir. G essler’i öldüren W ilhelm T eli İsviçrelilerin
u lu sal k ah ra m a n ı h a lin e geldi. C h arlotte Corday
M arat’yı cesu rca h a n çerled iği için efsa n e k a h ram a
nı oldu.
N e ç a y e v s tin a - A n a r şist cin ayet R u s n ih ilizm i
nin b ağrından çıktı. Ç evrede büyük y a n k ıla r u y a n
dıran su ik a stler d izisin i 1865’de II. A lek san dr’a
a teş açarak b a şla ta n R us teröristi K arakazoVdur.
A narşizm k e n d isin i k esin olarak şid d et y o lu n a sü
rükleyecek olan k ötü lü k m eleğin i S erge N eçayev’de
bulur. G enç bir devrim ci R us öğrenci olan v e k aran
lık bir fan a tizm in yön len d ird iği N eçayev, 1869’da
İsviçre’de B a k u n in ’in y a n ın a gider ve ondan bir tür
berat ister. Y a şlı devrim ciyi kendi terörist görüşüne
k azan d ık tan sonra, birkaç ay için de R usya’ya dö
ner, M oskova ve S ain t-P etersb u rg’da iki aşırı öğ
renci grubu örgütler. N eçayev örgütsel çalışm a sın
da Çarlık otok rasin in yarattığı k arışık ve baskıcı
97
atm osferden yararlanır. Ç arlık otok rasisi rejim k ar
şıtla rın a h içb ir g ü ven ce sağlam ıyor, onları kom plo
ya b aşvu rm ak zorunda bırakıyordu. B u çağın tan ığı
ve oy u n cu su olan D ostoyevsk i’nin "Cinler"de tu ttu
ğu ay n a sa y e sin d e b u atm osfer k o la y lık la a n la şıla
bilir. S ö zk o n u su dönem ta rih e, b u y era ltı m ü ca d ele
sin in şey ta n i ön d erin in a d ıyla N eça y ev sk tin a a d ıy la
geçecektir.
N eçayev’in y a n d a şla n n a b en im settiğ i d avran ış
k u ralları nelerdir? tu tu k la n d ığ ı sırad a ü zerin d e b u
lu n acak v e b izza t B ak u n in ’in yazd ığı k a n ıtla n a ca k
olan d evrim ci K a teşizm ’e (ilk eler k itab ı) göre, bu
k u ra lla r k ork u tu cu bir k a rşı-ah lâk çılık tan esin le n i
yordu. N a ç a y e v k a v g a ark ad aşların ı, d ü zen ad am
ların ı en iğren ç y o lla r da d ah il olm ak ü z e r e h er tü r
lü yo lu d en ey erek gözden d ü şü rm eye, m ü cad elen in
sü rd ü rü lm esi için gerek li araçları'sağlayab ilecek b i
ricik yol olan h ırsız lık fik rini cesu rca k a b u l etm ey e,
gerek irse c in a y e t işle m ey e v e k a n u n -d ışı b ir yaşam
sürdükleri için k a n u n la rın alçaltıcı e tk isin i y a şa
m am ış ve b u n ed en le k a n u n la n n ü zerin d e olan
h ayd u tla rla işb irliğ in e gitm ey e çağırır.
P olis h e sa b ın a çalıştığın d an k u şk u la n d ığ ı öğren
ci İvanov’u k en d i elleriyle öldürm ekten çekinm ez.
Y eniden İsv içre’y e sığın d ık tan sonra, h ır sız lık ve
su istim a l ilk elerin i kendi silah ark ad aşların a u y g u
lam aya d evam eder. 1872’de İsviçre tarafın d an R u s
ya ’y a iad e ed ilir. On y ıl sonra S a in t-P etersb u rg ha-
p isa n esin d e ölür. A m a fikirleri ölü m ü n den sonra da
etk isin i sürdürür. Terör doktrineri N eça y ev ’in m ili
tanların ruhu ü zerin d e e tk isi, an arşizm in geleceğ i
ni ağır bir b içim d e ipotek altın a sokar.
E y le m Y o l u y la P r o p a g a n d a - A n ten leri k u v
v etli bir filo z o f olan N ietzsch e, 1887’de G üç İsten-
ci’nde ş u p ey g a m b eran e sözleri ediyordu: "Benim
a n la ttığ ım g elecek ik i yü zyılın tarihidir. B en neyin
98
olacağını ve neyin olm am azlık ed em eyeceğin i an la
tıyorum . B u, n ih ilizm in yükselişidir."
N ietzsch e tarafın d an k en d isin e ola ğ a n ü stü bir
y azg ı çizilen bu n ih ilizm zeh ri, N ietzsch e’den on y ıl
k ad a r önce b eyin lere işle n m e y e b aşlam ıştı. N ih i
lizm fikri 1877 S a in t-Im ier K u ru lta y ın d a B atı dün
y a sın a girer. N e sözlü n e de y a zılı propagandanın
a n a rşist fik rin i k itlelerin d esteğin i sağ la m a y a y e t
m ed iğin e k an i olan J u ra fed erasyon u , ü yelerin e ey
lem y o lu y la propagandayı ta v siy e etm ek ten çek in
m ez.
R üzgar ek ilm iştir, fırtın a p atlak verm ek te gecik
m ez. B ir y ıl sonra, A vrupa’n ın b ü tün taçlı k afaları
te h d it altındadır. A lm an ya’da ten ek eci H oedel v e
doktor N o b ilin g im paratorun can ın a k asted erler. İs
panyol işç i O live M oncasi İsp a n y a k ra lın ı öldürm e
y e k alk ışır. Ahçı P a ssa m a n te İta ly a k ra lın a el k a l
dırır. A n a rşistler bu çılgın ca ve can iyan e girişim leri
yad sım a k şöyle du rsun , soru m lu lu ğu n u ü stlen irler.
U zun y ılla r boyunca A vrupa, a n a rşistlerin attığ ı
bom baların s e siy le çm layacaktır. B ir N e ssu s göm le
ğ in e b en zeyen ey lem y o lu y la propaganda, gitgid e
d ah a çok an a rşizm le b a ğ la n tıla n d ın la ca k (öğretiyle
olduğu k ad a r anarşizm y a n lıla rla da) ve son uçta
an arşizm i tü k etecek tir.
A n a r ş i s t T e r ö r iz m v e B e lle E p o q u e (G ü z e l
Ç a ğ ) - A n a r şist terörizm son d erece m erak u yan d ı
ran v e B elle Epoque d en ilen dönem e özgü bir olay
dır: A n a rşistten kork u lu r, am a d ah a çok ona h a y
ran lık duyulur. A narşizm in yap ıcı n iteliğ in i tü m ü y
le yitird iği ve kör şid d et k u lla n ım ın a kaydığı b ir sı
rada, bu derin sem p ati n ered en k ayn ak lan m ak ta
dır? B u n un soru m lu su, dön em in k olaylığın d an k a y
n ak lan an ü stü y a ld ız la n m ış y etersizlik midir? B u
y a ld ızı k ald ırm aya birkaç san sa sy o n el cin ayet y e t
m iştir. Y oksa, n isb eten cesu r birkaç güçlü k işiliğin
99
Toplum ’a ilk e se l b ir h a y ırla değil de, can lı bir ey-
le m sel h a y ırla k a rşı çıkan m ü cad elesin d e h er der
din d evasın ı b u la ca ğ ın ı sa n a n bıkkın b ir e litin u y a
n ışı m ıdır? Y a d a sa d ece h er birim izde u y u y a n is
yan rom an tizm in i m i su çlam ak gerekir? Ö yle ki bu
rom antizm g en ç S ch iller’in b ü tü n isyan cıların pro
totipi olan K ari M oor’u ya ra tm a sın ı olan ak lı k ılm ış
ve S icilyalı e şk iy a G iulian o’n un gü n ü m ü zd e k ah ra
m an sa y ılm a sın ı sa ğ la m ıştır. Am a h er şeyin ö tesin
de, a n a rşistlerin en te le k tü e l çevrelerde b aşa rısın ı
sağlayan ey lem leri için "bir k arşılık b ek lem em ele-
ri"dir. H a rek et h a lin d ek i bir trenden zara rsız bir
ih tiyarı sad ece özgür old u ğu n u k a n ıtla m a k için
atan Andrö G ide’in L afcadio’su n u n ön cü lleri y ü zy ıl
sonunun bazı a n a rşistlerid ir. B u n lar g elişig ü zel
bom balar a ta ra k ça ğ d aşların ın gözünde, tercih öz
gü rlü ğü n ü v e d o la y ısıy la b ireyin eg em en liğ in i k a
n ıtla m a y a ça lışm a k ta d ırlar.
A narşizm y a n lısı elitin k on u m u r a h a t v e h iç de
teh lik eli değildi; bu e lit a n a r şist eylem leri alk ışlar
ken birkaç b irey sel ey lem in Toplum ’a v u ru lm u ş bir
fiskeden b a şk a bir şey olm ad ığım bilir. Y a n m y ü z
yıl öteden b a k ıld ığ ın d a terö rist an arşizm , çözülm e
tohum larından etk ilen m ey eceğ in i bilen v e bu n e
denle istik ra rın ı sın a m a y ı seven b ir çağın lü k sü
olarak gözükür.
B u toplum k en d isin d en öylesin e em in d ir k i Lau-
ren t T ailh a d e’ın b a h tsız m acerasıyla alay etm iştir.
A n a rşist eğ ilim li bir şa ir olan ve S tirn erci fe lse fe si
nin coşturduğu T a ilh a d e iğ n eli bir m ısrad a şöyle
der: "Biricik ve M ü lk iyeti y a z m evsim im i sü slem ey e
yetiyor." O ysa a n a r ş ist bir su ik a stle iligili olarak
e ste t şair, şu m u h te şe m sözleri etm işti: "Jest gü zel
olunca k u rb an lar ön em li değil. B elirsiz in san ların
ölüm ü önem li d eğil, y e te r ki b ireysellik k en d in i k a
nıtlasın." N e y a zık k i tesad ü f, bir sü re son ra onun
100
da bu "belirsiz insanlar" arasın d a y era lm a sm a yola-
çacaktır. B ü tü n P a ris’in g ittiği bir yer olan Foyot
restoran ın d a d o stla rıyla ak şam yem eği yerken,
a n a rşistlerin a ttığ ı bir bom bayla ağır bir biçim de
yaralanır. A ltı y ıl gibi u zun bir süre acı çek tik ten
sonra, b aru t ta n elerin in k ald ığı sa ğ gözü alınır.
S özk on u su olan bir b eğen id en çok snobizm di. Gi
r işte de b elirttiğ im iz g ib i, an arşizm fikri zam anın
en tele k tü el y a şa m ın d a çok etk ili oldu. Ö zellik le
an a rşizm le sem bolizm ara sın d a çok sıkı bir b a ğ k u
ruldu. V ielö-G riffin E n tretie n s Politiqu.es et Littârai-
res (S iy a sa l v e E debi G örüşm eler) d ergisin i çıkarır.
B u dergi sem b o list o k u lu n zaferin e k a tk ıd a b u lu n
d u ğu gibi, aynı za m a n d a a n a r şist şiarları da yayar.
A m erikan k ök en li olan bir diğer sem b o list şair,
S tu a rt M errill m odern T oplum ’u k ötü y a z ılm ış bir
şiire b en zetir v e ik i görev ü stlen ir: Ş iiri sem b o list
öğreti, T oplum ’u is e a n a rşi ile kurtarm ak.
D aha sonra a k a d em isy en olacak olan J ea n R iche-
pin ise, C hanson d es G ueux ’de (S erserilerin Ş ark ısı)
"Toplum’un h ep ü v e y a n a lık yap tığı, k ötü sü ta n n e
n in m em elerin d e s ü t b u lam ayın ca, açık lık ların ı g i
derm ek için eti ısır a n bu isyan h alin d ek i çocukla
rın, bu cesu r in sa n la rın , b u m aceracıların v a h şi şii-
ri”n i yü celtir.
H em en h ep si 1892 ile 1894 arasın d a g erç ek leşti
rilen en ü n lü a n a r ş ist su ik a stleri sıralayarak , ey
lem y o lu y la prop agan dayı b etim lem eye sır a geldi.
R a v a c h o l O la y ı - Ş id d etli k esitleri v e öngörüle-
m eyen g elişm eler i, k ork u nç v e k om ik ö ğeler a ra sın
da gerçek leştird iğ i k a r ışım la Ravachol olayı, m elod
ram ı çok h atırla tıy o r. D ola y ısıy la b u olayı, h e r biri
diğerinden d a h a şa şırtıcı p erd elere böleceğiz.
B irin ci perde: R avachol S a in t-E tien n e d olayların
d a ik i c in a y e t işle r. C in ayetler ateizm a d ın a işlen ir,
çü n k ü öld ü rü len ler sofu k işilerd ir. A ncak öldürü
101
len lerin sa k lı p arasın ın k a til tarafından a lın m ası,
bu a te Tıaçlı seferi’n in sam im iyeti açısın d an can sı
kıcıdır. Y a şa m a say g ı duym adığı gibi ölü m e de say
gı d uym ayan R avachol, m ezarlara saldırır, cesetler
den m ü cevh er alır. S a in t-E tien n e’de p olis tarafın
dan tu tu k la n ır, am a kaçm ayı b aşan r.
İkinci perde: P a ris’e gelir. Bir süre, a n a rşistlerle
işi olm u ş yargıçların oturduğu evlerin sa h a n lık la rı
na bom balar y erleştirerek bütün k en ti soluk solu ğa
bırakır.
Ü çü ncü perde: V ûry restoran ın d a öğle yem eği
yerken garson Lh^rot b asın ın verdiği eşk a ld en onu
tan ır ve p olise h a b er verir. R estorandan ta m ayrı
lırken R avachol tu tu k lan ır. A ncak ih b arcının b a şı
belaya girer, k ıs a bir sü re sonra a n a r şist in tik a m cı
lar olayın cereyan ettiğ i restoran ı h a v a y a uçurur
lar. Lhörot k o rk tu ğ u y la k alır, am a resto ra n ın sa h i
bi olan k ayın b irad eri Vâry v e o sıra d a restoran d a
b u lu n an bir m ü şte ri ağır şek ild e yaralan ırlar.
D ördüncü perde: B irbiri ardı sıra ik i k e z ağır ce
za m a h k em esin d e yargılan ır: S u ik a stlerin i y a rg ıla
yan P a ris m a h k em esin d e v e cin ayetlerin i y a rg ıla
yan M ontbrison m ah k em esin d e. İd am a m ah k u m
ed ilir ve g iy o tin e şark ı söyleyerek gider.
B eşin ci v e son p erd e en ü rk ü tücü olanıdır: İdam ı
k u tsa m a izler. B oğucu v e gü n ah özellik lerin i ta ş ı
yan R avachol, b öylece k u tsa lla ştırılır. R avach ol’da
ya şa m ın ı d ü n y a n ın iy iliğ i için cesurca fed a ed en bir
şe h it görülür. N a m u slu bir bilgin olan E lisö e R eclu s
bu m o d em za m a n la rın şövalyesin in cesa retin i, ruh
yü celiğ in i ve cö m ertliğin i yü celtir. R avachol’un suç
ortak ların dan b irin in çocukları için para v eren ler
arasın d a L ucien D esca v es, O ctave M irbeau, M ichel
Zövaco, H en ri de R ögnier, C am ille P issa ro , S a in t-
Pol Roux, J e h a n R ictu s, T ristan B e m a r d , E m ile
V erhaeren vardır. A n arşizm en gu d u b et çeh resin e
102
h ü rü n se b ile, ü lk e elitin in onun h ak kın da olum lu
bir önyargısı vardır.
V aillant Olayı - 9 A ralık 1893’de Bourbon S ara
y ın d a "müthiş" b ir p a tla m a duyulur. Işık lar y a n ın
ca 8 0 ’den fa zla y a ra lı old u ğu an laşılır. Y aralı sa y ısı
nın fa zla lığ ı, d ah a sonra çivili çorba d en ilecek olan
bu bom bada çok sayıd a çivi olm ası ve p a tla m a y la
bu çivilerin sa lo n a y a y ılm a sı ile açıklanır. K argaşa
lığın en b erb at a n ın d a, soğu k k an lılığın ı koruyarak
şu ta rih sel sözleri eden M eclis B aşk an ı C h arles
D u p u /e , k en d i za m a n ın d ak i in san ların d a y a p tığ ı
gibi, sa ygım ızı ifa d e edelim : "Baylar, to p la n tı d e
vam ediyor." M eclis’in b ü tü n çıkışları h em en k ap a
tılır ve bu sa y ed e su çlu yak alan ır: B u k işi, h e r tü rlü
m esleği d en em iş, o sıralar şa ir olan v e a n a r şist çev
relerle ilişk isi b u lu n an A u g u ste V a illa n t ad lı y a
şam da dik iş tu ttu r a m a m ış biridir. B om b ası h iç
k im sey i öldürem ediği h a ld e ölüm e m ah k um ed ilir
ve giyotind en k u rtu lam az. M ezan bir h a cılık y eri
h a lin e gelir. K ara tü lle r e b ü rü n m ü ş n ered ey se d in
sel bir a te şle tu tu şa n g ü zel h an ım lar m ezarın a şe
h itlik zey tin d a lla n bırakır.
S a d i C a r n o t ’r ıu n Ö l d ü r ü lm e s i - A n a r şist terö
rizm C u m h u rb a şk a n ın ın öld ü rü lm esiyle zirve nok
ta sın a çıkar. B ir sın a i ve ticari sergiyi açm ak için
g ittiğ i Lyon’da, o sıralar C um h u riyet’in en yü k sek
şa h siy eti olan S a d i C arnot 24 H aziran 1894’te öldü
rülür. C aserio adlı genç b ir İtalyan a n a r şist b a ş
k an lık ara b a sın ın b a sa m a ğ ın a sıçrar ve kurbanı
"Yaşasın D evrim ” çığ lığ ıy la h ançerler. B u k ez ölçü
kaçırılm ıştır. U zu n sü re birkaç ken d in d en g eçm iş
k işin in m a n tık sız terörizm iyle flört eden ü lk e, en er
jik ön lem ler a lın m a sın ı iste m e y e başlar.
" Ş e r ir " Y a s a l a r - A n a r şist terörizm le m ü cad ele
am acın ı ta şıy a n b ir ilk y a sa , V aillan t su ik a stin in
h em en ardından 12 A ralık 1 893’te kabul edilir. Sadi
103
C arnot’un trajik ö lü m ü h ü k ü m eti "anarşist girişim
leri b a stırm a y a yönelik" ik in ci bir y a sa h a zırlam aya
zorlar. Y a sa 2 6 T em m u z 1894’te kabul edilir.
T erörizm in b a şlıca k ayn ağın ın o sıralar çok sa y ı
da y a y ın d a n (en ön em li y a y ın la r şunlardır: Jean
G ravi’in h a fta lık d ergisi tem s N ouveaux, L e L iber-
taire, L 'E d u c a tio n L ibertaire, L e R iv o ltâ , E m ile
P ouget’n in L e P&re P ein a rd ’ı) oluşan a n a r şist b a sı
nın cin a y etleri te şv ik etm e si olduğuna k a n i olan
h ü k ü m et, b a sın su çları ile ilg ili önlem leri artırm aya
karar verir. A m a m u h a lif b asın ı su stu rm a k için bu
y asa la rd a n y a ra rla n ılacağı kork u su n a k a p ıla n sos
y a listle r , şerir olarak n iteled ik leri bu y a sa la r a k arşı
şid d etli bir k a m p a n y a b aşlatırlar.
B u k on u d a, J ea n J a u res ve M illerand’n ın M eclis’-
te verd ik leri söylevler ünlüdür. J ea n J a u rö s a n ar
şizm in g e lişm e sin i siy a si-m a li sk a n d a lla n n sa y ısın
daki a rtışa b ağ la r v e b u n ed en le hoşgörür: W ilson
olayı (W ilson k ayın p ed erin in cu m h u rb aşk an ı olm a
sın d an yararla n a ra k n işan -m ad alya tica r etin e g iri
şir), G üney d e m iıy o lla n sk an d ali ve özellik le P a n a
m a K u m p a n y a sın ın çok büyük dolan d ırıcılığı.
Jau rös’in h ita b e t y eten eğ i çok se r t ele ştir ile r y ö n e l
tirken k en d in i b ü tün p arlak lığıyla gösterir: "Karan
lık işle r çeviren p o litik acı ile cani a n a r şist a teşli
sürgün top rak ların a ayn ı gem i ile gid erk en , birbi-
riy le k o n u şa ca k la r ve birbirlerinin aynı top lu m sal
d ü zen in ta m a m la y ıcı ik i yön ü old u k ların ın fark ın a
varacaklardır."
M illeran d da ay n ı tem a y ı işler, am a d a h a çok b a
sın özgü rlü ğü n ü n g erek liliğ i ü zerin de durur. B asın
özg ü rlü ğ ü n ü son d erece gerekli görür, ö y le k i top
lu m sa l b ed en d ek i çok sa y ıd a çıban h em en b o şa ltıl
m alıdır. Ş ö y le k on uşu r: "Basın özgü rlüğü , y ü zy ıl
önce C a m ille D esm o u lin s’n in Vieux C ordielier (İh ti
y a r E rm iş) adlı ö lü m sü z y erg isin d e "düzenbazların
104
terörü" d iy e ad lan d ırd ığı şeydir." B u yasa la rd a n du
y u la n k ork u pek h a k lı çıkm adı; bu özel y a sa la r a çok
az b aşvuruldu; ü ste lik sad ece a n ti-m ilita rist propa
gan d a y la m ü cad ele etm e am acıyla başvuruldu .
B u b ask ıcı y a sa la rın e tk isi tam oldu. E ylem yo
lu y la propaganda o k a d a r h ızlı bir b içim de kayb ol
du k i, y en i y a sa la r gereğin ce a n a r şist şefler v e adi
su ç lu la n n aynı davada birarada b u lu n d u ğu O tuzlar
M ah k em esi (M ahkem e za ten gerekli ayrım ı y ap tı
v e sad ece adi su çlu ları cezalandırdı) istisn a sıy la , bu
y a sa la rı u y g u la m a y a gerek b ile olm adı. T eröristler
h ed efled ik leri am acı aşm ışlard ı. K iteleri ayak lan d ı
racak ların a b ezd irm işlerd i. A narşizm in yokolm adı-
ğı doğrudur, a m a y en i bir serü ven d en , devrim ci
sen d ik alizm d en geçerek sa flık k azan m ıştır.
E ylem leri 1911-1913 yılların ın ga zetelerin i ren k
lend iren "trajik haydutlar"a gelin ce, b u nlar sad ece
su ç-cin ayet tarih i ile ilgilid irler. İlan ettik leri a n ar
şizm leri h erh an gi bir ideolojik k aygıd an yok su n ci
n a y et eylem lerin i pek örtem eyen b ir b ayraktı.
U lu s la r a r a s ı A n a r ş i s t T e r ö r iz m - B ern’deki
J u ra dağlarınd a a lm a n eylem yolu yla propaganda
k ara rın ın zararları sad ece F ran sa’da değil, b ü tün
A vrupa’da, h a tta B irleşik A m erika’da h issed ild i.
A deta u lu sla ra ra sı çapta bir çılgın lık yaşanıyordu.
H ızlı bir d ü nya tu ru bu çılgın lığın boyutlarını ölç
m em izi sağlayacak tır.
1898’de d ünya, a n a r şist L ucchesi’nin iy ilik sev er
liği v e ö zverisiyle h a yran lık uyandıran A v u stu ıy a
im paratoriçesi E lisa b eth ’i öldürm esini şa şk ın lık la
öğrendi. 1882’de E n d ü lü s’de, "Kara El" a d ıyla ta n ı
nan bir a n a r şist çeten in eylem leri yaşa n d ı. 1893,
1894 v e 1896’da B a rselon a çok sa y m a a n a r şist su i-
k a ste ta n ık oldu. 8 A ğu stos 1897’de İsp an ya K onse-
y i’nin b a şk a n ı C an ovas del C astillo öldürüldü.
İtalya’da, 20 T em m uz 1900’de a n a rşist B resci Kral
105
H um bert’i öldürür. A lm an an a rşist şefi Joh an n
M ost’un A B D ’y e g elm e siy le, terörist d a lg a A tla n
tik ’in ötek i k ıy ıs ın a sıçradı. K an lı grevlerin ardın
dan, 1887’e C hicago’da an a rşistler idam ed ild i. N i
h a y e t 6 E ylü l 1901’de, A m erika B irleşik D ev letleri
B a şk a n ı da b ir a n a r ş ist su ik a ste kurban g itti.
106
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
DEVRİMCİ SENDİKALİZM
107
Edouard D olld an s d aha önce zik red ilen H istoire
d u M ouvem ent O uvrier (İşçi H areketinin T a rih i) a d
lı g ü zel y a p ıtın d a , üç evre ayırdeder. İlk evre
1872’den 1 8 7 9 ’a k a d a r sürer. K om ün’ün y e n ilg isi iş
çi h a rek etlerin e son derece ağır Bir darbe indirir.
E n tern a sy o n a l y a s a s ı d en ilen 12 M art 1872 y a sa sı
E n te r n a s y o n a li ü y eliğ i yasak lar, am a b u n a rağ
m en, işçiler gru p la şm ak tan caym azlar. A ncak der
nek leri tem k in li bir ılım lılık örneği sunar. T alep leri
sadece ça lışm a k o şu lların ın iy ileştirilm esi ile ilg ili
dir ve b u nu da m ü ca d eleyle değil, sın ıf işb irliği ile
eld e etm ey i u m u t ederler. B u, korporatizm in zaferi
dir. A m a 1 8 7 9 ’d an itibaren talep lerin to n u v e der
n eklerin y ö n elim i d eğ işm ey e b aşlar. J u le s G uesde-
’in gü çlü k işiliğ i sa y esin d e, ayn ı za m an d a K om ün
cülerin s iy a s a l m ü cad eleler aren asın a g irm esin i
sağlayan a f sa y e sin d e , işçi h arek eti artık siy a sa l ik
tidarın ele g eçirilm esin i h ed eflem ek ted ir. T e k credo
(ilke) olarak so sy a lizm i kabul eden işçi h arek eti,
sa lt siy a sa l eylem d en b aşk a k avga aracı tan ım az,
siy a sa l m ü ca d elen in gü çlü k lerin in k en d ilerin i zor
lad ığı u zla şm a la rd a n bıkan m ilitan lar, b u m elez
devrim ci ey lem b içim in d en vazgeçerler v e G enel
E m ek K on fed erasyon u ’n u n k urulduğu y ıl olan
1895’e doğru devrim ci sen d ik alizm gö rü şü n e varır
lar. Ç oğu b u form ü le 1914’e k ad ar sa d ık kalır.
A n a rşistler a n ti-d ev letçilik lerin in m ü h rü n ü işçi h a
rek etin in b u ü çü n cü d evresin e vururlar. H er tü rlü
soy u t oto ritey e k a rşıd ırlar. B ireyin ru h u n u n d erin
lik lerin d en k a y n a k la n m a y a n , b ireylere d ış bir güç
tarafından k a b u l ettir ilm iş olan bir k u ru lu şu horgö-
rürler. A n a r şistle r işç i h a rek etin i d ü ştü ğ ü zor du
rum dan k u rta rırla r. S en d ik alizm in ap olitik n ite liğ i
n i a şa ğ ıd a k i te rim lerle ortaya k oyan 1 9 0 6 A m ien s
B elgesi a n a r şistle r in etk isiy le kabul ed ilm iştir.
" Ö rgü tlere. g elin ce, K urultay sen d ik a lizm in en
108
fa zla etk iy i y a ra tm a sı için* ekonom ik ey lem in doğ
rudan p atronları h e d e f a lm a sı gerek tiğin i ilan eder.
K onfedere örgütler sen d ik al top lu lu k lar olarak p ar
ti ve ta rik a tla rla ilgilen m ezler; onlar dışarda ve yan
ta ra fla ta m a m en özgür olarak top lu m sal d ön üşü m ü
sürdürebilirler."
B u etk i k alıcı olacaktır, çünkü farklı n ed en lerd en
ötürü burada su n u lm a sı uzun zam an alacak olan
bu m etin , 1936 T ou lou se K urultayi’n d a on aylandı.
İ ş ç i L o k a l i (B o u ra e d u T r a v a il) - D evrim ci
sen d ik a lizm e a n a r şist fizyon om isini veren sen d ik a
dan çok, İşçi L okali’dir, S en d ik a aynı m eslek ten iş
çileri önce y erel d ü zeyd e, sonra b ölgesel d üzeyde,
n ih a y et u lu sa l düzeyde b iraraya getirirk en , İşçi Lo
k a li aynı k en ttek i d eğ işik m eslek lerd en işçileri b i
raraya toplar. S en d ik aların dikey y ap ısı sağlam ca
örgü tlen m iş bir k itle olarak daha iy i h a rek et ed il
m esin i sağlar. B u n a k a rşılık İşçi L okali’n in y a ta y
y ap ısı işçin in b irey sel k u ru lu şu açısın d an elv e r işli
dir.
G erçekte İşçi L okali’n in e s a s rolü nedir? İşçiye
eğitim sa y esin d e in sa n onurunun b ilin cin i yen id en
verm ektir. V erilen g ü zel tan ım a göre İşçi Lokali,
"işçinin ü n iv e r s ite s id ir . B u İşçi L okallerini g e liş ti
ren k işi, 3 2 y a şın d a görevi b aşın da ölen v e ölü m ü n
den bir y ıl son ra y a y ım la n a n H istoire des Bourses
(İşçi L okallerinin T a rih i) adlı yap ıtı k la sik le şm iş
g ü zel bir m ilita n örneği olan F e m a n d P ellou tier’dir.
B u an a rk o -sen d ik a listin en çok b ağlı old u ğu fik ir
"kendi k en d in in kültürü", sürekli bir iç m ü k em m el
le şm e ça lışm a sı sa y esin d e k en d i k en d in in k u rtu lu
şu n u n sa ğ la n m a sıd ır. G erçekte devrim ci sen d ik a-
lis t a çısın d a n , M ark sizm ’in k u şk u su z y a n lış, am a
çok sık b en im sen en bir yoru m u n un d ü şü n d üreb ile-
ceği gib i, to p lu m sa l D evrim k açın ılm az b ir evrim in
m ukadder so n u cu d eğildir. İşçi böyle bir k u ru lu şa
109
la y ık old u ğu ölçüde k en d i k en d in i gerçek leştirecek
tir. D evrim ci sen d ik a lizm d oktrinerlerinden biri
olan E douard B erth , bu öğretici çabanın "Kant’a g e
ri dönüş"le eşd eğ er olduğunu d ü şü n ü r. "Eğer
K ant’a geri d ö n ü ş so syalizm in n esn el g erek liliğ in i
red d etm e v e b u nu n son u cu olan h er tü r lü a h lâk i
kaygıyı k ü çü m sem e a n la m ın a geliyorsa..."
İşçi L okalı’n d en öğren ilen ler ö zellik le m ilita n la
rın çocukları için ya rarlı olacaktır. S a d ece k a fa
em eğ in e d a y a lı olan v e b u n ed en le işçid e a şa ğ ılık
d u y g u su u y a n d ıra n k la sik bir eğitim d eğ il d e, ço
cukların kol em eğ iy le gu ru r du ym aların ı sa ğ la y a n
bir eğ itim , k o l işçilerin in öğren ilm esin in so n u cu b i
lim sel b ir eğ itim d ir sö zk on u su olan. S e n d ik a list h a
rek etin yoru m cu ların ın en b ü yüğü olan G eorges
Sorel’in , g ü n ü m ü zd e tek n ik eğitim in h a y a l ed eb ile
ceği en g ü zel y ü celtm e olan pek az ü topik gö rü şleri
ni dile g etird iğ i şu sa tırlar, sen d ik al e ğ itim in am aç
larını saptar: "G elecekteki k u rtu lu şu sa ğ la m a k için
genç in sa n la ra çalışm ayı sevd irm ek , y a p tık la rı h er
şeyi d ü zeltilem ez bir sa n a t eseri olarak görm ek,
atölyede olup b iten h er şey i k avram aya çalışm ak
gerekir. O n ların ü retim le ilg ili olan h er şeyd e, bi
linçli, sa n a tçı ve bilgin k ılm ak gerekir."
D o ğ r u d a n E y le m - E ğitim eylem in g ü v e n c e si
dir. K uram da İşçi L okali b ü tün işçilere açık tır, am a
gerçek te araların d an sad ece bir bölü m ü T oplum ’da
k en d ilerin e v erilen alçaltıci konum dan k u rtu lm ak
için gerekli çabayı gösterm ek isteyecek tir. N itek im
a n a rk o -sen d ik a listler ken d iler ni, p roleter dram ı
nın koro b a şı olarak görm ektedirler. İrad esin i doğ
rudan eylem yo lu y la , y a n i dem okrasinin norm al
yolların ı (p arlam en tarizm yolu) tu tm a y a n , şid d ete
başvuran bir eylem y o lu y la kabul ettireb ilecek e tk i
li bir a zın lık old u k larının bilincindedirler.
A n ark o-sen d ik alist, çoğunluğun ele geçirilm esin e
110
önem verm ez; a k sin e çoğunluğun e le geçirilm esi
ona g en el bir gü çsü zlü k ve ceh a letin ifad esi olarak
gözükür. D em ok ratik h ak k a sen d ik al h a k la , köle
k ala b a lığa özgür in sa n la , b ilin çsiz çoğu n lu ğu bilinç
li a zın lık la k arşı çıkar. A ntâ-dem okrat v e seçim lere
k a tılm a y a k a rşı olan sen d ik a list m ilitan y e tk i veril
m iş h erh an gi bir tem silcin in k en d i görü şlerin i b a şa
rıya u la ştıra ca ğ ın a gü ven m ez. H erbert L agerdelle
şöyle der: "İşçi h a rek eti geleceğin y a zg ısın ı taşır.
K ültürün edebi öğeleri olan onur d u ygu su , özgür
lü k ten alm a n tad , b a ğım sızlık , fed ek ârlık ve m ü ca
d ele ruhu sad ece v e sadece işçi h arek etin d e yaşar."
G e n e l G r e v - D oğrudan eylem , y a n i b izza t
em ekçilerin çab ası k endini en çarpıcı biçim de grev
de gösterir. G rev hak kı k ab u l ed ild iğin d en beri, da-
m şm a lı olarak i ş d u rdurm aları p a s if bir k itle g ö ste
risi olarak görm eye a lıştığım ızd an , p roletaryaya öz
gü bu silah ın icadını o p rio ri olarak proletaryaya
atfetm iyoruz. O ysa devrim ci sen d ik alizm siy a sa l
sosyalizm i önce, g en el g rev fikrini k ab u l ederek
aşar. G uesde taraftarları g en el grevi bir ütopya ola
rak görüyor ve b ü ıju v a zi iktid arı elin d e tu ttu ğ u sü
rece gen el grevin geçek leştirileb ilirliğin e in a n m ı
yorlardı. B u n a k arşılık , P ellou tier bu fik ri 1892
Tours K u ru ltayı’n a, A ristid e B riand ise aynı yıl
M arsilya sen d ik a la r F ed erasyon u ’n u n K u ru ltayı’n a
kabul ettirir. Y üzyılın b a şın d a III. C u m h u riy etin
tarih ini dolduran çok sayıda grevi anarko-
sen d ik a listler b a şla tm ıştır. İki örnek verm ek gere
kirse, 1906’da C lem an ceau ’nun b astırd ığı Pas-de-
C alais’deki m ad en cilerin grevi an ark o-sen d ik alist
Broutchoux, 1907’de P aris’te elek rikçilerin grevi y i
ne bir an ark o -sen d ik alist olan P ataud tarafından
yön etilm iştir. P a ta u d P ou get ile b irlik te C om m ent
N ous Ferons L a R âvolution (D evrim i N a sıl Y apaca
ğız) adını ta şıy a n bir broşür y a yım lam ıştı. B u bro
111
şürde y azarlar, p a rla m en ter sosyalizm e şid d etle
saldırıyorlardı.
G revin leg a lited en a y rılm a sı n ered eyse m ukad
der old u ğu n a ve şid d et ey lem leriyle b irlik te g e lişti
ğin e (öyle ki grevi ö rgü tleyen ler açısın d an gerçek
bir devrim ci k a h ra m a n lık gerektirir) göre, grev h er
türlü b ireysel eylem i o lan ak sız k ılan k o lle k tif bir
eylem sa y ıla m a z, am a a k sin e k iş is e l cesa re t v e ve
özverinin m ü k em m el b ir d en ek taşıd ır. G eorges So-
rel Reflexiorıs S u r L a Violence (Ş id d et Ü zerin e D ü
şünceler) a d lı te m e l k itab ın d a, genel grev ü zerin e
bölüm de şö y le der: "Genel grev bireyci gü cü n en
çarpıcı ifadesidir." T am bir savaşçı olan işçid en is te
diği cesaret, işçiy e k en d i k u rtu lu şu n u n y a ra tıc ısı
olarak verd iği gu ru r d u y g u su y la grev, eğ ittiğ i k a
dar işçiyi p işirir de. G rev, p roletaryanın okuludur.
E ski a n a rşistlerin a n la y ışıy la soruna y a k la şılır
sa, grevin le h in d e b ir b aşk a etm en d a h a vardır.
G rev yerin e grevi so n a erd irsin ler d iye jan d arm a
göndererek p atro n la rı d estek ley en D e v le t, böylece
gerçek d oğasın ı ortaya koyar. B u, d em ok rasin in h ü
k ü m ran lığını sü rd ü rd ü ğü n ü id d ia ettiğ i top lu m sal
barışın b ittiğ i a n la m ın a gelir. D em ok ratik rejim in
yap ay olarak koru d uğu sın ıfların birbirine k a rışm a
sı h a lin in d e son a erdiği an la m ın ı ta şır. D ev let
m ü lk sa h ip lerin in elin d e bir b askı aracı g ib i g özü
kür. G rev sa d ece işçiyi y ü celtm e k le k a lm a z, aynı
zam an d a on u k en d i gerçek d ü şm an ı olan D ev let’le
k arşı k a rşıy a getirir.
Sorel’in g e n e l g rev efsa n esi fikri bu tüftıüyle
a n a r şist g ö rü şte b ir a çık lam a bu lu r. G erçekte Sorel
grevin p ra tik son uçların d an çok, b u olayın m ilitan
ların y a şa m ın d a o yn ad ığı önem li m an evi rol ü zerin
de durur. E fsa n elere, "bugünkü d avran ışın d ayan
dığı u m u tla ra bir gerçek lik görü n ü m ü verm ek am a
cıyla sa n a tk â ra n e y a p ılm ış kom pozisyonlara" b en
112
zeyen g en el grev, hiçb ir zam an gerçek leşm em iş olsa
da, proletaryada "sahip old u ğu en a sil, en derin ve
en teşvik edici duygulan" uyandırır.
Şim di sıra a n a r şist fik rin b u ü çüncü tecessü m ü -
n ün b ilan çosu n u çıkarm ak ta. B u b ilanço oldukça
olum lu gibi gözü k m ek ted ir. A narşizm sen d ik aliz-
m e, bütün sen d ik a list h a rek etlerin tem elin d e yera-
lan ik i yön len d irici ilk e kazan d ırm ıştır: S en d ik al
eylem le siy a sa l ey lem in birbirinden a y n lm a sı ve
sen d ik anın m ilita n la n ara sın d a gerçek leştirm esi
gereken eğ itsel ça lışm a n ın önem i.
A m a a n arşizm b u k a lıc ı b a ş a n la n n m m eyveleri
ni to p la y a m a m ıştır, çü n k ü tek tek isy a n ey lem le
rinden vazgeçerek v e ik tisa d i d ü zeyle siy a sa l d ü zey
arasın d a b u ld u ğ u n u sa n d ığı k a rşıtlığın (ki b u k ar
şıtlık d ev lete k a rşı m ü cad elesin i h a k lıla ştın y o rd u )
yerin e, ik tisa d i e y lem le siy a sa l eylem i k arşı k a rşıya
getireceği yerd e b u ik isin i ü s t ü s te koyan b a sit bir
düalizm i koyarak ödün verm ezlik ten y a v a ş y a v a ş
u zak laşm ıştı.
113
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İSPANYOL DEVRİMİ
114
hi olan 19 T em m u z 1936’dan 1937 b a şın a kadar,
İsp an ya’da b ir tü r "örgütlü d isip lin sizlik ” hüküm
sürer. "La Passionaria" iç sa v a şın lib erter özellik ler
ta şıy a n ilk g ü n leriy le ilg ili şu sap tam ayı yapar:
"Bütün D ev let aygıtı y ık ıld ı, ik tid ar sokağın elin e
geçti."
M erkeziyetçi v e p la n lam acı d evletle a n a r şist dü
şü nü rlerin sü rek li vu rgu lad ığı çok m erk ezli ve fede-
r a list özyönetim ara sın d ak i k arşıtlık , hiçbir zam an
bu kadar saydam bir biçim de gözü k m em işti. A nar
ş is t Frödörica M on tsen y’n in İspanyol D evrim i’nin
b aşlan gıçtak i k a z a m m la n n ı savu nm aya ça lıştığ ı 21
T em m uz 1937 ta rih li söylevin d e altın ı çizdiği, dev-
le tsel otoriterizm le b ireysel özerklik tem elli özyöne
tim i birbirinden ayıran, bu aşılm az uçurum dur.
Şöyle der: "Bir yan d an, otorite ve totaliter D ev let’in,
D ev let tarafından y ö n etilen ekonom inin, b ü tün in
san ları a sk erleştiren , D ev let’i büyük b ir patron, b ü
yü k bir aracı h a lin e g etiren bir top lu m sal organi
zasyonun ta raftarları, ö te yan d an m ad en lerin , ta r
laların , fabrikaların v e atölyelerin b izzat, sen d ik al
bir fed erasyon d a ö rg ü tlen m iş çalışan s ın ıf tarafın
dan işletilm esi."
A n a rşist fik irler ta şıy a n İspanyol sen d ik acılar
gerçek te, in a n çla rın a u y gu n olarak, d e v le t so sya
listlerin in ön erdiği d evletleştirm ed en fark lı bir ey
lem olan so sy a lleştirm ey e, y a n i ü retim araçların ın
o n la n ça lıştıra n la r tarafın d an ed in ilm esin i sa ğ la
m aya ça lıştık la rın ın tam am en bilincindedirler. B azı
yön leriyle so sy a lleştirm e d ev letleştirm en in k a r şıtı
dır, çünkü d ev letleştirm ey le üretim araçları D ev-
le t’e verilir, d o la y ısıy la y e n i bir söm ürücü m ü lk s a
hib i sın ıfı olm a eğ ilim i gösteren b ürokrasiye veril
m iş olur. N itek im birkaç a y sonra, h ü k ü m et toprak
ları m illileştirm ek istey in ce, devrim ci sen d ik acılar
bu na, şu k a ça m a k sız sözlerle k arşı çıkarlar: "Tarım
115
işçisi sen d ik a la rı top rağı v e üretim i k o lek tifleştird i
ler, oysa şim d i h ü k ü m e t toprağa D evlet y a ra rın a el
k on u lm ası g erek tiğ in i ila n ediyor. Bu, k itlelerin
devrim ci ira d esin in ta n ım azlık tan g elin m esid ir...
S ü rek li ş u şia r d u yu lm u ştu r: Toprağın em ekçiler ta
ra fın d a n ve em ekçiler a d ın a sosyalleştirm esi! S o s
yalleştirm e, d ev le tleştirm e değil! ü retim in işçilerin
s ın ı f örgütlerince gerçekleştirilm esi!"
İ s p a n y o l A n a r ş i z m i n i n B o z g u n u - B u n u n la
birlik te, D ev let’in a n id en ortadan k a lk m a sı an ar
şistlerin iste k le r in e uyuyordu, am a on ları zor d u
rum da da bırakıyordu; gelen ek se) olarak D ev let’in
ü zerin e d ü şen b azı görevleri y erin e g etirm eleri gü ç
lerini a şar. B u g ö revler şunlardır: U lu sa l m aliye,
diplom asi, d ış tica ret, ö zellik le sav a şın y ü rü tü lm e
si. 19 T em m u z 1936 zaferin in ardından şa şk ın lık la
rı öyle bir n o k ta d a d ır k i, k açın ılm az b ir gerek liliğ in
verdiği itilim le d ev letten duydukları içg ü d ü sel d eh
şe ti a şa rla r v e g en el sü rp rize karşın ik tid a r y o lla
rında d olaşm ayı k ab u l ed erler. M ayıs 1 937’y e k a d a r
k o m ü n istlerle a n a r şistle r arasındaki k an lı ça tışm a
lara k adar, K a ta lo n y a h ü k ü m etin d e v e M adrid’deki
Frente P o p u la r h ü k ü m etin d e a n a rşist b a k an lar yer
alacaktır. A ncak b ak an olan a n a rşistler çözülm ez
çelişk iler iç in düşerler: Gerçek siyasal g ü cü , e s a s
rolü siy a sa l gü cü y a d sım a k olan bir sen d ik a l h a re
k etin h izm etin e k o şm a d a ısrar.ederler.
1937’de a n a r ş is tle r bozgu n a uğrar, S ta lin c i k o
m u tan lık a ltın d a k i g ü v en lik güçleri a n a rşistleri si
lah sızlan dırır; b u n u n son ucun d a so sy a lleştirm e du
rur ve so sy a lleştir m e n in durm asını gid erek h ız la
nan bir g erilem e izler; sa v a şı m erk eziyetçi v e b ü
rokratik ak ım k a zan ır. 22 A ğu stos 1937 ta rih li bir
kararnam e, E kim 1936’da K atalan h ü k ü m etin in çı
k ardığı to p lu m sa lla ştırm a k ararn am esin in , "Ana-
y a sa ’n m r u h u n a ay k ırı olduğu" b a h a n e siy le, m eta
116
lürji ve m aden işletm elerin d e u y g u la n m a sın ı ask ıya
alır. N ih a y et 11 A ğ u stos 1938 k ararn am esiyle, sa
vaş san ayileri S ila h la n m a B ak an lığı’n a verilip a s
kerileştirilerek, sosyalleştirm ed en d evletleştirm eye
tedrici geçiş tam am lan ır. D iğer san ayi d alların d a
K atalan özyönetim ciliği, C um huriyetçi İsp an va’nm
yık ılm a sın a kadar, şöyle b öyle ayak ta kalır.
117
SO N U Ç
118
sık sık d a lış y a p tığ ı bir çağda, in san h ak k ın d a çar
pıcı bir k a v ra y ışa sa h ip olan , yerleşik değerleri bü
tün yön leriy le in celem ek ten hiçbir zam an vazgeç
m eyen , "ne T a n rı ne Efendi"den k orkan, düşünce
nin b ü tün a la n la rın d a son u n a k ad ar giden a n a rşist
düşünürlerin b ilg isi, k ışk ırtıcı bir teh lik e, bir red ya
da sa v u n m a tu tu m u n d an çok, h erk esin olu m su z so
n u çla n ü zerin de h em fik ir olduğu bir top lu m ve
dünyadaki tık a n lık lığ a bir son verm eye, palam arla-
n k oparm aya ardı ark ası k esilm eyen bir çağrıdır.
119
B İB L İY O G R A F Y A
120
İletişim Yayınları • P r e s s e s Un iv e r s it a ir e s DE F r a n c e
C E P Ü N İ V E R S İ T E S İ
1990-91 YAYIN PROGRAMI
P BURNEY P GAILLARD
Aşk Ç IK T I G azetecilik Ç IK T I
H. M ICH EL H. ARVO N
M SÖ N M EZ T. PARLA
D S tM O N N E T Seçim
Ç evrecilik Ç IK T I Sistem leri
M TUBIANA D. BUICAN
Kanser Ç IK T I D arw in ve
N. BENSADON
Darvvinizm
Kadın H aklan Ç IK T I A. M ATTELART
R eklam cılık
J.F DRUESNE
T. TİM UR
C in siyet
Ç o k Partili A. D ECO UFLE
ISBN 9 7 5 - 4 7 0 - 0 9 7 - 4