You are on page 1of 126

5eyhu7-islam ibn Teymiyye

ALLAH
SEVGISi

c
aba
(4U()

"Ey halktm! Allah zn davetçisine uyun!"

(Ableaf, 46/31)

• e
00

ALLAH SEVGiSi
Muhabbetullah
Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

N. N. N. N.. N. N. -11,- «e- .e>


bj I
guraba
d
a mille

« ‘ rrt et.ree w J19 I 41U »

ôzgün Adi: Muhabbetullah


ve'I-Hubbu beyne'l-Abdi ve'r-Rab
Te'lîf: Seyhu'l-islâm lbn Teymiyye
Çeviri: Dr. Mehmet Alma
Yayina Hazirlik: Guraba Yawl Heyeti
Abdullah Yolcu
Mustafa Yigit
Murat Kahraman
Kapak: Ahmet Mayali
Baski-Cilt: Step Ajans Matbaaciluk Bosna Cad. No: 11
Ba§cilar/istanbul Tel: (0212) 446 88 46
Guraba Yayinlan: 155
ISBN: 978-605-5387-72-3
1. Baski
M. 2015 / H. 1436

Her Hakkz Saklultr.

GURABA YAYINCILIK SAN. TIC. LTD. STI.


Çatalçesme 5k. Defne Han 27 / 5
Cagaloglu - Fatih / Istanbul
Tel: (0212) 526 06 05 Cep-tel: (0507) 286 14 14
raguraba yaytnlan s111auio YouliEngurabayayinlad
www.guraba.com.tr
e-mail: guraba@hotmail.com
gurabayayinlari@gmail.com
I .0" .0" .0' .0" .0' .0" 'IL

eeeilece?-1:druit lège 7eesorife

ALLAH SEVGiSi
-Muhabbetullah-

Allah ile Kul Aras:ndaki Sevgi

Yayina Hazirlayanlar
Abdullah Bedrân Abdurrahim Bermû

Çeviri
Dr. Mehmet Akinci

-44„ -.4, -.4, -y- Jr II .0" .0" .0'


Ar Ar _Ar _e• _Ar Ar Ar 1 ‘. -N. -N. N, 1,

g u raba (Yayncia
NEDEN GURABA?

it fi, ,
it4 fi

• « ..1.;;d3 r 1a; »
,

• • •

I :Àell:3) 3s eI

RaStibilail sallallâhu aleyhi ve sellem 5.5yle buyur-


maktadir:
"islam garib olarak baslach. Basladiji hale geri
deinecektir. O halde müjdeler olsun Guraba'ya,/
gariplere!"

[Müslim, KitâbuTimân]

Tirmizî rivayetinde:
"Guraba'ya/gariplere müjdeler olsun! Onlar
benden sonra sünnetimden insanlarin bozduklari
5eyleri düzeltenlerdir."

[Tirmizî, imân]
N, N., N. N. 'Ir ..dor .dr dr dr I'
YAYINCININ ÔNSÔZÜ

Süphesiz hamd, Allah'adir. O'na hamd eder,


O'ndan yardim ve bagilanma dileriz. Nefislerimizin
5errinden ve amellerimizin kôtülülderinden O'na
Yüce Allah'in hidayete ula5tirdigini kimse sap-
tiramaz, saptirdigini da kimse hidayete uleiramaz.
Sehadet ederim ki bir ve tek olan ve hiçbir ortagi ol-
mayan Allah'tan baka hak ilah yoktur. Yine ehadet
ederim ki Muhammed sallallahu aleyhi ue sellem O'nun
kulu ve rasulüdür.
Alemlerin Rabbi yüce Allah'in sevgili Rasûlüne,
ailesine, ashabina ve onun yolunu izleyerek Allah'i ve
Rasûlünü seven, Allah'i sevdigi için bütün yaratilanla-
n seven ve Rasulünü sevdigi için de bütün ürnmetini
sevenlere salat ve selam olsun.
Yüce Allah'in insanlar için begenip seçtigi din olan
islâm'in en ônemli esaslanndan biri de tevhid ve iman-
dm Hem tevhidin hem de immun üzerinde yükseldigi
temellerden biri de ibadettir. Çünkü ibadet olmadan ne
tevhid olur, ne de iman!
6 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasmdaki Sevgi
ve
ibadetin en büyük ôzellfg'i de Allah sevgisi
Rasûlullah sevgisi üzerinde yükselmesidir. Zira sevgi
olmadan, kendili§inden/karsiliksiz sevgi olmadan Ya-
ratan Allah Teâlâ ve tebli§ eden Rasûlullah sallallahu
aleyhi ue sellem sevilmeden ibadet etmek/kulluk
yap-
mak mümlçün de§ildir.
ibadet, sevdi§i ve razi oldu u, gizli ve
açik bütün s6zleri ve amelleri içine alan çok genis
kapsamli bir kavramdir.
ibadetin ôzü ve beyni, mutlak muhabbettir. Mut-
lak muhabbet itaatle olur; itaat de husu ve zilletle olur.
Kul, bütün ser'i itaatleri yaparken Allah'a yakin
O'nun nzasini ve cennetini kazanmayi gaye edinir.
Yani yaratilism esas gayesi olan ibadet; hem bo-
yun emeyi hem de muhabbeti/sevgiyi ihtiva eder.
Allah bütün peygamberleri bu gaye için gôndermis-
tir. Peygamberleri, melekleri ve cennetle müjdelediffi
seçkin kullanni da ibadetle/lçullukla nitelemistir. Nite-
kim Allah Teâlâ 5$5yle buyurmustur:
"Ben cinleri ve insanlan, ancak Bana kulluk
etsinler dive yarattim. Ben onlardan nzik
iste-
miyorum. Beni doyurmalannt da istemiyorum.
Süphesiz nzik veren, güç ve kuvvet sahibi
olan
ancak (Zariyat, 56-58)
Yaymcinm 7

Emredilen bu ibadetler üç 5ekilde gerçekle5ir:


1- itikad:
a) Kalbin Kalbin hakki tanimasi, O'na
inanmasi, O'nu tasdik etmesi, O'nu ikrar etmesi ve
O'na kesin olarak inanmasidir. iman; kalbin
tutundugu ve hakkinda tereddüt etmedigi 5eydir.
Allah Teâlâ 5.5yle buyurmutur:
"Dogruyu getiren ve onu tasdik edenler var
ya, iste keitülükten sakinanlar onlardir. Onlar için
Rableri yaninda diledilderi her sey vardir. iste bu,
iyilik edenlerin mükâfahdir." (Z mer, 33-34)
b) Kalbin amelleri: Kalbin niyeti, iradesi, teslimi-
yeti, ihiâsi, boyun egmesi, itaati, bagliIigi, Allah'a
O'na tevekkül etmesi, O'na ürnit beslemesi,
O'ndan korkmasi, O'na saygi giistermesi, O'nu yü-
celtmesi, O'nu sevmesi ve O'ndan istemesidir. Yani
Allah'a ve emirlerine boyun egmek, korkmak, ümit
etmek, O'nu ve O'ndan gelenleri sevmek, O'nun n-
zasi için bugzetmek ve ameli serf O'nun için ihlâsla
yapmak demektir...
2- Kavil/sôz: Dil olmakstzin yapilamayan amel-
lerdir. Kur'an okumak; tesbih, hamd, kelime-i tevhid,
tekbir, dua ve istigfar cinsinden diger zikirler; Allah'a
davet, insanlara iyiligi eigretmek ve dil ile eda edilen
diger ameller gibi ki bunlann hepsi imandandir.
8 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasuzdaki Sevgi

Allah Teâlâ 5$5yle buyurmaktadir: "Allah'm Id-


tablai okuyanlar, namazi kilanlar ve kendilerine
verdigimiz riziktan (Allah için) gizli ve agk sarfe-
denler, asla zarara ugramayacak bir kazanç uma-
bilirler." (Fatir, 29)
3- Amel: Namaz, kiyam, rükû, secde, oruç, sada-
kalar, Allah nzasi ugiunda yürümek -mesela mescitlere
gitmek, hac, Allah yolunda cihâd vs-, iyiligi emretmek,
kôtülüe engellemek, Allah'a davet etmek ve imanin
5ubelerinden olan di'ger ameller gibi kulun azalanyla
yaptig'i bütün amellerdir.
ibadetler nasla dondurulmuftur/sabitlen-
mien Yani Rasûlullah sallallahu aleyhi ue sellem
yerini, zamanini, mekânini ve mahiyetini
hiç kimse bunu deâi§tire-
mez, ekleme ve eksiltme de yapamaz.
Belirlenen bu ibadetlerin kabul edilmesi için
de iki 5artm yerine getirilmesi gerekir:
1- ihlâs; sadece Allah için yapilmasi
2- Seriata muvafakat edilip Rasûlullah sallallahu
aleyhi ue sellem'e uyulmasi
Zaten bu iki *art gerçekle5tiffinde de Kelime-i Sa-
hadet yerine getirilmi5 olur.
Tek ve hiçbir orta*gi bulunmayan Allah Teâlâ'ya
ibadet, birbiriyle baentill üç ternel gaye üzere odak-
lanmier. Bunlar; sevgi, korku ve ümittir.
Yarnanin ÔnsÔzü 9

Biz konumuz itibanyla; sadece sevgi konusu üze-


rinde duracaffiz. Di§er bôlümlerle ilgili bilgi almak
için ibadet konusuyla ilgili kitaplara

* Allah sevgisi/Muhabbetullah:
Müslüman, Rabbine; O'nu severek, cezasindan
korkarak ve sevabini ümit ederek ibadet eder. Ibadette
bu üç terne! gayenin bir arada bulunmasi §arthr. Aksi
takdirde o ibadet kabul edilmez, geri çevrilir. Bununla
birlikte Müslüman korkuda a.5rn gidip Allah'in engin
rahmetinden ümit kesecek dereceye varmamahdir.
Ayni §ekilde ümitte a.5in giderek günahlarda israr et-
mesine ve salih amelleri terk etmesine ra§men
rahmetine bel ba§lamamahdir.
Aksine müslümanin ümit ve korkuyu bir arada
bulundurmasi gerekir. Zira ehl-i sünnet ve'l-cemaatin
yolu, ifratin ve tefritin bulunmach§i orta bir yoldur. Bu
manada selef alirnlerinden u sôzü sôyleyen kimse ne
kadar do§ru sôylemi§tir:
"Sirf sevgiyle Allah'a ibadet eden zindiktir. Sirf
ümitle Allah'a ibadet eden mürciidir. Sirf korkuyla
Allah'a ibadet eden de haruridir/haricidir. Hem sev-
gi, hem korku, hem de ümitle Allah'a ibadet eden ise
hakiki muvahhid mümindir."
Allah Teâlâ 5.5yle buyurmutur: "Onlar (bütün bu
peygamberler), hayir ilerinde yanerlar, ümit ve
10 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
korku içinde Bize yalvanrlarch; onlar, Bize kart
derin saygi duyarlardi." (Enbiya, 90)
"O'ntm rahmetini umarlar ve azabindan kor-
karlar." (Isra, 57)
"Allah'a (azabindan) korkarak ve (rahmetini)
umarak dua edin." (A'râf, 56)
Allah Teâlâ'yi sevmek:
* Sevginin anlami: Sevgi, nefretin ziddidir. Ma-
nas da saf muhabbet, kalbin daima sevileni istemesi
ve ayrilmamak üzere ona baglanmasi demektir.
* Sevginin hakikati: Bir sevgi ancak sevilen kim-
seye enülden baglanip onu dost bilmekle gerçek
sevgi olur. Bu da onun sevdiklerini sevmekle ve nef-
ret ettiklerinden de nefret etmekle olur.
*Sevginin dereceleri: Sevginin derecelerinin en
üstünü kulluktur. Çünkü kul, sevilen kimse tarafindan
sahip olunup kul-kôle edinilen, bu yüzden de kendi
varligindan kendisine hiçbir 5ey kalmayan kimsedir.
Aksine bôyle biri zahiren ve batinen tüm varligiyla sev-
diginin kulu-kôlesidir. Çünkü gerçek anlamda kulluk,
tam bir sevginin e5lik ettigi tam bir tevazu, sevilen kim-
seye kar§i nihaî derecede itaat ve boyun bülçmedir.
* Sevgi tevhidi: Bu; bir, tek ve hiçbir ortagi ol-
mayan Allah Teâla'yi sevip ilah edinmektir. Çünkü
Yaymanm Ônsijszü 11

sevilen ve ibadet edilen, kalplerin sevgiyle ba§landigr


ve boyun büküp itaat
* Allah sevgisi; üç terne! gayenin en büyû§üdür,
dinin temelidir, ibadetin asli ve i5züdür. Sirf zati sebe-
biyle sevilmeyi hak eden, sadece Allah Teâlâ'dir.
* Allah sevgisi; müminlerin kalplerinin hayati,
muvahhidlerin gônüllerinin nuru, sabir ehlinin ya5am
zevkleri, gariplerin geizlerinin aydinliffi ve Rablerine
doeu yolcultg'a koyulmu5 olan yolcu müminlerin de
alametidir.
* Allah sevgisi; uluhiyyet tevhidinin en &lem!i
gereklerinden ve en yüce makamlanndan biridir ki
o makama sahip olan; Allah'in salih, amel eden ve
takva ehli kullanna kutlu olsun.
* Allah sevgisine gôtüren yol; küçük-büyük her
konuda yüce Peygamber sallallahu aleyhi ue sellem'e
kayitsiziartsiz tabi olmak ve tam manasiyla ona tes-
limiyet gôstermektir.
Yine kulun, onu; canindan, çocuklanndan, ana-
babasindan, malindan ve bütün insanlardan daha çok
sevmesidir.
Nitekim Allah Teâlâ 5ôyle buyurmu§tur:
"(Rasûlüm!) De ki: Eger Allah'i seviyorsaniz
bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve einahlannizi
12 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasmdaki Sevgi

baffieasm. Allah çok baffieayici ve pek merha-


metlidir." (ÂI-i Imran, 31)
Sevginin mertebeleri:
* Allah Teâlâ'yi sevmek, O'nun isimlerini ve sifat-
lanni sevmek.
* Allah Teâlâ'nin dinini, emirlerini ve kaderini/
takdirini sevmek; sevdi§i bütün ibadet ve ita-
atleri sevmek, Allah'in holanmadi§1 bütün günahlar-
dan ve isyanlardan ho5lanmamak, dü§mani
olan bütün kâfir ve münafiklan sevmemek.
* O'nun 5erefli nebilerini ve rasûllerini -salat ve
selamin en üstünü onlara olsun- sevmek.
* Allah Teâlâ'nin salih dostlanni, evliyalanni ve
muttaki kullanni sevmek.
* Allah Teâlâ'ya kavu§mayi ve ebedî cennete gir-
meyi istemek.
Allah Teâlâ'yi seumenin alametleri: Sevgi, kalp
amellerinden biridir. Ancak onun etkileri/izleri seven
kimsenin a alannda kendisini açikça gôsterir.
Allah Teâlâ bu alametleri ayette bildirmektedir:
"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dii-
nerse (bilsin Id) Allah, sevdiâi ve kendisini seven
müminlere kart alçakgünüllii (efkatli), kâfirlere
kare onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bun-
lar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kimsenin
Yarnanin Ônseizii 13

kmamasma aldirmazlar. Bu, Allah'in, dilediffine


verdiffi lütfudur. Allah'in lütfu ve ilmi pek
tir." (Mâide, 54)
Allah sevgisini zedeleyip eksilten wyler; günahlar
ve isyanlardir. Kalpteki sevgi zayiflayinca kul, ibade-
tin lezzetini/tadini yitirir. Kalpteki Allah sevgisinin za-
yifliginin biri, kulun günahlarda asrar
etmesi ve onlardan tevbe etmemesidir.
Kendi aleyhinde afin gidip günahlara dalan kim-
senin Allah'a olan sevgisinin tümden yok olup küfre
dü5mesinden korkulur.
Bu sebepledir ki günahkâr kimse kalbinde bir ka-
tilik ve g$5§sünde bir darlik hisseder, huzursuzluk ve
psikolojik olarak bir rahatsizlik hali ya5ar. Hatta sü-
rekli huzurluk ve endie içinde olur.
Nitekim Allah Teâlâ 5.5yle buyurmu§tur:
"Kim de Zikrimden/Beni anmaktan yüz çe-
virirse *ilphesiz onun sikintili bir hayati olur ve
Biz onu, kiyamet günü kür olarak ha5rederiz. O,
Itabbim! Beni niçin ktir olarak harettin? Oysa
ben, (dünyada) erüyordum.'der. Allah elyle bu-
yurur: ôyle! Çünkü sana ayetlerimiz gelmie ama
sen onlari umursamayip unutmutun. 15te bugün
de sen ayru §eldlde umursanmayip unutulacak-
sm." (Tâhâ, 124-126)
14 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

Allah sevgisini tümden yok edip bozan 5ey; Allah


Teâlâ'dan ba5kasini Allah ile de‘gerde sevmektir.
Bu da kulun sevgi konusunda birini Allah'a denk tu-
tup onu Allah Teâlâ ile e5it derecede sevmesidir.
Bu, ki5iyi islam'dan çikaran büyük 5irkin kapsa-
mina dahildir. Çünkü Allah Teâlâ'yi sevmek, imanin
hakikati ve
Allah Teâlâ için sevmek de imanin kemali ve ge-
relderinden biridir. Allah Teâlâ ile beraber ba5kasini
ayni derecede sevmek ise yasak olan 5irkin ta kendi-
sidir.
Nitekim Allah Teâlâ 5.5yle buyurmueur:
"insanlardan banian Allah'tan bakalanni
O'na ortak tutarlar da onlan Allah'i sever gibi

"Ferler." (Bakara, 165)


"De Fer babalannizi, o'gullannizr, kar-
deeerinizi, eeerinizi, hisim akrabanizi, kazandr-
*mu mallan, kesada u§ramasmdan korktuffi.muz
ticareti ve hoeandigmiz meskenleri
Rasûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten
daha çok seviyorsaniz, artik Allah'm (azap) emri
gelinceye kadar bekleyin. Allah fasrklar toplulu-
§unu hidayete erdirmez." (Tevbe, 24)
Yaymatim Ônsiizü 15

Allah sevgisinin meyveleri:


Allah sevgisi kulun kalbinde büyüyünce onun aza-
lan Allah Teâlâ'ya itaate yônelir, günahlardan ve is-
yanlardan da uzaklasir. Dahasi o, lezzeti ve psikolojik
rahatligi Allah Teâlâ'ya ibadette bulur.
Nitekim Allah Teâlâ buyurmaktadir:
"Onlar, iman eden ve gônülleri Allah'in zik-
riyle huzura eren kimselerdir. Bilesiniz ki, kalpler
ancak Allah'i anmakla huzur bulur." (Ra'd, 28)
• Allah Teâlâ'ya kayitsiziartsiz itaat eden, O'nun
guvenilir Peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem' i ôrnek
alip izinden giden, Allah'in ve Rasulünün hükümle-
rine tam teslim olan, günah ve isyanlardan kaçinan,
ibadetleri -Èzellikle de hu5usuna riayet ederek nama-
zi- ve salih amelleri çokça i5leyen ve faydali seizleri
dilinden düermeyen, Allah Teâlâ'nin kaderine/tak-
dirine sabreden ve bütün bunlan Allah Teâlâ'yi sev-
drgi için, O'nun cezasindan ve can yakici azabindan
korktu§u için, O'nun büyük mükâfatini ve nimet dolu
cenneti kazanmayi umcli*için yapan ki5i, her iki
cihanda da mutlu yapr.
Çünkü iman ve ihsan makamlannin büyük ço-
ffiirilu§u ancak mutlak Allah sevgisiyle elde edilir.
Allah Teâlâ 5ôyle buyurmaktadir:
16 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

"Erkek veya kadin, mümin olarak kim salih


amel islerse, ona mutlaka güzel bir hayat yasati-
nz ve mükâfatlanm, elbette yapmakta olduklan-
mn en güzeliyle veririz." (Nahl, 97)
"Dünya hayatinda da, aigrette de onlara müj-
de vardir. Allah'm sozlerinde asla bir deâisiklik ol-
maz. iste en büyük kurtulus da budur." (Yunus, 64)
Genelde sevgi, C.zelde de Allah sevgisi/muhabbe-
tullah, islâm'm, üzerinde tarti5malar, mücadeleler ve
anla5mazliklar yapnan en basta gelen tefrika/ihtilaf
konulanndan biridir.
Hiç 5iiphesiz ki bu kadar netameli ve ôzel olan
bir konuda da ancak hem yetkin olan hem de konu-
yu bilip ya§ayan ki5ilerden ba5kasi sôz sôyleyemez.
Ya da sôylese bile bir de'geri olmaz. Tipki cihada git-
meyenin cihad konusunda hüküm vermesinin abes
olmasi gibi...
Sevgi konusunda eski ümmetlerden bazilanyla
felsefeye meyledenler ve aykin yollara gidenler hakikî
sevgiden saprrglardir. Veya 5ôyle de diyebiliriz: Sevgi-
nin hakikatini anlamarmear veya yanli5 anlami5lardir.
111> Bu sapik fikirlere sahip olanlann sevgi konusunda-
ki en büyülç yanhean, Allah ile kul arasindaki sevgiyi
kullar arasindaki sevgiyle kanermalandir. Allah ile kul
arasindaki sevgi itaat sevgisiyken kullar arasindaki sev-
gi itaat üzerine kurulu deffildir. Ancak bu sapik firkalar
Yaymamn Ônsiizü 17

Allah sevgisini kullar arasindaki sevgiye kwas edip/


benzetip bunu da "Allah'a olma" noktasina kadar
giitûrerek sapitmi§lar, yoldan çikmi5lardir.
Halbuki deffil Allah Teâlâ sevgisi, O'nun elçisi olan
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e esterilmesi ge-
reken sevgi bile kullar arasindaki sevgi gibi
Zira Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sevgisi de itaat
sevgisidir. Yani Allah'i ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem'i sevmek için ônce onlara itaat etmek gerekir.
tee müellif bu eserinde; kul ile Allah arasinda-
ki sevginin, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den
gelen sevginin, nübüvvet medresesinden, ashab-i ki-
ramdan ve selef-i salihînden gelen sevginin bu haki-
katini anlatiyor.
Sevginin ne oldu§unu, gerçek sevgiyi, sevgi türle-
rini, sevginin a5amalanni, sevginin ifrat ve tefridinin
neler oldu§unu ve bu ifrat ve tefridin ne gibi sonuçla-
ra yol açtiffini anlatiyor.
Eserinde sevginin, olmasi gereken mutedil/vasat
yolunun ehl-i sünnet ve'l-cemaatin yolu oldtigunu is-
pat ediyor.
ilmin her dalinda otorite olan, ôyle ki sôz sôyledi-
ffi her konuda adeta o ilmin en büyük piri/alimi gibi
sôz -geriye- sôylenecek site birakmayacak
kadar hassasiyetle konuyu ispat etmi olan bir alimin
(Seyhulislâm ibn Teymiyye rahimehullah 'in) yazdi§i
18 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasmdaki Sevgi
bu eser; hiç 5ilphesiz Allah sevgisi/muhabbetullah
konusunda yazilmi5 en deerli eserlerden biri
Zaten hayatinin her a5amastni islâm, davet, emr-i
bi'l-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker tgrunda, cihad
meydaninda, hapislerde ve sürgünlerde geçiren, Al-
lah yolunda mücadele eden ve muhabbetullahtan ay-
nlmayan bir Rabbanî âlimden daha güzel bir 5ekilde
"sevgi"yi yazabilecek kimse yoktur.
hte bütün bu de§erlendirmeler eginda yayinladi-
§imiz bu eserin yazan, okuyani, yayinlayani ve tüm
Müslümanlar için hayirlara vesile ()imam' dileriz.

Abdullah Yolcu
Müslüman Alimler Birligi Yüksek Konsey Üyesi,

Türkiye Temsilcisi ve Guraba Yayinevi Kurucusu

15.02.2015 / Istanbul
GiR4

Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd, Peygamber


efendimize ve ashabina salat ve selam olsun.
Allah sevgisi, dinin esaslan arasinda ônemli bir
unsur olup bu sevgiyi ta5imak müminler için tivülesi
bir hususiyettir. Bir müslümanin imam, Allah sevgisi
bütün benliffini ve hislerini doldurup kalbinde ve aza-
lannda tutunarak, geinlünde yer edinmedikçe asla ke-
male ermez. Bu ise ilâhî beyânin Kur'an-i Kerim'de
bahsettrgi 5eydir:
"Ey iman edenler! Sizden kim dininden deiner-
se (bilsin ki) Allah, sevdrgi ve kendisini seven mü-
minlere karsi alçak enüllü (§efkatli), kâfirlere kar-
i onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar)
Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kinayanin
kmamasindan korkmazlar (hiçbir kimsenin kinama-
sina aldirmazlar). Bu, Allah'in, dilediffine verdigi
lütfudur. Allah'in lütfu ve ilmi genistir." (Maide, 54)
Bu sevgiden, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
eyle bahseder:
20 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasuidaki Sevgi
• "Her kim Allah için sever, Allah için bu'gzeder,
Allah için verir, Allah için menederse onun imam
kemale ermis olur"
Bir hadis-i 5eriflerinde de 5.5yle buyurmueur:
5ey kimde bulunursa o, imanin tadina varir:
1- Allah ve Rasûlünü her 5eyden daha fazla
sevmek.
2- Sevdi§i kimseyi sadece Allah için sevmek.
3- Atese atilmaktan korkar gibi küfre dênmek-
ten korkmak."
Allah sevgisi müminlere, riyâdan uzak bir ihlasla
ibadet etme, nifaktan uzak bir sadâkatle taâtte bu-
lunma, iyiligi emredip kôtülükten sakindirma, eldeki
imkânlan Allah'a davet yolunda kullanma ve hakki
kâim kilip batik yok etme yolunda çaba harcama
gücü kazandinr. Allah sevgisi, O'nun dinine yardim
etmeye, O'nun kelimesini yüceltmeye, islam sancagi-
ni tutma u§runda mümini mahyla-caniyla
fedakârlikta bulunmaya sevk eden itici bir kuwettir.
• Elbette bunun için bir mümin, male olsun, cana
olsun, e5i ve çocuklan olsun Allah'tan gayn de'ger
atfetti§i her ne varsa, yen geldi§inde bunlardan vaz-
geçebilmelidir. $u ayet bu noktaya dikkat çeker:
"Nefsanî arzulara, (ôzellikle) kadmlara, oela-
ra, snem Ingm biriktirilmi altm ve gümüse, salma
Gir4 21

atlara, sa'gmal hayvanlara ve ekinlere kare d4-


Wird& insanlara çekici kilindi. Bunlar, dünya ha-
yatinin geçici menfaatleridir. Hâlbuki vanlacak
güzel yer, Allah'in katmdadir." (AM imran, 14)
Bir ayette de sitsyle buyrulmaktadir: "insanlardan
bazilan Allah'tan bmkasnu Allah'a denk ilahlar
edinir de onlan Allah'i sever gibi severler. iman
edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlannkinden)
çok daha fazladir." (Bakara, 165)
Selef-i sâlihîn, Allah Teâlâ'ya duyduklan sevgiye
ve O'na itaat edip nzasini kazanma yolunda gôster-
dikleri samimiyete dair bizlere harika misaller verir.
insanlann en hayirlisi olan Allah Rasûlü sallallahu
aleyhi ve sellem 'in siretinde de Yaraticisina karsi duy-
dlgii sevgiye dair güzel ôrnekler gôrürüz. Mesela bir
aydan fazla bir sure vahiy kesildigi vakit, Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem hüzne kapilir, kaygili bir bek-
leyis içerisine girerdi. Ne zaman ki vahiy iner, o vakit
çehresi aydinlanir, üzerinde bir rahatlama ve mutlu-
luk hali gtize çarpardi.
Yine Tâif clôniisti, Tâifliler Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem 'in basini yarmis, disini kirmi§ ve müba-
rek yüzünü kanlar içerisinde birakmislardi. O ise tüm
bu yasananlardan sonra bir bahçe duvannin dibinde
durmus, zavalli bir kul edasiyla Allah azze ve celle'ye el
açarak, samimi bir sevgili diliyle sifeyle seslenmisti:
Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
"Ey Allah'im! Kuvvetimin insanlara
kami koymadaki yetersizligrimi, varlik giistereme-
yi5imi Sana havale ediyorum. Ey merhametlilerin
en merhametlisi! Sen, bütün mustaz'aflarin ve be-
nim Rabbimsin. Sen, beni kime teslim ediyorsun?
Bana kaba ve sert davranan yabancilara mi? Ya
da bana galip gelme gücünü verdiffin bir dü$ma-
nima mi? Eger Sen bana dargin degilsen, bütün
eziyet ve i5kenceler bana hiç gelir. Ben, karanlikta
aydinlik yaratan ve dünya ile ahiret i5lerini düzel-
ten Senin varlijinin nuruna sijiniyorum. Senin
gazabin ve «ken bana gelmeden ônce beni kurtar.
Senden baea güç ve kuvvet yoktur"
Allah sevgisi, sahabenin ve tabiînin kalplerinde
de sa§lam bir 5ekilde yer edinmi§ti. Bu sayede onlar,
geveklik nedir bilmeden tüm zorluklann üstesinden
gelerek, ümitsizlivge kapilmadan, bikip usanmadan
çabalayarak islam nurunu do'guda Çin'e, batida da
Fransa'ya kadar ula5tirmayi baermi5lardi.
Dier yandan Allah celle celaluhu da kullarini sev-
di§ini beyan eder. Allah celle celaluhu'nun, kullanni
sevmesi ise; onlardan razi olmasi ve onlan bu yüce
makama layik kilan güzel sdatlara ve üstün ahlaka sa-
hip olmalan sayesinde nimetlerini onlara bolca ihsan
etmesinden ibarettir. Kur'an-i Kerim'de yüce Allah'in
bu sevgisinden 5.5yle bahsedilir:
ê"Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri
23

de sever." (Bakara, 222)


"Allah, kendi yolunda kenetlenmis bir yapi
gibi saf ba§layarak savasanlan sever." (Saf, 4)
"Allah, ihsan edenleri/dürüstleri sever." (Ba-
kara, 195)

"Allah, kendisine dayanip güvenenleri sever."


(AI-i Imran, 159)

Yüce Allah'tan dileg'imiz odur ki, bize sevgisini ve


sevdiklerinin sevgisini bahseder; sevgisini kazandira-
cak amelleri de bize sevdirir.
Kuskusuz Allah azze ve celle bize yakindir, dualari-
mizi isitir ve icabet eder.

Abdullah Bedrân
Abdurrahim Bermû
ÔNSÔZ

Allah'a hamd eder, O'ndan yard= diler, bizi doeu


yola iletmesini ve bize ma§firette bulunmasini dileriz.
O'na ôvgüde bulunur, Peygamberimiz Muhammed'e,
âline ve ashabina salat ve selam ederiz.
Bu kitap, Abdurrahman b. Kami en-Necdî ve
&glu Muhammed'in, ibn Teymiyye'nin Mecmû'ul-
Fetâvâ isimli eserinden derleyerek kaleme alcitklan
mütevazi bir çah5madir.
Yarattci ile kullan arasindaki sevgiyi konu alan bu
baeklann derlenmesindeki gaye, ibn Teymiyye'ye dil
uzatan ve onu gôzden düermeye çall5an kimselere
bir reddiye mahiyetinde eser meydana getirmektir.
Bu kimseler ibn Teymiyye'yi, tasavvufa ve ehline
sava§ açmakla, en ufak bir anlam estermeden on-
lann tüm gôrti5 ve fikirlerine saldirmakla ve korkup
çekinmeden onlann fiil ve uygulamalanna hücum et-
mekle itham etmektedir.
Konu hakkinda araerma yapan bir ki§i, ibn
Teymiyye'nin tasavvufa ve tasavvuf ehline kare de-
§il de, onlann atahâtlanna, islam'in ruhundan uzak
26 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

olan ve fikirlerine, ôyle ki bazen 5irke kadar


etürerek Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendi-
mizin sünnetinden ayn dü§melerine sebep olan fikir-
lerine kar5i bir mücadele içine girdigini gôrür.
islam'a uyan ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem'in, sahabe-i kiramin ve selef-i sâlihînin yoluyla
paralellik arz eden tasavvufa gelince, ibn Teymiyye
bôyle bir tasavvufu desteklemekte, kanatlan altin-
da sülûka davet etmekte, dahasi Cüneyd-i Ba§dadî,
Seriyyü's Sakatî ve Malik b. Dinar gibi ônderlerinin
sôzlerinden alintilar yapmaktadir.
Ku5kusuz ibn Teymiyye, gerçek tasavvufun tadini
lezzetine varme. Bunu, Allah azze ve celle ile
kul arasindaki sevgi, sevenlerin halleri, ehl-i sülûkun
dereceleri ve evliyanin makamlan hakkinda sôylemi§
oldu§u esiz sôzlerinden açikça anlayabiliriz.
Bütün bu de§erlendirmeler 151§inda yaptiffirniz bu
çali5ma esnasinda §u hususlara dikkat
1- ibn Teymiyye'nin Mecmû 'ul-Fetava isimli
eserinden, konuyla alakali bôlümlerin derlenmesi.
2- Her bir bôlüme uygun basliklann konulmasi.
3- Kitabin bôlümlerinin belirli bir siraya konul-
masi.
4- Muhtevasina zarar vermeksizin bôlümlerden
bazi cümlelerin kaldirilmasi.
Ônsit 27

5- Ayet-i kerimelerin Kur'an'daki yerlerinin es-


terilmesi ve hadis-i seriflerin güvenilir kaynaklara da-
yandinlmasi.
6- Kitapta adi geçen 5ahislann biyografisinin ve-
rilmesi, anlaemasi güç kelimelerin izah edilmesi.
7- Okuyucu için güçlük arz eden bazi hususlarda
açiklayici bilgilerin eklenmesi.
Yüce Allah'tan, bu çalismayi nzasi için halis kil-
masini ve Müslümanlan bundan faydalandirmasini
dileriz.
Tevfik, Allah'tandir.

Abdullah Bedrân
Abdurrahim Bermû
IBN TEYMIYYE1

Tam adi Ahmed b. Abdulhalim b. Abdusselam b.


Abdullah b. el-Hudar'dir. Künyesi Ebu Abbas, lakabi
Takiyyüddîn'dir. Ailesi, "ibn Teymiyye" adiyla bilinir.
Hicri 661 yilinin Rebîu'l-Evvel ayinin 10'unda
Harran ehrinde dogdu. Yedi ya5ina bastiginda. Ta-
tarlann tehdidinden ve zulmünden kaçarak ailesiyle
birlikte Dimek'e gâçtü.
ibn Teymiyye rahimehu1/ah'in babasi, ulemânin
&ide gelenlerindendi. Harran'dan çikan ibn Tey-
miyye ailesi Dime5k'e selametle ula5ir ula5maz ba-
basi, insanlari Allah'a davet etmeye, onlara dinlerini
ôgretmeye ba5lach. Babasi Dime5k'te Benî Ümey-
ye Camii'nde egitim ve vaaz kürsüsüne sahipti.
Sükkenye'de Daru'l-Hadis'te 5eyh ünvaniyla çale.
Bu ehirde oturdu. Oglu Ahmed'i burada yetitirdi.
ibn Teymiyye, ellerinden kâgit kalem d4meyen,
sürekli ilimle, egitimle me5gul olan bir ailede yetiti.
1 ibn Teymiyye rahimehutian'in biyografisi, merhum seyh
Muhammed Ebu Zehra'nin Ibn Teymiyye adli degerli çalisma-
sindan kisaltilarak iktibas edilmistir
30 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

Küçüldçen Kur'an'i ezberledi. Olmasi gerektigi gibi


Kur'an'i ezberledikten sonra hadise yôneldi. Baba-
sindan ve büyük muhaddislerden hadis dersleri
Müsned-i Imam Ahmed, Sahihu'l-Buhari, Sahihu'l-
Müslim ve Kütüb-ü Sitte gibi bilinen diger büyük ha-
dis kitaplanni onlardan dinledi.
Hadisten sonra ailesinin mezhebi olan Hanbelî
fikhina yineldi. Hanbelî fikhini en ince aynntisina ka-
dar stigrendi. Yine Arap diline dair ilirnleri çalisti. Pek
çok nesir, nazim ve Arap metnini ezberledi. Arapça'da
oldukça yetkindi/ileriydi. Sibeveyh rahimehullah 'in ki-
tabini okuduktan sonra ona bazi elestirilerde bile bu-
lunmustu. Yine mantik ve felsefî bilimleri de çalisti,
bu ilimlerde de ileri düzeyde sôz sahibi oldu.
ibn Teymiyye'nin zamaninda Dimesk, ulemanin
merkeziydi. Sehrin bütün mescidlerinde dersler ve-
rilirdi.
ibn Teymiyye 21 yasindayken babas' vefat etti.
Daha sonra babasinin verdigi dersleri kendisi devam
ettirdi. ibn Teymiyye her ne kadar daha gençliginin
bahannda olsa da ilmin zirvesine tirmanmisti. Selefe
ittiba düsüncesiyle yürüttügü dersleri sürekli gündem-
deydi. Bir kesim onu destekliyor, bir kesim karsi
bazi kisiler de sessiz kalmayi tercih ediyordu.
Bazi tasavvuf kollarina sirayet eden türlü 5arla-
tanliklarla, bi'datlerle mücadele ediyor, bu yolu tercih
ibn Teymiyye 31

eden ki5ilere gereken cevabi veriyordu. Bu nedenle


ona dü§manlik eden, ba5ina dertler açmak için firsat
kollayan ki5iler eksik olmuyordu. Ancak ibn Teymiy-
ye, islam topraklanna yônelen Mo§ol istilasina kar5i
durmak üzere cihada katihp Misir ve Suriye ordulan-
mn zafer kazanmasinda büyük katki sa§ladiktan son-
ra devlet nezdinde de belli bir sayginlià'a eri5ti. Devlet
kademelerinde dinî makamlara tayinler hususunda
kendisiyle isti5are ediliyor, onun geerüe alinmadan
hiçbir hatip, vaiz ya da islamî bir egitim kurumuna
idareci atanmiyordu.
Ne var ki onu çekemeyenler birtakim entrika-
lar düzenleyerek onu akidesinden
çikmakla itham ederek, en üst idarî makam olan
Misir'daki sultana 5ikâyet ettiler. Nihayetinde
Mrenmek için Misir'a çaà'n1di. H. 705 senesinde
seyh, Misir'a yard'. Orada kadilar ve devlet erkâni
toplanip ona birtakim ithamlarda bulundular, sôyle-
medi§i5eyleri ssfiylediffini iddia ettiler. Kendisini savun-
masina da firsat tanimadan hakkinda mahkûmiyetine
hükrnettiler. Zira onun çok güçlü delillerle savunma
yapabilece§ini
ibn Teymiyye, h. 705 yilinda hapse girdi. Orada
çok eziyet geirdü. Bir sene hapiste kaldi. Ramazan
bayram' gecesinde Kahire hâkimi bôyle bir i5in dine
ters oldu§unu gifirdü ve serbest birakilmasina hülimet-
32 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
ti. ibn Teymiyye hapisten çikinca Kahire camilerinde
ders vermeye yogunlasti. Alti ay kadar dersler verdi.
Bu dersler sayesinde kendisini sevenler, onun yolun-
dan gidenler artti. Ne var ki bazi cahill ahdet-i
vücûd iddialanna karsi çiktigi için onu yens n sikâyet
effiler. Bunun üzerine tekrar hapsine hükmedildi. Ha-
piste az bir sure geçirdikten sonra hâkim ve fukaha
meclisinin karanyla tekrar serbest
Nasir Kalavun, Misir idaresinden aynhp yerine Mu-
zaffer Baybars gelince kendisinden kurtulmak istenen
ibn Teymiyye, herhangi bir yakininin veya yardimcisi-
mn iskenderiye'ye sürüldü. Yedi ay kadar
orada kaldiktan sonra Nasir yeniden idareye geçti ve
onu davet etti, o da yeniden Kahire'ye ditendû.
Bir defasinda Nasir Kalavun, ona, kendisine ezi-
yet edenlerden intikam almasi teklifinde bulundu.
Bunun üzerine o, "Kim bana eziyet etmisse hakkim
helal olsun. Ancak kim Allah'a ve Rasûlüne eziyet et-
misse Allah, o kimseden intikamini elbet ahr. Kendim
için elimi kaldirmam." dedi.
Moellann Sam'a saldirmak üzere yola çiktikla-
nni duyunca Nasir'in ordusuyla birlikte cihad etmek
için yola koyuldu. H. 712 senesinde Dimesk'e ulasti.
Orada Allah, müminlere zafer nasip etti.
Bu olaydan sonra Dimesk'te ikamet ederek yüce
Allah'a davet ve ilim yayma yolunda
ibn Teymiyye 33

Talak ve di§er bazi meselelerde dôrt mezhep


imamlannin gôrûeerine muhalif fetvalar verdi§inden
dolayi sultan onun fetva vermesini yasakladi. Ancak
o fetva vermeye devam etti. Zira verdi§i fetvalarda
delilleri kuvvetliydi. Her ne kadar sultan Kalavun'la
arkada olsalar da, sultan bu fetvalan kabul etmeye-
rek karanni resmî bir yazi ile de teyid etti. Ancak ibn
Teymiyye bunu da dikkate almadi. Bunun üzerine
vezirin huzurunda karar meclisi kuruldu. Bu meclis-
te bulunan kadilar ve fukaha, onun Dime§k kalesine
hapsedilmesine hükmetti. Buradaki hapsi on bel ay
on sekiz gün sürdü, ardindan serbest birakildi.
Daha sonra da bu meseleler hakkinda fetva ver-
meye devam etti. Salihlerin kabirlerini ziyaret etme-
nin ve Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ue sellem 'in kabrini
ziyaret kastiyla Medine-i Münevvere'ye yolculuk et-
menin caiz olmadiffina dair fetvasina istinaden yeni-
den Dimeeç kalesine hapsedildi. Hâlbuki o, bu fetvayi
uzun zaman ônce vermi5ti. Ancak pusuda bekleyen
dügnanlan ellerine geçen firsati de'gerlendirmede te-
reddüt etmedi ve onu bu sebeple yeniden hapse at-
tirdilar. Onunla beraber bazi talebeleri de hapse girdi.
Orada türlü eencelerle karelaelar.
ibn Teymiyye, hapisteyken ibadetle, Kur'an oku-
makla, çeetli meseleler hakkindaki erüeerini gtiz-
den geçirmekle ve kitap yazmakla me5gul oldu. An-
34 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasuzdaki Sevgi
cak onu çekemeyenlerin basvurduldan türlü hilelerle
kitaplan, kalemi, mürelçkebi alindi ve mütalaa etmesi
yasaklandi.
Girdigl bu son hapsinde fazla kalmadi. Hastalandi
ve h. 728 yilinin Sewal ayinin 20'sinde Allah Teâlâ
onun ruhunu kabzetti. Ancak ôldirgü vakit Dimesk
hallu büyük bir âlimi kaybettiklerini anladilar. Büyük
bir kalabahk onu ebedî istirahatgahina

2 ibn-i Teymiye, Dime5kle 5u anki Suriye Üniversitesinin


kampüsü içerisinde, Di5 Fakülteenin yanina defnedilmi5tir.
_Jr Ar Ar jr jr J. .0,, N .,

tee ç4=its)

- MUHABBETULLAH -

ALLAH SEVGiSi
DiNiN TEMELINDE IHLAS VARDIR,
§IRKTEN UZAK KALMAK VARDIR

Allah Teâlâ 5.5yle buyurur: "De ki: Bana, dini


Allah'a hâlis kilarak O'na kulluk etmem emro-
lundu. Bana, Müsliimanlann ilki olmam emrolun-
du." (Zümer, 11-12)
Nebi sallallahu aleyhi ue sellem de bir kudsîde
Allah Teâlâ'run 5ôyle buyurdug'unu bizlere aktanr:
"Benim, ortak kosulanlann ortakligina asla ihtiya-
cim yoktur. Kim bir amel iller de o amelde Benim-
le birlikte baskasini da ortak kosarsa, onu ortak
kostugu ile bas basa birakinm. "3
Yüce Allah, ihlasla tutunulan bir dinden baskasint
kabul etmez. Tüm peygamberlerin getirdigi, semavî
kitaplarda haber verilen, inananlann üzerinde ittifak
ettigi din de bu dindir. Nebevî davetin ôzü, degirmen
tainin etrafinda cleindüg'ü Kur'an'in mihveri budur.
Bu minvalde Kur'an-i Kerim'de pek çok ayet zik-
redilir: "Bu Kitap izzet ve hikmet sahibi Allah ka-
tindan (Rasûlüm!) Stiphesiz ki Kitab'i
3 Müslim, 2985; ibn Mace, 4202; Beàavî, 5erh-i Sünne, 4147.
38 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

sana hak olarak indirdik. O halde sen de dini


Allah'a has kilarak (ihlâs ile) kulluk et. Dikkat et,
hâlis din yalniz Allah'indir..." (Zümer, 1-3)
"De ki: Ben dinimde ihlâs ile ancak Allah'a
ibadet ederim." (Zümer, 14)
"Allah kuluna kâfi degil midir? Seni O'ndan
baealanyla korkutuyorlar." (Zümer, 36)
"...De ki: elyleyse bana sôyler misiniz? Allah
bana bir zarar vermek isterse, Allah'i birakip da
taptiklanniz, O'nun verdigi zaran giderebilir mi?"
(Zümer, 38)

"Yoksa onlar Allah'tan baeasiru wfaatçiler


mi edindiler? De ki: Onlar hiçbir eye güç ye-
tiremezler ve akil erdiremezlerse de mi (sefaatçi
edineceksiniz)? De ki: Bütün efaat Allah'indir.
Giiklerin ve yerin hükümranligi O'nundur. Sonra
O'na diindürüleceksiniz. Allah, tek olarak amldi-
gi zaman, ahirete inanmayanlann içlerine sikinti
basar. Ama Allah'tan baeasi amldiffi zaman he-
men yüzleri güler." (Zümer, 43-45)
"Âdem aleyhisselam ile iblis" kissasinda iblis 5ôyle
der:
"Senin mutlak kudretine andolsun ki, onlann
hepsini mutlaka azdiracagm. Ancak onlardan ih-
lash kullann hariç." (Sad, 82-83)
Dinin Temeli, ihlastn- ve 5irkten Uzak Olmaktrr 39

Allah Teâlâ da iiyle buyurur: "tiphesiz kulla-


nm üzerinde senin bir hâkimiyetin yoktur. Ancak
azginlardan sana uyanlar müstesna." (Hicr, 42)
"Onun hâkimiyeti, ancak onu dost edinenle-
re ve onu Allah'a ortak koeanlarachr." (Nahl, 100)
buyurarak 5eytarun, ancak ihlastan uzak olanlan al-
dattigini, onlar üzerinde hakimiyet kurdugunu bizlere
bildirmektedir.
Yine Yusuf aleyhisselam'in hikâyesinde "iete beiy-
lece Biz, keetülük ve fuheu ondan uzaklaermak
için (delilimizi gôsterdik). Süphesiz o, ihlâsh kulla-
nmizdandi." (Yusuf, 24) buyrulur.
Ba§ka bir ayette de "Allah, kendisine ortak
koeulmasum asla baêtelamaz; bundan baekast-
ni, (günahlan) dilediêi kimse için baffielar." (Nisa,
48) buyrulur. Bu ayet, tevbe etmeyenler hakkindadir.
Bu nedenle irk eizellikle zikredilmi5, diger günah-
lar Allah'in dilemesiyle kayitlanmitir. Netice olarak
ayette, tevbe etmeyen kienin irk ko5masinin affedil-
meyecegi, 5irk cli5indaki günahlan ise Allah Teâlâ'nin
dilerse affedebilecegi bildirilmitir.
Aik Su ayet ise tevbe edenler hakkindadir:
IlF"De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aean
kullanm! Allah'in rahmetinden ümit kesmeyin!
Çünkü Allah bütün günahlan baffielar." (Aimer, 53)
40 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

Bundan dolayi günahlar mutlak olarak zikredil-


mis, herhangi bir tahsise
Allah Teâlâ, Kur'an'in pek çok yerinde gelmi5
geçmi5 türn ümmetlerin ihlash bir dine sanl-
makla emrolunduklanni haber verir. Peygamber sal-
lallahu aleyhi ve sellem efendimizin Übey b. Ka'b radi-
yallahu anh'a okumalda emrolundugu Beyyine sure-
sinde geçen 51.1 ayetlerde oldugu gibi:4
"Kendilerine kitap verilenler, ancak o açik
delil (Peygamber) kendilerine geldikten sonra ay-
nhga du tiller. Hâlbuki onlara ancak, dini yalmz
O'na has kilarak ve hanifler olarak Allah'a kulluk
etmeleri, namaz kilmalan ve zekât vermeleri em-
rolunmueu. Saglam din de budur." (Beyyine, 4-5)
"La ilahe illlallah" kelimesinin hakikati de budur.
Tüm rasûller bununla gefenderilmier: "Senden ônce
hiçbir rasûl gôndermedik ki ona, `Benden baea
ilâh yoktur; u halde Bana kulluk edin.' diye vah-
yetmi* olmayahm." (Enbiya, 25)
"Senden ônce giinderdigimiz elçilerimize (üm-
metlerine) sor! Rahmân'dan baka tapilacak ilah-
lar (edinin diye) emretmi miyiz?" (Zuhruf, 45)5
4 Buhari, 8/558; Müslim, 799.
5 ôteki peygamberlerin getirdigi dinler incelendigi zaman
anlasihr ki, hiçbir peygamberin dininde puta tapma yoktur.
Bütün peygamberler tevhid inancinda birlesmislerdir.
Dinin Temeli, ihlashr ve 5irkten Uzak Olmaktir 41

"Andolsun ki Biz, `Allah'a kulluk edin ve


Tâsgutlan sakinin.'diye (emretmeleri için) her üm-
mete bir peygamber giinderdik." (Nahl, 36)

PEYGAMBERLER ÎRKÎ ORTADAN


KALDIRMAK IÇÈN GONDERILMieTiR
Bütün peygamberler 5irkin kar5isinda durarak da-
vetlerine ba5lami§tir. Nuh, Hud, Salih, Suayb aleyhi-
messelam, lçavimlerine, "Ey kavmim! Allah'a kulluk
edin. Sizin için O'ndan baka bir ilah yoktur."
(Müminun, 23) diyordu.

• Yüce Allah'in, kendisine dost edindrgi, peygam-


berlerin babas' Ibrahim aleyhisselam da kavmine ses-
lenirken bu temel prensibe dikkat çekmi5tir: "Bir
zaman Ibrahim, babasina ve kavmine demie
ki: 'Ben sizin taptiklannizdan uzaffim. Ben yal-
roz yaratana tapanm. ginkti O, beni doeu
yola iletecektir.' Bu seizil, ardindan geleceklere
devamh kalacak bir miras olarak birakti ki, in-
sanlar (onun dinine) citmsiinler." (Zuhruf, 26-28)
Ayette geçen "sôz"den maksat, kelime-i
Bu kelime, bizi yoktan var eden Yaratici difflda tüm
ma'budlardan ber olmayi ifade eder. Yasin sûresinde
zü edilen zatin lisarnyla Allah itiyle buyurur:
"Bana ne olmu*ki, beni yaratana ibadet et-
meyecekmiem! Hâlbuki hepiniz O'na
42 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

leceksiniz. O'ndan baka ilahlar mi edineyim? O


çok esirgeyici Allah, e§er bana bir zarar dilerse
onlann (putlann) efaati bana hiçbir fayda vermez,
beni kurtaramazlar. Iee o zaman ben apaçik bir
sapikliffin içine geimülmü* olurum." (Yasin, 22-24)
Yine Allah Teâlâ, Ibrahim aleyhisselam 'ln lisaniy-
e a 5.5yle buyurur: "Ibrahim dedi ki: iyi ama neye

.
taptiffinizi (biraz olsun) düendünüz mü? ister siz,
ister eski atalanniz! iyi bilin ki onlar benirn di4-
mammdir; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostum-
dur). Beni yaratan ve bana doejru yolu gôsteren
O'dur. Beni yediren, içiren O'dur. Hastalandiffim
zaman bana ifa veren O'dur. Benim canimi ala-
cak, sonra beni diriltecek O'dur." (Suara, 75-81)
Ba§ka bir ayette de Allah Teâlâ 5ôyle buyurmak-
tadir: "ibrahim'de ve onunla beraber olanlarda
sizin için gerçekten güzel bir eirnek vardir. Onlar
kavimlerine deinieerdi ki: `Biz sizden ve Allah'i
birakip taptiklannizdan uzaffiz. Sizi tammiyo-
ruz.'" (Mümtehine, 4)
Sonra Allah Teâlâ, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem efendimizle yalniz kendisi için ya5anan dini,
tehvid dinini yeniden canlandirmi; ta ilk baean mi.i-
rik olsun ya da ehl-i kitapken sonradan küfre girmi5
olsun tüm kâfirleri perian etmier. Allah Rasûlü sal-
lallahu aleyhi ve sellem 515yle buyurmustur:
Dinin Temeli, ihlastn- ve 5irkten Uzak Olmaktir 43

"Yalnizca Allah'a ibadet edilip baskasi O'na or-


tak kosulmayana kadar, kiyamete yakin 5u zaman-
da kiliçla gônderildim. Rizkim mizrajimin elge-
sinde kil indi. Emrime uymayan kisi rezil-rüsva olur.
Kim bir topluma benzerse o da onlardandir. "6
Sirkten kurtulup ihlasa sanlmaktan sôz eden
ayetlerin bazilan 5unlardir:
"Saf saf dizilmi lere, toplayip sürenlere, zi-
kir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhiniz birdir."
(Saffât, 1-4)

"Çünkü onlara, `Allahlan baka ilah yoktur.'


denildi§i zaman kibirle direnirlerdi. `Mecntm bir
fair için biz ilahlanmizi birakacak derler-
di. Hayir! O, gerçe§i getirdi ve peygamberleri de
doeuladi." (Saffât, 35-37)
"Allah, onlann isnad edegeldiklerinden yüce-
dir, münezzehtir. Allah'in ihlâsa erdirilm4 kullan
müstesnachr (onlar azap gôrmeyeceklerdir)." (Saffât,
159-160)

"Süphe yok ki münafiklar cehennemin en alt


katindadirlar. Art& onlara asla bir yardimci bu-
lamazsin. Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler,
Allah'a simsiki sanhp dinlerini (ibadetlerini) yalniz
O'nun için yapanlar ba*kachr. 4te bunlar (gerçek-
6 Müsned, Ahmed, 50/2.
44 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasmdaki Sevgi

te) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere


yakinda büyük mükâfat verecektir." (toisa, 145-146)

PEK ÇOK SÛRE, TEVHiDDEN Ste EDER


Yalnizca yüce ibadet edip 5irkten uzak
durma mevzuu, En'am, A'raf, Nur ve di§er bazi
Mekkî surelerle Medenî surelerin bazi kisimlannda
islenilen temel konuyu teskil eder. Dinde en terne!
esas budur.
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem tevhid mefhumu-
nu içeren ihlas ve Kâfirûn sûrelerini tavaf namazi
ve sabah namazinin sünneti gibi nafile namazlarda
okurdu.7 Kâfirûn sûresi, amelî ve iradî tevhidi içe-
rir ki, bu, bilerek/kasten ve ôzgür iradeyle yalnizca
Allah'a ibadet etmektir. Tasavvuf büyülderi genelde
bu ibadet türlinden bahseder. ihlas sûresi ise kavlî ve
ilmî tevhidi içerir.
Sa h ihayn 'da Aise rachyallahu anha'dan rivayet edil-
diffine geire, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem askerî
bir birlïgin basina bir adami komutan olarak atamisti.
Bu zât arkadaslanna namaz kildinrken, her seferin-
de kirâatini "Kul huvallahu ahad" ile tamamliyordu.
Deindülderi zaman durumu Peygamber sallallahu aley-
hi ve sellem'e Aleyhissalâtu ve's-selâm, "So-
run ona niçin ôyle yapiyorm us?" buyurdu. Dedisgi

7 Sahih-i Müslim, 1218; Sünen-i Tirmizi, 869.


Dinin Temeli, ihlasttr ve 5irkten Uzak Olmakttr 45

gibi ona soruldu. O da "Çünkü o, Rahmân'in sifati-


dir, ben onu okumayi seviyorum!" diye cevap verdi.
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ue sel-
lem, "Ona bildirin, Allah onu seviyor!" müjdesini
verdi.8
ihlas sûresi, Allah Teâlâ'nin vasiflarini içerir ki,
bu vasiflar, ta'til ehli9 ile temsil ehlininn iddialanni
reddeder. Allah Teâlâ'nin zatina taalluk eden mesele-
lerde asil olan, bu vasiflardir. Ancak her ne kadar ikisi
arasinda bir ba'g bulunsa da burada kastedilen, itikadî
deffil, amelî tevhiddir. Zira ehl-i ta'tilden olan Cehmiy-
ye olsun, ehl-i temsilden olan Mü5ebbihe olsun bir
kilde amelî 5irke dü5mektedir. Çünkü MUebbihe'nin
sôylediffi 5ey, Allah Teâlâ ile mahlûkat arasinda
ifade ederken Muattile'nin sôyledikleri methi de,
kemâlin sübûtunu da gerektirmeyen selbî sifatlarda
Allah azze ue celle ile madûmât/yokluk arasinda ya da
8 Tirmizi, 1218; Ahmed, 141/3; Ebu Ya'Ia, 3335/2; ibn Dureys,
Fezailül-Kur'ân, 278. Bütün raviler, benzer ifadelerle
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin, "Ona olan sevgin
seni cennete soktu."dedigini bildirir.
9 Yüce Allah'in kelam gibi beserin vasiflarindan bir vasifla
sifatlanmasinin, dolayisiyla "Allah mütekellimdir." demenin
dogru olmayacagini iddia eden sapa< firkalardan biri. Bu
iddialanyla onlar, Allah'in, "Allah, Musa ile konustufayetinin
manasini aslaya alarak (Tell), "Bu ayetin zahirinden anlasilan
mana ile kastedilen mana farklicliCdemektedirler.
10 Yüce mahlûkata benzeten fil-ka. (Mütercim).
46 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

naks sifatlannda mevcûdâttan nâkis olanlarla O'nun


arasinda gerektirmektedir.
Yine onlar ve Mümessile'den onlara benzeyen-
ler de Allah Teâlâ ile mahlûkat arasinda ôzlerinde
benzetmeye giderek onlan Rablerine e5it gôrmekte,
O'na ortak kilmakta, hatta onlara ibadet etmekte-
dirler. Bôylece mahlûkati âlemlerin Rabbine benzet-
mektedirler.
Yahudiler de çogu zaman Hâlik'i mahlûkla exit
tutmn O'nu mahlûkata benzetmi, hatta Allah azze
ve celle'yi acziyet, fakirlik ve cimrilikle itham etmi5-
lerdir. Hâlbuki tüm bu vasiflar mahlûkâta ôzgüdür ve
noksanlik ifade eden bu vasiflardan Allah Teâlâ'nin
tenzih edilmesi gerekir.
Hiristiyanlarsa mahlûkati benzeterek on-
lara ancak bir ilaha ôzgü olabilecek vasiflan atfetmi§-
ler, sadece sahip olabilecegi hususiyetleri
onlara isnad etrni5lerdir. Diger yandan Allah Teâlâ,
Zatindan; gazaba ugrayan ve sapitanlann yoluna de-
gil kendilerine nimet verdigi nebiler, siddîklar ve
salihlerin yoluna bizi iletmesini istememizi emreder.
Nitekim Nebi sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:
"Yahudiler gazaba ujramistir. Hiristiyanlarsa sa-
pikhk içerisindedir."11
11 Tirmizi, 2956; Ahmed, 4/378.
Dinin Temeli, ihlashr ve 5irkten Uzak Olmaktn• 47

Peygamber sallallahu aleyhi ue sellem efendimizin


haber verdiffi gibi Müslümanlar arasinda iki zümre-
ye de benzeyenler vardir: "Sizler, kendinizden 3nce
gelen ümmetlerin sünnetine kulaci kulacina, ar-
sini ar5inina ue kami kariina muhakkak tapa tg)
uyacaksiniz. Hatta onlar, daracik bir keler deliffine
girseler oraya siz de gireceksiniz."
Oradakiler, "Ey Allah'in Rasûlü! (Onlar) Yahudiler
ve hiristiyanlar mi?" diye sordular. Nebi sallallahu aley-
hi ue sellem, "Bunlar degilse kimler?" buyurdular."12

YALNIZCA ALLAH'A IBADET ETMEK,


KUSURSUZ BiR SEVGININ GÔSTERGESIDIR
Dini O'na hâlis kilmak ve sadece Allah'a ibadet
etmeyi istemek, amellerin tizûnü teel eder. Bir ve
tek ilah olarak Allah'i taniyan kimse, agni zamanda
O'nu ba5ka bir nedenden dolayi deffil de yalnizca ilah
oldu§u için sever. Birini o oldu§u için sevmek; i5te
kusursuz sevgi budur.
Allah Teâlâ, bizden, kendisini sevmemizi ister.
Ancak bu, genelde açikça sevgi olarak deffil de, iba-
det mefhumu içerisinde ifadesini bulur:
"insanlan ve cinleri ancak Bana ibadet etsin-
1er diye yarattim." (zariyat, 56)
12 Buhari, 255/13; Müslim, 2669.
48 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

"Ey insanlar! Sizi ve sizden tinceldleri yara-


tan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, bôylece
korunmu azabindan kendinizi kurtarmi5)
olursunuz." (Bakara, 21)
Zira ibadet, kusursuz ve sonsuz bir sevgi ve tam
manasiyla boyun eâmeyi içerir. Bu durumda tazim
edilmeyen, ônünde boyun edilmeyen sevgili, ma'bûd
olamayacaâi gibi, sevilmeyen ancak tazim edilen var-
hk ma'bûd olamaz.
Nitekim Allah Teâlâ sôyle buyurmaktadir: "in-
sanlardan banian, Allah'tan baeasim O'na denk
ilah edinir de onlan Allah'i sever gibi severler.
iman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlann-
kinden) çok daha fazladir." (Bakara, 165)
Bu ayetle Allah Teâlâ, kendisine ortak kfflnla-
nn, ortak koeuklan varliklan Allah'i sevdilderi gibi
sevdiklerini, ancak iman edenlerin Allah'i (onlann
sevdiklerinden) çok daha fazla sevdiâini bildirir. Zira
müminler, yüce Allah'i daha iyi tanin Sevginin ôn
kfflilu da sevdiâin varligi tanimaktir. Diâer yandan
müminler, yalnizca Allah'i severken, diâerleri bu sev-
gilerine ba§ka varliklan da ortak eder. Elbette halis
sevgi daha makbuldur.
Bu çerçevede Allah Teâlâ 5ôyle buyurmaktadir:
"Allah, çekiep duran birçok ortaklann sahip ol-
dugu bir adam (kôle) ile yalmz bir ldeye bagh olan
Dinin Temeli, ihlastn- ve 5irkten Uzak Olmaktir 49

bir adami misai olarak verir. Bu ikisi exit raidir?


Hamd Allah'a mahsustur. Fakat onlann ço§u bil-
mezler." (Zümer, 29)
Hak din, tüm yônlenyle ibadeti, Allah Teâlâ için
yapmayi gerektirir. Bôyle yapmak, ayni zamanda
Allah'i kusursuz 5ekilde sevmek demektir. ibadet ne
kadar mükemmel olursa, kulun yüce Allah'a, Allah
Teâlâ'nin da kula besledi§i sevgi o oranda mükem-
mel demektir.
insan, Allah Teâlâ'nin bir varlig"a sevgi
beslerse, sevgisi oraninda o varligi ibadetine ortak
etmi olur. Yine, &ger bir açidan düendüsemüzde,
ba§ka birine ibadet etmeye kallup-sa, yüce Allah'a
olan sevgisine ba5kasini ortak etmi5 olur.

INANÇTA iHLAS YETERLI DEGiLDiR,


.
AMELDE DE iHLAS GEREKiR
Allah Teâlâ için hissedilmeyen/beslenmeyen sev-
gi kiymetsiz oldu§u gibi, Allah Teâlâ için yapilmayan
amel de geçersizdir. Esas itibanyla dünya ve içindeki
nefse hitap eden her 5ey luymetsizdir/desgersizdir. Al-
lah Teâlâ için her ne yapilmi5sa, ancak o bir mana,
bir de§er ifade eder.
Hakikatte, §irkin nefse galib gelmesi zor
Hadiste ifade edildigi gibi 5irk, son derece gizli ola-
bilir: "Bu ümmette $irk, karincanin tas üzerindeki
50 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

hareketinden daha gizlidir." Peygamber sallallahu


aleyhi ve sellem efendimizden bunu duyan Ebu Bekir
radiyallahu anh, "Bu kadar gizli olabiliyorsa ondan na-
sil sakinabiliriz?" diye sorar.
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi te sel-
lem efendimiz, "Sana bir dua elejreteyim. Onu siiy-
led@inde 5irkin a 1 - mdan da, gizlisinden de ko-
runursun. $iiyle `Allah'un! Bilerek sirke düs-
mekten Sana sijinir, bilmeyerek düsmüssem de
affetmeni dilerim.'" buyurur.13
orner radiyallahu anh 5ôyle dua ederdi: "Allah'im!
151edi§im amelleri katinda kabul buyur. Onlan sade-
ce Senin rizan için i5leyeyim. Amellerimde ba5kasina
pay birakma."

di
Çogu zaman insanin kalbine, çok net olmayan
kular düer. Bunlar Allah'i sevmeye, yapilan iba-
detlere ve ihlasa zarar verir. Seddâd b. Evs 5ifeyle de-
mitir: "Sizin için, riyadan ve gizli 5ehvetten daha
fazla korktuem bir 5ey yok."
Ebu Davud Sicistani, gizli 5ehvetle neyin kastedil-
digi sorulunca "Makam sevgisi" cevabini vermieir.
Ka'b b. Malik radiyallahu anh, Rasûlullah sallallahu
a0eyhi ve sellem'in 5$5yle dediffini haber verir: "Bir sil-

13 Müsned, Ahmed: 403/4; Müsned, Ebu Ya'Ia, 58/1; Hilyet-i Ebu


Naîm, 112/7.
Dinin Temeli, ihlasty ve 5irkten Uzak Olmaktir 51

rüye sahnan iki aç kurdun sürüye verdi§i zarar, ki-


sinin mal ve 5eref htrsiyla dinine verdiji zarardan
daha fazla degildir."14
Hadisin ifade ettigi anlam son derece açiktir. Zira
sa§lam bir inanç, bu tür hirslardan uzak kalmahdir.
Çünkü insan, yüce Allah'a ibadet etmenin ve O'nu
sevmenin tadina vannca, artik o ki5iye ba5ka hiç-
bir 5ey sevimli gelmez, ba5ka hiçbir §eye yônelmez.
Hem bôylece Allah Teâlâ, ayette beyan edildi§i gibi,
bu 5ekilde ihlasli olan kimselerden kôtülükleri, 5erleri
bertaraf eder: "iste bôylece Biz, kotïilük ve fuh-
u ondan uzaldaermak için (delilimizi gôsterdik).
Stiphesiz o, ihlash kullannuzdanch." (Yusuf,24)

HULÛS-i KALB ÎLE SEVENLERE DAiR


Yüce Allah'a kam samimi olanlar O'na ibadet
etmenin lezzetini tattiklanndan, bakasina ibadet
edemez, O'na olan sevgilerinin lezzetinden dolayi
O'ndan ba5kasini sevemezler. Zira yüce Allah'a iba-
det etmeyi ve O'nun sevgisini, dinde samimi
ve yalnizca O'nun için ya5amayi ihtiva eden bir
imandan daha tath, daha sevimli bir dey olamaz. Bu
§ekilde ya5ayan bir insan, biraz korku biraz da ümid
ile daima yüce Allah'a yônelir: "(Cennet!) Gôrmedi-
14 Buhari, Tarih-i Kebir, 150/1/1; Tirmizi, 2482.
52 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
gi halde Rahmân'dan korkan ve Allah'a yônelm4
bir kalp ile gelen kimselere mahsustur." (Kâf, 33)
Seven ki§i, sevgisini kaybetmekten korktugu için,
yüce Allah'a ibadet ederken ve O'nu severken tedir-
gin ancak umutludur:
"Onlann yalvardiklan bu varhklar Rablerine
-hangisi daha yakin olacak diye- vesile ararlar;
O'nun rahmetini umarlar ve azabindan korkar-
lar. Çünkü Rabbinin azabi, sakinilacak bir azap-
tir." (isra, 57)
Rabbi kar§isinda samimi olan kul, Allah Teâlâ
katinda daha ôzeldir, Allah Teâlâ ona canlilik verir,
kendine dogru çeker, onun bu haline zarar verecek
olan kôtülülderi, fuh§iyati ondan bertaraf eder/gide-
rir. Samimi olan bu kul da, aksi bir duruma dü§me,
bu halini yitirme endiesiyle içinde bir tedirginlik his-
seder.

e
§iRK EHLINE DAiR
Yüce Allah için samimi olmayan, tüm sevgisini
na adamayan ki§i, daima arayi§ içerisindedir. Ufak
bir esintide egilen dal gibi hayat boyu ônüne çikan
§eylere gi5n1ü kayar, nefsinin arzu ettigi §eye tutun-
maya çali§ir; bazen bakilmasi haram olan resimler
bile gôzüne çok ho§ giirünür. Bôylece nefsinin kôlesi
olur. Ona bazen de taninmak, 5iihret ve makam sahi-
Dinin Temeli, ihlashr ve 5irkten Uzak Olmakhr 53

bi olmak çok ho5 giirünür. Bu arzu ve hirsla duyacaffi


bir tek kelime onu 5fkelendirebilirken, stiylenen tek
bir kelimeden bile çok memnun kalabilir. Bazen de
insana çok çekici gelen mala-mülke Mie olur. Beiyle-
ce süflî arzulannin esiri olur, adeta onlara tapar, Allah
Teâlâ'nin nurundan uzakla5tikça uzaklaw.

9 Gerçek manada ibadet etmeyen, ortaffi olmayan


ce Allah'a ihlasla yônelmeyen, yani Allah azze ve
celle'yi her 5eyden daha çok sevmeyen ki§i, yaratil-
mi5lann esiri olur, enlüne §eytanlar hükmeder, nef-
sine uyanlardan olur ve 5eytanlan dost edinir. Sonra
da bo§azina kadar çirkefe, kiitülüklere batar. Bu, ka-
çinilmaz bir sondur. Zira insan, yônünü hayra çevirip
yüce Allah'a yônelmezse, 5irke dü§er. Nitekim Allah
Teâlâ §ôyle buyurmaktadir:
"(Rasûlüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Al-
lah insanlan hangi fitrat üzere yaratmisa ona
çevir. Allah'in yaratipida degisme yoktur. iee
dosdogru din budur; fakat çogu insan bilmez."
(Rum, 30)
Allah Teâlâ, Ibrahim aleyhisselam'i ve onun soyun-
dan gelen peygamberleri, yeiinünü Hakk'a çevirmi5,
ibadet ve sevgilerinde samimi olan kimseler için ôn-
derler kilmi5ken, firavun ve firavunun soyundan ge-
lenleri nefislerinin izinden giden mü5riklere iinderler
yaprni5tir. Allah Teâlâ, Ibrahim aleyhisselam hakkinda
54 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasuidaki Sevgi

ai sôyle buyurur: "Onlan, emrimiz uyannca doeu


W yolu gôsteren ônderler yaptik ve kendilerine ha-
yirh iller yapmayi, namaz kilmayi, zekât vermeyi
vahyettik. Onlar, daima Bize ibadet eden kimse-
lerdi." (Enbiya, 73)
Firavun ve onun izinden gidenler hakkinda ise
sôyle buyurur:
"Onlan, (insanlan) atese çaffiran ôncüler kil-
dik. Kiyamet günü onlar yardim giirmeyecekler-
dir. Bu dünyada arkalanna lânet taktik. Onlar,
kiyamet gününde de kifitülenmisler arasindadir."
(Kasas, 41-42)

i§LENEN AMELLERDE SAMIMIVET VE


§ERIATA UYGUNLUK ESASTIR
• Amelde samimiyet yeterli deffildir; o, ayni zaman-
da Kur'an ve sünnete de uygun olmalidir. Seriata uy-
gun olarak samimiyetle islenen amel, tam manasiyla
Allah sevgisinin gôstergesidir. Mesru olmayan amel,
samimiyet olsa bile kabul ermez. Zira Nebî sallallahu
aleyhi ue sellem ifeyle buyurur:

"Kim bizim dinimizde olmayan bir 5ey yaparsa


o merduddur, makbul deffildir. "15
15 Buhari, 298/4; Müslim, 1718.
Dinin Temeli, ihlastir ve 5irkten Uzak Olmaktrr 55

Bu asil, dinin esaslanndandir. Bunun uygulanmasi


dini uygulanmasidir. Rasûller bunun için
kitaplar bunun için Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem buna davet etmi§, bunun için çall§m1§,
bunu emretmi§ ve buna te§vik etmi§tir. Dinin terne!
direffi budur.
Fudayl b. iyad rahimehullah demi§tir: "i§le-
nen amel salih/doeu olmadikça hâlis olsa da kabul
gôrmez. Do'gru/salih olup hâlis olmasa yine kabul
gifermez. Hem do'gru/salih hem hâlis

ALLAH'I SEVMEK, ALLAH DOSTLARINI


SEVMEYi DE GEREKTIRiR
Stezünü ettrgimiz ba'glamda kullanilan "sevgi" ke-
limesi genel bir mana ifade eder. sôyle ki; mümin,
Allah'i severken agni zamanda peygamberleri ve di-
er müminleri de sever. Her ne kadar sadece yüce
Allah'a tevcih edilmi§ sevgiye bir ba§kasi layik olmasa
da, bu saydiklanmizi sevmek de Allah'i sevmenin bir
gerekliliffidir. Bu nedenle Allah sevgisi; ibadet, yônel-
me ve kendini adama gibi yüce Allah'a iizgü olan
fiillerle ifade edilir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin
haber verdigl üzere Allah Teâlâ'nin dostlanni sevmek
de Allah'i sevmenin bir parçasidir:
56 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

• "Ijç ôzellik vardir ki bunlar kimde bulunursa o


kisi imanin tadina varir: Allah'i ve Rasûlünü her-
kesten fazla sevmek. Sevdiffini Allah için sevmek.
Allah kendisini küfür batakhffindan kurtardiktan
sonra, tekrar küfre dônmeyi atese atilmak gibi çir-
kin ve tehlikeli giirmek."16
Nebî sallallahu aleyhi ue sellem bu hadisinde bizlere,
bu üç hususiyeti kendinde bulunduran kisinin imanin
tadini alacagini haber vermektedir. Zira bir 5eyin tadi-
ni için, eince o seyi sevmek gerekir. Bir kimse
bir seyi sever, arzularsa, muradina erdiginde haz alir,
lezzet bulur.
Bu hazla mutluluga ermek, arzu edilen 5eylere
nail olduktan sonra meydana gelir. Bazi filozof ve
"Haz, arzu edileni elde etmektir." der. Ancak
bu dogru degildir. idrak, yani elde etme, sevgiyle haz
almanin arasinda bir yerdedir. insan, -mesela- 5nce
bir yemegi cana çeker. Caninin çektig'i bu yemegi ye-
dikten sonra lezzet ahr, haz alir. Yine haz alma, arzu
edilen bir seye baktiktan sonra gerçeklesir. Yoksa biz-
zat bakmak ya da bakilan 5eyi ermek haz almanin
kendisi degildir. Allah Teâlâ 5i5yle buyurur:
"Orada canlannm istedigi, gôzlerinin haz al-
châi her dey vardir." (Zuhruf, 71)
16 Buhari, 56/1; Müslim, 44.
Dinin Temeli, Nash,- ve 5irkten Uzak Olmaktir 57
insanin duydusgu tüm acilar ve tatlar bôyledir; is-
tenilen ya da istenilmeyen bir 5eyi hissetmekle hâsil
dur. Yoksa bizzat hissetmek, mutlu olmanan ya da
mutsuzlu'gun kendisi de§ildir. Durum bu olunca ôy1e
diyebiliriz: içinde mutluluk ve lezzet barindiran imanin
tathligi; kulun, Rabbine kar51 duydu§u kusursuz bir
sevgiden sonra gelir. Bu ise üç §eyle gerçeklee:
1. Sevgide mükemmellik:
Yüce Allah'in ve Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in
kula, türn varliklardan daha sevimli gelmesi. Ama
Allah'i ve Rasûlünü sevmek yeterli degildir. Bununla
birlikte -daha ônce ifade etti§imiz üzere- her 5eyden
daha fazla sevilen olmalan gerekir.
2. Sevgide sadâkat:
Kulun, sadece yüce Allah'i sevmesi gerekir.
3. Küfre dü§mekten nefret etmek:
imanin ziddindan/küfürden, atee atilmaktan
daha fazla nefret etmek.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i ve müminlen
sevmek, Allah'i sevmenin (Allah sevgisinin) bir par-
çasidir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de Allah
Teâlâ'nin sevdi§i müminleri seviyordu. Zira o, yüce
Allah'i en çok seven ve Allah Teâlâ'nin sevdiklerini
sevmeye, nefret ettiklerinden nefret etmeye en layik
olan insandi. Bu nedenle Allah sevgisinin ôn 5arti,
58 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
Rasûlullah sallallahu aleyhi ue sellem' 1 sevmektir. Nite-
kim Allah Teâlâ 5ôyle buyurue"De ki: Eger baba-
ogullanniz, kardeeeriniz, eeeriniz, hisim
akrabaniz kazandigimz mallar, kesada ugrama-
smdan korktugunuz ticaret, hoeandigiruz mes-
kenler size Allah'tan, Rasûlünden ve Allah yolun-
da cihad etmekten daha sevgili ise, artik Allah
emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah, fâsiklar
toplulu'gunu hidayete erdirmez." (Tevbe, 24)
Sahihayn'da geçen bir hadislerinde Nebi sallalla-
hu aleyhi ue sellem sôyle buyurur:
"Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istedigi
5eyi, din kardesi için de arzu edip istemedikçe ger-
çek anlamda iman etmis olmaz."
Bunu duyan orner radtyallahu anh 5ôyle demisti:
"Ey Allah'in Rasûlü! Seni kendim disinda her
5eyden daha çok seviyorum." Nebi sallallahu aleyhi ve
sellem ise, "Hayir amer! Beni kendinden de çok
sevmelisin." buyurdu. Bunun üzerine Ômer radiyalla-
hu anh, "Evet, yemin ederim ki, seni kendimden de
çok seviyorum." dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem de "imdi oldu ya amer!" buyurdular."
Yine yüce Allah'i sevdiffini iddia eden kisinin, -ha-
diste beyan edildigi üzere- Peygamberimiz sallallahu
17 Buhari, 55/1; Müslim, 44.
Dinin Temeli, ihlashr ve 5irkten Uzak Olmakhr 59

aleyhi ve sellem'in ashâbini ve yakinlanni da sevmesi


gerekir: "Ensar'i sevmek imam, nef ret etmekse
münafikligin giistergesidir."18
Yine, "Allah'a ve ahiret gününe iman eden
kimse Ensar'a kin gütmez. "19 buyurur.
Ali kerremallahu vechehu 5ôyle demi tir: "Ummî
Nebî'nin bana ahdidir ki, beni ancak mümin sever,
bana ancak münafik bug'zeder."2°
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bir defasinda Ha5im
ogullanni kastederek Abbas radiyallahu anh'a 5ôyle
demie:
"Allah'a yemin olsun ki Allah için ve aramiz-
daki akrabalik bagi hatirina onlar sizi sevmedikçe
cennete giremezler."21
Ibn Abbas radiyallahu anhuma'dan merfu olarak ri-
vayet edilen bir hadiste Allah Rasûlü sallallahu aleyhi
ve sellem sjiyle buyurur:

"Size türlü nimetler verdigri için Allah'i, Allah':


sevdiginiz için beni, beni sevdiginiz için de ehl-i
beytimi sevin."22
18 Buhari, 78/7; Müslim, 14.
19 Müslim, 76; Tirmizi, 3903.
20 Kenzül-Ummal, 37623-37624.
21 Tirmizi, 3792; Hâkim, 150/3.
22 Kenzül-Ummal, 36529.
60 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
SEVGi, KORKMAYI VE UMUTLU
OLMAYI GEREKTIRiR
Fier haynn temelinde sevgi olduà'u için korku ve
umut gibi duygular da sevgiyi gerektirir. Bir beklenti,
bir umut ta5iyan ki5i, sevdi§i 5eyi bekler, umut eder;
ho5lanmadi§i, nefret ettigi §eyi deffil. Korkan ki5i,
sevdiffine kavugnak için korkulanndan kaçar. Nite-
kim Allah Teâlâ buyurmaktadir:
"Onlann yalvardiklan bu varliklar, Rablerine
-hangisi daha yakin olacak diye- vesile ararlar;
O'nun rahmetini umarlar ve azabindan korkar-
lar." (isra, 57)
"iman edenler ve hicret edip Allah yolunda
cihad edenler var ya, iste bunlar, Allah'm rah-
metini umabilirler. Allah, Gafûr ve Rahîm'dir."
(Bakara, 218)

"Allah'in rahmeti" ifadesi hayirlan içerirken,


azabi ise §erleri banndinr. Rahmet yurdu cennet, azab
yurdu ise cehennemdir. Dünya da aymma yeridir.
Her ne kadar umut beslemek daha çok cennete
girmekle ilintili olsa da, cennet, zirvesi Allah'i temap
etmek olan bütün nimetleri ça'g'n5tiran bir ifadedir.
Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ue sellem eyle buyur-
mu5tur:
Dinin Temeli, ihlastn• ve 5irkten Uzak Olmaktir 61

"Cennetlikler cennete girince Allah onlara


`Size vermemi istedijiniz bir 5ey var mi?'diye sora-
cak. Onlar, 'Y'à Rabbi! Yüzlerimizi ak etmedin mi?
Bizi cennete koyup cehennemden kurtarmadin
mi, daha ne isteyelim?!' diyecekler. iste o zaman
Allah perdeyi kaldiracak. Onlara verilen en güzel
ve en degrerli 5ey, Rablerine bakmak olacak."23
Bu açidan baktigimizda, "Ne cennet arzusuyla ne
de cehennem korkusuyla, sadece Seni giirmek için
ibadet ettim." stizü daha da agklik kazanir. Bunu stiy-
leyen ve ayni fikirde olanlar, "cennet" denince akla
sadece yeme, içme, giyinme, dinlenme ve evlilik gibi
zevklerin gelmesi gerektiffi yanilgisina kapilarak, cen-
nette en büyük lezzeti ya5atacak olan Allah'i giirme
5erefine nail olunmayaca' ffini iddia etmektedirler. Al-
lah Teâlâ'nin erüleceffini inkâr eden Cehmiyye ve
bazi fakihler de bu gôrü5tedir. Bu kimseler, ahiret ve
cennet hayatinda sadece yaratilmi5 5eylerden haz al-
manin mümkün olacaffinda hemfikirdirler.
Bu nedenle bazi 5eyhler, "...Dünyayr isteyeni-
niz de vardi, ahireti isteyeniniz de vardi..." (AI-i
imran, 152) ayetini duyunca, "Hani Allah'i isteyenler?"
demekten kendini alamami§tir. Yine bir bakasi, "Al-
lah rnüminlerden, mallarini ve canlanni, kendile-
rine (verilecek) cennet kareffinda satin aimer."
23 Müslim, 181, Tirmizi:2555.
62 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
(Tevbe, 111) ayetini duyunca "Mal ve canin kar5ili§inda
cennet var da Allah'i gôrmek yok mu?" diye sormu5-
tur. Tüm bunlann nedeni, Allah'i gôrmeyi cennet ni-
metleri içerisinde saymamalandir. Hâlbuki daha once
belirttiffimiz gibi cennet, bütün nimetleri içine alan bir
yerdir ki bu nimetlerin ba5inda da Allah'i gtirmek gel-
mektedir. Naslann haber verdi§i üzere yüce Allah'i
temâ5â etmek/gôrmek, cennette vukubulacak bir 1ü-
tuftur.
Di§er taraftan cehennem ehli, Rablerini gôreme-
yecektir.
Hakikatte, yukandaki sitizün sahibi, "Allah Teâlâ
cenneti ve cehennemi yaratmarni5 olsaydi dahi ibade-
te layiktir, her hâlükârda O'na yakin olmak gerekir."
demek istemer. Cennetten kasti da insanin lezzet
buldugu her §eydir.
Her ne kadar bazi münzeviler bôyle zannetse de
insanin sevgi beslemeden, iradesizce ibadet etmesi
mümkün de§ildir. Bu kimseler, insanin kemale erme-
sini, iradesini bütünüyle yitirmesi olarak algilamakta-
dir. Tasavvuftaki "fenâ" bahsine istinaden bôyle bir
çikanmda bulunmulardir. Hâlbuki sevdi§iyle birlikte
olup bu sevgide fenâ bulan ki§inin iradesi ve sevgisi
vardir, ancak bunu hissedemez. Yani sevgi ve irade
ba5ka eylerdir; bunlann farkinda olmak baka bir
5eydir. Fenâ halindeki ki§i, bu sevgi ve iradesinin far-
Dinin Temeli, ihlashr ve 5irkten Uzak Olmaktir 63

kinda olmayinca, sevgi ve iradenin bütünüyle yok ol-


du§u yanilgisina kapilmi5lardir.
insan her ne yapip ederse, ya da yapmaktan ka-
gnirsa, iradesiyle, sevdi§inden ya da nefret ettiffinden
dolayi yapar, ya da yapmaktan kaçinir. Bu nedenle
Nebî sallallahu aleyhi ue sellem, "...En sâdik olanlari
da Hâris ve Hemmâm isimleridir. En çirkinleri de
Harb ve Mürre isimleridir."24 buyurmu§tur.
Zira her insan bir §ekilde kazanir. Yine in-
san bir 5eyin kaygisini güder, onu ister. Bu ise irade
etmek demektir.
Kalbinde duydu§u Allah sevgisi, irade sahibi insa-
ne taate sevk ederken, bazen de Allah Teâlâ'nin
azametini hissettirerek, O'ndan hayâ etmeye, günah
i§lemekten sakinmaya sevk eder.
Bir defasinda orner rad:yallahu anh 5ifeyle demi5ti:
"Suheyb ne iyi bir insandir. Allah'tan korkmasa bile
günah
24 Buhari, Edebu'l-Müfred, 816, Ebu Davud, 4950. Hadisin tamami
5ôyledir: "Peygamberlerin isimlerini ahn. çok sevde
isimler Abdullah ve Abdurrâhman'dir. En sâdik olanlari da
Hâris ve Hemmâm isimleridir. En çirkinleri de Harb ve Mürre

"Haris," Çah5ip kazanan, "Hemmâm," isteyen, irade eden


anlamindadir. (Mütercim).
64 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
Yani korkmasa bile günah islemeyeceldœn, kor-
karken nasal günah islesin demek istemektedir. Çün-
kü yüce Allah'a duydu§u tazim/saygi, onu günah is-
lemekten alikoymaktadir.
Yüce Allah'i seven kisi, O'nu girmekten mahrum
birakilma cezasi almamak için korkar. Ancak yine de
umutludur. Bu durum onun yüce Allah'a duydu§u
sevgiden kaynaldanir. iste bu Allah sevgisi sebebiyle
Allah'i girme isteffi, ona sevimli gelmekte ve bundan
mahrum olma düsüncesi onu korkutmaktadir.
Ancak hissettigi bu korku ve umudun kayna§i,
Allah Teâlâ'nin yarattiffi herhangi bir Beyle cezalan-
dinlmak ya da mükâfatlandinlmak ise, iste bu, O'nun
sevgisini gerekli kilan ibadetle istenebilir. Sonra bu
kisi, Allah sevgisinin tadini alirsa onun tüm sevgiler-
den daha hos oldu§unu erür. Bu nedenle hadiste
belirtildigi üzere en çok bununla mesgul olur:
"Cennet ehline, tipki nefes ilham olunduffil
gibi tesbîh ve tahmîd de ilham olunur."25
Hadis, cennet ehlinin yüce Allah'i anmaktan/zik-
retmekten ve O'nu sevmekten ne derece haz
beyan etmektedir.
Bu kisiyi, azaba u§rama korkusu ve bundan kur-
tulma umudu Allah'i sevmeye sevk eder.
25 Dürrül-Mensûr, 301/3.
Dinin Temeli, ihlastn- ve 5irkten Uzak Olmaktn• 65

Selef ulemasi ne güzel dernier: "Sadece sevcligi


için Allah'a ibadet eden kiki zindiktir.26 Sadece umdugu
ey için ibadet eden mürcîdir.27 Sadece korktugundan
ibadet eden Harûrîdir.28 Sevdigi için, korkarak ve umut
içinde ibadet eden kiki ise tevhid ehli bir mümindir."

SEVGI, ÇiFT TARAFLI BiR EYLEMDIR

Allah Teâlâ kendisini seven kimseyi sever. Bir


kulun yike Allah'i seviyor olmasina ragmen Allah
Teâlâ'nin onu sevmemesi düenülemez. Aksine Al-
lah Teâlâ, kulunu, kendisine duydugu sevgi ôlçüsünde
sever. Ancak elbette Allah Tealâ'nin verecegi
çok daha büyük olur. Nitekim bir hadis-i kudsîde
le buyrulmaktadir:
26 "Zindik," asti itibanyla Farsça olup Arapça'ya geçmi5 bir
kelimedir. Farisîler, âlemin ezelî olmasi gibi sonradan türetilen
inançiarla dinden çikanlara "zindik" diyorlardi. Müslümanlar
bu kelimeyi Maniyye ve Seneviyye gibi inanç sistemlerinden
"nûr" ve "zulmet" fikrini benimseyenlere atfen kullanmi5tir.
Daha sonralari dehrîler, mülhidler ve di§er sapik inanç
sistemierinin mensuplan için, hatta amel ve itikat açisindan
dinî hükümlerde 5üpheye için bile kullanilmer.
27 "ircâ" kôkünden bir kelime olup ertelemek, sona birakmak
anlamindadir. Mürcie'ye mürcie denmesinin sebebi, stfizü âne
alip ameli ertelemelerindendir.
28 Haruriyye, Hârûrâ'ya nisbetle Hâricîler için kullanilan bir
isimdir. Hârûrâ, Kûfe'nin küçük bir ktlyüdür. Hariciler, Ali
radiyallahu antia ba5kaldircliklannda 11k buraya
66 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasmdaki Sevgi

"Kim Bana bir karts yaklasirsa Ben ona bir zira


yaklasirim. Kim Bana bir zira yaklaeirsa Ben ona
bir kulaç yaklasirim. Kim Bana yürüyerek gelirse
Ben ona koearak giderim."29
Allah Teâlâ, (bir baeka hadis-i kudsîde bildirildi-
gi muttakîleri, muhsinleri, sabir ehlini, tevbe
edenleri, temizlenenleri ve hatta -vacip olsun müste-
hab olsun- emredilen bir eeyi yapanlan dahi sever:
"Kulum Bana nafile ibadetlerle yaklasmaya
devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sev-
dim mi artik Ben onun kulaeri, geirdüeü
greezü, tuttueu eli ve yürüdüeü ayaei (aklettiffi kalbi,
konuettigu dili) olu ru m. "3°
Allah Teâlâ'nin sevdi§i -zahirî olsun batinî olsun-
vacip ve müstehab ameller çoktur ve ehlince malum-
dur. Yine Allah Teâlâ'nin, takva ehli Allah dostlanna
olan sevgisi de bilinmektedir.
Allah sevgisi, Kur'an ve sünnetin haber verdi§i
üzere ve selef ulemasinin, imamlann, hadis ehlinin,
fukahanin ve muteber tasavvuf imamlannin ittifakiyla
hakikattir. Allah Teâlâ, bizatihi hakiki sevgiyle en gü-
zel eekilde sevilendir:
29 Buhari, 325/13; Müslim, 2675.
30 Buhari, 293/11.
Dinin Temeli, ihlastn- ve 5irkten Uzak Olmaktir 67

" edenlerin Allah'a olan sevgileri ise


(onlannkinden) çok daha fazlachr..." (Bakara,165)
Ytice Allah, inananlan hakikaten sever. Cehmiyye,
sevginin sevenle sevilen arasinda bir iliskiden do§acaffi,
kadîm ve muhdes olanlar arasinda sevgiyi gerektirecek
bir iliski bulunmadiffi gerekçesiyle iki taraf açisindan da
sevginin olusabileceffini kabul etmez.
Bu düsünceyi hicri ikinci yüzyilin baslannda
islam'a ilk tasiyan kiki Cad b. Dirhem'dir. Ancak o
zaman Vâsit'ta Mesrik ve emîri olan Halid b.
Abdullah el-Kasrî, Kurban Bayram günü hutbeye
çikmis, "Ey insanlar! Kurbanlannizi kesin. Allah ka-
bul etsin. Ben de Cad b. Dirhem'i keseceffim, zira
ibrahim'i dost edinmedi§ini, Musa ile ko-
nusmadiffini iddia ediyor." demis ve minberden ine-
rek Cad'i bo§azlamistir.
Daha sonra bu inanci ondan Cehm b. Safvân ala-
rak yaymis, konu üzerinde tartismalara girmistir. Bu
nedenle Cehmiyye mezhebi ona nisbet edilir. Onu da
Horasan emîri Müslim b. Ahvaz ôldürmüstür. Sonra
bu giirtis Amr b. Ubeyd'in taraftarlan olan Mutezile'ye31
31 Mu'tezile, hicri 1. asrin baslannda ortaya plut) 1. Abbasi
dônemine kadar hareketli olan islam kelam ekollerinden
biridir. Bu sekilde isimiendirilmesinin sebebi, Vâsil b.
Atâ'nin, büyük günah isleyen kimselerin kâfir de, mümin de
olmachgt; bu ikisinin arasinda bir yerde oldugu iddiasiyla
Hasan-1 Basrî'nin meclisini terk etmesidir Vâsil, Hasan-1
68 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasuidaki Sevgi
siçrarrus, onlar da bunu halife Me'mun dineminde
agg'a vurmustur. Sonra islam âlimleri çetin bir sinav-
dan geçrnis, Mutezile'nin bu gôrüstinti benimsemeye
zorlanrrustif.32 Ashnda bu sôz, Berhemîler, felsefeciler
Basrî'nin meclisini terk ettikten sonra Amr b. Ubeyd ona tabi
oldu. Onun taraftarlanna "Mu'teziliyyûn" ve "Mulezde" dendi.
Bu ekol; ôzgür düsünce, akia asin güvenme ve akla-mantga
hitap etmede basardidirlar. Mu'tezile'nin bes esasi vardir.
Bunlardan en ônemlisi"adl ve tevhid"tir. Bu nedenle"ehli'l-adl
ve't-tevhid"olarak da bilinirler.
32 Sdantdann temelinde Me'mun'un, insanlan Kur'an'in mahlûk
oldugunu, kelami olmadtgini sôylemeye zorlamasi
yatmaktaydi. Bunu sôyletmek için pek çok âlim, fakih ve mu-
haddisi bir mecliste topladi. Gelenlerin çogu bunu kabulle-
nip sôyledi. Ancak imam Ahmed b. Hanbel ve Muhammed
b. Nûh rahimehumullah basta olmak üzere banian bunu kabul
etmeyince, zincirlenip Tarsus'taki Me'mun'un yanina gôtürül-
mek üzere yola çikardddar. Ancak Me'mun, daha onlar var-
madan ônce ôldü. Muhammed b. Nûh da yolda ôldü. Bunun
üzerine karsi koyusun lideri olarak sadece Ahmed b. Hanbel
rahimehullah gôrülmeye basladt. Bunun için Bagdad valisi, her-
kesi salivermesine ragmen Ahmed b. Hanbel'i birakmadi.
Me'mun ôlmeden ônce hilafeti kardesi Mu'tasim'a birakmis-
ti ve Kur'an'in mahlûk oldugunu kabullendirmesini de tem-
bihlemisti. Mu'tasim askerdi, dinî mevzulara hâkim
Bu nedenle Kur'an'in mahlûk oldugu iddiasiyla insanlann im-
tihan edilmesine dair sehirlere birer yazi gôndermekten ve
çocuklara bu düsüncenin ôgretilmesine dair emir vermek-
ten ôte bir sey yapmadi. Ancak insanlar bu musibetten
büyük sdantdar çektiler, pek çok âlim ôldürüldü, Ahmed b.
Hanbel iskence gôrmesine ragmen deviete meydan okumayi
da gôze aldi, yine de Kur'an'in mahlûk oldugunu sôylemedi.
Dinin Temeli, ihlashr ve irkten Uzak Olmaktir 69

gibi Sabiîlere,33 mtigiklere ve Allah Teâlâ'nin sübûtî


fatinin olmadigini iddia eden ehl-i kitabin bid'atçilanna
dayanmaktadir. Bu kieler, hakkinda Allah Teâlâ'nin,
"Allah, ibrahim'i dost/halil (Nisa, 125)

buyurdu'e Ibrahim aleyhisselam'in di.ignanidir. Bu in-


sanlar yildizlara tapiyor, bazi varliklann heykellerini di-
kiyor ve Allah Teâlâ'nin Ibrahim aleyhisselam'in dostu
olabilecesgini, Musa aleyhisselam ile konuplabileceffini
kabul edemiyorlardi. Zira dostluk/haliffiik, seveni ta-
mamiyla kffltan kusursuz bir sevgidir.
Ebû Saki radiyallahu anh'dan sahih bir kanalla ak-
tanlan Peygamber sallallahu aleyhi ue sellem 'in 5u hadisi
de bunu destekler mahiyettedir: "insanlar arasindan
bir dost/halil edinecek olsaydim, Ebu Bekir'i dost/
halil edinirdim. Ancak sizin bu arkadasimz (kendi-
ni kastederek), dostudur/halilidir."34
Bir rivayette de 5ôyle buyurmaktadir: "Allah,
ibrahim'i dost/halil edindigri gibi beni de dost/halil
edinmistir."35
lmamin cesaretine Mu'tasim bile hayran kaldi. Mu'tasim iïl-
dükten sonra yerine geçen Vâsik, imam'a çektirilen eziyetlere
son verdi, onu ve yanindakileri serbest birakti.
33 Sabiîler: Ashnda Müslümanlardan bir grup olup daha sonra
haktan "saba" etmi5lerdir, yani meyletmislerdir/saprmlardir.
34 Buhari, 10/7, Müslim, 2382.
35 Taberani, Mecmau'z-Zevaid, 201/8.
70 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasmdaki Sevgi
Bu açiklamalanmizdan da anla§ilaca§1 üzere, Al-
lah Teâlâ'nin, kullan arasindan birini sevmesini inkâr
eden kiki, Allah Teâlâ'nin dost edinmesini inkâr etmi5
olur. Hâlbuki Allah Teâlâ, kulunu; kulu da mümkün
olan en güzel biçimde Rabbini sevebilir.
Allah Teâlâ'nin, kullan arasindan birini sevme-
sini kabul etmemek, ayni zamanda Allah Teâlâ'nin
meeetini inkâr manas' da tapir ki, bu da O'nun Rab
ve Hâlik olmasini inkâr etmek demektir. Bunu inkâr
etmek, Allah Teâlâ'nin âlemlerin Rabbi ve ilahl oldu-
§unu inkâr etmek manasina gelir. Bu da ta'til ehlinin
ve inkâr ehlinin sôylemiyle birebir ôrtü5mektedir.
Allah Teâlâ'nin, -vacip veya müstehab- emirleri-
ni sevdisgi, bunlardan râzi oldugu ve bu vacib veya
müstehab i5leri yapanlan da sevdrg'i Kitab, Sünnet ve
selef imamlann ittifakiyla sabit olan bir gerçektir.

SEVMEK VE DOSTLUK ARASINDAKI FARK


Dostluk; insan zaviyesinden baktiffimizda insa-
nin, tam manasiyla yüce Allah'a kulluk yapmasini
beraberinde getiren kusursuz bir sevgi iken, Allah
Teâlâ cihetinden, Kendisinin onlan, onlann da Ken-
disini sevdiffi kullanna tam manasiyla Rablik etmesi-
dir. Ubudiyyet/kulluk, alçak gônüllülü§ün ve sevginin
mükemmel olmasini gerektirir.
Dinin Temeli, ihlastn• ve 5irkten Uzak Olmaktzr 71

Ibrahim aleyhisselam ve Muhammed sallallahu aley-


hi ve sellem bu manada kemale ermi5lerdi. Bu yüzden
ba§ka bir insan, Allah Teâlâ'nin dostu olma sifatina
eri§emez.
Dostluk, sevginin aksine ortak kabul etmez.
Birden fazla ki5i ayni anda sevilebilir. Nitekim
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Hasan ve Osame
hakkinda "Allah'Im! Onlari seviyorum. Sen de on-
lan ve onlari sevenleri sev."36 demi5ti.
Bir defasinda Amr b. 'As ra—iya..
ri 11 a..0 anh, "En çok

kimi seviyorsun?" diye sordtgunda, Peygamber sal-


lallahu aleyhi ve sellem, "Aise" buyurdu. "Peki ya er-
keklerden?" diye sorunca, "Babasini."37 buyurdu.
Yine Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Ali radi-
yallahu anh'a sava esnasinda, "Senden sonra sanca-
ji ayle birine vereceffim ki o, Allah'i ve Rasûlünü,
Allah ve Rasûlü de onu seviyor."38 buyurmutu.
Daha bunun pek çok stirneffi vardir.
Dfger taraftan Allah Teâlâ da muttakileri, ihsan
sahiplerini, adaletli davrananlan, tevbe edenleri, te-
miz olanlan, saf saf Kendi yolunda sava5anlan ve
müminleri sevdiffini, müminlerin de O'nu sevdi'gini
bildirir.
36 Buhari, 70/7.
37 Buhari, 19/7; Müslim, 2384.
38 Buhari, 101/6, 2538.
72 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasmdaki Sevgi
Dostluk ise daha ôzel bir
Bazilannin dillendirdigi "Muhammed sallallahu
aleyhi ve sellem Allah Teâlâ'nin sevdrgi, Ibrahim aleyhis-
selam ise dostudur." sôzü gerçe§i yansitmamaktadir.

Zira pek çok sahih hadiste belirtildigi üzere Mu-


hammed sallallahu aleyhi ve sellem, ayni zamanda Al-
lah Teâlâ'nin dostudur.
"Abbas, sevilenle (Muhammed ile) dostun
(ibrahim'in) arasinda hagolunacak."39 hadisi ve ben-
zerleri ise dikkate alinmamasi gereken uydurma ha-
dislerdir.
Bu durumda Allah Teâlâ'nin dienda, bir
dostlukta nasibi olmadigi anlaelmaktadir. Bunun
için Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, "insanlar
arasindan bir dost edinecek olsaydim, Ebu Bekir'i
dost edinirdim."4° dernier.
Netice itibanyla dostlu'gun, mutlak manada sevgi-
den daha üstün bir ba'g old4u anlaelmaktadir.
39 Benzer bir ifadeye bakiniz: Sevkânî, el-Fevâidirl-Mecmûa fil-
Eheldisil-Mevdûa, 402. 5evkânî, "Ukayli, ibn Cemerden merfû
olarak rivayet etmeir. Ancak hadis mevzudur" der. ibn Adiy
de hadisin herhangi bir sika raviden rivayet edilmedigini
belirtir.
40 Buhari, 10/7; Müslim, 2382.
Dinin Temeli, 1hlasur ve 5irkten Uzak Olmaktir 73

SEVG1, ME§RÛ YOLLARLA CANLI TUTULUR


Salih amellerin temelinde sevgi vardir. Sahabe-
den ve tabiînden olan selef imamlan arasinda bu hu-
susta bir tarti§ma nakledilmemieir.
Selef, imana dair hususlarda bilgilerini arttirarak,
9 ur'an dinleyerek vb. megu ibadetlerle Allah sevgisi-
ni canli tutuyordu.
Bir zaman sonra, tasavvuf ehli olduldannt iddia
eden bazi ki§iler ortaya çikti ve mûsikî e§li§inde dinî
§iirler sôyleyip cognak, alkt§ tutup tuhaf sesler çikar-
mak gibi caiz olmayan hareketierle bu sevgiyi canli
tutmaya kalke. Sôyleyip dinledilderi, §iirler, ilahiler
Allah sevgisini bir yana birakin kadin, vatan, evlat ve
karde§ sevgisini, hatta sapikça duyulan sevgileri dahi
harekete geçirecek cinstendi. Ne var ki bu meclisler-
de bulunan 5eyhler bu tür §eylere gâz yumuyorlardi.
Sonra, daha da azitarak günah olacak, türlü
fâsikliklara varacak ve fesâdin alasi sayilacak biçimde
içinde ilhâd ve küfrü gerektiren s"zler bulunan 5iirler-
le vecde kapilarak açikça küfre dti§enler oldu. Sonra
da nasal ki mügilderin ve ehl-i kitabm abidlerine, ya-
pip ettikieri eilçüsünde birtakim baller zuhur etmi§se,
bunlara da zuhur eder oldu.
Hakikat ehli §eyhler bu meselede aineyd-i
Ba§dâdî rahimehullah gibi düeinmektedir ki, o §ifeyle
demiei: "Kim bu tür §eyleri kasten dinlerse fitneye
74 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Àrasindaki Sevgi

dü5er. Ancak kulaffina bir 5ekilde gelmi§se bunda bir


beis yoktur."
Sonradan uydurulmu5 bu türden 5iir, ilahi gibi
5eyleri dinlemek için toplanmak megià deffildir, bôyle
bir 5ey bir topluluktan istenemez, bu dinden sayila-
maz, yüce Allah'a yakinla§ma için yapilan bir ibadet
olarak kabul edilemez.
Zira ibadetler ve yüce Allah'a yakinla5mak için
yapilan ameller peygamberlerden ii.grenilir. Allah
Teâlâ'nin haram kildiklanndan ba§ka haram, me5ru
kildiklanndan ba5ka da me5rû bir 5ey yoktur. Zira Al-
lah Teâlâ eyle buyurur:
"Yoksa onlann, Allah'in izin vermedrgi bir
dini getiren ortakian mi var?" (sura, 21)
13,5yle eyler dinen emrolunsaydi ve müstehab
olup Allah sevgisini arttirsaydi, deliller bunu isa-
ret ederdi.
Malumdur Id, hakkinda "Sizin hayirlilariniz, be-
nim zamanimda yfflyanlannizdir. Son ra zamanim-
da ymayanlara yakin olanlar, sonra da onlara yakin
olanlardir" denilen ilk üç am-da ne Hicaz, Sam, Ye-
men, Irak, Misir ne de Horasan'da hayir ve din ehli
birileri, sôzde kalplerin salaha ermesi için uydurulrnu5
bu türden dinlemek için toplanmer.
Dinin Temeli, ihlastir ve 5irkten Uzak Olmakttr 75

Bu nedenle imam Ahmed rahimehullah gibi zatlar


bu tür 5eyleri son derece çirkin bulmu§, hatta imam
Safiî rahimehullah, "Ba'gdad'da ardimda zindiklann
icadi bir i biraktim; ilahiler sôyleyerek co5uyor, ken-
dilerinden geçiyorlar, insanlan da Kur'an dinlemek-
ten ahkoyuyorlar." diyerek bunu tasvip etmedi§ini
sert bir dille ifade etmieir.
Ancak bu tür 5eyler kasten dinlenmezse, sadece
kula§a bir §ekilde gelmi5se, ulemanin ittifakiyla bu
kimse ne bundan nehyolunur ne de kinanir. Nehy,
kinama ve ôvme, ancak dinleme kasti varsa geçerli
olur yoksa i§itmede nehiy, kinama ve ôvme olmaz.
Nitekim Kur'an'i kasten dinleyen kiki sevap kaza-
nirken, bir 5ekilde Kur'an'i okunurken duyan kimse
sevap kazanmaz. Çünkü ameller niyetlere gâredir.
Ayni 5ekilde dinlenilmesi dinen yasak olan müzik
türlerini bir kimse istemeden duysa, bundan bir zarar
giirmez. Bir kimsenin, içinde kendi hakkinda da bir
eyler buldt.@u bir iiri dinleyerek duygulan harekete
geçmi5 olsa, bu, sakincali bir durum te5kil etmez. An-
cak Allah Teâlâ'nin nazi olac4 bir 5eyler duyarak,
Allah sevgisine dair içerisinde bir kipirh uyansa, el-
bette bu daha iyidir.
Bu durumda müridler için yapilmasi gereken,
imana dair konulara, Kur'an'a, hadislere ve dinî ko-
nulara kulak vermektir. Nitekim Allah Teâlâ 5.5yle
76 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

buyuruyor: "Onlara çok merhametli olan Allah'm


âyetleri okunduâtinda a§layarak secdeye kapa-
nirlardi." (Meryem, 58)
"Rasûl'e indirileni duyduldan zaman, tanin
gküldan gerçekten dolayt güzlerinden yaslar bo-
sandigmt gtirürsün." (Maide, 83)
"Mûrninler, ancak, Allah amldigt zaman yü-
rekleri titreyen, kendilerine Allah'm âyetleri
okundu§unda imanlanni artiran ve yalniz Rable-
rine dayanip güvenen kimselerdir." (Enfal, 2)
Ytice Allah bu tür 5eyleri dinleyen kimseleri
gibi, bundan yüz çevirenleri de yermi§tir:
"insanlardan ôylesi var ki, herhangi bir flint'
delile dayanmadan, Allah yolundan saptirmak ve
sonra da onunla alay etmek için bon lafi satin
ahr." (Lokman, 6)
seleften imamlanmiz, sahabe,
tabiîn ve Ibrahim b. Edhem, Fudayl b. iyad, Ebu Sü-
leyman ed-Dârânî, Ma'ruf el-Kerhî, Yusuf b. Esbât
ve Huzeyfe el-Mer'ae gibi büyük zatlar dinlenmesi
gereken eyleri dinler, di§erlerine kulak tikardi.
Orner radiyallahu anh, Ebû Musa el-E.iarî radiyal-
lahu anh'a, "Ey Ebu Musa! Bize Rabbimizi hatirlat."
derdi. Ebu Musa radiyallahu anh da onlara Kur'an
okur, dinleyip birlikte
Dinin Temeli, ihlashr ve 5irkten Uzak Olmaktn. 77

Sahabe toplandigi vakit içlerinden birinden


Kur'an okumasini isterler, sonra da onu dinlerlerdi.
Sahih bir hadiste geçtigi üzere Rasûlullah sallalla-
hu aleyhi ue sellem bir gün, o an Kur'an okuyan Ebu
Musa el-E.5'ari radiyallahu anh'in yanindan geçiyordu.
Durup onun okumasini dinlemi5 ve daha sonra "Bu
adama al-u Dâvûd'a verilen mizmarlardan bir miz-
mar verilmis." demi5ti.
Sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ue sellem, Ebû
Musa el-E.5'arî radiyallahu anh'a, "Dün gece senin ya-
nindan geçtim. Kur'an okuyordun. Durup dinle-
dim." diye durumu haber verdi.
Ebû Musa el-E.5'arî radiyallahu anh da, "Beni
dinledigini bilseydim, kiraatimi senin için daha da
güzelle§tirirdim."41 dedi.
Ba5ka bir hadislerinde Rasûlullah sallallahu aleyhi
ue sellem, "Kur'an'i seslerinizle güzellestirin."42 bu-
yurmueur.
Yine, "Allah, güzel sesle Kur'ân okuyan kim-
seyi dinlemede, güzel sesli cariyesini dinleyen
erkeein gayretinden daha çok gayret sahibidir."43
buyurmueur.
41 Buhari, 81/9; Müslim, 793.
42 Ebu Davud, 1468.
43 ibn Hibban, 661; Ahmed, Müsned, 19/6.
78 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasmdaki Sevgi
15te Kur'an'i bt5yle dinlemek, insana anlatilamaya-
cak bir co5ku, zevk ve tat verir. Kur'an'i anlayip üzerin-
de düenmek de insanin imanini ve ilmini arttinr.

GÜNAH i§LEMEK, ALLAH


SEVGISÎNE TERS DܧER
Pek çok seyr-i sülük ehli, yüce Allah'i sevdiklerini
iddia ederken, bilerek ya da bilmeyerek Allah'in sinir-
lanni çigneyip cahilliklerini sergilemier.
Dyle ki bazilan, "Müridlerimden biri, bir kiiyi
dahi cehennemde birakirsa benim yanima gelmesin."
derken bazilan, "Müridlerimden biri bir mümini dahi
cehennemde birakirsa yanima gelmesin." gibi uçuk
laflar etmekten kendini alamamier.
ilk stizün sahibi bir müridinin bile cehennemdeki
tüm insanlan kurtaracagini îmâ ederken, ikinci seezün
sahibi, müridinin büyük günah i5leyen müminlerin
cehenneme girmesine engel olacagini sôylemek is-
temi§tir.
"Kiyamet koptugunda kimse girmesin diye çadi-
nmi cehennem üzerine açacagim." diyenler bile ol-
mu5tur.
Bazi me§hur 5eyhlere nispet edilerek nakledile-
gelen buna benzer sôzler, ya gerçekte hiç seiylenme-
mi birer iftiradir, ya da onlardan sadir olan hatali
siizlerdir.
Dinin Temeli, ihlastn- ve 5irkten Uzak Olmaktir 79

Bu tür sôzler, tasavvufta "sekr," "galebe," "fenâ"


diye tabir edilen, insanin do§ruyu yanli§tan ayirdet-
me yetisini ya tamamen ya da kismen kaybederek
ne sôyledi§ini bilemedi§i hallerde sadir olabilmekte-
dir. Bu nedenle kendisinden buna benzer sôzler sadir
olan bazi ki§iler, ayildiklan zaman isti§far etmi§lerdir.
Sonraki devirlerde bazi mutasavviflar, Allah sevgi-
si iddiasinda biraz kantann topuzunu kagrmi§, zaman
zaman bo§bosgazlik edip ubûdiyyete/kullu§a aykin id-
dialarda bulunmaktan kendilerini alamami§lardir.
Bu kieler "sevgi" denince, nefse ho§ gelen bazi
§eylere de meyil edilebileceffi zannina kapilmi§lardir.
Zünnûn sevgiden sôz edildi§ini duydu-
§unda, "Bu konu üzerine konu§mayin. Ba§kalan du-
yar da sonra Allah'i sevdikleri iddiasinda bulunurlar."
diye uyarmasinin sebebi de budur.
Ulemâ da hue duymadan sevgiden bahsedip du-
ran ki§ilerle oturup kalkmayi uygun gifirmemi§tir. Bu
§ekilde pek çok 5eyhin bile aya§i kaymi§tir. Bunun
sebebi, onlann, peygamberlerin teblig etmi§ olduldan
birtakim emir ve nehiylerle beyan ettikleri ubudiyeti
tam manasiyla anlayamamalan, belki de insanin had-
dini bilmesini sa§layan akhnin noksanlgidir.
insan akilsiz olmaya gitirsün, dinî bilgisi de azsa,
kalbinde biraz Allah sevgi de banndinyorsa,
etkisiyle bu sevgide ôlçüyü kaçirabilir. Nitekim
80 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

bazi insanlar cehaletle ve akilsizlik içinde birini sever


de, "Ben deli-divâne â§ik biriyim. Yapip etti§imden
sorumlu iddiasiyla dü§manliklanni, cehalet-
lerini sergilemekten geri durmaz. i§te bu, sapitmak-
tan ba§ka bir §ey de§ildir.
"Sevgi, ate§ gibidir. Kalpte sevgilinin murad ettigi
dey di§inda ne varsa yakip kül eder." diyen §eyhler ol-
mu§tur. Demek istiyorlar ki, "Kâinat, Allah Teâlâ'nin
iradesiyle vücuda gelmi§tir. Ôyleyse kusursuz bir sev-
gi, insanin her 5eyi; küfrü, fiski ve isyâni bile sevme-
sini gerektirir."
Bir kimse her §eyi sevemez; mizacina uygun olan,
yaranna olan §eyleri severken, mizacina uygun dü§-
meyen, zarar geirece§i 5eylerden kaçinir, onlardan
nefret eder.
Buna benzer sôzler sarf edip saplunlik içine dû-
§enlerin yaptieistifadesi, hevâlanna tabi olmaktir.
Nitekim bu ki§iler nefislerinin arzu ettigi lüks evlerde
ya§amayi, yônetici konumunda bulunmayi, paranin
içinde yüzmeyi ve türlü sapikhklar i§lemeyi sevmekle
kalmaz bu yapip ettiklerini Allah'i çok seviyor olma-
lanna dayandinrlar.
Hâlbuki Allah'i sevmek, Allah Teâlâ'nin ve Rasûlü
sallallahu aleyhi ve sellem 'in ho§lanmadigi §eyleri sev-
memek, bôyle yapan ki§ilerle canla ve mafia mücade-
le etmek demektir aym zamanda.
Dinin Temeli, litlastir ve 5irkten Uzak Olmakttr 81

Ashnda bazi 5eyhlerin "Sevgi, ate5 gibidir. Kalpte


sevgilinin murad etti§i 5ey di5mda ne varsa yakip kül
eder." sôzünde "sevgilinin murad etti§i” ifadesiyle, Al-
lah Teâlâ'nin sevdi§i, râzi oldu§u 5eyler kastedilmekte-
dir. Bu do§ru bir manadir. Elbette sevginin mükemmel
olmasi için, Allah Teâlâ'nin sevdrginin di5inda bir 5eyi
sevmemek gerekir. sayet sevgili di5mda bir 5ey sevili-
yorsa, o sevgide kusur vardir.
Ancak Allah Teâlâ'nin talçdir etti§i, vuku bulmasini
diledigi bazi 5eyler, O'nun sevmedie ho5lanmadigi ve
çirkin giirdü§ü bir 5ey olabilir. Takdir edilen bu 5eyle-
ri Allah Teâlâ'nin çirkin gôrdü§ünü kabul etmezsek,
O'nu sevmemi5, aksine O'nu gazablandiran 5eyleri
sevmi5 oluruz.
Bu durumda islam'm hükümlerine uymanm, yrice
Allah'i gerçek manada seven ve Allah'in da kendilerini
sevdi§i dostlanyla, O'nu üstünkôrü bir 5ekilde ilah ka-
bul eden ve ruhuna ters dü5en bazi bid'atleri
i5leyen, buna ra'gmen Allah'i sevdiffini iddia eden
ayirmada büyülç bir ôlçü oldu§u anlaamaktachr.
ikinci toplultigun Allah'i sevdiklerini iddia etmeleri,
yahudilerin ve hiristiyanlann Allah'i sevdiklerini iddia
etmeleri gibidir. Belki de onlann bu iddiasindan daha
saluncahdir/5erlidirler. Zira onlar, cehennemin en alt
tabakalanna sürüldeyecek olan bir nifak içine dü5rnü5-
lerdir. Di§er bir açidan baktenizda ise, yahudilerin ve
82 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasmclaki Sevgi
hiristiyanlann iddia etti§i sevginin de masumca oldu§u
sôylenemez. Zira en azindan bu kimseler, yahudiler ve
hiristiyanlar gibi küfre dü5memi5lerdir.
Tevrat ve incil'e bakt*rnizda Allah sevgisine ne
kadar vurgu yapIldt§ini gifferiküz. Dyle ki bu, onlara
gôre Cebrail aleyhisselam'in tavsiye ettiffi ônemli bir
husustur. Mesela incirde 5g5yle geçer: "isa'run en
iténemli vasiyetlerinden biri, Allah'i kalbinle, akhnla
ve tüm benli§inle sevmendir."44
aristiyanlar, bu sevginin hakkini verdiklerini id-
dia eder, sergiledilden zühd ve ibadetlerin de bu sev-
giden kaynaldanchsgint seiylerler. Hâlbuki bu sevgiden
fersah fersah uzaktirlar, zira Allah Teâlâ'nin sevdi§i
5eye uymarlm, aksine gazabini çeken eylere uymu-
lar; O'nun raz! oldugu 5eyleri ho5 ermemi5lerdir.
Bijylece yapip ettikleri amellerini de heba etmi-
lerdir. Allah Teâlâ kâfirlere bueeder, gazablanir ve
lanet eder.
Zühd ve ibadette bazi 5eyhlere tabi olan pek çok
ki5i, islam'a ters düen ya5am tarzlanyla, yüce Allah'a
varan yolda mücadele etmeden, tipki hiristiyanlar
gibi, Allah'i sevdikleri iddiasinda bulunuyorlar.
Bu kiaer, yüce Allah'a yalunla5acaldannt umduk-
lan dinî hususlarda -yine hiristiyanlar gibi- anlaamasi
44 Matta incili, 22/38.
Dinin Temeli, ihlastn• ve 5irkten Uzak Olmaktir 83

güç seizlerin peine takilip güvenilirli§i kesin olmayan


ki5ilerden aktanlan hikâyelerin etkisinde kaliyorlar.
Bu hikâyeleri sôyleyen ki5i güvenilir olsa dahi
masum deffildir. Sonra kalkip peinden sürüldene-
rek gittikleri ki5ileri, tipki Hristiyanlann papazlanni/
rahiplerini dinde site sahibi kildiklan gibi, sôz sahibi
kiliyorlar.
Yine Allah'i sevdi§ini iddia eden pek çok insan,
islam'in sinirlanni a5iyor olmasina, sünneti tanima-
masina ra§men, anlatsak bu kitaba sieramayaca§i-
miz hâyâl ürünü iddialarda bulunuyorlar.
Dyle ki bazilan 5eriata, Rasûlullah sallallahu aley-
hi ve sellem'in sünnetine ters düerek kendisinden
islam'in emirlerinin sâkit oldtigunu, artik haramlann
dahi kendisine mübah oldu§unu iddia edebiliyor.
Hâlbuki Allah Teâlâ, Kur'an-i Kerim'de,
"(Rasûlüm!) De ki: Eger Allah'i seviyorsaniz bana
uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlannizi ba-
§ii*lasm." (AI-i imran, 31) buyurur.
Müfessirler bu ayetin nüzul sebebini, o vakit bir
toplulu§un Allah'i sevdikleri iddiasinda bulunmalan
olarak agklar. Bu ayetle Allah Teâlâ, Allah sevgisi-
nin Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem 'e tâbi olma-
yi gerektirdiffini, bu tâbi olmanin akabinde de Allah
Teâlâ'nin tâbi olanlan sevece§ini bildirir.
84 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
Bu sevgi meselesi asilsiz iddialara ve birtakim
karmaelildara açik bir konudur. Zira §eriata uyma-
dan, ona sikica bah kalmadan duyulan mücerred
sevgi, -1d5i kendisini dizginleyecek olan Allah kor-
kusunu da duymuyorsa- insana, hevâsina tabi olma
rahatli§1 verir.
i5te bunun için yahudiler ve hiristiyanlar, "Biz
Allah'm offiillan ve sevgilileriyiz." (Maide, 18) dem4-
lerdir. Bu nedenle ulemâ, bazi tasavvuf gruplannin
dü5tü§ü duruma dügnemek için, Allah korkusu duy-
madan Allah sevgisi mevzuunu sürekli gündemde tu-
tan ki5ilerden uzak durmayi tavsiye eder.
Tasavvuf gruplan bu türden sapmalar gôsterince,
insanlar onlara farkli zaviyelerden bakmaya baeadi.
Kelamcilar ve fukaha, hak olsun batil olsun, tarikat-
lan bütünüyle reddederken, kimi de hak veya batil
oldu'una bakmaksizin kabul etti. Ancak yapilmasi
gereken, tarikatlann Kitap ve Sünnete aykin olan hu-
suslanni reddederken, geri kalanini kabul etmektir.
Dolayisiyla Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e
ve onun getirdi§i 5eriata zahirde ve ben-Ida ittiba et-
mek, Allah sevgisinin gerektirdi§i bir durumdur. Ayni
5ekilde Allah Teâlâ yolunda mücadele etmek ve Allah
dostlanni sevip dü.5manlanndan nefret etmek de ha-
kikatte Allah sevgisinin ta kendisidir.
Dinin Temeli, ihlasttr ve 5irkten Uzak Olmaktzr 85

Zira Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu-


yurmueur:
"En sajlam iman kulpu, Allah için sevmek, Al-
lah için nefret etmektir."45
"Kim Allah için sever, Allah için nefret eder,
Allah için verir ve Allah için engellerse, o kimse
mükemmel bir imana sahiptir."46
Yüce Allah'i sevdiffini iddia eden ço§u ki5inin,
sünnete uymaktan, emr-i bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-
münker yapmaktan emredip ktitülü'ge engel
olmaktan) ve Allah yolunda cihad etmekten en fazla
uzak duran kiaer oldu§unu giirürsünüz. Bu wkilde
ya§am sürmenin sevgiye daha uygun oldu'gunu iddia
ederler.
Yüce Allah'i severken, agni zamanda O'nun için
ôfkelenmeyi, gerektiffi yerde dik durmayi kendisine
yakieramazlar. Hâlbuki bu tavir, Kitap ve sünnete
aykindir. Bu nedenle hadiste §t5yle bildirilir:
"Celâlimle birbirini sevenler nerede?Bugünde,
hiçbir gôlgenin olmadigi bugünde, onlan gôlgem-
de giilgelendirecejim."47
45 imam Ahmed, Müsned, 286/4.
46 Ebu Davud, 4681.
47 Müslim, 3566.
86 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

Hadiste geçen "celalimle" ifadesiyle, bu kimse-


lerin Allah için birbirlerini sevmeleriyle beraber ayni
zamanda yüce Allah'a kar51 kalplerinde büyük bir ta-
zim beslediklerine, O'na saygida kusur etmediklerine
de ipret edilmektedir.
i§te bu ki5iler, içlerinde duyduldan tazim ve say-
gi çerçevesinde, imam zayif olanlann aksine, Allah
Teâlâ'nin sinirlanni a5mazIar.
Su hadis-i kudsî bu ki5ilerden bahseder:
"Benim için birbirini seuen, Benim için bera-
ber oturan, Benim için ziyaretlesen ue Benim için
ahp verenlerin hakkidir seugim.”48
Yine Rasûlullah sallallahu aleyhi ue sellem, Ebu Hu-
reyre rachyallahu anh'dan rivayet olunan bir hadislerin-
de 5e5yle buyurur:
"Yedi kisi vardir ki, Allah milan hiçbir gôlge-
nin olmadiji kiyamet gününde kendi geilgesinde
giilgelendirecektir:
- Adil imam,
- Allah'a ibadet içinde yetisen genç,
- Tekrar clônünceye kadar kalbi mescide bajli
olan kimse,
48 Ahmed, Müsned, 229/5.
Dinin Temeli, lillastn- ve 5irkten Uzak Olmaktir 87

- Allah için birbirlerini seven, Allah rizasi için


bir araya gelip Allah rizasi için aynlan iki kisi,
- Güzel ve makam sahibi bir kadin tarafindan
davet edildiji halde 'Ben Allah'tan korkanm.'de-
yip icabet etmeyen kimse,
- Sc@ eliyle verdiffini sol eli geirmeyecek kadar
gizli bir 5ekilde sadaka veren kimse,
- Allah'i tek basina zikrederken gôzlerinden
yas bosalan kimse."49

49 Buhari, 119/1; Müslim, 1031.


SEVGI TÜRLERi

insanin, yüce Allah'a duydu§u sevgi iki türlüdür:

1. Allah Teâlâ'nun kendisine yapmi§ olduâu


iyililder karesinda duyeigu sevgi:
Bu türden bir sevginin var olabilece§ini kimse
inkâr edemez. Zira insan, tabiati gere§i, kendisine
iyilikte bulunan kisiye sevgi besler, kôtülük yapan ki-
siye de cSfke duyar. Aslinda, kullanna türlü nimetler
bahsedip onlara lütufta bulunan, yüce Allah'tan bas-
kasi
Her ne kadar bazi aracilarla olsa da tüm nimetleri
sinirsizca bahseden, neticede yüce Allah'tir. Zira se-
bepleri halkeden, araci olan isleri kolaylasbran O'dur.
Ancak bôylesi bir sevgi, Allah'i, serf ilah oldu§u için
sevmeye gôtürmezse, Allah sevgisi olmaktan ôte
insanin kendi kendini sevmesi anlamina gelir. Ayni
sekilde bir seyin yaran dokundu§u için sevilmesi, as-
lmda insanin kendi kendini sevmesi demektir. Ancak
bu türden bir sevgi de kinanasi bir sevgi degildir, belki
hos da karsilamr. Su hadisle isaret edilen sevgi, bu
türden bir sevgidir:
Sevgi Türleri 89

"Nimetleriyle sizi besledigi için Allah': sevin.


Beni de Allah için sevin. Ehl-i beytimi de benim
sevgim için sevin."50
Yüce Allah'i sadece bu cihetiyle seven ki5i, bunun
di§mda sevilmesini gerektirecek ba5ka yônleri kavra-
yamami5 demektir. Avamin sevgisi bu türdendir.
2. Sevilmeye layik oldug'u
için duyulan sevgi:
Bu sevgi, Allah'i sevmeyi gerektirecek 5eyleri
bilen sevgisidir. isim ve sifatiannin delaletiy-
le, O'nu tanimayi sa§layan her yünüyle Allah Teâlâ,
kusursuz bir sevgiye layiktir. Dyle ki tüm takdiratiy-
la sevgiyi hak eder Allah Teâlâ. Zira bah5ettrgi her
nimet bir ihsandir, verdrgi her ceza adaletinin tecel-
lisidir. Her hâlükârda ôvgüye las/kir; bollukta da,
darlikta da... Elbette bu sevgi daha mükemmel, daha
yticedir. Havâsin sevgisi budur.
Yüce cemaliyle müerref olma peinde
olan, huzuru O'nu anmakta, O'na yalvarmakta bu-
lan, bu kesimdir. Bu, onlann nezdinde, suyun balik
için ifade etti§i Weyden daha fazlasini ifade eder. Dyle
ki bifeyle bir ya5am stirmekten uzak kalacak olsalar,
katlanamayacaklan acilara gark olurlar. Hadiste
gibi ônden varacak olanlar onlardir:
50 Tahrici daha Cime geçti.
90 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
"Rasûlullah sallallahu aleyhi ue sellem Cümdân da-
g'ina vardiedan, liürüyün, i5te Cümdân. Müfer-
ridler âne geçti.'dedi. Ashab, `Müferridler kim ey
Allah'in Rasûlü?' diye sorunca, çokça anan
erkekler ve kadinlar.'buyurdu."
Barka bir rivayette Rasûlullah sallallahu aleyhi ue sel-
lem o kimseleri 5g5yle agklar: "On lar zikir â5iklandir.
Zikir onlann yükünü alir da kiyamet günü Allah
Teâlâ'run huzuruna hafiflemi5 olarak gelirler. "51
Hadiste geçen "zikir âelan"ndan maksat, Allah'i
zikretmeye tutkulu olanlar, zikirden bikkinhk g5ster-
meyenlerdir. ibn Abbas radiyallahu anhuma'dan 545yle
bir (kudsî) hadis rivayet edilir: "Musa, `Allah'Im! Han-
gi kulunu daha çok seviyorsun?'diye sorar. Allah,
`Beni anip duran, Beni unutmayan kulumu.'diye
cevap verir. Musa, `Hangi kulun daha bilgilidir?'
diye sorar. Allah, Wendisini helâke sürükleyecek
bir 5eye mani olur ya da bir iyilik i5lemeye gôtürür
dü5üncesiyle bilgisine insanlann bildiklerinden bir
5eyler katmaya çallean ki5i.'diye cevap verir. Yine
Musa, hangi kulun daha adildir?'diye sorar.
Allah da Sa5kasi hakkinda nasal hüküm veriyor-
sa kendisi hakkinda da ôyle hüküm veren, kendisi
hakkinda nasal hüküm veriyorsa ba5kast hakkinda
da ôyle hüküm veren ki5i.'diye cevap verir."
51 Buhari, Tarih-i Kebir, 488/1/4; Müslim, 2676.
Sevgi Türleri 91

Bu hadiste "sevgi," "ilim" ve "adalet"ten sôz edil-


mer. Tüm hawlar bu üç hususiyette toplanir.

ALLAH'IN, KULUNU SEVMESi


ZULÜMDEN UZAKTIR
Bilinmelidir ki Allah Teâlâ'nin kuluna olan sevgi-
sini, insanlann birbirlerini sevmeleri esnasinda ya5a-
nan karekli suçlamalar, sebepsiz yere bozu5up terk
etmeler gibi hususlar düenülerek, insanin hemcinsini
sevmesine benzetmek caiz deffildir. Bu iki ayn sevgiyi
bazi insanlar kanermakta, Allah Teâlâ'nin sevme-
sini, kari tarafin hiçbir suçu olmadan, onu yüzüstü
birakip bütünüyle kesen ya da kendisine yak-
lagnaya çalt5an ki§iyi iten ki§inin sevmesine benzet-
meye kalki5maktadirlar. Bu hususta bazi musannifler
risalelerinde büyük bir yanilgiya düelp yüce Allah'a
kar5i deliller eine sürmeye kalkii5sa da, esas deliller
yüce Allah'a aittir.
Ebu Hureyre radiyallahu anh'dan rivayet edilen bir
hadiste Nebi sallallahu aleyhi ue sellem eyle buyurur:
"Allah Teala diyor ki: Ben, kulumun, hakkim-
daki zanni üzereyim. O, beni andikça Ben onun-
la beraberim. O, Beni içinden anarsa Ben de onu
içimden anarim. O, Beni bir cemaat içinde anarsa,
Ben de onu daha hayirli bir cemaat içinde anarim.
O, $ayet Bana bir kans yaklasacak olursa, Ben ona
92 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Araszndaki Sevgi

bir zira yaklasinm. Eger o Bana bir zira yakla5irsa


Ben ona bir kulaç yakla5inm. Kim Bana yürüyerek
gelirse Ben ona kowrak giderim. Kim Bana sirk
koemakstztn bir arz dolusu günahla gelirse, Ben
de onu bir o kadar majfiretle kamilanm."
"Allah Teâlâ 5/5yle buyuruyor: Kim Beni yalniz
basina zikrederse/anarsa, Ben de onu yalniz ana-
nm. $ayet Beni bir toplulukla beraber anarsa, ben
de onu daha hayirli bir topluluk içinde anarim.
Bana bir kan$ yakla5ana, Ben bir arsm yakla5inm;
bir ar5in yakla5ana bir kulaç yaklasinm. Bana yü-
rüyerek gelene koectrak giderim. "52
Bir (kuda hadiste de Allah Teâlâ 5.5yle buyuru-
yor: "Zikredenler, oturup kalktià'imtz; 5iikredenler,
ziyaretle5tiffimiz; taat ehli de ikramda bulunduju-
muz kimselerdir. Günahkârlara gelince, rahmetim
hususunda onlan ümitsizlije itmem; tevbe eder-
lerse onlann sevdiji Rableri, etmezlerse onlann
tabibiyim, onlan türlü musibetlere ujratarak ku-
surlarindan annmalarini saglanm.”
Allah Teâlâ sôyle buyuruyor: "Her kim mümin
olarak iyi olan islerden yaparsa, art& o, ne zu-
lümden ne de hakkmin çiânenmesinden korkar."
(Taha, 112)

52 Tahrici daha ônce geçti.


Sevgi Türleri 93

"Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendile-


rine haksizlik ediyorlardi." (Nahl, 118)
Ebu Zerr radiyallahu anh'dan rivayet edilen bir ha-
diste Nebî sallallahu aleyhi ue sellem sôyle buyurmustur:
"Allah Teâlâ 5.5yle buyurur:
Ey kullanm! Ben nefsime zulmü haram ettim,
onu sizin aranizda da haram kildim. Ôyleyse birbi-
rinize zulmetmeyin.
Ey kullanm! Hidayet verdiklerim di5inda hepi-
niz dor. ru yoldan sapmi&arsiniz. Ôyleyse Benden
hidayet isteyin de size hidayet edeyim!
Ey kullanm! Benim yedirdiklerim hariç hepi-
niz açlarstniz. Ôyleyse Benden yiyecek isteyin de
size yiyecek vereyim!
Ey kullanm! Benim giydirdiklerim hariç hepi-
niz çiplaksiniz! Ôyleyse Benden giyecek isteyin de
sizleri giydireyim!
Ey kullanm! Sizler gece ve gündüz hata i5liyor-
sunuz. Ben ise bütün günahlan affederim. Ôyleyse
Benden maOret talep edin de sizleri baffielaya-
yim.
Ey kullanm! Bana zarar verme mevkiine ula-
5amazsiniz ki Bana zarar veresiniz! Bana fayda
saglama mertebesine de ula5amazsiniz ki Bana
menfaat saffiayasiniz.
94 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

Ey kullarim! Sayet sizin ôncekileriniz ve son-


rakileriniz, insanlariniz ve cinleriniz, hepsi de siz-
den en muttaki bir insanin kalbi üzere olsaydi,
bu, Benim mülkümde hiçbir 5eyi zerre miktari
artirmazdi.
Ey kullarim! Eger sizin ôncekileriniz ve sonra-
kileriniz, insî olanlariniz ve cinnî olanlariniz, hepsi
de sizden en facir bir kimsenin kalbi üzere olsay-
di, bu, Benim mülkümden zerre kadar bir eksiklik
hâsil etmezdi.
Ey kullarim! Eger sizlerin ôncekileri ve sonraki-
leri, insanlari ve cinleri bir düzlükte toplanip Bana
talepte bulunsaydiniz, Ben de her insana istedijini
verseydim, bu, Benim nezdimde olandan, ijnenin
denize batirildigi zaman hâsil ettiji eksilme kadar
bir noksanlik ancak meydana getirirdi. (Yani hiçbir
$ey eksiltemezdi.)
Ey kullarim! Bunlar sizin amelleriniz, onlari si-
zin için sayiyorum. Sonra bunlarin kar5iligrini size
verecejim. Ôyleyse sizden kim bir hayirla kar5i-
la5irsa Allah'a hamd etsin. Kim de hayir dejil de
baka bir 5ey bulursa, kendinden ba5ka bir 5eyi
kinamasin, baffla geleni kendinden bilsin."53
53 Buhari, Edebu'l-Müfred, 490/1; Müslim, 3577.
Sevgi Türleri 95

SEVEN KUL, §ÜKÜR ÎLE


ISTréFARI DiliNDEN DܧÜRMEZ
Kul her daim Allah Teâlâ'nin bahsettigi bir nimet
içerisindedir, bu yüzden 5iikretrnesi gerekir; ayni za-
manda günah da islemektedir ki, bu yüzden de tevbe
etmelidir. Bu nedenle kul olmak, ve tevbeyi ge-
rektirir.
Bundan dolayi insanligin efendisi, muttakilerin
imams Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem her du-
rumda istigfar ederdi. Nitekim Nebi sallallahu aleyhi ve
sellem sesyle buyurur:

"Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin. Ben de


günde yetmisten fazla O'na tevbe ediyor, O'ndan
af talep ediyorum."54
Barka bir rivayette ise 95yle geçer:
"Bazen kalbimin perdelendigri oluyor ve ben
günde yüz defa Allah'a istij far ediyorum. "55
Abdullah b. ()mer rachyallahu anhuma, Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem'in, bir yerde oturdugu zaman
yüz defa "Allah'im, beni affet, tevbemi kabul et.
Sen teubeleri kabul eden ve affedensin." dedigini
saydiklanni sétiyler.56
54 ibn Hibban, 209; Ebu Ya'Iâ, 2934/2989.
55 ibn Hibban, 209; Ahmed, Müsned, 211/4.
56 Ebu Davud, 1516; Tirmizi, 3430.
96 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasuidaki Sevgi

Bu nedenle herhangi bir iii bitirince isti§far etme-


miz istenir. Allah Teâlâ 5ôyle buyurur:
"...ve seher vaktinde Allah'tan af dileyen-
ler..." (AI-i imran, 17)
Bazilan eyle dernier:
"Gece boyu namaza durdular. Yine de seher vak-
ti girince kendilerinden af dilemeleri istendi."
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem namaz kilmayi biti-
rince üç defa istearda bulunur, sonra da
"Allâhümme ente's-selâm ve minke's-selâm
tebârekte yâ ze'l-celali ve'l-ikrâm
"Allah'im! Selâm Sensin. Selâmet ve esenlik
Sendendir. Ey azamet ve kerem sahibi Allah'im!
Sen hayir ve bereketi çok olansin. "57 derdi.
Allah Teâlâ, risaleti teblrg ettikten, (peygamber
de) O'nun yolunda hakkiyla mücadele verdikten ve
ba.5kasina nasip sekilde emirlerini yerine ge-
tirdikten sonra peygamberine Boyle emretmi§tir:
"Allah'm yardimi ve zaferi geldie insanlann
bôlük bôlük Allah'm dinine girmekte olduldanru
gôrdilein vakit, Rabbin hamd ederek O'nu tes-
bih et ve O'ndan ma§firet dile. Çiinkü O, tevbe-
leri çok kabul edendir." (Nasr, 1-3)
57 Ahmed, Müsned, 275/5.
Sevgi Türleri 97

Dinin tevhid ve istearla ayakta kalmasi da bun-


dandir:
"Bil ki, Allah'tan baea hak ilâh yoktur. (Habi-
bim!) Hem kendinin hem de mürnin erkeklerin ve
mümin kadmlann günahlanrun bagi5lanmasim
dile!" (Muhammed, 19)
Seytan bundan yakinir:
"insanlari günahlarla mahvettim. Onlar
da beni `la ilahe illallah' kelimesi ve istierla
mahvettiler."58
Yunus aleyhisselam 5ôyle demi5ti:

0 "Senden baea hiçbir hak ilah yoktur. Seni


tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden ol-
dum!" (Enbiya, 87)
Nebi sallallahu aleyhi ue sellem bine'gine bindikten
sonra yüce Allah'a hamd eder, üç defa tekbir getirir
ve "Senden ba5ka hak ilah yoktur. Seni tenzih ede-
rim. Ben nefsime zulmettim. Beni bagi5la." diye
dua ederdi.59
Bir meclisten kallunca o yerde bilerek ya da bil-
meyerek sarf edilen hatali sôzlerin keffâreti 5.5yle de-
mektir:
58 Taberânî, Mecmau'z-Zevâid, 207/10.
59 Ahmed, Müsned, 131/6; Hâkim, Müstedrek, 99/2.
98 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasuidaki Sevgi

• "Sana hamd eder, Seni tüm noksanliklardan


tenzih ederim. Senden baska hak ilah yok. Sen-
den af diler, Sana tevbe ederim."6°

SEVDiêi KULLARI RAZI OLUNCA ALLAH DA


RAZI OLUR, ONLAR ÔFKELENINCE O DA
GAZAI3LANIR
Seven ki5i, sevdiginin sevdigi 5eyleri sever, sev-
diginin buseettigi 5eylere de bugzeder. Sevgilisinin
dostlanyla dost olur, dü5manlanni dü5man beller.
Onun istedigi ister, istemediklerine de engel
olmaya Aralannda tam bir uyum gôzlenir.
tee yüce Allah da sevdigi kullannin razi oldukla-
nndan razi olur, tifkelendikleri 5eylere de gazablanir.
Zira onlar da Allah Teâlâ 'mn nzasi tilçüsünde bir §eye
nza gôsterir, yine O'nun razi olmacligi 5eylerden de
razi olmazlar.
Nebi sallallahu aleyhi ue sellem, içlerinde Suheyb ve
Bilal'in bulundugu bir grup sahabe hakkinda Ebu Be-
kir radiyallahu anh 'a hitaben, "On lan éjfkelendirmis
olmayasin. Bôyle yaptiysan Allah da sana gazabla-
nir." demi§ti. Bunun üzerine Ebu Bekir radiyallahu anh
onlara gidip "Karde§lerim! Bana kizdiniz mi?" diye
sordu. Onlar, "Flapi-, Allah seni affetsin Ebu Bekir!"
dediler.
60 Ebu Davud, 4858; Tirmizi, 3443.
Sevgi Türleri 99

Bu konusmalann incesinde ise bu sahabe toplu-


lu§unun yanindan Ebu Sûfyan b. Harb geçmisti. Bu-
nun üzerine orada bulunan sahabîler, "Henüz kiliçlar
Allah düsmanindan haklanni almadi." demis, Ebu
Bekir radlyallahu anh da, "Kureys'in efendisine bôyle
laf edilir mi?" demisti. Sonra Ebu Bekir radiyallahu
anh baslanndan geçen bu olayi Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem efendimize anlatinca, Nebi sallallahu
aleyhi ve sellem, yukanda zikrettrgimiz cevabi verdi.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in bôyle deme-
sinin sebebiyse, onlann sôyledilderi bu sifizü Allah
Teâlâ adina ôfkelendiklerinden sôylemeleriydi. Zira
onlar Allah'i ve Rasûlünü tam manasiyla seviyor, düs-
man olduldan vakit, Allah ve Rasûlü adina düsman
oluyorlardi.
Yine ayni sebeple, Rabbinden rivayetle (kudsî ha-
diste) Nebi sallallahu aleyhi ve sellem 56yle buyurmustur:
"Kim Benim veli kuluma düsmanlik ederse Ben de
ona harp ilan ederim. Kulumu Bana yaklastzran
5eyler arasinda en çok hosuma gideni, ona farz
kildIgim (aynî veya kifaye) 5eyleri eda etmesidir.
Kulum Bana nafile ibadetlerle yaklasmaya devam
eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi
artik Ben onun isittigi kulagl, geirdügü geizü, tut-
tugu et i, yürüdügü ayagi (aldettrgi kalbi, konustu'gu
dili) olurum. Benden bir 5ey isteyince onu veririm,
100 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasuidaki Sevgi

Benden sià'inma talep etti mi onu himayeme


korurum. Ben, yapaca'jim bir eeyde, mümin ku-
lumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar
hiç tereddüte düsmedim: O eilümü sevmez, Ben de
onun sevmediji eeyi sevmem. Ne var ki bu, onun
için kamilmazdir."61
Bu hadis-i kudsîde Allah Teâlâ, tereddüt ettigin-
den bahsetmektedir. Tereddüt, iki iradenin çaki5-
masidir. Allah Teâlâ, kulunun sevdigi eeyi seviyor,
sevmedigi 5eyi sevmiyor. Ne var ki Allah Teâlâ, kulu
istemese de eilmesini irade ediyor. i5te buna tereddüt
demi5tir. Ve daha sonra bunun kaçinilmaz oldug'unu
beyan buyurmu5tur.
Bu durum, sevenler arasinda karekh olarak irade
edilen 5eylerin ôrtü5mesi, uyugnasidir. Yoksa zâtlannin
vahdaniyete bürünmesi degil. Bu mümkün
aida ve islam'a aykindir. Bunu sôyleyen kiki kâfir olur.
Siiyleyenler de, hiristiyanlarla râfizîlerin, hallâcîlerin ve
diger bazi benzer gruplann ekseriyetidir.

SEVGiNiN DERECELERI
Seven ki5i, sevginin zirvesine basamak basamak
tirmanir. Sevgi bey a5amadir:
1. ilgi: Kalben ilgi duymak.
61 Tahrici daha ônce geçti.
Sevgi Türleri 101

2.Sevk: Kalbin sevgiliye doeu akmasi.


3. Tutku: Vazgeçilemez sevgi.
4. Ask.
5. Divanelik. Sevdi§ine ibadettir/kulluktur. Se-
ven/divane olan kisi daima sevdi§ini anar, ona ibadet
eder, ona karsi her daim boynu bükük olur.

SEVGILIDE KAYBOLMAK
Sevgi atesiyle tutusan bazi kisiler, adeta kendilerin-
den geçerek sevcgililerinde kendilerini yitirir, onu anar,
bildilderini onunla unutur, varliffini onun varliffinda eri-
tirler. Gôzleri ondan baskasini gôrmez, artik akillanni
yitirmeye do§ru kayar, sevgi sarhosu olurlar.
Bu kendini kaybedi§ üç türlüdür: Peygamberler
ve kemale ermis evliyalann fenâ (kaybolus) hali, bu
yola girmis ancak henüz kemale ermemis evliya ve
salihlerin fenâ hali ile münafik ve mülhidlerin Müseb-
bihe takiminin kaybolusu.
1. Masivanin iradesinden fenâ bulma:
Bu durumda olan biri Allah'tan baskasini seve-
mez, O'ndan baskasina ibadet edemez, sadece O'na
tevekkül eder, baskasmdan bir 5ey isteyemez. seyh
Ebu Yezid'in "Onun istediffi seyden ba§ka bir §ey iste-
memeyi istiyorum." seszünden de bu anlasilmalidir.
102 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

Tam manasiyla kul olmak, Allah Teâlâ'nin irade


ettie razi oldu§u ve sevdi§inden baea bir 5eyi is-
tememeyi, kabul etmemeyi ve sevmemeyi gerektirir.
Kuldan beklenen, olmasi istenen §ey de budur; tipki
melelder, peygamberler ve salih insanlar gibi sadece
ve sadece Allah Teâlâ'nin sevdi§i sevmelidir.
"Ancak Allah'a kalb-i selîm (temiz bir kalp)
ile gelenler (o günde fayda bulur)." (Suara, 89) aye-
tiyle kastedilen mana da budur. Bu ayetin tefsirinde,
"kalb-i selîm" ifadesine, masivadan, masivaya kulluk
yapmaktan, Allah Teâlâ'nin iradesi di5inda bir irade-
den ve Allah sevgisi di5indaki sevgilerden selîm olan
gibi anlamlar yüldenmi5tir. Neticede mana birdir. Bu
mana, adina "fenâ" dense de, denmese de islam'in
ôzünü te kil etmektedir.

2. Masivayi mii§ahadeden fenâ bulma:


Seyr-i sülûk halindeki pek çok ki5i bu duruma dü-
5er. Zira onlar Allah Teâlâ'nin zikrine, ibadetine ve
muhabbetine dü§kün olduldanndan, kalpleri ibadet
etmekte olduklan, varmayi hedefledikleri varliin di-
5inda bir varhk gesremediffinden, akillanna Allah'tan
ba5kasi dii5mez, hatta ayette ifade edildigi gibi masi-
vanin varliffini hissetmezler bile:
"Musa'nin anasinin ytireffinde yalnizca çocu-
âunun tasasi kaldi. E§er Biz, (vaadimize) inanan-
Sevgi Türleri 103

lardan olmasi için onun kalbini pekistirmemis


olsaydik, neredeyse iii meydana çikaracakti.."
(Kasas, 10)
Ayetin tefsirinde, "Musa'yi anip durmak di5inda
bir §ey kalmami§ti kalbinde." denilmektedir. Baffla
ciddi bir i gelip de sevgi, korku ya da umuda kapilan
pek çok kiki de ayni duruma chier; sevdrgi, korktu-
gu da arzuladig'i 5eyin diffldakilerden elini ete§ini
çeker, akh bütünüyle bununla me§gul olur, etrafinda
olup biten baea §eyleri fark etmez.
Insan bôyle bir fenâ haline girince, varliffini Allah
Teâlâ'nin varliffinda kaybeder, O'nu anmaktan kendi-
ni hatirlamaz/hatinna gelmez, Allah'i bilmekle/tani-
malda bildiklerini unutur, O'nun di§inda tapilan tüm
yaratilmi5lar kaybolup gider, ezelî olan Rabbi Wei
Yani mâsivâ, kulun gôzünden kaybolur, kul onlan
idrak edemez, gôremez olur.
tee bôylesine bir fenâ halinde, insanin ba§ka sev-
diffi varsa, onu ne kadar çok sevdi§ini zannederse
zannetsin, bu sevdrg'i geezünden düer, onu seçemez
bile olur. Hani anlatilir ya, bir adam, kendini kuyuya
atar, hemen ardindan sevgilisi de atlar. Adam, "Hadi
ben dii5tüm, peki, sen neden hemen ardimdan atla-
din?" diye sorunca, sevgilisi, "Seninle kendimi kay-
bettiffimden, sen düence kendimin düeüenü san-
dim." der.
104 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
Ancak maalesef tam bu noktada bazilannin
aya§i kaymer. Zira bunu ittihat olarak telakki
ler, sevenle sevdi§inin bütünle5mesi olarak
lardir. Bu, büyük bir hatadir. Hiçbir 5ey Yaraticiyla
ittihat edemez, hatta aslini yitirip deinü§üm geçirme-
den iki dey bile birle§emez. Bu birlegneden de iki
bilewnden farkh üçüncü bir dey ortaya çikar. Su ve
yo§urdun birleiminden ayranin ya da su ve üzüm
51rasinin birle§mesinden carabin olustu§u gibi.
Ancak seven ki inin arzu ettigi, ho5landi§i ve nef-
ret ettigi 5eyler sevdi§ininkilerle ayni olabilir. Birinin
sevdi§ini &gen de sever, sevmediffini sevmez; dost
bildigini dost, dü§man bildigini dü5man bilebilir.
Bôyle bir fenâ halinin kusursuz oldusgu stiylene-
mez. Zira daha üstün olan peygamberler 5âyle dur-
sun, Ebu Bekir radiyallahu anh gibi büyük evliyalar,
islam'la mü5erref olan ilk nesli temsil eden ensar ve
muhacir bile Myle bir fenâ haline kapilmami5lardir.
Geçici bir sure de olsa akhni yitirme, imana dair in-
sanin içinde duydt.@u düencelerin do§rusunu yanh-
widan ayirt edememe gibi haller sahabeden sonra
zuhur etmier.
Ashab, imanî konularda çok güçlüydü, ayaklan
yere sa§lam basiyordu. Bu nedenle onlann §a5kin-
liga dü§meleri, sevdaya tutulanlar gibi deli divane
olup akillanni yitirmeleri düenülemez. Buna benzer
Sevgi Türleri 105

5eyler, ilk olarak Basra âbidlerinde gôrüldü. Bunlann


arasinda Ebu Cüheyr ed-Darîr ve Basra kadisi Zürâre
b. Evfâ gibi Kur'ân dinlerken bayginlik geçirenler,
hatta ôlenler bile oluyordu.
Di§er yandan Ebu Süleyman ed-Dârânî, Ma'ruf
el-Kerhî, Fudayl b. iyad, hatta Cüneyd gibi zatlar bSy-
le de§ildi. Her durumda ve 5artta do§ruyu yanhtan
ayirdetme melekelerini yitirmiyorlar, sekr ve fenâ
haline girmiyorlardi. Ancak yine de kalplerinde Al-
lah sevgisinden, O'nun iradesinden ve O'na ibadet
etmekten baeça bir düence tasimiyorlarch. ilim sa-
hibiydiler. Bu sayede do'ruyu yanli5tan ayinyor, her
5eyi oldue gibi gôrüyor, mahlûkatin Allah Teâlâ'nin
emrine boyun emesini mü5ahede ediyor, olup bi-
ten her 5eyin O'nun dilemesiyle meydana geldiffini
yakînen biliyorlardi. Bôylece gôrdüklerinden ibretler
dersler çikanyorlardi. Bu sayede imanlan ar-
tiyor, tevhid inançlan kuwetleniyor ve sadece O'na
ibadet etme arzulan güçleniyordu.
Kur'ân'in davet ettiffi, güçlü iman sahiplerinin
ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin
ônderli§ini yaptigi irfan ehlinin yolunda olck@u ha-
kikat budur. Bunun içindir ki Nebi sallallahu aleyhi ve
sellem'in, eldere yükseltilip orada Allah Teâlâ'run
ayertlerini ayan beyan gôrdükten, kendisine vahye-
dilenleri aldzktan sonra bile kali deffi§memi5, yine
106 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
insanlann arasinda normal yasamini sürdürmüstür.
Hâlbuki Musa aleyhisselam bile o bulusma aninda
bayilmisti!62

3. Vahdet-i Vücûd:
Vahdet-i vücûd, Allah'tan baskasinin var olmacli-
Yaraticinin var olusunun yaratilanin var olusu
oldug'una inanmak, Rab ile kul arasinda herhangi bir
fark gôrmemektir. Bu, hulûl ve ittihada inanan dak
let ehlinin ve mülhidlerin fena bulma halidir.
istikamet üzere olan büyük zatlar, Allah'tan
baskasini ermüyorum." ya da "Allah'tan baskasina
bakmiyorum." gibi sôzler sôylediklerinde, "Allah'tan
baska Rab, Hâhk, ilah tanimiyorum, O'ndan baska-
sina sevgiyle, korkuyla ya da umutla bakmiyorum."
62 Bu olay Musa aleyhisselam'Ill Allah'i gôrme isteginin üzerine
gerçeklegni5tir. Konuyla ilgili ayette 5ôyle buyrulmaktadir:
"Musa tayin ettigimiz vakitte (Tûr'a) gelip de Rabbi onunla
konusunca 'Rabbim! Bana (kendini) gôster; seni gôreyim!'
dedi. (Rabbi), 'Sen Beni asla gôremezsin. Fakat 5u daga bak,
eger o yerinde durabilirse sen de Beni gôreceksinr buyurdu.
Rabbi o daga tecelli edince onu paramparça etti, Musa da
baygin düstü. Ayihnca dedi ki:'Seni noksan sifatiardan tenzih
ederim, Sana tevbe ettim. Ben inananlarin ilkiyim!" (Araf, 143)
Musa aleyhisselam, yüce Allah'in dünyada erülemeyecegini
bildigi halde kendisindeki 5iddetli i5tiyak sebebiyle Allah'a
bôyle bir niyazda bulundu. Çünkü o, sôzlerini duyunca
adeta kendisinin dünyada oldugunu unutmu5, ahiret ve cermet
hayatina kavu5tugunu zannetmi5ti.
NN/
Sevgi Türleri 107

demek istemislerdir. Zira ezler kalbin ilgi duydte


seyi gôrür. Kisi sevdi§i, korktue ya da bir beklenti
içinde oldtAu (ümid etti§i) 5eye yônelir. Bir seye karsi
sevgi, korku, umut, ôfke gibi duygular beslenmiyor-
sa, kalp ona meyletmez, dolayisiyla ona bakilmaz.
Ancak ezler tiylesine sanki cansiz bir varl@a
baknus gibi olur, kalben hiçbir 5ey hissedilmez.
Evet, salih seyhler -Allah onlardan rani olsun-, sadece
tevhid üzere olmanin gereklili§inden, dinde samimi-
yetten bahsederler. Yani kul, Allah'tan baskasina iltifat
etmez, sevgi, korku, umut gibi hislerle O'ndan baska-
sina yânelmez, mahlûkat onun kalbinde yer etmez.
Mahlukâta, ancak Allah Teâlâ'nin nuruyla bakar.
Allah Teâlâ'nin nuruyla duyar, onunla gôrür, onunla
tutar, onunla yürür.
Mahlûkattan Allah Teâlâ'nin sevdiklerini sever,
bu'gzettiklerine bu§zeder, dost edindiklerini dost edi-
nir, düsman edindiklerini düsman beller, onlardan
korkmaz, onlar hakkinda Allah'tan korkar, onlardan
bir beklenti içine girmez, onlar hakkinda Allah'tan
umut içinde olur.
iste kalb-i selîm/selamet üzere olan, hanîf, müs-
lüman, mümin, arif, muhakkik ve peygamberlerin
tebM etmis olduldan ilim, hakikat ve tevhid inanciyla
muvahhid olan kisi bu kisidir.
108 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

Di§er yandan vahdet-i vücûd inancina sahip


fena bulmasi ise, Firavun ve Karâmita63 gibile-
rin, onlann yolunda ilerleyenlerin bildikleri hakikat,
marifet ve tevhid inancidir.
iste ôvgüye layik olan, Peygamberlerin yolundan
gidenlerin içinde bulundu§u fenâ (kaybolma) halidir.
Bu kimseler elbette sôylemis olduklan -yukanda aktar-
digm-uz- "Gôzümle geirdiem mahlûkattan
olan 5ey, yerin ve gôklerin Rabbinin ta kendisidir."
demiyorlar. Bunu, ancak akil saegini ya da itikadda-
ki dengesini yitiren, delilikle sapkinhk arasinda gidip
gelen kisiden baskasi sôyleyemez.
63 Hamdân Karmat isminde bir adamin taraftarlarina verilen
isim. Karâmitalar aslinda ismalliyye'ye mensuptular. Daha son-
ra onlara muhalefet edip "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve seilem'den
sonra yedi imamdan ba5kasini tanimarz." dediler. Bu yedi
imam da Ali, Hasan, Hüseyin, Ali b. Hüseyin, Muhammed b.
Ali, Cafer es-Sadik, Muhammed b. lsmail'dir. Bu ki5iler ehl-i
sünnetten akide de ayneklan gibi siyasî olarak da ayreilar.
Bahreyn'de bir deviet kurarak girdikieri yerlerde bozgunculuk
yaptilar; mallan gaspettiler, irz ve namusa gôz diktiler, yollan
kestiler. Terviye günü Mekke'ye girdikieri vakit çok daha çir-
kefle5erek hacilan katlettiler, mallanni gaspettiler, Kâbe'nin
kapisini setiktüler, $51dürdükleri insanlan zemzem kuyusuna at-
tilar, Kâbe'nin sfirtûsünü pkarip Haceru'I-Esved'Ie birlikte yan-
lannda giitürdüler. Evlere girip mallara el koydular, haram
5eyler i5leyip kutsallan çi§nediler. Kâbe'ye tarihte bu ifilçüde
bir saygisizlik i5lenmemi5ti. Hicri üçüncü yüzyilin sonlanna
do§ru, Kâbe'ye saldirmalannin akabinde, Samsâmu'd-Devle
Hüseyin b. Yusuf tarafindan yok edildiler.
Sevgi Türleri 109

Dinde muteber 5eyhler, ümmetin iinderleri ko-


numundaki selef, imamlann ittifak ettigi §ey hak-
kinda hemfikirdir. O da §udur: Hâlik hiçbir §ekilde
mahlûkata benzemez. O'nun yarattiffi bir 5ey, ne za-
tindan bir cüzdür, ne de zatinda mahlûkattan bir §ey
bulunur. Kadîm64 olan, hâdis65 olandan; Hâlik olan,
mahlûk olandan ayn§malichr. Bu konu üzerinde çok
fazla konuemu§tur.
Mesela insanin içine di.i§tüg'ü birtakim 5tipheler-
den ve kalbî hastaliklardan sôz edilmi§ ve denilmi§tir
Id: Ban insanlar mahlûkati gifizlemlerken ayirdetme
istidadi olmadiffindan, herhangi bir mahlûku, yen ve
gôkleri yaratan Hâlik zannedebilir. Tipki güne§
geirüp de bu iegi gôkte bulunan güne§in ta kendisi
zannetmek gibi...
Yine farklihklan algilama ve sonrasinda bütüne
odaklanmadan sôz insan çok sayida fark-
li mahlûkata tek tek baktiffinda, gfirdükleri dikkatini
çeker; bir §eldIde ya ilgi duyar, ya korkar, ya da bir
beklenti içine girer. Sonra topluca hepsine birden
bakinca tevhidi erür, yüce Allah'a ibadetin
düenür. Bôylece mahlûkata yônelmekten yüce
Allah'a yônelmeye meyleder, O'nu sevmeye, O'ndan
64 Kadîm: Çok eski ve baslangici geçmisin derinlikierinde
kaybolmus sey.
65 Hadîs: Sonradan vücuda/meydana gelen sey.

L
110 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasmdaki Sevgi
çekinmeye, O'ndan beklenti içine girmeye ve her
eyde O'nun yardimini istemeye ba5lar. Bu a5ama-
da insan, mahlûkata iltifat etmez. Dolayisiyla Hâlik
ile mahlûk/Yaratan ile yaratilan arasinda bir aynm
yapamayabilir. Zira bütünüyle mahlûkattan yüz
ve ystenelmi§tir. Bu durum, yukanda
fena halinin ikinci kismina benzer.
Daha sonra insan, türn mahlûkatin Allah Teâlâ'nin
kudretiyle hayatini idame ettirdigini, kâinati idare ede-
nin Allahlan ba5lçasi olmadigini idrak eder. O'nun vah-
daniyetiyle varhklann sayica çoklugu gôzünde degerini
yitirir, her 5eyin yaraticisinin ve sahibinin Allah Teâlâ
oldugunu idrak eder. Bütünüyle yüce Allah'a yônelir,
ihlasi artar, O'nu sever, O'ndan korkar, O'ndan umar,
O'ndan yardim diler, O'na güvenir, O'nun için dostlar
edinir, O'nun için dü5manlik güder. Hâlik ile mahlûku
olmasi gerektigi gibi ayirdeder, sayisiz varligin çoklugu
yaninda Allah Teâlâ'nin her eyin Rabbi, sahibi ve ya-
raticisi oldugunu idrak eder ve O'ndan ba5lça bir ilah
bulunmadigina tanikhk eder.
i5te dogru olan tanikhk da budur. Kelime-i tevhidin
hayata geçirilmesidir bu. Hakk'in ulûhiyyetinin ifade-
sidir. Ulûhiyyetin ikran da rubûbiyyetin ikranni içerir.
Allah Teâlâ her 5eyin Rabbi, Malik'i ve
Sevgi Türleri 111

ALLAH'I SEVEN MA'RUFU EMREDER,


MÜNKERDEN NEYHEDER
Çogu insan küfürden ve küfür ehlinden nefret
eder, fücurdan ve fâcirlerden uzak durur. Ancak yine
de i5lemekte olduldan cürme kar5i bir tavir sergile-
mez. Yine bu kimseler ma'rufu ve ehlini severler, an-
cak onu emretmez, male ve cantyla bu ugurda ça4
mazlar. Hâlbuki Allah Teâlâ 545yle buyurur:
"Müminler ancak Allah'a ve Rasûlüne iman
eden, ondan sonra asla *üpheye dü§meyen, Al-
lah yolunda mallanyla ve canlanyla savaenlar-
dm iee doeular ancak onlardir." (Hucurat, 15)
"De ki: Eger babalarmiz, ogullanruz, karde-
leriniz, eeeriniz, hisim akrabamz, kazandienz
mallar, kesada ugramasmdan korktugunuz ti-
caret, hoeandigiruz meskenler size Allah'tan,
Rasûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten
daha sevgili ise, art& Allah emrini getirinceye ka-
dar bekleyin. Allah fâsildar toplulugunu hidayete
erdirmez." (Tevbe, 24)
"Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplu-
mun -babalan, ogullan, karde*leri yahut akraba-
lan da olsa- Allah'a ve Rasûlüne düenan olan-
larla dostluk ettigini giiremezsin. iee onlann kal-
bine Allah, iman yazmi ve katindan bir ruh ile
onlan desteklemier." (Mücadele, 22)
112 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasuidaki Sevgi

Ço'gu insan da münkerâttan nefret ettrginden


daha çok, onunla mücadele etmekten ho5lanmaz.
Cihad etmeyi sevmez, dü5man kar5isinda sabir es-
termez, kar5i1a5tig'i sôzlü ve fiilî eziyetlere katlanmaz.
Bu kimseler 51.1 ayetin mefhumuna girer:
"Kendilerine, `Ellerinizi savaean çekin, na- ,7
mazi kihn ve zekâti verin.' denilen kimseler(
gôrmedin mi? Sonra onlara sava farz kihnin-
ca, içlerinden bir grup, hemen Allah'tan korkar
gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan
korkmaya baeadilar da `Rabbiiniz! Savaii bize
niçin yazdin! Bizi yakin bir süreye kadar ertele-
sen (daha bir müddet sava51 farz kilmasan) olmaz
dediler..." (Nisa, 77)
15te burada imanla duyup ermeyle, küfürle du-
yup gôrme ve mümin ile kâfir arasindaki fark ortaya
çikmaktadir. Müminler, ashabin Nebî sallallahu aleyhi
ve sellem'i gifirüp, kendilerine Allah Teâlâ katindan ge-
tirdiklerini dinledikleri gibi, iman ehline dair haberleri
de dinler, onlara ilimle, marifetle, sevgiyle ve saygiyla
bakarken; kâfirler ve münafiklar, "O inkâr edenler
Zikr'i (Kur'an'i) iettilderi zaman, neredeyse seni
gtizleriyle devirivereceklerdi. Hâlâ da (kin ve ha-
setlerinden,) `Fliç *üphe yok o bir delidir.' derler."
(Kalem, 51) ayetinde ifade edildigi gibi kin ve cehaletle
gijrür ve dinlerler.
Sevgi Türleri 113

Yine dünya malina sevgiyle, de§er vererek bakmak


da yasaldanmer: "Ey Muhammed! Onlarin mallan
ve çocuklan seni imrendirmesin." (Tevbe, 55)
Müminler arasinda fuh.5iyatin, kiitülüpn yayilma-
sina etkisi olan her i5 de ayni 5ekilde yasaklanmer.
Yine hiçbir akilli müslüman, müslüman kardeeerine
dü§manhk beslemez, kin ve nefret duymaz. Ancak içki
içmek, birtalurn kôtü i§ler yapmak gibi günahlar ayn
de§erlendirilmelidir. Zira bunlara nefisler meyillidir.
Bu açtklamamizdan anla51141 üzere "münker," Al-
lah Teâlâ'nin çirkin gôrdüffii, yasaldadiffi ve bu'gzettïgi
her 5eyi kapsarken; "maruf," Allah Teâlâ'nin sevdiffi,
razi oldu'gu ve emrettrgi her 5eye verilen isimdir.

ALLAH'IN, HAYIRLA BIRLIKTE §ERRI DE


SEVDréiNi IDDIA EDENLER
Kaderiyye66 ve Cehmiyye, Allah Teâlâ'nin mevcû-
dâttan/yaratilanlardan bazilanni sevip onlardan razi
olurken, bazilanni sevmemesini kabul etmemektedir.
"Sevgi ve nza, iradeden bir cüzdür. Allah Teâlâ bütün
66 Tabiînden bir grupken daha sonra yoldan çikmi5lardir.
iradenin hür oldugunu, insanin i5ledikleri amellere kadir
oldugunu sôylem4lerdir. Ba5lannda Mabed el-Cüheni ve
6aylan ed-Dime5ki vardi. Bu iddialanm Sam ve Irak'a kadar
ta5imi5lardir. Bunlar Cebriyye'nin aksi giirü5ü savunmaktadir.
Kendilerinden sonra ortaya çikacak olan Mutezile'ye zemin
hazirlami5, sonra da onlann arasinda kaybolup gitmi5lerdir.
114 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasuidaki Sevgi

yarattiklanni irade etmi§tir. Su halde yaratti§i her §eyi


sever ve ondan razi olur." iddiasinda bulunmakta, "Al-
lah bozgunculdeu sevmez." (Bakara, 205), "0, kulla-
nnin küfrüne razi olmaz." (Aimer, 7) gibi Kur'an'da
Allah Teâlâ'nin küfrü ve günah i§lemeyi sevmeyip,
bunlardan razi olmadigini beyan eden ayetleri de
nüz vukubulmami§ olan kiitülüklere hamletmekte ya
da Allah Teâlâ'nin bu keitülülderi, kareffinda sevap
verece§i dinden bir amel olarak irade etmedigi yoru-
munu yapmaktadirlar.
Yine bu kimseler, "Allah Teâla ancak i§lendikten
sonra ibadetlerden razi olur, ibadet eden ki§iyi sever.
Dolayisiyla onlan irade etmi§ olur. Nasil ki yapilan
bu ibadetleri irade etmi§se, günahlar ve küfrü ge-
rektiren ameller de i§lendikten sonra bunlan irade
etmi§ olur." gibi iddialar cne sürmektedirler. Müte-
ahhirinden pek çok ki§i bu stizlerin ehl-i sünnete ait
oldu§unu zanneder. Ancak ne seleften biri, ne de
geçmi§ imamlar Myle bir 5ey Aksi-
ne mütekaddiminden kaderi ispat edenlerin tama-
mi Allah Teâlâ'nin nzasi ve sevgisiyle iradesini ayn
tutuyordu. Ancak Ebu'l-Hasen el-E§'arî, bu hususta
Cehm b. Safvân'a tabi olmu§tur.
Ebu'l-Meâlî el-Cüveyni §.5yle der: "Eh1-i sünnetin
ihtilaf ettigi konulardan biri de sevgi ve nzanin yüce
Allah'a nispetle kullanimidir. Mütekaddimîn, Allah
Sevgi Türleri 115

Teâlâ'nin küfrü sevmedi§ini ve ondan razi


sôyler. Di§er bütün günahlar da bôyledir. Ancak
5eyhimiz Ebu'l-Hasen, `Sevgi ile irade ayni 5eylerdir.
Riza ve tercih de aynidir. Allah Teâlâ küfrü irade eder
ve cezayi gerektiren çirkin bir 15 olarak ondan razi
olur.'demektedir."
Evet, Ebu'l-Meali'nin ifade etti§i gibi ehl-i sün-
netten olan tüm mütekaddim ulema, Allah Teâlâ'nin,
yasaldadigi 5eyi sevemeyece§i, ondan razi olamaya-
ca§i eirüendedir. Kitap ve sünnet de bunu ester-
mektedir. Dôrt mezhebin imamlan olan imam Ebu
Hanîfe, imam Malik, imam Safiî ve imam Ahmed
rahimehumullah'in müntesiplerinden büyük zatlar da
bu getini5 üzerinde hemfikirdir.

SEVGIDE iFRM VE TEFRIT OLMAZ


Allah sevgisi, insanin fitratinda var olan bir sev-
gidir. Peygamberlerin getirdi§i dinin esasi bu sevgiye
dayanir. Ancak Museviyye firkasina mensup bazi fa-
kihler ve kelamcilar, ehl-i sünnet çizgisinden saparak
bu sevgiyi inkâr etmekte, yüce Allah'i sevmenin O'na
ibadet etmeye yônelmekten ibaret oldu§unu savun-
maktadir. Bunu iddia edenlerin ço§u da insanlara
güzel ameller i5lemelerini ô§ütlerken kendileri buna
yana5mayan kimselerdir. Sevgiden yoksun olma ve
116 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
güzel ameller i§lemekten uzak durma, onlar arasinda
yaygin bir durumdur.
Yine Îseviye firkasina mensup but sûfîler ve
âbidler, ehl-i sünnet çizgisinden aynlarak, yüce Allah'i
sevmelerine ra§men O'nun çirkin gôrdü§li 5eyleri de
sevdiler. Keitü olandan nefret etmenin, onu çirkin bul-
manin yersiz oldu§unu sôyleyip hiçbir kerih geler-
mediler, kabullenmemezlik etmediler ya da bu husus-
ta gevek davrandilar. 1345ylece Allah sevgisine, O'na
ortak koeuldan varltklann sevgisini de eklediler.
Bu taifenin ileri gelenlerinde sevgiden ziyade nef-
ret hâkimdi. Zira içlerinde ôfke ve kin besliyorlardi.
Onlan takip edenlerde ise sapkinlik ve a inhk gôrül-
mekteydi. Onlar seviyordu, ancak gerçek
istiyorlar, el açiyorlardi, ancak istenilmesi gerekenleri
Aksine kanerdilar, afflya kaçtilar, ortak ko5-
tular, hem hakki sevdiler hem belli. iyi olanla kôtü
olani agni kefeye koydular.

ALLAH, KULLARINI, SEVMEYE


MEYILLI YARATMI§TIR
Allah Teâlâ 5ôyle buyurur: "(Rasûlüm!) Sen yü-
zünü hanîf olarak dine, Allah insanlan hangi fit-
rat üzere yaratrmssa ona çevir. Allah'in yarati-
smda deffisme yoktur. iste dosdoeu clin budur;
fakat insanlann çoâu bilmezler." (Rum, 30)
Sevgi Türleri 117

Ebu Hureyre rachyallahu anh u hadisi rivayet et-


mieir:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ue sellem "Her çocuk
fitrat üzerine dojar." buyurdu ve sonra, ".Su ayeti
okuyun." dedi: "Allah insanlan hangi fitrat üzere
yaratmissa..." (Rum, 30) Sonra seizünü tiyle tamam-
ladi: "Çocugu anne-babasi yahudilestinr, hiristiyan-
lastinr ya da mecusilestirir. Tipki hayvanin, azalari
tam olan bir yavru dojurmasi gibi. Siz kesmezden
rince, kulagi kesik olarak dog'mus bir hayvan geir-
dünüz mü?"
Bu ayet ve hadis lenda insanin fitrat üzere, yani
Allah'in ilk ortaya koydugu yaratili§ üzere dünyaya
geldigini anlamaktayiz. Fitratsa Allah Teâlâ'yi tam-
mayi, O'nu sevrneyi, hem de her Weyden çok sevmeyi
gerektirir. Buna "tevhid" denir; "La ilahe illallah"in
manas' budur.
Allah Teâlâ, kullanni islam dinine meyilli olarak
yaratmer. Islam dini, yüce Allah'i bilmeyi, O'nu
sevmeyi ve tevhidi içerir. Hanîf olmak, -Ibrahim
aleyhisselam'm insanlan davet ettigi dine mensup ol-
mak ki, islam dininden farkli bir din degildir- bu üç
hususu içerir.
Keikü yerde sabit, dallan ekte olan güzel bir aga-
ca benzeyen kelime-i tevhidde Allah'i bilme, O'nu
ilah olarak kabul etme ve sevme vardir. "Ilah" de-
118 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

mek, kendisine ibadet edilen ve bu ibadete layik olan


demektir. Bu ise sevgiden ôte bir durumdur.
Her mümin, Allah'i ve Rasûlünü sever. Gerçek
bir iman üzere olduâti müddetçe bu sevgi yok olmaz.
Aslinda bu sevginin varhgi, biri kalkip Allah ve Rasûlü
hakkinda ileri geri konustuâunda, küfürler ettiâinde
anlasilir. Bir müslüman bôyle bir durumla karsilasti-
âinda, ana-babasina küfür edildiâinde duyduâu ôfke-
den çok daha fazlasini hisseder.
Hal bôyleyken, pek çok felsefeci ve kelamci, Al-
lah sevgisini kabul etmeyip, "Allah Teâlâ'nin sevmesi
ve sevilmesi mümkün deâildir." demislerdir. Bunu da
dinin esaslanndanmis gibi gôstermeye
Hâlbuki -daha ânce aadadiffimiz gibi- bu sevgi,
peygamberlerin, sahabenin, tabiînin ve iman ehiinin
müntesibi olduâu dinin bir parçasidir.
Aslinda Allah ve Rasûlünün sevgisi, bunu inkâr
edenlerde bile mevcuttur. Zira herhangi bir 5ilpheyle
bu sevgiyi kabul etmemis olsa da, ôzünde her mû-
min, Allah'i ve Rasûlünü sever.
Yine bu kimselerin kalbinde marifetullah da mev-
cuttur. Her ne kadar fitratlannda var olan, içlerinde
hissettilderi bu marifetullahi ve Allah sevgisini inkâr
etseler de bu kisiler, "O'nu bilmek, O'nu tanimalçla
mürnkündür." derler.
Sevgi Türleri 119

Ancak bu kabullenmeyi§len, içlerinde var olan


marifetullahin ve Allah sevgisinin yok olmasina se-
bep olabilir. Zira fitrat bazen bozulup yok olabilir, ba-
zen de var olsa da gôrünmez: "Ama gerçek u Id,
gozler kor olmaz; lâkin egtisler içindeki kalpler
kir olur." (Hac, 46)
Her doâan çocuk fitrat üzere, yani islam dini üze-
re doâar. Sonra ana-babasi kallup bunu bozar; onu
ya hiristiyan, yahudi, mecusi yapar ya da müelde5-
tirir. Cehmiyye'den67 de yapabilir. Bôylece içinde var
olan marifetullahi ve Allah sevgisini ona inkâr ettir-
n4 olurlar.
Sonra da bu ki5i kalkar, Allah Teâlâ'nin varliâina
inanmak için deliller aramaya koyulur, sevgiden asla
sôz etmez. O'nu tanimayan ld§i, sevgiyi içeren tevhi-
di inkâr eder.

ALLAH'IN, KULUNU SEVMESÎ EZELÎ MIDIR?


Bazilan, insanin, âkibetine uygun bir 5ekilde Al-
lah Teâlâ'nin onu seveceâi ya da ona buâzedeceâi,
ondan razi olacaât ya da ona kizacaâi, onu dost ya da
dü§man edineceâi erüendedir. Bu durumda Allah
Teâlâ, mümin olarak blece§ini bildigi ki5ileri ezelî bir
sevgiyle sever, onlardan razi olur ve ezelî bir birlikte-
likle onlann yaninda olur. Bu gôrü§te olanlar, amer

67 Allah sevgisini inkâr eden Cehm b. Safvân'in mezhebi.


120 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
rachyallahu anh'in küfür üzereyken de Allah'in sevdiffi
bir kul oldu§unu seiylemektedir.
E.5'ariler, ibn Kilab ve imam Ahmed'e müntesip
bazi kieler bu erûeedir. Di§er islam âlimleri bu ge5-
Klee de§ildir; bir insanin, ônce ytice Allah'a dügnan
olup sonra dost olabileceffini stiylemektedirler. Allah
da bu kiiyi sevmezken sonradan sevebilir. Hanefî,
Malikî, Safiî ve Hanbelî fukahasi ve Mutezile ile Kera-
miyye de bu giiri.i5tedir.
Kur'an bu geirûen do§rulu§unu gôsterir:
"(Rasûlüm!) De ki: Eger Allah'i seviyorsaruz
bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin..." (AI-i imran,
31 )
"Eger eükrederseniz sizden bunu kabul eder."
(Zümer, 7)

"iman edip sonra inkâr edenleri, sonra yine


iman edip tekrar inkâr edenleri..." (Misa, 137)
Bu 5ekilde Allah Teâlâ, onlann iman üzere ol-
duktan sonra küfür ehlinden olduklanni beyan etmi§,
küfür üzere olanlardan "inkâr edenler" diye sôz etmi
ve onlann küfürlerinden dônmeleri artiyla gemi5te
yapip ettilderinin affolunacaffini bildirmieir.
Allah Teâlâ yine .tiyle buyurur:
"Bunun sebebi, onlann Allah'i gazablandtran
wylerin ardinca gitmeleri ve O'nu razi edecek
Sevgi Türleri 121

seylerden hoslanmamalandm Bu yüzden Allah


onlarm bora gkarnustir." (Muhammed, 28)
ibn Abbas ve &ger ravilerden gelen bir rivayete
dayanarak hacilar, Mültezem'de68 sôyle dua ederler:
"Sayet benden raziysan, daha da razi ol. Degil-
sen, su andan itibaren razi ol."
Bu rivayete dayanan duadan da anlasilaca§i üze-
re, Allah Teâlâ'nin nzasi artabilir ve Allah Teâlâ, belli
bir zaman diliminde razi olabilir. Bunun pek çok ôr-
ne.gi mevcuttur.

KALB1 CANLANDIRAN §EY SEVGIDIR


Üç sey insani yüce Allah'a sevk eder; sevgi, kor-
ku ve umut. Bunlann en kuvvetlisi sevgidir. Bizatihi
maksut olan, dünyada varolan ve ahirette var olacak
olan budur. Korku ise ahirette kaybolacaktir:
siniz Id, Allah'in dostlanna korku yoktur; onlar
üzülmeyecekler de." (Yunus, 62)
"Allah korkusu"yla hedeflenen sey, do'gru yoldan
aynlmaya engel olmadir. Allah sevgisi, insani sevgi-
liye doeu yolcultfga çikanr. Sevgi ne kadar kuwetli
olursa, vuslat da o derece kesin olur. Allah korku-
suysa, sevgi yolundan sapmayi engeller. Umut, seyir
esnasinda enerji ve güç verir. Bu, de§ismez bir esas-

68 Hac'da haalann gelip dua ettikieri, bereketli giirdükleri bir


yerdir.
122 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi
tir. insan, daima bunun farkinda olmalidir. Bunlar ol-
madan kulluk gerçeklegnez. Yüce Allah'a kulluktan
ba5ka bir çikar yol da yoktur.
Akla 5.5yle bir soru gelebilir: "Bazi zamanlar olur
ki, insan, yüce Allah'a dogru seyre çikaracak sevgiyi
içinde hissedemez. Bu durumda kalbini ne heyecan-
landirabilir?"
Btiyle bir durumda iki dey insan harekete geçirir:
1.Sevgiliyi çokça zikretmek:
Zikir, kalpleri yüce Allah'a baglar. Bu nedenle Al-
lah Teâlâ, "Ey inananlar! Allah'i çokça zikredin."
(Ahzab, 41); "O'nu sabah-a4am tesbih edin." (Ahzab,
42) buyururak çokça zikretmeyi emretmi§tir.

2.Verdrgi nimetleri düenmek:


Allah Teâlâ 5ôyle buyurur:
"Allah'in nimetlerini hatirlayin da yeryüzLinde
fesatçilar olarak kaneklik çikarmayin." (Araf, 74)
"Nimet olarak size ulffln ne varsa,
Allah'tandir." (Nahl, 53)
"Allah'in, giiklerde ve yerdeki (nice varhk ve
imkânlan) sizin emrinize verdiffini, nimetlerini
açik ve gizli olarak size bolca ihsan ettiffini gôr-
mediniz mi?" (Lokman, 20)
"Allah'in nimetini saymaya kalksaniz, onu sa-
yamazsmiz." (Nahl, 18)
Sevgi Türleri 123

insan, Allah Teâlâ'nin kendisine bah5etmi5 oldu-


gu sayisiz nimetleri, emrine amade kilmmt5
diger canli-cansiz varhklan düendügünde, elbette
bundan etkilenir; ihsan sahibine kare içinde bir
ran, bir sevgi hisseder.
Yine birtakim tehditleri, yasaklan, te5vikleri, he-
saba çekilecegini düenmesinin insanin üzerinde etki-
li olup korkmasina neden olmasi gibi, Allah Teâlâ'nin
keremini, hilmini, af ve magfiretini dtenmesi de
onun umudunu taze tutar.

• tu
iÇiNDEKiLER

Yayinevinin Ônstizià 5
Giri5 19
Onsifiz 25
ibn Teymiyye 29

ALLAH SEVGiSi

Dinin Temelinde ihlas Ve Sirkten


Uzak Kalma Vardir 37
Peygamberler Sirki Ortadan Kaldirmak
kin Gônderilmeir 41
Pek Çok Sûre, Tevhidden Siiz Eder 44
Yalnizca Allah'a ibadet Etmek, Kusursuz
Bir Sevginin Giistergesidir 47
inançta ihlas Yeterli De§ildir, Amelde
de ihlas Gerekir 49
Hulûs-i Kalb ile Sevenlere Dair 51
Sirk Ehline Dair 52
i5lenen Amellerde Samimiyet Ve Seriata
Uygunluk Esastir 54
içindekder 125

Sevmek, Allah Dostlanni


Sevmeyi de Gerektirir 55
Sevgi, Korkmayi ve Umutlu
Olmayi Gerektirir 60
Sevgi, Çift Tarafli Bir Eylemdir 65
Sevmek ve Dostluk Arasindaki Fark 70
Günah i§lemek, Allah Sevgisine
Ters Dii§er 78
Sevgi Türleri 88
1. Allah Teâlâ'nin Kendisine Yapmi§
Olduju iyilikler Kar§isinda
Duyduju Sevgi 88
2. Sevilmeye Layik Olduju
için Duyulan Sevgi 88
Allah'in, Kulunu Sevmesi Zulümden
Uzaktir 91
Seven Kul, Sükür ile istijfan Dilinden
Düermez 95
Sevdiji Kullari Razi Olunca Allah da
Razi Olur, Onlar Ôfkelenince O da
Gazablanir 98
Sevginin Dereceleri 100
Sevgilide Kaybolmak 101
126 Allah Sevgisi, Allah ile Kul Arasindaki Sevgi

1.Masivanin tradesinden Fenâ Bulma• 101


2.Masivayi Mü§âhadeden Fenâ Bulma: 102
3.Vahdet-i Vücûd: 106
Allah'i Seven Ma'rufu Emreder,
Münkerden Neyheder 111
Allah'in, Hayirla Birlikte Serri de
Sevdi§ini iddia Edenler 113
Sevgide ifrat ve Tefrit Olmaz 115
Allah, Kullarini, Sevmeye
Meyilli Yaratmer 116
Allah'in, Kulunu Sevmesi Ezelî midir? 119
Kalbi Canlandiran 5ey Sevgidir 121
içindekiler 124
AMIFAMFAirilarilar.ilralrAMIrder

`Allah'zin! bu kitak yaan, okuyan,


dinlgen veyaymlayan
faydak ktl."

Guraba Yaymevi;
Asr-z Saadette yafanan
yayma yolculutunda kaliteli, seviyeli ve
yararli eserler yayznlamaya
devam ediyor.

Dualanniz sayesinde dada gfizel eserler


ya,yenlamayi andel ediyoruz.

GI

"1/4. -911.- Ar Ar Ar Ar Aor ,r ,e-


GAYE,MIZ
* Tâce Kur'ân ve sahih Sünnet'e dônmek, onlan bu ümmetin
selefinin (sahabe-tabiûn-etbau' t-tâbiin) anladildan gibi anlamak ve
hayatm her sahasma hâkim kilmak.
* Asn Saadette ynanan ynamak, yasatmak ve yaymak.
/ *Müslümanlan, hayatlarma girmis olan eirk, ideoloji ve bid'atten
salundumak.
* Müslümanlan terbiye etmek ve onlan, islâm'm ahkâmuu
yürürlüge koymaya teqvik etmek.
* insanlan gerçek anlamda Allah sevgisine davet etmek ki, bu da h.1
ancak takva ve taatle olur.
* imam Malik'in ifade ettigi eekdde, insanlan Selef-i Sâlihinin
yoluna dündürmek. "Bu iimmetin evveli, ne Be islah olduysa, sonra
gelenleri iiyle islah olur. O giin dinde olmayan eyler, bugiin de
dinden degildir."
* islâm birligini kurmak için azimli olmak ve cemaatlerin
programlanru hak üzere ve hak yolda toplamaya gayret gostermek.
* Çagm bütiin problemlerine, sundugu çareleri ve
\ huzuru takdim etmek.

1 * Müslümanlan, iste bunlan hayata geçirmeye çaguiyoruz.


\ Çünkü islâm'm yeniden ihyasi için; samimiyetle, muhabbetle gayret
giistermek büyük bir emanettir. Saf günüller; Allah'm vaadi, zaferi ve
nizamuun gerçeldeenesinin teminatidir:
"5eref AllaWin, Rasülünfin ve bütiin mü'minlerindia" %
l
(münafikûn, 8)

You might also like