You are on page 1of 191

çocUKLARDA

8"1'81\\S
.
oıu u 81'\
-

PROF. DR. SEFA SAYGIU


1

ÇOCUKLARDA DAVRANIfi
BOZUKLUKLARI

Prof. Dr. Sefa Sayg›l›
(Psikiyatrist)
2

Çocuklarda Davran›fl
Prof. Dr. Sefa Sayg›l›
Bozukluklar›

Türdav Yay›n Grubu


Ad›na Editör Mehmet Dikmen
Bask›ya Haz›rl›k Türdav Ajans
Bask› Çevik Matbaac›l›k
Davutpafla Cad. Besler ‹fl Merkezi
No: 20/18-19 Topkap›/‹stanbul
Tel: (0212) 501 30 19
Cilt Savafl Mücellit - (0212) 501 99 42

‹stanbul / 2010
ISBN 975-6862-18-1

Yay›nc› Sertifika No: 16440

Göztepe Mh. Mahmutbey Yolu Orhangazi Cd. No:16 Ba¤c›lar / ‹STANBUL


Tel: (0212) 446 08 08 (pbx) Fax: (0212) 446 00 15 - 90
TÜRDAV YAYIN GRUBU www.elityay.com • bilgi@elityay.com • www.kitapkutusu.com

“Elit Kültür” markas› ile üretilen bu eserin bas›m ve yay›n haklar›


© Türdav Bas›m ve Yay›m Ticaret ve Sanayii A.fi.’ye aittir.
3

ÇOCUKLARDA
DAVRANIfi
BOZUKLUKLARI

Prof.Dr. SEFA SAYGILI


(Psikiyatrist)
4

Prof. Dr. SEFA SAYGILI


1956 y›l›nda ‹skenderun’da do¤du. ‹lk, orta ve
lise tahsilini bu flehirde yapt›ktan sonra girdi¤i
‹stanbul T›p Fakültesi’nden 1980’de mezun ola-
rak doktor oldu. Ard›ndan ayn› fakültenin psiki-
yatri klini¤inde uzmanl›k e¤itimine bafllad› ve
1984 y›l›nda psikiyatri uzman› ünvan›n› ald›.
KKTC Girne’deki yedek subayl›k görevinden
sonra 1985’te Bak›rköy Ruh ve Sinir Hastal›kla-
r› Hastanesi’nde çal›flmaya bafllad›. 1990’da
psikiyatri flef muavini, 1991’de ‹stanbul T›p Fa-
kültesinde girdi¤i s›navla psikiyatri doçenti ol-
du. 1992’de psikiyatri klinik flefi olarak Vak›f Gureba Hastanesinde göreve
bafllad›. Halen bu görevini sürdürmektedir.
2009 y›l›nda Profesörlü¤e yükseldi.
Profesör Sayg›l›, 1988-1998 y›llar› aras›nda Zaman Gazetesinin sa¤l›k kö-
flesini idare etmifltir. 1989 y›l›nda seçildi¤i Yeflilay Genel Baflkan Yard›mc›l›¤›
görevini de halen sürdürmektedir.
“Doktorunuz Diyor ki”, “Dengeli Beslenme Sa¤l›kl› Zay›flama”, “Annemi
‹stiyorum”, “Babac›¤›m Neredesin?”, “Sa¤l›k Bilinci”, “Dünyay› Aldatanlar”,
“Ayhan Songar”, “Mazhar Osman”, “Evlilikte Mutluluk Sanat›”, “Gerçe¤i
Arayanlar”, “Strese Son”, “Beyin ve Ruh”, “Mutluluk Elimizde”, Hakikati
Arayanlar, G›da Rehberi adl› kitaplar› yay›nlanm›fl olan Prof. Dr. Sefa Sayg›l›
ayn› zamanda Doç. Dr. Ahmet Y›ld›zhan’la birlikte ayda bir yay›nlanan popü-
ler “Sa¤l›¤›n›z” adl› sa¤l›k dergisini 2 y›l ç›karm›flt›r. Elliden fazla bilimsel ma-
kalesi olan Sayg›l›, ayr›ca ayl›k “E¤itim ve Bilim” dergisinin yay›n dan›flman›-
d›r.
Evli, 2 çocuk babas›d›r.

Sefa Sayg›l›’ya ulaflmak için adres:


Akdeniz Cad. Battalgazi Sk.
Sa¤l›k Ap. No: 19-1 Fatih-‹stanbul
Tel: 0.212 - 532 77 79
Fax: 0.212 - 635 97 94
Cep: 0.532 - 233 68 60
5

‹Ç‹NDEK‹LER

I- ÇOCUK GEL‹fi‹YOR
– Çocu¤un geliflimi.................................................9
– Çocukta kendine güven nas›l sa¤lan›r? ...........11
– Özgüven kazand›rmak için karfl›l›ks›z sevgi ....14
– Anne sütü ..........................................................20
– Tuvalet e¤itimi ..................................................27
– Çocu¤u temizli¤e nas›l al›flt›rmal›? ..................29
– Çocuklarda ifltah, ifltahs›zl›k ve beslenme........32
– Çocuklar ve uyku ..............................................38
– Çocuk ve oyun...................................................42

II- ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M?


– Çocuk ve harçl›k................................................47
– Çocu¤a dayak atmal› m›?.................................50
– Okuma al›flkanl›¤› nas›l kazand›r›lmal›?.........54
– Arkadafll›k kurmalar›na nas›l yard›mc› olmal›58
– Baflar›l› olmas›n› nas›l sa¤lamal›? ...................61
– Çocukta cinsel geliflme ......................................65
– Çocuk ve ölüm gerçe¤i ......................................68
– Çocuklar tv’yi ne kadar seyretmeli? .................73
– Kardefl kavgalar› kaç›n›lmaz m›? .....................79
– Yafllanan nüfus yaln›zlaflan çocuklar ..............82
– Büyük anne-baba ve çocuklar ..........................86
6

– Atari ve bilgisayar oyunlar›..............................90


– Sofraya davet.....................................................93
– Çocuklarda Allah inanc›...................................95

III- ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR


– Öfke nöbetleri ....................................................99
– fiiflmanl›k .........................................................101
– ‹natç›l›k............................................................108
– Çocuklar niçin çalar? ......................................110
– Okul korkusu ...................................................114
– Çekingenlik......................................................119
– Parmak emmek ...............................................122
– Alt›n› ›slatma...................................................124
– D›flk› kaç›rma ..................................................128
– Çocuk niçin sald›rgan olur?............................131
– Çocuklarda korku............................................134
– Çocu¤u yalandan nas›l koruyal›m? ...............138
– Kekemelik ........................................................145
– Tik ....................................................................148
– Uyku bozukluklar› ...........................................152
– Gece fliddeti......................................................156
– Çocukluk mastürbasyonu ...............................158
– T›rnak yeme al›flkanl›¤› ..................................160
– K›skançl›k.........................................................163

IV- ÇOCU⁄UN PS‹KOLOJ‹K HASTALIKLARI


– Afl›r› hareketli ve dikkat› da¤›n›k (hiperaktif)
çocuklar ..............................................................169
– Depresyon ........................................................182
– Otizm ...............................................................185
– Çocukluk flizofrenisi.........................................189
7

ÖNSÖZ

Günümüzde televizyon, bilgisayar, video gibi teknik


aletler çocuklar› çevrelemifl durumdad›r. Okulu ve di-
¤er medya araçlar›n› da buna katarsak anne-baban›n
çocuklar›m›z›n e¤itimi üzerindeki tesiri azalm›flsa da
yine aile birinci ve vazgeçilmez önemini korumaktad›r.
Hepimiz onlar›n nefleli, mutlu, baflar›l›, kolay ileti-
flime giren, kendini ifade edebilen, akl›n› en iyi flekilde
kullanan, nazik ve iyi kalpli, ailesine ve inançlar›na
ba¤l›, k›sacas› sa¤l›kl› kifliler olarak yetiflmesini isteriz.
Bunun sa¤lanmas›nda ailenin pay› büyüktür. On-
lara yapaca¤›m›z yat›r›mlar bunu belirleyecektir.
Tabii yat›r›m derken maddi masraf› kastetmiyo-
rum. Çocuklar›m›za ay›raca¤›m›z zaman, gösterece¤i-
miz ilgi ve sevgiden söz ediyorum.
Asl›nda bütün ebeveynlerin içinde bunlar yarad›-
l›fltan var. Her anne-baba çocu¤una karfl› flefkatlidir,
sevgi doludur. Onlara içlerinden geldi¤i gibi davrand›k-
lar›nda uygun bir anne-baba modeli de oluflturmufl
olurlar. Ancak büyük yanl›fllardan kaç›nmak ve içlerin-
deki sevgiyi onlara yans›tmak flart›yla...
Çocuklar›m›z› her yapt›klar› olumlu ad›mda des-
tekleyelim; uygunsuz davran›fllar›nda ise ikaz edelim,
olmazsa onlar› engelleyelim. Güzel ve yeteneklerini
gelifltirici hareketlerini ve çabalar›n› teflvik edelim.
8 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Çocuklar›n herbiri kendilerine özgü, ayr› birer flah-


siyettir. Onlar› baflka çocuklarla, hatta kardeflleriyle bi-
le k›yaslamaktan ve afla¤›lamaktan kaç›nal›m.
Y›llard›r problemli çocuklarla, ailelerle ilgilenmek-
teyim. Dertlerine çözüm bulmak için gayret ediyorum.
Ayr›ca çocuk e¤itimi ve davran›fllar› konusunda piya-
sada bulunan, birbirinden güzel otuz kadar kitab› in-
celedim, onlardan yararland›m. Bunlara tecrübe ve bi-
rikimimi katarak anne-babalar için bu kitab› haz›rla-
d›m.
Çocuklar›m›z bizim gelece¤imiz, herfleyimizdir. On-
lara gereken ilgi ve sevgiyi göstermemiz gerekiyor. Da-
ha mutlu, daha baflar›l›, daha sevgi dolu, daha sa¤l›kl›
çocuklar yetifltirmeye elinizdeki kitap vesile olursa ne
mutlu...

Prof. Dr. Sefa Sayg›l›


22/10/2004, Fatih
9

I- ÇOCUK GEL‹fi‹YOR

ÇOCU⁄UN GEL‹fi‹M‹

Çocuk sürekli geliflim gösteren bir canlıdır. Sperm


ve yumurta hücresinin birleflmesiyle oluflan zigot, 280
gün sonra yeni do¤an bebe¤in özelliklerine ulaflır. Ço-
cu¤un dünyaya gelifliyle birlikte pek çok uyarıcı faktör-
ler onun geliflimine etkide bulunur.
Çocuk geliflirken büyür, insanlarla iliflki kurar ve
yafladı¤ı çevreyi tanır. Bu geliflim bir bütünlük içinde
olmaktadır. Bu yüzden çocu¤un geliflim özellikleri iyi
bilinirse; hem problem olup olmadı¤ı, hem de sa¤lıklı
büyütme konusunda fikir edinilmifl olur.
Süt ça¤ı (0-2 yafl): Bebeklik ça¤ıdır. Bu ça¤da her
çocuk yürümesini ö¤renir. Katı yiyecekler yiyebilir. ‹fle-
me ve dıflkılamasını az da olsa kontrol altına alabilir.
Çevresini tanımaya çalıflır. Sevgi, öfke, korku gibi duy-
gusal tepkilerin ilk belirtilerini gösterir. Do¤ruyu ve
yanlıflı henüz ayırt edecek seviyeye ulaflmam›flt›r.
Oyun ça¤ı (2-6 yafl): Bu dönemde her çocu¤un yü-
rümeyi ve yemeklerini yemeyi baflarması; yeme, uyuma
gibi ihtiyaçlarını kendi baflına gidermesi, tuvaleti tut-
mayı tamamen kontrol altına alması, kendini anlatabi-
lecek flekilde konuflmayı ö¤renmesi gerekir. Çevresini
tanımaya çalıflırken sürekli sorular sorar, herfleyi
10 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

merak eder. Kelime da¤arcı¤ı hızlı geliflir. Arkadafllarıy-


la oyun gruplarına katılır.
Bu ça¤ çocu¤un iyiyi kötüden, do¤ruyu yanlıfltan
ayırmayı ö¤renmesi bakımından önemlidir. Toplumsal
kurallarla bu dönemde tanıflır. Sevmeyi ve paylaflmayı
ö¤renir. Kardeflleri, anne-babası ve di¤er aile fertleriyle
iletiflim kurar hale gelir.
Okul ça¤ı (6-12 yafl): Temel e¤itimin birinci kade-
mesini kapsar. Genel olarak bu ça¤da çocuksu davra-
nıfllarından kurtulur. Büyüklerin kendisinden bekledi-
¤i davranıflları gelifltirmeye çalıflır. Kendine ve büyü-
yen, geliflen bedenine karflı olumlu tavır takınır. Cinsi-
yetinin yapması gereken rolleri, toplumsal kaideleri ve
dayanıflmayı ö¤renir. Yaflıtlarıyla oynamaya bafllar.
Bedenine bakma ve temizlik alıflkanlı¤ı kazanır. Yi-
ne bu dönemde kendi davranıfllarının sorumlulu¤unu
yüklenebilir. Somuttan soyuta do¤ru düflünme yetene-
¤i kazanır.
Ergenli¤e girifl (11-12): Bedensel büyüme yeniden
hızlanır. Çocuk yetiflkinlikte alaca¤ı görünüme geçme-
ye bafllar. Sosyal kavramlar giderek anlam taflır. Karflı
cinse bu yafllarda dikkati çekilir. Sosyal aktivitelerde
baflarılı olmaya çalıflır, çünkü bu bafları ona sosyal sta-
tü kazandırır.
Ergenlik dönemi (12-18 yafl): Temel e¤itim biter,
orta ö¤retime geçilir. Soyut düflünme basama¤ına ge-
çer, artık soyut kavramları rahatlıkla anlayabilmekte-
dir. Arkadafllarıyla iyi iliflkiler kurar. Karflı cinsle ileti-
flim kurarken kendine güven duyar.
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 11

ÇOCUKTA KEND‹NE GÜVEN


NASIL SA⁄LANIR?

Yeni do¤mufl bebek çok bencil bir varl›kt›r; her dav-


ran›fl›, hareketi, sadece kendi ihtiyaçlar›n› gidermeye
yöneliktir. Ac›k›nca a¤lar, doyunca uyur, çevresindeki
dünyan›n fark›nda de¤ildir. Hatta ilk zamanlarda an-
nesinin bile ayr› bir varl›k oldu¤unu anlamaz.
Bu ilk dönemde çocu¤un iki önemli ihtiyac› vard›r:
1) Karn›n› doyurma ve bak›m,
2) Sevgi ve yak›nl›k.
Anne, çocu¤u gerekti¤i gibi doyurup, temiz ve ra-
hat tutarsa, çocuk gittikçe ona ba¤lan›r. Anne yokken,
onu arar, görünce sevinir. Befl-alt› ayl›k bir çocu¤un
annesini görünce nas›l sevinçle gülümsedi¤ini biliriz.
Beslenme ve bak›m ihtiyaçlar› tatmin olunca çocuk,
önce annesine, zamanla da çevresindeki di¤er kiflilere
güvenmeye bafllar. Annesi çok a¤latmadan doyurur, te-
miz ve rahat tutarsa, çocuk da rahat ve güvenli olarak
büyür. Bunun tersine, zaman›nda doyurulmayan,
uzun süre a¤lat›lan, alt› s›k de¤ifltirilmeyen, sa¤l›¤›na
pek dikkat edilmeyen çocuk, büyüdükçe m›zm›z, küs-
kün bir kiflilik kazanabilir; baflkalar›na güveni az olur,
huysuzluk etmeden kimseye derdini dinletemeyece¤ine
inan›r.
Sevgi ve yak›nl›k göstermenin de önemi büyüktür.
Çocu¤u sevip okflamal›, onunla konuflmal›d›r. Yoksa
12 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

kiflili¤inin geliflmesi geri kal›r. ‹nsanlarla hissi ba¤ kur-


mas›n› ö¤renemez, sevginin önemini bilemez. Kimse
ona de¤er vermedi¤i için kendini sevgiye lay›k olmayan
de¤ersiz bir varl›k olarak görür. Oysa fizikî bak›m› bi-
raz eksik de olsa yeterli sevgi gören çocuk, sevilmeye
lay›k oldu¤una inan›r ve dünyaya karfl› iyimser olur.
K›sacas›, bebek önce annesine, zamanla ailesine ve
çevresine karfl› güven duymay› ö¤renmelidir. Bu güven
duygusu, sevgi ve bak›mdan kaynaklan›r. Güven duya-
bilen çocuk ailesinin deste¤i ile yavafl yavafl olumlu bir
yönde geliflir.

Benlik sayg›s› nas›l geliflir?


Ana-babalar›n hemen hepsi çocuklar›n› sever, ama
pek çok çocuk sevildi¤ini ve de¤erli oldu¤unu hisset-
mez. Benlik sayg›s›, sevilebilir ve de¤erli oldu¤unu
bilmektir.
‹nsanlar›n mutluluklar› ile benliklerine duyduklar›
sayg›n›n seviyesi aras›nda do¤ru orant›l› bir ilgi vard›r.
Benlik sayg›s› kibir ve kendini be¤enme de¤ildir,
sa¤lam kiflilik kazanman›n göstergesidir. Kiflinin
ferd olarak de¤erinden emin olmas›d›r. Sa¤lam bir ben-
lik sayg›s› kifliyi büyürken karfl›laflabilece¤i tehlikeler-
den ve tuzaklardan koruyan bir silaht›r. Çocu¤a yafl›t-
lar›n›n bask›s›na direnebilme gücü verir ve direnebil-
mek için bir sebep oluflturur.
Benlik fluuru uzun y›llar boyunca sürdürülen pek
çok olay ve etkileflim sonucunda ortaya ç›kan bir biri-
kimdir.
Ana-babalar çocuklar›n›n benlik sayg›s›n› gelifltir-
mek için sürekli gayret göstermek zorundad›rlar:
* Onun eflsizli¤ini vurgulayarak ve karfl›l›ks›z sevgi
vererek, onun sevilebilir ve de¤erli oldu¤unu hissettire-
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 13

lim. Bu, çocu¤umuzun her davran›fl›n› sevece¤imiz ve


onaylayaca¤›m›z anlam›na gelmez. Kiflili¤e sayg› ile
bozuk davran›fl› kabullenmeyi birbirinden ay›rt etmek
gerekir.
* ‹lgimizi onun üzerinde yo¤unlaflt›ral›m.
* Ac›l› veya öfkeli oldu¤u zamanlarda bile, onun
bütün duygular›n› dinleyelim.
* Onu anlayal›m, oldu¤u gibi kabul edelim ve say-
g› gösterelim.
* Aç›k, anlafl›l›r ve tutarl› kurallar koyarak,
yumuflak bir disiplin kural›m. Bu, çocu¤un sadece ba-
flar›l› oldu¤unda de¤il; belli bir amaca ulaflmak için ça-
ba harcad›¤›nda, olumsuz bir davran›flta bulunmad›-
¤›nda ve hofl hareketler yapt›¤›nda onu pekifltirmek ve
övmektir.
Çocu¤umuzla kurdu¤umuz her iletiflim ve
etkileflim ona sevilebilir ve de¤erli bir insan oldu¤u me-
saj›n› verir. Zamanla bu mesajlar çocu¤un kendisine
bak›fl aç›s›n› etkiler.
14 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ÖZGÜVEN KAZANDIRMAK ‹Ç‹N


ÇOCU⁄UMUZA KARfiILIKSIZ SEVG‹

Kiflisel güvenin önemini kabul etmeyenimiz yoktur.


Kendine güvenen zemine sa¤lam basar ve çevreye kar-
fl› moralli olur.

Çocu¤umuzun özgüvenini
nasıl sa¤layaca¤ız?
Kiflisel güveni olumsuz yönde etkileyen fleylerden
en baflta geleni kendisi ile alay edilmesidir. Bunun
da temelinde sevgi eksikli¤i yatmaktadır. Halbuki ebe-
veyn çocuklarına karflılıksız sevgi göstermelidir.
Karflılıksız sevgi, hiçbir öncelikli flartı ve durumu
göz önüne almadan birini sevmektir. Birisini ne yaptı-
¤ına bakarak de¤il de kim oldu¤una dayanarak sev-
mektir.

O¤lum birgün “baba derslerim iyi olmasaydı se-


ver miydin beni?” diye sordu. Kendisine “tabii” de-
dim. “Ben seni, derslerin iyi oldu¤u için de¤il o¤lum
oldu¤un için seviyorum.”
Sevgi, flarta ba¤lı olmazsa karflılıksız sevgidir.
O¤lumu derslerine göre sevseydim onu de¤il perfor-
mansını sevmifl olacaktım.
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 15

E¤er çocuk ebeveyninin kendisine gösterdi¤i sevgi-


yi haketmedi¤ini hissederse, kendisini sevilmeye de¤er
görmez ve sonuçta kendini sevmez. Mantıki düflüne-
lim: Çocuk kendini sevmezse baflkalarının da onu sev-
medi¤ini düflünecektir. Çünkü kendini sevgiye lây›k
görmemektedir. Giderek “Ben hiçim” diye hissedecek;
bu ise onun için çok yıkıcı ve harap edici olacaktır.
Çocuklarımıza onları sevdi¤imizi söyleyelim.
Bunu duymalıdırlar. Hangi yaflta olurlarsa olsunlar
bunu yapalım. Sevgi ve sevecenlik çocu¤un baflını ok-
flayarak, el ele tutuflarak, kucaklaflarak, do¤al bir fle-
kilde ve kolayca belli edilebilir. Her yafltaki çocu¤un se-
vecenli¤e, kucaklanmaya ve ilgiye ihtiyacı vardır.

Peygamberimiz, “Çocuklar cennet reyhanında-


ndır” buyurmufltur. Torunları Hz. Hasan ve Hüse-
yin’i çokça öperdi. Bu durumu yadırgayan ve “Benim
on çocu¤um var, hiçbirini de öpmedim” diyen bir flah-
sa ise flu cevabı vermifltir: "fiefkatli olmayana merha-
met edilmez.”
Bir baflka hadislerinde bu gerçe¤i flöyle ifade et-
mifltir: “Çocuklarınızı çok öpün! Her öpücük karflılı-
¤ında cennette bir derece alacaksınız!”

Çocuklarımızı hofl karflılayalım, onaylayalım.


Buna muhtaçtırlar. Onları kifli olarak benimseyelim.
Takdir edelim. Evde ve toplum içinde onlara iyi örnek
olmak için çaba gösterelim.
Konuflurken “lütfen”, “teflekkür ederim” gibi ifade-
ler kullanalım. Nazikçe söyleyelim. Böyle yaptı¤ımızda
kendilerini önemli ve de¤erli hissedecek, kiflisel görü-
nümlerini gelifltireceklerdir. Ayrıca bu hitap tarz› onla-
ra ö¤retici olacak, kibarlı¤a alıflacaklardır.
Özür dilemekten çekinmeyelim. Hatalarımızı ka-
bul edelim. Geçenlerde kızıma yanlıfl anlamadan dola-
yı kızmıfltım. Gereksiz yere k›zm›fl oldu¤umu görünce
16 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

özür diledim. Bu beni küçülttü mü? Aksine çocu¤u-


mun gözünde daha saygınlafltı¤ımı düflünüyorum. Ço-
cuklar babaların da hata yapabileceklerini, mükemmel
olmadıklarını bilmelidirler. Böylelikle çocuk da hata
yaptı¤ında bunu kabullenir, özür dilemesini ö¤renmifl
olur.
Çocu¤umuzla iftihar edelim. 6-7 yafllarına gelin-
ce onları baflkalarıyla tanıfltırırken gözümüzde de¤erli
olduklarını hissettirelim. “Bu benim o¤lum veya kızım”
derken ses tonumuzda kıymet verdi¤imizi anlamalılar.
Sakın olumsuz kelimeler kullanarak tanıfltırmayalım.
Çocu¤umuza okumayı, sevmeyi ö¤retelim. Dizi-
mize oturup büyük coflkuyla kitap okuyarak erken
yafllardan itibaren okumayı sevdirebiliriz. Onlarla ko-
nuflurken bolca yapıcı kelime kullanarak kelime hazi-
nelerini gelifltirelim.
Bir ifli, verilen görevi iyi yaptıklarında onları överek
kendine güven ve benlik saygısı kazanmalarını sa¤la-
yalım, konufltuklarında ilgi gösterelim.
Çocu¤umuzun televizyon ve di¤er yayınlara
ayırdı¤ı zamanı sınırlayalım. Yatma ve ödev zaman-
larına uymasını, yeme¤ini önceden belirlenmifl saatler-
de yemesini sa¤layalım.
Çocu¤umuzu sinirli, tartıflmaya niyetli ve kötü bir
ruh halinde gördüysek ona sarılalım, yanına sokula-
lım, okflayalım veya onun sevdi¤i di¤er davranıflları
gösterelim.
Baflarısız oldu¤u durumları sürekli konuflma ko-
nusu yapmayalım.

Çocu¤a ilgi
Çocuklar do¤duklar› andan itibaren, kim olduklar›
ve insan olarak de¤erlerinin ne oldu¤u konusundaki
görüfllerini ana-babalar›n›n veya onlara bakan kiflilerin
tav›rlar›na dayanarak olufltururlar. Çocuklar de¤erli
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 17

olduklar›n› hissetmek için ana-babalar›n›n ilgisine


ihtiyaç duyarlar. ‹lk çocukluk y›llar›nda çocu¤umuza
ne kadar ilgi göstersek o kadar iyidir.
‹lgi göstermek, birlikte zaman harcamakt›r.
Onunla oyun oynamak, kitap okumak, konuflmak, yü-
rüyüfle ç›kmak veya baflka fleyler yapmakt›r. ‹lgi gös-
termek farketmektir: Çocu¤un ne yapt›¤›n›, ne söyle-
di¤ini veya ihtiyac›n› farketmek. Soru sordu¤unda ve
bizimle konufltu¤unda onu gerçekten dinlemektir.
Söylediklerinin ve yapt›klar›n›n bizim için önemli oldu-
¤unu ona hissettirmektir.

Ancak onlarla konuflurken gözümüz televizyon-


da veya gazetede ise bu yanl›flt›r. Çocu¤umuz bu tür
ilgiyi yeterli bulmaz.

Çocuklar, harika olduklar›n›n ve orada bulunmala-


r›n›n çok hofl bir fley oldu¤unun ana-babalar› taraf›n-
dan gösterilmesine çok ihtiyaç duyarlar. Çocuklar ana-
babalar›n›n yüz ifadesinden, el hareketlerinden ve ses
tonundan bile bunu anlayabilirler.
18 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Bir anne 6 ayl›k bebe¤inin gözlerine sevgiyle


bakt›¤›nda ya da onunla “cee” diye oynad›¤›nda,
onun varl›¤›ndan duydu¤u mutlulu¤u ona iletmifl ol-
maktad›r. Bir baba 18 ayl›k k›z›n›n kendisine kofltu-
¤unu gördü¤ünde, hemen e¤ilip kollar›n› aç›yorsa,
ona kucaklay›p sar›l›yor ve yüzüne öpücükler kon-
duruyorsa, o da bu mesaj› ona iletmektedir.

Her istedi¤ine evet demeyelim


Çocu¤umuza ilgi ve sevgi, onun her istedi¤ine evet
dememizi gerektirmez. Hay›r demek, bazen insana
dünyan›n en zor ifli gibi gelir. Özellikle de denecek kifli
insan›n kendi çocu¤uysa.
Anne-baba son y›llarda mutlu ve baflar›l› çocuk ye-
tifltirmek için her istedi¤i fleyi sat›n almaya, istedikleri
her fleyi yapmaya bafllad›lar. Sonuç ise istenilenin tam
tersiydi. Kesin tav›rla çocu¤una hay›r diyemeyen ai-
leler çocu¤un kendini daha çok güvende hissetme-
sine de¤il, aksine çocu¤un s›n›rlar› bilmemesine yol
açmaktad›r. Çocuklar bir fleye sahip olabilmek için ça-
l›fl›lmas› gerekti¤ini, baflar›n›n de¤erini bu yüzden bil-
memekteler. Hayatta da istedikleri her fleye, istedikleri
anda sahip olabileceklerini sanmaktalar.
Gerçek hayatta bu olmay›nca da çocuklar›n kendi-
ne güvenleri kaybolmaktad›r. Çocuk baflar›l› olmak,
takdir edilmek ve birfleye sahip olmak için çal›flmas›
gerekti¤ini anlayamamaktad›r. Daha da kötüsü hayat-
ta karfl›laflt›¤› aksilikler karfl›s›nda kuvvetli bir flekilde
ayakta kalamamaktad›r. Ve hep birilerinin deste¤ine,
onay›na ihtiyaç duymaktad›r. Her istedi¤i yap›lan ço-
cuk, istedikleri aras›nda derecelendirme de yapama-
makta, istediklerinin hangisinin daha önemli ve önce-
likli oldu¤unu anlayamamaktad›r. Sadece istemekte,
istedikleri ailesi taraf›ndan yerine getirilmektedir. Bu
da doyumsuz çocuklar›n ortaya ç›kmas›na sebep ol-
maktad›r.
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 19

Ebeveynler nelere dikkat etmeli?


Çocuklar›n› disiplin alt›na alabilen ebeveynler, on-
lara kendilerinden beklenen davran›fl fleklinin ne oldu-
¤unu ve bu beklentileri nas›l karfl›layabileceklerini ö¤-
retmifllerdir. Ebeveynlerinin kendilerinden ne tip dav-
ran›fllar bekledi¤ini anlayan çocuklar, ona göre hareket
ederler, zihinleri daha az kar›fl›r. Direktiflerimiz her za-
man çocu¤umuzun akl›na yatmayabilir. Bazen verilme-
si gereken tek mesaj, “Çünkü ben senin bunu yapman›
istiyorum”dur. Bir ebeveyn olarak sorumlulu¤u üstle-
niyor olmam›z onlar› rahatlat›r.

‹lgili anne-baba kural koymak ve çocuklar›n›n


davran›fllar›n› yönlendirmek konusunda baflar›l›d›r-
lar. Çocuklar› ile yak›ndan ilgilenirler. ‹flte onlar›n
dikkat ettikleri noktalar:
• Çocuklar›n televizyonda seyretti¤i programlara,
interneti kullan›fl fleklini bilirler. Ald›klar› cd’lere s›-
n›rlar koyarlar.
• Onlar›n okuldan sonra ve hafta sonlar› nerede
olduklar›ndan haberdard›rlar. Ayr›ca bu konuda ço-
cuklar›n yalan söylememelerini sa¤larlar.
• Çocuklar›n›n okuldaki baflar› ve performans›-
n›n fark›ndad›rlar.
• Yemek süresince televizyon kapal›d›r ve hafta-
da en az alt› veya yedi kere çocu¤uyla yemek yerler.
• Çocuk okuldan eve gelince evde mutlaka bir
yetiflkin bulunur.
Evet, çocuklarımız gelece¤imizdir. Onlara yaptı-
¤ımız yatırımlar hiç bofla çıkmaz.
20 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

T›bb›n yeni keflfetti¤i harika:


ANNE SÜTÜ

Çocu¤a annesinin sütünden daha


hay›rl› bir süt yoktur. (Hadis-i fierif)

Anne sütü, çocu¤un kolay sindirece¤i, kolay kulla-


naca¤›, eksiklik veya fazlal›k hallerine yol açmayacak
bir g›dad›r. Anne sütü, çocu¤un ihtiyac›na göre ayar-
lanm›flt›r. Bileflimi de, yine çocu¤a uygun de¤iflmeler
gösterir; flöyle ki, emzirmenin bafllang›c›nda, anne sü-
tü laktoz ve su bak›m›ndan zengin; ya¤ bak›m›ndan
ise, nisbeten fakirdir. Emzirme süresinin sonuna do¤-
ru ise bu oranlar ya¤ lehine de¤iflir. Bu de¤ifliklik, ço-
cukta doyma hissini kolaylaflt›r›r. Bu sebeple, her süt
veriflte anne bir gö¤sünü sonuna kadar boflaltmal›d›r,
sonra di¤erine geçmelidir. Bu ifllem ayn› zamanda süt
salg›s›n›n devam›n› sa¤lar.

Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün verilerine göre, dün-


yada her y›l 1 milyondan fazla çocuk, anne sütü ile
beslenemedi¤i için ishal, solunum yolu ve di¤er in-
feksiyonlardan ölüyor. Bu yüzden Dünya Sa¤l›k Ör-
gütü ve UNICEF, her bebe¤in do¤umdan sonra ilk
yar›m saatle 1 saat içinde emzirilmeye bafllanmas›n›
ve 4-6 aya kadar yaln›z anne sütü ile beslenmesini
öneriyor.
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 21

Anne sütünün
mükemmel be-
sin içeri¤i, ko-
lay hazmedilir
olmas›n›n en
önemli özelli¤i
olarak biliniyor.
Anne sütü, sa-
dece ideal bes-
leyici de¤il,
çocu¤u enfek-
siyonlardan
koruma özelli¤i de gösterir. Anne sütüyle beslenme-
nin sa¤l›¤a olumlu etkileri, sadece verildi¤i süreyle de
k›s›tl› de¤ildir. Anne sütüyle beslenen çocuklarda flifl-
manl›k, koroner kalp hastal›klar›n›n›n geliflmesinin
önlenebildi¤i düflünülmektedir. Ayr›ca, bu çocuklarda
konuflma problemlerine daha az rastlan›r ve zekalar›n-
da ortalama 8 puanl›k art›fl sözkonusudur. Avustralya
Brishane Üniversitesindeki 20 y›ll›k kapsaml› araflt›r-
ma sonucunu Prof. Jake Najman flöyle aç›klamakta:
“Anne sütüyle beslenen bebeklerin anneyle daha
güçlü bir yak›nl›¤› oluyor. Alg›lamas› daha h›zl› gelifliyor.
Anne sütündeki omega ya¤ asitleri bebe¤e entelektüel
bir avantaj sa¤layabilir. Anne sütünün ba¤›fl›kl›¤a karfl›
daha fazla direnç veren maddeler içerdi¤i ve böylece bu
bebeklerin daha az hastaland›klar›, daha h›zl› gelifltik-
leri de söylenebilir.”

Emzirme annenin vücudunu bozar m›?


Emziren kad›nlar, aksine emzirmeyenlere oranla
gebelik öncesi kilolar›na daha çabuk kavuflurlar. Çün-
kü emziren kad›n›n rahmi ve karn›ndaki ya¤ doku-
su k›sa zamanda eski fleklini al›r. Memelerin sarkmas›
ise, emzirmekten de¤il, bebe¤i erkenden memeden
22 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

kesmekten kaynaklan›r. Çünkü gebelik döneminde


memelerin büyümesiyle süt bezleri emzirme görevine
haz›rlan›r. Kad›n, ne kadar uzun süre bebe¤ini emzirir-
se, memeler o kadar rahat ve çabuk eski haline kavu-
flur.
Emzirme bebe¤in sa¤l›¤›na çok iyi gelmesinin yan›-
s›ra anneyi de olumlu etkiler ve anneleri kanser gibi
hastal›klara karfl› korur. Annelerin emzirme süresi
artt›kça meme kanserine yakalanma riski de azal›r.
Ayr›ca gö¤üsten emen bebek, annede uterus
(rahim) kas›lmalar›na yol açar. Bu da annenin daha az
kanama geçirmesine ve uterusun do¤um öncesi haline
daha çabuk dönmesine sebep olur.

Anne sütü bebekleri doyurur


Anne sütü, bebek mamalar›ndan
daha çabuk sindirildi¤i için, meme
emen bebekler mamayla beslenenlere
oranla daha çabuk ac›k›rlar. Ama bu
hiçbir vakit onlar›n doymad›¤› anlam›na gelmez. En az
alt› ay, bebeklerin anne sütüne ve içindeki vitamin-
lere, minerallere ihtiyaçlar› vard›r.

Anne sütünün üstünlükleri saymakla bitmez.


Bafll›calar›: Kolay elde edilir ve her an bebek için ha-
z›rd›r. Is›tma, so¤utma problemi yoktur. Gece yatak-
tan kalkmadan emzirebilmek mümkündür. Bebek
beslenirken, anneden ona geçen antikorlar, hastal›k-
lara ve alerjilere olan direncini art›r›r. Hazm› kolay-
d›r. Annelerin, bebeklerinin susuz kald›¤› konusun-
da endifle etmelerine gerek yoktur. Anne sütü, onla-
ra ihtiyaç duyduklar› her fleyi sa¤lamaktad›r.
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 23

Anne sütü ve çocu¤un ruhi geliflimi


Çocuk ilk yafl sonuna kadar d›fl dünya ile iliflkisini
(uyar›lar› almak-cevap vermek) bütün beden yüzeyi ve
odaklaflm›fl olarak da a¤›z ile sürdürür. A¤›z yolu ile
açl›¤›n› giderdi¤i gibi; annenin duygu ve düflüncelerini
de al›r. Psikologlara göre ilk y›l esnas›nda anne ile ço-
cuk aras›ndaki mevcut hissi iliflkiler, geliflmenin esas›-
n› teflkil eder. Annenin çocu¤unu kendi sütü ile besle-
mesi, bu geliflmeyi etkileyen faktörlerden biridir.
ABD’nin önceki y›llarda Japonlar’a iade etti¤i Oki-
nova adas›nda, ruh hastal›klar›n›n son derece az gö-
rülmesi “kad›nlar›n belirli bir süre içinde çocuklar›na
düzenli bir flekilde süt vermeleri ve onlar› tam bir anne
flefkatiyle sevmeleri”ne ba¤lanm›flt›r.

Anne sütünün önemi art›yor mu?


Evet, BM Çocuklara Yard›m Fonu, yani UNICEF,
bu konu üzerinde ›srarla duruyor. Bu teflkilat›n daha
2000 y›l›ndaki hedefinde: “Bütün annelerin, bebeklerini
baflar›yla emzirebilmeleri için bilgilendirilmesi ve kendi-
lerine bu konuda yard›mc› olunmas›” yer al›yordu.
Geliflmekte olan ülkelerde gitgide azalan, bebekle-
ri anne sütüyle besleme al›flkanl›¤› yeniden kazan›-
l›rsa, her y›l yaklafl›k 1.5 milyon bebe¤in hayat›n›n
kurtulabilece¤i hesaplan›yor. Steril olmayan biberon-
lardan, afl›r› ölçüde suland›r›lm›fl süt tozuyla beslenen
bebeklerin ölme ihtimalleri, di¤erlerinden daha yük-
sektir. Anne sütü ise, tam bir besleyicidir; güvenilir,
temiz ve masrafs›zd›r. Ayr›ca yayg›n enfeksiyonlara
karfl› mücadelesinde bebe¤e yard›mc› olur.
Ne var ki, aileler flehirlere yerlefltikçe, kad›nlar gi-
derek çal›flma hayat›na at›ld›kça ve nihayet daha çok
kad›n bebek mamas› reklamlar›n›n tesirinde kald›kça,
24 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

çocu¤u biberonla besleme annelerce modern bir metod


san›lmakta; buna karfl›l›k emzirme eski, modas› geç-
mifl ve zahmetli bir ifl olarak görülmektedir.
Geçmiflte sanayileflmifl ülkelerde bebeklerin bes-
lenmesinde anne sütü aleyhinde bir geliflme görülmüfl-
ken, bugün bu durum de¤iflmekte, anneler bebeklerini
emzirmeyi tercih etmektedirler. E¤er geçmiflte bu ülke-
lerde görülen temayül, bugün geliflmekte olan ülkeler-
de de ortaya ç›kar ve anneler bebeklerini biberonla bes-
lemeyi tercih ederlerse daha çok risk tafl›yan bu du-
rum, milyonlarca bebe¤in ölümüne yol açacakt›r.

Bu yüzden bütün anneler afla¤›daki befl temel


gerçe¤i bilmeli, ayr›ca bunlar›n uygulanmas›nda an-
nelere yard›mc› olunmal›d›r:
1- Yaln›z ve tek bafl›na anne sütü: ‹lk dört ile al-
t› ayda bebe¤e verilebilecek en iyi yiyecek ve içecek-
tir.
2- Hemen hemen her anne bebe¤ini emzirebilir.
Bebekler, do¤umdan sonra mümkün olan en k›sa
sürede anne sütü almal›d›rlar.
3- S›k emzirme, bebe¤in ihtiyac› olan sütün gel-
mesi için gereklidir.
4- Biberonla besleme, hastal›klara ve ölümlere
yol açabilir.
5- Çocu¤a anne sütü vermeye, bebek bir yafl›n›
doldurduktan sonra da devam edilmelidir.

Bebek kaç yafl›na kadar emzirilmeli?


Bebe¤in, istedi¤i zaman annesini emmesi, anne sü-
tünün bollaflmas›n› sa¤layacakt›r. ‹lk 6 ay yaln›z anne
sütü (su dahi verilmeksizin) alan bebe¤in, 6 ayl›k olun-
caya kadar meyve suyu vb. ihtiyac› da olmaz. Bebek 6
ayl›k olduktan sonra, anne sütü yan›nda kat› g›dalara
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 25

bafllanmal›d›r. ‹nek veya di¤er hayvan sütleri yerine,


anne sütüne 2 yafl›na kadar devam etmekle hem bebe-
¤e en iyi, en temiz, en ucuz, en koruyucu g›dan›n veril-
mesi ve hem de annenin bu süre zarf›nda hamile kal-
mas›n›n önlenmesi tabii yoldan sa¤lanm›fl olacakt›r.
Kur’an-› Kerim’in Bakara Sûresi’nde anne sütünün
bebeklere 2 yafl›na kadar verilmesi gere¤inden söz edil-
mesi, bu durumla uygunluk arz etmektedir.
Haz›r mamalar ile inek sütü aras›nda önemli bir
kalite fark› yoktur; fakat ekonomik fark büyük boyut-
lardad›r. Mama ile beslenme, inek sütü ile beslenmeye
göre üç-dört kat daha pahal›d›r, aile bütçesine tats›z
bir yüktür. Bu paralar döviz olarak zengin bat› ülkele-
rine transfer edilmektedir.

‹nek sütüne tadland›r›c› olarak üzüm pekmezi


kat›labilir. Taze s›k›lm›fl meyve sular› ile de takviye
edilirse, mamalarla aras›nda fazla bir fark kalmam›fl
olur.

Bebek memeden nas›l kesilmeli?


Bebek memeden yavafl yavafl kesilmelidir. Birden
kesilmesinin baz› mahzurlar› vard›r:
- Uyumadan önce emzirilmekten hofllan›yorsa,
baflka türlü uyumas› sa¤lanmal›d›r. A¤z›na biberon ko-
nularak, kuca¤a al›nabilir.
- Gece yar›s› uyan›yor ve meme istiyorsa, yata¤›n-
dan almadan ve meme vermeden uyumas› sa¤lanmal›-
d›r. A¤lama krizini önlemek için kuca¤a al›nmamal›d›r.
Bu uygulama birkaç defa tekrarlanarak, çocu¤a art›k
meme verilmeyece¤i anlat›lmal›d›r.
- Günün belirli saatlerinde emziriliyorsa, o saatler-
de oyalayacak bir fleyler bulmal›d›r.
- Meme istedi¤inde bol bol içecek verilmelidir.
26 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Bir emzirme ne kadar sürmeli?


Bebek kendisine gerekli mik-
tar› emecektir. Bir emzirme
genellikle 15-20 dakika sürer.
‹lk 5 dakika içinde bebek ihti-
yac› olan›n ço¤unu emer.
Mutlaka her emzirmede iki
gö¤üsten de emzirilmelidir.
Çocuk normal yiyor ve uyu-
yorsa problem yoktur.
Do¤um sezaryenle olsa bile, ilk saatlerde bebe¤in
emzirilmesi, anneye verdi¤i uyar› ile sütün oluflmas›n›
ve ço¤almas›n› sa¤layacakt›r. Emme, özellikle çok er-
ken emzirme, anne ile bebek aras›nda oluflturdu¤u ile-
tiflim sayesinde, sütün salg›lanmas› ile gerekli hormon
dengesini annede sa¤lar, süt salg›s› bafllar. Bebek bu
mekanizma ile annesine, kendisine yeterli miktardaki
sütü salg›lat›r. Gereksiz verilen her ek besi, bu uyar›y›
ortadan kald›raca¤› için süt oluflumu azal›r. Burada
süt azl›¤› de¤il, ihtiyaca uygun süt miktar› söz konusu-
dur.

Annenin beslenme miktar› ve flekli de önemlidir.


Dengeli ve yeterli miktarda besini anne almal›d›r.
fiiflmanlamak endiflesi ile karbonhidratlar k›s›lma-
mal›d›r. Emziren anne bu süre içinde zaten eski vü-
cut yap›s›na dönecektir.
Yine anne, suyu yeterli içmelidir. Yeterli ve dü-
zenli uyumal›, afl›r› yorulmamal› ve yeterli istirahat
etmelidir.
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 27

TUVALET E⁄‹T‹M‹

Çocuk do¤umundan itibaren h›zl› bir geliflim göste-


rir. Özellikle 0-5 yafl aras›nda flahsiyet yap›s›n›n temel-
leri at›l›r. Bu yüzden çocu¤un s›cak ve sevecen bir aile
ortam›na, ilgili anne ve babaya sahip olmas›n›n önemi
büyüktür.
Yürümeye bafllayan, art›k anne sütüne ihtiyaç
duymayan çocuk bebeklikten özerklik dönemine
girmifl demektir. Çocu¤un fizikî olgunlu¤a kavufltu¤u-
nu gösteren yürüme, koflma ve atlama gibi hareketle-
rin ortaya ç›kt›¤› bu yafllar anneye ba¤›ml›l›ktan kur-
tulma ve çevreye yönelik araflt›rma teflebbüslerinin
bafllama zaman›d›r. Çocuk ulaflabildi¤i her fleyi merak-
la kar›flt›r›r ve buldu¤unu a¤z›na götürür. Her türlü
nesneyi sahiplenme e¤ilimindedir ve bu e¤ilimi “benim”
fleklindeki ba¤›r›fllar› ile gösterir. ‹stekleri yerine gelme-
yince de a¤lar, kendini yere at›p el ve ayaklar›n› ç›rpar
ve bir tür fliddet sergiler. Tabii bu serbestlik havas›n›
annesinin “dur”, “sak›n yapma”, “dokunma” gibi müda-
haleleri bozar.
‹flte bu dönem çocu¤un tuvalet e¤itimi almaya bafl-
lad›¤› devredir. Asl›nda her anne çocu¤unun temiz ve
kuru kalkmas›n› arzular. Bunun için sab›rs›zl›k duyar
ve bir an önce çiflini söylemesini ister. Halbuki çocu¤un
geliflim basamaklar›nda bunun da zaman› vard›r. Anne,
tuvalet e¤itimi ile çocu¤u çok s›kar, çok erken yaflta bu-
nalt›r, titizlenirse ileriki yafllarda çok düzenli, afl›r› titiz,
kuruntulu bir yetiflkin kiflili¤inin oluflmas›na yol açabi-
lir.
28 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Bu yüzden tuvalet e¤itimine erken ve çok sert bafl-


lamak do¤ru de¤ildir. Ancak çocu¤un çiflinin geldi¤ini
haber verece¤i ve anus sifinkterlerini (d›flk›lama adele-
lerini) kontrol edebildi¤i zaman üzerine düflmek ve ya-
k›ndan ilgilenmek gerekir. Bu zaman ise çocu¤un 2 ya-
fl›n› bitirmesinden sonrad›r.
‹lk baflta çocuk idrar›n›n geldi¤ini anlay›nca fluur-
lu olarak bezleri ile ilgilenir. ‹drar›n ç›kard›¤› sesi din-
ler, alt›n› ›slatmadan önce veya sonra “çifl” der. Bu ifla-
retleri yapmas›, annesinin sevincini görüp anlamas›
çocu¤un kuruluk al›flkanl›¤› kazanma zaman›n›n gel-
di¤ini gösterir. Alt›n› ›slatmamay› ö¤rendikten sonra
tuvalete gitmek ve soyunmak için de bir sürenin geç-
mesi beklenmelidir.
Büyük abdest kontrolü normal olarak idrar tut-
maya nazaran daha k›sa sürede yerleflir. Büyük abdest
zamanlar›n› çocuk do¤ru bilir ve idrardan önce ö¤renir.
Tuvalet e¤itimine önce çocu¤u aral›klarla laz›ml›¤a
oturtmakla bafllan›r. Bu süre 10 dakikadan fazla olma-
mal›d›r. Çocuk çiflini laz›ml›¤a yapt›¤›nda güler yüzle,
tatl› sözle karfl›l›k vermek gerekir. Çiflini kaç›rd›¤›nda
ise laz›ml›¤a yapmas› gerekti¤i ikaz edilir, ama sert
davran›lmaz, k›zg›nl›k gösterilmez. Çocuk oyundaysa
çiflini söylemeyi ihmal edebilir. Oyunu kesip tuvalete
oturtmal›d›r.
Yine tuvalet e¤itiminde zorlamadan kaç›nmak
laz›md›r. Zorlama ile laz›ml›¤a oturtulan çocuklar, da-
ha sonraki aylarda laz›ml›¤› kullanmay› reddederler.
Veya kalkar kalkmaz kilotlar›na yaparlar ya da bile bi-
le d›flk›lar›n› tutarak ciddi biçimde kab›z olabilirler. Bu
yüzden zorlamak, telafla kap›lmak uygun olmayan dav-
ran›fllard›r. Çocuk, zaman› geldi¤inde normal bir flekil-
de kontrolü ö¤renecektir. Yeter ki fedakarca, sevecen
ve s›cak bir tutumla yaklafl›ls›n...
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 29

ÇOCU⁄U TEM‹ZL‹⁄E
NASIL ALIfiTIRMALI?

Bu konudaki davran›fllar›m›z çocu¤un gelecekteki


geliflimi için önem tafl›r. Herfleyden önce, çocu¤un be-
yin ve sinir sistemi yeterince geliflmeden bu al›flt›rma-
ya bafllanmamal›d›r. Çocuk sidik torbas› veya düz bar-
sak k›sm›ndaki gerilimi 15 ayl›k olmadan annesine
çiflini haber vermesini bilemez.
Bu yafla gelince, çocu¤umuz sabah veya ö¤le uyku-
sundan kuru uyan›rsa, hoflumuza gitti¤ini belirten bir
tav›r ve nefleyle, iflini becerece¤i laz›ml›¤a oturtulmal›-
d›r. Ondan sonra, sidik torbas› ve ba¤›rsa¤›n boflalma-
s› için uygun anlar› tahmin etmeye çal›flarak, iflin rit-
mine göz kulak olmal›y›z.
Çocuk, bu s›rada, annenin göz kulak oluflunu
üzerinde bir zorlama gibi hissetmemelidir. Öyle anneler
görülür ki, bu noktaya bofl verirler. O zaman çocuk,
annesinin ›srarl› isteklerine karfl› sistemli bir tersli¤i
benimser. Bu bak›mdan, asl›nda çok karmafl›k olan bu
temizlik al›flt›rmas› iflinde bir çok teflebbüslerde bulu-
nan annelere, afla¤› yukar› 18 ayl›k çocuklar›n ruhi
durumunu anlamalar›nda yard›mc› olmak ve onlar›n
kaç›nmalar› gereken baz› yanl›fllar›na iflaret etmek is-
teriz.
Öyle sab›rs›z anneler vard›r ki, çocu¤una iyi al›fl-
kanl›klar› bir haftal›k süre içinde kazand›rmak isterler.
30 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Art›k yatak örtülerini yeteri kadar y›kad›klar›n› öne sü-


rerek, istesin istemesin, sabah›n erken saatinde,
çocu¤u tuvalette uzun uzun tutarlar. Bunun bir yorma
giriflimi oldu¤unu unutur: Bebekten istenen, gecikme-
si ac› veren bir ihtiyac›n giderilmesinin mutlaka gecik-
tirilmesidir. Üstelik bir de, keyfimize öyle geldi¤i için
çocuktan “hofluna gideni hofluna gitti¤i yer ve zamanda
yapmak”tan vazgeçmesi ›srarla istenir. Sonunda çocu-
¤un kendisine sevimli gelmeyen so¤uk otura¤a ›s›n›ver-
mesi beklenir.
Birçok annenin düflünmedi¤i bir fley daha vard›r:
D›flk›lama fonksiyonu, tabii olarak, bir zevkle birlikte
olur. D›flk› maddeleri düz barsakta veya sidik torbas›n-
da biriktikten sonra, bu can s›k›c› maddeleri at›nca
tatl› bir gevfleme gelir. Bebe¤in kendisine bu konuda
bir zaman ay›rmas›na izin verilmelidir. Yemek, içmek,
d›flk›lamak, cinsel iliflki kurmak gibi tabii fonksiyonlar
bir zevk vermeseydi, belki de insanlar bunlardan vaz-
geçmeye çal›flacak, bu yüzden insan soyu yok olma ih-
timaliyle karfl›lacakt›!
Öte yandan, bu yafltaki çocuk, kendisinin, kendi
bedensel fonksiyonlar›n›n sahibi oldu¤unu yeni fark
etmifltir. Bu keflif, ona bir iktidar ve kendini be¤enme
duygusu katar. Bu yüksek duyguya sayg› göstermeli ve
onu bofl yere örselememelidir. Çocu¤un d›flk›lama rit-
mini acemice alt üst eden baz› anneler, özellikle fitil ve
lavmanlarla durmadan arkadan müdahale ederler ve
korkunç bir hata ifllemifl olurlar. D›flk›lamak zevkini
ona afl›lad›ktan sonra sonra onun zevkle yapaca¤› bu
fiili kaba kuvvetle koparmaya kalkmaktad›rlar.
Temizlik hakk›ndaki tutumumuzu anlay›ncaya ka-
dar çocu¤u bekleyece¤imiz yerde, verebilece¤inden faz-
las›n› ondan istemek do¤ru de¤ildir. D›flk› maddeleri-
nin onun için hofla gitmeyen hiçbir taraf› yoktur. Ç›k›fl
yerinden itibaren, onu bir çeflit, kendi bedeninin deva-
m› sayar.
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 31

Unutmayal›m ki, çocu¤un temizli¤e al›flmas›ndaki


güçlüklerin üstesinden gelmesini sa¤l›yacak fley, her-
fleyden önce, bizim hoflumuza gitmek için tafl›d›¤› atefl-
li istektir. Anne babas›n›n sevgisini muhafaza etmek
ihtiyac›... ‹flte bu, al›flt›rmay› sa¤layan gerçek motor-
dur.

Bebe¤in alt› ›slan›r ›slanmaz


de¤ifltirilmeli mi?
Ço¤u anneler, kendileri ›slak ve pis bezlerden ra-
hats›z olduklar› için, bebeklerinin de rahats›z olaca¤›n›
zannederler. Bu sebeple de, çocu¤un alt› ›slan›r ›slan-
maz, hemen bezini de¤ifltirmek telafl›na düflerler. Hal-
buki bez de¤ifltirme iflini daha a¤›rdan alabilir ve rahat
rahat yapabilirler. Çocuk so¤uk odada olmad›¤› süre-
ce, bezin ›slakl›¤›ndan rahats›z olmaz. Bu yüzden
bebek gece uyurken, alt›n› de¤ifltirmek için kalkmak
flart de¤ildir. Ancak, bebe¤in alt›n› piflik yap›ncaya ka-
dar da bez de¤ifltirmeyi geciktirmemelidir.
32 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

‹fiTAH, ‹fiTAHSIZLIK VE BESLENME

Çocuklar›n beslenmesi, onlar›n bedenî, ruhî ve zih-


nî yönden normal olmalar›nda, sa¤l›kl› büyüme ve ge-
liflmelerinde önemi büyüktür. Çocu¤un sa¤l›kl› olmas›,
dengeli ve yeterli beslenme ile mümkündür. Süt çocuk-
lu¤undan kurtulup sofraya oturan çocuk kendi kendi-
ni beslemeye çal›fl›r. Yeme¤e oturmak onun için zevkli-
dir. Kendi eliyle yemek ve içmek ister. Ancak çok yor-
gun ve uykulu ise annesinin yedirmesini bekler. Bu
yafllarda çocu¤un yemek yerken ilgisinin da¤›lmas›n›
önlemek için, yemek odas›n›n sessiz olmas›nda fayda
vard›r.
Çocuk çok defa biraz yedikten sonra yar›da b›rak›p
baflka fleylerle oynamaya bafllar. Bu durumda kendisi
için gerekli miktar besini alamayaca¤›ndan yard›m
edilmelidir.
Çocu¤u ›srarla red-
detti¤i yiyece¤i ye-
dirmeye zorlamak
do¤ru de¤ildir. Seç-
mekte serbest b›rak›-
l›rsa daha iyi yemek
yeme al›flkanl›¤› ka-
zanabilmektedir. Ye-
mek yeme hususun-
da çocuk ile büyükler
aras›nda çat›flma ç›-
kabilir. Çocu¤un açl›k hissine önem verilmelidir.
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 33

Asl›nda Rabbimiz insan vücudunu öyle yaratm›flt›r


ki, ac›kt›¤›m›zda yemek yemek isteriz. Bir çocu¤a do¤-
ru beslenme al›flkanl›¤›n› gelifltirmesinde yard›m
etmenin tek yolu, onu kendi haline b›rakmakt›r. Ya-
ni çocu¤umuz ac›kt›¤›nda yemek isteyecektir. Kendisi-
ne yemesini hat›rlatmak gerekmeyecektir. Çocuklar ye-
mek yemediklerinde yeme¤in sonunda sofradaki bütün
yiyecekleri kald›rmal›y›z. Bir dahaki yemek vaktine ka-
dar bir fley yenmeyece¤ini bildirmeliyiz.

Baflkalar›yla k›yaslamak
Yiyebilece¤inden fazla g›da yemesi için zorlanmas›,
çocu¤un tepkisine yol açar. Anneler, kendi çocuklar›n›
baflkalar› ile k›yaslayarak az yedi¤ini söylerler. Her ço-
cu¤un metabolizma h›z›, vücut yap›s› ayn› olmad›¤›na
göre, ayn› miktar yiyecek almas› da düflünülmemelidir.
Ancak çocu¤u zorlamak yerine, çeflidi de¤ifltirmek,
ayn› sebzeyi de¤iflik flekillerde sunmak do¤ru olur.
Mesela süt içmeyen çocu¤a muhallebi, sütlaç, yo¤urt
gibi süt türevleri verilmek fleklinde baflka tedbirler uy-
gulanabilir.

Çocuk beslenmesinde sütün önemi


Süt, çocuklar›n vazgeçilmez besinidir. Memeden
kesildikten sonra çocu¤a her gün 1-2 su barda¤› süt
içirilmelidir. Maalesef Türkiye, Avrupa ülkeleri aras›n-
da en az süt tüketen ülkelerin bafl›nda gelmektedir.
Ülkemizde kifli bafl›na y›ll›k süt tüketimi 25 litredir.
Bu rakam Finlandiya’da 178, Danimarka’da 120 litre-
dir. Anne, babalar›n da çocuklarla birlikte süt içerek
onlara örnek olmalar› gerekir.

Kahvalt› vazgeçilmez
Kahvalt›, çocuk için önemli ve vazgeçilmez bir yemek-
tir. Okulda kendisine gereken enerjiyi sa¤lad›¤› gibi,
34 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

karn›n› abur cubur yi-


yeceklerle doldurmas›-
n› da önleyecektir.

Sabah kuvvetli kahvalt›


yapan çocuklarda flu
noktalar belirlenmifltir:
• Daha yüksek not al-
makta, dikkatlerini da-
ha kolay toplamakta ve
karmafl›k problemleri daha rahat çözmektedirler.
• Kahvalt› yapmayan çocuklar gün boyu düzensiz
beslenme flekilleri sergilemekte, besleyici de¤eri yüksek
yiyecekleri daha az tüketmekte ve abur cubura karfl›
daha fazla istek duymaktad›rlar.

Yeme¤in aile ile birlikte yenmesi


Yemeklerin ailece nefle içinde yenmesi de çok
önemlidir. Aile kavgalar›n›n yemek s›ras›nda yap›lma-
s›, çocuklar›n iflledikleri suçlar›n yemek saatinde anla-
t›lmas› yemek yemeyi güçlefltirir.
Çocuk 4 yafl›nda aile fertleriyle yeme¤e bafllamal›d›r.
Bu suretle kendini kontrol imkan› bulaca¤› gibi yetiflk-
inlerin yemek yeme davran›fl›n› taklit etmeyi ve uyulma-
s› gereken görgü kaidelerini de ö¤renir. Ayr›ca toplu
yemek, çocu¤a ailenin bir ferdi olma duygusunu afl›lar.

Çocu¤un yemesi için ne yapmal›?


Beslenmeyi disiplin, ödül veya sevginin temel flekli
olarak ve çocu¤un davran›fllar›n› kontrol etmede kul-
lanmak do¤ru de¤ildir. Anne-baba beslenmeyi hiçbir
zaman bir pazarl›k konusu haline getirmemelidir.
Sofraya oturduktan sonra yeme¤in hep beraber
belli bir süre içinde yenece¤i, rahat ve aç›k bir dille
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 35

anlat›lmal›d›r. Bu sürenin bitimine kadar art›k hiçbir


uyar› yapmadan durulmal›, yememede direnirse su ve
meyve suyu d›fl›nda bir fleyler vermeden ve k›zmadan
ikinci ö¤üne kadar beklenmelidir. Al›nan kararlar ke-
sin olmal› ve uygulanmal›d›r.
Yeme¤i çocu¤un önüne koyduktan sonra, yemesi
gereken miktar konusunda birfley söylememelidir.
Çünkü çocuk yeme¤in miktar›n› gözünde büyütüp,
bafltan ümitsizli¤e kap›l›r ve ifltah› tamamen kesilebilir.
Yiyece¤i miktar konusunda en iyi karar verecek kifli,
çocu¤un kendisidir.

Çocuk yemiyorsa
Yemekte zorluk ç›-
karan çocu¤a yemedi¤i
zaman ilgi gösterilme-
melidir. Yemek, çocu¤a
ister ye, ister yeme tavr›
içinde verilmeli ve anne, çocu¤un ne yedi¤iyle hiçbir
zaman ilgilenmemelidir. Taba¤a en ufak bir endifleli
ifade ile bakmamal›, hiçbir gözlemde bulunmamal›, ye-
se de yemese de hiç kimsenin kendisiyle ilgilenmedi¤i
izlenimi b›rak›lmal›d›r. Yemezse ö¤ünler aras›nda bir-
fley verilmemelidir. Çocuk açl›ktan hiç zarar görmez.
Yemedi¤i takdirde “bir dahaki yemekte yiyece¤i” kendi-
sine söylenmelidir.
Anne-babalar›n yemek için ›srar› do¤ru de¤ildir. Pek
çok ebeveyn suçluluk duygusunu bast›rmak için böyle
davran›rlar. D›rd›r edip, çocu¤u zorlayarak suçluluk
duygumuzdan kurtuluruz. Ço¤u zaman onlar›n duru-
munda bir de¤ifliklik olmaz ve yemek zamanlar› prob-
lemler devam eder. Ama hiç olmazsa, “Ben elimden gele-
ni yapt›m, yapacak baflka hiç bir fley kalmam›flt›” diyebi-
liriz. Fakat çocuklar›m›za bir yarar›m›z olmam›flt›r.
36 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Çocu¤un aç kalmas›na, hattâ aç karn›na yata¤a yol-


lamaya tahammül etmek zor olabilir. “Ama ya sa¤l›¤›?
Açl›ktan ölmesine izin veremem!” diyebilirsiniz. Bu sözler
kula¤a hofl gelebilir. Ama çocu¤umuza iyi yemek yeme
al›flkanl›¤›n› ö¤retebilmek için, birkaç ö¤ünün yemeden
geçmesine göz yummam›z›n hiç mahzuru yoktur. Ço-
cuklar›m›za sa¤l›kl› bir beslenme düzeni sunmal› ve ye-
mek aralar›nda açl›klar›n› abur cuburla bast›rmalar›na
engel olmal›y›z. Bunun için de temel besin maddelerini,
onun hofluna gidecek yemeklerle sunmal›y›z.

Çocu¤um zay›f m›?


Sonraki sayfada çocu¤un yafl›na göre a¤›rl›k listesi
verilmifltir. Bu s›n›rlar içinde, hareketli ve canl› olan
çocuk sa¤l›kl›d›r. Ailenin “ifltah› yok” diye üzülmesi
yersizdir.
Unutmayal›m ki, çocu¤umuzun kendine ve dünya-
ya güven duymas›, güçlü ve sa¤l›kl› bir kiflilik kazana-
bilmesi konusunda en büyük destek, ac›kt›¤› zaman
karn›n› doyurmakla olacakt›r.

Çocu¤umuzun ifltah› nas›l aç›l›r?


‹fltah, beyinde hipotalamus denen bölgede bulunan
bir merkeze ba¤l›d›r. Sinirler yoluyla bu merkezin
uyand›r›lmas›, ifltah› açar veya azalt›r. Mesela, güzel
bir yemek görmekle veya kokusunu duymakla ifltah›-
m›z aç›l›rken tam aksine nahofl koku ve görünüm iflta-
h› azaltabilir. ‹fltah›n aç›lmas›nda görünüm ve koku-
nun yan›s›ra pek çok faktörün de tesiri mevcuttur.
Egzersizler, vücut hareketlerinin artmas›, (yürüyüfl
ve spor gibi) ifltah› art›r›rken, afl›r› yorgunluk ise olum-
suz etki yapar.
Midenin gerilmesi de ifltah› azalt›r. Bu sebeple ye-
mek öncesi birfleyler at›flt›ran çocuklarda yemekte iflta-
h›n olmas› beklenemez.
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 37

OKUL ÖNCES‹ ÇOCUKLAR


Yafl A¤›rl›k (kg olarak)
Do¤umda 2,9-3,4
3 ayl›k 4,5-6,0
6 ayl›k 5,9-8,0
9 ayl›k 7,1-9,2
12 ayl›k 8,0-10,0
15 ayl›k 8,7-10,7
18 ayl›k (1.5 yafl) 9,3-11,5
21 ayl›k 10,0-12,2
2 yafl 10,7-12,9
3 yafl 13,0-15,0
4 yafl 14,6-16,6
5 yafl 16,0-18,0
6 yafl 18,6-21,0
OKUL ÇA⁄I ÇOCUKLARI
Yafl A¤›rl›k (kg olarak)
K›z Erkek
6 18,0-20,0 19,5-20,0
7 20,0-21,0 21,0-23,0
8 22,0-23,0 23,5-25,0
9 24,0-25,0 25,5-27,5
10 27,0-28,0 28,5-30,0
11 29,5-33,0 31,0-32,0
12 34,0-36,0 33,0-35,0
13 39,0-40,5 37,0-39,0
14 44,5-46,0 42,0-44,0
15 52,0-55,0 54,0-57,0

‹fltah›n s›cak ve so¤ukla da ilgisi vard›r. K›fl›n yaza


göre ifltah fazlad›r. Ayr›ca bol oksijenli temiz havan›n
art›r›c› tesiri bilinen bir gerçektir.
Ruhî faktörlerin de önemi büyüktür. Üzüntü ifltah›
azalt›r. Ama bazen de s›k›nt›, yiyerek giderilmeye çal›-
fl›l›r. Nefleli ve sevinçli hallerde de artar.
‹fltah kifliden kifliye de¤iflir. Bunun sebebi ailevi gene-
tik faktörlerdir. Ayn› çat› alt›nda, ayn› flartlarda yaflayan
kardefllerin ifltahlar›n›n farkl› olabilmesi bu yüzdendir.
Enfeksiyon hastal›klar›nda ifltahs›zl›k olursa da
iyileflme döneminde ifltah aç›l›r.
Bütün bu sayd›¤›m›z faktörler gözönüne al›nma-
dan, ifltah açmak için fluruplar›n ve haplar›n kullan›l-
mas› yersiz ve anlams›zd›r.
38 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ÇOCUKLAR VE UYKU

Çocuklar›n ruhî ve bedenî geliflmelerinde uykunun


ve bunun temin etti¤i dinlenmenin önemi çok büyük-
tür. Dinlenmesi sa¤layamayacak kadar az uyku uyu-
yan çocuklarda ifltahs›zl›k, sinirlilik, duygu ve heye-
canlar›n kolayca ayaklanmas›, bu yüzden de itaatsizlik
ve yetiflkin otoritesine karfl› direnme gibi haller bafl
gösterir. Uyuma güçlükleri artt›kça da çocu¤un uyku-
lar› sükûnetsiz bir hal al›r; bol rüya ve kâbuslarla bo-
zularak dinlendirici özelli¤ini kaybeder. Böylece uyku-
suzlu¤un do¤urdu¤u güçlükler uykuyu daha ziyade
bozarak fasit bir dairenin kurulmas›na yol açar.
Bebek, do¤umu takibeden haftalar içinde vaktinin
yirmi saatinden fazlas›n› uyku ile geçirir. Yafl ilerledik-
çe de uyku ihtiyac› azal›r. 6 ayl›ktan 1 yafl›na kadar 13
ila 15 saat olan ihtiyaç, 1,5 yafl›nda 12-13 saate düfler.
6 yafl›nda 10-12, 10 yafl›ndan sonra ise 10 saattir.

Uyku al›flkanl›¤› sa¤lanmas›ndaki hatalar


Aileler en baflta çocu¤un ne kadar uykuya ihtiyac›
oldu¤unu kestirmelidirler. Bu miktar, yaflla ve flahsî
yap› ile de¤iflir.
Baz› ana-babalar›n çocuklar uykuda iken elde ede-
cekleri sükûneti düflünerek her f›rsatta onlar› yata¤a
koymalar› hatad›r. Tabii bu dinlenmifl, oynamaya ve
harekete ihtiyac› olan bir çocuk için de faydal› bir fley
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 39

de¤ildir ve uyumaya karfl› bir direnç gelifltirmesine yol


açar. Veya çocu¤un uykusunun susuzluk, açl›k, alt›n›n
kirlenmesi veya örtülerin fazla yahut da az gelmesi yü-
zünden bozuldu¤unu tahmin edemeyen ana-babalar-
dan bir k›sm›n›n çocu¤u uyumaya zorlamak için salla-
mak, ninni söylemek gibi zararl› flartland›rmalara bafl-
vurduklar› da görülür.
Sonra çocuk uykuda iken evde ç›t ç›kmamas›na
u¤raflmalar› da zorluklarla dolu bir uyku al›flkanl›¤›n›n
geliflmesine yol açabilir.
Çocukta korku reak-
siyonlar›n›n fazlaca
uyar›lmas› da, ka-
ranl›ktan korkmak,
yaln›z odada yat-
maktan çekinmek gi-
bi heyecani tepki fle-
killerinin geliflmesine
yol açarak uyku
uyumay› güçlefltirir.

‹yi uyku al›flkanl›¤› nas›l sa¤lanmal›?


Çocuklar› ne ihtiyaçlar›ndan az ve ne de fazla uyut-
maya kalk›flmamal›d›r. Uyumak istemeyen çocu¤u
ninni ile sallamak yoluyla uyutmaya zorlamamal›-
d›r. Uyku vakti gelen ve iyi uyuma flartlar› sa¤lam›fl
olan bir çocuk kendili¤inden uykuya dalmas›n› ö¤renir.
Uyku esnas›nda evin normal ifllerini durdurarak tam
bir sessizlik temin etmeye u¤raflmak, çocu¤un gençlik
ve yetiflkinlik y›llar›nda en ufak bir sesle uykusunun
bozulmas›na yol açar. Çocuk evin normal gürültüsü
içinde uyumay› ö¤renmelidir. Fazla gürültü gibi bu
da yanl›flt›r.
40 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Çocu¤un 2 yafl›ndan itibaren yata¤›n› ve mümkün-


se odas›n› ay›rmal›d›r. Hiç olmazsa ana-babas›n›n yat-
t›¤› yerden baflka bir yerde yatmal›d›r. Çocu¤a yaln›z
bafl›na veya karanl›k bir odada yatmakla ilgili hiçbir
korku duymamas› afl›lanmal›d›r. Bu flartlar içinde ço-
cuk korkar ve uykuya dal›ncaya kadar annesinin kendi
yan›nda kalmas›n› isterse buna meydan verilmemeli-
dir. Odas›na gece lambas› koyarak, korkacak bir fley ol-
mad›¤›n› telkin edip yat›flt›rmal›d›r.
Çocuklar›n uyku saatleri muntazam olmal› ve bun-
lar›n bozulmamas›na elden geldi¤i kadar dikkat etme-
lidir.
Çocu¤u uyutarak anne-baban›n bir yere gitmesi ol-
dukça mahzurlu bir durumdur. Bu surette b›rak›lan
bir çocuk ana-babas› yokken uyan›r ve evde yaln›z kal-
d›¤›n› farkederse, dehflet içine düflmesi ve terkedilmifl
olmak korkular› geçirmesi kuvvetle muhtemeldir. Böy-
le bir hayat tecrübesi çocu¤un di¤er günlerde de uyku-
ya dalmas›n› güçlefltirir ve fluur alt›na sinen bu korku,
uyku saatlerinde de uykunun kötü rüyalarla bozulma-
s›na yol açar. Bu gibi ihtimallerde en iyisi çocuk yatma-
dan önce onu bu duruma uygun sözlerle haz›rlamak-
t›r.
Okula bafllama y›llar›na kadar çocuklar›n ö¤le ye-
meklerinden sonra birbuçuk iki saat kadar uyumas›n›
sa¤lamak faydal› olur. E¤er çocuk uyumak istemezse,
hiç olmazsa yata¤›na uzanmas› ve fazla hareketi gerek-
tirmeyen ufak tefek ifllerle meflgul olmas› sa¤lanmal›-
d›r.
Bazen iflledi¤i bir suçu cezaland›rmak için çocu¤u
yata¤a gönderenler de görülmektedir. Bu, çocu¤u ya-
tak ve uykuya karfl› olumsuz bir tak›m duygularla
flartland›rmak demektir ve uyku al›flkanl›¤›n›n bozul-
mas›n› kolaylaflt›r›r.
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 41

Çocu¤u s›rtüstü ve yan yat›rmal›, yüzükoyun yat›r-


maktan kaç›nmal›d›r.
Çocu¤un yata¤› ne fazla yumuflak, ne fazla sert ol-
mal›d›r. Ancak kemiklerinin düzgün ve sa¤l›kl› geliflme-
si için mümkün oldu¤unca flekli bozulmayan, ortas›
çukurlaflmayan nitelikte olmal›d›r. Yast›¤›n yass› ve
yumuflak olan› tercih edilmelidir.
Pijamalar› bol, rahat ve yumuflak olmal›d›r. Gün-
düz k›yafetleri ile yatmalar› sa¤l›k için uygun de¤ildir.
Çocuklar›n yatt›klar› oda temiz ve havaland›r›lm›fl
olmal›d›r.
Çocuklar yetiflkinlere nisbetle daha çabuk ›s›n›r,
daha çabuk üflürler. Ancak çabucak terledikleri için,
çocu¤un üstüne örtülecek yorgan veya battaniye hafif
olmal›d›r.
Il›k bir banyonun ard›ndan, lofl ortamdaki yatakta
k›sa ve sakin bir oyun veya heyecanl› bir hikayenin an-
lat›lmas› veya ninni türünden müzik dinletilmesi, ço-
cu¤u mahmurlaflt›racakt›r.
Süt içirilmesi yatmadan önce çocu¤un rahatla-
mas›na yard›mc› olur.
42 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ÇOCUK VE OYUN

Oyun, çocu¤un bedenî ve ruhî geliflmesi için flart-


t›r. Özellikle 2-6 yafl aras›nda oyun oynamaya ihtiyaç
duyduklar›ndan “oyun dönemi” olarak adland›r›l›r. Ço-
cuk günün yar›s›n›, yani uyumad›¤› ve yemedi¤i zama-
n› oyunla geçirir. Oyun çocuk için en önemli “ifl”, oyun-
caklar› da en önemli aletlerdir. Oyun, çocu¤a kimsenin
ö¤retemedi¤i fleyleri ö¤retir.
Çocu¤a oyun yeri ve serbestli¤inin sa¤lanmas›
önemlidir. Ebeveynler çocuklar›na oyun oynayabilme-
leri için ortam ve f›rsat oluflturmal›, onlar› teflvik etme-
lidirler. Çocuk, oyun ile ö¤renme yollar›n› ö¤renir. Ço-
cu¤un zihinsel, konuflma, bir ifl ortaya ç›karma yete-
neklerini oyun gelifltirir. Uyum içinde insanlarla iliflki
kurmay›, yard›mlaflmay› kazan›r. Sald›rganl›k gibi
önemli problemlerini ve yaln›zl›¤›n› yener. ‹nsanlar›,
hayvanlar›, tabiat›, güzel fleyleri sevme duygusu geliflir.
Kendini güvenli hisseder ve sorumluluklar›n› kavrar.
Sevinç ve mutluluk yolu olan oyunla yeni denemeler
kazan›r.

Oyunun faydalar›
• Çocuk, oyunda bedenini çal›flt›r›r, kaslar›n› çeflit-
li flekillerde kullanarak gelifltirir. Birçok araç-gereç ve
eflyay› kullanarak, ad›m ad›m bir beceriyi elde eder;
sonra, daha zor fleyleri yapmaya heveslenir ve kendine
güveni artar.
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 43

• Zekas›n› kullanmay› gelifltirir. Dünyay› ve çevre-


sini keflfeder, sürekli bilgiler edinir, merak duygusunu
tatmin eder, mant›k yürütmeyi, seçim yapmay›, sebep-
sonuç iliflkileri kurmay› ö¤renir. Dikkatini toplamay›,
kendini bir amaca yöneltmeyi, oyunda ortaya ç›kan so-
runlar› görmeyi, bunlara çözümler bulmay› ö¤renir.
• Karar verme yetene¤i artar, akl›n› ve becerilerini
kullanmay› ö¤renir. Araç-gereç ve malzemeleri kulla-
n›rken bunlar›n özelliklerini keflfeder, çevresini istedi¤i
flekilde kontrol etmeyi ve çevreye uyum sa¤lamay› ba-
flar›r.
• Oyun, çocu¤un enerji birikimini sarfetmesini,
duygular›n› ifade etmesini sa¤lar. Yetiflkinlerin koydu-
¤u k›s›tlama ve kaidelerin s›k›nt›s›ndan kurtulmas›na
yard›mc› olur. Çocuk, oyunda serbest olma, kendi ken-
dini idare etme ve çevresiyle uyumlu iliflkiler kurma ih-
tiyac›n› giderir.
• Canl› bir oyun ortam›nda, çocu¤un dili geliflir, ko-
nuflma becerileri artar, sözlü olarak anlaflmay›, prob-
lemlerini çözmeyi ö¤renir. Yetiflkinlerle veya yafl›tlar›y-
la oynarken, görerek ve uygulayarak iyi huylar edinir.
Toplum kaideleri ve gerçekleri en kolay ve en zarars›z
flekilde oyun s›ras›nda ö¤renilir. S›ras›n› beklemek,
paylaflmak, baflkalar›n›n haklar›na sayg› duymak,
hakk›na ve eflyas›na sahip ç›kmak, kaidelere ve s›n›r-
lamalara sayg› göstermek, düzen ve temizlik al›flkan-
l›klar› edinmek, söylenenleri dinlemek, kendini ifade
edebilmek hep oyun s›ras›nda ö¤renilir.
• Çocuk, do¤ru, yanl›fl, güzel, iyi, kötü, hakl›, hak-
s›z gibi ahlakî kavramlar› ve al›kanl›klar› oyun s›ras›n-
da görür, ö¤renir, dener ve benimser. Kendine uygun
gelenleri tekrar ede ede pekifltirir, benli¤inin bir parça-
s› yapar.
• Ana-babalar çocuk oyunlar›n› gözleyerek ve din-
44 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

leyerek, çocuklar›n› daha iyi tan›rlar. Çocu¤un huylar›,


davran›fllar›, istekleri, düflünceleri, duygular›, mizac›,
kuvvetli ve zay›f yönleri en aç›k flekilde oyun oynarken
ortaya ç›kar. Onun için çocu¤un oyunu önemsenmeli
ve çocu¤a faydal› olacak oyun ortam› ve malzemelerini
sa¤layarak, çocu¤un rahatça oymas›na imkan tan›ma-
l›d›r.
• Bir çocuk ne kadar de¤iflik oyun oynarsa, geliflimi-
nin hangi aflamas›nda olursa olsun ö¤renme becerisi o
kadar zenginleflir. Oyun, temelde seyretmekten ziyade
bir fleyleri yapmakt›r ve çocukla-
r›n iflitme, hissetme, görme gibi
melekelerini harekete geçirir.
Oyun de¤iflik seçenekler, imkan-
lar ve problem çözme becerisi
kazand›r›r. Çocuklar gerçek
dünyada olamayacak fleyleri
oyunlar›nda gerçe¤e dönüfltüre-
bilirler. Bu onlar için bir çeflit
güç kayna¤›d›r.

Hangi oyuncak seçilmeli?


• Oyuncak, çocuklar için bir e¤lence arac› oldu¤u
kadar geliflimini sa¤layan araçt›r. Oyuncaklar, çocu-
¤un kol ve bacaklar›n› gelifltirecek, hayal kurma, ifl
yapma gücünü art›racak, yeni bilgiler verecek ve e¤len-
direcek nitelikte olmal›d›r.
• Oyuncaklar çocu¤un söküp yapabilece¤i flekilde
ve düflünerek oyun kuraca¤› özellikte olmal›d›r. Kuru-
lan çok pahal› oyuncaklar çocuklar için belki e¤lendiri-
ci olur. Ama u¤raflt›r›c› veya düflündürücü olamaz.
Bunun yerine çeflitli biçimlerde kutular, a¤aç dallar›,
su, kum, eski kumafl parçalar›, gazete, karton, çeflitli
boya kalemleri ve evdeki di¤er art›k malzemeler çocuk
için yararl› ve daha çekici olabilirler.
ÇOCUK GEL‹fi‹YOR / 45

• Oyuncak, çocu¤un yafl›na uygun, dayan›kl› olma-


l›d›r. Sivri uçlar, keskin kenarlar, k›ym›klar çocu¤un
kolayca yara almas›na sebep olur. Boya, resim kalem-
leri ve di¤er yap›flt›r›c› malzemenin içinde zehirli mad-
delerin bulunmamas›na dikkat edilmelidir. Çocuk ma-
kaslar›n›n ve i¤nelerinin uçlar› küt olmal›d›r. Oyuncak-
lar gerçek eflyaya yak›n, çocu¤u inand›rabilecek bü-
yüklükte olmal›d›r. Birkaç de¤iflik oyunda birden kul-
lan›labilmeli, k›r›ld›¤› zaman tamiri kolay olmal›d›r.
• Oyunca¤›n çocu¤un oyun ihtiyac›na cevap verme-
si için, süslü veya pahal› nitelikte olmas› gerekmez.
Fazla gösteriflli oyuncaklar, çocu¤a yapacak bir fley b›-
rakmad›¤› için, onun ifl yapma gücüne katk›da bulun-
maz. Çocuk oyunca¤›n›n güzelli¤i bozuldu diye onu bir
kenara atar ve kendisi daha basit bir oyuncak ortaya
koyar.
• Çocu¤un küplerle, toplarla, renkli kalemlerle,
parmak boyalarla hayal güçlerini ortaya dökmesini
sa¤layabiliriz. Ayr›ca hangi oyuncak olursa olsun çocu-
¤umuzla onu oynayal›m ve çocu¤umuzu bu oyunca¤›
arkadafllar› ile paylaflmas› yönünde teflvik edelim.
Oyuncakla oynay›fl›n› seyredelim. Teknolojik oyuncak-
lar yerine hayal gücünü gelifltirecek daha basitlerini
tercih edelim.
46 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

• Harfli, say›l›, parlak renkli, geometrik flekilli


oyuncaklar okula haz›rl›k aç›s›ndan çok yararl›d›r.

Oyunlar›na kat›lmal›
Ak›ll› ebeveynler çocuklar›na bebekliklerinden
gençliklerine kadar beraber oynamak için zaman ay›-
r›rlar. Çünkü bu, zaman kayb› gibi görülmeyecek
kadar çok önemlidir. Bunu yaparak çocukla aram›zda-
ki ba¤› güçlendirebilir, nas›l daha iyi bir ebeveyn olaca-
¤›m›z› ö¤reniriz. Çocu¤umuza, onu ve onun dünyas›n›
dikkate ald›¤›m›z› göstermifl oluruz. Bu da onun yeter-
lilik ve kendine güven duyular›n›n geliflimine kat›kda
bulunan unsurlard›r. Böylelikle de yaflamay› ve hayat-
tan zevk almay› bu bize sa¤lar.
Son olarak
flunu söyleye-
lim: Bütün
bunlar›n d›-
fl›nda ve bü-
tün bunlar-
dan önemlisi,
çocu¤umu-
zun en çok
sevece¤i ve
ençok benimseyece¤i bir tek oyunca¤› oldu¤unu unut-
mamam›zd›r. Bu oyuncak da çocu¤un anne ve babas›-
d›r.
Daha sonraki hayat›m›zda çocuklar›m›zla oynad›-
¤›m›z oyunlar› hep tatl› hat›ralar olarak anar›z.
47

II- ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M?

ÇOCUK VE HARÇLIK

Yetiflkin yafllarda parayı iyi kullanabilme, çocuk-


ken alınan e¤itimle yakından ilgilidir. Aileler bu yüzden
çocuklarına harçlık verirken disiplin içinde hareket et-
meli ve tutarlı olmalıdırlar.
Harçl›k iyi huya bir ödül veya görevler için bir öde-
me de¤ildir. Bunun bir amac› vard›r; e¤itimin bir par-
ças›d›r. Çocu¤a, seçimler yaparak ve sorumluluklar›
göz önünde bulundurarak para kullan›m› konusun-
da deneyim kazand›rmay› amaçlar.
‹lkokula yeni bafllayan çocuk, paranın hesabını ya-
pamaz. Parayı iyi tanıyamaz, bir fley aldı¤ında üstünü
istemeyi beceremez. Rastgele fleylere, aburcubur yiye-
ceklere harçlı¤ını yatırır. Bu yüzden onlara harçlık ve-
rilmesi uygun olmaz.
8 yaflındaki çocuk parayı çok az kullanmaya bafl-
lar. 10 yaflında ise kendisine yararlı ve kullanıfllı fleyler
satın alır. Alıfl verifl ederken seçmesini bilir. Para ve di-
¤er eflyaları güvenle koruyabilir ve paranın üstünü de
ister. Söylenenleri dinler ve tatbik eder. Bu yafllar artık
harçlık verilmeye bafllanması gereken dönemdir.
48 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Harçlı¤ı nasıl vermeli?


Harçlı¤ın belli bir dü-
zen içinde verilmesi
en tutarlı yoldur. Ço-
cuk, harçlı¤ını birikti-
rerek bir eksi¤ini kar-
flılamaya veya pul vs.
gibi koleksiyon yap-
maya teflvik edilmelidir. Harçlık, günlük veya haftalık
verilebilir. Lise ö¤rencisine ayl›k vererek para kullanma
becerisinin daha da geliflmesi sa¤lanabilir.
Çocu¤a gere¤inden fazla harçlık vermek yanlıfltır.
Çocuk bu fazla parayı baflarılı bir flekilde kullanamaz.
Var olan defter ve silgilerinin yanına yenilerini ekler. ‹s-
raf ve doyumsuzluk böyle bafllar. Çocu¤a fazla para
vermek ona mutluluk de¤il, mutsuzluk ve doyum-
suzluk getirecektir.
Ö¤renciye çok harçlık vermenin sadece ona de¤il
arkadafllarına da zararı vardır. Özellikle de¤iflik gelir
gruplarından çocukların mevcut oldu¤u okullarda,
harçlık verilmeyen veya yetersiz harçl›k alan çocuklar
bazı arkadafllarının bol para harcamasından etkilenir.
Önce moral bozuklu¤u, giderek afla¤ılık kompleksi or-
taya çıkabilir.
Çocu¤a yetersiz harçlık vermek de yanlıfltır. Arka-
dafllarıyla kendisininkini kıyaslayarak üzüntü duyar
ve kendine güveni azalabilir.
En do¤ru olanı, çocu¤un yaflına ve sınıfına uy-
gun olarak, ihtiyaçlarını karflılamak üzere yeterli ve
düzenli bir harçlık vermektir.
Bu paran›n ne kadar olaca¤›na çocuk ve ebeveyn
beraber karar vermeli, belli zaman aral›klar›yla miktar›
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 49

gözden geçirilmelidir. Çocuk harçl›¤› az bulursa ona, uy-


gun ve sakin bir dille “Sana fazlas›n› verebilmeyi isterdik
ama bütçemiz s›n›rl›” diyebilmeliyiz.

Harçl›¤›n faydalar›
Özenli verilen harçl›k ço-
cukta sorumluluk ve sa-
hiplenme duygusunu ge-
lifltirir. Anl›k ve geçici is-
teklerini erteleyebilme ve
ihtiyaçlar›n› öncelik s›ras›-
na koyma becerisini ka-
zand›r›r. Ayr›ca tasarruflu olmay›, elde ettiklerinin de¤e-
rini bilmeyi ö¤retir. Zamanla harcamalar›n› kontrol et-
meyi bilir. Bir de ailesinin kendisine de¤er verdi¤ini, ay-
r› bir fert olarak kabul edildi¤ini kavrar.
50 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ÇOCU⁄A DAYAK ATMALI MI?

Dayak, çocuklar› disiplin alt›na alabilmek için s›k


kullan›lan metodlardan biridir. Yetiflkinler çocuk üze-
rinde otorite kurabilmek için bazen biraz daha düflü-
nüp daha iyi yollar aramaya gerek görmeden, bazen de
do¤ru terbiye yolunu bulmakta yetersiz kalarak daya-
¤a baflvururlar.
Bu tür disiplin ülkemizde çok uygulan›r. Ancak bu
usulün zay›f vicdan ve ahlâk geliflimine yol açt›¤› bilin-
mektedir. Dayak “cennetten ç›kma” de¤ildir. Bugünün
insan› ba¤›ms›z düflünebilmek, her duruma uyacak
esnekli¤e sahip olmak zorundad›r. Dayakla büyüyen
çocuk esnek olmaz, kat› olur.
Çocu¤u döverek veya fliddet kullanarak cezaland›r-
mak çocukta zay›f vicdan geliflmesine yol açar. Çünkü:
• Bir kere, çocuk bir yaramazl›k yapt›¤› zaman da-
yak yerse, yapt›¤›n›n karfl›l›¤›n› ödemifl demektir.
Yapt›¤›n› tamir etmek ve onun kötü sonuçlar›n› düzelt-
mek için düflünmesine veya baflka bir fley yapmas›na
gerek kalmam›flt›r.
• Dövülmek çocukta ana-babaya karfl› k›zg›nl›¤a
yol açar. Dolay›s›yla çocuk kendi yapt›¤›n›n kötü bir
fley oldu¤unu ö¤renip kendini suçlu görece¤ine, kendi-
ni döveni suçlar. Suçluluk hissetmek yerine ma¤dur ve
suçlayan durumuna geçer.
• Çocu¤un, ana-babadan daha güçsüz, daha aciz
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 51

oldu¤unun bu flekilde yüzüne vurulmas› onu utand›r›r,


onlara güvenini sarsar.
• Çocuk ana-babas›n›n davran›fl›n› taklit edip
problemlerini sald›rganl›kla çözmeye çal›fl›r, k›zd›¤› za-
man o da bir baflkas›n› döver. Böylece fizikî ceza, çocu-
¤a vicdanl› olmamay› ö¤retir. Daya¤a al›flan çocuk,
baflkalar›yla sürtüflmesini sözle halledemez; o da daya-
¤a, dövüfle, fliddete kolayca baflvuran biri haline gelir.

Çocuk terbiyesinde daya¤›n hiç yeri


yok mudur?
Baz› durumlarda ana-baban›n çocu¤u hatal› bir
hareketten korumak için dayaktan baflka çare bulama-
d›¤›na hepimiz flahit oluyoruz. Ancak ana-baba bazen
çaresiz kal›p çocu¤a vurmak mecburiyetini kendinde
hissediyorsa, flu kaideleri gözönünde tutmal›d›r:
• Sözden anlayacak yafl-
taki çocu¤a dayak atma-
n›n gere¤i de, faydas› da
yoktur. Demek ki, çocuk
büyüdükçe dayak sözko-
nusu olmaktan ç›kar.
• Sözden anlamayan ço-
cu¤un ard›na bir iki flap-
lak vurmak yeter. Bafla,
yüze tokat atmak; kemer, kay›fl, sopa gibi fleylerle döv-
mek kesinlikle zararl›d›r. Ana-babaya de¤il iflkenceciye
yarafl›r. Çocu¤a vurman›n asl›nda zararl› oldu¤u ve an-
cak flu durumlarda son çare olarak baflvurabilece¤i
düflünebilir:
• Çocu¤un baflkas›na kas›tla ve bilerek zarar ver-
mesi.
• Sürekli ikaza ra¤men kötü davran›fl›nda ›srar et-
mesi.
52 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

• Uyarmam›za ra¤men kendine zararl› davran›fllar-


da bulunmas› (mesela prizle oynamak).
Gene de temel kaidemizi tekrarlayal›m: Dayak-
tan elden geldi¤ince sak›nmal›d›r. Sözden anlaya-
cak yafltaki çocu¤a sözle hitap etmelidir. Ayr›ca da-
ya¤› faydal› oldu¤u zaman tercih etmeli, k›zg›nl›k
ve öfke ile baflvurulmamal›d›r.

Ne yapmal›?
Çocuk sahibi olmak büyük bir sorumlulu¤u da be-
raberinde getirir. Zira, anne ve baban›n çocu¤un bak›-
m› ve terbiyesi konusunda fiil ve fikir birli¤i içerisinde
olmalar›n› gerektiriyor.
Mukaddes bir görev say›lan annelik, bazen özellik-
le genç ve tecrübesiz bir han›m için yük haline gelebi-
lir. Bebe¤in anlafl›lmayan ba¤›r›fllar› ve a¤lay›fllar›, an-
neyi çileden ç›kar›p, çocu¤unu h›rpalamaya tahrik ede-
bilir.
Her ne kadar imkâns›z görünse de, çocu¤u ona za-
rar vermeden yetifltirmek mümkündür. Baflarmak için
baz› kaidelere sab›rl› flekilde uymak gerekir:
• Sinirlenince, derin derin nefes al›p, içinizden “sa-
kinleflece¤im” diyerek 10’a kadar say›n.
• Bir yetiflkin oldu¤unuzu, en önemlisi çocu¤unu-
zu kendi iste¤inizle dünyaya getirdi¤inizi ve sizi örnek
alaca¤›n› hat›rlay›n.
• Çocu¤a söyleyece¤inizi düflünmeden söylemeyin.
Kendinizi onun yerine koyarak de¤erlendirin.
• Bir kaç dakikal›¤›na bir baflka odaya gidin. Neden
sinirlendi¤inizi düflünün. Sebep gerçekten çocuk mu,
yoksa baflka birfley mi?
• Konuflabilece¤iniz birini, eflinizi veya yak›n bir
dostunuzu aray›n. Sizi endiflelendiren problemi payla-
fl›n.
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 53

• Arada bir kendinize zaman


ay›r›p, d›flar› temiz hava al-
maya ç›k›n ve aç›k havada
yürüyüfl yap›n.
• Olaylar gerçekten kötü git-
meye bafllay›nca mola verin.
Bu arada kendinizi iyi hisse-
decek bir fley yap›n. Çay
molas›, gezi, sohbet gibi...
• Kriz anlar›nda, espri anla-
y›fl›n›z› devreye sokun, olay-
lar›n iyi veya komik yönlerini görmeye çal›fl›n.
• Oday› terkedin. Olmazsa, yaln›z bafl›n›za odada
söylenerek deflarj olmaya gayret edin.
• Sevdi¤iniz, etkilendi¤iniz bir manzaray› veya hat›-
ran›z› akl›n›za getirin. Sakinleflmenizi kolaylaflt›rabilir.
• Bunlara ra¤men s›k s›k sinirleniyorsan›z doktora
baflvurun.
54 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

OKUMA ALIfiKANLI⁄I
NASIL KAZANDIRILMALI?

Kitap, çocu¤un zihni, duygusal ve sosyal geliflimin-


de önemli bir uyarand›r. Üstelik bilgisayar, internet ve
televizyon yayg›nlaflt›kça kitab›n önemi azalaca¤›na
daha da artmaktad›r. Bu yüzden çocukta kitap sevgisi
oluflturmak önemlidir.
Çocu¤a kitap alarak, okuyarak, masal anlatarak
okumaya istek ve ilgi uyand›rabiliriz. Kitap al›flkanl›¤›
ve okuma arzusu nasihatle, sözle ö¤retilmez, kendili-
¤inden, çocu¤un içinde bulundu¤u ortamdan özümle-
di¤i bir al›flkanl›kt›r. Aile çevresinde kitaba ve okuma-
ya yönelik olumlu ve teflvik edici tutumlar çocu¤u zevk
almak ve bilgi edinmek için kitap kullanmaya yönelte-
cektir.
Kitap sevgisi ve al›flkanl›¤› çocuk okula bafllad›¤›n-
da de¤il küçük yafllarda ortaya ç›kar. 2 yafl›ndan itiba-
ren geliflme ve ilgisine uygun, sevece¤i kitaplar al›n›r ve
çocukla beraber okunursa onun küçük yafltan bu al›fl-
kanl›¤› edinmesi mümkün olur.
Çocu¤a kitap okurken sakin bir köfle seçilmeli, ku-
ca¤a oturtmal› veya kolun alt›na al›nmal›d›r. Çocuk da
kitab›n sayfalar›n› çevirmeye yard›m edebilmelidir. So-
ru soran çocu¤a, okumay› keserek gereken cevab› ver-
meli ve yeniden okumaya dönmelidir.
Çocuklar, sevdikleri kiflilerin de¤er verdi¤i fleylere
heves ederler ve onlar gibi olmak isterler. Sevdiklerinin
kendisiyle oturup, zevkle ve acele etmeden kitap oku-
du¤unu gören çocuk, bu ilgiden hofllan›r; bazen, tekrar
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 55

tekrar ayn› kitab› beraber okumak, ayn› masal› tekrar


dinlemek ister. Yetiflkin bir yerde yanl›fl yapar, eksik
bir fley söyler veya okursa, çocuk yap›lan yanl›fl› he-
men düzeltir!
Kitaba ve beraber okumaya al›flt›r›lan çocuklar, k›sa
zamanda kitaplar› dost bilirler; onlar› beraberinde tafl›r,
yataklar›na bile götürürler. Kitaplar› yetiflkinlerle, yafl›t-
lar›yla paylafl›rlar. Kitab› seven çocuk onu kendi bafl›na
okuyabilmek için okumay› ö¤renmeye heves eder.

Nelere dikkat edilmeli?


Çocuk için seçilecek kitaplar›n flu özellikleri tafl›-
mas›nda fayda vard›r:
- ‹ri harflerle, renkli, sade resimle bezenmifl çocuk
kitaplar› çocu¤u harflerin flekillerine al›flt›r›r, onlar› ta-
n›ma, söyleme iste¤i uyand›r›r, düzgün cümle duyma-
ya ve kullanmaya yöneltir.
- 3-6 yafl çocu¤u için kitap seçerken, bunlar›n ço-
cuklar›n ilgisini çekecek nitelikte (günlük hayat, mes-
lekler, hayvanlar, küçük çocuklar, aile yaflant›s›, maki-
nalar vb.) olmas›na dikkat etmelidir. Neyin gerçek ne-
yin hayal oldu¤unu kestiremeyen küçük çocuklara ca-
d›l›, perili, canavarl›, bol korku ve üzüntülü masal ve-
ya kitaplar okunmas› do¤ru olmaz. Çocuk ço¤unlukla
bunlara gerçekmifl gibi
inan›r; geliflmekte olan
hayal gücüyle, anlama-
d›¤› fleyleri yanl›fl yo-
rumlayarak birçok kor-
kular, flüpheler edinebi-
lir. Onun için, kitaplar
mümkün oldu¤u kadar
çocu¤un tan›d›¤› çevre-
den, gerçe¤e yak›n ko-
nulardan olmal›d›r.
56 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

- 6 yafl çocu¤u yata¤a yatt›ktan sonra, yar›m saat


kendisine kitap okunmas›n› veya kitaplara bakma f›rsa-
t› verilmesini ister. Bu dönem, bir çocu¤un okumaya
karfl› olan ilgisini kamç›lamak üzere en uygun dönemdir.
- Kitab›n resimleri sade ve gerçe¤e yak›n renk ve
çizgilerle bezenmifl olmal›; büyükçe ve kal›n harflerle
yaz›lmal›; resmi bol, yaz›s› az ve kal›n ka¤›da bas›lm›fl
olmal›d›r. Çizgi resimli kitaplar (Teksas, Tommiks gibi),
okul öncesi çocu¤unun gözlerini ve zihnini yorar, za-
rarl› al›flkanl›klar edinmesine yol açabilir. Bu kitaplar›
bu yafltaki çocuklar için evde bulundurmamakta fayda
vard›r.
Asl›nda çizgi resimli kitaplar›n cazip olmas› bofluna
de¤ildir. Bu kitaplarda; kar›fl›k olmayan ve h›zla de¤i-
flen bir konu, monolog konuflmalar, iyi ve do¤ru için
çarp›flan bir kahraman, iyilerin kötülere üstünlü¤ü gi-
bi temalar ifllenmektedir. Bu yüzden daha büyük yafl-
larda ek olarak okunabilir.
- Hikaye ve masallar›n konusu günlük yaflant› ve
ilginç olaylardan seçilmeli; k›sa ve anlaml› olmal›, an-
lat›m flekli, canl› fakat afl›r› dramatik ve korkutuculuk-
tan uzak tutulmal›d›r. Dilin yal›n, kavramlar›n aç›k;
konular›n e¤lendirici, ilgi çekici, ö¤retici ve düflündü-
rücü olmas›na dikkat edilmelidir.

Ne yapmal›?
Çocu¤umuzun bir okur olmas›n›n önemi ne kadar
anlat›lsa az olur. Okuyanlar okumayanlara oranla
okulda ve testli s›navlarda daha baflar›l› olmaktad›r.
Okuman›n önemi hayat boyunca sürer. Bu yüzden ço-
cuklar›m›z için okumay› e¤lenceli bir faaliyete çevirmek
zorunday›z.
‹flte bunun için yararl› ipuçlar›:
1- Çocu¤umuza kitap okuyal›m ve ilgi alanlar›n›
belirleyelim. Yaln›z kitaplar› onlar›n okuma seviyelerin-
de, hatta daha üzerinde seçelim. Zorlay›c› kitaplar oku-
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 57

du¤umuzda, hayal dünyas›n› geniflletmeye ve kelime


da¤arc›klar›n› zenginlefltirmeye katk›da bulunuruz.
Yeni kavramlara aflinal›klar› artar, kelimeleri daha ko-
lay anlarlar.
2- Kendileri okurken okuma seviyelerinde veya al-
t›nda kitaplar seçelim. Çocuklar sürekli kelimelere ta-
k›lmad›¤› sürece okumaktan daha keyif al›rlar. Okuma
al›flkanl›¤› ve becerileri kendili¤inden geliflir.
3- Yatmadan önce yar›m saat kitap okumalar›na
izin verelim. Yaln›z bunlar keyif için kolay okunan e¤-
lenceli kitaplar olmal›d›r, okulda olabilece¤i gibi angar-
ya de¤il. Yani zevkle ve istekle okumas›na f›rsat veren
kitaplar› tercih etmelidir.
4- S›k s›k kütüphaneye ve kitapç›ya çocu¤u götür-
melidir. Buralar› sevmeli, istedikleri türde kitap seçme-
lerine izin vermelidir. Tabi uygun türlere de tatl› bir fle-
kilde teflvik edilmelidir.
5- Çocuk dergilerine abone etmelidir. Kendi adlar›-
na posta geldi¤inde çocuklar çok heyecanlan›rlar.
6- Çizgi romanlara belli bir yafltan sonra izin veril-
melidir. Yaln›z müstehcenlik ve fliddet içerenlerden
uzak tutmal›d›r. Okumas› e¤lenceli ve çocu¤un yafl›na
uygun olanlar› seçmelidir.
7- Sessiz kal›nd›¤› anlarda, okuduklar› hakk›nda
sorular sormal›d›r. Ancak konu uzat›lmamal› ve çocuk
üzerinde bask› oluflturmamal›d›r. E¤er heyecanlan›r ve
okudu¤u kitab› anlatmaya bafllarsa dinlemeli ve heye-
can›n› paylaflmal›d›r.
8- Bütçemize göre çocu¤umuzun okuyup keyif ala-
bilece¤i kitaplar sat›n almal›d›r.
9- Kendimiz de keyif için kitap okumaya zaman
ay›rmal› ve yaz›l› dile yönelik bir sevginin geliflmesine
örnek olmal›y›z. Akflamlar› televizyonu kapatmal› ve ai-
lece oturup kitap okumal›y›z.
10- Dergilerimizi ortal›kta b›rakmal›y›z. Ancak ço-
cuklara uygun olanlar› ak›ll›ca seçmeliyiz.
58 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ARKADAfiLIK KURMALARINA
NASIL YARDIMCI OLMALI?

Arkadafllık iliflkileri çocu¤un evinde karflılanama-


yan en önemli ihtiyaçlarından biridir. Bu ihtiyacı, be-
beklik dönemine kadar uzanır. Çocuklar arkadafllı¤a,
sadece tatmin sa¤lamak için de¤il, aynı zamanda tec-
rübe kazanma amacıyla muhtaçtırlar. Çocuklar, arka-
dafllarıyla birlikte olsa da, grup halindeki isteklerini ve
sosyal olarak kabul edilen davranıflı ö¤renirler.
Arkadafl edinmek, çocu¤un ruhsal geliflmesini gös-
teren önemli iflaretlerden biridir. Bu yüzden çocukların
kolay arkadafllık kuran ve devam ettiren kifliler olma-
sını ailenin desteklemesi gerekir. Aslında hayatın en sı-
cak ve dayanıklı arkadafll›kları, çocuklukta kurulur.
Ciddiyet duygusu ve manevî destek sunan arkadafllar,
aile ile dıfl dünya arasında köprü olufltururlar.
Bazı çocuklar arkadafllık kurmakta güçlük çeker-
ler, ancak düzenli yönlendirme ve destekle bu de¤iflti-
rilebilir. Bir çocu¤un sosyal hayatının gidiflatının kont-
rol edilmesi uygun de¤ildir, ancak onun arkadafl edin-
mesine yardım edilebilir, destek verilebilir.
1) Arac› olmal›, desteklemeli: Ebeveynlerin sıkça
yaptı¤ı bir hata, çocukların kendi kendilerine arkadafl
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 59

bulacaklarını düflünmeleridir. E¤er bir çocuk düzenli


olarak arkadafllarıyla görüflme fırsatı bulamazsa arka-
dafllık geliflemez. fiartlar ebeveynlerin aracı olmasını
gerektirebilir. Bu yüzden çocuklara, arkadafllarıyla gö-
rüflme zamanı tanımalıdır. Yaz kampları gibi fırsatları
de¤erlendirmelidir. Ebeveynler çocuklarının itibarına
zarar vermeksizin araya girmenin bir yolunu bulmalı-
dırlar.

2) Baflarılar yo-
luyla çocu¤un
kendine güveni
gelifltirilmelidir.
Çocuklar bir iflte
baflarılı oldukları
zaman, bu onla-
rın güvenini gelifl-
tirir ve di¤erleri-
yle tanıflma yolu-
nu açar. Aslında
arkadafllık ortak ilgi alanlarına dayanır. Çocu¤un pek
fazla arkadaflı yoksa ona, üzerine arkadafllık kurabile-
ce¤i ilgi alanları kazandırmalıdır. Ebeveynler çocukları-
na fırsat vererek onun kendisine bir ilgi alanı bulması-
na yardım edebilirler.
Bu alanlar; karate, futbol, yüzme gibi sportif faali-
yetler veya müsbet sosyal faaliyet yapan gençlik toplu-
luklar› olabilir.
3) Yol açılmalı: Çocuklar yönlendirmeye ihtiyaç
duydukları kadar, kendi kararlarının bazılarını kendi-
leri vermesine de ihtiyaç duyarlar. Mesela ebeveynler
genellikle çocuklarının giyinifli veya saç stili hakkında
60 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

endiflelenirler. Ancak uzmanlar, çocukların makul sı-


nırlar içinde tecrübeler kazanmalarına izin verilmesi
gerekti¤ini söylüyor.
Çocu¤un serbest bırakılması gereken bir baflka sa-
ha da arkadafl seçimidir. Ebeveynler çocuklarının ar-
kadafl edinmelerini ne kadar isterlerse, kötü arkadafl-
lıklar kurmalarından da o kadar çekinirler. Ne var ki
e¤er ortada tehlikeli bir durum yoksa, çocukların han-
gi arkadafllıkların yürüdü¤ünü, hangilerinin yürüme-
di¤ini kendilerinin bulmasına fırsat vermek iyi olur.
Ana-baba oca¤ında iyi e¤itilmifl bir çocu¤un kötü arka-
dafllara uymasından korkulmamalıdır. Bir bakıma ar-
kadaflsızlık, kötü arkadaflları olmaktan mahzurludur.
4) Farklılıklara saygı duyulmalı: Çocukların sos-
yal ihtiyaçları farklıdır. Mesela her çocu¤un çok fazla
arkadafla ihtiyacı yoktur. Bazı çocuklar için bir veya iki
arkadafl yeterli olabilir.
5) ‹yi örnek olmalı: Arkadafllarıyla toplanan, on-
lara saygı gösteren ebeveynler çocuklarına arkadafll›k
konusunda iyi örnek olurlar. Bir çocuk anne-babasının
kendi arkadafllarıyla etkileflimlerini kendisine örnek
alır.
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 61

BAfiARILI OLMASINI NASIL SA⁄LAMALI?

Çocuk e¤itimi üzerine verdi¤im konferanslarda ai-


leler en çok bu soruyu yöneltmekteler: “Çocu¤um nasıl
baflarılı olur, ona nas›l ders çalıfltırmalı?”
Gerçekten anne-baba, okul konusunda çocukla-
rından daha hassas ve endiflelidirler.
Çocu¤un okul baflarısı ailenin tutumuyla yakından
ilgilidir. Aileler, çocuklarının baflarılı olması için flu
noktalara dikkat etmelidirler:
- Evinde huzurlu ve mutlu bir ortam içinde olan
çocuklar daha baflarılı olurlar. Anne-baba arasında
çatıflma ve geçimsizlik varsa çocuk sınıftaki faaliyetle-
re katılmaya istekli de¤ildir. Ço¤u zaman bu çocuklar
evde yafladıkları sorunları açıklayamazlar; ö¤retmen de
onların dikkatsizli¤ini, iflbirli¤i yapmamasını ve saldır-
ganlı¤ını; tembellik, terbiyesizlik veya küstahlık olarak
yorumlar. Bu yüzden de onları cezalandırır, küçük dü-
flürür, azarlar, onlara sevgi göstermez. Bu da çocu¤un,
de¤ersiz ve yetersiz oldu¤una dair tüm korkularında
haklılı¤ına inanmasına yol açar.
Ahmet daha önce baflarılı ve saygılı bir ö¤renciyken
ders notları düflmüfl, içe kapanmıfltı. Ailesini inceledi-
¤imde Ahmet’in babasının bir baflka kadınla iliflkisi ol-
du¤unu, bu yüzden annesiyle fliddetli tartıflmalara gir-
di¤ini gördüm. Evde yeni beliren bu huzursuz ortam
Ahmet’i ziyadesiyle etkilemifl, ders baflarıs›nı düflür-
müfltü.
Çocukların e¤itim ve geliflimine destek olmak,
62 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

müflfik ve sevgi dolu bir ortam oluflturmak için anne-


baba çocukların yanında çatıflmaya girmemeli, uyum-
lu bir iliflki kurmalı, çocuklarına sevgi ve güven verme-
lidir. Bunun için de tutarlı ve adil olmaları, çocuklarıy-
la do¤rudan ve açık iletiflimi benimsemeleri gerekir.
- Çalıflmak için ortam hazırla-
malıdırlar. Dikkati da¤ıtıcı fley-
lerden uzak, iyi aydınlatılmıfl,
gerekli malzemeleri bulundu-
ran, kendine ait bir odası olma-
lıdır. Ev aflırı kalabalık olmama-
lıdır.
- Anne-baba teflvikçi olmalı-
dır. Evde okuma alıflkanlık hali-
ne getirilmeli, akflam televizyon
seyretmek yerine aile fertleri ki-
tap okumalıdır. Ö¤renme tutku-
su konusunda anne baba iyi ör-
nek oluflturmalıdır.
- Çocuktan beklentiler gerçekçi olmalıdır. Aile
yanlıflları ve baflarısızlıkları cezalandırır, elefltirirse bu
do¤ru olmaz. Hele onları “tembel”, “aptal” veya “ah-
mak” diye etiketlendirirsek, baflkalarıyla kıyaslarsak
bu ters teper.
Adil okulda ortanın üstünde bir bafları gösteren ö¤-
renciydi. Annesi muayeneye getirifl sebebini flöyle açık-
lıyordu: “Neden sınavlarda derece almasın? Bu yetersiz
bence.”
Halbuki her çocu¤un kendine göre zeka seviyesi,
yetene¤i ve becerileri vardır. Biz aflırı zorlarsak bu gide-
rek onun baflarısız ve mutsuz olmasına yol açacaktır.
Tabii ki çocuk sevilmeli, yüreklendirilmeli, övülme-
li, onaylanmalı, kapasitesine inand›r›lmalı, olumlu
ama kararlı davranılmalıdır.
- Ev ödevinin önemini bilmelidir. Bir iflte bafları-
lı olabilmek için, o iflin sorumlulu¤unu üstlenmeye ve
ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI / 63

gereklerini yerine getirmeye çalıflanlar öne geçebilirler.


Bu yüzden de ev ödevi sorumlulu¤unu taflıyanlar okul-
da da, meslek hayatında da daha baflarılı olurlar. Çün-
kü ev ödeviyle çocuk ö¤rendi¤i bilgileri hayata geçirme-
yi ö¤renmektedir. Ödev tümüyle do¤ru yapılmıflsa ço-
cuk ödevi yapmadaki ilkeyi anlamıfl ve bunu hayatta
kullanabilecek demektir.
Ödev baflkası tarafından yapılır-
sa bu amaç boflta kalır. Hele an-
ne-baba çocu¤un ödevini yapar-
sa, yalnızca ö¤retmenini aldat-
makla kalmazlar, çocukta kendi-
ne güvenin yara almasına da se-
bep olurlar.
Elbette iste¤i halinde çocu¤a yol
gösterilmelidir. Ancak bu, ödevi-
ni yapmak fleklinde olmamalıdır.
Ö¤retmen olan babamın ödevle-
rime yardım fleklini hep hat›rlar›m. Önce istenilen fle-
yin ne oldu¤unu sorar ve “problemi anladıysan çözü-
mün yarısını yaptın sayılır” derdi. Sonra benim çözme-
mi ister ve çözerken izlerdi. Takıldı¤ım yerlerde ufak
ipuçlarıyla soruyu benim cevaplamamı sa¤lardı.
- Televizyon kapatılmalıdır. Günümüzde birçok
aile çocu¤un odasına da televizyon koymakta veya sa-
londa yüksek sesle açarak karflısına oturmaktadır.
Yapmas› gereken dersleriyle pekçok kanalın renkli ıflıl-
tısı karflısında seçim yapmak zorunda olan çocuk ge-
nellikle derse yönelmemektedir.
Halbuki çocu¤umuzun baflarılı olmasını istiyorsak
televizyon izleme zamanını en aza indirmeliyiz. Sınırla-
maya gitmekte kararlı olmalıyız. Çocu¤un odasına geçip
ders çalıflmasını ister ve biz televizyonun karflısına otu-
rur zevkle izlersek bu yanlıfl tutumdur.
64 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

- Ö¤retmeni ilgili olmalıdır. Çocuklar ö¤retmenle-


rinin ilgisini çekmek için arkadafllarıyla yarıflırlar.
Hocasının ilgisizli¤i onları üzer. Bunun için ö¤retmen-
ler çocuklarla yeterince ilgilenmelidir. De¤er verilmeyen
çocuklar, ilgi gören arkadafllarını kıskanır, üzülür ve
aksilikler yapabilirler.
Yak›n arkadafl›m Ahmet bana flunu söylemiflti:
“Beflinci s›nıfta ö¤retmenim de¤iflti ve yenisi güleryüzüy-
le hep beni çal›flmaya teflvik etti. Derslerimle ilgilenmeyi
daha çok sevdi¤imi, hocamın gözüne girmek için çok ça-
lıfltı¤ımı hep hatırlarım.”
- Ö¤retmenlerle sık konuflmalıdır. Çocu¤umuzun
okulda neleri, nasıl ö¤renmesi konusunda ö¤retmen-
lerden bilgi edinmeliyiz. Çocu¤un nelere çalıflması ge-
rekti¤ini bilmezsek ona yol gösteremez ve onu kontrol
edemeyiz.
Baflar›l› çocuklar›n ço¤u, e¤itimleriyle yak›n ilgile-
nen etkili ebeveynlere sahiptirler. Bu ebeveynler, okul-
da görev al›r, çocuklar›n›n ö¤retmenlerini yak›ndan ta-
n›r, veli toplant›lar›na kat›l›r, ev ödevlerinde çocu¤unu
yönlendirir ve derslerde neler olup bitti¤ini yak›ndan
takip ederler. Bu konularda bilgi sahipi olan ebeveyn-
ler çocuklar›na cesaretlendirme ve destek mesajlar› ve-
rirler.
- Baflarılarını överken gerçekçi olmalıdır. Çocuk-
lar ne zaman abartılı konufltu¤umuzu iyi bilirler. Onun
baflarılarını, becerilerini ve yeteneklerini överken ger-
çekçi olmalıdır. Kolay baflarıları abartmamalıdır. Çok
çalıfltı¤ı ve baflarılı oldu¤u zaman onu övmeli, cesaret-
lendirmelidir.
- Yanlıfl tutum ve söylemlerden uzak olmalıdır.
“Kazanamazsan herkese rezil oluruz.” “Bak komflunun
çocu¤u bile kazandı.” “Sana çok masraf ettim.”
Bu ve benzeri cümleler çocu¤umuzun moralini bo-
zar ve kaygılandırır. Kaygı ve stres ise performansı dü-
flürür, baflarısını azaltır.
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 65

ÇOCUKTA C‹NSEL GEL‹fiME

Çocu¤un birinci yaflından itibaren sinir ve kas sis-


temi geliflir, çocuk anneye ba¤ımlı olmaktan çıkar ve
giderek özerk hale gelir. Hele adım atıp yürümeye bafl-
laması çocuk için harika bir olaydır. ‹flte bu devrede ço-
cuklar yavafl yavafl cinsel organlarının farkına varma-
ya bafllarlar. Yalnız bu farkına varma cinsel haz fleklin-
de de¤il daha çok hissetme seviyesindedir.
Bu dönemden sonra zihinsel geliflimine paralel ola-
rak çocuk büyük bir merakla kendisini ve etrafını kefl-
fetmeye bafllar. 3-4 yaflındaki çocuklar devamlı sorular
sorar. Cinsel konulardaki sorular ve merak da iflte bu
genel keflfetme çabasının bir parçasıdır. Özellikle bu
dönemden sonraki ana baba tutumları, çocukların so-
rularına cevap verme flekli çok önemlidir. Anne ve ba-
baların korkutarak veya öfkelenerek tepki vermekten
kaçınmaları, bütün sorularına oldu¤u gibi cinsellikle
ilgili sorularına da çocukların anlayabilece¤i flekilde ce-
vaplar vermeye çalıflmaları gerekir.
Bebeklerin nereden geldikleri çocukların en çok
merak ettikleri konulardan birisidir. Bizim toplumu-
muzda genellikle “leylekler getirdi” veya “hamamdan al-
dık” fleklinde cevaplanır. Bunlar belki de hiç cevap
66 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

vermemekten daha
ehvendir ama yine de
en güzeli çocukların
anlayabilece¤i flekilde,
olabildi¤ince do¤ruları
söylemektir.
Mesela böyle bir soru-
ya,“Bebekler önce an-
nelerin içindedir. Anne-
lerinin karnında be-
beklerin sıcacık, yumu-
flak bir yuvaları vardır.
Orada mıflıl mıflıl uyu-
yup büyürler. Vakti ge-
lince de annelerinin
içinden çıkarlar.”
Görüldü¤ü gibi çocu¤un cinsellikle ilgili merakı
cinsel hazla veya eriflkin cinselli¤iyle ilgili de¤ildir. Her-
fleyi merak etmelerinin bir parçasıdır. Zaten çocu¤un
yaflının gere¤i bu konuları merak etmemesi beklene-
mez.
Çocuklar›n sorular›na aç›k flekilde cevap vermek
her yafl için çok önemlidir. Çocu¤umuz böylece cinsel-
likle ilgili konuflman›n “kötü” bir fley olmad›¤›na inan›r,
bizim onun hislerini anlayaca¤›m›za güvenir ve ihtiyaç
duydu¤u bilgileri anne-babas›ndan edinece¤inden
emin olur.
Bir baflka önemli nokta da; çocuklara yalnızca me-
rak ettikleri fleyler anlatılmaya çalıflılmalıdır. Ayrıntılı
bilgi vermek yanlıfl olur. Sorulara k›sa cevaplar veril-
melidir.
Ayrıca bazen çocuklar anne ve babalarının cinsel
hayatlarını da merak edebilir. Böyle bir durumda uy-
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 67

gun bir üslupla cinsel yaflantıların özel konular oldu-


¤u, baflkalarıyla paylaflmanın veya açık flekilde konufl-
manın uygun olmayaca¤ı anlatılmaya çalıflılmalıdır.
Bir ailedeki mahremiyet s›n›rlar›, onlara bedenleri
hakk›nda ö¤retti¤imiz mahremiyeti pekifltirmelerini
sa¤lamalar›n›n yoludur. Farkl› ailelerin, farkl› s›n›rlar›
olacakt›r ve bunlar›n ço¤u da çocuklar›n yafllar›na ba¤-
l›d›r. Çocu¤umuza, kap›s› kapal› bir yatak odas›n›n ve-
ya banyonun kap›s›n› çalmas›n› ö¤retmek, ona bir bafl-
ka kiflinin mahrem bölgesine girerken izin istenmesi
gerekti¤i mesaj›n› verecektir.
Çocukların 6-7 yafllarında cinsellikle ilgili merakla-
rı giderek azalmaya bafllar. Cinselli¤e olan ilgi ergenlik
döneminde tekrar ortaya çıkmak üzere kaybolur. Ço-
cukluk döneminde anne ve babaları tarafından uygun
bir flekilde muhatap alınan çocuklar ergenli¤in bafllan-
gıcındaki problemlerinde de ebeveynle iletiflim konu-
sunda daha rahat olacaklardır.
68 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ÇOCUK VE ÖLÜM GERÇE⁄‹

Çocu¤un ölüm karfl›s›nda tavr›, çocuk psikiyatrisi-


nin en önemli meselelerinden biridir. Ölümü merak
eden, hakk›nda sualler ya¤d›ran, ölümden korkan ço-
cu¤a nas›l cevap verilecek, nas›l davran›lacak ve has-
sas beynine dünyadan yok olma nas›l izah edilecektir?
Çocuklar›n› bu yöndeki flikayetlerle psikiyatri kli-
niklerine getiren ana-babalara s›k rastlan›r. Muayene
etti¤im hastalardan bir kaç misal verirsem:
Vaka 1: On yafllar›nda k›z çocu¤u. Ailesinin anlat-
t›¤›na göre, akflam olunca korkuyor, eve girmek istemi-
yormufl. Devaml› ölümle ilgili sualler soruyor, geceleri
“ölebilirim” diyerek uykusuz kald›¤› gibi aileyi de uyku-
suz b›rak›yormufl. Çocuk: “Korkuyorum, doktor bey” di-
yordu. “Ölümden korkuyorum, içime s›k›nt› giriyor. O
yüzden ne yapt›¤›m› bilmiyorum.” Aile ne yapaca¤›n› fla-
fl›rm›fl durumdayd›.
Vaka 2: Yedi yafl›nda erkek çocuk. Gece uyuyam›-
yor, ana-babas›n›n yan›ndan ayr›lmak istemiyormufl.
Uyursa, ölebilece¤ini söylüyormufl. Aile, ne yapmalar›
gerekti¤ini ö¤renmek istiyordu.
Vaka 3: Dört yafl›nda k›z çocu¤u. Babas› bir kaç
gün önce geçirdi¤i trafik kazas›nda vefat etmiflti. Anne-
si, bu durumu çocu¤a anlatman›n en uygun yolunu
bulmak için getirmiflti.
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 69

Ölüm hadisesine flahit olan çocuklar›n durumlar›


da benzer say›labilir. Ayr›ca, deprem gibi tabii afetlerin
çocuklar üzerindeki tesirlerini de izah etmek gerekir.
Evet, böyle çocuklara ne demeli, ailelere nas›l yar-
d›mc› olmal›?

Çocukta ölüm anlay›fl›


‹lk çocukluk yafllar›nda ölüm korkutucu de¤ildir;
çünkü çocu¤un zihni anlayabilecek derecede geliflme-
mifltir. Çocuklar ölümle pek erken yafllarda ilgilenmeye
bafllarlar. Duyduklar› ölüm haber ve sözlerinden bir
mâna ç›karmaya çal›fl›r, ancak pek etkilenmezler.
3-4 yafl çocuklar› için ölüm, uzun bir ayr›l›k veya
dönüflü olmayan uzun bir yolculuktur. Cans›zlar›n da
ölebilece¤ine inan›rlar.
5 yafllar›nda ölüm, uzun bir uykuyla efl manaya ge-
lir ve yavafl yavafl korkutucu olmaya bafllar. Çocuk, an-
nenin babas›n›n ölüp ölmeyece¤ini s›k s›k sorar. Ölüm-
le ilgili cevaplamas› zor soru ya¤muruna tutar.
5-6 yafllar›nda, çocuklar ölümle hastal›k ve yafll›l›k
aras›nda bir iliflki oldu¤unu kavramaya bafllarlar. Yafl-
l› kimselerin ölece¤ini zannederler. Gene de ölümden
uykudan uyan›r gibi geri dönülebilece¤i inanc› bask›n-
d›r.
Oyun ça¤› çocuklar›n›n (5-6 yafllar) ölüm korkusu,
yetiflkinlerin ölüm korkusundan de¤ifliktir. Küçük ço-
cuklar›n do¤rudan do¤ruya ölümle ilgili gibi görünen
korkular›n›n alt›nda bile yaln›z kalma korkusu yatar.
3-6 yafllar›ndaki çocuklar›n belirgin özellikleri ana-
babaya benzeme çabas› ve taklittir. Onlar› dünyan›n en
güçlü, en bilgili kiflileri olarak gördüklerinden kaza,
hastal›k ve ölüm gibi hallerinden ciddi flekilde etkile-
nirler.
70 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

5-6 yafllar›ndaki bir


erkek çocu¤unu hiç
unutmam. ‹stanbul’u
sallayan hafif bir dep-
remden 3-4 gün son-
ra getirilmiflti. Gözleri
bir noktaya dikilmifl,
sessiz flekilde duru-
yordu. Korku içindey-
mifl ve geceleri uyu-
yam›yormufl. Yedi¤i çok az yiyece¤i de zorla al›yormufl.
Araflt›rd›¤›mda, çocuk deprem s›ras›nda can havli ile
kaçan babas›n›n bu hareketini bir türlü anlayam›yor-
du. Demek ki babas›ndan güçlü ve büyük, kendisinin
bilmedi¤i bir varl›k mevcuttu. Yerin gö¤ün yarat›c›s› ye-
terince ö¤retilseydi, muhakkak ki bu tepkiyi vermezdi.
Genellikle 8-10 yafllar›nda ölümün, hayat›n geri
dönülmez bir sonu oldu¤u gerçe¤i benimsenmeye bafl-
lan›r. ‹nsanlar sevdiklerini kaybedince ölümü yeniden
ve gerçekten ö¤renirler.
On yafllar›nda bir çocu¤un babas› ölmüfltü. Meza-
r›n bafl›nda dikilen çocuk dindar akrabas›na sordu:
– Amca, babam bu toprakta nas›l yatacak?
Akrabas› flöyle cevap verdi:
– Rüya gördü¤ümüzde ba¤larda, bahçelerde geziyo-
ruz, yatakta yatt›¤›m›z› bilmiyoruz. ‹flte baban da kufl
gibi uçarak gezip, dolaflacak, toprakta yatt›¤›n› bilmeye-
cek. Rüyalarda oldu¤u gibi...
O çocuk bu aç›klamayla rahatlad›. Büyüyünce din
ile alakas› pek olmad›, amma dine ve dindarlara da
hürmeti eksilmedi. Asl›nda dinden ve dindardan her
zaman ve herkes fayda görmüfltür.
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 71

Ne yap›lmal›?
Çocu¤u ölüm gerçe¤inden kaç›rmak do¤ru de¤ildir.
Dr. Lee Salk, Çocu¤un Duygusal Sorunlar› adl›
kitab›nda bu mevzuda flöyle demektedir:
– “Çocu¤unuzun afl›r› olmamak flart›yla matem,
üzüntü, keder duymas› psikolojik yönden faydal›d›r.
Çocukluklar›nda yak›nlar›n›n cenaze törenine götürül-
memifl ve ilerde ölüm hakk›nda çarp›c› hayaller, kurun-
tular sürdüren yetiflkinler tan›r›m.”
Çocu¤un ölüm hakk›ndaki suallerini karfl›l›ks›z b›-
rakmak veya yanl›fl cevaplamak da do¤ru de¤ildir. Dr.
Lee Salk’›n fikri flöyledir:
– “Mutlaka cevapland›rman›z gerekti¤ini düflünüyo-
rum. Yaln›z iki noktay› akl›n›zdan ç›karmay›n›z. Bunlar-
dan biri çocu¤unuza hakikatleri somut (müflahhas) bir
flekilde dile getirmeniz, di¤eri de çocu¤unuzun duygula-
r›d›r. Küçük çocuklar›n ço¤u, öncelikle somut vakalarla
ilgilenirler. Yaflayan, baz› ifller yapabilen bir insan›n bir-
den hiçli¤e kaymas›n› bir türlü anlayamazlar. Bu de¤i-
fliklik, otorite ve gücü temsil eden ana-babas›n›n ölene
can vermemesi sebebi ile daha da anlafl›lmaz bir hale
gelir. Çocuk zihninde ana-baban›n güçlülü¤ü sonsuzdur.
Bu yüzden her hadisenin geliflimini istedikleri gibi de-
¤ifltirebilecek yetenekte olduklar›n› zannederler. Ebevey-
ni bunu baflaramay›nca, çocu¤un güven duygular› sar-
s›l›r.”

Ana babadan biri ölürse


Anne veya baban›n ölümü, insana çaresizli¤ini gös-
terir, hayat›n gayesi ve mânas›ndan flüpheye düflürebi-
lir. Çocu¤un matemini ancak ölenin canlanmas› önle-
yebilece¤ine, o da mümkün olmad›¤›na göre, çocuk,
ölümün meydana getirdi¤i dehfletle yaflama¤a devam
edecektir.
72 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Çözüm
Prof. Dr. Atalay Yörüko¤lu, Çocuk Ruh Sa¤l›¤› ad-
l› kitab›nda: “Öldükten sonra cennete gideceklerini ö¤-
renmek onlar için ço¤u zaman yat›flt›r›c› olur. Hiç de¤ilse
mezara girmek düflüncesi gibi ürkütücü de¤ildir.”
“Sevdi¤i kifli ile bir gün öte dünyada buluflmak umu-
dunu da k›rmay›n” demektedir.
Dindar olan ailelerin, Allah inanc› ve sevgisiyle ye-
tiflen çocuklar›nda ölümün yol açt›¤› mahzurlar görül-
memektedir. Çocuk, gelifliminde önce ana-babas›n› ha-
tas›z ve en üstün kimseler olarak tan›r. Sonra buna,
ö¤retmen vesaire eklenir. Çocu¤un bu hayranl›k duy-
gular›, zamanla zihni geliflip gerçekleri görünce kaybo-
lacak, bunun yerini hayal k›r›kl›¤›ndan do¤an boflluk
alacakt›r. Çocuk bu bofllu¤u Allah inanc›yla doldurur-
sa, gerçe¤e intibak› kolay olur. Herhangi bir ölüm ha-
linde, ahiret inanc› çocu¤u teskin eder. Bu yüzden ‹s-
lâm terbiyesi ile yetifltirilen çocuklarda ruhî bozukluk-
lara az rastlan›r.
Depremden korkan, daha do¤rusu “en güçlü” ba-
bas›n›n kaç›fl›na mâna veremeyen çocuk, Yüce Allah’›n
iradesi olmadan yapra¤›n bile k›m›ldayamayaca¤›n›
bilseydi, hadiseyi zihninin derinliklerinde iz b›rakma-
dan, zarars›z geçirebilirdi.
Yazd›¤›m vakalar›n ilki çeflitli ilaçlar dahil her tür-
lü tedaviden faydalanmad›. O zaman kendisine ölü-
mün ‹slâmî izah›n› anlatt›m, büyük ölçüde rahatlad›¤›-
n› gördüm.
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 73

ÇOCUKLAR TELEV‹ZYONU
NE KADAR SEYRETMEL‹?

Ülkemizde televizyon çok önemli yer tutmaktad›r.


Art›k üstlerinde televizyon anteni, hatta çanak anten
olmayan gecekondu ve köy evleri bile kalmam›flt›r.
Hem göze, hem kula¤a hitap etti¤inden oldukça tesirli
olan bu âletin mahzurlar›n› da bilip uyan›k olmak ge-
rekir. Televizyonun çocuklar üzerindeki etkileri hak-
k›nda ABD ve Avrupa ülkelerinde çok say›da yay›nlar
olmufl, aileler uyar›lm›fllard›r.

Taklit ve televizyon
Çocuk, ruhsal geliflimini aile içinde tamamlamak
zorundad›r. Yetiflkin kifli olmay›, taklit dedi¤imiz
büyüklere benzeme arzusu ile ö¤renir.
2-6 yafllar aras›ndaki çocu¤un belirgin özelli¤i tak-
littir. Bu yafllardaki çocukta iyiyi kötüden ay›rabilme
yetene¤i, yani üstbenlik geliflmemifltir. Gördü¤ünü iyi
veya kötü diye tefrik edemeden taklit eder.
Çocu¤un bafll›ca taklit kayna¤› ana ve babas›d›r.
Gününün tamam›na yak›n›n› geçirdi¤i evinde anne ve
babas›n›n hareketlerini, konuflmas›n›, davran›fllar›n›,
olaylara verdi¤i tepkilerini, huylar›n› görüp taklit ede-
rek büyür.
74 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Televizyon evlere girince anne ve baba aras›ndaki


muhabbet ve hürmet dolu iletiflim, aile sohbetleri
oldukça azal›r. Art›k aile fertleri saatlerinin ço¤unu te-
levizyon karfl›s›nda geçirmektedir. ABD’de yap›lan bir
incelemeye göre her Amerikal›, hayat›n›n 15 y›l›n› tele-
vizyon seyrederek harcamaktad›r. Yorgun iflten dönen
baba, anne ve çocuklarla yeterince ilgilenmeden tele-
vizyon seyretmeye dalmaktad›r. Bu durumda çocu¤un
taklit edece¤i anne-baba iliflkileri yan›nda, gördü¤ü il-
gi ve sevgi de azalmaktad›r. Çocuk, taklidi ailenin sev-
gi ve flefkat dolu havas›ndan televizyona yöneltmek
mecburiyetinde kalmaktad›r.

Dindar bir anne 4 yafl›ndaki k›z›n›n rakkaseler


gibi oynad›¤›n›, halbuki ailelerinde böyle bir olay ol-
mad›¤›n› telefonda bildirerek sebebini sormufltu.
Kendisine televizyonu taklit etti¤ini, bunun normal
bir davran›fl oldu¤unu söyledim. Gerçekten çocuklar
televizyondaki sahneleri taklit ederler, ne oldu¤unu
ço¤u zaman anlamazlar bile.

6-11 yafllar›ndaki çocu¤un taklidi ebeveyninden


çevreye yönelir. Ayr›ca bu yafllar çocukta süperegonun
yani iyiyi kötüden ay›rabilme yetene¤inin olufltu¤u
ça¤d›r. Bu yafllarda verece¤imiz ideal fikirler onlar›n
flahsiyetine yön verir.
Çocuk televizyon seyrederek oradaki uygunsuz
kimlikleri kendine örnek alabilir. Bugün en genifl izle-
yici kapasitesine sahip baz› televizyon programlar›, ev-
lilik öncesi hatta evlilik d›fl› yaflanan cinsel iliflkileri “s›-
radan” kabul etmek konusunda bizleri flartland›rmak-
tad›r.
Yine reklamlar çocuklar› gereksiz tüketime itmek-
tedir. Bira, banka vs. reklamlar› çocuk için olumsuz
örneklerdir. Ayr›ca dizi ve filmlerde içki ikram edilmek-
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 75

te, “e¤er e¤lenmek istiyorsak içmemiz gerekir” diye bir


mesaj beynimize kaz›nmaktad›r. Amerikal› çocuklar bir
y›l içinde 20 bin reklam izlemektedir.
Televizyon ayr›ca çocuklar› hareketsiz ve pasif bir
yaflant› tarz›na itmektedir. Fazla kilolu Amerikal› ço-
cuklar›n oran› 1964 y›l›nda yüzde 5 iken 1994’te oran
yüzde 13 olmufltur. Haftada 21 saatten fazla televizyon
izleyen insanlar›n fleker hastal›¤› ve fliflmanl›k riski art-
maktad›r.

Televizyon e¤itici mi?


Çocuk normal geli-
flim basamaklar›n›
zorlama olmadan
aflmal›d›r. Afl›r›
müdahale onlarda
ilerlemenin aksine
gecikme ve zarara
sebep olur. Meselâ;
6 ayl›k çocu¤u yü-
rümeye zorlarsak,
bunu baflaramaya-
ca¤› bir yana, yafl›
gelince de yürümesi gecikir. 4 yafl›ndaki çocu¤a oku-
ma-yazma ö¤retmeye kalkarsak, okumaya karfl› so-
¤ukluk geliflecek, okula intibak› zorlaflacakt›r.
Televizyon bu aç›dan çocuklar› erken büyümeye zorla-
maktad›r.
Televizyondan elde edilen bilgiler çocuklara çilesiz,
çabas›z, araflt›rmas›z, içten heves olmadan geldi¤inden
çocu¤un okuma ve araflt›rma zevkini köreltecektir. Be-
yinlerini iflletme zahmetine katlanmad›klar›ndan zihin-
lerini gelifltiremeyeceklerdir.
Dehfletli, sald›rgan, korkunç facial› filmleri seyrede
76 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ede, çocuk üzerinde yaflad›¤› dünyan›n ve içinde bu-


lundu¤u toplumun gerçeklerine, meselelerine, dertleri-
ne yabanc› kalacak, onlar› küçümseyecektir. Bu ya-
banc›laflma bazen onu sald›rganl›¤a e¤ilimli hale geti-
rebilecek, bazen de ac›ma ve merhamet hislerini törpü-
leyebilecektir.
S›radan bir genç 18 yafl›na gelinceye kadar 200 bin
fliddet içerikli sahneyi izlemekte, 40 bin cinayete flahit
olmaktad›r. Gençlerin fliddet uygulamas›nda yüzde 10
oran›nda televizyon suçlanmaktad›r.
Sürekli televizyon izleyen çocuklar›n konsantras-
yon zorlu¤u çekti¤i, durmaks›z›n ve düflünmeden hare-
ket etti¤i ve çabucak kafalar›n›n kar›flt›¤› bir gerçektir.
Haftada 10 saat ve üzeri televizyon izlemenin zihin fa-
aliyetini olumsuz etkiledi¤i gösterilmifltir.
Yine unutmamam›z gereken bir nokta da, çocu¤u-
muzun hayatta baflar›l› olmas›na yard›mc› olma yolla-
r›ndan birisi ona sa¤l›kl› bir alg›lama ve anlay›fl kazan-
d›rmakt›r. Ekranlar bunun tam tersini yapmaktad›rlar.
Televizyon anormal ve sansasyonel olan› vurgular. Ge-
re¤inden fazla televizyon seyreden çocuklar, bozuk ve
çarp›k bir gerçeklik duyusu kazan›rlar. Dünyan›n ol-
du¤undan daha de¤ersiz ve korkutucu bir yer oldu¤u-
na inanabilirler.
Halbuki çocuklar›n duygusal yönden sa¤l›kl› bir ge-
liflim gösterebilmeleri için hayat›n genellikle huzur ve
bar›flla dolu oldu¤unu, mutlulu¤un da sürekli bir
uyar›lma gerektirmedi¤ini ve bunun için maddenin flart
olmad›¤›n› ö¤renmeye ihtiyaç duyarlar. Bu inanç ise in-
sanlar taraf›ndan oldukça ra¤bet gören, çocuklar› ekra-
na yap›flt›ran ve aile iliflkilerini göz ard› eden dizilerle ve-
rilen de¤er kal›plar›na ters düflmektedir.
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 77

Televizyon ve okul baflar›s›


Çocuklar›n› televizyondan uzak tutan aileler onla-
r›n daha baflar›l› olmas›n› da sa¤lamaktalar. Çünkü bu
çocuklar›n zihni daha aç›k oluyor ve derslere daha iyi
konsantre olmaktalar. Ayr›ca televizyon izleme vaktini
daha faydal› faaliyetlerle geçirdikleri için dünya ve ha-
yat hakk›ndaki bilgileri de daha genifl oldu¤u görül-
müfltür.
Yine televizyon seyretmek için geç saatlere kadar
oturan çocuklar›n uyku düzensizlikleri yaflad›klar›n› ve
bu sorunun da okul performans›n› etkileyerek ertesi
gün çocu¤un derslere kat›l›m›n› azaltt›¤›n› ortaya ç›-
kartm›flt›r. fiiddet içeren programlar›n da uyku düzen-
sizliklerine sebep oldu¤u bilinmektedir.

Dikkat toplama süresini k›salt›r


Dikkat problemleri okul ça¤›ndaki çocuklar aras›n-
da gittikçe daha yayg›n olarak görülmektedir. Televiz-
yon seyretmek için k›sa süreli dikkat toplanmas› yeter-
lidir. Oysa okumak, çal›flmak ve s›n›fta ders dinlemek
uzun süreli konsantrasyon gerektirir. Ekran karfl›s›n-
da geçirilen süre ile dikkat eksikli¤inin artmas› aras›n-
da bir ba¤ vard›r.
Ünlü ABD’li kiflisel geliflimci Zig Ziglar, “itiraf etmeli-
yim ki, e¤er evlerinde televizyon olmasayd› çocuklar›m›z
büyük ihtimalle “farkl›” olacaklard›. ‹lk birkaç haftadan
sonra “farkl›laflacaklard›.” Daha mutlu, daha konuflkan
ve aç›k yürekli, daha üretken, daha müflfik, daha rahat,
ahlâkî yönden sorumluluk tafl›yan ve toplumsal yönden
kabul gören insanlar olacaklard›” demektedir.
78 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Ne yapmal›?
fiu tedbirler her zaman ifle yarar:
* Büyükler televizyona düflkün olmayarak çocuk-
lara örnek olmal›d›r.
* Yemek yeme ve televizyon izleme ayn› anda olma-
mal›d›r. Yemek sofras› aile fertlerinin nefle içinde soh-
bet edecekleri, iletiflim kuracaklar› mekânlar olmal›d›r.
* Televizyon odan›n en çekici yerine konmamal›d›r.
* Televizyonu çocuklar günde 1 saatten fazla izle-
memeli, seyredece¤i programlar konusunda ebeveyn
söz sahibi olmal›d›r.
* Televizyon, çocuk bak›c›s› ve susturucusu olarak
kullan›lmamal›d›r.
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 79

KARDEfi KAVGALARI
KAÇINILMAZ MI?

Kardefl rekabeti, hayat›n bir gerçe¤idir. Aile uyu-


munu bozan, mutsuzlu¤a sebep olan bu çekiflmeye
ebeveynlerin nas›l tepki verecekleri çok önemlidir. As-
l›nda kardefl kavgalar› çocuklar›n büyümelerine ve ai-
lenin koruyucu çevresi içinde problemleri çözebilmele-
rine, birlikte tart›flma, paylaflma ve rekabetle ilgilenme-
ye yönelik f›rsatlar›n sa¤lanmas› ile geliflmelerine yar-
d›mc› olacakt›r.
Çocuklar yarad›l›fllar› icab› çok erken yaflta kendi-
lerini baflkalar› (özellikle kardeflleri) ile k›yaslamaya
bafllarlar. Rekabet dürtüsünün getirdi¤i enerji, do¤al o-
larak çocuklar›n baflar› kazanmas›na yard›mc› olur.
Anne babalar bu tür sa¤l›kl› rekabeti destekleyebilir,
fakat afl›r›ya kaçmamak gerekir. En uygun yöntem, her
çocu¤u kendi özel yeteneklerini gelifltirmeye teflvik et-
mektir. Çocuklar bu sebeple tart›flmalar yoluyla gün-
lük anlaflmazl›klar› nas›l çözeceklerini de ö¤renirler.

Kavgan›n faydas›
Asl›nda kardefller aras›nda bir miktar çat›flma ol-
mas›n›n yararlar› da vard›r: Birbirlerine üstünlük sa¤-
lama mücadeleleri kardeflleri daha güçlü ve dayan›kl›
yapar. Bitmek bilmeyen bo¤uflmalarla h›z ve çeviklik
kazan›rlar. Sözlü dalaflmalar›ndan, zeki olmakla k›r›c›
olmak aras›ndaki fark› ö¤renirler. Birlikte yaflaman›n
80 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

getirdi¤i do¤al sinir bozukluklar›ndan; haklar›n› koru-


may›, kendilerini savunmay› ve uzlaflmay› ö¤renirler.
Bazen de, birbirlerinin özel yeteneklerine imrenmeleri,
onlar› daha çok çal›flmaya, azimli ve baflar›l› olmaya
teflvik eder.

Ebeveynler önlemede etkili


Anne-baba kardefl rekabetini yo¤unlaflt›rabilir de,
azaltabilir de. Düflmanca duygular› bast›rabilir veya
tehlikesiz bir flekilde a盤a vurulmalar›n› sa¤layabilir.
Kavgay› k›z›flt›rabilir ya da uzlaflt›rabilir.
Ancak flunu da bi-
lelim, ne kadar u¤-
raflsak da kardefl-
ler yine de kavga
etmeye sebep bula-
caklard›r.
Çocuklar›n› kavga
ettikleri için getiren
bir anne flöyle di-
yordu: “Sabah gözlerini açmalar›ndan, gece yatana ka-
dar, kendilerini tek bir amaca adam›fl görünüyorlar: Bir-
birlerini mutsuz etmek. Bu beni flaflk›na döndürüyor.
Kavgalar›n›n fliddetine, vahfletine, bitmek bilmezli¤ine
hiç anlam veremiyorum. Onlarda m› bir problem var ben-
de mi anlayam›yorum.”
Bir baba ise, “Evdeki çat›flma art›k tahammül ede-
meyece¤im boyuta geldi. Uzun bir günden sonra yorgun
eve dönüyorum ki, üç k›z›m birbirine ba¤›r›yor, anneleri
ise onlara. Sonra hepsi bana koflup birbirlerini flikâyet
ediyorlar. Kimseden, neden, nas›l hissetti¤ini duymak
istemiyorum! Sadece bunun sona ermesini arzu ediyo-
rum” diyordu üzüntüyle...
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 81

Neler oldu¤u sorulmamal›


Kardefl kavgalar› birçok ai-
lenin problemidir. Tüm
kardefller zaman zaman
birbirlerinin sinirlerini bo-
zar, at›fl›r veya tart›fl›rlar.
Kardefl kavgas›na müda-
hale ederken “Burada ne-
ler oluyor?” diye sormak-
tan kaç›nmal›d›r. Her ço-
cuk olay› kendi aç›s›ndan
anlatacak ve iflin asl›n› ö¤renmek pek mümkün olma-
yacakt›r. Bunun yerine, tüm taraflar› soru sormadan
cezaland›rmak uygun yoldur.
Elbette kavgay› kimin bafllatt›¤›n› kendi gözlerimiz-
le gördüysek o çocu¤u cezaland›rabiliriz. Ancak unut-
mamal›y›z ki, melek gibi gözüken bir çocuk bile kaba-
hatli olabilir.
Çocuklar›n aralar›ndaki anlaflmazl›klar› kendi bafl-
lar›na çözümlemelerine izin vermek uygun olan flekil-
dir. Benim 12 yafl›ndaki k›z›m ve 15 yafl›ndaki o¤lum-
dan gözlemledi¤im, bir an kavga ederken bir süre son-
ra birbirlerine sevgi kelimeleri söyleyebildikleridir.
Kardefl kavgalar›n›n önüne geçmenin bir yolu da
çocuklar›n birbirlerinin (varsa) odalar›na izin alarak
girmelerini sa¤lamakt›r. Bu flekilde kavgaya girmek is-
temeyen çocuk hemen kendi odas›na çekilebilir. Ancak
bunun da kötüye kullan›lmas›n›n önüne geçilmelidir.

Konuflarak anlaflmalar›na özendirilmeli


Bir konu üzerinde kavga etmeden tart›fl›yorlarsa
bu desteklenmeli ve hoflumuza gitti¤i belli edilmelidir.
Ayr›ca tart›flma muhakkak hakaret içermemeli,
birbirlerini incitmemelidirler.
82 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

YAfiLANAN NÜFUS
YALNIZLAfiAN ÇOCUKLAR

‹talya, kadın baflına düflen do¤um oranı ortalama-


sında dünyadaki en düflük oranlardan birine sahiptir
(1,18). Bu, her yıl ölümden az do¤um olması anlamına
gelmektedir. Yani nüfus yerine konulamamaktadır. Ül-
kenin emeklilik sigortası halihazırda borçtadır. Roma
Üniversitesinden nüfusbilimci Antoni Golini, “Ekono-
mik yüke dayanmak için flimdiden göçmenlere ba¤ımlı
hale geldik. Bu, ‹talyan kültürünü riske atmaktadır. ‹tal-
ya artık ‹talya olmaktan çıkacaktır. Di¤er bir ifadeyle bu
‹talyan toplumunun sonudur” demektedir.
Baflta zengin ülkelerde olmak üzere aile, giderek
küçülmektedir. Avrupa’da do¤urganlık oranı 1990’da
1.72 iken 2000’de 1.46’ya düflmüfltür. Aynı dönemde
Asya’da bu rakam 3’ün az üzerinden 2.54’e inmifltir.
Ço¤unlu¤u Katolik olan güney Amerika’da bile, do¤ur-
ganlık oranı azalmaktadır. Brezilya’da 40 yıl önce 6.3
olan kadın baflına çocuk oranı 2.3’e düflmüfltür. 48 az
geliflmifl ülkede bu rakam 5.74’tür ve ancak 2050’de
2.51’e gerileyece¤i hesaplanmaktadır.
Ailelerin ço¤u tek çocukla yetinmek istemiyor. Aile-
ler daha fazla çocuk istediklerini söylemekte, fakat bu-
nu gerçeklefltirmemektedirler.
Nüfus bilimci Margarita Delgado, ‹spanya’da 28 yıl
içinde do¤um oranlarının yar›ya inerek 1.2’ye düfltü¤ü-
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 83

nü ve annelerin ilk do¤umların›n tüm do¤umlara


oran›n›n 25 yıl önceki % 38’e nazaran % 50’ye çıktı¤ı-
na iflaret etmektedir. ABD nüfus bürosuna göre
1976’da % 9.6 olan tek çocuklu aile oranı 1998’de %
17’ye yükselmifl ve aynı dönemde 3 ve daha fazla çocu-
¤u olan ailelerin oranı % 21’e düflmüfltür. Halbuki 30
yıl önce “Nüfus Bombası” adlı kitabında Paul Ehrlick,
yiyecek kıtlı¤ı olaca¤ını ve dünyanın tabii kaynakları-
nın tükenece¤ini iddia ediyordu. Bu ve benzeri kıyamet
senaryolarının korkusu, aileleri ve ülkeleri çok sıkı bir
aile planlamasına sevk etti.
Az çocuk akımının bir sebebi de annelerin çalıfl-
ması. Artık kadınlar çocuk do¤urmaya zaman, para ve
enerji bulamıyorlar. Alman psikolog Hortut Kasten,
“Pek çok genç kadının evlenmeden önce birden fazla ço-
cuk istedi¤ini biliyoruz, ama yola çıkınca kariyer arzula-
rından büyük kısıntılar yapmayı göze almadıkça bunun
mümkün olmadı¤ını görüyorlar” demekte.
‹talya’da yapılan bir arafltırmada ise 16-24 yafl ara-
sı kadınların % 52’si daha flimdiden “kariyere engel ol-
du¤u” gerekçesiyle hiç çocuk istemediklerini ifade et-
mifller.

Çocukların azalması dengesizli¤i


artırıyor!
2050 yılında, en fakir ülkelerdeki nüfus, flu anki
mevcudun 2.4 kat›na ç›kacak ve dünyadaki 10 kifliden
9’u bu ülkelerde yaflayacak. Fakir ve varl›kl› ülkeler
aras›ndaki uçurum, bu yüzden büyüyecektir.

Dünya yafllanıyor!
Birleflmifl milletler raporları önümüzdeki 50 yılda
60 yafl üzeri nüfusun 3 kat, 80 yafl üzeri nüfusun ise
5 kat artaca¤ını göstermektedir. Daha fazla yaflayan bu
84 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

yafllıların bakımını kim üstlenecektir? fiu an dünyada


her 100 çalıflana 11 emekli düflmektedir. ABD Nüfus
Bürosu 2050’de her 100 çalıflana 26 emekli düflece¤ini
hesaplamıfltır. Washington’da kurulu strateji ve bey-
nelmilel arafltırmalar merkezi (CSIS) sorumlusu Paul
Hevitt bunun “ekonomik ve sosyal bir felaket” olaca¤ı-
nı söylüyor.

Tek çocuk problemi


De¤iflen aile yapısı
üzerinde gözler en
çok tek çocuklara
odaklanmaktadır.
Tek çocuklar rutin
olarak ben-mer-
kezci (egoist) ve uz-
laflmasız olmakla
suçlanmaktadır-
lar. Çin’de “küçük
imparatorlar” olarak bilinen yalnız çocuklar, artan ço-
cukluk ça¤ı suçlarından, yaygınlaflan maddecili¤e ka-
dar herfleyden sorumlu tutulmaktadır. “Tek çocuklara
aflırı ihtimam gösterildi¤inden kurallara uymuyorlar ve
flımarıklar” yaygın kanaattir.
Bu tür inanıfllar tek çocuk anne-babalarında sık-
lıkla suçluluk ve öfke duyguları uyandırmaktadır. fiim-
di buna karfl› “tek çocuk”lar savunmaya geçmifllerdir.
Web siteleri aç›lmakta, daha çok psikologlara götürüle-
rek problemleri giderilmeye çalıflılmaktadır.
Tek çocuklar da durumlarından memnun de¤iller.
Yarısı tek çocuk olduklarını saklamaktadırlar. Üstelik
bu çocuklar yalnızlı¤ın ne kadar zor oldu¤unu çevrele-
rine gösteriyorlar.
fiurası kesindir ki tek çocuklar, bazı fleyleri çok
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 85

kardefllilerden daha farklı yaflamaktadırlar. Pek ço¤u


baflarılı olmak için kendisini baskı altında hissetmek-
tedir ve anne-babalarını model almaya daha yatkındır-
lar. Tek çocukların kendilerine kardefl arzulamalar›n›n
bir sebebi de, yafllı ve hasta anne-babalarına bakma
görevini paylaflmak istemeleridir.
K›sacas› insanlar daha az çocuk istedikçe bir yan-
dan problemli tek çocuklar ortaya çıkmakta; di¤er yan-
dan dünyada fakir zengin dengesizli¤i fakirler aleyhine
bozulmakta ve nüfus h›zla yafllanmaktadır.
(Newsweek, 23 Nisan 2001’den)
86 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

BÜYÜK ANNE-BABA VE ÇOCUKLAR

11 yaflındaki Zeynep’i muayene için getiren annesi-


nin ifadesine göre; Zeynep sık yalana baflvuruyor, iste-
nileni yapmıyor, derslerine ilgisiz davranıyordu. De-
vamlı ilgi ve dikkatin kendi üzerinde olmasını istiyor,
bunun için de çocuksu hareketlerde bulunabiliyordu.
Annesi “Artık bunaldık, hele yalan söylemesi bizi çok
üzüyor. Halbuki çocuklu¤u iyi geçti. Bir sıkıntı çekmedi.
Aksine çok sevildi. Bilhassa ilk ve tek torun oldu¤u için
büyük anne ve babası da çok kıymet verdiler. Zeynep el-
lerden düflmedi hiç. Niye böyle oldu anlayamadık.”
Anne dertliydi. Zeynep’in nasıl bu hale geldi¤ine
flaflırıyordu. Zaten 6 yafl daha küçük bir erkek çocuk-
ları dıflında kardefli de yoktu.
Zeynep muayene için odaya girdi¤inde sakince
durdu ve utangaç bir tavırla baflını kaldırarak etrafı
süzdü. Hiç öyle huyu bozuk olan çocuklara benzemi-
yordu. Ona çeflitli sorular yönelttim. Sonunda anlat-
maya baflladı. “Doktor amca” dedi. “Size söyleyece¤im
yaptıklarımın yanlıfl oldu¤unu biliyorum. Aslında ben ai-
lemin kurbanıyım. Küçükken, büyükanne ve babamın
bana davranıflları beni bu hale getirdi. Yaramazlık yap-
tı¤ımda onlara sı¤ınırdım. Devamlı hoflgörü ile karflılar,
bol harçlık verirlerdi. Bir dedi¤im iki olmazdı. Yalan söy-
lemem bile hoflgörüldü. fiimdi ise kızıyorlar, halbuki kü-
çükken yalana alıfltım.”
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 87

Daha sonra annesi ile tekrar görüfltüm. Mesele


açıktı. Zeynep anne babası ile büyükler arasında kal-
mıfltı. Onların birbirlerinden farklılıklarını kullanmıfltı.
Neyin do¤ru neyin yanlıfl oldu¤unu ö¤renememiflti. Bu
ikili mesaj sebebiyle do¤ru dürüst bir terbiye alama-
mıfltı. Yanlıfl bir hareket yaptı¤ında annesi ona kızmıfl,
ama büyükanne veya babası hemen koruyucu kanat-
larını germifllerdi. Yaptı¤ı her hareket aflırı müsamaha
ile karflılanmıfltı.
“O çocuktur yapar” denilmiflti. Bu yüzden Zeynep
dediklerini yapmıfl, yapılmazsa da yalana veya a¤lama-
ya baflvurarak yine yaptırmıfltı. Büyüklerin abartılı
hoflgörüsünü kötüye kullanmaya alıflmıfltı.
***
Aslında Zeynepler o kadar çok ki... Her ne kadar
ülkemizde genifl aile tipi, yerini giderek ana-baba ve ço-
cuklardan oluflan çekirdek ailelere bırakıyorsa da, ha-
la yer yer büyüklerin otoritesine dayalı geleneksel aile
anlayıflı hüküm sürmektedir.
Kimi zaman aynı daireyi paylaflmak bazen de aynı
apartmanın farklı dairelerinde oturmak fleklinde ol-
sun, büyükanne ve babanın çocukla teması sıklafltık-
ça, ana-babadan beklenilen “e¤itimde dengeli ve tutarlı
olmak” prensibi bozulmaktadır. Bu durumda anne ve-
ya baba, büyükleri kırmamaya özen gösterirken, yafllı-
lar muhtemelen yafllarına has olarak, aflırı hoflgörülü
bir yaklaflım sergilemektedirler. Bu durumda yaptı¤ı
hofl olmayan bir davranıfltan dolayı ana-babasının aza-
rını iflitece¤ini anlayan çocuk, solu¤u büyükanne veya
babasında almakta ve istedi¤ine bu yolla kolayca ka-
vuflmaktadır. Büyükanne ve baba, torunları tarafından
devamlı sevilmek ve onların ilgisini kazanmak amacıy-
la koruyucu tutumlarını sürdürmektedirler.
Bazı durumlarda ise, büyükanne ve büyükbaba,
çocu¤un e¤itimi konusunda kendilerini daha tecrübeli
88 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

görmekte ve çocuklarına çocuklarıyla iliflki fırsatını


vermemektedirler.
‹flte bu durumlarda çocu¤un e¤itim ve geliflmesin-
de anne-babanın sorumlu oldu¤u akıldan çıkarılma-
malıdır. Yani çocuk hakkındaki kararı birinci derecede
çocu¤un ebeveyni, yani ona bakanlar uygulayacaktır.
Büyükanne ve baba, çocu¤un e¤itimi konusunda me-
safeli olmalıdırlar. Bilmelidirler ki, iki de¤iflik bakıfl açı-
sı ve çeliflkili anlayıfltan do¤an tereddütler çocuk e¤iti-
mi açısından zararlıdır.
Yine böyle bir aile içinde büyüyen Ahmet’i unuta-
mıyorum. Çevreden ürken, herkese korkulu nazarlarla
bakan bu çocuk, anneannesinin aflırı ilgi ve bakımı ile
büyümüfltü. 10 yaflına gelmesine ra¤men hala annean-
nesi ona yediriyor, giydiriyordu. Bunu da çocu¤un iyi-
li¤i için yaptı¤ını söylüyordu üstelik. Ahmet, kendi ifli-
ni kendi görmeye alıflmadı¤ı, devamlı anneannesinin
yardımıyla büyüdü¤ü için hiçbir fley yapmak istemiyor
veya beceremeyece¤ini zannediyordu.
fiunu söylemek istiyo-
rum, büyükleriyle bir-
likte veya ona yakın
oturan aileler çocukla-
rının e¤itimini kendi
üzerine almalıdır. El-
bet, büyükler torunla-
rını sevecek ve onlarla
ilgileneceklerdir. Ama anne-babasının terbiye edifline
karıflmamalı, onlara zıt mesajlar vermemelidirler.
Aslında böyle yapmadıkları takdirde tecrübe ve en-
gin sevgileriyle çocukların yetiflmesi üzerinde muhak-
kak büyük fayda sa¤layacaklardır. Çünkü onların vak-
ti boldur. Devamlı çocukla birlikte olabilmenin avanta-
jına sahiptirler. Bakın 9 yaflındaki Sena büyükannesi-
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 89

ni nasıl tanıtıyor:“Büyükanneler bizimle beraber bulun-


manın dıflında bir fley yapmak zorunda de¤ildirler. Bi-
zimle birlikte yürüyüfle çıkarlar, üstelik güzel yaprakla-
rı, a¤açlar› veya de¤iflik bir böcek gördüklerinde onu
bize göstererek hayat›n zevkini tattırırlar. Asla da acele
etmezler. Büyükanneler her türlü suallerimize cevap ve-
rirler.
Büyükanneler, evimi-
ze gelen bazı misafir-
lerin yaptı¤ı gibi bi-
zimle bebek gibi ko-
nuflmazlar, çünkü bu
konuflmalardan bir
fley anlamayaca¤ımı-
zı bilirler.
Bize kitap okudukla-
rında, sayfa atlamaz
ve aynı hikayeyi de-
falarca anlatmaktan usanmazlar.
Herkesin bir büyükannesi olmalı, özellikle çok tele-
vizyon seyretmekten bıktı¤ımızda. Çünkü onlar, zaman-
larını bize sınırsız ayırabilen kimselerdir.”
Aslında torunuyla ilgilenmek, tecrübelerini ve sev-
gilerini onlara aktarmak büyükanne ve büyükababaya
da çok fley verecektir. Yeniden evlat sevgisini tadacak,
adeta yaflamaya daha çok ba¤lanacaklardır. Torunları-
nı mutlu etme, onları sevinçle dolduracaktır. Tabii, ço-
cu¤a zarar verecek müdahalelerden kaçınarak...
90 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ATAR‹ VE B‹LG‹SAYAR OYUNLARI

Son zamanlarda internet salonları hızla her tarafta


açılıyor. 18 yaflından küçük ö¤rencilerle dolup taflan
bu sa¤lıksız ve tehlikeli izbe mekanlar, anne-babaların
büyük dertlerinden biri haline geldi.

Çocukları ne cezbediyor?
Gerçekten internet salonları oldukça yaygınlafltı.
Muayenehenemin oldu¤u Fatih Akdeniz Caddesinde
sayıları 4’e çıktı. Sabahları önlerinden geçerken okul
kıyafetli çocukların –herhalde okuldan kaçmıfllardır–
içlerini doldurdu¤unu müflahade ediyorum. Sigara du-
manı ve pis havadan görme fonksiyonu zorlaflmıfl hal-
de, üstelik de atari aletlerinde sıra var.
Acaba onları internet salonlarına dolduran sebep
nedir? Herhalde heyecan vermesi ve çocuklarda yarıfl
ve baflarma zevkini tattırması bu faktörlerin baflında
geliyor. Ayrıca büyükflehirlerde, kutu gibi daracık me-
kanlarda büyüyen çocuklar için parkların ve oyun sa-
halarının yetersiz oluflu, hatta hiç olmayıflı da bir bafl-
ka sebep.

Oyunların çocuk üzerine tesiri


Çocu¤un zihni kapasitesi devamlı geliflme halinde-
dir. ‹flte bu devirde ö¤renmeye, kültüre, arafltırmaya
a¤ırlık veren çocuk bu geliflimini en uygun flekilde sa¤-
lar. Ama çocuk bunu bırakır, internet salonlarında
vaktini öldürürse ilerlemesi sekteye u¤rar.
Yine çocuk bu devrede gerçekle hayali ayırmayı ö¤-
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 91

renir. Atariye düfl-


künlük gösteren
çocuk hissi tepki-
lerden uzaklaflır,
hayalcili¤e kayar.
Gerçeklerden ko-
par, hadiseleri de-
¤erlendirme yete-
ne¤ini kaybeder.
Sanki hayal dün-
yasında geziniyor-
dur. Beyni ataride-
ki oyunlara flartlanır. Oynamadı¤ı zaman bile kafası
bunlarla meflguldür. Olayları bu açıdan görür. Bu ço-
cuklardan bazılarının otomatik hareketler-özellikle sal-
dırganlık fleklinde- yaptıkları görülür.
Yine devamlı atari ve bilgisayar oyunlarıyla u¤ra-
flan çocuklarda epilepsi (sara) ve göz bozukluklarının
ortaya çıkması seyrek de¤ildir. Yani oyunla, ö¤renme
ile geçirilecek vakit kaybedilmifl olur. Kifliliklerini uy-
gun flekilde gelifltirebilmeleri için oyuna ve arkadafllı¤a
yani insan iliflkilerine ihtiyaçları vardır.

Oyun salonlarının pis havası


Elbette oyun salonlar›n›n pis havas›, ayrı bir mah-
zurdur. Çocuklar›n hassas olan akci¤er ve solunum
sistemlerinin fazlasıyla etkilendi¤i bir gerçektir. Tabii,
iflin vehameti bundan ibaret de¤il.
Sigara ve kumara, hatta alkol ve uyuflturucuya bir
geçifl oluflturma ihtimali var. Nitekim oralara gelenler
arasında küçük yaflta olmalarına ra¤men sigara kulla-
nanlar var. Birbirlerinden etkilenmemeleri mümkün
de¤il. Zaten bu yerlerin hep pis ve izbe köflelerde açıl-
dıkları dikkatimi çekmifltir. Yani bu yerlerde çocuklar
kötü arkadafllar da edinmektedirler.
92 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Oyunla kaybedilenler
Çocukların bir kısmı sadece atari oynamak için
okuldan kaçmaktadırlar. Derslerini yapmamakta, geri
kalmaktalar. Bu da okul baflarısızlıklarına yol açmak-
tadır. Ö¤renme ve e¤itimden geri kal›nmakta, okuma
alıflkanlı¤ı kazanılmamaktadır.
Aileler çocuklarına para yetifltirememekte, annele-
ri ile para kavgalarına bafllamaktadırlar. ‹flin hazin yö-
nü ailelerin komplekse ve ezikli¤e kapılmaları yan›s›ra
bazı çocukların çalma ve hırsızlı¤a itilmesidir. “Ne yol-
dan para bulursak bulsak da hiçbir fley düflünmeden
atariye koflsak” fleklinde davranmaktadırlar.
Atariye dalıp yeme içmeyi ihmal eden veya besin
de¤eri düflük yiyeceklerle abur cubur midelerini doldu-
ran çocuklarda beslenme dengesizlikleri de geliflecek-
tir. Önemli olan bir husus da arkadafllarıyla ilgiyi kesip
zamanlarını bu cansız ve so¤uk aletle baflbafla geçir-
meleri olsa gerek.

Ne yapılabilir?
Bu konuda belediyelere düflen görev; bu salonları
denetlemeleri ve 18 yaflından küçüklerin dadanmaları-
nı önlemeleridir. Ayrıca atari salonu için kolayca ruh-
sat vermemeleri gerekir.
Veliler ise çocuklarına sahip çıkmalı, okula devam-
larını takip etmeli ve atariye alıflkanlık kazanmalarına
mani olmalıdırlar.
Bunun için ise en baflta çocukları ile yakından
meflgul olmaları, onlara güzel hasletler vermeye çalıfl-
maları ve sıcak, sevecen bir aile ortamı oluflturmaları
gereklidir.
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 93

SOFRAYA DAVET
Günümüzün yayg›n adetlerinden biri de, yemekle-
rin tek bafl›na yenmesi veya fast food (h›zl› yemek) tar-
z› yani ayakta at›flt›rmakt›r. Halbuki, yeme¤in baflka
fonksiyonlar› vard›r. Birbirini seven kiflilerin özellikle
ailelerin Rabbimizin ikram etti¤i nimetleri sohbet ede-
rek, nefle ve muhabbet içinde yemeleri aile birli¤i ve
ruh sa¤l›¤›n›n korunmas› aç›s›ndan vazgeçilmez dere-
cede önemlidir.
Çünkü yemekte bir
araya gelmeyen,
gelseler bile hiçbir
fley konuflmayan
bir aile; bütünlefl-
me, yemek zama-
n›n› canl› duygular
ve manalarla zen-
ginlefltirme gücü-
nü kaybeder. Bu,
donmufl bir yiyece¤i yeme¤e çal›flmak gibi bir fleydir;
tats›z, tuzsuz ve tatminsizdir. Yemekte bir araya gelmifl
ailenin sevgi ve emek harcanarak haz›rlanan bir yeme-
¤i nefleyle paylaflmas›ndan o kadar çok fley kazan›l›r
ki... Sofra bafl›na ailece oturmak kiflileri birbirine ba¤-
lar, evde s›cak ve sevgi dolu bir ortam haz›rlamaya yar-
d›m eder, bütün aile fertlerinin mutlulu¤unu artt›r›r.
Ailecek yedi¤imiz yemekler bizi bütünlefltirir ve fizi-
ki, hissi ve ruhi bak›mdan güçlendirir. Sofra bafl›nda
tatl› sohbetler yapmak, aile fertlerinin birbirlerini din-
lemesi çok güzeldir.
94 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Bütün aile efrad›yla; efl, çocuk, kardefl, ana, baba-


m›zla ve evde di¤er bulunanlarla yemek vakti gelince
topluca sofraya oturmam›z Peygamber Efendimizin
ümmetine tavsiyelerinden biridir. Gerçekten birlikte
yenilen yemeklerde kalpler birleflir, al›nan g›dalar›n be-
reketi artar. Kifliler daha müsamahal›, telkine, anlafl-
maya ve iflbirli¤ine yatk›n haldedir. Modern dünyada ifl
görüflmelerinin ve kritik anlaflmalar›n hep yemekli top-
lant›larda yap›lmas› bofluna de¤ildir.
Yaln›z sofra bafl›nda sadece yemek yenmeli ve soh-
bet edilmeli; televizyon seyretmek, gazete okumak gibi
baflka ifl yap›lmamal›d›r.
Peygamberimizin “Yemeklerinizi toplu olarak yiyi-
niz, bereket topluluktad›r” ve “Allah’›n en çok sevdi¤i
yemek, çevresinde ellerin fazlaca bulundu¤u sofra ve
yemektir” sözleri bu aç›dan oldukça enteresand›r. Üs-
telik kofluflturma ve karmaflan›n artt›¤› günümüz dün-
yas›nda daha da önem kazanan bir tavsiyedir.
Halbuki yemek yaln›z yendi¤inde kifli doydu¤unu
yeterince hissedemez, topluluktaki lezzeti alamaz ve
adeta yediklerinden tatmin olmaz.
Aileyle birlikte yemenin çocu¤a sa¤layaca¤› önemli
bir fayda da, büyüklerle birlikte sebze a¤›rl›kl› de¤iflik
g›dalara al›flmas›d›r.
Birlikte yemek
yiyen ailelere men-
sup çocuk ve ergen-
lerde ruh sa¤l›¤›
problemlerine daha
seyrek rastland›¤›
bir gerçektir. Çünkü
ailecek sofraya otur-
mak ruh sa¤l›¤›n›
koruyan, birlefltirici
ve aile hayat› için düzenleyici bir mekanizmad›r.
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 95

ÇOCUKLARDA ALLAH ‹NANCI

Çocuk, ailenin de¤er yarg›lar› ve ahlâkî kurallar› ile


dinî ve manevî de¤erlerine ba¤l›d›r. Baflar›l› çocuklar›n
manevi inançlar› vard›r ve ebeveynlerin çocuklar›na bu
de¤erleri de ö¤retmeleri flartt›r.
Her çocukta dini inançla ilgilenme yaflı de¤iflebilir-
se de genellikle 3-4 yaflından itibaren dini fikirlerle te-
mas ederler. Bu yüzden bu yafllarda herfleyi yaratan,
düzene koyup idare eden Allah tasavvuru fırsat geldik-
çe anlatılabilir. Çocuklar büyüklerinin telkin etti¤i fi-
kirlere hemen inanırlar, çünkü yaradılıfllarına bu uy-
gundur.
Yine çocuklar bu yafllarda bir ihtiyac›n ve bir ara-
y›fl›n ifadesi olarak birçok sorular sorarlar. Bu sebeple
çocu¤a verilecek cevaplar anlaflılır ve sade olmalı; Al-
lah’ın büyüklü¤ü, herfleyin yaratıcısı oldu¤u, bütün
iyilik ve güzelliklerin sahibi oldu¤u bildirilmelidir. So-
ruları cevapsız bırakmak do¤ru de¤ildir ve geçifltirilme-
den, çocu¤un seviyesine inilerek, anlayacaklar› tarzda
karflılık verilmelidir.
Çocuk anlat›lanlara kolayca inanaca¤›ndan verilen
bilgilerin do¤ru ve sa¤lam olmas›na özen gösterilmeli-
dir.
Herfleyin sahibinin Allah oldu¤u, bütün nimetleri
O’nun verdi¤i, herfleyin üzerinde büyük bir güç oldu¤u
96 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

anlatılmalı; çocu¤un fıtratındaki sı¤ınma, dayanma ih-


tiyacı bu flekilde doldurulmalıdır. Zaten insano¤lunun
yarad›l›fl›nda kendisinden güçlü ve ulu bir varl›¤a
inanmaya ihtiyac› vard›r. Kendi önemsiz endiflelerimizi
ve hayat›n k›sal›¤›n›; kâinat›n uçsuz bucaks›z sonsuz-
lu¤uyla k›yaslad›¤›m›zda, gidiflat›m›z›, hayat›n anlam›-
n› ve dünyada olma sebebini düflünmeye bafllar›z. Ço-
cuklar ise bu konular› sorgulamaya çok erken yafllar-
da bafllarlar ve buna sand›¤›m›zdan çok daha fazla za-
man ay›r›rlar.

Yanlıfl tanıtılmamalı
Birçok ana-baba Allah’ı çocu¤a kötüleri cezalandı-
ran bir varlık olarak tanıtırlar. “Yapma, Allah çarpar;
Allah belanı versin, seni cehenneminde yaksın” gibi söz-
ler sık sık duyulur. Bunun sonucunda çocuk Yaradan›
güçlü bir öcü gibi görür. Oysa Allah’ın esirgeyici oldu-
¤u asıl anlatılması gereken fleydir. Bu konuda da çocu-
¤un sorularına basit, onun dilinde açıklamalar veril-
melidir. Herfleyi yaratan, koruyan varlık oldu¤u vurgu-
lanmalı; çocu¤a Allah korkusundan çok sevgisi aflılan-
malıdır.
Elbette dini telkinlerden daha çok çocu¤un ana-ba-
bası yafladıkları hayatla ona uygun örnek olmalıdırlar.
Ana-babasının saygılı, flefkatli ve dinine ba¤lı davranıfl-
larını gören çocuk onlar gibi davranır. ‹kiyüzlülükten
ise nefret ederler.
Yine çocu¤a dualar ö¤retmek; yemeye, uyumaya
besmele ile bafllamasını telkin etmek, yemekten sonra
nimetleri veren Rabbimize flükrü aflılamak oldukça
faydalıdır.
E¤er çocuk Allah’›n kendisini, anas›n›, babas›n›
yani herfleyi yaratan, yaflatan, bütün yiyecekleri, içe-
cekler veren, bitkileri yeflertip büyüten, bütün istekle-
ÇOCU⁄U NASIL BÜYÜTEL‹M / 97

rini ve ihtiyaçlar›n› karfl›layan, tehlike ve kötülüklere


karfl› daima koruyan, istedi¤inde her türlü yard›m› ya-
pan vb.lerinin hep Allah oldu¤una inanm›fl ise, o za-
man Allah onun için vazgeçilmez bir s›¤›nak ve emni-
yet kayna¤› olacakt›r. Baflka bir deyiflle, çocuk bilhas-
sa kendini dayanaks›z, emniyetsiz, desteksiz, güçsüz,
çaresiz hissedince; hemen Allah’› dayanak, s›¤›nak ve
güvence olarak görür ve onun himayesine girer. Çocuk
burada yarad›l›fl›na uygun olan› yapmaktad›r. Allah’a
ba¤lanma ve dayanma ihtiyac› kendili¤inden gelen ve
vazgeçilmez derecede olan bir duygudur. Bütün çocuk-
larda bu duygu ve istek ziyadesiyle vard›r.

Ayrıca bayram ve kandil günlerinde çocu¤a hedi-


ye almak ve bu günleri ailece kutlamak, camiye gö-
türmek islâma ısındırmak açısından önemlidir.

Cerrahi flefi Doç. Dr. Mustafa fiahin bir defas›nda


flunu söylemiflti: “Çocuklu¤umun en güzel hat›ralar›
aras›nda ailemle iftar yapmak, sahura kalkmak ve ba-
bam›n beni camiye götürmesi vard›r.
Bu yüzden çocuklar›m›n mukaddes mekanlar› ve
kavramlar› sevmeleri için onlarla camiye giderim, iftar-
larda yanlar›nda olurum ve birlikte sahura kalkar›z.”
Çocuklar manevi
de¤erleri hergün gör-
meye ve onlar hak-
k›nda konuflmaya ih-
tiyaç duyarlar. Gök-
yüzü, bulutlar, tabi-
attaki güzellikler sey-
redilmeli; çocu¤u-
muzla tüm bunlar›n
nereden geldi¤i ve onlar› kimin bize nimet olarak verdi-
¤i konuflulmal›d›r.
98 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Ahmet adındaki genci Hı-


ristiyanl›¤a geçti¤i için
“acaba hasta mı?” diye mu-
ayeneye getirmifllerdi. Ken-
disine “nerden çıktı bu din
de¤ifltirme?” diye sordu-
¤umda flu cevabı vermiflti:
“Doktor bey, benim babam
afl›r› dindar bir insandır. An-
cak çok sinirlidir, herfleye
ba¤ırır ça¤ırırdı. Ters bir
hareket yapsak cehennem-
lik oldu¤umuzu söyleyerek
döverdi. Çok fliddetli dayak-
lar yedim, hakaret ve
afla¤›lamalar iflittim. Sonra ne zamanki artık büyüdüm,
ona inat olsun diye din de¤ifltirdim. Onun bu duruma
üzüntüsü adeta bana zevk veriyor.”
Gerçekten, ailesinde sıcak ve mutlu ortam olan ai-
lelerin çocukları da bu sıcaklı¤a uyar, anne-baban›n
moral ve geleneksel de¤erlerini paylafl›rlar. Maneviyat,
çocuklar›n kendilerine ve kendi d›fl›ndaki iliflkilere gü-
ven duymalar›n› gerektirir; güven de hevesli, uyumlu
ve karfl›l›k veren ebeveynlerden ö¤renilir. Çocuklar›n
“Allah” anlay›fllar› ebeveynleri ile aralar›nda kurmufl
olduklar› iliflkiye paraleldir.
99

III- ÇOCUKLARDA BOZUK


DAVRANIfiLAR

ÖFKE NÖBETLER‹

Daha çok 2-4 yafllar›ndaki çocuklarda görülür ve


huysuzluk krizleri olarak da adland›r›l›r.
Bu yafllardaki çocuklar, dünyay› onlar›n tüm ihti-
yaçlar›n›n an›nda karfl›lanmas›n› mümkün k›lacak fle-
kilde tasarlanmas› gereken bir yer olarak görürler. E¤er
istediklerini elde edemezlerse, bu onlar için bir falâket
olur ve 盤l›k atabilir, ba¤›rabilir ve teselli edilemeyecek
flekilde a¤layabilirler.
Yeni yürümeye bafllayan çocuklar›n baz›lar› öfke
nöbeti esnas›nda sinirlenir nefesini tutabilir. Bazen su-
rat› mosmor olana, hatta fluurunu kaybedene kadar
bunu yap›p sonra hemen kendine gelirler. Bu tür dav-
ran›fllar, bu yafllardaki bir çocuk için normaldir ve
günde üç kere öfke nöbeti geçirebilir. Ancak nefes tut-
ma olay› afl›r› boyutlara var›rsa yard›m almak gereke-
bilir.

Neler yapmal›?
• Huysuzluk nöbetlerinin bu yafl için çok normal
oldu¤unu unutmayal›m.
• E¤er stres sebebiyle böyle yap›yorsa, bu s›k›nt›y›
azaltmak için ne gerekiyorsa yapal›m.
• Ne ifl yap›yorsak hiçbir fley olmam›fl gibi devam
edelim. Krize girdi diye çocu¤a özel ilgi göstermeyelim.
100 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Ona, bu öfkeli davra-


n›fllara son vermesini
söyleyelim. Öfke nö-
betiyle çok kötülefl-
meden önce dikkati-
ni da¤›tmaya çal›fla-
l›m.
• Öfke krizlerinin ho-
flumuza gitmedi¤ini
hissettirelim.
• Öfke krizi yaflamad›¤› zamanlarda ona ilgi ve sev-
gi gösterelim.
• Kendisine veya baflka fleylere zarar veremeyece¤i
güvenli bir ortamda bulunmas›na dikkat edelim. Tehli-
keli bir durum yoksa bu huysuzluklar› önemsemeye-
lim.
• Çocu¤umuza, öfkelenmeye hakk› oldu¤unu ama
bu yüzden fikrimizi de¤ifltirmeyece¤imizi ve öfke nöbe-
ti sona erdi¤inde yan›nda olaca¤›m›z› söyleyelim. Öfke-
sine boyun e¤er de istedi¤ini yapacak olursak, öfke
nöbetlerinin önünü bir daha alamayaca¤›m›z› bilelim.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 101

fi‹fiMANLIK

fiiflmanlık, maalesef günümüz çocukları için bü-


yük bir sa¤lık problemi haline gelmifltir. ABD’de yapı-
lan bir arafltırmada 6-17 yafl grubunda normalden faz-
la kilolu çocukların sayısının 11 milyonun üzerine çık-
tı¤ı belirlenmifltir. Yetiflkin insanlar arasında diyet
programları uygulanıp, fliflmanların sayısı son 30 yıl
içinde yüzde 15 oranında azaltılmasına ra¤men çocuk-
larda fliflman sayısının yüzde 54 oranında arttı¤ı arafl-
tırmada gösterilmifltir.
ABD’de sayısı devamlı artan fliflman çocukların
kanlarındaki kolestrol oranının, tansiyonlarının ve
kalp atıfllarının normalin üzerinde oldu¤u belirtilen
arafltırmada, bu durumun ileriki yafllarda kansere ya-
kalanma veya kalp krizi geçirme tehlikesini artırdı¤ı
vurgulanıyordu.
Uzmanlar, ABD’li çocukların fliflmanlamasının bafl-
lıca sorumlusu olarak televizyonu görüyorlar. Haftada
ortalama 25 saat televizyon seyreden çocuklar, bu sa-
atler içinde ço¤u zaman “farkına varmadan” fleker, ya¤
ve kalori miktarı yüksek tatlı, sosisli sandöviç, ham-
burgerler gibi yiyecekleri mideye indiriyorlar.
‹ngiltere’de de bilim adamlarının çocuklar üzerinde
yaptıkları yo¤un arafltırmalar, geliflen teknolojiyle bir-
likte yepyeni bir tehlikenin ortaya çıktı¤ını göstermek-
te. Uzmanlar oyun ça¤ındaki çocukların bahçede
koflup top oynamak yerine, televizyon veya bilgisayar
karflısında oturmalarının, son dönemde fliflman çocuk
102 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

sayısının inanılmaz flekilde artmasına sebep oldu¤unu


ifade ediyorlar, ‹ngiliz doktorların yaptı¤ı deneyler, üç
çocuktan ikisinin aralıksız olarak 10 dakika bile kofla-
madı¤ını gösterdi. Ayrıca henüz 7 yaflındaki bazı ço-
cuklarda damar sertli¤i bafllangıcının tespit edilmesi,
uzmanları hayrete düflürdü. Doktorlar bu olumsuzluk-
ların çocukların çok fazla ya¤lı, flekerli ve tuzlu besin-
ler yemesi ve az egzersiz yapması sonucu ortaya çıktı-
¤ını belirlediler. Almanya’da her üç ö¤renciden birisi
aflırı fliflman bulundu. Doktorlar fliflman çocuklarda
yüksek tansiyon, damar sertli¤i, hatta kalp hastalı¤ı
ihtimalinin fazla oldu¤unu hatırlatarak aileleri uyar-
maktalar.
Almanya’da anne sü-
tünün etkileri hak-
kında yapılan genifl
çaplı arafltırma, “an-
ne sütünün ileri yafl-
lardaki fliflmanlıkla
birebir iliflkili oldu¤u-
nu” gösterdi. Arafltır-
manın sonuçlarına
göre anne sütü alım miktarına göre ileri yafllarda flifl-
manlık önlenmektedir. ‹lk 3 veya 5 ay süresince anne
sütü içen bebekler, dıflardan alınan sütle beslenenlere
oranla 3 kat daha az fliflmanlık tehlikesiyle karflılafl-
maktalar. Münih’teki Ludwig Maximilians Üniversitesi
uzmanları, durumu “Avrupa ve Amerika’da en çok rast-
lanan sa¤lık sorunlarından biri olan oburlu¤un en bü-
yük sebebi anne sütü içmemektir” demektedirler. ‹ngiliz
Tıp Dergisi’nde yer alan bir incelemeye göre normal
sütle beslenen bebeklerin anne sütüyle beslenenlere
göre kanlarında daha fazla oranda insülin maddesi bu-
lundurdu¤u ve bu maddenin kilo almayı önleyemedi¤i
açıklandı. ‹ngiliz uzmanlara göre, son yıllarda oburluk
hastalı¤ına yakalananların sayısı ‹ngiltere’de iki katına
çıktı.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 103

Hangi çocuklar fliflmandır?


Çocuk, daha önce verdi¤imiz lis-
teye bak›larak kendi yafl ve boy orta-
lamasından yüzde 20 daha a¤ır ise
fliflman sayılır. Befl yaflından küçük
çocuklarda fliflkin yuvarlak bir ka-
rın, tombul yanaklı bir yüz gayet
ola¤an oldu¤u için, böyle bir çocuk
fliflman sayılmayabilir.
Çocu¤un fliflmanlı¤ı için en iyi ölçü, kol ve bacakla-
rın üst kısımlarına bakarak bulunabilir. Bu kısımlarda
ya¤ bo¤umları varsa muhtemelen fliflmanlık problemi
de var demektir. Bebeklerde ve çocuklarda fliflmanlık,
nadiren aile özelli¤inden veya bir hormon bozuklu¤un-
dan kaynaklanır. Hemen hemen her zaman kötü bes-
lenme alıflkanlı¤ından, en çok da anne-babanın kendi-
lerinin de fazla beslenmesinden ileri gelir. Bu sebeple
de, fliflman bir çocu¤un anne-babası, çocuklarının kilo
problemi oldu¤unu göremezler.

fiiflmanlı¤ın di¤er mahzurları


Çocuklarda biçimsiz bir vücuda sahip olmak sade-
ce fiziki mahzurlar do¤urmaz, okul baflarısını ve ruhi
durumunu da etkiler.
E¤itim baflarısı düfler, kabiliyetleri körlenir. Bu
yüzden “fiziksel yönden sa¤lıklı olan insanların zihinsel
yönden anlamaya ve kavramaya daha yatkın, hissi
yönden daha oturaklı ve sa¤lam, daha so¤ukkanlı, ken-
dinden emin, uysal, sakin ve mülayim” oldu¤unu arafl-
tırmalar ortaya çıkartmıfltır.
ABD Purdue Üniversitesi beden e¤itimi profesörü
A.H. ‹smail, “Fiziksel yönden sa¤lıklı olan ve sürekli eg-
zersiz yaparak sa¤lıklarını koruyan insanların problem
çözme yeteneklerinin daha sistematik ve düzenli, kelime
104 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ve sayısal becerilerinin ise daha geliflmifl oldu¤unu bili-


yoruz!” demektedir.
fiiflmanlı¤ın bir baflka
problemi, aflırı kilolu ço-
cukların arkadaflları ta-
rafından dıfllanmalarıdır.
“fiiflko” denerek alaya
alınmaları, kilolarından
dolayı di¤er çocuklar ka-
dar uzun süreli hareket
edip oyun oynayamamaları, bu yüzden daha az arka-
dafl edinmeleri, yalnızlık ve hayal kırıklıklarını aflırı ye-
mek yiyerek gidermeye çalıflmaları, sık karflılafltı¤ımız
di¤er problemlerdir:

Ne yapılmalı?
Çocu¤u tartmak ve olması gereken kilo ile karflılafl-
tırmak gerekir. Yaflına göre daha a¤ır olup olmadı¤ına
bakılır. Normalden yüzde 20 ve daha fazla a¤ırlıkta ol-
ması fliflman oldu¤unu gösterir. Böyle çocuklar güç
sarfederken nefes nefese kalır, solu¤u kesilir.
Stres ve can sıkıntısı da çocuklarda fliflmanlı¤a yol
açabilir. Bu yüzden çocuklarımızın fazla kilo alarak
sa¤lıklarının bozulmaması için, anne-babalara flu tav-
siyelerde bulunulmaktadır:
1- Çocu¤a kilo kaybetmesi için özel rejim uygula-
mayal›m. E¤er çocuklar sahip oldukları kilolarını iki ila
üç yıl süreyle koruyabilirlerse, boylarının uzamasından
dolayı vücutlarındaki ya¤ın bir kısmından kurtulmufl
olurlar.
Kilo mücadelesinin en büyük düflmanlarından biri,
yemek sırasında aflırı yüklenmeden daha büyük bir
problem olan abur-cubur yemektir. E¤er çocu¤umuz
çerez benzeri aburcubur yemeye gerçekten ihtiyaç du-
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 105

yuyorsa, bunu televizyon karflısında de¤il de yemek


masasında yiyor olmasına dikkat edelim. Aynı zaman-
da yedi¤i aburcuburların çikolatalı süt, dondurma, fle-
ker ve cipslerden ziyade, taze meyvelerden, yulaflı ke-
pekli ekmekten, yo¤urttan ve taze meyve sularından
oluflmasına özen gösterelim. Kilolu çocukların en azın-
dan haftada bir kere tartılması flarttır.
Çocu¤a gıda olarak daha fazla do¤al halde bol lifli
besinler ihtiva eden kepek unu, kahverengi pirinç, ta-
ze meyve ve sebze yedirilmelidir. Yemek piflirirken rafi-
ne (beyaz) un ve fleker kullanılmamalıdır. Kek, bisküi,
flekerleme gibi yiyeceklerden ve flekerli içeceklerden
kaçınılmalıdır.
2- Çocuk beslenmesinde kahvaltının yeri büyük-
tür. Kahvaltıda meyve, kepe¤i alınmamıfl hububattan
yapılmıfl ekmek, bir bardak süt ve müsli verilmelidir.
Çocu¤un hızlı yemesi yiyece¤i yemek miktarını
art›raca¤›ndan dolayı, güne yarım saat erken bafllaya-
rak rahat kahvaltı yapabilmesi için gereken genifl bir
süre ayarlanmal›d›r.
Bu konuda yapılan
arafltırmalar, güne
iyi bir kahvaltıyla
bafllayan çocukların
okulda daha baflarılı
oldukları ve fliflman-
latıcı aburcubur yi-
yeceklere ra¤bet et-
mediklerini göster-
mifltir.
3- Kola, hamburger,
flekerleme, patates
cipsi, kutu meyve suyu, kurabiye ve kek gibi gıdalar
eve sokulmamalıdır.
4- Çocuk için akflam yeme¤i önemlidir. Ço¤u evde
106 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

bu ö¤ün, günün en a¤ır yeme¤ini içerir, oysa en hafifi


olmalıdır. Kahvaltının zengin bir kifli gibi, ö¤le yeme¤i-
nin kısıtlı bir bütçeye sahipmiflçesine, akflam yeme¤i-
nin ise iflini yeni kaybetmifl bir insanmıflçasına yapıl-
ması, uyulması gereken genel bir kuraldır. Akflam
yeme¤i, hafif ve mümkün oldu¤unca erken, meselâ sa-
at 18.00 civarında yenmelidir.
5- Çocukların televizyon seyretti¤i odalarda mu-
hakkak taze meyve bulundurmal›d›r. Aburcubur yenen
ve fazla kalori veren yiyecekleri onlardan uzak tutmal›-
d›r.
6- Çocuklarımızla birlikte sofraya otural›m ve ye-
mek sırasında kendilerine hofl fleylerden söz edelim,
onlarla sohbet edelim. Aile problemleri yemek sırasın-
da konuflulmamalıdır. Yemek süresince gürültülü bir
televizyon programı seyretmek, dergi, gazete veya kitap
okumak yapılmaması gereken fleylerdir. Bu süre içinde
dikkat, yeme¤e ve aile fertlerine yönlendirilmelidir. Ye-
me¤i dıfl olayları seyrederek yersek, ne yedi¤imizin ve
ne kadar yedi¤imizin farkına varamayabiliriz. Sonuçta,
gerekenden daha çok yeriz.
7- Ebeveynler, yemek konusunda çocuklara örnek
olmalıdırlar. Befl çocuktan dördünün ailesi de kilolu-
dur. Kendileri ekmek, tatlı ve di¤er nefis yiyecekleri
yerken, öte yandan çocu¤un, yeme alıflkanlı¤ında ani-
den aflırı bir de¤ifliklik yapmak hatalı bir davranıfltır.
E¤er aile fertlerinden biri kiloluysa ve buna çok üzülü-
yorsa, ailenin hepsi elele vererek kilolu olan kiflinin za-
yıflamasına yardımcı olacak herfleyi yerine getirmeli,
bunun için hep beraber çalıflmalıdırlar. Elefltirmek ve
azarlamak yerine, sevgi dolu cesaretlendirme ve hafif
disiplin uygulanmalıdır. Ayrıca ailece yapılacak yürü-
yüfller faydalıdır.
8- Çocukları tabaklarındaki yeme¤i bitirmeleri için
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 107

kesinlikle zorlamayal›m. Çocuk bir veya iki gün boyun-


ca hiçbir fley yemeyebilir (veya böyle görünür). Fakat
bu aflamada anne veya babanın pes ederek çocu¤un
fleker, tatlı, aburcubur yemesine ve gazoz türü fleyler
içmesine izin vermemesi çok önemlidir. Sonra yemek-
lerini yemeye alıflacaklardır.
9- Tabaklarındaki porsiyonların fazla olmamasına
özen gösterelim.
10- Yemek sırasında sigara içilmemelidir.
11- Yiyece¤i bir ödül veya teselli aracı olarak gör-
meyelim. Bu gibi metodlar zamanla yer eder ve do¤ru
beslenme alıflkanlı¤ını yok eder, ö¤ünler birbirine karı-
flır.
12- Yiyecekleri kızartmak yerine, ızgara ve hafllama
yolunu seçelim. Eti piflirmeden ya¤lı kısımlarını çıka-
ral›m.
13- Bebeklere muhakkak anne sütü verilmelidir.
Mamalarını hazırlarken do¤ru miktarlara riayet etmeli-
dir. Bebe¤e bisküvi ve peksimet ile hazırlanan mama-
lar verilmemelidir. Bunların her ikisinde de çok fleker
vardır. Elma tercih edilmelidir.
14- Çocu¤umuzu hareketli olmaya teflvik edelim.
Onlarla hareketli oyunlar oynayal›m.
108 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

‹NATÇILIK

Çocuklarda, 3-5 yaflları arasında ana-baba ve ken-


dileri için çok güç olan inatçılık dönemi bafllar. O yafla
kadar kolay yönetilen bir çocuk; bafl kaldıran, ters,
huysuz ve dayanılmaz biri olur. Herfleyi reddeder, ken-
di bildi¤ini yapmak ister, ana-babanın isteklerine öfke
ile karflı koyar.
Çocuklar bu yafllarda niçin inatlafl›rlar?
Kızlarda biraz erken olmak üzere 3-4 yafllarında or-
taya çıkan inatçı davranıfllar, aslında normal bir geli-
flim kabul edilir. Bu yaflta çocuk ilk defa olmak üzere
kendini yetiflkinlerden ve bilhassa annesinden ba¤ım-
sız bir varlık olarak görmeye bafllar. Etrafındaki yetifl-
kinlerin istek ve iradelerine yerli yersiz direnme göste-
rerek hem kendilerine hem de çevrelerine karflı bunu
göstermek isterler. Çocu¤un gelifliminde yeni bir devre
baflladı¤ı için aslında tabii ve sevinilecek bir durum-
dur. Bu süre içinde çocuk herfleyi kendi baflına yap-
mak ister. Kendinin
yaptı¤ı fleyler hofluna
gider, ona güven ve-
rir. Çevreden gelen
direnifli kırmaya çalı-
flır. ‹stedi¤i gibi dav-
ranmasına engel
olunmamasını ister.
Bunun sa¤lanmama-
sı halinde inatçı olur.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 109

Bu devrede çocu¤un inatçı gücünü engellemeye ça-


lıflmak; benlik, ba¤ımsızlık ve fluurlanma duygusu-
nu zedeleyece¤inden do¤ru de¤ildir.
‹natç› çocuklara ne yapmal›?
‹natçılı¤a karfl› alınacak en uygun tedbir çocu¤u
kendi halinde bırakmaktır. Emir ve yasaklarla, sürekli
ve gereksiz yerde hareket serbestli¤i engellenmemelidir.
Fakat bu kendi halinde bırakmak anlayıflı; çocu-
¤un her istedi¤ini yapmasına göz yummak, yani onun
yetiflkinlere ve otoriteye karfl› ç›kmas›na müsamaha
etmek manasına da gelmemelidir. Her ailenin elbette
bir e¤itim atmosferi vardır. Bu hava aile içinde önemli
bir takım düzen ve kaideleri ihtiva eder. Çocuk bu ka-
idelerin önemini hissetmelidir ki, kendinden güçlü ve
bilgili olan otoritenin ne oldu¤unu takdir edebilsin.
Sözgelimi çocu¤un muhakkak hep aynı saatte yat-
ma alıflkanlı¤ı olmalıdır. Yoksa her istedi¤i yapılırsa,
çocuk bunu bir savunma aracı olarak kullanır ve aynı
fleyleri tekrarlayarak, istedi¤ini yaptırmak ister.
Bir gün çocu¤un, annesinin yemek yedirmek iste¤i
karflısında direndi¤ini varsayalım. Bu halde en do¤ru
hareket, sofrayı terk etmesine izin vermektir. Fakat
sofra toparlandıktan sonra çocuk, kuvvetli bir ihtimal-
le yemek isteyecektir. ‹flte bu durumda, çocu¤un yetifl-
kin otoritesine hükmetmemesi ve ailesinin temel terbi-
ye prensiplerini bozmaması için bir sonraki ö¤üne ka-
dar ona yemek vermemelidir.
Yine inatç› bir çocu¤a inatç› bir yaklafl›m göster-
menin do¤ru sonuçlar do¤urmayaca¤› bilinmelidir. Ço-
cuklar›m›za kötü model olunmamal›, inatç› davran›fl-
lardan kaç›nmal›d›r. Hele ceza vermekten uzak durul-
mal›d›r.
‹natç› çocu¤u, arkadafllarıyla oyun oynamaya tefl-
vik etmek ve oyun alanını geniflleterek ilgisini de¤iflik
fleyler üzerine yöneltmek de faydalıdır.
110 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ÇOCUKLAR N‹Ç‹N ÇALAR?

Erken çocukluk ça¤ında, çocuklar gördükleri ve


hofllandıkları her fleyi almak isterler. “Benim” “Ali’nin”
vs. gibi mülkiyet kavramları henüz geliflmedi¤inden bu
yafllardaki hadiseler çalma kabul edilmez. Çocukta
gerçek çalmadan söz edebilmek için mülkiyet (sahiplik)
duygusunun geliflmifl olmasına bakmak gerekir. Bu da
ancak 7-8 yafllarından sonra yerleflmeye bafllar.
Oyun ça¤ındaki küçük çocuk bir çok oyunca¤ın
kendine ait olup olmadı¤ını bilmekle beraber de¤eri
hakkında bir fikri yoktur. Kendi oyuncaklarını bırakır,
unutur, sonra da baflka çocukların oyunca¤›n› merak
eder ve al›r. Bu oyuncaklar ondan istendi¤inde kendisi-
ninmifl gibi vermek istemezler. Bu mülkiyet kavramının
geliflmemesine ba¤lıdır.

Mülkiyet kavram› nas›l geliflir?


Anne-baba gerekti¤i her yerde ve her zaman çocu-
¤a baflkasının eflyasının alınmayaca¤ını açıklamalıdır.
Ancak bu suretle çocuk, eflyanın kendine ait olmadı¤ı-
nı anlar, almaktan vazgeçer. Baflkasının eflyasını eve
getirdi¤inde, bunu yalanla savunabilir. “Buldum” diye-
bilir, “arkadaflım hediye etti” veya “ödünç verdi” gibi
sözlerle izah edebilir. Bir durumda çocu¤u afla¤ılama-
dan ve korkutmadan eflyayı sahibine iade etmelidir. Bu
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 111

konuda kararlı olunmalı ve çocu¤a izahta bulunulma-


lıdır. Baflkasının malına saygı göstermeyi ö¤renmelidir.
Hele olay› dramatize etmekten, alay ve afla¤›lama-
lardan kaç›n›lmal›d›r. Sakince, kendimizden emin ve
kararl› bir tutumla “Bu senin de¤il, hadi ver onu” deme-
liyiz. Ve bu hususta kararl› ve ›srarl› olmal›y›z.

Çocuk ve çalma
Çocuk, mülkiyet kavramının ge-
liflti¤i 7-8 yaflından büyük olma-
sına ra¤men çalma davranıflı gös-
teriyorsa bunun üzerinde önemle
durulmalıdır. Çalma davranıflının
altında bir çok faktör yatabilir.
7-8 yafllarında hatta büyük ço-
cuklarda anne-babasına ait kıy-
metli kıymetsiz bazı eflyaları alıp
saklayan çocuklara rastlanır. Aile
içinde önemli bir olay sayılan
böyle bir durumda çocu¤un hırsızlı¤a baflladı¤ı, çaldı¤ı
kabul edilir. Oysa burada annesinden veya babasından
yeterli sevgiyi sa¤layamayan çocu¤un onlara ait bir efl-
ya ile tatmin yolu araması söz konusudur. Böyle bir
durumda çocu¤un sevgi ve flefkat ihtiyacının keflfedil-
mesi ve giderilmesi gerekir.
Çocukların kendi aralarındaki oyunlarda, oyuncak
ve okul araçlarının gizlice alınıp, saklanması sonra da
geri verilmemesi, unutulması veya unutturulması flek-
lindeki hareketleri sonradan gerçek çalma flekline dö-
nüflebilir. Bu duruma anne-baba ilgisiz kalmamalı,
böyle alınmıfl fleyleri bir yanlıfllık oldu¤u söylenerek sa-
hibine iade etmelidirler. Çocuk, baflkasına ait eflyaları
almanın hatalı bir davranıfl, bir kabahat oldu¤unu an-
lamalıdır.
112 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Sevilmeyen, kıskanç çocukların daha çok hırsızlık


yaptıkları görülmüfltür. Çocukların bir kısmı üstünlük
sa¤lamak, gruba katılmak için çalarlar. Zayıf kiflilikli,
kendini de¤ersiz bulan, kendine güveni olmayan
çocuk, bununla itibarının yükselece¤i duygusuna ka-
pılır. Böyle çocuklara flefkatle yaklaflılmalı, yetiflmele-
rinde neyin eksik ve yanlıfl oldu¤u arafltırılarak gerekli
tedbirler alınmalıdır.
Aflırı baskı içinde büyüyen çocuklarda da çalma
görülebilir. Baskı ve tehditler, yersiz bir takım düflünce
ve kaygılar çocukların davranıfl hürriyetini genifl ölçü-
de daraltmaya zorlar, kiflilikleri dengeli bir flekilde geli-
flemez. Bunun sonunda ya çocuk anne-babadan kopar
veya onların zıddına davranıfllarda (çalma gibi) bulu-
nur.
Ortaokul ve lise ça¤ındaki büyükçe çocuklarda ma-
cera arayarak hırsızlı¤a yönelme, bunda da bafları ka-
zanma bir haz duygusu do¤urabilir. Bu çeflit çalmala-
rında çocuk, dar arkadafl grubu içerisinde itibar kaza-
nabilir ve çevreden ilgi görebilir. Böylece ihtiyaç duydu-
¤u hissi tatmin etmifl olur.

Ne yapmal›?
Çalma olaylar›n›n
bütününe karflı aynı
tepki gösterilemez. Gö-
rüldü¤ü gibi birçok
faktörün bu olayda ro-
lü olabilir. Çalınan fley
nedir, kimden çalınmıfltır ve çalınan eflya ne yapılmıfl-
tır? Bunlar ö¤renilerek altta yatan faktör arafltırılmalı-
dır. Tedbirler de ona göre alınmalıdır.
Çalmayı önlemek için alınacak tedbirlerden ilki,
mülkiyet duygusunun kazandırılmasıdır. Çocuklara
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 113

dolap, kutu, çekmece gibi fleyler sa¤layarak, oyuncak


ve di¤er flahsi eflyalarını burada muhafaza etmelerine
müsaade etmelidir. Kardefllere müflterek oyuncak alın-
mamalı ve çocu¤un müsaadesi alınmadan oyuncak ve
eflyası kullanılmamalıdır. Bu surette çocuk, bazı fleyle-
rin kendine ve baflka fleylerin de ailenin di¤er üyeleri-
ne ait oldu¤unu kavrar.
Çocu¤umuzun cüzdan›m›zdan para çald›¤›na
eminsek, bunu ona sormak yerine do¤rudan söyleme-
liyiz: “Cebimden para alm›fls›n›z. Geri ver!” Paray› geri
verdi¤inde de ona sakince flöyle demeliyiz:
“Paraya ihtiyac›n oldu¤unda bana söyle. Bir çaresi-
ni buluruz!” E¤er paray› ald›¤›n› reddederse onunla tar-
t›flmayal›m ve itiraf etmesi için bask›da bulunmayal›m;
ona, “Paray› ald›n. Geri ver!” diyelim. E¤er paray› çok-
tan harcam›flsa, o zaman da ona giden paran›n telafisi
için bir görev verelim veya harçl›¤›ndan keselim.
Çocu¤umuzu h›rs›zl›kla ya da yalanc›l›kla suçla-
maktan kaç›nmal›y›z; ona, “Sonunda herkesin nefret et-
ti¤i bir insan olacaks›n” gibi laflar etmemeliyiz. Bir ço-
cu¤a “Bunu niye yapt›n?” gibi sorman›n da faydas› yok-
tur. Belki kendisi de niye yapt›¤›n› bilmiyordur ve bu
konuda bir cevap vermek zorunda olmas› onu baflka
bir yalan söylemeye yönlendirebilir.
Ona para ihtiyac› hakk›nda konuflmay› bekledi¤i-
mizi belirtmek daha do¤ru olur. “Paraya ihtiyac›n oldu-
¤unu bana söylememifl olmana k›r›ld›m do¤rusu!” diye-
biliriz.
Çalan çocu¤a da sertlikle, döverek veya korkutarak
de¤il, flefkatle yaklaflılmalıdır. Bofl vakitlerini de¤erlen-
dirmesi sa¤lanmalı; arkadaflları, okulu ve çevresi göz-
den geçirilmelidir. Ayrıca bir psikiyatri uzmanının yar-
dımını istemekten de çekinmemelidir.
114 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

OKUL KORKUSU

Okul korkusu (fobisi), kuvvetli bir endifle sebebiyle


çocu¤un okula gitmeyi reddetmesi veya bu konuda is-
teksiz görünmesidir. Okul fobisi olan çocuklar, okula
isteksizliklerini tipik bir flekilde çeflitli bedenî flikayet-
lerle ifade eder ve kendilerinin evde kalmas› yolunda
anne-babalar›n› ikna etmeye çal›fl›rlar.

Çocu¤un flikâyetleri
Sabahlar› daha s›k olan kar›n ve bafl a¤r›lar›, bu-
lant› gibi yak›nmalard›r. Huysuz ve m›zm›zd›rlar. Oku-
la gitmemelerine karar verildi¤inde flikâyetlerin geçti¤i
görülür.
Okulu sevmediklerini, gitmeyeceklerini ifade eder-
ler. Zorlan›rsa a¤lar, tepinirler. Üstüne gidildikçe tedir-
ginlikleri artar. Evde kald›klar› zaman mutlu ve sakin-
dirler. Derslerini bile yaparlar.

Rastlanma yafl›
Okul fobisinin en yayg›n oldu¤u yafllar 5-8 aras›d›r.
11-14 aras› çocuklarda da yine s›k olarak rastlan›r.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 115

Okul fobisi ile okuldan kaçma farkl›d›r


Bu iki hadiseyi birbirine kar›flt›rmamak gerekir.
Okul fobisi olan çocuk, de¤iflik zamanlarda okula anne
ve babas›n›n bilgisiyle gitmez ve evde kal›r. Çocu¤un
okula gitmemesinin temelinde baflar›s›zl›k korkusu ve
s›n›f içinde aktif olma endiflesi bulunur.
Okuldan kaçan çocuklarsa okulu sevmezler, ayn›
zamanda tembeldirler ve akademik bir gayeleri yoktur.
Bu çocuklar okuldan kaçt›klar› zaman› anne-babalar›-
n›n bilgisi olmaks›z›n ev d›fl›nda gönüllerine göre geçi-
rirler. Buna karfl›l›k okul fobisi olan çocuklar evden
uzaklaflmazlar evde mutlu ve neflelidirler. Okul baflar›-
lar› orta seviyededir.

Okul fobisinin
sebepleri
Çocuk okula zihinsel
geliflim aç›s›ndan ha-
z›r, ancak duygusal
aç›dan haz›r de¤ilse
okula gitmek istemez.
Okula gitmeyi reddet-
me ço¤u zaman geçici bir problemden kaynaklan›r. Bu-
na ra¤men bazen de psikiyatrik bir bozuklu¤un (ayr›l›k
endiflesi, umumi tuvaletleri kullanmaya karfl› obsesif
endifleler veya performans korkular› gibi) göstergesi
olabilir. Çocuk okulda kötüye gidebilir ve daha da ba-
flar›s›z olmaktan korkabilir. Veya okuldaki bir ö¤renci-
den ya da bir ö¤retmeninden sert bir tutum görüp de
korkmufl olabilir. Bu yüzden okul korkusunun sebep-
lerini araflt›rmak gerekir.
Ayr›l›k endiflesi: Bazen okulu reddetme çocu¤un
yabanc› bir ortama girme korkusu ve annesinden ayr›l-
ma endiflesinden kaynaklan›r. Asl›nda bu korku her
116 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

çocukta vard›r, ancak afl›r›ya kaç›p çocu¤un fonksi-


yonlar›n› engellemeye bafllarsa problem haline gelebi-
lir. Yoksa ayr›lma zorluklar› çocu¤un gelifliminin nor-
mal, sa¤l›kl› parças›d›r. Ancak çocuk, annesi taraf›n-
dan afl›r› itina ile büyütülmüflse ve her ihtiyac› karfl›-
lanm›flsa ayr›lmakta zorlan›r.
Annenin endiflesi: Bazen de anne çocu¤una gü-
venmez, ondan ayr›lmakta zorlan›r. Bu da çocu¤a yan-
s›y›nca okul korkusu ortaya ç›kabilir. Anne çocu¤un
okulda rahat edemeyecek kadar küçük oldu¤unu dü-
flünmekte, fark›nda olmadan da okula gitmesini iste-
meyen sinyaller vermektedir.
Küçük Serdar’›n annesi çocu¤unu okula gitmekten
korktu¤u için muayenehaneye getirmiflti. Muayene es-
nas›nda annesi Serdar’a, “O büyük ve kalabal›k s›n›f-
tan korkuyor musun? Acaba al›flamad›¤›n› m› düflünü-
yorsun? ‹stersen bir süre yan›nda kalmam› ister misin?”
diye seslenince sorularla çocu¤a korku ve güvensizlik
afl›lad›¤› dikkatimi çekmiflti. Sanki Serdar annesinin
korumas›ndan ayr›l›yor, adeta onun sevgi ve deste¤ini
reddediyordu! Serdar için zor bir durumdu.
‹natç› çocuk: Baz› çocuklar inatt›r ve herfleye di-
renç gösterdikleri gibi okula gitmeye de karfl› koyarlar.
Bu tip çocuklar›n okula gitmeyiflleri endifle veya korku-
ya ba¤l› de¤ildir. Herfleye karfl› gelen inatç› huylar›n-
dan kaynaklanmaktad›r.
Kötü not veya kaba davranan arkadafl korkusu:
Bütün çocuklar okula gitmek için cesaretlendirilmeleri
gereken bir dönemden geçerler. Çocuk ya bir arkada-
fl›yla kavga etmifl veya haz›rlanmad›¤› bir s›navdan kö-
tü not alaca¤›n› görmüfl olabilir. Bu sebeplerle okula
gitmek istemeyebilir.
Yeni okul de¤ifltiren çocukta da ortam baflkalaflma-
s›n›n verdi¤i yabanc›l›k hissi okula gitmek arzusunu
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 117

geriletebilir.
Bütün bu durumlarda çocu¤a destek verilmeli, ona
duygusal aç›dan yard›mc› olmal›d›r.

Okulu reddetmede özellikler


• Genellikle endifleden (anne babadan uzak kal-
ma endiflesinden) kaynaklan›r.
• Baflka duygusal ve fiziksel belirtiler görülür.
• Aile geçmiflinde depresyon ve anksiyete (kayg›,
endifle) hikayesi vard›r.
• Anne baba afl›r› koruyucudur.
• Çocuk çok çal›fl›r ve okulda baflar›l›r.
• Aile küçüktür veya çocuk ailenin en küçü¤üdür.

Ne yap›lmal›?
Okuldan uzak kalman›n getirece¤i problemler se-
bebiyle okul fobisi olan çocuklar›n elden geldi¤ince bir
an önce okula dönmeleri hedef al›n›r. Bu çocuklar›n s›-
n›fta daha az endifle duymalar›n›, daha huzurlu olma-
lar›n› sa¤lamak üzere yap›lacak özel e¤itim egzersizle-
riyle, okulu çocu¤a yeniden tan›tma ve özendirme giri-
flimleriyle, gerekirse önce bir saat, sonra yar›m gün,
sonunda tam gün okula gitmelerini sa¤lamakla, gerek-
ti¤inde annelerinin de okula gelmelerini ve çocuk ken-
dini rahat hissedinceye kadar k›sa bir süre s›n›fta otur-
malar›n› sa¤lamakla, nihayet anne ve babalar›n› e¤ite-
rek okulda yeterli bak›m ve e¤itim olmad›¤› yolundaki
onlar›n afl›r› koruyucu tav›rlar›n› gidermekle mümkün-
dür.
Önemli olan noktay› tekrarlayal›m: Herfleyden ön-
ce çocu¤un okuldan uzak kalmamas›na önem verilme-
118 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

lidir. Evde kal›fl uzad›kça okula dönüfl o ölçüde güçle-


flir. “Sakinleflsin, dinlensin, aman üstüne varmayal›m”
diye çocu¤u evde tutmak, bunal›m›n› azaltmaz, art›r›r.
Anne ve baba çocu¤a so¤ukkanl› bir tutumla yaklafl-
mal›d›r. Korkutmalar, dayaklar ters teper. Yalvarmalar,
alttan almalar da tesirsiz kal›r. Ancak anne ve babadan
hangisi daha kararl› ve tutarl› davranabiliyorsa çocu¤u
okula o götürmelidir.
Çocu¤un okula götürül-
mesi çözümün yar›s›d›r.
Korkuya yol açan sebep-
lerin ortaya ç›kar›l›p ko-
nuflulmas›, anne-çocuk
münasebetlerini düzelti-
ci tedbirlerin al›nmas›
gerekir. Bu ise ancak bir
ruh hekiminden yard›m
almakla olur.
Ayr›ca biraz önce s›ralad›¤›m›z hususlar da (acaba
s›n›fta onu korkutan bir durum mu vard›r, alay edili-
yor veya yabanc›l›k m› çekiliyordur) araflt›r›lmal›d›r.
Böyle durumlar belirlenmeli ve giderilmelidir.
Okula gitmeyi evde kalmaya göre daha kolay ve e¤-
lenceli hale getirmeye gayret etmelidir.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 119

ÇEK‹NGENL‹K

Çekingenlik, çocu¤un kendisine güvensizli¤inin


bir belirtisidir. Bu çocuklar kendilerini de¤ersiz bulur-
lar, herfleyden korkarlar, sorumluluk almazlar. Karam-
sar olurlar ve herkesten uzak dururlar. Bu yüzden ar-
kadafll›k kurmalar› da çok zor olur. Sürekli kendilerini
elefltirirler, yetersizlik duygusu içindedirler. Sorulara
k›sa cevap verirler.
Çekingen çocuklar uslu olurlar, pek birfleye kar›fl-
mazlar. Ana-baba ve yetiflkinlere karfl› herhangi bir en-
gel ve problem ç›karmazlar. Uyumludurlar. Halbuki za-
rarlar› kendilerinedir. Kendilerine güven duygular› yok-
tur, cesaretli olamazlar. Sorumluluk almak istemezler.
Herfleyden korkarlar.

Çocuklar niçin çekingen olur?


* Ana-babalar›n afl›r› bask›s› önemli bir faktördür.
Sürekli afla¤›lanan, kardeflleri veya arkadafllar›yla k›-
yaslanan, ailede yer ve de¤er verilmeyen çocu¤un içe
kapanmas› beklenen bir durumdur. Yine dayak at›lan
çocuklar da böyledir.
* Çocu¤un oyun, arkadafl ve benzeri sosyal iliflkile-
rinin olmamas› yaln›z kalmas›na yol açabilir.
* Yine ailenin çeliflkili davran›fllar› da çocu¤un
çekingen olmas›na sebep olabilir. Çocu¤u bir dakika
önce öpüp, sevmek, okflamak ve hemen sonra k›zmak,
120 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

çocu¤un kendisine ve ailesine olan güven duygusunu


y›prat›r. Ayr›ca ufak tefek kusurlu hareketleri karfl›s›n-
da anlay›fll› davranmamak da onu ürkek, çekingen ya-
par.
* Çocuktan temizlik, düzen konusunda çok fley
beklemek ve afl›r› titizlikte bulunmak, alay etmek, kü-
çük görmek onu ne yapt›¤›n› bilmez duruma getirecek-
tir. Bu da karars›zl›¤a ve çekingenli¤e yol açacakt›r.
* Bazen çekingenlik aileden çocu¤a geçen bir dav-
ran›fl fleklidir. Çekingen anne-baban›n çocuklar› da çe-
kingen olur.
Yabanc› ortamlarda utangaçl›k duyan, kalbi çar-
pan, heyecanlanan çocuk çekingenleflir. Birçok çocuk
için bu, temkinliliktir; ama baz›lar› içinse günlük ya-
flant›s›n› aksatan bir bozukluk haline gelebilir.
* Annenin afl›r› koruyucu tavr› da çocu¤u çekingen
yapacakt›r. Büyümesine ra¤men annenin t›rnak kesti-
¤i, ayakkab› ba¤lad›¤›, pijamas›n› giydirdi¤i, hatta ban-
yo yapt›rd›¤›
çocuklar, d›-
flar›da bir me-
sele karfl›s›n-
da yaln›z ka-
l›nca ne
yapacaklar›n›
flafl›r›r, buna-
l›r ve kendine
güven duya-
mazlar.

Çekingen çocuklara nas›l


yard›mc› olmal›?
* Çekingenli¤in oluflma sebebi özellikle araflt›r›l›p
bulunmal› ve giderilmesine çal›fl›lmal›d›r.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 121

* Çocu¤a yapabilece¤i fleyler için sorumluluklar ve-


rilmeli, baflar›lar› övülmelidir. Aile içinde yeri ve de¤eri
oldu¤unu ve bir ifl baflard›¤›n› görmesi, kiflili¤ini güç-
lendirecek ve kendine güvenini art›racakt›r.
* Çocu¤a bask› yapmadan arkadafl edinmesi, on-
larla oynamas› sa¤lanarak kendine güveni gelifltirilme-
lidir. Bu yüzden onlar› kurslara ve kütüphaneye kay-
detme, spora kat›lma gibi sosyal faaliyetlere teflvik et-
meliyiz.
* Onu çok giriflken olmas› için zorlamamal›, ama
çekingenli¤ini kabullendi¤imizi de hissettirmemeliyiz.
Ona destek vermeli, cesaretlendirmeliyiz.
* Çekingenli¤i
bir sorun ola-
rak yaflayan
çocuklar›n
ço¤unun an-
ne babas› da
çekingendir.
Bu yüzden
böyle çocuk-
lar› olan anne
baba da ken-
dini de¤erlendirmeli, sosyalleflmeye çal›flarak çekin-
genliklerini azaltman›n yollar›n› aramal›d›rlar.
* Çocu¤un çekingenli¤ini baflkalar›na söylemek
do¤ru de¤ildir. Ana-baba çocu¤un becerilerinin gelifl-
mesinde ona yard›mc› olmal›, onu sevmeli, de¤er ver-
melidir. Baflkalar›yla k›yaslamamal›, kardefller aras›n-
da ayr›m yapmamal› ve baflkalar›n›n yan›nda kötü mu-
amelede bulunmamal›d›r.
* Ö¤retmenin tutumu da önemlidir. Ö¤retmen s›-
n›ftaki ö¤rencilere eflit davranmal›, herkesten ayn› ba-
flar›y› beklememeli, bilmeyeni afla¤›lamamal› ve kimse-
ye önyarg› ile yaklaflmamal›d›r.
122 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

PARMAK EMMEK

Çocu¤umuzda, uykulu, yorgun veya sinirli oldu¤u


zamanlarda parmak emme alıflkanlı¤ı varsa üzülmeye
ve bu yüzden ona baskı kurmaya gerek yok. ‹ngiliz tıp
dergisi Lancet’da yayınlanmıfl bir arafltırmada, bu
alıflkanlı¤ın hiçbir mahzuru olmadı¤ı belirtiliyor.
Süt çocu¤unun parma¤ını emmesinden daha nor-
mal bir fley olamaz. Bazı bebekler anne karnında bile
parmak emebiliyorlar.
Her 100 çocuktan 55’i 2 ilâ 5; 16’sı ise 11 yaflına
kadar parma¤ını emebiliyor.
Parmak emmenin sevgi ve flefkat eksikli¤inden
kaynaklandı¤ı do¤ru de¤ildir. Büyük ihtimalle, hissi ve
içe dönük çocuklar, do¤abilecek sıkıntı ve rahatsızlık-
tan kurtulmak için parmak emiyorlar. Mesela yatma
stresinden, difl çıkartırken veya kardefl kıskançlı¤ın-
dan parmak emebilirler.
6 yaflına kadar parmak emme normal sayılmalıdır.
Bu yafltan sonra devam etti¤inde bir ruh hekimine da-
nıflılabilir. Özellikle de küçü¤ün, az konuflma, az sayı-
da arkadafl edinme, okula uyum sa¤layamama gibi be-
lirtileri parmak emmeye efllik ediyorsa ortada bir prob-
lem olabilir.
A¤ızdaki parma¤ın, damak ve difller üzerine baskı
yaparak sürekli difl yapısını bozması da mümkün
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 123

de¤ildir. 8 yaflına kadar


parmak emen küçüklerin
ön kesici diflleri dıflarıya
do¤ru çıkıntılı olabilir. An-
cak bu alıflkanlıktan kur-
tulduktan hemen sonra bu
bozukluk düzelir. Kaldı ki,
asıl difller henüz çıkmadı¤ı
için kalıcı bir bozukluk söz
konusu de¤ildir.
Bazı titiz ve sert ana-
babalar, parmak emme alıflkanlı¤ından kurtulması için
çocu¤a eldiven giydirir veya parmaklarına acı biber sü-
rerler. Bu metodlar yararsız oldu¤u kadar tehlikelidir
de. Çocuk bu yanl›fl uygulamalar yüzünden bütün ha-
yatı boyunca dengesiz, kararsız bir kiflili¤e sahip olabi-
lir.
Bunun yerine çocu¤a, “haydi, oyuncakların ile oy-
nayalım” gibi teklifler yaparak ilgisini baflka yöne çek-
meyi denemelidir.
4-5 yaflına gelmesine ra¤men hala parmak emen
çocuklara bunun bebeksi bir davranıfl oldu¤u, baflka-
larının gözüne hofl görünmeyece¤i sade bir dille anlatı-
labilir.
124 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ALTINI ISLATMA

Enürezis nokturna demek olan gece alt›n› ›slatma,


befl yafl›ndan büyük çocuklarda uyku esnas›nda, tek-
rarlay›c› nitelikte ve istem d›fl› idrar yap›lmas› olarak
tarif edilmektedir.
Çocuklar›n uygun yerlere kaka ve idrar yapma al›fl-
kanl›¤›n› kazanmas› için önce kaslar›n›n ve sinirlerinin
olgunlaflmas› gereklidir. Sonra da zaman›nda ve do¤ru
tuvalet e¤itiminin verilmesi flartt›r. Çocuklar ancak 3-5
yafllar›na gelince idrar›n› gece gündüz kontrol edecek
bedeni olgunlu¤a ulafl›rlar. Bu yafllardan sonra gece
yata¤›n› haftada en az iki kez ›slat›yorsa çocukta enü-
resiz var demektir.

Alt›n› ›slatman›n sebepleri


• Böbrek ve idrar yollar›nda ar›zalar,
• Afl›r› bask› ve korku alt›nda yaflama,
• Ana, baba ve yak›nlar›ndan birinde alt›n› ›slatma
rahats›zl›¤›n›n önceden olmas›,
• Sevgi, flefkat yoksunlu¤u. Yeni kardeflin oluflu ile
ilgi görme iste¤inin ortaya ç›k›fl›,
• Ender görülen bir durum olarak gece geçirilen sa-
ra (epilepsi) nöbeti,
• Afl›r› temiz, titiz, düzenli bir annenin bask›l› tuva-
let e¤itimine tepki olarak.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 125

Psikolojik mi?
Enürezisin birçok se-
bebi varsa da soyaçe-
kim en önde gelen et-
kendir.
Ayr›ca çocuk önce
birkaç ay temizse ve
sonra tekrar kaç›r-
maya bafllam›flsa bu
kez psikolojik faktör-
ler aranmal›d›r. Belli
bafll› ruhsal etkenler
flöyle s›ralanabilir:
• K›skançl›k, özellikle yeni bir kardeflin dünyaya
gelmesi,
• Otoriter e¤itim ve sert anne-baba tutumuna kar-
fl› protesto olarak,
• ‹lgisizlik, sevgisizlik ve ihmal durumlar›nda,
• A¤›r cezalar verildi¤i hallerde,
• Sinirli ve çocu¤u korkutan davran›fllara tepki ola-
rak alt›n› ›slatma ortaya ç›kabilir.

Al›nacak tedbirler
Alt›n› ›slatmaya devam eden çocuklar›n en büyük
ihtiyaçlar› yetiflkinlerin bu konuda anlay›fll› davran›fl-
lar›d›r. Bu durumun çocu¤u da üzdü¤ü, utand›rd›¤› bi-
linmelidir. Baz› çocuklar idrar yapmamak için geceleri
saatlerce uyumazlar.
Çocu¤un bir probleminin oldu¤unu bilmek ve sa-
b›rla e¤itmek gerekir. Katiyetle bedeni cezalardan ka-
ç›nmal›d›r. Çocuk arkadafllar› veya kardeflleri ile k›yas-
lanmamal›d›r. Çocu¤a bunun bir hastal›k oldu¤u, di¤er
126 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

çocuklarda da görülebildi¤i, kendisinin de iflbirli¤i ile


geçece¤i söylenmelidir. Yeterince sevgi ve ilgi gösteril-
melidir. Yafl›na uygun davran›fllar› desteklenmeli, ona
olgunlaflma imkân› verilmelidir. Tuvalet e¤itimi bir bu-
çuk, iki buçuk yafllar› aras›nda uygulanmal›d›r. Bu
e¤itim ne afl›r› kat› ve bask›l›, ne de afl›r› hoflgörülü ve
disiplinsiz olmal›d›r.
Çocu¤un gece iflemelerini kontrol alt›na almak
amac›yla s›v› k›s›tlamas› yap›labilir. Akflam yemekle-
rinden sonra s›v› g›dalar en asgari düzeye indirilir.
Böylece, uykudaki idrar miktar› azalt›lm›fl olur. Ayr›ca,
çocuk uyuduktan bir-birbuçuk saat sonra uyand›r›la-
rak tuvalete gitmesi sa¤lan›r. Gerek görülürse gecede
iki kez çifle tutulabilir. Ancak yatmadan bir saat kadar
önce muhakkak tuvalete gitmesi sa¤lanmal›d›r.
Yatak çarflaflar› ve çocu¤un çamafl›rlar› s›k de¤iflti-
rilmelidir. Çocu¤u temiz yatak içinde yat›rmak, onun
daha temiz ve dikkatli olmas›n› sa¤lar.
Alt›na naylon sermekten, bezlemekten vazgeçilme-
lidir.
Çocu¤un problemin çözümüne kat›l›m› ve sorum-
luluk almas› sa¤lanmal›d›r. Bu amaçla çocu¤a ›slak ve-
ya kuru kalkt›¤›n› kaydedebilece¤i bir çizelge haz›rlan-
mal›d›r. Çocuktan her sabah durumunu gösterir bir
iflareti bu çizelgeye kendisinin koymas› istenir. Meselâ
kuru kalk›lan günler için günefl, ›slak kalkt›¤› günler
için flemsiye resmi yapt›r›l›r. Çocukla da bir anlaflma
yap›l›r. E¤er belli sürelerde yap›lan kontrollerde (hafta-
l›k, ayl›k olabilir) çizelgedeki kuru günlerin say›s› he-
deflenen seviyeye ulaflm›flsa çocuk ödüllendirilir.
Yine temiz kalkt›¤› günler ona memnuniyetimizi
bildirmeli, onu övmelidir.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 127

Ayr›ca çocu¤umuzun s›k›nt› ve endifleleri ile ilgilen-


meliyiz.
‹drar kesesinin tonusunu ve kapasitesini art›rmak
için çocu¤un gün içinde çifli geldi¤i zaman bir süre
tutmas› (bafllang›çta bir-iki dakika) ve bu süreyi gide-
rek art›rmaya çal›flmas› sa¤lanmal›d›r.

Alarm cihaz› faydal› m›?


‹lk zamanlar çocu¤un mesane (idrar torbas›) fliflti-
¤inde yatak ›slan›r ve ard›ndan alarm cihaz› çalar. Bir
süre sonra flartlanma tamamland›¤›nda mesane tonu-
sunun artmas›, zil çalmadan da çocu¤u uyand›rmak
için yeterli bir uyaran olmaya bafllar.
Alarm cihaz› tedavide oldukça yararl›d›r.

‹laç tavsiye edilir mi? K›s›rl›k yapar m›?


Evet, imipramin (tofranil) adl› ilaç doktor tavsiyesi-
ne göre her gece yatmadan önce 25 ila 75 mg. dozun-
da verilirse çocuk oldukça fayda görür. Dozu, kullanma
süresi ve kesilme flekli muhakkak doktor kontrolünde
ayarlanmal›d›r.
Bu ilac›n yan etkisi çok az olup güvenle verilebilir.
K›s›rl›kla hiçbir ilgisi yoktur.
Son olarak flu hususu tekrarlayal›m, alt›n› ›slatma
ancak okul ça¤›ndaki çocukta rahats›zl›k kabul edilir
ve tedaviye al›n›r.
128 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

DIfiKI KAÇIRMA (ENKOPREZ‹S)

Çocu¤un büyük çiflini tutma ve bırakma fonksiyo-


nunu kontrol edebilece¤i yafla gelmifl olmasına ra¤men
tutamamasına enkoprezis adı verilir. Genellikle gündüz
uyanıkken olur. Enkoprezis, istemli veya istemdıflı ola-
bilir.
Dıflkı kaçırma 5 yaflına kadar ola¤an sayılır, bu
yafltan sonra bir hastalık olarak de¤erlendirilir. Daha
çok erkek çocuklarda rastlanır. Genellikle gündüz ço-
cuk uyan›kken olur.
D›flk› kaç›rma ortamlara göre de¤iflkenlik göstere-
bilir. Sözgelimi baz› çocuklar okulda ve sokakta d›flk›-
lar›n› tutabilirler, ancak eve geldiklerinde kaç›r›rlar. Bir
k›sm› sanki tuvalete yetiflemiyormufl izlenimi verir. Bu,
anne-baba taraf›ndan büyük öfke ve k›zg›nl›kla karfl›-
lan›r. Kasten, bilerek ve isteyerek bu ifli yap›yor ve on-
lar› k›zd›rmaya çal›fl›yor düflüncesine kap›l›rlar.
Sebepleri
Enkoprezis, otizm ve di¤er a¤ır davranıfl bozukluk-
ları olan çocuklarda sık görülmesine ra¤men genellikle
belirgin psikopatolojisi olmayan çocuklar ve ailelerde
ortaya çıkmaktadır. fiu faktörler enkoprezisin açı¤a
çıkmasını sa¤layabilir:
• Yeni bir kardeflin do¤umu, anneden süreli veya
süresiz ayrılık, korkutucu olaylar, hastaneye yatıfl,
ebeveyn taraf›ndan ihmal edilme, tacize u¤rama, ana
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 129

okuluna gidifl gibi çocuk için tedirgin edici durumlar


söz konusuysa.
• Annenin temizli¤e ve düzene aflırı önem verifline,
titizli¤ine, kuralc›l›¤›na, otoriter ve bask›c› olufluna, ce-
zalandırıcı tutumuna bir tepki olarak geliflebilir.
• Yine ailenin çocu¤a bebek muamelesi yapmasına
bu flekilde uyum sa¤layabilir.
• Bazen de ba¤ırsak bozuklu¤u veya müzmin ka-
bızlı¤ı olan çocuklarda enkoprezise rastlanabilir. Bu
durumda çocuk hekimine baflvurulmal›d›r.

Ne yapılabilir?
• Çocu¤unda d›flk›
kaç›rma belirtisi gö-
ren ana-babalar her
fleyden önce bunun
bir hastal›k oldu¤unu
kabullenmelidirler.
“Bilerek yap›yor” veya
“Bizi cezaland›rmak
için kaç›r›yor” gibi düflünceler çocu¤un ruh dünyas›n›
zedeleyerek, zaten inatç› ve tedavisi zor olan hastal›¤›n
düzelmesini güçlefltirir. Tedavinin ilk aflamas› anne
ve baban›n çocuklar› ile olumlu ve sa¤l›kl› bir iliflki
içine girmelerini sa¤lamakt›r. Bu iliflkiyi bozan fak-
törler ortaya ç›kar›lmal› ve çat›flmalar giderilmelidir.
• Her fleyden önce çocuk üzerindeki baskılar kaldı-
rılmalı, aflırı titiz tutumdan vazgeçilmelidir. Çocukla
olumlu bir iflbirli¤ine girilmeli, ceza ve dayaktan kaçın-
malıdır.
• Hergün belli saatlerde, kakası olmasa da çocu¤un
düzenli olarak tuvalete girmesi sa¤lanmalıdır. Çocuk
dirense de, annenin so¤ukkanlı ve kararlı tutumu sür-
130 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

melidir. Buna uymazsa sevdi¤i fleyleri (oyun, tv seyret-


mek gibi) yapamayaca¤ı söylenerek düzene girmeye
gayret edilmelidir.
• Çocuk stres alt›ndaysa ve endifleleri varsa, bu-
nun alt›nda yatan faktörler bulunmal› ve çözüme ulafl-
t›r›lmal›d›r. Özellikle anne-baba daha çok ilgi ve sevgi
göstermelidir.
• E¤er kab›z ise, bol bol meyve ve lifli g›dalar yedi-
rilmeli, bol su içirilmeli, s›k s›k tuvalete gitmesi sa¤lan-
mal›d›r. Baflar›l› oldu¤unda da onu övmeli ve ödüllen-
dirmelidir.
• Günlük notlar tutarak düzenli doktor kontrolüne
girmesi uygun olacaktır. Çocuk, her günkü durumunu
not eder ve dıflkı tutabildi¤i günler arttıkça ödüllendi-
rilir.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 131

ÇOCUK N‹Ç‹N SALDIRGAN OLUR?

Okul öncesi dönemde, çocuklarda saldırganlık çok


sık görülen bir olaydır. Bir çocu¤un baflkasına vurma-
sı, söz veya elle ifline karıflması, birinin elinden zorla
bir fleyi almaya kalkması saldırganlık olarak tanımla-
nabilir. K›sacas› sald›rganl›k bir baflka insana zarar
veren veya zarar verme amac› güden davran›fl
demektir.
Aslında okul öncesi çocu¤unda yardım, dostluk
iliflkileri görüldü¤ü gibi, yerine göre a¤ız dalaflması, iti-
flip kakıflma ve kavga da olabilir. Bunu hemen sald›r-
ganl›k olarak de¤erlendirmek do¤ru de¤ildir.
Çocukların bazıları söz veya davranıflla saldırgan-
lıklarını açıkça gösterirler. Di-
¤erleri hiçbir zaman kavga et-
mez ama düflmanca oyunlarla
saldırganlık yaparlar. Mesela
arkadaflının ya da kardeflinin
çok sevdi¤i oyunca¤ını kırar,
söylemez.
Saldırgan çocuk parlamaya
hazırdır. Öfkesini yenemez,
aflırı geçimsizdir. Sürekli kavga
çıkarır, saldırıp etrafa zarar
verir. Çok sık kuralları çi¤ner,
132 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

aldı¤ı cezalardan pek etkilenmifl görünmez. Kısacası,


saldırgan çocuk yaflıtları ve genel olarak çevresiyle sa¤-
lıklı iliflkiler kuramayan çocuktur.
Saldırgan davranıfl çeflitli faktörlerin etkisi altında
ortaya çıkabilir. Bunlardan ilki aile içi disiplin uygula-
malarına ba¤lı olanıdır. Sık sık sert cezalara baflvuran,
tehdit eden ana-babaların çocukları, daha sık saldır-
ganca davranmaya e¤ilimlidir. Ayrıca disiplin uygular-
ken, ailenin gösterdi¤i tutarsızlık yine sald›rganl›k
sebebi sayılabilir. Sürekli kavga eden ana-babalar ve
televizyondaki fliddet filmleri de çocu¤a saldırganlık
afl›layan durumlardır. Saldırganlık erkek çocuklarda
daha sıktır.

Ne yapılmalı?
• Çocukları aflırı kısıtla-
mamalı, içlerindeki ta-
flan enerjinin uygun
yollara boflalması sa¤-
lanmalıdır. Bu, genifl
arazilerde koflma ve
oyun ile olabilir. Yeter
ki ortam bulabilsin.
• Saldırgan bir davranıflta bulundu¤unda hemen
gerekli uyarılar yap›lmal› ve bu durumun alıflkanlık
haline gelmesi önlenmelidir.
• Daya¤ın sık baflvuruldu¤u ailelerde, en saldırgan
çocukların çıktı¤ı bilinmektedir. Bu yüzden dayak, ce-
za metodu olarak kullanılmamalıdır.
• Çocu¤a sevgi ile yaklaflmalıdır. Bu sevgiyi sürdür-
mek için, çocuk kendi kendinikısıtlamaya bafllayacak,
olumsuz davranıfllarını azaltmaya çalıflacaktır.
• Çocu¤a fiziki ceza vermek yerine, hofluna giden
fleyleri yapmamakla veya azaltmakla cezalandırmak en
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 133

uygundur.
• Çocu¤un yanında ana-baba kavga etmekten ka-
çınmalı, hele kaba kuvvete giden tart›flmalardan uzak
durmal›d›rlar.
• Televizyon programlar›ndan, özellikle çizgi film-
lerden çocuklar etkilenirler. Bu yüzden fliddet içeren
filmlerin sald›rganl›¤› art›rd›klar› bilinen bir gerçektir.
• Çocuk s›k s›k toplum içine ç›kar›lmal›, insanlara
al›flt›r›lmal›d›r. Onlarla alay etmekten, küçümsemek-
ten kaç›nmal›; özgüven duygusu kazanmas›na gayret
gösterilmelidir.
134 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ÇOCUKLARDA KORKU

Korku insanın günlük yaflantısının önemli bir par-


çasıdır. Bu sebeple insanın korkması, korkulu durum-
ları yaflaması, korkuyu hissetmesi hayatın do¤al bir
gere¤idir. Korkudan arınmıfl bir yaflam düflünülemez.
Korku, canlıyı uyaran ve kendini savunmasını sa¤la-
yan yararlı bir mekanizmadır. Tehlike karflısında ener-
jiyi artırdı¤ı, kifliyi uyanık tuttu¤u için korku flarttır.
Canlı kaçarak, saklanarak, zorda kalınca mücadele
ederek kendini korumayı baflarır.
Kısacası belli sınırlar içinde korku; insanın beden-
sel, ruhsal ve toplumsal durumunu denge ve düzen
içinde sürdürebilmesi için gereklidir. Mesela, çocuk kı-
rık not almaktan, sınıfta kalmaktan korkuyorsa ders-
lerini günü gününe çalıflır, baflarılı olur. Ancak korku-
su gere¤inden fazla oldu¤u takdirde bir rahatsızlık var
demektir.
Çocuk büyüdükçe, ister istemez belli yafllara göre
de¤iflen bazı korkuları olacaktır. Bu tür korkuları nor-
maldir ve hatta ruhsal geliflimleri için gereklidir bile.
Çünkü korku, gerçek veya muhtemel bir tehdidin
idraki demektir ve hayatta kalmak için flarttır. Yani
dünyada hiçbir fley hikmetsiz yaratılmamıfltır. Mesela,
havlayan bir köpekten korkmak, çekinmek normaldir.
Çocuk, bu durumda gerçek bir tehlikeden korkmufl ve
kaçınmıfl say›l›r. Ama bir ev kedisinden korkması ge-
reksiz bir korkudur, di¤er ismiyle fobidir.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 135

Yafllara göre korku


1-2 yafl arasındaki ço-
cukların bafllıca korkusu
banyo yapmaktır. Ayrıca
anne ve babadan ayrılma
korkusu da bu yafllarda
ola¤an say›l›r.
3-5 yafllarında karanlık-
tan, hayvanlardan, ca-
navardan ve ölümden
korkma sayılabilir.
7-8 yafllar›nda daha çok yabanc›lardan, geceleri
f›rt›nalardan, ölümden, anne-babas›n› kaybedece¤in-
den, günlük hayatta karfl›laflaca¤› tehlikelerden ve
okulda baflar›s›z olaca¤›ndan korkar.
Asl›nda bu korkular›n olmas› normaldir, çünkü
bunlar çocuklar›n geliflimlerinin bir parças› olarak
ortaya ç›karlar. Günlük hayatlar›n› ola¤an bir flekilde
sürdürmelerine de engel olmazlar.
Bu korkular›n ço¤u süreli ve geçicidir. Bunlar›n ya-
flanmas› do¤ald›r.

Ne yapmalı?
• Çocu¤un korkular›na anlay›fl göstermeli, “kor-
kak” olmakla asla suçlanmamal›d›r. Küçümseme ve
alay, çocu¤un korkusunu gidermez; sadece onu gizli
gizli korkmaya iter. Onu dinlemek ve anlamaya
çal›flmak gerekir.
• E¤er çocuk, korkulu bir dönem geçiriyor ise ona
destek vermeli ve cesaretlendirmelidir. Onu kucakla-
mal›, öpmelidir. Karanlıktan korkuyorsa odasına gece
136 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

lambası koymak faydalı olabilir. Korkuların› yendikçe


onu övgü ile karflılayarak moral vermelidir.
• Çocu¤un korkularının normal bir seviyede mi
yoksa aflırı bir boyutta mı oldu¤unu tespit etmeliyiz.
Korkuları onu rahatsız ediyorsa, onun için bir stres
kayna¤ı oluyorsa veya onun önünü kesiyorsa tedavi
gerektirir.
• Korkularına de¤il çocu¤umuza sempati gösterme-
liyiz. Korkularının içyüzü onlara izah edilmeli, yafladı¤ı
endiflelerin kayna¤ına inilmelidir. Korkularının sebebi
ne olursa olsun çocu¤a bilgi ve anlayıflla yaklafl›lmal›-
d›r.
• Çocu¤umuzu mümkün oldu¤unca erken yafllarda
kendi odas›nda yat›rmaya al›flt›ral›m.
• Duygular›n› dinleyelim; onu anlamaya çal›flal›m.
Çocu¤umuzu her zaman destekleyece¤imizi ona hisset-
tirelim ve ona daima güven verelim.
• Çocu¤umuz korkuyla uyanm›flsa ve yan›m›za
gelmek istiyorsa, mümkün oldu¤unca onu yata¤›na ge-
ri götürelim ve kendi yata¤›m›za almayal›m. Gerekirse
baflucunda 10-15 dakika geçirelim ve uykuya sakince
dalmas› için yard›mc› olal›m. Onu gece yan›m›za alma-
m›z, “Korkmakta hakl›s›n, korkulacak bir durum var”
mesaj›n› almas›na sebep olabilir. Bunun yerine yata¤›-
na yat›rd›¤›m›zda onu öpüp sakinlefltirelim. O anda il-
gi ve flefkat ihtiyac›n›n artm›fl oldu¤unu gözden kaç›r-
mayal›m.
• Çocu¤un korkuları ile yüzleflmesini sa¤layalım.
Çocuk korkularının aslında bir temele dayanmadı¤ını
anlayınca, bu korkular genellikle azalır veya kaybolur.
Çabucak atlatılmaya çalıflılırsa, çocu¤un endifleleri ar-
tabilir. Yavafl yavafl, küçük adımlarla ilerlemelidir. Bu
yol boyunca da çocu¤a destek verilmelidir.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 137

Meselâ karanl›kta yatmaktan korkan çocu¤un ön-


ce lambas› o uyuyana kadar aç›k tutulur; yavafl yavafl
kap› aral›kken karanl›kta uyumaya al›flt›r›l›r; sonra ka-
p› kapat›l›r.
• Bazen korku hastalanmaktan, mikroplardan
oldu¤u gibi, s›n›fta söz almaktan çekinme fleklinde de
olabilir. Bu durumlarda obsesif kompulsif bozukluk
veya sosyal fobi denilen rahats›zl›klar olup olmad›¤›
araflt›r›lmal›d›r.
• Tüm korkular›n gelifliminde modelin önemli oldu-
¤unu bilelim. Yak›nlar›, özellikle de ana-babas›ndan
birinin karanl›k korkusu yaflad›¤›n› bilen, bu korkuya
flahit olan çocuklar, ister istemez karanl›¤›n korkutucu
bir fley oldu¤unu düflünürler ve benzer tepkiler göste-
rirler.
• Çocu¤un korkular› sayd›¤›m›z bu tedbir ve yakla-
fl›mlarla hafiflemiyorsa, günlük yaflant›s›n› aksatacak
dereceye vard›ysa, bir uzmandan yard›m istemelidir.
138 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ÇOCU⁄U YALANDAN
NASIL KORUYALIM?

Önce yalan›n tarifini yapal›m. Yalan, do¤ru olma-


yan bir fleyin do¤ru olmad›¤›n›n bilinerek söylen-
mesidir. Yani bir kas›t söz konusudur.
Ço¤u defa çocuk, gerçe¤i söyledi¤inin fark›na var-
madan yalan söyler veya söyledi¤i yalana benzer. Özel-
likle 5-6 yafl›na kadar yalan söylemenin pek önemi
yoktur. Hattâ okul dönemine kadar böyledir.
Çünkü bu yafllarda çocuk gerçekle yalan› ay›rt ede-
mez. Buna yalan bile denemez. Yanl›fll›k veya hata de-
mek daha do¤rudur. Çocuk bir fleyi tam olarak anlata-
mamakta, abartmaktad›r. Niyeti aldatmak de¤ildir. Ay-
r›ca büyük, küçük, çok, az, uzak, yak›n gibi kavramlar
zihninde henüz tam oturmam›flt›r. Bu kavramlar geli-
flinceye kadar yalan zannedilen ifadelerde bulunabilir
ve zengin hayal gücünün verdi¤i genifllikle ve zekâs›yla
“inan›lmaz hikâyeler” uydurabilir, taklit oyunlar›ndan
hofllanabilir. Bu flekilde hikâye uydurmas›n›n ve taklit
oyunlar›na girmesinin yalanla ilgisi yoktur. Aksine bu
tip sözler, çocu¤un büyümesinde ve zihnen geliflmesin-
de faydal› oldu¤undan engellenmemelidir de...

4 yafl›ndaki Betül, hergün bir kuflun pencereye


konarak yiyecek istedi¤ini söylüyordu. Betül yalan
söylemiyor, hayal kuruyordu. Çünkü yalan, bilerek
yanl›fl yola sevketmek veya aldatmak anlam›na gelir.
Betül ise hayaliyle gerçek dünyas› aras›ndaki s›n›r-
lar› çözmeye çal›fl›yordu ve kesinlikle aldatma ama-
c›nda de¤ildi.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 139

Yalan niçin söylenir?


Okul yafl›na kadar
çocuklarda kas›tl› ya-
lan söyleme yoktur,
daha çok hadiseleri
abartmal› bir duruma
getirirler. Bunlar› ger-
çek sanarak söylerler.
Ancak bu yafllar ayn›
zamanda yalana bafl-
lama ça¤› oldu¤u için
çok dikkatli olmak zorunday›z.

Küçük bir çocu¤un kas›tl› yalan söylemesinin


sebebi ancak herhangi bir fleye karfl› duydu¤u kor-
ku, cezadan kurtulma, sorumluluktan kaçma olabi-
lir. Kas›tl› yalan söyleyen çocu¤un ana-babas›na gü-
veni sars›lm›fl demektir.

Meselâ 4-5 yafllar›ndaki bir çocuk herhangi bir fle-


yi k›rd›¤› zaman korkar, a¤lar; zaten üzüntü içinde
olan çocu¤u annesi azarlay›p bir de döverse baflka bir
fley k›rd›¤› zaman do¤ruyu söylemekten korkacakt›r.
Çünkü ceza ve dayak korkusunun, çocu¤un yalan söy-
lemesi üzerinde tesiri büyüktür. Dayak, ceza ve azar-
dan b›kan çocuklar kolayl›kla yalan söylerler. Bu
yüzden çocuk e¤itiminde fliddetten kaç›nmak gerekir.
Çocuk anne-babay› örnek alarak büyüdü¤ünden
ebeveynin tutumu da çok önemlidir. Baz› ailelerde ya-
lan söylemek, do¤ru söylemek kadar normal karfl›lan›r.
Çocu¤un, 3-4 yafllar›ndayken babas›n›n konuflmala-
r›nda yalana sapt›¤›n› duymas› veya annesinin, evde
oldu¤u halde “annem evde yok” dedirtmesi ve benzeri
durumlar çocu¤u kolayca etkiler, yalan söylemeye yö-
neltir. Çünkü çocuklar ana-babalar›n› tereddütsüz
taklit ederler.
140 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Bizim yalanc›l›ktan anlad›¤›m›z, bencilce bir tak›m so-


nuçlar elde etmek kasd›yla bilerek ve isteyerek karfl›-
s›ndakileri aldatmakt›r. Bu yüzden yalan›n “nefsini
kontrol etmek ve afl›r› bencillik”le yak›ndan ilgisi vard›r.
Çocuk baflkalar›n›n hak ve menfaatlerine hiç olmazsa
kendisininki kadar k›ymet vermesini ö¤renememifltir.
Sözgelimi, ö¤renciler sevdikleri ve güvendikleri ö¤ret-
menin dersinden kopya çekmezler de hofllanmad›klar›
hocalar›nkinden yaparlar.
Yapt›klar› be¤enilmeyen, her hareketinden elefltiri
alan çocuklarda yalanc›l›k geliflebilir. Çocuk bu eleflti-
rilerin verdi¤i s›k›nt› ve rahats›zl›ktan kurtulabilmek
için olan› oldu¤u gibi de¤il, büyüklerin arzu etti¤i gibi
göstermekten çekinmez.
Ebeyevnlerin yapt›klar› bir baflka yanl›fl da fludur.
S›kl›kla, do¤ruyu söyletmek için çocuklar›n› s›k›flt›ra-
bilirler. ‹tirafa zorlanan çocu¤un ilk reaksiyonu da in-
kâr olur. Nedense baz› ana-baba, duda¤›nda yemek
bulafl›¤› olan çocu¤u, “Bunu sen mi yedin?” gibi baflka
ihtimali bulunmayan garip sorularla s›k›flt›r›rlar.
Çocuk, bu flekilde yalana s›¤›n›r ve böylelikle yalanc›l›-
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 141

¤a al›flabilir.
Bunun yerine “bu yeme¤i yememen lâz›md›” diye-
rek direkt tepki gösterelim. Ya da çocu¤umuzun mate-
matik s›nav›ndan kald›¤› haberini ald›¤›m›zda ona, “S›-
nav› geçtin mi? Emin misin? Bu sefer yalan da seni kur-
taramayacak! Ö¤retmeninle konufltum ve kald›¤›n› ö¤-
rendim” dememeliyiz.
Bunun yerine çocu¤umuza do¤rudan “Matematik
ö¤retmenin s›nav› geçemedi¤ini söyledi. Bunun için en-
difleleniyoruz ve sana yard›m etmek istiyoruz” demeli-
yiz.
K›sacas›, çocu¤umuzu kendini savunmak için
yalan söylemeye yönlendirmemeli, yalan söylemesi
için f›rsatlar› bilerek oluflturmamal›y›z. Çocu¤umuz
yalan söyledi¤inde tepkimiz duygusal ve ahlâkç› de¤il,
gerçekçi olmal›d›r. ‹stedi¤imiz fley, çocu¤umuzun bize
yalan söylemeye ihtiyac› olmad›¤›n› ö¤renmesidir.
Bundan da tehlikeli durum, “Do¤ruyu söylersen
k›zmam” diyerek ve s›k›fl-
t›r›p kand›rarak, çocu¤a
yapt›¤›n› itiraf ettirmek ve
arkas›ndan “Biliyordum
senin yapt›¤›n›!” deyip da-
yak atmakt›r. Çocuk, ger-
çe¤i söylemenin kendisine
pahal›ya mal oldu¤unu
görerek, bundan sonraki
olaylarda kolayca yalana
s›¤›nabilecektir.
‹smail’in dram›
28-30 yafllar›ndayd›. Onu getiren iki ablas› önce
yaln›z görüflmek istediler ve söze “Biz kardeflimizi ev-
lendirmek istiyoruz ama bunu yapmaya çekiniyoruz.
Kardeflimize bir türlü güvenemiyoruz” dediler.
142 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

“Acaba kardeflinizin bir ifli, ailesini geçindirecek bir


geliri mi yok?” diye sordum.
“Hay›r” dediler. “Maddi durumu iyidir, hattâ alt›nda
arabas› bile vard›r” diye cevap verdiler.
“O zaman ruhsal bir hastal›¤› veya cinsel bir proble-
mi var herhalde” diye konuflunca ablalar›, “Bunlar da
yok. Kardeflimiz o kadar çok yalana baflvuruyor ki bu
yüzden evlendirmekten çekiniyoruz” dediler.
‹smail’i muayene odas›na al›p uzun konufltum. fiu
anlatt›klar› kolay ve s›k yalan söylemesinde herhalde
oldukça etkiliydi:
“Evet, ben nedense yalana çok baflvuruyorum. B›-
rakmak istiyorum, ama vazgeçemiyorum. Bunun sebe-
bini de flu olaya ba¤l›yorum. Galiba 8-9 yafllar›nday-
d›m. Birgün evimizden k›ymetli bir eflya kayboldu. Ben
suçland›m. Yapmad›¤›m bir olay› niçin kabulleneyim?
Ne kadar çalmad›¤›m› söylediysem de inand›ramad›m.
Babam sonunda beni ayaklar›mdan tavana ast› ve do¤-
ruyu söyleyene kadar bu flekilde kalaca¤›m› söyledi. O
kadar çok ac› çektim ki “ben yapt›m baba” diye ba¤›r-
d›m. Bunun üzerine babam beni indirdi ve “ben sana
nas›l do¤ruyu söylettim” diye konufltu. Sonra eflya bu-
lundu, benim çalmad›¤›m anlafl›ld›, ama bundan sonra
ne zaman s›k›nt›l› ve zor bir durumla karfl›laflsam yala-
na baflvurmak, al›flkanl›k haline geldi bende.”

Yalan söyleyen çocu¤a


nas›l tav›r tak›nmal›?
Daha önce söyledi¤imiz gibi 5-6 yafl›na kadar söy-
lenen yalanda kas›t yoktur. Çocu¤a ne olursa olsun
do¤ru söyleme güveni ve cesareti verilmelidir. Hayali
sözlerinin gerçekle ba¤daflmad›¤› ona hat›rlat›lmal›d›r.
Normalde korkutulmayan çocu¤un ana-babas› da
yalan söylemiyorsa kesinlikle yalana baflvurmad›¤›n›
bilmeliyiz.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 143

Bu yüzden öncelikle ana-baban›n çocu¤a iyi örnek


olmalar› flartt›r. Sözlerinde ve davran›fllar›nda çocukla-
r›nda görmek istemedikleri hatalara kendi davran›flla-
r›nda yer vermemeleri gerekir.
Çocu¤umuzun yalan söyledi¤ini tespit etti¤imizde
ise, sakin ve do¤ru dürüst düflünerek “Neden yalan?”
sorusuna cevap aramak gerekir. Hemen cezaland›rma-
ya gitmek yanl›fl olur. Çocu¤un ne gibi bir eksi¤i oldu-
¤unu bulup ortaya ç›karmal›, bunu gidermeye çal›fl-
mal›d›r.
• Acaba çocu¤a verilen sevgi ve ilgi yetersiz midir?
• Çevresindeki insanlar kötü örnek mi olmaktad›r?
• Çocu¤a hoflgörülü davran›lm›yor, bu yüzden ha-
talar›n› yalan söyleyerek kapatmaya m› çal›fl›yordur?
• Gücünün üstünde sorumluluk verilerek baflar›-
s›zl›¤›n› yalanla örtmeye sanki teflvik mi edilmifllerdir?
• Çocuklar aras›nda k›yaslama yaparak, onlar› ya-
lana m› zorluyoruz?
• Çocu¤un kendine güveni geliflmemifl olup bunu
yalanlarla m› sa¤l›yordur?

Arkadafl önemli
Davran›fllar› bozuk arkadafllar› olan çocuklar›n ho-
flumuza gitmeyen hareketleri olacakt›r. Bu yüzden ana-
baba, çocu¤unun arkadafllar›n›n kimler oldu¤unu, bofl
zamanlar›nda onlarla neler yapt›klar›n› bilmelidir. Kötü
arkadafllar›ndan gerekçesini izah ederek ay›rmaya kal-
k›flmam›z uygun olacakt›r. Belki çocu¤un okulunu ve
hatta çevresini de¤ifltirerek yeni arkadafl edinmesine,
yeni faaliyetlere girmesine teflvikçi olabiliriz.
Çocu¤umuzun yalan›n› yakalad›¤›m›zda ne yapma-
l›y›z? ‹tiraf etmesi için çocu¤u zorlamak, genellikle en
144 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

kötü taktiktir. Bu yüzden ana-babalar çocuklar›n›n ya-


lan›n› yakalamaya u¤raflmak yerine önlemeye a¤›rl›k
vermelidirler.
Herhalde çocu¤un samimi yetiflmesinde ona yap›-
lacak en büyük yard›m, onunla itimat üzerine kurul-
mufl bir iliflki gelifltirmektir. fiayet anne ve baba, çocu-
¤una s›k s›k güvenini hissettirirse çocuk hangi yaflta
olursa olsun, bundan gurur duyacak ve kendisini bü-
yümüfl hissedecektir.

Çocu¤umuza dürüstlü¤ün ne kadar önemli ol-


du¤unu ve buna de¤er verdi¤imizi anlatal›m. Kötü
bir fley yap›p do¤ruyu söyledi¤inde onu cezaland›-
rmayal›m. Yalan›n onun bafl›na daha büyük sorun-
lar açaca¤›n› aç›kça izah edelim.

Cezaya gelince
Yalan için her ailede “televizyon seyretmeyi menet-
me” gibi hafif ikazlardan bafllayarak daya¤a kadar va-
ran birtak›m belli cezalar uygulan›r. Ceza hem çocu¤a
hem de olaya uygun olmal›d›r. Ana-baba yalana tepki
gösterirken, çocu¤un ne için cezaland›r›laca¤›n› kesin
olarak bilmelidirler. Ceza yalan için mi, yoksa yalan›n
sebebi için mi verilecek? Bu tercihin, gerek ana-baba
gerekse çocuk için yanl›fl anlamaya meydan vermeye-
cek tarzda aç›k ve net olmas› gerekir.
fiunu da unutmayal›m, sert cezalar çocu¤u yalan-
dan korumak bir yana aksine yalana sevkedebilir.
Hadis-i fierifte, “Do¤ru söylemeye söz verin, hayat›-
n›za yalan kar›flt›rmay›n, ben de size cenneti söz vere-
yim” buyrulmaktad›r. Gerçekten do¤ru sözlü olmak,
dürüst ve güvenilir bir kifli olman›n yan›s›ra cennetin
de anahtar›d›r. Bu yüzden çocuklar›m›z›n terbiyesine
azami dikkat gösterelim. Çünkü flahsiyetin temelleri ifl-
te bu y›llarda at›l›r.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 145

KEKEMEL‹K

Kekemelik, ses, hece ve kelimelerin tekrarı, uzatıl-


ması veya konuflmanın akıflını kesen duraklamalar
fleklinde kendini gösteren bir konuflma bozuklu¤udur.
Bozuklu¤un fliddeti kiflinin içinde bulundu¤u duruma
göre de¤iflir. Psikolojik streslerin yo¤un oldu¤u haller-
de artar (imtihan, çekinilen kiflilerle veya kalabalıkta
konuflma mecburiyeti, korku ve endifle ortaya çıkaran
ortamlar). Konuflma çok yavafl veya çok hızlı olabilir.
Genellikle fliir okurken ve flarkı söylerken kekeleme ol-
maz. Kekemeli¤e erkeklerde daha sık rastlanır. (1 kıza
4-5 erkek)
‹ki türlü kekemelik vardır. Bu ikisini ayırt etmek
gerekir.

Birinci tip kekemelik


2-4 yafl civarı ortaya çıkan ve yapı bozuklu¤uyla ilgisi
olmayan kekemeliktir. Bazı sesli harfleri telaffuz etmek
veya tekrarlamak zor-
lu¤undan ibarettir.
Sebebi, çocuklardaki
düflünce hızının ko-
nuflma hızını geçme-
sindendir. Yetersiz
kelime da¤arcı¤ı yü-
zünden düflünce ifade
edilememekte, bu
yüzden konuflma bo-
zuklu¤u ortaya çık-
146 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

maktadır. Bu tip kekemelik geçicidir ve önemli de¤ildir.


Deneme-yanılmaya ba¤lıdır. Burada ailenin tutumu
önemlidir. Çocu¤a düzgün konuflması için baskı yapıl-
mamalı, çocu¤un kendi konuflmasına dikkatinin yö-
nelmesine yol açılmamalıdır.

‹kinci tip kekemelik


‹kinci tip ise ya önce sözünü etti¤imiz kekemeli¤in kro-
nikleflmesi (müzmin hale gelmesi) sonucunda kalıcı ol-
ması ile ortaya çıkar veya aniden 6-7 yafllarında belire-
bilir. Temelinde aile içi iliflkilere ba¤lı olarak çocu¤un
sıkıntı duyması, güvensiz olması yatabilir. Özellikle
okul ça¤ının efli¤inde bu sıkıntı, onun hayatını yeniden
organize etmeye ve kimli¤ini ifade etmeye zorlar.
Yapılan arafltırmalar, kekelemeye bafllayan çocuk-
ların korkak yapıları oldu¤unu ve genellikle belirgin bir
korkutucu olayı izledi¤ini göstermektedir. Ailevi (irsi)
yatkınlık da bir faktördür.

Anne-babalara tavsiyeler
Çocukta kekemeli¤in kalıcı hale gelmesini önlemek
için anne-babalara önemli görev düflmektedir.
1. Aile içi sıkıntıları gidermeye, en azından çocu¤a
yansıtmamaya gayret göstermelidir.
2. Unuttu¤u veya telaffuz edemedi¤i kelimeleri tek-
rarlaması için çocuk zorlanmamalıdır.
3. Ba¤ırmamalı, cezalandırmamalı ve düzgün ko-
nuflan çocuklarla kıyaslanmamalıdır. Kaygı ve endifleyi
çocu¤a belli etmemelidir.
4. Çocu¤u dikkatle ve sabırla dinlemelidir.
5. Çocu¤un düflünme, kafasındaki kelimeleri to-
parlama süresine saygıl› olmalı ve onunla yavafl yavafl
konuflmalıdır.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 147

6. Hatırlayamadı¤ı kelime hatırlat›labilir, ama ke-


keledi¤i cümleyi onun yerine bitirmemelidir.
7. Herfley önüne hazır konursa çocuk kendisini ifa-
de etme ihtiyacı duymaz. Konuflmaya ve sormaya tefl-
vik etmelidir.
8. Onun seviyesine uygun bir dil kullanılmalıdır
9. Kendi baflına buyruk olma e¤ilimine saygı gös-
termelidir. Yani kiflili¤ini göstermesine fırsat tanımalı-
dır.
10. Konuflurken onu sakinlefltirmeli, güven telkin
etmelidir. Yorgun ve heyecanl› oldu¤u zaman konufl-
maya zorlanmamal›d›r.

Kekemeli¤in tedavisi için ne yapmal›?


• Çocu¤un dikkatini olumlu özelliklerine çevirerek
kekemeli¤e önem vermemesi ö¤retilmelidir. Verilen
önem azaldıkça kekemelik de giderek hafifler.
• Yetersizlik duygusunu pekifltiren tutumlardan
(alay etme, utandırma, zorlama gibi) kaçınmalıdır.
• Yine baflka çocuklarla kıyaslayarak “Bak o ne ka-
dar güzel konufluyor” gibi sözlerden uzak durmalıdır.
• Kekeleyen çocuk, kendisindeki bu durumun en-
difle edilecek bir fley olmadı¤ına inandırılmalıdır. Bu-
nun bir kiflilik özelli¤i oldu¤u benimsetilmelidir.
• A¤ır vakalarda psikiyatri uzmanından yardım is-
tenmeli, gerekirse konuflma talimleri uygulanmalıdır.
• Yüksek sesle flarkı söylemek, fliir ve gazete oku-
mak faydalıdır.
• Hafif vakaların yüzde 50-80’inin kendili¤inden
geçti¤i bilinmelidir.
• Sonuç olarak, bir çocuk kekelemeye baflladı¤ında
asla azarlanmamalı ve alay edilmemelidir. Onu sabırla
dinlemeli ve anlamak için gerekli her türlü çaba göste-
rilmelidir.
148 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

T‹K

Tikler, aral›klarla meydana gelen hareketlerdir.


Aniden ortaya ç›kar, rastgele ve s›kça tekrar ederler. ‹s-
tatistiklere göre okul ça¤›nda, erkek çocuklar›n yüzde
10 ilâ 20’sinde, k›z çocuklar›n ise yüzde 2 ilâ 10’unda
k›sa süreyle de olsa tik bozuklu¤u görülmektedir.
Tikler, bir veya birden fazla kas grubuna ba¤l› ola-
rak geliflebilir. Basit tikler; göz k›rpma, al›n k›r›flt›rma,
burun çekme, dudak bükme, dilini d›flar› ç›karma, yüz
buruflturma, omuz silkme, kol ve bacaklarda spazmlar
olarak say›labilir. Kompleks motor tikler ise çeflitli kas
gruplar›n›n seri kas›lmalar› sonucu ortaya ç›karlar.
Meselâ; z›plama, tekme atma, s›çrama, dönme, dokun-
ma ve ad›mlar›n tekrar edilmesi gibi.
Küçük çocuklarda, tikler s›kl›kla habersiz belirir-
ler. Daha büyük yafltaki çocuklarda ve gençlerde tikler,
artan bir zihinsel gerilim veya fiziksel rahats›zl›k (ka-
fl›nt› ve g›d›klanma gibi) hislerini takiben meydana ç›-
karlar.

Tikler alıflkanlıklardan farkl›d›r


1- Tikler istemsiz otomatik hareketler oldu¤u hal-
de, alıflkanlık tam fluur içinde olur.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 149

2- Tik birden bafllar. Alıflkanlıklarda (tırnak yeme,


saçı koparma, parma¤ını emme gibi) önce elini hazır
eder.
3- Tik birkaç saniye sürer. Alıflkanlı¤ın süresi be-
lirsizdir.
4- Tik belli bir adale grubunu tutar. Alıflkanlık biri
el olmak üzere en az iki organı ilgilendirir.
5- Tikin fliddeti, süresi, flekli hep aynıdır. Alıflkan-
lıklar ise de¤ifliktir.
6- Tik bafllayınca durdurulamaz. Alıflkanlık durdu-
rulur.
7- Tikte sıkıntı, hoflnutsuzluk vardır. Alıflkanlık ise
zevk almak için yapılır.

Nasıl önlenir?
Kekemelik gibi tikler
de üzerinde durulduk-
ça, dikkat çekildikçe
artıfl gösterir. Bazı tik-
ler, birden belirip, kısa
sürede geçerler. Çocu-
¤a sık sık yüzünü, ka-
flını oynatmamasını
söylemek ters sonuç verir, azalma de¤il artıfl meydana
gelir. Çocu¤un yorgun ve heyecanlı oldu¤u zamanlarda
artar. Bastırma ile tikleri çocuk bir süre durdurabilirse
de gerginlik ve iç sıkıntısı duyacakt›r.

Ne yapmalı?
• Yüzdeki tikler büyük ço¤unlukla ruhi sebeplere
ba¤lıdır. Çocu¤u tedirgin eden faktörlerin arafltırılarak
150 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

bulunup çıkarılması ve düzel-


tici de¤iflikliklere gidilmesi da-
ha uygundur. Özellikle daha
sosyal olmas› için gereken
tedbirleri almal›d›r.
• Ana-baba çocu¤a güven ver-
meli, tik üzerinde durmamalı
ve gerekirse bir ruh hekiminin
yardımını istemelidirler.
• Tiklerin ço¤u geçicidir. Ergenlik ça¤ından önce
sönerler. Ancak yetiflkin yafllara kadar uzayanlar var-
dır.
• Çocuk hiçbir zaman tikleri yüzünden cezaland›-
r›lmamal›d›r, çünkü tikler onun kontrolü d›fl›nda ger-
çekleflir.
• Çocuklar alay edilmeye karfl› korunmal›d›r. Bü-
tün çocuklar, evde ve okulda güvenli ve tehdit alt›nda
olmayan bir çevreyi hak ederler. Ebeveyn ve özellikle
ö¤retmenler çocu¤un alay konusu olmamas› konusun-
da hassas olmal›d›rlar. Çünkü tikler genellikle di¤er
çocuklar için bir e¤lence kayna¤› olufltururlar. Alay
edildikçe de tiklerin s›kl›¤› artar. Alaylar, e¤itim ve do¤-
rudan müdahale ile engellenebilir.

Tikin t›bbî durumdan fark›


Tikler baz› hastal›klar›n belirtileri ile kar›flabilir.
Meselâ alerjisi olan çocuk devaml› genzini temizleyebi-
lir, burun çekebilir ve öksürebilir. Alerjiden kaynakla-
nan bu durumlar mevsimlere göre ortaya ç›kar, yine
alerjiye sebep olan belli faktörlerle karfl›laflt›ktan sonra
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 151

fliddetini art›r›rlar.
Yine ›fl›¤a karfl› hassas olan veya görme bozuklu¤u
çeken çocuklar gözlerini k›rp›flt›rabilirler.
Bu ve benzeri durumlar› tikle kar›flt›rmamak gere-
kir.
Tikin tedavisi
Tik bozukluklar›n›n tedavisinde ilk dikkat edilmesi
gereken nokta, çocukta görülen belirtilerin tedavi
gerektirip gerektirmedi¤idir. Tedavi, genellikle tikleri
fliddetli olan veya tikleri yüzünden stres alt›nda olan ve
huzursuzluk gösteren çocuklara uygulan›r. Tikleri da-
ha hafif veya orta seviyede olan ya da huzursuzluk gös-
termeyen çocuklarda tedavi gereksizdir.
Zaten tik bozukluklar› için tedavi seçenekleri çok
k›s›tl›d›r. Psikoterapi ile çocuk rahatlat›labilir, ayr›ca
çeflitli ilaçlar kullan›labilir.
152 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

UYKU BOZUKLUKLARI

Uyku saatinde kontrolsüz flekilde a¤lama, geceleri


sık sık uykudan ve yataktan çıkma ve anne-babanın
yata¤ına girmek isteme, okul öncesi çocuklarda sıkça
rastlanan uyku problemlerindendir.
Geceleri uyanan ve anne-babalarını da uyandıran
çocuklar, huysuz bir çocuk probleminin yanısıra, anne
ve babalarının da, yorgun bir gece geçirmelerine sebep
olurlar.
Çocu¤un kaç yaflında oldu¤una ba¤lı olarak sebep-
ler çok çeflitlidir.
E¤er çocu¤un 12 ila 24 aylıkken sürekli gece uyku-
su problemi varsa, ailenin bilmeden buna sebep olma-
sı muhtemeldir. 4 aylıktan daha büyük ço¤u bebekler,
gecede birkaç defa uyanırlar ve sonra kendili¤inden
tekrar uykuya dalarlar. Bununla beraber, e¤er bebek
geceleri her uyanıflında ve a¤layıflında anne ve babası-
nın odasına koflaca¤ını ö¤renmiflse, ister istemez tek-
rar uykuya dalmak için onlara ihtiyaç duyacaktır. As-
lında çocuk geceleri a¤layarak bir çeflit terbiye kazan-
maktadır.
Geceleri uyku alıflkanlı¤ı kazanmasında flu hata-
lara düflmemeye dikkat etmelidir. Çocu¤u uyutmak
için avutmak veya biberon gibi bir fley vermek, onunla
aynı odada uyumak, uyuması için kucakta sallamak,
gece yarısı onunla oyunlar oynamak, gündüzleri çocu-
¤un toplam 3 saatten fazla uyumasına izin vermek,
geceleri bezini de¤ifltirmek.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 153

Buna ra¤men gece


kendi yata¤ına gitmek
istemeyen veya gece
yarısı uykudan uya-
nan çocuklar için
flunlar denenmelidir:
1) Çocuk yata¤a uya-
nık olarak yatırılmalı, “hayırlı geceler” denmeli ve ısrar-
larına ra¤men odayı terketmelidir.
2) Çocuk a¤lamaya baflladı¤ında hemen odasına
koflmamalı, kontrol etmeden biraz beklemelidir. Daha
sonra, odada k›sa bir süre kalmalı, ›flı¤ı açmamalı ve
çocu¤u kuca¤ına almamalıd›r. Basit ve inandırıcı bir
flekilde her fleyin yolunda oldu¤unu, o anın uyuma sa-
ati oldu¤u söylenmelidir.
Bebek ilk gece belki bir saat süreyle a¤layacaktır.
Ancak bu metot kullanılmaya devam etti¤inde a¤lama
süresi genellikle her gece biraz daha azalacaktır.
Bebe¤in a¤laması basit bir a¤lamadan çok, korku-
lu bir feryat halinde ise, derhal yanına koflmak gerekir.
Annesinin yüzünü görmek bebe¤i rahatlatacaktır. Böy-
le bir durumda, sakinlefltirdikten sonra da bir süre be-
be¤in yanında oturmak gerekir. Bu esnada onunla
oyun oynamamalı veya konuflmamalıdır. Bebe¤in bu
zamanı bir oyun zamanı gibi de¤erlendirmesinin önü-
ne geçilmelidir.
Daha büyük, okul öncesi ça¤ı çocukları, ayrıca ço-
¤unlukla uykularını bölen kâbus veya korkulu rüyalar
görürler. Bu durumda da çocuk sakinlefltirilmelidir.
Onunla oynaflmamalı, sabırsız davranmamalı ve kork-
tu¤u fley tartıflılmamalıdır. Odasının kapısının açık bıra-
kılması veya gece lambası kullanılması yararlı olabilir.
E¤er çocuk gece anne-babasının yata¤ına girmek
istiyorsa, yumuflak fakat kararlı bir flekilde kendi yata-
154 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

¤ına götürülmelidir. Böyle bir yaklaflım uzun dönemde


hem çocuk, hem de anne-baba için en yararlı terbiye
fleklidir.

Uyuma zorlu¤unun sebepleri flunlar olabilir:


1- Difl çıkarma, kulak iltihabı
2- Atefl
3- Solunum güçlü¤ü
4- Sindirim bozuklu¤u
5- Aflırı uyarılma sonucu dıfl dünyadan ilginin çekilememesi
6- Anne-çocuk iliflkisinin yeterince güçlü olmaması sebebiy-
le uykuya endifleyle girilmesi
7- Sert ve otoriter anneye tepki
8- Annenin aflırı koruyuculu¤u ile sık sık çocu¤u rahatsız
edecek derecede kontrol edifli.

Yorgunlu¤un uykuya tesiri


Uyumayı geciktiren ve rahat uyumayı engelleyen
yaygın sebep aflırı yorgun olma durumudur. Yatmadan
önce fazla hareketli oyunlardan, hissi gerginliklerden
uzak tutulmalıdır. Çocu¤un uyku zamanından yarım
saat önce odasına çekilerek bir fleylerle oyalanması ve-
ya kendisine kitap okunması, masal anlatılması yoluy-
la gevfletilmesi faydalıdır.

Fazla uyku
Uykudan mahrum kalmanın en sık sonucu gündüz
uyumalarıdır ve çocuklu¤un sonlar›ndan itibaren gö-
rülen birkaç nadir sendroma ba¤lı olarak geliflebilir.
Narkolepsi: Her seferinde bir iki dakika süren, an-
sızın bastıran uykuya karflı konulmaz bir e¤ilim fleklin-
dedir. Bu durum katapleksi (bir veya daha fazla kas
grubunda ani tonüs kaybı yani gevfleme) ve uykuya da-
larken duysal ve görsel halüsinasyonlarla birliktedir.
Bunlar, oldukça rahatsız edici olabilir.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 155

Uyku apnesi: Ço-


cuklar karakteris-
tik olarak dirsek
ve dizleri üzerinde
kalçaları havada
ve boyunları bü-
kük uyurlar. Te-
davide ameliyat
gerekebilir.

Yetersiz veya kesintili uyku


Kabuslar: REM uykusu sırasında görülmektedir.
Çok hızlı kalp atıflı ve sık nefes alma gibi sıkıntılı bir
durumda çocuk uyanır ve genellikle rüyanın en azın-
dan bir bölümünü hatırlayabilir. Bu durum özellikle
zarar verici tecrübelere veya korkutucu filmlere ya da
televizyon programlarına ba¤lı olabilir. Korkulu rüyalar
sıktır ama sık ve kalıcı olmadıkça yap›lmas› gereken,
yalnızca güven vermek ve rahatlatmaktır.
Gece fliddeti: Çocukların yüzde 3’ünde, daha sık
olarak erkeklerde görülmektedir ve ailelerde birden faz-
la bireyde rastlanma temayülündedir. Gece fliddeti
olan çocuk dehflet içindedir, bofllu¤a bakar ve muhte-
melen belirsiz bir flekilde mırıldanır. Çocuk uyanık de-
¤ildir; kendi haline bırakıldı¤ında sakinleflip uyku du-
rumuna geçer. Ana-babalar gece fliddetini rahatsız edi-
ci bulsalar da çocuk sabah uyandı¤ında olayı hiç hatır-
lamaz. Gece fliddeti sıkıntılı dönemlerde artmaktadır.
Fakat yalnız bafllarına bir hissi rahatsızlık göstergesi
de¤ildirler; çocukların ço¤u zamanla kurtulabilir.
Uykuda yürüme veya konuflma: Sabah gece olan-
lar hatırlanmaz ve hissi rahatsızlıkla ilgili de¤ildir. A¤ır
durumlarda uyur-gezerin anne-babası yaralanma ris-
kini azaltmak için kapıları ve pencereleri kilitlemeleri
için iyice uyarılmalıdır.
156 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

GECE fi‹DDET‹

Normalde uyku; hafif uyku, derin uyku ve k›sa


uyanma dönemlerini ihtiva eder. Bazen rüyalar, kâbus-
lar ve gece fliddeti bir çocu¤un uykusunu bölebilir.

Gece fliddeti nedir?


Gece fliddeti, derin uyku s›ras›nda oluflan k›sa sü-
reli (yaklafl›k 10-20 dakika) parsiyel (k›smî) uyanma
ataklar›d›r. Bu duruma fliddet, tekme atma, yuvarlan-
ma hareketleri ve konuflma efllik eder. Çocuk ses, do-
kunma ve sakinlefltirme teflebbüslerine cevap vermez.
Bunlar en s›k olarak 2-6 yafl aras› çocuklarda görülür
ve genellikle uykuya dal›nd›ktan sonraki ilk iki saat
içinde ortaya ç›kar.

Gece fliddeti ile ilgili önemli noktalar


1- Çocuk sabah uyandı¤ında gece olanları hatırla-
maz.
2- Çocu¤un gece fliddeti sırasında uyandırılması
ata¤ı bazen k›saltabilir.
3- Çocuk hasta de¤ildir.
4- Genellikle gecede bir defa oluflur ve her gece or-
taya çıkmaz. Genellikle baflladıktan 3-4 ay sonra aza-
lıp kaybolur.
5- Gece fliddeti uzun süreli olumsuz tesirlere yol
açmaz.
6- Aflırı yorgunluk ve alıflılmıfl rutinin de¤iflmesi,
rahats›zl›¤›n kötüleflmesine sebep olur.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 157

Anne-babalar
ne yapabilir?
1- Gece korkusu
sırasında sakin
olmal›d›r.
2- Çocu¤u, yalnız-
ca kendisine zarar
vermesini engelle-
mek için kontrol
altına almal›d›r.
3- Kırılabilecek
her fleyi yan›ndan uzaklafltırmal›d›r. Gerekirse kapı ve
pencereleri kilitlemelidir.
4- Çocu¤un olabildi¤ince düzenli bir yaflantısı ol-
masını ve fiziki faaliyetten sonra dinlenmesini sa¤-
lamal›d›r.
5- Kardefllerini, olayın zarar vermeyip geçece¤ine
inandırmal›d›r.
6- Çocu¤un ertesi gün olayı hatırlamayaca¤ını ha-
tırda tutmal› ve ona hiç bahsetmemelidir.
7- Ailenin ve kardefllerin tepkileri gece fliddeti bu-
lunan çocu¤u üzebilir, ona güven vermelidir.
8- Çocu¤un bir sıkıntısı olup olmadı¤ını tespite ça-
lıflmal› ve yardım edip edemeyece¤ini anlamaya
çal›flmal›d›r.
9- Gece fliddetinde oluflan tip ve frekans de¤ifliklik-
lerini (rastlanma sıklı¤ında artıflı) doktora sormal›, üç
yazdan fazla sürerse doktora götürmelidir.

Tedavisi nas›l olur?


Psikoterapi faydalıdır. Yine düflük doz yatıfltırıcı
ilacın yararı olur. Çocukların düzenli olarak aynı saat-
te yatmaları ve stresten uzak durmaları genellikle iyi-
leflmelerini sa¤lamaktad›r.
158 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ÇOCUKLUK MASTÜRBASYONU

Çocukluk mastürbasyonu ergenlik öncesi dönem-


deki çocuklar›n genital bölgelerini uyarmaları ve bu
davran›fltan haz duyduklar›n› belli etmeleridir. Nadir
de olsa rastlanan bir bozukluktur.
Daha çok el ile genital bölgesinin uyarılması fleklin-
de ortaya ç›kar. Genellikle 4-5 yafllarında bafllad›¤› gö-
rülür.

Asl›nda cinsellik de¤il


Bu duruma mastürbasyon denmesi asl›nda do¤ru
de¤ildir. Bunu cinsel organla oynamak olarak adlan-
d›rmal›d›r.
Ufak yafltaki çocuklar, cinsel organlar›yla, t›pk›
parmaklar› veya kulaklar›n› ellerken duyduklar› kay›t-
s›zl›k içinde, sadece meraktan oynarlar. Oysa okul ön-
cesi ça¤a gelen çocuk, bu organlar›n özel bir yer olduk-
lar›n› keflfeder. Cinsel organ› ile oynamaktan belirli bir
haz duydu¤unu kavrar.
Mastürbasyon, bebekliklerinde uzun süre kendi
baflına bırakılan çocuklarda sık görülür. Anne memesi
emmemifl veya emzik verilmemifl çocuklar, emziksiz
kalmanın açı¤a çıkardı¤ı uyar›lma eksikli¤ini kendi
kendini uyararak doyurmaya çalıflabilirler. Aynı flekil-
de, anne memesi veya emzik bırakıldıktan sonra da
çocuklarda bu hal ortaya çıkabilir. Yeni bir kardeflin
do¤umu, anne babadan birinin evden ayrılması, çocu-
¤un anneden ayrılıp bakıcıya bırakılması gibi sebepler-
le ilginin ve iliflkinin doyuruculu¤unun azaldı¤ı
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 159

dönemlerde de mastürbasyon belirebilir.


‹drar yolu enfeksiyonları, paraziter hastalıklar, ge-
nital organların kirli bırakılması, piflikler, kızlarda vaji-
na akıntısı vb. durumlar kaflıntıya yol açarak uyarımı
bafllatabilir.
Çocuklarda genital organlara sıkı sıkıya temas
eden dar giysiler, özellikle de iç çamaflırları giydirmek,
sürtünme sebebiyle haz uyandırabilmekte ve çocu¤un
dikkatini cinsel organ›na yöneltebilmektedir.
Mastürbasyonu önlemek için anne babanın çocu¤a
daha fazla zaman ayırması, ilgi göstermesi, birlikte bazı
faaliyetlerde (oyun oynama, alıfl verifl yapma, pikni¤e
gitme vb.) bulunması, çocu¤un duygusal ve temas ihti-
yaçlarının karflılanması gerekmektedir.
Anne baba konu ile aflırı ilgilenmemelidir. Çocu¤a
kızmak, yasaklamalar getirmek ve bir takım cezalar uy-
gulamak bir fayda sa¤lamamaktadır. Çocuk mastürbas-
yona baflladıktan sonra veya bafllayaca¤ı anlaflıldı¤ı za-
man sözlü bir uyarıda bulunmaksızın, dikkati hemen
baflka yöne çekilmelidir. Çocuk kendi baflına bırakıldı¤ı
zaman, onu cezbedecek, oyalayacak, yaflına uygun
oyuncaklarla oynaması sa¤lanmalıdır. Uyarısızlık sebe-
biyle evde bütün gün cinsel organ›yla oynayan çocuk,
bir krefle gönderilmeli veya uygun bir sosyal ortam sa¤-
lanmalıdır.
Çocuk ilgi çekmek veya anne babasına kızgınlık
duygularını ifade etmek için de bu tip davran›fla girebi-
lir. Burada da çocu¤un di¤er sa¤lıklı davranıflları üze-
rinde durmak, mastürbasyon davranıflına hiç ilgi gös-
termemek en iyi yoldur. Çocuklara sıkı giysiler giydiril-
memeli ve genital organlarında haz uyandıracak davra-
nıfllardan kaçınılmalıdır. Genital bölgede kaflıntı yapa-
cak durumlar için (parazitler vb) tedbir alınmalıdır.
Bazı durumlarda yatıfltırıcı ilaçlardan da doktor
tavsiyesiyle faydalanılır.
160 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

TIRNAK YEME ALIfiKANLI⁄I

T›rnak yeme, çocuklukta ve ergenlik ça¤›nda çok


s›k görülen bir al›flkanl›kt›r. Genellikle dört yafl›nda gö-
rülmeye bafllar. Ço¤u zaman da 12 yafllar›nda sona
erer. Çocuklar›n hemen yar›s›nda görülür.
Çocuklarda t›rnak yeme bir tak›m korku, bask›,
gerginlik ve duygusal çat›flmalar sonucu ortaya ç›kar.
Aile içinde afl›r› bask›l› ve otoriter bir e¤itim uygulan-
mas›, çocu¤un sürekli azarlanarak elefltirilmesi, k›s-
kançl›k, yetersiz ilgi ve sevgiyle s›k›nt› ve gerginlik t›r-
nak yemeye yol açan bafll›ca faktörler olarak say›labi-
lir.
Anne-baba geçimsizlikleri ve problemleri de çocuk-
larda t›rnak yeme gibi davran›fllara sebep olur. Yine ai-
le içinde t›rnak yiyen birinin örnek al›nmas› da bir fak-
tördür.
T›rnak yeme; çocu¤un, bulundu¤u ortam› güvensiz
buldu¤una iflaret eder.
Çocuk kendini yaln›z hissedince, stresli ve sinirli
olunca t›rnaklar›n› kemirir. Bu, gerilimi ve s›k›nt›y› yok
etmenin bir s›¤›nma fleklidir. Engelleri k›ramayan ço-
cuk, sevilmedi¤ini, ilgi gösterilmedi¤ini düflünerek,
farkl› tepki ve davran›fllar içine girer.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 161

Yine istek ve duygular›n› d›fla


vuramayan veya çevresinden
tepki ve ilgi alamayan çocuk,
bunu yans›tmak amac›yla t›r-
nak yiyebilir. Bu, onun ters
bile olsa tepki bekledi¤ini gös-
terme, çevreye mesaj yollama
fleklidir. T›rnak yeme; evdeki
gerginliklerin artmas›, uyuma
güçlü¤ü, baflar›s›zl›k ve çekin-
genlik gibi faktörler sebebiyle
artar.

Ne yap›labilir?
3-4 yafl›na kadar t›rnak yiyen
çocuklarda bu al›flkanl›¤›n
anne-baba taraf›ndan görmezlikten gelinmesi en uy-
gun yoldur. Çocu¤un bu al›flkanl›¤› edinmesinde ne gi-
bi faktörlerin rol oynad›¤›n› araflt›rarak gerekli tedbir-
ler al›nmal›d›r. Korkutarak, ceza vererek yaklaflmak
problemi büyütmekten baflka ifle yaramaz.
Alay etmek ve ad takmaktan da kaç›nmal›d›r. Al›fl-
kanl›k bozukluklar› çocu¤umuzun kontrolünün d›fl›n-
da durumlard›r ve çocuk bunun için cezaland›r›lma-
mal›d›r.
Anne-baban›n s›k kavga etmelerinden ve çocuklar-
da gerginlik, endifle meydana getirebilecek durumlar-
dan kaç›nmalar› gerekir.
Küçük çocuklar endifle, korku verecek televizyon
filmlerinden ve kavgal› olaylardan uzak tutulmal›d›rlar.
Telkin ile t›rnak yemenin zararlar› anlat›larak
ikna yoluyla terketmelerine gayret etmelidir.
162 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Çocuklar›n ilgisi baflka yöne çekilmeli, ellerini kullana-


ca¤› meflguliyet ve oyunlar oynat›lmal›, sevgi ile güven
kazand›r›lmal›d›r.
T›rnaklar uzay›nca derin kesilerek yenmesi zorlafl-
t›r›lmal›d›r.

Çocu¤un koleksi-
yon yapmak, oyun
oynamak, çeflitli
meflguliyetlere ka-
t›lmak gibi faaliyet-
lere teflviki yine
faydal›d›r.
Son olarak çocu¤un kendine güven duymas› sa¤-
lanmal›d›r. Al›flkanl›¤› b›rakmak isteyen çocu¤a güven
verilirse daha çok çaba harcayabilir. Onu elefltirmek,
k›namak gibi davran›fllar çocukta ters teper.
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 163

KISKANÇLIK

Çocu¤un kendisine yönelmesini bekledi¤i sevginin


bir baflkas›na yönelmesi karfl›s›nda duydu¤u üzüntü,
k›skançl›ktan ileri gelir. Çocuk, ana-babas›n›n sadece
kendisinin olmas›n› ister. Çocuklarda k›skançl›k duy-
gusu ana-baba ve kardefllere yöneliktir.
K›skançl›k, sevilen kiflinin baflkas›yla paylafl›lmas›-
na katlanamamak oldu¤una göre, sevginin varoldu¤u
her yerde görülür. Bu yüzden de insan için tabii bir
duygu kabul edilir. K›skançl›¤›n kökeninde birtak›m
karmafl›k duygular rol oynar.
K›skançl›k beklenen ilgi, sevgi ve flefkati bula-
mamak oldu¤una göre k›zma duygusu, gücenme
olarak da tarif edilebilir.
Dedi¤imiz gibi k›skançl›¤›n temelinde, çocu¤un an-
ne-babas›n›n yaln›zca kendisini sevmesi arzusu yatar.
Çünkü anne-babadan çocu¤un yaflamas› ve iyi olmas›
için gereken her fley gelir: yemek, yuva, s›cakl›k, okfla-
malar, benlik fluuru, de¤erli olma, özel olma hissi. Ço-
cu¤un yeterli ölçüde büyümesini ve yavafl yavafl çevre-
sine hakim olmas›n› sa¤layan, ebeveynin sevgi ve des-
te¤idir.
164 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

K›skançl›¤›n sebepleri
Küçük kardeflin
dünyaya gelifli ge-
nellikle bir k›skanç-
l›k bafllang›c›d›r.
Çeflitli sebepler ve
flartlar büyü¤ün,
küçük kardeflini
k›skanmas›na yol
açar. Bir süre evin
tek çocu¤u olarak
kalm›fl bulunan ilk
çocukta, k›skançl›k
daha güçlü görülür.
Çünkü kardefli do¤an çocuk y›k›lm›fll›k, terk edilmifl-
lik, sevgisizlik ve haks›zl›¤a u¤ram›fll›k duygusu yaflar.
‹lk çocuk 2 yafl›ndan küçükse, yeni bir kardeflinin
olmas›ndan dolay› fazla bir k›skançl›k göstermez.
Kardefller aras›ndaki farkl› özellikleri k›yaslamalar
k›skançl›¤› gelifltirir. Özellikle ana ve babalar›n çocuk-
lar› birbirleriyle k›yaslamalar› bu türlü duygular›n kö-
tüye gitmesine sebep olmaktad›r. Mesela “Kardeflin
senden küçük oldu¤u halde daha uslu ve ak›ll›. Neden
kardeflin gibi de¤ilsin?” ve benzeri k›yaslamalar kar-
defller aras›nda k›skançl›k ve düflmanca duygular›n ge-
liflmesine yol açmaktad›r. Bu ve benzeri k›yaslamalar-
la çocu¤a yetersizlik ve eksiklik duygusu afl›lanacak,
kendisinden üstün gördü¤ü kardefllerden öç almaya
kalkacakt›r. Ana, babalar çocuklar›n›n her birini eflit
derecede sevip sayd›klar› ve her çocu¤un ayr› bir yeri
ve de¤eri oldu¤u kanaatini samimiyetle gösterilebilirse,
kardefller aras› davran›fllar olumlu geliflir.
Baz› tak›lmalar da k›skançl›¤› tahrik eder. Yeni kar-
defli olan bir küçü¤e “Pabucun dama at›ld›” diye laf at-
mak, bir misafirin yan›na gelmesi istenen ve gelmeyen
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 165

çocu¤a, “Öyleyse ben de kardeflini severim” denmesi


bunlardan baz›lar›d›r. Bu flekil aleyhte k›yaslamalar
çocuktaki k›skançl›k duygusu besler. Bunlardan ka-
ç›nmak gerekir.
K›skançl›k sonucu neler geliflebilir?
K›skançl›k sebebiyle, çocukta emekleme, bebekçe
konuflma, biberonla beslenmeye dönme, alt›n› ›slatma,
t›rnak yeme, parmak emme vb. olumsuzluklar geliflebi-
lir.
Ayr›ca k›skançl›k küçük kardefle sald›rganl›k biçi-
minde ortaya ç›kabilir. Kardeflini ›s›rma, a¤z›n› kapat-
ma, üzerinden örtüsünü çekme ve uyurken gürültü ya-
p›p onu uyand›rma ve benzeri davran›fllarla kendini
gösterir.
Bazen ise k›skançl›k dolay›s›yla çok daha uslu ve
yumuflak, sevimli bir çocuk görünümü alabilir. Karde-
flini de afl›r› derecede çok sever ve korur.

Rekabetin yararlar›
• Çocuklar aras›ndaki rekabetin hiçbir yarar› yok
gibi görünse de gerçek böyle de¤ildir. Erkek ve k›z kar-
defller, birbirlerinin hayat›n gerçeklerinden biriyle yüz-
leflmesine yard›m eder. Bu da onun ilginin tümüne ve
bütün avantajlara sahip olmayaca¤›d›r. Bu zor ve ac›
verici de olsa bir derstir, özellikle küçük çocuk için.
Sevginin paylaflmakla azalmayaca¤›n› ö¤renmek zo-
rundad›r.
• Paylaflma ve uzlaflma konusunda çocu¤a çok
de¤erli tecrübeler sa¤lar. E¤er rekabet, yap›c› flekilde
çözümlenirse, çocuklar baflkalar›n›n güçlü yanlar›n›n
kifli olarak kendi de¤erlerini azaltmad›¤›n› ö¤renir. Ra-
hats›zl›k verici de olsa bencillikten s›yr›l›r, baflkalar›yla
geçinmek için deneyim kazan›r.
166 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Ne yapmal›?
Esasen yeni bir kardefli dünyaya gelen çocu¤un
k›skançl›k pençesine düflme ihtimali kuvvetlidir. Çün-
kü o güne kadar sadece kendisinin olan ailenin dikkat
ve ilgisini flimdi paylaflmak zorunda kalm›flt›r. Bu
ortakl›k ona kolayca eskisi kadar sevilmedi¤ini, yeni
do¤an kardeflinin kendine tercih edildi¤i fikirlerini tel-
kin eder. Bunlarsa do¤rudan do¤ruya k›skançl›k duy-
gular›n› ayakland›r›r. Halbuki çocu¤un k›skanmadan
paylaflmay› ve daha genifl bir topluluk içinde baflar›yla
yaflayabilmeyi ö¤renmesi, sosyallefltirilmesi yönünden
büyük önem tafl›r. Bu yüzden kardefl sahibi olman›n
getirdi¤i avantajlar, çocu¤un flahsiyetini y›kmak için
de¤il, kuvvetlendirmek için kullan›lmal›d›r. Bunun
için, onu yeni kardefllerin do¤ufluna önceden haz›rla-
mak, abla veya a¤abey olaca¤›n›, kendine ileride bir
oyun arkadafl› gelece¤ini telkin ederek psikolojisini
uydurmak gerekir.

Necla han›m›n 3 ayl›k bebe¤i vard› ve 5 yafl›nda-


ki o¤lu Ömer bir defas›nda, “Bebekten nefret ediyo-
rum” demiflti. Necla han›m önce flok olmufl, ama bu
konuyu böylesine aç›k olarak ifade etmesine de se-
vinmiflti. Çünkü mutlaka az da olsa a¤abeyi karde-
fline k›zg›nd› ve bunlar› anlatarak boflalmas› uygun-
du.
Necla han›m Ömer’i rahatlat›c› cevap verdi. fiöy-
le dedi: “Bunu söylemene sevindim. Kardeflinle ilgi-
lenmekten sana vakit ay›ramayaca¤›m› m› düflünü-
yorsun?” Ömer bafl›n› sallay›nca, “Öyle hissetti¤inde
gel bana söyle, ben de sana zaman ay›ray›m” diye
cevaplad›. Ömer annesinin bu ifadesiyle rahatlam›fl-
t› ve bir daha bu konuyu açma gere¤i duymad›.

Daha sonra bebek do¤du¤unda büyük çocu¤a, gü-


cünün s›n›rlar› içinde kardeflinin bak›m›na kat›lmas›
ÇOCUKLARDA BOZUK DAVRANIfiLAR / 167

sa¤lanmal›d›r. Bu suretle anne küçükle u¤rafl›rken,


büyük çocuk kendinin ihmal edildi¤i duygusuna kap›l-
maz.
Anne ve baba ona olan sevginin azalmad›¤›n›, onu
eskisi gibi sevdiklerini, ilgilendiklerini göstermelidir.
Çocuk, anne ve baba için, kardefllerin eflit oldu¤u-
nu; biri kadar di¤erini de sevdi¤ini görmelidir. Kardefl-
lere ayn› hediyeyi almaktansa, her yafl›n ayr› hediyesi

oldu¤unu, büyüyünce küçü¤e de ayn› türden hediyeler


almayaca¤›n› söylemek faydal›d›r.
Çocuklarda, mülkiyet duygusunun güçlü oldu¤u
dikkate al›narak mecbur olmad›kça büyük kardeflin
eflyalar›n› küçük kullanmamal›d›r.
Bebe¤e bir hediye geldi¤inde, büyük çocu¤a da bir
hediye verilmelidir.
Büyük çocu¤a gösterilen ilgi ve sevgi devam etme-
li, anne zaman›n›n bir k›sm›n› büyük çocu¤a da ay›r-
mal›d›r. Baba büyük çocukla yak›n ilgi ve arkadafll›k
kurmal›d›r. Evde oldu¤u zaman büyük çocukla oyna-
mal›, beraber al›fl-verifle ç›kmal› ve ona de¤er vermeli-
dir. Çocuk, ana-babas› taraf›ndan sevildi¤ine inan›r-
sa, k›skançl›k duygusunu yener. Ana-baba aras›nda
168 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

uyumlu hayat, kardefller aras›nda olumlu iliflkilerin


geliflmesini sa¤lar.
Kendini yetersiz ve de¤ersiz hisseden çocuk k›s-
kançl›¤a daha kolay kap›l›r. Kendine hiç inanc› ve
güveni olmad›¤› için her hareketinde aldat›ld›¤› hissiy-
le dolar. Zaman ve ilgiyi paylaflmay› kald›ramaz. Hal-
buki özsayg›s› olan çocuk daha seyrek k›skan›r. K›sa
parlamalar yaflayabilir ama olumlu deneyimleri ve ken-
dine olan inanc› bunlar›n k›sa sürmesini sa¤lar. Bu
yüzden her çocukla özel ilgilerini ve yeteneklerini gelifl-
tirecek flekilde meflgul olunmal›, her birine ayr› bir bi-
rey olarak muamele edilmelidir.
Çocuklardan biri, kardefline verilen hediyeyi kendi-
sininkinden fazla be¤enecek oldu¤unda da her fleyin
insan›n gönlünce olamayaca¤›n›, hayat boyunca birçok
tersliklerle karfl›lafl›ld›¤›n› ve zaman zaman insan›n ha-
yal k›r›kl›¤›na katlanmas› gerekti¤ini bildirmelidir.

Anne ve evdekiler, bebe¤i çocu¤un önünde gös-


teriflli bir flekilde sevmekten sak›nmal›d›rlar. Anne
bebekle ilgileniyorsa, baba da çocukla meflgul olur-
sa iyi olur. Çünkü büyük çocuk da çocuktur. Onun-
la oynamak için yeteri kadar zaman ayr›lmal›, baz›
yersiz istekleri olsa bile anlay›flla karfl›lanmal›d›r.

Meliha han›m ilk çocu¤u 4 yafl›ndayken ikincisi do-


¤unca telefon açarak, iki çocu¤a bakmas›n›n zor oldu-
¤unu ve bu yüzden büyü¤ünü ana okuluna vermesinin
uygun olup olmayaca¤›n› sormufltu. Kendisine bunun
yanl›fl oldu¤unu, çocu¤un kendisini d›fllanm›fl hissede-
bilece¤ini, 1 y›l sonra vermesini söyledim.
169

IV- ÇOCU⁄UN PS‹KOLOJ‹K


HASTALIKLARI

H‹PERAKT‹F
(Afl›r› hareketli ve dikkati da¤›n›k)
ÇOCUKLAR

Hiperaktif çocuk, afl›r› hareketli ve dikkati da¤›n›k


çocuktur. Ancak bunu normal ölçülerde hareketli ve
afacan çocukla kar›flt›rmamak gerekir. Ço¤u anne-ba-
ban›n bu iki durumu kar›flt›rarak endifleye kap›ld›¤›
görülmektedir.
Hiperaktif çocuk çok hareketlidir. Ancak hareketle-
rinde belli bir hedefe yönelik devaml›l›k bulunmaz.
Dikkati afl›r› derecede da¤›n›kt›r. Mesela, eline bir
oyuncak verildi¤inde k›sa süre onunla oynar ve f›rlat›r
atar. Hemen pencerelere t›rman›r, perdelere as›l›r. Du-
varlar› kalemle çizer. K›sa sürede b›karak oyuncaklar›
k›rar, pencereden veya balkondan atar. Bu arada gözü
etraftad›r. Yapt›¤› ifle pek bakmaz. Arada anlams›z söz-
ler, tekrarlar da yapabilir. Dikkatini uzun süre belli bir
yerde, olayda toplayamaz.

Her hareketli çocuk hiperaktif midir?


Çocuklar genel olarak canl›, hareketli ve hayat do-
ludurlar. Hep oynar, hareket eder, koflar ve z›plarlar.
170 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Devaml› bir fleyler yaparlar veya yapmak isterler. Yo-


rulmak nedir bilmezler. Yani çocu¤un hareketli olmas›
asl›nda normaldir, sa¤l›kl› geliflti¤inin iflaretidir.
Özellikle kutu fleklin-
de apartman dairele-
rinde yaflayan, oyun
sahas›, park yeri ve
bahçesi bulunmayan
evlerde yetiflen çocuk-
lar›n hareketlili¤i daha
belirgindir. Çünkü bü-
tün enerjilerini evde
harcarlar ve annesinin “dur!”, “otur!”, “koflma!”, “gürül-
tü yapma!” gibi ikazlar›yla karfl›lafl›rlar.
Lokantada yemek yerken yan masada 4-5 yafllar›n-
da çocu¤u olan bir aile oturuyordu. Çocuk bir türlü ye-
rinde duram›yor, sandalyesinde k›p›rdan›yor, sa¤a sola
dönüyordu. Bir ara annesi, “Ne dayan›lmaz çocuksun,
rahat oturamaz m›s›n sen!” diye ç›k›flt›.

Dikkat eksikli¤i kriterleri


1. Belirli bir ifle dikkat vermede zorlanma
2. Dikkatin kolayca da¤ılması
3. Dikkatsizlikten kaynaklanan ufak hatalar yapma
4. Bafllanan iflin yarım bırakılması
5. Kendisiyle konuflulurken dinlemiyormufl gibi gö-
rünme
6. Görev ve etkinlik düzenlemede zorlanma
7. Ev ödevi, sınav gibi düflünsel çaba gerektiren iflle-
ri yapmaktan kaçınma
8. Eflya kaybetme
9. Günlük faaliyetlerde unutkanlık
ÇOCU⁄UN PS‹KOLOJ‹K HASTALIKLARI / 171

‹çimden söze kar›flarak, “Esas dayan›lmaz olan


sensin, çünkü çocuk 4-5 yafl›nda. Sen de o yafltayken
öyleydin” demek geçti. Anne, çocu¤undan yerine geti-
rilmesi imkâns›z biyolojik olgunluk bekliyordu.
Ancak baz› çocuklar farkl›d›rlar. Özellikle okul
ça¤›nda di¤erlerinden ayr›l›rlar. Afl›r› hareketli ve k›p›r
k›p›rd›rlar. Yerinde duramazlar. Tezcanl›, savruk ve
düzensizdirler. Yaz›lar› bozuk ve yanl›fllarla doludur.
Durmadan çevresindeki çocuklarla konuflurlar. S›ra-
dan kalk›p dolafl›rlar. Uzun süre bir iflle u¤raflmazlar.
Baflkalar›n›n dikkatini çekmeyen bir ses, bir görüntü
onlar›n ilgisini an›nda çeker. Çevreyi tedirgin ederler.
Zekalar› yafllar›na uygun olan bu çocuklar, dikkat da-
¤›n›kl›¤›ndan dolay› baflar›s›z olurlar.

Hiperaktivite kriterleri
1. Oturdu¤u yerde kıpırdanma, ellerin ayakların
oynatılması
2. Belli bir süre bir yerde oturamama
3. Sa¤a sola koflturma, tırmanma
4. Sakin bir biçimde oyun oynayamama ya da
baflka bir iflle u¤raflamama
5. Sürekli olarak hareket etme
6. Çok konuflma

Hiperaktif çocu¤un özellikleri


- Davran›fllar›nda afl›r› motor aktivite, atakl›k, dik-
katin kolay da¤›labilir olmas› hali gözlenir.
- Geliflim olarak afl›r› ve uygunsuz davran›fllar gös-
terir.
- Zaman içinde kal›c› olan ve hayat›n güçlükleriyle
iliflkili olmayan davran›fllar› vard›r.
172 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Hiperaktif çocu¤u nas›l tan›r›z?


Bu çocuklar›n hareketleri h›zl›, de¤iflken ve amaç-
s›zd›r. Her çeflit uyaran›n peflinden koflarlar, uzun sü-
re dersi takip edemezler; çok konuflurlar, az dinlerler.
Unutkand›rlar, dürtülerini engelleyemezler. S›k s›k s›-
ras›ndan kalkar, ödevlerini yapamaz veya bitiremezler.
Çocuk genellikle kendine söyleneni dinlemiyor veya
iflitmiyor izlenimi verir. Derse bafltan savma çal›fl›rlar.
Çizimlerde özen gösterseler bile, ters ve bozuk çizdikle-
ri gözlenebilir. Evde dikkat sorunu, ana baban›n dedik-
lerini yapmama, kurall› faaliyetlerde baflar›s›z olma ile
kendini gösterir. ‹stenmeyen bir hareketi yapmadan
önce sonuçlar›n› düflünmezler. Ancak o hareketi yap-
t›ktan sonra yap›lmamas› gerekti¤inin fark›na var›rlar.
Kiflileraras› iliflkilerde de problem yaflarlar. K›sa
sürede iliflki kurar, fakat rahats›z edici davran›fllarda
bulundu¤u için arkadafll›¤›n› sürdüremezler. Meselâ,
herhangi bir nedenle arkadafl›na tükürür, saç›n› çeker
ve bundan dolay› coflkulu hale girebilirler. Düflüncesiz
ve korkusuz davran›fllar› vard›r. Tehlikeyi kavramaya-
mazlar. Kazalara u¤ramamalar› için s›k› bir kontrolü ve
tedbiri gerektirirler. Gürültülü, pat›rt›l› oyun ve davra-
n›fllar, sakarl›klar sergilerler. Sald›rgan davran›fllar›
vard›r. Küçük bahanelerle a¤larlar. Engellenmeye
dayanma güçleri zay›ft›r. Ço¤u zaman çok konuflur,
baflkalar›n›n sözlerini keser veya konuflmalar›n aras›-
na girerler. S›ralar›n› beklemekte güçlük çekerler.

Dürtüsellik (fevrilik) kriterleri


1. Sorulan soru tamamlanmadan yanıt verme
2. Sırasını beklemekte güçlük çekme
3. Baflkalarının sözünü kesme ya da oyunda
araya girme.
ÇOCU⁄UN PS‹KOLOJ‹K HASTALIKLARI / 173

Sebebi ve rastlanma
oran›
Okula giden çocuklarda
yaklafl›k % 3 oran›nda
rastlan›r. Erkeklerde k›z-
lara oranla 7-8 defa daha
s›k görülür. Baz› vakalar-
da do¤um öncesi prob-
lemler, beyin zedelenme-
si ve fonksiyon bozuklu-
¤u mevcutsa da ço¤unda
tam bir faktör tesbit edi-
lemez.
Nas›l ay›rt edilirler?
Hareketli olmas› ve söz dinlememesinden dolay›
birçok aile çocu¤unu doktora getirir.
Bu yüzden muayenesi istenen Zeynep 4 yafl›nday-
d›. Anne-baba çal›fl›yordu. “O kadar hareketli ki doktor
bey, ç›ld›rmak üzereyim. Bu normal olamaz!” diyordu
annesi. “Kendisine bakan yard›mc› kad›n da ayr›lmak
istiyor, o da b›kt›.”
Zeynep çok flirin küçük bir k›zd›. Bafl› devaml› bir
o yana bir bu yana dönüyor, çevresini inceliyordu.
Durmadan konufluyor, gülüyor ve odadaki ilginç alet-
leri merak ediyordu. Kesinlikle çok uyan›k ve zeki bir
çocuk izlenimini b›rak›yordu.
Onlara, “Zeynep afl›r› hareketli dedirtecek neler ya-
p›yor?” diye sordu¤umda faaliyetlerini anlatmaya bafl-
lad›lar.
Asl›nda hayalgücü genifl ve zeki, dört yafl›nda bir
çocu¤un normal araflt›r›c› davran›fllar›ndan baflka bir
fley ç›kmad› ortaya. Normal çocukla hiperaktif olan›
ay›rt etmedeki kritik soruyu yönelttim bu kez onlara:
174 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

“Daha sakin olmas› için ikazda bulununca sözünüzü


dinliyor mu?” “Evet” oldu cevap. “Ama bir dakika sonra
yine yerinde z›play›p koflturmaya, konuflmaya bafll›yor
ve kendisiyle meflgul olunmas›n› istiyor.”
Zeynep’in do¤al merak› olan, macera heveslisi, nor-
mal davran›flta bir dört yafl çocu¤u oldu¤u anlafl›l›yor-
du.
Anormal, hastal›kl› bir afl›r› hareketlilik söz konu-
su de¤ildi. Ama anne-babas› eve yorgun geliyorlard›.
Sinirleri bozuk olmaya yatk›nd›. Bu yüzden sakin bir
ortam ar›yorlard›. Yard›mc› kad›n ise yafll› oldu¤undan
yaflama sevinciyle taflan coflkulu çocu¤a dayanmas›
daha da güçtü. Çocu¤un normal canl›l›¤›, ailenin hu-
zur ve sükûnet ihtiyac›na ters düfltü¤ü için, çocuk
yanl›fll›kla afl›r› hareketli san›l›yordu.
Çocu¤a gündüz yafl›tlar›yla oynay›p, enerjisini bo-
flaltaca¤› müsbet bir çocuk yuvas› tavsiye ettim. Böyle-
ce yuvada taflk›nl›¤› kendili¤inden yat›flt› ve orada
oynad›¤› oyunlar sayesinde bir fleyler yapmaktan duy-
duklar› haz ile enerjisi verimli flekilde yönlendirilmifl
oluyordu. Anne-baba akflamlar› s›ra ile çocukla ilgile-
niyorlar, biri dinlenirken, di¤eri onunla oynuyordu. Bu
metodla çocuklar›yla beraber olmaktan zevk almaya
bafllad›lar. Gerginlik anlar› bitti. Hafta sonlar› hep bir-
likte bir yerlere gidiyorlard›. Problem asgariye inmiflti.
Asl›nda temel mesele Zeynep’in sözde hiperaktivitesi
de¤ildi, aksine anne-baba kendilerini istedikleri flekilde
yaflamaktan al›konulmufl hissettikleri için çocu¤u afl›-
r› hareketli buluyordu. Problemi yanl›fl alg›lam›fl ve bu
sebeple de yanl›fl sonuçlar ç›karm›fllard›.

Afl›r› hareketlilik neden olur?


Yine 5 yafl›ndaki Ali’yi de ayn› sebeple getirmifller-
di. “Alt› ay öncesine kadar gayet normal bir çocuktu,
ÇOCU⁄UN PS‹KOLOJ‹K HASTALIKLARI / 175

DSM’ye göre hiperaktivitenin


teflhis kriterleri
A) Afla¤ıdakilerden en az 8 maddesinin, 6 ay ve-
ya daha uzun süreden beri var olması.
1) Ço¤unlukla elleri, ayakları kıpır kıpırdır ya da otur-
du¤u yerde duramaz (ergenlerde bu belirti olmaya-
bilir).
2) Bir yerde oturması istendi¤inde yerinde duramaz.
3) Dikkati konu dıflı uyaranlarla kolayca da¤ılır.
4) Grup içi çalıflma ya da oyunlarda sırasını bekleme-
de güçlük çeker.
5) Ço¤u kez kendisine sorulan sorular tamamlanma-
dan önce cevabını verir.
6) Baflkalarının verdi¤i iflleri (karflıt olma veya kavra-
maya ba¤lı olmaksızın) izlemekte zorlanır, basit ifl-
leri bitiremez.
7) Dikkatini verilen ifllere yo¤unlafltıramaz.
8) Sıklıkla bitirmedi¤i bir etkinlikten di¤erine geçer.
9) Sakin bir biçimde oynayamaz.
10) Ço¤u kez aflırı konuflur.
11) Genellikle baflkalarının sözünü keser ya da yap-
tıklarına karıflır.
12) Kendine söylenenleri dinlemiyor izlenimi verir.
13) Okul veya evde verilen ödevler için gerekli araç
ve gereçleri sıklıkla kaybeder.
14) Ço¤unlukla sonuçlarını düflünmeksizin tehli-
keli ifller yapar (örne¤in, sa¤a sola bakmaksı-
zın soka¤a fırlar).
B) Yedi yaflından önce bafllamıfl olması.
C) Herhangi bir geliflme gerili¤i tablosuna
uymamas›.
176 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

ama birden de¤iflti. Bir türlü kontrol edemedi¤imiz yaba-


ni ve haflar› bir çocuk oldu. Bir an olsun kendi bafl›na b›-
rakam›yoruz. Bizi devaml› yan›nda olmaya zorluyor. Hiç
güven olmuyor. Devaml› dur durak bilmeden koflturu-
yor.”
Muayene odas›nda oraya buraya gidip geliyor, gö-
rünüflte amaçs›zca dolan›p duruyordu ortal›kta. Arada
annesine veya babas›na yap›flt›¤› dikkatimi çekti.
Ali’nin korkulu rüyalar›, a¤lamalar›, sinirli ve endi-
fleli halleri de vard›. Evet, anlafl›ld›¤› kadar›yla evde
onu rahats›z edecek, kayg›land›rabilecek birtak›m
olaylar vuku bulmufltu. Ali’yi bekleme odas›na gönde-
rip anne-babay› sorguya çektim. Evde gittikçe artan
geçimsizlik vard›. Yüksek sesle k›r›c› tart›flma ve kav-
galara, geçici ayr›l›klara sahne olmufltu ev.
Ali’nin hiperaktivitesi bir imdat iflaretiydi. Çocuk
bununla, anne veya babas›n› kaybetme ihtimalinin
kendisini derin bir huzursuzlu¤a itti¤ini, tedirgin etti-
¤ini bildiriyordu. Anne-baba ise, pek çoklar› gibi küçük
çocuklar›n yetiflkinler aras›ndaki gerginlikleri an›nda
sezdiklerini, idrak ettiklerini düflünemiyordu. Çocuk,
hem üzüldü¤ünü, hem de onlar› kaybetmek istemedi-
¤ini belli ediyordu.
Mustafa için çocuk yuvas› ö¤retmeni, annesine
“O¤lunuza hiç söz geçiremiyorum. Can› ne isterse onu
yap›yor. Hiç laf dinlemiyor. Karfl› geliyor ve öteki çocuk-
lar da onu taklide haz›r tabii. Bir an olsun uslu uslu otu-
ram›yor. Sanki ömründe hiç sakin oturmam›fl gibi” di-
yordu.
Bu çocu¤un evde disiplin sorunu oldu¤u belliydi.
“Nas›l disiplin sa¤l›yorsunuz?” sualine, “Hiçbir fley yap-
m›yoruz. Ona tam serbestlik tan›yoruz” diye özür diler
bir tav›rla cevap verdi. “Peki” dedim. “Kaidelere uymaz-
sa hiç cezaland›rm›yor musunuz?”, “Evet, görmezlikten
geliyoruz.”
ÇOCU⁄UN PS‹KOLOJ‹K HASTALIKLARI / 177

Mustafa’n›n hiperaktivitesi afl›r› hoflgörülü e¤itimin


ac› sonucuydu. Uymas› gereken hiçbir kaide veya mec-
buriyet yoktu. Can› ne isterse yap›yordu. Hiçbir s›n›r
veya k›s›tlama bulunmuyordu. Çocuk yuvas›nda ise
söz dinleme, arkadafll›k, kat›lma ve uyma, büyüklerle
ve yafl›tlar›yla mesafeli olma gibi birçok tavsiyeler ve
kendine uygun davran›fl isteniyordu.
Evet, Mustafa’ya disiplin uygulamak gerekiyordu.

Hiperaktivite hastal›k m›d›r?


Asl›nda hiperaktiviteyi tespit etmek için objektif la-
boratuvar testi yoktur. Bir hastal›k için yeterli kan›t sa-
y›labilecek bulgular da eksiktir. Nedense bugün rahat-
s›zl›k olarak kabul edilmekte, hemen ilaçlara baflvurul-
maktad›r.

Niçin art›yor?
Bu hastal›k son onbefl y›l içinde çok yayg›nlaflm›fl-
t›r. 1998’den beri yüzde 400’den fazla art›fl oran› ile, 2
ila 4 milyon çocu¤a hiperaktivite teflhisi kondu¤u tah-
min edilmektedir.
Çocuklar›n hiperaktif olarak damgalanmas›n›n çe-
flitli sebepleri vard›r:
- 1970’lerden bu yana özellikle ABD’de aile yap›s›
büyük ölçüde de¤iflmifltir. Amerika’da çift ebeveynli
ailelerin oran› yüzde 50’nin alt›na düflmüfltür ve bun-
lar›n yüzde 85’inde her iki ebeveyn de çal›flmaktad›r.
Di¤er yüzde 50’yi oluflturan ailelerde tek ebeveyn mev-
cuttur.
- Önceki genifl aileler art›k yoktur. Büyükanneler,
büyükbabalar, teyzeler, amcalar ve kuzenlere nadir
178 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

rastlanmaktad›r. Olsa bile farkl› flehirlerde veya uzak


semtlerde oturmaktad›rlar.
Genifl aile yap›s›, çocuklar›n geleneksel de¤erleri
ö¤renmelerine ve bu de¤erleri nas›l ö¤rendiklerine bü-
yük katk› sa¤l›yordu. Çocuklar bütün aile bireylerin-
den s›k› çal›flmak, okula devam etmek, yapt›¤› iflle gu-
rur duymak için motivasyon sa¤l›yordu. Aile deste¤i ve
ilgisiyle toplumca kabul görmüfl de¤erlere daha çok sa-
r›lmay› ö¤reniyorlard›.
Bugün bu görevler sadece ebeveyne kalm›flt›r. An-
cak anne-baba genellikle çal›flmaktad›r ve bitkindirler.
Evlilikler genellikle problemlidir. Aile ortam› hep ger-
ginlikle doludur.
- Çocuklara ay›rd›¤›m›z vakit azalm›flt›r. Ebeveyn-
ler daha stresli ve meflgul olunca, çocuklar›na flefkat
göstermek için ayr›lan zaman da oldukça azalm›flt›r.
Çocuk geliflimi araflt›rmalar›, az flefkat gören ço-
cuklar›n ileride flefkat göstermekte zorland›¤›n› or-
taya ç›karm›flt›r.
- Gerek anne-baba gerekse ö¤retmenler disipline
daha az önem verir olmufllard›r. Yine s›n›flardaki ö¤-
renci say›s›n›n fazlal›¤› da bir baflka etkendir.
- Çocuklar›n televizyon ve bilgisayar bafl›nda ters
mesajlar veren programlar› izlemeleri de önemli bir
faktördür. Halbuki medya, e¤itim için güçlü bir araçt›r
ve ö¤rettikleri bizim çocuklar›m›zdan ö¤renmelerini
bekledi¤imiz fleyler, olmamaktad›r.

Ne yap›labilir?
Hiperaktiflik (dikkat eksikli¤i) bozuklu¤u uzun y›l-
lar süren müzmin bir hastal›kt›r. Bu çocuklar okulda
en iyi performans› peflin hükümsüz ama tutarl› davra-
ÇOCU⁄UN PS‹KOLOJ‹K HASTALIKLARI / 179

n›fl beklentileri olan ö¤retmenlerin bulundu¤u küçük,


sakin, buna uygun yap›land›r›lm›fl s›n›flarda gösterir-
ler.
Çocu¤u uygun sosyal davran›fllar› ve beceri perfor-
mans› yönünden mükafatland›ran olumlu pekifltirme
programlar› evde ve
okulda faydal› ola-
bilir.
Bu flekilde al›nacak
tedbirlerle sosyal
becerilerinde iyilefl-
tirme, kendine gü-
vende artma ve sal-
d›rganl›¤› azaltma
sa¤lanabilir.

Aileye düflen görevler


- Çocu¤un afl›r› hareketlili¤ini ortadan kald›rmaya
çal›flmak, çocu¤un afla¤›lamak, elefltirmek, di¤er ço-
cuklar› ona örnek göstermek do¤ru de¤ildir. Çocu¤un
güven duygusunu ve benlik sayg›s›n› örseleyecek bu
davran›fllardan kaç›n›lmal›d›r.
- Çocu¤un enerjisini boflaltabilece¤i ve doyum sa¤-
layabilece¤i baz› u¤rafllar edinmesine imkan tan›nma-
l›d›r.
Muayenehame getirilmifl 7 yafl›ndaki Ahmet’in
annesi, çocu¤u çok yaramaz ve hareketli oldu¤undan,
kardefllerini ve kendisini bunaltt›¤›ndan söz etmiflti.
Dolaplar›n üzerine ç›k›yor, yüksekten atl›yor, yerinde
duram›yordu.
Sordu¤umda ailenin 5. kattaki küçük bir dairede
oturduklar› ve d›flar›da oyun oynama imkan› olmad›¤›-
n› ö¤rendim.
180 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Ahmet için koflup enerjisini harcayabilece¤i genifl


alan› olan eve geçmelerini önerdim. ‹laçtan önce bunu
denemeliydiler. Sonunda aile yaz tatilini ‹stanbul d›fl›n-
da, etraf› aç›k ve rahatça çocuklar›n oynayabilece¤i bir
evde geçirmeye karar verdi.
Dönüflte annesi aynen flunu demiflti: “Benim çocu-
¤um me¤er hiperaktif falan de¤ilmifl. Kofltu, oynad›, z›p-
lad›. Bana hiç problem ç›karmad›. Yemek vakitlerinde
eve geldi, hava karar›nca da hemen uyudu. Çocuk orta-
m›n› bulunca rahatlad›, kardeflleri ve biz de rahatlad›k.”
- Çocu¤un yemek, yatma, oyun, çal›flma vb. saatle-
ri düzenli olmal›d›r. Bu tür düzenlemeler çocu¤un uyu-
munu kolaylaflt›r›r.
- Çocu¤a yafl›na, geliflimine uygun kurallar konma-
l›d›r. Bu kurallar aç›k, net, tutarl›, uygulanabilir ve de-
netlenebilir olmal›d›r. Kesinlikle uygulanmal›, taviz ve-
rilmemelidir.
- Çocu¤un ilgi çekmek için yapt›¤› olumsuz davra-
n›fllara (sald›rganl›k vs.) izin verilmemelidir. Afl›r› hare-
ketli olmayan davran›fllar›na ilgi gösterilmeli ve hemen
ödüllendirilmeli, teflvik edilmelidir.
- Hem dikkat süresini ve yo¤unlu¤unu art›racak
hem de e¤lendirecek faaliyetler yap›lmal›d›r. Bul-tak
oyunlar›, yap-bozlar, resim efllefltirme, kitap okumak
vb. Oyuncaklar çok fazla de¤il, sa¤lam ve güvenlikli ol-
mal›d›r.
- Ev içinde çocu¤a kendi bafl›na kalabilece¤i, sa-
kinleflebilece¤i bir mekan oluflturulmal›d›r.

Ritalin çözüm mü?


Bugün ritalin çocuklara çok s›k yaz›lmakta ve k›r-
m›z› reçeteli bu ilac› kullananlar›n say›s› h›zla artmak-
tad›r.
ÇOCU⁄UN PS‹KOLOJ‹K HASTALIKLARI / 181

Halbuki çocuklar›m›za daha çok vakit ay›r›r, onla-


r›n enerjilerini boflaltmalar›na imkan tan›rsak ritaline
ihtiyaç azalacakt›r. Çünkü her ilaç faydas› yan›nda bir-
çok mahzuru da beraberinde tafl›r.
Yine de belirtilerin kontrol alt›na al›nmas›nda ilaca
da gerek duyulabilir. Baz› anneler ritalinle çocuklar›n›n
daha uyumlu ve baflar›l› olduklar›n› söylemektedirler.
Ritalin, isabetli teflhis konmufl çocuklar›n ço¤unda
olumlu geliflmeler sa¤lamaktad›r ve ço¤u vakada en
uygun tedavi yöntemidir. Ritalin beyinde yer alan ve
dikkati, konsantrasyonu, fevrilik ve hiperaktiviteyi
do¤rudan etkileyen dopamin gibi sinirsel verici ve al›c›-
lar›n› uyar›r. Bu da çocu¤un durup düflünmesini sa¤-
lar. Sonuçta çocuk durulur ve normal bir hayat süre-
bilir, sosyal ve e¤itimsel becerilerini gelifltirir. Özsayg›-
s› artar, yeniden umut kazan›r.
Ritalin çocuklarda ba¤›ml›l›k yapmaz ve en çok tu-
tarl› ebeveynlerle birlikte iyi ifle yarar. Alt› yafl›n alt›n-
daki çocuklar›n kullanmas› yasakt›r.
182 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

DEPRESYON

Mutsuz, huzursuz veya çöküntülü görünüm


çocukta günler ile haftalar arasında bir süre devam
ediyorsa depresyondan bahsedilebilir.
Yo¤un ve sürekli bir mutsuzluk durumu ile sevinç
ve ataklı¤ını azaltan bir neflesizlik, depresyondaki ço-
cu¤un belirtileridir. Depresyon bazen üzüntülü bir
olay›n arkas›ndan ortaya ç›ksa da ço¤u zaman ortada
belirgin bir sebep görünmez.
Depresyonu olan bir çocuk ve ergen, tipik olarak
mutsuz görünür. “Hiç arkadaflım yok; hayat sıkıcı; da-
ha iyi olmak için yapabilece¤im hiçbir fley yok; ölmüfl ol-
mayı isterdim” gibi cümleler kullanır. Arkadafllarından
izolasyon, okul baflarısında düflme, her zamanki faali-
yetlere karflı ilgi azalması, huzursuzluk ve öfke patla-
maları fleklinde davranıfl de¤ifliklikleri olur. Sıklıkla uy-
ku ve ifltah düzeni de¤iflir, yorgunluk ve beden a¤rıla-
rından yakınmaya bafllayabilir. Konsantrasyon ve
haf›za bozuklu¤u vard›r.
Depresyonlu olan çocuklar›n hepsi kendini huzur-
suz ve s›k›nt›l› hissederler. Bazen ümitsizlik ve çaresiz-
li¤e düflerler. Çeflitli faaliyetlere karfl› heveslerini kay-
betmifllerdir. Bitkin ve enerjisiz olabilirler.
ÇOCU⁄UN PS‹KOLOJ‹K HASTALIKLARI / 183

Çocu¤umuz depresyonda m›?


1. Ço¤u zaman kendini üzüntülü ve “bombofl” hisse-
diyor mu?
2. Ço¤u zaman s›k›nt›l› ve huzursuz biri mi?
3. Bütün faaliyetlere karfl› ilgisini kaybetti mi?
4. Kendi kontrolü d›fl›ndaki fleyler yüzünden kendini
de¤ersiz, çaresiz ve afl›r› suçlu hissediyor mu?
5. ‹fltah›nda (afl›r› ifltah veya ifltahs›zl›k) veya kilosun-
da (art›fl veya genellikle azalma) belirgin bir de¤iflme
var m›?
6. Uyumakta zorluk çekiyor mu?
7. Davran›fllar›nda veya konuflmas›nda h›zlanma ya
da yavafllama var m›?
8. Bitkin ve enerjisiz mi?
9. Konsantre olmakta veya karar vermekte zorlan›yor
mu?
10. Ölümle ilgili tekrarlayan düflünceleri var m›? Ya
da kendini yaralamay› veya öldürmeyi düflünüyor
mu?
E¤er 1., 2. veya 3. soruya ve en az dört ayr› soruya da-
ha evet cevab› vermiflsek, çocu¤umuzda büyük ihtimal-
le depresyon olabilir (özellikle belirtiler iki haftay› aflk›n
zamand›r her gün ya da gün afl›r› görülüyorlarsa.)
E¤er 10. soruya evet cevab› vermiflsek, çocu¤umuz inti-
har riski tafl›yordur ve hemen uzman yard›m› almal›d›r.

Çocu¤a nas›l yard›mc› olmal›?


• Depresyon yavafl da bafllayabilir, h›zl› da. Bu yüz-
den çocu¤umuzu gözetlemelidir. Buna ek olarak kendi-
ni nas›l hissetti¤ini sormal›y›z; büyük ihtimalle kendi-
ni mutsuz ve bombofl hissetti¤ini söyleyecektir. Bu du-
rumda bir doktora göstermek gerekir.
184 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

• Çocu¤umuz çöküntülü, morali bozuk ve s›k›nt›l›


görünüyorsa harekete geçmeliyiz. Hele intihara meyil-
liyse hemen müdahele etmeliyiz.
• Depresyona sebep olabilecek afl›r› stresi ve di¤er
risk faktörlerini önlemeliyiz. Stres depresyona yol aç-
maz, ancak ortaya ç›kmas›n› kolaylaflt›rabilir.

Tedavisi nasıl?
Depresyon tedavisi iki konuda odaklaflır:
(1) Çocu¤un duygusal ihtiyaçlarına daha etkili kar-
flılık verebilmeleri için çevredekilere yol göstermeli; yar-
dım etmelidir.
(2) Çocu¤un depresif belirtileri azaltılmalıd›r.
Aile içindeki kifliler arasındaki çatıflmaların çözül-
mesine ve birlikte geçirilecek bofl zamanların artırılma-
sına çalıflılır. Çocu¤un aktivitelere katılmasına ve yete-
neklerini gelifltirmesine teflvik edilir. Kendine ve çevre-
ye güvenini artıracak giriflimlerde bulunulur.
Depresyon belirtileri a¤ır, sürekli ve kiflinin mele-
kelerini kısıtlayıcı oldu¤unda, antidepresan ilaçların
faydası çok fazladır. Hangi ilaçlar› ne dozda ve ne ka-
dar süre ile alaca¤›na doktoru karar vermelidir.
ÇOCU⁄UN PS‹KOLOJ‹K HASTALIKLARI / 185

Yaln›zlar›n dünyas›:
OT‹ZM
Otizm, bebeklik döneminden itibaren farkedilen bir
rahats›zl›kt›r. Otistik bebeklerin d›fl dünya ile ilgi kur-
mad›klar› dikkati çeker. Bebekken dahi etraf›ndaki in-
sanlar›n, annelerinin veya bak›c›lar›n›n gözüne, yüzü-
ne bakmazlar. Kendi dünyalar›nda olmaktan hofllan›r-
lar. Kendi yataklar›nda olmak, kuca¤a al›nmaktan da-
ha hofl gelir. Kuca¤a al›nd›klar› zaman ise, kuca¤›na
alan kifliyle bütünlük sa¤lamaz, vücudun fiziki olarak
flekline uyum göstermezler. Kucakta adeta heykel gibi
dururlar.
Otistik çocuklar en çok konuflma gecikmesi flikâye-
ti ile 4 yafl civar›nda hekime getirilirler. Bedensel geli-
flimi yafl›na uygun olan çocu¤un konuflmas›, yafl›tlar›-
na göre oldukça geridir.
Yürümeleri ise yafl›tlar›yla ayn› dönemde olur. Üste-
lik fiziki olarak ço¤u sempatik, güzel görünümlü ve
sa¤l›kl› çocuklard›r.
Baz› otistik çocuklar zaman›nda konuflurlar, ama
bizim al›flk›n oldu¤umuz flekilde de¤il. Daha çok söyle-
nenleri tekrarlama tarz›nda olur. Birçok otistik çocuk
çok güzel flark› söyleyebilir. Müzikten çok hofllan›rlar.
Bu tür hasletlerine ra¤men konuflmad›klar›n› görürüz.
Sorulara cevap vermezler. Temel problem, iletiflim ku-
ramamalar›d›r. Sosyal etkileflime girmekten memnun
kalmazlar. Soru soruldu¤unda yaln›z bakmakla yetine-
bilirler. Ya soruyu tekrarlar veya hiç cevap vermezler.
Aileler ço¤u zaman “sanki bizi duymuyor” diye durum-
dan yak›n›rlar.
186 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Klinik bulgular
Sosyal iliflkilerde ciddi eksiklikler, yani gülümseme-
nin yok veya gecikmifl olmas›; kendisine bakan kiflilere
ilgisiz kalma ve tan›yamama s›kl›kla hayat›n ilk y›l›nda
ortaya ç›kar. 2-3 yaflta oyun oynamama ve izafi olarak
kifliler aras› iliflki kurmaya karfl› isteksizlik bulgular›
eklenir. Konuflma geliflimi ço¤unlukla epey gecikmifltir.

Otizmin sebebi ve s›kl›¤›


Bütün araflt›rmalara ra¤men tespit edilememifltir.
Soyaçekim (irsiyet) etkili bir faktördür.
Yaklafl›k 10.000 çocuktan 4‘ünde görülür. Erkek
çocuklarda k›zlara oranla 4-5 kat daha s›kt›r.

Otizmin tedavisi
Tedavide prensip, çocu¤u yaln›zl›k dünyas›na çekilme-
ye b›rakmamak, onu hep zorlamakt›r. Çocuklar›n mevcut
potansiyellerini daha iyi kullanabilmelerine yard›mc› olun-
mal›, kendilerini ve isteklerini daha iyi ifade edebilir hale
gelmeleri sa¤lanmal›d›r.
Bu yüzden aile, otizm konusunda bilgilenmeli, tedavi
ekibiyle iflbirli¤i yapmal›d›r.
Hastal›¤a özgü bir ilaç yoktur. Ancak kendine veya
etraf›na zarar veren; huzursuz, uykusuz, afl›r› hareketli
çocuklara baz› ilaçlar kullan›lmaktad›r.

Hastal›¤›n gidiflat›
Otizm genelde gidifli kötü olan ve hayat boyu süren bir
bozukluktur. Otistik çocuklar›n ancak %10’u ileriki hayat-
lar›nda baflkalar›na muhtaç olmadan yaflamlar›n› sürdü-
rebilirken büyük k›sm› ba¤›ms›z yaflayamaz.
ÇOCU⁄UN PS‹KOLOJ‹K HASTALIKLARI / 187

Otistik ve Normal Bebeklerde Görülen


Davran›fl Özellikleri
NORMAL BEBEK OT‹ST‹K BEBEK
‹letiflim ‹letiflim
• Annenin yüzünü inceler. • Göz göze gelmemeye ça-
• Seslere kolayl›kla tepki l›fl›r.
verir. • Sa¤›r gibi davran›r.
• Ö¤renilen sözcükler ve • Dil becerileri geliflmeye
gramatik kullan›m gide- bafllam›flken konuflma
rek artar. aniden durur.

Sosyal ‹liflkiler Sosyal ‹liflkiler


• Anne oday› terkedince • Di¤er insanlar›n fark›nda
a¤lar. de¤ilmifl gibi davran›r.
• Yabanc›lar›n varl›¤›na • Bir kabu¤un içindeymifl
tepki gösterir. gibi ulafl›lmazd›r.
• Tan›d›¤› ve sevdi¤i insan- • Sebep olmaks›z›n bafl-
lara gülümser. kalar›na sald›r›p zarar
• Ac›kt›¤› veya bir fleye verebilir.
ihtiyaç hissetti¤inde öfke-
lenip tepki gösterir.

Çevrenin ‹ncelenmesi Çevrenin ‹ncelenmesi


• Bir faaliyetten di¤erine • Tek bir nesne veya faali-
kolayl›kla atlar. yete saplan›r.
• Nesnelere uzanmak için • Oyuncaklar› koklar veya
vücudunu bilinçli flekilde yalar.
kullan›r. • Yara veya yan›klara du-
• Oyuncaklar› inceler ve on- yarl›k göstermez, kendisi-
larla oynar. ne zarar vermeye çal›fl›r.
• Kendisini mutlu etmeye,
ac›y› önlemeye yönelik bir
tutum içindedir.
188 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

Otistik davran›fllar
Otistiklerin en karakteristik özellikleri tek bafl›nal›k,
monotonlukta ›srar ve ayr›nt›lara dikkat ederek rutin dav-
ran›fllarda bulunmaktad›r. Baz› otistikler, son derece kar-
mafl›k fleyler yapabilirler, ancak baflkalar›n›n kendi yapt›k-
lar› ifl hakk›nda ne düflündü¤ü önem tafl›mamaktad›r.
Otistiklerin karakteristik davran›fl özelliklerinden bir bölü-
mü flöyledir:
• Çevreye ve kendine ilgisiz kal›r.
• Bir yetiflkine el yordam›yla ihtiyaçlar›n› anlat›r.
• Sözleri papa¤an gibi tekrarlar.
• Uygunsuz flekilde güler, k›k›rdar.
• Gözle iletiflime girmez.
• Ancak bir yetiflkin ›srar veya efllik etti¤inde oyuna
kat›l›r.
• Di¤er çocuklarla birlikte oynamaz.
• Oyun oynuyormufl gibi yapmaz.
• Ayn›l›¤› tercih eder.
• ‹liflkilerde tek tarafl›d›r.
• Sürekli olarak ayn› konudan söz eder.
• Anlams›z, saçma davran›fllar gösterir.
• Objeleri eline almak ve onlar› döndürmekten hofllan›r.
• Toplumsal yönü olmayan baz› ifllerde çok baflar›l›d›r.
ÇOCU⁄UN PS‹KOLOJ‹K HASTALIKLARI / 189

ÇOCUKLUK fi‹ZOFREN‹S‹

Çocukluk flizofrenisi, flizofrenik bozukluk spektro-


munun a¤ır bir fleklini oluflturur. Nadir görülür. Bafl-
langıç genellikle 5 yafltan sonradır. Kız ve erkeklerde
yaklaflık olarak aynı oranda ortaya çıkar. Çocukluk fli-
zofrenisi genetik olarak eriflkin tip flizofrenisi ile iliflkili
görünmektedir.
fiizofreni, kiflinin duygu, düflünce ve davranıflların-
da önemli de¤iflikliklere sebep olan, belirtileri ve seyri
kifliden kifliye de¤ifliklik gösteren, hastaların bir kıs-
mında iyileflmeyle, bir kısmında ise toplumsal iliflkiler
ve entelektüel faaliyetlerde önemli kayıplara yolaçan
bir ruhsal rahatsızlık türüdür.

Teflhis ilkeleri
• Da¤ınık veya mantıksız konuflma
• Tuhaf düflünce muhtevası
• Hastanın çevre gerçekleriyle uyum içinde olma-
ması.

Belirtileri
Hasta çocuklar eriflkin flizofreniklerin gösterdi¤i
belirtilerin ço¤unu gösterirler. Garip ve hastalıklı
190 / ÇOCUKLARDA DAVRANIfi BOZUKLUKLARI

düflünce içeri¤i veya da¤ınık, mantıksız konuflma (ya


da her ikisi birden) bu bozuklu¤un en belirgin özellik-
leridir. Çocukların ço¤unda, özellikle 8 yafl ve sonrasın-
da, hezeyan ve hallüsinasyonlar vardır. ‹çe kapanıp bir
hayal dünyasına çekilme e¤ilimindedirler ve bu hayal-
ler gerçekmifl gibi davranıfl tepkileri gösterebilirler. Bu
çocuklar genellikle okul çalıflmalarında ve arkadafl ilifl-
kilerinde güçlük çekerler.

Tedavisi
fiizofreni teflhisiyle tedavi gören çocukların beflte
birinde zamanla belirtilerin tamamen ortadan kaybol-
du¤u tespit edilmifltir. Genel olarak da hastalık yok ol-
maz, ancak hastaların bir kısmında düzenli ve sürekli
ilaç tedavisi ile önemli iyileflmeler elde edilebilir.

Tedavide öncelik ilaçlardır. Ancak özellikle has-


tan›n sosyal yaflantısına ait problemlerin halledilme-
sinde ailenin anlayıfllı, destek veren ve teflvik edici
yaklaflımı da çok önemlidir. Bu yüzden hekimle ço-
cu¤un ailesi yakın iflbirli¤i yapmalıdır.

Tedavinin amacı, hastalı¤ı yok etmek de¤ildir; has-


talı¤ın belirtilerini gidermektir. Ailenin hastaya karflı
tutum ve davranıflları, hastalı¤ın seyrini ve tedavisini
önemli ölçüde etkilemektedir. Uygun hayat becerileri-
nin ö¤retilmesi, en iyi flekilde bir özel e¤itim programı
veya gündüz tedavisi ortamında sa¤lanabilir.

You might also like

  • Emre Kongar - Tarihimizle Yüzleşmek
    Emre Kongar - Tarihimizle Yüzleşmek
    Document153 pages
    Emre Kongar - Tarihimizle Yüzleşmek
    Keşfetmek Güzeldir.
    No ratings yet
  • 1961 341
    1961 341
    Document36 pages
    1961 341
    Keşfetmek Güzeldir.
    No ratings yet
  • Emre Kongar - Atatürk Devrim Tarihi
    Emre Kongar - Atatürk Devrim Tarihi
    Document357 pages
    Emre Kongar - Atatürk Devrim Tarihi
    Keşfetmek Güzeldir.
    No ratings yet
  • 1961 347
    1961 347
    Document36 pages
    1961 347
    Keşfetmek Güzeldir.
    No ratings yet
  • 1961 348
    1961 348
    Document40 pages
    1961 348
    Keşfetmek Güzeldir.
    No ratings yet
  • 1962 420
    1962 420
    Document36 pages
    1962 420
    Keşfetmek Güzeldir.
    No ratings yet
  • 1961 345
    1961 345
    Document36 pages
    1961 345
    Keşfetmek Güzeldir.
    No ratings yet
  • 1962 419
    1962 419
    Document36 pages
    1962 419
    Keşfetmek Güzeldir.
    No ratings yet
  • 1961 344
    1961 344
    Document36 pages
    1961 344
    Keşfetmek Güzeldir.
    No ratings yet
  • 1962 435
    1962 435
    Document40 pages
    1962 435
    Keşfetmek Güzeldir.
    No ratings yet
  • 1962 418
    1962 418
    Document36 pages
    1962 418
    Keşfetmek Güzeldir.
    No ratings yet