Professional Documents
Culture Documents
Samuel
Samuel
90 boy, yapılı bir vücut, siyah saç, kahverengi göz, köse, kalın telli dalgalı saçlar
Sınavım tam 25 yıl önce Küba’da başladı. Cardenas şehrinin kırsalında küçük bir çiftliğimiz var.
Babam Gabrielin 60 yaşına kadar çocuğu olmamış ben doğduğumda ise bunu tanrının mucizesi kabul
ederek adımı Samuel koymuşlar. Annem(Victoria) ve babam beni iyi bir Katolik olarak yetiştirdiler
çektiğimiz yoksulluk ve sıkıntıların bir gün biteceğini ve eğer inanıp dua etmeye devam edersem kendi
çocukluklarındaki bolluk dolu günlere geri dönebileceğimizi söylediler yeter ki inanmaktan
vazgeçmeyelim. İnandım ve dua ettim ancak şartlar çok değişmedi gençlik yıllarımda izlediğim filmler
ve ülkemize gelen turistler kendimi sorgulamama yol açmaya başladı. Çiftlikte doğmuştum babamı ve
annemi bu çiftlikte toprağa verdim benim sonumda burada mı olacaktı? Annem öldüğünde 21
yaşındaydım ve kararımı vermiştim. Amerikalılar dünyada cenneti yaşarken ben her gece tarlamı ve
hayvanlarımı korumak zorunda kalıyordum bekçi köpekleri ve kuzenlerim olmasa uyuyamazdım bile.
Peder Mattheo ile son kez görüşüp, yıllarca evliliğimi, geleceğimi düşünerek ailemin yaptığı birikimi
kullanacak ve doğduğum topraklara ihanet ederek deniz yoluyla kaçak bir şekilde floridaya
gidecektim.
Diego isimli bir adam aracı olmuştu bizi asıl insan kaçakçılarına götürecekti, 6 kişiydik dördü
aynı ailedendi Miguel ve ben iki kimsesiz olarak araba yolculuğu boyunca aramızda konuşarak
birbirimizi rahatlatmaya çalıştık. Miguel bana göre daha şanslıydı bazı kuzenleri önceden floridaya
gitmiş ve yerleşmiş hatta birisi oturma izni bile almıştı bana yardım edebileceklerini en azından başımı
sokacak biryer verebileceğini söyledi. Diego bizi Varadero yakınlarında tadilatta olan bir otelin
yanındaki ağaçlık alanda bıraktı ve gitti. Küçük teknemiz geldiğinde çok rahatlamıştık inen silahlı
beyaz adam bizlere sadece beş kişilik yer olduğunu ve Diego’nun bizleri kazıkladığını söylediğinde
diğer dört kişi bir araya gelmiş ve tekneye yanaşmıştı bile. Miguele işi kadere bırakmamız gerektiğini
söyleyip yazı tura atmalıyız dedim ve attık kazananın o olmasına dayanamadım hile yaptığını
söyleyerek ona saldırdım. İşim bittiğinde yerde inleyerek yatıyordu eli silahlı adam gayet eğlenmiş
gözükerek tekneye binmemi işaret etti bindikten sonra yüzünü gördüğünü ve geri dönmesine izin
veremeyeceğini söyleyerek Migueli öldürdü. Daha önce yaraladığım hırsızlar olmuştu hatta babamın
birini öldürdüğünü de görmüştüm ancak bu ölüm üzerimde bir ağırlık bıraktı. Yolculuk boyunca
günahımın ağırlığının tekneyi batırmaması için dua ettim.
Çalışmaya başlayalı iki yıl oldu bu iş bana göre her ne kadar koruduğum kişiler ve mekân
çiftliğim gibi masum olmasa da gece nöbetlerime benzetiyorum tek fark bu çiftliğin bana ait
olmaması. Güvenlik şefi hiç haber vermeden ortadan kaybolduğunda yerine geçebileceği düşünülen
iki kişiden biriydim ve o pozisyonu istiyordum. Diğer aday Oliver beyazdı ve ırkçıydı kazanma ihtimali
daha yüksekti. Evini ve hangi yoldan gittiğini öğrendikten sonra tek yapmam gereken birilerinin onu
yaralamasını ya da sakatlamasını sağlamaktı. Rahibe yapacaklarımı anlatıp işleyeceğim günahlar için
af diledikten birkaç gün sonra şansım yaver gitti, uygun birini buldum ve planımın işlediğinden emin
olmak için izledim. Kader yine yüzümü güldürmemişti bir kez daha müdahale etmem gerekti Oliver
yüzümde kar maskesi olmasına rağmen beni tanıyınca ne yapacağımı bilemedim. Çenesi kapanana
kadar yumruklayıp oradan uzaklaştım artık bitmiştim kaldığım ve evim diyebileceğim küçük daireye
gittim yaklaşık beş belki altı saat polisin gelip beni almasını bekledim ama gelmediler. Sokaklarda
gezindim kiliseye gittim ve orada uyukladım gece çalışmaya gitmem lazım kaçınılmaz son benim için
yaklaşıyor inkâr etmekten başka seçeneğim yok umarım işe yarar.
Patronu hiç görmedim zengin giyimine önem veren parasının kaynağı belli olmayan gizemli biri bir
gece silahlı sarhoş bir adamı paketlediğim için bana ikramiye verilmesini söylemiş güvenlik şefi
olabilseydim tanışacaktık.
Düzenli olarak günah çıkarmaya gidiyorum kiliseyi seçmedim ama hep aynı yere gidip muhtemelen
hep aynı rahiple konuşuyorum. Kilise kendimi rahat hissettiğim ve güvendiğim tek yer.
Küçük dairelerin olduğu genelde fakir göçmenlerin kaldığı bir binanın bodrum katında kalıyorum karşı
dairede Meksikalı üç çocuklu bir aile var iyi geçiniyoruz abur cubur aldığımda çocuklarada alıyorum
zaman zaman bana yemek getiriyorlar
Gece kulübünün mutfağında yaşlı siyahi bir bulaşıkçı var adı Adam zamanında fransadan gelmiş ve
gençliğinde baya sıkıntı yaşamış yemek molası verdiğimde sohbet ediyoruz birbirimize
memleketlerimizden bahsediyoruz çoğu küfürde olsa fransızca öğrenmeye başladım
Boş zamanlarımda sakin sessiz biryer bulup kahvemi içerek geleceğe dair hiç ulaşamayacağım
hayallere dalıyorum.(büyük bir işletme, güzel bir araba, iyi, bana değer veren bir eş belki birkaç
çocuk)
En büyük korkum kübaya dönmek herşeyin bir hiç için yaşanmış olması