You are on page 1of 10

ANA ALTAYCA KELİME BAŞI /P/ MESELESİ

GİRİŞ
Hepimizin malumu Altay dilleri teorisi, Türkçe, Moğol, Mançu-Tunguz, Kore ve Japon dillerinin Altay
dili adı verilen ortak bir dilden geldiğini savunan bir nazariyedir. Bu teoriye karşı çıkanlar olduğu gibi
savunanlar da mevcuttur. Nazariyenin tartışmaları uzun yıllardan beri devam etmektedir. Bu teoriyi
savunanlar söz konusu diller arasında bazı ses uygunluklarının olduğunu söyleyerek savunmalarını
güçlendirmektedirler. İşte bu ses uygunluklarından birisi de Ana Altayca kelime başındaki /p/ sesidir. Bu
konuda birçok Altayist ve Mongolist çalışma yapmıştır. Biz de bu çalışmamızda kelime başı /p/ sesi
üzerinde duracağız.
Bu mesele ile ilgili ilk olarak görüş bildiren kişi G.J. Ramstedt’tir. 1916 yılında yaptığı “Ein
Anlautender Stimmloser Labial in der Mongolisch-Türkischen Ursprache” adlı çalışmasında Ana
Altayca /p/ nin gelişimini şu şekilde ifade etmiştir: *p>f>h> Ø Ona göre bu ses Orta Moğolcada /h/,
Mançucada /f/, Nanaycada /p/, Evenkicede ve Evencede /h/ ve Türkçede Ø denkliğiyle karşımıza
çıkmaktadır. Bu sonuca da kelime başı t:d, k:g serilerine benzeşme ile bir b:p serisinin bulunduğu; Türkçe
ve Moğolca bir ünlü ile başlayan kelimelerde baştaki h>ḫ>f>p’ye rastlandığı görüşlerinden hareketle
varmıştır. Yalnız Ramstedt’in bu denkliğini kurduğu yıllarda Halaççanın varlığı bilinmemektedir.
P. Pelliot 1925 yılında yazdığı makaleyle Ramstedt’in görüşlerini kabul etmiş ve bu doğrultuda Çince
transkripsiyonlu ve Phagspa yazılı 96 örnek teklif etmiştir.
Poppe, Altayca kelime başı /p/ nin Moğol lehçelerindeki durumunu ayrıntılı olarak vermiştir. Ona
göre /p/ fonemi Eski ve Ortak Moğolcada korunmuş, Orta Moğolcada /h/, Moğolcanın Mongur lehçesinde
sesin niteliğine göre /f/, /h/ veya /s/ olduğu görülür. Şimdiki Doğu Mogul, Urdis, Harçin,Çahar, Halha,
Buryat ve Kalmukçada iz bırakmadan kaybolmuştur. San Tsuhan ve Sarı Yugurcada /h/ olarak karşımıza
çıkan ses Dagurcada çeşitlilik gösterir. Poppe şu örnekleri vermiştir:
Ana Moğolca “pon”, Mançuca “fon (zaman)”, Korece “pom(ilkbahar)”, Orta Moğolcada “hon”,
Mongurcada “fen”, San Tsuhancada “hṷan”, Dagurcada “ḫṷan ~ ḫon”, Mogul, Urdis, Kalmukçada “on”,
Halha, Buryatçada “oŋ” (yıl).
Kelime başı /p/ nin Türkçedeki durumunu Räsänen, Tunguzcadaki durumunu Tsintsius
değerlendirmiştir.
Pentti Aalto, 1955’te yayımlanan “On the Altaic Initial P-*” çalışmasında verdiği örneklerle
Ramstedt’in görüşünü geliştirmiştir. Ayrıca Aalto, kelime başı /p/ nin Eski Türkçe ve Uygurcada hiçbir
izinin bulunmadığını da belirtmiştir.
Sir Gerard Clauson, 1956’daki “Review of the N. Poppe’s Introduction to Mongolian Comparative
Studies” adlı çalışmasında meseleyi ele almış ve olayın p>h>f> Ø yönünde değil, aksine Ø > h > f > p

1
yönünde gelişmiş olabileceğini iddia etmiştir. 1961 yılında “The Initial Labial Sounds in the Turkish
Languages” adlı çalışmasında konuyla ilgili görüşlerini tekrar ve daha ayrıntılı ifade eden Clauson’un
düşüncelerini iki maddede özetleyebiliriz:
1. Türkçe Ø > Moğolca h- > Mançuca f- > Nanayca p-
2. Türkçedeki kelime başı /p/ Osmanlı/Türkiye Türkçesinde pek, pert-, parmak, porsuk, pus, pus-, pis- gibi
şekillerde korunmuştur.
Gerhlard Doerfer, 1968’deki “Zwei Wichtige Probleme der Altayistik” adlı çalışmasında
Clauson’un görüşüne karşı çıkar. p>h>f> Ø yönlü gelişmenin dil fizyolojisine uygun olduğunu belirtir ve
başka dillerden örnekler verir. Doerfer Türkçe Ø- nın bazı durumlarda Moğolcada Ø- eşitlendiğini , bazı
durumlarda ise /h/ yi karşıladığını söylemiş. Bu durumun Clauson tarafından atlandığını ifade etmiştir.
Ayrıca Doerfer, Çağdaş Türk lehçelerindeki Ø-/h/ değişmesi yanında Eski ve Orta Türkçede karşılaşılan /h/
nin asli ses olduğunu, Yeni Uygurcada Arapça alıntı kelimelerdeki /p/ asli ses olmayıp /f/ sesinin Türkçe
ses sistemine uygun olmamasından dolayı kullanıldığını, /f/ nin dayanıklı bir ses olmadığını söyleyerek
Clauson’un görüşlerini inandırıcı bulmaz. Doerfer, 1976’daki çalışmasında da aynı görüşünü tekrar
etmiştir.
Martti Räsänen “Materialien zur Lautgeschichte der Türkischen Sprachen” adlı çalışmasında
Altayca kelime başı /p/ sesinin Türkçedeki durumunu değerlendirmiştir. Azeri Türkçesi, Özbekçe, Yeni
Uygurca ve Karakalpakçayı (bu lehçelerin ve Türkiye Türkçesinin bazı ağızları da dahil) içine alan bir ara
grupta asli kelime başı /p/ fonemi /h/ olarak korunduğunu söyler ve şu örnekleri verir:
Osmanlı, Çağatay ve Doğu Türkçesinde hür- “üflemek”, Türkmencede üyr-, Çuvaşçada vir-, Yakutçada
ür-, Tunguzca ve Nanaycada puri-.
Bu konuda daha sonra Doerfer’in çalışmaları da olmuştur. Doerfer, çalışmalarını daha çok Türkçenin
son bulunan lehçesi Halaççadaki kelime başı /h/ üzerine yapmıştır. Doerfer /h/ ile ilgili olarak Türk
dillerinde /h/ : Ø- ilişkisinin kesin bir denge ile görüldüğü ve yabancı kelimelerle tek anlamlı uyumluluk
gösteren lehçenin Halaçça olduğunu söyler. Yazar, buradan Halaççanın daimi olarak birincil /h/ yi korumuş
tek Türk dili olduğunu çıkarmıştır. Ferhad Zeynalov ve A. M. Sçerbak, Halaççayı başında /h/ bulunduran
bazı Türk lehçeleri ile (Azerbaycan, Gagavuz) aynı sıradan saymak istemişlerdir. Fakat Doerfer, bu
lehçelerdeki /h/ yi ikincil olarak tanımlamıştır. Halaççada bu birincil kalıntılar için karşılıklar bulunmasının
ve bunların daima /h/ li olup hiçbir yerde Ø- olarak karsımıza çıkmamasının bir rastlantı olmadığını
belirten Doerfer, yalnız rastlantı söz konusu olsaydı bunlardan hiç olmazsa bir kısmının /h/ li, bir kısmının
da Ø- seklinde olması gerektiğini ifade etmiştir. Doerfer’in verdiği örneklerden bazıları şunlardır:
1. Az. haçar = Hal. haç- “açmak”.
2. Uyg., Özb. har- “yorulmak”, Trkm. (leh.) harsal “ihmalkar, savsak”, Kklp. harı- = Hal. har-, hari-

2
3. Az., Uyg., Kklp. höl “ıslak”, Trkm. (leh.) höl, Özb. hol = Hal. hööl
4. Az. hör- “örmek” (fakat Özb. or-, Uyg., Kklp. ör-) = Hal. her-, heri-
5. Az. hürk- “ürkmek”, Uyg. hürkü- ~ ürki- ~ Özb. hurk- (Kklp. ürk-) = Hal. hirk-
Doerfer, bu konuda Moğolcayı da hesaba katar. Ona göre Moğolcada /h/ li olan kelimelere de Halaççada
/h/ li karşılıklar bulunabildiğini ancak zaman zaman Halaçça /h/ ye karşılık Moğolca Ø- bulunduğunu
belirtir. Fakat yazar Moğolca /h/ nin daima Halaçça /h/ ye uymasını yeterli görmektedir.
Bunun için Doerfer’in verdiği örnekler şunlardır:
1. O. Moğ. hürgü- “ürkmek” = Hal. hirk-
2. O. Moğ. hargal “dışkı” = Hal. harq
3.O. Moğ. hütügün “rahim” = Hal. hṻt “delik” (= diğer Türk dillerinde üt)
Bu Moğolca kelimelerin Türkçeden ödünçleme yoluyla geçtiğini söyler. Görüşünü desteklemek için
Ana Türkçe *pere “er” kelimesini örnek alan Doerfer, aşağıdaki şemayı çizmiştir:
-1000 -500 0 500 (Halaçça ayrılıyor) 1000
Türk. A. p-/-A >B. f-/-A > C. h- /-A > D. h-/ -Ø > E. Ø-/- Ø
(pere) (fere) (here) (her) (er)
Moğ. p-/-A………………………………...> f-/-A h-/-A

Bu tablodan yola çıkarak 1000 yılından sonra tanıdık şekillerin geldiğine dikkat çeken Doerfer,
Moğolcada üç Türkçe ödünçleme katmanı olduğunu söyler:
1. En eski katmanda hürgü, huraka gibi Moğolca şekiller girer, bunlar Türkçenin A (-1000) ya da en geç B
(-500) çağında geçmedir. Bu ödünçlemeler sonraları Ana Moğolca sözcüklerle aynı ses gelişmelerini
yapmışlardır.
2. Sonraki katmanda Moğolca “ere” (Ø- ile fakat –A korunmuş durumda) gibi şekiller ise daha geç (fakat
hâlâ yazı öncesi) C çağında (0) geçmişlerdir (burada Türkçe *here > Moğolca “ere” olmuştur; çünkü
Moğolcada bu zamanda daha kelime başı h- yoktu).
3. Daha sonraları da Moğolcaya Eski ve Orta Türkçe sözcükler girmiştir.
“Acaba 8. yy. Türkçesinde bir h- var mıydı?” sorusuna da cevap arayan Doerfer, Eski Türkçe runik
yazıda h- için bir işaret bulunmadığını, dolayısıyla gösterilememiş bir h-‘nin var olup olmadığını
cevaplamanın güç olduğunu ifade etmiştir.
1992 yılında Gürer Gülsevin’in “Türk Dilinde Bir Kelime Başı Ünsüzü Üzerine” adlı makalesi de
kelime başı /p/ ile ilgilidir. Bu makalede Doerfer’in “Halaçça /h/ ler, Ana Türkçe /p/ den gelir.”,
“Halaççada h/ ler dağınık veya seyrek değildir.”, “Halaççada h/ ler katınçsızdır.”, “Bir yerde h/ li olan
kelime hiçbir yerde Ø- lı değildir.”, “Halaççada protez /h/ yoktur.” görüşlerinin tutarsız olduğundan
bahseder.

3
Gülsevin, Halaççadaki h/ lerin, Eski Doğu Türkçesinin devamı olan Türk lehçelerinde ve Çuvaşçada hangi
seslere tekabül ettiğini şu şekilde açıklar:
1. a. Halaççadaki h/ ler, Eski Doğu Türkçesinde Ø ve Y ~ Ø’a tekabül etmektedir:
Örnekler: Hal. hūn = EDT. un “un”, Hal. hirin = EDT. yürü, ürü “beyaz, ak”
b. Halaççadaki h/ ler, Çuvasçada ṩ-, y- ve v-‘ye tekabül etmektedir. Doerfer’in h-‘li listesinde bunların yer
almaması Gülsevin’e göre sunulan malzemenin sıhhati konusunda şüphe uyandırmaktadır:
Örnekler: Hal. hūn = Çuv. ṩınıh “un”, Hal. hidiq = Çuv. yarah “mukaddes”, Hal. hil- = Çuv. vil- “ölmek”.
2. Doerfer, Halaçça /h/ li bir kelimenin hiçbir yerde Ø- olamayacağını söylemesine rağmen, Minorsky’de
bu tarz örnekler bulunmaktadır.
Örnekler: hat ~ at “at”, hagaç ~ agaç “ağaç”, hottuz ~ ottuz “otuz”
3. Halaçça /h/ için kaynak olarak yalnızca /p/ düşünülmemelidir. Nasıl Türkçe y- ve -y- için “y, d, ŋ, r, b,
ğ” gibi sesler düşünülebilirse /h/ için de aynı şey olabilir. Çuv. /ṩ/ için de EDT’ de “y, ç, t ve Ø” sesleri
mevcuttur.
4. Halaççada kök ünlüsü geniş olan /h/ li kelimeler Eski Doğu Türkçesinde Y’ye tekabül etmektedir. Geniş
ünlülü bu kelimelerin bir kısmı Çuvaşçada ise /ṩ/ ile gösterilmektedir. Gülsevin’e göre Çuvasçadaki ṩ’li
şekiller, dengi olan Halaçça /h/ lerin /p/ ile karşılanamayacağını göstermektedir. Çünkü h->s- hadisesi
düşünülemez ama ṩ->h- hadisesi düşünülebilir. Halaççada /p/ den gelen /h/ ler olsa da bu lehçedeki /h/ li
kelimelerin tamamı /p/ den gelmemektedir.
5. Ses denkliklerinde şöyle bir tablo ortaya çıkmaktadır:
EDT. (ve >) Hal. Çuv.
Y~ ø (ar-) h- (har-) ṩ- (ṩıvĭr)*
Y ~ ø (yıgaç) h- (hagaç) y- (yĭvĭṩ)*
Y ~ ø (ot, od) h- (hūºt) v- (vut)
Y ~ ø (yılan) g- (gilan) ṩ- (ṩǐlen)
Y ~ ø (yıgıl-) h- (hıgul-) ……….
Y ~ ø (at, ad) ………… y- (yat)*
Y ~ ø (yöküz) ………… v- (vĭkǐr)

Sema Barutçu 1989 yılındaki “Altayca Kelime Bası /p/”adlı çalışmasında Ana Altayca /p/ sesi
üzerinde durmuş, buraya kadar bahsettiğimiz birçok meseleye değinmiş ve konuyu ayrıntılı bir şekilde
değerlendirmiştir.
Yazar Halaççadaki /h/ lerin asli olup olmadığını araştırmış. 18 örnekte Halaçça /h/ nin diğer Altay
dilleriyle p>f>h>Ø gelişmesini gösteren kelimelerle uyuştuğunu belirten Barutçu, 21 Halaçça /h/ li kelime

4
için ise Moğolca, varsa Tunguzca ve Korece kelimede Ø- bulunduğunu söylemiştir. Doerfer’in meseleyi
bir Altay dilleri teorisi karşıtı olarak “ödünç kelimeler” seklinde izah etmesini normal karşılayan yazar,
Altayistler için Halaçça h- ~ Altay dilleri Ø- denkliğinin açıklanmaya muhtaç olduğunu ifade etmiştir.
Barutçu’nun kelime başı /p/ ile ilgili verdiği denklikler ve örneklerden bazıları şunlardır:
I. *p > p~ph > f > h > Ø
(A. Alt.) (Kor., Jap.) ( Man., Mon.) (Tung., Moğ. ve O. Moğ., Hal.) (GT, KM)
Örnekler: (Toplam 18 örnek verilmiş.)
1. Hal. hada:q, hadaq, “ayak” ET. (Orh. T., Uyg.) adaq, MK. adaq, Tuv. adaq, Hak. azak, Trkm. vb.
ayak, Yak. atah, Çuv. Ura, Moğ. adag, Halh. adag , Tung., Evk. hat “kök, taban, dağ eteği”, Nan. pata,
Kor. padak
2. Hal. hagaç, Uyg., MK. yıgaç, Çuv. yıvĭṩ, KM. modu(n), Mong. mod(on) ~ Moğ.: KM. agçi ~ agçi
modu(n) “akça agaç”, Tung., Evk. haga(aga, hā) “ak ağaç kabuğundan yapılmış ürünler”, Nan. Pāčā
“oval ak ağaç kabuğu”.
3. Hal. heyir-, Orh.T. egir- “çevirmek, sarmak”, Uyg. eŋir-, egir- “eğirmek, çevirmek, sarmak”, MK.
egir-, Kıpç. egir-, eyir-, Osm. eyir-, Kaz., Kır, Oyr. vb. ir-, Moğ.: O.Moğ. hergi- “bir daire etrafında
dönmek”, KM. ergi-, Mong. erge-, Tung., Evk. herke- “birbirine bağlamak, birleştirmek”, Nan. herke
“düğüm”.
4. Hal. hut “ateş”, Uyg. oot, ot “ateş”, MK., Trkm. ot, Yak. uot, Çağ. ot, Osm. od, Tat. ut, Çuv. vut, vot;
Hal. Hū-otun, Uyg. otuŋ “odun, kuru ağaç”, MK. otuŋ, Çağ. otun, Kıpç. odun, Hak. odıŋ, Trkm. ōdun,
Moğ. očin “kıvılcım”, Tung., Evk. hōsin “kıvılcım”, Nan. posī, Man. foson “ışık”, Jap. posi “yıldız”.

II. Ø < h < Ø < f (ḫ) < h < p < f < p, ph < *p
(Tü.) (O. Moğ.) KM. (Mong.) (Evk.) (Nan.) (Man.) (Kor., Jap.) (A. Alt.)
Örnekler: (Toplam 21 örnek verilmiş.)
1. Tü: Uyg. adut “avuç, el ayası”, MK. aḏut, KB. avuç, Çağ. awuç, Har. Tü. avuç, CC. ouç, Kıpç. awuç,
Osm. avuç, Tuv. adış, Kırg. ūç vb., Moğ, O.Moğ. hadqu “elde sıkmak”, KM. adqu “avuç, Mong. atga
ay., Tung: Evk. hata, hatami “fırça”, Nan. fatḫa “taban, pençe”, Man. fatḫa “pençe, hayvan tırnağı”.
2. O. Tü. utru “karşı”, Yak. utari, awuç, Moğ, O.Moğ., KM uçira- “rastlamak”, KM. adqu, Jap., E. Jap.
potori “komşuluk, civar, etraf, yakınlık”., Jap. hotori ay.
3. Tü: O. Tü. ür- “üflemek”, Çağ. ür-/hür- ay., Trkm., Yak. ür- ay., Çuv. věr- ay. (<*hür-<*pür-), Moğ,
O.Moğ. huli’e- “üflemek”<*pülige-, KM. *üliye ay. Tung: Man. fulgiye- ay., Kor. pıl-, pır- “esmek,
üflemek”, Jap., E. Jap. pir-u “esmek”.

5
4. Yak. üren ay., Osm. ürün “mahsul, kır otu, süt ve sütten çıkmış maddeler” (<*hürön < *pürön) ~
O.Moğ. hüre “meyva, ürün, çocuk”, KM. üre ay., Moğ. ür “tane tohum”, üre “meyva, ürün, çocuk”.
III. h- ~ Ø
Hal. Altay dilleri (Tü., Moğ. Tung., Kor., Jap.)
Örnekler: (Toplam 21 örnek verilmiş.)
1. Hal. has ~ GT. as-, Çuv. us- ay., Yak. ıtın- “yükselmek, çıkmak, tırmanmak” (<asın-), Uyg. asın-, asun-
“kendi üzerine asmak, takınmak, yüksek bir yere tutunmak” ~ KM. asa-, Klm. as-, Moğ. agsa-
“yükseltmek, yukarı koymak-” (as-<*aks-<*aksa-), Moğ., KM. asa-, agsa- ay., Moğ. agsaga “okun
asıldıgı kemer, kemere asılan küçük torba”, Tung. Evk. asaktaza-, Man. aksargan “okun asıldığı kemer”
asḫa- “kemere asmak” *aḫsa-<*aksa-.
2. Hal. hat, hat ~ GT. at “at”, Yak. at “at, igdiş, igdiş edilmiş”, Çuv. ut “at”, Kırg. vb. at “at, igdiş edilmiş
at” , Tuv. a’t (<*akt<*aktā), Moğ. agta- “igdiş edilmiş at, igdiş”, Tung. Man. akta “iğdiş”, Evk. ata,
ataka “iğdiş geyik” (<*akta).
3. Hal. histek ~ MK. isteg “istek, rica”, Hak. isteg “izleme, takip, arama”; Uyg. iste- “aramak, izlemek”,
MK. irte- “dilemek, istemek”, Tü. Tür. izle- “izlemek, takip etmek”, Uyg., MK., Çağ., Osm. vb. iz “iz”,
Kum. hiz, hız , KM. ir, irmeg<*irmek, Tung. iri.
4. Hal. hoylan- ~ Trkm. oy “düşünce, fikir”, Trkm. oylan- “düşünmek, tahayyül etmek”, Çağ., Kaz. oyla-,
Tat., Krç. uyla- ay. ~ O.Mog. ojin “fikir, düşünce, his”, Tung. Evk. oyolzos- “anlamak, hatırlamak”.

IV. h- ~ y- (j, c, ç, z, ṩ, s, t’, d’,ş), Ø


Hal. Tarihî ve Çağdaş Türk lehçe ve şiveleri

Örnekler: (Toplam 11 örnek verilmiş.)


1. Hal. *hıgıs ~ Orh. Tü., Uyg. yıg- “derlemek, toplamak”, MK. vb. yıġ-, CC. yıy-, Kıpç. yıy-, yığ-, Osm.
yığ-, Kaz. jī-, K. Tat. ciy- …
2. Hal. hıraq ~ Orh.Tü ırak, Uyg. ırak/yırak, O. Tü. yırak, Çağ. yırak, Har. Tü. ırak/yırak, Osm. ırak
(ırağ/ıraḫ), Tür. Tü, Tel., Hak., Tuv. Irak, Az. irak, Yak. ıraḫ …
3. Hal. hizim, hizüm, hüzüm ~ MK. üzüm, Çağ. yüzüm/üzüm Tür. Tü, Az., Trkm. üzüm, Kum. yüzüm,
Nog. yüzim, Tat. yözim, Kaz. jüzim, Kklp. juzim, Kırg. cüzüm “üzüm”.
4. Hal. holgun ~ MK. yılgun “ılgın agacı”, Osm. ılgın, Kıpç. yılgun, Çağ., Özb. yulgun ay., Az. yulgun
“ılgın ağacı, çayır melikesi”, Trkm. yılgın, Kaz. jıŋġıl, Kırg. cılgın/cilgin ay.

V. h- ~ h-
Hal. Bazı Çağdaş Türk şiveleri

6
Örnekler: (Toplam 14 örnek verilmiş.)
1. Hal. haaçug, haçuq : Hor. Tü. haççı, Tü. āçıġ “acı”.
2. Hal. harĭ : Y.Uyg. here, Kıpç.- Özb. harı, Kklp. herre, MK. arı “arı”.
3. Hal. *hayāz, S.Uyg. ḫayas: ak ḫayas “açık hava”, Tü. ayaz “parlak, bulutsuz”.
4. Hal. hirkel : Y.Uyg. hüke, Tü. ülker “Ülker yıldızı”.
5. Hal. *hṻk, Tür. Tü. höyük “tepecik, toprak yığını, A. Ağz. höyük, hüyük, hüğ, MK. öyük “yerden
yüksek sun’i tepecik”.

VI. Altay dillerinde denklikleri bulunamayan bütün tarihî ve Çağdaş Türk lehçe ve şivelerinde ünlü
ile başlayan Halaçça /h/ li kelimeler
Örnekler: (Toplam 23 örnek verilmiş.)
1. Hal. hāay, Trkm. ay., Yak., ıy, Çuv. uyĭh, vb. ayıh.
2. Hal. hāga, Tü. āg- “ağmak, çıkmak, yükselmek”, E. Jap. ag-u “yükselmek, ağmak”.
3. Hal. hāgrıg, Tü. agrıg “ağrı”; hāgru-, Tü. āġrı- “ağrımak”.
4. Hal. haygan-, Tü. *ayga-/ayka-, MK, Osm., Trkm. ayla- “dönmek”.
5. Hal. hoqu-, hoqo-, Tü.. okı- “okumak”.

VII. Halaççada önseste h türemesi olayını gösteren kesin örnekler

1. Hal. hara, herre, erre, hare (destan), YUyg. here, Tar. herre, Kıpç-Özb. hara, Fars. arra “testere”.

2. Hal. hillele-, Fars. ālūdan(?)

VIII. Tung.: ~ Moğ.: ~ Ko.: ~ Jap.

Örnekler: (Toplam 31 örnek verilmiş.)


1. Tung.: Evk. halgan (algan) “ayak, taban; hayvan tırnağı; el ayaı, avuç”, Nan. palgā “taban; ayakkabı
tabanı”, Man. falaŋyu “el ayası, avuç” ~ Moğ., O. Moğ. halaḫan “aya , el ayası”, KM. alaga ay., Mong.
alga ay. Bur. al’ga(n) ~ Kor. pal “taban”, phal “el”.

2. Tung.: Evk. halka “çekiç, veryes; demirci, nalbant”, Nan. paloa “çekiç”, Man. folho “çekiç” ~ Moğ.,
O. Moğ. haluḫa “çekiç”, KM. aluḫa ay., Mong. alḫ(an) ay. Bur. alḫa “çekiç (küçük)”~ Kor. i-ppal “diş”
(Moğ. haluḫa<Akad. pilakku).

3. Tung.: Evk. hele- “planı fazlasıyla başarmak, artırmak”, Nan. pulē (fule, fuleke)“artık,artan” Man. fulu
“artık, kalan” ~ Moğ., O. Moğ. hüle’ṻn “fazla, aşırı derecede”, KM. ülegü ~ ilegü “artık”, Mong. ülüü
“artan”, üldel “artık”. Bur. ülüü ay.~ Jap., E. Jap. pirö (bugün hiro-l) “geniş”.

7
4. Tung.: Evk. horon “tepe, doruk”, Nan. porō ay. Man. foron “kalkık saç perçemi” ~ Moğ., O. Moğ.
horai “tepe, doruk”, KM. oroi ay. Mong. oroy ay., Bur. oroy ay.

5. Tung.: Nan. (Man.) fo “zaman, dönem”, Man. fon “zaman” ~ Moğ., O. Moğ. hon “yıl”, KM. on ay.

Daha sonra Mehmet Ölmez, 1995 yılında yayımladığı “Halaçlar ve Halaçça” adlı çalışmasında kelime
başı /p/ ile ilgili sadece şunları söylemiştir: “Halaççanın Türk dilleri arasındaki yeri konusunda en
belirleyici yönü belki de Ana Altayca *p- sesinin devamı sayılan Ana Türkçe varsayımsal *h- sesini
yaşatıyor olmasıdır. Orta Moğolcada h- ve Çağdaş Mançu-Tunguz dillerinden Nanaycada p- olarak görülen
bu ses Türk dillerinde dağınık olarak görülüyorsa da, düzenli olarak yaşadığı tek dil Halaççadır. ”
Akabinde ET aç- “açmak” = Hal. haç- (Az. haçar “anahtar”); ET ölüm “ölüm” = Hal. helim; ET in
“mağara” = Hal. hī’n (Az. hin, Trkm. hīn) gibi örnekler vermiştir.(Ölmez, 1995: 18).
Gürer Gülsevin 2001’de yayımladığı “Türkiye Türkçesi Ağızlarında #h Sesi Üzerine” adlı
çalışmasında ise 1987 yılındaki çalışmasında dile getirdiği Halaççadaki bütün /h/ li kelimelerin /p/ den
gelmediği görüşünü tekrarlamıştır ve Anadolu ağızlarından /p/ ye gidebilen /h/ li örnekler vermeye
çalışmıştır. Onun verdiği örneklerden bazıları şunlardır:
1. harın (I) 1. “fazla işsizlikten hamlamış, güçsüz kuvvetsiz hayvan” 2. “yorulmak” Poppe’ye göre de
Moğ. ari-, O. Moğ. hari-<*parı-‘dır.
2. hayva (I) “ayva”
3. hırkıl (I) “kötü, zayıf”
4. hisis “is, kurum”
5. holta (I) 1. “olta”
6. höllük (I) “kundak çocuklarının altına konulan elenmiş ince toprak”
7. hörküç (I) “hörgüç”
8. höyük (I) “toprak yıgını, tepecik”
9. hurmak “vurmak”
10. huzay “ıssız, boş yer”. (Gülsevin 2003: 134-138)

8
SONUÇ
Altay Dil Teorisinde çokça tartışılan ve tam olarak çözüme kavuşturulmaya çalışılan meselelerden biri
olan Altayca kelime başı /p/ meselesi, Altay teorisini savunan ya da teoriye karşı çıkan birçok kişi
tarafından ele alınmış ve bundan sonra da alınmaya devam edecektir.

KAYNAKLAR
BARUTÇU, F. S. (1989). “Altaycada Kelime Bası /p/”, Fırat Üniversitesi Dergisi, Sosyal Bilimler, C. 3,
Sayı: 2 , Elazığ, s. 1-40.
ERSOY, F. (2008). Türk-Moğol Dil İlişkisi ve Çuvaşça (Doktora Tezi). Ankara.
GÜLSEVİN, G. (2003). “Türkiye Türkçesi Ağızlarında #h Sesi Üzerine”, TDAY Belletenin 2001/I-II, s.
129-146. Ankara.
ÖLMEZ, M. (1995). “Halaçlar ve Halaçça”, Çağdaş Türk Dili, Şubat, sayı: 84, s. 15-22.

9
KISALTMALAR

ay. aynısı KM. Klasik Moğolca


A. Alt. Ana Altayca Kor. Korece
A. Ağz. Anadolu Ağızları Krç. Karaçay-Balkarca
Akad. Akadca Kum. Kumukça
Az. Azerbaycan Türkçesi Man. Mançuca
CC. Kodeks Kumanikus MK. Merkezi Karahanlıca
Çağ. Çağatayca Moğ. Moğolca
Çuv. Çuvasça Mong. Monguorca
E. Jap. Eski Japonca Nan. Nanayca
EDT. Eski Doğu Türkçesi Nog. Nogayca
ET. Eski Türkçe O. Moğ. Orta Moğolca
Ev. Evence O. Tü. Orta Türkçe
Evk. Evenkice Orh.Tü. Orhun Türkçesi
Fars. Farsça Osm. Osmanlıca
GT Genel Türkçe Oyr. Oyrotça
Hak. Hakasça Özb. Özbekçe
Hal. Halaçça S.Uyg. Sarı Uygurca
Halh. Halhaca Tat. Tatarca
Har. Tü. Harezm Türkçesi Tel. Teleütçe
Hor. Tü. Horasan Türkçesi Trkm. Türkmence
Jap. Japonca Tung. Tunguzca
K. Tat. Kırım Tatarca Tür. Tü. Türkiye Türkçesi
Kaz. Kazakça Tuv. Tuvaca
Kıpç. Kıpçakça Tü. Türkçe
Kırg. Kırgız Türkçesi Yak. Yakutça
Kklp. Karakalpak Türkçesi Uyg. Uygurca
Klm. Kalmukça Y.Uyg. Yeni Uygurca

10

You might also like