Professional Documents
Culture Documents
ve
SEMİH TEZCAN
(..<\nkara)
·Jacques BACOT: Reconnaissıınce en Haute Asie septeotriooııle par cinq envoyes ouigours nu
Yilie sieclc, Joumal Asiatiqııc 1956, s. 137-153.
• Gerard ÇLAUSON: .A. Propos du ma:ııuscrit Pelliot Tibctııin 1283, Journal Asiatique 1957, s. 11·2•k
3
Bkz. Denis SINOR: Introduction lı l'etude de l'Eurasie Centrııle, Wiesbade~ 1963, s. 245.
• Bkz. BACOT, aynı yazı s. 139.
ş Bkz. CLAUSON, aynı yazı s. 13.
300 SEi\IİH TEZCAN
. çok daha güç durumlarla karşılaşacaktık. Oysa adiann yazllışmdaki açıklık bize İ}u
belgenin orijinalinin, Türkçenin yazıy~ geçirilmesine Çin işaretlerine göre çok daha .
elverişli bir alfabe ile yazılmış olduğu izlenimini veriyor. Bunun yanmda çevuinin
gerçekten Çinceden yapılmış olması, fakat çeviriyi yapanın konuyu bilen bir kişi
olup burada geçen adları gerçek şekillerine uygun olarak Tibet yazısma aktarl!llş
olması ihtimali de vardır•. ·
Burada, belgede geçen Türkçe adlarm yazılışıudaki önemli bir özelliğe dıkkat~
çekmek istiyorum. Bu özellik ],>azı Türkçe adlarm ,kelime başmda ~ ile ya~ş ol·
masıdır.'. Pelliot ve Clauson'nn bu hususta bir şey yazmamış olmaları, yani bunu
tabü karşılamış olmaları doğrusu hayret vericidir.
· Ana Türkçede (veya bazılarına
göre Ana Altaycada) p· önsesinin mevcut
olduğu ve bu önsesin p> .f > h> 0 gelişmesini yapmış olduğu ilk önce G .. Rıimstedt
tarafından öne sürülmüş, sonra da bu tez üzerine bir çokları düşünceletini açıklamış
lardı4. Bu önses. Orta Mongolcada ve bazı modern Mongoı'lehçeİerinae lı-, Mancucada·
f. ve bazı Tnnguz lehçelerinde. p· olarak korunmuştur. Türk lehçelerinin an-ca~
bazılarmda ve ·çok az sayıda kelimede de h· olarak kornnmuştur. Özellikle Türk
lehçelerinde bu önsesin pek nadir olarak korunmuş olması, sonradan türeme olduğu·
nun iddia edilmesine yol açmaktaydı. 1968 yılında Prof. G. Doerfer'in ~alaççaYı
yeniden keşfetmesi ve Halaçça üzerinde bundan sonra yapılan araştırmalar bu Türk
lehçesinin h- önsesini düzenli olarak korumuş olduğuiıu ortaya çıkardı ve başka leh·
çelerde de görülen bu önsesin sonradan türeme olmayıp p> f> h yoluyla oı:taya
çıktığı kesinlik kazanmış oldu•.
Ancak Eski Türkçe {Köktürkçe, Eski Uygurca) devresinde lı· . önsesinin mevcut
olup olmadığı bilinı:i:ıemekteydi. Hocam .G. Doerfer derslerinde belki Eski Türkçede
de lı- ön~esinin mevcut olduğu, fakat bunun yazıd~ gösterilmemiş ol~uğu düşün·
cesini ileri sürmüştür••.
• Çince metinlerde geçen Türkçe kelimelerde h-'nın gösterilmesi için bkz. K. SHIRATORI: Sur·
l'origine des Hiong-nou, Journal Asiatique 1923, I, 71-81, s. 73 ve dev.
7 Eski Tibetçede h işareti ile gösterilmiş olan fonemin {Tibetçe kelimeler için) guttural spirant mı,
v. GABAIN kel.iı:ııeyi anlamlıındırm.amıŞıır, fakat sanskrit arya karşılığı olarak geçmesi bunun eskiden
ı d u q olıuak ol..-un an kel.iı:ııe ile aynı olduğııııu açıkça göst~riyor.
u P. HAJDU: Die Benennungen der Samoyeden, Journal de In Societe Finno·ougrienne 54, 1948·
SO, s. 93·97, Karagas s. 134.
, u A.J. JOKI: Die Lehnwörter des Sajansamojedischen, Memoires de la Societe Finno·Ougrienne
103, s. 171·3.
11
K.H. J'ı!ENGES: The South·Siberian Tmkic Languages, II, Notes on the Samojed substratll.U4
Central Asiotic Journnl 2, 1956, s. 168 ve dev.
17
bkz. C. J. RAMSTEDT: Kalmückisehes Wörterbuch, Helsinki 1935, s. 1 ve P. AALTO: On
the Altnic initinl p·, s. 14.
TİBETÇE ELYAZi\!ASINDA GEÇEN TÜRKÇE ADLAR .303
11 A.v. GABAii~: Die Frühgeschichte der Uiguren, 607-745, Nachrichten der Gesellschaft für
Natur- und Voikerkunde Ostasiens, Nr. 72, Hamburg 1952, 18·32, bkz. s. 25.
" Bkz. G. CLAUSON: The Name Uigur, Journal of the Royal Asiatic Society 1963, 140-149. Clau·
son burada yapılan etimolojilerdeki yanlışlan göstermiş ancak kendisi de l'ılongol etkisi olmadan önceki
devirde Tiirkçede +~Ur ekinin bulnnınadığmı söyleyerek büyük bir hata yapuuştır. Bu konuya
· başka bir yaııda değineceğiz.
SEMİH TEZCAN
"orman" şeklinde geçmiştir.'•. Belki ileride Uygur adının hoy {"-'huoy) + yuı•
."orman hallo, Wa1dleute" olarak açıklanması için başka tanıtlar bulmak da mümlı::ün·
olacaktır.
* Bacot notunda tih. sgor ve tog kelimelerinin "globule" anlamuu verdiğini yazıyor. Bununla ne
kastedildiği anlaşılmıyor. ·
306 SEMİH TEZCA.i~
Ondan sonra yukarı kuzeyde Ku-chu-'ur OY?Jlağı vardır. Memleketleri iyi koru-
nabilir. Bunlar Hor'lara. ·h.oyun eğmezler ve onlarla aralıksız çatışmadadırlar.
Bunlarm ~dmda iki küçük flir,tis ojrmağı bulunur. Bunlar Hor'larm kimi zaman
dostu, kimi zaman da düşmanı~.
Ondan sonra, daha kuzeyde Gir-tis oyma ğı vardır. Bunlar billur. gözlü, ' kızıl
saçhdır. Memleketlerinde her türden sürü hayvaru bulunur. Atları iri yapılı~.
Ondan sonra, daha kuzeyde uçsuz buçaksız çorak kum dağları zinciri bir engel
·olarak dikilir. Za-ma-klıa-gan askerlerini oraya götürdü Askerler geçemediler.
Daha ötede, kuzeyde çok büyük bir adam vardır. Yaklaşık olarak üç kulaç
boyundadır. Vadisinin yamacı güneşe karş~ olduğundan öteki hanlar kadar gücü
ve besini vardır. Onun düşmaııı olmaktan ve ona saldırmak-tan çekinilir, çünkü
{1 ölüm yasasma tabi değildir. Ölmediği için ona cenaze töreni yapılmaz. Mezarİ da
yoktur. Çocukluğundan beri ·zekası ileriydi. Tanrılaı:a saygı gösterir. Sürü hayvanı
olarak her cins hayvanı, danaları, koyunları vardır. Hir-kisler ona bir haberci gön-
derdiklerinde habereiyi bir köpekle birlikte hırsızlığa gelmiş bir çocuk sandı.. Onu
asmak için bağladı. Sonra habereiye sordu: Ga-ra-gaiı.-lig a~da bir dana ve k oyun
çobarum varsa, ne işe yarar. Bu devin ötesinde insanlar bulunduğunun söylendiğini
işitmedik.
Buradan kuzeyde hiç kimse ile döğüşü olmayan Go-kog oymağı vardır. Bura-
nm hatısmda aşağı yukan on oymak vıırdır. Kimi korunaklı meıİıİeketlerde, kimi
geni_ş geçitlerde, kimi de geniş otlakları olan verimli memleketlerde bulunurlar.
Bu oymaklarm kuzeyinde büyük bir çorak kumul sırası vardır. Bunun ötesinde
Gnam hanının ·iki Oy"'Dağı bulunur. 'Bug-chor hükümdan Za-ma-klıa-gan devleti
gönençli olduğu sırada buraya asker yolladı. Askerler geçemedikleri için iki kişi
yollarmı şaşırdılar. Dolaşırken bir deve izine rastladılar. İzlerin peşinden giderek
temiz bir su gözüne ulaştılar. Çok sayıda devenin yanmda genç brr kızla karşılaştılar.
pnu Drugu diliyle ve işaretlerle selamladılar. Genç kız onlarm kılavuzu oldu, ona
katı1clılar ve peşinelen gittiler. Vahşi hay-vanları kovalamakta olan büyük bir köpek
sürüsü ansızm çıkageldi. Köpekler (genç kızm) kokusunu aldıklarmdan kız onları
selaınlamak için durdu. Sonra çorak dağları geçmek için istenilen her şeyle ve
gerekli suyla yüklü on deve köpekler tarafından yerlerinden sürüldü ve iki adam
TİBETÇE ELYAZ..~L4.SINDA GEÇEN TÜRKÇE ADLAR 307
tekrar Drugu memleketine döndüler. İlk köpekler gökten inmişti, hiii kızıl,' biri de
kara idi. Onlardan biri bii dişi kurdu eş ol~ak aldı ve onun yanına gidip geldi,
fak:at yavruları olıpadı. O zaman bii Drugu evi yakınından bir kız kaçırdı. Bu kızın
yanıı;ı.a gidip gelince erkek çocukları ·köpek, kız çocukları ise insan ırkından oldu ve
gerçekkızlar oldular. Kızıl köpeğin nesli Ge·zir·gu-su diye adlan~ıldı. Kara köpe-
ğin nesli Ga-ra-gu-su diye adlandırıldı. Bu köpekler ve karıları aralarmda Drugu
diliyle ve işaretieric konuşurlar. Koyun sürülerini toplayan (güden ?), mailarına
ve hayatiarına hakan o {kız) idi.
Buıılarm daha yukansında (kuzeyinde) insanlar bulunduğunun söylendiğini
biz işitmedik. Batıda sekiz bin .askeri olan üÇ Gar-log oymağı vardır. Du~rgyus'lar
P~rslerle (Ta-zig) çatışma halindedirler.
Bunların doğusundaüç Og-rag oymağı vardır. Ho-yo-hor-ce'lerin tarafında
Ne-sag'lar yasa mkhan -po '.s una saygı gösterirler ve Ho-yo-hor'ları baskı alnnda
tutmak için bu ho~ eğişten yararlanırlar.
Bunların aşağı kuzeyinde Drugu Gu-log-gol-chor'dan çıkma I-byil-kor oymağı
vardır. Bu oymağın bin askeri vardır.
Buıılarm yukarı kuzeyinde Be-ca-nag oymağı vardır. Beş bin askerleri vardır.
Hor'larla savaştadırlar.