Professional Documents
Culture Documents
Transaksiyonel Analiz'e
Yeni Bir Giriş
TA, çok-satan Games People Play ve Born to Win adlı kitaplarla 1960’larda ve
1970’lerde dünya çapında üne kavuştu.
Günümüzde TA, kendi kendine öğrenim veya üniversite derslerinde kaynak olarak
kullanım için uygundur. ITAA’in resmî “101” temel sınavı için güncel müfredatın
tamamını da içermektedir.
VANNJOINES
Onaylı Klinik Psikolog ve Onaylı Evlilik ve Aile Terapistidir. North Carolina, Chap-
el Hill'deki Southeast Institute for Group and Family Therapy'nin başkamdir.
ITAA üyesi olarak Onaylı Eğitici ve Süpervizör Transaksiyonel Analist ünvanına
sahiptir. TA'nın diğer kuram ve yaklaşımlarla integre edilmesine katkılarından
dolayı 1994'te Eric Berne Anısına Verilen Ödülü kazanmıştır. Yeniden-karar
Terapisinin diplomatıdır, American Association for Marriage and Family Ther
apy'nin Onaylı Süpervizörüdür, American Group Psychotherapy Association'ın
yaşamboyu üyesidir, Advanced Integrative Therapy'nin (AİT) Onaylı Eğiticisidir.
Prof. Dr. Füsun Akkoyun Konu 14-20, 26-30, Ekler, Notlar ve Sözlük
Önsöz 15
Bölüm I
TA'nın Tanıtımı
1. TA Nedir? 27
Bölüm II
Kişilik Nedir?: Ego-Durumları Modeli
2. Ego-Durumları Modeli 35
5. Ego-Durumlarını Tanılama 74
Davranışsal tanılama 74
Sosyal tanılama 79
Tarihsel tanılama 80
Fenomenolojik tanılama 81
Ego-durumlarını tanılama uygulaması 81
Benlik: yönetici ve gerçek 82
6. Yapısal Patoloji 87
Bulaşma 87
Dışlama 91
Bölüm III
İletişim Kurmak: Transaksiyonlar, Temas İletileri ve
Zamanı Yapılandırma
7. Transaksiyonlar 95
Tamamlayıcı transaksiyonlar , 95
Çapraz Transaksiyonlar 98
Gizil Transaksiyonlar 101
Transaksiyonlar ve sözsüz mesajlar 104
Seçenekler 105
Uyaran-açlığı 108
Temas iletisi çeşitleri 109
Temas iletisi ve davranışın pekiştirilmesi 111
Temas iletisi verme ve alma 112
Temas iletisi ekonomisi 115
Temas iletisi profili 119
Kendine temas iletisi vermek 120
’İyi’ ve 'kötü' temas iletileri var mıdır? 122
Bölüm IV
Kendi Yaşam Öykümüzü Yazmak: Yaşam-Kurgusu
Kurgunun tanımı ve doğası 137
Bölüm VI
Kurgu İnançlarımızı Doğrulamak: Raketler ve Oyunlar
Bölüm VII
Değişim: TA Uygulaması
Özerklik
Kurgudan arınık olmak 350
352
Problem çözmek
'Şifa/İyileşme' konusundaki görüşler 352
Ekler
TA Örgütleri 403
Dizin 453
Önsöz
Özellikleri
İlk kitabımız hakkında okurlarımızdan gelen geribildirimlere baktığı
mızda, pek çok unsurun büyük ölçüde onaylandığım görüyoruz ve bun
dan mutluluk duyuyoruz.
Bu yüzden biz de bu özellikleri aynen korumaya karar verdik ki, bun
lar kısaca şunlardır:
Alıştırmalar
TA eğitimlerini verirken, öğrenme konularıyla ilgili bilgilerin yanısıra
birçok alıştırma da yaptırıyoruz. Bu yüzden her yeni bilginin ardından
hemen ilgili bir alıştırma veriyoruz.
Bunun, öğrencilerin kuramsal temeli pekiştirmesi ve uygulayabilmesi
için en etkili yol olduğunu deneyimlerimizle biliyoruz.
Bu kitapta da, aynı yolu izledik. Alıştırmaları konuların içine yedir
dik. Her bir alıştırma, konunun derhal ardından verilmiştir. Bu kitap
tan çok iyi yararlanmak için, sizin de yeri geldikçe her alıştırmayı yapmanızı
öneriyoruz.
Alıştırma zamanınm geldiğini size bildirmek üzere, bunu siyah nok
ta ile belirtmeyi tercih ettik ve metni de değişik bir yazı karakteriyle
yazdık.
Vakıalar ve isimler
Biz dediğimizde, lan Stewart ve Vann Joines’ı kastediyoruz. Siz dediği
mizde de, siz okuyucuyu kastediyoruz.
Nerede bir vakadan söz ediyorsak, verilen isimler tamamen uydur
madır. Herhangi bir şekilde birisinin adıyla benzerlik gösteriyorsa, bu
tamamen bir tesadüftür.
Ken Mellor, Dip. Soc. Studies ve Eric Sigmund, İndirim matriksi için,
TAJ, 5, 3, 1975.
TA Nedir?
Yaşam-kurgusu
Çocukken hepimiz kendimize bir yaşam öyküsü yazıyoruz. Bu öykünün
bir başlangıcı, ortası ve de sonu vardır. Bunun temel örgüsünü, daha
bebekken, birkaç kelimeyi kullanmaya başlamadan önce oluşturuyoruz.
Daha sonra çocukluk yıllarımızda bu öyküyü daha da ayrıntılı hale ge
tiriyoruz. Yedi yaşına geldiğimizde, öykümüzün büyük bir kısmım kur
gulamış oluyoruz. Kurguladığımız öykümüzü, ergenlik dönemimizde
gözden geçirerek değiştirebiliriz de.
Erişkin yaşamımızda iken, kendi yazdığımız bu yaşam öykümüzün ge
nellikle farkında değiliz. Öykümüze sadık kalarak en sonuna kadar bu
şekilde yaşayabiliriz. Bizler, farkında olmadan, muhtemelen bebeklikte
karar vermiş olduğumuz bir final sahnesine ulaşacak şekilde yaşamımı
zı sürdürebiliriz.
Bu farkında olunmayan yaşam öyküsüne, TA’da yaşam-kurgusu
denilmektedir.
Yaşam-kurgusu kavramı, ego-durumları modelinin yanısıra TA’mn bir
diğer temel taşıdır. Yaşam kurgusu özellikle terapi uygulamaları bakı
mından çok önemlidir. Yaşam-kurgusu analizinde, yaşam-kurgusu kav
ramından yararlanıyoruz, böylece insanların farkında olmadan kendi
50 Bölüm I: TA'nın Tanıtımı
Özerklik
Bizim artık bir erişkin olarak potansiyelimizin tümüyle farkına varabil
memiz için, küçük bir çocukken yaşamımızla ilişkili olarak oluşturduğu
muz stratejileri güncellemeye ihtiyacımız vardır. Artık bu stratejilerin
işimize yaramadığını keşfettiğimizde, yerlerine işe yarayan yeni strate
jiler geliştirebiliriz. TA deyimiyle söyleyecek olursak, bizim yaşam-kur-
gumuzun dışına çıkmaya ve özerklik, kazanmaya ihtiyacımız vardır.
TA’nın bize sunduğu araçlar, insanların özerklik kazanmasına yar
dımcı olma amacını gütmektedir. Özerk olmanın unsurları; farkındahk,
spontanlık ve samimiyet kapasitesidir. Özerk olmak, yetişkin bir insan
olarak var olan tüm kaynaklan kullanarak problemleri çözme becerisi
nin olduğunu göstermektedir.
TA'nın felsefesi
TA, belli felsefi varsayımlara dayanmaktadır. Bu varsayımlar; insanlar,
yaşam ve değişmenin amacı konusunda oluşturulmuş olan ifadelerdir.2
TA’nın felsefi varsayımlan şunlardır:
• İnsanlar OKEY’dir
• Herkesin düşünme kapasitesi vardır.
• İnsanlar kendi kaderlerini aldıkları kararlarla belirler ve bu kararla
rını değiştirebilir.
• Kontrat yöntemi
• Açık iletişim
İnsanlar OKEY’dir
TA’nın en önemli varsayımı, insanların OKEY olmasıdır.
Bunun anlamı şudur: Sen ve ben, ikimiz de insan olarak değerli,
önemli ve saygıdeğeriz. Ben kendimi ben olarak, seni sen olarak kabul
ediyorum. Bu ifade, insanın özünün davranışlarından da daha önemli
olduğunu göstermektedir.
Zaman zaman ben senin yaptığn bir şeyden hoşlanmayabilirim ve
yaptığın bir şeyi kabul etmeyebilirim. Ama yine de seni her zaman için
olduğun gibi kabul ediyorum. Davranışların için öyle olmasa bile, bir in
san olarak senin özün benim için OKEY’dir.
Ben senden üstün biri değilim ve sen de benden üstün birisi değilsin. Biz
32 Bölüm I TA’nın Tanıtımı
Karar modeli
Sen ve ben, ikimiz de OKEY’iz. Bazen OKEY olmayan davranışlara kal
kışabiliriz. Bunu yaptığımızda, küçük bir çocukken karar vermiş olduğu
muz stratejiyi izliyoruz.
Bu stratejiler, küçük bir çocukken hayatta kalmak ve düşman gibi gö-
rünebilen bir dünyada isteklerimizi yerine getirmek için bulabildiğimiz
en iyi yol olarak gözükmektedir. Bugün büyümüş olmamıza rağmen ba
zen biz hâlâ aynı örüntüleri kullanmaya devam edebiliriz. Sonuçta bu
şekilde isteklerimizi elde edemeyebiliriz ve hattâ acı verici sonuçlarla
karşılaşabiliriz ama yine de bunları kullanmaya devam edebiliriz.
Bizler küçük bir çocukken bile, ebeveynlerimiz bizim belli bir biçimde ha
reket etmemizi sağlayamazlar. Elbette üzerimizde güçlü bir baskı oluştura
bilirler. Fakat bu baskılara uyup uymama, bunlara başkaldırma ya da bun
ları görmezden gelme bakımından yine biz kendimiz bir karar veriyoruz.
Şimdi bir erişkin olduğumuzda da aynı şey söz konusudur. Başkaları ya
da çevre’ bizim belirli bir şekilde davranmamızı ya da hissetmemizi sağ
layamaz. İnsanlar ya da yaşam koşulları, bizim üzerimizde güçlü baskılar
yaratabilirler. Fakat bu baskılara uyup uymamak her zaman için bizim
kararımızla olur. Duygu ve davranışlarımızdan biz kendimiz sorumluyuz.
Kararlarımızı kendimiz alırız ama daha sonra bu kararlarımızı de
ğiştirebiliriz de. Kendimiz ve dünya hakkında çok eskiden almış ol
duğumuz kararları da değiştirebiliriz. Eğer küçük bir çocukken alınan
kararların bazıları, bizim şimdiki erişkin yaşamımızda rahatsızlık ve
rici bazı sonuçlara yol açıyorsa, biz farkında olmadığımız bu kararımı
zın ne olduğunu bulabilir ve yeni ve daha uygun kararlar alarak bunu
değiştirebiliriz.
insanlar yeni kararlar alarak yaşamlarını değiştirebilir. Değişmek, yal
nızca eskiden kalan davranış örüntülerimiz hakkında bir içgörü kazan
makla değil, ayrıca bu örüntüleri değiştirmek için aktif kararlar alarak
sağlanabilir. Ancak o zaman bizim gösterdiğimiz değişim, gerçek bir de
ğişim olacaktır ve sağlam bir devamlılığı olacaktır.
1. Konu- TA Nedir7 33
Kontrat yöntemi
Eğer siz bir TA uygulayıcısı iseniz ve ben de sizin danışanınızsam, o
zaman benim gerçekleştirmek istediğim değişimi gerçekleştirebilmem
için biz birlikte sorumluluk alacağız.
Bizim ortak olarak sorumluluk almamız, sizin ve benim eşit şartlarda
ilişki kurabileceğimiz varsayımına dayanmaktadır. Benim işlerimi siz
yapacak değilsiniz. Sizin her şeyi benim için yapmanızı da beklemiyorum.
Değişim sürecinde ikimiz de rol aldığımız için, görevlerin nasıl payla
şılacağını ikimizin de açıkça bilmesi önemli olmaktadır. Bu yüzden biz
beraberce bir kontrat yapmaya çalışacağız.
Kontrat, her birimizin alacağı sorumlulukları göstermektedir. Bir da
nışan olarak, neyin değişmesini istediğimi ve bu değişimin gerçekleş
mesi için yapmaya hazır olduğum şeyleri ben söyleyeceğim. Siz de, bir
uzman olarak benim bunu yapabilmem için benimle birlikte çalışmaya
istekli olduğunuzu belirtiyorsunuz. Siz bir uzman olarak benimle bu
amaç doğrultusunda çalışırken, en üst profesyonel becerilerinizi kul
lanmayı taahhüt ediyorsunuz ve bu çalışmanızın karşılığında benden
ne istediğinizi söylüyorsunuz.
Açık iletişim
Eric Berne, danışanın da bir uzman gibi, birlikte yapılan çalışmanın na
sıl olduğu, neler olup bittiği konusunda tam bilgiye sahip olması gerek
tiğinde ısrar etmiştir. Bu anlayış da, insanların OKEY olduğu ve herke
sin düşünebildiği temel varsayımlarından kaynaklanmaktadır.
TA uygulamalarmda, bir danışanla ilgili vaka notları danışanın ken
disi tarafından okunabilir. TA uzmanı, danışanmı TA’yı öğrenmesi için
cesaretlendirir. Danışan böylece değişim sürecinde eşit bir rol almayı
başarabilecektir.
İletişimi kolaylaştırmak için TA’nın temel görüşleri danışana sade bir
dille anlatılır. Psikolojinin diğer bazı alanlarında olduğu gibi geleneksel
olarak Latince ya da Yunanca türemiş uzun kelimelerin yerine, TA’da
Ebeveyn, Yetişkin, Çocuk, psikolojik oyun, yaşam-kurgusu, temas iletisi gibi
günlük dilden aşina olduğumuz kelimelerle konuşulur.
Bazıları TA dilinin bu kadar sade olmasının, kuramdaki düşüncelerin
basit ve yüzeysel olmasından kaynaklandığını düşünmüştür. Ancak, bu
yanlış bir bakış açısıdır. TA’nın kullanım dili çok sadedir, ama ardındaki
kuram çok derin ve oldukça mantıklıdır.
Bölüm II
Kişilik Nedir?
Ego-Durumları Modeli
2
Ego-Durumları Modeli
£ Şimdi, son yirmi dört saatinize bakarak belli bir anda ne yaptığınızı
düşündüğünüzü ve hissettiğinizi hatırlamaya çalışınız ve her birisi için bir
ömek bularak bunlan ayn ayrı yazınız. £
Ebeveyn ego-durumu
Ebeveynlerden ya da ebeveyn figürlerinden
kopyalanan davranışlar, düşünceler ve duygular.
Yetişkin ego-durumu
Burada ve şimdiye doğrudan tepki olan davranış
lar, düşünceler ve duygular
Çocuk ego-durumu
Çocukluktaki davranış, düşünce ve duyguların
canlanması
Biraz sonra başka bir sürücü Jane'i geçer ve ani bir şekilde onun önü
nü keser. Jane bir an için iki aracın birbirine çarpmasından korkar.
Dikiz aynasına bir göz atar, arkasında kimsenin olmadığını görür ve
kaza yapmamak için biraz yavaşlar. Jane, Yetişkin ego-durumunda, kal
maya devam etmektedir. Onun yaşadığı bu korku duygusu, çarpışma
dan kaçınmak için bedeninin daha çabuk tepki göstermesine yardımcı
olarak onun burada ve şimdi tehlikesine uygun bir tepki vermesine yol
açmıştır.
Şimdi, Jane gözden kaybolan öndeki sürücüyü kınayan bir şekilde ka
fasını sallar ve dudaklarını büzer. Arabadaki diğer kişilere döner ve şöy
le der ‘Böyle sürücülerin yola çıkmasına izin verilmemeli’. Jane, şimdi
Ebeveyn ego-durumuna geçmiştir. Küçük bir çocukken, babası araba kul
lanırken çoğu kez onun yanında oturmuştur ve babasının başka sürücü
lerin hatalarına bu şekilde kafasını sallayıp dudaklarını büzerek onları
kınamasını izlemiştir.
Bir ya da iki dakika sonra, ofisin önünde arabayı park eder. Saatine
bakar ve yoğun trafik nedeniyle patronuyla yapacağı önemli bir top
lantıya geciktiğini görür. Bir an için paniğe kapılır. Şimdi, Jane Çocuk
ego-durumuna geçmiştir. Okula geç kaldığı zamanlara ilişkin eski anılan
ve öğretmeninin onu cezalandıracağı korkusuyla hissettiği duygulan,
yeniden canlanmıştır. Onun yaşadığı bu panik duygusu, şimdi erişkin
yaşamındaki duruma karşı olan bir tepki değildir, bu onun eski anılan-
na karşı yaşadığı bir tepiridir.
Jane, bu sırada çocukluğunu tekrar yaşadığının bilinçli olarak farkın
da değildir. Eğer ona ‘Bu durum sana çocukluğundan herhangi bir şeyi
hatırlatıyor mu?’ diye soracak olursanız, onun okul yaşantısıyla ilgili
bazı eski görüntüler hatırına gelebilir. Ya da Jane bu acı verici anılarını
gömmüş olabilir, bu yüzden de bunları hemen tam olarak hatırlayama
yabilir. Çok derinlere gömülmüş olan bu anılarını bilince geri getirmek
isterse, bunun için uzun bir sürenin geçmesi, hatta terapi almaya başla
ması gerekebilir.
Jane çocukluğundaki duygu ve düşüncelerini şimdi burada bir kez
daha tekrar yaşayabileceği gibi, yıllar önce bir öğrenciyken ilk kez gös
terdiği bazı davranışları da sergileyebilir. Kalbi hızla atmaya başlayabi
lir. Elini ağzına koyar, gözleri kocaman olur. Ona yaklaşacak olursanız,
hafifçe terlediğini de görebilirsiniz.
Bir ya da iki dakika sonra Jane kendi kendine şöyle düşünür: ‘Bir da
kika! Neden korkuyorum ki? Patronum mantıklı bir kadındır. Benim
neden geç kaldığımı anlayacaktır. Aynca kaybettiğim zamanı kahve mo
lasını biraz az tutarak telafi edebilirim’. Jane yeniden Yetişkin ego-du-
M Bolüm || Keptik Nedir’
0 Bundan sonrasını okumadan önce, son yirmi dört saat içinde ne za
man Çocuk, Ebeveyn ve Yetişkin ego-durumlannda olduğunuzu not etti
ğiniz örneğe geri dönünüz.
Çocuk ego-durumu
Çocuk ego-durumunda olduğunuz anlan düşününüz. Hangi duygulan
yaşadığınızı not ediniz. Durumu rol yaparak canlandırmanız size yardımcı
olabilir.
Daha sonra, o sırada ne düşündüğünüzü kaydediniz. Çocuk düşüncele
rinize şu soruyu sorarak daha kolayca ulaşabilirsiniz: 'Kafamın içinde kendi
kendime ben ne diyordum?'Kendiniz, insanlar ve genel olarak dünya hak
kında kafanızın içinde ne dediğinizi araştınnız.
Son olarak Çocuk'ta iken, nasıl davrandığınızı not ediniz. Bir aynanın
önünde, kendi kendinize Çocuk'ta imişsiniz gibi rol yapmanız iyi bir yol
olabilir.
Çocukken nasıl düşündüğünüz, hissettiğiniz ve davrandığınızın bir tek-
ran olan bu duygu, düşünce ve davranıştan inceleyiniz. Geçmişteki hangi
durumlan tekrarlıyor olduğunuzu belirleyebilirsiniz. Bu durumlann her bi-
rindeyken kaç yaşında olabilirsiniz?
Ebeveyn ego-durumu
Aynı şekilde, şimdi de Ebeveyn ego-durumunda olduğunuz anlardaki bır-
biriyle bağlantılı duygu, düşünce ve davranış kümesini not ediniz. Eğer is
terseniz, durumu rol yaparak canlandırabilirsiniz.
Genellikle ebeveynin düşüncelerine en kolay şekilde kendinize şunu so
rarak ulaşabilirsiniz: 'Kafamın içinde annemin ya da babamın ne dediğini
duyuyorum?'ya da belki de kafanızın içinde duyduğunuz ses, teyze, amca,
büyükanne, büyükbaba gibi başka akrabalannıza ya da öğretmeninize ait
olabilir.
Ebeveynde olduğunuz durumlarda, gerçek ebeveynlerinizden ya da ebe
veyn figürlerinizden davranış, düşünce ve duygulannızı nasıl kopyalamış
olduğunuzu gözden geçiriniz. Her bir durumda belli bir kişiyi kopyaladığı
nızı belki de kendi kendinize görebileceksiniz.
2 Konu- Ego-Durumlan Modeli 39
yetişkin ego-durumu
Son olarak da, Yetişkininizde olduğunuz zamanlarda saptadığınız birbiriyle
bağlantılı davranış, düşünce ve duygular kümesini kaydediniz.
Yetişkin'i, Çocuk ve Ebeveynden ayırmak için kendinize şunu sorunuz:
'Bu davranış, duygu ya da düşünce, çevremde şu anda olanlarla baş etme
biçimi olarak enşkin bir insan için uygun mu7' Yanıtınız 'evet' ise, o zaman
bunu Yetişkin olarak not ediniz. •
Ego-durumlarının tanımlanması
Eric Berne, bir ego-durumunu tutarlı bir davranış örüntüsüyle doğrudan
ilişkili olarak, bu davranışlarla tutarlı duygu ve yaşantılar örüntüsünün bir
bütünü2 olarak tanımlamıştır.
Berne kelimelerini her zaman için titiz bir şekilde seçmiştir. Onun bu
tanımla ne demek istediğini açıklığa kavuşturmak üzere şimdi biz de
buna biraz zaman ayıralım.
♦O Bölüm II Kimilik Nedir?
• Şimdi de, son yirmi dört saat süresince Çocuk, Ebeveyn ya da Yetişkin
ego-durumlarında olduğunuzu gösteren notlar aldığınız kişisel örnekleri
nize geri dönelim.
Çocuk ego-durumunuz için not aldığınız duygu ve düşüncelerinizin si
zin için tutarlı bir küme oluşturup oluşturmadığını kontrol ediniz.
Çocuk ego-durumunuz için kaydettiğiniz davranışlannızın tutarlı bir
küme oluşturup oluşturmadığını kontrol ediniz.
Çocuk davranışlannızın, Çocuk duygu ve düşüncelerinizle bir ilişkisinin
olup olmadığını kontrol ediniz.
Bu üç adımı, Ebeveyn ve Yetişkin davranışlannız, düşünceleriniz ve duy-
gulannız için de uygulayınız.
Üç ego-durumunuzu tanımladığını not aldığınız davranış, düşünce ve
duygulardan oluşan üç kümeyi karşılaştınız. Bu üç kümeden her birinin
bir diğerinden açıkça farklı olup olmadığını kontrol ediniz. #
?
1
j
I
iI
I
Ego-Durumlarının Fonksiyonel Analizi
• YAPI = W = İÇERİK
• İŞLEV =‘NASIL’= SÜREÇ
Ebeveyn
Yetişkin
Yetişkin
Yetişkin, fonksiyonel modelde genellikle bölünmemektedir. Şimdi ve
buradaki bir duruma tepki olarak ortaya çıkan ve kişinin erişkin bir in
san olarak kaynaklarını kullandığı her türlü davranış, Yetişkin olarak
adlandırılmaktadır.
Fonksiyonel modelin tümünü artık anlatmış bulunuyoruz. Şekil 3.1’i
yeniden gözden geçirebilirsiniz.
Egogramlar
Fonksiyonel ego-durumlarının her biri sizin için ne kadar önemli? Jack
Dusay, bunun sezgilere dayalı olarak gösterilmesini sağlayan bir model
hazırlamıştır ve bunu egogram2 olarak adlandırmıştır.
Bir egogram çizebilmek için, önce yatay bir çizgi çiziniz. Bu çizgiyi beş
eşit parçaya bölüp bu parçaların her birisini bir fonksiyonel ego-duru
mu olarak adlandırınız. Kısaltılmış olarak ifade etmek için bunların baş
harflerini kullanınız. Bu durumda Eleştirel Ebeveyn EE, Doğal Çocuk DÇ
olarak belirtilecektir. Bunları, Şekil 3.2’de gösterildiği şekilde sıralayınız.
Her bir ego-durumu için bir bar çiziniz. Bir barın yükseklik derecesi,
sizin bu fonksiyonel bölümü diğerlerine göre ne kadar çok kullandığını
zı gösterecektir.
EE DE Y DÇ uç
Şekil 3.2
M Bölüm II Kişilik Nedir’
Şekil 3.3
Şekil 3.4
Sabitlik hipotezi
Jack Dusay, sabitlik hipotezi olarak adlandırdığı bir durumu ortaya
koymuştur:
‘Ego-durumlarından birisindeki yoğunluk arttığında, bunu telafi et
mek üzere diğerlerinde bazı düşüşlerin olması beklenmektedir. Psişik
enerjide meydana gelen değişimlerde, toplam enerji miktarı her zaman
için sabit kalmaktadır’.
54 Bölüm H. Kişilik Nedir?
(^3Pozitif ^Negatif
Şekil 3.5
* Editörün Notu: Temple, EBMA ödülünü kazanan bu çalışmasının hiçbir şekilde ego-durum-
davraniŞlann s,n,fland»’ilması olduğunu belirtmektedir. Bkz.
İkinci-Düzey Yapısal Model
kaldırır ve onu okşamak için kediye doğru uzanır. Ancak kedi o gün pek
havasında değildir. Jean’in kolunu tırmalar ve kanlar akmaya başlar.
Jean, bu olayın hemen ardından altı yaşındaki bir çocuk gibi düşün
meyi unutur. Kendini yerlere vurarak çığlık atar, çığlığı duyan annesi
mutfaktan koşarak gelir. Yarası sarılırken ve Annesi onu sarıp sarmalar
ken Jean yeniden bir bebek olmuştur. Altı yaşında bir çocuk olmasına
rağmen bir yaşındaki ego-durumuna geri dönmüştür.
Jean bir erişkin olduğunda da, bu sahne onun belleğinde yer almak
tadır. Eğer bunu anımsayacak olursa, ilk önce altı yaşındayken Çocuk
ego-durumundaki (kitap okurken) Yetişkin’i ile temas kurmuş olacaktır.
Daha sonra Ç} ine, erken dönemde Çocuk undaki Çocuk a dönecektir ve
tırmalandığı sırada yaşamış olduğu acı ve paniği yeniden yaşayacaktır.
Çok küçük çocukların dünyayı deneyimleme şekli daha çok onla-
nn bedensel duyumlarıyla gerçekleşmektedir. Bu anıların çok önemli
bir kısmı, Çocuk’taki Çocuk’ta saklanmaktadır. Bu nedenle, Ç/e bazen
Somatik Çocuk veya Bebek de denilmektedir.
Hiç Rusların matruşka bebeklerini gördünüz mü? En büyük bebeği
açarsınız ve içinden daha küçük bir tane çıkar. Sonra İkinciyi açar ve
daha ufak bir bebek görürsünüz. Onu da açarsınız ve...
Çocuk’un ikinci-düzey modeli de bunun gibidir. Benim altı yaşında
ki Çocuk’umun yapısmda, daha küçük (örneğin üç yaşında olan) bir
Çocuk’um daha vardır. Bunun içinde ondan daha da küçük bir Çocuk
ve bu böylece sürüp gitmektedir. Bu modelde çizim yaparken, genellikle
bunun tüm ayrıntılarını göstermeye çalışmıyoruz. Ama bir terapist ise
niz, bu şekli aklınızda tutmanızda yarar vardır. Danışanın terapi süreci
içinde hangi Çocuk ego-durumu yaşları arasında gidip geldiğini izleye
bilmek çok önemli olmaktadır.
Ç2’yi, Yetişkin ve Ebeveyn için yaptığımız çizimlerle birleştirdiğimiz
de, Şekil 4.1’de verdiğimiz ikinci-düzey yapısal çizimin tümünü tamam
lamış oluyoruz.
Berne, aynca tanılama için aynı anda birden fazla yolun kullanma-
smm gerekli olduğunu belirtmiştir. Tam bir tanılama için, dört yolun
hepsi de yukanda verilen sıra izlenerek yapılmalıdır. İlk ve en önemlisi,
davranışsal analizin yapılmasıdır. Diğer üçü ise, yapılan ilk analizi kont
rol amacıyla kullanılmaktadır.1
Davranışsal tanılama
Davranışsal tanılamada, kişinin davranışları gözlenerek onun hangi
ego-durumunda olduğu kararlaştırılmaktadır. Davranışsal tanılamada
şunları işitecek ve göreceksiniz:
• sözcükler
• tonlama
• jestler
• beden duruşu
• yüz ifadeleri
Bir kimsenin fonksiyonel ego-durumunu, bunlardan birkaçım aynı
anda gözlemleyerek tanılayabilirsiniz. Değişik ipuçları birbirleriyle tu-
tarh mıdır?
5 Konu Ego-Durumlarını Tamlama 75
0 Büyük bir kağıt üzerinde altı dikey sütun çiziniz. En soldaki sütuna
'ipuçlan' başlığını koyunuz. Diğer sütunlara, egogramda kullandığınız beş
fonksiyonel durumun adlannı -EE, DE, Y, DÇ, UÇ- olarak yazınız.
Şimdi, İpuçlan' sütununa geri dönünüz. Altına sırasıyla şu beş başlığı
yazınız:
• Sözcükler
• Tonlama
• Jestler
• Beden duruşu
• Yüz ifadeleri
Bunlan birbirlerinden yatay çizgilerle ayınnız. Böylece her sütun için be
şer boş kutunuz oluşacaktır. Kutulardan biri 'sözcükler' için, diğeri ‘tonla-
rna' için ve bunun gibi olacaktır.
Burada, her bir sütunu kendi davranışsal ipuçlannızla doldurmanız
beklenmektedir.
5 Konu Ego-Durumlarını Tanılama 77
Sosyal tanılama
Sosyal tanılamanın dayandığı düşünce, başkalarının bana karşı olan
davranışlarının, benim onlara karşı davranışlarıma dayalı olduğu şek
lindedir. Bu yüzden ben başkalarının bana hangi ego-durumundan yanıt
verdiğine bakarak, hangi ego-durumumda olduğumu teyit edebilirim.
Örneğin, sizinle Ebeveyn ego-durumumdan konuşursam, bana bü
yük olasılıkla Çocuk ego-durumundan yanıt vereceksinizdir. iletişimi
Yetişkin ego-durumumdan başlatırsam, siz de bana Yetişkin ego-duru-
munuzla yanıt vereceksinizdir. Eğer Uygulu Çocuk’umdan yaklaşırsam,
siz de bana Ebeveyn’inizden yanıt vereceksinizdir.
Bunun gibi, eğer insanların bana sıklıkla Çocuk yanıtlan verdiklerini
fark edersem, bu benim onlara daha çok Ebeveyn’imden yaklaşmakta
olduğumu düşünmem için kanıt olacaktır. Belki ben bir deneticiyim ve
denetimimdeki kişilerin ya bana dalkavukluk ettiklerini ya da arkam
dan emirlerimi sabote ettiklerini fark ediyorum. Bu tepkilerin her iki
si de Uygulu Çocuk tepkileridir. Bu, tahmin ettiğimden daha yüksek
oranda Eleştirel Ebeveyn durumunda olduğumu göstermektedir. Bu
durumu değiştirmek istersem, iş ortamımda kullanmakta olduğum
Eleştirel Ebeveyn davranışlarımı listeleyebilirim. Daha sonra, bunların
yerine Yetişkin davranışları koyabilirim. Elemanlarımın bana verecek
leri ego-durumu tepkileri, bana kendi Ebeveyn yaklaşımımı ne kadar
değiştirebildiğim konusunda ipucu verecektir.
Birinin size Çocuk ego-durumundan yanıt veriyor gibi göründüğü bir
durumu düşününüz. Size karşınızdaki kişinin Çocuk ego-durumunda
olduğunu düşündüren davranışsal ipuçları nelerdir?
Siz bu kişinin size böyle davranmasını ona karşı Eleştirel ya da Doğal
Ebeveyn ego-durumlarınızdan yaklaşarak sağlamış olabilir misiniz?
Eğer böyleyse, davranışsal ipuçları listenize bakarak, bu kişinin sizin
hangi davranışlarınızı Ebeveyn ego-durumunuz olarak görmüş olabile
ceğini bulunuz.
Bu kişinin farklı bir ego-durumundan yanıt vermesini sağlayabilmek
için kendi davranışınızı nasıl değiştirebilirdiniz?
•O Bölüm II: Kimlik Nedir?
Tarihsel tanılama
Tarihsel tanılama yapmak için kişiye çocukluğunda nasıl birisi olduğuna
ilişkin sorular soruyoruz. Kişiye ebeveynleri ve ebeveyn figürleri ile ilgi
li sorular soruyoruz. Böylece bu kişinin fonksiyonel ego-durumunu na
sıl gördüğümüzü bir kez daha teyit etme şansımız oluyor. Ayrıca, onun
ego-durumu yapısı hakkında da bilgi edinebiliriz. Tarihsel tanılama, hem
süreç hem de içerikle ilgilidir.
Ben sizin bir grubun içindeyken öne eğildiğinizi ve kaşlarınızı çattı
ğınızı fark edebilirim. Yüzünüzü ellerinizle kapatmışsınızdır. Sizin şöy
le dediğinizi duyar gibi olurum: ‘Kafam çok karışık. Düşünemiyorum.’
Davranışsal olarak, ben sizin Uygulu Çocuk ego-durumunda olduğunu
zu düşünebilirim.
Tarihsel tanılama yapmak için size ‘Çocukken birisi sana düşünmeni
söylediğinde neler hissederdin?’ diye sorabilirim. Ya da, şöyle diyebili
rim: Bence şu anda altı yaşlarında gibi görünüyorsun. Bu yaşınla ilgili
olarak çocukluğundan hatırladığın bir şeyler var mı?’ Siz de şöyle yanıt
verebilirsiniz: ‘Evet, babam kitap okumam konusunda başımm etini
yerdi, daha sonra da tüm sözcükleri doğru okuyamadığım için gülerdi.
Ben yine de aptalı oynamaya devam ederdim.’
Şimdi başka bir zamanda da sandalyenizde arkanıza iyice yaslan
mış olarak oturuyor olabilirsiniz. Başınızı geriye dayayıp, burnunuzun
ucundan komşunuza bakarak şunları söyleyebilirsiniz: ‘Söylediklerin
doğru değil. İşte gerçekler böyle...’ Bu durumda komşunuz belki olduğu
yerde siner kalır, omuzlarını kamburlaştırır ve Uygulu Çocuk tarzında
kaşlarını kaldırır. O zaman elimde sizin Eleştirel Ebeveyn durumun
da olduğunuza dair hem davranışsal hem de sosyal ipuçları olacaktır.
Tarihsel olarak teyit etmek için, şunu sorabilirim: ‘Şimdi bir an için bu
durumda kalabilir misin? Ebeveynlerin de sana bir şeylerin nasıl oldu
ğunu söylerken bu şekilde mi otururdu?’ Belki siz bu durumda bir kah
kaha patlatacak ve şöyle diyeceksiniz: ‘Evet, ah işte yine Babam!’
Şimdi bu söylediklerinize bakarak, yapmış olduğum davranışsal tanı
lama konusunda düşündüklerimi teyit etmiş oluyorum. Sizin Uygulu
Çocuk ego-durumunuzdan kaynaklandığını düşündüğüm davranış tar
zınızın, bunun çocukken ebeveynlerinizin size uyguladığı baskıya karşı
verdiğiniz tepkinin bir tekrarı olduğunu şimdi anlamış bulunuyorum.
Davranışsal olarak Ebeveyn ipuçlarını sergilediğinizde, aynı zaman
da bana anne-babanızdan birisinden kopyaladığınız davranışları da
gösteriyorsunuz.
5 Konu Ego-Durumlarını Tanılama Sİ
Fenomenolojik tanılama
Nadiren de olsa bazen geçmişi yalnızca anımsamak yerine onu yeniden
burada yaşayabilirim de. Berne: ‘...fenomonolojik geçerlik sadece yaşan
tıyla sağlanır... o da eğer birey ego-durumunun tümünü çok yoğun bir
şekilde tekrar yaşayabilirse’ demektedir.
Diyelim ki, babanızın, kitap okumanız konusunda başımzm etini ye
diği ve sonra da yanlış okuduğunuzda size güldüğü bir ânı anımsadınız.
Siz ve ben eğer bir terapi ortamında olsaydık, sizi bu çocukluk sahnesini
yeniden yaşamaya davet ederdim. Belki babanızı hayalinizde karşınıza
alır ve altı yaşındayken söyleyememiş olduklarınızı ona söylerdiniz. İlk
olarak babanıza karşı sızlandığınızı fark edebilirsiniz. Daha sonra da,
yaşadığınız öfkenizle yüzleşerek ‘Bu adil değil!’ diye bağırır ve babanıza
karşı çıktığınızı hayal ederek önünüzdeki mindere vurabilirsiniz. Siz ve
ben, böylece sizin Çocuk ego-durumunuzun bir parçasmı fenomonolo
jik olarak tanılamış oluruz.
Beme, ‘fenomonolojik’ sözcüğünü burada, sözlükteki anlamının dı
şında kullanmıştır. Bunu niçin seçtiğinden hiç söz etmemiştir. Siz de
Beme’in yukarıda belirtilen teknik tanımını aynen alabilirsiniz.
Tutarsızlık
Yönetici ve gerçek Benliğin birbirinden farklı olabilmesi, ego-durumla-
rını tanılamaya çalışırken yeni bir sorunu daha beraberinde getirmek-
84 Bolum II: Kişilik Nedir?
Bulaşma
Ben bazen Çocuk ya da Ebeveyn ego-durumlarımın içeriklerini
Yetişkin ego-durumumun içeriğiyle karıştırabilirim. Böyle olduğunda,
Yetişkin’imde bulaşma var demektir.
Burada, bir ego-durumu diğerinin sınırlanna girmiş gibi olmakta
dır. Ego-durumlarınm çiziminde, bu daireler birbirleriyle kısmen üs-
tüste getirilerek ve üstüste olan alan da karalanarak gösterilmektedir.
Karalanmış olan alanlar, bulaşmayı göstermektedir.
Şekil 6.1a, Yetişkini işgal eden Ebeveyni; yani Ebeveyn bulaşmasını
göstermektedir. Şekil 6.1b, Çocuk bulaşmasını göstermektedir. Şekil 6.1c
ise, çifte bulaşmanın, yani Ebeveyn ve Çocuk’un her ikisinin de Yetişkini
örttüğünü gösteren bir çizimdir.
Ebeveyn bulaşması
Ben Ebeveyn sloganlarımı, Yetişkin gerçekliği ile karıştırdığımda,
Ebeveyn bulaşması yaşıyorum demektir. Bunlar, bize öğretilmiştir ama
sanki gerçek gibi gelmektedir. Berne bunlara önyargılar demektedir.
Örneğin:
Çocuk bulaşması
Ben eğer bir Çocuk bulaşması yaşıyorsam, çocukluğumdaki inançlarımı
şimdi erişkin bir insan olarak karıştırıyorum demektir. Çocuk bulaşma-
6 Konu Yapısal Patoloji S9
Çifte bulaşma
Çifte bulaşma durumunda, kişi Ebeveynsel bir sloganı yeniden canlan
dırmakta, Çocuk inancıyla buna katılmakta ve bunların her ikisinin de
gerçek olduğunu zannederek karıştırmaktadır. Örneğin:
(E) ‘İnsanlara güvenilmez’,
(Ç) Asla kimseye güvenmiyorum’ ile eşleştirilebilir. Ya da:
(E) Çocuklar göz önünde olmalı ama hiç ağzını açmamalı.’
(Ç) Hayatta kalabilmek için sessiz olmalıyım’ ile eşleştirilebilir.
Bazı modern TA yazarları tüm bulaşmaların çifte bulaşma olduğunu
savunmaktadır. Onlara göre, çifte bulaşmanın içeriğinde kişinin ken
disi, başkaları ve dünyaya ilişkin olarak sahip olduğu onun tüm eski,
çarpıtılmış inançları bulunmaktadır. TA dilinde bunlara, skript (kurgu)
inançları1 denilmektedir.
Q Bir kağıt alınız ve 'Ben... bir insanım'şeklinde bir başlık koyunuz. Sonra
da iki dakika boyunca bu boşluğu dolduracak şekilde kendinizle ilgili tüm
aklınıza gelenleri yazınız.
İki dakikanın sonunda, gevşeyiniz, derin bir nefes alınız ve bir süre göz
lerinizi odada gezdiriniz. Oturduğunuz yerde kendinizi dik duruma geti
riniz ve dengeli bir şekilde oturarak Yetişkin ego-durumunuza geçiniz.
Yazdıklannıza bir göz atınız. Boşluklara yazdığınız her bir ifadenin gerçek
mi yoksa Çocuk bulaşması mı olduğuna bakınız.
Kendinizle ilgili ifadelerinizden herhangi birisinin Çocuk bulaşması ol
duğuna karar verirseniz, bunun aslında nasıl olduğunu düşününüz. Çocuk
bulaşması ifadelerini atınız ve bunlann yerine Yetişkin ifadelerini koyunuz.
Örneğin:
'Ben insanlarla geçinemeyen biriyim'yenne,
Ben zeki ve arkadaş canlısı bir insanım ve insanlarla istersem çok iyi şe
kilde geçinebilirim' yazabilirsiniz.
Tüm Çocuk bulaşması ifadelerinizi bu şekilde güncelleyiniz.
Şimdi başka bir kağıt alınız. İki dakika boyunca ebeveynlerinizden ve ebe
veyn figürlerinizden duyduğunuzu anımsadığınız tüm slogan ve inançlan
yazınız.
6. Konu: Yapısal Patoloji 91
Dışlama
Berne, insanların bazen bir ya da daha fazla ego-durumlarını kapattık
larından söz etmiştir. Bunu da dışlama olarak adlandırmıştır.
Şekil 6.2a, 6.2b ve 6.2c, bir ego-durumunun dışlanması ile ilgili ola
rak üç olası durumu göstermektedir. Çizim sırasında, dışlanmış olan
ego-durumunun üzerine bir çarpı koyuyoruz ve komşu daireyle de ara
larına bir çizgi çiziyoruz.
Ebeveyni dışlayan insanlar, dünyaya ilişkin halihazır kuralları kabul
etmemektedirler. Bunun yerine, kendi kurallarını koymakta ve her du
rum için de kendilerine göre yenilemektedirler. Çevrelerinde olan bite
ni anlayabilmek için Küçük Profesör’ü de iyi bir şekilde kullanırlar. Bu
kimseler genellikle ‘kurnaz tüccarlardır.
Bunlar, ünlü politikacılar, yöneticiler ya da mafya patronları olabilirler.
Eğer Yetişkin imi dışlıyorsam, bir erişkin olarak gerçeği test etme gü
cümü kapatmış oluyorum. Bunun yerine, yalnızca içsel Ebeveyn-Çocuk
diyaloglarımı dinlemeye başhyorum. Böyle olunca da, davranışlarım,
duygularım ve düşüncelerim de sürekli olarak devam eden bu kapış
maya göre ortaya çıkacaktır. Yetişkin’imdeki gerçeği test etme gücümü
kullanmadığım için de, düşüncelerim ve davranışlarım daha da tuhafla-
şacaktır ve belki de sonuçta bana psikotik tanısı konulacaktır.
Çocuk’unu dışlayan bir insan, çocukluğuna ilişkin olan saklı anıla
rını kapatmaktadır. ‘Senin çocukluğun nasıldı?’ diye sorduğumda,
‘Bilmiyorum, bu konuda hiçbir şey hatırlamıyorum.’ yanıtım vere
cektir. Bizler erişkin yaşamımızda da, çoğunlukla duygularımızı ifa
de ederken Çocuk ego-durumumuzda oluyoruz. Bu yüzden Çocuk’u
dışlayanlar genellikle, ‘soğuk nevale’ ya da ‘ruhsuz bir insan’ olarak
nitelendirilmektedir.
M Bölüm II Kışüıi Nedir’
•. Dışlanmış Ebeveyn
b. Dışlanmış Yetişkin c. Dışlanmış Çocuk
* Editörün Notu: Ayrıca sabit Yetişkinin bir patoloji olarak ele alındığını ve bunun sağlıklı yetiş
kin fonksiyonu ile karıştırılmamasını hatırlatırız.
6 Konu Yapısal Patoloji 93
Her zaman için Sabit Çocuk’ta olan bir insan, sürekli olarak çocuklu
ğunda olduğu gibi davranacak, düşünecek ve hissedecektir. Bir sorunla
karşılaştığında, duygularım abartılı olarak yaşamak şeklinde bir strateji
kullanacaktır. Hem gerçekleri test etmeyi hem de Ebeveynsel kurallan-
nı kapatacaktır. Başkaları tarafmdan ‘henüz olgunlaşmamış’ ya da ‘his
terik’ bir insan olarak tanımlanabilecektir.
Bizim deneyimlerimize göre, dışlama hiçbir zaman tamamen gerçek-
leşmemektedir. Daha çok belli durumlara özgü olarak ortaya çıkmakta
dır. Örneğin, bir kimsenin ‘dışlanmış Çocuka sahip olduğunu söyledi
ğimizde, anlatmak istediğimiz şey, bu kimsenin belli durumlar dışında
nadiren Çocuk ego-durumuna geçmesidir.
İnsanlar, bir parçacık da olsa Çocuk ego-durumlan olmadan fonksi
yonlarını yerine getiremezler. Biraz Yetişkin’leri yoksa, neyin nasıl ya
pılacağını gerektiğinde kendi başlarına bularak fonksiyonlarını yerine
getiremezler. Bir miktar Ebeveyn olmadan da hiçbir topluluğun içinde
yaşayamazlar.
Bölüm III
■
İletişim Kurmak
Transaksiyonlar, Temas İletileri
Zamanı Yapılandırma
Transaksiyonlar
Tamamlayıcı transaksiyonlar
Size ‘Saat kaç?’ diye soruyorum. ‘Saat bir’ diye yanıt veriyorsunuz. Biz
şimdi burada sizinle, burada ve şimdiye ilişkin olarak bir bilgi alışveri-
Çapraz Transaksiyonlar
Size ‘Saat kaç?’ diye soruyorum. Ayağa kalkıyorsunuz, yüzünüz kızarı
yor ve bağırıyorsunuz: ‘Saat, saati Bana saati sorma! Yine geç kaldın!
Sen ne yaptığım zannediyorsun?’ diyorsunuz.
Bu, benim Yetişkin olarak sorduğum sorumla davet ettiğim bir
Yetişkin yanıtı değil. Bunun yerine, siz öfkeli bir Ebeveyn ego-durumu
na girdiniz. Azarlamanızla, Yetişkin olmaktan çıkıp Çocuk’uma geçmek
için bana davetiye gönderiyorsunuz. Buradaki etkileşimin transaksiyo
nel çizimi, Şekil 7.3’te gösterilmiştir.
Bu konuşma, bir tür çapraz transaksiyon örneğidir. Çapraz denilmesi-
7 Konu- Transaksiyonlar 99
Q Kendi yaşamınızda bir Y-Y uyaranının bir Ç-E tepkisi verilerek çapraz-
landığı bir örneği düşününüz. Ç-E tepkisini alan kişi, Ebeveyn ego-duru
muna geçerek paralel bir transaksiyona geçerse, bu konuşma nasıl devam
edecektir?
Aynı alıştırmayı, bir Y-Y uyaranını E-Ç tepkisi ile çaprazlayarak da yapınız.
Bir Y-Y uyaranının Ç-Ç tepkisi ile çaprazlandığı duruma bir örnek bulu
nuz ve bunun transaksiyonel çizimini yapınız. Bu örnekteki paralel vektör
lerin, her zaman için paralel bir transaksiyonu göstermeyebileceğine dikkat
ediniz.
Eğer bir grup olarak çalışıyorsanız, aranızda ikili gruplar oluşturarak rol
oyunlanyla tamamen çapraz transaksiyonlardan oluşan bir konuşmayı
canlandınnız. Karşınızdaki kişi her bir şey söylediğinde hangi ego-duru-
munuzu davet ettiğini belirleyiniz ve bu davetinden farklı bir ego-durumu
na geçerek karşılık veriniz. Sonra karşınızdaki kişi de sizin ona gönderdi
ğiniz uyaranı çaprazlasın. Paralel transaksiyonlara geçmeden bu sureci ne
kadar süre devam ettirebildiğinize bakınız. Bir süre sonra sonlandırmaya
karar veriniz ve bu alıştırmadaki deneyimlerinizi tartışınız. Bu, yalnızca pa
ralel transaksiyonlan kullandığınız bir önceki alıştırmaya göre ne bakımdan
farklıdır? £
Gizil Transaksiyonlar
Gizil bir transaksiyonda, aynı anda iki mesaj iletilir. Bunlardan birisi,
açık olan ya da sosyal düzeyde bir mesajdır. Diğeri ise, gizil olan ya da
psikolojik düzeyde bir mesajdır.
Genellikle sosyal düzeydeki içerik Yetişkin-Yetişkin’dir. Psikolojik dü
zeydeki mesajlar ise genellikle Ebeveyn-Çocuk ya da Çocuk-Ebeveyn
şeklindedir.
Kadın: Arabamın anahtarım ne yaptın?
Erkek: Çekmecene koydum.
Yalnızca yazılı olan sözlere baktığımız zaman, ilk bakışta bunun bir
Yetişkin-Yetişkin tamamlayıcı transaksiyonu olduğunu söyleyebiliriz.
Sosyal düzeyde bakıldığında, tamamlayıcı olarak görülmektedir. Şimdi
bu durumu ses tonu ve görsel öğeler bakımından tekrar ele alalım.
Kadın (sertçe, sesini cümlenin sonuna doğru düşürerek, yüz kasları gergin,
kaşları çatık olarak): ‘Arabamın anahtarını ne yaptın?’
Erkek (ses tonunu yükselterek, sesi titreyerek, omuz silkerek, başını kar
şıya çevirerek, kalkık kaşlarının altından bakarak): ‘Çekmecene koydum’.
Psikolojik düzeyde, E-Ç, Ç-E şeklinde paralel bir iletişim vardır. Bu psi
kolojik düzeydeki mesajları sözlere dökecek olursak, şu şekilde olabilir:
Kadın: ‘Sürekli eşyalarımı karıştırıyorsun!’
Erkek: ‘Beni her zaman haksız yere eleştirip duruyorsun!’
102 Bölüm III: İletişim Kurmak
Mars dan gelen ve dünyada olup bitenleri gözlemleyen küçük yeşil bir
adamın olduğunu düşünün der. Bu Marslının, iletişimlerimizin ne anla
ma gelebileceği ile ilgili hiçbir önyargısı olmayacaktır. Bu yüzden sadece
nasıl iletişim kurduğumuzu gözlemleyecektir ve sonra da bunun ardın
dan yaptığımız davranışlarımıza dikkat edecektir.
Q Bir Marslı olmayı deneyiniz. Her zaman için, sosyal düzeydekiler kadar
psikolojik düzeydekilere de dikkat ediniz. Berne'in ileri sürdüğü bu ilginç
iddiayı test ediniz. Sizce, Berne davranışsal sonucun her zaman için psiko
lojik düzey tarafindan belirlendiğine inanmakta haklı mıdır? •
• Şimdi de şunu deneyiniz. Kan koca arasında geçen sözleri hiç de
ğiştirmeden, farklı sözsüz ifadeleri kullanarak kaç çeşit farklı transaksiyon
oluşturabileceğinizi bulunuz.
Bir grup içinde, bu kan-koca transaksiyonunu her seferinde farklı sözsüz
ipuçlannı kullanarak canlandınnız. #
Seçenekler
Hiçbir transaksiyon türü tek başına ‘iyi’ ya da ‘kötü’ değildir. Eğer so
runsuz, kestirilebilir bir iletişim akışı istiyorsanız, transaksiyonlarınızı
paralel tutunuz. Eğer birisiyle kurduğunuz iletişiminiz size aptalca ge
liyorsa ve rahatsız edici bir boyuttaysa, bu kişiyle transaksiyonlarınızı
sizin ya da karşınızdaki kişinin sıklıkla çaprazlayıp çaprazlamadığını-
za dikkat ediniz. Eğer öyleyse, içinde çaprazlamalar olmadan aranızda
düzgün bir iletişimin kurulup kurulamayacağına karar veriniz.
Bir de farz edin ki, ofisteki en can sıkıcı kişi sizinle sürekli olarak ile
tişim kurmak için çok hevesli. Ya da, kapı komşunuz bir kahve içmeye
gelip bir yandan da günlük sıkıntılarını tekrar tekrar ballandırarak an
latmaktadır. Böyle durumlarda transaksiyonları kasıtlı olarak çaprazla-
yarak konuşmanın akışını durdurmanız hoş bir durum olabilir.
Stephen Karpman, Seçenekler adlı makalesinde, bizim her an için is
tediğimiz bir transaksiyonu seçebileceğimiz düşüncesindedir. Özellikle
de, başkalarıyla alışıldık, rahatsız edici ‘kilitlenmiş’ iletişimleri kesebil
mek için değişik yeni transaksiyonları deneyebiliriz2.
Jack, iş ortamında sürekli olarak özür dilemektedir ya da kendini sa
vunmaya geçmektedir. Yöneticisi ise bir diğer uç davranışı sergileyerek
sürekli onu eleştirmektedir ve ona hep neyi nasıl yapması gerektiğini
söylemektedir.
Yönetici: ‘Bu raporun daha büyük harflerle yazılmış bir çıktısını alman
gerekiyordu. Bunlar çok küçük okuyamıyorum’.
Jack : ‘Üzgünüm, hata yaptım’.
Yönetici: ‘Neyse, sanırım yapacak bir şey yok. Ama bu konuyla ilgili bir
e-posta göndermiştim.’
106 Bölüm III: İletişim Kurmak
Biz bu koşullardan ilk ikisinin temel olduğunu, diğer ikisinin ise ‘iste-
je bağh olarak ekstra’ olduğunu düşünüyoruz ancak genellikle bir uygu
lamada hepsi gerçekleştirilmektedir.
Yönetici: ‘Bu raporun daha büyük harflerle yazılmış bir çıktısını alman
gerekiyordu’.
Jack: (Sandalyeden düşer gibi yapar. Sırtını yere vererek kollarını ve ba
caklarını havada sallar): Aaaghü Şimdi siz ben yine aynı şeyi mi yaptım
diyorsunuz? Siz benimle ne yapacaksınız?’
Yönetici: (gülmekten katılır).
Jack, Uygulu Çocuk’tan özür dilemek yerine Doğal Çocuk’tan oyun
oynamaya geçmiştir. Yönetici de, Jack’in Doğal Çocuka geçme davetini
kabul etmiştir.
Doğal Çocuk’la çaprazlamak seçeneklerden sadece birisidir. Bir başka
ve daha geleneksel bir seçenek ise Yetişkin’e geçmektir:
Jack (kalem ve not defteri alır): Bu raporları bir dahaki sefere nasıl bir
boyutta istediğinizi söyleyebilir misiniz, lütfen?
Rahatsız edici transaksiyonlar dizisine kilitlendiğinizi hissettiğiniz
herhangi bir anda, beş fonksiyonel ego-durumunuzun herhangi birin
den çaprazlama yapma seçeneğiniz bulunmaktadır. Ayrıca, karşınızda
ki kişinin beş ego-durumundan herhangi birini de amaçlayabilirsiniz.
Hatta, Karpman, olumlu ego-durumları kadar olumsuzları da seçebile
ceğinizi söylemektedir. Jack patronunun olumsuz Eleştirel Ebeveyn’den
7 Konu: Transaksiyonlar 107
Q Bir kimseyle alışık olduğunuz üzere rahatsız edici bir paralel transaksi-
yona 'kilitlenmiş' olduğunuzu hissettiğiniz bir durum düşününüz. Bu, bir iş
ortamında olabilir. Yakın ilişkileriniz içinde de gerçekleşebilir. Fonksiyonel
modeli kullanarak, sizin ve karşınızdakinin hangi ego-durumlannızdan ha
reket ettiğinizi belirleyiniz.
Şimdi bu transaksiyon akışını çaprazlamak için kullanabileceğiniz
ego-durumu Seçeneklerinden en az dört yolu belirleyiniz. Size hiç olmaz
gibi gözüken çaprazlamalan da şimdilik listeleyiniz.
Bu olasılıklar listesinin içinden güvenilir ve uygun sonuca götürebilece
ğini düşündüğünüz bir ya da birkaçını seçiniz. Daha önce 'uygun olmadı
ğını' düşünerek dışladığınız bazı Seçenekler varsa, bunlara tekrar bir göz
atınız. Unutmayınız ki, siz tüm ego-durumlannı kullanma yeteneğine sa
hipsiniz. Bazen en alışılmadık görünen çaprazlama, en çok işe yarayacak
olan olabilir. Yetişkin'inizi kullanarak en alışılmadık olanı, gerçekten tehli
keli olandan ayınnız.
Eğer isterseniz, Seçeneğinizi deneyiniz ve sonucunun ne olduğuna
bakınız.
Grup olarak çalışıyorsanız, bir kişi kilitlenip kaldığı ve kurtulmak istediği
bir durumu getirebilir. Diğer grup üyeleri olası tüm Seçenekleri bulabilmek
için birlikte beyin fırtınası yapabilir ve her bir çaprazlama durumunu can
landırabilir. Problemini ortaya koyan kişi beyin fırtınasından çıkan fikirleri
not almalıdır, ancak tüm öneriler bitmeden herhangi bir yorumda bulun
mamalıdır. Daha sonra bu önerilerden birini veya birkaçını seçebilir ya da
hiçbirini seçmeyebilir. Eğer bu önerilerden birine göre hareket ederse, so
nuç tamamen onun sorumluluğundadır. £
Temas İletileri
Uyaran-açlığı
Eric Berne, hepimizin yaşadığı bazı açlık türlerini belirlemiştir.
Bunlardan biri de fiziksel ve zihinsel olarak uyarılma ihtiyacıdır. Beme,
buna uyaran-açlığı adını vermiştir.
Berne, insan ve hayvan gelişimi üzerine araştırmalar yapan bilim
adamlarının çalışmalarına dikkat çekmiştir. Rene Spitz, yaptığı oldukça
tanınmış bir çalışmada, yetiştirme yurdunda kalan bebekleri gözlem
lemiştir.1 Bu bebekler iyi beslenmekte, sıcak ve temiz tutulmaktadır.
Ancak yine de annesi veya bir kimse tarafından büyütülenlere kıyasla
daha fazla hastalanmakta ve duygusal sıkıntılar yaşamaktadırlar. Spitz
yurtta yaşayan çocukların uyarılma eksikliği yaşadıklarını düşünmüş-
8 Konu: Temas iletileri 109
tür. Tüm gün odalarının beyaz duvarların dışında bakabilecekleri pek bir
şey yoktur. Bunların ötesinde kendilerine bakanlarla da çok az fiziksel
temas içindedirler. Normalde, bebeklere bakım veren kişilerin göster
diği dokunma, kucağa alma ve okşama davranışlarından yoksundurlar.
Berne, ‘temas iletisi’ sözcüğünü seçerek bebeklerin dokunulma ihtiyaa-
nı vurgulamaktadır. Ona göre, erişkin bir insan olduğumuzda da fiziksel
temaslara ihtiyaç duymaya devam ediyoruz. Ancak fiziksel dokunuşun
yerini tutabilecek başka tanınma şekillerini de öğreniyoruz. Bir gülümse
me, bir iltifat, hatta çatık bir kaş veya hakaret -bunların hepsi bize varlı
ğımızın tanındığını göstermektedir. Berne, tanırıma açlığı sözcüğünü bi
zim başkalarından onay alma ihtiyacımızı betimlemek için kullanmıştır.
lerken sanki kötü bir şeyin tadına bakıyormuşsunuz gibi burun kıvırıp,
ağzınızı da çarpıtabilirsiniz. Verilen temas iletilerine indirim yapmakta
sıklıkla kullanılan başka bir yol, ‘Teşekkür ederim, ha ha!’ diyerek gül
mek ya da kıkırdamaktır.
Bu, sanki gelen iletiler ile aramıza bir temas iletisi filtresi koymamız
durumuna benzemektedir. Temas iletilerini seçici bir şekilde filtreliyo-
ruz. En çok tercih ettiğimiz temas iletisi şekillerine uyan temas iletile
rine izin verip, uymayanları dışlıyoruz. Böylece, tercih ettiğimiz değişik
ileti oranlarımız kendimize ilişkin imajımızı korumamıza yaramaktadır.
Bazı insanlar çocukken olumlu temas iletilerinin az bulunduğuna ya
da güvenilir olmadığına karar vermiştir; bu yüzden de olumsuzlan ala
rak hayatta kalmaya çalışmaktadır. Erişkin bir insan olduklarında da,
olumlulan filtreleyip olumsuzları alarak yaşamlarını sürdürebilirler. Bir
iltifat aldıklarında, buna indirim yapma eğiliminde olabilirler.
‘Saçını beğendim.’
Hmm, evet ama arada sırada yıkamayı hatırlamam gerekiyor.’
Özellikle acı verici bir çocukluk geçirmiş olan bazı insanlar, herhan
gi bir temas iletisi almanm tamamen tehlikeli olduğuna karar vermiş
olabilirler. Bu kişiler o kadar sıkı bir filtre kullanırlar ki, bu yüzden ge
len neredeyse tüm temas iletilerini geri çevirebilirler. Böylece kendile
rini Çocuk’ta güvence altında tutmayı sürdürebilirler; ama erişkin bir
insan olarak güvenle alabilecekleri bazı temas iletilerinden de kendile
rini yoksun bırakmış olurlar. Temas iletisi filtrelerini gevşetmenin bir
yolunu bulamazlarsa, muhtemelen depresif ve içine kapanık insanlar
olacaklardır.
0 Bir grup olarak çalışıyorsanız, daha önce halka şeklinde oturup yanı
nızdaki kişilere temas iletisi verdiğiniz ve aldığınız etkinliği düşününüz.
Verilen temas iletilerinin hangileri dürüstçeydi ve hangileri bulaşıktı?Hiç
sözde-iltifat eden oldu mu?
Temas iletilerini alırken, kimler olduğu gibi aldı? Kimler verilen temas ile
tilerine indirim yaptı? İndirim yaptığını nereden anladınız, ne gördünüz ya
da duydunuz?
İstemediği temas iletisine indirim yapmak yerine bunu açıkça reddeden
oldu mu?
Şimdi dörder kişilik alt gruplara ayrılınız. Yapılacak alıştırmada, sadece
olumlu mu, yoksa hem olumlu hem de olumsuz temas iletilerini mi kul
lanacağınıza karar veriniz. Gruptan sadece olumlulan isteyen biri çıkarsa,
onun bu isteğine saygı gösteriniz.
8 Konu T^mas İletileri 115
Grupta herkes sırayla 'temas iletisi alan' kişi olsun. Üç dakika boyunca,
temas iletisi alan' kişi, diğer üçü ona sözel temas iletileri verirken onları
dinlesin. Bu temas iletileri koşullu ya da koşulsuz olabilir.
Üç dakika dolduktan sonra 'temas iletisi alan’kişi, deneyimini diğerleriyle
paylaşsın. Bu paylaşımda şu sorulan göz önünde bulundurunuz
Aldığım temas iletilerinden hangilerini almayı bekliyordum?
Hangi temas iletilerini beklemiyordum?
Hangi temas iletilen hoşuma gitti?
Hangi temas iletilerinden hoşlanmadım?
Almayı istediğim ama almadığım temas iletileri oldu mu?
Ardından 'temas iletisi alan' kişi olma sırası diğerine geçsin ve etkinlik
aynı şekilde tekrarlanarak devam etsin. ^
‘Ama eğer temas iletisi istersem, karşıdaki kişi bana sadece kibarlığın
dan veriyor olabilir’ diyerek buna karşı çıkabilirsiniz.
Yetişkin’den irdelersek, böyle bir olasılık olabilir. Ama bir olasılık ola
rak verilen temas iletisi samimi de olabilir. Hatta karşıdakilerin size
temas iletisi vermek isteyen fakat kendi Ebeveyn’inin ‘temas iletisi ver
me!’ sözüne kulak asan kişilerden olma ihtimali de vardır.
Her zaman karşıdaki kişinin temas iletisinin içten olup olmadığını
gözden geçirme seçeneğine sahipsiniz. Eğer içten değilse, başka seçe
nekleriniz var. Yine de, bu temas iletisini kabul etme yolunu seçebilirsi
niz. Ya da, onların sözde temas iletilerini reddedip, aynı kişiden veya bir
başkasından samimi bir temas iletisi vermesini isteyebilirsiniz.
dış halkadaki yeni eş ovunur. İçteki halka yana doğru tekrar hareket eder ve
alıştırma bu şekilde devam eder.
samanınızın ve eneğinizin yettiği kadarıyla veya herkes diğer halkadaki
tum üyelerle eşleşene kadar alıştırmaya devam ediniz.
Bireysel olarak çalışıyorsanız: büyük boy bir kağıt bulunuz. Üzerine ken
diniz hakkındaki tüm güzel şeyleri yazınız. Zamanınızı istediğiniz gibi kul
lanınız. Yaşadığınız ortamın koşulian için uygunsa, bu kağıdı sık sık gö
rebileceğiniz bir yere asınız. Bu olmazsa kolayca bulabileceğiniz bir yere
koyunuz. Ne zaman kendiniz hakkında bunlann dışında iyi bir şey düşü
nürseniz, bunu da kağıttaki listeye ekleyiniz.
Kendinize olumlu temas iletisi verebileceğiniz en az beş yolu yazarak
listeleyiniz. Belki en sevdiğiniz müziği açıp, ılık bir banyo yaparak rahatla
yacaksınız. Ya da kendinize özel bir yemek ısmarlayacak veya bir seyahate
çıkacaksınız. Bu temas iletilerini herhangi bir şeyin 'ödül'ü olarak değerlen
dirmeyiniz. Bunlan sadece kendiniz için yapınız.
Bu temas iletilerinin gerçekten olumlu olduğunu kontrol etmek için Yetişkin
değerlendirmesi yapınız. Sizin için güvenli, sağlıklı ve yapılabilir olduğundan
emin olunuz. Ardından bunlann her birini kendi kendinize veriniz. ^
nnda çeşitli problemlere yol açabilir. Ne mutlu ki, çoğu aile olumlu ve
olumsuz temas iletilerinin karışımından oluşan kurallar çerçevesinde
hareket etmektedir.
Sağlıklı bir temas iletisi oranı, hem olumlu ve olumsuz, hem de koşul
lu ve koşulsuz temas iletilerini içerir.
Geleneksel TA nın olumlu temaslara yönelik vurgusunun bazı iyi ne
denleri vardır. Özellikle Kuzey kültürlerinde, insanlar olumlu temas ile
tileri konusunda oldukça cimridirler. Bir iş yerinde yönetici, çalışanı geç
kaldığı zaman onu işten çıkarabilir. Ancak çalışan zamanında geldiğin
de, muhtemelen onu pek övmez. Bir öğretmen, Johnny’nin heceleme
testinde yanlış hecelediği bir kelime için onu uyarırken, doğru heceledi
ği diğer dokuz kelime hakkında hiçbir şey söylemeyebilir.
Hem müdür hem de öğretmen, kötü şeylere verdikleri olumsuz temas
iletileri kadar iyi şeylere de olumlu temas iletileri vererek, geribildirim
lerinin etkililiğini artırabilirler. Sonuç olarak, kendimiz hakkında tutar-
lı bir şekilde iyi şeyler hissetmemiz için, olumsuz temas iletilerinden
daha çok olumlu temas iletilerine ihtiyacımız vardır.
Normal olumsuz bir temas iletisinin aksine indirim benim yapıcı bir
davranış oluşturmama yardımcı olacak şekilde değildir. Yardımcı ola
maz çünkü indirimin kendisi gerçekliğin çarpıtılmasına dayanmaktadır.
9
Zamanı Yapılandırma
İ larını geçirebilecekleri altı farklı yol vardır. Eric Berne bu zamanı ya
pılandırma şekillerini şu şekilde listelemektedir:
• Geri çekilme
• Ritüeller
• Vakit geçirme
• Etkinlikler
• Psikolojik oyunlar
• Samimiyet
Geri çekilme
Az önce söz ettiğimiz türden bir grup dinamikleri alıştırmasının içinde
yer aldığımı düşünelim. Ben dahil bir düzine insan bir odada toplandık.
Orada olmak dışında herhangi bir gündemimiz yok. Bir süre sessizce
öylesine oturuyoruz.
Dikkatimi kendi içime yöneltebilirim. Belki de kafamda kendi kendi
me şöyle konuşuyorum: ‘Niye buradayız? Ah, şey, belki birisi bunu bili
yordur. Of, bu sandalye çok rahatsız! Belki şurada oturan kadına sorar
sam, bana bu alıştırmanın ne için olduğunu söyleyebilir../
Ya da belki hayalimde odanın dışına çıkıp başka bir yere gidebilirim.
Bedenim orada oturuyorken, aklım gelecek seneki tatilde ya da dün pat
ronla yaptığım kavgada olabilir.
Şu anda gen çekilme yapıyorum. Geri çekilen bir kimse, fiziksel olarak
grup içindedir ama başka kimselerle etkileşime girmez.
Geri çekildiğim sırada, ben herhangi bir ego-durumunda olabilirim.
Dışarıdan görünen ipuçları olmadığı için, o sırada çevremdekiler benim
hangi ego-durumunda olduğumla ilgili olarak davranışsal bir tanılama
yapamayabilir. Geri çekilme sırasmda, yalnızca kendi kendime temas
iletileri alıp verebilirim. Bu sırada başkalarıyla ilişki kurmadığım için,
Çocuk ego-durumumda reddedildiğim şeklinde bir algılama içinde olma
riskinden de kaçınmış oluyorum. Bazı insanlar, çocukken başkalarıyla
temas alışverişi yapmanın riskli olduğuna karar verdiklerinden, grup
içindeyken geri çekilmeyi bir alışkanlık haline getirmiştir. Bu kimseler
çok büyük bir temas iletisi bankası oluşturarak, bunu iyi bir şekilde kulla-
9 Konu Zamanı Yapılandırma 127
nabilirler. Çöldeki bir deve gibi, bu insanlar uzun süre herhangi bir dış
sal temas almadan öyle durmaktan mutlu olabilirler. Bununla birlikte,
çok uzun süre geri çekilirsem, sonunda temas iletisi bankamın boşalma
sı ve temas iletisi yoksunluğu yaşama riskiyle karşı karşıya kalabilirim.
Ritüeller
Grup odasında öylesine otururken, karşımda oturan bir adam sessizliği
bozuyor. Yanındakine dönerek, ‘Sanırım birbirimize kendimizi tanıtabi
liriz. Adım, Fred Smith. Tanıştığımıza memnun oldum’ diyor. Ardmdan
tokalaşmak için elini uzatıyor.
Fred, zamanını ritüel olarak yapılandırmayı seçmiştir. Ritüeller, bizim
çok aşina olduğumuz, önceden programlanmış gibi olan bir sosyal etki
leşim türüdür.
Her çocuk kendi aile kültürüne uygun olarak bazı ritüelleri öğrenir.
Eğer Batılı bir ülkedenseniz ve biri sizinle tokalaşmak için elini uzatı
yorsa, elinizi uzatıp el sıkışmanız gerektiğini bilirsiniz. Hintli bir çocuk
aynı şekilde elleriyle namaste işaretini yapmayı öğrenir. İngiliz kızlar ve
erkekler, biri ‘Nasılsınız?’ diye sorduğunda aynı ritüel soruyu sorarak
karşılık vermeyi öğrenirler. Ritüeller karmaşıklıkları bakımından fark
lılık gösterirler. Bunların en basiti Amerikalıların tek temas iletisinden
oluşan alışverişleridir: ‘Hey!, ‘Hey!’. Bir diğer uçta ise, bazı dini ritüeller
yer alır. Burada genellikle yazılı bir süreç vardır ve din adamı ile ibadet
edenler, saatlerce sürebilecek bu ritüel sırasmda ayrıntılı yönergelere
göre hareket edebilirler.
Ritüel programları, yapısal olarak Ebeveyn ego-durumuna aittir. Bir
ritüeli gerçekleştirirken, Çocuk’umuzda Ebeveyn yönergelerini dinliyo
ruz ya da doğrudan Ebeveyn'den hareket ediyoruz. Fonksiyonel olarak,
ritüeller genel olarak Uygulu Çocuk performansıdır. Biz bir ritüeli uygu
ladığımızda, genellikle beklenen normlara uygun davranmış oluyoruz,
o nedenle bu olumlu bir Uygulu Çocuk davranışıdır. Ritüeller sırasmda
söylenen şeyler, ses tonu ve vücut işaretlerinin stereotip bir şekilde ol
ması nedeniyle, bu sırada davranışsal olarak doğrulayıcı bir tanılama
yapabilmek zorlaşmaktadır.
Ritüeller, Çocuk tarafından geri çekilmeye göre biraz daha fazla ‘risk
li’ olarak algılanabilmektedir. Birine ‘Merhaba’ derseniz, kişi size tep
ki verebilir ya da vermeyebilir. Ancak, ritüeller bize alışkın olduğumuz
olumlu temas iletilerini de sağlarlar. Ritüel sırasında, taraflar birbirle
rine verdikleri temas iletilerini hesaplı kitaplı olarak gerçekleştirirler.
Bu sırada alınan temas iletilerinin yoğunluğu oldukça az olsa da, bun
lar temas iletisi bankamızı doldurmaya yaradıktan için önemlidir. Eğer
128 Bölüm III İletişim Kurmak
Vakit geçirme
Gruba geri dönecek olursak, artık buzlar çözülmüştür. Şimdi bazıları
aralarında grup deneyimlerini paylaşarak konuşmaktadırlar.
Lisedeyken, buna benzer bir gruba katılmıştım. Ne olduğunu hiçbir
zaman anlayamadık.’
‘Evet ne demek istediğini anlıyorum. Şu uzun sessizliklerden hiç
hoşlanmıyorum.’
‘Size söyledim, bunları düzenleyenler için bu, kolay para elde etmenin
bir yolu. Çünkü bu gruba kaydolduğumda .... olmasını bekliyordum’.
Ve, konuşma bunun gibi devam eder.
Konuşmacılar, vakit geçirmeye geçmişlerdir. Genellikle, fiil formunu
kullanıyoruz ve onlar vakit geçiriyorlar diyoruz.
Vakit geçirme de, ritüel gibi alışık olduğumuz şekilde ilerler. Ama, va
kit geçirmenin içeriği ritüel kadar katı bir şekilde yapılandırılmamıştır.
Vakit geçirme şeklinde zamanını yapılandıranlar, kendi tarzlarına göre
hareket etmek bakımından daha esnek davranmaktadırlar.
Vakit geçirirken, taraflar aralarında bir konu üzerinde konuşmaktadır
lar, ancak bu konuyla ilgili hiçbir eyleme girişmezler. Grup ahştınmasın
da, zamanını vakit geçirme olarak yapılandıranlar, grup ve genel olarak
gruplar konusunu konuşmaktadırlar. Grubun içinde grupla ilgili olarak
bir şey yapacaklarına dair hiçbir işaret yoktur.
Vakit geçirmenin ne olduğuyla ilgili genel bir ipucu, bunun ‘bir vakit
geçirme, yani zamanı geçirmeye çalışma’ olmasıdır. Zamanını vakit ge
çirerek yapılandırırken, kişi daha çok burada ve şimdide olmak yerine,
geçmiş zamanda, başka bir yerde neler olduğu hakkında konuşmakta
dır. Vakit geçirme için tipik bir örnek, kokteyl partilerinde duyduğumuz
basit ve yüzeysel konuşmalardır.
Berne, çok tanıdık bazı vakit geçirme örneklerine mizahi isimler ver
miştir. Erkeklerin vakit geçirmesi arabalar’ etrafında dönebilirken, ge
leneksel cinsiyet rollerine sahip kadınlar ise, ‘mutfak’ ya da elbise’ ko
nularını tercih edebilirler. Ebeveynler bir araya geldiklerinde, genellikle
bu bir veli toplantısına dönüşmektedir.
‘Johnny’nin ikinci dişi çıkıyor. Dün gece neredeyse hiç uyumadık.’
9 Konu Zamanı /acılandırma 129
Etkinlikler
Aynı grup yaşantısı içindeyken, şimdi karşımda oturan bir kadın şöyle
der: ‘Şu ana kadar burada bizden ne yapmamızın beklendiği konusunda
konuşarak zamanımızı geçirdik. Ama benim merak ettiğim bizim ne ya-
ISO Bölüm IH İletişim Kurmak
paçacımız. Şöyle bir önerim var. Şimdi ne yapacağımızla ilgili iki dakika
boyunca beyin fırtınası yapalım ve ardından bir oylamayla bunlardan
birini seçelim. Ne dersiniz?’
banındaki kişi ona cevap verir: Bence bu iyi bir fikir. Ben tahtada ola
yım ve kayıt tutayım.’ Gruptaki herkes onaylar ve yüksek sesle önerile
rini söylemeye başlarlar.
ız şim etkinlik yapmaya geçtik. Grup üyeleri arasındaki iletişim
y nızca ir şey hakkında konuşmakla geçmiyor, artık bir amaca ulaş-
Vakit geçirme ve etkinlik arasındaki fark, buradadır.
t . .e> ^^eı enerjilerini somut bir sonuca ulaşmaya yöneltirler,
ş yerimizde geçen zamanın büyük bir kısmında muhtemelen etkinlik
^Ç^yoruz. Bir eşyayı tamir etmek, bebeğinin altını değiştir-
m^ y3 3 ^^^^^ üstesi yapmak buna örnek olabilir. Yaptığı sporu çok
ci ye alarak yapan kimse ya da bir müzik enstrümanında ustalaşmak
için sıkı çalışan bir kişi, etkinlik yapmaktadır.
Etkinlikte, başlıca ego-durumu olarak Yetişkin ortaya çıkmaktadır.
Bunun nedeni, etkinliklerin burada ve şimdi hedeflerine ulaşmak için
yapılmasından kaynaklanmaktadır. Etkinlik yaparken, bazen o duru
mun gerektirdiği kurallara uyuyoruz. O zaman olumlu Uygulu Çocuk ya
da olumlu Ebeveyn ego-durumuna geçiyoruz.
Etkinlik sırasındaki temas iletileri, koşullu olumlu ve de koşullu olum
suz olabilir. Burada sağlanan temas iletileri genel olarak sonradan alın
maktadır, çünkü işin başardı ya da kötü olmasma göre ancak etkinlik ta
mamlandıktan sonra verilmektedir. Etkinlikte psikolojik risk in düzeyi
ve de temas iletisinin yoğunluğu, her birinin doğasmın ne olduğuna bağlı
olarak, vakit geçirmeye oranla daha fazla ya da daha az olarak algılanabilir.
Psikolojik oyunlar
Grup odasında beyin fırtınası tamamlanmıştır. Tahtaya bir düzine ya da
daha fazla fikir yazılmıştır. Tahtada yazı işini yapan kişi, ‘Tamam, şimdi
oylayalım' der. ‘Önerileri tek tek yüksek sesle okuyacağım. Beğendiğiniz
bir öneri olduğunda, elinizi kaldırın/
Oylama sona erdiğinde, yazı işini yapan her bir öneri için verilen oy
lan sayar. ‘Evet, sonuç ortada’ der. ‘Daire şeklinde oturarak başlaya
cağız. Herkes kendisini tanıtacak ve burada olmaktan ne beklediğini
söyleyecek.’
‘Bir dakika’ der başka bir ses. Herkes, az önce kendini John olarak
tanıtan adama döner. Şu anda öne doğru eğilmiş, ellerini dizlerine koy
muş bir biçimde durmaktadır. Kaşlarını çatar. ‘Bütün bunlardan kafam
karıştı. Oylamanın herkes için bağlayıcı olduğunu kim söyledi?’
9 Konu Zamanı Yapılandırma 131
Samimiyet
John’un, kafasının karışık olmasına isyan etmesini, ardından da özür
dilemeye geçmesini görerek, ben öfkelenmeye başlıyorum. Öfkemi bas
tırmak yerine onu ifade ediyorum. John’a dönerek: ‘Söylediklerin için
sana çok kızgınım. Sen de herkes gibi düşünebilirsin. Artık senin de
düşünmeye başlamanı istiyorum!’ diyorum. Bunları sert bir şekilde ve
yüksek sesle söylüyorum. John’a doğru yönelirken yüzümün kıpkırmızı
olduğunu hissediyorum. Vücut belirtilerim ve ses tonum söylediklerim
le uyuşuyor.
John’un yüzü de benimki gibi kıpkırmızı. Bana doğru yönelerek ve
sandalyesinden kalkar gibi, ellerini baş hizasının üstüne kadar yukarıya
kaldırarak sallıyor. ‘Ben de öfkeliyim!’ diye bağırıyor. ‘Buraya geldiğim
den beri böyle hissediyorum. Evet düşünebileceğimi ben de biliyorum
ve senin bana bağırmayı bırakmanı istiyorum, düşünebilmek için de şu
anda biraz kendi kendime kalmak istiyorum.’
John ve ben samimiyeti yaşadık. Birbirimize ilişkin otantik istek ve
duygularımızı hiç sansürlemeden ifade ettik.
9 Konu Zamanı Yapılandırma 133
doyurabiliriz.
Bazı TA yazarları, samimiyetin bir Ebeveyn yaşantısı olarak karşılıklı
ilgili olmayı ve korumayı da gerektirdiğini ileri sürmüşlerdir.2 Burada
Ebeveyn ego-durumundan gelen mesaj şöyledir: ‘Sana indirim yapma
yacağım ve senin de bana indirim yapmana izin vermeyeceğim.
Samimiyette verilen temas iletileri, diğer zamanı yapılandırma şekil
lerinin hepsinden daha yoğundur. Olumlu ya da olumsuz temas iletileri
alınabilir ve verilebilir. Ama hiçbir şekilde indirim söz konusu değildir,
çünkü tanımı gereği samimiyet otantik istek ve duyguların iletildiği bir
alışveriştir.
Konunun başında samimiyeti tanımlarken, doğrudan olumsuz temas
iletilerinin alınıp verildiği bir örneği kasıtlı olarak seçtik. Bunu, bizim
Berne’den sonra bazı TA yazarlarının yarattığı samimiyetin her zaman
için bir çeşit olumlu temas iletileri alışverişi cenneti olması gerektiği
şeklindeki izlenime karşı olduğumuzu göstermek amacıyla yaptık.
Samimiyet, olumlu temas iletileri alışverişini gerektirdiğinde, kişiler
bundan keyif alırlar ve kendilerini mutlu hissederler. Örneğin, grup
içinde yaşanan o sahnenin şöyle devam ettiğini hayal edebiliriz. John’a
karşı öfkemi boşalttıktan sonra rahatlıyorum ve gözlerinin içine baka
rak gülümsüyorum: ‘Sanırım şimdi seni daha iyi tanıdığımı hissediyo
rum. Hissettiklerinle ilgili bana karşı açık olmana sevindim’ diyorum.
O da doğrudan bana bakıyor ve gülümseyerek, ‘Evet ben de sevindim
ve senin beni dinleyerek dikkate alman hoşuma gitti’ diyor. Birbirimize
uzanarak el sıkışıyoruz.
Samimiyet önceden programlanmış bir şekilde olmadığından, zama
nı yapılandırma yolları içinde en kestirilemez olanıdır. Bu yüzden ben
Çocuk’umda, samimiyeti bir insanla ilişki kurmanın en riskli şekli ola
rak algılayabilirim. Korkum, belki de, eğer tamamen açık ve dürüst olur
sam, karşıdaki kişinin böyle olmayabileceğidir. Oysa, paradoksal olarak,
karşıdaki kişi de aynı şekilde karşılık verdiğinde, aslında en az riskli
olandır. Ben ve karşımdaki kişi, samimiyeti yaşarken, birbirimize indi
rim yapmadan iletişim kuruyoruz. O nedenle, samimiyetin sonucunun
taraflann her birisi için daima yapıcı olması gerekmektedir. İnsanların
samimiyet konusunda her zaman için rahat olup olmamaları, başka bir
konudur. Bu, alıp verilen temas iletilerinin yalnızca olumlu ya da yalnız
ca olumsuz oluşuna bağlıdır.
9 Konu Zamanı Yapılandırma 135
^ Şimdi, biran için düşününüz ki, kendiniz için bir öykü yazmışsınız.
Buna göre, elinize bir kağıt ve kalem alıp aşağıdaki sorulan cevaplayınız.
Aklınıza gelen ilk yanıtı hemen hızlıca, sezgisel olarak yazınız.
Öykünüzün adı ne?
Bu nasıl bir öykü? Mutlu mu? Hüzünlü mü? Zafer mi? Trajedik mi? ilginç
mi? Sıkıcı mı? Aklınıza geldiği gibi hemen, kendi sözcüklerinizle yazınız.
10 Konu Kurgunun Doğası ve Kaynağı 139
Kurgunun kaynağı
Biz neden daha bebekken kendimizle, başkalarıyla ve dünyayla ilgi
li bu kadar genel kararlar alıyoruz? Bu kararlar hangi amaca hizmet
ediyor? Bunların yanıtı, kurgunun oluşumundaki iki temel özelliğe
dayanmaktadır:
her yere ve her şeye yetecek güçte olduğu ve sihirli şeyler yapabileceği
fantezisini oluşturabilir. Belki Anne ile Babasının birbirleriyle iyi geçi-
nemedikleri hissini yaşamaktadır. Eğer tek çocuksa, 'Bu benim suçum’
kararını alabilir. Eğer ebeveynleri birbirleriyle fiziksel olarak kavga edi-
yorarsa, ebeveynlerinden birini diğerinden korumanın veya çatışmayı
çözmenin kendi görevi olduğuna inanabilir.
tğeı bir çocuk ebeveynlerinden biri tarafından varlığının reddedildiğini
erse, suçu kendinde arayarak 'Bende bir sorun var’ kararı alabilir.
Küçük çocuklar, dürtülerle davranışları birbirinden ayırt etmekte zor
lanırlar. Emekleme aşamasında olan bir bebek ‘Bu yeni doğan ve tüm
ilgiyi kendinde toplayan bebeği öldürmek istiyorum’ şeklinde hissede
bilir. Onun için bu Bu yeni bebeği ben öldürdüm’e dönüşebilir. Sonra da
şu karan alabilir: Ben bir katilim, çok berbat ve kötü biriyim.' Bu kişi,
erişkin yaşantısında hiçbir girişiminin olmadığı bir ‘suç’ için müphem
bir suçluluk duygusu taşıyarak yaşayabilir.
TA uygulamasının gerektirdiği temel becerilerden birisi, TA uzmanı-
mn bu bebek mantığını veya sihirli düşüncelerini hissederek yakalaya
bilmesidir. Dil uzmanları Sprachgefühl diye bir şeyden söz etmektedir:
yanı ifadelerin ruhunu hissetmek.' TA’yı, özellikle de terapide kullan
mak isterseniz, danışanın Çocukunun bu kurgu dilini hissedebilmeniz
gerekmektedir.
Bu dili daha iyi anlamak için kendinizi geliştirmek isterseniz; Erikson,
Piaget ve çocuk gelişimi konusundaki diğer araştırmacıların çalışmala
rını okuyabilirsiniz.3 Sizin için ne anlama geldiğini hissetmek için de,
rüyalarınıza dikkat edin. Erişkin yaşantılarımızda, bebekken yaşamın
bize ne kadar düşmanca geldiğini görmeye en çok yaklaştığımız yer
rüyalarımızdır.
yerde bir odada yatarmış. Kalenin etrafı dikenli tellerle çevriliymiş. Krallar
ve prensler kızı aramaya gelmişler ama hiçbirisi dikenli tellen geçecek ka
dar güçlü değilmiş...'
Bu öyküden daha çok yararlanmak için, tek tek öyküde yer alan karak
terlerden ya da nesnelerden birisi olarak devam edebilirsiniz. Her seferin
de kendiniz hakkında konuşunuz. Örneğin yukandaki öyküde; uyuyan kız,
üveyanne, oda, kale, prens veya dikenli tel olabilirsiniz.
Dikenli tel olduğunuzda şöyle diyebilirsiniz: 'Ben dikenli telim. Çok sağ
lam, sert ve dikenliyim. Tüm dikenlerim dışanya doğrudur. Böylece insan
lar benim üstümden geçemezler. Benim görevim, içimde uyuyan genç kızı
korumaktır...'
Rüya
Rüyalannızdan birini seçiniz. Son zamanlarda gördüğünüz veya tekrar tek
rar gördüğünüz bir rüyadan daha çok şey öğrenebilirsiniz ama herhangi bir
rüyanızı da seçebilirsiniz.
Rüyanızı aktannız. Rüyayı şimdiki zaman ifadeleriyle anlatınız, geçmiş
zaman olarak değil.
Sonra aynen öykünüzde yaptığınız gibi, tek tek rüyanızdaki insanlardan
veya nesnelerden birisi olunuz ve kendiniz hakkında konuşunuz.
Bu rüyadan uyanır uyanmaz nasıl hissettiğinizi hatırlayınız. Hoş bir duy
gu mu, hoş olmayan bir duygu mu?
Rüyanızın sonunu beğendiniz mi? Eğer beğenmediyseniz, alıştırmaya
rüyanın sonunu tekrar yazarak devam edebilirsiniz. Rüyanızı anlattığınız
gibi, yeniden yazdığınız son kısmı da şimdiki zamanı kullanarak anlatınız.
Rüyanın sonundan hoşnut olup olmadığınıza bakınız. Eğer emin değil
seniz, rüyanın sonunu tekrar yazınız (rüyanıza istediğiniz kadar değişik
sonlar yaza bilirsiniz).
Odadaki Nesne
Odaya etrafınıza bakınız. Gördüğünüz herhangi bir nesneyi seçiniz. En uy
gun nesne, ilk aklınıza gelendir. Şimdi o nesne olunuz ve kendiniz hakkın
da konuşunuz.
Örneğin: 'Ben kapıyım. Çok sert ve köşeliyim, tahtadan yapılmışım.
Bazen insanlann yoluna çıkıyorum. Ama o zaman onlar da beni aksi yöne
doğru itiyorlar...'
Bu alıştırmadan daha çok yararlanmak için, partnerinizden sizinle seçti
ğiniz nesneymişsiniz gibi konuşmasını isteyiniz. Partneriniz yorumlar yap
mayacaktır. Sadece sizinle kapıymışsınız, şömineymişsiniz ya da seçtiğiniz
nesne her ne ise oymuşsunuz gibi konuşacaktır, örneğin:
10. Konu: Kurgunun Doğası ve Kaynağı 145
Şimdi sahne değişiyor. Bir sonraki sahnede, küçük bir çocuksunuz, bel
ki de üç-altı yaş arasındasınız. Neredesiniz? Etrafınızda kendinizle ilgili ne
görüyorsunuz? Orada başka insanlar var mı? Orada kim var?
Size herhangi bir şey söylüyorlar mı? Siz onlara bir şeyler söylüyor musu
nuz7 Hiç başka sesler duyuyor musunuz?
Bu sahnede ne hissediyorsunuz? Bedeninizde herhangi bir his ya da
duygu hissediyor musunuz? Herhangi bir duygu hissediyor musunuz?
Belki bir koku duyuyorsunuz ya da bir şeyin tadını alıyorsunuzdur?
Şimdi oyununuzun bu sahnesinde (üç ve altı yaş arasında olduğunuz
sahnede) gördüğünüz, duyduğunuz, hissettiğiniz, tat aldığınız ya da koku
sunu duyduğunuz her şeyi tam olarak fark etmek için biraz zaman ayınnız.'
(Duraklama)
Sonra, rehber oyunun bundan sonraki diğer sahnelen için de aynı ipucu
ifadelerini kullanarak ve teker teker çalışarak ilerler:
Gençlik sahnesi, 10-16 yaş arası;
Şu andaki sahne şimdi içinde bulunduğunuz yaş;
Gelecekte on yıl sonra;
Oyununuzun son sahnesi; ölüm sahneniz. Bu sahne için ipuçlannı ve
rirken rehber; 'Oyununuzun bu son sahnesinde kaç yaşmdasmız?' diye
sormalıdır.'
Son olarak da, 'rehber' size şimdiki zamana geri gelmenizi, bunu yapar
ken önce kendinize ihtiyacınız kadardan bir süre tanımanızı söyleyecektir.
Partnerinizle ya da grupla, yaşantınızın paylaşmak istediğiniz kısmını is
tediğiniz kadar paylaşınız.^
r
11
Kurgumuzu Nasıl Gerçekleştiriyoruz?
• kazanan
• kaybeden veya hamartik
• kazanmayan veya sıradan/banel kurgu.1
Kazanma kurgusu
Beme ‘kazanan’ kimseyi, ‘dile getirdiği amaana ulaşan kişi’ olarak tanım
lamıştır. (Robert Goulding, bu tanıma ‘....ve sonuç olarak dünyayı daha iyi
bir yer haline getiren...’ ifadesini eklemiştir.) ‘Kazanan kişi olmak’, aynca
'Şimdi sahne değişiyor. Bir sonraki sahnede, küçük bir çocuksunuz, bel
ki de üç-alh yaş arasındasınız. Neredesiniz? Etrafınızda kendinizle ilgili ne
görüyorsunuz? Orada başka insanlar var mı? Orada kim var?
Size herhangi bir şey söylüyorlar mı? Siz onlara bir şeyler söylüyor musu
nuz? Hiç başka sesler duyuyor musunuz?
Bu sahnede ne hissediyorsunuz? Bedeninizde herhangi bir his ya da
duygu hissediyor musunuz? Herhangi bir duygu hissediyor musunuz?
Belki bir koku duyuyorsunuz ya da bir şeyin tadını alıyorsunuzdur?
Şimdi oyununuzun bu sahnesinde (üç ve altı yaş arasında olduğunuz
sahnede) gördüğünüz, duyduğunuz, hissettiğiniz, tat aldığınız ya da koku
sunu duyduğunuz her şeyi tam olarak fark etmek için biraz zaman ayınnız.'
(Duraklama)
Sonra, rehber oyunun bundan sonraki diğer sahneleri için de aynı ipucu
ifadelerini kullanarak ve teker teker çalışarak ilerler:
Gençlik sahnesi, 10-16 yaş arası;
Şu andaki sahne şimdi içinde bulunduğunuz yaş;
Gelecekte on yıl sonra;
Oyununuzun son sahnesi; ölüm sahneniz. Bu sahne için ipuçlannı ve
rirken rehber; 'Oyununuzun bu son sahnesinde kaç yaşındasınız?' diye
sormalıdır.'
Son olarak da, 'rehber' size şimdiki zamana geri gelmenizi, bunu yapar
ken önce kendinize ihtiyacınız kadar olan bir süre tanımanızı söyleyecektir.
Partnerinizle ya da grupla, yaşantınızın paylaşmak istediğiniz kısmını is
tediğiniz kadar paylaşınız.^
11
Kurgumuzu Nasıl Gerçekleştiriyoruz?
• kazanan
• kaybeden veya hamartik
• kazanmayan veya sıradan/banel kurgu.1
Kazanma kurgusu
Beme ‘kazanan kimseyi, ‘dile getirdiği amacına ulaşan kişi’ olarak tanım
lamıştır. (Robert Goulding, bu tanıma ‘....ve sonuç olarak dünyayı daha iyi
bir yer haline getiren...’ ifadesini eklemiştir.) ‘Kazanan kişi olmak’, aynca
Kaybetme kurgusu
Kazanan m zıttı olarak ‘kaybeden’, ‘dile getirdiği amacına ulaşmayan
kimse dir. Konu sadece başarılı olmak ya da olmamak değildir, bununla
birlikte gelen rahatlık düzeyidir. Eğer başarılı bir lider olmaya karar verip
orduya katılmışsam ve yüz kızartıcı bir suçtan dolayı ordudan atılmış
sam, ben kaybeden bir insanım. Eğer siyasi yaşamım işimden kovulmama
yol açan bir skandal ile bitiyorsa, kaybedenim. Eğer bir milyoner olmaya
karar vermiş ama parasız pulsuz bir keşiş olmuşsam, kaybedenim.
Eğer bir milyoner olmaya karar verip milyoner olmuşsam ve fakat ül
serim ve iş stresim nedeniyle sürekli mutsuz ve acınası bir haldeysem,
o zaman da yine kaybeden bir kimseyim. Keşiş mağaramda yaşarken
oradaki fakirliğimden, kimsesizliğimden ve kaderimden şikayet ederek
yaşıyorsam kaybedenim.
Berne ‘kazanan’ ve ‘kaybeden’i tanımlarken, bu iki kavramın ‘dile
getirilen amaçlarla’ ilişkisi konusunda çok dikkatli davranmıştır.
Çünkü, ‘kazanan’ olmanın yalnızca çok fazla maddi eşyaya veya para
ya sahip olmakla eş anlamda olmadığını vurgulamak istemiştir. Aynı
şekilde ‘kaybedenler’in de maddi şeylere sahip olmayan kişiler olması
gerekmemektedir.
Gerçek olan şu ki, bazılarımız çocukken öyle bir karar almıştır ki, ama
cına ulaşabilmesi için mutsuz olması, kendini kişisel olarak sınırlandır
ması ve hatta fiziksel olarak şiddet görmesi gerekecektir. Örneğin, bir
bebek daha sözcükleri olmadan ‘Ne yaparsam yapayım başarısız olmalı
yım’ şeklinde bir karar alabilir ve yaşamını bu kurgu kararına göre sür
dürebilir. îlan ettiği amacına ulaşmak için, yaptığı her şeyde başarısız
olur. Başka bir çocuk ise yaşamının erken döneminde ‘Annem ve Babam
tarafından sevilebilmem için ölmem gerekir’ diye karar alabilir ve bu
trajedik amacını gerçeldeştirmeye çalışabilir. Bu gibi bedellerin alınması
herkes tarafından açıkça ‘kaybedici olmak anlamına gelmektedir, her
ne kadar Berne bunun için daha farklı bir sözcüğü kullanıyor olsa da.
Kaybetme kurguları, alınan bedelin önemi bakımından temel olarak
11 Konu: Kurgumuzu Nasıl Gerçekleştiriyoruz’ 149
Kazanmama kurgusu
Kazanmayan kişi, ‘sıradan’ bir yaşam sürer. Yaşammda yavaş yavaş kü
çük adımlar atarak yaşar; büyük kazançları olmadığı gibi büyük kayıpla
rı da olmaz. Yaşamında hiçbir risk almaz. Bu tarz bir kurgu örüntüsüne,
genellikle banel (sıradan) kurgu da denilmektedir.
işyerinde, kazanmama kurgusu olan bir kimse patron olmaz ama
işinden de kovulmaz. Yıllarca çalışarak hizmet verir, sonunda kendisine
bir hizmet plaketi ödül olarak verilir ve sessizce emekli olur. Sonraki
yaşamında da sallanan sandalyesinde otururken; ‘Eğer doğru zamanda
doğru yerde olsaydım ben bir patron olabilirdim ama samnm yine de
pek fena bir iş yapmadım’ der.
Stres ve kurgu
Stan Woollams, stres ölçeği fikrini geliştirmiştir.1 Stres arttıkça, kişinin
kurgusuna girme olasılığı artmaktadır. Eğer stresi l’den 10a kadar derece
lendirecek olursak; ben 6 veya daha yüksek stres seviyesine sahip olan du
rumlarda kurguma girebilirim. Ama sizin için bu düzey 8 e kadar çıkabilir.
Benim, üstümdeki ilk yöneticiyle bir anlaşmazlık yaşadığımı düşüne-
152 BöKım IV Kendi Yaşam Öykümüzü Yazmak
Elastik bağlantılar
Benim, yöneticimle tartışırken kurguma girmem, yalnızca bunun stresli
bir durum olmasından kaynaklanmamaktadır. Aynı zamanda, burada
ve şimdiye ait olan bu sahnenin, çocukluğumdaki acı bir sahne ile ben
zerlik göstermesinden kaynaklanmaktadır.
TA dilinde, biz bunu buradaki durumun geçmişteki duruma elastik bir
bağ ile bağlı olması durumu olarak ifade ediyoruz.
Böylece de, bazen erken çocukluk dönemimizdeki sahnelerin içine
nasıl birden çekilerek oradaki sahneye tepkiler vermeye başladığımız,
şekilsel olarak ifade edilmiş olmaktadır. Kişisel olarak yaşadığımız tüm
zamanı saran devasa lastik bir ban tın olduğunu farz ediniz. Şimdi ve
buradaki yaşantının bir özelliği geçmişte yaşanmış olan bir çocukluk
acısını hatırlar ve Hop! diye geçmişe gidiveririz.
Genellikle, bu çocukluk sahnesiyle ilgili olarak bilinçli bir anımız yok
tur. Bu yüzden de, neyin benzediğini fark edemeyiz bile. Benim için bu
elastik bant, yöneticimle başlayarak geçmişteki kızgın babama doğru
giderek gerginleşmiştir. Yöneticimin daha bana kızgınlığını görmeden
11 Konu Kurgumuzu Nasıl Gerçekleştiriyoruz7 153
Kurgu ve beden
Görünen o ki, bizler bazı erken yaşam kararlarımızı aklımızla olduğu ka
dar bedenimizle de alıyoruz. Belki bir bebek Annesine ulaşmaya çalışıyor.
Ama fark ediyor ki, Annesi genellikle ondan uzak duruyor. Reddedilmeye
ilişkin bu acıyı bastırmak için bebek bedensel isteklerini bastırıyor.
Annesine ulaşma isteğini durdurmak için, kollarını ve omuzlarını kasıyor.
Yıllar sonra bir erişkin olarak, bu gerginliği hâlâ taşıyor olabilir. Ama
bunu yaptığımn farlonda olmayabilir. Omuzlannda ve boynunda ağn-
lar ve acılar hissedebilir. Yoğun bir masaj ya da terapi sırasında, bu ger
ginliği hissedebilir ve serbest bırakabilir. Aynı zamanda, bebekliğinden
beri baskıladığı duygu selini de serbest bırakabilir.
Kurgu sinyalleri, Eric Berne’in sözünü ettiği bir kavramdır. Bunlar bir
kişinin kurgusuna girdiğini gösteren bedensel ipuçlarıdır. Belki kişi de
rin bir nefes alır, pozisyonunu değiştirir ya da vücudunun bir bölgesini
kasabilir. Berne, özellikle sifinkterdeki, bedenimizdeki deliklerde açılıp
kapanan halkamsı kas kümesindeki gerginliklere dikkati çekmektedir.
Bazı TA terapistleri, bedenkurgusu alanında uzmanlaşmışlardır. ’
• kalıtım
• dışsal olaylar
• kurgu
• özerk kararlar
1. Ben OKEY’im, ya da
2. Ben OKEY Değilim;
3. Sen OKEY’sin, ya da
4. Sen OKEY Değilsin.’
OKEY Değilim’ demektir. Küçük bir kız çocuğu babası tarafından istis
mar edildiğinde, ‘Babamın bu hastalıklı davranıştan nedeniyle bir daha
asla bir adama güvenmeyeceğim’ şeklinde bir karar alabilir. Daha sonra
bu kanısını ‘Bütün erkekler güvenilmez’ veya ‘Sen/onlar OKEY Değilsin/
siniz’ şeklinde genelleyebilir.
Claude Steiner’a göre, yaşam pozisyonu önce benimsenmektedir. Ona
göre, yaşam pozisyonunun kaynağı da, ilk emme yaşantılannın oldu
ğu döneme dayanmaktadır. Ben OKEY’im, Sen OKEY’sin’ yaşam pozis
yonu, emzirilen bebek ve annesi arasındaki karşılıklı yaşanan bağlılığı
ve rahatlamayı ifade etmektedir. Bu pozisyonu, Steiner çocuk gelişimi
konusunda bir otorite olan Erik Erikson tarafından tanımlanan temel
güven duygusu’ ile eş tutmaktadır. Bu duygu, ‘bebeğin kendini dünyayla
bir bütün olarak hissettiği ve de her şeyin onunla bir bütün olduğunu
hissettiği şeklindeki bir ilişki durumudur.’
Steiner da, Berne gibi tüm çocukların yaşama ‘Ben OKEY’im Sen
OKEY’sin’ pozisyonuyla başladıklarını ileri sürmektedir. Eğer herhangi
bir şey çocuğun annesiyle arasındaki karşılıklı bağlılığı kesintiye uğratır
sa, çocuk ancak o zaman başka bir pozisyona geçmektedir. Belki çocuk
Annenin ilk zamanlar ona sunduğu koruma ve kabulü artık geri çekti
ğini düşünebilir. Bazı bebekler için, doğumun kendisi bir tehdit olarak
algılanabilir. Bebek bu rahatsızlıklara, kendisinin OKEY veya başkalanıun
OKEY olmadığı yönünde kararlar atarak tepki verebilir. Bebek, o zaman
Erikson’ın belirttiği ‘temel güven’den ‘temel güvensizlik’ durumuna ge
çebilir. Bu çocuk, daha sonra, kendisi ve başkalarıyla ilgili bu temel bakış
açısına dayalı olarak kurgusunu bu şekilde oluşturmaya devam edecektir.
Steiner, Berne’in yaşam pozisyonlarının kurgu karannı ‘doğrulatıcı’
olduğu düşüncesine katılmaktadır. Ancak Steiner’a göre, önce bir yaşam
pozisyonu benimsenmektedir, kararlar sonradan gelmektedir.
Yaşam pozisyonu, bir kimsenin kendisi ve başkalanyla ilgili olarak al
dığı kararlarını ve yaptığı davranışlarını haklı çıkarmaya yarayan temel
inanç durumu olarak tanımlanabilir.
İşlem: İşlem:
Kaçın-mak Geçin-mek
Pozisyon sonuçları: Pozisyon sonuçları:
Ben kendimle OKEY değilim, Sen Ben kendimle OKEY’im, Sen benimle
benimle OKEY’SİN OKEYSİN
İşlem: işlem:
Hiçbir yere varma-mak Kurtul-mak
Pozisyon sonuçları: Pozisyon sonuçları:
Ben kendimle OKEY Değilim, Sen Ben kendimle OKEY’im, Sen benimle
benimle OKEY Değilsin OKEY Değilsin
(Sağlıksız pozisyon) (Paranoid pozisyon)
f
ı
164 Bölüm IV Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
'Ne yapacakmışsın! Bu işi şimdi gidip sen çözeceksin! Çık git şimdi, bu
işi halledene kadar senden bir kelime daha duymak istemiyorum, an
ladın mı?' Bunu söylerken kalp atışım artıyor ve belirgin şekilde sıcak
basıyor. Asistanım kapıdan çıkıp gittiğinde, kendime şunları söylüyo
rum: ‘Bugünlerde kendim bir işi halletmediğim sürece, kimseye bir iş
yapması için güvenemem.’ Kendimin OKEY başkalarının OKEY olmadı
ğına inancımı kurgusal açıdan 'doğrularken', asistanımdan kurtulmam
gerekiyor.
Yetişkin işlemi: Asistanıma şöyle cevap veriyorum: ‘Bunu çözmek se
nin işin. Şu anda çok acil bir iş yapıyorum. O yüzden lütfen gidip bu
işi mümkün olan en kısa sürede çözümleyebilecek bir yol bul ve saat
dörtte gelip bana rapor ver.’ Önümdeki rapora bakarak, ona görüşme
mizin bittiği sinyalini veriyorum. Burada, ben kendimi korumaya aldım
ve ikimizin de OKEY olduğunu gözeterek, asistanımdan kurtul-uyorum.
den geri plana iten depresif bir pozisyon temelli bir kurgum olacak ve
buna göre yaşayacağım. Bu pozisyonun dünyadaki en doğru pozisyon
olduğunu ‘doğrulamak’ için de, farkında olmadan olumsuz duyguları ve
bazı tekrarlayıcı davranışları seçeceğim. Eğer bu psikiyatrik bir sorun
olma noktasına ulaşacak olursa, nevrotik ya da depresif tanısı alabile
ceğim. Eğer kendime hamartik bir kurgu yazmışsam, bunun sonundaki
bedel, kendime bir şekilde zarar vermem ya da intihar olabilir.
‘Ben OKEY’im, Sen OKEY Değilsin’ şeklinde bir erken pozisyonu be
nimsemişsem, hep başkalanndan önde olma çabası içinde olarak, sa
vunmacı bir kurguda yaşayacağım demektir. Etrafımdaki insanlar be
nim baskıcı, duyarsız ve agresif olduğumu düşünebilecektir. Genellikle,
bu paranoid olarak adlandırılan bir pozisyondur ki, bu durum aynı za
manda psikiyatrik olarak bir kişilik bozukluğu tamsına da girmektedir.
Üçüncü düzey kaybedici bir kurgunun içinde isem, kapanış sahnem baş-
kalarına zarar vermem veya öldürmem şeklinde olabilir.
Bir bebek olarak ‘Ben OKEY Değilim, Sen OKEY Değilsin’ temel po
zisyonunu benimsemişsem, kurgumun temeli yararsız bir pozisyona
dayalı olarak gerçekleşecektir. Ben, burada dünyamn, başkalarmın ve
hatta kendimin de iyi olmadığına inamyorum. Eğer banel bir kurgu yaz-
dıysam, yapmak istediğim birçok şey konusunda hiçbir yere varma-ma
şeklinde bir yaşam örün tüm olacaktır. Eğer, kurgum hamartik bir kurgu
ise muhtemelen bunun bedeli psikotikbir tanı alarak, ‘aklımı kaçırmak’
şeklinde olabilir.
Kurgunun tüm yönleri gibi, yaşam pozisyonu da değişebilir.
Kurgusuyla ilgili içgörü kazanmak, terapi almak veya bazı güçlü yaşan
tıları yaşamış olmak, bu sonucu yaratabilir.
Değişim sürecinin yaşanması, genellikle Düzenek içinde belli bir sıra
lamaya göre ilerleyerek gerçekleşmektedir. Eğer kişi zamanının çoğunu
B-S-'de geçirmişse, bundan sonra geleceği yer muhtemelen B+S- olacak
tır. Burası da bir süre onun çoğunlukla bulunduğu yer olduktan sonra,
B-S+'ya geçecektir. Nihai amaç olan B+S+’ya geçildikten ve ancak bura
da yeterince kalındıktan sonra, bu pozisyon artık favori pozisyon haline
gelebilecektir.
İnsanların B+S-'den B+S+’ya geçebilmek için, B-S+ üzerinden geçme
lerinin gerekmesi biraz garip gibi gelebilir. Ancak terapötik gözlemler,
B+S-’nin genellikle B-S+'ya karşı bir savunma olduğunu göstermektedir.
‘Ben ÖKEYİM, benim dışımda herkes OKEY DEĞİL’ şeklinde bir sonuç
çıkaran bebek, ebeveynlerinin önünde geri planda ve güçsüz olduğunu
fark etmenin getirdiği acıya karşı kendisini savunmaya almak için bu
pozisyonu kullanmaktadır. Erişkin bir insan olarak değişimi gerçekleş-
12. Konu: Yaşam Pozisyonlar 167
tirmek için ise bebeklik dönemine ait olan bu acıyla yüzleşmelidir ki,
bunu daha sonra bırakabilsin.
Baba aynı sözlü mesajı tekdüze bir ses tonuyla ve okuduğu gazeteden
kafasını kaldırmayarak da söyleyebilir. Sözsüz mesajlara bakan çocuk,
bu mesajı ‘Sen benim için önemli değilsin’ şeklinde yorumlayabilir.
Baba, bu sözleri söylerken bir yandan da gözünü kırparak kıkırdaya
bilir. Küçük çocuk da, Küçük Profesör stratejisini kullanarak babasma
kıkırdayarak tepkide bulunur. Elbette bu durumda baba daha da çok
gülümseyecektir. Çocuk bu mesajı ‘Beni hoşnut etmek için aptalca dav
ranman gerekir’ şeklinde okuyabilir.
Baba aynı kelimeleri daha da sakin bir ses tonuyla söylerken, çocu
ğun yanına oturup hatah kelimeyi kitapta gösterebilir ve çocuğa keli
meye yeniden bakması için zaman verir. Onun bu ‘Marslı’ tavn, çocuğa
‘Düşünmen iyidir’ mesajı olarak gidebilecektir.
Model olmak
Küçük çocuklar, insanların nasıl davrandıklarını çok iyi gözlemleyerek
algılarlar. Anne ve Babanm birbirleriyle ve ailenin diğer üyeleriyle na
sıl ilişki kurduklarına dikkat ederler. Küçük Profesörün gerçeklik testi
stratejilerini kullanarak ‘Ben burada istediğim şeyi en iyi nasıl elde ede
rim?’ sorusuna sürekli olarak çözüm bulmaya çakşırlar.
Babasından bir şey isteyen Annesinin, istediği şeyi genelde önce kavga
ederek sonra da gözyaşlarına boğularak elde ettiğine dikkat eden küçük
bir kız, şöyle bir sonuca varabilir: ‘İnsanlardan ve özellikle erkeklerden
istediğim şeyleri elde etmek için yapmam gereken şey önce bir kavgayı
başlatmak sonra da gözyaşlarına boğulmaktır.’
Belki bir erkek çocuğunun vefat etmiş bir erkek kardeşi vardır. Çocuk,
annesiyle babasınm her hafta çiçeklerle mezarhğa ziyarete gittiklerini
gözler. Anne ve Baba, çoğunlukla çok üzgün görünmektedirler ve ya
şayan çocuklarından daha çok ölen çocuklannı düşünüyor gibidirler.
Çocuk bunun üzerine şöyle bir karar alır: ‘Ölenler bütün ilgiyi topluyor.’
Ölümün bir son olduğunu anlayacak erişkin kapasitesi olmayan bu ço
cuk, şöyle bir karar alabilir: ‘Anne ve Babamdan istediğim ilgiyi görmek
için, kardeşim gibi ölmem gerekiyor.’
Emirler ve yüklemeler
Kurgu mesajları, doğrudan verilen emirler şeklinde de olabilir. ‘Beni ra
hatsız etme! Sana söyleneni yap! Git ortadan kaybol! Acele et! Komik
olma! İlk seferde başaramazsan, dene, dene ve tekrar dene!’ Pek çu
ebeveyn çocuklarını bu şekilde yüzlerce emirle bombardıman ?
Bu gibi mesajların biı vajina dönüşme potansiyeli, u
sıklıkta tekrarlandık «iladaki sözsüz mesajlara
17i Bölüm IV Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
Kurgu matriksi
Annenizin de ve babanızın da kendi Ebeveyn, Yetişkin ve Çocuk ego-du-
rumları vardır. Onlar size bu üç ego-durumundan da bazı kurgu mesaj
ları ilettiler. Siz de, bu mesajları aldınız ve kendi üç ego-durumunuzda
kaydettiniz. Claude Steiner, bu durumu göstermek üzere, günümüzde
TA’nın temel modellerinden birisi olan kurgu matriksini geliştirmiştir.
Kurgu matriksi Şekil 13.1’de verilmektedir.’
Anne ve babanın Ebeveyn ego-durumundan gelen mesajlara, kar-
şıt-komutlar denilmektedir. Bunları kendi Ebeveyn ego-durumunuzun
içeriği olarak kaydediyorsunuz.
Ebeveyn’in Yetişkin’ininden çocuğun Yetişkin’ine gelen ‘işte bu böy-
L
Anne
4
13 Konu Kurgu Mesajları ve Kurgu Matriksi 175
Karşıt-komutlar
Ebeveyn’den Ebeveyn’e gelen mesajlar, başlangıçta karşıt-komutlar ola
rak adlandırılmıştır çünkü o zaman bu mesajların ‘komutlara karşı çık
mak üzere’ verildiği düşünülmekteydi. Ama artık bu mesajların bazen
komutlarla zıt olabileceklerini, çoğunlukla da komutlan pekiştirecek
lerini ya da komutlarla hiçbir ilgilerinin olmayabileceğini de biliyoruz.
Ama yine de bunların ‘karşıt-komutlar’ olarak adlandırılması, aynen
kalmıştır.
Karşıt-kurgu, çocuk tarafından karşıt-komutlara uyarak alınan bir ka
rarlar takımıdır.
Karşıt-komutlar, ne yapılacağı ya da yapılmayacağı konusundaki
emirleri ve ayrıca insanlar ve dünya baklandaki tanımlamaları da içer
mektedir. Ebeveynlerimizden ve ebeveyn figürlerinden bunun gibi bin-
lercesini alıyoruz. Bunların en tipik olanları şöyledir:
‘İyi ol!’
‘Yaramazlık yapma!’
‘Benim prensesim ol!’
‘Çok sıkı çalış!’
‘Sınıf birincisi ol!’
‘Yalan söylemek kötüdür.’
‘Her şey aile içinde kalsın.’
Bizler karşıt-kurgumuzu kendimize bakmak ve topluma rahatça uyum
sağlamak gibi çoğunlukla olumlu şekillerde kullanıyoruz. Erişkinler ola
rak, yemek masasmda iken geğirmenin, yiyecekleri yere atmanın na
zik bir hareket olup olmadığını hiç düşünmeden bunlara uyanz; çünkü
bizim olumlu karşıt-kurgumuzda bu bilgiler vardır. Aynı şekilde, trafik
akarken kendimizi yola atmıyoruz ya da elimizi ateşe de sokmuyoruz.
Ancak, çoğumuzun olumsuz kurgu kurulumunun bir parçası olarak
1W Möm IV Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
• Mükemmel 01
• Güçlü 01
• Çok Çabala
• (İnsanları) Hoşnut Et
• Acele Et.
Program
Program, şeylerin nasıl yapılacağıyla ilgili mesajlan içermektedir. Kurgu
matriksi için bilgileri toplarken, şu şekildeki ifadelerle başlayan cümle
leri kullanıyoruz: ‘Bunu yapmanın yolu ...’. Her birimizin ebeveynleri
mizden ve ebeveyn figürlerimizden öğrendiği binlerce program mesajı
vardır. Örneğin İşte..... böyle yapılır.'
10’a kadar saymak
adını yazmak
çay yapmak
ayakkabılarını bağlamak
13 Konu Kurgu Mesajları ve Kurgu Matriksi 177
Komutlar ve izinler
Bebeğiyle birlikte olan bir anneyi gözünüzde canlandırınız. Anne çocu
ğuna bakarken, kendi Ebeveyn ego-durumundan ‘Çocukların korunma
sı gerekir. Onların ihtiyaçları önce gelir’ şeklinde almış olduğu bazı me
sajları tekrarlıyor olabilir. Yetişkin ego-durumunda olduğu zamanlarda,
kitaplarda okuduğu çocuk bakımı tekniklerini uygulayabilir. Peki onun
kendi Çocuk ego-durumunda ne olmaktadır?
Anne geriye dönüp kendi bebekliğini yeniden yaşadığında, ‘Harika,
etrafta oynayacak bir çocuk daha var!’ şeklinde bir duygu yaşayabilir.
Bebekle arasında fiziksel temas iletileri alıp vermekten keyif alabilir, ay
nen kendisi de bir bebekken temas iletisi almaktan ve vermekten hoş
landığı gibi. Annesinin bu sözsüz mesajlannı alan bir bebek şöyle bir so
nuç çıkarabilir: ‘Annem beni istiyor ve ona yakın olmamdan hoşlanıyor.’
Kurgu dili bakımından, burada annenin bebeğine izinler (var olma iz
nini ve yakın olma iznini) verdiğini söylüyoruz.
Ama başka bir annenin içindeki Çocuk şöyle hissedebilir: ‘Bu tehlikeli.
Şimdi ortalıkta başka bir bebek var. Şimdi bütün ilgi ona gidecek. Ben ne
zaman ilgi göreceğim? Belki etrafta yeterince ilgi de yok?’ Anne, kendi
bebekliğine ait bu sansürlenmemiş duygulannı ve dürtülerini tekrar ya
şamaya başladığında, yeni gelen bebek onu korkutabilir ve ona kızabilir.
17# Bölüm IV Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
ğımı düşünelim. Şimdi bir erişkin olarak, bir paylaşım grubunda yer
alıyorum. Lider, bizi gözlerimizi kapatmaya, dokunma yoluyla kendi
mize bir partner bulmaya ve ellerimizle dokunarak bu kişiyi tanımaya
davet ediyor. Hafifçe terlemeye başlıyorum ve nabzım yükseliyor. Birisi
beni bulup elime dokunduğunda, gözlerimi açıp ona şöyle söylüyorum:
'Hımmm. Bu alıştırmanın amacını anlayamadım. Sence neden bunu
yapıyoruz?’
Bazen komutlar kelimelerle de duyulur. Örneğin, ‘Var olma!’ şeklinde
bir komutu olan bir kimse, anne ve babasınm ‘Keşke hiç doğmasaydın!’
veya ‘Geber!’ şeklinde şeyler söylediğini de duyabilir.
(2) Komutlar/izinler erken çocukluk döneminde, karşıt-komutlar daha
sonra verilir. Gelişimsel olarak, komutlar ve izinler karşıt-komutlardan
daha önceki bir dönemde alınmaktadır. Elbette, bu ‘sözel ve sözel ön
cesi’ döneme ait olmaları nedeniyle böyledir. Genel bir kural olarak,
çocuk konuşma dilini öğrenmeden önceki yıllarda komutları ve izinleri
almaktadır. Bu dönemin tam olarak ne zaman bittiğini açık ve kesin bir
şekilde bilemiyoruz. Deneyimlerimize göre, komutların alınması çocuk
altı ve sekiz yaşına gelene kadar devam etmektedir. Karşıt-komutlar ise
genel olarak üç ile on iki yaş arasında verilmektedir.
14
Komutlar ve Kararlar
On iki komut
Çocuk Olma!
Bu komut da, etrafındaki çocuğun varlığını tehlike olarak hisseden ebe
veynin Çocuk ego-durumu tarafından çocuklarına geçirilmektedir. Ama
çocuğun gözünün önünden gitmesini istemek yerine Çocuk’u şöyle de
mektedir: Burada yalnızca tek bir çocuğa yer var - o da benim. Ben sana
katlanacağım, sen bir çocuk gibi değil ancak bir erişkin gibi davrandığın
sürece.’ Bu mesaj, daha sonra ‘Sakın ağlama’ veya ‘Sen artık kocaman
adamsın’ gibi sözel mesajlarla da devam ettirilmektedir.
Çocuk Olma! komutu, kendilerin e hiçbir zaman çocuk olma izni veril
meyen ve etrafında çocuk olduğunda bunu bir tehlike olarak hisseden
ebeveynler tarafından verilmektedir. Bu ebeveynler, kötü günlerin ya
şandığı bir dönemde veya insanların yalnızca yaptığı şeyler bakımından
değerli olarak görüldüğü katı bir ev ortamında yetiştirilmişlerdir.
Bazen yalnızca en büyük çocuğa veya tek olan çocuğa bu komut veril
mektedir. Annesi ile Babasının tartıştığım gören evin tek çocuğu, şöyle
bir karar alabilir: ‘Buradaki tek diğer kişi benim. O halde, bu kavganın
nedeni benim. Bu yüzden de burada bir şey yapması gereken kişi benim.
Bir an önce büyüsem de, kontrolü elime alsam iyi olacak.’ Evin en büyük
çocuğu da aynı şekilde küçük kardeşlerinden kendisini sorumlu olarak
görebilir.
Eğer yanmızda çocuklar olduğunda kendinizi tuhaf hissediyorsamz,
muhtemelen Çocuk Olma! mesajını taşıyorsunuzdur. Etrafınızdaki
erişkin insanlar ‘eğlenirken’ veya eğlenceli toplantılarda geriliyorsa
nız, muhtemelen yine aynı şey söz konusudur. ‘Eğlenme’ ve ‘Tadını
Çıkarma!’, bazen Çocuk Olma! komutunun bir versiyonu olarak görül
mektedir. Elbette ki, eğlenebilmek için muhakkak Çocuk ego-durumun
da olmamız gerekmemektedir. Ama eğer çocukken eğlenmenin, bir şe
yin tadını çıkarmanın çocuklara ait bir şey olduğuna ve kendinizin ciddi
bir erişkin gibi olmanız gerektiğine karar verdiyseniz, şimdi bu yaşınız -
dayken etrafınızda bir eğlenme fırsatı oluştuğunda bu durum ile karan-
mz arasında elastik bir bağlantı söz konusu olabilir.
Bazı ailelerde, çok fazla eğlenme günah veya tembellik olarak gö
rülmektedir. Belki de, burada eğer kendini çok iyi hissedersen, kötü
bir şeyin olacağı şeklinde sihirli bir inanç bulunmaktadır. Bu yüz
den de, felaketi sihirli şekilde kovuşturmanın yolu da, kendini çok iyi
hissetmemektir.
Büyüme!
Genellikle Büyüme! komutunu alan, evin küçük çocuğudur. Ebeveynler,
kendi Çocuk ego-durumlarında, ailedeki en küçük çocuğun evden git-
114 Bölüm (V Kendi Ya$«m öykümüzü Yazmak
meşini istemeyebilirler. İyi bir anne veya baba oldukları için kendilerini
değerli olarak görüyor olabilirler. Eğer çocukları büyüyecek olursa, artık
kendilerini değerli hissetmeyebileceklerdir. Ayrıca, bu komut kendisi
hiçbir zaman büyümeyen ebeveynler tarafından da verilebilmektedir.
Verdikleri mesaj, ‘Benim küçük oyun arkadaşım olarak kal’ şeklindedir.
Bazen de Büyüme! mesajı, ‘Beni terk etme!’ olarak da anlaşılmaktadır.
Orta yaşına geldiği halde annesiyle beraber oturarak ona bakan bir ha
nım, bu mesajı taşıyor olabilir.
Büyüme mesajının bir diğer versiyonu, ‘Seksi olma!’ şeklindedir. Bu
genellikle baba tarafından kızına, kızın dişi gibi görünmeye başladığı
zamanlarda verilmektedir. Baba, kendi Çocuk’unda, kendi cinsel tepki
sinden korkmaktadır. Kendisiyle kızı arasına sözsüz olarak fiziksel bir
mesafe koymaya çakşırken, küçük kız bunu büyümemesi ve cinselliği
nin olmaması gerektiği şeklinde bir komut olarak alabilir.
Yapma!
Bu komut, kendi Çocuk’unda, kızının ya da oğlunun başarısını kıska
nan ebeveyn tarafından verilmektedir. Farz edin ki, bir baba fakir bir
aileden gelmektedir. On beş yaşındayken çalışmaya başlamak zorunda
kalmıştır ve hiçbir zaman üniversiteye gitme şansı olmamıştır. Şimdi
kızının bir gün üniversiteye gidebilmesi için onu iyi bir okula göndere
rek bunun için para harcamaktadır.
Kızının derslerinde başarılı olduğunu görerek, baba bir ebeveyn olarak
bundan hoşnut olabilir. Ama farkında olmaksızın, kendi Çocuk’unda,
kendisinin hiçbir zaman şansmın olmadığı şey kızına nasip olduğu için
onu acı bir şekilde kıskanmaktadır. Eğer kızı başardı olursa ne olacak
tır? Belki de bu kızının ondan daha iyi olduğunu gösterecektir. Sözel
olmayan şekilde kızına Yapma! mesajım verebilir, her ne kadar dışarı
dan göründüğü kadarıyla onu çalışması ve başarması için destekliyor
olsa da.
Yapma! komutuna uyarak kurgu karan alan bir öğrenci, derslerine iyi
bir şekilde çalışacaktır, ödevlerinin hepsini gayet güzel yapacaktır. Ama
sıra sınavlara gelince, kendini sabote etmenin bir yolunu bulacaktır.
Belki de panikleyecektir ve sınavı bırakıp çıkacaktır. Belki de, konunun
en önemli kısmını ‘hatırlamayacaktır’. Psikojenikbir rahatsızlık da geçi
rebilir ya da birdenbire önündekileri okuyamayabilir de.
maman daha emniyetlidir.’ Eğer erişkin bir kimse sürekli olarak şöyle
mi yoksa böyle mi yapayım diye kendini didikliyorsa, sonunda hiçbir
yere varamadığı hissini yaşıyorsa ama bunu değiştirmek için de hiçbir
şey yapmıyorsa, bu kurgu mesajını taşıyor olabilir.
‘Hayır’ komutu, Çocuk’unda, ebeveyn olarak çocuğunun ipini bıraka
cak olursa, çocuğunun zarar göreceğinden korkan bir ebeveyn tarafın
dan verilebilmektedir. Ebeveynin yaşadığı terörün nedeni, gerçek olan
durum değil kendi kurgusudur. Böyle bir korkusu olan bir ebeveyn şöyle
şeyler söyleyebilir: ‘Johnny, şu küçük kız kardeşine bir bak ne yapıyor ve
ona onu yapmamasını söyle!’
Önemli Olma!
Bu mesajı taşıyan kimseler, kendilerine bir çeşit liderlik rolü verildiğin
de paniklerler. Toplum önünde konuşmaları gerektiğinde ‘donup kalır
lar’. Bu gibi bir mesajı izleyen bir kimse, mesleğinde, birisinin yöneti
minde çok iyi bir ast olarak çalışır ama terfi etmek istemeyebilir veya bir
fırsat doğduğunda da kendini sabote eder. Bu komutun, bir versiyonu
‘İstediğin Şeyi İsteme!’ şeklindedir.
Bu kurgu mesajı da, ebeveynlerin kendi çocuklarını reddetme itilimin-
den kaynaklanmaktadır. Sözsüz olarak, ebeveyn Çocukundan şu mesajı
iletmektedir: ‘Hey çocuk, senin etrafımda olmana katlanacağım, ancak
sen kendinin ve isteklerinin burada önemli olmadığım anladığın sürece.’
Ait Olma!
Hint devlet adamı Pandit Nehru şöyle diyordu: ‘Avrupalılann yanın-
dayken, kendimi bir Hint olarak hissediyorum. Hintlerin arasındayken,
kendimi bir Avrupalı olarak hissediyorum? Nehru, belki de ebeveynle
rinden Ait Olma! komutunu almış idi. Ait Olma! komutunu izleyen bir
kimse, kendini grubun ‘dışında’ hisseder ve muhtemelen başkaları tara-
fmdan da ‘asosyal’ veya ‘yalnız’ bir insan olarak görülmektedir.
Bu mesaj, ebeveynler tarafından çocuğa sürekli olarak ‘diğer çocuk
lardan farklı olduğu’, ‘utangaç olduğu’ veya ‘zor bir çocuk olduğu’ söyle
nerek iletilmektedir. Ya da, ebeveynler kendileri sosyal yetersizliklerini
sergileyerek çocuğa model olarak bu komutu vermektedirler. Bu mesaj,
çocuğu günah keçisi yaparak veya kendisine ne kadar özel olduğu söyle
nerek verilmektedir.
Yakın Olma!
Yalan Olma! komutu, fiziksel olarak yakınlaşma yasağı şeklinde olabi
lir. Bu gibi komutlar, genellikle kendi çocuğuna ve birbirlerine nadiren
dokunan ebeveynler tarafından model olarak verilmektedir. Aynca, bu
İM Bölüm (V Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
Düşünme!
Düşünme! komutu, çocuğunu sürekli olarak küçük düşüren bir ebeveyn
tarafından verilebilir. Küçük James, ilk kez kendi adını yazarak bunu
gururlu bir şekilde Babasına gösterir. Babası homurdanarak: ‘Hah! Seni
gidi şapşal seni!’ der. Bazen Düşünme! komutu histerik bir anne tara
fından kızına model olunarak verilir: ‘Bir kadın bir adamdan bir şey is
tediğinde, bunu düşünmeyi bırakarak ve duygularını abartarak alabilir.’
Düşünme! aynı zamanda şunu da içerebilir: 'Önündeki problemin dışın
da, dünyadaki her şeyi kafana tak!’
Düşünme! komutunu izleyen bir erişkin problemlerle karşılaştığında
kafası karışmaktadır veya bir problemle karşılaştığında bunu nasıl çö
zeceğini düşünmek yerine böyle bir problem olduğu için kendini kötü
hissetmektedir.
Düşünme!’nin iki değişik versiyonu şöyledir: x hakkında düşünme’ (ki
buradaki x, ailede tehdit oluşturan bir konudur, örn. babanm alkolik ol
ması) ve ‘Sen düşündüğün şeyi düşünme, benim düşündüğüm şeyi düşün.’
Hissetme!
Hissetme! kendi duygularını içinde tutan ebeveynler tarafından mo
del olarak verilebilinir. Bazen bir ailede belli bir duygunun gösterilme
mesi için bir ambargo konulmaktadır. Daha sıklıkla da, belli duygu
lara izin verilirken bazıları yasaklanmaktadır. O zaman da Hissetme!
komutu, ‘Kızgınlık hissetme!’, ‘Korku hissetmei’ve benzeri şekillerde
almabilmektedir.
Bazen bu gibi mesajlar, ‘Duygunu hisset ama gösterme!’ şeklinde
alınabilmektedir. Bunun çok uç bir şekli, çocuklann belli bir duyguyu
hiçbir şekilde yaşamamasınm istendiği durumlardır. Örneğin, küçük
erkek çocuklarma babaları tarafından tekrar tekrar şu yönerge verile
bilmektedir: ‘Erkekler ağlamaz!’ veya ‘Sen aslan askersin!’ Bu sloganlar,
‘Üzüntünü hissetme’ ve ‘Hiç korku yaşama!’ anlanuna gelmektedir.
Bazı ailelerdeki, Hissetme! mesajı ‘Fiziksel duyumlarım hissetme!’
anlamındadır. Bu komut, genellikle çok erken bebeklik döneminde ve
rilebilmektedir. Eğer çok güçlü bir şekilde verilmişse, daha sonraki eriş
kin yaşamında bazı ciddi sorunların kaynağı olmaktadır. Örneğin, açlık
İM Bölüm IV Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
duygusunu hissetmeme mesajım alan bir bebek daha sonra yeme bozuk
luğu geliştirebilir. Bazı TA terapistlerinin görüşüne göre, ‘Duyumlarını
hissetme! mesajı, bazı psikoz türlerinin temelini oluşturmaktadır.
Bazı ebeveynler de şu şekilde bir mesaj iletiyor olabilirler: 'Sen ken
di hissetttiğin şeyi hissetme, benim hissettiğimi hisset!’ Anne oğluna
şöyle der: 'Ben acıktım. Sen ne yemek istiyorsun?’ veya ‘Ben üşüyorum,
sırtına bir şey al!.’
Epikurgu
Fanita English, epikurgu2 olarak adlandırdığı ve özellikle de çok kötü so
nuçların azgın bir virüs gibi bir başkasına geçirilmesini içeren bir kurgu
mesajı türünü tanımlamaktadır. Burada, ebeveyn bir komut vermekte
dir ve buna bir de şöyle bir sözsüz mesaj eklemektedir: ‘Bunun sana
olmasını umuyorum, böylece bu bana olmayacak.’
Örneğin, Var Olma! komutunu çocukluğunda almış olan bir anne
kendi kurgusunu, oğluna ya da kızına Var Olma! komutunu vererek
geçirebilir. Anne, kendi Küçük Profesöründe böylece kendi komutun
dan sihirli bir şekilde kurtulacağına inanmaktadır. Psikolojik düzeyde,
çocuğuna şu mesajı iletmektedir: ‘Eğer sen ölürsen, belki ben ölme
yebilirim.’ Buradaki komut, ‘sıcak bir patates’ gibi, kuşaktan kuşağa
geçirilmektedir.
Bazen, bir epikurgu sanki o ailenin bir misyonu gibi ya da ailedeki la
net olarak kuşaklar boyunca aynı şekilde devam etmek zorunda gibidir.
Fanita English, bir zamanlar psikodelik ilaçları kullanan genç bir adamı
örnek olarak vermektedir. Bu kişi daha sonra psikoloji ile ilgilenmiştir
ve ilaçlan bırakmıştır ve terapist olarak çalışmaya başlamıştır. Ama bir
süre sonra bazı danışanlanna ‘Esrarla kafayı bul ve akıl hastanesine git!’
şeklinde örtük bir mesaj vererek, onları sabote ettiği anlaşılmıştır.
Süpervizyonu sırasında, süpervizör bu genç adamın aslında kendisi
nin kendi terapisi için terapi yapmaya başladığını yakalamıştır. Kurgu
analizi yapıldığında, bu genç adam kendi kurgusunda ‘Akıl hastanesi
ne git!’ (Aldın Yerinde Olmasm!) emrinin, annesi tarafından verildiğini
böylece de ‘sıcak bir patates’in geçirildiğini anlamıştır. Önce psikodelik
ilaçları kullanarak bu komuta uymuştur. Terapist olarak da, bunu ‘sıcak
patates’ olarak danışanlarına geçirmeye çalışmıştır. Terapistle birlikte
ailenin geçmişini incelediklerinde, ‘Çıldır!’ şeklindeki bir epikurgunun
en azından iki kuşaktan beri geçirildiği ortaya çıkmıştır. Sonunda ailede
hiç kimse akıl hastanesine gitmemiştir. Her bir kuşak, gerçekte ‘sıcak
patates’i bir başkasına geçirdiğinde bu sonuçtan sihirli bir şekilde kaçı
nacağına inanarak bunu atlatarak geçirmeyi başarmıştır.
14. Konu: Komutlar ve Kararlar 189
Zıt-kurgu
Bazı kimseler kurgu mesajlarından birisini alarak bunu tamamen tersi
ne çevirirler. Sonra da, orijinal mesajı izlemek yerine bu zıt mesajı izler
ler. Çoğunlukla da bu, karşıt-kurgu bakımından gerçekleştirilmektedir.
Bizler bu şekilde davrandığımızda, zıt-kurgu' olarak adlandırılan bir ya
pıyı izliyoruz.
Bir kimse, kurgu mesajına tepki olarak yaşamında değişik zamanlarda
zıt-kurgusuna girip çıkabilir. Genetikle ergenlik dönemi, zıt-kurgunun
14. Konu: Komutlar ve Kararlar 193
yaşandığı bir zamandır. Buna örnek; bir kız çocuğu çocukluğunda 'Sessiz
ol ve ebeveynlerinin dediğini yap!’ mesajlarına uyarak karşıt-kurgusunu
izlemiştir. On dördüne geldiğinde, birdenbire değişir, ebeveynlerinin
kötü örnek’ dediği her şeyi yaparak atak ve gürültücü bir kimse olur,
geç saatlere kadar eve gelmez.
Burada karşıt-kurgusunu yıkmış gibi görünebilir. Aslmda, daha önce
yaptığının aynısını yapmaktadır. Kurgu mesajını tamamen tersine çe
virmiştir, bu renkli bir slide resmi tersine çevirdiğimizde gördüğümüz
şey gibidir.
Zıt-kurgu, isyankar çocuğun kurgusunu ve karşıt-kurgusunu yeterin
ce izledikten sonra artık ne yapacağına karar vermesi olarak da görüle
bilir. Tam bu noktada, daha önce izlediği kararlan izlemezse ne olacağı
nı artık önemsemez.
Daha sonra, evlendiğinde, bu hanım zıt-kurgusundan çıkabilir, kur
gusuna ve karşıt-kurgusuna geri dönüş de yapabilir. Bir kere daha sessiz
ve geleneksel hale gelir, bu kez de kocası için küçük bir hanım’ olarak
hareket etmektedir.
Kurgu süreçleri
Altı değişik kurgu süreci, orijinal olarak Berne1 tarafindan tanımlanmış
tır. Daha sonra bazı TA kuramcıları, daha çok Taibi Kahler2 tarafından
bu sınıflandırmayla ilgili bazı düzenlemeler yapılmıştır.
Eric Berne tarafından belirlenen altı kurgu süreci şunlardır:
• Kadar/Önce
• Sonra
• Asla
• Daima
• Neredeyse
• Açık-uçlu
Kadar/önce kurgusu
Eğer kurgumu Kadar/Önce örüntüsüne göre yaşıyorsam, yaşamımla il
gili özlü sözüm şu olacaktır: ‘İşimi bitirmeden önce eğlenemem.’ Bunun
pek çok değişik çeşitlemesi vardır ancak hepsindeki ortak nokta ‘iyi bir
şeyin olabilmesi için, bundan önce, ondan daha az iyi olan bir şeyin bi
tirilmesi gerekir’ anlayışının olmasıdır.
‘Değişmeden önce kendimi tam olarak anlamalıyım.’
'Yaşam kırkında başlar.’
‘Seyahat edebilmek için önce em ekliye ayrılmam gerekiyor.’
‘Benim ödülüm artık öbür dünyada.’
Tüm süreç temalarında olduğu gibi, Kadar/Önce örüntüsü de kısa dö-
nemlı ve uzun dönemli olarak yaşanabilir. Jonathan; ‘Bir kere çocuklar
büyüyüp evden çıktığında, ben de rahatlayacağım ve yapmak istediğim
şeyleri yapmak için vaktim olacak’ inancını taşımaktadır. Yaşamı boyun
ca hep bir şey oluncaya Kadar bekler, günlük olarak da kısa süreli şekil
de aynı örüntüyü tekrarlar. Eşine şöyle der ‘Tamam, şimdi gelip seninle
bir çay içeceğim ama bir dakika bekle önce önümdeki şu işi bitireyim.’
Jonathan’m kullandığı cümle yapısı bile, onun Kadar örüntüsünü
göstermektedir. Sıklıkla parantez içi ifadeler kullanmaktadır. Şu gibi ifa
deleri kullanır: ‘Eşime söyledim ki -ve, hatırlatırım ki, aynı şeyi daha dün
kızıma da söylemiştim- bu evle ilgili bir şey yapmamız lazım.’ Cümlenin
İM Bölüm (V Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
Sonra kurgusu
Sonra örüntüsü, Kadar/Önce’nin gerçekleşmiş olan halidir. Sonra kur
gusu olan bir kimsenin özlü sözü şu şekilde olacaktır: ‘Bugün eğlenebi
lirim ama sonra bunu ödeyeceğim.’
Ne harika bir parti! Ah ama şekerim yarın sabah başım ne çok
ağrıyacak!’
Evlendikten sonra, yaşam sadece sorumluluklar demektir.’
‘Güne erkenden ve güzel bir şekilde başlayacağım ama akşam olunca
çok yorgun olacağım.’
Sıklıkla, Sonra kurgusu olan kimsenin tipik cümle örüntüsü yuka
rıdaki örneklerden birinci ve üçüncü şeklinde olacaktır. Cümlesinin
başlangıcında, ‘yüksek’ bir ton vardır. Sonra, daha çok ama kelimesiy
le gelen bir kesinti olur. Bu noktadan sonra artık gerisi ‘düşük’ tonda
dır. Böyle bir cümle, Sonra kurgusunun minyatür bir şekilde yeniden
canlandırılmasıdır.
Sonra örüntüsü, Demokles’in mitinde olduğu gibi örneklenmektedir.
Bu Yunan otoritesi, etrafmda yiyecek, içecek ve mutluluğun sürekli ol
duğu bir ortamda yaşıyordu. Ama sürekli olarak başınm üstünde yal
nızca tek bir at kıh ile asılı duran bir kılıç vardı. Bir keresinde başını
kaldırıp bunu gördükten sonra, artık bir daha hiçbir zaman için mut
lu olamayacaktı. Sürekli olarak bunun ne zaman düşeceği korkusuyla
yaşamaya başladı. Aynen Demokles gibi, Sonra kurgusunu yaşayan bir
kimse de bugün zamanını güzelce geçirebilir ama her zaman için kılıcın
Asla kurgusu
Asla kurgusunun teması şudur: Hiçbir zaman çok istediğim şeyi alama
yacağım.’ Andrew, her zaman için bir kadınla sürekliliği olan bir ilişki
sinin olmasını istediğini söylüyordu. Ama bugüne kadar hiç olmamıştı.
Gerçekte, yeni bir kadınla tanışabileceği hiçbir yere de gitmiyordu. Sıklılda
da yarım bıraktığı üniversiteye gidip bir derece almayı düşünüyordu. Ama
hiçbir zaman da evraklannı toplayıp bir yere başvuruda bulunmamıştı.
15. Konu: Kurgu Süreçleri ve Sürücüler 199
Daima kurgusu
Daima kurgusu olan bir kimse şu soruyu sorar: ‘Neden hep benim başı
ma bu geliyor?’ Daima için Yunan miti, çok iyi elişleri yapan Arachne’dir.
Tanrıça Minerva’ya elişi yarışmasında meydan okumakla hiç de akıllı
ca olmayan bir iş yapmıştır. Buna çok öfkelenen tanrıça, Arachne’yi bir
örümcüğe dönüştürerek onu sonsuza kadar ağım örmekle lanetlemiştir
Martha, Asla örüntüsünü izlemektedir. Üç kez evlenmiştir ve iki kez
boşanmıştır. İlk eşi sessiz, sakin ve fazlaca sosyal olmayan bir kimsedir.
Martha eşini boşarken, arkadaşlarına daha dinamik olan bir kimseyle
beraber olmak istediğini söylemiştir. Ama tüm arkadaşlarım şaşırta
rak kısa bir süre sonra eski kocasının kopyası olan birisiyle nişanlan
dığını ilan etmiştir. Bu evliliği de pek uzun sürmemiştir. Martha’nın
üçüncü kocası da sakin, sessizdir ve hiç de dinamik bir insan değildir;
Martha’nın arkadaşlarına eşiyle ilgili şikayetleri devam etmektedir.
Martha gibi Daima örüntüsü olan insanlar, mutsuz oldukları bir iliş
kiden, işten veya yerden çıkıp yine mutsuz olacaklan başka bir şeyin
içine girerler. Bunun biraz değişik bir şekli, daha iyisi yerine orijinalde
mutsuz olan bir ilişkinin içinde olmaya devam etmektir. Daima kurgusu
olan bir kimse şöyle diyebilir: ‘Terapistle çalışmaktan istediğim kada
rını alamadım. Ama, şey, galiba devam edeceğim ve umanm bir yere
varabilirim.’
Martha, her zaman için Daima kurgusuna eşlik eden bir cümle örün
tüsünü kullanmaktadır. Cümlesine başlar sonra da konuyu kaybeder
gider. Sonra başka bir ayrıntıyı aldıktan sonra yine daha başka bir yere
gider, bu böyle devam eder gider. ‘Şey, seni görmek için geldiğim şey...
200 Bölüm IV Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
Neredeyse kurgusu
Sisyphus da, başını beladan kurtaramayarak çaresizce çırpınan Yunan
taun karakterlerinden birisiydi. Sonsuza kadar kocaman bir kayayı sivri
bir dağın tepesine doğru yuvarlayarak taşımakla lanetlenmişti. Ne za
man tam tepeye yaklaşsa, taş elinden kayıyordu tekrar dibe düşüyordu.
Sisyphus gibi, günümüzde Neredeyse kurgusu olan modern bir insan da
şöyle demektedir: ‘Bukez neredeyse yapmıştım.’
Fred, arkadaşından bir kitap ödünç alır. Geri verirken şöyle der:
Teşekkürler kitap için. Son konu hariç hepsini okudum.’ Fred arabasını
temizlerken, neredeyse her yerini temizler, gözden kaçırdığı birkaç yer
deki çamur dışında.
Neredeyse örüntüsünü uzun dönemli yaşantısında da gerçekleştire
rek, Fred işinde birkaç kez neredeyse terfi almak üzereyken alamamış
tır. Patronunun pozisyonuna çok yakın bir yerde olmasına, neredeyse
oraya kadar ulaşmış olmasına rağmen bu gerçekleşmemiştir. Her po
zisyon açıldığında, onun adı da düşünülenler listesinde olmasına rağ
men, kendisiyle yapılan görüşmede hep bir şeyler olmuş ve başarısız
olmuştur.
Berne, bu kurgu örüntüsünü ‘Tekrar ve Tekrar’ olarak adlandırmıştır.
Ancak, daha sonraki yazarlar tüm öriintülerin tekrar tekrar yaşandığını
düşünerek, bunun yerine ‘Neredeyse’ demeyi tercih etmişlerdir.
Taibi Kahler, Neredeyse örüntüsünün iki tipinin olduğunu ileri sür
mektedir. Bizim tam yukanda anlattığımız tipi, ‘Neredeyse Tip I’ olarak
adlandırmaktadır. Onun belirlediği ‘Neredeyse Tip Il’de, kişi gerçekten
tepeye ulaşır. Ama taşıdığı kayayı oraya koyarak içinden bir oh çekmek
yerine, tepede olduğunun ve işi tamamladığının farkında bile değildir.
Hiç ara vermeksizin tepede daha yukarı taşıyacağı bir yer var mı diye
bakarak kayayı etrafta dolandırmaya devam eder ve bu hep böyle gider.
Her bir köşeyi döndüğünde de, daha yüksekte çıkabileceği bir yer bul
maya çalışır.
Neredeyse Tip Il’de, her zaman için başarılması gereken bir üst dü
zey daha vardır. Janet, örneğin, okuldaki tüm smavlarını başarıyla ver
miştir. Bir sonraki düzey eğitimi için burs kazanmıştır. Bu eğitimini de
birincilikle tamamlar tamamlamaz doktora yapmaya karar vermiştir.
Şimdi doktorasını almıştır ama kendi akademik çevresinde bulunan
Özel Üyelik Unvanını kazanmak için çok sıkı bir şekilde çalışmaktadır.
Her ne kadar meslektaştan ona özenerek baksa da, o ‘kendini başarmış
15 Konu: Kurgu Süreçleri ve Sürücüler 201
Açık-uçlu kurgu
Bu örüntü, Önce/Kadar ve Sonra kurgularına benzemektedir, ama bir
değişmenin gerçekleşmesiyle birlikte belli bir noktada kesintinin olma
sıyla belirgindir. Açık-uçlu kurgusu olan bir kimse, bu noktadan sonra
çok büyük bir boşluk hissedecektir. Sanki bir tiyatronun son sahnesi
yok gibidir, o sayfaların senaryosu kaybolmuş gibidir.
Alfred, bir şirkette 40 yıl çalıştıktan sonra emekliye ayrılmıştır. Şimdi
evde oturmaktadır ve kendisine verilen plakete ve hediye edilen mermer
saate bakmaktadır. Yıllardır bu ekstra boş zamanı yaratmaya çalışmıştır.
Şimdi bunun tadını çıkarmak yerine, tuhaf bir şekilde kendini rahatsız
hissetmektedir. Kendisiyle ne yapacaktır? Zamanım nasıl geçirecektir?
Margery, dört çocuğundan artık bir erişkin olan en küçüğüne de
veda ederek evinden uğurlamıştır. İçinden büyük bir oh geçirir. Artık
bu kadar yıldan sonra, çocuk bakma işi yoktur! Ama birkaç gün sonra,
Margery kendini kötü hissetmeye başlar. Ekstradan yıkaması gereken
çamaşırlar, etrafta sürekli olarak toplanması gereken dağınık eşyalar ol
madan ne yapacağını bilememektedir.
Açık-uçlu kurgu, kısa ya da uzun dönemli olarak yaşanabilir. Bazı in
sanlar tipik olarak yalnızca kısa-dönemli amaçlar belirler. Bir kere bunu
tamamladıklarında, bundan sonra ne yapacaklarını bilmeden ne gele
cek diye bekleyerek dolanır dururlar.
Açık-uçlu kurgunun özlü sözü şudur: ‘Bir kere belli bir noktaya ulaş
tığımda, bundan sonra kendimle ne yapacağımı bilemeyeceğim.’ Bu,
Philemon ve Baucis mitini hatırlatmaktadır. Yorgun argın gezen yaban
cı kılığında dolaşan tanrıları, kimse evlerine almamışken bu yaşlı çift
konuk etmiştir. Yaptıkları bu iyiliğin sonunda da, tanrılar onlann ya
şamlarını onları birbirine yakın duran ve dallan birbirine dolanmış olan
iki ağaca dönüştürerek uzatmışlardır.
202 Mdm IV Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
Sürücü davranışları
1970’lerin başındaki çalışmalarıyla, klinik psikolog Taibi Kahler çok il
ginç bir keşifte bulunmuştur. Berne’in kurgunun kısa ve uzun dönem-
15. Konu: Kurgu Süreçleri ve Sürücüler 203
• Mükemmel Ol
• Güçlü Ol
• Kendini Zorla
• Hoşnut Et (başkalarım)
• Acele Et
Bunların her birisi bir dizi değişik kelimeler, tonlama, el kol hareketleri,
beden duruşu ve yüz ifadeleriyle kendini belli etmektedir.
Bu ipuçlarına bakarak ego-durumlarının davranışsal tanılamasını
nasıl yapacağınızı daha önce (Konu 5’te) öğrenmiş bulunuyorsunuz.
Sürücü davranışlarına bakarken, kendinizi çok kısa bir süre içinde bunu
yakalayabilecek şekilde ayarlamanız gerekmektedir. Sürücü davranışla-
n tipik olarak yarım dakika ile bir dakika içerisinde bir zamanda sergi
lenmektedir. Bu çok kısa süreli durumu gözleyebilmek için, eğer alışık
değilseniz bir süre pratik yapmanız gerecektir. Ama zamanla bunu do
ğal olarak yapacak hale gelebilirsiniz.
Burada ‘hemen yorumlama yapına’ kuralını hatırlatmamız gerekmek
tedir ki, bunun genel olarak davranışsal tanılamanın olduğu her yerde
söz konusu olduğunu da belirtelim. Yalmzca gördüğünüz ve işittiğiniz
davranışlara bakınız. Örneğin, şimdi siz bana baktığınızda çok ciddi’
204 Bölüm IV Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
Mükemmel Ol
Kelimeler: Mükemmel 01 sürücüsünde iken kişi parantez içi ifadeler kul-
lanır. Örneğin:
Bugün buradayım, dediğim gibi, size sürücüleri öğretmek için.’
‘TA, bu söyleniş şekliyle, bir kişilik kuramıdır?
Mükemmel Olun ifade edilişi bunun gibi kelime ve ifadelerin sıklıkla
kullanılışını içerir ki, bunlar parantez içinde olabilir veya olmayabilir.
Söylenen şeyin niteliğiyle ilgilidir ama aynı zamanda yeni bir bilgiyi de
eklemektedir. Tipik olarak şunlardır: olduğu gibi, muhtemelen, olabilir, ke
sinlikle, tamamen, gördüğümüz gibi.
Bir diğer ipucu ise kişinin rakamlarla veya sayılarla sıralama yapması
dır. ‘Bugünkü konulanmız -bir- sürücüleri tartışmak; ve -iki- bunların
kurguyla olan ilişkisini incelemektir?
Tonlama: Genellikle Yetişkin gibi dururlar. İyi ayarlanmıştır, ne yük
sek ne de alçak tonda.
Jestler: Kullandığı kelimelere eşlik edecek şekilde parmaklarıyla da sa
yarak gösterme. Eliyle çenesini tutuyor olabilir, çok iyi bildiğimiz ‘düşü
nen adam’ jestini yaparak. Parmak uçlarını kullanırken, işaret parmağı
diğer parmaklardan açık olarak ‘işaret etme’ hareketini yapıyordur.
Beden duruşu: Genellikle Yetişkin gibi durur. Dik, ortadan iki yana
doğru dengelenmiş şekilde.
Yüz ifadeleri: Gözler yukarı doğru (nadiren, aşağıya doğru) ve hep bir
yöne doğru, genellikle de konuşması sırasında duraklarken. Sanki kişi
tavanda ya da zeminde bir yerde yazdı olan ‘mükemmel yanıtı’ okumaya
çalışıyormuşçasına. Aynı zamanda da, ağzı genellikle gergindir, ağzının
uçlan biraz aşağıya doğrudur.
Güçlü Ol
Kelimeler: Güçlü Ol’da olan bir kimse, tipik olarak kendi duygulanndan
uzakta duracaktır ve bunu gösteren şu kelimeleri kullanacaktır: ‘duygu-
lanm ve hareketlerim benim sorumluluğumda değildir, benim dışımda-
kilerden kaynaklanmaktadır?
15 Konu: Kurgu Süreçleri ve Sürücüler 205
‘Beni kızdırıyorsun.’
*Bu kitap canımı sıktı.’
'Aklıma şöyle bir şey geldi...’
‘Onun bu davranışı benim karşı savunmaya geçmeme neden oluyor.’
‘Şehir içindeki yaşam şiddeti de beraberinde getiriyor.’
Kendinden konuşurken, genellikle bir, sen, insanlar, o, şu gibi kendini
uzakta tutan kelimeleri kullanır.
‘Korkutucu geliyor’ (‘Ben korkuyorum’ anlamında).
‘İyi geliyor’ (‘Ben iyi hissediyorum’ anlamında).
‘Duygularını kendine saklamalısın’ (‘Ben ...malıyım’ anlamında).
‘Bu gibi şeyler insanda stres yaratıyor.’
Tonlama: Düz, monoton, genellikle düşük.
Jestler: Güçlü Ol, hiçbir jestin olmamasıyla belirgindir.
Beden duruşu: Beden duruşu genellikle kapalı’dır. Kollan önde üstüste
koyulmuş veya önünde çaprazlanmış şekildedir. Ayaklan çaprazlanmış-
tır veya ayağın birisi diğerini taşıyacak şekilde birisi diğerine takılarak
kancalanmış gibi durmaktadır. Tüm beden hareketsiz bir şekildedir.
Yüz ifadeleri: Yüzü hareketsiz ve ifadesizdir.
Kendini Zorla
Kelimeler: Kendini Zorla’daki en tipik kelime örüntüsü hı? hu? gibi so
ruşturucu sesler ve de -mıyorum, ne? şimdi yine bu ne? anlayamadım ki,
öyle zor ki.... gibi ifadelerdir.
Kendini Zorlayan kişi, -maya çalışmak kelimesini sıklıkla kullanır:
‘Benim sana söylemeye çalıştığım şey şu ki.... ’
‘Seninle anlaştığımız şeyi yapmaya çalışacağım.'
Ancak, bizim deneyimlerimize göre, ‘-maya/meye çalışmak’ kendi ba
şına Kendini Zorla sürücüsünü iyi bir şekilde tanılama için yeterli de
ğildir. Sürücü olarak kullanıldığında, ‘-maya/meye çalışmak’ her zaman
için ‘. ..yı yapmak yerine, -maya/meye çalışacağım’ anlamındadır. Ve, siz
de bunu işiten bir kişi olarak, onun söylediği şeyin bu anlamda olup ol
madığını ancak daha sonra olup olmadığına göre bilebilirsiniz.
Tonlama: Kişi genellikle boğazındaki kasları germektedir, bu yüzden
de sesi boğuk ve sanki boğazı sıkılıyormuş gibidir.
Jestler: Genellikle bir eli gözleri hizasında yandadır veya kulağının
üzerindedir sanki kişi birisini işitmek veya görmek için kendini esneti-
yormuş gibidir. Ellerini yumruk yapmış olabilir.
KK Bolüm IV Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
beden duruşu: Hoşnut Et’de olduğu gibi Kendini Zorla’da da, kişi ge
nellikle öne doğru kendini esnetmektedir. Elleri dizlerinin üzerinde ola
bilir. Genel olarak verdikleri izlenim kamburunu çıkarmış bir duruştur.
Yüz ifadeleri: Kendini Zorlanın en belirgin ipucu, kişinin kaşlarını çat
masının sonucunda burnunun üzerinde iki dikey çizginin oluşmasıdır.
Gözlerde ve bazen de tüm yüzde çok derin kırışıklıklar oluşabilir.
Başkalarını Hoşnut Et
Kelimeler: Hoşnut Et’i izleyen bir kimse, genellikle ‘yüksek-ama-düşük ’
cümle yapısını kullanır İd, biz bunu daha önce Sonra kurgusunun ipucu
olduğunu görmüştük.
Anlattıklarından gerçekten çok hoşlandım, ama bilmiyorum söyle
diklerini daha sonra hatırlayabilecek miyim?’
Ne güzel bir parti! Ama, şuna bakın ki, yarın sabah pişman olacağım.’
Sıklıkla da, oldu? hmm? sana uygun mu? bir çeşit..? bir tür...? gibi araştı-
ncı kelimeler ve ifadeler kullanır.
Tonlama: Yüksek bir ses, cırtlak bir ton, genellikle de cümlenin sonuna
doğru yükselen şekilde.
Jestler: Ellerini uzatma, genellikle de avuçları açık olarak. Başıyla
onaylama.
Beden duruşu: Omuzlan kısılmıştır ve öne doğrudur. Karşısındaki ki
şiye doğru eğilir.
Yüz ifadeleri: Hoşnut Et’i izleyen bir kimse, sizin yüzünüze bakarken
yüzü biraz aşağıya doğrudur. Böylece size bakabilmek için kaşlarını yu-
kanya kaldırmak durumundadır. Bunun için kaşlarını yatay olarak kı-
nştırmak durumundadır. Aynı zamanda ağzını gülümsemeye benzer
bir şekle sokmaktadır. Ancak, sürücü şeklinde olmayan içten bir gülüm
semeye göre, Hoşnut Et ifadesi daha gergindir. Üst dişler açıktadır, ba
zen alt dişler de görünüyor olabilir.
Acele Et
Kelimeler: Çabuk çabuk, acele, devam et, hadi hadi, hiç vakit yok...
Tonlama: Stakkato (kesik kesik ve kuvvetli olarak), makinalı tüfek gibi.
Bazen kişi Hoşnut Et’i izlerken, kelimeleri çıkarmak için öylesine acele
eder ki, kelimeleri birbirine karıştırarak yuvarlar.
Jestler: Parmaklarıyla tıktıklama, ayağıyla tempo tutma veya sallama,
sandalyesini ileri geri oynatma, sürekli saate bakmak.
Beden duruşu: Belirgin bir beden duruşu yoktur, ama genel olarak aji-
tasyon hareketleri.
15 Konu: Kurgu Süreçleri ve Sürücüler 207
Aynı şekilde, farz edin ki, ‘Başkalarını hoşnut etmek sizin için önemli
midir?’ şeklindeki bir anket sorusuna Jeanette ‘Evet’ olarak yanıt ver
miştir. Tekrar, bu onun kişiliği hakkında bir şey söylemektedir. Ama
onun Hoşnut Et sürücüsünün olup olmadığını bulmamızın yolu bu
değildir. Bu sürücü, diğer sürücülerde de olduğu gibi, bir dizi oldukça
spesifik, kısa süreli davranış paketini içermektedir. Hoşnut Et’i bulmak
için, genel olarak ‘hoşnut edicilik’ durumuna bakmayacaksınız. Saniye
saniye, Jeanette’in bir an kaşlarını kaldırıp kaldırmadığına, üst dişle
rini dışanya çıkanp çıkarmadığına, başını aşağıya indirerek yukanya
bakmaya çalışıp çalışmadığına, omuzlarını kulaklarına kadar çekip çı
karmadığına, yüksek tonda sesini yükselterek herhangi bir şey söyleyip
söylemediğine bakacaksınız.
Maalesef, bazı TA yazarlan ve araştırıcıları sürücülerin içerikleri
ne bakılarak bulunabileceğini varsayma gibi bir tuzağa düşmüşlerdir.
Tamamen buna dayalı olarak yazılmış kitaplar, yapılmış araştırmalar,
bu yanlış düşünceye dayandırılmıştır. Biz samimiyetle ifade ederek sizi
bu hataya ortak olmamaya davet ediyoruz. Eğer becerikli bir ‘sürücü de
dektifi’ olmak istiyorsanız, ilkeniz her zaman için sürecin içinde kalmak
olmalıdır.
Birincil sürücünüz
Her birimiz, bu sürücülerin beşini de gösteriyoruz. Ama pek çok kimse
çoğunlukla bir sürücüsünü sergilemektedir. Bir transaksiyonel uyarıcı
ya tepki verirken, daha çok ilk önce bunu kullanmaktadırlar. Buna, birin
cil sürücü denilmektedir.
Bazı insanlann eşit sıklıkta sergilediği iki ana sürücüsü vardır. Nadiren
de olsa, üç veya daha fazla sürücüyü eşit olarak gösteren birisiyle de
karşılaşabilirsiniz.
Şimdi de objektif bir kontrol yapınız. Ya sürücü ipuçlan konusunu iyi bilen
birisinin sizi gözlemlemesini isteyiniz ya da kendinizi videoya kaydediniz,
sonra da kayıtlan izleyiniz. İlk tahmin ettiğiniz sürücünüz doğru muydu7
Eğer bir grup içinde çalışıyorsanız, üçerli olacak şeklinde küçük gruplara
aynimiz. Bu küçük grubunuzda kimin danışan', kimin danışman’, kimin
'gözlemci' olacağına karar veriniz. Danışan, herhangi bir konuda danış
manla üç dakika kadar konuşur. Danışman karşısındakini dinler ve istediği
şekilde tepkide bulunur; aynı zamanda da süreye dikkat etme sorumlulu
ğunu alır. Gözlemci, bu sırada elinde kağıt ve kalemle danışan ve danış
manda gördüğü davranışlan not alır. (Alıştırmayı basitleştirmek üzere, ilk
çalışma sırasında yalnızca danışan davranışlanna konsantre olabilir). Üç
dakika dolduğunda, gözlemci hangi sürücülen gözlediği konusunda geri
bildirim verir. Sonra rolleri aranızda değişerek alıştırmayı tekrarlayınız.
Günlük her türlü etkileşimlerinizde sürücü davranışlanna bakınız, işinizde,
alışveriş yaparken, seyahat ederken, arkadaşlannızla konuşurken, sürücüle
ri bulmak için pratik yapınız. İnsanlara, bunu yaptığınızı söylemeyiniz, ama
konuyla onlar da ilgileniyorlarsa o zaman elbette konuşabilirsiniz, f
Mükemmel Ol Kadar
Güçlü Ol Asla
Sonra
Başkalarını Hoşnut Et
Ben yalnızca t
OKEY’im
eş sürücünün temelindeki l
212 Bölüm f\ Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
den birisi söz konusudur. Birincisi, içsel Ebeveynimi tatmin etmek için
‘her şeyi mükemmel olarak yapmaya çalışacak’ şekilde yaşantılar içine
gireceğim. Ancak o zaman, kendimi OKEY olarak görebilirim. Dışarıdan
baktığınızda, siz benim hemen o anda Mükemmel Ol sürücüme girdiği
mi ama sonra birden oradan çıkarak sürücüden arınık bir Yetişkin oldu
ğumu da görebilirsiniz. Bir an için sürücü ‘kapısını’ açmış, sonra etrafa
bakıp, bunu tekrar kapamışımdır.
Bir diğer farklı sonuç olarak ise, içsel Ebeveyn’im için ‘her şeyi mü
kemmel olarak’ yapmayabilirim. O zaman benim Çocuk inancım ‘Ben
artık OKEY değilim’ olacaktır. Sürücü ‘giriş kapıma’ doğru ve olumsuz
kurguma gitmişimdir. Dışarıdan gösterdiğim davranışım olarak, tipik
bir şekilde sürücümün ardından raketimi, acıklı gülüşümü sergilediğimi
veya Drama Üçgenine girdiğimi görebilirsiniz.
Öyleyse özet olarak, bir kimsenin kurgusuna girip girmediğine karar
verirken, sürücülerini gözlemlemek şu şekilde yardımcı olacaktır:
Sürücülerin kaynağı
Niçin beş ve yalnızca beş sürücü davranışı bulunmaktadır? Kültür, yaş
veya eğitim fark etmeksizin niçin herkes için aynıdır? Niçin her bir sü
rücü spesifik olarak bir karşıt-kurgu mesajına eşlik etmektedir? Bunu
kimse bilmiyor.
Taibi Kahler, bunun kısmen ‘insan doğasının gereği’ olduğu kadar
‘çevrenin katkısıyla’ da doğuştan olduğunu ileri sürmektedir.6 Bunun
açıkça ‘otomatik’ olarak gözlenen bir özellik olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca son zamanlarda yapılan nörobilim çalışmalarında ortaya çıkan il
ginç bir sonuca göre, bazı yüz ifadelerinin, el kol hareketlerinin vs. tüm
kültürlerde aynı sosyal mesajın iletilmesinde kullanıldığına dikkat çe
kilmektedir.7 Belki de, sürücü davranışları da bu kategoriye girmektedir.
Ama tüm bu fikirler hâlâ varsayımsaldır. Günümüz TA araştırmaları
nın önündeki en önemli görevlerden birisi, sürücü davranışlarının kay
nağı hakkında inandırıcı verilere ulaşmaktır.
örüntünüzün daha ağır’ bir kurgu kararına karşı savunma olup olma
dığını keşfetmenizdir. Eğer bu bir savunma şeklinde değilse, o zaman
devam ederek kurgu sürecinizde istemediğiniz yönler için davranışsal
kontratlar yapabilirsiniz. Eğer, öte yandan, süreç örüntünüzün asıl kur
gunuzdaki zarar verici bir karara karşı savunma olduğu ortaya çıkarsa,
o zaman bu ağır kararınızı çözmenize yardımcı olmak üzere profesyonel
bir kimseyle çalışmanız gerekecektir. Bir kere bunu başarabilirseniz, o
zaman istemediğiniz süreç örüntünüzü daha rahatça -daha da önemlisi
güvenli olarak- değiştirebileceksiniz.
16
Kişilik Adaptasyonları
inektedirler: “Her çocuk hayatta kalmak için bir dizi karar alır ve ebe-
veynlerinin beklentileriyle baş etmek için bir dizi strateji oluşturur.
Kişi bu stratejileri daha sonraki yaşamında tekrarlar, özellikle de stresli
durumlarda. İzlediği bu stratejiler, onun dünyaya kendini nasıl değişik
şekillerde adapte ettiğini gösterir. Yapılan araştırmalar altı ana strateji
dizisinin olduğunu göstermiştir.”1 Bu altı strateji, altı kişilik adaptasyo
nuna karşılık gelmektedir.
Her ‘normal’ insan, bu altı adaptasyonu bir derecede sergiler çünkü
her birisi belli bir durumla daha iyi nasıl başedileceğini göstermektedir.
Ancak, pek çoğumuzda bunlardan birisi diğerlerine göre daha çok öne
çıkar. Bazılarında, iki adaptasyon eşit derecede öne çıkabilir.
Bir psikiyatrist olarak, Paul Ware bu altı adaptasyonun her birisinin bel
li bir tanı kategorisine eşlik ettiğini belirtmiştir. Yaptığı orijinal çalışma
sında, bunları klinik psikoloji tam gruplan olarak adlandırmıştır. Ancak,
Ware kullandığı bu etiketlerin hiçbir şekilde klinik anlamda bir -psikopatolo
jiyi ima etmediğini vurgulamaktadır. Her bir adaptasyon bir dizi davranış
kategorisiyle tanımlanmaktadır ki, bunlardan bazıları tipik olarak olumlu
olarak görülürken diğerleri olumsuz olarak görülebilinir. Bu yüzden, bir
kimse klinik balamdan ‘normal’ olmasına rağmen, bu adaptasyonların
özelliklerini gösterebilir. Başka bir deyişle, adaptasyonları sağlıklıdan
fonksiyonel olmayana doğru değişen bir spektrum olarak görüyoruz.
Formel bir klinik tanının konması, eğer kişi belli bir adaptasyonu çok yo
ğun olarak gösteriyorsa ve de bu onun günlük yaşantısına karışıyorsa söz
konusu olacaktır. Bu şekilde olduğunda, kişi bu adaptasyonun olumsuz
davranışlarım belirgin olarak kullanıyor demektir.
Adaptasyonların olumsuz kadar olumlu davranışları da içerdiğini
vurgulamak üzere, kişilik adaptasyonlarına alternatif adlar verilmiştir,
Vann Joines’ın önerisiyle.4 Bu isimleri aşağıda veriyoruz, Paul Ware’in
bu adaptasyonlara verdiği geleneksel tanı etiketleriyle birlikte (Ware’in
orijinal ‘Hysteric’ terimi yerine biz artık daha genel olarak kullanılan
‘Histrionic’i kullandık).
• Obsesif-kompulsif (Sorumlu-İşkolik)
• Paranoid (Parlak-Şüpheci)
• Şizoid (Yaratıcı-Hayalperest)
• Pasif-agresif (Oyuncu-Direngeç)
• Histrionik (Heyecanh-Aşın tepkisel)
• Antisosyal (Sevimli-Manipülatör).
Joines, bunları sıfatlar olarak ifade ettiğimizde, böylece burada bir prob-
16 Konu: Kişilik Adaptasyonları 221
lemin olabileceğinin gösterildiğini ama bunun yanısıra ayrıca her bir adap
tasyonun avantajlarının olduğunun da vurgulandığını belirtmektedir.
Tablo 16.1’de, her bir kişilik adaptasyonunu belirleyen kişilik özellik
lerinin listesi verilmektedir.
• Tablo 16.İde gösterilen kişilik özellikleri listesine bakınız. Her bir adap
tasyon için, o adaptasyonu genel olarak oluşturan özelliklerine bakarak
Özellikleri've de 'Tanımı'birlikte ele alarak değerlendiriniz. Adaptasyonlann
listesini yukandan aşağıya doğru gözden geçirerek, ber bir adaptasyon ba
kımından özellikle size uygun olduğunu düşündüklerinize Özellikler ve
Tanımı bakımından işaret koyunuz.
Örneğin, İşkolikler için belirlenen Özelliklere baktığımda, kendime şunu
diyebilirim: 'Kurallara uyan? Hayır, bu biç de “ben" gibi değil.' O zaman bunu
işaretlemeden geçiyorum. Bundan sonra sıradaki diğer üçüne bakıyorum
-dikkatli, sorumlu, sağlam- ve düşünüyorum ki, 'A evet, bunlann bepsi
bana uyuyor.' O zaman bu üçünü de işaretliyorum. Sonra da, İşkolikler için
Tanımı kısmına bakıyorum ve burada 'mükemmeliyetçi, ödevdi, güvenilir'i
görüyorum ve de bunlann hepsi beni anlattığından hepsini işaretliyorum.
Ama kendimi 'aşın çekingen' veya 'gergin' olarak görmüyorum, bu yüzden
de bunlan işaretlemiyorum. Orada 'düzenli'yi görüyorum, -Keşke öyle ol
saydım diyorum! Ama bunu da işaretlemiyorum.
Aşağıya doğru hepsini bu şekilde çalıştığınızda, her bir adaptasyon için
ne kadannı işaretlemiş olduğunuza bakınız. Bunlardan bir tanesi diğerle
rine göre belirgin şekilde öne çıkıyor mu? Eğer öyleyse, hangisi? Belki de,
başka iki adaptasyon bakımından da eşit sayıda işaretlemiş bulunuyorsu
nuz. Nadiren de olsa, böyle bir olasılık söz konusudur, üç veya daha fazla
adaptasyonu eşit şekilde işaretlemiş olabilirsiniz.
Bu alıştırmayı yaparken 'ikinci bir görüş’ almanızda yarar vardır. Eğer
bunu yapmak isterseniz, yaptığınız listenin bir kopyasını alınız. Sizi iyi ta
nıyan birisinden -eş, arkadaş, iş arkadaşından- aynen sizin yaptığınız gibi,
adaptasyonlannızı işaretlemesini isteyiniz. Kendi listenizi, o kişi işaretle
mesini bitirmeden ona göstermeyiniz. Sonra da listelerinizi karşılaştınnız.
Eğer bir grup içinde bunu yapıyorsanız, küçük bir grup çalışması olarak
veya ikili gruplar oluşturarak yapabilirsiniz; her bir grup üyesi önce kendi
sini işaretleyebilir, sonra da diğer grup üyelerini veya eşleştiği arkadaşını.
Bu alıştırmadan sonra, kendiniz hakkında kendinizden veya bir başkasın
dan, her bir adaptasyon bakımından göstermiş olduğunuz özelliklerin de
recesi bakımından sübjektif bir görüş almış olacaksınız. Kitapta bu konuyu
incelemeye devam ederken, daha sonra elde edeceğiniz verilerle bunlan
tekrar karşılaştınrken, bu ilk yaptığınızdan yararlanabileceksiniz.
222 Bölüm IV Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
Mükemmel Ol Sorumlu-İşkolik
(+ Güçlü Ol) (Obsesif-Kompulsif)
Mükemmel Ol Parlak-Şüpheci
= Güçlü Ol (Paranoid)
Güçlü Ol Yaratıcı-Hayalperest
(+ Kendini Zorla veya Başkalarını (Şizoid)
Hoşnut Et)
Üç 'temas kapısı'
Ware, herkesin başkalarıyla temas kurmak üzere kullandığı üç ‘kapısı
nın’ olduğunu söylemektedir:
• açık kapı
• hedef kapısı
• tuzak kapısı
Herkes bu temas kapıları ile (üç farklı temas alanı olarak düşünce,
duygu ve davranışlarla) temas kurmaktadır. Ama, herkesin temas ku
rarken kullandığı kapısı ve bunları kullanma sırası bir adaptasyondan
göre değişiklik göstermektedir.
Örneğin, asıl kişilik adaptasyonu Parlak-Şüpheci olan bir kimsenin
Ware Sıralaması şu şekilde olacaktır:
Sorumlu-işkolik (Obsesif-Kompulsif)
Sorumlu-îşkolik adaptasyonu olan kimseler, oryantasyon olarak in
sanlardan geri çekilmeye yönelimlidirler. Kendi kendileriyle mutludur
lar. Sosyalleştikleri zamanlarda da, teke tek olmayı veya yalnızca iki
üç kişiyle ilişki kurmayı tercih ederler. Problemleri çözme konusunda,
son derecede aktiftirler. Sosyal durumlarda da, başkalarının onlara
yaklaşmasmı pek beklemezler, ilişkiyi kendileri başlatmaktan oldukça
memnun durlar.
İşkolikler, sözlerinin eri olan sorumlu insanlardır. Kendisine söyle
nenleri çok iyi şekilde yerine getirirler, iyi bir emekçidirler. Bunlar top
lumun direği olan ve işlerin yapılmasını sağlayan insanlardır.
Karşılaştıktan sorun, sorumluluklarının nerede bittiğini bilememe
leridir. Genellikle işkolik haline gelirler. Problem olan konu, yaptıkları
16 Konu: Kişilik Adaptasyonları 231
Parlak-Şüpheci (Paranoid)
Parlak-Şüpheci adaptasyonu olan kimseler, İşkolikler gibi, insanlarla
ilişki konusunda geriçekilmede kalırlar. Yani, kendi başlarına olmayı
veya sadece birkaç kişi ile olmayı tercih ederler. Ancak, Parlak-Şüpheci
kimse, bir problemi çözme ve ilişkiyi başlatma söz konusu olduğunda,
daha çok nötrde kalır. Proaktif olmakla başkasının hareketi başlatması
arasında eşit bir yerde beklemede kalırlar. Bir problem olduğunda, ilk
önce geriye çekilirler ve ne olup bittiğine bakarlar, ne yapılabileceğini
bulurlar ancak ondan sonra durumu kontrol altına almak için kararlı
bir eyleme geçerler.
Her bir ayrıntıya dikkat eden, parlak düşünceleri olan insanlardır.
Parlak-Şüpheci adaptasyonu olanlar; muhasebe, yönetim, hukuk gibi
ayrıntılı düşünmeyi gerektiren işlerde başarılı olurlar. Nadiren bir ay
rıntıyı kaçırdıkları için şahane organizatörlerdir. Kontrolü sağlamak
onlar için önemlidir.
Yaşadıkları sıkıntı, bazen bir uyarıcıyı yanlış anlamalan ve bunu da
252 Bölüm IV Kendi Yaşam Öykümüzü Yazmak
Yaratıcı-Hayalperest (Şizoid)
Yaratıcı-Hayalperest adaptasyonu olan kimseler, başkalarıyla olan ilişki
lerinde geriçekilmede kalırlar. Kendi kendilerine mutludurlar. Yaratıcı-
Hayalperestler, problem çözme ve de sosyal etkileşimlerde, pasif bir du
ruş sergilerler, başkalannın ‘ilk adımı atmalarını’ tercih ederler.
Yaratıcı bir şekilde düşünürler ve genellikle artistik işler yaparlar, ör
neğin artistler, oyun yazarları, şairler ve mimarlar... Çok iyi bir işçidirler
çünkü çok dayanıklıdırlar ve genellikle kendilerine söyleneni yaparlar.
Nazik ve destekleyicidirler, onlarla birlikte olmak çok kolaydır, başkala
rının alanlanna saygılıdırlar.
Yaşadıkları sıkıntı, bazen hayallerinin içinde kaybolmaları ve düşün
celerini eyleme geçirememeleridir.
Dünyayla temas kurarken, (açık kapıları) olan davranışlarla yakla
şırlar. Sergiledikleri davranışlan, geriçekilmeci pasiflik şeklindedir.
Genellikle pek ortada olmazlar ve geri planda kalırlar. Düşüncelerini
(hedef kapısını), davranışlarıyla entegre etmeye ihtiyaçları vardır.
16 Konu Kişilik Adaptasyonlar 233
Oyuncu-Direngeç (Pasif-Agresif)
Oyuncu-Direngeç adaptasyonu olan kimseler, başkalarıyla etkileşime
giren insanlardır: Bir grup içinde olmaktan hoşlanırlar. Ama konu prob
lem çözmeye gelince, pasif bir duruş sergilerler. Bu şu anlama gelmekte
dir: Başkalarının ilişkiyi başlatmasını ve bunun gibi bazı şeylerle başka-
larının problemi çözmesini tercih etmektedirler.
Oyuncu-Direngeçler, kendilerini sosyal olarak katmak için, tepkide
bulunma konusunda agresif şekilde pasif kalırlar. Örneğin, ‘Aman tan
rım, burası çok sıcak!’ diyebilirler ve birisinin bu konuda bir şey yapma-
sım beklerler. Oyuncudurlar ama başkalarının onu kontrolü söz konusu
olduğunda çok güçlü bir şekilde (dolaylı olarak ve açıkça) direnirler.
Oyuncu-Direngeçler çok iyi dedektif, araştırmacı gazeteci ve eleştir
men olurlar. Eğer bir yerde bir şey yanlış gidiyorsa, bunu ilk yakalayacak
olanlar onlardır.
2M Bölüm IV Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
Sevimli-Manipülatör (Antisosyal)
Sevimh-Manipülatör adaptasyonu olan kimseler, başkalanyla ilişki kur
ma ve insanlardan kendini geriye çekme ile problemi aktif olarak çözme
ve pasif kalma arasında gidip gelmektedirler.
Manipülatörler, insanlara karşı agresif davranırlar. Ama aynı zaman
da da çok sevimlidirler. İstediklerini elde etmek için aşağılamaya çalışır
lar veya baştan çıkarırlar. Dışarıdan uyancı almaya çok fazla ihtiyaçları
vardır. Satış işlerinde, fon toplamak için tanıtım yapmada, yeni projele
re başlamada çok iyidirler. Politika veya benzeri arenalarda çalışan ka-
rizmatik insanlardır. Ayrıca çok iyi girişimcilerdir.
Yaşadıkları sıkıntı, istediklerini doğrudan elde edemediklerinde ma-
nipüle edici olmalarından ve başkalarından yararlanmalarından kay
naklanmaktadır. Ayrıca, onları dışarıdan itici ‘bir hareket’ olmazsa,
kendi başlarına bir işi başlatmakta zorlanırlar.
Dünyayla temas kurarken, (açık kapısı) olan aktif agresif davranışlar-
256 Bölüm IV Kendi Yaşam öykümüzü Yazmak
Eğlenme
Büyüme
Düşünme
Tablo 16.5: Her bir adaptasyonun tipik komutları, oyunları (‘paslaşma temaları) ve raketleri
Bölüm V
Yaşamımızı Kurgumuza Göre
Şekillendirmek
Edilgenlik
İndirim Yapmak
Abartma
Her bir indirime eşlik eden bir abartma vardır. Bu, gerçeğin bazı yönle
rinin, küçültülerek veya büyütülerek abartılması anlamına gelmektedir.
‘Küçük bir şeyi büyütüp dağ yapmak’ ifadesi, abartmayı anlatmak için
çok uygundur. İndirim yapan bir kimse, bir durumdaki belli bir yeri ol
duğundan fazla ‘kabartarak’ orantıyı değiştirirken, bu arada başka bir
özelliği orantısız olarak minimize etmektedir. Abartmada tipik düşünce
örüntüsü, ‘hep ya da hiç’ şeklindedir.
İndirim intrapsişiktir ve farkında olunmadan yapılır ama abartma bi
linçlice düşünülerek yapılır. İndirim, kişinin kullandığı bilinçdışı bir me
kanizmadır; abartma ise yapılan şeyin bilinçli olarak onaylanmasıdır.
17 Konu İndirim Yapmak 241
O Takın bir zamanda sizin için tatmin edici olarak sonuçlanmayan bir
durumu düşününüz. Buradaki durum, çözemediğiniz bir probleminize mi
işaret etmektedir?
Geriye dönüp baktığınızda, gerçeğin bir yönüne veya bazı yönlerine in
dirim yaptığınızı düşünüyor musunuz? 'O zaman aklınıza gelmemiş olsa
da', orada daha farklı davranabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Birisinin yapabileceği belli bir şey vardı da siz onun bu yeteneğine mi
indirim yaptınız? Orada sözkonusu olan bazı kaynaklar vardı da, o anda
aklınıza mı gelmedi?
Nerede abartma yaptığınızı belirleyebiliyor musunuz? Kendinizin, başka-
lannın veya durumun hangi yönünü olduğundan çok fazla büyütmüş veya
değerini azaltmış olabilirsiniz?
Eğer bir grup olarak çalışıyorsanız veya size yardımcı olmak isteyen bir
arkadaşınız varsa, yanıtınızı ikinci bir görüş alarak karşılaştınnız. Bir baş
kasının indirimini ve abartmasını bulmak kendininkini bulmaktan daha
kolaydır.
Bu sorulara hemen bir yanıt bulmuş olun veya olmayın, problemin ne
olduğunu aklınızda tutunuz. Bu probleminizi konunun ilerleyen kısmında,
konulan işlerken tekrar ele alabilirsiniz. £
Dört çeşit davranış vardır ki, bunlar her zaman için kişinin indirim
yaptığını göstermektedir. Bu dört pasif davranış şunlardır:
Aşırı uyum
Amy, yorgun bir iş gününden sonra eve gelir. Kocası Brian oturmuş
gazete okumaktadır. Kocasının arkasından mutfağa şöyle bir göz atan
Amy, oldukça kabarık bir bulaşık yığınının olduğunu görür.
Brian ‘Merhaba’ der. ‘Umarım günün iyi geçmiştir. Tam da çay saati
değil mi?’ Ceketini çıkaran Amy doğrudan mutfağa gider. Bulaşık yığı
nını yıkamaya başlar ve de çayı demlemeye koyar.
Brian ve Amy, her ikisi de Brian’m bulaşıkların yıkanması ve çayın ya
pılması gibi bir şey istemediğinin farkında değildirler. Amy de ona bunu
isteyip istemediğini sormamıştır. Amy bir an için durarak kendisinin
17 Konu: İndirim Yapmak 243
Ajitasyon
Bir sınıf dolusu öğrenci, dersi anlatan kişiyi dinlemektedir. Smıfta en
arka sırada Adam oturmaktadır. Dersi anlatan oldukça sessiz olarak ko-
nuşmaktadır ve Adam onu işitmekte zorlanmaktadır. Ders ilerledikçe.
Adam onun ne konuştuğunu anlamakta giderek daha fazla zorlanmak-
tadır. Elinden kalemini bırakır ve parmaklanyla sıraya tıklamaya başlar.
Sıranın altına bakacak olursak, Adam’ın parmaklarıyla tıklamasına eş
lik edecek şekilde ayağım da hızlıca sallayıp durduğunu görebiliriz.
Adam, ajitasyon yapmaktadır. Bu pasif davranışıyla, problem çözme
yeteneğine indirim yapmaktadır. Kendini son derece rahatsız hisset
mektedir ve bu rahatsızlığını hafifletmek için amaçsız, tekrarlayıcı bir
etkinliğe girişmektedir. Enerjisini, problemi çözmek yerine ajite olduğu
etkinliğe yöneltmektedir. Ajitasyon sırasında kişi, kendisinin o sırada
bir şey düşündüğünü düşünmemektedir.
Eğer Adam Yetişkin’ini açıkça kullanacak olsa, dersi anlatanm dikka
tini çekecektir ve ona daha yüksek sesle konuşmasım söyleyebilecektir.
Parmaklarıyla tıklaması ve ayağını sallaması, onun problemini çözmeye
hiç de yaramamaktadır.
Pek çok yaygın alışkanlık, ajitasyon davranışıdır. Tırnak yemek, siga
ra içmek, kendi saçıyla oynamak ve kompulsif olarak yemek yemek, bu
örneklerden bazılarıdır.
244 Bölüm V Yaşamımızı Kurgumuza Göre Şekillendirmek
Yetersizleşme ve şiddet
Betty, otuzlu yaşlarının sonundadır. İki kızkardeşin küçüğüdür, hâlâ
bakmakta olduğu yaşlı annesiyle birlikte oturmaktadır. Yaşlı kadın yaşı
na rağmen sağlık olarak oldukça iyi durumdadır.
Betty aniden bir adamla karşılaşır ve birbirlerine aşık olurlar. Mutlu
bir şekilde annesine bunu müjdeler ve evlenerek onunla birlikte yaşa
mak istediğini söyler.
Birkaç gün sonra, annenin baş dönmeleri başlar ve kızı onu yatağa ya
tırır. Doktor, fizik olarak herhangi bir rahatsızlığının olmadığını söyler.
Ama Betty ayrılmak istediği için kendini suçlu hissetmeye başlar.
Anne’nin pasif davranışı, yetersizleşme şeklindedir. Kişi burada kendi
ni bir şekilde yetersizleştirmektedir. Kendisinin problem çözme kapasi
tesine indirim yaparak, Çocuk’unda kendini yetersizleştirince birileri-
nin onun problemini çözeceğini umut etmektedir.
Yetersizleşme, burada olduğu gibi, bazen psikosomatik bir rahatsızlık
şeklindedir. Alternatif olarak, ruhsal olarak dağılma veya içki ya da ila
cın kötüye kullanılması şeklinde de olabilir.
Robert, kız arkadaşına çok öfkelenir. Evi kırar döker ve uzun bir süre
sokaklarda dolaşır. Şehre iner, birkaç bira içer, Sonra da, bir sandalyeyi
yakalar ve oradaki bir camı sandalyeyle vurarak indirir.
Robert’ın pasif davranışı, şiddettir. Şiddeti pasif’ bir davranış olarak
ifade etmek biraz tuhaf gözükebilir ama bu pasiftir çünkü önündeki
problemi çözmeye yönelik değildir. Robert camı kırdığında, kız arkada
şıyla aralarındaki anlaşmazlığı çözümleyecek bir şey yapmamaktadır.
Yetersizleşme, kendine karşı bir şiddet olarak da görülebilir.
Yetersizleşme ve de şiddet kişi bu iki durumda da problem çözme yete
neğine indirim yapmaktadır. Kendisine veya başkalarma yönelik enerji
patlaması yaşamakta, böylece başkalarının onun problemini çözmesi
için çevreyi umutsuzca zorlamaya çalışmaktadır.
Yetersizleşme veya şiddet, genellikle bir ajitasyon döneminin ardın
dan gelir. Bir kimse ajitasyon yaparken, daha sonra yetersizleşme veya
şiddet şeklinde yıkıcı olarak boşaltmak üzere enerji toplamaktadır.
Pasif davranışların hepsinin amacı, sahip olduğum problemle bir baş
kasının rahatsız olmasını sağlamaktır böylece başkalarının bunu ele
alarak benim için çözmesini umut ederim.
İndirimleri bulmak
Biliyorsunuz ki, indirimin kendisi gözlenebilir değildir, kişinin bu
dört pasif davranıştan birisini göstermesine bakarak kestirilebilinir.
indirimleri bulmanın başka değişik yolları da vardır.
Sürücü davranışları her zaman için bir indirimin olduğunu gösterir.
Hatırlayın ki, ben bir sürücümü gösterdiğimde, içsel olarak kurgu inan-
cımı yeniden yaşatmaktayım: ‘Ben yalnızca eğer Kendimi Zorlarsam,
24€ Bölüm V Yaşamımızı Kurgumuza Göre Şekillendirmek
Sözel ipuçları
TA’dakı becerilerden birisi, insanların kullandığı kelimeleri dinleyerek
indirimleri belirlemektir. Bu konuyu işlerken verdiğimiz örneklerde ko
nuşan kişinin indirim yaptığının açıkça belli olacağı şekilde kelimeleri
seçtik. Günlük konuşmalar sırasında yapılan indirimlerin ipuçlan ge
nellikle çok açık değildir.
Kuramsal olarak konuşurken, bize aktarılan örnekler oldukça açıktır.
Konuşan kişinin indirim yaptığını, gerçeklikle ilgili bir bilgiyi çarpıttığı
veya gözardı ettiği zaman görebiliyoruz. Uygulamadaki zorluk ise şu
dur: Günlük konuşmalarda birçok indirim yapılmaktadır, hatta o kadar
çoktur ki, biz bunlara karşı artık duyarsızlamış bir hale gelmiş bulunu
yoruz. Dinleme becerilerini yeniden öğrenmemiz gerekmektedir, böy-
lece gerçekten ne denildiğini işitebiliriz ve her bir ifadenin gerçekliğini
test edebiliriz.
Örneğin, bir kimse ‘Yapamıyorum...’ diyorsa, büyük bir olasılıkla indi
rim yapmaktadır. Burada kendinize soracağınız test etme sorusu şudur:
‘Acaba yapabilir mi, şimdi ya da bir süre sonra?’
*. denemeye çalışacağım’ genellikle bir indirimdir çünkü bunun ge
nellikle ima ettiği şey, ‘Deneyeceğim ama yapmayacağım’ şeklindedir.
Tüm diğer sürücü ifadeleri için de aynı şey söz konusudur. Özellikle de
Güçlü Ol indirimleri çok yaygındır.
‘Söylediklerin insanın içini sıkıyor.
‘Bu problem beni zorluyor.
‘Aklımdan bir an bir düşünce geldi geçti.’
Bazen de, bir cümlenin içinde bir kısmın eksik bırakılmış olması bir
indirimin olduğunun sinyalini verebilir. Örneğin, bir TA grubunda bir
üye gruba bakarak şöyle diyebilir: Bana sarılınmasını istiyorum.’ Bunu
17. Konu: indirim Yapmak 247
Acıklı gülüş
indirimin çok sıklıkla görülen bir belirtisi, acıklı gülüştür. Burada, kişi
aslında hiç de hoş olmayan bir şeyden söz ederken gülmektedir.
‘Ah! Bu benim aptallığım, ha ha!’
‘Hi, hi, hi - Ben onu (bir kişiyi) benzettim.’
‘Buraya gelirken arabayı biraz çarptım, ho ho!’
Acıklı gülüşte, söylenen şeyin içeriğiyle gözlenen gülüş arasında bir
tutarsızlık vardır. Kim ne zaman acıklı bir gülüşü sergilerse, bu hafif bir
gülümseme veya katılarak gülme de olabilir, dinleyen kişilerin onun kur
gusunu pekiştirmesi için onlara bir davetiye göndermektedir. Davetiye,
eğer dinleyiciler de ona katılarak gülerse, psikolojk düzeyde almmış ol
maktadır. Örneğin, eğer kişi ‘Ben bir aptalım, ha ha’ diyorsa, kurgusun-
dadır ve dinleyicileri gülüşüne katılmaya davet etmektedir ve böylece de
‘Ben düşünemiyorum’ şeklindeki kurgu inancı ‘teyit edilmiş’ olmaktadır.
Acıklı bir gülüşe verilecek olan doğrudan bir tepki, bu gülüşe veya gü
lümsemeye katılmayı reddetmektir. Eğer içinde bulunduğunuz sosyal
ortam bunu söylemeniz için uygunsa şöyle diyebilirsiniz: ‘Bu hiç de ko
mik değil!’
Bölüm V Yaşamımızı Kurgumuza Göre Şekillendirmek
İndirim türleri
İndirimin üç türü şunlardır: uyarıcı, problemler ve seçenekler.
Bir uyarıcıya indirim yapmak demek, bir şeyin olduğunu algılamayı
tamamen kapatmak demektir. Ben restoranda otururken, susamış ol
duğumu algılamamak için kendimi kapatmış olabilirdim. O zaman ken
di susuzluk hissime indirim yapmış olacaktım. Garsonu yetersiz bulan
arkadaşım, bu garsonun aslında diğer müşterilere yeterli şekilde hizmet
verdiğini görememiş’ olabilir, her ne kadar bu bilgi tam onun gözlerinin
önünde olsa da.
Probleme indirim yapan bir kimse, bir şeylerin olduğunun farkın
dadır, ama bunun aslında bir problem olduğu gerçeğini gözardı eder.
Restoranda susamış bir haldeyken, arkadaşıma şöyle diyebilirdim: 'Şu
an çok susadım ama işte hemeyse fark etmez.’
Seçeneklere indirim yapılırken, kişi bir şey olduğunun ve bunun da
bir problem olduğunun farkındadır. Ama bu problem hakkında bir şey
yapılabileceğini kapatmaktadır. Ben, restoranda yaşadığım ilk sahnede
böyle bir indirim yapıyordum. Öylesine boynum bükük dururken, susa
mış olduğumu biliyordum. Problemin susuz kalmış olmam olduğunun
farkmdaydım. Ama önümdeki değişik seçenekleri, orada öylece oturup
garsonun gelmesini bekleme seçeneğinin dışındaki diğer seçenekleri
farkında olmadan gözardı ediyordum.
DÜZEY TÜR
X
L
ANLAM Uyaranın Problemin Se çeneklerin
anlamı anlamı anlamı ।
L L
OLASILIK Uyaranın Problemin s eçeneğin
DEĞİŞTİRME tieğişebilirliği 5;özülebllirliği uyçjulanabilirliğı
L Kişinin
KİŞİSEL Kişinin Kişinin
s ȍenekleri
fa rklı davranma pr oblem çözme
YETENEK yeteneği
ljygulama
yeteneği
yeteneği
gara tiryakisidir. Tam bir sigara yakacakken, bir öksürme krizine tutulur.
Arkadaşı ona şöyle der: ‘Bu çok kötü bir öksürük. Seninle ilgili endişeleni
yorum. Lütfen, sigarayı bırak.’ Buradaki tiryaki, matriksteki her bir kutu
bakımından indirim yapıyor olsaydı, buna nasıl yanıtlar verebilir?
Eğer sigara içen kişi uyananın varlığına, indirim yapıyorsa, şöyle diye
bilir: ‘Ne öksürmesi? Ben öksürmüyordum ki!’
Problemin varlığına indirim yapıyorsa, şöyle diyebilir: ‘A, yok, ben iyi
yim, teşekkürler. Ben zaten her zaman öksürüyorum.’ Kendisinin ök
sürdüğünün farkındadır ama bunun bir problem olabileceği olasılığını
kapatmaktadır.
Dikkat ediniz ki sigara içen kişi bunu yaptığında, aynı zamanda uyan
anın anlamına da indirim yapmaktadır. Öksürmesinin, bir problem olabi
leceği olasılığına indirim yaparken, bu öksürüğünün onun için anlamlı
olabileceği gerçeğine de indirim yapmaktadır.
Buradaki ‘problemin varlığı’ ve uyarıcının anlamı’, indirim matriksin-
de köşelerden geçişli oklarla birleştirilerek gösterilmektedir. Bu oklar
bir yerde indirim olduğunda diğerlerinde de her zaman için bir indiri
min olduğunu göstermektedir.
Çizimdeki tüm oklann hepsinin anlamı aynı şekildedir. Her bir ku
tunun solunda verilen ‘T’ numaraları, farklı köşegenlerin ne olduğunu
göstermektedir. Örneğin, T2, problemin varlığına ve uyancınm anlamı
na yapılan indirimlerdir.
Şimdi de bunu, aşağıya doğru köşegenlere bakarak deneyelim. T3, bir
sonraki köşegendedir. Bu köşegenlerde, en üst sağdakine bakacak olur
sak, sigara tiryakisi burada seçeneklerinin anlamına indirim yapmakta
dır. Bunu şu şekilde yanıtlayarak yapabilir: ‘Şey, evet, ama biliyorsun ki
biz tiryakiler hep öksürmüyor muyuz? Kısa ama mutlu bir ömür, diye
ceğim bu işte, hah hah ha.’
Şimdi, öksürdüğünü, öksürmenin bir problem olabileceğini, açıkça
sı insanlan öldürebileceğini kabul etmektedir. Ama bir tiryakinin ök
sürüğünü durdurması için bir kimsenin bir şey yapabilme olasılığını
kapatmaktadır.
Bunu yaparak da, ayrıca sigara içmenin ölüme neden olabileceğini ve
onun bu konuda endişeleniyor olması gerçeğini algılamanın üstünü ka
patmaktadır. Böylece, problemin anlamına indirim yapmaktadır.
Tiryakilerin sigara öksürüğünden kurtulmak için hiçbir şey yapa
mayacağı şeklindeki inancıyla, uyarıcının değişebileceğine indirim
yapmaktadır.
Burada diğer köşegenlerde de, aynı indirimlerin yapıldığına dikkat
18 Konu: indirim Matriksi 253
enim dünyayı kendime göre bir algılama şeklim var. Siz de size
göre ve benden farklı olara_k algılıyorsunuz.
Farz edin ki, siz ve ben ikimiz bir pencereden içerideki bir oda
ya bakıyoruz. Siz ve ben şimdi ne gördüğümüzü rapor edelim.
Ben diyorum ki: ‘Bu oldukça küçük bir odadır. Kare şeklindedir. İçinde
insanlar var. Halının rengi yeşil, perdeler kahverengi.’
Siz de diyorsunuz ki: ‘Burada bir aile var. Sıcak bir atmosfer hakim.
Anne, baba ve iki çocuk, birbirleriyle konuşuyorlar ve gülüyorlar.
Kocaman bir oda, çok rahat bir yer.’
Bu raporlara bakarak, bunları dinleyen kişi sanki ikimiz de birbirin
den tamamen farklı iki odaya bakıyormuşuz gibi düşünebilir. Ama, oda
aynı odadır. Burada farklı olan bizim algılamamızdır. Siz ve ben, bir
odaya bakarak işittiklerimizi, hissettiklerimizi veya tattıklarımızı rapor
edecek olursak, algılamalarımızla ilgili raporlarımız farklı olacaktır.
Ayrıca, bizler aynı sahneye farklı şekillerde tepkide de bulunabiliriz.
Ben hiçbir şey hissetmeyebilirim ve odaya bir iki dakika baktıktan sonra
oradan ayrılabilirim. Siz ise çok mutlu olabilirsiniz ve pencereyi tıklata
rak içerideki insanlarla konuşmaya başlayabilirsiniz.
Böylece, siz ve ben aynı sahneyi nasıl algıladığımız ve nasıl tepki ver
diğimiz bakımından farklılık göstereceğiz. Yani, sizin referans çerçeveniz
benimkinden farklıdır.
Referans çerçevesi
Schiff’ler, referans çerçevesini belli bir uyarıcıya tepki verirken değişik
ego-durumlarını entegre eden, bunlara ilişkin tepkiler yapısı olarak tanım
lamaktadırlar. Referans çerçevesi, kişiye ‘....kendini, başkalarım ve dün-
Ebeveyn’in rolü
Özellikle Ebeveyn ego-durumu, referans çerçevesinin oluşumunda
önemli bir rol oynar. Çünkü referans çerçevemiz dünya, kendimiz ve
başkalarıyla ilgili tanımlamaları içermektedir. Biz bu tanımlamalan ilk
olarak ebeveynlerimizden ve ebeveyn figürlerimizden öğrendik. Bunları
öğrendiğimiz yaşa bağlı olarak, bu bilgiler Ebeveyn ego-durumumuzda
(E2) veya Çocuk’taki Ebeveyn’de (E1) kaydedilerek saklanmaktadır.
Her birimizin, neyin iyi, kötü, doğru, yanlış, korkutucu, kolay, zor,
pis, temiz, adil, haksız olduğu gibi birçok konuda kişisel olarak bir
Ebeveynsel tanımlar takımı bulunmaktadır. Biz bu tanımlar takımı
na dayalı olarak kendimiz, başkaları ve dünyayla ilgili görüşlerimizi
oluştururuz. Durumlara uygun olarak da bunlann arasından seçimler
yapıyoruz.
Ayrıca belirgin iki tür transaksiyon vardır ki, bunlar da yeniden tanı
lama yapıldığının sözel kanıtlarıdır. Bunlar şunlardır: teğetsel transaksi
yon ve bloke edici transaksiyon.
Teğetsel transaksiyonlar
Teğetsel bir transaksiyonda, uyarıcı ve tepki farklı konulan ya da aynı
konuyu farklı bir bakış açısıyla ele almaktadır.
Örneğin, bir terapist grup üyesine sorar: ‘Nasıl hissediyorsun?’ Buna
yanıtı şöyledir: ‘Şey, dün bunu grup içinde konuştuğumuzda, kızgınlık
yaşadım.’ Verdiği bu tepkiyle, ne hissettiğini söylemektedir ama bugün
yerine dün ne hissettiğini dile getirmektedir.
Ya da, maaş miktarının tartışıldığı bir toplantıda, birlik temsilcisi so
rar: 'Aramızda bir anlaşmaya varabilmemiz için bizden ne istiyorsunuz?’
Personel yöneticisi yanıt verir: ‘Bugüne kadar önerdiğiniz koşullardan
hiç hoşnut değiliz.’ Burada, konunun ‘ne istendiği’ yerine ‘neden tatmin
olunmadığına’ kaydırıldığı görülmektedir.
Günlük konuşmalarda birçok teğetsel transaksiyon yer almaktadır.
İnsanlar bir durumu stres olarak algılamaya başladıklarında, daha da
çok yeniden tanımlamalar yapmaya başlarlar. Bu şaşırtıcı bir durum de
ğildir, çünkü stresli durumlarda insanlar referans çerçevelerinin tehdit
altında olduğunu daha çok hissetmeye başlarlar. Konunun dışına çık-
malannın örtük nedeni, kendisi için tehdit edici olan bu konu bakımın
dan karşısındaki kişiyi konu dışına çıkarma çabasıdır. Teğet transaksi
yonu başlatan kişi, bunu yaptığının bilinçli olarak farkında değildir.
Genellikle, karşıdaki kişi orijinal konunun üzerinde durmak yerine
teğete takılarak onu izlemektedir. Bazen de kendisi de başka bir teğete
geçebilmektedir. Örneğin:
Birlik temsilcisi: ‘Aramızda bir anlaşmaya varabilmemiz için bizden ne
istiyorsunuz?’
Personel yöneticisi: ‘Bugüne kadar önerdiğiniz koşullardan hiç hoşnut
değiliz.’
B.T.: ‘Yok hayır, biz de sizin bize önerdiklerinizden tatmin olmadık.’
P.Y.: ‘Ah? Öyleyse sizi tatmin etmek için ihtiyacınız olan şey nedir?’
B.T.: ‘Ah, sıkıntı şu ki, sizin bizim ihtiyacımız olan şeyi yapabileceği
nizden emin değilim../
İnsanlar teğetsel transaksiyon alışverişine başladıklarında, konuş-
malarmın ‘hiçbir yere varmadığı’ veya ‘dolamp durdukları şeklinde bir
rahatsızlık hissetmeye başlamaktadırlar. Psikolojik düzeyde, tam ola
rak niyetlenilen şey de budur. Bu gibi konuşmalar uzun süre uzar gider.
Bölüm V Yaşamımızı Kurgumuza Göre Şekillendirmek
Şimdi de, alıştırmayı yeniden yapınız ama bu kez bir farkla. Bu kez da
nışman danışanın teğet gitmesine izin vermeyecektir. Bunun yerine, danı
şan her teğet geçtiğinde danışman danışanı orijinal konuya getirmenin bir
yolunu bulacaktır. Danışanın görevi, yapabildiği kadar çok sayıda teğetsel
geçerek danışmanı kendi yoluna doğru ayartmaya çalışmaktır Herkes bir
kez bu rolü alacak şekilde bunu tekrarlayınız.
Şimdi de, bu iki kısımdan oluşan alıştırmayı tekrarlayınız ama bu kez te
ğetsel yerine bloke edici transaksiyonlan kullanarak. Tekrar, alıştırmanın
birinci kısmında danışman danışanın onu bloke etmesine izin verecektir
İkinci kısımda ise, danışman yaratıcılığını kullanarak bloke edilmeyi önle
yecektir, danışan bu sırada her bir transaksiyonu bloke etme çabasını sür
dürmeye devam edecektir.
Son olarak da, bu alıştırmadaki bloke edici transaksiyonlann teğetsel
transaksiyonlan kullandığınız durumdan nasıl farklı olduğunu karşılıklı
olarak konuşarak paylaşınız. ^
• Editörün Notu: Dikkat ederseniz, bu kitapta ilk kez rol almaktan burada soz edilmektedir:
26€ Bölüm V Yaşamımızı Kurgumuza Göre Şekillendirmek
çünkü rol alma sembiyoz ve oyunlara işaret etmektedir. Daha önce ego-durumlarını an
latırken hiçbir şekilde rol almadan söz edilmemiştir çünkü ego-durumları birer rol değildir.
20. Konu: Sembiyoz 267
öyle bir pozisyon bulmaya çalışınız ki, burada ber biriniz diğerinize fiziksel
olarak ağırlığınızı yüklenebilin. Örneğin, sırt sırta oturarak arkanızı biribiri-
nıze yaslayabilirsiniz. Veya, avuçiçlerinizle birbirinize dayanarak ayakları
nızı geriye alarak, vücudunuzun ağrlığnı birbirinize yükleyebilirsiniz.
Bir kere bu karşılıklı olarak birbirinize yaslanma pozisyonunu bulduktan
sonra, bir müddet bu pozisyonda kalın. Bunu yaparken ne hissettiğinizin,
ne düşündüğünüzün farkında olunuz, ancak bunu henüz partnerinize
söylemeyiniz.
Daha sonra, biriniz bu yaslanma pozisyonundan yavaşça çıkmaya ça
lışsın. Ayrılma hareketinin derecesini o şekilde ayarlayın ki, yaslandığınız
kişi eğer siz tamamen bırakacak olursanız, bunun nasıl bir şey olabilece
ği hissini yaşayabilsin. (Ama yine de, yaslandığınız kişinin fiziksel olarak
düşmemesini sağlayacak şekilde hareket ediniz). Sonra da, hareket eden bu
kişi, tekrar bu birlikte birbirine yaslanma pozisyonuna geri dönsün ve yas
lanmayı bırakma hareketini bu kez diğer kişi tekrarlasın. Yaslanma pozisyo
nunda kalan kişi, diğeri yaslanmayı bırakmaya çalıştığında neler yaşadığını
hissetmeye çalışsın.
Alıştırmanın ikinci kısmı için, partnerinizle tekrar birbirinize değecek şe
kilde olunuz ancak bu kez herkes kendi ağırlığını kendisi taşısın. Örneğin,
tekrar avuçiçlerinizle birbirinize değebilirsiniz ama bu kez bİTİbİTİTÜze yas
lanmak yerine herkes kendisini taşısın. Kendi kendinize dengede olduğu
nuz bu pozisyonda da bir müddet öyle kalınız. Kendi kendinize bunun sizin
için nasıl bir yaşantı olduğuna bakınız. Bu sizin daha önceki yaşantınızdan
nasıl farklılaşmaktadır?
Şimdi taraflardan birisi teması koparsın. Örneğin, eğer birbirinize avuçiç
lerinizle dokunarak duruyorsanız, birisi yalnızca ellerini biraz aşağıya doğ
ru indirebilir, diğeri aynen olduğu gibi kalsın. Hiçbir değişiklik yapmadan
duran kişi olarak, diğeri sizinle teması azalttığında ne yaşadığınıza dikkat
ediniz. Bu yaşantınız ilk olarak yaptığınız çalışmadan, ikinizin birbirinize
yaslandığı ve birinizin diğerinden uzaklaşmaya başladığı yaşantıdan ne
bakımdan farklıdır?
Bir süre sonra, sizinle teması kesen partner tekrar teması kurmaya çalış
sın. Tekrar tekrar teması kesin ve yeniden temas kurunuz; bu süre içinde
her bir partner kendi ağırlığını kendisi taşısın.
Sonra bunu bu kez diğer kişi (kendisiyle temas kesilen ve tekrar yaklaşılan
kişi) o aynı şekilde tekrarlasın.
En sonunda da, partnerinizle buradaki yaşantılannızın hepsini paylaşınız. £
Sembiyoz ve kurgu
İdeal bir ebeveynlikte, çocuğun bakımım üstlenen kişi Ebeveyn ve
Yetişkin kaynaklarını yerine göre kullanırken bu. arada kendi Çocuk’una
indirim yapmaz. Çocuk büyürken, ebeveyni her bir gelişim aşamasını
tamamlaması için onun ihtiyaçlarını karşılar. Bu aşamaları yaşarken,
çocuk giderek artan şekilde kendi kaynaklarını oluşturur, giderek ebe
veynlerine daha az yaslanma gereğini duyar. İdeal olarak, ebeveyn ço
cuğun uygun bir ayrılışı yaşaması için onu cesaretlendirir ama bunu
yaparken de çocuğa ihtiyacı olan alanlarda destek sağlamayı sürdürür.
İdeal durumda, başlangıçtaki bu çocuk ve ebeveyn arasındaki yoğun
sembiyoz giderek artan bir şekilde zamanla kesilir.’ Sonuçta, çocuk eriş
kinliğe ulaştığında, taraflar artık birbirleriyle bir sembiyoz içinde ol
madan ilişki kurarlar. Her birisi bağımsız olabilir, teması kendi isteğine
göre kesebilir veya başlatabilir.
Buradaki sorun şudur ki, ideal ebeveyn diye bir şey yoktur. Anne ve
Baba ne kadar iyi ebeveynlik yaparlarsa yapsınlar, her çocuğun gelişim
süreci içinde bir yerde bazı ihtiyaçları karşılanamayacaktır.
Bu durum, sembiyozun erişkin yaşamındaki kurgusal fonksiyonunu
ortaya çıkarmaktadır. Her sembiyoz, kişinin çocukluğunda karşılanmamış
gelişimsel ihtiyaçlarını karşılamak için gerçekleştirilen bir çabadır.
Her bir kurgusal davranış ile kişi sembiyoza girerek bu karşılanmamış
ihtiyaçlarını karşılamak için eski stratejilerini kullanmaktadır. Bu stra
tejileri çocukluğunda işe yaramıştır ama artık erişkin yaşamma uygun
düşmemektedir. Sembiyozda, kişi erişkin seçeneklerine indirim yap-
maktadır. Bu indirim, farkında olunmadan yapılmaktadır.
20 Konu: Sembiyoz 271
Sembiyoz davetleri
insanlar bir araya geldiklerinde birbirlerine hangi sembiyotik rolleri
almak istediklerinin sinyallerini gönderirler. Bu sembiyotik davetler ge
nellikle kelimelerle iletilmez. Genellikle, dört pasif davranıştan birisi
gösterilir.
Konunun başında verdiğimiz örnekte, Jim önce hiçbir şey yapma
yarak daha sonra da ajistasyona girerek sembiyotik bir davetiye gön
dermiştir. Önce sessiz kalarak, sonra da kıpırdanarak, okutmana örtük
olarak şu mesajı göndermiştir: ‘Senin benim yerime düşünmene ve na-
178 Bolum V Yaşamımızı Kurgumuza Göre Şekillendirmek
Yarışmacı sembiyoz
iki kişi bir araya geldiğinde, her ikisi de aynı sembiyotik rolü almak is
tediğinde ne olur? Eğer ikisi de Ebeveyn olmak veya Çocuk gibi olmak
isterse?
Eğer böyleyse, taraflar istedikleri sembiyotik rolü alabilme umuduy
la ‘pozisyon kapışmasına’ girişeceklerdir. Örneğin, restoranda bir ye
meğin parasını ödemek için taraflar arasmda geçen şöyle bir iletişimi
duyabilirsiniz:
‘Hadi, şimdi sen o parayı cebine koy. Ben ödeyeceğim.’
‘Yok, yok, hadi camm, ben ödeyeceğim.’
‘Hayır ben kesinlikle ısrar ediyorum! Tek kelime bile etme!’
Her bir taraf ödemek için ısrarla bastırabilir ve bu transaksiyonlar bir
süre devam edebilir. Her bir taraf diğerine Ebeveyn olmak için bastır
maktadır. Bunlar yarışmacı bir sembiyoz içindedirler ve buradaki durum
da, Ebeveyn pozisyonu için yarışmaktadırlar.
Doğası gereği, yarışmacı sembiyoz durağan değildir. Bu gibi bir ileti
şim genellikle çok az bir süre için gerçekleşmektedir. Olası iki yoldan
birisiyle sonuçlanacaktır. Taraflar bir süreliğine fırtına yaşayacaklar,
kapıları çarpmak gibi. Veya taraflardan birisi geri adım atar, diğerinin
istediği sembiyotik pozisyonu ona bırakır. Geri adım atan taraf sembi-
yozda tamamlayıcı rolü alır.
Örneğin, restorandaki bu iletişim taraflardan birisinin şunu söyleme-
20. Konu: Sembiyoz 273
siyle sonuçlanabilir: ‘Ah, şey, eğer ısrar ediyorsan...’ der ve biraz tedir
ginlikle cüzdanını cebine koyar. Çocuk pozisyonuna geriler, kendisini
diğeri tarafından ‘bakılmaya’ bırakır.
Diğerinden daha çok ihtiyacının olduğunu kanıtlamaya çalışarak, in
sanlar Çocuk pozisyonu için de yarışabilirler. Örneğin, erkek karısına
şöyle der: ‘Çok yorgunum, hiç kıpırdayacağımı sanmıyorum.’ Kadın da
şöyle der: ‘Vallahi ben de yapamayacağım, yemeği sen hazırlamalısın.'
ikinci-düzey sembiyoz
Bazı sembiyotik ilişkilerde, birinci sembiyozun altında ikinci bir sembi
yoz daha vardır, Şekil 20.2’de gösterildiği gibi. Bu sembiyozlar ikinci-dü
zey sembiyoz olarak adlandırılmaktadır, çünkü bunlar Çocuk ego-duru
munun ikinci düzey yapısında yer almaktadır.
Bili ve Betty gibi çiftlerin arasındaki ilişkiler, genellikle ikinci-düzey-
deki bir sembiyozdur. îlk izlenim olarak, Bill’in sembiyozda Ebeveyn-
Yetişkin rolünü aldığı, Betty’nin de Çocuku oynadığı açıkça görülmek
tedir. Bill’in kontrolü eline aldığı ve pratik konulan onun hallettiği
görülmektedir. Betty kontrol altında tutulmaktadır ve bu kontrolün
içinde Bill’in duygularını boşaltabilme serbestliği vardır. Birinci düzey
sembiyoz olarak, gerçekte olup biten budur. Bili, erken dönemde almış
olduğu kararını yeniden canlandırmaktadır: ‘Yaşama tutunabilmemin
tek yolu, kontrolü elime almak ve herkesi çok sıkıca kontrol etmek,
kendim de dahil olmak üzere.’ Betty’nin karan ise şöyledir: ‘Yaşamımın
misyonu başkalarını hoşnut etmek -özellikle de erkekleri ve bunun dı
şındaki başka şeyleri düşünmemek.’ Birinci düzey sembiyozda, kurgu
274 Bölüm V Yaşamımın Kurgumuza Göre Şekillendirmek
Çok güçlü şekildeki bebek algısıyla Betty sözsüz olarak şöyle bir ka
rar almıştır: ‘Annemi iyi durumda ve de etrafımda tutabilmek için,
ona ben baksam daha iyi olacak.’ Kendisinin hem Ebeveyn'ini ve hem
de Yetişkin’ini (E. ve Y]’i) kullanarak annesinin Somatik Çocukünun
bakıcısı olur. Şimdi bir erişkin olarak bu sembiyoz örüntüsünü Bili ile
tekrarlamaktadır.
Sembiyozu, özellikle de bu şekilde olanını kırmak çok kolay olma
maktadır. Hatırlayınız ki, ilk bebeklik dönemindeki Çocuk için temas
iletileri yaşamsal bir öneme sahiptir. Bu yüzden de, bu örnekte, Betty
bu sembiyozu kıracak olsa, Bili Somatik Çocuk’unda ölümcül bir terör
hissedecektir. Onun Çocuk düşüncesi tek fiziksel temas iletisi kaynağı
nı kaybedeceği şeklindedir ki, bu da onun öleceği anlamına gelmektedir.
Aynı şekilde Çocuk düzeyinde Betty sembiyozun kırılmasını Annesini
kaybedecekmiş gibi algılamaktadır. Bebek için bu, onun idam karan an
lamına gelmektedir.
Ne Bill’in ne de Betty’nin bu erken Çocuk terörünün farkında olmak
için hiçbir çaba göstermeyeceği aşikardır. Bunun yerine, sembiyotik iliş
kilerini niçin devam etmeleri gerektiğiyle ilgili bazı usavurmalar yapa
bileceklerdir. Eğer bu sembiyotik ilişkilerini bozmak isterlerse, kurgula-
nyla ilgili içgörü kazanmaları ve terapötik yardım almalan gerekecektir.
Bölüm V
Kurgu İnançlarımızı Doğrulamak
Raketler ve Oyunlar
Raketler ve Kuponlar
Raketler ve kurgu
Önce, kurgular ve raketler arasmda genel bir bağlantının olduğunu dü
şününüz: Raket duygunuzu her hissettiğinizde, o an kurgunuzun içine gir
mişsiniz demektir.
Raket duyguları niçin kurgu mekanizmasında bu denli önemli bir rol
oynamaktadır? Bunun yanıtı şudur: Çocuklar ailelerinde ihtiyaçları
nı karşılayabilmek için raket duygusunu kullanma yollarını öğrenmek
durumundadır.
Raket duygularının çocuklukta öğrenildiğini ve desteklendiğini gör
dük. Her aile kendine özgü olarak belirli bazı duygulara izin verirken,
başka bir grup duyguyu uygun bulmamaktadır veya yasaklamaktadır.
Bazen izin verilen duygular çocuğun kız veya erkek olmasına göre
değişmektedir. Çoğu kez, küçük erkek çocuklara kızgın veya saldırgan
21 Konu Raketler ve Kuponlar 241
• kızgınlık
• üzüntü
• korku
• memnuniyet
Paslaşma
Fanita English, insanların, raket duygularını yaşayabilmek için temas
iletileri sağlamak üzere karşısındakiyle transaksiyon alışverişi yapma
şekline ‘paslaşma/raket duygusunu aklama'4 demektedir.
*
Paslaşın, insanlann raket duygularını ifade etmeleri için ve kendisi
de kendi raket duygusunu ifade edebilmek için onlardan temas iletileri
sızdırmaya çalışarak iletişim alışverişi davetiyeleri gönderir. Bu tran
saksiyonlar, karşıdaki kişi paslaşıcının istediği kadar ona temas iletisi
vermeye razı olduğu sürece devam eder.
Fanita English, iki tür paslaşmanın olduğunu düşünmektedir; her iki
tür de Ebeveyn ve Çocuk arasındaki paralel transaksiyonlardan oluş
maktadır. I. Tür paslaşın, önce Çocuk rolünü üstlenmektedir. Yaşam
pozisyonu ‘Ben OKEY değilim, sen OKEY’sin (ha ha ha)’ şeklindedir. II.
Tür paslaşın, Ebeveyn ego-durumundan gelmektedir, yaşam pozisyonu
Ben OKEY’im (ha ha ha), sen OKEY değilsin’dir.
I. Tür paslaşın üzgün ve dokunaklı görünmektedir, Fanita English’in
Tür la olarak sınıflandırdığı ve ‘Zavallı’ adını verdiği bir paslaşma şekli
dir. Örneğin, şöyle bir alışverişin olduğunu işitebilirsiniz:
Paslaşın (Ç - E): ‘Bugün moralim yine bozuk.’
Partner (E - Ç): ‘Oh tatlım, bunu duyduğuma çok üzüldüm.’
Paslaşın (Ç - E): ‘Ve patron bugün yine başımın etini yedi.’
Partner (E - Ç): ‘Tüh tüh, bu kötü olmuş işte.’
Buna karşın, Çocuk paslaşın ağlamaklı şekilde, mızıldanan bir po
zisyondan gelebilir. Bu Tür Ib paslaşması, ‘Huysuz’ şeklindedir. Bu ko
numda, partner tipik olarak olumsuz Doğal Ebeveyn yerine olumsuz
Eleştirel Ebeveyn tepkisi vermektedir:
Paslaşın (Ç- E): ‘Ve sen de pek yardımcı olmuyorsun.’
Partner (E - Ç): ‘Hah! Sen kendin bir şey yapamıyor musun?’
Paslaşın (Ç - E): ‘Ne yapmamı bekliyorsun? Patron olan o, değil mi?’
Partner (E - Ç): ‘Peki, neden sendikaya şikayet etmedin?’
Tür II paslaşın da, iki şekilde işlev görür. Tür Ila’da ‘Yardımcı’, olumsuz
Doğal Ebeveyn olarak başlar, karşısındaki kişinin Çocuk’undan minnet
temas iletisini sızdırmayı amaçlar:
Paslaşın (E- Ç): ‘Gerçekten yeteri kadar yedin mi?’
Partner (Ç - E): ‘Ohhhh, evet, teşeklcür ederim.’
• Editörün Notu: Racketeering (paslaşma), İngilizcede tam sözcük anlamıyla el altından gizli
bir iş yapmak ya da kara para aklamak'tır.
21. Konu: Raketler ve Kuponlar 299
Kuponlar
Ben bir raket duygusunu yaşadığımda, yapabileceğim iki şey vardır.
Orada onu ifade edebilirim. Veya daha sonra kullanmak üzere saklaya
bilirim. Eğer saklayacak olursam, ben bir kupon biriktirdim demektir.*
nyla patronun ofisine girebilir, avazı çıktığı kadar bağırarak onu haşla
yabilir ve sonunda işinden kovulabilir.
Kuponlar ve kurgu
İnsanlar neden kupon biriktirmek, ister? Eric Berne’in buna bir yamtı
vardır. İnsanlar kupon biriktirirler çünkü kuponlarını kullanarak kurgu
larının bedelini alma yolunda ilerlemektedirler.
Eğer bir kimsenin hamartik bir kurgusu var ise, bu kişi muhteme
len daha sonra çok büyük bir bedeli almak için kullanabileceği şekilde
kuponlar biriktirerek büyük bir koleksiyon oluşturmayı tercih edecek
tir. Örneğin, yıllarca depresyon kuponları toplayabilir ve daha sonra
bunları intihar etmek için kullanabilir. Hamartik kurgusu olan bir kim
senin bedeli, ‘başkasına zarar vermek’ şeklindedir; bu kişi öfke kuponla
rını biriktirerek kocaman bir koleksiyon oluşturabilir, sonra da bunları
işleyeceği cinayeti ‘haklı çıkarmak’ için kullanabilir. Bir iş adamı, hafif
düzeydeki kaybetme kurgusunun bir parçası olarak yıpranma kuponları
biriktirebilir ve sonra bunları bir kalp krizi, ülser veya yüksek tansiyon
olarak tahvil edebilir.
Banel kurgusu olan insanlar kolleksiyonlan için küçük kuponlar birik
tirmektedir ve bunları oldukça küçük bedellerle tahvil etmektedir. ‘Yanlış
anlaşılma’ kuponları biriktiren bir kadın, bunları her birkaç ayda bir koca
sı ile büyük bir kavgaya tutuşarak tahvil edebilir. Otorite figürlerine karşı
kızgınlık kuponları biriktiren birisi olan çalışma arkadaşım gibi, bunlan iş
yerinde kavga çıkararak ve arada sırada kovularak tahvil edebilir.
TA’da, kazanıcı kurguda kupon biriktirilerek bir kolleksiyonun oluş
turulup oluşturulmadığı konusunda değişik görüşler bulunmaktadır.
Bazı yazarlar, olumlu bir sonuç için biriktirilen ‘altın kuponlardan söz
etmektedirler (Daha önce bahsettiğimiz olumsuz ‘kahverengi kupon-
lar'la bunları karşılaştırarak ayırmaktadırlar). Örneğin, çok çalışan bir
iş adamının iyi yaptığı bir iş için altın kuponlar biriktirebileceğini ve
daha sonra bunları çok iyi hakettiği bir tatille takas edebileceğini ileri
sürmektedirler.
Biz de, gerçekten kazanıcı bir kurguda kupon biriktirmeye gerek ol
madığına inanıyoruz. Bu çok çalışkan iş adamının ‘iyi yaptığı işler’ için
tatilini haklı çıkarmaya veya başka nedenlere ihtiyacı yoktur. Yalnızca
cam öyle istediği için gidip tatilini yapabilir.
KURGU
RAKETİN SERGİLENİŞİ PEKİŞTİRİCİ ANILAR
İNANÇLARI/DUYGULAR
büyük ya da akıllı değilim. Ben görüyorum ki, daha akıllı olan abim tüm
ilgiyi topluyor.’
Böylece David Destekleyici Kurgu İnançlarından bazılarını oluştur
maya başlar. ‘Ben aptalım. Ben fiziksel olarak zayıfım ve çok küçüğüm.
İhtiyaçlarım önemli değil. Diğer insanlar benden daha büyük ve daha
akıllılar. Bu nedenle, onlar benden daha önemliler ve tüm ilgiyi çekiyor
lar, özellikle de önemli kadınların ilgisini. Hayat, çok ama çok adaletsiz.’
Raketin sergilenişi
Raketin Sergilenişi, Kurgu İnançlarının ve Duygulannın bir göstergesi
olarak ortaya çıkar; açıkça gözlenen ve de içsel olarak yaşanan davranış
ların tümünden oluşur. Gözlenebilir davranışlar, bildirilen içsel yaşan
tılar ve fantezileri de kapsamaktadır.
2M Bolum VI Kurgu İnançlarımın Doğrulamak
Gözlenebilir davranışlar
Gözlenebilir davranışlar; kişinin intrapsişik sürece tepki olarak duygu
larının, kelimelerinin, tonlamasının, jestlerinin ve beden hareketlerinin
sergilenmesidir. Bu sergileme tekrar tekrar ortaya çıkmaktadır ve hep
aynı şekildedir çünkü çocukken ailesinde ‘sonuç alabilmek’ için öğren
miş olduğu kurgu davranışlarını çok değişik durumlarda tekrar tekrar
dönüştürmektedir.
Raketin Sergilenişi, Kurgu İnançları ile uyumlu olabileceği gibi buna
karşı çıkan davranışlar şeklinde de olabilir. Örneğin, çocukluğunda ‘Ben
aptalım’ sonucuna varan David, erişkin yaşamında bu Kurgu İnancını
kafa kanşıklığı yaşayarak ve aptalca davranarak yeniden canlandırmak
tadır. Aynı çocuk çıkarsamasını yapan başka bir çocuk ise buna karşı
çıkarak saatlerce çalışabilir, okulda ve üniversitede yüksek notlar alır
ve sonra da kompulsif olarak bir profesyonel başarıdan diğerine koşar.
David’in kız arkadaşma saldırganca davranarak Raketini Sergilemesi,
onun erken dönemde yapmış olduğu çıkarsamasına dayanmaktadır:
ihtiyaçlarımı karşılamamın yolu, incinmişlik veya korku hissetmeye
başladığımda kızmaktır.’ Kız arkadaşının herhangi bir davranışını hafif
çe de olsa bir reddedilme veya ona yüz vermemek olarak algıladığında,
Temel Kurgu İnançlarını canlandırır ve bunlara eşlik eden dehşet ve in-
cinmişliği yeniden yaşar. Ama aynen çocukken yapmayı öğrenmiş oldu
ğu gibi, bu duygularmm üstünü hemen anında örtmektedir. Tıpkı bir
‘koşullu refleks’te olduğu gibi kızgın ve saldırgan olmaktadır. Kız arka
daşı ile öfkeli bir tartışma başlatabilir, ona bağırabilir. Veya kızgınlığını
bastırır ve evden dışarı fırlayarak sokaklarda hiddet içinde yürüyebilir.
David’in bu davranışı, yaşadığı otantik duygularını, incinmişlik, kor
ku ve yakınlık hissetmeye hasret olduğunu kız arkadaşına hiçbir şekilde
yansıtmamaktadır. İşin doğrusu, David kendisi de bu duygularını bas-
tırdığının farkında değildir. Üstelik tamamen tersine alıngan, fiziksel
olarak saldırgan bir insan olmuştur. David’in geçmişteki ilişkilerine
bakıldığında, en sonunda kız arkadaşlan hep onu terk etmişlerdir. Her
defasında, David onlann bu tepkisini ‘Ben sevilmeye layık değilim, ka
dınlar beni reddediyor ve sonunda yalnız başıma kalıyorum’ şeklindeki
Kurgu İnançlarını kendince ‘teyit etmek’ için kullanmıştır.
Fanteziler
Hiç kimse onun Kurgu İnançlarına uyacak şekilde davranmıyor olsa
bile, kişi yine de buna devam edebilir ve ona karşı böyle bir davranı
şın yapıldığı şeklinde bir fantezi kurabilir. Fantezisindeki bu davranış,
onun kendi davranışı veya bir başkasının davranışı şeklinde olabilir.
Örneğin, David bazen kız arkadaşına fiziksel olarak saldırdığı için ce
zalandırıldığı veya hapse girdiği fantezisini kurmaktadır.
Sık sık başkalarının arkasından onu aşağıladıklan, pek çok şey ba-
kımından onda bazı yanlışlar bulduklan düşüncelerine sığınmaktadır.
Bazen kendisine ‘olabilecek en iyi şey’ olarak abartılı bir durumu resme
derek fantezi kurmaktadır: Onu yüzde yüz kabul eden ve asla David’in
en ufak bir şekilde bile reddetme olarak yorumlayabileceği bir şey yap
mayan mükemmel kıza rastladığını hayal etmektedir.
Pekiştirici anılar
Kurgusunda olduğu zaman kişi, Kurgu İnançlannı pekiştirmek üzere
anılar kolleksiyonuna başvurur. Kişinin hatırladığı her bir olay, onun
Kurgu İnançlarını ve Duygularını yeniden dönüştürmesine yarayacak
tır. Böyle yaptıkça da duruma eşlik eden Raketini Sergileme davram-
şı içinde olacaktır; bunu da ya raket duygusunu yaşayarak ya da kendi
Raket Sistemi içinde tipik olarak ortaya çıkan içsel veya dışsal davra-
500 Bölüm M Kurgu inançlarımızı Doğrulamak
çası olabilir Eğer tereddüt edecek olursanız da, olumlu yönde hatalı olmayı
tercih ediniz.
Sol kolonun altına, Raket Sisteminizde 'Bastınlmış duygulan' kaydet
tiğiniz yere, şimdi İfade edilen otantik duygular' başlığını yazınız. Raket
Sistemine yazdığınız aynı otantik duygulan yazınız. Kendinizi yeniden o
sahnede hayal ederek, sizin için durumu sonlandıracak otantik duygunuzu
güvenli olarak nasıl ifade edebileceğinizi görselleştiriniz.
Sonra 'Özerkliğin Sergilenişi'ne, orta kolona gidiniz. Bir kez daha, vide
oda içinde kendinizin de olduğu sahneye bakınız. Ancak bu kez videoyu,
kurgunuza göre değil raketinizin yerine hissettiğiniz otantik duygu bakı
mından, olumlu olarak davrandığınız şekilde oynatınız. Bu güncellenmiş
videoda, söylediğinizi duyduğunuz kelimeleri, jestleri vs. gözlenebilir dav
ranışlar olarak kaydediniz.
Aynı şekilde, yenilenen bu sahnede 'bildirilen içsel yaşantılar'ınızı yazı
nız. Hissettiğiniz rahatsızlıklar yerine ne gibi rahatlıklar hissediyorsunuz?
Daha önce farkında olmadığınız gerginlikleri şimdi fark etmeye başladınız
mı? Eğer öyleyse, bu gerginliklerinizi rahat olmaya dönüştürmek ister mi
siniz? Dönüştürürseniz ne olur?
'Özerklik Sistemi'nde fantezilerinizi yazmayınız. Bildiğiniz üzere, 'en
iyisi've ‘en kötüsü' olarak abartılı fantezilerin ikisi de Raket Sisteminin bir
parçasıdır. Bunun yerine, buraya ‘Planlannızı ve olumlu görselleştirme-
ler'i yazınız. Bu, aceleye getirmeden tamamlayacağınız bir başlık olacaktır.
Bu başlık, incelediğiniz Raket Sisteminizdeki raketsel yolu izlemek yerine,
şu anda inşa etmeye başladığınız yolun gelecekteki durumlannın olum
lu gerçekleşmesi için Yetişkinden yapılan bir yaşam planını gösterecektir.
Fantezilerin yerine, yaşam planlannızı güçlendirmek ve ilerletmek için ya
ratıcı görselleştirme tekniklerinden yararlanabilirsiniz.
Son olarak, Pekiştirilen Anılar kolonunu tamamlayınız. Eminiz ki, şimdi
bu derlemeyi yaparken, yaşamınızda bu yeniden canlandırdığınıza benzer
öyle durumlar olmuştur ki, orada bazı olumlu anlannız vardır ve bunlan
hatırlayabilirsiniz. Belki de üzerinde düşündüğünüz zaman pek çok şey
hatırlayabileceksiniz.
Ya da gerçekten hiçbir şey hatırlayamazsanız? O zaman kendiniz için bir
kaç anı uydurunuz. Uydurduğunuz olumlu durumlan anımsamak da, ger
çek olanlan hatırlamanız kadar aynı derecede etkili olacaktır.
Şimdi elinizde Özerklik Sisteminizin bir başlangıç versiyonu bulunmak
tadır. Raket Sisteminizde de olduğu gibi, zaman içerisinde bunlan gözden
geçirip daha da aynntılı hale getirebilirsiniz.
Şimdi elinizde tamamlamış olduğunuz iki çizim vardır; bunlardan Raket
22 Konu Raket Sistemi JO5
Oyun örnekleri
İnsanların psikolojik oyunları nasıl oynadıklannı göstermek üzere iki
örnek oyun veriyoruz.
Ömek 1: Jack Jean’e rastlar. Aşık olurlar ve beraber yaşamaya karar
verirler. Önceleri her şey yolunda gider. Ama aylar geçtikçe Jack part
nerine zor zamanlar yaşatmaya başlar. Onun istek ve duygularını gör
mezden gelir. Ona bağınr hatta bazen itekler. İçmeye, sarhoş olmaya
başlar ve eve geç gelir. Jean’in parasını harcamaktadır ve ona geri ver
meyi ‘unutmaktadır.
23 Konu: Oyunlar ve Oyun Analizi J07
* Editörün Notu Bu oyunun orijinal adında O. Çocuğu eklemesi de vardır. Ancak artık bu gibi
aşağılayıcı kelimeler pek kullanılmadığından çeviri sırasında yazarların izniyle çıkarmış bulu
nuyoruz. Nadiren de olsa. E. oğlu E. formatının da kullanıldığını gözlemleyebilirsiniz.
50# Bölüm VI Kurgu İnançlarımın Doğrulamak
kolojik oyunlarda tipik olarak yer aldığını belirttiğimiz beş özelliği de içer
diğinden emin olunuz.
Bu olayın sonunda ne hissettiğinizi yazınız. Bu sizin için tanıdık olan bir
duygu mu'#
Tişört mesajları
insanların kendi psikolojik oyunlarını tamamlayacak olan psikolojik
oyunları oynayan kişileri ya da partnerleri nasıl arayıp buldukları çok
ilginç bir durumdur. Jack tutarlı olarak onu bir başkası için terkedecek
kadınları bulmaktadır. Molly yardım talep eden ve sonra da bu yardımı
almayan insanları seçmektedir.
Sanla insanlann üzerinde kendi psikolojik oyununa davetiye yazısı
olan bir tişörtü vardır. Tişörtünün önünde dünyaya farkında olarak gös
termek istediğimiz bir slogan yazılıdır. Arkasında ise psikolojik düzeyde
gizli bir mesaj’ vardır. İşte bu arkadaki mesaj, ilişkilere girerken kimleri
seçeceğimizi göstermektedir.
Jean’in önündeki sloganın şöyle bir şey olabileceğini düşünebiliriz:
‘Sevimli ve çilekeş olacağım.’ Arkasındaki sloganda ise, ‘Ama seni yaka
layana kadar bekle!’ yazmaktadır.
O Formülü
Berne her psikolojik oyunun altı aşamalı bir sırayı izlediğini keşfetmiş
tir.4 Bunları şöyle adlandırmıştır:
Tu + OT = Te ^ Ş ^ X ^ B
gizliden de 'Ama bana yardım edeceğin zaman da, yardımı kabul etme
yeceğim, ha ha ha !’ demektedir.
Molly bu psikolojik oyun sahnesine girmeyi kabul ettiğinde, oyna
maya gönüllü olduğunun işaretini Oltaya Takılma olarak vermektedir.
Berne, bir başkasının Tuzağına Takılmayı, kurgusal olarak ‘zayıf olu
nan noktayı” tanımlamak için bu kelime ile açıklamaktadır. Molly için
kafasında bu ‘Kötü durumda olan birisine yardım etmelisin diyen bir
Ebeveyn mesajıdır.
Kendi içindeki bu mesajı içinden dinleyen Molly psikolojik düzeyde
David’e tepkide bulunmaktadır: ‘Tamam, sana yardım etmeye çalışa
cağım, ama ikimiz de biliyoruz ki sonunda sen yardım edilmesine izin
vermeyeceksin.’ Sosyal düzeyde bunu ‘Sana yardım etmek için ne yapa
bilirim?’ diyerek örtmektedir.
Psikolojik oyunun Tepki aşaması bir dizi transaksiyondan oluşmakta
dır. Bu, bir iki saniye veya saatler, günler veya yıllar boyu da sürebilir.
Buradaki durumda, Molly Dave’e bazı öneriler getirmektedir. Dave, ne
den olmayacağım söyleyerek her bir öneriye karşı çıkmaktadır. Sosyal
düzeyde bu transaksiyonlar doğrudan bir bilgi alışverişi olarak görün
mektedir. Ama psikolojik düzeyde, bir psikolojik oyun açılışı olarak
Tuzak-Oltaya Takılma alışverişi tekrarlanmaktadır.
Şalterin Çekilmesi, Molly’nin önerileri tükendiğinde ve Dave ‘Yardım
etmeye çalıştığın için teşekkür ederim’ dediğinde yapılmaktadır.
Bu olduğunda, Molly hemen sanki bir sürprizle karşılaşmış gibi his
setmiştir. Bu kafa karışıklığı ânı Şaşkınlık aşamasıdır. Dave de benzer
bir şey yaşamıştır.
Her iki oyuncu da Bedeli alarak raket duygusunu yaşamıştır. Molly
depresifleşmiştir ve yetersizlik duygusunu yaşamaktadır. Dave kendini
haldi çıkararak incinmişlik hissetmektedir.
Drama Üçgeni
Steve Karpman, psikolojik oyunları analiz etmek üzere Drama Üçgeni
adıyla (Şekil 23.1) sade ancak çok güçlü bir çizim tasarlamıştır.’
İnsanların oynadıkları her bir psikolojik oyunda bu üç kurgusal rolden
birisine girdiklerini ileri sürmüştür: Suçlayıcı, Kurtarıcı veya Mağdur.
23 Konu: Oyunlar ve Oyun Analizi 313
M
(Mağdur)
Goulding-Kupfer çizimi
Bob Goulding ve David Kupfer transaksiyonel psikolojik oyun çiziminde
farklı bir versiyonu ortaya koymuşlardır (Şekil 23.3)? Onlara göre psiko
lojik oyunun oluşumu beş koşulun yerine getirilmesine dayanmaktadır.
□ack Jean
Şekil 23.2: Berne’in transaksiyonel oyun çizimi örneği
516 Bölüm VI Kurgu İnançlarımın Doğrulamak
(1) İlk önce, psikolojik oyunun sosyal düzeyde bir ‘açılışının’ olması
gerekmektedir (U \ Goulding ve Kupfer, buna ‘açıkça gibi görünen uya
na' demektedirler. Bu örnekte Jack şöyle demektedir: ‘Seni daha iyi ta
nımak istiyorum.’
(2) Psikolojik oyunun ikinci unsuru, sosyal düzeydeki mesajla aynı
anda gönderilen psikolojik düzeydeki mesajdır (U ) ki, oyundaki Tuzak
da budur. Buna ‘gizli mesaj’ denilmektedir ve kişinin kendisi hakkındakı
kurgusal bir ifadeyi içermektedir. Jack’in 'gizli mesajı’ ben reddedilmeyi
hak ediyorum ve bunu kanıtlayana kadar seni test edeceğim. Tekmele
Beni lütfen!’ şeklindedir.
(3) Her zaman olduğu için, sonunda ne olacağını bu psikolojik dü
zeydeki mesaj belirlemektedir. Jean, Jack’in Tekmele Beni mesajını
alır ve onunla bir süre birlikte olur sonra da onu reddetme tepkisini
verir. Goulding-Kupfer sıralamasında, buna 'gizli mesaja verilen tepki’
denilmektedir.
(4) Her oyuncu sonunda raket duygusunu yaşar; bu, ‘kötü duygu’ so
nunda alınan ‘bedel’dir.
(5) Tüm gizil transaksiyonlar dizisi, oyuncuların Yetişkin farkındalı-
ğmın dışındadır.
Jack Jean
Şekil 23.3: Goulding-Kupfer oyun çizimi örneği
23 Konu Oyunlar ve Oyun Analizi 317
Gouldingler eğer bir kimse favori oyununa girmeyi çok istiyorsa, kar
şısındaki kimsenin ona verdiği tepkileri çarpıtarak bunu sanki onun
oyununa tepki vermiş gibi alabileceklerine de işaret etmektedirler.
Böylece, karşıdaki kişinin tepkisi onun oyununa dahil olmasa bile, kişi
yine de raket bedelini alabilmektedir.
Örneğin, farz edin ki, Jean Jack’in tüm çabalarına rağmen yine de
sebatla onu reddetmemiştir. Jack, kendi kendine şunları söyleyerek
Jean’in tepkilerini yeniden tanımlayabilir: ‘Sadece beni istiyormuş gibi
davranarak numara yapıyor. Aslında benden kurtulmak istediğini bili
yorum ve muhtemelen gizlice bir başkası ile görüşecek.’ Böylelikle olma-
sımn beklediği indirimi kendisi üretir ve ne olursa olsun yine de bu kötü
duyguyu yaşayarak bedelini almaya çalışır.
5 Sonra ne oluyor?
4 (Gizemli soru)
5 Peki sonra7
6 . (Gizemli som)
7 Bu nasıl bitiyor?
8a. Nasıl hissediyomm?
8b. Diğerinin ne hissettiğini düşünüyorum? 0
Yorumlama
Psikolojik Oyun Planı sorularına sırasıyla verilen yanıtlar, size Drama
Üçgenindeki Şalterleri ve 0 Formülündeki psikolojik oyun aşamalarını
gösterecektir.
Soru 8a ve 8b’ye verdiğiniz yanıtlardaki duyguların her ikisi de, muh
temelen raket duygularınızdır. 8a’daki duygunuz size tanıdık gelebilir
ama 8b’de ifade ettiğiniz duygunun raketiniz olduğunu görünce şaşıra
bilirsiniz. Eğer bu durum sizin için geçerliyse, sizi iyi tanıyan birisi ile
bunu kontrol ediniz.
îki ‘Gizemli sorunun yanıtı, transaksiyonel psikolojik oyun çizimin-
deki psikolojik düzey mesajlardır. Laurence Collinson, bu ifadelerin her
ikisinin de muhtemelen siz küçük bir çocukken ebeveyninizin size vermiş ol
duğu mesajlar olduğunu ileri sürmektedir. Bunun sizin için de geçerli
olup olmadığım kontrol ediniz.
İkinci bir olasılık da, ‘gizemli sorular’a verilen yanıtlardan birisinin ya
da ikisinin birden sizin çok küçükken ebeveyninize ilettiğiniz bir mesaj
olabileceğidir.
Psikolojik Oyun Plam yanıtlarınızı saklayınız. İzleyen iki konuyu
okurken, bunları tekrar kullanabilirsiniz.
Oyun Tanımları
TA yazarları arasında, asıl psikolojik oyun tanımının ne olduğu konu
sunda tam bir fikirbirliği bulunmamaktadır.9 Bu, belki de Berne’in de
ğişik düşünce aşamalarında iken oyunları değişik şekillerde tanımlamış
olmasından kaynaklanmaktadır.
Berne, Merhaba Dedikten Sonra Ne Diyorsunuz? adlı son kitabında, O
Formülünü ortaya koymuş ve bu formülün yukarıda sıralamış olduğu
muz altı unsurunu açıklamıştır. Sonra da şunu eklemiştir:
‘Bu formüle uyan her şey psikolojik oyundur ve uymayanlar psikolojik
oyun değildir.'
23. Konu Oyunlar ve Oyun Analizi J19
Bundan daha net bir tanım yapılamazdı. Yine de, daha önceki bir kita
bında, Grup Terapisinin İlkelerinde, psikolojik oyunu başka kelimelerle
tanımlamıştır:
‘Psikolojik bir oyun, çok iyi bilinen ama üstü örtülmüş olan bir bedele
doğru ilerleyen, içinde bir tuzak içeren bir dizi gizil transaksiyondur.'
Bu iki tanım arasındaki önemli farkı görüyorsunuz. Daha sonra yaz
mış olduğu Merhaba Dedikten Sonra ... kitabındaki tanımında, Şalterin
Çekilmesi ve Şaşkınlık psikolojik bir oyundaki en önemli unsurlar ola
rak gösterilmektedir. Daha önceki tanımında bunlar yoktur.
Aslında, Berne psikolojik oyun kuramını geliştirirken Şalterin
Çekilmesi fikrini ancak çok sonraları eklemiştir. Bu fikir, ilk önce İnsanca
Sevgi ve Cinsellik kitabında görülmektedir. Daha önceki Hayat Denen
Oyun kitabında, Şalterin Çekilmesi veya Şaşkınlık unsurları yoktur, bu
rada Grup Terapisinin İlkelerindeîâne benzer bir tanımı kullanmıştır.
Bemeden beri, bazı yazarlar onun ilk versiyonundaki tanımı izleyen
tanımları kullanmıştır. Değişik sözcüklerle, tarafların kendilerini kötü
hissederek (raket duygularını yaşayarak) tamamladıkları, her türlü gizil
transaksiyonlar dizisini ‘psikolojik oyun’ olarak tanımlamışlardır.
Biz başka bir düşünce okulunu izlemeyi tercih ederek, Beme’in daha
sonraki tanımını kullanıyoruz. Biz ‘Psikolojik oyunlar’ olarak sadece 0
Formülündeki tüm aşamaların hepsini izleyen, Şalterin Çekilmesi ve
Şaşkınlığı gösteren ‘rol değişimlerini’ ve ‘şaşkınlık anım’ da kapsayan
sıralamayı kullanıyoruz.
Neden? Çünkü Beme’in Şalterin Çekilmesini içermeyen ilk tanı
mı, modern TA’da zaten başka bir kavram ile açıklanmıştır: Paslaşma.
Paslaşma süreci ile psikolojik oyun süreci arasında Fanita English’in
açıkça belirttiği gibi bir farklılık vardır. Paslaşıcılar da, gizil mesajlar alış
verişi ve aynı zamanda raket duygu bedelini almak bakımından psiko
lojik oyundaki oyunculara benzerler. Ama paslaşmada Şalter Çekilmez.
Taraflar istedikleri kadar veya yapabildikleri kadar uzun süre paslaşır
lar, sonra da dururlar ya da bir başka şey yaparlar.
Yalnızca taraflardan birisi Şalteri Çektiğinde paslaşma alışverişi psi
kolojik bir oyuna dönüşür (Bir sonraki konuda, insanların neden bunu
yaptıklarını ayrıntılı olarak paylaşacağız).
Paslaşmak ve psikolojik oyun oynamak arasında bu ayrımı yapmanın
çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bize, insanlann acı veren etkile
şimlere nasıl girdikleri ve nasıl bundan çıkabildiklerini anlamak üzere
pratik bilgiler sağlamaktadır. Bu nedenle iki ayrı tanımın olması konu
sunda netleşmiş olmamız çok yararlıdır; böylece her zaman için biz bu
iki kavramdan hangisinden söz ettiğimizi belirtebiliriz.
520 Bölüm VI Kurgu İnançlarımın Doğrulamak
'Gizemli sorular'
Gizemli soru 4: Karşımdaki kişiye verdiğim gizli mesajım nedir?
Gizemli soru 6: Karşımdakinin bana gönderdiği gizli mesaj nedir?
24
İnsanlar Oyunları Neden Oynuyorlar?
12’ye bakınız). Örneğin, Jack gibi Tekmele Beni oyununu oynayan insan
lar ‘Ben OKEY değilim Sen OKEY’sin’ yaşam pozisyonunu pekiştirmek
tedir. Bu pozisyon oyuncunun diğer insanlardan kaçmasını haklı çıkar
maktadır’. Jean gibi bir ŞYS oyuncusu, Suçlayıcı bedeline ulaştığında ve
de böylece diğer insanlardan kurtulma stratejisini her haldi çıkardığın
da ‘Ben OKEY’im, Sen OKEY değilsin’ pozisyonunu ‘doğrulamaktadır’.
Eğer bir kimsenin pozisyonu OKEY Düzeneğinin sol alt çeyreğinde ise,
‘Ben OKEY değilim, Sen OKEY değilsin’ ise, psikolojik oyunları muhte
melen insanlarla bir yere varılmayacağını doğrulamak için kullanacak
tır. Örneğin, Molly Neden Sen.... ? oyununu her oynadığında kendini
bu noktada bulmaktadır.
dır Bundan sonra Jack incinmiş Çocuk rolünü almaktadır. Jean, redde
dici Ebeveyn’e geçmiştir. Burada, Şekil 24.1b’de verildiği gibi, bu sem
biyotik ilişkide taraflar birbirlerini tamamlayarak sistemi tam olarak
oluşturmuşlardır.
Jack, farkında olmadan annesi ile olan çocukluk sembiyozunu yeni
den canlandırmaktadır. Küçük bir çocukken, annesinin sözsüz olarak
onu reddettiği hissini yaşamıştır. Kelimelere dökmeden Jack şöyle bir
karar vermiştir: ‘Öyle görünüyor ki Annenin dikkatini ancak onun beni
reddedeceği bir şey yaptığımda çekebiliyorum. Başka hiçbir şekilde dik
katini çekemem. O halde bu reddedilişlerin devamının gelmesi için bir
şeyler düzenlesem iyi olacak.’ Bu sonucu elde etmek için derhal bir dizi
strateji üzerinde çalışmaya başlar. Bazen hiç durmadan tekrar ve tek
rar ağlayıp sızlanır. Başka zamanlarda bir öfke nöbetine girer. Her iki
durumda da, eninde sonunda Anne ona kızmaktadır. Kızdığı zaman da
ona bağırmakta ve hatta ona vurmaktadır. Bu şekilde ilgi almak incitici
dir. Ama hiç ilgi görmemekten daha iyidir.
Bir erişkin olduğunda da Jack farkında olmadan küçük çocukken
kullandığı bu stratejisini aynen izlemektedir. Kendisini muhtemelen
Ebeveyn pozisyonundan reddedecek kadınları arayarak bulmaktadır.
Eğer bu reddetme tepkisini vermekte gecikirlerse, aynen on beş aylık
ken annesini Suçladığı gibi, kadınlara Suçlayıcı davranarak bunun hız
lanmasına yardımcı olmaktadır.
Jean de, bir çocukluk sembiyozunu yeniden tekrarlamaktadır. Küçük
bir çocukken ve yeni yürümeye başladığında babasından bir sürü eğlen
celi temas iletisi almaktan mutlu olmuştur. Ama öyle bir zaman gelmiş
tir ki, Jean artık bir bebek değildir, kadınsı küçük bir kızdır. Baba, kendi
Çocuk’unda hissettiği cinsel reaksiyondan dolayı kendisini rahatsız his
setmeye başlar. Farkında olmadan Jean’den fiziksel olarak kendini çeker.
Jean, kendini aldatılmış ve incinmiş hisseder. Açışım kapatmak için,
yarasını kızgınlıkla örter ve eğer reddeden kendisi olursa daha az rahat
sız olacağına karar verir. Ebeveyne geçerek babasının Çocuk’unu aşa
ğılar. Erişkin bir kadın olduğunda, farkında olmadan bu kararma göre
davranır. İlişki kurduğu erkeklere ‘Babasımn suratını yerleştirir’ ve ço
cukluktaki kızgınlığını yeniden hissedince onlan reddeder.
~asıl oynandığından daha çok oyun sırasında neler olduğuyla ilgili ayrın
tılar bakımındandır; süreç bakımından değildir. Psikolojik oyunlar üç te
mel gruba ayrılmaktadır: (1) Başkalarında hata bulmaya çalışanlar, (2)
Başkalarının onda bir hata bulmasına çanak tutanlar ve (3) Hiçbir yere
varma amacı gütmeyenler.
Günümüzdeki TA uygulamalarında pek çok kimse kullandıklan oyun
adlarım oldukça sınırlı bir sayıda tutmaya çalışmaktadır. Biz de bu yak
laşımdan yanayız. Psikolojik oyunları anlamanın en iyi yolunun, bir
oyunun nasıl oynandığını gösteren genel örüntülere odaklanmak oldu
ğunu düşünüyoruz. Böyle yaptığınızda, Beme’in de yaptığı gibi, oyun
larla baş etmek üzere oynanan her bir oyunun içeriğine özgü olarak ayrı
bir ‘karşıt-tez’ geliştirmeye çalışmak yerine daha çok genel ilkeler üze
rinden çalışma fırsatınız olacaktır.
* Editörün Notu Tecavüze maruz kalan masum İnsanların burada kastedilmedlğini de açıkça
ifade edelim.
25 Konu Oyunlarla Nasıl Başa Çıkılır7 J33
şöyle bir tişört vardır: ‘Benim gibi bir annesi olandan/ benim gibi bir
alkolikten/ köyde büyümüş bir insandan/ (herhangi bir mazereti olan
insandan) ne bekleyebilirsiniz?
Benim İçin Bir Şey Yap oyuncusu, örtük olarak insanları onun yerine dü
şünmesi ya da harekete geçmesi için manipüle etmeye çalışır. Örneğin,
sınıfta kendisine soru yöneltilen bir öğrenci, dili tutulmuş olarak öyle
sine kalakalır, kalemini çiğner ve öğretmenin yanıtlamasını bekleyebi
lir. Umduğu desteği aldıkça çaresiz bir Mağdur pozisyonunda kalabilir.
Ancak, daha sonra Şalteri Çekebilir ve yardım eden kimseyi ona kötü
bir öneri vermekle suçlayarak psikolojik oyundan daha çok temas iletisi
almaya bakar. Örneğin bahsettiğimiz öğrenci, sınavdan sonra müdüre
giderek öğretmenin dersi iyi anlatmadığı için düşük not aldığından şi
kayet eder. Psikolojik oyunun böyle bir pozisyonda sonlanmasma bazen
başka bir isim verilmektedir: Bak Bana Ne Yaptırdın!
Seçenekleri kullanmak
Konu ""de. Seçenekleri öğrenmiştiniz. Eğer bunları denediyseniz, artık
kullanma konusunda oldukça ustalaşmış olmalısınız. Bu beceriniz, psi
kolojik oyun analizi bilgilerinizle birleştirildiğinde oyunlara karşı dura
bilmeniz için etkili bir silah olacaktır.
Seçenekler, bir oyunun Oyun Formülündeki herhangi bir aşamasın
da iken akışı kesmek için kullanılabilir. Eğer oyununuzun herhangi bir
aşamasında olduğunuzu fark edecek olursanız, olumsuz fonsiyonel
ego-durumunuzdan olumluya doğru değişiklik yapma Seçeneğinizi kul
lanabilirsiniz. Eğer birisi sizi kendi oyununa davet ederse, oyunun o
aşamasında sizden ‘beklenen’i yapmayarak, Seçeneklerinizi kullanarak
bir yanıt veriniz.
Size önerimiz sadece olumlu ego-durumu Seçeneklerini kullanmanız -
dır. Karşınızdaki kişi ile Drama Üçgeninde rol değişiklikleri yaparak oy
namak yerine, tamamen Üçgenin dışına çıkınız.
Siz hiç kimseye oynadığı bir oyunu bıraktıramazsınız. Veya, birileri-
nin size oyun oynamak için olta atmalarını durduramazsınız. Ama
Seçenekleri kullanarak, oyunun dışında kalabilirsiniz veya kendinizi bir
oyunun içinde bulduğunuzda hemen geri çekilebilirsiniz. Ve, eğer sizin
için de önemliyse, oyun oynayan bir kimseyi oyunun dışına davet ede
bilme şansınızı artırabilirsiniz.
bir yolu. Çocuk veya Yetişkin’den ‘beklenmedik’ bir tepki vererek karşı
lamaktır. Örneğin, Molly Dave’in açılış yaparken sızlanması karşısında,
oturduğu yerden yavaşça aşağıya doğru kayarak ve artık yere ulaştı
ğında da sızlanarak ‘Ah, canimi Yine kötü durumdasın, değil mi?’ diye
karşılık verebilirdi. Bob Goulding’e bir danışan, terapiye bir sorununun
üstünde çalışmak’ için geldiğini söylediğinde, Bobün alışılmış yanıtı
acıklı bir bıkkınlık ifadesi takınmak ve monoton bir sesle vızıldanmak
tı: ‘Üstünde çalışmak ve üstünde çalışmak ve de üstünde çalışmak...... ’
Açılış hilelerini bu tür karşılıklar vererek çaprazlamak, psikolojik dü
zeyde: ‘Oyununu gördüm, bunun yerine gel biraz eğlenelim’ mesajını
vermektedir.
Bunu fark ettiğini için amma akıllıyım!’ Psikolojik oyunu fark etme
akıllığını gösterdiğim için kendimi iyi duygulardan oluşan bir demetle
ödüllendirebilirim.
Oyuna girdiğim için kendimi tebrik etmediğime dikkat ediniz.
Kendimi, oyuna girdiğimi farkedecek kadar akıllı olduğum için tebrik
ediyorum. Bu ilginç tekniği her yeri geldiğinde kullanırsanız, zaman
içinde kendinizi daha az ve daha seyrek olarak oyun oynarken bulacak
sınız. Psikolojik oyunların kurgudaki rolüne bakacak olursak, bu hiç de
bir sürpriz değil. Oyunun olumsuz duygu bedelini reddederek kendime
her olumlu duygu bedeli verdiğimde, olumsuz bir kuponu atarak kurtu
luyorum. Oyuna yol açan olumsuz anının yerine olumlu bir Pekiştirici
Anı topluyorum. Böylece, Kurgu İnançlarımı etkisiz hale getiriyorum
ve ashnda oyunumu oynadığımı göstermekte olan Raketimi Sergileme
sıklığını azaltıyorum.
Bu noktada, oyundan çıkmak için başka bir stratejiniz daha vardır. Bir
kimse Şalterin Çekilmesi ve Şaşkınlık ânında kurgusunda kalıyorsa, tek
seçeneğinin Bedele ulaşmak olduğuna inanmaktadır. Ama Yetişkin far-
kındalığı ile farklı bir yola yönelebilirsiniz. Raket duygularınıza yönel
mek yerine, karşınızdaki kişiye özgü olarak hissettiğiniz duygularınız
ve istekleriniz konusunda açık olabilirsiniz. Böylece oyunun bedelini
almak yerine samimiyeti davet edebilirsiniz.
Örneğin, benim bir ilişkide Tekmele Beni oyunumu oynadığımı ve
Şaltere ulaştığımı farz ediniz. Karşımdaki kişiye şunu söyleyebilirim:
'Şimdi farkına vardım ki, beni reddedene dek seni zorlamak için ortam
hazırlıyordum. Şimdi de beni terk edeceğinden korkuyorum ve yakı
nımda olmanı gerçekten istiyorum.’
Bu açık sözlerimle karşımdaki kişinin benimle kalmasını sağlaya-
mam. Hatta eğer kendisi öyle olmasını istiyorsa onu oyunundan da
çıkaramam. Ama onu otantik duygu ve isteklerini ifade etmeye davet
edebilirim. Eğer bunu yaparsa, mutluluk ve rahatlık duygularıyla dolu
bir ilişkimiz olabilir. Ama yine de ayrılmaya karar verebiliriz; kurgusal
nedenlerden dolayı değil de, doğru nedenlerle. Doğru nedenlerle ayrıl
mış olsak bile kaybımız nedeniyle ikimiz de üzüntülü bir dönem yaşa
yabileceğiz. Her zaman için, samimiyet psikolojik oyunlardan daha az
kestirilebilirdir; her ne kadar samimiyeti daha rahat veya daha rahatsız
olarak yaşıyor olsak bile.
Amacınıza ulaşmanızın her zaman için belli bir bedeli olacaktır. Bu be
del; zaman ayırmak, para harcamak, kendini adamak, olay çıkarmak,
elveda demek veya değişme korkusuyla yüzleşmek demektir.
Bölüm VII Demişim
Bundan sonraki basamaklar, belli bir eylem için kendini adamak ile
ilgilidir.
Özerklik
Eric Berne, ideal olarak ulaşılmak istenenin özerklik1 olduğunu ileri sür
müştür. Bu sözcüğün hiçbir zaman tanımım yapmamıştır ama özerkli
ğin 'farkındalık, spontanhk ve samimiyet' olmak üzere üç kapasitenin açı
ğa çıkması veya belirgin olmasıyla kendini gösterdiğini ifade etmiştir.
Farkındalık
Farkındalık; aynen bir bebeğin yaptığı gibi, duyuşsal izlenimleri saf ve te
miz bir şekilde görebilme, işitebilme, hissedebilme, tadabilme ve koklama
kapasitesidir. Farkında olan bir insan, dünya yaşantısını Ebeveynsel ta
nımlara uyduracak şekilde ne filtreler ne de yorumlar. Dışsal uyancılarla
olduğu kadar, kendi bedeninde hissettikleriyle de temas halindedir.
Büyürken, çoğumuz farkındalıklarımızı öldürmek için sistematik bir
eğitimden geçiyoruz. Enerjimizi şeylerin’ adını bulmaya, performan
sımızı veya başkalarının performanslarmı eleştirmek için harcıyoruz.
Örneğin, farz edin ki ben bir konserdeyim. Müzisyenler çalarken, ben
kendi içimde bir monolog gerçekleştiriyorum: ‘Bu 1856’da yazılmıştı,
değil mi? Hmm....temposu birazcık fazla hızh...Acaba ne zaman bite
cek? Eve bu akşam erken gitmeliyim, yarın yapacak çok işim var...’
Eğer kendimi farkında olmaya açık halde tutarsam, kafamdaki sese
kulağımı tıkarım. Yalnızca müziğin sesini dinlerim ve bunlan bedenim
de hissederim.
Spontanlık
Spontanlık, birçok duygu, düşünce ve davranış arasından seçim yapabil
me kapasitesi demektir. Farkında olan bir insan yaşantılarını deneyim
ler, spontan bir kimse de dünyayı Ebeveynsel tanımlamalara uydurarak
gerçek parçalarını yoksaymadan veya yeniden tanımlamadan, doğru
dan tepkide bulunur.
Spontanlık, kişinin özgürce herhangi bir ego-durumundan tepkide
bulunduğunu göstermektedir. Kişi Yetişkin ego-durumunu kullanarak
erişkin benliğinde buna göre düşünür, hisseder ve davranır. Eğer ister
se, Çocuk’una gidebilir ve çocukluğunda da sahip olduğu gibi yaratıcılığı,
sezgisel gücü ve yoğun duygularıyla temas kurabilir. Ya da, Ebeveyn’den
tepkide bulunarak ebeveynlerinden ve ebeveyn figürlerinden öğrendi
ği duygu, düşünce ve davranışları yeniden yaşatarak tepkide bulunur.
Hangi ego-durumunu kullanırsa kullansın, içinde bulunduğu duruma
uygun şekilde özgürce seçim yapacaktır, eski Ebeveynsel emirlere göre
hareket etmeyecektir.
Samimiyet
Konu 9’da, samimiyetin sizin karşınızdaki kişiyle birbirinize olan duy-
gularınızı ve birbirinizden isteklerinizi açıkça paylaşma olduğunu öğ
renmiştiniz. Samimiyet yaşantısında, ifade edilen duygular otantiktir
(içten ve olduğu gibidir), bu yüzden de paslaşma veya psikolojik oyunlar
şeklinde değildir. Bir kimse samimiyet yaşıyorsa, muhtemelen Doğal
Çocuka geçmiştir, bunun için önce Yetişkin ile kontrat yaparak ve
Ebeveynsel koruma sağlayarak güve nli bir ortam oluşturmuştur.
Problem çözmek
Schiffyen terminolojiye göre, özerk bir insan pasiflik yerine problemi çöz
meye yönelir. Burada, problem çözme’ yalnızca problemin çözümü üze
rinde düşünmeyi ifade etmemektedir; ayrıca çözüme ulaşmak için etkili
eylemleri yapmış olmak demektir. Konu 21’de gördüğümüz gibi, otantik
duyguların ifade edilmesi de ayrıca problem çözme fonksiyonunu yerine
getirmektedir.
Bir kimse problemi çözme yoluna girdiğinde, gerçeği doğru olarak al
gılamakta ve tepkide bulunmaktadır. Böylece, ne indirim yapmakta ne
de yeniden tanımlamaktadır. Ve, bu da sonuçta onun kurgusundan arı
nık olması demektir.
Terapi dışındaki alanlarda örgütlerde, eğitimde veya TA çalışmasında,
özellikle değişmenin amacı özerklik’ veya ‘kurgudan arınık’ olmak yeri
ne ‘etkili problem çözme’ olarak belirlenebilmektedir. Bu gibi ortamlar
da insanlar kurgularında oldukları için değil, bilgisiz oldukları için indi
rimler yapmaktadır ve çözümlenmemiş problemlerle karşılaşmaktadır.
Bu yüzden eğitim ve örgüt uygulamaları, doğrudan kurgu üzerinde ya
pılan bir çalışma olmayıp, daha çok bilgi alışverişine ve insanların bu
bilgiye dayak olarak etkili yolları bulmasına dayalı olmalıdır.
/
Bir sokakta yürüyorum.
Kaldırımda büyük bir çukur var.
İçine düşüyorum
Kayboluyorum... Çaresizim
Bu benim hatam değil.
Buradan çıkmak yıllarımı alıyor.
//
Aynı sokakta yürüyorum.
Kaldırımda büyük bir çukur var.
Onu görmemişim gibi yapıyorum
Tekrar düşüyorum
İnanaaamıyorum yine aynı yerdeyim.
Ama, bu benim suçum değil.
Yine, buradan çıkmak epey zamanımı alıyor.
III
Aym sokakta yürüyorum.
Kaldırımda derin bir çukur var.
Onu görüyorum
Yine düşüyorum... bu bir alışkanlık
Gözlerim açık.
Nerede olduğumu biliyorum.
Bu benim hatam.
Anında oradan çıkıyorum.
27. Konu: TA'da Değişimin Amacı 355
IV
Aynı sokakta yürüyorum.
Kaldırımda derin bir çukur var.
Kenarından geçiyorum.
V
Başka bir sokakta yürüyorum.
28
TA Psikoterapi ve Psikolojik Danışma
Niçin terapi?
Öyleyse, insanlar kendi değişmelerinden kendileri sorumlu ise, bir tera
pistle çalışmaya ne gerek var?
Bu soruyu yanıtlamanın bir yolu, indirim yapma ve referans çerçevesi
terimleri bakımındandır. Hepimizde, gerçeğin belli bir yönünü çocuklu
ğumuzda oluşturduğumuz resmi bozduğu için kapatma eğilimi bir mik
tar vardır. Ben erişkin yaşamımda kurguma girdiğimde, referans çerçe
vemi savunmak üzere indirim yapıyorum. Eğer problemimi çözeceksem
ve etkili bir değişim yaşayacaksam, indirim yaptığım gerçeklerin yönleri
hakkında bilgi sahibi olmam gerekiyor.
Ama işin asıl püf noktası da buradadır. Ben aslında indirim yapı
yor olmama rağmen gerçeğin bu yönleri benim ‘kör noktalarım’dır.
İndirimlerimi Yetişkin çabalarımla yakalayabilirim ve düzeltebilirim.
TA’mn analitik araçlan bana bu konuda oldukça yardımcı olabilir.
Ancak, referans çerçevemde öyle bazı parçalar olabilir ki, bunları
Çocuk olarak hayatta kalabilmek için yaşamsal açıdan çok önemli gö
rüyor olabilirim. Bunlan çok özel bir enerji harcayarak savunabilirim.
O zaman farkında olmayarak, bu kritik indirimlerimi yüzleştirebilecek
gerçeğin algılanmasını engellemek üzere kör noktalarımı korumaya ça
lışacağım. Bunlan değiştirmek için, benimle aynı kör noktaları olmayan
kişilerden girdiler almaya ihtiyacım olacaktır. Arkadaşlar ve aile üyeleri
bu konuda bana iyi bir girdi sağlayamayabilirler. Bir ailenin de kendi
içinde kör noktalan vardır ve tüm üyeleri bunu aynı şekilde paylaşmak
tadır. Muhtemelen ben arkadaşlarımı ve eşimi seçerken de, benzer kör
noktalan olanlar arasından seçtim. Terapistle çalışmanın veya bir terapi
grubuna girmenin bir amacı da, bunların bana kör noktalarımı içerme
yecek şekilde bir geribildirim kaynağı olabilmesidir.
Eğer bu geribildirimi kullanacak ve referans çerçevemi değiştirmeye
28 Konu TA Psikoterapi ve Psikolojik Danışma 559
TA terapinin özellikleri
Eğer TA terapisi almak istiyorsanız, önce kendinize sertifikalı bir tera
pist (CTA) bulacaksınız ve belli bir seans çalışmak için onunla bir kont
rat yapacaksınız. Bu, bireysel olarak olabileceği gibi bir grup şeklinde
de olabilir. TA, orijinal olarak Berne tarafından grup terapisi yöntemi
olarak geliştirilmiştir; bu arada pek çok TA terapisti de grup olarak çalış
mayı daha çok tercih etmektedir.
Daha önceki konularda, TA terapinin temel özelliklerini öğrenmiş bu
lunuyorsunuz. Şimdi bunları gözden geçirelim.
TA terapi uygulaması, bu kitapta öğrenmiş olduğunuz sağlam bir
kuramsal çerçeveye dayanmaktadır. Bu kuramın asıl temel taşlarının
ego-durumu modeli ve yaşam-kurgusu kavramı olduğunu biliyorsunuz.
Kişisel olarak yaşanan değişmeler, karar modeli bakımından ele alın-
MO Bölüm VII Demişim
TA’nın üç okulu
TA’da üç temel ‘okulun’ olduğu düşüncesi oldukça yaygındır. Bunların
her birisinin kuramsal vurgulamaları ve tercih ettikleri terapötik tek-
28 Konu TA Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Mİ
Klasik Okul
Bu yaklaşımın klasik okul olarak adlandırılma nedeni, TA’nın ilk günle
rinde Berne ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmaları çok sıkıca izli
yor olmalarıdır. Klasik transaksiyonel analistler, Yetişkin’in anlayış ka
zanması ve aynı zamanda da ‘Çocukun motive olmasını sağlamak üzere
ona çengel atmak için değişik analitik modelleri kullanırlar. Kitabın
daha önceki konularında bunların çoğu ile ilgili bilgi sahibi oldunuz:
Drama Üçgeni, Egogram, Temas İletisi Profili, Seçenekler, vs.
Böylece klasik yaklaşımda, ilk adım danışanın problemlerini nasıl
kendisinin düzenlediğini anlamaya başlamasıdır. Bundan sonra da,
kurgu örüntülerinden çıktığını ve özerkliğe geçtiğini açıkça gösterecek
olan hareketlerle ilgili davranışsal değişim kontratlarının yapılmasıdır.
Danışan davranışlarını değiştirdikçe, daha farklı hissetmeye başladığı
görülmektedir; ama klasik TA’da asıl amaç yalnızca duyguların ifade
edilmesi değildir.
Grup uygulaması, klasik okulda özellikle tercih edilmektedir. Grup sü
rerinin, esas olarak önemli olduğu düşünülmektedir. Bu, danışanın grup
içinde diğer grup üyeleriyle etkileşimleri sırasmda terapiye getirdiği prob
lemini aslında çocukluğunda çözümlenmemiş olan problem durumunu
yeniden canlandırması anlamına gelmektedir. Terapistin rolü grup süre
rinin gelişmesini sağlamaktır, ondan sonra da grup üyelerinin birbirle-
riyle ve terapistle sergiledikleri oyunların, paslaşmanın ve diğer kurgusal
örüntülerin farkında olmaları için müdahalelerde bulunmaktır.
JW Bölüm VII Demişim
Yeniden-Karar Okulu
Bob ve Mary Goulding, Frederick (Fritz) Perls tarafından geliştirilmiş
geştalt terapinin tekniklerini TA kuramı ile birleştirerek bu terapötik
yaklaşımı oluşturmuşlardır. GouldingTer erken kararların düşünce ola
rak değil de daha çok duygusal olarak alındığını vurgulamaktadırlar. O
nedenle, kurgudan çıkmak için, kişi ilk kararmı aldığı sırada yaşadığı
Çocuk duygularıyla yeniden temas kurabilmeli, bu duygularını ifade
ederek ve de ilk kararından daha yerinde olan bir Yeniden-karar alarak
başarabilir ki, bunu da ilk travma sahnesini hatırlayarak ve yeniden ya
şayarak yapacaktır.
Bob ve Mary Goulding, Perls un bir kimse bir probleme ‘sıkışıp kaldı
ğında’ kişiliğin iki parçası birbirlerini eşit bir güçle itmektedir düşünce
sine katılmaktadırlar. Sonuçta, kişi çok fazla enerji harcamaktadır ama
hiçbir yere varamamaktadır. Bu durum açmaz olarak adlandırılmakta
dır. Goulding’ler Perls’ün kuramını değişik ego-durumları arasındaki
açmazlar olarak ele almaktadırlar. Terapide, açmaz çözümlenmesi ge
nellikle bir geştalt tekniği olarak bilinen ‘iki sandalye çalışması’ ile yapıl
maktadır. Danışan, farklı sandalyelerde kendisinin çatıştığı parçalarını
hayal eder, her birinin yerine geçtiğinde ‘o parçası olur’ ve çatışması-
nı çözmek üzere bir diyalog yaşar. Bu süreç sırasında, genellikle Çocuk
duygulan açığa çıkmaktadır.
28 Konu: TA Psikoterapi ve Psikolojik Danışma î€3
Kateksis Okulu
Bölüm V’te, Kateksis Okulunun yapmış olduğu önemli katkıları gör
dük. Psikotik danışanların tedavisi için Kateksis Enstitüsünü başlatan
SchiffTerdir. Yeniden-ebeveynlenme adını verdikleri bir yaklaşımı kul
landılar. Bu yaklaşım ‘deliliğin’ yıkıcı, tutarsız Ebeveyn mesajlarının
bir sonucu olduğu öncülüne dayanmaktadır. Tedavi olarak, danışanın
önce terapistle Yetişkin’den OKEY olduğu bir ilişki kurmasına yardımcı
olunur; terapist danışan regresyona girdiğinde onu destekleme kontratı
yapar. Sonra da, problemini yaşamadan önceki bir durumu regrese ola
rak yaşaması istenir. Schiff’ler, bu gibi temel bir regresyonun yalnızca
psikotikler tarafından başarılabildiğini ifade etmektedirler. Danışandan
ayrıca başka bir süreç olarak deli Ebeveyn’ini de-katekt etmesi (buradaki
enerjisini geri çekmesi) istenebilir ki, Schiff’ler bunun da yalnızca psi
kotik danışanlar için mümkün olduğunu söylemektedirler.
Danışan, o zaman gerçek anlamda büyümesini tamamlamak için bir
şans elde etmektedir; bu kez terapist ona olumlu ve tutarlı bir Ebeveyn
girdisi sağlamaktadır. Şanslı bir durum olarak, bu ikinci kez büyüme
birinci kez olduğundan daha hızlı ilerlemektedir. Öyle ki, yeniden-ebe-
veynlenme, gerçekte tam bir erişkin olan ‘bebek’in yaşamının bir döne
minde yeni ‘anne’ ve ‘babasına bîr süre yoğun şekilde bağımlı olması
demektir. Böyle bir tedavi şekli, o zaman, çok güvenli bir ortamm ol-
564 Bölüm VII Değişim
İlişkisel Yaklaşım
İlişkisel yaklaşım büyük ölçüde, çalışmalarıyla 2007 Eric Berne Memorial
Award’mı5 kazanan Helena Hargaden ve Charlotte Sills’in yazdıklarıyla
tanınmaktadır.
Adlandınldığı yaklaşımla tutarlı olarak, bu uygulayıcılar danışan ile
terapist arasındaki ilişkinin kişisel değişimi güçlendirmek için önemli
bir faktör olduğunu önermesiyle işe başlamaktadırlar. Elbette, TA tera
pinin tüm yaklaşımlarında danışan ile terapist arasında, ‘herkesin OKEY
olduğu’ ana ilkesine dayalı bir ilişki söz konusudur. Ancak ilişkisel yak
laşım burada bilinçdışı süreçlerin sürekli olarak rol oynadığı düşüncesi-
28 Konu TA Psikoterapi ve Psikolojik Danışma 365
ric Berne, TA’yı ilk geliştirdiği günlerde, bunu bir terapi ve psiko
örgütsel uygulamalar3
Training and Certification Council (T&CC) örgütsel alanı şu şekilde
tanımlamaktadır:
'Örgütler alanında uzmanlaşma, örgüt içinde veya örgütler içm ça
lışan. örgütün gelişiminin yanısıra çerçevesini ve bağlamını dikkate
alan uygulayıcılar içindir. Yaptıkları iş, örgüt içinde çalışan insanlann
gelişimini, büyümesini ve etkililiğin artırılmasını amaçlamaktadır
Transaksiyonel Analiz, örgüt gelişimi uzmanları için çok güçlü bir
araçtır. Örgüt gelişimi uzmanları Transaksiyonel Analizin temel kav
ramlarını tanıtarak, bunu danışanların asıl amaçlarına ulaşmalannı
desteklemek için kullanabilir; örgütün belli ihtiyaçlarını karşılamak
için ortak bir strateji oluştururlar ve fonksiyonel olmayan örgütsel
davranışları elimine etmenin yanaşıra fonksiyonel bir ilişki ortamının
yaratılmasına yardımcı olurlar.'
Ego-durumları
Örgütlerin kendisinin ego-durumundan söz edemeyiz, ama analojik
olarak benzer unsurlar söz konusudur. İnanç, görgü kuralları ve çalışma
kuralları örüntüleri vardır ki, bunlar Ebeveyn ego-durumuna karşılık
gelmektedir. YetişkinTe benzer problem çözme stratejileri ve teknolo
jileri vardır. Çocuk ego-durumuna paralel davranış ve duygu örüntüleri
vardır. Örgütsel analist, örgütte var olan enerjiyi bu üç unsur balonun
dan inceler; aynen bir terapistin kişinin ego-durumlanndaki kateksis
dağılımını incelemesi gibi.
Daha belirgin olan düzeyde ise, örgütteki kişiler arasındaki ileti
şim ve etkileşimler ego-durumları modeli bilgisiyle geliştirilebilinir.
Yöneticiler, örneğin, çalışanların isyan ederek veya aşın uyum sağla
yarak olumsuz Uyumlu Çocuk, kendilerinin de olumsuz Ebeveynsel bir
duruş sergilediğini görebilir. Etkililiği artırmak için, hem yöneticiler
570 Bölüm VII Değişim
Pasifliği yüzleştirme
Schiffyen kavramların örgütsel uygulamalarda geniş bir kullanımının
olduğu kanıtlanmıştır. İndirim Matriksi, problem çözmede sistematik
bir araç olarak kullanılmaktadır. Özellikle de bilginin ve yönergelerin
‘satır aralannda’ olduğu, detayların kaybolduğu veya bu sırada çarpıtıl
dığı durumlarda oldukça yararlıdır. Sözel, teğetsel ve bloke edici indi
rimlerin farkına varmak, iletişimi geliştirebilir ve toplantıların etkilili
ğini artırabilir.
Kişilik adaptasyonları»
Kişilik adaptasyonları bilgisi, örgütsel uzmana veya yöneticiye ekip
elemanlarını seçmesi ve ekip oluşturması için son derecede yararlıdır.
29 Konu: Eğitim ve örgütlerde TA 571
Her bir ekip üyesi, temel kişilik stiline veya güçlü olduğu yönlerine göre
gruplara yerleştirilebilinir. Kişilik adaptasyonlarını anladığımızda, bir
kimsenin tipik olarak başarısız olacağı örüntülerini önceden tahmin
edebilir ve başarılı olduğu örüntülerini destekleyebiliriz.
Eğitimde TA*
Training and Certification Council (T&CC) eğitsel alanı şu şekilde
tanımlamaktadır:
'Eğitim alanında uzmanlaşma, öğrenme alanında ve okul öncesi,
okul, üniversite ve üniversite sonrası bağlamlarda çalışan veya aile,
kurum veya toplum içindeki çocukları, ergenleri ve yetişkin eğiti
mindeki katılımcıları destekleyen uzmanlar içindir. Yapılacak çalış
ma, eğitici ekiplerin ve enstitülerin gelişimi konusunda da uygula
nabilir. Amaç, hem eğitsel hem de sosyal alanda daha ileri kişisel ve
profesyonel gelişmedir. TA eğitim psikolojisi pratiği içinde eğitim
felsefesi ve ilkeleri günlük uygulamalara dönüştürülerek kullanılabi-
linir. Eğitsel TA, hem önleyici hem de yapıcıdır. Amaç, kişisel özerk
liği artırmaktır, insanların kişisel ve profesyonel felsefelerini geliştir
melerine destek vermektir ve optimum psikolojik sağlık ve gelişmeyi
sağlamaktır.'
L
571 Bölüm VII Demişim
Ego-durumları
Temel ego-durumları modeli, okula başladıkları ilk yıllarda çocuklar ta
rafından kolayca anlaşılabilmektedir. TA’nın dilinin basit olması bunu
öğrenmelerini kolaylaştırmaktadır. Üç ego-durumlarımn içeriklerini ve
motivasyonlarını inceleyerek öğrenciler kendi niyet ve isteklerini açıkça
bilerek daha iyi bir öğrenme yaşantısına sahip olurlar. Öğrenme dene
yimi, her üç ego-durumuna da çekici geliyorsa, bu daha etkili olacaktır.
Özellikle Doğal Çocuk’un kişiliğin yaratıcılık ve enerji kaynağı olduğunu
kabul ederek, bunun öğrenme sürecine dahil edilmesi önemlidir.
Eğiticinin kendisi de her üç ego-durumunu kolaylıkla kullanabilme-
lidir. Çoğu zaman Yetişkinden problem çözmeye çalışacaktır. Bazen
olumlu Kontrol Edici Ebeveynden sınırlar koymaya çalışacaktır veya
olumlu Doğal Ebeveynden özen gösterecektir. Doğal Çocuk olduğunda
da, spontanlığı, sezgisel yeteneği, yaratıcılığı ve öğrenme heyecanıyla
model olacaktır.
Pasifliği yüzleştirme
Eğitsel ortamlarda, insanların sembiyoz beklentisi içinde olma olasılığı
yüksektir. Üstelik bu beklenti, bazı kültürlerde çok açık şekilde olabi
lir; geleneksel olarak öğretmenlerin ebeveyn ve yetişkin rolünde olma
sı, öğrencilerin ise çocuk gibi olması beklenen toplumlarda. Günümüz
eğitim anlayışı da, TA ile aynı görüşte olarak, bunun her iki tarafın da
yeteneklerine bir indirim olduğunu kabul etmektedir.
Schiffyen kavramlar bilgisi, öğretmenlere ve öğrenenlere sembiyozun
dışına çıkmaları ve tüm ego-durumlarmı kullanmaları için yardımcı ol
maktadır. Eğiticiler dört pasif davranışı ayırtetmeyi öğrenerek, oyunlara
girmek yerine bunları yüzleştirebilirler. Eğer kurum ortamı uygunsa,
eğitim grupları ve sınıflar tepkisel bir çevre yaratarak, burada öğretenler
ve öğrenenler net düşünmeyi ve aktif problem çözmeyi cesaretlendir
mek üzere ortak bir sorumluluk alabilirler.
Kişilik adaptasyonları
Kişilik adaptasyonları bilgisi, eğiticilerin öğrencileriyle veya katılımcı
larla etkili bir raport kurmasına ve sürdürmesine yardıma olur. Eğitsel
ve örgütsel çalışmalarda, her bir üyenin başarısız olabileceği örüntüle-
ri önceden kestirilebilinir ve başarılı örüntüleri desteklenebilir. Ware
Sıralamasının kendisi başlıbaşma bir öğrenme stili modelidir. Eğitici,
öğrencilerle iletişim kurarken her bir öğrenciyle onun uygun temas ala
nını kullanabilir; bir öğretmen veya eğitici gruplara sunum yaparken
her üç alan bakımından da yaklaşık olarak eşit bir dağdım sağlayacak
şekilde eğitim yöntemlerinden yararlanabilir.
30
TA'nın Gelişimi?
göre, gerçek doktor’ her zaman için ve daima öncelikle hastalarını iyi
leştirmeye yöneliktir. Tedavisini öyle planlamalıdır ki, her aşamada ne
yaptığını ve niçin yaptığını bilir. Bunlar, bugün hâlâ TA uzmanlanndan
beklenen özellikler olmaya devam etmektedir.
İlk Yıllar
1950’lerin başlarından beri Berne ve arkadaşları düzenli olarak klinik
seminerler düzenliyorlardı.4 1958’de her Salı günü Berne’in evinde yap
tıkları toplantıyı, daha sonra San Francisco Social Psychiatry Seminars
(SFSPS) olarak kurumsallaştırmışlardır.
O ilk günlerde San Francisco seminerleri TA düşüncelerinin oluşma
sı için verimli bir ortam oluşturmuştur. Berne’in Transactional Analysis
in Psychotherapy kitabı tamamen TA konusunda yazılmış olan ilk kitap
tır ilk önce 1961’de yayınlanmıştır. Bunu, 1963’te The Structure and
Dynamics of Organizations and Groups kitabı izlemiştir. Transactional
Analysis Bulletin, Ocak 1962’de, Berne’in editörlüğünde yayınlanmaya
başlamıştır.
SFSPS üyeleri, TA ‘Klasik okul’unun Claude Steiner, Jack Dusay ve Steve
Karpman gibi çoğunuz tarafmdan tanınan isimlerinden oluşmaktadır.
İlk seminer toplantılarına katılanlar arasında Jacqui Lee Schiff de bu
lunmaktadır. Ayrıca, Bob Goulding 1960’lerin başında Berne ile klinik
süpervizyonlara başlamıştır. Böylece, Konu 28’de açıkladığımız günü
müzdeki diğer iki TA ‘okulunun’ gelişmesi için tohumlar atılmıştır.
1964’te, Berne ve meslektaşları, TA’nm ABD dışında da giderek ar
tan sayıda profesyonel tarafından uygulandığı gerçeğini tanımak üzere
International Transactional Analysis Association'ı (ITAA) kurmuşlar
dır. Aynı zamanda da, Sosyal Psikiyatri seminerini de San Francisco
Transactional Analysis Seminâr (SFTAS) olarak değiştirmişlerdir.
Yüzyıl Konferansı
2010 yılı Ağustos’unda, başlıca TA dernekleri bir araya gelerek Eric
Berne’in doğumunun yüzüncü yılını kutlamak üzere bir konferans dü-
IX Bölüm VII Demişim
Klasik Okul
Steiner, C., Scripts people live: Transactional analysis of life Scripts. New
York: Grove Press, (1974).
Yaşam kurgusunu, kuramsal olarak ve doğurgulan bakmamdan derin
lemesine tartışmaktadır. Berne’in bu konudaki diğer temel kaynakları
na eşlik etmektedir.
Dusay, J., Egograms. New York: Harper and Row, (1977). Diğer edisyon-
ları: New York: Bantam, (1980).
Dusay’in egogram kavramını, ayrıca fonksiyonel ego-durumu modeli
ni ve klasik TA’nın değişik yönlerini canlı örneklerle sunmaktadır.
Yeniden-Karar Okulu
Goulding, R. ve Goulding, M., The power is in the patient. San Francisco:
TA Press, (1978).
Goulding, M. ve Goulding, R., Changing lives through redecision therapy.
New York: Brunner/Mazel, (1979).
Goulding’lerin bu iki kitabı onların Yeniden-karar konusundaki ku
ram ve uygulamalarını tanıtmaktadır. İkinci kitaplan, daha önce deği
şik dergilerde ve mesleki kitaplarda yayınlamış oldukları makalelerin
den oluşmaktadır.
Kadis, L. (ed.), Redecision therapy: Expanded perspectives. VVatsonville.
Western Institute for Group and Family Therapy, (1985).
JM Ekler
Kateksis Okulu
Sdıiff, J., ve diğerleri, The Cathexis reader: Transactional analysis treat-
ment ofpsychosis. New York: Harper and Row, (1975).
Schiff kuramının tümünü, orijinalleri TA Journarda yayınlanmış olan
malzemelerle birleştirerek sunmaktadır.
İlişkisel Yaklaşım
Hargaden, H. ve Silis, C., Transactional analysis: A relational perspective.
Londra: Routledge, (2002).
Bu kitap pek çok kimse tarafından ilişkisel yaklaşımın kuram ve uygu
lamaları için başlıca eser olarak kabul edilmektedir.
Cornell, W. ve Hargaden, H. (editörler), From transactions to relations: The
emergence of a relational tradition in transactional analysis. Chadlington:
Haddon Press, (2005).
Oldukça ileri düzeydeki okuyucular için TA’daki ilişkisel yaklaşımın
temel anahtarım sunmaktadır.
Kişilik Adaptasyonları
Joines, V., Joines personality adaptation questionnaire administration,
scoring and interpretive kit (JPAty. Chapel Hill, NC: Southeast Institute,
(2002). Ya da çevrimiçi <www.seinstitute.com/books_videos_.htrnl> adre
sinden ulaşabilirsiniz.
Joines, V. ve Stewart, I., Personality adaptations: A new guide to human
understanding in psychotherapy and counselling. Nottingham and Chapel
Hill: Lifespace, (2002).
TA kavramlarına dayalı, kişiliği anlamaya yardımcı olan pratik bir reh
ber kitap niteliğindedir. Araştırmalara dayalı olarak geliştirilmiş altı ki
şilik adaptasyonu modelini tanıtmaktadır; nasıl tanılama yapılacağmı
ve her bir tip ile nasıl çahşılacağım göstererek kişisel değişimi sürdür
meye yardımcı olmaktadır. Her bir kişilik tipi için psikoterapi uygula
malarım örnek vak’alarla açıklamaktadır.
Kahler, T., The process therapy model. Little Rock: Taibi Kahler Associates,
(2008).
Süreç Terapisi Modelinin yaratıcısı olan Taibi Kahler, bu konu hak-
kındaki en son görüşlerini okurlarla paylaşmaktadır. Aşamalandırma
(phasing) kavramını vurgulamaktadır ki, bu kişilerin repertuvarlarına
Diğer Temel TA Kitaptan 195
Eğitimde TA
Illsley Clarke, J. ve Dawson, C., Growing up again. Çenter City: Hazelden,
(1998).
Ebeveynlerin, çocukların sağlıklı olarak gelişmeleri için kritik olan ya
pıyı sunması ve uygun bir geliştirici görevini görebilmesi için rehberlik
etmek üzere yazılmıştır; ayrıca çocuklarla, gençlerle, ailelerle ve okullar
da çalışanlar için de yararlı bir kaynaktır.
Napper, R. ve Newton, T., Tactics: Transactional analysis concepts fortrai-
ners, teachers and tutors. Ipswich: TA Resources, (2000).
İnsanların öğrenebilmelerine yardımcı olmayı kendine iş edinmiş
olan profesyoneller için pratik bir rehberdir. Kitapta, öğrenme sürecin-
deki ilişkiler transaksiyonel analiz çerçevesinden incelemektedir.
Barrow, G., Bradshavv, E. ve Newton, T. Improving behaviour and raising
self-esteem in the classroom. Abingdon: David Fulton, (2001).
TA’yı kullanmanın, okul kültürünü ve de yaratıcı bir sınıf ortamını
yaratmayı nasıl etkilediğini göstermektedir. Davranış problemleriy
le uğraşan öğretmenler için kaynak sağlamaktadır ve onlara destek
olmaktadır.
Hay, J., Transactional analysis for trainers. Hertford: Sherwood
Publishing, 2. baskı, (2009).
Değişik TA kavramlarım süzgeçten geçirerek bunları kullanılabilir bir
çerçeve içinde sunmaktadır. Kişisel ve profesyonel olarak etkililiği öğret
mek isteyenlere rehberlik etmektedir, değişik etkinlikler önermektedir.
Bu kitabın Türkçe çevirisi bulunmaktadır. Bunun için Ek’in sonunda
verilen ek çerçeveye bakınız.
Örgütlerde TA
Mohr, G., ve Steinert, T. (editörler), Growth and change for organizations.
Bonn: Kulturpolitische Gesellschaft, 2006.
Dünyadaki değişik TA yazarları, örgütlerdeki duygu, düşünce ve dav
ranış örüntülerini, bunları tanılama yöntemlerini ve müdahaleleri, ki
şisel ve sistem düzeyinde ve de ekonomik ve toplumsal olarak TA pers
pektifinden ele almaktadırlar.
Hay, J., Transactional analysis for trainers. Hertford: Sherwood
Publishing, 2. baskı, (2009). (Aynı, yukarıdaki yazıya bakınız)
396 Ekler
'Babies, brains, and bodies: somatic foundations of the Child ego State.’
Silis,C. ve Hargaden, H.(editörler), Ego States (key concepts in transa
ctional analysis: contemporary views) içinde (ss. 28-54). Londra: Worth
Publishing, 2003. [Bir kaynak daha var] (4, 10-13)
2011: Ödül verilmemiştir.
Eric Berne Memorial Awards ile ilgili ayrıntılar 2011 yılından sonra
periyodik olarak şu adreste verilecektir:
<http://ta-trainingandcertification.net/exam_handbook_pdfs/Section4.
pdf>
EK D
TA Örgütleri
Türkiye'deki TA Dernekleri
Transaksiyonel analizin ülkemizde profesyonel olarak gelişmesinde
ki önemli bir unsur, kendi örgütsel gelişimini tamamlayabilmesidir.
Şu anda mevcut iki TA derneği bulunmaktadır: Transaksiyonel Analiz
Derneği (TAD) ve Avrasya Transaksiyonel Analiz Derneği (ATAD).
Elimizdeki güncel verilere göre, bu derneklerle ilgili bilgiler şöyledir:
TAD: 2004’te İstanbul’da kurulmuştur. Üyelik için TA ile ilgili herhan
gi bir koşulu yoktur; yönetim kurulunun tercihi esastır. TA Sertifikası
(CTA) olan ya da CTA eğitim kontratı olan bir üyesi yoktur Ülke dışından
baz. PTSTA ve TSTA’leri eğitici olarak davet ederek, baz. TA eğitimi fa-
406 Ekler
TA 101
‘TA 101’, Eric Berne’in transaksiyonel analiz kuram ve yöntemlerinin
temelini giriş niteliğinde tamtmak üzere başlatmış olduğu bir eğitim te
rimidir. 101 Kodu, Birleşik Devletlerde üniversitelerde bir alan konusu
hakkında genel fikir vermek amacıyla giriş dersi olarak verilen dersler
için kullanılmaktadır.
TA 101, ITAA/EATA tarafından resmen onaylı olarak Transaksiyonele
Analize Giriş niteliğinde olan bir kurstur. Bu kursun amaa, TA kavram
ları hakkında doğru ve tutarlı bilgileri sunmaktır. Bir kursun TA 101
kursu olarak kabul edilebilmesi için aşağıdaki koşullar karşılanmış
olmalıdır:
1. Eğitici, TA 101 Kursunu vermek üzere resmen onaylanmış olmalı
dır. (Bu eğitici bir TSTA (veya TTA), PTSTA (veya PTTA) ya da bir CTA
olarak ayrıca TA 101 Eğiticisi ünvanına sahip olmalıdır.
2. Kurs, TA 101 konu başlıklarım içermelidir (Yazarların notu: Bizim
ikinci yazımımız baskıya gittiği sırada Konu Başlıklarının 2008 versi
yonu geçerli idi ki, bunu da Ek F'de veriyoruz).
410 EWw
Akreditasyon koşulları
Aşağıda CTA ve T/STA akreditasyonunu almak için gereken eğitim ve
süpervizyon koşulları, her ikisi için sırasıyla eğitim sürecinin basamak
ları’ olarak kısaca özetlenmektedir.
CTA: CTA Eğitim Kontratının minimum süresi bir yıldır. Ancak, bu
rada üzerinde durulan konu yeterliğin yeterince sağlanabilmesidir. Pek
çok adayın eğitimi minimumdan daha uzun sürebilmektedir.
Tipik olarak, CTA eğitiminin başlamasından itibaren en sonunda alı
nan final sınavına kadar geçen süre, adayın daha önceki eğitim ve uygu
lama deneyimlerine dayalı olarak dört ile altı yıl arası olmaktadır. Bu süre
içinde, aşağıdakilerin toplamından oluşan 2.000 saati tamamlamalıdır:
• 750 saat danışan görüşmesi, bunun 500 saati TA uygulaması
olmalıdır;
• 600 saat profesyonel eğitim, bunun 300 saati ileri TA eğitimi
olmalıdır;
• 150 saat süpervizyon, bunun 75 saati PTSTA veya TSTA ile olma-
lıdır, bunun 40 saati de Asıl Süpervizör ile yapılmış olmalıdır; ve
- 500 saat ek profesyonel eğitim, içinde yaşanan ülkenin gerektirdiği
ulusal koşullara göre Asıl Süpervizör tarafından belirlenecektir.
Her ne kadar, ITAA veya EATA tarafından kişisel terapi için belirlen
miş bir minimum süre yok ise de, bunun eğitimin integral bir parça
sı olması beklenmektedir. Bazı ülkeler kişisel terapi için belli bir saat
koşulunu getirebilir, ayrıca ülkeden ülkeye değişiklik gösteren bazı ek
koşullar da olabilir. Öncelikli olan, her bir ülkenin kendi yasal ve/veya
profesyonel normlarının karşılanmış olmasıdır. CTA adayları, CTA sına
vına girebilmek için aynı zamanda ulusal koşulları karşıladıklarını da
belgelemelidirler.
TA Eğitimleri ve Akreditasyonu 411
Türkiye'de TA eğitimleri
TA eğitim koşulları ve akreditasyonu, tüm dünya için ITAA ve EATA’in
ortak olarak belirlediği bir komisyon tarafindan düzenlenmektedir.
Bölgesel ya da ulusal TA dernekleri, eğitim koşullarını ve akreditasyonu be
lirleyemezler ve de veremezler. Ancak bunlarla uyumlu olarak çalışarak
bölgelerindeki TA eğitimlerini ve uygulamaları desteklerler, hizmetlerin
etik olarak verilmesini organize ederler.
TA eğitimleri, ülkemizde alışık olduğumuzun tam aksine, hiçbir şekil
de TA Dernekleri tarafından verilmez. Yalnızca ITAA veya EATA onay
lı eğiticiler ve süpervizörler tarafindan bağımsız olarak, özellikle de
derneklerin bünyesi dışında verilir. Hiçbir TA Derneği, CTA Sertifikası
veremez, sertifika eğitimi düzenleyemez. Ancak arada bir derneğin bir
etkinliği olarak bazı seminerler yapılabilir ve bu seminere katılımlar
sertifika eğitimi için kredi olarak kabul edilir. Katılanlara, katıldığı süre
karşılığı olarak saati belirtilerek ‘İleri TA Eğitimine Katılım Belgesi’ verile
bilir, TA Sertifikası (CTA) verilemez.
Herhangi bir TA eğitiminin (kısa ya da uzun süreli olsun), TA Sertifika
Eğitimi adına kredi olarak sayılabilmesi için eğitimi veren kişinin PTSTA
veya TSTA ünvanı olmalıdır ve ‘bu Unvanıyla imzaladığı bir belgeyi’ katı-
412 Ekler
Notlar
1. Bunlann dışında, aynca TA dışındaki eğitim ve süpervizyonlarını-
zı, uygulama saatlerinizi de özetleyip, bir dökümünü çıkarınız.
2. TA Süpervizyon kütüğü; aldığınız süpervizyonlarda (kendi soru
nuz veya bir arkadaşınızın sorusuna göre) ne öğrendiğinizi genel
olarak belirten size ait duygu, düşünce ve eylemleri belirttiğiniz
dokümandır.
3. Her bir belge için önce bir dosya hazırlayacaksınız ve bunu eğitici
nize sunacaksınız. Daha sonra da sizin için belirlenen bir tarihte
sözlü sunu yapacaksınız.
4. TA Uygulayıcı Belgesinin (404 Düzeyinde TA Eğitimine Katılım)
geçerlilik süresi, kişi TA dernek üyeliğini sürdürdüğü sürece devam
edecektir.
5. Sözlü sunu jürileri, o aşamayı başarmış olan meslektaşlarmız ta
rafından oluşturulacaktır. Üç ya da beş (tek sayıda) meslektaşmız,
jüri üyeliği eğitimini aldıktan sonra bu görevi yapacaklardır.
6. Smava girmeden önce sözlü jürisinin işleyişi ile ilgili yönergeye de
bakmanız tavsiye olunur.
Tapacy Programı
Ingiliz TA uzmanı, Julie Hay (CTA ve TSTA) tarafından, ülkemizde
TAPACY adıyla bir program yönetilmektedir. Bu programın amacı, TA
kavramlarının geniş kitleler tarafından bilinmesi ve anlaşılması, prob
lem çözmek için kullanılmasıdır. Böylece, daha çok insana hizmet olarak
ulaşmak ve sağlıklı bir kişisel çevrenin oluşmasma katkıda bulunmak
amaçlanmaktadır. TAPACY eğitimine katılanlara, sonunda bir Katılım
Belgesi verilmektedir. Bu eğitimler, henüz CTA ya da PTSTA/TSTA olma
yan kimseler tarafından verildiğinden, eğer böyle bir belge almış iseniz
belgenizi İleri TA Eğitimi olarak değil de, 600 saatin içinde diğer eğitim
olarak sayılmak üzere CTA dosyanıza mutlaka eklemenizi öneriyoruz.
EKF
TA 101 Kursunun Konu Başlıkları
2. İletiler (8)
İletilerin tanımı (8)
İleti türleri (8)
İleti ekonomisi (8)
3. Sosyal zamanı yapılandırma (9)
G. YAŞAM ÖRÜNTÜLERÎ (SKRİPT/KURGU) KURAMI
1. Oyun analizi (23)
a) Oyunların tanımı (23)
• Oyunların oynanma nedeni (24)
• Oyunların avantajları (24)
• Oyun örnekleri (23-25)
• Oyunların dereceleri (23)
b) Oyun süreçlerini tanılama yolları (23)
• Drama Üçgeni (23)
• O Formülü (23)
• Oyunların transaksiyonel çizimi (23)
2. Raket analizi (21)
a) Raketlerin tanımı ve bedelleri (21)
• Kupon alışverişi (21)
b) îçsel/intrapsişik süreçlerin anlamı (21, 22)
c) Raketlerin transaksiyonlar, oyunlar ve skriptle ilişkisi (21)
• Raket Sistemi ve raket analizi (22)
3. Skript analizi (10-15)
a) Yaşam pozisyonları (12)
• Yaşam pozisyonlarınm tanımı, OK olma durumu (12)
• Dört yaşam pozisyonu (12)
• Yaşam pozisyonlannın oyunlar ve skriptle ilişkisi (12, 24)
b) Skript/Kurgu (10-15)
1) Skriptin tanımı (10)
2) Skriptin çocuk yaşantılarındaki kaynağı (10,13,14)
3) Skript sürecinin gelişimi (10,13,14)
• Komutlar (13,14)
• Yüklemeler (13)
• Karşıt-komutlar (13)
EMer
Konu 1: TA Nedir?
1. Bu tanım, Transactional Analysis Journa/'ın her bir sayısında yer alan ITAA başlıklı
yazının içinde yer almaktadır.
Berne, E„ Games people play. New York: Grove Press, 1964 (diğer edisyonlan:
Harmondsworth: Penguin, 1968), Konu 1.
Berne, E., Sex İn human loving. Nevv York: Simon and Schuster, 1970 (diğer
edisyonlan: Harmondsvvorth: Penguin, 1973), Konu 4.
Berne, E., What do you say after you say hello? Nevv York: Grove Press. 1972
(diğer edisyonlan: Londra: Corgi, 1975), Konu 2.
McCormick, P. (ed.), Intuition and ego States. Nevv York: Harper and Row. 1977,
Konu 6.
Drye, R., 'The best of both vvorlds: a psychoanalyst looks at TA'. G. Barnes'tan,
(editör), Transactional analysis after Eric Berne: teachings and practices of three
TA schools. New York: Harper's College Press, 1977, Konu 20.
5 . Berne, TA in psychotherapy, Konu 5, s. 37. Ayrıca bkz. Stevvart, Eric Berne, Konu 2,
s. 27.
6 . 'Aşırı-basitleştirilmiş model'in TA kuramının yapısını nasıl yıktığıyla ilgili ileri düzey
tartışma için bakınız Stevvart, Eric Berne, Konu 4, ss. 122-6.
Dusay, J., Egograms. New York: Harper and Row, 1977 (diğer edisyonlar: New
York: Bantam, 1980), Konu 1.
Stewart, I., 'Ego States and the theory of theory: the strange case of the Littie
Professor'. TAJ, 31, 2, 2001, 133-47.
Temple, S., Update on the functional fluency model in education' TAJ. 34, 3,
2004, 197-204.
English, F„ 'How are you? And how am I? Ego States and inner motivators C.
Silis ve H. Hargaden'dan (editörler), Ego States. Konu 3.
3. Çocuk gelişimindeki genel literatürle ilgili ipuçları için, bakınız: Donaldson, M..
Children's minds. Londra: Fontana, 1978.
Piaget nin orijinal yazılarını okumaya çalışmak gibi zor bir iş yerine, onun
♦£4 Ekler
Aynca bakınız, Mahler. M. S., The psychological birth of the human infant. New
York Basic Books, 1975.
Erskine, R„ ve Zalcman, M., The racket system: a model for racket analysis'. TAJ,
9,1, 1979, 51-9.
James, M., ve Jongevvard, D., The people book. Menlo Park: Addison-Wesley,
1975, Konu 8.
Konu 7: Transaksiyonlar
1. Transaksiyonlann analizi için, bakınız:
Steiner, C., Games alcoholics play. New York: Grove Press, 1971, Konu 1.
6. English, F„ 'Strokes in the credit bank for David Kupfer*. TAJ, l 3,1971, 27-9.
2 Boyd L ve Boyd, H., Carıng and ıntimacy as a time structure’. TAJ, 10, 4 1980
281-3.
Goulding, M., ve Goulding, R., Changing lives through redecision therapy. New
York: Brunner/Mazel, 1979, Konu 2.
Stevvart, I., Transactional analysis counselling in action. Londra: Sage (3. baskı),
2007, Konu 3, ss. 21-37.
2. Woollams, S., 'From 21 to 43'. İn: Barnes (ed.), Transactional analysis after Eric
Berne, Konu 16.
3. Çocuk gelişimi konusunda kaynaklar için, Konu 4'e bakınız not (1). 'Gelişim
döngüleri' konulu çalışmasıyla Eric Berne Memorial Scientific Avvard'ı kazanan
Pam Levin, burada skript gelişiminin ergenliğin tamamlanmasıyla sonlanmadığını
iddia etmektedir. Gelişimsel aşamalar, kişinin yaşamı boyunca yeniden-
dönûşüme uğramaktadır.
3. Berne, What do you say....14., 17. Konular. Skriptin fizyolojik yönleri hakkındaki
diğer görüşler için, ayrıca bakınız:
Notlar ve Kaynaklar 437
Cornell W., 'Whose body is it? Somatic relations in script and script protocol' R
Erskine den (editör), Life Scripts, Konu 5, ss. 101-25
Lenhardt, V., 'Bioscripts' E Stern'den (editör), TA: the State of the art, Konu 8
2. Ernst, F„ 'The OK corral: the grid for get-on-with'. TAJ, 1, 4, 1971, 231-40.
OKEY Düzeneğini bu kitapta kullanmamız için izin veren Franklin Ernst, bizden
konu başlığını 'Grid for What's Happening’ şeklinde değiştirerek kullanmamızı
istemiştir, Şekil 12.1'deki gibi.
3. Ernst, F„ 'The annual Eric Berne memorial scientific avvard acceptance speech'.
TAJ, 12, 1, 1982, 5-8.
Tosi, M., 'The lived and narrated script: an ongoing narrative construction'. R.
Erskine'den (editör), Life Scripts, Konu 2, ss. 29-54.
2. English, F., 'Episcript and the 'hot potato' game'. TAB, 8, 32, 1969, 77-82.
Hollovvay, W., Clinical transactional analysis with use of the life script
questionnaire. Aptos: Holloway, tarihi verilmemiş.
Günümüz uygulamalarında tipik olarak kullanılan kısa skript anketi için, bakınız:
Stewart, l„ Developing transactional analysis counselling. Londra: Sage, 1996,
Konu 6, ss. 48-58.
Kahler, T, Theprocess therapy model, Little Rock: Taibi Kahler Associates, 2008,
ss. 103-5,147-50 ve 181-3.
4 Kahler, T., 'Drivers: the key to the process of Scripts' TAJ, 5, 3,1975. 280-4
Kahler, Transactional analysis revisited, 60 - 65 Konuları ve Özet kısmı
5. Kahler, The process therapy model, referans kaynak bu konuda not (3) olarak
verilmiştir.
7. Örnek için bakınız Levvis, T, Amini, F. ve Lannon, R., A general theory of love.
New York: Vintage, 2000, ss. 387-43.
2. Joines, V., ‘Using redecision therapy with different personality adaptations'. TAJ,
16, 3, 1986,152-60.
5. Ware, a.g.e.
Claude Steiner, Scripts people live kitabında, Konu 9'da, 'indirimi farklı bir
şekilde tanımlamaktadır, şöyle ki; 'indirim yapanın karşısındaki kişinin Yetişkin
ego-durumundan kendi Yetişkinine uyarıcı aldığı ama kendi Ebeveyninden
veya Çocukundan tepki verdiği çapraz bir transaksiyondur.' Bu bize ilk bakışta
Steiner'ın indirimi Schifflerin kullandığından çok daha kapsamlı bir şekilde
kullandığını göstermektedir. Ancak, verdiği örneklerde aklından geçen kimsenin
(Ebeveyn veya Çocuk’tan tepkide bulunan) karşısındaki kimsenin bazı yönlerini
'minimize ettiğini veya gözardı ettiğini' göstermektedir.
2. Woollams, S., ve Huige, K., 'Normal dependency and symbiosis'. TAJ, 7. 3, 1977,
217-20.
3. Schiff ve diğerleri, Cathexis reader, Konu 4. Ayrıca bakınız:
Notlar ve Kaynaklar 431
Erskine, R. ve Zalcman, M., 'The racket system: a model for racket analysis. TAJ.
9, 1, 1979, 51-9.
Goulding'ler, Changing lives through redecision therapy, Konu 2 ve 6
Joines, V., Similarities and differences in rackets and games'. TAJ. 12, 4, 1982,
280-3.
Zalcman, M„ 'Game analysis and racket analysis'. EATA Konferans Konuşması,
Temmuz 1986. Cenevre: EATA, 1987, Konuşma 4.
2. English, F„ The substitution factor: rackets and real feelings' TAJ, 1, 4, 1971,
225-30.
English, F„ 'Rackets and real feelings, Part II'. TAJ, 2, 1, 1972, 23-5.
2 TA literatüründe, (tek bir) oyunun, tek bir kimse tarafından yapılan hareketler
dizisi mi yoksa iki (veya daha fazla) kişinin birbirlerine karşılıklı olarak yaptıkları
hareketler dizisi olarak mı tanımlanması gerektiği konusunda fikirbirliği yoktur.
Berne. bunlardan İkincisini tercih ediyor görünmektedir, ama tutarlı değildir. Biz
bu kitapta Goulding'ler tarafından tercih edilen alternatif bir durumu izledik ve
(tek bir) oyunu bir kimse tarafından oynananlar dizisi olarak tanımladık. Böylece
iki kişi birlikte oynuyorsa, her bir kişi kendi oyununu oynamaktadır ve bunların
oyunları birbirlerini tamamlamaktadır.
5. Karpman, S., ’Fairy tales and script drama analysis'. TAB, 7, 26, 1968, 39-43.
5 Woollams, S., 'When fevver strokes are better'. TAJ, 6, 3, 1976, 270-1.
Widdowson, M., Transactional analysis: 100 key points and techniques. Londra
ve Nevv York: Routledge, 2010, Bölüm 4, ss.181-203.
<http://ta-trainingandcertification.net/ta-what-is-ta-training.html/ffields>
2. James, M., ‘Self-reparenting: theory and process'. TAJ, 4, 3, 1974, 32-9. Ayrıca
bakınız:
James, M., Breaking free: self-reparenting for a new life. Reading: Addison-
Wesley, 1981.
James, M., It's never too late to be happy. Reading: Addison-Wesley, 1985.
Schiff, J., 'One hundred children generate a lot of TA'. G. Barnes'tan (editör),
a.g.e., Konu 3.
Routledge, 2002
Gerçekte Widdowson (a.g.e., Konu 2-17, ss. 7-62), 2010'daki yazısında, günümüz
TA'sında en az sekiz okul ve yaklaşımın' olduğunu belirtmektedir Burada, üç
geleneksel okul' ve ilişkisel yaklaşımının yanısıra radikal psikiyatri, integratif iA.
bilişsel-davranışal TA ve psikodinamik TA'yı listelemektedir Buna karşın, ilişkisel
yazarlar (örn. Cornell ve Hargaden, a.g.e.) integratif TA ile psikodinamik TA yi,
ayrıca birlikte-oluşturmacı TA olarak adlandırılan yaklaşımı, ilişkisel TA'nın sınırlan
içinde görmektedirler.
ilişkisel TA ile ilgili daha fazla bilgi için, yeni kurulmuş olan International Association
of Relational Transactional Analysis’in (İARTA) web sitesinin şu adresine bakınız:
<www.relationalta.com>
De Graaf, A. ve Kunst, K., Einstein and the art ofsailing: a new perspective on the
role of leadership. Hertford: Sherwood Publishing, 2010.
5 Process Therapy Model in (PTM) kurucusu Taibi Kahler. aynı zamanda Process
Communication Modeli® (PCM®) geliştirmiştir PCM, PTM gibi aynı kuram
ve araştırmalara dayanmaktadır, ancak format olarak klinik olmayan ortamlar
için uygulaması daha uygundur. Kahler, PTM'in değil, PCM'in klinik olmayan
uygulamalar için model olarak kullanılması gerektiğini ileri sürmektedir. PCM ile
ilgili daha fazla bilgi, eğitim ve sertifikasyonu da dahil olmak üzere, şu adrese
bakabilirsiniz:
<www.kahlercommunication.com> (ABD'de) ve
<www.processcom.com> (Avrupa'da).
7. Nevvton, T, 'Letter from the guest editör'. TAJ, 34, 3, 2004, 194-6.
8. Illsley Clarke, J. ve Davvson, C., Growing up again. Çenter City: Hazelden, 1998.
Ayrıca 1995'te Jean Illsley Clarke'ın Eric Berne Memorial Avvard'ı aldığı
çalışmalarına bakınız (Ek C).
Hostie, R., Eric Berne in search of ego-states'. E. Stern'den (editör), TA: the State
of the art, Konu 2.
James, M., 'Eric Berne, the development of TA, and the ITAA'. M. James'ten
(editör), Techniques in transactional analysis..., Konu 2.
3. Schiff, J., 'One hundred children generate a lot of TA'. G. Barnes’tan (editör),
Transactional analysis after Eric Berne, Konu 3.
6 1971-1980 yılları arasındaki ITAA üyelerinin sayısı, James McNeel'ın Letter from
the editör' yazısından alınmıştır (TAJ, 11, 1, 1981, 4) 1980'den sonrası için bilgiler
Ken Fogleman dan alınmıştır, kişisel konuşma, 2011.
ÇO: ilk gelişen ego-durumunun, Çl'in yapısı içindeki bir parça; içgü
düsel dürtülerimizi ve açlıklarımızı temsil etmektedir.
DAİMA KURGUSU: 'Her zaman için aynı şekilde tatmin edici olmayan
durumda kalmalıyım' inancını yansıtan kurgu süreci.
GİZİL TRANSAKSİYON: aynı anda hem örtük hem de açık mesajın ve
rildiği transaksiyon.
(kurgu bakımından) her bir kişiye özgü, kişinin kendi kurgusu içinde
ne olduğunu spesifik olarak gösteren erken kararlar takımı.
İLETİ TERCİH ORANI: kişinin kendisi için tercih ettiği değişik türdeki
iletilerin kanşımı.
KAYBEDİCİ KURGU: bedelinin acı verici veya yıkıcı olduğu ve/veya ilan
edilen amacı başarmamayı gösteren kurgu.
KUPON: kişinin daha sonra olumsuz bir bedel almak niyetiyle kullan
mak üzere saklamış olduğu raket duygusu.
OYUN (PSİKOLOJİK): (Joines'ın tanımı) gizil bir amaçla bir şey yapma
sürecidir ki, burada (1) Yetişkin farkındalığı yoktur, (2) taraflar Şalteri
Çekerek davranışlarını değiştirmediği sürece açıkça görülemez ve (3)
tarafların kafasının karışması, anlaşılmamış hissetmesi veya bir diğe
rini suçlamasıyla sonuçlanır.
OYUN PLANI: bir kimsenin oyun aşamalarını analiz etmek üzere yö
neltilen bir dizi soru.
sahte OLUMLU İLETİ: yüzeysel olarak olumlu gibi olan ancak içinde
bir 'iğne'yi içeren temas iletisi.
SEMBİYOZ: iki veya daha fazla kişinin birbirlerine tek kişi gibi dav
randığı, o nedenle de tüm ego-durumlarını tamamen kullanmadıkları
ilişki.
TA Terimler Sözlülü 449
sonra KURGUSU: 'Eğer bugün iyi bir şey olursa, yann bunu ödemem
gerekiyor' inancını yansıtan kurgu süreci.
B
Babcock, D. E. 70, 424
cadı ebeveyn 67, 72
Bak Bana Ne Yaptırdın? 237, 333, 372
Cathexis Reader*** 381
Bak Ne Kadar Çok Zorluyorum! 237 Changing Lives Through Redecision The
Bana Bir şey Yap! 237 rapy*** (Bob ve Mary Goulding)
Barnes, Graham 380, 391 401 422-427 381
434, 436 Collinson, Lavvrence 317, 318. 432
Barrow, G. 395, 436 Cornell. William.F. 383, 394. 401 427.
benlik 82-87 435
Ben OKEY’im, Sen OKEY’sin 159 160 Crossman, Pat 36Z 399, 434
161 162, 165
H
Harris, Thomas 378, 379, 396
Kadis, L 393
Hay, J. 369, 395-397, 414, 435, 436
Kahler, Taibı 200, 202 203, 211-214,
hedef kapısı 225, 226, 227, 232
226, 227, 365, 380. 381 394, 399
Heyecanlı-Aşırı Tepkisel (Histrionik) 422-425, 428. 429. 436
234-235
kararlar 180-195
hırsız ve polis 237
karar modeli 32, 359
Huige, Kristy 270, 430
Karpman. Stephan 105, 106, 114, 312
377-380, 398, 399. 425, 432
karşıt-komutlar 173-179, 210, 273, 362
lllsley Clarke, Jean 372, 395, 400, 436 karşıt-kurgu 175, 176, 192-194, 202
International Transactional Analysis Asso 210-216
ciation (ITAA) 356, 377-380, 383, kateksis 85, 86, 90, 239, 361 364, 369
384, 389, 398, 401-412, 418, 421 Kateksis Enstitüsü 239. 363
436, 437, 450
Kateksis okulu 363-364,381
Keepers, T. D. 70, 424
id 42, 43
kendi kendine terapi 218, 357, 358
ikinci düzey 62, 63, 149, 273, 311
kendi kendine yeniden-ebeveynlik 358
ikinci-düzey yapısal model 61-73
kişilik adaptasyonları 196, 218-253. 365
Çocuk 65-68
370-373, 381 382
Ebeveyn 63-65 klasik okul 361-362
Yetişkin 65
komutlar 417, 173-195, 230, 380. 237
iletişimin birinci kuralı 98
kontrol edici ebeveyn. Bkz Eleştirel
iletişimin ikinci kuralı 99, 100 Ebeveyn
iletişimin üçüncü kuralı 103, 170 koruyucu ebeveyn 132
ilişkisel yaklaşım 361 364, 365, 383, 387 Kunst, K. 396, 435
indirimler 239-248 Kupfer, David 315-317. 425
indirim matriksi 249-256, 265, 370 kuponlar 30, 277-292 300 321 322
intrapsişik 43, 71 240, 297, 298 333
isyankar Çocuk 51 kurgu bedeli 321-322
işte Seni Yakaladım 237 kurgu inançları 155, 156, 218, 245. 276.
izinler 175-180, 362, 363 293-301 322 323. 327, 336. 350
352
kurgu mesajları ve kurgu matriksi
169-179
45€ Stvw»rt ve Joines | Günümüzde ^nsakslyonel Analiz
Training and Certıfıcatıon Council (T8CC) Ware, Paul 429, 219, 220, 225-229, 365,
569. 571 373, 381, 429, 437
Transactional Analysis After Eric Berne*** What Do You Say After You Say Hello?***
(Bames) 581 (Berne) 137, 379
Transactional Analysis Bulletin*** 577, Widdowson, M. 20, 393, 433, 435
Transactional Analysis in Psychothe Woollams, Stanley 140, 151 270, 338,
rapy*** (Berne) 576, 577 426-430, 433
Transactional Analysis Journal*** 580,
transaksiyonel analiz
eğitim ve örgütlerde 367-373
Yİ Bkz Küçük Profesör
felsefesi 31-36
Y2. Bkz Yetişkin ego-durumu
gelişimi 374-386
Y3. Bkz Ebeveyn ego-durumu
nedir 27-34
Yakala Beni Bakalım 237
temel görüşler 28-31
yapısal analiz 28, 36, 375
transaksiyonlar 95-107
yapısal çizim 36, 68
çapraz transaksiyonlar 98-101
yapısal model 19, 49, 61-65, 70, 73
gizil transaksiyonlar 101-104
yapısal patoloji 87-94
seçenekler 105-108
yaratıcı-hayalperest (şizoid) 232-233
tamamlayıcı transaksiyonlar 95-98
yaşamın akışı 157
ve sözsüz mesajlar 104-105
yaşam kurgusu 29-30. Bkz skript
transferans 153, 382, 383
yaşam pozisyonları 159-161 210
Trautmann, Rebecca, L 382, 383, 397,
yeniden-ebeveynlenme 363, 364
400, 423, 437
yeniden-karar okulu 362-363
Tudor, K. 392
yeniden tanımlama 30, 140, 257-263,
tutarsızlık 83-85, 104, 113, 247
334, 350, 352, 364
Tuzak 226, 231, 235, 236, 311, 312, 316,
yeterlik 342, 362, 363
319, 335, 358
Yetişkin ego-durumu 28, 36-41 44-47,
tuzak kapısı 225-228, 232-236
65, 78, 79, 82-92, 96, 132, 177,
323, 350, 352
yorumlama 318-320
978-6O5-93O5-1O-5
2 Baskı Eylül 2017
13x19 cm
389 sayfa
Akılcı Yaşam Kılavuzu diğer kişisel gelişim kitaplarından birçok yönden farklıdır Bir
kere, sizi daha zengin, daha mutlu, daha zeki yapacağını iddia etmez veya tum so
runlarınızı sayesinde çözeceğinizi de. Sadece sızı dibe çeken sorunlannız. düşüncele-
nniz ve yaşadığınız olumsuz deneyimlerle ilgili bir rehberlik yapma amacı taşır. Bu da.
elbette, ancak sizin eyleme geçmenizle işe yarayabilecek bir rehberliktir
Bu kitap ilk baskısının yapıldığı 1961 yılından bu yana psikoterapıde bir devnm yarattı
ve birçok insana duygusal sorunlarıyla başetmelerınde yardımcı oldu. Sız de diğer
kişisel gelişim kitaplarından farklı, sorunlarınızın üstesinden gelmeye yardımcı olacak
rehber bir kitap arıyorsanız. Akılcı Yaşam Kılavuzu doğru bir seçim olacaktır
NASIL MUTLU OLURSUNUZ?
Mutlu ve Önemli Ölçüde Dada Gamsız Olmanın Yollan
Albert Ellis
Çeviren: Semra Kunt-Akbaş
978-6O5-93O5-14-3
2 Bask. Mart 2022
13x19 cm
291 sayfa
Anksiyete. depresyon, öfke, kendinizden nefret etme veya kendinize acıma duygu-
larınızın üstesinden gelmek ister misiniz?
'...okur-dostu rehber gerçek hayat vakalanndan basit yöntemler ve pratik bir akıl
sunuyor.’
—Book Browsıng
—Today's Lıbrarian
KENDİNİZİ DAHA İYİ HİSSEDİN,
DAHA İYİ OLUN, DAHA İYİ KALIN
Duygulannız için Derin bir Kendi Kendine Yardım
Terapisi
Albert EUis
Çeviren: Semra Kunt-Akbaş
978-6O5-93O5-15-O
2 Baskı Mart 2022
13x19 cm
333 sayfa
Kendini iyi hissetmek,’ der Albert Ellis, 'başanlı bir terapinin olmazsa olmazıdır. Daha
iyi hissetmek ise çok daha önemlidir." Meşhur ve saygın bir psikoterapist olan Dr. EUis
duygusal sağlığınızı korumak -veya geri kazanmak- için 'üç-çatallı' bir sistem öneri
yor. Bu kitap, yazarın psikoterapi konusunda 50 yıllık deneyimini ve bilgisini pratik bir
rehber şeklinde paylaşıyor. Sağlıklı düşünme, sağlıklı duygular ve sağlıklı davranış
detaylı örneklerle ve duygusal açıdan her daim iyi hissetmek için izlenecek yöntem
lerle açıklanıyor.
'Aslında herkes bir an gelir ve daha iyi hissetmek ister ve Ellisin samımı ya
zım stiliyle bu kişisel gelişim rehberi tam da bu işe yarıyor. Bende işe yaradı
ve sizde de yarayabilir,'
—Dr. Cyrıl M. Franks
ÖĞRENİLMİŞ İYİMSERLİK
Zihninizi ve Yaşamınızı Nasıl Değiştirirsiniz
Martin E. P. Seligman
Çeviren: Semra Kunt-Akbaş
9^8-605-9305-12-9
- Baskı Ocak 2021
13x19 cm
-90 sayfa
Olumlu Psikoloji biliminin babası olarak bilinen Martın Seligman iyimserliğin hayat ka
litesini nasıl geliştirdiğini ve isteyen herkesin iyimserlik konusunda nasıl pratik yapabi
leceğini göstermek için yirmi yıldan fazla süren klinik araştırmaya başvuruyor. Birçok
basit teknik öneren Dr. Seligman, "Yapamıyorum" alışkanlığından nasıl vazgeçileceğini,
davranışlannızı açıklamak için daha yapıcı bir tarzın nasıl geliştirileceğini ve daha pozitif
bir içsel diyalogun faydasının nasıl deneyımleneceğini açıklıyor. Bu yetenekler depres
yondan kurtulmanıza yardıma olabilir, bağışıklık sisteminizi iyileştirebilir, potansiyelinizi
daha çok ortaya çıkartabilir ve sizi daha mutlu kılabilir.
Okulda, işte ve çocuklara karşı iyimser davranışı nasıl teşvik edeceğiniz konusunda
çok sayıda tavsiyeyle Öğrenilmiş İyimserlik hem kapsamlı hem de pratiktin aynca
hayatın her aşaması için de değerli bir kaynaktır.
"Diğer insanlan anlamak ve onlara yardım etmeye ilgi duyan herkesin mutlaka
okuması gereken yüzyılın en önemli kitaplanndan biri."
—Dr. Robert H. Schuller. Zor Zamanlar Biter. Zor İnsanlar Bitmez kitabının
yazarı
"Dr. Seligman iyimserlik için iyimser bir durum yaratıyor, iyimserliği öğre-
nebilir. ölçebilir, öğretebilirsiniz ve bunu yaparak daha sağlıklı ve mutlu
olabilirsiniz."
—Dr. Aaron Beck. Aşk Asla Yetmez kitabının yazarı
978-6O5-93O5-13-6
3 Baskı, Haziran 2020
13x19 cm
456 sayfa
“Psikoloji; neşe, eğlence ve mutluluk konularını sonunda ciddî bir şekilde ele
almaya başladı. Bu. Martin Seligman'dan bize bir armağan.’
—Daniel Goleman, Duygusal Zeka kitabının yazan
Çocuklar. Gençler ve Yetişkinler için Transaksiyonel Analiz kitabında birçok konu ge
nişletilmiş ve yeni kavramlar tanıtılmıştır. Dr. Freed'in TA for TOTS kitabında kullandığı
ve oldukça popüler ve yararlı olmuş, iyi hissettiren olumlu temas iletileri (Sıcak Yu-
moşlar) ve kötü hissettiren olumsuz temas iletileri (Soğuk Dikenliler) kavramları bu
kitapta mevcuttur. Bu kitap özellikle 9-14 yaş grubu gençler için idealdir.