You are on page 1of 34

DÖNEM : t m CİLT : 17 TOPLANTI î 2

T. B. M.
TUTANAK DERGİSİ

Elli yedinci birleşim


1 8 - V - 1 9 4 5 Cuma

İçindekiler
Sayfa
1. — Geçen tutanak özeti 162
2. — Havale edilen kâğıtlar 162
3. — Görüşülen işler 162
1. — Çiftçiyer toprak <Joğrtriması ve çift­
çi ocakları kurulması hakkında kanun ta­
sarısı ve Geçici Komisyon raporu (1/386) 162:
193

I I ı <•» I•

I
fe : 57 18.5.1945 0:1
1. — GEÇEN TUTANAK ÖZETt
Çiftçiyi Topraklandırma tasarısının tümü
hakkmda görüşmeye devam edildi ve maddelere
geçilmesi kabul olundu.
Cuma günü toplanılmak üzere Birleşime son
verildi.
Başkanvekili Kâtip
Sivas Kütahya
Ş. Günaltay V. Uzgören
Kâtip
Tunceli
Necmeddin Sahir 8%l<m

2 — HAVALE EDİLEN KAĞITLAR


Raporlar 3. — Posta, Telgraf ve Telefon Genel Müdür­
1. — Devlet Denizyolları İşletme Genel Mü­ lüğü 1945 yılı yedi aylık Bütçe Kanunu tasarı­
dürlüğü 1945 yılı yedi aylık Bütçe Kanunu ta­ sı ve Bütçe Komisyonu raporu (1/396) (Gün­
sarısı ve Bütçe Komisyonu raporu (1/391) deme) ;
(Gündeme) 4. — Jandarma Erat Kanununun 3 ncü ve
20 nci maddelerinin değiştirilmesine ve bu ka­
2. — Tekel Müdürlüğü 1945 yılı yedi aylık nuna bazı maddeler ilâvesine dair kanun tasarı­
Bütçe Kanunu tasarısı ve Bütçe Komisyonu ra­ sı ve tçişleri, Millî Savunma ve Bütçe Komis­
poru (1/394) (Gündeme) yonları raporları (1/320) (Günleme).

BÎBÎNCÎ OTUEUM
Açılma saati : 15
BAŞKAN — Dr. M. Germen
KATİPLER : Necmeddin Sahir Sılan (Tunceli), N. Fırat (Samsun)
<•>

BAŞKAN — Oturum açılmıştır.


3. — GÖEÜŞÜLEEN İŞLER
*• — Çiftçiye toprak dahhlmast ve çiftçi ğerlendirecek ölçüde araziye sahip kılmak;
ocakları kurulması hakkında kanun tasarısı ve b) Kendilerine arazi verilenlerle yeter ara­
Geçici Komisyon raporu (İ/386). zisi bulunup istihsal vasıtaarı eksik olan çift­
çilerden muhtaç bulunanlara kuruluş, onarma ve
BAŞKAN — Çiftçiye toprak dağıtılması hak­ çevirme sermayesi, canlı ve cansız demirbaş ver­
kındaki tasarmın maddelerinin görüşülmesine mek;
başlıyoruz.
c) Yurt topraklaırnm sürekli olarak işlen­
mesini sağlamak;
Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu Ş. TUGAY (tçel) — Muhterem arkadaşlar;
Birinci bolüm Geçici Komisyonda bir üye olarak çalışmalarımız
esnasında 34 ncü maddenin (G) fıkrası konuşu­
Genel hükümler lurken gerek bu fıkra hakkında ve gerekse bu
MADDE 1. — Bu kanunun güttüğü başlıca kanun tasarısında mevcut buna benzer diğer ba­
maksatlar şunlardır: zı hükümler için (G) fıkrasmda düşünülen
a) Arazisi olmayan veya yetmiyen çiftçileri prensip ve bu prensibin tatbikatında, uygulan­
veya çiftçilik yapmak istiyenleri, aileleri ile bir­ masında Hükümetin düşünüşünün açık olarak
likte geçimlerini sağlayacak ve iş kuvvetlerini de- yüksek huzurunuzda belirtilmesinde fayda mü-

— 1« —
S : 5? İÖ.i .1945 0:1
lanaza ettiğim için bu fıkra hakkında muhterem yenlerin de toprak sahibi yapılacağı kaydı varclır.
Geçici Komisyon arkadaşlarımdan ayrı bir gö­ Tasarının diğer maddelerinde toprak verilecek
rüş noktası muhafaza etmiş buluyorum. Esas daha başka kimseler gösterilmekte iken bu mad­
itibariyle bu (G) fıkrasına mesnet teşkil eden deye yalnız çiftçilik yapmak istiyenlerin konulmuş
prensip vazı birinci maddede zikredilmiş olduğu olması sebebini anlıyamadım. Mahaza, bu topraksız
için bu görüşümü birinci maddede beyan etmeyi çiftçilerden gayri kimselerin de hepsini kasdederek
daha faydalı gördüm. Onun için söz almış bu­ mütalâamı arzedeceğim. Geçenki celsede Ana­
lunuyorum, yüksek müsaadenizi dilerim. yasanın 74. ncü maddesine eklenen fıkra ile çift­
Muhterem arkadaşlar, Anayasada bilinen de­ çiyi toprak sahibi kılmak için alınacak toprakla­
ğişiklikle geniş manada çiftçiyi toprak sahibi et­ rın. kamulaştırma karşılığı ve bu karşılıkların
meyi tamamiyie bir Anayasa mevzuu olarak ka­ ödenişi özel kanunla gösterilir şeklindedir, tahlil
bul etmiş bulunuyoruz. Binaenaleyh özel bir ka­ ederek demiştim ki bu fıkranın istimlâke müte­
nunla çiftçiyi toprak sahibi etmekte hiçbir veç­ allik 74. cü maddeye ilavesinde maksat ikidir.
hile tereddüt yoktur. Şurasını da arzedeyim ki Biri, topraksız çiftçiyi toprak sahibi yapmak ka­
bendenizin mütalâatım; 17 nci madde esasları mu faydasının olduğunu tebarüz ettirmektir. Çün­
haricindedir. Çünkü 17 nci maddeyi dahi ço­ kü istimlâki emval kanununda kamu faydası ol­
ğunlukla kabul eden arkadaşlar arasında bulu­ duğu belirtilen işler arasında, çiftçiyi toprak sa^
nuyorum. Bendenizin maruzatım münhasıran hibi kılmak maddesi yoktur.
Anayasanın, şeklî bir mahiyette olsa bile, sa­ İkinci de, topraksız çiftçiyi, himayeye muh­
rih hükümlerine aykırı gördüğümden dolayı taç ve layık gördüğünden dolayı karşılığını ve
yalnız kamulaştırma bahsinde çiftçiyi toprak sa­ bu-karşılığın ödenişine dair istimlaki emval kanu­
hibi etmek için değil, fakat esasında çiftçi ol­ nundan biraz daha yumuşak ve biraz daha müsa­
madığı muhakkak olan ve bunun için peşinen adeli bir kanun yapmaktır.
bir iddia dahi dermeyan etmeyen kimseleri top­ Dünkü beyanatında Cafer Bey arkadaşımızın
rak sahibi etmek için doğrudan doğruya bu ka­ da, benim ile hem fikir olduklarını memnuniyetle
nuna göre kamulaştırılacak araziden bu kimse­ öğrenmiş oluyorum.
lere verilip verilmiyeceği hususunun tesbitidir. Şimdi Anayasa 'nm bu maddesi yahut fıkrası
Şurasını da ilâve etmek lâzımdır ki, esas mes­ yalnız topraksız çiftçileri toprak sahibi yapmakta
leki itibariyle çiftçi olmıyan kimseler bu kanu­ kamu faydası görmüştür, ve münhasıran bunlar
nun uygulanmasiyle doğrudan doğruya Tarim için gerekli toprakların istimlâkine izin vermiş­
Bakanlığına geçen araziden toprak verilmesinde tir. Çiftçi tâbirinin ve tarifinin dışında kalan
umumî hükümeler itibariyle hiç bir 'mahzur yok­ kimseleri toprak sahibi yapmakta kamu faydası
tur. Ayni veçhile evkaf özel kişiliğine ait olan görmemiştir ve bunlar lehine toprak istimlâkine
topraklar dahi Tarım Bakanlığı emrine geçtiği müsaade etmiştir. Benim kanaatimce topraksız
için bu kabil arazinin de bu kimselere veril­ çiftçiyi topraklandırmak için kamulaştırılan top­
mesinde yine kanunî hiç bir mahzur tasavvur raklardan çiftçiden gayriye toprak vermek, caiz
edilemez. Ancak esas itibariyle çiftçi mefhu­ değildir. Anayasaya açıktan açığa aykırıdır.
mundan hariç olan kimselere bu kanuna göre Arkadaşlar; ben çiftçiden gayri kimselere hiç
arazi kamulaştırılarak tevzi etmeyi düşündüğü­ bir toprak verilmemesi fikrinde değilim. Bu kim­
müz ve çiftçiyi toprak sahibi etmek için hazır­ selere çiftçi namına ve menfaatına kamulaştırı-
ladığımız bu kanun tasarısı dışında bir mevzuu rılacak topraklardan toprak verilmesine muhali­
olması lâzım gelir. Binaenaleyh bu birinci mad­ fim. Çünkü Anayasaya muhaliftir. Çiftçiden
de üzerinde Hükümetin ne düşündüğünün kesin gayri kimselere bu kanun mucibince, münhasıran
ve sarih olarak bilinmesinde, diğer maddelerin çiftçi için kamulaştırılan araziden değil, Devletin
mütalâası yönünden, hakikaten fayda vardır. tasarrufunda bulunan araziden bundan sonra da
Hükümetten ricam, mesleki çiftçi olmıyan kim­ Devletçe elde edilecek topraklardan verilebilir.
selere dahi toprak verilmek düşünüldüğü vakit Nitekim birkaç senedenberi arazi tevzi komisyon­
bu toprakların hangi topraklardan verileceği hu­ ları her tarafta emvali metrûkeden Hazineye in­
susunun kesin olarak bildirilmesi lâzımdır. Esas tikal edipte Hazine uhdesinde bulunan toprakları
itibariyle bazı mmtakalarda tasavvur edilebilir köylülere dağıtmaktadır. Halil Menteşe arkada­
ki, işlenmiyen Devlete ait arazinin işlenmesini şımızın ilgili dairelerden alıp bize söylediği ra­
temin için esas mesleki çiftçi olmıyanlara da top­ kamlara bakılırsa bu suretle dağıtılan topraklar
rak verilmesinde bir mahzur yoktur ve bu ka­ yüz binlerce dönümü geçmektedir. Benim de ri­
bil mmtakalar varsa, bu mmtakalarda mevcut cam şudur : Bu, kanun mucibince kamulaştırma
arazinin esasen çiftçi olmıyanlara da verilmesi muamelesi yalnız topraksrz çiftçileri topraklan­
kabildir, bu toprakların işlenmesi bakımından. dırmak için gereken topraklara münhasır olduğu­
Maruzatım bundan ibarettir. nu bu tasanda gayet açık olarak belirtilmiştir.
A. M. Yegana (Seyhan) - Muhterem arka­ Bunun en büyük faydası bu kanunda dahi Ana­
daşlar; bu maddede topraksız veya az topraklı yasa'ya riayet ettiğimizi gayet açık olarak gös­
çiftçilerin yanında yeniden çiftçilik yapmak iste- termektir. Mütaalâm bundan ibarettir»

~m-~
B:8? İS.İ .1946 ö:l
ft. B. BALTA (Rize) — Sayın arkadaşlar; tin ancak faydası ve kazancı olacaktır. Binaen­
bendeniz benden evvel söz söyliyen arkadaşla­ aleyh bu hükmü çok yerinde buluyorum ve
rın temas etmediği başka bir mevzua sâdece işa­ yüksek heyetçe de tasvip edilmesini temenni
ret etmekle iktifa edeceğim. Muhalefetimin se­ ediyorum. ı .^J
bepleri ara'sında arzettigım üzere, Toprak Kanu­ Nihayet arkadaşlar, bu şehirlerde küçük iş­
nunun güttüğü.gaye bakımından Komisyonda lerde çalışan bir çok insanlarımız gibi entellek­
tam bir ittifak haıinde idik. Ayrıldığımız nok­ tüel hakkında da aynı talepte bulunabilirim.
ta, bu gayenin tahakkuku bakımından bendeniz Ben çocuğumun aynı tarzda bir hoca yetişeceği­
de bazı bakımlardan başka mütalâa da buiunan ni temin edemem. Ben isterim ki, benim çocu­
arkadaşlar arasında idim. Bendenizin ileri sür­ ğum, hepimizin çocuklarımız, yarın köprü al­
düğüm nokta bu reformun biranevvel tahakkuku­ tında kaldığı zaman Devlete baş vursun; (De­
nu temin edecek tedbirlerin toplu olarak tatbik dem çiftçi idi, babam çiftçi idi. Ben çalışaca­
edilmesidir. Bu tasanda bugünden alınması ğım! bana toprak verin!) diye. Bu hakkı insanla­
lâzımgelen tedbirlerin alınmadığını gördüğüm rımızdan esirgememeliyiz. Ben yüksek Heyetin
içindir ki, bir kısım hükümlere muhalif kaımış bu bahiste cömert davranacağına eminim.
bulunuyorum.
* Şimdi bu mevzu birinci maddede derpiş edi­ F. F. DÜŞÜNSEL (Bingöl) — Arkadaşlar.;
len gayelerle alâkadardır. Birinci maddenin (B) Sayın Ali Münif Yeğena'nın temas ettiği nok­
bendi diyor ki: « Kendilerine arazi verilenlerle ta bizi bir Anayasa mevzuunu halletmek vaziye­
yeter arazisi bulunup istihsal vasıtaları eksik tinde bulunduruyor. Anayasanın 74 ncü mad­
olan çiftçilerden muhtaç bulunanlara kuruluş, desi; çiftçiyi toprak sahibi kılmak ve orman­
onarma ve çevirme sermayesi, canlı ve cansız de­ ları Devletleştirmek için, diyor. Anayasanın
mirbaş vermek » Kanunun gayesi bulur amma, hedef tuttuğu nokta, çiftçiyi toprak sahibi kıl-
bunun tahakkuku için gereken tedbirlere dair matır. Yani 74 ncü maddesinin 1 nci bendinde,
bu kanunda hüküm yoktur. Bu itibarla bendeniz birinci fıkrasında yazılı ve âmme hukukunun
kanunun bu bakımdan noksan olduğuna kaniim. ve hukuk esaslarının ana düsturlarından biri
Bu kanaatimi alâkadar maddelerde bir teklifle olan kaideye bir istisna vücuda getirirken
huzurunuza çıkarak tebarüz ettireceğim. Bu bi­ burada Anayasanın kullandığı tabirin çiftçiyi
rinci madde kabul olunurken bu ciheti izah et­ toprak sahibi kılmak keyfiyetinden ibarettir.
mek için söz almış bulunuyorum. Binaenaleyh birinci maddemizde, Encümenin tek­
lif ettiği birinci maddede mevcut «Çiftçilik yap­
T. BANGUOĞLU (Bingöl) — Arkadaşlar; mak isteyenleri» tabiri Anayasanın bu hükmü­
Bu maddede Toprak Kanununun en güzel hüküm­ nü, bu istisnasını genişletmek olur. Bu ise Ana­
lerinden birine tesadüf ediyoruz. Sosyal görüşün yasa hükümlerini değiştiren yollara riayet et­
ve insani düşüncenin bir ifadesi olan bir hüküm­ mekle mümkün olabilir.
dür. Hükümet diyor ki; (Benim topraksız kalmış
insanlarım vardır. Her ne sebeple olursa olsun Sayın Tahsin Banguoğlu arkadaşımız bunun
toprağını yitirmiş, şehirlere düşmüş. Amelelik, ulvî bir gaye olduğunu söylediler. Yani top­
bakkallık, çakkallık edip geçinen ve bir çok şe­ raksız kimseleri, mesleki her ne olursa olsun,
hirlerde maalesef sürtüp dolaşan bu insanlar toprak sahibi yapmak güzel bir maksat olduğu­
«Tekrar toprak isterim» dedikleri zaman ben nu ifade buyurdular. Biz bütün güzel maksat­
bunlara toprak vereceğim.) Bu, bizim milletimi­ ları tahakkuk ettirmek için mutad olan yollara
zin sağlamlaşması ve bekası için çok güzel ve riayet ederek gayemize varabiliriz. Eğer, ce­
yerinde bir fikirdir. Maatteessüf bazı arkadaşla­ miyet bünyesinde bunun yapılması, bunun da
rımız bazı mülâhazalarla bu hükme itiraz ediyor­ bu istisnai yola giderek temini gerekli bu­
lar. Arkadaşlar, bizim şehirlerimizde yığılan ve lunuyorsa bu, Anayasanın tadili şekline riayet
gitgide artan nüfusun menşeini biraz gözden ge­ ederek değiştirmekle kabil olabilir. Bizim için
çirirsek bunların ya doğrudan doğruya toprak güzel bir maksadı temin ederken, memleketimi­
sahibi olmuş, yahut babalarının veya dedeleri­ zin, milletimizin en büyük dayanağı olan Ana­
nin çiftçi olduğunu tesbit edebiliriz. Biz hepimiz yasanın ruhuna ve metnine ve hükümlerine ta-
çiftçi çocuklarıyız. Şehre gelenler içerisinde biraz mamiyle riayet etmemiz bir vecibedir. Binaen­
sivrilmiş, entellektüel olanlar, memur sınıfma aleyh burada mevcut olan çiftçilik yapmak is-
girmiş olanlar vardır. Sivrilemiyenler daha umu­ tiyenlere yerilecek topraklar hakkında Sayın
mî hizmetlerde, amelelikte hamallıkta, bakkal­ Yeğenağa'nın mütalâasını bendeniz de yerinde
lıkta çakkallıkta çalışmaktadırlar. Şehirlerde bu bulmaktayım. Bu eğer burada kalacak olursa
nüfus yüzde yüz semereli birşekilde çalışma ya­ bu güzel maksatlı kanunun içinde Anayasanın
pamamakta ve tufeylileşmektedir. Bunun tu- ruhuna ve metnine, aykırı bir vaziyete meydan
f eylileşmesi bir çok içtimai mahzurlar doğurmak­ vermiş oluruz ki, bu katiyen doğru değildir.
tadır. Eğer biz bu nüfusu tekrar toprak sahibi Burada komisyonun, kanunun güzel anlaşıl­
kılarsak, kendisine sermaye, toprak verirsek, ması ve güzel tanzimi bakımından ne mana ifa­
tekrar çiftçi hayatına çevirirsek bundan memleke- de ettiğini anlıyamadığım ve izahı da biraz
B : 5? 18.. 5 . tm o :i
güç. olabilecek olan «tş kuvvetlerini değerlendi- | cihetine gidersek, hem muhtevası bakımından,
reeek ölçüde» tabirini izah etmesini faydalı gö­ hem de şekli bakımından Anayasadan ayrılmış
rüyorum. .Hakikaten böyle bir kanuna ağır­ oluruz. i
lık vermekten başka bir kıymet ifade etmiyece- Bu meyanda şunu da arzetmek isterim ki, bi­
ğini zannetmekte olduğum • bu kelimelerin bu­ rinci madde kanunun gayelerini saymakla bera­
rada kalmasında fayda görmüyorum. ber, bunlar arasında çiftçiyi toprak sahibi kıl­
(C) bendine' gelince; bu (C) bendi, kanu­ maktan başka donatma ve sair gayeler de yer
nun ahengine hiç te uygun olmıyan ve gerek­ almaktadır. Binaenaleyh bu madde de o vakte ka­
çeleri mahiyetinde olan bir ibareden ibarettir dar çiftçilik yapmamış olanlardan bahsedilme-
ki, kanuni bir karakteri olmıyan bu cümleyi sine muhalif değilim. Fakat ilerde sırası geldiği
burada tutmağı kanunun kuvvetine ve kanun­ zaman muhakkak şekilde çiftçiden alınarak ka­
dan beklediğimiz hukuki neticeler veren hüküm mulaştırılan toprakların ancak dar veya yeter
verme ruhuna aykırı olur. . derecede toprak sahibi olmıyan çiftçiye hasre-
(C)ı bendi, «Yurt topraklarının sürekli ola­ dilmesinin muvafık olacağı ve bunun Anayasa­
rak imlemesini sağlamak».. Bu bir maksat olabi­ nın ruhuna ve esasına mutabık olacağı kanaa-
lir-. Jîuııun burada yeri yoktur. Okuyanı, tmdayım. •
şerhedecekleri şaşırtıcı bir ibarenin burada ye­
K. TURAN (İsparta) — Ben de Anayasa
ri yoktur. Kanun vazının maksadı nedir? «Yurt i
meselesine temas edeceğim.
topraklarının sürekli işlemesini sağlamak» de­
mekten kasdi"? tşte bu fıkranın maksadı kanu­ Filhakika Anayasamız, kamulaştırma • istis­
nun umumî maksatları içindedir. Anayasayı nasını çiftçiye toprak vermek için kabul etmiştir.
değiştiren sebepler arasındadır. Fakat burada Çiftçi kimdir? Anayasamız elimizdeki kanun
yeri yoktur. çıkmadan evvel çiftçi olanlar, yahut öteden beri
Y. Abadan (Eskişehir) — Muhterem arkadaş­ çifteili olanlar diye bir kayıt kabul etmemiştir.
lar; Anayasanın bendiyle iktisadi zaruretler ara­ Çiftçi dahi nihayet mevcut kanunları B. M. Mecli­
sındaki ayrılık mevzuubahis olduğu için bu hu­ sinin koyacağı kaideler içinde ifadesini bulan bir
sustaki düşüncelerimi ifade etmek üzere söz al­ unsur olacaktır. Halbuki bu kanunla komisyon bu
mış bulunuyorum. Anayasanın istediği tarifi de vermiş oluyor. Nasıl ?
Muhterem arkadaşım Tahsin Banguoğlu'nun Elimizdeki üçüncü madde çiftçiyi şöyle bir niza­
mülâhazalarına esasta tamamen iştirak ediyorum. ma bağlıyor. Bir tüzükle bir defa çiftçilik kayıt­
Şüphesiz ki, şimdiden meslekleri tâyin etmek su­ ları tesbit ediliyor. Buraya çiftçilik yapacak olan­
retiyle bundan sonra çiftçilik yapacakları top­ lar kayıt olunacaklar ve çiftçilik yapmaktan vaz
raktan mahrum etmek gibi bir düşünce Büyük geçenler yine kayıtlarını sildireceklerdir. Şu hal­
Meclisin tasvibine mazhar olacak bir düşünce de bu madde ufak tefek değişiklerle reyinize ik­
değildir. Benden önce söz almış olan sayın tiran ederse çiftçi,, çiftçilik kütüğünde kaydı olan
Yegenağanm ve Feridun Fikri Düşünsel'in te­ kimsedir. Binaenaleyh çiftçi kütüğünde kayıtlı
mas ettikleri mevzuda biraz işlemek ve bu mev­ olmakla toprak sahibi olmak, birinci maddenin
zu üzerinde düşünmek icabediyor. Benim naçiz şümulüne ve 74 nei maddenin şümulüne girmek
kanaatıma göre Anayasanın 74 ncü maddesine demektir. Yoksa Anayasayı bu manada alırsak
ek olarak konan ikinci fıkrası kamulaştırmaya çiftçiliği muayyen bir sınıfa bırakmaktan başka
tealluk eden birinci fıkradaki umumî hükmün çare olamaz. Encümenin üçüncü maddesi benim
bir istisnasıdır. Bu itibarla oradaki tahdit, çift­ kanaatimce çiftçiyi tarif etmektedir. Binaenaleyh
çiyi toprak sahibi kdmak için kamulaştırma hü­ burada ki çiftçi de Anayasanın 74 üncü madde­
kümlerine ait olarak istisnasının'burada bu ka­ sindeki çiftçidir.
nunla kamulaştıracağımız topraklar hakkında cari R. KORALTAN (İçel) — Efendim, derhal
olması icabeder,. Yani bu kanunla kamulaştırı- arzedeyim ki, Ali Münif Yeğena'nm verdiği tak­
iacak olan toprakların, münhasıran çiftçi olan­ rir Anayasamızın metnine, ruhuna uygundur.
lara tevzi edilmesi, dar veya kifayetsiz toprak görüyorsunuz ki, arkadaşlar ana prensiplerden
sahibi çiftçiye verilmesi esasının kabul edilmesi Şu veya bu mülâhaza ile genişleme yoluna girin­
icabeder. Fakat bu ku. demek değildir ki', biz ce daha kanunun kelimelerinin konuşulması sı­
bu kanunla herhangi bir şekilde çiftçi olmayan­ rasında bile ne kadar geniş anlayış farkları görü­
ların vaziyetlerini mütalâa etmekten mahrum lüyor. Onun için bir Devletin ve bir milletin An­
kalacağız Böyle bir düşünceye yer yoktur. An­ cak dayanabileceği temel kanun Anayasa Kanu­
cak Anayasanın 74 ncü maddesinin ikinci fık­ nudur. bu ana kanun hükümleri üzerinde her­
rasının sarih delâleti bu kamulaştırmaya ayrı­ hangi bir değişiklik yapılırken çok titiz bulun­
lan istisnai hükmün ancak çiftçiyi toprak sahibi mak, çok kıskanç davranmak zaruridir. İşte 74
kılmak maksadına matuf olarak hasr ve tahsis ncü maddenin birinci fıkrasının değiştirilmesi
ettiği için, biz bu kanun gereğince geniş arazisi 1937 yılında teklif edildiği esasında, yapısında
olandan alarak kamulaştıracağımız araziden o âmme menfaati yani kamulaştırma prensibi bu-
vakte kadar çiftçilik yapmamış olanlara tahsis [ lunmıyan çiftçiyi topraklandırma mevzuundan
ÜL...U; B:6? 18.5.1946 0:1
bil* memleket dâvası olmak mülâhazasiyle Anaya­ N. OSTEN (Giresun) — Muhterem arkadaş­
sanın kamulaştırma prensipine dâhil olsun diye larım; bu kanunun iktisadî ve içtimaî bünye­
bir tez ileri sürülmüş ve ancak o miktar ve o öl­ mizde yapacağı değişiklikler bakımından önemi
çü içerisinde bu hüküm konmuştur. Yani çift­ ve harice karşı arzettiğimiz heybetli manzaranın
çiden toprağı alacaksın, kime? toprağı veya yeter ve rejimimizin kökleşmesi bakımından ehem­
toprağı olmıyan çiftçiye vereceksin, işte zaruret miyeti, dün söz alan hatip arkadaşlar uzun
buradadır. Bunu genişletmeye başladınız mı bu uzadiye belirttiler. Bendeniz, daha ileri gide­
anlayış giderek Anayasada sınırını genişletir, rek şunu da arzu ederim ki, Yüksek Meclis,
bu doğru değildir. Anayasanın bir maddesi, yi- ileride daha cömert davranarak çiftçilik yap­
. ne usulüne müracaat yolu ile - değiştirilebilir. mak isteyen mütekaidine dahi bunu teşmil etsin.
Aksi halde şu veya bu düşünce ile istediğimiz Fakat, şimdilik buna imkân yoktur. Bu tasa­
gibi, dilediğimiz gibi genişletebiliriz yoluna gi­ rının birinci maddesinde mevcut hükümlerin,
dersek, bu zararın ne başında ne de sonunda, Anayasamızın 74 ncü maddesiyle tezat teşkil et­
durabiliriz. Zaten prensip ayrılışının en tehli­ tiğine dair vaki beyanattan, dolayı söz aldım.
keli tarafı budur. Bu itibarla Feridun Fikri ve Hakikaten 74 ncü maddenin ikinci fıkrası ile
Ali Münif Yeğena arkadaşımızın noktai nazar­ bu hüküm tezat teşkil eder mi etmez mi?
ları, anayasanın ruhuna tamamen uygundur. Yani, çiftçilik yapmak istiyenleri dahi bu­
Bunda titiz davranalım arkadaşlar. raya sokmamız Anayasanın 74 ncü maddesinin
F. F. DÜŞÜMSEL (Bingöl) — Efendim,, ikinci fıkrasiyle bir tezat teşkil eder mi? Ben­
Kemal Turan arkadaşımızın söylediği ikinci mad­ deniz etmiyeceğine kaniim. Filhakika, Ana­
dede « Arazide ekim, dikim, bakım, ve yetiştir­ yasanın 74 ncü maddesinin 2 nci fıkrası çift­
me yollariyle nebat, hayvan veya hayvan mah­ çiyi toprak sahibi yapmaktan bahsediyor; am­
sulleri istihsalinde bulunmaya veya bu mah­ ma çiftçilik yapmak isteyenlere toprak verme­
sullerin yetiştiricileri tarafından işlenip değer­ mekten bahsetmiyor. Binaenaleyh, menedici
lendirilmesine «çiftçilik» ve bu işleri devamlı ola­ bir hüküm olmadığına göre, endişeye de mahal •
rak yapanlara «çiftçi» denir. yoktur. Yavuz Abadan arkadaşımızın izah ettik­
leri endişeye, yani bunlara da vermeğe kalkı­
Üçüncü madde — Çiftçiler tarım teşkilâtının şırsak bunun önüne geçilemez endişesine bende­
bulunduğu yerlerde tüzükte gösterilecek usul ve niz şöyle bir hal çaresi bulmaktayım. Kamu­
şekle göre tutulacak kütüklere kendilerini yaz­ laştırılan topraklar esasen çiftçilerin ihtiyacının
dırmak ve çiftçilikten vazgeçtiklerinde kayıtlarını yarısını bile karşılayamaz. Binaenaleyh bu top­
sildirmek zorundadırlar. raklardan gayri Devlet arazisinden de verilecek­
Bu gereği yerine getirmiyenler bu kanunla tir. Buraya bir hüküm konarak tashih edilir­
çiftçilere tanılan haklardan faydalanamazlar. se ve denirse ki: «Çiftçilik yapmak isteyenlere
Asıl buradaki ruh nerede? Devamlılık unsu­ kamulaştırılan topraklardan değil Devletin elin­
runda. deki araziden verilir.» Zannederim bu şekil, en­
Komisyon müzakerelerini yakından takip ed­ dişeyi bertaraf etmiş olur. Maruzatım bundan
en arkadaşlarımız hatırlarlar ki; komisyon bu ibarettir.
devamlılık meselesi üzerinde esaslı durmuştur. K, TURAN (İsparta) — Efendim; mesele
Devamlılık burada bir unsurdur. Çiftçilikten şöyle tasvir edilirse o takdirde bu işi kabul
Anayasa hangisini kastediyor? Hangi çiftçidir etmeğe imkân yoktur. Herhangi bir şehirde
ki, çiftçilik ıtiakma seza ola? Çiftçi olmıyan ge­ herhangi bir sanatla uğraşmakta olan bir kim­
çici kımesne böyle istisnai yola gidebilir mil? Sonra se bir gün gelip ben çiftçilik yapmak istiyorum
bu yola gitmek, gayet tehlikelidir arkadaşlar. Biz dediği zaman, kendisine toprak verilsin demi­
geçen gün sayın arkadaşımız Hamdi Şarlan'in de­ yorum. Anayasa hükümlerine karşı bu hüküm­
diği gibi, bir hukuk Devleti kurmuşuzdur ve bu leri dar tutanlara karşı cevap verirken böyle
günkü Cumhuriyet idarenin ruhu, Anayasanın, adamlara toprak verilsin demek istemiyorum.
ana prensiplerinden aldığı kuvvetlerle ve kud­ Encümen heyeti umumiyesi ve bir çok hukukçu
retlerle inkişaf etmiştir. Bugün Sanfransısko, arkadaşlarımızın kabulüne mazhar olan üçüncü
da toplanan konferans, amme hukukuna ait madde vardır. Son fıkra bu kanunun temin et­
bir takım esaslar koyuyorlar. Biz o esası bun­ tiği haklardan istifade etmek için çiftçi olmak
dan 20 şu kadar yıl evvel, Anayasamızı kurar­ lâzım. O hâlde çiftçi kimdir. Tüzük hükümle­
ken, bu gün en ileri düşünenler kadar olsun, rine göre kayıtları yapılacak olan ve böylece
buraya koymuşuzdur. Bunların hükmüne ca­ sicille kaydolunacak adamdır. O adam çiftçi­
nımızı, ruhumuzu bağlıyarak koymuşuzdur. likten çıktığı zaman kütükten de ismi çıkarıla­
Bunları böyle şişirme yolu ile, genişletme yolu caktır. Herhangi bir sahadan gelmiş adam top­
ile, bir parça zorlama yolu ile yapamayız. Es­ rak istiyor. Bu toprağa kavuşacaktır, kendisine
ki hukukçuluğumuz da elden gitmiyor. Istis-. toprak verilecektir, Anayasaya aykırı hareket
na, yüksek malûmunuzdur ki mevridine mak- I edilmiş olacaktır, ben meseleyi böyle görmiyo-
•urdur. .(AHostol I rum. Halbuki üçüncü maddeyi bütün şamuliyle

-166-
S : 57 18.5.1945 0:î
düşünürsek, Anayasanın tamamen kendi mad­ arazi bedelleri, bu bedellerin tediyesi sureti mah­
desine girmiş oluruz. Tabiî bunun bir tüzüğü, sus kanunlarla yapılır»
bir kaydr, bir heyeti olacaktır. Bunu kütüğe Şimdi bu şekilde kamulaştırılacak arazi, an­
kaydetmekle salahiyetli makamlar olacaktır. Bi­ cak çiftçiyi toprak sahibi yapmak içindir, başka
naenaleyh bir adam çiftçi kütüğüne kaydedil­ türlü kullanılamaz. Birinci esas budur. Bununla
mek lâzımgeldiği zaman bütün o tüzüğün vasıf­ beraber üzerinde durduğumuz kanun sadece bu
larına göre, nerede bir çiftçilik ameleliği yap­ bedeli tâyin eden veya ödenme şeklini gösteren
mıştır, nasıl bir aileden gelmiştir? Niçin toprak bir kanun değildir. Şüphesiz ki, bu kanun içine
bulamamıştır? Hakikaten çiftçilik yapmış başka mevzular da girer. Bu itibarla kanunun
mıdır? Hakikî hüviyeti nedir. Bunları tetkik içersinde herhangi bir gaye faslmda vesaîrede çift­
ettikten sonra o adama çiftçi denecektir. Ar­ çilik yapmak isteyenlere toprak vermek için hü­
tık çiftçi dedikten sonra Anayasanın hükümle­ kümler koymayı ne Teşkilâtı Esasiye Kanununa
rine pek muvafık olarak ve haklı olarak kendi­ aykırı bulurum, ne de burada yer almasına mua­
sine toprak verilebilir. Binaenaleyh üçüncü rız bulunurum. Yalnız bu kanunun kamulaştırı­
maddede böyle bir kayıt bulunmasaydı ve tü­ lacak arazinin bedellerine ve sureti tesviyesine
züğe muvafık olarak kütüğe kaydedilmesi şartı dair olan hükümlerine göre çiftçiden almacak
olmasaydı yukarıdaki birinci fıkranın tayyine olan toprağın ancak çiftçilik edenlere inhisar et­
ben de iştirak ederdim. Çünkü Anayasa da mesi zaruridir. (Bravo sesleri). Bunu zannedi­
çiftçilik yapacakları kastediyor. Bir adam tü­ yorum ki, Şefik Tugay arkadaşım ortaya atmış­
zük hükümlerine göre çiftçi addedildiği ve kü­ tır ve mevzu kendisinin de mazbatada mnanz
tüğe kaydedildiği zaman topraktan da istifade
kaldığı (G) fıkrasiyle ilgilidir. Bunu istersek
edecektir. Binaenaleyh ben bir fark görmü­
burada hallederiz, istersek bir formülle ileride
yorum. (Doğru sesleri). .
düzeltiriz ve açıklarız. Yalnız ben bir teklif ya­
S. ÎÇÖZ (Yozgad) — Aziz arkadaşlarım; ta­ pacak vaziyette değilim. Anayasanın-74 ncü
sarının birinci maddesi, toprak verilecek çiftçi­ maddesinin 1 nci fıkrasından istisna suretiyle
leri sayıyor, ziraat yapacakları tadad ediyor. • bu kanun hükümlerine göre kamulaştırılacak
Birincisi, arazisi .olmıyan çiftçiye arazi vere­ arazîden aslında ciftci olmayanlara tahsis yapa­
cek 2 ncisi arazisi olupta toprağı yetmeyenlere mayız. (Bravo sesleri).
ikmal edecek çiftçi. olmadığı halde, ben çift­
çilik yapacağım diyene verecek. Bunda şu mah­ OEOÎCÎ K. SÖZCÜSÜ O. TÜZEL (Kavseri)
zurlar vardır: Vaktiyle bu memlekete muhacir — Arkadaşlar, çiftçi olmadıkları halde kendileri­
olarak Boşnaklar geldi. Memleketinde belki ne arazi verilecek olursa çiftçilik yapmağı ta-,
hamaldı, amele idi. Hükümet toprak veriyor, ahhüt edecek olanlara Devletin arazi vermesi
hayvanveriyör, tohum veriyor, para veriyor şüphesiz ki, yurt tppraklarmın taraf taraf isle­
diye işitince, ben çiftçiyim diyen hücum etti. tilmesini temin bakımından güzel ve hayırlı bir
Bir müddet sonra aldıkları toprakları sattılar sev olur. Ben zannediyorum ki, hiçbir kimse çift­
ve ortadan kayboldular. Sonra mütekaitlere de çi olmadılı halde tonrak edinecek olursa çiftçilik
arazi verildi. Açık gözler bunların elinden ara­ yapmayı taahhüt edenlere Devletin toprak ver­
ziyi, topladılar. Onlar yine topraksız kaldılar. mesine muarız değildir.
Gerçi 34 ncü maddenin son fıkrası, evvelce çiftçi Anayasa, 74 ncü maddesiyle çiftçiyi toprak
olmayıp da arazi dendiği takdirde çiftçilik sahibi yapmak için araziyi kamulaştırmayajzin
yapacaklarına Tarmı Bakanlığınca kanaat geti­ vermiştir. :••'•.*'•• ^ ' " T ^
rilenler tabiri varsa da bence bu da pek mah­ Binaenaleyh çiftçiyi toprak sahibi yapmak
zurdan salim değildir. Tarım Bakanlığı ihtimal maksadiyle çiftçinin elinden almacak arazi kamu­
ki başkasından sorarak kanaat getirecektir. Bi­ laştırılacak, çiftçi olmayrpta çiftçilik yapmak is­
naenaleyh böyle a'slen çiftçi olmadığı halde çift­ tiyenlere ve çiftçilik yapmağı taahhüt edecekle­
çilik yapacağım diye toprak istiyenlere toprak re verilmesin deniyor. Bu kanun yalnız kamulaş­
vermek mahzurludur. Bu fıkranın tayyına ben tırılacak toprakların yalnız çiftçiye verileceğin­
de taraftarım. den bahseden ve buna inhisar eden bir kanun
Y. ABADAN (Eskişehir) — Efendim, Saym değildir.' Çiftçi olmadıkları halde çiftçilik yapmak
Necmi Osten'le taaruz halinde olmadığımızı gör­ istiyenleri ve çiftçiliği taahhüt edecekleri dahi
düğüm için ona cevap vermek üzere aldı­ Devlet toprak sahibi yapmak istiyor. Bunun, bu
ğım sözü başka bir maksatla kullanacağım. kanunun maksatları arasında zikredilmesi ve bu ka­
Arkadaşlar, burada Anayasaya aykırılık me­ nunun maksatlarına Anayasanın cevaz ve müsa­
selesiyle ameli ve içtimaî fayda veya iktisali men­ adelerine dayanarak kamulaştırılacak araziden
faat mülâhazasını birbirine karıştırdılar. Bende­ çiftçilere verilecek topraklarla beraber Devletin,
nizin esas noktaı nazarım şudur: Anayasanın 74 çiftçi olmadıkları halde çiftçilik yapmak istiyen­
ncü maddesinin eki olan ikinci fıkrasını yalnız lere ve çiftçiliği taahhüt edeceklere de toprak ve­
ormanlara ait hükmü çıkartarak okuyorum: (Çift­ rilmesini kanunda zikretmek, bunu da maksatları
çiyi toprak sahibi yapmak için kamulaştırılacak arasına almak, Anayasaya hiç bir mugayeret teş-

167
B : 57 18.5.1945 O:1
kil etmez. Kaldı ki, tasarının 8. ci maddesinde ka- J Binaenaleyh, dünkü konuşmalarımızın ruhu­
mulaştırılacak, dağıtılacak arazi tayin edilirken J nu ve Cehresini ve hemen her hatibin söylediği
(A) fıkrasında, «Devletin hükmü ve tasarrufu sözlerin mânasını ve maksadını gözönüne getire­
veya hususi mülkiyeti altında bulunup kamu iş­ cek olursak bu kanun tasarısını; topraksızlara ve
lerinde kullanılmayan arazi» dağıtılacak ara­ yeter toprağı olmıyanlara ve yeter toprağı oldu­
zi arasında gösterilmektedir. Binaenaleyh, Dev­ ğu halde vasıtası eksik olanlardan başlıyan bir
letin kendi tasarrufu altında bulundurduğu ve­ sıra üzerinde giderek yurt toprakları üzerinde ka­
ya hususi mükiyeti altında bulundurduğu veka- lan -boşlukları doldurmak ve bu suretle C bendin­
mu hizmetlerine ayırmamış bulunduğu araziyi de ifade edildiği gibi bütün yurt topraklarını sü­
çiftçiliği taahhüt ettikleri takdirde isteyenlere rekli surette işletmek gibi bir fikri ileri sürmek­
vermek gayet tabiidir. Devletin kamulaştıracağı tedir. Binaenaleyh, bu hedef dışında çiftçiliği
topraklardan çiftçi olmıyanlara arazi vermesi za­ meslek edinmek isteyip te büyük bir sermaye ile
ten şu bakımlardan da bahis mevzuu değildir.Aşa- dışarıdan toprak satmalamıyacak olanlara, sa­
ğıda maddeleri 'gelecek. Tarım Bakanlığı bir yın arkadaşların da tebarüz ettirdiği gibi, bedel
yerde kamulaştırmaya başlamadan önce, o bölgede kısmında konulacak bir farkla bunlara vermeyi
tedkikat yapacak ve bu tedkikinde çiftçi, ortakçı selbedecek bir maksat zannediyorum, kanunun
kiracılarla tarım işçilerini nazarı itibara alarak ana ruhuna aykırı olur.
bunların ihtiyaçlarını tesbit edecektir, ve bu tes- Bu prensibi belirttikten sonra konuşma sıra­
bit ettiği ihtiyaçlara göre kamulaştırmayı yapa­ sında yurt topraklarında olan seyahatlerimden
caktır. Binaenaleyh ihtiyaç tesbit edilirken zaten ı bir ikisini de tedai eseri olarak, fakat meseleye
listesinde yer alması bahis mevzuu değildir. Yene taallûku bakımından ifade etmek isterim : Geçen
tasarının 34 üncü maddesinde «evvelce çiftçi ol- yıl Samsun'da, Amasya'da halkevleri faaliyetini
mayıpta arazi edindiği takdirde çiftçilik yapma- takip etmek için dolaşırken o civarda kurulacak
gi taahhüt edenler» sıranın en sonunda gelmekte­ bir teknik ziraat okulunun sahası seçilirken o
dir. Binaenaleyh evvelce çifçiye ondan sonra or­ yerin adrna Alman çiftliği dediler. Keza Trak­
takçı ve yarıcıya, ondan sonra hiç toprağı olmı­ ya'da dolaştığım zamanlarda bir yer için de bu­
yanlara, daha sonra Ziraat Fakültesinden mezun rası ingiliz çiftliği dediler. Gene trende seya­
olacaklara ve bütün bunlara arazi dağıtıldıktan hat ederken yanımda oturan yabancı bir zat; bi­
sonrada çiftçi olmadığı halde arazi edinecek olur­ ze şu toprak ve alâtı ziraiye ile çiftlik yapmak için
sa çiftçilik yapmağı taahhüt edinenlere verilecek­ ne kadar müsaittir derken bu misallere de da­
tir. Binaenaleyh kamulaştırılacak toprakta had­ yanmak istenmiş olacak?
ler tesbit edilirken çiftçi olmıyanlar nazarı dik­ Şimdi, memlekete dışardan gelmiş ve memle­
kate alınmıyacak, ancak çiftçilerin adedi ve ihti­ ketin şarkında ve garbında boş toprak bulup da
yaçları nispeti göz önüne alınarak yapılacağına alıp yerleşmiş insanlar yakın tarihimizde vardır.
göre, bunların kamulaştırılan araziden yer alma­ Yeniden çiftçi olmak maksadiyle gerek parasiyle
sı mevzuu bahis değildir. Kaldıki bunların kamu­ ve gerekse boş sahayı işletmek suretiyle bir faa­
laştırılan araziden toprak alacaklarına dair bir liyeti ortada dururken; sayın arkadaşımın da •
hüküm de mevcut değildir. Madde tasarmın mak­ işaret ettiği gibi işini düzenlememiş ve toprak
sadını zikrediyor. Diyor ki; toprağı olmıyanlara, almağa muhtaç olmuş ve toprağın üstünde bu
yeter derecede toprağı olmıyanlara çiftçilik yap­ toprağa katılmış bir insan ortaya çıkıp ta böyle
mak istiyenlere toprak vermek ve bu toprakların bir şeye mazhar olmak isterse, böyle bir şeye'
işlenmesini sağlamak ve yurt topraklarının bu su­ başvuracak olursa niçin reddedelim? Zannediyo- •
retle sürekli olarak işletilmesini temin etmektir. rum ki, asıl olan bu maksat sonraya kalmıştır,
Kamulaştırılıp eşhasa dağıtılacak araziden her C fıkrasında. Yani yurt topraklarını sürekli su­
müracaat edene arazi verilmek gibi arkadaşların rette işletmek; burada Düşünsel arkadaşımızla be­
bir endişeleri varsa ve bu maddede arkadaşlarımı­ raber değilim. Çünkü bu kanunun güttüğü baş­
zın endişelerini bertaraf edecek şekilde bir hüküm lıca maksatlar şunlardır diye başlıyor. Maksat­
yoksa oraya icabeden hüküm konabilir., Arkada­ ların sıralandığı bir yerde maksadın yazılmama­
şımız Yavuz Abadan bu meselede vaziyeti gayet sı bilmiyorum ne dereceye kadar doğru olur?
güzel izah ve teşrih etti. Bu suretle hareket edi­ İkincisi, dikkat ettim, bütün gerekçede, ge­
lirse zannederim mesele kalmaz. rek Hükümetin, gerek komisyonun gerekçesinde
H. R. ÖYMETN (Bolu) — Arkadaşlar, Ya­ ve hattâ, muhalefet şerhi veren arkadaşların be­
vuz Abadan ve Cafer Tüzel arkadaşımız, çiftçilik yan ve ifadelerinde bütün hedef yurt toprakla­
yapmak istiyenlere ve bu sebeple toprak isteyen- [ rında sürekli olarak işlemek yönünden hareket
lere toprak vermenin Anayasaya aykırı ölmrya- ediliyor. Benim gördüğüm eksik şudur; Hükü­
cağrnı belirtmiş bulunuyorlar. Bu tasarının he- I met tasarısında bu sürekli surette işleme mak­
yeti umumiyesi üzerinde yapılan konuşmaları­ sadı, arazi üzerinde işletmelerin kurulması ve
mızda işin bir prensip ve bir toprak reformu ol­ yurt topraklarının sürekli surette işlenmesidir.
duğunun tebarüz ettirildiğini hatırlatmak istiyo­ Yani işletme kurumuna bağlı bir şekilde yurt top­
rum, I raklarının sürekli J>ir surette işletilmesini ben

— 168
B : 67 18.6.1945 0:1
şöyle anltyorum. Yani yurt topraklarının sû- | edileceğini söylemez. Onu 14 ncü madde söy­
rekli işlenmesi mutlak olarak alınmıştır. Bina­ ler. 14 cü madde der ki; kamulaştırmaya ait­
enaleyh bu maddede yazılı arazisi olmıyan, ye­ tir. Arazisi olmıyan veya arazisi az olan veya­
ter arazisi olmıyan vesair noksan olanlara-ver­ hut arazi üzerinde çalışmak isteyenlere dağıtıl­
dikten sonra bunun haricinde kalanlara da ve­ mak üzere tesisleriyle beraber toprak istimlâk
rilmesi yurt topraklarının mutlak olarak işletil­ edilir. Birinci madde ise doğrudan doğruya Dev­
mesini hedef tutuyor gibi görünür. Bu balam­ letin herhangi bir suretle uhdesinde olan arazisi­
dan ayrıca arazisi olmıyan ve çiftçilik yapmak nin tevziine salâhiyet vermektedir. Kanunun
isteyenlerde bir fark görürüm. Arazisi yok, ayrıca diğer bir hedefini gösteren maddedir. Devletin
çiftçilik yapmak istiyor. Biri isteğini söylemiş, elinde kamulaştırmak suretiyle arazi bulunduğu
öbürü söylememiş içinde kalmış. Böyle bu ay­ gibi suveri muhtelife ile iktisap edilmiş bir çok
rıca çiftçi olanlar için serbest. Fakat toprağı ol­ arazi vardır. îşte madde bu toprakların yekû­
mayıp da buna sıcak bir yuva gibi sarılacak nunun kimlere dağıtılacağını gösterir. Bu iti­
olanlara da çiftçi olmasalar bile toprak verme­ barla maddenin, tekrar ediyorum, Anayasa ile
mek doğru değildir. muhalefeti mevzubahis olamaz.
Çiftçilerin yazılmasına gelince; biz hakikaten Y Şimdi arkadaşlar, Anayasa mucibince çift­
bu aşağıdaki; arkadaşlarımızın işaret ettiği gibi çi vi toprak sahibi yapmak için Büyük Millet
maddelerle başlryor yazmağa. Çiftçi kütüğü tu­ Meclisi hususî bir kanun çıkarabilir. Değer pa­
tulacak vesaire. İleride gelecek maddelerde za­ hası yerine hususi bîr bedel tâyin edebilir, be­
ten bunun şartları vardır. Çünkü Tarım Ba­ deli peşinen tediye edilecek yerde taksitle ödeye­
kanlığı bu topraklan gözü kapalı olarak verecek bilir. Anayasanın verdiği bu salahiyetle biz bu
değildir. Çiftçilik yapabileceklerine kanaat ge­ kanunu cıkannz ve çıkarıyoruz. Çiftçi için, top­
tirdikten sonra verecektir. Onun için üzerinde raksız çiftçi için ve az tonraklı ciftci için, zi­
durulmağa değmez. Binaenaleyh bence tamamen raat isçisi için çıkarım. Ziraat işçisi hariç di­
yerinde bir hükümdür. Bu hüküm Anayasaya yecek kadar dar düşünmeye hakkımız yoktur.
da aykıri gelmez, hem de burada kalması mak­ Çiftçiliği kendisine sanat edinenler ki adî isçi
sadı daha ziyade ifade etmiş olur, bunda fayda dahî olsa yine çiftçi hükmü çıkar. Binaen al evh
vardır. vüksek Anavasanm tefsir veva tevsi edildiği hak­
M. ÖKMBN (Ankara) — Arkadaşlar, bir kındaki mütalâa yerinde olamaz.
iki gün önce Cumhuriyet Dışişleri Bakanının bir Kanunun Anavasa ile alâkaİT rna^desi (14
Royter ajansına verdiği bir beyanatını okuduk. ncü madde ile bedele ait olan maddesidir.) Ar­
Hasan Saka, haklı olarak, muhabire, insan kadaşların mütalâası ancak orada münakaşa edi­
hürriyeti, mal masuniyeti, medenî millet da­ lebilir. îste : Müsaade ederseniz her iki maddeyi
vasına ait esaslarda teşkil edilen Türk Anayasası okuyayım:
ileri ve modern bir Anayasadır diyor. Dışişle­ Madde 14. — «Arazisi olmıvanlara veva yet-
ri Bakanımız bunda çok haklıdırlar. Bununla miyenlere dağıtılmak üzere aşağıda vazılı arazi,
iftihar edilebilir. Hür insan, medenî insan, üzerindeki yapı ve tesisleriyle birlikte Tarım
vicdan hürriyetini, mal masuniyetini her türlü Bakanlığınca kamulastmlır...»
emniyeti bizim Anayasamızda kâfi derecede bu­
labilir. Bu madde geldiği zaman arkadaşlar ye­
rinde veya yerinde olmayarak bu kamulaştır­
Arkadaşlarım, bundan 20 - 25 sene evvel, manın çiftçiye, çiftçiliği sanat ittihaz edenlere
büyük bir isabetle, güzel bir görüşle birinci, raci olduğunu iddia edebilirler. Fakat birinci
Büyük Millet Meclisi tarafından yapılmış olan madde gibi Devletin doğrudan doğruya bu ka­
ve bizim millî bünyemizin resmî hüviyetini cid­ nunun maksadını ve Devletin uhdesinde bulun­
den çok isabetli bir şekilde tesbit etmiş bulunan durduğu, muhtelif suretlerle iktisap ettiği ara­
Anayasa üzerinde hassas bulunmakta arkadaşla- I zisinin tevziine ait maddeyi Anayasanın herhan­
rm haklan vardır. Ancak arkadaşlar, biz, nas- gi bir maddesiyle muhalefet halinde bulunduğu­
ları yırtıp atmış bir milletin inkilâpçı çocuklan- nu iddiaya imkân yoktur. O halde mücbir bir lü­
yız. Anayasa üzerinde de tadil yapabiliriz. Fa­ zum, bir sebep yokken Anayasanın bu kanunun (1)
kat bilerek, şuurlu ve usulü dairesinde. nci maddesiyle zıt olduğunu iddia ederek daha
R. KORALTAN (îçel) — Usulü üe. birinci madde üzerinde iken maddenin tehiri,
M. ÖKMBN (Ankara) — Bu esası, bu şekil­ tadili yoluna gitmemiz, zannederim yerinde fay­
de tesbit ettikten sonra, şimdi maddenin Ana­ dalı bir şey olmaz. O itibarla ricam şudur; Şe­
yasaya muhalif olup olmadığı hakkındaki mü­ fik Tugay arkadaşım ve yahud bu fikri orta­
talâaya geleceğim. ya atan diğer arkadaşımız 14 ncü madde geldiği
Benim görüşüme göre Şefik THgay*m orta­ zaman bunu mevzuubahis etsinler. Orada hepi­
ya attığı mevzuun şimdi müzakere ettiğimiz bi­ miz noktai nazarımızı söyleriz. Nihayet Büyük
rinci madde ile bir alâkası yoktur. Çünkü bi­ Meclis hakikate vâsıl olur. Fakat birinci mad­
rinci madde toprağm niçin ve ne suretle istimlâk | denin, Teşkilâtı Esasiye Kanununa aykırı ol-
B : 5Y İS.5.1946 t> : 1
duğu mütalâasından vazgeçsinler. (Bravo ses- II hukukçu arkadaşını harekete getirmekle beraber
leri). buradan hareket ediyorum. Fakat yüksek arka­
F. F. DÜŞÜNSEL (Bingöl) — Efendim; böy­ daşımın, kendilerinin 'mütalâaları şu noktada
le bir kanunu müzakere ederken ana maksadın hülâsa olunabilir. Bu kanunun maddelerinde,
ulviyet ve kudsiyetinin füsunlu tesiri altında aşağıdaki 14 ve diğer maddelerinde bunlar istin­
kalarak tetkik ve tahlillerimizi gevşetmemize im­ taç suretiyle, bu hükümler mahfuzdur diye-'bu­
kân yoktur. Maksat büyüktür, âlidir. Amma ka­ yuruyorlar. Ben kendilerinin yüksek irfanına
nım tanzim etmekteki vazifelerimiz de hiç değilse müracaat ederim. Böyle bir sistem doğru olur
o kadar âlidir. Onun için bütün dikkatimizi ve mu? Netice itibariyle şunu takdir ederken; yani
hassasiyetimizi kanunun tanziminde de ana istimlâk edilecek yeri takdir ederken şu suretle
maksada olan bağlılığımız nispetinde bir bağlı­ bunların ihtiyacı nazarı itibara alınmıyacak ve
lık göstermek mecburiyetindeyiz. Onun için yahut diğer bir madde de tevziatta en son kade-
böyle mühim bir kanunun tanziminde büyük medo bulunacak.
Meclise yakışan dikkatle, ilgi ile, itina ile ka­ Maksatlar açık olmalı, bir kanun yapılırken
nun üzerinde durmak mecburiyetidir. Dün böyle nâzik mevzuların içinden, hattâ yânın­
şu ulvi esaslar üzerinde görüşüldü, onun için bu­ dan geçilirken, gayet açık, vazıh muttarit ve vu-
nu gevşetiei, tesirini giderebilecek gibi mülâ­ zuhlu hükümler koymak lâzımdır, istintaç. Bu
hazalarla kanun yapmak hususundaki mesaide kanunu yapan biziz amma tatbik edenler başka­
herhangi bîr mülâhazaya yer vermemeliyiz. Ta­ larıdır. Yarın maksat sumu veya bumu idi diye
sarıyı tetkik edeceğiz, o yüksek maksadı takip vazıı kanunun karşısına çıkılacağına, iş yüksek
eden Meclis buradadır. Yapılan beyanı alır, tet­ huzurunuzda deşilmiş, dökülmüş iken onu için­
kik eder, tahlil eder yine yüksek isabetiyle den kılçık çeker gibi alıvermek, teneffüsteki
neticeye varır. Büyük Milletin büyük Mecli­ usreti gidermek daha doğru olmaz mı? Zanne­
sine yakışan sükûnet ve dikkatle teşri vazifesini derim ki bu, daha faydalıdır. Onun için kıy­
yapar. Binaenaleyh teşri vazifemizi yaparken metli arkadaşım, burada kaydedilen şey, ka­
bu esaslar üzerinde yürümeliyiz. nunda bir insicam bir güzellik, bir tenasüp olsun.
Şimdi işin esasına gelince; Anayasanın hük­ tlîm adanılan tarafından tetkik edilirken Büyük
müne muhalefet etmek veya muhalefet etmemek Millet Meclisinden çikan bir kanunda, bilhassa
meselesi; Sayın Cafer arkadaşımız ve Yavuz Anayasanın temas ettiği mevzuubahis olan bir
Abadan arkadaşımızın ikisi de bu nokta üzerin­ kanunda tam bir isabet ve dikkat eseri görmek
de tamamen ittifak buyurdular. Yani dediler ve bir karışıklığa mâruz bulundurmamak lâzım­
ki, bu. Anayasanın istisnai fıkrasının maksadı, I dır. Vazıı kanunun maksadı şu muydu, bu muy­
münhasıran çiftçiyi toprak sahibi etmektir. Ya­ du, diye araştırmağa mahal kalmasın. Bunu ha­
ni çiftçiyi istisnai fıkradan istifade ettirmek zırlayan, yükslek insanlardan mürekkep bir man­
maksadma maksurdur, dediler. Bunu yüksek, zumedir. Bunu üç dört kişi yazmıyor ki. Bu­
âli maksatla genişletenleyiz. Onun için ayrı bir nun bir düzene girmesi lâzınijdır. Bu itibarla ma­
kanun yaparız, yahut kamulaştırma yolunun ha­ demki kendileri maksatta mutabıktırlar, ya bu;
ricinde bir yol tutarız. Fakat böyle istisnai hü­ çiftçilik yapmak istiyenler, kelimesinin yanma
kümleri ihtiva eden ve değer baha prensibin­ başka bir kelime bulsunlar yani maksadı fevt et-
den veyahut peşin tediye prensibinden ayrılan I miyecek, aşağıdaki ana esasları izale etmiyecek
veyahut amme menfaati mânasına getirip bura­ ve icabında böyle kamulaştırma yoluyla bu gibi
ya da bağlıyan bir formül üzerinde dururken, kimselere arazi verilmiyeceğini ifade edecek bir
o formül hangi hususa ait ise o husus üzerine hüküm koysunlar.
maksur olarak, darlığı ile alınarak mütalâa edil­
mek mecburiyeti vafdri.' Hülâsa kendileri kanunun baştan başa tanzi­
minde çok dikkatli mesai sarf ettiler, ona göre bir
Şimdi halledilecek mesele nedir? Topraksız
ahenk ve düzen versinler. Ben bunu arzetmek
çiftçiyi toprak sahibi, mal sahibi edelim derken
istiyorum, maksat budur.
bu kamulaştırma hükümlerinden istifade ederken
tutacağımız yol, ancak Anayasadaki hükme mak­ Sonra son fıkraya gelince: Yurd topraklanılın
sur olacaktır. Bunda da Saym Yavuz-Abadan'm sürekli olarak işletilmesini sağlamak;
ve diğer arkadaşlarımız müttefiktirler. Demek Bu kanun çiftçiyi topraklandırma kanunu­
ki bunu genişletenleyiz. Veririz, arazi veririz. dur. Yurd topraklarının sürekli olarak işletilmesi
Devlet peşin para ile alır, ayrı bir formüle gi­ mevzuu gerekçede ycralması lâzım gelen bir iba­
der, kendi malından verir, bunları yapabilir. redir ki, bu, ayni zamanda gerekçeli bir madde
Şimdi sayın Cafer arkadaşımız ki, bu husustaki oluyor. Bu ibarenin burada yeri yoktur. Biz ka-
yüksek ve isabetli fikirlerini komisyonda bönde- II nun tekniği bakımından çok ilerledik. Yirmi beş
nizin dikkat gözümü açan bir kaynak olmuştur. senedir Cumhuriyet idaresinde yapılan kanun­
Bendeniz bu hususta samimî olarak arzedeyim lar her yıl teknik bakımından ilerlemektedir.
ki, belki dikkat etmemek yüzünden buna intikal 1I Böyle maksatlar, hüküm ifade etmeyen kuşamlar
edemiyecektim. Kıymetli, yüksek ikazları eski bir 1I artık maddeye girmiyor, koymıyoruz. Bu hal-
E : 57 18.5.1946 O:1
artık usulümüz olmamaktadır. Artık; biz bu yol­ | sebep teşkil edemez. Esas olan nokta, Hükümet
ları yürümüş, bu merhaleleri aşmış bulunuyoruz. anlayışını tevzi edilecek arazi üzerinde, esas
Onun için arkalarlarımdan ricam, şu hususlarda mesleki ve sanatı çiftçi olmıyanlara inhisar et­
birinci maddenin tam bir şekilde ele alınmasıdır. tiği zaman hangi arazinin tevzi edileceğidir.
Bir arkadaşımız birinci maddenin üzerinden geçi- Ben Muhterem sözcü arkadaşımın izahatın­
li versin gibi bir fikir mi söylediler, nedir'? Pek da, tamamiyle arzettiğim noktai nazarda olduğu­
anlayamadım. Fakat birinci madde okun, onuncu nu anladım. Ve zanneö%orumki, sayın Cafer ar-
madde oltaut bir iki madde üzerinde fazla duru­ I kadasun, esas itibariyle bu kanunun müteakip
lur ve münakaşa edilebilir. Binaenaleyh birinci I maddelerinde hangi arazinin, tevzi edileceğine
maddenin fazla münakaşayı mueip olması - bir dair hükümler olduğundan dolayı bu noktaların
mahzur ifade etmez zannederim. orada halledilmesi lâzımgeleceğini izah buyur­
S. BATU (Çanakkale) — Belki tenvire me­ dular.
dar olur diye söz aldım. Arkadaşlarım da belirt­ Filhakika kamulaştırmaya ait olan 14 ncü
tiler bu kanunun maksadı, yalnız eşhas elinden maddenin, ve bunu doğrudan doğruya tarif eden
alınıp kamulaştırılan arazinin tevzii dediler. 17 nci maddenin sarih hükümleri karşısında ne
Biliyoruz ki, bundan başka Devlet arazisini ve şekilde cereyan etmesi lâzımgeleceği hakkmda
hususi muhasebeler elinde bulunan araziyi de bendeniz bir kanaat edinmiş- bulunuyorum. Fa-
tevzi edeceğim. Onun için Hükümet Anayasa mu­ kat bu mühim kanunda en esaslı bir noktanın
cibince hakikaten eşhas elinden alınıp kamulaş- izah edilmeden geçilmesini ve bu noktai nazarla
tınlarak çiftçiye verilecek araziyi çiftçiden gay­ rm kanunda sarih olarak yer almasının, yann
riye verirse bu bir münakaşa, mevzuu olabilir. uygulanmakta birçok tereddütleri mueip olacağı
Fakat bu kanunun gayesi yalnız eşhas elinden endişesidir ki, bu noktaların sarahaten yeralma-
arazi alıp kamulaştırma olmadığına ve Devlet sını ve Hükümet düşünüşünün neden ibaret ol­
arazisinin de tevzii mevzulbahis olduğuna göre duğunun bilinmesini faydalı görmüş bulunuyo­
yalnız Devlet arazisi vermek değil, verilen top­ rum.
rakların iyi işletilme»! gaye edindiğine göre be­
nim şahsi mütalâam, bu maksadın anayasayı in­ C. S. BARLA» (Gaziantep) — Saym arka­
citecek bir mevzu olmadığı merkezindeyim. Esa­ daşta^ şimdi üserinde uzun boylu müzakere
sen bu mevzuun yeri de burası değil, 14 ncü edilen maddeyi tekrar tekrar okudum. Birinci
maddedir. O madde geldiği zaman bu mevzu üze­ madde bir hükmü hukuki ifade etmemektedir. Bu
rinde ayrıca görüşürüz. işin edebiyatıdır ve bir giriştir. Birinci mad­
deye dair istenilen izahatı daha izahat istenme­
Ş. TUGAY (içel) — Efendim; bu mühim ka­ den sayın Trmı Bakanı iki saate yakm bir za­
nunun birinci maddesi konuşulurken esaslı bir man izah ettiler ve biz de birinci maddenin tar­
prensip anlayışı Hükümet tarafından bu kanu­ zı hakkmda üç gündür müzakere ediyoruz.
nun uygulanmasında, nasıl tatbik edilmesinin bi­
rinci maddede izah edilmesinin faydalı olacağını Binaenaleyh mühim olan madde ve bir hük­
düşündüğüm için Hükümetten, birinci maddenin mü hukukî ifade eden madde 14 ncü maddedir,
ne şekilde anlaşıldığı ve ne şekilde uygulanacağı­ 38 nçi maddedir.
nın. izah Duyurulmasını rica etmiştim. Bu te- 14 ncü madde istimlâk bakmandan, 38 nci
,mennimden sonra söz alan ve bana takaddüm madde de kimlere verilirken ne gibi vasıflar ara­
eden arkadaşlardan da bendenizin okuduğum nacağı bakımından. Binaenaleyh birinci mad­
nokta üzerinde durmaları yüzünden birinci mad­ dede kanunun uygulanması denildiği zaman Şev­
denin Anayasaya uygun oldup olmadığı noktası ket Basit Hatipoğlu çıkacak ve bittabi umumî
kendiliğinden meydana çıkmış bulundu. Bu iki çerçevesi dahilinde izahat verecek. Dün, evvel­
noktayı yekdiğerinden tamamiyle ayırmak ka­ ki gün, daha evvelisi gün birinci maddenin tar­
bildir» Bendenizin maruzatım, doğrudan doğru­ zı tatbiki hakkmda kâfi derecede konuktuk.
ya bu kanuna göne kamulastınlaeak arazinin, Hangi hükümü uygulamak bakımından izah edil­
esas meslekleri çiftçi olmıyanlara tevziinin di. Ö günden bugüne kadar ben birinci madde­
Anayasaya sarih muhalefeti noktasıdır. Bundan yi hala. anlayamadım- Anayasaya uygun mu de­
hariç- olarak Defletin elinde bulunan arazinin ğil mi 14 ncü madde istimlâk işlerinde ve kim*
mesleki esas çiftçilik olmıyanlara tevziinde bir lere arazi verileceğini de 38 nei madde derpiş
mahzur olmadığını arzetmiştim. Muhterem Müm­ ediyor. Binaenaleyh arkadaşlar neticei kuku-
taz, ökmen arkadaşımız; kanunun birinci madde­ kiyesi olmıyan ve sırf edebiyat olarak her-nasıl­
si keRUşulurken bu birinci maddenin Anayasaya sa buraya birinci madde olarak girmiş buludan
uyıue olup olmadığı.meselesinin konuşulması bu bu madde üzerinde konuşmaktansa esasa giriş-
kanunun çıkmasını güçleştirecek bir- mahiyet ar- r meği bendeniz tercih ederim. (Gülüşmeler)
zedev dediler. Muhterem arkadaşım takdir bu- S. ÖRGEEVREN (Balıkesir) —- Arkadaşlar,
yunarlar ki, en ehemmiyetli bir noktanın birin­ memlektte bütün yurt için ve millet için yapıl­
ci maddede mev«uub*his olması, o noktanın mak istenen ve yapıldığı takdirde iyi ve hayırlı
mutlaka birinei maddede haUedilmemesi için bir 1 bir i$ olacağında hiç şüphe olmıyan herhangi b^r

M-
B : 57 18.5.1946 O:1
işin yapılması için kanun tesisine ihtiyaç görül­ tin üzerine dayanacaktır. Böyle olunca, biz bu­
düğü takdirde, kanun hükümlerinin yapılacağı nu takip eden diğer ahkâmın heyeti umumiye-
işin nasıl yapılacağını, ne derecede ve ne şekil­ sini derhal kafamızın içinden geçirmek ve o
de yapılacağını kanunu yapanlardan, bu ka­ maddelerin kabulü takdirinde tatbik şeklini he­
nunu tatbik edeceklerden ziyade ve ancak ka­ saba katmak mecburiyetindeyiz. Onun için yal­
nun kendileri yapılan yurttaşların, hikmeti te­ nız toprağı olmayan veya toprağı olup ta ye­
sisi, hükmü, kolaylıkla, çabuklukla anlrya- ter hadde bulunmayan çiftçileri topraklandır­
cağı bir şekilde yapılması taknin tarzının başta mak için bir kanun olsaydı, müteakip madde­
gelen şartı olduğunu herkes, hepiniz, benden lerde bunlara verilecek toprak ister bir çiftçi
iyi bilirsiniz. Teşriî bir Meclis kanun yaparken elinden, ister bir vatandaş elinden kanunun
kanun yapan heyet yapacağı kanun hükümleri­ hükümleri dairesinde kamulaştırılacak araziden,
ni yazıp sıralarken bu birinci kaydı şartı göz- gerek Devletin veya diğer müessesatın elinde bu­
önünde tutmaz, acele ile maksadın, gayenin, lunan araziden biri olsa, hiç bir şey düşünmek
iyiliğin cazibesine kapılmak hukukî esasları tak­ ve fikirler ortaya koymak lüzumu olmazdı. Ma­
viye ve o şartları hesaba katmazsa, ona muta- dem ki, bu kanun, çiftçi olup ta toprağı bulun-
vaatkar olmazsa tatbik edeceklerin çekeceği nuyan veya toprağı az olanlardan maada hiç
müşkilat yalnız kanun yapanların utancıyla ta­ çiftçilik yapmadığı halde bundan sonra çiftçilik
hakkuk etmez, kanunun tatbikat sahasında du­ yapmağı taahhüt eden veyahut ben çiftçilik ya­
çar olacağı müşkilâtı hesaba katmak, Yüksek pacağım deyip de muvaffak olamıyarak kendi
Meclisiniz gibi teşrii salâhiyeti haiz olan bütün ihtiyarı ile terkedeeekleri muhtemel bulunan va­
meclislerin en kutsal vazifelerinden biridir. Bu tandaşlara da toprak verilecektir. Fakat bu
bakımdan dır ki, birinci madde üzerinde ehem­ kanunun toprak tevzii işinde beliren iki karak­
miyetle durulmuş ve bir çok arkadaşlar söz al­ teri vardır. Birisi toprak almak, diğeri toprak
mışlardır. Arkadaşlar, ben Cemil Barlas ar­ vermektir. Toprak vermek için elinde top­
rak bulundurması lâzımdır. Bunu nasıl yapa­
kadaşımın dediği gibi, bu tasarının birinci mad­ caktır, kimlere nasıl verebilecektir fikri elbette
desinin bir edebiyat olduğu kanaatinda değilim kafalarımıza gelir. İşte bu mecburiyet dolayı-
tabii. Kanuna edebiyat girmez, kanunda ede­ siyle bu mesele üzerinde durulmuştur. Ve
biyat olmaz. Kanunlarına mesleki, hukuku tat­ çok isabetli bir duruş olmuştur. Çünkü
min için onun şartları, kaideleri, hükümlerin yapılacak şey, kanuna aykırılığı, kanunsuz
tertibinde millî menfaat ve maksadm husulünü bir takibatı mubah kılsaydı, kanun yap­
temin edici, koruyucu, emir ve nehyedici hü­ mak külfetine hiçbir millet, hiçbir Devlet kat­
kümler yazılır. Birinci madde şüphe yok ki lanmazdı. Mademki bu mecburiyet vardır, o
emir ve nehyeden bir hükmü sarihi muhtevi de­ halde kanunun bütün hükümlerini mütalâa eder­
ğildir. Bu, kanunun tesis sebebini ve hikme­ ken; bir hükmün diğer hükümler üzerinde ika
tini gösteren bir maddedir. Böyle olmakla be­ edeceği tesirleri hesap etmeğe mecburuz. Tev­
raber bu maddenin manasını, ihtiva ettiği hü­ zi edilecek topraklar, müteakip maddelerin
kümlerin, kanunun esas bünyesini teşkil ede­ sarih hükümlerine göre, yalnız vatandaşların
cek diğer emir ve nehyedici hükümleri teşkil elinden, yani mutasarrıfları elinden kamulaş­
eden maddelerin manalarının iyi bir surette an­ tırmaya tabi tutulacak topraklar olmayıp,
laşılması ve tatbik edilmesine taalluk eden hik­ bunun harieinde de toprak bulunduğuna naza­
meti tesis maddesidir ki, tek başına yaratıcı ran bu toprakların çiftçi olmadıkları halde çift­
madde olarak onlardan daha mühim bir madde çilik yapmak vait ve taahhüdünde bulunan va­
olarak telakki edilmesi lâzımdır. Birinci mad­ tandaşlara verilmesi iyi bir şey olduğu-gibi,
deyi arkadaşların tekrar etmesine rağmen yine mümkün olan bir şeydirde. Fakat istimlâke tabi
arkadaşların bana verdiği kanaata nazaran tek­ tutulacak topraklarda bu vatandaşlara toprak
rar okumayı lüzumlu sayıyorum. Bu kanuna vrerilmiyeceği hakikati da bu maddenin müza­
yani elimizde tasan halinde bulunup kanunlaş­ keresi esnasında, bu tasarıyı teklif eden me­
tırmak istediğimiz ahkâm mecmuasını niçin ya­ sul Hükümet heyetinin takdir edecezi itirazın­
pıyoruz? da bulunduğumuz bu hakikati olduğu gibi za­
Arazisi olmayan veya yetmeyen çiftçileri, bıtlara geçerse, kanunun tatbikatında vukua gel­
veya çiftçilik yapmak istiyenleri topraklandır­ mesi muhtemel olan kanunsuzluklar ve eksik­
mak için. Fakat arkadaşlar, bu kanun bütünü likler tamir edilmiş olur. Bu bakımdan vuku-
bu maddeden ibaret olmadığı gibi, bunu takip btilacak müzakerat elbette hayırlıdır. Yıkıcı de­
eden maddelerden herhangi bir kaçı da de-, ğil, yapıcıdır, zayıflatıcı değil, takviye edici
ğildir. Bu tesis maddesi, kendini takip eden konuşmadır.
bütün maddeleri kavrayan ve onların hikmetü Asıl meseleye gelelim. Anayasa hükümleriy­
sebebi tesisini ifade eden bir maddedir ve ka­ le münafatı meselesinin konuşulmasının yeri bu
nuna mesnet, temel teşkil eden ana taşı budur. madde midir, yoksa 14 ncü madde midir?
Diğer bütün hükümler bu maksadın, bu hikme­ Arkadaşlar; 14 ncü madde de, burada zik-
—m-
B : 57 18.5.1945 Û :1
redilen üç ihtimalden yani çiftçi olup da toprağı verilmek üzere kamulaştırma muamelesi yapılır
bulunmıyan, çiftçi olup da toprağı bulunup fa­ denmektedir. Binaenaleyh kamulaştırmada, çift­
kat kâfi derecede olmıyan, bu iki vasfı haiz çi olmadığı halde çiftçilik yapmağı taahhüt
vatandaşlardan mada bir de üçüncü vasfı haiz edenlere dahi toprak vermek için toprağm kamu-
olan; hiç çiftçi değilken kendisine toprak ve­ lastırılacağma dair bir hüküm yoktur.
rildiği takdirde çiftçilik yapmak taahhü­ 34 ncü madde de, toprak verilecekler zikredil­
dünde bulunacak olan vatandaşlardan, üçüncü dikten sonra (G) fıkrasında... evvelce çiftçi ol­
kısımdan bu 14 ncü maddede bahsedilmemekte- mayıp da arazi edindiği takdirde çiftçilik yapa­
dir. Binaenaleyh okuyorum. caklarına Taran Bakanlığınca kanaat getirilen­
«Arazisi olmıyanlara veya yetmiyenlere da­ lere dahi - sırada en sona gelmek üzere - arazi
ğıtılmak üzere aşağıda yazılı arazi üzerindeki ya­ verileceğinden bahsedilmektedir. Binaenaleyh bi­
pı ve tesisleriyle birlikte Tarım Bakanlığınca rinci madde de kanunun güttüğü maksatları izah
kamulaştırılır.» eden hükümler arasmda Anayasaya muhalif hiç
Görülüyor ki, burada çiftçi olmadığı halde bir şey yoktur. Birinci madde doğrudan doğruya
çiftçiliği meslek edinme taahhüdünde bulunan kanunun güttüğü maksatları tarif etmektedir.
vatandaşlara bir şey verileceğine dair . sarahat Anayasanın çiftçiyi toprak sahibi yapmak için
yoktur. (Var var sesleri). Var diyen bir ses onlara verilecek arazinin kamulaştırılacağına da­
kulağıma geldi. Kaçıncı satırda olduğunu söy­ ir hükmünün bu madde ile değiştirildiğini veya
lesin. 34 ncü maddede sesleri). Ben 14 ncü mad­ tevsi edildiğini düşünmek doğru değildir.
dede yoktur diyorum. Şu halde bunun konuşma Feridun Düşünsel arkadaşımız (C) fıkrasına
yeri 14 ncü madde değil midir diyeceğiz? 34 ncü itiraz ettiler ve dediler ki, yurt topraklarının
maddeye mi girecektir? Orada da yoktur veya sürekli olarak işlenmesini sağlamak bu kanu­
vardır.
nun maksatları arasmda zikredilecek bir hüküm
Arkadaşlar; nihayet.şu kanunun içinde her­ değildir.
hangi bir maddeyi tamamlıyan metinler, satır­
lar arasında, Anayasamızın istimlâke hasren Arkadaşlar, bu kanunun maksatları arasında
ve kasran tecviz ettiği, bu kanunun derpiş et­ yurt topraklarının sürekli olarak işletilmesini
tiği, tarzdaki istimlâki kabul ve tecviz ettiği sağlamak ta vardır. Nitekim aşağıda müzakere
araziden verilmiyeceğini belirteceğiz. Binaen­ edeceğimiz maddeler arasında işlenmeyen top­
aleyh benim kanaatıma göre, yeri ister 14 ncü rakların, toprağı işleyenlerin eline geçmesini te­
madde veya isterse 34 ncü madde olsun bu nok­ min için araziyi kamulaştırıcı hükümler vardır.
tanın, bu hükmün belirtilmesi mutlaka bir za­ toprağı esaslı surette işletenler için, sürekli hal­
rurettir. Bu noktada zannederim ki, komisyon de işletenler için sermaye, yapı ve tesis kredi­
sözcüsü arkadaşımızla, benden evvel ve benim leri verilmesine dair hükümler vardır ve gaye
gibi düşünen arkadaşlar arasında bir tesanüt olarak, bu toprakların devamlı olarak işlenme­
var. Hükümet te, bunu teyit, ettiği takdirde bu sini sağlryacak şekilde hükümler tesis edilmiştir.
madde üzerinde durulmaması ve diğer maddele­ Binaenaleyh bunlar bu kanunun takip ve der­
re geçilmesi caiz olacağı kanaatmdayım. (Bra­ piş ettiği sebeblerdir. Sürekli olarak işletilme­
vo sesleri). yen toprakların geri alınacağına dair hüküm­
O. Ko. SÖZCÜSÜ C. TÜZEL (Kayseri ) — ler vardır. Binaenaleyh birinci maddenin olduğu
Birinci madde üzerinde arkadaşlarla aramızda gibi reye konmasmı teklif ediyorum. (Reye reye
esaslı bir ayrılık noktası görmüyorum. sesleri).
Birinci madde bu kanunun güttüğü maksat­ F. F . DÜŞÜNSEL (Bingöl) — Bir sual. Ko­
ları izah eden bir maddedir. Anayasada 1937 yı­ misyonun kanaatince çiftçilik etmeyene toprak
lında hiç bir değişiklik yapılmamış olsaydı dahi vermek Anayasa hükümlerine muhalif midir,
Hükümet huzurunuza böyle bir kanun getirseydi değil midir? Vereceğimiz cevaba göre takririm
ve bu kanunun başlıca güttüğü maksatlar; top­ hakkmda bir karar alacağım. Onun için bunu
rağı olmıyanlara toprak vermek, yeter toprağı Komisyondan soruyorum.
olnuyanlarm toprağını yeter hadde iblâğ etmek GEÇÎCt KOMİSYON SÖZCÜSÜ C. TÜ­
ve toprağı olmadığı halde çiftçilik yapmağı taah­ ZEL (Kayseri) — Komisyon çiftçi olmadıkları
hüt edenlere toprak vermektir deseydi, bu, Ana­ halde toprak edindikleri takdirde çiftçilik yap­
yasaya mugayir mi olurdu? mayı taahhüt edeceklere bu kanun mucibince ka­
Bu madde, kanunun doğrudan doğruya mak­ mulaştınlacak araziden toprak verilmesini dü­
satlarını izah ediyor. Ne kamulaştınlacak ara­ şünmüş değildir. Bunun kanunda sarih bir hü­
ziden ne de dağıtılacak araziden bahis yoktur. küm halinde yer almamış olmasının sebebi şu­
Onlardan bahseden maddeler 14 ve 34 ncü mad­ dur : Birinci, madde maksattan bahseden bir
delerdir. Şimdi örgeevren arkadaşımızın buyur­ maddedir. Binaenaleyh, maksattan bahseden bir
dukları gibi, 14 ncü madde de kamulaştmlacak madde kamulaştınlacak araziden bunlara arazi
araziden bahsedilirken toprağı olmıyanlarla ye­ verilmiyeeeğine dair bir hüküm dercetmeye lü­
ter derecede toprak sahibi bulunmıyanlara arazi zum görülmemiştir. 14ncü madde ise, kamulaş-

—• 1 7 3 —
jfc:67 la. 6.10*5 Û:l
tırıİaeak araziden bahseden kısımda, arazisi oi- M. B. PARS (Bursa) — 14 ncü maddede soy-
mıyaniara veya arazisi, olupia yetmiyenlere arazi liveceğim.
verilmek için kamulaştırma yapılacağı: tastın edil­ A. M. YEĞENA (Seyhan) —Söze başlarken
mektedir. Arazi dr. ğıtılaeak olanlar. 34; ncü mad­ de söylemiş idim ki, bu birinci madde, arazisi ol­
dede gösterilmiştir; Hiç toprağı olmayıp başka­ mayan veya arazisi yetmeyen veya çiftçilik yap­
larının toprağında ortakçılık, kiracılık yapan­ mak isteyenleri toprak sahibi yapmak mevzuatın-
lar; arazi yetmiyen çiftçiler ,hiç a m i s i olaı- dadır. Halbuki tasarının 34 ncü maddesinde yal­
yıp yerleşmiş bulunduğu yerlerde ötedenberi ta­ nız çiftçilik yapmak isteyenleri toprak sahibi et­
rım.-işçiliği ile geçinenler, evvelâ çiftçi olmayıp mek ve daha birçok kimseler varken en sonunda
ta arazi edindiği takdirde çiftçilik yapacaklarına çiftçilik yapmak istiyenlerin buraya takdimen-
dair taahhütte bulunanlar. Bunları en son sıra­ yazılmasının sebebini anlayamadım. Bu maddede,
da göstermektedir. Bu bakımdan kanunun ih­ arzetmiştim, dem&eliydi ki, 34 ncü maddede ya­
tiva ettiği hükümlere göre zaten bu gibi kimse­ zılı kimseleri toprak sahibi yapmak, yahut bu ke­
lere kamulaşürıiacak olan yerlerde toprak veril­ limeyi kaldırıp 34 ncü maddenin müzakeresi sara­
mesi mevzuubahis değildir. Bu itibarla ayrıca sında bu meseleyi ayrıca konuşmak lâzımdır.
maddede bunun tasrih edilmesine lüzum görül­ Onun için de bir takririm var, takdim ediyorum.
memiştir, BAŞKAN — Başka söz alan yoktur.
P. F; DÜŞÜNSEL (Bingöl) — Bendeniz V. SARIDAL (istanbul) — Arkadaşlar, ta­
Sözcü arkadaşımın, bu beyanatına istinadederek sarının amacı bütün türk. topraklarının sürekli
maksadı hâsıl görüyorum. Sözcünün çiftçi, olmı- surette, verimli surette işletilmesi için çiftçilikle
yanlara toprak verilmemesi hakkındaki beyana­ meşgul olan veya çiftçilikle meşgul olmayı istiyen
tı zapta geçtiğine göre takririmi geri aldım. her türk vatandaşına yeter araziyi temin etmektir.
V. SARIDAL (istanbul) — Şimdiye kadar Şimdi şöyle bir vaziyet düşünebiliriz. Bir kimse
çiftçilikle meşgul olmamış olan bir Türk vatan­ herhangi bir mahalde, Türkiyenin herhangi bir
daşı, ben çiftçilikle meşgul olacağım, beni çift­ köşesinde bir veya iki dönüm miktarında, bu ka­
çiler kütüğüne yazınız dedikten sonra aradan me­ dar az söylüyorum, arazi edindikten sonra kendi­
selâ bir sene; iki sene geçerse o adama kamulaş­ sini üçüncü maddenin hükmüne göre çiftçiler kü­
tırılan araziden toprak vermek mümkün olmıya- tüğüne yazdırabilir. Bu adam meselâ aradan altı
cak ımdrrf ay veya bir sene geçtikten sonra Tarım Bakanlı­
GEÇİCİ Ko. SÖZCÜSÜ C. TÜZEL (Kay­ ğına müracaat ederek ben çiftçiler kütüğünde ya­
seri) — Eğer hiç arazisi olmadığı halde kendi­ zılıyım, bana arazi veriniz derse verilmiyecek
si de çiftçi değilse böyle bir kimsenin kendisini midir? Elbette verilecektir. Komisyon namına
çiftçi kütüğüne yazdırması zaten hatıra gelmez. sözcü arkadaşımız burada verilmiyecektir, dedi­
Bir kimsenin çiftçi kütüğüne yazılabilmesi için ler de onun için söz aldım.
o adamın meslek ve sanatinin çiftçilik olması GEÇİCİ KOMİSYON SÖZCÜSÜ C. TÜZEL
lâzımdır. (Anlaşıldı sesleri). (Kayseri) — Benim izahım, arkadaşımın anladı­
V. SARIDAL (istanbul) — O halde bir su­ ğı manada değildi. Arkadaşım; bir, iki dönüm
al daha. (Anlaşıldı sesleri), (Gürültüler). toprağa sahip olan bir kimse kendisini çiftçi
BAŞKAN — Konuşma oluyor. kütüğüne kaydettirir ve aradan da bir müddet
V. SARIDAL (istanbul) — Efendim maksadı geçtikten sonra müracaat eder ve toprak isterse
aydınlatmak lâzımdır. kendisine toprak verilir mi, verilmez mi diye
BAŞKAN — O halde söz alır söylersiniz. bir sual sordular.
V. SARIDAL (istanbul) — Söz alıyorum. Bir kimse çiftçi kütüğüne kaydedildikten ve
BAŞKAN — Müsaade buyurun, şimdi söz altı ay geçtikten sonra Hükümete müracaat ede­
Övmenindir. rek bana toprak verin derse, bu adama toprak
H. Ri ÖYMEN (Bolu) — Arkadaşlar, mese­ verilecek. Çiftçi olmayan, toprak sahibi ol­
le kâfi dereeede aydınlanmıştır. Düşünsel arka­ mayan bir kimsenin gidip de, kendisini çiftçi kü-
daşımız da takririni geri aldtğma göre mesele t üğüne kaydettirmesinde mana yoktur. Ve esa­
kalmamıştır. Zaten Cafer Bey arkadaşımız da sen bunu çiftçi kütüğüne kaydetmezler. Bir
benim sayliyeceklerimi söylediler. miktar arazi işletiyorsa, kendisi mücerret çift­
Bizzat Düşünsel dahi kanunun insicamı çi oluyor ve çiftçi kütüğüne kendisini kaydetti­
bakımından sürekli işletme de hedefin, mak­ riyor. Bu takdirde-elindeki arazi yeter miktar­
sadın basında gelmesi zaruretinden bahsettiler. da olmadığından dolayı diğer vatandaşlar gibi
Çünkü üç sene işlemeyenleri alıyoruz, ileride bir müracaat edip, Hükümetten toprak isteyebilir.
hüküm geliyor. Yani bendenize hatırlatmak lût- buna hiçbir mâni yoktur. Zaten, bizim, çiftçi
fünde bulundukları kanun tekniği insicamı ba­ olmadıkları halde çiftçiliği taahhüt ederlerse
kımından da bu, zaruridir. Sükûnu ihlâl eden bir kendilerine toprak verilecekler mevzuunu bu­
vaziyet varmış gibi, söze giriştiler, eğer kabahat raya almamız tâli bir dâvadır. Aslı gaye; esas mes­
mikrofonda değil, bende olmuş ise özür dilerim. lekleri çiftçilik olanların topraklarını yeter dere­
BAŞKAN — Muhittin Baha.Bam ceye çıkarılmasıdır*

— m—
B : §7 13.5,1915 t) : 1
BAŞKAN — Üç önerge var. Bunlardan iki rak aydınlatılmıştır, aynen reye konmasını ve
tanesi Feridun Fikri Düşünsel'indir. Biri (A) kabul buyurmanızı rica ediyorum. (Reye ses­
fıkrasındaki «Çiftçilik yapmağı isteyentere» kay­ leri).
dının, diğeri-de (C) fıkrasının daldırılması hak- BAŞKAN — önergeyi bir daha okutuyorum.
kındadır ki, kendileri her iki Önergelerini de (Ali Münif Yegena'nm önergesi tekrar okun­
geri almışlardır. Diğeri Yegena'nm önergesi­ du).
dir. Okutuyorum: BAŞKAN - Okunan bu önergeyi oyunuza
sunuyorum. Nazarı itibara alanlar... Al mı yan­
Yüksek Başkanlığa lar... Nazarı itibare alınmamıştır.
Şifahen izah ettiğim veçhile birinci madde­ İMaddeyi olduğu gibi oyunuza sunuyorum.
nin (A) fıkrasındaki (Veya çiftçilik yapmak is­ Kabul edenler... Etmiyenler... Kabul edilmiştir.
teyenleri) tabirinin maddeden çıkarılmasını tek­
lif ederim. MADDE 2. — Arazide ekim, dikim bakım ve
Seyhan yetiştirme yollarîyle nebat, hayvan veya hay­
A. M. Yegena van mahsulleri istihsalinde bulunmaya veya bu
mahsullerin yetiştiricileri tarafından işlenip de­
BAŞKAN — önergeyi oyunuza sunacağım. ğerlendirilmesine «çiftçilik» ve bu işleri devamlı
TARIM BAKANI Ş. R. HATfPOĞLU (Mani­ olarak yapanlara «çiftçi»denir.
sa) — Müsaade eder misiniz? BAŞKAN — Söz istiyen var mı ? Maddeyi oyu­
BAŞKAN — Buyurunuz. nuza sunuyorum. Kabul edenler... Etmiyenler...
TARIM BAKANI Ş. R. HATÎPOĞLU (Mani­ Kabul edilmiştir.
sa) — Muhterem arkadaşlarım; birinci mad­ MADDE 3. — Çiftçiler tarım teşkilâtının bu­
denin arazisi olmıyan veya yeter toprağı bulun- lunduğu yerlerde tüzükte gösterilecek usul ve
mıyan çiftçilere arazi verilmesi hakkındaki hük­ şekle göre tutulacak kütüklere kendilerini yaz­
münün yanma çiftçilik yapmak isteyenlerin dırmak ve çiftçilikten vaz geçtiklerinde kayıtla­
konmasmın sebebi, bu kanundan sonra mem­ rını sildirmek zorundadırlar.
lekette toprak tevziinhı Tarım Bakanlığı tara­ Bu gereği yerine getirmeyenler bu. kanunla
fından yapılması derpiş edildiği için Devlet çiftçilere tanınan haklardan faydalanamazlar.
toprakları da tamamen tevzie tabi tutulacağı E. A. TOKAT (Denizli) - Efendim, çiftçile­
için, ona intikal edeceğinden dolayı orada «Çift­ rin kütüklere kaydı meselesi, üzerinde durula­
çilik yapacaklar» kaydının bulunması doğru cak bir konudur. Hangi teşkilât, nerelerde bu
görülmüştü. Arkadaşlarımın üzerinde hassasi­ kütükleri açacaktır? Ziraat odaları mı? Ziaat
yetle durdukları 74 ncü maddenin ikinci fıkra­ muallimleri mi? Binaenaleyh bunun tatbikatta
sına gel inee; ne suretle yürüyeceğini izah etmek lâzımdır. Ben­
Şahıslardan istimlâk ettiğimiz araziyi hiç ice bu vazifeleri mtieyyideli yeni teşekkül elecek
çiftçilik yapmamış olanlara âtide çiftçilik yapa­ ziraat odaları yapmalıdır. Fakat bugün ziraat
cağını taahhüt etmesi esası üzerine bu aldığı­ odaları maksadr temin edecek şekilde teşkilâtlan­
mız araziyi onlara vermek hakkını alıyor mu­ mış değildir. Bu hususta Tarrm Bakanının ne dü­
yuz hususundaki suallerine, ben, bunu düşün­ şündüğünü bilmek isterim veizahat vermesini rica
medik diye cevap verebilirim. Yalnız bütün ederim.
Devlet arazisi, gerek tapulu oHsun, gerekse hü­ TARIM BAKANI Ş. R, HATÎPOÖLU (Mani­
küm ve tasarrufu altında bulunsun, kamu hiz­ sa) — Arkadaşlar; memleketimizde ziraat oda­
metinde kullanılanların da çiftçilik yapmak isti - ları teşkilâtı vardır. Bu vesile ile Yüksek Mec­
yenlere dağıtılmasını Tarım Bakanlığı düşünü­ lisinize maruzatta bulunmuştum. Amma bu
yor. Şu sebepten, hakikaten toprak aşkıyla mem­ odalar teşkilâtı hakikaten fonksiyonları tam
lekette toprakla maişetini kazanmak istiyen yapacak şekilde memleketimizin her tarafında
kimselerin, müstakil işletme kuracak çiftçi aile­ kurulmuş ve malî kudretleri mevcut teşkilât ha­
si adedini artıracak şekilde, arzularına iyice linde bulunmuyor. Bunun için bu kütükler on­
kani olduğumuz takdirde, bu Devlet arazisiyle lar tarafıridan tutulacak kaydım korsak bu mad­
onları tatmin edebilmiş olmak için, onlara da de işlemez. Doğrudan doğruya tarım teşkilâtı
toprak verileceği bu ana kanunun birinci mad­ tarafından tutulacaktır. Evvelce de arzetmiş-
desine konmuş buluyor. Onun için bu madde­ tim. Üzerinde işlediğimiz Ziraat Odaları Kanu­
den çiftçilik yapmak isteyenlere de toprak veri­ nu gelirse bunu o zaman düşünürüz.
leceği hakkındaki kaydın çıkarılmasını doğru E. A. TOKAD (Denizli) —- Teşkilât her ka­
bulmam. Yine sarih olarak ifade ediyorum: zada var mı?
Şahıslardan topraksız olan çiftçilere dağıtmak T £ R I M BAKANI Ş. R. HATÎPOÖLU (De­
üzere'yapacağımız istimlâklerden, sanatı çiftçi­ vamla) — Evet, her kazada vardır.
lik oİmayan ve ileride çiftçilik yapmayı ta­ BAŞKAN -—Üçüncü maddeyi oyunuza sunu­
ahhüt edenlere vermeyi düşünmiyoruz. Bina­ yorum. Kabul edenler... Etmiyenler.. Kabul edil­
enaleyh maddenin hususiyetleri gayet iyi ola­ miştir.

— OT —
B : 57 18.5.1946 0:1
MADDE 4. — Bu kanunda yazılı araziden I ralarâ ayırmış, kültür arazisini yedi kısma ayır­
maksat, ormandan başka olan kültür arazisidir. mış. Tarla arazisi güzel, yerinde bağ arazisi
Kültür arazisi; çiftçilikte kullanılabilen arazi­ aşağı yukarı bu suretle tarif ediliyor, bahçe
dir. arazisi; bendenizce o da doğrudur, bahçelik
Kültür arazisi: Tarla, bağ, bahçe, ağaçlık, arazisi denmiş; burada biraz Hükümetten ay-
çayır ve iner'a çeşitlerine ayrılır. rılınmış, sonra burada ki asıl itiraz etmek is­
Tarla arazisi: Tabiatı ve kuvveti yönünden tediğim bu 5 nci fıkradır, kavaklık, okalip­
üzerinde hububat, bakliyeler, yem ve sanayi ne­ tüslük diye bir şey ilâve etmiş. Şimdi ağaçlığı
batları yetiştir ilebilen arazidir. tarif ettikten sonra ki orada bütün ağaçların
Bağ arazisi : Üzerine üzüm çubuğu dikilip nelerden ibaret olduğu Hükümetin fıkrasında
çubuk veya üzüm yetiştirilebilen arazidir. yazılıyor. Diyor ki, ağaçlık arazi; tarla, bağ,
Bahçe arazisi : Üzerinde bir veya türlü çeşit­ bahçe, çayırlık halinde kullanılmağa elverişli
ten mevya, sebze, çiçek, fidan ve benzeri faydalı olmıyan ve üzerinde yakacak ve kullanılacak
nebatlar yetiştirilebilen arazidir. odun, dal, yaprak veren toplu ağaçlar bulunan
Ağaçlık arazisi: Tarla, bağ, bahçe, çayır ha­ ve genişliği bir hektarı geçmiyen arazidir. Bu­
linde kullanılmağa iktisaden elverişli olmıyan ve rada ağaçlık araziden maksat odun olduğunu ga­
üzerinde ağaç bulunan veya yetiştirilebilen ara­ yet güzel izah ediyor. Yakacak odunu, çiftçi
zidir. edevatını çiftçinin kullanacağı edevatı veren
Kavaklık ve okaliptüslük arazi : Kavak ve ağaçlardır. Buraya şimdi kavak girer, okalip­
okaliptüs yetiştirilebilen arazidir. tüs de girer, akasyada girer, bildiğimiz diğer
bütün ağaçlar da girer. Amma ağaç diye tarif
Çayır arazisi: Tarla, bağ ve bahçe halinde ettikten sonra, orada yalnız ağaçlık denmiş
kullanılması iktisadi olmıyan ve üzerinde biçile- tafsilata girmemiş. Şimdi kavak yetişen hususi
bilecek ot yetişen veya yetiştirilebilen arazidir. bir iklime tabi veya ayrı bir karekter istiyen
Mer'a arazisi : Tarla, bağ, bahçe halinde kul- arazi değildir. Kayaş'a kadar gideriz. Burada
lanılmıyan ve üzerinde hayvan otîatılabilen ara­ bir kısım kavaklık, bir kısım da söğütlük yap­
zidir. mışlar. Orta Anadolu gibi suyu az olan yerler­
BAŞKAN — Madde hakkında söz istiyen var de akasya çok güzel bir ağaçtır. Az su ile bu
mı? ağaçlar yetişebilir. Kağnıyı arabaya tahvil et­
V. SARIDAL (îstanbul) — Arkadaşlar, 4 tiğimiz zaman, yahut araba tekerleklerinde, is­
ncü maddenin son fıkrasma ait küçük, sade ve pitlerini yapmakta akasya çok güzel bir ağaçtır,
ufak bir tashihe temas edeceğim. Burada me­ taammüm ediyor. Şimdi bu suretle kanunda
ra arazisinden bahsediliyor. Hükümetin tekli­ madde tasrih edilmediği zaman o birisi akasya
fiyle komisyonun hazırladığı metin arasında kü­ yetiştirmiştir, diğeri söğütlük yapmıştır, o bi­
çük bir fark var. Hükümet diyor ki (mera ri kavak yetiştirmiştir. Hatırıma gelen şudur:
arazisi tarla ve bağçe halinde kullanılmaya el­ Kanun madem ki kavaklığı tasrih etmiştir, oka-
verişli olmayan ve üzerinde biçilebilecek ot bit­ liptüslüğü tasrih etmiştir, söğütlüğü tasrih et­
meyen ve fakat hayvan otîatılabilen arazidir). memiştir. Neden? Diye bir tereddüt hasıl ola­
Komisyon bunu değiştirmiştir. (Mera arazisi caktır. Binaenaleyh, Hükümetin maddesi
tarla, bağ-, bağçe halinde kullanılmayan ve mantıkî, insicamla takip edildiği takdirde daha
üzerinde hayvan otîatılabilen arazidir). Gerçi yerinde, daha güzel ve daha ilmî bir tasnif şek­
basit bir şey amma, ehemmiyetli olacaktır. Çün­ linde belirmektedir.
kü öyle bir arazi ki sahibi bir kaç hayvan teda­ Arzum şudur ki bir takrir takdim edeceğim.
rik ile orada hayvan sürmeye, hayvan yetiştir­ Hükümetin maddesinin kabulü yerinde olur.
meğe başladığı zaman bu arazi mera arazisidir. H. O. BEKATA (Ankara) — Muhterem ar­
Mera arazisi olarak işletilmekte olduğu için ka­ kadaşlar; Hepimizin tek endişesi, bu kanunun
mulaştırma hükmüne tabi olmayacaktır diyebi­ elimizden geldiği kadar en güzel en isabetli bir
lecekti. Onun içindir ki, bir harf, hatta bir I hale konmasıdır. Bu maddenin son fıkrasiyle ta­
hece ilâvesini yerinde buluyorum. «Mera ara- i sarının yedinci maddesi arasında bariz bir tezat
zisi, tarla, bağ, bağçe halinde kullanılmayan I var. Yedinci maddenin alâkalı fıkralarını okuya­
ve hayvan otîatılabilen arazidir», metnini (kul- I yım:
lanılamayan) tarzında değiştirirsek, hertürlü I «Bu kanunda arazinin işlenmesinden maksat
yalnız tatbikatın önüne geçmiş oluruz. Hükü­ tarla kültür arazisinin boş bırakrlmayıp tabii ve
metin teklifi daha yerindedir. I mahallî şartlara göre ekim dikim ve bakımla
A. H. KALAÇ (Kayseri) — Bu 4 ncü mad­ iktisadi bir şekilde değerlendirilmesidir. Makbul
dede bir hükümetin teklifi vardır, bir de ko­ mazeret olmaksızın üst üste üç VTI sürüm, ekim,
misyonun hazırladığı madde vardır. Hükümetin I dikim ve bakım görmiyen arazi işlenmiyor sa­
teklifi bendenizce daha yerindedir. Eski tabir­ yılır.»
le, efradını cami, ağyarını mani, olacak bir I Demek istediğim, memleket topraklarında eki­
tarzda. Şimdi ,şu suretle bir tasnif yapmış, fık- I me, sürüme, dikime elverişli bütün arazinin iş-

— 176 —
1 : W! l«.i
lennrtrini temin « t e f t i r . B ü t e k î dörcttteeü dan ziraat olmaz, tfo koyulşKra beş keçisini, çUt
maddenia son fıkrsm komieyoftütt kabul ettiği hayvanlarını otlatabilecek bir yerin pultönuasr
s t i l d e ç&kacak ohırsa bununla h â r û bir tezat Iteftdrr. Şimdi ©fr ova ortasındaki bir kÖjfün
teşkil ediyor. iBu fıkrayı da oköyayan; ihtiyacım nazarı itibira alarak, köyün iıejeti
«Mer'a arazisi: tarla, bağ, bafeşe halinde kul- umumiyttSne ait olan kısım için bu ihtirazi ka­
landmryan r e üzerinde hayvan otlatılan ara­ yıt konmuştur ve bumı kaHttmayız. Şahıslara
zidir.» ait arazinin hududu, ölçüsü zaten tâyin edilmiş­
Şimdi kısaca iki cümle söyliyeyhn; benim bir tir ve o tâyin edildiğimden «telayıdır ki eğer üze­
arazim oba bu araziyi baf, bahçe ve tarla halin­ rinde ziraat yapmazsa, üç sene metrftki mera ha­
de kullanmıyorum amma üzerinde çayır bitiyor linde bırakırsa o zaten aşağıdaki maddeye göre
veya herhanfi fefer şekilde fakat üzerine bir kaç kamulaştırmaya tâbi-tutûlacaktir. Şahıs onu ya­
hayvan otlatıyorum ve arazimi mer 'a halinde pamaz. Buradaki kayıt tamamen köyün hükmi
kröanıyorum, diyorum. Bu takdirde bu maddeye şahsiyetine mahsustur ve Hüîrünıstİn v dördüncü
göre Hükümetin müdahalesine imkân yoktur. maddesindeki fıkranın tarifine sığmayan ve o ta­
Bu itibarla, Yehbi Sandal arkadaşımızın hakları rif dâhilinde meras? ©basyan ova kSyiertnin Mera
vardır. Onun için bir takrir takdim ediyorum. ihtiyacı için mteeikadim ayırın*? oldukları yeri
Bu kanunda esasen dördüncü maddenin sırala­ başkalarına verdirmemek; köyün ihtiyacı olan yer­
dığı şekle göre fıkranın şöyle olması lâzımdır: leri elinde tutabilmek salahiyetini Hükümete ver­
Mera arazisi, tarla, bağ, bahçe ve çayır halinde mek için yapılmıştır. Zannediyorum ki, bu nok­
kullanrlamıyan ve üzerinde hayvan otlatılabilen tada arkadaşlarım tatmin edilmiş olurlar.
arazidir.» Zannediyorum ki bu, hem yedinci mad­ Kavakhk ve ağaçlığa gelince; ağaçlık, ekseriya
de ile olan tezadı izale eden ve hem de kanunun sahillerde, tarlalarının başında ve muayyen nıâc-
ruhuna uyan şekü budur. Bunurr için takririmin tarda, şahısarma ait baltalıklar var. Hükümet ta­
kabulünü rica ederim. rifinde bunları kaydetmiştir. Encümen de bunlara
H. F . ATAÇ (Gümüşane) — Arkadaşlar, bej­ dokunmadı, olduğu gibi ipka etti. Bir de memle­
deniz kendi sahsun namına arzediyorum. Tabiî ketimizin hususiyeti olarak, Orta Anadolu'nun
Encümen de kendi mütalâasını söyleyor. Madde­ birçok yerlerinde^ ormanlardan ç©k uşak memle­
nin dördüncü fıkrasından bahşediyotum. ketlerimiz vardır. Bunlarda en kıymetli arazile­
Bence Encümenin tadili en doğru ve en isa­ rine kavak dikerek kereste ihtiyacını temin et­
betlidir. Sebepleri şudur: tik görüşte afcaç dikil­ mek âdeti esaslı bir istihsal olmuştur. Kırşehir,
meye. hububat ekmeğe ve üzerindeki ot bicümeve Malatya böyledir. Birçok yerlerde de bunlar böy­
elverişli olmayan arazi mera arazisidir. Bu Hükü­ ledir. Bunları, bu kavaklıkları öldürmek değil,
metin tarifidir ve umumî bir tariftir. Ekseriyetle- söndürmek değil, bunları yaşatmak ve halkı da
meralnr da böyledir. Fakat bunun bir hususiveti kavaklık yaparsanız, ağaç yetiştirirsiniz, amma
var Bn. hususiyet burada nazarı dikkate almdnfr iktisadi şekilde 'memleketin umumî ihtiyacına fay­
zaman eahralara ait araziyi düşünmedik. Onlar is- dalı olarak, akaçları dikerseniz bunları da bahçe
+er mera. ister ziraat yapmağa elverişli arazi, ister gibi size bırakmış olacağız demek için istisnaen
bağ ve bahçe arazisi olsun, bunların âzami ve as­ konmuştur. Yoksa yukarıdaki ağaçlık umumî mâ­
garî hadleri kanunun diğer maddelerinde tama­ nada pırnallık, çaldık ve süreyi kastediyor. Hal­
men, esaslı surette tarif ve izah edildiğine göre bir buki doğrudan doğruya ziraate elverişli olan ara­
şahsm ait olan arazinin birkaç hayvan tedariki zi üzerinde böyle kavaklık tesisi memleket için
suretiyle, ben burayı mera olarak kullanıyorum faydalıdır ve lâzımdır. Birçok yerlerde orman
diye. bu kanunun kamulaştırılması haricinde bı­ hemen kalmamıştır ve kalanlar da çok, uzak oldu­
rakmaca imkân ve ihtimal yoktur. Bu niiçin bn ğu için bu bir ihtiyaçtır. (Bravo sesleri).
şekli aldı? İzah edeyim: Memleketimizde muhtelif Okaliptüs çok batak yerleri kurutmak için
şehirlerdeki arazi vaziyetini gözümüzün önüne kendi cinsine has bir ağaç olduğu için merzagı
gnpti relim. Bazr ovalarımız vardır ki içinde 20 - yerlerde bunun» teksirini temin için o da ilâve
30 köy bulunur. O köyün en kıymetli, hakikaten edilmiştir.
işlense en iyi mahsul verecek ve köyün en yakÜ- Yani bendeniz müzakerede bulunduğum ve
nindeki araziden köyün vüsatine ve beslemeğe bunlarm lüzum ve ademi lüzumu, hakkındaki
mecbur olduğu hayvanların miktarına göre vak­ münakaşalara da iştirak ettiğim için belki tenvire
tiyle mera olarak ayrılmış mera, çayır namiyîe medar olur maksadiyle arzediyorum. Alt taraf mı
birçok eavırlar vardır. Büyük ovalarrn ortasında Encümen namına kim söyliyecekse söylesin.
bulunan kövlerrte, o köyün bütün hududu dâhi- ı E. Aslan Tokad (Denizli) - Sayın arkadaşla­
lin de'Hüküm etin tarif ettiği mera arazisini tarif rım v çiftçilik *hayvanla ve yetiştiricilikle beraber
ederken; böyle arazi yoktur arkadaşlar. Böyle bir mi olur? Bugün hayvanlarımızın vaziyetini bili­
köyün meras diye, çayırı diye bıraktığı çayırla­ yoruz, dejenere olmuş, perişan, berbat bir halde
rı; eğer Hükümetin tarifini kabul etmiş olsak, o j ve durumdadır. Köylünün hayvanlarını otlatacak
kövde mera namma hirbir şeyin kalmaması ica- mereya ihtiyaç, vardrr. ve mer'a darlığından do­
beder. Halbuki köylü için bilirsiniz, hayvan olma- i layı köylerde müdahale davalariyle bugün mah'

— OT —
fc : 57 18.5 .1945 0:1
kemelerimiz hayli uğraşmaktadır. Diğer bir ba- I kullanılamıyan ve üzerinde hayvan otlatılabilen
kımdan Anadolu, bilhassa yayla mıntakalarda arazi » diye tasrih edilmek icabeder. Bu şekilde
görürüz ki orman yoktur, binaenaleyh kuraktır bir sarahat yapılmadığı takdirde ne mahzur do­
çıplaktır, zamanında yağmur yağmaz, tabi böyle ğar? Bu takdirde mera arazisi bütün kültür çe­
yerlerde ziraat iyi netice vermez. Uzun senelerden şitlerini içine almış bulunur. Yani mera arazisi
beri kuraklık yüzünden biz bunun acı tecrübele­ diye bir tarla, bağ ve bahçe araizsini kasdetmi-
rini çok gördük. Böyle yıllarda çiftçimiz ancak yoruz. Çünkü tarla halinde bir arazinin toprağı'
yetiştiricilikle bu zararlarını karşılamış ve ödeye­ hububat, bakliyat ve saire yetiştirmeye müsait
bilmiştir. Yalnız ziraate bel bağlayamaz. Bizde olduğu takdirde biz o araizyi tarla halinde kul­
Şu halde daha uzunmüddet ülkümüz besi usu­ lanmıyorsak orası kendiliğinden mera oluyor.
lünde yetiştiricilik olmakla bereber, ağıl yetiştiri­ Böylece çayır arazisi de mera haline geçmiş bu­
ciliği üstün bir yol olmakla beraber uzun müddet­ lunabilir. Tarifte selâmeti temin için buradaki
ler belki de 50 sene için yurdumuzu meracılıktan • tâbirin, bazı arkadaşlarımızın da işaret ettikle­
kurtulamıyacağız. ri şekilde, mera arazisi tarifinin « tarla, bağ ve
Binaenaleyh gerek ziraatimizin inkişafı, ge­ bahçe halinde kullanılmıyan ve üzerinde hay­
rekse ziraatta kurak senelerin verdiği mahrumi­ van otlatılan arazi » şeklinde olması lâzımdır.
yetlerin önlenmesi ve karşılanması bakımından Bu tarife şu sebepten lüzum vardır. Çünkü aşa­
yetiştiriciliği himaye zaruriyetinde olduğumuza ğıdaki yedinci maddede arazinin isletilmesi isten-'
daima gözönünde tutması lazımdır. Bence biz da- | m ektedir. Denilebilir ki. üzerinde bir iki tane
ha belki 50 yıl için meracılıktan kurtulamıyacağız I hayvan otlatılabilen arazi mera arazisi halinde
ve asla Mera ihtiyacından kurtulmamıza imkân gösterilmek suretiyle işletiliyormuş gibi gösteri­
yoktur. Yurdumuzun jeolojik meteorilojik zaru­ lebilir. Binaenaleyh, arkadaşlarımın pek hakir
retleri bunları ieabet.tirmektedir. J ol orak söyledikleri gibi bu şekil mera araizsini
tahdit eden hükmü ihtiva etmemektedir. Bil­
Bu itibarla mera arazisini, Komisyonun kabul hassa bizim memleketimizde hayvancılığın inkişa­
ettiği şekilde genişleterek, kabulde, memleketin fı için arazinin bugünkü şeklinde geniş meraları­
Yüksek Menfaati vardır. Hükümetin teklifinde nın muhafaza edilmesinden ziyada yani nebatları
bu nokta, daraltılmaktadır. Hülasa Hükümetin ziraatinin memleketimize girmiş olması lâzımdır.
teklifine kabulünde fayda görmiyorum. Aksine yem nebatları ziraatının fazla miktarda bulun­
olarak Zararlı görüyorum. Komisyonun genişlet­ mamasından dolayı her sene hayvancılığımız bü­
tiği şekilde maddenin kabulünü bilhassa faydalı yük zayiat vermektedir. Bilhassa bu sene işitti­
görüyorum. ğimize göre, Orta Anadolu'da yem bulunmama­
A. K. YÎĞÎTOĞLU (Amasya) — Arkadaş­ sından dolayı koyunların % 50 - 60 şı kırılmış­
larını, maruzatım, maddenin sonuncu fıkrasın­ tır. Bendeniz meranın bu şekilde tarifinin diğer
daki mera arazisi üzerinedir. Bu Dördüncü mad­ taraftan birinci maddedeki yurt topraklarının
denin imal tarzına dikkat edecek olursak burada sürekli olarak işlenmesi sağlamak gayesine de
evvelâ kültür arazisinin çiftçilikte- kullanılan uymadığı kanaatindeyim. Bn bakımdan benden
arazi diye tarif edildiğini görürüz. Kültür ara­ evvel söz alan arkadaşlarımdan bazılarının teklif
zisi ise tarla arazisi, bağ arazisi, bahçe arazisi.ve . ettiği gibi mera tarifinin arzettiğim şekilde dü­
çayır, mera diye çiftçilikte kullanılan kültür çe­ zeltilmesi kanunu ıslâh edecek bir nokta olacak­
şitlerine ayrılmaktadır. Yalnız bu tariflerin her tır.
birine dikkat ettiğimiz takdirde bunlardan birin E. SAZAK (Eskişehir^ — Efendim bu me­
ci dereceyi tarla arazisinin işgal ettği görülür. ra arazisinin tarifi Hükümetin teklifinde nok­
Burada deniliyor ki, tabiatı ve kuvveti yönünden sandır, encümenin yaptığında da noksandır. En­
üzerinden hububat bakliyeler yemek ve sanayi cümen de Hükümetin teklif ettiği maddedeki
nebatları yetiştirilebilen arazidir. Yetiştirilen evsafı içine alamamaktadır. Bilhassa encümenin
demiyor, yetiştirilebilen diyor. , Bu yetiştiril­ yaptığı tarifte elzemdir, şu noktadan: Hasan
mesi mümkün olan arazi demektir. Aynı tarif, Fehmi Bey arkadaşımız biraz izah ettiler. Şimdi
müsaadenizi suiistimal etmiyerek okumıyayım, Eskişehir muhitinde gördüğüm yerlerde ,belki
bağ, bahçe arazisinde de tekerrür etmektedir. hepinizin muhitinde vardır, gidip görürseniz bü­
Oralarda da aynı suretle yetiştirilebilen diye ge­ yük çiftçiler; 50. 100, 200 vagon çıkaran köyler
çiyor ve yalnız bir arnzikatagorismden diğerine, 300 - 500 çift hayvanı olan köyler 3000 - 5000
bir işletme nevinden diğerine geçerken, arada dönüm araziyi mera diye bırakmışlardır. Hat­
bazı ufak farklar görülmektedir. Meselâ ağaçlık ta maalesef son zamanların zihniyetiyle valileri­
araziyi, tarla, bağ, bahçe, çayır halinde kulla­ miz ve saire orada müsamaha ederek o meralarm
nılmasına iktisaden elverişli olmayan tâbiri var­ arazi yapılmasına müsamaha etmişlerdir ve hnnını
dır. Ağaçlık arazinin diğer kültür nevi 1 erinin zararı büyüktür, kötüdür. Arkadaş eğer Hükü­
bulunmadığı yerlerde tesis edilmesi lâzımdır. Bu metin tarif ettiği gibi ot bitmeyen, çalılık çırpı-
bakımdan mera arazisinin tarifinde tarla, bağ, lık gibi bir yer dersek o vakit bu gibi köylerde
bahçe, çayır halinde, kullanılmıyan değil de, itinayı mahsus ile, bütün köy hayvanlarını yetiş-

— 178 —
İÖ.Ö.İ945 0:1
tireeek, besliyecek marayı o vakit oradaki top­ rüyorum ki maalesef burada iki satırlık bir fık­
raksızlara tevzi etmek lâzım gelecektir. Ve bu da ra eklenmiştir, hayvancılık lehinde olarak. O
oradaki bütün varlığm hepsini birden, öldürür. da mera arazisi tarala, bağ, bahçe halinde kült
Öyle köylerimiz vardır ki, 200 - 300 çift at, 500 lanılmryan ve üzerinde hayvan otlatılâbilen ara­
çift öküz vesaire çıkar. Bu göylerin elinden me­ zidir. Şimdi bazı arkadaşlarımız buyurdular ki
rayı aldığımız zaman bunların mesaisi, işi durur. bir tarla üzerinde hayvancılık yapılır ve arazi
Fakat bir mera dana vardır ki, yayla kısmında boş bırakılmış olur.
çoktur, dağlık, taşlıktır, buralar keçiye, tiftik Arkadaşlar; bu; bir iktisat işidir. gaide-
keçilere yarar, şurada burada diken biter. Am­ sidir. Arz ve talebe tabidir. Benim 500 dönüm
ma buralarda da nihayet'bir, iki sürü tiftik ya­ arazim var, * bir sürü de koyunum var, hayvan
ğar. Bunu da Hükümetin teklifinde olduğu gibi, otlatsam mı faydalıdır, eksem nü? Bir misal
buraya ilâve etmek lâzımdır. Hükümetin tekli­ arzedeyim. İktisadî Devlet Teşekkülleri bilan­
fini ele alırsak, en mühim olan köylerin hayatı çolarını tedkik eden heyette bendeniz de bulun­
olan meralara vasıf vermek lâzımgelir, encüme­ dum. Devlet Ziraat İşletmeleri Müdürü cenup
nin teklifini alırsak, Anadolu'nun sahillere ya­ çiftliklerinin arazisini ayrancılığa tahsis ettik­
kın kısımiariyle yayla kısmım ayırmak lâzımge­ lerini ve bunun daha verimli olduğunu söyledi­
lir. Rica ederim, Hükümetin teklifini encüme­ ler. Bu itibarla ve hayvancılıkla iştigâl eden
nin teklifi içine koyalım da noksansız ve müte­ bir arkadaşınız sıfatiyle arzediyorum ki, komis­
kâmil bir şekilde çıksın. yonun mera tarifi gemdedir ve tasarıda haj^-
A. BÎNKAYA (Kastamonu) — Meranın ta­ vancılık namına verilen yegâne bir kârdır.
rifi üzerinde Hasan Fehmi ve Emin Aslan Bey
arkadaşlarımın mütalâalarını yerinde buluyo­ H. O. BEKETâ. (Ankara) — Ben maruzatımı
rum. Bu maddede ağaçlık arazisi denilmiştir. evvelce arzet^ğiaa için, fazla söz söylemjyece-
Bu ağaçlık arazisi tabiri yanlıştır. (Ağaçlık ara­ ğim. Arkadaşlarımız hakikaten doğru görülen
zi) denilmesi lâzımdır. noktalara tem4s ettiler amma bir memlekette bir
Sonra ağaçlık arazi tarif edildikten sonra kanun çıkarırken burdaki izahatın hususi kry-
kavaklık ve okaliptüslük yerlerinin ayn ayrı meti olmakla bftaber, halimin hükmü kanunun
tarif edilmesi, doğru olmaz. Çünkü ağaçlık tari­ metnine btıiğkte ve bu icra mevkiinde olan kim­
fine kavaklık ve okaliptüslük dâhildir. Onun seler de ister istemez kanunda yazıbt olan keli­
için kanun tekniği bakımından tarif üzerine ta­ melerin tam manası içinde hareket etmek mecbu­
rif gibi bir durum görülmektense burada, riyetindedirler. Böjde olunca, huzurunuzda
«ağaçlık arazi: tarla, bağ, bahçe, çayır halinde cümlelititear okuyayım • «Mera arazisi: Taç-
kullanılmaya iktisaden elverişli olmıyan ve la, bağ,/ bahçe halinde kullanıjmıyan ve üze­
üzerinde kavak, okaliptüs ve benzerleri yetişti- rinde hafevan otlatılâbilen apazidb.»
rilebilen arazidir» denilmesi yerinde olur. Yani glar, kulldmlmıyan kelimesi neyi ifa-
bu iki fıkrayı birleştirmek doğru okır. Komis­ de -etdaektedir. Bu kelime, kullanmakta sahibi­
yon bunu bir önerge vermeye lüzum olmadan nimJ&htar bırakmaktadır. Kullanır veya kullan­
kabul buyururlar zannederim .Çünkü ağaçlıktan ma^ Kullanma iradesinde muhtar olmak vazi-
sonra kavaklık ve okaliptüslük tâbirlerini kul­ ister istemez çıkmaktadır. Tarlanın sahibi
lanmak kanun tekniğine uymıyan bir durumdur. mera halinde kullanırım diyecek olur-
A. YAYCIOLU (Maraş) —Efendim; ben­ ki, pek alâ bu tarife girecektir. Hasan Feh-
deniz bu hayvancılık üzerinde bazı mütalâa sec­ bey doğrudan doğruya köy hükmi şahsiyetine
deden ve bilhassa, bu 4 ncü maddenin son fık­ meraya dair beyanları burada kabul edilemez.
rası hakkında söz söyliyen arkadaşların noktai Jurada kullanılmayan kelimesi tamamen ihtiyari
nazarına uyamıyacağım. Hayvancılık bizde zi­ bir hüküm ifade ediyor. Kullanılmayan keli­
raatın özünü teşkil eden bir nesnedir. Hayva mesiyle ,kullanmıyan arasmda tabii fark vardır.
cer vasıtasıdır. Hayvan, köylümüzün şütBi Binaenaleyh kullanılmayan yerine kullanılamı-
den, etinden, yününden istifade ettiği bir il yan demek asıl maksrfda daha çok uyuyor.
tisadî kaynaktır. Hayvan ne kadar verimli Çayır arazisine gelince; çayır arazisi bundan
sa ve memlekette hayvan ne kadar çok olı evvelki fıkrada sarahatle ifade edilmiştir. Me­
kadar hayırlı ve bilhassa bizim memlejkeüj ra arazisi içinde tarla; bağ ve bahçe zikredildiği
de bizim iktisadî durumumuzu canlanc halde çayıra dokunulmamıştır. Şu halde benim
yarınki iktisadî durumumuzu inkişaf ettiŞecek bir arazim olsa, orası çayırlık bulunsa ve ben
yegâne vasıtadır. Biz kendi memleketinftıdeki orasını mera halinde kullanmak vaziyetinde ol­
istihlâkin fevkinde buğday istihsal edelûfn; ki­ sam, «çayır» arazisi tabiri içine girdiği halde,
me satacağız? Bizim, kendi istiU&khjfizin üs­ orasını mera halinde kullandığım için, buraya
tündeki yünümüz, yapağımız, kfetnumuz da mera nazariyle bakılacaktır. Görülüyor ki,
olsa bunları. satabilir miyiz T Hariçle müşteri son fıkra bir evvelki fıkra üe de aykırılık ar-
bulabilirmiyiz. Evet, tek eevap'iwSbîliriz. Zi­ zediyor. Onun içindir ki, buradaki ifadelerin
raatın kalkınması için bu kantara mparken gö­ hususi değer ve aydınlatıcı kıymetini olduğu gi«
- 179 —
fe : 57 İS.5.1946 O : İ
bi kabul ediyorum ve arkadaşlarımın mütalâala­ ğuna göre, biz ve bilhassa ben, mütahassıs ola­
rını hörmetle dinliyorum. Fakat bunu tatbik rak, icabında bahçe halinde kullanılabilen ara­
edecek olanlar buradaki mütalâalara değil; ka­ zinin mera olmasını kabul ediyorum . Onun
nunun metnine bakmak mecburiyetindedirler. için bu maddeyi arzettiğim şekilde komisyon
Demek ki, «kullanılmıyan» demek, ihtiyarî kabul etmiştir. Üzerinde ot bitmiyen arazi de­
olarak, kullanmak vaziyetinde olmayan vasfını diğimiz zaman sığırları nerede otlatacağız? Onun
teyit ediyor. «Kullanılmayan» demek, tabiaten için fıkrayı bu sebeple tadil etmiş bulunuyoruz.
kullanılmaya müsait olmadığından dolayı kul­ Bu itibarla bizim komisyonun kabul ettiği şe­
lanılmayan demektir. Fıkra böyle kaldığı tak­ kilde mera tarifi, gerek memleket ihtiyaçları­
dirde elverişli bir çok arazinin sahipleri tarafın­ na ve vakıalara ve ilmî tarifelere uygun olan
dan, mera halinde kullanılmasına bugünden mü­ bir tariftir.
saade edilmiş olur. Takririmi bu sarih anlayışım
Bir arkadaşım yem ziraati yapılarak memleket
dolayısiyle verdim. Yüksek takdir ve tasvibini­
hayvancılığının ilerliyebileceğini söylediler. Onun
ze arzedıyorum.
için hayvanları kötü evsafta meralara sürmek ve
C. BARLAS .(Gazianteb) — Efendim; bu bunun yerine yapılacak yem ziraati ile hayvan­
maddede yani 4 ncü maddede gerek encümen­ ları beslemek noktai nazarını ileri sürdüler. Bir
den gerek Hükümetin tasarısı tamamen bence defa yem ziraatini hayvancılık bakımından söy­
buraya bedbahtça sıkışmış bir maddedir Fakat lediğimiz bir faktör haline getirebilmek için ne
bu hali aldıktan sonra tavzih etmek lâzımdır kadar zaman olduğu şayanı mülahazadır. Bil­
£)ünkü bu kanun tasarısının bu maddesi olma­ hassa bunu bizim memleketimizde daha ne kadar
saydı ve yalnız 7 nci maddedeki hüküm olma­ lubiz, entansif ve çok düşünmeye lâyik görürüm.
saydı ve böyle bir tarif olmasaydı, arazisinde Bundan başka yem ziraati yapılan memleketler­
münasip tarzda hayvan otlatmıyana şu tarzda de dahi bilhassa sığır ve at meraları tamamen
arazi dağıtılır deseydi eminim bu gibi münaka­ tarif ettiğimiz şekilde icabında tarla, icabında
şalar olmazdı Fakat gerek Hükümetten gelen . bahçe halinde kullanılabilen arazidir. Onun için
teklif, gerek komisyonda aldığı .^sekil ile tarifi hayvancılığın memlekette ne kadar mühim oldu­
almıştır. Madem ki, bu tarzda yakılmıştır, böy­ ğunu, bilhassa kurak ve kıtlık yıllarda köylüye
le olduğuna göre encümen azalan ve mazbata ne büyük yadımlan ve destekleri size izah
muharriri hali hazırda her kimse o zat - bu işi edecek değilim. Bunu birçok arkadaşlarımız so­
tavzih eder ve biz de not alırız bu suretle kanu­ ledir! er ve Büyük Meclis bunu bilir. Onun için
nun bu hükmü tatbikatta lüzumsuzV ihtilâflara bu noktayı meskût geçiyorum. Kavaklık, okalip­
yol açmaz. Yoksa arkadaşlar bu mri\dde olma­ tüstük meselesine gelince; hakikaten arkadaşları­
saydı bu kanun daha güzel yürürdü. ' mın izah ettikleri gibi bu iki fıkra okunduğu za­
GEÇÎOİ KOMİSYON NAMINA S. BATU man öyle gayri mantıkî gibi görünen bir vaizyet
(Çanakkale) — Muhterem arkadaşlar? hadi.'', oluyor. Meselâ ağaçlık araizyi tarif edi­
tarif eden fıkra hakkında birçok arkadaşlar- yor, diyoruz ki, ağaçlık araiz : tarla, bağ, bah­
aldı, lehinde ve aleyhinde mütalâalar çe, çayır halinde kullanılmıya iktisaden elverişli
lundular. Encümeniniz Hükümetten gelen tWifi olmıyan ve üzerinde ağaç yetiştir!lebilen arazi­
bazı noktai nazarları gözönünde tutarak değiş­ dir *
tirmiştir. Bir defa Hükümetin getirdiği madde­
de tarla ve bahçe halinde kullanılmaya elve­ Bunun altında « kavaklık okaliptüslük arazî;
rişli olmayan ve üzerinde biçilebileeek ot bitme­ kavak ve okaliptüs yetiştirebilen arazidir » in
yen araziyi ancak mera olarak tahsis ediyor­ burada mânası yoktur gibi amma, müsaadenizle
du. Halbuki bu vakıalara ve memleket rea­ izah edeyim. Kavak ve okaliptüs yetişebilen ra-
litesine uygun değildi. Vakıalara ve memleket iz demekten maksat bu arazi yukarıdaki ağaçlık
realitesine bunu uygun bir vaziyette görmedik. tarifinde olduğu gibi icabında, bahçe olarak kul­
Bilhassa iyi mera, üzerinde sığır ve at otlatıla- lanılmasına iktisadi olmıyan arazide yetişebilen
bilecek arazidir. Bu arazi icabında tarla ve iağaçlar demektir. Yani okaliptüs, kavak tâbirin­
bahçe halinde kullanılmaya elverişli topraklar­ de ağaçlık tarifinde de bunlar münhat yerlerde,
dır. Dünyânın her yerinde böyledir. Avrupa'­ jabında bağ ve bahçe olarak kullanılabilecek
da Orta Anadolu'da, Garbi Trakya'da olsun hep oran yerlerde yetiştiğinden dolayı bu tarifin dı-
böyledir. Bu toprakları sürüp tarla haline ge­ şırma kalacaktır, onun için bu bakımdan mad-
tirmek mümkündür. Bu vaziyetteki meralar, dey« yerinde olarak konmamış gibi görünen bu
üzerinde iyi bir sığırcılık, iyi bir atçılık yapıla­ tarifin hakikatte büyük bir ihtiyacın ifadesi ol­
bilir. Sığırcılık, yüksek ve iyi ot biten yer­ duğumu kabul etmek lâzımdır. Kavak, okoliptüs
lerde yetişir bizim Anadolu'nun sığırlarının kö­ diye aVnlmasının sebebi budur. Bu izahat zan­
tü ve dejenere olmasının sebebi sığır besliye- nederini maksadı temin eder. Arkadaşlar; is­
cek boyda ot bulunmamasrndandır. Onun için terlerse ayrıca cevap veririm.
bu kanunun istihdaf ettiği gayeler ileri entansif G E Ç l C l KOMİSYON ADINA T. B. BAL­
«İraat yapalım, ileri hayvancılık yapmak oldu­ TA (Bize)\— Tereddütleri mucip olan bu madde

—m
B : 57 18.5. 1945 0:1
hakkında Komisyonun görüşünü kısaca arzede- ı yeni baştan iktisadi şartltra Uygun güdümlü, bir
ceğim. I ziraat sisteminin kabulü mahiyetindedir. Onun
Hükümet tasarısı, Komisyonda uzun uzadıya için maddenin aynen kabulünü arzedeyim.
görüşüldü Daha önce Hasan Fehmi Ataç arka­ H. ÜÇÖZ (Tunceli) - Efendim, hakikaten me­
daşımızın güzelce izah buyurduğu gibi, memle­ ra, Orta Anadolu için büyük bir derttir.
ketin umumî durumu, realitesi nazarı itibare alı­ I. ARVAS (Van) - Büyük bir ihtiyaçtır.
narak mera tabiri üzerinde duruldu. Bir de ka­
H. ÜÇÖZ (Devamla) - Orta Anadoluda bü­
vaklık ve okaliptüstük yetiştirilebilecek arazinin
yük baş hayvanları besliyebilmek için muhakkak
bir tahdide tâbi tutulup tutulmaması üzerinde de
çiftçimiz en kıymetli arazisini, en verimli toprağı­
duruldu Neticede önümüzdeki madde meydana
nı mera olarak kullanır. Buna ait bir kaç görgüm
geldi ve bunun memleket faydasına olduğu ka­
vardır. Yüksek Meclisinize arzedeceğim:
naatine varıldı. Bunun esası şudur: Kavaklık ve
okaliptüslük yetiştirilecek araiz tahdit edilmeme­ Bundan sekiz, on sene evveline gelinciye ka­
lidir. Yani; bağ, bahçe ve tarla olabilen yerler­ dar yüzlerce senedenberi mer'a olarak en kıymet­
de de bu ağaçların dikilmesi memleket için ikti- li araziyi ellerinde bulunduran bir köy halkı ara­
saden faydalıdır. Buna cevaz verilmelidir. Keza- larındaki geçimsizlik yüzünden, bu arazi hüküme­
memleketin hayvancılık ihtiyacı ve bilhassa tek­ tindir, hazinenindir diye haber verdiler. Hazine
nik hayvancılığın memlekette inkişaf etmemesi de buna el koydu. O köyün halkı en çok büyük baş
dolayısiyle bugünkü durumda iktisadi bir mah­ hayvan- olarak manda beslerlerdi.' Bu arazi elle­
zura da olmıyacak şekilde mera tarifinin lüzu­ rinden çıktıktan sonra mandacılık o köyde yok ol­
muna encümen kani oldu ve Hükümet de bu ta­ du. Bununla beraber at beslemek hususunda da
rife mutabakatını ifade etmiştir. Binaenaleyh, o köylü mahrum bir vaziyete düştü. Binaenaleyh
ortada memleketin iktisadi ihtiyaçlarına göre Hü­ bence komisyonun tasarısı ve kanunun heyeti u-
kümetle Komisyonun mutabık olduğu bir tarif mumiyesi yerindedir. Olduğu gibi kabul edilmesi
mevzuu bahistir. Encümen daha ileri teknik fikrindeyim.
icaplara göre bir tarif düşünmemiştir, çünkü II. ULUSOY (Niğde) — Ben komisyon tasa­
memlekette henüz teknik hayvancılık gelişmemiş rısının ihtiva ettiği hükümlere taraftarım.
olduğuna göre ve işletme mevzuu da ayrı bir ka­ Fikrimi şu şekilde izah edeceğim: Anadolu'da
nun mevzuu olduğuna göre yalnız bugünkü re­ köylerin bünyesi muhtelif şekiller arzeder. Bir
aliteleri karşılıyabilecek memleket iktisadiyatı ba­ köy farzedelim ki, toprağının bir kısmı verim­
kımından lüzumlu görülen bu tarif komisyonca li bir kısmı dağ, taş, dere tepedir. Köylüler
kabul edilmiştir. Bu itibarla-komisyonun mad­ insiyaki olarak verimli kısmı hububat ziraatı­
desinin aynen kabulünü rica ederim! (Doğru, na, bahçe ziraatına tahsis eder, diğer kısımları
doğru sesleri). yayla olarak, mera olarak kullanır. Bu halde
Diğer işletme mevzuuna gelince; Arkadaşlar; komisyon tasarısının ihtiva ettiği hüküm kendi­
bu madde ile bir tezat mevcut değildir. Arzu bu- liğinden yerine gelmiş olur.
yurursa o yedinci madde geldiği zaman bu hu­ ikinci bir şekil var: Köyün bütün arazisi iyi
susu tenvir edebiliriz. bir arazidir. Her taraf ekilebilir, her taraf
Ş. Tugay (tçe.1) - Efendim bu madde hakkın­ dikilebilir. Yalnız, köylüler, köyün iktisadi
da muhterem arkadaşlarımız encümenin görüş ve zirai bünyesinin icabı olarak bir kısım araziyi
noktalarını izah ettiler. Hakikaten kavaklık ve ekerler ve bir kısım araziyi iyi olduğu halde
okaliptüs hakkında muhterem arkadaşlarımın isa­ mutlaka mera olarak bırakırlar. Bu duruma gö­
betli izahlarından sonra bendeniz yalınız bu nok­ re Hükümet tasarısını kabul ettiğimiz takdirde
tanın hakikaten memleket için ehemmiyetli bir karşımıza şu mesele çıkıyor: Bu arazi ekilebilir,
mesele teşkil ettiğine işaretle iktifa edeceğim. Ben­ bahçe yetişebilir, ohalde mera olamaz ben geti­
denizin asıl arzetmek istediğin nokta: Muhterem receğim, bu köyün mera olarak ayırmış olduğu
arkadaşım Hıfzı Oğuz Beketanın işaret buyurdu­ araziye daha on hane iskân edeceğim ve onlara
ğu eihettir, Muterem arkadaşım «mera arazisi , tefviz edeceğim gibi bir hüküm çıkar. Bu böy­
tarla bağ, bahçe halinde kullanılmayan» cümle­ le olduğu takdirde şöyle bir münakaşa mevzuu
sindeki «kullanılmayan» kelimesinin yerine «kul­ ortaya çıkıyor; acaba bir köyün alabileceği,
lanılmayan» kelimesinin ikamesini teklif ettiler.' ziraat yapabileceği haddin âzamisi olan nüfusu
Muhterem arkadaşlarım, esas itibariyle bu, tasa­ mu iskân etmeli yoksa daha az nüfusla ve fa­
rıda yer alan güdümlü zira,atin yeni baştan ka­ kat garantili bir hayat geçirecek şartları haiz
nuna geçmesi manasınadır, encümende yapılan bir iskân mı yapmalı"? Bendenizee, daha az
müzakereler neticesinde ikdisadî şartlara uygun nüfuslu ve garantili olarak yaşamaları taraf­
güdümlü ziraat yapmanın tatbikatta tevlit etme­ tarıyım.
si melhuz olan zararlar göz önüde tutularak bu Sonra arkadaşlar; Hükümetin tasarısındaki
nokta prensip itibariyle kabul edilmiştir. Bu " bu, iktidara bağlı hüküm, yaylaların vaziyet­
kullanılan'' ve kullanılmayan'' kelimelerinin iler­ lerini de tehlikeye bırakıyor. Orta Anadolu
de tevlit edeceği tereddütler, doğrudan doğruya | için yayla mutlaka bir zarurettir. Yayla şim,-

-181-
B : 57 18.5. 1946 Ö:İ
diye kadar zaptı rapt altında bulunmadığından 1 Acaba; bahçe arazisi mefhumuna zeytinlikler
muhtelif zamanlar iskân sahalarına ayrılmış, ve dâhil midir? t
köylerimiz yaylasız kalmıştır. Bu bakımdan Birde; ağaçlık arazisi mefhumuna ipekböce-
Orta Anadolu da ve intihap dairemde koyuncu­ ği yetiştirmek için yetiştirilen dutluklar dâhil
luk hakikaten büyük zarar görmüştür. Binaen- ı midir? .... ,
aleyh mera hayatını kati olarak bir zaptı rapt GEÇİCİ KOMOSYON ADINA C. TÜZEL
altında bulunduracak olan bir hükmü, işletme
(Kayseri) — Ağaçlık arazisi mefhumuna dutluk­
kanunu şeklinde mi olacaktır; nasıl olacaksa Zi­
raat Bakanının kati olarak düşünmesini ve lar dâhildir. Zeytinlikler de bahçe arazisi mef­
Meclise getirmesini bilhassa çok rica ederim. humu içindedir.
Komisyon tasarısı bugünkü yurdumuzun rea­ I. ARVAS (Van) — Söğütlükler de dâhü
litelerine uygundur. Binaenaleyh onun aynen midir?
kabulünü rica ederim. C. TÜZEL (Kayseri) —. -Söğütlükler de
(il. N. ELDENİZ (Seyhan) — Efendim; 4 ağaçlık arazisindendir.
ncü maddenin ikinci fıkrasında kültür arazisi; BAŞKAN — Takrirleri okutuyorum.
tarîa, bağ, bahçe, ağaçlık, çayır ve mera çeşit­
lerine ayrılır, denilmektedir. Eğer tensip bu- Yüksek Başkanlığa
yurulursa «Çeşitlerine» kelimesinden sonra «Ve 4 ncü maddenin son fıkrasındaki «kullanıl­
benzerlerine» dersek daha hatıra gelmiyen bir­ mayan» kelimesinin «kullanılamayan» olarak de­
çok şeyleri de ihtiva etmiş olur «Benzerlerine» ğiştirilmesini teklif ederim.
kelimesinin ilâvesini rica ederim. istanbul
ikinci mâruzâtım; burada tarla tarif edil­ Vehbi Sandal
miş. Tarla arazisi bağ arazisi, bahçe arazisi ve (Ret sesleri).
ilâhini.. Bu tariflere bilmem kanun maddeleri Yüksek Başkanlığa
arasında lüzum var mıdır? Bazı tarifelere bazı
Arzettiğim sebepler dolayısiyle 4 ncü madde
kanunlarda şiddetle lüzum olabilir. Bu, müsel­
lemdir. Fakat bana öyle geliyor ki, bu kanun­ yerine Hükümetin beşinci maddesinin okunması­
da bu tarifeler fazladır. Bir ders kitabında- şüp­ nı ve kabulünü dilerim.
hesiz lâzımdır. Fakat bir kanunun tarif ettiği Kayseri
şeylerin daha cami ve daha katî olması lâzım­ A. Hilmi Kalaç
dır. Halbuki bu maddeleri cami ve katî surette (Ret sesleri).
tarif etmeğe imkân yoktur. Onun için bunlar
ders kitaplarına, ilim adamlarına kalır. Ka­ Yüksek Başkanlığa
nuna girmemesi daha muvafıktır zannederim. Şifahen arzettiğim üzere dördüncü maddenin
Bu iki husus için bir önerge yazdım. Nazarı son fıkranın aşağıdaki şekilde kabulünü teklif
dikkatinize arzeder, kabulünü rica ederim. ediyorum.
GEÇlCİ KOMİSYON ADINA C. TÜZEL Mera arazisi; tarla, bağ, bahçe ve çayır ha­
(Kayseri) — Toprağı olmıyan veya yeter dere-' linde kullanılmıyan ve üzerinde hayvan otlatıla-
cede toprak sahibi bulunmıyanlara Hükümetçe bilen arazidir.
dağıtılacak topraklarda; toprağın bir ailenin ge­ Ankara
çimini sağlıyacak ve iş kuvvetlerinin inkişafına Hıfzı Oğuz Bekata
imkân verecek genişlikte ve çeşitte olacağı aşa-
Yüksek Başkanlığa
ğıki maddelerde yazılıdır. Bu bakımdan arazinin
çeşitlere ayrılmasında zaruret vardır. Kamulaş­ Dördüncü maddenin kültür arazisi fıkrasın­
tırma dışmda bırakılacak arazi gerekse dağıtıla­ d a k i " mera" ile, mera araisi fıkrasındaki aynı
cak arazinin çeşitlerine göre genişliği ayrı ayrı sözlerim tam türkçe karşılığı olan" otlak" la de­
hesap edildiği için komisyonca bu tarife zaru­ ğiştirilmesini teklif ederim.
ret görülmüştür. Onun için ' kanunda ayrı ayrı Ankara Milletvekili
tarif edilmesi maksada uygundur. «Benzeri» Arif Baytın
tâbirine gelince, zaten ziraat tekniğine göre ara­ Yüksek Başkanlığa
zinin çeşitleri nelerden ibaret olabilecekse bun­ Dördüncü maddenin ikinci fıkrasının sonunda
lar ayrı ayrı maddede tadat olunmuştur. Bir de çeşitlerinin" kelimesinden sonra" ve benzerlerine '
bunlara benzer, hükmünün ilâvesini komisyon
kelimesinin eklenmesini ve maddenin bundan son­
muvvafık görmemektedir. Çünkü çeşitler sarih
raki fıkralarının temtamen çıkarılmasını arz ve
olarak sayılmıştır.
teklif ederim.
Bunlarm içinde kavaklık ve okaliptüs arazi­ Seyhan Milletvekili
sinin hususiyeti de düşünülerek bu tarif de mad­ Gl. Naci Eldeniz
dede ayrıca yer almıştır.
Dr. A. S. DELÎLBAŞI (Kütahya) — Bir BAŞKAN - Tekrar ayrı ayrı okutarak oyunu­
sual... I za sunacağım.
B : 57 18.5.1945 0:1
(İstanbul Milletvekili Yehbi Sarcdaim öner­ I çünün kenarı ölçülemez bir adet olan 31 metre­
gesi tekrar okundu) (Ret ret sesleri) ' den sonra yazılacak olan sonsuz, küsuratlı bir
BAŞKAN — Nazarı itibare alanlar... Almryan- rakamdır. Binaenaleyh, dünyada hiç bir kimse
lar... Nazarı itibare alınmadı. bu ölçüyü ölçemez. Bu ölçünün herhangi bir
(Kayseri Milletvekili Hilmi Kalaç'm önerge­ kabiliyeti tatbikiyesi yoktur.
si tekrar okundu) (Ret ret sesleri) Arkadaşlar, İra ölçünün kabulü halinde birçok
BAŞKAN - önergeyi oyunuza sunuyorum. arazi ihtilâfları doğacak ve bundan dolayı mah­
Nazarı itibara alanlar... almıyanlar... Nazarı iti­ kemelerimiz fuzuli yere işgal edilecek halkımız
bara alınmamıştır. şüphe ve ıstırap içinde kalacaktır. Hakikaten
f Ankara Milletvekili Hıfzı Oğuz Bekatanm ölçüler Kanununun kabulü tarihi olan 1931 isıene-
önergesi tekrar okundu) sine kadar meri olan, yüzölçüsü bildiğiniz gibi
Başkan - Nazarı itibara alanlr... Almıyanlar bir dönüm, fakat 1600 arşın kare, yani 900 küsur
Alınmadı. metre murabbaıdır. Halbuki bu kanun tasarısı­
(Ankara millet vekili Arif Baytının önergesi nın teklif ettiği ölçü 1000 metre karedir. Şu hal­
tekrar okundu). de şöyle bir vaziyet hâsıl olacaktır. Türkiye'de
BAŞKAN — önergeyi nazarı itibare alan­ 1931 senesine kadar bir dönüm 919 metre kare­
lar... Almıyanlar... Nazarı itibare alınmamıştır. dir. Bu kamımın kabulü tarihinden sonra bir dö­
(Seyhan millet vekili Gl. Naci Eldenizin öner­ nüm 1000 metre karedir.
gesi. tekrar okundu). Şu vaziyet de hâsıl oluyor ki, bir dönüm dedi­
BAŞKAN — önergeyi nazarı itibare alan­ ğimiz yüzölçüsünün değeri, tarih ile değişen bir
lar... Almıyanlar... Nazarı itibare alınmıştır. kıymet olmuş oluyor.
O. TÜZEL (Kayseri) — Bir küçük tashih ri­ Arkadaşlar, dünyanın hiç bir yerinde tarih
ca edeceğim: ile kıymeti değişen bir yüzölçüsü yoktur. Binaen­
Arazisi" olmıyacak, ağaçlıklı arazi şeklinde aleyh onun ihdası cihetine gidilmesi katiyen doğru
olacaktır. Bu şekilde düzeltilmesini teklif ederim. olamaz. Bir mütlâa olarak daima söyleniyor ki,
BAŞKAN - Dördüncü maddeyi bu tashih­ halkımız dönüme alışıktır, binaenaleyh dönümün
le ovunuza sunuyorum. kullanılması muvafıktır. Arkadaşlar, halkımızın
Kabul edenler... Etmiyenler... Kabul edilmiştir. ölçüler Kanununun neşri tarihine kadar alışık
olduğu dönüm hangi dönümdür? Bu tasarıda tek­
MADDE 5. — Bu kanunun uygulanmasında lif edilen bin metre kare değildir. Halkımızrn
yüz ölçüsü olarak dönüm kullanılır. alışık olduğu dönüm, kırk arşın bir tarafı, kırk
Dönüm bin metre karelik yerdir. arşın la diğer tarafı, yani 1600 arşın kare ki, bu­
R. FENMEN- (Kocaeli') — Muhterem arka­ nun da değeri 919 küsur metre karedir. Binaen­
daşlar. biı tasarının şimdi okunan beşinci mad­ aleyh halkımız dönüme alışık dediğimiz zaman
desi bir dönüm bin me.tre kare olmak üzere bir bu teklif ile o mütalâanın hiçbir alâkası yoktur.
teklifi mutazammmdır. Bendeniz bu yüz ölçü­ Arkadaşlar, hergün yeni bir hamlesine şahit ol­
münün kabulü halinde doğacak bütün mahzurla­ duğumuz modern teknik bildiğiniz gibi mâkul ve
rı arz ve tadat etmek üzere huzurunuza crkmış mantıkî bir ölçü sistemine dayanır.
bulunuyorum. Karar yüksek heyetinizindir. Atatürk bize dünyanın en mâkul ve mantıki
Arkadaşlar, bir kere bu teklif Atatürk'ün mem­ I bir ölçü sistemi armağan etmiştir. Şimdi bu ka-
leketimizde vüeude ettirdiği ölçüler mkilabına j nun vesilesiyle, Atatürk'ün bize armağan ettiği
ve bu inkılâbı teyid eden ve aşarî metre sistemi­ j bu mütekâmil bir ölçü sistemini baltalamak ica-
ne dayanan ölçüler kanuna mugayirdir. Ger­ j beder mi? İşte arkadaşlar, Atatürk ölçüler inkı-
çekten arkadaşlar bildiğiniz gibi ölçüler kanu­ | 1 âbına ve ölçüler sarahatına ve ilmin en basit
nunda yüz ölçülerinin nelerden ibaret olması lâ- kaidelerine münafi olan. bu maddenin tayyı ile
.'Tm !relecP;?H tadat edilmiştir. 6 ncı maddesinde j ölçüler Kanununun temamii tatbikini yüksek
yüz ölçülerinin bir metreden yukarıya doğru bir j reyinize arzetmek üzere bir takrir hazırladım,
metre mırrabbaı, yüz metre murabbaı, 10 000 kabulünü rica ederim.
metre murabbaı ve bir milyon metre murabbaı, I GEÇİCİ KOMİSYON ADINA C. TÜZEL
yani kilometre karedir ve ölçüler kanunun bi­ | (Kayseri) — Toprak tasarrufunda halkımızın
rinci maddesinin son fıkrasında da bu ölçülerden j ihtiyatları ötedenberi yüz ölçüsü olarak dönümü
maadasîinm vesikalarda kullanılması memnu­ kullanmak merkezinde olduğu için Komisyonu­
dur di ve tasrih edilmiş bulunuvor. muz, bu kanunun tatbikatı bakımından top­
Arkadaşlar, teklif olunan ölçü, aynı zaman­ rakta yüz ölçüsü olarak dönüm esası alınmasını
da O. H. Partimizin inkilapçıhk ruhuna da mu- i halkımızın itiyatlarına uygun görmüştür. Diğer
naficUr. İnkılapçı olan Atatürk Türkiyesinde i taraftan bu kanuna göre kanunun tatbik edi-
öldüler inkilabına mugayir bir ölçü kabul edile­ I leeeği yerlerde de toprak sahipleri Tarım Ba-
bilir mi? | kanlığına tasarrufları altında bulundurdukları
Arkadaşlar, bu ölçü aynı zamanda ilmin en | toprakların yüz ölçüsünü bildirir beyannameler
basit kaidelerine de münafidir. Çünkü bu 51- I vermekle mükellef tutulmuştur.
-^183 —
B : 57 18.5.1945 O :1
Kanun hangi bölgelerde tatbik edilecekse ilân doğru değildir. Dünyanın hiç Trir yerinde dili
edilecek ve ilândan itibaren üç ay içinde va­ şu kadar küsur, küsur olan bir yüz ölçüsü var
tandaşlar ellerindeki tapulara göre ve ayrıca mı? Yoktur. Orta çağ bile bunu böyle düşün­
arazinin yüz ölçüsünü yazı ile bildireceklerdir. memiştir. Bugünkü durumda eski alışkanlıkla
Tapuda ötedenberi bunlar dönümle ifade edil­ modern ölçüyü birbirine karıştırırsak hiç bir
miştir, eğer hakikî yüz. ölçüsü tapu senedindeki şeye benzememenin mahsulünden başka bir şey
miktardan eksik veya fazlaysa kendisince bi­ değildir.
linen miktarı beyannamelerde ayrı ayrı göste­ R. FENMEN (Kocaeli) — Arkadaşlar, muh­
receklerdir. Halkın ötedenberi alışmış olduğu terem arkadaşım Cafer'in demin köylümüzden
yüz ölçüsü dönüm olduğuna göre, tatbikatta bir beyannameler istenileceğini ve binaenaleyh köy­
eok karışıklıklara ve vatandaşların yanlış be­ lümüzün dönümden başka bir şey bilmediği için
yanname vererek binnetiee takibata mâruz kal­ beyannamesine ancak dönümü kaydedeceğini bu­
malarına sebebiyet vermemek için ötedenberi yurdular. Fakat arkadaşlar köylümüzün bildiği
itiyat edindikleri yüz ölçüsünün bu kanunun dönüm hangi dönümdür? Onu demin arzettim.
tatbikatında da esas olarak alınmasını komisyon Hepimizin bildiği dönüm 40 ve 40 m hasılı zarbı
karar altına almıştır. Fenmen arkadaşım simdi olan 1600, dönümdür. Bu kanun tasarısındaki
dermeyan buyurdukları mülâhazaları komisyo­ bin metre murabbaını katiyen köylümüz bilemez.
numuzda da etraflı olarak izah ettiler. Fakat Nasıl bilsin ki hiç bir mühendis bile bunu Ölçe­
mevcut vaziyeti erözönüude bulunduran komisyon mez. Çünkü hiçbir mühendis toprak üzerinde
bu kanunun tatbikatında yüz ölçüsü olarak dö­ kenarı 31 virgül namütenahi küsuratlı bir rakam
nümü almağı maksada ve ihtiyaca daha uygun ölçemez. Binaenaleyh mühendisin ölçemediğmi
bulmuştur. Maddenin aynen kabulünü rica ede­ . köylü nasıl yapar! Köylü yine eski dönümü kulla­
rim. nacaktır dediler. Yani bu. ölçüler Kanununun
•H. BAYUR (Manisa) — Bu i,«te Fenmen ar­ 14 senedenberi menettiği ölçüelür.
kadaşıma haklıdır. Kendisinin de dediği gibi Sonra arkadaşlar, bir sayrn hukukçu arkada­
halkın alıştığı dönüm 900 küsur metre karelik şımız geçenlerde güzel bir cümle sarfetmiş idi,
bir sahadn*. Bes Wız dönüm üzerinden bevanna- diyor duki, biz hukuki bir Devlet kurmak hen-
me verecek olan halk bu tahlili nasıl yanacak. gamesindeyiz, Duyuruyordu. Hukukçu arkadaşı­
Tamamiyle eü^lük doğuran bir şeydir. Bu me­ mın müsaadesiyle, bendeniz bu güzel cümleye bir
sele avnen büvfik Fransız inkılâbında da mevzr- tek kelime ilâve etmek istiyoııım, arkadaşlar,
ubahis olron«tıır. Denmiştir k i : Halkımızın alış­ biz hukuki ve modern bir Devlet' kurmak hen-
mış olduğu ölçüleri bozmıvalım. Karşılık olarak gâmesindeyia. Atatürk de bu memlekette hem hu­
o vakit denmiştir ki bu ölçüleri bozmazsak mü- kuki, hem de modern bir Devlet ikurmak azminde
temadiven tesevvü^er o c a k t ı r . Uzun zaman bulunmuştur. Yoksa kurunu vustada dahi kulla­
halk s'ten. miten diyin duracaktır. Bu sure+le nılmamış olan bin metre karelik yüz ölçümünü
bn r-evW hatırda kalacak ve namütenahi o-üe- biz kabul edersek, bütün•.dünyayla karşı, ilim
lükler doyuracaktır Bundan sakınmak gerektir. dünyasına karşı nasıl bir duruma girmiş oluruz?-
Sonra eok .«ren bir ölçüdür. Yani kabul ettiği­ Eski atalarımızın bile kabul • ettikleri eski dö­
miz sistem cok geri bir sistemdir. Dönüm orta nümde yine makul bir düşünüş va*rdı. Çünkü
ea£da mı, veni <?açda mı icat edildi, ne vakit icat tam 40 ile 40 zarbedilerek 1600 arşın kare bulu­
edildivse. bunu icat edenler mantîki birsev kur­ nuyordu. Halbuki 1000 metre karenin kenarı öl­
muşlardır. 40X40 demişlerdir. Yani dili ma- çülemez bir rakamdır. 31 den sonra namütenahi
İnm-bîr kaı-p abırulardır. Bir/ b'^ı metr*3 ka^-e küsurat gelir. Böyle bir rakam ölçülemez. Bu­
dediğimiz zaman bunun bir dili 31 virgül kü­ nun dünyada, hiç bir memlekette bir misali yok-
sur. küsur, namütenahi küsur olacaktır. Bunun itur. Rica ederim arkadaşlar, eski dönümle bu
cezri mnrabbauıı alm çıkaracağımız dik nedir? taşandaki dönümü karıştırarak yanlın bir yola
Bunu ölçmek kabil değildir. Hem de gayri il­ gitmiyelim.
midir. Dünvanm hiçbir yerinde bu sekil yok­ Refik Fenmen
tur. Bu herkese avıldı&ı vakit memleket kara Tarım Bakanı Ş. R. Hatiboğlu (Manisa) - ar­
cümlesi noksan bir heyeti içtimaive manzarası­ kadaşlar, bu teknik mesele için vaktinizi çok al -
nı arzedecektir. Cok defa denmiştir, sivasî ba­ mıyacağım. Amma dönün tabirini koyarken han­
kımdan doğrudur: evet «Biz bize benzeriz». Fa­ gi noktalar üzerinde durduğumuzu bir münakaşa
kat teknik bakımdan, ölçüde, hesapta biz bize mahiyetinde değil, olduğu • gibi arzedeceğrm ve
benzeriz manası yoktur. Bu gibi şeylerde biz takdiri sizlere bırakacağım.
ilme uyarız. Başka bir sekil yoktur. Fenmen Arkadaşlar, bizjm ölçüler Kanununda dekar,
arkadaşımın takririni okumadım. Esasta hak­ yoktur, ben tetkik ettim, bulamadım, hektar var­
kı vardır. Ne yapılırsa yapılsın, • yüz ölçüsü dır. (Ar vardır sesleri) Bütün medenî memleket­
olarak eski dönüm bırakılsın. Halk alışmıştır lerde Dekar, Hektarın eczası addedilir. Fakat va­
diye veyahut da daha modern yeni ölçüler tat­ hit olarak kullanılmaz, , eskidir, müstehaseleş-
bik edilecektir diye bu şekilde hareket etmek miştir.

— 184 —
B : 5(7 İ*.5.13r45 O:1
Halkımızın dönümü vüssat itibariyle türlü tür- 1 tiyacına uygaa gördüğü ikisi arasındaki ölçü
lü telâkki ettiklerini ileri sürüyorlar. Dekar | dönümdür. Bu dönümü almakla hem halkın
hakkında da halkımızın. hiç bir fikri yoktur. O I ihtiyacını sağlamış oluyoruz, hem de bütün dün­
attığı tohuma -göre yüz ölçüsünü söyliyecek. Bu­ yasal kabul etmiş olduğu metre* sistemine kendi
nunla beraber bu milletin öteden beri ve çiftçili­ ihtiyacımızı uydurmuş bulunuyoruz. Bana öyle
ğin inkişafında dayanak olarak köklü ve yerli geliyor ki her iki durumda da bu, daha muva­
bir kelimeyi, ölçüsü sarih olarak, bu kanuna kul­ fık, bir tâbir oluyor. Takdir tabii sizlerindir.
lanmakta ve modern devlet esasları çerçevetsin- " Gl. K. KARABEKÎR (İstanbul) — Benim
de halkımıza güzel bir kelimenin katılmasında hiç belirtmek istediğim nokta şudur. Malûm oldu­
bir mahzur olmadığı kanaatındayım'Onun için ğu üzere, eldeki tapularda dönümün karşılığı,
maddenin aynen kabulünü dilerim. (Doğru ses­ arkadaşımızın dediği gibi, 919 metre karedir.
leri). . Şimdi bu kanuna göre bini kabul edince tapuya
M. AYDIN (Trabzon) — Saym arkadaşlar, nazaran 80 metre kare kadar fark olacaktır. Bin
* Tanm Bakanı arkadaşımızın, gayet güzel işa- dönüm arazisi olan bir vatandaş beyanname ver­
* ret ettiler. Dönüm kelimesini kabul etmekle inkı­ diği zaman bu tam 80 bin metre kare farkede-
lâbımız üzerinde ne tesir olacaktır? Ben anlıyama- cektir. Arazisi haddinden daha fazla görünecek­
dım. Bin metre kareye bir dönüm diyoruz. Sis­ tir. Binaenaleyh bunların tashihine, eğer dö­
tem metre kabul edildikten sonra, bu, terkedilmiş nüm kabul edilecek olursa, Tarım Bakanlığı
değildir. Yine sistem budur! Bin metre kareye bir dikkat etmelidir ki vatandaşların arazisi fazla
dönüm diyoruz. Dönüm denince; eski dönüm ve görünmesin. Sonra yüz ölçüsünde hayli zaman­
yeni dönüm var. Tarım Bakanlığı vereceği ara­ dan beri her yerde metre kare kullanılmaktadır.
zinin yüz ölçüsünü bana göre hesap edecek. Bir Biz sıfırla (1) den ibaret uzunluk ölçüsünü ka­
metre kareye bir dönüm deyecek. Bununla inkılâ- J bul ettik. Ağırlık tartısmı da böyle kabul et­
bm ne şekilde müteessir olacağını kavrryamadım. | tik. Tam yüz ölçüsüne gelince, burada sıfırla
Binaenaleyh aynen kabulünü dilerim. (1) den ibaret olan esasdan ayrılıyoruz.
G. HBKEL (Tokat) — Muhterem arkadaşlar; Dedikleri gibi 33, 33 kesri üzerinde duruvo-
memleket hala senelerdenberi dşğil, asırlardan ruz. Binanaleyh kabul edeceğimizin ismi dönüm
beri kullanmakta bulunduğa bir ölçüyü kullan­ olsun, ne olursa olsunonun behemehal mere kere
maktadır, dönüm. Toprağı ölçerken, hepiniz olması şarttır. Yani sıfırla birden mürekkep ol­
dikkat etmişinizdir, onu kullanmaktadır. Bu­ malıdır. Halkımız arşına alışmıştır, okkaya alış­
gün 20 milyon nüfuslu memleketimizde, şehir­ mıştır. Bunları pek ala bıraktık, metre yaptık
lerde metre ile aknıp satılan yerleri istisna edar- kilo yaptık. Onun için metre sisteminin kabulü­
sek, denebilir ki, dönümden başka ölçü kulla­ nü muvafık buluyorum. Eğer kamutav kabul ejfc-
nanlar belki bin kişi çıkmaz ki, dönümden baş­ mease Tarım bakanlığı tapulardaki dönümle bu
ka bir mesaha ölçüsü kullanmış bulunsun. Bu kanundaki farkı yani bir dönümde tam 81 met­
ölçü dimağlarda yer tutmuştur. Dönüm dendiği re kare farkı nazarı dikkate almasını rica ediyo­
zaman herkes bunu anlar. Yalnız bizde değil, rum.
bizim bıraktığımız topraklarda da böyledir. H. BAYUR (Manisa) — Anlaşılmayan bir nok­
Bankarilarda da böyledir. ne yapmışlar? Sis- tayı tavzih etmek istiyorum. Bu ölçü sistemi met-
temetıâkten ayrılmamak için dönüme yakın reve uygun değildir. SistemetriMe birle sıfırla
hir^şey almışlar; dekarı kullanmaktadırlar. Biz gider. 1 X 031 hasılı zarbı olan dönüm ölçüsünde
bugün dönümü 919 metre olarak kullanmakta İsrar ediliyorsa (arm) mukabili olan. "Modern öl­
bulunmaktayız. Fakat dönüme yakm olmak çülerden birine hic olmazsa intibak ettirmelidir.
üzere bazı mevzuatımızda bkı metre karenin mu­ Ar 10 X 10 = 100 dür. 1000 X 1000 hektardır.
kabili olarak dekan almışız. Bu da hiç olmazsa 1000 X 1000 hektar olsun. Av-
Şimdi bu kanunla dekar yerine dS&am keli­ rupada bu ikisinden biri kullanılır, hiçbir memle­
mesini getirmişJepdîr. Dönüme *bbımetre yerine kette dekarı ana ölçü diye almazlar. Ardır, hek
kullanınca inkılâba aykır* hareket mi etmiş olu­ taafdır. Amma dekar da arada söyle bir kullanı­
yoruz* Sisteıaetrlk esasitoma bilâkis yak- I lır. Biz şimdi bundan ayrılmakla bütün dünva-
Taşmış olu?©*»». Biz zirai mimarı katlanırken da kullanılan sİBtemetrikten ayrılıyoruz, 31 vir­
d««üm kullanmıyorduk. Bugün metre kullan- gül virgül... virgül zam 31 virgül virgül... gibi
makta oH^umstiJSİfln buna daya*an dönüm kul­ bir mesahai sathiye ölçüsü olamaz. Bunu yanar-
lanacağız. Bu halkm çok abşttiı ve dimağlarda sak karacümksi eksik bir kara cahil gibi gözükü­
ölçü diye- kaldığı ve derhal idrâk ettiği bir şey­ rüz. Bu, tatbikatta çok büyük güçlükler çıkara­
dir ki işte hem ondan ayrılmıyoruz, hem de caktır. Okkadan vazgeçtik, arşmdan vazgeçtik
sistemetrifce yanaşmış İralusayoruz. O iti- I tüa ki dönümde kalacağız. Bari muayyen bir şe­
bark* htt tabiri yeci»de go^ratekteyim. Hektar yin hastlı zarbını kabul edelim. Niçin dekarın mu­
danölçüdür, fakat hefcter büyük, ar ise küçük adilini alıyoruz... Madem ki oradan ayrılıyor
geliyor. Halfamızın akştiğı, kullandığı Ve ih- i 89, 90, 81 fark göstereceğiz dönüm olsun amma
— 185 —
B : 57 18.5 1945 O :1
bu fark ismi olsun, fenni olsun, modern olsun ve I lü şu kadar metre vardır nasıl diyecek? Mühendisi
sistemetrik içine girsin. Her hacım ölçüsü on yoktur. Bu, bir tatbikat meselesidir. Lütfen Ta­
zarp on gider. Bu, öyle değildir. 31 virgül gîdeı\ rım Bakanı bir çare bulsun.
Yani gayri ilini bir şekildedir. En doğrusu bunu TARIM BAKANI Ş. R. IIATİPOĞLU (Mani­
Encümen geri alsın, mühendis arkadaşlar bir sa) — Kanunun gelecek maddelerinde beyanname
şey yakıştırsın ve metre sistemine uydurulsun ve verenlerin malik oldukları arazinin yüz ölçüsünü
mevcut kanuna da tezat teşkil etmesin. Tezat yal­ nasıl bildireceklerine ait bazı işaretler var, kaide­
nız adında değil, kendisiııdedir. Makul ölçüler ler var. Onlar konuşulurken göreceğiz. Yalnız da­
budur, on zarp ondur. O zaman benim itirazım ima, gerek Komisyonda çalışırken, hata daha ön­
kalkar. ceden, memleketimizde arazi sahiplerinin, arazi­
B. ATALAY (Kütahya) — Arkadaşlar, eski­ lerinin ölçüsünü, genişliğini esaslı olarak bilme­
den bir para sistemi vardı, her tarafta çeşit, çeşit diklerini nazarı itibara aldık. Yüz ölçüsünde en
Birleştirdik ne iyi oldu. Şimdi de bir dönüm me­ yakın rakamı verdik. Kamulaştırma mevzuunda
selesi vardr. Bu, hemen her yerde değişir, bazı ise araziyi biz pratik teşkilalatla, mesaha teşkila­
yerde 35, bazı yerde 40 bazı yerde daha başka. tıyla ölçeceğiz, binaenaleyh arkadaşımızın söyle­
Ankarada dönüm, Garbı Anadoludakinden daha diği mahzur varit değildir. Yani sahte beyan­
kısa bir saha ıtlak edilir. Böyle her tarafta muh­ name vermiştir ve saire olmıyacaktır. Aşağıda
telif ölçülerle bilinen dönüme tanı olarak .1. 000 maddeleri var, göreceğiz. O arazisinin kaç dönüm
metre karedir demek günah mı olur? olduğunu bildirecek, tabii kendisi ve muhtar bi­
Dil inkılâbı diye bir şey yaptık. Buna rağmen liyordur. Fakat bunun üzerine amel edilnıiye-
arazi kelimesi geldi dokunmuyoruz, metre keli­ cck. Kamulaştırılma mevzuunda ise ölçülecektir.
mesi geldi dokunmuyoruz, hu belâlar yetmiyor Y. S. UZAY (Balıkesir) — Muhterem arkadaş­
gibi bir de işi medreseye düşürerek dekar hek­ lar. bir dönüme bin metre kare demek, bu tasan
tarı mı almak lâzım1? Eğer sistemetrik ise 1. 000 "da olduğu gibi çok doğru olur. Dönüm tabiri­
metre murabbamdaki yer sisteme uymaz mı! nin ne inkılâba ne de Atatürkün fikrine muarız
R. FENME.N •(Kocaeli) — Olmaz, olmaz. olacağı kanaatrnda değilim. Dönümü heryerde,
hatta adım hesabiyle kullanırlar amma en doğ­
B. ATALAY (devamla) —• Dönüm demek
rusu 40 arşın boyu 40 arşın yeri olan yerdir ki
1.000 metrelik yer demek, amma eskiden 900
1600 arşın murabbaıdır, ve 900 metre murabba-
küsur metre >miş, ne olursa olsun. Bugün kanun
ına takabül eder. Bir yer arşını, yetmiş beş san­
mu kaldırıyor, bundan sonra böyle olsun. Eski
timdir, bir azda kesiri var o hesapla 900 metre
muhtelif para sistemleri gibi ayrı ayrı olan dö­
murabbaı tutar. Şimdi, bundan sonra böyle ola­
nüm ölçülerini birleştiriyor ve bir dönüm 1. 000
cak tabirini koymazsak Tarım Bakanlığı herkes­
metro karedir diyor.
ten beyanname istediği zaman bakınız ne olacak.
Bari hiç olmazsa tarla gibi, saban gibi çok kut­ Bir dönüm yerim var diyen.hakikî tarlasında 100
sal olan dönüm kelimesine olsun dokumıyalım. metre murabbaı fazla bir yeri olduğunu söylemiş
(Doğru doğru, güzel sesleri) j olacak. On dönüm yerim var diyen 1 000 metre
Dr. A. S. DELÎLBAŞI (Tütahya) — Ar- j murabbaı fazla söylemiş olacağım. Onbin dönüm
kadaşlar, vaktinizi suistimal etinıiyeceğim. Yal- J yeri var dediği zaman on bir bin dönüm yeri ol­
ııız bir noktanın tenviri lâzımdır. Sistemetrik duğunu söylemiş olacak. Yine bu kanun tasarı­
kabul edilsin edilmesin bu mevzuu bahis olacak, sında öy^c bir hüküm vardırki bu verilen beyan­
münakaşa edilecek bir mevzu değil. Bendeni­ namelerin doğru olup olmadığını mahallinde tes-
zin anlamak istediğim - Tarım Bakanı bura­ bit ve tatbik edilecektir. Bu yapılırken çiflik sa­
da ise lütfen tavzih buyursunlar - gayet mühim hibinin gösterdiği 11 000 dönüm yeri çiftlik sahi­
ve gayet önemli bir meseledir. binindir diye kabul etmek lâzım gelecektir. Bu su-
Bizim memleketimizde herkesin tapusunda retlo kendisinin olmayan bir yer çiftlik sahibine
arazi miktarı dönüm olarak kabul edilmiştir. Dö­ «enin malın diye bırakılacaktır ki Kendisinin ol­
nümün ebadr ister 35 X 35, ister 40X40 olsun. mayan bin dönüm yeri o çiftlik sahibine senin ma­
Hatta bir de atik dönüm, cedit dönüm diye bir lın diye kabul etmiş olunacağı gibi böyle kamula.ş-
şey daha var. Bazı mıntakalarda bu ayrr bir esas tırılacak olan yerlerden bir çok yer azalacaktır,
üzerinde ölçüler. Yani 16 kilo tohum atılan top­ şimdi tapu senetleri dönüm itibariyle olanların
rağa bir dönüm derler. Fakat genel olarak köy­ vaziyeti ne olacaktır? Mahkemeler ne yapacaktır?
lünün yegâne bildiği yüz ölçüsü dönümdür. Şim­ Meselâ Ahmedin şurada 100 dönüm yeri vardır.
di bendeniz mülk sahibiyim; köylüyüm. Ölçü bil­ öteyanda Mehmedin de on dönüm yeri var. Ah­
miyorum. Bu kanun çıktıktan sonra Tarım Ba met diyecek ki işte tapum meydanda, benim yer-
kanlığına bir beyan kâğıdı vereceğim. Ben elim­ rim 100 dönüm ve mehmet benim arazime teca­
deki araziyi 100 dönüm olarak biliyorum. Bunu vüz ediyor, isterseniz ölçün. Hakikaten ölçecekler
hangi esas üzerinden beyanlayacağım, bin met­ bakacaklar ki Ahmedin yeri biner metre kareden
re kareye mi tahvil edeceğim? Lütfen buna ce­ olunca Mehmedin tarlasının bir kısmı da içine alı­
vap versinler. Hesabını yapacakta bu zavallı köy- yor. Mehmet te ayrıca kendi on dönüm yerini tes-

— 186 —
B : 57 18.5.1945 O :1
bit ettirmek için ugraşsmdursun. Mahkeme bunun tutarı hesaplanır. Şüyulu olarak tasarruf edilen
içinden çıkamıyacağı gibi^eski tapu sahipleri ara­ arazi mülklerinde her şahsa ait hisse ayrı ayrı
sında da bir çok husumetler meydana gttirmiş o- hesap ediMr.
lacağız. Bunu doğru bir" şekilde yapabilmek için BAŞKAN — Madde için söz istiyen var mı?
zannederim hakikat te böyledir - bu kanunun ya­ Maddeyi oyunuza, sunuyorum: Kabul edenler....
yınladığı tarihten itibaren tarlaların yüz ölçüle­ Etmiyenler.... Kabul edimiştir.
ri bir dönüm bin metre karedir demek lâzımdır.
Ancak bu suretle bu fenalıkların önünü al­ MADDE 7. — Bu kanunda arazi işlenmesin­
mış oluruz, aksi halde bu fenalıklar devam eder. den maksat türlü kültür arazisinin boş bırakıl-
Arzettiğdra gibi Tarım Bakanlığı kamulaştırmada mayıp tabiî ve mahallî şartlara göre ekim, dikim
müşkülâta uğrar. ve bakımla iktisadi bir şekilde değerlendirilmesi­
BAŞKAN — önergeler okunacaktır. dir.
Makbul mazeret olmaksızın üstüste üç yıl sü­
1 4 . V . 1945 rüm, ekim, dikim ve bakım görmiyen arazi işlen­
Yüksek Başkanlığa miyor sayılır.
Atatürk'ün Ölçüler inkılâbı ile bu inkılâbı tes- Arazinin işlenip işlenmediğini Tarım Bakan­
bit eden 1782 numaralı ölçüler kanununun sarih lığı belli eder. Bu karara karşi arazi sahibinin
hükümlerine, O. H. Partisinin inkılâpçılık umde­ itiraz ve müracaat hakkı saklıdır.
sine, ilinin en basit kaidelerine aykın olan beşinci A. BÎNKAYA (Kastamonu) — Birinci mad­
maddenin tayyı ile, ölçüler kanununun tamamı i dede bu kanunun güttüğü maksatlardan ve en
tatbikine devam olunmasını teklif ederim. önemlisinden biri yurt topraklarının sürekli bir
Kocaeli Milletvekili surette işlenmesini sağlamaktır. 7 nci maddede
Refik Fenmen Hükümetin teklif ettiği makbul mazeret kaydi
olmaksızın üç sene birbiri üstüne ekim, bakim ol­
Yüksek Reisliğe mayan yerler işlenmemiş sayılır denildiği halde
Birinci maddenin sistemetriğe uydurulması komisyonda makbul mazeret kaydı ilâve edilmiş­
için geçici komisyona iadesini öneririm. tir. Binaenaleyh, makbul mazeret olmadan üç se­
Manisa Milletvekili ne birbiri üstüne bırakılan, bakılmayan, ekilme­
Hikmet Bayur yen araziyi kamulaştırma, yerinde bir şey olmaya­
caktır. Çünkü o zaman birinci maddedeki, sürek­
(Kocaeli Milletvekili Refik Fenmen'in öner­ li surette araziyi sağlamak amacma mugayir
gesi tekrar okundu). bir şey olmuş olur. Çünkü mademki mazeret yok­
BAŞKAN — önergeyi oyunuza sunuyorum. tur, üç sene niçin bırakılıyor? Onun için hiç ol­
Kabul edenler... Etmiyenler... Kabul edilmemiş­ mazsa bunu iki sene makbul mazereti olmaksızın
tir. üst üste iki sene bırakılırsa işlenmemiş sayılması
(Manisa Milletvekili Hikmet Bayur'un öner­ doğru olur. (Dinlenme vardır, gel bundan vaz
gesi tekrar okundu). geç sesleri) Uç sene fazladır efendim. Dinlenme
BAŞKAN.— önergeyi yüksek oyunuza su­ için bir sene kâfidir. Bir sene de makbul mazeret
nuyorum. Kabul edenler... Etmiyenler... Kabul olmadan işlemezse iki sene eder, bu da kâfidir.
edilmemiştir. Takdir Yüksek Heyetinizindir. Bir de önerge
C. K. İNCEDAYI (Sinob) — Burada şöyle takdim ediyorum.
yazılmıştır. Dönüm bin metre karelik yerdir. F. F. DÜŞÜNSEL (Bingöl) — Vallahi ben­
Halbuki riyaziyesi kuvvetli olanlar daha iyi bilir­ denizin, sayın üstadım Abidin Beyefendinin bu
ler, zannederim şöyle olması lâzımgelir: Bin met­ teklifi karşısında, nutkum tutuldu. Bu bizim
re karelik yer bir dönümdür. (Hayır hayir ses­ tasarıda en mühim.bir meseledir. Onun için is­
leri). tirham ederim arkadaşımdan bunun üzerinde ıs­
Başkan — Maddeyi olduğu gibi oyunuza su­ rar etmesinler. Çünkü cemiyet hayatında bu ka­
nuyorum. Kabul edenler... Etmiyenler... Kabul dar tazyik olmaz.
edilmiştir. Dr. G. KAHRAMAN (Bursa) — Merak etme­
MADDE 6. — Arazi mülkleri yüz Ölçüsü ba­ yin kimse kabul etmez.
kmandan, küçük orta ve büyük arazi olmak üze­ BAŞKAN — önergeyi okutuyorum.
re tiç boya ayrılır. Yüksek Başkanlığa
Küçük arazi mülkü, 500 dönüme kadar olan Arzettiğim sebeplerden ötürü, 7 nci madde­
arazidir. nin ikinci fıkrasındaki «üç yıl» kayanım mak­
Orta arazi mülkü, 501 den 5000 dönüme ka­ bul mazeret olmaksızın iki yıl olarak kabul Du­
dar olan arazidi». yurulmasını arz ve teklif ederim.
Büyük arazi mülkü, 5000 dönümü geçen ara­ Kastamonu Milletvekili
zidir. Abidin Binkaya
Araza mülklerinin boylara ayrılışında nere­
de olursa olsun bir kişiye ait bütün arazinin (Bet ret sesleri).
-187-
B : 57 18 .5 .1945 0:1
BAŞKAN — Önergeyi oyunuza sunuyorum. I Dr. A. S. DELİLBAŞI (Kütahya) — Dünkü
Kabul edenler... Etmiyenler.. Kabul edilmemiş­ umumî müzakerede komisyondan bir meselenin
tir. tavzihini rica etmiştim. Tam bu maddeye mü­
Maddeyi oyunuza sunuyorum. Kabul eden­ tealliktir.
ler... Etmiyenler... Kabul edilmiştir. Demiştim ki, kamulaştırılacak arazi dağıtı­
lacak zaman bu maddede tadat edilen zam mı
İkinci bölüm nazarı itibara alınacaktır yoksa alelıtlak mı ola­
Dağıtılacak arazi caktır? Yani evvelâ (A) fıkrasındaki, sonra (B)
MADDE 8. — Bu kanun hükümlerine göre fıkrasındaki sırasiyle mi dağıtılacak1».
dağıtılacak arazi şunlardır: C. TÜZEL (Geçici Komisyon Sözcüsü) —
a) Devletin hüküm ve tasarrufu veya husu­ Efendim, arkadaşımız iki sual sormuşlardı; bi­
si mülkiyeti altında bulunup kamu işlerinde kul­ rincisi; kombinaların topraksız çiftçilere dağıtı­
lanılmayan arazi; lıp dağıtılmıyacağı sual. İkincisi de;.8 nci mad­
b) Bir veya birkaç köy, kasaba veya şehi- dedeki fıkraların harfle gösterilen tertip sıra­
rin ortamalı olan arazinin ihtiyaçtan fazla oldu­ sına riayet edilecek midir?
ğu Tarım Bakanlığınca belirtilen parçası; 8nci maddede dağıtılacak araziden bahsedil­
c) Sahibi bulunmayan arazi; mektedir. İfadeden de anlaşılacağı üzere tertibe
d) Devletçe kurutulan sahipsiz bataklıklar­ riayet mecburiyeti yoktur. Esasen böyle bir
dan kazanılacak arazi; tertibi tahakkuk ettirmeğe de maddeten imkân
e) Göllerin kuruması ve nehirlerin doldur- yoktur. Çünkü bir bölge tesbit edilecektir ve
masiyle elde edilecek arazi; burana toprak verilecek muhtaçlara tevziat ya­
f) Bu kanun hükümelirne göre kamulaştın- pılacaktır. O yerde Devlete ait arazi do ola­
lacak arazi. bilir. Fakat civarında topraksız olan kimsele­
GEÇİCİ KOMİSYON SÖZCÜSÜ C. TÜZEL ri Devlete ait topraklardan topraklandırmağa
(Kayseri) — C fıkrası (sahibi bulunmayan) de­ imkân yoktur, yeni araziden de onlara vermek
ğil (sahibi bulunamayan) arazi olacaktır. O su­ icap eder. Bir yerde behemehal evvelâ Devlete
retle tashihini rica ediyorum. ait toprakları tevzi etmek için o vilâyet hudu­
1. AKUKAN (Eskişehir) — Sayın arkadaş­ du dahilindeki insanları bir yerden diğer yere
lar; bu maddenin fıkraları arasında bir eksik­ naklederek Devlet topraklan üzerinde tevzi­
lik gördüm,* o da şudur: A fıkrasında Devletin at yapmak mümkün değildir. Aşağıda tavzih
hükmî tasarrufu veya hususi milkiyeti altında edildiği şekilde mümkün olduğu kadar herkes
bulunup, kamu işlerinde kullanılmayan arazi kendi sakin olduğu yerde veya yakınmde top­
deniliyor. Halbuki bir de kamu işinde kullanı­ rak sahibi yapılacaktır. Binaenaleyh o. vilâyet
lan araziden fazla olursa ne olacaktır? Şimdi bölgesi içinde Devlete ait topraklar bulunmaz
bu, tamaıniyle bizde vâkıdır. Devletin bir çift­ veya o yerin topraksız sakinlerine toprak ver­
çiyi vaktiyle birkaç köyün arazisi evkaftan alı­ mek icap ederse, oranın bu sakinlerini muhak­
narak 7 - 8 sene evvel »teşkil edilmiştir. Şimdi kak yerinden kaldırıp Devlet topraklarının bu­
bunun halen zeri edilen kısmı mevcudun ancak lunduğu yere götürecek değiliz. Eğer kendi­
yüzde onunu teşkil etmektedir. sinin sakin olduğu yerde Devlete ait olup tev-
Kamulaştırma meselesi yapılırken bu köylü­ zie tâbi tutulacak arazi yoksa diğer araziye
lerin ya oradan kaldırılması ve yahut Hüküme­ müracaat edilerek orada da tevziat yapılacak­
tin aldığı araziyi idareye mecbur kalacaktır. tır.
Binaenaleyh bendeniz böyle bir fıkranın ilâ­ Kombina arazisinin dağıtılmaya tâbi olup ol-
vesini teklif ediyorum. B. fıkrası olarak ilâve mıyacağı hakkında da aşağıda bir madde gele­
edilmesini rica ediyorum. cektir. Müsaade buyururlarsa ona da orada kısa­
Y. ABADAN (Eskişehir) — Ayni meseleyi ca cevap veririm.
bahis mevzuu edecektim. İştirak ediyorum. 1. ARUKAN (Eskişehir) — Muhterem arka­
GEÇİCİ KO. ADINA C. TÜZEL (Kayseri) — daşım kamu işlerinde kullanılan arazi dağıtılmı-
Efendim; Devletin hüküm ve tasarrufu altında bu­ yacaktır buyuruluyor. Benim teklifim de ka­
lunan veya özel mülkiyetle tasarruf ettiği yerler­ mu işleri gören çiftliğinde lüzumu olmıyan ve
den işlenmen kısımlar varsa bunlar halk hizmetle­ ihtiyaçtan fazla olan kısmının kamulaştırılma­
rine ayrılmamış yerler olacağı için bunlar üzerin­ yıdır. Çünkü pekâla biliyorsunuz, Devlete ait
de dağıtma muamelesi yapılabilir. Çünkü madde ve kamu işlerinde kullanılan bir çok çiftlikler­
dağıtılacak araziden bahsetmektedir. Devlete de fazla arazi vardır. Binaenaleyh bu madde­
ait topraklar için de, Devletin hükmü tasarrufu ye böyle bir hüküm konmazsa Hükümet bunla­
altında ve kamu işlerindeki kullanılmıyan diye rı kamulaştıramaz. Onun için bu teklifi yap­
dağıtılacak araziyi tarif etmektedir. Binaenalyeh tım. Bunun aynı zamanda bir tarihi vardır.
kamu işinde kullanılıyorsa zaten dağıtılmıyacak Bizde beş köyün 60 senedenberi çalıştıkları ara­
kullanılıyorsa dağıtılacak. Kullanılmıyorsa za­ zisi Evkaf tarafından alınmış, sonradan Hükü-
ten dağıtmaya mâni bir hal yoktur. 1 mete satılmıştır. Bu arazi alındığı zaman köy-
B : Vt 18.5.1&45 O:İ
ler arazisiz kalmışlardı. Muhterem Bakanın lefet mevzuumu teşkil eden bir başka maddede­
selefleri Muhlis Beye bu köylüler müracaat et­ ki nekta vardır ki gelecektir. O da, 4ar nantaj»-.
tiler, dediler ki, âlatı ziraiyemiz var, tohumu­ larda Devletin değil, Devlet fetisadi Teşekkülle­
muz var, şu çiftlikte işlenmiyen, beğenilmeyen rinin elindeki arazinin de kamulaştırmaya tâbi
yerleri müsaade edin de biz ekelim dediler. Lâ­ tutulması ve tevzii hakandadır, o hususta ileride
kin kanuni bir çare bulunamadı. Çünkü Devle­ mütalâamı arzedeoeğim. Şimdi, mevzuubahis
tin, Hazinenin malı olduğu için müzayedeye ko­ ola4 keyfiyet için söz almış bulunuyorum. O da
yup bunlara ihale etmek lâzımgeliyordu. Bu çift­ şudur: Deniliyor ki Devletin kendi mülkiyetinde
likte fazla arazi olduğu H ü k ü m c e tabafcfcak veya sahipsizliği dolayışiyle £ükmi tasarrufunda
ederse - ki tahakkuk edeceğine kaniim - Halka bulunan araziden hangisi Devdete kalacak, h a b i ­
dağıtılsın. Bir kerre Muhterem Vekil gidip gö­ si tevzi edilecek? Kaideten bunlar tevzi edilecek­
rürse anlıyacaklardır. Bu çiftlik Mahmudiye tir. Fakat istisna edikn k^mu işlerindeki arazi
harasında yetişen hayvanlara yem yetiştirmek­ de kamu işlerinde kullanılan arazi demek, Hü­
tir. Onun için Muhterem Vekilden ve Heyeti kümetin arazisidir.
Umumiyeden, imkân varsa bu köylülere çiftli­ Bir yerde büyük ve geniş arazinin yalnız bir
ğin-fa^l a arazisi verilmek üzere teklifimin kabu­ fesmı kamu işlerine tahsis edilmiş ise o halde
lünü rica ederim. tahsis edilmiyen kısmı bu işte kullanılmıyor de­
- Y. ABADAN (Eskişehir) — Sayın sözcü ar­ mektir. Şu halde arkadaşların arzu ettikleri
kadaşımın bizim vâki teklifimize karşı aldığı vazi­ nokta kendilerinden hasıldır. Bu, gayet tabii bir
yet, çok sarih görünmedi bendinizce- Onun için me­ haİdir.
seleyi bir defa daha bahis mevzu etmek ve muh­ Burada asıl üzerinde durulması gereken nok­
terem hern^efimi takviye etmek zarureti ile huzu­ ta, kamu işlerinin ne olduğu buausudun Komis­
runuza çıkmış bulunuyorum. yonda bendeniz bu meseleyi mevzuubanis ettim
Bu hadise beyan buyurdukları gibi vâki olan ve numune tarlası, ıslah istasyonu gibi bir şey
bir-hadisedir. Ve hükümetin kendi elinde bulunan deyelim dedim. Hükümet, haklı olarak misaller­
araziyi işletsede, işkmesede bizim burada top­ le tasrihin, tasrih edilmemiş hususlar için tered­
rak sahibi olan arkadaşlarmuzm kendi arazile­ düdü mucip olacağını beyan etti.
rini koradıujund&n daha fağla. kıskançlıkla, koru­ Zaten bu gibi tevzi edilecek arazinin miktar
maktadır. Elbette mülk sahibi kendileri, olduğu ve hududunu, aynı zamanda kamu işlerinin de­
içki .bir Şey denmez. Amma hakikaten arazisi dar recesini tâyin etmek mevkiinde olan Hükümet
olan köylerin sıkıştığı yerlerde, izzet Arukamın tabii, ihtiyarları da nazara alarak, bir kısmını
tavzih ettiği gibi, bir vaziyet hasıl olmuştur. Yıl­ ayırarak Devlet tevzi eder denmişlerdir. Ben de
larca bu vaziyet üzerinde, ben de şahsen kamu şahsan muvafık gördüğüm için bu maddeye ilti­
işleri kısmında artan bir vaziyet de olduğuna hak ettim. Yavuz Abadan noktai nazarında haklı
kani bulunduğum halde bir türlü o, ihtiyaçtan olabilir. Hükümet mutlaka mecbur değildir, bu­
fazla görülmez ve tevzie tâbi tutulmaz. Binaena­ nu tatbik etmeye. Bu kanun un tatbiki hakika­
leyh bu A fıkrasındaki gibi mutlak olarak çıka­ ten Hükümetin göstereceği kiyasete bağlıdır. Bu­
cak olursa bu, bugüne kadar olan tatbikatın bize rada arkadaşların da belirttiği gibi, kamuya tah­
göstermiş olduğu veçhile, daima kamu işlerinde sis edilmiyen arazinin oradaki muhtaç çiftçiye
kullanılmaktadır, kamu işlerine tahsis edilmiş­ dağıtdması elbette bu reformu isteyen Hüküme­
tir, binaenaleyh bu işte işletilmektedir, bundan tin de isteyeceği bir şeydir. Bu tadil yapılmasa
bir tahsis cihetine gidemeyiz, çünkü A fıkrası sa­ bile bunun, böyle olacağma inanmaktayız.
rihtir diyeceklerdir. Bunu önlemek için «kamu Şimdiye kadar niçin yapümamıştır? Şimdiye
hizmetinde kullanılmayan veya ihtiyaçtan fazla kadar toprak tevzii.hat^nıda esaslı bir fcaııun
olan kısmının tahsisi» gibi bir fıkra eklenmesi gelmemiştir. Bu Içanunla toprak tevzii gayet
icap eder ki arkadaşım bir takrir vermiştir, ben­ esaslı mütalâa ediîd^ne.göre, bundan sonra ar-
deniz de bunu Yüksek Heyetinize arzediyorum. k^daşlarımizm ileri sürdükleri vaziyetlerin içprfh
BAŞKAN - Tarım Bakanı söz istiyor musu­ edileceğini ve bunun için tedbirler atanacağını
gayet tabii addederim.
nuz? Münakaşa Kanuniyle Arttırma ve Eksiltme
Tarım Bakanı Ş. R. Hatipoğlu (Manisa) - En Kanununa rağmen bu,kan.unun teşbitetöği esas­
son söyliyeceğim. lar dairesinde bedel takdiri suretiyle alâkalılara
BAŞKAN - O Halde Tahsin Bekir Balta. teyzi edilecektir. Bu itibarla arkadaşlarımın had­
T. B. BALTA (Rize) — Devlet elindeki ara­ dizatında nolstai nazarlarına iştirak etmekle be­
zinin ve Devlet müesseselerine ait arazini» kamu­ raber bu ciheti ayrıca tavzihe ihtiyacı bulundu­
laştırması icabeden yerde kamulaştırmak sure­ ğunu müiâlıur.a etmekteyim .
tiyle, • kaıauli§trrmayı icabetmiyen yerle»de ise I S. PEK (Kocaeli) — Bu maddenin (C) ben­
Tasım Bakaidıima maledilmek suretiyle tev- dinin biraz açıklanmam, kanaatmdayım. Sabibi
zii esastır. Zaten bu, kaaunun ruhunu tgşfcil bulunma van arazi iki türlü olur. Ya kayıtlı de-
etmektedir. Buwanla beraber bensa şahsi muha­ Mdir veviinjt binsi Î ramına,? kay ftMırda onun
-~'<m
fi : 57 18.Ö.1Ö46 O:1
kim ve nerede olduğu belli değildir. Burada sa­ öteki dereceye geçilmelidir. Bu silsileye riayet
hibi bulunmıyaır arazi... (Buhmamıyan sesleri) edilmediğinden dolayı beriim hakkımda yapıla­
Evet sahibi bulunamıyanlar. Bundan murat ne­ cak kamulaştırma muamelesi muvafıkı kanun de­
dir? ğil gibi mahkemeye, devlet şurasına dava açılma­
ikinci nokta, biraz aşağıdaki maddededir. Fa­ sına mesağ verecek bir karekter ifade etmelidir.
kat bununla iltiMakı mevcuttur. Hazine için ikti­ Bunda mutabıkım, dekorum amma aynı za­
sap müruruzamanı on sene olarak kabul edilmiş­ manda şunu istiyorum ki, bu da öyle kupkuru
tir. Halbuki sahibi bulunamıyan arazide Medenî ve bir hiç olmasın. Aşağı yukan bir istikamet
Kanunun kabul ettiği iktisap müruruzamanı 20 alsın, Hükümetin uygulamalarında ona bir ka­
senedir. Acaba bu yirmi sene on seneye» Hazine deme versin ve o kademelerden atlamalarda da­
menfaatleri mülâhazasiyle mi indirilmiştir. Bu ima kendince'takdiri bir takım esbab bulunarak
cihetin de açıklanmasını rica ederim. ve onlar nazara alınarak vaziyeti yürütsün.
LA F. DÜŞÜNSEL (Bingöl) — Tatbikatta bu
Sonra saym arkadaşımız Sedat Pekin buyur­
kamu işlerindeki mefhumun ne olduğunun açık­
duğu nokta hakikaten muhtacı tavzihtir. Sahibi
lanması lazımdır. Kamu işlerinden maksat, ikti­
bulunmıyan arazi j filhakika 9 ncu maddede, ya-
sadi işletmeler, meselâ kombinalar ve saire gibi
pdacak yayın ve incelemeler sonunda sahibi bu­
şeyler dâhil midir, değil midir? Yahut bundaki
lunmadığından dolayı diye bir tavzih. var. Yani
maksat An ay aslanın 74 ncü maddesinin ilk ben­
o delâleten bir tavzihtir. Teknik ve taknin ba­
dindeki âmme menfaati midir? Kamu işlerinin
kımından bunun burada böyle kupkuru bırakıl-
ne olduğunun Hükümet tarafından açıklanma­
mıyarak biraz doldurulmasında, biraz izahlan-
sında fayda vardır. Bendeniz şahsan anladığıma
masında kanunun tatbikatını faydalandıracak bir
göre kamu işlerinden maksat, âmme menfaatleri
şekil olabilir.
olmak gerektir ki, bundan iktisadi menfaat, yani
iktisadi bir maksatla işletilen ve İktisadi Devlet S. BATU (Çanakkale) — Efendim; bendeniz
İşletmesi mevzuuna giren hususlara dâhil olma­ Devlet elinde bulunupta kamu hizmetlerinde kul­
mak lâzımgelir. Onun için iltibası mucip olabilir. lanılan arazinin vaziyeti hakkında bazı arkadaş­
Talisin Bekir arkadaşımızın da işaret ettiği gibi larımın, Yavuz Abadan ve Bekir Balta arkadaş­
bunun tavzihinde fayda vardır. larımın mütalâalarına iştirak edemiyeceğim. Ar­
Eskişehir.Mebusu İzzet Arakan arakadaşımı- şedeyim:
zın verdiği izahat gösteriyor ki, hakikaten ele Devlet, elinde bulunupta, bilhassa Taran Ba­
alındığı zaman bu kanunî kayıtla bunun tavzih. kanlığının elinde bulunupta, kamu hizmtelerin-
edilmesinde fayda mevcuttur. Zira işi tatbikatın de kullanılan arazinin bir kısmı, hattâ mühim
takdirine bırakmak yine ayni sistemde bir takım bir kısmı senelerce bu maksat için tam manasiyle
tatbikatın devam etm'esi neticesine varır ki, bu da verimlendirilmemiş bulunabilir.
mahzurlu olur. Kanunla bu yolu çizmek
ve aksi hususta yapılacak uygulamlara bağlamak Sonra buyurdukları Kanunu Medeni meselesi
faydalı olur. de hakikaten muhtacı tavzihtir. Bendeniz bir şey
Sonra asıl bendenizin söz almama sebeb olan hatırlayamıyorum, bunu daha yakmdan tetkik
noktaya geleceğim: O da şudur: Burada A, B, etmiş arkadaşlarımızın bunu tavzihinde fayda
C, D, E, F bentleri gibi bir takım sıralar var­ vardır. Tatbikatta yarın 20 senelik zaman aşımı,
dır. Bir arkadaşımız, Doktor Süha arkadaşımız 10 senelik zaman aşımı gibi alâkalıları ve mah­
sayın Komisyon sözcüsüne sordu. Kendileri bun­ kemeleri bir müşkülât karşısında bırakmıyalım.
ların bir sıraya tabi olmayacağını ifade buyur­ Arazinin bir kısmı, hattâ mühim bir kısmı se­
dular. Peki amma böyle sıralamakta bir takım nelerce bu maksat için tam manasiyle verimlilen-
kademeler . takip etmenin hiç te mi bir manası d iri İm emiş olabilir.
olmayacaktır? Bunun bir manası olması lazımdır. Meselâ hamlar, fidanlıklar, ıslâh istasyonları
Hiç değilse bir istikamet ifade etmelidir. Devle­ vesaire, bunlar bugün ellerinde tuttukları arazinin
tin elinde bir arazi varken bunun evvela kamu­ bir kısmını hakikaten kamu hizmetlerinde kul­
laştırılması icab etmez mi? Mülkün emniyeti ba­ lanmaktadırlar: Fakat bu sebep gözönüne alına­
kımından, cemiyette hususi teşebbüsün faaliye­ rak bu kısımlar kamulaştırılıp köylüye dağıtıl­
tini talıdid etmemek bakımından bir silsileye ri­ dığı zaman, bu müesseselerin bu memleketin zi-
ayet etmek bir istikamet olmalıdır. Yani arzet- raatinin kalkınmasında ileride üzerlerine aldık­
mek istediğim, kabil olabildiği kadar bu silsileye ları rolü şimdiden önlemek olur.
riayet etmek olmalı ve bir kademede bulunmadık­ Bunlar, muayyen plânlarla çalışmaktadırlar.
ça diğer kademeye geçilmeli. Yani bu teselsülü Bazı damızlık sürüleri, bazı fidanlıklar, henüz
saym sözcünün ifadesi şeklinde telakki edilir­ tam mânası ile ikmal edilmemiş olkbilir. Fakat
s e " A ' bendinde işaret edilen kısımlar varken bugün itmam edilmemiş olan bu işler gayet tabii
pekâlâ en son noktaya gidilmiyecektir, maksat olarak Ziraat Bakanlığının plânları mucibince
bu olmamalıdır. Maksat bu sırayı takip etmek as- tamamlanacaktır. Eğer bu arazinin bir kısmı
Jolmalıdır. Netice itibariyle bulunmadığı takdirde bugün işlenmiyor ve bu işlerde kullanılmıyor

— 190 —
B : 57 18.5.1946 0:1
diye kamulaştırıp köylülere dağıtacak olursak o yerleştirme işleriyle de meşgul olacağı için bü­
vakit memleket ziraatında çok faydaları olan ve tün bu külfetleri birden başarması hakikaten
mühim vazifeler, almış olan bu müesseselerin ile­ zor bir iş olsa gerektir. Onun için iyi neticeler
rideki inkişafını durdurmuş olabiliriz. Halbuki vereceği mütalâasiyle bu 8 nci maddenin sonu­
zirai kalkınmamız bakımından bu müesseseler na şöyle bir fıkranın eklenmesini faydalı bula­
çok faydalıdır. Toprak dağıtma zaruretleriyle rak Yüksek Huzurunuza arzediyorum. Fıkra
bunların derhal kamıılaştınlıp köylüye dağıtıl­ şudur : (Ancak 500 dönüme kadar işletilmekte
ması noktai nazarının bendeniz bu noktadan doğ­ o^ıı. küçük arazide kamulaştırma işleri bu mad­
ru olmadığına kaniim. Bu noktaları beyan için söz de hükümlerinin uygulanmasından sonra baş­
almış bulunuyorum. lanır) fıkra budur.
A. BÎNKAYA (Kastamonu) — 8 nci madde­ Yalnız küçük arazi hakkında; hakikaten Ana-
de A, B, C, D şuralarına tâbi olmak üzere kanu­ dolumuzda bu küçük arazi işletmeleri asıl bizim
nun uygulanmasına gidilmiş olsaydı söz al.mı- istihsalâtnnızı teşkil etmektedir. Bu düzenleri di­
yaeaktım. Fakat anlaşılıyor ki, bunlar lâalettâ- ğerleriyle beraber bozmak çok külfetli ve zahmet­
yin sıralamadan ibarettir. Herhangi birisi li bir iş olur kanaatındayım. Hem de birçok zarar
istenildiği vakit tatbik edilebileceği gibi hep bir­ görebilir. Halbuki diğer arazi taksime başlanıp
den de tatbik edilebilecektir. Bu sebeple muhte­ ta ortakçılar, kiracılar yerleşti mı ey e başlanıldı­
rem arkadaşlarım, biraz müsaadenizi rica ediyo­ ğı zaman bittabi bu arazinin işlenmiyen kısmı
rum. Filhakika toprak meselesinde ayni ihtiyacı boş kalacaktır. Boş kalanlar üzerinde, deminki
duyan vatandaşları uzun müddet bekletmeme! i- takririmi kabul buyurmadmız, üç sene mazeret­
dir. En çok ihtiyaç olan yerlerde müsavat üzere siz arazi boş kaldığı takdirde kamulaştırılacak-
kanunun tatbikına geçilmelilir. Karadeniz sahi­ tır. Bu suretle küçük arazi üzeninde tedricen bu
linde Şile'den Hopa'ya kadar yerler topraksız kanun tatbik edilecektir. Faydalı bulduğum
ve toprağı dar vatandaşlarla doludur. Kanunun için samimi olarak önergemi sunuyorum, takdir
bu bölgelerden birinde tatbik edilip öbür bölge­ Yüksek Heyetinizindir.
deki vatandaşı bekletmek hiç doğru olmaz. T. B. BALTA (Rize) — Batu arkadaşım bu
Beni en çok endişeye düşüren kanunun uygu­ meselenin tavzihine hizmet etmiş olmak itiba­
lanmasındaki işlemlerdir. Görüyoruz ki, sekizin­ riyle kendisine teşekkür ederim.
ci madde her çeşit toprakların, hiçbir sıra gözet­ Buyurdular ki, bu kamu işlerine ayrılacak
meden, dağıtılması hususunda yetkili makamlara devlet arazisi işini tâyinde biraz ihtiyatlı bu­
birçok görevler vermiştir, işlerin birden başarıl­ lunmak lâzım gelir. Çünkü yarmın ihtiyacını da
masına başlamak hakikaten güç ve külfetlidir. nazarı itibara almak mecburiyetindeyiz. Arka­
Halbuki bu kanunun güttüğü maksat topraksız daşlar, müsaade buyurun da bu maddeyi, Dev­
veya az topraklı çiftçilere yeter toprak dağıtmak lete ait bütün arazinin kamulaştırılması mümkün
olmakla beraber ayni zamanda toprakların sürekli olan bir şekilde çıkarmaya gayret edelim. Çün­
olarak işlenmesini sağlamaktır. Çok yıllar evvel kü bu şekilde çıkaracak olursak Devlet elindeki
mevkii tatbika konulmuş olan Köy Kan imiyle bütün arazinin kamulaştırılması mümkün olmı-
bir kac sene evvel çıkan Çiftçi Mallarını Koruma yacaktır. Tabiatiyle bu da doğru olamaz. Ka­
Kanununun köylerde ne suretle tatbik edildiğini mu işlerinin hepsinin birden tanzim edilmesi lâ­
görmek keyfiyeti benim için bu kanunun tatbikı­ zım gelir. Kamu işleri elbette ki komisyonun
na dair de endişe tevlit edici olmaktadır. Bina­ üzerinde durduğu bir keyfiyettir. Kamu işleri­
enaleyh kanunun esas maksadından biri, yani nin hüsnü suretle olması ve bilhassa Eskişehir
toprakların sağlam ve sürekli bir surette işlenme­ Mebusu arkadaşlarımızın teminat şeklindeki va­
sine kendiliğinden vücut vermektir ki, bu ana ziyetlerine çare bulunması gayet tabiidir. Yoksa
düzeni durdurarak o toprağı hemen bölmek işi­ Devletin elindeki arazi dururken vatandaşın elin­
ne başlamamız meselesi üzerinde düşünmemiz ve deki arazinin kamulaştırılmasına gidilmesi ga­
endişemizi gidermemiz yerinde olur. Bu bakım­ yet garip bir manzara doğurur. Bu manzara ta­
dan işlenmekte ve işletilmekte olan köy ara­ biatiyle kabili terviç- değildir. Bir taraftan Dev­
zisinin kamulaştırma işini bu maddedeki ziraa- letin hakikî ihtiyaçlarına göre tâyin ve tesbit
t in uygulanması işinin sonuna bırakılması, ye­ edilirken diğer taraftan da o mmtakadaki top­
rinde ve daha iyi olur kanaatindeyim. Çünkü rak ihtiyacını nazarı itibara almak ve Devletin
maddenin diğer hükümlerinin uygulanmakta ol­ kendi elinde mevcut olan topraklardan mümkün
duğu sırada hem bu küçük arazinin işletilmesi olduğu kadar alakalıların tatmin edilmesi ve on­
ve verimi devam eder, hem de toprak sahibi dan sonra da vatandaşın istifade ettirilmesi lâ­
olnuyanları topraklandırarak kiracılık ve or­ zımdır. Maddeyi ne şekilde yazarsak yazalım,
takçılıktan kurtulması ve işlenmiyen toprak sa­ ondan sonra vatandaşın toprağına müracaat et­
hiplerinin elinden işlenmiyen topraklar kalırsa mek gayet tabiidir. Şüphesiz bu takdir mevzuu­
bunların tedricen kamulaştırılması kolay ve eh­ dur. Ama biz bazı arkadaşların söylediği gibi,
ven olur. Tarım Bakanlığımızın işi yalınız top­ ifadede şu veya bu sıra gözetilecek olursa, tat­
rak dağıtmakla bitmiyeeeği için, donatım ve bikatta bir çok ihtilafları doğurur. Tatbikatın

- 191-
B : 57 r8.5.19*5 O :1
taûzimine bırakılmış bir keyfiyettir. Mahallinde bulunuyor. Düşünüşümüz de böyledir. Şimdi
-bu şekilde Devlet arazisi var mı yok mu diye ih­ arkadaşlar «kamu menfaatine» tâbirinin tasrih
tilafa sebebiyet verir. Bu itibarla- komisyonu­ edilmesini Feridun Fikri arkadaşımız istiyor.
muz tanzim ettiği maddelerde hükümleri umumî Zannediyorum ki teknik mahiyette sorulan bu
olarak almıştır. A, B, C, beîıdleri gibi herhangi sualin cevabını verirken menafii âmmenin umu­
bir sıra zihniyetiyle hareket etmiş değildir. mî bir tarifini bendeniz yapamam. Tarım Ba­
Dr. A. S. DELÎLBAŞI (Kütahya) — Ben­ kanlığının elinde bulunan arazi, hiçbir zaman
denizin söyliyeceklerimin mühim bir kısmını Hazineye şu veya bu endişe ile menfaat temini
kıymetli arkadaşım Tahsin Bekir Balta ifade için elde tutulan arazi değildir. Hepisi arzetti­
buyurdular. Ben, kısaca arzedeeeğim. ğim muhtelif hizmetlere tahsis edilmiş ve elde
Şimdi bu kanunla biz, gayet haklı olarak, bulunan arazidir. Fidanlıklar vardır, muhitin
hükmi ve hakikî şahıslardan bazı külfetler isti­ fidan ihtiyacını sağlamak için tesis edilmiştir.
yoruz, onlara bazı fedakârlıklar tahmil ediyo­ Tohum ıslah istasyonları ve üretme çiftlikleri,
ruz. Bunda gayet haklıyız. Bu fedâkârlıklar muayyen maksatlara hadim bulunmaktadır. Şu­
çok yerinde ve çok güzeldir. Fakat gönül isti­ nu da arzedeyim ki, bundan evvel henüz daha
yor ki, bu fedakârlıkları evvelâ Devlet ve Hü­ bu işletmeler tam teessüs etmedikleri için bazı
kümet bizzat kendi arazisinden yapsın. Bize arazi bazı yerlerde halka ortakçılıkla vermiş­
misal olsun, biz de bunun arkasından seve seve lerdir. Bunu tasfiye etmiş bulunuyoruz. Bina­
gidelim. enaleyh bu arazi, arzettiğim hizmetleri görecek
miktar alıkonduktan sonra, ihtiyaçtan fazlası
Bendeniz galiba iyi ifade edemedim, yahut Devlet elinde tutulmıyacaktır. Düşündüğümüz
sözcü arkadaşımız fikrimi yanlış anladılar, yan­ tarz budur.
lış anlattım. Elbette ki bir mıntakada şu sıra­
da yazılı arazi bulunmadığı zaman bir arazi İkincisi : Kombinalar arazisi; bunun %
bulup tevzi edecektir. Benim maksadım o değil­ 90 - 95 i Devlete ait olupta şimdiye kadar el sü­
dir. Şu sıradaki birinci, ikinci, üçüncü araziler rülmemiş olan araziden açmadır. İçinde bazan
mevcutsa evvelâ onlar dağıtılsın demek istiyo­ mahdut miktarda büyük sahanın ortasında kal­
rum. dığı için tapulu arazi olmak üzere onun icarını
vermek suretiyle kullanıyoruz. Bu arazi harp .se­
Tarım Bakanından ikinci bir ricam var: Bun­
nelerinde Devletçe halkın sıkıntılarına medar
dan evvelki kabul buyurulan madde mucibince
olmak üzere istihsal emrindedir. Şimdi elimiz­
üc sene mazeretsiz toprağını işletmeyen hükmi
de bulunan bir milyonu geçen, memleketin muh­
veya hususi şahısların arazisi alınacaktır. Bu
telif yerlerinde hanı olarak açtığımız araziden
gayet doğrudur. Tarım Bakanından rica. ede­
o mıntaka. için üretme çiftliği kurmak plânımızda
rim ; bilmiyordum, şimdi sözeü arkadaşın beya­
varsa, ve lazımsa o üretme çiftliği için lâzım olan
nından öğreniyorum, Eskişehir'de koeaman bir
kısmı alıkonulacak, mütebakisi tevzie tâbi tutu­
araziyi istimlâk etmişler, orada üç beş köy ara-
lacaktır.
zisiz kalmış. Yine sözcü arkadaşımızın sözlerin­
den anlıyoruz ki, bu kocaman arazinin ancak Üçüncüsü Maliye Bakanlığının elinde olan
cüzi bir kısmını işletiyorlarmış, geri kalan ara­ tapulu arazi, kanunun bir maddesinde gelecek­
zi boş duruyormuş. tir, kanun yayıldıktan sonra Tarım Bakanlığı­
Arkadaşlar, biraz evvel kabul etmiş olduğu­ nın emrine geçecek ve dağıtmaya, tahsis edile­
muz kanun maddesini senelerdenberi Tarım Ba­ cektir. Binaenaleyh bu maksatla İzzet Arukan
kanlığı tatbik etmiyorlar demektir. Kendi ara­ arkadaşımızın bu maddeye ilâvesini teklif ettik­
zileri için de, rica ediyorum, bu hükmü tatbik leri fıkranın lüzumuna kani değilim. Madde
etsinler. gayet sarihtir. Gerek tapulu gerekse Devletin
TARIM BAKANI Ş. R. HATİPOĞLU (Ma­ hüküm ve tasarrufu altında bulunan arazinin ih­
nisa) — Arkadaşlar, Tarım Bakanlığının elin­ tiyaçtan fazlasını vereceğiz. Hatta arkadaşlar
deki Devletin tapulu mülkü olan ve yine Taran şunu da arzedeyim ki, eğer bir yerde arazi dar­
Bakanlığının muhtelif maksatlar için başladığı lığı çok ve topraksız köylü de varsa fazlaca,
işlere hasredilen kısımlarını huzurtmıiiçda kısa­ ve arazi bu köylüleri tatmin edemiyorsa oradaki
ca canlandırayım. Fidanlıklar, ıslah istasyonla­ Devlet işletmesini, Devlete büyük zarar verme­
rı, hara müesseselerimiz ve üretme çiftliklerimiz den, başka yere nakletmek lâzım gelirse onu
vardır. Bunlar Devletin tapulu mülkü halinde bile göze alıyoruz. (Bravo sesleri).
ve arzettiğim maksatlar için Tarım Bakanîığı BAŞKAN — önergeleri okutuyorum.
emrine verilmiş bulunmaktadır. Bunun haricin­
de Maliye Bakanlığı emrinde bulunan arazi de Yüksek Başkanlığa
ayrıca mevcut bulunmaktadır. Bu maddede Arzettiğim sebeplere binaen maddeye,
«Devletin tapulu mülkü ve hükmü tasarrufu al­ «b) Devletin hüküm v e tasarrufu veya hu­
tında bulunan arazi» derken kamu menfaatime susi mülkiyeti altında bulunup kamu işlerinde
kullanılan bilûmum arazi nazarı itibare alınmış kullanılan arazinin ihtiyaçtan fazlası» fıkrasının

— 192 —
B : 57 18.5.1945 0:1
ilâvesini teklif ederim. 9 ncu maddede izah edilmiştir. «Yapılacak ya­
Eskişehir yım ve incelemeler sonunda sahibi bulunmadı-
tzzet Arakan ğmdan dolayı Hazine adma tescil olunan 8nci
maddenin (C) bendinde yazılı arazinin...» de­
Yüksek Başkanlığa nilmektedir. Gelecek 11 nci maddede de açık­
Arzettiğim sebeplere binaen, 8 nei maddenin lanacağı gibi bu kanunun tatbik edileceği yer­
(F) bendinde aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz lerde Tarım Bakanlığı bütün arazi sahiplerinden
ve teklif ederim: beyan kâğıdı istiyecektir. Beyan kâğıdı verme­
«Ancak 500 dönüme kadar işletilmekte olan miş olanlar tapuda her hangi bir kayıtla gayri
küçük arazide kamulaştırma işlerine, bu mad­ menkuller üzerinde yapılan araştırmalar, incele­
de bükümlerinin uygulanmasından sonra baş­ meler de bir kayıt bulunamadığı ve sahibi çık­
lanır.» madığı takdirde bu gayrimenkul Hazine adına
Kastamonu Milletvekili tescil edilerek oradaki muhtaçlara dağıtılacak­
Abidin Binkaya tır. Burada kanunu medeninin iktisap müruru
(izzet Aruka'nın önergesi tekrar okundu). zamanı için kabul ettiği 20 senelik müddeti
ihlal eden bir hüküm yoktur. Hazine bunu, ik­
t. ARUKA N (Eskişehir) — Bakanın izaha­ tisabı müruru zamana istinaden iktisap edecek
tım kâfi gördüm, zapta gegti, takririmi geri alı­ değildir. Sahibi bulunmadığından dolayı arazi
yorum. derhal Hazine adına yazılacak ve muhtaçlara
(Abidin Binkaya'nm önergesi tekrar okun­ tevzi edilecektir. Bu takdirde arazi sahibinin
du). hakkı bedele taalluk edecektir ve umumiyetle
(Ret, ret sesleri). Borçlar Kanununun tesbıt ettiği 10 senelik mü­
BAŞKAN — önergeyi oyunuza sunuyorum. ruruzamana tâbi olacaktır. Sahibi bu müddet
Kabul edenler... Etmiyenler... Kabul edilmemiştir. içinde müracaat ederse parasını alacaktır. Mad­
Maddeyi olduğu gibi oyunuza sunuyorum. denin güttüğü maksat budur ve Kanunu Mede­
S. PEK (Kocaeli) — Bir noktanm tavzihini ninin ruhuna da uygundur.
rica etmiştim. BAŞKA N— Maddeyi oyunuza sunuyorum.
Y. ABADA N(Eskişehir) — Sedat Pek arka- Kabul edenler... Etmiyenler... Kabull edilmiştir.
daşımızın sahibi bulunmryan arazi hakkındaki (Kâfi sesleri).
sorusunun cevabı verilmedi, tavzih edilsin. Pazartesi günü saat 14 te toplanılmak üzere
C. TÜZEL (Kayseri) — Efendim; Feridun oturuma son veriyorum.
Düşünsel arkadaşımızın da işaret ettikleri gibi
sahibi bulunmıyanla neyin kastedilmiş olduğu. Kapanma saati: 19,32
T. B. M, M. Matbaan

You might also like