You are on page 1of 32

C İ L T : 18 TOPLANTI: 14

CUMHURİYET SENATOSU
TUTANAK DERGİSİ
> *^ >

24 ncü Birleşim

30 .1 .197S Perşembe

İÇİNDEKİLER
Sayfa Sayfa
I. — Geçen tutanak özeti 616:617 6. — Erzincan Üyesi Niyazi Ünsal'ın, T R T
II. — Gelen kâğıtlar 617:618 yayınları konusunda gündem dışı demeci. 634:637
7. — Danışma Kurulunun, 1975 malî yık
III. — Yoklama 618 Bütçe kanunu tasarısının görüşülme usulüne dair
IV. — Başkanlık Divanının Genel Kurula 29 . 1 . 1975 gün ve 3 sayılı kararı. 637:638
sunuşları. 618 8. — Dilekçe Karma Komisyonu Başkan­
1. — Orman Bakanı Fikret Saatçioğlu'nun, lığının, Komisyonlarının görev bölümüne dair
14. 1 . 1973 tarihli 19 ncu Birleşimde Çanakkale tezkeresi. (3/579) 638
Üyesi İsmail Kutluk'un «Gelibolu Yarımadasın­ 9. — Devlet Bakanı Mehmet Özgüneş'in, 633
da yapılmakta olan millî park ve vatandaşın sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Gö­
şikâyetleri» konusunda yapmış olduğu gündem revleri hakkındaki Kanunun bazı maddelerinin
dışı demecine cevabı. 618:620 değiştirilmesine ve bu kanuna 5 geçici madde
2. — Kars Üyesi Sırrı Atalay'ın, TRT'nin eklenmesine dair kanun tasarısının, havale
millî görevini ciddî bir şekilde yerine getirmesine edilmiş olduğu Millî Eğitim ve Bütçe Plan ko­
engel olunmak üzere yapılan suçlamalara dair misyonlarından 5'er üye alınmak suretiyle kuru­
gündem dışı demeci. 620:627 lacak bir geçici komisyonda görüşülmesine dair
3. — Eskişehir Üyesi Ömer Ucuzal'm, Kars önergesi. (1/309, 4/215) 638:639
Üyesi Sırrı Atalay'ın, beyanında, Adalet Partisi V. — Sorular ve cevaplar 639
Genel Başkanına ve Genel Başkan Yardımcısına A) Yazılı sorular ve cevapları 639
sataşılması nedeniyle gündem dışı demeci. 627:632 1. — Cumhuriyet Senatosu Malatya Üyesi
4. — Cumhurbaşkanınca S. Ü. Fethi Çelik- Hamdi Özer'in, İskenderun - Trabzon arasındaki
baş'ın, Kars Üyesi Sırrı Atalay'ın beyanında, 65 nolu Devlet yoluna dair soru önergesi ve Ba­
T R T Genel Müdürü hakkında Başbakandan sor­ yındırlık Bakanı Vefa Tanır'ın yazılı cevabı.
muş olduğu sözlü sorunun muhtevasının yanlış (7/317) 639:640
anlaşılması nedeniyle gündem dışı demeci. 632:633 2. — Cumhuriyet Senatosu İzmir Üyesi Beliğ
5. — Malatya Üyesi Hamdi Özer'in, son Beler'in, yurt dışında mahkûm olan Türklere
günlerdeki gençlik olayları konusunda gündem dair soru önergesi ve Adalet Bakanı Hayri Mum-
dışı demeci. 633:634 cuoğlu'nun yazılı cevabı. (7/333) 640:641
C. Senatosu B : 24 30 , 1 . 1975 O : 1

I. — GEÇEN T TANAK ÖZETİ


Elâzığ Üyesi Celâl Ertuğ, Keban Barajı sahasın­ lanmış olan, iki ülke arasındaki Devlet Hudut Hattı­
daki istimlâk bedellerinin ödenmesindeki gecikme nın geçişine ait tarif protokolü, Devlet hududu hari­
45 bin nüfusu ilgilendirdiği cihetle, yakında su basa­ tası, hudut işaretleri protokolleri ve hudut işaretleri­
cak olan bu bölgeler hakkında vatandaşların üretici­ nin kontrolü, bakımı, onarımı ve ihyası ile hudut or­
likten ayrılıp, yoksul duruma düşmemesini temin; man kesim şeritlerinin muhafazası hakkındaki proto­
kolün onaylanmasının uygun bulunduğuna dair (S.
Ankara Üyesi Yiğit Köker, TRT Genel Müdürü Sayısı : 427) kanun tasarısının gelen kâğıtlardan gün­
İsmail Cem îpekçi'nin son beyanatı; deme alınıp, öncelik ve ivedilikle görüşülmesi onayla­
Sivas Üyesi Hüseyin Öztürk, gençlik olaylarının narak maddeleri kabul olundu ve tümü açık oya su­
nedenleri ve alınması gereken tedbirler; nuldu; oyların sayımı sonucunda tasarının kanunlaş­
Adana Üyesi Mehmet Nuri Âdemoğlu, TRT Ge­ tığı bildirildi.
nel Müdürünün televizyonda okunan beyanatı;
6/8 numaralı sözlü soru, soru sahibinin ikinci de­
Erzurum Üyesi Hilmi Nalbantoğlu, Libya ile iliş­
fa bulunmaması;
kilerimiz; 6/18 numaralı sözlü soru, soru sahibinin talebi
Kayseri Üyesi Hüseyin Kalpaklıoğlu, TRT Genel üzerine yazılı soruya çevrildiler.
Müdürünün son beyanatı konularında gündem dışı
birer demeçte bulundular. Cumhuriyet Senatosu istanbul Üyesi Mehmet Fey-
yat'ın, hâkimlerin görevlerinden başka herhangi bir
Ordu Üyesi Selâhattin Acar'ın, Dilekçe Karma Ko­ görev yapıp yapmayacağına dair sözlü sorusuna Ada­
misyonu Üyeliğinden çekildiğine dair önergesi; let Bakam Hayri Mumcuoğlu cevap verdi.
Dilekçe Karma Komisyonu Başkanlığının, Kâtip
6/35, 6/37, 6/43, 6/53 numaralı sözlü soruların
Üyeliğine Aydın Üyesi Halil Goral'ın seçildiğine ve
görüşülmesi, ilgili bakanların;
Ankara İmar Limited Şirketi hakkında kurulan
6/10, 6/20, 6/26, 6/27, 6/32, 6/34, 6/36, 6/38,
Araştırma Komisyonu Başkanlığının, komisyonları­
6/39, 6/40, 6/44, 6/47, 6/48, 6/49, 6/50, 6/51, 6/52,
nın Başkanlık Divanı seçimine dair tezkereleri Genel
6/54 numaralı sözlü soruların görüşülmesi, soru sa­
Kurulun bilgisine sunuldu.
hiplerinin ve ilgili bakanların Genel Kurulda hazır
Cumhurbaşkanınca S. Ü. Fethi Çelikbaş'ın, TRT bulunmamaları nedenleri ile ertelendi.
hakkında Senato Araştırması isteyen önergesi Genel
10/6 numaralı Senato Araştırması isteyen önerge­
Kurulun bilgisine sunuldu ve gerekli işlemin yapıla­
nin görüşülmesi, önerge sahibinin vazifeli olması ne­
cağı bildirildi.
deniyle;
Hastalığına binaen Ordu Üyesi Bekir Sıtkı Bay-
10/12, 10/13 ve 10/16 numaralı Senato Araştırması
kal'a 34 gün izin verilmesine dair Başkanlık tezkeresi
isteyen önergelerin görüşülmesi, ilgili bakanların;
kabul olundu.
10/3, 10/7, 10/9, 10/10, 10/11, 10/14, 10/15, ve
27 Ağustos 1973 tarihinde Ankara'da imzalanan 10/33 numaralı Senato Araştırması isteyen önergele­
«Türkiye Irak Hampetrol Boru Hattı Anlaşması» ve rin görüşülmesi, önerge sahiplerinin ve ilgili bakanla­
onay süresinin uzatılmasına dair işbu anlaşmaya ek rın Genel Kurulda hazır bulunmamaları nedenleriyle
olarak Türkiye ile Irak arasında teati edilen sırasıyle ertelendi.
26 Aralık 1973 ve 20 Nisan 1974 tarihli mektupların Cumhuriyet Senatosu Saymanlığının, Haziran,
onaylanmasının uygun bulunduğuna dair (S. Sayısı : Temmuz ve Ağustos 1974 aylarına ait hesapları hak­
426) Kanun tasarısının ikinci açık oylaması yapıldı; kında Cumhuriyet Senatosu Hesaplarını İnceleme Ko­
oylamanın sayımı sonucunda tasarının kanunlaştığı bil­ misyonu raporunun (S. Sayısı : 404) Komisyon yet­
dirildi. kililerinin Genel Kurulda hazır bulunmamaları;
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sovyet Sosya­ Cumhuriyet Senatosu Bolu Üyesi Turgut Gülez'
list Cumhuriyetleri Birliği Hükümeti arasında imza- in, Anayasanın 78 nci maddesi muvacehesinde Bolu

— 616 —
C. Senatosu B : 24 30 . 1 . 1975 O : 1
Çimento Fabrikası İdare Meclisi Reisliği sıfatıyle se­ 30.1.1975 Perşembe günü saat 15.00'te toplan-.
natörlük sıfatının bağdaşıp bağdaşmayacağına dair, mak üzere Birleşime saat 17.55'de son verildi.
îstanbul eski Üyesi Ekrem Özden'in önergesi ve bu hu­ Başkan Kâtip
susta Başkanlık Divanının 1 Haziran 1970 tarih ve Başkanvekili Cumhurbaşkanınca S. Ü.
28. 10 Temmuz 1972 tarih ve 31, 11 Mart 1974 ta­ Mehmet Ünaldı Bahriye Üçok
rih ve 9, 13 . 11 .1 974 tarih ve 2 sayılı kararları, Baş­ Kâtip
kanlık Divanı Sözcüsünün Divanda görevli bulunma­ Kastamonu
ları nedeniyle ertelendi. Mehmet Çamlıca

Sözlü Soru 2. — Cumhuriyet Senatosu Cumhurbaşkanınca


Seçilen Üye Bahriye Üçok'un, «Hutbeler» adlı ki­
1. — Cumhuriyet Senatosu Erzincan Üyesi Niyazi
tap ve nakli istenen din görevlisine dair yazılı soru
Ünsal'ın, son günlerde vukubulan bazı öğrenci ve
önergesi, Devlet Bakanlığına gönderilmiştir. (7/328)
işçi olaylarına dair sözlü soru önergesi, Başbakanlığa
3. — Cumhuriyet Senatosu Adana Üyesi M. Nu­
gönderilmiştir. (6/55)
ri Âdemoğlu'nun, eczaneler ve ilâç sanayiine dair ya­
Yazdı Sorular zılı soru önergesi, Çalışma Bakanlığına gönderilmiştir.
1. — Cumhuriyet Senatosu Cumhurbaşkanınca (7/329)
Seçilen Üye Özer Derbil'in, Uluslararası Enerji Ajan­ 4. — Cumhuriyet Senatosu Adana Üyesi M. Nuri
sına kesin katılma kararına ulaşılıp ulaşılmadığına da­ - Âdemoğlu'nun, kooperatifler ve bu kooperatiflere tah­
ir yazılı soru önergesi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Ba­ sis edilen kredi ile buralarda çalışan personele dair
kanlığına ve Dışişleri Bakanlığına gönderilmiştir. yazılı soru önergesi, Köy İşleri ve Kooperatifler Ba­
(7/327) kanlığına gönderilmiştir. (7/330)

II. — GELEN KÂĞITLAR


Tasarılar lanmasının uygun bulunduğuna ilişkin kanun tasarısı­
1. — Evlilik Bağına İlişkin Kararların Tanınması nın Millet Meclisince kabul olunan metni (M. Mec­
hakkında Sözleşmenin onaylanmasının uygun bulun­ lisi : 1/153; C. Senatosu : 1/300) (Anayasa ve Adalet
duğuna dair kanun tasarısının Millet Meclisince ka­ ve Dışişleri, Turizm ve Tanıtma komisyonlarına)
bul olunan metni (M. Meclisi : 1/161; C. Senatosu : (Müddet : 15'er gün)
1/297) (Anayasa ve Adalet, Dışişleri, Turizm ve Ta­ 5. — Türkiye Cumhuriyeti ile Haşimî Ürdün Kral­
nıtma komisyonlarına) (Müddet : 15'er gün) lığı arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerin­
2. — Evlenme ile Nesep Düzeltilmesi hakkında de Karşılıklı Adlî Yardımlaşma Sözleşmesinin onay­
Sözleşmenin onaylanmasının uygun bulunduğuna dair lanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tasarısı­
kanun tasarısının Millet Meclisince kabul olunan met­ nın Millet Meclisince kabul olunan metni (M. Mecli­
ni. (M. Meclisi : 1/160; C. Senatosu : 1/298) (Anayasa si ; 1/87; C. Senatosu : 1/301) (Dışişleri, Turizm ve
ve Adalet ve Dışişleri, Turizm ve Tanıtma komisyon­ Tanıtma ve Anayasa ve Adalet komisyonlarına)
larına) (Müddet : 15'er gün) (Müddet : 10'ar gün)
3. — Türkiye Cumhuriyeti ile Belçika Krallığı ara­ 6. — Türkiye Cumhuriyeti ile Haşimî Ürdün Kral­
sında imzalanan Konsolosluk Sözleşmesinin onaylan­ lığı arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî İlişki­
masının uygun bulunduğuna dair kanun tasarısının leri Düzenleyen Sözleşmenin onaylanmasının uygun
Millet Meclisince kabul edilen metni (M. Meclisi : bulunduğuna dair kanun tasarısının Millet Meclisince
1/88; C. Senatosu : 1/299) (Dışişleri, Turizm ve Ta­ kabul olunan metni (M. Meclisi : 1/63; C. Senatosu :
nıtma ve Anayasa ve Adalet komisyonlarına) (Müd­ 1/302) (Dışişleri, Turizm ve Tanıtma ve Anayasa ve
det : 10'ar gün) Adalet komisyonlarına) (Müddet : 15'er gün)
4. — Vasiyetnamelerin Tescili Konusunda Bir 7. — Hayvanların Uluslararası Nakliyat Sırasında
Usul Kurulmasına dair Avrupa Sözleşmesinin onay- Korunmasına dair Avrupa Sözleşmesinin Onaylanma-
C. Senatosu B : 24 30 . 1 . 1975 O : 1

sınm Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun tasarısının tosu : 1/306) (Anayasa ve Adalet ve Dışişleri, Tu­
Millet Meclisince kabul olunan metni (M. Meclisi : rizm ve Tanıtma komisyonlarına) (Müddet : 15'er
1/144; C. Senatosu : 1/303) (Dışişleri, Turizm ve Ta­ gün)
nıtma komisyonuna) (Müddet : 15 gün) 11. — Vatansızlık Hallerinin Sayısının Azaltılma­
8. — Cenazelerin Nakli Anlaşmasının Onaylanma­ sına Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bu­
sının Uygun Bulunduğuna dair Kanun tasarısının lunduğu hakkında Kanun tasarısının Millet Meclisin­
Millet Meclisince kabul olunan metni (M. Meclisi : ce kabul olunan metni (M. Meclisi : 1/85; C. Sena­
1/127; C. Senatosu : 1/304) (Dışişleri, Turizm ve Ta­ tosu : 1/307) (Dışişleri, Turizm ve Tanıtma ve İçiş­
nıtma Komisyonuna) (Müddet : 15 gün) leri komisyonlarına) (Müddet : 15'er gün)
12. — Ad ve Soyadlarımn Nüfus Kütüklerine Ya­
9. — «Uçaklarda İşlenen Suçlar ve Diğer Bazı
zılış Şekline ilişkin Sözleşmenin onaylanmasının uy­
Eylemlere İlişkin» 14 Eylül 1963 tarihli Tokyo Söz­
gun bulunduğu hakkında Kanun tasarısının Millet
leşmesine Katılmamızın Uygun Bulunduğu hakkında
Meclisince kabul olunan metni (M. Meclisi : 1/86; C.
Kanun tasarısının Millet Meclisince kabul olunan met­
Senatosu : 1/308) (Dışişleri, Turizm ve Tanıtma ve
ni (M. Meclisi : 1/146; C. Senatosu : î/305) (Ana­
İçişleri komisyonlarına) (Müddet : 15'er gün)
yasa ve Adalet, Dışişleri, Turizm ve Tanıtma komis­
13. — 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuru­
yonlarına) (Müddet : 15'er gün)
luş ve Görevleri hakkındaki Kanunun bazı maddele­
10. — Sivil Havacılık Güvenliğine Karşı Kanun rinin değiştirilmesine ve bu Kanuna 5 geçici madde
Dışı Eylemlerin Önlenmesine ilişkin 23 Eylül 1971 ta­ eklenmesine dair Kanun tasarısının Millet Meclisince
rihli Montreal Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun kabul olunan metni (M. Meclisi : 1/150; C. Senato­
Bulunduğuna dair Kanun tasarısının Millet Meclisin­ su : 1/3G9) (Millî Eğitim ve Bütçe ve Plan'komisyon­
ce kabul olunan metni (M. Meclisi : 1/145; C. Sena­ larına) (Müddet : 15 gün)

BİRİNCİ OTURUM
Açılma s a a i : 15,00
BAŞKAN : BaşkaııvekTti Mehmet Ünaldı
KÂTİPLER : Mehsıct Çamlıca (Kasîamor.a), Bahriye Üçok (Cumhurbaşkanınca S. Ü.)

BAŞKAN — 24 ncü Birleşimi açıyorum.

m. YOKLAMA

BAŞKAN — Yoklama yapılacaktır. BAŞKAN Çoğunluğumuz vardır, görüşmelere


(Yoklama yapıldı) başlıyoruz.

IV. — BAŞKANLIK DÎVANİNİN GENEL KURULA SUNUŞLARI

1. — Orman Bakam Fikret Saatçioğlu'nun, BAŞKAN — Cumhuriyet Senatosu Çanakkale


14 . 1 . 1973 tarihli 19 ncu Birleşimde Çanakkale üyesi sayın İsmail Kutluk'un 14.1.1975 tarihinde yap-
Üyesi ismail Kutluk'un «Gelibolu yarımadasında mış olduğu gündem dışı konuşmayla ilgili olarak
yapılmakta olan millî park ve vatandaşın şikâyetleri» acık'a/ra yapmak üzere Orrnan Bakanı Sayın Fik-
konusunda yapmış olduğu gündem dışı demecine ret Saaiciûğkı.
cevabı. Bayurun efendim.

618
C. Senatosu B : 24 30 . 1 . 197S O : 1

ORMAN BAKANI FİKRET SAATCİOĞLU — 2 . 1 1 . 1973 günü Orman Bakanlığının onayı ile
Yüce Senatonun Sayın Başkanı, sayın senatörler; de bu yöre millî park olarak ayrılmış ve mahallinde
Çanakkale senatörü sayın İsmail Kutluk'un, İlân edilerek bölge sakinlerine de duyurulmuştur.
14 . 1 . 1975 tarihinde Çanakkale - Gelibolu Millî
Amaç, 1915 Çanakkale - Gelibolu savaşlarını
Parkına dair yapmış olduğu gündem dışı konuşma
genç kuşaklara anlatmak ve savaşın gerçek öyküsünü,
ile ilgili olarak izahat arz etmek üzere huzurunuzda
bugüne kadar yayınlanmamış olan Devlet arşivlerin­
bulunuyorum.
den de yararlanarak, yerinde halkımızın bilgisine sun­
Çanakkale - Gelibolu yarımadasının güneybatı
maktır. Bu amacı gerçekleştirmek için, insanüstü
kesiminde, yaklaşık 19 bin hektarlık bölümü orman
kahramanlıkların yaratıldığı Çanakkale - Gelibolu
tahdit sınırları içinde kalan 33 bin hektarlık saha­
mıntıkasında bugünkü arazi kullanımını değiştirme­
nın tamamı, millî park tesis edilmek üzere 26.5.1973
den, tarihî espirisi içerisinde sadece siperleri, batar­
gün ve 7/6477 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile or­
yaları, koruganları, dar alanlarda demonstratif ola­
man rejimi altına alınmış bulunmaktadır.
rak yeniden tesis ve sergileyerek, yöreyi daha anlamlı
Kararın 1 . 6 . 1973 günü Orman Bakanlığına kılmak yoluna gidilecektir.
intikalinden sonra millî park çalışmaları yürütülme­
ye başlanmıştır. Adı geçen karar Resmî Gazetede Yarımadada bitki örtüsünün oldukça tahrip edil­
çıkmamış olmakla beraber, bütün Bakanlar Kurulu miş olması nedeniyle hem yeşil bir örtü yaratmak,
kararlarının Resmî Gazetede çıkması şartı bulunma­ hem de yaşayan halkın ekonomik koşullarını yük­
dığını yüksek malûmlarına arz etmek isterim. seltmek için, yetişebilirliği tespit edilen zeytin ve
antep fıstığı yetiştirilmesi, yöre ekonomisine iyi bir
Şimdi, millî park çalışması safahatına ilişkin kısa
olanak sağlayacaktır. Bu hususun orada oturan hal­
açıklamada bulunmak istiyorum. Devlet Bakanlığı­
ka tavsiye edilmesinde yarar görülmüştür. Ayrıca,
nın 20 . 7 . 1971 gün ve 23/784 sayılı yazıları gere­
talep ettikleri takdirde, yöredeki orman köylerinin
ğince kurulmuş olan Çanakkale yöresi ve Gelibolu
tarımsal ve altyapı bakımından kalkındırılmaları
Yarımadası Fizikî Planlama Komisyonunca yörede
amaciyle Orman Bakanlığı Orman - Köy İlişkileri
bir millî park tesisi öngörülmüş ve 8 . 1 2 . 1972 tari­
Genel Müdürlüğünce gerekli projeler hazırlanacak­
hinde, ilgili kuruluşların iştirakiyle Orman Bakanlı­
tır.
ğında düzenlenen ön toplantıda, Gelibolu Yarımada­
Millî park içerisinde kalan sahalarda, tarımsal
sında millî park tesis edilmesi hususu kararlaştırıl­
faaliyetlerin kısıtlanması söz konusu değildir. Mevcut
mıştır.
tarım kullanımına, Orman Bakanlığınca hiç bir şe­
1915 Çanakkale - Gelibolu savaşlarının cereyan
kilde mani olunmayacaktır. Millî park uygulaması
tarzını ve tüm savaş alanlarını ve millî park sınırları­
nedeniyle halkın yarımada dışına hiç bir şekilde göçü
nı tespit için Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı,
düşünülmemektedir. Yörede kontrollü hayvan ot­
Türk Tarih Kurumu, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakül­
latmasını ve bu sayede de muhtemel orman yagm-
tesi Tarih Bölümü yetkililerinden alınan bilgilerle,
larını önlemeyi amaçlayan tasarılar da yürütülmekte
mıntıkada yapılan arazi çalışmaları birleştirilip millî
olan planlama çalışmaları içerisinde yer alacaklardır.
parkın sınırları tamamlanmış ve park kullanım karar­
Mıntıkada yaygın hayvancılık faaliyetlerini, yarım­
ları belirlenmiştir.
adanın su yönünden fakir olması engellemektedir.
16 . 3 . 1973 günü Bakanlığımızda konu ili ilgili Yarımadanın sık sık orman yangınlarına sahne olma­
asker, sivil tüm kurum ve kişilerin katıldığı bir top­ sı, zaten sınırlı olan orman örtüsünün gelişmesine
lantı daha düzenlenip, hazırlanan millî park uzun engel olmaktadır. Tabiî bitki örtüsünü teşkil eden
devreli gelişme planı model olarak sunulmuştur. maki; yani çalı formasyonları, yakacak ihtiyacı için
Toplantıya katılan ilgililer olumlu görüşlerini bildir­ bölge halkınca tahrip edilmektedir. Bu durumu ön­
mişlerdir. Bu aşamadan sonra millî park sınırları lemek için Çanakkale Orman Başmüdürlüğümüze ya­
içerisinde kalan bölgeye idarî ve mülkî yönden bü­ rımada üzerinde bulunan köylere, mevzuatına uy­
tünlük kazandırmak için 6831 sayılı Orman Kanunu­ gun, yeterli miktarda zati ihtiyaçları verilmektedir.
nun 3 ncü maddesi uyarınca ve Bakanlar Kurulu ka­ Yarımada üzerinde askerî sahalar bulunmaktadır.
ran ile Gelibolu yarımadasında Ece limanı ile Akbaş Bu sahaların dışında, millî park içerisinde savaş sek­
iskelesi arasındaki hattın Güneyinde kalan, yaklaşık törleri arasında kalmış ve tesis yapmaya müsait bazı
33 bin hektarlık saha orman rejimine alınmıştır. alanlar, turistik ihtiyaçların karşılanması için ayrıla-
C. Senatosu B : 24 30 ; 1 . 1975 O : 1

çaktır. Park ziyaretçilerinin günlük kullanım ve de­ I BAŞKAN — Cumhuriyet Senatosu Kars Üyesi
niz rekreasyon ihtiyaçlarını karşılamak için, Kum Sayın Sırrı Atalay, TRT'nin millî görevinin ciddî bir
Limanı gelişim alanı, Büyük Kemikli burnu ve Ece­ şekilde yerine getirilmesine engel olunmak üzere ya­
abat ilçe merkezi Güneyinde, günlük kullanma saha­ pılan suçlamalara dair gündem dışı söz talep etmiş­
ları da ayrılmış bulunmaktadır. Bunlara ilâveten, lerdir.
park içinde bulunan köylerde, köy mimari bütünü Buyurun Sayın Atalay.
dahilinde pansiyonculuk ve diğer turistik girişimler SIRRI ATALAY (Kars) — Cumhuriyet Senato­
de desteklenecektir. sunun sayın üyeleri;

Özellikle çıkarmaların yapıldığı sahillerde savaş TRT'nin, millî görevini yerine getirirken maruz
alanlarındaki kırsal görünümün korunması için kaldığı isnatların, iftiraların, sövmelerin gerçek ne­
300 metrelik sahil şeridinde özel mülk envanteri ya­ denini açıklamak üzere gündem dışı söz almış bulu­
pılmasına başlanılmış olması, mahallinde, bu yer­ nuyorum.
lerin kamulaştırılacağı intibaını yaratmıştır. Halbu­ Millî görevini yerine getirirken diyorum; gerçek­
ki, şimdiye kadar gerek kırsal sahalarda ve gerek ten TRT, Anayasanın 26 ve 121 nci maddeleriyle mil­
iskân sahalarında hiç bir özel mülk sahibinin yasal lî bir görev ile vazifelendirilmiş bulunmaktadır. 26 ncı
haklarına Bakanlığımızca bir müdahalede bulunul­ madde; «... Jâyık ve sosyal Cumhuriyetin, millî gü­
mamıştır. Tarihî anıtlar civarında cüzi sahalar dı­ venliğin ve genel ahlâkın korunması halleri dışında
şında Bakanlıkça kamulaştırma yapılmayacaktır. Bu kalan bir sebebe dayanarak halkın bu araçlarla haber
yönde Çanakkale Valiliğine ve Orman Başmüdürlü­ almasını, düşünce ve kanaatlere ulaşmasını ve kamu­
ğümüze kesin talimat verilmiştir. oyunun serbestçe oluşmasını engelleyen kayıtlar ko­
yamaz» der.
Durumu, mahallen bir kere daha tetkik etmeleri ve
gerekli izahlarda bulunmaları için ilgili daire baş­ Türk halkının haber almasının, memleketin ger­
kanı ve şube müdürünü görevlendirdim. Bu yetkili­ çeklerini medenî bir ülke olarak, büyük bir Türkiye
ler, Çanakkale Valiliği ve mahallî halkla temas ku­ olarak her vatandaşın öğrenmesinin tabiî hakkı oldu­
rarak, yukarıda açıklanan yönde izahat vermişlerdir. ğunu, bu hakkı herhangi bir şekilde bir kanun ile
Aynı görevliler, tarım kullanımları engellenmedikçe dahi kayıtlamaya hiç kimsenin gücünün yetmeyece­
mahallî halkm millî parka karşı olmadıklarını tespit ğini, iftira ve isnatlar şöyle dursun, kayıtlanmayaca­
etmişlerdir. ğını dahi Anayasamız kesin bir şekilde ifade etmiş
bulunmaktadır.
Sayın Başkan, sayın senatörler;
Netice olarak, Eceabat ilçesi hudutları dahilinde Halkoyunun, halk iradesinin oluşturulması hu­
oturan vatandaşı huzursuz edecek kanun dışı uygu­ susunda yasa ile dahi haber alma araçları üzerine
lamaların bulunmadığını, kamulaştırma çalışmaları kayıt konulamaz. Oysa bugün Türkiye'de bu görevi
yapılmayacağını ve vatandaşın tarım kullanımına hiç kısmen yerine getirmeye çalışan, TRT, («Kısmen» di­
bir şekilde Orman Bakanlığınca müdahale edilmeye­ yorum, çünkü biraz sonra ben de TRT'nin bazı gö­
ceğini, millî park uygulaması nedeniyle mıntıka sâ­ revlerini lâyıkı veçhile yerine getirmediğini ifade ede­
kinlerinin yarımada dışına göç etmelerinin düşü­ ceğim.) Belli bir imkân içerisinde halk iradesini ve
nülmediğini ve bu yönde Çanakkale Valiliğine ve Ça­ halkın tercihlerini oluşturmaya çalışırken şimdiye de­
nakkale Orman Başmüdürlüğümüze talimat verildi­ ğin hiç bir şekil ve surette, hiç bir müessesenin maruz
ğini belirtmek isterim. Bundan böyle de millî park, kalmadığı şekilde kirli (üstüne basa basa ifade ediyo­
uzun devreli gelişme planı çalışmaları, Çanakkale Va­ rum) kirli isnatlara, çok bayağı sövmelere maruz
liliği ve mahallî halkla daha olumlu ve devamlı bir kalmış bulunmaktadır.
diyalog kurularak geliştirilecektir.
TRT etrafında örülen ağın gerçek sebebini biraz
Teşekkür eder, Yüce Senatonun Başkan ve üye­ sonra anlatacağım. Türkiye'de bir hükümet bunalı­
lerine saygılar sunarım. (Alkışlar) mının gerçek sebebi, şu veya bu partinin hükümet
2. — Kars Üyesi Sırrı Âtalay'ın, TRT'nin millî kurup kurmaması değil, Türkiye'de şer kuvvetleriyle
görevini ciddî bir şekilde yerine getirmesine engel demokratik nizamın özleyicisi ve halk tercihlerinin
olunmak üzere yapılan suçlamalara dair gündem dışı yerine getirilip getirilmemesinin mücadelesidir. Yok­
demeci. sa bir kişinin genel başkan olup, onun başkanlığa ge-

620 —
C. Senatosu B : 24 30 .: 1 . 1975 O : 1

tirilip getirilmemesi payesi iki parti arasındaki bir mü­ SIRRI ATALAY (Devamla) — C. H. P.'li arka­
cadelenin ötesindedir, bugün Türkiye'deki mücadele. daşlarımdan özellikle rica ediyorum, bırakın ne der­
Bugün Türkiye'deki mücadele, Türk halkının ken­ lerse desinler.
di iktidarını kurması mücadelesi ile büyük sermaye­ BAŞKAN — Sayın Atalay, lütfen devam ediniz
nin, vurguncu çevrelerin ve bugünkü kötü, haksız, efendim.
adaletsiz düzenin korunmasının temsilcileri arasındaki SIRRI ATALAY (Devamla) — Sayın Başkan,
mücadeledir. ben kendi arkadaşlarımdan ricada bulunuyorum. Di­
îşte TRT, bu mücadelede Türk halkının yanında yorum ki, karşı taraf en galiz küfürleri dahi etsin­
olduğu için, Türk halkının gerçek, yarasının karşısın­ ler; ama bırakın konuşmamı yapayım; hiç cevap ver­
da olanlar TRT'yi ve toprak reformunu boy hedefi meyin, özellikle rica ediyorum.
olarak almışlardır. BAŞKAN — Sayın Atalay, küfür eden yok. Ri-'
ca ederim siz konuşmanıza devam edin.
Araştırma önergeleri mütemadiyen verilmekte, so­
SALİM HAZERDAĞLI (Elâzığ) — En galiz kü­
ruşturma önergeleri verilmekte, Başkan, İçtüzüğe ay­
füm sen yapıyorsun, onlara lüzum yok...
kırı olarak, bir tartışma açarcasına geçen birleşimde
2 A. P.'li 1 D. P.'li veya başka partiden bir sayın ar­ BAŞKAN — Lütfen efendim, lütfen efendim, ben
kadaşımıza üst üste söz vermekte ve bugünde Bütçe vazifemi yapıyorum, lütfen siz müdahale etmeyin,
ve Plan Komisyonunda siyasî hayatımızda ve yasa istriham ediyorum.
hayatımızda görülmedik bir açıkgozlülük işlenmiş bu­ ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Sayın Başkan,
lunmaktadır. Genel Kurulu zatıâliniz mi idare ediyorsunuz, yoksa
Yasama Meclislerinde ve komisyonlarda görüş­ hatip mi?...
meler belli bir sıra üzerine; tasarı ve tekliflerin veri­ BAŞKAN — Ben müdahale ediyorum efendim,
liş tarihlerine göre görüşülür. Bugüne kadar Millet rica ederim.
Meclisi Bütçe ve Plan Komisyonunda l'den 12 sa­ SIRRI ATALAY (Devamla) — Sayın Başkan,
yıya kadar olan kanun kuvvetindeki kararnameler devam edeyim mi?...
ele alınmazken ve hiç biri görüşülmezken (ki, l'den BAŞKAN — Lütfen, buyurun devam edin efen­
12 sayıya kadar olan kanun kuvvetindeki kararname­ dim.
ler 15 . 2 . 1974 günü hükümet tarafından Meclise, SIRRI ATALAY (Devamla) — Sayın Başkan,
1 8 . 2 . 1974 günü Bütçe ve Plan Komisyonuna ha­ işinizi kolaylaştırmak için hemen ifade edeyim ki,
vale edilmiştir) bugün, kendilerine «Milliyetçi Cephe» karşı taraftan gelecek hiçbir şeyi duymayacağım.
adı verenler, Bütçe ve Plan Komisyonundaki çoğun­
Haber almak insanın bir özelliğinden ziyade, onun
luğu neticesinde birden bire 11 sayılı Kanun Kuvve­
insan olma haysiyetinin tabiî icabıdır. Haber alma­
tindeki Kararnameyi tezgâhlamış bulunmaktadırlar.
nın medenî ve demokratik ülkelerde kayıtlardan kur­
Bununla, kendi akıllarınca TRT'nin başındaki zatı
tulması çok mücadeleli olmuştur. Çok ağır mücade­
yeneceklerdir...
lelerden sonra insanlık, haber almayı kamuoyunun
Bizim C. H. P. olarak talihsizliğimiz, karşımızda­
oluşturulmasının bir unsuru olarak temin edebilmiş­
ki güçlerin bilinçten yoksun olmalarıdır. Sanıyorlar
tir. Anayasamızın 20 nci maddesinde «Düşünce hür­
ki, 11 sayılı Kanun Kuvvetindeki Kararnameyi iptal
riyeti», onu takibeden «Bilim ve sanat hürriyeti» ve
ederlerse, ismail Cem'i derhal TRT Genel Müdürlü­
26 ncı maddesinde de «Basın dışı haberleşme araç­
ğünden alacaklar... Bunun hevesi içindeler; ama hu­
larından faydalanma hakkı» nın, nasıl millî bir görev
kuku da, yasaların ne olduğunu da bilmiyorlar, bu­
olarak bu işle uğraşan kurumlara verildiği tespit edil­
nu okumak zahmetine bile katlanmıyorlar. -
miş bulunmaktadır.
Biraz sonra bu gerçeği kendileri de öğrendiler, Bir hazin durumla karşı karşıyayız. Bir zaman bi­
tekriri müzakereye döndüler ama niyetlerini de açık­ zimle beraber TRT Genel Müdürlerinin savunucusu
ça ortaya koymuş oldular. olanlar, (Meselâ ilk Genel Müdür Adnan Öztrak'ın
AZMİ ERDOĞAN (Diyarbakır) — Sayın Baş­ maruz kaldığı tecavüzlerde, o zaman TRT özgür bir
kan, bu ifade tarzı hakaret değil midir? (C. H. P. kurum halinde idi, sonra kıyıldı tarafsız bir müessese
sıralarından gürültüler) haline getirildiği) özgürlüğü veya tarafsızlığı için be­
BAŞKAN — Sayın Erdoğan, dikkatle takip edi­ raberce mücadele ettiklerimizin bir kısmı, şimdi T R T '
yorum. nin bir başka Genel Müdürünün aynı mücadeleyi

- 621
C. Senatosu B : 24 30 , 1 . 1975 O :1
devam ettirmesi, sürdürmesine rağmen, amansız mü­ BAŞKAN — Buyurun devam edin Sayın Atalay.
cadeleyi açmış olan bayrağın altında onları görüyo­ SIRRI ATALAY (Devamla) — Edeceğim Sayın
ruz. Gerçekten bu çok hazindir. Evet, TRT'nin hazin Başkan. Bazı insanların içlerindekilerini daha rahat­
bir kaderi vardır; kuruluşundan bu yana özerk bir lıkla ortaya atmaları için vakit de veriyorum.
müessese olarak bütün umum müdürleri; Sayın Mu­ BAŞKAN — Saym Atalay, ben müdahale ediyo­
sa Öğün değerli bir teknisyen, gerçekten TRT'ye hiz­ rum. Onun için ayrıca zatıâlinizin cevap vermesine
met eden bir insan, onun dışında normal sivil idare­ lüzum bırakmıyorum.
den gelen iki genel müdür, ikisi de haksız ama sistem­ SIRRI ATALAY (Devamla) — Cevap vermiyo­
li bir iftira kampanyasına hedef tutulmuşlardır. rum Sayın Başkan, sizin işinizi kolaylaştırıyorum.
Hatırlarsınız, hasta haliyle gerçekten oturacak du­ BAŞKAN — Efendim, ben müdahale ediyorum,
rumu dahi olmadığı halde, Adnan Öztrak buraya rica ediyorum, susuyor.
geliyor TRT'nin tarafsızlığını, özgürlüğünü müdafaa­ SIRRI ATALAY (Devamla) — Sayın Başkan;
ya çalışıyordu; ama ne şekilde haksız, ne şekilde daha başından söyledim; ne derlerse desinler cevap
ağır, ne şekilde yasa dışı taarruzlara hedef kaldığını vermeyeceğim, dedim. Bu, benim başıma gelen ilk iş
hep beraber burada acı, acı müşahede ettik ve gör­ değil ki?... Sayın Ferid Melen ve Mete Akyol'un ba­
dük. bası Hüsnü Akyol'la beraber basınla ilgili, suiistimal­
TRT'ye reva görülen bu haksızlıkların başlıca ne­ le ilgili uzun yıllar önce bir önerge vermiştik. Bu­
denlerinden biri, kendilerine «Milliyetçi Cephe» is­ nun binlerce misâli var. Bize neler, neler denildiğini
mini veren ve ülkenin içinde iç duvarlar ören siyasî biliriz; neler, neler söyledi. Bunlar söylenir ve ifade
partilerin TRT, bu iç duvar örülüsünün methiyecisi edilir. Bu bakımdan ben, başından beri söyledim, ce­
ve iç duvar örme teşebbüslerinin yandaşı olmayarak, vap vermeyeceğim.
«Kendilerine (Milliyetçi Cephe) diyen siyasî partiler» FERİD MELEN (Van) — Veriyorsun...
deyişinden ödleri kopmaktadır ve husumetin bir nok­
tası buradan gelmektedir. «Milliyetçi Cephe» Türki­ SIRRI ATALAY (Devamla) — Evet nerede kal­
ye'de «Millî Husumet Andı» nın bir devamıdır. Ha­ mıştım; 27 Mayıs Devrimi büyük ilerici bir atılım
tırlarsınız, 1946 yıllarında Türk siyasî hayatında ilk ile Vatan Cephesi iç duvarlarını ve iç duvarlarla Tür­
defa ülke iç duvarlarla bölünmek istendi, bir «Millî kiye'nin bölünmesini önleyebildi. Büyük Hint Şairi:
Husumet Andı» ilân edildi; ama Cumhuriyet Halk «Ya Rabbim ne olur, her türlü felâketi reva gör;
Partisi bunun üstesinden gelebildi. Hatırlarsınız 12 ama memleketimi iç duvarlarla bölme» diyor, ama
Temmuz beyennamesiyle bu iç duvar yıkılmaya, bu görüyoruz ki, Türkiye'yi şimdi bir üçüncü iç duvar­
iç duvar sökülmeye başladı. la örmenin hevesi içerisindeler; kendilerine «Milliyet­
çi Cephe» diyen siyasî partiler..
Tarih devam edip aktı, zaman geldi Vatan Cep­
ADNAN KARAKÜÇÜK (Kahraman Maraş) —
hesiyle Türkiye yeniden iç duvarlarla bölünmeye
Bundan ne korkuyorsun Allah aşkına?..
başlandı. O Vatan Cephesi özlemini çekenler öylesi­
SIRRI ATALAY (Devamla) — Siyasî partiler ta­
ne bir radyoyu istemektedirler. Bilmem, «Sarıtekir'de
rafından bir iç duvar; ama kendilerinin altında ka­
20 yavrusuyle beraber Demokrat Partiye geçti» şek­
lacakları kaim bir iç duvar... Çünkü hep öyle olmuş­
linde Devlet radyosundaki haberin iştiyakını çeken­
tur, hep kendileri altında kalırlar. Bir iç duvar ör­
ler, Milliyetçi Cephenin bu neviden gerçekten vicdan­
menin hevesi içindedirler.
ları sızlatan, haysiyetleri yaralayan bir niteliğe gir­
mesini, böylesine bir yandaşlık etmesini isteyenler ALÂEDDİN YILMAZTÜRK (Bolu) — Bu sefer
elbetteki, TRT'ye hücum edeceklerdi ve hücum et­ kimin kalacağı belli olmaz.
mekten de gecikmediler. BAŞKAN — Lütfen efendim, lütfen.
SALİM HAZERDAĞLI (Elâzığ) — O yandaş SIRRI ATALAY (Devamla) — TRT'nin demin
dediğin, yoldaş değil... bir kısım yayınını beğenmediğimi söyledim. Gerçek­
BAŞKAN — «Yoldaş» demiyor zaten, Sayın ten TRT'de Salı günü; bir arkadaşımızmda ifade et­
Hazerdağlı, müsaade buyurun, «yoldaş» demiyor, tiği gibi Kars'ın Sarıkamış kazasının Hamamlı köyün­
«yandaş» diyor; yani açık söylüyor. Açık söylediği deki çocukları acıklı halleriyle verdi. Kars'ın Sarıka­
için tashihe lüzum yok zannediyorum. mış kazasının Hamamlı köyü yol üzerinde, durumu
SALÎM HAZERDAĞLI (Elâzığ) — Yandaş de­ nispeten en iyi bir köyüdür. TRT oradaki köylülerin
diğin müddetçe, yoldaş cevabını alırsın. gerçek durumunu verdi. Ayakları yalınayak, üstleri

622 —
C. Senatosu B : 24 30 . 1 . 1975 O : i

yırtıktı; ama keşke TRT, Göle'nin Demirkapı köyü­ BASILAN — Sayın Atalay, beni de münakaşanın
nü, Posof'un Badele köyünü, Hauak'ın Ergcze köyü­ içerisine çekmek istiyorsunuz, ama, bunda muvaffak
nü verseydi, orada köy evlerinin toprak altında, ora­ olamazsınız. Konuşmanıza devam ediniz.
da insanların eksi 20 derecede, yılın 365 gününde ku­
SIRRI ATALAY, (Devamla) — Hayır Sayın
ru ekmekten başka hiçbir şey bulamadıklarını vere-
Başkan; Başkan bulunduğunuz sürece ve ben burada
bilseydi... Bunları T R T verememiştir, vermemiştir.
kürsüde konuştuğum sürece, sizi böyle bir tartışma­
Hamamlı köyünde, ayağı yalınayak çocuğu vermiş,
nın içine asla sokmak istemeyeceğim.
arkadaşlarımız tahammül edemiyorlar; bunu niçin
verdi?» diyorlar. İşte mesele burada. Çünkü, Türk izin verirseniz size bir anımı anlatayım: Kurucu
halkı birbirini seven bir toplum olarak, birbirlerinin Meclis döneminde Sayın Seyfi Öztürk, Yassıada'da
ıstırabını görerek bir yürek, bir fikir etrafında birle­ yargılanan arkadaşlarımızın avukatı ve aynı zaman­
şecekler; birbirinin tasasını, birbirinin ıstıraplarını gö­ da Kurucu Meclis üyesi idi. Birgün yoklama yapılı­
receklerdir. Bunun öğrenilmesini ve Türk halkının bi­ yordu ve Seyfi Öztürk bulunmamıştı. C. H . P.'li bir
linçlenmesini istemiyorlar. Türk halkı bilinçlenmesin arkadaşımız kürsüye çıktı ve kendisini ağır bir dille
ki, büyük sermaye, onun Parlamentodaki temsilci­ yerdi. Zabıtlarda vardır ve Sayın Öztürk şahittir. Bir­
leri vurguncu, talancı çevreler, mevcut kurulu düze­ den fırladım. Seyfi Öztürk'ü müdafaa ettim. Kendisi
ni daha bir müddet devam ettirebiisinler ve hiçbir burada yok; kendisi burada olmayan insanın aleyhin­
zaman Türkiye'de vatandaş reyi ile iktidardan pay de, kendi arkadaşım dahi konuştuğu zaman cevap
almayacak olanlar, bir manga sayısı kadar milletve­ vermiştim,
killeri olmadan Hükümet içerisinde büyük yerler Sayın Başkan, kendisini burada savunamayan bir
işgal edip, bir ara rejimi devamı ile bugünkü düze­ Genel Müdüre isnatta bulunulabilir, yerilebilir, eleş­
nin sürdürülmesini isteyenlere el betteki TRT'nin bu tirilebilir, ama; bir arkadaşımız «Sen, sen, sen!» diye,
şekilde yayınlarına tahammül etmeyeceklerdir. TRT, sokak kabadayısının dahi bir diğerine reva göreme­
keşke görevini lâyıkı veçhile yapabilse de.. yeceği küfürleri savurduğu zaman, işin içine keşke bu
yönle karışabilseydiniz ve müdahale edebilseydiniz..
HİLMİ SOYDAN (Kahraman Maraş) — Hükü­
metten kaçmasaydınız. Diyorlar ki: «Cumhurbaşkanına neden TRT Sa­
BAŞKAN — Lütfen efendim müdahale etmeyiniz. yın Fahri Korutürk diye hitap etmiyor?.» Demin de
İstirham ediyorum. söyledim; gerçekten C. H. P.'nin talihsizliği, uzun yıl­
SIRRI AT AL AY (Devamla) — Türkiye'nin tüm lardan beri hep karşımızdakiîerin ne gelenek, ne dev­
gerçeklerini açıklıkla millî vazifesi olan kamuoyunu let hayatının çeşitli icapları hususunda zahmet edip,
oluşturmak görevini yerine getirip, verebilse. Buna ta­ araştırma huy ve itiyatlarını edinmemesinden gelir.
hammül edemiyorsunuz. Ya o gerçek çıplaklar... «Sayın Cumhurbaşkanı» denir ve o şekilde hitap edi­
BAŞKAN — Sayın Atalay, istirham ederim, mü­ lir; ama üçüncü şahıs olarak ifade edildiği zaman, şim­
cerret halde, karşıdan müdahaleyi celp edecek tarzda diye değin hiçbir TRT Genel Müdürü döneminde,
konuşmamanızı rica edeceğim. Çünkü gündem dışı «Sayın Sunay.» denmemiştir. «Sayın İnönü» denme­
konuşma yapıyorsunuz. İstirham edeceğim. miştir. «Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Cemal Gürsel,
Fahri Korutürk» denmiştir. Hangi dönemde, Cum­
SIRRI ATALAY (Devamla) — Sayın Başkan;
hurbaşkanlarına gazetede veya Devlet radyolarında,
Ne kadar objektif konuştuğumu bilmem takdir
«Sayın» diye (Üçüncü şahıs olarak ifade edilir, ama,
ediyor musunuz? Keşke Sah günü burada siz, bir ar­
resmî yazı olarak değil.) Hitap edilmediği ve de TRT'
kadaşımızın, «Sen, sen, sen!» diye, kendisine bura­
nin bunu yerine getirmediği yolunda bir suçlama gö­
da savunmaya hak verilmeyen bir Kurumun Genel
rülmüştür?. Bu, karşı cephenin bir taktiğidir. Kendi­
Müdürünü ve onun şahsında bir Kurumu en ağır
lerini cephe olarak aldıkları için ifade ediyorum; aslın­
bir şekilde itham ettiği ve küfür ettiği zaman da «Ken­
da taban; yani Türk halkı böyle bir cephe içerisinde
disini savunma imkânına sahip olmayan bir kimseye
değildir. Türk halkının böyle bir cepheyi nasıl karşı­
ve o kuruma bu şekilde küfür etmeye, kirli isnatlarda
ladığını ve nasıl bunun dersini ve cevabını vereceğini
bulunmaya hakkınız yoktur.» deseydiniz, şimdi bana
ilk seçimlerde göreceğiz.
da biraz müdahale etmeye kendinizde şüphesiz hak
görürdünüz, ama Sayın Başkan, siz maalesef Salı gü­ ADNAN KARAKÜÇÜK (Kahraman Maraş) —
nü üç saldırı kampanyasını... İnşallah!
C. Senatosu B : 24 30 . 1 . 1975 O : 1
SIRRI AT ALAY (Devamla) — Bunu 13 Ekim li arkadaşlarımız, «Parlamentoya, Hükümete.,» Hü­
seçimlerinden önce de söylediğimde «İnşallah,» diyor­ kümet siz, Parlamento siz misiniz?.. «Vaki tecavüzü
dunuz. yapanlara» diyor. Eğer tecavüzü yapmış iseniz, eğer
Bizim sosyal hayatımızda Atatürk için, henüz soy­ gerçekten bu sıfatları kendinize lâyık görüyorsanız si­
adı konmadığı bir dönemde ve bir yasa ile unvanlar ze bir diyeceğimiz yok, ama İsmail Cem'in bu konuş­
ortadan kalkmadığı bir dönemde «Cumhurbaşkanı masında eğer gerçekten Parlamento hedef olsaydı,
Hazretleri, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri» şeklinde emin olun ve özellikle istirham ederek ifade edeyim
Anadolu Ajansı, Radyo ve basında ifade edilirdi, ki, sizden önce Cem'in yakasına ben yapışırdım, Ku­
ama ne zaman ki bir yasa çıkarıldı, ne zaman ki bi­ rucu Mecliste Seyfi Oztürk'e benim arkadaşlarımın
zim yayın organlarımız ve bizim radyomuz bütün haksız olarak vaki konuşmalarında nasıl karşı çık­
dünyadaki cari usullere göre işlemeye başladı; Cum­ mış idiysem.
hurbaşkanlarına da, Hükümet başkanlarına da, haber
Bizans oyunlarına niçin İsmail Cem beyanatında
niteliğindeki verilişte «Sayın» kelimesi kullanılmadı.
yer vermiş?. Bunu bir yumuşak üslup ile ifade edip
Arkadaşlarımız yermek için bakın neler bulmuş­ etmemesi önemli değildir. Asıl önemli olan, geçen
lar, ne büyük kabahatlar bulmuşlar, İsmail Cem, Cuma günü Devlet radyosunda Adalet Partisi Genel
radyoda Cumhurbaşkanına «Sayın» dedirtmiyormuş. Başkanvekillerinden biri, «Devlet televizyonunda öl­
Aslında bunun çok basit bir taktiği vardır; TRT'nin dürülen bir gencin cenaze merasiminin uzunboylu ve­
karşısına sayın Cumhurbaşkanını da çıkarmak ve rilmesinin nedeni nedir?» diye soruyor ve ekliyor, ka­
Devletin başı ile TRT arasına nifak sokmak .Tıpkı rarı da kendisi veriyor; «O halde suçlu TRT'dir..»
milletin arasına nifak sokmak için kendilerine «Mil­ Öldürülen gencin katili olarak TRT'yi gösteren kim­
liyetçi Cephe» unvanını verenlerin kurmuş oldukla­ selere ve zihniyete «Bizans ayak oyunu» demek az­
rı tuzak gibi. Bu basit bir tuzak. Cumhurbaşkanına dır. Eğer ben TRT Genel Müdürü olsaydım, bir par­
«Sayın Korutürk» denilmelidir. Ben burada elbette tinin Genel Başkanvekilinîn böylesine, zırvanın öte­
«Sayın Korutürk» derim, Devletin başkanıdır; ama sine geçmeyen bir şekildeki ithamına daha ağır şekil­
haber niteliğinde olduğu zaman elbetti ki ismen hitap de cevap verirdim.
edilecektir.
BAŞKAN — Sayın Atalay, müdahaleyi celbede-
Sevdiğimiz insanlara «Siz» diye hitap ederiz, ama cek şekilde konuşmamanızı bir defa zatıâlinize rica
bütün varlığımızın yaratıcısı ve uzayın ve bütün her ettim. Lütfen efendim, gündem dışı konuşuyorsunuz.
şeyin yaratıcısı olan Allaha «Siz» mi «Sen» mi diyo­ SIRRI ATALAY (Devamla) — Ama Sayın Baş­
ruz?.. Bunları bilmez misiniz? Çok sevilene «Siz» mi kanım, ithamın ağırlığına bakın; gençler birbirini öl­
denir, «Sayın» mı denir?.. «Sayın Allah» mı «Siz Al­ dürüyor, üç kurşun yarası alıyor, yargı organları suç­
lah» mı denir?.. luları tespit ediyor, İstanbul Valisi suçluların tespit
ALÂADDİN YILMAZTÜRK (Bolu) — İnana­ edildiğini ve etrafındaki çemberin daralmakta oldu­
rak mı söylüyorsun Sayın Atalay?. ğunu, yakalanmalarının gün meselesi olduğunu söylü­
SIRRI ATALAY (Devamla) — Bu kadar yoksun, yor, bir Partinin Genel Başkanvekili, «Bunun suçlu­
bu kadar perişan fikirlerle gelip yaralamak istersiniz; su TRT'dir» diyor. Böylesine itham karşısında eğer
ama gerçekten kamu bunları öğrenecektir. İşte TRT' kendisini ve kurumunu İsmail Cem korumasaydı, hay­
nin oluşturmakla millî görevli olduğu iş budur; kim­ siyet sahibi insanlar olarak hepimiz beraber İsmail
lerin ve hangi siyasî partililerin ne nispette ve ne nite­ Cem'e, başında bulunduğu müesseseyi korumadığı
likte; memlekete mi hizmet, yoksa belli yararların için, gereğini yerine getirmediği için onu kınamakta
temsilcisi olarak mı hizmet görmekle milletin kendi­ kendimize hak bulurduk, ama kullandığı üslup az ol­
lerine tevdi ettiği emaneti yerine getirdiğini veya ge­ duğundan dolayı ben kınıyorum. Görüş farkımız bu.
tirmediğini göstermesi gerekir. Arkadaşlarımız diyorlar ki, «İsmail Cem konuş­
Arkadaşlarımız diyor ki: «TRT, de İsmail Cem bir masında niçin başka yere başmurmayıp da millete
beyanı dolayısıyle Bizans oyunlarından bahsetmiş, başvuracağını söylüyor?.»
ayak oyunlarından bahsetmiş.» Gerçekten İsmail Cem Hani siz yıllar yılı sandıktan bahsederdiniz. Hani
beyanatında (Ben «İpekçi» demiyorum; birazdan ora­ bütün hakların, bütün kurumların, bütün yetkilerin
ya geleceğim.) Bizans oyunlarından, ayak oyunların­ tek ve yegâne tecelligâhı olarak vatandaşın reyini, va­
dan bahsediyor, ama kime bahsediyor? Çıktı kıymet­ tandaşın maşerî vicdanını gösterdiniz?^

_ 624 -
C. Senatosu B : 24 30 , 1 , 1975 O :1
İsmail Cem ne diyor?. «Ben ve Kurumum haksız, BAŞKAN — Düpedüz sataşmada bulunuyorsunuz
kirli isnatlara maruz kalmışım. Ben bunu milletime efendim.
havale ediyorum.» Niçin milletten korkuyorsunuz?.. SIRRI ATALAY (Devamla) — Kime ne dedim
Elbette millete söyleyecektir. Millet son sözü söyleye­ Sayın Başkan ben?..
cektir. Milletin sağduyusuna, milletin hakemliğine, BAŞKAN — Rica ederim.
Milletin irade izharına ve onun tercihlerine güveniniz, ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Daha ne söyle­
İnancınız yok mudur, burada gelip dakikalar ve daki­ yeceksin yahu?. «Zırva» dan bilmem nereye kadar
kalarca, «Millete hangi hakla şekva ediyor?» diye söyledin.
ağır ağır kendisini yerdiniz?. Elbette millete şekva BAŞKAN — Lütfen müdahale etmeyin efendim,
edecek. Biz de seçimlerde bütün bu tutumlarınızı mil­ ben ikaz ediyorum.
lete söyleyeceğiz, millete şekvada bulunacağız. Mille­ Devam edin Sayın Atalay.
te şekvada bulunduğumuz zaman, millet gerçekten SIRRI ATALAY (Devamla) — Gerçekler vatan­
iyi ile kötüyü çok lâyıkiyle ayırt etmesini biliyor. daşa anlatıldığı zaman sağduyusuyla bunu ifade eder.
Evet, bir yönüyle TRT'den ben de şikâyetçiyim.
Burada üç gencin idama mahkûm edilmesinin
TRT, kendilerine «Milliyetçi Cephe» adı veren dört
görüşülmesi sırasında idam aleyhinde oy kullandım.
siyasî partinin lideri için «Lider bir tablo» demişti.
Belki siyasî hayatımda evlâtlarımın da övünebileceği
TRT o tabloyu az veriyor; keşke çok verse, mütema­
bir davranışa daima sahip çıkarım ve çıkıyorum. Bu
diyen verse de, vatandaş bunca sıkıntı arasında mizah
seçimlerde Kars'ta köy köy dolaştığımda karşıma bu­
ve biraz da tebessüm ihtiyacını giderebilse. TRT bunu
nu çıkardılar; Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının affına
yaparsa çok iyi eder.
oy verdi diye..
ALÂEDDİN YILMAZTÜRK (Bolu) — Milli­
Biraz önce çok kıymetli bir arkadaşımın..
yetçi Cepheden niye bu kadar gocunuyorsunuz?..
BAŞKAN — Sayın Atalay, mevzuu taşmayınız
efendim, TRT hakkında konuşuyorsunuz. SIRRI ATALAY (Devamla) — TRT Genel Mü­
SIRRI ATALAY (Devamla) — TRT hakkında dürü soyadı kullanmıyormuş.. Ne kadar büyük ka­
konuşuyorum. bahat.. TRT Genel Müdürü, ya tenezzül etmiyor-
BAŞKAN — Ama bu konuştuğunuz TRT hakkın­ muş, ya kanunları hiçe sayıyormuş.
da değil. Yine bizim talihsizliğimiz o ki, çok şeyden her­
SIRRI ATALAY (Devamla) — TRT Genel Mü­ halde arkadaşlarımız habersiz veyahut sanıyorlar ki;
dürü ne diyordu: «Millete şikâyet edeceğim.» Arka­ ifade edecekler, söyleyecekler karşılıksız kalacak.
daşlarımız, «Hangi hakla bizi millete şikâyet ediyor.» Va-Nu (Valâ Nurettin) uzun yıllar ömrü boyunca
diyorlardı. ismini kullanmadı, soyadını da kullanmadı. Daha baş­
Ben sağduyu sahibi olan Kars'lıların karşısına ka; Peyami Sefa, Nadir Nadi kullanmadı. Ben İsmail
çıktım, gittim, köy köy anlattım niçin oy verdiğimi ve Cem'i, yazılarından İsmail Cem olarak tanıyorum.
Adalet Partisini şekva ettim. Adalet Partisi zor belâ Cesur ve yürekli bir yazar olarak İsmail Cem'i Mil­
Kars'ta bir milletvekili çıkarabildi. liyetteki köşesinde hayranlıkla okumuşumdur. İsmail
SALİM HAZARDAĞLI (Elâzığ) — Ama sen Cem'i, geri kalmış bölgelerin maruz kaldığı haksız­
korkundan yoklamaya girmedin.. lığı cesaretle «İsmail Cem» adiyle ifade ettiği kitap­
SIRRI ATALAY (Devamla) — Niçin?.. Gerçek­ larından tanırım. İsmail Cem'i, «Türkiye'nin Geri
ler anlatıldı. İşte bundan korkuyorsunuz. Açıkça se­ Kalmışlığı» kitabiyle Türkiye'nin gerçeklerini ifade
çim konuşmalarının televizyonda yapılmasından da eden «İsmail Cem» olarak tanımışımdır. Ama siz bili­
yana değilsiniz. Korkuyorsunuz, çünkü vatandaş gö­ yor musunuz-üstüne basa basa ifade ediyorum ve
recek. şimdi soruyorum; bir tek örnek getireceksiniz-Devlet
Aklıma geldi söyleyeyim; TRT'den bir yandan da hayatına girdiğinden bu yana hangi resmî yazısında
şikâyetçiyim.. İsmail, Cem, «İpekçi» soyadını kullanmamıştır?..
BAŞKAN — Sayın Atalay, sizden birkaç defa is­ ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Hükümete sor.
tirham ettim; sataşmada buiunup da başkalarına söz SIRRI ATALAY (Devamla) — Geleceğim, Hü­
hakkı yaratmamanızı rica ediyorum. kümetten sorduğumuza da geleceğim ileride.
SIRRI ATALAY (Devamla) — Ben kimseye bir İsmail Cem, bütün resmî yazışmalarında ve resmî
•;ey demedim ki... muamelelerinde, «İsmail Cem tpekçi» olarak soyadı-

625 —
C. Senatosu B : 24 30 , 1 . 1975 O : 1

n ı ' kullanır. Çünkü bu, resmî yazışmaların gereğidir; du. Ben bunu tekrarlayacağım ve Salı günü, «Sen, sen»
ama İsmail Cem, birçok kimsenin bir tek kitap yaz­ diye küfür eden arkadaşlarımızın çok dışında bir üs­
madan unvanlar kazanmasına rağmen, bu ülkenin ger­ lupla, ama ben de Türk Milletine, halka «Sen» diye
çek kitaplarını yazdığı zaman, İsmail Cem olarak yaz­ hitap ederek bu sahip çıkmayı rica edeceğim:
mış ve tanınmıştır. Sen, yoksul köylü;
Şimdi, vatandaşın bu değer hükmünü değiştirip, Sen, ayağı yalın, eğitim ve fırsat eşitliğinden yok­
kendisini kitaplardan ve yazılarından tanıdığımız bu sun çocuk;
sıfatı kullandırmamaya bizi mecbur etme hakkını ne­ Sen, çaresiz köylü;
reden buluyorsunuz?.. Vatandaşı icbar edip, «İsmail Sen, hor görülen öğretmen;
Cem İpekçi» diye ona hitap etmesini nasıl istersiniz? Sen, emeğinle ülkenin geleceğine bütün gayretini,
Yalnız bir şeyde belki düşünülür; o da Soyadı Kanu­ gücünü veren işçi;
nuna göre, eğer resmî muamelelerde soyadını kullan­ Sen, büyük sermayenin kazancı için didinen kü­
mıyor ise, o zaman haklısınız. İsmail Cem, mecbur çük esnaf;
mudur; Va-Nû gibi, Halikarnas Balıkçısı gibi soyadı­ Sen, ürününü yok pahasına satan, ihtiyacını ateş
nı kullanmayan yüzlerce Türk ve yüzlerce yabancı pahasına alan çiftçi;
yazarı, soyadını kullansın diye hangi hakla icbar ede­
bilirsiniz?.. Buraya gelir, soyadını kullanmıyor, diye Sen, çaresiz, arkasız memur;
konuşursunuz. Meğer ne kadar büyük kabahatleri var­ Sen, kentli, köylü, şehirli ev kadını;
mış bu İsmail Cem'in de, biz bilmiyormüşuz. Sen, düşünen insan;
Sen, haysiyet içinde demokratik nizamı yaşatmak
FETHİ ÇELİKBAŞ (Cumhurbaşkanınca S. Ü.) isteyen;
— Müsaade edermisiniz; resmî bültenlerinde vardır, Sen, Posof'un hudut köyünde hasta yatağında
bana cevap verdiler. ömür boyu...
BAŞKAN — Lütfen; söz vermedim Sayın Çelik- BAŞKAN — Sayın Atalay, çok istirham ederim,
baş, istirham ediyorum, sözünü bitirdikten sonra. sadet dışına çıkıyorsunuz.
SALİM HAZARDAĞLI (Elâzığ) — İsmail Cem SIRRI ATALAY (Devamla) — Değil Sayın Baş­
kitabında Atatürk'ün servetini eleştiren adam. kanım, tahammülünüz olsun.
BAŞKAN — Sayın Atalay, lütfen efendim; gün­
dem dışı söz bu kadar uzamaz, biliyorsunuz. Sayın Sen, ömür boyu adını duyup görmediğin bir di­
Atalay, Tüzüğün maddesine açıkça muhalefet ediyor­ lim portakalı hasta yatağında sayıklayan yavru, TRT'
sunuz, istirham ederim, bu kadar uzamaz. Siz ben­ ye sahip çıkın.
den iyi bilirsiniz Tüzüğü, lütfen efendim. Şer kuvvetleri karşısında insancıl demokrasinin
SIRRI ATALAY (Devamla) — Konuşmanız bi­ özgürlük umuduna, demokratik özgürlük ve insan
tince konuşmamı bitiriyorum Sayın Başkan. için, refah için hep beraber sahip çıkın. Demokrasi,
özgürlük, insan ve refah için ıstırap çekmenin şeref
ALÂEDDİN YILMAZTÜRK (Bolu) — «Bir olduğunu öğretelim, millî görev olduğunu öğretelim.
üyenin bir diyeceği varsa...» bu mu Sayın Başkan? TRT, halkın irade ve tercihlerini yansıtmasın, halk,
BAŞKAN — Efendim, müsaade buyurun, ben mevcut düzeni, bu düzendeki Bizans oyunlarını, bü­
konuşuyorum, istirham ederim; ben kendilerine hatır­ yük çıkarları öğrenmesin... Bunu istiyorlar. Gerçek
lattım. mücadele; hükümet bunalımı, hükümetin kurulma-
Buyurun, Sayın Atalay. maması, hükümet kurulması, halkın kendi iradesini,
SIRRI ATALAY (Devamla) — Sayın Başkan, özlemini gerçekleştirme mücadelesiyle bunun yol ke­
ikazınıza uyacak ve sözlerimi bitirmeye çalışacağım sicileri arasındadır. Bir ara rejimi hasreti ve böyle bir
ve izin verirseniz ,uzatmamak için bir iki pasaj için­ rejimde iktidar nimetleri paylaşma oyunu devam edi­
de yazılı olarak ifade edeyim. yor. TRT ve Toprak Reformunu tutsak almak iste­
Devlet radyoları görüyoruz ki, açıkça, kendisini yenlerle, halk özlem ve tercihlerinin mücadelesinde
yereni de yermiyeni de; görevini yerine getirmede na­ Türk halkının sağduyusu, isteseniz de istemeseniz de
sıl bir millî anlayışla hareket ettiğini görerek devamı­ muzaffer olacaktır.
nı isteyenleri de vermektedir. Birkaç kurum ve bu ara­ Saygılar sunarım. (C. H. P. sıralarından alkışlar)
da Türk Gazeteciler Derneği; aydınların, işçilerin SALİM HAZERDAĞLI (Elâzığ) — Sen bunları
köylülerin TRT'ye sahip çıkmaları çağrısında bulun- Aydınlık mecmuasına yazarsın.
C. Senatosu B : 24 30 i 1 . 197S O : 1

BAŞKAN — Sayın Hazerdağlı, istirham ediyorum, BAŞKAN — Ama konuşmanın tamamına dair
bir dakika. size söz verdiğim takdirde müzakere mahiyetini alır,
3. — Eskişehir Üyesi Ömer Ucuza!'in, Kars Üye­ ki buna Tüzüğümüzün maddesi müsait değil.
si Sırrı Aialay'ın beyanında, Adalet Partisi Genel Baş­ ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Efendim, Milli­
kanına ve Genel Başkan Yardımcısına sataşılması ne­ yetçi Cepheden, vatan sathında iktidar heveslerinden,
deniyle gündem dışı demeci. duvarın altında kalmaya kadar hakaret ve sataşma­
BAŞKAN — Buyurun Sayın Ucuzal. da bulundu.
ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Sayın Atalay'm BAŞKAN — Ama, geniş manada söz vermem
konuşmalarını başından sonuna kadar dinledik; ba­ mümkün değil, efendim. Bir mevzua inhisar ettiği­
şından sonuna kadar himayesi altına aldığı TRT'nin niz takdirde, ona sataşma olup olmadığına bakarım.
başındaki Genel Müdüre karşı teveccühlerini ifade Sataşma varsa söz veririm ve sadece o mevzua inhi­
buyurdular, buna bir diyeceğimiz yoktur; ama bu ko­ sar eder. Yoksa, bütün konuşmanın esas alınması su­
nuşma sırasında hiç de müstahak olmadığımız birta­ retiyle ona cevap verilmesine Tüzüğümüzün maddesi
kım sözlerine muhatap olarak Grupumuza sataşmada müsait değil efendim.
bulunuldu, bundan dolayı söz rica ediyorum. FİKRET GÜNDOĞAN (istanbul) — Ver de kur­
tul Sayın Başkan. Ver de kurtul.
BAŞKAN — Hangi hususta efendim; notunuz
RECAİ KOCAMAN (Artvin) — Bize de verir­
var mı? Çünkü böyle, «Birtakım sözlerle» deyince, ben
siniz.
bilemem. Sataşma oldu, ama sataşmanın (C. H. P. sı­
BAŞKAN — Çok istirham ediyorum beyefendi,
ralarından gürültüler) o sahada.
çok istirham ediyorum.
FİKRET G Ü N D O Ğ A N (İstanbul) — Müdahale
edeydiniz. FİKRET GÜNDOĞAN (İstanbul) — Euyurun
BAŞKAN — Ben, kendilerine ihtar ettim; sataş­ yavrucuğum; ona ver.
mayın dedim. BAŞKAN — Evet. efendim.
ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Sayın Başkan, LÛTFİ TOKOĞLU (Kocaeli) — Sayın Başka­
başından sonuna kadar sataşmada bulundu. nım, «Buyurun yavrum» sözünü de lütfen tespit ede­
BAŞKAN — Hangi hususta efendim? Sadece o lim. Bunurı ne manaya geldiği anlaşılsın.
mevzua münhasır kalmak üzere söz verebilmem için BAŞKAN — Duymadım efendim. Kim söyledi?..
bana tasrih etmeniz lâzım. Evet, buyurunuz.
ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — ZatıâUniz de ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Sayın Başkamın,
duydunuz, konuşmalarının başından sonuna kadar TRT Genel Müdürü İsmail Cem.'in burada birtakım
her söylediği sözde A. P. Grupu hedef alınmıştır. haksızlıklara uğradığını, bu haksızlıkları yapanların
BAŞKAN — O zaman müzakere mahiyetini ta­ Adalet Partüi olduklarım söyleyerek bir saate yakın
şır efendim; o şekilde söz veremem. konuşma yaptı. Bu yapılan konuşmaların hepsine ce­
ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — TRT Genel Mü­ vap vermek mecburiyetindeyiz. Her konuşması, her
dürüne sözümüz yok; TRT Genel Müdürüne iftira cümlesi, her kelimesi sataşma.
ettiğimizi, küfrettiğimizi, isnatta bulunduğumuzu bir­ BAŞKAN — Efendim notunuz varsa bana tasrih
takım sözlerle A. P.'ye isnat ederek dile getirdi. Kal­ ediniz. Hangisi?..
dı ki, dün de hepinizin malumu olduğu üzere, Cum­ ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Hepsi Sayın Baş­
huriyet Senatosu Adalet Partisi Grupu olarak, bizim kanım, hepsi.
de onların yanlış yolda olduğuna, TRT Genel Müdü­ BAŞKAN — Hepsi olunca müzakereye giriyor
rünün de yanlış yokla olduğuna dair bir bildirimiz efendim. Bu maddeye sığmaz.
neşredildi. Sayın Atalay, konuşmalannm başından AHMET NUSRET TUNA (Kastamonu) — Ne
sonuna kadar, Genel Başkanvekilimizden bize kadar için sığmasın Sayın Başkanım? Neresine sığmıyor?..
hakaret ederek sataşmalarda bulundu. BAŞKAN — Sayın Tuna, zorîamayınız; istirham
BAŞKAN — Bir dakika efendim; Genel Başkan- ediyorum.
vekilinize sataşma oldu, bunu kabul ediyorum. Sade­ AHMET NUSRET TUNA (Kastamonu) — Han­
ce, bu mevzua münhasır kalacaksanız... gi maddesine sığmıyor?..
ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Sayın Başkanım, BAŞKAN — Bana hangi noktalarda sataşma ol­
konuşmanın tamamı sataşma dolu. duğuna dair...

— 627
C. Senatosu B : 24 30 i 1 . 1975 O : 1

AHMET NUSRET TUNA (Kastamonu) — An- I Sataşma mahiyetini taşımayacak şekilde sadece
lattı. cevap hakkınızı kullanmanızı istirham ediyorum.
BAŞKAN — Konuşmanın tamamını hedef alıyor MÜMİN KIRLI (İzmir) — Bir saat gündem dışı
efendim. Tüzük maddesine göre, konuşmanın tama­ konuşma olur mu, saym Başkan? Müzakere bu; bir
mı için söz vermem mümkün değil. saat konuştu.
AHMET NUSRET TUNA (Kastamonu) — Han­ BAŞKAN — Şimdi beyefendi, ben Tüzüğümüzün
gi maddeye göre mümkün değil Sayın Başkanım? Han- | maddelerini tatbik ediyorum. Tüzük maddesine gö­
gi madde Grup Başkanvekilinin söz almasma mani. re kimsenin söylenenlere cevap verme hakkı yoktur.
Bir saate yakın söven, sayan kimseye karşı cevap Ancak, sataşma doîayısıyle söz veriyorum ve diyo­
verme hakkını meneden madde hangisi? 1 rum ki, «sataşmaya cevap vereceksiniz. Yeni bir sa­
BAŞKAN — Efendim, öyle ise ben anlatamıyo­ taşmayla bunu müzakere haline getirrneyiniz.» Be­
rum. Hangi noktada sataşma var; onu istiyorum efen­ nim yapabileceğim bu.
dim. Buyurunuz efendim.
ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Efendim müsa­ ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Sayın Başkan,
ade ederseniz kürsüye geleyim, arkadaşımızın yap- I değerli arkadaşlarım; Salı günü yüce huzurunuzda
mış olduğu sataşmalara cevap vereyim. Bırakınız, bu üç değerli senatör arkadaşımız gündem dışı söz
sataşmalara cevap vereyim. «Burası müsait değil» di­ alarak TRT Genel Müdürü İsmail Cem İpekçi'nin
ye sözümü kesmeyiniz. görevi sebebiyle tutum ve davranışını dile getirdiler.
BAŞKAN — Sayın Ucuzal, cevap vereceğinize Şimdi ben de aynı tutum ve davranış içerisinde ha­
göre hangi noktalan sataşma telâkki ettiğinizi belir­ reket edeceğim.
tiniz. Bu, elinizdeki notta vardır. Bizim, Adalet Partisi olarak sayın İsmail Cem
ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Efendim, Sayın İpekçi'nin şahsı ile hiçbir alâkamız ve irtibatımız
Genel Başkanımızdan tutunuz da, Adalet Partisinin yoktur. Şahsından, ne alacağımız, ne de şahsına bir
tutumundan, TRT Genel Müdürünün kanunî tutum­ vereceğimiz vardır. Bizim, Adalet Partisi olarak sa­
larından bizi haksız, bizi küfürcü, zırvacı durumuna I yın İsmail Cem İpekçi'nin tutum ve davranışından
soktu. Sayın Başkanım, beraber dinledik... şikâyetçi olduğumuz ve bu şikâyetimizde haklı ol­
BAŞKAN — Şimdi efendim; duğumuz taraflar çok.
Sayın Genel Başkan Yardımcısına hitabı ben bir Hepimiz şu kürsüden Anayasanın 77 nci madde­
sataşma kabul ediyorum; ama sadece bu noktada. sine dayanarak yemin ettik; Devletin bağımsızlığına,
Başka nokta varsa, onu söylerseniz, o noktada söz milletin bölünmezliğine, egemenlik ilkesine sadık
verip vermeyeceğimi düşünürüm, bütün konuşmayı kalacağımıza; demokratik ve lâik Cumhuriyeti koru­
birden içine alan bir söz vermem mümkün değil. I yacağımıza, milletin refahı için çalışacağımıza namu­
ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Sayın Başkanım, sumuz üzerine söz verdik. Bu yeminin içerisinde
TRT Genel Müdürünün tutumu Anayasaya, mevzu­ Türkiye'nin birliği ve beraberliği vardır.
ata uygun da biz kendisine küfür, kendisine hakaret Şimdi, Saym TRT Genel Müdürü hepinizin bil­
mi ettik? Lütfedin efendim. diği gibi, göreve geldiği günden beri bir ince sistem
BAŞKAN — Ama müzakere olur Sayın Ucuzal. içerisinde kendi görüşünü, doîayısıyle kendi görüşü­
Yalnız Genel Başkana ve Genel Başkan Yardımcı­ ne uyan birtakım siyasî teşekküllerin görüşünü Dev­
sına yapılmış olan sözle tecavüze karşılık söz veririm. letin radyo ve televizyonunda inceden inceye işle­
ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Saym Başkanım, mektedir.
bizi sömürücülerin, vurguncuların temsilcisi, kendi­ FEVZİ HAKKI ESATOĞLU (İstanbul) — Sa­
lerini fakirin temsilcisi olarak gösterdiler. yın Başkanım, sataşmayla bunun ne ilgisi var?.
BAŞKAN — Buyurun, bu nıcvmya inhisar et­ BAŞKAN — Dikkatle takip ediyorum efendim.
mek üzere söz veririm. Her halde bir noktaya geliyor.
Saym Ucuzal, meselenin yeniden bir müzakere ÖMER UCUZAL (Devamla) — Şimdi, TRT Ge­
haline gelmemesini.. («Müzakere haline gelmedi mi?» nel Müdüründen yalnız Adalet Partisi şikayetçi ol­
sesleri) İstirham ediyorum efendim. I mamıştır değerli arkadaşlarım. TRT Genel Müdürü­
Sataşma mahiyetini taşımayacak şekilde sadece I nün tutum ve davranışından sayın Güven Partili ar­
cevap hakkınızı kullanmanızı istirham ediyorum. j kadaşlarımız şikâyetçi olmuştur. Cumhurbaşkanın-

— 623
C. Senatosu B : 24 3 0 , 1 , 1975 O :1
ca seçilen sayın arkadaşımız; yıllarca ömrünü oraya ÖMER UCUZAL (Devamla) — Cumhuriyet Halk
vakfetmiş sayın Hüsamettin Çelebi arkadaşımız şikâ­ Partisinin Genel Başkanından tutun da, yetkililerine
yetçi olmuştur. Hepiniz hatırlayacaksınız; Şeker Bay­ veya yetkisizlerine kadar, radyo ve televizyonda iste­
ramı münasebetiyle bayramın ikinci ve üçüncü günü dikleri kadar yer veriyorlar; ama sıra bir başka par­
çıkan Bayram Gazetelerinin iç sayfasını tamamen tiye, bir başka partinin yetkilisine geldiği zaman iste­
dolduran «Fikret Ekinci» ismindeki TRT Yönetim dikleri kadar kısıtlama yapıyorlar.
Kurulu üyesi zatın şikâyetleri ortada iken, şimdi kal­
Sevgili arkadaşlarım;
kıp da, «bu kişiye iftira edildi, bu kişiye bühtan
TRT Genel Müdürü eğer haksızlığa uğradıysa;
ediliyor, bu kişiye söyleyemeyeceğim bir kelime ile
haksızlığını ifade edecek yer, başında bulunduğu
tavsifle birşeyler yapılıyor» diye sayın arkadaşımın
müessesenin mikrofon ve ekranları değildir; Devletin
siyanet meleği rolünde TRT Genel Müdürünün üs­
bünyesinde görev almış her kişi Anayasanın tanıdığı
tüne kanat germeye hakkı yoktur. Hakkı yoktur;
tekzip haklarını kullanarak tekzibi cihetine gider. Ge­
çünkü bu Anayasanın içerisinde TRT Genel Mü­
dürlüğüne bağımsızlık sıfatı altında verilmiş yetkiler çeceksiniz siz; saniyesi binlerce liraya propaganda ve
vardır, 359 sayılı Kanunun getirdiği hükümler içeri­ reklam yapan bir müesseseyi «Başında bulunuyorum»
sinde görevini yapmak mecburiyeti vardır. diye yarım saat meşgul edeceksiniz ve kendisini, Ana­
yasa ve mevzuat çizgisi içine çekmeye gayret eden
Soyadını kullanır, kullanmaz; Soyadı Kanununu ve görevini yapmak isteyen temsilcileri birtakım sı­
çiğnermiş bizi alâkadar etmez, ama sevgili arkadaş­ fatlarla itham edeceksiniz, sonra da «Ben, ben» diye
larım, televizyon ekranlarında seyrettiğiniz filmlerin, bağıracaksınız...
seyrettiğiniz temsillerin; «Türkiye'nin gerçekleri» diye
50 yıllık Cumhuriyet devrinde; Cumhuriyeti ku­
özel surette tespit edilip gösterilen birtakım filmle­
ran ve ülkemizi müstakil bir devlet haline getiren
rin yüzde kaçı bu Devletin, milletiyle ve ülkesiyle
Büyük Atatürk'ün; Büyük Nutku'da dahil, hangi
bütünlüğünü sağlayacak mahiyettedir?
yazısında «Ben» diye bir kelime kullandığına şahit
Herkesçe malûm bir zatın, «Bu çemberleri kıra­ olduk sevkili arkadaşlarım?..
lım» diye yazdığı bir tiyatro eserini, televizyon ek­
Değerli Atalay arkadaşım geliyor, «Siz sandık­
ranlarından 10, 15, 20 yaşındaki genç kızlarınıza, er­
tan çıkıp geldiğinizi söylediniz» diyor. Evet, oradan
kek çocuklarınıza; aile bağlarını çember kabul edip
çıkıp geldik, yine oraya saygılıyız; ama sandıkla alâ­
kırma yolunda gösterdikleri ve Anayasanın teminatı
kası olmayan, seçimle alâkası olmayan, sadece üç
altında olan aile hukukunu hiçe sayan birtakım tem­
imzalı bir kararnameyle oraya gelen bir kişi, seçimle
silleri, hep beraber seyredip, hep beraber şikâyetçi
gelen kişileri hedef alarak millete şikâyette buluna­
olduk.
cak; sonra da Sayın Atalay buraya gelecek, bu hak­
SIRRI ATALAY (Kars) — Sanat.
sız ve kanunsuz şikâyetnamenin müdafiliğini. yapa­
ÖMER UCUZAL (Devamla) — Sevgili arkadaş­ cak.. Sebep?. Sayın Cem, kendisini burada müdafaa
larım ; edemiyormuş..
Türkiye'de yokluk, sıkıntı ve pahalılık varsa, bu­ Sevgili arkadaşlarım;
nun müsebbibi her halde Adalet Partisi değildir. Yıllardan beri burada, bu memlekete hizmet yö­
Türkiye, 15 seneden beri bu duruma gelmişse, 1961 - nünde yaptığınız çalışmaları, 1968'ten beri bu ülkede,
1971 yılları arasında aldığımız iktisadî sistemler sa­ televizyonun hangi saatinde..
yesinde gelmiştir. Geldiniz; yüzde 33'le iktidar ol­ NİYAZİ UNSAL (Erzincan) — Sayın Başkan,
dunuz... Türkiye'nin 1974'e, 1975'e gelişinde eğer va­ bunun adını koyun.
tandaş Posof'ta bir dilim portakal bulamıyorsa, bu­ BAŞKAN — Adını baştan koyduk efendim. Ko­
nun günahı ve mesuliyeti, 50 yıllık Cumhuriyet döne­ nuşmaların hepsi zabıtlara geçiyor.
minde bizim kadar iktidarın başında bulunan partilere
MEHMET ALİ ARIKAN (Mardin) — Başkan-
de düşer.
vekillerine yapılan sataşmaya cevap vereceklerdir?.
SALİM HAZERDAĞLI (Elâzığ) — Onlar biraz
ÖMER UCUZAL (Devamla) — Televizyon ek­
yapmış canım, onların günahı yok; reddi miras.
ranında, burada yaptığınız hizmetlerden ve çalışma­
MEHMET ALİ ARIKAN (Mardin) — Gelelim lardan dolayı, hanginizin, hangi gün hangi program­
Başkanvekiline sataşmaya.. da adı ve sesi duyuldu sevgili arkadaşlarım?.

629 —
C. Senatosu B : 24 30 » 1 . 1975 0 : 1

Biz bu kanunsuzlukların, bu kanunsuz hareket­ miş ve mahkûm olmuşlardır. Mahkemelerin kararıy­


lerin şikâyetçisiyiz. Bizim şahsen, sözümün başında la komünistlikleri tespit edilen; delilleri, kendi hare­
da söylediğim gibi, İsmail Cem İpekçi ile ne alışı­ ketleri ve kendi beyanları olan bu kişilerin, şimdi
mız var ne de verişimiz; ama Sayın İsmail Cem İpek­ nerede, hangi örgütün başında, nasıl çalıştıklarını
çi, Sayın Atalay arkadaşımın düşüncesine uygun ola­ hepiniz bilirsiniz. O halde Türkiye'de komünizm teh­
rak çok güzel eserler yazmış, Türkiye'nin bugün likesi vardır.
içinde bulunduğu sıkıntıları dile getirmiş.. Milliyetçi Cephe, dört partinin inhisarında da de­
Sevgili arkadaşlarım; ğildir. Komünizm tehlikesini kabul eden her Türk
Sayın Atalay, birtakım sakıntılardan bahsederken, vatandaşı bu cepheye gelip iltihak ederse memnun
geriye dönüp, 20 küsur senedir parlamenter olduğu­ oluruz sevgili arkadaşlarım.
nu hatırlayıp; ülkesini, eğer birtakım sıkıntılar varsa, NACİ CİDAL ( Hakkâri) — Seçimde edecekler,
bunları Sayın TRT Genel Müdüründen daha fazla seçimde.
himaye ederek o sıkıntılardan kurtarmalıydı. SÜREYYA ÖNER (Siirt) — Ayinesi iştir kişi­
Ömrü İstanbul ve Avrupa'da geçecek, sonra da nin.
gelip benim Posof'taki vatandaşımın sıkıntılarını dile ÖMER UCUZAL (Devamla) — Hiç kimseyi
getirecek.. Böyle şey olmaz arkadaşlar. tehdit etmek için, hiç kimseye en ufak bir fenalık
SIRRI ATALAY (Kars) — «Avrupa'da yaşı­ yapmak için Milliyetçi Cephe teşekkül ettirilmemiş­
yor, Posof'taki vatandaşımın sıkıntılarını dile getiri­ tir. Geçmişte birtakım şeylere benzeterek bu cep­
yor» dediler. Sataşma olduğu için söz istiyorum. heyi, lütfen birtakım töhmetler altında bırakmayınız.
BAŞKAN — Onu zatıâliniz değil, ben takdir ede­ Milliyetçi Cephenin kapısı «Milliyetçiyim, memleket­
rim efendim; rica ediyorum. (C. H. P. sıralarından çiyim, Atatürkçüyüm.» diyen bütün vatandaşlara
gülüşmeler). açıktır. Ama gördük ki, örfî idare mahkemelerinde;
ÖMER UCUZAL (Devamla) — Aksini söyleye­ yetkililerin verdiği brifinglerde yazılan raporlarda
mezsiniz Sayın Atalay. Ne senin, ne de benim doğup Atatürk'ü tanımayanlar, Cumhuriyeti tanımayanlar.
büyüdüğümüz yerlerin sıkıntısını, himayeye çalıştığın Türklüğü tanımayanlar mahkûm olmuşlardır. O mak-
zat bitmez. kûmiyet, hepinizin bildiği şekilde sona ermiştir. Bun­
lar vardır; bugün birtakım hareketlerin içerisindedir­
İstanbul'dan Avrupa'ya, Ankara'dan İstanbul'a-
ler.
uçakla gider gelir, Türkiye'yi ancak 10 bin fitten gö­
rür, sonra da, yazdığı eserlere; dokümanı kimin ver­ Değerli arkadaşlarım;
diğini bilmiyoruz, ama Türkiye'nin sıkıntılarını dile Bu noktaya gelmişken şunu da arz edeceğim. Ör­
getirir.. Saym Atalay, Sayın Cem'i bu durumundan fi idare mahkemelerinde bir tek A. P.'li, bir tek mil­
dolayı seviyorsa, bunu lütfen bu kürsüden söyleme­ liyetçi, bir tek Atatürkçü suçlu olarak yakalanıp mu­
sin; birbirlerine olan bağlılıkları ve sevgileri kendi ara­ hakeme edilmemiştir ve mahkûm da edilmemiştir.
larında kalsın. BAŞKAN — Sayın Ucuzal, Genel Başkan Yar­
Sevgili arkadaşlarım; dımcısına yapılan sataşmaya cevap vereceksiniz,
Biz kimseyi hedef ittihaz etmiyoruz. Burada ya­ efendim.
sama yetkisini kullanan üyeler olarak, partiler ola­ ÖMER UCUZAL (Devamla) — Sayın Başkanım,
rak; yaptığımız yasalara, Devlet çarkında görev geliyorum. Ben daha kürsüye çıkalı 15 dakika oldu,
alan kişilerin uymasını istemek en tabiî hakkımızdır. arkadaşım 65 dakika konuştu. Müsaade edin de, bir
Biz kimseyi, bugüne kadar yandaş olarak görme­ yere gelelim.
dik, bundan sonra da kimseden, kendi siyasî ka­ RECAt KOCAMAN (Artvin) — Sayın Başkan,
naatlerimiz istikametinde yandaşlık beklemiyoruz. daha gelecek...
Eğer bu memlekette bir Milliyetçi Cephe kurulduysa; FİKRET G Ü N D O Ğ A N (İstanbul) — Gelecek,
(Hepinizin sağduyusuna sığınarak ifade ediyorum.) Başkan, gelecek...
komünizm tehlikesine karşı kurulmuştur sevgili arka­ MÜMİN KIRLI (İzmir) — Sataşmanın hududu
daşlarım. Türkiye'de komünizm tehlikesi var mı olur mu, Sayın Başkan?..
yok mu diye münakaşa etmek mümkün değildir sev­ BAŞKAN — Hudutsuz müzakere olur mu, sayın
gili arkadaşlarım. arkadaşım?
1971'den sonra örfi idare mahkemelerinde binlerce M Ü M İ N KIRLI (İzmir) — Olur, Sayın Başkan,
genç. komünizm eylemleri sebebiyle muhakeme edil- olur...

630 —
C. Senatosu B : 24 30 . 1 . 1975 O : 1

ÖMER UCUZAL (Devamla) — Sayın Başkanım nan Öztrak'la birlikte çalışmış olduğumu da hatırla­
üzülme, dediğiniz noktaya geliyorum. tarak, bir hazin durumdan bahsettiler. Bendeniz
Benim partimin Genel Başkan Yardımcısı arka­ kendilerine cevap vermek ve o günkü tutumumla bu­
daşım, T R T Genel Müdürünün tutumu hakkında bir günkü tutumum arasında hiçbir çelişki olmadığını be­
beyanat vermiş, orada da «TRT, İstanbul olaylarını lirtmek için söz istiyorum.
çıkaran kişilerle beraber hareket ediyor.» demiş. Bu­ SIRRI ATALAY (Kars) — Sayın Başkan, Sayın
nu da Sayın Atalay, «Zırva» olarak vasıflandırdılar. Çelebi aklımın ucundan bile geçmedi.
/Şimdi, sevgili arkadaşlarım; BAŞKAN — Şu halde...
Hepiniz televizyonun başında bu hâdiseleri sey­ HÜSAMETTİN ÇELEBİ (Cumhurbaşkanınca
rettiniz. Hâdisenin başladığı yerden bitimine kadar S. Ü.) — Ben Adnan Öztrak'la birlikte...
adım adım, saniyesi saniyesine olaylar filme alını­ BAŞKAN — Sayın Çelebi, böyle... (A. P. sırala­
yor; ama Yüce Senato çok mühim meseleler için rından «Sataşma var, Sayın Başkan» sesleri)
burada bir çalışmaya başlar; o televizyonun eleman­ Efendim, şimdi Sayın Çelebi'nin isminden bahset­
larından bir kısmı da buraya gelir, şöyle fırt diye mediğine ve onu kastetmediğini beyan ettiğine göre,
bir şey çeker gider... bendeniz sataşma olduğunu kabul edebilir miyim?
Şimdi, bize verdiği ehemmiyetle, hâdisedeki rolü­ Rica ederim... (A. P. sıralarından «Ama, Sayın Baş­
nü kıyaslandırdığınız zaman, insan ister istemez TRT kan sataşma olduğunu Sayın Çelebi ifade etmekte­
Teşkilâtının o hadisenin içinde birlik ve beraberlik dir.» sesleri)
düşüncesi içerisinde olduğunu söyler. Bu sözü söy­ BAŞKAN — Sayın Çelikbaş.. (A. P. sıralarından
leyen kişinin beyanatı da sayın arkadaşımın kullandı­ gürültüler)
ğı gibi bir kelimeyle vasıflandırılmaz. HÜSAMETTİN ÇELEBİ (Cumhurbaşkanınca
Sonra, yine o gün konuşan arkadaşımın dediği S. Ü.) — Sayın Atalay, burada konuşurken, hem Ad­
gibi, benim yaşımda bulunan arkadşalarımın hocalı­ nan beyle çalıştığımı, hem burada olduğumu ve şim­
ğını yapmış milliyetçi, vatanperver Sayın Arif Nihat di de TRT'nin bir Genel Müdürüne karşı haksız ola­
Asya vefat eder de, hiç bundan bahsedilmez; tabiî rak açılmış bulunan amansız mücadeleyi açmış olan­
cenaze merasiminde bulunmaya da lüzum ve zaruret larla aynı bayrak altında bulunduğumu ifade etmiş­
hissetmezler. tir. Müsaade edin, bana söz verin bazı şeyleri or­
Böylesine hadiseleri ortaya koyduğumuz zaman, taya koyayım.
sayın arkadaşım gelip burada TRT Genel Müdürü­ Meselâ, TRT Genel Müdürünün İsmail Cem im­
nün tutum ve davranışını müdafaaya kalkışırsa, her zasıyla hiçbir resmî yazıyı imzalamadığından bahset­
halde haklı bir tutumu müdafaa etmiş sayılmaz. mişlerdir. Ben de bunun belgesini göstereceğim, oku­
yacağım. Bana müsaade ediniz.
Bu kürsüden ne zaman siz bir meseleyi müdafaa­
BAŞKAN — Sayın Çelebi, cevap vermek duru­
ya kalkışsanız, hep kendi görüşünüze göre, sanki
munda değilsiniz. Rica ederim.
sizden başka görüş, düşünce sahibi olmayanlar var­
Sayın Çelikbaş, buyurun efendim. (A. P. sıraların­
mış gibi hareket etmişsinizdir. Üstelik bu sefer kalk­
dan «Sayın Başkan, Çelebi'ye söz vermeniz lâzım»
tınız bizi yerdiniz, «C. H. P.'nin kaderidir, karşısın­
sesleri)
da bir bilinçli teşekkül ve parti yoktur.» dediniz.
SIRRI ATALAY (Kars) — Sayın Çelebi'nin ifa­
Sizi, 1975'in yoksul Türkiye'sinde bilinçlerinizle, desinden bazı şeyler anlaşılıyor.
bilgilerinizle başbaşa koyar. Yüce Heyete saygılar
BAŞKAN — Şimdi, Sayın Atalay istirham ediyo­
sunarım. (A. P. sıralarından alkışlar)
rum yapmayın. Önce beyan ettiniz, «Aklımın kena­
HÜSAMETTİN ÇELEBİ (Cumhurbaşkanınca rından geçirmedim.» dediniz, bilâhara... (A. P. sıra­
S. Ü.) — Sayın Başkan, bana bir sataşma oldu, müsaa­ larından «Söyledi, söyledi») sesleri.
de eder misiniz? SIRRI ATALAY (Kars) — Geçmedi, Sayın Baş­
FETHİ ÇELİKBAŞ (Cumhurbaşkanınca S. Ü.) kan.
— Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?.. BAŞKAN — Sayın Çelikbaş, buyurun.
BAŞKAN — Bir dakika. HÜSAMETTİN ÇELEBİ (Cumhurbaşkanınca
Sayın Çelebi, buyurun. S. Ü.) — Sayın Başkan, ısrar ediyorum.
HÜSAMETTİN ÇELEBİ (Cumhurbaşkanınca S. BAŞKAN — Sayın Çelebi, bu celsede size söz
Ü.) — Sayın Sırrı Atalay, bendenizin bir vakitler Ad­ vermem mümkün değil, çünkü beyanlarıyla sizi kas-

— 631 —
C. Senatosu B : 24 30 -, 1 . 1975 O : 1

tetmediklerini açıkça ifade ettiler. (A. P. sıralarından | MEHMET ALİ ARIKAN (Mardin) — Sayın
gürültüler) Başkan, Sayın Tokoğlu'nu dinlemeye mecbur muyuz?
Buyurun, Sayın Çelikbaş. Hem ne yetkisi var?..
LÛTFÎ TOKOĞLU (Kocaeli) — Sayın Başkan, BAŞKAN — İstirham ederim, bu Meclisin bir
demek oluyor ki, Sayın Atalay söylediğiyle kastı ara­ sayın üyesi olduğu gibi, bir grupun başkanıdır. Elbet­
sındaki irtibatı kuramamıştır. Bizzat kendisine hi­ te dinleyeceksiniz.
tap ettikleri şahsı muhterem, kendisine sataştıklarım M E H M E T - A L İ A R I K A N (Mardin) — Kendi
ifade ettikleri bir zamanda sizin bu kanaata varmanız grupu adına konuşabilir; Hüsamettin Çelebi'yi sa­
ümit ederim ki, doğru değildir. İçtüzük hükümleri vunmakla mükellef değildir. (A. P. sıralarından gü­
muvacehesinde Sayın Çelebi'ye söz vermeniz lâzım­ rültüler)
dır. Ayrıca arkadaşımız direnmekte olduğunu da ifa­ BAŞKAN — Sayın Çelebi, size söz vermiyorum.
de etmektedirler.
BAŞKAN — Sayın Tokoğlu, biz gündem dışı... 4. — Cumhurbaşkanınca S. Ü. Fethi Çelikbaş'ın,
Kars Üyesi Sırrı Atalay'ın beyanında, TRT Genel
LÛTFÎ TOKOĞLU (Kocaeli) — Sayın Başkan, Müdürü hakkında Başbakandan sormuş olduğu söz­
sataşmaya ait... lü sorunun muhtevasının yanlış anlaşılması nedeniyle
BAŞKAN — Sayın Tokoğlu, istirham ediyorum. gündem dışı demeci.
Biz gündem dışı müzakere yapıyoruz. Ben buradaki BAŞKAN — Sayın Çelikbaş, buyurun.
maddenin dışına, zatıâlinizin beyan ettikleri gibi, çı­ FETHİ ÇELİKBAŞ (Cumhurbaşkanınca S. Ü.) —
kamam; ama gündem içinde bir müzakere olsa, o za­ Sayın Atalay, benim sözlü sorumun muhtevasını an­
man söz veririm. Ama gündem dışı konuşuyoruz... lamadan maalesef beni tenkit ettiler.
Ben sayın Genel Müdürün özel işlerinde soyadını
LÛTFÎ TOKOĞLU (Kocaeli) — Sataşmaya ait,
kullanıp kullanmadığını tenkit edecek kadar Devlet
«Sataşma vardır, direniyorum.» diyor. Direndiği za­
hizmetlerinde yetkisiz bir kişi değilim.
man oya sunmak mecburiyetindesiniz.
Müsaade ederseniz, sorduğum sözlü soruyu tek­
BAŞKAN — Sayın Atalay açıkça ifade ediyor,
rar hatırlatmak için konuşmak istiyorum.
«Sataşma yok.» diyor efendim.
BAŞKAN — Yalnız ona münhasır olmak üzere,
LÛTFÎ TOKOĞLU (Kocaeli) — Sayın Başkan... buyurun Sayın Çelikbaş.
BAŞKAN — Sayın Tokoğîu, o zaman benim bu­ M Ü M İ N KIRLI (îzmir) — Sayın Başkan, Sayın
rada Meclisi idare etmem mümkün olmadığı gibi, Çelebi'ye söz vermeniz lâzım. Çünkü, sataşma oldu­
her arkadaşımız çıkar, «Şu kelimeyi kullandılar, bun­ ğunda direnmektedirler.
da beni kastettiler.» deyip söz isterse ve ben de ona BAŞKAN — Muhterem arkadaşlarım; burada
söz verme durumunda olursam, bu müzakere nereye eğer her sayın üye istediği gibi müdahale hakkına sa­
varır? I hip olursa, Meclisin müzakereye devam etmesi müm­
İstirham ediyorum. j kün olmaz. Onun için istirham ediyorum, ben elim­
LÛTFÎ TOKOĞLU (Kocaeli) — Sayın Başkan, deki Tüzüğü tamamen tarafsız olarak tatbik etmek
arz ettim; bu müzakere, Heyeti Umumiyenin reyine istiyorum ve söz hakkı tecelli ettiği anda, söz hakkı
varır ve orada biter. tecelli eden sayın üyeye söz vermeye zaten mecbu­
rum; ama etmediği müddetçe de söz vermemeye yine
BAŞKAN — Hayır efendim, öyle değil.
mecburum, istirham ediyorum. Buyurun Sayın Çelik­
FİKRET G Ü N D O Ğ A N (İstanbul) — Sayın Baş­
baş.
kan, İçtüzük hükümleri sarih. Mesele halledildi.
ÖMER UCUZ AL (Eskişehir) — Efendim, hatip
BAŞKAN — İstirham ediyorum efendim. Müsaade «Ben bunu söylemedim» demekle iş biter mi? Zabıt­
buyurun ben hallederim, siz neye müdahale ediyor­ lara geçti mi bu?
sunuz?... BAŞKAN — îsim zikretmediğine göre...
FİKRET G Ü N D O Ğ A N (İstanbul) — Sayın Baş­ ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Artık içimizde
kan, biz burada oturuyoruz; sizin yaptıklarınızı sey­ arkadaşımızdan başka orada çalışan var mı efendim?
retmekle mükellefiz, öyle mi?.. BAŞKAN — Sayın Ucuzal, isim zikretmediğine
BAŞKAN — Rica ederim, burada bir neticeye göre, kavli mücerrette olan iddialara yer veremem
varmaya mecburuz. | efendim, rica ediyorum.

-^-632
C. Senatosu B : 24 30 . 1 . 1975 O : 1

ÖMER U C U Z AL (Eskişehir) — Arkadaşımız ka­ Teşekkür ederim. (A. P. sıralarından alkışlar.)


bul ediyor efendim. SIRRI ATALAY (Kars) — Doğru Sayın Çelik­
BAŞKAN — Buyurun Sayın Çelikbaş. baş, doğru.
FETHİ ÇELİKBAŞ (Cumhurbaşkanınca S. Ü.) — 5. — Malatya Üyesi Hamdı Özer'in, son günler­
Sayın Başkan, muhterem arkadaşlar; deki gençlik olayları konusunda gündem dışı demeci.
Hiçbir gerek yok iken Sayın Atalay, benim şimdi BAŞKAN —• Cumhuriyet Senatosu Malatya Üyesi
metnini huzurunuzda okuyacağım sözlü sorumdan te- Sayın Hamdi Özer, gençlik olayları hakkında Hükü­
gafül ederek, nedense bana kavlen tecavüz etmek ihti­ metin dikkatini çekmek üzere gündem dışı söz talep
yacını duymuşlar. etmişlerdir, buyurun Sayın Özer.
Benim sorum şudur : TRT Genel Müdürlüğüne
HAMDİ ÖZER (Malatya) — Sayın Başkan, sayın
16 Şubat 1974 tarih ve 14801 sayılı Resmî Gazetede
senatörler;
yayınlanan Kararname ile İsmail Cem îpekçi atan­
Bugünlerde gençlerimiz yine birbirlerini vurmaya,
mış bulunmaktadır. 2525 sayılı Soyadı Kanununun
yurdumuz yine kanlı bulutlarla kararmaya başlamış­
birinci maddesi aynen şöyledir;
tır. Bu gençler ne şu, ne de bu partinin değil, mille­
«Her Türk öz adından başka soyadını da taşıma­ tindir, hepimizindir, bizimdir arkadaşlar. Onlarla
ya mecburdur.» Kanunun bu amir hükmüne rağmen, umutlu, onlarla mutluyuz; onların yüzü, gönüllerimi­
Devlet memuru durumunda olan Genel Müdür, TRT zin aynasıdır, bunun için gönüllerimiz Milletçe yine
yayınlarında ve haber bültenlerinde soyadını kullan­ yaslı.
mamakta ısrar etmektedir. Genel Müdürün devam Acaba bu kanlı olayları sahneye koyanların vic­
eden bu kanun dışı hareketi karşısında, Hükümet bu­ danları nasıl? Bildiğim bir şey varsa, o da muhteris­
güne kadar ne muamele yapmıştır, yapmamışsa se­ lerde vicdanın yokluğudur. Bunlar, fikir yenilgisinin
bebi nedir? hırçınlığı içinde silâha yapışan, âciz, korkak ve hak­
Şimdi ben burada Sayın Sırrı Atalay'a yazdığı sız kimselerdir. Fikre kurşun sıkan, ışığa tekme savu­
mektupta soyadını kullanmadığından bahsetmemişim, ranlar, kendi öfkelerinin köpükleriyle boğulacaktır.
«Bültenler ve haberlerde» demişim arkadaşlar, bu bir Çünkü, ne kurşunla fikir öldürülebilir ve ne de tek­
vesikadır. Eğer Sayın Atalay arkadaşımız TRT'nin meyle güneş.
bültenlerini ve haberlerini resmî vesikadan addetmi­ Sayın senatörler;
yorlarsa, o zaman Devlet hizmeti hakkında fikirle­ Hepimiz biliyoruz ki, bu kanlı olaylardaki suç, ne
rinde kifayetsizlik var demektir. ölende, ne de öldürende. Suç, sadece öldürten caniler­
dedir. Bunlar; kardeşi kardeşe kırdırmakla, onların
Kaldı ki, bu sualim cevaplandırılırken ilgili Dev­
cesetlerini basamak yaparak, baş olma sevdasına tutu­
let Bakanı buraya çıkıp, «İhtar ettik; fakat yine gay­
lan beyinsiz baş, yüreksiz gövdelerdir. Bunların peşi­
ri hukukî bir şekilde müeyyidemiz olmadığından bir
ne düşenler, düşmekten kurtulamazlar. Gençlerimiz
şey yapamıyoruz» dedi, bu da zapta geçti. Şimdi öğ­
reniyoruz ki, resmî yazışmalarda dahi bu soyadını bunların kirli ve örtülü hesaplarının açık faturası ol­
kullanmıyormuş, arkadaşlar. Bu kadar açık, küçük maktan sakınmalıdırlar. Taşıdıkları asil kan, şanlı
bir meselede direnen bir kişide ben marazî bir şey bayrağımız ve mübarek toprağımız içindir. Bu kan­
müşahade ederim. lar, gözü kanlı kan simsarlarına feda edilemez.
Ben, (Küçümseyen küçümsesin) en genç yaşta 12 Tüm siyasî parti liderlerine, yöneticilere ve profe­
yıl büyük bir müessesenin birinci derecede sorumlu­ sörlere sesleniyorum; kanlı olayların önü birbirlerini
luğunu istemeye istemeye kabul ettim, o müessese suçlamakla alınamaz. Çünkü, milletimiz gerçek suç­
sonradan fakülte oldu ve arkadaşlarım bir başka kim­ luları tanımaktadır. Geliniz, kimlerin suçlu olduğu
seyi seçemedikleri için yine istemeye istemeye Siya­ hükmünü milletimize bırakarak gençlerimizi hasım
sal Bilgiler Fakültesinin dekanlığına seçildim. Ben cephelere ayırmaktan sakınalım.
bunları söylemekten hazer ediyorum. Gençlik psikolojisi çok hassastır, bir kıvılcımla tu­
Bütün sözlerimi, Parlamentoya çok hürmetkar bir tuşarak yangınlaşır. Bu yangın bacayı sararsa kimse
kişi sıfatıyle herkesi aynı hürmet seviyesine çıkarta­ kurtulamaz. Ülkemizde milliyetçi, milliyetsiz cephe­
bilmek için meşhur Fransız mütefekkiri Buffon'un ler yok, millet cephesi vardır. Gençlerimizi bu cephe­
sözüyle bitireceğim; «Üslubu beyan aynı ile insan­ de bütünleştirelim. Ülkemizle, ülkümüzde bölünmez
dır.» bir bütün olduğumuzu bilelim. Ülkemiz bir evdir,
C. Senatosu B : 24 30 . 1 . 1975 O : î

onun tek ocağı, tek kapısı ve tek nöbetçisi vardır. Ül­ maz. Biz milletçe parlamenter demokratik cumhuri­
kümüz tek ocakta, gücümüz tek kapıda bütünleşme­ yet düzenini kabul etmişiz. Cumhuriyetten önceki oto­
lidir. «Milliyetçi cephe, ülkücü cephe ve devrimci riter devletlerimizin başında han, hakan, başbuğ, ka-
cephe» demekle, bütünlüğü kopartıp, dağıtmak yolu­ ân, padişah gibi azamet unvanlarını taşıyanlar vardı.
na sapılmamalıdır. Ülkü ocakları yakarak değil, ay­ Mademki Anayasamızla bu tür unvanlar kaldırılmış­
dınlatarak; devrim ocakları devirmekle değil, kalkın­ tır, mademki demokratik cumhuriyete bağlıyız, o hal­
dırmak ve yüceltmekle yararlı olabilirler. Ülkü ve dev­ de bu azametli unvanları hiç kimse kabul etmemeli­
rim birer fikir yapısıdır. Gerçek ülkücü ve devrimci, dir. Binlerce alkışla kanatlansa da bu unvanları ka­
fikre kurşun sıkamaz, fikre karşı fikirle yürür. bullenmek felâket getirir. Çağın çarkını geriye çevir­
mek mümkün değildir. Hiç kimse demokrasinin dı­
Ülkü ve devrim maskelerini takınarak, ülkeyi yık­
şında bir saltanat kapısı aramaya kalkışmasın; hiç kim­
maya ve Devleti devirmeye kalkışanların karşısına
se efsaneler otağına kurulma sevdasına tutulmasın.
milletçe dikilmeli ve hiçbir siyasî parti bunlara barı­
Çünkü Cumhuriyetimiz ebediyen var kalacak gücün
nak olmamalıdır. Bunlar; yurdumuzda kardeş kavga­
sahibi olarak yaşayacaktır.
sı çıkartarak, Devleti bir anarşi tufanında boğmak is­
teyen, kökü dışarda bulunan düşmanların tahrip mal­ Sayın senatörler;
zemeleridir. Şunu kabul edelim ki, her siyasî partinin içinde çağ
Kim olursa olsun, ülküyü ve devrimi silâhın nam­ dışı zihniyetlerin temsilcileri vardır. Bunların kimi fa­
lusunda görenler, içimize sızmış düşman gerillala­ şizmin, kimi komünizmin ve diğer monarşizm türle­
rıdır." Bunlara karşı her gencin ve herkesin uyanık bu­ rinin mayalarıdır. Bunlar bulunduğu partileri kendi
lunması ve Devletin tüm gücüyle bunların tepesine te­ mayalarına göre oluşturmak çabası içindedirler. Bu
pesine vurması gerekir arkadaşlar. çabaların başında anarşik eylemler gelir. Siyasî par­
tilerimiz bunları tanımalı ve ayıklamaya çalışmalıdır.
Sayın senatörler;
Ayrıca, gençlik olaylarının tümünü bir siyasî mak­
Türk olarak hepimiz, mitolojik sembolümüz olan
sada bağlamak da doğru olamaz. Gençlik meşru hak­
bozkurta gönül bağlamışız. Bozkurt; felâketin yok et­
lara dayalı masum isteklerini eyleme kadar sürükle­
tiği milletimizin sağ kalan tek ferdinden milletimizi
yen yöneticilerin de üzerinde durmak gerekir. Yüksek
yeniden doğurmuştur. Bunun için, bozkurt yapıcı ve
öğrenim kurumlarındaki yönetmelik anarşisi, anarşik
güç katıcı olarak varlığımıza vücut veren millî bir to­
eylemlere ortam hazırlamaktadır. Bu tür yönetmelikler
temdir. Ülkümüz, yakıcı bir ateş olmadığı gibi, boz-
her renk anarşiye yeşil ışık tutmaktadır.
kurtumuz da yırtıcı ve parçalayıcı değildir. Onları
çirkin bir görüntü halinde halkımıza takdim etmek Özerklik, devlet içinde devlet gibi kabul edilme­
millî birlik ve beraberlik gücümüzü yaralar. Ülkü. boz­ melidir. Onların üstünde bir merci bulamayan genç­
kurt ve devrim kelimeleri milletin malıdır; onlar, si­ ler ihkak-ı hak yolunu bulmaya çalışmakta. Parlamen­
yasî bir parti aleti haline getirilirse çirkinleşir. Hele to olarak Devlet içinde ve Devlet üstünde bir otori­
kanlı olayların sembolü olursa günün birinde tıpkı Hit- tenin mevcut olamayacağını kanunlarla açıklığa ka­
ler'in gamalı haç'ı gibi yasaklanabilir. Bırakalım da vuşturmak zorunluğu içindeyiz. Olaylardan ziyade,
ülkümüz, bozkurtumuz ve devrimimiz milletin malı olayların kaynağına eğilmekle sonuç alınacağına ina­
olsun. nıyor ve bu inanç içinde Yüce Senatoyu saygı ile se­
Samimiyetle belirteyim ki, tüm gençlerimizin ter­ lâmlıyorum. (C. H. P. sıralarından alkışlar.)
temiz yürekleri milliyet aşkı ile doludur. Duyguların­ 6. — Erzincan Üyesi Niyazi Unsalın, TRT ya­
da yanılma olsa da kasıt olacağını asla kabul ede­ yınları konusunda gündem dışı demeci.
mem. Çünkü, ülkünün temelinde milletçe kardeşlik ve BAŞKAN — Cumhuriyet Senatosu Erzincan Üyesi
devrimcilik vardır. Kardeş katilliği yoktur. Her Türk Sayın Niyazi Unsal TRT yayınları hakkında gündem
genci ülkücüdür ve devrimcidir. Hiçbir genç gerilerin d?şı söz talep etmişlerdir.
karanlığına dönmek istemez. Ülkü, manevî bir san­ Buyurunuz Sayın Unsal.
caktır. Onun yeri parti çatısı değil, sine-i millettir. NİYAZİ UNSAL (Erzincan) — Sayın Divan ve
Sayın senatörler, muhterem senatörler;
Yüce değerlerimizi küçük hesaplar içinde eritme­ Son günlerde TRT programları ve TRT'ciler üze­
ye kimsenin hakkı olmasa gerek. Milletin hoşuna git­ rinde geniş eleştiriler yapılmaktadır. Hemen her gün
meyen, şahsın hoşuna gitse de çirkinlikten kurtula­ basında ve siyasî çevrelerde TRT ile ilgili bir eleştiri
C. Senatosu B : 24 30 . 1 . 1975 O : 1

yer alıyor. Bu eleştiriler bazen çok ilginç biçimde bu Ne yapmış İsmail Cem? Kendisine sataşanları, ifti­
kürsüden de yapılmaktadır. Son günlerde alabildiğine ra edenleri, komünist diyenleri, gerçeklerin dile geti­
yoğunlaştı ve TRT sorunu en önemli sorunların bile rilmesini istemeyenleri, televizyondan halkın görünme­
önüne geçti. Aynı konuda gündem dışı konuşmalar, sine kızanları halka şikâyet etmiş. Kanımca en doğru
araştırma önergeleri, sözlü - yazılı sorular, demeçler davranışı yapmıştır, İsmail Cem. Kutlarım kendisini.
birbirini izliyor. TRT yönetmeni Sayın îsmail Cem Yüreklice ve çok doğru bir davranış örneğini koydu
îpekçi'nin kişisel bir açıklamasına kızanlar veryan­ ortaya. Öğrensinler; bu yiğitçe, yüreklice davranışı
sın ediyor, Sayın Cem'e; yönettiği TRT'ye söyleme­ onlar da denesinler. Kolay mı bakalım?
diklerini bırakmıyorlar.
Bir parlamenterin en etkili şikâyet yeri halktır.
T R T yönetmeninin açıklamasındaki dilden ve kul­
Sizin hakkınızdan ancak halk gelir. Neden korkuyor­
landığı deyimlerden rahatsız olanlar bu kürsüye ve
sunuz, halka şikâyet edilmekten? Parlamento saygın­
senatörlüğe hiç de yakışmayacak deyimler kullanıyor­
lığı ile bunun bir ilgisi yoktur. Aksine bu davranış say­
lar. Ben konuşmaların ve eleştirilerin yapılmasına de­
gınlığı güçlendirir. Halkın gücünü, kim olduğunu hâlâ
ğil, Yüce Senatonun konuşmalardaki seviyeye indiril­
kavramayanlar var içimizde anlaşılan, tsmail Cem çok
mesine üzüldüm. Bir Meclis bu tutum içinde saygın­
doğru ve güçlü bir dil ile sorunu ortaya koydu :
lığını koruyamaz. Bir parlamenter bu anlayış içinde
«Eğer gerçekleri dile getirmek, ekranlardan yansıt­
küçülmekten kurtulamaz. Hangi amaçla olursa olsun,
mak, halkı konuşturmak, sorunlara parmak basmak,
bu kürsüden yapılan eleştirilerde Parlamento ve par­
gizli kapaklı işleri sergilemek suçsa, o suçlu benim»
lamenter saygınlığını düşünmemiz gerekir. Başkalarını
diyor. Yüreklilikle ortaya koyuyor kendini. «Yaptıkla­
tenkit edeceğim, eleştireceğim, suçlayacağım diye bir
rımı sizinle birlikte halk da görüyor, duyuyor, bili­
senatör buraya çıkıp dünya çapında üne kavuşmuş...
yor» diyor. Halk, halka kızanları, gerçeklerin açığa
BAŞKAN — Sayın Unsal, söz isteme maksadını­ çıkmasından, halkın bilinçlenmesinden tedirgin olan­
zın bu. olmadığını bana dün beyan ettiniz. Onun için ları halk bilsin istiyor, halkın dertlerini dile getiren­
istirham ediyorum, başkalarını kürsüye davet eder şe­ lere, resmini çekenlere, radyo ve televizyondan halkı
kilde konuşmamanızı hassaten rica ediyorum. konuşturanlara, köylerin, işçilerin, gecekonduların içi­
Buyurunuz devam edin efendim. ne girenlere, dönen çıkar dolaplarının gün ışığına çı­
NİYAZt UNSAL (Devamla) — Teşekkür ederim. karmak isteyenlere ve TRT'nin kapısını halka da
Sayın Başkan. açanlara kimlerin komünist dediğini, kimlerin kızdı­
Bir evvelki Birleşimde konuşan bir üye bizim Gru- ğını halk tanısın, öğrensin, bilsin istiyor ve bunları ya­
pun sayın bir üyesine «Ben ona alıştım» dedi. Ben de panları, Yüce Divana değil, yüce halka şikâyet edi­
sizin yönetiminize alıştım. Teşekkür ederim, devam yor. Yüce Divana verdiklerimizi sonunda ne yaptığı­
ediyorum : mızı halk biliyor. Elbette bize değil, halka gider adam.
Başkalarını tenkit edeceğim, eleştireceğim, suçla­ Yaptıklarımızla güveni gitgide yitiriyoruz.
yacağım diye bir senatör buraya çıkıp dünya çapında
üne kavuşmuş bir sanatçıya, paha biçilmez yapıtla­ Bizler parlamenter olarak, hâlâ halka hesap ver­
rın sahibine, adı ölmez sanatçılar içine girmiş kimse­ meyecek miyiz, yaptıklarımızı o değerlendirmeyecek
ye yakışıksız sözler söyleyemez. Bu, en azından bili­ midir, bizim yüce hakemimiz o değil midir?.. Çeliş­
me ve yapıtlara saygısızlık olur. kinin bu kadarı da olmaz arkadaşlar.
Ne yapmış ismail Cem?.. Bizim farkımız, Sayın Cem'e kızanlarla, TRT'yi
BAŞKAN — Sayın Unsal, sizinle münakaşa et­ beğenmeyenlerle işte buradadır. Kendilerini halkın üs­
mek istemiyorum; ama bu gündem dışı müessesesi bu­ tünde görenler, herşey sayanlar, elbette halkın kar­
rada konuşulanlara cevap verme müessesesi değildir. şısına çıkmak istemezler. Bu düşüncenin sahiplerine
NİYAZt UNSAL (Devamla) — Ben konuşma­ göre, halk yakın çevreleri, eş dostları, kayınları, ka­
lara... yınpederleri, kıymetli biraderleri, sevgili çocukları,
BAŞKAN — Onun için istirham ediyorum, baş­ gerisi lâf-ü güzâf.
kalarını incitecek ve kürsüye davet edecek konuşmayı Sayın senatörler;
yapmayınız. Bu, ikinci ihtarımdır. Karşısına çıkmaya yüzünüz varsa eğer, halka şikâ­
Buyurunuz, devam ediniz. yet edilmek ne güzel. Cem, zeki çocuk, iyi tanımış
NİYAZt UNSAL (Devamla) — Kimseyi incitmek kendisiyle uğraşanları, biliyor zayıf yanlarını, onun
istemiyorum. için halka havale ediyor işini. Bir yarışmaya katılsa,

— 635 —
C. Senatosu B : 24 30 . 1 . 1975 O : 1

kuşkusuz bu bilinçli davranışıyle birinci gelir. Saygıy- bilmiyor. Bunun kasıtlı yapıldığını, ülkesinin kötü
le anıyorum kendisini, böyle bir kişiye TRT'de iş ver­ gösterildiğini sanıyor. Arkadaşlarımız kabul etse de,
diği için kutlarım Ecevit Hükümetini. etmese de Doğu - Anadolu halkının bir kısmı, maale- •
Gelelim programlara. sef kara giyişiz basıyor, yarı çıplak dolaşıyor.
TRT son programlariyle biraz olsun halkın TRT'si Daha evvel de diğer bir konuşmacı, «Pamuk işçi­
haline geldi, az da olsa halkın sesini veriyor, gerçek­ leriyle ilgili film, Rusya'da hazırlanıp, buraya gönde­
leri yansıtıyor. Rahatsızlığın, son günlerdeki hırçınlı­ riliyor» dedi. İşin içinde bir komünist parmağı ara­
ğın nedeni bu. Gerçekler dile gelmesin, halk uyanma­ dılar. İşte, İsmail Cem, bu mantığın sahiplerini hal­
sın, herkes kör, sağır, aptal kalsm isteniyor. Sömürü ka şikâyet ediyor.
düzeni özlemcileri, bunu istiyor, Halkın daima uyu­ ALÂEDDİN YILMAZTÜRK (Bolu) — Bu ka­
masını, suskun kalmasını bekliyor. ranlığın tedavisi komünizm değildir.
ALÂEDDİN YILMAZTÜRK (Bolu) — Yoklu­ BAŞKAN — Lütfen efendim, müdahale etmeyi- '
ğun çaresi komünizm değil ki. niz.
MEHMET FEYYAT (İstanbul) — Dinle, dinle. NİYAZİ UNSAL (Devamla) — Dinle de biraz.
NACİ CİDAL (Hakkâri) — Bir şeyler öğren. ALÂEDDİN YILMAZTÜRK (Bolu) — TRT'nin
NİYAZİ UNSAL (Devamla) — Yeni yeni halka yaptığı bu.
açılan bir pencere, yansıyan bir ayna durumuna geli­ BAŞKAN — Lütfen efendim, istirham ediyorum.
yor, TRT. Bu pencereyi kapamak, aynayı kırmak is­ NİYAZİ UNSAL (Devamla) — Biraz dinle, şim­
tiyorlar. Aynada halkın görünmesinden, gerçeklerin di sana cevap veriyorum.
söylenmesinden korkuyorlar. Halkın kör, sağır ve bil­ BAŞKAN — Sayın Unsal cevap vermeyin, ben
gisiz kalması için, ne gerekiyorsa, «O olsun» diyor­ sayın Yılmaztürk'e müdahalede bulundum. Siz ce­
lar. vap vermeyin, sizin Heyeti Umumiyeye hitap etme­
ALÂEDDİN YILMAZTÜRK (Bolu) — T R T öğ­ niz gerekir.
retecek değil mi? NİYAZİ UNSAL (Devamla) — Burada okuya­
NİYAZİ UNSAL (Devamla) — Henüz TRT gö­ caklarım, bu düşüncenin sahipleri içindir.
revini amacına uygun yapmış değildir. Henüz hal­ Şimdi, İsmail Cem ve arkadaşlarının sergilemeye
kın TRT'si haline de tam gelmiş değildir. Yer yer çalıştığı yurt gerçeklerine inanmayanlar varsa, bu
eski alışkanlıklarım sürdürmektedir. Bunun devamlı iddiaların sahiplerine halk huzurunda şunu söylüyo­
olması için yaygara yapılıyor, TRT'yi baskı altına al­ rum.
mak istiyorlar. TRT, sadece eğlence aracı değildir. Benimle beraber gelsinler, 10 gün gezelim. Onları
Eğlendirici yanı kadar, düşündürcü ve güldürücü ya­ fazla yormayacağım, korkmasınlar. Halkın nereler­
nı da olacaktır. Henüz bunlar dengeli biçimde işlen- de oturduğunu, ne yediğini, ne yaptığını, nasıl temiz­
memektedir. lendiğini, nerelerde yattığını, dil bilip bilmediğini, sağ­
TRT gürültüye pabuç bırakmadan halka gitmeli, lığını nasıl koruduğunu, köyüne kentine nasıl gittiği­
gerçeklerin içine girmeli, onları birbir saptayıp de­ ni, ayağında, üstünde giysisi olup olmadığını kendi­
vamlı sunmalıdır. Bundan bir süre rahatsız olanlar lerine birbir göstereceğim. Birlikte» bazı meyveler, ba­
çıkacaktır. Yıllardır gerçeklerden kaçanlar, bunu bir zı yiyecekler götüreceğiz, onlara bu yiyecekleri tanı­
süre daha yapacaktır. Çünkü onlara halk radyosu yıp, tanımadıklarını soracağım. Utanmazlarsa, daya­
değil, cephe radyosu lâzım. nabil irlerse, bu geziye devam ederiz: Hayvanlarla
O gün konuşmacılardan biri, «Sarıkamış'ta çocuk­ birlikte yatanları, mağaralarda kalanları görür, kimin
ların ayağını çıkarıp, kar üstünde filme aldıran İs­ haklı, kimin haksız olduğunu anlar ve vicdanları var­
mail Cem, TRT'nin başında kalamaz» diyor; tıpkı, sa, gelip bunları dile getirenlerden, sergileyenlerden
«Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler» diyen Lois'in özür dilerler.
hanımı gibi. Sayın senatörler;
ALÂEDDİN YILMAZTÜRK (Bolu) — Çetin Al- Ülkemizde maalesef ilk çağ yaşantısı içinde olan
tan'ın Çember Piyesi gibi. yerler vardır. Bazı beyinsizlerin dediği gibi, bunları
MEHMET FEYYAT (İstanbul) — Şahıslarla ak­ söylemek komünistlik değil, aksine yurt ve ulussever-
lınızı bozmayın yahu. liktir. TRT ve tüm halkçı kuruluşlar, bu yaşantının
NİYAZİ UNSAL (Devamla) — Adam, Doğuda kökünü kazıyana ve bu düşüncelerin kökenini kuru­
köy çocuklarının yalınayak kar üstünde olduklarını tana kadar görevini yapacaktır.
C. Senatosu B : 24 30 . 1 . 1975 O : 1

Bizde bu doğrultularda görev yapmayan TRT, 7. — Danışma Kurulunun, 1975 malî yılı Bütçe
kuruluş görevini yapmamıştır ve bu ulusun da malı Kanunu tasarısının görüşülme usulüne dair 29.1.1975
değildir. T R T bunu yaparken, elbette bazı güçlükle­ gün ve 3 sayılı kararı.
re katlanacaktır, tarafsızlık içinde arzu edilmeyen gö­ BAŞKAN — Danışma Kurulu kararı var, tak­
rüntüleri de yansıtacaktır. Bazı kimseler, üçer dör­ dim ediyorum.
der TRT ekranlarında boy gösterip, «Milliyetçi genç­ Genel Kurula
lik, solcu gençliği ezecektir» diyor. Aynı saatlerde, Cumhuriyet Senatosu Danışma Kurulunun 29
belki de bu emre uyarak Kerim Yaman İstanbul'da Ocak 1975 tarihli toplantısında alınan karar ve eki
vuruluyor. Bu hazin olaya, TRT parmak bastığı için program ilişiktir.
suçlanıyor; ama «vur» emri verenler, cephe kuran­ Yüksek Genel Kurulun tasviplerine arz ederim.
lar, televizyondan halkı cephelere çağıranlar ele alın­ Saygılarımla.
mıyor. Tekin Arıburun
Anlayacağınız, «yavuz hırsız ev sahibini bastır­ Cumhuriyet Senatosu Başkanı
mak istiyor,» TRT'nin bir görevi de budur. Bunları
Danışma Kurulu Kararı
halka iyi tanıtmalıdır. Kanımca onları da TRT kur­
1. Anayasanın 94 ncü maddesi hükmüne göre
taracaktır; TRT'nin ele aldığı ve işlediği konular kur­
10 gün içinde karara bağlanması gereken 1975 malî
taracaktır. T R T halka gitmeli, olanları anlatmalı,
yılı Bütçe kanun tasarısının Cumhuriyet Senatosu Ge­
halkı dinlemeli, gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya
nel Kurulunda ilişik programda tespit edilen gün ve
koymalıdır.
saatlerde görüşülmesi,
Sayın senatörler; 2. Anayasanın 94 ve İçtüzüğün 88 nci madde­
Bu gayri ciddî davranışların karşısına senatör leri gereğince; grup sözcüleri ve üyelerin, Başbakan­
olarak çıkmalıyız. Büyük Osmanlı İmparatorluğunun lık ve bağlı daireler, bakanlıklar, daireler bütçeleriy­
çökme nedenleri içinde, şimdi yaptıklarımız vardı, le katma bütçeler hakkındaki düşüncelerini her büt­
gerçekleri gizleme vardı, ters gösterme vardı, halkla çenin tümü üzerindeki görüşmeler sırasında açıkla­
saraylar arasındaki duvarlar yıktı imparatorluğu. ması, bölümler ve değişiklik önergeleri üzerinde ayrı­
Bırakın halk gerçeği öğrensin, her şeyi bilsin, açıl­ ca görüşme yapılmaksızın okunup oya sunulması,
sın gözü ta sonuna kadar. Olayların, hâlâ o günlere 3. Görüşmelerin günlük program bitinceye ka­
benzer yanları var. Gerçeklerin görülmesinden, söy­ dar yapılması, görüşmeler programlanan saatlerden
lenmesinden korkanlar, rahatsız olanlar yapıyor bu­ önce biterse, bir sonraki bütçenin görüşülmesine baş­
nu. Ağızbirliğiyle TRT'yi hedef alanlar, karşılarında lanması,
tüm devrimci güçleri bulacaktır, halkı bulacaktır. İs­ 4. Bütçeler üzerinde şahıslar adına konuşacak
mail Cem İpekçi ve yürekli arkadaşları, bu güçlerin üyelerin, o bakanlık bütçesinin Cumhuriyet Senatosu
desteğiyle sürdürecektir daima işini. Kendileri için Genel Kurulunda görüşülmesine ait programda tespit
TRT'ye «Evet» halk için «Hayır» diyenler ve her edilen günden bir gün önceden başlamak üzere, bir­
olumlu işin karşısına dikilenler, er geç yaptıklarının leşim açıldıktan kapanıncaya kadar bizzat, Başkanlık
yanlışlığını bir gün anlayacaklardır. Divanında görevli nöbetçi Kâtip üyelere yazılı mü­
racaatla söz sırası almaları ve kendilerine kayıt ta­
Hepinize saygılar sunarım. (C. H. P. sıralarından
rih, saat ve sırasını bildiren imzalı bir fiş verilmesi,
alkışlar)
BAŞKAN — Cumhuriyet Senatosu Eskişehir 5. Aktarmalar ile müddet yönünden müzakeresi
Üyesi Sayın Ömer Ucuzal, «Sınıf ve sınıf mücade­ lüzumlu kanun tasarı ve tekliflerine dair gündeme
lesi yaratma amacı ile yazılmış bir broşür» hakkında alma, öncelik ve ivedilik takrirlerinin 1975 malî yılı
gündem dışı söz talep etmişlerdir; buyurunuz Sayın Bütçe kanun tasarısının müzakeresi sırasında verile­
Ucuzal. bilmesi ve Genel Kurulca haklarında gündeme alın­
ÖMER UCUZAL (Eskişehir) — Sayın Başka­ ması kararlaştırılan kanun tasarı ve tekliflerinin bir
nım, izin verirseniz talebimi Salı gününe talik ede­ arada müzakeresinin yapılması,
ceğim. Zira, bugün bildiğiniz gibi Danışma Kurulu­ 6. Bütçenin tümü üzerindeki görüşmelerde bakan
muzun toplantısı var efendim. ve grup sözcülerinin konuşmalarının 2'şer saat, üye­
BAŞKAN — Peki efendim. lerin kişisel konuşmalarının da 20'şer dakika ile sı­
Gündeme geçiyoruz. nırlandırılması, bakan ve grup sözcülerinin bir defa-

637 —
C. Senatosu B : 24 30 . 1 . 1975 O : 1

ya özel olarak yapacakları ikinci konuşmalarının Danışma Kurulu kararını oylarınıza arz ediyorum.
30'ar dakikayı geçmemesi, Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
o. — Dilekçe Karma Komisyonu Başkanlığının,
7. Bakanlıkların, dairelerin ve katma bütçeli ge­
Komisyonlarının görev bölümüne dair tezkeresi.
nel müdürlüklerin bütçelerinin görüşülmesi sırasında
(3/579)
grup sözcülerinin konuşmaları için 45'er dakika ayrıl­
BAŞKAN — Bir tezkere var, takdim ediyorum.
ması (Millî Eğitim Bakanlığı Bütçesinin görüşülmesin­
Cumhuriyet Senatosu Başkanlığına
de bakanlık ve üniversite bütçeleri için 30'ar dakika­
140 sayılı Kanunun 4 ncü maddesi gereğince Di­
dan 1 saat,) grup sözcülerinin ikinci kez konuşmala­
lekçe Karma Komisyonu Başkanlık Divanı için
rının 15'er dakika ile, üyelerin kişisel konuşmalarının
21 . 1 . 1975 tarihinde yapılan gizli seçim sonunda
da 10'ar dakika ile sınırlandırılması, bakanların ko­
aşağıda adları yazılı Senatör ve Milletvekilleri Yö­
nuşmalarının, sorulara verecekleri cevaplar da dahi!
netim Kuruluna seçilmişlerdir.
olmak üzere 1 saati geçmemesi.
Bilgilerinize saygı ile arz ederim.
Kararlaştırılmıştır.
Dilekçe Karma Komisyonu Başkanı
Başkan Başkanvekili
İçel Milletvekili
Tekin Arı burun Mehmet Ünaldı
Süleyman Şimşek
Başkanvekili Başkanvekili
Zihni Betil Necip Mirkelâmoğîu Başkan : Süleyman Şimşek (İçel Milletvekili)
Kâtip Kâtip Başkanvekili : Muzaffer Yurdakuler (Tabiî Üye)
Mehmet Çamlıca O. Nuri Canpolat Sözcü : Muslihittin Yılmaz Mete (Adana Senatörü)
Kâtip Kâtip Sözcü : Neccar Türkcan (İzmir Milletvekili)
Ekrem Kabay A. Hikmet Yurtsever Kâtip : Halil Goral (Aydın Senatörü)
(Bulunmadı) Kâtip : Ömer Kahraman (Tekirdağ Milletvekili)
Kâtip Kâtip BAŞKAN — Yüksek Heyetin bilgilerine sunulur.
Hüsamettin Çelebi Bahriye Üçok 9. — Devlet Bakanı Mehmet Özgüneş'in, 633 sa­
İdare Amiri İdare Amiri yılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve görevleri
T. Remzi Baltan M. Suphi Gürsoytrak hakkındaki kanunun bazı madelerinin değiştirilmesine
A. P. Gr. Başkanvekili C. H. P. Gr.'Başkanvekili ve bu kanuna 5 geçici madde eklenmesine dair kanun
Ömer Ucuzal Salih Tanyeri tasarısının, havale edilmiş olduğu Millî Eğitim ve
M. B. Gr. Başkanvekili Kontenjan Gr. Başkanvekili Bütçe Plan komisyonlarından 5'er üye alınmak sure­
Mucip Ataklı Cihat Alpan tiyle kurulacak bir geçici komisyonda görüşülmesine
FİKRET GÜNDOĞAN (İstanbul) — Sayın Baş­ dair önergesi. (1/309, 4/215)
kan, belki işitmemiş olabilirim; ama bu bütçenin BAŞKAN — Bir başka önerge var, takdim ediyo­
müzakeresine ne gün başlayacağımıza dair bir kayıt rum.
yok muydu efendim? Cumhuriyet Senatosu Yüksek Başkanlığına
633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Gö­
BAŞKAN — Efendim, onu maalesef koyamadık;
revleri Hakkındaki Kanunun bazı maddelerinin değiş-
şu sebepten : Ayın 4'ünde başlamak istiyorduk, fakat
t'rilmesine ve bu Kanuna 5 geçici madde eklenme­
ayın 4'üne matbaa yetiştirememe endişesini beyan et­
sine dair kanun tasarısı Millet Meclisinde kabul olu­
ti; her halde en geç ayın 5'i. olur. Yani, 4'ü veya 5'i
narak Cumhuriyet Senatosuna intikal etmiş bulun­
henüz kesinleşmediği için bir tarih koyamadık efen­
maktadır.
dim. Bu, matbaanın bize yetiştirmesine bağlı bir key­
Diyanet İşleri Başkanlığının en yüksek karar ve
fiyet olduğu için, bizim burada mütalâa beyanımız
danışma organı olan Din İşleri Yüksek Kurulunun
biraz sakat olur. O bakımdan, ben durumu arz edi­
kurulması. Başkanlık çalışmalarının aksamadan yü­
yorum.
rütülmesi, sayıları 18 000 civarında olan vekil imam -
FİKRET GÜNDOĞAN (İstanbul) — Eğer top­
hatiplerin durumlarının düzeltilmesi ve diğer sorun­
lantı günümüze rastgelmezse duyurma işlemi zor ola­
ların çözümü amacı ile hazırlanmış bulunan tasarı­
caktır kanısındayım efendim.
nın biran önce sonuçlandırılmasını sağlamak üzere,
BAŞKAN — Onu yaparız tabiî efendim, onu ya­ havale edilmiş olduğu Millî Eğitim ve Bütçe Plan
parız. komisyonlarından 5'er üye alınmak suretiyle kuru-

— 638
C. Senatosu B : 24 30 ; 1 . 1975 O : 1
lacak bir geçici komisyonda görüşülmesini arz ve Gündemimizin araştırma önergeleriyle ilgili kıs­
teklif ederim.. mının görüşülmesine sıra geldi, Araştırma ile ilgili bir
Mehmet Özgüneş Danışma Kurulu toplantımız olduğu cihetle, ilgililerin
Devlet Başkanı de burada bulunmadığı gözönünde tutularak, 4 Şubat
BAŞKAN — Millî Eğitim ve Bütçe ve Plan ko­ 1975 Salı günü saat 15.00'te; 4'ünde toplanılmadığı
misyonlarından seçilecek 5'er üyeden müteşekkil bir takdirde 5 Şubatta ayrıca ilân edilecek saatte toplan­
geçici komisyon kurulması hususunu oylarınıza arz mak üzere Birleşimi kapatıyorum.
ediyorum. Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Ka­
bul edilmiştir. Kapanma Saati : 17.18

V. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

I. — Cumhuriyet Senatosu Malatya Üyesi Hamdı askerî yönden de en kısa, ve en emin olan güzergâh bi­
Özerin, İskenderun - Trabzon arasındaki 65 No. lu rinci güzergâhtır.
Devlet yoluna dair soru önergesi ve Bayındırlık Ba­ 65 No. lu Devlet yolu güzergâhının ekonomik, sos­
kanı Vefa Tanır m yazılı cevabı. (7/317) yal ve askerî yönden etüt edilerek hangi güzergâhtan
geçeceği tespit edilmiş midir?
Cumhuriyet Senatosu Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Bayındırlık Bakanı tarafından
Sayı : 86
yazılı olarak cevaplandırılmasını saygı ile arz ederim.
Malatya Senatörü Hamdi Özer'in yazılı sorusu.
9 . 1 . 1975
30 . 1 . 1975
Malatya Senatörü
Hamdi Özer Cumhuriyet Senatosu Başkanlığına
İlgi : 13 . 1 , 1975 gün ve 5246-2541/7-317 sayılı
İskenderun - Trabzon arasındaki 65 No. lu Dev­
yazınız.
let yolunun bazı politik nedenlerle uzun bir güzergâh­
Trabzon - İskenderun arasındaki 65 No. lu Dev­
tan geçeceği söylenilmektedir.
let yoluna ilişkin Cumhuriyet Senatosu Malatya Üye­
Bu durum Hazineye daha büyük bir malî külfet
si Hamdi özer'in yazılı soru önergesi aşağıda cevap­
yüklemekle beraber iki liman arasındaki -ulaşım sü­
landırılmıştır,
resini ve dolayısıyle ulaşım masrafını da artırmış ola­
caktır. Trabzon ve İskenderun limanları mevcut Devlet
Yılın her mevsiminde ulaşıma imkân veren en kısa yolu şebekesi içinde çeşitli yollarla birbirine bağlı
yol güzergâhı : bulunmaktadır. Bugün için İskenderun .-- Trabzon
İskenderun - Maraş - Malatya - Arapgir - Ke­ arasındaki doğru trafik İskenderun - Ankara - Sam­
maliye - iliç - Kemah - Erzincan - Kelkit - Gümüş­ sun - Trabzon veya Kahraman Maraş - Malatya -
hane - Trabzondur. Elâzığ - Erzincan -. Trabzon doğrultusunu izlemek­
Bu güzergâhın iliç civarında yol yapım zorluğu tedir. Bu doğrultular üzerinde çeşitli yapım çalışma­
varsa da bir defaya mahsustur. ları vardır. Bu çalışmalar sadece Trabzon ve İsken­
Halbuki Malatya - Elâzığ - Tunceli - Pülümür - derun limanlarını bağlamayı amaçlamamaktadır.
Tercan - Aşkale - Bayburt - Gümühaneyı dolaşacak
Malatya - Arapkir güzergâhı Karakaya Barajı
yol hem çok uzun hem de kış mevsiminde Pülümür
dolayısiyle değiştirilerek yeniden inşa edilecektir.
geçidi daima karla kapalı bulunmaktadır. Sürekli kar
mücadelesi için devletin daima orada bir kar mü­ Arapkir - Kemaliye - İliç güzergâhı üzerinde etüt
cadele teşkilâtını bulundurması zorunluluğu da ola­ çalışmaları planlanmaktadır. Şirzi Köprüsünün mon­
caktır. Teknik kişilerin etütlerine göre ekonomik ve tajı Mayıs ayı içinde başlayacaktı^

039 —
C. Senatosu B : 24 30 , 1 , 1975 O : 1
iliç - Kemah arasında bir çalışmamız bulunma­ edilici harekete paralel olarak Adalet Bakanlığımız-:
maktadır. Kemah - Erzincan ise yapım programında dan yurt dışındaki yabancı hapishanelere mahkûm
olup 1975 yılı ödeneği 6 500 000 liradır. İleriki yıl­ Türkler için bir kitap gönderme faaliyeti var mıdır?
larda yapım çelışmaları İliç'e doğru geliştirilecektir. Yok ise bundan sonra bu konuda bir faaliyet dü­
Bilgilerinize arz ederim. şünülmekte midir?
Dr. Vefa Tanır
4. Adalet Bakanlığımızın yurt dışı hapishanele­
Bayındırlık Bakanı
rinde bulunan Türk vatandaşları için kitap ve sair
2. — Cumhuriyet Senatosu İzmir Üyesi Beliğ Be- konularda olmak üzere Dışişleri ve Çalışma bakanlık­
ler'in, yurt dışında mahkûm olan Türklere dair soru larımız ile bir koordine çalışma düşünülmekte mi­
önergesi ve Adalet Bakanı Hayri Mumcuoğlu'nun dir?
yazılı cevabı, (7/333) 5. Yurt dışında mahkûm olan Türklerin mahkû­
11 i 3 ; 1972 miyetleri bitince Türkiye'ye iade edilecekleri veya bu­
lunduğu memleket haricine çıkarılacakları bir vakıa
Sayın Senato Başkanlığına olduğuna göre, bu insanları hiç olmazsa bundan
Aşağıdaki sorularımın Sayın Adalet Bakanı tara­ sonra kazanmak için Adalet Bakanlığımızca bazı ça­
fından sözlü olarak cevaplandırılmasını rica ede­ lışmalar yapılmakta mıdır?
rim.
Saygılarımla, T. C.
İzmir Senatörü Adalet Bakanlığı
Beliğ Beler C. T. E. Genel Müdürlüğü
t
Ks. : 5
1. Bugün yurt içinde olduğu gibi maalesef yurt
dışında da kötü bir talih eseri çeşitli suçlardan ha­ Cumhuriyet Senatosu Başkanlığına
pishanelere düşmüş vatandaşlarımızın bulunduğu bir Cumhuriyet Senatosu İzmir Üyesi Saym Beliğ
hakikattir. Yurt içi hapishanelerinde bulunan mah­ Beler, iki kez Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunda
kûmları tekrar cemiyete yararlı bir insan olarak iade Bakan hazır olduğu halde bulunmadıklarından
etmek, kazandırmak babında Adalet Bakanlığımızın 11 . 3 . 1972 gün ve 13153/405 sayılı yazılarınızla
faaliyetleri de malumdur. Yurt içinde durum böyle Bakanlığımıza tevdi buyurulan sözlü soruları, yazılı
iken, yurt dışında hapishanelere düşmüş vatandaşla­ soru Önergesine dönüştüğünden cevaplarımızı arz edi­
rımızın ise yabancı diyarlarda kendi kaderlerine terk yorum.
edildikleri de ortadadır. Yurt dışındaki hapishaneler­ 1. Yabancı memleketlerdeki tutuklu ve hüküm­
de bulunan vatandaşlarımızdan alınan mektuplar yü­ lülerin, o yer ceza ve tutukevlerindeki yaşantıları, ih­
rekler acısıdır. Acaba Adalet Bakanlığımızın yabancı tiyaçları ve aile münasebetlerinin devamı için Ba­
diyarlarda hapishanelerde bulunan vatandaşlarımıza kanlığımızca gerekli çalışmalar ve teşebbüslerde bu­
müteveccih çalışmaları var mıdır, varsa bunlar ne­ lunulduğu gibi, mahallî konsolosluklarımız da keza
lerdir? bu yolda çalışmalar yapmaktadır.

2. Yurt dışında ve bilhassa 700 bin Türkün bu­ 2. Dışişleri Bakanlığından elde edilen bilgilere
lunduğu Federal Almanya'daki hapishanelerde yatan göre halen, bütün yabancı memleketlerdeki Türk uy­
kaç Türk vatandaşı vardır? ruklu hükümlü ve tutuklu sayısı 622 olup, Federal
Almanya Cumhuriyeti cezaevlerinde bulunan vatan­
3. Bugüne kadar sadece Tercüman Gazetesinin
daşlarımızın sayısı ise, 322'dir.
muhtelif Alman hapishanelerine düşmüş vatandaşları­
mızın hapishanelerde okumalarını sağlamak ve onla­ 3. Bakanlığımızca, yabancı memleketler infaz ku­
rı cemiyete tekrar iyi bir insan olarak iade etmek ga­ rumlarında bulunan vatandaşlarımızın moral kalkın­
yesi ile çeşitli konularda binlerce kitabı bütün Alman malarına katkıda bulunmak üzere, Millî Eğitim Ba­
hapishanelerine gönderdiğini öğrenmiş bulunmakta­ kanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Bakanlığımız Ba­
yım. Hiçbir mecburiyeti yokken büyük bir insanî his sın Bürosundan sağlanan millî nitelikteki tarihi, kül­
ile Tercüman Gazetesinin yapmış olduğu bu takdir türel ve ahlâkî konuları kapsayan hikâye, roman ve

— 640
C. Senatosu B : 24 30 5 1 • 1975 O : 1
bilimsel eserler o memleketlerin mevzuatının müsaa­ tş ve İşçi Bulma Kurumunca kendilerine iş sağlan­
desi nispetinde devamlı olarak gönderilmektedir. maktadır.
4. Bakanlığımızca, yapılan yardımın daha hızla Bakanlığımızca hazırlanıp Yüksek Meclislere su­
gerçekleştirilmesi amacıyle, Dışişleri ve Çalışma ba- nulan «Cezaların infazı ve infazdan sonra hükümlü­
kanlıklariyle koordine bir çalışma yapılmaktadır. lerin korunmasına ait hazırlanmış bulunan kanun ta­
5. Yabancı memleketlerdeki hükümlülükleri so­ sarısı» nın kanunlaşması halinde, bu yoldaki çalış­
na ererek tahliye edilip yurda dönen vatandaşlarımı­ malar daha olumlu sonuçlar verecektir.
zın, toplumumuzun yapıcı birer elemanı olmalarını Bilgilerinize arz ederim.
sağlamak için 1475 sayılı îş Kanununun 25 nci mad­ Hayri Mumcuoğlu
desi gereğince, yurdumuzda tahliye olunanlar gibi Adalet Bakanı

....>... ....<....

— 641 -
Cumhuriyet Senatosu
GÜNDEMİ
24 NCÜ BİRLEŞİM

30 . 1 , 1975 Perşembe

Saat : 15,00
I 6. — Cumhuriyet Senatosu Kayseri Üyesi Hüsnü
A - BAŞKANLIK DÎVANININ GENEL Dikeçligil'in, Millî Eğitim Bakanlığının 7 . 2 . 1974
KURULA SUNUŞLARI tarih ve özel 000.01/114 sayılı tamimi ve bu tamime
1. — Komisyonlarda açık bulunan üyeliklere se­ göre yapılan tayinler hakkında Senato araştırması
çim. isteyen önergesi. (10/10)
B - İKİNCİ DEFA OYA KONULACAK İŞLER
II 7. — Cumhuriyet Senatosu İzmir Üyesi Necip
SORULAR VE GENEL GÖRÜŞME Mirkelâmoğlu'nun, Atatürk Devrimleri ve Devletin
III temel ilkeleriyle ilgili işlemler hakkında Senato araş­
ÖNCELİKLE GÖRÜŞÜLMESİ KARARLAŞTIRI­ tırması isteyen önergesi. (10/11)
R D A N İ,ŞLER 8. — Cumhuriyet Senatosu Kayseri Üyesi Sami
IV Turan ile Cumhurbaşkanınca seçilen üye Fethi Çe-
A — HAKLARINDA İVEDİLİK KARARI likbaş'ın 11 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye
VERİLEN İŞLER müsteniden TRT Genel Müdürlüğüne yapılan ata­
B - TÜZÜK GEREĞİNCE BİR DEFA maya dair Senato araştırması isteyen önergeleri
GÖRÜŞÜLECEK İŞLER (10/12)
1. — Cumhuriyet Senatosu Ankara Üyesi Yiğit
9. — Cumhuriyet Senatosu Eskişehir Üyesi Ömer
Köker'in, Sosyal Sigortalar Kurumunun içinde bu­
Ucuzal ve 9 arkadaşının, Millî Eğitim Bakanı tara­
lunduğu duruma dair Senato araştırması isteyen öner­
fından yapılmış olan tayin ve nakil tasarrufları hak­
gesi (10/3)
kında Senato araştırması isteyen önergesi. (10/13)
2. — Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı ile
Uçak Servisi Anonim Ortaklığının durumuna dair 10. — Cumhuriyet Senatosu Cumhurbaşkanınca
Cumhuriyet Senatosu Araştırma Komisyonu raporu seçilen Üye Özer Derbil ve 3 arkadaşının, Elektrofer
ve ek raporu (10/33) (Dağıtma tarihi : 3 . 3 . 1973) Firmasına verilen teşvik ve ithal belgeleri ile bu fir--
3. — Cumhuriyet Senatosu Giresun Üyesi İhsan manın gümrük işlemleri hakkında Senato Araştırma-
Topaloğlu ile İstanbul Üyesi Fikret Gündoğan'ın, si isteyen önergeleri. (10/14)
yurdumuzdaki enerji darlığının nedenleri ve çözüm
11. — Cumhuriyet Senatosu Bursa Üyesi Şeref
yolları konusunda Senato araştırması isteyen önerge­
Kayalar ve arkadaşlarının, TRT hakkında Senato
leri (10/6)
Araştırması isteyen önergeleri (10/15)
4. — Cumhuriyet Senatosu Malatya Üyesi Ham-
di Özer'in, mason localarına dair Senato araştırması 12. — Cumhuriyet Senatosu Saymanlığının Hazi­
isteyen önergesi. (10/7) ran, Temmuz ve Ağustos 1974 aylarına ait hesaplan
5. — Cumhuriyet Senatosu Ankara Üyesi Yiğit hakkında Cumhuriyet Senatosu Hesaplarını İnceleme
Köker'in, Kızılay altgeçidi ve çarşı yapımı inşaatına Komisyonu raporu (5/14) (S. Sayısı : 404) (Dağıt­
dair Senato araştırması isteyen önergesi. (10/9) ma tarihi : 1 2 , 1 2 , 1974)

(Devamı arkada)
—2
13. — Cumhuriyet Senatosu Bolu Üyesi Turgut Yüce'nin, Başbakanlığa bağlı Toprak ve Tarım Re­
Gülez'in, Anayasanın 78 nci maddesi muvacehesinde formu Müsteşarlığı tarafından hazırlanmış olan yö­
Bolu Çimento Fabrikası İdare*Meclisi Reisliği sıfatıy- netmelik hakkında Senato araştırması isteyen önerge­
le Senatörlük sıfatının bağdaşıp bağdaşmayacağına leri (10/16)
dair, istanbul Üyesi Ekrem Özden'in önergesi ve bu
V
hususta Başkanlık Divanının 1 Haziran 1970 tarih
ıKÎ DEFA GÖRÜŞÜLECEK TŞLER
ve 28, 10 Temmuz 1972 tarih ve 31, 11 Mart 1974
tarih ve 9, 13 . 11 . 1974 tarih ve 2 sayılı kararları A - IKINCI GÖRÜŞMESI YAPıLACAK
İŞLER
(Dağıtma tarihi : 1 6 . 1 2 . 1974)
14. — Cumhuriyet Senatosu Kayseri Üyesi Hüs­ B - BİRİNCİ GÖRÜŞMESİ YAPILACAK
nü Dikeçligil, ile Zonguldak Üyesi Ahmet Demir İŞLER
Cumhuriyet Senatosu
GÜNDEMİ
24 NCÜ BİRLEŞİM

30 . 1 , 1975 Perşembe

Saat : 15,00
I 6. — Cumhuriyet Senatosu Kayseri Üyesi Hüsnü
A - BAŞKANLIK DİVANININ GENEL Dikeçligil'in, Millî Eğitim Bakanlığının 7 . 2 . 1974
KURULA SUNUŞLARI tarih ve özel 000.01/114 sayılı tamimi ve bu tamime
1. — Komisyonlarda açık bulunan üyeliklere se­ göre yapılan tayinler hakkında Senato araştırması
çim. isteyen önergesi. (10/10)
B - İKİNCİ DEFA OYA KONULACAK İŞLER
7. — Cumhuriyet Senatosu İzmir Üyesi Necip
II
SORULAR VE GENEL GÖRÜŞME Mirkelâmoğlu'nun, Atatürk Devrimleri ve Devletin
III temel ilkeleriyle ilgili işlemler hakkında Senato araş­
ÖNCELİKLE GÖRÜŞÜLMESİ KARARLAŞTIRI­ tırması isteyen önergesi. (10/11)
R D A N İ,ŞLER 8. — Cumhuriyet Senatosu Kayseri Üyesi Sami
IV Turan ile Cumhurbaşkanınca seçilen üye Fethi Çe-
A — HAKLARINDA İVEDİLİK KARARI likbaş'ın 11 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye
VERİLEN İŞLER müsteniden TRT Genel Müdürlüğüne yapılan ata­
B - TÜZÜK GEREĞİNCE BİR DEFA maya dair Senato araştırması isteyen önergeleri
GÖRÜŞÜLECEK İŞLER (10/12)
1. — Cumhuriyet Senatosu Ankara Üyesi Yiğit
9. — Cumhuriyet Senatosu Eskişehir Üyesi Ömer
Köker'in, Sosyal Sigortalar Kurumunun içinde bu­
Uçuzal ve 9 arkadaşının, Millî Eğitim Bakanı tara­
lunduğu duruma dair Senato araştırması isteyen öner­
fından yapılmış olan tayin ve nakil tasarrufları hak­
gesi (10/3)
kında Senato araştırması isteyen önergesi. (10/13)
2. — Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı ile
Uçak Servisi Anonim Ortaklığının durumuna dair 10. — Cumhuriyet Senatosu Cumhurbaşkanınca
Cumhuriyet Senatosu Araştırma Komisyonu raporu seçilen Üye Özer Derbil ve 3 arkadaşının, Elektrofer
ve ek raporu (10/33) (Dağıtma tarihi : 3 . 3 . 1973) Firmasına verilen teşvik ve ithal belgeleri ile bu fir­
3. — Cumhuriyet Senatosu Giresun Üyesi İhsan manın gümrük işlemleri hakkında Senato Araştırma-
Topaloğlu ile İstanbul Üyesi Fikret Gündoğan'ın, si isteyen önergeleri. (10/14)
yurdumuzdaki enerji darlığının nedenleri ve çözüm
11. — Cumhuriyet Senatosu Bursa Üyesi Şeref
yolları konusunda Senato araştırması isteyen önerge­
Kayalar ve arkadaşlarının, TRT hakkında Senato
leri (10/6)
Araştırması isteyen önergeleri (10/15)
4. — Cumhuriyet Senatosu Malatya Üyesi Hain­
di Özer'in, mason localarına dair Senato araştırması 12. — Cumhuriyet Senatosu Saymanlığının Hazi­
isteyen önergesi. (10/7) ran, Temmuz ve Ağustos 1974 aylarına ait hesaplan
5. — Cumhuriyet Senatosu Ankara Üyesi Yiğit hakkında Cumhuriyet Senatosu Hesaplarını İnceleme
Köker'in, Kızılay altgeçidi ve çarşı yapımı inşaatına Komisyonu raporu (5/14) (S. Sayısı : 404) (Dağıt­
dair Senato araştırması isteyen önergesi. (10/9) ma tarihi : 12, 1 2 , 1974)

(Devamı arkada)
_2
13. —• Cumhuriyet Senatosu Bolu Üyesi Turgut Yüce'nin, Başbakanlığa bağlı Toprak ve Tarım Re­
Gülez'in, Anayasanın 78 nci maddesi muvacehesinde formu Müsteşarlığı tarafından hazırlanmış olan yö­
Bolu Çimento Fabrikası îdare*Meclisi Reisliği sıfatıy- netmelik hakkında Senato araştırması isteyen önerge­
le Senatörlük sıfatının bağdaşıp bağdaşmayacağına leri (10/16)
dair, istanbul Üyesi Ekrem Özden'in önergesi ve bu
V
hususta Başkanlık Divanının 1 Haziran 1970 tarih
İKİ DEFA GÖRÜŞÜLECEK İŞLER
ve 28, 10 Temmuz 1972 tarih ve 31, 11 Mart 1974
A - iKİNCt GÖRÜŞMESİ YAPILACAK
tarih ve 9, 13 . 11 . 1974 tarih ve 2 sayılı kararları
İŞLER
(Dağıtma tarihi: 16 . 12 . 1974)
14. — Cumhuriyet Senatosu Kayseri Üyesi Hüs­ B - BtRtNCl GÖRÜŞMESİ YAPILACAK
nü Dikeçligil, ile Zonguldak Üyesi Ahmet Demir İŞLER

You might also like