You are on page 1of 162

1

2
Yazar : İlişki Koçu Bal (Derya)

Kategori : Kişisel Gelişim (Kadın-Erkek


İlişkileri)

Yayın Tarihi : Nisan 2019

NOTER ve TC KÜLTÜR ve TURĠZM


BAKANLIĞI ONAYLIDIR.

Bu Kitabın çalınması, dağıtılması,


www.iliskikocubal.com adresi dıĢında
baĢka bir yerden indirilmesi YASAKTIR.

Emek hırsızlığı yapan kiĢi ve


kuruluĢların IP adresi tespit edilerek
yasal iĢlem baĢlatılacaktır.

3
4
ĠÇĠNDEKĠLER

- GiriĢ

- 3in1 Kuralı (geniĢ kapsamlı)


- Birlik Taktiği
- 'Pes Ettim' Algısı Yaratma
- Ona Hediye Almanızın Ardından...
- Ters Psikoloji
- Onu Anladığını Gösterme
- Doğru Kıskandırma Yöntemi
- ġifre Öğrenmek Ġçin
- Hazır Cevap Olabilmek için...
- 'Bak, Aynıyız' Taktiği
- Ġlk BuluĢmadan Sonra ilk Mesajı Onun Atmasını
Sağlama
- Söylediklerinin Gerçekliğini Ölçün
- Her Çağırdığında Gitmemek için Fren yöntemi
- DeğiĢtiğinizi Gösterme Taktiği

5
- BoĢluk Doldurma
- Onu Kendi Silahıyla Vur
- Kavga Esnasında Yapılması Gerekenler
- Ciddi Konular KonuĢulurken
Yapılması Gerekenler
- Terk Edilmenin Ardından Yapılması Gerekenler
- ArkadaĢlığı Sevgililiğe Çevirme
- Sevgili Olduğunuzu Ona Gösterme
- Üstün Olduğunuzu Belli Etmeli misiniz ?
- Sizi Kullanıyor mu?
- Sindirella'nın Ayakkabısı
- Laf Kalabalığı Yöntemi
- Saf Rolü
- Tatlı Tatlı Laf Sokmak
- DüĢündüren Cümleler Yaratma
- Çivi Çiviyi Söker
- Çok Kaba. Nasıl KibarlaĢtırırım?
- DıĢarı Çıkmak Ġstemiyor, Nasıl Çıkartırım?
- Sürekli Cinsellik KonuĢuyor
- Egosuna Oynamak
- Daima Emin Olun

6
- Ölü Taklidinin Doğru Kullanımı
- DüĢünmeme TuĢu
- 'Sen Benim Hayal Kırıklığımsın'
- Samimiyet Pırlantası
- Borç Para/Kefil Olmamı Ġstiyor, Ne Yapacağım?
- Minnet Duymanın Gücü
- Anılardan Destek Almak
- ‘Yeni Yeni Anlıyorum’ Cümlesi
- Ekran Görüntüleri (SS) Sorunsalı
- Ne Kadar Sıkı Tutarsan, O Kadar Çabuk Kopar
- Geri Çekileyim Derken Yok Olmak
- Blöf Yapmak
- Çok Yorulduk, Biraz Mola
- ‘Ne Alakası Var, Abartıyorsun’ Cümlesiyle
BaĢ Etme
- Kapalı Kutu

- Sonuç

7
ĠLĠġKĠ KOÇU BAL

Ne zormuş bu ilişki meseleleri değil mi?


Aslında hiç zor değil.
Gözümüzde büyüttüğümüzde ve tamamen
odağımıza aldığımızda haklısınız, zor gibi
gözüküyor.

Bunu araba kullanmaya benzetiyorum, eğer her


şeye odaklanırsanız, kendinizi kasarak hem dikiz
aynasına hem direksiyona hem yan aynalara hem
yola bakmaya çalışırsanız;
kaza yaparsınız.
Tam tersi; ne yapacağınızı iyi bilip kendinizi
kasmazsanız, rahatça kullanırsınız.
Tüm mesele bu aslında...
Ne yapacağınızı kavramak, kasmamak ve
uygularken gündeminize almadan ilerlemek.

1. Kitapta bir ilişkiyi baştan sona nasıl


yürütebileceğinizi anlatmıştım,

8
2. Kitapta ise bir insanı gerçekten nasıl
tanıyacağınızı.
Şimdi ise e-kitabın avantajını sonuna kadar
hissedeceğiniz bir yazı hazırladım size.
Çünkü kitabın konu örgüsü yok, tamamen madde
madde taktik/yöntem içeriyor.

Mesela, dışarıdasınız. Bir krizle veya bir sıkıntıyla


karşılaştınız.
Hemen gidiyorsunuz lavaboya ve bu maddelerden
hangisini yapabileceğinize bakıp uyguluyorsunuz.
Telefonunuzda yani mailinizde var olacağı için pratik
bir şekilde hayatınıza nüfuz etmesini istedim.

Peki nasıl oluştu bu yöntemler ?


Denenmemiş hiç bir şeyi sizinle paylaşmıyorum.
Genelde kendi hayatımda deneyip, karşılığını
aldığım yöntemleri sunuyorum.

Bazen de danışanlarımda deneyimleyip sonuç


aldığımda söylüyorum sizlere.

9
5 seneyi aşkındır bu meslekte olduğum için, haliyle
binlerce danışanım oldu.

Tüm kayıtları inceledim, konu başlıklarına ayırdım,


kategorilere ayırdım.

 İnsanların tepkileri neler?


 Erkek danışanlarım neler demiş, aynı konuya
kadın danışanlarımın tepkisi ne olmuş?
 Bu taktik kimlerde işe yaramış, kimlerde
yaramamış, neden?
 Aldatanlar neden aldatıyor?
 İlişkide mutsuz olanlar neden mutsuz? Nasıl
iyileştirilebilir?

Bu ve bunlar gibi bir çok konu başlığını inceledim


geçmiş seanslarımda.

Ve ortaya bu yöntemler çıktı.

Keyifle okumanızı ve en önemlisi uygulamanızı


diliyorum.

10
1- 3in1 Kuralı

En sevdiğim ve en işe yarayan yöntem ile başlamak


istiyorum;
3in1 yani bir şeyi 3 kere yapıyorsanız, 1 kere
yapmamalısınız taktiği.
Her konuda işe yarar.
İlişkinin dinamiğini ayakta tutmanızı, cepte
olmamanızı, yaptıklarınızın değerinin bilinmesini
sağlayan bir yöntemdir.

Yapmak zorunda olmadığınız bir şeyi, hediye almak


veya iltifat etmek gibi, sürekli yaparsanız bu durum
bir süre sonra zorunluluk haline dönüşür.
Yapmadığınızda partneriniz sizi suçlamaya başlar.

Bunu makyaja benzetiyorum;


Her gün ağır makyaj yaparsanız, yapmadığınızda
insanlar size 'Hasta mısın?' diye sorar. Çünkü hep
yaptığınız için onu zorunluluk haline çevirmiş
olursunuz.

11
İlişkide 3 gün sıcak davranıyorsanız, 1 gün geri
çekilmelisiniz.
3 gün mesajlaştınız, aktif konuşmalarınız oldu; diğer
gün sanki gündeminizde çok yoğun bir konu varmış
da onunla ilgileniyormuş gibi yapıp, geç cevaplar
verip, merak etmesini sağlayabilirsiniz.

Eğer her gün her gün aynı sıcaklığı


verirseniz, uyuşur.

Bu nedenle, 3 gün sıcak 1 gün soğuk yaparak hem


sizi özlemesini, hem de dinamiği aktif tutmayı
sağlamış olursunuz.

Bir başka örnek ise;


3 kere alttan alıyorsanız, 1 kere almayın.
Almayın ki alttan aldığınızı fark edebilsin. Çizginizi
ve ağırlığınızı koyabilin.

12
Örneğin;
Size karşı kullanmasını istemediğiniz bir kelime var.
İlk söylediğinde hoşunuza gitmediğini belirttiniz,
uzatmadan konuyu kapatıp başka sohbetlere
daldınız.
Başka zaman yine aynı kelimeyi söyledi.
Tekrar eskiden yaptığınızı yaptınız, sevmediğinizi ve
kullanmasını istemediğinizi söylediniz ve konuyu
kapadınız.
Üçüncüde de aynı şey oldu…

Dördüncü kez bunu yaptığında, sizdeki limiti dolmuş


olmalı.
Eğer yine alttan alırsanız, hem sizin anlayışınızı
görememeye hem de isteklerinizi dikkate almamaya
başlar. Bu nedenle bu kez ona tavır alın.
'Sana daha önce defalarca bu kelimeden
hoşlanmadığımı söyledim. Yapman beni üzüyor.'
gibi bir cümle kurup ortamdan uzaklaşın.
Dışarıdaysanız saate bakarak:
'gitmem lazım unuttuğum bir plan vardı'
diyebilirsiniz.
Mesajlaşırken bunu yaptıysa, yine işinizin olduğunu
belirtip telefonu bırakın.

13
Eğer o an bu cümleyi kurup, işim veya planım var
demeden tak diye geri çekilirseniz trip olarak
algılanabilir.
Bu yüzden ilgilenmeniz gereken başka işiniz
olduğunu belirtmenizde fayda var.

Sadece iliĢkilerde değil, arkadaĢlıkta da 3in1


geçerlidir.
Arkadaşınızı 3 kere siz görüşmeye çağırdıysanız,
sonrasında ondan bekleyin.
Eğer hep siz çağıran, hep siz hesap ödeyen veya
hep siz onun dertlerini dinleyen olursanız
kullanılmaya başlarsınız.

İlişkinin en başlarında ise bu taktik 1in1'dir.

Daha yeni tanıştınız, birbirinizden etkilendiğiniz belli


ama flörtün yumurta evresindesiniz.
Bir gün sıcak, bir gün soğuk olmalısınız ki kafası
karışmalı.
Eğer daha ilk zamanlardan ona ait olursanız, hep
onunla konuşarak vaktinizi harcarsanız karşı taraf

14
'bunun da hiç işi yok, nasıl beni merkezine aldı'
demeye başlar ve olayın büyüsü kaçar.
En tatlı dönem flört dönemidir.
Bırakın, sizi çözmeye çalışsın. Hareketlerinizi
anlamlandırmaya kalksın.
Eğer sürekli sıcak olursanız hem değeriniz azalır
hem de ilişki evresine geçme süreniz uzar.
Bu yüzden 1in1 yani bir gün sıcaksanız, diğer gün
daha mesafeli olmalısınız.

Bu kıvamları tamamen olayın gidişatına göre siz


ayarlayabilirsiniz, ben ana fikirleri vermeyi
amaçladım.

2- Birlik Taktiği

Rahatsız olduğunuz veya gelişme yaşanmasını


istediğiniz konularda, tekil cümle yapısı kullanırsanız
karşı tarafı suçluyormuşsunuz gibi algılanır.
Sanki baskı oluşturuyormuşsunuz gibi hisseder ve
yapacağı varsa da yapmamaya başlar.

15
Hatta gerilime, tartışmaya bile açık hale
gelebilirsiniz.

Bunun yerine tekil değil, çoğul cümleler


kullanılmalı.
Bu, hem yumuşatır hem de emir gibi
algılanmamasını sağlar.
Birlikte yapacakmışsınız, birlikte
düşünüyormuşsunuz gibi bir his yaratır.

Örneklendirelim ;

Rahatsız olduğunuz konu: onun iş bulmak için


çabalamaması.
Siz gayet çalışkan, kendi hedefleri planları olan
birisiniz ama o aylardır işsiz.
İş bulma gibi bir gayreti, kendini geliştirmek için de
çabası yok.
İşten eve geldiniz. Baktınız o uyuyor ya da saçma
bir televizyon programı izliyor.

16
Siz ona:
' Hadi artık iş bul. / tüm gün evde oturuyorsun yeter!
/ Bugün de mi iş bakmadın?! / Ne tembelsin! '
derseniz ne olur?
Kavga çıkar.
Sizden kendisini soyutlaştırmaya başlar, dırdır
yaptığınızı düşünür ve kendini geri çeker.

Bunun yerine birlik taktiğini uygulayabilirsiniz.

Onun yanına geçip, o an yaptığı aktiviteye 30 dakika


kadar dahil olun.
Ardından bilgisayarınızı açın ve ' Bugün aklıma sana
uygun olabilecek bir firma geldi, gel beraber bakalım
ilanlarına ' gibi bir cümle kurun.
Ya da
' Şu sertifika programı dikkatimi çekti, beraber
yazılalım mı? Hem çıkışında da oraya yakın yerde
bir pizzacı var, sen seversin, oraya gideriz. '

Aradaki iki farkı gördünüz mü? İlk örnekte suçlayan,


yoran bir tavır var.

17
İkincisinde ise birlikte yapalım, beraber planlayalım
diyen yapıcı bir tutum.

Bu arada yeri gelmişken;

İlişkilerde ayrılık sebebi diyebileceğim bir örnektir


bu.
Hayat tarzı, günlük rutininde oluşan uçurum
farklılıklar iletişimde de problemlere sebep olur.
Hele ki kadınsanız, siz çalışırken erkeğin oturması
daha da gözünüze batar.
Bunun maddiyatla bir ilgisi yok, adam milyoner de
olsa çalışmaması sizin algınızda saygının
yitirilmesine sebep olur.

Tahammülsüzlükler, en ufak bir konuda tartışabilme


ve onun evde oturmasından dolayı kuruntu yaparak
size sarması kaçınılmazdır.
Bu örnekte ayırt edici nokta, iş aramıyor olması.
Aylardır iş arayıp bulamıyorsa bu sizi rahatsız
etmemeli çünkü bu bir dış etken, onun elinde değil.
Burada hiç aramamasından ve çaba sarf
etmemesinden bahsetmek istedim.

18
3- 'Pes ettim' Algısı Yaratma

Bazen ilişkiniz veya aranızdaki şeyin adı her ne ise,


o kadar karmaşık bir hale gelir ki, ne yaparsanız
yapın toparlanamayacakmış gibi gözükür.

Cepte olmuşsunuzdur, verdikçe vermişsinizdir,


kendinizi çok açık bir biçimde ortaya
koymuşsunuzdur...
Kısacası, yapılmaması gereken her şeyi
yapmışsınızdır.

Sonuç ise; ne olduğu belli olmayan, tatmin


olmadığınız, gitmek istediğiniz ama gidemediğiniz
bir grilik.

İşte bu tarz durumlarda en etkili yöntem : Pes etmiş


gibi göstermektir.

Çünkü bu saatten sonra açıkça karşınıza alıp


konuşsanız sizi anlamaz. Rest çekmeye kalksanız
başarılı olamazsınız.

19
Diyelim ki, boğuldunuz bıktınız.
Kendi kendinizi gaza getirdiniz, hatta arkadaşlarınız
da sizi gaza getirdi.
Gittiniz onun yüzüne çat çat her şeyi söylediniz.
Akabinde de tüm sosyal medyalarınızdan ve
rehberinizden sildiniz.
O an partneriniz : ' Aa gitti, hemen peşinden
koşmalıyım. ' der mi? Demez.
Çünkü siz zaten uzun zamandır ondan
gitmeyeceğiniz hissini verdiniz.
Tam tersi şöyle düşünür : 'Amaan kendi kendine
tribe girmiş, gitsin, biraz zaman geçince nasılsa geri
döner. '

Peki doğrusu nedir?

▪ Normalde sürekli onu arayan soran bir


insansanız, bir anda aramaları azaltın.
Dikkatinizi çekerim: aramayı bırakın demiyorum,
azaltın.
Çünkü bıçak gibi keserseniz, trip attığınızı zanneder.
Bunun yerine, ufak ufak doğallıkla taktik yaptığınız
belli olmadan hareket etmelisiniz.

20
Normalde o gece dışarı çıktığında, kıskanan bir
insansanız, aniden kıskanmamaya başlayın.

Örneğin :

Normalde o size arkadaşlarla buluşacağım


dediğinde;
Eski Siz : ' Kimle çıkacaksın? Nereye gideceksiniz?
Ayşe de gelecek mi? ' gibi sorular soran, gece 10
kez arayan, telefon elinizde gittiği mekanı
‘stalk’layan biriydiniz.
Yeni Siz : ' Tamam hayatım, iyi eğlenceler '
Hatta siz de kendi arkadaşlarınızla plan yapıp,
çıkabilirsiniz. O yazmadıkça da yazmayarak, artık
ona kafa yormadığınızı hissettirebilirsiniz.

▪ Eğer onun sosyal medya hesaplarında


kimi eklediğini, kimi beğendiğini konu eden
biriyseniz, artık etmeyin.
Şaşırsın.
Çünkü o muhtemelen yeni birini eklerken içinden
'bizimki yine bana bu kişi kim diye soracak '
diyecektir.

21
Ama siz sormayarak, pes ettiğinizin sinyallerini
vermeye başlayacaksınız.

▪ Günde 5 kez ilk siz mesaj yazansanız,


bunu 1-2 ye indirin.
Eskiden onu bunalttığınızı düşünen kişi, artık sizin
yazmamanıza şaşırsın.

Bu tarz ufak geri çekilmeleriniz ve normalde


yaptığınız davranışları artık yapmadığınızı
göstererek pes etmiĢlik algısını
verebilirsiniz.

Burada önemli olan ise, diğer maddelerdeki gibi


istikrarlı olmanızdır.
Yani, 2 hafta bu şekilde devam ettiniz, diğer hafta
yine eski halinize dönerseniz; karşınızdaki taktik
yaptığınızı anlar.

Bu yönteme başlamadan önce kendi içinizde iyice


düşünün, kararınızı net verin ve sağlam adımlarla
uygulayın.
Başta anlamayacaktır,
ancak sonrasında kendi kendine:

22
' Hayıdır? Ne oldu benimkine? Eskiden çok
kıskanır, bana kafa yorardı, artık niye umursamaz? '
demeye başlar.

İşte bunu dedirttiğiniz an, değişimin başladığı andır.

4- Ona Hediye almanız veya


Sürpriz yapmanızın ardından...

İlişkilerde bazı zirve noktaları vardır.


Tutkunuzu en yoğun hissettiğiniz veya aranızın aşırı
iyi olduğu, ona verdiğiniz değeri en net
hissettirdiğiniz anlar...

Yaşanırken çok tatlıdır, bulutlarda gibi hissedersiniz


ikinizde.
Fakat bu anlar aslında sert düşüşlere de gebe
olabilir.
Çünkü sizin tamamen iyi niyetle ve temiz kalbinizle
yaptığınız jestler ve değer göstergeleri, eğer

23
dozunda olmazsanız karşı tarafın şımarmasına
sebep olabilir.
Bu şımarma hali, uzun vadede sizi hor görmesine ve
beğenmemesine sebebiyet verir.

' E hiç mi bu tarz şeyler yapmayacağız? ' dediğinizi


duyar gibiyim.
Tabi ki yapacağız, ama dozunda kesmesini bilerek.

Bunun da bir yöntemi var:


Yükseldiğiniz anların hemen akabinde soğukluk
vermeniz.

Mesela,
Ona doğum günü sürprizi hazırladınız veya
tamamen içinizden gelerek büyük bir jest yaptınız.
O günü aşırı güzel geçirdiniz.
Ertesi gün geri çekilin. Geri çekilmekten kastım
arayınca açmayın değil tabi :)
Kendi hayatınızı gündeminize almışsınız gibi
davranın.

24
Kibarca:
'Ya aşkım bugün ailemin işleriyle uğraşıyorum,
telefona bakacak fırsatım olmadı' veya
'Okulda/işte ani bir sorun çıktı, onu çözmekle
uğraşıyorum' gibi bir cümle kurun.
Az ve öz konuşun, hatta erken uyumanız gerektiğini
söyleyin.

Böylelikle karşı taraf, siz her ne kadar ona değer


verip sürprizler yapsanız da kendi hayatınızı daha
çok önemsediğinizi görmüş olur.

Tam tersini canlandıralım zihnimizde ;


Hem sürpriz hazırladınız, hem de ertesi gün
mesajlaşırken kalpler koyuyorsunuz.
O konuştukça ona işiniz olmasına rağmen zaman
ayırıp saatlerce sohbet ediyorsunuz.
Aranız iyi olduğu için çok mutlusunuz. O yüzden
bozmak istemiyor, ilgi göstermeye devam
ediyorsunuz.

Anlık bir problem olmaz, ama zaman geçince?

25
İnsanoğluyuz, ne kadar düzgün karaktere sahip
olursak olalım, hepimizin yaradılışında şımarma var.
Uzun vadede yıpranmanıza, cepte görmesine neden
olur.
Bu yüzden akabinde geri çekilmeniz daha sağlıklı
olacaktır.

5- Ters Psikoloji

Aklınıza gelebilecek her konuda yarar sağlayan etkili


bir yöntemdir.
Önceki kitabımda bahsetmiştim, şimdi daha farklı
noktalarına da değinmek istiyorum.

Özellikle Türk toplumunda vardır, bilirsiniz;


'yapamazsın' dendiğinde işi hemen inada bindirirler.
Okul, iş, aile, arkadaşlık hemen hemen her olayda
geçerlidir.
Karşı taraf hemen kendisini ispat etme algısına
girer, hırslanır ve size:
' Bak, yanıldın, ben yapabildim! ' diye gösterebilmek
için harekete geçer.

26
Eğer elde etmek istediğiniz bir konuda onunla aynı
fikirde olursanız, partneriniz zamana yaymaya,
acele etmemeye başlar.
Hatta bazılarında, siz istediğiniz için istememe
durumu bile oluşabiliyor.

Geçmiş seanslarımdaki incelemelerde bu zıtlığın


Aslan, Koç, Oğlak gibi inatlığı ve ispat çabası
yüksek olan karakterlerde daha çok işe yaradığını
tespit ettim.

Örneklendirelim:

Kayak tatiline gitmek istiyorsunuz ama partneriniz


bunu saçma buluyor.
Sürekli ısrar edip, gidelim diye tutturursanız bir süre
sonra o gardını almaya başlar, konudan sapılır ve
tamamen 'benim dediğim olacak' inadı devreye
girer.

Bunun yerine şöyle bir diyalog daha etkilidir :


Siz : Aşkım Uludağ'a gidelim, çok gitmek istiyorum.

27
O : Ne işimiz var dağda, gidemeyiz.
Siz : Ay doğru sen kayak yapmasını
beceremiyordun, tamam gitmeyiz.

Siz bunu söylediğiniz anda onun kanıt noktası


devreye girer, hemen kabul etmez ama içsel olarak
düşünür.
Ona beceremeyeceği, yapamayacağı bir konuyu
söylediğiniz için hırsa girer.
Kaba tabirle, sizin cümlenizi size yutturmak ister ve
o tatile gelir.

Veya,

Evlilik gibi, aile ile tanışma gibi önemli konularda


ısrarcı olursanız, onu itebilirsiniz.
Partneriniz : 'Nasıl olsa o evlenmek için can atıyor,
bu gün teklif etsem kabul eder, acele etmeyeyim'
şeklinde düşünmeye başlar.
Hatta karakteri zıtlığa uygunsa, siz istediğiniz için
istemeyebilebilir.

28
Bu tip durumlarda tersten gitmeniz, yani
istemiyormuş gibi davranmanız onun avcı ruhunu
harekete geçirecektir.

Aklınızdaki soruyu biliyorum : ya ben de


istemiyormuş gibi davrandığımda o iyice acele
etmezse?
Bu kuruntunuz oldukça yanlış.
Ben bu yöntemi kullanarak onlarca danışanımda
yarar sağladım, özellikle evlilik konusunda...

Kendi hayatınızdan düşünün, arkadaşınızdan hayal


edelim.
Buluşacaksınız, gitmek istediğiniz bir yer var ama
arkadaşınızın sevdiği tarz bir yer değil.
Ona ilk söylediğinizde kabul ederse, anlık olarak
hevesiniz kaçar gibi olur.
'Acaba başka yere mi gitsek?' dersiniz.
Tam tersi, siz söylediğinizde arkadaşınız tepki verse
ve sizin onu ikna etmeniz gerekse, gideceğiniz yer
daha da değerlenir.

Mantık bu kadar basit, yeter ki doğallıkla


uygulayabilin.

29
6- Onu Anladığını Gösterme

Günümüzün en büyük iletişim problemlerinden biri,


kimsenin kimseyi anlamaması ve anlamak için çaba
göstermemesi.
Bunu en yakın arkadaşınızdan tutun, ailenizdeki
bireyler bile farkında olmadan yapıyor.

Çoğu kişi kendini deşarj etmek için konuşuyor.


Sanki siz günlükmüşsünüz gibi anlatıyor ve gidiyor.
Sizinle gerçek anlamda ilgilenmiyor.

Peki, genel çevre bu haldeyken, sizi gerçekten can


kulağı ile dinleyen biri çıksa karĢınıza?
Ona karşı daha farklı bir çekim hissetmez misiniz?
Yeri ayrı olmaz mı? Olur. Çünkü sizin için az
bulunan biri haline gelir.

Bir insanın zaaflarına hitap ettiğinizde,


yani başkalarında göremediği/bulamadığı şeyi sizde
bulduğunda onu kendinize çekmiş olursunuz.

30
Yokluğunda sizin eksikliğinizi daha da hissetmeye
başlar.
Sizsiz kalmak istemez. Kaldığında da özler.

Bunu sağlayabileceğiniz en etkili yöntemlerden biri,


anladığınızı göstermektir.

 Size çok saçma bir konu bile anlatsa


gözlerine bakarak dinleyin.
 Onu anladığınızı belirten sorular sorun,
ilgilendiğinizi sorularınızla gösterin.
 Onun cümlelerini benzer kelimelerle ona
aktarın. İçinizde harmanladığınızı hissetsin.
 Aradan zaman geçince de, eskiden
konuştuğunuz konuyu sorun. Unutmadığınızı
ve önemsediğinizi belirtin.

Mesela,

Size iş yerinde/okulda olan bir olayı anlattı.


Olay basit, herkesin başına gelebilecek bir şey.
Hatta sizin başınıza bunun 10 katı geldi.

31
O an ona 'Ya bu çok basit, buna mı takıldın? Benim
başıma çok daha beteri geldi.' dediğiniz anda sohbet
ölür.
Onu anlamadığınızı ve yarış içerisinde olduğunuzu
düşünür. Hayatıyla ilgili başka konuyu anlatmak
içinden gelmez.

Tam tersi;
Size basit bile gelse, ona basit gelmemiş.
Onun gözünden görüp anlamalısınız ki gerçek
anlama olsun.

 Etrafa bakarak değil, gözüne bakarak


dinleyin.
 Lafını bitirmeden kesmeyin. Konu
bitmeye yakın sorular sorun.
 Çözüme yönelik cümleler kurmaya çalışın.

Böylece kendisini iyi hissedecektir, anlaşıldığını


görecektir.

32
7- Doğru Kıskandırma Yöntemi

Kıskandırma konusu oldukça ince bir çizgi.


Ters tepebilme ihtimali de var.

Kimi insan, sevdiği kişiyi başkasıyla düşününce


daha çok sahiplenir; kaybetme korkusu artar.
Kimisi ise başka biriyle hayal ettiğinde soğur.

Kadınlar bu duruma duygusal bakıyor, erkekler ise


fiziksel.
Kadın, erkeğini başka biriyle düşündüğünde hemen
aklına 'acaba ona aşık olur mu? Onunla evlenir mi?
Mutlu olur mu?' gibi duygusal kuruntular geliyor.
Erkekler ise 'Acaba ona dokundu mu? Onunla
yakınlaştı mı?' diye düşünür.

Aleni bir şekilde kıskandırmaya kalktığınızda yani


onun gözüne sokarak, başka biriyle olduğunuzu
gösterdiğinizde ters tepme ihtimali yüksek.

33
Bunun yerine, kılıflı ve saklı ilerlemeniz etkili
olacaktır.

Mesela,

Yanlış olan : Instagram hikayenize, biri ile elele


fotoğraf koymanız.
Doğru olan : Hikayenizde manzarayı çekerken,
yandan karşı cinsten birinin elinin gözükmesi.

Yanlış olan : Sosyal medyada imalı şarkılar paylaşıp


onu etkiketlemeniz.
Doğru olan : İmalı bir şarkı koyup, ufak bir emoji
eklemeniz ve merak uyandırmanız.

Hayat rutininizde bir değişiklik yaparak da sevgiliniz


var mı yok mu şüphesine düşürtebilirsiniz.

Örneğin;
Normalde Cuma Cumartesi geceleri dışarı çıkan
biriyseniz, aniden çıkmamaya başlayın.

34
Hafta sonu hep hikaye koyan siz, artık koymamaya
aksine evde olduğunuzu belirten paylaşımlarda
bulunun.

Bunları istikrarlı olarak yapmanız, kıskandırmak


istediğiniz kişinin aklında soru işaretleri yaratacaktır.
İşin doğrusu ufak hamlelerle şüpheye
düşürmenizdir.
Bağıran şekilde değil, merak uyandırarak
ilerlemenizdir.
Aksi komik gözükmenize sebep olur.

8- ġifre Öğrenmek için

Sosyal medya şifrelerini bilmek istemeniz asla


önermediğim bir konudur.
Partnerinizin şifrelerini neden öğrenmek istersiniz?
Bir şey bulmak için.
Ve emin olun, bakarsanız bulursunuz.

35
Çünkü orada kendinizi sanki bulunca üst
olacakmışsınız gibi hissedersiniz, ancak tam tersi bu
sizden götüren bir davranıştır.

Diyelim ki şifresini çözdünüz. Ve orada başka biri ile


konuşmalarını yakaladınız.
Hemen adeta kral edasıyla, 'Buldum!' dercesine
onun yanına gittiniz. Hani lafınızı sokacak ve zafer
kazanacaksınız ya sözde...
Bunu yaptınız, kavga çıktı, ayrıldınız.

E sonra?
Barışacaksınız. Barıştığınızda bu gördüklerinizi
yutmuş olacaksınız. Haliyle, yarın bir gün başka bir
şey yakaladığınızda gitseniz bile geri geleceğinizin
garantisini vermiş olacaksınız.
Buna ek olarak;
Karşı taraf sizin onu kontrol ettiğiniz kalıbına
girecek, kendisini baskı altında hissedecek. Bir süre
sonra nefessiz kalmaya başlayacak.

36
İnsanların kendi yaşam alanları olmalı, onun o an ne
niyetle yazıştığını bilemezsiniz.

Bazı kişilerin ilişkinin başında bağlanma problemi


yaşadığı için, kendi kendilerine özgürlüklerini ispat
etme amacıyla başkalarıyla konuşmak isterler.
Bazıları doyum noktasına ulaşmamıştır, sizi
sevmesine ve ayrı bir yere koymasına rağmen
başkalarıyla egosunu şişirir.
Sosyal medyada konuştuğu kişilerin bu ve bunun
gibi bir çok sebebi olabilir.

O yüzden geniş düşünmelisiniz.


Hemen onu baskı altına alıp, 'Bana şifreni ver'
dememelisiniz ya da bulmaya çalışmamalısınız.

Ben söyleyeceğimi söyleyeyim, gerisi size kalsın :)

37
Buna rağmen bana çok soruluyor, Ģifresini
nasıl kırarım? diye. Bunun basit bir yöntemi var:

Kendinizden düşünün, genelde şifreleriniz aynıdır,


benzerdir.
Bir kaç tane ana şifre zihninizde vardır ve alakalı
alakasız çoğu sitede bunu kullanırsınız.

Basit şifrelerini öğrenerek, ana yerdeki


şifrelerini çözebilirsiniz.

Örneğin,

 Kredi kartı şifreleri,


4 basamaklı ve sadece sayıdan oluşur. Bu şifre, ana
yerlerde kullandığı uzun şifrelerin içerisinde olan
rakamlar olabilir. İhtimali yüksektir. O yüzden her
hangi bir alışveriş esnasında çaktırmadan
bakabilirsiniz.

 Abone olduğu rutinlerin şifreleri,


Mesela; Netflix veya modemine kendi koyduğu şifre.

38
Bir danışanım, erkek arkadaşından Netflix şifresini
istemişti dizi izlemek için.
O an kendisini tutamayıp, o şifreyi instagramında
denemiş ve açılmış.
Oradan aklıma geldi bu yöntemler…

Aynı şekilde internet modemine kendisi bir şifre


tanımlattıysa, bu da size ipucu verecektir.

 Online alışveriş sitesilerinde kullandığı


şifrelerden de yararlanabilirsiniz.
Mesela; siz kendinize bir kıyafet veya kitap
alacaksınız.
Onun indirim kuponu var.
'Ya aşkım senin burada üyeliğin vardı, bana verir
misin oradan alayım, şimdi yeni üyelik ile
uğraşmayayım' dediğinizde ve bunu laf arasına
serpiştirdiğinizde size verecektir.
Eğer direkt, yeni konu açan şekilde bunu
söylerseniz vermeme olasılığı yüksek.
Tam tersi, o yoğun olduğunda veya siz başka
konulardan bahsederken laf arasına sıkıştırmanız
ihtimali arttırır.

39
 Telefonunun notlar bölümünde de, şifreleri
kayıtlı olabilir. Bir şekilde elinize aldığınızda
bakabilirsiniz.
 Cüzdanında kağıda yazılı olarak tutan kişiler
de var.

Yineliyorum; kesinlikle önermediğim bir konudur.


Ancak çok fazla isteyen olduğu için aktarma gereği
duydum.

9- Hazır Cevap Olabilmek için

Bazı anlar vardır, sadece ilişkide değil, arkadaşlıkta


da geçerli.
O an size bir söz söylerler. Sinir olursunuz ama tam
istediğiniz gibi cevap veremezsiniz.
Eve geldiğinizde bu durumu sindiremediğinizden
aklınızda döner durur.
Saatler geçtikten sonra ise; 'ah keşke şu cevabı
verseydim' dersiniz.
Ancak iş işten geçmiştir, cevap vermek için çok
geçtir.

40
Bu tip durumlarda insanın hazır cevap olabilmesi
önemli.
Vaktinde edilen sözler etkilidir, zamanı geçince
solmuş çiçeğe benzer.

Peki nasıl o an aklınıza gelecek ?

Bunun en etkili yolu, düzenli film izlemeniz ve kitap


okumanızdır.
Haftada 1 gün, 2 saatinizi film izlemeye ayırın.
Hem keyif verir, hem dinlenmiş olursunuz hem de
zihniniz oradaki cevapları mıknatıs gibi arka belleğe
alır.

Özellikle aşk hayatını konu alan filmlerde hayatın


içinden olaylar işlendiği için, hangi durumda ne tepki
vereceğinizi görebilirsiniz.
Kitaplar da aynı şekilde, size yardımcı olacaktır.

41
Bunun dışında;
Olası varsayımları düĢünün.

Hep derim; hayatı satranç oynar gibi yaşayan


kazanır.
Satrançta nasıl bir hamle yapmadan önce, karşı
tarafın hamleleri hesap edilerek oynanıyorsa,
yaşamda da bir adım atmadan önce onun ne
yapacağını hesap edin.

Tabi, kuruntulara boğulup paranoyak olun


demiyorum.
Daha gerçekçi şekilde onun karakterini, ruh halini,
daha önceden verdiği tepkileri baz alarak düşünün.
 Şu durumda o ne der?
 Böyle bir olay yaşasak tepkisi ne olur?
 Ben ona bu cümleyi kursam bana ne
diyebilir?
gibi minik senaryolar düşünüp, cevaplarınızı
hazırlayabilirsiniz.

42
Bunları telefonunuza kaydedebilir, olası durumda
bakabilirsiniz.
Kaydetmenizi şu yüzden öneriyorum : insan her ne
kadar hesaplasa da o an geldiğinde basireti
bağlanmış gibi dili tutulabiliyor. Beyin bir anda olayın
etkisiyle devre dışı kalabiliyor.
Her an yanınızda olan telefonunuza yazarak, bunu
önleyebilirsiniz.

10- 'Bak, Aynıyız' Taktiği

Türk toplumundaki bir özellik var: aynı paylaşımlar


içerisinde olan insanlar birbirine bağ hissediyor.

Özellikle memleket konusunda.


Hemşehri olan kişilerin birbirini koruması, daha iyi
anlaşması, sıcaklık beslemesi var.

Biri ile tanışmadan önce, onun her şeyini araştırın.


Diyelim ki, partneriniz Malatyalı.
Siz değilsiniz.

43
Size bunu söylemedi, bilmediğinizi zannediyor.
Konuşmaya başladığınızda laf arasında
'Malatya'dan kayısılar geldi onları yiyorum, çok
lezzetli' gibi bir cümle kurun.
Sanki, Malatyalı bir arkadaşınız veya aile dostunuz
getirmiş gibi.
Oradan hemen 'ben oralıyım.' diyecektir.
Siz de 'Malatya'nın insanı çok sıcakkanlıdır, çok
iyidir.' şeklinde yapıcı sözler söyleyerek aranızı
yakınlaştırabilirsiniz.

Ya da,

Sevdiği Ģarkıcı.
Spotify gibi müzik sitelerinden üyeliğini bularak
veya daha önce koyduğu hikayelerden/takip
ettiklerinden yola çıkarak sevdiği şarkıcıyı buldunuz.
Bu kişinin konserine gidip hikayeler koymanız
(gitmeseniz bile başka birinden aldığınız fotoğraflar
ile gitmiş gibi gösterebilirsiniz.) sizin de sevdiğinizi
ona gösterecektir.
Özellikle çok bilinmeyen, daha az kitlelere hitap
eden sanatçıları ikinizin de seviyor olması
yakınlaştırıcı etkendir.

44
Zıt olarak gidelim;
Sevmediği ve korktuğu şeyler.

Mesela, uçaktan korkan birisi. Siz ise


korkmuyorsunuz.
Bunu bir şekilde öğrendiniz, arkadaşlarından veya
kendi araştırmalarınızdan.
Sohbet ilerlediğinde, hafta sonu şehir dışına
çıkacağınızı ve uçakla gideceğinizi söyleyin.
'Eskiden uçaktan çok korkardım, binemezdim ama
yendim. Artık rahatça seyahat edebiliyorum.'
dediğiniz an onda var olan problemi sizin aştığınızı
görerek yakınlık hissedecektir.
Çözmeniz için sizden yardım bile isteyebilir.

Bu tarz minik noktaların tespiti ve 'aynıyız' algısını


vermek işe yarayacaktır.

45
11- Ġlk buluĢmayı gerçekleĢtirdiniz. Peki
ertesi günü ilk kim yazacak ?

İlk buluşma gerginliği vardır, bilirsiniz.


Özellikle sosyal medya gibi internet platformunda
tanışıldığında ilk görüşmeler daha bir önemlidir.

Akıllardaki genel soru : 'Gayet güzel sohbet


ediyoruz, konuşuyoruz ama ya görüştükten sonra
benden soğursa, ya beklediği gibi çıkmazsam?'

Aslında yersiz bir korkudur bu, korku enerjisine


girince biliyorsunuz olmayacak olaylar bile
oldurulabiliyor.
Çünkü korku enerjisinin hacmi yüksektir, olayları
besler ve yaşatır.
Bu kuruntuya girmemeniz gerektiğini de yeri
gelmişken belirteyim.

O gün geldi çattı, görüştünüz.


Size göre keyifli geçti. Peki, ertesi günü kim
yazacak?

46
Yazmayın, yazdırtın.

Görüşmenin sonlarına doğru basit bir iddia koyun.


Onun size yazmasını sağlayın.

Örnekle daha net açıklamak istiyorum:


Görüşmeniz gece geç saatlere kadar sürdü.
Konuşmanız esnasında size dedi ki: 'Yarın 6 da
kalkmam gerek, nasıl kalkacağım bilemiyorum.'
O an tatlı tatlı iddia edin : 'Sen kesin
kalkamayacaksın, asla inanmıyorum yapamazsın.'
Bu cümlede karşı tarafı hırslandıran bir üslup var
dikkatinizi çekerim.

Akabinde, 'Madem kalkacaksın, kalktığında bana


kanıtla' gibi bir söz söyleyin.
Otomatik olarak size yazma zorunluluğunu ona
atmış olursunuz.

Ben size ana fikri veririm, o an duruma uygun olarak


uygulaması sizden...

47
12- Ard Arda Sorular Sorarak
Gerçekliğini Ölçün

Suç bilimi (Kriminoloji) bilen bir büyüğümden bazı


maddeler için yardım aldım, bu madde de onlardan
biri.

Gerçekliğini ölçmek istediğiniz konu ile alakalı, gayet


doğal bir şekilde ard arda sorular sorun.

Mesela,

Yeni tanıştınız. Size iş hayatını anlattı.


Ancak nedense içinizden bir ses mesleğini yalan
söylüyor diyor.
Konusu açıldığında ona ard arda sorun;
-Orda tam olarak hangi departmana bakıyorsun?
-Altında kaç kişi var?
-Dış ticaretin zor olduğunu duymuştum, doğru mu?
-Benim bir arkadaşım da bu mesleği yapıyor, belki
tanışıyorsundur?
-O 'şu şu' konularda zorlanıyordu, sen zorlandın mı?

48
Bu ve bunun gibi birçok soruyu sıralayın.

Yüz yüze olmanız önemli. Yüz yüzeyken mimiklerini,


ses tonunu da görebileceğiniz için daha sağlıklıdır.
Sorguya çekermiş gibi değil, konuyla ilgilenmiş,
merak etmiş gibi bir üslup ile yapabilirsiniz.

Başka bir örnek,

Gece arkadaşlarıyla dışarıda olduğunu söyledi.


Hep gittikleri mekana gitmişler. Size öyle söylüyor
ama sizin içiniz rahat değil.
Ertesi günü;
-Oranın lezzeti çok bozmuş diyorlar, öyle miydi?
-Yanına bir bina açılmış dediler, orayı gördün mü?
-Ahmet de çok kilo almış dimi? (buluştuğu
arkadaşlarından birinin adı)
-Bizim garson orda mıydı?

49
gibi tak tak sorular yöneltin, muhabbet havasıyla
bunu yaptığınızda eğer gerçekten ordaysa size
tereddütsüz cevaplar verecektir.
Eğer ikilemde kalır veya duraksarsa şüphelerinizde
haklı olabilirsiniz.

Ya da siz orda tamamen uydurup : 'yanındaki büyük


binayı gördün mü?' dediğinizde size 'Evet' derse,
ortada öyle bir bina olmadığı için yalan söylediği
anlaşılır.

En masum şekilde olayı netleştirmiş olursunuz.

Peki diyelim ki yalanını ortaya çıkardınız, ne


yapacaksınız?
Bu tip durumlarda daima iki yol olduğunu hayal edin;

1. Yol : Gitmek.

Eğer 'asla kabul edemem bu yalanı' diyorsanız,


gitmelisiniz.

50
Gidecekseniz ve bir daha dönüşü olmadığından
eminseniz, dilinize ne geliyorsa düşünmeden
söyleyebilirsiniz.
İçinizden, sizden çıksın.
Yalanını yüzüne vurup, gidin ve engelleyin.
Geri dönüş olmayacağı için bunu söylemenizde
sakınca yok.

2. Yol : Kalmak

Eğer 'Yine de ben ondan gidemem' diyorsanız,


içinizde en ufak bir ikilem var ise, yüzüne
vurmamalısınız.
Mecburen, üç maymuna yani
görmedim/duymadım/bilmiyorum modunda olmanız
gerekir.
Çünkü siz, onun yüzüne bu yalanı vurup sonrasında
devam ederseniz, sizin her türlü yalanı kabul
edeceğinizi algılar.
Dolayısıyla kalmayı tercih edecekseniz,
söylememeniz ve bu durumu gizliden bilmeniz sizin
değerinizin azalmaması açısından daha doğrudur.

51
13- Her Çağırdığında Gitmemek için
Kendinizi Frenleme Yöntemi

Her aradığında hemen gitmeniz artık sizin kendinize


olan saygınızı sorgulamanıza neden oldu.
'Bu sefer aradığında gitmeyeceğim' diyorsunuz, ama
yine soluğu onda alıyorsunuz.
'Gel görüşelim' dediği anda, işiniz varsa bile aniden
hazırlanıp koşuyorsunuz.

Bunun anı kurtarmak adına en etkili yöntemi : onun


karşısına çıkmak istemediğiniz şekilde olmanızdır.

Daha da açalım;
Mesela, sizi bakımsız görmesini istemiyorsunuz. O
zaman görüşmek istemediğiniz dönemlerde
kendinizi frenleyebilmek için bakımınızı azaltın.
Dip boya, oje, erkekler için saç sakal durumları buna
örnektir.
'Beni bu halde görse beğenmez' dediğiniz bir
vaziyette olarak, çağırdığında gitmenizi
engelleyebilirsiniz.

52
Soğan - sarımsak taktiği de işe yarayacaktır.

Örneklendirelim,

Partneriniz şehir dışındaydı, sosyal medyadan bir


şekilde onun sizinle aynı şehre geldiğini gördünüz.
Biliyorsunuz, arayacak. Çünkü daha önce de
aramıştı.
Ama gitmek istemiyorsunuz, kendinizi değersiz
hissediyorsunuz, bir yandan da zaaf olduğu için
engel olamıyorsunuz.
Bol soğanlı veya sarımsaklı hatta pastırma bile
olabilir, koku yaratan bir yiyecek yiyin.
Diş fırçalama ile bile kolay kolay geçmeyen bu
kokular sizin onun yanına gitmenizi engelleyecektir.

Madem kendi otokontrolünüzü sağlayamıyorsunuz,


o zaman bu tip minik tüyolar size destek olacaktır.

53
14 - DeğiĢtiğinizi Gösterme Taktiği

Biri sizi tamamen çözdüğünde ne yapacağınızı,


hamlelerinizi, her halinizi anlamaya başlar.

İnsanoğlu avcı ruhludur, daima çözülemeyenin


peşinden gider.
Kolayı değil, zoru sever.
Siz her ne kadar iyi niyetinizden kendinizi açtıysanız
da, bu bir süre sonra sizi kullanmasına, saf yerine
koymasına ve cepteliğe yol açabilir.

Hele ki daha ilk buluşmadan kendi ile alakalı her


şeyi anlatan insanlar var.
Daha ilk kez birebir görüşüyorsun ama tüm ailevi,
okul hayatı ve arkadaşlarını anlatıyorsun?!
Tüm sır kayboluyor.
Karşı taraf ise 'ben hiç bir çaba göstermeden bana
her şeyini anlattı' diyerek sersemliyor.

54
İnsanız, her an tavırlarımızı tabi ki kontrol edemeyiz.
Önemli olan bunun maksimum düzeyde olması.
Eğer kendinizi fazla açık ettiğinizi düşünüyorsanız,
hatta 'ona taktik işlemiyor' diyorsanız; o zaman önce
onun zihnindeki siz'i değiştirmeliyiz.

İlk adım fizikselliğinizde bir değişime gitmenizdir.


Saç, giyim tarzı, daha önce yaptırmadığınız her
hangi bir şey olabilir.

Akabinde çevrenize yeni insanlar katılıyormuş gibi


davranmalısınız.
Aradığında onun bilmediği, aynı cinsten olan
arkadaşınızla oturduğunuzu belirtebilirsiniz.
Karşı cins derseniz, anlamsız kıskançlıklar ortaya
çıkabilir. Bu yüzden hemcinsiniz demeniz daha
mantıklı.

Kendinizi geliştirecek bir şeylere başvurun.


Bu ortamların sosyal olmasına dikkat edin.
Kalabalık gruplar ile yapılan spor, aktivite, kurs veya
sertifika programları etkilidir.

55
Bunları ufak ufak yaptığınızda karşı taraf sizin
değişmeye başladığınızı zamanla anlayacaktır.

Peki ne zaman anlar?


Yaptığım gözlemlere göre, verdiğiniz deşifre
süresinin yarısı veya üçte biri kadar.
Yani; 1 senedir kendinizi açık ettiniz diyelim, sonraki
6 ay kadar değiştiğinizi gösteren şeyler
serpiştirmelisiniz.
3/1 de etkili olabilir, 4 ay da yeterli gelebilir.

İnsanlar istiyor ki; 1 senedir verdiğim aitliği, 1


haftada çözeyim?!
Bunu şuna benzetiyorum; 1 senede 30 kilo aldın, 1
haftada verebilir misin?

O yüzden, istikrar en önemli unsur.

56
15 - Kendinize yakınlaĢtırma yöntemi
: BoĢluk Doldurma

Tespiti zor olan, ama tespit ettikten sonra ve o


boşluğa hitap ettikten sonra size ömür boyu bağlılık
bile sağlatabileceğiniz bir yöntemdir bu.

Her insanın bir boşluk noktası vardır.


Kimisi ailesinde sevgi eksikliği ile
büyür, Kimi okul hayatında hep
ezilmiştir,
Kimisi fikirlerinin beğenilmemesinden şikayetçidir,
Kimisi ilgi açlığı yaşar,
Kimi tam tersi, özgür ilişkiye açtır, üzerine
gidilmemeyi ister.

İki danışanımdan örnek vererek anlatmak istiyorum;

 Birinci örnekte danışanım erkek. Bir kadına


aşık, ama kadın umursamıyor.
İlişki yaşamıyorlar, normal arkadaşlar.

57
Bu kadın çevresi geniş olmasına rağmen, insanların
onu gerçek manada sevmediğini, dinlenilmediğini,
fikirlerinin önemsenmediğini düşünüyor.
Böyle hissetmesine rağmen, bu çevreyi bırakamıyor.
Çünkü yalnız kalmaktan korkuyor.

Danışanım, ondaki bu durumu kullandığı


cümlelerden fark etti.
Fark ettiği andan itibaren, kendi hayatıyla ilgili
soruları bile kadına sormaya başladı. Onun fikrini
aldı ve uyguladı.
En basitinden, telefonuna seçeceği duvar kağıdını
bile yan yanayken 'Sence bu güzel mi?' diyerek
onaylattı.
Onu dinledi, dertlerini, sıkıntılarını dinledi.

Bu kadın, arkadaşlarıylayken kendi istediği yere


değil, hep onların istediği yere giden biriydi.
Danışanım ise dışarı çıkacaklarında hep ona sordu :
'Ne yemek istersin? Nereye gitmek istersin?'

58
Danışanım bu şekilde yaklaşık 8 ay dümdüz bir
çizgide ilerledi.
Kadın başta şaşırdı, 'ilgisi gerçek değildir' diye
düşündü, umursamamaya devam etmeye çalıştı.

Ancak 8 aylık sürecin sonunda, 'bana kimse onun


kadar değer vermedi' diyerek ilişkiyi başlatmaya
karar verdi.

Eğer bu örnekte, adam ilk aylarda gidip kadına


'Hayatımda olacaksan ol, olmayacaksan olma! Grilik
sevmem' deseydi ne olurdu?
Kadın giderdi. Çünkü adamı istemiyordu.
Fakat danışanım ne istediğini bildiğinden,
otokontrolü sağlayan biri olmasından dolayı pes
etmedi, 8 ayın sonunda da mutlu bir beraberliğe
kavuştu.
Çünkü partnerinin boşluğunu doldurdu.

59
Diğer danışanımdan örnek ise;

 Danışanım kadın, yıllardır içten içe platonik


olarak sevdiği bir adam var.
Adam özgür ruhlu, maddi durumu yüksek, kadınlarla
takılmayı seven biri.
Ciddi ilişkiye son derece karşı olan bir karakter.
Aralarında fiziksel yakınlık da geçti, ama erkeğin
isteği ile arkadaş çizgisindeler.

Eğer danışanım, bu durumu kafasında büyütüp,


sürekli onu takip edip, ağlayıp kendini yorsaydı ne
olurdu?
Bir yerden sonra adamın karşısına geçip: 'Yeter
artık, ya ol ya da git tamamen!' derdi.

Çünkü insanın içi şişince, olaya müdahale etme


isteği de artıyor.

Kalp yorulunca beyin devreye girerek 'Hadi netlik


sağla' diyor.

60
Sağlamaya çalışırken de eline yüzüne bulaştırıp,
belki ileride çok güzel olacak olan bir ilişkiyi
acelecilikten bitiriyor.

Danışanım onu gerçekten istediğini biliyordu.


Hayalimdeki insan olarak tanımladığı bu adamın
boşluğunu tespit etmeye çalıştık.
Boşluğu: gerçekten O olduğu için onunla olacak
biriydi.
Çünkü etrafındaki kadınlar onunla ya bağlantı
sağlamak için, ya parası için ya da kaba tabirle
kapağı atmak için beraber olmuştu.

Danışanım o yazmadan yazmadı, dinledi.


Derdi sıkıntısı olduğunda motive edici konuştu.
Onun kişisel, karakteristik özelliklerini
inceledi; kahveyi nasıl içtiğinden tutun uyuma
düzenine kadar.
Konuşmalarının arasında bunları serpiştirdi, adam
danışanımın evine geldiğinde danışanım masaya
onun seveceği yiyecekleri koydu.
Onu tanıdığını gösterdi.

61
Bunu abartmadan, yormadan, 'biz neyiz' moduna
girmeden ince bir şekilde aşılayınca; adam korkup
kaçmadı.
Aksine mayışmaya başladı.

Bir süre sonra ise 'ben bir daha böyle bir kadın
bulamam, beni ben olduğum için seven birisi başka
yok' zihniyetine girerek aniden evlenme teklifi etti.

Hayatına fazla kadın girmiĢ olan kiĢi doymuĢtur,


dıĢarıda ne olduğunu bilir.
Çok fazla insanla temas halinde olmaktan bir süre
sonra bunalır hatta tiksinir.
İşte kişi o noktaya geldiğinde yanında gerçekten onu
isteyeni aramaya başlar.

Eğer danışanım acele etseydi ve rest çekseydi,


muhtemelen o restleri yutacaktı ve saçma sapan
laçka olmuş bir konuma geleceklerdi.
O ise sabırla bekledi ve istediği erkeği aldı.

62
Bu iki örnekteki gibi, kişinin boşluğunu yakalamanız
önemli.
Bu konuyla alakalı 2. Kitabım olan 'Gerçek O'nu
Tanı'nın size yardımcı olacağını düşünüyorum.

16 - Onu Kendi Silahıyla Vur

Hafızanız ilişkide oldukça önemlidir.


Eskiden sevdiği konular, yaşantısı, arkadaşları,
arkadaşları hakkındaki düşünceleri gibi partnerinizle
alakalı detayları zihninizde tutarsanız; attığınız
adımlar daha sağlıklı olur.

Tabi bu sürekli onu düşünün, kuruntular yapın


demek değil.
Sadece genel hatlarıyla onun hayatına hakim
olmanız adına yapılan bir yöntemdir.

Eğer hafızanız güçsüz ise; minik notlar halinde


yazabilirsiniz.
Kavgalarınızı, tartışmalarınızı, gerginliklerinizi değil;
onun şahsıyla ilgili konuları not alın.

63
Mesela, size arkadaşıyla olan tartışmasında
kullandığı bir cümleyi söylemiştir. Siz bunu hafızaya
atarsınız.

Yeri gelmişken, hafıza güçlendirmek için


kuruyemişler, özellikle cevizi düzenli tüketmeniz
etkili olacaktır.

Peki nasıl onun silahıyla vuracağız?

Örnekle anlatalım,

Size iş yerinde/okulda rahatsız olduğu bir konudan


bahsetti.
Hakkının yendiğinden, yaptığı başarının
görülememesinden şikayet etti.
Üzüldü ve sizinle paylaştı.
Üzerinden zaman geçti...
Sizin ona saatlerce uğraşarak yaptığınız sürprizi
umursamadı.
'Buna mı 5 saat uğraştın?' diyerek aşağıladı.
Yani emeğinizi, başarınızı göremedi.

64
O noktada size yaşattığı hissi ona anlatabilmek için,
sakin ses tonuyla :
'Şu an benim emeğimi görmüyorsun, sana nasıl iş
yerindeyken bunu yaşatmışlardı, sen de bana
aynısını yapıyorsun' cümlesini kurun ve geri çekilin.

Abartılı cümlelerden, uzun uzun kendinizi


anlatmaktan, bağırmaktan çok daha etkili bir
yöntemdir bu.
Eskiden yaşadığı olayları ona hatırlatarak sizi
anlamasını sağlamaktır.

Başka açıdan örnek verelim,

Geçmişte size dokunan bir cümle kurdu.


İlgi alanınız olmayan bir muhabbet içerisindeyken,
size 'sen ne anlarsın bundan' dedi.
O an siniriniz bozuldu, tabi bir şey diyemediniz
çünkü derseniz kavga çıkacak…
Bu cümleyi attınız hafızaya,
Üzerinden zaman geçti, onun hakim olmadığı bir
konuda konuşuyorsunuz.

65
Aynı size söylediği ses tonu ve kelimelerle, imalı bir
bakış da ekleyerek ona bu cümleyi söyleyin: ‘Sen ne
anlarsın bundan’
O an geçmişte ne hissettirdiğini anlayacaktır.

17 - Kavga Esnasında Yapılması


Gerekenler

İnsanız, kavga her ilişkide olabiliyor.


Önemli olan bunların dozunu ayarlayabilmeniz ve
minimum düzeyde tutabilmeniz.

Kavgaya başlamadan önce kendinize sakin bir


ortamda sorun :
Onu kaybetmeye hazır mıyım? Şu an ayrılırsak, geri
vites yapar mıyım?

66
Yüz yüzeyseniz ev veya cafe ortamındaysanız
lavaboya giderek bu soruları kendinize sorun,
Mesajla iseniz gözünüzü kapatarak sorun,
Telefon aramasıylaysanız sanki arkadan biri size
seslenmiş gibi yaparak es verip düşünebilirsiniz.

Eğer kaybetmeye hazır değilseniz, sözlerinize çok


dikkat etmelisiniz.
Hele ki, onun insanlığına ve karakterine
söyleyeceğiniz ağır kelimelerin geri dönüşü
olmayabilir.

Eski konuları ısıtmanız, onun sizinle evlilik


düşünmesini engeller.
Çünkü yarın bir gün evlendiğinizde de sizin bunları
tartışma konusu haline getireceğinizi düşünür.
Ses tonunuzun aşırı yükselmemesine ve şiddet
uygulamamaya da özen göstermelisiniz.

Kendinizi tutamayacağınızı hissettiğiniz anda


içinizden 10'a kadar sayın.
O anki ruhunuzu bastırıp, mantığınızın ön plana
geçmesine yardım sağlayacaktır.

67
En etkili olan ise ;
Size söylediği kırıcı bir sözü duyar duymaz
susmanız.
O an hiç bir şey demeden, sadece gözlerinin içine
bakarsanız ve geri çekilirseniz, mahcubiyeti ona
atmış olursunuz.

Bu yöntem haklı da olsanız haksız da olsanız işe


yarar.

Örneklendirelim ,

Partnerinizi çok boğdunuz, onun sosyal medyada


eklediği birisine kafayı taktınız ve üzerine gittikçe
gittiniz.
Olay tartışmaya döndü.
En sonunda o 'Sen psikopatsın, yeter' dedi.
O an durun, gözünün içine dolu gözlerle bakın ve
susun.
Üzülen bir modda olun ama asla konuşmayın.
Yüz yüzeyseniz o ortamı terk edin, mesajlaysanız
sohbetten çıkın.

68
Herhangi bir engelleme veya rehberden/sosyal
medyadan silme yapmayın.

Siz bunu yapınca, karşı taraf hemen olmasa da,


zaman geçtikçe sizin üzerinize gittiğinizi düşünecek.
'Ya çok mu ağır konuştum, keşke o kadar
demeseydim' demeye ve vicdanı yükselmeye
başlayacak.

Bu şekilde en rahat biçimde olayı lehinize kapamış


olursunuz.

18 - Ciddi Konular
KonuĢulurken Yapılması
Gerekenler

Biz kadınlar pek severiz ciddi konuların


konuşulmasını...

İlişkimiz olmadan önce de:


'Acaba biz neyiz? Benimle igili ne düşünüyorsun?
Evlenecek miyiz? Soyadın soyadıma yakıştı mı?'

69
tarzında sorular yöneltmek isteriz.

70
Tabi bunları açıkça sorduğumuzda karşı taraf itilir,
kezban damgası yeriz :)

Erkeklerde de ciddi konu konuşma isteği oluyor,


ama onlar daha mantıksal ve düz bakış açılarına
sahip oldukları için, reel yaklaşım sergiliyorlar.
Kadınlar daha duygusal kalıyor.

Günümüz ilişkilerinde insanların çoğu sorumluluktan


kaçan bir ruh halinde.
Dolayısıyla ciddi mevzuları açtığınızda kabuklarına
kapanabiliyorlar, yuvarlak cevap vererek
kaçabiliyorlar ya da sizin beklentilerinizi görüp
uzaklaşabiliyorlar.

İlişkinin flört aşamasında ciddi konulardan


bahsedilmemeli.
Daha aranızdaki durumun adı bile net değilken,
ileriye yönelik planlardan bahsetmeniz dünden
razıymışsınız gibi algılanabilir.

71
Peki iliĢkiye baĢladıktan ne kadar sonra
bunları konuĢmalısınız ?
Eğer partneriniz okulunu bitirmiş, işinde gücünde bir
insan ise 6 ay ideal süredir.
6 ayın ardından ona yem atıcı sorular sorarak,
planlarını öğrenebilirsiniz.
Yine açık açık değil, üstü kapalı olmalı.
Çünkü bir anda sorarsanız afallayabilir, ürkebilir.

Mesela,

6 ayı doldurdunuz, güzel de giden bir ilişkiniz var.


İkinizde hayatınızda belirli bir konuma gelmişsiniz,
normal insanların ne kadar derdi varsa sizin de o
kadar var. Abartı bir kriz durumu veya sıkıntınız yok.
6. Ayın sonunda ona laf arasında:
'Önümüzdeki yaz şu otele gidelim mi merak
ediyorum' gibi bir cümle kurun.
Ön rezervasyon gerektiren, önceden alınması
gereken konser, tatil, uçak bileti gibi aktiviteleri
sunun.

72
Tepkisini ölçün, eğer o an 'o zamana kim öle kim
kala' diyorsa ciddi konuları açmanızın zamanı
gelmedi demektir.
Ancak tam tersi olumlu yaklaşıyorsa, açabilirsiniz.

Peki nasıl açacaksınız?


Yine açıkça değil :)
Üstü kapalı cümleler ile onda farkındalık yaratmaya
çalışın.

Bebek gördüğünüzde ne kadar tatlı olduğundan


bahsedin, 'senin çocuğun da kesin senin gibi havalı
olur' tarzında onda var olan bir özellik ile bebeği
harmanlayarak konuşun.

Çevrenizde evlenen insanlardan söz edin.


Yolda giderken, instagramdan bir arkadaşınızın
evliliğini görmüş gibi yapıp:
'Bunlar ilişkide çok kavga ediyorlardı, şimdi
evlendiler gayet mutlular' diyebilirsiniz.

73
En can alıcı nokta ise sağlık konusudur.
Ailenizdeki büyükler yaşıyor ise onlardan söz
edebilirsiniz.
'Bugün babaannemi görmeye gittim, kadın çok
hasta, sürekli bana hayırlı bir kısmet diliyor.
Babaanne var benim erkek/kız arkadaşım diyorum
ama anlamıyor' gibi tatlıca laf arasında dile
getirebilirsiniz.

Hatta yazıldığınız spor salonunda tek kişilik ücretin


pahalı olduğunu, arkadaşınızın aile paketinden
yararlandığını ve inanılmaz uyguna geldiğini bile
belirtebilirsiniz.

Bunlar hep minik sinyalleri ona vermektir.

Peki ya ciddi konuları o açarsa?


Dünden razı gibi gözükmemek önemli.
O size 1 cümle kurdu diyelim, siz ona 10 cümle
konuşursanız sanki oturup günlerce bu anı
beklemişsiniz gibi bir izlenim oluşur.

74
İyi bir dinleyici olun, gözlerinin içine bakın.
Onu anladığınızı gösteren mimikler yapın. Mesajla
konuşuyorsanız da onun sohbetinden çıkmamanız,
hemen mavi tik olması dinlediğinizi gösterecektir.

Oldukça kısa, öz, ekstra kelimeler ve uzun cümleler


kullanmadan konuşun.
Akabinde ise, muhabbeti ortamı yumuşatmak için
konu dışı sohbetlerle kapayın.

19 - Terk Edilmenin Ardından Yapılması


Gerekenler

Aslında ayrılık dönemi, ağlama dönemi değil


farkındalık sürecidir.
İnsan olayın içerisinde iken birçok şeyi göremez,
'seviyorum' diye diye tamamen onu kaybetmeme
örgüsüne kilitlenir.
Kaybetmemek için uğraşır, hatalar yapar, cepte olur,
onun hareketlerine anlam yüklemeye çalışır...
Sonuç ? Kendini kaybeder.

75
Ayrılık dönemi ise, insanın olaylardan uzaklaşıp, kuş
bakışı bakabileceği bir dönemdir.
En yapılmaması gereken şey; destansı mesajlar,
uzun uzun aramalar, alkollüyken aramalar, 'çok
mutluyum' temalı paylaşımlar.
Eğer bunları yaparsanız, karşı tarafın geleceği varsa
da gelmez.
Hem soğur, hem de 'o orada beni düşünüyor zaten,
o zaman bende hazır fırsat yakalamışken kendimle
ilgileneyim' der.
O yüzden tam tersi olmalısınız.

Ayrılık bir kriz değil, Fırsattır.

Neden Fırsat?
Çünkü elinize ilişkideyken yaptığınız tutum hatalarını
temizleme fırsatı geçiyor.
O sizi çözmüştü, deşifre olmuştunuz ama artık
uzaklaştınız.
Uzak kaldığınız süreçte değiştiğinizi, ait
olmadığınızı, gözünüzün açıldığını göstermelisiniz.

76
Ayrılığın ardından ASLA yazmamalısınız.
Hem terk eden o, hem de yazan siz?
Ne değeriniz kalır o zaman?

Tam tersi geri çekilin. Size bu haksızlığı yaşatan


birini artık sevemezmişsiniz, soğumuşsunuz gibi
davranın.
1-2 hafta kadar sosyal medya paylaşımları
yapmamanız, Whatsapp'a çok girmemenizi öneririm.
Tam yeni ayrılmanın ardından hemen normal
hayatınıza dönerseniz, bu yapay kaçabilir.
Doğal olması adına kıvama göre 1-2 hafta geri
çekilebilirsiniz.

Ardından, kendi hayatınıza yenilikler katmaya


başladığınızı gösteren paylaşımlarda bulunun.
O sizi silmeden, hiç bir yerden silmeyin.
O sizi silerse de hemen değil, bir kaç gün sonra siz
de takipten çıkarın.
Takipleşmiyor olsanız bile, sizi görme ihtimali var.
Bu yüzden kıskandırıcı, atarlı giderli paylaşımlar
değil; normal hayatınıza devam eden ve yenilikler
peşinde olan bir imaj çizmelisiniz.

77
Siz böyle olunca, karĢı taraf afallar.
Hemen değil, bir süre sonra siz bunu düzenli devam
ettirdiğinizde şaşırır.
Egosu zedelenir.
O bekliyordu ki, siz onu arayacaksınız,
ağlayacaksınız.
Ama öyle olmadı, tahmin ettiği gibi gelişmedi.

İşte bu hissiyatı onun yaşaması demek, bazı


dengelerin değişecek olmasının habercisidir.
Başta rahatlar, özgürlük hissine girer ama sonradan
anlar kendisini bu kadar seven birini kaybetmenin
acısını.

O döndüğünde ise, karşısında hem fiziksel hem de


içsel olarak çok daha gelişmiş birini görmelidir.
Yerinizde saymadığınızı yaydığınız enerjiden,
konuşmalarınızdan, görselliğinizden belli etmelisiniz.

78
İşte o zaman terk eden kişi şöyle düşünür :
'Ben bu kişiyi bir bıraktım, bunalıma girmesini
beklerken tam tersi güzelleşmiş. O zaman yarın bir
gün ayrıldığımda yine böyle olacak. En iyisi bir yere
gitmeyeyim'

Kendinizi tutabilirseniz, terk edilmenin ardından


yapılacak en mantıklı tavır budur.

20 - ArkadaĢlığı Sevgililiğe Çevirme

Genelde, birini ilk gördüğünüzde o çekimi


hissedersiniz.
Daha tanışır tanışmaz, hayatınızda yeri olacağı hissi
gelir içinize.
Ancak kimi zaman tam tersi de olabiliyor; başta bir
şey hissetmemene ve arkadaş olmana rağmen,
sonradan evliliğe kadar giden bir ilişki içerisinde
kendini bulabiliyorsun.

79
Bu tarz durumlarda en önemli Ģey, her
Ģeyinizi anlatmamaktır.

Arkadaşken haliyle sizin ilişkilerinizi, konuştuğunuz


kişileri biliyordu.
Eğer fazla detay biliyorsa, ne kadar yakınlaştığınızı,
aldattığınızı, yaptığınız taktikleri anlattıysanız ilişki
sürecinde sıkıntı yaşanması yüksek ihtimaldir.

Bu ihtimali ortadan kaldırmak için, karşı cinsten olan


arkadaşlarınızla eğer ileriye yönelik en ufak bir
ihtimal bile düşünüyorsanız, her şeyinizi
anlatmamalısınız.
Yüzeysel olarak ilişkilerinizden bahsedip
geçmelisiniz ki ileride başınızı ağrıtmasın.

Diyelim ki arkadaşken her şeyinizi anlatmıştınız,


sonradan sevgili oldunuz ve sürekli
geçmişinizin konusunu açıyor.
O zaman ona son derece güven vermeniz gerekir.
Hep yatıştıran, asla zıtlaşmayan, huyuna giden bir
profilde olarak ilerleyebilirsiniz.

80
Peki gelelim esas olaya: ArkadaĢsınız,
birbirinizden hoĢlanıyorsunuz ama kimse
adım atmıyor.
Ne yapabilirsiniz ?

İki taraf da arkadaşlığınızın bozulacak olmasından


korkar. Korktuğu için adım atmaya çekinir.
Ya karşılık alamazsam?
Ya sevgililiği beceremezsek ve arkadaşlığımızda
bozulursa?
gibi sorular geçer zihinlerden...

Eğer kadınsanız;
Adım atmamalı, attırmalısınız.
Mesajlaşırken araya şirinlik maksatlı pembe kalpler
koymanız (kırmızı değil),
Onu düşündüğünüzü göstermeniz,
Daha ilgili olmanız ve imalı bakışlarınızı belirtmeniz
gerekir.
En etkilisi ise, o size bir kadından bahsettiğinde
kıskanmanız ve o kadın hakkında olumsuz yorumlar
yapmanızdır.
Bu şekilde yeşil ışığı yakmış olursunuz.

81
Eğer erkekseniz;
Önce onun da sizi istediğinden emin olmanız
gerekir.
Bunun için aşk hayatından konular açabilirsiniz,
onun ilişkilerle ilgili o dönem düşüncelerini
öğrenmek adına sorular sorabilirsiniz.
Direkt fiziksel yakınlıkla değil, konuşma ile
başlatmanız daha şık duracaktır.

Ciddi ciddi değil de aranızın en iyi olduğu anda:


'Benim bu zamana kadar bu denli anlaştığım bir
sevgilim olmamıştı, keşke onlar senin gibi
olabilselerdi'
Veya
'Başka şekilde tanışmış olsaydık seni asla
kaçırmazdım'
tarzında iyice işin rengini belli eden cümleler kurun.

Gerisini akışa bırakırsanız, kendiliğinden


şekillenecektir.

82
21 - Sevgili miyiz? Değil miyiz?

Eskiden hatırlarsınız çıkma teklif etmek diye bir


kavram vardı.
Her şey netti.
'Benimle çıkar mısın?' Diye sorulurdu, kadın evet
derse, elele dolaşmaya ve sevgili olmaya
başlarlardı.
Haliyle zihinlerde bir bulanıklık veya grilik olmazdı.

Ancak devir öyle değil, sevgili gibi hissettiğiniz hatta


o şekilde davrandığınız insanın sizi sevgilisi olarak
görüp göremediğini kestirmek kolay olmuyor.

Benim bu tarz durumlar için uyguladığım bir yöntem


var:

Önemli madde Ģu : Bunu uygulayabilmeniz için


sevgililiğe yakın olduğunuzu hissetmeniz gerekir.
Yani; sizi 5 gün aramıyorsa, bazen görüşüyor bazen
görüşmüyorsanız bu yöntem uygun değil.

83
Tam tersi, hemen hemen her gün konuşuyorsanız,
buluşmalarınız aktifse ve 'sevgili gibiyiz'
diyebiliyorsanız bunu uygulamalısınız.

Peki nedir bu yöntem ?

Buluştunuz. Aranız gayet iyi.


Bir arkadaşınıza çaktırmadan sizi aramasını
söyleyin.
Onun yanındayken sizi arasın.
Arkadaşınız telefonda size 'ne yapıyorsun?'
dediğinde cevabınız : 'evdeyim/şu restorandayım'
olsun.
Akabinde arkadaşınız 'Kimlesin?' dediğinde 'Erkek
arkadaşımlayım/Kız arkadaşımlayım' gibi bir cümle
kurun.
Bunu o da duysun.
O anki tepkisine bakın, yüz ifadesi memnun mu?
Şaşırmış mı? Yoksa 'ne diyor bu?!' der gibi bir hali
mi var ölçümleyin.

Bu örnekte dikkatinizi çekmek istediğim nokta ise;


telefonu açar açmaz 'erkek arkadaşımlayım'

84
demiyorsunuz. Önce size nerede olduğunuzu
soruyor.
Bu, olaya doğallık katar.

22 - Üstün Olduğunuzda, belli etmeli mi?


Etmemeli mi?

Bu maddede iki cinsiyeti ayrı ayrı işlemenin sağlıklı


olduğunu düşünüyorum çünkü yaradılışlarımız ve
düşüncelerimiz farklı.

Kadınlar için;
Üstün olduğunu belli etmemelidir.

Neden? Çoğu erkek kendisinden üstün kadınla


olduğunda afallar.
Kendi gücünü gösteremeyeceği biri ile olmak, bir
süre sonra onu beslemez.
Haliyle ya aldatılma yaşanır, ya da terk edilme.

85
Kendinizde veya çevrenizde illaki görmüşsünüzdür.
Kadın güzel, kariyeri iyi, arabası evi yerinde.
Karakterli de bir insan.
Yani bir adamdan beklediği sadece sevgi ve saygı.
Diğerlerini zaten o halletmiş.

İlişkiye başlar, adam ondan alttır ama kadın bunu


sorun etmez.
Sonra bir bakar, sevdiği ve fedakarlıklar ettiği erkek
gitmiş ondan çok daha alt olan bir kadınla onu
aldatmış.
Anlam veremez, arkadaşlarına anlatır.
Arkadaşları: 'Bu adam nasıl seni bırakıp öyle bir
varoşa gider?' der.

Peki neden böyle olur?


Çünkü o adam, iliĢkide
erkekliğini gösterebildiğini
hissedemedi.
O, kendini üstün görmek istedi.
Muhabbet esnasında yaptığı başarılı anlatmak,
'şunu şunu hallettim, şunu aldım' demek istedi.

86
Sizin yanınızda bunları diyemiyordu, çünkü sizin
ondan çok daha fazlasını elde edebildiğinizi
görüyordu.

Ne oldu? Bunu belli edince gitti. Dengeler şaştı ve


kaçtı.

Siz busunuz.
Sizin değeriniz, karakteriniz, gittiğiniz mekanlar,
sahip olduklarınız bunlar.
Bunu elbette değiştiremezsiniz, değiştirmemelisiniz
de.

O zaman geriye tek bir seçenek kalıyor; bu


üstünlüğünüzü ona net göstermemeniz.
Hatta aksine, onu pohpohlayıcı şekilde
davranmanız.

87
Kendi arkadaşımdan örnek vereyim size;
Babası milletvekili olan, annesi de diş hekimi olan
bir arkadaşım(kadın).
Dünyada görmediği yer kalmamış, hep en iyi
okullarda okumuş, iyi yetişmiş bir kişi.
İlişkilerinde erkekler onu taşıyamadığı için gidiyordu.
En sonunda, tanıştığı insanlara kendini bu kadar
göstermeme kararı aldı.
Tanıştığı erkek ona İtalya anılarını anlattığında, 'ben
tüm Avrupa'yı gezdim' demedi. Tam tersi sanki
oraları çok bilmiyormuş gibi dinledi.
Erkeğe topu attı, onun hakimiyet kurmasına izin
verdi.

Bu tavra geçtikten sonra ise, ilişkilerde dikiş


tutturmaya başladı.

Erkekler için;
Üstün gözükmenin erkek açısından en kötü yanı
kullanılma ihtimalidir.
Karşısındaki kadın onu gerçekten mi seviyor, yoksa
gücü için mi beraber anlayamayabilir.

88
Üstün olduğunu direkt değil, yavaş yavaş
göstermesi doğru olandır.
Böylelikle hem yanlış anlaşılmaz (görgüsüz damgası
yemez) hem de karşı tarafı tanıdıkça içini açması
daha güvenilir olur.

Hemen daha ilk buluşmalardan 'ben şuyum, ben


buyum' derseniz yakışık almaz.
Onu ölçüp biçtikçe üstün yönlerinizin altını çizmeniz
daha doğru olacaktır.

23 - Sizi Kullanıyor mu? Öğrenin

Çok basit bir yöntemi var bunun.


Sizi kullandığını düşündüğünüz konu her ne ise, onu
vermeyi/anlatmayı kesin.

89
Mesela,

Paranızı kullandığını düşünüyorsanız, bir anda


büyük bir borcun altına girdiğinizi söyleyin.
İşlerinizin eskisi gibi iyi gitmediğini, ne yapacağınızı
bilemediğinizi belirtin.

Ya da,

Sizinle sadece bir yerlere gidebilmek için beraberse,


ona gittiğiniz tarzın dışında yerleri merak ettiğinizi
söyleyin.

Ya da,

Cinsellikle ilgili bir kullanılma hissediyorsanız, sağlık


sorununuzun olduğunu ve doktorun bir süre
yasakladığını belirtin.

Bakın bakalım hala sizinle mi? Eğer cevabınız


evet ise sizi kullanmıyordur.

90
24 - Sindirella'nın Ayakkabısı Taktiği

Sindirella masalını hepimiz biliriz,


Nam-ı diğer Külkedisi.
Baloya gider, prensle dans eder ve gece olmadan
geri dönmesi gerektiği için kaçar.
Ayakkabısı da yere düşer.

Peki, Sindirella o gün tüm gece prensin yanında


kalsaydı?
Saatlerce muhabbet etselerdi, prens gidelim
demeden gitmeseydi ne olurdu?
Ya da o ayakkabıyı geri dönüp alsaydı?

Eğer bunları yapsaydı, prens onu aramazdı.


Olayın büyüsü kaybolurdu, Sindirella hemen kendini
deşifre ettiği için masal orada biterdi.

91
Sindirella tam en heyecanlı yerde, tam birbirlerine
karşı tutku besledikleri noktada gittiği için,
ayakkabısını yani kendinden bir parçayı geride
bırakmasına rağmen geri dönüp almadığı için bu
dillere destan masal yazılabildi.

İşte bu yüzden;
 İlk görüşmede görüşmeyi siz bitirmelisiniz.
 Tüm zamanınızı ona harcıyormuş gibi
olmamalısınız.
 Daima öncelikleriniz, yoğunluğunuz ve kafa
meşguliyetiniz olmalı.
 Prensiplerinizi, kırmızı çizgilerinizi kafanızda
netleştirmelisiniz.
 Bunlar aşıldığında, arkanızda sizden bir
parça bile kalmış olsa geri dönmemelisiniz.
Ancak bu şekilde bir prensi/prensesi kendinize
çekebilirsiniz.

92
25 - Laf Kalabalığı Yöntemi

Akıl karıştırmak oldukça basittir aslında, yeter ki her


konuda olduğu gibi burada da doğallık ile yapabilin.
Yapay olan her şey kendini belli edeceğinden komik
kaçar, kaş yapayım derken göz çıkartmış olursunuz.

Sohbet esnasında söylenmemesi gereken bir şey


söylediniz veya onun arkadaşlarının yanındayken
pot kırdınız.
Genelde bunu yapan insanın biyolojik olarak
mahcubiyet hissedeceğinden yüzü kızarır, kanı fazla
pompalanır ve heyecanlanır.

Eğer o an, potun üstüne sessizlik gelirse, insanların


dediğiniz cümleyi sindirme ihtimali doğar.
Siz bu ihtimal doğmadan o an laf kalabalığı
yaparsanız, yani başka konuya geçip kafa
dağıtırsanız, olay en hafif biçimde atlatılmış olur.

93
O an susmamanız ve ilgi çekici bir konu bulmanız
önemli.
Hazır cevap olma ile ilgili maddede bahsetmiştim,
bunun için kafanızda bir konu hazırlayabilirsiniz.

Bu tarz bir durum yaşadığınızda o an hemen hangi


konuya geçeyim diye düşünüp, senaryonuzu
zihninizde hazır bulundurarak afallamanızı
minimuma indirirsiniz.

Genelde anlık tepkiler ile konuya başlamak etkilidir,


pot kırmanızın ardından sanki o an telefonunuzda
yeni bir haber görmüş gibi :
'Aa bizim Ayşe şunu yapmış, çok şaşırdım, sen de
baksana' gibi yeni duyulan bir haber ile
‘Aa arkadaki arabalar kaza yapacaktı, son anda
kurtuldular’ gibi şaşkınlık cümleleriyle laf kalabalığı
yaparak olayı kaynatabilirsiniz.

94
26 - Saf Rolü

Saf rolü oynamayı o kadar iyi yapan insanlar var ki


etrafımızda...
Onlardan feyz alarak yazıyorum bu maddeyi :)

Her şeyi yapar yapar, sonra 'ben ne yaptım ki?' der.


Veya
'Ben o niyetle yapmamıştım, yanlış anlamışsın' der
işin içinden sıyrılır.

Bunu kötü niyetle yapan insan sayısı maalesef çok.


Birini kullanmak için değil, yaptığınız hataların
üzerini örtebilmeniz için anlatıyorum bu yöntemi.

Hepimiz hata yapabilen canlılarız.


Ancak bazen ruh halimizin karmaşasından,
arkadaşlarımızın gazından, anlık bunalımımızla geri
dönüşü olmayabilecek hatalar da yapabiliyoruz.

95
Mesela,

Sevgilinizden ayrıldınız.
Ayrılığın etkisiyle, kendinizce intikam almak için
hemen başka biriyle flörtleşmeye başladınız.
Oysa sevgilinizle yaşadığınız ayrılık gerçek değildi,
öfke anında yaşanan kısa süreli mesafeydi.
Haliyle hemen barıştınız, ama diğer taraftan flört
ettiğiniz kişi de peşinizi bırakmıyor.
Sevgilinizle otururken, diğer kişi size mesaj yazdı.
Sevgiliniz bunu gördü ve yakalandınız.

ĠĢte tam bu anda, saf rolüne bürünmenizden başka


bir seçeneğiniz yok.

Eğer ona gerçekleri söyleyip:


'Aşkım sana sinirlendim o yüzden kısa süreli onunla
konuştum' derseniz, bu partneriniz için ciddi bir
yıkım olabilir.
Sizi dürüstlüğünüzden dolayı affetse bile, yarın öbür
gün başka tartışma yaşadığınızda aklı sizde
kalabilir.

96
Acaba yine mi aynısını yapacak? Şüphesi işin içine
girdiği zaman partnerinizin beynini kemirebilir.

Bu yüzden, safa yatmak daha mantıklı.

Peki nasıl yapacaksınız?


'Aşkım kendi kendine yazıyor, git diyorum
anlamıyor, huzurumuz kaçmasın diye sana
söylememiştim. Senin yanında yazdığı iyi oldu
engelliyorum hemen'
hem onu motive eden, hem de durumu sonlandıran
bir tavır takınabilirsiniz.

27 - Tatlı Tatlı Laf Sokmak

Sinir olduğunuzda, birinin sizi anlamaması gibi


durumlarda içgüdüsel olarak laf çarpmak
isteyebiliriz.
Eğer sert dille bunu yaparsak ya aramız bozulur ya
da gerginlik meydana gelir.

97
Karşı taraf ise otomatikman savunmaya geçerek
kendini haklı görmeye ve sizi dinlememeye başlar.

Bunun yerine, laf sokma halini tatlı bir kılıfla


yapmalısınız.

Gülümsemek bu işin püf noktası.


Gülümsediğinizde, yüzünüzde gergin bir görünüm
olmadığında, söyledikleriniz negatif algılanmaz.
Esprisel bir dille, sanki şaka yapıyormuş gibi
söyleyeceğinizi iletebilirsiniz.

Genelde bu yapıldığında karşınızdaki kişi hemen


anlamıyor,
Siz, uyuşturarak yaptığınız için hemen idrak
edemeyebiliyor.
Ancak biraz zaman geçtiğinde anlayacağından emin
olabilirsiniz.

98
Örneklendirelim,

Onun tembelliğinden şikayetçisiniz, bir şeyi


yapacağını söylüyor ama tamamen uyuşukluğundan
yapmıyor.
O aşamada ciddi ciddi:
'Senin tembelliklerinden yoruldum, artık bıktım,
yapacaksan yap şunu' derseniz ne olur?
Yapmamaya devam eder.

Peki tatlı şekilde laf çarparsanız:


'Yapmamana şaşırmadım, tembel şirin gibisin ama o
şirinler köyünden kovulmuştu galiba' diyerek gülüp
geçin.
Bu cümlenin alt metni, devam edersen seni
hayatımdan kovacağımdır.

99
Başka bir örnek:

Partneriniz kendini halen genç zannediyor.


Hızlı yaşamak istiyor, gece hayatına atılmak ve
gençler gibi giyinmek istiyor.
Eğer siz ona 'Yaşına göre giyin, bu ne böyle!'
derseniz itici olursunuz.

Bunun yerine :
'Hahaha bu giydiğin pantolonla 20 yaşındaki haline
dönmüş. Her yaşta güzelsin' gibi ona yaş aldığını
belirten tatlı laf sokmaları yapabilirsiniz.

28 - DüĢündüren Cümleler Yaratın

İnsan hayatın akışına kapılıp gidebiliyor.


Ruhumuz uyuşabiliyor.
Birinin bizi uyandırması, olayları fark edebilmemizi
sağlaması gerekebiliyor.

100
Özellikle uzun ilişkilerde uyuşma hali daha fazla.

Nasıl uyandırılır?

Söyleyeceğiniz konunun sohbet esnasında açılmış


olması gerekir.
Özellikle bariz şekilde 'konuşmamız gerek' tarzında
gergin olmamalısınız.
Tam tersi, sohbet akışında konu oraya geldiğinde
onu uyandıran, düşündüren bir cümle kurun ve
geçin.
Geçme kısmı önemli, çünkü o noktaya takılı
kalırsanız bunalabilir.
Siz ateĢ topunu bırakın ve kaçın.
Gerisi onun zihninde yansın dursun...

Örneklendirelim,

O, hararetle parasal bir konuda bahsediyor.


Sürekli bunu düşünüyor, yeni bir iş kurma derdinde.
Fikri size saçma geliyor, ama kıramadığınızdan
söyleyemiyorsunuz.

101
O halde düşündürücü bir cümle kurarak uyandırın.
Önce etraflıca yapacağı bu girişimi düşünün, nerede
ne açık olabilir bir tartın.
Ardından, sohbet bu konudan açılmışken:
'Düşündüğün sektörde x riski var, geçenlerde
televizyonda rastladım bir kaç ekonomist bunu
söylüyor, ama tabi sen daha iyi bilirsin' tarzında onu
hem düşündüren hem de köstek olmadığınızı
belirten şekilde yaklaşabilirsiniz.

Başka bir örnek:

Sizin asla ilişkiden gitmeyeceğinizi düşünüyor.


Böyle bir ihtimali hafızasından silmiş, yani cepte
olmuşsunuz.
Ona bir anda: 'Ben gidince sana yaptığım keki çok
ararsın ama' gibi gayet tatlı ve esprili üslup ile
dokundurun.
Minik ara paslar şeklinde buna benzer cümleler
kullanmanız ona gidebilecek olduğunuzu hatırlatır.
(Cepteliği yok etmeyi 1. Kitabım 'İlişki Nasıl
Yürütülür?' de uzun uzun anlattım, burada
değinmeyeceğim)

102
Kulağa kar suyu kaçırmak deyimi bu madde için
uygundur diyebiliriz.
Ufak bir şekilde dokundurun, düşündürün ve geri
çekilin.
Hakimiyet onda kalsın.

29 - Çivi Çiviyi Söker

Sizi rahatsız eden bir konuda, oturup o konuya


odaklanırsanız problem büyüdükçe büyür.
Hem gözünüzde büyür içine gömülürsünüz, hem de
yaydığınız enerji olayı besleyeceğinden yaşananlar
da artar.

Bunun yerine olayın üstünü kapatabilecek, sizin


aklınızı doldurabilecek bir uğraş bulun.

Zihninizdeki olumsuz çiviyi, sizi rahatlatan başka bir


çivi hafifletsin.

103
Erkekler bunu gayet verimli şekilde uyguluyorlar.
Çoğu erkek danışanım canını sıkan bir olay
olduğunda veya aşk hayatlarında çözümü onların
elinde olmayan acı verici bir durum yaşandıklarında
kendilerini işe veriyorlar.
İş hayatlarında normalden daha üst düzey
performans göstererek diğer olayın üzerini
örtüyorlar.
Çünkü zaten müdahale etme güçleri yok, zamanın
çözebileceği bir problem ile karşı karşıyalar.
Bu yüzden oturup, üzülerek beklemek yerine
algılarını başka yöne çekip durumu hafifletiyorlar.

Hayatın her alanında geçerli bir kuraldır çivi kuralı.


Üzüldüğünde hemen kendinizi yönetin, olayın
üzerine bir çivi ekleyin.

Aksi halde hem yorulur, hem de düşünce gücünüzle


sorunu daha da büyük hale getirirsiniz.

104
30 - Çok Kaba, Nasıl KibarlaĢtırırım ?

Partneriniz, yetiştirilme tarzından veya çevresindeki


insanlardan kaynaklı olarak kabalaşmış olabilir.

Küfür konusu çok ince bir çizgi.


Direkt sizin şahsınıza küfür ediyorsa bu tabi ki bir
problemdir.
Ancak size değil, genel olarak sadece rahatlamak
için yapıyorsa, deşarj olma yöntemidir.
Siz onun küfür etmesini engelleyeyim derken,
rahatlamasını elinden alabilirsiniz.

Eğer stres atmak için kullanıyorsa bırakın kullansın,


ailenizin yanında yapmadığı sürece problem
oluşturmaz.
Bu şekilde olan küfrü bastırmaya kalktığınızda, kişi
rahatlamak için başka yöntem arayışına girer ve
yağmurdan kaçarken doluya tutulabilirsiniz.

105
Kaba konuşan ve buna alışmış olan birine karşı
izlemeniz gereken ilk adım:
Sizin son derece kibar olmanızdır.
O her ne kadar odunca davransa da siz çizginizi
bozmayın.

Üzüm üzüme baka baka kararır derler ya hani, insan


en yakınındakinin huyunu zamanla alırmış.
Hatta bu yüzden uzun yıllar beraber olan çiftlerin
fiziksel olarak bile birbirlerine benzemeye başladığı
söylenir.
O hesap, sizin kibar olmanız bir süre sonra onu da
itekleyecektir.

Kabalığın dozunu abarttığında ise onun


söylediklerini duymuyormuĢ gibi yapın,
başka şeylerle ilgilenin.
Telefonunuza gömülün, onun bu tavrından rahatsız
olduğunuzu sanki soğuyormuşsunuz gibi belli edin.

106
Kullanabileceğiniz cümleler:
- Senin gibi birine bunu yakıştıramıyorum.
- Sevdiğim insan böyle biri miydi gerçekten? Ben mi
görememişim?
- Arkadaşlarımın yanında utanmak istemiyorum
- Seni çevreme çok iyi şekilde anlattım, benim
sevgilim nasılmış görsünler.

31 - DıĢarı çıkmak istemiyor,


Nasıl Çıkartırım ?

Bazı insanlar evde duramaz, daralırlar. Dışarı çıkıp


sosyalleşmek, hava almak, iki insan yüzü görmek
isterler.
Kimisi ise tam tersi, 'ne işim var dışarıda'
mantığındadır.
Evini, koltuğunu, yatağını sever.

107
Siz gezmeyi seven, o ise fazla evcimen biri ise
haliyle problem yaşarsınız.

Ona dıĢarının evden daha cazip olduğunu


onun dili ile göstermeniz gerekiyor.

Direkt olarak 'hadi şuraya gidelim! Of sen de hiçbir


yere gelmiyorsun!' tavrında olursanız, bu bir
inatlaşma ve garip savaş haline döner.
Haliyle iki taraf da mutsuz olur, başka da bir işe
yaramaz.

Öncelikle şunu düşünün, evde nasıl vakit geçiriyor?


Eğer video oyunu oynuyorsa dışarıda buna muadil
olabilecek bir yer düşünün.
Oynadığı oyunların tarzında olan bir sinema filmi
gibi veya oyun oynanabilecek mekanları listeleyin.
O evde oyun oynarken, birden bire 'Bak sevgilim
şurada şu film varmış tam bu oyuna benziyor' gibi
minik hamlelerle onun da seveceği şeyleri katarak
işlemeye çalışın.

108
Sevdiği olguları düşünün, mesela evde en çok
hangi yemeği yiyor?
Hamburger ise ona en lezzetli hamburgerin olduğu
bir yer sunun.
Fazla uzak olmamasına dikkat edin, birden yolun
uzunluğunu görünce vazgeçebilir.

Evinde biten ürünleri takip edin.


Bu basit bir market alışverişi de olabilir, yırtılan bir
kıyafeti veya biten parfümü...
Bittiğini fark ettiğinizde ona dışarı çıkıp beraber
almayı teklif edin.
Yine uzak olmamasına özen göstermelisiniz.

Böyle minik adımlar sayesinde onu yavaş yavaş


dışarıya alıştırmanız ileride seyahatlere,
yurtdışlarına bile gitmenize vesile olabilir.
Basit gözüken ama istikrarla yapıldığında ciddi
verim alınan bir yöntemdir.

109
32 - Sürekli Cinsellik KonuĢuyor...

Bilimsel olarak kanıtlanmıştır, erkekler cinselliği


kadınlara göre daha çok talep ediyorlar.

Kimi ilişkilerde tek konu cinsellik oluyor, saatlerce


mesajlaşıyorlar, görüntülü araşıyorlar ama bunun
yarım saati normal sohbet iken, kalan 5 saati
cinsellik oluyor.
Veya görüştüklerinde, 1 saat oturup yemek
yiyorlarsa 3 saat arabada veya evde yakınlaşma
yaşıyorlar.

Cinsellik doğanın bir kanunu, kiminle ne kadar


yakınlaşacağınız tamamen sizin özgür iradenize
kalmış olan bir durum.

Ancak bazı durumlarda bunu partneriniz çok


abartabiliyor ve sizin bunalmanıza neden olabiliyor.

110
Hatta 'Acaba beni kullanıyor mu? Benimle sadece
cinsellik için mi beraber?' Şüphesine girmenize
neden oluyor.

Peki ne yapılmalı?

Sohbetlerinizin bu yöne kaymaması için daha ilgi


çekici ve özellikle onun hoşuna gidebileceğini
düşündüğünüz konular açmaya çalışın.
Oturun, düşünün. Onun ilgi alanları, takip ettiği
konular ve üzerinde tartışabileceği mevzular ne?
Siyaset olabilir, teknoloji, iş veya arkadaşlarıyla
alakalı olabilir.
Bunları belirleyin.

Sohbetin cinselliğe kayacağını anladığınız anda


başlamadan başını kesmek için, bu konuları açın.

Örneğin, partneriniz siyasetle çok ilgili.


Sanki onun fikrini almak istercesine sorular sorun,
böylelikle size bilgi aktaracağı için kendisini iyi
hisseder ve sohbet bu yöne kaymış olur.

111
Eğer o an;
'Bırak şimdi siyaseti, bana çıplak fotoğraf at'
diyorsa
'ya ama çok önemli, bir arkadaşım sordu, bunu
bilsen bilsen sen bilirsin o yüzden söylemen gerek'
gibi cümlelerle yine aynı konuyu gündeme atın.

Çok sinirinizi bozan, rahatsız olduğunuz anlarda ise


telefonunuzu uçak moduna alıp, şarjınız bitmiş gibi
yapabilirsiniz.

O an yükseldiğinden dolayı sizinle konuşmak istiyor.


Eğer siz: şarjım bitti, ailem çağırıyor veya
dışarıdayım yazamıyorum diyerek olayı
yuvarlarsanız, onun yükselmesi bu sürede biter.
Ardından ise normal muhabbet edebilecek seviyeye
gelirsiniz.

Onu bozmadan, ufak kaçışlarla bu durumu


yönetebilirsiniz.

112
Eğer 'Hep cinsellik konuşuyoruz, yeter!'' tavrında
olursanız hem kavga çıkar hem de sizin dırdırcı biri
olduğunuzu düşünür.
Bunun yerine bu yöntemler etkilidir.

Akıllarınıza muhtemelen şu soru gelecek :


Ya ben geri çekilirsem, onun bu ihtiyacını
karşılayamadığım için başkasına giderse?
Cevap vereyim size: başka birine gitmez. Gitse bile
bu tamamen menfaat için olur, kalp bağı kurmaz.
Bunu önlemek için ise;
Komple cinsellik konuşmayı kesmeyin.
Günde 5 saat ise, bunu az önceki maddeleri
yaparak 2 saate düşürün.
Eğer komple keserseniz ilişkiniz zedelenebilir.
Cinselliğin de ilişkinin bir yapı taşı olduğunu
unutmayın.

113
33 - Egosuna Oynamak

Bazı insanlar vardır, hep beğenilmek ister.


Kendilerini aşırı üst gören, en iyi ben bilirim
havasında olan kişiler vardır.
Kendi kusurlarını fark etmezler, narsistlerdir.

Böyle biri ile beraberseniz, tatlı tatlı eksikliklerini


yüzüne vurarak onu kendinize çekebilirsiniz.
Çünkü, siz onun en iyi olduğunu kabul etmedikçe ve
bunu mantık çerçevesinde sununca, size kendisini
kanıtlamaya çalışacaktır.

Özellikle zeka ve fiziksel özellik konularında


uygulanabilecek bir yöntemdir.

Örneklendirelim ,
Kendi fiziğini çok iyi bulan bir partneriniz var.
Ekstra bir çaba sarf etmiyor, aslında fiziği öyle iyi de
değil, ama kendini dev aynasında görüyor.
Ona, laf aralarında 'Bu gömlek seni eskiden böyle
sıkmazdı' diyerek kilo aldığını ima edin.

114
Ya da;
'Yüzünde bir solukluk var.'
'Dişlerin mi yamuklaşmış?'
'Arkadaşıma ikimizin fotoğrafını gösterdim,
inanamadı, seni daha farklı hayal etmiş'
gibi cümleleri aralara serpiştirerek onun egosunu
minik dozda zedeleyebilirsiniz.

Böylece kendisini size ispatlamaya çalışacaktır.


İspatlayana kadar da ilişkiden ayrılmaz, bir nevi
inada bindirmek de diyebiliriz.

34 - Daima Emin Olun.

Tereddütlü olmanız, karşı tarafın sizi


yönetebileceğini hissettirir.
İkilemli, ne yapacağını bilemeyen, çabuk karar
değiştiren insan maalesef kolay insandır.

115
En basitinden, yeni tanıştığınızda restoranda
menüden yemek seçerken bir karar verdiniz diyelim,
makarna yiyeceksiniz.
O, 'ben pizza yiyeceğim' dediğinde, 'ya ben de pizza
yiyeyim o zaman' demeniz bile eminsizlik halidir.

Diyelim ki hata yaptınız. Büyük bir şey değil ama


anlık sohbet esnasında ufak bir hatanız oldu.
O an bunu yaptığınızı fark etseniz bile daima emin
hareket edin.
Hatalarınızı örtün demek değildir bu, kendinizden
emin olmaktır.
'Bunu yapmasaydım keşke ama neyse artık yaptım'
modunda olun.

Bu eminliği sağlayabilmek için :

1 - Kendinize bir kağıt hazırlayın.


Madde madde sizin olumlu özelliklerinizi içersin.
Maddi-manevi, fiziksel, eğitim, iş, aile, çevre aklınıza
gelebilecek bütün konularla alakalı sadece olumlu
maddeleri yazın.

116
Bunu cüzdanınızda taşıyın ve gün içerisinde 1-2 kez
okuyun.
Kendinizin farkına varmanızı ve özgüveninizi arttırıcı
bir yöntemdir.
Çünkü bunları kendinize söylediğinizde, ruhunuzu
eğitirsiniz.

2 - Olabileceğiniz en iyi fiziksel


görüntüde olmaya çalıĢın.
Dış görünüşümüzün özgüvenimiz ve kendimize olan
eminliğimizde tartışılamaz bir rolü var.
Elinizde olan, değiştirebileceğiniz noktaları
belirleyin.
Kilo, bakım, diş vs gibi konularda yapacağınız
olumlu değişimler otomatik olarak auranıza (dışarıya
yaydığınız enerjiye) de yansıyacaktır.

3 - Kitap okumak
Kitap okumanız hem diksiyonunuza katkı sağlar
hem de kurduğunuz cümlelerin kalitesini arttırır.
Kelime haznenizi genişletir.

117
Bunları yaparak ruhunuzdaki eminliği arttırabilirsiniz.

Çok eskiden, bir dergide okumuştum.


Anket yapmışlar, ona ilk ne zaman aşık oldunuz
diye.
Bir erkeğin cevabı şuydu:
'Çok çirkin bir gömleği o kadar kendinden emin
taşıyordu ki beni etkilemişti'
Bu örnekteki gibi, tam tersi çok kaliteli bir kıyafet
üzerinizde eğreti de durabilir.
Bu, tamamen eminliğinizle ile alakalı.

Siz kendinizden ne kadar emin olursanız, karşı taraf


da sizin çizgilerinizi o kadar net görmeye başlar.
'Ben bunu yaparsam, o gider' diye düşünür.
Öbür türlü tereddütlü, her şeye gülen, iki kelimeyi bir
araya getirmekte bile heyecanlanan insana saygı
gösterilmesi çok zordur.

118
35 - 'Aynen' hastalığı

Bazı kişi tipleri vardır, ne derseniz deyin kafa


sallarlar.
Sürekli 'aynen' derler.
Hep sizin fikrinizdedirler ve bir süre sonra sizi
sıkmaya başlar.

Buluştuğunuzda fikrini söylemeyen, siz 'şuraya


gidelim' dediğinizde 'aynen bana uyar' diyen insan
tiplerinden olmamalısınız.

Çünkü bu, otoritenizi ve karakterinizi ortaya


koyamamanıza neden olur.
Bu demek değildir ki çıkıntı olun, sürekli muhalefet
yapın. Hayır, bu değil kastettiğim.
Sürekli olarak 'aynen' modunda olmanız, problem
yaratır.
Arada bir kendi fikrinizi, kendi zevklerinizi ortaya
koymalısınız ki karşı taraf kendi kendine iliĢki
yaĢıyormuĢ gibi hissetmesin.

119
Bunu genelde zıtlık çıkmasın diye düşünen insan
yapar.
'Aman kendi fikrimi söylemeyeyim de tatsızlık
çıkmasın'
'Belki benim sevdiğim müziği sevmez'
'Acaba anlattığım konuları beğenmedi mi?' diyerek
kendinizi bir fanusa kapatırsınız ve körelirsiniz.

Partneriniz ise tüm hakimiyetin onda olduğu, canı ne


istiyorsa onu yaptığı bir hayalet ilişkiye sahip olur.

Bunu önlemek için önce kendinizin bilincinde


olmanız gerekir.

 Neyi seviyorsunuz? Neyi sevmiyorsunuz?


 Dinlediğiniz müzikler, gitmekten hoşlandığınız
yerler neler?
 Eğer kendinize bile farketmez diyorsanız o
zaman tersten giderek bulmaya çalışın.
 Neyi sevmiyorsunuz? Ne tarz yerler sizi
rahatsız eder?

Bunları belirlediğinizde, karşılaştığınız diyaloglarda


kendinizi ortaya koyabilirsiniz.

120
Örneğin;

Gürültülü yerleri sevmiyorsunuz ama partneriniz


yüksek ses müzik olan bir yere gidelim mi? dedi.
Eğer orda sırf aman ortamı bozmayayım, aman o
gitmek istiyormuş o zaman gidelim şeklinde
düşünürseniz, emin olun uzun vadede
kaybedersiniz.

O an kibar bir dille 'o tarz yerlere şu an gidesim yok,


yeni bir yer açılmış oraya gidelim' cümlesini kurun.
Dikkatinizi çekerim, gidelim mi değil, gidelim dediniz.
Çünkü o zaten soru cümlesini size yöneltti, tekrar
sizin soru şeklinde cevaplamanıza gerek yok.

121
36 - Ölü Taklidinin Doğru Kullanımı

En dilimin yandığı taktiklerden biri de bu aslında.


Senelerdir, tartışmanın ardından veya ayrılığın
akabinde ölü taklidinin yapılması gerektiğini
savunuyorum.
Çünkü gerçekten çok işe yarıyor, hatta sizden
soğuyarak giden kişiyi bile geri döndürtebiliyor.

Ancak, yanlış şekilde yapan çok fazla danışanım


var.
Ölü denince tabi akla her yerden komple giden,
kendini silen biri geliyor.
Esasen bu öyle değil.

Yapılan yanlış şu:


Hemen tüm sosyal medya hesaplarının kapatılması.
Asla hiç bir yerde gözükmemek.
Hatta whatsapp uygulamasını bile telefondan
silmek.

Arkadaşlar bu ne böyle?

122
Ölü taklidini bu şekilde uygulayan kişilere gerçekten
şaşırıyorum.
Bu şekilde uygularsanız tam tersi bunalımlı,
depresyona girmiş biri olarak anılırsınız.

Peki nedir işin doğrusu?


Geri çekilmek, asla yazmamak.
Sosyal medyada paylaşımları azaltmak ve
hesaplarınızı kilitlemek.
Whatsapp'a çok sık girmemek.

Budur. Bu kadar basit.

37 - DüĢünmeme TuĢu

Hepimizin hayatında zor zamanlar oldu veya şu


anda bile yaşanıyor.
Bu, sadece aşk hayatı için değil, her konuda
olabilecek bir durum.
Böyle anlarda insan kendisini başka bir şeye
veremez.

123
İşine, okuluna, sınavlarına adapte olamaz.
Bambaşka uğraşlar içerisindeyken bile aklına o gelir
ve hüzünlenir.
Hayat enerjisi düşer ve bu uykusu, yeme içmesi
dahil her şeyini etkiler.

Ya düşünmeme tuşumuz olsaydı?


Ya bir anda kendimizi kontrol altına alıp bu denli
yoruluyor olmasaydık?

Tüm olay zihinde bitiyor. Her şey beyinde başlar.


Kanser hastası olan bir insan için bile
iyileşmesindeki en önemli faktör moraldir. Buradan
anlayabiliyoruz zihnimizin önemini…
O halde, kafa tasımıza düşünmeme tuşu
yerleştirmelisiniz.

Nasıl?

Sizi üzen şey bataklık gibidir, düşünmeye


başladığınız anda kesmezseniz sizi içine alır.
Daha da üzülür, ağlama raddesine gelirsiniz.

124
O yüzden önemli olan, aklınıza geldiğini hissettiğiniz
anda kesebilmenizdir.

Beyninize hükmederek bu tuşu sağlayacaksınız.


Kendinizi bilin, tanıyın.

Basit düşünün: sizi ne mutlu eder?


Bir paket çikolata olabilir, sevdiğiniz bir müzik veya
arkadaşlarınızla vakit geçirmek olabilir.
Aklınıza o geldiği anda hemen kendinizi bu
sevdiğiniz şeye yönlendirin.
'Ama olmuyor, sevdiğim şeyden bile keyif
alamıyorum' dediğinizi duyar gibiyim.
Siz yine de uygulayın. Uyguladıkça işe yaradığını
göreceksiniz.

Mesela,

Ayrıldınız. Mutsuzsunuz.
Aklınıza sürekli o ve anılarınız geliyor, olur olmadık
ortamlarda bile gözleriniz doluyor.
Önce 1 hafta bu acıyı yaşayın, tüketin içinizde.

125
Eğer hemen bastırmaya ve düşünmeme tuşunu
devreye koymaya kalkarsanız, bu sefer ileride daha
kötü fışkırırsınız.
O yüzden, 1 hafta ağlamanızı, aklınıza o geldiğinde
kendinizi tutmamanızı öneririm.

Ardından, o aklınıza geldiği anda hemen başka bir


şeye yönelin.
Evin içerisindeyseniz yüksek sesli bir müzik açın,
Pencereyi açıp hava alın veya evin içinde tur atın.
Zihninizi başka şeylerle meşgul edin ki kafanız
dağılsın.

Yemekten keyif aldığınız çikolatayı çekmecenizde


tutun.
Arkadaşlarınızla dışarı çıkmak normalde size iyi
gelen bir şey ise, bu dönemde çıkmak
istemiyorsanız kendinizi zorlayın.
Zorlamadan hiç bir şey olmuyor.
Zorlayın ve atın kendinizi, böylelikle başta
istemeseniz bile sonradan iyi ki çıkmışım
diyeceksiniz.

126
Kendinizi bu şekilde yönetebilir, beyninize tuşu
yerleştirebilirsiniz.

38 - 'Sen Benim Hayal Kırıklığımsın'

Oldukça etkili, vicdana hitap eden bir cümle.


Özellikle size kötü davrandığı, haksızlığa uğrattığı
anlarda tartışmaya hiç girmeden onun gözüne uzun
uzun bakıp bu cümleyi kurabilirsiniz.

Hani 'bana şunu dedi, çok koydu' deriz ya, bu cümle


kaba tabirle koyan tarzda bir cümledir :)

Öyle ufak konularda kullanırsanız etkisini


alamazsınız.
Daha büyük mevzular, derin darbeler, sizden
ayrılmak istediği an, aldattığı anda söylenebilir.

Empati yapalım;
Siz ilişkide olmaması gereken bir şey yaptınız.

127
Aldattınız veya yalan söylediniz ve bunu partneriniz
öğrendi.

Hangi ihtimal daha çok acıtır canınızı?


1. İhtimal : Size bağırdı, çağırdı, bana bunu nasıl
yaparsın dedi. Kavga ettiniz, sesleriniz yükseldi.
Çekti kapıyı çıktı.
2. İhtimal : Size tek cümle ile yaptığınızı öğrendiğini
söyledi ve akabinde gözünüze uzun uzun bakıp 'sen
benim hayal kırıklığımsın' diyerek gitti.

İkincisi çok daha ağır gelir bünyeye...

'Bunu senden beklemezdim'


'Benim sevdiğim insan bunu yapmazdı'
'Bu hareketi sana hiç yakıştıramadım'

Bu ve türevlerini de kullanmanız verimli olacaktır.

128
39 - Samimiyet Pırlantası

Günümüzde en hasret kalınan noktalardan biri de


samimiyet.
Çoğu insan menfaatçi, yüzümüze gülüp arkamızdan
konuşan kişiler.
Ya da olmadığı gibi gözükmeye çalışan insanlarla
dolu.

Üniversite zamanlarında okuldan yeni tanıştığım bir


erkek vardı.
Mardinli, orada doğup büyümüş, lise sona kadar
orda okumuş. Üniversite için İstanbul'a gelmiş.
İlk görüşmemizde bana diyor ki: 'Suşi çok severim,
suşi yemeğe gidelim'
Daha İstanbul'a geleli 3 ay olmuş, ne suşisi?
Mardin'de suşi yendiğini zannetmiyorum.
İşte bu samimiyetsizliktir.
Olmadığı biri gibi görünmektir.
Bana orda 'ya bizim memleketin kebabına hasret
kaldım, burada güzel neresi var oraya gidelim' dese
kanım ısınacak.

129
(Aman yanlış anlaşılmasın, kimseyi yermek değil
niyetim, ben de doğuluyum, hep İstanbul'da
yaşadım. Suşi hiç sevmem :))

Yapaylık her zaman iticidir.

Elimizde insan ilişkilerinde bizi öne taşıyabilecek


kıymetli bir pırlanta var : Samimiyet.

Peki bunu nasıl ortaya koyabiliriz?

- Sürekli gülümsemek samimiyet değil,


iticiliktir. Çünkü bir insan her görüştüğünüzde
gülen bir yapıda olamaz.
Yeri geldiğinde canınızın sıkkın olduğu anları da
gösterin, heyecanlandığınız, sevindiğiniz konuları da
onunla paylaşın.

Mesela,
Çok sevdiğiniz sanatçının yeni albümü çıkmış
diyelim. Arabaya bindiğinizde heyecanlı heyecanlı
'yeni albümü çıkmış hemen şarkısını açalım
dinlemek istiyorum' gibi bir ifade kullanın.

130
O heyecanınızı görsün.
Ya da
Bir gün görüştüğünüzde canınız sıkkınsa bunu
yansıtın. İçinizden geliyorsa sebebini de anlatın.
Ancak gün sonunda sanki onunla buluşunca
moraliniz yerine gelmiş gibi aktarın.

- Sevdiğiniz kadar sevmediğiniz insanlar da olsun.


Arkadaş çevrenizden, iş/okul ortamından
bahsederken 'şunun şu huyunu sevmiyorum, o hep
böyle yapıyor bence çok itici' gibi sevmediklerinizi de
ortaya koyun.
Tabi saatlerce dedikodu yapan şekilde değil, yeri
geldiğinde olumsuz düşüncelerinizin olduğu
insanlardan da bahsedin.

- 'Gerçekten' kelimesini fazla kullanmanız, yalan


söylemeseniz bile yalanmış gibi algılanmanıza
neden olabilir. Fazla kullanmamaya özen
gösterebilirsiniz.

131
- El kol ve mimikler de samimiyetin göstergesidir.
Kimse karşısında robot gibi sadece ağzını kullanan,
dümdüz bir surat ile konuşmak istemez.

- En önemli samimiyet göstergesi ise gözlerdir.


Gözlerine bakmanız, o an hissettiğinizi ona
yansıtmanız bunun seviyesini arttıracaktır.
Gözünüze hissettiğinizi nasıl yansıtabilirsiniz?
İçinizden sürekli tekrar edip, ruhunuza bunu
aşılayarak.

Örneğin,
Görüştünüz, o an onu sevdiğinizi söylemek
istiyorsunuz ama söylerseniz şımaracak.
Bunun yerine içinizden 5-10 kez ona bakarak 'seni
seviyorum' diyerek gözlerinizle bu enerjiyi ona
aktarabilirsiniz.

132
40 - Borç Para / Krediye Kefil
olmamı istiyor. Ne yapacağım ?

Klasik bir cümle ile başlamak istiyorum : Verip de


kötü olacağına, vermeyip de kötü ol.

Para konuları her zaman risklidir.


Deneyimlerime dayanarak belirteyim, genelde yüzde
90 oranında o para geri gelmiyor.
Gelse bile tamamı olmuyor.
Zaten kefile ihtiyacı olan veya para sıkıntısı olan
kişinin bu borcu ödememe ihtimali mantıken
yüksektir.

Sadece para mevzusunda değil, belirli başlıklarda


da keskin prensipleriniz olmalı.
Kişiye göre değil, genel anlamda kendinize
verdiğiniz sözler bulunmalı ki çizgileriniz olabilsin.

Şahsi fikrim, kesinlikle böyle bir topun altına


girmemeniz.

133
Nasıl reddedeceksiniz?

Size bu konuyu açtığı anda konuşmanız gerekir.


Kem-küm ederseniz, duraksayarak cevap verirseniz
bahane olduğunu düşünebilir.
Bu yüzden net olmalısınız.

Kefil olmanızı istediğinde ona :


- Benim üzerime bir mal mülk yok, ailemin üstüne
hepsi.
- Kuzenim/amcam/halam bankacı. Sana kefil
olursam ailede duyulur.
- Geçen sene ihtiyaç kredisi çekmiştim, hala
ödüyorum, keşke sana yardımcı olabilseydim.
Tarzında bahaneler düşünün.
Öyle net bir bahane olsun ki üzerine zorlayamasın.
Aile ile ilgili konular genelde tartışmaya kapalıdır, bu
yüzden daha etkilidir.

Borç para istediğinde :


- Kredi ödüyorum o yüzden veremem.
- Paramı vadeye koydum, 12 ay blokede.

134
- Bu ay çok harcamam oldu, ben bile ayın sonunu
nasıl getireceğimi bilmiyorum.
Diyebilirsiniz.

Çözüm önerileri de sunmanız güzel bir hareket


olacaktır;
- Patronundan avans isteyebilirsin, geçenlerde
bizim arkadaşa vermiş, sana da verebilir.
- En yakın arkadaşının durumu iyiydi, ondan iste
istersen.
- Şu elektronik eşyanı yıllardır kullanmıyorsun, ben
internete yükleyeyim hemen satılsın.
gibi yardımcı olan cümleler de ortamı
yumuşatacaktır.

İşin özü,
önce net bir bahane ile sizden istemesinin yolunu
kapatın akabinde de çözüm önerisi sunun.

135
41 - Minnet Duymanın Gücü

En basit konuda bile teşekkür etmeniz, minnet


duyduğunuzu gösterir.
Minnet, iyi kalpli insanlarda olan bir özelliktir.

Özellikle erkeklerin hoşuna giden bir tavırdır.


Hem çevremde, hem danışanlarımda duyuyorum :
'Onu eve bıraktığım için bana teşekkür etti, hoşuma
gitti, görevimmiş gibi davranmadı.'
'Yemeğe götürdüğüm için bana teşekkür etti' gibi
cümleler kuruyorlar.
Bu basit cümle onları mutlu etmiş olacak ki gelip
bize anlatıyorlar.

Sizi eve bırakırken 'bıraktığın için teşekkür ederim'


dediğinizde ya da o hesabı öderken 'teşekkür
ederim sevgilim' şeklinde bu yaptıklarının farkında
olduğunuzu göstermeniz, onun ruhunu besler.

136
Öbür türlü sanki zorunlulukmuş gibi algılanıyor ve bir
süre sonra yapmamasına sebep olabiliyor.

Minnet duymadığınızda karşı taraf : 'ben onu eve


bırakmak zorunda mıyım, hep ben ödemek zorunda
mıyım?' negatifliğine girebiliyor.

Empati yapalım:
Siz bir arkadaşınızı sürekli evinden alıyorsunuz.
Yolunuzun tersinde kalmasına rağmen alıp
bırakıyorsunuz.
Eğer arkadaşınız size hiç teşekkür etmez ise,
arabaya bindiğinde gayet umursamaz tavırlar
sergilerse kendinizi servis görevlisi gibi hissetmeye
başlarsınız.
Haliyle, bir süre sonra bu batar ve kendi kendinize
'Ben niye onu almak zorundayım?' Demeye
başlarsınız.
Tam tersi;
Her alıp bıraktığınızda teşekkür etse, 'seni de
buralara kadar sokuyorum hep çok teşekkür ederim'
dese, siz bir dahakine sorun etmeden gidersiniz.

137
42 - Anılardan Destek Almak

Mutlu yaşanmışlıkları ara sıra hatırlatmak, yangını


körüklemek gibidir.
Özellikle alevin söndüğünü hissettiğiniz anlarda, bu
anılarınızı hatırlatarak yeniden alevlendirebilirsiniz.
Direkt söylemek yerine, o anları hatırlatıcı ufak
şeyler bulup, sunun.

Mesela,

Eskiden bir konsere gitmiştiniz ve o gün ikiniz için de


çok eğlenceliydi.
O konserde çalan şarkıyı açın, ya da whatsapp'dan
'bak bu şarkıyı hatırladın mı?' diyerek anımsatın.

Gittiğiniz ve çok keyif aldığınız bir tatili düşünün.


Oraya özel olan bir yemek, obje, tarihi yeri hatırlatın.
'Ne güzel zamanlardı, tekrarlamayı çok isterim'
şeklinde yeniden o huzuru yaşayabilecek
olduğunuzun farkına vardırın.

138
Fiziksel yakınlaşma anınızda çok zevk aldığınız bir
gün olduysa, onu da hatırlatabilirsiniz.
O gün giydiğiniz kıyafetle veya yaptığınız aktiviteleri
yeniden yapmayı teklif ederek.

İlişkilerde bir süre sonra rutine binme sorununu da


çözmeye yönelik bir yöntemdir bu.
Gerçi, rutinlik bir problem değil, hayatın gerçeği.
Her ilişki monotonlaşır, bu sıkıcılaşmak değil
birbirinize alıştığınızı gösterir.

Yine de bazı anlar heyecana ihtiyaç duyabiliyoruz,


böyle bir an hissettiğinizde geçmişte keyif aldığınız
noktaları yeniden veya farklı şekillerde yapabilirsiniz.

139
43 - 'Yeni Yeni Anlıyorum'

Özelikle cepte olan kişilere tavsiye ettiğim bir


cümledir.

Cepte olduğunuzda karşı taraf sizi tamamen


çözmüş olur, neye ne tepki vereceğinizi bilir ve 'ne
yaparsam yapayım zaten gitmez' mantığında olur.
Haliyle hor görmeler başlar.
(Cepteliği yok etmeyi 1. Kitabımda anlattığım için
burada tekrara düşmemek adına değinmeyeceğim)

Sizin hep orada duracak olduğunuzu düşünen


partnerinize, bir olayın ardından 'ben bunları yeni
yeni anlıyorum' derseniz, sizin uyanmaya
başladığınızı anlar.

Sanki artık o her şeyi affeden gönül gözünüz yok


olmaya başlamış ve bu yüzden gerçekleri görmeye
başlamışsınız gibi…

140
Oldukça sakin şekilde söyleyin bu cümleyi.
Bağırarak söylenen sözler etki sağlamaz.
Aynı cümleyi sinirli söylemenizle sakin söylemeniz
arasında büyük fark vardır.

Kullanabileceğiniz cümleler:
 Daha önceden fark etmemiştim.
 Şimdi anladım orada ne yapmak istediğini.
 Fark etmemişim, şimdi anlıyorum

Bunları yaşanan olayların aralarına serpiştirirseniz,


cepteliğinizi de yavaş yavaş yok etmeye başlamış
olursunuz.
Önemli olan ise; bu cümleyi kurmanızın ardından
sanki düşünüyormuşsunuz veya soğumuşsunuz gibi
geri çekilmenizdir.

Örneklendirelim,
Sizin hiçbir istediğinizi yapıyor, hep kendi istiyorsa
onu yapan birisi.
Bu zamana kadar tadınız kaçmasın diye bilerek
veya bilmeyerek susmuşsunuz.
Bir gün partnerinize : ‘Aşkım şuraya gidelim mi uzun
zamandır görmek istiyordum’

141
O muhtemelen kendisi gitmek istemeyeceği için,
sizin istemenizi hiçe sayacak ve umursamaz tavır
sergileyecektir.
O an, gayet sakin bir ruh haliyle gözünün içine bakıp
‘benim istediklerim olmuyor, bunu yeni yeni
anlıyorum.’ diyerek sessizliğe gömülün.
Sanki yaşanan bu olay sizi düşündürdü, bu yüzden
de konuşmak istemiyormuşsunuz gibi bir hava
yaratılmış olsun.

Zamanla ondan gitmeye, uzaklaşmaya başladığınızı


anlayacaktır.

44 - Ekran Görüntüleri (SS) Sorunsalı

Bir tartışma olduğunda veya karşı taraf 'ben bunu


demedim' dediği anlarda hemen belgelere
başvurulur.
Eski konuşmalarınızın ekran görüntüleri çıkar gün
yüzüne.
Ona kanıtlarla konuşup; 'bak burada bunu demiştin,
şu gün şu saatte!' dersiniz.

142
Zannedersiniz ki çok büyük bir şey yapıyorum, zafer
kazanacağım.

Size hem iyi hem kötü bir haber vereyim;


Herkes her şeyin farkında. Hem kendi sözlerini
hatırlıyor, hem de sizin neler dediğinizi...

Yüzde bin haklı bile olsanız, ekran görüntülerine


başvurmamalısınız.
Oldukça itici olan bir durumdur.
'Belgelerle, hazır şekilde senin üstüne gelmeye
başlayacağım' hissiyatı verir ve baskı
hissedilmesine neden olur.

Sizinle sohbet ederken bile gergin hissedebilir,


'Acaba bu söylediklerimi de mi kaydedecek?'
tedirginliği başlar.
Bir süre sonra, sizinle olmak ona rahatsızlık
vermeye ve konuşmak istememeye başlayabilir.

İşin özü; belgelerle konuşmak sanıldığının aksine


yoran bir durumdur.

143
45 - Ne Kadar Sıkı Tutarsan, O
Kadar Çabuk Kopar

Dengelemek her şeyin başı.


Abarttığınızda olayın rengi de değişiyor.

İlişkide onu sıkı sıkı tutayım derseniz, kopar yani


ayrılırsınız.
Çünkü hiç bir insan bu denli hesap vermek,
sorgulanmak, sürekli takipte olmak ve yaptığı
şeylerin kısıtlanmasını istemez.
Başta sevdiği için kabul etse bile, bunun dozunu
abarttığınızda boğulur ve kaçar.

Sevgisizlikten değil, yaşam alanına aşırı


müdahaleden dolayı olur bu ayrılıklar.

- Beni neden aramadın?


- Bu saate kadar neden yazmadın?
- Oraya gitmeni istemiyorum.
- Şunu yapma, bunu yap.

144
O sizin kuklanız değil, kuklalaştırmaya çalışırsanız
isyan ederek sizden ve ilişkiden gider.

Gelelim konunun en önemli kısmına ;

Sıkmaktan kasıt sadece somut anlamda değil, soyut


olarak da önemlidir.
Birini aşırı derecede düşünmez, sürekli yatıp kalkıp
ona kafa yormanız ve telefon elinizde tüm gün onu
takip etmeniz, karşı tarafın ruhunu boğar.

Hiç bir şey dememenize rağmen, hiç bunu belli


etmemenize rağmen aranızdaki enerji alış
verişinden dolayı onun ruhu bunu hisseder.
Ağırlaşır ve o kişi sizi düşündüğünde boğulma hissi
gelir.
Kendinizden uzaklaştırırsınız.

Özellikle ayrılık aşamasında enerji ile boğma olayını


yaparsanız, size geri dönme vaktini uzatmış
olursunuz.

145
Çünkü içten içe onun ruhu sizin orda durup ona
baktığınızı ve beklediğinizi hisseder. Haliyle geri
dönmek için acele etmemeye başlar.

Çevrenize bakın,
Birbirlerini bu kadar gündemine almayan, kendi
hayatlarını da devam ettiren çiftler gerçek mutluluğu
yakalar.
Sürekli onu düşünüp, her hareketine saniyesinde
bakan ve kafa yoran kişiler sağlıklı ilişki kuramaz.

Danışanımdan örnek vermek istiyorum:


Uzun zamandır bana eski erkek arkadaşı için
geliyordu.
Yaptığım analizlerde karşı tarafın kesinlikle geri
geleceği çıkıyordu.
Fakat danışanım yerinde duramayan, tezcanlı,
sürekli ‘Of ne zaman gelecek’ modunda olan biriydi.
Ona defalarca söyledim:
‘Odağına başka şeyler al, bu süreçte fiziksel ve
ruhsal olarak kendini geliştir bu süreçte, o geri
döndüğünde karşısında yenilenmiş birisini görsün.
Evet düşünmemek zor, ama zaten zor olduğu için
değerli’ dedim ama dinletemedim.

146
En sonunda bir gün, eski sevgilisiyle ayrı şehirlerde
yaşamalarına rağmen aynı yerde
karşılaşmalarından ve konuşmalarından bahsetti.
Peki bu nasıl oldu?
Danışanım :
‘Artık pes etmiştim, onu beklemekten yorulmuştum.
O gün, uzun zamandır benimle tanışmak isteyen
birine şans verdim. Tam yeni kişiyle konuşmaya
başladım, eskisi ile karşılaştım’
Danışanım aylardır eski sevgilisine yoğun enerji
yüklediğinden onu boğmuştu. Adam belki çok daha
önce gelecekti ama süreç ötelendi.
Ne zaman ki danışanım odağını içinden gelerek
değiştirdi, o gün ayrı şehirlerde yaşamalarına
rağmen karşılaştılar.

Düşüncelerinizle boğmamaya, elinizden geleni


dozunda yapıp, akışa bırakabilmeye başladığınızda
gerisinin geldiğini göreceksiniz.

147
46 - Geri Çekileyim Derken Yok Olmak

Vur deyince öldürmek diye bir tabir vardır, bilirsiniz.


Yapılması gerekeni abartarak yaptığınızda tam tersi
bir sonuç ile karşılaşırsınız.

Seanslarda verdiğim bir örnek var; deniz yatağı.


Denizdesiniz, deniz yatağınızı rüzgar aldı götürdü.
Eğer çok uzağa giderse almak için uğraşır mısınız ?
Hayır.
Kabullenirsiniz gittiğini ve marketten yenisini
alırsınız.
Ancak o yatak, daha kısa mesafeye gittiyse almak
için uğraşırsınız.
Çünkü alabileceğiniz bir noktadadır.

Aynen bu örnekteki gibi, çok uzağa giderseniz karşı


taraf pes edebilir.
Belirli bir mesafede olmalısınız ki mücadele payı
doğsun.

148
İlk taktik olan 3in1 yönteminde de, 1 gün geri
çekilme anında komple yok olmayın. Sadece daha
mesafeli, daha az konuşan, ‘işlerim var’ modunda
olan biri olmalısınız.

Bir olaya bozuldunuz, aranıza mesafe koydunuz


ama ayrılmadınız.
O noktada yazdığında cevap vermemezlik
yaparsanız, karşı taraf soğuyabilir.
Cevap verin ama dozunda. Yeni konu açmayın
bırakın o çabalasın.
Hem var, hem yok olmaktır geri çekilmek.

Örneğin,
Ayrıldınız. Sonrasında geri geldi.
Dünden razı gibi gözükmek istemiyorsunuz.
Eğer hiç muhatap olmazsanız, yazdığında 10 saat
sonra dönerseniz bu geri çekilmek değil, yok
olmaktır.
Bunun yerine açık kapı bırakmalısınız, sarı ışık gibi
hayal edin. Yeşil değil, kırmızı değil, sarı.
Bazen hemen cevap vererek, bazen çok sonra
dönerek. Siz ilk yazmayarak ama o yazdığında da
soğuk olmayarak bu dengeyi sağlayabilirsiniz.

149
47 - Blöf Yapmak

Blöf aslında bir iskambil oyunudur.


Elin çok kötü olmasına rağmen, karşı tarafa sanki
elin çok iyiymiş gibi gösterirsin.
Yani aslında var olmayan bir şeyi, varmış gibi
göstererek gözdağı vermek de diyebiliriz.

Bunu ilişkilere adapte ettiğimizde ise;

 Diyelim ki sevgiliniz arkadaşlarıyla bir


mekana gitti.
Nedense sanki size o mekanda değilmiş gibi geliyor.
Blöf yapın: 'Aa aşkım ben de kızlarla o mekanın
arka sokağındaki yere rezervasyon yaptırmışlar,
oraya geleceğiz, gelmişken seni 2 dakika görürüm'
gibi bir söz söyleyin.
Bakın bakalım tepkisi ne?
Eğer tedirgin bir biçimde, 'şimdi kalkacağız' , 'burası
çok kalabalık göremeyiz birbirimizi' gibi ifadeler
kullanıyorsa yalan söyleme ihtimali muhtemeldir.

150
 Tatile gidecek ama kimle gittiği konusunda
şüpheleriniz var.
Gittiği oteli size söyledi.
Blöf yaparak: 'Ay aşkım bizim Seda o otelde işe
başlamış, ona söyledim sana bir ikramda bulunacak'
diyin.
Sonrasında ise; o otel değilmiş ben yanlış
anlamışım, başka şubesiymiş diyerek
çevirebilirsiniz.

 Ani sert tepkileri şakaymış gibi göstermeniz


de blöfe dahildir.
Sohbet ederken, aniden onun beklemediği sert bir
ifade kullanıp akabinde gülümseyerek 'şaka yaptım
elbette' diyerek yumuşatabilirsiniz. Gözdağı vermek
için de kullanılabilir.

Örnekle açıklayalım;
Bir arkadaşının boşanma sürecinden bahsediyor,
adam kadını aldatmış ve kadın adamdan yüklü
miktar tazminat istiyor olsun.
Partneriniz size bu olayı anlatıyor.
Siz bir anda ciddileşip : 'Haklı tabi aldattıysa her
şeyini almalı' diyerek akabinde gülüp 'yok yok

151
abartmış kadın şaka yaptım' cümlesiyle
çevirebilirsiniz.
Ciddi mi şaka mı anlayamayacağından kafası
karışır, ancak sizin ağzınızdan böyle bir ifade çıktığı
için de bilinçaltı mesajı almış olur.

48 - Çok yorulduk, Biraz Mola

Bir koşucu hayal edin.


Kesintisiz olarak çok uzun kilometreler, saatlerce
durmadan koşabilir mi?
Hayır.
Belirli bir kapasitesi vardır, o raddeye geldiğinde
performansı düşer ve dinlenme ihtiyacı hisseder.
Kaliteli bir dinlenme molası, onun performansını
arttırır.

Tıpkı bu örnekteki gibi, yorulan ilişkilerin


toparlanabilmesi için kaliteli molalar gerekmektedir.

152
Ne zaman olmalı ?

Bazı anlar vardır, aşırı yorulduğunuzu fark edersiniz.


Sürekli tartışmanın ve gerginliğin olduğu, bakış
açılarınızın çatıştığı bir dönem yaşarsınız.
Öyle bir konumdasınızdır ki, sevgi altta kalmıştır,
üstüne hep negatiflikler binmiştir.
Bir süre sonra da birbirinizi en basit konularda bile
anlamamaya, tahammül edememeye başlarsınız.

İşte bu noktalar, yorulduğunuz anlardır.


Devam etmeye kalkarsanız, çözmeye çalıştıkça
daha da düğüm olursunuz.
Bu nedenle, mola gerekir.

Nasıl olmalı ?

Moladan kastım ara vermek değil.


İlişki devam ederken minik bir es vermektir.
Bunu partnerinizle yapacağınız konuşmalarla değil,
hissettirmeden tavırlarınızla yaşatmalısınız.

153
Mesela,
Birden hayatınızda çok önemli bir konu olsun.
Ailesel olabilir, iş/okulda yapacağınız bir proje
olabilir veya hazırlanmaya karar verdiğiniz bir sınav
olabilir.
Ona gündeminize düşen, ilgilenmeniz gereken bu
konuyu söyleyin ve bununla uğraşıyormuş gibi
yapın.
Erken uyumuş gibi davranın, gün içerisinde yoğun
olduğunuz için telefona çok bakamayın.

Böylelikle aranıza giren kılıflı mesafe sizi tamir


etmiş olacaktır.

Ne kadar süre yapılmalı derseniz, bunun cevabı


kıvama göredir.
O anın kıvamını, ikinizin durumuna göre siz
ayarlamalısınız.
Kimisinde 1 hafta yeterken, kimisine 1 ay
yetemeyebilir.

154
49 - 'Ne alakası var,
Abartıyorsun' Cümlesiyle BaĢ
Etme

Genelde suçluluk psikolojisinden dolayı söylenen


sözlerdir.

Siz, onu bir şeyle suçladığınızda veya onun yaptığı


hatayı yüzüne vurduğunuzda; zaman kazanmak için
‘ne alakası var, abartıyorsun’ der.
O an aslında beyni düşünür : ‘Hangi bahane ile bu
işin içinden sıyrılabilirim?’ sorusu döner zihninde...

Yapılan hata ise, onun su üstüne çıkmasına izin


vermenizdir.
Zeytinyağı gibi üste çıktı deriz ya, aslında su kendi
kendine çıkamaz, zeytinyağı alttan alır.

Ġnce çizgi ise, tartışmaya çevrilmeden onun


bahanesini yemediğinizi göstermenizdir.

155
Nasıl Yapacaksınız?
Tartışmaya girmeden onun üste çıkmasına izin
vermeme yöntemi : Alaycı gülümsemedir.

O an yüz yüzeyseniz : gözlerine imalı bakın, gülün


ve geçin.
Bırakın o çırpınsın, yemediğinizi görsün ve konuyu
uzatmaya çalışsın.
Siz hiç oralı olmayın. ‘Anlayacağımı anladım’ hissini
verin.

Eğer mesajlaşırken olduysa :

:) bu ifadeyi kullanıp ‘tamam kapıyorum konuyu’


diyerek inanmadığınızı ve uzatmak istemediğinizi
belirtebilirsiniz.

O an, ona açıklamalar yapmaya çalışıp


abartmadığınızı kanıtlama peşinde olursanız verim
alamazsınız.
Çünkü bu şekilde davranmanız demek, onun sizi
ikna edebilecek olduğunu gösterir.
Tam tersi, dediğim biçimde sizi ikna etmesinin
önünü kesebilirsiniz.

156
50 – Kapalı Kutu
Her şey iyi gidiyorken korkarız, ‘bu kadar iyi olamaz kesin
kötü bir şey olacak’ deriz.

İşte o kötü şeyin olma sebebi genellikle sizin kapalı kutu


olmamanızdır.

Sevincinizi, heyecanınızı, ilişkinizdeki mutluluğu ne kadar


dillendirirseniz o kadar baltalarsınız. Maalesef hayatın
tuhaf bir kuralı bu.

Çünkü mutluluk enerjisi çabuk kirlenebilen bir


kıvamdadır. Siz anlattıkça, alakalı alakasız herkese
söyledikçe kirlenir.

Kapalı kutu olmak nedir?

Herkese her şeyinizi anlatmamak. Özellikle de


mutluluğunuzu ve ilişkinizde yaşanan gelişmeleri.

Kimi insan var, kuaföründen bakkalına kadar anlatıyor


yaşadıklarını. Tane tane, cümle cümle aktarıyor
mesajlaşmalarını.

E sen bu denli dillendirirsen akış kirlenmez mi?

157
Büyüklerimiz derler, bir şey tam olarak olduktan sonra
söyleyin diye. Fesat olanı var, kem gözlü olanı var, kendi
hayatında mutlu olamadığı için sizin de olmanızı
istemeyeni var.

Bir de bu zincir sadece sizin anlattığınız kişilerde


kalmıyor, onlar da sağda solda başkalarına sizi
anlatıyorlar.

Haliyle daha da azalıyor enerjiniz.

Bırakın bilmesinler, bu denli ayrıntılara gerek yok.

Gerçekten güvendiğiniz maksimum 2 kişi ile paylaşın ve


fikir alın. Aksi halde dallanıp budaklaştıkça hem sizin
kafanız karışır hem de olumluluğunuz olumsuza dönüşür.

158
Neden gerek var bu kadar taktiğe...

Keşke olmasaydı. Keşke rahatça sevip sevilip,


canımız istediğinde arayıp, bir şeye kızdığımızda
düşünmeden konuşabilseydik.

Ancak bu işler öyle yürümüyor.

Eskiden çoğu kişi lise mezunuydu, üniversite


okumak bile lükstü.

İnternet yoktu, sosyal ortamlar bu kadar aktif değildi.

Haliyle tipik bir Türk ailesinde erkek okul bitince


askere gider gelir ve evlenirdi.

Kadın ise genelde lise mezunu olur, görücü usulüyle


veya sevgilisiyle evlenip ev hanımı olurdu.

Cinsellik bu kadar rahat yaşanabilen bir olgu değildi,


dolayısıyla erkek hemen evlenmek isterdi.

Peki şimdi öyle mi?

159
İnternet hayatımıza girdi, kadınlar söz hakkına sahip
oldu.

Yüksek lisans bile eğitimde yetersiz kalır vaziyette.

Haliyle eskiden 18-20 olan evlilik yaşları, 28-30


bandına çekildi.

Kimsenin kimseye eyvallahı olmamaya başladı,


muadiller çoğaldı, sosyal medya platformlarında
tanışmalar arttı.

Eskiler bilirler, internet ilk çıktığında bağlanabilmek


için çok beklenirdi. Ev telefonunun meşgul olmaması
gerekirdi ve bir site 10 dakikada açılırdı.

Müzik dinleyebilmek için bile 3 megabyte’lık şarkıları


saatlerce yüklemeye çalışırdık.

Haliyle sabır eĢiğimiz daha yüksekti.

Şimdi öyle değil, bir internet sitesi 10 saniyeden geç


açılsa çıkıyoruz.

Yani tahammül azaldı, çabuk tüketen bir toplum


haline geldik.

160
Bu nedenle, içinizden geldiği gibi davrandığınızda
genelde yalnız kalırsınız.

Kalbi değil, aklı kullanmaktır mesele.

Aksini iddia edenlere sorarım: mutlu musunuz


ilişkinizde? Sanmam...

Mutluysanız da bu ciddi bir istisnadır, değerini bilin


derim :)

Umarım sizlere belli başlı, işe yaradığı kanıtlanmış


olan bu taktikler ile yarar sağlayabilmişimdir.

Evlilik taktiği,

3. Şahıs tekniği,

ikna nasıl sağlanır,

ailelerle nasıl tanışılır,

ceptelik nasıl yok edilir,

instagram'a kendinizi nasıl ekletebilirsiniz,

Doğru rest nasıl çekilir,

161
Ailelerle tanışma aşaması,

Nişanlılık, askerlik dönemi

gibi diğer yöntemleri ilk iki kitabımda bulabilirsiniz.

Burada daha önce değinmediğim, paylaşımlarımda


da anlatmadığım konulara yer vermeye çalıştım.

Tam şu an,

Gözlerinizi kapatın.

Kalbinizden bir dilek tutun.

Allah İnşallah size onu yaşamayı nasip eder...

Çok Sevgilerimle

162

You might also like