Professional Documents
Culture Documents
HAMiDiYE
TIP FAKÜLTESi
ÖĞRENC i
DERS NOTLARI
KALP VE DAMAR
CERRAHİSİ
2021
1. versiyon
KÜNYE
Yayıncı
Galenos Yayınevi
Adres: Molla Gürani Mah. Kaçamak Sk. No: 21/1 34093 İstanbul, Türkiye
Telefon: +90 (212) 621 99 25
Faks: +90 (212) 621 99 27
E-posta: info@galenos.com.tr/yayin@galenos.com.tr
Web: www.galenos.com.tr
Yayıncı Sertifika No: 14521
TEŞEKKÜR
Değerli Meslektaşlarım, Sevgili Öğrenciler;
Büyük bir emek ve özveri ile hazırlanan ders notlarımızda ne kadar özen gösterilmiş
olsa da hata ve eksikler olabilir. Bu nedenle dinamik bir şekilde ders notlarının
güncellenmesi ve genişletilmesi de planlanmıştır.
Saygılarımla,
Türk tıp tarihinde damar cerrahisi ile ilgili ilk kayıtlara 15. yüzyılda Türk hekim
Şerefettin Sabuncuoğlu’nun “Cerrahiyetü’l Hanniye” isimli eserinde rastlanmaktadır.
20. yüzyılın başları modern kalp cerrahisinin başladığı yıllardır. 1915 yılında tıp
fakültesi öğrencisi Jac Mc Lean heparini bulmuştur. 1953 yılında Dr. Gibbon’ın kalp
ve akciğer makinası ile atrial septal defektli hastayı ameliyatı ile açık kalp cerrahisi
ivme kazanmıştır.
Tıp fakültesi öğrencilerimiz için hazırlanan bu ders notları Ulusal Çekirdek Eğitim
Programı 2020’de yer alan semptom ve çekirdek hastalıkları kapsamaktadır. Bu
bağlamda öğrencilerimizin kalp ve damar cerrahisi alanında mesleki yaşamlarında
sık karşılaşacakları belirli konular anlaşılır dilde ve görsellerle desteklenerek
hazırlanmıştır.
Saygılarımla,
AORT DİSEKSİYONLARI..........................................................................................................................................................................................................................................................................................1
Prof. Dr. Abdullah Kemal Tuygun
ARTERİYEL ANEVRİZMALAR...................................................................................................................................................................................................................................................................... 13
Prof. Dr. Abdullah Kemal Tuygun
EKSTREMİTEDE VARİS....................................................................................................................................................................................................................................................................................... 19
Prof Dr. Hasan Sunar
LENFÖDEM.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................................... 33
Doç. Dr. Mehmet Erdem Memetoğlu, Prof. Dr. M. Murat Demirtaş
TROMBOFİLEBİT......................................................................................................................................................................................................................................................................................................... 44
Doç. Dr. Mehmet Erdem Memetoğlu, Prof. Dr. M. Murat Demirtaş
AORT DİSEKSİYONLARI
Prof. Dr. Abdullah Kemal Tuygun
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma
Hastanesi, Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi, İstanbul, Türkiye
1
AORT DİSEKSİYONLARI
Aort patalojileri dışında başka bir bulgusu yoktur. Bu deride hiperfleksibilite, venlerin seçilebildiği hiperlusen deri,
klinik durumla doğrudan ilişkili spesifik bir gen mutasyonu variköz venler, tipik yüz görünümü, spontan gebe uterus ve kalın
bulunamamıştır. Fibrillin ya da kollajen sentezinde doğrudan bağırsak rüptürleriyle seyreder. Kesi yerlerinde fazla kanamalar,
etkili olmayan gen mutasyonları bildirilmiştir. Bunun yanı diş eti kanamaları eşlik edebilir. Spontan oluşan çürükler
sıra fibrillin (FBN1) genine ait bazı gen mutasyonlar tespit vardır. Ortalama yaşam ömürleri 48-50 yaş olup diseksiyonla
edilmiş, bunlarda aynı zamanda kistik mediyal dejenerasyonun kaybedilirler.
karakteristik özelliklerini gösteren histopatolojik değişikler Loeys-Dietz sendromu; otozomal dominant geçişli,
bulunmuştur. Fakat fibroblast kültürlerinde fibrillin ya da transforming growth factor reseptör tip 1 ve 2 (TGFBR1
kollajen anormallikleri net olarak gösterilememiştir. Matriks ve TGFBR2) gen mutasyonuna bağlıdır. Aorta ve dallanma
metaloproteinaz sisteminde bozukluğa ve arteriyel duvarda bölgelerinde diseksiyon ve anevrizma gelişimiyle görülür.
kalsifikasyona neden olan gen polimorfizmleri (VKORC1; Genel olarak arteriyel yapılar tortuos seyirli ve küçük
vitamin K epoksit redüktaz kompleks subunit 1) saptanmıştır. çaplıdır. Hastalarda kraniyo-fasiyal özellikler ön planda gelir.
Bu polimorfizmi taşıyanlarda 2 kat daha fazla diseksiyonla Hipertelerism, kraniyosinostozis, yarık damak, bifid ya da
karşılaşılmaktadır. Yine vasküler düz kas hücrelerindeki aktin geniş uvula bulunabilir. Mavi skleralar, venlerin görülebildiği
filamentlerini kodlayan genlerin uygunsuz okunmasına ölçüde hiperlusen ve kadife görünümlü deri, düşük ayak,
(missense) yol açan mutasyonlar FTAAD olgularında iskelet anomalileri görülebilir. Fenotipik görünüm değişkenlik
bulunmuştur. Bu mutasyon intraselüler aktin filamentlerin gösterebilir bazı hastalarda kraniyo-fasiyal bozukluklar daha
çalışmasında bozulma, vasküler düz kas hücrelerinin diziliminde ön planda bazı hastalarda ise deri bozuklukları ön planda
ve kontraksiyonların da bozulmaya, mediyal dejenerasyona yol gelmektedir. Ektopia lentis bu olgularda hiç tanımlanmamış
açar. Normal aktin miyozin ilişkisinde bozukluğa neden olan bir bulgudur. TGFBR2 mutasyonunda Marfan sendromu ve
gen mutasyonlarıda tespit edilmiştir. Tanıda tek önemli kriter Loeys-Dietz sendromununun klinik özellikleri birbirine geçiş
ailede torasik anevrizma veya diseksiyon öyküsü olmasıdır. gösterebilir. Bu olgular genelde 20-30 yaşlarda diseksiyona
bağlı kaybedilir. Vasküler enflamasyonun olduğu hastalıklar;
Bağ Dokusu Hastalıkları (Marfan sendromu, Ehler-Danlos genel olarak ekstraselüler matriks proteinlerin ve vasküler
sendromu, Loeys-Dietz sendromu) düz kas hücrelerinin yıkımına neden olarak anevrizma ve
Marfan sendromu; otozomal dominant geçişli, 15. kromozomda diseksiyona neden olurlar (Dev hücreli arterit, Takayasu
bulunan FBN1 gen mutasyonuyla ortaya çıkan bağ dokusu hastalığı). Takayasu hastalığı; daha çok Asya ülkelerinde
hastalığıdır. Toplumda 5,000 kişide 1 görülür. Tüm diseksiyonların görülsede tüm dünyada görülmektedir. Tanı genelde genç
%5’ini oluşturur. Ektopia lentis, mitral kapak prolapsusu, aort yaşta 25-30 yaşlarında konulur, hastaların çok büyük kısmı
kökü ve aortada anevrizma, diseksiyonlar, iskelet kas sistemi kadındır. Hastalığın erken yaşta başlaması, ekstremitelerde
bozuklukları (pektus deformiteleri, skoliozis, araknodaktili, klodikasyo intermittens, brakial nabazanın alınamaması ya
hiperfleksibilite, uzun boy, uzamış el ve ayak parmakları, da zayıflığı, brakiyal nabazanlar arasında 20 mmHg üzeri fark,
yüz şekil bozuklukları), dural ektazi, spontan pnömotoraks subklavian arter ya da aort üzerinde üfürüm, arteriogramda
şeklinde bulgularla görülür. FBN1 geni bağ dokusu yapısı vasküler anormallikler olması özelliklerindendir. En sıklıkla
ve bütünlüğünün korunmasında önemlidir. Anormal fibrillin aort ve büyük arterlerin oklüsif lezyonları ve anevrizmalarla
yapısal olarak daha zayıf, elastik ve frajil bir bağ dokusu özelliği seyreder. Vazo vazorumlarda proliferasyon ve obliterasyon,
oluşturur. Anormal fibrillin üretimi, aktif transforming growth mediya, adventisya tabakalarında enflamasyon ve nekrotik
factor β (TGF) seviyelerinde artış, bağ dokusu, bağ dokusu alanlar vardır. Geç dönemlerde intima hiposelüler, mediyal
hasarı, ekstraselüler matriks bütünlüğünde bozulma, vasküler kas lifleri düzensiz yapıdadır. İntima ve mediya tabakalarında
düz kas gelişiminde bozukluğa yol açar. Marfan sendromunda yoğun distrofik kalsifikasyonlar bulunur.
aort anevrizma ve diseksiyonlarının temel nedeni budur. Marfan Dev hücreli arterit; büyük orta çaplı arterleri tutar, 50 yaş üzeri
sendromlu hastaların %20-40 diseksiyon görülür. genelde görülür. Kadınlarda sıktır. Üst ve alt ekstremitelerde
Ehler-Danlos sendromu; kollajen tip 3 alfa (COL3A1) gen klodikasyo, Raynaud fenomeni, abdominal anjina, koroner
defektinin neden olduğu anormal kollajen senteziyle giden, iskemi, transient iskemik ataklar, arkus aorta ve büyük damarlara
otozomal dominant geçişli bir hastalıktır. COL3A1 damar ait çalma (steal) semptomları görülür. Olgularda aynı yaş ve
duvarlarının ve içi boş organların yapısal bütünlüğünde rol cinsiyette göre 17 kat anevrizma sıklığı vardır. Elastik liflerde
oynar. Anevrizma gelişimi çok nadir olmakla birlikte özellikle kırılmalar, mediya tabakasında yoğun dekstrüksiyonlar histolojik
desenden aorta ve abdominal aortada, aortanın dallanma olarak gözlemlenmiştir. Hipertansiyon, aort yetersizliği, dispne,
yerlerinde,visseral arterlerde, karotis arterlerinde diseksiyonlarla enflamatuvar markerların yüksekliği ile giden polimiyaljiya
ve bazen de eşlik eden rüptürle seyreder. Eklemlerde özellikle romatika olgularında aort tutulumu, anevrizma ve diseksiyon
vasküler formunda parmaklar gibi küçük orta çaplı olanlarda, sıktır.
2
AORT DİSEKSİYONLARI
Daha nadir olarak Behçet hastalığı, IgG4 aortitisde diseksiyona İlaç Kullanımı
neden olabilir. Kokain ve amfetamin türü ilaçlar
Konjenital Nedenler Kokain kullanımı; sıklıkla son kullanılan dozdan 12 saat sonra
gerçekleşebilir. Sıklıkla ligamentum arteriosum altından
Aort koarktasyonu, biküspid aorta, Turner sendromu, Noonan
başlar, yani tip B diseksiyon şeklinde görülür. Elastik mediyada
sendromu, Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı
zayıflamaya, taşikardi ve ani yükselen tansiyonla oluşan
Aort koarktasyonu; sistemik arteriyel basıncın yüksekliği ile duvar geriliminin etkisine bağlanmıştır. Aort duvarında kronik
beraber olabilmektedir. Biküspid aort kapak, asenden aort kullanımının prematür ateroskleroza neden olduğu, endotel
anormallikleri, koarktasyon sonrası bölgede gelişen poststenotik tabakasının aterojenik özellikli düşük yağ asitlerinin geçişinin
dilatasyonlar eşlik eden risk faktörleri olarak yer almaktadır. daha kolay olduğu ve aort duvarına lökosit migrasyonunu
Turner sendromu ile de beraber görülebilmektedir. artırdığı öne sürülmüştür. Amfetamin türü ilaçlar; hipertansiyon
Biküspid aorta; en sık görülen konjenital kalp kapak hastalığıdır, oluşturmak suretiyle neden olurlar.
toplumun %1-2’sinde görülür. İnkomplet penetranslı otosomal Gebelik; doğum eylemi sırasında ya da çocuk hemen
dominant geçişlidir. Aort duvarındaki yapısal bozukluk doğduktan sonra oluşabilir. Gebelik sırasında nadir olarak
nedeniyle anevrizma ve diseksiyon görülebilir. Aort duvarının görülse de gebelik aynı yaş popülasyona göre diseksiyon
histolojik incelemelerinde kistik mediyal dejenerasyon, olasılığını 4 kat artırmaktadır. Gebelik asenden aortun mediya
mediyal elastik liflerin kaybı yapısal olarak tespit edilmiştir. tabakasında elastik lifler ve düz kas tabakalarında değişiklik
Asenden aort duvarı ve kapak aynı embriyolojik yapıdan oluşturabilmektedir. Östrojen ve relaksin hormonları mediya
kaynaklandığından embriyolojik gelişimdeki bir defektin tabakasının yapısını düzenleyen matriks metaloproteinaz enzim
anevrizma ve diseksiyonlara neden olduğu sanılmaktadır. dengesini bozmaktadır, bunun sonucunda doğumun başlangıcı
Yine biküspid kapağın kan akım dinamiğinin anevrizma ve ve doğum eyleminin yarattığı hemodinamik stresden bağımsız
diseksiyona zemin hazırladığı düşünülmektedir. Aort diseksiyonu diseksiyon olabilmektedir. Marfan sendromu, biküspid aort
biküspid aort kapaklı olgularda normale göre 9 kat daha fazla kapak ve asenden aort >4 cm olanlarda gebelik sakıncalı olabilir.
görülebilmektedir. Marfan sendromlu gebeler daha önceden aort kökü anevrizması
Turner sendromu; X kromozomlarından birinin olmadığı kadın nedeniyle opere olsa bile gebelikte tekrar diseksiyonla
fenotipli olgulardır. Kısa boy, non-fonksiyonel overlere bağlı karşılaşabilmektedir.
infertilite vardır. Genel popülasyona göre aort diseksiyonu Feokromasitoma hipertansif ataklarda artan duvar gerilimine
bu hastalarda 6 kat daha sıklıkla görülür. En sıklıkla 30 yaş bağlı olarak diseksiyona neden olabilir
civarı görülmekle beraber adölesan ve çocukluk yaşında
Ağırlık kaldırmak tekrarlayıcı ve yoğun valsalva manevrası artan
da görülür. Biküspid aort kapak Turner sendromunda %30
sistolik basıncın yarattığı duvar gerilimi nedeniyle olabilir.
görülür. Diseksiyon görülen Turner sendromlu olguların
Haltercilerde kan basıncı 300 mmHg kadar çıkabilmektedir.
hemen hepsinde (%95) biküspid aort kapak vardır. Yine aort
İyatrojenik nedenler; kalp cerrahisi ya da kateterizasyon sonrası
koarktasyonu Turner sendromunda %12 görülürken, çocukluk
görülürler, tüm diseksiyonların %5’ini oluştururlar. İleri yaş,
ve gençlik çağında diseksiyon olan Turner sendromlu
hipertansiyon, periferik arter hastalığının olması iyatrojenik
olguların çok büyük kısmında (%90) aort koarktasyonu
diseksiyon gelişiminde risk faktörüdür. Ağrı bu hastalarda
vardır. Hipertansiyon diseksiyonlu olguların (%90) çok büyük
görülmeyebilir. Genelde tedavisiz kendiliğinden iyileşebilir.
oranında görülür. Bu sebeple hipertansiyonu olan Turner
Kateter çekildikten sonra kapanabilir, aortik aterosklerotik
sendromlu olgularda agresif tansiyon kontrolü sağlanmalıdır.
plaklar diseksiyonun yayılmasını önlerler. Kardiyak cerrahi
Noonan sendromu; normal genotipli, Turner sendromu fenotipli
sırasında olanlarda onarım yapılmalıdır. Travma: Aortada
olgulardır. Aort koarktasyonu ve asenden aort anevrizmaları
travmaya bağlı yırtıklar genelde istmus bölgesinde akselerasyon
görülebilir. Bunlarda diseksiyon olabilmektedir.
deselerasyon yaralanmasına bağlı olur. Diseksiyon nadiren
Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı; polikistik kidney gerçekleşir, intramural hematom, yalancı anevrizma şeklinde
disease 1 gen (PKD1) mutasyonu sonucu olur, hipertansiyon seyreder. Bunun yanında kapalı göğüs travmalarıda asenden
eşlik eder. Daha çok anevrizmalar, sol ventrikül hipertrofisi, aortada diseksiyona nadirde olsa sebep olabilmektedir.
rüptüre olmaya meyilli serebral anevrizmalar (berry aneurysm)
ile seyreder. Abdominal ya da torasik anevrizmaların rüptür ve SINIFLANDIRMA
diseksiyon eğilimi yüksektir. Vasküler duvarda mukoid matriks
depolanması vardır. Başlıca iki tip sınıflama vardır (Şekil 2):
3
AORT DİSEKSİYONLARI
4
AORT DİSEKSİYONLARI
tutulumunun olması durumunda dirençli hipertansiyon olabilir. değişikliği, gastrokinemius adalesinde sertlik, soğukluk,
Mezenter arterlerin tutulumu olması durumunda mortalite solukluk olabilir.
yüksektir. Akut aort yetersizliği gelişmiş, sol ventrikül volüm yükü
Kronik aort diseksiyonları genelde asemptomatik seyreder. olanlarda dinlemekle S3 duyulabilir. Aort yetersizliğinde
Genelde anevrizma zemininde gerçekleşmiş olduğundan normalde sternum sol kenarında duyulan diyastolik üfürüm
kronik ağrıları olabilir. Aralıklı, künt göğüs ağrısı, geniş veya diseksiyon sonrası aort yetersizliği gelişenlerde daha çok
hızlı büyüme gösteren anevrizmalarda toraks duvarının sternumun sağında duyulur.
iskelet yapısında erozyon oluşturmasına bağlı şiddetli kemik Perikard tamponadı olan olgularda juguler venöz dolgunluk,
ağrıları görülebilir. Anevrizması olmayan olgular tamamen pulsus paradoksus olabilir. Bu hastalar tamponada bağlı senkop
asemptomatik seyredebilir. geçirmiş veya somnolon, letarjik olabilir. Hipotansiyon, senkop
Kronik tip A diseksiyonlarda aort yetersizliği gelişmişse halsizlik, ve şuur bulanıklığı olan tamponadlı olgularda mortalite, bu
yorgunluk, dispne, taşikardi şeklinde kardiyak yetersizlik bulguların olmadığı tamponadlı hastalara göre 2 kat daha
semptomları, rahatsız edici ama çok şiddetli olmayan göğüs yüksektir.
ağrısı semptomları bulunabilir. Yalancı lümende oluşmuş Akciğer muayenesinde özellikle sol tarafta solunum seslerinin
tromboza sekonder embolik komplikasyonlar görülebilir. Çok alınamaması aort rüptürü ve hemotoraksı düşündürmelidir.
nadiren interkostal arterlerin oklüzyonuna bağlı paraparezi Diseksiyon olgularında pleural efüzyon, reaksiyonel olarak
veya parapleji olabilir. pleura enflamasyonuna bağlı sekonderde gelişebilir.
Santral ve periferik nörolojik muayene yapılmalıdır. Akut tip
TANI A diseksiyonlu olguların %40’ında nörolojik anormallikler
bulunur. Brakiosefalik veya karotis arter tutulumuna bağlı
Öykü; hastada hipertansiyon, bilinen anevrizma varlığı, ailevi
olarak beyin perfüzyonu bozulmuş, buna bağlı inme ve bunun
bağ dokusu hastalıkları, ailesinde anevrizma veya diseksiyon
bulguları olarak şuur kapalılığı, letarji hemipleji, hemiparezi,
olan ya da bu nedenle kaybedilenlerin olması tanıda önem
olabilir. Serebro-vasküler olay tip A diseksiyonların %5’inde
taşır. İlaç alışkanlığı özellikle amfetamin ve kokain benzerleri gözlenir. Lomber veya interkostal arterlerin malperfüzyonuna
sorgulanmalıdır. bağlı spinal kord iskemisi sonucu paraparezi/parapleji görülür.
Fizik muayene ile genelde diseksiyonun olası komplikasyonlarının Malperfüzyona bağlı periferal sinirlerin iskemisi sonucu spinal
bulguları elde edilir. Bu bulguların varlığı diseksiyonun klinik kord iskemisine benzer bulgular ortaya çıkabilir, bunlar onarım
şüphesini gösterir ancak olmaması da diseksiyonu ekarte sonrası düzelir. Hemiplejik ya da paraplejik olgularda onarım
ettirmeyebilir. İskelet kas sistemi anormallikleri olan uzun boylu sonrası düzelme olmaz.
hastalarda genel görünüm olarak marfanoid yapıdaki hastalarda Lokal basıya bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu ses, kısıklığı,
aort patolojileri akla getirilmelidir. hemoptizi, stridor, ronkus, juguler venöz dolgunluk, yüzde ödem
Anksiyete, taşikardi, hipotansiyon ya da ciddi hipertansiyona ve renk değişikliği, skleralarda ödem olabilir.
bağlı genel durum bozukluğu olabilir. Hipertansiyon akut Visseral iskemi gelişmiş olgularda karın ağrısı, hassasiyet
diseksiyonlu olguların çoğunda (%70) bulunur, tip B diseksiyonlu olabilir. İleri olgularda defans rebound bulguları olabilir. Şok
olgularda hipertansiyon daha sık görülen bir bulgudur. Tip A tablosu ya da genel durumu kötü olan olgularda bu bulgular
diseksiyonlu hastalar normotansif ya da hipotansif olabilir. anlaşılamayabilir.
Hipotansiyon tamponad, rüptür, akut aort yetersizliğine bağlı
Kronik diseksiyon ve anevrizma gelişmiş olanlarda kemik
konjestif yetersizlik sonucu görülebilir. Tamponad, senkop,
erozyonu olan bölgelerde ağrı, aort yetersizliği gelişmişse,
nörolojik olay sonucu serebrovasküler olay geçirmiş olanlar
karotis arter pulsasyonu gözlenebilir, diyastolik üfürüm
somnolon halde bulunabilir. duyulabilir. İleri aort yetersizliği olgularında konjestif
Periferik nabızlarda anormallikler olabilir. Tip A diseksiyonlu yetersizlik bulguları görülebilir. Yalancı lümenden kaynaklı
olgularda, tip B diseksiyonlulara göre nabazanların tromboembolik komplikasyonlar oluşmuşsa alt ekstremitelerde
alınamaması çok daha fazla görülen bir bulgudur. Aort ağrı, soğukluk, solukluk, periferik nabazanların alınamaması,
diseksiyonu şüphesi olan hastaların tüm nabazanları palpe gastrokinemius adalesinde hassasiyet, sertlik muayene sonucu
edilmelidir. Üst ekstremitelerde nabazanların alınamaması tespit edilebilir.
asenden aort diseksiyonlarını düşündürürken, alt ekstremite
nabazanlarının alınamaması ya da farklı olması distal aort
diseksiyonunu akla getirmelidir. Diseksiyonun ilerlemesi AYIRICI TANI
veya gerçek lümene fenestre olması, kan akımın tekrar
yönelmesi sonucu nabazanlarda düzelme olabilir. Periferik Miyokard enfarktüsü; göğüs ağrısı daha çok baskı tarzında ve
nabazanların alınamadığı olgularda ekstremitede renk yaygın bir ağrıdır. Nefes darlığı eşlik edebilir. Hastanın bilinen
5
AORT DİSEKSİYONLARI
öyküsünün olması risk faktörlerinin sorgulanması tanıda karaciğer, böbrek fonksiyon testleri ve laktik asit düzeyi yüksek
değerlidir. EKG’de tipik iskemik değişiklikler, kardiyak enzimlerde olabilir.
yükselme vardır. Ekstrinsik yolun aktivasyonu sonucu D-dimer seviyeleri
Pulmoner emboli; dispne, nefes darlığı ve plörotik ağrı, takipne, diseksiyonlu olgularda yüksek olabilir. 500 ng/mL üzeri olgularda
ortopne vardır. Derin ven trombozu öyküsü soruşturulmalıdır. klinikte uyumluysa diseksiyon lehine düşünmek gerekir.
Bacaklarda ağrı ve şişlik olabilir. EKG’de sağ ventrikül yüklenme
bulguları, yeni gelişmiş sağ dal bloğu, inferior derivasyonlarda EKG
Q dalgaları, anterior ST segment değişiklikleri, S1Q3T3 paterni Akut tip A diseksiyonlarda belirgin iskemik değişiklikler
(DI’da S dalgası DIII Q dalgası ve negatif T dalgası olması), tahmin edildiği kadar yüksek olmayıp ancak %20 oranında
ekokardiyografide sağ ventrikül yüklenme bulguları olur. Kesin görülür. Koroner ostiumların tutulduğu olguların 1/3 non-
tanı bilgisayarlı tomografi (BT) anjiyografi ile konulur. spesifik repolarizasyon anormallikleri vardır. Koroner
Aort anevrizması; süregelen kronik ağrı vardır. Genelde ostium tutulumlarının çoğunluğunda koroner iskemisine ait
genişleyen anevrizma segmentlerinin kemik dokulara yaptığı spesifik bulgular EKG’de görülmeyebilir. Ayrıca uzun süreli
bası nedeniyle ağrı olur. Rüptüre anevrizma olgularıyla daha hipertansiyona bağlı sol ventrikül hipertrofi bulguları vardır.
sıklıkla karışabilir. Genel durum bozukluğu, hipotansiyon Hemoperikardiyum varsa düşük voltajlı QRS kompleksleri
kardiyovasküler kollaps bulguları vardır. Hemoglobin düşüklüğü olabilir.
ve BT anjiyo ile tanı konulur.
Akciğer Grafisi
Akut aort yetersizliği; kardiyovasküler kollaps ve pulmoner
ödemle başvururlar. Genelde en sık nedenleri enfektif endokardit Tüm akut tip A diseksiyonlu olguların büyük çoğunluğunda
ve aort diseksiyonudur. Daha sonra travma, iyatrojenik nedenler (%60-90) anormallikler bulunur. Mediyastende genişleme,
gelir. Etiyolojiye yönelik öykü tanıda önemlidir. Ekokardiyografi trakeanın sağa doğru deviasyonu, aort topuzunun kaybolmasıyla
ayırıcı tanı için en önemli araçtır. düzensiz aort konturu, aorto-pulmoner pencerenin keskinliğinin
kaybı, sol tarafta plevral effüzyon gözlenebilir. Aort konturunun
Perikardit; keskin ve plöretik tarzda ağrı vardır, otururken öne
kaybı ve aort gölgesinin genişlemesi akciğer grafisinde görülen
doğru eğilmeyle ağrıda azalma olur. Pariatel perikard içindeki
en yaygın anormalliktir. Diseksiyon olgularının 1/3 grafi normal
basıncın azalmasına bağlıdır. İnspirasyon ve öksürmeyle ağrıda
olabilir. Tip B diseksiyonlarda bu oran biraz daha fazladır.
artış olur. Üremik ya da romatolojik nedenlere bağlı olan
perikarditlerde ağrı olmayabilir. Sternum sol kenarı boyunca Görüntüleme Metotları
en iyi steteskopun diyaframatik kısmı ile duyulan perikard
Şüpheye yer bırakmayacak ölçüde akut diseksiyonun anatomik
sürtünme sesi vardır. Ateş bazı olgularda eşlik edebilir. Efüzyonlu
özelliklerini ortaya koymalıdır. Zaten anksiyete içindeki, genel
perikarditlerde tanı çok daha kolay konulabilir. EKG de yaygın ST
durumu bozuk olan hastaya hızlı ve sıkıntısız bir tanı metodu
elevasyonları vardır.
kullanılmalıdır. Görüntüleme metotlarıyla intimal yırtık, re-
Kas-iskelet sistemi ağrıları; mevcut kemik deformasyonlarına
entry (gerçek ve yalancı lumen arası geçişin olduğu bölgeler)
bağlı gelişen kronik ağrıdır. Ağrı daha çok bel ve kalçadadır.
noktaları, yalancı lümende akım ve trombüs varlığı, aort kapağın
Postür değişikliği ile ağrıda azalma olabilir.
durumu, koroner ostiumların perfüzyonu, miyokard iskemisi ve
Pnömotoraks; ani gelişen plöretik ağrı ve nefes darlığı ile kasılma gücü, brakiosefalik dalların ve visseral dalların tutulumu
gelirler. Akciğer grafisi ile kolaylıkla tanı konulabilir. değerlendirilmelidir.
Periferik arter hastalığı; özellikle alt ekstremitede malperfüzyon
gelişmiş hastalarda karışabilir. Hastanın öyküsü en önemli ayırt BT Anjiyografi
ettirici faktör olabilir. Ayaklarda trofik değişikliklerin eşlik etmesi En sıklıkla kullanılan görüntüleme yöntemidir. Yüksek
ve ağrının alt ekstremitelere lokalizasyonu ayırt ettirmede spesifite ve sensitiviteye sahipdir. Üç boyutlu imajlar
önemlidir. oluşturmak suretiyle sadece tanının konulması değil aynı
zamanda tedavinin planlanmasında yardımcı olur. Çok kısa
TANI TESTLERİ süre içinde çekim yapılabilmektedir. Bu yüzden hemodinamik
bozukluğu olan hastada tanı için hemen kullanılabilecek bir
Laboratuvar Metotları görüntüleme metodudur. Çekim mutlaka torako-abdominal
Tam kan sayımı, kardiyak enzimlerin, karaciğer, böbrek fonksiyon planlar çekilerek yapılmalı, gerekirse periferik vasküler yapılar
testlerinin olduğu geniş biyokimya testi, kan grubu tayini için ekstremitelerin görüntülerini almak uygun olur. Aortik
yapılmalıdır. Diseksiyonun ilk saatlerinde gelenlerde belirgin pulsasyondan kaynaklanabilecek artefaktları önlemek için
bir değişiklik olmasa da, biraz daha geç saatte gelenlerde hafif mutlaka EKG ile uyum sağlanarak çekim yapılmalıdır. Yalancı
bir lökositoz olabilir. Ciddi malperfüzyon bulgusu olanlarda lümen ve gerçek lümendeki kontrast farklılıkları nedeniyle
6
AORT DİSEKSİYONLARI
7
AORT DİSEKSİYONLARI
8
KALP VE DAMAR CERRAHİSİ
9
AKUT ARTERİYEL TIKANIKLIKLAR
10
AKUT ARTERİYEL TIKANIKLIKLAR
durumu belirler. Hastaların ilk şikayeti ağrıdır. Emboli Pulse deficit (nabız azalması, yokluğu),
sonucu gelişen, damar yapısı normal hastalarda ağrı; ani Parestezi (duyu kaybı),
başlayan, dayanılmaz derecede şiddetli şekilde hissedilirken, Perishing (ölmek, kaybolmak).
kolleteralizasyonu olan, kronik zeminde gelişen trombo-
Mermer rengi beyaz deri akut total iskemi bulgusudur. Kapiller
embolilerde ağrı daha az şiddette olabilir. Kronik hastalıklarda
dolum olması az da olsa perfüzyon olduğunun işareti olabilir.
nabız muayenesi yanıltıcı olabilirken, kronik zemini olmayan
Ekstremitede değişik ölçüde duyu kaybı görülür, kaslarda sertlik
hastalarda bilateral yapılan nabız muayenesinde tıkanıklık
olması iskemi süresinin uzadığının işaretidir.
olan tarafta nabız alınamaz. Etkilen ekstremite soğuk ve soluk
Akut uzuv iskemisi sınıflaması; hasta yatağı başında, hızla klinik
görünümdedir. Hasta etkilenen ekstremitede hissizlik olduğunu
ifade edebilir. Çok nadiren ilerlemiş olgular (özellikle kronik bulgu ve doppler değerlendirilmesine göre yapılır (Tablo 3).
zemindeki trombo-embolik kökenli olgularda) hastanın şikayeti Sınıf 1: Viyabilite kaybı yoktur, akut başlayan klodikasyon vardır,
etkilenen ekstremiteyi hareket ettiremediği yönünde olabilir. egzersiz ve medikal tedavi ile takibe başlanır.
Sınıf 2: Girişim gerektirir, gecikildiği takdirde doku kaybına
TANI gidebilir, 2A; semielektif olarak düşünülebirse, bu olgularda
kliniğin ciddiyetine göre girişim zamanlamasına karar vermek
Fizik Muayene uygun olur. 2B; acil bir durumdur,
Akut iskemide ilk duyusal sinirler etkilenir, duyu kaybı akut Sınıf 3: Geri dönüşümsüz iskemidir, kan akımının restorasyonu
iskeminin ilk belirtisidir. Ardından motor sinirler etkilenir, kas rabdomyoliz riski getireceği için ampütasyon/konservatif tedavi
gücü kaybı başlar, sonra deri ve son olarak kas dokusu etkilenmeye adayıdır.
başlar. Bu durumda motor kaybın iskeminin ilerlemiş bulgusu
olduğunu unutmamak gerekir. İskeminin başlangıcında deri Laboratuvar Testleri
rengi soluktur, iskemi ilerleyince venodilatasyon sonucu deri Hastalardan tam kan sayımı, idrar tetkiki ve özellikle renal
rengi koyu maviye döner, bu düzeyde venöz akım boşalabildiği fonksiyon testlerini içeren biyokimya testleri istenmelidir.
için deri üzerine basmakla, ya da parmakla sıvazlanınca beyaza Özellikle gecikmiş olgular ve kreatinin yüksekliği nedeniyle
döner. İskeminin devamı halinde venöz akımda durduğu için takip altındaki hastalar da akut renal yetersizlik gelişme
basmakla rengin açılmadığı koyu mavi deri rengi oluşur. Bu olasılığı yüksektir. Kanama pıhtılaşma zamanı ve koagülasyon
durumda artık deri viabl değildir. Bu safhada revaskülarizasyon testleri olgulara girişim uygulanacağı için istenmelidir.
yapılırsa kompartman sendromu ve böbrek yetmezliği riski
yüksektir. Görüntüleme Metotları
Başlangıç semptomları iskemi ciddiyetine bağlı olarak Doppler USG: İlk değerlendirme el Doppleri ile hasta başında
dayanılmayacak derecede büyük bir ağrı ile hafif klodikasyo yapılmalıdır. Normal bifazik akım paterninin alınması tıkanıklık
arasında değişir. Ciddi iskemide olan ağrı, his ve güç kaybı teşhisini ekarte ettirir. Distal yatakta azalmış monofazik
teşhisi kolaylaştırırken daha hafif klinikte nörojenik ve kas akım alınması proksimalde darlık olduğu teşhisini koydurur.
iskelet sistemi kökenli ağrı ile karışabilir. Ciddi iskemide ilk 6-8 Hiç akım alınamaması kötü prognoz göstergesidir. Daha az
saat çok önemlidir, bu sürenin sonrasında irreversibl kas hasarı ciddi durumlarda doppler usg ile ölçülen bilek basıncının
başlar. Ekstremite muayenesinde klasik ‘‘P’’ bulguları bulunur; 30-50 mmHg olması ve ayak bileği-kol (ankle-brakiyal)
Pain (ağrı), basınç indeksinin 0,3’ün altında olması subkritik akut iskemi
Pallor (solukluk, solgunluk), düşündürür. Doppler ile venöz akımlarda değerlendirilebilir;
Paresis (kas gücü kaybı), venöz akımında olmaması klinik durumun ciddiyetini gösterir.
Doppler sinyali
Sınıf Tanım/prognoz
Duyu kaybı Motor kayıp Arteriyel Venöz
1 Viyabl Acil tehdit yok Yok Yok Var Var
2 Risk altında
A Sınırda Uygun tedavi ile kurtarılabilir Minimal/yok Yok Yok Var
B Acil Hızlı revaskülarizasyonla kurtarılabilir Var, istirahat ağrısı mevcut Hafif/orta Yok Var
3 Dönüşümsüz Majör doku kaybı, kalıcı sinir hasarı Derin, ağrı duyusu ok Derin, katılaşmış Yok Yok
(Rutherford RB, Baker JD, Erns TC, et al. Recommended standards for reports dealing with lower extremity ischemia: revised version. J vasc surg. 1997; 26: 517-538)
11
AKUT ARTERİYEL TIKANIKLIKLAR
Bilgisayarlı yomografik anjiyografi: Akut arteriyal tıkanmalarda engeller ve intrensek trombolitik aktiviteye pıhtıyı eritmesi
hızlı ve doğru sonuç verir. Hastanın renal durumuna göre için zaman kazandırır. Ancak daima hatırda tutulmalıdır ki,
kullanılan kontrast maddenin yan etkilerinin olabileceği göz antikoagülan tedavi akut tıkanmalarda tedavi yöntemi olarak
önünde bulundurulmalıdır. değil, diğer tedavileri destekleyici olarak kullanılmaktadır.
Anjiyografi: Teknik olanağın bulunduğu kliniklerde hibrid İİ. Operatif tedavi: 1963 senesinde Fogarty ve ark.’nın
ameliyat odalarında DSA tekniği ile yapılacak konvansiyonel tanımladığı balon kateter embolektomi yöntemi, altın standart
arteriyografiler birden fazla bölgedeki tıkanıklıkların olarak kullanılmaktadır. Yaygın aterosklerotik hastalığa
değerlendirilmesinde, trombolizis, perkütan trombektomi, trombozun eklendiği durumlarda embolektomi/trombektomi
endovasküler girişimler gibi tedavi metotlarının planlaması ve işlemlerine arteriyel baypas prosedürleri de eklenebilmektedir.
uygulanması için kullanılabilir. İİİ. Endovasküler tedavi: Mekanik trombektomi, aspirasyon
Anjiyografik olarak, embolik kökenli olgularda aterosklerotik, embolektomi uygulanabilmektedir. Perkütan tromboliz
periferik arteriyel hastalığı düşündürecek şekilde vasküler yöntemlerindede cerrahi olarak ulaşılması mümkün olmayan
yapı, kollateral yokluğu, arteriyel akımda ani kesinti gözlenir. küçük çaplı arterlerde trombolizis yapılabilmektedir.
Trombotik kökenli olgularda anjiyografide diffüz ateroskleroz,
giderek daralma gösteren düzensiz kesintilerin olduğu bir PROGNOZ
arteriyel anatomi vardır. Kollateral vasküler yapı iyi gelişmiştir.
Bu tedavi yöntemlerinin seçiminde hem hastanın durumu
AYIRICI TANI hemde merkezin tecrübesi göz önüne alınmalıdır.
Sınıf 2B gibi hızla müdahele ihtiyacının olduğu durumlarda
Kas ve iskelet sistemine ait dejeneratif hastalıklar; özellikle halen cerrahi tedavi önceliğini korumaktadır. Sınıf 2A’da eğer
trombo-embolik kökenli olgularda ayırıcı tanı için gözönünde merkezin tecrübesi varsa hastaya göre seçim yapılarak intra
tutulmalıdır. arteriyel trombolizis ve/veya mekanik trombektomi yapılabilir
Nörojenik ağrıya neden olan dejeneratif hastalıklar, spinal (Tablo 3).
kanal basısı yapan hastalıklar yine tromboembolik kökenli Hastalarda prognozu belirleyen eşlik eden diğer hastalık
oklüzyonlarla karışır. durumlarıdır (co-morbid durumlar). Akut arteriyel tıkanıklığı
Bu olguların yaşlı olması ve kronik ağrılarının olması hastaların olan hastalarda sıklıkla eşlik eden koroner arter hastalığı, diğer
tanılarının konulmasında gecikmeye neden olur. Mutlaka aterosklerotik hastalıklar, kardiyak yetersizlik nedenleriyle akut
ekstremite muayenesi sırasında kapiller nabazanlar ve periferik miyokard infarktüsü veya düşük kalp debisi ile karşılaşılması
nabazanlar değerlendirilmelidir. kötü prognoz göstergesidir.
12
KALP VE DAMAR CERRAHİSİ
ARTERİYEL ANEVRİZMALAR
Prof. Dr. Abdullah Kemal Tuygun
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma
Hastanesi, Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi, İstanbul, Türkiye
13
ARTERİYEL ANEVRİZMALAR
başvurur. Bu tip olgularda ekstremite ya da visseral organlara olduğu arteriyel yapı morfolojik olarak anevrizma kesesi
ait malperfüzyon bulgularıyla karşılaşılabilir. Serebrovasküler olarak adlandırılır.
olay, renal yetersizlik, ciddi karın ağrısı, koroner iskemisi Yalancı anevrizmalar (pseudoanerysm): Gerçek anevrizmada
malperfüzyona bağlı görülebilir. olduğu gibi tüm arter duvarını tutan bir genişleme yoktur.
Periferik arteriyel anevrizmalar etraf dokulara bası semptomları Damardaki bir hasar sonucu oluşan lokalize yırtık ve bunun
oluşturabilirken, daha sıklıkla trombo-embolism ile ekstremite etrafını çevreleyen hematomla beraber bir anevrizma
tehdit edici iskemi yaratırlar. Periferik anevrizmalar aort görüntüsü verir. Damar bütünlüğünün kaybolması en önemli
anevrizmalarına göre daha nadir rüptür olurlar. Periferik özelliktir. Hematom etraf bağ dokusu veya oluşumlar tarafından
arterlerin yalancı anevrizmalarında derinin bütünlüğünü çevrelenmiştir. Bu oluşumlar veya bağ dokusu yalancı
bozarak rüptür görülebilir. Etraf dokulara basıya bağlı nörolojik anevrizmanın duvarını oluşturur. Yalancı anevrizmalar da belli
semptomlar ve ağrı yalancı anevrizmalarda sıktır. bir çapa ulaştığında rüptüre olabilir, içinde trombüs varsa daha
distaldeki arteriyel yatağa emboli kaynağı olabilir. Etraf dokulara
SINIFLANDIRMA aynen gerçek anevrizmalarda olduğu gibi bası semptomları
oluşturabilir, deriye ve komşu dokulara fistülüze olabilirler.
A- Lokalizasyonlarına Göre
En sık nedeni travmadır. Travmalar kesici-delici alet, ateşli silah
Aort anevrizmaları: Aortun herhangi bir bölgesinde gelişen yaralanmaları, trafik kazaları, yüksekten düşme, invaziv vasküler
anevrizmalardır. Lokalizasyonuna göre genelde adlandırılır, girişimlere bağlı iyatrojenik nedenli görülür. En sık yalancı
asenden, desenden, abdominal ya da hem desenden hem anevrizma femoral arter bölgesinde görülür. Brakial arterde
abdominal aort bölgesini tutuyorsa torako-abdominal aort üst ekstremite arteriyel yapıları içinde en sık yalancı anevrizma
anevrizması olarak adlandırılır. Aort anevrizmalarının büyük görülen yerdir. Bunda da temel neden iyatrojenik girişimlerdir.
çoğunluğunu (%90) abdominal aort anevrizmaları oluşturur. Daha nadir görülen bir yalancı anevrizma tipi de peri-
Periferik arter anevrizmaları: Periferik arteriyel yatakta görülür. anastomotik anevrizmalardır. Bu tip anevrizmalar herhangi bir
Sıklık sırasına göre iliyak, popliteal ve femoral anevrizmalar en vasküler operasyon sonrası anastomoz hattındaki kaçağa bağlı
çok görülür. İliyak anevrizmalar genelde İnfrarenal abdominal olurlar.
anevrizmalarla onun devamı şeklinde görülür. Periferik arter
anevrizmaları içinde izole olarak en sık (%80) popliteal arter C- Morfolojik Yapıya Göre
anevrizması görülür. Periferik arter anevrizmaları sıklıkla Fusiform anevrizmalar: Etkilenen damarın tüm çapı ile
etiyolojik olarak dejeneratif nedenli olsa da arteritlere, genişleyerek anevrizma oluşturmasıdır. Arteriyel ağaç
enfeksiyöz ve bağ dokusu hastalıklarına bağlı gelişebilir. içindeki anevrizmaların, özellikle de dejeneratif yapıdakilerin,
Femoral ve popliteal arter anevrizmaları sıklıkla bilateral olarak çoğunluğunu teşkil eder.
görülürler. Periferik anevrizmalar aort anevrizmalarıyla beraber
Sakküler anevrizmalar: Anevrizmanın genelde aort duvarından
de görülebilir. Popliteal arter anevrizmaları abdominal aort
dışarı doğru (eksantrik) büyümesiyle oluşur. Tüm aort duvarının
anevrizmasıyle beraber sıkça (%15-40) görülür.
fusiform anevrizmaya göre daha küçük bir alanda büyümesiyle
Üst ekstremitelerde en sık subklavian arter anevrizması, torasik ortaya çıkar. Yalancı anevrizmalar ve mikotik anevrizmaların
çıkım yolu darlıklarına bağlı tekrarlayıcı travmalar sonucu çoğunluğu bu tip anevrizmalar içinde sayılabilir. Renal arter
görülür. anevrizmaları ve intrakranial anevrizmalar genelde eksantrik
Visseral arter anevrizmaları: Genelde dejeneratif orjinlidir. yapıda, sakküler, gerçek anevrizmalardır. Ekstrakraniyal bölgede
Arterit, bağ dokusu hastalıkları, genetik nedenlere bağlı olarak sakküler anevrizma en sıklıkla renal arterlerde oluşur.
da gelişebilir. En sıklıkla splanknik arter anevrizmaları görülür. Sakküler yapıdaki gerçek anevrizmalarda intrinsik ya da
Daha sonra trunkus çölyakus ve mezenter arter anevrizmaları ekstrinsik bir nedene bağlı, fokal olarak damar duvarında
görülür. Splanknik anevrizmalar sıklıkla kadınlarda ya da portal gelişen zayıflama veya hasar vardır. İntrinsik faktörlerde damar
hipertansiyonlu hastalarda görülür. Renal anevrizmalar sıklıkla duvarında yapısal olarak fokal bir yırtık, ayrışma, bozunma vardır.
sakküler yapıdadır. Renal arter anevrizmaları, fibromusküler Sakküler anevrizmaların rüptür riskinin fusiform anevrizmalara
displazi olarak bilinen non-aterosklerotik, non-enflamatuvar göre daha fazla olduğuna inanılır.
proliferatif bir vasküler hastalıkla beraber sık görülür. Dejeneratif
nedenler, kollojen doku hastalıkları, arteritler, travma renal arter ANEVRİZMALARDA ETİYOLOJİK FAKTÖRLER
anevrizmaları nedenleri arasındadır.
Dejeneratif-aterosklerotik faktörler; anevrizmaların en
B- Arter Duvarının Bütünlüğüne Göre sık nedeni olarak kabul edilir. Çoğu anevrizmatik hastada
Gerçek anevrizmalar: Damar duvarının tüm yapıları ateroskleroza bağlı vasküler oklüzyon ya da stenozlarda eşlik
anevrizma yapısına iştirak eder. Anevrizmanın gelişmiş eder.
14
ARTERİYEL ANEVRİZMALAR
15
ARTERİYEL ANEVRİZMALAR
Rüptüre olmuş bütün anevrizma olgularında hemorajik şok madde kullanımına bağlı nefrotoksik etkisi ve radyasyon dozu
tablosu ile karşılaşılır. Hastada sıklıkla senkop öyküsü bulunabilir. dezevantajlarıdır.
Hastaneye başvurduğunda somnolen halde olabilir. Taşikardik, Manyetik rezonans anjiyografi; tüm anevrizmaların takip ve
deri soğuk, soluk, femoral ya da pedal nabazanlar alınamayabilir. tedavi planlanmasında kullanılabilir. Anevrizmanın boyutu,
Torasik ya da torako-abdominal aort anevrizma rüptürlerinde etraf dokuyle ilişkisi, rüptür durumu hakkında bilgi verir. Yine
hemotoraksa bağlı sol tarafta akciğer sesleri alınamayabilir. bağ dokusu hastalığı düşünülen olgularda vasküler yapının
Asenden aort anevrizma rüptürlerinde perikard tamponadına etrafındaki enflamatuvar prosesi göstermesi açısından tanıyı
bağlı taşikardi, venöz dolgunluk, nefes darlığı olabilir. destekleyici bulgu verebilir. Zaman alıcı bir tetkik olması en
Rüptüre abdominal anevrizmalarda bel bölgesinde hematom önemli dezevantajıdır bu nedenle rüptüre olgularda kullanımı
ve kitle palpe edilebilir, Turner bulgusu olarak da bilinir. Venöz kısıtlıdır.
yapılara füstülüze olmuş olgularda yüksek debili yetersizliğe Pozitron emisyon BT anjiyografi (PET BT); özellikle enfeksiyöz
bağlı taşikardi, füstüle uyan deri bölgesinde tril alınabilir. Venöz ve enflamatuvar yapıda bağ dokusu hastalıklarıyla seyreden
konjesyona bağlı ekstremitelerde ödem bulunabilir. anevrizmalarda aktivasyon durumunu göstermek ve tanıyı
Torasik ya da torakoabdominal aort anevrizmalarında bronş kesinleştirmek açısından önemlidir.
basısına bağlı ekspiriumda uzama hatta stridor olabilir. Ekokardiyografi; asenden aort anevrizmalarının takibinde
Hiperkstensibl eklemleri, lens subluksasyonu, uvula yüksekliği, önem taşıyabilir ancak BT anjiyografi kadar etkin değildir. Aort
araknodaktili, pektus ekskavatum, skoliozis gibi iskelet kas anevrizması nedeniyle opere edilecek olan olgularda ventrikül
sistemine ait bozukluklar artirit bulguları olanlarda özellikle bağ fonksiyonlarının ve kapak fonksiyonlarının değerlendirilmesinde
dokusu hastalıkları ve ailevi anevrizma olguları bulunabildiği kullanılmalıdır.
hatırlanmalıdır.
Laboratuvar Tetkikleri: Her türlü anevrizma ile gelen olguda tam
AYIRICI TANI
kan sayımı, karaciğer ve renal fonksiyonları içeren biyokimya Anevrizmalar oluşturdukları bası semptomları ve palpe edilen
tetkiki yapılmalıdır. C-reaktif protein ve eritrosit sedimantasyon kitle nedeniyle akciğer karsinomları, batın ve retroperitoneal
hızı mikotik ya da enflamatuvar anevrizmalarda yüksek olacağı malignitelerle karışabilir. Özellikle bronş basısı yapan olgular
için bakılmalıdır. kronik akciğer hastalığı ile karışabilir.
Görüntüleme Yöntemleri: Akciğer grafisinde mediyastinal Mikotik anevrizmalar sebebi bilinmeyen ateş şeklinde
genişlemenin olması torasik anevrizmaları düşündürmelidir. seyredebilir, bakteriyemi yapan nedenlerle endokardit, septisemi,
Doppler USG; özellikle periferik arter anevrizmalarının kronik granulomatoz hastalıklar, kollajen doku hastalıkları ile
değerlendirilmesinde önemlidir. Anevrizmanın gerçek ya da karışır. Tanı koymak çok zor olabilir. Akla gelmesi gerekir. Bir
yalancı olup olmadığının ayırt edilmesinde önem taşır. Yalancı şekilde herhangi bir kültürde üretilen mikroorganizmanın uygun
anevrizmalarda kese içinde tipik ileri geri akım fenomeni olması antibiyotikle tedavisine rağmen hastanın hala semptomatik
tanı koydurucudur. İskemik komplikasyon oluşan olgularda olması sonucu çektirilen PET BT ile tanı konabilir.
iskemiyi ve distal vasküler yatağın değerlendirilmesinde önem Ekstremite iskemisi yaratan durumlarda periferik arter
taşır. Yapan kişinin değerlendirmesine bağlı olan bir tetkik hastalıklarıyla ve vazospastik hastalıklarla karışabilir. Üst
yöntemi olması dezevantajıdır. ekstremiteye ait dijital emboli görülen olgularda torasik çıkım
USG; özellikle abdominal aort anevrizması düşünülen olgularda yolu sendromları ve subklavian anevrizma akla gelmelidir. Alt
hem takip hem de tarama testi olarak anevrizma varlığını ekstremite dijital embolilerinde abdominal aort anevrizması ve
toplumda ortaya çıkarmak için kullanılabilir. Karın ağrısı ve popliteal anevrizmalar akılda tutulmalıdır.
batında kitle olan olgularda ayırıcı tanı amaçlı kullanılabilir. Torasik aort ya da torako-abdominal aort anevrizmalarında
Obez hastalarda pelvik ve batına ait değerlendirmelerde güçlük sırt ve bel ağrısı nedeniyle romatolojik hastalıklar, dejeneratif
olabilir. Ulaşımı kolay, hızlı sonuç alınabilmesi, non-invasif ve osteoartritlerle karışabilir.
radyasyonsuz olmaması avantajıdır. Abdominal aort anevrizma rüptürü karın ve bel ağrısı yaratan
BT anjiyografi; aort anevrizması olan tüm olgularda torako- durumlar, mezenter iskemi, nefrolitiazis, divertikülizis, peptik
abdominal bölgeyi içerecek şekilde çekilmelidir. Anevrizmanın ülser, pankreatitle karışabilir. Ağrı, hipotansiyan, pulsatil
boyutları, başka bölgelerdeki anevrizmanın varlığı, rüptür abdominal kitlede ilk akla gelmelidir. Mezenter iskemide
bulguları, etraf dokularla ilişkisini gösterir. Tomografi hem trombo-embolik nedenli olanda ağrı giderek artış gösterir, post-
takip hem tedavi kriterlerini belirleme bakımından kolay prandial olup olmadığı sorgulanmalıdır. Akut mezenter iskemide
ulaşılabilirliği, tetkik süresinin kısalığı, güvenilirliğinin ağrı çok şiddetlidir. BT tanıda önemlidir. Nefrolitiazisde bel, flank
yüksekliği nedeniyle en önemli görüntüleme yöntemdir. veya karında ağrı vardır. USG’de hidronefroz bulguları olabilir.
Özellikle rüptüre olgularda en temel tanı yöntemidir. Kontrast Divertikülitde ağrı sol alt kadran ya da flank bölgesinde olur.
16
ARTERİYEL ANEVRİZMALAR
Ağrının şiddeti birkaç günde giderek artış gösterir, hafif ateş Endovasküler stent uygulamasında perkutan yolla girilerek
olabilir. Pankreatitde ağrı karın ve bele vurur. Bulantı-kusma stent-greft anevrizma segmentine yerleştirilir. Kan akımı stent-
eşlik edebilir. Peptik ülserde ağrı birkaç günde artış gösterir, greft içinden olur, anevrizma kesesinin zamanla regrese olması
bele ve karına vuran şekildedir. beklenir.
Anevrizmaların takibi sırasında anti-hipertansif ilaçlar ile kan
TEDAVİ basıncının normal düzeylerde tutulması, genişleme miktarını ve
Anevrizmaların tedavisi yaratacağı olası tehlikelere bağlı olarak rüptür riskinin azaltılması hedeflenmelidir. Özellikle beta-bloker,
yapılır. En önemli riskler hastanın kaybedilebileceği rüptür anjiyotensin reseptör blokerleri ve anjiyotensin dönüştürücü
riski, iskemiye bağlı organ kaybıdır. Genelde bir anevrizmanın enzim inhibitörleri kullanılmalıdır. Bunun yanı sıra takipte statin
rüptür olasılığını kendi genişliği ve anevrizma öncesi ve sonrası ve antiagreganlar da önerilebilir.
arteriyel yapının genişliği ile olan ilişkisi belirler. Ayrıca yerleşim
yeri, etiyolojik faktörler, anevrizmanın yıllık genişleme hızı, VENÖZ ANEVRİZMALAR
ailesel yatkınlık rüptür riski için belirleyici faktörlerdir. Gittikçe
Venöz anevrizmalar nadir görülürler. Venöz dilatasyonu
artan ağrı yaklaşan bir rüptürün ya da ani genişlemenin belirtisi
olup bunlar semptomatik anevrizma olarak değerlendirilir. anevrizma kabul edebilmek için iştirakli olduğu venöz
yapının 2-3 katı genişliğinde, ana venöz yapı üzerinde olmalı,
Bütün anevrizma rüptürleri ya da fistül gelişmiş olgulara acil
olarak müdahale edilmelidir. variköz dilatasyon olan bölgede yer almamalı, herhangi bir
yalancı anevrizma veya arterio-venöz malformasyonla ilişkili
Genel olarak aortik anevrizmalarda asemptomatikse hasta, 5,5-6
olmamalıdır.
cm çapa ulaşmışsa tedavi edilmelidir. Ailevi yatkınlık olanlarda
çap 4,5-5cm olarak kabul edilir. Semptomatik olgularda boyut
beklenmez. Sakküler anevrizmalarda rüptür olasılığı fazla
ETİYOLOJİ
olduğu için boyut bakılmadan tedavi edilebilir.
Venöz anevrizmalar primer (konjenital) ve sekonder (akkis-
Periferik anevrizmalarda semptom ortaya çıkmışsa tedavi edinsel) olarak ayrılır.
yapılmalıdır. Asemptomatik femoral anevrizmalar 3-3,5 cm çapa
Primer-konjenital olanlar kalıtımsal bir neden sonucu venöz
ulaştıysa tedavi önerilir. Özellikle popliteal anevrizmalarda kese
duvarın yapısındaki defekte bağlı oluşur. Klippel-Treanunay
içinde trombus oluşumu fazladır, eklem hareketinin de fazla
sendromu, nörofibromatozis 1 (NF-1), Parker-Weber sendromu
olduğu bir bölge olması nedeniyle distal arteriyel yatakta iskemi
olasılığı yüksektir. Bu nedenle içinde trombus olan olgular bu tip venöz anevrizmalardandır.
çapa bakılmadan tedavi edilmelidir. Popliteal anevrizmalarda Sekonder venöz anevrizmalar travmatik, enflamasyon,
asemptomatik olsa da 2 cm üzerindeyse tedavi etmekte fayda dejeneratif olaylar, mekanik stres ve venöz hipertansiyona bağlı
vardır. Akut oklüde olmuş popliteal anevrizma ekstremite kaybı gelişirler.
riski olduğundan acil tedavi edilmelidir. Venöz anevrizma histolojik incelemesinde intima kalınlaşmış ve
Yalancı anevrizmalarda 2 cm altında ve asemptomatik veya fibrotik, media tabakasındaki düz kas hücrelerinin devamlılığı
minimal semptomatik olanlar 2-4 haftalık bir sürede tromboze ortadan kalkmış ya da hiç olmayabilir.
olarak regrese olabilirler. USG eşliğinde anevrizma boynuna
kompresyon, trombin enjeksiyonu ile kapatılmaya çalışılabilir. KLİNİK
Ancak deri bütünlüğünde bozulma, nörolojik şikayetler, ağrı
oluşturuyor, ekspanse oluyorsa cerrahi onarım yapılır. Genelde venöz anevrizmalar asemptomatik seyirlidir.
Mikotik anevrizmlarda tedavi için belli bir çapa ulaşması Komplikasyon gelişirse semptomatik hale gelebilir. Tesadüfen
beklenmez bunlarda zaten damar bütünlüğü olmadığı ve başka bir nedenle yapılan inceleme sırasında tanı konuılur.
semptomatik olduğu için tedavi edilmelidir. Anevrizma bölgesinde tromboz gelişimine bağlı ağrı, hassasiyet,
Visseral arter anevrizmalarında 2-3 cm üzerinde, semptomatik venöz trombo-emboliye bağlı pulmoner trombo-embolism,
yan ağrısı, hematüri oluşturan ve doğurganlık çağındaki rüptür, nadiren lokal kitle ve basıya bağlı ağrı, hassasiyet, ödem
kadınlarda gebelik rüptür riskini artırdığı için girişim görülebilir. Bası nedenli ağrı, hassasiyet, ödem en çok popliteal
düşünülmelidir. Visseral arterleri tutan anevrizmaların rüptürleri ven anevrizmalarında görülür. Büyük venlerdeki anevrizmalarda
daha mortal seyretmektedir. trombo-embolik komplikasyonlar ve pulmoner trombo-emboli
Anevrizmaların temel tedavisi cerrahi yolla yapılır. Ancak gelişebilir. Non-sirotik hastalarda, portal sistem ve mezenterik
anatomik uygunluk oluşturan olgularda endovasküler stent venlerdeki anevrizmalarda sebebi belirsiz karın ağrısı olabilir.
greftler ile tedavi uygulanabilir. Cerrahide anevrizma segmenti Üst ekstremite venlerinin anevrizmalarında yine nedeni belirsiz
rezeke edilerek yerine sentetik greft anastomoze edilir. ağrı görülebilir.
17
ARTERİYEL ANEVRİZMALAR
18
KALP VE DAMAR CERRAHİSİ
EKSTREMİTEDE VARİS
Prof Dr. Hasan Sunar
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İstanbul Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği, İstanbul, Türkiye
E-posta: hasansunar@yahoo.com
19
EKSTREMİTEDE VARİS
20
KALP VE DAMAR CERRAHİSİ
21
KLODİKASYO İNTERMİTTAN (ARALIKLI TOPALLAMA)
22
KLODİKASYO İNTERMİTTAN (ARALIKLI TOPALLAMA)
gangrene olmuş ekstremite kısımları vardır. Ülserlerin ne muayene metodudur. Elimizde bir tansiyon aleti ve basit bir el
zaman başladığını, ağrılı olup olmadığını, ilk ortaya çıktığında Doppler ultrason cihazımız varsa, ayak bileği sistolik basıncının,
nasıl başladığı sorgulanmalıdır. Ülserler genelde ayak parmak kol sistolik basıncına oranını hesaplayarak bulabiliriz. Bu test
uçları, ayak iç ya da dış kenarı, topuklardadır. Bu bölgelerin aynı zamanda bir periferik arteriyel hastalık tarama testi olarak
ortak özelliği travmaya maruz kalma olasılığı yüksek yerlerdir. da kullanılmaktadır.
Ortaya ilk çıkarken zımba ile delinmiş bir tarzda olurlar, zaman Ayak bileği sistolik basıncının kol sistolik basıncına oranı
içinde genişleme gösterebilir. Ülserler enfekte olursa etrafları normalde 1-1,3 arasıdır. Bu oran <0,9 ise periferik arter hastalığı
eritematöz bir yapıdadır. Ülserlerin gelişimi deri perfüzyonu tanısı büyük bir duyarlılıkta konulabilir. Ayak bileği kol basınç
bozuk olduğu için travmadan kısa süre sonra ortaya çıkabilir. indeksi ≥1,4 olgular, arteriyel yatakta ileri derecede kalsifikasyon
Hasta travmayı hatırlamayabilir, ya da mikro travmalar kısa olmasına bağlı vasküler yatağın yeterli kompresyonunun
sürede ülsere dönüşebilir. olmaması sonucu yüksek bulunabilmektedir. Özellikle renal
Fizik muayenede ayak nabızları hastaların genelde azalmış yetersizliği olan, diyabetik ve yaşlı olgularda gözlenebilir.
ya da alınamaz. Periferik nabazanların muayenesi rutin olarak Ölçümler hem alt ekstremitede ayak bileği arterleri üzerinden,
yapılması gerekli bir kardiyovasküler sistem muayenesidir. hem de her iki brakial arter üzerinden yapılmalıdır. Aynen
Özellikle yaşlı hastada mutlaka yapılmalıdır. Periferik normal tansiyon ölçülürken duyulacak olan sistolik kan basıncı
nabazanların değerlendirilmesiyle yarıya yakın oranda periferik değerini bu defa Doppler cihazı yardımıyle duymaktayız. Her iki
arteriyel hastalık tanısı konulabilir. kol arteriyel basıncından yüksek olanının değerini kabul ederek
Nabazanlar her iki alt ekstremitede bakılarak yokluğu varlığı her iki alt ekstremite oranında bunu kullanmalıyız (Şekil 1). Aynı
ya da zayıflamış olup olmadığı karşı taraf ekstremite ile taraf ayak nabazanların basınçlarından hangisi daha büyük ise
karşılaştırılarak yapılmalıdır. Ayak bileğine ait pedal nabazanlar onu dikkate almalıyız.
%10’a yakın oranda normalde de alınamayabilir. Birden çok
nabazanın aynı ekstremitede birbiri peşi sıra alınamıyor olması
periferik arter hastalığını ciddi biçimde düşündürmelidir.
Bazı olgularda distal abdominal aorta, iliyak ya da femoral
arterler üzerinde üfürüm duyulabilir.
Ayak tabanları ve parmak uçlarında soğukluk ve yukarı
kaldırmakla solukluk görülür.
Kaldırma Testi: Ayağın 60° kadar kaldırılması ve 60 saniyeye
yakın bir süre beklenmesi ile parmak uçları ve ayak tabanında
solukluk ortaya çıkar.
Dependency (Bağımlılık) Testi: Ayak elevasyondan sonra yere
indirilip hastadan ayağını ayak bileği etrafında yatakta sağa
sola hareket ettirmesi istendikten sonra renk normalde 10-15
saniyede geriye döner. Rengin geri dönüşü 30-40 saniyenin
üzerindeyse periferik arter hastalığını düşündürmelidir. Hastalık
ne kadar ciddiyse rengin geri dönüşü de o oranda uzundur. Bu
testte yüzeyel femoral venöz sistemin sağlam olması önemlidir. Şekil 1. Ayak bileği kol basıncı ölçümü
Ayaklarda kızarıklık, kapiller doluş sürelerinde uzama olabilir.
Tırnak yatağı altında bulunan arterioler sisteme baskı Klodikasyo şikayeti olan olgularda ayak bileği kol basınç indeksi
uygulanınca bu bölgede beyazlaşma oluşur. Baskı çekilince 0,5-0,9 arasındadır. Ayak bileği kol basınç indeksi düştükçe
kan, damar yatağına geri dönüş gösterir ve eski normal pembe periferik arter hastalığının şiddeti ve eşlik eden aterosklerotik
yapısını alır. Normalde kapiller yatağın geri dönüş süresi 3-5 hastalıkların görülme sıklığı artar.
saniyeyi geçmez. Kapiller geri dönüş süresinin muayenesi
sırasında ortam oda ısısında olmalıdır. Soğuk bir ortam AYIRICI TANI
vazokonstrüksiyona neden olacağından bu süre uzar. Yine
dehidratasyon, hipotermi, şok bu süreyi uzatan nedenlerdendir. İskelet kas sistemi hastalıkları: Dejeneratif osteoartrit, eklem
hastalıkları özellikle lomber bölge ve kalça eklemlerinin
Ayak Bileği Kol Basınç İndeksi tutulması, miyozit, Baker kistidir.
Periferik arter hastalığı olan olgularda hastalığın tanısı yanında Dejeneratif osteoartrit ve eklem hastalıkları: Bu hastalıkta
ciddiyetini ortaya koyabilecek vazgeçilmez olması gereken bir ağrı genelde eklem bölgelerinde daha yoğundur, basmakla
23
KLODİKASYO İNTERMİTTAN (ARALIKLI TOPALLAMA)
hassasiyet de eşlik edebilir, pozisyonlarla değişiklik gösterebilir, ve bunda oluşan trombusun distal yatağa atılmasına bağlı
istirahat sırasında da ağrı vardır. Ağrının şiddeti egsersizle her ekstremite kayıpları yaşanabilir. Popliteal artere hareket
zaman aynı derecede olmayabilir, değişkenlik gösterir, sırasında bası oluşturan iskelet kas sistemi yapıları vardır ya da
Baker kisti: Baker kistinde, ağrı diz arkasındadır. Bacağın popliteal arterin anormal seyri sonucu bası oluşmaktadır. Plantar
arkasından aşağı doğru uzanım gösterir, diz arkasında şişlik fleksiyonla pedal nabazanlarda azalma olur, bunu Doppler USG
ve hassasiyet olabilir. Ağrı egsersizle ortaya çıkar, dinlenmekle ile dalga formundaki değişikliklerlede tespit edebiliriz.
azalabilir. Palpasyonla diz arkasındaki kitleyi palpe etmek Fibromusküler displazi: En sıklıkla renal ve karotis arterleri,
mümkündür. daha az sıklıklada diğer arteriyel yataklarıda tutar. İliyak
Myozit: Genelde proksimal kas gruplarını tutar. Kas tutulumu arterler periferik sistemde en sık tutulan yerdir. Tipik klodikasyo
sıklıkla simetriktir. Altmış yaş sonrası sıktır. Viral, paraneoplastik semptomu oluşturabilir. Kadın cinsiyette sık görülür. Fibroplazi,
nedenler, ilaçlar, kollajen doku hastalıkları beraber görülebilir. arterin adventisyal, medial ve intimal kısmını tutabilir. En yaygın
Bazı formlarında deri bulgularıda yer alır. Daha çok kas görülen formu medial fibroplazi şeklindedir. Anjiyografide tipik
güçsüzlüğü belirgindir. İstirahat sırasında var olan kas ağrıları olarak tesbih tanesi şeklinde darlık ve onu takip eden dilatasyon
hareket sırasında şiddetlenir ve kas güçsüzlüğüne dönüşür. bölgesi olarak görülür. Daha çok damarın dallanma olmayan
Hastanın yapmak istediği günlük aktivitelere engel teşkil eder. bölgelerini tutmaya meyillidir. Arteriyel lumende oluşan
Oturduğu yerden kalkmada güçlük, yürürken düşmeler ortaya değişiklikler sonucu anevrizmal dilatasyon, distal embolizasyon,
çıkar. Hasta zorlukla yürür. Kas güçsüzlüğü genelde bilateraldir. diseksiyonlara neden olabilir. Tutulan taraf ekstremitede
Zamanla nefes alma ve yutma güçlüğü de eşlik edebilir. Bazı nabazanlarda zayıflama ya da alınamama, ekstremitede
olgularda eklem ağrıları, deri döküntüleri de eşlik eder. soğukluk olabilir. Femoral bölge üzerinde üfürüm lokal darlık
Kronik kompartman sendromu: Ağrı bacak bölgesinde ve sonucu duyulabilir.
zonklayıcı şekildedir, ciddi egsersiz sonrası ortaya çıkar, Eksternal iliyak arter endofibrozisi: Daha çok profosyonel
çok yavaş olarak 15-20 dakikada azalır, elevasyonla ağrının sporcularda bisikletçi, koşucu, kros kayak yapanlarda görülür.
azalması hızlanır. Tutulan kompartman bölgesine ait adale Erkeklerde daha sıktır. Uzun süreli egsersiz sonrası ortaya çıkar,
bölgesinde geçici fonksiyon kaybı olabilir. Bacakta inspeksiyon genelde tek taraflıdır. Uylukda egsersiz sırasında ağrı ortaya
sırasında şişlik, kas grubundaki herniasyona bağlıdır. Parestezi çıkar, fakat kalça ve baldırda da oluşabilir. Eksternal iliyak arter
ağrıya eşlik eder. Anterior kompartman tutulmuşsa ayak duvarında fibrotik kalınlaşma vardır. Kalçanın aşırı fleksisyonuna
dorsifleksiyon yapamaz ve düşük ayak görülür. Genç, iyi eğitimli bağlı damar lumenine olan tekrarlayan travmalar ve egsersiz
kas yapısı gelişmiş atletlerde, özellikle koşucularda olması en sırasındaki artmış kalp debisinin yarattığı damar geriliminin
önemli özelliğidir. Nedeni tam ortaya konamamakla beraber arteriyel yatakta kollajen lifler, musküler ve fibröz dokuda lokal
kas hipertrofisi ve aşırı efora bağlanmıştır. Egsersiz sonrası artışa neden olarak stenoz oluşturduğu öne sürülür. Bunun
kompartman basıncında olan artışla ve MR görüntülerinde yanında arterde kink, elongasyon ve vazospasm olan olgularda
kompartman etrafındaki ödemle tanı konulabilir. saptanmıştır. Maksimal egsersiz sonrası genellikle tek taraflı ve
Non-aterosklerotik Periferik Arteriyel Sistem Hastalıkları: daha belirgin olarak non-dominant ekstremitede olmak üzere
Adventisyal kistik hastalık, popliteal entrapment sendromu, şişme hissi, parestezi ve kas güçsüzlüğü görülür. Hastalarda
fibromusküler displazi, eksternal iliyak arter endofibrozisidir. nabazanlar alınabilir, ayak bileği kol basınç endekside normal
Adventisyel kistik hastalık: Sıklıkla popliteal ve femoral olabilir, ancak provokatif testlerle tanı konulabilir. Treadmil testi
arteri tutar. Erkek cinsiyette ve orta yaşta yaygındır. Bilateral sonrası ABI düşme gözlenir. Yine istirahat ve egsersiz sonrası
olarak da görülebilir. Arterin adventisya bölgesinde müsinöz Doppler dalga formu değişiklikleriyle tanı konulur.
yapıdaki kistik oluşumun damar lumenini daraltmasına Nörolojik: Spinal stenozlara bağlı gelişen nörolojik ağrılar,
bağlı gelişir. Tekrarlayan travmalar, sistemik hastalıklar, periferik nöropatilerdir.
persistan embriyonik sinoviyal kalıntıların neden olduğu öne Genelde tüm bacak boyunca uzanan iğne batmaları, yanma ve
sürülmektedir. Semptomlar aralıklı olabilir, zaman içinde şiddeti uyuşma hissi, güçsüzlük şikayetlerine eşlik eden ağrı, dermatom
azalıp çoğalabilir. Aterosklerotik periferik arter hastalığındaki sahaları boyunca görülür. Duyu kaybının olduğu alanlar olabilir.
klodikasyo gibi semptom gösterse de istirahat sırasında ağrının Güçsüzlük ağrıya göre daha belirgin bir semptom olabilir.
düzelmesi 20 dakika kadar sürebilir. Ağrının başlangıcı ani olabilir, ya da dejenerasyonun ilerleyişine
Popliteal entrapment sendromu; popliteal fossa bölgesinde, bağlı tedricide gelişebilir. Oturma, öne doğru eğilme, bileklerde
popliteal arterin, etrafındaki kas ve ligamentöz yapılar tarafından fleksiyonla ağrıda azalma olabilir.
basısı sonucu oluşur. Genç erişkinlerde ve erkek cinsiyette sık Lomber radikülopatinin olduğu olgularda sırt ağrısı da eşlik
görülür. Aterosklerotik risk faktörleri yoktur. Egsersiz sonrası ağrı, edebilir. Ağrının yeri her zaman tam olarak tariflenemese de tüm
parestezi ve ekstremitelerde soğukluk olur. Uzun süreli basıya bacağı tutabilir, genelde her iki alt ekstremiteyi tutar. Egsersizle
bağlı olarak arteriyel dejenerasyon, poststenotik anevrizmalar ağrının ilgisi olmayabilir. Ağrının aktivite ile ilgisi olmayabilir,
24
KLODİKASYO İNTERMİTTAN (ARALIKLI TOPALLAMA)
süreklilik gösterebilir. Ağrı pozisyon değiştirmekle artabilir ya protrombotik (trombozu kolaylaştırıcı) durum ve bunun
da azalabilir. sonucunda oklüzyonlara sebep olan enflamatuvar bir
Spinal stenoz: Sıklıkla vertebraların yaşa bağlı dejenerasyonu, endarteritdir. Gezici tromboflebite (tromboflebitis migrans)
ya da disklerin dejenerasyonu, romatoid artrit, tümörler neden olur. Enflamatuvar olay intimal tabakadan başlar. Tütün
nedeniyle spinal kanal içinde periferik sinirlerin sıkışmasına kullanımıyla direkt ilişkisi vardır, tütüne karşı hipersensitivite
bağlı oluşur. Ağrı genelde bir sinir trasesi boyunca oluşur. reaksiyonu söz konusudur. Ülkemizde ve Asya ülkelerinde, genç
Ayakta durmak ya da hareket sırasında artış gösterir. Yatarak, erkeklerde daha sıktır. Başlangıçta özellikle diz altı seviyede ve
pozisyon değiştirerek ağrı geçebilir. Genelde tüm bacak ayaklarda görülen klodikasyo, daha sonra istirahat ağrısıyla ve
boyunca uzanan iğne batmaları, yanma, uyuşma hissi ve kas doku kayıplarıyla seyreder. Akut ekstremite iskemisi bulguları
güçsüzlüğü vardır. Kas güçsüzlüğü ağrıdan daha belirgin bir şeklinde istirahat ağrısı, soğukluk, solukluk, motor ve duyu
bulgu olabilir. Dermatom sahalarına uyan bölgelerde duyu kaybı, deride renk değişiklikleri ile de görülebilir. Ayak ya da
kaybı olabilir. Motor kayıplar muayene sırasında fark edilir. el parmaklarında trofik değişiklikler, ülserler vardır. Femoral
arterleri tutarsa tipik klodikasyo semptomları ortaya çıkar.
Periferik nöropati: Enfeksiyon, ilaçlar, tekrarlayan travmalar,
toksinlere maruz kalma, B vitamini ve folat eksikliği, diabetes Tanıda Shionaya kriterleri; 1. Sigara öyküsü, 2. Sigara dışında
mellitus, renal yetersizlik, otoimmün hastalıklar gibi sistemik aterosklerotik risk faktörü olmaması, 3. Elli yaş altı görülmesi,
hastalıkların neden olduğu periferik sinir hasarıdır. Ayaklarda 4. Diz altı arteriyel tutulum, 5. Üst ekstremite tutulumu ya da
yanma, batma, karıncalanma ile başlar. Tek bir sinir trasesini gezici tromboflebit olması, önem taşır.
tutan mononöropati ya da birden çok sinir trasesini tutan Takayasu hastalığı: Sıklıkla aorta ve dallarını, pulmoner arteri,
polinöropati şeklinde görülebilir. Başlangıçta olan ağrı koroner, serebral arterleri, tutar. Serebrovasküler olay, miyokard
duyusunun, his kaybının ve derin duyunun kaybıyla ülserler enfarktüsü, üst ekstremitede klodikasyo, abdominal aortayı
oluşur. Motor sinirlerinde ilerleyen zaman içinde tutulmasıyla tutunca alt ekstremite klodikasyosu oluşturur. Nabızsızlık
kas güçsüzlüğü, kas krampları ve motor kayıplara neden olur. hastalığı olarakta bilinir. Genç 40 yaş altı kadınlarda görülür.
Vazo vazorumlardan başlayan enflamatuvar süreç adventisya,
Venöz sistem tıkanıklıkları: Özellikle ilio-femoral bölgeyi içeren
media ve intima tabakalarını tutar. Akut dönemde intimal
derin ven sistemi trombozları,
tromboz ve stenozlar vardır, enflamasyonun azalması ile
Ağrı, gerginlik ve ağırlık hissi vardır, başlangıcı genelde tedrici
fibrozis safhası arteriyel yatağın değişik bölgelerinde darlıklarla
şekilde olur ancak akut tıkanıklıklarda aniden de gelişebilir. Ağrı
görülür. Vasküler yatağın tutulduğu yere göre semptom verir.
bacağın yukarı kaldırılmasıyla azalır, egsersizden kısa süre sonra
En sıklıkla (%90) stenoz ve oklüzyona yönelik semptomlar verir,
ortaya çıkar. Genelde tüm alt ekstremite boyunca bir ağrı ortaya
anevrizmatik semptomlar daha nadir (%25) olarak görülür. Her
çıkar, sıklıkla uyluk ve kasık bölgesindedir, genelde tek bacakta
iki kol arasında nabız farkı 20 mmHg üzeri, nabazanların zayıf
olacak şekildedir.
ya da olmadığı, klodikasyo, anjinal semptomları, hipertansiyonu
Ekstremitelerde çap farkı vardır. Her iki alt ekstremite olan, karotis üzerine basmakla ağrı hissedilen, akut faz
karşılaştırmalı olarak ayak bileği ve bacak orta kısmından reaktanları yüksek olguda akla gelmelidir.
ölçüm yapılmalıdır. Variköz değişiklikler çok belirgin olmadıkça Dev hücreli arterit: Büyük orta çaplı arterleri tutar. Genelde
hasta yatarken görülemez, bu nedenle hasta ayakta muayene 50 yaş üzeri görülür yaşla görülme sıklığı artar. Aortanın
edilmelidir. Variköz değişiklikler genelde venöz obstrüksyone ekstrakraniyal arterlerini, temporal arterleri, aksiller, subklavian,
sekonder gelişmiş varislerdir. Ekstremitelerde ödem vardır, torasik aorta, iliyak ve femoral arterleri tutar. İntrakraniyal
ancak lenfödemde olduğu gibi sert bir ödem yoktur, daha formu daha nadir görülür. Ateş, halsizlik, kas eklem ağrıları,
yumuşak basınca çökebilen tarzdadır. Deri değişiklikleri temporal arter üzerinde ağrı, hassasiyet, baş ağrısı, çenede
belirgindir, daha sıcak, eritamatöz görünümlü, incelmiştir. Bacak klodisyo vardır. Anterior iskemik nörit, amorisis fugax gibi göz
alt yarısında özellikle pigmentasyon artışı, renk değişiklikleri, semptomları bulunabilir. Diplopi, görme keskinliğinin kaybı
malleoler seviyede, ülserasyonlar olabilir. Mediyal malleoler olabilir. Polimyaljia romatika ile sıklıkla beraber görülür. Boyun,
bölge genellikle eritematöz, kalınlaşmış şekildedir. Deri, fibrozis omuz, kol, kalça, uyluk ve baldır adalelerinde ağrı vardır. Belli
ve venöz staza bağlı olarak kaldırım taşı görünümündedir. bir süre hareketsizlik sonrası ve sabahları etkilenmiş bölgelerde
Ülserasyon hafif bir travma sonucu da ortaya çıkabilir. Ancak sertlik, kaslarda güçsüzlük, eklemlerde hareket kısıtlılığı vardır.
arteriyel ülserlerin aksine gelişimi daha yavaştır. Ağrı istirahatte ve harekette de vardır.
Vaskülitler: Trombo-anjitis obliterans, Takayasu hastalığı, dev Kraniyal arter tutulumunun olduğu olgularda temporal arter ve
hücreli arterit, Behçet hastalığı. kafatasının bu bölgeye yakın kısımlarında maksiller, mandibuler,
Trombo-anjitis obliterans (Buerger hastalığı); küçük orta temporal bölgede hassasiyet vardır. Temporal arterin
çaplı arterler ve venleri tutan, segmenter, enflamatuvar, belirginleşmesi, tespih tanesi gibi kabarıklıkların hissedilmesi
non-aterosklerotik yapıda bir hastalıktır. Vasküler yapılarda ve hassasiyeti tanıda spesifik bir yer tutar. Ekstrakraniyal
25
KLODİKASYO İNTERMİTTAN (ARALIKLI TOPALLAMA)
tutulumlu olgularda çok hızla ilerleyen iskemik değişikliklere arterlerinin tutulmasında tipik arteriyel klodikasyo bulguları
bağlı nekrotik parmaklar, bilateral nabazanların alınamaması vardır. Genelde orta ve geniş çaplı arterler tutulur. Aort
vardır. Bazı olgularda hem üst hem alt ekstremitede bu bulgular tutulumu daha nadirdir. Hastalarda ateroskleroza ait belirgin
birlikte görülebilir. Üst ekstremite tutulumu daha sık olabilir, risk faktörlerinin olmayışı ve yaş faktörü şüphelendirici
bu ekstremitelerde tansiyon düşük olabilir. Göz bulguları önem bulgulardandır. Akselere ateroskleroza bağlı koroner arter
taşıdığı için mutlaka oftalmolojik muayene yapılmalıdır. hastalığı sonucu anjinal semptomlar, serebrovasküler olaylar,
Aterosklerotik periferik arter hastalığının aksine bu hastalarda renovasküler hipertansiyona bağlı hipertansiyon eşlik edebilir.
iskemik bulgular çok hızlı seyrederek ekstremite kayıpları kısa Olgular yaygın ateroskleroz nedeniyle daha önceden koroner
sürede gelişebilir. Özellikle bilateral hızla gelişen klodikasyo baypas ya da karotis endarterektomi gibi cerrahi girişim
ve nedeni bilinmeyen sistemik enflamasyonun olduğu, görme geçirmiş olabilir.
problemi ve nabazanları alınamayan hastada akla gelmelidir. Deri muayenesinde boyunda ve deri katlantı yerlerinde, kasık
Hem alt hem üst ekstremiteleri birlikte tutabilir. Yaşlı hasta bölgesinde, ekstremitelerde ksantom adı verilen sarı yeşil renkli
popülasyonunda görüldüğü için mutlaka ateroskleroza ait 1-5 mm boyutlarında lipit toplanma lezyonları vardır. Deri
risk faktörleride ayrıca değerlendirilmelidir. Ekstrakraniyal kaldırım taşı görünümündedir. Özellikle boyun aksilla ve kasık
formu genelde aort anevrizma, diseksiyonları, rüptürleri ve alt bölgelerinde deri yumuşak ve kolaylıkla çekilebilir haldedir.
üst ekstremite klodikasyo semptomları ile görülür. Akut faz Bazı olgularda tüm deri kütis laksa denilen kolay uzayabilir,
reaktanlarıda yüksektir. çekilebilir hale gelmiştir.
Behçet hastalığı; deri, mukoza lezyonları, göz, iskelet kas sistemi, Göz muayenesinde göz dibinde özellikle optik sinirden yayılan
gastroentestinal, nörolojik, majör vasküler yapıların tutulumuyla anjiyoid streak (damarsal yapıda çizgilenmeler) vardır. Periferik
giden multi-sistemik vaskülittir. Hulusi Behçet tarafından arter nabazanları alınamayabilir ya da zayıftır. Karotis, femoral
bulunmuştur, Orta Doğu ve Asya ülkelerinde yaygındır. Her iki arterler üzerinde ya da abdominal aorta bölgesinde üfürümler
cinste görülebilmesine rağmen erkeklerde daha kötü seyreder. duyulabilir.
Genç yaş hastalığıdır, 30’lu yaşlar sıklıkla karşılaşılan yaş Tangier hastalığı: Turuncu renkli tonsiller, hepatosplenomegali,
grubudur. Arteriyel sistemde anevrizma, rüptürlerle seyreder. kanda yüksek densiteli lipoprotein (HDL-C) seviyesinin çok
Nadiren embolik semptomlar oluşturabilir. Venöz tutulum daha düşük olması ile karakterize bir genetik hastalıktır. Kolesterolün
sıktır. Venöz trombozlar nedeniyle venöz klodikasyo oluşturur. plazma membranına transportu ve tüm vücuda dağılımından
Bacakta ödem, deride incelme, hiperpigmentasyon, staz ülserleri sorumlu proteinin mutasyona uğramasıyla oluşur. Damar
görülür. duvarlarında akselere ateroskleroza bağlı oklüzyon ve stenozlar
Poliarteritis nodasa (PAN): Küçük ve orta çaplı musküler yapıdaki oluşur. Periferik arter nabazanları alınamayabilir ya da zayıftır.
arterleri tutan sistemik nekrotizan bir vaskülitdir. Genelde Karotis arter, femoral arter, abdominal aorta bölgesinde
erkeklerde görülür. Primer idiyopatik olabileceği gibi hepatit B, üfürümler duyulabilir. Koroner tutuluma bağlı anjinal
hepatit C, HIV (human immun deficiency virus) enfeksiyonlarına, semptomlar, renal tutulum nedeniyle hipertansiyon görülebilir.
malignitelere bağlı sekonderde gelişebilir. Hastalarda trombosit sayı ve fonksiyon bozukluklarına bağlı
Visseral, renal ve yumuşak doku arteriyel sisteminde anevrizmal kanama zamanı uzunlukları ve kanamalarla da karşılaşılabilir.
dilatasyonlarla görülebilir. Beraberinde, deri, kas, eklem, böbrek Atipik koarktasyon; daha çok diyafram seviyesi desenden aortada
ve barsaklara ait bulgular olabilir. Klinikte renal yetersizlik, ve abdominal aortada darlıklarla seyreden bir klinik durumdur.
gastroentestinal sistem kanamaları, kas güçsüzlüğü, eklem Daha çok regüler bir daralma gösterir. Subklavian arterin altında
ağrılarıyla, bilateral klodikasyo, her iki alt ekstremitede olan herhangi bir yerde darlık olabilir. Sıklıkla konjenital nedenlidir.
deri nekrozlarıyle görülür Akciğer ve venöz sistem tutulması Middle aortik sendromda atipik koarktasyonun bir formu gibi
olmaz. PAN benzeri bir tablo oluşturan mikroskopik anjiyopatide olsa da abdominal aortadaki darlık bölgelerinin irregüler
akciğer arteriol, kapiller ve venöz tutulum vardır. olması, supra-renal, infra-renal ya da renal arterlerin arasındaki
Genetik ve konjenital nedenler; başka sistem bulguları ile aort segmentlerinde darlık görülmesi, sıklıkla renal ve visseral
beraberdir ve sıklıkla çocukluk ve gençlik çağında ortaya çıkarlar. arterlerin darlıklarının eşlik etmesiyle ayrım gösterebilir.
Psödo ksantoma elastikum: Deri, retina, kardiyovasküler sistemin Middle aortik sendrom, Williams sendromu (supravalvuler
elastik fibrillerinin progresif kalsifikasyonu ve fragmentasyonu aort darlığı, periferik pulmoner stenoz, elfin fascies denen
ile karakterize, otozomal dominant geçişli bir genetik hastalıktır. özel bir yüz görünümü, abdominal aort darlığı, hafif orta
Genelde çocukluk çağında tanı konulsa da ileri yaşta da derecede zeka geriliği ile beraberdir), nörofibromatozis tip
tanısı konulabilir. Ekstra-kütaneal bulgular hastalığın seyrini 1 (von Recklinghausen hastalığı) (cafe au lait denen deri
değiştirir. Tutulan bölgeye bağlı gastroentestinal, serebral pigmentasyonları, iskelet displazileri, optik sinir ve diğer nöral
hemorajiler, miyokard enfarktüsleri prognozu belirler. Üriner doku tümorları, kısa boy ve öğrenme güçlüğü ile beraber
sistemin vasküler tutulumu hematüriye neden olur. Ekstremite görülür), konjenital rubella sendromu (sağırlık, mental
26
KLODİKASYO İNTERMİTTAN (ARALIKLI TOPALLAMA)
retardasyon, kardiyak anomalilerle beraberdir), tuberoz skleroz yetebilir. Radyasyon arteriti uzun sürede oluşur. Büyük arterlerde
(multi sistem genetik geçişli bir hastalık olup deri, böbrek, göz, radyasyona maruz kaldıktan sonraki ilk 5 yılda mural trombus,
kalp, nöral doku, akciğer benign tümörleri, davranış bozuklukları 10. yılda fibrotik lezyonlar gelişirken 2. ve 3. on yıllık sürede
ile seyreder), Alagille sendromu (otozomal dominant geçişli, aterosklerozisi andıran daha yoğun fibrotik lezyonlar oluşur.
hepatik, göz, kemik anomalileri, periferik pulmoner stenoz ve İleri yaştaki hastalarda var olan aterosklerotik lezyonları da
yapısal kalp anomalileri eşlik eder) gibi sendromlarla beraber hızlandırabilir.
genetik nedenli olarak da görülür. Akut arteriyel oklüzyon: Akut arteriyel oklüzyon ya da akut
Atipik koarktasyon ya da middle aortik sendromda klinikte tipik iskemi acil girişimi gerektiren bir durumdur. Akut iskemiye
olarak darlığın üst bölgesinde hipertansiyon, alt bölgesinde neden olan olaydan sonraki 2 haftalık sürede ekstremite
hipotansiyon vardır. Bu nedenle baş ağrısı ve alt ekstremitelerde kaybı gerçekleşir. Genelde akut oklüzyon embolik ya da
klodikasyon görülür. Visseral arter darlıkları varsa renal trombotik nedenlerle oluşur. Trombotik nedene bağlı olan
problemler ve karın ağrısı eşlik edebilir. oklüzyonlarda altta yatan periferik arter hastalığı vardır.
Persistan siyatik arter: Embriyonel hayatta siyatik arter Bu nedenle zaman içinde gelişmiş bir kollateral vasküler
umblikal arterden çıkar ve popliteal bölgenin dorsal yüzünde yapı vardır. Trombusün oturması sonrası bu kollateral yapı
seyrederek ayak bileğine kadar devem eder. Bu arter eksternal semptomların şiddetini azaltır. Embolik oklüzyon genelde
arterin devamı olan femoral arterle birleşerek üst kısmı sol kalp boşlukları, aorta ve iliyak arter, penetran ya da künt
regrese olur, inferior gluteal arteri oluşturur. Alt kısmı popliteal travmaya bağlıdır.
ve peroneal arteri oluşturur. Bu arter regrese olmazsa doğum Arteriyel oklüzyon görülen olgularda yaş ortalaması 75’tir.
sonrası dönemde internal ilyak arterin devamı olarak seyreder. Aterosklerotik risk faktörleri (sigara, diabetes mellitus,
Superfisyal femoral arter bu hastalarda gelişmez veya çok hiperkolesterolemi periferik arter hastalığının varlığı, obezite,
zayıfdır. Hastaların semptom verme yaşı genelde 50 yaşlardır. sedanter hayat, ailede vasküler hastalık olması), dehidratasyon,
Tipik klodikasyo semptomları ortaya çıkar. Persistan siyatik maligniteler risk faktörüdür.
arter bilateral de olabilir. Persistan siyatik venle beraber
görülebilir. Gluteal bölgede yüzeyel seyrettiği için travma LABORATUVAR VE TANI YÖNTEMLERİ
sonucu ateroskleroz gelişimine ve anevrizmatik dejenerasyona
meyilli bir yapıya sahiptir. Olguların yarısında anevrizma olur Periferik arter hastalığının risk faktörlerine yönelik olarak
ve kalçada pulsatil kitle şeklinde görülebilir. Siyatik sinire bası biyokimya tetkikleri istenmelidir. Bu tetkikler aynı zamanda
semptomları yaparak uyluk, bacak ve ayak dış kısmında siyatik periferik arter hastalığının medikal tedavisine yardımcı olacaktır.
sinir inervasyon sahasında parestezi ve ağrı oluşturur. Kan şekeri, hemoglobin A1C, hastanın beslenme değerini ve
İlaçlar: Genelde ilaçlara bağlı gelişen kas yıkımına bağlıdır. Ağrı kırılganlık için bir ölçüt olduğundan albümin, renal fonksiyon
hem istirahat, hem hareketle ortaya çıkar. Genelde hastalarda testleri, lipit, kolesterol düzeyleri mutlaka istenmelidir. Yine
myoglobülinüriye bağlı idrar renginde koyulaşma vardır. elektrokardiyogram çektirilerek incelenmelidir. Olası bir koroner
Statinler, kolşisin ve kinidin kladikosya benzeri semptomlar arter hastalığı yönünden sorgulanmalıdır. Kardiyak fonksiyonları
gösterebilen bu tip ilaçlardır. Tüm bacak, kaslarında hassasiyet daha detaylı değerlendirmek için ekokardiyografik inceleme
ve güçsüzlük vardır, hareket sırasında artış gösterir. yapılabilir. Koroner arter hastalığına yönelik kuvvetli şüpheler
Bunun yanı sıra ergo alkoloidleri, kokain, amfetamin türevli varsa hastaya, talyum sintigrafisi ya da koroner anjiyografi
ilaçlar yarattıkları vasospazma bağlı klodikasyo benzeri planlanmalıdır.
semptomlar gösterebilir. Semptomların yoğunluğu ilacın Buerger hastalığı şüphesi olan olgularda eritrosit sedimentasyon
alındığı zaman daha fazladır. İlacın etkisi azaldıkça zayıflar. Tipik hızı nekrotizan vaskülitlerden ayırt etmek için istenmelidir.
klodikasyo ile başlayan semptomlar gün içinde azalma gösterir. Eğer ülserlerde bir enfeksiyon yoksa normal seviyelerdedir.
Ekstremite uçlarında soğukluk, solukluk, his kayıpları olur. Kas Otoimmün arteritlerden ayırt etmek için anti nükleer antikorlar,
güçsüzlüğü de görülebilir. Ekstremitelerde ortaya çıkan kritik antisentromer antikorlar ve romatoid faktör gönderilmelidir.
iskemi ampütasyonlarla sonuçlanabilir. Bunun yanı sıra diğer Venöz nedenli olgularda hiperkoagülobiliteye neden olan
sistemlerdeki arteriyel yapılardaki vazospazma bağlı baş ağrısı, faktörleri ekarte edebilmek için protein C, protein S düzeyleri,
karın ağrısı, koroner damar vazospasmı sonucu göğüs ağrısı faktör V Leiden mutasyonu bakılması uygun olabilir.
görülebilir. Venöz sistem hastalıklarında özellikle akut ya da subakut
Radyasyon arteriti: İyonize radyasyon vaso vazorumlarda dönemde olan bir derin ven trombozu düşünülüyorsa D-dimer,
oklüzyon, radyosensitif endotel hücrelerinde hasar oluşturarak, fibrinojen, fibrin yıkım ürünleri istenebilir.
intimada enflamasyon, mediada kas hücrelerinde kayıp, fibrin İskelet kas sistemine ait bozukluk düşünülen olgularda
depolanması ve proliferasyona neden olur. Az miktardaki enflamasyona yönelik C-reaktif protein, romatoid faktör,
bölgesel radyasyon dahi arteriyel sistemde lezyon oluşturmaya sedimantasyon istenebilir.
27
KLODİKASYO İNTERMİTTAN (ARALIKLI TOPALLAMA)
28
KALP VE DAMAR CERRAHİSİ
29
KRONİK VENÖZ YETMEZLİK
ve büyüme faktörlerinin perikapiller alanda birikmesi gibi Arteriyel yetmezlikler veya duyu defektleri ülser oluşumunda
olguların mikrovasküler hastalığın patogenezinde rol oynadığı rol oynayabilir (diyabetik nöropati). Palpabl ayak nabızları
düşünülmektedir. Son zamanlarda demir metabolizmasının ve arteriyel yetmezliği ekarte etmek için genellikle yeterlidir.
dokudaki demir birikiminin ülser oluşumu ile bağlantılı olduğu Derinin malign hastalıkları, enfeksiyon, vaskülitler,
öne sürülmüştür. travma, hemoglobinopatiler de ülserlerin ayırıcı tanısında
düşünülmelidir.
KLİNİK Kronik venöz hastalığın ayırıcı tanısında öncelikle akut patolojiler
dışlanmalıdır. Derin venöz tromboz ilk olarak ekarte edilmelidir.
Kronik venöz yetmezliği hastaları sıklıkla bacaklarda ağrı, şişlik,
Ödemin kalp yetmezliği, nefrotik sendrom, karaciğer yetmezliği,
ağırlık hissi şikayetleriyle başvurmaktadırlar. Bu şikayetler
metastatik kanser, otoimmün veya sistemik enflamatuvar
tipik olarak ayakta kalma süresi uzadıkça kötüleşmekte ve
hastalıklar gibi sistemik hastalıklara sekonder olabileceği
bacak elevasyonu ile rahatlamaktadır. Bunun yanında deride
unutulmamalıdır. Kalsiyum kanal blokörleri, non-steroidal anti-
kuruluk, kaşıntı, kas krampları gibi semptomlar da görülebilir.
enflamatuvar ilaçlar, oral hipoglisemik ilaçlar da ödemin sebebi
Fiziksel aktivite ile derin ağrı ve gerginlik hissi venöz kladikasyo
olabilir. Lokal olarak rüptüre popliteal kist, hematom, kronik
ile ilişkili olabilir, bu semptom kronik venöz obstrüksiyonu
efor ilişkili kompartman sendromu, gastrocnemius zedelenmesi,
düşündürmektedir. Hastanın anamnezinde önceki hastalıkları
lenfödem ayırıcı tanıda düşünülmelidir.
ve cerrahi girişimleri, aile öyküsü, geçirilmiş derin venöz
tromboz ve kullanılan ilaçlar sorgulanmalıdır. Uzun süre SINIFLAMA
ayakta durma ve diğer çevresel etkenler, obezite, iliak ven
basısı ve intraabdominal basınç artışı gibi faktörler hastalığın CEAP (klinik, etiyolojik, anatomik, patofizyolojik),
oluşmasında rol oynamaktadır. VSS (venous severity score)
Venöz yetmezliğin muayenedeki en sık bulguları dilate venöz VDS (venous disability score)
yapılar, telenjiektaziler, retiküler venler, variköz venlerdir. VCSS (venous clinical severity score) venöz yetmezlik
Variköz venler zaman içinde daha fazla tortiozite kazanıp dilate sınıflamasında ve skorlamasında kullanılan birkaç yöntemdir.
olabilirler ve distansiyon nedeniyle ağrıya neden olabilirler.
CEAP klinik sınıflaması venöz yetmezlik değerlendirmesinde
Telenjiektaziler dilate intradermal venlerden oluşan yapılardır.
sıkça kullanılmaktadır (Tablo 1).
Retiküler venler ise deri altında bulunan dilate venlerdir.
Telenjiektaziler ve retiküler venler kronik venöz yetmezliğin
TANI YÖNTEMLERİ
ileri olmayan safhalarında da sıklıkla görülmektedir.
Malleol etrafındaki intradermal venlerin oluşturduğu Venöz yetmezlik tanısına esasen klinik bulgular ve anamnez ile
corona phlebectatica görüntüsü ileri venöz yetmezliğin ilk ulaşılabilir. Venöz fonksiyonları değerlendirmede non-invaziv
bulgularındandır. ve invaziv tetkikler kullanılmaktadır. Bu yöntemlere hastalığın
Bacak ödemi venöz yetmezliğin ileri safhada olduğunu şiddetini, anatomik dağılımını ve hemodinamik özelliklerini
düşündüren bir bulgudur. Venöz yetmezlik ödemi genellikle objektif olarak değerlendirmede ihtiyaç duyulur.
tek taraflı ve perimalleolar alanda görülür, günün ilerleyen
saatlerinde artış gösterir. Tipik olarak gode bırakır. Erken Venöz Dupleks Ultrasonografi
dönemde baldır gerginliği ve ekstremite çapında artış da Venöz yetmezliğin non-invaziv değerlendirilmesinde sıkça
görülebilir. kullanılan temel yöntem venöz dupleks görüntülemedir. Renkli
İleri kronik venöz yetmezlikte sık görülen bir takım deri ve B-mod Doppler ultrasonografi, venöz anatomi ve fonksiyonun
bulguları vardır. Bu bulgulara hidrostatik basıncın yüksek aynı anda görüntülenmesi, ucuz, güvenli, non-invaziv, taşınabilir
ve perforatör venlerin yoğun olduğu perimalleoler alanda olması ve kolayca tekrarlanabilmesi açısından oldukça
daha sık rastlanır. Bunlar: Hemosiderin birikimine bağlı avantajlıdır. Tedavi takibi ve diğer venöz patolojilerin ayırıcı
hiperpigmentasyon, deri altı yağ doku ve dermisin fibrozisi tanısı için de tercih edilmektedir. Cerrahi tedavi planlamasında
ile seyreden lipodermatosklerozis, atrophie blanche (beyaz ve venöz reflünün hangi venlerde olduğunu tespit etmede
atrofi) ve zor iyileşen venöz ülserlerdir. Venöz yetmezlik ayrıca kullanılır. Ayrıca venöz dönüşü manipüle edecek manevralar
egzamatöz dermatit, selülit, lenfanjit gibi hastalıklar için artmış (valsalva, kompresyon gibi) venöz hemodinamik değişikliklerin
risk oluşturmaktadır. Deri ülserleri ileri hastalık bulgusu olarak saptanmasında kullanılmaktadır. Yapılan ölçümlerin her zaman
kabul edilir. Venöz ülserlerin tabanında fibrin içeren, gri-sarı klinik şiddet ile orantılı olmaması bu yöntemin dezavantajı
renkte eksüda ile kaplı granülasyon dokusu görülür. olarak söylenebilir.
Hastaların nörolojik muayeneleri ve arteriyel sistemin Diğer non-invaziv görüntüleme yöntemleri arasında hava
muayenesi de ülser gelişimi açısından önem taşımaktadır. pletismografi, fotopletismografi, bilgisayarlı tomografi-
30
KRONİK VENÖZ YETMEZLİK
venografi, manyetik rezonans görüntüleme-venografi sayılabilir. gösterilmiştir. Genellikle diğer tedaviler ile kombine edilerek
İnvaziv yöntemler arasında flebografi (venografi), ambulatuar kullanılmaktadırlar.
venöz basınç ölçümü, intravasküler ultrasonografi sayılabilir.
İnvaziv olmaları nedeniyle ilk basamak tetkikleri olmayıp ileri Kompresyon
incelemede kullanılmaktadırlar. CEAP 2-6 düzeyinde primer tedavi olarak kabul edilir.
Ambulatuar venöz basınç ölçümü venöz yetmezlikte altın Elastik bandaj, varis çorabı, Unna Boot ve anti-ülser tabakalı
standarttır. İntravenöz lümenden basınç ölçümüne dayanır. kompresyon bandajları gibi tıbbi malzemeler ve aralıklı
Intravenöz ultrasonografi son zamanda kullanımı giderek pnömatik kompresyon yapan cihazlar kullanılabilir.
yaygınlaşan ve girişimsel müdahalelerde venografiden daha 35-40 mmHg basınç oluşturan kompresyon çorabı ile klinik
isabetli sonuçlar verdiği öne sürülen invaziv bir yöntemdir. bulgularda anlamlı iyileşme ve ülser tedavisi/önlenmesinde
faydası gösterilmiştir. Ayrıca cerrahi venöz ablasyon sonrası
TEDAVİ VE PROGNOZ dönemde de kompresyon önerilmektedir. Uzun dönem
etkilerinin ortaya çıkması ve deri bulgularının iyileşmesi için
Kronik venöz yetmezlikte birinci basamak tedaviyi yaşam tedavi uyumunun önemine dikkat edilmelidir.
tarzı değişiklikleri ve konservatif tedaviler (kompresyon)
oluşturmaktadır. Genel uygulama bu yönde olsa da klinik Skleroterapi
döneme (C2-3) (Tablo 1) göre seçilecek uygun cerrahi yöntem Dejenere olmuş yüzeyel venöz yapıların polikodanol, gliserin,
ile sonuçlar daha iyidir. sodyum tetradesil sülfat gibi maddelerin vene enjeksiyonu
Cerrahi, kompresyon ve yaşam tarzı değişiklikleri dışındaki ile ven endotelinin tahrip edilerek kapatılması yöntemidir.
tedavilerin birçoğunun faydası hakkında farklı görüşler mevcut İşlem sonrası reflü oranları cerrahiye göre daha yüksektir.
olup yeterli klinik çalışma yoktur. Yüzeyel venöz yapıların ve perforan venlerin tedavisinde sıkça
Cerrahi seçenekler prensipte; deforme olan venöz yapıların kullanılmaktadır
giderilmesi, reflünün önlenmesi, varsa obstrüksiyonun
giderilmesine dayanır. Postoperatif dönemde kompresyon Endovenöz ablasyon
tedavisi sıklıkla kullanılmaktadır. Genellikle flebektomiye alternatif olarak safen vene uygulanır.
Venöz ülser bakımı açısından genel prosedürler ve çok katlı İntravenöz boşluğa gönderilen bir sonda ile oluşturulan lazer
kompresyon bandajı tedavileri uygulanabilir. veya radyofrekans dalgaları ile yetmezlikli venin kapatılmasıdır.
İlaç tadavisinde kumarinler, flavonoidler, at kestanesi tohumu Cerrahi strippinge göre benzer uzun dönem sonuçları olup daha
ekstresi gibi venotonik ajanlar tedavide kullanılmaktadır. az travmatiktir. Ülser olan ve semptomatik variköz pakeleri olan
Bunların vasküler permeabiliteyi azaltarak venöz hastalarda önerilmektedir ve klinik faydası birçok büyük çaplı
hipertansiyona bağlı ödemin önlenmesinde faydalı olduğu ve güvenilir çalışma ile gösterilmiştir. Postoperatif kompresyon
düşünülmektedir. Semptomların giderilmesinde faydalı olduğu tedavisi önemli fayda sağlayabilir.
A- Anatomik P- Patofizyolojik
Yüzeyel Vena safena magna/parva Reflü Aksiyal ve perforatörlerde yetmezlik
Derin Kava, iliak, gonadal, femoral, pudendal, popliteal, tibial ve musküler venler Obstrükisyon Akut veya kronik obstrüksiyon
Perforatör Uyluk ve baldırdaki perforatör venler Karma Valv disfonksiyonu ve tromboz
31
KRONİK VENÖZ YETMEZLİK
32
KALP VE DAMAR CERRAHİSİ
LENFÖDEM
Doç. Dr. Mehmet Erdem Memetoğlu, Prof. Dr. M. Murat Demirtaş
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği,
İstanbul, Türkiye
E-posta: drmerdem07@hotmail.com
33
LENFÖDEM
kamera ile görüntülenmesi esasına dayanır. Lenfatik anatomi A. Rekonstrüktif Ameliyatlar (mikrocerrahi, fizyolojik
yanında, akımı da gösterir. ameliyatlar)
Lenfödemin nedenini anlamak için bilgisayarlı tomografi ve 1. Lenfatiko-venöz bypass: Kronik lenfödemli hastalarda
manyetik rezonans görüntüleme metotları kullanılabilir.. tıkalı lenfatik sistemin devamlılığını sağlamak için uygulanan
Doppler ultrasonografi; özellikle alt ekstremitedeki lenfödemde lenfo-venöz veya lenfatiko-venöz bypass ve diğer mikroşirürjik
arteriyel ve venöz sistemin değerlendirilmesi için tercih anastomozlardır. Lenf damarı veya nodun bitişiğindeki venlere
edilebilir. mikroşirürjik yöntemle anastomoz edilmesidir. Bu yolla aşırı
Erken tanı, evrelendirmede ve değerlendirmede son yıllarda biriken lenf sıvısnını, lenf sistemi yerine venöz sisteme
tonometri, bioempedans ölçümleri gibi farklı yöntemler boşalması sağlanır
geliştirilmiştir. 2. Lenfatiko-lenfatik bypass: Bu işlem genelde uyluk iç yüzünde
Çevresel ve volümetrik ölçümler ile değerlendirilme yapılabilir. sağlıklı lenfatik damarlarının etkilenen bacağın lenfatiklerine
Klinik uygulamalarda çoğu zaman en pratik yöntem olan bacak bağlanmasıdır
çevre ölçümleri kullanılır ve en az 6 noktadan ölçülen taraflar 3. Vaskülarize lenf bezi nakli: Bu yöntem; arter ve veni olan
arasında 2 cm’lik fark anlamlı kabul edilir, ancak hastanın şişlik lenfatik bir dokunun mikrocerrahi yöntemlerle nakil işlemidir.
hissi de çok önemlidir.
B. Eksizyonel Ameliyatlar
TEDAVİ Debulking veya eksizyon: Lenfödemi tedavi etmek için yapılan
eksizyonel cerrahi temel olarak eski forma dönüş için ödematöz
Lenfödem tedavisinde cerrahi veya konservatif yöntemlerle
dokunun uzaklaştırılması ve çap azaltılmasına dayalıdır. Bu
tedavi seçenekleri mevcuttur. Konservatif tedavi seçenekleri;
ameliyatlar sadece ileri derecede lenfödemin semptomatik
Lenfatik drenajı artırmaya yönelik metotlar; tedavisi için endikedir. Altta yatan lenfatik disfonksiyon göz ardı
Ekstremite elevasyonu, edilir ve aslında durumun daha da kötüleşmesine sebep olabilir.
Ekstremite egzersizleri, Charles prosedürü (total subkütan eksizyon): Lenfödematöz
Manuel lenfatik drenaj, dokunun fasya düzeyine kadar eksize edilmesi ve oluşan
Pnömotik kompresyon tedavisi, defektin deri greftleri ile kapatılması easına dayanır. Estetik
Kompresyon kıyafetleri ve bandajını içeren kompleks dekonjestif sonuçları çok ciddi olabilen ve dolayısıyla genellikle ciddi deri
tedavilerden (CDT) oluşmaktadır. CDT, lenfödem tedavisinde değişikliği olan olgular için düşünülmesi gereken bir yöntemdir.
altın standart olarak kabul edilmektedir. Homans-Miller prosedürü: Lenfödemli ekstremitede derinin
iyi durumda olduğu olgularda uygulanabilen, çok aşamalı,
DERİ BAKIMI eksizyonel bir tedavi yöntemidir. Bu, lenfödem için uygulanan
en yaygın eksizyonel cerrahidir.
İlaç tedavisi olarak oral diüretikler, benzopirinler ve gerektiğinde
Thompson prosedürü (Dermis flebi gömülmesi): Thompson
antibiyotiklerin kullanılması önerilmektedir.
1962 yılında İngiltere’de üst ve alt ekstremite lenfödem
Lenfödem tedavisinde cerrahi teknik; klinik durumun şiddetine
için hem fizyolojik hem de eksizyonel özellikte bir tekniği
göre seçilmelidir. Bugün için konservatif tedavi yöntemlerindeki
sundu. Thomson tekniğinde yüzeyel lenfatikler lenfödemli
gelişmeler göz önüne alındığında, cerrahinin primer tedavi olarak
ekstremitenin derin kompartmanına transpoze edilir. Sonuçta
önerilmesi nadirdir. Ancak iklimsel ya da kişisel sebeplerden
gömülü dermis flebindeki lenfatik ağ arasında bağlantı sağlanır.
ötürü lenfödemin kontrol altına alınmasının şüpheli olduğu
Kas kasılmaları sayesinde lenf akımı artar ve gömülü flep derin
durumlarda ve 10 yıl süresince lenfödem şikayeti olan hastalarda
fasya rejenerasyonuna karşı fiziksel engel oluşturur. Ancak, uzun
%10 oranında lenfanjiyosarkom gelişme riski olduğu göz önüne
dönem sonuçlarının tek başına eksizyona benzer şekilde olması
alınarak; hastalar değerlendirilmelidir. Fizyolojik açıdan olaya
ve teorik amacın fizyolojik etkiyi desteklememesi ile bu yöntem
yaklaşıldığında cerrahi yöntemlerle lenfatik yük azaltılmalı ya
büyük ölçüde terk edilmiştir.
da lenfatik transport kapasitesini artırmalıdır
Liposuction: Lenf sıvısı erken lenfödemde bacak şişliğinden
Fizyolojik teknikler tüm hastaların %15-25’inde uygulanabilir.
sorumlu ana etken olmasına karşın, kronik lenfödemde belirgin
Ameliyatlar iki büyük gruba ayrılır:
yağ dokusu hipertrofisi bulunur. Konservatif tedavi ile ödem
A. Rekonstrüktif ameliyatlar, sıvısı azaltısa dahi yağ dokusundaki belirgin artış, ekstremite
B. Eksizyonel ameliyatlar. hacminin azaltılmasına engel oluşturur. Bu nedenle liposuction,
lenfödemde yağ dokusu hipertrofisi olduğu gözlemine
dayanarak son zamanlarda tariflenen bir debulking tekniğidir.
34
LENFÖDEM
35
KALP VE DAMAR CERRAHİSİ
36
PERİFERİK ARTER VE VEN YARALANMALARI
Damar yaralanması ile birlikte sinir yaralanması da olasıdır. olması, hasta başı incelemenin mümkün olması olarak sayılabilir.
Damar yaralanmalarına alt ekstremitede %10, üst ekstremitede Damar yaralanması şüphesi olan ekstremite ile kontrlateral
%40-50 oranında sinir yaralanmaları eşlik eder. Akut durumda ekstremite arasında 20 mmHg’den fazla basınç farkı veya
sinir yaralanmalarının tespiti zordur ve ven yaralanmalarında damar yaralanması şüphesi olan tarafın distalindeki basıncın
olduğu gibi ampütasyon açısından bir gösterge olarak kabul normal brakiyal basınca oranının 0,99 veya daha az olması
edilmezler. (basınç indeksi) arteriyal yaralanma şüphesini doğurur.
Damar yaralanması ile beraber yumuşak doku kayıpları da Tecrübeli kişiler doppler ile arteriyal intimal flep ve trombüsleri
görülebilir. Özellikle alt ekstremitede damar yaralanması ile de görüntüleyebilir. Fraktür ve dislokasyonların redüksiyonu
beraber olan yumuşak doku kayıpları ampütasyon ihtimalini sonrası akım paterninin düzeldiği de Doppler ile tespit edilebilir.
artırmaktadır. Doppler incelemesinin sensitivitesinin operatör bağımlı
olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir.
TANI Bilgisayarlı tomografik anjiyografi (BTA): Kateter bazlı
konvansiyonel anjiyografinin yerini BTA almıştır. Kontrast
Klinik ve Fizik Muayene kullanılarak yapılan BTA dakikalar içinde arteriyel sistemin
Hastalar penetran ya da künt travmaya maruz kalmışlardır değerlendirilmesini sağlar, çekimlerin geç fazında venöz
veya invaziv girişim (arteriografi, kardiyak kateterizasyon, yapıların değerlendirilmesi de mümkündür.
balon anjiyoplasti) yapılırken iyatrojenik olarak yaralanma BTA incelemesi özellikle daha az belirgin işaretlerin olduğu
olmuştur. Penetran yaralanmalar; ateşli silah, kesici/delici alet yaralanmalarda %100 sensitivite ve spesifite ile yani çok yüksek
yaralanmaları veya uyuşturucu kullananlarda enjeksiyonlar duyarlılıkla teşhis koydurabilmektedir. BTA, konvansiyonel
şeklinde, künt yaralanmalar; eklem çıkıkları, kırıklar, anjiyografiden daha kısa sürede ve daha az maliyetle
kontüzyonlarla beraber genellikle düşme, trafik kazası gibi uygulanabilmektedir. Bu durumda konvansiyonel anjiyografi
vurma ya da çarpma kaynaklı olabilir. Yaralanma bölgesinden ameliyat sırasında hibrid ameliyathanelerde kullanılabilecek
dışarıya arteriyel kanama, hızla genişleyen hematom, travma bir yöntem haline gelmektedir.
bölgesinde arteriyel anatomiye uyan palpabl trill/dinlemekle
üfürüm, belirgin arteriyel tıkanıklık bulgusu (özellikle kırık Laboratuvar Bulguları
ve eklem dislokasyonlarının düzeltilmesini takiben) olması, Damar yaralanmalarında takip edilmesi gereken laboratuvar
arteriyel yaralanma olduğunun belirtisidir. Bu klinik bulguların bulgusu hemoglobin (Hb) miktarıdır. Ardışık tetkiklerde Hb’nin
gözlemlendiği olguların hepsinde arteriyel yaralanma ortaya düşme eğiliminde olması kanamanın devam ettiği yönünde fikir
çıkmakta, bu bulguların görülmediği olgularda arteriyel vermektedir.
yaralanma gözlenmemektedir. Bu belirtiler dışında hastada;
hastaneye ulaşmadan olan arteriyel kanama öyküsü, majör TEDAVİ VE PROGNOZ
artere yakın bölgeden travma, distal nabızlarda azalma, küçük
hematom bulguları da klinik belirtileri olabilir. 1. Non-operatif yaklaşım: Künt veya penetran yaralanma
Etkin ve hızlı teşhis hayati önem taşımaktadır. Belirgin işaretler sonucu, BTA ile tespit edilmiş aksiller veya common femoral
ile gelen hastalarda (özellikle penetran yaralanmalar) yaralanma arter distal dalları yaralanmalarında cerrahi yapılmadan takip
bölgesi tespiti kolaydır ve eksplorasyon/tamire rahatlıkla edilebilir. Akımı bozmayan sınırlı flep veya intimal defektler,
başlanabilir. Daha az belirgin işaretlerin (Tablo 1) olduğu
Tablo 1. Damar Yaralanmalarında İşaretler
durumlarda teşhis koymak zorlaşır ve spesifik tetkiklere ihtiyaç
Belirgin işaretler
duyulur. Bu durumda kateter bazlı konvansiyonel anjiyografi
altın standarttır. Distal nabız yokluğu
Palpabl trill veya üfürüm
Görüntüleme Metotları Aktif genişleyen hematom
Doppler USG: Damar yaralanmasına ait belirgin işaretlerin Aktif pulsatil kanama
olduğu (Tablo 1) tüm hastalar, cerrahi olarak eksplore edilmelidir. Daha az belirgin işaretler
Daha az belirgin işaretlerin bulunduğu durumlarda (Tablo 1),
Distal nabız azalması
yaralanmanın olduğu bölgenin distalinde nabız değerlendirmesi
Belirgin kanama öyküsü
yapılmalıdır. Bu değerlendirme sadece palpasyonla değil aynı
zamanda Doppler (dupleks ultrasound) ile basınç ölçülmesi Nörolojik defisit
olarak yapılmalıdır. Damar trasesine yakın yaralanma
Doppler incelemesinin avantajları; non-invaziv olması, kontrast (Sidawy A.N., Perler B.A., Chapter 184. Vascular Trauma. Rutherford’s Vascular
Surgery and Endovascular Therapy 9th Edition, Elsevier, 2018)
maddeye ihtiyaç duyulmaması, kullanılan ekipmanın taşınabilir
37
PERİFERİK ARTER VE VEN YARALANMALARI
küçük psödoanevrizma veya arteriovenöz fistüller; distal olaylar olduğu için olabildiğince otolog materyal kullanımına
iskemi veya ekstravazasyon yaratmıyorsa takip edilebilirler. Bu dikkat edilmelidir. Prostetik greftlerin açıklık oranları otolog
hastalar takip edildikleri dönemde yeni gelişen veya büyüyen ven greftleri ile yapılan interpozisyonlara göre çok düşüktür.
psödoanevrizma olması veya distal iskemi gelişmesi durumunda Venöz tamir/ligasyon: Ekstremitelerdeki büyük venlerin tamir
cerrahi tedaviye alınmalıdırlar. edilip edilmemesi konusu halen tartışmalıdır. Büyük damarların
2. Endovasküler tedavi: Son iki dekatta arteriyel yaralanmalarda ligasyonu ile ampütasyon arasında kanıtlanmış bir ilişki mevcut
kullanımı artmıştır. Daha sıklıkla alt ekstremite künt değildir. Genel bulgu, venöz tamirlerin kısa zamanda trombozla
travmalarında uygulanabilmektedir. Özellikle subklavyan sonuçlanmasıdır. Venöz yapıların bağlanması ekstremitede
ve iliak arterler gibi kavşak bölgelerde endovasküler balon ödem oluşmasına yol açar. Bu özellikle popliteal bölgedeki
oklüzyon ile kanamanın kontrol altına alınması sağlanabilir. venöz ligasyonlarda daha belirgindir. Femoral bölgedeki
Bu bölge yaralanmalarında endovasküler yöntemle stent-greft yaralanmalarda venöz yapıların bağlanması popliteal bölgeye
yerleştirilebilir. Küçük damarlardan kaynaklı psödoanevrizma göre daha az şişlikle sonuçlanmaktadır. Üst ekstremitede venöz
ve arteriyovenöz fistüllerde coil veya yapıştırıcılar ile kateter yapıların bağlanması alt ekstremitede olduğu gibi belirgin şişlik
yöntemi kullanılarak embolizasyonlar yapılabilir. Bu tip yaratmaz.
tedavilerin başarılarının ve uygulanabilirliğinin merkezlere Bu durumda eğer hastanın genel durumu operasyon zamanının
göre değişeceğini de unutmamak gerekir. uzamasını tolere edebilecekse; uç-uca anastamoz, venorafi,
3. Açık cerrahi tedavi: Yukarıda bahsedilen özel durumlar patch venoplasty (yama ile tamir), greft inter pozisyonu
dışında kalan tüm ekstremite arteriyel yaralanmalarında açık denenebilir. Hastanın genel durumunun kritik olduğu hallerde
cerrahi kontrol ve tamir uygulanır. Mümkün olduğu takdirde ligasyon seçeneği göz önünde bulundurulmalıdır.
anjiyografi ve ortopedik fiksasyon ihtiyacı olabileceği de İntra-arteriyal ilaç enjeksiyonu: Kazayla veya ilaç bağımlılarında
düşünülerek floroskopik görüntülemeye uygun hibrid oluşabilecek ağır bir klinik durumdur. En sık üst ekstremitede
odalar veya cerrahi masalarda girişim gerçekleştirilmelidir. brakiyal arterde olur. Enjeksiyonun ardından distal yatakta hızla
Yaralanmanın olduğu alan damarın kontrolü için üst ve enflamatuvar süreç başlar. Ciddi ağrı, ödem, renk değişikliği,
alttan boyanarak operasyon bölgesi içine alınmalıdır. siyanoz, mikrovasküler yatakta tromboz başlar. Olaydan distal
Rekonstrüksiyon için kullanılması gerekiyorsa ven grefti bu vasküler yatak etkilendiği için cerrahi tedavisi yoktur, destekleyici
bölge içinden alınmalıdır. Operasyon sırasında genel prensip, tedavi yapılır. Tedavide; heparin ile antikoagülasyon, steroid ve
proksimal ve distal damar kontrolü, uygun distal yatağa glukan kullanımı, ağrı kontrolü vardır.
akımın restorasyonudur. Gereklilik halinde proksimalden Travmalı ekstremitede damar yaralanması; deri, kas, kemik,
turnike kullanılarak kanamanın kontrol altına alınmasının sinir yaralanmalarının da eşlik ettiği ağır travmalarda damar
ardından, damarın eksplorasyonudur. Kanamanın fazla olduğu yaralanmalarına yaklaşım farklılık gösterebilir. Bu tip olgularda
durumlarda hedef arterin proksimalinden ayrı bir insizyon ekstremitenin kurtarılması ya da ampütasyona gidilmesine
yapılarak arter akımı kontrol altına alınarak bu insizyon karar verilmesi önem taşır. Yaygın hasarın eşlik ettiği damar
yaralanma bölgesine doğru genişletilmelidir. Proksimalden yaralanmaları için geliştirilmiş olan mangled extremity severity
kanamanın kontrolü için endovasküler balon oklüzyonu, score (MESS) (Tablo 2) değerlendirilmesine göre, ekstremite
üst ekstremitede supra/infra klaviküler insizyonlar ile kros
korunmasının fonksiyonel olmaması, rehabilitasyon sürecinin
klemp kullanmak gerekebilir. Aynı şekilde alt ekstremitede
başarısız olma olasılığının yüksek olduğu ya da hasta hayatını
de retroperitoneal veya inguinal ligamanı keserek proksimal
da tehdit edebilecek ölçüde enfeksiyona açık, septisemiye
kontrol sağlanabilir. Tamir öncesi antegrad ve retrograd
dönüşme olasılığı yüksek bir cerrahi ile rekonstrüksiyon
akım yeterliliğinden emin olunmalı, akımın yetersiz olduğu
durumlarında, kronik ağrıya neden olacak ya da ampütasyonu
durumlarda balon kateter trombektomi ile akım artırılmaya
geciktirecek gereksiz ve agresif rekonstrüktif müdahaleler yerine
çalışılmalıdır. Yeterli akımın olmadığı düşünülürse arter
primer tedavi seçeneği ampütasyon olabilir. Hem üst hem de alt
trasesi boyunca ek yaralanma olabileceği akılda tutulmalıdır.
ekstremite için 7 ve üzerinde skor olması hastanın ampütasyon
Arteriyel yaralanmanın cerrahi tedavisinde 3 seçenek vardır: için değerlendirilmesi gerektiğini gösterir. MESS skoru <7 olan
1. Yaralanma kısıtlı bir alanda ve arterin proksimal/distal uçları olgularda mutlaka ekstremite kurtarılmasına yönelik girişimler
serbestleştirilebiliyor, gerginlik olmadan yaklaştırılabiliyorsa, denenmelidir. MESS skorlamasında iskelet-yumuşak doku
uç-uca anastamoz. hasarı, ekstremite iskemisi şok ve yaşı içeren bir klinik skorlama
2. Tam olmayan kesi, damar yapısı aşırı kalsifik veya ayrışmaya sistemi olduğu için hastanın içinde bulunduğu durumu bütün
meyilli değil, nativ doku sıklıkla vena saphena magna olarak ele almaktadır. Savaş yaralanmalarında olguların yaşının
kullanılarak kesi bölgesine yama (patchplasti) yapılır. 30 altında olması ve eşlik eden diğer yaralanmaların olması ya
3. Damar yaralanması geniş, uç uca tamir seçenekleri mümkün da çocuklarda bu tip skorlama sistemlerinde sorunlara neden
değil, ven greft ile interpozisyon yapılır. Yaralanmalar enfekte olabilmektedir. Bu tip multipl travmalı olgularda plastik cerrahi,
38
PERİFERİK ARTER VE VEN YARALANMALARI
Tablo 2. MESS Skorlama Sistemi ortopedi, vasküler cerrahi, göğüs cerrahisi gibi dalları da içeren
multi-disipliner yaklaşım önem taşır.
Tip Yaralanma Puan
Bıçaklanma, kapalı basit kırık, küçük KAYNAKLAR
Düşük enerji 1
kalibreli silah yaralanması
Orta enerji Açık, multipl kırık, dislokasyon 2 1. Sidawy AN, Perler BA. Chapter 180. Epidemiology and Natural History of
Vascular Trauma. Rutherford’s Vascular Surgery and Endovascular Therapy
Yüksek enerji Yüksek enerjili silah yaralanması 3 9 st ed, Elsevier; 2018.
Masif ezilme İş kazası, tren kazaları 4 2. TC Sağlık Bakanlığı, Sağlık İstatistikleri Yıllığı; 2018.
Şok yok (KB 3. Perkins ZB, De’Ath HD, Aylwin C, Brohi K, Walsh M, Tai NR. Epidemiology
KB stabil 1
normal) and outcome of vascular trauma at a British Major Trauma Centre. Eur J
Vasc Endovasc Surg. 2012;44:203-209.
Geçici
Sıvı tedavisi sonrası KB normal 2 4. Sidawy AN. Perler BA. Chapter 184. Vascular Trauma. Rutherford’s Vascular
hipotansiyon
Surgery and Endovascular Therapy 9. st ed. Elsevier; 2018.
Uzamış
KB 90 mmHg altında 3 5. Wahlberg E, Goldstone J. Chapter 9. Vascular Injuries. Emergency Vscular
hipotansiyon Surgery. 2. st ed, Springer; 2017.
Distal iskemi yok Distal nabız var, iskemi bulgusu yok 1
Distal nabız yok/azalmış, iskemi
Hafif iskemi 2
bulgusu yok
Dopplerde akım yok, iskemi bulgusu
Orta iskemi 3
var
Nabız yok, soğuk, paralize ekstremite,
Ciddi iskemi 4
kapiller doluş yok
30 yaş altı - 1
30 yaş üstü - 2
50 yaş üstü - 3
KB: Kan basıncı, (Modified from Helfet DL, Howey T, Sanders R, Johansen
K. Limb salvage versus amputation. Preliminary results of the Mangled
Extremity Severity Score. Clin Orthop Relat. 1990; Res 256:80-86)
39
KALP VE DAMAR CERRAHİSİ
EPİDEMİYOLOJİ HİPERKOAGÜLABİLİTE
0,5/1,000 oranında görülür. Erkeklerde daha sık görülür (2:1). Doğuştan (Konjenital) Nedenler:
Antitrombin III, protein C ve protein S eksikliği gibi nedenlerle
DVT Predispozan (Zemin Hazırlayan) Risk Faktörleri:
azalmış doğal antikoagülan aktivite, artmış prokoagülan aktivite
Yaş, (fibrinojen, faktör II, VIIa, VIII, IX, X, XI), prokoagülan aktivitenin
Obezite, inhibisyonunda bozukluk (faktör V Leiden mutasyonu), bozulmuş
Son 1 ayda kronik hastalıklar, ortopedi operasyonları gibi fibrinoliz.
nedenlerle 48 saati aşan hareketsizlik (immobilite) yaşanması,
son 3 ayda hastaneye yatış öyküsü, uzamış yatak istirahati, Sonradan Oluşan (Akkiz) Nedenler:
Uzun süreli yolculuk, Enflamatuvar hastalıklar, enfeksiyonlar, östrojen tedavileri
Venöz yetersizlik (doğum kontrol ilaçları ya da hormon replasman tedavisi),
Oral kontraseptif ya da hormon kullanımı, gebelik, kanser, nefrotik sendrom, inme, polisitemia vera, orak
Gebelik, hücreli anemi, antifosfolipit sendromu.
İntravenöz kateterler, Antitrombin III eksikliği: Kalıtsal bir hastalıktır. Edinilmiş form
ise, yaygın damar içi pıhtılaşma, karaciğer hastalığı, nefrotik
Majör travma (pelvis ya da alt ekstremite),
sendrom, oral kontraseptif kullanımı ve nadiren heparin tedavisi
Malignite,
sonrası ortaya çıkar.
Genetik trombofili.
Protein C eksikliği: Otozomal dominant bir hastalıktır. Olguların
¾’ünde geçirilmiş bir trombotik olay vardır. Warfarin tedavisi
ETİYOPATOGENEZ
başlanan hastalarda deri nekrozu gelişirse, protein C eksikliği
1856’da Rudolph Virchow tarafından tanımlanan Wirchow akla gelmelidir.
triadı; staz (venöz göllenme), damar iç duvarı (endotel) hasarı Protein S eksikliği: Faktör V ve VIII’in inaktivasyonunda etkindir.
ve hiperkoagülabiliteden (pıhtılaşmaya eğilim) oluşmaktadır. Kırk beş yaş altı DVT olgularının %10’undan sorumludur. Warfarin
Venöz staz; immobilizasyon, postoperatif periyod, ileri yaş, kullanımına bağlı deri nekrozu gelişirse akla gelmelidir.
gebelik, postpartum (gebelik sonrası) dönem, proksimal Faktör V Leiden mutasyonu: DVT için önemli bir risk faktörüdür.
venlere dıştan bası ve konjestif kalp yetmezliği gibi nedenlerle Faktör 5 gen mutasyonuna bağlıdır. Beyaz ırkta %15 oranında
venöz sistemde kanın akım hızının yavaşlaması sonucu kanın görülür. Gebelik, oral kontraseptif kullanımı ve ameliyat
göllenmesidir. DVT gelişimindeki en önemli risk faktörüdür. tablonun ortaya çıkmasını provoke eder.
40
DERİN VEN TROMBOZU
Hastanede Yatan Hastalarda DVT Klinik Tablo: Üç ayrı birbirini izleyen klinik tablo vardır.
Hastanede yatan ve medikal tedavi uygulanan hastaların - Phlegmasia alba dolens (şiş beyaz ağrılı bacak): Tüm
çoğunda venöz tromboemboli (VTE) görülebilir. Emboli, venöz ekstremitelerde yaygın şişme, soğukluk ve ağrı vardır.
sistemde oluşan pıhtının venöz akımla bir başka bölgeye, - Phlegmasia cerulea dolens: Ekstremite şiş, ağrılı ve siyanoze
özellikle akciğerlere gidip o bölgenin kan akımını engellemesi görünümlüdür. Etkilenen ektsremitede sıvı toplanmasına bağlı
demektir. Bunun için en az 1 risk faktörü vardır ve bu risk hipovolemik şok oluşabilir. Periferik nabızlar alınmayabilir.
taburculuktan sonraki birkaç hafta daha devam eder. - Gangren: İleri olgularda iskemik bulguların gelişiminden 1
Pulmoner emboli (PE) nedenli ölümler medikal hastalarda 3 hafta sonra görülür. Lezyonlar ayak parmaklarındadır. Akciğer
kat daha fazladır. Tanı konamamış dolayısıyla tedavi edilmemiş embolisi gelişme riski yüksektir. Malignensi eşlik edebilir.
akciğer embolisi (PE) olgularının yarısı tekrarlayan (rekürren) bir
PE yaşar ve bunların yarısı ölümle sonuçlanır. Fizik Muayene Bulguları
Homans bulgusu: DVT tanısı için bakılan bir bulgudur. Diz tam
Yerleşim açıkken ayağın dorsifleksiyonu (bacağa doğru yaklaştırılması)
- %85 bacak ve pelvik venlerden, ile baldırda ağrı oluşumu olarak tarif edilir.
- %5 üst ekstremitelerden, Hastanede yatan medikal hastaların çoğunda VTE için en az 1
- %10 iç organ venlerinden (viseral) kaynaklanır. risk faktörü vardır ve bu risk taburculuktan sonraki birkaç hafta
Akut DVT daha çok sol taraftadır ve özellikle proksimaldedir, daha devam eder.
çünkü sol iliak ven sağ iliak arterin altında seyreder. Postoperatif PE nedenli ölümler medikal hastalarda 3 kat daha fazladır. Tanı
DVT’lerin %80’i baldır venlerindedir ve %5-15 olguda proksimale konamamış dolayısıyla tedavi edilmemiş PE olgularının %52’si
yayılır. İliofemoral DVT tüm olguların %5’idir. rekürren bir PE yaşar ve bunların yarısı ölümle sonuçlanır.
41
DERİN VEN TROMBOZU
42
DERİN VEN TROMBOZU
Üst Ekstremite DVT 2. Scurr JH, Coleridge-Smith PD, Hasty JH. Deep venous thrombosis: a
continuing problem. BMJ. 1988;297:28.
3. Siragusa S, Cosmi B, Piovella F, Hirsh J, Ginsberg JS. Low-molecular-weight
heparins and unfractionated heparin in the treatment of patients with
acute venous thromboembolism: results of a meta-analysis. Am J Med.
1996;100:269-277.
4. Koopman MM, Prandoni P, Piovella F, Ockelford PA, Brandjes DP, van
der Meer J, et al. Treatment of venous thrombosis with intravenous
unfractionated heparin administered in the hospital as compared with
subcutaneous low-molecular-weight heparin administered at home. The
Tasman Study Group. N Engl J Med. 1996;334:682-687.
5. Levine M, Gent M, Hirsh J, Leclerc J, Anderson D, Weitz J, et al. A comparison
of low-molecular-weight heparin administered primarily at home with
unfractionated heparin administered in the hospital for proximal deep-
vein thrombosis. N Engl J Med. 1996;334:677-681.
6. Necefli A. Ambulatory treatment of proximal DVT with low molecular
weight heparin (Enoxiparine). İstanbul: Randomized trials of antiplatelet
therapy: III. Eurosurgery; 2000;20-24 June.
7. Kurtoğlu M, Büyükkurt D, Kurtoğlu M, Dural C, Güloğlu R, Akar U.
Politravmatize yoğun bakım hastalarında düşük molekül ağırlıklı heparin
(DMAH) ile venöz tromboembolizm (VTE) proflaksisi (Genişletilmiş Seri).
Daha çok genç erkek popülasyonda görülür. Pulmoner emboli Ulus Travma Derg. 2003;9:37-44.
insidansı azdır. İntravenöz kateter, kalp pili (pacemaker) ve 8. Monreal M, Alastrue A, Rull M, Mira X, Muxart J, Rosell R, et al. Upper
malignite nedenli olabilir. extremity deep venous thrombosis in cancer patients with venous access
devices--prophylaxis with a low molecular weight heparin (Fragmin).
Thromb Haemost. 1996;75:251-253.
KAYNAKLAR
9. Bergqvist D, Agnelli G, Cohen AT, Eldor A, Nilsson PE, Le Moigne-Amrani A,
1. Fowkes FJ, Price JF, Fowkes FG. Incidence of diagnosed deep vein et al; ENOXACAN II Investigators. Duration of prophylaxis against venous
thrombosis in the general population: systematic review. Eur J Vasc thromboembolism with enoxaparin after surgery for cancer. N Engl J Med.
Endovasc Surg. 2003;25:1-5. 2002;346:975-980.
43
KALP VE DAMAR CERRAHİSİ
TROMBOFİLEBİT
Doç. Dr. Mehmet Erdem Memetoğlu, Prof. Dr. M. Murat Demirtaş
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği,
İstanbul, Türkiye
44
TROMBOFİLEBİT
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Genelde ağrı kesiciler ve varis çorabı kullanımı ile flebit tedavi
edilir.
• Non-steroidal anti-enflamatuvar ilaçlar (ağrı ve enflamasyonun
azaltılması için),
45
KALP VE DAMAR CERRAHİSİ
VASKÜLER MALFORMASYONLAR
Prof. Dr. Murat Bülent Rabuş
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği, İstanbul, Türkiye
46
VASKÜLER MALFORMASYONLAR
47
VASKÜLER MALFORMASYONLAR
Tanıda ve tedavinin izlenmesinde non-invaziv yöntemler olarak aspirasyon, radyofrekans dalgaların ısı etkisinden faydalanarak
Doppler ultrasonografi ve manyetik rezonans görüntüleme kullanılan bir uygulama olan somnoplasti diğer seçeneklerdir.
kullanılır. İnvaziv tetkik olarak flebografi kullanılabilir.
Laboratuvar testi olarak D-dimer, -Dimer, fibrinojen düzeyi ve 4. AVM’ler
fibrin varlığı araştırılmalıdır. Çünkü derin ventrombusundan, Pembe-mavi deri renginden, pulsasyon, thrill, deride renk
pulmoneremboliye kadar uzanan geniş yelpazedeki değişiklikleri, ülserasyon, nekroz, litik kemik lezyonları ve ileri
tromboembolikolaylar görülebilir. Bu gibi durumlarda fibrinojen safhalarda yüksek debili kalp yetmezliğine kadar değişen bir
düzeylerinde düşme, fibrin yıkım ürünlerinde artış (D-dimer- klinik bir tablo ile karşımıza çıkabilir .
Dimer) ve fibrin varlığısaptanabilir. Fizik muayenede thrill palpe edilir, üfürüm yaygındır. Lokalize
Semptom gözlenmedikçe tedavi gerekmez. Kompresyon olarak karşımıza çıkabilir ve VM ile karışabilir. Ancak AVM’de
çorapları kullanılabilir veya skleroterapi uygulanabilir. Cerrahide lezyon rengi basmakla solmaz; ayırıcı tanı besleyici arterin
ise VeM’li bölgenin çıkartılmasını ve defektin greft ile veya görüntülenmesi ile konulur. Venöz basınçta artış ve buna bağlı
primer kapatılmasını içerir. Parsiyel rezeksiyonlar rekürens ile ülserasyon, dijital kesimde arteryel şantdan çalma nedeniyle
sonuçlanabilir. Tıbbi tedavide koagülopati varlığında düşük iskemi ve bası belirtileri olabilir. Beslenme bozukluklarına bağlı
molekül ağırlıklı heparin, tromboflebit atak öyküsü varlığında olarak ekstremitede sıklıkla uzama, daha az oranda kısalma,
ise antiagregan tedavi önerilebilir. kemikte litik lezyonlar gözlenebilir. Bulunduğu organa spesifik
şikayetler gözlenebilir. Artmış kalp debisi ile yüksek debili kalp
3. LM’ler
yetmezliği gelişebilir.
Sıklıkla ekstremitelerde yaygın veya lokalize şişlik (lenfödem);
Tanı çoğu kez Doppler ultrasonografi, manyetik rezonans
şeffaf, ışık geçirgen lezyonlar şeklindedir. Lenfatik defektler
görüntüleme, bilgisayarlı tomografi ve kemik tutulumu varlığı
aplazi veya tıkanıklık veya dilatasyon şeklinde sınırlı veya
ile konulur. Ancak tanı ve tedavinin durumu hakkında bilgi
yaygın olabilir.
edinmek için hemen her zaman anjiyografi gereklidir.
Tanıda Doppler ultrasonografi, manyetik rezonans görüntüleme,
Durumun agresif seyirli olması nedeniyle hemen her olguda
bilgisayarlı tomografiden faydalanılabilir.
tedavi gereklidir. Tedavide en yaygın kullanılan embolizasyondur
Asemptomatik olgular tedavi edilmeyebilir. Makrokistik (Şekil 5). Seçilmiş olgularda cerrahi yapılabilir. Cerrahi öncesinde
lezyonlara skleroterapi uygulanabilir veya lezyonlar cerrahi
embolizasyon ile olası komplikasyonlar azaltılabilir. Buna
eksizyon ile çıkartılabilir (Şekil 4). Ayrıca lazer, kompresyon,
rağmen kanama, enfeksiyon, uzuv kaybı olası komplikasyonlardır.
5. Arteriyel Malformasyonlar
Duplikasyon, ektazi, hipoplazi, darlık, pozisyon anomalisi veya
anevrizma olarak veya diğer malformasyonların bir bileşimi
olarak ortaya çıkar.Yüksek akım hızlı malformasyonlardır. Tanı
Doppler ultrasonografi, manyetik rezonans görüntüleme veya
anjiyografi ile konulur. Asemptomatik olduğu surece tedavi
gerektirmez.
6. Karma Malformasyonlar
Bir veya birkaç malformasyon bir arada görülebilir. Bunlar çoğu
kez bir sendromun bileşeni olabilir. Ekstremite hipertrofisi veya
hipotrofisi, kan tablosunda bozukluklar, sinir tutulumu, oküler
anomaliler, skolyoz vb. gibi ek patolojiler duruma eşlik edebilir.
Bunlardan sık olanlar bazıları şunlardır:
• Klippel-Trénaunay sendromu
KM (porto şarap lekesi) ile birlikte VM’ler, variköz damar kümeleri,
LM’ler ve ekstremite hipertrofisi gözlenir (Şekil 6-8). Hastaların
Şekil 4. Üst ekstremite lenfatik malformasyonu. (a) kol
(makrokistik) ve aksilladaki (mikrokistik) lenfatik malformasyon; %8’inde derin venöz sistemde atrezi veya hipoplazi mevcuttur.
(b) lenfatik malformasyonun yarı saydamlığı; (c) manyetik rezonans Klippel-Trénaunay sendromunda genetik geçiş yoktur.
görüntüleri; (d) kist içindeki sıvı-sıvı seviyesine dikkat edin
(Kaynak: Damar. İstanbul: Bayçınar Tıbbi Yayıncılık, 2019:956-978) Tedavide; kompresyon çorabı, bandaj, skleroterapi, variköz
venlerin çıkartılması ve ayrıca cerrahi girişim(ler) uygulanabilir.
48
VASKÜLER MALFORMASYONLAR
Şekil 6. Klippel-Trénaunay sendromunun bileşeni olarak kapiller Şekil 7. Ekstremite uzunluğu farkı olan Klippel-Trénaunay
malformasyon (Kaynak: Damar. İstanbul: Bayçınar Tıbbi Yayıncılık, sendromlu olgu (Kaynak: Damar. İstanbul: Bayçınar Tıbbi Yayıncılık,
2019:956-978) 2019:956-978)
49
VASKÜLER MALFORMASYONLAR
BİLGİLENDİRME
Bu yazının hazırlanmasında kullanılan tüm görseller Ulusal
Şekil 8. Klippel-Trénaunay sendromlu 39 yaşında erkek hasta.
Ekstremite hipertrofisini, kapiller malformasyonu (porto şarabı Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği’nin yazılı izniyle
lekesi), embriyonik lateral mega veni (kırmızı ok) ve iyileşmiş “Akçalı Y. Doğumsal Vasküler Malfarmasyonlar. In: Polat A,
ülsere (sarı ok) dikkat edin (Kaynak: Damar. İstanbul: Bayçınar Tıbbi Akay HT, Köksal C, Bozkurt AK. Damar. İstanbul: Bayçınar Tıbbi
Yayıncılık, 2019:956-978)
Yayıncılık, 2019:956-978” künyeli kitaptan alınmıştır.
KAYNAKLAR
1. Akçalı Y. Doğumsal Vasküler Malformasyonlar. Polat A, Akay HT, Köksal C,
Bozkurt AK. Damar. İstanbul: Bayçınar Tıbbi Yayıncılık; 2019:956-978.
2. Pulathan Z. KonjenitalVasküler Anomaliler: Duran E. İstanbul: Kalp ve
Damar Cerrahisi. Çapa Tıp Kitapevi; 2004:713-720.
3. Flucke U, Karanian M, Broek RWT, Thway K. Soft Tissue Special Issue:
Perivascular and Vascular Tumors of the Head and Neck. Head Neck
Pathol. 2020;14:21-32.
4. North PE. Pediatric vascular tumors and malformations. Surg Pathol.
2010;3:455-494.
5. Mazhar A, Moosa S, Abbas A, Mallick Y, Samad L. A multi-disciplinary,
multimodal approach for the management of vascular anomalies. Pak J
Med Sci. 2020;36:S14-S19.
50
YAZAR İNDEKSİ