You are on page 1of 34

Türk Dili 1

Türkçenin Yazımında Kullanılan Alfabeler ve


Çağdaş Türk Lehçeleri
TÜRKÇENİN YAZIMINDA KULLANILAN
ALFABELER
• Belgelerle izlenebilen yaklaşık 1350 yıllık süre boyunca Türkçe 13
değişik alfabe ile yazılmıştır. Türkçe değişik dönem ve coğrafyalarda
Köktürk, Soğd, Uygur, Mani, Brahmi, Tibet, Süryani, Arap, Grek,
Ermeni, İbrani, Latin ve Slav (Kiril) alfabeleriyle yazılmıştır.
• Bunlardan Soğd, Mani, Brahmi, Tibet, Süryani, Grek, Ermeni ve İbrani
alfabeleri kısa tarihi dönemlerde ve oldukça sınırlı çevrelerde
kullanılmıştır. Geriye kalan Köktürk, Uygur, Arap, Latin ve Kiril
alfabeleri ise uzun sürelerle ve geniş coğrafyalarda kullanılmıştır .
• 6.1. Köktürk Alfabesi
• Türklerin kullandığı ilk alfabe olan Köktürk alfabesi 4'ü sesli, 26'sı
sessiz, 8'i bitişken olmak üzere 38 harften oluşur. Sağdan sola ve
yukarıdan aşağıya doğru yazılır. Harfler birbiriyle bitişmez; çivi yazısına
benzerliğinden dolayı taş ve eşya üzerine kazınmaya elverişlidir.
• Köktürk alfabesi yabancılarca Run harfleri, Yenisey Run Harfleri, Runik
alfabe, Türk Run yazısı gibi terimlerle adlandırılmıştır ancak bu
esrarengiz yazıyı okumayı başaran ilk bilgin olan V. Thomsen, “Türk
alfabesi” olarak adlandırmıştır.
• Bugünkü Kazakistan sınırları içerisindeki Esik kurganlarında çıkan dört
bin civarındaki buluntu içerisinde üzerinde Köktürk harflerinin ilkel
şekilleriyle yazılmış 26 harflik ibare olan bir tas vardır. MÖ IV.-V.
yüzyıllara ait olan bu yazı, Köktürk harflerinin kullanılma tarihini
Orhun yazıtlarından yaklaşık 1200 yıl, bugünden ise 2500 yıl geriye
götürmektedir.
• Köktürk yazısı, Uygur Kağanlığı ve Kırgız Kağanlığı dönemlerinde de
kullanılmıştır. Bu yazı çoğunlukla taşlar üzerine kazınarak yazılmış
olmakla birlikte başka malzemelere ve Irk Bitig adlı eser gibi kağıda
yazılmıştır. Bu eser günümüze ulaşmıştır.
• 6.2. Mani Alfabesi
• Mani alfabesi, Uygurlar döneminde Mani dinini benimseyen Türkler
tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Bu alfabeyle yazılmış metinler
Doğu Türkistan’da Turfan civarında bulunmuştur. Mani alfabesiyle
yazılmış Türkçe metinler, genellikle dini içeriklidir ve fazla da değildir.
• Türkçenin yazımı için çok yetersiz olan Mani alfabesi, dar bir çevrede
ve VIII.-IX. yüzyıllarda kısa süre kullanılmış din yoluyla gelen ilk
alfabedir.
• 6.3. Soğut Alfabesi
• Soğutlar, Fars kökenli bir kavim olup Köktürkler ve Uygurlar devrinde bölge
ticaretinde söz sahibiydiler.
• Bugünkü bilgilere göre Soğut alfabesi, Uygur devrinde ilk olarak IX. yüzyıla ait
olduğu düşünülen Karabalgasun yazıtında Soğutça bölümün yazılmasında
kullanılmıştır. Türkçenin yazımında son derece yetersiz olan bu alfabe 22 harften
oluşur ve sağdan sola yazılır.
• Bu alfabe, Türklere VIII. yüzyılda gelmiş ve kısa zamanda birtakım değişikliklerle
Uygur alfabesi olmuştur. Türkçenin seslerini yazıya geçirmek bakımından çok
yetersiz olan bu yazının Türkler tarafından kullanılmasının nedeni ticaridir. Uzun
süre Türklerle iç içe yaşayan ve zaman içerisinde Türkleşen Soğutların yazı
sisteminin asıl önemi Uygur alfabesinin kaynağını oluşturmasıdır.
• 6.4. Uygur Alfabesi
• VIII. yüzyıldan XVIII. yüzyıla kadar Doğu Türkistan'dan İstanbul'a kadar
geniş bir alanda kullanılmıştır. Bu alfabe Ârâmî kökenli Soğd
alfabesinden çıkmıştır. Uygur alfabesiyle yazılmış eserlerin çoğunu
Budizm, Maniheizm ve Hristiyanlık'a ait metinler oluşturur. Bu alfabe
Türklerin İslamiyet'i kabulünden sonra da kullanılmıştır. Kutadgu
Bilig'in tespit edilen üç nüshasından biri Uygur harfleriyle yazılmıştır.
18 harften oluşan alfabenin 4'ü sesli 14'ü sessiz harftir. Arap
alfabesinde olduğu gibi harfler başta, ortada ve sonda farklı
biçimlerde yazılır.
• XI.-XV. yüzyıllarda Çağatay, Altınordu ve Kıpçak sahalarına ait bazı
eserlerin Uygur harfleriyle yazılmış olması, bu alfabenin kullanılma
süresinin uzunluğunu ve kullanılma alanının genişliğini gösterir.
• 6.5. Brahmi Alfabesi
• Hindistan kökenli bir yazı sistemi olan Brahmi alfabesi, Budizm’le ilgili
eserlerin yazıldığı ve Budist Uygurlar tarafından dini nedenlerle
kullanılan alfabelerdendir. Hintçeden Budizm ile ilgili kitapların
Türkçeye tercüme edilmesi sebebiyle Uygurlara gelmiş, ancak Türkçe
için kullanışlı olmadığından yaygınlaşıp benimsenmemiştir. Brahmi
alfabesiyle yazılıp da bugüne ulaşan çok az metin vardır
• 6.6. Tibet Yazısı
• Köktürk yazıtlarına göre Türklerle Tibetliler arasında çok eskilere giden
bir ilişki bulunmaktadır. Türkler arasında Budizm’in yayılmasında da
Tibetli misyonerler etkili olmuştur. Uygur Kağanlığı döneminde
Tibetlilerle ilişkilerin arttığının bir göstergesi olarak Tibet yazısının
Uygurlar arasında kullanılmaya başlanması gösterilebilir. Tibet yazısı
da Uygurlarca Brahmi yazısı gibi çok kullanılmamıştır.
• 6.7. Süryani Alfabesi
• Yirminci yüzyılın başlarında Doğu Türkistan’da yapılan araştırmalarda
17’si bugün yaşamayan 30 ayrı dilde yirmi dört farklı alfabeyle yazılmış
binlerce metin bulunmuştur. Bu karışıklık ve çeşitlilik o coğrafyada pek
çok halkın, kültürün, inancın birlikte yaşadığını gösterir. Belirtilen bu
çeşitliliğin unsurlarından biri de Süryani alfabesinin bir kolu olan
Estrangelo yazısıdır.
• 6.8. İbrani Alfabesi
• Köktürk Devleti’nin en batı ucundaki bir Türk boyu olan Hazarlar, bu
devletin hâkimiyeti zayıflayınca Kafkaslar’ın ve Karadeniz’in kuzey
bozkırlarında kendi devletlerini kurdular. Çok dinli ve çok dilli bir siyasî
yapıya sahip olan Hazarlarda Köktürk alfabesi yanında İbrani alfabesi
de kullanılmıştır ancak Hazarlardan günümüze bu alfabe ile yazılmış
belge kalmamıştır. Bugün var olan İbrani harfli Türkçe belgeler,
Hazarların torunları olduğu kabul edilen Karay Türklerinden kalmadır.
• 6.9. Ermeni Alfabesi
• Ermeni harfli Kıpçak Türkçesi metinleri, özellikle Kafkaslar’da ve
Karadeniz’in kuzeyinde karşımıza çıkar. Bu metinlerin Kıpçak
Türklerinin hâkimiyetinde yaşayan ve Kıpçakçayı ana dili olarak
benimsemiş olan Ermenilere mi yoksa Hristiyanlık’ı benimsemiş ve
kilise yazısı olarak Ermeni alfabesini kabul etmiş olan Kıpçaklara mı ait
olduğu konusu tartışmalıdır. Son zamanlarda ikinci görüş, yani bu
metinlerin Hristiyan Kıpçaklara ait olduğu görüşü ağırlık
kazanmaktadır.
• 9.10. Grek Alfabesi
• Grek alfabesi, Anadolu’da Hristiyanlığın Ortodoks mezhebine bağlı
Karamanlı Türkler tarafından XVIII-XX. yüzyıllar arasında kullanılmıştır.
Sınırlı sayıda insan ve dar bir alanda kullanılmış olmasına rağmen Grek
alfabesiyle çok sayıda eser verilmiştir. Anadolu, Suriye, Balkanlar ve
Kırım’ın bazı bölgelerindeki Ortodoks Hristiyan Türkler tarafından
kullanılmış olan bu yazı sistemi de din dolayısıyla gelen
alfabelerdendir. Lozan antlaşmasıyla bu alfabenin kullanımı sona
ermiştir.
• 6.11. Arap Alfabesi
• Tarih boyunca Türk dilinin yazımı için kullanılmış olan alfabeler arasında
en uzun sürelisi ve en yaygını Arap alfabesidir. Bu alfabe Türklerin İslam
dinini kabul etmeye başladıkları yüzyıl ortalarından 20.yüzyıl ortalarına
kadar, yani 1000 yıl gibi çok uzun bir süre tarihi ve modern Türk dil ve
lehçelerinin yazımı için kullanılan tek alfabe olmuştur.
• Arap yazısı aslında bütün Sâmi alfabelerinde olduğu gibi, sadece
ünsüzleri gösteren harflerden oluşur. Başlangıçta 22 ünsüzden oluşan
alfabeye Arapçanın ihtiyaçlarını karşılamak üzere, sonradan 6 harf daha
eklenmiştir.
• İranlılar İslamiyet’i kabul edip dillerini Arap yazısı ile yazmaya
başladıktan sonra Farsçanın ihtiyacına göre alfabeye 4 harf daha ilave
etmişlerdir. İranlıların icadı olan bu harfler p, ç, g, j dir. Böylece Arap
alfabesindeki harf sayısı 32’ye yükselmiştir. İranlılardan sonra
İslamiyet’i kabul eden Türkler de ne Arapça ne de Farsçada
bulunmayan geniz n’si için sağır kef adı verilen bir harf icat etmişlerdir.
• Arap alfabesi Türkler arasında İslamiyet’in kabul edilmesinden XIX.
yüzyıla kadar geleneksel şekliyle kullanılagelmiştir. XIX. yüzyıldan
başlayarak bu alfabenin Türkçenin yazımında yetersiz olduğu
yazılmaya başlanmış, özellikle ünlüleri göstermekte kullanılan harf ve
işaretlerin eksikliği en çok eleştirilen yön olmuştur. Çeşitli devletlerin
egemenliğinde yaşayan ve Arap alfabesini kullanan Türk aydınları
özellikle XIX. yüzyılın sonlarıyla XX. yüzyılın başlarında alfabenin
düzeltilmesi ve Türkçeye daha uygun bir duruma getirilmesi
konusunda tekliflerde bulunmuşlardır.
• 1 Kasım 1928’de Türkiye’de Latin alfabesine geçilmiştir.
• Türkçenin yazımında dünyanın çeşitli ülkelerinde bugün de kullanılan
alfabelerden biri de Arap alfabesidir. Özellikle İslam coğrafyasında
İran, Irak, Suriye, Afganistan gibi ülkelerde yaşayan ve ana dilleri olan
Türkçeyi okuyup yazma imkanına sahip olan Türk toplulukları,
dillerinin yazımında Arap alfabesini kullanırlar. Çin hakimiyetindeki
Doğu Türkistan (Sincan Uygur Özerk Bölgesi) olarak adlandırılan ve
Orta Asya Türk cumhuriyetlerine sınır olan bölgedeki büyük
çoğunluğunu Uygurların oluşturduğu Türk halkları da kendi lehçelerini
Arap alfabesiyle yazmaya devam etmektedirler.
• 6.12. Kiril Alfabesi
• En eski Slav kitaplarının yazıldığı iki alfabeden biri olan Kiril alfabesi, IX. yüzyılda
oluşturulmuştur. Bu alfabenin Rus topraklarına girmesi 9. yüzyıl ortalarında başlar. X.
yüzyılda Hristiyanlığın Ruslar arasında kabul görmesi, Kuzey Karadeniz ile bütün Sibirya
ve Orta Asya’nın da kaderini belirler.
• Alfabesini Kirilleştiren ilk Türk soylu halk Çuvaşlar olmuştur.
• Eski Sovyetler Birliği’nde yaşayan Türk halklarının Rus-Kiril alfabesini kullanmaları
yolunda Moskova’nın aldığı karar üzerine 1939’da Azerbaycanlılar, Tatarlar, Yakutlar ve
Hakaslar, 1940’da Kazak, Kırgız, Başkurt, Karakalpak ve Özbekler, 1943’te Tuvalılar,
1957’de de Gagavuz Türkleri Latin alfabesini bırakıp Kiril alfabesine geçmişlerdir.
• Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bağımsız olan Türk Cumhuriyetlerinden bir
kısmı yeniden Latin alfabesini kullanmaya başlamışlardır.
• 6.13. Latin Alfabesi
• Latin alfabesinin Grek alfabesinden doğduğu kabul edilmektedir. Bu alfabe,
Türkçenin yazılmasında çeşitli coğrafyalarda XIV. yüzyıldan beri
kullanılmaktadır. Türklerin kendi dillerini bu alfabeyle yazmalarına ise XX.
yüzyıl başlarından itibaren rastlanır.
• Bugünkü bilgilerimize göre, Latin alfabesi Türkçenin yazımı için ilk kez bundan
694 yıl önce kullanılmıştır. 14. yüzyıl başlarında aşağı Volga bölgesinde
Kıpçaklar arasında Hristiyanlığı yaymaya çalışan Fransiskan misyonerleri
vaazlarında kullanmak üzere Türkçe öğrenmişler ve birçok dinî metinleri,
Hristiyan dua ve ilahilerini Latin harfleri ile Kıpçak Türkçesine çevirmişlerdir.
Latin harfli bu Türkçe metinleri içeren kitabın adı Kodeks Kumanikus’tur.
• Floransa şehrinin İstanbul temsilciliğinde sekreter olarak çalışan Filippo
Argenti 1533’te Galata’daki yabancı tüccarlara kılavuz olmak üzere
Türkçe Konuşma Kuralları adlı küçük bir konuşma kitabı yazmıştır. Bu
kitap ancak 1938 yılında tanıtılmıştır.
• 1926’da Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de pek çok Türk halkından
temsilcinin katıldığı Türkoloji Kongresinde bütün Türklerin Latin
harflerine geçmesi yönünde bir tavsiye kararı alınır. Türk Cumhuriyet ve
topluluklarının hemen hepsinde bu tavsiyeye uyulmuş ve Latin asıllı
alfabeler kabul edilerek karar uygulanmıştır. Yaklaşık sekiz-on yıl ortak
yazı kullanılmış, ancak 1938’den başlayarak Sovyet coğrafyasında
Türkler, zorunlu bir şekilde Kiril alfabesine geçirilmiştir.
• Osmanlı devleti içerisindeki topluluklardan Latin harflerini ilk
kullananlar Arnavutlardır. Arnavutlar bu alfabeyi 1880’lerde yaygın
olarak kullanmaktaydılar.
• Arap alfabesinin Türkçenin ses sistemini karşılamaktan uzak bir yazı
sistemi olduğu gerçeği Osmanlının yetiştirdiği en büyük aydınlardan
biri olan Katip Çelebi tarafından 17. yüzyılda ilk olarak dile getirilmiştir.
Bu alfabenin yetersizliğini kabul eden bazı aydınlar da yazı
reformundan bahsetmişler ancak bir sonuç alınamamıştır. Alfabe
değişikliği ancak Atatürk’ün direktifleriyle ve TBMM’nin kararıyla 1
Kasım 1928’de gerçekleşebilmiştir.
ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ
• 1. Azeri Türkçesi
• Azeriler XI. yüzyıl sonlarında İran’ı, Azerbaycan’ı, Doğu Anadolu’yu ve
Kuzey Irak’ı fetheden Oğuzların torunlarıdır. Türkçe XIII. yüzyıla kadar
tek bir yazı dili halinde varlık göstermiştir. XIII. yüzyıl ve sonrasında
Oğuz şivesine bağlı gelişen yazı dilleri oluşmuştur. Balkanlar’da, Doğu
Anadolu’da, İran’da, Kuzey Irak’ta (Kerkük, Musul, Erbil) Suriye’de,
Azerbaycan’da devam eden bu yazı diline ‘Batı Türkçesi’ denilmektedir.
Batı Türkçesi coğrafi bakımdan Azerilerin yaşadığı alanlarda Azeri
Türkçesi ile Osmanlının var olduğu alanlar da Türkiye Türkçesi olarak
iki gruba ayrılmaktadır.
• Bugün Azeri Türkçesi İran ve Irak’ta Arap alfabesi ile yazılırken
Azerbaycan’ da Latin alfabesi kullanılmaktadır. Sovyetler Birliği’ne bağlı
olduğu dönemde Kiril alfabesi de kullanılmıştır. 30 Ağustos 1991’de
bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti kurulunca Latin alfabesine geçilmiştir.
• Azeri Türkçesi ile oluşmuş ilk anonim halk edebiyatı ürünü Dede Korkut
destanıdır. Bu diyalekt ile yazılmış ilk edebi ürünler de Hasanoğlu
(Ö.1261) adlı bir şairle Nesimi’nin (1369-1404) ve Sivas hakimi Kadı
Burhanettin’in (1345-1398) şiirleridir. Azerilerin en ünlü şairleri ise Hatai
mahlası ile yazan Şah İsmail (1485-1524) ve Irak’lı Fuzuli’dir. (1498-
1556)
• 2. Türkmence
• Türkmen adı karşımıza ilk kez Kaşgarlı’nın sözlüğünde çıkar. Türkmence
Oğuz grubu Türk dillerinin Doğu kolunu oluşturur. Batı kolunda ise
Azeri Türkçesi, Türkiye Türkçesi ve Gagauz Türkçesi bulunur.
Türkmence Türkmenistan’da konuşulmaktadır. İran, Afganistan,
Kazakistan ve Özbekistan’da konuşulan Türkmence belirgin farklılıklar
göstermektedir.
• 3. Gagavuz Türkçesi
• Günümüzde Moldova, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, Türkiye’de yaşayan
Gagavuzlar, Ortadoks Türklerdir. Ruslar tarafından Hristiyanlaştırılan Çuvaş ve
Yakutların aksine çok eski asırlarda eski Gök Tanrı dininden Hristiyanlığa
geçmişlerdir.
• Tekin ve Ölmez’e göre ise, 13. yüzyıl ortalarında Bizans İmparatorunun isteğiyle
Bizans’a yapılan Slav akınlarını durdurmak için Anadolu’dan gönderilen birkaç bin
kişilik bir Selçuklu kuvveti oldukları, Slavlarla tanışıp din değiştirdikleri ve
adlarının da Keykavus’tan geldiği sanılmaktadır. Gagavuz Türklerinin kullandığı
Gagavuz Türkçesi Oğuz lehçelerinden biridir. Osmanlı Türkçesi, Bulgar Türkçesi,
Kıpçak Türkçesi, Karayim Türkçesi bu dili etkilemiştir. Bu diller arasında Türkiye
Türkçesine daha yakındır.
• Gagavuz Türkçesindeki Arapça, Farsça kelimelerin varlığı Osmanlı
Türkçesinin etkilerini yansıtmaktadır. Ayrıca Gagavuzcada, Bulgar,
Roman ve Slav dillerinden de birçok kelimeye rastlanmaktadır.
• 4. Özbekçe
• Bugün Özbekistan Cumhuriyeti’nin resmi dili olan Özbek Türkçesi,
kökü kendisinden önceki Timur döneminde başlayan Çağatayca, daha
önceki Harezmce, Karahanlıca, Eski Uygurca ve en erken Göktürk yazı
dönemlerine dek giden en köklü Türk yazı dillerinden biridir.
Özbekistan dışında Kazakistan, Türkmenistan, Afganistan, ve Çin’e
bağlı Doğu Türkistan bölgesinde kullanılmaktadır.
• 5. Uygur Türkçesi
• Uygurlar, 8. yüzyıl ortalarında Moğolistan’da ve 9. yüzyıl ortalarında da
şu an yaşadıkları Çin’in kuzeybatısındaki ülkelerinde olmak üzere iki
devlet kurmuşlardır. Uygurların çok büyük kısmı Çin Halk
Cumhuriyeti’nin Uygur Özerk Bölgesinde yaşamaktadır. Eski Uygurca,
Göktürklerin yerine geçen Uygurların Türkçesi, Yeni Uygurca ise,
Özbekçe gibi eski Çağatay yazı dilinin devamı niteliğinde olan Doğu
Türkistan Türkçesidir.
• 6. Kazakça
• Kazaklar, 15. yüzyılın ikinci yarısında Timur ve Altınordu devletlerinin
dağılmasından sonra ortaya çıkmış bir Türk boyudur. Kazakistan, Doğu
Türkistan, Özbekistan, Türkmenistan içinde yaşayan Kazaklar
tarafından konuşulan Kazakça, Kıpçak grubu lehçelerinden biridir.
Kırgız Türkçesi ile çok benzerlik gösterir.
• 7. Kırgızca
• Kırgızlar, Orta Asya’nın en eski Türk boylarından biridir. Tiyanşan ( Tanrı
dağı) civarında yerleşmişlerdir. Kıpçak gurubunda yer alan Kırgız
Türkçesi, genelde büyük yakınlık gösterdiği Kazak Türkçesinin bir ağzı
olarak değerlendirilmiştir.
• Kırgız Türkçesinde Kazak Türkçesinin etkileri görülmektedir. Kırgız
Türkçesi sonraki dönemlerde Moğolca, Çince, Arapça ve Farsçadan
etkilenmiş, günümüzde de Rusçadan etkilenmektedir.
• 8. Tatarca
• Tatar adına ilk kez Orhon yazıtlarında ( Otuz Tatar, Tokuz Tatar) daha
sonra da Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lügat-ı Türk adlı ederinde
rastlanır. Kaşgarlı Türk dünyası haritasında Tatarları, Başkurtlarla
birlikte bugün yaşadıkları İdil-Ural bölgesinde göstermektedir. ( Tekin,
Ölmez 2003).
• 9. Yakut Türkçesi
• Ana Türkçeden ayrılıp başlı başına bir kol oluşturan Yakut Türkçesi en
eski özellikleri korumuştur. Yakut Türkçesi Moğolca ve Tunguzcadan
etkilendiği için ana Türkçeden özellikler taşımasına rağmen diğer Türk
lehçeleri tarafından kolay anlaşılamamaktadır.
• Günümüz Rusya topraklarının beşte birine sahip Yakutistan dünyanın
en büyük yüzölçümüne sahip özerk bölgesidir. Rusya’yı oluşturan
federe cumhuriyetlerden birisidir.
• 10. Çuvaşça
• Çuvaş Özerk Cumhuriyetinde, Tatar, Başkurt Özerk Cumhuriyetlerinde
ve Rusya Federasyonu’nda yaşayan Çuvaşlar, Eski Volga Bulgarlarının
torunlarıdır. Yakutça gibi erken dönemde ana Türkçeden ayrılmıştır.
Moğolca ve Fin Ugor dilleriyle yakınlaşması Çuvaşçayı Türkçeden
uzaklaştırmıştır. Bazı dilbilimciler Çuvaşçanın Türkçeden ayrı bir dil
olduğunu ileri sürmüşler, Ramstedt, Çuvaşçanın kurallı olarak gelişmiş
bir Türk dili olduğunu ortaya koymuştur.

You might also like