You are on page 1of 33

ANİMUS

C.G.JUNG
Hazırlayan : Ergin AKTOP

1
Jung, analitik psikoloji alanındaki
çalışmaları ile tanınmaktadır. İnsandaki
somut gerçekliğin yanında sezgi ve
hissetme gücünü de ön plana
çıkarmaktadır. Freud’un aksine teorisini katı
bir paradigmaya oturtma çabasında
değildir. Freud’un ortaya attığı id, ego ve
süperego modeli yerine, bilinç ve
bilinçdışını çok katmanlı bir yapı olarak ele
almıştır. Bu yapı aşağıdaki resimde
gösterilmiştir:

2
3
Jung’a göre bu katmanlarda insanlığın, hatta
hayvan ataların varoluşlarından bugüne
kadarki tüm bilgiler mevcuttur. Jung bunu
kolektif bilinçdışı ve arketiplerle ifade eder.
Bunlar tüm insanlık için ortaktır. Jung, tüm
insanlığın bu ortak değerlerde buluşmasını
ümit eder. İnsanlığı bekleyen felaketin bu
değerlerden ve özüne yabancılaşan insanın
bilinçdışından geleceğini savunur. Ruhsal
sorunların çoğunun insanın doğasına
yabancılaşması olduğunu söyleyen Jung,
insanın çağdaş yaşamının gereği reddetmek
zorunda kaldığı doğasını kademeli olarak
açığa çıkarmayı hedefler. 4
5
6
“Kişiliğin merkezi ego'dur, onun yanında
bilinçdışı hareket vardır. Bunun içinde de var
olan karmaşalar, bunları kapsayan ortak
bilinçdışı vardır.” der, Jung. Ortak bilinçdışının
içinde de Jung'un arketipleri vardır. Arketip,
dış dünyanın gördüğü personadan ayırt etmek
üzere kullanılan ve iç benlik, ruh anlamına
gelen bir Jung terimidir. Bu ruh kavramının,
biri erkek, öbürü kadın olmak üzere, herkeste
iki unsuru vardır. Bu arketiplerden, erkekteki
kadın arketipine “anima”, kadındaki erkek
arketipine “ animus ” denir.

7
Anima , “ruh” anlamında kullanılır. Bu terimin
kadınlardaki karşılığı ise, animustur (Bennet).
Her kadının bilinç dışında erkeksi öğe, her
erkeğin bilinçdışında kadınsı öğeler, imajlar
ve figürler olarak temsil edilir. Anima ruh
hallerini, animus düşünceleri, mantığı üretir
(Izgar).
Dişi özellikleri (anima) iyi peri masallarında,
bilge yaşlı kadında, masum bakirede, iyi
annede, günahkâr peride, cadıda ve şeytanda
bulunur. Erkek özellikleri (animus) kâşifte,
sorumlu babada, bilge yaşlı adamda,
zulmedende bulunur (Appelman, Fox).
8
Animus ve anima arketipleri, cinsiyet kromozomları ve
cinsiyet hormonları tarafından düzenlenmelerine
rağmen kadının erkekle ve erkeğin kadınla birlikte
geçirmiş oldukları uzun yaşantılarının ürünleridir.
Tarih boyunca birlikte yaşamaları sonucu kadın biraz
erkekleşmiş, erkek de biraz kadınlaşmıştır. Bu
arketipler sadece karşı cinse ait özellikleri göstermekle
kalmaz. Arketipler aynı zamanda ortak imgeler olarak
hareket edip iki cinsin birbirlerini anlamalarına olanak
sağlarlar. Tabi ki her zaman doğru anlamanın
olduğunu söyleyemeyiz. Bazen çatışmaya da neden
olabilir. Bir erkek idealize edilmiş kadın imgesini,
gerçek bir kadınla bağdaştırmaya çalışır.
Bağdaştıramadığında da hayal kırıklığı yaşar ve acı
çeker. Bireyin uyum sağlayabilmesi için dış dünyanın
gerçekleri ile zihinsel imgeleri arasında bir uzlaşma
sağlanmalıdır. 9
Animusun üçlü bir sacayağı üzerine
kurulu olduğu söylenebilir:
oBirincisi kolektif bilince ait olan erkek
imajı,
oİkincisi geçmişe ait deneyimler,
oÜçüncüsü de gizli erkeksi köken.

Annenin oğlan çocuk için anima imajının


ilk taşıyıcısı olması gibi, baba da kız
çocuk için animus imajını biçimlendirir.

10
Erkek çocuk için anne, kız çocuk için baba izdüşüm
faktörünü yapan ilk taşıyıcılar olarak görülmektedir. Kadın
erkeksi bir elementle tamamlanır ve bu yüzden kadının
bilinçaltında erkeksi bir iz vardır. Bu sonuçlar, kadınlar ve
erkekler arasında muazzam bir psikolojik fark ortaya çıkarır.
Bu nedenle kadınlardaki izdüşüm yapan faktörü animus
olarak adlandırdım. Bu da ruh ya da us anlamına gelir.
Animus baba ile ilgili olan logos ile ilişkilidir ve anima da
anne ile ilgili olan eros ile ilişkilidir. Erkeklerde eros, logosa
göre daha az gelişmiştir. Kadınlarda eros onların gerçek
tabiatlarının ifadesidir ve logosları genellikle pişmanlık
yaratan bir kazadır. Bu, ailede ve arkadaş çevresinde yanlış
anlamlara ve yorumlamalara yol açabilir. Kadının erosu, ne
kadar arkadaşça ne kadar yardıma hazır olursa olsun
animus tarafından kontrol edildiği zaman dünyada hiçbir
mantık kadın için önemli değildir. Genellikle erkekte şu
duygu hakımdır; sadece istismar, dövme ya da ikna edici
bir güç (Jung). 11
Kolektif bilinç dışına dahil arketiplerden biridir
animus. Kişisel bilinç dışı, bize özgü olan
yaşantılarımızın oluşturduğu bir kaynak olarak
adlandırılırsa, kolektif bilinçdışı ise bize
atalarımızdan miras gelen, ait olduğumuz
ırkların bilinçdışlarında yatan kavramlardır.
Animus dediğimiz kavram da bir çeşit kolektif
bilinçdışına ait bir yapı, yani bir arketiptir.
Arketip olarak adlandırılan kavramlar, kolektif
bilinçdışını oluşturan kaynakları tek çatı altına
toplayan yapıdır. Animus, kadının erkeksi
yanını anlatan parçadır. Jung'a göre kadınlar
kendilerindeki animusu dışarıda ararken,
erkekler de animalarını dış dünyada arar. 12
Animus, kadınlarda genellikle kutsal
inanç olarak ortaya çıkar. Kadındaki
animusun durmadan tekrar ettiği konu;
“Tek istediğim sevgi ama o beni
sevmiyor.”dur. Kız, animusunu babası
gibi biçimlendirir. Kızın ruhundaki
renkleri, izleri veren babadır. Animus,
kadınların yalnız başlarına kaldıklarında,
özellikle duygusal zorlukların
karşılanmasını hissettiklerinde akıllarına
üşüşen her türlü yarı bilinçli, soğukkanlı,
ruhsuz düşünceyi temsil eder (Jung).
13
Animus, erkeklerle olan ilişkilerden
kaynaklanan, erkeklerle ilgili kendi
deneyimi ve kendi içinde saklı olan
erkeksi kökeni ifade eder. Kadın, ticaret,
politika, teknoloji ve bilimin geniş
ufuklarını, yani erkeksi aklın
uygulamaları olan bu gerçeklikleri
animus ile dişi bilincinin yarı karanlık
alanına doğru itelemekte; öte yandan
sayısız ince farklılıkların erkekten
tamamıyla uzak olduğu kişisel ilişkilerde
ise ayrıntılı bir bilinçlilik geliştirmektedir
(Fordham).
14
Animus dört gelişim evresini takip eder:
Birinci evrede, fiziksel güç kişileşir. Örneğin Tarzan
tiplemesi, animusun ilk evresinin kişileşmesinin güzel bir
örneğidir. İkinci evre, girişkenlik yada planlanmış bir
hareket kapasitesi olarak belirlenmektedir. Üçüncü evre, bir
rahip yada profesör olarak görünen, başka bir deyişle
onlara yansıtılan bir “kelam yada söz” olarak ortaya
çıkmaktadır. Dördünce evre “anlamın vücut bulması”dır.
Ayrıca en gelişmiş formuyla animus, kadın zihni ve çağının
spiritual (ruhsal, içsel) gelişimi arasında bağlantı kurmakta
ve böylelikle yaratıcı düşünceyi alma hususunda erkeğe
göre daha alıcı yapmaktadır. Bu nedenle çok eski
dönemlerden bu yana pek çok kavim kadınları kahin ve
sihirbaz olarak kullanmıştır. Günümüzde pek çok erkek,
kadınların cesaretlendirmeleriyle yeni ve orijinal
girişimlerde bulunmaktadır. Her ne kadar bu düşünceler ve
fikirler kadının bilinçli zihni tarafından üretiliyor gibi
görünse de gerçekte bu düşünce ve fikir animus tarafından
onun bilincine fısıldanmaktadır (Jung). 15
Animus olumlu ve olumsuz yönlere sahiptir.
Psişenin derinliklerindeki erkeksi öğe, bir kadında
ısrarcı, yüksek bir erkeksi ses ya da kaba, duygusal
görünümlü bir inanç olarak ortaya çıkabilir. Bu,
psişenin derinliklerindeki erkeksi öğedir. Dış
görünüş olarak nazik, kibar bir kadın aynı zamanda
katı bir yapıya sahip olur. Bu yapı kadını oldukça
inatçı, soğuk ve yanına yaklaşılmaz bir varlık haline
getirir. Olumsuz animus; yıkıcı, inatçılık, kötü
düşünce gibi olumsuz rolleri üstlenir. Bazen bu
yıkıcı tutumlar çevresindekilere olumsuz
yansımaktadır. Diğer taraftan pek çok kadın
psişesindeki bu güç nedeniyle çocuklarını diğer
kadınlardan kıskanmakta ve dolayısıyla da onların
bir başka kadınla evlenmelerini
engelleyebilmektedir. Ayrıca animus, kadında hiçlik
duygusuna neden olabilmektedir (Jung). 16
Animusun negatif tarafının gelişmesi,
babadan kaynaklanan deneyimlerin
olumsuz olması ile gerçekleşir. Bu
kadının erkeklerle ilişkilerinde
kopukluklara sebebiyet verir. Animus
tarafından güdülen bir kadında, erkek
unsur olağandan daha fazladır. Kendi
animusuyla pozitif bir ilişki geliştirmek
kadını daha yaratıcı kılar. Uyuyan güzel
masalının kadının kendi içindeki
animusu uyandırmasını anlattığı
söylenir.
17
Kadının, akıldışı olana yakın oluşu, kadınların
kamu yaşamında daha az yer alışları da
animusun özel yaşamın loşluğunda arka
planda yer almalarından kaynaklanabilir
(Jung). Kısa, kadınların animus problemlerine
daha fazla zaman ayırmasının öneminden
bahseder. Kadın gerektiğinde acılara
katlanabilirse, animusuyla ilgili problemleri
çözerse, animus kadına girişkenlik, cesaret,
objektiflik, ruhsal bilgelik gibi erkeksi
nitelikleri ihsan edecektir. Bu nitelikler
özellikle savaş yılları gibi kötü anlarda kadın
toplum için oldukça önemli olmaktadır.

18
Animusun olumsuz yönleri yanında olumlu
yönleri de vardır. Kadın, yaratıcı aktivitesi ile
kendilik ve ego arasında köprü oluşturarak
içsel merkezle bağlantı kurmaktadır (Jung). Bir
kadın, animus ile erkek özelliklerini de
bünyesinde barındırarak erkeği anlayabilir ve
bilinçdışı normlar oluşturarak bu normlara
uygun eş seçer. Bu sebeple bazı erkekler
kadına çekici; bazıları da itici gelmektedir.
Animusunu geliştirmek isteyen kadının
kendisini tanıması önem taşır. Ne kadar çabuk
tanırsa animus o kadar yapıcı olur. Kişiliğinde
var olan erkeksi tarafın farkında olan kişi
insan ilişkilerinde o kadar uyumlu ve mutlu
olur. 19
Hayatta oynamak zorunda olduğumuz dişi ya
da erkil rol kişiliğimizin, personanın bir
parçasını oluşturur. Pek çok insan için bu rol
fiziksel cinsiyetleriyle belirlenmektedir. Fakat
Jung da Freud, Adler ve diğerleri gibi,
biseksüel bir doğaya sahip olduğumuzu
hissetmiştir. Yaşamımıza bir fetüs olarak
başladığımızda, farklılaşmamış cinsel
organlara sahiptik; bunlar ancak zamanla ve
çeşitli hormonların etkisiyle dişi yada erkek
halini almıştır. Fakat neredeyse eş zamanlı
olarak –pembe ve mavi kurdelalar gibi
şeylerle- bizi yavaş yavaş erkeğe ya da kadına
dönüştüren toplumun etkisine girmişizdir
(Gençtan). 20
Animus, yani biyolojik yaratıcılık doğal olarak
algılandığında kendini ilişkide derin bir kapasitede
gelişen, özellikle de çocuklara olan bağlılık boyutunda
ortaya çıkarır. Kültürel bir önyargı haline gelmiş bu
biyolojik kaderden kaçınmak oldukça zordur. Kişisel
yada orijinal kendisine ait bir şeyi ifade edebilmek için
kadın ilişki adına kendi bağlılıklarından bazılarını feda
etmek zorundadır. Mesleğimizin vurgulandığı ve
diğerlerine bağlılığın ifade edildiği kendi yaratıcılığı
için zemin hazırlamalıdır. Bu durumda animus, hoş
olmayan ve sinirlendirici formunda, direnemeyen ve
hayır diyemeyen, kendinden veren tavra mesafe
koymak isteyen ilkel bir deneme olur. Diğer yandan
animus daha gelişmiş formunda, anne ile ilgili
bilinçaltı tanımlamalarında gelen yeni bir çeşit
yaratıcılık ile mücadele edebilen bireysel
tanımlamadan kaçan içerikli bir enerji halini alır 21
(Liotta).
Animus kadınların kolektif
bilinçaltındaki erkil yanı temsil
etmektedir. Animus yaşlı bilge
adam, bir sihirbaz yada çoğu zaman
birden çok erkek olarak
kişileştirilebilir ve bu figür genelde
mantıklı, gerçekçi ve hatta
tartışmacıdır (Jung).

22
Yapılan analizlerde çoğu kadının kendi
animuslarının yönelimleri ile ilgili olumsuz
taraflarını görerek düzelttikleri görülmüştür
(Bennet). Animusu tarafından ele geçirilen
kadın kavgacı, yasa koyucu, öğretici, dünyayı
düzeltme meraklısı, inat, her şeyi biliyorum
havası taşıyan, kuramsal, eril yönüyle tepki
veren kadındır (Jung). Jacobi, bu gibi
durumlarda insanın “bireyi ele geçirildiğini”
veya “içine yabancı bir ruhun girdiğini”
düşünüyor olmamızda etkili olduğunu;
kendisini tanıma peşinde olan insanların
animuslarının içsel boyutuna dikkat ederek
ilerleyebileceğini ifade eder.
23
Animusun sönmesi yada gelişmemesi zararlı
sonuçlar yaratabilir ki bunun da en çok batı
kültüründe yaygın olduğunu dile getirir Jung.
Animus genel anlamda kolektif bilinçaltıyla
iletişim kurmamızı sağlayan arketiplerden biridir.
Aynı zamanda kadınlar için aşk yaşamlarının
büyük bir bölümünden de sorumludur. Bir antik
Yunan efsanesinde söylenildiği gibi, karşı cinste
diğer yarımızı ararız. İlk görüşte âşık olan bir
kadın zihnindeki animus arketipine oldukça uyan
biriyle karşılaşmış demektir.
Animus insan figürü seviyesine erişememişse ve
tamamıyla içgüdüsel formlarda beliriyorsa,
hayvanlar hatta eril ve dişil karakter taşıyan
nesnelerle de simgelenebilir.
24
Animus simgeleri; lider, hayvan, Diyanizos,
kartal, arslan, mızrak, kule yada herhangi bir
fallus şeklinde ortaya çıkabilir (Jung).
Animus problemine sahip olan bir kadın
fazlasıyla dik kafalı biri haline düşebilir
(Bennet). Animusun nasıl işlediğini öğrenmek
isteyen bir kadın için, rüyalarını yazmak ve
yaşamını rahatsız eden her türlü animus
özelliğini şekillendirmek için resim yapmak
veya boyamak gibi gücü dahilindeki her türlü
anlamı değerlendirmek büyük pratik yarar
sağlar. Varlığından ne kadar uzun süre
habersiz olursa, animus o kadar otonom ve
yıkıcı olur (Bennet).
25
Kadın diğer insanlarla olan ilişkilerinde mutlu ve
uyumlu olmak için, kişiliğindeki erkeksi tarafın
bilincinde olmalıdır. Bu da cesaret ve sabırlı olmayı
gerektirir (Bennet).
Kadının animusla ilgili üstesinden gelmesi gereken
şey gurur değil, eylemsizlik ve güven eksikliğidir
(Jacobi). Birçok kadın yapılan araştırmalarda kendi
animuslarının eğiliminin olumsuz yanlarını
görmüşler ve onları düzeltmişlerdir. Diğer insanlarla
bilinçli seviyede kolay ilişki kurmuşlardır. Bu bilinçli
seviye yaşamın kişisel olmayan arketip araçlarını
anlamakta önemli bir adımdır (Bennet). Animusuyla
yüzleşen kadın, kim olduğunu anlarsa animus onun
için kendisine girişim, cesaret, objektiflik, ruhsal
berraklık gibi eril özellikler kazanmasını sağlayacak
ve yaşama meydan okuması o denli güçlü olacaktır.
26
Nüfusun yarısının kadın olduğu bir dünyada,
kadın imgesinin ortaya konması kaçınılmazdır.
Kadın portresini temelleri kişinin ilk çocukluk
çağlarına kadar uzanır. Kadının tarihsel geçmişi
öyle ki mitolojilere bile konu olmuştur.
Ataerkil toplumlarda erkekler kadar kızlar da
kahraman kimliğe sahiptir. Tek fark kızların içinde
bulunduğu duygusal, ruhsal içeriği
bastırmalarından kaynaklanmaktadır. Çevrenin
beklentileri ve kişinin kendi kişiliğini
tanımlayamamış olması, kendi duygularını
bastırmalarına neden olur. Çevrenin yada
uyarıcıların şekillendirici yanları, kişilerin
beklentileri çocukların gelecek yaşamlarını
farkında olmadan belirler.
27
Jung’ a göre ruhsal içerik ortaya çıktığında
modern kadın olasılıkla bastırmaktadır. Çünkü
bu onların eşitlenmiş nitelikteki
arkadaşlıklarını ortadan kaldıracak bir tehlike
olur. Kadın belli bir süre için, okulda,
üniversitede öğrendiği eril zihinsel ereklere
yönelmeyi sürdürür. Evlense, evlilik arketipine
-görünüşte hiç konuşulmasa da içerdiği anne
olmak yükümlülüğü ile birlikte- tabi olmasına
rağmen bir özgürlük aldanışını korur. Böylece
bu durum, bugün çoğunlukla olduğu gibi,
kadını sonunda gömülü dişiliğini yeniden
keşfetmek için sancılı ama sonunda kazançlı
bir sürece zorlar (Jung).
28
Animusları güçlü kız çocuklar güçlü bir
ben imgesine sahiptir. Bu anlamda
çocukların yetişkinler tarafından
“anlaşılmaya” ihtiyaçları vardır.
Sağlıklı bir animusun var olup
olmadığını gözlemlemek için kızın diğer
insanlarla olan ilişkilerini incelemek
yeterli olacaktır (Bennet). Başka bir
ifadeyle, kızın sağlıklı animusa sahip
olup olmadığını anlamak için yakın
çevresi ile kurduğu ilişkileri incelemek
gerekir.
29
Animusunun güçlü olması kız çocuğuna
olumlu yanlarını sunarken olumsuz
yanlarını da beraberinde getirir. Öyle ki bu
dengeyi kurmakta zorlanır. Anlaşılmaz
korkular yada sınırsız bir cesaret arasında
gidip gelir. Önemli olan animusun olumlu
taraflarını çocukta geliştirilmesidir.
Animusları gelişmiş çocukların en önemli
ihtiyacı “anlaşılma, kendine ifade etme”
arzusudur. Çünkü kendini ifade edebildiği
oranda gereksinimlerini karşılayabilir ki bu
aslında gelecek yaşantıların belirlenmesine
yönelik aktarımlardır.
30
Öğretmen çocukların iç dünyaları ile temasa
geçmelerine yardımcı olacak yollara
odaklanmalıdır ya da çocukların koydukları
bariyerle üzerinde çalışarak onların kendilerini
kağıt üzerine ifade etmelerine yardımcı
olmalıdır. Örneğin bazen öğretmen; “Bazı
zamanlar ne çizeceğine karar vermek zordur.
Ellerini ve kafanı sıranın üzerine koy ve bırak.
Aklın merak etsin. Nereye gidiyorsun, ne
görüyorsun?” diyebilir. Diğer bir yaklaşım ise
çocukların rüyalarını kayıt etmeleri istenebilir.
Daha sonra öğretmen, çocukların dergilerini
bilim yada sosyal projeler için kullanmaktan
çok, çocuğun iç deneyimlerine odaklanmalıdır
(Foks-Appelman). 31
Öğretmenin anahtar rolü; çocuğu,
çizmeye devam etmesini
cesaretlendiren, değişik temalar
kullanmasına yardım eden, yapılan işi
onaylayan ve önemini vurgulayan,
hikayede ve resimde portre edilen
duygular ile empati kuran, yazmaya ve
çizmeye çocukların başlamasını
engelleyen engelleri aşmalarına
yardımcı olan uygun yorumlar
yapmaktır.
32
Sürekli tek bir kadın gibi görülen animadan farklı
olarak animusun başka bir garip özelliği de birçok
erkeğin birleşmesi biçiminde dile getirilme
özelliğidir (Fordham). Bu konuda Jung’dan bir
alıntı verirsek: “Animus daha çok tartışılamaz,
‘akılcı’, ex cathedra (masa başında), yargılar ileri
süren babalar yada soylular topluluğuna
benzemektedir. Daha yakından incelendiğinde bu
kesin yargıların, çoğunlukla çocukluktan bu yana
hemen hemen bilinçsizce toparlanmış deyişler ve
görüşler, bir kurallar kitabına sıkıştırılmış genel
gerçeklikler, adalet, mantıklılık üzerine bir çeşit
önyargıların özeti oldukları ortaya çıkar. Pek de
seyrek rastlanılmadığı gibi, bilinçli ve uzmanca bir
yargının eksik olduğu zamanlarda, hemen bir
görüşe sıkıca bağlanır. 33

You might also like