You are on page 1of 47

ğ u

kl u
zu
Bo
il i k
i ş
l K
y a
o s
t is
An
Dramatik/ Değişken Küme
Dramatik\Değişken kümedeki tanılar çok geniş bir
yelpazede değişkenlik gösteren belirtilere sahip hastaları
içerir. Bu kümede şu bozukluklar yer alır:

Antisosyal kişilik bozukluğu


Histriyonik kişilik bozukluğu
Sınır (borderline) kişilik Bozukluğu
Narsistik kişilik bozukluğu

Antisosyal Kişilik Bozukluğu


Çocuklukta ya da ergenlik döneminin ilk yıllarında başlayan
ve erişkinlik dönemine doğru süregiden, başkalarının
haklarına saldırma ile giden yaygın bir örüntü vardır.
Antisosyal kişilik bozukluğu tanısı konabilmesi için kişi en
az 18 yaşında olmalı ve 15 yaşından önce birtakım
davranım bozukluğu belirtileri gösterdiğine dair öykü
alınması gereklidir.

Bu bağlamda sadece ergenlik dönemine sınırlı davranım


bozukluklarını ömür boyu devam edecek antisosyal
davranışlardan ayırt etmek gerekir.

Davranım bozukluğu: insanlara ya da hayvanlara


saldırganlık, mala zarar verme, sahtekarlık, hırsızlık,
kuralları ciddi biçimde bozma.
Antisosyal kişilik bozukluğunun yerleşik düşünceleri
•Kendime dikkat etmeliyim
•Ancak güçlü ve kurnaz olanlar ayakta kalacaktır
•Ben insanları ele geçirmezsem insanlar beni ele geçirir
•Yakalanmadığım sürece her şeyi yapabilirim
•Yakalanmadan atlatabiliyorum dolayısıyla olası kötü
sonuçlar için üzülmeye değmez
•Başkalarının benim hakkımda ne düşündüğü beni hiç
ilgilendirmez
•Bir şeyi elde etmek için ne gerekiyorsa yaparım
•İnsanlar acımasızdır bunun için onlar üstünde egemenlik
kurmalı ve onları yenmeliyim (nasıl davrandıklarını
belirleyen gerçek de budur).
•Başka insanların çok büyük zayıflıkları var ve
kandırılmayı hak ediyorlar.
GENEL GÖRÜNÜM
Dürtüseldirler,planlı davranamazlar.
Başkalarının ve kendilerinin güvenliğini umursamazlar.
Yalanlarının ve suçlarının farkındadırlar ancak pişmanlık
duymazlar.
Saldırgandırlar.
İstedikleri yolunda giderse canayakın neşeli ve
sırnaşıktırlar ancak engellendiklerinde gözleri döner.
İlk tepkileri karşılarındakini alçaltmaya çalışmak ve
onlar üzerinde egemenlik kurmaya kalkışmak olur.
Bilişsel yetileri düzgün ve mantıklıdır ancak içgörü ve
öngörüden yoksundurlar.
Sadece kendilerine güvendikleri için başkalarına bağlılık
duyguları yoktur.
Kendilik değerleri,kendine güvenleri çoktur.İleri
derecede sabit fikirlidirler
En ayırt edici özelliklerinden biri otoriteye ve
kurallara karşı gelme eğilimleridir.
Duygusal açıdan sığ ve yüzeyseldirler.
Engellenme eşikleri düşüktür. Olası zarar verici
sonuçları görmeksizin doyum sağlayan bir serüvene
atlayabilirler
Yetersiz kalma, aldatılma, küçük duruma düşürülme
düşünceleri onları çok korkutur. Onlara göre insanlar
bu konuda acımasızdırlar ve diğerleri “harekete
geçmeden” kendilerinin onları yenmeleri gerektiğini
düşünürler.
İşleri, aileleri konusunda aşırı derecede
sorumsuzdurlar. Bundan rahatsızlık ya da vicdan
azabı çekmezler.
Antisosyal kişilik biçimi ve kişilik bozukluğu
•Biçim: Bir yere bağlı olmadan çalışmayı yeğlerler
çünkü varolan yetenekleriyle oldukça iyi yaşarlar.
Bozukluk: Belirli bir işi sürdürmekte zorluk çekerler.
•Biçim: Kendi değer yargılarına göre yaşamaya
eğilimlidirler.Bozukluk: yasalara aykırı davranma
eğilimindedirler.
•Biçim: Ergenlik döneminde yaramazlıkları olmuştur.
Bozukluk: kavga, dövüşe yatkındırlar, çabuk
kızarlar.
•Biçim: Parasal konularda cömerttirler. Bozukluk:
parasal yükümlülüklerini yerine getirmezler.
•Biçim: Günübirlik yaşamayı severler ancak kısa
süreli de olsa tasarıları vardır. Bozukluk:Geleceği
tasarlamazlar. Ellerindekini de çabuk gözden
çıkarırlar.
NEDEN?
•Ailedeki akıl hastalıkları yani genetik etkenler. Biyolojik anne
babaları antisosyal kişilik gösterenlerde farklı aile ortamında
yetişmiş olsalar bile, antisosyal kişiliğe sahip olma riski normal
nüfusa göre 5-10 kat fazla.
•Doğum sırasındaki beyin hasarı, komplikasyonlar, gebelikte
toksinlere maruz kalma
•Anababanın terk etmesi ya da sömürüsü, çocukluk döneminde
kötüye kullanım ya da ihmal edilme
•Ebeveynin keyfi ve tutarsız olarak cezalandırmaları,
ebeveynin çocuğa yanlış model olması
•Ailenin şiddetli reddi, parçalanmış aileler
•Psikodinamik yorum : Tasarlama ve yargılamayla ilgili ego
yetersizlikleri vardır. Dolayısıyla dürtüsel davranırlar.
Süperegoları tam gelişmemiştir. Nesne ilişkilerinde zorluk
yaşarlar; empati, temel güven duyguları yoktur.
Tedavi ve sağaltım
Bu kişilik bozukluklarının yol açtığı hasarları
engellemede ve sağaltımda başarılı
olunamamaktadır.
Çünkü antisosyal bireylerde iç görüsüzlük
nedeniyle yardım istememe, terapistle güven
ilişkisi kuramama, “düzelme” konusunda
motivasyonsuzluk, uydurma ve yalan söyleme
hakimdir
Bilişsel-davranışçı terapilerle saldırganlığa
yönelik ilaçlar birlikte kullanılabilir. Ancak yine
de sonuçlar genellikle olumsuz ve tartışmalıdır.
Tedavinin başarısızlığının bir nedeni de
antisosyallerin suça karışmaktan dolayı
kaldığı hapishanelerin rehabilitasyon olarak
görülmesidir
Antisosyallerin ilginç bir şekilde orta yaş ve
sonrasında duruldukları görülmüştür.
Biyolojik değişiklikler ya da sonradan
kazandıkları içgörü gibi nedenlerle 40 yaşına
yaklaştıkça daha az yıkıcı olmaya başlarlar.
Bu nedenle antisosyallerin bu yaş dönemine
girdiklerinde hapishaneden salınmalarının
doğru olacağı dikkate alınmalıdır.
DSM V

Toplumdışı (Antisosyal) Kişilik Bozukluğu


A. Aşağıdakilerden üçü (ya da daha çoğu) ile belirli, 15
yaşından beri süregelen, başkalarının haklarını
umursamayan ve çiğneyen bir örüntü:
1. Tutuklanmasına yol açan yineleyici eylemlerde
bulunmakla belirli olmak üzere, yasal
yükümlülüklere uymama.
2. Sık sık yalan söyleme, takma adlar kullanma ya da
kişisel çıkarı ya da zevki için başkalarını dolandırma ile
belirli düzmecilik (sahtekarlık).
3. Dürtüsellik ya da geleceğini geleceğini tasarlamama.
4. Sık sık kavga dövüşlere katılma ya da başkalarının
hakkına el uzatma ile belirli olmak üzere sinirlilik ve
saldırganlık.
5. Kendisinin ya da başkalarının güvenliğini umursamama.
6. Sürekli bir işinin olmaması ya da parasal
yükümlülüklerini yerine getirmeme ile belirli, sürekli bir
sorumsuzluk.
7. Başkasını incitmesi, başkasına kötü davranması ya da
başkasından çalması durumunda aldırmazlık gösterme
ya da yaptıklarına kendince bir kılıf uydurma ile
belirli olmak üzere vicdan azabı çekmeme (pişmanlık
duymama).
B. Kişi en az 18 yaşındadır.
C. 15 yaşından önce davranım bozukluğu olduğuna
ilişkin kanıtlar vardır.
D. Toplumdışı davranışlar yalnızca şizofreni ya da
ikiuçlu bozukluğun gidişi sırasında ortaya
çıkmamıştır.
Histrionik sözcüğü histerik sözcüğünden ayrı
kök ve anlam taşımaktadır. Histrio latincede
aktör, oyuncu anlamına gelmektedir.

Genel Görünüm
Kullandıkları sözcükler, ifade ettikleri
duygular,beden dilleri derin ya da gerçek
olmaktan çok, sığ ve taklitmiş gibi görünür.

Aşırı düzeyde başkalarını etkilemeye


yönelik, sığ, abartılı, yapmacık konuşmalar.
Ör: bir kişinin çok hoş biri olduğundan söz
edebilir ama bu görüşünü besleyecek özgül
bir örnek veremez
İleri derecede telkine yatkındırlar.Özelikle
otorite figürlerine ve diğer insanlara aşırı
şekilde güvenirler.Boyun eğme eğilimi
gösterirler.
Özellikle cinsellik konusunda kaygısız ve çok
bilmiş olmakla beraber ketlenmiş ve naifdirler
Duygulanımları sığdır, çok hızlı değişir.
Duygulanımlarını aşırı biçimde sergilerler: bir
rastlantı sonucu tanıştığı insanları hararetle
kucaklama, ufacık olaylar için öfke ya da
ağlama nöbetleri görülebilir.
Kendilerini kendi özellikleri bağlamında değil
başkalarıyla olan ilişkilerine göre, başkalarının
üzerinde bıraktıkları izlenime göre tanımlarlar.
Kabullenilmeyi bekledikleri kişilerin görüşlerine ve
duygudurumlarına karşı ileri derecede
duyarlıdırlar.

Dış uyaranlara bu aşırı yönelim, değişken ve


dağınık bir ilgi ve davranış örüntüsüyle sonuçlanır.
Histrionikler yüzeysel davranma ve düşünme
tutumlarını zora koşacak etkinliklerden,
insanlardan uzak dururlar.
Dış dünyayla aşırı ilgilendikleri için içsel zenginlik
ve derinlikleri yoktur. Geçmişte yaşadıkları
deneyimlerden ders alamadıkları ve içgörüsüz
oldukları, dürtü yönelimli oldukları için “şu an”
içinde sıkışıp kalırlar Sahip oldukları kadarıyla
bile duygu, düşünce ve bellekleriyle ilgili iç
dünyalarını bastırırlar.
Çünkü:
•Kendilik imgeleri başkalarının yargılarına bağlı
•İlgileri kendilerine yönelirse dış dünya ne olacak?
Başkalarının isteklerine karşı her an tetikte olma
gerekliliği hissediyorlar.
•Başkalarında bıraktıkları izlenimlerle kendilikleri
arasındaki uçurumu bildikleri için kendilerini
bastırıyorlar.
İlişkilerinde dost tavırlı ve yardımsever görünebilirler.
Ama esasen diğer insanları ilgi, kabul, övgü ihtiyaçları için
bir araç gibi kullanıyorlar.Dramatik tavırlar, anlamsız
yorumlar,çok ilgi çekici saç-makyaj-kıyafet,baştan
çıkartıcı-kışkırtıcı davranışlar, kendilerini ifade etmek için
değil ilgiyi üzerlerinde toplamak için yapılır.

İlgi odağı olmazlarsa aşırı kaygı ve öfke yaşarlar. Bu


amaçla inandırıcı yalanlara ve rollere başvururlar.

Albenilerine ve memnun etme çabalarına rağmen anlamlı ve


sürekli ilişkileri yoktur. Hem insanlar ondan kaçar hem de
yüzeysel izlenimleriyle kendileri arasındaki farkı belli
derecede de olsa bildikleri için maskelerinin düşeceği
korkusuyla insanlardan uzaklaşırlar.
Histrionik Kişiliklerin Yerleşik Düşünceleri
•Ben yetersizim, kendi yaşamımı kendi başıma
çekip çeviremem.
•Değerli ve mutlu olmam için herkes benle
ilgilenmeli, beni sevmeli
•Bu isteklerimi elde etmenin yolu insanların
gözünü kamaştırmak ya da onları eğlendirmektir.
•İnsanları eğlendirirsem zayıf yanlarımı
görmezler.
•İlgi uyandıran,albenili,karşı konulmaz,arkadaş
canlısı bir insanım.
Histrionik Kişilik Biçimi ve Kişilik Bozukluğu
•Biçim:İlgi görmeyi ve övgüyü sever. Bozukluk: Sürekli
güvence ya da kabul görme, övülme beklentisi. Bu
karşılanmadığında aşırı öfke ve yalana,role başvurma
•Biçim:Görünüm ve davranışları çekicidir ve uygun biçimde
ayartmaya yöneliktir. Bozukluk: Özellikle cinsel açıdan
uygunsuz,aşırı,baştan çıkartıcıdırlar.
•Biçim:Görünüm ve bakımlarına düşkündürler. Bozukluk:
Çekici olmak içim aşırı enerji ve para harcama.
•Biçim:Eğlenmeyi severler,haz almayı geciktirebilirler.
Bozukluk:Benmerkezci ve haz alamamaya tahammülsüzler.
• Biçim:Tepkileri duruma uygun duyguları içerir. Bozukluk
Duyguları daha sığ,değişken ve doyum odaklıdır.
NEDEN ?
•Cinsellikle ilgili olumsuz konuşulan ama cinselliğin çok
heyecanlı ve arzu edilir bir şey olduğunu düşündürecek
şekilde davranılan aileler.Bu sürekli cinsellikle meşgul
olma ama cinsellikten korkma örüntüsünü açıklayabilir.
•Psikodinamik yoruma göre karşı cinsteki anababanın
ayartıcı, baştan çıkartıcı tavırları ve beraberinde çocuğun
ambivalan duyguları önemlidir. Bu da baştan çıkartıcı
tutumlara karşın cinsellikten korkmaya değinmekte.
•Mesafeli ve hoşgörüyle davranmayan bir baba ve ayartıcı
bir anne örüntüsüyle sık karşılaşılmaktadır.
•Küçük yaşlarda karşılaşılan güçlüklerin rol yapılarak
çözülmesi sonucu genel davranış örüntüsünün oluşması ve
giderek benlikle uçurumun açılması yüzünden yüzleşmekten
kaçınma
DSM V

Histriyonik Kişilik Bozukluğu


Aşağıdakilerden beşi (ya da daha çoğu) ile belirli, erken
erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya
çıkan, aşırı duygusallık ve ilgi çekme arayışı ile giden
yaygın bir örüntü:
1.İlgi odağı olmadığı durumlarda rahatsız olur.
2.Başkalarıyla olan etkileşimleri, cinsel yönden, ayartıcı,
kışkırtıcı ya da baştan çıkartıcı, uygunsuz davranışlarla
belirlidir.
3.Birden değişen, yüzeysel (sığ) duygular gösterir.
4. İlgi çekmek için sürekli olarak dış görünümünü
kullanır.
5. Gereğinden çok etkilemeye yönelik ve ayrıntıdan
yoksun bir konuşma biçimi vardır.
6. Yapmacık davranır, gösteriş yapar ve duygularını
abartılı gösterir.
7. Kolay etki altında kalır.
8. İlişkilerin, olduğundan daha yakın olması gerektiğini
düşünür.
Narsistik Kişilik
Bozukluğu
Narsistik (özsevici) kişilik bozukluğu ismini Yunan
mitolojisindeki Narcissus’tan almaktadır. Sudaki
yansımasına aşık olan Narcissus, kendini arzulamaktan
tükenmiş en sonunda bir çiçeğe dönüşmüştür.

Narsistik kişilik bozukluğunun başlıca özelliği genç


erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında
ortaya çıkan üstünlük duygusu, beğenilme gereksinmesi ve
empati yapamama örüntüsünün sürekli olmasıdır.
GENEL GÖRÜNÜM
Kendilerini üstün yetenekli, olağan dışı hakları ve
ayrıcalıkları olan bir insan olarak görürler.Bu benlik
algıları çok yerleşiktir. Sorgulamaya yanaşmazlar.
Ne yaparsa yapsın mükemmel olduğu inancında olduğu için
koşulsuz hayranlık,ilgi, şahsına özel davranışlar bekler.
Bunların zaten hakkı olduğuna inanır.Örneğin özel bir
psikoterapi beklentisi içinde olabilirler, ya da sıra
beklemeye tahammül edemezler.
Yine bu bağlamda günlük yaşamın sıradan gereklerini
usandırıcı bulurlar. Çünkü bunlar narsistlerin kendilerini
neredeyse Tanrı gibi gören algılarını bozmaktadır
Düşlemleme, mantığa bürüme ya da çarpıtma yoluyla
kendilik imgelerini yine kendileri korur. Bunu sağlamak
için gerçeklikten koparak hayal güçlerini kullanırlar
Diğer insanlarla ilişkileri;
•Kendilerinin sadece “eşi bulunmaz”, üstün yetenekli insanlar
tarafından anlaşılacağını kabul ederler. Onları yüceleştirerek kendi
benlik saygılarını şişirirler.
•Kendilerini kendi gibi değerlendirmeyen kişileri ise değersiz bulurlar,
aşağılarlar.
•Kendisini koşulsuz beğenmeleri için hiçbir çaba göstermez, karşılık
olarak bir şey vermezler.Oysa bağımlı kişiler bu ödülü almak için boyun
eğici, histrionik kişiler de uygun rolü bulup, çekici olma
telaşındaydılar.
•Onların hissettiklerine, ihtiyaçlarına gerçekten duyarlılık
gösteremezler, onlarla empati kuramazlar. Ancak onların da
gereksinimlerinin olduğunu ve kendisini incitebileceklerini bilebilirler. Bu
yüzden bir yandan kendi ihtiyacı için başkalarını kullanırken bir yandan
da sakıngan ve tetikte davranırlar.
•Dolayısıyla insanlara karşı duygusal olarak soğukturlar ve ilgi
yoksunlukları vardır.
Narsistler kişisel ve toplumsal başarısızlıklarla,
aşağılanmalarla karşılaşırlarsa neler olur?
•Önce kederlenir, utanır ve değersizlik hissederler ama yardım
dilenmezler. Avunmak için kendilerine dönerler.Oysa böyle bir
durumda antisosyaller saldırgan ve insafsız bir örüntüyü,
histrionikler de kabul edilecek bir role bürünme örüntüsünü kalkan
olarak kullanıyorlar.
•Kendilerine döndüklerinde nesnel gerçekliği ölçü almadıkları ve
özdenetim uygulamadıkları için kendilerine yeniden saygınlık
kazandırdıkları yalancı bir dünya yaratırlar. Bu esnada mantığa
bürümeyi, düşlemlemeyi kullanıyorlar.
•Ancak mantığa bürüme karşısında yine alay ile karşılaşabilirler. O
zaman da bastırma ve yansıtma mekanizmalarını kullanırlar. Diğer
insanları bencil olmakla,mantıksız davranmakla suçlarlar. Ancak
narsist kişiliğin savunucu yapısında böyle bir “çökme” sık
görülmez.Genellikle doyum sağlamak için kendi kendilerine yeterler.
Narsistik kişilik bozukluğunun yerleşik düşünceleri
•Ben çok özel ve yetenekli bir insanım. Beni ancak benim
gibiler anlar.
•Üstün olduğum için ayrıcalıklar, saygı gösterilmesi,
tanınmak,övülmek, hayran olunmak benim hakkım.
•Başkaları benim bu gereksinimlerimi karşılamalıdır.
Bunları elde edememem onların suçu, cezalandırılmalılar.
•Başkaları hayranlığı ve sahip oldukları varlığı hak
etmiyorlar.
•Başkalarına uygulanan kurallar beni bağlamaz
Narsistik kişilik biçimi ve kişilik bozukluğu
•Biçim:Kendileri hakkında olumsuz düşünce ve duygulara duyarlıdırlar
ancak bunu göğüsleyebilirler. Bozukluk:Eleştirilmeye öfkeyle tepki
verirler. Tepki veremediklerinde küçük düşmüş hissederler.
•Biçim:Kendi amaçları için başkalarının güç ve konumlarını kullanırlar.
Bozukluk:Kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarını sömürürler.
•Biçim:Düşüncelerini, planlarını çok iyi pazarlarlar. Bozukluk:Beden ve
zihinlerinden çıkan her ürünün özel eşi bulunmaz olduğu hissindeler.
•Biçim:Lider ve rekabetçi ruhlu kişilerdir. Bozukluk:Üstünlük sonucuna
giden her yolu geçerli sayarlar.
•Biçim: Kendilerini kendi alanlarında en iyi olarak görürler.
Bozukluk:Sınırsız güç ve “en”lik hissindeler.
•Biçim:Beğeniyi, övgüyü güzel ve ölçülü olarak kabul ederler.
Bozukluk:Doyumsuzca ilgi görme isteği davranışlarına yansır.
•Biçim:Kendi yeteneklerine ve “özel” olduklarına inanırlar ama her
zaman özel ayrıcalıklar ya da tedaviler beklemezler. Bozukluk: Her
şeyin en iyisini zaten hak ettiklerini düşünüyorlar.
NEDEN?
Küçük yaşlarda anneyi yitirme ya da anne tarafından
reddedilmiş olma yüzünden anneyle özdeşim kurulamamış
olması
Temelde yatan aşağılık duygularını ödünlemek için
büyüklük duygularına gereksinme
Anababa tarafından ne yaparlarsa ve nasıl düşünürlerse
düşünsünler hep mükemmel olacakları inancının aşılandığı
yetişme ortamları
Özbenlik psikologlarına göre; erken çocukluk
dönemlerinde doğal olarak var olan “büyüklenmiş
özbenlik” duygusuna karşı anababanın yeterli empati
kuramayışı; çocuğun uygun anababalık ortamında gerçek
dünyanın düş kırıklıklarıyla yeterince karşılaşmaması bu
bozuklukta önemli rol oynar
DSM V

Özsever (Narsistik) Kişilik Bozukluğu


Aşağıdakilerden beşi (ya da daha çoğu) ile belirli, erken
erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya çıkan,
büyüklenme (düşlemlerde ya da davranışlarda), beğenilme
gereksinimi ve eşduyum yapamama ile giden yaygın bir
örüntü:
1.Büyüklenir (örn. başarılarını ve yeteneklerini abartır;
gösterdiği başarılarla oransız bir biçimde, üstün biri olarak
görülme beklentisi içindedir).
2.Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ya da yüce bir sevgi
düşlemleriyle uğraşır durur.
3. “Özel” ve eşi, benzeri bulunmaz biri olduğuna ve
ancak özel ya da üstün diğer kişilerce (ya da
kurumlarca) anlaşılabileceğine ve ancak onlarla ilişki
kurması gerektiğine inanır.
4. Çok beğenilmek ister.
5. Hak ettiği duygusu içindedir (özellikle kayırılacak bir
tedavi göreceğine ya da her ne istiyorsa yapılacağına
ilişkin anlamsız beklentiler içinde olma).
6. Kendi çıkarları için başkalarını kullanır (kendi
amaçlarına ulaşmak için başkalarından yararlanır).
7. Eşduyum yapamaz: Başkalarının duygularını ve
gereksinmelerini anlamak istemez.
8. Sıklıkla başkalarını kıskanır ya da başkalarının
kendisini kıskandığına inanır.
9. Başkalarına saygısız davranır, kendini beğenmiş
davranışlar ya da tutumlar sergiler.
Sınır Kişilik
Bozukluğu
Yıllardan beri tartışmalı bir tanıdır. Psikozlar, duygudurum
bozuklukları, diğer kişilik bozuklukları ve bilişsel
bozukluklarla örtüşen pek çok yanı vardır.
Psikoz ve nevroz ölçütlerini tam olarak karşılamayan bir
hastalık kümesi psikiyatrların dikkatini çekmeye başlamıştır
DSM’ ye 1980’de resmi tanı olarak eklenmiştir. Bundan
önce gizli ya da psödönörotik şizofreni olarak ele alınmıştır
Büyük tanı sorunları olmasına rağmen kişilik bozuklukları
arasında en sık rastlanan tanı grubudur.
Sınır kişilik bozukluğu, genç erişkinlik döneminde başlayan
ve değişik koşullar altında ortaya çıkan kişilerarası
ilişkilerde, benlik algısında ve duygulanımda tutarsızlık ve
belirgin dürtüselliğin olduğu sürekli örüntülerdir.
TANI
İlk görüşmede sınır kişilik bozukluğu tanısı
konulmasının ender olduğu yaygın bir kanıdır.
Klinik görünüm daha belirginleştikçe “sınır olgu
olabilir” düşünceleri gelişmeye başlar
Bunda sınır kişilik yapılanmasının oldukça aldatıcı
görünümlere sahip olmasının rolü fazladır
Belirtilerin şiddetinde azalma, psikotik
yaşantıların örtülü durumda olması, dürtüsel davranışın
seyrekleşmesi değerlendirmelerin duyarlılığını azaltır.
GENEL GÖRÜNÜM
Dengesiz ilişkiler:Duygu durum, tutumlar,davranışlar, sevgi
nesnesiyle ilişkiler, kendilerini algılama alanlarında uçlarda gidip gelmeler.
Yaygın bunaltı:sürekli ve yaygın bir bunaltı ve boşluk duygusu.
Kendine zarar verici ve oyuna getirici davranışlar : Bu davranışlar
tanı koyucu nitelikte olabilir. Sınır olgularda özkıyım kişilerarası ilişki biçimi
olarak ortaya çıkar. Özkıyımın kişilerarası ilişkideki işlevine dikkat
edilmelidir ;
Bağlandıkları kişilerden bekledikleri desteği göremediklerinde,
engellenmeyle karşılaştıklarında, yalnızlığa dayanamadıklarında özkıyım
eğilimleri artabilir.
Yalnızlığa dayanamama: Bu bozukluğu olanların çocukluklarının
ayrışma-bireyleşme evresinde yetersizlik olmuştur. “Yeterince iyi bir anne
bakımı” olmayınca nesne sürekliliği yaşanmamıştır. Dolayısıyla hem ayrılığa hem
bağlılığa katlanamazlar.
Geçici psikotik belirtiler: Bu belirtiler geçicidir. Kişilerarası ilişki
sorunları ve stresle ilişkili olarak ortaya çıkar. Hastaların gerçeği
değerlendirme yetisi bozulmamıştır. Belirtiler benliğe yabancıdır
Affektif belirtiler: Sınır olguların duygusal belirtilerle ilişkili olması,
antidepresif tedavilerin sınır kişilikte işe yaraması bazı klinisyenleri sınır
kişilik bozukluğunu duygudurum bozukluğunun bir türü olarak görmeye
yöneltti. Özellikle bipolar 2 bozukluğuyla karışmaktadır
Ayırıcı tanı
Sınır kişilikteki bir insan da paranoid kişilik gibi şüphe
duyar.Ancak paranoya hastası basit bir açıklamayla ikna
edilemezken, sınır hastaya güven duygusu verildiğinde
çabuk ikna olur.
Sınır kişilik bozukluğu olanların onları psikotiklerden
ayıran ego güçlülükleri vardır:
Gerçeği test etmede göreli sağlamlık, düşünce
süreçlerindeki göreli sağlamlık, gerçeğe uyum sağlamada
göreli sağlamlık.
Sınır kişilik bozukluğu olanların onları nevrotiklerden
ayıran ego zayıflıkları vardır:
zayıf dürtü kontrolü ve zayıf engellenme toleransı, ilkel
ego savunmalarını kullanma eğilimi,kimlik çözülmesi
sendromu, duygulanımsal dengesizlik
NEDEN?
İlk çocukluk dönemlerinde yeterli destek, ilgi ve
disiplinin olmaması ya da aşırı denetimler nedeniyle
bireyleşmenin, temel güven ve özerklik duygusunun
engellenmesi, özbenlik sınırlarının yeterince
belirlenememesi, gibi psikodinamik etmenler.
Bütün kişilik bozukluklarının temelinde olabilecek; genetik
etmenler, psikolojik travmalar
Nesne ilişkileri kuramına göre kişiler anababa
tutumlarına(yoksunluk-mahrumiyet ya da aşırı müdahaleci
bireyleşmesini engelleyici) bağlı olarak iyi ve kötü
kendilik imgeleriyle nesne imgelerini birleştirmede zorluk
çekerler.
Müdahale şekli ne olursa olsun sınır hasta için terapide
güven çok zor yaratılır ve sürdürülür.Hasta sürekli değişen şekilde
terapisti bir idealleştirir bir kötüler.Ayrıca her zaman bir intihar
riski vardır.
Antidepresanlar ve antipsikotik ilaçlar orta düzeyde
etkilere sahiptir ancak ilaçları intihara alet etme riski nedeniyle
çok dikkatli olunmalıdır.
Nesne İlişkileri Terapisi: Genelde her şeyi tamamen iyi ya
da tamamen kötü olarak kutuplaştırmanın hastanın zayıf
benliğinden kaynaklandığına inanılmaktadır.Bu zayıf benlik de anne-
baba tutumlarına (ilgisiz ve yoksun bırakarak ya da denetleyip
bireyleşmesine izin vermeyerek) bağlı olarak gelişen nesne
temsillerinin işlev görememesi nedeniyle oluşur. Bu terapide
savunma davranışını değerlendirmek yerine;hastalara uyuma
yönelik davranmaları için somut öneriler verilir.Kendine ve
çevresine zarar vermeye başlayan hastalar hastaneye yatırılır
Diyalektik davranış terapisi: Bilişsel davranışçı bakış
açısıyla hastalara problemleri çözmeyi öğreterek yaşamdaki
gündelik sorunların ve duyguları kontrol etmenin daha etkili yollarını
kazandırmayı hedeflemektedir.
Bilişsel terapide ise hastaların, dünyaya ve diğerlerine
yönelik güvensizlik şemaları ele alınır.
Beck ‘e göre patolojinin gelişmesine neden olan 3 temel
şemanın üçü de sınır kişilik bozukluğunda bir aradadır:
“Güçsüz, savunmasız, korunmasız ve kırılganım” “Yapımdan ötürü
kabul edilebilir bir insan değilim.” “Dış dünya tehlikeli ve kötü
niyetli.”
Terapist sınır kişilik bozukluğunda diğer hastalarıyla
olduğundan daha esnek olmalıdır.Terapist, tekniklerini hastanın
kendine özgü özelliklerine göre ayarlamalıdır.
DSM V

Sınırda (Borderline) Kişilik Bozukluğu


Aşağıdakilerden beşi (ya da daha çoğu) ile belirli, erken
erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya
çıkan, kişilerarası ilişkilerde, benlik algısında ve
duygulanımda tutarsızlık ve belirgin dürtüsellik ile giden
yaygın bir örüntü:
1.Gerçek ya da imgesel bir ayrılıp gidilmeden (terk
edilmeden kaçınmak için çılgınca çaba gösterme (Not:
Beşinci tanı ölçütü kapsamına giren intihar ya da
kendine kıyım davranışını burada kapsamayın.)
2. Gözünde aşırı büyütme (göklere çıkarma) ve yerin
dibine sokma uçları arasında gelip giden, tutarsız ve
gergin kişilerarası ilişkiler örüntüsü.
3. Kimlik karmaşası: Belirgin ve sürekli, tutarsız bir benlik
algısı ya da kendilik duyumu.
4. Kendine kötülüğü dokunabilecek en az iki alanda
dürtüsellik (örn. Para harcama, cinsellik, madde kötüye
kullanımı, güvensiz araba kullanma, tıkınırcasına yeme).
(Not: Beşinci tanı ölçütü kapsamına giren intihar ya da
kendine kıyım davranışını burada kapsamayın.)
5. Yineleyici intihar davranışları, girişimleri ya da göz
korkutmaları ya da kendine kıyım davranışları.
6. Duygudurumda belirgin bir tepkiselliğin olmasına bağlı
olarak duygulanımda tutarsızlık (örn.yoğun dönemsel
disfori, kolay kızma ya da genellikle birkaç saat, ancak
seyrek olarak birkaç günden daha uzun süren bunaltı).
7. Süreğen bir boşluk duygusu
8. Uygunsuz, yoğun bir öfke ya da öfkesini denetlemekte
güçlük çekme (örn.sık sık kızgınlık gösterme, sürekli
öfkeli olma, sık sık kavgaya karışma).
9. Zorlanmayla ilintili, gelip geçici kuşkucu düşünceler ya
da ağır çözülme belirtileri.

You might also like