You are on page 1of 81

OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK

(Takıntı-Zorlantı Bozukluğu) ve İlişkili Bozukluklar


o Beden Algısı Bozukluğu (Vücut Dismorfik Bozukluğu)
o Biriktiricilik Bozukluğu
o Trikotillomani (Saç Yolma Bozukluğu)
o Deri Yolma Bozukluğu
KAYGI BOZUKLUKLARI - OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK
KAYGI BOZUKLUKLARI -OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK
KAYGI BOZUKLUKLARI -OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK
OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK Yetişkinler için bir Vaka Örneği

⚫ Hülya Özcan, 30 yaşında, dört çocuk annesi bir kadındı. Bir kaç yıldır kaygılı
olmasına rağmen daha önce hiç uzman yardımına başvurmamıştı. Son üç aydır
artan bir şekilde kendini depresif, çökkün hissediyordu, çevresindekiler
yardım için bir yerlere gitmesini önerdiler.
⚫ Son bir kaç aydır, özellikle çocuklarının güvenliği konusunda dalıcı, tekrarlayıcı
düşünceler zihnine giriveriyordu. Ciddi bir kazanın olduğu imgelemi-
düşemini kurarken kendini buluveriyordu; bu düşünceleri zihninden
sökemiyordu. Bunlardan birinde, oğlu Sinan’ın okulda top oynarken ayağını
kırdığını imgeledi.
Bunu düşünmek için ortada hiç bir neden yoktu; ancak okula telefon edene kadar
rahatlayamıyordu. Okuldan oğlunun hiç bir şeyi olmadığını öğrenmesine
rağmen, oğlu eve sağ salim geldiğinde şaşırıyordu.
⚫ Günlük etkinliklerinin de sayı saymalarla mahvolduğunu söyledi. Bazı rakamların
Hülya hanım için özel bir anlamı vardı. Örneğin, markete gittiğinde raflarda
duran ilk yiyeceği aldığında (ekmek gibi) en büyük çocuğunun başına bir felaket
geleceğini düşünüyordu; ikincisini alırsa ikinci büyük çocuğuna gibi...
⚫ Çocuklarının yaşları da önemliydi; raftaki altıncı yiyecek altı yaşındaki çocuğuna
tekabül ediyordu ve onu alırsa altı yaşındaki çocuğunun başına kötü bir şey
gelirdi. Çocuklarının güvenliğini sağlamak için belli yiyecekleri satın almamalıydı.
Zaman içinde çocukların yaşı değiştiği için, her alışveriş belli bir dikkat
KAYGI BOZUKLUKLARI - OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK

⚫ Sayılarla olan meşguliyeti diğer etkinliklerine de yansıdı. Örneğin bir bardak çay içtiğinde, çocuklarını
kurtarabilmek için dört bardak daha içmeliydi.
⚫ Hülya hanım, bu saymaların saçma sapan olduğunu biliyor ancak düşünmeden edemiyordu. Acelesi
olduğunda, dikkatli bir biçimde sayamadığında büyük bir sıkıntı yaşıyordu; gergin, sinirli oluyor, bir
türlü rahatlayamıyordu. Dikkatli sayamadığı anlardan bir kaç gün sonra ise, çocuklarının başına –
kaçınılmaz olarak- bir şey geliyordu.
⚫ Dört çocuklu bir ailenin başına bir kaç günde bir ufak tefek kazaların olması normaldi; ancak, Hülya
hanım bunun nedenini kendi sorumluluğu olarak görüyordu “doğru biçimde saymadığı zaman bunlar
çocuklarının başına geliyordu”.
⚫ Hülya hanım, bu sıkıntılarının yanı sıra evliliğinde de mutsuzdu. Kocası çok genç olmasına rağmen
kalp hastası olmuştu ve günlük hareketler bile hayatını tehlikeye atabiliyordu. Bu nedenle
işinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Gününün tamamını TV karşısında geçiriyordu; evin tüm
işlerinin, sorumluluğunun, çocukların bakımının v.b. Hülya hanımda olduğunu söylüyordu.
⚫ Hülya hanım, bütün gün çamaşır, bulaşık, temizlikle uğraşıyordu. Çocukları da söz dinlemiyor,
öğretmenlerinden sürekli şikayet geliyor, gece yatıncaya kadar birbirleriyle kavga ediyorlardı. Bazen
evi terk etmek aklına geliyor ama bunu yapmayacağını da biliyordu. Her fırsatta odasına kapanıp
saatlerce ağlıyordu.
KAYGI BOZUKLUKLARI - OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK
Nedir?
Obsesyonların (belirgin kaygı ya da sıkıntıya neden olan) ve/ya da kompulsiyonların (kaygıyı
giderme işlevi gören) bulunduğu bir bozukluktur.
Obsesyon Nedir?
 İstenmeden gelen ve uygunsuz olarak yaşanan ve belirgin kaygı ya da sıkıntıya neden olan,
sürekli düşünceler, dürtüler ya da imgelerdir.
 Halk arasında takıntı veya saplantı diye de adlandırılan bir rahatsızlık belirtisidir. Kişinin
elinde olmadan, istenmeden akla gelen ve kişiye aşırı rahatsızlık veren düşüncelerdir.
Ego-Distoniktir:
 İçeriğinin kişiye yabancı gelmesi, kendi denetiminde olmadığı, sahip olmayı beklemediği
düşünce.
 Distoni, kasların istemsiz olarak kasıldığı, tekrarlayan bir hareket bozukluğu olarak
tanımlanabilmektedir.
Kompulsiyonlar Nedir?
⚫ Bazı davranışları ya da ritüelleri tekrar tekrar yapmaya ilişkin duyulan dayanılmaz
içtepi; yineleyici davranışlar (el yıkama, kontrol etme gibi) ya da zihinsel eylemlerdir
KAYGI BOZUKLUKLARI - OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK
 Kompulsiyonların amacı haz almak değil kaygı / sıkıntıdan
kurtulmaktır.
 Obsesyonları olan kişi genellikle bu düşüncelere, imgelere önem
vermemeye ya da bunları baskılamaya çalışır ya da başka bir
düşünceyle ya da eylemle (kompulsiyon) bunları etkisizleştirmeye
çalışır.
 Örneğin, ocağın kapanmasından kuşku duyan kişi güvence duymak için tekrar
tekrar kontrol ederek bu düşüncesini etkisizleştirmeye çalışır.
 Zamanın boşa harcanmasına yol açacak derecede ağır olan (günde
1 saatten fazla) ya da belirgin bir sıkıntıya ya da işlevsellikte
bozulmaya neden olan, yineleyen obsesyon ya da kompulsiyonlardır.
Obsesyonlar kişinin kaygısını artırır, kompulsiyonları yerine getirmek
ise azaltır. Kompulsiyonu yerine getirmeye direnç gösterme yine kaygıyı
artırır.
KAYGI BOZUKLUKLARI - OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK
Sıklıkla Görülen OKB Örüntüleri:
a) Bulaşma:
Yıkanma, temizleme gibi kompulsif kaçınma izler. Korkulan nesne çoğu zaman
kaçınılması zor olanlardır, toz, mikrop gibi.
b) Kuşku:
Kontrol etme kompulsiyonu izler. Obsesyon, çoğu zaman bir tehlikeye de işaret eder
(ütüyü, ocağı, kapıyı açık unutmak, trafik kazasında birini yaralayıp yaralamadığı
kuşkusu gibi). Defalarca kontrol etme davranışı görülür.
c) Kompulsiyon olmaksızın, zihne yerleşen obsesif düşünceler.
Bunlar, genellikle cinsel (ibadet esnasında küfür etme) ya da saldırgan (çocuğunu
yaralama) bir eylemle ilgili yineleyici düşünceler ve bu düşüncelerden ötürü hasta
kendisini kınamaktadır.
d) “Simetri” ya da kesin olma obsesyonu.
Bunu yavaşlama kompulsiyonu izler. Yemek yemeleri ya da tıraş olmaları saatlerce
KAYGI BOZUKLUKLARI - OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK

OBSESYONLAR

Obsesif Şüpheler: Bitirilen bir işin yeterince iyi yapılmadığ ına ilişkin şüpheler; Kapıyı kapattım
mı?
Obsesif Düşünceler: Eğ er .... Olursa; ya da eğ er..... Olmuşsa
Obsesif Dürtüler: uygunsuz dürtüler; ..herkesin içinde küfür edersem
Obsesif Korkular: Ya zarar verirsem; herkesin içinde eşimle aramda geçenleri anlatırsam
Obsesif İmgeler. Çocuğ unun balkondan düşme görüntüsü

KOMPULSİYONLAR
Kontrol etme; sayma;
KAYGI BOZUKLUKLARI - OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK

 Kompulsiyonlara çok az direnç gösterilir


 Temizlik için derslerinden kalmasına rağmen kompulsif temizliğin ahlaki
açıdan daha doğru olduğuna inanabilirler. Hastalıkları kompulsif eylemlerle
belirli olan kişilerde açık davranış bozukları gözlenebilir (ayrıntılı ritüeller
ve/veya yineleyici davranışların başkalarının yanında yapılması)
 Obsesyonel düşünce ve kompulsif dürtülerin çoğu mantıkdışı ya da tuhaftır.
Kişi, Obsesyon ve Kompulsiyonlarının aşırı ya da anlamsız olduğunu kabul
eder.
OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK Çocuklarda Vaka Örneği

⚫ 10 yaşındaki Umut, 4.sınıf öğrencisiydi, okulun açılışından bir süre sonra


aşırı titizlik, temizlik davranışları göstermeye başladı. Teneffüsteki tüm
zamanını ellerini yıkayarak geçiriyor, yere düşen kalem-silgi v.b. Eşyalarını
pis diye bir daha eline almıyor, yere düşen montunu kesinlikle giymiyordu.
Evde de benzer davranışları geliştirmeye başlamış, temizlik davranışlarının
yanı sıra, günah işleyip işlemediğini sürekli düşünüyor, yaptığı bir
davranıştan ötürü cennete mi, cehenneme mi gideceği konusunda karar
veremediği için sürekli ağlıyordu. Annesine, ben böyle düşünmüştüm,
cehenneme mi giderim diye soruyordu, cennete gidersin cevabını almasını
rağmen bir kaç dakika sonra başka bir şey aklına geliyor, yine aynı soruyu
soruyordu. Cennete gidebilmek için sürekli dua ediyor, yanlış dua ettiğini
düşünüp affedilmek için yeniden dua ediyordu. Neredeyse her gece
kabuslarla uyanıyordu.
⚫ 16 yaşındaki Cem, lise öğrencisiydi. Okulun dağılışında, sınıf kapısının
önünde bir ileri bir geri sınıf kapısından çıkmaya çalışıyordu. Onu gören
KAYGI BOZUKLUKLARI - OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK
 Çoğu çocuk obsesyonlarını bir tür endişe, kaygı olarak tanımlarlar. Ancak günlük
yaşam kaygılarından çok daha aşırı, abartılı ya da mantık dışıdır.
 En yaygın obsesyonlar: kirlenme, mikrop, hastalık kapma, kendine ya da
başkasına zarar verme, simetri ve dini konulardır.
 Çoğu çocukta birden fazla obsesyon ve kompulsiyon vardır.
 Belli kompulsiyonlar belli obsesyonlarla ilişkilidir. Örneğin, temizlenme ritüelleri,
kirlenme ya da pislik-mikrop kapma obsesyonlarıyla ilişkilidir.
 Sıklık %2-3
 Erkek çocuklarda görülme sıklığı 2 kat daha fazla; ergenlikte fark yok
 OKB’si bulunan hastaların %25’inde OK kişilik bozukluğu özelliklerinin olduğu
görülmüştür. (Yetişkinlerde)
OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUŠUN NEDENLERİ

Psikoanalitik Kuramlar
 Obsesyonlar ve kompulsiyonları benzer görür; her ikisi de cinsel ya
da saldırgan dürtülerden kaynaklanır
 Katı tuvalet eğ itiminden kaynaklanır; kişi anal evreye saplanmıştır.
 Belirtiler, idle savunma mekanizmasının çatışmasını yansıtır. Bazen
id, bazen savunma mekanizmaları ön plandadır. Örn, öldürme
isteğ i uyandığ ında id
 Anal evrede olduğ undan; kirletme dürtüsünü karşıt tepki
geliştirerek çok temiz, düzenli olur
OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUŠUN NEDENLERİ
Davranışçı Kuramlar
 Öğ renilmiş davranışlardır; sonuçları pekiştirildiğ inden devam ettirilir.
Sonuçlardan
biri korkunun azalmasıdır
Örn; obsesif el yıkama, mikrop bulaştığ ı düşüncesine karşı geliştirilen bir kaçma
davranışıdır. Örn; kontrol ederek kişi olumsuz olayı engellediğ ini düşünerek
rahatlar
 Düşünceleri baskılamaya çalışmak tam-tersi etki yapar: “Beyaz fili
düşünme” “Beyaz fili düşün”

Bilişsel Kuramlar
 Olumsuz olayın olma olasılığ ını yüksek görürler (risk yüksek); kontrol
az; sorumluluk çok
OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK TEDAVİ
Psikoanalitik Kuramlar
⚫ Tedavinin hedefi fobilere benzer; bastırılmış dürtülerle yüzleşmek, neyin doyurucu olduğ unun farkına varmak.
⚫ Dalıcı düşünceler ve kompulsiyonların egoyu koruduğ u düşünülerek, obsesif-kompulsif belirtileri azaltmaya çalışılmaz
Davranışçı Kuramlar
⚫ Duyarsızlaştırma teknikleri ile kaygıyı azaltma
⚫ Düşünce durdurma tekniğ i: Obsesif düşünce daldığ ında terapistin “durdur” diye bağ ırması; sonra danışanın aynısını
uygulaması
⚫ Tepki Önlemeyle birlikte Maruz Bırakma tekniğ i: Elini kirletip yıkamaması
⚫ Maruz bırakma, obsesif düşünceleri ve onların tetiklediğ i sıkıntıyı hedefler. (in vivo, imaginal)
⚫ Tepki engelleme, kompulsiyonlarına yöneliktir. (çok yavaş biçimde yapma, farklı sayıda yapma, ritüeli erteleme..)
⚫ Gevşeme egzersizleri
Bilişsel Davranışçı Kuramlar
⚫ Bilgi verme (risk, sorumluluk, kontrol)
⚫ Normalizasyon
⚫ Önemli olan düşüncelerden ziyade o düşüncelere verilen anlam, hatalı yorumlamalardır.
⚫ Aşırı sorumluluk duygusu, düşüncelerin aşırı önemsenmesi, belirsizliğ e ve sıkıntıya tahammülsüzlük, düşünceleri kontrol
altında tutmaya çalışma, mükemmeliyetçilik.
OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK TANI KRİTERLERİ
⚫ DSM-V-TR’ye OKB Tanı Ölçütleri
A. obsesyonların, kompulsiyonların ya da her ikisinin birlikte varlığ ı:
Obsesyonlar (takıntılar)aşağıdakilerle (1,2) tanımlanır:
1. Bu bozukluk sırasında kimi zaman istenmeden gelen ve uygunsuz olarak yaşanan ve
belirgin
kaygı ya da sıkıntıya neden olan, yineleyici ve sürekli düşünceler, dürtüler ya da imgeler
2. Kişi, bu düşünceleri, dürtüleri ya da imgelerine önem vermemeye ya da bunları
baskılamaya çalışır ya da başka bir düşünce ya da eylemle bunları etkisizleştirmeye
çalışır.
Kompulsiyonlar (zorlantılar) aşağ ıdakilerle (1,2) tanımlanır:
3. Kişinin, obsesyona bir tepki olarak ya da katı bir biçimde uygulanması gereken
kurallarına göre yapmaktan kendini alıkoyamadığ ı yineleyici davranışlar (el yıkama,
düzene koyma, kontrol etme gibi) ya da zihinsel eylemler (dua etme, sayı sayma, bazı
sözcükleri sessizce söyleme gibi)
4. Davranışlar ya da zihinsel eylemler, sıkıntıdan kurtulmaya ya da var olan sıkıntıyı
azaltmaya ya da korku yaratan olay ya da durumdan korunmaya yöneliktir; ancak bu
davranışlar ya da zihinsel eylemler ya etkisizleştirilmesi ya da korunulması tasarlanan
şeylerle gerçekçi bir biçimde ilişkili değ ildir ya da çok aşırı bir düzeydedir. Not: küçük
çocuklar bu davranışlarının ya da zihinsel eylemlerinin amaçlarını dile getiremeyebilirler.
OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK TANI
KRİTERLERİ
DSM-V-TR’ye OKB Tanı Ölçütleri
B.Obsesyon ya da kompulsiyonlar belirgin bir sıkıntıya neden olur, zamanın boşa harcanmasına yol açar (günde 1 saatten fazla)
ya da kişinin olağ an günlük işlerini, mesleki (ya da eğ itsel) işlevselliğ ini ya da olağ an toplumsal etkinliklerini ya da
ilişkilerini önemli ölçüde bozar.
C.Takıntı zorlantı belirtileri bir maddenin ya da başka bir sağ lık durumunu fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
D.Bu bozukluk başka bir ruhsal bozukluğ un belirtileriyle daha iyi açıklanamaz.
Varsa belirtiniz:
İçgörüsü iyi ya da oldukça iyi: kişi takıntı zorlantı bozukluğ u inanışlarının kesinlikle ya da olasılıkla gerçek
olmadığ ının ya da gerçek olabileceğ inin ya da olmayabileceğinin ayrımındadır.
İçgörüsü kötü: kişi, takıntı-zorlantı bozukluğ u inanışlarının olasılıkla gerçek olduğ unu düşünür.
İçgörüsü yok/sanrısal inanışlar: Kişi takıntı-zorlantı bozukluğ u inanışlarının gerçek olduğuna kesin olarak
inanmaktadır. Tikle ilişkili: kişinin o sırada ya da geçmişte bir tik bozukluğ u öyküsü vardır.
Beden Algısı Bozukluğu
(Vücut Dismorfik Bozukluğu)
KLİNİK GÖRÜNÜM
 Genellikle yüz veya baş bölgesi ile ilgili yakınmalar
 Birden çok beden bölgesiyle ilgili kaygılar
 Bir bölgeyle veya beden işlevi (terleme vb.) ilgili
ile kaygılar
 Bedensel kusurlarının başkaları tarafından fark edildiğine
inanma
 Zayıf iç görü
 Kompulsif davranışlar (aşırı aynaya bakma, kendini
başkalarıyla kıyaslama, makyaj-giyim değişiklikleri,
diyet..)
 Sosyal ortamlardan kaçınma
 Çocukluk çağı travmaları da olabilir.
⚫ (Çam Ray, Demirkol ve Tamam, 2012)
Beden Algısı Bozukluğu
(Vücut Dismorfik Bozukluğu)

Tanı Kriterleri;

A.Dış görünümünde, başkalarınca gözlenebilir olmayan ya da başkalarınca önemsenmeyecek,


bir ya da birden çok kusur ya da özür algılama düşünceleri ile uğraşıp durma.

B.Kişi, bu bozukluğun gidişi sırasında bir zaman, dış görünümüyle ilgili kaygılarından
ötürü yinelemeli davranışlarda ya da zihinsel eylemlerde bulunur.

C.Bu düşünsel uğraşlar, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da işlevsellikte düşmeye neden olur.

D. Bir yeme bozukluğu için tanı ölçütlerini karşılayan belirtileri olan bir kişide, vücut yağı ya da
ağırlığı ile ilgili kaygılarla daha iyi açıklanamaz.
(APA, 2013)
Biriktiricilik Bozukluğu
KLİNİK GÖRÜNÜM
 Her türlü nesneyi biriktirirler.
 Evcil hayvanları biriktirmede gözlemlenmiştir.
 Yaş ilerledikçe istifleme için uğraşılar artar.
 İstifleyicilerin %42’si durumlarından rahatsız iken (içgörüsü olan
tip), %63’ü ise aile bireyleri ve arkadaşlarının zorlamasıyla terapiye
gelir.
 Çoğunluğu tedaviyi kabul etmemekte veya yarıda bırakmaktadırlar.
 Satın aldıkları nesneleri çoğunlukla gizlerler, alışverişe çok
fazla zaman ayırırlar.
 Cinsiyete göre kompulsif alışverişlerde biriktirilen nesne
farklılık göstermektedir.
 Kadınlarda kompulsif alışveriş yapma, erkeklerde bedava
ve değersiz şeyleri istifleme daha fazla görülmüştür.
(Doğan-Bulut, Özdel ve Kısa, 2015)
Biriktiricilik Bozukluğu

Tanı Kriterleri;
A.Gerçek değeri ne olursa olsun, sahip olduklarını elden çıkarmakta
ya da onlarla ilişkisini kesmekte sürekli olarak bir güçlük çekme.
B.Bu güçlük, söz konusu nesneleri saklamanın gerekliliği algısından
ve onları elden çıkartmanın yarattığı sıkıntıdan kaynaklanır.
C.Sahip olduklarını elden çıkarma güçlüğü, bu nesnelerin birikmesi
ile sonuçlanır, dolayısıyla bunlar yaşam alanlarını kaplar, ortalığa
yığılır ve büyük ölçüde kullanım amaçlarından uzaklaşır. Yaşam
alanlarında bir yığıntı yoksa, bu ancak üçüncü kişilerin girişimleriyle
sağlanmıştır.
D. Biriktiricilik, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da işlevsellikte
düşmeye neden olur.

E. Biriktiricilik, başka bir sağlık durumuna bağlanamaz.

F.Biriktiricilik, başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle daha iyi


açıklanamaz.
Trikotillomani (Saç Yolma Bozukluğu)
Tanı Kriterleri;
A.Saç yitimi ile sonuçlanacak biçimde kişinin
yineleyici olarak saçını yolması.
B. Yineleyici olarak saç yolmayı azaltma ya da
durdurma girişimleri.
C.Saç yolma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya
da işlevsellikte düşmeye neden olur.
D.Saç yolma ya da saç yitimi başka bir sağlık
durumuna (örn. dermatolojiyle ilgili bir durum)
bağlanamaz.
E.Saç yolma, başka bir ruhsal bozukluğun
belirtileriyle daha iyi açıklanamaz.
(APA, 2013)
Deri Yolma Bozukluğu
Tanı Kriterleri;
A.Deride berelenme (lezyon) ile sonuçlanan yineleyici deri
yolma.
B.Yineleyici olarak deri yolmayı azaltma ya da durdurma
girişimleri.
C. Deri yolma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da
işlevsellikte düşmeye neden olur.
D.Deri yolma, bir maddenin (örn. kokain) ya da başka bir
sağlık durumunun (örn. uyuz hastalığı) fizyolojiyle ilgili
etkilerine bağlanamaz.
E.Deri yolma, başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle
daha iyi açıklanamaz.
Deri / Saç Yolma Bozukluğu
KLİNİK GÖRÜNÜM
Saç yolma davranışının özellikleri Deri yolma davranışının özellikleri
-Yolmak için saçta belirli özellikler arama. (Beyaz, -Karşı konulamaz/anlamsız düşünce ve dürtüler vardır
kalın..)
-Sıklıkla bir yaranın yolunması/koparılmasıyla başlar.
-Yolma bölgeleri de değişir. (Kaş, kirpik..)
-Kolay ulaşılabilir bölgeler. (En çok yüz)
-Yoldukları saça uyguladıkları işlemlerde farklıdır
(Yutma, çöpe atma..) -Sık/kısa süren-Seyrek/uzun süren ataklar.

-Otomatik veya odaklanmış yolma davranışı -Otomatik veya odaklanmış yolma davranışı.

-Sosyal işlevsellikte bozulma/Özgüven kaybı -Sosyal işlevsellikte bozulma/Özgüven kaybı

Eşlik eden duygular

-Yolma davranışından önce yoğun sıkıntı, kaygı, stres.


-Yolma davranışı ile beraber bir rahatlama.
-Yolma davranışından sonra utanç, suçluluk.
Epidemiyoloji
OKB BİRİKTİRİCİLİK BOZUKLUĞU
-Başlangıç çoğunlukla 10 yaş öncesi, -Genelde 12-13 yaşlarda başlar,
geç ergenlik/erken yetişkinlik,
-Erkeklerde biraz daha fazla görülür
-Yaşam boyu görülme sıklığı yaklaşık %2-3,
(Frost, Steketee ve Tolin, 2011).
-Kadınlarda erkeklere oranla biraz daha
TRİKOTİLLOMANİ
fazla,
(Yetişkinler) -Kadınlarda daha sık görülür.
-Belirti örüntüleri kültürler arasında -Genellikle yetişkinlere kıyasla çocuklar
benzer (Ruscio, 2010). ve
gençlerde daha fazla görülür. (Aydemir, 2010).

BEDEN ALGISI BOZUKLUĞU


DERİ YOLMA BOZUKLUĞU
-Genelde 15-30’lu yaşlarda başlar,
-20-40 yaş arasında ve kadınlarda daha sık
-Genel popülasyonda görülme sıklığı %2,
görülür.
-Kadınlarda erkeklere oranla biraz daha fazla
-Dermatoloji kliniklerindeki görüleme
görülür. (Çam-Ray, Tamam ve Demirkol, 2012).
oranı %2
(Aydemir, 2010).
Etiyoloji
Biyolojik Faktörler:

Genetik:
-Monozigot ikizlerde, dizigotlara göre daha yüksek oran saptanmıştır.
-Birinci derece yakınlarında OKB bulunanlarda, yaklaşık iki kat fazla görülmektedir (Tamam ve
Demirkol, 2019).

-Obsesyonların (yaklaşık olarak % 33), kompulsiyonlara (yaklaşık olarak %26) göre


daha yüksek oranla ailesel geçiş özelliği gösterdiği bildirilmiştir (Nestdat, Samuels ve Riddle, 2000).

Nöropsikolojik:
-Çelişkili sonuçlar bulunmakla birlikte, OKB’li bireylerde; yürütücü işlevler, görsel-mekansal
yetenekler ve bellek gibi çeşitli bilişsel alanlarda eksiklikler bulunmuştur (Öznur, Erdem ve Akarsu,
2013).
Etiyoloji
Beyin Görüntüleme Çalışmaları:
-Prefrontal korteksi (orbitofrontal ve singulat korteksler) limbik alanı, bazal ganglionları ve
medial talamusu bağlayan döngülerde işlev bozuklukları olduğu görülmüştür (Öznur, Erdem ve
Akarsu, 2013).

Nörokimya:
-Birincil serotonerjik bozukluk söz konusudur. Birincil serotonin azlığı, normal
dopaminerjik aktivitenin baskılanamaması ve dopamin nörotransmisyonun artışı ile ilişkilidir.

-Tek başına SSRI sınıfı ilaçlar etkili olmayıp, dopamin antagonisti antipsikotik ilaçların tedaviye
eklenmesiyle klinik olarak düzelme görülmüştür.

-OKB’de glumaterjik aktivite artışı vardır. Glutamat ve serotonin etkileşimi bozulmuştur (Karslıoğlu
ve Yüksel, 2007).
 Obsesif Kompulsif Bozukluk
(Bruce M. Hyman, Cherry Pedrick)  Masumlar
 Takıntılarla Başa Çıkma Apartmanı
(Christine Purdon, David A. Clark)  As Good As It
 Beden Dismorfik Bozukluğu Gets
(James Claiborn, Cherry  Whatever
Pedrick) Works
 Matchstick
 Psikeart-Obsesyon Saplantı Man
Takıntı  The Number
Franklin
Çocuk ve Ergenlerde OKB 23
) Tedavisi
(Jennifer B. Freeman, John S.
March, Martin E.
TRAVMA SONRASI
STRES BOZUKLUĞU
(Örselenme Sonrası Gerginlik
Bozukluğu)
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU
Giriş ve Temel Kavramlar

“Travma” sözlük anlamı olarak; bir doku veya organın yapısını, biçimini bozan ve dıştan mekanik
bir tepki sonucu oluşan yaralanma, şeklinde tanımlanmıştır. Tıpta fiziksel ve ruhsal travmalar olarak iki
farklı anlamda kullanılmaktadır (İzci ve Ünveren, 2017).
Ruh sağlığı bağlamında afet, kriz ve travma iç içe gibi görünseler de bir birinden farklı kavramlardır.
Afet, belirli bir coğrafyada aniden ortaya çıkan, hem bireysel hem de kollektif stres yaratan, önemli
kayıplara neden olan, hayatın olağan akışını sekteye uğratan doğal veya insan kaynaklı olaylardır
( Karancı ve Erdur-Baker, 2012). (örn: Corona)

Kriz, negatif doğurguları olan, bireysel veya daha küçük (aile, şirket, okul vb) grupları etkileyen
durumu anlatırken kullanılır.
Travma, günlük rutini bozan, ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen, dehşet, kaygı ve panik yaratan,
kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan, uzun dönemde psikolojik etkileri olan sıkıntılı yaşantılardır
(Gürhan, 2016).
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU

Afetler büyük boyutlarda ve toplumun geniş bir bölümünü


etkileyebilirken, krizler daha çok bireyleri ilgilendiren bir durum olarak
karşımıza çıkıyor. O halde afetler birer krize dönüşebilirken, krizler her
zaman afete dönüşmeyebiliyor ( Erdur- Baker, 2017) .

36
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU
⚫ Örselenme (travma) kavramı bireyin ruhsal ve bedensel varlığını çok değişik

biçimde sarsan, inciten, yaralayan her türlü olay için kullanılmaktadır.

⚫ Buna bir çok örnek verebiliriz örneğin ilk çocukluk yıllarında ebeveyn kaybı

özellikle de annenin kaybı çocuk için ağır bir örselenmedir.

⚫ Bu tarz bir örselenmeyi hem akut tarzda hem de yaşamın ilerleyen

dönemlerinde de etkisini gösterebilen bir durum olarak ele alabiliriz. (Kayıp


sonucunda yaşanılan duygu durum da yas olarak adlandırılmaktadır. )

⚫ Dünya Akıl Hastalığı (WMH) araştırmalarına dayalı raporda, araştırılan

ülkelerdeki nüfusun % 70 ‘ i travmatik bir olaya maruz kalmaktadırlar (Benjet,


Bromet ve Karam, 2016).
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU
Travmatik olaylar arasında, trafik ve uçak kazaları, deprem, sel vb
doğal afetler; şiddet, tecavüz, savaş, gibi durumlara maruz kalmak
kişide ciddi sıkıntı ve zorlanmalara yol açabilmektedir (Akt. Kılınç ve
Ark., 2017 ).

Bir bireyin ağır örseleyici olaydan etkilenmesini


 Olayın şiddeti
 Kişinin dayanma gücü
 Kalıtımsal yapısı
 Gelişimsel özellikleri
 Olaya ilişkin hazırlıklı oluşu ve daha bir çok etken belirlemektedir.
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU

Travmatik olay doğası gereği tehlikeli, zorlayıcı ve akut şeklinde ortaya çıkaktadır. Bu beklenmedik

durum karşısında bireylerde; korku, anksiyete, geri çekilme ve kaçınma gibi davranış örüntüleri ortaya
çıkabilmektedir (Erol ve Öner, 1999). Öte yandan, her kötü yaşam olayı travmatik değildir. Yaşam olayının
travmatik olabilmesi için şu üç özelliği içermesi gerekmektedir;

1)Anilik: Aynı şiddetteki iki stresörden kısa sürede etki eden, “yayılarak” etki edene göre daha
travmatiktir.

2)Kontrol edilemezlik: Kontrol algısı (mevcut kaynakların baş etmeye yetip yetmeyeceği yönündeki
öznel algı) stresörün etkilerini tamponlar ya da alevlendirir.

3) Yaşanan olayın olumsuz olarak algılanması: Olayın kendisine fiziksel/ duygusal acı vermesi ya
da
ileride acı verme ihtimali olduğu algısı stresörün travma haline gelmesine aracılık eder (Gürhan,2016).
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU

Örselenme (travma) ve Tetikleyici Etkenle (stresörle) İlişkili Bozuklukların Etiyolojisi

Literatürde travma ile ilgili olarakbu bozukluğun hazırlayıcı


etkenlerine baktığımızda karşımıza;
 Biyolojik,
 Psikososyal,
 Öğrenme,
 Bilişsel modeller çıkmaktadır.
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU
2. Örselenme (travma) ve Tetikleyici Etkenle (stresörle) İlişkili Bozuklukların Etiyolojisi

Biyolojik Model
Genetik : Genetik değişkenliğin stres reaksiyonunda rol oynadığı bilinmektedir, Hayvanlar ve
insanlar üzerinde yapılan araştırmalar, doğum öncesi strese maruz kalmanın yavrularda daha sonraki
stres yanıtlarını etkileyebileceğini ortaya koymuştur. Yaşanılan erken yaştaki sıkıntılar beynin
DNA'sını değiştirdiği yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir.

Nörobiyolojik : Noradrenalin, organizmanın tehlikelerle başa çıkabilmesi için temel nörotransmitter olarak
kabul edilmektedir ve anksiyete, korku, uyanıklık ve seçici dikkatte rol oynamaktadır. Travma ile ilk kez
karşılaşıldığında noradrenalin sentez ve salınımında artış olur, ancak tekrarlayan stres sırasında noradrenalinin
azaldığı düşünülmektedir (Halter,2014).
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU
Psikosoyal Model

Psikanalitik Teori: Freud, şiddetli travmaların tüm savunma düzeneklerini aşarak ağır, acı
verici şekilde yaşandığını, bastırma savunmasının yetersiz kaldığını, egonun bununla baş etme
gücünün kalmadığını ileri sürmektedir.

Psiko-sosyal Teori: Bireyde taravmanın oluşumunda üç etkenin önemi


belirtilmektedir.
Bunlar; travmatik deneyim, travmayla karşılaşan kişinin özellikleri ve travma sonrasında

yaşanan ortamın özellikleridir (Koç, 2016).


KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU
Öğrenme Teorisi:

Öğrenme kuramlarına göre, bir travma durumuyla karşı karşıya kalan birey, travmatik olayın ya
da onunla ilişkili görüntü, düşünceler ya da durumların kendisini üzeceğini öğrenir. Kişi kaygısını
azaltmak için travma ile ilgili durum, kişi, düşüncelerden kaçınmaya çalışır (Nermin, 2016).

Bilişsel Teori:

Epstein (1991) bireylerin temel varsayımları ile ilgili üç


temel inanca vurgu yapar. Bunlar
dünyanın iyi ve güvenli bir yer olduğu, dünyadaki olayların anlamlı olduğu, kişinin kendisini
bir varlık olarak algıladığı inancıdır. Travmatik deneyimler bu düşünceleri zedeler.
değerli
sonucunda Bunun birey travma sonrası stres sorunları yaşamaya, kendini
hissetmeye, güvenliksiz
dış dünyayı ve
güvenilmez
çaresiz algılamaya başlar (Gürhan,2016).
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU

Travmatik deneyim: Bireyin strese uzun dönemde verdiği tepkileri etkileyen farklı yaşam olaylarıdır.
• Stresörün şiddeti ve süresi
• Bireysel beklenti
• Ölüme maruziyet
• Birden çok kez travmaya maruz kalmak
• Travmanın yaşandığı yer (ailede, evde, yabancı bir yerde vb.)
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU

Birey: Strese verilen yanıtın belirlenmesinde önemli olan kişisel özelliklerdir.


• Egonun güçlü olması
• Baş etme mekanizmalarının etkililiği
• Önceden var olan bir psikopatoloji olup olmadığı
• Daha önce yaşanan stres/travma deneyimlerinin sonuçları
• Davranışsal eğilimler
• Kişinin psikososyal gelişim düzeyi
• Demografik faktörler (yaş, cinsiyet, eğitim vb.)
En baskın farklılık, kadınlar, daha duygu sal ve bilişsel tepkiler verirken( depresyon, TSSB, anksiyete belirtileri); erkekler daha fiziksel ve
davranışsal tepkilerle( alkol, sigara, öfke –saldırganlıkvb) karşılık vermektedirler (Yehuda ve Davidson’ dan aktaran: Erdur-Baker, 2014).
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU
Travma sonrası yaşanan ortam ve imkanlar: Travmatik deneyimin yaşandığı ortam bireyin travmaya
verdiği yanıtı etkiler.
• Sosyal destek sistemlerine ulaşılabilirlik
• Koruyucu ve destekleyici aile ve arkadaşlar
• Toplumun travma ile ilgili tutumu
• Kültürel faktörler
KAYGI BOZUKLUKLARI –
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUŠU
⚫ Görüldüğü üzere kriz, travma ve afet kavramları bu olumsuz yaşam
deneyimleri için zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılmaktadır.

⚫ Genel anlamda tanımlamalara bakıldığında “Ani ve Beklenmedik” olmaları

merkeze alınıyor, şu gerçeği de göz ardı etmemiz gerekiyor, bu durumlar


herkesin başına gelebilir bu yüzden anilik ve beklenmedik kavramı yerine
doğru olan sanki “ Hazırlıklı Olmak” kavramı üzerinde durmak. Çünkü
bakıldığında aynı olay karşısında farklı tepkiler verebiliyor insan.

⚫ Nedendir peki bu fark, birileri olumsuz anlamda çok fazla etkilenirken; birileri

neden daha az etkileniyor ?


FELAKET / AFET SONRASI ÇOCUKLARA YARDIM
⚫ Deprem, yangın sel gibi afetler yetişkinler kadar çocuklar için de tehdit edicidir. Çocukla bu konuda
konuşurken, olayın dehşet verici / korkutucu / tehdit edici boyutunu kabul etmek önemlidir.
Tehlikenin önemini –yanıltıcı biçimde- azaltmak çocuğun endişelerini azaltmaz
⚫ Anne-babalarının afete verdikleri tepkiyi görme - yorumlama biçimleri önemlidir. Ebeveynler
endişeli
olduklarını söylemeli ancak ortamla baş edebileceklerini vurgulamalıdırlar.
⚫ Afet esnasında ya da sonrasında yıkımın boyutlarına ne kadar tanık oldukları önemlidir. Eğer aile
bireyi öldü ise, çocuğun okulu yıkıldı ise çocuğun güçlük yaşama riski artacaktır.
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU (Örselenme Sonrası Gerginlik Bozukluğu)
DSM V Tanı kriterleri

⚫ Not: aşağıdaki tanı ölçütleri yetişkinler, gençler ve altı yaşından büyük çocuklar içindir:
A. Aşağıdaki yollardan biriyle ya da birden çoğuyla gerçek ya da göz korkutucu bir biçimde ölümle
ağır yaralanmayla karşılaşmış ya da cinsel saldırıya uğramış olma:
1. Doğrudan örseleyici olayı yaşama
2. Başkalarının başına gelen olayları doğrudan görme
3. Bir aile yakınının ya da yakın bir arkadaşını başına örselyici bir olay geldiğini öğrenme. Aile bireyinin ya
da arkadaşının gerçek ölümü ya da ölüm olasılığı kaba gçle ya da kaza sonucu olmalıdır.
4. Örseleyici olay(ların) sevimsiz ayrıntılarıyla, yineleyici bir biçimde ya da şırı bir düzeyde karşı karşıya
kalma (örn. İnsan kalıntılarını toplayan ilk kişiler, çocuk sömürüsünün ayrıntılarıyla yeniden yeniden
karşılaşan polis memurları).
Not: böyle bir karşı karşıya gelme işle ilgili olmadıkça, elektronik yayın ortamları, televizyon gibi görseller
aracılığıyla olmuşsa A4 tanı ölçütü uygulanmaz.
B. Örseliyici olay(lardan) sonra başlayan, örselyici olaya ilişkin, istençdışı gelen aşağıdaki belirtilerin
birinin
ya da daha çoğunun varlğı:
1.Örseleyici olay(ların) yineleyici, istemsiz ve istençdışı gelen sıkıntı veren anıları.
Not: altı yaşından büyük çocuklarda bu olayla ilişkili oyunlar ortaya çıkabilir.
2. İçeriği ve/ya da duygulanımı örseleyici olay(lar) larla ilişkili, yineleyici sıkıntı
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU (Örselenme Sonrası Gerginlik Bozukluğu)
DSM V Tanı kriterleri

3. Kişinin örseleyici olay(lar) yeniden oluyormuş gibi hissettiği ya da davrandığı çözülme


(dissosiyasyon) tepkileri
Not: Çocuklar, oyun sırasında, örselenmeyle ilgili yeniden canlandırma yapabilirler.
3. Örseleyici olay(lar)ı simgeleyen ya da çağrıştıran iç ya da dış uyaranlarla karşılaşınca
yoğun ya da uzun süreli bir ruhsal sıkıntı yaşama.
4. Örseleyici olay(lar)ı simgeleyen ya da çağrıştıran iç ya da dış uyaranlara karşı
fizyolojiyle ilgili belirgin tepkiler gösterme.
C. Aşağıdakilerden birinin ya da her ikisinin birlikte olmasıyla belirli, örseleyici
olaylardan
sonra ortaya çıkan örseleyici olaya ilişkin uyaranlardan sürekli kaçınma.
5. Örseleyici olaylarla yakından ilişkili , sıkıntı veren anılar, düşünceler ya da
duygulardan uzak durma çabaları
6. Örseleyici olaylarla yakından ilişkili , sıkıntı veren anılar, düşünceler ya da duyguları
uyandıran dış anımsatıcılardan kaçınma ya da uzak durma
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU (Örselenme Sonrası Gerginlik Bozukluğu)
DSM V Tanı kriterleri

D. Aşağıdakilerden ikisinin ya da daha çoğunun olmasıyla belirli, örseleyici olayların çıkmasından


sonra başlayan ya da kötüleşen, örseleyici olaylara ilişkin bilişlerde ve duygu durumunda olumsuz
değişiklikler:
1. Örseleyici olay(lar)ın önemli bir bölümünü anımsayamama
2. Kendisi başkaları ya da dünya ile ilgili olarak sürekli ve abartılı olumsuz inanışlar ya da
beklentiler
3. Örseliyici olay(lar)ın nedenleri ve sonuçlarıyla ilgili olarak, kişinin kendisini ya da başkalarını
suçlamasına yol açan, süreklilik gösteren, çarpık bilişler
4. Süreklilik gösteren olumsuz duygusal durum (örn. Korku, dehşet, öfke, suçluluk ya da
utanç)
5. Önemli etkinliklere karşı duyulan ilgilde ya da katılımda belirgin azalma
6. Başkalarından kopma ya da başkalarına yabancılaşma duyguları
7. Sürekli bir biçimde olumlu duygular yaşayamama (örn. Mutluluğu, doyumu ya da sevgi
duygularını yaşayamama).
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU (Örselenme Sonrası Gerginlik Bozukluğu)
DSM V Tanı kriterleri

E. Aşağıdakilerden ikisi ya da daha çoğuyla belirli örseleyici olayların ortaya çıkmasıyla başlayan ya
da kötüleşen örseliyici olaylarla ilintili uyarılma ve tepki gösterme biçiminde değişiklikler olması:
1. İnsanlara ya da nesnelere karşı sözel ya da sözel olmayan saldırganlıkla dışa vurulan, kızgın
davranışlar ve öfke patlamaları
2. Sakınmaksızın davranma ya da kendine zarar veren davranışlarda bulunma
3. Her an tetikte olma
4. Abartılı irkilme tepkisi gösterme
5. Odaklanma güçlükleri
6. Uyku bozukluğu
A. Bu bozukluğun süresi (B,C,D,E) bir aydan daha uzundur.
B.Bu bozukluğ un belirtileri bir maddenin ya da başka bir sağ lık durumunu fizyolojiyle ilgili etkilerine
bağ lanamaz.
C.Bu bozukluk başka bir ruhsal bozukluğ un belirtileriyle daha iyi açıklanamaz.
Altı yaşındaki ve altı yaşın altındaki çocuklar için TSSB-
DSM V tanı kriterleri
A. aşağıdaki yollardan biriyle gerçek ya da göz korkutucu bir biçimde ölümle ağır yaralanmayla
karşılaşma ya da cinsel saldırıya uğramam
1. Doğrudan olayı yaşama
2. Özellikle birincil bakım verenler olmak üzere başkalarının başına gelen olaylara doğrudan
tanıklık etme
3. Ana babasının ya da bakım veren kişinin başına örseleyici bir olay geldiğini öğrenme.
B. Örseleyici olaylardan sonra başlayan örseleyici olaylara ilişkin istençdışı gelen aşağıdaki
belirtilerin birinin ya da daha çoğunun varlığı:
4. 1. Örseleyici olay(ların) yineleyici, istemsiz ve istençdışı gelen sıkıntı veren anıları.
Not: kendiliğinden ortaya çıkan ve istençdışı gelen anıları sıkıntı veriyor gibi görünmesi gerekmez ve
bunlar, oyunda yeniden canlandırılıyor gibi dışa vurulabilirler.
2. İçeriği ve/ya da duygulanımı örseleyici olay(lar) larla ilişkili, yineleyici sıkıntı veren düşler.
Not: korkutucu içeriğin örseleyici olayla ilişkisini kurmak olanaklı olmayabilir.
Altı yaşındaki ve altı yaşın altındaki çocuklar için TSSB-
DSM V tanı kriterleri
3. Çocuğun örselyici olayları yeniden oluyormuş gibi hissettiği ya da davrandığı çözülme tepkiler.
Çocuklar oyun sırasında örselenmeyle ilgili yeniden canlandırma yapabilirler.
4. Örseleyici olayları simgeleyen ya da çağrıştıran iç yta da dış uyaranlarla karşılaşınca yoğun ya
da uzun süreli bir ruhsal sıkıntı yaşama.
5. Örseleyici olayları anımsatıcılara karşı fizyolojiyle ilgili belirgin tepkiler gösterme.
C. Örseleyici olay(lar)la ilintili uyaranlardan sürekli bir kaçınmayı ya da örselyici olay(lar)la ilintili
bilişlerde ve duygudurumda olumsuz değişikler olduğunu gösteren, olay(lar)dan sonra başlamış
ya da kötüleşmiş, aşağıdaki bir (ya da birden çok) belirti bulunmalıdır:
Uyaranlardan sürekli kaçınma:
6. Örseleyici olayları anımsatıcı etkinliklerden kaçınma
7. Örseleyici olayları anımsatıcı kişiler, konuşmalar, kişilerarası durumlardan kaçınma
Altı yaşındaki ve altı yaşın altındaki çocuklar için TSSB-
DSM V tanı kriterleri
Bilişlerde Olumsuz Değişiklikler:
3. Olumsuz duygu durumların sıklığının önemli ölçüde artması
4. Önemli etkinliklere karşı duyulan ilgide ya da katılımda belirgin azalma, oyun oynamada bir
kısıtlılığı da kapsar.
5. Toplumsal olarak geri çekilme içine kapanma
6. Sürekli bir biçimde olumlu duyguları daha az gösterme
D. Aşağıdakilerden ikisi ya da daha çoğu ile belirli, örseleyici olay(lar)ın ortaya çıkmasıyla başlayan
ya da kötüleşen, örseleyici olay(lar) la ilintili, uyarılma ve tepki gösterme biçiminde değişiklikler
olması:
7. İnsanlara ya da nesnelere karşı sözel ya da sözel olmayan saldırganlıkla dışa vurulan, kızgın
davranışlar ve öfke patlamaları (bir kışkırtma olmadan)
8. Her an tetikte olma
9. Abartılı irkilme tepkisi gösterme
10. Odaklanma gçülükleri
11. Uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da sürdürmekte güçlük)
Altı yaşındaki ve altı yaşın altındaki çocuklar için TSSB-
DSM V tanı kriterleri
E. Bu bozukluğun süresi bir aydan uzundur.
F.Bu bozukluk klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da
anababasıyla kardeşleriyle yaşıtlarıyla ya da diğer bakım
verenlerle ilişkilerinde ya da okulda davranışlarında bozulmaya
neden olur.
G.Bu bozukluk bir maddenin ya da başka bir sağlık durumunun
fizyolojiyle etkilerine bağlanamaz.
Travma ve Stresör İlişkili Bozukluklar ile İlgili
Dizi/Film Önerileri
Travma ve Stresör İlişkili Bozukluklar ile İlgili
Dizi/Film Önerileri
Anlıksal Yetiyitimi
(ZİHİNSEL
ENGEL)
Anlıksal Yetiyitimi (Anlıksal Gelişimsel Bozukluk)(Zihinsel
Engel)
 Tarih boyunca, zihinsel engele olan yaklaşım umursamama ve suçlama
olmuştur
 20. yüzyıla gelindiğinde ancak bu konuda bilimsel çalışmalar yapılmaya
başlamıştır. Aileler, araştırmacılar, politikacılar ve halk hem bunun nedenleri
hem de yardım etme yollarının neler olduğu sorusunu sormuşlardır
 Zihinsel engel, hem zeka hem de uyum davranışlarındaki sınırlılıkları tanımlar.
Ancak, bu bozukluğa sahip çocuklar / yetişkinler öğrenme ve yaşamlarını
sürdürme becerisine sahiptir
 IQ ve
 çocuğun uyum becerileri ile
 yeterlilikleri
 zihinsel engel tanısının konmasında standart ilkelerdir.
Anlıksal Yetiyimi DSM V ölçütleri
⚫ Anlıksal yetiyitimi kavramsal, toplumsal, uygulamalı alanlarda hem anlıksal hem de
uyumsal işlev eksikliklerini kapsayan gelişimsel evre sırasında başlayan bir bozukluktur.
Aşağıdaki üç ölçütün karşılanması gerekmektedir:
⚫ A. Hem klinik değerlendirme hem de bireye göre uygulanan kabul gören zeka ölçümü
ile doğrulanan, uslamlama (akıl yürütme) sorun çözme, tasarlama, soyut düşünme,
yargılama, okulda öğrenme ve deneyimlerinden öğrenme gibi anlıksal işlevlerde
eksiklikler.
⚫ B. kişisel bağımsızlık ve toplumsal sorumluluk için gelişimsel ve toplumsal kültürel
ölçütleri karşılayamama ile sonuçlanan uyum işlevselliğinde eksiklikler. Süregiden bir
dayanak sağlanmadıkça uyumsal eksiklikler ev okul iş ve toplum gibi değişik
çevrelerde iletişim toplumsal katılım ve bağımsız yaşama gibi günlük yaşamın bir ya da
birden çok etkinliğinde işlevselliği kısıtlar.
⚫ C. Anlıksal ve uyumsal eksiklikler gelişimsel evre sırasında başlar.
⚫ Not: Anlıksal yetimi ICD-11 in anlıksal gelişimsel bozukluk tanısı ile eşdeğer bir
terimdir.
Anlıksal yetiyitiminin ağırlık düzeyleri
Ağırlık düzeyi Kavramsal alan Toplumsal alan Uygulamalı alan
• Okulöncesi çocuklarda • Gelişmekte olan yaşıtlarıyla • Kişisel bakımda yaşına uygun
belirgin kavramsal ayrımlar karşılaştırıldığında kişi işlevsellik vardır. Yaşıtlarına
olmayabilir. toplumsal etkileşimlerinde göre, karmaşık günlük yaşam
• Okul çocuklarında ve olgun değildir. görevleri için bir ölçüde desteğe
Ağır olmayan
erişkinlerde okuma, yazma, • Örneğin yaşıtlarının gereksinim duyabilir. Erişkinlikte
sayısal beceriler zaman ya toplumsal dışavurumlarını ev alışverişi yapma, ulaşım, eve
da parayla ilgili becerileri tam olarak anlayamaz. ve çocuğa bakım besin değeri
kapsayan okulda öğrenilen • İletişimi yaşına göre olan yemekler hazırlama ve
becerilerde güçlükler vardır, beklendiğinden daha somut banka işlerini yapma, parayı
• yaşla ilgili becerileri yerine ya da olgun değildir. yönetme gibi alanlarda destek
getirmede bir ya da birden • Duygu ve davranışlarını görür. Eğlenme-dinlenme
çok alanda destek gerektirir. yaşına uygun şekilde becerileri yaşıtlarınkine benzer.
• Erişkinlerde soyut düşünme, düzenlemekte güçlük çeker. Ancak iyilik durumu ve eğlenme-
tasarlama, yöntem belirleme • Toplumsal durumlarda neyi dinlenme etkinlikleriyle ilgili
ve bilişsel esneklik ve okulda göze aldığını tam anlayamaz; düzenlemelerine ilişkin
öğrenilen becerileri yerine toplumsal yargılaması yaşına yargılamasında desteğe ihtiyacı
getirmede işlevsellik göre olgun değildir ve vardır. Erişkinlikte, sağlıkla ilgili
bozulmuştur. başkalarınca kullanılma kararlarında, ayrıca belli bir iş
• Yaşıtlarıyla olasılığı vardır (kolay kanar). becerisi kazanmak için genellikle
karşılaştırıldığında sorunlara desteğe ihtiyaç duyar. Çocuk
ve çözümlere bir ölçüde büyütmek için destek görmesi
somut yaklaşımlar gerekir.
sergilemektedir.
Anlıksal yetiyitiminin ağırlık düzeyleri
Ağırlık düzeyi Kavramsal alan Toplumsal alan Uygulamalı alan
• Bütün gelişimi boyunca, kişinin • Kişi gelişimi boyunca toplumsal • Kişi öz bakım becerilerini
kavramsal becerileri yaşıtlarıyla hep ve iletişimsel davranışlarında karşılayabilir. Ancak bu alanlarda
belirgin olarak gerisinde kalmıştır. yaşıtlarından belirgin ayrımlar bağımsızlık kazanabilmesi için çok
• Okulöncesi çocuklarda dil ve beceriler gösterir. uzun süre eğitim verilmesi gereklidir
yavaş gelişir. • Konuşma dili yaşıtlarından daha ve anımsatıcılara gereksinim
Orta derecede
• Okul çocuklarında okuma yazma az karmaşıktır. duyulur.
becerilerinde ve sayısal becerilerin • Ailesi ve arkadaşlarıyla bağ • Ev işlerine katılımda da benzer bir
ilerlemesinde, zamanı ve parayı kurma, arkadaşlıklarını olması ve süreç söz konusudur.
anlamada, okul yılları boyunca erişkinlikte kimi zaman sevgili • Sınırlı kavramsal ve iletişimsel
yavaşlık vardır. ilişkilerinin olmasıyla belirli olmak beceriler gerektiren işlerde bağımsız
• Erişkinler, okul becerileri gelişimi üzere ilişki kurma yeterliliği olarak çalışabilir ancak toplumsal
ilköğretim düzeyindedir ve iş yerinde vardır. beklentileri, iş karmaşalarını ve
ve kişisel yaşamında bütün becerilerin • Ancak bu kişiler toplumsal tasarlama, ulaşım, sağlık hakları ve
kullanımında desteğe gereksinim dışavurumları tam olarak para yönetimi gibi sorumluluklarını
duyulur. anlayamaz ve yorumlayamazlar. yerine getirmede başkalarının
• Günlük yaşamda desteğe gereksinim • Toplumsal karar verme ve desteğine ihtiyaç duyar
duyulur. yargılama yetileri sınırlıdır. • Değişik birtakım eğlenme-dinlenme
• Yaşıtlarıyla arkadaşlıkları çoğu becerileri geliştirebilir. Ancak
zaman iletişim ve toplumsal bunlar için de uzun süre eğitim
kısıtlıklarından etkilenir. alması gerekir. Az da olsa önemli
• İş ortamında başarı bir kesiminde uyumsuz davranışlar
sağlayabilmesi için toplumsal ve görülebilir.
iletişimsel desteğe gereksinim
duyarlar
Anlıksal yetiyitiminin ağırlık düzeyleri
Ağırlık düzeyi Kavramsal alan Toplumsal alan Uygulamalı alan
• Kavramsal beceriler • Sözcük dağarcığı ve dilbilgisi • Kişi yemekler, giyinme, banyo yapma
sınırlı kazanılmıştır. açısından konuşma dili oldukça ve dışkılama gibi bütün etkinlikler için
• Kişi yazılı dili ya da sınırlıdır. desteğe gereksinim duyar.
sayılar, nicelik, • Konuşma, tek tek sözcüklerden • Kendisinin ya da başkalarının iyiliğini
zaman ve para gibi ya da deyişlerden oluşabilir ve ilgilendiren, sorumluluk isteyen
kavramları güçlendirici araçlar buna kararları alamaz.
genelde çok az eklenebilir. • Erişkinlikte evle, eğlenme-dinlenme
anlar. • Konuşma ve iletişim, gündelik etkinlikleriyle ve işle ilgili görevlere
• Sorun çözmelerine olaylar içinde şimdi-burada katılımı için sürekli bir destek ve yardım
yaşamları üzerine odaklanmıştır. gerekir.
Ağır

boyunca bakım • Dil, yorum yapmaktan çok • Bütün alanlarda beceri kazanabilmesi
verenleri yardımcı toplumsal iletişim için için uzun süreli bir eğitim sürecine ve
olur. kullanılır. sürekli bir desteğe gerek vardır.
• Bu kişiler yalın konuşmayı ve el- • Az da olsa, önemli bir kesiminde,
kol devinimleriyle iletişimi kendini yaralama da içinde olmak
anlarlar. üzere, uyumsuz davranışlar görülür.
• Aile bireyleriyle ve tanıdık
başkalarıyla ilişkilerden zevk
alırlar ve yardım görürler.
Anlıksal yetiyitiminin ağırlık düzeyleri
Ağırlık düzeyi Kavramsal alan Toplumsal alan Uygulamalı alan
• Kavramsal beceriler, genellikle • Kişinin konuşma ve el-kol • Kişi, günlük bakım, sağlık ve güvenlik gibi
simgesel süreçlerden çok fizik devinimlerinin simgesel iletişim alanlarda bu etkinliklerin bir bölümüne
dünyayı kapsar. boyutunu anlaması sınırlıdır. kendisi de katılabiliyor olsa da, bütün
• Kişi, kendine bakım, iş ve • Kimi yalın yönergeleri ya da el- yönleriyle başkalarına bağımlıdır.
eğlenme-dinlenme için kol devinimlerini anlayabilir. • Ağır bedensel özürü olmayan kişiler,
amacına yönelik olarak • Kendi isteklerini ve duygularını evde yemek masasını kurma gibi günlük
nesneleri kullanabilir. büyük ölçüde sözel olmayan işlere yardımcı olabilirler.
• Eşleştirme ve fizik özelliklerine simgesel olmayan iletişimle dışa • Yüksek düzeyde süregiden bir destekle,
Çok ağır

göre ayırma gibi belirli vurur. nesnelere yalın birtakım eylemleri


birtakım görsel-uzamsal • Yakından tanıdığı aile gerçekleştirerek işyerinde katılımda
beceriler kazanılmış olabilir. bireyleriyle, bakım verenlerle ve bulunabilirler.
• Ancak eşzamanlı devinsel ve tanıdık başkalarıyla ilişkilerinden • Eğlenme-dinlenme etkinlikleri, örneğin
duyusal bozukluklar, zevk alır ve el-kol devinimleriyle müzik dinleme, film izleme, yürüyüşe
nesnelerin işlevsel kullanımını ve duygusal dışavurumlarla çıkma ya da su etkinliklerine katılmayı
engelleyebilir. toplumsal etkileşimleri başlatır kapsayabilir, ancak hepsi
ve yanıtlar. başkalarının desteğiyle yapılır.
• Eşzamanlı devinsel ve duyusal • Eşzamanlı devinsel ve duyusal
bozukluklar birçok toplumsal bozukluklar, evle, eğlenme-dinlenmeyle
etkinliği engelleyebilir. ve işle ilgili etkinliklere katılım için sıklıkla
engel oluşturur (izleme-seyretme
dışında).
• Önemsenecek bir azınlığında uyumsuz
davranışlar görülür.
Anlıksal Yetiyimi

1) Hafif (IQ 50-55 ile 70): bu bozukluğu

Derecelendirme
Zihinsel Engel: gösterenlerin %85’ini kapsar.

2) Orta (35-40 ile 50-55): %10

3) Ağır (20-25 ile 35-40): %3-4

4) Çok ağır (20-25’ten düşük): %1-2


Anlıksal Yetiyimi

Zihinsel Engel:
Derecelendirme’ye Yönelik
Eleştiriler:
etiketleme; işlev düzeyi
hakkında bilgi vermemesi

“Destek Gereksiniminin Değerlendirilmesi” (Amerikan Zihinsel Engel


Derneği)
Orta: Yalnızca gereksinim duyulduğunda çocuğun /kişinin desteklenmesi; örn, işini
kaybettiğinde ya da tıbbi bir müdahale durumunda
Sınırlı: Zaman zaman desteklenmesi gerekli; örn, süreye bağlı işlerde eğitim verme
ya da okuldan iş hayatına geçiş
Yoğun: İş ya da ev gibi kimi ortamlarda düzenli olarak (günlük) desteklenmesi
Çok Yoğun: Yoğun ve süreğen destek; pek çok ortamda ve muhtemelen yaşam
Anlıksal Yetiyimi
UYUM DAVRANIŞLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ:
İÇERİK ALANLARINA İLİŞKİN ÖRNEKLER
Temel gelişimsel Hareket gelişimi; duyusal gelişim
beceriler
İletişim İfade edici ve alıcı dil; yazma-heceleme becerileri

Duygusal ve kişisel Başa çıkma; yeni bir okula ya da işe girme; kişilerarası çatışma
uyum
Sosyal ve kişilerarası Temel etkileşim becerileri; gruba katılım; oyun etkinlikleri ve becerileri
beceriler
Öz-bakım becerileri Giyinme; yeme-içme; tuvalet; kişisel hijyen ve bakım

Tüketici becerileri Para kullanımı; banka; bütçe; alışveriş

Ev işleri becerileri Mutfak; ev temizliği; ev işleri yönetimi; bakım-tamir; çamaşır yıkama;


kıyafet bakımı
Anlıksal Yetiyimi
 Toplumun %1-2’sinde görülmekte
 Zihinsel engelli çocuklar, normal (tipik) gelişim gösteren çocuklarla aynı gelişimsel
evreleri izlerler. Ancak, hayal kırıklığının başarısızlık beklentisine kaynaklık etmesi gibi
nedenlerle hem hedefleri hem de motivasyonları zaman içinde düşer
 Özellikle hafif düzeyde zihinsel engelli çocuklara uygun eğitim ve olanaklar
sağlandığında, uyum sağlama becerileri ve işlev düzeyleri zaman içinde iyileşebilir
 Konuşma, dil ve davranış problemleri gibi gelişimsel bozukluklar yaygın olarak
eşlik
eder.
Duygusal ve davranışsal problemlerin, zihinsel engelin içinde değil, ona eşlik
eden problemler olduğu düşünülmektedir
 Duyusal bozukluklar, serebral palsi, epilepsi gibi sağlık ve gelişimlerini etkileyebilecek
diğer fiziksel ve gelişimsel yetersizlikler görülebilir
Anlıksal Yetiyimi NEDENLERİ
Organik / Yapısal Aile / Kültürel

Birey, zihinsel engele (ze) ilişkin yapısal bir neden  Ze’e ilişkin belirgin bir neden yoktur;
sergiler  bazen bir başka aile üyesinde de ze
Tanım
(kromozom anormallikleri; tek gen; nörobiyolojik görülebilir (ekonomik olanaksızlıklar)
etmenler)

Daha çok, Orta, ağır ya da çok ağır ze görülür;  Daha çok hafif ze’de görülür;
 tüm SED’lerde eşit olarak görülür;  düşük SED’de daha sık;
Karakteristik  diğer fiziksel yetersizliklerle birlikte görülür  eşlik eden fiziksel belirtiler az

 Doğum öncesi (genetik, kazalar)  Ebeveynlerin IQ’sünün düşük olması;


 doğum esnasında (erken doğum; oksijen  çevresel yoksunluklar;
Nedenler yetersizliği)  belirlenemeyen organik koşullar
 doğum sonrası (kafa travması, menenjit)
Çevresel Özellikler Bireysel Özellikler

AİLENİN ERKEN MÜDAHALEYE


ETİYOLOJİ VE İŞLEV
KAYNAKLARI AİLE KATILIMI
DÜZEYİ

EBEVEYN VE AİLE UYUMU:


AİLENİN İŞLEVSELLİĞİ
EBEVEYNLERİN İYİ-OLUŞ ÇOCUĞUN
HALİ MİZAÇ
UYUMU YATKINLIKLARI
EBEVEYNLİK BECERİLERİ

FORMAL VE İNFORMAL
EŞLİK EDEN
SOSYAL DESTEK
YETERSİZLİKLER

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARIN PSİKOLOJİK UYUMUNU ETKİLEYEN ETMENLER


Anlıksal Yetiyimi
ÖNLEME, EĞİTİM VE TEDAVİ
⚫ Doğum Öncesi Eğitim ve Tarama
⚫ 1)Psikososyal Tedaviler: Erken müdahale (Ramey; 1992)
a) Keşfi özendir
b) Temel becerilerin kazanımında kılavuzluk yap
c) Gelişimsel değişimleri / aşamaları kutla
d) Tekrar yap; becerilerin yelpazesini genişlet
e) Onaylanmama, alay edilme ve cezadan koru
f) Zengin, onaylayıcı ve yanıtlayıcı iletişim ortamı sağla
(Her bireyin öğrenme tarzının farklı olabileceğini bil ve ona uygun öğrenme tekniklerini kullan ve
bunların da zaman içinde değişebileceğini unutmadan yaratıcılığını da ekleyerek kullan; Kapçı)
2) Bilişsel Davranışçı Yaklaşım
3) Aile-odaklı Yöntemler
ÖZGÜL
ÖĞRENME
BOZUKLUĞU
ÖZGÜL ÖĞRENME BOZUKLUĞU
DSM-V TR TANI ÖLÇÜTLERİ
A) Gerekli girişimlerde bulunulmuş olmasına karşın, en az altı aydır süren, belirtilerden en az birinin
varlığı ile belirli, öğrenme ve okul becerilerini kullanma güçlükleri :
⚫ 1. Sözcük okumanın yanlış, yavaş ve çok çaba gerektiriyor olması
⚫ 2. Okunanın anlamını anlama güçlüğü
⚫ 3. Harf söyleme/yazma güçlükleri
⚫ 4. Yazılı anlatım güçlükleri
⚫ 5. Sayı algısı, sayı gerçekleri ya da hesaplama güçlükleri
⚫ 6. Sayısal akıl yürütme güçlükleri
⚫ B) Etkilenen okul becerileri, kişisel olarak uygulanan geçerli başarı ölçümleri ve kapsamlı klinik
değerlendirme ile doğrulandığı üzere, kişinin kronolojik yaşına göre beklenenden önemli ölçüde
ve ölçülebilir derecede altında , okul-işle ilgili başarıyı, günlük yaşam etkinliklerini ileri derecede
bozar. 17 yaş ve üzerindeki kişilerde geçerli değerlendirmenin yerine işlevselliği bozan, belgeli
öğrenme güçlükleri öyküsü kullanılabilir.
ÖZGÜL ÖĞRENME BOZUKLUĞU
DSM-V TR TANI ÖLÇÜTLERİ
⚫ C) Okul yıllarında başlar, ancak etkilenen okul becerileriyle ilgili gerekler kişinin sınırlı yeterliğini
aşmadıkça tam olarak kendini göstermeyebilir.
⚫ D) Anlıksal yetiyitimleri, düzeltilmemiş görme ya da duyma keskinliği, diğer ruhsal ve sinirsel
bozukluklar, ruhsal- toplumsal güçlükler, okulda kullanılan dili tam bilmeme ya da eğitsel yönergelerin
yetersizliği ile daha iyi açıklanamaz.
Not: Dört tanı ölçütü, kişinin öyküsü ,okuldan edinilen bilgiler ve ruhsal-eğitsel değerlendirmenin klinik açıdan bir araya
getirilmesiyle karşılanacaktır.
Kodlama notu : Bozulan okulla ilgili bütün alanları
⚫ Okuma bozukluğu ile giden (DİSLEKSİ): Sözcük okuma doğruluğu, okuma hızı ve akıcılığı, okuduğunu anlama
⚫ Yazılı anlatım bozukluğu: Harf harf söyleme/yazma doğruluğu, dilbilgisi ve noktalama doğruluğu, yazılı anlatımın
açıklığı ya da düzeni
⚫ Sayısal (matematik) bozukluk ile giden (DİSKALKULİ): Sayı algısı, aritmetik gerçeklerin ezberlenmesi, doğru ve
akıcı hesaplama, doğru sayısal uslamlama
⚫ a.Ağır olmayan: Eğitsel 1-2 alanda öğrenme becerilerinde güçlükler, uygun yerleştirme ve destek
⚫ b. Orta derecede: Eğitsel 1-2 alanda belirgin güçlükler, yoğun ve özel eğitim, uyarlamalar ve destekler
⚫ c. Ağır: Eğitsel 1-2 alanda ağır güçlükler, kişiselleştirilmiş özel eğitim, uygun yerleştirmeler ve destek
ÖZGÜL ÖĞRENME BOZUKLUĞU

⚫ Okuma, yazma ya da matematik başarısı çocuğun yaşından, okul


ve zeka düzeyinden beklenenin 2 standart sapma aşağıda
olduğunda öğrenme bozukluğundan şüphe edilmelidir.
⚫ Tanı ölçütünde de görüldüğü gibi, öğrenilen konuyu öğrenecek
kadar parlaktır ama öğrenemiyordur.
BİLİŞSEL / NÖROPSİKOLOJİK BECERİLER
• belli alanlarda bozukluklar
(dil, dikkat, algı-motor, soyut akıl yürütme, hafıza)

BİYOLOJİK ETMENLER AKADEMİK BAŞARI / OKUL PERFORMANSI


• nörolojik bozukluk ÖZGÜL ÖĞRENME • akademik becerilerde bozukluk
• ödevleri bitirememe
• kronik tıbbi sorunlar
BOZUKLUĞU • yapılan ödevlerin beceri düzeyine
uygun olmaması

PSİKOSOSYAL UYUM / MOTİVASYON


• olumsuz davranışlar, söz dinlememe, bağımlılık ÇEVRESEL ETMENLER
• Diğer davranış problemleri • Yardımcı olmayan ana-baba tutumları
• (çekingenlik, depresyon, psikosomatik şikayetler • Uygun olmayan çocuk davranışı değiştirme pratikleri
• Sosyal beceri bozukluğu ve sosyal yanlış-algılama • Çocuğun desteklenmemesi ya da özendirilmemesi
• Düşük benlik saygısı • Beklentilerle çocuğun yeterliliğinin uyuşmaması
• Girişkenlik ya da azim yokluğu • Ailesel ve çevresel stres

ÖĞRENME BOZUKLUĞUNUN GELİŞİMİNİ VE İFADE EDİLMESİNİ ETKİLEYEN BİR DAVRANIŞSAL SİSTEM MODELİ
ÖZGÜL ÖĞRENME BOZUKLUĞU
⚫ Normal Eğitim Girişimi (Regular Education İnitiative): Kaynaştırma akımının
genişletilip, özel gereksinimli çocukların normal gelişim gösteren akranlarıyla
aynı sınıfta eğitim alması. Sınıf öğretmenleri ve özel eğitimciler çocuğun eğitsel
gereksinimlerinde sorumluluğu paylaşırlar. Çocuk değil, program etiketlenir.
⚫ Dolaysız Yönerge Yöntemi: herhangi bir beceriyi öğretmek için, öğretilecek
beceri ile verilen yönergenin örtüşmesi
⚫ (Bunu öğretmenin en iyi yolu nedir?; Önce fonetik beceriler, ardından sözcük ve
cümlelere mi geçilmelidir? Her sözcük seslere bölünmeli midir? Gibi)
⚫ Sözcük öğretimine karşı – tüm cümle öğretimi yaklaşımı.
⚫ Araştırmalar sözcük öğretiminin daha etkili olduğunu, tüm cümle yaklaşımının ise
olumlu tutumların geliştirilmesine yardımcı olduğunu göstermektedir.
ÖZGÜL ÖĞRENME BOZUKLUĞU
Dolaysız Yönerge Yöntemi Aşamaları (yanlışsız yönerge)
1. Çocuğun varolan becerilerini gözden geçir

2. Her dersin başında, dersin hedefini kısa bir cümle ile ifade et

3. Öğretilen her kavramı / bilgiyi küçük adımlarla sun ve çocuğun da tekrar etmesini sağla

4. İsteklerini ve açıklamaları net biçimde ifade et

5. Bol bol pratik / deneme yap

6. Çocuğun anlayıp anlamadığını düzenli olarak kontrol et

7. İlk denemlerde çocuğa rehberlik et

8. Düzenli biçimde geribildirim ver ve düzelt

9. Çocuğun bitirdiği denemeleri / testleri yapması için yeterli pratik yapmasını sağla
ÖZGÜL ÖĞRENME BOZUKLUĞU
Dolaysız Yönerge Yöntemi Aşamaları (yanlışsız yönerge) Örneği
Pratik 1: Benzeşim “Bugünkü ilk kavramımız benzeşim”
1. Hayvanların nasıl hareket ettiği ile ilgili bir benzeşim yapacağız. Benzeşimle neyi öğreneceğiz? İpucu: Hayvanlar nasıl hareket
ettiğini (çocuk öğreninceye kadar tekrar et)
2. Benzeşimde kullanacağımız hayvanlar şahin ve balina hangi hayvanlar İpucu: şahin ve balina
3. İlk hayvanı söyle ipucu: şahin Bu hayvan nasıl hareket eder? İpucu: uçar
4. Şimdi benzeşimin ilk aşaması. Şahin uçar. Benzeşimin ilk aşması ne? İpucu: şahin uçar
5. Benzeşimin ikinci aşması, diğer hayvanın nasıl hareket ettiği
6. Şahinin nasıl hareket ettiğini söyledin. İkinci hayvan neydi; ipucu: balina; balina nasıl hareket eder? İpucu : yüzer

7. Benzeşimin ikinci aşaması: balina yüzer; benzeşimin ikinci aşması neymiş? İpucu: balina yüzer
8. 2-7 aşamaları yeterince anlaşılıncaya kadar tekrar edilir
9. Şimdi tüm benzeşimi söyleyeceğiz; ilkönce bir şahin nasıl hareket eder, sonra bir balina nasıl hareket eder. Benimle birlikte söyle,
şahin uçar, balina yüzer
10. Şimdi sen söyle.....şahin uçar, balina yüzer
11. Bu benzeşim hayvanların nasıl hareket ettiğini anlatır. Bu benzeşim neyi anlatır? İpucu: hayvanların nasıl hareket ettiğini

12. 10-12’yi yeterince öğrenilinceye kadar tekrar et


ÖZGÜL ÖĞRENME BOZUKLUĞU
BİLİŞSEL-DAVRANIŞÇI YÖNTEMLER

⚫ Kendini izleme
⚫ Kendini değerlendirme
⚫ Kaydetme
⚫ Pekiştirme
⚫ Kendine soru sorma: “bunu neden okuyorum?, yazar neyi öğretmek istiyor?
Bu sorunun cevabini nerede bulabilirim? Bir dakika önce öğrendiğimle
bunun ilgisi ne?
⚫ a) amaç ne,
⚫ b) nasıl ulaşırım
⚫ c) not al
⚫ d) uygula (ANNU tekniği)

You might also like