• 2. Sanatçı bağımsız olmalıdır. • 3. Sanat milli olmalıdır. Çünkü ulusal olmayan bir sanatın evrensel bir değer kazanması beklenemez. • 4. ‘’Sanatta yenilik asıldır." Ne var ki, bu yenilik dünden kuvvet alan, eskiyi reddetmeyen bir yenilik anlayışıdır, • Saçlar ağardı, sanma ki yaşlanmışız gülüm. Vallahi neyse sendeki, hoşlanmışız gülüm.
Yıllar ilerledikçe gönül uslanır sanıp,
Düşmüş büyük hatalara, aldanmışız gülüm.
Gel, ağzı süt kokanlara yaklaşma, zevki yok:
Onlar gibiyken aşkı oyun sanmışız gülüm.
Gül koklamak usulünü yıllarca meşk edip
Binbir çeşit dikenlere katlanmışız gülüm.
"Şairler incedir kıyamaz fazla sarmaya"
Derlerse, gör ki biz dahi insanmışız gülüm. • Mehmet Çınarlı • Kayıp
Bu herşeyini yitirmiş dünyamda
Ne doğan günden ümit kaldı Ne parampaça gönlümde tahammül Dost yüzünde kayboldu bu simsiyah akşamda O hep ötsün dediğimiz kuşlar da sustular En acı lezzetinde zaman Sen olmadıkça anladım Yalan gündüzlerin ışığı yalan Ufuklar merhametsiz rüzgarlar hoyrat Ve ömrün bahçelerinde keder Yalnızlığın acılarında Can verdi aydınlık mevsimler • Yollarda
Gönlümde daima yeni bir yol hazırlığı,
Her lâhza başka beldelerin iştiyâkı var; Yıldızların, ayın bile hasretle baktığı Çöller, denizler engin ufuklar ve yaylalar...
Bir sevginin hayalini takip eder gibi,
Çok kerre bir melâl ile baktım ufuklara; Bazan coşup da, bağrı yanık derbeder gibi Çılgınca bir karar ile aktım ufuklara.
Aştım dumanlı dağları engin denizleri,
Cennet misali yurdumu gezdim adım adım; Aşık çoban çocuklarının saz benizleri Mahzun yavuklular... Sizi gördüm ve ağladım. • İnsanlar
Seviyorum insanları zaman zaman
Bakıyorum yüreği güneş dolu alnı ak Biri var; Ne dilinde iğne ne avucunda taşlar Ne gözlerinde yalan Gerçekten insan! Gülüşleri gözyaşları sıcak Canımdan yakın, yıldızdan uzak Biri var... böyle biri var Ne güzel bu inanış, bu kutlu an! Seviyorum insanları ben her zaman. Bu Gece Kavaklar •
Bu gece kavaklar daha uzun,
Yıldızlarını yitirmiş, mahzun Bir kadın oturmuş beşik sallar.
Bulut, küçülse de biraz biraz
Dört çizgili pencereye sığmaz, Eli-ayağı kesilmiş yollar.
Tüfengimi baş ucuma asın!
Canım yağmur, aman ıslanmasın Uzanamadığım hoyrat dallar.
Ben kimim, padişahın kızı kim?
Ninemin dizinde dinlediğim Yalancı çıktı bütün masallar.
Gönül asılsa da yelkenlere
Artık geriye dönmemek üzre Kıyıdan uzaklaştı sandallar.
Bu gece, kavaklar daha uzun,
Yıldızlarını yitirmiş, mahzun Bir kadın oturmuş beşik sallar. Türkiyem, Anayurdum, Sebebim, Çarem!
• Ben, kağnılarla yaylılarla büyüdüm geldim Çocuk yüreğimi yakan türküler dinleye dinleye. Mahzun kağnılarla, nazlı yaylılarınla Ve tozlu yollarınla sevdim seni Türkiye!
O tezek topladığım kırlar, yaylalar...
Başına oturduğum, yemek yediğim atandır. Türkiye'm, anayurdum, sebebim, çarem... Taşına toprağına vurgunluğum bundandır...
Akşam karanlığıyla başlardı kurbağalar
Susar gökyüzü kadar, dinlerdim biteviye. Gecemi besteleyen cırcır böceklerinle. Kurbağa seslerinle sevdim seni Türkiye!
Bir Peygamber sofrasıydı soframız:
Biraz tandır ekmeği, biraz çökelik... Yoksulluğunla da bağlandım kaldım sana Mecnunlar gibi üstelik.
Yağmurlar başlayınca, odalarımız damlardı
Dizlerini döve döve ağlardı anam. Şimdi kırkikindiler boyunca sırılsıklam Küçük kerpiç evlerin çıkmaz aklımdan!
Türkiye'm! Hasretim! Kınalı türküm!..
İçiçe güzellik, uç uca kahır Yüreğimi bin parçaya bölseler Her parçası yine seni çağrışır. • Er meydanlarından çekilir oldun Çorak iklimlere ekilir oldun Eğilmek bilmezdin bükülür oldun... Sürer mi bu gaflet; daha kaç sene? Uyan ey Türk uyan! Uyumak nene?
Boşaldın boşaldın.. Dolabilmedin,
Gidişin o gidiş.. Gelebilmedin... Döktüğün kanları alabilmedin... Şah damarlarına yapışan kene Sömürür mü seni; daha kaç sene? Bakın şu Oğuz'un torunlarına; Kara taş bağlamış karınlarına! Umutsuz gözlerle yarınlarına Bakarlar mı dersin; daha kaç sene? Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene!
Eski sandıklarda harsın, tören ey!
Hain, çaşıt dolu; yanın, yören ey! Bağlı tutsak sanır seni gören ey! Bu böyle sürer mi; daha kaç sene? Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene.