You are on page 1of 42

HİSARCILAR

• 1   Sanatçının dili yaşayan dil olmalıdır.


• 2.       Sanatçı bağımsız olmalıdır.
• 3.       Sanat milli olmalıdır. Çünkü ulusal
olmayan bir sanatın evrensel bir değer
kazanması beklenemez.
• 4.       ‘’Sanatta yenilik asıldır." Ne var ki, bu
yenilik dünden kuvvet alan, eskiyi
reddetmeyen bir yenilik anlayışıdır,
• Saçlar ağardı, sanma ki yaşlanmışız gülüm. 
Vallahi neyse sendeki, hoşlanmışız gülüm. 

Yıllar ilerledikçe gönül uslanır sanıp, 


Düşmüş büyük hatalara, aldanmışız gülüm. 

Gel, ağzı süt kokanlara yaklaşma, zevki yok: 


Onlar gibiyken aşkı oyun sanmışız gülüm. 

Gül koklamak usulünü yıllarca meşk edip 


Binbir çeşit dikenlere katlanmışız gülüm. 

"Şairler incedir kıyamaz fazla sarmaya" 


Derlerse, gör ki biz dahi insanmışız gülüm.
•  Mehmet Çınarlı
• Kayıp 

Bu herşeyini yitirmiş dünyamda 


Ne doğan günden ümit kaldı 
Ne parampaça gönlümde tahammül 
Dost yüzünde kayboldu bu simsiyah akşamda 
O hep ötsün dediğimiz kuşlar da sustular 
En acı lezzetinde zaman 
Sen olmadıkça anladım 
Yalan gündüzlerin ışığı yalan 
Ufuklar merhametsiz rüzgarlar hoyrat 
Ve ömrün bahçelerinde keder 
Yalnızlığın acılarında 
Can verdi aydınlık mevsimler 
• Yollarda 

Gönlümde daima yeni bir yol hazırlığı, 


Her lâhza başka beldelerin iştiyâkı var; 
Yıldızların, ayın bile hasretle baktığı 
Çöller, denizler engin ufuklar ve yaylalar... 

Bir sevginin hayalini takip eder gibi, 


Çok kerre bir melâl ile baktım ufuklara; 
Bazan coşup da, bağrı yanık derbeder gibi 
Çılgınca bir karar ile aktım ufuklara. 

Aştım dumanlı dağları engin denizleri, 


Cennet misali yurdumu gezdim adım adım; 
Aşık çoban çocuklarının saz benizleri 
Mahzun yavuklular... Sizi gördüm ve ağladım. 
• İnsanlar 

Seviyorum insanları zaman zaman 


Bakıyorum yüreği güneş dolu alnı ak 
Biri var; 
Ne dilinde iğne ne avucunda taşlar 
Ne gözlerinde yalan 
Gerçekten insan! 
Gülüşleri gözyaşları sıcak 
Canımdan yakın, yıldızdan uzak 
Biri var... böyle biri var 
Ne güzel bu inanış, bu kutlu an! 
Seviyorum insanları ben her zaman. 
Bu Gece Kavaklar 

Bu gece kavaklar daha uzun, 


Yıldızlarını yitirmiş, mahzun 
Bir kadın oturmuş beşik sallar. 

Bulut, küçülse de biraz biraz 


Dört çizgili pencereye sığmaz, 
Eli-ayağı kesilmiş yollar. 

Tüfengimi baş ucuma asın! 


Canım yağmur, aman ıslanmasın 
Uzanamadığım hoyrat dallar. 

Ben kimim, padişahın kızı kim? 


Ninemin dizinde dinlediğim 
Yalancı çıktı bütün masallar. 

Gönül asılsa da yelkenlere 


Artık geriye dönmemek üzre 
Kıyıdan uzaklaştı sandallar. 

Bu gece, kavaklar daha uzun, 


Yıldızlarını yitirmiş, mahzun 
Bir kadın oturmuş beşik sallar.
Türkiyem, Anayurdum, Sebebim, Çarem! 


Ben, kağnılarla yaylılarla büyüdüm geldim 
Çocuk yüreğimi yakan türküler dinleye dinleye. 
Mahzun kağnılarla, nazlı yaylılarınla 
Ve tozlu yollarınla sevdim seni Türkiye! 

O tezek topladığım kırlar, yaylalar... 


Başına oturduğum, yemek yediğim atandır. 
Türkiye'm, anayurdum, sebebim, çarem... 
Taşına toprağına vurgunluğum bundandır... 

Akşam karanlığıyla başlardı kurbağalar 


Susar gökyüzü kadar, dinlerdim biteviye. 
Gecemi besteleyen cırcır böceklerinle. 
Kurbağa seslerinle sevdim seni Türkiye! 

Bir Peygamber sofrasıydı soframız: 


Biraz tandır ekmeği, biraz çökelik... 
Yoksulluğunla da bağlandım kaldım sana 
Mecnunlar gibi üstelik. 

Yağmurlar başlayınca, odalarımız damlardı 


Dizlerini döve döve ağlardı anam. 
Şimdi kırkikindiler boyunca sırılsıklam 
Küçük kerpiç evlerin çıkmaz aklımdan! 

Türkiye'm! Hasretim! Kınalı türküm!.. 


İçiçe güzellik, uç uca kahır 
Yüreğimi bin parçaya bölseler 
Her parçası yine seni çağrışır. 
• Er meydanlarından çekilir oldun 
Çorak iklimlere ekilir oldun 
Eğilmek bilmezdin bükülür oldun... 
Sürer mi bu gaflet; daha kaç sene? 
Uyan ey Türk uyan! Uyumak nene? 

Boşaldın boşaldın.. Dolabilmedin, 


Gidişin o gidiş.. Gelebilmedin... 
Döktüğün kanları alabilmedin... 
Şah damarlarına yapışan kene 
Sömürür mü seni; daha kaç sene? 
Bakın şu Oğuz'un torunlarına; 
Kara taş bağlamış karınlarına! 
Umutsuz gözlerle yarınlarına 
Bakarlar mı dersin; daha kaç sene? 
Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene! 

Eski sandıklarda harsın, tören ey! 


Hain, çaşıt dolu; yanın, yören ey! 
Bağlı tutsak sanır seni gören ey! 
Bu böyle sürer mi; daha kaç sene? 
Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene.

You might also like