You are on page 1of 48

Konuşmaya Dair l 63

ZarnanaDair l 65
İyiye ve Kötüye Dair l 67
Duaya Dair l 69 Geminin Gelişi
ZevkeDair l 73
Güzelliğe Dair l 77 Zarnanıııa doğan güneş, seçilmiş ve sevgili El Mus-
tafa, Orphalese kentinde on iki yıl boyunca, dönüp ge-
DineDair l 79
lecek ve kendisini doğduğu adaya geri götürecek gemi-
Öltime Dair / 81
sini beklemişti.
Ve Artık Akşam İnmişti / 85 Ve on ikinci yılda, hasat ayı Eylül'ün yedinci günü,
kent surlarrnın dışrndaki tepeye trrmanarak denize doğ-
ru baktr; ve sisle birlikte gelmekte olan gemisini gördü.
İşte o zarrrar. yüreğinin kaprları ardrna kadar açıldı
ve sevinci, denizin enginlerine kanat çırptı. Ve El Mus-
tafa göz|erini yumdu, ruhunun sessizliklerinde duaya
durdu.

Fakat tepeden inerken üzerine bir hüzün çöktti ve


yüreğinden şunlar geçti:
Kederlenmeden ve huzur içinde nasıl gideceğim?
Hayrr, ruhum suz:rs|z ayrrlmayacak bu kentten.
Uzundu surlarr arasrnda geçirdiğim çile günleri,
uzundu yapayalnız geceler; kim bırakıp çilesini ve yal-
nrzlığrnr yola koyulabilir içi sızlamadan?
Ruhumdan pek çok parça brraktım bu sokaklarda ve
epeyi kalabalıktır özlemimin şu tepelerde çırılçıplak
gezinen çocukları; hiçbir sorumluluk ve slzr hissetme-
den vazgeçemem onlardan.
Günlerden bu gün srrtrmdan çrkarıp attığım, bir giy-
si değil, kendi ellerimle yırttığım tendir.
Ardımcla bıraktığıın bir düşünce değil, açlrk ve su- Ve sen, ey engin den\z, uyku bilmez ana,
suzluğuı-ı tad kı-ıttığı bir yürektir. Irmaklar ve akarsular için sensin sadece huzur ve
özgürlüÇ
Ancak daha faz|a tıyalanamam. Bu su son bir kez daha krvrrlacak, bu çayırda son bir
Bütün varlıkları kendisine çağıran deniz çağırıyor
çağıltı daha,
beni, yola koyulmalıyım.
Ve sonra geleceğim sana/ uçsuzbıcaksız bir damla
Çünkü kalmak, gecede yanıp tükenirken saatler, katılacak uçsuz bucaksrz bir okyanusa.
donmak ve taş kesilmek demek, bir kalıbın içine hapso-
lup kalmak demek. Ve yürürkery uzaktan erkeklerin ve kadrnlarrn tarla-
Keşke alabilseydim buradaki her şeyi yanrma. Nasıl larrnr ve bağlarını bıraktığını ve hızla kent kapılarına
alayım? doğru yöneldiğini gördü.
Ses onu kanatlandıran dili ve dudaklarr taşryamaz. Ve adrnr seslenen ve tarladan tar|aya bağırarak bir-
Havaya, o esire doğru yalnızbulmak zorundadrr yolu- birlerine gemisinin geldiğini haber veren seslerini işitti.
nu.
Yalnız ve yuvasrz uçar kartal güneşin önünde. ve kendi kendine dedi ki:
Ayrılık günü toplanma günü mü olacak?
El Mustafa tepenin eteğine gelmişti; durup tekrar Ve günümün son saatlerinin aslrnda gün doğumum
denize baktı ve limana yaklaşan gemisini, onun pruva- olduğu mu söylenecek?
sındaki denizcileri, kendi ülkesinin insanlarrnr gördü. Ve sabanrnı karığın ortasrnda bırakana ya da üzüm
cenderesinin çarkını durdurana vereceğim nedir?
Ve ruhu onlara seslendi, dedi ki: Yemiş yüklü bir ağaç olacak mr yüreğim, derleyip
Kadim anamln oğulları, ey gelgitlerin süvarileri, onlara vereceğim?
Düşlerimde ne de sık yelken açtınız. Ve arzularım bir prnar olup akacak mr, çanaklarrnr
Ve şimdi ben uyanrrken geliyorsunuz/ o uyanış ki dolduracağım?
benim düşten de daha derin düşüm. Bir arp miyim bery kadir olanrn el gezdireceği, ya da
Hazırım gitmeye ve arzum yelkenlerini fora etmiş bir ney miyim nefesini üfleyeceği?
nizgirı beklemekte. Sessizlikler arayrcrsryrm ben ve sessizliklerde nasrl
Bu durgun havada son bir soluk daha alrp, son bir bir hazine buldum başkalarına güvenle dağıtılabile-
kez daha bakacağım arkama sevgiyle, cek?
Ve sonra aranızda alıp yerimi, gemiciler arasında bir Eğer bu hasat günümse benim, tohumu hangi anlm-
gemici olacağrm. sanmayan mevsimlerde, hangi tarlalara ekmiştim?

8
Fenerimi kaldırma vaktim geldiyse gerçekten yuka-
rı, içinde. yanan benim alevim olmayacak.
Fenerimi btış vc karaıılık kaldıracağım ben,
Ve gecenin muhafızı yağla doldurup yakacak onu.

Kelimelere döktükleri bunlar oldu. Fakat yüreğin-


dekilerin pek çoğu söylenmeden kaldı. Çünkü derin-
lerdeki gizini kendisi dillendiremezdi.

Ve kente girdiğinde bütün insanlar onu karşılamaya


geldiler ve sanki tek bir ses olup ona seslendiler.
Kentin yaşlılarl öne çıl,ıp dediler ki:
Hemen ayrrlma bizden.
Bizirn alacakaranlığımızda öğle vakti oldun sery
gençliğin bize düş kuracak düşler verdi.
Bizirn aramızda ne bir yabancısrn sen ne de konuÇ
oğlumuz ve candan sevdiğimizsin.
Göz|erimiz yüzüne hasret kalmanrn acrsrnl daha bil-
mesin.

Ve rahipler ve rahibeler dediler ki:


Denizin dalgaları bizi şimdi ayrmasrry aramızda
geçirdiğin yıllar aruya dönüşmesin.
Aramıza bir ruh kattın sen, gölgen yizlerirnize dü-
şen bir ışık oldu.
Seni çok sevdik. Ama sessizdi sevgimiz ve örtülerle
gizlenmişti.
Ama şimdi sana yüksek sesle sesleniyor ve önünde
açığa çıkmış duruyor.
Hep de böyledir, sevgi kendi derinliğini bilmez ay-
rılık vakti gelip çatana kadar.

10
Ve başkaları da geldi ve ona yalvardr. Fakat o cevap
vermedi. Sadece başını eğdi ve yanrnda duranlar göğ-
süne dökülen gözyaşlarını gördüler.
O ve ahali tapınağın önündeki büyük meydana doğ-
ru yürüdüler. Aşka Dair
Ve mabetten bir kadın çıktı, El Mitra idi adı. Biliciy- Sonra El Mitra, bize Aşk'tan Söz Et, dedi.
di. Ve o başını kaldırdr, halka baktı ve halkın üzerine
El Mustafa ona derin bir muhabbetle baktı çünkü bir sükünet çöktü. Ve gür bir sesle dedi ki:
kendisine ilk o inanmrştr, üzerinden ancak bir gün geç-
Aşk sizi çağırdığı zamaı\ onu izleyiry
mişken kente gelişinin.
Yolları zorlu ve dik olsa da.
Ve El Mitra onu şöyle selamladı:
Kanatlarr sizi sardığı zafi.:rar., ona teslim olurL
Ey Tanrr'nın Peygamberi, ey en yüce olanrn talibi,
Tüyleri arasrna gizlenmiş l.ılıç sizi yaralayacak olsa da.
gözlerin ne zamandrr uzaklarr taramakta gemin için.
Ve aşk sizinle konuştuğu zamar1 ona inanrry
Artık geldi gemin ve gitmen şart.
Bahçeyi tarumar eden kuzey riizgdrı gibi darmada-
Anrlarrnrn ülkesine, daha büyük tutkularının mes-
kenine duyduğun özlem derin; ne sevgimizbağIayabi- ğın etse de düşlerinizi sesiyle.
lir seni bııraya ne de ihtiyaçlarımız tutabilir r".,l.
-

Fakat bizden ayrılmadan şudur senden dileğimiz: Çünkü aşk hem taç olur başınızahem çarmrha gerer
_
Konuş bizimle ve hakikatinden ver bize. sizi. Hem besler büyütür hem de budar sizi.
Ver ki biz de onu çocuklarımıza aktaralrm, onlar da Yücelerinize trrmanrp okşar sever güneşte titreyen
kendi çocuklarına aktarsrnlar ve yok olmasıry sürüp en körpe dallarrnızı
gitsin bu hakikat. İnip sonra aşağı, sarsar toprağa tufunmuş köklerinizi.
Yalnızlığın içinde günlerimizi izledin, uyanıklığın
içinde uykumuzun kAh ağlayıp kAh gülüşünü dinledin. Mrsrr demetleri gibi derer aşk sizi.
Onun için artık bizibize göster ve doğum ile ölüm Harman yerinde dövüp çırılçıplak brral,ırr.
arasrnda olana dair ne varsa sana gösterilery bize anlat. Kabuklarınrzr elemek için kalburdan geçirir.
Apak edinceye kadar öğütür sizi.
Ve o yanıtladı, Yumuşayana kadar yoğurur;
Orphalese halkı, şu anda bile ruhlarınızda kıpırda- Ve sonra sizi atar kutsal ateşine, Tanrr'nın kutsal şö-
şıp durandan başka neden söz edebilirim? lenine kutsal ekmek olasrnrz diye.

12 13
Aşk bütün bunları, yüreğinizin srrlarrna ermeniz ve
bu bilgiyle Hayat'ın yüreğinin bir parçası olabilmeniz
için yapacaktır.

Fakat eğer korkularrnrz içinde, sadece aşl.:ın huzuru-


nu ve hazzını aramaksa muradrnız,
O zaman çıplaklığınızı örtüp aşkın döven yerinden
çıkın daha iyi,
Cirin güleceğiniz ama doyasıya gülemeyeceğiniz,
ağlayacağınlz ama bütün gözyaşlarınızı dökemeyece-
ğiniz o mevsimsiz dünyaya.

Kendinden başka bir şey vermez aşk ve kendinden


başkasından almaz.
Ne sahip olur aşk ne de kendine sahip olunsun ister.
Çünkü aşka aşk yeter.

Sevdiğiniz zaman "Tanr| yüreğimde" değ7|, "Ben


Tanrı'nın yüreğindeyim" demelisiniz.
Ve aşka rota çizebileceğinizi sanmayın/ çünkü, sizi
layık bulursa eğer rotanrzı aşk çizer.

Aşkın kendini tamama erdirmekten başka bir tutku-


su yoktur.
Fakat Aşrksanız ve tutkularınrz olacaksa mutlaka,
şunlar olsun tutkularınız:
Erimek ve akan bir dere olmak ezgisini geceye söy-
leyen.
Tanrmak aşırı muhabbetin srzlsınl.
Yaralanmak kendi aşk idrakinizle;
Ve kan ağlamak isteyerek ve sevinçle.

|4
Şafak vakti kanatlanmış bir yürekle uyanmak ve
minnet duymak aşkla dolu yeni bir güne;
Ögleyin dinlenmek ve aşkın .oşk s,,r.,, düşünmek
derin derin
Akşamleyin eve şükranla dönmek; Evliliğe Dair
Ve sonra da uyumak yiireğinizde sevgiliye bir dua
ve dudakla rınızda bir şükran şarkısıyla. Sonra El Mitra tekrar konuşfu ve dedi ki, Ya Evlilik
iistadım?
Ve o şöyle yanıt verdi:
Birlikte doğdunuz ve sonsuza kadar birlikte olacak-
S lı] 12.
Öltimtln ak kanatları ömrünüzü savurduğunda bir-
likte olacaksınız.
Eve| Tanrı'nrn sessiz belleğinde bile birlikte olacak-
sl ll lZ.
Fakat mesafeler brrakın birlikteliğinizde,
Ve bırakrn göklerin rizgdr|arı dans etsin aranızda.

l}irbirinizi sevin fakat aşkı pranga eylemeyin:


l]ırakın ruhlarrnrzrn kryrlarr arasrnda dalgalanan bir
,It,ı,ıiz olsun aşk.
l}irbirinizin tasrnr doldurun ama aynr tastan içmeyin.
] i rbirinize ekmeğinizden verin ama aynl somundan
l

\,ı,ı,ıreyin.
Şarkı söyleyin ve dans edin birlikte ve eğleniry fakat
lıirt,r başrnrza olun ikiniz de,
Aynı müzikle titreseler de ayrr ayrı duran telleri gi-
lıi lııvtanrn..

Yiireklerinizi verin fakat teslim etmeyin birbirinizin


,,liııt..

16 17
Çünkü bir tek Hayat avucunda tutabilir yüreklerini-
Zl,
Ve birlikte durun ama yapışmayın birbirinize:
Çünkü ayrı durur tapınağın sütunlarr
Ve birbirinin gölgesinde büyümez meşeyle selvi.

18
7, 'Ço..rklara Dair" }ı'
; i ,:*.-",

Ve bebesini göğsüne bastrrmış bir kadın dedi ki, bi-


zt, Çocuklar'dan Söz Et.
Ve o dedi ki:
Ç ocuklarrn ız sizin çocukların ız değl|.
Onlar FIayat'rn kendine duyduğu hasretin oğulları
vt.kızlarr.
Onlar sizinle gelirler ama sizden değil.
Sizinle birlikte olsalar da size ait değil.

()nlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi


,|ı,ğil,
('ıinkü kendi düşünceleri var onlarrn.
()ırlarrn bedenlerini barrndırabilirsiniz ama ruhlarr-
ııı tlt,ğil,
('iinkü ruhlarr geleceğin evinde yaşar; düşlerinizde
l,ı lt, gidemezsiniz oraya.
( )ı,ılar gibi olmaya çabalayabilirsiniz ama onlarr ken-
, l ıııizc benzetmeye çalışmayrn.

(,'iiııkü geri geri gitmez yaşam/ dün ile oyalanmaz.

Sizlcr yays|fl|z ve çocuklarrnrz bu yaylardan firlatr-


l,ııı t,.ıı,ılı oklar.
( )kçu sonsuzluk yolundaki hedefi görür ve okları
ıı,u 1,,itsin, ırak gitsin diye var gücüyle gerer sizi O.
( )kçtınun elinde gerilmek size mutluluk versin
(, iiııkü O dengeli yayı da sever/ uçan oku sevdiği
|..ı,l,ıı'.

21
vermek Üzerine
ıit ıı
ı ı,ıı zengin bir adam dedi ki, bize Vermel{ten Söz Et.
Vı,ıı yanrtladr:
M, ı l ı ıı zdan mülkünüzden verirken pek faz|abir
ı
şey
ı ı,ı ıııiş sııyılmazsrnrz.
( ,ı,|,ç(,kten vermek kendinden vermektir.
(t ııııkii mal mülk, bir gün gerekir endişesiyle alıko-

ı ı ı , :;, ı k liıd ığınrz şeylerden başka nedir ki?


1

Vı, y.ırııı, yarn ne getirir, kutsal kente giden hacıla-


ı ı ı ıı.5, i 11, düşmüşken, iz tutmaz kumlara kemikler gö-
ı
1
1

ıııı,ıı ,ışırı tedbirli köpeğe?


\ ı,klıık korkusu yoksunluğun bizzat kendisi değil
ıııı,lıı l
l.ııyııııtız suyla doluyken susuz kalmaktan kork-
ııı,ı[, ,ıllıl giderilemez susuzluk değil midir?

(. ı ıL st,ye sahip olup çok azrru verenler vardrr -bunu


i.ıııı ııl.,(ııı tliye yaparlar ve bu giz|i arzu hediyelerini
1,,,, ı.,lı.|'.
lliı ılı. .ıza sahip olup hepsini verenler vardrr.
llııııl,ıı, yaşama ve yaşamın cömertçe verilmiş bir
,ıı|{|l ıılılıı1],tınar inananlardrr ve onların sandrğı hiç boş
!,ılııı,ız,
'ıı,r,ıııçlt. vt,rcnler vardf ve o sevinç onlarrn ödülü-
,lııı
\'ı, ,ıt ıyl.ı vr,rcııler vardrr ve o acl onları arrndrrrr.
Ve veren ve verirken acıyı bilmeyery sevinç arama-
yan, fazl|etli olmayı düşünmeden verenler vardrr;
Şu vadideki mersin ağacrnın kokusunu havaya saç-
ması gibi verirler.
Tanrr böylelerinin elleri aracılığıyla konuşur ve on-
ların gözlerinden dünyaya gülümser.

İstenince vermek iyidir fakat istenmedery ihtiyacı


anlayıp da vermek daha iyidir;
Ve eli açık olanlar içirç alacak olanr aramak vermek-
ten daha büyük bir sevinçtir.
Sanki alıkoyabileceğiniz bir şey var mr?
Tüm sahip olduklarınız bir gün verilecek;
Öyleyse şimdiden verin de, size ait olsun verme
mevsimi, mirasçılarınrza kalmasrn.

"veririm ama sadece hak edenlere" dersiniz sık srk.


Ne meyva bahçenizdeki ağaçlar böyle der ne de ça-
y ır|arınızdaki sürüler.
Onlar yaşayabilmek için verir, çünkü vermekten ka-
çınmak yok olmaktır.
Günler ve geceler bahşedilmeye değer bulunmuş
olary sizin vereceklerinizi almaya da layıktır kuşkusuz.
Ve hayat ummanrndan içmeyi hak etmiş olarç sizin
küçük derenizden tasrnr doldurmayı da hak eder.
Ve birşeyleri alma cesaretinden ve güvenindery hat-
tA hayrrseverliğinden büyük fazl|et var mrdrr?
Önünüzde göğüslerini bağırlarını yırtıp itibarların-
dan soyunmaya, böylece size çırılçıplak değerlerini ve
gizlisi saklısı kalmamrş gururlarını sergilemeye kim
adına zorlayabilirsiniz insanları?

24
siz önce bakıı
uI?.ıry,k ;;;;; a
^ ;"f:,,'j-' Y v e vermeni n a ra cı <ı.ı _
Çünkü aslında
s,ustur- kendini birşeyler ve:
b.P::'? k;;#ffiruİ*;*,1l1#*_
o ece birer,,,, u,;ı,.u,"
, _ '" sız aianlar _ uİ,
ılgını Yemeye ve Içmeye Dair
yükler-"rr., lePiniz alrcısını.
i;;;,:
o, *, u .,.,.-],#"
li|_,. tersine
...ıam ver
J ;X;iH:
ff f I Stıııra yaşlı bir adam, bir hancı, dedi ki, bize Ye-
rli kte hed iyeleri ıııt.l.'tcn ve İçmek'ten Söz Et.
ır!r5ı,,. t, #:: l*i nin üzeri n d e
";
Çünkü ;;;;;;urcasüna- Vt.cı dedi ki:
tonrak aşrrı titizlik,anası lrt,şke toprağın rayihasıyla yaşaylp/ yerin üstündeki
;1ı\auyhrk ru nu#, Xo^ll|unda
I anrı olanın
cömertıiğiffi?# eli
ku
İ"l!İj l,ıı kilcr gibi ışıkla beslenebilseydiniz.
Il,ıkat değil mi ki yemek için öldürmek, susuzluğu-
ııııztı giderınek için yeni doğandan ana sütünü çalmak
.,,,ı ııııciaslnız, o halde yiyip içmenizi bir taprnma eyle-
ıı ı ıııt, çcvirin.
Vı, strfranrz bir sunak olsun, o sunakta ormanlarrn
ı ı, ı ıv.ı Iı] rın saf ve masumlarr, insanın içindeki daha saf
\,, (ıı(ısum olana kurban edilsin.

ltıı, lıayvanı öldürdüğiniz zaman gönlünüzde ona


,l,,t,iıı ki:
"St,ııi öldüren o güç beni de öldürendir ve ben de tü-
l,,lılt.t,ı_,ğim.
t.iiı,ıkü seni benim elime teslim eden yasa, beni de
,l,ılı,ı giiçlü bir ele teslim edecek.
lit.ııiıı kanrn ve benim kanrm cennet ağacını besleyen
. |,,,,(ı(l.ıı1 başka bir
şey değildir."

Vt, ı-,lişlerinizle bir elmayr parçalarken ona gönlü-


ıııızılı,cieyin ki:
26 "' |'ı ılrumlarrn benim bedenimde yaşayacak
senin geleceğinin
,^ Y"
de
--ölJ|llı tomurcuk]a.
tuıııufCUKl?rı benim
çiçek uçrĞı., yüreğim_
Rayihan benİn
Ve birlikte r"rll"r":m olacaÇ
ıneceğiz bütün
mevsimlerde.''
Ve sonbahardatağIarı
toplarken, gönlünüzje nızı bozupcendere . için üzüm
Çalrşmaya Dair
"Ben de bir bağ
a"yln L:-"'
.
ıçın toplanacak, Jlm
Ve benim meYvalarrm
da cendere
Sonra bir çiftçi dedi ki, bize Çalışmak'tan Söz Et.
Ve o yanıt verdi, dedi ki:
Ve taze şarap s
- , oibi sonsuzluk küplerinde saklanaca_ Yeryüzüne ve yeryüzünün ruhuna ayak uydurmak
ğım.,, ı,,iıı çalrşrrsrnrz.
Ve kışıry şarap €
şarkı geçsin
, ılırkery her tas için yüreğinizden Çünkü boş gezmek, mevsimlere yabancı düşmek,
bir ,,,,ıısuzluğa doğru görkemle ve gururlu bir tevekkülle
Ve o şarlada haı
a*.",ını,llffij;:::,:İ;]".'"'", bağın ve üzüm cen- ı, i i rii yen hayat kafilesinin dışında kalmaktır.

Çialışırken bir ney olursunuz, saatlerin fisıltısı mizi-


ıit, tl(inüşür neyin yüreğinde.
|'üm varirklar uyum içinde bir ağızdan şarkı söyler-
kt,ıı clilsiz ve sessiz bir kamış olmayı isteyecek çıkar mı
,ıı,,ı ırızda?

Size hep işin bir lanet ve çalışmanın talihsizlik oldu-


1iıı s(iylendi.
Iiakat ben size diyorum ki, çalrşırken yeryüzünün en
ıı,ıli tlüşünün, daha o düş doğarken sizin payrnıza düş-
ı ııiiş parçasını gerçekleştirmiş oluyorsunuz,

Vc çalışmayı sürdürmekle aslında hayatı sevmiş


,,ltıytırsunuz,
Vc hayatı çalışmak yoluyla sevmek hayatın en derin
,,ı ı,t,ı ııi-ı ermek demektir.

liakat eğer ıstrrap çekip dururkery doğduğunuz gi-


28
ne lanet edip bedeninizin yükünü taşımayr alnrnrzrn Vegökkuşağmyakalavıpin1l3ı,ıl,::_1|;:ffil,}:_
giYdiğimız
yerleştiren, ay ağımy.za
kara yazısı saylyorsanız, a zaman size cevabım şudur, ıı ı, ı 5.ı
j;;,i,,",i"ruff11':;ği,,,:ql"j::;l,T:
y azılanı ancak alınterinizle silebilirsiniz. ,,,,;i; jl"',,H;?;
v"
Sizlere hayatın karanlık olduğu da söylendi ve sizler ,,, i,, oi,"u;,"=ll[* *İ:Hİİİ&;;;şi,u,; ge-
haıine
tatıı bir şarkı
bezginlik içinde bezginlerin söylediklerini tekrarlıyor-
sunuz, ,l:,[İİ,}İ;llH:iJ"İ'a]tu-au
İ,l..,,İa".'' yücesi
yokrur,
Ve ben diyorum ki hayat gerçekten karanlıktır, dür-
tü olmadığı zaman/ başka bir
Ve tüm dürtüler kördür, bilgi olmadığı zaman,
i ş, gözle,"::li;*l}:İ: ;X::İtsuzıuktan
Ve tüm bilgiler boşunadır, iş olmadığr zamary
ıigeraŞklaÇ'ı'Şi;:'iş;",)iu,,*ı."r"lxr^ffi:,ri,jil:l
,,,ı,yduYam'Y""1';;;'çuİrşur,ıu.r., r,
Ve tüm işler boştur, aşk olmadığı zaman;
ıılıırrnak ve sevl;
Ve aşk ile çalışınca kendinizi nefsinize ve birbirinize ve ancak
ve Tanrr'ya bağlarsıııız. pişirilen ekmek acr olur
"'LÜ,'r'"* gönülsüz
,,,.r,*,^, giJerir
acLğrnrzrn istemeyt 3 ezetseriz,
gönül-
Peki aşk ile çalışmak nedir? "'
' ;;;; "",ti*l"j iit"-"y"
Kumaşı yüreğinizden çekilmiş ipliklerle dokumak-
tır, ",;**;ç='g-lçş131***TJff,.;§ı:[
sevgiliniz giyecekmişcesine. ,,t,Vlnezseniz, ln
Evi muhabbetle inşa etmektir, sevgiliniz oturacak- ııı, kapatrrsrnrz,
mrşcaslna.
Tohumları sevecenlikle ekmek ve hasatı sevinçle
kaldırmaktır, mahsulü sevgiliniz yiyecekmişcesine.
Yaptığınız her şeye kendi ruhunuzdan bir soluk kat-
mak,
Ve bütün kutlu ölülerin çevrenizde durup sizi iz|e-
diğini bilmektir.

Uykunuzda konuşur gibi şunları söylediğinizi çok-


ça duydum: "Mermeri işleyen ve taşta ruhunun şeklini
yakalayary toprağı sürenden daha soyludur. 31

30
Sevinç ve Kedere Dair

Sonra bir kadın dedi ki, Bize Sevinç'ten ve Ke-


der'den SözEt,
Ve o yanıtladı:
Sevinciniz maskesinden sıyrılmrş kederinizdir.
Şimdi kahkahalarlnlzln yükseldiği o kuyu, çokça za-
man gözy aşlarınrzla dolmuştu.
Başka nasıl olabilir ki?
Kederin varlığınızda açtığı oyuk ne kadar derin
olursa, taşıyabileceğiniz sevinç o kadar çok olur.
Şarabınızı koyduğunuz şu tas, çömlekçinin firınında
kavrulup pişmedi mi?
Ruhunuzu yatıştıran şu lavta, bıçaklarla oyulmuş
ağacrn ta kendisi değil midir?
Sevinçliyken yüreğinizin derinliklerine bakıry sizi
şimdi sevindirenin, sizi bir zamanlar üzenden başka
bir şey olmadığını göreceksiniz.
Kederli olduğunuz zaman yine yüreğinize bal.ın,
aslrnda, bir zaman|ar mutluluk kaynağınrz olan için
ağladığınızı göreceksiniz.

Kimileriniz, "sevinç kederden büyüktür" derkery


kimileriniz de, "hayır, büyük olan kederdir" diyorlar.
Oysa ben size diyorum ki, ikisi birbirinden ayrıl-
maz.
Sevinç ve keder birlikte gelir; biri sofranrzda sizinle
birlikte otururkery diğerinin yatağınızda uyumakta ol-
duğunu hiç unutmayın.

Gerçekte kederiniz ve sevinciniz arasında terazi gibi


asrlr duruyorsunuz. Evlere Dair
Sadece kefeler boşken hareketsiz ve dengedesiniz.
Hazinedar altınlarrnr ve gümüşlerini tartmak için si- Sonra bir duvarcı öne çıktı vebize Evler'den Söz Et
zi kaldırdığrnda, ya sevinciniz ağır basar ya da kederi- dedi.
niz. Ve o cevap verdi, dedi ki:
Hayallerinizle kırlara bir çardak kurury kent surları
içine ev yapmadan önce.
Çünkü siz hayatınrzrn günbahmında nasıl ilk evini-
ze kavuşmak isterseniz, içinizdeki o iflah olmaz mün-
zevi ve uzak gezgin de kendi tan atrmrna dönme özle-
miyle yarup tutuşur.
Eviniz sizin, sizden drşarr bedeninizdir.
Güneşte büyür ve gecenin hareketsizliğinde uyur;
ve düş görmez değildir. Eviniz düşlemez mi ve düş ku-
rarken kenti bırakıp korulara ya da tepelere gitmez mi?

Evlerinizi avucuma toplayıp, tohum eker gibi or-


manlara ve çayrrlara serpiştirebilmek isterdim.
Vadiler yollarrruz, yeşil patikalar dar sokaklarınrz
olsun isterdim, birbirinizi bağlar arasrnda arayLp giysi-
lerinizde mis gibi toprak kokarak gelin isterdim.
Ama daha gün o gün değil.

Atalarrnrz korkularıyla sizleri faz|aca iç içe sokup


bir araya topladılar. Ve bu korku daha bir süre devam
edecek. Daha bir süre kentlerinizin surları, ocaklarrnrzr
tarlalarrruzdan ayrracak.

35
34
Kapılard an geçebilmek için kanatlarlnızl ka pa
m aya-
Söyleyin bana Orphalese lralkı, [ıtı evlerde neyiniz
cluvar-
var? Kilitli kapılarla koruduğı-ııruz ııccli r? cak, tavana vurmasın diye başınızr eğmeyecek,
Hıızıır mu varl gücüntizü tırtayıı çıkaran o dingin İu, çutluyrp çöker diye nefes almaktan korkmayaıcaksı-
kudret mi var bu evlerde? n|Z.
Anılar ml var/ zihnin dorukları arasında uzanan o Öltilerin diriler için yaptığr mezarlarda yaş,,ııırııy,ı-
ışrltrlı kemerler mi var? caksrnrz.
Güzellik mi var, yüreği ağaç ve taştan yaratılmış Gösterişli ve görkemli olsa da evleriniz gizlt,riııizııı
şeylerden ahp kutsal dağa taşıyan? sahibi, özlemlerinizin barınağı olmayacak,
Söyleyin bana, evlerinizde bunlar var mr? Çünkü sizin içinizde srnrrsrz
olanııı nrcskt,ııi giiklt,
Yoksa sadece konfor ve konfor tutkusu, eve konuk rin tonağıdır; o konağrn kapısı sabalı p[ıstı, ııt,ııtr,ır,lı,
olarak girip, sonra evsahibi, daha sonra efendi kesilen ri gecenin şarkıları ve sessizliklericlir,
o sinsi şey mi var?

Evet, bir asa ve kırbaçla terbiyeci kesilir başınrza ve


asılıp daha büyük arzularrnızın iplerine kuklaya çevirir
sizi.
Elleri ipek gibi yumuşak ama yüreği taştandır.
Sizi ninnileriyle uyutur, başucunuzda dikilip bede-
ninizin saygınlığını alaya almak için.
Beş duyunuza gülüp geçel ve krrılgan çanaklar gibi
devedikeninden pamuklar içine yerleştirir onları.
Gerçekte bedenin rahata düşkünlüğü ruhun tutku-
sunu öldürür, sonra da katılıp onun cenaze törenine sr-
rrtarak yürür,

Fakat siz evrenin çocuklarr, siz rahat içinde rahatsız


olanlar, sizler tuzağa düşmeyecek, ehlileştirilmeyecek-
siniz.
Evleriniz gemi lengeri değil yelken direği olacak.
Eviniz yarayı örten parlak bir zar değil, gözü koru-
yan gözkapağı olacak.
|7
36
Giysilere Dair
Ve dokumacı dedi ki, bize Giysiler'den Söz Et.
Ve o yanıtladr:
Giysileriniz gize|Iiğinizin çoğunu gizler ama güzel
olmayanı saklamaz.
Giysilerde aradığrnız mahremiyetin özgürlüğü ol-
duğu halde koşumlar ve zincirden başka bir şey bula-
mayabilirsiniz.
Keşke güneşi ve rüzgdrı daha çok ten ve daha az
giysiyle karşılayabilseydiniz.
Çünkü hayatın soluğu gün ışığında, eli ise tüzgdr-
dadır.

Bazı|arınız der ki, "sırtımızdaki giysileri kıızey rüz-


gArr dokur."
Ve ben derim ki, eve| giysilerinizi kuzey rüzgdrı
dokudu,
Ama tezgAhr utanç, ipliği ise güçsüzleşen kaslardr.
Ve işi bittiğinde ormanda güldü.
Giyimde edebirç temiz olmayanrn gözlerinden ko-
rurunayl amaçladığınr unutmayrn.
Ve temiz olmayan kalmadığında, giyimde edep
dendiğinde,bir prangadan ve zihni engelleyen bir tor-
tudan başka ne gelecek akla?
Unutmayın ki toprak çıplak ayaklarrnrzı hissetmek-
ten zevk alrr ve tizgdr|ar saçlarrnrzla oynamanrn özle-
mini çeker.
Almaya ve Satmaya Dair
ve bir tacir bize Almak ve satmak'tansöz Et dedi.
Ve o yanıt verdi, dedi ki:
Yeryüzü meyvalarrnr vermekte size, avuçlarrnızı
doldurmayı bilirseniz eksiğiniz olmaz.
Bolluğu ve hoşnutluğu yeryüzünün armağanlarını
karşılıkh değiş tokuş etmekte bulacaksınız.
Ancak bu değiş tokuş sevgiyle ve iyi niyetli bir ada-
let içinde yapılmazsa kimilerini açgözli yapar, kimile-
rini de kurban eder açlığa.

Siz denizlerin ve tarlaların ve bağların emekçileri,


dokumacılarla ve çömlekçilerle ve baharat toplayıcılar-
|a pazar yerinde buluştuğunuz zamarL
_ Çağırıır işte o zamall yeryüzünün yüce ruhunu,
atan7za katıhp değeri değere vuran terazi|eri ve hesap-
ları kutsasrn.

Elleri üretmekten aciz olanları işlerinize katıp sıkrn-


tı çekmeyirt }oksa onlar sizin emeğinize karşılık laf
satmaya uğraşırlar.

Böylelerine şöyle deyin:


"Bizimle tarlaya gel ya da kardeşlerimizle denize gi-
dip ağını at;

41
Çünkü toprak ve deniz sana kalşr dabize olduğu gi-
bi cömert davranacaktrr."

Ve şarkıcılar ve dansçrlar ve ney çalanlar gelirse pa-


zar yerine - onlann armağanlarrndan da satrn alın.
Çünkü onlar da meyvalar ve günlük kokularr der-
il,..i]
liiii
;i4li
lerler ve ürünleri düşlerden yapılmış olsa da ruhlarrnr-
zı giydirir ve beslerler.
.]|,]
jffi

Ye pazar yerinden ayrrlmadan bakın etrafınıza,


kimse oradan eli boş gitmesin.
Çünkü yeryüzünün yüce ruhu, en düşkünlerinizin
ihtiyaçları karşılanana kadar rizgilrın srrtrnda huzur
içinde uyumayacaktır.

43
Suç ve Cezaya Dair

Sonra kentin yargrçlarrndan biri öne çıktı ve bize


Suç ve Ceza'dan Söz Et dedi.
Ve o yanıtladı, dedi ki:
Ruhunuz rüzgArların srrtrnda başıboş dolanırken
Kusur işlersiniz başkalarına ve dolayısıyla kendini-
ze karşr,
Tek başınıza ve korunmasrz bir halde.
Ve bu kabahati işlediğiniz için kutlu kişilere başvu-
rup, onlarrn kimseye metelik vermeyen eşiklerinde bir
süre beklemeniz gerekecek.

Okyanus gibidir tanr ı- öziniz;


sonsuza kadar kirletilmeden kalır.
Ve hava,gibi ancak kanatlı olanlarr uçurur.
HattA güneş gibidir tanrı-özüniz;
Köstebeğin yollarını bilmez, yılanrn deliklerini ara-
maz.
Ama tanrr- ö zıjniiz tek b aşrna y aş amaz varlığını zdan
içre.
İçinizde pek çok şey hAlA insan ve pek çok şey henüz
,insan değil,
Sadece şekilsiz bir cüce kendi uyaruşrnı arayarak sis-
te uyurgezer yürüyen.
Ve bir de içinizdeki insandan söz etmek istiyorum.
Çünkü odur bilen suçu ve suçun cezaslnl/ yoksa ne
tanrı-özünüz ne de sisteki cüce.
Kötülük yapan birinderç sizlerden biri değil de, size Ve daha da büyük bir çoğunlukla, suçlanamayaı]ııı
yabancı biriymiş, dünyanrza davetsiz bir misafir olarak ve kınanamayarun da yükü biner mahkümların sırtıııı.
girmiş gibi söz ettiğinizi sık srk duydum.
Fakat ben derim ğ evliyalar ve adil kişiler nasıl sizin Haklıyı haksrzdan ve iyiyi kötüden ayffamaz§nıl|;
içinizdeki en yüksekten daha yükseğe çrkamazlarsa, Çünkü birlikte dururlar güneşin altrnda, birlikte cltı-
Köhiler ve zayıflat d4 yine sizin içinizdeki en alçak kunan siyah ve beyaz iplikler gibi.
noktadan daha aşağıya alçalam az|ar. Ve koptuğunda siyah iplik, dokuyucu ttimünü cl-
Ve nasrl tek bir yaprak bile sararmazsa bütün ağacın den geçirir kumaşrn ve tezgAhı da gözden geçirir hatt;i.
sessiz bilgisi olmadary
Kusur işleyen de hepinizin giz|i iradesi dışında ku- Eğer aranrzda sadakatsiz kadını yargılayacak tıIaıı
sur işleyemez. VarSa/
Hep birlikte bir tören alayı gibi yürürsünüz tanrı- Kocasrnrn yüreğini de tartsın terazide ve ruhunu (il-
özrİnıize doğru. çülerle vursun ölçüye.
Yol da sizsiniz yolcu da. İnciteni krnayacak olan varsa, incinenin de ruhuna
Ve aranrzdan biri düştüğünde, arkasrndakiler için baksın.
düşmüştür, ayağınrn takıldığı taş uyarrr arkadan ge- Ve eğer atanızda doğruluk adrna ceza|andıracak vt,
lenleri. kötü ağaca baltayı indirecek olan varsa, köklerine bak-
Evet ve önündekiler yüzünden düşmüştüa ayakla- srn ağacrn;
rrna daha tez ve sağlam oldukları halde, taşı yerden Gerçekte iyi ile kötünürt meyva veren ile vermeye-
kaldırmadıkları için. nin köklörinin toprağrn sessiz bağrında sarmaş dıılaş
olduğunu görecektir.
Ve bir de, sözlerim ağır bir yük gibi çökse de yüre- Ve siz adilolması gereken yargıçlar,
ğinize şunları söyleyeceğim: Etinde namuslu ama ruhunda hrrsrz olana ne lıti-
Öldtirtlüen tamamen sorumsuz say ılmaz cinayette, küm verirsiniz?
Soyulan tamamen suçsuz sayrlmaz hırsrzlrkta. Bedeniyle katleden ama ruhunda maktul olaıııı ırt,
İyi olan masum değildir tamamery kötünün ettikle- ceza biçersiniz?
rinde. Güveninizi kötüye kullanıp şiddete başvuranı ııasıl
Elleri apak olan onlarr kirletmeden çrkamaz pis bir mahküm edersiniz, onun şerefi lekelenmiş ve yürcği
işin içinden. iııcitilmişse?
Yani saldırgan saldırıya uğrayanın kurbanrdır ço-
ğunlukla Ya pişmanlrklarr zaten yaptıkları yanlışlardaıı clılııı

46
büyük olanları nasrl cezalandrrrrsrnız?
Pişmanlık değil midir, hizmete heves ettiğiniz o ya-
sayla sağlanan adalet?
Ama yükleyemezsiniz pişmanlığı masumlarrn yüre-
ğine, suçlularrnkinden de kaldıram azs:-ır:rrz. yasalara Dair
O çağrılmadan çalacaktır kapılarr geceleri, insanlar
uyanıp kendilerine baksın diye. Sonra bir hukukçu dedi ki, fakat ya Yasalarımız, üs-
Ye siz, adaletten anladığı varsayrlanlar, tüm fiillere tat?
ışığm kusursuz aydınlığında bakmadary nasıl anlaya- Ve o yanıtladı:
caksrnrz onu gerçekten? Yasa yapmaktan haz alıyorsl7ı,LlJzl
Ancak o zaman göreceksiniz dimdik ayakta duran Ama onları çiğnemekten aldığınızhaz daha faz|a.
ile düşmüşün aslında tekbir insan olduğunu ve durdu- Okyanus l.ıryrsında oynayan/ durmaksrzın kumdan
ğunu onun cüce-özünün gecesi ile tanrr-özünün gün- kuleler yaplp sonra da kahkahalar atarak onlarr yıkan
düzü arasında, alacakaranlrkta,
çocuklar gibi.
Ve tapınağın kilittaşınıry temelin en dibindeki taş- Fakat sizler kumdan kulelerinizi yaparken okyanus
tan daha üstte olmadığını.
kıyıya daha fazla kum taşıyor,
Ve siz kuleleri yrkarken okyanus da sizlerle birlikte
gülüyor.
Gerçekten de okyanus hep masumlarla birlikte gü-
ler.

Fakat ya hayatı okyanus, insan yaplmı yasaları


kumdan birer kule olarak yaşamayanlar,
Hayatr bir kaya ve yasayl da kayaya kendi suretleri-
ni yontmak için kullandrklarr bir keski olarak görenler?
. Ya dansçılardan nefret eden kötürüm?
Ya ormanrn Ren geyikleriyle karacalarrnı doğru yol-
dan ayrrlmrş, serseri şeyler sayan boyunduruğuna Aşık
OKL|Z(
Ya derisini değiştiremeyip herkese çıplak ve arlan-
maz diyen kocamrş yılan?

48
Ya düğün şölenine erken gelip, tıkabasa doyup yor-
gun düşünce bütün şölenleri kanunsuz ve şölene katı-
lanlarr yasa bozucu ilan edip kendi yoluna giden?

Bunlar hakkında ne diyebilirim onlarrn da günışı- Özgürlüğe Dair


ğında durduklarındary ama güneşe srrtlarrnr çevirdik- Ve bir hatip, bize Özgirlük'ten Söz Et dedi.
lerinden başka?
Ve o yanıtladı:
Sadece kendi gölgelerini görüyorlar ve gölgeleri de
Kent kapısrnda ve ocağrnrzrn başında, secdeye varlp
yasaları. kendi özgürlüğünüze tapındrğrnızı gördüm,
Ve onlar için güneş, gölgeyi yaratandan başka ne ki? Tıpkı kendilerini katleden tiranrn önünde eğilip ona
Ve yasaları kabul etmek, toprağa düşen gölgelerinin övgüler düzen köleler gibi.
izini eğilip çizmekten başka ne ki? Evet, aranızda en özgir olanlarrn taprnağrn koru-
Fakat siz yüzlerini güneşe dönerek yürüyenler, top- sunda ve kalenin gölgesinde özgürlüklerini birer bo-
rağa çizilli hangi imge sizi yolunuzdan alıkoyabilir? yunduruk ve kelepçe gibi taşıdıklarrnr gördüm.
Siz tizgilrla yolculuk edenler, rotanızı çizebilecek Ve yüreğim kanadı; çünkü özgürlüğe erişme arz§su
rijzglr gülü var mıdır? bile sizi dizginlediği ve özgürlükten kendi içinde bir
Boyunduruğunuzu kimsenin zindan kaprsrna vur- amaç ve bir hedef olarak söz etmeyi bıraktığınız zaman
madan krrarsanrz insan tarafindan yapılmış hangi bağ- özgir olabilirsiniz ancak.
layabilir elinizi kolunuzu?
Dans ederken kimsenin prangalarrna takrlrp tökez- Günleriniz dertsiz, geceleriniz eksiksiz ve hüzünsüz
iken gerçekten özgür olamazsınız,
lemezseniz çekineceğinizbir yasa kalır mr?
Tam tersine, bütün bunlar yaşammrzr kuşattığı hal-
Giysinizi yırtıp atar ama kimsenin yolu üzerine bı-
de, çıplak ve tüm bağlardan kurtulmuş olarak hepsinin
rakmazsanız kim y ar gılay abi|ir sizi? üzerine yükseldiğiniz zaman özgürsünüz gerçekten.

Orphalese halkı, davulun sesini boğabilir, lirin telle- . Ve günlerinizin ve gecelerinizinizerine nasrl yükse-
rini gerışetebilirsiniz ama tarlakuşuna şakımamaslnı |eceksiniz, daha idrakinizin şafağr sökerken öğle vakti-
kim buyurabilir? ır e vurduğu nısz zincir|eri krrmazsanrz?

Aslrnda özgürlük dediğiniz şey bu zincirlerin en


s ıı ğlamıdrr, halkaları güneşte p arıldayıp göz|erinizi ka-

ııraştrrsa da.

50 51
Ye özgir olabilmek için çıkarıp atacağınız, kendi
özünüzün parçalarından başka nedir ki?
Kaldırmak istediğiniz adaletsiz bir yasaysa/ o yasa-
yı kendi alnrnrza siz yazdınız kendi ellerinizle.
Onu yasa kitaplarını zı y akar ak veya yargıçlarrnrzrn Akıl ve Tutkuya Dair
alrnlarrnr yıkayarak silemezsiniz, iizer|erine denizleri
boca etsenizbl|e. Sonra rahibe tekrar konuştu ve dedi ki: Bize Akıl ve
Ve tahtından indirmek istediğiniz bir despotsa söz Tutku'dan Söz Et.
konusu olary önce onun içinizde kurulu tahtını yok Ve o yanıtladı, dedi ki:
edin. Ruhunuz çoğu zaman bir savaş alanrdrr, aklrnrz ve
Zorbaözgir ve gururlu olanlara nasıl hükmedebilir, yargrlama g.jciniz, tutkunuz ve iştahınıza karşr sava-
eğer onların kendi özgürlüklerinde bir zorba|ık, kendi şlr.
gururlarrnda bir utanç yoksa? Keşke ruhunuza barış getiren ben olabilseydim, ele-
Ve üstünüzden atmak istediğiniz bir endişeyse söz mentleriniz arasındaki uyumsuzluk ve rekabeti tekliğe
konusu olary bu endişe size dayatılmadr, siz onu seçti- v e ezgiy e dönüştürebilseydim.
niz. Ama sizler bütün elementlerinizi barışık kılmaya
Ve atmak istediğiniz bir korkuysa, o korku sizin yü- uğraşmadıkça, hattA hepsini sevmedikçe ben ne yapa-
reğinizi mesken tutmuş, korkulanın elini değil. bilirim?

Gerçekte her şey, arzulanan ve korkulary iğrenç olan Aklrnız ve tutkunuz deniz|ere açrlmış ruhunuzun
ve sevilery kovalanan ve kaçmak istediğiniz her şey, dümeni ve yelkenleridir.
varlrğrnrz içinde devinmekte sürekli bir yarı kucaklaş- Yelkenleriniz ya da dümeniniz parçalanırsa, oraya
ma halinde. buraya savrulup sürüklenmekten ya da denizin orta-
Bu şeyler içinizde birbirine yapışık ışrk ve gölge çift- sında kıprrtısız kalmaktan başka bir şey gelmez e|iniz-
leri halinde devinir. tlt'n.
Gölge solduğu ve yok olduğu zamar., geride kalan Çünkü tek başrna hükmeden akrl, kısıtlayıcı bir güç;
ışık bir başka ışığın gölgesi olur. bırakılmrş tutku ise, kendisini yok edene kadar
,[,ıı-ışıboş
İşte böyle, prangalarından kurtulan özgürlüğiniz, ya]nan bir alevdir.
daha büyük bir özgürlüğün prangası olur. Onun içiry bırakrn ruhunuz aklrnrzr tutkunun do-
ı,tıklarrna yüceltsin şarkı söyleyebilmesi için;
ve bıral.ın ruhunuz tutkunuzu akılla yönlendirsiry

52 53
tutkunuzun her gün yeniden dirilip Anka kuşu gibi
kendi küllerinden doğabilmesi için.

Yargılama yeteneğinizi ve arzularınız7 evinize gel-


miş sevilen iki konuk saymanzl isterim. Acrya Dair
Bir konuğa diğerinden çok ihtimam göstermezsiniz
kuşkusuz; çünkü birine dahafaz|a önem vefen ikisinin Ve bir kadın konuşarak, bize Acı'dan Söz Et dedi.
de sevgisini ve güvenini yitirir. Ve o dedi ki:
Acrnrz idrakinizi saran kabuğun krrrlmasrdır.
Tepelerin arasrnda akçakavakların serin gölgesinde Nasıl meyvanln çekirdeği kırılmak zorundaysa ca-
oturur, uzak tarlalarln ve çayırların huzur ve dinginli- nevinin güneşi görmesi için, siz de acıyı tanrmak zo-
ğini paylaşrrken -yüreğiniz sessizce "Tanrı akılda din- rundasrnrz.
lenir" desin. Ve eğer yüreklerinizi yaşamlarrnlzln gündelik muci-
Ve firtrna geldiğinde ve güçlü tizgdr ormaru sarslp zeleri karşısında merak ve hayranlıkla dolu tutabilsey-
şimşek ve gökgürültüsü gökyüzünün görkemini orta- diniz, acrnlzda en az sevincinizkadar harikulade görü-
ya koyduğunda -o zamallyüreğiniz huşu içinde "Tan- ııürdü.
rı futkuda devinir" desin. Ve yüreğinizin mevsimlerini kabullenirdiniz, trpkr
ve sizler Tanrı'nrn evreninde bir soluk ve Tanrı'nın tarlalarrnrzdan geçen mevsimleri her zaman kabullen-
ormanrnda bir yaprak olduğunuz içiry sizler de al.:rlla cliğiıriz gibi.
durup, tutkuyla devinmelisiniz. Ve hüznünüzün l.ışlarını dinginlikle seyrederdiniz.

Acrlarrnızrn çoğu kendi seçiminizdir.


Acı, içinizdeki hekimin hasta nefsinizi sağaltmakta
ktıllandığı acı ilaçtır.
Onun içiır hekime güvenin, ilacını sessizce ve din-
1,,iıılikle için:
' Çünkü eli ağır ve sert olsa da Görünmeyen'in müş-
l i k cliyle yönlendirilmiştir,

Vc uzattığı çanak dudaklarınızıyaksa da, Çömlek-


ı,,i'ııiıı Keııdi kutsal gözyaşlarıyla ıslattığı kilden yapil-
ııııslır.

5.1 55
Kendini Bilmeye Dair
Ve bir adam, bize Kendini Bilmek'ten Söz Et dedi.
Ve o yanıtladı, dedi ki:
Yürekleriniz sessizce bilir günlerin ve gecelerin giz-
lerini.
Fakat yüreğinizdeki bilginin sesine susamrştır ku-
laklarrnrz.
Düşüncenizde hep bilmiş olduğunuz şeyi kelimeler-
le de bilmek istersiniz.
it
Düşlerinizin çıplak bedenine parmaklarrnrzla do-
kunmak istersiniz.
i
Ve doğrusu da bunu yapmanızdır,
Ruhunuzun saklı prnan yükselip denize koşmak ih-
tiyacındadır mırıldanarak;
Sonsuz derinliklerinizin hazinesi gözleriniz önüne
serilmek arzu§undadrr.
Ama terazilere vurmayın bu bilinmez hazineyi;
Ve bilginizin derinliklerini sırıkla veya iskandil ipiy-
le ölçmeye çalrşmayın.
. Çünkü benlik slnrrslz ve ölçüye gelmez bir denizdir.
"Gerçeği buldum" değil, "bir gerçeği buldum" de-
yin.
"Ruhun yolunu buldum" değil, "kendi yolumda yü-
rürken ruhla karşılaştım" deyin.
Çünkü ruh her yolda yürür.
Ruh ne bir hat üzerinde yürür, ne de kamış gibi
bü-
yiir.
Ruh sayısızyaprahı lotüs çiçeği gibi kat kat açılır.
Oğretmeye Dair

Sonra bir öğretmen, bize Öğretmek'ten Söz Et dedi.


Ve o dedi ki:
Hiç kimse size bilginizin şafağında uykuya yatmış
beklemekte oiandan başka bir şeyi açıklayamaz,
Tapınağın gölgesinde müridleri arasrnda yürüyen
öğretmen, bilgeliğinden değil, inancından ve sevgisin-
den verir.
Gerçekten bilgeyse, sizi kendi akıl evine girmeye ça-
ğırmaz, kendi akhnrzrn eşiğine götürüp yol gösterir
Gökbilimci size evreni nasrl kavradığını anlatabilir
ama kendi kavrayışınr size devredemez.
Müzisyen size bütün evrendeki ritmin şarkısını söy-
leyebilir fakat size ritmi yakalayan kulağı ve yansrtan
sesi veremez.
Ve sayılar biliminde uzman birisi size ağırlık ve öl-
çü diyarlarrndan söz edebilir fakat sizi oralara götüre-
müez.
Çünkü bir insanın bal.ışı kanatlarını bir diğerine
ödünç veremez.
. Ve Tanrr katrnda her biriniz tek tek bilindiğiniz glbi,
Tanrr'ya ilişkin bilginizde ve dünyayı kavrayışınızda
da her biriniz tek başınrza olmak zorundasrnrz.

58
59
Dostluğa Dair

Ve bir genç, bize DostluKtan Söz Et dedi.


Ve o yanıtladı, dedi ki:
Dostunuz ihtiyaç duyduğunıızda size ses verendir .
Sevgiyle ektiginiz ve şükranla biçtiğiniz tarlanrzdrr.
Ve sizin sofranız, ocağrnrzrn başıdrr.
Çünkü açlık içinde ona gelir, huzur için onu ararsl-
1,1|z.

Dostunuz fikrini söylerken aklınızdan geçen "ha-


y ır" danı korkmaz, " ev et" i kendinize s aklamazsrnrz.
Ve o sustuğl7zamarLt yüreğiniz onun yüreğini dinle-
mekten geri durmaz.
Çünkü dostlukta bütün düşünceler, bütün arzıı|at,
büttin beklentiler söz söylenmeden ve alkışsrz bir se-
vinçle doğar ve paylaşılır.
D o s tunuz d an ay rıl dı ğ ıııız da izıİıme zsiniz ;
Çünkü onun en sevdiğiniz yanr o yokken iyice açık-
[ık kazanrr, tıpkı dağcıya dağın ovadan daha açık gö-
rünmesi gibi.

Ve'dostlukta ruhu daha da derinleştirmekten başka


bir amaç olmasrn.
Çünkü kendi slrrlna ermekten başka amaç güden
sevgi, sevgi değil geleceğe atrlmrş bir ağdır; bu ağa sa-
dece yararsız şeyler takılrr

61
Ve siz de en iyi yanlarınrzı dosfunuza ayff|n.
Eğer suların çekilişini bilmesi gerekliyse dostunu-
zury bırakrn kabarışını da bilsin.
Dostunuz ne içindir ki onu zarrrarı öldürmek için
atayasınız? Konuşmaya Dair
Onu hep yaşanası zamanlarla arayrn.
Çünkü o sizin ihtiyacınızı karşılamak için vardır, Ve sonra bir alim Konuşmak'tan Söz Et dedi.
boşluğunuzu doldurmak için değil. Ve o yarutladı, şöyle dedi:
Ve hoşluğunda dostluğun kahkahalar çrnlasrn, Düşüncelerinizle barışık olmadığınız zarr.all konu-
zevkler paylaşılsın.
şursunuZ;
Çünkü küçük şeylerin şebnemiyle sabahrna erip ta- Ve yüreğinizin y a|nızlığında barrnamaz olunca du-
zelenir yürek. daklarrnrzda yaşarsmLz ve bir oyalanma ve eğlence
olur ses.
Ve konuştuklarrnrzrn çoğunda, düşünce y afl y afly a
katledilir.
Çünkü enginlerin kuşudur düşünce, kelimelerin ka-
fesinde kanatlarını açsa da uçamaz.

Araruzda yal;nız kalmak korkusuyla konuşkan in-


sanlarr araylp bulanlar var.
Yalnızlığm sessizliği kendi çıplak özlerini gösterir
onlara, bundan kaçmak isterler.
Ve konuşanlar var, konuşup, bilmeden ve öngörme-
den kendilerinin de kavramadığı bir gerçeği ortaya çı-
karanlar.
Ve bir de gerçeği içlerind'e taşıyıp da kelimelere
dökmeyenler var.
İşte bunların bağrında ritmik bir sessizlik içinde ya-
şar ruh.

Yol kenarrnda veya pazü yerinde dostunuzla karşı-

62
laştığınızda, brrakın içinizdeki ruh kımıldatsın dudak-
|arlıııızı, yönetsin dilinizi.
Bırakın sesinizden içre olan ses konuşsun onun ku-
lağından içre olan kulağa;
Çünkü yüreğinizin gerçeğini saklayacaktrr dostunu- zarnana Dair
zun ruhu, hatrrlanan tadı gibi şarabrn,
Rengi unutulup kadeh yok olduktan sonra da. Ve bir gökbilimci dedi ki, Üstat, ya Zaman?
Ve o yanıtladr:
Ölçtistiz ve ölçülemez olan zarr.alul ölçmek istersiniz.
Davranışlar:rl1:rzı ve hattA ruhunuzun yolunu saatle-
re ve mevsimlere göre ayarlamaÇ belirlemek istersiniz.
Zarnarı, kıyrsrnda oturup akrşrnı izledlğiniz bir ır-
mak olsun istersiniz.

Oysa içinizdeki başsız ve sonsuz olary yaşamın baş-


slz ve sonsuzluğunun ayrrdrndadrr,
Ve bilir ki, dün, bugünün anrsrndan ve yanry bugü-
nün düşünden başka bir şey değildir.
Ve bilir ki, içinizdeki şarkı söyleyen ve düşünery hA-
lA yıldızlarl evrene saçan o ilk anrn srnrrlarr içinde ya-
şamaktadır.
Aranızdatam da bu aştrı, bir başka aşk düşüncesine,
bir başka aşk davranrşına izin veremeyecek denli yo-
ğunlaşmış, srnrrslz olsa da varlığının merkezinde tu-
tuklu bu aşkr hissetmeyen var mıdır?

Ve zaman da tıpkı aşk glbİbölünmemiş ve srnrrsrz


değil midir?
Fakat eğdr düşünürken zamanr mevsimlerle ölçme-
niz gerekiyorsa, brrakrn her mevsim bütün diğer mev-
simleri Sarsln/
Ve bugün geçmişi anılarla ve geleceği özlemle ku-
caklasrn.

64
Iyiye ve Kötüye Dair
Ve kentin yaşhlarından biri bize İyi'den ve Kötü'den
Söz Et dedi.
Ve o yanıtladı:
İçinizdeki iyiden söz edebilirim ama kötüden söz
edemem.
Çünkü kötü kendi açlığının ve susuzluğunun rstrra-
bıyla kıvranan iyiden başka nedir ki?
Gerçekte iyi acıktığında en karanlık mağaralarda bi-
le yiyecek arar, susadığında da bataklıktan bile su içer.

Kendinizle barışık ol duğunuz zalTıarL iyisinizdir.


Ama kendinizle barışık değilseniz kötü blmazsınız.
Çünkıl bölünmüş bir ev haydut ini değildir, sadece
bölünmüş bir evdir.
Ve dümensiz gemi tehlikelerle dolu adalar arasrnda
başıboş seyretse de batmayabilir.

Kendinizden vermeye çaba gösterdiğinizde iyisinizdir.


Ama kendinize çıkar sağlamaya çalıştığınrzda kötü
o|ırıazsınız.
Çünkü çıkar sağlamaya çabalarken toprağa yapışüp
memesini emen.bir kökten başka bir şey değilsiniz.
Kuşkusuz meyva köke, "benim gibi olgun, dolguı-ı
ve her daim bereketli ol" diyemez.
Çünkü meyva için vermek nasıl ihtiyaçsa, kök içiıı
de almak ihtiyaçtır.

67
Ne dediğinizi bilerek konuştuğu nıızda iyisinizdir,
Ama uyudunuz diye diliniz amaçszca debelenirken
kötri olmazsınrz.
Kekelemek bile güçlendirebilir zayıf dlli.
Duaya Dair
Amacrnrza doğru sağlam ve cesur adımlarla yürü-
düğünüz zaman iyisinizdir.
Sonra bir rahibe bizeDga'danSöz Et dedi,
Ama oraya doğru topalladınız diye kötü olmazsınız.
Ve o yanıtladı, dedi ki:
Topallayanlar bile geriye doğru gitmezler.
Sıkınİıda ve dara düşünce dua ediyorsunuz; keşke
Fakat siz güçlü ve tez adımlı olanlar, iyilik yapaca-
sevincinizin doruklarrnda ve bolluk günlerinizde de
ğız diye topallamayın topalların önünde. c{ua etseniz.

Sayısız bakımdan iyisiniz ve iyi olmadığınız zarnan


kötü değil, Çünkü dua, benliğinizin yaşayan hava içine yayıl-
ıırı,ısrndan başka nedir ki?
Sadece aylak ve miskinsiniz.
Ve içinizin karanlığını evlene dökmek rahatlatryor-
Ne yazık ki geyikler öğretemiyor kaplumb ağa|ara
tezcanlılığı. s.ı sizi, yüreğinizde doğan güneşi dökmek de zevk ve-
ı,t,ccktir.
Dev özünüze duyduğunuz özlemde yatar iyiliğiniz lluhunuz duaya çağırdığında ağlamaktan başka bir
;,ı,y gelmiyorsa elinizden, ağlayarak
gitseniz de tekrar
ve hepinizin içinde var bu özlem.
Fakat kimilerinizde, yamaçların giz|erini ve orma- tı,krar çağırmahdır, siz gülerek gidinceye dek,
nın şarl.ırlarrnr taşryarak var gücüyle denize koşan bir l )ı-ıa ederken yükselirsiniz, tam o srrada dua eden ve

sel bu özlem. ,lıı,ı tlışında hiç bir yerde buluşamayacaklarrnrzla ha-


kimilerinizde ise, dirsekler ve büklümlerde kendini ı,.ı. l.ı [,ıuluşmak üzere.
yitiren ve kıyıya varmakta oyalanan durgun bir akarsu. ( )ııı"ıı-ıiçin o görünmez tapınağa ziyaretinizhuşudan
Fakat özlemi büyük olan, özlemi az olana ''neden ı,ı, l,ıllı bir ruh paylaşımından başka amaç gütmesin,
duraksıyor, ağır ağır gidiyorsun?" demesin. (,'iiııkü tapınağa sadece istemek için girecek olursa-
Çünkü gerçekten iyi olanlar, çıplak olana ''giysin ııız, lıiçbir şey a|amazsınız.
nerede?", evsiz olana "evine ne oldu?" diye sormazlar. Vt, t,ğe r oraya boyun bükmeye girecek olursanrz, ba-
,,ı ı ı ı u l,,ı lti ırılmaz yerden.

( )ı,,ıy.ı L,ıt-ışkalarrnrn iyiliği için yakarmaya gidecek


,,l,,,ıı ııl. lıilt,, dinlenmezsiniz.

68 69
Görünmez Tapınağa sadece girmeniz yeterlidir.

Size sözcüklerle dua etmeyi öğretemem.


Tanrr sözcüklerinizi dinlemez, obu sözcükleri sizin
d udaklarrnızdan Kendisi söylemiyorsa.
Sizlere denizlerin ve ormanlarln ve dağların duasrnr
iiğretemem.
Ama siz dağlardan ve ormanlardan ve denizlerden
tltığmuş olanlar, sizler onlarrn duasrnr yüreğinizde bu-
l,ı[,ıilirsiniz,
Ve gecenin sükünetinde dinlemeniz yeter, onlarrn
st,ssizce şöyle dediklerini duymak için:
" E y Tanrım ız, bizim kanatlanmış benliğim iz, niy eti-

ıııizi oluşturan içimizdeki iradendir.


A r zı|ay an, içimizdeki arzundur.
Sana ait gecelerimizi yine sana ait gündüzlere çevi-
ır,ı,t,k olary içimizdeki itici gücündür.
Senden bir şey isteyemeyiz çünkü sen bizim ihtiyaç-
l,ıı,ıırrızı daha içimize doğmadan bilirsin:
ltiz.im ihtiyacımız sensin; ve bize kendinden daha
,.ıık vt,rirken aslında her şeyi veriyorsun."

71
Zevke Dair

Sonra kenti yılda bir kez ziyaret eden bir zahit öne
çıkıp bize Zevk'lenSöz Et dedi.
Ve o yanıtladı, dedi ki:
Zevk bir özgürlük şarkısıdrr
Ama özgürlük değil.
Arzularrnrzın çiçeklenişidir
Ama meyvası değil.
O bir dorrıktaki derinlik çağrısıdır
Ama ne derindir ne de yüksek.
() kafeste olanın kanatlanrşrdır,
Ama gökkubbe değil.
Iıvet, gerçeğin ta kendisi, zevkbir özgürlük şarl.ıısıdır.
Vc bu şarkıyı dolrı dolu bir yürekle söylemenizi is-
lı,ı,iıır; ancak şarkıda yüreklerinizi yitirmenizi değil.

,t,ı,ıçlerinizden bazıları sanki o lrer şeymiş gibi zevk


(

1,ı,siııtlt ve yargrlanıyor, ayıplanıyorlar.


lit,ıı ytırgılamazdıın onları, kınamazdım cla. Arasrn-
l , ı ı , lt ,rcl i ı-ıı .

( iiııkii zevki bulacaklar; ama bir tek zevk olmaya-


,,r|. |ıtılcltıklart.
t,tli kızkardeşi vardır zevkin ve en gösterişsizi bile
\
, l,ıl ı, ı 1,,i izc Icl ir zevkten.

l.,iilr .ıı,irıılak için toprağı kazarken hazine bulan ada-


ı ı ı ı, l ı ı\, ı,ııaclınız nır?
Ve yaşlılarrnrzdan bazıları zevkleri pişmanhkla ha- Llyumsuz sesler çrkarrrsrnrz,
trrlamakta, sarhoşlukta işlenmiş kusurlar gibi.
"Zevkte iyi ola-
Oysa pişmanlık aklı cez alandrrm az, bulıtlandrrrr. Şimdi gönlünüzden geçirdiğiniz şu:
Yaşadıkları zevkleri şükranla anımsamal ılar, bir y az n, iyi olmİyandan nasrl ayrracağız?'.'
arınrn
mevsiminin hasatrnr anımsar gibi. Öiai., tarlalarınıza ve bahçelerinize bakrn,
Ama pişmanhk duymak rahatlatryorsa on|arı, o za- ,"rki.i. çiçekten bai almak olduğunu göreceksiniz;
man brrakın rahatlasınlar. Ama çİç"gi" d.e zevki arrya balrnı vermektir,
y_,quT kaynağı
Çtınkü ,rİ içi., çiçek bir
Ve aranrzda ne genç olup arayan ne de yaşlı olup Ve çiçek için de arı bir aşk habercisidir,
de zevkin ve-
arumsayanlar var; Ve hem u., h", de çiçek, her ikisi için
Ve aramaktan ve anrmsamaktan duydukları kor- rilişi ve alınrşı bir ihtiyaç, bir huşu halidir,
kuyla tüm zevklerden kaçıyorlar, ola ki ruhu ihmal et- arrlar
miş, ruha karşı kusur işlemiş sayılırlar diye. Ey Orphalese halkr, zevklerinizde çiçeklerle
Fakat onların bıı vazgeçişlerinde bile zevk var. gil-ıi olun.
Böylelikle onlar da bir hazine bulurlar, kök arayan
titrek elleriyle eşelerken toprağı.
Fakat söyleyin bana, ruhu kim gücendirebilir?
Bülbül gecenin sükünetini, ateşböceği yıldızları gü-
cendirir mi?
Aleviniz ya da dumanrnrz yük olur mu rizgdra?
Ruhun bir Asa ile karıştırabileceğiniz durgun bir ha-
vuz mu olduğunu sanmaktasrnrz?

Çoğ, kez zevki yadsıyarak sadece arzuyu varlığını-


zın kuytuluklarında biriktirirsiniz.
Bugün vazgeçilmiş gibi görünenin aslında yarınr
beklemediğini kim bilebilir?
Bedeniniz de bilir doğasınr ve meşru ihtiyaçlarınr ve
kandırılamaz.
Ve bedeniniz rııhunızun arpidir,
Ve onunla ister tatlı bir müzik çalarsrnrz, ister
75
74
Güzelliğe Dair

Ve bir şair bize Güzellik'ten Söz Et dedi.


Ve o yanıtladr:
Nerede ar ay ıp / n asıl bulacaksrnrz gize||Iği, güzellik
yolunuz ve rehberiniz değilse?
Ve ondan nasrl söz edeceksiniz, söz|erinizi dokuyan
o değilse?

İncinmiş ve yaralanmrş olanlar derler ki, "güzellik


şefkatli ve naziktir.
Kendi ihtişamından yarr utangaç genç bir anne gibi
dolaşır aramızda."
Tutkulu olanlar derler ki, "hayır, güzellik kudretli
ve heybetli bir şeydir.
Kasırga gibi ayağımrzrn altrndaki toprağı ve başrmr-
zın üstündeki gökleri sarsar."

Yorgun ve bıkkrn olanlar derler ki, "güze||ık yumu-


şak fısıltrlardan yapılmıştır. Ruhumuzda konuşur.
Sesi sessizliklerimize teslim olur karanlıktan korkup
titreyen zayıf bir ışık gibi."
Ama yerinde duramayanlar derler ki, "dağların ara-
sında bağırdığını duyduk,
ve bağırtılarıyla birlikte nal sesleri, kanat sesleri ve
aslanlarrn kükreyişleri geldi."
Geceleyin kentin muhafrzları derler ki, "güzellik şa-
fakla birlikte yükselecek doğudan.''
Ve öğle vakti çalışanlar ve yolcular derler ğ ''onu gün
bahmrnrn pencerelerinden dünyaya eSlmiş gördük.;

Kış vakti karda mahsur kalanlar der ki, ''baharla bir- Dine Dair
likte gelecek tepelerden aşarak.''
Ye yaz srcağında ekin biçenler derler ki, ''onıı güz Ve yaşlı bir rahip, bize Din'den Söz Et, dedi.
yaprak|arıyla dans ederken gördtik, kar düşmüştü saç-
larlna." Ve o dedi ki:
Cüzelliğe dair hepsini söylediniz bunlarıry Bu gün hiç başka bir şeyden söz ettim mi?
Ama aslında ondan değil giderilmemiş ihtiyaçlar- Din yapılan her iş ve düşünülen her şey,
dan söz etmekteydiniz, Ve iş ya da düşünce olmayary ama eller taşr yontar-
Ve güzellik bir ihtiyaç değil bir coşkunluktur. ken veya dokuma tezgAhında çalrşrrken ruhta belirive-
Susamış bir ağız, uzatılmış boş bir avuç değil, ren o hayranlrk ve hayret değil midir?
Tutuşmuş bir yürek ve büyülenmiş bir ruhtur. Kim imanını eylemlerinden, inancrnr uğraşlarından
Ne görmek istediğiniz imge, ne de duymak istediği- ayırabilir?
niz şarkrdır, Kim saatlerini önüne serip, "bu Tanrr için, bu ken-
Gözlerinizi kapatsanız da gördüğrinijzbir imge, ku- dim için; bu ruhum içirç şu da bedenim için" diyebilir?
laklarrruzr trkasanız da duyduğu nıız bir şarkıdır güzellik. Bütün saatleriniz evrende benlikten benliğe çırpan
Ağacın derin oluklu kabuğu içindeki gövdesi ya da kanatlardır.
bir pençeye takılı bir kanat değil, Ahlakını bir merasim üniforması gibi taşıyan insary
Sonsuza kadar çiçek açan bir bahçe, sonsuza kadar çıplak dolaşsa yeğdir.
uçuşan bir melekler topluluğudur. Ne rüzgAr ne de güneş delebilir çıplak tenini.
Ve davranışlarını ahlak ile tanımlayan kişi, şarkrku-
Ey Orphalese halkı, güzellik hayattır, kutsal yüziin- şıınu bir kafese hapsetmiş demektir.
deki peçeyi indirdiğinde hayat. Şarkıların en özgürü demirler ve teller arasrndan ge-
lt,ır değildir.
Fakat hayat da sizsiniz peçe de siz.
Ve ibadeti açıldığı kadar kapatılacakbir pencere ola-
Güzellik sonsuzluktur, aynada uzun uzın kendini
rak da gören kişi, pencereleri şafaktan şafağa uzanan
seyreden.
ı,tıl,ı evine henüz uğramamrş demektir.
Fakat sonsuzluk da sizsiniz, ayna da siz.

78 79
Günlük yaşanunrz taprnağınız ve dininizdir.
Oraya her girdiğinizde varınlzı yoğunuzu alrn yanr-
flza.
Alın sabanı ve demir ocağrnı ve tokmağı ve lavtayı
Cerektiği için ve zevk için yaptığınız şeyleri. ölüme Dair
Çünkü derin düşüncelere dalarak ne başardıklarrnr-
zın üstüne çıkabilirsiniz ne de başarısızlrklarrnrzrn altr- Sonra El Mitra konuştu, şimdi de Ölüm'ü sormak is-
na düşebilirsiniz. teriz, dedi.
Ve yanrnrza bütün insanlarr alrn: Ve o cevap verdi:
Çünkü taprnrnada ne onlarrn umutlarından yücele- ölılmtin srrrlna ermek istersiniz.
re uçabilirsiniz ne de umutsuzluklarından daha aşağı Ama bunu nasıl bulacaksınız, eğer hayatın kalbinde
alçalabilirsiniz. aramazsanız?
Geceye dönük göz|eri güne kör olan baykuş ışığın
Ve eğer Tanrr'yr bilmek isterseniz, bilmece çözmeye esrarlnl ortaya çrkaramaz.
girişmeyin. Gerçekten ölümün ruhunu görmek istiyorsanrz, yt-
Onun yerine çevrenizÖ bakm, O'nu çocuklarınızla reğinizin kaprlarrnr açın hayatın bedenine ardına ka-
oynarken göreceksiniz. dar.
Ve evrenin derinliklerine bakın; O'nun bulutta yü- Çünkü hayat ve ölüm birdir, tıpkr ırmak ve denizin
rüdüğünü, şimşekte kollarını uzathğını ve yağmurla bir olduğu gibi.
yeryüzüne indiğini göreceksiniz.
O'nun çiçeklerde gülümsediğini, sonra doğrulup U mutl arınızln ve ar ztılrarırıızın de rinlikle rind e y a tar
ağaçlarda el salladığını göreceksiniz. lıayattan sonrasrna dair sessiz bi|giniz;
Ve karrn altrnda düş kuran tohumlar gibi düşler yü-
rcğiniz ilkbaharı.
Düşlere güvenin çünkü onlarda sakhdır ebediyetin
kapısı.
Sizin ölüm korkunuz, kendisini kutsayacak kralın
lıı-ızuruna çrkan çobanrn titremesinden başka bir şey
tlcğildir.
Çoban titrerken sevinçli değil midir kralın armasınl
l,ışıyacağı için?

80
Yine de asıl farkında olduğu titreyişi değil midir?

Çünkü ölmek rizgdrda çıplak durmaktan ve güneş-


te erimekten başka nedir ki?
Ve soluk almaz olmak, yükselebilmesi, genişleyip
engelsiz bir şekilde Tanrr'yr arayabilmesi içirç soluğu
o bitip tükenmez gelgitlerden kurtarmaktan başka ne-
dir ki?

Ancak sessizlik ırmağrndan içtiğiniz zarnarL gerçek-


ten şarkı söyleyeceksiniz.
Ve Dağın tepesine ulaştığınız zarr.aIl trrmanmaya
başlayacaksınız.
Ve toprak bedeninize sahip çıktığı zamafl gerçekten
dans edeceksiniz.

t]3
Ve Artık Akşam Inmişti

Ve El Mitra, bilici kadın, Tanrr bu günü ve bu yeri ve


konuşan ruhunu kutsasrn dedi.
Ve o yanrtladı, ben miydim Konuşan? Ben aynı, za-
manda dinleyen değil miydim?

Sonra Tapınağın basamaklarrndan indi ve büttin


halk onu izledi. Ve gemisine ulaştr ve güvertede durdu.
Yeniden halka dönerek sesini yükseltti ve dedi ki:
Orphalese halkı, rizgdr sizden ayrrlmamr söylüyor.
RüzgAr kadar aceleci değilim ben ama gitmeliyim.
Hep daha ıssız yolu arayan biz gezginler, en ıssrz
yolu arayıp da durmadan konup göçenler, hiçbir güne
bir başka günü bitirdiğimiz yerden başlamayz; ve hiç-
bir şafak bizi günbatrmrnrn bıraktığı yerde bulmaz.
Toprak uyurken bl|ebiz yol a|ırız,
Bizler o direngen bitkinin tohumlarryız ve olgunluk
çağımrzda ve yürek bütünlüğüne eriştiğimizde rizgd-
ra verilir ve saçrlrrrz.

Kısaydı aranızdaki günlerim, konuştuğum sözler


claha da krsaydı.
F akat sesim kulaklarını zda zay ıflrayacaÇ anrlarrnrz-
dı-ı sevgim kaybolacak olursa, geri geleceğim o zaman.
Evet, gelgitle döneceğim,
Ve ölüm beni gizlese ve daha yüce sessizlik beni sar-

B5
idrakinizi arayacağım.
sa da, tekrar
Ve bu arayrşlm boşuna olmayacak.
Eğer bir doğruluk payt varsa söylediklerimde, bu
gerçek kendini daha açık bir sesle ve düşüncelerinize
daha yakın kelimelerle ortaya koyacak.

RüzgArla gidiyorum Orphalese halkı ama boşlukta


yitmeye değil;
Ve eğer sizin ihtiyaçlarınrzrn ve benim sevgimin ta-
mamrna erdiği bir gün olmadrysa bu güry bir başka gü-
ne kadar verilmiş bir söz olsun,
Beklentileri değişir insanrry fakat sevgisi ve sevgisi-
nin beklentilerini yanıtladığııu görıne arzusu değiş-
mez.
Öyleyse bilin ki daha yiice sessizlikten döneceğim.
Şafakta ardında çiy taneciklerinden başka bir şey bı-
rakmadan süzülüp giden sis, yükselip bulut olur, yağ-
mur olup yağat sonra.
Ben de çok farklı olmadım sisten.
cecenin sükünetinde sokaklarrnrzı adımladım ve
evlerinize girdi ruhum,
Ve yürek atışlarınız yüreğimde, soluğunuz yiizüm-
deydi ve hepinizi tanıdım.
Evet, sevincinizi ve acınızı bildim ve uykuııuzda
düşleriniz benim düşlerimdi.
Ve çokça zaman dağlar arasında bir göl olduın ara-
nızda.
İçinizdeki dorukları ve yamaçları, hattA gelip geçen
düşünce ve arzu sürülerinizi bile yansıttım.
Ve çocuklarıntzrn kahkahaları dereler, gençlerinizin
özlemleri ırmaklar halinde aktı benim sessizliğime.

t]6
Ve benim derinliklerime ulaştrklarrnda dereler ve ır- Ve kıyılarınızda denizin yükselmesini beklese de
karaya oİr.*rş ağır gemiler, okyanus gibi siz
maklar şarkı söylemeyi kesmediler. de gel-
gitlerinizi hızlandıram azııIı.|z,
Fakat bana ulaşary kahkahalardan daha da tatlı ve Ve ayrrı zamarıda mevsimler gibisiniz,
özlemden daha da büyük bir şeydi. Kışrnızda ilkbaharınızr yadsrsanız da,
İçinizde sonsuz ve srnırslz olandı bu; İçir-rirae dinlenmeye yatmış ilkbahar, uykulu
uyku-
Engin insandı, hepinizin sadece birer hücresi ve ka- lu gülümser ve alrnmaz,
ki, bütün bunlarr, birbirinize "bizi iyi öv-
sı olduğunuz; "Su.r*uyr.,
diye-
İlahisinde tüm şarkılarınlzln sadece sessiz bir tempo dti. İçmlzde iyi olandan başka bir şey görmedi"
olduğu. bilesiniz diye söylüyorum,
Siz o engin insanrn içinde enginsiniz, Kendi dlştlncelerinizde bildikleriniz benim sözcük-
Ve ben onu görürken gördüm ve sevdim sizleri. lerle dile getirdiklerim.
Çünkü sevgi o engin dünyada olmayan hangi tızak- Ve sozİtiklere dökülmüş bilgi, sözcüklere dökülme-
lığa erişebilir? bilginin gölgesinden başka nedir ki?
miş'Stİ
Hangi görü, hangi beklenti ve hangi tahmin o uçuş- a.işJr,celeriniz ve benim sözcüklerim, dünleri-
tan daha yücesine erişebilir? mizin,
Elma çiçeklerine bürünmüş dev bir meşe gibidir içi- Ve toprağın ne bizi ne kendisini tanıdığı kadim
nizdeki engin insan. t
Gücü sizi toprağabağ|ar, mis gibi kokusu göklere
U
günleriry
Ve toprağın kaos çrrpıntılarınln pençesinde sarsrldı-
yükseltir ve ölümsüz olursunuz kalıcılığında onun.
ğı gecelerin
kayıtlarrnr tutan mühürlenmiş bir bellekten gelen
Tıpkı bir zincir gibi en zayıf halkanız kadar zayıf o|- dalgalardır.
duğunuz söylendi sizlere.
Bu sadece yarısıdır gerçeğin. Siz|er aynızamanda en Bilgeler size bilgeliklerinden vermeye geldiler, Ben
güçlü halkanız kadar güçlüsünüz. sizin bilgeliğinizden almaya geldim:
Ölçmek sizi yaphğınız en küçük işle, okyanusun gücü- Ve Ual.ın Uilgelikten de büyük olanı buldum,
nü köpüklerinin zayıflığıyla değerlendirmek demektir, O içinizde hep çoğalan alev alev bir rtıh,
Sizleri başarısızlıklar:ınıza göre yargılamak, değiş- Siz onun bürüdüğüırü görmeden günlerinizin sö-
kenliklerinin suçunu mevsimlere yüklemek demektir. ırtip gitmesine hayıflanrrken,
b)hayat, arayan hayat, mezardan korkan bedenler
Evet sizler okyanus gibisiniz, içinde.

88
Burada hiç mezar yok. Sizin günlerim ve gecelerim konusundaki sevecen
ve uy-
Bu dağlar ve düzlükler birer beşik ve atlama taşr. duyarlılığıruz değil miydi yediklerime tat katan
Atalarrnızı gömdüğünüz tarlanın yanından her ge- kularrmr düşlerle süsleyen?
çişinizde iyi bakın, kendinizin ve çocuklarlnlzln el ele
dans ettiğini göreceksiniz. Sizi en çok bunun için kutsuyorum:
Aslında çoğu zaman eğlendiğinizin farl.ına varma- Pek çok şey veriyorsunuz ama bir şey verdiğinizin
dan eğleniyorsunuz. farl,:ında değilsiniz.
Gerçekteİ de aynada kendini seyreden sevecenlik
Size başkalarr da geldi, onlara inancrnrz üzerine ver- taşa döner,
dikleri altın sözler karşılığında servetten, güçten ve Ve kend.ine meüiyeler düzen iyilik, felaketlere ge-
şandan başka bir şey vermediniz. bedir.
Söz sayılabilecek bir şey vermediğim halde daha cö- Ve kimileriniz bana soğuk ve kendi yalnızlığıyla
mert davrandrnrz bana karşı. sarhoş dedi,
Bana hayata karşı duyduğum o derin susamışlığr Ve dediniz ki "ormanın ağaçlarıyla konuşuyor, in-
verdiniz. sanlarla değil.
İnsan için tüm amaçlarrnı susuzluktan çatlamrş du- Duğ tep"elerinde ya\nız oturup kentimize tepeden
daklara ve tüm hayatı bir çeşmeye çeviren armağandan bal.ıyor."
daha büyüğü yoktur kuşkusuz. nİgrudur dağlara trrmandrğrrn ve §slz yerlerde do-
Benim şerefim ve ödülüm işte buradadır, _ laştığım.
Ne zaman içmek için çeşmeye gelsem, yaşayan su- Bİr yilceden veya büyük bir uzaklıktan bakmadan
yun kendisini susamış bulmamda; sizleri nasıl görebilirdim?
Ve ben onu içerken onun da beni içmesindedir. Kişi uzaÜaşmadan nasrl gerçekten yakın olabilir?

Kimileriniz beni armağan almayacak kadar gururlu Ve aranrzdan başkalarr sözlerle olmasa da seslendi-
ve utangaç buldular. ler bana ve dediler ki:
Gerçekten de ücret almayacak kadar gururluyum, "Yabancı, yabancl, erişilmez yüksekliklerin tutku-
ara-
armağan değil. nu, niye yuşurrr. kartallarrn yuva yaptığr doruklar
Ve siz beni sofranızda görmek isterkery tepelerde srnda?
yaban çilekleri yediysem de, Niye erişilmezi ararsrn?
Ve siz beni memnuniyetle barrndrracakken taprna- Ağınla hangi firtrnalarr tutmak ister,
ğın önündeki sütunlarrn altında uyuduysam da, Cğtte hangi bulutsu kuşları kovalarsın?
91
90
Gel bizlerden biri ol. Her şeyin başlangıcı belirsiz ve pusludur/ ama sonu
İn aşağı ve susuzluğunu şarabımızlagider." deği1,
Ruhlarınrn yalnızlığında bunları söylediler; Ve sizin beni bir başlangıç olarak hatırlamanızr iste-
Ama yalnızlık|arı daha derin olsa, bilirlerdi, sevinci- rim.
nizin ve acrnızln srrrrndan başka bir şey aramadrğrmr, Hayatın ve yaşayan her şeyin tohumu sisler içinde
Ve sizin göklerde gezinen daha büyük benliğiniz- atılır, kristal berraklığında değil.
denbaşka bir şeyin peşinde olmadığımı. Ve kristalin hayatı sona ermek iizere bir sis olmadı-
Fakat avcr aynl zamanda avdr. ğını kim bilebilir?
Çünkü oklarımdan pek çoğu yayımdan sadece ken-
di bağrıma saplanmak ijzere ayrıldı. Beni hatırlarken şunu hatrrl arnarflzı isterim
:

Ve uçan aynl zamanda sürünendi; İçinizde en zayıf ve şaşl,ırn görünen, en güçlü ve en


Çünkü kanatlarım açıkken güneşin altrnda, onlarrn kararh olandır.
yere düşen gölgesi bir kaplumbağaydı. Soluğunuz değil midir kemiklerinizin yapısrnl aya-
Ve hem inanan hem de kuşku duyandım; ğa diken ve sertleştiren?
Çünkü pek çok kez parmağımla kendi yaramı deş- Ve hiçbirinizin gördüğünü hatırlamadığı bir düş de-
tim, size daha faz|a inanmak ve sizi daha faz|a tanrmak ğil midir, kentinizi kuran ve içindeki her şeyi yapan?
için. O soluğun gelgitlerini bir görebilseydiniz eğer, baş-
ka bir şey görmez olurdunuz,
Ve şimdi bu inanç ve bilgiyle diyorum ki, Ve o düşün fisıltılarını işitebilseydiniz eğer, başka
Sizler ne bedenleriniz içinde kapalı ne de evler ve hiçbir ses duyma zdınız.
tarlalarla srnırlrsrnız.
Siz olan şey dağın yukarısında yaşar ve rüzgArla do- Fakat görmüyorsunuz ve işitmiyorsunuz ve bunda
laşır. bir kötülük yok.
O ısınmak için sürünerek güneşe çıkan ya da korun- Gözlerinizi bulandıran peçeyi onu dokuyan eller
mak için karanlrğın içine delikler kazan bir şey değil- kaldıracak,
dir, . Kulaklarrnrzı dolduran kili onu yoğuran parmaklar
O özgir bir şey, dünyayı sanp salmalayan ve hava- delecek.
da hareket eden bir ruh. Ve göreceksiniz
Ve işiteceksiniz.
Bunlar anlamı belirsiz kelimelerse eğer, onları açrk Ama körlüğü tattığınız için üzüntü, sağır olduğu-
hale getirmeye çalışmayın. nuz için pişmanlık duymayacaksrnrz.

92
Çünkü o gün bütiin varlrklarrn saklı amaçlarını bile-
ceksiniz,
Ve karanlığr kutsayacaksrnrz, ışığı kutsadığınız gibi.
Bunları söyledikten sonra çevresine baktr ve gemisi-
nin dümencisini yekesininbaşında durmuş, bir rizgilt-
la dolmuş yelkenlere bir uzaklara bakarken gördü.
Ve dedi ki:
Gemimin kaptanı sabrrlr, aşrrı sabırlr.
RüzgAr esmekte ve yerinde duramryor yelkenler;
Dümen bile yön istemekte;
Yine de kaptanım susmamr bekliyor sessizce.
Ve bunlar, açık denizlerin korosunu dinlemiş deniz-
cilerim, onlar da beni sabırla dinlediler.
Artık daha faz|a beklemeyecekler.
Hazrrrm.
Dere denize ulaştı ve bir kez daha o büyük ana oğ-
lunu bağrına basmakta.

Yolunuz açık olsury Orphalese halkı.


Bu gün bitti.
;;ıi 1iıi.rİ{t!4"
Gün üzerimize kapanmakta kendi yarrnrna kapa- .;glııa

nan su zambağı glbi. l ,,il;,t,i;l,illlll,,fi;,i,


*l dt}l. i
Bize burada verilmiş olanr saklayacağız,
:a',;,,:tlı
'i
l$.t#:litt "iiİl ,,at;
,ıı4l,i :"J-i;,,,.İ1,], .,.,.ı,,'
Ve eğer yetmezse, o zaman yeniden bir araya gelme-
li ve ellerimizi birlikte uzatmalıyız verici olana.
Unutmayın size geri geleceğimi.

Kısa bir an ve hasretiİn bir başka beden için toz ve


köpük toplayacak.
Krsa bir an, rüzgdrın üstünde dinlenme ve sonra bir
başka kadın beni taşıyacak.

94
Sizlere ve sizlerle geçirdiğim gençliğime elveda.
Daha dündü bir düşte buluştuk.
Sizler şarkılar söylediniz bana yalnızlığımda ve ben
özlemlerinizden bir kule yaptım göklerde.
Fakat şimdi uykumuz kaçtı, düşümüz bitti ve artık
şafak vakti değil.
Oğle güneşi tepemizde ve mahmurluğumuz kemale
ermiş güne döndü ve ayrılmak zorındayız.
Eğer belleğin alacakaranlığında bir kez daha buluşa-
cak olursak, yine birlikte konuşacağızve bana daha de-
rin bir şarkı söyleyeceksiniz.
Ve eğer ellerimiz bir başka düşte buluşacak olursa
gökyüzünde bir başka kule yapacağız.

Bunları söyleyerek denizcilere işaret verdi ve onlar


da hiç duraksamadan demir aldılar ve palamar|arı çöz-
düler ve hareket ettiler doğuya doğru.
Ve bir çığlık koptu halktan tek bir yürekten gelirgi-
bi ve günbatrmrna yükseldi ve büyük bir boru sesi gibi
uzak|ar a taşındı denizin üstünden.
Bir tek El Mitra sessizdi, sisin içinde kaybolana ka-
dar geminin ardrndan baktı.
Ve herkes dağıldıktan sonra tek başına mendireğin
üzerinde durdu, "krsa bir an, rizgdrın üstünde dinlen-
me ve sonra bir başka kadın beni taşıyacak" deyişini
hatırlayarak gidenin.

96
cibran'ın başyapıtı olan Erm iş,
çağımızın en sevilen klasiklerinden
biridir. ilk kez ı9z3'|e yayırnlanmış, zo'den
fazla dile çevrilmiŞ,
sadece ABD'de 9 milyondan satmıştır.
fazla

Ermiş'i en büyük başarıs ı olarak gören Cibran


şöyle demişti:
"Lübnan'da bu kitabı yazmayı ilk kez
tasarladığımdan beri, bir
tek günüm bile Ermiş'siz geçmedi. kitap benim b-ir parçam haline
gelmiş gibiydi. Metni yayıncıma teslim etmeden önce tam
dört yıl
elimde tuttum. Çünkü emin o|mak istedim, içindeki her sözcüğün
kendimden verebileceğim en iyi sözcük olduğundan emin olmak
istedim. "

"Bu kitabı okuyup da o büyük insanın felsefesinden etkilenmeyen


ve sanki içinden doğan bir rnusikinin kalbini sardığını hissetmeyen
erkek veya kadının aslında ıe hakikatle ne de lıayİtla ilgisi kalmış
demektir. "
The Chicago Post

lsBN 975-992_053-0

llil olkrırü
hakklnda vönetmeliöin

You might also like