You are on page 1of 65

SESTE BATMAN OLAYI.

(VURU)
• İki ses kaynağından çıkan seslerin frekansları farklı ise, girişim sonucu üst üste
binen ses dalgaları yeni bir genlik ve frekansta kuvvetli bir ses oluştururlar. Bu
olaya VURU denir.
• Birleşen dalganın denklemi: y= A.sin2.ᴨ.f.t dir. (A=a1+a2 bileşke dalganın
genliği)
• Bileşke dalganın frekansı: f= f1+f2 /2
• A=1 ise tam bir vuru meydana gelir.
• Oluşan vuru sayısı (n): Girişime uğrayan seslerin frekansları farkına eşittir.
n=f1-f2
• Bileşke sesteki genlik dalgalanmalarına vuru denir.

SESTE DOPPLER OLAYI.
• Belli bir uzaklıkta sabit frekanslı bir ses dinlendiğinde, dinleyici ve kaynak hareketsiz
ise dinleyici kaynağın frekansını aynı değerde duyar.
• Kaynak veya dinleyici yada her ikisi de hareketli ise kaynak frekansı farklı
frekanslarda algılanır.
• Her ikisi de bir birine doğru hareketli veya biri hareketli ise (kaynak ve dinleyici bir
birine yaklaşıyorsa) duyulan sesin frekansı kaynak frekansından büyük.
• Biri veya her ikisi uzaklaşıyorsa, duyulan sesin frekansı kaynak frekansından küçük
olur. (BAĞIL HIZ)
• Frekansın, kaynak veya dinleyici hızına bağlı olan bu değişimi DOPPLER OLAYI
ile açıklanır. Doppler olayı kısaca dalga kaynağının hareket etmesi nedeniyle, bir
gözlemciye göre dalga boyunun uzaması veya kısalmasıdır.
DOPPLER OLAYI.
• I- Dinleyici sabit kaynak hareketli ise:
• Vk= kaynağın hızı λ1= Vs.T λ2= Vk.T
Kaynak Gözlemci
• Vs Vg= Gözlemcinin hızı λ'= λ1-λ2 ve ise
Vg=0
• Vk
Vs= ses hızı T=1/f
λ1= Vs.T λ2= Vk.T λ'= λ1-λ2 ve f=Vs/λ ise λ'= Vs.T- Vk.T λ'= Vs-Vk/f
f=Vs/λ' λ' yerine yazılırsa: f '= f.(Vs/Vs±Vk) olur.
f '= f.(Vs/Vs-Vk) Kaynak yaklaşırken Duyulan ses frekansı artar.
f '= f.(Vs/Vs+Vk) Kaynak uzaklaşırken Duyulan ses frekansı azalır.
DOPPLER OLAYI.
• II- Kaynak sabit dinleyici hareketli ise:
• λ'= λ1+λ2 = Vg.T +Vs.T ise λ'= T(Vg+Vs) T=1/f
Kaynak Vs Gözlemci
• λ'= 1/f (Vg+Vs) olur.
Vk=0 Vg
• Duyulan frekans ise:
• f ʹ= f.(Vs+Vg)/Vs
• f ʹ= f. (1+Vg/Vs) Gözlemci kaynağa yaklaşıyorsa.
• f ʹ= f. (1-Vg/Vs) Gözlemci kaynağa uzaklaşıyorsa.
DOPPLER OLAYI.
• III- Hem kaynak hem de gözlemci hareketli ise:
• Bir birlerine yaklaşıyorlarsa:
• f ʹ= f.(Vs+Vg / Vs-Vk) f ʹ= f.(Vs±Vg / Vs±Vk) genel

• Bir birlerinden uzaklaşıyorlarsa:


• f ʹ= f.(Vs-Vg / Vs+Vk)
• Bir birlerine yaklaşırken, duyulan ses frekansı artar. Bu nedenle genel bağıntıda
frekansın büyük çıkması için paydaki işaret + paydadaki işaret – alınır.
• Bir birlerinden uzaklaşırken, duyulan ses frekansı azalır. Bu nedenle genel
bağıntıda frekansın küçük çıkması için paydaki işaret - paydadaki işaret + alınır.
ÖRNEK
• ÖRNEK I: Bir tren 40 m/s sabit hızla yolcu peronundan geçiyor. Bu sırada tren düdüğü
320 Hz frekansla ses yayıyor. ( Ses hızını 340 m/s alınız)
• a)- Tren geçerken peronda bulunan bir dinleyici frekansta ne kadar bir değişim gözler?
• b)- Tren yaklaşırken gözlemcini duyduğu sesin dalga boyu nedir?
• a)- Kaynak hareketli gözlemci hareketsiz. O halde
• Tren yaklaşırken; f '= f.(Vs/Vs-Vk) f '= 320.(340/340-40) f '= 320.(340/300)
f '= 362,6 Hz.
• Tren uzaklaşırken; f '= f.(Vs/Vs+Vk) f '= 320.(340/340+40) f '= 286,3 Hz.
• Frekanstaki fark = 362,6 - 286.3 = 76,3 Hz.
• b)- λ= Vs/ f ʹ λ= 340/362 λ= 0,939 m.
ÖRNEK
• ÖRNEK II: Bir ambülans, 33,5 m/s hızla ilerlerken, sireni 400 Hz frekansla ses
yayıyor. Zıt yönde 24,6 m/s hızla hareket eden bir otomobil ambülansa yaklaşıyor.
• Otomobilde bulunan gözlemcinin, araba ambülansa yaklaşırken ve ambülanstan
uzaklaşırken duyduğu sesin frekansını bulunuz? ( Ses hızı 340 m/s)
Vk Vg
• f ʹ= f.(Vs±Vg / Vs±Vk)
• Otomobil yaklaşırken: f ʹ= f.(Vs+Vg / Vs-Vk)
• f ʹ= 400.(340+24,6 / 340-33,5) f ʹ= 475 Hz.
• Otomobil uzaklaşırken:
• f ʹ= f.(Vs-Vg / Vs+Vk) f ʹ= 400.(340-24,6 / 340+33,5) f ʹ= 338 Hz.
ÖRNEK
• ÖRNEK III: Ambülans 33,5 m/s hızla hareketli iken, otomobil park halinde ise,
ambülans yaklaşırken ve ambülans uzaklaşırken frekansları bulunuz?
• f '= f.(Vs/Vs±Vk) Gözlemci sabit kaynak hareketli.
• f '= f.(Vs/Vs-Vk) f '= 400.(340/340-33,5) f '= 400.(340/306,5) f '= 443,7 Hz.
• f '= f.(Vs/Vs+Vk) f '= 400.(340/340+33,5) f '= 400.(340/373,5) f '= 364,2 Hz.
SESİN ENERJİSİ
• Bir diyapazon titreştiğinde, enerjinin büyük bir kısmı titreşim sırasında havanın
direncinden dolayı ısı enerjisine dönüşür, çok az bir kısmı da ses dalgalarını oluşturur.
• Havanın direncinden dolayı sistemin enerjisi gittikçe azalır ve titreşim durur. Artık ses
oluşmaz.
• Ses enerjisi genliğin karesiyle doğru orantılıdır. Titreşim sönümlenirken genlik küçülür
sesin şiddeti (gürlüğü) azalır. Bu azalma sırasında sesin periyot ve frekansı değişmez.
• Diyapazona daha kuvvetli vurulunca titreşim genliği ve buna bağlı sesin gürlüğü
artacaktır.
• Sesin azalarak duyulamaz hale geldiği süreye, sönüm süresi denir.
• Telli çalgılarda sönümlenme süresi daha kısadır. Sesin sönmesini istemezsek sisteme
yeniden enerji vermek gerekir. ( keman yayı – tulum)
SESİN ENERJİSİ
• Genliği artırmak için Enerjiyi o oranın karesi kadar artırmak gerekir.
• A E² 2A 4E 3A 9E gibi.
• İki ses dalgasının girişiminde kaynakların genliği A ise bileşke genlik en fazla 2A olur.
• Bu durumda bileşke dalganın enerjisi 4E olacaktır. Ancak bu enerji sadece karın
çizgilerinde olur. ( İki dalga tepesinin girişiminde) Enerji düğüm çizgilerinde sıfırdır.
• Bu durumda ortalama enerjiden bahsedilir.
• Eort = Ek+Ed / 2 ortalama değer alınırsa enerjide genlik gibi 2 kat artmış olur.
• Sesin şiddeti ses dalgalarının taşıdığı enerjidir. I α a² E= I= ΔP²/2.d.V
ÖRNEK
• ÖRNEK I: Bir şimşek çaktığında ışığını gördükten 16,2 saniye sonra sesini
duyuyorsanız, şimşek çakan yerden ne kadar uzaktasınız? ( Ses hızını 343m/s alınız)
• X = Vses.t X= 343. 16,2 X= 5556,6 m.
• ÖRNEK II: Yunus balıkları avlarını yaydıkları yüksek frekanslı seslerle bulurlar.
Araştırmalarda, yunus balıklarının bulanık suda bile 7,5 cm lik bir avı
• 110 m uzaktan algıladığı görülmüştür. Bu büyüklükteki bir av için yunus balığı
yaydığı sesi ne kadar sürede duyar. ( Sesin sudaki yayılma hızını 1400 m/s alınız.)
• Sesin aldığı yol X= 2.110 = 220 m (Yankı)
• V= X/t ise t = X/V t= 220/1400 t= 0,16 s.
ÖRNEK
• ÖRNEK III: 1000 Hz lik frekansta insan tarafından algılanabilen en düşük sesler (işitme
-12
eşiği) 1.10 w/m² değerinde bir şiddete karşılık gelir. Kulağımızın duyabileceği en
şiddetli sesler de 1 w/m² ( Acı sınırı) karşılık gelir. Havanın yoğunluğu 1,2kg/m3 ise, bu
iki değer için basınç genliklerini ve maksimum yer değiştirmeyi bulunuz? (Atmosfer
5
basıncı 1.10 N/m²)
• I= ΔP²/2.d.V ΔP²=2.d.V.I w= 2.ᴨ.f
-12 -6
• ΔP²=2.d.V.I = 2.1,2.343.1.10 = 823,2 ΔP = 28,69.10 N/m²
• ΔP²=2.d.V.I = 2.1.2.343.1 = 28,69 N/m²
-6
• Uzanım (Yer değiştirme) Smax= ΔPmax / d.V.w Smax= 28,69.10 /1,2.343.2.3,14.1000
-11 -6
• Smax= 1,11.10 m. Smax= 28,69 /1,2.343.2.3,14.1000 Smax=1,11.10 m.
• Bu değerler oldukça küçük değerlerdir. Bu da insan kulağının duyarlılığını gösterir.
ŞOK DALGALAR
• Ses kaynağının hızı, ses hızına yaklaştığı ya da ona eşit olduğu anda ilginç bir durum
ortaya çıkar.
• Fg = Fk (V/V-Vk) bağıntısına göre kaynağın hızı olan Vk, ses hızı olan V değerine eşit
olursa f frekansı sonsuza gider. Yani dinleyiciye sonsuz sayıda dalga tepesi ulaşır.
Kaynağın hızı ses hızından büyük olursa dalgalar kaynağın gerisinde kalır. İlerleyen bir
dalga kaynağının hızı, dalgaların hızını aşarsa şok dalgaları oluşur.
SONİK PATLAMA
• Hareket halindeki süpersonik (sesten hızlı) uçaklar, sürekli olarak yarıçapları uçağın
bulunduğu konumdan dışarıya doğru büyüyen dairesel ses dalgaları oluşturur. Üst
üste binen ses dalgaları moleküller üzerinde titreşim meydana getirir. Bunun
sonucunda basınç oluşur. Jet uçağı ses hızına ulaştığı anda yüksek basınçlı bir hava
duvarı meydana gelir. Uçaklar bu hava duvarını aştıkları anda çok şiddetli bir ses
çıkarırlar. Bu olaya sonik patlama denir. Bu olaydan sonra tepesi uçağın burnunda
bulunan, koni yüzeyi şeklinde büyük bir dalga oluşur. Uçak uzaklaştıktan bir süre
sonra koni yüzeyi yere ulaşır ve patlama sesini andıran güçlü bir ses duyulur.
• Sonik patlama, ses dalgalarını oluşturan kaynağın ses hızında veya ses hızından daha
hızlı hareket etmesinin bir sonucudur. (DOPPLER OLAYI)
SONİK PATLAMA
• SONİK PATLAMA.
MACH SAYISI
• Mach sayısı: Hareket halindeki bir kütlenin hızının, kütlenin bulunduğu şartlardaki ses
hızına oranıdır. Kısaltması Ma ya da M'dir. Adını Avusturyalı fizikçi ve filozof
Ernst Mach'tan alır. Ernst Mach'tan önce bu konu üzerine Fransız fizikçi Sarrau da
incelemeler yaptığından Sarrau sayısı da denir.
• M=V/a (M: Mach sayısı, V:Gerçek hava hızı, a: Lokal ses hızı). Deniz seviyesinde, 1 atm
basınç altında ve 15oC sıcaklıkta 1 Mach = 1226,5 km/saat (340 metre/saniye) olarak
belirtilir. Bu şartlar altında ses hızı 1 mach’tır.
• Ses hızı irtifa ile değişen bir niceliktir. Yerden yükseldikçe hava sıcaklığı ve havanın
yoğunluğu da azalır. Deniz seviyesinden 11 km irtifaya kadar olan atmosfer tabakasına
troposfer denir. Yerden yükseldikçe ses hızı azalır. Ses hızının karesi de hava sıcaklığı ile
doğru orantılı değiştiği için daha yüksek irtifalarda mach sayısı deniz seviyesine göre daha
düşük olur. Deniz seviyesinde 1 Mach = 1226,5 km/saat durumdayken, Stratosfer sınırında
11.000 metrede 1 Mach = 1062,2 km/saattir. 1226.5 km/h, 340m/s ise 1062,2
MACH SAYISI
• Mach sayısı, a=√ɣ.R.T bağıntısı ile bulunur. ɣ=Özgül ısı oranı, hava için 1,4 dür.
• R= Gaz sabiti T= Mutlak sıcaklık ɣ ve R sabit olduğundan, ses hızı mutlak
sıcaklığın kare kökü ile orantılıdır. (R= 287 j/ kgK )
• T mutlak sıcaklık Kelvin (K°) cinsinden alınır. 0C° = 273K° ise 15C° 288 K°

• Subsonik: Ma<1
• Sonik: Ma=1
• Süpersonik: Ma>1
• Hipersonik: Ma>>1 (Hipersonik hızlar 5 ile 10 Mach arasıdır.
AKUSTİK

• Akustik, ses dalgalarının oluşumu, iletimi ve algılama sürecini çeşitli ölçüm


yöntemleriyle inceleyen bilimdir. Eski Yunancada “işitmek” anlamına gelen akustiğin
temelleri fizikçi ve filozof olan Aristoteles tarafından atılmış olup tarihi ilk çağlara
uzanmaktadır. Phytagoras, Galileo, Newton, Edison, Hertz, Fourier gibi önemli bilim
insanları da ses dalgalarını kuramsal ve deneysel yönden inceleyerek bu bilime önemli
katkılarda bulunmuşlardır.
• Akustik bilimi günümüzde müzik, mimari, tıp, haberleşme gibi birçok alanda
kullanılmaktadır. Gelişen teknoloji ve bilgisayar sistemleri sayesinde akustik uygulama
ve ölçüm sistemlerinin maliyetleri azalmış, kullanımları basitleşmiştir. Elde edilen
kolaylıklar, ses ölçüm ve kontrolünün önemli olduğu ancak büyük yatırım yapılamayan
alanların da gelişimini olumlu etkilemiştir. Bu alanlardan biri de çalgı yapımcılığıdır.
PİSİKOAKUSTİK
• Psikoakustik: Sesin algılama sürecinde sadece akustikten söz etmek yeterli
olmayacaktır. Çünkü ses beyinde oluşan bir olgudur. İşitme sistemine ulaşan
seslerin neden olduğu psikolojik duyumları, kendine özgü deney ve ölçümlerle
inceleyen bilim dalına psikoakustik denir. Psikoakustik perde, gürlük, ses niteliği
ve ses uyumu gibi duyumlar ile bunlara neden olan fiziksel etkiler arasında
bağlantı kurmaya çalışır.
• Sesin dalga boyu:
• 1Hz de 344m Dalga boyu frekansla değişir.
• 100 Hz de 3,44m
• 1000Hz de 0,0344m (3,44cm)
PSİKOAKUSTİK
• Sesin frekans akısı: İnsan kulağını duyabileceği frekans aralığı 20-20000 Hz dir.
• Bu işitme aralığında, odiyometrik ölçümlerde ve işitme cihazı uygulamalarında en ideal
sayılan frekanslar, 125- 8000 Hz frekans aralığıdır.
• Frekans, psikoakustik açıdan düşünülürse, frekansın kişi tarafından şuurlu olarak
algılanması haline SESİN PERDESİ (PITCH) denir. Algılama sesin asıl frekansından
farklı olabilir. Sesin frekansı değişmeden şiddeti değişirse, perdesi değişebilir. Veya
süre azaldığında sesin perdesi değişebilir. PITCH DISCRIMINETİON bir birine çok
yakın iki perdeye sahip iki ses arasında ayırım yapabilme özelliğidir. (1000Hz freknsta
3-4 Hz değişim)
• İnsan kulağı bütün frekanslara eşit derecede hassas değildir. Kulağın en hassas olduğu
frekanslar 2000-5000 Hz arası seslerdir.
SESİN ŞİDDET AKISI
• Kulağa ulaşan ses basıncı, kulak zarı yüzeyindeki basınçta değişiklik yapar. 1000Hz
lik bir ses için insan kulağının fark edebileceği eşik basınç 20µP dır.
• Bu basınç 200000000µP a ulaştığında kulakta ağrı başlar.
• Şiddet akısı birimi olarak basınç birimi PASCAL kullanılır.
• Pascal = Watt/cm² ( 1cm² lik yüzeyden geçen enerji miktarı.
• Desibel sesin enerjisini belirten bir birimdir. Desibel bir oran belirler.
• Desibel cinsinden basınç birimi Db= 20log P yazılabilir.
SESİN ZAMAN AKISI
• Zaman akısındaki özelliklerin temeli, kulak sinirlerinin uyarılma işlemi
(stimulus) devam ederken ses teki yüksekliğin (gürültü) (Loudness) hissinin
azalmasıdır.
• Normal bir kulak, eşik değerindeki bir sesi 3 dakika süre takip edebilir. En az
1 dakika süre takip edebilmelidir. Aksi halde nörolojik ve patolojik açıdan bir
bulgu sayılır.
SESİN YÖNÜNÜN AYIRT EDİLMESİ
• Üç şekilde olur.
• 1- Sesin iki kulağa girişi arasındaki zaman farkı. (sesin geliş yönüne göre
duruşumuz, sesin iki kulağa aynı anda girmesini etkiler) 3000 Hz altındaki
frekanslarda işlerlilik kazanır.
• 2- İki kulak arasındaki ses şiddeti farkı. Yüksek frekanslarda etkili.
• 3- İki kulak arasındaki faz farkı. Algılama farkı.
ELEKTROMANYETİK DALGALAR
• MEKANİK DALGALAR: Dalgalar iki ana gruba ayrılır: Bazı dalgaların bir bölgeden
başka bir bölgeye taşınması için bir maddesel ortama ihtiyaç vardır. Bu tip dalgalara
mekanik dalgalar adı verilir. Örneğin su dalgaları, ses dalgaları, deprem dalgaları,
gerilmiş yaydaki dalgalar. Bu dalgaların davranışlarını önceki konularımızda inceledik.
• ELEKTROMANYETİK DALGALAR: Bazı dalgaların ise ilerlemesi için ortama
ihtiyaçları yoktur. Işık, radyo dalgaları, x ışınları gibi elektromanyetik dalgaların
ilerlemesi için ortama ihtiyaçları yoktur.
ELEKTROMANYETİK DALGALAR
ELEKTROMANYETİK SPEKTRUM
ELEKTROMANYETİK DALGALAR

• Elektrik alan ve manyetik alan.


ELEKTROMANYETİK DALGALAR
• Yüklü bir parçacığın ivmeli hareketi sonucu oluşan, bir birine dik elektrik ve manyetik
alan bileşeni bulunan, bu iki alanın oluşturduğu düzleme dik doğrultuda yayılan,
yayılmaları için ortam gerekmeyen, boşlukta (uzayda) ışık hızına yakın hızlarla yayılan
enine dalgalara elektromanyetik dalgalar denir. Şekilde görüldüğü gibi bir
elektromanyetik dalga, birbirine dik açılarda, aynı frekanstaki elektrik ve manyetik
alanın oluşturduğu bir bütündür.
• 1. Radyo Dalgaları 2. Mikrodalgalar 3. İnfrared Işınlar 4. Görünür Dalgalar
5. Ultraviyole Dalgalar 6. X- Işınları 7. Gama Işınları.
ELEKTRO MANYETİK DALGALAR

• Radyo dalgaları: Dalga boyları bir kaç milimetre ile yüzlerce kilometreye kadar
değişebilen ve frekansları bir kaç kilo Hertz ile birkaç Hertz arasında değerler alan
elektromanyetik dalgalardır. Radyo sinyalleri ile birlikte TV ve cep telefonu
sinyallerini de taşırlar.
• Mikro Dalgalar: Dalga boyları 0,01 mm ye kadar inmekte olan, yemek pişirmekte,
telefon ve bilgisayarda data transferi (Blutud) gibi iletişimde, kullanılan, ayrıca ışık,
toz ve yağmurun içinden kolaylıkla geçebildiği için dünyayı görüntüleme
faaliyetlerinde de kullanılan elektromanyetik dalgalardır.
• Infrared Dalgalar: 1mm ile 750 nanometre arasında dalga boyuna sahip olan
elektromanyetik dalgalardır, televizyonların uzaktan kumandalarında, ayrıca gece görüş
gözlük ve dürbünlerinde kullanılırlar. (Kızıl ötesi ışınlar.)
ELEKTRO MANYETİK DALGALAR
• Görünür Işık: Elektromanyetik dalgaların görebildiğimiz tek türüdür. Mor, mavi, yeşil, sarı,
turuncu ve kırmızı renklerde kendini gösterir ve dalga boyu kırmızıdan mora doğru azalma
gösterir. Tüm bu renkler bir araya geldiğinde dalga boylarının toplamı görünür ışığı
oluşturur.
• Ultraviyole Işınları: 10 ile 380 nm aralığında dalga boylarına sahip olan elektromanyetik
dalgalardır. Güneşyanığı ve cilt kanserine neden olurlar.
• X- Işınları: 10 nm ile 10 pm arasında dalga boyuna sahip olan, yüksek enerjili ve çok küçük
dalga boylu elektromanyetik dalgalardır. Tıpta alanda tedavi ve görüntüleme amacıyla
kullanılırlar.
• Gama Işınları: Dalgaboyları10 pm’ den daha küçük olan, çok yüksek enerji elektromanyetik
dalgalardır. Radyoaktif atomların parçalanması ve bozulması sonucu açığa çıkarlar. Tıpta
kanser tedavisinde kullanılır.
DEPREM DALGALARI (SİSMİK DALGALAR)

• SİSMİK DALGALAR: Yer yüzünden yaklaşık 12 km derinlikte, yer kabuğunun içinde


ani kaya kırılmaları ile Açığa çıkan enerjinin dalgalar halinde yayılırken yer sarsıntısı
oluşturmasına deprem denir.
• Bu şekilde oluşan dalgalara da deprem dalgaları denir.
• Deprem dalgaları iki kısma ayrılır. CİSİM DALGALARI ve YÜZEY DALGALARI.
• CİSİM DALGALARI: Yerkabuğunun içinde meydana gelir.
• P- dalgası: Hızı en büyük olan, yer yüzene paralel salınımlar oluşturan (Boyuna
dalgalar), yerin altında olduğu için yıkım etkisi düşük olan, katı, sıvı ve de hava
ortamlarında ilerleyebilen, deprem kaydeden cihazlara ilk ulaşan deprem dalgalarıdır.
• S – Dalgası : Tanecik hareketleri yayılma doğrultusna dik yada çaprazdır (enine
dalgalar), sadece katı kaya kütleleri içinde ilerleyebilir, kayaları aşağı yukarı,sağa sola
hareket ettirir, hızı P-dalgalarına göre daha küçük olan deprem dalgalarıdır.
DEPREM DALGALARI

• YÜZEY DALGALARI: Depremin merkezine en yakın yer yüzü bölgesinden yayılan


dalgalardır, Yavaş hareket etmelerinden, uzun süreli etkili olduklarından ve yeryüzündeki
yaşam alanlarına etki ettiklerinden dolayı daha çok hasar verirler.
• Love Dalgaları: Yüzey dalgalarının en hızlısı olan, titreşim yönü hareket yönüne dik olan
(enine dalgalar), yeri yatay düzlemde hareket ettiren ve yer yüzünde yarılmalara neden
olan dalgalardır.
• Rayleigh Dalgaları: Su dalgalarında olduğu gibi yer yüzeyinde yuvarlanarak ilerleyen,
genliği ve buna bağlı olarakta enerjisi büyük olan dalgalardır
SES DALGALARININ BAZI ÖZELLİKLERİ

• -Sesler var olma özellikleri açısından yok olurlar. Yani bir süre sonra bu sesi yeniden
duyabilmek imkansız hale gelir.
• -Ancak taşıdıkları enerji açısından yok olmazlar. Ses dalgaları, havayı sıkıştırıp
genleştirerek yayıldığından, beraberinde bir miktar enerji de taşırlar.
• -Ses dalgası yayıldıkça, taşıdıkları enerjinin bir kısmı ortamın ısınmasına neden
olacak şekilde dalgadan ayrılır.
• -Bunun dışında, ses dalgaları yayıldıkça, gittikçe kaynaktan uzaklaştığı için genliği
(yani sesin yüksekliği) azalır.
• -Bir süre sonra, hem genliğin azalmasından hem de sürtünme kayıplarından dolayı
ses o kadar zayıflar ki, artık ortamdaki moleküllerin neden oldukları rastgele sıkışma-
genleşme olaylarından dolayı algılanamazlar.
SES DALGALARININ BAZI ÖZELLİKLERİ
• -Bu aşamada dalganın taşıdığı enerji hala ortamda bulunuyor, ama ortada ses olarak
algılayabileceğimiz herhangi bir sinyal kalmıyor.
• -Rüzgar arkadan eserse ses zemine doğru yönlenir. Rüzgar önden eserse, ses zeminden
yukarı doğru yönlenir.
• -Gündüz, zemin ısındığı için ses dalgaları ısı etkisi nedeniyle yukarı doğru yönelir. Gece,
zemin soğuduğu için ses dalgaları daha uzağa gidecektir ve aşağıya doğru yönelir.
• -Denizde suyun yapısı yansıtıcı bir yüzey oluşturmaktadır. Bu nedenle denizde ses sakin
bir ortamda 4-5 km. kadar uzağa gidebilir.
• - Hareketli ses kaynağının hızı, sesin yayılma hızını geçince, ses, patlama sesi olarak
duyulur. Bu durumda dalga ışın gibi konik bir alana yayılır ve şok dalgaları olarak
isimlendirilir. (SONİK PATLAMA)
SES DALGALARININ BAZI ÖZELLİKLERİ

• -Sesin saklanmasındaki en büyük problem, sesin neden olduğu hareketin, mikroskopik


harekete, yani ısıya dönüşmesidir. Bir odada konuştuğunuzda, moleküllere verdiğiniz
hareket, bir süre sonra odanın ısınmasına neden olacaktır. Yani enerji (kütle) korunuyor,
ama hareketin niteliği de değişiyor. (Enerjinin korunumu kanunu)
• TON: Müzikte, diatonik (doğal major) gamda bir ‘tam aralık’ olarak tanımlanan ton,
belli bir frekansta ve perdede üretilen saf ses anlamında kullanılır. Örneğin bir ses çatalı
(diyapozon) titreştirildiğinde ortaya çıkan 440 Hz frekansındaki ‘Do notası, saf bir
tondur. Saf tonlar doğal ortamda fazla karşılaşılmayan ve genellikle müzik aletleri veya
ses üreteçleri aracılığıyla üretilen seslerdir. Yüksek frekanslı (yüksek perdeden) sesler
tiz, düşük frekanslı (düşük perdeden) sesler pes (bas) olarak algılanır.
MÜZİKTE SES
• PERDE: Bir sesin yüksekliği (tizliği) ya da düşüklüğü (pesliği), müzikte perde
kavramı ile ifade edilmektedir. Perde, frekansın müzik dilindeki karşılığıdır. Perde,
belirli frekanstaki bir sesin beyinde uyandırdığı tizlik peslik duygusudur. Bir sesin
frekansının artması, perdesinin yükselmesi ve sesin tizleşmesi; frekansın azalması ise
sesin perdesinin düşmesi ve pesleşmesi anlamlarına gelmektedir.
• ARALIK: İki ses arasındaki uzaklık, aralık olarak ifade edilmektedir. Aralıklar,
melodik ve armonik olmak üzere iki çeşittir.
• Birbiri ardınca tınlayan sesler arasındaki aralığa melodik aralık, aynı anda tınlayan
sesler arasındaki aralığa ise armonik aralık denir.
• Aralık kavramı, tiz bir sesin frekans değerinin pes sesin frekans değerine oranı olarak
da ifade edilmektedir. Uzun sap bağlama ile kısa sap bağlamadaki aralıklar farklıdır.
MÜZİKTE SES
• DOĞUŞKAN: Etki edilerek titreşim durumuna getirilen bir cisimden çıkan güçlü sese ana
ses, çok hafif duyulan diğer seslere ise doğuşkan denmektedir. Ana sesten daha tiz olan
doğuşkanlar, üst doğuşkanlar; daha pes olanlar ise alt doğuşkanlar olarak adlandırılmaktadır.
• Doğada hiçbir ses tek başına basit ses olarak duyulmaz. Basit sesler, ancak bir diyapazondan
ya da bir elektronik osilatörden elde edilebilir. Her ses kendisinden daha tiz ve daha pes olan
birçok doğuşkanıyla birlikte tınlar. Ana ses ile doğuşkanları arasında büyük bir uyum olduğu
için bu seslerin ayırt edilmesi çok zordur.
• SELEN: Müzik olarak algılanan ses aslında, pek çok doğal sesin bir araya gelerek
oluşturduğu bir karmaşık sestir. Müzik sesini oluşturan bu basit seslerin frekans değerleri
genel olarak, birbirlerinin tam katları şeklindedir. Frekans değerleri birbirinin tam katı
şeklinde olan ve arasında sabit bir fark bulunan bu seslere, selen denmektedir. Selen, aralıkla
yakından ilgili olan bir kavramdır. Müzik sesleri, pek çok selenin bir arada çalınmasıyla
oluşmaktadır.
KULAKLARIM KAÇ YAŞINDA MAKALE OP.DR. AHMET YILMAZ

• Kulaklarınızın hiç kaç yaşında olduğunu merak ettiniz mi? Bilindiği üzere insanların kulaklarının
seslere hassasiyeti yaşlandıkça azalır. Bundan dolayı belirli frekanslardaki sesleri duyamaz hale
gelirler. Eğer kulaklarınız çok sağlamsa, normalde akranlarına göre duyamayacağınız frekanstaki
sesleri belki de duyabilirsiniz. “Kulaklarım kaç yaşında?” testi sizin sesleri duyup duyamamanıza
göre yapılan testtir. 'Kulakların Kaç Yaşında?' videosunu olabildiğince sessiz bir ortamda tercihen
kaliteli bir kulaklık ile izleyin. Sonra kulaklarınızla hangi sesleri duyabildiğinize bir bakın.
Böylece kulak yaşınız hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Kendi kendinize yapabileceğiniz bu
işitme testi, sadece deneme amaçlıdır. Eğer işitme kaybınız olduğundan şüpheleniyorsanız,
mutlaka bir uzmana muayene olmanız gerekir. İşitme düzeyinizin doğru bir şekilde ölçülmesi,
sizin veya çocuğunuzun yaşadığı işitme sorununun türünün tespit edilmesine yardımcı olur.
Böylece işitme sağlığı uzmanınız, en iyi tedavi seçenekleri konusunda sizi yönlendirebilir. İşitme
testi bir diğer adıyla odyometri testi ne kadar ses işitebildiğinizi ölçer. Bu testlerin uzman bir
odyometrist tarafından yapılması önem taşır. İşitmeye dair şikayetleriniz varsa, en başta tercihen
KBB uzmanına gitmeniz önerilir. KBB uzmanı gerekli gördüğü durumda sizi bir odyometriste
yönlendirecektir
İŞİTME TESTİ NASIL YAPILIR?
• Hastanın işitme testi yaptırmasının gerekliliğine KBB (Kulak Burun Boğaz)
doktoru tarafından karar verilir. Bu testler sayesinde kulaktaki işitme kaybı ve bu
kaybın derecesi ölçülebilir. Ses yalıtımlı bir odada gerçekleştirilen test sırasında
kişiye dışarıyla bağlantıyı olabildiğince kesen bir kulaklık takılır. Farklı frekans
aralıklarında sesler verilerek kişinin tepkileri, kemik ve hava iletimi ile birlikte
değerlendirilir. Kişiye herhangi bir ses duyduğunda elinde bulunan kumandadaki
butona basması söylenir. Duyduğu ses az şiddetli, çok şiddetli, ince veya da kalın
olabilir. Odyometri testleri kulaktaki işitme kaybının test edilmesi açısından büyük
önem taşır.
• İşitme testinin (odyometri testi) 4 farklı türü bulunmaktadır. Bunlar; saf ses
odyometrisi, konuşma odyometrisi, timpanometri ve akustik refleks testleridir.
SAF SES ODYOMETRİSİ
• En sık uygulanan işitme testidir. Saf ses odyometrisi, her iki kulağın farklı
frekanslarda duyabildiği minimum ses şiddetini belirler. Ses geçirmez bir kabinde
hastaya özel bir kulaklık aracılığıyla sesler dinletilir. Buton yardımıyla
hastanın bu sesleri duyup duymadığı veya ne kadar duyduğu hakkında fikir sahibi
olunabilir. İşitilen ses seviyesi bu testle belirlenir. Hava yolunun ve kemik
yolunun işitme düzeyi bu ölçümde belirlenir. Hava yolu ölçümlerinin temel
amacı işitme eşiğinin düzeyini bulmaktır. İşitme kaybının derecesini ölçer. Kemik
yolu ise iç kulaktan itibaren bilgi verir. Bu ölçümde; bireyin sensörinöral
duyarlılığı tanımlanır. Sensörinöral duyarlılık ya da sensörinöral işitme
kaybı, konuşmaların ses seviyesi yeterince yüksek olsa dahi, konuşmaları
anlamakta zorlanma olarak tanımlanabilir. Son olarak saf ses odyometrisi
yapılırken bazı durumlara ekstra dikkat edilmesi gerekir. Bu durumlar şunlardır;
• Eğer hastada kulak çınlaması şikayeti bulunuyorsa bu durumu odyometriste
bildirmeli ve sesin warble adı verilen çınlama şikayeti olan hastalara özel
tonda gönderilmesini istemelidir.
• Hastalar, yalnızca duydukları en yüksek seste değil, en düşük seste de
butona basmalıdır.
• Kemik yolu ses ileticisinin takılması halinde olabildiğince hareketsiz
durulmalıdır.
KONUŞMA ODYOMETRİSİ
• Kulağın temel görevi olan insan sesinin duyulması ve değerlendirilmesi, konuşma
odyometrisinin temelini oluşturmaktadır. Genellikle işitme testi nasıl yapılır sorusunun
yanıtı olarak pek çok merkezde uygulanan bu test insan sesini temel alır. Bir uyarıcı olarak
bu sesin kulaktaki durumunun değerlendirilmesi, kişinin kulak fonksiyonları hakkında bilgi
verilmesi, konuşma odyometrisinin ana görevidir. Bu test için belirlenen eşikler konuşmayı
alma eşiği, konuşmayı ayırt etme eşiği, rahat dinleme eşiği ve rahatsız edici düzeydir.
• Konuşmayı alma eşiği, diğer bir adıyla SRT (Speech Reception Threshold) hastanın,
duyduğu kelimeleri %50 oranında işitebilmesini baz alan ses şiddetidir. Hastaya saf ses
ortalaması temel alınarak 10dB - 15dB üzeri 3 heceden meydana gelen 6 kelime verilir.
Hastanın tamamını doğru tekrar etmesi üzerine ses şiddeti 5dB azaltılır ve 3 heceli farklı bir
liste verilir. Eğer bu listeyi de doğru tekrarlarsa ses şiddeti 5dB daha azaltılır. Hastanın 6
kelime üzerinden 2 doğrusu olması durumunda önceki aşamada verilen ses şiddeti hastanın
konuşmayı alma eşiğinin sonucunu vermiş olur.
• Konuşmayı ayırt etme, diğer bir adıyla SDS (Speech Discrimination Score) hastanın,
konuşmayı alma eşiğinde elde edilen sonucun üzerine 25dB - 40dB eklenmesini ve
25 adet tek heceli kelime listesini tekrarlamasını temel alır. Doğru cevaplar %4 ile
çarpılır elde edilen rakam hastanın konuşmayı ayırt etme seviyesini belirler. İşitme
ile ilgili herhangi bir sorunu olmayan kişilerde bu oran %90 civarlarındadır.
• Rahat dinleme eşiği, diğer bir adıyla MCL (Most Comfortable Level) konuşmayı
alma eşiği ile rahatsız edici ses düzeyi arasındaki kalan dinleme düzeyidir.
• Rahatsız edici düzey, diğer bir adıyla UCL (Uncomfortable Level) hastanın ses
seviyesinin şiddetinden rahatsız olduğu noktaya verilen addır.
• İletim tipinden kaynaklanan işitme kayıplarında hastaların SRT ve UCL skorları
yüksektir. Konuşma odyometrisi testine göre herhangi işitme problemi olmayan
kişilerde SRT değeri 20dB, MCL değeri 40-60 dB, SDS değeri %90-100, UCL değeri
100-120 dB’e eşit olmalıdır.
TİMPANOMETRİ
• Orta kulağın basıncını ölçen timpanometri testinde dış kulak yoluna hava basıncı
uygulanarak orta kulak ve kulak zarı hareketliliğinin ölçülmesi sağlanır. Orta kulak
ve kulak zarındaki hareketlilik ölçülerek, bu yapıların fonksiyonu hakkında bilgi
elde edilir. Ölçümler kulağa yerleştirilen bir prob ile gerçekleştirilir. Bebeklere bile
rahatlıkla uygulanabilen kolay bir testtir. Timpanometri testi yapılırken kulak
zarının delik olmaması gerekir.
• AKUSTİK REFLEKS TESTLERİ
• Orta kulaktaki stapes kasının, akustik uyaranlara verdiği yanıta akustik refleks
denir. Beyin sapı düzeyine kadar işitme yolları hakkında bilgi verir. Akustik refleks
işitme testi ile elde edilen bilgiler diğer bulgularla birlikte yorumlanarak işitme
kaybına neden olan durumun yeri hakkında fikir verir.
• İşitme testinin sonuçlarının değerlendirilmesi nasıl olur?
• İşitme testinin sonuçları odyometrist ve KBB doktoru tarafından değerlendirilir.
İşitme kaybı ve bundan kaynaklanan tedavi gerektiren bir durum varsa tekrardan
uzman doktorunuzla görüşmeniz gerekir
• İşitme kaybının dereceleri nelerdir?
• Bir bireyin işitme kaybının miktarı hafif, orta, ileri düzeyde veya ağır olarak derecelendirilir. Bunun seviyelerini
gösterecek olursak:
• Normal işitme:
• 20 dBHL'ye kadar düşük sesleri işitebilirsiniz.
• Hafif işitme kaybı:
• Duyma yeteneği daha iyi olan kulağınızdaki işitme kaybı 25 - 39 dBHL arasındadır. Gürültülü ortamlarda
konuşulanları takip etmekte bir miktar zorlanırsınız.
• Orta dereceli işitme kaybı:
• Duyma yeteneği daha iyi olan kulağınızdaki işitme kaybı 40 - 69 dBHL arasındadır. İşitme cihazı olmadan
konuşulanları takip etmekte zorlanırsınız.
• İleri düzeyde işitme kaybı:
• Duyma yeteneği daha iyi olan kulağınızdaki işitme kaybı 70 - 89 dBHL arasındadır. Güçlü işitme cihazları veya
implant gerekir.
• Ağır işitme kaybı:
• Duyma yeteneği daha iyi olan kulağınızdaki işitme kaybı 90 dBHL'den başlar. Daha çok dudak okuma ve/veya işaret
X IŞINLARI.(RÖNTGEN IŞINLARI)
• Yüksek hızlı elektronların yavaşlatılması (frenlenmesi) yada atomların iç yörüngelerindeki
elektron geçişleri ile oluşan yüksek enerjili, küçük dalga boylu fotonlardır.
• X IŞINLARININ FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ:
• 1- Dalga boyları 0,1–100 angstrom arasında değişen elektromanyetik dalgalardır. (1A= 10 m)
-10
• 2- Dalga boyları küçük, enerjileri büyük, giricilikleri fazla olan X ışınlarına sert X ışınları,
• dalga boyları büyük, enerjileri küçük, giricilikleri az olan X ışınlarına da yumuşak X ışınları
denir.
• 3- Frekansları görünür ışığın frekansından yaklaşık 1000 kat fazladır.
• 4- Hem dalga hem de tanecik özelliği gösterir.
• 5- Işık hızı ile yayılırlar. ( Işıkhızı=3.108 m/s X ışınları= 108 m/s mertebesinde)
X IŞINLARININ OLUŞUMU.

• 6- Elektrik ve manyetik alandan etkilenmezler.


• 7- Doğrusal olarak yayılırlar.
• 8- Sürekli ve çizgi spektrumları verirler.
• X IŞINLARININ OLUŞUMU:
• I- Doğal X ışınları: Radyoaktif çekirdek tarafından, K enerji kabuğundan elektron
yakalanması veya alfa ve beta bozunması sonucu oluşan X ışınlarıdır.
• II- Yapay X ışınları: Çekirdeğin elektron, proton, nötron veya iyonlar gibi hızlandırılmış
parçacıklarla etkileşmesinden- X ışını tüpünden – uygun bir radyo aktif kaynaktan çıkan
fotonlarla üretilen X ışınlarıdır.
• Tıpta kullanılan X ışınları, X ışını tüpüde oluşturulan X ışınlarıdır.
X IŞINI TÜPÜ.COOLİDGE TÜPÜ.

• X ışını tüpü yüksek voltajlı katot ışını tüpüdür.


• Havası boşaltılmış bir cam tüp, bunun üzerine geçirilmiş bir kurşun kılıftan oluşur.
• X ışını tüpünün kutuplarına (anot-katot) yüksek bir gerilim(1000000V) uygulandığında,
• - kutup katot ısınır. Katottaki flaman erime sıcaklığı 3412 °C olan tungsten (wolfram) den
oluşur. Isı etkisiyle flamandan salınan elektronlar yüksek gerilim etkisiyle anota doğru
hızlandırılır. + kutup anot da tungsten veya bakır dan oluşur. Yüksek hızlı elektronlar bu
hedefe çarparak enerjilerini anoda aktarırlar. Anot bu enerjiyi foton olarak yayar.
X IŞINLARININ OLUŞUMU.
• Anottan yayılan fotonların pencereye yönelenleri X ışını demeti olarak dışarı çıkarlar.
Tüpün diğer kısımlarına çarpan ışınlar kurşun kılıf tarafından tutulur. Pencereye flitre
konularak, tek dalga boylu X ışını elde edilir.
• Oluşan X ışınlarının sertliği; uygulanan gerilimin büyüklüğüne ve tüp içerisindeki hava
miktarına bağlıdır. Tıpta görüntülemede kullanılan X ışınları 200-500 KV gerilimlerle,
• radyoterapide daha yüksek gerilimlerle elde edilirler. Gerilimi veya tüp içerisindeki havayı
ayarlayarak istenilen sertlikte X ışını elde etmek mümkündür.
• Hızlandırılmış elektronların kinetik enerjileri, anottaki tungsten atomları ile çarpışmalarda
elektronların duruncaya kadar kaybettikleri enerjini ancak % 1 i X ışınlarına, geri kalanı
ısıya dönüşür. Bu sebeple anot sürekli soğutulmalıdır. Anottaki tungsten hedef
elektronların geliş doğrultusuna göre belli bir açı ile kesilmiştir.
X IŞINLARININ OLUŞUMU.
• X ışını tüpünde iki çeşit X ışını oluşur.
• I- Sürekli (Frenleme) X ışınları: Elektron demeti anottaki hedef atom çekirdeğine yaklaştığında,
Coulomp kanununa göre çekirdeğin pozitif yükü negatif yüklü elektronları çekeceğinden, ivmeli
hareket yapar.(Elektronlar daha fazla hızlanır) Bu hız değişiminden dolayı dışarıya foton
yayarlar. Sürekli bir enerji spektrumuna sahip bu fotonlara sürekli X ışınları, bu olaya da
frenleme radyasyonu denir.
• II- Karekteristik
eˉ Kopan
X ışınları: Hedef atom üzerine yönlenen elektronlar, atomun iç
elektron

• Çarpan elektron yörüngelerinden (K kabuğundan) birinden bir elektron

• koparırsa, kopan elektronun yerine üst kabuktaki
P
n
• K Foton elektronlardan biri geçer. Atom yeniden düzenlenirken,
L (karekteristik X ışını)
• M iki kabuk arasındaki enerji seviyelerine eşit enerjili
• bir foton (X ışını) yayımlanır.
X IŞINLARININ KULLANIM ALANLARI

• - X ışınları tıpta; teşhis ve tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Görüntülemede (Radyoskopi ve radyografi) yumuşak X ışınları,
tedavide (Radyoterapi) sert X ışınları kullanılır.
• - X ray cihazlarında görüntüleme veya algılama amaçlı kullanılır.
• - X ışını kırınımından faydalanarak, maddelerin kristal yapıları tayininde.
• - X ışınları sanayide, metal yüzeylerindeki çatlakların tayini, kaynak yerlerindeki zayıf noktaların tespit edilmesinde,
maddenin saflık derecelerinin ölçülmesinde.
• - Çok küçük kalınlıkların ölçülmesinde.
• - Bilimsel araştırmalarda.
• - Yer altı maden ve petrol araştırmalarında.
• - Astronomide X ışınlarından yararlanılmaktadır.
• - Gıda ışınlanması.
• - Akarsularda debi ölçümü, barajlarda su kaçaklarının tespiti, yeraltı sularının hareketlerinin takibi.
• - Tek kullanımlık tıbbi malzemelerin sterlizasyonun da.
• - Tarım alanında ; Radyasyondan yararlanılarak mutasyona uğratılan tohumlar daha verimli ve dayanıklı hale
X IŞINLARININ FİZYOLOJİK ETKİLERİ.

• Çok yüksek enerjiye sahip olan X-ışınları, kimyasal bağları kırabilecek


özelliktedir. Bu bağların kırılması sonucu, iyonlaşma olur. İyonlaştırıcı
elektromanyetik ışınımlar, hücrenin DNA’sını parçalayabilecek kadar enerji
taşımaktadır. DNA’nın zarar görmesi ise hücreleri öldürmektedir. Bunun
sonucunda doku, zarar görür. DNA’da zedelenme, kansere yol açabilecek kalıcı
değişikliklere sebep olabilir.
• X ışınları, deride yanıklara da sebep olmaktadır bu yanıklar normal yanıklar
gibi kısa sürede tedavi edilemez.
RADYASYONDAN KORUNMA.SUNUM.II
ÖĞR. GÖR. KORKMAZ SELÇUK

RADYASYON
İYONLAŞTIRICI RADYASYON İYONLAŞTIRICI OLMAYAN RADYASYON
PARÇACIK TİPİ DALGA TİPİ DALGA TİPİ
HIZLI ELEKTRONLAR X IŞINLARI RADYO DALGALARI
HIZLI NÖTRNLAR GAMA IŞINLARI MİKRO DALGA
ALFA IŞINLARI KIZIL ÖTESİ IŞINLAR
BETA IŞINLARI GÖRÜNÜR IŞIK
RADYASYON (IŞIMA) ENERJİNİN TAŞINMASIDIR.
RADYASYON KAYNAKLARI.
• Radyoaktif maddelerde çekirdek reaksiyonları sonucu oluşan. Alfa, beta, gama ışınları. X
ışınları, hızlı nötronlar, hızlı elektronlar iyonlaştırıcı radyasyon etkisine sahiptir. Radyo
dalgaları, mikro dalgalar, kızıl ötesi ışınlar, elektrik ve manyetik alanlar, yaşadığımız konutlar,
• güneş ışınları, yiyecekler, su, yaşadığımız çevre,
• Sa iyonlaştırıcı olmayan radyasyon etkisi gösterir.
• Bu kaynakların % 80 i doğal, % 20 si yapay kaynaklardır.

DOĞAL RADYASYON KAYNAKLARI
• Doğal radyasyon kaynaklarının % 50 lik kısmı radon gazından oluşmaktadır. o
Toprakta bol miktarda bulunan radyoaktif element olan radyum çekirdek reaksiyonları
sonucu, asal gaz olan radona dönüşmektedir. Oluşan radon topraktan sızarak yerden
havaya doğru hareket etmekte ve binalarımızın içerisine veya atmosfere ulaşmaktadır.
Ancak bir kısmı yüzey altında, suda çözünerek yeraltı sularına karışmaktadır. Yer altı
sularında radyasyon oranı fazladır. Binalarımızın yapım malzemelerini temelini oluşturan
toprak (çimento, seramik, kum) sürekli radon gazı salmaktadır.
• Diğer doğal radyasyon kaynakları; kozmik ışınlar,
• gama ışınları, yiyecek ve içecekler oluşturmaktadır.
• Ayrıca, insanlar ve diğer canlılarda birer radyasyon kaynağıdır.
YAPAY RADYASYON KAYNAKLARI.
• Yapay radyasyon kaynaklarının %96,6 sını tıbbi uygulamalar oluşturmaktadır. Bunlar;
röntgen-tomografi- floroskopi-anjiyografi-ultrasonografi-radyo nüklitler-manyetik
rezonans (MR) gibi görüntüleme uygulamaları ve tedavide kullanılan
• radyoaktif maddeler ve ışınlama dan oluşmaktadır. Nükleer serpintiler, (nükleer
• silah denemeleri-nükleer santraller- bilimsel çalışmalar), tüketici
• ürünleri, mesleki ışınlar ve radyoaktif atıklar %3,4 lük
• kısmını oluşturur.
RADYASYONUN ETKİLERİ.
• Radyasyon; vücutta tüm organları etkiler ama özellikle hızlı çoğalan
hücreler radyasyona hemen cevap verirler. DETERMİNİSTİK ETKİLER:Kısa vadeli
etkiler. Deride kızarıklık, üreme hücrelerinde sterilizasyon (kısırlık), gözde katarakt, saç
dökülmesi, ishal ve bulantı, baş ağrısı gibi etkiler kısa sürede görülmektedir.
• SİTOKASTİK ETKİLER: Uzun vadedeki etkileri daha önemlidir. Hücrede iyonlaşmaya
sebep olduğundan kromozomların yapısını bozarak kansere sebep olur, hücreleri
mutasyona uğratır. İnsanlar; yaşam standartları, yaşadıkları ortamların fiziksel özellikleri
ve coğrafi şartlara bağlı olarak değişiklik göstermekle birlikte yaklaşık 2.5 mSv yıllık
doza maruz kalmaktadırlar. Bu dozun; yaklaşık %87'si doğal kaynaklardan, %12'si tıbbi
uygulamalardan, geri kalan kısmı ise mesleki ışınlamalar ve diğer yapay kaynaklardan
alınmaktadır.
RADYASYONUN ETKİLERİ NELERE BAĞLIDIR.
• Radyasyonun hedef kütlede meydana getireceği etki; radyasyonun çeşidine, doz hızına,
doz miktarına, taşıdığı enerjinin büyüklüğüne, radyasyona maruz kalış süresine, kütlenin
soğurma özelliğine ve kaynağa olan uzaklığa bağlıdır.
• Aynı miktardaki radyasyonun yetişkin bir insandaki (70 kg) etkisi ile çocuktaki (10 kg)
etkisi aynı olmayacaktır. Çocuk yetişkine göre 7 kat daha fazla radyasyon alacaktır.
• 16-18 yaş arası staj yapan öğrencilerin yıllık alabileceği etkin doz 6mS/yıl ı geçemez.
• 5yıllık ve yıllık ortalama alınabilecek radyasyon doz miktarları aşağıdaki tabloda
verilmiştir
Radyasyon
Ortalama çalışanları Halk

Etkin doz 5 Yıllık 20mS/yıl 1mS/yıl


• Tablo I. Yıllık 50mS/yıl 5mS/yıl
Göz 150mS/yıl 15mS/yıl
Eşdeğer doz
Cilt 500mS/yıl 50mS/yıl
El, ayak 500mS/yıl 50mS/yıl
RADYASYONDAN KORUNMA.
• Radyasyondan korunmanın 3 temel ilkesi: ZAMAN – UZAKLIK – ZIRHLAMA
• ZAMAN: Radyasyon kaynağının yanında en kısa
• süre kalınız.
• UZAKLIK: Radyasyon kaynağından en uzak
• mesafede durunuz.
• ZIRHLAMA: Radyasyondan koruyucu elemanlar
• kullanınız. ( Koruyucu bariyer- kuşun önlük- kuşun
• eldiven- kurşun boyunluk, kurşun gözlük gibi)

KURŞUNLU PARAVAN VE KURŞUNLU CAMLAR.
• Görüntüleme sırasında radyasyon çalışanını saçılan radyasyondan korumak amacı ile
kullanılır. Paravan üzerindeki cam kurşunlu camdır.

• Radyasyon çalışanı, hastayı uygun pozisyona getirip gerekli ayarlamaları yaptıktan


sonra, şutlama sırasında mutlaka paravanın arkasına geçmelidir.
KURŞUNLU ÖNLÜKLER.
Radyasyon çalışanları, çalışıma süresinde kurşunlu önlük kullanmalıdır. Kurşunlu önlükler direk X-
ışınından değil ikincil (yansıyan) radyasyona karşı bir koruma sağlamak üzere tasarlanır. Uzun süre,
giyilebilmeleri için mümkün olduğu kadar hafif olmaları gerekir. Direk gelen radyasyon ışınından
korunmak için ışın kaynağının gücü ve mesafesine göre 0,5mm kalınlığında kurşun eşdeğerinde Direkt
gelen ışınlar için 1.5mm, 2mm kalınlığında olmalıdır.
Kurşun emdirilmiş vinil den yapılmıştır. Maksimum koruma için 1mm kurşun eşdeğerinde olmalıdır.
Ağırlıkları 10kg a kadar çıkabilir.
Koruyucu önlüklerin özelliklerini kaybetmemeleri için doğru şekilde asılmalarına, direk güneş ışınları
veya ısı yayan radyatör gibi yerlerden uzak tutulmalı. Üzerinde çatlak oluşan önlükler koruyucu
özelliklerini kaybeder.


RADYASYONDAN KORUNMA EKİPMANLARI.

You might also like