You are on page 1of 17

Ashâb-ı Kehf

‫أصحاب الكهف‬
Arda Ilgın
• Ashâb-ı Kehf (Arapça: ‫ )أصحاب الكهف‬veya Yedi Uyurlar,
Hristiyanlık ve İslamiyet başta olmak üzere dünyanın değişik
kültürlerinde anlatılan, halkını terk ederek Efes şehrinin
(günümüzde Selçuk, İzmir, Türkiye) dışındaki bir mağarada
saklanan bir grup Romalı gencin hikâyesidir. Anlatıların
ortak yanı ise, kendi halkına yüz çeviren ve onları terk eden
bir grup olmalarıdır. Hikâyenin M.S. 250 civarında,
Roma İmparatorluğu'nun Hristiyanlara yönelik zulümlerde
bulunduğu dönemde yaşandığına inanılmaktadır. Hikâyenin
başka bir versiyonu İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın
Kehf Suresi'nde de geçmektedir (18:9-26).

• Bu tür hikâyelerin en eski benzer örneğine, Hindu kutsal


metni olan Mahabharata destanı içerisinde, 17. kitap olan
Mahaprasthanika Parva'da rastlanır. Bu destana göre beş
kişi, peşlerinde bir köpek olduğu hâlde riyâzet için krallığa ve
dünyaya yüz çevirirler.
Hristiyanlığın ilk dönemlerinde önemli bir hikâye olan Ashâb-ı Kehf,
daha sonra Hristiyan dünyasında önemini yitirdi. İslam'da ise
Kur'an'ın Kehf Suresi'nde kıssaları anlatılmakta ve İslam
kültüründe önemli bir yer tutmaya devam etmektedir. Hristiyanlıkta
yedi kişi olarak tasvir edilmekte olup, bu yüzden Yedi Uyurlar olarak
bilinmektedirler.

Yedi Uyurlar'ı tasvir eden bir Orta Çağ el yazması.


İslam inancında
İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın Kehf Suresi’nde bu gençlerin kıssası
anlatılmakta ve bu olay "Ashâb-ı Kehf Kıssası" olarak anılmaktadır.
Kıssa
Gençler, Allah'tan başka ilâhlara tapan bir hükümdarın zamanında
yaşıyorlardı; halkın çoğunluğu da hükümdarın âdeti üzereydi. Bir rivayete
göre bu gençlerden altısı sarayda görevli, hükümdara yakın kimselerdi ve
hükümdarın danışma heyetindeydiler. İmparatorun putperest olduğu,
putperestliği kabul etmeyen bazı insanları yakalatıp öldürttüğü ve bir ihbar
üzerine saraydaki putperest olmayan gençlerin durumlarını öğrendiği anlatılır.
Hükümdar onları çağırıp tehdit eder, fakat onlar inançlarından ayrılmak
istemezler. Aksine onu inançlarına davet ederler. Hükümdar, onlara eski
günlerine dönmeleri için az zaman tanır. Gençler, inançlarını korumak için
şehre yakın bir dağ yönüne giderler. Yolda giderken Kefeştetayyuş ismindeki
bir çoban ile çobanın Kıtmir isimli köpeği de onlara katılır (Köpeğin ismi bir
rivayette Himran olarak geçmektedir).
Gençler, dağda çobanın gösterdiği bir mağaraya girerler, dua ederek merhamet
dilerler. Hükümdar gençleri sorar, kaçtıklarını ve mağaraya sığındıklarını haber
alıp adamlarıyla mağaraya gider. Mağaranın ağzını kapattırır. İnanca göre
gençler ölmez, yüzyıllar boyunca uyumaya devam ederler. Kehf Suresi'nde bu
süre 309 hicrî yıl olarak geçer.[9] Bu sürenin sonunda ilahi bir sevkle
uyandırılırlar. Ne kadar zaman geçtiğini bilmezler, ancak çok az uyuduklarını
zannederler. Acıktıkları için bir arkadaşlarını şehre yiyecek getirmesi için
göndermeye karar verirler. Bu kişinin adı Yemliha’dır ve onun kılık değiştirerek
hâlini kimseye bildirmeden gidip gelmesini söylerler. Yemliha şehre geldiğinde
çok değişmiş bir şehir bulur. İnsanların İsa Peygamber'e inandıklarını görür ve
geçen zamanın farkına varır. O zamanın hükümdarının yanına götürülür. İnanca
göre bu hükümdar gençlerin dinindendir. Başlarından geçenleri hükümdara
anlatır. Daha sonra gidip arkadaşlarına haber verir. Bunun üzerine hepsi tekrar
uykuya dalarlar. Halk, onların uyudukları mağaranın girişine bir mescit yapmaya
karar verirler.
İlgili Kur'an ayetleri
➔ Kehf Suresi, 9. ayet:
➔ Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehlini Bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın?
➔ Kehf Suresi, 10. ayet:
➔ O gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: "Rabbimiz, Katından bize bir rahmet
ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl).
➔ Kehf Suresi, 11. ayet:
➔ Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk (derin bir uyku verdik).
➔ Kehf Suresi, 12. ayet:
➔ Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları
uyandırdık.
➔ Kehf Suresi, 13. ayet:
➔ Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarıyoruz. Gerçekten onlar Rablerine
iman etmiş gençlerdi ve Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.
➔ Kehf Suresi, 14. ayet:
➔ Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiştik; (Krala karşı) Kıyam ettiklerinde
demişlerdi ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir; İlah olarak biz O'ndan başkasına
kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız."
İlgili Kur'an ayetleri
➔ Kehf Suresi, 15. ayet:
➔ "Şunlar, bizim kavmimizdir; O'ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara apaçık bir delil
getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim
kimdir?"
➔ Kehf Suresi, 16. ayet:
➔ (İçlerinden biri demişti ki:) "Madem ki siz onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından kopup-
ayrıldınız, o halde, (dağlara çekilip) mağaraya sığının da Rabbiniz size rahmetinden (bolca bir
miktarını) yaysın ve işinizden size bir yarar kolaylaştırsın."
➔ Kehf Suresi, 17. ayet:
➔ (Onlara baktığında) Görürsün ki, güneş doğduğunda mağaralarına sağ yandan yönelir,
battığında onları sol yandan keser-geçerdi ve onlar da onun (mağaranın) geniş
boşluğundalardı. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Allah, kime hidayet verirse, işte hidayet bulan
odur, kimi saptırırsa onun için asla doğru-yolu gösterici bir veli bulamazsın.
➔ Kehf Suresi, 18. ayet:
➔ Sen onları uyanık sanırsın, oysa onlar (derin bir uykuda) uyuşmuşlardır. Biz onları sağ yana
ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu. Onları görmüş olsaydın,
geri dönüp onlardan kaçardın, onlardan içini korku kaplardı.
İlgili Kur'an ayetleri
➔ Kehf Suresi, 19. ayet:
➔ Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir
sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı
kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu
paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak
oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin."
➔ Kehf Suresi, 20. ayet:
➔ "Çünkü onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, sizi taşa tutarlar veya dinlerine geri çevirirler; bu
durumda ebedi olarak kurtuluş bulamazsınız."
➔ Kehf Suresi, 21. ayet:
➔ Böylece, Allah'ın va'dinin hak olduğunu ve gerçekten kıyametin, kendisinde şüphe
bulunmadığını bilmeleri için (şehir halkına ve sonraki insan kuşaklarına) onları buldurmuş
olduk. (Onları görenler) Kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı, (bir kısmı) dedi ki:
"Onların üstüne bir bina inşa edin, Rableri onları daha iyi bilir." Onların işine galip gelen
(sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmalıyız" dediler.
İlgili Kur'an ayetleri
➔ Kehf Suresi, 22. ayet:
➔ (Sonra gelen kuşaklar) Diyecekler ki: "Üç'tüler, onların dördüncüsü köpekleridir." Ve:
"Beştiler, onların altıncısı köpekleridir" diyecekler. (Bu,) Bilinmeyene (gayba) taş atmaktır.
"Yedidirler, onların sekizincisi köpekleridir" diyecekler. De ki: "Rabbim, onların sayısını daha
iyi bilir, onları pek az (insan) dışında kimse bilemez." Öyleyse onlar konusunda açıkta olan
bir tartışmadan başka tartışma ve onlar hakkında bunlardan hiç kimseye bir şey sorma.
➔ Kehf Suresi, 23. ayet:
➔ Hiçbir şey hakkında: "Ben bunu yarın mutlaka yapacağım" deme.
➔ Kehf Suresi, 24. ayet:
➔ Ancak: "Allah dilerse" (inşaAllah yapacağım de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki:
"Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir."
➔ Kehf Suresi, 25. ayet:
➔ Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz (yıl) daha kattılar.
➔ Kehf Suresi, 26. ayet:
➔ De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne
güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi
hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz."
Kişilerin isimleri
Bu hükümdarın adının rivâyetlerde birkaç varyasyonu bulunmaktadır. Bunlar;
Takyanus, Dakyanus, Dikyanus, Dekyanus’tur. Ashâb-ı Kehf'in isimleri
hakkında da rivâyetler muhteliftir. Onların rivâyetlerdeki adları şöyledir;

● Beyronis,
● Debernuş,
● Kıtmir köpek
● Deymos
● Kefeştetayyuş,
● Keştonis,
● Martonis,
● Mecsimilnina,
● Mekselina, Mekselmina,
● Mernuş,
● Mislina,
● Şazenuş,
● Temlika,
● Vaytonoskaluş,
● Yemliha.
Memleketleri
Ashâb-ı Kehf mağaraları dünyanın değişik ülkelerinde kendilerine atfedilen makam ve
anlamları ile farklı dinlerden insanların inandığı ve ziyaret ettiği önemli inanç merkezleri
hâline gelmiştir. Dünyada bu mağaraların kendi sınırları içinde olduğunu iddia eden 33 kentin
dördü Türkiye'dedir; Afşin, Selçuk (Efes), Lice ve Tarsus. Bunlardan hangisinin onların
mağarası olduğu konusunda İslâmî ilim dünyâsında bir fikir birliği yoktur. İbn Kesir
Tefsiri'ndeki bir rivayete göre şehrin adı Daksus idi.

Ashâb-ı Kehf'in yaşadığı şehir, bir rivâyete göre, adı önceleri Efesos olan bir Tarsus'tu. Adı
geçen Tarsus'un günümüzde Türkiye'nin Mersin ilinin ilçesi olan Tarsus olduğu konusunda
genel bir kabûl vardır. Ancak Kahramanmaraş ilinin bir ilçesi olan Afşin kentinin halkı,
Ashâb-ı Kehf'in yaşadığı şehrin Afşin olduğunu savunurlar. Bunun bir sebebi, şehrin adının
eskiden Efesos (veyâ Efsus) olmasıdır. Türkiye'deki Müslümanlar nezdinde mağaranın yeri
hakkındaki tartışma daha çok Afşin ve Tarsus ilçeleri arasında olmaktadır. Ashâb-ı Kehf
mağarasının Afşin'de olduğunu kanıtlamak için Afşin Eshâb-ı Kehf Derneği, bilim
adamlarından oluşan bir heyete rapor hazırlatıp bunu yerel mahkemede açtıkları keşif davası
ile karara bağlattı. Tarsuslular da Tarsus şehrine iki saat uzaklıktaki Bencilüs (veya Encilüs)
denilen dağdaki mağarayı tefsirler, tarihî kaynaklar ve arşiv belgelerine dayanarak Ashâb-ı
Kehf Mağarası olarak göstermektedir.
Memleketleri
Diyarbakır'da da Ashâb-ı Kehf'e atfedilen bir mekân vardır. Kehf Sûresi’nin 17. âyetinde
geçen "(Resûlüm! Orada bulunsaydın) Güneş'i görürdün: Doğduğu zaman mağaralarının
sağına meyleder; batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden geçerdi. (Böylece) onlar
(güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın bir köşesinde (uyurlardı)."[17] meâlindeki
tanımlamaya uygun bir mağara Lice'de bulunmaktadır. Yerden yüksekte ve üzerinde gölgelik
şeklinde bir çıkıntı olan bu mağara, içeriye doğru girintilidir ve âyette geçen tanıma
uymaktadır. 12. asırda Artuklu hükümdârı Melik Âdil, burayı imâr ettirip bir kitâbe yaptırdı.
Tarihçi Abdürrezzak Semerkandî'nin bir eserinde şöyle geçmektedir: "Sultan Üveys, Lice'deki
Ashâb-ı Kehf'e Bingöl üzerinden sefer düzenledi ve Muş Ovası'na vardı".
Kahramanmaraş Afşin'deki mağara. Kehf Sûresi'nde
anlatılan mağara olduğu düşünülmektedir ve UNESCO
Dünya Mirası Geçici Listesindedir.
Uygur Özerk Bölgesi'ndeki mağara ve eklentileri. Burası
yöredeki Uygur Müslümanlarına göre Kehf Sûresi'nde
anlatılan mağaradır
Mağara ve çevresi, Babek, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti,
Azerbaycan

Kahramanmaraş Afşin'deki Eshab-ı Kehf (Ashab-ı Kehf)


Külliyesi. Kehf Sûresi'nde anlatılan mağara olduğu
düşünülmektedir ve UNESCO Dünya Mirası Geçici
Listesindedir.
Kaynakça
● ^ a b Refiye Şenesen;
Pagandan Hristiyanlık ve Müslümanlığa Bir İnanç Merkezi: Ashab-ı Kehf ve Günümüzde Tarsus Ashab-ı Kehf'te Hıdırell
ez Şenlikleri
3 Şubat 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.; Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi;
Erişim Tarihi: 25 Aralık 2015
● ^ Pieter W. van der Horst; "Pious Long-Sleepers in Greek, Jewish, and Christian Antiquity 4 Mart 2016 tarihinde
Wayback Machine sitesinde arşivlendi."
● ^ Encyclopædia Britannica 12 Ağustos 2014 tarihinde at Archive-It sitesinde arşivlendi'da Seven Sleepers of Ephesus 6
Haziran 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. maddesi, Erişim Tarihi: 25 Aralık 2015
● ^ a b c John Sanidopoulos; "The Historicity of the Seven Sleepers of Ephesus 5 Eylül 2014 tarihinde Wayback Machine
sitesinde arşivlendi."; Erişim Tarihi: 25 Aralık 2015
● ^ James Wood; The Nuttall Encyclopædia; 1907 "Seven Sleepers 24 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde
arşivlendi."
● ^ E. Cobham Brewer; Dictionary of Phrase and Fable; 1894; "Seven Sleepers"; s. 2519 21 Ekim 2014 tarihinde
Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
● ^ "Kuran, 18:9-25". 14 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2015.
● ^ İbn Kesir 1983, s. 4965 (c. 9)
● ^ Bu sürenin güneş takvimine göre 300 yıla eşit olduğu belirtilmektedir. E. Candan, Kuran-ı Kerim'in Gizli Öğretisi
● ^ İbn Kesir 1983, s. 4960 (c. 9)
● ^ Bursevî 2012, s. 79, 81 (c. 5)
● ^ Bursevî 2012, s. 92 (c. 5)
● ^ a b c d e f g h İbn Kesir 1983, s. 4971 (c. 9)
● ^ Bursevî 2012, s. 90 (c. 5)
● ^ a b Bursevî 2012, s. 91 (c. 5)
● ^ İbn Kesir 1983, s. 4968 (c. 9)
● ^ "Kuran, 18:17". 8 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2015.

You might also like