You are on page 1of 8

Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları; 2008 Ersan ERSOY

TÜRKLERDE BİR İSKÂN SİYASETİ OLARAK DERBEND


TEŞKİLATI
*Ersan ERSOY
*İnönü Üniversitesi, Fen – Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü – MALATYA
__________________________________________________________________________________________________________________________________________________

ÖZET
Derbendler, Osmanlılar zamanında Türk kültürünün vücuda getirdiği önemli sosyal ve iktisadi teşekküllerdir.
Ticaret yolları ve geçitler üzerine kurulan derbendler sayesinde, seyahat eden yolcuların emniyeti sağlanmak-
la birlikte, yol boyunca onların her türlü ihtiyaçları da karşılanmıştır. Aynı zamanda derbendlerin kurulma-
sıyla hem iç iskân meselesi çözüme kavuşturulmuş, hem de bölgenin güvenliği temin edilerek, ıssız yerlerin
iktisadi ve sosyal açıdan canlandırılması sağlanmıştır. Derbend teşkilatı, temelinde insana hizmet amacını
taşıyan kültürümüzün köklü birikiminin, zenginliğinin ve yaratıcılığının bir eseri olarak ortaya çıkmıştır.
Makalede Derbend teşkilatı tarihsel sosyoloji açısından ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Derbent Teşkilatı, Türklerde İskân, Kültür, Müessese
__________________________________________________________________________________________________________________________________________________

DERBEND ORGANISATION IN TURKISH NATIONS AS A


HOUSING POLICY
ABSTRACT
Derbends- the gate of the houses- is a kind of significant social and economic instutition in Otoman period
which Turkish culture and tradition created. Thanks to the Derbends constructed on trade routes and
passageways, the safety of travellers was secured and their various kinds of needs were provided. Moreover,
immediately after the construction of Derbends, on the one hand, the inner housing problem was settled, and
on the other hand, the revival of the deserted places was put into practice in addition to securing the safety of
the region in question. Derbend organisation emerged as a result of the rooted accumulation, richness, and
creativity of Turkish culture under the foundation of which there lied the idea of service to human beings. İn
the article, derbend organisation has researched in point of historical sociology.
Keywords:Derbent Organisation, Housing in Tukish Nations, Culture, Institution
__________________________________________________________________________________________________________________________________________________

1. GİRİŞ
Kolektif bir zihniyetin değerler dünyasını İşte bu çerçevede Türkler Anadolu’ya geldik-
ifade eden kültür, toplum bünyesinde ihtiyaçların ten sonra, içe dönük geliştirilen bir iskân siyaseti
karşılanması amacıyla çeşitli müesseseler oluşturur. olarak, Osmanlılarda “derbend” ve geçitler yoluyla
Bu haliyle insanlar, sınırsız çeşitlilikte ve yöndeki yeni müesseseler teşekkül ettirilmiştir. Ekonomisi
ihtiyaçlarını gidermek için sosyal ve kültürel yapı temelde ticarete, tarıma ve hayvancılığa dayalı bir
tarafından çizilen, formülleştirilen müesseselere ve toplum olan Osmanlıda, yollar hayati bir öneme
yollara müracaat ederler. Kültür, potansiyeli ve ya- sahipti. Ticaret, ulaşım ve seyahat açısından oldukça
ratıcılığı oranında insanların ihtiyacı olan bazı önemli olan bu yollar ve güzergâhlar, adeta ülkenin
müesseseleri vücuda getirir. Türk kültürü de yaratıcı can damarlarını teşkil etmekteydi. Önemli ticaret
bir kültür olarak, her dönemde ve zamanda üyele- yolları ve geçitler üzerinde kurulan derbendler, yol
rinin ihtiyaçlarını karşılamak için özgün müessese- boyunca bir emniyet zinciri görevini yürütmekle
ler meydana getirmiş, milletin huzur içerisinde yaşa- birlikte, yeni alanlar derbendlerle ziraata açılmakta,
masını temin etmeye muvaffak olmuş bir kültürdür. bölgede kurulan köyler ve derbend mahallindeki
Tarihin en eski dönemlerinden itibaren farklı yerleştirmeler ile iç iskân meselesi de çözüme ka-
coğrafyalarda hâkimiyet kuran Türk milleti, bazen vuşturulmaktaydı. Makalemizde, Türklerde bir iskân
zor şartlar karşısında kendi kültür dünyasında çıkar- metodu olarak kullanılan ve o günkü şartlar itibariy-
dığı önemli müesseseler neticesinde hem birliğini ve le önemli sosyal işlevler yürüten derbend teşkila-
bütünlüğünü sağlamış, hem de coğrafyanın olumsuz tının sosyolojik bir izahı yapılacaktır.
koşullarının üstesinden gelmiştir. Türk milleti pek 2. TÜRKLERDE İSKÂN SİYASETİ
çok boydan oluşan, büyük ve geniş bir millettir. Bu
İskân, sözlüklerde sükûn’dan gelen ve sakin
cesameti ile milleti idare eden Türk devletleri, farklı
kılma, oturtma, ev sahibi etme veya yerleştirme an-
boyların ve aşiretlerin iskânını, sistemli bir şekilde,
lamlarını ifade etmektedir. İskân-ı muhacirin ise
zamanın ve mekânın şartlarında, farklı yöntemler
muhacir (göçmen) yerleştirme, bir harfi sakin okun-
geliştirerek gerçekleştirmişlerdir.
ması, anlamına gelmektedir( Devellioğlu, 1996). En
47
Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları; 2008 Ersan ERSOY
geniş manasıyla iskânın, “bir beşeri yerleşme” oldu- Daha sonra Anadolu’nun fethiyle beraber,
ğu belirtilmektedir (Halaçoğlu, 1991). Kavramın bu büyük göç hareketleri başlamış ve uzun süre devam
geniş manasıyla tanımlanması, yer tutma ve yerleş- etmiştir. Bu göç hareketinde, Anadolu’nun İslamlaş-
me meselesinin, sosyal hareketlik içerisinde olan mamış olmasının da etkisi büyük olmuştur. Göçler,
insanı, çok uzun tarihlerden beri meşgul ettiğini bize bir istila hareketi olarak değil, fütüvvet anlayışından
göstermektedir. hareketle, fetih düşüncesiyle gerçekleştirilmiştir.
Geçmişten günümüze göçebe ve yarı göçebe- Selçuklulardan itibaren Anadolu’ya yapılan bu
lerin toprağa bağlanması, tehcir veya muhacirlerin Türkmen göçleri, sistemli bir iskân siyasetine göre
uygun bölgelere yerleştirilmesi hususu, siyasi, içti- gerçekleşmiştir. Göç eden aşiretler, devletin belirle-
mai, iktisadi, milli ve dini bakımlardan bütün dev- diği yerlerde iskân ettirilmiş, buraların içtimai ve
letleri sürekli olarak ilgilendirmiş, onların vazifeleri iktisadi olarak canlanması sağlanmaya çalışılmıştır.
ve sorumlulukları kapsamına girmiştir. Toplumların Anadolu Selçukluları Devleti, Türkmenleri
sahip oldukları kültürleri ve bu hususta belirledikleri iskân ile kendini yükümlü olarak görmüş, onların
prensip, düşünce ve kanaatleri, onların iskân politi- beşeri ve iktisadi her türlü maişet problemlerine çö-
kalarını oluşturmuştur(Eröz, 1991). Bu çerçevede züm bulmaya çalışmıştır. Selçuklular, göç edenlerin
mevcut kültürel zihniyet ve değerler, iskânın şu iskânını, ikta usulü ile gerçekleştirmeye gayret et-
veya bu tarzda biçimlenmesine tesir etmiştir. mişlerdir (Eröz, 1991). Bunlara ilave olarak göç
İçerisinde pek çok boyu, aşireti ve insan top- eden aşiretlerin, sürgün yoluyla iskânı sağlanıldığı
luluğunu barındıran Türk milleti de zamanın şartla- gibi, büyük ve kalabalık olan aşiretler de “parça-
rına uygun olarak, kendine has dinamik bir iskân lanarak” iskâna tabi tutulmuştur. Türkmen aşiretleri-
siyaseti belirlemiştir. Eski Türk toplum yapısı, yay- ni parçalara ayırarak bir birinden uzak sahalara sevk
lak- kışlak kültürüne dayanan, yarı göçebe özelliği etmek suretiyle, irsi reislerin idaresi altındaki her-
gösteren, bir hayat üzerine kurulu idi. Bu ise teme- hangi toplu ve kuvvetli etnik bir birliğin isyanı ihti-
linde at ve demirin bulunduğu “Bozkır kültürü” ola- mallerini ortadan kaldırmak ve aşiret dayanışmasını
rak isimlendirilir. Bu kültür, dünyayı, coğrafyayı ve kırarak milli bütünlüğü, huzuru sağlamak gayesi
insanı algılayış açısından Türklere pek çok vasfı ve güdülmüştür(Şeker, 1991). Selçuklular yaptıkları bu
kabiliyeti kazandırmada etkili olmuştur. Geniş ot- gibi sistemli faaliyetler ile de Anadolu’nun Türkleş-
laklarda yüz binlerce hayvanı göz önünde tutmak, mesi hareketini de tamamlamışlardır (Öğel, 1992).
çabuk hareket etmek ve kuşanmak gibi özelliklerle Osmanlı Devleti’nin kuruluşu, iktisadi fak-
örülü bu kültürün, zamanla Türklerde, özgürlükle törler temelde olmak üzere, sınırdaki göçebe bu
örülmüş bir “yaygınlık” vasfının oluşmasına neden Türk halkı ile yerleşik Bizanslılar arsında kurulan
olmuştur. Ayrıca bu kültürü yaşayan insanlar olarak ticari ilişkilere dayandırılmaktadır. Bu durumu Mus-
Türkler, yeni otlaklar için iklimden iklime koştu- tafa Akdağ “Marmara İktisadi Ünitesi” olarak belirt-
ğundan dolayı “dünyayı dar gören” hareketli bir mektedir (Akdağ, 1950). Halik İnalcık ise bu görüşe
hayat anlayışa sahip olduğu, böylelikle sevk ve idare karşıdır. O’na göre Osmanlının kuruluşunu sadece
etme, teşkilatçılık ve askerlik kabiliyetlerinin yük- iktisadi faktörlere dayandırılarak açıklamak doğru
sek bir noktada olduğu görülmüştür (Kafesoğlu, değildir. Kendisi Köprülü’ye de dayanarak, Osmanlı
1991). Esasında bu zor bir hayat tarzıdır ve temelin- Devleti’nin kuruluşunu, tekke, zaviye şeyhlerinin,
de yaylak ile kışlak arasında geçen göçebeliğe abdalların, dervişlerin ve ahilerin fetih düşünceleri-
dayanmaktadır. Göçebelik ise insan hünerinin bir nin etkisiyle oluşan ve sistemli bir şekilde cereyan
zaferidir. Çünkü hayvanların ehlileştirilmesine, güç eden yerleşme ve nüfus hareketlerine dayandırmak-
fiziki şartlara uyulmasına, çobanlık yanında askeri tadır (İnalcık, 1951). Gerçekten de hem Anadolu’
tekniklerin doğmasına yol açarak çiftçilikten üstün nun fethedilmesinde hem de buralardaki Türkleştir-
bir özellik arz eder (Türkdoğan, 1996). me ve İslamlaşma hareketlerinde, o günlerde canlı
İslamiyet’ten evvel Türkler, sadece çadır ha- bir şekilde yaşayan tasavvufun ve tasavvuf erbap-
yatı yaşamamışlardır, bir iskân biçimi olarak şehir- larının önemli bir rolü olmuştur.
ler de kurmuşlardır. Türkler buralara senenin belirli Osmanlı Devleti’nin ilk devirlerinde, birçok
bir döneminde kullanıldığı için pek önem verme- köylere isim veren, boş ve ıssız yerlerde yerleşip
mekle beraber, çoğu zaman çamur-toprak (kerpiç) oraları imar ve iskân eden dervişler ve onların faali-
veya ahşap evlerden oluşan kasaba mahiyetli yet merkezi olan zaviyeler, kendiliğinden bir iskân
şehirler inşa etmişlerdir. Türklerin idari yapıları, hareketini temsil ediyordu. Savaş sonrasında derviş-
derebeylik rejiminden uzak olduğu için, “şato” tipi ler, boş yerlere yerleşiyor ve mensubu bulunduğu
yapılara rastlanmadığı gibi nadiren surlu şehirler de tarikata bağlı teşkilatlı bir hareket sergiliyorlardı.
inşa edilmiştir. Yine yol güzergâhlarında ve ticari Askeri fetihlerle birlikte ele geçirilen yerlere köylü-
açıdan faal merkezlerde, ticarete dayalı şehirlerin de ler ve dervişler sevk edilerek buralar imara ve iskâ-
inşası, bir başka yerleşim tarzı olarak kendini na açılıyordu öncelikle orada bir zaviye kurulduktan
göstermiştir (Kafesoğlu, 1991). sonra etrafında yapılan inşaatlara ve yapılarla bir
48
Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları; 2008 Ersan ERSOY
köyün kuruması sağlanıyordu. Bu köyler çoğu za- meyen toprakların işlenmesini temin etmek Böylece
man bir kültür ve tarikat merkezi olduğu açıktır. ekonomik yapısı ziraata ve hayvancılığa dayanan bir
Bunlar çoğu zaman vergiden muaf tutulmuşlardı. toplumu güçlü kılmak 3- Devlet tarafından kontrol
Getirilen halkın, işçi, tüccar, esnaf ve sanatkâr gibi edilmesi zor olan şaki gruplarına karşı emniyet
mesleklerden olmasına dikkat edilmiş (Orhonlu, sağlamak 4- İskâna açılan bölgede Türkleştirme
1987) böylece buraları imar edecek iş yapacak hizmetini gerçekleştirmek şeklinde olmuştur.
sosyal hayatı canlandıracak sağlam bir kadro
3. DERBEND TEŞKİLATININ SOS-
teşekkül ettirilmişti.
YOLOJİK TEMELLERİ
Yine Ahiler Osmanlı Devleti’nin kuruluşun-
da büyük rol oynamakla birlikte, fethedilen yerlerde Sosyolojik olarak müessese analizleri tarihi
iktisadi ve içtimai unsurlarını oraya gelip yerleşen bir süreç içerisinde ele alınıp incelenmelidir. Zira
Türk esnafa ve halka bağlamışlardır. Bu ise Türk kültürel öğeler, donmuş ve bitmiş kalıplar değildir.
esnafının rekabet gücünün oluşmasına yardım Zaman içerisinde değişen ve gelişen, canlı ve dina-
etmiştir(Köprülü, 1986). Bu faaliyetler, savaş so- mik organizasyonlardır. Bu haliyle kültürün en
nunda kazanılan yerlerin, Türkleşmesinde ve İslam- önemli özelliği olan süreklilik teşekkül etmektedir.
laşmasında büyük bir etkiye sebep olmuştur. Os- Özellikle Türk kültürü gibi güçlü bir kültürel dünya
manlı İmparatorluğu’nun kuruluş ve yükseliş dö- içerisinde oluşturulmuş müesseseler, değişen dönem
nemlerindeki fütuhat içerikli dışa dönük iskân siya- ve toplumsal şartlarda, adını değiştirse bile bu mües-
seti, Osmanlı İmparatorluğu’nun 17. Yüzyılın ve seselerin mana zeminini oluşturan değerlerin, norm-
sonrası dönemleri için içe dönük iskân siyaseti ların ve geleneklerin süreklilik arz etmesiyle, varlı-
şeklini almıştır. ğını korumuştur. Zira tarihimiz içerisindeki müesse-
selerin muhtevasına ve yapısına baktığımızda, her
Fethedilen ülkeleri iskân ve imar için, idari bir müessese bir önceki Türk devletinde bulunandan
ve mali birer müstakil müessese mahiyetinde olan daha gelişmiş ve kompleks bir vaziyette olduğu gö-
arazi vakıfları tesisi, devletin eskiden beri tatbik etti- rülmektedir. İslam ülkelerinde “Ribat”, İlhanlılarda
ği ve geliştirdiği bir iskân usulü idi. Vakıf yoluyla, “Tutkavul”, Selçuklularda “Kervansaray”, Osmanlı-
iktisadi ve sosyal hayat zenginleşmiş, ıssız yerler larda “Hanlar” ve “Derbendler” bunun en güzel ör-
mamur edilmiştir. Diğer sitemli bir şekilde yapılan neğidir. Bu açıdan Derbent teşkilatının da, daha ön-
iskân usulü de, sürgün adı ile bilinmektedir. Bu usul ce değişik ve basit biçimlerde, Osmanlıdan önceki
kuruluş devrinde büyük ölçüde kullanılmıştır. Dev- Türk devletlerinde mevcut olduğunu söyleye biliriz.
let gerek gördüğü zaman mükellefiyetleri olmayan
halk üzerine mükellefiyetler koyduğu gibi, onları Osmanlılardan önce İlhanlılarda yol ve geçit
icap eden yerlere yerleşmek üzere gönderebilirdi. emniyeti ile ilgili “Tutkavulluk” derbendlerin bir
Sürgünler gönüllü olarak veya devletin şekavet benzeri idi. Bunlar tüccar ve hacı kafilelerini eşkıya
edenleri sürmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Örneğin saldırılarından korurlardı. Buna karşılık geçenlerden
1712’de İçel, Alaiye ve Teke dolaylarında şekavette ve kervanlardan tüccarların sahip olduklarından ve
bulunan Yörükler, Kıbrıs’a sürgün edilmişlerdir. Di- hayvan sürülerinden vergi alma hakkı, divan tarafın-
ğer sitemli bir iskân metodu da, derbend ve geçitler dan kendilerine verilmişti. Türklerde özellikle
vasıtası ile tatbik edilen sistemdir. Derbendler ile iç önemli yollar üzerinde misafirhaneler bulunmaktay-
iskân meselesi gidermeye muktedir olarak başıboş, dı. Bu misafirhaneler yolcuların emniyet tesislerini
yurtsuz veya konargöçer kimseler toprak sahibi ya- ile çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak üzere inşa edil-
pılıyor ve bu ararda boş arazilerde ziraata açılıyor- mekteydi. Misafirhane olarak kaydedilmiş olan bu
du. Önemli ticaret yolları ve geçitler üzerinde binaların adı, “ribat” olarak bilinmektedir. Ribatlar
kurulan derbendler, yol boyunca bir emniyet zinciri İslam ülkelerinde 10. yüzyıldan itibaren gelişmeye
görevini ifa etmekteydi (Beydilli, 1999), (Orhonlu, başlamışlardı. Dervişlerin, yolcuların, gariplerin
1987), (Orhonlu, 1990). Böylelikle işi olmayan kim- toplandığı ve ziyaretçilerine yemek verilen bir yer
seler iş, toprağı olmayan kimseler toprak sahibi olan ribatlar, bir tarikata mensup zengin bir şahıs
yapılırken diğer yandan da, iç iskân meselesi veya bir şeyh tarafından kurulmuşlardı. Büyük
çözüme kavuşturulmuş oluyordu. kervan ve ticaret yolları üzerinde, dağ ve geçit
bölgelerinde, tüccar ve yolcuları barındıran ribatlar,
Osmanlıda aşiretlerin iskânı, başıboş konar- Selçuklu devrinde kervansaraylar ile Osmanlı dev-
göçerlerin boş toprak bulma ihtiyacının doğurduğu rindeki hanların ve derbend teşkilatının görevlerini
bir askeri istila değil, tamamıyla teşkilatlı bir devlet yerine getiriyorlardı. Selçuklu döneminde kervansa-
idaresinde, belirli nizam ve kurallara uygun olarak raylar iki önemli amacı göz önünde tutmak suretiyle
gerçekleştirilen göç ve yerleşme hareketleridir. İs- inşa edilmiştir: (Orhonlu, 1990) Bunlardan birincisi,
kândaki esas amaçlar özetle:( Tabakoğlu, 1994) 1- ticaret ve seyahat emniyetini temin edecek emin ko-
Konargöçerlerin hayat tarzları itibariyle yerleşik nak yerleri vücuda getirmektir. Bunun için kervan-
halka zarar vermesini önlemek, 2- Harap ve boş sarayların etrafı surlarla çevrilmiş, üzerine burç ve
olan iskân merkezlerinin imar edilmelerini ve ekil- kuleler de inşa edilmiştir. İkincisi ise kervansaraya
49
Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları; 2008 Ersan ERSOY
gelen yolcuların istirahatını temin etmek olmuştur. Yaylak ve kışlak hayatı geçiren konargöçer-
Bu amaçla her bir kervansarayda yatakhaneler, ler, bulundukları bölgelerde bazı olumsuz durumlara
aşhaneler, erzak ambarları, depolar, samanlık, mes- sebep olmuşlardır. Yaylak ve kışlak arasında gidip
cit hamam, şadırvan, hastane hatta eczaneler bulun- gelirken bölgede bulunan yerli halkı sürekli rahatsız
durulmuştur. Bunların yanında seyyah ve tüccarların etmişlerdir. Bu rahatsızlıklar arasında, ekili toprak-
türlü ihtiyaçlarını karşılamak üzere nalbant, ayakka- ların çiğnemek ve bozmak, mahsulleri ve hayvanları
bı yapan esnaf ile saraç vs. gibi farklı meslek sa- gasp etmek ve evleri tahrip etmek, insan kaçırmak,
hipleri istihdam edilmiştir. yaralamak ve öldürmek gibi nahoş durumlar görül-
4. OSMANLILARDA DERBEND TEŞ- müştür. Harpler ve seferler dolayısıyla Anadolu’nun
KİLATI kolluk kuvvetlerinin zayıfladığı durumlarda medya-
nı boş bulup zararlarını bazı dönemlerde arttırdıkları
Osmanlılarda Anadolu’da ve Rumeli’de yol görülmüştür. Bu gibi olumsuz olayları bertaraf et-
güzergâhlarında, özellikle dağlık ve geçit bölgele- mek için boş ve harap yerlere konargöçer aşiretler
rinde, halkın can, mal ve namus emniyetini sağla- yerleştirilmeye başlanmıştır. Böylece boş ve sahip-
mak için oluşturulmuş teşkilatlara “derbend”, bu siz yerler imar edilmek ve yeniden ziraata açmak
teşkilatta görevli olan kimseye de “derbendci” amaçlandığı gibi bu insanların konar-göçer hayat
denilir. tarzları itibariyle yerleşik halk ile olan anlaşmazlık-

Derbend kelimesi, Türkçeye Farsçadan geç- lara son verilmesi ve (saruca sekban ) eşkıyaların
miş birleşik bir kavramdır. Bu kelime der=geçit, arasına girmeleri önlenilmiştir (Orhonlu, 1987).
bend=tutmak şeklinde iki kelimeden oluşmuştur. Bu devirlerde ulaşım, yaylı, kağnı v.s. muh-
Osmanlıcada derbendci manasında kullanılan “dide- telif araba çeşitleri ile at, deve, katır ve eşek gibi
ban” kelimesi de bulunmaktadır. Suriye’de ise der- hayvanlar vasıtasıyla sağlanıyordu. Bütün iktisadi
bend yerine “derek” tabiri kullanılmıştır. Avrupa’ faaliyet, yolların geçtiği yerler ile bu yolların vardığı
daki Osmanlı topraklarında muaf derbendcilere, liman şehirlerinde toplanmakta idi. Her devirde mü-
“martolos”, her bölgenin ücretli derbendcisine de nakale dediğimiz her türlü eşya nakli ve yolculuğu-
“pandor” adı verilmiştir (Orhonlu, 1990). nun işlemesi için en önemli şart emniyettir. Der-
Osmanlıda derbendlerin teşkilatlı bir müesse- bendler önemli geçit noktalarında bulunmakta idiler.
se olarak II. Murad (1421–1451) ve II. Mehmed Bu günkü anlamda polis jandarma kuvveti olmadığı
(1451–1481) devirlerinden itibaren ortaya çıktığı için yolların ve geçitlerin emniyeti derbendciler ta-
belirtilmektedir. Osmanlı’da askeri ve ticari yolların rafından temin ediliyordu. Derbendlerin bulunduğu
muhafazası ile birlikte halkın emniyetini de sağla- yerler etrafı kontrol bir durumda idi. Derbendler
mak amacıyla köprücü, suyolcu ve derbendci gibi daha ziyade iskân noktalarının az olduğu ıssız yer-
hizmet sınıfları mevcuttu. Derbendciler ve köprücü- lerde tesis ediliyordu. Bir köyün yakınında olduğu
ler gördükleri hizmet karşılığında avarız-ı divani ve gibi, köylerden uzak bir yerde de olabilirdir. Hanlar
örfi tekalif gibi vergilerden muaf tutulmuşlardır. Bu ıssız yerlerde inşa edilmiş olmaları dolayısıyla birer
görevleri yerine getirmek için Osmanlı içerisinde derbend bölgesi idiler. Önemli ticaret ve askeri yol-
binlerce köy derbendcilik, suyolculuk ve köprücülük ların kavşak noktaları ve dağların geçit verdiği yer-
hizmetleri ile sorumlu kılınmıştır. Ancak 16. ve 17. ler derbend mahallerinden idiler. Derbendler önemli
yüz yılarda Anadoluda cereyan eden içtimai buhran- yerlerde bulundukları için aynı zamanda askeri
lar, derbendcilik ve köprücülük hizmetleri ile so- önemi de bulunuyordu. Genellikle bu yerin etrafında
rumlu olan köylerin boşalmasına sebep olmuştur. ve yakınında bulunan köy, derbend hizmetine tayin
Daha sonra buraları canlandırılmak amacıyla farklı edilirdi (Orhonlu, 1990).
bir iskân yolu izlenmiştir. Bu sefer derbend ve Kurulu derbend tesisleri, dört tarafı duvar ile
geçitlerin hizmetine tayin edilen kimseler arazisi ol- çevrili küçük bir kale şeklinde idi. Bu kalenin yanın-
mayan boş reayadan seçilmiştir. Bunlar konar da bir han, cami, mektep ve dükkânlar bulunurdu.
göçerler ve topraklarını kaybetmiş köylülerdi. Bu Derbendler adeta içinde konaklayanların ve yaşa-
şekilde konargöçerlerin ve başıboş kimselerin der-
bendci tayin edilerek, kendi evlerini inşa etmeleri, 
Diğer ismi ile “türedi”olan çoğu rençberliği bırakmış, toprağını
ziraat yapabilmeleri için toprak verilmesi durumu kaybetmiş kişiler veya konar göçerlerden oluşan bu topluluk
yeni bir iskân siyasetini ortaya çıkardı. Başıboş kim- arasında şehirlerde tekalif ve raiyet vergilerini vermeyen kimseler
selerin derbend başına yerleştiren, onlarda vazifeleri de bulunuyordu. Osmanlının harplerde olmasından istifade eden
karşılığında vergi almayan devlet, böylece iç iskân bu grup, 17. yüzyılda ortaya çıkan Celali İsyanlarında fena bir rol
oynamış ve halktan türlü isimlerle para alarak, devlete şekavet
meselesini de halletmiş bulunuyordu. Daha sonra etmişlerdir. Kara Mahmud, Akkaş, Yadigar-oğlu, Yeğen Osman,
her derbend mahallinde bir iskân yeri doğuyor ve Gedik Mehmed Paşa ve Cirid-oğlu bunların en meşhurlarından
yeni köyler teşekkül ediyordu (Orhonlu, 1990) idi. 1684 yılında her tarafı kaplamaları Sivas’tan Bolu’ya köy ve
(Orhonlu, 1987). Yine bu iskân siyaseti ile birlikte kasabaları yağma ve hasara uğratmaları üzerine bunların ortadan
kaldırılması icap etmiştir. Bakınız, Orhonlu, Cengiz; Osmanlı
konargöçerlerin yerleşik halka verdiği zararlar ön- İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskânı, Eren Yayıncılık,
lenmek istenmiştir. İstanbul-1987
50
Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları; 2008 Ersan ERSOY
yanların her türlü ihtiyaçlarını temin eden küçük bir b- Yolların muhafazası ve tamir
şehir mahiyetinde idi(Halaşoğu, 1991). Derbendciler işlerinde çalış-mak,
belirli bir hudut içerisindeki araziyi gözetmekte ve derbendcilerin görevlerinden
beklemekte, bunlar diğer derbendin hududuna mü- biri de bölgele-rinde bulunan
dahale etmesi söz konusu değildi. Her derbendde, yolların açılmasını ve
civarında çıkan bir hadiseleri ve tehlikeyi diğer temizlenmesini sağlamaktı.
derbende haber vermek üzere bir davul bulunmak- Yolların geçit vermediği
taydı. Bu davulların çalınması ile tehlikeli haberler yerleri geniş-letmek, yollar
diğer derbendlere ulaştırılırdı(Orhonlu, 1990). üzerindeki tüm engelleri
Derbend teşkilatının hiyerarşik yapısı şu kaldırmak ve tamir etmek
biçimde idi: (Orhonlu, 1990) başbuğluk, sağkol ağa- derbendcilerin görevleri
lığı, bölük başılık, sol kol ağalığı, zabitan ve neferat; arasındaydı.
derbendin idari ve hukuki işleri için, muhtar-ı c- Issız yerleri canlandırmak.
derbend ve imam bulunurdu. (Şen ve abadan eyle-mek),
Derbendci-başı: Derbenddeki, derbendciler arasında Derbendler ıssız, terkedilmiş
sözü geçen bir şahıs, derbendci başı olarak tayin ve boş olan yer-lerde teşekkül
ediliyordu. Derbendcibaşının idaresi altındaki der- etmekteydi. Derbend
bendcilerin kontrolü ile derbend hizmetinin aksama- mahallinde ilerleyen zamanla
masını temin etmekle görevli idi. Bir derbendden birlikte köyler meydana
başka bir yere giden derbendcileri yerlerine getir- gelirdi. Kurulan bu köyler
mek. Nöbetlerine gelmeyenleri takib edip nöbetleri derbendin vazifelerini yerine
başında olmalarını sağlamak, onların en önemli ge-tirmede kolaylıklar
görevleri arasındaydı sağlıyorlardı.
Derbendci Bölükbaşı: İzah ettiğimiz derbendcibaşı Derbendler bulundukları yere, ifa ettikleri va-
ile farkı, derbendci bölük-başının daha ziyade silahlı zifelere ve görevlendirilme biçimlerine göre farlı
hizmetlerde bulunması idi. Vefat eden bir derbend şekilleri mevcuttur (Orhonlu, 1990).
bölük-başısının yerine eğer varsa oğlu getirilirdi
veya saraya yakın kimseler tayin edilirdi. Başbuğluk
a- Derbend mahiyetindeki
derbend bölük-başısı tabirinin diğer bir ifade kaleler: Önemli geçit-lerde ve
şeklidir. yollarda tesis edilme lüzumu
Derbend Ağalığı: Evvelce derbendci başı, derbend olan kaleler derbend
bölük-başısı olarak geçen bu terim, XVIII. Yüzyıl kategorisinde değerlendirmek
başlarından itibaren derbend ağası ve derbend baş- gerekmekte-dir. Bu kaleler
buğu şeklinde ifade edilmiştir. Ağalığa tayin edile- yolların ve geçitlerin en
cek kişinin bölge halkı tarafından itimat edilir kimse tehlikeli olan yerlerinde
olması, aynı zamanda sorumlu idare amirinin ağalık bulunmaktaydı. Fırat nehri
için tavsiyesine de mazhar olması gerekirdi. yanındaki Caber kalesi ile
Ceyhan nehri üzerindeki
Genel olarak derbendcilerin görevlerini üç Misis, bu şekilde birer
önemli başlık altında toplayabiliriz: (Orhonlu, 1990) derbend hüviyetindedirler.
a- Bir nevi jandarma kuvveti Özellikle hac yolunda bu tip
olarak yollarda ve geçitlerde kaleler dizisi görülmüştür. Hac
asayiş ve emniyeti temin zamanı hacı kervanlarının bir
etmek, Der-bendlerin en büyük zarara uğramamaları için bu
görevleri, şaki ve eşkıya şekilde sıkı tedbirler
grupları ile mücadele ve alınmıştır.
sorumlu oldukları toprakları b- Büyük vakıf şeklindeki
onların zararından korumaktı. derbend tesisleri: Va-kıflar
Diğer bir ifadeyle jandarma-lık ülkenin kuruluşundan itibaren
yapmaktı. Derbendciler özellikle tarım-da, sulamada
görevlerini ifa ederken, ve ıssız yerlerin ekilip
yanlarında hiçbir şekilde biçilmesi faali-yetinde etkin
tüfenk gibi ateşli silahlar rol oynamışlardır. Bu
verilmiyordu. Ancak diğer cins vakıflarda yine derbend olarak
kesici silahlar kul-lanmalarına değerlendirilmektedir.
izin veriliyordu. Çok tehlikeli
c- Han ve kervansarayların
yerlerde ise tüfenk kullanımına
derbend olarak kul-
izin verilmiştir.
lanılması: Ticaret yolları
51
Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları; 2008 Ersan ERSOY
üzerinde her menzil başında Dervişler aynı zamanda derbend bekleyerek asayişin
inşaa edilen han ve temin edilmesine de gayret ediyorlardı. Bu açıdan
kervansaraylar, bizim için zaviye ve tekkelerini derbend, geçit yerlerinde kuru-
yapıldıkları devrin iktisadi ve yorlardı. Zamanla bu zaviye etrafında bir iskân top-
sosyal politikası-nın luluğu meydana gelerek ıssız yerlerin şenlendirilme-
delilidirler. Bu gibi sine sebep oluyordu. Zaviyeler hükümet tarafından,
müesseselerin sıralandıkları asayişin tehlikeli olduğu yerlerde kurulmak üzere
güzergâhlar, devrin yollarını teşvik ediliyordu (Orhonlu, 1990).
bize göstermektedir. Han ve Bir yerin derbend olabilmesi için oranın kav-
kervansaray arasında şekil ve şak noktasında ve merkezi bir yer de olması gere-
hacim olarak önemli kirdi. Derbend olma şartına haiz olan diğer yerler de
farklılıklar vardır. Önemli yol köprüler ve nehirlerin geçit noktaları idi. Bundan da
kavşaklarında zengin kişiler önemli bir özellik “resmi vesikalarda geçen şekline
tarafından inşaa edilen bu göre mahüf ve muhatara olan, kutta-ı tarik ve
müesseseler emniyet harami’den hali olmayan yerler olması idi.” Yani
sisteminin de temsilcisi idiler. tehlikeli olan ve eşkıyaların saldırılarını engelleye-
Zira der-bendcilerin bilecek yerlerde olması gerekirdi. Ayrıca o yerin
görevlerini ifaya muktedir derbend olarak kabul edildiği taktirde miriye ve
olamadıkları tehlikeli yerlerde, reayaya faydalı olup olamayacağı konusu idi. Bu
derbend görevinin teşkilatlı bir uygunluk durumunu eyalet ve kaza kadıları merkeze
tesis olan han ve kervansaray rapor ederlerdi ve aynı zamanda kendileri uygun
inşasıyla, daha müessir bir gördükleri ve lüzumlu yerlerde halk için derbendlik
halde yapılması mümkün talebinde bulunurlardı (Orhonlu, 1990).
olmuştur. Bir derbendin
sınırları içerisinde han ve Seyahat emniyeti bakımından derbend olması
kervansarayın emniyeti, o lazım gelen tehlikeli yerin derbendliği, herhangi bir
derbendin derbendcilerinin teklif yapıldıktan sonra söz konusu olmaktaydı. Bu
sorumluluğu altında idi. ise titizlikle yapılan bir işlemdi. Zira derbendler
Civarda bulunan bir kale hakkında sadece bölgenin kadı ve naibi değil. Aynı
dizdarı bunun idaresine zamanda ileri gelenlerinin de iyi şekilde şahadet
memurdu. etmesi gerekirdi (Orhonlu, 1990). Büyük tehlikeler
ihtiva eden derbend ve askeri geçit yerleri için ise,
d- Köprü yerlerinde bulunan
daha ziyade askeri sınıfa mensup kimseler veya
derbendler: Bazı köprülerin ücretli olarak tutulmuş şahıslar tayin ediliyordu.
bir geçit üzerinde kurulmuş Derbendci yazılmak isteyen köyler, derbendcilik
olmaları onların aynı zamanda yapmak istedikleri yerin bir derbend olduğunu, ait
derbend karakterine sahip oldukları kaza kadısına ispat etmek mecburiyetinde
olmalarını sağladığı idiler. Derbendciler bulundukları yerlerde hiçbir
belirtilmektedir. Bu kimsenin malına ve canına zarar gelmeyeceğini, ak-
köprülerin, yolların üzerinden si takdirde zararı karşılayacağını taahhüt ederlerdi.
geçmesi gereken önemli Derbendlik şenlikten uzaktaki yerlerde kurulur ve
güzer-gâhlarda ki nehirler orayı şenlendirmek amacı güdülürdü. Böylece ıssız
üzerine kuruldukları bilinmek- yerleri şenlendirmek için derbendler, bir iskân
tedir. Köprülere tayin edilen vasıtası olarak kullanılırdı (Akdağ, 1995).
köprücüler, derbend-cilik ile
de görevlendiriliyordu. Zira Esasen hukuki bakımdan derbendler ikiye
önemli geçiş yerlerinde ayrılmaktadır. Yurdluk ve ocaklık şeklinde tımar
bulunan bu köprülerin yoluyla tasarruf olunan derbendler, derbendci tımar-
bakımının yanında muhafazası lar. Muafiyet usulü ile tevcih edilmiş, tehlikeli yer-
ve onarımı da gerekiyordu. lere yerleştirilmiş veya memur edilmiş olan halkın
Eğer orası tehlikeli bir bölge muhafaza ile görevli oldukları derbendler:
ise köprü yanlarına kuleler
inşa ediliyordu.
Dervişlerin ıssız ve tenha yerlerde tesis ettik-
leri zaviye ve tekkeler, aslında tesis gayesi konumu-
zu teşkil eden derbendlerin kategorisine girdiği için
bunun üzerinde durulması icap etmektedir. Rumeli’
ye Osmanlı orduları ile geçen dervişler, yollar
boyunca zaviyeler, tekkeler meydana getirmişlerdi.
52
Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları; 2008 Ersan ERSOY
Derbendci Tımarları: Derbendciler, ikametleri ve taşımakta zorluk çeken halk, derbendcilik iddiası ile
ziraat yapıp geçimlerini sağlayabilmeleri için kendi- bu ağır yükten kurtulmak istiyordu (Orhonlu, 1990).
lerine belirli miktarda arazi dağıtılmakta idi. Bu Arizi sebepler dışında genel olarak derbend-
arazinin derbend halkının ihtiyacına yetecek kadar cilerin firar etmeleri ve teşkilatın bozulması üç se-
olmasına gayret edilmekteydi. Bir yer fetih olunur bepten ileri gelmiştir: (Tabakoğlu, 1994), (Orhonlu,
olunmaz oraların hemen tahriri yapılır ve orası 1990) 1-Muafiyet usulüne aykırı olarak fazla vergi
tımarlarla zaimlere, vüzera ve ümera haslarıyla ha- istenmesi, 2- Derbend idarecilerinin kifayetsiz ve
vası hümayunun belirli nispetlerde taksimi ve tevzii sorumsuz oluşları, 3- Kalabalık şaki gruplarına
yapılırdı (Karamursal,1989). Osmanlı imparatorlu- engel olmayacak kadar tesirsiz kalmaları ve salgın
ğunda dirlik adı ile anılan tımarlar, çeşitli isimler ile hastalıklar sebebiyle halkın zayıf ve güçsüz düşmesi
mevcuttur, bunların çoğunluğunu sipahi tımarları sebebiyle dağılmıştır. Zamanla bozulan derbend
teşkil etmiştir. Timar sahibi ilk defa merkez tara- teşkilatı sonraları zabtiye adı olarak bilinen kesime
fından bir berat ile tahsis ediliyordu. Timar sahibi, fonksiyonlarını devretmiştir.
zeamet sahibi dahi olsa ayırt edilmeksizin sipahi
5. SONUÇ
olarak gösterilirdi. Mülkiyet ve tasarruf hakkı sipa-
hiye ait olan toprak, asker beslemek ve işletilmek İster Müslim isterse gayrimüslim olsun, Os-
üzere köylüye verilirdi (Cin, 1985). Bu vasıtayla Os- manlı devleti tebaası içerisinde yer alan halkın can,
manlıda devlet, ordusunun bel kemiğini teşkil eden mal ve yaşama hakkını kutsal görüyor, bizatihi
eyalet askerleri ile eyaletlerin idaresini, hazinenin insanın kendisine değer veriyordu. Osmanlıda, dev-
dışında tutmaktayd.(Cin, Akgündüz,1990). letin ruhuna hâkim olan zihniyet dünyasında insan,
Derbendci Köyleri: İmparatorluk içerisindeki her- zaman ve çevre değerleri önemli olarak kabul edil-
kes bir görevle yükümlü idiler. Köyler ve burada miş ve değerler hiyerarşisinin üst sıralarında yer al-
oturan halk, bulundukları yerin özelliğine ve mes- mıştır. İşte Osmanlı devletinde, zamanı, insanı ve
leklerine göre, veya üretim şeklinde hizmetler yapa- çevreyi değerlendirmede ve işlevsel kılmadaki has-
rak, idarenin mesuliyetine iştirak etmişlerdir. Bunun sasiyet, derbend teşkilatlarının teşekkülünde kendini
için muafiyet usulü vasıta olarak kullanılmıştı. Bir göstermiştir. Kurulan derbendler sayesinde, bir yan-
kısım köylüler suyolu hizmetinin görülmesi için dan yolcuların ve civar bölgelerde oturanların can
memur olmuşlardı. Bazı kimseler gemi işleterek ve mal güvenliği teminat altına alınmış, diğer yan-
insanların su üzerinde ulaşımını sağlamakla görevli dan buralarda istihdam edilen insanlar, üretkenliğe
kılınmışlardı. Gene köprülerin tamirleri ve korun- sevk edilerek sosyal yapıya katkısı sağlanmıştır.
ması ile de sorumlu kimseler bulunmakta idi (Or- Ayrıca bölgedeki ekilebilir alanlar ziraata açılarak,
honlu, 1990). Bir köy halkı tamamen derbendci müsait çevre şartlarının akıp giden zaman süreci
olarak tayin edildiği gibi, içinden belirli bir kesimde içerisinde değerlendirilmesi söz konusu olmuştur.
derbendci olarak tayin edilebilirdi. XVIII. Asırda O günkü dönemde belirli sosyo-kültürel çev-
Anadolu’da bulunan derbendlere yeni bir nizam re şartlarında kurulan bu müesseseler, devlet kont-
verildiği zaman, onlara bölgeden geçen tüccardan ve rolünde faaliyet gösteren adeta bir sivil toplum
hayvan sürüsünden ayni ve nakdi olarak geçit akçası örgütü gibi çalışmakta, önemli toplumsal faaliyetleri
alma hakkı tanınmıştı. Derbendciler bulundukları yürütmekteydiler. Vesikalarda kayıtlı olmak üzere,
yerin iktisadi hüvviyetine göre çiftçilik veya hay- derbendler içerisinde eczacıdan hayvan bakıcısına,
vancılık ile meşgul oluyorlardı. Derbendci oldukla- ayakkabı tamircisine kadar olan mesleklerin bulun-
rından avarız gibi (Tabakoğlu, 1994) diğer vergiler- ması, bu teşekküllerin ne kadar farklı ve zengin bir
den muaf durumda idiler. Fakat öşürden muaf hizmet faaliyeti yürüttüklerini bize göstermektedir.
değillerdi. Bunlar kendilerine ayrılmış bulunana top- Derbendler, hanlar ve kervansaraylar gibi kültürel
raklardan başka yerlerde ziraat yapamazlardı. bünye içerisinde teşekkül ettirilmiş birimler, döne-
Bulundukları topraklar bir sipahi toprağı ise ziraat min iktisadi ve sosyal hayatını bize aksettiren önem-
ettikleri takdirde öşürünün tamamını verirlerdi. Bir li yapılardır. Çalışmamızda Derbend teşkilatı çerçe-
derbendci vefat ettiği zaman meydana çıkan hukuki vesinde bu müesseselerin izahında, sosyal yapımı-
durumda şu olurdu: Vefat eden zatın çocuğu yoksa zın zaman ve çevre şartları karşısında sürekliliğini
derbend kadrosunda bulunan muayyen sayıdan fazla koruduğu ve varlığını zenginleştirerek devam ettir-
tayin edilmeyeceği için, vefat eden şahsın yerine diği görülmüştür. Müesseselerin bir öncekilere bağlı
derbendci olarak namzet kılınan şahıs derbendci olarak, onların temelleri üzerine gelişerek kurulma-
yapılırdı. Derbendcilik babadan oğula geçen bir nevi sı, kültürel dünyamızın birikimini, tutarlılığını ve
meslek imtiyazı idi. Bazen derbendcilik, köprücü- gücünü göstermektedir. Derbend gibi müesseseler
lük, suyolculuk, bazı halkın vergilerden kaçmak için içerisinde insana ve topluma yönelik pek çok çeşit-
sık sık mensubiyet iddiasında bulundukları hizmet- lilikteki hizmetin ifası, Türk kültürü içerisinde insan
lerdendi. Bu durum özellikle bozgun ve buhran odaklı değerlerin ne kadar önemli olduğunu ve
yıllarında artmıştır. Harp zamanı ağır vergi yükünü bunların somut bir yansımasını ortaya koymaktadır.
6. KAYNAKLAR
53
Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları; 2008 Ersan ERSOY
1. Akdağ, Mustafa; 1950 “Osmanlı İmparatorlu- Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Türk Tarih Kurumu
ğu’nun Kuruluş ve İnkişaf Devrinde Türkiye’ Yay., Ankara
nin İktisadi Vaziyeti”, Belleten, C.XIV,S.55, 10. Kafesoğlu, İbrahim, 1991 Türk Milli Kültürü,
T.T.K. Yayınları, Temmuz BoğaziçiYay., İstanbul
2. Beydilli, Kemal, 1999 “Kuruluştan Küçük Kay- 11. Karamursal, Ziya, 1989 Osmanlı Mali Tarihi
narcaya”,Osmanlı Devleti Tarihi, C.I, Zaman Hakkında Tetkikler, T.T.K. Yay., Ankara
Yay., İstanbul
12. Köprülü, Fuad, 1986 Osmanlı İmparatorluğu’
3. İnalcık, Halil, 1951 “Osmanlı İmparatorluğu’ nun Kuruluşu, Ötüken Yay., İstanbul
nun Kuruluş ve İnkişaf Devrinde Türkiye’nin
İktisadi Vaziyeti Üzerinde Bir Tetkik Münase- 13. Orhonlu, Cengiz, 1990 Osmanlı İmparatorlu-
betiyle” , Belleten, C.XV, S.60, Ekim ğunda Derbend Teşkilatı, Eren Yayıncılık, İs-
tanbul
4. Akdağ, Mustafa, 1995 Celali İsyanları, Cem
Yayınları, İstanbul 14. Orhonlu, Cengiz, 1987 Osmanlı İmparatorlu-
ğu’nda Aşiretlerin İskânı, Eren Yayıncılık,
5. Cin, Halil- Akgündüz, Ahmet, 1990 Türk İslam İstanbul
Hukuk Tarihi, C.I, Timaş Yayınları, İstanbul
15. Öğel, Bahaeddin ve Diğerleri, 1992 Türk Milli
6. Cin, Halil, 1985 Osmanlı Toprak Düzeni ve Bütünlüğü İçerisinde Doğu Anadolu, Boğaziçi
Bu Düzenin Bozulması, Boğaziçi Yay, İstanbul Yay., Ankara
7. Devellioğlu, Ferit, 1996 Osmanlıca Türkçe, 16. Şeker, Mehmet, 1991 Fetihlerle Anadolu’nun
Ansiklopedik Lügat, 13.B., Haz. A.S. GÜNEY, Türkleşmesi ve İslamlaşması, Diyanet Yay.,
Aydın Kitabevi, Ankara Ankara
8. Eröz, Mehmet, 1991 Yörükler, Türk Dünyası 17. Tabakoğlu, Ahmet 1994, Türk İktisat Tarihi,
Araştırma Vakfı Yay., İstanbul Dergah Yayınları, İstanbul
9. Halaçoğlu, Yusuf, 1991 XVIII. Yüzyılda Os- 18. Türkdoğan, Orhan; 1996Türk Tarihinin Sosyo-
manlı İmparatorluğu’nun İskan Siyaseti ve lojisi, Turan Yay., İstanbul-

54

You might also like