You are on page 1of 37

______________________________________BOZKURT_______________________________________

______________________________________BOZKURT______________________________________
_

Adalar Denizinden Altayların daha


ötesine kadar bütün Türk gençliğine....

Yer bulmasın gönlünde ne ihtiras, ne haset. Hayatın kamçısıyla sızar derinden kanlar,
Sen bütün varlığına yurdumuzun malısın. Senin büyük derdinden başkaları ne anlar?
Sen bir insan değilsin; ne kemiksin, ne de et; Vicdanını Paris`e, Moskova`ya satanlar,
Tunçtan bir heykel gibi ebedi kalmalısın. Küfür diye bakarlar senin dualarına.

Izdırap çek, inleme... Ses çıkarmadan aşın. Hey arkadaş! Bu yolda ben de coşkun bir selim,
Bir damlacık aksa da, bir aczdir göz yaşın; Beraberiz seninle, işte elinde elim.
Yarı yolda ölse de en yürekten yoldaşın Seninle bu hayatin gel beraber gülelim
Tek başına dileğe doğru at salmalısın. Ölümüne, gamına, tipisine, karına...

Ezilmekten çekinme... Gerilmekten sakın! Atandan kalmış olan kılıcı iyi bile,
İradenle olmalı bütün uzaklar yakın, Onu bütün gücünle vuracaksın çağında.
Dolu dizgin yaparken ülküne doğru akın Savaş...Bunun tadını ey Türk sen bulamazsın,
Ateşe atılmalı, denize dalmalısın. Ne sevgili yanında, ne baba ocağında.

Ölümlerden sakınma, meyus olmaktan utan! Savaşmaktan kaçınır, kim varsa alnı kara;
Bir kere düşün nedir seni dünyada tutan? Kan dökmeyi bilenler hükmeder topraklara...
Mefkuresinden başka her varlığı unutan Kazanmanın sırrını bilmiyorsan git, ara
Kahramanlar gibi sen, ebedi kalmalısın... “Çanakkale” ufkunda, “Sakarya” toprağında.

Sen ne elde ve dilde gezen billur bir sağrak, Siyasette muhabbet... Hepsi yalan palavra...
Ne de sıska bir göğüse takılan bir çiçeksin; Doğru sözü “Kül Tegin” kitabesinde ara...
Senin de bu dünyada nasibin var: Savaşmak!.. Lenin’den bahsederse karşında bir maskara
Kayalarla güreşip dağlarda öleceksin. Bir tebessüm belirsin sadece dudağında.

Yoldaşlık ederekten gökte güneşle, ayla Yatağında ölmeyi hatırından sök, çıkar!
Aşarsın tepe, ırmak; yürürsün ova, yayla... Döşeğin kara toprak, yorganındır belki kar...
Hayata ne biçimde geldinse bir borayla Sen gurbette kalırsan, ben ölürsem ne çıkar?
Daha sert bir kasırga içinde biteceksin. Ruhlarımız buluşur elbet Tanrıdağı`nda...

Kızıl Elma uğrunda kılıç çekince kından Mukadderat isterse seni yoldan çevirsin,
Bahtiyarlık denen şey artık geçmez yakından; Sen hele bu yollarda yıpranarak aşın da,
Mesut olup gülmeyi sök, çıkar hatırından. Varsın bütün ömrünce bir an nasip olmasın
Belki öldükten sonra bir parça güleceksin. Yorgunluğunu gidermek serin bir su başında.

Yüz paralık kurşunla gider “Hayat” dediğin; Bir gülüşten ne çıkar, ne çıkar ağlamaktan?
“Tanrı Yolu” uzaktır; erken kalk, sıkı giyin. Kullar kancıklık eder, bela bulursun Hak’tan.
Yazık, bütün ömrünce o kadar özlediğin Gün olur ki bir yudum su ararsın bataktan,
Güzel Kızıl Elma’na varmadan öleceksin. Gün olur ki bir tutam tuz bulunmaz aşında.

Belki bir gün çöllerde kaybedersin eşini, Bir çığ gibi yürürsün bir lahza durmaksızın,
Belki bir gün ağlarsın kaçtı diye karına. Bir ilahi kaynaktan geliyor çünkü hızın.
Işıksız kulübende boranın esişini Duygular ölmüştür... Tapınılan bir kızın
Dinleyerek çıkarsın bir ümitsiz yarına. Bir füsun bulamazsın gözlerinde, kaşında.

Gün olur ki mertliğin uğrar kahpe bir hınca; Iztırabı kanına kat da göz kırpmadan iç!

BOZKURT 2
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Namert bir el arkandan seni vurur kadınca; Varsın gülsün ardından, ne çıkar, bir iki piç...
Bir gün sabrın tükenir... Silahını kapınca Bu varlık dünyasında yalnız senin hiç mi hiç
Haykırarak çıkarsın yurdunun dağlarına... Bir şeyin olmayacak... Hatta mezar taşın da...

BOZKURT 3
______________________________________BOZKURT_______________________________________

DIŞARIDAN4 GELMEMİŞ
BOZKURT DIŞARIDAN GELMEMİŞTEK
24 DÜŞÜNCE
SİZ NESİNİZ, SİZ
Türkçü Gençlik Dergisi TEK DÜŞÜNCE KİMSİNİZ?
Temmuz 2004 H.Nihal ATSIZ Adil ERYILMAZ
Sahibi

Ozan RUHSATİOĞLU
ozan@turan.tc
25 TÜRKÇÜLÜK
BAHSİNDE GAFLET
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Nejdet SANÇAR

Oğuz KARAHAN
oguz@turan.tc
26 IRAK’TA NELER
Yazı Kurulu OLUYOR
Murat TÜRKMENATA
İsa Akif YÜMNÜ
İlhan KURTKAN
Ahmet ÇAKMAK 6 BİZCE DEVLET
Adil ERYILMAZ İsa Akif YÜMNÜ
MURAT TÜRKMENATA

Mali İşler Sorumlusu


27 SÜLEYMAN’IN
8 BU VATAN KİMİN?
BAHÇESİNDE NELER
OLUYOR?
H. Ağahan AKIN Ozan RUHSATİOĞLU Murat TÜRKMENATA
Tanıtım Sorumlusu

Adil ERYILMAZ 11 TÜRKÇÜLÜK 29 KIBRIS BARIŞ


DÜŞMANLARINI HAREKATININ 30. YILI
Yayın Danışmanı
TANIYALIM Önder TURANCIOL
TONYUKUK Oğuz KARAHAN

İletişim Bilgileri

www.turan.tc
16 “MEMLEKETE HOŞ 31 TÜRKİYE TÜRKLERİN
GELDİN”, KORKUT EKEN! Mİ?
Hüseyin MÜMTAZ Ferhat UÇKUNOĞLU
turan@turan.tc
Ayda Bir Yayımlanır.

Kaynak göstermek şartı ile alıntı


18 BUŞT’UN 33 KİTAP TANITIMI
NATO’SUNUN DİNDARLARI
yapılabilir. Tüm hakkı Türk Irkına
Ahmet ÇAKMAK
aittir.

Dergimiz şu an yalnızca internet 34 BİLGİSAYAR


üzerinden yayımlanmaktadır.
Türkçülerin desteği ile dergimiz
19 KORKUT EKEN
DÜNYASI
Gürhan ÖZEN
büyüyecek ve Turan’ın her köşesine Yakan CUMALIOĞLU
ulaşacaktır.

35 TÜRK YİĞİTLERİ
Kapak Resmi: EFSANE 23 EY TÜRK UYAN! www.turkyigitleri.com
YARBAY KORKUT EKEN Mete KARLIDAĞ

BOZKURT 4
______________________________________BOZKURT_______________________________________

■ H.NİHAL ATSIZ
edinmesi bakımından hayli, boş, hatta maceracı
Türkçülük düşüncesi, bu fikrin düşmanları veya ve tehlikeli olması düşüncesidir. Bu da yanlıştır.
her şeyle alay etmek alışkanlığında olan
“Hayali” demek, asla gerçekleşmeyecek ve
prensipsizler tarafından saldırıya uğrarken,
gerçekleşmemiş demekse, Türkçülük hayali
yapılan sataşmaların başlıcaları şunlar olmuştur:
değildir.
1-Bunlardan biri “Türkçülük” kelimesine olan
Türkçülük, Türklüğün geçmişteki haklarının
itirazdır. İtirazcılar şöyle demektedirler:
mirasını istemek bakımından haklı, meşru ve
“Türkçülük de ne demek oluyor? Bunlar Türk mü
tarihi bir davadır.
satıyorlar? Sütçü, süt alan demek olduğu gibi
bunun manası da Türk satan demektir. Böyle
Türkçülüğün istekleri, geçmişte birkaç kere
saçma bir düşünce olur mu?” Bu itirazın hiçbir
gerçek olduğu için, “hayal olmamak” gibi bir
ciddi tarafı olmadığı meydandadır. Çünkü
dayanağı var demektir.
kelimelerin sonuna gelen “ci, cı, cü, cu, çi, çı, çü,
çu” ekleri, yalnız o nesnenin satıcılığını
Büyük milli ülkülerin hiçbirisi, gerçekleşmesi
göstermez; türlü türlü manalara da gelir. En
kolay işlerden değildir. Fakat hepsi birer birer
yaygın ve geniş anlamı ise sevgi, taraftarlık,
gerçek olmaktadır. Hindistan ve İndonezya kaç
mensupluk belirtmesidir. Nitekim “cumhuriyetçi”
yüzyıl sonra milli dileklerine kavuştular? Otuz yıl
ve “kıralcı” kelimeleri cumhuriyeti ve kıralı satan
önce yalnız birkaç aydının kafasındaki hayal olan
değil, tamamen aksine seven, taraftarlık eden
İndonezya bağımsızlığı nasıl gerçekleşti? Sekiz
demektir. Bunun gibi “Türkçü” kelimesi de
yüzyıllık bir tutsaklıktan, hatta dilini kaybettikten
“Türkü seven”, “Türke taraftar olan” anlamına
sonra, İrlandalılar, nasıl kurtulup, kitaplarda kalan
gelir.
milli dillerini diriltmeye koyuldular? Ya hele,
dilleriyle anavatanlarını da kaybedip dünyanın her
2-İkinci ve pek olumsuz bir itiraz, Türkçülüğün,
tarafına dağılan Yahudiler, 2000 yıl sonra
memleketteki başka unsurları gücendireceği
Filistin’de milli devletlerini kurup milli dillerini
fikridir. Bunun da hiçbir tutar yeri olmadığı
milli yazıları ile yazmaya başlamadılar mı? Bütün
ortadadır. Dünyanın hiçbir yerinde, yüzde on
bunların yanında Türkçülük ülküsü ne kadar
gücenecek diye yüzde doksanın kendi
yumuşaktır?
düşüncelerini ve çıkarlarını açıkça ileri sürmekten
alıkoymak istemesi görülmüş değildir. Bundan
Türkçülüğün, maceracı olduğu hakkındaki iddia
başka bir memleket, yalnız bir milletindin ve o
da hiçbir tarihi olaya dayanmamaktadır.
milletin istek ve çıkarlarına göre idare olunur.
Türkçülük, şimdiye kadar iş başına gelmiş
Azınlıklar o ülkede, ancak, asıl sahiplerin milli
değildir ki, maceracı olduğu denenmiş olsun.
haklarına baygı göstermek şartıyla adalet içinde
Sınırdışı ırkdaşlarını düşünmek, onların bizimle
yaşamak hakkına maliktirler ve hiçbir suretle,
birleşmesini veya hiç olmazsa bağımsız olmasını
kendi özel ve milli şartlarını, çıkarlarını ileri
istemek ise hiçbir zaman maceracılık değildir.
süremezler. Hele memleketin asıl sahiplerinin hak
Dünyanın bütün milletleri, hatta pek yeni devlet
ve çıkarları aleyhinde hiçbir dilekte
kuranları bile ilki iş olarak sınırdışı ırkdaşlarımızı
bulunamazlar. Bu takdirde vatana ihanet etmiş
düşünmek ve hele insan hakları beyannamesinden
olurlar. Türkiye’de, yüzde on gücenecek diye
sonra, onların da insan haklarından faydalanması
yüzde doksanı Türkçülük yapmakta alıkoymaya
için teşebbüslere girişmekle yükümlüyüz.
çalışmak, adeta, yüzde onun manevi
Soydaşlarımızı, sistemli bir şekilde yok edenlere
diktatörlüğünü kurmak demektir. Böyle bir
savaşa hazırlanmak maceracılık değildir.
düşüncenin ahlakla ve kanunla ilgisi yoktur.
Milletimizin ve insanlığın en kutlu hakları
Hiçbir türlü mantıkta da makbul bir prensip
uğrunda Kore savaşına katılmak nasıl maceracılık
değildir.
değilse; Türklüğün, insanlığın, medeniyetin,
3-Üçüncü ve makul gibi gözüken bir itiraz;
mukaddesatın düşmanı olan Moskoflarla
Türkçülüğün, bütün dünya Türklerini ülkü

BOZKURT 5
______________________________________BOZKURT_______________________________________
hesaplaşmayı düşünmek de öylece maceracılık
değildir. ZİNDAN
Milletimizin ve insanlığın en kutlu hakları Burda güneş açmıyor,
uğrunda Kore savaşına katılmak nasıl maceracılık
Ümit kuşu uçmuyor,
değilse; Türklüğün, insanlığın, medeniyetin,
mukaddesatın düşmanı olan Moskoflarla Yol yok, kervan göçmüyor,
hesaplaşmayı düşünmek de öylece maceracılık Dakikalar geçmiyor...
değildir. Kore’de nasıl Türkiye savunulduysa,
kendi sınırlarımızda da Türkiye, Türklük ve bütün
insanlık korunacaktır.
Bir kadının melali,
4-Solcular tarafından yapılan bir itiraz da,
Türkçülüğün dışardan gelme bir fikir olduğudur. Bir yavrunun hayali,
Güya bunu Almanlar icad ederek Türkiye’ye Bir evin öksüz hali
sokmuşlar” Türkçülüğün ırkçılık ilkesi de, Hitler Gözlerimden kaçmıyor...
Almanyasının ırkçılığından alınma imiş!

Yalnız Yahudilere karşı güdülen Alman ırkçılığı


ile, her millete karşı bir korunma ilkesi olarak
ileri sürülen Türk ırkçılığı arasında bir bağlantı Döndüm vuslat yolundan,
bulunmadığı ve Türk ırkçılığının Alman Yandım firkat çölünden,
ırkçılığından çok eski olduğu belgelerle Tanrı rahmet selinden
meydandadır. Bir milli ülkünün, yabancı bir Bir damlacık saçmıyor...
millet tarafından Türklere aşılandığı yolundaki bu
itiraz, üzerinde durmaya değmeyecek kadar
çürüktür. Gerçekte ise, bugün, Türkiye’de fikir
akımları arasında yerli ve mili olan tek fikir
Türkçülüktür. Faydalı veya zararlı olsun, Karardı gündüzlerim,
ötekilerin hepsi dışardan gelmiştir: Komünizm, Kış oluyor yazlarım,
bize, Rusya’dan aktarılmış ve bir vatan ihaneti Dumanlanan gözlerim
halini almıştır. Milletlerarası Yahudi aleti olan Uzak yakın seçmiyor..
Masonluk, Balkanlar yolu ile Türkiye’ye
girmiştir. Bugün itibarda olan demokrasinin
vatanı İngiltere, sonra Fransa’dır. Epey taraftarı
bulunan iktisadi liberalizm ve devletçilik de
yabancı köklüdür. Bir zamanlar gazetelerde ve Bir gönülüm: muratsız,
Meclis içinde taraftarları görülen Faşizm, İtalya Bir kartalım: kanatsız,
ve Almanya’da doğmuştur. Hatta bugün Kendinden geçse Atsız
Türklerce benimsenip milli bir hale gelmiş
Dakikalar geçmiyor…
bulunan müslümanlık bile aslında Türk köklü
değildir. Türk köklü tek fikir, tek ülkü yalnız
Türkçülüktür. Bu bakımdan da milli şuurumuzun
gelişmesi nisbetinde büyüyecek, güçlenecek ve [ BOZKURT dergisinin yazarları tarafından
atılışlar yapacaktır. komutanımız Efsane Yarbay KORKUT EKEN’e
ithaf edilmiş olup1944 yılı Temmuz ayının
ORKUN 13 EKİM 1950 ızdırap dolu günlerinde yazılmıştır.]

BİZCE DEVLET
■ İSA AKİF YÜMNÜ

BOZKURT 6
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Devlet; uzun vadeli-geniş ölçekli “siyasi” ve kısa büyük bir demokrasi yalanıdır. Hükümetler bu
vadeli-dar ölçekli “politik” tanımların anlam ve tuzağa düşse bile “bahsettiğimiz anlamda
ifade içeriğine tamamen girmeyen, toplum devletler” bu tuzağa düşmez. Bu bağlamda
içerisinde gelişen her türlü kurumdan daha kavramsal olarak sıklıkla karıştırılan iki kavram
ayrıcalıklı ve önemli, kuralları stratejik konularda devlet ve hükümet kavramlarıdır. Unutulmaması
köşeli,toplumsal konularda kırçıllı olması gereken gerekir ki hükümet dediğimiz seçimle iş başına
en üst düzeydeki psiko-siyasal güçtür. Ancak gelmiş, soyut ve somut anlamları ile devletle eş
devlet, dilbilimsel (filologic) ve bilgibilimsel güdümlü olarak çalışması gereken, devletin
(epistomologic) tanımlarının dışında farklı ilerlemelerinden kendine seçim malzemesi,
açılımlara sahip olmadığı müddetçe ne gerçek gerilemelerinden ise enkaz edebiyatı malzemesi
sosyal adaletin sağlanması ne de toplumun farklı çıkaragelmiş, sosyal-siyasal bir örgüttür.
kesimleri arasındaki farklılıkların çatışmalara yol Hükümetlerin kendini devletin üzerinde gördüğü
açmayacak şekilde çözüme kavuşturulması durumlarda ise devlet, “durumdan vazife
mümkün değildir. Bunun için devletin bir çıkaragelmiş” sosyal-siyasal bir örgüt tanımıyla
görünen bir de görünmeyen yüzü olmak karşımıza çıkmıştır.
zorundadır.
Ayrılıkçı ve bölücü grupların en büyük özelliği
İnsanların, örgütlerin, kalabalıkların, ulusların şartlar uygun olduğunda ya da isteklerine
fikirlere ve olaylara bakış açıları herhangi bir ulaşmaya başladıklarında,eylemlerinin ve
psikometrik ölçüm ile tekdüzelenemez. İnsan ve isteklerinin zarar verme çıtasını yukarıya
temeli insan olan yapılanmalar benzer olaylara taşımalarıdır. Amaca ulaşmak için var olan
farklı zamanlarda farklı tepki verebilir ya da kurallarla taban tabana zıt bir şekilde kendi
vermeyebilir. 1996 yılında kutlanan(!) işçi kurallarını koyan uç fikirlerle şu veya bu
bayramında ininden ya da kafesinden çıkarak nedenden dolayı uzlaşmaya çalışmak, bu
kendini medeniyetin alanlarına bırakan ayak grupların suyuna gitmek, bu grupların her olta
takımının söylemleri ile birkaç ay önce işçi attıklarında yüklü miktarda balık çektikleri sulara
bayramını kutlayan sol fikirli sivil toplumun ve daha sık olta atmaları demektir. Bu savımıza
örgütlerinin söylemleri arasında ciddi bir fark güncel dünya siyasetinde en taze örnek tahmin
yoktur. Fakat yakın geçmişimize bakacak olursak edersiniz ki bizim ülkemiz. Kürtçe eğitim ve
aynı siyasi çizginin 8 yıllık bir fotoğrafında poz kürtçe yayın kanunlaştıktan sonra, kara
veren bu grupların eylemleri arasında ak ve kara Avrupa’sından ve Atlantik ötesinden birileri bastı
kadar fark vardır. Hafızalarımızı tazelersek olaylı vaveylâyı... “Efendi yasayı çıkardınız da e hani
Kadıköy kutlamalarının(!) ardından devlet bu yasanın uygulaması”. “Baş üstüne başefendi”
görünen ve görünmeyen yüzü ile yasadışı sol diyerek sadakat tazeledi hükümet. Gerçi daha
örgütlere hayal bile edemeyecekleri darbeler önceden hükümetin, ata binmeden sorunlu
indirmeye başladı. Onlarca hücre evi basıldı. Türk başvekili Türk’üz yerine Türkiyeliyiz desek
bayrağı ve neşrettikleri yasa dışı yayınların kulağa daha hoş geliyor” anlamında cümleler
arasında kimileyin pişmanlık içinde başını öne kurmaya başlamıştı. Başvekil kendini 72,5
eğmiş, kimileyin meydan okurcasına zafer işareti milletin padişahı sanıyor ya kazın ayağı öyle değil
yapan örgüt üyelerini hatırlarsınız. Kim bilir aslında. Bu arada hızlı bir oldu bittiyle bir
kimlerin zihnini ve sağlıklı karar alma yetisini operasyonda DGM’ler üzerinde yapıldı. Bayram
felç edecek propagandist 20-30 yasa dışı kitap, etti ayrılıkçı kürtler, öyle ya artık başlarını belaya
kim bilir kimlerin yumuşak etinden içeri girerek soktuklarında karşılarında mahkeme duvarı gibi
ya can alacak ya da sakat bırakacak, farklı yüzleri ve milli fikirleri ile aşılmaz kaleleri
ölçülerde birkaç yüz mermi ve birkaç tabanca.... andıran DGM yargıçlarını bulmayacaklar.
Başta “parti-cephe” olmak üzere TİKKO, MLKP, Vatan hainliği ve terör örgütü PKK üyesi
DEV-SOL gibi örgütler birer birer çökertildi. olmaktan hapse tıkılan 4 eski DEP milletvekili ise
Devlet bu işi yaparken sırt sıvazlayan elinin içini “sakın bir daha vatana ihanet etmeyin bu da size
değil, göz şişiren elinin tersini kullanıyordu. ders olsun hıııı” denilmek kaydıyla dışarı
Sosyal adaletin, kamu haklarının korunması çıkarıldı. Dışarı çıkarılır çıkarılmaz ise mevzua
için,bozguncuların ve masumların yargı önünde kaldıkları yerden devam etmeye başladılar.
neredeyse biri diğerine yakın haklara sahip olması Hükümet ve devlet arasındaki kavramsal farklılığı

BOZKURT 7
______________________________________BOZKURT_______________________________________
en iyi bilenlerden biri de sanırım Tuncer Kars/Kağızman’daki 7’nci Mekanize Tugay’ı,
Bakırhan... Adam kalkıp pervasızca hükümete ve Van/Erciş’teki 10’uncu Piyade Tugayı’nı ve
kongra-gel’e aynı mesafedeyiz diyor. Dikkatimizi Çankırı’daki 9’uncu Zırhlı Tugay’ı lağvediyor ve
çeken bazı noktaları belirtmek istiyoruz. bir gün sonra da PKK-Kongra-Gel’den gelen
Öncelikle AKP milletvekilleri içerisinden 10 kişi, açıklama dikkatimizi çekiyor, “Stratejik hedeflere
4 eski DEP vekili kastedilerek içerisinde sıklıkla saldırılarımız başlamıştır.” Ne diyorduk çok
“bu bölücüler,bu vatan hainleri” ifadeleri geçen uzlaşmacı ya da barışçıl olmak başımıza mutlaka
olcukça sert bir bildiri yayınladılar. AKP grup dertler açar. Sizin 4 tugay dediğiniz büyük eşit 20
başkan vekili Salih Kapusuz ise, “Bildirinin ne bin askerdir ve bu yirmi bin askerin 10 bin’i olası
gereği var zaten genel başkanımız gereken cevabı terör bölgesinde. Bana kalırsa çok büyük yanlışlar
verdi” demiştir. Gereken cevap ise asla Recep yapılıyor. Tehditler azalmıyor, tehditlerin kendini
Erdoğan’ın verdiği cevap değildi. Bu gibi artık amiyane bir tabirle “kabak gibi su yüzüne
durumlarda gereken cevap ise sadece “Gereği çıkardığı” günlerdeyiz. Lütfen görünüz!
yapılacak” demektir. Bundan sonra,eminim ki bir Unutulmaması gereken nokta şudur ki, AB
ya da birkaç cumhuriyet başsavcısı Anayasa normlarında değerlendirilen siyasi anlayış
Mahkemesi’ne partinin kapatılması için dava farklılıklar üzerinden siyaset yapmaktır.
açacaktır. Müteakip süreçte ise, partinin Dünyanın adalet ve demokrasi havariliğine
kapatılması için yeterli sebepler haliyle soyunmuş Amerikan ve Avrupalı oluşumlar,
bulunacaktır ve Bakırhan’ın hepimizi üzeri kapalı baskın yapı içerisinde erimek istemeyen,
tehdit eden açıklamaları gereken şekilde kendisini her açıdan farklı hisseden etnik grupları,
değerlendirilecektir. Ancak DEHAP’ın kendisini söz konusu coğrafyadaki en ufak çıkarları
PKK-Kongra-Gel’le eşit mesafede hissettiği doğrultusunda pervasızca kullanmaktadırlar.
hükümet, DEHAP’ın kapatılmaması için bağımsız Kimse bu bizim özgün çağdaşlaşma sorunumuz
yargıya tüm gücüyle yüklenecektir. Çünkü AB mavralarıyla kafa karıştırmasın. Dünya ile
tam üyeliği sürecinde bu kadar yol almışken kürt entegrasyon ya da diyalog eski muhafazakârların
topluluğu üzerinde etkin bir siyasi partinin ruhban okulu açılsın, Ayasofya kilise olsun
kapatılması, eminiz ki Avrupalı dostlarımızı hayâl demeleri ise, tüküreyim ben öyle bütünleşmenin
kırıklığına uğratacaktır. DGM’lerden sonra ya da diyalogun içine. Biz batılılaşma yanlısı
Anayasa Mahkemesi ile de ilgili bir yasal değiliz, biz özleşme yanlısıyız. Çünkü Gazi
düzenleme gelirse hiç şaşırmayın. Hükümet eğer Mustafa Kemâl Paşa bize “sen maymun değilsin,
başarılı olur da Anayasa Mahkemesi üzerinde ne batılılaş, ne Amerikanlaş olsa olsa özleş” diye
DEHAP’ın kapatılmaması için bir baskı emir verdi. Biz bu emre uyuyoruz. Ulusal
oluşturabilirse, bundan sonra sıra PKK-Kongra- güvenliğimizin ve milli devlet yapımızın masaya
Gel’in hükümetçe tanınan bir siyasi kanadının yatırıldığı durumlardaki her türlü fikri esnekliği
oluşturulmasına gelecektir. Tahmin ediyorum ki bu emirden olarak şiddetle reddediyoruz.
DEHAP kendini lağvedecek, ayrılıkçı kürtler Türkiye’de bahsedilen anlamda gerçek bir
arasında Apo’nun emanetçisi rolüne en fazla devletin halâ nefes aldığını umuyoruz. Ey devlet!
yakıştırılan Leyla Zana, DEHAP’ın da katılımıyla Eğer yaşıyorsan al sana senaryo yukarda yazıyor.
büyüyen bu siyasi örgütün başına geçecektir. Sanki sen bunları bilmiyor musun? Biliyorsan ne
Sonrası malûm, referandum! duruyorsun? Ey devlet! Yok eğer öldüysen rahat
uyu. Türklüğün bekası için yeri gelir biz de devlet
Peki bizim umduğumuz anlamdaki devletin, belki oluruz.
de en etkin dişlisi olan, millet ve milliyetperver Yıkılsın Düzen, Yaşasın Devlet!
TSK ne yapıyor? Ne yapsın o da tugaylarını
lağvediyor. Kırklareli’ndeki tugayın lağvedilme
sebebi ise evlere şenlik “Yunanistan’a jest”...
Bazı askeri kaynaklara göre “Söz konusu plân
hem iç güvenlikteki hem de Türkiye’yi
çevreleyen tehditlerdeki azalmaya paralel olarak
BU VATAN KİMİN?
önümüzdeki yıllarda da devam edecek”... 28 ■ OZAN RUHSATİOĞLU
Mayıs’ta TSK tehditler azalıyor diyerek, ozan@turan.tc
Kırklareli’ndeki 33’üncü Zırhlı Tugay’ı,

BOZKURT 8
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Son zamanlarda Türkiye filminde baş rol alışkanlıktır dileyen www.vatan-online.com
oyuncuları ile üçüncü sınıf figüranlar hatta "kötü adresinden yayın yapan haşeratta bu söylemlere
adamlar" birbirine karıştırılmaya başlandı. Kötü sahip onlarca yazı bulabilir.
adamların vatan kurtulduktan sonra serçe parmak
gibi "hani bana hani bana " demesini anlıyoruz da Ancak bu uygulama Türk gençlerini uyutmaktan
bu söylemlerin hala "Türk Milliyetçisiyim" diyen başka bir vazife göremedi ve tam anlamıyla
şahısların ağzından çıkması bizi oldukça rahatsız başarısız oldu. Artık gerçekleri söylemenin vakti
ediyor. Bir dönem devlet resmi politika olarak gelmiştir.
"bu devleti kürdüyle Türkiyle beraber kurduk"
söylemini oldukça kullandı . Amaç Türk devletine karşı olan isyanları hafızaları öyle
"dezenformasyon" ile terör örgütlerinin insan 20 seneden öncesine gitmeyenlerin sandığı gibi
kaynağını kurutmak idi. öcalan çapulcusunun kurduğu örgüt ile sınırlı
değildir. Bağımsız bir Kürt devleti kurmak
Öyle ki bir çok milliyetçi yazar seferber olup amacıyla 1806'dan Cumhuriyete kadar 13 isyan,
"kürtlerin Türklüğü" masalını yutturmak için 1924'ten 1938'e kadar 25 bölücü isyan
kitaplar yazdı, broşürler bastırdı hatta Elegeş çıkarılmıştır. Bu isyanları Kürt Teali Cemiyeti,
yazıtları dahi bu işe alet edilerek kürtlerin Türk Hoybun Cemiyeti ve Kürt Bağımsızlık Komitesi
olduğu iddia edilmiştir.Türk Yazısı ile yazılmış organize etmiştir.
Elegeş yazıtının 8. satırındaki K(ÖÜ)RTLKN Biz Kurtuluş savaşını verirken ayağımıza dolanan
(Orkun abaçasında Ö ve Ü sesleri aynı harfle süprüntülerin başlıca isyanlarından hatırlatma
ifade edilir) harflerinden oluşan üç sözcük babında bahsedelim.Yorum okuyucularımıza ait
gösterilmiştir. "KÜRT eL KaN" yani "Kürt Eli olacaktır.
Hanı" şeklinde okunarak ileri sürülen bu görüş
yanlıştır. Doğru okunuş "KÖRTüL KaN" yani ANZAVUR İSYANI
"Kuvvetli (kudretli, şiddetli) Han" anlamında
olduğu aşikardır.Kuvvetli , şiddetli manasındaki Kurtuluş Savaşı'nın başladığı günlerde Osmanlı
körtül sözü eski Türkçe sözlüklerde geçmektedir. Padişahının ve İngilizler'in kışkırtmaları ve
(bknz. Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Şubat teşviki ile Milli kuvvetleri yok etmek için hilafet
98 112. sayı, sf 231) ordusu adı ile kurulan Kuvva-i İnzibatiye
tarafından çıkarılan ayaklanmalardır. (Birincisi:1
Hatta bununla da kalınmamış yukarıdaki yalanın Ekim 1919-25 Kasım 1919,ikincisi:16 Şubat
üstüne "bu vatanı kürtlerle Türkler beraber 1920-16 Nisan 1920) Anzavur halkın
kurmuştur, Çanakkale savaşını birlikte verdik " huzursuzluğundan faydalanarak Çerkes
gibi komediler eklenmiştir.İşin garibi bu köylerinde Milli teşkilatı kötüleyici konuşmalar
söylemin sahipleri bu tezlerinin terör örgütü başı yapmaya başladı. Bu kışkırtma üzerine
öcalan ile örtüştüğünün farkında dahi değillerdir , Pomaklardan Gavur İmam ve Şah İsmail
farkında olmadan terörist ile ağız birliği etrafına topladıkları kuvvetlerle Anzavur'un yanın
yapmaktadırlar. Aynı tezi savunan öcalan ve gelmişlerdir.
avanesi de bu söylemden yola çıkarak Türk
Cumhuriyetinde hak iddia etmektedirler. 16 Nisan 1920'de Anzavur kuvvetleri 14.Kolordu
Dileyenler "SERXWEBÜN" adlı paçavranın tarafından Susurluk'un güneyindeki Yahya
Mayıs 2000 sayısındaki "PKK Genel Başkanı köyünde sıkıştırılmış ve yapılan çarpışmada
Abdullah ÖCALAN yoldaş değerlendiriyor , bozguna uğratılmıştır.
Tarihi Kürtler ve Türkler birlikte yaptılar" başlıklı
yazıyı okuyabilirler.

Aynı söylemlere Türkiye Cumhuriyetini "küçük


burjuva diktatörlüğü, faşist devlet" olarak ALİ BATI İSYANI
nitelendiren bölücü, Marksist fraksiyonlarda da
rastlamanız mümkündür. Yazımızdaki Kurtuluş Savaşını başladığı günlerde düzensizlik
iddialarımızı kaynaklara dayandırmak genel bir ve karışıklıklardan faydalanarak çıkarılan

BOZKURT 9
______________________________________BOZKURT_______________________________________
isyandır.(11 Mayıs-18 Ağustos 1919) Ali Batı, Çerkez Ethem T.B.M.M. Reisliğine Meclisi'de
Midyatın güneyinde hayatlarını sürdüren bir aşağılayan ve Mustafa Kemal'in Bilecik'ten
aşiretin başına geçtikten sonra İngilizlerden de dönerken Ankara'ya götürdüğü İstanbul
yardım alarak isyan etmiştir. Onun asıl gayesi Hükümetinin temsilcilerinin hemen serbest
burada bir kürdistan devleti kurmak olduğu için, bırakılmasını isteyen bir telgraf çekti. Bunun
silahlı adamları ile Nusaybin'e girmiştir. İsyan üzerine Meclis'de Kuvayı Seyyareye karşı çıktı.
haberini alan Mardin 5. Tümen Kumandanlığı, 3. Batı Cephesi komutanlığı Ethem ve Tevfik
Tabur Kumandanı Yüzbaşı Yusuf Ziya'yı Beylerin vatana ihanet suçu işlediklerini öne
Nusaybin'e göndermiştir. Yusuf Ziya'nın sürerek teslim olmalarını istedi. Fakat mebus
müfrezesi Karakurt köyü yakınlarında Ali Reşit Bey'in de kendilerine katılmasıyla üç kardeş
Batı'nın askerleri ile savaşa tutuşmuş ve kaçan Ali Uşak'ta Yunanlılarla görüştüler. Düzenli ordu
Batı'yı saklandığı Medah denilen yerde kıstırarak İsmet Bey ve Refet Bey' in (Bele) komutasında
iki saat süren çarpışma sonunda ölü olarak ele 1921 yılı ocak ayında Kuvayı Seyyare'nin tuttuğu
geçirmiştir. Gediz-Kütahya üstüne yürüdü. Çerkez Ethem'in
yanındaki kuvvet iyice küçülmüştü.1.Süvari
BOLU VE DÜZCE İSYANLARI Grubu komutanı binbaşı Derviş Bey takip
ediyordu. Derviş Bey Ethem'in arkadaşı olduğu
Kurtuluş savaşı sırasında gerek İstanbul için Yunanlılara sığınmadan önce silahlarını
Hükümeti'nin ve gerekse İngiliz'lerin kışkırtması bırakmasını sağladı.
ile milli kuvvetlere karşı girişilen
ayaklanmalardır.(13 Nisan1920-31 Mayıs 1920) KOÇGİRİ İSYANI
İstanbul hükümeti tarafından desteklenen Kuva-i Erzincan ve çevresinde 1920 sonlarında eşkıyalık
İnzibatiye Kuvvetleri Düzce'de ayaklanma olayları alıp yürümüştü. Bu durumu önlemek
çıkarmışlardır. Asiler ilçenin dışında bulunan üzere Zara'dan İmranlı'ya gönderilen süvari
Müfreze Karargahını basarak, Müfreze alayının varlığı, eşkıyayı rahatsız ettiği için,
Kumandanını esir almışlardır. Asilerin elebaşları İmranlı bucak müdürü Haydar'ın akrabaları,
arasında Berzak Sefer, Çerkez Koçi Bey, Maan askeri bölgeden uzaklaştırmak amacıyla burada
Ali gibi kimseler bulunmaktadır. bir ayaklanma hazırladılar. Bir yandan da,
bölgede bağımsız bir kürt devleti kurulacağı
Binbaşı Şemsettin ve Kaymakam Arif Beyler yolunda propaganda yapıyorlardı. Nitekim 7
kumandasında milli kuvvetler kısa zamanda aşiret reisi, 8 nisan 1921'de TBMM'ye
çeşitli yerlerde yapılan çarpışmalar sonunda Bolu, gönderdikleri bir mektupla bölgede bir Kürt
Beypazarı, Nallıhan, Çarşamba, Mudurnu, Düzce, vilayeti kurulmasını, valiliğe bir kürdün
Hendek ve Gerede kasabaları asilerden atanmasını istediler. Ayaklanmayı bastırmakla
temizlenmiştir, görevlendirilen Nurettin Paşa komutasındaki
Merkez Ordusu Koçhisar, Zara, Muş, Ovacık,
CEMİL ÇETO İSYANI Kemah, Kangal, Koçgiri bölgesinde geniş bir
tarama harekatına girişti ve ayaklananlarla, 15
Kurtuluş Savaşı sırasında Fransız ve İngilizlerden yerde çarpışmak zorunda kaldı. Mayıs sonunda
yardım alarak Bahtiyar Aşireti Reisi tarafından doğru eşkıya grupları sindirilmiş, bunlardan bir
çıkarılan ayaklanmadır.(7 Haziran 1920) Bahtiyar kısmı teslim olmuş, 500 kadarı da öldürülmüştü.
Aşireti Reisi olan Cemil Çeto, Kürt Teali
Cemiyeti prensiplerine uygun olarak MİLLİ AŞİRET İSYANI
İngilizlerden yardım almış ve Doğu'da bir Kurtuluş Savaşı sırasında İngilizler ve
Kürdistan Devleti kurmak için ayaklanmıştır. Fransızların kışkırtması üzerine Urfa'da Milli
Milli kuvvetler Cemil Çeto kuvvetlerinin kısa Aşireti tarafından çıkarılan ayaklanmadır. (8
zamanda dağıtmış ve kendisi ile oğlu birlikte Eylül 1920) Milli Aşiret'in reisi İsmail ile birlikte
yakalanarak idam edilmiştir. Halil, Bahur, Abdurrahman ve Mahmut adlı
elebaşıları, Doğu'da bir Kürdistan Devleti
ÇERKEZ ETHEM AYAKLANMASI kurmak düşüncesi ile ayaklanmışlardır.

BOZKURT 10
______________________________________BOZKURT_______________________________________
(24 Ağustos 1920) Büyük bir kuvvetle harekete
geçen asiler, Viranşehir'i aldıktan sonra
Karakeçili Türkmen Aşireti'ne mensup olanları
öldürmüşler, fakat daha sonra yapılan çatışmada,
büyük çoğunluğu ortadan kaldırılmıştır.

Bu tarihten sonra TİP, 1961 sonrası Doğu


Mitingleri adı altında bölge halkını istismar
etmiştir. 1969 yılında Doğu Devrimci Kültür
Ocakları (DDKO) kurulmuş, bu dernek 16 Ekim
1970'de zararlı faaliyetlerden dolayı kapatılmıştır.
Kapatılan bu derneğin devamı olarak 1974'de
Ankara'da Devrimci Demokratik Kültür Derneği
(DDKD) kurulmuştur. Bu örgütler önce halkın
bazı sorunlarını istismar etmişler, daha sonra da
bağımsızlık temasını işlemişlerdir. Bunlar, legal
kuruluş olarak çalışmalarını yukarıdaki
derneklerin dışında Devrimci Halk Kültür
Derneği (DHKD), Devrimci Demokratik Gençler
Derneği (DDGD) Anti-Sömürgeci Demokratik
Kültür Derneği (ASK-DER) gibi derneklerle,
Komal, Roja Velât, Kava, Koral, Bora ve Yöntem
yayın evlerinde sürdürmüşlerdir.

Günümüze gelindiğinde alfabede adeta alfabede


29 harf var birini kapatırsanız diğerini açarız diye
meydan okuyarak faaliyetlerini gerek siyasi
partilerde gerekse her gün onlarcası türeyen
örgütlerde sürdürmektedirler.

"Türkiyelilerin" bir başka iddiası da Çanakkale


savaşları ile ilgiliydi. Bu konuda Gn.Kur.ATASE
arşivinden aldığımız bölgelere göre şehit sayısını
gösteren bir takım rakamları sizlerle paylaşmak
isteriz.Bakalım Çanakkale geçilmez dedirten güç ,
her Türk'ün öğrenmesi gereken bu destan kime
aitmiş.

Afyon 1773, Ankara 1926, Antalya 1201, Aydın


1806, Balıkesir 3003, Bolu 1419, Bursa 3274,
Çanakkale 1876, Çankırı 1024, Çorum 1427,
Denizli 2258, Mersin 1281, İstanbul 1908, İzmir
1814, Kastamonu 2577 , Konya 2683, Kütahya
156, Manisa 2289, Sinop 1538,Van 36 , Tunceli
30 , Muş 8, Mardin 7, Kars 2, Adıyaman 12,
Bitlis 63, Bingöl 8, Siirt 40 , Diyarbakır 49
Biz bu konuda yorum yapmayacağız , rakamlar,
fotoğraflar, tarihi gerçekler ve dil bilimi
diyeceğini demiş.

Tanrı Türk'ü Korusun!

BOZKURT 11
______________________________________BOZKURT_______________________________________
göğse savaşta yenmek öyle her aklına esenin
becereceği iş değildir.
TÜRKÇÜLÜK
Burada makaleye ara vererek küçük bir bilgi
DÜŞMANLARINI verelim. Çinli’nin biri evindeki kitaplığın
genişliği ile övünüp dururmuş.
TANIYALIM Dinleyenlerden biri merak edip eve gidince
hakikati görmüş. Çinli’nin kitaplığının ebat
■ OĞUZ KARAHAN olarak genişliği doğruymuş ama raflarda
oguz@turan.tc sadece iki kitabı var, biri miskinlik diğeri
kahpelik hakkında…
Türk milletinin dış düşmanlarının çokluğu
öteden beri bilinen bir gerçektir. Fakat M.Ö 500 yılında yazılan ve – teessüfle – adı
milletimizin düşmanları sadece sınırlarımız Savaş Sanatı olan kitaptan da anlaşılacağı gibi
dışında değildir. Bir de iç düşmanlarımız vardır. Türkler ancak kahpelikle, namert dövüşü ile ve en
Türk milletinin, içerideki düşmanları yeterli mühimi içeriden vurulan darbe ile yenilgi yüzü
ölçüde tanıdığı söylenemez. Onun içindir ki, iç görürler. Dış düşman bu işi daha çok satın alma
düşman çok kere kuvvetinin üstünlüğü muhakkak ile hallederken, iç düşman içeride olmanın
bulunan dış düşmandan bile tehlikeli olmaktadır. avantajı ile darbeyi içerden vurmayı dener.
Atsız Beğ’in mükemmel tespitini buraya
eklemeliyiz, yılanın bile en tehlikelisi bulunduğu Makalemizin ikinci paragrafı şu kelimelerle
yerle aynı renkte olanıdır. başlamış: “İç düşmanlarımızın büyük kısmı”…
Peki küçük kısım kimlerdir? Küçük kısım; dış
İç düşmanlarımızın büyük kısmı son düşmanın satın aldığı, iç düşmanın ise çeşitli
imparatorluğumuzdan bugünkü devletimize yalanlarla sezdirmeden kullandığı, gaflet
kalmış olan kötü yadigarlar, bir kısmı da sonradan uykusundaki ve şeklen Türk – ruhen
içimize girmiş tufeylilerdir. Bu tipteki yabancılaşmış olduğu için Türkçüler tarafından
düşmanların, Türk milletine ve Türk milletinin “maalesef Türk” namı ile anılan güruhtur.
sinir sisteminin merkezi durumundaki Türkçülük
fikrine düşman olmaları tek bir gerekçe ile İç düşman cephe savaşına giremediği için askeri
açıklanabilir o da bastırılmış aşağılık duygusudur. yazında “gayrı-nizami harp” olarak adlandırılan
Çağlar boyu Türk hakimiyetinde huzur içerisinde gerilla vur-kaçları ile sonuca ulaşmaya çalışır. İç
hayat sürmelerine rağmen “hakimiyet” düşmanlarla yaptığımız mücadele henüz silahlı
kelimesinin kendisi bu döküntü takımını mücadele olmayıp sosyal bir mücadeledir. Güçlü
kamçılamaya yetmektedir. Bu cins düşmanlardaki olanın hayatta kalacağı bu mücadelenin
ortak özellik, içten içe yayılan bir azınlık ırkçılığı safhalarını ve şartlarını iyi bilmek gerekiyor.
güdülemesinin zihindeki farklı noktaları “Silahlı” gerillacılık kır ve şehir olarak ikiye
kışkırtmasıdır. ayrılırken, “Sosyal” gerilla faaliyeti siyasi ve
psikolojik olarak ikiye ayrılır.
Zamana ve mekana, yaşa ve tecrübeye, sosyal ve
iktisadi duruma göre kişi, bu güdülemenin etkisi İç düşmanın siyasi faaliyetleri, zihinlerdeki farklı
ile Türk milletine ve Türkçülüğe karşı noktaların kışkırtılmasının bir tezahürü olarak
saldırganlaşır. Zihindeki farklı noktaların farklılık gösterir. Bugüne kadar tespit edilen belli
kışkırtılması ile iç düşman saldırganlaşır fakat başlı ideolojik faaliyet alanlarını şöyle
buna rağmen bu kişilerden pek azı cephe savaşına sıralayabiliriz: Komünizm, İnönizm,
cesaret edebilir. Şuur altlarındaki aşağılık Anadoluculuk, İslamcılık ve bunların çeşitli çap
duygusu onları tahrik ettiği kadar beynin korku ve ebattaki fraksiyonları iç düşmanın Türklüğe ve
hissini barındıran bölgesini de tetiklediği için Türkçülüğe karşı kullandığı başlıca siyasal
içerideki düşman Türklerle göğüs göğse araçlardır.
mücadeleye girmez. Dıştaki düşman da içteki de
iyi bilir ki 1. sınıf asker olan Türkleri ne silahlı
mücadelede ne de sosyal sahada yapılan göğüs

BOZKURT 12
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Komünizm: “Türk Milleti” kavramıdır. Türklüğün yükselişe
geçmesi, milliyetçiliğin toplumun her kesiminde
Komünizm denen illet bugün için çöp kutusuna kabul görmesi pek tabii ki soy özürlüleri rahatsız
atılmış bir pislik kaynağı olmakla birlikte yakın etmiştir. Komünizm denen virüsü yayanlara
tarihimizde hem dış düşmanların hem de iç baktığınızda onların deyişi ile “burjuva” olan
düşmanların en çok kullandıkları silahtı. kişileri görüyorsunuz. Komünizmin yayıldığı
alanlara baktığınızda ise yine onların deyişi ile
Dış düşmanlardan bu silahı bize karşı en çok “küçük burjuva” veya “proleter” kesimden
kullanmış olanlar; Rusya, Bulgaristan, Suriye ve kişileri görüyoruz. Nazım Hikmetof’un ailesi
Yunanistan olmuştur. … pamuk ırgatı değildi, Şefik Hüsnü ömründe
amelelik yapmadı, Behice Boran fabrikada hiç
Komünizmi Türklere karşı kullanan düşmanların çalışmadı, Hikmet Kıvılcımlı’nın karasabanla
en tehlikelisi şüphesiz ki Rusya’ydı. Türkiye’yi tarla sürdüğünü kimse görmedi, Sabahattin Ali
bir Sovyet uydusu yapabilmek için var gücü ile hiç hamallık yapmadı, Komünizmi Amerika’da
çalışan Moskof’un azatsız köleleri siyasi öğrenen Mihri Belli’yi ise anlatmaya bile gerek
partilerde, derneklerde, gençlik örgütlerinde, yok. Hepsi zengin ve hepsi gayrı-Türk ailelerin
eğitim fakültelerinde, hukuk ve siyasal bilgiler mensubuydular. 1951’deki Komünist
fakültelerinde çoğalabilmek ve zehirlerini Tevkifatında tutuklananların tamamı değilse de
akıtabilmek için uğraş verdiler. büyük çoğu da yine gayrı-Türk unsurlardan
oluşuyordu… Milliyetçiliğin burjuva yalanı
Bu azatsız kölelerin en başarılıları (?) olduğunu iddia edenlerin gerçek yüzü işte buydu.
Türkiye’den kaçarak Moskova’daki Doğu Aslında Komünizm gayrı-Türk burjuvaların milli
Halkları Üniversitesinde ideolojik eğitim devletin gönüllü koruyucusu olan milli burjuvaya
gördüler. İdeolojik eğitimi tamamlayanlar ya karşı Türk işçisini-Türk köylüsünü ve Türk
Ermenistan Sosyalist Cumhuriyetine ya da Suriye memurunu kışkırtarak Cumhuriyetin kuruluşu ile
kontrolündeki Lübnan’ın Bekaa vadisine giderek Türkiye’de şahlanan Türk milliyetçiliğine karşı
silahlı eğitim aldılar. uyguladığı sosyal bir gayrı-nizami harp
uygulamasıdır. Kendileri sırça köşklerinde
Moskof’un kızıl köleleri içinde lider kadrosu Remington marka daktilolarıyla Türk milletini
olarak adlandırılanların neredeyse tamamı gayrı- sınıflara bölerken sahipsiz kalmış Türk emekçileri
Türk unsurlardan oluşuyordu. sıkıntı çekmeye devam ediyorlardı. Devrim
nutukları atanların ve daha vahimi ellerinde
Bunlar çokça yazılıp çizildiği için burada bir kez silahları ile askere-polise-ülkücüye kızıl kurşun
daha inceleyip zaman kaybetmeyi gereksiz yağdıranların, mısır patlatır gibi bomba
görüyorum. patlatanların ihtilalden sonra nasıl bir gecede
Atatürkçü olduklarını birlikte gördük. Bugün ise
Bu yazıda bize gereken, iç düşmanın her türlü aynı tiplerin basın-yayın kuruluşlarının baş
kılığa girerek Türk milleti ve Türkçülük köşelerinde “saygıdeğer gazeteci” pozları
aleyhinde nasıl çalıştığının bir portresinin takındıklarını görüyoruz. TİİKP terör örgütünün
zihinlerimizde şekillendirilmesidir. en ateşli militanı olarak eylemlere katılan,
Bekaa’da Araplardan silahlı eğitim alan ve
İç düşmanlar için komünizm bir kaç sebepten devrimin serdengeçtisi iken şimdilerin bir
önemlidir. numaralı Amerikancısı olan Yahudi Dönmesi
Cengiz Çandar ve türevleri kanal kanal dolaşıp
Komünizmin teorisini yazan haham çocuğu dolarla maaş alırken, Karen Fogg’la al takke ver
Marx’a göre millet ve milliyet kavramları işçi külah olurken, simitle çaya talim eden ve hala
sınıfının sömürülmesi için uydurulmuş birer insanca yaşayacağı bir dünyanın hayali ile
burjuva yalanıdır. kendini avutanlar ise temiz duyguları gayrı-
Türklerce istismar edilen Türk emekçileri
İç düşman için en büyük engellerden biri, olmuştur.
Atatürk’ün hem eylemde hem söylemde
Türkçülük yaparak kalıcı hale getirdiği

BOZKURT 13
______________________________________BOZKURT_______________________________________
İnönizm: Bozkurt Atatürk’ün ani ve zamansız İnönizmin Türk köylüsü üzerindeki en büyük
vefatının sonrasında Cumhuriyet dönemimizin ilk psikolojik harp uygulaması ise Köy Enstitüleri
darbesi gerçekleştirildi. Darbeyi silahlı kuvvetler yolu ile olmuştur. Köy Enstitülerinin kuruluşu
yapar diye bir kaide yoktur, halk darbesi Atatürk’ün son yıllarına tekabül etmektedir.
olabileceği gibi sivil bürokrat darbesi de Atatürk, Milli Eğitim Bakanı Saffet Bey'e
yapılabilmektedir. İnönizm; işte böyle bir sivil ordunun zeki çavuşlarının kısa süreli kurslardan
bürokrat darbesinin eseri olarak karşımıza çıktı. geçirildikten sonra köylere "eğitmen" olarak
Atatürk’ün başbakanlıktan alarak emekliye sevk atanmalarını teklif etmiştir. O zaman her köyden
ettiği İnönü, genç cumhuriyetin tahsilli bürokrat bir gencin eğitmen olarak, bir genç kızın da
ihtiyacının getirdiği mecburiyetin neticesi olarak sağlık hizmetleri için, seçilip yetiştirilmesi
halk partisi içerisinde yuvalanmış gayrı-Türk düşünülüyordu. Bunun uygulanmasına da 1936
unsurların desteği ile cumhurbaşkanlığına yılında başlandı. Ankara Mürtet ovası
yükseldi. köylerinden askerliklerini yapan 80 genç, o sırada
İnönizm ideolojisinin fikri temelini atanlar ise yedek subay olarak askerliğini yapan Emin
sözünü ettiğimiz gayrı-Türk unsurlardır. “Abaza Soysal'ın idaresinde Çifteler Harasında sekiz
İmam” namlı birinin oğlu olan Falih Rıfkı bu aylık bir Eğitmenler Kursuna alındı. Aradan on
ideolojinin yer etmesinde en büyük emeği yıl geçtikten sonra 1946 yılında ise Maraş
verenlerdir. Yahudi Dönmesi Mevhibe’nin milletvekili Emin Soysal TBMM' de Köy
akrabalarını ve diğer etnik süprüntüleri de Enstitüleri ve Tonguç' u ağır şekilde eleştiren
unutmamak lazım… İnönizm, Türk’e ve konuşmasını yapıyordu. Burada açıkça görüyoruz
Türkçülüğe karşı sistemli ama gizli bir planla ki halisane ve temiz duygularla kurulan köy
saldırmaya başladı. İlk saldırı da hali ile Atatürk’e enstitüleri Kürd İsmet’in devrinde sistemli bir
karşı başlatıldı. Paralardan, pullardan, tüm resmi şekilde savaşçı karakterli Türklerin hümanizmle
dairelerden Atatürk’ün resimleri kaldırılarak ve komünizmle beyinlerinin yıkandığı merkezler
yerine Şef’in resimleri yerleştirildi. İnönizmin halini almıştır.
ikinci büyük saldırısı, sosyal gerilla faaliyetlerinin
önemli parçası olan psikolojik harp oldu. Boşnak Ali Efendi’nin torunu olan Hasan Ali 10
Türklüğün en canlı yaşandığı köylerimiz ve yılda yapacağını yapmış, Atatürk’ün muasır
Türklüğü yaşatan köylülerimiz psikolojik harp medeniyetler seviyesine ulaşma ülküsünü tarumar
yoluyla aşağılanmaya çalışıldı. Şef’in ve etmiştir. Yunan-Fransız-Rus edebiyatlarının,
yamaklarının göz zevkini bozdukları gerekçesiyle Frenk adetlerinin Türk köylerine sokulmaya
şalvarlı Türk köylülerinin Ankara caddelerinde çalışılması bizden önceki Türkçüler tarafından
dolaşmaları Arnavut Nevzat’ın emriyle bir nevi “devrim yobazlığı” olarak algılanmıştı.
yasaklandı. Türk köylüsünün çelik pençeleri ile Aradan geçen yıllar ve ortaya çıkan gerçekler bize
kurtardığı ülkenin başkentine sokulmaması, Türk bunun, iç düşmanların kullandığı bir psikolojik
köylüsü ile Türk devletinin arasının açılmasını harp silahı olduğunu göstermiştir.
sağlayacak ve bu sayede kurucu ideoloji olan İç düşmanların tarih boyunca kolay-kolay cesaret
milliyetçiliğin hem devletin alt kademelerinden edemedikleri şeyin Türklerle göğüs göğse
hem de köylünün bilinçaltından kazınması savaşmak olduğunu yazının baş tarafında
sağlanacaktı. Cahil Türk köyünde hiç görmemiş belirtmiştik. Kürd İsmet ve yardakçıları devlet
ki, ne bilir Yahudi Dönmesini, Arnavut’u, erkini ellerinde tutmanın verdiği cesaretle 1944’te
Çerkes’i, Boşnağı… O, maruz kaldığı kötü son darbeyi indirmek amacıyla Türkçülüğe karşı
muamelenin sebebini soyu bozuk idarecilerde Haçlı Seferini başlattılar. Kürd İsmet’in emriyle
değil doğrudan cumhuriyetin kendisinde arayacak hareket eden Abaza Falih Rıfkı ve Boşnak Hasan
hatta devlete düşman kesilecek, bu anı bekleyen Ali’nin telkinleri ile kiriya Sabahattinaki Atsız’ı
iç düşmanlar da zor kullanarak Türkleri ezecek. mahkemeye veriyor, İnönizmin ve Komünizmin
Büyük Harp sırasında ise Türk milleti karne ile yıkıcı etkilerine baş kaldıran Türkçü gençler
ekmek alıp aç b’ilaç ezilirken, Şef ve takımı Ankara’da yürüyor, Arnavut Nevzat atlı polisleri
Gülcemal vapurunda keyif çatıyor, Beyaz Trenle gençlerin üzerine sürüyor, sütü bozuk Kazım’la
Anadolu’yu dolaşıp fors yapıyor ve tüm bu suç ortakları Çerkes Ahmet Demir ve Gürcü
yapılanlar Türkleri rencide ediyordu. oğlanı Kamuran Çuhruk da Türkçülere işkence
ediyordu.

BOZKURT 14
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Anadoluculuk: İç düşmanların Türklüğe ve Solcu Anadolucuk ise başta “Kürd Hocalar” namı
Türkçülüğe karşı yürüttükleri sosyal gerilla ile anılan bir ailenin çocuğu olan Bülent Ecevit
faaliyetinin hem siyasi hem de psikolojik olmak üzere entel-dantel takımı olarak
ayağında karşımıza en çok çıkan ve esasında çok adlandırılan Urumperest sözde ulusalcıların
kof bir ideoloji olmasına rağmen Türklük geliştirdiği bir fikirdir. Sağcı Anadoluculukta esas
bünyesinde en çok yara açan zihniyet olan din konusu iken Solcu Anadoluculukta dinin
Anadoluculuk olmuştur. Türklük bünyesine en de bir önemi yoktur. Helenistik çağ denilen ve
çok yarayı açmıştır çünkü sinsi iç düşmanların aslında ilkel kavimler çağı olan zamandan kalma
amaçlarını sezemeyen sapı bizden baltalar bu medeni yerli halk ile göçebe ve medeniyetsiz
zihniyete gaflet neticesinde kapılarak bizi Türklerin kaynaşması ile bu Anadolu Milleti
yaralamışlardır. Anadoluculuk görüşü ilk ortaya meydana gelmiş. “Şanlı Atalarımız Hititler”,
çıktığında aslında oldukça müspet ve Türklüğe “Aslan İyonyalılar”, “Yiğit Truvalılar”, “İlk
yararlı bir görüşken zamanla iç düşmanların parayı atalarımız Lidyalılar buldu” ve sair
telkin ve yönlendirmeleri ile bozularak Türklüğe saçmalıklar edebiyat sahasında işlenerek kitaplar-
zararlı bir fikir haline gelmiştir. Anadoluculuğun mecmualar yoluyla evlere girdi. Bir psikolojik
müspet olduğu devir, Remzi Oğuz Arık ve harp silahı olarak Solcu Anadoluculuğu kullanan
Mükrimin Halil gibi aydınların sağlam temellere iç düşmanın amacı Türk milletini ata toprakları
oturtmaya çalıştıkları “Anadolu Türkleri Irkçılığı” olan kadim Türkistan’dan kopararak ona Anadolu
devridir. Remzi Oğuz Beğ’in uçak kazası İnsanı (Homo Sapiens Anatolius) adlı Akdenizli
neticesindeki zamansız ölümü ve Mükrimin basit bir toplum olduğu yalanını kabul ettirmektir.
Halil’in yaş itibariyle tesir gücünü yitirmesi Aslen Giritli Rum Dönmelerinden olup
sonucu bu müspet devir kapanmış, bu safhada Halikarnassoslu bir balıkçı olduğunu sanan Cevat
devreye giren iç düşmanlar iki farklı yoldan Şakir, Türk-Yunan kardeşliği (?) üzerine
zararlı fikirleri telkine başlamışlardır. Her ikisi de komünist vezniyle şiirler döktüren Bülent Ecevit,
mozaikçi olan Sağcı Anadoluculuk ve Solcu Melih Cevdet, Orhan Veli, Oktay Rifat ve diğer
Anadoluculuk… şair bozuntuları Solcu Anadoluculukla beyin
Sağcı Anadoluculukta esas olan din konusudur. yıkamak yerine doğrudan Yunan istihbaratına
Yeni-Osmanlıcılık olarak adlandırılabilecek bu çalışsalardı Türk milletine ancak bu kadar zarar
zihniyete göre 400 çadır halkı olarak 1071’de verebilirlerdi. Hazır yeri gelmişken Türkçülük
Anadolu’ya gelen Türkler önce buranın yerli açısından şu sağcılık-solculuk meselesi nedir bir
halkı ile kaynaşarak yerli halka İslamiyet’i göz atalım. Türkçülük sağdan da soldan da
yaymış, Osmanlı döneminde de Balkanlardan ve münezzeh bir ülküdür. Sağ ve Sol ayrımcılığı
Kafkaslardan gelen halklarla karışarak apayrı bir Türkiye’ye dışarıdan gelmiş bir yapı olduğu için
Anadolu Milleti oluşmuş. Türklerin bu Anadolu milleti rakip kamplara bölmek maksadı ile gayrı-
Milleti’ne katkıları da çorbaya katılan tuz misali Türkler tarafından kullanılmıştır. Sol, yakın
İslam’ı buraya getirmekten ibaretmiş. Devletin tarihimiz boyunca ısrarlı şekilde Moskof
kanunlarına göre Türkiye’deki herkese “Türk” emperyalizminin aracı olan komünizmle özdeş bir
denmiş fakat bugün ki Türklerin tarihteki tavır içerisinde olduğu için Türkçüler ilk vakitler
Türklerle bir alakası yokmuş. Çorbadaki tuz nasıl onun zıddı olan Sağ ile ifade edilmiştir.
ki damıtmayla çıkarılamazsa Anadolu milletler Komünistler de kendilerince bir sağ-sol tarifi
çorbasından da eski Türklerin olası torunları yaparak komünist olmayan her fikri Sağ olarak
çıkarılamazmış. Sünni olmadıkları için Alevilerin tanımlamıştır. İşte bizim açımızdan asıl sorun da
ve Azerilerin “Anadolu Çorbasının” içinde yeri burada başlamıştır. Nurcuların, Süleymancıların,
yokmuş. Soyu bozukların dillerinde televizyon Erbakan’ın, Morrison Süleyman’ın, Amerikancı
yayınlarının yapıldığı bugünlerde artık bu saçma Necip Fazıl’ın, “kahpe Timur” demeden
fikrin hiçbir anlamının kalmadığını takdir konferans veremeyen Anadolucu Nurettin
edersiniz fakat çok yakın bir geçmişe kadar bu Topçu’nun, kozmopolit serseri Ali Fuat Başgil’in
her tarafı çürük zihniyet gazetelerle-kitaplarla- Sağcı olduğu yerde Türkçüler elbetteki yer
konferanslarla yayılıyor ve maalesef pek çok alamazdı. Denilebilir ki, Komünistlerin en büyük
kişiyi de ağlarına düşürüyordu. başarısı Türkçüleri iç düşmanın maşası olan
Amerikancı işbirlikçilerle ve din sömürücüleri ile
aynı sağa hapsetmektir.

BOZKURT 15
______________________________________BOZKURT_______________________________________
İç düşmanın Türklük ve Türkçülük
Atsız Beğ, ömrünün son yıllarında bu meseleye karşısındaki psikolojik harekatını hassasiyetle
ağırlık vererek iç düşmanların siyasi ve psikolojik incelememiz ve surda delikler açmalarına asla
açıdan kontrolü altındaki “Sağ” ile Türkçülerin fırsat vermememiz gerekiyor. Bu uzun yazının
aynı safta yer alamayacaklarını anlatmaya yazılış gayesi işte budur.
çalışmıştır. İç düşmanın Sağcı propagandacıları, Türkçülük
kaynağından beslenen ülkücü gençlerin
Ne yazık ki onun vefatından sonra komünizme beyinlerine yavaş ve düşük dozlarla İslamcılık
karşı ortak cephe kurulması gibi strateji hataları fikrini zerk ederek iç düşmanın yönlendirmelerine
yapılmış ve Milliyetçi Hareket de sağı kontrol açık, savunmasız hale gelmesini arzu etmektedir.
eden iç düşmanların siyasi açıdan olmasa da Propagandacı sorar: “Önce Türk müsün yoksa
psikolojik açıdan kontrolü altına girmiştir. önce Müslüman mı?”.. Kafası karıştırılan gence
bu sefer “İslam’a göre Irkçılık” üzerine uzun
[Taktik hata ile Stratejik hata arasındaki farkı iki nutuklar çekilir. Propagandacının hazır cevap
örnekle açıklayalım; “Türk-Kürd Kardeştir” karakter yapısının sonucunda genç, Türk ırkçılığı
sloganlarını parti mitinglerinde kullanmak yapan kişinin dinden çıkacağına bile inandırılır.
popülizmdir-takıyyedir-taktik bir hatadır fakat Akıl yürütme melekesini propagandacının
bunlar politikanın bir gereği sayılabilirken telkinleri neticesinde yitiren genç, ırkçılık günah
partiyi Kürdlerle-Çerkeslerle doldurmak Stratejik dahi olsa bunun adam öldürmekten ya da zina
hatadır ve hoş görülemez.] etmekten büyük olamayacağına akıl erdiremez.
Akıl erdirebilse, propagandayı yapan uzmanın
Komünizme karşı ortak cephe hatası taktik hata bağlaşığı olduğu hoca efendinin Türk olmadığını
değil alenen strateji hatasıdır. Aynı odada bile da anlayabilir. Nurcular elbette ki Türkçülüğe
yarım saatten fazla bir arada kalamayacak olan düşman olacak çünkü zamanın harikası dedikleri
teorik açıdan birbirinin zıddı iki görüş, Siyasal üstadları Kürd’tü. FBI korumasındaki haham
Türkçülük ve Siyasal İslamcılık aynı koalisyon dostu-papaz dostu diyalogperver Fetullah da
hükümetlerinde yer almış, 1991’de ise aynı Şıhbızınlı bir Kürd’tür.
listeden milletvekilliği seçimine girmiştir.
İç düşmanın solcu propagandacısı ise mikrofonu
Bunun tabii neticesi olarak da Türk Milliyetçiliği ele geçirdiği-televizyon kamerasını karşısında
tam da komünistlerin arzu ettiği “Sağ” haline gördüğü ilk anda Türk’ün can damarı olan
dönüşmüştür ve buna strateji hatası denir. Türkçülüğe karşı kinini kusar. “Maalesef
Türk”lerden biri olan eski tüfek marxistlerden
Biz ne işbirlikçi yobazlığın kirlettiği sağcılık, ne Attila İlhan Ceviz Kabuğuna çıkar, milli
de vatansız komünistlerin kirlettiği solculuk meselelerin konuşulduğu programda fırsatı ilk
tanımlamasının içine girmeyiz. yakaladığı anda “Türkçüler 44’te Almanlardan
para aldı” yalanını söyler. Pontusçu Nihat Genç,
Biz Türkçüyüz, sağ veya sol değil dışarıdan gelen Gök Türk kanalına çıkar A partisine B partisine
hiçbir fikre tenezzül etmeyecek kadar şuurlu değil açıkça Türkçülüğe söver. 8 Haziran
olduğuna inandığımız Türk milletinin tek gerçek tarihinde Denktaş Beğ’in Marmara Otelinde
merkeziyiz. verdiği konferansın açılış konuşmasını yapan
Yekta Güngör Özden, Kıbrıs gibi önemli bir milli
İç düşmanların siyasi ve psikolojik açıdan meselenin konuşulacağı salonda eline mikrofon
kullandıkları İslamcılık, Türkçülüğün siyasal verilmesini suiistimal edip herkesin içinde
kanadına hızla nüfuz ederek uzman Türkçülere saldırır. Çünkü onun damarlarında
propagandacıları aracılığı ile siyasete bulaşmış Türk kanı değil Çerkes kanı akmaktadır. Rauf
grubun %90’ının sarıp sarmalamıştır. Denktaş’ın salonda olması sebebiyle saygısızlık
etmek istemeyen Türkçüler, Denktaş Beğ’in
Bir adam hem ülkücü hem de nurcu-yobaz salondan ayrılması ile İç Düşmana hak ettiği
olamaz, eğer olursa ona ülkücü değil Sünni- yanıtı verdiler. Düşman şunu iyi bilsin ki:
Faşisti denir. Türklüğe ve Türkçülüğe karşı yapılan
saldırılar asla yanıtsız kalmayacak!

BOZKURT 16
______________________________________BOZKURT_______________________________________
yüksek, kuş uçmaz-kervan geçmez doruklara
“MEMLEKETE HOŞ çekildiler. Çıkışının, tekrar vatanlaşmanın
başlangıcı olacağını düşünüyoruz da onun için
GELDİN” , KORKUT “memleket”i kullandık.

EKEN! Tepe ve doruklara, kıyı ve köşelere çekilen


kahramanların yavaş yavaş aramıza dönmelerinin
■ HÜSEYİN MÜMTAZ miladı olacağını düşündüğümüz için kullandık.

Eken Temmuz’un 28’inde aramızda..


Başlığın tırnak içindeki kısmı, okuyucunun çok O gün Meclis tatildeyse olağanüstü toplanmalı,
iyi bileceği gibi Öcalan’ı derdest ederek Eken konuşma yapmak üzere davet edilmeli,
Türkiye’ye getiren uçaktaki görevlilerin, Türk konuştuktan sonra da ayakta alkışlanmalı.
hava sahasına girince eşkıyaya hitaben Ankara’daki Üniversiteler fahri doktora vermeli.
kullandıkları “karşılama” sözüdür.
O gün Türk Yıldızları Ayaş’ın üzerinde “eğitim
“Kuyruğunu kıstırdık”, “nihayet elimizdesin” uçuşu” yapmalı.
şeklindeki duygularını, tarihe geçeceğini bile bile
başka nasıl ifade edeceklerdi? Bu vesileyle Öcalan’ın MHP zamanında
asılmadığını, Eken’in de yine MHP zamanında
“Vatana” yahut “ülkeye” diyemezlerdi, çünkü infaz edildiğini kayıtlara düşürelim dedik.
Öcalan için Türkiye ne vatan, ne de ülkeydi.
DEP’lilerin çık(ar)t (ıldı)ğını ama onlar dışarıda
Bütün bunlara rağmen burada yine de gösteri yaparken Eken’in halâ içeride olduğunu
“memleket” sözcüğüne haksızlık edildiğini tarihe not düşelim dedik.
düşünüyorum. Öcalan ile anılması bu sözcüğü Ve bu açıdan baktığımızda milletin kendine
kirletmiştir. gelmesi için, hangi noktada bulunduğunun farkına
varması için Eken’in çıkışının, DEP’lilerden
O halde Öcalan ile özdeşleşmiş bu klişe sloganı sonraya denk gelmesinin daha da iyi olduğunu
Korkut Eken için neden kullandık? düşünüyoruz.
Korkut’un içeri girmesi ile vatan süratle
“memleketleşti”. TÜRKLERİN GÖZÜ BÖYLE DE AÇILMAZSA
Taşlar bağlandı, itler serbest bırakıldı. NE ZAMAN AÇILACAK?
9 tane uyum paketi çıkarıldı. ÖLÜ TOPRAĞI MI SERPİLDİ ÜZERİNİZE EY
Başımıza çuval geçirildi. TÜRKLER? UYUYOR MUSUNUZ?
Kıbrıs satıldı, Ege verildi.
Heybeli Ruhban’ın eli kulağında. Ateşi 40 dereceye çıkan küçük çocuklar soğuk
Devletin temeline dinamit koyuldu, ülkesi ve suyun altına sokulur. Ateşi 50 dereceye çıkan,
milleti ile bin parçaya bölündü. ölmek üzere olan Türkiye’nin, Eken’in çıkışı ile
Türkçe rafa kalktı. buz tedavisine tabi tutulacağını, bir ihtimal
Elbet bunların hepsini Korkut’un dışarıda olması kendisine gelip hayata döneceğini düşünüyoruz.
engellemiyordu. Ama denk geldi, denk getirildi, O da fayda etmezse, “Ört ki ölem!”
onun cezaevine sokulması ile Türkiye dibi
olmayan bir kuyuya atıldı, ucu görünmeyen bir Korkut Eken’ler hep olacaktır. Devlet varsa
tünele sokuldu. “derin”i de vardır, “Eken”i de. Tarihten önce de
böyle idi, tarihten sonra da.. Kürşat kimdi
Vatanseverlerin, devletin kendini koruma zannediyorsunuz? Devletin kendini koruma
içgüdüsü dumura uğratıldı. Gözü kara içgüdüsü idi. Mustafa Muğlalı da öyledir.
serdengeçtiler; vatan için, bayrak için, millet için Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey de, Makinalı
gözünü budaktan sakınmayan yiğit delikanlılar Tüfek Zabiti Hamdi Efendi de, Topal Osman da..
birden yaptıklarının acaba boş mu olduğunu
düşünmeye başladılar. Uzak dağbaşlarındaki

BOZKURT 17
______________________________________BOZKURT_______________________________________
İş, bunların böyle olduğunu hissedebilmek, Amerikalı zenci koruma İstanbul’un göbeğinde
sonraki nesillere öğretebilmektir. Ben elbette Türk bakana tırnak kontrolü yapabiliyorsa zaten
devletten yanayım.. “Derin”inden de, Eken’inden amaçlarına da ulaşmış durumdadırlar. İşe sıfırdan
de.. “Derin”i, hem a) Devletin kendini koruma başlamak durumundayız ey millet..
içgüdüsüdür, hem de b) Beceriksiz siyasilerin Bush’un köprü ve Ortaköy Camii’ni arkasına fon
mazeret olarak ileri sürdükleri, yapamadıklarını olarak almasının fikir babası Stephen Kinzer
yükledikleri bir günah keçisidir. Yıllardır bakın ne dedi geçen hafta:
milletvekilleri taşraya gittikleri zaman “SORU(Ebrû Cihan Kılıç): Akepe hükümetinde
sıkıştırıldıklarında seslerini alçaltıp şöyle bir Türkiye’nin potansiyelini hayata geçirebilecek
etrafa baktıktan sonra “Bilmediğiniz şeyler var” kapasiteyi görüyor musunuz?
derler. Derin devlet milletin vicdanıdır.
Korkut Eken de öyle.. CEVAP(Kinzer): Sahip olduğumuz tek şans..
Başka kim yapacak ki? Belki başaracak, belki
Hedef tahtasının tam ortasında, tam 12’ye; derin başaramayacak. Avrupa yolunda bindiğimiz at
devlet, Eken, Muğlalı…diye diye bizatihi bu. Seküler partiler, on yıl boyunca Türkiye’yi
devlet’in kendisinin, Atatürk’ün ve TSK’nın Avrupa’ya taşıyacak bir lider çıkarmaya
oturtulduğunu görmüyor musunuz? çalıştılar, ama yapamadılar. Şimdi Türkiye’yi
Ne demişti Avrupa Komisyonu’nun dış Avrupa’ya taşıyacak başka bir lider var. Ben
ilişkilerden sorumlu üyesi Chris Patent? şöyle düşünüyorum. Fareyi yakalıyorsa eğer,
“Atatürk’ün Türkiye’deki derin devletin kedi siyahmış, beyazmış fark etmez.”
kurucusu olduğunu ve bunun da AB “Bindiğimiz” at kim, kedi kim, fare kim ey
değerleriyle bağdaşmadığını, bir ülkenin AB okuyucu? Recep Tayyip “seküler” değil ama
üyesi olması için Avrupalı olup, Avrupa Topkapı’daki yemek davetinde konuklarına içki
değerlerini benimsemiş olması gerektiğine ikram etti. Halbuki Belediye Başkanlığı sırasında
dikkat çektiğini, Türkiye’nin kurucusu Mustafa aksi düşüncedeydi. İçki konusunda AB
Kemal’in mirasının AB değerleriyle protokolüne uydu ama smokin-türban konusunda
çeliştiğini, derin devletin kurucusu olarak Türk devletinin protokolüne uymadı. Biri ağırına
Atatürk’ü gösterdiğini, Türkiye’de askerlerin gitmiyor ama öteki gidiyor. Seküler değil ama
siyasetteki konumunun da yine Atatürk’ün Amerika’da haçlı-takkeli, papaz cübbesi giydi.
devlet anlayışına bağlı olduğunu bunun da AB Seküler değil ama Türkiye’de apartman altlarında
değerleriyle bağdaşmadığını, Atatürk’ün dini ve kiliseler açılıyor. Heybeli’de papaz okulu açılıyor.
etnik azınlıkları Türkiye’de bölücü unsur olarak Yakalanan fare bunlar.. Peki yakalayan kedi kim?
algıladığına işaret ettiğini ve ancak askeri Kimin kedisi? Fareler yakalandığına göre
yönetimle bu bölücü unsurlara hakim yakalayan kedinin siyah yahut beyaz, radikal
olabildiğini’’ söylememiş miydi? İslamcı veya orta yolcu Müslüman olması
AB/ABD için fark eder mi? Aklını başına topla
Çok geçmeden AB Washington Temsilciliği ey millet.. At izinin, it izine karıştığı böyle
Siyasi ve Akademik İşler Danışmanı Jonathan zamanlarda herkes devletin arkasında olmalıdır.
Davidson, "Türkiye'de Atatürk tarafından Korkut Eken’in yanında olmak vatan görevidir.
kontrol altında bir devlet sistemi yaratılmıştır, Korkut Eken koyunlara Abdurrahman Çelebi
bunun da Avrupa Birliği standartlarıyla uyum dendiği için; Kedilerin, dahili ve harici
içinde olmadığı açıktır" diye eklememiş miydi? bedhahların elbirliği ile hâkim kılınmaya
Sorun AB filan değildir. AB hedefi gösterilerek, çalışıldığı ülkede KURT olduğu için içeride..
radikal (veya orta yolcu) İslamcılarla –doktriner Durum işte böyle Korkut Eken.. Girdiğin Türkiye
Marksistlerin elbirliği ile önce askerin gücünün ile çıktığın Türkiye’nin farkını anlatmaya çalıştık.
zayıflatılması, sistem içindeki ağırlığının yok “Ahval ve şerait” işte böyle.. At’a at, kediye kedi,
edilmesi, sonra da Devlet’in yıkılmasıdır. Peki koyuna koyun, ayıya ayı denilebilmeli ki;
ben Türk’ten, Türk Devleti’nden (ve onun …Kurtların kıymeti ortaya çıksın…
derininden) , Atatürk’ten yana isem siz kimden Kurtlar ortalığı sarsın ki; “Memleket” tekrar
yanasınız? Siz kimlerdensiniz? Sizin dilinizde de “vatan” olsun. Önce Türk kendi çıkarlarını, Türk
TRT yayın yapıyor mu? Türkü kollasın. Ve ondan sonra da ….
Tanrı Türk’ü Korusun!

BOZKURT 18
______________________________________BOZKURT_______________________________________
bırakıp onların önüne hiçbir zaman geçmez.
BUŞT’UN Demokratik iktidarlar farklarını yansıtır.”.

N.A.T.O.’SUNUN
DİNDARLARI
■ AHMET ÇAKMAK
ahmet@turan.tc

İstanbul N.A.T.O. zirvesi bitti, burada A.B.D.’nin


fedaisi ülkeler ve eski fedailer bir araya geldiler
ortak kararlar aldılar. Başkanların, başbakanların
başkanı, kendine ve tarikatına göre Hıristiyanların
ve dünyanın kurtarıcısı Buşt burada İstanbul’da
birçok temasta bulundu; görüşmeler, konuşmalar Burada sarf edilen altı çizili cümledeki “dindar”
yaptı.Şüphesiz bu konuşmaların bizi ilgilendiren kelimesi sizi, beni, yada üst kattaki hacı amcayı
en önemlisi –çünkü hazretin tüm konuşmaları kast etmemektedir. Burada buşt kendi bakış
önemlidir- Ortaköy camii manzaralı olarak, açısından dindarları kast etmektedir, yoksa
Galatasaray Üniversitesinde yaptığı konuşmadır. bayram değil seyran değil eniştemiz bizi niye
Çünkü konuşmanın muhatabı- aralarında malum öpsün ki. Konuyu biraz daha açarsak Buşt’un
iş adamları, malum gazetelerin genel yayın dindar kavramından şunu anlamalıyız liderleri
yönetmenlerinin bulunduğu- 120 “seçkin” Türk CIA ve FBI tarafından korunan bir çiftlikte kalan
dolayısıyla tüm Türkiye’dir ve ayrıca “Kızım on yıllardır devlete -Orduya, bakanlıklara,
sana söylüyorum gelinim sen işit” kabilinden de emniyete- müritlerini sızdırmaya çalışan ve bunu
Türk Devletinin zinde güçlerinedir. Orada şöyle bir ölçüde başarmış dindarlardan bahsetmektedir.
buyurdu hazret: “ Özgür bir toplumun Burada ki can alıcı kelimeler gurubu “onların
vatandaşları aile ve kültürleri yararına ahlaklı katılımını arzu etmelidir” kelimeleridir, yüce
bir toplum oluşturmak için her tür barışçı devletimiz şimdiye kadar inançsız dinsizleri mi
girişimde bulunmaya her hakları vardır. çalıştırdı da buşt’a dokundu bu yada kimin
Demokratik değerler insanların inançlarını katılımını arzu etmedi. MGK toplantılarında
terketmesini de gerektirmez. Hiçbir demokrasi hangi gurupların devlete sızmalarının
dindarların kendi mükemmeliyet anlayışlarını tehlikelerinden bahsetti bunu hiç arzulamadığını
başkalarına dayatmasına müsaade etmez. Zira bu belirtti. Buşt’un mesajı açıktır: eski B.O.P. yeni
zulüm ve kibri davet eder ki bunlar hiçbir inançta G.O.P. kapsamında Türkiye’de Buşt kendi
hoşgörülmez. hoşgörülü dindarlarını görmek istemektedir.
Dindarların doğru ve güzel davranışları,
aileye bağlılık, hukuka saygı, zayıf ve korumasız ***
olana merhamet gibi erdemleri öğretmeleri ve
bizzat uygulamaları demokrasiyi güçlendirir. 20 Temmuz Şanlı Kıbrıs barış harekatımızın
Demokratik toplumlar inançlılardan korkmamalı, 30’uncu yıl dönümüdür, aziz şehitlerimizi
onların katılımını arzu etmelidir. Ayrıca saygıyla anıyoruz ruhları şad olsun. Ayrıca tüm
demokrasi diğer demokrasilerle otomatikman Türk Milletini 20 Temmuzda düzenlenecek
uyum içine girmez. Özgür yönetimler toplantılara, panellere, konferanslara katılmaya
bağımsızlıkla kurulur ki Türkiye de kendi çağırıyoruz.
bağımsızlığını kendisi kazanmış bir devlettir.
Demokrasi işte böyle işler. Birbirimize karşı Tanrı Türk’ü Korusun!
dürüst davranırız ama kendi kararlarımızı
kendimiz alırız. Ve neticede o anki
anlaşmazlığımız paylaştığımız değerleri gölgede

BOZKURT 19
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Dava adamı E.Yarbay Korkut EKEN 28 Temmuz çalışıldığını hissetmektedir. TÜRK Milleti ve
2004 günü aslanlar gibi yattığı Ankara-Ayaş Türkiye Cumhuriyeti büyük bir saldırı ile karşı
cezaevinden; kimseye minnet etmeden, boyun karşıyadır. Cebinde yabancı bir ülkenin
eğmeden, kimsenin lütfuna mazhar olmadan; pasaportunu taşıyan ruhunun çirkinliği, sakatlığı
kamu vicdanında hak etmediği bir cezayı eksiksiz vücudunda şekillenen bir gazeteci bozuntusunun
tamamlayarak tahliye olacaktır. Öcalan'ın avukatları ile yaptığı görüşmeler,
Üniter devlet bütünlüğüne, bayrağa, vatana verdiği talimat ve bilgiler; ihanetin, utanmazlığın
saygılı ve bağlı " Büyük TÜRK Milletine” boyutu yanı sıra, teslimiyetin geldiği noktayı
duyurulur. göstermesi bakımından da önem taşımaktadır.

■ YAKAN CUMALIOĞLU 3 Kasım 1996 Susurluk'ta yaşanan bir trafik


kazasının üzerine bina edilen "aydınlık için bir
Bu duyuru internet sitelerinde yerini almış dakika karanlık" eylemleri ,elektrik yakıp
okuyan konuya hassas vatandaşlarımız söndürme olaylarını iyi tahlil etmek zorundayız.
duyarlılıklarını sergilemekte gecikmemişlerdir. Muhakkak ki TÜRK insanı her şeyin en iyisine,
28.2.2002 günü ; mahkeme kararı gereğince en güzeline layıktır. Yolsuzluk, suiistimal ve
başlayan bu mahkumiyet nihayet kanun dışı olaylardan bizar olan TÜRK halkının
sona erecektir. samimi olarak desteklediği; lamba yakıp
söndürme eylemleri ile yönlendirilmesi sonucu
Korkut EKEN sevdiklerine,sevdikleri Korkut bugünlere taşınabileceğimiz düşünülemezdi.
EKEN'e kavuşacaktır. 02.03.2002 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devletini parçalamaya
İstanbul'da bir anma toplantısında :"-aramızda şu yönelik çalışmalar çerçevesinde Şemdinli-Eruh
anda bulunamayan değerli komutanımızı bu baskını ile başlayan düşük yoğunluklu çatışma,
vesileyle anmak , hatırasını canlı tutmak kısa 1996 yılına kadar zaman zaman artan, zaman
sürecek ayrılığın sonucunda , geçmişte olduğu zaman azalan bir tempoda devam etmiştir.
gibi tehlikeli görevlere çıkan bir dostun görev Öyle birilerinin dediği gibi Türkiye
dönüşünü sabırla bekleme alışkanlığımızı Cumhuriyetinin, Türk Milletinin karşısında bir
sürdüreceğiz, metin olacağız " demiştik. Ve öyle avuç eşkıya yer almamıştır bu zaman diliminde.
oldu... Dost ve müttefik bildiğimiz ülkeler bize insan
hakları adına silah ambargosu uygulayıp elimizi
Türk Devlet yapısının bütünlüğüne inanmış ayağımızı bağlarken ; bir avuç eşkıya denilen
bayrak bir, vatan bir, millet bir diyenler, değerli güruha gereken silah ikmali, lojistik destek ve
dostlar. E.Yarbay Korkut Eken bir mahkeme eğitim vermekten geri kalmamıştır. Hatta
kararıyla mahkum edilmiştir. Cezasını aslanlar siyaseten güçlü kılma gayretleriyle yaptıkları
gibi çekmiştir. Ama kamu vicdanında acaba temaslar gizliliğin ötesinde aşikar gazete
mahkum olmuş mudur ? Bu sualin cevabı sütunlarına da yansımıştır.
aranmalıdır... Devletimize ,milletimize
kanunlarımıza saygılı TÜRK Milletinin fertleri Batı SEVR özlemi içerisinde bölgede ayrılıkçı bir
olarak tarihe tanıklık ederken yargıyı yadsımak Kürt devleti yaratma gayretini hiç bir zaman
veya yargının kararını tartışmak söz konusu gizlememiştir. Aynen bugün olduğu gibi. 2003
değildir.Yargı kendi kuralları içinde işlemiştir. Ve yılı ilkbaharı, Irak'a ABD müdahalesi öncesi
yargının kararı yine hukuk devletinin kuralları Türkiye'ye 80.000 ABD askerinin konuşlandırıl-
içinde uygulanmıştır. Her zeminde ve herkese masının istendiği günlerde gazetelerimizde suç
karşı bizim konuştuğumuz ve konuşacağımız; üstü niteliğinde bazı fotograflar yayınlandı.
yazdığımız ve yazacağımız bu değildir. Bizim Irak'ın Kuzeyinde ABD’li dostlarımız, CİA
konuşacağımız ve yazacağımız bu toprağın vatan yetkililerinin bölücü Kürt unsurlarla yemek
oluşudur. Sokaktaki insan gelişmeleri izledikçe, yedikleri lokantanın duvarını fon olarak süsleyen
siyasetteki yozlaşmayı devlete ihanet noktasına Kürdistan haritası önündeki fotograflar ile PKK-
gelen faaliyetleri; Cumhuriyetin temel ilkelerine ABD dostluğunun düşman çatlatan yakınlığını
yapılan saldırıyı gördükçe ; gerçekte Korkut yansıtan baş başa -diz dize görüşürken çekilen
EKEN'in şahsında TÜRK Milletinin, kendini fotograflar.
TÜRK sayan insanlarımızın mahkum edilmeye

BOZKURT 20
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Tablonun bütününü görmek açısından parça parça sürecini tekrar diriltmek gayretiyle bir dizi
olan gerçekleri birleştirmek zorundayız.Ve öyle tedbirler alma yoluna gitmişlerdir.
yapıyoruz. Siyaseten dış ilişkileri,
müttefiklerimizin bütün olumsuz ve hasmane Türk ekonomisini ve siyasetini kontrol altında
çalışmalarına karşı yürüten devrin iktidarları bu tutan ABD li dostlar nerede yanlış yaptık derken;
oyunu istemeden de olsa, kendi kendine oluşan oyunun bozulmasında rol oynayan,bölgede arazi
kuralları içerisinde oynamaktan geri hakimiyetini sağlayan TSK'ne ve işin
kalmamışlardır. Ne var ki 1996 ve öncesi Ankara- mutfağındakilere gözü takılmıştır. Bunların
Dublin görüşmeleri çerçevesinde bölgede devreden çıkarılması pasifize edilmeleri ABD li
kontrolü sağlamak amacıyla PKK ya karşı dostların fikri sabiti haline gelmiştir.
oluşturulmaya çalışılan Barzani-Talabani
güçlerinin işbirliğinin desteklenmesi; kontrol dışı 3 Kasım 1996 Susurluk trafik kazası sonrası
bir gelişmeyle Türkiye aleyhine kullanılan ve gelişmeler ve senaryolar bu fikre hizmet etmiştir.
artarak süren bir tehdit unsurunu bugünlere Eylemleri başlatanlar PKK ve bölücü grubların
taşımıştır. Kanı bitlenen bu çakalların kutsal Türk entellektüel faaliyet gösteren kesimi olmuştur.
devleti karşıtı tutum ve davranışları ile bugün Amaç: yolsuzluk, suiistimal ve kanun dışı
ulumaları, Türkiye Cumhuriyetini tehdide faaliyet gösterenlerin cezalandırılmasının
yeltenmeleri bunun bir göstergesidir. ötesinde; düşük yoğunluklu çatışma sırasında
bölücü unsurlara karşı işin mutfağında görev
Bugün emrivakilerle hudutlarımız dışında yapanların, devlet güçlerinin tasfiyesi ve pasifize
kurulacak bir devlet yapısının orada sınırlı edilmesidir. Bugün yaşananları; Süleymaniye'de
kalmayacağı; hudutlarımız içerisine doğru bir 11 askerimizin şahsında Türk Milletinin başına
genişleme göstereceği de malumumuzdur. Bu geçirilen çuval olayına karşı gelişen tepkileri yok
tehlikeli gelişmenin yalnız bölgeyi değil farzedip, dış dayatmaları makul kabul edip sineye
Türkiye’deki sosyal ve siyasi tabloyu da çekebilmeyi; AB uyumu adına eski DEP'lilerin,
etkileyeceği bilinciyle işin mutfağında olanlar bir birilerinin zafer çığlıkları arasında serbest
takım tedbirler almaktan o günlerde geri bırakılmasını;oluşturulan bu zaafiyet çerçevesinde
kalmadılar. Bütün engellemeler ve oyunlara değerlendirmek zorundayız.
rağmen; bir takım müdahaleler ve
operasyonlar sonucu arazi hakimiyeti TSK nin Geçtiğimiz yıl çıkarılan adına "topluma kazandır-
eline geçti.Netice de bu arazi hakimiyetinin ma amaçlı eve dönüş yasası" diye telaffuz edilip
elimize geçmesiyle eş zamanlı dengeler 1996 yazı yutturulmak istenen yasa; gerçekte, münhasıran
itibarıyla sözde müttefiklerimizin aleyhine teröristlerin istifadesine sunulmuş bir af yasasıdır.
bozuldu. Barzani-Talabani menfaat ilişkileri Bu AF'dan; nadim olarak iddia edildiği ölçüde AF
zedelendi. Saddam'la anlaşan Barzani; Saddam'ın talep edenler olmamıştır.Bilakis dağdan kimse bu
zırhlı birliklerinin desteğinde Erbil'e girip aftan istifade için silah bırakıp gelmezken ,içerde
Süleymaniye’ye yürüdü. Talabani İran hududuna yatanlar serbest bırakılıp dağa dönüş imkanına
çekilmek zorunda kaldı.Bölgede sözde kavuşmuşlardır.
insani yardım adı altında faaliyet gösterdiği iddia
edilen, gerçekte ise kurulması düşünülen Kürt Evlatlarını bu topraklara emanet etmiş şehit
devleti alt yapısını oluşturan ve bölge halkına aileleri bu gelişmelerden perişandır. Bu gidişle
Türk düşmanlığı aşılayan İsrail unsurları ile bağırlarına basacak vatan toprağı bulamamanın
işbirliğinde misyonerlik faaliyetini sürdüren sivil endişesini taşımakta, ihanetin bu boyutuna
toplum örgütleri ve ABD uşaklığına soyunmuş tepkilerini isyankar ifadelerle dile getirmekte-
silahlı peşmerconiler alelacele bölgeden dirler. Eve dönüş yasasının çıktığı günlerde
uzaklaştırılmak zorunda kalmışlardı. tepkilerini ifade eden şehit ailelerinin haklı
Tezgahlanan oyunun bozulması,sözde müttefik feryatları meyanında; Korkut EKEN ile ilgili
ABD yönetimini ciddi olarak rahatsız etmiş ve en masumane sorularına yetkili havasındaki
üst dereceli yetkililer bölgeye intikal edip siyasilerce verilen cevap, manidar olmanın
Silopi'de Barzani ile Ankara'da ise Talabani ile ötesinde başka anlamlar taşımakta olup;
görüşüp kulaklarını çekmiş; Dublin-Ankara yukarıdaki teşhis ve tespitlerimizi
doğrulamaktadır.

BOZKURT 21
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Korkut EKEN ile ilgili masumane sorulara : Güneydoğu’dan gelen silah sesleri üzerine; bizler
"-Biz buna karşıyız !..." cevabının ayrı bir anlamı öz vatanımızda arkadan vurulmanın acısını
olduğu muhakkaktır. Kendini Türkiyeli değil, yaşadık birden. Güneydoğumuz kan ağlamaya
TÜRK olarak gören bizler de; bu olumsuz tavır başladı. Sonra onlar geldiler; O kahramanlar!...
ve düşünceye ve de "33 Kurşun" şiirini okuyup
belli bir kesime mesaj verenlere karşıyız. Çoluk-çocuk bir oh çektik. TÜRK'ün hiç
bitmeyen destanı bir daha yeni baştan yazıldı.
Muğlalı Mustafa Paşa’ya beslenen düşmanlık
duygu ve düşüncesinin bugün Korkut Eken'e Anadolu TÜRK'e kan pahasına,can pahasına
beslendiğini de biliyoruz. tekrar vatan oldu. Herkesin sustuğu yerde ve
zamanda; korku bilmez,eğilip bükülmez bir dille
Bu sığ düşmanlık fikriyatını filizlendirenler, konuşanlar, dağdan dağa seslenenler, can alıp can
sulayanlar kendi düşmanlık denizinde verenler; bizim kaderimizi değiştiren
boğulacaklardır. Biliyoruz ki bu fikir, bu düşünce kahramanlar; kendi kaderlerinin çizdiği yolda tek
sistematiği TÜRK milletinin üniter yapısını başlarına sürdürdüler yürüyüşlerini.Ve
sorgulayıp, sıfırlamak isteyen bir zihniyetin dışa yürüyorlar, sessiz ve vakur. Belki biraz yorgun,
vuran görüntüsüdür. Gereken cevap verilecektir. belki biraz da kırgın !..

Korkut EKEN eve dönüş yasasından istifade Bedel ödemesi gerekenler bir bedel ödemezken
etmemiştir. Bu yönde bir talebi de olmamıştır ve onlar ayrıca hiç de hak etmedikleri bir bedeli
dahi bu yasadan hiçbir şekilde istifade de edemez. ödüyorlar. Korkut EKEN işte o kahramanlar
Çünkü o bir vatanseverdir. Çünkü O Türk Silahlı ordusunun bir ferdi, bir komutanıdır.
Kuvvetlerinin "üstün hizmet ve feragat
madalyasına" sahip bir kahramandır. İnançla inançsızlığın, dirençle çözülmenin bir
arada yaşandığı günlerde duyuldu Korkut EKEN
O, Korkut EKEN ki; Avrupa İnsan Hakları ismi. Bir çok kişi bir dergide yayınlanan uzun ve
mahkemesine başvurmasını isteyenlere :"-ben geniş kapsamlı bir röportajla tanıdı onu."Efsane
ülkemi yabancı bir kuruluşa şikayet etmem. İdam Subay" diye bilinirmiş; dünyanın önde gelen
edileceğimi bilsem bunu yapmam" deyip cezasına sayılı özel harekat uzmanlarından biri olduğunu,
razı olan yeri doldurulamaz bir cesaret 1974 yazından çok önce Kıbrıs'a giden görev ifa
abidesidir. eden; 1979 da Diyarbakır'a kaçırılan THY
uçağına başa-
Aslında vatanseverler affa sığınmazlar,Korkut rılı bir operasyon düzenleyen ekibin başında
EKEN de affa sığınmamıştır. Kahramanlarda olduğunu da bu arada öğrendi Türk insanı.
arkasına sığınılacak pişmanlık yoktur. Onlar
dünyaya yüz kere gelseler her seferinde vatanı Korkut EKEN, Harbiye’den mezun olduğu 1965
kurtarmak gibi bir kusuru aynen işlerler. Bazen yılından itibaren Türk Devletinin varlığı için
idam edilirler, bazen rütbeleri sökülür, bazen de "karada, havada ve denizde her zaman ve her
hapis yatarak bedelini öderler. Yani vatansever yerde " Türk sancağının namusu, ülkesinin devleti
olmak gibi kusur işleyenler iflah ve ıslah ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü korumak
olmazlar. uğrunda yer alan her silahlı çatışmanın içinde
gözünü kırpmadan bulunmuş; TSK'nin verdiği
Tarihimizin tozlu sayfalarında kahramanlık, bütün madalyaları almıştır.
fedakarlık, cefakarlık örnekleri oldukça fazladır.
"Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir; Sizler, bizler, birçoğumuz Ankara'da , Istanbul'da
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmemektir. veya vatanın başka bir köşesinde rahat
Kahramanlık: Saldırıp, ileri atılmak ve sonra yataklarımızda uyurken; uykumuz kaçtığında
dönmemektir." Deyişine uygun o kahramanlar altımızda pijamamız ayaklarımızı uzatıp
ileri atıldılar ve bir daha dönmediler. Sakarya’da, televizyon seyrederken o belinde tabanca
Dumlupınar'da, Kore'de, Kıbrıs'ta destanlar dağlarda olmuştur. Bizler rahatlığımızı aslında
yazdılar. ona borçlu olduğumuzu bilmeden!...

BOZKURT 22
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Zihni tersten devşirilmiş enteller, işbirlikçi Dolayısıyla bu önerimize sıcak
siyaset erbabı ile beyni kiralanmış ilim adamları bakmayacaklarının idraki içerisindeyiz.
ve onların sözcülüğüne soyunan mütareke basını
el ve söz birliği ile onu yıpratmak istemişlerdir. Devletine, milletine kırgın olmayan Korkut
Aslında yıpratılmak istenen vatanseverliktir. EKEN aslanlar gibi cezasını çeker ve cezaevinden
Aslında hedef vatan ve millet için gözünü çıkar demiştik. İşte O gün gelmiştir. 28 Temmuz
budaktan sakınmayan görev bilincine sahip devlet 2004 saat 10.00 da Ankara Ayaş cezaevi önünde
görevlilerinin pasifize edilip, devre dışı sevenleri, bütün vatanseverler Efsane Komutan
bırakılmasıdır. Korkut EKEN ile kucaklaşacaklardır

Korkut EKEN'in büyük günahı,vatanı Aslanlar gibi yatmış, cezasını çekmiş ve


parçalamaya çalışan teröristbaşı Öcalan'ın peşine cezaevinden çıkmaktadır.
düşmesidir.
Ya diğerleri !...
Bugün "Terörist başı Öcalan" bir eli yağda,bir eli
balda kendisine tahsis edilmiş adada sayfiye
hayatı sürdürüp, güvence altında ahkam kesmeye
KAHRAMANLIK
devam edebilmektedir. Örgütüne talimatlar
vermeye devam edip AB uyumu çerçevesinde
sağlanacağı birilerince ifade edilen tahliyesi
sonrası siyasete kendisini hazırlarken;
kahramanlara-vatanseverlere reva görülenleri Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
TÜRK milletinin takdirlerine arz ederiz. Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmemektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
Korkut EKEN bütün görevlerini TSK, MİT ve Kahramanlık: Saldırıp bir daha dönmemektir.
Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde verilen
emirler çerçevesinde icra etmiştir.

Yargı yürürlükteki yasa maddelerine ve Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından


uygulamaya göre doğru kararı vermiş Koşar adım gitmeli onların arkasından.
olabilir ama kamu vicdanındaki yargıyla çelişki Kahramanlık: İçerek acı ölüm tasından
yaratmaması için; Korkut EKEN, TBMM ne İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.
çağrılarak yaptıkları kendisine anlattırılmalı,
sonunda ayakta alkışlarla uğurlanmalı, tutanakları
açıklamak için de elli yıl filan
beklemeye gerek görülmemelidir. Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmek doğanlık...
Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık;
Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
Göz kırpmadan saldırıp bir daha
dönmemektir.

Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,


Ne de güneşler gibi parlayıp sönmemektir.
Bunun için ölüme bir atılış gerektir.
Atıldıktan sonra da bir daha dönmemektir...
Korkut EKEN gibi kahramanların toplumda ne işi
var diyebilen zihniyet; Korkut EKEN'in topluma
kazandırılacak bir insan değil topluma mal olmuş
bir kahraman olduğunun farkında olmasına
rağmen,bunu içleri kaldırıp ifade edememektedir. H. NİHAL ATSIZ

BOZKURT 23
______________________________________BOZKURT_______________________________________
İşbaşındaki hükümeti de; Cüneyt Zapsu, Mir
Dengir Mehmet Fırat gibi aileden yeminli Türk
EY TÜRK UYAN! düşmanı Kürt ırkçısı bir çete yönlendiriyor. Artık
bu durumda, hükümet için gaflet ve dalaletten
bahsetmeye gerek yok.
■ METE KARLIDAĞ
Basının hali malum.

Ey Türk ! Uyan. Uyumak zamanı değil. Ey Türk unutma; üzerinde yaşadığın bu Anadolu
coğrafyası bir milletler mezarlığıdır. Hititler,
Sen, birinci dünya savaşından sonra, yurdunu Asurlular, Firigler, Urartular, Lidyalılar,
işgal eden, namusuna, canına, malına, Ermeniler, Rumlar yok olup gittiler. Son ikisini
mukaddesatına tecavüz eden düşmana karşı silaha biz Anadolu'dan sürdük. Şimdi de şer ittifakının
sarılıp, savaştın. Savaşı kazandın. Devletine Türk maşası ırkçı Kürtler biz Türkler'i Anadolu
adını koydun. Kan ve can pahasına sahip olunan milletler mezarlığına gömmek için harekete
vatanın yönetimi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün geçtiler.
emin ellerinde olduğundan sen günlük işlerine
döndün. Çünkü; Atatürk, kurtarıcı başbuğun, yol Ve sen hala uyuyorsun. İlla tehlike senin kapına
gösterici rehberindi. O hayattayken her şey senin gelip, evinden karını, kızını, malını, canını alınca
için, senin adınla ve sana göre yapılıyordu. Sen mı uyanacaksın. Sen hala, ev, araba, yazlık almak
bu rahatlık içerisinde, devlet ve siyaset hayatıyla peşinde koşmaya devam et. Yarın hepsini senin
ilgilenmedin. Ticareti eskiden beri sevmezsin. elinden alacaklar. Çoluğunu çocuğunu kendilerine
Çiftçi oldun, küçük esnaf oldun, memur oldun, uşak yapacaklar...
işçi oldun.

Sen bunlarla oyalanırken memleketin siyasetine,


bürokrasisine, ticaretine, yer altı ve yer üstü her
türlü gücüne senden olmayanlar hakim oldu. Ve
bu güruh senin devletine de vatanına da ortak
olduklarını ilan ettiler. Yetmedi!

Son yirmi yıldır ise ırkçı-bölücü kürt hareketi ile


savaştın. Savaşı kazandın. Ama her zamanki gibi
masa başında kaybettirdiler.

Türk'ü yok etmeye, geldiği Asya Bozkırlarına


geri göndermeye yemin etmiş, batılı haçlı ittifakı
ile onların finansörü Yahudiler; kan ve can Ey Türk; titre ve kendine dön. Önce kendin uyan.
vererek aldığın Kıbrıs'ı senden almak için türlü Sonra, çevrendeki uyuyanları uyandır. Ve
oyunlar yaptılar. Aynı ittifak; Kerkük'teki uyananlar, birleşin. El birliği, iş birliği yapın.
Türkmenleri yok etmek için başka oyunlar Teşkilatlanın. Ya da mevcut teşkilatlar içinde
peşinde. Aynı şer ittifakın maşası, Türk düşmanı sana uygun olanlara katıl. Türk'ün Türk'ten başka
ırkçı-bölücü Kürtler sana Türkiye'yi mezar dostu olmadığını unutma. Kürtlerin dışında kendi
yapmaya hazırlanıyor. Eski DEP'li milletvekilleri dillerinde yayın hakkı isteyen diğer azınlık
tahliye oldu, İmralı'daki kukla başının tahliyesi ırkçılarını da unutma. Bunlara karşı da uyanık ol.
yakındır. Korkut Eken gibi kahraman Türk
evlatları ise cezaevlerinde kahramanlıklarının İlkemiz: Her şey Türk için, Türk'e göre ve Türk
diyetini ödemekteler. tarafındandır.
Şer ittifakının kuklası Kürtlerin isteklerinin sonu
ve sınırı yoktur. Kürtçe yayın onları kesmez.

BOZKURT 24
______________________________________BOZKURT_______________________________________
İbrahimî dinler diyalogu adı altında , Peygamber
SİZ NESİNİZ, SİZ Efendimizi külliyen reddedenlerle düşüp kalkmak
İslamcılık mı ?
KİMSİNİZ? Cennet vaadi içine Gılman (Tüyü bitmedik oğlan
çocuğu ) koymak İslam’ın ahlak yönü ile bağdaşır
■ ADİL ERYILMAZ mı ?
adil@turan.tc
Ne Türklükte ne de İslamiyet’te olmayan böyle
Bu yazı , kendini Milliyetçi olarak tarif eden ama sapıklıkları , bu dünyada yapmak günah cennette
Fettullah batağına saplanmış durumda olan temiz yapmak sevap mı ?
Türk çocukları için yazılmıştır. Kendisini
Milliyetçi yada Türk olarak görmeyenlerin bu Birader-i Azamı Şeyh Sait’in öcünü almaya
yazıyı okumaları gereksizdir. uğraşan bir Kürdün arkasından gitmek
Milliyetçilik mi ?
İçerisinde hala bir nebze de olsa Türklük duygusu
taşıyıp bu tezgaha hapsedilmiş Türk çocukları , Okullarda , dershanelerde ve evlerde Kuran
aşağıdaki soruları düşünsünler ve cevaplarını yerine Risale – i Nur paçavralarını okumak
kendi kendilerine versinler . Müslümanlık mı ?
Fetullah’ın babası Ramiz Efendi , onun babası Afrika’nın ormanlarında, baltayı ilk olarak bu
Şamil Efendi , onun babası Molla Ahmet , onun okullarla gören yamyamlara İstiklal Marşımızı
da babası Halil Efendi . okutmak Türklük mü ?
Araklamacı , gazeteci , yazar , konsept danışmanı Başı her sıkıştığında Amerika’ya kaçmak ;
Soner Yalçın’a bir sorsak ... Bu kadar efendi (!) devletin her kademesini sinsi sinsi ele geçirmeye
bolluğu hayır mıdır yoksa şer mi ? Daha açık çalışmak vatanseverlik mi ?
soralım . Acaba Kürd Fettoş’un soyu da Beyaz
Türk (!!!) Efendiler’e mi dayanıyor ?

Hoca efendinizin babası imamlık yaptığı köyden


niçin kovuldu ?

Kendisi , çok sevdiği Alvar İmamının ahfadına ait


medreselerden niçin kovuldu ?

Kuran’a ait ayetleri tahrif ederek kendisini


Kuran’da bahsedilen kişi sıfatına sokmaya çalışan
bir Deli Kürd’ün arkasından gitmek
Müslümanlığa yakışır mı ?
Diyalog adı altında Ortodoks , Katolik ve
Bunu yapanlar Müslüman sayılır mı ? Protestan papazlarıyla , hahambaşıyla oruç (!)
açmak ; Katolik papanın ayağına gitmek dindarlık
Sapık Bahailerin yazdığı bir dua ile iyileştiğini mı ?
söyleyen bir akıl hastasına inanılır mı ?
Bütün bunlar ortadayken ; kitaplar , dergiler ,
Bu şekilde davrananlar dinden çıkmış olmaz mı ? kasetler ortadayken , hala bu Amerikan maşası,
Bahai sevdalılarının arkasından gitmek akıllılık
Dinden sapanların peşinden gitmenin Allah mı , akılsızlık mı ?
indinde cezası nedir ?
Gaflet mi , dalalet mi , hıyanet mi ?

BOZKURT 25
______________________________________BOZKURT_______________________________________
düşmanlarının milletimize ihanet etmemelerini
TÜRKÇÜLÜK sağlamak düşüncesinden başka bir şey değildir.

BAHSİNDE GAFLET Bir Türk kadar Türkleşmiş kimseleri Türklük


kadrosundan çıkarmak gibi bir düşünce Türk
■ NEJDET SANÇAR ırkçılığında yoktur. Babası Türk olmayan Akif’in,
Türkçüler tarafından bu derece tutulması bunu
yeter derecede göstermiyor mu ?
Türk fikir tarihi hakkında biraz bilgisi olan, milli
şuura sahip ve aklı başında her Türk kabul eder Turancılık da, Tanrının Türk yarattığı insanları
ki, Türkçülük milletimizin ülküsüdür. Türk’ü Türk saymak ve onların hepsinin saadetini
sevmek, Türk’ün büyüklüğüne inanmak, Türk’ün istemek fikridir. Esir Türkleri kurtarmak için sağa
yükselmesi yollarını düşünmek gibi hep “Türk” sola savaş açmak, yani sonu belirsiz maceralar
fikri etrafında toplanan düşüncelerin, duyguların ardında koşmak Turancılık değil, sadece bir
muhassalası diyebileceğimiz Türkçülüğün masaldır. Turancılık, Türkiye’yi ihmal fikri de
başlangıcını çok eski çağlara kadar götürmek, bu değildir. Türklüğün temeli elbette
imanın ilk izlerini pek eski devirlerde bile bulmak Türkiye’dir.Türkiye’yi ihmal en az bir cinayettir.
mümkündür. Fakat en az bir asırlık bir zamandan Fakat Türkiye’yi yıkılmaz ve aşılmaz bir kale
beri bu fikir Türk’ ü seven,Türk’ü düşünen haline getirmeye çalışırken, Tanrının Türk
Türklerin kafalarında ve gönüllerinde, aralıksız yarattığı, bizden uzakta kalmış, yabancı çizmesi
bir zaman zinciri içinde, işlene işlene günümüze altında inleyen insanları, kardeşleri düşünmek,
kadar gelmiş bulunmaktadır. Onun içindir ki onların yaslarıyla yaslanmak, sevinçleriyle (eğer
Türkçülük, şahısların değil milletin malıdır. Ve olursa!) sevinmek de bir cinayet midir?
bundan dolayıdır ki hiç kimse bu büyük fikri
aklına estiği, hoşuna gittiği şekilde değiştirmek Kim ne derse desin, ırkçılık ve Turancılık,
hakkına malik değildir. Türkçülük ana fikrinin iki büyük unsuru olmakta
devam edecektir. Zira bu iki unsur ret
Türkçülük bir ana fikirdir.Ve her ana fikir gibi bir olunduğunda Türkçülük, tarihi manasında
takım unsurlara maliktir. Bu unsurlar arasında Türkçülük olmaktan çıkacaktır. Türkçülüğü, tarihi
Türkçülük düşmanlarına öteden beri hedef teşkil seyri dışında böyle acayip bir hale sokmak ise
eden ikisi ırkçılık ve Turancılıktır. kimsenin haddi değildir.

Türk milletinin düşmanları, Türkçülüğün bu iki Düşmanlar ne kadar sinsice saldırırsa saldırsın,
büyük unsurunu asıllarından tamamen başka gafiller gaflette ne mertebe ileri giderlerse gitsin,
inançlarmış gibi göstermek için yıllardan beri o bu böyledir ve böyle olacaktır.
kadar sinsi ve fakat neticeli bir gayret
göstermişlerdir ki, bugün bir çok kafalarda Bu tarihi gerçeği şimdiye kadar düşmanlara karşı
ırkçılık ve Turancılık fikirleri birer umacı gibi yer çok kereler haykırdık. Burada bir kere de gaflet
etmiş bulunmaktadır. Türk ırkçılığını Alman içinde bulunanlara tekrarlıyoruz: Bir tek
rasizmi gibi korkunç bir fikir haline sokanlar Türkçülük vardır. O da tarihi manası ile
başta kızıllar olmak üzere bütün Türklük Türkçülüktür. Bu gerçek Türkçülüğün şu veya bu
düşmanlarıdır. cephesini inkar edenlerle aynı safta olamayız.
Çünkü nasıl su, hidrojen ve oksijen unsurlarının
Yüzlerce defa söylendiği ve yazıldığı gibi Türk birleşmesiyle meydana geliyorsa, Türkçülük de
ırkçılığının Hitler rasizmi ile isim benzerliğinden kendisini meydana getiren unsurlardan mürekkep
başka hiçbir ilgisi yoktur. Şu kadar göbek saymak bir ulu fikirdir.
laboratuarlarda kan tahlil etmek gibi şeyler
düşmanların uydurdukları masallardır. Türk ORKUN SAYI:68
ırkçılığı, Türk soyunun büyük vasıflarını
yaşatmak ve Türkleşmek istemeyen sinsi Türk 18 OCAK 1952

BOZKURT 26
______________________________________BOZKURT_______________________________________
taarruzdur. Çevre ülkeler kıpırdayamaz hale
IRAK’TA NELER gelirse Irak’ta at oynatmak çok kolay olacaktır.

OLUYOR?
Kerkük ve Irak’ın kuzeyi
■ MURAT TÜRKMENATA
murat@turan.tc Kerkük’te ise Türkmenlerin durumu ciddi
gerileme kaydetmektedir özelikle moral
Yönetim Nakli motivasyon bakımından Türkiye’nin tutumu
Türkmenleri zor duruma düşürmektedir. TSK’nin
30 Haziran günü yönetim teslimini beklerken bölgeden yavaş yavaş çekilmesi de son
bunun 28 Haziranda gerçekleşmesi ile birlikte gelişmelerin tuz biberi oldu desek yeridir.
ABD’nin hazırladığı sürpriz pek de umulan gibi
olmadı. Kısaca plan şuydu; ani bir yönetim nakli Tabii bu arada Kerkük’te ABD ve Britanya’nın
ile terör olaylarının bir anda kesilmesi ve uluslar konsolosluk açması Kerkük’ün ileriye dönük
arası destek sağlayarak yeni yönetime meşruiyet durumu hakkında az çok bilgi vermektedir.
kazandırılması planlanılmıştı.
İlk bakışta yönetim nakli ve meşruiyeti sağlamak Diğer taraftan Osman Korutürk adlı zatın
ABD’nin desteğiyle sağlanabilirken terör soru söylemiş olduğu “kürdistana her hangi bir karşı
işareti ile bir takım stratejistlerin gözünde bir duruşumuz yok” sözü kürdsat kanalında her gün
yanda tutulmaktaydı fakat Irak gerçekliğinde defalarca yayınlanmaktadır ve çapulcu takımına
durum hiçte soru işaretini gerektirmiyordu çünkü bir moral ve motivasyon etkisi yapmaktadır.
patlama olayları tamamen CIA’in hazırladığı bir
komplo idi ve dikkat edilseydi açıkça bu Bu arada Kerkük’te faaliyet gösteren bazı Milli
saldırıların sadece polis merkezlerini ve yerel hareketler git gide zayıflamaktadır. Bunun nedeni
güvenlik kuvvetlerini hedef almasından de maalesef maddi sıkıntıdır ve yaşanan
anlaşılabilirdi. baskılardır. Fakat başta TMMT olsun ve diğer
gönüllü Bozkurtların çabalarıyla Kerkük kalesi
Tamam da hala neden terör olayları veya direnişe devam ediyor.
(direniş) devam ediyor diyebilirsiniz, bunun
yanıtını ABD’nin ve yeni Irak hükümetinin Son olarak 14 Temmuz 1959 olaylarının 45’inci
çıkışlarından anlayabiliriz. Hatırladığım kadarıyla yıl dönümü üzerine birkaç kelime söylemek
yeni yönetimin 2 veya 3. günüydü, kukla Irak gerek, ne yazık ki atalarımıza layık olamadık hele
Dışişleri, Suriye ve İran’ın terör olaylarını şehitlerimize hiç olamadık…
desteklediğini ve bunu kesmesini istedi ve aynı
gün iki İran vatandaşı patlatılmaya hazır bir Bugün Kerkük’ün her köşe başında bu olayları
arabayla birlikte tutuklandı. Bu sayede gözlerin gerçekleştirme emrini veren Berezani köpeğinin
İran’a kayması sağlandı. Aslında bu defa hedef piçleri bulunmakta ve o gün bu olaylara fiilen
doğruydu Suriye ve İran’ın bu olayların arkasında katılan Talabani şerefsizinin adamları “Kerkük
olduğu da aşikardı ve kendilerine göre haklı bizim” diye nara atmakta biz ise atalarımıza layık
nedenleri vardı. Irak’ta huzur demek Suriye ve olamamanın utancı içindeyiz.
İran’ın Rejim değişikliğinin ilk sinyali demektir.
Büyük Ortadoğu Planı denilen sihirli değnek bu Onların Ruhu şad oldu mu bilmem ama bizlerin
topraklara değdiğinden beri Türkiye’de, Suriye’de
ve İran’da ardı ardına baş gösteren ruhu fırtınalar içinde ezilmekte…
huzursuzluklar, PKK’nın yeniden silahlı
saldırılara başlaması- Halı saha maçından çıkan
Kürtlerin ayaklanma teşebbüsü ve sair olaylar
Amerika ve müttefiklerinin Irak’ta kendi
çıkarlarının güvenliği için arzu ettikleri huzuru
sağlamak amacıyla çevre ülkelerin huzurunu
bozma maksatlı olarak girişilen bir çeşit

BOZKURT 27
______________________________________BOZKURT_______________________________________
dönüp dönüp aynı noktada bileşmektedir;
SÜLEYMAN’IN “önümüzdeki dönem su kaynaklarına hakim
BAHÇESİNDE NELER olan, başat unsur olmaya adaydır”.Türkiye’nin
dünyanın en önemli dört akarsuyundan ikisine
OLUYOR? sahip olması Türkiye’yi bekleyen sıkıntıların da
habercisidir.

■ MURAT TÜRKMENATA Bu cümleleri yazarken (Strateji, Dolaylı Tutum)


murat@turan.tc adlı kitap gözüme çarpmaktadır. Aslında oyunun
kuralarını bilen, gerçek resmi hiç zorlanmadan
Yahudilerin vaad edilen topraklar (ARZI görür, bugünlerde düşman yukarıda bahsi geçen
MEVUD) dediği, İsrail’in bayrağındaki iki çizgi kitaptaki yöntemlerden farklı bir şey
arasındaki topraklardır yani Nil ve Fırat arası yapmamaktadır. Sağ gösterip sola vurmak tarihin
toprakların yanı sıra Süleyman bahçesi olarak en eski hilelerinden birisi olsa gerek, birileri bu
adlandırılan bugünkü Türkiye’nin Güneydoğu topraklarda farklı söylemler ile ortaya çıkmakta
Anadolu topraklarıdır... Bu yazının konusu “su ama onu yönetenlerin tek amacı, asıl niyetlerini
sorunu ve Ortadoğu” olduğundan, okuyucunun gizlemektir yani hayatın kaynağını ele
dikkatini çekmek için biraz farklı fakat özünde geçirmektir. Bu uzun ve sıkıcı girişten sonra
çok önemli bir başlık olan Süleyman bahçesi ile sizler ile başlıklar halinde konu ile ilgili bazı
Güneydoğu Anadolu’nun ve Ortadoğu’nun bilgileri ve tartışmaları inceleyeceğiz :
sorununun kaynağını, daha baştan gösterge olarak Ortadoğu ve SU
okuyucuya vermiş bulunuyoruz. Bugün Ortadoğu da meydana çıkan tartışmalarda
Su konusu, temelde bir çok olay, gelişme ve uzun su konusu hep geri planda tutulmuştur veya en
veya kısa vadeli bütün siyasi, askeri ve toplumsal azından böyle yansıtılmıştır kamuoyuna fakat
hareketliliğin özünü oluşturur. Hemen hemen gerçekler hiç de öyle değil. Hemen hemen bütün
bütün medeniyetler suyun bulunduğu civarda anlaşmazlıkların ardında Su yatmaktadır. Filistin-
gelişmiş, ilk olarak Mezopotamya’da düşmana İsrail sorunun temelinde mülteci veya
karşı bir stratejik silah olarak kullanılmış, egemenlikten çok kısıtlı su kaynaklarının kontrolü
Milattan önceki yıllarda kamıştan ilk baraj meselesi ağırlıktadır ve bir Filistinli politikacıya
yapılmıştır, bir başka deyişle bütün gelişmiş göre “Halk Kudüs olmadan da yaşayabilir ama
medeniyetler suyun stratejik önemini fark etmiş su olmadan yaşayamaz”, öyle ki bugün bir
ve bu doğrultuda politika yürütmüştür. İsrailli günde 368 litre su tüketirken Filistinli
Bugüne dönersek su önemini katlayarak sadece 88 litre tüketebilmektedir. İsrail-Suriye
günümüze gelmiştir. Özelikle küresel ısınma ilişkilerinde ise durum daha ilginç, İsrail’in işgal ettiği
sorunlarını göz önüne alırsak su sorunu artık Golan tepeleri su kaynağı olup Yahudiler için hayati
hayati öneme haiz konuma gelmiştir. Bugün önem taşımaktadır onun için bu sudan vazgeçmesi söz
suyun kaba bir envanterini çıkarmaya kalkarsak konusu değildir. Suriye ise bunu bilmekle beraber
inanılmaz bir manzarayla karşılaşırız, örnek Golan sorununu da ABD’yi devreye sokarak vereceği
tavizler için karşılığında ABD’nin Fırat için
olarak bugün yer yüzünün %71 su ile kaplı,
Türkiye’yi sıkıştırmasını istemektedir. Suriye-Irak
bunun %97’si tuzlu %3’ü tatlı sudur. Tatlı suyun
da büyük bölümünün erime tehlikesiyle karşı ilişkilerinde ise su (Fırat) hem ortaklık hem de
karşıya olan buz dağlarından oluştuğunu düşmanlık nedenidir, Türkiye’ye karşı bir ortaklık
söylersek bu, durumun ciddiyetini fark etmemiz ve güç birliği nedeni iken, aynı Fırat nehri yoluyla
için yeterli bir sebeptir. Önümüzdeki yıllarda aralarındaki husumetlerin intikam aracıdır. Buna
yağmur miktarının 3.430 m ‘den 667 m’ye misal olarak Suriye yönetimi Tabak barajını
düşeceğini düşünürsek suyun (Doğal gaz, Petrol, kullanarak Bağdad’ı defalarca sel altında
Altın, Uranyum.....)dan çok daha önemli bırakması gösterilebilir. Körfez ülkelerinde ise
durumun farkında değiller desek yeridir, körfez
olduğunu anlamamız gerekir. Fakat ne yazık ki ülkeleri sahip oldukları zenginlik ile yüksek maliyetli
durum hiç de öyle değil. Bugün bütün dünyanın su arıtma tesislerine sahiptir fakat bu tesisler her türlü
süper güçleri suyun hayati önemini kavramış olup saldırıya açık olduklarından ve düşük yoğunluklu
bu doğrultuda politikalarını gütmektedirler. çatışma ortamlarında ciddi su sıkıntısına
Tanınmış bir çok uluslar arası uzmanın analizleri gireceklerdir.

BOZKURT 28
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Bu ülkelerin bir çoğu yer altı sularını hızla gütmesi Dış politikanın yetersizliğinden
tükettiğinden ve bu tür suların yenilenme imkanı kaynaklanmaktadır. Güneydoğu Anadolu Projesi
olmadığından başlı başına tehlike unsurudur. harcamaları Türkiye’nin yıllık Milli bütçesinin
Türkiye ile Suriye ve Irak arasındaki ilişkilerin %6-%9 ‘unu oluşturmaktadır. Hatta bu projenin
temeline gelirsek yine aynı noktaya dönmüş ardından baş gösteren Kürt terörü Türkiye’nin
oluruz yani su sorununun özüne, aslında yüz milyarlar ile ifade edilen bir zarara
bugünlerde ve önümüzdeki yılarda Suriye ve Irak uğramasına neden olmuştur. Tabii burada bir çok
ciddi bir su sıkıntısı ile karşı karşıya değillerdir kişi Terörün ve suyun bu bağlantısını tam
fakat ileriye dönük ciddi rahatsızlıkları var. Bir saptayamayabilir. İzah etmek gerekirse, başta
başka deyişle bugün yaratılan su sorunu siyasi Suriye olmak üzere diğer çevre ülkeleri, ileride
maksat taşımaktadır. Türkiye’ye karşı su nedeniyle ellerinin kollarının
Dicle ve Fırat nehirlerinin statüsü bağlanmaması için dünyanın en büyük su
Bu iki nehir uluslar arası sular statüsünde projelerinden biri olan GAP’ı dolaylı veya
değerlendirilmektedir, tabii asıl sorun bu suların dolaysız yollar ile sabote etmeye çalışmıştır. Önce
statüsünden çok kulanım şeklidir, bu noktada da Dünya Bankasından sağlanacak krediyi
Türkiye’nin tavrı net ve açıktır bu suların kaynağı engellemiş daha sonra uluslar arası ilişkilerde
Türkiye olduğundan bu sular üstünde Milli Türkiye’yi sıkıştırma politikası gütmüş ve en son
Egemenlik haklarını sonuna kadar kullanma olarak Terör örgütlerine açık destek vermişlerdir.
yetkisine sahiptir, Suriye ve Irak’ın tutumu ise Kürtler ve Su
suların kullanım şeklini Türkiye’nin en az Yukarda kısa da olsa bahsetmiştik, dolaylı stratejiler
yaralanabileceği her tür antlaşma için ile ilgili bazı ip uçlarını verdik. Hatta, Terörün aktif
bastırmaktadır. olduğu bölgeler veya düşük yoğunluklu çatışma
ortamlarının olduğu yerde hep kürt vardır. Bu bir
Türkiye ve su antlaşmaları tesadüf değil elbette, bu bir dünya projesidir. Dünya
Türkiye ilk su antlaşması Lozan Barış hakimiyeti projesidir. Varın aktörlerini siz tahmin
edin.
anlaşmasının 109’uncu maddesiyle kazanılmış
hakların korunması ve ilgili devletlerin birbirinin Bazı notlar
menfaatlerini gözeteceklerdir. Hükmü kabul Bugün Türkiye eğer dilerse Suriye ve Irak’ı 8 ay susuz
bırakma imkanına sahiptir. Filistin ve Ürdün
edilmiştir. Daha sonra 1946 da Irakla anlaşma
yönetimleri İsrail ile yaptıkları pazarlıklarda suyu
imzalanmıştır. 1980-1992 yıları arasında Türkiye- (taşınmaz mal) olarak değerlendiriyor, aynı petrol
Suriye-Irak arsında su anlaşmazlıklarını çözmek gibi. Fakat aynı millet (Araplar) Türkiye’nin benzer
için 27 toplantı gerçekleşmiş fakat herhangi bir tutumunu kabul etmemektedir. Bazı çevreler Türklerin
sonuç elde edilmemiştir. Bu arada kaynağı suya karşılık her hangi bir bedel alamayacağından
Lübnan olan ve Suriye’den geçerek Hatay -artı değer yaratamayacağından- bahsediyor ve bunu
ilimizden Akdeniz’e dökülen Asi nehri ile ilgili İlahi referanslara bağlıyorlar. Fakat her nedense aynı
geniş kapsamlı bir su rejimi yoktur ve Suriye bu çevreler yararlandıkları kaynakların içinden sadece
konuda Lozan anlaşmasına uymamaktadır. işlerine geleni alıyor veya yorumluyor. Halbuki
(Zübde-tül Buhari) Tercümesinde “kullanacağınızdan
Türkiye’nin su politiği fazla suyu başkalarından esirgemeyiniz...” sözü adeta
Ne yazık ki böyle bir politika yok, sadece sular Suriye ve Irak yönetimlerine atfen söylenmiş gibi.
üzerinde egemenlik haklarını kullanma tavrını Bugün bu yönetimlerin talep ettikleri su miktarı
sürdürmekte ama işin özüne bakıldığında yinede ihtiyaçların çok üstünde. Suriye istediği miktarın
Irak ve Suriye’ye ciddi tavizler veriliyor, diğer ancak %45’ini kullanırken Irak %65’ini
tarafta ise durum her zamanki gibi farklı, su kullanmaktadır. Ne yazık ki ileriye dönük olumlu
şeyler yazamayacağız. Özelikle Ankara’nın bu silik
politiği Irak ve Suriye için hayati önem
tutumu sürdükçe, Suriye ve Irak bugünkü olağan üstü
taşımaktadır. Hemen her ortamda ve devletler arası durumu atlattıkları andan itibaren yine Türkiye’ye
anlaşmalarda su konusunu gündeme getirmektedirler. karşı birleşeceklerdir . Özelikle su karşılığında (Hatay,
Başta Bileşmiş Milletler ile Arap Birliği ve diğer kürdistan,......) ve aklınıza gelmeyecek kadar senaryo
ülkeleri bu konuda yanlış bilgilendirmektedirler. ve tezgahla karşı karşıya kalacağız, Tabii yakında
Sadece uluslar arası ilişkilerde değil Terör olaylarının Bileşmiş kararıyla sular üzerindeki Egemenlik
baş nedeninin su meselesi olduğunu söyleyebiliriz. haklarımız elimizden alınırsa hiç şaşırmamamız
GAP projesiyle birlikte Türkiye’nin bu konuda eli gerek.
sağlam olmasına rağmen tavizkar bir politika

BOZKURT 29
______________________________________BOZKURT_______________________________________
30 yıl önce bizi harekata mecbur eden zihniyete
KIBRIS BARIŞ karşı çanak yalayıcı durumuna düşmek büyük
Türk devletini ne kadar aşağılık durumuna
HAREKATININ 30. düşürdüğü aşikar olsa da, bunun böyle
gitmeyeceğini bir kez daha haykırdığımızı
YILI belirtmek isterim.

Ne değişti sorusuna sanırım verilecek en güzel


■ ÖNDER TURANCIOL cevap “anlayış” olacaktır. Yani “siz bizi astınız,
onder@turan.tc kestiniz, öldürdünüz ama bunlar eskidendi önemli
olan bugün” diye düşünmenin altındaki esrarı
Bundan tam 30 yıl önce Türk Silahlı Kuvvetleri o algılamakta zorluk çekmekteyiz. Avrupa
meşhur 1. Kıbrıs çıkarmasını yaparak adadaki şampiyonluğunu kazanan yunan milli takımına
Türklerin can ve mal güvenliklerini teminat altına karşı ellerinde Türk ve yunan bayrağı ile taksimde
aldı. Harekatın tarzı ve gelişimi üzerine 30 yıldır sevgi gösterileri yapan yarım akıllı dangalakların,
pek çok yazı ve kitap yayınlandı.Burada uzun bir bir de üstüne üstlük ertesi gün büyük tirajlı bir
şekilde tekraren onları yazmanın gereksiz gazetenin sür manşetinde bu saçmalığı devam
olduğunu belirtmek isterim. Asıl bahsetmek ettirmesi, “onlar bunu yapar mıydı” sorusunu
istediğim rum ve yunan soysuzlarının yapmış zihinlere taşıyor.
olduğu zulüm, işkence ve hainliklere karşı
milenyum hükümetlerinin ve medyanın
tavırlarından ibaret olacaktır. Buna verilecek yanıt medyadaki haysiyet ve şeref
mefhumlarının tartışılmaya açılması gerektiğidir .

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin AB sürecinde


karşı karşıya kaldığı ikiyüzlülük, serzenişimizin
ve eleştirilerimizin ne kadar haklı olduğunu
göstermiyor mu zaten. Türklere güvenmiyoruz
diyen 15-16 yaşındaki rum çocuklarının bile
asırlık kini bu kadar aşikarken, hükümetin el etek
öpme hastalığı hele hele de rum ve yunana karşı
bu kadar samimi havalarının sebebini Türk
milletinin takdirlerine sunuyorum.

Türkiye’nin AB sürecinde hızlı adımların atıldığı Hükümet başı sanırım sadakatin bedelini
son yıllarda ister istemez üzerimizde de AB Karamanlis’i kızının nikah şahidi yaparak hak
balyozunun gölgesini hisseder olduk. Yapılan her etmiş oldu. İnşallah diğer çocuklarını da
icraatımız da, söylenen her sözde adeta kıskaç evlendirmeye kalkmaz birine Berlusconi, diğerine
altına alındık. Eski DEP Milletvekillerinin Karamanlis acaba diğerilerine kim nikah şahidi
gösterileri sirkteki şebeklerden daha çok prim olacak da biz bu sefer nelerden vazgeçeceğiz
yapsa da, biz onlara ve kürdlere karşı sanki sorusunu şimdiden sormak durumundayız.
yıllardan beridir haksızlık ediyormuşuz tezini
savunanlara da adeta “haklısınız ama bizi de artık Harekatın 30. yıldönümünde, tüm şehitlerimize
böyle kabul edin” deyiverdi. Teslimiyeti kendine sonsuz rahmet diliyorum. Tanrı Türk’ü Korusun!
zırh yapan zihniyetin yaranma ve yalakalaşma
politikalarının bizi nereye kadar götüreceği
merakımızı uyandırsa da asıl bizi hayrete düşüren
rum ve yunan yetkililerine karşı gösterilen aşırı
dostluk ve samimi yaklaşımların neticesinin ne
olacağıdır.

BOZKURT 30
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Haklar çok çeşitlidir . Yakın tarihimizde Maksat Demokraaasi olsun . Mektubu yazan
bu haklar yüzünden çıkan ilk olay İspat Hakkı Türkiye’de 10 senedir ailesiyle birlikte yaşamakta
olayıdır . 1957 seçimlerinden önce DP’ li bir olan bir Papua – Yeni Gineli .
gurup milletvekili CHP için İspat Hakkı
istemişler , bu da parti içerisinde bölünmeyi “ Kodo muna kepesi ! (Sayın yetkili )
beraberinde getirmişti. O dönemde DP’ den Baraban di , şaklaka diki göçürtik . (Ben 10
ayrılan bu gurup kısa zamanda CHP’nin de önüne senedir İstanbul’da ailemle birlikte yaşıyorum )
geçerek Millet Meclisinde Ana muhalefet olmuş Sen Gay Sen . (Siz o kadar büyüksünüz ki )
fakat yapılan erken seçimde sadece 4 milletvekili Boru borobu sende . ( Bu isteğimi
alabilmişlerdi . Baktılar ki olmayacak CHP’nin kırmayacağınızı biliyorum )
sine-i hamisinde erimeyi kabul ediverdiler . Badi badi papada ki di . ( Benim 3 çocuğum var )
Tora badi badi İrian Nadaki Mazoki şakşuki
1980’li yıllarda ise Kadın Hakkı ortaya mala . ( Ama çocuklarım kendi dillerini
çıktı . Kadın Hakkı için kitaplar yazıldı , filmler bilmiyorlar )
çevrildi fakat bu da tutmadı . Kadın Hakkı diye Hobunu niçi . ( Bunun için )
bir şey olamazdı çünkü Hakkı erkek adıydı. Huruni Küregimi araklan dakari mazuşi .
(Anadilde yayın hakkımızı istiyoruz )
Ve aradan bir 20 sene daha geçtikten sonra Horo hudoni (Eğer bize hakkımızı vermezseniz )
anadilde yayın hakkı ile karşı karşıya kaldık . Biz Sen ti Evropo haini çaşute papazi niyazi . ( Sizi
Türkçüler bu işin götüreceklerini çok iyi biliyoruz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine şikayet
. Fakat burada sizinle paylaşmak istediğimiz konu etmek durumunda kalacağım )
biraz daha farklı . Kodo muna dame . ( Hepinizi en içten
saygılarımı sunarım )
Biliyorsunuz ki , Television of Recep
Tayyip’de (TRT) anadilde yayın komedisi Mandinga Muna Pelesi
başlayınca Çingeneler , Lazlar gibi guruplar da
kendi dillerinde yayın yapılması için müracaat Evet mektup böyle . Ne dersiniz ? Kelime
etti. Bunların bir kısmı da gazete sayfalarına çorbalarına bu hakkı veren hükümet , sadece 5
yansıdı . Biz burada gazete sayfalarına kişinin konuştuğu ses çorbalarını bu haktan
yansımayan bir talep mektubunu yayınlayacağız . yoksun bırakır mı ?

BOZKURT DERGİSİ YAZI KURULU

(Ankara’daki Türkçülerin Protesto Afişi)

BOZKURT 31
______________________________________BOZKURT_______________________________________

TÜRKİYE TÜRKLERİN Mİ?


■ FERHAT UÇKUNOĞLU

Türkiye’ye gerçek demokrasi gelmeye başladı! Zaten oraların gelişmesi bu ağa kısmının işine
Devlet kanalında Kürtçe, Arapça, Boşnakça, gelmiyor çünkü buralar gelişirse bu koyunların
Çerkezce yayınlar başladı. O kadar demokratiğiz gözü açılır ve çobanlarının karizması sarsılır,
ki farklı soydan olanların bir kısmı talep etmeden istedikleri gibi at koşturamazlar. Bu şekilde bir
hükümet organı durumdan vazife çıkarıp yayına yapı olduğundan çoban ikna edildiği zaman o
başlıyor. Talebi de geçtik Boşnak dernekleri karşı bölgenin milletvekili kesinleşiyor. Bundan dolayı
çıkmasına rağmen yine de Boşnakça yayın partilerin fikirleri değişiyor ve şöyle bir sonuç
yapılıyor. çıkıyor; diğer bölgelerde adaylar seçilmek için
para harcarlarken doğuda ise partiler (genelde
Artık öyle bir hale geldik ki devletimizin teröre mecliste özelliklede iktidar partisi) bu aşiretlere
karşı, vatanın bölünmez bütünlüğüne karşı para yağdırmaya başlıyorlar.
mücadele etmesini isteyeceğimiz yerde bunların
desteklememesini istemek zorunda kalıyoruz Yukarıda da dediğim gibi siyasallıktan anlamazlar
fakat dualarımız kabul olmuyor. ancak dağlara çıkmayı bilirler çünkü yaşam
süreleri boyunca bunlar yüklenmiştir beyinlerine.
Bu Kürt halkı kendi hallerine bırakılsa değil Kürt Bir söz vardır eşeğe altın semer vurmuşlar eşek
devleti kurmak, iki günde kendi kendilerine yine eşek. Babası Kürt, anası Yahudi dönmesi
düşman kesilirler. Çünkü öyle bir yapıya sahipler olan Erdal; vatana ihanet eden, Kürtçülük yapan
ki aralarında 2km. uzaklık bulunan iki köy terörist şerefsizleri adam yerine koyup TBMM’ye
birbiriyle dil yönüyle anlaşamıyorlar. Hükümet de soktu. Bunlarda tuttular mecliste olay çıkardılar.
bunlar birbiriyle anlaşıp birlik oluştursunlar diye Farklı bir şey bekleyemezsiniz bilgisayar gibi ne
ortak bir payda oluşturarak bir Kürtçe dil yüklerseniz beynine onu yaparlar yer veya zaman
oluşturdu. (ne kadar dil olduğu da tartışma önemli değildir.. Leyla ZANA ve maymun
konusu) Bu uygulama 5-10 sene sürdüğü Apo’nun diğer müritleri eylemlerini tamamladılar
takdirde doğuda anlaşamayan Kürtler anlaşma sonrasında demokratik hukuk devleti olan!
dili bulacaklar. Daha sonra kendilerine göre ülkemiz gereğini yaptı ve bu şerefsizleri hapse
isteklerini dile getirecekler ‘ayrı dilimiz var, ayrı attı.Daha sonrada demokratik hukuk devleti,
medeniyetimiz var vs. ayrı devletimiz olsun’ hukukun
diyecekler. Ancak bunları kendi çabaları ile değil üstünlüğüne inandığı için yargılamada eksiklik
de devlet tarafından yapılması çok düşündürücü gördü ve dışarı saldı. Tabii ki bu şerefsizlerin
bir durum. Kendi çabalarıyla imkansız çünkü beynindeki programları yine devreye geçti ve
yaşantıları bir düşünceyi bir devlet kurmayı veya eylemlere yeniden başladılar. Ne tesadüftür ki bu
bir siyasal hareket yapmaya elverişli değil. Bir arada hükümet yine ütopyasını gerçekleştirmek
erkek 3-4 kadınla evlenmesi her birine 7-8 çocuk amacıyla yüce TÜRK ırkının bileklerini keserek
yaptırması ve bunlara okuma yazma dahil hiçbir öldürmeye çalışıyor. Bunu doğal karşılayabiliriz
şekilde eğitim verilmemesi, yetişme tarzları belki çünkü hükümetin Türk milletini düşünme
hayvandan farksız olmasından dolayı bunlardan gibi bir fikriyatı yok fakat bunlar kendi tebaası
bir düşünce beklenemez. Bunların tek yapacağı olan İslamcı düşünceden de taviz verdi ama o
çobanlarının (aşiret ağaları) vur dediği kişiyi cenahtan da herhangi bir ses çıkmadı. Tam bu
vurmak, seçimlerde seç dediği kişiyi seçmektir. sırada adalet bakanı ve hükümet sözcüsü aslında
ülkede sansasyon oluşturacak açıklama yapıyor
Kimse kimseyi kandırıp da devlet oraya para ve diyor ki’’dışarı saldığımıza pişman etmesinler
vermiyor yatırım yapmıyor demesin. O yatırım bizi’’ bu söz hükümetin yargıya ne kadar etki
paralarının aşiret ağalarının cebine gittiğini edebildiğinin göstergesi olmuştur.
dikkatli bakabilen herkes görebilir.

BOZKURT 32
______________________________________BOZKURT_______________________________________
Şimdi sormak gerekiyor; hani hukuk devletiydik?
Hani hukuk her şeyin üstündeydi? Hani adalet MASAL DEĞİL EFSANE
mülkün temeliydi? Hani yargı bağımsızdı? Bir
hükümet nasıl yargıya karışabiliyor? En büyük
soruda bu büyük olaya Türk milleti niye tepkisiz
kaldı? Neredeydi bu Türk milleti? Cevap Basit Ebabil kuşlarının attığı küçük taşlar
aslında Türk milleti hala Caner’le Tülin’i Öldürmeye yetmiş kafirin filli ordusunu
evlendirmeye zorluyor, popstar adayı seçiyor, dizi Taşlar yüksekten gelmiş elbet
seyrediyor, Gülben Ergen’in selülitleriyle Yağmur yağar gibi çokmuş
uğraşıyor. Bir de inanç eklenince hak yerini bulmuş
Yüreğimizdeki efsane de böyle başlıyor.
Türk milletinin farklı ve aslında kötü bir huyu
var “aman vatanıma milletime zeval gelmesin ben Küçük taşlar, büyük işler.
sesimi soluğumu keserim gerekirse ölürüm de, Efsane bu fark eder mi?
yeter ki vatanım sağ olsun’’ bu düşünceyi son Belki kurtlar, belki kuşlar…
dakikaya kadar savunur. Son dakikada
bakar ki iş başa düştü, vatan elden gidiyor kendisi
duruma el koyar ve galip gelir. Şimdi kötü taraf Kimisi haklıyı bulamamış
bunun neresinde diye bir soru gelebilir Çocukken dinlediği masallar gelmiş aklına
akıllara. Kötü tarafı son dakikaya kadar Büyükanneyi yutan kurttan bilmiş her şeyi
beklemesi. Daha önce hareket edilse Oysa kadının huyunu suyunu
hem daha kazançlı hem de daha rahat zafer Krallığa ettiği oyunu soran olmamış.
kazanılması mümkündür. Şu an o son dakika Bu sefer de bizim kurt
geldi geçiyor. Peki Türk milleti niye daha
Ebabil gibi ağzında değil, zalimin zoruyla
susuyor? Cevabı basit; Türk milleti susturuluyor
bunu alenen yapmıyorlar da gizliden Midede taşımaya mahkum olmuş taşları.
yapıyorlar bunu da televolelerle,dizi vb.
programlarla yapıyorlar. Bu güne kadar hangi
program için bir TV kanalı açılmıştı? Hangisi için Zamanla sayıları azalınca,
24 saat yayın yapılmıştı. Reklam geliri bile bunun Yükleri de ağırlaşmış.
masrafını çıkarmazken niye bir Ama yılmayanları ,
program için tv kanalı açılıyor 24 saat röntgen Cep doldurmaya dalmayanları ,
görüntüleri yayınlanıyor.Tanrı Türk’ü asıl şimdi Mevsimi geçip de solmayanları ve
Korusun. Azrail ile tanış olmayanları
Bu yolda yürümeye devam etmişler .
Peki bu kadar bozulmuş bir düzenin çaresi yok İşte biz de onları efsane bilmişiz .
mu? Elbette var. Dava adamlarının en büyük
Sahte masallarla farkını
özelliği ileriyi görmeleridir. Atatürk dahil bütün
Türkçüler bu bozulmayı görmüş TÜRKÇÜ olun Davamızın tohumunu
demiş bizim insanımız türkücü olmaya çalışmış. Ekenlerden öğrenmişiz .
Türk ırkının düştüğü bu bataklıktan kurtulmasının
tek bir yolu vardır; YA DEVLET TÜRKÇÜ
OLACAK YA DA TÜRKÇÜLER DEVLET S. Ceylan MAMAT
OLACAK.

BOZKURT 33
______________________________________BOZKURT_______________________________________
tarafından Türkmenlere karşı tertiplenen ve
KİTAP TANITIMI soykırım niteliğini taşıyan olaylar anlatılmış.

Osmanlı komutanlarının Kerkük kalesindeki


mezarlarının tahribi, Kültürel soykırımlar ve bu
hususta BM, AB ve TBMM raporları, Kürd
devletinin kurulma planı, Barzani’nin dedesinin
kimliği ve Osmanlı döneminde niçin idam
edildiği gibi konular da kitapta işlenmiştir.

Önsözünü Türkçü camianın yakından tanıdığı,


Türkmeneli davasının önemli isimlerinden Nefi
Demirci amcamızın kaleme aldığı Kerkük
Soykırımları adlı 490 sayfadan oluşan kitapta
yaklaşık 120 katliam fotoğrafına da yer
verilmiştir.

Nefi Amca’nın yazdığı önsözü buraya


aktarıyoruz: “ Kitap’ta okuduğumuz üzücü
olaylar, ne yazık bir birini takip etti.
Tarihi ve köklü Türk şehirleri oldukları halde Önderlerimiz idam edildi, Kerkük yağmalandı
Türkiye’den koparılan Kerkük-Musul-Erbil- , Kürdistan’ın içinde olduğu iddiaları Dünya
Süleymaniye, 1918-1920 yılları arasında kamuoyunda tartışılır hala geldi ve 2003
İngilizlerce ve sonrasında da Araplarca ele Kerkük’ün işgali yağmalanması , kimliğinin
geçirildi. O tarihlerden bu güne kadar kendi değişim fiili gerçekleşti.Türk topraklarında
kaderlerine ve işgalcilerin insafına terk edilen gözü olanların bayraklarını gören
Irak Türkleri, İngiliz ve Arap yönetimleri Türkmenler geç kalmışlardı. Türkmenlerin,
tarafından çeşitli soykırımlara maruz kalmışlardır. kronolojik olarak başlarından geçen olayları
Kerküklü yazar ve araştırmacı Şemsettin ve sonuçlarını anlatan bu eseri dikkatli
Küzeci’nin uzun yıllar üzerinde çalıştığı
okuyup iyi düşünmeleri gerekir. Eser
KERKÜK SOYKIRIMLARI (Irak Türklerinin
Uğradığı Katliamlar;1920-2003) konulu kitabı, Türkmenlerin tarihi, siyasi ve kültürel
Nisan ayında Ankara’da TEKNOED yaşantılarını bilmeyenlere, ders olacak bir
yayınevinden çıktı. şekilde, akıcı, tarafsız, gerçekçi sırasına
uygun sade bir dille yazılmış. Eser, belgeler
Kitabın birinci bölümünde 1920’de, 1924’te, içeren bir başvuru kaynağı Türkmeneli
1946’da ve 14-17 Temmuz 1959’da Kerkük’te topraklarında cereyan eden olayları dünden
meydana gelen katliamlarına yer verilmiş. İkinci bugüne kadar, topluca, özet olarak bulabilme
bölümde 1991 Körfez Savaşı sonrasında imkanı sağlamakta. Geniş araştırma
Tuzhurmatu, Tazehurmatu ve Altınköprü’de yapanlara ışık tutan değerli bir kaynak.
Baasçı Arapların gerçekleştirdiği katliamlar Küzeci, öz toprağı içerisinde bir toplumun bu
anlatılmış. Irak’ın kuzeyinde Körfez Savaşı hallara nasıl ve niçin geldiğini, düştüğünü
sonrası oluşturulan güvenlik bölgesinde 31
gözler önüne sermekte büyük bir hizmet ifa
Ağustos 1995, 10 Ağustos 1998, 11-12 Temmuz
2000 tarihlerinde Barzani’ye bağlı Kürdler etmiş.”
tarafından Türkmenlere yapılan saldırılar da
kitapta yer almış.. Üçüncü bölümde Saddam İSTEME ADRESİ: TEKNOED Yayınevi Fevzi
sonrasında Kerkük, Tuzhurmatu ve diğer Çakmak 2 Sok. 36/30 Kızılay Ankara Tel.
Türkmen bölgelerinde ABD, KDP, KYB (312)230 55 91 Belgegeçer:(312)230 55 92

BOZKURT 34
______________________________________BOZKURT_______________________________________
$a = 1
BİLGİSAYAR $a = 2
$a = 3
DÜNYASI $a = 4 olacaktır.
9. ve 11. satırlar arasındaki koda bakılırsa, $a
■ GÜRHAN ÖZEN değişkeninin 5 değerine eşit olup olmadığı test
gurhan@atsiz.org ediliyor, eğerki $a'nın değeri 5 ise, break deyimi
İşlerimin yoğunluğu ve bir yakınımı kaybetmem ile döngüden tamamen çıkılıyor. Bu yüzden,
yüzünden yazılarıma ara vermek zorunda döngü normalde 10'a kadar devam edilecek
kalmıştım. Bu yüzden son iki sayıdır dergide şekilde tasarlandığı halde 5'de break deyimi ile
yazılarım yayınlanamıyordu. Bu zorunlu calışmasını sürdürüyor ve 5'den sonra program
ayrılıktan dolayı özür dilerim. En son yazımda döngüden tamamen çıkıyor. Şimdi de aynı kodu
dizilere, iş akışı kontrolüne ve döngülere continue deyimi ile yazıp, onun sonucunu
değinmiş ve gelecek dersimizde döngülere kısaca görelim:
değindikten sonra PHP ile işletim sistemi ve 001 <?php
dosyalara nasıl ulaşacağımızı göreceğimizi 002
söylemiştik. Şimdi ilk olarak break ve continue 003 print "<html><body>";
deyimlerinin döngülerde hangi amaçlarla 004
kullanıldığını göreceğiz. 005 for ($a=1; $a <= 10; $a++ ) {
006
break ve continue deyimleri: 007 if ( $a == 5 ) {
break deyimi döngülerden çıkmak için kullanılır. 008 continue;
Daha önceden de gördüğümüz gibi, döngüler 009 }
döngü bitesiye kadar devam ederler, fakat bazı 010
hallerde belirli bir koşulu yakaladığımız anda 011 print "\$a = $a <br>";
döngüden çıkmak isteyebiliriz. break deyimini 012
kullandığımızda döngüden tamamen çıkmış 013
oluruz, tekrardan döngüye geri dönülmez. 014 }
continue deyimi ise break deyimine karşı olarak 015
döngüye tekrardan geri dönmemizi sağlar. Şimdi 016 print "</body></html>";
bu iki deyimi örnek kodla görelim, böylece her 017
ikisini de daha da iyi anlayabiliriz. 018 ?>
001 <?php (phpders4.2.php) Buradaki kodu çalıştırdığımızda
002 karşımıza :
003 print "<html><body>"; $a = 1
004 $a = 2
005 for ($a=1; $a <= 10; $a++ ) { $a = 3
006 $a = 4
007 if ( $a == 5 ) { $a = 6
008 break; $a = 7
009 } $a = 8
010 $a = 9
011 print "\$a = $a <br>"; $a = 10 çıkacaktır.
012 Dikkat ederseniz $a = 5 satırının olmadığını
013 göreceksiniz. Çünkü $a'nın değeri 5 iken continue
014 } deyimi döngüyü atlayıp doğrudan bir dahaki
015 döngüye gidiyor. Yani $a 5 iken 10. ve 13.
016 print "</body></html>"; satırlar arasındaki satırlar atlanıp program
017 döngünün bir sonraki basamağını yapmak için 5.
018 ?> satıra geri dönüyor. break ve continue deyimleri
(phpders4.1.php) Dosyayı çalıştırdığımızda ile döngüleride tamamlamış oluyoruz.
karşımızda göreceğimiz sayfa: Lütfen yazı hakkındaki görüşlerinizi bildiriniz.

BOZKURT 35
______________________________________BOZKURT_______________________________________
sırada Bolşevik ihtilâli patlak verince o da Türk-
TÜRK YİĞİTLERİ lerin durumunun düzelmesi için mücadeleye
girişti.Bolşevik İhtilâli'nden 22 gün sonra 29
Kasım 1917'de Başkurt ilinin muhtariyeti ilan
■ www.turkyigitleri.com
edildi. Orenburg'u 18 Şubat 1918'de işgal eden
Sovyetler onu tutukladılarsa da 7 Haziran'da
ZEKİ VELİDİ TOGAN hapisten kaçtı. Başkurt hükümeti kurulduğunda
( 10 ARALIK 1890 / 26 TEMMUZ 1970 ) Togan, Harbiye Nazırı oldu. Bundan sonra Lenin,
Stalin ve Troçki ile defalarca görüştü fakat
olumlu sonuç alamayınca Türkistan'a çekilip
orada mücadeleye karar verdi. 1920-23 yıllarında
Türkistan'da amansız bir mücadeleye girişti ise de
başarılı olamadı. Basmacı Hareketi'nin içinde
bulundu. Türkistan Millî Birliği'nin kurucusu ve
ilk başkanıdır. Paris, Londra ve Berlin'deki bir
çok Orta-Asya tarihçisi onunla çalışmak
istemesine rağmen, devrin Türkiye Milli Eğitim
Bakanı Hamdullah Suphi, Fuat Köprülü, Rıza
Nur, Yusuf Akçura'nın istekleri sayesinde
Türkiye'den davet aldı. 20 Mayıs 1925'te geldiği
Türkiye'de Maarif Vekâleti Telif ve Tercüme
Zeki Velidi Togan, 10 Aralık 1890 tarihinde Encümeni'ne tayin edilmiştir. O zamanki
Başkurt ilinde İsterlitamak'a bağlı Küzen köyünde Ankara'nın kitap açısından yetersiz olması
doğdu. Daha ilk medrese tahsilini yaparken bir yüzünden kendi isteği ile İstanbul Darülfünun'u
yandan da özel Rusça dersleri alıyordu. Öğretmen Türk Tarihi Müderris Muavinliği'ne tayin edildi.
olan annesinden Farsça öğrenmeyi de ihmal Bundan sonra İstanbul ve Anadolu
etmiyordu. 1902 yılında orta tahsil için Ütek'e kütüphanelerinde hummalı çalışmalarına başladı.
bulunan dayısı Habib Neccar'ın medresesine gitti. Fakat, 1932'de I. Türk Tarih Kongresi'nde tıp
Buradaki öğrenimi sırasında Arapça dersler alarak doktoru Reşit Galip'in sunduğu Orta Asya'da iç
dil bilgisini geliştirdi. 1908'de köyünden kaçarak deniz olduğu ve bunun sonradan kuruduğu
Kazan'a gelip burada özel dersler aldı. Bu arada konusu hakkındaki tebliğini eleştirince, Togan
Katanov ve Aşmarin gibi bilginlerle tanıştı. 1909 aleyhine bir kamuoyu oluştu. Kendisine takınılan
yılında mezun olduğu Kasımiye medresesine bu kötü tutum üzerine ülkeyi terk etme kararını
“Türk Tarihi ve Arap Edebiyatı Tarihi Muallimi” verdi. 8 Temmuz 1932'de istifa ederek Viyana'ya
oldu. 4 yıl süren bu öğretmenliği sırasında 1911 gitti.
sonlarında yayınladığı Türk ve Tatar Tarihi adlı 1935'te doktora çalışmalarını bitirdikten sonra
kitabı sayesinde meşhur olmaya başladı. Bu Bonn Üniversitesi'nde, 1938'de Göttingen
eserin iyi yankıları sayesinde Kazan Üniversitesi Üniversitesi'nde ders verdi. 1939'da Millî Eğitim
Arkeoloji ve Tarih Cemiyeti'ne Aza seçildi. Bakanı'nın daveti üzerine tekrar Türkiye'ye geldi.
1913'te Fergana'ya, 1914'te Buhara'ya İstanbul Üniversitesi'nde Umumî Türk Tarihi
araştırmalar yapmak için gönderildi. Bu seyahat Kürsüsü'nü kurdu. İkinci Dünya Savaşı'nın
neticelerine ait hazırlamış olduğu raporlar başta sonlarına doğru Türkiye'de Sovyetler aleyhine
Petersburg Arkeoloji Cemiyeti olmak üzere faaliyet ve Turancılık suçundan tutuklanıp
Kazan ve Taşkent Arkeoloji cemiyetleri Irkçılık-Turancılık davasında mahkeme edildi. 10
mecmualarında yayınlandı. Bu arada Prof. yıl hapse mahkum edildiyse de Askerî Mahkeme
Katanov'un şimdi İstanbul Üniversitesi Türkiyat kararı bozdu ve Togan beraat etti. 1948'de
Enstitüsü'nün esas nüvesini teşkil edecek olan yeniden döndüğü üniversitedeki görevine
kitaplarının Türkiye'ye gönderilmesine vesile ölümüne kadar devam etti. 1951'de İstanbul'da
oldu. Daha sonra Rus Millet Meclisi Duma'da Ufa toplanan XXI. Müsteşrikler Kongresi'ne
Müslümanlarının temsilcisi olarak bulunmak Başkanlık etti. Bu onun bilimsel alandaki
üzere Petersburg'a gitti. Bilimsel çalışmalarına şöhretini çok daha artırdı. Zeki Velidi Togan 26
siyasî çalışmalarını da eklemiş oluyordu. Bu Temmuz 1970'te Istanbul'da uçmağa vardı.

BOZKURT 36
______________________________________BOZKURT_______________________________________

Aziz Türk Milleti,

İstiklal marşımızda “bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı düşün altında binlerce kefensiz yatanı”
mısraları ile ifade edilen vatan toprağındaki şehitlerin kanı henüz kurumamışken, gazilerin yaraları
onmamışken vatan toprakları tekrar asil Türk kanı ile sulanmaya başlanmıştır.

9 Haziran 2004, TRT’nin ilk kez yayımladığı kürdçe’nin kırmanç lehçesindeki programının ardından
konuşan bir “yazar” T.C. Leyla Zana’dan özür dilemelidir demesinden 3 saat 15 dakika sonra Yargıtay
aralarında Leyla Zana’nın da bulunduğu dört eski D.E.P. li milletvekilinin tahliyesine karar verilmiştir.
Tahliye olan mahlukat gittiği her yerde “Biji Apo, Serok Apo ve imralı'ya selam" sloganları eşliğinde kürt
paçavrası ve öcalan posterleri taşıyan kalabalıklarca karşılanmıştır.

HADEP genel başkanı Tuncer Bakırhan adlı soy problemli şahıs “Bu halkın isteği doğrultusunda daha
güzel adımlar atılmasını talep ediyoruz. Yoksa bu barış ortamını bir daha yakalamayabilirsiniz” sözleri ile
tehdit savururken öcalan’ın içişleri ve dışişleri bakanı görevi verdiği Leyla Zana ve Orhan Doğan il il
gezerek terör örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti arasında adeta arabuluculuğa soyunmuştur.

Türk devletine karşı olan isyanları hafızaları öyle 20 seneden öncesine gitmeyenlerin sandığı gibi öcalan
çapulcusunun kurduğu örgüt ile sınırlı değildir. Bağımsız bir Kürt devleti kurmak amacıyla 1806'dan
Cumhuriyete kadar 13 isyan, 1924'ten 1938'e kadar 25 bölücü isyan çıkarılmıştır. Bu isyanları Kürt Teali
Cemiyeti, Hoybun Cemiyeti ve Kürt Bağımsızlık Komitesi organize etmiştir.

Damarlarındaki asil Türk kanının gereğini yapan atalarımız kurtuluş savaşını verirken soy problemli
şahısların dedeleri Ali Batı , Cemil Çeto, Koçgiri, Milli Aşiret isyanlarını çıkararak kürdistan hayali ile
yanıp tutuşuyordu. Türk milletinin bir kısmı hala derin uykuya devam etmektedir. Biz uyanık Türklere
düşen görev sessizliği bozarak esneyenlerin suratına geçirilecek bir dost şamarı ile uyandırmak olmalıdır.

Efsane Yarbay Korkut EKEN 28 Temmuz 2004 günü aslanlar gibi yattığı Ankara-Ayaş cezaevinden;
kimseye minnet etmeden, boyun eğmeden, kimsenin lütfuna mazhar olmadan; kamu vicdanında hak
etmediği bir cezayı eksiksiz tamamlayarak tahliye olacaktır.

Uyurgezerleri uyandırıp yeniden kuvva-i milliye ruhu ile istiklal-i tammı sağlamak için bundan daha güzel
bir fırsat olabilir mi ?

Aziz Türk Milletini 28 Şubat 2004 günü milli uyanışa vesile olması dileklerimizle Efsane Yarbayı cezaevi
çıkışında “ Kahraman Korkut” uranları ile karşılamaya çağırıyoruz.

Türk yurdunda Türk’e baş kaldıranların sonları da dedelerinden farklı olmayacak kızıl tamuda hak ettikleri
yerlerini elbet alacaklardır !

ELBİRLİĞİ HAREKETİ

BOZKURT 37

You might also like