You are on page 1of 36

Sosyal Günce

Cahit Zarifoğlu
“Şöyle irice bir kelime bul
ok atsın yüreğime.”

Edebiyatımızın Zarif Adam’ı


Cahit ZARİFOĞLU
Serbest Yazılar - Şiirler - Araştırma Yazıları - Denemeler - Öyküler
Sg Sosyal Günce İçindekiler

Giriş 3

Cahit Zarifoğlu 5
Sosyal Günce Eğitim ve Kültür Dergisi
Artist ve Şiir 7
Cemal Mümtaz Sosyal Bilimler Lisesi
Yayın Organıdır Cahit Zarifoğlu ve Berat Zarifoğlu 9
Sayı:2 Mayıs 2023
Cahit Zarifoğlu Eserleri 11
İmtiyaz Sahibi
Cemal Mümtaz Sosyal Bilimler Lisesi Adına Cahit Zarifoğlu ve Cemal Süreya 13
Turgut ERGUVAN
Yıkılan Umutlar 15
Yazı İşleri Yönetmeni
Hicran BATURLAR Hayaliler 17

Yayın Kurulu Kürk Mantolu Madonna 19


Defne KAYGUSUZ, Zeynep Gökçe ÇAKIR
Elif Sena TAŞAN, Nisa YENİGÜN
Irmak ÇELİKER, Ceylinaz BURAN
İnanarak Kazandık 21
Aleyna TÜRKBEN, Hande ARTEMEL
Zemheri ve Mehru 23
Inceleme Kurulu
Eren BİÇER, Esra Ertan ERGİN
Medusa 25
Eser ERDEM, Lokman BAŞ
Bir Şansım Olsaydı 27
Grafik Tasarım
Kaan Burak Mihalıç Şiirler 28

Cahit Zarifoğlu Şiirleri 31


İletişim
Cemal Mümtaz Sosyal Bilimler Lisesi
Müdürlüğü, Yeşiltepe Mahallesi, Beğendik
Sokak, No:1, Tepebaşı, ESKİŞEHİR
TEL:0 (222) 320 25 43
FAKS: 0 (222) 320 22 59
www.cmsbl.k12.tr
Sg Sosyal Günce

İSTİKLÂL MARŞI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı!
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
O benimdir, o benim milletimindir ancak. Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl! Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl? Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl, Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl. Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım; Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli-
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli

Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar; O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar, Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar? O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın… Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın. Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

Mehmet Akif ERSOY


Sayı:2 2023 Sayfa 1
Sg Sosyal Günce

ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ


Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve
müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinen-


dir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların
olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak
için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait,
çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar,
bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz
vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış
ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha
vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hı-
yanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi
emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cum-
huriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Mustafa Kemal ATATÜRK

Sayfa 2 Sayı:2 2023


Sg Sosyal Günce

Uzun bir aradan sonra yeni bir dergi ile huzurlarınızdayız. Böyle dolu dolu bir muhtevaya sahip der-
gi için sadece teşekkür edilir. “Dergiler hür tefekkürün kalesidir.” der Cemil Meriç. Öğrencilerimizin
kalemlerinden dökülen fikirlerle örülü bir kale. Bu kalenin burçlarında onlarca, yüzlerce öğrencimizi
görmek istiyoruz.

Öğrencilerimiz genç yaşta dünya hayatına veda eden şair ve yazar aynı zamanda dergiciliği bir okul
haline getiren Cahit Zarifoğlu için bir dosya hazırladı. Onlara Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenimiz
Hicran Baturlar danışmanlık yaptı. Öğrencilerimizin özgün eserlerinden oluşan Sosyal Günce dergi-
mizi sizlere sunmaktan okulum ve öğrencilerim adına kıvanç duyuyorum.

Turgut ERGUVAN
Cemal Mümtaz Sosyal Bilimler Lisesi Müdürü

Sayı:2 2023 Sayfa 3


Sg Sosyal Günce Giriş

Sevgili okurlar,
Dergimiz, ikinci sayısı ve yepyeni kadrosuyla tekrar karşınızda.

Bir edebiyat ve kültür dergisi olan Sosyal Günce’nin bu sayısında amacımız; düşünen, yazan,
araştıran, soran, sorgulayan gençlerin yolunu açmak, bu anlamda onları yüreklendirmek.

Ulu Önderimiz Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”
sözünden ilham alarak çıktığımız bu yolda, gençleri sanatsal faaliyetlerde buluşturarak onlara, gelece-
ğin şairleri, yazarları olacağına dair inancımızı göstermek adına çalışmalarımıza başladık.

Dergimizi okulla ilgili çeşitli haberlerin yer aldığı bir yayım organı olarak değil,öğrencilerimizin öz-
gün yazılarının, öykülerinin, denemelerinin, şiirlerinin olduğu yazarlık yönlerini ortaya çıkaracakları
bir mecra olarak tasarladık. Ayrıca öğrencilerimizin araştırmacı kişiliklerini yansıtacakları araştırma
yazılarına da yer verdik.

Dosya sanatçımız olarak da dergicilikte bir duayen olan, hem şairliği hem de yazarlığıyla edebiya-
tımızda önemli bir yere sahip, edebiyatımızın “Yedi Güzel Adamı”ndan biri, “Artist”i , “Zarif Adam”ı
Cahit ZARİFOĞLU’nu seçtik.

Cahit ZARİFOĞLU’nu bilinen, bilinmeyen yönleriyle derinlemesine inceledik. Bu sayımızdan sonra


onu çok daha yakından tanıyacaksınız.

Diyeceğim odur ki yazabildiğini gören, yazdıklarının değerli olduğunun farkına varan, yazmanın
gücünü hisseden öğrencilerimiz dergimizin önderi oldu. Bu anlamda yazmaya gönül vermiş diğer
öğrencilerimizin de önümüzdeki sayılarda bizimle olmasını diliyorum.

Sözlerime son verirken dergimizin tüm aşamalarında bizden desteğini esirgemeyen okul müdürü-
müz Turgut ERGUVAN’a, dergide emeği geçen tüm öğrencilerimize ve özellikle dergimizin grafik-ta-
sarımı ve düzenlemesini yapan Kaan Burak Mihalıç’a çok teşekkür ediyorum.

Umarım dergimiz uzun ömürlü olur. Sizler yazdıkça bizler yayımlamaya devam ederiz.
Hepinize sevgiler…
İyi okumalar…

Hicran BATURLAR
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Sayfa 4 Sayı:2 2023


Sg Sosyal Günce Araştırma Yazısı

Cahit Zarifoğlu Cahit Zarifoğlu’nun Tarzı


Yetenekli şair ve yazarımız Cahit Zarifoğlu’nun asıl Şiir bakımından belli bir şaire bağlanmayacak olan
ismi Abdurrahman Cahit Zarifoğlu’dur. 1 Temmuz Zarifoğlu daha ilk şiirlerinde sesini bulmuştur. Kendi
1940’ta dünyaya gözlerini açıp edebiyat dünyasına kuşağında şiirde yapı sorununu en iyi kavramış bir
ışık olmuştur. Baba tarafından Kafkasya’dan Maraş’a şair olarak görülür. Nitekim ölümünün ardından “Bir
yerleşen bir aileye mensuptur. Babası Niyazi Bey, gün keşfedilecek özel bir ada” diye nitelendirilmiştir.
annesi Şerife Hanım’dır. Yetenekli küçük Zarifoğlu Maraş Lisesinde okurken edebiyatla ilgilenen bir ar-
okula başlamadan okuma-yazmayı öğrenmiş aynı kadaş grubuna dahil olmuştur. Erdem Bayazıt, Meh-
zamanda Kuran-ı Kerim okumayı ve resim yapmayı met Akif İnan, Rasim ve Alaeddin Özdenören gibi
çok sevmektedir. Zarifoğlu’nun babası hâkimdir bu ileride şair, hikâyeci ve yazarlar çıkaracak bu gruptan
yüzden birden fazla şehirde bulunmuş, eğitim haya- arkadaşlarıyla ilk yıldızı “Hamle” adlı okul dergisini
tına farklı farklı şehirlerde devam etmiştir. Siverek’te yeniden çıkartarak parlamıştır. Bir taraftan da Ma-
başladığı ilköğrenimin ardından orta öğrenimini raş’taki mahalli gazetelerde sanat-edebiyat sayfala-
1951’de döndükleri Maraş’ta tamamlamıştır. Daha rında görev alıyorlardı bu sayede de kendi cevherini
sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman geliştiriyordu. 1962’de tek sayılık olan “Açı” dergisini
dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiştir.

“Beni kabullen, kendini yanına al, gidelim.”


Cahit Zarifoğlu

Sayı:2 2023 Sayfa 5


Sg Sosyal Günce Araştırma Yazısı

çıkardılar. Aynı yıl Sezai Karakoç’la tanışıp kendinin Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Haşim tarafından
yazarlık yolunu açan “Yeni İstiklal” gazetesinin sa- başlatılan bu akımda, şiirin formu ve üslubu ön plan-
nat-edebiyat sayfalarında Abdurrahman Cem adıyla da olan “Saf Şiir” akımının temsilcileri arasında yer
şiirler yayımladı. 1966’ da “Diriliş” dergisinde “İns” almıştır. Lisenin son sınıfında beklemeli olduğu sıra-
adlı uzun hikâye yayımlandı. Şiirleriyle Yeni Der- da bir ilkokulda vekil öğretmelik yaptı. Lise yıllarında
gi, Soyut, Türk Dili, Papirus gibi dergilerde görüldü. ise güreş sporuna merak salan Zarifoğlu Maraş Güreş
Edebiyat dünyasında tanınmaya başladığı bu yıllarda Kulübüne katılmıştır bunun yanı sıra Zarifoğlu’nun
ilk kitabı “İşaret Çocukları” nı çıkardı. Azimli bir kişi pilotluğa bir ilgisi vardır bu yüzden olacaktır ki bir
olan Zarifoğlu bu kitabını burslarından biriktirdiği yaz boyunca Eskişehir’ de Türk Hava Kurumunun
paralarla, maddi zorluklara rağmen başarmıştır. Aynı uçuş kurslarına katıldı ve Milli Uçak B sertifikası al-
şekilde bu kitabında yer alan şiirlere çevresindeki ta- mıştır. Bu sayede birçok yönden yetenekli olan yaza-
biat ögeleri, hayatta gözlediği her türlü canlılık belir- rımız Zarifoğlu planör ile uçup motorsuz araç kul-
tisi, kımıldanmış ve kıpırtı, masumluğun birer simge- lanmaya başlamıştır. Bu bilgiler ışığında yazarımızın
si olan su, ağaç, anne, çocuk gibi şaire verdiği hayret hem kültürlü hem de yetenekli bir kişiliği inşaa ettiği
duygusuyla girer. Bu özellikleriyle şiirleri yaşamaya anlaşılmaktadır.
dayanak olan yeni bir hikmetin arandığı, yer yer de
hikmet özelerinin yakalandığı şiirler olarak değerlen- Çoğu yönden başarılı olan yazarımız bir süre 1967’de
dirilir. Şiirlerindeki ve sanatındaki içsellik boyunda ve 1973’te Almanya’ya gitti. Goethe Enstitüsünde dil
Alman şiiriyle ve Rainer Maria Rilke ile kesişir. Yer kurslarına devam edip belli başlı Avrupa şehirlerini
yer ilk kitabında görülen “tahkiye”, ikinci şiir kitabı dolaştı. İstanbul’da özel bir lisede Almanca öğretmen-
“Yedi Güzel Adam” ın destansı bir tona bürünen dili liği yaptı. Asker dönüşünde Ankara’da bir kamu ku-
içinde belirgin hale gelir. Onun sanatında fiziksel iri- ruluşunda, Türkiye Radyo ve Televizyon yan kurumu
lik, seçkinlik, manevi güç, aşk gibi içe ait değerlerin de Genel Müdürlüğünde çevirmenlik, yaptı. Radyoda
bir ifadesidir. Son şiir kitabı “Korku ve Yakarış” şiiri görevi rapor yazıcı, araştırma görevlisi, uzman ve şef
de şairin özlü bir söyleyişe ulaştığı, ilk şiirlerinde kı- olarak sürdürdü. 1983’te İstanbul’ a taşındı. Sadece
vama kavuştuğu görülür. “Ne çok acı var!” cümlesiyle bunlarla kalmayıp Zarifoğlu’na 1984’te Türkiye Yazar-
başlayan “Yaşama” adlı günlükleri Türk edebiyatında lar Birliğince kendisine çocuk edebiyat dalında ödül
bu türde yazılmış en orijinal eserlerden biridir. Ayrıca
verildi.
Pakdil’in çıkardığı edebiyat dergisinde bazı ürünler
çıkarmaya başladı. Bu derginin yayınları arasında şiir Zarifoğlu’nun Ölümü
ve hikâye kitapları çıktı.
Bu güzel yazarımız Zarifoğlu malesef ki yakalan-
1976’ da arkadaşları Rasim Özdenören, Erdem Beya- dığı pankreas kanserinden kurtulamayarak 7 Haziran
zıt, Alaeddin Özdenören’le “Mavera” dergisini kurdu. 1987’ de öldüğünde İstanbul radyosunda denetçiydi.
Bu verimli yeni çalışma döneminde derginin yöneti- Ölümünün ardından şairler, yazarlar ve bilginlerin de
mine katıldı. Bizce bu sayede liderlik duyusunu ortaya katıldığı cenaze merasimi ile Beylerbeyi Küplüce me-
çıkarmayı başarmıştır. Gençlerle yazışmalar yapıp şiir zarlığında toprağa verilmiştir. Ardından şiirler yazılıp
ve yazılarını yayımlamayı sürdürdü. Dergiyle bera- eski geleneğe uyularak ölümüne tarih düşülmüştür.
ber kurdukları “Akabe” yayınları arasında şiirleri ve Bu amansız hastalığa yitirdiğimiz sanatçımız sonsuza
günlükleri kitap haline getirildi. Bunlara ardı sıra çı- kadar eserleriyle yaşayacaktır.
kan çocuk kitapları eklendi. Zarifoğlu başka bir kitabı
olan “Savaş Ritimleri” adlı romanında güzel yüreğini Defne KAYGUSUZ
ortaya koyarak Afganistan’ın işgalini on dört yaşında Zeynep Gökçe ÇAKIR
bir çocuğun ağzından anlatmıştır. Elif Sena TAŞAN
Hz-B

Sayfa 66 Sayı:2
Sayfa Sayı:2 2023
2023
Sg Sosyal Günce Araştırma Yazısı

Artist ve Şiir

C
ahit Zarifoğlu 1940 yılında Ankara’da Memleketi Kahramanmaraş’ta Açı adında şiir
doğmuştur. Çocukluğu, babasının hakim ağırlıklı bir dergi çıkarmış. Bu dergi vasıtasıyla
olması nedeniyle sık sık şehir değiştirerek birçok şairin adını duymasını ve ülke çapında ta-
geçmiştir. İlköğretimi Kızılcahamam’da nınmasını sağlamıştır. Tam adı Abdurrahman Ca-
okuyan Cahit Zarifoğlu, liseyi memleketi Kahra- hit Zarifoğlu olan şair, saf şiir akımının temsilci-
manmaraş’ta bitirmiş.Gençlik yıllarında yerel ga- leri arasında yer almıştır. Bu akımda, şiirin formu
zetelerde sayfa sekreterliği yapmaya başlamıştır. ve üslup ön planda tutulur. Cahit Zarifoğlu’nun
Bu durum şairin o dönemde edebiyata duyduğu en çok etkilendiği şairlerden biri olan Necip Fazıl
ilginin artmasını sağlamış, Divan edebiyatı klasik- Kısakürek de bu akımın temsilcileri arasında yer
lerini okumuş ve kendini geliştirmeye başlamış- alır. Cahit Zarifoğlu, öykü, roman ve deneme tü-
tır. Edebiyata olan ilgisi arttıkça yazma isteği de ründeki eserlerinde herkesin anlayabileceği, sade
artan şair, 1976 yılından itibaren ilk öyküleri ve bir dil kullanmıştır. Lakin Mistik bir olay örgüsü-
şiirleri Mavera adlı dergide yayımlanmaya başla- nün hakim olduğu şiirlerinde ise kapalı, metafo-
mıştır. Dergiyi çıkaran Rasim Özdenören ve Akif rik ve imgeci bir üslup eserlerini etkileyici kılmış-
İnan ile birlikte birçok dergi çıkarmıştır. Almanca tır. Cahit Zarifoğlu, bir söyleşisinde şiir yazmayı,
öğretmenliği dışında uzun yıllar boyunca TRT’de ‘’Muğlak ama mutlak zorunluluğun mutlak ama
mütercim sekreter olarak da çalışmıştır. Bu dö- muğlak zorunluluğu’’ olarak tanımlamıştır.
nemde Amatör çizimler yapan başarılı edebi-


yatçıya, Kısakürek’in “Artist” diye seslenmesinin
ardından, liseden itibaren “Aristo” olan lakabı,
“Artist” oldu.
Burası dünya?
Ne çok kıymetlendirdik...


Oysa bir tarla idi;
Ekip biçip gidecektik.
Sayı:2 2023 Sayfa 7
Sg Sosyal Günce Araştırma Yazısı
Zarifoğlu’nun şiirlerinde en somut gerçeklikler
ta benimkiyle Sezai Karakoç’unki arasında kendi-
bile imgeci bir anlatımla okura aktarılır. Şiirle-
ne yer arar. O ara bana daha da yakın olduğunu
rinde anlam okura doğrudan sunulmaz. Uzun bir
söyleyebilirim. Giderek kendini buldu. İsimler
süre saf şiir anlayışına uygun eserler ortaya koyan
sözlüklerinde ve ansiklopedilerde onun ‘gizemci’
Cahit Zarifoğlu son yıllarında şiirlerinde nispeten
olduğu çok kesin biçimde söylenir. Bence o kadar
daha sade bir dil kullanmıştır. Özellikle Filistin
değil ya da Zarifoğlu’nun ayırıcı özelliği orada
üzerine yazdığı şiirler toplumsal gerçekçi çizgiye
değil. İşaret onda aynı zamanda sorudur. Maraşlı
daha yakındır. Cahit Zarifoğlu’nun manzum eser-
delikanlı tavrını hiç bırakmaması ,onun bir inanç-
lerinin konusunu insanın dünyadaki yeri, var oluş
tan çok, bir afiye, bir gösteriye ilişkin olmasından
kaygısı, Allah, ahiret gibi dini konular ön planda-
kaynaklanıyordu. Mahallesini çok seven ve ora-
dır. Şairin şiir anlayışını en iyi yansıtan şiirlerden
dan gelen dayanışma duygusunu bir silah gibi de
biri olan “İşaret Çocukları” eserinde dil kullanım-
görmeye başlayan çocuk. Zarifoğlu’nun şiirinde
larından hareketle Zarifoğlu’nun düşünce dünya-
çok şey serüven duygusundan doğmuştur.(…)
sının kapılarının aralanması ve onun kadın kav-
Evet bir ‘kabala’ var Zarifoğlu’nun şiirinde. Ama
ramına bakışının çözümlenmesi amaçlanmıştır.
cinlerle içli dışlı olmayan bir kabala,bir çeşit yazgı
Kadın kavramına yüklenilen değer günlük yaşantı
pokerine yönelmiş.
ele alınarak anlatılmıştır. Edilen bulgular, Çağdaş
Türk edebiyatındaki kullanımlarla karşılaştırıla-
Ece Ayhan’a sordum ona göre ‘Cahit Zarifoğlu ‘
rak değerlendirilmiştir.
şiirde yapı sorununu en iyi kavramış bu konuda
örnek gösterilebilecek sanatçılardan biri. Kolsuz
Zarifoğlunun eserlerine dair Cemal Süreya’nın
Bir Hattat’ta da ayrıca belirtmiş bunu .” demiştir.
şu sözleri bulunur: “Zarifoğlu’nun şiiri başlangıç-
Irmak ÇELİKER
İŞARET ÇOCUKLARI 9-C
Yasin okunan tütsü tüten çarşılardan Sonra insan o ki denizde
Geçerdi babam Küçük ve büyük nehirde
Başında yağmur halkaları Bedeni ıslatan afsunlu suda
Önce niyet sonra yıkanırdı
Anam yeşil hırkalar görürdü düşünde
Daha ilk güzelliğinde Zaman dert getirdi sulara
Alnını iki dağın arasına germiş İçinde eski balıkların yattığı kayalar
Bir devin göğsüne benzer Savaşan insanların elinde
Göğsünden dualar geçermiş İnce yontulup taşındı balta mızrak şekline

Çarşılar ellerinde ekmek iğneleri Anam kanları kuruyan


Cami avlularına açılan Kavga ayıran bir kargı elinde
Havuz sularına kapılan çocuklar Kara ocağın taşlarına
Görmeden güneşin bütün renklerini İşaret koydu çocuklarını
Götürmezlerdi dükkandaki babalarına Belinde gezdiren babamın
Ocaktan akan kaynar yemekleri Beyaz yazılarla kazandığı adları
Nenelerinin koyduğu avuç taslarına
Yüreği korkuyla kuvvetlendi babamın
Başı ve yüreği şahbaz Unutup genç gelen günleri
Kaleleri ağırlayan kadınların Zamanın sürerken çektiği günleri
Süslerini kemerlerini Çetin bilmecelerle
Başlarını ağırlaştıran Sürdü atını şehirlere
Ağır siyah şelale saçlarını ...
Tutunca gençleşirdi erkekler Sayfa 8 Sayı:2 2023
Sg Sosyal Günce Araştırma Yazısı

Cahit Zarifoğlu ve Berat Zarifoğlu


Türk şiirinin özgün isimlerinden olan, yalnızlığı içinde taşıyan Cahit Zarifoğlu’nun eşiyle olan evlilik ve yaşam
hikayesi de soyadları kadar naif ve zarif. Yalnızlığı benimseyen Zarifoğlu, Necip Fazıl Kısakürek’in öncülüğüyle
yalnızlıktan sıyrılmış ve hayatının seyri değişmiştir.

Kısakürek’in hocası Abdülhakim Arvasi’nin ailesinden gelen, dönemin Van müftüsünün kızı Berat Arvasi’yi
Zarifoğlu’na anlatıp bir nevi görücü usulü tanışma ile Van’a gitmiş ve birbirlerini gördükleri akşam nişanlan-
mışlardır. Eşinin vefatından sonra Berat Zarifoğlu verdiği röportajlarda Cahit Zarifoğlu’ndan şöyle bahset-
mekte ve onu anmaktadır:“Yemek yapmayı çok bilmezdim” diyor Berat Zarifoğlu. “Bana yemek yapmayı Cahit
öğretti, fasulye pişirmeyi öğretti ki nasıl tatlı olmuştu o ilk yaptığım yemek, bir bilseniz diyor. Benim hocamdı
ayrıca, öyle merhametli, güzel bir insandı. Biz evlendiğimizde birbirimize misafir gibiydik. Zamanla birbiri-
mizi tanıdık, sevdik, balayımızı son yıllarımızda yaşadık sayılır hatta. Özü ile sözü birdi. Yazıp da yapmadığı
yoktu.” bu sözleri duyduktan sonra biraz ilginç karşılıyoruz günümüz zamanında, eskilerin güzelliğini bir kez
daha görüp anlıyoruz.

Daha sonra şöyle devam ediyor eşi: “Cahit’in duygularını yazılarından anlardım.” diyor. “Neye üzülmüş, neye
sevinmiş okudukça bilirdim. Bir gün sitemle, o kadar şiir yazıyorsun bana bir şiir yazmadın, deyiverdim.” Ca-
hit, hemen şiir yazmaya başladı. Ne kadar olmaz öyle desem de: “Ben şair adamım, ilhamı çağırırım, o gelir”
diyerek meşhur “Ey Berat Hanım” diye başlayan bu şiiri yazdı.
Berat’a Ey Berat Hanım dersen ki
Ey Berat Hanım “Bu ne zalim adam
Otur şöyle nefes al dinlen Hâlimi bilmez hâlden anlamaz
Ve anlat ne var ne yok hâlin nasıl Küçük bir şeyi mesele yapar”
Eğer dersen “Vaktim yok dilim yorgun - Ne büyük yalan -
Çamaşır dağ gibi Doğrusu var hakkın
Bulaşık bir ziyafet sonrası kadar çok N’etsem, n’apsam
Ve çocuklar Kollarını bilezik
Aç uykulu ve huysuz” Boynunu kordon
O vakit koştur didin işin bitince otur Ayağını halhal donatsam
Sonra anlat; halin nice, keyfin nasıl Yine hakkın kalır.

Sayı:2 2023 Sayfa 9


Sg Sosyal Günce Araştırma Yazısı

Bu dizelerden de anlıyoruz ki Cahit Zarifoğlu eşi Berat Hanım’a çok saygı duyan bir eşmiş. Evlendikle-
rinde kendisinin 19, Cahit Zarifoğlu’nun ise 35 yaşında olduğunu söyleyen Berat Zarifoğlu, “Cahit Bey bana
takılırdı ‘Ben yaşlanacağım, sen hep genç kalacaksın.’ diye. Ama öyle olmadı, genç yaşta aramızdan ayrıldı.
Bugün gençler geliyor diyorlar ki Berat teyze bize Cahit abiyi anlat. Cahit, gençlerin hep abisi kaldı ama ben
yaşlandım, gençlerin teyzesi, torunlarımın anneannesi oldum.”diyor. “Necip Fazıl’ın talebelerinden ilk Cahit
Bey ona kavuştu. Zaten Cahit Bey hastanede bir rüya görmüştü. Necip Fazıl ona ‘Buralar çok kıymetli, yirmi ve
ya yirmi beş sene sonra buralar çok daha değerli olacak. Buraya gelecek misiniz?’ demiş. Yirmi beş gün sonra
Cahit kavuştu ona.” diyerek sözlerini burda bitiriyor Berat Zarifoğlu.

Böyle güzel bir insanın aramızdan ayrılması her ne kadar üzücü olsa da onu eserleri ve kalemiyle anmak bizi
onurlandırır.
Aleyna TÜRKBEN
11-A

“Seni görmek gibi bir kaygım var . ”


Cahit Zarifoglu

Sayfa 10 Sayı:2 2023


Sg Sosyal Günce Araştırma Yazısı

Cahit Zarifoğlu ve Eserleri


Ş air ve yazar olan Cahit Zarifoğlu, Türk edebiyatında yazdığı mütevazi şiirleri ve çocuk hikayeleri ile akıl-
larda kalmıştır. Zarifoğlu, elbette başka türlerde de eserlere sahiptir. Başta şiir olmak üzere tiyatroya kadar
Türk edebiyatına bir şeyler katmak adına eserlerini kaleme almıştır. Türk şiirlerinin “Zarif Adam’ı” olarak da
nitelendirilen Zarifoğlu’nun eserlerini başlıca şiir ve hikayeler üzerinedir. En çok sevilen ve dizeleri kelimesi
kelimesine ezberlenmiş şiiri Yedi Güzel Adam olarak kabul edilebilir. Kapalı şiirlerle dolu bu şiir kitabı olan
Yedi Güzel Adam’ın dizisi de çekilmiştir.

Yedi Güzel Adam


“Yedi adam biri bir gün Şeklinde başlamıştır Zarifoğlu. Buradaki yedi
Bir kan gördü güzel adam: Alâeddin Özdenören, Mehmet Akif
Gereğini belledi İnan, Erdem Bayazıt, Nuri Pakdil, Rasim Özde-
Yâri alsa koynuna nören, Sezai Karakoç ve Cahit Zarifoğlu’dur.
Ayırmaz kanı yanından”
Bir başka çok ses getiren şiiri ise İşaret Çocuk-
ları’dır. Hızla Akan Mızrak, Saç, Sen Kuş Olur-
sun Gidersin Bir Trenle, Taş Gemi, Zamana Yay
Gerip Ok Atmak... gibi onlarca derin anlamlar
yüklü, Zarifoğlu’nun kendisini ve hayatını an-
latan şiirlerinden oluşur. Menziller ise bunları
takip eden eserlerinden olmuştur. Üçü dışında
Korku ve Yakarış adında şiir kitabı vardır.

Sayı:2 2023 Sayfa 11


Sg Sosyal Günce Araştırma Yazısı

Herkes tarafından anlaşılması zor, kapalı ve kendi Hayaller Zarifoğlu’nun denemeleridir. Bir Değirmen-
üslubuyla yazmış olmasına rağmen bu zamana kadar dir Bu Dünya denemesinde hayata dair birçok konuya
çok sevilen bir şair olmuştur. Zarifoğlu’nun bu üslubu derinlemesine değinmiştir Zarifoğlu. Üzerinden geç-
ile Alim Karaman’ın bir sözü vardır: se bile kitapta değindiği konular halen doğruluk payı
taşımaktadır. Ön planda Müslümanlığı ele almıştır
“Cahit Zarifoğlu’na ait hangi metin olursa olsun, Zarifoğlu. Zengin Hayaller denemesi Bir Değirmen-
Onun dünyasına, bir iklime geçer gibi girerseniz. dir Bu Dünya’nın devamı niteliğini taşır. İçeriğinde
Yeni bir iklime girmenin ne gibi etkileri oluyorsa, na- çocuk eğitimleri, şehir hayatı, aile yapıları, ideal Müs-
sıl değiştiriyorsa insanı öylece değişirsiniz.” Şeklinde lüman profilinden bahsetmiştir. “Bakın, kalbimin
Zarifoğlu’nu ve eserlerini benzetmiştir. Zarifoğlu’nun inancını söyleyeceğim: Kazanan biz olacağız! Sosya-
çocuk hikayeleri hakkında bir sözü vardır: lizm, devrim, batıcılık kangrenlerini kesip attığımız
gün. Ve bütün dünya Müslümanlarıyla birlikte.”
“Büyüklere yazdığınız zaman bu sadece büyükler
içindir. Ama çocuklara diye yazarsanız bu aynı za- Zarifoğlu’nun tiyatroda tek bir eseri bulunmakta-
manda büyükler için olur.” dır o da Sütçü İmam’dır. 1919 yılında Maraş’ta ger-
çekleşen işgali anlatmaktadır. Her şeyden habersiz
Katıraslan, Ağaçakakanlar ve Motorlu Kuş kitapla- davranan Türk halkının aslında gizliden gizliye nasıl
rında soyutluğu somutlaştırması ve bunu fastastiğe zekice planlar kurduğunu, ölüm pahasına nasıl diren-
çevirerek çocukları erken yaşta düşünmeye ve hesap- diklerini anlatan kısa bir tiyatrodur. Tiyatronun ismi
lamalar yapmalarına teşvik etme amacıyla kaleme al- ise düşmana ilk mermiyi sıkmış olan Sütçü İmam’dan
mıştır. Zarifoğulu, çocuk kitaplarında akla gelebilecek gelmektedir.
genel konuların çoğunluğunu çocukların gözünden
yetişkinlere göstermek istemiştir. Bu türde diğer eser- Zarifoğlunun hikaye olarak iki eseri var olmaktadır:
leri: Serçekuşu, Yürekdede ile Padişah, Küçük Şehza- Bunlar Hikayeler ve Mahalle Kavgası’dır. Hikayeler,
de, Derya, Kuşların Dili’dir. toplam on bir bölüme sahiptir; İns, Sizi Görmeliyim,
Savunma, Kentin Ortasında Bir An Suçlular, Zal Te-
Çocuk hikayelerine nazaran şiirlerinden de meyve pesine Doğru, Yabancılık, Bir Şey Var Belirmiyor, Ses-
vermiştir gelecek nesillere. Bunlar Gülücük ve Ağaç sizlik, Karşı Çıkış, Şeyhana ve Suçlulardır. Hikayeler,
Okul’dur. Gülücük kitabında, isminden anlaşılacağı diğer anlaşılması zor olan kapalı şiir kitaplarının aksi-
üzere neşeli, hayat dolu şiirler yer almaktadır. Ağaç ne biraz daha kolay anlaşılır bir dile sahip olsa da an-
Okul ise tam aksine savaş şartlarındaki çocukları an- laması yine güçtür. Hikaye olarak yazılsa da içerisin-
latan bir kitaptır. Afganistan’da olan savaşta okulları de şiire dair kırıntılara rastlanabilir. Özellikle yazım
bombalanan çocukların ağaçların altında dersler işle- yanlışlarını düzeltmemiştir Zarifoğlu. Bu durum bazı
mek zorunda kalmasından geliyor kitabın adı. şiirlerinde de rastlanabilir. Bu durum Zarifoğlu’nun,
sanatçının kendine ait gizli bir yanı olmasını ve şiirle-
Roman alanında ise iki tane esere sahiptir Zarifoğlu. rin planlı bir kaynağı olmadığını düşündüğü içindir.
Bunlar Ana ve Savaş Ritimleri’dir. Savaş Ritimleri’n-
de Zarifoğlu, Lagman’ın güney-batısına dayanmış ve Belki de Cahit Zarifoğlu’nun en önemli eserlerinden
sessizce gelen savaşa hazırlanan cesur kahramanların biri olarak kabul edilebilecek Yaşamak, Zarifoğlu’nun
ayak ritimlerini anlatır. Zarifoğlu, Ana romanını ta- günlük/anı türündeki tek eseridir. Kitabın içerisinde-
mamlayamamış olmasına rağmen ilerleyen yıllarda ki olaylar kronolojik olarak yazılmamıştır. Kitap, daha
kitap haline getirilmiştir. Ana romanı, yarım olması- başka denemeler ve şiirlerden de kesitlere sahiptir. “Ne
na rağmen daha çok rağbet görmüştür. çok acı var!..” Cümlesiyle kitaba başlıyor Zarif Adam
ve hayatında onu üzen, sevindiren, zorlayan her şeyi
Bunların dışı kendi çapında yazdığı iki tane deneme- içinden geldiği gibi araya serpiştirdiği denemeler ve
si mevcuttur. Bir Değirmendir Bu Dünya ve Zengin şiirler ile adeta bir pastayı süslercesine donatıyor.

Ceylinaz BURAN
9-C

Sayfa 12 Sayı:2 2023


Sg Sosyal Günce Serbest Yazı

Cahit Zarifoğlu ve Cemal Süreya


Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz lu’nun değişiyle “ Yedi Güzel İnsan” içlerindeki
olanlardan en güzel uyum çıkar demiştir büyük sanat hayranlığıyla bir araya gelirler. Resime,
filazof Herakleistos. Aslında Cemal Süreya ve Ca- müziğe en çok da edebiyata olan ilgileri onları
hit Zarifoğlu arasındaki ilişkide budur. Birbirin- Anadolu’ nun fakir bir kentinde bir araya geti-
den idolojik olarak tamamen farklı iki şairin sa- rir. Dönemin dergilerinin hepsine ulaşmak için
natla birleşmesidir. Ülkenin henüz bölünmediği, can atar, ayırt etmeksizin hepsini okurlar ve şiir-
kardeşin kardeşe düşmediği, insanların sadece ler hikayeler yazarlar. Günümüzdeki gibi tek bir
insan olarak değerlendirildiği o dönemlerden en dokunuşla dünyalara ulaştığımız imkanın olma-
güzel hatıradır. Bir tarafta solcu görüşleriyle var dığı o dönemlerde Necip Fazıl, Nazım Hikmet,
olan Cemal Süreya bir tarafta ise İslamcılık ate- Peyami Safa hakkında bilgi edinemeye çalışır-
şiyle kavrulan Cahit Zarifoğlu… Onları birleşti- lar. Belirli aralıklarda Cahit Zarifoğlu’nun evin-
ren içlerinde var olan sanat sevgisidir. İnsanların de toplanıp şiir günleri yaparlar. Cemal Süreya,
uzlaması için aynı düşünceleri benimsemeleri- Edip Cansever, Turgut Uyar da en beğendikleri
nin gerekmediğini anlatır bize iki büyük sanatçı. sanatçılar arasındadır. Onların şiirlerini gür bir
sesle birbirlerine okurlar. Kim bilir belki de Ca-
Lise yıllarında Erdem Beyazıt, Ali Kutay, Hasan hit Zarifoğlu’nun Cemal Süreya hayranlığı daha
Seyithanoğlu, Rasim –Alaaddin Özdenören kar- bedeni küçük ama yüreği ve idealleri büyük olan
deşler, Akif İnan ve elbette Cahit Zarifoğlu’nun bir gençken filizlenir.
bulunduğu “ İşaret Çocukları” Cahit Zarifoğ-

Sayı:2 2023 Sayfa 13


Sg Sosyal Günce Serbest Yazı
1962 yılında o zamanlarda Paris’te yaşayan büyük O ara otuz yaşı dönmüşüm. İyi sayılan bir aylığım
şair Cemal Süreya’ ya bir mektup gelir. “ İstanbul’a var. Ne yani, bu çocuk öğrenci hayat koşuluna mı in-
döndüğünüzde sizinle ev tutup birlikte oturabilir mi- dirmek istiyor beni. Dönüşte yeniden tanıştık. Zaman
yiz?” sorusu karşısında çok şaşırır Cemal Süreya. Ca- zaman vapurda, yolda, Sezo’nun (Sezai Karakoç) evin-
hit Zarifoğlu’yla yaşadıkları bu anıyı Zarifoğlu’nun de-bürosunda rastlaştıkça konuşurduk. (Ama her şey-
ölümünden sonra yazdığı mektupta Cemal Süreya “ den...)
Söylenmemiş güzel sözler de vardı aramızda. Ama bir
arkadaşlığımız olmadı.” cümleleriyle ifade eder. Ce- Daha çok 1964–1966 yılları. Söylenmemiş güzel söz-
mal Süreya’nın Cahit Zarifoğlu’nun ölümünün ardın- ler de vardı aramızda. Ama bir arkadaşlığımız olmadı.
dan yazdığı mektup da şöyledir: Serüvenlerinden söz ederdi. Bunları, tuhaf yanlarını
öne getirerek anlattığını anımsıyorum. Şiirine de yan-
‘’Cahit Zarifoğlu ölmüş. Bugünün adı bu olacak- sımıştır. Sezai ile onun bu tavrı ve öyküleri üzerine
mış. Bir ay kadar önce öğrenmiştim onulmaz sayrı- çok konuşmuşumdur. O yıllarda mukaddesatçı genç
lığa tutulduğunu. Bazı kanserler mutlaka çok büyük sanatçılarla aramızda büyük kopukluk yoktu. Kopuk-
bir çocukluk mutsuzluğuna bağlıymış gibi gelir bana. luğu onlar yarattı. Zaman nasıl da akıp gitmiş? Tam
Hiçbir bilimsel tutanağı olmayan bu kanıya tanıdıkla- yirmi yıl oluyor Cahit Zarifoğlu ile görüşmeyeli. Bir
rımda bir şeyler göre göre vardığımı sanıyorum. Bir gün de bin yıl olacak.”
izlenim işte. Zarifoğlu’nu tanıdığım yılları düşünüyo-
rum. Sevinçlerle büyümüştü sanki iyi şairdi. İlk şiirleri Yüz yüze hiç gelmemiş, birbirinden farklı iki insanın
de iyiydi. Sezai Karakoç çevresinden. Daha yüz yüze en güzel dostluğudur belki de. Bir orman gibi kardeşçe
gelmeden, 1962’de bana, Paris’e bir mektup yollamış- yaşamayı, hayatın farklı renkleriyle güzel olmayı öğre-
tı. Adresimi Sezai Karakoç’tan almış. Saklamamışım o tir bize Süreya ve Zarifoğlu. Saygının en güzel resmini
mektubu. Zarifoğlu, o sıra, İstanbul Üniversitesi Ede- çizer bu anı. Sanatla birleşen güzel yüreklerden ders
biyat Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünde verir bizlere. Bizlere de bu güzel insanların kardeşliği-
öğrenci. Yurtlardan sıkılmış her hal, İstanbul’a dönü- ni devam ettirmek kalır. Sanatla kalın...
şümde, birlikte ev tutup oturmayı öneriyordu mek-
tubunda. Ben de bir tuhafım o günler. Bir ölçüsüzlük
görmüştüm bu öneride. Hande Reyhan ARTEMEL
11-A
İKİ KALP FOTOĞRAF
İki kalp arasında en kısa yol: Durakta üç kişi
Birbirine uzanmış ve zaman zaman Adam kadın ve çocuk
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol. Adamın elleri ceplerinde
Kadın çocuğun elini tutmuş
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın; Adam hüzünlü
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum, Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kadın güzel
Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar Güzel anılar gibi güzel
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Çocuk
Güzel anılar gibi hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi güzel

Sayfa 14 Sayı:2 2023


Sg Sosyal Günce Serbest Yazı

YIKILAN UMUTLAR
Çok güzel bir filmde yer alan derin bir soru vardı hep ak-
lımda “Ölümün olduğu bir yerde daha ciddi ne olabilir?”-
Derin ve ağırlıyla ezen bir sorudur benim için. Eğer cevabı
olmayan bir soru varsa o da bu sorudur. Enkazlara asılan
balonlar kadar çaresizidir bu soru bir o kadar da acıtır canı.
Sevdiğini, canı bildiğini kaybetmeden anlayamaz çoğu in-
san ölümün ağırlığını. Anlamaya çalışır belki, belki bir neb-
ze yanar yüreği derinden. Ama ne çocuğunu kaybeden bir
anne kadar çaresizdir ne de seviğini kaybeden bir adam ka-
dar yalnız ne de annesiz kalan bir çocuk kadar savunmasız.
Anlamak da istemez kimse o duyguyu korku verir insana.
Yaşanacağını düşünmek bile acı verirken insana yaşamanın
verdiği keder tahmin bile edilemez.
Yüreğimizin hiç bilmediğimiz bir noktasında hissediyo-
ruz bu ağırlığı. Sanki insanı kapkaranlık bir köşeye itiyor
gibi. Kimsenin ulaşamadığı, iyileştiremediği bir yer. O ka-
dar derinden bir hüzün ki yaşadığımız yıkılan tek şey bina-
lar olmadı, ölümler bir tek enkazda yaşanmadı. Memleketin
belki de dünyanın her noktasında hissedildi ve hissediliyor

Sayı:2 2023 Sayfa 15


Sayfa 15
Sg Sosyal Günce Serbest Yazı

kelimelerle değil bakışlarla ifade edilen o duygular. Bir gecede yok


oldu bütün umutlar. Sevdiklerine iyi geceler dileyerek yattıkları o
gecede hiç tanımadıkları insanların yanında uğurlandılar. Merha-
meti de vicdansızlığı da tattık sonuna kadar. İnsanlar emek emek
işledikleri, aylar, yıllar harcadıkları, hayalini kurdukları her şeyi
kaybettiler. Bu insanlara bizim de borcumuz var. Unutmayarak ve
unutturmayarak ödeyeceğiz bu borcu. Enkaz altında elindeki kuşu
tutan o minik ellere, sevdiklerinin çıkması uğruna kendini feda
eden o güzel yüreklere, elleriyle enkazı kazarak yakınlarını kurtar-
maya çalışan bitmeyen umutlara, tanımadıkları insanlara yardım
etmek için canını dişine takan bütün cefakar insanımıza borcu-
muz var. Yaptığı binaları devasa paralar karşılığında satıp binlerce
insana mezar oluşturan mütahitleri, insanlar canın derdindeyken
tırları yağmalayan marketlerden televizyon çalanları, dalga geçenleri,
kendi çıkarına düşenleri, yanlışları görmezden gelenleri unutmayalım.
Unutmayalım ki öğrenelim. Daha büyük kayıplar yaşamadan, daha
fazla can kaybetmeden öğrenelim. Bir çocuk daha yetim kalmadan, bir
baba daha evladı için yakarmadan, bir anne daha evladının soğuk be-
denine dokunmadan, bir kişi daha sevdiğini kaybetmeden öğrenelim.
Yıkılan umutları sevgiyle bir nebze biz inşa edelim. Güneşli günleri
görmek umuduyla…

Hande Reyhan ARTEMEL


11-A

Sayfa 16 Sayı:2 2023


Sayfa 16
Sg Sosyal Günce Araştırma Yazısı

Hayaliler
Hayaliler genellikle Karagöz oynatan kişilerdir. Oyun metnini kendileri yazar, oyun tiplerini kendileri tasarlar,
nevregan denen bıçaklar, çeşitli zımbalar, deliciler ile işler ve kendi hazırladığı kök boyalarla bunları boyarlar.

Bunun dışında oyunu tek başlarına oynayıp tüm şarkıları da bizzat canlı olarak seslendirirler. Karagöz sana-
tımızda usta (Hayâlî) olabilmek için bir ustanın yanında uzun süre çalışmak gerekirdi, Hayâli olmak için önce
en alt basamak sayılan sandıkkar olarak başlanır ve hayal perdesinin içinde olduğu sandık taşınırdı, bir süre
sonra sandıkkarlıktan çıraklığa terfi edilir, çıraklık döneminden sonra yardak olunurdu. Yardak olmak demek
artık bir hayâli adayı olmak demekti. Yardaklık döneminde iyice pişen hayâli adayı ahilik geleneğine uygun
olarak ustası tarafından esnaf loncasına bildirilir, esnaf loncasına bağlı ustaların imtihanını kazandığı takdirde
kendisine ustası tarafından bir mahlâs verilir ve hayâli olarak ilan edilirdi.

Şimdi artık peştemal bağlamak gibi törenler yok ama yine de hayali olabilmek için bir ustanın yanında uzun
süre yardaklık (asistanlık) yapmak gerekir ve ancak ustanın onayı ile hayali olunabilir.

Geçmişteki ünlü Hayaliler: Günümüzdeki önemli Hayaliler:

Hayâlî Memduh Bey Şu an Türkiye’nin en genç tescilli hayali sanatçısı Bursa’ da


Hayâlî Katip Salih Efendi yaşayan Hasan Mert Karakaş’tır.
Hayâlî Kör Hasanzade Mehmet
Hayal küpü Emin Ağa İlk Türk kadın hayali sanatçımız Merve İlken’dir.
Hayali Küçük Ali
Hayali geleneğimiz için önemli bir er teşkil eden Usta
hayalimiz Suat Veral.

Sayı:2 2023 Sayfa 17


Sg Sosyal Günce Araştırma Yazısı
Metin Özlen
Yine işinde usta hayali sanatçılarımızdan olan Kara-
göz’ün Osmanlı’da payitahtlarda, saraylarda sultanlara
oynatıldığını söyleyen Özlen, şunları söyledi :

“Karagöz’ de iki bölüm var: Bir köşe başı oyuncuları


bir de saray hayalileri. Saray hayalileri enderundan ye-
tişir. Musikiden, espriden, tasfir yapımından her şey-
den anlar. Bir de kulaktan duyma, halkı eğlendirmek
için oynatılan Karagöz var, bugün onu yapıyorlar. Me-
sela belediyelerimiz’de canlı Karagöz komedyası var.
İki adam halkın önünde gösteri yapıyor, bunlar tut-
maz. Karagöz’ü yaşatacaksak aslına göre yaşatmamız
lazım. Karagöz’ü sokaklarda, kahvehanelerde değil
belediyenin veya devletin tahsis ettiği salonlarda halka
arz etmeliyiz. Bunu arz ederken de seçkin sanatçıları
ayırmalıyız.”

Karagöz Theatre Company


“Karagöz’ü dünyaya tanıtmak için Amerika’da kurulan Karagöz
Theatre Company’nin kurucusu Ayhan Hülagü, oyuncu, yazar
Sona Tatoyan ile birlikte Karagöz’ü Harvard Üniversitesi’nde gö-
rücüye çıkardı. Dünyanın en iyi üniversitesi olarak görülen Har-
vard’ın ev sahipliğini yaptığı ‘Travma, Büyü ve Aşk’ adlı etkinlik
yoğun ilgi gördü.

Daha önce de ABD’nin en büyük kukla festivalinde Karagöz ilk


defa yer almıştı

U.S. Karagoz Theatre Company’nin sahneye taşıdığı ‘The forest of


the witch’ adlı oyun, oyuncu-yazar Ayhan Hülagü’nün yorumuyla
65. Ulusal Kukla Festivali’nde seyirciyle buluştu.

Hülagü aynı festivalde Karagöz üzerine atölye çalışmaları düzen-


ledi ve Amerikalı sanatçılarla birlikte ortak bir kukla sergisi açtı.
Sanatçı ayrıca Minnesota Üniversitesinde akademisyenlere ve sa-
natçılara Karagöz’ü tanıttı ve çalıştay düzenledi.

Irmak ÇELİKER
9-C

“Hacivat: İki gözüm desene beni karşılamaya geldin!


Karagöz: Hay, hay seni aşılamaya geldim.
Hacivat: Aşılamak değil efendim, yani beni karşılamaya mı geldin, demek
istiyorum.
Karagöz: Pataklarım ha! .” Sayfa 18 Sayı:2 2023
Sg Sosyal Günce Kitap Tanıtım Yazısı

Kürk Mantolu Madonna

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali’nin


1943 yılında yayınladığı kitabıdır. Kitap ol-
dukça popüler olup sinemaya da uyarlanmış-
tır.

Kürk Mantolu Madonna, hazin bir aşk romanı


olmasının yanında sağlam psikolojik tahliller
içerir. O kadar gerçektir ki herkes bir parça
bulur kendinden.

Baş kahramanlarımız Raif Efendi ve Maria


Puder’dir. Raif efendi, devlet dairesinde çalı-
şan, kendi halinde, içine kapanık bir adam-
dır. İşte, dışı sizi içi beni yakan Raif Efendi.
O kadar güvensiz, değersiz, sunulanı yaşayan,
hayattaki tek mutluluğuna sahip çıkamayan
Raif Efendi hayatını mutsuzluk içinde sadece
günlüğüne tutunarak geçirir. Çok stresli bir iş
dünyasına sahiptir, karşılaşılan küçük prob-
lemlerde direkt ona yükleniliyordur. Onun
sessiz kaldığını düşünseler de aslında Raif
Efendi, hepsinden çok konuşuyordu. İnsanlar
acayip buldukları bu kişiliğin sebebini sor-
mak yerine kendilerince hüküm vermişlerdir.
Varlığı ve yokluğu fark yaratmayanlardandır.
Bu nedenledir ki günlerce hasta olup daireye
gelmemiş ve arkadaşlarının merakını uyan-
dırmamıştır. Sadece bir çalışan arkadaşı onu
merak ederek evine gider ve onunla bir bağ
kurar. Ona kendini açan Raif efendi, tuttuğu
günlüğü okumasına izin verir. Burdan sonra
gerçek Raif Efendiyi tanımaya başlarız.

Sayı:2 2023 Sayfa 19


Sayfa 19
Sg Sosyal Günce Kitap Tanıtım Yazısı

Raif Efendi 20li yaşlarında babasının isteği üzerine Almanya’ya gider. Sanat merakı neticesin-
de gittiği bir galeride bir resme aşık olur. Her gün gelip gider ve orada sonunda resmin sahibi
Maria Puder ile tanışır. Maria Puder, Raif ’in aksine daha özgür, isteklerinin bilincinde, rahatça
kendini ortaya koyabilen bir karakterdir. Raif ve Maria arasında zamanla bir aşk başlar. Raif
hayatta gerçek mutluluğu ilk ve son kez olarak Maria ile yaşayacaktır. Maria, erkekler hakkında
farklı tecrübeleri olması nedeniyle onları güvenilmez bulur fakat zamanla o da Raif ’e kapıları-
nı açar. İlişkileri çok iyi giderken, Raif babasının ölümü haberi üzerine Türkiye’ye döner fakat
yazışmaya devam ederler. Bir süre sonra Maria’nin mektupları kesilir. Raif o kadar özgüvensiz
ve yeniktir ki farklı düşüncelere kapılır istenmediğini düşünür. Sonra İstemediği, sevmediği
bir evlilik yapar başka bir kadınla. Yıllar sonra bir ortak tanıdıkla karşılaşıp Maria’nın o dönem
hamile olduğu, bir kızları olduğu ve Maria’nın öldüğü gerçeğiyle yüzleşir.

Irmak ÇELİKER
9-C

“Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu


kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı. Çünkü o,
benim için bütün insanlığın timsaliydi.”
Sabahattin Ali

Sayfa 20 Sayı:2 2023


Sg Sosyal Günce Deneme

Inanarak Kazandık
“İnanç, en güçlü kaledir.”
Çanakkale Savaşı, tarihe unutulmaz bir Ölüme atılan asker! Bir sancak altında kış ay-
damga vurmuş; inancın nasıl güçlü bir kale nının zorlu ayazında yem etmemişlerdi vatanı
olduğunu gösteren, az rastlanır bir mücadele- kurda, kuşa. Vatan aşkıyla 257 kiloluk bomba-
nin zaferidir. 18 Mart Çanakkale Zaferi, belki yı tek başına kaldıran Koca Seyit’in namluya
de Anadolu halkının yaşadığı en büyük zafer, sürdüğü mermi de gideceği yeri biliyordu. Eli-
aynı zamanda yaşadığı en büyük acıdır da… zabeth Gemisi’ni ikiye ayıran o top Çanakkale
Zaferi’nin özetiydi adeta… Düşman geliyordu
Anadan, yârdan, evlattan vazgeçip vatan yığınla, geçecekti Çanakkale’yi. Ama kolay
diye diye can verenlerin kanıyla yazdığı bir mı? “Çanakkale geçilmez!” diyen askerimizi
destandır Çanakkale. Hakk’ın batılı, birliğin ezip geçmek, Anadolu topraklarına göz dik-
ayrılığı yendiği zor bir imtihandır Çanakkale. mek o kadar basit mi? Elbette ki basit değil,
ülkesi pahasına canından olmayı, şehit düş-
Kimi Erzurumlu, kimi Konyalı, kimi Ar- meyi kabul eden askerlerimizi ezip geçmek!
dahanlı, kimi Urfalı sayısız kaç yiğidin omuz Düşmanın hevesi kursağında kaldı. Toprak-
omuza savaşarak yazdığı tarihtir Çanakkale. larımız üzerinde kötü emelleri olan kirli eller,
Önündeki arkadaşının ölümünü görüp onun tek tek geri çekilmeye başladı. Bir kere yola
düştüğü yere geçen, öleceğini bile bile ve gö- çıkılmışta ya dönmek olmazdı. Ölmek olurdu
zünü kırpmadan vazifeye atılan askerdir on- lakin dönmek olmazdı. Olmadı da!
lar...

Sayı:2 2023 Sayfa 21


Sg Sosyal Günce Deneme

Okuduğum sayfalar, insanlığın kaderinin Çanakkale Mahşeri, “Cihanın yedi iklimin-


düğümlendiği,ülkemizin yıkılmak istendiği den” Türk’ün aziz topraklarına “kaynayan bir
Çanakkale Savaşını, ilk kurşunun atıldığı an- kum gibi” sökün edip gelmiş, Türk’ü tarihten
dan başlayarak son düşmanın topraklarımız- ve hatta insanlık hafızasından söküp atmaya
dan kovulmasına kadarki mücadeleyi yansıtı- ahdetmiş düşman karşısında Türk’ün göğsün-
yor. deki kat kat vatan sevgisi ve iman gücüyle on-
ları geri püskürtmesinin, verdikleri canların
Türk ruhunu yenmek mümkün değildir. kanıtıdır. Ulu bayrağın göklerden indirileme-
Seyit adlı bir er vatan sevgisi ve olağanüstü diğinin yansımasıdır. Bizler küllerinden yeni-
iman gücüyle 276 kiloluk mermiyi tek başına den doğabilecek güce ve dolayısıyla dünyanın
yerleştirir ve düşman gemisini batırır mesela. hasret kaldığı adaleti, merhameti, şefkati ve
Medrese öğrencileri ideallerini, okullarını, ha- diğer tüm manevi değerleri yeniden şaha kal-
yallerini bırakıp savaşa katılırlar. Daha nice- dıracak ilme ve cesarete sahibiz.
si… Irmak ÇELİKER
9-C

“Ben size taarruzu emretmiyorum,


ölmeyi emrediyorum”

Sayfa 22 Sayı:2 2023


Sg Sosyal Günce Serbest Yazı

Zemheri ve Mehru
“Ben de senin kadar güçlü olmak istiyorum Zemheri. Senin gibi…” Kaşları çatıldı.“Ne-
den?” gözlerinin en içine baktım. “Çünkü sen zemherisin. Sen benim Zemherimsin.” Yü-
zünde oluşan ufak bir tebessümle bana baktı.“Mehru sen zaten bensin. Ben zaten senim.
Sen bir zemherisin. Ben ise senin yanında duran bir Mehruyum.” Hep Zemheri gibi ol-
mak istemiştim. Zemheri adının hakkını verirdi. Ben de Mehru isminin hakkını vermeye
çalışıyor ve beceremediğimi düşünüyordum. Ama Zemheri hep aksini söylüyor ve bana
“Mehru’m” diyordu.

Onun gibi olmak istiyordum. Kışı onunla seven ben adımı da onunla sevmiştim. “Sen
nasıl Zemheri oldun Zemheri?” dediğimde yüzündeki tebessümün yavaşça silindiğini
fark ettim. Kucağında yatıp ona bakıyordum ve açık terastaki koltuktaydık. Kışın en sert
dönemi gelmiş çatmış ve deli gibi kar fırtınası çıkmıştı. “Sen nasıl Mehru olduysan öyle
oldum Mehru.” Dediğinde topu bana attığını o an fark ettim.

O an fark ettim Zemheri’nin gözleri sadece bana kışın güzelliklerini yaşatıyordu. Zem-
heri başka kimseye bana baktığı gibi bakmıyordu belki de bakmayacaktı. “Ben seni nasıl
buldum Zemheri?” bakışları bir anlığına bana döndü. Soran gözlerle bana baktı ve gözle-
rini gökyüzüne çevirdi. “Buldum seni.” Dedi bana. Sadece bunu dedi.

“Benim sana bir şey itiraf etmem gerek Mehru.” Korkuyordum. Korkuyordu. Gözlerinde
az önceki kışı sevdiren bakışlar yoktu. Korku vardı. Endişe, telaş ve çekingenlik vardı. Ba-
şımı cesaret verircesine kaldırdım ve ona güç vermek için elini tuttum. “Sen Zemherisin.
Benim Zemherimsin. Korkma. Ben de korkuyorum bazı şeylerden ama artık korkma-
yacağım çünkü sen varsın.” Bana tebessümle baktı ama hala tereddüt vardı. Ona baktım
ve konuşması için süre tanıdım. “Her şeye rağmen benim yanımda durursun değil mi?”
korkuyla söylediği bu cümlede ilk defa sesi titremişti. Kötü şeyler mi olacaktı ne olacaktı?

“O nasıl laf Zemheri? Ben sana hep güveniyorum ve hep hanındayım. Hadi korkma söy-
le.” Derin derin içine çektiği bir nefes ile beklemediğim bir şekilde bana sıkıca sarıldı. Ona
sıkıca sarıldım ve güç verdim. Kendini hazır hisseder gibi olduğunda konuşmaya başladı.

“Mehru, ben… Ben bir şey biliyordum yani biliyorum ve bunu senden sakladım.” Bana
artık bakmıyordu. Parmaklarındaki derileri soyuyor kollarını çiziyordu. Ellerini sıkıca
tuttuğumda anlık bana baktı ve geri başı öne düştü. Ama ben de artık duyacağımdan
korkuyordum. “Mehru, sen hani kaza yapmıştın ya…” o gün geldi aklıma. Zemheri’nin
evinden ayrılmış veyürüyerek evime dönüyordum. Karşıdan karşıya geçerken arabanın
biri hızını kesemeyip bana çarpmıştı. Ama üzerinden ay geçmişti artık. İyileşmiştim.

Başımı korkarak salladım. “O gün yanına geldiğimde berbat bir haldeydin Mehru, ben
sana her şeyi anlatmak için çok bekledim yemin ederim.” “Ne diyorsun anlamıyorum

Sayı:2 2023 Sayfa 23


Sayfa 23
Sg Sosyal Günce Serbest Yazı

benimle açık konuşur musun Zemheri? Ne oluyor?” Ona baktığımda bana baktı ve ko-
nuşmasına devam etti. “Uyandığında geçici bir hafıza kaybı yaşadın Mehru, sadece beni
hatırladın. Annen, baban, kız kardeşin, abin… Hiçbiri zihninde yoktu.” Gözlerine daha
dikkatli baktım. “Yalan söyledin. Bana sanrı gördüğümü söyledin. Zemheri o gün ne oldu?
Sen benden neleri sakladın? Bak ben 27 yaşımdayım ve 4 yıldır ailem yok benim. Söyle
bana yıllardır benden ne sakladın?” Korkuyla onu dinlerken o ise sustu. Ona karşı san-
ki tüm öfkemi kusacakmış gibi döndüm ve ister istemez bağırdım. “Söyle! Ne sakladın
benden!” Gözünden bir damla yaş düştüğünde ağzını açtı ve hayatım darmaduman oldu.
“Mehru sen kazadan sonra hiç onları sormadın ama ben senin başında bir gün bekler-
ken telefonun çaldı. Uyuyordun ve ben de yabancı numara diye açtım. Ailenin bir tra-
fik kazasında öldüğünü söylediler. O an şok oldum. Sana deseydim zaten hatırlamazdın.
Arkadaşların geldiğinde bile ‘Siz kimsiniz?’ diyordun. Ben de sustum. Sonra iyileştin ve
taburcu oldun. O gün evime götürdüm seni. Seninle o gün dertleştik. Sanki iki sırdaş gibi
dertleştik Mehru. Kafanda bir senaryo yazmış gibi ailenin ölümünü anlattın. Ailenin tek
çocuğu olduğunu ve annen ve babanla da bir kaza yaptığını söyledin. Onlar ölmüş ve sen
yaşamıştın. Yani sen öyle anlattın. Ama kardeşlerini hatırlamadın. Sadece dinledim. Gö-
zümdeki yaşlar firar etmek için gözümde savaş verirken ben ise sessizce ayağa kalktım.

Zemheri bana dokunduğunda fark ettim ki bana o an dokunmasını istemiyordum. El-


lerimle hafifçe onu iteklediğimde ayaklarımda his yoktu. Sarsak adımlarla pencereye yü-
rüdüm fakat ayaklarım daha fazla dayanamadı ve duvar dibine çöktüm. “Mehru iyi misin
Mehru?” Zemheri korkuyla bana bakarken ben ise sadece gözlerimi kapatıp yaşadıklarımı
hatırlamaya çalıştım. O an aklıma bana yabancı ama bir o kadar da tanıdık gelen erkek
yüzü geldi ardından çok tatlı bir kız çocuğu, annemle babamın sevgi ve şefkat dolu sesi…
Onları düşündüm ve o an hepsiyle olan bir aile fotoğrafı geldi gözümün önüne. Gözümü
açtığımda gözümdeki yaşlar akmayı bıraktı ama yüzümde sadece acı dolu bir gülümseme
kaldı.

“Biliyor musun Zemheri? Ben senin gibi olamam. Sana hesap sormayacağım. Bana
anlatman da bir şeydi. Ama ben Zemheri değilim. Ben sen değilim, ben senin gibi güçlü
değilim, ben senin kadar cesur değilim. Arkandayım, sağında solunda ve önündeyim ama
asla gelip de bana kendini affettirmeye çalışma. En azından şimdilik bana vakit tanı.”
Ben Mehru,
Zemheri olan Mehru gitti,
Artık Zemherisiz Mehru var.
Güçsüz ve korkak Mehru.
Bu hikâye Zemheri ve Mehru’nun hikâyesiydi. Zemheri sessizliği, Mehru ise tepkisini
koymayı seçti. Bu ikisine de zarar verdi. Çünkü onlar birbirleri değildi.
Nisa YENİGÜN
Hz-A

Sayfa 24 Sayı:2 2023


Sayfa 24
Sg Sosyal Günce Serbest Yazı

Medusa
İçerideki buhardan buğulanmış camlara sertçe
akın ediyordu bulutun hırçın yavruları. Öğlen
vakitleri olmasına rağmen ısrarcı bulutlar yü-
zünden gün yüzü görmüyordu yeryüzü. Odası-
nın eski, az aydınlatan beyaz lambası yanıyordu.
Tülün ardından görünen manzaraya kim baksa
bir daha bakardı lakin orda olmak istemezdi.
Belki hayatı boyunca görmediği şiddetli bir yağ-
muru izliyordu genç. Kulak üstü kulaklığından
çalan klasik müziği ağır hareketlerle durdurup
gözlerini kapattı. Az da olsa dışarıdan gelen
yağmur sesleri içindeki kederi dindirebilmiş-
ti. Gün boyu bitmek bilmeyen bir keyifsizlik,
bir can sıkıntısı içini yiyip bitirmişti. Okuduğu
cümleler belki de bu halinin eseriydi. Kim bi-
lir Medusa’nın çektiği acılar sızlatmıştı o yaman
kalbini.

“Kimileri Medusa’yı sadece taşa çeviren bir


şeytan olarak hatırlasa da o sadece güzelliğinin
bedelini ödemiş aciz bir ölümlüydü. Birçok kişi-
ye göre bir Olimpos tanrısı tarafından beğenil-
mek lütuf gibiydi ama Medusa için öyle olma-
mıştı. Hayatının geri kalanını sadece ona bakan
insanları taşa çevirmesini sağlayan bir lanet ile
yaşadı. Ta ki Perseus’un onu öldürmesine kadar
sürdü bu ızdırabı.

Sanki kasten verilmişti bu güzellik ona. Istırap çek- Basit bir mitoloji hikayesi bu kadar bir insanı et-
mesi içindi. Doğduğu anda yazılmış olan bu kade- kileyebilir miydi? Gerçek hayatla karşılaştırıldığında
rinde güzel olmak ona bir küfür gibiydi. Herkesin bir aslında tek farkın onların birer mitolojik tanrılar ol-
ruh eşiyle birlikte yaratıldığı bu dünyada o tek başına masıydı. Diğer bütün eylemler ve olaylar insanların
yaratılmıştı. Mahrum bırakılmıştı iki damla sevgi- dünyasından farksızdı. Şeytanlıklar, güzellikler, yete-
den. Altın sarısı saçlarından kanlar damlamıştı son nekliler, savaşçılar... Hepsi bire birdi. Peki ya bu güç-
nefesine dek. Haklıyken cezalandırılabileceğin kadar lerine rağmen neden bu kadar sorunla karşılaşmıştı
kötü ve acımasızdı bu dünya. Ellerinde altın kaşıkları Olimposlular? Tanrı değil miydiler, şeytanlığın kökü-
olanların etrafında dönen, onlara biat eden kör, sa- nü kurutamazlar mıydı? Sonucunda yenik düştükleri
ğır ve bilinçsiz dünyanın adaletsizliğinin meyvesiydi nefis onları da ele geçiriyordu bir faniden farksız ola-
Medusa’nın kederli hayatı. rak. Görevleri ve yapmaları gerekenler yerine keyif-
lerine göre davranmalarının verdiği rahatlık, sadece
onlara inancı sonsuz olan halklarına ıstırap ve acıdan
başka bir şey getirmiyordu.”

Sayı:2 2023 Sayfa 25


Sg Sosyal Günce Serbest Yazı

Okuduğu basit bir köşe yazısıydı. Ama düşünme- rın. Şaşırtıcıdır ki bir yabancıya göre güzel bir üslubu
den de edemiyordu. Yazarın neden mitolojideki tan- ve kalemi vardı. Hemen internete ismini arattı. Lakin
rılara bu kadar öfkeli olduğunu. O konudan bağım- düzgün bir sonuç ve bilgi bulamadı. Puflayarak başı-
sız olarak Medusa’ya çok üzülmüştü. Belki Medusa nı masaya koydu ve gözlerini kapattı. Belki sakinleş-
mitolojik bir yaratık olmasaydı ne kadar rağbet gö- mek için biraz uyuması gerekiyordu.
rürdü bu eleştirel dünyada. Aklında dolanıp duran
bu düşünceyi durduramıyordu. Gerçekten, gerçekten O sırada pencere camının ardındaki bir çift yeşil
var olsaydı neler olurdu acaba diye. Kaç tane kişinin kedi gözler dikkatli bir şekilde onu izliyordu. “Gök
onun o çirkin olan halini bile görmek için taşlaşmaya tekrar ağladığında, çanlar tekrar çalınınca, kehane-
göz yumacağını tahmin edemiyordu. tin yazılacak. Themis’in kılıcı ağır bastığında bedelin
ödeyecek her fani.” Sonrasında hiç orada olmamışça-
Başını iki yana sallayıp dikkatini geri topladı he- sına gözlerden kayboldu. Kedi gözlü kızın ağzından
men. Onu böylesine düşündüren, üzen yazıyı yazan dökülenlerden sonra gökyüzü onun için ağlamayı bı-
yazarın ismini bir hayli merak etmişti elbet. Yavaşça raktı ve güneş ışımaya başladı. Birileri için bir şeyler
gözlerini gazetede gezdirerek aradı. Acnes Makris. daha yeni başlıyorken birileri için ise bitmek üzerey-
Adından yola çıkarak Yunan olduğunu anladı yaza- di.

Ceylinaz BURAN
9-C

Sayfa 26 Sayı:2 2023


Sg Sosyal Günce Serbest Yazı

Bir Şansım Olsaydı


Bir şansım olsaydi hep çocuk kalmak isterdim. Ma- Ben gerçekleri bilmekten de vazgeçerim yeter ki
sum yalandan, sevdiklerini kaybetme korkusundan ruhuma acı vermesin. Bu şehrin sokaklarından ge-
uzak o dönemlere dönmek isterdim. En büyük der- çerken hissettiğim kadar hissetmem yalnızlığı kur-
dimin boyumun uzamamasi olmasını evcilik oynar- duğum dünyamda. Kalabalıkların içerisinde duyulan
ken oluşturduğum kendime ait o küçük dünyamda yalnızlık ruha daha derin yaralar açarmış yaşayınca
dolaşmayı isterdim. anlıyorsun. En büyük özlemimin her sabah annemin
güzel yüzünü görünce geçmesini isterdim. Sarıldı-
Yatmadan önce sımsıkı sarıldığım küçük ayıcığım ğım tek yürek onun şevkat dolu yüreği olsun. Bir yer-
en yakın dostum olsun bırakıp gitmeyen sonu gel- lerde hala güzel şeylerin yaşandığına ve daha güzel
meyen arkadaşlıklarım olsun. Sevgi tek istediğim, yarınlar olacağına umudumun kalmasını isterdim.
aşk masallara kalsın. Hep kavuşulan mutlu sonlara Sevebilmek ve ait hissedebilmek isterdim yeniden
herkesin sevebileceğine sevilebileceğine inanayım. hayata. Keşke hep masum kalsaydı ellerim.
Tek yalanım gizlice yediğim çikolatam, tek sırrım
evde top oynarken yanlışla kırdığım vazo olsun. Kö-
tülük devlere kalsın insanlara hiç uğramasın. Bıra-
kın şarkılar anlamlı gelmesin, mazi kokmasin buram Hande Reyhan ARTEMEL
buram özlem bana. Pişmanlıklar keşkeler gelmeyen 11-A
yarınlara kalsın.

Sayı:2 2023 Sayfa 27


Sg Sosyal Günce Şiir

Okulumuzdan Şairler
Sevgi Dehlizi
Kalabalık içinde yalnızlık
Bir boşluk gibi hissetmek kendini
Hiçbir yere ait olamamak
Terkedilmiş eski bir araç gibi
Anlamsız
Harabe bir bina gibi
Kederli
Ve kimsesiz bırakılmış ufak bir çocuk gibi
Acı verici
İşte seni sevmek
Böyle bir şey sevgilim Hande Reyhan ARTEMEL
11-A
Gökyüzü
Bahar geldi
Kuşlar uçuştu çevremde
Gökyüzüne baktım
Bana gülümsediğini gördüm onun
Sabret diyordu
Göklerde buluşuruz

Gözlerimi alamadım güzelliğinden


Çok güzel gözleri vardı
Bulutların arasından selam veriyordu bana
Sanki aşık etmeye çalışıyor gibi
Ben de sürekli bulutlara baktım
Onu görmek için

Sanki yatağa yatınca bulutların arasından


Gelip tutacak ellerimi
Okşayacak yanaklarımı
Sevecek saçlarımı
Canımın içi diye söylenip duracak kendince
Ve ben yine avcunun içinde uyuyacağım

Bir gün yine görürsem onu


Diyeceğim ona
Neden ben diye
Neden bir hayalsin sen
Neden sadece gökyüzüne gelebiliyorsun Nisa YENİGÜN
Yanıma değil Hz-A

Sayfa 28 Sayı:2 2023


Sg Sosyal Günce Şiir

Okulumuzdan Şairler
Karahinbdiba
Karahindiba gibiydi baharın
Sıcak bir meltemde döküldün
Birer birer saçılırken masmavi göğe
Haykırdı köklerin kayıtsız kalan bütün mücadelerine

Ask
Kalbim teklerken
Iısırdım dudağımı
Düşünemiyordum, acizdim
Senin karşında
Tıpkı hareket edilmeyi
Bekleyen bir piyondum
Her zerrem seni sayıklarken,
Nefes alamadım.
Yavaşça kapanan gözlerimin
Önünde danslar etti renkler son bir defa
Seni tanıdığım için.

Resim
Boş bir tuval karşında,
Ne zaman ressam olup resmedeceksin?
Kilitli bir kapı karşında,
Ne zaman anahtar olup açacaksın?
Kurak bir tarla karşında,
Ne zaman su olup yeşerteceksin?

Anlamıyor musun?
Görmüyor musun?
Duymuyor musun?
Hissetmiyor musun?
Böylesine sana muhtaç aşkı.

Ceylinaz BURAN
9-C

Sayı:2 2023 Sayfa 29


Sg Sosyal Günce Şiir

Okulumuzdan Şairler
Zemheri
Silinmişsin zihnimden
Alınmışsın kalbimden
Gidiyorsun Aklımdan
Korkmuyor musun kaybolmaktan?

Zemheri gibisin kalbimde


En sert kışını yaşatıyorsun sende
Karşında duruyorum sağlam bir şekilde
Sen gideme diye

Gözlerini kaçırıyorsun
Geldiğim kadar gidiyorsun
izlemişçesine bakıyorsun
Diyorum da sen ne yapıyorsun?

Yeni Bir Baslangıç


Kapanıyor gözlerim
Ama korkmuyorum
Yok oluyorum
Siliniyorum

Göremiyor musun?
Kalbimi kırıyorsun
Göz göre göre ateşe atıyorsun
Yakıyorsun

Başlıyor savaşım
Açılıyor gözlerim
Artık gerçekten de korkmuyorum
Belki de yeniden doğuyorum

Nisa YENİGÜN
Hz-A

Sayfa 30 Sayı:2 2023


Sg Sosyal Günce Şiir

Okulumuzdan Şairler
Zarifoğlu’ndan Şiirler
Anılar Defterinde Bir Gül Yapragı
Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum
“En uzun yoldur
insanın içi....”
Sen kimbilir, rüzgârlı eteklerinle
Kimbilir hangi iklimdesin, ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim sensiz
Bu sessizlikle

Ayrılıkla başım belada Sultan


Gözlerini çevir gözlerime
Seçkin bir kimse değilim
Yoksa sensiz bu sessizlikle
İsmimin baş harfleri acz tutuyor
Deliler gibiyim
Bağışlamanı dilerim
Sensiz bu sessizlikle
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme

Hayat bir boş rüyaymış


Geçen ibadetler özürlü

“Bir durusu olmalı insanın. Bir Eski günahlar dipdiri


Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
bakısı, bir anlayısı, bir askı, Bağışlanmamı dilerim
bir davası olmalı.
.” Sana zorsa yanmaya razıyım
Kolaysa affı esirgeme

Hayat boş geçti


Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum
Cahit ZARİFOĞLU

Sayı:2 2023 Sayfa 31


Sg Sosyal Günce Şiir

Okulumuzdan
Zarifoğlu’ndanŞairler
Sözler
Beni kabullen, kendini yanına al, gidelim.

Şöyle olmuş: Ben sen demişim, sense sen.

Umudumuz, acımızdan daha büyük olmalı.

Kim çizebilir senden başka senin yaşamını.

Merhamet capcanlı bir kuştu insan kalplerinde.

Tek güvencemiz Allah’tır. ...

Nereye kadar kendinden kaçabilirsiniz.

Kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir yaşamak.

Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı.

Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.

Gökyüzüne bakmayanların kalbi daha çok kirlenir.

Her fikrin karşılığı bir duygu vardır.

Düştümse sana bakarken düştüm.

Bir incelik gösterin, incinmesin yüreğim.

Cahit ZARİFOĞLU

Sayfa 32 Sayı:2 2023


Sg Sosyal Günce

Okulumuzdan Şairler

Sg
Sosyal Günce Dergisi

Cemal Mümtaz
Sosyal Bilimler Lisesi

Sayı:2 2023 Sayfa 33


Sg Sosyal Günce
ŞİİRLERİ
Okulumuzdan
Ağaçlar
Şairler
Anılar defterinde gül yaprağı
Anne
Arzuhal
Aşka dair
Aylak göz
Baba
Böyle ol, böyle söyle
Bu izlenim asırlık
Daralan vakitler
Güzelcin
Hızla akan mızrak
İşaret çocukları
Korku ve yakarış
Koşu
Meç 2
O çocuk
Ölü atlar
Sempati
Sen kuş olur gidersin bir trenle
Sevmek de yorulur
Sultan
Yanma
Zarif çoban
ONUN İÇİN

Cahit Zarifoğlu
Haziranda giderken
Şehriyar
Yan yana kayıt
DÜZYAZILARI

Bitti
Sayfa 34 Sayı:2 2023
Demir kütleler senfonisi

You might also like