You are on page 1of 41

Umut yok

yalnızca sürgit
mücadele var
bu bizim urnudumuz.
Deliliğin dili işte bu
cümleyle başlar.

DAvtD COOPER
("LA.t"lGUAGE OF MADNESS")
Şizofrengi.
İki ayda bir çıkar. (Bunu söylemiştik aslında)
Haziran 1992. Sayı. 3

SAH!Bl VE YAZI lŞLERl MüDÜRÜ


Ayşegül Akyapraklı hanımefendi

YAYIN KURULU
Fatih Altınöz, Güno Bilger, Banu Büyükkal,
Kültegin Ögel, Yağmur Taylan.

YAPIM, TASARlM
MEDEA
(Eskiden isimleri Graf'tı.
Şimdi MEDEA. Adamlar aynı adam.
Bir türlü taşınamadılar, gitti.)

l<ATKIDA BULUNANlAR
Peykan Gençoğlu, Hakan Atalay,
Mün Ferit dergi toplantıları, Lloyd Cole,
Nehir Büfe'nin sahibi Nehir Abi, Serdar Koçak
Mehmet Şenol ve Niva 'sı, paket paket sigara,
Nevzat Çalışkan, M. Ç., R. G. Ö., pathcanlı pastanın
silinmeyen hayali, Peter Gabriel'in Türkiye'ye gelme
ihtimali, Mustafa Şafak, Tevfik Başer'in Elveda Yabancı 'sı,
Adnan Özd�mir, Kültegiri"in külüstür arabası, Süha
Tuğtepe, Erdoğan Özmen, Toni Childs, Durul Taylan,
Eskişehirden Aylin, S.K, Ankara'dan Aziz Ediz, Talip
Özcan, lşıl Dirican, Beyoğlu 'nda rakı satan bütün Tekel
bayileri, Changes dergisi, Baharın aşk dolu havası,
Güno'nun bilgisayan, küçük İskender, Dergiyi okuyan
bütün·dostlarımız, �.0, Zeynep Başkaya, Ebru Güven,
matbaacı Metin, J.G, H.K, dergiyi size ulaştıran kitabevleri,
Dolunaylı geceler, Kemal Sayar, Bir Psikiyatr Psikanalist,
P'IT'nin PT kısmı,The Cure,Haydar Ergülen,
New Model Army.
YAZlŞMA ADRESI
PK 187 Bakırköy-İstanbul.

• Ad ve soyadlanrun baş h u fl eriy!c belirtilen yazarlar, bir dönem


tedavi amacıyla psikiyatri kurumlarında bulunmuşlardır.
• Özellikle Psikoloji, Sosyoloji, Felsefe, Antropoloji alanında öğ­
renim gören üniversiteli dostlarunız, hocalarımza sınıf
geçchilrnek için yazdığınız dönem ödcvlcrinizi, makalelerinizi
bize ulaşllnn, yayınlayalım. Güzcl şeyler hepsi biliyoruz. RallardAl
tozlanmasınlar. On�Aln üniversitelerin esaretinden kururın.
• Dergimizin l. sayı_sı yeniden basılıyor. Haziranın göbcğinde ki­
tabevlerinden cdincbilirsiniz.
• Ec daha daha ·nasılsınız bakalım.

2
i � i N D E K i L E R

AşK PAZARINDA BiR MOais: l<ISKANÇUK Yağmur Taylan 4


TABU SABAHıNDA BASIN TOPLANTISI kaçak İskender 6
BAKMALAR ŞEHRi VB ZAMAN Serdar Koçak 7
MANTIK-DlL- DüNYA İLişKisi HAKlaNDA BiR İKİ Söz Talip Duan 8
SAKSAGAN Kuşu M.Ç. ll
ANTi ÜEDİPUS Sherry Turkle 12
Ş. D. ıs

SEs ÇıKARMAYAN ADAMIN HALEr-i RuHiYESiNE GiRiş Kalugin Ogel 16


ANNENiN KARANLlK Yüzü Adnan Özdemir 17
BELLEGİNİ YiTiREN TOPLUM Russet ]acoby 18
RivAYET Ediz Evrenosoğlu 20
BiR VAKA TAKDiMi (R. D. LAING'DEN) Peykan Genfoğlu 21
AMPtRiSİZM, DlL VE DSM-ill- R Erd<Jğan Özmen 22
KAos ?
. 24
AKRosTiş KAMiLE R.G.O. 25
PANELLER VE BiLGi( M)LER Fatih Altınöz 26
U ÇURMA AYluCALIGI Haydar Ergiilen 28
HANGi PstK!YATRlsr? Bir Psikiyatr Psikanalist 30
Di-DİM Di-DİM ].G. 32
İÇ-KİN G.B. 33
DELiLİK ÜZERİNE KONUŞMALAR -3- 34
YALNlZ DEGİLİM! S. K. 35
60'LARIN HAREKETLERİ Cornelius Castoriadis 36
HAYATIMIN EN GüZEL SAHNELERİ -2- Durul Taylan 38
İz M'LER Süha T uğtepe 39

3
Kökleri innolık tarihi kadar cakilere u­
&aau , hir UJMabnıı hüyillt q.klanoa yo&.
dlfLk tt.ıı\it tutkulann olıuua olıou Uycai,
bc.r dilde keııdi ııi deria çainfımlarb ailale­
mit, Jimdilerde iH ynlf yavat bir k6Jeye bt­
r�ltılmaya batlaııaa bir duyıu, Mu Ilen 'ce
"bir d�ünce, duyıu ve dnNDif ltompkhi":
Kıahııçlık. Paikiy aına kartı�ıoa hir çok al­
daııc.ı formda �ıkabilea, tutkulu bir •tkın
pıcrıcaiaden unnlar ıilıi paikopatolojik !e­
DOmenlu-c kadar SCnit bir yclpaucfc &3rllııilr
hale &ek n bir tut.ku.
Paikiyatrik bir bcmılt luiua tanunl.ıaabi­
lir bir klirt.iai olarak depl de, �ilere yöne­
lik nlqılabilir bir tebclit baıJamuıda dütil·
ııUidlliündt 'aormal' ve 'patolojik' bkin9"
hl aruıodaki ayrım ciddi bir aonıa olaralt
hqıınıu �ıyor, davraD.lf n deaeyim aça­
aıııılo l aor�Mliteaiıı mıırlanDJD berrak oi­
IDIJiflJla hu aonuı fi.ddetJeaiyor phi ıörüaü­
yor. Mulle.o ..Jcalouay: PatholoQ o( paaion·
Kıa.ltaaçlık: Tut.kuawı pat.olojiai"• adL yuı­
aıada hu aoktadan �layuak Batı Toplum­
l.anıııo tarihi !>oyunu, Wkaaçlıiıa yöriince­
&iM takılıyor. Bir umaalar hatrolalh kaldı·
pda patolojiye varaa, hireyad-ıoplumaal
cJeiu-IUi ifade edea ve .Urdtlru bir role n­
bipkc.ıı, b�lerde Libenl bi reycilik ve oaıtD
fikirler Ye iııualar dllııyuıoııt ctijj.oe kartı
ciddi bi r aaldırcn konumuaa dütUyor kia­
kaaçlık. Artık o hçaıulmuı..·uk u du.nılmuı
auekcn �aidatı bir daıcyim. Mulle.o yolcuhı·
lu boyunu duyculanıt ve anıılann ciiJiyle
konll.fle&k oluna ktacli kUit.UrtlaUa ciiliyi(
IIAırlı oldupatı ve deaeyimleriai vn olan
adlk.lue uydunDa IOnıolu!+ada oldulu­
alla tarLada. Bu ytl&4ea batilımalt i9iıı ken­
di &ifiacl telifimiıüıı Ye lıllltiiril.ııil n töıcültle­
rilaiıı arteolojiaiae dalmak sonuıda oldıt&uruı
aBylllyor biru da .Yorao'dab dem vıı:ruak.
lı.alın�lık 14. yllayıJda tev lı , &ayret,
ballJiık aaluıuııda kııllaıı.ılıyor, dqu- vuil·
mitı ulıjpleoilmif bir tcJi konıma.k için atın
U:wiııe diıtmcyi, i'ıi &Cietermeyi iınliyor. Sı.
Auııutine'c at!cdilmit ali bir iba�e f(iyle
dtııiyor. Kukanmayan &flk dqildir. Soanla­
n Sbaeltapure bk.a.aç.Liı kaba Ye uld:ırpıı

bir oqur duJ&u.auıuuı yöolcDdirdiji, i aaa n a


�qll, lıeadindc bir hata olualı ele alıyor.
Üalli OıheUo'da Eaıil.ia, Deaıdemolll'ya töyle
diyor: "�ir uaıaa belli bir acbeplen kıt­
kan� oiJMdılar, kıak u� olduklan �ia kıa­
kançtırlar. Bu keadiai pcydahlayaD, keDdi
kcııdiai doiıırn bir caDavanJır." Slı.e kapu·
re klllaDçlıitn da dabil oıaıııu tutkulan ıop­

lucnaal rolilndcD aoyutJayarak, litiaelycter­


aiılilı.lcrt baıfı bir birey lı.taaıoa k.ayciırıyor.
Sonderiade duy"'yıı bir cn.Cchifoa, aklı da
oaıı tcd�vi etmeye çalıfl-o bir hekim pbi ta·
urlıyor. l lekimi rı iac bunu hiç bir u maa ba·
tanmayaupnı dlltlloilyor. "Zina, kitlcluio kauldıiı bir apor balint no tuw&ı olmııt klioik JNikjyatruı "bısta de­
17. n 18. yDzyıl Avnıpuıoda, akim öne ıclıNJtir. lnaaolu erotik ilqk ilcrini de�tir· icrleodirmclcrindeo", aoo dönem aa oa ı ya­
çılıawuıa kotul olarak ıutlnılar k if iyi davn­ mek ve �iılemek bakkıoa bcr ıcıçcn &lin da· pıtlan.ıııo i9Criiioe kadar �ait bir yelpazede
ıuta yöoleodirt o ..motive ecliei ıu�" olarak ha fula uh ip çılr.maktadır. Bu durumd a par· &tirUnDr hale �lınit durumda. Kulku.Juı, ül­
Lunaılaoıyor. Tutkular m edime oe«leo olduk· �laonılf, yalıulmıt l>irerlerin baklanııı vur­ kemiı de ay nı kuhcıo ellıiJi altuıda Kıa­ •

lan, anuk bu tUr edimlerin kootrolaUı ve culayao Batı KUltUrU etipnde kıalcançlık pa · kançlık bu a�ıdao biraı daba öıel belki.
uyıuıuuz olmaya aday olduklan dllfilrıUiil· toloji depl de nedir?" Komplekaio pÇlttırdıiı ıenit apcklrum, aı·
yor. Akıl, taıınaalk la la payl14ılmıt, dtotyimle Mulleo artık Batı Kültürü etilinde ku­ oırlan oldukça dar ç.iıilmq bir htqonye in­
d�tirilebilir ve elitime açık olmuı rıedenjy. kançlıiJn bütUn c8nJıı&ill erinin patoloji bali­ dirseıuııif bulunuyor. [vet, bdk.i bu dar ka ·
k duyplara c5re daba anııtajlı olarak alg­ ne dön�tütüoü diifiınüyor. Ilitkiye yöoe�k tqorioio tilm Oulfiklerioi içeriyor, kiti)'i ve
laDJyor. ola rak aJıılanan tebdidio ccıçcr61ijinio iSoemi diterkri.oi yıkıma &lltDrcbileıeelı bir potaıui­
18. ylbyıl aoıılanoa doina ak.ıl ve duysu k a lmı yor bu noktada a sonra. J4, verilmif ycle ulıip. Ama bir yanıyla d2 bizlere ukiyi,
ar:uuıdaki bu k.in aynm bira.& olawı kabalı­ aöılcrc, ortak Y11aııulaoan ıeçmife oc kadar u ouı.maya �lıttJiını.ıı ttyleri, -aça\ça aöyle­
Jıı:ıı kaybeduileo, uıl uttcı duyp tarafın· l>ailı? Sıoanmıyor, cere� duyulmu,·or. Komp­ yemuck lt· bir bi rimiu vermit oldusumuı
daa olutt.ıırıılaııat buluoaıı edi.mlıı aDrecioe, leks (lwhnçlık) b�b b14uıa n aadece keıı· a&lui anımsatıyo r. Iç dUoyalanmızda aa çe·
oaı.uıla bajlaotılı olarak yerlqtiriliyor, ııea­
oe.nio aeçimioi, Mv&i ounaiıı1ıı uypıılu&uou
uıııyor.
19. yDzyıld.a duyıulu tn awıdaıı eckhi·
yat ve bilimdt (akad.uü nya pop Iller), ceç.i·
ci ·ve orpnik aıılamlan içııdlettirınl4, belli bir
ISır.eUik olmakı.aıı çakı p bir dunım baliDi aJı.
yorbr, d.ır+ıa olmayı bırak.ıp, .kitiyi karu­
t.rriu .dea kala dejcrlcrdeo vi a.blaLıiU­
taa bait���&�� illeAlı dıtı Lepkilu baline ıeliy�
lar...�ll ve biyoloji"', ..ıepki Ye relkka":
Bunlar duyplara uypın aöıdlklcr otuyorlar.
K.ııılwıçlıiuı aıodcnı umaolara dek yoJ.
c.liJuiu, d.ijcr batka duyıulano, tutkulana
kapaamuıda ele aluımuı ıereklilijiodeo 90k
k•puınlı ve d.lllailll>ir ar14lırmayı ıuckti­
riyor. Mullcıı bu yolcul uiu ay rıntı lı bir bi·
ç.iaıde i ıı� liyor, anealı onun a�tl derdi mo·
dcro toplumlarda kıakançltpıı alplaoq biçi­
mi. Bak.ıo ııe diyor: "Modernizm ne lwkan�­ dinde bir patoloji, yctmizlik, inftrioriıe bal· k<rek Y�"'dıpauz yolculu\Jan, k.ınıım pa o·
lıl,ıo bireyaıci haklara ve özcOrllllıkre dair li­ lammda d�rkııdiri�yor . curlu e-,leriınW, biiyUk �ld anııuu ao.ımaatı­
l>cral fikirlere wldırao m U.woaJı k i ddiaaı· "Uu rıo�tadao aoora oormal ve pat olojik yor. Kukaoçlılı, biru da biu bizi ll11JDIIU·
aa, ne de atkıo paur yerinde duyıuul bir kıakançlık aruuıdiki (u� n uı l taoımlaoabi· yor.
mUilia kooumwıa diltmUt kıakan� inaaDI yer �r? Sorun herhaoıi bir �!andaki insan dene· Ywauno aoouoda "Belki de bundan da·
bıraJunu. B i reyad bakiann ve toplumun eıı yiminitı, normal kı&kan�ltia ttkabDI eden a· ha eıııdite veriei ol.aoı" diyor Mulko "umut­
U.t nokı.uı oldup konuaundaki iddialar, bu tınm a lar ıd ır. Batı kUitllrUode tu anda lua­ aı.ııluk, auç, korku, no.tal ji gihi iıwo den�
IDr kavramlan ibJaJ eden ablaki veya etik id­ kançlık iateomeyen ve aorunul bir kuram yimkrinio uoırlan i�de benur bir ailneiıı
d�lan marjioaliu eder. deii l, aynı umanda u&Jıkswık, kitiael �el�­ �cl�meaidir. Bu dtncyimlccdcki aaocılı l>clir·
... Artık bireyin tabi oldulu kollektif, mem41ik, ubi plc omecili � ; oevroı veya ıü· aa�k, onları, paiJıiyatriJı: Ve kllJtllreJ olarak
toplu�ıul batuı kqileruası boyu t k"'yb.ol­ veneuiıliktir. Kıakanç olmak kiJisel ve �ikr u n.unla.oınıı patolojikrc iodir&cmt olutlıiı a·
mUJ, ytrioe bireyaci tüktticinin hükilmran!ıiı ara.ıı karnaııiJiın belirtilerini cöıtcrmektir. çuından birincil adaylar baline ıeirir
t ...
kn nmı ıetirilaıi.ttir." Psikiyaınatin aemptomlan, bunlan delilik ve Cöriioc_n fU ki; karaalık aohkJar, yai­
B� özıilr cioaelliii n baslu laodığoı varsa· hutalı&ın oedeıuel süreçlerine alletme bek­ murlu &iln bııtımlan lıeotli mod ern inuoa,
yarlıen auba, tam tersi bir aöylemlc mi b'lı knıui ile, iNan deııeyiıııin.io bOtUıuelli&indeo tarihad kökletiodco yoksun i�l tatlar dı­
kartıJ"' bulunuyoruz? Wwaoo'un 198'7 yılın· oyularak çıkanlını�tır. ··eoomeodcn bu ıcıkil­ floda pek bir tey çıinttınıuyor artık.. BaiJı ·
da yaptJiı �ir aratUrmada evli erkeklerin de ıemptom üretimi teorik ve pracmatik hak­ lık, udakat, verilmit �ÖZler umuruod& dcpl,
tl60'ıoıa, evli kadınla rıo �SO'ainin evlilik lılattırımlu içtrmekle beraber, en alçıkıö­ o kendi haklanııa, Clqiirlll�lerine (!) i oa ııı­
dıtı cioael ilitlıilcri oldu&unu, Uıtel ik bunla­ nuiiU.iioden to aofialikcsioe btr t ür klinu­ yor. Ktodiaine ııaaJ bir ıelecek buırla(n)dı·
rın balırı uyılır bir �IOmUoOn de birden yen, deneyimi, ki�ıel ve kültUrel anlamından poıo (uk.ıoda mı bilmiyo nıs. Bdki de çare­
çok ilifkiıi bulwıduiuou saptadı&ı cöz önüne a oyuıJaya rak bir umptoma d5ollltUrilr. ai:tlijioi, yaloı.ıLpo1, CliUmlüllliUoD unutma·
alınırsa Mul�'iıı enditelerine hak nrmemek ... KültUrilmüı her 'e�o 'ün böyle bir y• �lı.ııyor.
elde de&;l. Caıii llly or ki, ymulan,l>alenileo dili (aemplomuıı djli), hbul edilcmeı olanıo
ve yenidtn Uretileo oru aını! ahlakı tUm l>u da"'alanmw yllollode kullanma tiili mio de·
aldatıcı &örUncUier ptrdui alıında cizlide o d .ır...
Paul Mulıtn "Joalousy: Plllhology of
c iıliyt bireyi bu tüketimin k ueapna atıyor.

Bu durum �edat psikiyatrik 11nıOa ınıla· Paslon. Britl$h Journal ol Psydılatry (19t1)"

5
köpük. bunu düşünmcliyim. arap sabunu.

ubundao totemler yaptığ_ımııı unutmadınız. onlarA verJiiimit şcktllcr:

cin'drcllıı, bağırtak soluc.ıını, rus bebeği, davy crockctt, akv:ıryum antiicptiği,

bakan pcnüıi, cııınhurb�kanı, kağıt uçak, kadın teptıi.ııi,

otomobil kapıaı fcrmuarı, ı:shk scnfonisi, ıeksek b:ılcııi, pUii kukl:ı, clck

LrikJe �ış:ın dudak, organik tiyatro s:ı.lıncsi, koltukaltı t:tmpu:ını, sperın

konervesi, lire wııl:ın bomb:ılı p:ınk:ırt, çiçek bcrLeri, muş:.ıml.ttı tren, parmak

kon&eri, uçurtma kanadı, konsom:ıtrik.s, iCks bUinmeyenli denklem, surat mec

mu:ısı, IJrrulk büro u, :ısimctrik öp�me teknikJeri bro ürü, vuntrilok kooi,

depr if tut.anaklar, fiıoid ıeviciler için huzur evi, din ko�rvutuarı,

ritücl yakınl�m:ılar kaynaklı ıclevi�yon programları, nıuhaJi( 14k cisim

cikJeri, küçük kırmLıı çay fineanlorı, çukuluıa ccninlcr, gcniı k:ıllukJorı,

ına)'ll çöreği (içine porwk:ll rcçc.li konurdu), ııüngcr a:ıtr:ınç wkımı, hıç

kıran poratık heykeli, :ırkcoloji.k bulgulara dayanan erkek topuk kc.mikJcri,

peruk:ıl:&r1 Le0er ve darbukalar, bir j::ıpoo yeni, aıi(:ı.h p:ır�cıkJ::ırı, mito

kondri foaUi, aJkoloid salgda)'On pırasa, düş dolgusu, pırlunt.a kuJıiiyumu.

gemimiz batıp t.a biz tı)'iberge lırm:ı.ndığmm..da :ık.,..ım


ı olmak üı.creydi. bana

moby dick'i anlıı.uınııdı. en a.ı yedi kişi)'diniz. o �manlur gözlerim çok

iriydi ve türkçe bilmiyordum. bitkileri inccliyordum ben; turuncu oıkım,

ayaklarımda p::ıJcıJer. madagwık:ır ve aşk çok uz.aktı.

kabilemi t.crkettim. belden aşağım ıtociydi, üstü kızılderili. moody blucs'ıı

ptmekteydim. hamstcrlerim de oloc.ıı.ktı. cJma büyüyecckıi. irernin kııp11ına

hamU gömülceekıi.

oyaa benim auçum yoktu. ra'yı suluna alan leyıcmdi. anıredeki �emsi)'C)'C

gUienmiftim. uvunma mckııniımul:ırını kimse öğrcnmcain. iÖı. dizimi boı.uJ

sun. teYlan kudunıun. ca, granilin öz.suyudur. freud, bütün çocuklar suptk

doğar, diyor. bunu biri annerne söylcııin.

timdi seni telefonla manhauan'dun arıyorum.

timdi aeni çok fazla öılooim.

ILtlıma bir blça.k da plı.

köpük. bunu düşünmcli)'iz. :ırap s.abunu.

k ü ç ü k S X E N D E H

6
Bir demet güldü zaman

BAKMALAR
Koynuma girerdi ben bilmeden

ŞEHRi Gölgeli ikindiler gibi loştu ruhu

VE Kelimelerin kaybolduğu çocukluğunda

Örtünüp bakmalar şehrinin masalını


ZAMAN
Usul bir kıyı vapuru gibi yavaşlardı

Eski bakmaların hazzıyla gülümseyen

Bir demet güldü zaman

Berrak ve yinelenen hazla yiten

Göçebe yazlarında siyah kuşları

Küpeştelerinde söz gizleyen kayıklarda

Solardı sarışın bir göl gibi

Yosunlu kış bahçesinden odalara sürgün

Rüyalarıma mevsimsiz cinler getirirdi

Sessiz harflerle inerdi merdivenlerden

Deli şehrin aşıklarına küserdi

Bir demet güldü eski zaman

7
MANTII(·DiL·DÜNYA
iLiSI(iSi •

HAI(I(INDA
BiR-il(i SÖZ
Mannit nedir? Bu soruya ku�kusuz çe· (boyunca'run yerine ne istcr$Cniz onu ya·
uşüphesiz
�itli yarutla_r verilebilir; örneğin, riıannk " z.ın) olduğunu unutmayarak.
her türlü dü�ünmenin formel kurallarını Affiruza sıAJnaralc bunları belirttikten
kapsamlı olarak gösteren ve kesin olarak
O(nlar) sonra, yukarıdaki tanımların birleşti�i
ka.rutlayan bir bilimdir" (I<2nt, Salt Alcl.ın noktalardan birisine di.lclc.atinizi çekmek
FJCftirisi, 7B) veya " lıuani bilginin dayın· bağlllayan isterim. Onlara ve türd�lanna göre man·
dıil normarif yasaların bilimidir" (Über· tık, bir bilirndir yani belirli ilkeleri, yasa·
weg, 1882) ya da "geçerli düşüncenin ge· ve lan, yöntemleri ve belirli bir ça.l.4ma alaru
nd ilkderini a.ra.ttı.ran bir bilimdir" (İ. N. olan (nesnesi /konusu olan) bir disiplin·
Keynes; 1906) denilebilir. Bu tantmlara eslrgeyendlr. dir.... Şimdi, bu görlltO benim.sediıimiz·
b�ka.ları da, hatta bu tarumları yadsıyor gi· de üç teyin do�run ne oldu�u ayırt
bi görünen yeni wumlar da eklenebilir. Ancak, ne yuka· etmemiz, açık seçik belirtmemiz ve bilmemiz gerekir
ndaki tanımlardan birisi ne de bunlann ve oluı diğer ta· (rasyonellik bunları ister): 1) Mantığın yuabruun, 2)
rumlann toplamı bize mantığın tam bir tarumını vere· mantıAJn yönteminin, 3) mantığın konusu/nesnesinin
mez. Bırakın manoAJ, sıradan herhengi bir terimin bile do�a.stnın ne oldujunu (Allahaşk.ına siz söyleyin, siz bu
um·tanun.ı (deA*meı, ezeli ve ebedi) veriJemez. Yapıla· OçGnü.
birb�rindc:n
.
ayırt cdebiliyormwunuz?).
. Bunlat·
cak het � ama dile gctirildiAi an kendisini a�ak.ya dan birisini diyelim ki 3. tılli, man1lA;ın konusu/ ne.sne·
da geçersiz kılacak yeni bir tanım olasılığuu kendi içinde sini ele alalım. Eğer mantık bir bilinu�. Gıerinde çalıştığı
banndınr ve bu süreç· böylece sonsuza gider. Bu savın belirli bir alarun/nesnenin de olmısı gerekir. Bu alan ve·
mantıksal dayanaAmın ne oldu� sorulabilecek bir soru­ yı nesne ise, yukarıda.ki wumlınnd a bclirttiA;i gibi insan
dur; ne var ki ·ben böytesi bir çaba ya girmeyi gereksiz d(4üncesi, insani d�ürunenin doğuJ·yualart· ilkeleridir.
�ulu)'orum. Çünkü gösterilecek her dayanak ya di her Niyel ...Çünkü (di� devam ederler) İnsan belirli yasa·
.•.

dojtulaına opkı ·yukarıda raru.m hakkında söyledikleri· ları göre; ilkelere göre ya da onlar içinde veya s�yesinde
miz gibi kendi olumsuzunu veya alternatifini kendi için· d�Gnür. Mantık da bunların ne-liğini araştınp bulma ve
de bvınd.ıraaktır. sergileme işini ·görev edinmiftir. Bu türden görütlerle,
Banın bunlar, herhangi bir konuda herhangi- bir �y ya.sa, ilke, kunt, doğr\ıluk diye söı.c b�Jayan büyükJeri·
söylemeye bir iddiada bulunmaya gerek yoktur anlamına miz (bize çaktırmamaya çalışarak) öncelilcle bazı �yleri
gelebilir de gelmeyebilir de. Biz �mdilik ikinciye, gelme­ vu-sayar/zannederl�. Nedir onların ön·kabulleri? Bir
ycbilire göre d�ünc:cek yolumuza devam etmeye çalışa­ )(açuu sıralamaya çal�:
lım. Ancak, yukanda söz edilen ilkesiz ilkcmiz.i gözardı a) düşünme edimi belirli ya.salara göre yapılır,
etmeyerek, bu kOıfUllarda söylenebikcelc her şeyin ancak b) bu yasalar brirtı:n insanlarda ona.ktır.
o an için $6yfent1\it ofdujunu, doArululc ve geçcrliJipru!'\ c) ortak olan bu yasalar lcqfedüebilir, açıja çıkanlabi·
genel ·dejil o "an" ya da "o süreç" boyunca lit niteliktedir.

8
d) \xllci de hepsinden öncmlui, d.il içinde araşnrılmalıdar denilebilir. sel ifadc:Jerin, dile gctirmelerin kC$in
bu k�if ya da açı la çıkarma itini Y2· Ne var ki dO.Şiinmenin kavranabilir­ öulliklcrinin, dilsel a..nlatıml ann öğ·
p2bilecck araç ve kapasiteye salUbiz. lik ve iletişim (mOmlciln olduğu kı· reti.sidir. "Dilsel anlatım" ise her
Bu araan adı da akıl olur, dOşOn· dar) zeminini oluşturan dilsel ifıde �yden önce diJe getirilm.i f ya da ya­
ce olur, mantık yasalan olur, doğru formlannın dütiince formlan ile (e· zıya geçirilmif bir dilsel dıtlaşnnna
düşünebilen d�üncc olur. Ve nasıl ğer böyle formlar var ise) ayru ola· (düşüncenin dıtlıtnnlmıt biçimi ya
lci kimya yasalanm dayanarık kimya­ mayacağı açıktır. Aynı olduğunu da ifadesi) demektir. DiJbi..linud ku­
ni olgulan açıklar$aJUZ aynı şelcildc söylediğimiıdc, dilin, zihinsel süreç· rallar içinde gerçekiettirilen dilsel
şimdi de manok yasalanyla düşünce· lerin/düşüncenin tam bir yan.sıma· anlanmlar, sorular, ricalar, duygu i­
nin temel i�lcyqini, yasalanru açıkla· sı, birebir kaf1ılık düşen teyler oldu· lctimleri vb. gibi ne doğru ne d e
mak için gözlüğü ta.kauıruz, haydi ğunu kabullcnmcmiz gerekecek ki o yanlıt olan a..nlawnJann yanısıra be­
bakalım koby gelsin. Dü�Onccnin uman da başbdığımız noktaya dön· lirli bir doğruluk deAeri alan öner·
kendisi azerinde diifüncrek, d�ün· m� oluruz. melen de içerir, ömeiin� ..Bazı in­
ccnin hangi yasalara göre işlediğini Bu eleştiri ve güçlüklerden kaçın· sanlar ıhma.ktır." Şimdi, bu önenne·
ortaY2 çıkaracağız. Ortaya çıkaran marun ise tck yolu kaldı gibi; şimdi nin içeriğinden ayn olarak bir de
kiml Biz; düşüncesi üze.rinde dütü· iyi dinleyin, önce dili düşünceden "Bazı A'lar B'dir" tcklinde formu
nen biz lcimiz! Ya da soruyu şöyle bir gOz.cl ayınrsıruı (eti kemikten sı· vardır ve biıim tüm önumdcrimiz
dcğjştircbiliriz: Ben ve benim dü­ yırmak gibi), ayırdıktan soru� (eti mantıksal değişmezler yardımıyla o·
tünccm ayrı ayrı teyler ise (diyelim bir yana kemiği bir yana) mantığın lutturulmut mantıksal önerme
ki öyle), diişünce üzerine dü�öncn çalı�ma alaruna yeniden bu (dfitGn· formlan listC$i içinde dile getirilir.
düşüncenin (ya da ben'in) de belirli cedcn ve ar�tıran ötncdcn ayn�tınl· Bu durumda bit ni.n"enin doj:rulu­
bir ..mantık djzgesi,. içinde düşOnü· mıt) yabanc.ılaşunlmJt dil ilc sımrlar· ğu, bu türncenin formunun bir
yor olması gerekmez mi? sıruz ve masa ba�ına oturup. kollan manab� yasa olup olmadJğına bağ­
Doğısı gereği bu sorgulama tekli sıvar, gözlükleri ukar, dünyadan lıdır. Şüph«iz mantıksal olarak doA·
sonsuza gider. Bu gidişe bir dur de· tecrit edilmi� çw�ma odaruz.da, geri­ ru olan bir türnce olgusal olarale
menin ise sözde bir kaç yolu var. ye yaslırup adı düşünce ya d� alul O· yanlıJ, ya da olgusal olank � o­
Bunlardan birisi sezgidir; dGşünce lan geminizin dümenini içinde doğ­ lan bir türnce mantılcsa.l olank doğ­
üzerine dOşünen düşünce, nesnesi ru önerme ağaçlan ve bir yığın işe ru olabilir.

haline getirdiği ik.inci düşüncenin yaramaı deve dikeni ve benzerleri­ Böylece mannğın yc:.ni bir tanr·
hangi ya.salara göre işlediğini sezer, nin olduAu dil ada.sına yönel�irsi.niz. nuna ulışınJt bulunuyoruz; mantık
sezgiyle kavrar, o onun içine doğar. Bakın ne kadar kolay, i�te size keşfe· hangi öncrme formlannın "doğru
Bir başlc.a yol; bu dQşQnce (}zerine diJmeyi bekleyen ycpye.ni bir kıta. önerme formlan,. oldupnu �­
dü�önen düşönce bizim bildiğimiz Bu kışillere göre ise manuk, dil- ran bir bilimdir. Mantıjl bu wumla

bakkal Hasan'ın duşüneesi değil sırurlamu yani formcl manokla sı­


"Büyük Düşünce"dir ya da Tanndtr rurlamak mümkün mGda.N Tuwnı·
ki O kuşkusuz her teyi bilendir. run kendi kendine ç.iz.rn4 olduğu sa·

Kendi kendine yererli olandır, doğ­ rurlar dahilinde bu mannğı.n ha.Jdılı.


mamıt ve doğurma.mışıJr.
Kısacası, valiahi ben Al ve itlcrüAi bazılanna göre ta.rtlf·
Hem böylesi düzeysiz eleştirilere ma götürmez olabilir. Ancak, bu i·
onların istediği gibi
hem de yukanda verilen manrak ta­ kinci tür taruma göre mantık bili­
rumlarına karşı getirilebilecek olası
bir dünyanın neye miyle ittigal edenlere brfı gctirilebi·
görüşlerden birisi şu olabilir: Sizler lecek ve getirilmiş olan bir yığı.n e­
dü�ilncenin formu yerine düşünce· benzeyeceğini leştiri vardır. Bu ele.ştirilerin ne·lili
nin içeriğini mantığın konusu yap· ve haklllığı uzerine tı.rtıtmaya gir·
makta.sıruz. Oysa ... Diyelim ki öyle; tahayyül etmekte mcksizin önemli .saydığım bir iki
mantık içerilc ile değil form ile ilgili noktaya değinmek. te fayda olduğu­
olmalıdır. Iyi hoş da "düşüncenin zorlanıyorum. nu sanıyorum; (a) önce.ki ta.rumluda
formu"nun ne olup-olmadığıru ba· olduğu gibi bu tanım da mannğın
na kim, neye dayanarak söyleyebilir. Herhalde, onların bir bilim olduğunu belirtir ve çaİlf·
Diifüncenin formu yani d�ünccnin ma alaruru dil ile dildeki "doAru ö·
onun içinde belirli bir yapıya �elele duası kabul olsa ne ncrrne kabplan ", "mantıksal değjt·
k.avu,ştuğu şey nedir? diye soruldu· mezlcr" vb. ilc murlar.
ğunda gene tam bir yarut vcrileme· yaşam ne de bu lık balutta insana masumane ge·
yecclttir. Düşünce formunun ne ol· len bu görüt önce dil ilc dlifG.nce a·
duğu dO�üncenin içine ycrle.ştirildiği dünya olurdu. rasını bir sırur çizc:.r sonn dili kOl-
türden, dili doğadan ayınr. Ve dilsel te o zaman dünya dikensiz gül bah­
ifadeterin ya da doğru öneemelerin çesine bile dönmeyece k . Dönse
dışarıda var olan olguların (dışa n dönse ... neye dönebilir ki benim ak­
dediği, kültür, doğa, düşünce vb. ) Bir üst dil lun tasavvur edemiyor. Kutup bölge­
yansırtıası olduğunu kabul eder. İşte sine döner diyeceğim geliyor, ama
ancak bu ayırmalar ve kabulleruneler
yarattığımızda hala orada bile bu· dünyaya ait olan
sayesinde mantık bir bilim gibi çalış­ ( bilgisayar dili bize yabancı olmayan bir şeyler (on­
tınlır. Doğa bilimlerinin konusu do­ ların değ�tirmek isteyeceği) var. Kı­
ğada-bizim dışımızda varolan ve gibi birşey olsa saca valiahi ben bunların istediği gi­
keşfed.ilmeyi bekleyen olgular, man­ gerek ) ve ya bu bi bir dünyanın neye benzeyeceğini
tığın konusu ise dışandaki bu don­ tahayyül etmekte z orlanıyor u m .
muş ve yabancı olguları bir ayna gibi yasaları tam Herhalde onlann duası kabul olsa ne
yansıtan dilsel ifadelerdir... Ne güzel yaşam ne de bu dünya olurdu. Dü­
olarak
bir iş bölümü değil mi? !nsarun böy­ şünsenize herkes o evrensel yasalan
le lime lime parçalara aynlabileceği­ keşfettiğimizde ve öyle bir benimsemiş ki, dili (eğer dil
ni, bu türden ayınmlar yapılabilece­ 11 11 ve düşünce diye bir şeyden sözedile­
ğini benirnsesek bile gene güçlükler­
bunları o sürüye
bilir ise) öyle bir doğrujhatasız kul­
le karşılaşmaktayız. Hangi önerme öğrettiğimizde, lanıyor ki, insanlar arasında hiç bir
formlarının doğru önerme formu sorun kalmıyor; ne ekonomik, ne
olduğunu, neyin bir önerme olup evet işte o zaman kültürel ne cinsel. Çocuklar bile ar­
olmadığını, dildeki ifadelerin dış ol­ tık kavga etmiyor, her yerde Aynılık
guları tam olarak yansıtıp yansıtma­ dünya dikenesiz egemen, bütün insanlar (yeni insan­
dığın-ı mantıkçı bilgine söyleyen lar) aynı şeye gülüyor, aynı şeye kızı­
kimdir, bu ilham k.aynağı nereden bir gül bahçesine yor, aynı tepkileri gösteriyor, aynı
gelmektedir? Bir başka deyişle man­ şeyleri düşünüyor, tartışmaya ihtiyaç
tığın çalışma alanının formel man­ bile dönmeyecek. duyulmuyor. ·Tek tip giyiniyor, aynı
tıkla sırurladığımızda, bu sırurlama­ yemekleri yerken aynı derecede zevk
nın ona göre yapıldığı, bu alanda Dö
. nse dönse ... alıyor, aynı marka televizyondan
neyi nasıl kullanacağımızın, neye na­ hepsi de gözlüklü, traşlı, takım elbi­
sıl balcacağuruzın onun içinde belir­
Neye döne bilir ki ? seli hepsi de aynı anda başlanru bir
lendiği başka bir alanın, bir üst man­ öne bir arkaya sallarken sağ el par-
nürdeki nedeni ise insanlai.· arasında
·

tık alanının da olması gerekmez mi? maklanru şıkırdatan ve aynen herke­


sağlam iletişim kurmak, doğal dilde­
Bu tartışma görüldüğü gibi bizi sin bil�iği şarkılan icra edenleri . iz­
ki yanlış anlaşılmalara-ifadelcre ne­
mantığa ilişkin ilk verdi� miz tanım­ lerken, aynen başkalan gibi aynı sa­
den olan çok anlamlılığı, değişkenli­
lara yönlendirmekte. Bu iki tanımı atte (muhtemelen iş dönüşü yemek
ği, belirsizliği, gizi ortadan kaldır­
birleştirdiğimizde, mantığın eğer bir sonrası), aynı tür çizgili pijamaları
mak; yani dilin irısani yönünü, ·ruhu­
çalı�ma alanı olacaksa, bu alanın giyinip hep birlikte sağ burnu kanş­
nu ortadan kaldırmak sonuçta dili
hem dili hem düşünceyi hem de psi­ urarak herkesirı (doğal olarak sabah
insanın varoluş biçimlerinden biri
kolojik süreçleri kısaca entellektüel erken kalkmak ve güne/işe dinç baş­
olmaktan çıkarmak ki çağımıza son
yaşantının ( eğer böyle müstakil bir lamak için) yatağın yolunu tuttuğu
derece uyan bir düşünce. Zaten ma­
yaşantı var ise) tamamını kapsadığı o malum saatin bir an önce gelmesi­
halle kavgasından felsefe soruruanna
görülebilir. Ayrıca, çalışma alanı bu ni bekliyoruz ve daha nice nice aynı­
kadar bir çok sorunun kaynağı da
kada� geniş olan mantığın her ta- lıklar. Ne güzel bir dünya değil mi?
dilin, kelimelerin yanlış kullanımı
nımda ortak olan niteliğinin bilim İşte onların olmasını arzuladığı dün­
değil mi!
·

ve amaçlannın aynı olduğu açıktır. ya böyle bir dünyadır bile diyemiyo­


Onlara göre ilkece herkes "man­
Hangi türden mantık olursa olsun, rum, onların duası kabul 9lsa bu bile
tıklı,, yani "doğru" düşünebilir. E­
değiŞ,IIlez yasalar, kurallar-keşfetme olmazdı.
ğer hatalı düşünüyor isek bu, yasala­
ya da kendisi benzeri kurallar koyma
rın, ilkelerin vb. Mutlak'ların farkın­
peşirıde<iir� Yasalar ve kurallar ise ta­
da olmamamızdan, bilincinde olma­
nımları gereği sınırlayıcı, belirleyici, TAL!P ÖZCAN
mamızdan ya da onlan hatalı kullan­
bulanıklığı, karmaşayı kaldıncı, dü­
mamızdan kaynaklaruyordur. Bir üst
zenleyici öğeleri içerir. Mantıkçılann
dil yarattığımızda (bilgisayar dili gibi
nihai amacı ise dili ya da düşünceyi
bi'şey olsa gerek) veya bu yasaları
işte bu tür şekillendiricilerle yeniden
tam olarak keşfettiğimizde ve bunla­
�ekillendirmektir, Bu isteği n görü-
rı o "sürüye" öğrettiğimizde evet iş-

iO
parkta ağacın dibine oturmuş, ayırarak çayırı, çiğterin üzerinde,

bir kısa bir uzun, bir kısa ıslık çalıyor, saksağan kuşunun abisi: U­

zakta bir noktaya dikili gözleri, boşlukta adaları Fransa'nın, gaga­

sında sigara tutar ben ağlamak ister anne, park1a kadınlara bak­

madan, çocuklar: Pantatonları kesilmiş saç1arında kızıl bayraklar

geçer annelerinin ellerini bükerek, uzun bir zaman önceden beri

buruk kuşlar gOimez, içlerindeki ibiisi korkutmamak için. ben ağla­

mak ister anne, eve kadar yürümek zorunda: Perdeleri örtülü eve

yürürken ölülere basıyor peygamber cesetleri üzerinde yürüyor

ve allahı bıçaklamak geçiyor içinden buna rağmen adımlarını a­

celeyle atmak zorunda içindeki ibiisi kovamıyor annesi geceliğini

sıyırıp yatağına giriyor ışığı söndürüyor ve lsa peygamberin ba­

bası oluyor. ayakkabısının bağını çözüyor ve yeniden bağlıyor bir

sesle ..yelkenler fora" şimdi bir teknede yanından geçen arabalar­

dan onu gösterenler, kuşlar görmüyor, ben ağlamak ister anne te­

laşlandığını hissettiğini düşünüyor ve düşündüğünü hissettiğini,

oturuyor karnarada önünde kitap kül tablasını eliyle gizleyerek,

lumbozda yıldız-karayel. karşısında haritalar, güiOmsOyor -kuşlar

gülmez- hüzünle,limana geç vakit girecekler, gece ibiise tutsak

düşünce bulutlar örtünecek ayı ve görecek ışığı çünkü bulutların

uzun bir zaman sesi dalgaların üzerinde -bir çocuk sesi, nefesi, çıplak dizleri, düz

karnı-kaldırırnda oturmuş dileniyor eve yürümek zorunda lsa'yı e­


önceden beri buruk zerek ve allahı bıçaklayarak, ben ağlamak ister anne, ayakkabısı­

nı yeniden çözüyor: lsa çarmıhta bir eli ağzında ağlıyor, öteki a­


k u ş1a ,� g Cr1rnez,
yakkabısını da çözüyor lsa'yı bağiarnıyacak ayakkabılarını soka­

ğa fırlatıyor. Bak elim ben isa anne bütün acıları çektiğini bildir­
iç1erındekı ibiisi
meye geldi ben artık sabah çocuklar kanımı içecekler ben Azer­

korkutrnarnak için. baycan metropolili anne, dudaklarında bir obüs topunun merrnile­

ri var saksağan kuşları güler bu yüzden ağzı açık ve kıpırdar ko­

ben agıarnak ister nuşurken, gelip yerden kaldırıyor bir keşiş dudaklarının arasında

bir puro tutan ve pisteten geleceği adı Marquis de Sade katelikler


anne
sevmez beni anne gel ve tut elimi anne erkekler bir kere sünnet

olur ve son kuşlar

M. Ç.
ANTI OEDiPUS BÖLÜM 1 da psikanalize meydan okunur. Deleuze ve
Arzu eden makineler (The Desiring Machi­ Guatıari'nin savı Oedipus karmaşası üzerinde
nes) her yerde 1Ş üstündedir, bazen saat gibi odaklanır. Freud için Oedipus'ta yer alan ak­
1Şier, diğer zamanlarda aksayarak yilrür. Ne­ törlerin konumu olaukça açıktır. Ana-baba

A leş altr, JSJmr, t1k1mr. S1çar ve düzüşür. Id de­


mek ne büyük hata. O her yerde makinedir­
ligüratil değil, gerçek makine, diğer makine­
süperegosunun içe alımıyla sonianan çocuk­
baba anne üçgeninde oynanan ödipal drama.
Lacan için Oedipus, ne aile dramından bir

N
leri kullanan makine/er, diğer makineler tara­ kesiti, ne de yeni bir fiziksel varlık oluşturma
/l{ldan kullamlan makine/er, gerekli tüm eşie­ sürecini anlatır. Ona. göre Oedipus, çocuğun
meler ve bağlantJ/arla... Organ makinesinin simgeleri 'gösteren' olarak kullanma yetisini

T
fişi enerji kaynaği makinesine tak11!d1r. Biri a­ geliştirmesi, simgesel boyuta geçişidir. La­
kim verir, diğeri keser. Meme süt üreten bir can, bu geçişin bir kısıtlama içerdiğini, (ba­

-
makinedir, ağ1z ise ona eşlik eden makine. A­ ba, çocuğun anneye ulaşmasını engeller) an­

1
norektik birinin ağz1 birkaç tŞiev arasmda gi­ cak bu kısıllamanın sözcük anlamıyla ele a­
dip gelir, sahibi onun bir yeme makinesi m1: lınmaması gerektiğini belirtir. Önemli olan,
anal bir makine mi, konuşma, yoksa nefes çocuğun babamn otoritesini ve adını kabul­
alma (aslim atak/an) makinesi mi olduğuna lenmesiyle 'Anlamlandırma Kanunu'nu kabul
karar veremez. Demek ki hepimiz birer usta­ edi.şidir. Deleuze ve Guattari saldırılarını Oe­
Yil: Herkes kendi küçük makinesinin ustas1, dipus kavramı üzerinde _yoğunlaştırır. Onların
her organ makinesi için bir enerji" makinesi. bilinçdışı anlayışı, öğeleri· ister gerçek anaba­

o
Ak1m ve kesinti. ba, isterse Lacan'ın soyut simgesel öğeleri
Yarg1ç Schreber'in gölünde güneş 1şmlao olsun, ödipal üçgenle uyuşmaz. Lacan psika­
var. Salar bir anüs. Yarg1ç Schreber bir şeyler nalizde, biyolojizmi eleştirir, ne var ki Deleu­

E
hissediyor, bir şeyler üretiyor ve bu süreci ze ve Guattari için ana problem, oedipus kav­
kuramsal olarak aç1klama yetisine sahip. Bir­ ramının, bilinçdışı gibi sonsuz bir konuda kı­
şeyler üretildi:" bir makinenin etki/en: yalmz­ sıtlamalar getirmesidir. "Serbest çağrışım,

D
ca metaforlar değil.�' çok sesli bağlantılara açılmak yerine, kendini
tek sesli· bir açmaza sokar. BiHnç dışının tüm
Guattari Fransa'nın en ünlü antipsikiyatrik zincirleri tek seslidir, çizgiseldir ve zorba bir
-
kliniği olan 'Ciinique de la Borde' çalışmakta gösterenden· çıkar. Arzu eden-üretimin tümü

1 olan Lacan'cı bir psikanalist ve Marksist bir


eylemcidir. Deleuze· 'anlam' ve yazınsal ür�n­
lere özel ilgisi .olan bir filozoftur. Antipsikiyat­
yerle bir edilmiş, göstergenin gereksinimleri­
ne boyun eğdirilmiş ve göstergede neyin
gösteren, neyin gösterilen olduğu birbirine

p
ri akımının ineili kabul edilen eserleri Anti 0- karışmıştır: Ve özde: Arzunun yeniden üretil­
edipus'ta, karmaşıklık-ve akıcılığın dile ve o­ mesi, iyileştirme (curing) kuramı ve süre­
nun yapılarına meydan okuduğu bir dünya cinde yalın bir gösterime izin verir.

u
imgesiyle karşı karşıya geliriz. Söylemleri Deieuze ve Guattari insanı arzu eden makine­
saldırır, dil dili parçarara ayırmaya ve okuyu­ ler gibi görür. Arzu eden makineler, bilinçdı­
cunun kendi 'kişi'liği hakkındaki düşünceleri­ şının derinl ikierinde bir yürek gibi çarpar. I­
·ni değiştirmeye çalışır. Okuyucu için kitabın lişkilerde, gerçekleşen model, bir insanın di­

s gücü dille olan içiçeliğ�nden kaynaklanır. Anti


Oedipus'un içeriği olduğu kadar şekliyle de
belli nesneler arasındaki birebir ilişkiler kura­
ğer 'bütün' bir insanla bağlantısı değil, kısmi
öznelerin, birbiriyle ilişkisidir. Her insanın
makine aksarnı diğer birininkilerle değiştirile­
mının yıktiması amaçlanır, bunun sonunda bilir. 'Kendilik' yoktur, yalnızca arzu eden ma-
kinelerin kakafonisi vardır; parçalanma evren­ Arzu eden makineler kodlanabilir ve kodları
seldir. şizofrene özgU bir yük değildir. Kapita­ çözülebilir (coding vs. decoding) . Kodlama,
Bu korkutucu list ekonomik ve sosyal düzenlemeler, olası i­ toplum ve paylaşılan sosyal dil konusundaki
lişkilerdeki çeşilliliQi kaldıramaz. izin verilen­ bilgiyi yerine oıurtur; kod çözülmesi, toplum­
hastalığa karşı sal bilgiyi azallır. Çözülme, entropide artış,
ler dışında kalanıara kısıtlamalar getirir. Psi­
kanaliz, kapitalizmin aile ve cinsellik kavram­ simgeler ve sonuçta toplum, makineler arası
savaşmanın bir
ıarına sıkışmış kalmıştır. Bu kavramlar kısıtlı bağlantılar ve enerji akışı üzerindeki kontro­
yolu, aileyi, ve kısıllayıcıdır; arzunun Uretimini çarpıtırlar. lünü kaybeder. Kod çözülmesinin mutlak sı­
Deleuze ve Guallari için ego kapilalist bir ya­ nırı şizolrenidir. Deleuze ve Guattari, insan
toplumsal pıdır, kapitalist toplumsal sistemler, benmer­ toplumlarının tarihini, ilkel koşullardaa bar­
kezcil veya 'özel (private) birey' ortaya çıkarır. barlığa. sonra da medeniyete (kapiralizme)
örgütlenmenin Çekirdek aile ve özel mülkiyet zihniyetiyle ö­ geçildikçe, arzu eden makinelerdeki kod dü­
zerk bir 'ben' yaratır. Deleuze ve Guaııari, ka­ zeyinin dramatik gerilemesi bağlamında ince­
eski zamanda pilalizmin ıerapölik modaiiiesi olarak gördük­ ler. Toplum. paylaşılan sosyal anlamdaki bu
leri psikanaliz yerine 'şizoanaliz'i ortaya atar. ilerleyici kayba karşı savaşır. çünkü toptan
gerçekleştirdiği gibi,
Onlara göre şizoanalizin, bireyi kapitalist aile çözülme (şizofreni) bu anlamı tümüyle yoke­
yapısının kısıtlaması ndan, birebir ilişki kavra­ debilir.
yapay bir yerleşim
mından kurtarma potansiyeli vardır. Şizoana­ Bu korkutucu hastalığa karşı savaşmanın bir
biriminde yeniden lizi, Anli-Oedipus'a biraz daha yakından ba­ yolo. aileyi. toplumsal örgütlenmenin eski za­
karak anlamaya çalışalım. Deleuze ve Goalla­ manda gerçekleştirdiOi gibi, yapay bir yerle­
yapıland ırmaktır. ri'nın ana tezi. psikanalizin temel dayanağı­ şim biriminde yeniden yapılandırmaktır. Ba­
nın, ödipal üçgen in modern toplumlarda sos­ baı kalıntı zorbayı simgeler, aRne toprak ve
Baba, kalıntı zorbayı yal, potilik ve dinsel egemenlik biçimleriyle i­ yurt simgesidir ve kişi 'özelleştirilmiş özne'
lişkisi olması Uzerine kuruludur. Laing·ve Co­ haline gelir. Rolü hasıatıöı maskeiemek olan
simgeler. anne
oper'ı ödipleşlirmenin arzuyu aileye geri dön­ ödipal aile birimi içinde psikanaliz. işte bu
dürmek için sosyal-politik bir teknik olduğu­ özneyi inceler.
toprak ve yurt
nu kavrayamadıkları ve libidoyu aile içi ileti­ Arzu eden makinelerin toplumsal -tarihsel
simgesidir ve kişi şim sistemterine mahkum eliikieri için eleşli­ konumları baOiamında arzuyu incelemek için
rirler. Anli-Oedipus'ta arzu, üretim güçlerinin psikanaliz modeli yetersizdir; burada şizoana­
'özelleştirilmiş özne' sosyal alandaki temsilcisi olarak yerini alır. liz devreye girer. Şizolrenleştirme ya da kod

Deleuze ve Guallari, bireyin 'arzuya ilişkin çözülmesi süreci. Amaç, bilinçdışı arzuya
haline gelir. mikropol ilikalaıi'ndan söz eder. Psikanaliz, toplumsal alanın yaıırımlarını çözümlemektir.
insan söylemini Deleuze ve Goaltari'nın ·ana­ Deleuze ve Guatıari için şizoanaliz. teorik ola­
Rolü hastalığı baba matriksi' adını verdikleri kavrama zorlar. rak psikanalizden daha yüksek bir düzeydedir.
Gerçekte bilinçdışı, kapalı bir aile sistemiyle llkece. psikanaliz bilinç öncesi ve bilinçdışı
maskeiemek olan
değil, tarihsel-politik kanunlarla belirlenir. arzular arasındaki çelişkileri gün ışıOına çıka­

ödipal aile birimi Psikanalisller 1968'i çözOlmemiş ödipal kar­ rabil ir; tam da bu noktada çıkmaza pirer.
maşa ile açıklarken. Deleuze ve Guatıari birey Çünkü bu çelişkileri yalnızca bireyin kişisel
içinde psikanaliz, ve aileyi Mayıs 1968'te dışa vurduklan arzu­ (ödipal) geçmişi açısından deQerlendirebilir.
lar yönünden inceler. Anli-oedipus için bu yalnızca terimsel bir çe­
işte bu özneyi Deleuze ve Guaııari ödipleştirilmiş aile ve ka­ lişkidir. çünkü oedipus söylencesi toplumda­
pilalist toplum arasındaki ilişkinin analizini, ki arzuların çelişkilerini çözmeye değil. sakla­
inceler. ·enıropinin antropolojisi' yoluyla yapar. Levi­ maya yöneliktir. Bireyi kendi kamullajına yar­
Strauss'un öne sürdüğüne yakın bir görüş. dım eden bir süreçle anlamaya çalışmak bo-

13
şuna çabadır. Şizoanaliz. psikanalizi çözüm- Şizofrenleşme. nosolojik şizofreniden ayrı k.
lemekte kullanılabilir. Şizoanaliz. psikanali- üçüncü bir seçenektir. DeliliOi. öznelliOinin
Şizofrenik söylemde.
zi. bilinç öncesi çözme. ve çözümleme iste- gerçeOini bulmaya ve arzunun milropoliti­
Oi ile. buna çelişen. arzu eden makineyi 'kişi kalarını kişisel olarak anıamay yoğunıaşır. annecik-babacık­
düzeyinde' ele almak için duyduğu bilinç D+G. şizofrenıeşme sürecini bir yolculuk
dışı istek arasındaki çatışmaya mahkum o- olarak niteler. Şizofrenin özel konumu poti­ ben'i ırk, sınıf, polis
larak görür. Psikanaliz. aslında kurgusal o- lik ve yapısaidır. Kendisi için saydamdır. la­
baskısı, 1 968,
lan 'bülün' insan üzerinde yoQunıaşarak ing gibi. D+G için de şizorren yükSek bir
'kısmi' gerçekliOi bastırır. Psikanaliz. arzu- düzeydedir. ancak etik veya estetik deOil de. tecavüz ve Vietnam
nun kişinin içinde yattığında direterek. sos- politik bir yükseklik.
yal alandaki arıunun gücünü ve varlığını Anti-oedipus'un birkaç teorik amacı vardır. savaşı ile ilintili
yadsır, böylece toplumsal çatışmayı bireyset Ilki. ailenin. kapitalist toplumdaki çelişkileri
olarak görürüz.
çatışmaya indirger. Çelişki özellikle. antipsi- maskeiemek için kendi içinde politik. yerle­
kiyatrisller içinde en devrim yanlısı olan La- şimsel ve toplumsal yapıları canlandırması­ Deleuze ve G uattari,
ing'de belirgindir. Psikoza toplumsal bir do- nı eleştirmeklir. Ikincisi. tüm arzunun aile i­
ğuş aifeder ve 'yolculuk'un bir sür� olma- çinde oluştuğunu ileri sürdüğü için psika­
"ş izofre n leşti rme
sında direnerek ·normal ego· nun çözuıme- nalizin arzusunun gerçek doOasını çözümle­ süreci'' sonucunda
sini ileri sürerken. en katı aile yandaşı. kişi- yerneyeceği savıdır. bireyleri ve toplumsal
selci ve egoik teorileri savunma konumuna süreçleri yanlış anlar. Üçüncosu. aile söy­ bu bağlantıları kendi
dUşer. Anlipsikiyatri, gelenekçilerio düş- lencesini toplumsal bozukluğa yanıt olarak
gözlerimizle gö rmeye
manca tavrından çok. bu ıur aile psikotera- çözümlersek ve bireye arzu eden makine
pisi. topluluk psikiyatrisi gibi yaklaşımlarla parçaıarı11ın toplamı olarak yaklaşırsak, şu başlayabilir, 'bütün'
içten örselenir. Demek. antipsikiyatri bile, a- anda kendimize bakışımızı butull�ndıran ö­
ilecilik engeline takılarak. şizofreni dahil dipal söylencenin ötesine geçebiliriz. Bu. bendeki yanlış
herşeyi ödipal kutsal aileye (annecik-baba- şizoanalizdir; 'Şizo'dur. çünkü parçalanma
uyumu yadsır ve
cık-ben}e dayandırır. Laing, şizofreninin ai- gerçeğini açığa çıkarır. psikozla ilişkilendir­
leden köken ileri sürerken. Deleuze ve Guat- meye alışık olduğumuz türden bir parçalan­ kendimizi arzu eden
tari, şizofreninin süreç olarak çözuıme· po- ma şizoıren. öğretmenimiz olabilir- 'öğreti
makineler düzeyinde
laosiyelinin aileyi ortadan kaldırdığını söy- yalnızca ruhsal değil. aynı zamanda politik­
ler. Şizofren , toplumsal güçleri aşkın bir ör- tir' görüşüdür. yaşayabiliriz" der.
gOde var olur ve onun kullandığı dil 'ben· ile özelle Deleuze ve GıJallari. potilik iladelerin,
toplumsal örgO arasındaki bağlantıları bizim arzunun toplumsal alanda dile getirilişi ol­ "Şu anda, ya
için saydamlaştırır. Şizofrenik söylemde. duğunu ileri sürer.
ödipleşir ve
annecik-babacık-ben'i ırk, sınıf. polis baskı- ·Arıudan onu. n�snel bireyselliğe indirge­
sı, 1968, tocavüz ve Vietnam savaşı ile ilin- rneksizin a priori anlamını gözardı ederek nörotikleşiriz, ya da
Iili olarak görürüz. oeıeuze ve Guaıtari, ·şi- söz ediyorlar. Analiz. yapıldığı anda politik­
zofrenleştirme süreci" sonucunda bu bağ· leşir. Söylemek yapmaktır' diyebildiOimizde. ödipleşmeyi
lanıılan kendi gözlerimizle görmeye başi� söylemek uzmanları ile ·yapmak' uzmanıarı
reddeder ve
yabilir, 'bütün' bendeki yanlış uyumu yadsır arasındaki işböiUmü bulanıktaş ır".
ve kendimizi arzu eden makineıeı düzeyinde psikiyatrinin
yaşayabil i riz'" der. "Şu anda. ya ödipleşir ve Sh�rry Turkle
French Antipsychialry-Crilical Psychiatry
etiketiediği üzere
nörotikleşiriz, ya da ödipleşmeyi reddeder
ve psikiyalrinin eliketiediO i üzere 'şizofren' Kısailarak çeviren: BANU BüYüKKAL ' şizofren' oluruz:
oluruz."

14
Gözle görülen, Işte On'lar . . .

kulakla duyulan, Evrensel


elle tutulanlara soylar,
karşı
rej imler,
bağlı ve bağımlı
dinler, liderler
olmadığımdan,
cami ler,
kayıtsız şartsız,
sorgusuz sualsiz ki liseler,
Kendini
hürüm !!! - Ölmeyi bilin1sel
de bilen
kabul ediyorum. cüzdani ı
kişi
Hayvanlarla eşitliği pederler
Hiçbir
kabul etmiyorum. Bağ-Dağ­
yerı
.

doğru Deniz-Yel-Su-Ateş

olmayan olmuş uz'iz'ler.

develeri Gerçeği,
Cana-mala ne besler zehiri i
Değer veren ne güzelliklerle örtü­
Herkes güder?
yo r
Yiyor-içiyor - GİDER!
men' diller.
Geziyor ve
S ıçıya r Yuva yapan

Yani neslihan

Sıfıra dişi kuşlar beyne


Çalışıyor. bağlı.
Soytanlar Dokuz köydür
birliği
sın ırları
demek daha
gidip-gidip
doğru
Ş.D. gelirler !

ıs
SES C
., I I<ARTMAYAN ADAM I N

HALET-i R U H iYE S i N E

GiRiS
.,
"Allah kahretsin ! "' dedi Özerkliğinin hatı n sayılır bir kısmını askerlik
kendi kendine . Çok severdi böyle sırasında kesmişlerdi. Sıkı bir askerlik
yeterince tenha, karannca serin Ankara yaz ge ­ geçirmişti . Hiç ses çıkartmam ası
celerini. Ama bugün düşünceleri cehennem gerektiğini o zaman
içinde dolaşıyordu. ezberlemişti. B ütün büyüklere saygılı
"'Neden hayır demedim? Nasıl ' O iş öyle davranmalı , küçüklerirıi korum alıydı . ·

değil, doğru olan benim Aınc alar, abiler, çavuşlar, amirler,


söylediği.ın ' diyemedim ? n. diye yöneticiler hepsi de büyüklerimizdi. Ne çok
düşündü. Ad am l a konuşurken bir an "Be n büyük vardı, yarabbirn !
yanlış düşünüyor olmayayım " diye aklından Kendisi küçük, ufak, aptal,
geçirmiş, düşüncesini ,' değersiz am a efendi ve söz dinleyen
yani kendisini savunam amıştı . bir adamdı. İşte burası çok önemli :
"Kendimi sattım, kendime O efe ndi bir adamdı .
inanm adım işte ! - Dalgınsın gene koçum ! N e haber?
Bazen aldım .yapışıyor. " Zaten bütün suç -Selam Hikmet ağabey. Siz nasılsınız?
aklındaydı . Dalgın yürüyordu Karşısında duran kravatlı, kravat iğneli,
I<ızılay meydanında . ŞİI?'ldi biraz daha sakin gabardin ceketli, makesen ayakkabılı,
olarak de ğerlendirile bi � rdi belki. ince altın künyel i , sakalı berber traşlı,
Sonra gene kendini affetmekten saçı ha fifçe arkaya taralı adama
vazgeçti ! bir iki nazik ve övücü söz söyledikten
"Sen böylesin aptal. herif. sonra yürümeye ve düşünmeye
Geri zekalı , salak . , devam et ti . İşte bu adam gibi olmalıydı .
Marifetmiş gi bi lafa girmezdi, Tam bir "Demokrasi adamı "ydı o. Her
diklenmezdi,. üstelik karşısındaki haklı ol abilir zaman h akkını korumasını bilirdi.
diye bile düşünürd ü . Kimse ona haksızlık yapamazdı.
Şaklayan tokat sesi v e onu Hemen � rşı çıkar, hakkını korur
izleyen çocuk çığlığı iyi bir m ol a gerekirse adamı döverdi.
nedeni idi . Anası s a ğ kolundan asılmış Hikmet her yere girer çıkardı.
sürüklüyorrlu arkasınci aağlayan Kendini överke n, "Hayır"' derken
küçük in·sanı . rüşvet verirken , kızlara laf atarken,
"Yaa, işte · böyle küçük adam "Uysal
n sözünde durm azken hiç rahatsız olmazdı.
olacaksın, boyun eğeceksin. U n utma ! Kcndiiıi sever, korur ve bir birey
Otoritenin dediği olur. " Kendini olarak yaşardı.
hatırladı . Her zaman sıkı sıkı tenbih Düğünlerde kalkar oynar, kavga eder,
edilirdi . Çok konuşmamalı ,efendi sevilmez ama gene de çağnhrdı her
olmalı, saygılı durmalıydı . İşte bu yere . Aslında o da sevmezdi Hikmeei.
kadaraktı iyi çocuk olmanın koşulu . " Bok var Kafası iyice çorba olmuş karşıdan karşıya ge ­
sanki! Seni sevmezler diye mi efendi çerken uçmakta olan
davranacaksın. Sevmeseler ne olur seni ! bi r san taksi destelili kornasına iyice bir
Ne gerek var. n Kısaca a bandı, dizel motoruna gaz verip
ağırbaşlı bir çocuk olmalıydı. Çocuk ağlamaya arabayı böğürttürerek yarundan teğet geçti.
ve d.irenmeye devam Ancak bir süre sonra
ediyordu. B ir ayakl anm a başl a tm aya ıskalanınanın keyfine varabildi ve
çalışmıŞ ancak ·ve maalesef kimse taksinin arkasından bütün gücü ile
yardımına gelmemiş, kitlelerin bağırdı "
de ste Si ni arkasına alam amı ştı . Ne va.r ul a n ! Ayı ! Senden mi korkacağım ? "
" Ço k direnme evlat, yoksa çtikünü O bağı rdığı zaman taksi onu
kesetler ! " diye düşündü ve rluyamayacak kadar u zakta idi.
gülümsedi "Benimki sizlere ömür! Aına o da zaten bunu biliyordu .
Ama bu son olm az, daha ne
I< ÜLTEG I N ÖGEL
sünnetler bekliyor seni ! "

16
"l'aıunda hlr ölü, bir gül bağları buyunlanna dolanır. Bir da­ sormuşru.
ve bir ses taşı" nğacı gibidir "ANNE .. , ondan u ­ -Baba, Kral Oedipu.s'un öykU.sü­
zaklaştıkça nefes almak ıorlışır. nO bilir misin?
l< i m i l e r i n i n d o ğ u m d a göbek "Hep uzakJan gitme i�tcmleri ", ·Nelerden bahseder?
bağJan Icesilmeden unurulur, bazen ·Krallardan,annclcrden, mutsuz.
iki ucu da kopmaz bu bağın. Kimi­ evüliklerden, aşkJardan,oyulan göz­
leri belki bir ömür boyu hep geride
biqey bırak.ıyorum duygusuyla ya·
" Anııe " ııin lerden
-Acıklı bir öykü descne. Acıklı
ıar1ır. Belki bir kolu, bacağHun biri­ öyküleri s.cvmem ben oAJum.
"ucuz ya�un b�ka ycrdder'', "ora·
ni , bir yerde unutup gitmek gibi bir­ Öğle vütiydj ve Anadolu güneşi
da olmak" t�.sanmlan bu bağın es­
�ydir bu. Vücudumı bağlı bu bağ, bGtün canlıları, öylcüleri kavuruyor·
neme sınınnda son bulur. Topra��
bu bağın ucundaki olmasa uçabilir­ du.
dim duygusu. Gerçek belki de "An· Atomu parçalayan bu yüzyıl şim­
ne"nin roıJan havada uçu�unca far­
kedilir. UçmaJc için insanların kanat­
Kaı•aıılık di de "ANNE"yi parçalırnak istiyor.
Asit yağmurlan onun derisini yakı­
ları olmuı gerekir. yor, kınserler en çok onu istiyor.
Birgün sokakta yürürken gö�ği­ ulaş�biJeccğini �nan o tuhaf yoyolar Bitkisel hayata sokuyorlar onu tele­
nizden �ffiıf, yap4kan bir bağın U·
gibi ipin rükendiği noktada her s.cfcr vizyonun karşısında. Do�duğu yer·
zandığanı, �urlu yolların içinde daha acılı bir geri dönüşün b1llıma- lerde ve hiçbir yerde y�ı.nmayacak
batı çıka ilerde kö�yi döndüğünü, körü ışkJan, körti ruC$Ian, kötü iyini­
arabalann-insmlann onu çiğnedikle · yetleri s.cyrcdiyor. Çevrenize bir bı­
rini ıma farkedemedildcrini görebi· l'iizii k ı n , herşeyin üç boyu t u vardır,
lir, bağın Marmara'nın gri sulanna "ANN E"ninsc dördüncü bir yüzii.
girdiği ni, ltaqı kıyıda biryerlerde Dört boyu tl u d u r. Tüm edebiyat
sı."Kusunuz bir inde harika.sı ", üç
son bulduğunu hissedebilirsiniz. dördüncü boyutu, "ÖLÜM"il anla­
paralık bir yoyo gibi .
HııJa çekerseniz bir balkondan bir ur. Ve bu dünyada "Misafir çocuk­
O g�rip aprallığıyla bir bilim ada­
kadın dü�ecduir. mının .. AN� E"yle açıklanan evren lar.. hep yuvaya dönmeye çal4ır.
Yıllar önce o misafirlikteki "An· Bir firona çıkar geri dönebilmek
modeli. Hamilc an.nc karnının yiiıey
ne ..nin başından ayrılmayan o ürkek için yol boyunca ardJrruza bınkoğı­
eğimleri dağılırrunın evrenin genişle­
çocuksunuz. llerde odın.ı.n kölesin­ mıı ekmek kınnulannı uvurur. Yol
me ivmesiylc uygunluklar gösterme­
de, masının altındı bildiğiniz kcli­ kenannda bir t1la oturup ağlısak da
si. 1-:ntropinin aruığı bir evrende an­
melcrle tarif cdemeyeccğiniz eşsiz kimse gelmeyecektir. llerde orman.ı.n
neye geri dönmenin olanaksızlığı tc·
bir oyun vardır. Ve ona ul1lmık için z.i. Evrenin genişlemenin sınırianna içlerinden müıik $C.dcri, renga.renk
bir üç metre. Soluklırınız sıklaşır, ışıklar gelir. .. Pa:ur yeri" bOtGn ��a­
varıp bir yoyo gibi kuçulmcyc başla­
bacılrJanruz titremeye b�lu. İnsan­ .sı, dcbdebesi içinde birılerce insanın
dığı noktada tekrar birleşmenin ger·
lar çekincesiz bakıllanyla ruhunu­ öykulcrini birbirine kanŞ"orank u:u­
çckle�ccği. "Kusursuz bir irade ha·
zun en ıssız yerlerine uz.ırurlar. Oys:a rikası ,. nır. llıkların ötesinde repe ve nehir
bıu gizemler aydınlıktı ya�ayamaı. yer alır. Oraya ulaşmak için geçilme­
" 13ABA" kral değildi, bir kö)ılüy·
..Anne" demek istersiniz., beni bu $i gereken insanlarla dolu geni� bir
dü. O c.sk.i Yunan ôyküsündcki gibi
ins:anlann arasından gc�ir: alan vardır. insanlar çekincesiz ba­
onun yolunu kesip öldürmcdim.
"Herşeyi gören gö:f.lcrindcn on­ Hiçbir zaman dile getirmese de gali· kışlarıyla ruhunuzun en ıssız yerleri­
ların ne uz.arurlar. Oysa bau gizemler ay­
ba "BABA., şu kur� la uydu . .. Ati·
Heqcyi i�ten kulaklanndan". nı 'da ölü bir kral olmakt�ns:a iki ha· dınlıha y��ayamaz. Tepeden anne­
Scsiniıi kimse duymaz., hiçbir za­ niz si ze cl sallar. Sııi çağınr. Yürür­
ncli bir köyde alkolilc olmak i)idir. •

man ula�amayacağınızı anladığınız. ken ruhunuzun sesini duymunak i­


Krallığın kırtasiye hesaplarına, alko·
oyunun gittikçe farklıJa�ığını, uzıy­ çin içinizden bir şark.ıyı rrunldanırsı­
lün eşsiz esrime anlannı yeğled i . Bir
lıların, fillerin, gök.ku�ğırun, suyun gun köye donerken bu dünyanın
nız . .. D aşka �ey leri orad a seninle".
sesini n , tüm eski ölülerin, masal Soluklarıruz sıklaşır, hlbiniz deli gi­
kaıucrleri bir patilcada yolunu kesti.
kahramanlannın, bütün arkada�arı­ Artık kanserin krallığı başlımı�tı. bi �rpmaya başbr, adımlarıruı bir­
ru7An toz.Ju sokak.lann katılımıyla ge­ biri ardına cklenirken dünyan.ı.n bü­
Kuşkusuz kan�r "A:-.:�E" nin VÜ·
nişleyip si:zi de içine aldığının, tüm cudunu da i)teyecekti.
tün hainliğiyle güneşin etrafindak.i
:umınlan kapsadığının farkını var­ dönüşunu bin kat tuzlandırdığından
Tuhaf bir s.cvgilidir kanser. Insan
mazsıruı. haberiniz. yoktur.
ancak bir kez beraber olabilir.
t<i m i l e r i n i n d o ğ u m d a göbek Birgün tarlac.h çalışırken oğul .ı\ tl n a n Ö z d e m i r

17
B E LLEG i N i
YiTi R E N
TO P L U M
Toplum giderek artan bir hızla daha az arumsıyor.
Zamanımızın göstergesi modnya boyun cğmekli; geçmiş
çağdışı olarak küçüm cnirken, bugüı1 en iyi olarak
yüceltiUyor. Psikoloji de bunJaıı payını alıyor.

R U S S E L } A C O B Y ' O E N T O R K Ç E L EŞ T I H E N I l A K A N A T A L A Y

Felaefen in taribi unutu�un t:ıri­ ğiJ1in bütün erdemleriyle geçmi� ait nız<:a diSnU�UnU hWandırdığıru gös­
hidir: T. W. Aclorno böyle dem itti. oldu� töylencrek bugünun b:ıya�ı­ teriyor olabilir. DU�Uncelc:rin dur­
Bir umanlar ineelenmit olan sorun­ lıkl:ırın:ı dcrinlik kn;.ıudırılıyor. m .. kaıun kuUanılıp bir yana auJma-
lar cözdeu ve cönUiden uz.akla�ıyor ; O:ıh:ı sonr.ı gt:lcnlerin :ı�;.ımeti , �eç­ 11 da , lUketim mallanyla aynı mua­

yalnı.tea en eoouneuJar yeniymi� gi­ mişin ölüp sittit-1 �nJayışıyl:ı süsl�:ni­ meleyi gördUA'li anlamına gelir: Yeni
bi cısrUnUyor. Toplum giderek artan yor. Örneğin , ister sold:ın ister uğ­ y:ılnızea etkiden daba eıradan deı;J­
bir hwa daba az anımsıyor. Zam:ı­ d:ın, çok :ı� kişi Freud'un bir ondo­ dir ; tUrekli olarak yeni olduğu ya­
JWDlUD elSetergeti modaya boyun ei­ kuzunc:u yüzytl Viyoın:ılıtı oiJusu bi­ nılsamaaa üreterek yerine batkası­
mekti; pçmit çaidıtı olarak kUçUm­ çimindeki Freud elettirisine brta nın konulmaaana önleyen, modaaı
aemrkeıı , bucUn en iyi olarak yüeel­ çıkabilir. .Uu tür if:.ıJelerin durma­ geçmiş toplumsal sistemi de besler.
tiliyor. Ptlkoloji de bundan payını d:ın yinelenmesi , ele�lirel düşUne6- Yeni biçimler adana eakiyi baaı­
alıyor: Freud'un bildiği , Yeni-Fre­ nin çöktü&ünü dütündürüyor ; mo­ r:ıllı eden buç11nUn elettirelliği de
udçulann töyle böyle anımndı" dem akıl :ırtık dü�ünce üx.crine k:ıf:ı devrio zihniyetinin bir parçuıdar:
terleri 1 ardiliarı artık bilmiyor. Ye­ yormuyor, y:ılnızc::ı ı.:ım:ın:a ve yere Yeni bir ç:ıoğ adına geçmit kuram O·

ni kuramlar giderek artan bir hııd:ı yerleştiriyor onu. l)UJUnmenin et­ nurlu ama uyıf ilan edilir. Genel
eakilerinin yerini alıyor. Yeni yalnız­ kinliği , giderek llllıfl:ındırm:ınm e­ tJir sendromdur bu . .Kuacaaı toplum
ca eekiyi �çmiyor ; yerini dcğiıliri­ dil�nliğinc doğru çurüyor. belieSini ve onunla birlikte aklını yi­
yor1 yerinden ediyor. Anımt:ıma ye­ Kimine gürt: bu durum ilerleme tirmittir. BeUek yilimi 9Cf.illi biçim­
leoe� kadar anamum a :ırxusu d :ı ve c:ınlıtıgın k:uu t ı. Aın:.ı dcvingenli­ ler alır ; geçmit dütünoeyi bir "en­
pderek azahyor. Top lum bilimlerin &in hep ilerleyen bir sU n:ç olnı :.ısı ge­ tellektüel çiSpluk" olarak görüp bir
çofu köklü bir biçimde t:ırihsiı.lcti­ rekmez. Ocvinı;enliğin içinde dur:ı­ yana atan "radjkal" ampiritum ve
yor ; felaefede Hegel'i , psikolojide ğ:an bir moment içorlli olubilir : top­ poxitivizmden, geçmitin debalannı
Freud'u, ekonomide l\1;.ırka'ı inc:ele­ lumun y;.ıpuı. J::korıoıni dü ny:asuıda çok erken doğma talihaiı.liğine uğra·
mek gtiçletiyor. üretim ve luketimin , yoıı:amın ken­ dıkları için selamiayan açıkgöz ku­
Anlak tarih bugtlnUn yüc:elıiJme­ di inde de histeri ve çılı;uılıtın ivnıc r ıt m l a r a d e k . . Wa l t e r Benjamin
•ine yardJm ediyor. Ccçmişinbilgeli- ku:ımn:ısı toplumun dcğjşimini y:ıl- "Her ç:ağda , geleneği, ezilmek üzere
olduğu konformizmin ay a kJ : m alı.ı.n� ma, yani toplumu olutturup yeDiden
dan kuruannak için her �ba g&t� nu gt li�nwl e ·ri ac:ıldamal\
· biç.imlendirebiJen, ineani ve toplum·
rUmelidir." diye yazm ı tU . eal etkinl&iin unutu.lmaa ve baatınl­
Dütüncderin kuUanılıp aulmaaı­ ve Fıtu t la rıı a l" ic;in urlaya mall. Toplum aat bellek yitimi de bir
nı ve nhle yenilik le ri oleı ıi rmek, terietme tipidir; daha doÇueu, teY·
c;ıl,an h,ftlumı.al n�
Marx'ın ya da Freud'un eaki metin­ letmenin ilkel bir biçimidir. "Her
lerinin yn.lldıkları zamanki kadar ı •�il.. ulujil� cliiı:i hu·t·lt• r teyletme , bir unutmadır".
seçerli old ukla r ı , yo rumlama ya ya llu te yle tmc biçimi, ekonomik
da yeniden dUtUnmeye gereksinim­ araı.uula, pıoil�.a naliz l�c·rııli aittemin gerekliliklerinden d ola r.
leri olınadıp anl:ımına gelmez. 'fer­ A r t ı k - dete r ve k a r d U r t U t U n U n
aine, y:ıpılmaaı gereken, özgün dil­ ,;iicünü gctı-h'rrniı:tir; tiddetlenme ai , e e ki m a ll a rın yeni
tünceyle güncel koşuU:ır araşıılJ:aki maUı.ra yol açmak için ta�liye edil­
d(•ğt rh� r� cl u y�•rlılılilar ,.•.
me h1%1DJ arttırır; kuU ana p atma, tU­
·

aahici ilitkileri i:t.lemekıir. Körleme­


aine eski melinlere baSIJ kal:ınJ arla , du n;u ların (;zgürlt �ı i�i ·
ketim m a ddele rinden dUtUnmeye,
bugünü yüc-e ltenler hep olmuııur ve h:ıua cinselliğe kad:ar her yerded.ir.
her biri kendi aonuçl anna ulaşmıt· iddialarma, haı-.lırılılıl"ları Kurulan kullarulıp atma modeli ne
tır. Yeniden dütUrımeyip y:ılnızca dütUnceyi, ne de inaanlan Cl ceçer.
mekanik ola rak yine lemenin Mark· pttiı:ik, ""'')'al n· ltiyulujil" Malla rd a , dUtüncelerde ya da in­
ei.zm için ölümcUJ olduğu anl:ıtılmıt­ unlard a yeni olduiı.a .ay lenenler ,
bu,-ul a dd" izlt• )'t' rt•k
lJr ; burjuva toplumu) kuramı gide­ aslında delitmeyen bir ,eyi mukele­
rek gelişen bir yayınl aım a ve unut­ dt·m i:.l ili )'t• t•lnw l� h·cl ir. mektedir: Bu toplum u . "Kapitalilt­
ma etkinli�ine dönütmܧtllr. Ccri­ lerin itçiler Uurindeki ecemeıilip ,
lim, geçmifin metinleriyle bugUnkU •:;;u \'alıı:maıoı, moral teyle rin inunlar, ölU itin yatantı ,
toplum arasındadır. Bu gelişmele ri Uru.nlerin Urelieiler ü&erindeki ese­
açıklamak ve ya nıtlama k için ortaya ı-urunla r, rlt ğc· r
·
menl.ipdir. . . " Ceçmit tam d a wıu­
çıkan topluma;ıl ve psikolojik dü­ tuldu.ğu için, kartı çı kılm ayan bir e­
çah�;nıalarmrlan
tü ncclcr ar:annJ:a, psik :m:ıl i:t kendi gemı:o.lik baline selir. Bu.nu.a •talma·
gUcUoU götte rmittir; değerler, du­ tti.tzt·dildiği., itlc•alizmin 11 için, öncelilde aıuauanma11 ıerek­
yarWıkbr ve duyguluın Ö%gü rleşti­ mcktedir.
ı; iddi alarını, basunldıkları ps�ik, yt•nidc·n canlamlığl hir Ö yleyse toplumun bıukua altmda
eoeyal ve biyolojik boyuta dek i:t.le­ tUrekli yitirilmekte olanlan anımea­
yerek demi1tifıye etmektedir. �go cletnt·aault• mucla,-a m :ı k ; dUtüncelere k ullanalap aulan
çatıtmı.ıaı , moral sorunl:ar, değer bir tü ketim maddeeinden Öte deier
U)'tna)·an !Jir
çauşm:ılarınd a n aöz.edildiği, ide:ıliz­ verilmemeline karta çakmak &orwı­
min yeniden .canlandığı bir dönemde mah�ryali:tmdir; 1•ıoi�ik dayız. Ancak bu anam eam a çabae a
mod :ı y a uymayan bir m:ate ry:ıüxm­ y:ılmı.c:a bir arkeoloji , yitenleriD a­
dir; p•itik ye ra lt ı n ı n n:abxını tut· ,-crahının nahzını çığa çık:ınlmaeı olmamalıdır. Aynı
makt:ıdır. llu nitelipyle de, konfor­ umanda ( pa ikiy a t ride yada batk a
mist pıikolojinin b:ıştırdığl ve unut­ .. tadar. nu
lulnıal alanlarda) varolan kurarnlan da e­

tuğu, giderek yoğunlaşan toplumsal lcştiriden geçirmelidir. Elettirirken


nitdiğiylt� dt�, konfurmiıtl
ak.ı.ldıtthğı kavr:ım:ı yetencğindedi r : d e , olgu l:ı rı değerlerden, gödemi
uyg:ırlığm kendisinin b:ı rbarlığını , ptıikol ujinin baı;tardığl \'C dütünccdcn net olarak ayıran pozi­
yatarnın açıkça b:ıstınbn eef:ılctini, tivist temayı reddetmelidir. Mark­
topluma musallat olan -çılpnlığı . . . unuttuğu, gidcnk sişi gelenekle eletli ri, gerçepn ab­
Ccnel beUck yilimi yalmxc.ı psi­ m.ıkça bir hotı;örUyle baid atmadıp
kolojiyle aç ı kJamım:az; basit bir ço­ yoğunla�an l upl unu;al :ınl:ıy ıtına d:ayanır. Bütün dUtünee­
cukluk unutkQnlığı değildir. Te rsi­ ler etit oranda doğru deiiJdir ve bu
:ıl(tlda�elığa lun· rama
ne, toplumu! bir bciJcksi:diktir; bu nedenle hepsine etit oranda hotgörü
toplumun ekonomik ve sosy:ıl din:ı­ y•�••�nt•ğindt�dir: gö•tcril<:meıt. Marcu1e, .. Saf hotsö­
mikJeriyle beUck xihindcn uzaklaştı­ rü, mutlakQ esası zedeler" demitti.
rılır. llu olut urn un doğa11 M:.ırksist lJ yga rl ığın kt�nditıinin DütUnceler s-crbest pazan asla aer­

"teyletme" k a v r :ı m ı n :ı d :ı y a n ı r. b�:-sl olmamıştır, ama her uman bir


Toplum tarafından nesnel ol:ırak U­ barbarhğmı, ya�amm paxar olmu�lur. Çözüm elbette un­
retilen bu yanıl�ma, toplumun in· eürcillcr ve kornilerlerde deiiJ, ne..
açıkça bat�llrılan
uni ve aoay a l ilişkile rini , şeyler ar:ı­ nci 'crçcklik a nJayıtına baiJı eletti·
aınd:ıki doğal-ve değişmez- ili§ kilcr ı;cfalctini, topluma rel zekad:.ıdır. qer ba1tıncı bir hot­
olarak lanıtarak slatukoyu kuruın:ı­ görü va rsıa , o zaman öz.gUrlet ti rici
ya yarar. Şeylqme kavrıamın:ı iliş­ mu ı;al lat olan çllgınhğa ••• bir hoşı;örüsüdük de vardır. .. Ger­
kin ıaçı klamal:ı rda genellikle psiko· çek hoıgörülü olamaz" diye yumat­
lojik boyut görmezden gelinir: urıul- tı �·r\!ud.

19
O�lum! KcnJinc yeni bir so­ birbirlerine şakalar yapan bu

Kıywulmı J(uşlmlunmak k a k b u l eski yolu k u l la n m a korkunç yüzler kimlerin? Şa­

geri dönmek için. Sokağı kc­ rapçılar�n kanı bunların du­


Bir il' l1ir yulwı l1ir utlwıı
sen. ulu ağacı dinle kcsilmeuen daklarında, suya karıtan bu
Boğdu on udmm
önce o anlatacak sana şehrin nefret şimdi sahile vurdu. Bu­
}'aktı bir küyii
Rt�zil elli bir lıalkı. ve kadının ihanclini. G ü ndo­ gün benlik-kazıcılar geldi ona­

Dişi lı-edi ll:tındı )'ll�uma ğuşlaranda uzun yürüyüşler rım varmış b ü t ü n hatlarda!
Ktı lmğuncla inci gibi
yap gazeteler dağıtılmadan, Dağıldık odanın her tarafına,
Dişi kedi ytwrult�rmı yedi.
şehir uyandığında herkes za­ ·göle girdi bazıları, ıssız kum­

manın zarfarını paramparça sallar sömürdü barışcıl balık­


PAVL ELVARD
eden adamı konuşacak martı­ ları, ağlar, yırttı acımasız ka­

lardan önce. Ve biz oğlum bo­ r.alar. ereye gideceğim söyle­

ğ :ı z l a r ı m ı z a a b i r e r y u m r u , yin bana ıssızlığın kaçkınları?

rivayet
gözlerimiz koskocaman açık Kaçmayın yeraltındaki yuva­

kendimizi aşklarımızın yanın­ larınıza, d.urun yalın hayatlar

da bu taeağız aşkiarım ız. şaşkın ben de sizdenim, acıma güve-

o z a m a n d e n iz k e n a r ı n d a k i nin e y geçmişin neferleri ben

kahvede buluşacağız b i r sa- de savaşmak istiyorum, hava­

bab bir türlü bırakamadığı- yı ürküten korkunç kahkaha­

mız yerden başlamak üzere. larla yokolmayın, son ümidi­

lşte belki o zaman yaptığımız mi yutmasın o balçık, yapkı­

resimler kendi duvarlarında lanmasın sesim o çıyanlı vadi.­

k:ılır, üstümüzc örttüğümüz de, dizkapaktarım kalır yoksa

örtüler ıslunmaz geceleri göz- s:ıdecc orada.

yaşlartmızdan, mutluymuş gi-

bi yapmayı da doğaçlamalara

saklarız o zaman. Hem her �e- Gittiler.

yin içi kazılmışken bu mutlu- Ah! Zamanın ince ayarı yırt.ı­

luk niye? Toprağın allina gö- lır paramparça olur umarım o

� ü l m ü� k e n e v r e n ü s t ü nd e görünmez zarların.

20
30 y a ş ı n da , e v li , k adın belki b i r hormonal bozukluk
has ta, gczgin s a tıcı olan belki bir doğum trav m ası?
k oc a s ı eve her g el d i ği n de , y oks a p si k o tera pi mi yap m alı ?
R . D . LAiNG 'DEN
te k rar gi d i ıı c e y e kada r s ür e k l i b e l ki d e sak i n l e ş t i ri c i il a çl ar?

• k u s t u ğ u iç i n ha s ta n e y e belki davra nış teda visi?

BIR
haş vu rm u ş . ooo , belki de eşiyle bir
"Kocas ma has ta" görüşme?
ol d u ğ u n u yadsı y or yoksa evlilik t era pi s i mi?
G erçek ten ona belki s o s y a l ç a l ı şm a c ı d a n bir

VAKA
" h a s t a m ı o l u y o r" ev ziya reti ?
b u n u kabul e l m i y o r belki de bu k ad ı n a bir
bu d üşünceyi y ad s ıy o r , da h ili y ec i muayene e tmeli?
• • ama b u n u fi z ik s e l b i r belki k li n i k ps i k o l ogdan bir

TAK D IMI m e t a foru d ö n ü ş t ü r ü p


h is te r i k Eveeel belki de grup
test?

k o nv er s i y o n ps ik ote r a p isi ?
olarak
ifade ediyor. Kusmadan önce çok d e p resif
(hunm, k�kusuz cinsel oluyor
sorunla r ve erken oral ta m kocası gel meden önce
saplantılar) tarn da
Belki bu kadın a ğz ı n d a n mesela koca gelmeden veya
gö b ek kordon u ndaki kadın kusmadan
kanı k u suyor önce k a fa s-ı n a b irk a ç tokata
Yandaki sütunlarda bir 11 \•aka
k ocas ı n ı plascn la* ile ne demeli?
takdimi"ni oluı ya t : ağ m ız , karıştırı p? Belki bu girişim oradaki
R . l) I.aing 1 927 'd,:
Belki kocasın ın ü s tüne eşleşmeyi ve dönems elliği
Glasgow'da doğmuş. 195l 'de k u s m a k i s ti yor kırabilir.
t ap doktoru olmuş ve bundan ikide bir çekip gi tmes ini n Belki , bu --k<Uiu y u
sonra psikiya tri evrenin«: öc ü n ü a l mak i ç i n? d üşünelim . . . .
da l mı ş . Ps i ka n a l is t \'C ps ik i­
yatr ola rak kt:ıuli s(izlt:riyle Belki boz u k , h azmcd i lmez
"ş u a n k i b i l g im iz le d u y g u ları n ı AKTARA N : PEYKAN GENÇOGLU

ayd m lata mad ığımaz tfağı lmı� d ı şa r ı a tmak için i s t i y or.

v e a e ı çd'-en ruhlara insan Ta b i i bizce ,

ol a rak t ep k i v erm e" y ol u n u burada d u yg u l a rın ı m i de


içeriği ne
seçmi� hiri.
d ö n üştü r ü p , son ra da
Vaka taluJimi, La ing'in '�The
k u sa rak Pla•enla: Ana rahmiruhki bebe-
Facts of Life" ( Yaş a m

onlard a n k u r t u l u yor. ği.n. besknmesini sağlayan ve onu


Cerçelderi ) adh k ilahı mlan
Yoksa bu b i r . . . . . ; . . dö n ü ş ü m ü çevreleyen dama rlar
Tiirkçeye çev riM i
mü, y umağı. (Ç. N.)

21
Soyuttan somuta yükselme yönte­
mi , düşüncenin somutu kendine te­
mçllükün ün , onu zihindeki somut o­
la rak yeniden üretmesinin tek yolu­
dur. Ama bu, hiçbir şekilde, somu­
tun kendisin in o rtaya çıkış süreci
değildir.
K. Marx

Epeydir biliniyor ampirisist epis­


temoloji, bilgi süreci ile nesnel süreç
a rasında m utlak bir aynın öngörür.
Kabaca bi lgi süreci , deney yapm a
yeteneği ve bilinçliliğe haiz bir özne­
yi gerektirir. Bu varsayımda anılan
bilinç�liğin o deneye ilişkin düşünme
. gibi kendiliğinden bir özelliğinin ol­
d uğu da içerilmiştir.
Nesnel süreç i se, özneyle ilişkisi
ancak bir dışsallık ilişkisi olabilen
gerçek bir süreçtir. 'İçinere durduğu'
biçimlerin bilgi· için yeterlifuygun ol­
duğu düşün ülür.
Bu tabloda bilgi süreci için öngö­
rülmüş şey, belirli bir dUzen/yasa ge­
reğince va rolan nesnel sürecin bu ö­
z ünün (düzeninin , yasasının) öz-ol­
m ayandan soyutlanması , deyim ye­
rindeyse deşifre edilmesidir. Kestir­
meden söylemek gerekirse, gerçek o­
n un her tü rden bilgisinin dışında ön­
ceden verilidir.
Yapılan bu aynm uyarınca bilgi
süreci ve nesnel süreç arasında mec­
buren olm a sı gereken t�k abüliyet ,
öznenin deney yapma yetisi il e müm­
k ün kılın ı r. Bilebileceğimiz yegane
şey, deneyin nesnesinin varolduğu­
d ur ve bu nesne bilen özneye dıŞsal­
dır. Burada doğru bilginin teminatı
da , öinenin deneyine ilişkin tasa r­
lanmış sıkı bir sağlamalarikontroller
sisteminde yatmaktadır.
Den ilebilir ki, öznenin (am piri­
sİst bilginin öznesi) va rlığı deneyin
(bilinçli deneyin) varlığını varsayar
içerir. Sözkon usu olan özgül varoluş
koşullarına sahip somut bir özne de­
ğildir, daha çok 'her türden bilgi sü­
recinin dışında duran ama bilgi sü-

.2 2
reci için de çok belirleyici olan ge­ ce bcJirli bir düz.en içinde vaıiyet al­
nel, ideallıe edilmiş bir öınedir. mış kavramlarla -bir söylem içinde­
Anianun DSl\i-111-
AçıklJT ki, ne deney kategorisinin voku bulur. llilgi sUreci, bilginin ü­
ne adı geçıen bilincin içeriğinin ne de retilmesi s ü recidir. B u s ü reç hem R'da yer alan
bilimin icra edildiği koşulla rın özel­ bilginin nesnesinin hem de onu dü­
şünmeye imkan veren kavramların
liklerinin ne olduğu sorul:ırına arn­ ül\�iitlerin
pinsizmin içinde kalarak yanıt ar.ı­ kurulduğu işlendiği süreçtir aynı u­
maya çalıtmak boşuna bir çabadır. manda.
A m p i Tisiat özne, y a u l :ı r ı Demek istediğim ş u . A n l a m ı n
toplanundan
aklın/mantığın yasaları olan bilin­ DSM-111-H d a y e r al:an ölçiitlcrin
cirı/bilinçliliğin öznesidir. ( Freud'un toplamından oluş:ın tanı k:ıtegoriJeri oluşan tanı
o bilincin içeriğinde yaptığı devrim (dışlaıno ölçütlerine dikk:ıt) ilc so­
ampirisizme vıı gelir). mut bir h:ısıa arasında kurul:ın bir kategorileri ile
Ucnıer biçimde ve benzer neden­ karşıLWık Wşkisinde ort:ıya çıktığını
lerle ampirisizm, diU de bir sorun a­ vaaz elmek, o somut h:.ıstanın artık
sözgelimi, bir anu, bir umut, acı,
sonıut hir hasta
lanı olarak görmez, anlam:ız. Dil an­
layışında bir tckabüliyelltcmsili yet hay:ıl-kırıkiJğJ, bir ütopya (hani var
özelliği vardır: Dil bctimleyici bir it­ ya) l:ışımadığını; özgül bir toplumsal arasında kurulan
leve sahiptir, dil-öncesi nesnelerin bağlanıının bulunmudıpnı düşünme­
adlandıralması işini görür. Yapılan ye dcnktir. DolayısJyl:ı o somut h:ıs­ bir karşılıklılık
bctimlemenin ne kerte gerçckçilgcr­ t:ıyla kurulan ilişki düıcyindc antlan
çeie uygun olduğunun ölçüsü muğ­ o :ıcıyı, , uıııudu, :ır:tU)'U, h:ıy:ıl kı­
ilişkisinde ortaya
lak olma haline ol:ın uzak lığa eşde­ rıklığını arılama heyecanı-isteği mu­
ğerdir. Ta nımı gercii muğl:ıklık, :ık­ tcbcr bir insıınlık durumu d�ildir.
lın ve mantıGın yasal:ırı uyarınca o­ Alı :ılt:ı sır:ıl:ınmış yüılerce ölçü­ \�ıktığını vaaz
luşm uş/ol uşturulmuş düzenden bir tün ezici ağlrlığı, karşınızd:ıki somut
upma oldu� ölçüde, dilin bu temsil insanı bir yere sokuşturm:ıy:ı zorla­ etnıek; o soınut
edici öıelliAl öznenin ampirisist k:ıv­ y:ın müthiş bir çekim alanı y:ır.ıtır.
ranışıyla yakıncn bağlantılıdır. Ooldurul:ıcak bir ölçütler dizgesi
hastanın artık
Sııussure'den beri biliyoruz ki; (b:ıkınıı l>crsonalil y Di sorders bölü­
dil göstergelerden, gösterge de, bir mü) ve bu mutlu aşam:ıy:ı ul:ışmanın
gösteren (akustik imge) ve bir göste­ bir yolu ( 'sopl.ıisıicat<.-J'/kül yutmaı süzgeliıni; bir arzu,
rilcnden (kavram) oluşur. Gösteren teknikler örneğin) muıl:ıka vardır,
ve gösterilen arasındaki ilişki hiç te bulunnı:ılııJır. Aranızdaki tcropötik bir umut, aeı,
temsili bir ilişki değildir. Deyim ye­ ilişkinin m e n f:ı ;ı t leri n i , bu
rindeyse gildUsUz bir ilişkidir, keyfi­ aram:ı/bulma faaliyeline ikame et­
hayalkırıldığı, bir
dir. Yani dilde kendi iç mantabrı/k u­ meye kalkışmanın o düzeyde makul
ruluşu ge·reği kendinden önce varo­ hiç bir gerekçesi ol:ımaı. Son bir şey
lan hiç bir şey temsil edilmez. Varo­ dah:ı: 'Dil', bir :ır:ıç ve bir. ürün ol­

ütopya
l:ın fonetik ve k:ıvrnmsal f:ırklılıkl:ı­ m:ıyıp, silrUp ı,<idcn bir cıkinlik-bir
rın kurucu dizgesidir dil. Vnroldu�u '<ıncrgci:ı'dır• (Foucault). l l :ıtta iş· taşıınatlıbrıııı; özgül
dlbey kendini mümkün kıl:ın özgül g:ılcidir. Ampirisiznıe ve onun diline
konuşmalardır. inanmayın .
hir toplunısal
Cösterge keyfi olduğu ölçüde,
bUtUn konuşmalar ı:ıten ö1.gUldür ve
anlam göstergelerin düzen ve sırası
hağlaınınııı
içinde oluşu, bir öz yoktur. Dolayı·
sıyla a n l a m , bir gösıerenin o huluıuna(lığını
öıülgerçe� temsil etmesi ili�kisindc • Diosno$t.ic ond Sıoıisıicol Mo­
oluşmaz. nuol of Mental Visorders (Third E­ düşünmeye denktir.
Artık söylemek bile fazla; düşün- dition-Revüed)

23
Altından tren geçen köp­ Nazmi aslında pazarcıy­
rüden attı kendini Nazmi d ı (Simit te satardı kimi
ya da Nazmi sadece. Ni­ zaman) sağlığında pek
ye? Bilinmez. okuldan is­ bi içerdi rahmetli (öküz
tasyona dek uzanan met­ gözunden). Alt ı nd a n
ruk gecekondusunda yal­ trenlerin geçtiği köprü­
nız yaşar, okulun onunde den atıverdi kendini (As­
sirnit satardı kimi zaman. lında başkala rını atabil-
Çocuklar seyrekleşince, se bunu yapacağını pek
sını kaybetmiş biriydi aslında, a
sermayeyi şaraba yatırır, evin-ge­ kimse sanmazdı, oysa).
nasının eline ıutuşturduğu revatve­
cekondunun yolunu tutardı. Niye Balıkçıydı Nazmi aslında, şarabı
ri dereye atıp kaçtığından beri,
kendini köprüden attı bilinmez. çok çekince bir gece alabora oldu
hem amcazadelerinden, hem de
Mahalleli onu pek tanımaz, okul sermayesi Kız Kulesi açıklarında
hasımlarından saklanan biriydi sa­
müdürO Vehbi Bey'de onu gördük­ (64' kuzey, 2 1 ' batı ). Boğazı ge·
dece} Nazmi bakkalın ustündeki a­
çe haşlardı, açıkta sirnit sattığı i­ çen bir sandal dolmuş kurtardı onu
partmanın kapıcısıydı aslında. Te­
çin. Pek sevilmezdi. (şarap yüzün­ (herhal bu yüzden attı kendini köp­
kaüt Fadıl beyin kızı Fehime'yi se­
den olsa gerek) Nazmi kendini a­ rüden) Velhası l aslında Nazmi zur­
verdi kendince, sirnit satarken hep
l ı nca köprüden. e n çok üzülen nacıydı, lgor'un meyhanesinde (si­
karşı binadaki Fehime'yi arardı
bakkal Remzi oldu. (şarap borcu mit te satardı kimi zaman). Çok iç·
gözleri, pek göremez sonra da gi­
yüzünden şüphe götürmez) Niye tiği ve de ağladığı (niye ağladığı da
der şaraba başlardı. (Sevdadan
attı kendini bilinmez? Niye intihar kendini niye attığı gibi meçhul) bir
gayri ne derdi olabilir?)
eder insan durduk yerde? Yoksa gece çıktı Galata Kulesine ve dedi
Nazmi karakolda bekçiydi aslında,
durduk yerde etmez mi? Aslında ki (gördünüz mü sonunda konuş­
tafra atardı ağzında düdük. (hırsız­
Nazmi (istasyonda hareket memu­ tu):
lar mı attı yoksa köprüden} Nazmi
ruydu hani cakalı, apoletli ve de la­ -Bre melun esnaf, ben ki Memaliki
aslında nazmiydi sadece. Sadece
ci takımlı filan) simitçi rolünde bir Osmani'nin Sultanı dümbük bir Ve­
nazmi olduğu (belki de olamadığı)
polis mi yoksa? (Kim derdi ki mü­ dallil Yezit ete-nın Hazerfeni. . .
için attı kendini köprüden. ·Aslında
dürün karısına yangındı da lojma­ O sırada yukarı çıkan bekçiler ya­
neydi yahu· bu heritin zoru kendin­
na yakın bir gecekonduda yaşayıp kalad ı garibi, karakol nezaret der­
den.
dikkat çekmernek için sirnit sattığı­ ken ayıldı bizim Nazmi. (Bunların
Ah Nazmi! adam bir mektup bırakır
nı filan) Nazmi zimmetine geçirdiği hç
i birini hatırlayamadı sonradan)
giderken (boyacısın dediler verme­
paralarla yok olan bir veznedardı (Yoksa rezil oldum diye mi attı ken­
diler, türünden) Ne hakkın var bun­
aslında, Maksim'de uğruna şam­ dini köprüden?).
ca ahaliye eziyete. bak işi gücü bı­
panyalar patiattığı sevgilisi konso­ N a z m i tezgahtardı bir kundura
raktık senin intiharın yüzünden.
mairis Necla bir arbede sonucu dükkanında, müşterilerilerinden bi­
cızlamı çekince ve de parası bitin­ rine aşıktı (muhtem�len) -Asama­
Ara fasıl (saz heyetinden)
ce gelip bu kenar mahalleye yer­ dı�ı için kendini incir dalına belki o
D�nDimt�z k�prüler k1y1smda dur­
leşmiş biriydi. Peki niye attı kendini yüzden atladı köprüden.
dun kendini yerlere vurdun, hey gi
köprüden? (Kan davasında baba- ?
di koca Nazmi

24
A K R O ST i Ş
A
M

Kı.r
1
oluyorwn aşkından

A sla farkım yok bir şaşkından

Msaı
L -

I
gibi bizim askımız Kanıile

çimden çıkmıyorsun ne yapsam nafile

L
E E
akayıt kalma benim sevı;iıne

llerini uzat bir ask rüyasına dalalını seninle

R .G.ö.

25
Siz hiç şu yandaki haşlıkta be­ nnda ki ölü hoşluklara "cuk" tar­
lirtilen şeylere gittiniz mi? zında oturur. Gol kaydına m uvaf­
Ben gittim . fa k olur, m ütem adiyen . Ondan
Oral arda i yi top oynanı r. 0- yana olur(sun)uz . O geçici bit sü­
yuncular çıkar sahaya (top sahası re için siz(siniz)dir. Oradaki par­
y ü ksek bir bölm ede kurulu bir lak çağıl çağıl akan cümleleri ku­
m asa ve sandalyeler, m asada dizi­ ran ta kendi(niz)dir. Çok etkileyi­
li sürahi ve su hardakl a rı bütün ci(siniz)dir • Ne güzelde konuşu­
b u eşyalara dön ü k ol a ra k dah a y o r(aunuz)dur. Top dönüp ona
alçak bir düze yde sıralı dinleyici gelsin ister(sin)iz . Daha at(ıl)acak
/sey i rc i kol t u kl a rı n d a n m ü teşek­ golle r vardır. Top döner; o konu­
ki l d ir. ) seyirciyi sela m l a y ı p , ha­ tur. G oll e r gi rmeye b a şl a r. B u
kemin düdüğü ile o y una başl a r­ gollerin hepsi aslında size girer.
lar. Hele oturu rn un sonund a , ce­
Biri k öşe gön d e ri ne topu di­ saretinizi toplayıp (ki zordur sos­
ker, m uz tahir edilen şe kilde ön yal fohiksinizdir) bir de soru so­
di reğe keser. Öteki kafayı kor ve rahilirseniz. Ve o da y üksekler­
rn eşin y u v'a rl a k k a le s ı n ı rl a rı n ı den eğilerek ve çok meşgul gözle­
belirleyen çizgiyi geçe r. riyle kalahal$n içinde sizi bula­
O rada golle r a tı l ı r ka rşılİklı. ra k "çok güzel bir soru11 olarak ni­
Kötü tez a h ü r a t y a y ı n l a n m a mış telerse sorunuzu . Hele bu da o­
bir genelge yle y a s a k l a n m ış t ı r. lu rsa . Aman da o an, ne de güzel
Top sa h al a rı nı n en meden i seyir­ bir andır. O am çerçeveletip mi­
cile ri pane l , k o n fe ra n s s ey i rc il e­ safir odanızın en müstesna yerine
rid ir. çivilemeniz ve kendi evreninizin
Tu tulan oyuncuya destek , ışıl­ size sunduğu her türlü dost mecli­
tılı bir gülümseme , oluıniayan bir sinde bir punduna gelirererek o
baş salla m a (ikisi bi rli kte de ola­ 11an11dan, ondan . bahsetmeniz ve i­
bilir) ani. bir göz kırpm a , m üsteh­ ki golle öne geçmeniz işten hile de­
zi bi r ifadeyle yanın ı z d a kinin (e­ ğildir.
ğer tanıdıksa) kulağına fısıldan an D üş ünsenize , enselerin görüş
bir iki sözcük- tanıdık u z a k t a o­ mesafinizi doldurm aması için , ka­
turmuşsa - ona d oğr u d önerek " o­ fanızı hafif yukan kaldınp, biraz
l a y ı· n asıl koydu a m a " a dlı m i­ da hoynunuz tutularak ve odu n
miklerle gö s te rilebi li r. yutmuş gib i dimdik oturarak yük­

S e y i r c i ol a r a k k i m i z a m a n seklerdeki bir grup bilgini izleme­


hangi o y u n c u y u t u t a c ağın ızı b il e rek gel i rsiniz s a h a y a , d iğiniz, sizin görü�lerinizin de herkes için önemli oldu­

kimi zam an d a o yu na geçildiğinde ve o y u n c u l a r sıra y la ğu , ilgiyle dinlenme kle olduğu, birbirinizin d oğrudan
topla oyna maya b aşla d ığın d a se çer s i n iz oy unc u ri uzu . 0- y ü zü n ü z ü gö rchild iğin iz , dilediğinizce söz a lıp , konuşa­

yuncula r yü ksek b i r yerden aşağı doğru ü zerinize topak bild iğiniz mekanla r düşlesenize (yapsanıza). (Eğer hala

top a k b ilgi üfü rmcye başladı k l a rı n d a y s a a ş a ğı y u k a rı kısm i k a tartik top sah a l a rınd a bize birşeyler olmasım

durum şud u r : Ki m i , d o n u k bi r i fad eyle boşl uğa kon uş­ bc kü yo rsa k daha çok bekleriz) Bütün sözler ilgiyle din­

m a kt a , sonsuza h a k m a k t a d ı r. Ki m i çok u ra k a m " veri r, lcnmeye d eğe r değil mid i r? (Hele yanianna "usulca duy­
"bi lim se l"d ir. Kimi ko n uş m as ın a "bugün lla tıda" d i y e rek gu l a rı d a ili ş tiril m iş se ) D üşüncelerin kodlandığı ağızlar,
b a ş l a r, " a d a m l a r" d i ye dev a m e de r. Ö t e k i t ed i rgind i r, be yinl e r, d i ller h a n gi kategoriye göre sınıflandırılahilir?

tekler. C üm lele rin y a rısını y u t a r s ü re kl i . Fi i l i e ri a l a.:.. Da ğa r cı kt a bi riken bilgi yığınla nna , gönderme y apılan
mazsınız. Ve he m en hemen b i ri m u t l a k a n ü k telidir. Ç o k ka y n a k l a ra , bi rbirleriyle ilin tilendirilmelerindeki yet­
fa zlad ı r.' Fa rklı ba k a r. S özle ri , d i ğe rle rinin konuşmala- ki n li ğe göre mi ? İ n sa nl a rın sözlerini belli ölçütlere göre
irtifalandırmak, bunl:ırdan yeni iktidar biçimleri tu­ zenlen m iJ , yükJek nutuk mekanları iae bu yaralara yö­

retmek mecburiyelinde miyiz? nelik tedavi kurumlan. Biılerte bu m açl a rın daimi ma�·
Ne bu bavalar? lupl:ıı r ı, bütün bilı;i(m)ler, bilg:inl iğe d oğru aıradan io­
C ü nde iki yUz kelimeyle konuşan ins:ınlar, diğerle­ sanl:ıırın içine doğru - "m" takınolanndan m ülksüzleşin­
rinden ne bakımdan dah:ı geri ve dcğcuiıdirler? ( 'iye eeyc kadar bu ya ra ların ebedi paoeumane&Janyız.
yangından en son onlar kurt:ı rllacakur?) Iki yüz uyuı­ K :ı p k:ı ra nl ı k bir belinizliğin ortaaı.odan üzerimize
nın m a tematik aleminde dört yüz ya d:ı dört bin sayısına hasbelkader bir ıtık dUtUrUlerek yola çıkartld ıi' m tz bu
göre daha mUtevui olan .yerinden dolayı mı ? Onlardan ge:cegcnde her daim olu�u /ol u tabilme k teo gayn ne var
öğrenilecek hiçbi�y ola m a yacağının ön k :ıh u lüy le , on· nıülüm olan all:ıhatkınız.a? Sı na a m amı tın imkanına, sı­
l a ra çok teY öğretilmesinin gerekliliği naeıJ r:ıeyoneiJtlti­ nır Ju rum la rı n ötesine batka n atıl tatırız kendimizi?
rUebilir? (So nnak bile ayıp. Bin türlü, tüptU rlU açıkla· Kendi içimi�e çık t �mı ul an daha U%Wl bir yolculuk tü­
ma bulunur) Tamam anladık t a böy let i bir yarSJiama rü var mı k i bu gezqende ?
hakkını kimden alıyoruz? Diı kim oluyoruz? Tanrı mı­ Ye bu yol cul ukt a •mr varolut eatetiii olara k cu k• dı­
yız? Yoke:ı diıcrlerine göre daha mı az ölümlüyUı, yaru tında var mı batka tu tam ağı m ız? (Yok t:ıbü. Za ten ben
yeterince ölümlü mü değiliz? bunların hepsini beni beğen in diye yazdım' Benle özdet·
Elitizm, populizm t ar tı§m aların ı d ;,ı gene aynı yüktek le�in. Ne diyortam bat sallayı p , gülüm�eyip, göz ka mat·
mekanlarda yapıyoruz. Bir ' J f :ı l k' ka v ra m ı nı n petin de urıp, beni onayl.ıyın diye yaı.d ı m . Talolıo bana bayah­
döneniyol"U%. 'e biçim bir JCy&e. Top gibi yu var l;.ı k ını? mı ya§ayayıı n . Dünya önce kendi etrafında, aonra gidip
Ne biçim bir tey bu 'Halk' ..Ben hiç halk görmedim.O­ güneıin etrafında, eonra da gelip benim etrafımda dön­
t u :ı ki ta p okuyup,aok ak ta ,otobüate önümüze ç.ıkan otuz sün. Dünyanın bafı dönaUn. DUoya böyle olettn kral da
kiıiyi görüp,otuz milyonluk,:ıltmış milyonluk genelleme· ben ol:ıyım .) 13BN UE ' n EN HEP BENSEK SEK BEN
ler, aoayopsikolojik çözümlemeler yapıyoruz. llu' l l :ı lk ' YEK llEN OEN BEN BEN BEN DE HERŞEY BEN DE
ya ad�m ol m a z, geri birtey Qluyor ya da zemz.em euyuyla UEN BEN . . .
y ı k anm ıt,'ku taal bir�y. Ne biçim bir şe y b u 'Halk'? Yu - SONSÖZLER
kardan atallya dofru bakılınca görülen lo•anın ayoJ Yat•nu paylqma­

bir §ey herhalde. Bir miting al:ınında cLğı ve sorunlarını bilmedip iniAn·

kUraüye çıkıldığınd:ı, bir pa oeVsem ioer Bilgilllerin ların •orunlarını çöı:eeek çözü mle­

k olı uğu na oturulduğttnda, ya da biriei o­ ..,


re uhip olduğunu unmae• budala·
larak ötekilerin arkarnıula yürüdüğünü, çogıı lık, kendini beğenmjtliktir. Böyle
ne itteraek onu ya p a c a k l a r ı nı bi ldi ği ­ bJr uzaktan lnunc:ıllık uygulamuı­
miz/hiaaetliğimiz :ı � a rda . bilgi(nı) tırtık. nın o inaanların botuna gidecek �

Jlalk ,bu, apğı d a ve mutl.ıka geride ouçlar yarataeağını 1aomak aptal­

olanları betimlcyen sözcUk olnıalı. Yokea 11ilgi, onltıruı l.ıktı.r. Ayclınlar,Batı a.k.ılcıLpnı.o ta
sokaklarda, evlerde, ka hve le rde, olo­ batından beri kendilerini öğret­

büslcrdc insanlar var, hep. Dium gibi ve llliilkii. men, dünyayı bir okul ve innoları

en az bizim kadar ina.ınlar. Ve bi:ı bu az· da uyul öğrencüer olarak görmlif­


man genellemeler, çö zümle melerl e ömTü­ Bilgi, onlann lerdir.
müzü t üketi p gi tti k t e n eonra da olacak Paul Feyerabend

insanlar. benlikle1·intleki Kenclitıini diğer herke• gibi ö·

Bilgjolerin çoğu bilg&(m ) artı le. D i lgi, l&iınHi olarak görmeyen birinin,
onların mUlkU. llilgi, onl:ınn benlikle­ ytıraltıra yUzletme noktuına ulatabitmek i·

rindeki yaralan ya p tı kla n eğreti bir ya· �io kaledeceği yol �ok u&unclur.
m a . Bu nedenle her tUrlU kar�ı görüt, ytıptıkları Yüxletme no k ta 1 ı nd a ne mutlak

benliktekj yaraya yönelmit bir ok, her cahiller ne de yetkin bilgeler var·

tUrlU tnlltma bir maç, bir aavaJ. Insan-. eğreti bir dır. Sadece halen bildiklerinden

l:ırm yaıamlannın giderek bütUn dönem• dıaba (aı:luını birUkt.e öğrenme gi·

lerine yayı;ınla §lı rı l:ı n öykünmc,bcn7..ef· ylıllıtı. ritimj içindeki ineanlar vardır.

me, ö zdetle tm e isteklerine yönelik dü- Paule J.'re ire

27
Uçurmak eskiden 'sınıfsız'dı: eski ı:ıman filo:ıonarının ayrıca­ edilmiştir.

Isteyen, istediği yerden istediği­ lıkları reddeden yaşanın turzları ' M arjinal' endüstri, bayrağ)�ı
gerçekte 'istemediği' kadar-uça­ da, 'uçurmuş'larıo benimsenme­ göndere çekeli beri, 'uçurmuş'
bilir, uçurabllirdi. Bu her isteye­ sinde etkili olmu,ştur. taklitleri, eski ve yeni sahicileri­
nin uçurabileceği anlamına. gel­ C U çl ü bir 'iddiasıılık'ta te­ nin yerini almaya hazırlanıyor.
miyor yine de, öyle kolay kolay meUenen bu geleneğin fiiO'.tofl arı, Sıkı bir 'örgü tlenme'yi gerçek­
izin verilmezdi . Insanların ku­ ' n o r m a l/ano r m a l ' o l u ş u m l a r ı leştirmek için, karşı ç ı k t ı k l a r ı
rumları yaratıp, büyütmesinden t a n r ı n ı n i$lCği y a d u doğa nın söylemleri, tarzları, yöntemleri
önceki zamanlarda. cemaatler zenginliği Liçimindc dile getir­ kullanmakta sakınca görmüyor­
yavatlığı erken keşfetmenin erin­ mekle, 'uçurmuş'ların kendili­ lur. 'Uçurmuş' ticaretinin muha­
ciyle, 'uçurmuş'u da kendilerin­ ğinden hocaları ya da hekimleri sebesi iyi tutuluyor. Pazarlama
den biri sayarlardı. Böylece 'u­ sayıl mışlurdır. Oöylecc, dOnyaya ve satış elemanları, d iy ale ktik
çurmuf olma h a l i bir 'ayrıca­ fazla sataşmu dun, hayatı açımla­ öncesi teziere başvurarak ayrım­
lık'la tanımlanmu, dünyanın ve yarak yaşama ve yaşatabilme yo­ ları kolaylaŞtırdılar, dünyayı ka­
inaanın bi r d u r u m u olarak te­ lunu tutan· bu 'sezgi sahipleri', baca ikiye ayırdılar. Normal o­
vekkülle karşılanırdı. Uçurmu­ 'uçurmuş'un, yani 'sczginin öte­ lanla olmayan arasındaki gidiş­
fUn yeri de herkesinki kad:ırdı. ki sahibi'nin bir anlamda 'sczgi gelişler, yolculuklar, deıınmeler,
TevekkUI a n l a y ı ş ı y l a , ' a lgının kardeşi' olmuşlar-
k a l n l a r a ' n ı zorlayan b u ' mec­ dır. Ama bu iddia-
t u p ' a se\·giyle b a k ı l ır, o n d u n sız kardeşlik' ken-
korkm:ık şöyle dursun, tan rısal. dini, şimdi bir tür
Derdini
bir armağan gibi k�bul edilerek, 'kodluma'yu denk

mevcut ilgi ve yakınlık sürdürü­ dUşen 'beyun'dan Anlatamaya nlar


lUrdü. Üstelik o n u n yükseldiği uzak tutabilme er-
katlardan dolayı d a , birileri ya demiyle, 'birlik', Için
da bir şeyler suçlanmazdı. Ve za­ 'topluluk' ve 'ör-
manın bilinciyle, 'dünyanın insa­ gUtlenmc'den ko- Ansiklopedi
na faılu geldiği' yaklaşımı yeri­ rumuş ve mitolo-
ne, bu halin 't:ınrıdan geldiği' jik bir benzetmey-
Paradoks
benimsenmiştl. l e , h e r Pcgas u s
Diya lektil<a'dan:
B e l k i de d ü n y a b i r filozof (Uçan At) algırıın

cennetiydi. Saygı görmek dı,ındo başka kapılarında

bir ayrte:ılıklıırt olmayan, birtıı· yurt tutmok üzere

kım 'tuhaf' şeyler söyleyen, işi­ havulanmıştır. nöylcce yalnızlı­ arayışl:ır, belirsizlik ler, dene­

tilmed ik bilgiler veren, keh::ınet­ ğın yurdundaki her 'uçurmuş', y_imlcr, ke�ifler, meraklar, ince­

lerde bulunan, 'um url:ırı dünya sezgi nin yalnızhıştırıcı etkisine u­ likler ortadan kaldırıldı. Herke­

değil' gibi görünseler de, evrenin l:ış:ıbilmiştir. Söylencenin bugü­ se bir bilet verildi: Durduğun ye­

«Jerinliklerine ve sırlartml göz ve ne gelmesinde, kaybolmadun, a­ rin dönüşü yoktur. Ya ordasan ya

kul:ık kesilerek, hay:ıll d:ıh:.ı de­ zalnıadan varlığını sürdüı:-mesin­ burdasın. Böylece dünyanın ka­

ğerli kılacak fikirler bild iı rc n , de 'sezgisel yalnızlığın mistik gü­ pılarına biri daha eklendi. Öteye

mes'elleri sohbetten sohbete :ın­ c ü ' h e p ö n e m l i o l m u ş t u r. n u geçmek isteyenlerle, kendini a­

laularak dünyayı dolaşan, cüret 'mistik iletişim'in yo�un elckl riği y:ık basmadıkları 'eşikte' hisset­

ve h ı rçınlıklarında bile, boşlu­ olmasaydı, ııczgi dahil dünyanın tirmek isteyenler birbirine kanş­


ğun, hiç iğin karşısında durduk­ tOm kapılarının farkına bile var­ tırıldı. Bir 'türedi' uçurmuşlar

larını sevdiren, şimdi 'sczgi s:ıhi­ m:ıyabilirdik, sonsuza değin . . . sınıfı çıktı ortaya. Ta kli tlerinden

bi' diye :ıdlandırabileceğimiiz bu U ç u r m :ı k şimdi ' ka tegorize' ne kadar sakınılabilirdi ki? Ha-

28
lü s in a s y o n , ·t aklidi ge rçeğin yeri­ yok: Ne e l leri n de tez ne içleri n�e sı y l a u laşt ık l a rı ' d ü zey ' de uçur­
ne k o y a n , ve ·m o dern z a m a n ı n y ı k m an ı n a ğ ı r l ı ğ ı n a denk b i r h a­ d ukla rı hiç bilinmeyecek . Uçur­
sa y ıl ı ' uçurm u ş ' u n u d a r a h a tsız f i fl i k . O n l a r y a l n ı z c a ' g ö s t e r­ m a n ı n ş a h s i , m eselen i n s e insani
ede n s a h te gel e n e k h ız la ya ygın­ mek 'le i lgileniyo rla r. olduğu bil inse de b i lme zde n geli­
la ştı . O ysa ' u ç u rm u ş ' , ' yı k tığım d u­ n ecek . H içbi r ayrı c a lık talep et­
' U ç u rm a k ' eği l i m i ve e y le m i­ varların a l t ı n d a k a l dım' d i yebi­ m e de n y a ş a d ı k l a rı , b u n u n i ç i n
n i n ' ş a h s i ' o l d u ğ u , k a yn ak l a rı , lend ir. ' U ç u r m uş' o n la rd ı r: Yık­ k o n u ş t u k l a r ı , s u s t u kl a rı ya d a
sebepleri, oluş um biçimleri n a s ı l t ı ğ ı duvarla rın a l u nda k a l m ı ş , iç­ k ü s tüklerı , ama modern horgör­
olursa olsu n , farklı ve benzemez leri nden öyle taşlar y uv a r l a n � ı ş , me yö n te m le r i yle k ı rgın l ığa uğra­

o ld u ğu , ' u ç u rma ' n ı n d ü n y a y a i­ ö y le b ü y ü k k a p ı l a r a ç ı l m ıştır k i , t ı l d ı k l a rı , herkes a d ı n a h iç b i r


l i ş k i n ka yg ı l ar ve z o rl u k l a r d a n k i m se d u y a nı az . B i rbirlerini o n­ ş e y o l m a k isted i k leri, d ünyaya
gel se d e ' i ç k i n ' o l d u ğu , h e r ' u ­ l ar d u y u yorlar. · a çı k ol uşla r ı y la herkes adına gö­

ç u rm u ş ' u n kendi 'şöhre t i ' y le ya­ ' Ve l i ' ler, ' DeW ler, ' Pionecr'ler ze a l d ı k l a r ı , b u n u n s o n u n d a

şama s ı n ın yeterli o l d u ğu ihmal e­ u ç tu k ları yera l lınd a , k en d i l e r i n i d ü n y a n ı n d ı ş ı na doğru nasıl zor­


d ile rek , bu ' şöh ret ' e ' sı n ı fs a l b i r g ü l ü m se tece k bir şeyler b u l u y o r la ndı kları, asilik, pasiflik ya da
ayrı c a l ı k ' k a z a n d ı ra c a k derece­ o l m a l ı l a r ş i m d i lerde : Ç ü n k ü ' u­ tem bellik olarak adla ndınlan ve
de fa n t a z i l e r , e k s t r a ö z e l l i k l e r, çar gi b i ' y a pa ra k a y a k l a r ı n ı yer- hemen her. zaman ürkülen , kor­
k u la n , fa z l a gele n e yl e m le r i n i n
ge r çe k te kendi m u tl ulukla rı ndan
çok b a şk a l a r ı n ı n m u t l u l uğu yla
i lgi l i o l duğ u , bir i n san ı n düş le ri- ·

n i gerçek l eş t i r m e k , yaşatm a k i­
çin nasıl ve nerelerde ç ırpınd ık­
la rı , ' y i ti r i lm iş ' ya da 'lanetlen­
m i ş ' olacaklarını hile hile bu

d ü ş ler i yaş a t t ık l arı v e her şeyin


sonu n d a t ü m ü y le kaybolmak için
' d ü n y a ve hen' y a l n ız lığ ına uğr�­
yıp artık 'uçurm uş' ç oc"Q.k l a rdan
old u k l a rı . . . B ü tün b un l a r ne ka­
d a r a n l a ş ı laca k? Kim a n i a y ıp
p a y laş aca k ?

Bir ruh olara k , uçurnlllt ların


.
m u cize ler son ra dan ve va h ş i b i r de� kesern eyen y� n i uç u rm u ş l a r v a r l ığl n ı bil mek , on l ar ı tanımak­
. a b a r t m a y l a y ak ıştı r ı l d a . Burada ­ s ı n ı fı n ı n gü rü l t ü s ü , mek a n i k k a­ -
tı r. ' U ç ur m a ' y ı , ayrıcalık olarak
u n u t u l a n· ve en ö n e m l i o l a n s a , n a t s e s l e r i , s a h i c i u ç u r m uş l a r ı sın ı flandırmak i se bu niha aykı­
duvarl a rı d a ö nc ülerin y ı k ılaca­ g ü l ü mselecek b i r ' d üzey'e u l a şt ı : rıdır. Ama 'sezi yo rsanız' ya da
ğ ı y d ı . Y ı k ın a ta leb i n d ek i 's a m i­ 'Ço� a l a me t le r bel i rd i . . . ' .
' an lam a sevgisi'yle yo ğun laşmış­
m i ye t ' onlara m alısustu ve o n l a r A m a a ra m ı zd a olan ve ol ma­ s a n ız_, bilin ki 'ayrıcalık� tanıdı­
d u va rl a r ı ç o k t a n y ı k m ışl ar d ı , i ç­ y a n esk i-ye n i tüm sahici terin me­ ğı n ı z i rısanla.r, bir tarzda 'uçqr-.
l e r i n d e k i d u v a r l a r d a h i l . Ye n i �çlcleri a n iaşı lm a da n ka lacak. ,
m u ş. la rı n ara sı n d ad ı r.
yık ım l a rd a o n l a rı a ra m a k boşu­ O n l a r ı n d ü n y a y a v e i n s a n l a ra Ve b u paradoks sizi üzse de ,
nadır a r tı k . . ç ü n kü ' yen i rağ men , d ü n y a yla i nsan , insanla onl arın ' u ç u rm a ayrıcalığı ' n ı o­
y ıkıc ı 'l a rd a , eski d u v a rl a rı yeni­ i n s a n , i n s a n l a d oğa a ra s ı n d a k i n a yl a ma n ı z i ç i n , s ize i h t i ya ç l arı
le ri n i kurmak için y ık m a acelcsi · ' öl d ü r ü c ü ' i l i ş k i s iz l iğe rağm e n , y o k t u r. §
ve h ı rs ı n d a n b a ş k a b i r e y l em ' a n l am a k ' v e ' a n l a şı l m a k ' ç a b a- 1-IAYDAR E RGÜLEN

29
Hangi

··ps i l<iYATRiST .. ,

Modern op ülkemize ilk görüşü . Avrupa 'darı ve do­ zılışını esas alıp Fransızca
olarak fra n s ı z c a g i rd i . layısıyla kelimelerin Fran­ okunuşta ısrar e d iy o r u z .
M u h te melen bu y ü z d e n , sızeastndan vazge ç i l erek, Kelimenin İngilizcesini kul­
nbbi terimierin çoğunda, o ülkenin politik yön değiş­ landığımıza göre , okunuşu
arada uzmanlık dallarının tirmesine paralel olarak İn­ " saykayatrisr" olmalı. Oysa
adiandıniışında da bu dili gilizccnin yeğlendiği düşü­ biz onu psikiyatrist olarak
kullanırız. Fransızca olan nülebilir. Üstelik son za­ okuyoruz. Ancak bilindiğii
k e l i m e l eri Türkçe y a z ı m manlarda her cümledc bir gibi bu terimin Fransızca­
kurallarına uygun olarak iki İ n gilizce kelimeye yer sında " ist" rakısı yok. İngi­
yazanz. Ancak son yıllarda vermenin çok "in" olduğu lizce bir kelimeyi Fransızca
bu genel uygulamada bir d a göz önüne alınırsa bu okumak, harika bir sentez!
ayncahk oluşru ve psikiyatr görüş akla yakın da g e l ­ Bunun Türk halkının sen­
demeyi bıraktık, psikiyarrisr mektedir. Ancak bu öner­ teziere düşkünlüğünün bir
demeye başladık. Bu yazı­ me iki aÇJdan cleştirilebilir. örneği olduğu, bir zamarı­
da, psikiyarr'dan psikiyat­ Birincisi, bütün tıp dalları lar moda olan Türk-lslam
risr'e olan değişimin ça�nş­ arasında bu değişimin ne­ senrezinin pek tutmaması
tırdıklarına değinmek isti­ den psikiyatri ile sınırlı kal­ üzerine yeni senteziere yö­
yorum. dığıdır. Öyle ya, kadın has­ nel i n diği ve söz k o n u s u
Öncelikle nedenler üze­ railkları ve doğum uzmanı­ Fransızca-İngilizce sentezi­
rinde duralım. tık akla ge­ na eskiden olduğu gibi ji­ nin bu eğilimin bir ürünü
len şüphesiz, bu değişi min nekolog diyoruz, jinckolo­ olduğu dahi öne sürülebilir.
ülkemizin son yıllarda için­ jist değil! İkinci eleştiri ise Bu tartışmayı post-eylülist
de bulunduğu Amerikan­ şu: Ç,ok şaşırtıcı bir biçim­ (bir sentez de benden) uz­
l a ş m a n ı n sonucu olduğu de, kelimenin İingilizce ya- manlara bırakıp, psikiyatri-

30
ye geri dönelim . bıraknğl bu boşluk, ilk or- büyüsüne kapılan bir psiki­

P s i kiya r r ' d a n p s i k i y a t - raya çıktığında öz.cllikJe de­ yarriye en önemli kuramsal

rist'e olan değişimi bir kim- neysel bir bilim olan psiklo· dayanak psikanalizdir kuş­

lik arayışının sonucu olarak ji tarafından doldurulmuş­ kusuz. Üstelik o çok sevdi­

görmek istiyorum . Söz ko- rur. ğimiz. ''İST" takısından da

nusu k i m l i k arayışı yalnız P s i k i y a r ri n i n öz e l l i k l e vazgeç memiz gerekmez bu

ülkemiz psikiyatrisinin de- ü l ke m i z d e k i d u r u m u n u n yeni k.imliğimizde!

ğil, genelde dünya psikiyat- b i r d e ğ i ş i m i ve h a na b i r

risinin en güncel sorunla­ dönüşümü gerektirdiği or­

nndan biri. Bu arayışa yanıt radadır. Psikiyacr-psikiyat­

olarak, yeniden np camiası­ rist örneğini bu değişimin

na geri d ö n ü ş öneril iyor. bir habercisi, ancak yanlış

Söz konusu geri dönüşün bir habercisi saymak gerek.

bilimsellikten geçtiği düşü­ Yanl.ış diyorum, çünkü psi­

nüldüğünden, "bilimsellik" kiyatrinin kendine özgün­

hiç bir zaman olmadığı ka­ lük ve ayrıcalık kazandıran

dar moda oluyor; herkes a­ yerini bırakıp diğer np dal­

raştır m a d a n , ç i ft körd e n , larıyla aynı sıraya girmesi­

skaladan bahsediyor. Oysa nin hem doğru hem de za­

psikiyatri " bilimsel" olabilir ten ol3sı olduğuna inanmı­

mi? yorum. Psik.iyatri böyle bir

Tıp dalları arasında psiki­ kimlik arayışını görece ya­

yatrinin çok ayrıcalıklı bir kın bir tarihte yine yaşamış

yeri var. Herşeyden önce ve logos'un büyüsüne kapı­

bunu kelime kökeninde a­ lanlar nöroloji 'yi kllfmuş­

çıkça görebiliriz. Psikiyatri lardır. İşte o zamandan beri

Yunanca 11 psukh�=r u h " ve psikiyarri sözün büyüsüne

" i a tre- h e k i m " den türetil­ kapLianların ilgi alanı olarak

miştir, ruh hek.imi anlamına kalmıştır.

gelmektedir. Oysa bilindiği Öyleyse, ü l kemiz psiki­

gibi tıp d a l l a rı n ı n b ü y ü k yatrisinin mutlaka gereksi­

çoğu n l u ğ u Yun a n ca " lo- nim duyduğu bu değişimi,

gos " tan gelen ve " bilim " onu s ı r a da n l a ş r ı r a c a k b i r

anlamında kullanılan " loji " yönde ve " psikiyarrisr " kcli­

takısı ile sonJanırlar. Bir an­ mesi gibi bir takım anlam­

lamda psikiyatri daha başın­ sızlıklar peşinde aramak ye­

dan " bi l i m " den vazgeçmiş rine psikiyarrinin oldukça

ve yalnızca " he ki m '' olma­ eski ancak bizler için bak.ir

n ı n a l ç a k gön ü l l ü l üğ ü n il alanianna yönclebiliriz. İn­

kabullenmiştir. Psik.iyatrinin sanı d ı ş l a mayan ve sözün

31
Kafuma gelen bir düşünce veya beynimin gündemine gelen herha n gi bir konu ,

beyin hakimiyerimi ezerck b�ka zihinsel düş ü n ce le ri alt ü s t ediyor v e hemen zih­

niıni dağıtarak sıkınn vermeye b�l ıyor. bu b�langıçtan sonra d üşünceler bir i ken

ç o ğ a l ıy o r ve

d i-d i m bey n i ın allak

b u l l a k o l u yo r .
d i-d i m
Tabii ki sonu nda herhangi b i r uğr� beynimin bütün üyle ve gönül rahatl ığıyla de­

ğil beynimin dışa açı lmaya fı rsat bu labilcn çok az bir kısmı ile ve wraki olduğun­

dan çok kısa sürüyor ve sürerken de h u zursuzluk içinde sü rüyor.

Çok sevd i ğim insa n ları di mağı mda temiz ve net ol arak tuttu ğ u m zaman çok

mutlu ol uyorum . ama , bunlar zi hn imdcki gariplikler dünyasına kanştığı zaman

değerleri kayboluyor.

Gözleri m i yani bakışlanını bir yerden bi r başka yere çevi rdiğim zaman zih n i m da­

ğılıyor. Ne düşündüğ ümü bil miyorum. Karmaşa ve sıkıntı , sıkı ntı . . . Giderek, daha

önce biraz sabredebildiğim sıkıntı lara qa dayanamaz oldum. Öfke halinde; insan­

lara , eşyaya dönü k tecavüz halinin, artık Al lah'a isyana dönüştüğünü hissediyo-

rum.

Çanakkale türküsünü hatı rlıyorum . O türkünün di-di m , di-di m şekli ndeki nağ­

melerini karşımdaki insanlara bakarak düşünüyorum ve b.u gürültüyü komik bul u­

yorum. ( ö r n e ği n , 1 9 2 1 y ı l ın d a Yu gosl avy a ' d an m i s a fi r gelen S ı tkı dayı ve

yenge'ye bakarken)

Nedret amcaya ve Vahit amcaya baktığımda; "güzel olmuş, hamuru iyi tutmuş"

diyorum ve onlan böreğe ben zc tiyorum.

Bana i ğne yapan Neriman teyzcnin evinde iğneyi old uktan so nra, o sırada karşım­

da bulunan insanlan; annean nemi , Ali amcayı , Neriman tcyzeyi ve kı zlan Asu­

man'ı adileşmiş insanlar olarak gördüğümü hatırlıyorum. Özellikle , Ali amca ile

Neriman teyzenin evlendi kleri ni ve Asuman 'ın doğd uğunu düşünmüş ve bunu a­

dilik şeklinde algılamıştı m . buradan düşü nccleri m Çiğdem hanıma , sırtıma bi nen

Levent'e kaymıştı . Bu adilik algılamasına onlann neden olduğunu d üş ünerek öf­

kclenmişrim .

..
SngiJi ]., S�ıruı uüı{llmlldığımır- ifin y�Zz.ıknnı ir-insiz. -pe rumuuu y�Zyınl�Zmlllı urundiı lıiZIJılt.
Özii.- di/em. Şizofrcngi.
·

32
Ve gitti l e r ,

D u r m a k sızı n yi n el eni ş ,

O yab ani atların haykı rışları ,

Sussalar b i l e. duyın ani a zlık ed e rnc eli ğin bir ç ö küş ve y e ni d e n diriliş

hikaye s i , gitsen d e seni sen ol a ra k hi sset rn.ediğin zanı.ana dek

sürecek bir tekrardan ibare.t olanı y a şanı.ani ay a i ç tiği n antl a r

k a hka haları na b o ğulur, uyku ve uyaıu ldık a rası nda kabu sların o l u r o

günkü , şimdi git yarı n yine gelirsi n diyeınedi ği n o yab anıllıkt a n

alı rsın gücü nü ve güçsüzlüğü nü , ölü müne m ü c ade l e ettiğin herşeyi

i z bı r ak nı a k s ı zı n gö mnıek i s te s e n de yap amayacag.ı nı bilirsi n . B ir

ıslı k. gittiler mi? -hayır sen çıkardı n k.afanı o b ulanık sudan şiir ve

dü z yazı arası n daki duygu la ru rn s a l farkı bilemeden öl e c e k s i n dedi .

B azen u m u r u nd a olm uyor değil mi ? Ö n e nı l i deği l o zaten her ·gü n

kendi k ü ç ük t raj e di l e ri n.i yaz;ını.amalctan ınu zd a ri p ı ıtangaç oğl an

çocuğu ol m aktan başka bir şey yap mak ta i s t eıniyor I<;J nı. d e mi ş t i o
.

çocl.ıklar büyüyecek diy e , kin1 a rka s ı ıu sıva zlarn.ı ştı ku şal<tan kuşağa

geç i rilen hu nı. nı.aıu n , kinı. böyle olnı.ası ge rekti ğini s öy l e m i ş ti , kim

kur u ın u ş b i r ç i ç e ği n .her· gün sulaıunca yeşereceği ni s öyl e in.i ş t i ?

IZah rolası hü znünle dur, dur ki aya kta kı sa cık bir traj edi anını yaşat

o nl ara , o ıılar ki ne g ü z el ınu tl u du d ar kendi ın.utsu zluldar.ı .i çinde -

U ç al<. dü m d ü z bir şe hi-i n askeri havaalaruna i n diğinde ka rş ıl a şa c a ğı n

· rn a n za r a yı bil nıiyo rdun deği l ın i ca navar ?

33
n l n "AK l L HASTAS I ". M ü c e v h e r� ev eş y a s ı ., e l ­ l-I a s t a n eler olm a s a ?
b is e ? 2 5 yıl önce v a rd ı , b i zi m köyde deli­
ı li -�
· Ki t a p l a n b a ş k a m a l m ü l k ü m yok tu r le r. Ada m saraydı . Çekip dağa giru­
M a s a ba şı işleri , bir yere b ağlı ola- ben im . y o rd u . Zincirliyorla rd ı . H a s tanel e r
r a k ça l ı şm a k beni sı k a r. K r a v a l t a k­ i y i old u .
m a y ı se v m i y o ru m . Mcm u ri ye t i sev­ S in e rn a ?
m iy o ru m . Kr a va t a fede rsi niz yu l a r. T V scy rcd i y o ru m . H a berle ri , fi lm le­
ll•m ce b i r a n l a m ı y o k . H e r k o y u n ri, gece j iırı n a st iğirıi . K ı r m ızı Kollu­ B i n ÇİFTÇİ, 65 YAŞlNDA.
kend i h acağın d a n a sı lı r sözü n ü ka­ ğu scy rede m i y o r u nı . l l a b a nı a a i t
b u l etm i y o r u m . Ne m e l a.zı m cı l ı k en TV ' n i n rıı ü l kiyet i . Del i ?
b ü y ü k a l ç a kl ı k tı r. İnsa n t opl u m s a l Ne diyeyi m . O k u m a y a z m a bilm e m .
b i r v a r lı k t ı r. Top l um so r u n l a r ı y l a Ta r i h t e h a n gi d ö n e rn d e Se rseri serse ri geze r. Ş e y konuşur.
ilgi l c n rn es i ge re k i r. İl gi l e n m i y o r s a y u ş a rn a k i ıs l e rd i n i z ? U yd u r b i rşeyler yaz işte .
gitsin ma ğa rad a y aşasın . Dev a m lı geç m işle ri ilc ö v ü ne n l e r ge­
lece k ten ü m i t le rin i kesmişlerd i r. Ya­ Teda visi ?
H a y a tın a n l a m ı ? şad ı ğı m z a m a nd arı m e ın n u ıı u m . H a s t a nede y a t a rsan olur. Ç o k iyile­
Bu d ü nyaya kend i İ s t eği m izle gcl ın e­ şi rler. Yengem beni� deli old u , iyi­
d iği m i z gibi , y a şadığı m ı z ha y a lla o­ P s j k i y a t r i n a s ı l o l riı a h ? leşti . Ş a k i r y a ttı, iyileşt i .
l a gelcn ol a yl a rın i stediği m i z bri bi o l ­ Her kes kend i kend i sin i n d o k t o ru ol­
m a m asını doğal k a rş ı la m a mız gere­ m a l ı . ll u ö n e r i m i ge r i a l ı y o r u m . Ps i k i y a t ri ?
k i r . � a ğ a so l a b a k a r a k k a r ş ı d a n Çü n k ü o z a m a n ın e vcu l p si ki ya t rist­ Ne b ilcy i m he kard eşim . .
k a r ş ıy a ge ç s e k b i le , a l k o l l ü v a sı l a l c r, bu i şsi zl i k o rt a ın ı r ı d a ne y a pa r­
k u l l a n a n bi r in i n k u rb a n ı ol a b i l iri z. l a rd ı .
Bin EV KADINI, - 36 YAŞlNDA.
Ka i n a t?
B i rg ü n ko v a y a su do l d u rd u m . S ü ­ n in iN ŞAAT i şçi si. De l i ?
pü rge yi d a l d ı rd ı m . D u v a r a s ü rd ü ın . A k l ı n d a n n o k s a n d e ri z . B e y n i nd e
Çeşi tli şe killer m ey dana ge ld i . O şe­ J) e l i ? zcd e l c n m e ol u r. A k l ı n ı k a çı ra n l a r
kil le ri n m eydan a gel m esi tes a d ü fi ol­ A rife t a ri f ge re k m ez . A k ı l d e n ge si da o l u r. Ö ylele r de v a r.
d uğu gib i , k a in alm me yd a na gel m esi n o k s a n o l a n k i şi d i r be n i m d u yd u­
de tcsa d ü fidir. ğu m . ll a zı ki ş i le rde de akıl fa zlası o­ T ü rleri ?
l u r, o n u taşı y a nı az. D e l i he r z a m a n O l m az mı ? Kaç türl ü deli v a r. Ha­
B a ş k a .ü l kele r? i y i h i s sed er. Ç ü n k ü ge rçeği gö r ü r. li yle belli ol u r. Geziminden , konuş­
Çok geze n deği l , çok o k uy an b i l i r. Ben b u n a ta n ı k t a old u m y a n i . A­ m a s ı nd a n . H a s t a y a . Bilem ez , k o­
O k u ın a y ı se v i y o r u m . D o k t o r l a r ı n dam a ld ını ka y bet m i ş ti . H oca v a i z e­ n u şt uğu nu .
çe l i ş k i y e d ü ş t ü ğ ü n ü k a b u l c t m c k ­ d e r ken , h o c a n ı n n o k s a n ı nı a n l a d ı .
lc nsc s iga ra nm s ağlığa z a ra rlı ol m a ­ " Ağı r o l " d e d i , " a r a ba l a r ç a rpı ş a ­ '1'ed a v i s i ?
d ığmı k a b u l ede rim . ca k" . Ol m az ma ? Olm asa daha çok yürür,
tü rer.
Gelecek? T ü rle ri?
D ü n y a yı l o s u nc u kl a r i d a re ed i y o r . Va l l a bi l m e m . Z ı r deli v a.rd ı r. H i çbir A k rahan ı z olsa ?
Tos u n c u k l a n i i h ti y a ç d u y u l m a y a n şeyle ilgisi o lm a y an k i şiye derle r. · 1\e v a r el im i zde ? Ne yapabiliriz ki ?
bir d ü ny a ö zl ü yo r u m . A l etlerin i d a ­
reyc ih t i y a cı va r. in san l arı n id a re e­ Te d a v i s i ? Ps i k i y a tri ?
d il mesin i a k l..ı m k a b u l et m i yo r. Onu h e k i m l e r b i l i r. Ne bilcy i m ki ? Ne o ?

En t e l l e k t ii c l ? Ak rab a rı ı z '"'" d e l i � " o l s a ? l l a s l a n e l e r olmas aydı. ?


E n te ll c şm e ycl im di y o rl a r a m a m od a Ben de onla ü z ü l ü rü m . İ ns a n a iç a­ Etrafı s a r a rl a rdı. Dola riardı
o l a n bi rşey i ta kip e t m e k l a z ı m a s l ı n ­ cısı v e r i r. Ç ü n kü eld e n b i rşey gel­ �t rafa .
m i yo r.
da . fATiH ALTINÖZ

34
b e n i m le k o n u ş m a k zo­ çünkü dektorun hakkımda yen bir z a m a n ı n i ç i n den

runda bunu elleri n i n tütün­ önceden edindiği intibelo­ . sesler getirirler kuloğıma

den soro r m a m ı ş olmasın­ ro kafasında şekillen meye oysa düşünmeyi dizginle­

don anlamıyorum sadece başlamış teşhise göre dav­ mek için onu kulla n ı lage­

b o k ı m lı y ü � ü n d e d i n g i n ronmolıyım i l k önce çünkü len kodloro uydurmak için

b i r ifade v a r n e r edeyse tedavi sistemini çökertmek sesleri d e ktorun sesi n i

hayattan m e m n u n k e n d i istemem burada korunuyo­ haydi yemek sesini düzen­

halinde rol yapmak zorun­ r u m b u n u n k a rş ı l ı ğ ı n d a li olarak duymak gerekir

d o : B i r d o k t o r ü zeri n d e özg ü r l ü ğ ü m ü veriyo r u m ulaşomodığım seslerle bu­

beyaz bir üniformo haya­ d ı şarda g ü n d e l i k l i se n ı n günkü hayatın içinde ya­

tın tüm totaliter özel l i ğ i n i tahakkümünde yaşıyorum şamak istemiyorum o za­

bede n i n i n üze r i n d e taşı­ bir kez konuşmayı istedin man düşünce akışı n ı n gös­

yor bir müddet için yalnız mi kullanocağ ı n gereçler tergeleri değişiyor çağlar

d eğ i l i m ve k e n d i m d e n belli kendin i kelimeleri kul­ öncesinde i nsanların yal­

bahsetmem gerekiyor dek­ l a n a r a k i fa d e etmek zo­ nız yaşamak için gereken

torun dimoğındo aldığı e­ rundosı n sonuç olarak e­ he rşeye s a h i p b u l u n d u ğ

ğ i t i m i n koşu l l a n m a s ı ve sarel i n s a n ı n öyle temel sürekli baharın hüküm sür­

g ündelik mesa i n i n zorloyı­ bir özelliği ki bundan k u r­ düğü bir zaman olduğunu

c ı l ı ğ ı s o r d u ğ u s u c l lerde tulmanın çaresi yok tedavi sanıyorum lise n ı n göster­

saldırgonlığ_a bazılarında sürecimin devam etmesi i­ ge ile gösterilen olarak iki­

sonuç a l ıcı zorbal ı ğa ne- çin tedaviye muhtaç ve te- ye bölünmediği bakışlario

d e n o l a c a k ben i m l e ko­ davi edi lebi l i r olduğumu ve d o k u n m a l o r l a d i ğ e r

nuşmak zorunda çünkü bir hissettirmem gerekir yoksa canlı lara d o uloşılobildiği

doktor sevdiğim keli meleri üşürüm cinler ellerimi bağ­ bir zaman.

tekrarloya bilirim oma iste­ lar a r a y ı p ve b i l i n medik

diğim şeyleri söyleyemem bir coğrafyadon b i l i nme- S . K.

35

60' LARI N HARE KETLE RI

Yaıımııın ilk bölümünde (bakı­ Ne 68 öncesinde ne de 68 sonra­


Mayıs 68 \'C 60'1;lnn
nız Şiıofrcngi, sayı 2) hareketin sında kimse Lıcan 'ın devrimci yada
yalruu:a 'görünen' kısmını inc cledi · iktidar· h;lrd<ctll·ri, bireyci olarak uru mlanıcağın ı dü­
ğimiz ve 68 Mayısını katılanların şünemezdi. (birkaç cesur akadcmis·
(sağolsun) manuğı n ikna edici gü· bürokratik-kapitalist yen dı.şında tabi) O açıkça ve ltesin­
cu sayesinde, uygulamaya sokmaya lik.le 'Lac ıncı' ve 'Lıcın.sal' dı. A­
çal.ışok.Juı fikirterin tım tersi eylem· dünyanın yadsınması nıtezi hep, öznenin yınlmasının
lcre maruz kılmılaruu gözler önü­ (Khiı.c), )'3pı$al yabancıJ�maya yol
ne se rdiğimi z söyrene bil i r. Bunu
ve bu hJ•·l'kl'tll'rin
ıçtılı ve bu nedenle de atılamaz ol­
söylemek, paradoksu derinle�mek duğu idi. Mayt5 68 Strasında , pra­
ortaya koyduğu yt:nı
olacaktır, çunkü bu durumda, Mı· tik faaliyetin temel sorunu
yts eylemcilerini 'harekete geçiren' fi kirlerde ve kurum(institution) sorunu idi. La·
(nit e) gerçek bilinçdışı irkini n, hiç­ can'izmin gi z.cmU 'Yasa' ve 'Sem­
bit�y 'yapılamayacatJ' (faitc) ve as­ pratikknk kendini bolik' kavramlUt saysinde bu sorun
lında yapılmaması gerektiği 6kri ol­ gözlerden gizlendi, 'de hcto 'geçit·
duğunu itiraf etme zorunluluğu gösteren, baı?.ın1sızlık lilik ile 'de jurc' geçcrlililc arasında ­
doğac aktır. esas sorun ise bımb� ­ ki ıynm ortadın k.allctı. Bu açıdan,
tasansmnı giicii vt.·
kıdır. Herkesin de bildiği gibi , çe­ diter yazarlar, temel soru nu n hasır
�itli ölümler (öznenin ölumü, insa­ dirençliliğidir. alu edilmesini nğladığl için Lacın'ı
nın, anlamın ve öneminki, tırihinki borçludur: Peki ımı, .sizJn söylc:mi­
vs.), sözde bilimsel bir idcolojinin­ niıin konumu nedir?
yapısılcılığın-temsilcileri tarafindan Mayıs 68'in bu mikrokosmos
Mayıs 68'dcn çok önce duyurui­ üzerine _çeli�i, daha doğrusu pa·
mc:lc: ri ge re keni (gerçekte söyleye­
muştur. Kronolojik sırayla Levi ndoks bir etkisi oldu. Bir taraftın
cek.Jc:ri birşey vınnı�uına) söyledi­
Strıuss, L ıc ın , Bırthcs, Althusser 'yıpısılcılı.k eriyip gitti, kimse adını
ler ve fikirlerinin hırcketin eylemci­
bu ideolojinin tdıllığıru yapmışlar ; bile anmız oldu , hatta at� savu­
leri üzennde etkili olmısı için ye­
içlerinde bu makalenin yazannın dı nuc ula n bile, Foucault gibi, artık
terli süreyi elde ettiler, (en a;;r.ındın
bulunduğu bazı kişiler de 68'den ve/veya hiçbir zaman bu abmla il­
Paris emelijcn.siyası ve yayın çc:vrc:­
çok ônce yapısı kıl ığın içeriğini ve gileri olmadığlru ileri sürdüler. Di­
lc:rinde).Nc var ki, bu ctk.inin her­
politik etkilerini sorgulamaya başla­ ğer tıraftan ıyru yı urlar (ve yan­
hangi bir izine rastlamak mtimkün
mıştır. O günleri yaşayanlar bilir, daşları) hızla nritlı niteliktc bir 'ba­
değil. Bu id eologla rın 'idea 'ların ı
60'1ann başlannda Paris'te bazı ü ­ �arı ve 'ün' düz.cyine çıktılar. Yani
deb rinen nadir makalelerde ya alay
niversite çevrelerinde militın ol· Lıcan 'ı n L'c:crits (Yaıılar) kitabı 68
ya dı aşağılama scziliyor.
mak, genelde yapısakılığa, özelde öncesi 30.000 ntmışken, sonrasın­
Sürck.Ji ka r�ımı z ı çıkan, kurulu
AJthusscr''e karşı olmayı gerektirir­ da 300.000 satacako. Bu medyvun
düzenin, imgc:lc:ınin yüceltilmesinin
di. Althusser karşı sıldırıda bulun­ yark.ınl ığl ve adı geçen şıhsiyede­
(bunun foucault, Derrida, Bourdi­
makta gecikmedi ve daha 1964 'tc rin( emprc:Zar)'3lırtn) paz.arlama ye­
eu ve hatta Lacan ilc ne gibi bir
eğilim programlarının ve yapılan­ teneğine bağlıydı. Yurt ç i i ve dı.şı 6·
ba ğla nt ıs ı old uğu n u merak etme·
nın , özde 'sınıf mücadelesinden' kir pazanndaki güçlü taleptc bunda
mc:k elde değil!), özgu rlük ve ..jou­
muaf olduğunu, yani potilikdan et kili oldu. Ku�ku$uz Mayıs 68'i_n
issancc" kutlamalarının, fakat hep­
muaf olduğunu ileri surdü. "fran­ bı�arısızlığı ana ctkcndi. Fcrry ve
sininde ötesinde , sosyalizmin ve
sız ideolojisinin" diğer ynarlan, ki­ �mut'un ahmakçı haralan da bu ­
yeni toplumsal düzenin c lc �tirisi dit.
mi açıkça ( Foucault gıbi), kimi de radı yarar. ldc:ologlar, Mayıs 68 ha·
Başka türlü de olam ıt.d ı zaten.
üstu kapalı biçimde kenditerin yapı­ rckctinin sınırlannın (son sırurlann,
örneKin ı �can , hem 6g oneesinde
s al c ı l ığ ı n saçakları altına soktu. tarihsel ;;r..ayıftığın en son anıliıindc·
hem de �onruında, öznenin " varol·
Hepsi Mayıs 68 öncesinde söyle · ki) yuall:a.şmasıru sağladılar; guç cl-
mıyış"ındın ( unbc:ing) s6:t eder.

36
de etmeye çalışnuyordunuz ve hak­ lum desteği olmadan iktid arı e ! e bunl arı irısan toplu munun aşılamaz
l ıyd ınız, ç ü nkü k a rş ı güç d e m e k geçirmiş, m odern z a m a nl a r ı n i l k özelliklerinin durumsal i fadesi ola­
güç derndetir ve � u böyle sürer gi­ totaliter gücünü kurmuştur. r a k k a b u l e d i l ebilir. Yasak olan ,
der. AYnı zamanda, ideologlar bile B u b o zgu n n a d i r e n t o t a l d ir. 60'lann hareketlerinin temsil ettiği
geri çekilmenin, vaıgeçmenin, bağ­ Çoğu nl u k l a bu h arekçtler bel irli kollektif mobiliza syon yüzünd e n ,
larunamarunyada ölç\ilü bir bağlan­ hakiann özgürlüklerin ve güvenee­ batı tarihinin 'gerçekte' ne olduğu­
m anın geriye döniik haklı g?steril­ lerin yerleşmesini sağl amıştır. Ku ­ nu u nutmaktır. B atı toplumlarının
mesini · öğretti : her durumda·, bize rumlaşmanın gerçeklcşmediği d iğer içinde kendilerine bir zamanlar ya ­
tarih in, öznenin, bağımsı 7lığm sa­ bazı duru mlard a ' bile ,h ayata bakış Ş a m gücü vermiş o l a n ve· birgün
dece birer batı söylencesi olduğu v.e · topl u m u n gündel i k yaş amınd a başka bir şeyin tomurcu klanmasım
a ni atıldı. deri n izler bı rakmıştır, t ı pk.ı 1 871 sağlayabilecek kurumlar ve özellik­
Mayıs 'ta hareketleneo kişiler­ Paris Komünü ve 60'1arın hareket­ ler tortuHınmıştır; Tek ö nemli bö­
den bazılan inilita·n olmayı sürdür­ leri gib i . Şu anki duru m modern lünme buradadır. Bendeniz gibi ba­
dü (Troçkistler, M.aoistler vs . ) ama politik imgelemin anti-nomik özel­ zı kişiler gü nümüzdeki düze nierin
b u n l a rın sayısı b i nl e.ıi geçemed i . liği il e yakından i lişkilidir. Bu imge­ i Çe rd iği özgürlük sınırlannın , bu
1 972 'den soiırada giderek azaldılar. lem bir yandan bağımsızl ık ve onun tür hareketlerin tortul yan ürünle­
Diğerleri, Mıyıs-Haziran 6 8 'e katı­ topl u mşal kurumlara · ya yılımından ri nden b a şka birşey <:> l m ad ığı ve
lan �cak amk gef'çek bir harekete etki le nir, diğer yand an d a nadiren,o yüzyıllardır süregeldiğine inanır; bu
inanmayanlar, hareketin haşa.rısi.zl ı ­ da kısa bir süre. için, kendini politi · h areketl e r o l m a ks ı zı n d ü ze n , b u
ğ ı kend i l erinin sinsi 'öze leşnıes i ' ka ve onun kurum l armdan kurtara­ özgü rlükleri hiçbir zaman üretme­
haklı gerekçeler aradı ve ideologia­ bilir. Sonuçta modern . zamanlarda ycceği gibi, ü stel i k ( şi md i olduğu
nn nihilizm i bu in�anl ara tam uy­ pol iti k<inın kollekti f bir eylem ola­ gibi ) acım asızca yok ederdi. !nsan­
du . Ferry ve !Unıut'nun tanımladı­ ra�( özell�şmiş bir meslek deği l ) bir lık kuşkusuz daha iyisini başarabilir.
ğı i d e ol oglar� kendi yaratısı karşı ­ spazm, bir ateş. . n öbeti , gayret ve Diğer bazı kişiler i se sonund a , ger­
sınd a i)<tid arsız olan insanın ide o­ öfke ; diğer yönlerden hala önlene­ çekleştiTilmiş özgür ve adil bir top­
loglarıdır ve M a yı s 68 sonrası haklı mez ve d�şm anca olan i ktid arın aşı­ l ur'nda yaşadığırmza inanır (elbette
göstemıeye çalıŞtıkları da . gerçek_te niıkiarına bir tepki ,düşm a n ve ö ­ birkaç reform d aha gerekebilir) .
bu i ktidarsızlık, cesaretsiziilc ve yor­ lümlülük olarak kendini gösterdiği , Yine de sekiz yüzyıl kadar önce
gu nluktiır. kısaca tek b aşına b i r "devrim , ol ­ batı Avrupa'nın ·ilk özgür kentlerin ­
Mayıs 68 ve 60'lann iktidar ha­ mayı başaramadığı açıktır. d e b aşl ayan tarihsel sarhoşluğu i ­
reketleri, .b ürokratik-kapitalist dün­ B a z ı ke n d i n i b i l m e z l e r M ayıs ki nci kez yaşadığı mızı i tiraf etsek ,
yanın yadsınrnası ve bu hareketlerin 68'in "anlam"ı nın porno videoları n aynı zama nda özgü rlü k rüyas ı ve
ortaya koyduğu yeni fikirlerde ve satışını arttırmak olduğunu ileri sü­ self-devleti n , gerçeklik ve sorumlu­
pratiklerde kend i n i göster e n ,b a ­ rebi l i rler. Dah� ve ri m l i bir görüş l u ğ u n da s o n u nda q l d u ğ u m u z u
ğımsızl� tasarısının _gticü v e direnç­ Mayıs 68 ve 60'1ann hareketlerinde d ü ş u nsek, h atta bütün ayncalığı ­
liliğidir. Ne var ki 'başarısızlığın' en çağdaş toplumun gizil vaatlerini ve Iri ızla, Pajgua ve Fabius, Herneuve
azınd_an görünüşte,modern politik modern i nsanlığın bütün bu saçm a­ Leot:in d , Pla ybo'y ve videoklipler,
hareketlere sıkı sıkı ya bağlı olduğu lıkl ardan uzaklaşmak, kendi ni poli ­ pop · felse fesi ve postm odern (. saç ­
b oyu tu pekişti rmişlerd i r a ynı z a - . tize ·etmek ve kollekti f işiyle ilgilen­ m alıklar) kıl ığındaki insanlık duru �
manda. Şeylerin var olan düzenini menin normal ve d ü zenli bir d u ­ m unun belirleyici gerçekliğini gö­
yapıcı yönde eleştirmerıin uzu·n sü � rum haline gelmesini sağlamak ko­ recek d u ru m d a olduğum uzu b.i le
re devam etmesinin müthiş zor ·o ­ nusu ndaki zorl u klan görmektedir. kabul etse k , 1 776 ve 1 789, 1 871 ,
luşu ,bağıms•zlılc kavnimıi?Jn birey­ 60'1ann hareketlerindeki çözül­ 1 9 1 7 ve M a yıs 6 8 ' i n ' � n l a m ' ı nı
sel , a ynı zamanda d a şoS)'ai . bağı m ­ me, batı toplumlafında politik yaşa ­ b u n l ard a a ra m ak u ygu n s u z o l u r.
sızlığı içermesinin ko�kktif self:dcv­ mı n gi rd i ği yeni rcgre s i f evre nin Kabur gi bi bu hipotczd e bile 'an­
let yoluyla gerçekl e şmes i n i n o l a·­ başlangıcı nın habercisidir. 1 5 yıldır l am ' insan varoluşu için başka olası­
naksızlı ğı . (bunun. sonucund a hare ­ bu evreye tanıklık' etmekteyiz. lıklar arama çabasında yatmaktadır.
ketin .çQkijşünden sonra maoist · ve 13u regresyon, ye ni bir bürokra­ * B u yazı , G i l les Lipovetsky ( L'ere
troçkist m_ilg'Olfurokr�s il ere ," ma o ­ tikleŞme / özel lcşme / m e d i a 1 a ş m a du vide Essai s sur l'individ ualisme con­
s ponteks " H l><=fa kşlyo n u n a y·� d a rauridu i l e eleledir ( hatta eşanlamlı � t e m pora i n , P a ris , G i l l ea r d , l 9 8 3 )ve
sözde "ara. bOzucu ,. iQ.eolqji1c, l)ihi­ dır) . Aynı zamanda daha gclen�ksel Luc Ferry ve Alain Re naut(La Pense
l izme doğru g�rçe kl eşee. ,gü l4 ncsi bir i f�deyl e , l i beral , ol igarşik d ü ­ 68 , Essai sur L'a n ti - h umanisme Con­
geçiş) Aslında bu. bozgtliı, 'm odern ZC!1de otoriter politik eğil i mlerin tempora i n , Paris, Gal limard ,l 9 8 5 ) ta­
zamaniann b.aşlangıcından bi.ı yana muazzam geri · dönüşünQ temsil e­ rafından yapılan Mayıs 68 üzerine yo­
yakamızı bira k riı � m ı şt ı r. F ra n s ı z der. İnsan bu olguların geçici yada r u mların bir sorgulamasını yapmak a ­
Devrimi sonrasında meydan J ako­ kalıcı old u ğ u n u d ü şünebilir, m o ­ macıyla yazılmıştır.
.
b e n l e r e s o n r a te r ö r e k a l m ı ş t ı r. dern toplumun evriminde özd bir C ORN ELİ U S CASTORlADİS
1 9 1 7'dc Rusya'da Bolşevikler top- zam anı gözterd iğine i nanabi lir yada Türkçesi: Banu Büyükkal

37
ı

HAYATI M I N E N G Ü Z E L SAH N E LE R i l l

yurdaer'e ları ndan biridir. O da ay n ı kay nak- üzerin e k u r u l u bir d i n d i , h e r g ece

Es k id e n , y an i ç o c u kke n , ben d e tan besle n i r, çürümüş topl u m u m u - ı ş ı k oy u n l a r ı y l a 9-c ı l ı d u alar o k u r­

herkes g ibi t ü m zaman i mg e l e r i m i z u n z o r b a g ö vde g ös t e r i l e r i n e d u k , b i z i m y o l u m u z h i ç b i r y e re

o k u l t a ti l l e r i n i n YAZ L I I< S I N E MALARA E RI<E N B I R NO STAU I D E N E M E S I ç ı kmayan bir


karş ı gü çsüz bir hoş n u tsuz l u k ve
b ü y ü s ü n d e n öd ü n ç a l ı rd ı m . Ya z patikay d ı , g ece k o n u ştu k l a r ı m ı z ı
yatıştı r ı c ı b i r al ı şkan l ı kt ı r, hepsi o
mevsi m i hem çocu k l u k d ü ş l e r i m i n · sabah u n ut u rd u k .

s ı nan ması , h e m d e mas u m zih- Y ı l l ar g e çti kçe , y a n i büy ü d ü kç e ,

n i m i n ac ı l ı h ay at y o l u n d a att ı Q ı i l kYazl i k s i nema b en i m tü m zaman i m g e l e r i m i oku l g ü n le­


ad ı m i ard ı ben i m i ç i n . B i rç o k gü- i ç i n ( b izi m i ç i n ) b i r tü r r i n i n s ı kı n t ı s ı nd a n ö d ü nç a l m aya

ze l k ı z a aş ı k o l d u ğ u m u g ü l e r e k tap 1 n a kt 1 , baş l ad ı m . Yaz l ı k s i n e m aya y i n e

hatı rl ı y oru m da, g e rçe kten n e l e r


h ü m a n i st g idiyor, a n cak bu k e z f i l m seyret-

yaşad ı ğ ı m ı o kad ar i y i h at ı rl ı ya-


s i n e m aseverleri n m e k istiyord u m . B ü y ü bozu l m uş-

m ı y o r u m . Yaş ı t l a r ı m y e t i ş k i n l i k
afyo n etk i Si ya pa n
tu , çocu k l u ğ u n n e o l d u ğ u bel i rs iz ·
d i nsel ritü e l l eri
h ı rs i ar ı n ı n i l k h az ı rl ı kları n ı yapar- büyüsünden bahsetmiyoru m , biz-
u yg u l a n m azd l a m a
ken ben y o l d aş ı m l a h e r gece si- zat topl u msal köke n l i bir d e ğ işim-
o rad a. Bizi m k i s i
n e m aya g i d e rd i m . Yaz l ı k si nema- di b u . K i m l i ğ i m i o l uşturan e n ö-
i n a n ÇS I Zl i k üzer i ne
y a . F i l m l e r ö ne m l i değ i ld i : Poe'ya n e m l i ö g e l e rd e n b i r i sayd ı Q ı m si-
ku ru l u b i r d i n d i
tutkun y ete n e ksiz bir s i n e m ac ı n ı n n ema (san ı r ı m h i ç b i r ps i kiyatr bu-
kadar. B i z her gece o yazi ı k sine-
çekti ğ i i m ka n s ı z d e recede kötü bi r radaki i re n iy i kaç ı rmayacaktı r) , ül-
m aya g i d e rk e n , s ı k ı n t ı m ı z ı s ö z -
fil m d e n ç ı k ı n c a b i l e h içbi rşey o l - k e m i n yaşad ı ğ ı k ü l t ü r bu n al ı m ı n-
cü klere dökme n i n yen i yolla r ı n ı a-
m a m ı ş g i b i d o n d u rm a y e m i ş t i k d a n n as i b i n i a l m ı şt ı . lçte n l i Q i n d e n
rard ı k , katı ks ı z n eşe denen o şey i
c a n yoldaş ı m la. Her f i l m d e n önce şüphele n m ed i ğ i m ta n r ı , bana (ve
acı mas ı zca yarg ı l aman ı n bir baş-
duyd u ğ u m o aptalca h eyecan ı be- d iQer l e ri n e ) , ufak bir ceza vermiş,
ka biçimiydi bel ki de bu . Bazen fi l -
n i m l e paylaşan tek k iş i , ru h u m u n b i z i ke n d i e l leri y l e yaratt ı ğ ı cen n e -
m i beQ e n d i ğ i m iz d e ol urd u , o za-
i kizi o l an ö l ü m s ü z dostu m l a ben , ti nden kovm uştu . San ı r ı m b i r da-
m a n eve d a h a yavaş ad ı m l a r l a
işte böylece h e r gece korku nç h a da almayacak.
d ön er d i k , d ö n g ü y ü kı rmazd ı bu
d ü ş s e l o yazl ı k s i n e m aya g i d e r, I ç i mde e n u fak bir k i n yok artı k. A-
g üz e l rastl a n t ı l a r, şey l e r r u h a n e
evrensel mon oton l u Q un provas ı n ı l ı ş t ı m . H e m s i n e m ad an ç ı k ı n c a
yapabi l i r k i ?
yapard ı k . , çares izce . Evet okuy u- d o n d u r m a y i y o r u m y i n e . En az ı n -
Yazl ı k s i n ema ben i m i ç i n (biz i m i-
c u l a r y an ı l d ı n ı z , s i n e m a aş k ı n ı n dan baz ı g ec e l e r.
ç i n) bir tü r tapı nakt ı , hüm anist si
ucuz övg ü l e ri n i d ü z meyece Q i m bu
n e m aseve r l e r i n afy o n etk i s i y a ­
kez , f i l m i z l e m e t u t k u s u , diQer D u ru l Taylan
pan d i nsel ritüel leri uyg u lanmazd ı
birço k şey g ibi , ç aQ ı m ı z ı n yalan
ama orada. B iz i m kisi i n ançsı zl ı k
Uoman liznı : Eşeği n , karşı c i n s i ö n ü nd e n a l a n ınea , "anırdığı'

an k i d u y gularını , h e p mera k e d e ri m . . Ağl ı y o r mu, seviniyor m u ,

yoksa pro tes to m u ed i yor? . . H iç b e l l i ol m a z .

Sürrcali z m : Çoc u k l u k a r k a d aş ı m , ked ileri i nş a a tların ikinci ,

ü ç ü n c ü k a t pencere l e r i n e , y a d a ağaçla rı n çıkab i ld iği dal i a r ı n a

k u cağı n d a taş ır, son ra d a k e y i fle a l a rd ı . . . D e n ise , k ed i yere

ç a k ı ls ı n , t op ra ğı n d e r i n i i iderine d a la ra k kay bols u n , son ra da ,

arkadaş ı m ı n u l a ş a m a y a cağı k a d a r u z a klara k a çsın i s t erd i m . . .

A m a h e r sefe r i n d e , y i n e dört a ya ğı ü s t üne d üşen kedi,



a r k a d a ş ı ın ın d i z i n i n d i L i n d e n a y r a l m a z d ı .

IZM Scmholizm : Ç içe k l e r a ra s ı n a giz l e n m iş , b ir ka v a n o z ba l a

h i sedcn s i n e k le r i n , d ö n ü p d u rd uğu yoğu n l u k , bazen hoşuma


ll

IZM
gid i y o r. . . Uazen d e fil i t i m i ar ı y o r u m .

Mod ernizm : E l im i y ı k ad ı ğ ı m sa b u n l a r, her gü n değişi yor. B inbir

m çeş i t kol u l a r ı ve r e n k l eri v a r. "Kepek y apmaz" diyorlar, kepek

I Z i\A
ya p ı y or . . . Ya o şam p u a n l a r? . . . V ı c ı k vıcı k . S u döke döke bi h al

ol u yor i n sa n . Yi n e d e b u l a ığı kalıyor.

R e aliznı : A) a k kabı l a r ı m ı çok s e v i y o ru m . S c n elerd ir, çeşitli

n e d e n l e rd e n dola y ı dcğiş t i rc m c d i m . . . Öyle a ya k altında d a

b ı r a k ı n ıy o r u m onl arı . . . B i r cam i d e n , pencere k a n a t l a rı

b i r b i ri n e v u r masm d i y e , ö n l e r i n e konan b içi m l i ve tu tacaklı

taş lardan , d u t gi b i sa rhoşkc n , b i r tane çald ı m . Masa m ın .b ir

köş e s i ne koyd u m . İ ş t e a y a k k a b ıları m ı o n a d ay a y ı p , her akşam

b i r saat sey re d i y o r u m . . .

Postm odcrni z m : Yem e k y e rk e n , şeffaf bi r borunun ucuna bağl ı ,

şe ffaf b i r torba gel i y or göz ü m ü n ön ü n e . Ye d i k ler i m boruda

geçerek , pıt pıl d üş ü y o r torba ya . . . lç tiği m ş ırı I ş ırıl akıyor.

Torba k ı v r a n a rak , tom b u l b i r d ansöz gi bi oy nay ıp duruyor . . .

S üha Tuğ te pe

39
G E C M i S O LS U N
• •

Çok değerli büyüğü·m üz , abimiz ,

biricik ilham perimiz,

medar-ı iftiharımız , her dem taze


bilgilerini devşirdiğimiz ,kıymetli
beyinlerimizi göçürdüğümüz, uğruna

nice şehitler verdiğimiz

AMERiKA BiRLEŞiK DEVLETLERt 'MlZİN

geçirmiş olduğu şiddetli, ateşli ve

bulaşıcı hastalıktan en kısa zamanda

kurtulmasını temenni eder,

acil şifalar dileriz .

Ş i zofreng i

You might also like