You are on page 1of 144

POSTMODERN GRNT AL AKAY

Ali Akay, Paris'te Sosyoloji, Felsefe ve Siyaset Bilimi okudu. Trklerde Devleti ktidarn Oluumu adl tezini 1986'da savundu. M.S.. Sosyoloji Blm retim yesidir. ada sanat sergilerinde kratrlk ve sanat eletirmenlii yapmaktadr. Toplumbilim dergisinin kurucusu ve editrdr.

http://genclikcephesi.blogspot.com

Balam Yaynlar 112 nceleme/Aratrma 63 Theoria Dizisi-4 ISBN 975-6947-04-7 Theoria Dizisi Editr: Ali Akay Ali Akay Postmodern Grnt Ali Akay Balam Yaynlan Birinci Basm: Ekim 1997 kinci Basm: Ekim 2002 Kapak Fotoraf: "Digital Hybrids". Aziz+Cucher. "George" (serie "Dystopia"). 1994-95.100x120 cm. Color photograph Kapak ve Sayfa Dzeni: Canan Suner Bask: nsz Basm Yaynclk Web: www.baglam.com e-mail: baglam@baglam.com BALAM YAYINCILIK Ankara Cad. 13/1 34410 Caalolu-stanbul Tel: (0212) 513 59 68 Tel-faks: (0212) 243 17 27 Ebook Dzenleme: Nirvana13

http://genclikcephesi.blogspot.com

KNC BASKIYA NSZ Bu kitabn yaymlanma tarihi olan "1997'den bu yana geen 5 yl iinde dnyada ok ey deiti" denebilir. Bu cmlenin anlam doru olabilir ve zaten de buna kar olarak "ok eyin deimediini" syleyenlerin says da az olacaktr. Belki de sadece, kapitalizmin kendisi ve ilkeleri ve de bununla birlikte smrnn halleri deiemedi nermesini de ileri srebiliriz. Snflar arasndaki eitsizlik de snflarn artk homojenliinin kalmad da "doru" cmleler arasnda saylabilir. Bu, byle olsa bile, "denonatif" (addan treyen) bir cmle olurdu; yani bu nermemin ne kadar doru olduunu benim karmda duran okuyucu tuhaf karlayabilirdi. Trkiye'de yaanan ekonomik krizin veya ikiz kulelerin artk olmaynn dnyann deiimiyle bir alakas olup olmad sorgulanabilirdi (Klasik deiimin snf smrsnn ortadan kalkmasna balayan biri bunu iddia edebilirdi). Kimisi iin ikiz kulelerin artk yok olmas nemsiz gibi gzkebilir; dierleri ise artk her eyin baka trl olacan syleyenlerin savlarn tekrarlayabilirler. kisinin de "doru" veya "yanl" olabilip olamayacann bir garantisi olmakszn bu iki szce de tahammlsz bir ekilde iki tarafa "kaytsz artsz" gelebilir. Bunu syleyen ve dolaysyla yazan "ben" bu cmlenin znesi, szcelemin de znesi olduum kadar, szcenin znesi olacak mym? Yani; bazlar arasndan A adl kii "artk her eyin deitiini, hibir eyin eskisi gibi olamayacan" sylyor dediim

zaman, tpk B'nin bunu tersini sylediini yazdm zamanki gibi, A veya B sylediklerinin znesi deil, artk szcenin znesi haline gelmi olurlar. Baka biri de benim "sylediimi" syledii, tekrar ettii zaman, yine; beni szcelerin znesi olmaktan karp, szcenin znesi haline getirebilir. Anlalaca gibi zne gramatikal olmaktan ok cmlelerin, szcelerin yerlerine, anlatm sralarna gre yer deitirebilmektedirler. te, bir ekilde, postmodern durumun gerei olarak JeanFranois Lyotard tarafndan anlatlmak istenen bu deil mi?1 Veya yle syleyebilirim: VVittgenstein'in 23. skolide gsterdii gibi {Felsefi Aratrmalar, ev. Deniz Kant, 1998, Kre-yel yaynlar)/ dil oyunlar ile gndergelerle zneler arasndaki ilikide sabitlik yoktur. Tmcelerin saysz trleri vardr: Simgeler, szckler, tmcelerin saysz kullanmlar olabilir (Burada Wittgenstein, Russell'in sabit kavramlarn var olmas zorunluluunun karsnda sabit olmayan anlamlar ve kavramlarn var olduunu gstermektedir). O halde "dil oyunlar" kavram iin, Lyotard' takip ederek, postmodern dnemin bir kavramdr diyebiliriz. Postmodern durum, o halde bize, bir yandan dil oyunlaryla birlikte meruiyetler yitiminden de sz etmektedir. Bu da Ulus-devletin ve Refah Devletinin krizlerini beraberinde getirmektedir. 1990'larn banda balayan mikro-milliyetilikler ve ulus devletlerin paralanma ve blnme halleri, Berlin duvar ve SSCB sonras bir yeni siyasi haritalanmay bize gsterdi; ancak bu durum, milliyetiliklerin sonu olarak gstermedi kendini. Kitabn bandaki "kimliksizleme srecine girebilmek" nermesi, bu iinde olduumuz dnya iin de hala devam etmektedir. Bosna krizi, srail ve Filistin krizi gibi, kiz kuleler ve Pentagon sonras "medeniyetler atmas" eklinde yeniden gncel-leen dnyann

"antagonizmatik", vaziyetinin atmac ruhu devam ettike, "kimliksizleme" meselesinin nemini koruduunu dnyorum. Farklkllar zerine kurulu olan "okluk" durumu, Marksist ikili toplumsall olduu kadar, Persons'cu birlik 1 Jean-Franois Lyotard, Postmodern Durum (Franszca's, Minuit Yay. 1979) kitabnda "dil oyunlar" adl blmde (s.20) denotatif (addan treyen) bir szcenin rnei olarak "niversite hastadr" rneini gsteriyor; yani syleyenin syledii bilinen bir durumdur, gnderenini alan iiten ise bunu kabul edebildii gibi ret de edebilir. kinci szce performatiftir (edimsel): Burada rektr "niversiteler ald" diye seslenir dinleyicilere. Burada gnderme ile sylenen akmaktadr. Rektr yle sylyorsa doru olmas lazmdr. Burada syleyen ve dinleyen arasnda bir tartma olma durumu yoktur letiimin ilemesi iin gereken koullar burada hazr gzkmektedir. nc szce ise, "niversiteye imkanlar tanynz" szcesidir. Bu nermede bir isteme, bir dilekte bulunmadr sz konusu olan. Konuann bir otoritesinden bahsetmek mmkndr. itenden gndermenin eyleminin gerekletirilmesi beklenmektedir: yardm gerekmektedir, veriniz! demek ki, kurallarn kendilerine ait bir meruiyetleri yoktur dil oyunlarnda, sylemin szcesinin olduu srada pragmatik bir kurallamadan sz etmek mmkn hale gelmeye balamtr. sosyolojisini de tanyamamaktadr. Paralanan toplumun iinde ne ezen ve ezilenler ikili kartlklar eklinde atallamakta ne de btnleebilmektedirler. Bunun kavram, Spinoza'dan berif varln srdren "okluk"2 olmaldr: ktidarda bulunmad gibi, belirli bir dzen iinde rgtlenmemi kalabalklar.3 Bunlar arasndaki g ilikileri "okluklar" eklindedir ve de sabit deildir. Dil oyunlarnda olduu gibi, szceler yer deitirebilir ve

kendi kurallarn sre zarfnda srekli olarak yeniden kurarlar. Burada artk ne BM ne de ABD'nin geerli olan kurallarnn meruiyetinden sz etmek doru olacaktr. Bir ayrm (diffe-rend) ortaya kmtr ve yetkili akn merciiler, veya Kant'n nerdii "akln mahkemeleri" taraflar arasndaki ayrmlar zebilecek nitelikte deildir. Kimlikler var olduka bu ayrmlar srecektir. Ama zdelik zerine kurulu olan kimlikler de srdke, ikili atmalarn oalmalarndan baka bir durumla karlamadmz fark etmekteyiz. Atalara gnderimde bulunan kklere doru giden modern zneye ait kimliklerimiz bizi ayn zamanda atmalara balayan sabitliklerimiz gibi durmaktadr. Bu nedenle; Postmodern Grnt adl kitabmn ana eksenini oluturan kimliklerin varl ve kimliksizleme srecine doru giden ve saptrc olarak kimliksizletiren "simlakr" kavramnn hl kendi "doruluk paynn" srdn dnyorum. Pla-ton'un "Mara metaforu" iinde de gzken grntlerin gerei gstermedii meselesi iin yukarda ele aldmz Witt-genstein ve daha sonra da ondan yola karak bunu sorunsal-latran Lyotard'a ait olan iin, sabitliin olmad bir yerde "sabit bir gerek" bulmann da zor olduunu, burada, yeniden hatrlatmak istiyorum. VVittgenstein'n 1953'de ele ald kitabnda (Felsefi Soruturmalar) dil kuramna verdii son durumu ele alan Lyotard, ondan yola karak, dilyetisinin "bir tz", bir mantksal, nceden belirlenmi sz dizimsel, anlamsal yaps olamayacan gstermek istemektedir (destruens sav). kincisi ise pratiklerce yaygnlatrlm bir okluk gibi kurulan bir dil 2 Bkz. Spinoza, Traite Politique, Franszca'ya ev. Charles Appulin, GF Flammari-on, 1966. 3 Bu kullanm iin Bkz. Micael Hard ve Negri, mparatorluk, Ayrnt yay. 2001

ancak var olabilir (construens sav). Bu dil oyunlar olarak adlan-drlabilmektedir. Bunlarn kullanmlar srecinde kurallatn ve znellikler aras sosyal pragmatie bal olduunu tekrar hatrlatmakta yarar var. Burada Sofist'e ait bir sorunla karlamaktayz: st-dil sorunu. Her trl paralanmay ve yaylmay engellemek ve birletirmek amacyla yaplan mdahalelerin tzn tanmlamak, "kuramsal olarak, paradoksal ve an-ti-demokratik" bir durumu ortaya koymaktadr.4 Yani, en pratik olarak, totaliterlemektedir. kincisi ise yukarda aklamaya altmz gerek meselesi ile ilikilidir: Eer VVittgenstein'n 1953'deki kitapta dorulad gibi, 1922 ylnda yazd Tractatus5 adl kitabnnkinin tersine, kelimenin bir gndermesi olmaktan ok, kelimenin anlamlar kullanldna gre belirleniyorsa ve bir nsele taklp kalmyorsa, gerein anlambilimine nazaran kullanmn pragmatiklii-nin bir nceliinden sz ediyoruz demektir. Buna gre de, gerek dilyetisinin evrensel bir ilemini oluturmamaktadr. Evrensel, genelgeer ve herkesin kabul ettii bir gerein olmamas ise byk G harfiyle yazl bir gerein fikrinin hatta dil oyunlarnda bile, belki, bir gerek aray olsa bile - pragmati-ko-pratik imkanszln sz konusu edebiliriz demektir. Byle bir durumda, gnderenin metafiziine nazaran artk kullanmn pragmatiklii ne kt vakit, artk dilin darsnn da bir yanlsama olduu, VVittgenstein tarafndan iddia edilecektir; Tractatus'daki dilin mutlak dars artk "i-d" ayrm olmakszn birlikte oynak bir ekilde durmaktadr; nk, gnderenin sabitlii meru olmaktan ktna gre, sabit olann dars da kalmamaktadr; bu nedenle, en znel ve zel gerek bile bir eit "dil darbesinin" okluklaryla, yani oyunu yalnz bana oynama ihtimalinin bile kalmad bir durumda

(postmodern durum) ilemeye balamtr. Dilin artk dars yok4 Alberto Gualandi, Lyotard, Les Belles Lettres, 1999, s.64. 5 VVittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus'e nsze balarken "Bu kitab belki de bir TEK, iinde dilegelen dnceleri-ya da benzer dnceleri- kendisi de BR KEZ dnm biri anlayacak" (Y.K.Y. ev: Oru Aruoba, 2. bask, 1985, s.9) diye belirtmektedir. Bu onun Russell ile birletii dneme tekabl etmektedir ve bir birlik kuramnda sabitlenmek istencinin hakimiyetinden sz edebiliriz. tur. Lyotard da# bu nedenle, sofist gibi, filozofun amacnn "sylenmesi mmkn olmayan sylemek" olduunu bildii halde, gerein "anlamnn" dars olmayan bir dilyetisi tarafndan belirlendiini yazmtr.6 "Tanr merkezli" bir dncenin yerine gelen Modernliin yerinin, artk meru olmadn; nk insan mertezli bir modernliin de "temelsizletiinin" farkna varan Lytotard postmodern durumun iindeki dnmlere dikkat eker: ereksel olann, teolojinin eski ve yeni halinin meruluk yitimi: Byk anlatlarn sonu. Bu dnyadaki dil oyunlarnda st-dilin kuraca bir geerli szce kimseyi evrensel bir ekilde balamamaktadr. Bu yzden kimliklerin kklere gnderme yapan, anamnezik yaplarnn da temellerinin bozulmas gerekliliinin sras gelmitir. Kken ve dil ayn ekilde yapbozurna uratlmak zorundadrlar. Buradaki kim-liksizleme nermesi sylem tarz olarak modernliini korusa da, ierik olarak veya temel olarak postmodernle ilikilendirilebilir. Lyotard da, postmodern bir grecilik bulmaya alanlara karn Postmodern Durum kitabnda, teknobilimin totali-tercileen bir dnya kurma tehlikesini fark etmitir. Buna karn, iletiimsel eylem kuramn gelitirmek isteyen Haber-mas'dan ok daha fazla bir ekilde dil oyunlarndan birinden dierine geii bir st-

dil yaratmadan baarmak istenci hakimdir. Bir tr konsenss yerine st-dil olmayan bir para-loji gelitirmitir.7 Habermas'n byk anlatlarn politikann ve hukukun Aydmlanmac totaliterliinin meruluk krizine kar bir "reform" nermesine karn, Lyotard "dil darbelerinin" hepsinin, hatta en tikel olannn bile kabul grebilecei bir farkllklar ortamnn meru olabileceini savunmaktadr. Bu konsenss deil, ayrmdr; bu sayede farklarn hepsi "geici bir st-dile" yerleebilir; bu st-dil de pragmatiktir ve hep ak ulu olmak zorundadr; zira konsenss bu akla ancak baz ti-kellikleri dlayarak varmaktadr. Lyotard hibir konvansiyonu Gualandi, a.g.e.,s.65 7 Buradaki ikili analojiden sz etmek gerekecek: dilin bilimselliinin ve sosyal ilikilerinin (politikann) analojikliinden rnekler verir Lyotard. kabul etmez. Bu nedenle de Habermas'n konsenss zmne yaklamaz. Burada nemli gibi duran ikisinin de farkl zmlerle gre-cilii aarak bir zm bulma arzulardr. Lyotard bu zm VVittgenstein'n dil oyunlar ile Kant'm evrensellii arasnda bir ak denge iinde aratrmtr. Postmodern Grnt'dekl (1997) nermem def "kimliksiz-leme sreci", bu anlamda nemli gibi gelmektedir bana; nk kimliksizleme, kimliklerine sahip olanlarn yapabilecei bir itir; yoksa buna "kimliksizletirme" derdik ve bu kltrel veya ekonomik emperyalizmin ve devleti totalitarizmin bir paras olarak kalrd. Kimlie sahip olarak dier kimliklere empatiyle alan bir hareket olarak aklk ve okluk zerinden bir aidi-yet-sonras nermesidir bu. 11 Eyll sonrasna tekabl eden ve 1948'den beri sorunlu olmay srdrerek, srail'in Arafat'a ve Filistin'e ynelik saldrlarnn genelde kimlik politikalar, "insan haklar

sylemi" (yoksa pratikte var olan rgtlerin, mesela B'Tselem'in veya Gush a-lom'un almalarn kastetmiyorum), tarihi kopmalar gibi deerler zerinden okunduu Trkiye'deki "genel durum" zerine yazlanlarn ardndan ortaya yle bir tablo km gibi duruyor: Saldrlar bir "Byk srail" (Erez srail) yaratmak zere, Filistinli kimlii yok etmek ve hatta "soykrmna uratmak" abalarnn parasdr. srail'in bu saldrganlnn arkasnda, Amerika'nn tavr Arap politikalar karsnda daha karmaktr. Bu durum da aron'un "vurdumduymaz yaylmaclna" bir kat daha yardm etmektedir. srailli muhalifler ise, burada, ok fazla kale alnmaz gzkmekte; daha ok "Temerkz kamplarn unuttunuz mu" yaklam hakim durmaktadr.8 Byle bakldnda, kimlik politikalarnn arlnn, milliyetilii ve ovenlii "dinsel inanlarla birletiren bir tecrit politika8 zellikle Liberal Demokrat Partili (LDP) genlerin srail Eliliinin kapsnda tepsiler iinde "sabunlan" gstermelerini tahamml edilemez bir budalalk olarak nitelemekteyim. N yapld u haftalarda, baka yerlerde (Bosna, Kuzey k Ruanda vb.) sanki bunun sorgulanmam olduu izlenimi ze arpmaktadr. Byle bir okuma iinde rahatsz edici gibi duran, ncelikle milletlerin homojen varsaylmas, eletirilerin hu homojenlik balamnda dnlmesi (tek lke, tek din veya +ek millet), ierideki hkmet politikalarna kar aznlkta duran muhaliflerin gz ard edilmesi ve kimlik politikalarndan kan, uzaklaan, "misafirperverliki" (herkesin kabul ve armaan zihniyeti) yaklamlarn marjinalize olmasdr. Oysa, sz konusu olan bu durum, daha Krfez savandan itibaren balayan ve Afganistan'dan, srail-Filistin meselesine kadar, bir yandan kimlik politikalarnn

homojenletirici basitliinden kurtulamama, dier yandan ise "Akln mahkemelerinin" ilememeye balad bir dnyaya girmi olmamzn, kimliklerin yasaklanmas ve bastrlmas demek olmayan, tersine bunlara sahip olduktan sonra terk etme anlamna gelen "kimliksizleme srecine" girebilmenin ok fazla vurgulanmamasdr. 18. yzyln sonundan (zellikle "Srekli Bar" fikriyle,1795) beri var olan ve modernliimizin kurucusu olarak kabul edilen "Akln mahkemeleri" ve uluslararas yetkili mercilerin var olmas sayesinde, Kant'n gelitirdii bir dnyann - Kant buna "Milletler Topluluu" (Foedus Amphictyonum) adn vermekteydi- ve volkgeist (halkn ruhu) fikrinin iinden kmakta olmamz bugn dnmemiz gereken eydir. B.M., I.M.F, Dnya Bankas vb. gibi yetkili mercilerin kurduu modern dnyamzn krizi iinde, ne homojenletirici kimlik politikalarnn, ne devletlerin bamszl retoriinin (ekonomik olarak neredeyse tm dnyann kresel bir ekilde birbirlerine zincirlendii bir dnemde) ne de bunlarn meruiyetlerinin norm olarak ileyebildii bir dnemden kmakta olduumuz yeterince vurgulanyor mu? Jean- Franois Lyotard'n "ayrm" (le differend) diye adlandrd bir kavramla dnmeye baladmz kresel dnyann iinde (bu tabii ki, "koruyucu duvar" demek deil), uluslararas iliki-erde de, istenildii kadar iyi niyetli olsun, yrmeyen, ilemeyen bir "yetki" politikalarnn kmaz sklkla vurgulanmakta. Ayrm yeniden st-dil yaratmadan evrensellii aramak anlamna gelmekte Lyotard iin. Tanovi'in "A/o man's Land" filmi, belki de, byle konumlarn en traji-komik bir ekilde bize gsterildii rneklerden birisidir. Kimliklerin "samal", B.M/in varl ve mdahaleleri zmszlkler yaratmaktan teye gidemiyor. Ancak; buna ramen, kimlik

politikalarnn ok yerde yrrlkte olduunu ve durumlarn bu erevede dnmeye devam edildiini gryoruz. rnein, Habermas'c "konsenss"fikrinin de sadece ideal bir fikir olarak kaldn grmemek mmkn deil. Kendisinin, bir tr yeni Kant olarak alglayan fikri yaps bize yeniden meruluklar vermeye hazr; ancak bunun da en ideal iletiimsel ortamda yaplmas gerekiyor. Oysa "ayrm" yeniden bir evrensellik zemini bulmakta bize yeni yollar aabilecek. Bu kavram, askeri saldrganlklar dneminde, kar taraf anlamamak deil, ilikilerde birletirici bir "st-dil" kurmamay amalamakta ve nihai bir btnclk iddiasndan kamay ngrmektedir. Yeni uluslararas ilikiler politikalar bu balamda okunmaya hazrdr; ancak, insan haklar (tekrar hatrlatyorum, insan haklarn savunan ve ikenceye kar haber alma rgtlerinin pratiklerinden sz etmiyorum) ve ulusal meruluklar temelinde okumaya kalktmz olaylar iinden ktmz bir dnyann nostaljisi iinde baktmzda, taraflarn bu yetkili st mercileri tanmadklarn da fark etmek zorundayz. Ne Saddam Hseyin'li bir Irak ne srail'in aron ve kimi yerlerde ABD tarafndan yrtlen igalci politikalar, ne de bunun karsndaki kolektif ve bireysel terrizmler "uluslararas toplumu" dinlemekte. Eskiden ihtilaflar zecek diye tasarlanan ve belli bir mddet zmekte baarl olan ve bugn meruluklarn yitirmekte olan evrensel merciler krizdedir. O halde, ideal uzlama ortamlarndan klnca, evrensel diye adlandrlan mercilerin meruiyeti taraflar tarafndan tannmaynca, yksek akla tarafl diye baklnca yeni konumlar zmlemek gerektiini dnebiliriz sorusu (Heidegger'in bize hatrlatt gibi, daha dnmeye balamadmz dnmek) bize yeni dnme tarzlarn hayal ettirmeye zorlamakta. En azndan, dnce, bu

"reel" durum karsnda "yeni imkanlar" aramaldr. zmlemeler de, bu yeni dnemi (evet belki de ne yazk ki!) kale almak zorunda. Han balamda olduumuz, en azndan, ne yapmalyz? sorusunun nne gemeli. "Hangi durumdan ktk"?, bu anlamda, yeni zmlemelere almal. "Minr" bir politik yaklam, bu yeni dnyann sorularn sormaya, en azndan, sanatlarda balad. lhaklarla, byk bir evrensel insan haklar sylemiyle (uzun zamandan beri byle durumlarda "insan haklarnn" yerine artk "yaam haklar" sz konusu oldu), Temerkz kamplarn Yahudilere hatrlatacak kadar "dncesiz" sivil ve siyasi yaklamlarla, terrizmle ve "patlayan canl bombalarla", "din kardelii ittifaklaryla" iinden klmaz bir dm iine girmekte olduumuz izlenmekte, gzlemlenmekte; ve, buna ramen, eski sylemlerin var olduunu grmek zc olarak durmakta deil mi? 21. yzyln iine girdiimizde, artk, eletirel dncenin de yeni versiyonlarn aramann zaman geldi gibi duruyor. Yoksa dnyann tm barbarlna ak, uzlama imkan konsenss aramakla, insan haklarn sadece sylem dzeyinde aza almakla, sulu haklarn es gemekle, yaam haklarna sayg gsterilmeden ve kavramsallatrmadan veya kimlikleri kuvvetlendirmekle geen, byk idealler peinde koarken bu idealleri milliyetiliin en iddetli ekilleriyle tantran bu uluslararas artlardan kmamz, terrizmi "onlar" m yoksa teki "onlar" m yapt tartmalarnn ksrlnda boulmaktan, medyann tarafgirlii zerine gerekten nemli fakat, sadece, konu bu olduunda ksrdng ve tarafszl kimlikler zerinden dnen fikirler retmekten, yrtmekten kurtulmamz mmkn olmayacak gibi.

I. Blm POSTMODERN GRNT: SMLAKR KMLKSZLEME SRECNE GREBLMEK Dnyamzda savalar, atmalar, kk devletlemeler, mikro-emperyalizmler, modern ve postmodern tartmalar srp giderken, tartanlarn gncel olaylara gndermeli yorumlar yapp, siyasi ortam, uluslararas ilikilerin evrenselliinin mdahaleci tavrlar zerine fikir yrtmekte (mdahaleci tavr olarak son birka yldaki olaylar anmsamak yeterli sanyorum: A.B.D.'nin Libya'ya/ Panama'ya ve sonra B.M. olarak Irak'a yaptklar saldrlar ve Fransa'nn ad'a, ve Saraybosna'ya yapmak istedii mdahaleler, Sudan ve 11 Eyll sonras Afganistan), Bernard Henri Lavy bu konu zerine ok uramtr bunlar da modernliin paradigmasnn srdn bize gstermekte deil midir? Bilindii gibi modern etika zellikle bir eye gnderme yaparak hareket etmektedir (anayasaya, ulus-devletin tzne, proleteryaya, insan haklarna vb.). Gemi ve gelecekte yaanan eylerde gnderme noktalar aranr; dolaysyla tarih ve topya ile i iedir. Tarihle birlikte Ulus-Devlet kavramnn dayankllk plannn gnderme noktas olarak milliyetilik ve kimlik meseleleri n plana kar. Tarih kimlik atalara gnderimde bulunurken, modern olanda bir kke gnderir. Modern bu karakterini gemiteki akn gndermelerden edinmitir: Tanr'dan

dnyasala uzayan bir evrim izgisinde, sonunda insan haklar "adna" dnyann ticari ve siyasi konumunu tehlikeye sokabilecek her durumda mdahalecilik ortaya kar. Mdahale etmek d ve i odaklara gndermenin zedelenmemesi iin yaplan eylemdir. Modern sanat da yeniyi ierirken, bunu gndermelerle mmkn klar (rnein, kbist sanatn klid'i mekan zihniyetinden kurtulup, Ri-emann'n drt boyutlu mekanna geerken, zamannn fiziine gndermede bulunmutur). Kimlik ve milliyetilik ise, iki gnderme noktas olarak gnmzde izlenen barbarca eylemlerin gizil odaklardr. Postmodern dnce ise sadece keyi dnmeyi, eklektik olan ve eskinin yeniden gncellemesini salamakla kalmaz, ayn zamanda imdiki zaman ne karr ve tarihten ok corafya ile ilgilenir. Neticede, imdiki zamanda gnderme yerine zerklii ve bireysellik srelerini hzlandrr. Bu konumda artk nemli olan kimlik deil, ama kimliksizle-mek, yersizyurdsuzlamaktr. Kimlie yabanclamaktr (bylece, bilin ile ilgili "yabanclama" yerini bilindnn imdiki zamanda ortaya blok halinde kmasna brakr). Kimlik ve milliyetilik ise intersbjektifliini kaybetme durumunda objektif olur. Objektif ise Kant'n da belirtmi olduu gibi, bir amatr. Milliyetiliin amac ise znel deil ortaktr. Sorgulamak istediim, kimliksizleme srecimizi yaamadka kar kimliklerle atma iine girip, modernliin gnderme noktas olarak kendi kimliimizi karmzdakinin kimliini yadsyacak derecede egemenlik altna aldmzda, tarihin ok ynl barbarlk rneklerini yenilemek durumunda kalmayacak myz? Bugn yaanan onca kimlik ve mikro-milliyetilikler "modern" paradigmasnn en belal yanyla, yani kimlie gndermeyle, kendi zgrlk ve ilerlemeci karakterini ayaklar altna almam mdr? Ayrca, nk, Aydnlanma

zgrlk iin tek art deildir. zgrlk ve bamszlk iin aknlktan kurtulup, kolektif ve tekil bireysellik srelerine, ikin olarak, girmek yeterli olabilir. Sonuta, zaten Aydnlanma da, Rnesans da, Reform da gndermeler zerine kurulmad m (srasyla akla, Eski Yunan'a, dinin tzne gnderdiler)? 0 halde kimliksizleme srelerini gndermesiz ve zerk olarak denemeli miyiz? Bu adan bakld-byk kltrel fark-var. Bu yazdaki ama bunu ve hazc toplum olan AT'nin3 ncelemek olacak. Baudrillard, Louis Marin, eski Paris'e has devrimci, an-(burada hem geleneksel sol syle-innmf.-u."''- ieyen sa syle-etkisiz kalma yolunda, (zellikle ar sa , postmodern kltrn ve hazc toplumun haz t-J~~ 'uri Euro-Disney'de sergileniyor.5 Michel Foucault'nun ngrd bir politika bu balamda kendini gsteriyor: nsanlar kurallar iselletirmiler ve gsterilenlere uymak zorundalar. Eer uyulmazsa grevliler, (onlar olmazsa yannzda gsteriyi tketmekte olanlar) sizi ihbara hazrlar; nk gvenlik bunlar gerektiriyor (zellikle yeni teknolojilerin kullanld "Discoveryland" ksmnda, "sigara imeyiniz, fla kullanmaynz vs. anonslar srekli yaplyor). Disneyland'n (veya Euro Disney topolojisinin gzler nne serilmesinde yarar var: Otobs, metro R.E.R (Banliy metrosu)... veya zel otomobilinizle gelip park yerine giriyorsunuz. Baudrillard'n dedii gibi zel mekannz terkedip, topiler ehrinin kuyruklarna doru ilerliyorsunuz. Yol gstericiler size nereye dnmeniz gerektiini, nereye park etmeniz lazm geldiini iaret ediyorlar. Hosteslerin uaklarda emniyet k kaplarn vs. gstermeleri gibi eller ne, saa, sola yol gsteriyorlar. Bu andan itibaren Euro Disney personelinin elindesiniz, sizi onlar ynlendirecekler. zgrlnzn

alar kk detaylar alglayp, bunlar bulmaktan duyduunuz sevinle snrl. Ardndan, demin bahsettiimiz, Baudrillard'n deyii ile ayn paralelde giden kuyruklara balyorsunuz; bu kuyruklar yirmi ile yetmi dakika arasnda deiiyor. Bir pano ka dakika kuyrukta kalacanz size gsteriyor (Paris'teki kuyruklar Los Angeles'teki kuyruklarla ayn sreyi iermekteydi). eriye Main Street USA ile giriyorsunuz. Solda hayaletlerevi ile Frontierland balyor. Tom Savvyer'in gemisi ile, kzlderili kayklar ile Big Thunder Mountain etrafndaki glde dolayorsunuz. En ufak detayna kadar, her ey gerek ile sahtenin i ie girmesinden rlm. Big Mountain'de normal byklkte bir otogar var. Kuyruk balyor, trenin etrafnda en ufak ayrntsna kadar hazrlanm bir mekanda kovboy arklar eliinde yava yava hedefe doru ilerliyorsunuz: Yani birka dakikalk olaanst heyecan verici bir tren yolculuuna. Sizi heyecann doruklarna kadar gtrecek, dalarn arasndan eik bir hzla geiyorsunuz. Bu birGsteri toplumu olarak Guy Debord'un kitabna ve Uluslararas Sitasyonist harekete gnderme yaplyor. Ayrca Cobra grubunun Uluslararas Sitasyonist-lerle olan ilikisini vurgulamak gerekiyor sanyorum. ka dakikalk hazz alabilmeniz iin bir saatten fazla kuyrukta kalmanz gerekiyor. Amerikan Stili kuyruklar oluturmak demek tam hedefe varlacan sandnz anda, kuyruun yeni bir eriyle uzamas anlamna geliyor, labirentimsi bekleme saa ve sola ilerleyerek ylan gibi gidiyor. Trenden keyfinizi aldktan sonra Adventureland'a geiyorsunuz: Burada gerek kadar iyi simle edilmi maaradaki Karaib korsanlarnn vahet dolu maceralarn izlemeye balyorsunuz. Gemiden toplar atlyor, siz sava meydannn ortasndan geiyorsunuz.

Bu ekilde de ehrin korsanlar tarafndan nasl igal edildiinin hikayesini "canl olarak" izliyorsunuz. Haz ile ac (kuyruklar ve atraksiyonlar ve hatta akama doru kuyruk sokumunuza kadar balayan yorgunluk arlar) arasndaki mbadele ilkesi sizin bedeninizi ve ruhunuzun enlikli halini denetim altna alyor. Disney lkesi personeli nazik bir ekilde yapmanz gerekenler konusunda sizi ynlendiriyor. Sonra Fantasyland'a geiliyor. Yolculuumuzu burada, bir anlk keselim ve Fantasyland'a gemeden evvel Louis Marin'in analizlerini izleyerek, baz nemli gstergebilimsel aklamalar yapalm; nk Fan-tasyland (fantaziler diyar) gerek dnyann tam tersi bir konumda ve gemiin maceralar diyar (Adventurland), yani Ba-t'ya, altna hcum ve korsanlar vs. ile gelecein (makinalar, uzaya yolculuk vs.) Discoveryland' arasnda bir gei eii oluturuyor. Buna iaret ettikten sonra, konumuzun ikinci ana esi olan Paris ve Los Angeles (Kta Avrupas ve Amerika) arasndaki kk farklara geebiliriz. Aralarnda mitolojik bir fark var; gnderme noktalar akyor, ama ayr serileri de oluturmadan yapamyor; ilk olarak Main Street'den balayalm. A.B.D/nin byk caddesi kapitalist toplumun verilerinin olduu gerek bir dnya; bu nedenle Paris'in kapitalist dnyas ile bir fark tamyor. Asl farklar gnderme mitolojilerinde (Amerika'da Grand Canyon ile Paris'in Jules Verne'i arasnda) ortaya kyor. Main Street, Walt Disney'in hayalinde gerek dnyay temsil ediyor. Yol boyunca eski (19. yy.) butiklerinde gerek para veya kredi kart ile hatra eyalar satn alabilirsiniz. (Deiim deeri olarak gerek para verip Miki Fare maskeleri, Donald Amca T-Shirt'leri satn alabilirsiniz). Halbuki Disneyland'n zellii arabanz braktktan sonra yemek ve imek haricinde para kullanlmamas, Yani Louis Marin'in dedii gibi, topik (parann kullanlmad

anlamnda) bir yerdesiniz. Bu arada Paris ile Los Angeles arasndaki ilk fark da ortaya kmaya balyor: Los Angeles'deki Disneyland'da arabann gstergebilimsel ve imgesel deeri malum. Amerikalnn kiisel zel arabas olmasa, yemek yemee, al veri yapmaya bile gidemeyecei bilenen bir ey. L.A.'de Amerikal arabasn brakyor ve gerek hayatn simgesi terk edilmi oluyor ve topyalar dnyasna giriyor (Paras olmadan hazc tketim maddeleri kullanma ansna sahip: Disneyland#a girilirken deiim deeri olarak para veriliyor ve karlnda haz-ac ve fantezi alnyor). Gerek ve frntazma mbadelesinin yapld yer, biletlerin alnd gieler. Buras gerek dnya ile hayal ve topya dnyasnn ayrld yer. Bu snr gerek boyutlarda veya ona yakn bir tren ile iziliyor. Bu boyutlardaki kltlm ama modeli ayn tren hayal ile gerein snrn temsil etmekte (ieri girilirken para verildii halde trene binerken para artk kullanlmyor^ Bu iin topyas da bu. Los Angeles'deki Disneyland'n topografyasnda Maceralar diyar hemen alt solda iken Paris'teki Euro-Disney'de Main Street U.S.A.'dan Frontierland'a giriliyor. Yukarda da sylemi olduum gibi mekan gstergesel olarak snrlar iinde kendini ortaya koyuyor, nk LA.'da snr Bat'nn kefinden balyor, halbuki Paris'teki Euro Disney'de snr Frontierlandia izilmi ve hayal dnyas ile gerek dnya arasndaki elikinin snr iziliyor, bu ekilde, Para ile ah-veri yaplan merkeze doru giden (Merkezin ad Palaza Center) byk Amerika Birleik Devletleri caddesinden Hayaletli Eve giden yol gerekten fanteziye giden yolu oluturuyor. Oysa Amerika iin gemi kltr nem tadndan dolay, nce Vahi Bat'nn kefi, sonra da Bat'nn kovboylar tarafndan doldurulmas hikayesi anlatlyor (Her yerde dolaan kii bir hikayeyi yayor).

Amerika'nn tersine Paris'te orta halli Amerikalnn simgesel deerini oluturan araba imgesi o kadar nemli deil. Burada toplu tamaclk n plana kyor. Euro Disney'in kaplarna kadar giden yeni bir R.E.R. metro hatt dzenlenmi. Paris'te birok kimse zel arabasyla Euro Disney'e gelmek yerine ortalama yirmi dakika kadar sren bir metro yolculuunu tercih edebiliyor. L.A/nn tersine Paris'te ilk olarak Hayaletler evi sz konusu. Bu ev Edgar Allan Poe'nun hikayelerinden ortaya km bir mekan. Simlasyon ilk batan balyor. LA.'da mezar talarnn gerek tatan m yoksa ta simlasyonundan m yapldn tartrken, Paris'tekinde mezar talarnn yerine gerek yeillikler var bahede. Kuyrukta uzunca bir sre yrdkten sonra biri kapy sizlere ayor: Gen bir kz mendebur bir suratla "Belanz aramaya m geldiniz? diye sesini titretiyor. Sonra bir ana salona alnyorsunuz. Artk hayaletler dnyasnn konuusunuz. Hayal dnyasnda etlerden yapl bedeniniz heyecan ve korkudan titreyebilir. Bunu yenmek iin sesinizi titretiyorsunuz ve kahkahalar ykselirken ev sahibi rktc sesiyle sizi evine davet ediyor: Labirentime ho geldiniz. Gz yanltclar (Trompel'Oeil) hiperrel bir tabloda sizi kendine ekiyor ve duvardaki aynada bir bayan portresi gzkp kayboluyor. Bulunduunuz salon aa yukar yok oluyor, kayarm gibi "duruyor". Yine bir gz yanlts: (trompe l'oeil) Salon mu aaya gidiyor, yoksa duvarlar m yukar kyor, anlamaya alrken salonun kaplar alyor ve yer gsterenler sizi birer sandala bindiriyor. Burada artk hayal dnyasnn, maceralar diyarnn snr simlasyon oyunlarna kendini terkediyor. Hem Paris, hem de LA.'da hikaye ayn: Evin iinde ahlaki deerlerin temsili olan gelinlikli kzlarn ruhlar sizleri karlyor ve hikaye sondan balayp, ardndan baa dnyor. Bu teknik her

atraksiyonda kullanlm. Hatal evlilikler veya ihtirasl aklarn sonucunun lm olduu anlatlyor burada. Gelinlikleriyle bedbaht bir ekilde lm gen kzlarn ruhlar artk dansediyor. Piyano almaya da devam ediyorlar. Yukarda sylemi olduumuz gibi, hikaye imdiki zamanda geiyor ve eve girdiinizde size kt bir felaket haberi veriliyor. lm fakat teki dnyaya gidememi ruhlarn sknts (agonisi) seyrediliyor ve bilin dnza ileniyor. teki dnyaya gitmeyen ruhlar seyreden siz aslnda topya dnyasnda, yani bu dnyann tekisinde bulunmaktasnz (Leibniz'in mmkn dnyalar kuramn burada anmsatabiliriz. Mmkn birok dnya var ve orada yaayan ayn adlarda insanlar var, ama hikayenin gidiat, dizisi ayr ekilde kuruluyor). Main Street'te gerek mbadeleyi yaayp, dier mekanlarda oyunun bedaval ilkesinin yanstlmas gibi Tanr'nn yaratt dnyalarn en iyisinde bulunurken bu dnyann tekisine gemi bir kiiyi oynuyoruz. teki dnyay gezen birini oynayp, teki dnyadaki bir hikayeyi simle edildii mekanda izliyoruz. Hikaye imdiki zamandan balayarak (nceden bilinen son ve geri dnler) geri gidiyor ve tm hikayenin oluumunu izleyerek dolayoruz. Sonuna doru hayaletler andan kyor ve muhteem bir balo salonunda k kyafetli lgnca dans eden ruhlar gryoruz. Biz bunlar seyredip yol alrken, evin dna doru sizleri gtren raylarn zerindeki sandalnz sizi aynalarn nnden geiriyor. Levvis Carroll'un aynas srrnn teki yzn gsteriyor: hepimizin srtnda birer canavar var; hikayenin anlatmak istedii ey ise olduka gerek: Hepimizin bana gelebilecek bir hikayenin simlasyonlarla temsili seyredildi; hepimizin iinde bir canavar bulunabilir. Ve... gerek dnyann gne (gerekten yakp,

bronzlatran, stan gne) bize kendisini gsterdiinde evden km oluyoruz. Ardndan bu gne altnda biraz yryor ve yine kuyrua girip, Tom Savvyer'in gemisine biniyoruz. Buradan ise madenlerin bulunduu Big Thunder Mountain'e geiyoruz. Bir baka heyecan, bir baka hikaye: Kovboylar ve kzlderili kayklar nehirde gidiyorlar. Kovboylar evlerin tepesinde dvyor ve birbirlerine ate ediyorlar. Ve, ardndan madenleri tayan tren dalar ka-tedecek, siz de iinde olacaksnz. Mekann dou yakasna gemeden nce "sahte bilin" kavramna deinmek istiyorum; nk simlasyon ile ideoloji arasndaki snrda o bulunuyor: Bilindii gibi Engels, 14 Temmuz 1893'de Mehring'e yazd bir mektupta6 insanlarn bilinle inanarak yaptklarna ideoloji adn veriyordu; ama bu "sahte bir bilinti", nk onu inanma6 Bkz., Raymond, Boudon, L'ideologie, Fayard, 1986, s 55 ya iten gler bilinmeyen glerdi (Freud buna bilind adn vermiti); ancak bu anda "Sahte Bilinli" ideolojiler ilemlerini srdrebileceklerdi. Disneyland# ite Engels'in "sahte bilin" adn verdii an gerekletiriyor ve Amerikan hakim snfnn (terim eski kokabilir, ama geerliliinin hl varolduunu sanyorum) ideolojisini gstermektedir. Orta halli, beyaz rkl Amerikalnn mitolojisinde duyduu gveni pekitirir (ahlak bir yan# macera ve maceralar sonucu fanteziler ve de evrimci bir tarih anlay ile hakl gsterilen ilerleme, teknolojik baar ve uzaya alan gelecein dnyasna giri hazrlanyor). Bu ideoloji Amerika'nn tarihinin fantastik tarihinin bir simlasyonundan gemekte ve gemiten gelecee giden bir yolda mekan eklemlenmektedir: "Amerikal ideolojine gven!" tavr verilmektedir. Paris'te ise Fransz ideolojisi ile Amerikan ryas eklemlenmekte ve beyaz rkn tarihi anlatlmaktadr; bir

istisna ile "/Y's small world" kk boyutlarda tm rklarn ve milletlerin ocuklar ark syleyerek bar topyasna bizleri armaktadr. Mekann Dou yakasna getiimizde ise merkezden yaylan baka imleri gryoruz: Bat'nn gemie dnk mitolojisinin karsna Dou'nun gelecekteki rol ortaya konulmu oluyor (burada corafi olarak Pasifik Okyanusu'na doru kayan bir gc gelecein dnyas iinde anabiliriz: Japonya). Ancak gelecein "mitolojisi"nin topyas yine bir "Amerikan ryas". Burada gemi iindeki kiilerin tersi, sz konusu: Gemite gerek olmayan normal boyutlardaki kiiler (korsanlar rneinde olduu gibi) yerine boyutlar kk, ancak modellerin gerekten alnd uzay aletleri, fzeler var: Gelecein dnyas hayal zerine kurulmu (gemiten gelecee gitmek iin fantezi dnyasndan geiliyor), ancak modeller gerek. Cine Magique boyutlu film bize genlerin ilah Michael Jackson'u "Capitain E.O." olarak sunuyor: Cadlarn esir ettii robotlar dans haline eviren Jackson robotlar insanlatrdnda terminatr II ile ayn paralelde; insanlara hizmet iin var robotlar, onlar hakimiyet altna almak iin deil. (Burada Foucault ve Derrida'nn "nsann Sonu" ad altnda Nietzsche'nin insann lm temasn ele alan Visionarium'da robotlarn hizmet verdikleri dnya anlatlyor. kinci "ana salonda" 360 derecelik bir ada 9 ayr ekran bize gerek boyutlara yakn byklkte Jules Vernes ve VVelIs'in maceralar birer Avrupal olarak gsteriliyor. L.A.'de Grand Canyon gsterilirken, Paris'te Eiffel Kulesi ve 1900'deki Uluslararas Evrensel Sergi sunuluyor. Bu arada Fransz devriminden de bahsedilmediini sylemeden geemiyorum. Postmodernizmin Aydnlanmac ve tepeden inmeci Fransz devrimine olan

alerjisi dnlrse, 200. yl srasnda Fransa'daki tartmalar gzn-ne getirildiinde, Terr dneminin, zellikle vurguland tarihi tartmalarnn burada popler topya dnyasna yansdn grmek mmkndr sanyorum. Tm Disneyland veya Euro Disney'de seyirci ve yer gstericiler dnda hibir ey tamamen gerek deil (postmodern paradigmann gerek oyunlar gz nne geldiinde, tek bir evrensel gerein dnlmesinin mmkn olmad bir dnemde bu mekan iyi bir rnek tekil ediyor). Tm yaanan "yapaylk" ve tm "Doa" (aalar, evler, korsan maketleri vs.) birer simlakr (grnt). "Doa" vahi ile ilkel bir canavar gibi gsterilmi".7 Ama "Bu canavar, teki dnya topyasnn oyun bedavalnda edindii bir grntden baka bir ey deil. Disneyland veya Euro Disney simlasyonunun simlasyonu, nk zaten model bir simlasyon olduundan bu gerek bir modelin simlasyonu deil, dolaysyla bu sahtenin, grntnn veri olduu yerdir. Disneyland modernizmin modelleri gndermelerinden sadece gndermeleri dn almtr. Gerisi, gerek ile grntnn ve hayalin birbirine karmdr. (Doann yapaylamas ile yapayln doallamas arasndaki denklem Disneyland'n belitselidir).8 ktisadi Kalknma Vakf dergisi, Eyll-Ekim 1992, s.107-108 Bu nedenden dolay A C Sponvlle, Spnozac filozof olarak insanlarn burada lmden korkarak yaamdaki elenceyi aramalarn yazp, Euro Dsney'n kultursuzluun kulturu olduunu yazmtr Yan can sknts kulturu (Bkz L'Evenement du Jeud, Ce qul nspre un phlosopha une journee Euro Disney " (19'dan 19 Austos 1992, s 36-3)

POSTMODERN'N SAPTIRICI YANI: SMLAKR (GRNT) Postmodernizm zerine yazlanlar arasnda adndan en ok bahsedilen kavramlardan biri olan simlakr (grnt) kavramn ele alp, postmodern dncenin bu kavram sayesinde nasl "devrimci" bir rol stlendiini sorunsallatraca-m. Modern olann gndermeler zerine kurulmas ve bu gndermelerin belli ve var olduu ne srlen modelleri iermesi modernizmin (modernite ile olan ayrmn burada sz konusu etmiyorum ve Habermas'n modemitenin henz bitmemi bir proje olduunu sylemesini bu konunun dnda brakyorum), kimliki ve milliyeti karakterini gstermektedir. Buna karn simlakr kavram sayesinde modellerinden kurtulan postmodern dnce (buna hipermodern veya stmodern de diyebiliriz), belki de, kimliksizleme srecini salayacak bir oluumu balatmaktadr. imdiki zamanda, gndermeler yerine, zerklii ve bireyselleme srelerini hzlandran bu dnce model ve ona gre kurulan bir kopya zihniyetinin dna doru karken, De-leuze'n anlad anlamda Platon'u da tersyz etmektedir; dolaysyla da bir tr yersizyurdsuzlama srecine girmektedir. Bilindii gibi Platon model ve kopyann ilikisi zerinde durmu ve kopyann iyi bir kopya olmas iin modelin tzne sadk olmas gerektii fikrini ne srmtr. yleyse, adil olan ey sadece adalet fikridir, cesur olan ise cesaret. Sofist kitabnda Platon, aslnda model ve kopyay birbirinden ayrmaktan ok kopya ve grnty ayrmaktadr. Buna gre sonsuza dek olan olu grntnn maddesidir ve bu idea'nn eyleminden kurtulmaktadr. Bu ekilde de hem model hem de onun kopyasna kar km olur. Kurulu mitoslar ilk gndermeyi oluturmaktadr: Talip olmayan, talip olan ve talip olunan ilk neo-Platoncu

teslisi ortaya karr. Bu l iinde talip olmayan kii kurucudur. Bu anlamda bir babadr, kahramandr, rnek alnacak bir modeldir. Talip olan kii daima ikinci gelmektedir, onun yapaca eylem talip olmayann yapm olduu eylemin kopyas olmaldr ki, dzen srsn. Bu anlamda talip olan nesne konumundadr ve ilk zneyi taklit etmek, kopya etmek durumundadr. Talip olunan ise yine nesnedir, ama o, ilk talip olmayann nesnesidir. Talip olana talip olunan veren talip olmayandr. smi stnde, o verir. Mauss'un1 kulland anlamda veren kii karlnda bir ey almak iin verir, ama bu ekonomik bir alveriin dnda sembolik bir transferi iermektedir. Bu l ilikiyi biraz daha somut hale getirmek iin antropolojik bir mbadele sisteminden bahsetmekte yarar var: Talip olmayan kiiye Baba dedik. Talip olunan kii ise onun kzdr. Onun yarat ve nesnesidir. Talip olan ise nianldr. Dier kabileden gelip, babann kzna talip olandr. Bu balamda nianl kuraca ailede babay rnek almal ve onun kurulu mitosunu izleyip, onu kopya etmelidir. Burada kopyann yararl yan vurgulanmtr. Modernizmin ilk modeli rnek almaktan ok gnderme mitoslarn kopya etmesi gibi, si-mlakr bu gnderme mitoslarnn dna kmay hedefleyen bir kavramn eylemidir. Baba ilk yapandr ve ilk sahip olandr ve ilk olarak talip olana talip olunan sunandr. kinci sahip olan kii nianl olacaktr. Kadnn sayesinde iki kii arasndaki iliki, iki cemaat ilikisini de pekinletirip, ilk mitosa gndermede bulunup, modelin kopyasn kuracaktr Bu daha sonra Hristiyanlkta Tanr'nn imgesine gre kurulan insan imgesini ortaya karmtr. Yine Platon'a dnersek, Politika adl kitabnda gerek bir politika veya iyi kurulu bir siyaset bunun taklitleri, simlakrlar ve kle grntleri vardr. Sofist adl

kitabnda Platon, simlakr kavramyla sofistlerin eylemini gstermek istemekte ve dersleri kurulu mitoslarna gre vermek yerine, bilgi vermek amacyla sofistik yaplmaktadr hocalar tarafndan. Belagat ustalar diyalektik yntemi kullanp rencilerin, paralarn almak iin dersler vermektedirler. Sofist, adil olandan ok grntnn varln tanmlamaktadr. Kopya edenler burada ikinci olarak sahip olanlar, yani talip olanlardr; nk onlar kurulu mitosuna sa1 Marcel Mauss, Socio/ogie et antropologie, quadnge/ P U F , 1950, s 145-171. dik kalarak, benzerlik yaratanlardr. Yalanc olarak talip olanlar ise simlakrlardr (grntlerdir). Bunlarn benzerlikleri benzemezlik ilkesine gredir. Burada Platon ikili bir ayrma girer: Kopyalar ve ikonalar; grntler ve fantazmalar. Kopyalar ve ikonalara gelince, bunlar benzerlik zerine kurulmulardr. Bu benzerlik benzeme zerine kurulmutur; ama d benzerlikten ok i, tzsel bir benzerlii ierir, yani nesne bir idea'ya benzer. dea i tz oluturmaktadr ve bu ekilde model ile kopyas arasndaki ilikileri belirmektedir. yleyse tzsel benzerlik bir fikir benzerliidir: Adil olan adalet fikrine benzeyerek hareket edendir, ama yine bilir ki, tek adil olan adalettir, dierleri birer kopyadr. Kopya bir nesneye ancak o nesnenin ideasna benzedii zaman kopya olarak var olur: Btn benzerliklerse stn olan bir model idea zerine kurulmutur ki, bu, ilk mitostur. Varolduu kabul edilen, gerekte olmasa da olur, bir ilk kurulu mitosudur. Bu bakmdan insanlk tarihi anamnezlerle doludur. Simlakrlar (grntler) ise sapmann balad yerde ortaya karlar, burada artk bir iddet sz konusudur: Babaya kar gelinir ve bunun iin idea benzerliine

gerek yoktur. Derri-da'nn vermi olduu rnei ele alrsak, yaz ile logos arasndaki ilikiyi ne srebiliriz: Logos yaznn babas, yaz ise bir grntdr, simlakrdr: nk logos'u iddet ve kurnazlkla ele geirir ve babay hesap d brakarak, kendi egemenliini kurar. yleyse simlakr, kopyann kopyasdr veya Baudrillard'c bir ifadeyle syleyecek olursak kopyadan daha kopyadr, yani hiperkopyadr. Burada benzerlik ve kimlik (aynlk) fikrinin yerine fark fikrinin ortaya kmaya baladn grmekteyiz. Babaya kar ilenen su, onun kopyas olmaktan tr deil, bir hiper-kopya olmaktan gemektedir. Yani talip olan talip olmayana kar farkl bir konuma girmitir, nk Deleuze'e gre "sadece benzerler ayrdr ve sadece farkl olanlar benzerler".2 Ancak bu iki nerme ayn eyi iermektedir. Kopya ve ikona benzerlikten yola kar ve zdelik (kimlik) sorununu kendine konu eder, oysa simlakr ve fantazmalar farktan yola kan bir benzerlii or2 Gilles Deleuze, Difference et rpetetion, P.U.F., 1968. taya koyarlar. Birinci nermede zdelik, ikinci nermede ise farkllk n plandadr, ilktir. Kopyalarda nemli olan benzerliktir, oysa simlakrlarda imgedir. Yine neo-Platonculua dnecek olursak, bu tip Hristiyan kateizminde (din dersleri) Tanr'nn insan kendisine benzeterek, kendi imgesine gre yaratmas sz konusu edilmektedir. Gnah ortaya knca kurulu olan ideann dna klmaya balanr. Gnah ile birlikte insan Tanr'ya olan benzerliini kaybetmi ve sadece imgesini saklamtr. nsan bundan byle bir grnt haline gelmitir. Bu benzerlik artk d benzerlikten ibarettir (imge benzemesi). O halde grnt, fark ve ayrm zerine kurulmu ve modeli bir kenara brakmtr. Modernizmin neo-Platonculuktan edindii en byk ideallerden biri, kopyann gerek kopya zerine

yaplmas deil, ancak ilk olan modelin tzsel birlii zerine yaplmasndan ileri gelmektedir. O halde bir Malevitch tzsel bir benzerlii iermektedir, denilebilir. Yahut Modrian'n teozofi ile olan ilikisi buradan gemektedir.3 "Dncede kendine yeten bir bilge". Bu adan grnt, sim-lakr deer kaybetmi bir kopya deildir; orijinal olan kopyay, modeli, rprodksiyonu da yadsr. Artk ne model, ne orijinal ne de kopya kalr. Simlakr, Nietzsche'nin de belirtmi olduu gibi "erinin (doru olmayan) yksek gcdr". Ebed dn (bengi dn) sayesinde ikonalardan, modellerden kurtulunur ve temsili olan bir dnya sistemi saptrlr. Nietzsche'nin ortaya kard budur: Demiurgos'un modeli zerine deil, ama denetlenmi bir lgnlk; ebedi olan simle eden belirli bir olu zerine kurulmutur. Bu kaostan bir kaozmos oluturma, evetleme gcdr. Babann imgesinden kldnda, modernizmin babalar da terk edilmeye balanr (Ata, kurucu, anayasa, ulus-devlet, proletarya, insan haklar vb) ve yeni yaratclk srelerine girilmeye balanr. Yersizyurdsuzlalr ve kimliksizlei-lir (milliyetilik temas iin nemli bir sretir bu). Bu, simlakr ile i ie olarak kabul edilen postmodern dncenin zgrle-tirici ve saptrc yandr. Varlk, Ekim 1992, s. 1021 3 Dora Valiier, L'art abstrait, Pluriel, 1980, s.94. 4 Joyce buna "kaozmoz" adn vermektedir.

SIMULAKR ZERNE Varlk dergisinin Ekim 1992 tarihli saysnda postmodern dncenin saptrc yan olan simlakr konu etmi ve onun sayesinde var olan modellere bal kalma zorunluluu olmadan, kimliksizleme srecine girilebileceini belirtmitim. Gnmzdeki siyasi olaylarn (milliyetilik, oven duygular, rklk, ar rk vb) modernliin kke gnderici yanlaryla nasl hl gnmz siyasetine hkim olduunu belirtmitim. ster insan haklar ve hmanizma adna olsun, isterse "saf etnik rk" adna yaplsn sonuta modellere gnderen ve bu modellere gre baklan ve kuramsallatrlan bir dncenin hkimiyetinde olduumuzu saptayabiliriz. Postmodernin en saptrc ve bu lde de "en devrimci" yan bence bu: Simlakra kar gerein savan vermekten ok simlakrn "kt ve akn gerekleri" nasl yok edici gce sahip olduunu grmeliyiz. "Vatan, dil, milli snrlar" gibisinden birtakm modernist gndermelerin zerine kurulu dnce bizi ancak "vatanm severim, doruyum" sloganna gtrebilmektedir. Aydnlanma ile Fransz htilali ve Alman romantizmi ile ortaya kan lkler bizi son iki yzyln barbarlklaryla tantrmaktan teye gitmedi. Modern sylem kendi iindeki potansiyel gzellikleri de, bu ekilde tketmek durumunda kald: Kardelik, eitlik, gerei gstermek vb. Bu sreten kabilme olanan bize simlakr verebilecei iin kimliksizleme ve yersizyurdsuzlama" iinde onun nemli bir yere sahip olduunu sanyorum. Varlik dergisinin Aralk saysnda Enver Ercan'n Onay

Szer 1 e yapt konumadan sonra bu konuyu tekrar ele almak ihtiyacn duydum. Geen yazda Deleuze'n simlakr ile olan ilikinden bahsetmeme ramen, Onay Szer'in dikkatimi ekmedi e<Baudrillard'dan da bahsetmek zorunda hissettim kendi-nay Szer hakl olarak "postmodernin 'modellerden kurtulduunu sylemenin" yanl anlalmasndan korkarak, konuya mdahale ediyor. Ben de kendi okumam iinde konuyu yeniden ele almak durumunda kalyorum. Onay Szer'in, Baudril-lard'dan alnt yapt cmleyi ele alp, baka trl yorumlamak istiyorum. Baudrillard Simulacres et Simulations (Grntler ve Benzeimler) adl kitabnn 10. sayfasnda u cmleyi kullanyor: "La simulation n'est plus celle d'un territoire, d'un etre re-ferentiel, d'une substance. Elle est la generation par les mode-les d'un reel ans origine ni realite: hyprereel." Bu cmleyi . Szer'in evirisi ile okuduumuzda "model szc" arlkl bir okuma yapyoruz: "Simlasyon bir alann kendisine gnderme yaplan bir varln, bir tzn simlasyonu deildir. Modeller yoluyla, (Szer burada nedense Model szcn cmlenin bana alm - A.A). ne balangc, ne de gereklii olan bir gerein ("reel") yani gerekten daha gerek olann ("hyperreel") retilmesidir. Oysa cmlenin Franszcasna bakldnda model szcnn deil, ama "Ne gereklii ne kk olan bir gerein modelleriyle retilmesidir" cmlesinde ne gereklii ne de kk olan bir gerein modelinin sz konusu olduunu greceiz. Yani gerei olmayan bir model, gerekten daha gerek olan bir model, artk gerekliini kaybeder. Model artk gerek deildir. Bunun anlam udur: mademki gereklii ve ilk ortaya kt andaki kk yoktur, nk bu bahsedilen model kk olmayan ve "mevcut olmayan", "var olmayan" modeldir. O halde

simlas-yonun modeli de gerek olmayan bir modeldir. Yani modelini terk etmitir. Hiperreel olmutur artk, yani gerekten daha gerek olarak ortaya konulmutur. Bu cmlenin mantn kitap boyunca izlemek mmkn. Bunu gsterebilmek iin, yazy uzatmak pahasna da olsa birka rnek daha vermek istiyorum. Sayfa 11#de Baudrillard yle devam ediyor. "(Simlasyon) bir hiperreeldir, atmosferi olmayan (yani canl olarak hibir yaam belirtisi gstermeyen, dolaysyla yaam iinde gerei var olmayan - A.A.) bir hipermeknda (yani mekn olmayan, mekndan daha ok mekn olan bir yerde - A.A.) karm modellerinden (yani, bir model olmad gibi, birden ok modelin karmndan, biletirenlerinden meydana gelmi bir ey, demek ki, var olmayan, mevcut olmayan bir model, modelliinin kkn kaybeden bir model -A.A.) yaylan (nlanan -irradiant-, bu da bir tumturakllk deil, nk nlanm szc bilim kurguda kullanlan "nlamak" fiilinden gelmekte, T.V. izleyicileri "Uzay Yolu" dizisinden bu nlanma szcn anmsayacaklardr -A.A.) sentezin rndr." (Sentez szc adndan da anlalabilecei gibi birden ok eyin karmndan ortaya kan, "yeni" oluturulan, eskiye ait olmayarak, eskiyi aan (Aufhebung) anlamn iermektedir -A.A.) Baudrillard yine ayn sayfada: "5/-mlasyon dnemi her trl gndermenin yok edilmesiyle ortaya kar" diye yazyor. Demek ki, modern dnemin gndermelerinin yok olduu ve artk gndermelerin mmkn olmad bir dnem balamaktadr. Baudrillard Amerika (Amerique) adl kitabnda da1 her eyin simlasyon olduu Amerika'y betimlerken u ekilde yazyor: "Kant u ki, cinsellik, sonunda, mmkn modellerden biriydi ve en kesin olan deildi. Ancak gnmzde yeni modeller hangileri olabilir (nk tm dierleri, bu arada, yok oldular, Yani

simlasyon dnyasnda artk "model" kalmad -A.A.) Anlalaca gibi simlasyon doru-yanl zerine kurulu bir gerein bittiini gsterir. Simlasyon doru ve yanl modellerini yok eder, nk artk neyin doru ve neyin yanl olduunu bilemez duruma gireriz.2 Roland Barthes gnmzn aydnlarnn "talihsizliini" neyin yanl neyin doru olduunu bilememelerinde grr. Simlasyonun dayand model artk model olmaktan kmtr. Baudrillard bunu aklarken, simlasyon imajlarn safhalarn u ekilde sralar; bunlar temsiliyet fikrine kar karlar: " Temel bir gerein yansmasdr Temel bir gerei maskeler ve doasn deitirir Ne olursa olsun herhangi bir gerekle ilgisi yoktur"3 Baudrllard, Amerque, Grasset, 1986, s 49 Amerika, Ayrnt Yay Aydnlanma dneminden bahseden Barthes yle yazmt "O donemde, ya-zar-aydn kimlerle mcadele etmesi gerektiini bilmekteydi unku dmanlarn bir btnlk iinde grebilmekteydi" (Bkz , Al Akay, Tekil Dnce, Afa, 1991) 3 Baudrillard (a.g e) Postmodern Grnt Mevcut olmayann temsiliyeti ancak var olabilir Gerek fV rinin temsilcisi olabilir, ama hi olmayann, var jibi durann yoktur. Mevcut olmayann temsiliyeti olamayacagibi, modeli de artk yoktur. Simlakrn ne ncesi (modo) ne sonras (post) vardr. Ancak modelin modeli olabilir. Eer bir nce ve sonra varsa, sonras deil (kopya gibi) ama ncesi vardr. "Kapitalist dnemdeki retimin seri halinde retimi model ve kopyann nsellii zerine kurulmutur. Son yeni gelimelerde ise simlasyonlarla retim yaplr: Gerein temsiliyeti yerini simlas-yonlarn ynetim kodlarna brakmtr."4 Aslnda modellere bal olmamak, modellerden kopmak, modelin doasnn deimesi ilemidir. Kopyadan modele

mesafe fazla deildir. Orijinal kendi kendisini taklit eder; Duc-hamp'n y ready-made'leri Pisuar ele alndnda, veya ie taycsna bakldnda, bunun gerek mi sahte mi, yoksa gerek sahte mi ve sahte gerek mi olduu aniden sylenemez olur. "Duchamp modelinin doasn deitirmitir ve ciu simlakr mertebesine eritirmitir".5 Neticede, modelin iine bir konfz-yon sokan simlakrn bozucu bir gc vardr."Bu ekilde modelin modeli haline gelir".6 Bu demektir ki, modelin nne gemitir, evvelindedir, var olan modelden sonra gelip onu taklit etmek yerine modelden nce gelir. Kkene dein olan model, bu ekilde, bozulmu olur. nk simlakr kopyann kopyas deildir". Kopya ile simlakr arasndaki doa fark udur. Kopya benzetme zerine kurulu bir imajdr".7 Bu nedenle "kopyalarn benzerliinin tredii aynnn modeli, kopyalara lkim olan modele gre simlakr tanmlayamayz (...). Simlakr deerinden dm bir kopya deildir, hem orijinali ve kopyay, hem 4 Postmodernism, ICA Documents, Edited by Lisa Appignanesi, freeAssociation Books/London, 1989 Bu kitapta krator ve sanat eletirmen Mchael Nevv-mann'n makalesi "Revising Modemizm, Representing Postmodernzm". New-mann, Deleuze'n Baudrillard'dan da iieri giderek simlakrn basdondrculu-ne hibir modelin kar kamayacan alntlar. (Bkz. "Plato and the simulac-rum" October, No:27, VVinter, 1983. 5 Mathieu Kessler, "Le simulacre au jeu de Paume" in Esprit, ubat1992, s.39. 6 M. Kessier, a.g.e., s.42. 7 Gilles Deleuze, "Platon et le simulacre" in Logique du sens, MinutYay 1969 s.297. ve hem de yeniden retimi yadsyan pozitif bir gc irinde tar." Modelin kalmamas demek (mademki, simlakr modeli de dsvor) bir eyin modelin yerini alm olmasn gerektirebilir, i (iaret) bir eyin yerini aldnda var

olmayan, mevcut olma-nesnenin yerinde mevcut etmek, demektir. Derrida "diffe-ance" kavramn aklarken im denilenin "varolan yokluu (na-mevcudiyeti) srasnda temsil eden" olarak sunar. (Seance du 27 Janvier 1968). Eer elimizde bir ey yoksa geriye dnp o eyin yerine var olan ama o eyin yokluunda var olabilen bir im vardr. m ve ey arasndaki iliki, yleyse, mevcut olma ve mevcut olmama ilikisidir. Televizyon diliyle konuursak banttan, naklen olmayan bir im sz konusudur. yleyse, im ikincil ve geicidir. Orijinal bir mevcudiyete gre kaybolan orijinalliin yerini alan im o eyin yerini almtr.8 Derrida'nn9 (a) harfi ile yazlan "differance" kavramn artk im ile anlamak da zorlar, nk im mevcut olmayann temsilinde mevcut olabilir, bu mevcudiyetin bak asnda kurallar. Halbuki naklen olmayan bir ey sz konusu olduunda, artk mevcudiyetten bahsetmek imkanszlar, imin yerini imaj alr. Ancak imajdan bahsettiimizde de hemen Saussure'e dnmek zorunda kalp, imin imleyen ve imlenenlerine bakacaz; nk imin imleyen ve imlenen diye iki yz var: mleyen kavramdr, ideal anlamdr ve imleyen Saussure'n adna "maddi, fiziki imaj" dedii eydir. Yani, dilde sadece farkllamalar ve farkllklar vardr. Her kavramn (imleyenin) farklar oyunu tarafndan baka kavramlara gndermede bulunma hakk vardr. yleyse, her moH v SZ konusu olan' anlalaca gibi, modelliini terk eden bir model-im'in mod l yenn almasdrSimlakr modele deil, ama bir model-im'e (olmayan de old ~mdel" yerin' alana) gndermede bulunabilir. Pico yer'in bir mein-kadar "^ T*3' 'nSan moc'e'' ne kadar da az tanrsa, yani ona olan mesafesi ne mis i^ rsa kadar onun kendisini deil, ama onun simgesini (imini) tan-| oiur. (Michael Jackson rnei, Bkz. "Yeni Kltr tek

Tip mi Olacak?" in ^^ K, 1992, no:3,s.41. Bfm^ti DerVda' la differance in Marges de la philosophie. Minuit Yay., 1972. t' konu' da 27 Ocak 1968'de Societe franaise de la philosophie'de yapkavram yeni kavramsallatrma akl, imkan tanr. Bu dil sistemi, bir dilde, daima farkllamalar zerine kurulmutur. Simlakr ise imler, modeller, imleyen ve imlenen zerine kurulmamtr, nk simlakr modeli bozan, modeli yok etmeye varan, doasn deitiren olarak modele bal deildir. Simlakr zaten mevcut olmayan bir grntdr, o cisimsizdir. Sim-lakrn sahte anlamnn dnda grnt anlam model zerine kurulmaz. Simlakr Derrida'nn adna differance dedii kavram gibidir: Hem mesafe-mekn hem de zamanlama, uygun zamana brakma. Bu hareketin artk kk, kayna yoktur.* Buradan temsiliyet sorununa geebiliriz (Baudrillard temsiliyetin karsna simlakr koymutu). Mevcut olmayan, "naklen" mevcut olmayann temsil ettii eydir. Yani, Saussure'e gre olan imleyen ve imlenenin temsili bir dilbilimi sitemine aittir. Tpk imin nesnenin temsili olmas gibi. Halbuki simlakr sistemi "temsiliyetin kategorilerinden ok farkl gibi durmaktadr:10 "Simlakr ayrlma ve merkezsizleme sistemidir".11 Simlakrn tek birlii, tm serilerin kesimesi hepsini iine alan bir kaostur. Serilerden hibiri dieri zerinde bir ayrcala sahip deildir; hibir modelle zdelemez.u Kopyalar modelin taklidi ve benzeridir,13 ama simlakrn modeli yoktur. Serilerden herbiri farkllktan olumutur ve farklarn farkll sayesinde dier serilerle iletiim halindedir; nk "model fark iinde parampara olur".14 Bu tanmlama Baudrillard'n hiperreellerinden ok farkl gibi gzkmemektedir. Simlakr "ebedi dnn merkezini kaybetmi merkezleriyle geip

giderek sadece kendi kendinde iler.15 Btn bu yazdklarmn tesinde Onay Szer'in syledikle* Kendine yaplan bir eletiri srasnda Derrida, gramatiinin Heideggerci metafizik zerine modellendiini syleyenlere yle cevap veriyor: "Nasl yap bozulan zerine model alnabilir" (model artk imkanszlamtr) Bkz. Derrida, Positions, MinuitYay. 1972, s.70. 10 Gilles Deleuze, Difference et Repetition P.u.f., 1968, s.355. 11 Deleuze, a.g.e., s.356. 12 Derrida'nn differance kavram da zde olmayan fark zerine kurulu olan ayn kavramdr. Deleuze iin bkz., a.g.e., s.356. 13 Bkz., Platon'un Trke'ye evrilen kitab "Timaios", M.E.B., 1989, s.29. 14 Deleuze, a.g.e., s. 168. 15 Deleuze, a.g.e., s. 168. riyle (model sorunu hari)16 bir eliki olduunu sanmyorum.17 Zannediyorum ikimiz de tzn hkimiyetine kar bir mcadele veriyoruz. Onay Szer benim, simlakrda aradm k noktasn "rnek" kavramnda aryor ve hem "tz hem de postmoder-nin simlasyon modelleriyle" mcadele vermenin zorunlu olduunu vurguluyor. Burada postmodern ad verilenin ieriine ne ekilde baktmzn nemi var sanyorum; nk bilindii gibi bir postmodern deil, birok postmodern var. Hepsinde de belirsizlik ilkesi (Kuantum fiziinin belirsizlii) hkim gibi duruyor. Simlakr zerine onca sayfa yazm olan Klossovvski simlakrda zihinsel bir fantazma grmekteydi. Bu zihinsel fantazma yeni bir dnyaya alan kapdaki ana temay zorlamaktadr. Bu ana tema ise "kiisel kimlii kaybetmeyi garantilemek, beni bozmaktr, zmektir".18 Klossovvski'nin kahramanlarnn (roman kiilerinin) deliliin snrndaki "yolculuktan tayp getirdikleri muhteem zaferdir". Klossovvski Tanr zerine kurulu olan kimlii zp, bozuyor: "Benim kimliim daima bizim dmzda bir

eylerin kimliine gndermede bulunmaktadr; halbuki, Tanr ve bizim kimliimiz tamamen bir ba ise eer, bizim kimliimiz gramatikal bir akadan" baka bir ey deildir.19 Modernliin kimlii balayc, kimlii salamlatrc gcnn karsnda simlakr bizi "kimliksizleme srecine sokabilecek" yeni bir gc gsterir gibi duruyor. Bana bu kavram yeniden dnme olana verdii iin Onay Szer'e teekkr ederim. Varlk, Ocak 1993, s. 1024 Yeni teknolojinin simlasyon makinelerinin bir modele gre kurulduu dnlse bile baz kimyasal deneylerin simiasyonu daha sentetize olmam (var olmayan) bilekeleri de test edebiliyor. Bkz., Jean-Louis VVeissberg. Simu-ler-interagir-s'hybrider = le sujet rentre sur scene, in Modernes et apres, Aut-rement, 1985, s. 139. 17 Onay Szer "Felsefenin ABC'si (Simavi Yaynlar, 1992) kitabnda benzer bir ey sylyor: "nsann yeteneklerinden biri de belli bir modelden yola karak o modele hangi ynden benzerlik tayaca bilinmeyen dzenler gelitirebilmesidir. Model ya da rnek bir anlamda "kod"dur, ama deiebilen bir kod..." (s.III) Bu, bir bakma, benzemezlik zerine kurulu simlakrdr, diyebiliriz. 18 Gifles Deleuze, Logique du sens, Minuit, s.329. 19 G. Deleuze, a.g.e., s.342.

SMLAKR'DAN XENOPAT!K MGEYE: ORLAN'IN SURATI Orlan ile 1997 ylnda yaplan stanbul Bienali projesinde sunduu video almas zerine yaptmz konumaya baktmzda ve Orlan'n video kasetini izlediimizde, bana ilgin gelen noktalardan birisi, Orlan'm sanat bir direnme biimi olarak almas. Bu bana, hemen Gilles Deleuze'n yaratclk zerine dnd ile ayn anlama gelen bir sanat biimini dndryor. Sanat direnerek yaratr. Topluma, inanlarna, konumlarna, basklarna, sanatn kendi i problemlerinin dayatmalarna direnendir sanat. O bakmdan, Orlan'n "sanat direnmeye aittir" "normlarn dndadr" "sanat risk almak zorundadr" nermelerini ciddiye almak gerekir diye dnyorum. Bu direnme nasl gerekleebilir? Gsteri dnyasnn, parann ve kapitalist sistemin normlar ile yaratclk ve zgrlk nasl uyum iinde kalabilir? Sisteme direnme biimi; kendi iinde, btnl, kimlii ve uyumu salamakla ayn ey midir? ncelikle, direnme biiminin 1960'larda Uluslararas sitas-yonistler'in yapt gibi, var olan verilerin, dayatmalarn saptrlmasndan geeceini dnyorum. Orlan, burada, bir ilk adm atm gibi duruyor. 1- Para ve gzellii ycelten toplumsal ideolojik konumuyla estetik cerrahiyi bir tiyatro sahnesine dntrerek, gerek bir operasyonu sahteletiriyor. Sahtelik effekti ile simlakr kavramn iin iine sokuyor. Ve simlakr'dan toplumsal bir proje sunuyor. Simlakr Platon'un Sofist kitabnda sofistlere atfettii, beenilmeyen bir kavram. Model ve kopyalara verdii nemle hem sanat hem de siyaset iin bugn hl iinden kamadmz Platon'cu sorunlarla

uramaktayz. O bakmdan Nietzsc-he'nin ve yakn zamanda da Deleuze'n perspektifi olan "Pla-tonculuu ters yz etmek"nin "Orlan'n toplumsal projesi iinde olduunu zannediyorum. Orlan bu sreci bize gsteriyor ve Freud'un ilkel narsisizmini tersyz ediyor. Totaliter imgeyi "paralanm imgeye" doru tayor. Bir eit evrimi tersyz ediyor. Nekahat devresine ekiyor ve zaten Lacan iin ben hep znenin yarsdr. zne sen ve dier benlikten olumaktadr. Orlan organsz surat olarak ele ald retken olmayan kaygan mekanna sanat tarihinin prtkl mekan elerini yerletiriyor. Bu ekilde de retkenletiriyor (Bir eit kan ve ten birlemesinden Arlequin'in mantosunu oluturuyor. Patchvvork meydana getiriyor). Orlan Yahudi-Hristiyan zihniyetine kar Yunan medeniyetini ne karrken ise kendisine kutsal azize Orlan olmaktan kararak aknl bir ikinlik'e eviriyor. Neticede szkonusu olan bir mnacaat. Yaratlann organsz beden olduunu dnerek kendisine yapay kimliklerle yeni suretler (simlakr) veriyor. Bunu da "verilene kar mcadele" diye adlandryor. Ben Vautier'ye gndermede bulunuyor: "sanat pis bir i birinin sunu yapmas lazmd" diyerek sanat kutsallndan karyor yani, ben kendini kendi bedeninin yabancsnda arayacak bir xenopathie eylemini gerekletiriyor, yani; yabanc bir bedene duyulan ilgi ortaya kyor. Bu da, zaten Or-lan'm imgesinin Simlakr'dan birxenopathie yapyor. Tensel sanatn (L'Art Charnel) bu xenopathie zerine kurulu olduunu zannediyorum. Ac duyma ve arnma zerine kurulu olan BodyArt'a karn, Orlan Tensel Sanat kavramyla, teknolojik aralarla, xenopatik otoportresini sunuyor. Ama bu otoport-re bitmi bir tablo olmaktan

ok, ameliyat srecinin sergilenmesi anlamna geliyor. "Modifie olmu Ready made" organsz sanat bir opera (eser) ve bir oparation (cerrahi mdahale) in-tervention olarak (ikisi ayn kkenden gelmekte) acya kar mnacaat (Pour en finir avec le jugement de Dieu (Artaud)) i-levselletiriyor. Ali Akay Orlan, iinizi tensel sanat diye adlandryorsunuz ve bunu Body Art'a kar kullanyorsunuz. Bize bu tensel sanatn ne olduu hakknda bilgi verir misiniz? Orlan imi Body Art'a tamamen kart olarak ele almyorum. Kendimi, daha ok, Body-Art#dan ayryorum. u anda yaptm Body-Art'a nazaran byk farkllklar tayor. Bu daha ok fiziki ve psiik snrlara ve acya kar yaplm birey nk zaten gnmzde muhteem olan# bu aclar dindirecek sakinletiricilerin olmas. Eski dnemlerde insanlar ok ac ekiyorlard. Ve, bir di arsn gidermek iin asprin bile yoktu. Ac ekmekten kurtulmaya alyorum. Gnmzde ar kesiciler, anesteziler acy rahatlkla dindirebiliyorlar. Bunlar, mesela, se-zeryanda kullanlabiliyor. ok ar hastaysak ve lmek zerey-sek bir takm ac dindirici ilalar kullanabiliyoruz. Benim almamda bedensel acy ve acyla arnmay ortaya koymak ok sama bir ey. O bakmdan da Body-Art sanatlardan kendimi baya uzakta hissediyorum. Ben, daha ok, acnn tecrbesi zerine alyorum. Body Art'a kar deilim ama benim yolum baka. A.A. Siz almanz Body Art' amak zere mi kullanyorsunuz? O. inde bulunduumuz toplumda benim yaptm Body-Art'n mantki bir ka gibi alglanabilir. nk Body-Art'da beden rengin mekanyd, rengin tpyd, sa-do-mazo-skato eylemlerle toplumsal basky amann yeriydi. Onlar, bu ekilde, cinsel serbestlemeyi

gerekletirmeye almlard. Zannediyorum, imdi, benim gibi alan pekok sanat Body-Art'tan baka yerlere doru yneldiler ve, yeni teknolojileri kullanyorlar bedeni ve insan varlnn anlamn sorguluyorlar. Bunlar daha ok genetik maniplasyonlar zerine, biyolojinin ilerlemesi, yeni bulunan ilalar, hava kirlenmesi, ADS ve hastalklar zerine savayorlar. Bu, Body-Art'a gre bambaka bir alma. Benimki de ok farkl tabii. O yzden benim almam Body-Art'a indirgemek yanl olacak. A.A. Dier yandan dine kar tutumunuz olduka eletirel. Sizi, yapm olduunuz bir videoda elinizde halarla gryor^ Bu ne anlama geliyor? O. Grdnz imgelerde bir beyaz bir siyah ha var. Bu ayn anda maniple ettiim iyi ve kt kavramlar. Ben, hi din eitimi grmedim. Onun iin kendime bir bakaldr deil bu Btn almam Barok sanattan geliyor. Barok sanatn yaptj gibi, iyi ve kty ayn anda gstermek bana nemli gibi grnyor. Grdnz videoda iki tane ha vard. Daha sonrakilerde bunlar oald, zannediyorumki bu halar daha nceki almalarn ardnda kalan eyler. Evet, Ben 20 yl boyunca dini konografya ve Barok zerine altm. Bunlar da kendi sevdiim bedenim ve kimliimle gerekletirdim. u anda yaptm ise imgemi sorgulamak, imdi bunun dine gre bir kuyruklu yldz olduunu syliyebilirim, yle ki u anda Michel Serres' (Misel Ser)in yazm olduu bir metinden yola karak sandukalar, ayn zamanda kanm, tenimi ve yam sergiliyorum ve satyorum. Bu da dinle alakal bir ey ama tabi ok ironik bir yaklam. Komik nk sandukalar dinle alakal bir ey. Ama tabii dine gre estetik olarak ok mesafeli. Bu daha ok aziz Or-lan'n vcudunu

dinden uzaklatrmak demek. nk 20 yl boyunca bu sorun zerine almtm. Bu bir fetiletirmekten ok bir mesafe koyma eylemini ortaya karyor. A.A. Sizi ve panelde videonuzu dinlediimde sandukalardan bahsettiniz. Bunlarn zerindeki metni ve iindekileri "yokolma-ya kadar oaltacanz" sylediniz. Bu yokolma noktas nedir? O. Bu nokta sandukalara koyacak et kalmayncaya kadar srecek. inde yaadmz dnemde kaybolmakta olan birok dilin durumu bana temel bir mesele olarak grnyor. Mesela, Montreal'den geliyorum. Orada birok kzlderili dili var ve kaybolmakta. 2 bin yerli orada bir dili konuuyor, 3 bin yerli burada baka bir dili konuuyor. Bunlarn hepsi kaybolmak zere-Sz konusu olan ey dilleri ve bedenleri de korumak. Bu tenler sandukalarn iinde bir yerden bir yere tanmak fikriyle orant olarak ele alnyor. A.A. Yaptnz eser ayn zamanda politik bir ey deil mZamanmz olsayd size burada ok ksa biimde sanat rihini anlatrdm. Binlerce yi nce; sanat sosyal kesimenin lanyd. Dinle, kutsalla vs. ilgili, ok hzl gidersek; daha sonra, 3 nat gerein temsiliyeti haline geldi. Yeni teknolojilerde hl buradayz. Bunlar beni ok ilgilendirmiyor. Daha sonra, sanat kendinden bahsetmeye balad. "Sanat iin sanat" oldu. Bu da, enteresan bir eydi. Ardndan kavramsal sanat ann yaadk. Sonra, birdenbire pazarn byk patlamasn grdk. O anda, btn fiyatlar ykseldi. A.A. Bu 80'li yllar deil mi? O. Evet 80'li yllar. Ben 80#li yllardan nefret ediyorum. Btn sanatlar byle deildi ama birou piyasaya uydu. Ondan sonra da, byk bir k ortaya kt ki, bu sadece finans problemi deildi. Ve; sanat emin

olunmayan bir olgu haline girdi. A.A. Bu da 87'de. O. Evet byle, Entelektel olarak da kredisini yitirdi. Biz de, imdi sanata yeniden bir ilev vermek zorundayz. Ben bunu yapmaya alyorum. Toplumumuz kendi dna kmaya balarken sanatn topluma bireyler vereceini dnyorum. Yani, sadece sanat evresini ilgilendiren sorunlarla kalmayp, toplumsal olarak bilime ve reklamlara soru sormak gerekir. Birok sanat kaynaklarn bu alanlardan elde ediyor. Ben de cerrahi alann kolladm. Sanat kendi dndaki alanlar kazmaya baladnda bu sefer ok daha geni bir kesime seslenebilir. Bu amzn sorunlarn ortaya koyup, zihinlerin gelimesini salya-lllr- Mesala, ben ok sergi ayorum. Ama her seferinde programlanm bir konferans da vermeyi nemsiyorum. nk sanat olarak eserden ayr izleyici ile birlemek, bir fikir tartma-*' ortam amak nemli. Bu anlamda yaptmn politik olduu bulu ndb'Ir" nk sanatln dlmda bir k baka olan' jinde Berui Umuz konunn ileriye doru gitmesini salayabilir. da L 'n'ern daha ileriye gitmesi iin alyorum ve sonun-soru I ne a^'ak' ne de psikolojik cevabn veremiyeceimiz r*aya doymaya alyorum. inde bulunduumuz a, btn bunlarla kar karya kalmaya hazr deiliz. Postmodern Grnt A.A. Sizin yznz tm sanatsal politik, sosyal, estetik sorunlarn kamu nnde tartld bir sosyal alan olarak grmemiz mmkn m sizce? O. Evet, evet bu mmkn. A.A. ok teekkr ederiz.

POSTMODERN KONUMDAK FLOZOFLAR Burada postmodern dncenin ortaya k srecinden bahsetmek istiyorum. Postmodernizmle birlikte olduka karanlk bir ada yaand sylenebilir. Yani aydnlk dncenin iflas ettii yerde bir kar devrim dnemi olarak postmo-dernizm szkonusu. Ve zellikle bazlar iin Ortaa ile byk benzeme tayan, fakat Ortaa'dan, ayr belki de Barok dnemle benzerlikler tayan bir dnemdir postmodern dnem. zellikle bilim ad altnda, bilimsellik ad altnda ileri srlen, 19. yy.'in ortaya kartt birtakm dnce sistemleri -ki bunlar sonuta sosyal bilimler dahil olmak zere bir bilimsellik havas iine girmiti ve her trl sosyal bilimden bir sosyallik oluturma kaygs ortaya kmt- meruluklarn yitirmeye baladlar. Bu, bilimselliin de ayn zamanda "iflas" demesek bile, bir bakma sorgulanmas bu postmodern dnem. Bilimsellik asndan da bir kar devrim, yani bilimin bilimsellik ad altnda yaplamad bir dnem. Bu bakmdan bir rnek vermek istiyorum; birka sene evvel, 1988'de Benveniste adl bir fiziki suyun bellei olduunu syledi. Suyun bellei kuram btn bilimselliin sorgulanmas ve bu yeni ortaya atlan laboratuvar deneyimli dncenin bilimsellii bastrmasyla sonuland. Benveniste'nin ortaya att ey, ksaca, saf suyun bir bellei olduu fikriydi. Yaplan aratrma Fransa'da, Amerika'da ve srail'de ayr laboratuvarda bir deneme sreci geirdi ve ayn sonular verdii yazld: Saf suyun iine herhangi bir madde atldnda veya dtnde X zaman sonra moleklleri

zlmeye balyor ve zlen molekller de yine X zaman sonra -artk o zaman ne kadar ise- tekrar birleip, ayn maddeyi yeniden ortaya kartyor. Verilen rnekte, bir madde olarak diyelim Renault marka bir araba dyor saf suyun iine ve X zaman sonra ayn molekllerin birletii Renault marka araba yeniden canlanyor, gncelleiyor. Postmodern Grnt Bu karanlk dnemden bahsederken Barok adn kullandm. Barok dnemin en nemli filozoflarndan biri de Leibniz'di. Yukarda verdiim rnekte bahsettiim molekllerin paralanp yeniden ayn molekllerin olutuu cisim, madde Leibniz'in monadlarna ok benziyor. Monadlar cam, kaps olmayan karanlk manastrlarda yaayan bireyler, papazlar. Kendi n kendi iinden alan, dardan k almayan ve o kapal meknda kendi almalarn, okumasn yapan birey diyelim monad iin. Barok mimaride iki kat var; birinci katta bo bir oda, ierisi karanlk, ikinci katta yine ayn ekilde daha karanlk bir mekn ve bu iki mekn arasnda kk delikler halinde geiler var. Monadlar, Descartes'n znelerinin tersine ruh ve bedeni tamamen birlikte tayorlar. Descartes'da znenin ruhu bedenden ayrdr. Leibniz'de ise bunlar birlikteler. Her monad bedenini ve ruhunu birlikte tayor ve her monadn bir bedeni ve ruhu var. Monadlar, Tanr'nn huzurunda yayorlar ve bunlarn bir ksm Tanr'dan nefret ediyor. Tanr'ya kar lanet okuyorlar. Leibniz'e gre bu lanetli insanlarn, lanetli monadlarn, alglamalarnda eksiklikler var. Her monadn kk alglamalar var. Kendine gre alglyor eyleri ve btn dnyay ancak o kk alglama asndan alglayabiliyor. Bu alglama as bazen geniliyor bazen de daralyor. Tanr tarafndan cezalandrlan lanetlilerin, bu kk alglamalar

genilemiyor; Tanr onlarda daraltt hacimden dier tarafa alan alglar aktaryor. Tanr'ya boyun eip Tanr'yla iyi geinen dier monadlar o byyen alglamalarndan tm dnyay alglyorlar. Tanr monadn hayatnn bittiini sylediinde, ruhu ve bedeni ayn anda o birinci kattaki yerden yukar doru szlerek ikinci kata kyor ve orada vampir filmlerindeki gibi kllemi bir ekilde ruh ve beden moleklleri paralanyor. Ve orada beklemeye balyor ki, Tanr yeniden emretsin ve yeniden domak mmkn olsun diye. Tpk Benve-niste'nn ortaya att molekllerin paralanp tekrar birlemesi kuram gibi. Bu monadlar ayn zamanda kendi ilerine kapank olarak yayorlar. Yani tpk gnmzn o tek bana yaayan, volkmeni kulanda yryen insanlar gibi btn dncelerini, varlklarn kendi karanlk ilerinde tayorlar. Btn bunlar postmodernizm dediimiz bu dnemin aydnlk/karanlk ilikisini oluturuyor. Zaten eer son 1520 yl iinde hepimizin izledii olaylara bakarsak kar devrimci eylemin -ki bu biraz da 80 sonras neoliberalizmle ortaya kan bir durum- ne ekilde toplumsal dnceye hakim olduunu izlemek mmkn olacaktr. Ancak bu arada kendimize "bu karanlk dnya iinde ne yapabiliriz?" sorusunu sorduumuzda, bu durumun bizi, ferahlk veren yerlere gtrecek kimi imkanlar olduunu grmek mmkn. Bizi bu baka yerlere gtrebilecek ey ne olabilir diye sorduumuzda ise postmodernizmi yakndan ilgilendiren si-mlasyon ya da grnt veya simlakr diyebileceimiz, Pla-ton'dan beri varolan bir dnceyle karlayoruz. Platon'un model ve kopya zerine kurulu olan dncesi Sofistlerin eletirisinde simlakr'dan geiyordu ve bu grnt temas Pla-ton'da bir negatif veri olarak sz konusuydu. Modelin kopyas dediimiz ey de, o var olan modelin, ilk kurucusunun,

atann tzsel benzerliine uygun bir ekilde ortaya kyor. Yani; d grnt benzerlii deil, tzsel benzerlik zerine kurulu bir model ve kopyas fikri; ayn zamanda daha sonra Hristiyanlk tarafndan ele alnd ekliyle insan kavramnn bunun zerine kurulmas fikrini, yani adil bir Tanr'nn imgesine gre insann biimlendirilmesi fikrini getiriyor. Baka trl sylersek, adillik zerine bir model varsa sadece adalet adil olabiliyor. Adaletle adil arasnda model ve kopya ilikisinin tzsel benzerlii sz konusu. Halbuki ikinci eyi oluturan s/m/a/cr'lar, yani Platon'un grntler ve fantazmalar ad altnda Sofistlere atfettii dnce, var olan modelden baka bir yere doru, bir benzemezlik ilkesine doru gidiyor; yahut d benzerlik, grnt benzerlii ilkesi zerine kurulu. Dolaysyla modelin ayns olma fikri burada yok. Sadece bir d grnt benzerlii var. Bu grnt benzerlii ayn zamanda grntnn modelden kopmasn ieriyor. Ve artk bir model zerine kurulu bir grnt mmkn olmuyor. Modelden bamsz bir grnt sz konusu. Grnt tpk dildeki metaforlarn, Bat metafizii iinde deiik dnemlerde deiik anlamlar tamas gibi. Yani simlakr'\ar da bir grntnn grnts haline getiinde, birbirinin ardna dizilen grntlerin anlamlarnn deitii durumda artk modelin ilk halinin grnts bile ortadan kaybolduunda model zerine kurulu olan dnceden km oluyoruz. Bu bir bakma -ki Nietzsche#den beri ortaya atlan bir ey- Pla-ton'un tersyz edilmesi fikridir; yani grntlerin n plana kartlp model zerine kurulu kopyalarn ikinci plana itilmesi. Bu da btn Bat dnce tarihinin bugne kadar gerekle grnt arasndaki ilikide kurduu srekliliin bir sonu olmu oluyor. Grntnn n plana kmas, gerein grntde aranmas dediimiz

eyi beraberinde getiriyor. imdi bu dnceyi yle bir soruna uygularsak; Tanzimat'tan beri batllama dediimiz ey hep dsal bir benzerlikti. Kafalarda, zihniyetlerde bir deimezliin, eski geleneksel yaplarn tand eklinde eletiriliyordu batllama. Batllama iin Bat'nn taklidi, Bat'ya yknme deniyordu. Bugn slamc denilen ve trban giyen kadnlarn yaam biimlerini, zihinlerinin syleme dkld an dndmzde ortaya kan ey grnt farkll, fakat zihinsel benzerliin olmas, tzsel benzerliin olmas. Sonuta tm batllama eletirisi diyebileceimiz o neredeyse yz yllk gelenein baka trl okunmas bugn belki mmkn, Osmanl ve Trk tarihi iinde. Tekrar Leibniz'in monadlarna dnersek, monadlar yeniden ortaya ktklarnda, tekrar o karanlk odalarna girdiklerinde, Leibniz onlara bu karanlk iindeki kar devrimci dnemde bir zgrlk ans tanyordu. Tanr'nn dnyalarn en mkemmelini yaratm olduunu ve iinde yaanan dnyann da bu dnyalar arasnda en mkemmeli olduunu sylyordu. Aydnlk dncenin ortaya kmasyla, Voltaire'in Candid'de alay ettii tam da Leibniz'in bu fikridir. Candid'de biliyorsunuz; kahramann bana bir sr felaket geliyor, birileri vuruluyor, gemileri batyor vb. ve Candi-de'in yanndaki Pangloss yle diyor: "Dnyalarn en mkemmelinde yayoruz." Burada aslnda Voltaire'in Leibniz'in lafyla alay edii var. Ancak bu arada Leibniz'in ortaya att bir ey daha var; o da Tanr'nn sadece bu dnyay yaratm olduu. Yan br dnyaar bu Tanr'nn yaratmam olduu. Ortak bir ekilde yaayan cnyalarn varolmasnn mmkn olduu. te Hristiyanlkta mTdeki Adem ve Havva temas, Tanr'nn Adem'i yaratm )lmas/

Havva'nn Adem'in kaburgasndan ortaya kmas ve Ik gnah benzeri eyler ancak bu dnyada mmkndr diye Leibniz. Baka bir dnyada baka trl olacakt ve bu dny, mmkn bir dnyadr diyor. Yani Leibniz'in ortaya koyduu ey, iinde bulunduumuz durumun bir senidinde varoldu fakat baka serilerin de mmkn olduu fikridir. Bir baka crnek vermek istersek; zellikle resimde Ba-rok'un getirdii br yenilii, Barok'un ortaya att karanlktan gelen k rejiminidnebiliriz. Daha nce, Rnesans'ta rnein, resim beyaz :emin zerine, yani hi boyanmam zemin zerine boya srerek yaplyordu. lk olarak Barok dnemde nce varolan zemn zerine tamamen boya atlp o boyal zemin zerine renkle vurulmaya balanyor. Bylece artk k re-Jim, aktan, aydrlktan karanla doru deil, karanlktan aydnla doru gelneye balyor. Karanlk dnem olarak ortaya kan postmoderni:mdeki "pozitif elerden bir tanesi de bu. Buraya nasl geindi diye sorarsak, 19. yy/n sonundan 20. yy'n sonuna do-u gelirken bir dnce emas kartmak mmkn. Postmod?mizme nasl gelindi? Yani gerein, adaletin, ilerlemenin, devrimin, aydnln olmad, bunlarn meruluklarn kaybettii bir dneme geli ne ekilde gerekleti? Hemencecik postmod=?rn dneme girmedik kukusuz. Birtakm Kaotk, birbirinde zt olarak gelien dnce sistemleri, sonun-<ja bu postmodern <onuma getirdi bizi. Sanyorum ki en azndan dnce dzeynde nemli bir ekilde yer eden ve episte-m'K bir farkllk oluturan bir dnem postmodernizm. Kolay ko- iinden kamayacamz bir dnem. nk her alanda, d-nce alannda, toplumsal alanda, sanat alannda, btn bu alanlarda yaplabileceklerin yaplm olduunu ve imdi artk e yaplacann belli olmadn dnen bir dnem

postmo-nrn> Bir olay' bir vak'a bekleniyor. Ve o vak'a da kendi kendi-e 9elmeyecek tabii. Dolaysyla tm modernizmin ierdii bir takm dnceleri, deneyleri, "eski"yi yadsmayla ilgili olan yeni yaratmlar, yaratclklar tamayan bir dnem bu. Modern dnem zellikle varolan yok edip yenisini yapmak zerine oturmutur. Avangardlar zerine kurulmutur. Yaplmayan yapmaktr szkonusu olan. Halbuki bugn beklenilen vak'ada btn yaplanlar hep birlikte varlar. Varolan yaplmlar zerine bir eyler yaplmaya allyor. Ya da filozoflar yeni bir ey ararlarken tm Bat'nn dncesini gnmze tayorlar -ki Batrdan bahsediyorum u anda- metafiziini yarp o metafiziin iindeki anlamlarn dekonstrksiyonunu yapyorlar. Derri-da'nn yapt bu. Szle yaz arasndaki yaznn, szn eki olmasn aratryor ve bu yaz ve sz arasndaki ilikide btn dnemlerde ortaya km anlamlarn bir bakma -Foucault'nun terimini kullanrsakarkeolojisini kartyor. Bu durumda yeni olarak ortaya atlan bir ey olmad gibi varolan eylerin yeniden gncellemesi de szkonusu. Herey, ne gemite ne gelecekte, ama imdiki zamanda oluuyor. Bu ayn zamanda Bergson'un, -O, Marksist'lerin, materyalistlerin hi sevmedii Bergson'un- yeniden gncelletii dneme tekabl ediyor. Yani gemi zamann imdiki zamanyla, gelecek zamann imdiki zamannn varolunan u andaki durumda i ie yaad bir dnem olduunu getiren bir zaman fikri. Dolaysyla bu zaman fikri tm modernliin, hatta modernlik ncesinin, hatta tm Bat teolojisinin zerine oturduu, sfrdan balayp ileriye doru ilerleyen zaman fikrinin de yok edildii bir dnemi temsil ediyor. Bat teolojisini dnrsek; sa'nn dousuyla balayan (bugnk gibi bir 24 Aralk) ve 1992'ye doru giden bir

zaman sreci ierisinde ilerleyen bir zaman fikrinin -ki bu Aziz Augustinus dneminde ortaya atlan dini bir dncedir-tm dnyaca sonuta kabul edildiini, tm dnyada hakim olduunu gryoruz. Evrenselletirilen bir tekillik ortaya km oluyor. Yani Bat'nn kendi tekilliinin evrenselletirmesi oluyor. Ta ki bu zaman fikri yeniden okunmaya balansn. Bu 1950'lere tekabl eden bir dnem ve bu dnem yapsal, sosyal antropolojinin ortaya kmas, yabanlara olan ilginin artmas, teki dediimiz dier toplumlara duyulan merak gsteriyor. Bu merak daha nce de vard fakat misyonerceydi; yabanlara uygarlk gtrme dncesini tayordu. Modernizm iin balangtan sz edebiliriz; Rnesans, dinde reform ve yeni ktalarn kefi. Yeni ktalarn kefinde biliyorsunuz, Bat gittii yerlere oralarda daha nce rastlanmam hastalklarla birlikte, rastlanlmam fikirler de tad. Smrgecilik hareketleri de misyonerlik hareketleriyle benzerlikler tad. Geri kalmlara (byle bir terim atld ortaya: geri kalm / ilerlemi denildi) uygarlk gtrmek zere, devrim gtrmek zere igaller balad. Na-polyon'un yapt savalar, Fransz htilali'nin dier Avrupa devletlerine tanmasndan baka bir ey iermiyordu, tpk Sovyet tanklarnn, Dou Bloku dediimiz lkelere sosyalizmi tamas gibi. Modernizmin 20. yy/da bu kadar youn biimde sorgulanmasnn nedenlerinden biri de II. Dnya Sava olmutur. Nazi dnemi Almanya'sndaki toplama kamplarnda insanlk adna Yahudilerin yok edilmesi eylemi. Yani tekilerin yokedilmesi. Bunun "insanlk" adna yaplm olmas modernizmin ana temalarndan biri olan hmanizmin de sorgulanmasn iermitir; nk insanlk adna barbarlk yapldnda o insanln ne tr bir "insanlk" olduu sorgulanm oluyor. Hmanizmin meruluu yok olmaya balyor. Ayn Gulag'taki durum

gibi ya da Pol Pot rejiminin ortaya kartt soykrm hareketi gibi... Sonuta ortaya kan bugnk durum aydnlanma zerine kurulu dncenin tarihte yaad deneylerin kt sonularyla yakndan ilintili. Postmodernizmin ortaya kn hazrlayan iki akm var. Bunlardan biri epistemoloji akmyd; dieri ise grngbilim. Bu iki srecin kesitii yerlerde baz filozoflar srama yaptlar tarihte; Nietzsche'nin, filozofun o an orada olup bunu dn-mesiyle srama yapmas dedii ey. Bu 20. yy.'in iinde orf ? kabildi. Bu dnce akmlar arasnda hem grngbl hem epistemolojinin postmodern dncenin ortaya krn, da byk etkileri var. ki trl bir etkileim szkonusu. Go* gbilim temas -ki bu 1960'lara, hatta 68'lere kadar hakimiyetini srdren bir dnce- Hegel'i Husserl'i akla getiriyor y grngbilim zerine kurulu bir dnce iin ilk balang Ocj ' olarak Hegel'i dnmek mmkn. Hegel'in teleolojik dncesi, bir balang noktasndan y0 la karak demin bahsettiim trden dzizgisel bir tarih ier sinde ilerleyen ve dnn tamamlayp ilk balad yere qe len bir Odisse yolculuu gibi bir ey. Marx'n dncesi de He-gel'le byk paralellikler tayor. Althusser, Marx'n emek gc kavramn ortaya atmasyla, felsefenin nesnesi olarak sermayeyi almasyla bir srama, bir deiim, bir mtasyon olutuunu sylyor. Buna karn, sonuta Marx'n yine de 19. yy. episte-mesi iinde kaldn sylemek bana daha akla yakn geliyor Bu noktada Foucault'nun dnsel dnemlerle ilgili olarak Kelimeler ve eyler'de ortaya att dnceye bavurabiliriz. Belirli dnemler iinde belirli sylemsel oluumlar ortaya kyor. Bu sylemsel oluumlar dnemin tm dnce hayatn belirtiyorlar. Grnenler ve sylenenler dnemin iinde var. Belli bir paradigma iinde, grlenler ve sylenenler ayn sylem

iinde, ayn dil iinde varoluyor ve ancak episteme deitiinde baka bir paradigmaya geiliyor. Foucault'nun 19. yy. episte-mesi ya da hmanizm olarak adlandrd, insan a dedii dnemde, ilerleyen tarih anlay iinde insann merkez olduu dnemde insan zerine dnen Hegel ile Marx arasndaki antropolojik benzerlik, koputan ok daha nemli grnyor. Hegel'in tezindeki saklama ve ama (aufhebung) ad altndaki safhalar gibi, o aan evrelerin olumas gibi, Marx'ta da retim biimleri emalar var ve bu emalarn belirli bir geliimi szkonu-su. Bu srada Fransa'da bir Hegel okunuu szkonusu olmaya balyor. Fransa'dan bahsediyorum, nk postmodern ya da yapsalclk sonras dnce dendiinde akla zellikle Fransz tlozoflar geliyor. Yani Amerika'da ortaya kan isimler Fran-sa'daki filozoflarn ortaya att dnceden yola karak poS modern konumu incelemeye balayan kiiler. Bu dnrle ilklerinden biri olan Daniel Bell bile ayn konumda. Fransa'da Hegel okunuu yaplyordu demitim. zellikle iki isim var bu da; bunlardan biri Alexandr Kojeve, dieri ise Jean Hypo"lte Hegel rn sz konusu. 196O'l yllardaki Marksistlerin devrim zerine yaptklar stratejiler bu iki okuma ^Un dayanyor. Hegel okuyuu ayn zamanda baka birtakm zer' atc,|an, sosyologlar hatta psikanalistleri etkiliyor. 6 ^ojeve'in rencileri arasnda, Lacan' ve Bataille' grmek mkn. Bu yapsalclk sonras diyebileceimiz dncenin Trtaya k ayn zamanda Hegel'den Nietzsche'ye doru giden bir dncenin oluumu ve Bataille'n burada nemli bir yeri ar Yani bir dnm zinciri olarak duruyor Bataille. Kojeve'in yorumunda, Hegel kle ve efendi diyalektiinin analizinde sonuta klenin ancak emek srecinde efendisine bakaldraca ve bu ekilde zgrle kavuaca ne srlyor.

Halbuki Hy-pollite evirisinde bunun tam tersi szkonusu, klenin ancak bakaldr annda kle olmaktan kmas fikri szkonusu. Yani emek deil, almama sz konusu oluyor ve ayn zamanda da daha ncesini dnrsenizbunun bilin dediimiz eyin, znenin bilinlenmesi, alma srecinde o bilince sahip olmas yani iinin fabrikada alp bu bilinci sahiplenmesi fikrinin ortaya kt bir dnceyi ieriyor ki, 68 kua bu bilin meselesini yaad. Yani allan yerler terkedildi, ii veya ii olmaya alan birtakm insanlar ortaya ktlar ve ii olamadlar. En basit rnei bir Fransz filozofu Robert Linhart ii olmak iin girdii fabrikada parman kaptrd ve iin gidiatn istemeden bozmu oldu. Dolaysyla iilik vasfna eriemedi. Entelektel olarak kald. Kendisi Ecole Normale Superieure'de ders vermekteydi. Sonra Paris Vlll'e geti ve orada alt. Herkesin becerebilecei iler ve beceremeyecei iler diye bir ey sz konulsa, bu saydm rnekte Robert Linhart adl Althusser -ruenncs sonuta parman kaptrd bu iten ayrlarak tekrar nversteye dnd. Bu arada grngbilimi szkonusu olduHSSerl Ve Heide99er/| dnmek lazm, yani 60 kuayaklndan tand varoluuluun ortaya kt bir dsiyle Mu" Sartre ve Merleau-Ponty dnemi. MerleauPonty etki-lamaz arx okumaya balayan Sartre sonuta Marksizm'in a-leau-p lr dnce olduunu sylediinde, arkada Mer-y zaten artk Sovyetler Birlii deneyimlerinin ortaya kartt durumda kendini hem Marksizm'den hem de siyasetten arndrmt. Merleau-Ponty'nin anti-komnizme kar ortaya att komnizmsizlik (acommunisme) kavramyla Sovyetler Birliindeki durumun eletirisi yaplm fakat Marksizm'in eletirisi yaplmam oluyordu. Bu izgi iinde bir zne kuramnn olutuunu grmek mmkn hale geliyor.

zellikle yapsalclkla arasndaki ilikide, zne ve yap, yaplar ve sistemler ve zneler arasndaki ilikilerde, bu iyice belirgin hale geliyor. imdi epistemolojik akma gelmek istiyorum. Burada sosyolojinin kurucusu olarak tannan Auguste Comte'u ilk sraya koymak mmkn, Renan'n karsna. Ve ondan sonra Canguil-hem, Bachelard ve Cavallier gibi dnrleri veya Michel Serres ve Isabelle Stengers gibi bilim tarihilerini saymak mmkn. Burada zne ve bilin kuram ile grngbilim ve varoluuluk bir yanda; bilgi kuram, epistemoloji ile kavramlar ve rasyonali-te, Auguste Comte ile balayan izgi br yanda durur. Bahsettiim dnceler Gaston Bachelard'da belirgin hale geliyor. Yani iki dnem arasndaki sreksizlik dediimiz bir ey, bir mutas-yon olmas. Bu bir yandan Canguilhem, bir yandan Hypolli-telin, bir yandan da Althusser ve Lacan'm kesitii yeri, yani epistemoloji ile grngbilimin kesitii yeri ele alrsak ortaya Michel Foucault'yu karmak mmkn olacak. nk bir yandan Hypollite'in rencisidir Foucault ve 1970'da College de France'a kabul edildiinde, lm olan Hypollite'in krssne gelmitir; dier yandan Deliliin Tarihi'x\\ yazarken ilk defa tezini Canguilhem'den geirmeye alr ve Canguilhem'le de byk bir balants vardr. nc kitab olan Kliniin Douu youn bir Canguilhem etkisiyle yazlmtr. Dier taraftan ise Althusser'in rencisidir Foucault ve onunla birlikte Ecole Normale Superieure'de ders vermitir. Ve Derrida rencisi, bir sene iin bile olsa. Derrida Amerikallara gre postmodernist dnceyi yaygn-k^tran ve sorgulayan dnrlerden biri. Onun da Fouca-ult'yla ilikisi zellikle 6O'l yllarda ve 70'li yllarn banda ok i ie ve btn bunlarn dier epistemolojide ortaya kan, ya~ osalclarla olan ilikisi

ok belirgin. Yani Claude Levi-Strauss'un ortaya att yabanlardaki yaam biimlerinin, sembollerin, bunlarn arasndaki ilikilerin ortaya konduu dnemde yapsal antropoloji ortaya kyordu. Levi-Strauss ile birlikte yine dil ve sosyal yap arasndaki ilikiyi koyan Georges Dumezil var. Du-mezil'in de Foucault ile yakn bir ilikisi var. Dumezil Uppsa-la'daki yerini braktnda kalkyor Paris'e geliyor, onun boaltt yeri ise Foucault dolduruyor. Deliliin Tarihi'n' yazarken Dumezil'den kalan koltukta, masada alyor. Ve Levi-Strauss'un yakn arkada Dumezil de biliyorsunuz Hint-Avrupa mitolojileriyle ilgilenen, Hint-Avrupa dilleri arasndaki iliki iinde toplumsal dzeydeki sistemi ortaya atan kii. Bu yine 19601 ve 19701i yllarda Vernant ve Detienne adl iki eski Yunan aratrmacsnn yapsal analizlerini etkileyecek. Dz-izgisel olmayan, evrimsel olan bir zaman fikrinin yaygnlamaya balamasn salayacak; Bat medeniyetinin kayna, kk olarak ele alnan Yunan'n zaman fikrinin yabanlarla belirli koutluklar tadna dikkat ekilecek. Bat'nn dz-izgisel zaman fikrinin ise Yahudi-Hristiyan zihniyetinden kaynakland ve Saint Auguistine zamannda "epistemolojik bir kopu" ile gerekletirildii ortaya kacak. "Sfr" noktas, evveli ve sonras. Tpk devrimin ncesi ve sonras fikrinin tm modern dnyay etkilemi olmas gibi, Fransz htilali ile yeni, daha nce yaplmam denilenin ortaya karlm olmas fikrinin evrenselleti-rilmeye allmas gibi, ilerleyen, sramalar yapan ve yeniyi "yaratmaya alan" bir zihniyet dnya sistemi iinde genellemeye balamtr artk. te bu zihniyetin yklmas modern sonras, postmodern bir zihniyetin ortaya kmasn ve Lyotard'n postmodern adn verdii eyin "nce mi sonra m", ne anlama geldiinin bilinmeme-siyle birlikte, belki de yeni bir

kavram upiyasa"ya srmek mmkn olabilir: Buna da "modernst" dersek, belki daha anlaml bir kavram ortaya atlm olur ve bizi "ksr" postmodern tartmalarnn dna tar. nk postmodern tartmalarnn ortaya kard siyasal durum, neredeyse ayn yerden gelen insanlarn ayr kamplara ayrlmasn zorunlu kld. stelik Foucault, Lyotard, Deleuze, Guattari gibi bir takm Fransz filozoflarnn dncelerinin, Amerika'da (zellikle) postmodern dnrler olarak ortaya konulmasn salamtr. Oysa ne Foucault ne Dele-uze kendilerinin bir akmn iinde, postmodern bir akmn iinde olduklarn syleyeceklerdir. Akmlarn snrlar yoktur. smi stnde akkanlk vardr, tama vardr, duyumsama vardr ve bunlar kenarlar belli bir figrn iine hapsolunamazlar. Zaten bu nedenle, postmodernizmin snrlarn tayin etmek olanaks hale geliyor. nk nce mi, sonra m? Descartes, Lyotard'n ne srm olduu gibi zamannda postmodern miydi? Yoksd Picasso 20. yzyln en balarnda postmodemdi ve sonra modern ve yzyldan karken de klasik mi oldu? Klasik a 17. yzyl mdr? Tm bu sorular bir tarihselcilik karmaasn oluturuyorlar ki, "modernizm st" kavramyla belki bunun almasnn mmkn olduunu, en azndan, ortaya atmak mmkn olabilsin. Postmodernizmin beraberinde getirdii bir takm "zgrszlkleri" geri plana itebilsin. nk deien dnya artlar, telematik, brotik vb. gibi sistemlerle, artk byk fabrika fikrinin dna kld gzlemleniyor ve post-fordizm tartmalar buradan kaynaklanyor. Bunun adn koymak ise onu tanmlamaktan nce olmamaldr; Postmodern tanmszln tanm olarak vardr, fizikteki "belirsizlik ilkesinin" baat olmas gibi... Defter, Ocak-Haziran 1992 24 Aralk 1991 'de Bilar'da yaplan konuma

ELK VE FARK Modernizm ve Postmodernizm zerine Sylei skender Savar Ho geldiniz. Bildiiniz gibi bu panel aslnda geen dnem verilen postmodernizm seminer dizisini sonulandran panel. Ayr ayr verdiimiz seminerlerde postmodernizmi ncelikli olarak -ad zerinde- modernizmin almas veya terk edilmesi olarak yorumlamtk ve byle bir diziye giri iin de ncelikle modernizmin ne olduunun tetkik edilmesi gerektii dncesinden hareketle nce ben moder-nizme bir giri yapmtm ve kabaca modernizmin, aydnlarn bir iktidar projesi olduunu sylemitim. Fakat burada iktidarn yalnzca siyasal iktidar olarak anlalmayp7 ok geni bir anlamda anlalmas gerektiini sylemitim. Aydn kelimesinin ise olduka dar bir anlamda anlalmas gerekliliini, yani fikir reten, kltr retiminde bulunan herkes deil; kendi sznn dayanaklarn dncenin kendi zgrl dnda hibir temelde aramayan, dncenin zgrlnn kendi i dinamikleri dnda bir meruiyet kstas tanmayan bir szn modernizm diye ayrtrlabileceini iddia etmi ve bunun tarihinin hi deilse aydnlanmaya kadar geri gtrlebileceini sylemitim. Orhan, modernist veya aydnlanma sznn ortaya kmasyla birlikte daha nceki dnce ve kltr retim biimlerinden kkl bir kopu ortaya ktn,

dolaysyla da bugn baktmz yerden deiik kltr retim biimlerinin kadim, modern ve postmodern diye snflandrlabileceini sylemiti. Yani ikimizin de sunumunda ortak olan yle bir kabul vard; postmodernizmle birlikte artk zgr dncenin kendi imgesinde yalnz kendi kstaslarna uygun olan bir dnya kurma projesi terkedilmi oluyor. Postmodernizmin geride brakt byle bir vaat ya da iddia olmu oluyor. Kapitalizmin iktisadi ilikilerinin ok nemli bileenlerinden birinin bilimsel teknolojik devrim ya da mikro ilem devrimi olduunu biliyoruz ve belki ksmen buna bal olarak dzenleme rejimlerinin terkedildiini gryoruz. Genel olarak bunlarn ter-kedilmesiyle ortaya kan ge kapitalizm modelini Jameson'n postmodern kltrn altyaps olarak tanttn biliyoruz. Postmodernizm Ali'nin seminerinde daha da felsefi boyutlaryla birlikte ele alnarak bir tr kurtulu vaadinin terkedilmesi, neredeyse bir tr kar devrim, aydnlanmac dnceye kar bir kar devrim olarak anlatld ve postmodernizmin, mistisizmin geri dn olarak yorumlanabilecei sylendi. Son olarak gerek modernizm ierisinde, ama zellikle postmodernizmde mekn dzenlemesinin ve zgl olarak mimarinin ok nemli bir yeri olduunu gryoruz. Mimari modernizm ierisinde kendisini modernleme projesinden, byk sanayi hamlelerinden fazla ayrtrmayan, kendini bunlara tabi klan bir konumdayken, postmodernist kltrle birlikte kendi zerkliini ilan ediyor. Bu yanyla da mimari postmodernizm ierisindeki farkl eilimlerin en rahat ayrtrlabilecei ve sergilenebilecei bir alan olarak n plana kyor. hsan Bilgin de getiimiz seminer dizisinde bu ayrtrma yolunda baz giriimlerde bulunmutu. Ben imdilik bu zeti bylelikle kesmi olaym. Sz Orhan'a brakyorum.

Orhan Koak Bu modern kavramnn bugnk kullanmna baktmzda bir anlam belirsizliiyle karlayoruz. Postmo-dernizmden geriye dnerek bu belirsizlik zerinde biraz durmak istiyorum. Bunun bir rneini Birikim dergisinin bundan nceki saysnda, ya da km son saysnda postmodernizm ve modernizm zerine yazlarda grdm. Burada modemizmi, modernlemeyle, iktisadi, sosyal ve siyasal modernlemeyle ayn anlamda kullanma eilimi var. Aslnda bu ikisi birbirine zaman zaman kart da olabilen eyler. yle tanmlamak gerekir: Modernleme esas olarak iki ya da izgisi, boyutu olan bir -.'f Bir tanesi sanayileme ve buna bal olarak emek retkenliinin artmas, yani insann doa zerindeki hakimiyetinin byk bir srama geirerek yeni bir evreye gelmesi; ikinci boyutu modernlemenin, laikleme denilen ey, yani dnyann bir by bozumuna uramas, dnyann byl ya da tanrsal glerden arndrlmas; nc boyutu ki, bunun zerinde lVlax Weber daha ok durmutur, rasyonalizasyon, rasyonelle-me ad verilen ey, bu da btn insan davranlarna, insan eylemlerine kapitalist firma ile brokratik devletin modellerine gre dzenlenen amal rasyonel eylemin hkim olmas. Btn bunlarn, bu srecin birbiriyle kenetlenebileceim grmek gerekir. Hepsinin de temelinde bence sanayileme ya da daha geni anlamyla insann doa zerindeki egemenliinin pekimesi yatar. Bu modernlemedir. imdi, modernizm bir kltrel olgu olarak, sanatsal, dnsel bir atlm olarak modernizm hem bununla balantldr, tarihsel modernlemeyle, sosyal tarihsel modernlemeyle, hem de bunun kendi iinden bir eletirisini, bir tr zeletirisini ifade eder. Bunu modernizmin tarihteki byk dalgasnda, byk evresinde grebiliriz. Birincisi 19. yy. bandaki

romantizm, bence modernizmin ilk biimi romantizmdir (ya da bir tr protomodernizm demek gerekir belki de buna). Romantizm, modernlemenin ilk ifadeleri olan aydnlanma hareketinin ve Fransz Devrimi'nin bir eletirisi olarak balamtr. Aydnlanmann akl mutlaklatrmasna kar bir eletiri olarak balamtr. Modernizmin ikinci byk atlmna baktmzda, ki 19. yy. sonunda izlenimcilik, sembolizm gibi hareketlerde kendini gsterir, burada da benzer bir ey grrz. Viktorya a'nn otoriter, dnsel olarak kapal modernlemesine kar bir tr tepkidir bu da. Modernizmin nc byk atlmysa, 20. yy.'da 1920'lerde gerekleti ve davurumculuk, ekspresyonizm, kbizm srrealizm vs. gibi hareketlerde kendini gsterdi. Bunlarn ortak zellikleri, modernlemenin 20. yy. banda gelmi olduu ve yol at tahripkr sanayilemenin eleti-risiydi. Bunun sonucu olan dnya savann eletirisiydi. Hepsi sava-kart akmlard bunlar. Ulamak istediim sonu u: imdi postmodern olarak adlandrlan eilimler, modernlemeyle birlikte modernizmi de p sepetine atmaya gidiyorlar, kii arasndaki ayrm, farkll grmeden. Oysa modernizmin modernlemenin bir zeletirisi olduunu anladmz zaman modernlemenin de kendi iinde yekpare, btnsel ve her zaman ayn anlama gelen bir sre olmadn grebiliriz. Ali Akay Ben de ayn paralelde konuacam. Bir tartma var Habermas ile zellikle Fransz dnrler; Alman ekol ile Fransz ekol arasnda. Bunlarn banda bir yeri Habermas ekiyor, dierini de Foucault ekiyordu. Sonra, Lyotard ve Derrida ekiyor oldular. Aralarndaki tartma uydu: modernizm veya modernleme dediimiz ey bitmemi bir proje midir, yoksa tamamen miadn

doldurmu mudur? Habermas'n syledii Orhan Koak'n sylediine ok yakn: modernitenin aslnda bitmemi bir proje olduu, modernleme diyeceimiz ikinci ksmn ise bittiini, yani sanayi devriminin bittiini, fakat modernitenin bitmediini sylyor. Habermas hl ayn eyi iddia ediyor. Onun iin gerek Lyotard gerek Baudrillard modernizm ile modernite arasnda fazla bir fark olmadn, dolaysyla o kadar nemli bir dnem oldu ki, bunlar, modernizm veya modernite artk son derece baarl olarak sonuna geldiler ve bundan sonraki dneme girildi diye iddia ediyorlar. Fakat bu arada Lyotard'n ortaya att ve Baudrillard'n anlad anlamda postmodernizme pek fazla benzemeyen bir tr daha var. Bu da post ekinin nce mi sonra m olduu tartmas; yani post daha sonra anlamna geliyor. Fakat Lyotard bu post nekini nce olarak kullanyor ve diyor ki, postmodern dediimiz ey aslnda modernlie gebe olan bir eydir ve modernlikle post-modernlik arasnda sadece bir kopu olduu kadar bir gei de sz konusudur. Dolaysyla bunun belli bir dnemselletirilme-sinin yaplmasnn mmkn olmadn sylemektedir. O kadar ileri gidiyor ki Lyotard, Descartes'n cogito#yu ortaya att zaman postmodern olduunu syleyecek kadar postmodernizm terimini tarih iinde tarihsizletirmeye balyor. Dolaysyla ok basit bir rnek ortaya koyuyor ve Picasso'dan yola karak diyor ki: -Picasso modern dnemin yani klasik anlamda modern sanat diye bir ey varsa modern sanatn empresyonistlerden sonra ikinci etabn oluturuyor- Picasso'nun 1903'de, o ilk kbist desenlerini yapmaya balad zaman postmodern olduunu, 30lara gelindiinde artk modern bir dneme geldiini ve gnmzde ise Picasso'nun klasik bir ressam olduunu sylediinde, bu postmodernizm denilen eyin

neyin "ncesi" neyin "sonras" olduu bilinmez bir vaziyette grlyor. Baka bir ey postendstriyel ile postmodernin ayn ey olup olmad sorusu. Bunlar birbirlerine tekabl ediyorlar genel olarak, fakat zellikle postendstriyel (sanayi sonras) dnem yine bir kopu modeli getiriyor, daha nce varolmam bir eyi getiriyor, yani btn bromatik, telematik, enformatik olan eyler bir yzyl nce olmayan yeni eyler. Ve modernizm yeni zerine kurulmu, kopu zerine kurulmu. Fakat postmodern dediimiz ey aslnda belki de eskinin, geleneksel olann, bazs kede kalm eylerin gncelliini, gncellemesini ieriyor. Dolaysyla zaman fikri burada tarih fikri oluyor ve tarih sonras yahut tarihsizlik diyebileceimiz bir mekna dn balyor. Ki aslnda Deleuze'n nekahat devresinde olmak deaiek bu. zellikle nekahat devresinde olan bir dnce mekn zerine kurulunca ortaya bir terim kyor en son kitaplarnda, felsefeye dayal kitapta, bu da geofilozofi diye bir terim, yani corafi felsefe, corafelsefe de diyebiliriz; mekn artk zamann yerini alm oluyor ve zaman zerine kurulu bir dnce yerine, mekn zerine kurulu bir dnce ortaya kyor ki bu, belki, mimari ile rtyor. Modernite dediimiz ey daha nce olmam bir eyin zerine kuruluyor, tpk empresyonistlerin yaptklar gibi; Hollanda manzara tablolarn saymazsak daha nce doaya alan bir sanat yoktu. Sanayi devrimiyle birlikte empresyonistler Paris'in banliylerine gittiler; fabrikalarn retime girdii Argenteuil'de insanlarn pazar gnleri ayrlarda piknik yapmalarn, yemek yemelerini resmettiler. Daha sonraki etapta da kbistler, gerek Braque gerekse Picasso perspektifi bozdular; Brunelleschi'den beri gelen perspektifi bozdular. nce gzn gremeyecei yerlerin kelerinin de tekrar gzn

nne serilebilecei tabloyu resmettiler. Daha sonra sanatn lm diye adlandrlan, Marcel Duchamp'n ortaya att ve herhangi bir eyi yapmann meruluk kazand bir modernizm ortaya kt. Btn bunlar kopu zerine kuruluyordu. 70'lerde talya'da transavangard akm ortaya kt. Fransa'da yatay geililik anlamna gelen bu terim, eski elerle yeni elerin birlikte varolduu bir sanat ifade ediyor. Ve nc dediimiz eyin modernlikle beraber gittii ve artk bundan sona nc bir eylerin yaplamayaca sz konusu ediliyor. Ve buradan da, bugn, filozoflarn yahut sanatlarn kendi kendilerine ska sorduklar bir soruya geliniyor: Bundan sonra yeni bir ey yaplabilecek mi; beklemenin ardndan bir ey gelecek mi? sorusu: Dolaysyla gelenein, yeni-arkaizmlerin, eskiden gelen eylerin yeniden gncelletii bir dneme gelindi. Adna bilim denilen ey bile by ve by zerine kurulu bir takm tekniklerin yeniden gncellemesini ortaya kartt ki, bu Orhan Koak'n bybo-zumu dedii eyin tam tersini gsteriyor ve dolaysyla Aydn-lanmac dnemin, aydnlk zerine kurulu bu dnemin karsnda belki de karanln hkim olduu ve dnem olarak belki de kimilerin ortaa kimilerinin ise barok dneme benzettii dneme girilmi olunuyor ki, buna postmodern deniliyor. hsan Bilgin Benden nceki konumaclar genel kavramlardan hareketle modernizmle postmodernizmi ayrdetmeye, bunlarn farkl toplumsal pratikler arasndaki rgy nasl kurduunu tanmlamaya altlar: Ben bunlarn belirli bir toplumsal pratik iindeki, mimarlk ve ehircilikteki grnlerine deinmek istiyorum. Gerek postmodernizm teriminin ilk ortaya atld alan olmas, gerekse de kendini nceki dneme en ak seik eletirileri ynelterek ve geliini tm

dnyaya ilan ederek kurmu olmas nedeniyle mimarlktaki kopu bu kartln en kolay kavranabilir aralarndan biri olarak anlatlabilir; nitekim Frampton, Jencks, Klotz gibi mimarlk tarihileri bu kopuun hikyesini dier alanlara gre daha sorunsuz biimde anlatabilmilerdir. Jameson da postmodernizmin genel kltrel iklimini anlatabilmek iin rneklerini mimariden seer sk sk. Ben burada tersini yapmaya alacam. Modernist ve postmodernist mimarinin dier toplumsal pratiklerdeki bulanklklar giderecek, onlara k tutacak farklar yerine, baz sarih noktalara glge drecek srekliliklerinden sz etmek istiyorum. Bunlar ayn zamanda da dier alanlardaki modernizmle, zellikle de ede-biyattakiyle olan farklarna da iaret etmi olacak. Orhan Koak bir konumasnda modernizmi zerkleme, durulama ya da da doru alma yerine ie dn olarak anlatmt. Yani d glerin buyruundan km, o d gleri de zmseyerek yeniden kendi iine katm, younlatrm, tm; geleneksel olana, bir yerden dierine akp gidene katlma yerine zne tarafndan yeniden kurulan rnlerin ortak paydas olarak modernizm. Bu erevenin modernist mimari iin de sonuna kadar geerli olduu sylenebilir. Sanayilemeyi, onun da tesinde sanayi toplumunu en ok sorun eden, ondan en ak seik ifadelerle bahseden, onu en ok kendi pratiine maletme-ye, tmeye alan kesim herhalde mimarlar olmutur iki sava aras dnemde. stelik bunu koullarn kendiliinden evril-mesi ile ortaya kacak bir sonu olarak grmediler; zaten bunu gremeyecekleri bir gemi de vard arkalarnda. 100-150 yldr benzeri koullar olmasna ramen mimarinin, hatta onun da tesinde nesnelerin biimsel dili kendiliinden evrilmemiti. Bunun ancak iselletirerek, akliletirerek, iradiletirerek, yeniden kurarak yaplabileceine dair

yaygn bir mutabakat zemini zerine kurulmutu modernist mimarlk ve ehircilik anlay ve davran. Sonradan bana dert olan tarihten radikal bir biimde kopma iradesi de tamamen bununla ilgilidir. Bu adan mo-dernizmin genel iklimiyle, "an ruhu" ile uyum halindedir. Buraya kadar sorun yok. Ancak dahas var. Orhan Koak'n tanmn tamamlayan asl nemli nokta, modernist davrann grnle gerek arasndaki mesafeyi kavrad, dahas kendini bu boluk iinde ifade ettiiydi. Mimarl edebiyattan ve hatta btn yakn akrabalklarna ramen grsel sanatlardan ayran tam da bu noktadaki anlay ve davran fark olmutur. Tpk realizmin kendi eylemiyle, kendi rnyle realiteyi yansttn, gsterdiiyle gerein aktn zannetmesine benzer bir ekilde, modernist mimarlar da realiteyle kendi eylemleri arasnda dolaysz bir iliki kurdular; kendi iradi davranlarn toplumun karmak yapsna kknden mdahale edebilecek bir anahtar olarak grdler. Bence bunun balca nedeni, tam da sz etti-imiz dnem iinde mimarn toplumsal pratik iindeki rolnde, tarihinde eine rastlanmadk bir lde radikal bir dnm yaamasyd. Mimar, VitrJvius'dan beri, Rnesans sonras donemde olduu gibi iini zihinselletirmeye alrken, pratikle arasna mesafe koymaya alrken dahi, ekonomik, politik veya dini gce bamlyd, toplamsal rol ile otoritenin gc arasnda dolaym yoktu, formas/Onuyla davran zerk bir btnlk oluturamyordu. 19. yzyl sanayilemesinin getirdii ise yenilenme ve zerkleme ynide bir ufuk ve umuttan ok, ilevsiz kalma, marjinalleme tehdidi idi. Saylar az da olsa, dnemin nemli, aktel ve gelecek vadeden yaplarn mhendisler yapabiliyordu. Mhendisle arasnda ki iblm ayn sre iinde

birbirini tamamlayan rolleri stlenmekten ok, eskiye ait olan srdrp yenilikleri mhendisin otoritesine terketmek ynndeydi. ehrin tm sz konJSu olduunda ufuksuzluk daha da belirginleiyordu. 19. yzyda ciddi bir dnm geiren ye byyen ehirlere iktisatlarn ve hijyenikilerin sylemi yn veriyordu; ehirleri yeniden dzene sokan politik erk kendine danman olarak iktisatlar ve hijyenikileri semiti. ki sava aras dnemin yaratt ortam mimarlara tarihlerinde ilk defa zerkleme imkann sundu; egemen olan kesimlere dorudan baml olmadan faaliyette bulunabilecek bir konuma geldiler, ya da en azndan byle bir illzyona kaplmay hakl karacak bir ortamn iinde buldular kendilerini. Tarihte ilk defa yneten zne yerine ynetilen nesne i|e, sorunlar zen deil yaayanlarla dorudan yzyze gelme?, iliki kurma imkan buldular: ksacas bakalaryla alternatifleri olan ilikilere giren zne olarak kurabildiler kendi kimliklerini. Kendi balarna birer kamusal z* ne haline gelen sendikalarla, kooperatiflerle, yerel ynetimlerle, ii bankalaryla temas kurdular, hatta onlarn iindeki kritik karar noktalarnda bulunabildiler: Bylece yeni toplumsal-meknsal projelere yn verecek, 19. yzyln sorunlarn aacak yeni bir dnyann kurulmasna nc rol oynayabilecek bir konumda buldu mimarlk meslei kendini. te modernist mimari tam da bu konumda olmann sonucunda ortaya kmtr bence. Bina tasarlamann ve yapmann snrl alanndan kp, yapm teknolojisinden ehrin btnne kadar tm meknsal oluumu ele geirme, dolaysyla da toplumsal yaama yn verme giriimidir bu. Bu hzl deime, alt st olu kendi iine doru ekilme ve kapanma yerine da, bakalarna dDru alma biiminde yaannca da, grnle gerek arasndaki mesafenin grlmesine

engel olan moralist bir tutum camgasn vurdu modemist mimarlk ve ehircilie. Adolf Loos gibi bu toplumsal projelerden en az nasibini alm, demin sz ettiim angajmanlara en az demi bir modernist mimar bile, sanayi ann biimini yakalamay umuyordu. Yani bir yerde sanayi a, karda da sanayi ann biimi var; bu ikisi ayr ayr duruyorlar; irad bir aba olmadan st ste gelemeyecek olan bu iki realiteyi buluturacak bir zne gerekiyor, bu da modernist mimar olacaktr. nl "Ssleme ve Su" isimli makalesi bu iyimserlii sonuna kadar tayordu. Bildiim modernist literatr iinde grnle gereklik arasndaki krlmann zmszlnn iinden konuan tek kii Viyanal mimar Josef Frank'dr. O dnemde saylar hi de az olmayan gelenekilerin karsnda yer alr, modernist angajmann sonuna kadar iindedir, ancak kastedilenle olann arasndaki boluu grmesine engel olmaz bu angajman. Sfr noktasndan balama, gemiin sularndan arnma, gemiten radikal biimde kopma vs. ile zetlenebilecek modernist projeyi byle bir ortam iinde kurdu modernist mimarlk ve ehircilik. Bu heyecanl younlama iki sava aras dneme tarihlenmitir. Olaylar hzl geliir. Nazizm ve Stalinizm ile birlikte gelen neoklasisizm dalgas bu heyecanlar sekteye uratan, hzn yavalatan dsal mdahaleler olurlar: Asl hayal krkl 2, Dnya Sava ykmnn ardndan gelir. Yerle bir olan Avrupa'y hzla yeniden ina etme iin giriilen byk yap faaliyeti iinde ve hemen ertesinde anlalr ki, yaplabilen, sanayi toplumuna eklemlenmekten baka bir ey deildir: Ona mdahale etmek, akliletirmek, ilerliini revize etmek zannedildii kadar kolay deildir. Sanayi kapitalizmi her eyi kendi iinde tebilmekte, kendi ileyiinin paras klabilmektedir. Toplumsal ieriini ve ruhunu kaybeden modernist proje# btn

yaptnn yapm faaliyetinin leini bytmekten ve rgtl sermayenin faaliyet alan iine katmaktan ibaret olduu gereiyle yzyze gelir 1960larn banda. Bu bir enkazdr, Amerikan postmodernizmi bu enkaz sprmeyi grltl bir enlie, elenceye, zevk alemine dntrr. Enkazn krk dkk paralarn kaldrmak, sorumluluunu tamak ise Avrupallara der: Eserleriyle Osvvald Mathias Ungers, Georgio Grassi, Aldo Rossi; erken yazlaryla tarihi Manfredo Tafuri bunlarn nde gelenleridir. Sorumluluu stle-nerek snrlar gsterme, ayklama, kendini modernizmin imkanszlklarn da katarak kurma: belki de btn bunlar nedeniyle, tkezlemeyi de iselletirmi durularyla mimarinin asl modernistleri onlar olacaklardr. .S. Orhan modernlemeyle modemizm arasnda ok net bir ayrm yapt. Postmodernizme yle bir itiraz getiriyor gibi gzkyor: Modernlemenin hakl olarak eletirilen yanlarnn yan sra, modernizmin kurtarlabilecek ieriini grmezden gelmemek gibi bir ey. Buna genel olarak katlmakla birlikte iin o kadar kolay olmadn dnyorum. Aydnlanma dncesiyle balamaktan yanaym bu tarihe. Aydnlanma dncesine baktmz zaman, dncenin u noktasna gittii yerlerde tam da bu modernizm projesinin, yani, zgr dncenin kendini temellendirebilecei iddiasnn, u noktasna gtrld yerde kendi imkanszlyla karlamaya baladn, yapnn zerkliini salayamayacan grdn, tamamen kendi i dinamii iersinde grdn Diderot'nun "Rameau'nun Yeeninde grebiliriz. Modernizm kendi iflasn daha ilk telaffuz edildii andan itibaren sezen ve bunu, bir anlamyla bu sulu bilinci ancak kuramsal dayanaklarla rten, gizleyen bir kltrel projedir de diyebilirim. O.K. Bu dorudur. En tipik rnei, herhalde Sade.

Aydnlanma dncesinin belki de en berrak ve en u noktadaki ifadesi. Akl her eyi yapabiliyorsa kendi de dahil hereyi ykabilecek demektir. Btn o anlatt orjiler sonu olarak, akln en u noktasna gtrlm zihinsel eylerdi. Ama yine de bir fark var arada; bu fark grmek aydnlanmada, sonu olarak moder-nizmde kurtarlabilecek olan bir ey varsa onun ne olduunu seebilmek iin yine bu gne, yani postmodemizme gelmek gerekiyor. Ve burada bir tr sa postmodernizmle sol postmo-dernizmi arasnda bir ayrm yapmak gerekiyor. Sa postmoder-nizmin tanmlanmas biraz daha zor. Sol postmodernizm biraz daha kolay. Ali'nin anlatt ve sevdii dnrlerde gryoruz bunlarn ifadesini, Foucault'da, Lyotard'da, Baudrillard'da. Sa postmodernizm ise biraz daha karmak bir mesele; temsilcilerinden birisi Amerikal Fukuyama, bir bakas Alman dnr Gehlen; bu adamlar modern an kendini kltrel olarak her bakmdan ifade ettiini sylyorlar. O kadar ki, kendi elikilerini, kendi kartlarn da ifade etti ve kristalize bir kltr haline geldi diyorlar. Artk kendi kartlarn da ifade ettikten sonra bu kltrn gelimesine imkan yok. Fakat bu kltrn altnda yatan makinenin, snai ve idari cihazn sonsuz olarak gelime imkan vardr, nk bu niteliksel deil niceliksel bir eydir, bu geliecektir. Ama artk kltrn gelimesine imkan yok, bu anlamda tarih de bitmitir; bir sonra-tarihe, tarih sonrasna varlmtr. Bunlar sa diye niteliyorum nk ruhun gelime imkanlar bitmitir diyorlar. Akln, zihnin, tinin gelime imkanlar sona ermitir. Yani artk insan yaamna zihin deil, kalp deil, mide yn vermektedir. Tabii bunu radikalletirmek, mideyi alp barsaklara kadar falan gtrmek mmkn. Bunu bazlar yapyorlar, mesela Beckett. Ancak buna kar postmodernizmin bir tr sol

yorumu olabileceine ve bu sol yorumun da yksek moder-nizmle bir balants olabileceine ben de Lyotard gibi ksmen inanabiliyorum. Ama bu zaman ve mekn tartmasn biraz daha ileri bir noktaya gtrmek gerekir gibi geliyor bana. Hegel zaman ruhla, mekn da maddeyle zdeletirmiti. Hatta He-gel'den nce Descartes da bunu yapmt. Postmodernizmin kendi kendini kuramsallatrma yollarndan biri: "Zaman bitti artk mekn var!" Zamansal kavramlarn yerine meknsal kavramlarn egemenlii diye bir ey ortaya kyor. Bu hem postmodemizmin kendi kendini aklay biimi hem de kendi kendini merulatrma biimi bence. Postmodemistlerden, Trke'ye henz evrilmemi olan Paul Virilio adl bir yazar, bu noktada ok farkl bir yorum getiriyor: Modern toplumda, modern corafyada aslnda biten mekndr; zaman deil mekndr. Meknn bittii yerde zamann tasarrufu balad. Zaman mekn haline getirilerek, mekn gibi llerek tasarruf ediliyor. Aslnda biten meknn kendisi, bu yzden tehlikede olan zamandr. Meknlatrlan, llen, biilen, basncndan kurtarlmaya allan saf ve ntr bir enerji haline getirilerek idare edilebilecek ey haline getirilmeye allan mekn deil zamandr. Bu benim ksmen katlabildiim nk hedefin de ne olduunu gsteren bir yaklam. A.A. Bir paradoks var btn bunlarda. Fukuyama tarihin bittiini sylyor ve bu tarihin bitii de liberal demokrasilerde olur diyor. Fakat baka bir yan da yar bu iin: zdelikten farklla giden bir dncede Hegel'in veya Marx'n zdelik zerine kurulu dncesinin yeniden gncellemesi. Yani tarihin bittii tezini ileri srenler Fukuyama'nn yan sra Hegel ve Marx't. Hegel'de tarih Napolyon'la bitiyordu. Napolyon Jena'y getiinde; ikincisinde, yani Marx'ta ise proletarya

devrimiyle bitecekti tarih, ondan sonra asl tarihin balayacan sylyordu, ki Fukuyama da Hegel ve Marx#tan yola karak, liberal demokrasilerle tarihin bittiini sylemeye alyor. Eski makalenin kitap haline getirilmi versiyonu olan metnin bir zellii de, Amerika'da, talya'da, Almanya'da, Fransa'da ayn anda piyasaya srlmesi (Francis Fukuyama; Tarihin Sonu ve Son nsan). Bu da postmodernliin belki de balang noktasn ortaya kartan; yani farkllklar zerine, tekrarlarn farkllklar zerine kurulan ve deiik farkl gruplarn heterojenliinin birliktelii zerine kurulan bir dncenin yeni batan Hegel'ci okunuunun ortaya karlmasna tekabl ediyor. Paradoks da burada kristalize oluyor. Ayrca meknlarn yok olmas demek, yerleik meknlarn yerine daha gebe, daha kaygan meknlarn ortaya kmas demek oluyor. Yersizyurdsuzlamak. O.K. Bu farkllk kavram zerinde de biraz durmak gerekir. imdi postmodernistler kartlk kavramnn yerine farkllk kavramn geirmeye alyorlar. Burada Hegel'e bir gnderme yapt Ali, fakat Hegel'de o kk farkllklar, deime, farkllama, nihai bir kartln kefillii altnda gerekleebilir. Yani "ayn" ile "baka olan" arasndaki byk kartlk varsa, o zaman dier kk farkllamalar da gerekleebilir. Postmodernizm byk kartl ortadan kaldrmak istiyor, dolaysyla nerdii ya da vaat ettii, sz verdii farkllamalar da bence temelsizlei-yor, geersizleiyor. Bunu Defter dergisinin son saysnda Orhan Pamuk zerine bir yazda anlatmaya almtm. Pamuk da bu romanda bize, teki kavramn attmzda, yani hayat ve lm gibi byk kartlklar ortadan kaldrdmzda, kk farkllamalarn, eitlemelerin, bir kaleydoskopun, bir iek drbnnn byleyici farkllamalarn bulabileceimizi vaat ediyor. Ben de tam bu vaadin

verildii yerde bunun gereklemesinin imkansz olduunu kantlamaya altm. nk o kk eitlemelerin de koulu hayatla lm gibi byk kartlklarn kabul edilebilmesine bal. Postmodernizm byk kartlklardan bir istifay, bir ekilmeyi, bunlarla yzlememe kararn ifade ediyor. A.A. Bir ey daha var, gerek Hegel'in gerek Marx'n dncesi elikiler zerine kurulu. elikilerin birbiriyle elitii yerde amalar veya retim biimlerinde atlamalar sz konusu ediliyordu ve btn kapitalizmin kme teorileri bu elikiler zerine kurulmutu yani. Deil mi? O.K. Evet. A.A. Kendini kesinlikle postmodern olarak saymayacak fakat farkllk dncesini ortaya karanlardan biri olan Deleuze'n ortaya att ve Nietzsche'ye kar ilgiyle yeniden gncelleen bir dnce bu. Marx ve Hegel'in elikiler zerine kurulu dnyalarnn tersini syledi: Aslnda kapitalizmin de elikilerle beslendiini ve dnce elikiler zerine kurulduka kapitalizmin ortadan kalkmasnn mmkn olmadn Guattari ile beraber Anti-Oidipus(972), Bin Yay/a(1980) ve Kapitalizm ve izofreni Toplumsal bir ey. Ama dnce bu kartl, yani bakayla ayn olan arasndaki kartl korumazsa, sonuta kendi kendini anlama imkanndan da yoksun kalr. A.A. Bir ey daha sylemek istiyorum bu arada. Emek sermaye elikisini eer Hegelci anlamda okursak, emei A sermayeyi de A'nn tersi olarak grrsek, emek nce sermayenin kart olur, bunlarn zdeletii yer de yine sermayedir dediimizde ise emek ortadan kalkm oluyor. Fakat ikinci dnce iinde dndmzde, emek ile sermayeyi zdelik iersinde deil farkllk iinde koyduumuzda, ancak o zaman yine bu ikisinin mcadelesinin mmkn olabilecei sylemi ortaya k-

yor, ki bu farkllk zerine kurabileceimiz dncenin bir sonucu. Hegelci terimlerle, zdeliklerle dnmek durumunda kaldmz srece sermaye bizi yakalayacaktr. nk zdeliini, yansd, karlat eyin uzantlarn her zaman kendi iinde toplad, yani u ana kadar tarihsel durum bunu gsteriyor. Btn analizler de bunun zerine yaplmtr. Farkllk zerine yaplan analizlerin emek ve sermaye arasndaki mcadeleyi dlad yerde belki postmodernizmin sa kesimi ortaya kyor: Hl mcadelenin mmkn olduunu ve mcadelelerin de ancak mikro, molekler dzeyde olduunu dndmzde bu farkl gruplarn kendi sorunlar zerinde yaptklar mcadelelerde, belki de, byk patlamalarn olabilecei bir dnem sz konusu. Buna sac ve solcu postmodern diyebiliriz belki. Eer sac veya solcu diye ayrmak gerekiyorsa ki bu ayrm gerekiyor sanyorum. O.K. Aslnda emek sermaye meselesiyle iyi bir noktaya geldik. Emek Ali'nin dedii gibi sonu olarak sermayeye indirgenebilir. Sermaye Marx#n rprodksiyon emalarna gre nedir? Deimez sermaye art deiken sermaye art artk-rn. Yani, o emay hatrlyor muyuz: C+V+Artk rn. Sermayenin, yani deiken sermaye olarak, cret fonu olarak emek, sermayenin bir parasdr. Yani emei douran sermayedir. Ama bir baka adan da sermaye bir atk rn olarak emein rndr. Bu mant sonuna kadar gtrrsek yumurta m tavuktan kar, tavuk mu yumurtadan kara geliriz. Buraya gelmek gerekir. Doru dnce her zaman bu tr dngsel dncedir. Bu dm de ancak iddetle zlr. Yani emek kuvvetliyse sermaye emein parasdr, 1950'lerde ve 60'larda olduu gibi sermaye kuvvetliyse emek sermayenin parasdr. Ama iddet noktasna kadar gelebilmek iin bile bu mant, Hegelci

mant sonuna kadar gtrmek gerekir. Ama burada mantn kendi kendini ancak iddetle zebilecei bir nokta vardr. Ben iddeti nermiyorum. Bu iddet de mutlaka kanl olmak zorunda deildir. Siyasal ikna falan da iddetin bir parasdr. Yani mant sonuna kadar gtrdmzde mantk dnda bir noktaya geliriz. .S. Bilim felsefesindeki kimi gelimeleri de belki postmoder-nizm erevesi ierisine almak mmkn. Bunu ok rkerek sylyorum ama denenen bir iddia olarak deerlendirin daha ok. Bence Kuhn'un hatta Foucault'nun bilim felsefesini bilim tarihine indirgeme yolunda yaptklar almalar aslnda hl tarih bilimi ideasnn altnda okunabilir. Ve bu bakmdan da Orhan'n szn ettii, modernlemenin romantik zeletirisi veya modernist zeletirisi tarznda faaliyetlerin sreklilii ierisinde grlebilir gibi geliyor. Bence bu izgiye Lakatos'u da dahil etmek mmkn. Feyerabend ile birlikte artk gerekten postmo-dernist olan bir bilim felsefesine geildiini gryoruz; yani bilimi onun hakikatini koruyarak eletirme, ama terimleri tamamen terk ediliyor, bilimle by arasndaki farkn reddedildii bir bilgi anlayna doru ekiliyor, ki bu genel postmodern iklim ierisinde yer alan bir giriimdi diye deerlendirilebilir bence... Ali'nin and sosyallik biimleri ve bu sosyallik biimleri zerine kurulan sosyal hareketin aslnda nemli bir lde itiraf etmi olduu, kendinden gemi bir zamandan sz etmi olduklar devri yaamaya balamz gibi grnyor. Ve dier yandan tkendiini sylediimiz byk anlatlarn dnyann eitli blgelerinde yeniden benimsenmeye baladn ve artc biimde yeniden canlandn gryoruz: Bat dnyasnda mistisizmin yeniden uyanndan sz edebiliriz, Dou dinlerine gsterilen ilgiden sz

edebiliriz; dier yandan da milliyetiliklerin yeniden byk bir hz, canllk kazanmasndan, slam kktenciliinden bahsedebiliriz. Bence btn bunlarn ayn potaya atlmasnda ciddi bir problem var, nk Bat'dakilere baktmzda, orada Dou dinlerine ilgi gsterme biiminin bu farkllk dncesi tarafndan anlamlandrlacak bir ey olmadn dnyorum. A.A. Byk projeler btnsellikler zerine kuruluydu. Ama bugn gerek mistisizmler olsun gerek slam olsun, gerek tarikatlar iinde ileyen birtakm dinsel yeniarkaizmler olsun, btn bunlar tm toplumu deitirici projeler zerine kurulu deil; sadece kendi gruplarna bir takm insanlar ekip o gruplar iinde, ilerine kapank bir ekilde brlerine dokunmadan varolabilecek ve bu ekilde de farkllklarn br grupta da yine koruyabilecek "yapya" sahip dzen iinde ortaya kyorlar; ki bu btnsel globallemelerin dndadr, milliyetilikler de ayn ekilde. .S. Bu sylediin Bat'daki yeni dinsel eilimler iin geerli olsa bile, mesela slam kktencilii iin doru olmadn dnyorum. Eski Sovyetler Birlii alannda ortaya kan milliyetiliklerin de harekete geirdii enerjilerin bu farkllk dncesi ierisinde ok kolay anlamlandrlabilecek enerjiler deil bence. O.K. Bat artk kendini Dou'dan korkusuna oranla tanmaya balad. Kendini istila, ya da potansiyel bir istila balangcnda hissediyor Bat. slam da kendini kfire gre tanmlyor. Yani teki, belki bugn her zamankinden daha korkutucu bir biimde gndeme geldi stelik. Hi de kk, yumuak farkllamalarn zamann yaamyoruz. A.A. Bat'nn sylemi iinde, "slam=korku = Bat/nn dman" sylemi u anda ok popler bir aznln sylemi Bat'da. Bunun sosyal dalm yzde onlarla

onbeler arasnda, bilemedik yirmiler arasnda deien bir oran. O.K. Burada istatistik ok nemli deil ama. Bu yzde yirmi ok etkin bir yzde yirmi; rnein kamuoyu oluturma merkezleri. A.A. Ama tm Bat sylemi bunun zerine kurulu deil. Postmodern Grnt O.K. yle olsayd zaten bsbtn cehenneme benzeyen bir dnyada yayor olurduk. A.A. Artk slam tarikatlama zerine younlayor. Trkiye'de de yle galiba. O.K. Ama bu tarikatlarn da ne kadar siyasi olduunu, kendilerini dmana oranla kurduklarn grebiliyoruz. .S. Benim iaret etmek istediim Le Pen deildi. Daha ziyade bana mesel Edgar Morin'in dndrd bir eydi. Ortak Avrupa tasarsyla birlikte 1980'lerin postmodernist syleminin bizi hi hazrlamad bir yeni ikilie doru, yani bir yanda senin iin, kendi iinde btn bu farkllamay barndran ama kendi duvarlarn, dnsel dzeyde belki tam karln bulamam bir teki'ne kapatm bir zihniyetin ikiliine doru ilerliyoruz. Bu slam'n ve bunun popler dzeydeki tezahrnden ok bu farkllk dncesinin kendi evrenselliinden vazgeip, kendini snrl bir alann ifadesi olarak bulmaya balamasyla ilgili ve bu alann tesinin varln teslim ettii bir yeni dnsel iklime giriyormuuz gibi. A.A. Benim gzlemlediim kadaryla, biz ve barbarlar, Doulular ve Batllar tipinde bir ayrm artk yok. Daha nce "biz Yunanllar, "bizim dmzda da barbarlar" eklinde globalleen ve ikili bir eliki iinde ortaya kan bir yaplanma sz konusuydu. Bugn artk o mmkn deil gibi. teki dedii ey Ba-t'nn, slam, Arap, terrizm vs. Btn bunlar kk kk/ayr eyler ve

bunlar btnselletirmiyor hibir zaman iin. Ayr ayr tekiler bunlarn hepsi. O.K. Lacan'n psikanalitik yorumuna atf yapmak gerekirse, bu teki sonu olarak arzunun nesnesidir Arzunun nesneleri birbirinin yerini tutar. Arzu birinden birine kayar. nce Srp, sonra Ermeni olur, sonra Rum olur sonra Arap olur, sonra srail olur sonra byk eytan ABD olur, bunlar srekli olarak birbirlerinin yerini tutarak, birbirlerine yer verirler. Bu anlamda teki, dman hayran olunan, hn duyulan ey srekli olarak hep yeniden kurulur... letiim yaynlarnda bir kitap kt en son, Gilles Kepel'in Tanrnn c. Avrupa'da, Amerika'da, srail'de ve Arap Dnya-s'nda dinlerin yeniden ortaya knda paralellikler buluyor. .S. Birok genel dzeyde bir ortak paydalar olduunu sylemek mmkn. Ancak bu postmodernist iklimden ok, mo-dernist projenin iflasnn mmkn kld bir dnyann yeniden tlsm kazanmasnn imkanlar ile ilgili. Dolaysyla modernist projenin, bu by bozumunun terk edilmesi, dnyann yeniden dinselletirilmesinin nndeki baz engelleri kaldrd; ama bu, bunlar harekete geiren toplumsal dinamiklerin her yerde ayn olduu demek deil bence. A.A. Yalnz unu sylemek mmkn belki. Postmodern bir atmosferde, toplumsallklar farkl da olsa, adna yeni-arkaizmler diyebileceimiz tipte meruluklarn olmaya balamas; ve btn bunlarn global projeler zerine kurulmamas. Frakllk zerine kurulu sosyallikler 20 yldr yaanyor ve sonuna gelindi belki farkllk dncesinin. Ama u anki sosyal durumlarn daha btnselletirici bir dnceyi yeniden gndeme getirdiini sanmyorum. Her ne kadar Fukuyama'nn kitab yeniden Hegel ve Marx' gncelletiriyorsa bile. Ayrca postmo-dernizm

dncesinin en ok ne kard filozoflardan biri olan Nietzsche, 21. yy.'n dinler sava yzyl olacan sylememi miydi?.. Aslnda bir dnemselletirme yapmak mmknse postmodern dncenin ortaya k ilk mimaride balamtr, dnce dzeyinde bu 68 sonras ortaya kan birey aslnda. 68 olaylarnn ortaya koyduu ey de; birok kk grubun iilerin, rencilerin, liselilerin ayr ayr mcadele ekillerinin billrlat yerde patlama noktasna varmasyd. O.K. Modernizmin kendi tarihi iinde tek bir koputan ok farkl olaslklar grlr. hsan hep onu vurgulamak istedi, skender de beni eletirirken hakl olarak bunu sylemek istedi. Modernizmin kendi tarihi iinde hep bir gerilim kayb tehlikesi vard. Modernist sanat, manyerizmden beri, 20. yzyln ortala-nna kadar bu tehlikeyi, kendi tekisini kaybetme tehlikesini ya-ad. nk neydi modernist sanat, tekine deme, kendi kendine dnceyi son noktasna kadar gtrerek artk dnce olmayan eye erimekti amac. Ama bu amaca eritii andan itibaren, daha dorusu bu amaca ulaabilmek iin giritii abann kendisi de dncenin emperyalizmiydi, tekine demek istemek ayn zamanda tekinin, tekiliini ortadan kaldrmay istemek anlamna da gelir. Dolaysyla postmodernizmin kendi atalarn modernizmin iinde bulmasna hi hayret etmemek gerekir. Mesela skender, Sade dedi, daha tipik bir rnek Ni-etzsche; tarih zerine yazsnda yle diyordu: "Tarih ancak bize kuvvet verdii kadaryla kullanlabilmelidir!" Bir bakma pragmatizme ok yakn bir gr, ama bir bakma da tarihi silen bir gr; hereyi imdinin canllnda imdinin kudretinde toplayan bir gr. Ama kendi bir bakma aydnlanma dncesinin u noktalarndan biriydi. ok daha radikal bir kopu mimarlkta oldu, hsan onu anlatt, ama bu kopularn

arasnda bir tr sreklilik de var, Derrida'nn en sevdii yazarlar byk modernist yazarlardr; kendi slubu tipik yksek modernizmin slubudur, ama kendi ustalaryla yani Blanchot'yla, HusserNe, Heideg-ger'le karlatrldnda bir gerilim kaybn da grmemek mmkn deil. A.A. Haklsn da, yle bir ey var galiba: Manyerizm, Alman romantizmi, modern bilimin yazarlar, Joyce, Mallarme, btn bunlarn yeniden gncelletii bir dnem var, ki o dnem de zannediyorum 60 sonras. Farkllk zerine dnce reten -ki bu aslnda Fransz dnrlerinden kan bir fiili durum- kitaplarn tarihlerine bakarsak; Deleuze'nin Nietzsche kitab 1962'de yaynlanmtr, 68 sonras patlamtr; Derrida'nn Yaz ve Fark kitab 67'de yaynlanmtr; Foucault'un Kelimeler ve eyler kitab 66'da yaynlanmtr. Yani zellikle 60fl yllarn ikinci yarsnda ortaya kan bir dnce 68 sonrasnda kendini gstermi ve 1979'da Lyotard'n Postmodern Durum kitab kmtr. 80#li yllara gelindiinde postmodern paradigmay paket halinde dnmenin mmkn olduu bir dnem gzkyor. 80'le-rin ikinci yarsnda da bu paradigmann btn dnyann polemii haline geldiini gryoruz. Bu ekilde dnemselletirmek mmkn. Postmodernizmin kendi ierii, kendi trnak iinde rasyonalitesi, eskinin yeniden gncellemesi olduu iin btn bunlar gerek -modernler, modern ncesi olanlarmimaride, dncede, sanatta sz konusu edilebiliyor. Ricardo Bofill bugn tutup Roma mimarisini gncelletirebiliyorsa, Montpeli-er'de Antigon'u ona gre kuruyorsa veya Pa-ris/ Montparnesse'daki binay Roma mimarisiyle 19. yy. Paris mimarisini kartrarak ortaya kartyorsa bu nedenledir. Yine mimariden bir rnek verirsek, bugn yaplan binalar, d iini gstermeyen cam binalarn yaps d

grnle i mekn arasndaki bamszl ortaya koyuyorsa, bu da ayn zamanda barok mimarinin bir zellii, yani btn bunlarn yeniden gncel-letii yer postmodernizm. Bunun dnemselletirilmes imkansz, fakat bu eserlerin yapld tarihlere bakarak belli bir dnemselletirme yapmak mmkn olabilir. .B. Bu balamda bir ey eklemek istiyorum. Postmodernizmle birlikte yeniden gncelleen semecilii mimarlk tarihileri barok sonrasndan balatrlar. Alman mimarlk tarihisi Ju-lius Posener btn Bat dnyasna birden yaylan bir zemin kaymasnn 18. yzyln bandan itibaren geerli olduunu syler. Ve son 30 yl iinden deil de, son 300 yl hesaba katarak baktmzda asl srekliliin bu zeminsizlik, nedensizlik ortamndan kaynaklanan semecilik olduunu gryoruz. Yani kesinti, aralk postmodernizmle deil modernizmle gelmitir. Postmodernizm kendini mimarlkta o denli radikal bir biimde sundu ki, sanki birka yzyldr egemen olan bir modernizmden kurtu-luyormuuz gibi geldi bize; attmz yk bu kadar ar zannettik. Tabii bunda btn byk ehirlerin evresinin son 50 yl iinde ina edilmi olmasnn, o dnemin damgasn tamasnn da rol var. O.K. Bir rnek, tek bir rnek vereceim, ok uzun bir tartmadr bu. Modernizmin bu modernlemeye hep baml olduunu, hem de ondan bir greli bamszlk ierdiini ne srdm. imdi Max VVeber modernlemenin bir boyutunu devletin, kii devletinden kiist, gayriahsi devlete, gayriahsi bir brokrasiye brnmesi olduunu sylemiti. Bunun mekndaki 9rnne bakalm. Sadrazamn evi ayn zamanda babakan-''k merkezidir. Devletle kii burada ok i iedir. Modern devletteyse brokrasi gayriahsidir kiilere baml deildir. levler ki-ilerst# gayriahsi hale gelir.

Bu ayn zamanda sanatta da grlr. Modemist sanatta da# mesela iirde ifade edilen duygular o airin ampirik ahsiyetine ait deildir. Daha evrenseldir, bakasnn sesidir o. Ama bu iki gayriahsilik arasnda bir fark da vardr. Modern devletin gayriahsilii sonu olarak bireyi ezen bir gayriahsiliktir. iirdeki gayriahsilikse bireyi zgrle-tiren, kendi darack kiilik evresinin dna taran, onun evrensel bir btnle temasa gemesini salayan bir eydir. Hem ona baml, hem de ondan greli bir bamszlk ieriyor... Postmodernizme gelince: Onu sulanacak bir ey olarak ele almadan nce zorunluluunu, bir tr tarihsel zorunluluk ierdiini grmek gerekir. Postmodernizmin maddeci bir aklamas, yani onu sosyal hayattaki, retimin rgtlenmesindeki baz deiikliklerle irtibatlandrlan bir aklama tarz gereklidir. Eer bunu yapamazsak postmodemizmi bir moda, geici ve kt bir heves olarak grmek durumuna deriz ki bu yanl olur. Post-modernizm bir tr tarihsel zorunluluk ieriyor. Bu zorunluluun hakkn vermeden, onu ciddi olarak eletiremeyiz. Bu bir bakma onun iinde kalarak, onun iinden geerek eletirmek demektir ki bu da zaten yeterince modernist bir tavrdr. A.A. Bir de belki burada konuulmayan fakat sylenmesi gereken birka ey daha var. Bir tanesi postmodernizm diyebileceimiz bir durumda simlasyonlarn ve d grntlerin nem kazanmas; rnein reklamclk da bunun iine giriyor. Dieri evrensellik ve yerellik tartmas: Artk evrenselliin meruluunun olmamas yahut altst olmas. Televizyon ve imajla ilgili olarak da, kamu mekn diyebileceimiz yerlerin artk kamu imgesi haline gelmesi. Yani eskiden Agoralar varken, televizyonun btn bunlarn yerini almas, derinliin yerine yzeyin ne kmas: Mahkemelerin meknnn

zellikle Fransz TV'lerinde gsterilmemesi belki de bu meknn imgeye kar hl direnmesin-dendir. Meclis burada direniini brakmtr. Defter, Aralk 1992'de Bilar'da, yaplan konuma

POSTMODERNIZM: AYNILIK VE FARKLILIK skender Savar Bugnk tartma, geen sene burada yaplm olan Postmodernizm seminerinin bir anlamda bir devam ya da ikinci raundu. Szkonusu tartmada zellikle postmodern dncede tad nem bakmndan aynlk ve farkllk dncesi zerinde younlaarak bir tartma olacak. Ali Akay Geen seferki tartmann ana temas birinci e ile ikinci e arasndaki diyalektik ilikisinin, aynlk zerine kurulmasyd. Orhan zdelelikler ve diyalektik iliki, ben ise diyalektikten ok eler arasndaki fark, ayrm ve tekillikleri zerinde durmutum. Bugn de szkonusu olan konumann ayrm ve aynlk zerine olduunu varsayarsak, HegePin kle ve efendi diyalektiinden balamak istiyorum. Yani aslnda bir bakma Hegel'in farkllktaki aynl gsterdii kle ve efendi diyalektii dekons-trksiyona yani yapbozumuna uratlrsa iindeki ana enin siyasi olarak da bizi ilgilendirdiini greceiz. Yani A esi ile B esi arasndaki iliki belli bir nesnenin zerinde odaklanyor. Hegel'deki kle ve efendi diyalektii dediimiz bir znenin insan yahut hayvan arzusuyla birlikte zerinde alt, grd, karsnda duran nesneyi asimile etmesinden -bunun altn iziyorum- ve onu altrp, deitirip o nesne zerine kendi znel gerekliini

kurmasndan kaynaklanyor. Fakat bu arzunun hayvani deil ama insani olmas iin, ben diyen znenin grd nesnenin bir "teki" tarafndan arzulanmas gerekiyor. ki zne arasndaki iliki bir nesneden geiyor. Sonuta arzunun, yani ben dediimiz eyin kendi kendinin bilincine, yani zbilincine varabilmesi iin bu nesneyi tekininkinden kendi znel gerekliine ekip, nesnel bir gereklie oturtmas ve ikisi arasndaki, ben ve teki arasndaki kendilik bilincinin olumas, yani bu znel gerekliklerin de nesnel gerekliklere dnmesi iin birinden birinin hayatn tehlikeye atmas lazm: Yani bu nesne iin ben ve teki birlikte bir mcadeleye girecek. Ve buradan galip kmak iin bir delloya girieceiz ve dello srasnda hayatmz riske atmak durumundayz. Ne zaman benim arzum karmdaki dier tekinin arzusuyla bu mcadeleye giriyor ite, o zaman# Hegel'in kle ve efendi adn verdii diyalektik iliki ortaya kyor. Bu ilikide birincil bir durum var: Dvyoruz, kendi kendimizin bilincini, zbilincimizi ispatlamaya alyoruz: Ben ve karmdaki. Ve sonunda birbirimizi ldryoruz. Dolaysyla ortada herhangi bir galip kalmyor. kinci durumda teki yahut ben arzuladmz nesne iin hayatmz tehlikeye atyoruz. Birimiz dierini ldryor. Dolaysyla burada iki tane kendi kendinin bilinci yani zbilin var. Bir tek bilin kendi kendinin bilinci olarak var. Ve kardaki l olduundan dolay kendi kendinin bilincini artk kaybetmi oluyor. Eer bu diyalektik iliki gerekleirse u ekilde gerekleebiliyor, ikimiz de canl kalmalyz ki, birimiz dierine kendi kendinin bilinci olduunu ispatlayabilsin. Hegel'in syledii ey btn tarihin arzulanan nesnelerin arzulanmasndan getii. Yani tarih bir mcadele zerine kurulu -Marx'n dedii gibi- fakat bu mcadelede her kendinin bilinci, zbilin hep bir tekine ihtiya duyuyor.

Kendini ispatlamas lazm. Dolaysyla bu mcadele sosyal bir olay. Tarih, dolaysyla sosyal bir tarih oluyor. Ve o arzu mekanizmas, "ben"in arzu mekanizmas kendi iinde ok paral. Tpk tekinin arzu mekanizmasnn kendi iinde ok paral olmas gibi. Diyelim bir byk A'da A1, A2, A3 var. kinci byk Afda A4, A5, A6 vs. var. Ve bu okluklar kendi iinde farkllklar tayor. Diyelim byk A iinde A1, A2, A3'ler deiik farkllklar tayor ve bu Hegel'e gre immediat dolaymsz farkllklar. Ne zamanki bu arzular, kk farkllklar bir btn iinde btnleebiliyor, o zaman bu farkllklarn arasndaki aynlk ilikisi ortaya kyor ve byk btnlkler oluuyor. Dolaysyla iki zne arasndaki, iki arzu, iki ben arasndaki iliki ncelikle bir nesneden geiyor ve bu nesneden getii lde de dierine nceliini ispatlamas lazm. imdi bu mcadele iinde yukarda bahsettiim gibi nesneyi yani doay deitirmek durumundayz. Nesneyi deitirirken iimizden biri, biryerde mcadeleyi brakyor. Ve brakt yerde artk, bir kendi kendinin bilinci (zbiiinci), karsndakine kendini tantmaktan vazgemi oluyor. Dier kii, yani kendi kendinin bilincini, zbilincini ispatlayan kii hakim konumda. Savunma durumuna geliyor. Karsndaki ise "insanln" kaybediyor. tekinin karsnda ben, kendi kendimin bilincini ispatlarken ayn zamanda nesneyi deitiren tekini asimile etmeye balyorum. Yani onu kendimin ayns klmaya alyorum. Dolaysyla mcadeledeki iliki fark zerine kurulu. Fark sonuta asimilasyondan geerek aynl douruyor. Asimilasyondan getii anda modernte ve postmodernite arasndaki ilikiye deindiimizde modernliin zellikle Fransz htilali'nden, 1789'dan beri ortaya kartt bu asimilasyoncu politikayla kar karya kalyoruz. Yukarda bahsettiim

karsndakini asimile etmek, deitirmek, kendine benzetmek meselesi ortaya kmaya balyor ve modernzmin bugn iinde olduu kriz, -belki de, en nemli yanlarndan bir tanesi bu- asimilasyon ve farkllk arasndaki ilikiden gemekte. Bu ilikiyi biraz irdelediimizde u ortaya kacak: Gnunnzdeki siyasi olaylarla kar karya geleceiz. Yani modern anlamda ulus-devlet, snrlar belli, iinde yaayanlar belli ve deiik etnik gruplarn bir milli birlik iinde topland, o Fransz Ihtilali'nin idealleri ve Alman romantizminin ona getirdii duygusal yn szkonusu. Bu ok etnik gruplu milliyeti ulus-devletlerin de aslnda Fransz Ihtilali'nin idealleriyle zellikle aynlk, benzerlik ve asimile etmek zerine kurulu ideallerle kar karya kalm olacaz. Bugn, Fransz htilali'nin vard nokta da zellikle, 1989'da, u: 200. ylnn kutland Fransa'da belki de basit bir rnek ama; televizyonun yapt kamuoyu yoklamalarnda kral yeniden canlandrld. Yani Fransz htilali, kt bir ihtilaldi, terrd, kan iinde bouldu ve o mekanizma iinde hep birinin giyotine gitmesinden geti ve tu-kaka denecek ve atlacak bir devrimdir, dendi. Bunun yannda hatta karsnda, zellikle, 1689 kartld. Yani Anglo-sakson modeli. Dolaysyla Rousseau'nun karsna Locke. Niin? nk Locke'ta, zellikle, birey szkonusuydu. Halbuki Rousseau teorisini toplumsal szlemeye sosyallik zerine kurmutu. Ortaya kartt teorilerin sonucunda vard nokta devlet oldu. Modernitenin, buraya Fransz htilali'nden kp gelmesinde -bunun iin de Sovyetler Birlii'ni ayn modele koyabiliyoruz-, sonuta milli devletlerin olutuu, milli devletlerin iinde ayr kk gruplarn, ayr kk etnilerin tek bir merkezi sistem tarafndan asimiie edildii bir durumla kar karya kalyoruz. Bugn ise ortaya kan durum iin yle birazck gazete

haberlerini okuduumuzda unu sylemek mmkn sanyorum: Ulus-devletlerin sonuna gelindiinden bahsedildi. Emein ve sermayenin akkanl iinde snrlarn kalkt sylendi. AT bnyesi iinde -ulusdevletlerden ok supra-nasyonal, yani devletler st yaplanmalarn olutuu sylendi. Ayn zamanda bugn geriye gelen dini unsurlarn zellikle milletler st yaplanmalardan kaynakland szkonusu edilmeye balandnda btnlk, tekillik, ulus-devlet ve etniklik arasndaki ilikileri gryoruz. Yugoslavya rneinden de "ar etnik" rk szcn ele aldmzda, byk btnlklerin asimiie ettiklerini, ama kk btnlklerin asimiie edenlere kar kendi farkllklarn ortaya koyarak, kendi kk mikro devletlerini, kendi kk mikro mcadelelerini ve kendi kk mikro emperyalizmlerini ortaya karttklarn izliyoruz. Yani sylemek istediim ey u: Bu son 200 yl tarihi iinde izlenen duruma gre, eer Hegel'in mantndan, yani aynlk mantndan yola kp asimilasyon ile deitiren bir dnce sisteminin varlna gidersek uraya varrz: Farkllk esi kk farkllklara, etnik farkllklara doru tayor. Sonuta ortaya kimlik denilen kavramla karlayoruz. Kimlik ise tarihle birlikte belki bir anamnez ve kendi kendini dardan kuran birey. Yani tarih iinden gelen elerle tarihe dnerek, tarihteki "gerei" arayarak kimlikler ortaya konduunda, kkene dnk olduunu ve kkenin yeniden canlanmasn gryoruz. Yani kimlik dediimiz ey, ulus-devlet kimlii neyin zerine kuruluydu: Birtakm elerin. Bu eler iinde ne var? Bayrak var, toprak var, anadil vs. var. zellikle anadil bana ok nemli gibi geliyor. nk bir yerde toplumun ya da toplumlar|n evrensel bir ekilde dipletirilmesi, ana ile kurulu bir ilikiden geiyor. Babadili deil: Babadili szkonusu edilirse eer, ben

Derrida'nn diferans, a ile yazlan kavramna, yani farkn a ile yazld bir kavrama dayanacam. nk kavram aslnda mevcut olmayan bireyin temsiliyetini gsteriyor. Yani babadil anadilin temsiliyeti. Fakat anadil dediimiz ise bizim kkmz gibi duruyor. Fakat o kk, yle bir kken ki tarihte bunun aranmas pek imkanl gibi durmuyor. Bir anamnez var bu durumda. nk var olduunu saydmz bir kkn unutuluu iindeyiz deniyor bize. Ve o unuttuumuz eyi aramaya alyoruz. Fakat unuttuumuz ey aslnda asla olmayan bir-ey. Dardan verilen birey ve kimliimiz bize dardan veriliyor. Bireysel kimliklerimiz de yle, milliyeti kimliklerimiz de yle, etnik kimliklerimiz de yle. Tarih de her seferinde yeniden yazldnda, ki hep yeniden yazlyor; tarih aslnda tarihin gerei dediimiz eyde Hegel'in znel gerekliinden baka bir eyi grmyoruz. nk tarihiler, hep epistemesine gre tarihin bir ynyle urayorlar. Bir ynn ortaya kartyorlar ve o tarih zerine belirli kimlikler kuruluyor yani tarih de, belki, bir yanlsamadan baka birey deil. nerim; postmodern bir dzende simlakrlar zerine yaslanp, yani modeli olmayan, gndermesi olmayan grntler zerine yaslanp, onlarn sayesinde kimliksizleme srecine girebilmek olacak. Kimliklerin bozulmas, ancak, belki de o k-le-efendi diyalektiinin dnda, yani karsndakini deitirip kendine benzetmenin dnda, baka yerlerde kendi kendinin bilincinde olmak deil, fakat kendi halinde olmay, kendi farkll iinde kendi halinde olmay salayacak elerden bir tanesi. Orhan Koak Ali felsefeci olarak, konunun tam ortasndan girdi. Sonra tabii siyasal balantya girdi ama ben bir kere daha zellikle bu toplantlarn balam iinde bu sorunu yerine koymak istiyorum. Bu, tartma

grubunu, sanyorum unun iin ilgilendiriyor. Eskiden biz ve onlar vard. Siyah ve beyaz vard. Burjuvazi ve iiler vard. Eksi ve art vard. Oysa yapsalclk sonras dnrler, bu ikili kartlk, siyah ve beyaz kartl bir yanlsamayd, kendi iindeki farkllklar gzden saklayan, gmen, durduran, engelleyici bir durumdu, diyorlar. Siyah ve beyaz diyorsunuz, oysa ayn anda kadn ve erkek var. i ve patron diyorsunuz, oysa ayn anda siyah ve beyaz var. Kadn ve erkek diyorsunuz, oysa ayn anda zengin ve fakir var. Dolaysyla birden fazla eksen zerinde kesilmitir dnya. A ve B deil, A1, A2, A3, B1, B2, B3 vardr. Ve B1 ile A3 arasnda A2'ye kar bir ittifak olabilir. A1 ile B4 arasnda B5'e kar bir ittifak olabilir. Dolaysyla ikili kartlk mmkn deildir. Kartla oranla ki bu kartlk dncesi 1930lara kadar bu postmodernizm tartmalarnn kt Fransa'da herkesin temel ald, dayand kavramd. 1950'lerden itibaren bu kartlk, negatiflik terimlerinin yerini farkllk terimi almaya balad. Sanyorum, geen seneden bu yana ok fazla ilerlemi deiliz. Bunun temel sebebi, biraz tabii ki bizim tembelliimiz, biraz Bilar ynetimi, biraz da konunun sadece felsefe dzleminde tartlmasnn zorluudur. Geen sene unu tartmtk: Ali yine, eksi ve artnn yerine, eksinin iinde ya da siyahn iinde binlerce, yzlerce, onlarca ton olduunu sylemiti. Ben de btn bu tonlarn gerekleebilmesi iin, ton farkllnn, valr farkllnn ortaya kabilmesi iin nce siyahla beyazn ayrmnn art olduunu ne srmtm. Burada iki ya da kavram ortaya kyor. zdelik ya da aynlk, kartlk, bir de farkllk. zdelik ve kartlk sorunu daha grnte ya da szm ona radikal bir planda tarif etmenin aralardr. Farkllksa grnte daha liberal, daha esnek, daha atmadansa konumaya, sylemeye ait bir dzlemde tartlan bireydir. Bunlar belki de Ali,

daha detayl, ayrntl olarak aklayabilir. Farkllk terimi de, kartlk terimi de, zdelik terimi de ilk felsefenin, en eski terimleridir. Herakleitos'un, Parma-nides'in fragmanlarnda hepsi vardr. Bunlarn iletilmeleri, kullanlmalar tabii dnem dnem deiiyor. Farkllk, Herakle-itos'ta benim bildiim kadaryla kartlktan pek fazla ayrdedil-memitir. Yani farkllk, zdelii bazen bireyin kendi tarifine eit olmasn engelleyen ey. Bu kavram aslnda bildiim kadaryla postmodernistlerin ya da yapsalc sonraslarn, Foucault'nun, belki biraz Derrida'nn hedefi olan Hegel tarafndan bugnk ilerliine kavuturuldu. Hegel Aristoteles ve Herakleitos'un brakt ilerden hareketle zdeliin ancak farkllkla ya da kartlkla birlikte tamamlanabileceini ne sryor. Ve bunu mantksal olarak gsteriyor, icra ediyor. A7y ya da AV tanmlayabilmek iin mutlaka iin iine bir eksi iaretinin de katlmas gerektiini sylyor. atmas da Hegel tarafndan byle bir mantksal ereveye ya da tabana oturtuluyor. Kle ve efendi iki karttr. Bu kartlk, klenin kleliini kabullenmesiyle, korkmasyla bir diyalektik haline gelir. Kle efendinin emrine girer, almaya balar, i yapmaya balar. Efendi de yaamaya devam eder. Ama bu noktada kartlk bir diyalektik haline gelir. nk efendinin yannda almaya balayan kle, efendiyi de iermeye balamtr. yapt efendinin stn, yumurtasn filan retmeye balad iin onun dncelerini de iermeye ve ondan pay almaya ve giderek biraz da onun yerine dnmeye balamtr. Demek ki eksi, yani kle, artdan, yani efendiden kendine pay bimeye, artnn baz ksmlarn kendi zerine almaya balamtr. Diyalektik bu. A'nn biraz B'ye benzeyerek, B'yi aldatarak, B'nin baz paralarn kendi yerine ekmesi. Kendi baz paralarn

da, baz zelliklerini de A'ya devretmesi, teslim etmesi. Bu dnce tarz 1970-80'lere kadar dnyay idare etti, yani dnya bununla yetindi. nk temelde bir kartlk var/Ya da kapitalizm ve "sosyalizm". Ama o trnak iindeki sosyalizm, sonra trnak dna kp kendi gerekliini iade ettiinde, yani bir sfra dntnde bu trden bir diyalektik beyhude kald, temelsiz kald. Bu btn bir sosyal bilime ve onunla birlikte felsefeye kartlk dncesinin, eksi art dncesinin reddedilmesi iin gerekli grnen sosyal, sosyal antropolojik temeli verdi grnte. Bir sene evvelki sylei urada kalmt: Bu bitti. Ama bu biter bit-nnez kapitalizm, Bat baka kartlar, baka eksiler icad etmek zorunda kald. Yani slam, yani Dou, yani bizden olmayan her-ey. unu savunmutun sen. Bu aldatc bir grnmdr. Ba-t'nn kendi iinde saysz farkllk vardr. Dou'yu mutlak negatif, mutlak kart olarak grenlerin oran epeyce dktr. B4 ile A2 arasnda pekala ittifaklar olabilir. Bu ittifaklar da gn boyu deiebilir. Biz de daha tutucu# ilkel, eski kafal insanlar olarak nce A ve B'nin ya da artyla eksinin halledilmesi gerektiini, nk btn bu farkllk dncesini gralasyonlar, siyahtan beyaza doru srekli deien, farkllaan tonlar, valrler dncesinin garantrnn, siyahla beyaz arasndaki farklln korunmas olduunu sylemitin. Tartmann balam buydu. Biz de bu balamn iinde kaldk. Buradan Bilar sayesinde bir adm ileri gidemedik. .S. imdi gr, soru ve aklama trnden katklar bekliyoruz. A.A. Geen seferki tartma galiba emek ve sermaye ilikisi zerine kuruluydu. Yani btnlkler olarak emein sermaye ka-rsndaki konumu. Eer A emek, B de sermayeyse ikisi arasndaki iliki, dierini deitiren bir ilikiden getiinde tekini kendi iine ekip, tepeden

kendini asimile eden bir durum ortaya ktnda tarihi olarak sermayenin emei kendi iinde erittiini ve sermayenin zdelik ilikisi iinde hakim e olduunu ne srmtk. Ve bunun tersine ilikinin bir yana braklmasn, nk eer mcadele mmknse sermayeye kar, fakat bu mcadelenin aynlktan deil kendi farklln ortaya koymasndan geeceini ne srmtm. nk Hegel'ci kalrsak, ne zaman A ile B arasnda, yani emekle sermaye arasnda bir diyalektik iliki var, o zaman Marx'n terimleriyle retim biimlerini birbirlerini amas sylemi iinde, yani retim glerinin retim ilikileriyle elikiye girmesi dediimiz ey sz konusu olduunda toparlanma, btnleme olur. Yani aarken aslnda tekinden var olan eleri deitirip, yadsyp, yok ederken, birtakmn da alyoruz, kendimize ekiyoruz. Yani sermaye emein varolu tarzn, varlnn tzn deitirmeye alp, onu oradan karttnda kendisine ait olan, kullandn kendi esi haline getirdi. Ayn ekilde bu, belki de, modemizmin bize brakt bir miras. Bu btnlk ilikisi iinde emein sermaye tarafndan asimile edilmesi gibi ulus-devletlerin iinde -siyasi olarak- aznlklarn asimilasyonu sz konusu edildi. Etnik yahut sosyal aznlklar. Yani normlar sz konusu oldu. Ve o normlara gre cumhuriyet ideolojisi sz konusu edildi. Fransz htilali'nin modelinin ayns kopya olarak, taklit edildi. yle veya byle farkllklar tabii ki var. Fakat genel anlamyla Sovyet Devrimi ile kurulan cumhuriyetler de modern dnemin sistemi iinde, pratii iinde ulus-devletleri bu asimilasyon zerine kurdular. Bugn varlan noktada asimilasyoncu, btnletirici, yani Hegel'ci btnc cumhuriyetlerle cemaatlerin kendi ilerinde, kendi farkllklarn koruyarak, monarik olsun ya da olmasn, cumhuriyetilii veya demokrasiyi ieren toplumlar arasndaki

farkta odaklatn gryoruz. Anglo-sakson modeli ve Fransz modeli arasndaki iki siyasi modelden yola klyor bugn. Fransz htilali aydnlanmasyla birlikte 200 yln modeli olarak varolduu, dier Anglo-sakson aydnlanmadnn ise cemaatlerin, Osmanl'da olduu gibi, mahalle sisteminde kendi farkllklarn koruduu devletlerde asimilasyon deil, fakat farkllklarn btnlnden getii tartlmaya baland. zellikle yine Fransa'da bu tartma sz konusu. Yani asimilasyoncu cumhuriyet modeliyle farkllatrman monarik model. Bunun baka bir yansmas da dinden geiyor. Biliyoruz ki, Fransz anlamndaki laiklik, devletin anti-dinci bir siyasetle din normlarn dlamasndan geti. Oysa bu cemaat modelinde cemaatler kendi inanlarn kendi farkllklar iinde korumaktaydlar. Varmak istediim yer uras: Model ister Anglo-sakson, ister Fransz olsun, sonuta ister aynlk, ister farkllk zerine kurulsun, kimlik zerine kurulan devletlerde, kimliin farkllklardan yahut aynlktan gemesi durumunda da olsa, yani bunlar deiik ekilde konulsa da, sonuta, bugn iinde bulunduumuz siyasi, etnik, atmac modellerin ok moda bir kelime olan kltrel kimliin yahut etnik kimliin yahut milli kimliin, kadnln yahut erkekliin btnc merkezli yaplarn kurulmasndan getiini gryoruz. Kimlikler ne zaman kendi kimliklerini ispatlamak iin ortaya kyorlar, sonuta zannediyorum ki, ne yazk ki, Hegel'in kle-efendi diyalektii iinde kalyoruz. Yani mcadeleler Hegel'in syledii gibi arzudan ve karsndakini dierine ispatlamaktan geiyor. Kimlik ne zaman ortaya kyor? Bu tr bir ilikide, demin bahsettiim gibi, btnc byk arzu iinde kk arzular var. Tpk Anglo-sakson modelinin o maatleri gibi. Bunun karsndaki arzu Fransz modeli olabil, Kk

arzular tek bir arzu eklinde asimile olarak byk bir b tn arzuyu oluturuyor. Ne zamanki, bu arzular kimlik zerir kuruluyor, o zaman sorun sanyorum gncelleiyor yahut yer, den balyor. Yukarda deinmi olduum gibi, belki aynln ve farkl n bir adm tesi bunlarn zlmesinden geiyor. Yani kimi sorununun zlmesi, dalmas, dekonstrksiyon eylemine dilmesi. Kimliin anamnezden olutuunun ortaya konulma sndan balayarak zmn yaplacan zannediyorum. Bu da ikinci olarak yaptmz ey. Zaten bu kimliin zlmesi, belki, simlakr sayesinde gerekleebilir. O.K. Bu konuda fazla birey syleyemem. Senin btn bu anlattklarn yine bence o ikili kartlk durumunun, talihsiz durumun hl geerli olduunu ortaya koydu. Ali, kimlik dedi. Ve btnyle takldm kimliin natrel, tabii, doal birey olmadn syledi. Deitirilebilir, benimsenebilir birey dedi. Ama imdi bu dnce bile natralizmle ironi arasndaki farkllk eklinde dnyay ikiye blyor. Baz insanlar iin kimlik natreldir, doaldr. Adam Trktr ya da Kurttur ya da Franszdr ya da Bavyeraldr. Bundan daha doal birey olamaz. br iinse Trk domas bir rastlantdr. Bir talih ya da talihsizliktir. Bu kartlk belki biraz serbest emekle cebri emek ya da iyi emekle kt emek ya da kafa emei ile ayak emei, kol emei arasndaki farkllktr. Bu farkllk, bu kartlk var. Dolaysyla ironi ile natralizm arasndaki kartlk da bugn dnyay ikiye blen bir kartlktr... Sen bir ideal olarak ironiyi u anda varm gibi dnmek istiyorsun. Bense bunun olmadn, bunun bir ideal olduunu, ama gerekletii anda da zaten nemsiz olacan sylyorum. Yani ikimiz de beyhude bir davay savunuyoruz. A.A. imdi yle birey var. Ahmet Akbar isimli bir Arap

dnr var. Bir tarafta Avrupallar var. Avrupallar sistemleri ironi zerine kurmular. Yani dinleri, devletleri, cumhurbakanlar zerine espri yapldnda, onlar ktlendiinde bu onlara pek fazla dokunmuyor. rnek olarak da Madonna'y veriyor; dier tarafta da slam toplumlar var. Bunlar ironiyi anlayamyorlar. Ve Rdi rneini verip, ne zaman onlarn inanlaryla, tapndklar insanlarla dalga geiliyor, o zaman sinirleniyorlar ve ldrme eylemlerine, fetvalara giriiyorlar diyor. Bence unu sylemek istiyor: Finkelkraut'un sylediine benzer birey sylyor (o da yapsalclk sonras dnceleri ar bir ekilde eletirenlerden bir tanesi), farkllklarn kk milliyetilikleri dourduunu sylyor. Yani tarih iinde evrenselci dncenin yadsnmas, tekilliklerin, farkllklarn ne srlmesi milli kltrlerden geiyor diyor. Ve bunun iin de ar ekilde Foucault'yu, Deleuze' ve dier yapsalclk sonras dnrleri suluyor. Fakat sonuta sylemek istediim ey u: Ne zaman Dou-Bat ikilemi, Dou-Bat farkll Bat'nn lehine iliyor o zaman yine bir mantk-merkezcilik yapyoruz. Ve Avrupa merkezi bir ekilde dnmeye balyoruz. roni ve ciddiyet arasndaki ilikinin bir btnlkten getiini dndmzde, belki, hakikaten o zaman, bir yere gidemiyoruz. Bu ikili farkllk ve benzerlik arasndaki ilikinin teker teker dekonstrksiyonunu yaptmz zaman, arada onlar oluturan elerin ne kadar ok kk farkllklardan, kk kimliklerden, kk gruplardan kabilelerden getiine deinip, iini yarp baktmz zaman, belki, konumamzn bir anlam olabilir. .S. O halde, bu noktada salondan sorular alalm. Glnur Savran Ali'ye ynelik bireyler syleyeceim. Sorun, eliki, ikilik, aynlk ya da farkllk. Yani natralizm ve ironi trnden bir kartlk olabilir. Ve diyelim ki Rousseau, postmoder-nizm, modernizm

postmodernizm trnden bir kartlk olabilir. Fakat bence bu kartlklarn hibirinde Hegel ve diyalektik ierilmiyor. Bu kartlklar oluturanlarn hibirinde ierilmiyor. Bu kartlk bence diyalektik ve farkllk kartl deil. nk bu efendi-kle ilikisinde olsun, ya da diyalektie ilikin daha Mantksal dzeyde aklamalarda olsun, bu aynlatrma kavramyla benim bir sorunum var. zmseme, asimilasyon eyval-'ah, olumsuzlama eyvallah. Ama aynlatrma, benzetirme kavramyla bir sorunum var. Ve bana yle geliyor ki zaten Hegel'in btn kendisinden nceki Bat dncesine de esas olarak ynelttii eletirinin oda bu. nk eer Rousseau bir yanday-sa, neden Hegel uzun uzun tam da Rousseau'yu ve Fransz Devrimi'ni bir soyut aynlk biiminde bir olumsuzlarna ileri srd iin eletiriyor? Hegel kendisini btn bir Fransz Devrimi problematiinden, restorasyona kadarki dneminden tam da bu nedenle ayrlyor. Bir soyut aynlktr Hegel'in aslnda eletirdii ve Rousseau zglnde de eletirdii. Hakikaten Orhan'n da syledii gibi farkllk araclyla zdelik ya da farkllk iinde zdelik Hegel'in derdi. Byle olunca da bana bugn bu ikilem beni ifade etmiyor diye dnyorum. Benim ikilemim deil bu, nk bir nc ihtimal var. Diyalektik var. elikiler ve kartlklar zerine kurulu, ama aynlatrmaya ynelik olmayan bir kartlk var. Aynlatrmaya ynelik bir olumsuzlama deil. Bu yzden de bu derslerde daha nce bunu skender'le tartmtk. Hegel'de Marksizm ne kadar modernizmin parasdr, ne kadar deildir, tartmasna gidiyor aslnda bu. Ya da ne kadar aydnlanmann parasdr, ne kadar deildir'e. Dolaysyla da ben dediim gibi bu kartlklarn ne Hegel'i, ne Marx' hibir ekilde iermediini ve tam da bu kartln almas olduunu dnyorum.

.S. Tek cmlelik bir soru da ben sormak istiyorum. Kimlik-sizleme haline ulaldnda geriye kalan arzu mudur yoksa kaytszlk mdr? Arzunun geriye kalma ihtimali var m? Yoksa herkesin konuup, kimsenin birbirini dinlemedii dnyaya m geleceiz? A.A. Sorularn cevabn vermem imkansz. Ama dncelerimi syleyeceim. Batan balarsam Marx ve Hegel'i mo-dern-postmodern tartmalarn dnda ele aldm. Benim bugn Hegel'den yola karak aynlkfarkllk tartmasn ortaya koymamn ana nedenlerinden biri Hegel'in diyalektiinin amalar zerine ve -retim biimlerine de gnderme yapyorum- amalarn da elikisiyle olutuunu ne srmesinden geiyor. Birincisi, diyalektiin elikilerinin -eer Deleuze'n kelimeleriyle dsnrsem- bozucu deil, yeinletirici rolnden bahsetmek istiyorum. Yani Kapitalizm ve izofreni'den anladmz u: Kapitalizm eliki zerine kuruluyor ve elikiyle besleniyor. Hegel ve Marx modelinde sonuta, sentezde, odaklandn dnrsek, modernitenin de kendi krizinin ayn zamanda devletin hegemonyac merkezi rolnn dnda brakyor diye dnebiliriz. zellikle yapsalclk sonrasndan bahsediyorum. Zannediyorum ki, Marx' ve Hegel'i modernitenin iine sokuyor. Benim Maktan ve Hegel'den anladm ey 19. yzyl epistemesi ve modernizmle i ie olmalar. Ayn dzizgisel tarih emas iinde kalmalar ve eliki zerine kurulu aamalar (Aufhebung) iermeleri. ster Hegel'in daireleri olsun, ister Marx'n retim biimi halkalar olsun, elikiye dayanan, ilerleyen bir tarihe dayanarak sistemlerini ortaya koymalar bize modern realiteyle i ie olduklarn gsteriyor gibi geliyor. O.K. Sanyorum farkl tarzlardan konuuyoruz. Glnur herhalde Marx#n moderniteye dahil olmadn deil, moderniteye tenezzl etmeyeceini sylyor. Bir bakas

unu ispat etmek isteyecektir: Modernite konularnn ortak lgatini bulabilirsek konuabiliriz. A.A. Marx'n modernitenin dnda olduunu sanmyorum. Yani kendine gre bir epistemesi var, 19. yzyl epistemesi. Ve oradan farkl bir yerde olduunu dnemiyorum Marx'n. Modern dneme ait bir dnr ve o dnemin tarih emas iinde kalyor. rnek ve benzer sorusuna geldiimizde; ikona beni zellikle Platon'a yolluyor. Model zerine kurulu bir dnceyi Ik rnei ima etmek istiyorum. Bir model vard. O modelin bir kopyas vard. Ve btn bu neo-Platonisyenlerin, yani Hristiyanln dncesi o modelin imgesi zerine kurulu insan temasn ortaya kartyordu. Var olan bir modele uymak sz kolsuydu. Platon'un, ikona dedii yerde simlakr kavramyla karlayoruz. Yani modelin grntsn ieren, tzsel birliini deil, d grnt zerine kurulu ilikiyle kar karyayz. Dolaylyla tzn kendisini model olmaktan kartp, ileriye doru Irlatlan bir model olmasn ve bozmasn dile getiriyor simlakr. Model geriye doru deil ileriye doru frlatldnda simlakr balamnda kaldmzda, yaslandmz model zerine taklit ettiimiz bir ey deil, fakat yarattmz birey olduunda konumu farkl bir yere gelmi oluyor. Yani; daha nce var olmam olan imgelerin, imajlarn -virtel imajlar olarak yksek teknolojik makinalar aklma geliyor- ve daha nce hi yaanmam mekan iinde bizi gerekteymi gibi yaatyor. Soba yan-yorsa orada, mekan eer Mars ise, biz Mars'taysak, (tabii hayali ve sanal olarak) sobaya uzaktan simlasyon makinasma elimizi dokunduumuzda o olmayan soba bizim elimizi yakyorsa, burada artk modelin geride deil ileride olmas sz konusu. Yani, olmayan mekann iinde dolayoruz artk. lk rnek simlakr sayesinde geride kalmyor. Yok, hayr model zerine kurulu taklitten

geiyorsa eer, burada bozma yok, imleyen vardr. Mekanik yeniden retme vardr. Bu tartma sermayenin iinde mi deil mi bilmiyorum, ama sermaye her yerde. Dolaysyla sermayenin iinde baz farkllklar var. Bunun rneklerini gstermek mmkn. Devletten gstermek mmkn. Siyasi partilere yansmasn gstermek mmkn. Dnyadaki yatay geili oluumlar gstermek mmkn. Yani bu kk etnik, kk grupsal sosyal farkllamalarn olduunu fiili olarak gstermek mmkn sanyorum. Bunlar var. Bunun dnda modernizmin dekonstrksiyonu yeni bir dekonstrksiyon mu? Bilmiyorum ama baz eski eleri yeniden canlandrd kesin. Kk belirsizlikler var. Zaten postmodernizmin kendisi belirsizlikler zerine kurulu. Ne olduu belli deil. Dolaysyla dekonstrksiyon var m yok mu? u anda sylemek pek mmkn deil sanyorum. Ama en azndan aray halindeki bu dncenin konstruk-siyonu iin yapt planlar var. Bilar, 29 Aralk 1993, Konumalar

MODERNTE POSTMODERNTE MODERNZM POSTMODERNZM Postmodernite ve Postmodernizm zerine Her ne kadar aralarnda kopukluk olduundan sz edilse de aslnda, modernizm ve postmodernizm yahut modernite ve postmodernite zannedildii kadar birbirinden o kadar kopuk deil. Her ne kadar modern olan iin, her eyi yeni olarak kurduu, yahut postmodernizm iin gemiten gelen eyleri yeniden gncelletrdii ve teknik bir ekilde bunlar birarada toplad sylense ve postmodernizm yeni bir durum gibi grnse de, sonuta yle veya byle postmodernizmin ortaya k yapsalclk-sonras ile alakaldr. Fransa'da, zellikle 196O'l yllarn ikinci yarsnda ve zellikle 1968 sonrasnda ortaya kan, genelleen bir dncenin ad yapsalclk-sonras. Bu dnce iinde Foucault, Baudrillard, Deleuze, Guattari, Derrida, Lyotard, Chtelet vb. gibi daha saylabilecek pek ok isim var. Ve bu 194O'l yllarda ortaya kan ve 19501i yllarda gndeme gelmi ve 196O'l yllarda Varoluulukla cidd bir rekabet haline girmi yapsal dncenin eletirisinden ortaya kan bir dncedir. Marksizmin yapsalc okumas (yani Althusser), psikanalitiin yapsalc bir okumas (yani Lacan) ve sosyal antropolojide Godelier'nin ortaya atm olduu bu yeni okuma biimlerinin eletirisi eklinde ele almak mmkn yapsalclk sonrasn. zellikle 19701i yllarda ivme kazanan bu akmda yer alanlarn birbirlerinden farkl

yntemleri, dnce biimleri var. Derrida'nn dekonstrksiyonu ile Deleuze ve Guattarifnin izoanalizi ya da Lyotard'n postmodern 3dn verdikleri ey, ayr ayr dnce biimlerini ve yntemlerini ieriyor. Buna ramen; ortak bir tema saptamaya alrsak, belki de, fark kavramn ele almak mmkn. Bir de 1930'lu yllardan itibaren, Fransa'da hakim olmaya balam olan Hegel'ci diyalektiin, yani, daha sonraki Marksist diyalektik versiyonunun artk kullanlmaz bir yntem olmasndan ileri gelen bir genellemi dncenin rndr, yapsalclk-sonras. Ve bu bakmdan da Hegel'in okuyuundan ok Ni-etzsche ve Heidegger merkezli bir okuyuu nplana karr. Fakat 19801i yllarda, zellikle Amerikan entelektel evrelerinde, Fransz yapsalclk-sonras dnrlerinin evirisi ile birlikte bu adlarn saym olduum dnrlerin, filozoflarn, antropologlarn dnceleri postmodern ad altnda bir dnce biiminin ncleri olarak ele alnd. Postmoderni, aslnda bunlarn dncelerinin oluturduu (dekonstrksiyonu, izoanalizi, arkeolojiyi ve olay tarihi vs. eklinde) ileri srld; fakat aslnda adlarn saydklarmn hibirinin direkt olarak postmodern veya postmo-dernizm ile alakalar yok. Ancak postmodernizmi bir dnce olarak deil de, bir dnem veya durum olarak ele alrsak, o zaman belki unu syleyebiliriz: 1980lerden itibaren balayan bir durumdur, nk 1979 ylnda Lyotard'n Postmodern Durum kitab Franszca yaynlanyor ve zellikle bu kitabn postmodern tartmalar felsef olarak balattn sylemek mmkn. Ve modern olan Aydnlanmayla balayp, 19. yzyldaki gelien Alman romantizmi, ulus-devlet ve daha sonra snrlar belirlenmi ve siyas olarak teleolojik bir yapy ieren, yani gelecei nceden belirli olarak saptayan bir dncenin eletirisinden post-modernizm ortaya kyor.

Yani Lyotard'n, adna byk anlatlarn veya ideolojilerin sonu dedii ey aslnda, Marksizmin bir krizi. nk Marksizmin krizi daha 1980lerin banda, hatta 1970'li yllarn ikinci yarsnda diyelim; yaanan tarihi olaylar, teorik olarak olmasa bile, pratikte sosyalist bir dnce tarznn, diyalektik bir dnce tarznn veya siyas olarak, ileriye dnk olarak, sosyalizmin gerekletirileceini ileri srd iddia edilen bir dnce tarznn imkanszln fiili olarak ortaya koydu. zellikle Kamboya olaylar burada belki de, en son noktay, niha noktay koyuyor; 1979'da Kzl Kmerler'in ve Pol Pot rejiminin yapt byk soykrmn Fransa'da etkisi byk. Bu konuda yukarda bahsettiim gibi Lyotard'n Postmodern Durum kitabnn yaynland yl ve ayn zamanda da iki Fransz entelekteli olan biri sadan, biri soldan olan Raymond Aron ve j.P.Sartre ilk defa ortak bir ekilde birlikte masaya oturmular ve Kmerleri knamlardr. Toplanty Glucksmann dzenlemitir. Raymond Aron'un kitaplarndan biri Trke'ye Sosyolojinin Etaplar diye evrildi, ya da Sosyolojik Dncenin Etaplar. Bu kitabn arka sayfasndaki resimde Glucksmann, Aron ve J.P.Sartre birlikte hemfikir olarak Kamboya'daki Pol Pot rejimini knadklar konumay belgeleyen fotoraf vardr; sa ve soldaki; iki ayr utaki entelekteller oldular Sartre ve Aron. Hemen 1980'li yllarn iinde Fransa'da, zellikle nce 1981#de Mitterrand iktidara geliyor ve sosyalistler nce komnistlerle ittifak kuruyor ve daha sonra da seimlerde sosyalistler malup knca, o zaman, Giscard d'Estaing zamannda san bir lideri olarak eskiden beri var olan, fakat san lideri durumuna gelen Chirac ve Mitterrand, yani, sol ve sa yine ortak bir ekilde iktidar srdryorlar. Bunun siyas olarak modern olmayan bir durumu ifade ettii ou kii tarafndan sylendi; nk

iki ayr kutuptan, iki ayr dnyaya hitap eden siyas partiler artk ayn dnyay paylar duruma geldiklerinde, aa yukar birbirine benzer bir siyas tabloyu nerdiklerinde, bu gelecee ynelik zgrle doru giden teleolojik bir dnce tarznn artk ilemez hale geldiini gndeme getiriyordu. 1989'da Berlin Duvar'nn yklp Gorbaov'un mehur saydamlk ve aklk politikasyla Sovyetler Birlii zlnce, btn bu olaylar modern tarihin bir ekilde perspektif deitirdiini, belki de, bize gsterdi. imdi modern tarih derken, aslnda, baka bir durumda, Fu-kuyama'nn, "Tarihin sonunun geldii" tezleri gndeme geldi. Fakat bu tezlerin -ne kadar postmodern durumla ilikisi kurulursa kurulsun- ne postmodernizmle alakas var, ne de geerli bir gereklii var, ne de orijinallii var. nk bu, 19301u yllarda Kojeve'nin yapm olduu Hegel seminerlerinde sylediklerinin bir varyantndan baka bir ey deil, Onun iin, Fukuyama'nn syledii orijinal bir tez deil, fakat tuhaf bir ekilde birok yerde tartlan ve hatta Baudrillard'n bile cevap verdii bir tez olarak karmza kt. Krfez Sava sonrasnda Baudril-lard, "Krfez Sava oldu mu?" Yani olmad anlamnda "oldu mu?" sorusunu sorduunda, aslnda ayn zamanda Fukuya-ma'nn "tarihin sonu" tezleriyle hesaplayordu. Ayn hesaplamay Derrida 1993#te yaynlam olduu Marx'n Hayaletleri ad l kitabnda tekrar yapt ve aa yukar sylenen ey ayn: Fuku yama'nn ileri srd tezin hibir orijinallii olmad gibi, gereklii de yok. nk ne liberal toplumda sonuland dnya, ne de bu liberal toplum herkes tarafndan kabul edilir bir ereveyi izledi. Grld gibi, eski sosyalist blok lkelerinin ounda siyas olarak eski sosyalist veya komnistler yeni batan iktidara, bu sefer seim yoluyla, gelebiliyorlar ve tekrar

gidebiliyorlar. Szkonusu olan, liberalizmden ok demokrasi olarak adlandrlabilir. Yani ok ksaca, bu siyas olaylarn geliimi modem-postmodern ayrmn ortaya koymu olsa bile, aslnda aralarnda bir kartlk ilikisi yok. Fakat bunlar farkl okuma biimlerini ortaya koyuyor; yani modern dnyann homojenletirmeye alt (sosyoloji de bunun iinde) bir okuma biimi yerine ayrk gruplarn birlikteliinden bahsetmeye baland veya bir entegrasyon, bir asimilasyon, modern dnyann ortaya kartm olduu ulus-devlet fikri yerine simlasyon zerine kurulu olan bir toplumsal anlayn, farklarn ne kartld ve her deiik grubun, her farkl grubun kendi farklln ortaya koyarak, kendi taleplerinde bulunduu bir dnyay ortaya koyuyor. Fakat 1990#l yllarn ikinci yarsna geldiimizde, aslnda, fark zerine kurulu olan bir dnyann da postmoderne benzer veya ayrkl ieren bir dnya olmadn fark ediyoruz; nk her farklln ortaya koymaya alan grup (bunlar din gruplar, etnik gruplar, feminist gruplar olsun, kk aznlk gruplar olsun, ne olursa olsun, ama kendi farkllyla ortaya ktn syleyen gruplar) aslnda ok da modern bir ekilde tzsel btnlklerini pekitirip sonuta byle homojenleen bir mcadele biimi ortaya koymaya balad, bu ok ak bir ekilde birok alanda grld. Sonuta zledikleri bir iktidar biimine ulamaktan baka bir abann olmadn gsterdi, zellikle iinde yaadmz u son be yl. Burada dikkat ekici olan gerek radikal feminist olsun# gerek etnik veya dinsel talepler olsun btn bunlar farkl farkl kimlikleri ortaya koymaya alsalar da ok daha modern olarak tz-sel kimliklerini saklamak, korumak istemeleridir. Gelenek ve Bilimle likiler

Gelenek sz konusu olduunda, evet modern olan hep nc olan, ilk olan yapmaya alt. Postmodern ise gemiten gelen baz eleri, potansiyel olarak tarih iinde duran baz eleri yeniden gncelletirerek yeni belirli bir balamda onlar yeniden kullanmaya alt. Mimaride "klasik" anlamyla postmodern bir mimariden bahsedersek; ite hepinizin bildii gibi sanat tarihi iindeki dnemlerin farkl farkl elerini alp, kk kk paralardan bunlar bir btnsellik iinde, eklektik bir btnsellik iinde sunduunu syleyebiliriz. Yine postmodern bir durum iinde, bu durumu bilimle de badatrabiliriz. Bilimsel olan aslnda tam manasyla belki de 17. yzylda belirgin hale gelmeye balyor, yani bir znenin karsnda olan bir nesne olarak alp dardan o nesneyi ele almas tam anlamyla Kartezyen bir dncenin rndr. Kabaca bakarsak, 17. yzyl, Bat popler kltrnn yani pagan halk ve by zerine kurulu olan bir kltrn, popler kltrn modern anlamda medeniyet adyla ortaya kan sivilizas-yon tarafndan bastrldn anmsatabiliriz. Uygar yemek biimi, yaama biimi, dnme biiminin bulumaya balad bir yzyl idi bu bilim yzyl. Ayn zamanda, merkezi krallklarn ciddi bir ekilde kendi egemenliklerini popler kltr bastrarak merkeziletirdikleri bir dnem, 17. yzyl. Bu bakmdan 17. yzyl ok ilgintir; modernliin balang dnemi. Ama He-gel'in 19. yzyldaki modernizmden bahsederken; bunu nce Kr'stof Kolomb'un Amerika'y kefine (1492) daha sonra Pro-testanlm dinde yaratm olduu reform hareketine ve bun-an sonra da Aydnlanma'ya baladn biliyoruz. Burada balang olarak, modemizm, aslnda tarih iinde grld gibi, 1492 olabiliyor; 15.-16. yzyl veyahut 17. yz. yl olabiliyor; veya sanayi toplumuna geilmesiyle,

yani 18. yz-yln sonu 19. yzyln ba olarak kabul etmek mmkn, modern toplumu. Fakat modern toplumun en temel zellii merkezi bilimsel yntem olarak Kartezyen dncenin egemenlik kazand dneme tekabl ediyor olmasdr. Fakat bu arada, sanat tarihi iinde baka bir dnem var ki, o postmodern olana benzer dnemi oluturuyor: Bu, ayn zamanda "kardevrim" dnemi. Reforma kar Bat'da kilisenin yeni batan egemenliini hissettirdii ve bununla birlikte barok ad altnda da anlan bir sanat tarihi anlaynn egemen olmaya balad dnemi gryoruz. Fakat barok ve klasik a birbirinden ayrrsak en nemli zellik belki de; birinin (klasiin), Rnesans kltr ve hmanizma, insanlk zerine kurulu olmas, buna karn barok dnemi ise, kar devrim adndan da anlalaca gibi, Aydn-lanma'ya doru giden hmanizmann nne kt, bir dnemin tekrar kapatld ve karanlk an, yani Ortaa'a benzer bir ekilde karanlk an, yeni batan Avrupa'da gndeme geldii dneme tekabl ediyor. Eer modernlii ve postmodernlii de bu klasik ve barok eklindeki bir ayrmla ele alrsak, yukarda da sylemi olduum gibi, barok dnemine tekabl eden bir postmodern dnem; insan zerine kurulu olan bir dncenin, hmanizma zerine kurulu olan bir dnce biiminin yerine pesimizmin, kinizmin, karanlk dncelerin, karanlk dnemlerin yeni batan gncelletii bir dnemi esas almt. Yani barok ile postmodern arasnda tuhaf bir benzerlik var; modernlikle klasik a arasnda veya Rnesans arasnda olan benzerlik gibi. Bu sanat tarihi iinde ortaya kan durum, aslnda, btn dnce biimleri veya sosyoloji iin de geerli; nk bir Michelangelo yahut Leonardo'nun veya herhangi bir rnesans tablosunu dnrseniz o renkler

ne kadar aydnlktr. Ik rejimi tablonun aydnlktan karanla doru gider ve zaten teknik olarak tuval beyaz zerine renkleri alr. Ama barok dnemde btn k rejimi deiir. Burada karanlk ortam n plandadr. Ve tablo k rejimini alrken karanlktan aydnla doru geliir. Remb-randt', Tiziano'y anmsayalm. Bu, teknik olarak da, barok dnemde, tuval zaten beyaz zerine yeni batan bir beyaz boyandktan sonra renkleri zerine kabul etmeye balar. Dolaysyla, zaten bir beyazn karartlmas szkonusudur. Postmodern anlay da, buna benzer bir izgide; kesinlikle ileriye dnk olan dnce biimlerinin artk "iflas etmi" olduu; insanln zgrle ve sosyalizme giderken birdenbire bu fikirlerin olduunu ileri sren bir dnemle kar karyayz. Burada artk Nietzsche'nin 19. yzylda ileri srm olduu bir kehanet belki de gerekleiyor. nk, eer 19. yzylda klasik dneme veya Ortaa'a nazaran dnce kendi bilekesini kurarken, insan da insann bilekesinde ortaya karken, yeni teknolojilerle birlikte insan makinayla bir bileime girmeye balyor. Ve bu toplumsal olarak, sanayi sonras topluma gei, aslnda; insan emeinden ok robotlama, mekanizasyon teknolojik ilerlemelerin sanayisizlemeyi beraberinde getirmesi ile alkal. Refah toplumunun da, refah devleti biiminde oluan 1960'lardaki toplumun da sanayisizlemeye doru gitmesi belki de, yeniden o karanlk, insanlarn isiz kald, evsiz barkszl-n oald, hayata olan inancn gitgide azald, sefaletin byk boyutlarda her yerde ivme kazand dnemi ortaya karyor. Yani postmodern dnemden bahsediyorsak bugn biz, 17. ve 18. yzyldaki baroka tekabl eden bir dnemin sefaletine benzer ekilde, 20. yzyln ikinci yarsnn sonuna doru tu-hafasna sefalet her yerde ortaya kyor.

Evsiz barksz bir sefaletle iddet, aslnda btn toplumlarn sorunu haline gelmeye balad (Bu konuyu kratrln yapm olduum 1995 Ekim ayndaki Devlet-Sefalet-iddet Sergi-S|/nde (Katlan sanatlar: Emre Zeytinolu, Merref Zeytino-'u, smet Doan, Blent angar, Glsn Karamustafa, Ahmet Mderrisolu, Hseyin Bahri Alptekin ve Michael Morris) ele altk. Bu durum nc Dnya'nn sadece geri kalm kesim-'erinin deil, Bat'nn bakentlerinde, nemli eski sanayi kentlerdeki zenginliin ve fakirliin, yan yana yaand bir dnemi gsteriyor. Belki de buna megalopoller dnemi adn koyabilin riz. Megalopoller dnemi ulus-devletlerin snrlarnn dnda, ulus-ar bir ekilde dnya burjuvazisinin, yle veya byle, dnya pazarnda sz sylemeye balad dnemdir. Dnya burjuvazisinin iinde sadece Bat'nn deil ama, ayn zamanda nc Dnya'nn burjuvazisinin de katld alandr. Ama bunun karsnda ezilen, isiz kalan, sefaleti yaayan kesimlerin de sadece nc Dnya'nn veya yok olmu olan Sosyalist kinci Dnya'nn insanlarnn deil, ayn zamanda Paris'in, New York'un, Detroit'in, Los Angeles'in evsiz barkszlarnn, yani Drdnc Dnyallarn dnyasdr. Postmodern durum beraberinde bunu getiriyor. Zaten eer postmodern kavram beraberindeki reaksiyoner tavr akla getiriyorsa, bu fiili olarak devrimci dnemin krize girdii, devrimci dnemin yerine kabullenmiliklerin, sefaletin artt ve kitle hareketlerinin gitgide yavalad ve bunun yerine en reaksiyoner ekilde kimliklerin ne kmasndan dolaydr. Ve, kimlikler sadece ezilen gruplarn kimlikleri deil, ayn zamanda ezen gruplarn kimliklerini de ilgilendiriyor. Yani; ciddi bir ekilde, ar saa veya yeni saa kayma var. Bat'da; Fransa'da, Almanya'da, Belika'da, Amerika'da ideolojik olarak ve ok tatminkr

bir ekilde ideolojik olarak, nk ileri srdkleri fikirler her kesiminde anlatlabilir ve kabul grebilir fikirler. Yani devletin basks, sefaletin oalmas, kltrlerin bozulmas, yozlamas: Ayn eyi biz stanbul'da iitiyoruz, gryoruz ve yayoruz. Bundan birka yl evvel stanbul burjuvazisi ne diyordu, Krt sorunu meselesi ortaya ktnda: "Evet biz oraya ok fazla yatrm yapyoruz. GAP da samadr Brakalm Krtler ne yaparlarsa yapsnlar, etsinler; ama stanbul'a gelmesinler." Buna benzer bir ekilde talya'da Kuzey ve Gney olarak zenginlerle zengin olmayan blgeler ayrmaya balad Kuzey kalkp, "alkan insanlarz zenginiz, Gney tembel, oraya yabanclar gelmi vergilerimizle yiyorlar ve bizim zenginliimizi kstlyorlar" dedi. Almanya'da, Fransa'da, Cezayirliler yahut Trkler iin veya Afrikal zenciler iin ne deniyor: "gelip ilerimizi alyorlar." Yine ayn ekilde, daha iki- yl nce Bayazt'ta, Laleli'devs. Ukraynallar, Romenler, Ruslar, Bulgarlar ve Yugoslavlar gelip "bizim ilerimizi alyorlar" diyen Trkler var. Ayn sylem, nitelik olarak ayn, ama nicelik olarak belki farkl olarak benzer ekillerde her yerde byyor. "Latin Amerikallar gelip Los Angeles'ta hrszlk yapyorlar, iddeti artryorlar ve devlet yardmyla bizim vergilerimize el koyuyorlar" diyor Amerikallar. Onun i postmodern durumun siyas erevesi tamamen reaksiyoner durumu ortaya koyuyor, ama bu fiili durum. Yoksa postmodern dnce iinde, yani fikir olarak dnrsek, bu art-deer zerine kurulu olan dnya sisteminin yeniden retilmesiyle hi alkal deil veya Lyo-tard'n postmodern dedii eyin bahsettiim fiili sosyal durumla direkt olarak alkas yok. nk Lyotard btn dier postmodern anlaylara karn postmoderni en modern anlamnda alyor: Postmodern diyor Lyotard, "En avangard olan ierir. lk defa yaplan ey

postmoderndir, modern sonra kar, arkasndan gelir". Lyotard'a gre, postmodernizm modernizme gebedir, yani nce postmodern vardr, ondan sonra modern durum ortaya kar. Bu bakmdan bunun post, yani sonraya benzer bir anlam olmad ak. Bu bakmdan, postmodernin ne olduunu dnce dzeyinde ele alrsak postmodern dncenin re-aksiyonerlikle, kar devrimcilikle veya karanlk dncelerle pek bir alkas olduunu sylenemeyeceini dnyorum (en azndan Lyotard'n anlad anlamda). Ama postmodern durumun ne olduuna bakarsak, postmodern durum hakikaten karanlk bir dnem. Yani bundan birka yl evvel Solterdjik'in Kinik Akln Eletirisi adl bir kitab yaynlanmt. Bu, Kant'n Saf Akln Eletirisi'ne benziyor, ama bir ekilde dnyann ne kadar ok kinizme doru gittiini sofistlerin, eskiden de olduu gibi sofistlerin yani belagat ustalarnn konuup konuup ve sadece tarta tarta baz eyleri ileri srerek, tartmalarla karsndakileri yenmesinden baka hibir ie yaramayan konumalarn yapldn ileri sren bir dnem de, ayn zamanda, postmodern dnemi oluturuyor. Bu bakmdan bilimle postmodern ilikisine gelince, postmo dnem ayn zamanda, belki de, bilimin veya bilimsel dncenin de krizi. nk 20. yzyln iine bakarsak ve bilimsel dncenin ne olduunu dnrsek, bilimin de en kaba anlamnda en hakikati, en doruyu ve en homojeni, en bada gsteren olduunu syleyebiliriz. Ama en azndan bilim adamlar unu gryorlar ve sylyorlar ki, fizikiler, en bata bunu syleyenler; 20. yzyln iinde ortaya kan nce klidi "espas" anlaynn almasn ne sren Lebatchovski veya Ri-emann iki tane farkl ey neriyorlar; klidi anlaya gre genin i alarnn toplam 180'dir. Bu artk kabul edilemez bir eydir. "Evet

tamamdr!" diyorlar, ama biri; bu i alarn toplamnn 180'yi atn; dieri ise, daha ufak olduunu iddia ediyor. Yani bir birlik yok burada. Ayn ekilde Einstein'in grelilii ile kuvantum fizii arasnda da bir birlik yok. Bunlar apayr iki yntem, ayr eyleri iddia ediyorlar, ikisi de doru. Arkadan "Kaos Teorisi", "Suyun Bellei Teorisi" geliyor: Suyun belleinde herhangi bir nesnenin, saf suyun iine dtnde, uzun srede molekllerinin zldn ve objenin yok olduunu, fakat x zaman sonra ayn molekllerin tekrar yeni batan birleip yeniden bu objeyi ortaya kartacan iddia ettiinde Benveniste, hemen bilimsel dnyadan bir tepki geldi tabii ki, nk o bilim dnyasnn tesinde birey sylyordu ve Paris'te, New York'ta ve Tel Aviv'de, galiba laboratuvarda deneyler yapt ve ispatlad. Nature dergisi (1988 Mays) Benveniste'nin makalesini yaynladktan sonra, Amerika'da, birdenbire btn bilim adamlar ve fizikiler kar kmaya baladlar ve dediler ki: "Bu arlatandr, katdr, hameopati zerine kurulu ilalara yatrm yapmaktadr ve kabul grm yerleik tbbn karsna by tbbini ne karmaktadr. Amerika'dan fizik laboratuvarndan Paris'in laboratuvarna bir byc yolladlar ve byc geldi, Benvenis-te'in laboratuvarna girdi ve bycnn orada olmas durumunda aratrmalar bu sefer her zamanki sonular vermedi ve Benveniste dedi ki: "Bana byc yolladlar, by yaptlar ve onun iin laboratuvar sonular kmyor." Yani bilim dnyas da, bir ekonomik sefaleti deilse de dnce sefaletini yayor. Bu bakmdan bilime olan inancn sarslmas, bilimselliin sarslmas beraberinde, belki, baka bireyi yeniden gncelletirdi. O da, belki de, sezgiye olan gveni, falaf byye olan inanc toplumlarda yeni batan gncelletirdi ve 196O'h-7O'li yllarda bir Avrupal

sorunlar olduunda psikanaliste giderken, imdi bir Fransz nc sektr alan ve okumu kadrolu bir alan artk bir Afrikal bycye gitmeyi tercih ediyor. Bu bakmdan, postmodern duruma tekabl eden baka birey de, bilimsel dnyann, bilim zerine kurulan dnyann krizini de beraberinde getiriyor. Kreyel Dnce Grubu Panel Dizisi

YAPIBOZMA VEYA ELETRS John M. EHis'in Postmodernizme Hayr (Ocak 1997, Doruk Yaynlar, ev., Aral Bakrer) kitabnda yaynevinin notunda belirtilmi olduu gibi, kitabn zgn ad Against Decons-truction, yani Dekonstrksiyona Kar anlamn tamasna ramen, anlalr bir nedenden dolay, ama ayn zamanda belirli bir tehlikeyi de iinde barndrarak, "Postmodernizme Hayr" olarak evrilmi. Burada iki soru ile kar karya gelmekteyiz: Yapbozma, yani dekonstrksiyon ne kadar postmodernizm ile edeer bir anlam tamaktadr? Bunun cevabn hemen olumsuzlayarak vermek durumunda kalacaz; nk ok sklkla yaplan bir yanlsamann bir baka rnei karmza kyor burada: Postmodernizm ve postmodern arasndaki ayrmn es geilmesi ve de yapsalclk -sonras ad altnda ele alnan bir dnce biiminin- ki, bu, daha ok Fransz kaynakl Hegel-kart, sistem d bir dncenin zdelikten farklla doru ald bir yolu belirtmektedir - postmodernizm ad altnda Amerikal yorumcular tarafndan yorumlanmas. Aslnda postmodernizmin anlamna fark mantnn dnda yaklaarak, daha banda anlamann postmodernizm ile edeer olarak kabul edilip edilmeyecei hakknda tereddtleri olan yaynevinin notunda zaten "aslnda felsefi bir uygulama olan yapbozuculuk, yazn, film, sanat eletirisi, sosyal ve psikanalitik kuramlar gibi geni bir alana ayrlm durumda ve postmodemist bir

uygulama ile r-tmektedir" diye yazlmaktadr; yani sz konusu edilebilecek bu rtme zdelii tamamaktadr, sadece bir tekabliyet-ten sz etmek mmkndr. Ancak, kitap "Postmodernizme Hayr" olarak adlandrldnda yaynevi, belki de, hakl olarak dilimizde kk bir kitapktan baka bir evirisi hl bulunmayan filozofun ynteminin adnn, yani yapbozmann postmodern kadar etkileyici olmayacann bilincinden yola karak, postmodernizmde karar klmtr. Daha anlalr olma kaygsnn bir neticesi midir bu balk? Ancakf bu byle olsa bile, daha balkta "eviri ihanettir" ilkesinin bir rneini sunmaktadr bizlere. Daha anlalr veya daha ekici olmak iin ise zdelik mant iine oturmak zorunda kalyor. John M. Ellis'in kitab da Trke'ye aktarlrken bu tuzan iine dyor ve Amerikallarn postmodern anlay ile kesierek, dekonstrksiyon eylemini postmodernizmle zdeletirir-ken, tam da yapsalclksonras dncesinin zdelikten kurtulmaya alan oluumunu yadsmakla kar karya gelerek; aradaki fark ayrtetmeme tehlikesini tayor. Bu kitap, aslnda, bir btn olarak, Fransz filozof Jacques Derrida'nn Amerika'da yandalaryla kartlarnn tartmasn gndeme getiriyor ve Ellis bu ekilde bu tartmaya bir katkda bulunmaktan ok bu tartmann gerekleebilecei koullarn yaratlmasna yardm etmek istiyor. Derrida'nn adnn, baka dnrlere oranla, Amerikan kuramsal tartmalar camiasnda daha sklkla kullanlmas karsnda Ellis bu kitaptaki yazlar tartmay canlandrmak abasyla ortaya atyor. Yapbozmac Mantk: Gizemcilik mi Yoksa Seklerlik mi? Ellis, amacnn Amerika'da, Derrida yandalar ile filozofu eletirenler arasndaki tartma ortamna bir aklk

getirmeyi salamak olduunu yazyor. "Kuramsal Tartmalarda zmleme, Mantk ve Sav" adl Birinci Blm'de eski mantk ile yapbozmac mantk arasndaki ayrmlara deiniyor. Dier yandan da yapbozmaclarn kendilerine yaplan eletirileri ne ekilde "mulaklkla" bertaraf etmeye altklarn gstermeye alyor. Yapbozmaclarn ortaya kmasyla eski eletiri geleneinin sekteye uradn syleyerek, bu yeni eletiri yntemine olan itirazlarn dile getiriyor. Yapbozmac mantn "betimleneme-yeceini ve ifade edilemeyeceini" ileri srdklerini iddia ettii yapbozmaclar iin "gizemcilik" yaptklarn iddia ediyor. erisi ve dars arasndaki ilikilerin birbirine kartn ileri sren Derrida (Bkz., Ali Akay, "Yapbozma ve Plastik Sanatlar", Eletiri ve Eletiri Kuram stne Sylemler, Dzlem Yay., 1996, s.80) ve yandalarnn gizemciler gibi "aadaki yukardaki gibidir" "yukarda olan ise aadaki gibidir" mantna sndn yazan Ghose'tan alntlayarak, tartmay ayor Ellis; 15. yzyldaki Mistikler gibi olduklarn iddia ediyor yapbozmaclarn. Ancak burada da, bence baka bir sorun ortaya kyor: O da Sa-ussure'c gsteren ve gsterilen ilikisinin Signans ve Signa-tums ilikisine benzediini yazan Derrida'y, Ellis'in "gizemcilikle" itham, Derrida'nn "laik" veya "sekler" yorumlarn grmezden gelmektir. Burada, zellikle, Derrida'nn din zerine kaleme ald yazsna gnderme yapmak istiyorum: Hint-Avrupa dillerinde ortak kken olarak Aydnlanmadn "deivvos" kelimesinden, yani "aydnlk"tan geldiini syleyen dilbilimci Emile Benveniste'a atfta bulunuyor. Aydnlanma ile dini ikili kartlk olarak ele almayan Derrida, kesin bir kktendincilik eletirisinde bulunurken, Salman Rd'nn konumuna deiniyor (Edebiyat Hakk) ve "kaytsz artsz olarak evrenselletirilebilen bir model

olarak, siyasette cumhuriyeti demokrasi ad verilen rejimi paylamakta olduunu yazyor. Bu ayn zamanda, Derrida'ya gre felsefeyi kamu alanna, kamusal olana, gndz na, Aydnla, kamu meknnn aydnlanan erdemine balamakta ve bu mekn sekler ve laik olmayan, Ortodoks, dogmatik ve dini otoriteye ait her trl d kuvvetten kurtarmay hedeflemektedir. Bu ise, iman dlamay gerektirmemektedir. Bu durumda, din sadece "basit akln snrlar iinde" dnlen bir alan olarak karmza kmaktadr. Tm bunlar, Ellis'in ve yapbozma kartlarnn eletirilerinin yersizliini, sanrm, gstermektedir. Ayrca, Derrida, tam da evvelki dilbilim mantnn Ortaa'dan kalan miras srdrdn yazmtr (Bkz., Ali Akay, Emre Zeytinolu, Pisuarn Bir Dekonstrksiyonu, Urart, 1994, s.31). Derrida byle bir yaklamn "metafizik teolojik" olduunu belirterek, yapbozumun "idealizme kar" bir maddeci yntem olduunu yazar, Grammatoloji (Yazbilim) adl kitabnda. Hatta daha yakn zamanlarda yaymlanm baka bir kitabnda, her ne kadar Habermas tarafndan "estetik yorum" olarak nite-lendirilse de, yapbozmann bir "snf mcadelesi" olduunu tekrarlarken Derrida, Marksizme ne kadar yakn olduunu hissettirmek istemitir (Bkz., La force de la Loi, "Kanunun Gc"). Derrida, ikili bir dilyetisinin var olduunu; birinin duyguya dierinin ise ahlka dein olduunu ve bunlarn mutlak Lo-gos'ta birletiini (Ancak Tanr'mn Mutlak Logos'u olabilirdi); bunu ise Ortaa teolojisine dayandn hatrlatmaktadr. Bu ekilde de, anlamn ilahilikle kurduu ilikiyi ve sonsuz olan Tanr mutlaklmn sonlu olan insan greliliine evrilmesinin; bitmezmi gibi durann bitirilmeye allmasnn yapbozma ynteminin bizatihi kendisi olduunun altn

izmektedir. Bu anlamda, Ellis'in kitabndaki Mistiklik sulamasnn yersizlii biraz ortaya kmaktadr. Gerekten de, yukarda yazm olduumuz gibi, Derrida'nn "yanl okunmas"ndan kaynaklanan yanlsamalar dizisi, byle anlamazlklara yol amakta gibi grnmektedir. Ellis de zaten bu sulamalar Derrida'y eletirenlere teslim etmekte ve yapbozumcu yntemin "gizemcilik veya akld dncelerin baka biimlerinden etkilenmi gibi grnyorsa da yapbozucularn yapt ya da syledii eylerin ou bu geleneksel durumlara epeyce ters dyor" diye yazmaktadr (s.23). Ancak, Ellis, yanl okuma konusunda "tm okumalarn yanl okuma" olaca savn "banal" bulmakta ve kendi kendisiyle "yanl okuma" konusunda elikiye der gibi grnmektedir. Bu tartma ile Ellis, Derrida yandalarna bir "alan" verildiini, bunun bile gereksiz olduunu ima ediyor: "Yeni grn gerekten syleyebilecei ne vardr ve daha kapsaml olan tartmaya ne katar?" (s.120). Ellis, yukardaki nermenin eer mut-lakl reddetmek amacyla sylendiini kabul edersek, bunun yapbozmaclarn "zel bir blgesi" olmadn kabul etmek zorunda olduumuzu belirtiyor. Bunun "mantksal olarak nemsiz bir durum" olduu saptamasnda bulunuyor (s.121). Byle bir gr savunmakla yapbozmaclarn "sanki yeni birey bulmu gibi" eski fikirleri ileri srmekten teye geemediklerini vurguluyor. nk Ellis'e gre "bilgide herhangi bir ilerleme, belli yeni bir gr aramaktan" kaynaklanmaktadr (s.124). Bu ekilde, yazarn kafasndaki dnceyi ve daha da nemlisi, "kkenle ilgili" (s.122), olan uygulanamaz bir hale getireceini sylediinde, yine Derrida'nn kkenleri reddeden dncesiyle kartlktan baka birey oluturmuyor.

Yapbozma ve Dilin Doas "Yapbozuculuk ve Dilin Doas" (kitapta yapbozuculuk olarak evriliyor; yapzm olarak da kullananlar var; ancak ben Mehmet Rfat'n "yapbozma"sn kullanmay tercih ediyorum) adl ikinci blmde ise baka bir sorunla kar karya kalyoruz: Biri eviride, dieri ise Ellis'in eletirilerinde. lk olarak, Grama-toloji kitabnda Derrida'nn konuma veya sz ile yaz arasndaki ilikisinde yatmakta. Ellis'e gre Derrida, "Bat geleneinin yazy konumadan aa saydn ve bu nedenle bir aamada dilin, znden uzaklatrlan konumann yalnzca simgesi olarak grldn" ve "yaz kavramnn dil kavramn atn ve kapsadn gsterdiini" yazmaktadr (s.32). Bu ekilde, yazya "bylesi bir nem ve konumaya kyasla ncelik verme abasndan bahsetmektedir Ellis. Bunun nedeninin "rkmerkezcilik" olduu savunulmaktadr. Burada, 1) "Irkmerkezcilik" olarak geen muhtemelen "etnomerkezciliktir". "Etnik" kelimesinin rk olarak evirilmesinin altnda yatan siyasi sakncalar hepimiz fark ediyoruz, sanrm. Bunun nemli bir hata olduunu sanyorum; nk (race) rk ile "ethnie" arasnda yatan fark ve bunlarn zde olarak alnmas bizim tarihimizde olduu kadar, Bat tarihjnde de ne kadar "anlamsz" bir iddeti dourduunu Afrikal Yahudi bir aileden gelen Jacques Derrida'nn bu hususta ne kadar itina gsterdiini gzden rak tutamayz. nsan Haklar ve Irklk konusunda bir militan olan Derrida'nn "rkmerkez-ci" diye bir kavram aklamayacan, olsa olsa Bat-merkezli veya etno-merkezci terimlerini kullanacann bilinmesi gerekecektir. 2) Derrida'nn yazya sze nazaran verdii nem phelidir; nk "Platon'un Eczanesi" balkl metninde Derrida, logos (kelam-sz) ve mitos (sylence) arasndaki kartl

vurgulayarak, felsefe ile sylence arasndaki kartln yapbozmas yapl' mak istenmitir. "Yaznn aalanmas" eylemi ise, felsefi hiyerari iindeki konumunun, yaznn temsiliyetinin, yani namevcudiyetinin kendisidir. Yapbozma byle bir ncelik ve kk ilikisini reddetmektedir. Ellisin yazd gibi, yaz dilyetisini iinde tamaktadr. Dier yandan, Derrida'ya gre ilk uzlama "konuma dili" olmutur, yazl uzlama ise baka uzlamalar arasnda balayclk ilemini grmektedir. Aslnda sz ve yaznn ayn imleri tadn da belirtir Derrida: Yaz sadece szn tem-siliyetidir. Ancak yaz szmerkezcilikten kmann bir aracdr: Bu da ek (supplement) kavramyla gerekleir. Rousseau'ya deinerek Yazbilimi (Gramatoloji) mevcudiyet mantna oturtur. Bu ekilde ele alndnda, Derrida'nn, Saussure'e yapt eletiriler onu gizemcilikle sulayarak geitirilemez; nk gsteren ve gsterilen ilikisinin kkenlerinin Ortaa'a dayandn ifade eden Derrida, bu eletiriyi gerekletirmektedir. Bu bakmdan Saussure'n, Bat geleneine kar kmaktan ok bu gelenei yaydn ileri srmek hata olmayacaktr; oysa Ellis bu eletirinin bir "hata" olduunu yazmaktadr (s.33). Ellis, bu konuda, Derrida'nn eletirilerini "(bunla) gerein tam tersidir" diye nitelemektedir. Ellis, "yazmann birok farkl biimi vardr (...) Derrida neden bu konular (...) aklamyor" (s.35) diye yazyor; ancak, Derrida, Gramatoloji'de, "Bat dillerinin yazs sesbi-rimsel bir yazdr; ancak Saussure'n belirtmi olduu gibi hibir yaz sesbirimsel bir veriyi taklit etmez" derken piktografik, diografik, fonetik, mzikal ve hatta atletik bir yazdan bile bahsedilebilinen yazlarn olduunu yazmtr. Cumhuriyet Kitap, 20 Mart 1997

HERMES: MICHEL SERRES'N KAVAKLARINDAN OLUAN OUL BLM Michel Serres'in Hermes (kavaklarn kesitii noktada iletiim tanrs) adn tayan bir dizi almasnn (5 ciltlik) epistemoloji alannda Yeni Bir Yeni Bilimsel Tin'in aratrlmasnda nemli bir yeri vardr. Yeni Bilimsel Tin 'in yazar an-ti-kartezyen, anti-Aristoteles, anti-klidyen, Bachelard'n at yoldan ilerleyen, Serres, gnmzn epistemolojik oluumunu ortaya karr. Serres bunun adna epoche adn verir, ve bu terimin deikenliinde yeni bir yeni bilimsel tin oluturmaya alr. Bachelard bir kar dnceyi ortaya karmt (an-tiLavoisier# anti-Aristoteles vb). Michel Serres'e gre, Bache-lard'n felsefesi bir "hayr" felsefesidir. M. Serres'inkiyse bu yeni bilimsel tinin yeni durumunu incelemektedir: Bu bir tamaclk, eviri, bildiri, saklama ve yayma felsefesidir (Hermes II, L'lnterference, Ed. Minuit, Paris, 1972). Bachelard'n "karmaklk" kavramndan yola kan Serres, ayn kavramda Leibniz'i bulur, nk monadlar basit deil karmaktrlar (Leibniz, Mona-dologie). Bu karmaklkta, bilimleraras kesime yaygnlk kazanmaktadr ve birbirleriyle yatay bir gei oluturur. Yani, bir bilimin kendi blgesi (Leibniz'in anlamnda her monad ancak kendi blgesini alglarken, tm dnyay alglamaktadr, ama ancak "kendi ufak alglamalarn" alglayabilirler, bu

da onlarn blgesidir) bir karmaklktr (Hermes II, s.2); o birok ba ile kesiir. Bu balar Ansiklopedik bilginin herhangi bir yerinde geliebilir: Serres'in tezine gre, bu "artc rastlamalarn kavadr". Ansiklopedik bilgiden yola klrsa bir bilim kendi bak asn Ansiklopedik olarak grebilmektedir. Ama her bak as, monadn tm blgeyi ve Ansiklopediyi alglaydr, yani; her bilim kendi blgesini alglarken dnyay alglamaktadr. Her bilimin kendi kk blgesi bir dnyadr. Ama her blgenin kura- dier blgelere uygulanamaz. Her blge de bir kesime olduuna gre# en azndan krcesine de olsa, harekete getiinden ve harekete geirdiinden dolay, bu harekete geen blgeler zerine yorum yapabilmektedir. Bylece Michel Serres'in epistemolojisi bir "okluk anlamn" tamaktadr. Artk bir bilimin iinden deil, ama bak asndan ve kendi blgesinin azndan konuulur. Eer bir mantk (rnein metafiziinki), bir veya birok kuram kapsyorsa ve bylece tm bir bilgiyi ierebiliyorsa, bu fizik iin de -iletiim kuram- hatta kozmoloji ve kimyann blgeleri biyoloji, dilbilimi ve sosyolojiyi vb. de ierebilmektedir. Burada bir tasnif sz konusu olur. Ama M. Serres'in tasnifi, A. Comte'un anlad anlamdaki tasnif deil; ama, modern epistemenin tasnifidir. Bylece, Serres'inkinde artk bir hiyerari sz konusu olamaz! "Ana bir bilim yoktur." nemli olan oul bir epistemolojinin kurulmasdr: "Trafik aknn birlii oulcu bir epistemoloji her trl dogmatizme dn nler. Bilimler arasnda bir evrilebilirlik sz konusudur, yani tzsz, sabit ve gndermesi olmayan bir iletiim felsefesidir" bu. Yeni bir "yeni bilimsel tin"e gnderme yapmaz. Onun ekli hem buradaki hem de oradakidir, yani bilimlerin kesitii yerdedir. Konusu artk gndermeler deil, ama gndermeler-arasdr

(L'lnterference). Bylece bilimler merkezlerini kaybeder. Srekli bir ekilde hareket halindeki bir merkezmerkezka ilikileri sz konusu olur. Bunun aklanmas iin; Serres, Dieudonne'nin matematik rnekesini verir: Dieudonne ada bilginin "ana ateinin" adnn verilmesinin olanakszln belirtir; cebir, topoloji, geometri, cebirsel geometri hepsi birbirleriyle i iedir, birbirlerine karr, i stratejilerini deitirir, birbirlerine yant verir-'er- Veya biyo-kimya her bilim adamnn sorunudur, "bilimsel Site" de tm sosyalliin olgusudur. Bilginler cemiyeti artk kendi kelerinde kalamaz. Bilimleraras bir dei tokua doru gidildike daha ok icat etmeye doru gidilir ve orada bilimler aras eviriyle karlalr; evirebilirlie doru gidildike o lde zgnle ulalabilir. Astronomi ve fiziin i ielii bugn sorun bile olmaktan kmtr (Conversation sur l'invisible]). Bu iki bilim de molek-ler maddelerin doasyla, atomla ve nkleerle i iedir. "Bugn artk biyo-kimya ile sosyal bilimler arasndaki ortak snr bilinmektedir. Artk bilim ve epistemoloji oullar ve greceleir". M. Serres'in kuram "tekil dncenin" dnemini bilimsel olarak aklayan en iyi kuramlardan biridir. nk tekillikler vardr: Foucault, Deleuze, Guattari, Lyotard, Derrida vb.2 Bu tekillikler arasnda bitiiklik veya rastlantsallk ilikileri vardr. Bu bitiiklik ilikileri uzatlr ve bylece yeni rastlamalar ortaya kar, bir ebeke kar. Artk kesimelerden, ayrklklardan ve bunlarn birlemelerinden baka bir ey yoktur. Kavaklar kesiir ve birletikleri yerlerde bilimleri ortaya karr. Bu kesiilen yerlerde tekillikler bilimler aras evrileri yapar. Artk bir bireyin tekilliklerden olutuu ve birok ayrk tekilliin ortaya kard kolektif bir bireyin iinde kesien tekilliklerden baka bireysellik sreci olamaz.

Bilimler aras kesimeler birok bilimin oluturduu dmde taklr, yani bir bilimin blgesinden baka bir bilimin blgesine bir deitiriciden baka bir deitiriciye gidip, kavaklar aras bir labirentte yolculuk edebiliriz (Borges'in yazs ve hikayeleri), ama asla bir anda durarak, durdurulmam bir planda kesitiimiz yollarn bir btnn kuramayz. Serres iin bir tekillikte kalmak ok nemlidir. Buradan itibaren buluu yapan kimse artk bir retken deil, bir evirmendir. (M. Serres, La traduction, Hermes III, Ed. Minuit, 1974). kliti olmayan bir geometri, Nevvtoncu olmayan bir mekanik ve kartezyen olmayan bir epistemelojiyi ieren Bachelard'n kuramna kar M. Serres'in yeni eleri unlardr: Yapsalc bir dnce Bildirimci olan, kkn termodinamikten alan bir dnce kisine de ait olan bir grelilik. 1 Jean Audouze, Michel Casse, Jean-Claude Carriere, Conversation sur 'invisible, Belfond/Science, 1988. 2 Bkz., Ali Akay, Tekil Dnce, Afa Yay., 1991, kinci Bask, 1999. pjyalektiin Sonu mu? Bu kavaklardan ve onlarn kesimelerinden ortaya kan "okluk"ta diyalektik, zmlemeler yapmakta "aciz" kalmakta-dr. (M. Serres, Hermes I, La communication, Ed. De Minuit, 1969, s.15). M. Serres'in oym kuramnda diyalektik yle acizle-iyor ki, artk HegePin kle ve efendi diyalektiinde oluan gl bir lm kalm mcadelesi, birinin yorulup, dierinin yenmesiyle bitmesi, aklama bakmndan gleiyor. M. Serres'in ebekelerinde farkllam ve mesafeli bir ebeke baka bir kuvvet ebekesinde oynak bir vaziyette duruyor, sabitleemiyor: Kuvvetleri farkllatran, mcadelecilerin ikili karakterinden uzaklatrp, oklatran karmak bir strateji oluuyor. Bylece sonuna

kadar sren biyolojik bir lmn diyalektii yerine olaslkl kurnazlklarn sonsuz oyunu geliyor ve lmcl olan tek kurnazl, bu olaslklarn okluu ayor. Diyalektiin btnlk-eliki, birinin bir annda, dierinin iinde bulunmas gibi kantlar zmlemelerde yetersiz kalyor. (Hermes U16-17). M. Serres iin, Bachelard "son 19 yzyl romantii", nk eretilemeler ve sembollerle hareket etti: Klasik an sorunu akl ve gerekse, romantiklerin sorunu insanlarn tarihi btndeki hareketleri ve bunun anlam sorunudur. Yani klasik an yntemi dzen, tmdengelrre, temalar ve koullarken, roman-tizminki sembollerdi. Bir dzene bal kalabilmek iin bir modelin ideal bir dzene uymas ve burada gereklemesi yeterliydi: Matematik dzeni klasik yntemin arketipiydi, z modeliydi. Sorulan sorularn alan aldnda bu arketip yant vermez duruma dyordu. Halbuki anlam alannda artk arketiplerin yantna gerek kalmyor. Bu nedenle baka bir arketip bulunmak zorunda kalnd: Artk ideal bir modele gndermede bulunmak-te zmlerin alannn iinde somut bir model bulmak la-. Bu da, ideal modeli taklit etmekten gemiyor, ama kendi i tekrarlyor, yine simlakr ile kar karyayz. Bu ekilde semboller gkten yere indiler ve mitolojiler tarihini oluturdu* lar Bu yzden dolay, Hegel'in, Nietzsche'nin ve Freud'un zmlemeleri semboller ve arketiplerle yrrle girdi: Apollon Dionysos, Arian, Zerd, Oidipus vb. Bachelard son sembolik zmlemeleri yapan biri olarak en son romantikti. Onun zmlemelerinde Apollon, Oidipus yerlerini artk baka kahra-man-arketiplere brakmlard: Toprak, ate, hava ve su. "Onun kaleminde Empedeklos ve Ofelius sadece birer ate ve su varlk lan olarak vard." Mitoloji tarihi, artk yerini doann mitolojisinin tarihine brakr. M. Serres, Bachelard'n iir ile olan ilikisine

deinirken yle yazar: "Bachelard sk sk ryalardan bahseder, ama bu ryalarn hibiri Baudelaire'in yapay ryalar deildir. 0 hibir zaman Ryalar ve Haha kitabn yazmad, nk opi-um, meskalin gibi uyuturucular, mitolojik maddeler deil, kimyasal maddelerdi." Btn bu eletirilerden sonra Serres'in kitap dizisinin adnn Hermes, iletiim ve hrszlk tanrs, olmas dndrc. Ama herhalde Hermes artk ne bir arketip ne de bir semboldr. O gnmzn bilgisayar, sibernetik ann bir aklk kazanmasnda bir aklayc rol oynayan isimden baka bir ey deildir.

SOSYAL BLMLER Kkleri 16. yzyla tadar indirilebilinen Sosyal Bilimlerin ilk dnemlerinde Gulbenkian Komisyonunu takip edersek, dnemin epistemesine scientia ad verildiinin zerinde durmakta yarar var gibi duruyor: Dnyevi bilgi retmek anlarma gelen bu kelimenin anlamn dndmzde sosyal bilmle-rin dier dallardan ayr olarak ele alnmadnn farkna va-aca-z. Bu anlamda Nevvton modelinin teleolojisinin insan bilimlerine uygulanmas ile Descartes'c bir kartezyen ikili ileyi modelinin ikili kartlklar modeli. Bunlara gre, tarih geleceimizi belirleyecek nemli bir dal olarak karmza kyor ve sosyal bilimlerin belki de temel talarndan biri olarak vcuda geliyor; dier yandan ise madde ile akl veya fiziksel dnya ile sosyal/manevi dnya arasndaki ikili kartlk belirginlik kazan yor. 0 halde, bir yandan ilerlemeci, dzizgisel olduu kadar ileriye dnk bir kapanmay da belirleyen teleoloji; dier yanda ise doa bilimleri ile sosyal bilimler arasndaki ayrm sz konusu. Bu izgi iinde Gulbenkian Komisyonunun dikkat ektii gibi, ilerlemeci bir tarih anlay 18. yzylda oryantalizm ve emperyalizm boyutlaryla ba gsteriyor; bunu fiziki dnya ile manevi dnya eklinde geliebilecek Aydnlanma projesiyle teolo-jik-ilahiyat gelenekilik takip ediyordu. Gnmz dnyasnn 'Cinde bulunduu paradigmatik skntlarn nedenlerinden biri de bu ikili ayrmlarn meruluk krizi olarak ortaya konulabilir. zellikle Yapbozumcu (dekonstrksiyonist) bir yntemin ana sorunsallarndan biri olarak karmza kan bu konum, ikili kartlklarn her zaman iin belirli bir

"ideolojinin" rnleri olduklarnda kitlenmektedir.1 Aslnda, Descartes ncesi, Platondan beri var olan bu ikili kartlklar Bat felsefesinin metafiziini o|uturmutur. Demda'nn kl kartlklar iin bkz, Al Akay "Plastik Sanatlar ve Yapbozjm1 Eletiri ve Eletiri Kuramlar (yayma haz Mehmet Rfat), Dzlem yay, 1996 Gkyz Mekaniinin incelenmesi nedeniyle kurulan Doa Bilimleri, doal yasalar belki de saptayarak -tabii ki evrensel yasalar olarak kabul edilebilecek bir ekilde gelitirilmitir- bilim ve felsefe arasndaki ayrm, neticede ortaya karacakt. Dnce ile maddi (doal) dnya arasndaki ayrm ayn zamanda eski Yunan'dan beri mekau'k sanatlar ile zanaatlar arasnda ayrm iin de geerliydi. Ve Platon filozoflara Devleti yneticilik, yasa koyuculuk niteliklerini atfederken sanatlara ise ikinci snf muamelesi yapmakta, airlerin mitolojileri saptrdklarn ileri srerek onlar gerekleri yanstmayan, yanlsatclar olard kabul etmekteydi. Aslnda, fark edilebilecei gibi Gulbenki Komisyonu 16. yzyl ile balattklar sosyal bilimlerin bu il kartlk mant kaynaklarn Platon'un felsefesinden almc-taydlar. Ancak; Platon'un Fibzof-kralma karn, 16. yzyl sadece dnceyle, dolaysyla teleoloji ile uraan kimse of rak ampirik almalar gerekletiren doa bilimci ile farkl i yere oturmaya balyordu: A priori deneyleri gelitiremeyen te leologlar. Burada ilerlemeci anlay, deneysel olan ile dnse! olan arasndaki ayrmda tam olarak bir hiyerari gelitiriyor ve duyulara ve hatta akla ynlendirilen ile maddi olan arasndaki ayrm pekitiriyordu. 18. yzylda, belki de ve zellikle Sosyolojinin ortaya kmas; Auguste Comte'un "sosyal fizik" terimi zerine kurulu bir sosyolojiyi gelitirmi olmas doa bilimlerinin belirleyiciliinin yanna birde sosyal bilimlerin "efini" oturtuyordu. Sosyoloji, bilindii gibi

pratik bir yarar ilkesinden meydana gelmiti: Fransz htilali sonrasnda ortaya kan Te rr ve toplumsal savan nne gemek nasl mmkndr Auguste Comte'un en byk ideali bu duruma bir son vermek ti; sosyal fiziin, yani sosyolojinin bu duruma son verecek b lim olduunu ileri srerken "bilimsellii" sosyal alana tam* oluyordu. Benzerlikler ve Beeri Bilimlerde Sempati lkesi Michel Foucault'nun Kelimeler ve eyler (Gallimard, 1966) kitabnn ana sorunsallarndan biri; Beeri Bilimlerin, Stoaclardan 16. yzyla kadar gelien bir evresinde, temsiliyet zerine kurulu olan bir anlaytan ok, grlenler ve sylenenler arasnda bir benzerlik ve aynlk ilikisi zerine oturtulmasn ieriyordu. Don Kiot'un yazar Cervantes ve Descartes ve Port-Royal Gramercileri ile birlikte gsterilen ve gsteren ilikisi, l bir sistemi geride brakarak ikili kartlk rejimini gndeme getirmiti: Daha nce, convenientia, aemulatio, analogia ve sempati3 eylerin dzenini belirlemekteydi. Bu ilkelerde, benzerlik birincil rol oynamakta ve Aynlk veya zdelik ilkesi tamamen hakim bir gr kapsamaktayd. Bilginin ortaya kmasnda benzerliin ve aynln hakim olduu bu episteme'de Fouca-ult, 17. yzyldan itibaren eyler ve kelimeler arasndaki bu benzerlik ilkesinin geride kaldn ve bunun yerini yanlsamalarn, gz yanltclarnn (barok dnem) aldn yazar. Benzerlikler tekabliyetlerdir ve bu benzerlikler iki yerin birbirine benze-mesiyle belirlenir. Snrlar birbirlerine deer ve bu sayede karrlar. Doa bilimleri ve sosyal bilimler, o halde, ayrm ve farkllk ilkesi zerine deil, benzerlik ve tekabliyet ilkesine gre dzenlenmi ve alglanmaktadrlar. Birbirlerinin snr daha izilmemi de olsa birbirlerine demektedirler; bu hareketle birlikte iletiim halindedirler; birbirlerinin dilini

anlamaktadrlar; nk Babil ncesi bir dilin, Tanr ile insann benzerlii zerine kurulu bir dilin iletiimi iindedirler. Birbirlerinin zelliklerinde benzerlik vardr. Tarihin veya edebiyatn zellikleriyle doa bilimlerinin zellikleri arasnda tekabliyet ilikiler mevcuttur, tpk beden 2 Bu arada, neredeyse 19. yzyl sonu ile 20. yzyln byk bir ksmn dn-sel-felsefi etkisi altna alan Marx ve Engels'in doa toplum ikilemindeki rt-mesini de hatrlatabiliriz. Hatta diyalektik dncenin doada da olduunu ispatlayan Engels rnei ile Darvvin'e Kapital'ini yollayan Marx bu adan ilgilenilecek rnekler olarak karmzda durmaktadr. Ancak; bu yazda bu rnekler zerinde durmaktan ok scnat ve sosyal bilim kartl zerinde durulacaktr. 3 Foucault, Les Mots et les Choses, Gallimard, 1966, s.32-ile ruhun birbirlerine tekabl etmesi gibi, veya yz izgileriyle ruhun veya karakterin aynlk ilkesi zerine kurulmas gibi, aynlklar hakimdir: Otlar hayvanlarla, onlar da insanla; deniz karayla ve insan da hereyle tekabliyet ilikisindedir. Benzerlikler yine baka benzerlikleri aryor. Bu dneme kadar "dnya, eylerin evrensel tekabliyetidir; suda ne kadar balk varsa yeryznde de o kadar hayvan veya doa veya insanlar tarafndan retilmi nesne vardr"4: Suda ve yeryznde gkyznde olduu kadar varlk vardr ve bunlar birbirlerine cevap verirler. Yldzlarla otlar, hayvanlar ve insanlar benzerlikler tamaktadr. Yeryz gkyznn ters evrilmi aynasdr. Her yldz bir otun tinsel n biimidir. Grlebilecei gibi, astroloji ve doa ile insan birbirleriyle benzerlik ve sempati ilikisi iinde ele alnmaktadrlar. nsan, bizatihi gkyznn yldzlarn barndrmaktadr. Eamulato her yerin benzerliini tm dnyaya tamakta ve yeryzn olduu kadar denizleri

ve gkyzn katetmektedir. Burada daha bilimsel bir ayrlma ngrlmemekte, tersine benzerlikler ve zdelikler hakim olmaktadr. Doa bilimleriyle sosyal bilimlerin ayrmndan ok teka-bliyeti sz konusudur. Ve, biyoloji, dilbilim ve politik ekonomi daha ortaya kmad gibi (19. yzyl epistemesi), zenginlikler analizi, Genel Gramer ve Doa Bilimleri de olumamtr. Bunlar Klasik a ile birlikte ortaya kacak ve daha sonra daha bilimsel adlar alacaktr. Beeri bilimler tam olarak kendi epistemesinde deiiklii 16. yzyln sonuna kadar gerekletirememektedir. Sempatiye gre Aynlk asimile etme tehlikesini iinde barndrmaktadr. Sempati deiiklii mmkn klmasna ramen zdelik zerine oturmaktadr. Dnya badak bir aynlk figr zerine kurulmu olarak alglanmaktadr. eylerin birbirlerine zdelii -birileri dierlerine benzeyedursa bile kendi tekilliklerini ilerinde barndrmaktadrlar. Sempati, bu bakmdan bir antipati ile birlikte var olmaktadr: Farkn yoluna doru bir yol almaya balamtr. Bu sayede, eyler kendilerini izole edebilmekte ve asiFoucault, a.g.e., s.33. milasyonu da bu ekilde engellemektedirler: Ceviz ba arsna iyi gelmektedir; nk ceviz kabuu ile beynin kvrmlar arasnda ekilsel bir benzerlik mevcuttur. Bu sayede eyler birbirlerinden antipatiyle nefret edebilmekte, ancak zdeleebilmekte-dirler. Sempati ve antipatinin terazisi dengeyi mmkn klmaya yaramaktadr: "eyler kesimekte, gelimekte, birbirlerine karmakta, yok olmakta, lmekte, ancak tanmsz bir ekilde, birbirlerini bulmaktadrlar.5 Bu dnemin bilgisi grlebilecei gibi Antik dnyann etkisindedir ve clzdr. Bilginin eleri arasnda, Foucault, bir toplama ileminin var olduunu yazar. Ben-

zerlik hep baka bir benzerlie gnderme yaparak aynlamak-tadr; her benzerlik, yle ki, birbirleriyle toplama ileminde btnlemektedir. Orta a ve Rnesans'ta neo-platoncu bir gelenek sayesinde bu ekilde kalabilmitir. "Bilimsel" zihniyetle kartlklar ilkesi (Descartes) ve Barok dnyann (17. ve 18. yzyl ba) yanlsamalar benzerliklerin yerini almaya balamtr Dnce, artk, benzerlik zerine ilerlik kazanmaktan vazgemitir; ve benzerlik artk bilginin tr deildir. Daha ok hata ve pheye yer braklmtr. Descartes iki ey arasnda benzerlik olduunu sansak bile, aslnda farkllk olduunu bilmek durumundayz, demektedir. Her yerde benzerliklerin hayali srmektedir; ancak bu, sadece bir hayal olmaktan teye gidememektedir. Bacon ile beraber bir aynlk eletirisi balayacaktr: Ampirik eletiri. Benzerlikler birbirlerine yaklatklarnda kaybolmaktadr; farkllklar boy gstermeye balamtr: Doa bilimleriyle sosyal bilimler artk ayrmaya balayabilir. Bacon insan aklnn birden ok benzerlik bulmaya muktedir iken, aslnda doada farklardan baka bir ey bulmaz, diye dnr: Ayn ad birbirlerinden farkl doalara ve zelliklere sahip eyler iin verilebilmektedir ve bu doru olamaz, Bacon'a gre. Descartes kyaslama sayesinde uzamda ve eylerde benzerliin mmkn olduunu iddia etmitir: Her A B'dir; Her B C'dir; yleyse her A C'dir. A ve B C sayesinde bir iliki kurabilir. Birbirlerinden ayr olan eyler birbirleriyle zdeFoucault, a.g.e., s.40. lik salayabilirler: zdelik ve farkllk. ller ve dzenler kyaslanabilir: byklkler ve okluklar. nce btn tasavvur edilir ve sonra paralar ortaya karlr. Bu blme ilemi (artk toplama yoktur) ksmlarn tmn bize sunmaktadr. Bu blme ilemi

gerekletirilebildiine gre, aralarndaki zellikler farkl olsa bile lleri ayndr. liki, o halde aritmetik olarak eitlik ve eitsizlie bal kalmaktadr "l benzeri zdelik ve farkn hesaplanabilir biimine gre zmlemeyi salar".6 l ve byklk kyaslamalar eylerin bir dzeni olduunu gstermektedir. Bunlar diziler olarak ele alnabilirler; bu da, Descartes'in "ilerleme" zerine kurulu yntemini bize vermektedir. En basitten en karmaa doru "ilerleyen" diziler bu yntemin elerinden biridir. Benzer olan birim ve eitlikle eitsizlik arasndaki iliki karmaaya gre zmlendikten sonra, zdelik ve farklar ortaya konulur. yle ki, mutlak gibi duran bir ey baka bir dizinin iine konulduunda greli olarak durabilir. Kyaslamalar sayesinde farklar ortaya kmaktadr. Artk tarih ve bilim7 baka bir ekilde sylemeye kalkarsak, doal bilimler ve sosyal bilimler birbirlerinden ayrlrlar. Descartes, Platon veya Aristoteles'in akl yrtmelerini okumak bilim yapmak deil, tarih yapmaktr diye yazmaktadr. Onlarn metinlerini okumak, o halde bize sadece fikirler tarihi zerine bilgi verecek, daha teye gitmeyecektir. Bundan byle metnin iareti ve ekli gerei aklamaktan uzakta kalmakta, gerek; nce sezgi yoluyla ve akl yrtmelerin birbirlerine zincirlenmesiyle ortaya kn ve imini kesin ve seik alglamada kendini gsterecektir. Klasik a'da kartezyen dnce ile birlikte, Mathesis evrenin evrensel dzenini (bilim) gsterecek (ampirik olann matematikselletirilmesi) ve doa hesaplanabilir ve llebilir halde alglanacaktr. Matematikletirme sayesinde eylerin dzeninin bir sras olacak ve hiyerarik bir yaplanma, bu sayede mmkn klnacaktr. Bylece zmleme evrensel bir yntem olarak ele alnabilecek, Leibniz'in niteliksel

Foucault burada, Descartes'in Regulea'sndan yola karak alntlamaktadr Bkz. Foucault a.g.e.,s 67. Foucault, a.g.e., s.69. dzenlerin matematikletirilmesi gerekletirilecektir. Yalnz, bu yntem cebirsel bir zmleme olmaktan ok iaretlerin bir -. zmlemesidir: Doa bilimleri, Zenginlikler zmlemesi ve Genel Gramer buradan meydana geleceklerdir. Bunlar ise daha sonra 19. yzyl modernizminin iinde dil, yaam ve ekonomi olarak l bir iaretler dizisine dnecekler; bu ekilde de benzerlikler zerine kurulu bir anlay yerini zdelik ve fark zerine kurulu bir dzenin iinde eyleri yerletirmeye brakacaktr. Doa Bilimi Olarak Dilbilim 20. yzylda, yapsal dilbilim, Levi-Strauss'un da Yapsal Antropoloji kitabnda belirtmi olduu gibi, bir bilimsellik kazand. Foucault "dilbilim ve Sosyal Bilimler" adl Revue Tunisen-ne de Sciences Sociales (Aralk 1966) yazsnda dilbilimin, iletiim kuramlarnn da etkisiyle, biyolojinin, biokimyann ve genetiin yeni ilikileriyle "bilimsellik eiinde" olduunu yazmaktadr. Beeri bilimlerin barndan kan dilbilim, bu ekilde, doa bilimlerine doru yol ald. Pozitifleti. Foucault "yorumsal bilgiden formel bilgiye doru" gittiini; dilbilimin gerek bilimlerin safna getiini syler. Bu ekilde beeri bilimlerden ortaya kan dilbilimi sosyal bilimlerin bir modeli olmaya balad. Yapsalc Antropolojiyle balayan bu akm, 19401 yllarn sonuna doru tm alan kapsamaya balar ve zellikle gstergebilimle yeni bir eiin hazrlaycs olur. Sosyal bilimler kendi bilimsellikleri iin dilbilimin modelinden yola karlar ve "bilimsellik eiini" zorlarlar. Yapsalclkla balayan bir dnce akm iinde, Althusser de Marksizmden bir bilimsellik oluturmaya alr. 1968 ylnda Societe Franaise de Phisolophie'de verdii

teblide, "Lenin ve Felsefe" adl konumay gerekletirir ve burada bilimsel ktalar arasnda matematik, fizik ve tarih ktalarn bilimsellik eiinde deil, direkt olarak bilimsel olarak niteler: Teorik ktalarn alt birimleri de blgesel formasyonlar olarak adlandrlr. rnein kimya gibi bir bilim, fizik ktas zerinde kurulmu blgesel bir formasyondur.8 Etienne Balibar da Althusser in Yazlar kitabnda9 "Gaston Bachelard'dan Louis Althusser'e 'Epistemolojik Kesinti' Kavram" balkl yazsnda "Yeni bir bilimsel Tinin" yaratcs filozof ve bilim tarihisi olarak niteleyebileceimiz Bache-lard'n etkisinin Althusser'e nasl yansdn aklamakta; ancak Althusser'e bilimselliin iindeki ideolojiyi kefederek bunun ayn zamanda "siyasi tavr" olduunu ve ayrca da bilimler tarihinde, "epistemolojik kesintinin" yaratcl konumunu da Bac-heiard'a da teslim etmektedir. Kesintinin "kuramsal biimlerle (matematik) kesin deneysel tekniklerin tekil tarihsel birlii olduunu yazar Balibar.10 Foucault, "bilimsellik kazanm bir dilbilim ile Beeri bilimler de pozitif hakiki bilim normuna eriir" diye yazar. Ayn ey, sosyolojinin, mitolojinin (mitlerin zmlemesi) ve edebiyat eletirisinin de izledii yol olmutur. Foucault, bu srecin, 18. yzyla kadar tanabileceini, d'Alembert'in, Ansiklopedinin Giri Yazsnda bir dilin zmlemesi yaplarak, gelecek nesillere dnemin tekniini, adetlerini, bilgilerini vermek istediini ve Ansiklopedinin kelimeler szl olduunu belirtir. Buradan yola karak, Foucault, Auguste Comte'un veya daha sonra Durkheim'n sosyolojisiyle dilbilimin her zaman dier beeri bilimlerden daha avantajl bir konumda olduunu hatrlatr. Bylece, dil bilimlerinin ve toplum bilimlerinin sadece gnmzde birbirlerine

yaklamadn, bunun eskiden beri gelien bir gelenee ait olduunu yazar: "ki yz yllk bir gelenektir". Farkl olan, dilbilimin sosyal bilimlere bugne kadar verdiinden daha 'farkl bir epistemoloji' verme yetisine sahip olmasdr. Modern dilbilimin 17 ve 18. yzyln Genel Gramercilerden farkn u ekilde belirtir: 19. yzyl filolojisi de belirli diller zerine aratryordu ancak, Saussure ile birlikte genel olarak Louis Althusser, Lenin ve Felsefe, ev., Blent Aksoy, Erol Tulpar, Murat Belge, Birikim Yaynlar, 1976, s.39. Althusser filozoflarn bilimin cenaze trenini yapmak iin bilimin krizinden sz etmekte olduklarn eletirerek yazar (s.47). Yukarda belirtmi olduumuz gibi "baz biyolog, genetiki ve dilbilimcinin 'enfor-maston teorisi' erevesinde kurmaya altklar felsefenin de "kk bir felsefe buhran" olduunu iddia eder (s.48). Balibar, Althusser in Yazlar, ev., Hlya Tufan, letiim yay., 1991. 10 Balibar, a.g.e., s.22. dil zerine allmaya baland. Saussure ile dil artk nin ve evirinin bir temsiliyeti olmaktan ok bir iletk1 olmutur. Bir yanda yayan dier yanda ise almlayan v lin zmlemesi bu ekilde bir temsiliyete ve psikolojik lemeye gnderme yapmaktan ok yayma ve almlama ve kodsuzlatrmalar ve mesajn iletimi zerine kurulur m T ram enformasyonun tm grnglerinin zmlemesi h U gelir; nk bu ekilde, dilbilimsel zmlemelerin formalj matematize edilmesi mmkn olur. Ve sosyal alan kodlarl enformasyon biimleriyle tanmlanmaya balar. Gabriel de de zamannda sosyal alan psikolojik aklama biimlerine & bir ekilde dururken artk kodlar ve mesajlarla, dilbilimsel model zerinden aklanmaya balanr. Baka bir ekilde sylemek gerekirse, Foucault, artsremlilikten kurtulan dilin esremllk sayesinde filolojiyi atn iddia etmektedir. Dilbilim b\r dilin

imdiki zamann ve kendiliindenliini incelerken filoloji bir kesitten dierine evrilen dz izgisel bir grngler an incelemekteydi. Esremliliin ise tarihi reddetmediini, ancak gemii reddederek imdiki zaman ne karmadn gsterir. Bu ise statik an'n zmlenmesi olarak alglanmamaldr, tersine deiimin koullarn inceleme olarak dnlmelidir. Bu epistemolojik konumun mikrobiyolojiden sosyolojiye kadar gitmek olduunu azarak bu makalesini bitirir Michel Foucault. Gnmzdeki Durum Yapsalchk-sonras bir dnemde (zellikle 1970'li gstergebilimin deiimi, Barthes'n ve Eco'nun yoruma bilimselliin tesine doru tar dilbilimi ve giderek di 1980'li yllarn ikinci yarsna doru "bilimsellik" iddialarn nda yerini alr. Ayrca bilim adamlarnn kendileri, tizi genetikiler kendi bilimselliklerini "aratrma olarak" nite < te ve pozitivitelerini kaybetmeye balamlardr. Etik ve sorunlar pozitivliklerin yerini almaya yz tutar. Sosya doa bilimleriyle olan ayrm dilbilim ile alrken, u limsellik krizi iinde sosyolojinin de eletirisi ele alnp ^ lanmtr.

SOSYOLOJDEN SOSYALLKLER ANALZNE Son zamanlarda farkllamaya balayan toplumsal durum ile ortaya kmakta olan yeni sosyallikler, sosyolojinin nesnesinin deiiminin belirtilerini gstermeye balamtr. Sosyoloji 19. yzyln epistemesinin bir rn olarak fonksiyonel veya yapsal alansal analizleri balamnda (Merton, Crozier, Levi-Strauss, Bourdieu vb.) badak bir toplumun varolabilme koullar zerine dnmtr. Bourdieu yapsaln yerine habi-tus ve alan (champs) kavramlarn karsa daf rasyonel bir modernizmle postmodern bir dekonstrksiyonist ve soyktk dnceyi birletirmeye almaktadr.1 Durkheim'den VVeber'e kadar sosyoloji normlar, rasyonalite ve bunlarn dna kanlarla doacak sorunlar zmeye alm: Toplumun kkszle-mesine kar nasl mcadele edileceini ve kolektif bilincin nasl glendirileceini soran Durkheim'de, organik topluluun karsna iblm zerine kurulmu toplumu karan Tonnies'de, hatta ekonominin rasyonelletirilmi dnyasna hem zorunlu hem de tehlikeli bir tarzda ulusal tanrlar savann mdahale ettiini gren VVeber'de de bu ekilde gelimitir.2 Dolaysyla psikanalitik boyutu iin iine soktuktan sonra sosyo-psikoloji (Garfinkel ve etnometodoloji), kurumlar analizi (Loureau# R. Hess, Lapassade) eklinde gelimitir. Badakla-ma, btnleme postulalarn tketmeye balad yerde, marjinaller (Deleuze, Guattari, Foucault

vb.) ve kk gruplar, cemaatlemelerle, kabilelemelerle (Maffesoli) birlikte badak yap arzusu ile reel ayrk, makinasal birliktelik (Guattari), organik bir toplum yapsnn topiklii ile karmtr. Raymond Boudon toplumdan ok metodolojik bir bireyciliin analizini 1 Bkz., Bourdieu avec LoicJ.D. Wacquant, Responses, Seuil Yay., 1992, s.38. 2 Bkz., Alain Touraine, O va l'Etat, Le Monde des Editons, 1992, s.74'den Devlet, radyo ile tm toplumu mu toplayp, btnleyecek, yoksa yine kylerde, fle-se bTutal Kk. appnann mmkn olduunu ileri srmtr: Modern sosyolojinin toplumsal deiimin, makrososyolojinin sosyal aktrlere ve ajanlara kadar indii zaman anlalr klndn yazmtr.3 Bu ekilde karlkl bamllklar n plana karmtr (interde-pendance). Burada toplumun pusulay insanlara gstermekten vazgeer bir duruma gelmesiyle, ellerine pusulay alan insanlarn portrelerini izmektedir. Ve Parsons'un teori ve ampirik analiz arasndaki ayrmn birletirmeye almaktadr. Bir eit homo sociologicus'u homo economicus'un yerine ikame eder. Bu durumda, fonksiyonel sistemin yerine karlkl bamllk sistemini oturtur, nk fonksiyonalistlerin bireylere ciddi normatif zorunluluklar getiriyor olarak kabul edilmelerine karn, bireylerin zerk rollerini n plana kartmtr. Michel Crozier ise, sosyal snflarn referans sistemlerini tam olarak bir kenara koymamakla birlikte, bunlarn atmalar ve ileyi biimlerinin nem kazanacan ileri srmtr. Bylece, organizasyonlarn analizini sosyolojinin nesnesi haline getirmitir.4 Organizasyonlarn ileyii ve ileyiten k modern toplumlarn "anahtar grngleri" olmutur. Bourdieu'nn genetik yapsalclnn ve Georges Balandier'nin dinamik sosyolojisinin snf atmalarnn yaps (alan) ve dinamii

(diyalektik) zerine yn almalarna karn, Crozier'nin (organizasyon sosyolojisi) sosyolojik nesnesi "sosyal ilevlerin tmn doldurmaya ynelen insani bir Mnaann' organizasyonun" iinde ele alnmasdr. Alain Touraine ise kendi sosyolojisinin nesnesini "sosyal aksiyon ve sosyal hareketler" terimleriyle belirlemitir (alma sosyolojisi). Touraine, Marksist sosyolojinin sosyal analizlerinin "son belirlemede ekonominin hakimiyeti ilikisini bir kenara brakp, VVeber'ci olan bir sosyolojinin nesnesinin aktrler tarafndan belirlenen yn" olduunu ileri srmtr:5 Sosyal olaylarn temel karakterlerinin eylemin nesnesi ile aktr tarafndan bu nesneye verilen anlam birletirmek olduunu sylemitir (Eylem Bkz., Raymond Boudon, La logique du social, Pluriel, 1979. Bkz., Le phenomene bureaucratique, Seuil Yay., 1963, ve La societe bloquee, Seuil, 1970. Bkz., Alain Touraine, Sociologie de l'action, Paris, Seuil Yay., 1965. analizleri iin alma hem model, hem de alan olarak elverili hale sokulmutur). Sanayi toplumlarnn retim glerinin kontrolsz bymesi ile hakim bir dnemi belirlediini ve post endstriyel toplumlarn ise kendilerini emeklerinin ve sosyal ilikilerinin bir rn olarak grmeye balayan aktrleri ne kardn ileri srer.6 Bu toplumlarda yatrmlar, zellikle, bilim ve tekniklere ayn zamanda ise iletiime kaymaktadr. Dolaysyla toplum ve kltr arasndaki kpr toplum ve ekonomi arasndaki ilikinin yerini almaya balar. Bu balamda, Pierre Bour-dieu'nn kltrel kapital terimi nem kazanmaya balar:7 Bo-urdieu rencilerin kltrel tanlarnn pratikleri, mzelere ilgi, nemli okullarn zerine almalaryla kltrel alan sosyolojinin nesnesi haline ekenlerden birisidir.8 Genelde, Marksist analizlerin ekonomik belirleyiciliine

karn, Bourdieu, sembolik hakimiyete nem vermitir. Durkhe-im'in "sosyal nesnelliine" karn ise (sosyolojiyi bilim olarak ele almaktan ziyade) objektivasyon yntemini ele alr. Buna katlmc objektivasyon adn verir, aratrmacnn aratrd nesnenin kendisinin nemini azaltmaya varan bir analiz biimidir bu. Dolaysyla nesneyle bir kapmay ierir.9 Bu balamda, postmodern bir durumun varl (Lyotard, Bell, Hassan, Baudrillard, Li-povetsky) tartma konusu edilmeye balanm (Habermas'n Foucault ve Lyotard ile gerekletirmeye alt ve asla ger-ekleemeyen tartmalar) ve toplumun iinde yaayan insanlar Ulus Devlet ve Refah Devleti (P. Rosenvvallon) iine sokmutur, toplumla btnlemesinin meruluk krizinin ba gstermesiyle oul sosyallikler sosyolojinin yerine ikame etmeye balamtr. Belki de, bugn sosyolojinin kendini tkettii ve nesnesini kaybetmeye balad lde, yerini Sosyallik Analizine brakmaya balamtr. Burada Foucault'nun Kelimeler ve eyler 6 Bkz.# Alam Touraine, Production de la societe, Seul Yay , 1973. 7 Bkz , Pierre Bourdieu, Homo Academicus, Mnut, 1984 ve La distinction, Mi it, 1979. 8 Bkz., Bourdieu, Passeron, Les Heritiers, Les tudiants et leurs etudes, Yay., 1964, Bourdieu, Darbe!, L'Amour de l'Art, Minuit, 1966, Bourdieu, lesse d'Etat, Minuit, 1989. 9 Bkz , Bourdieu, Wacquant, Reponses, Seuil, Yay., 1982, s.224. kitabnda bahsettii Zenginlikler Analizinin ekonomi politie dnmesini gerekletiren epistemik kopuu anmsatmakta yarar var. Yeni bir episteme iinde sosyoloji de yerini sosyallikler analizine brakmakta mdr? Bu sorunsal, burada, ortaya frlattktan sonra (Varln dnyaya dmesini anmsatan Heideg-ger'ci anlamda kullanyoruz) bilindii gibi Fransz dncesinin ncln stlenen Sosyoloji Koleji ad altnda Georges

Bata-j||e, Roger Callois vb.Merinin evresinde rgtlenmitir. Bu yazar ve dnrlerin etkisi gnmzde hl srmektedir. Trk dncesi, dier lkelerin aydnlar gibi bu geliimden etkilenmitir. ncelikle Durkheim'ci bir gelenek ve daha sonra Le Play'ci bir dnce tarz srasyla merkeziyeti ve adem-i merkeziyeti dncelerin gelimesini etkilemitir. Bu ekollerin Trk toplumu ile ilikisi toplumsal dzeyde kurulmaya allmtr. Bu, toplumlarn gncel sorunlar zerine dnen yazarlarn zihinsel gelimelerini olutururken, toplumun siyasi ve kltrel gidiatn da belirlemeyi stlenmitir. zellikle 19801i yllara gelindiinde yerleikleen dncenin meruluk krizi bagstermitir (Kker ve T. Parla) ve daha sonra gnmzn sorunsallarn hazrlayan tartma ortamnn almasn salamtr. Bugn bizi ilgilendirdiini ne srdmz 1970 ncesi dnemden gnmzn sorunsalna aktaracamz nelerin kalddr. Bir de teorik yanlarnn dnda pratik olarak nasl gnmzle rteceidir. Bu soruyu sorduumuzda hem gemi ile balarmzn koparlamayacan, yeniden gncelletirmelerin mmkn ve zaruri olduunu, hem de toplumun ayrk formasyonunda, geleneksel badaklk zerine kurulu teorilerle toplumsalln aklanamayacan belirtmek istiyoruz. Ortaya atlan konunun zenginliinin ve karmaklnn farkndayz. Amerikan sosyolojisinin, Alman eletirel ekolnn rollerini yadsyamayz, ancak gnmzn sorunsallarnn varolan eletirmekten ve niceliksel olarak aklamaktan ok, onun grnr klnmasn gerektirdiini dnyoruz. Sylem analizleri, indirek anketler ve sezgisel yaklamn bilimsellii (aratrmacl) sz konusu edilebilir. Bu arada, bir perspektif sz konusu olacandan tm ekolleri ve

dnceleri ile almann olanakszlnn da zerinde duruyoruz. Tek perspektiften bakmann da rahatsz edici ve karsndakini anlamaya elvermeyen konumunu dnp, en azndan kbistlerin yaptklar gibi perspektiflerin oalmasnn ve akmasnn gerekli olduu dncesindeyiz. Bu kesimenin etkisini alglayp, anlamaya alyoruz. Bu alg ve etki ilikisinin grnlr halinin yakalanmasnn ise bir sezgi sorunu olduunu varsayyoruz. Nesnesini tketen sosyolojinin yeniden toparlanmas ve sosyallikler analizi eklinde ortaya kmas iin sezgisel bir yaklamn art olduunu dnp, sezgisel bir yaklamn nesnel analizlerden daha etkili olduu varsaym iinde, gemi dncemiz iinden bugn nelerle buluabileceimiz nem tamaya balyor. Gemi dnemin eserleri zerine dikkat ettiimizde, gelenek ile ne ekilde ilikimizin kurulabilecei, gelenekselin bugnk balamda nasl yeniden gncelleecei sorunu karmza kyor: Gemiin eserlerinin gncel deerinin aratrlmas, sorunsal haline getirildiinde anlamlardan ok ayr olan deer yarglarmz iin ehli saylan bilim adamlarnn deer yarglaryla i ie girmeye balyor. Bu ekilde Cumhuriyetin kurulu ncesi ve sonras srasnda yazlan eserlerle tarihi ilikimiz yeniden kefedilmi olacaktr. Ancak, balamn bugnk zamann tarihi olmas bakmndan yein bir nemi ortaya kmaktadr. Bugne bakldnda toplumlarn paralanmas, ayrklamas, balaklatrma olasln ortadan kaldrmaktadr, o lde sosyoloji nesnesini kaybetmeye balamtr. Ayrk, kendi farkllklarn koruyan kk gruplar, cemaatlemeler, kabilelemelerin birlikteliinin yaand Megalopoller dneminden sanat, edebiyat ve sosyolojinin tarihi ve niceliksel analizlerden daha etkin olacan dnmekteyiz.

Eski toplumlarda konuann Tanr olduu yerde, onun mesaj zlmeye allrd. Tanr kalmaynca konuann kim olduu, kimin konuaca sorusu sorulur. Toplum yok olunca, sosyologun sz deil, kimin (sanatnn m, fizikinin mi) konuaca sorulur. Burada, artk, sanat konumaya balar. Ve zaten bireysel bedenleri cemaat ve toplum haline koyan Yasalarn makinasalldr.10 Yasalarn ilemedii, evrensel yarg mekanizmasnn meruluunu kaybettii yerde, toplumun yasas da yok olur. Onun garantr olan sosyolog isizlikle kar karyadr, tpk fabrikas battal hale gelen ii gibi, isiz kalabilir. Bugn bilimin (zellikle fizikteki durum grelilikle ve quan-tumdan sonra Benveniste'in suyun bellei) zlmesiyle, sosyolojinin de bilimcilii zlmeye balamtr. Sz konusu olan aslnda, sosyolojinin lmnden bahsetmekten ok# onun bir doumundan, simlasyonla bir epidemi haline geliinden, bir transsosyolojiden bahsetmektir, nk transpolitik gibi, transa-vantgarde gibi transsosyoloji de artk sadece bir hiperreeldir. Her ey sosyolojik olduu yerde artk hibir ey sosyolojik olamaz, szcn anlam artk bir ey ifade etmemeye balar. Tpk "her eyin estetik olduu yerde hibir ey ne gzel ne de irkin olur, sanatn kendisi bile yok olur artk".11 Sosyoloji kendi kavramlarn ve mantn kaybetti. Ne homojenik, ne organik dayanmaclkta bagsteren anomi, ne yabanclama, nk bunlarn olabilmesi iin toplumsaln homojen, normlar ieren, yasaya bal olan, retken ve retirken doasna emeine yabanclaan bir emekinin iinde yaad yer olmas gerekir. Ekonomi politiin yok olmas gibi (speklasyonun bir transeko-nomisi ile deer yasasnn, piyasa kurallarnn, artk-deer retiminin bir ey ifade etmemeye balamas), sosyolojinin zerine

yaslad deerler de toplumda mumla aranmaya balar. Ne ekonomik, ne de toplumsal rasyonaliteden bahsetmenin mmkn olduu dnyada, tm deerler, belki de, Baudrillard#n yazd gibi yrngeye girmilerdir. Toplumsaln simlasyonu ve normlarn bir parodisinin kald bir durumda srp giderken, anomi deil, yrngenin vecdinin gndermesiz hali geerli hale gelmi midir? Bu balamda, yine, yeni bir toplumsal analizi bulabilmek iin, sosyallikler analizini nermek mmkndr, sanyoruz. Dalm olan toplum, kk gruplarn sosyalliklerini ortaya kardnda, bunlarn analizini yapmak zaman gelir: Ya da hibir ey. Yaplacak analiz toplumun simlasyonunun de10 Bkz , Michel de Certeau, L'Artde faire, Gallmard, 1990, s.209. 11Bkz , Baudrillard, La transparence du Mal, Galilee, 1990, s.117. il# yeni kk gereklerin analizi olur. Bu da ilk etapta sanatnn sezgisiyle mmkndr gibi duruyor (burada, Nietzsche'nin balatt, Deleuze'n srdrd Platon'un tersyz edilmesine devam edilmektedir). Yntemini kurmak uygulamaya kaymtr, nk toplum deil transsosyallikler vardr artk. Devletin bile megul olduu alanlar arasnda, toplumun tmc deil, ama terrist kesim, medyatik (iletiim) kesim (zel televizyon ve radyolar ve de herbirinin ayr bir sosyallie hitap etmesi -bazlar ayn gruplar hedeflese bile- Devlet, radyo ile tm toplumu mu toplayp, btnleyecek, yoksa yine kylerde, radyodan Viyana valsleri yaynlayacak, kyllere tarlalarnda vals mi yaptracak? Artk ne kyl, ne tarla, ne de devlet radyosunun homojen hale getirmek istedii toplumun meruluu sz konusu) ve salk kesimiyle urayor (Aids'e kar kampanya: Tek are tek elilik tir). Zaten terrizmi de bir virs olarak grmyor mu veya iletiimdeki (bilgisayarlardaki) farkl isimli virslerle, frekanslara gi ren radyo ve telsiz

kanallaryla uramyor mu? Toplumbilim, Trk Toplumbilimi zel Says, Ekim 1993

ZNE OLMAK Tarihin, sanatn, eserin vb. znesi olmak. Ego'ya sahip olmak, burjuvazinin veya proletaryann znellii. Birey, liberalizm, kolektif zne vb. Btn bu terimler modernliimizin Aydnlanmad iinde sorunlarmz olarak ortaya kmtr. Bir zne olarak sanat eserini yaratrken veya bir bilim adam bir birey olarak buluunu gerekletirirken, hep zne mi olmutur? sorusu toplumlarn grlerine gre (doxa) byk farkllklar gsterdii kadar, derinlemesine tarih iinde de ok byk farkllklar gstermitir. Modernliimizi oluturan sorulardan biri olan Descartes'in cogito Ergo sum (dnyorum o halde varm) zne kuramnn balangc olarak ele alnr hep. Aslnda grmek yani theoria ile soyutlamak arasndaki fark dnrsek, eski Yunan'n teorisi ile gnmzde bizim kullandmz ekliyle teorinin ne kadar farkl anlamlar ierdiini grebiliriz. Dnya ve doa, ona bakanlara kendini gsterir (theoria). Bunun gzkebilmesi iin ise yetilerine sahip bir zneye gereksinim yoktur. Gnomon (gne kadran, bilgi cetveli) binlerce durumdan seilmi olan ele alr, anlar. Modern alarda zne gnomon'un yerini almtr: zne haline gelmitir. Her ne

kadar Yunanl, Babilli veya Msrlya nazaran soyutlamay bulan olarak kabul edilse bile, onun grmesi ile bizim soyutlamamz arasnda byk ayrmlar vardr. Bilim tarihinden alnabilecek bir rnekle dnemlere gre, grlerin ve sylemlerin ne kadar farkl olduunu; kelimelerin anlamlarnn tarih iinde yaplan keifler ve icatlarla nasl deitiini hatrlayabiliriz. Tales'in genin uzunluunu hesaplamas ile Babil astrolojisi arasndaki benzerlie deinirsek, Tales'in eski Babil bilgilerini kullanm olduu gibi, onun gnein tarla zerindeki yansma-S|nn glgesini, lme arac olarak kullandn ve hatta yaznn ve kadn bile bu doal ilikilerden meydana geldiini dnebiliriz: Page (bugnk Franszca'da kat anlamna gelmekte) eskiden tarla anlamna gelmekteydi ve gnein glgesi tarla zerine dtnde tarlann zerinde okunacak iaretler brakyordu. Gne saatinin kadran da yine ayn ilevi grmekte deil mi? Yunanl bir piramidin, bir mezar tann, bir vcudun veya bir tahtann yere aklm hali sayesinde gnei grebilmekteydi. Ayn ekilde, tarlalarnda alan kyllerin de geleneksel zaman lme aletleri yine topran zerine konulan bir tann glgesinden olumaktadr. Eski Yunan'da gnomon saat roln stlendii gibi, "seen" ve "karar veren", "yarglayan, belirten" anlamna da gelmektedir. Kim bilir? sorusu sorulduunda u veya bu znenin bilmesinden deil, gnomon'un bilmesinde sz edilirdi. nk modern zamanlarn balangc olarak kabu edebileceimiz alarda olduu gibi, astronom gzlklerle, te-| leskoplarla gkyzne bakmazd eski Yunanl. Filozoflar an iinde duyulan bir gelimeden bir eyin bulunmasnn olanakszln, Klasik a'da, haykrmaktaydlar. Bu, Klasik a'da, bir zneyi, bilincini ve bedeni gerekli

klmtr. Eski Yunan'da ise, bir ta, o dnemlerde, bilgiyi gzden nce sunmaktadr. Gzn duyarll duyumu, burada, ikincil bir konumdadr. Bu nedenle gnein glgesini bize gsterenin bir insan vcudunun mu, bir tann m glgesi olduu nem tamamaktayd. ster dikili ta, ister bir tahta paras, ister insan vcudu, bilen gnomon'du. znesiz bir bilim hakimdi. nsan vcudunu kaldrn, yerine bir ta dikin ayn ilevi grmekteydi. Bilgi asndan bir fark ortaya karmayacaktr. O deimezdir. Nesneler deiebilir, birbirinin yerine geebilir. Yani; biemler, malzemeler, modern deyile zne ve nesne arasndaki fark yok olur. Gnmzde zne ve anonima sorunlarnn yeniden gndeme gelmesi Blanchot, Foucault, gibi dnrlerin znesiz bir dnyay gndeme getirmesi modernliimiz asndan sorun gibi karmza kar gibi dursa da aslnda modernleen bir dogan soruturulmasn, deitirilmesini, sabitsizletirilmesini nemsemeleri asndan, hem bilimsel, hem doal, hem de gerekli bir aratrma ilemi olarak grnmektedir. Modern dogmalardan da, ilahi dogmalardan da kurtulmann nemi kadar, kurtulmay nemsemeliyiz. Modern ada zne 20. yzyl iinde, znenin oluumu zerine gelitirilen akmlar arasnda, belki de en n planda grngbilmi ve psikanalizi saymak gerekecek. Buna ramen tm grngbilimin ve psikanalizin zne teorisi zerine kurulu olmadn dnmek gerekecek; nk sonuta, baktmzda grngbilimin 20. yzyl versiyonu olarak Husserl'ci bir zne teorisinin yannda Heideg-ger'in znellik eletirisinde bulunduunu biliyoruz.1 Aslnda, bunun Nietzsche'nin etkilerinin 20. yzyla yansmas olduunu dnebiliriz. Psikanaliz ise bize Freud'dan Lacan'a paralanm, blnm bir zne fikrini

vermektedir. 1 Heidegger, znenin hem iddetli bir eletirisini yapm, hem de bir baka ekilde zneyi yeniden nemli bir konuma Dasein ad altnda getirmitir. Heideg-ger'e gre zne Tanr'ya, bilincine veya dier insanlara kar bir takm ykmllklerle dolu olabilecek olan bir zne yerine, kendi kendisine kar ykmllkleri olan bir Dase/n'den bahsediyor; nk, Dasein'\ Heidegger'ci bir okumaya gre yorumlamaya kalkarsak, znenin "modern" ismi Dase/n'dr. Ego sum ego existoVun Descartes'c okunuunun dnda bir durum ile kar karya olduumuz belirgin gibidir; nk her ne kadar Descartes'a atfedilen bir z-ne'den bahsedilse bile Deni Kamboucher'nin ynetimindeki almada da gsterildii gibi, Jocely Benoist "znellik" maddesinde, Descartes'n zne kelimesini kullannn aslnda konu anlamnda kullanldn ve gnmzdeki modern zne ile Descartes'n phe zerine kurulu cog/to'sunun, Aristoteles'in tz'nn bir devam olduunu gstermitir. Buna gre Descartes'n yenilii Aristoteles'in tznn maddiliini cisimsizlik olarak ele alnda yatmaktadr. Yunanca'da ousia olarak ele alnan zne fikri aslnda tzn bir evirisidir. Platon, Porphyr tarafndan ruhun ousia olarak nitelendirilmesinden itibaren Aziz Augistinus ous/a'y tz (substance) olarak kullanmt. Bu anlamda Descartes'n yenilii tz' kullanrken ona cisimsizlik atfetmesindedir. Descartes iin dnme eylemi iinde "Ben" ortaya kmakta; yani "var olmaktadr". Descartes "dnen Ben'in" gelenee ramen "cisimsiz bir tzdr" (Colvius'a 14 Kasm 1640'da yollad mektup). Bkz., Jocelyn Benoist, in Nations de philosophies II, Galli-mard, 1995, s.516. Benoist, modern zne fikrinin Leibniz ve hatta Kant'n ilk Eletiri'sinden itibaren mmkn klndn ileri srmektedir. Nietzsche

de zne eletirisinde bulunurken Descartes'n aslnda kelimeler ve eyler arasndaki "korkun" hatta "canavarca" bir kartrmadan sz etmektedir (Bkz., La Volonte de Puissance, Livre de Poche, 1991). Burada ok ak bir ekilde Foucault'nun kitabnn adn bulmak mmkn gibi durmaktadr. Bu ayrklk aslnda, Foucault'nun da zne eletirisini ve insann lm temasn beraberinde getirmektedir (Bkz., Ali Akay, Michel Foucault'da ktidar ve Direnme Odaklar, Balam Yay., 1995, 2000). Bunlarn yannda bilimsel dncenin kartezyen2 kalntlarnn altnda gelitiini hesaplamaya kalktmzda, bu bilimselliin iinde yatan en merkezi dncelerden birinin zne ve nesne diyalektii iinde kalan ve Tanr'nn yerine artk akln getiini ne sren, Hegel'in izlerini bulmak mmkndr. O'nun kle ve efendi zerine kurulu olan diyalektik anlay iktidardakilerle onlara hayatlarn teslim eden klelere dair olan metafor marksist bir Kojeve okumasyla kolektif zne olarak emekilerin varlklarn gerekli klar. Ancak, bu durumda da, nihai olarak Hegel galip gelenlerin kleler olup olmad sorununu yoruma ak bir ekilde brakmtr. Efendi, karsnda insanln koruyan bir efendi-zne bulamadnda; yerine klelii kabul eden, ama bunu, hayatn garanti altna almak zere, yaamn riske atmadan gerekletirirken insanlndan feragat eden ve znelliini kaybeden, nesnellemi bir kleyi bulduunda, kendi stnln, kalitesini, erdemlerini, ahlakn gsterebilecei kiiyi de kaybetmi, yitirmi olur ki, bu onun galibiyetini deil ama, aslnda, belki de malubiyetini gstermi olmaktadr. Bu perspektiften baktmzda efendinin baarl bir znelliinden bahsedemeyecek bir durumla kar karya kaldmz ileri sr2 Kartezyen dncenin znenin dnce eylemiyle ilikisini ortaya

karan Des-cartes, Ben'in dnceye kar tavrn ele aldnda "ben'den bakas dnmemektedir; o halde dnen ben "vardr". Ancak burada Bat metafizii iinde dncenin ve hatta lmn ben ile zdeliinden sz etmekte olduunu hatrlamalyz; nk, nihai olarak lm karsnda ben tek olarak ve tekil olarak dnya ile karlamaktaym. Ancak; Descartes iin ben, dnyadan koptuu zaman benliini dnen ben olarak ortaya konulabilmektedir. Husserl, Descar-tes'dan ald miras iinde dnyaszlama veya dnyann ykma uramas olarak evrilebilen VVeltvernichtung eyleminde, bu tecrbeyi yaayan "ben'in hilie kar gsterdii direnme eylemini formle etmektedir. Bu ykm iinde "geriye kalan" hem grngbilimsel hem de metafizik bendir (Bkz., Husserl, dees directrices pour une phenomenologie, Trad. Paul Ricoeur, Gallimard 1950). 0 halde znenin zelliklerinden, belki de, en belli ballarndan biri, lm ve dnya karsnda taknd tavr ve ald tutumdur; nk dnceyi kimse benim yerime dnemez (anlk ve duyum arasndaki Kant'c ayrm da burada nem kazanmaktadr) ve lemez. lm beklemek "kiisel bir" eylemdir: lm karsnda kimseye yer vermem mmkn deildir. O halde zne (ben) yerini bakasna veremeyendir. Buna ramen hayatn tuhaf oyunlar oynamakta tecrbesini kim yaamad? Kant Saf Akln Eletirisi'nde znellik ile zdelik arasndaki ba kuranlardan birisidir: "Tm zincirlenmelerin iinde bir yasaya maruz kalarak temsil edilen alglamalarn hepsinin olduu yerde tek bir tecrbe vardr; tpk tek bir zaman ve tek bir meknda tm grnglerin biimi ve tm varlk i'e varlk-olmama arasndaki ilikilerin olduu yerdeki gibi". mek pek de yanl saylmayacaktr.3 19601 yllarda ileri srlen ve iddia edilirken neredeyse byk bir konsenss ile kabul grmekte olan, yapsalcln da etkisiyle "insann lm" temas iki yz yllk felsefe tartmalarna kesin bir cevap niteliini tamaktayd. Kkenini kendiliin-denliinden alan, birinci tekil ahsn, belli bir biimde, "sfr noktas olarak" kendi kendini temsil etmesi, onun bilisel, metafizik, ahlaki ve siyasi bir birlii oluturmakta olduunun unu-

tulmaya balanmas iinde, znenin yaplar ve sistemler btnlnde, kurucu e olmaktan ok maruz kalan konumuna dmesi sz konusu edilmektedir. Bu, tarih boyunca belki de hep benzerlikler tamaktadr: Foucault, Jean-Jacques Rous-seau'nun Diyaloglar metnine yazm olduu nszde, tiraflar ve Diyaloglar arasndaki fark boulmu ve "suskunlua itilmi" bir ses ile kendi sesini paralanm bir znellikte arayan, ehlile-tirilmi bir dilyetisinin yapsnda var olan zne arasnda bulduunu gsterir.4 Burada, Foucault, znenin paralanp, kendi kendisinin zerinde durduunu, asla bitmek bilmez bir ekilde birbirinin ardna eklenerek kendisini mevcut edebildiine dikkatimizi eker. Rousseau, bu durumda, znenin konuuundan ok, znenin, hibir zaman kapal olarak kalmayan dilyetisinin yzeyine yerlemekte olduunu n plana karr. Bu konumda, 1767 ile 1770 arasnda tiraflar bitirirken; Jean-Jacques, Renou olmaktan kar ve Rousseau'ya dnr. Adn deitirir. znelliini terk eder, baka bir deyile farkl bir znellik giriiminde bulunur. Aslnda, terk ettii znelliine geri dner: Sahte adn terk eder. Fransa'da kamuyu "zehirleyen" Jean-Jacques ile bireyselliini vcuda getiren Rousseau arasnda znenin paralanm olduu gerei yatmaktadr. Nihai olarak, Rousseau rneinde, Foucault znelliin tarihinde bile znelliin sorunsal bir yerde durduunu bizlere gsHegel'in kle ve efendi diyalektiinin Fransa'da Hyppolte ve Kojeve evirileri zerine gelien tartma iin bkz., Ali Akay, Tekil Dnce, Afa Yay., 1991, 2. Bask 1999. 4 Bkz., Michel Foucault, Introduction in Rousseau, "Rousseau juge de Je-an-Jacques". Dialogues, Paris, A. Collin, Coll. "Bibliotheque de Cluny", 1962, s.VII-XXIV. termitir. Bununla beraber daha nceki bir paradigma

iinde bakan Kant'n znellik anlayna doru eilirsek, Foucault'nun yeni bir paradigma iinde, ne denli farkllk tayan bir znellik anlayn gelitirdiini daha iyi farkedebiliriz: Kant iin znellik zdelikle bantldr. lm karsnda znenin tekillii kendinden baka lecek birine yerini verememesinden kaynaklanmaktadr. O halde znellik de tekine gre deil ama yalnzca kendine gre var olmaktadr: "Her zaman ve her yerde ayn ekilde hissetmem gerekmemektedir" diye yazmaktadr Kant: "Ancak bu eitli ve deiken hisleri tekiyle deil, kendi kendimle ilikilerimde zmlemem mmkndr." der, Kant. O "ayn ve kendindeki zneye" ynelir. Byle bir durumda znelliin, farkl ve eitli hislerin ayn znede bulunmas olduunu ne sren Kant'a, bu yukardaki szceyi teslim edebiliriz. znellik eitliliin ve bir belirsizliin evetlenmesiyse eer, o halde teki ile girilen iliki iinde; Bat'nn kendi znelliini Dou'yu ve arkiyatl kefederek kurduunu iddia eden Edvvard Said'in "episte-molojik ve ontolojik" kopuunu nasl deerlendirmeliyiz? Madem ki, znelliin Kant' artlarnda bir belirsizlik vardr ve eitlilii znelliin kurucu elerinden biridir ve buna gre, zne kendi alglamasnda (kk alglamalar) (Leibniz) ve kendi bilincinde tek olan tecrbelerini yaamaktadr; o halde ikinci bir zneye gerek var mdr znellii yaamak iin? yle ki, Kant neredeyse znellii znenin mistik hali olarak kurmaktadr; zdeliin snrnda bulunan znelliktir. Bu snrn tesindeki yer artk baka bir znelliin alan olmaya balamaktadr. zne-ler-aras karlkl ilikinin oluumuna doru gtrr bizi bu sorular. Ve; bu balamda Kant ve Hegel'den yola karak "tartma etikas"n gelitiren Jrgen Habermas ile yolumuz kesimeye balayacaktr. zneler-Aras "Tartma Etikas"

Kant'n ahlak anlayndan K.O. Appel ile birlikte yola ktklarn syleyen Jrgen Habermas, Hegel'in Kant'a kar kt yerden balayarak tartma etikasn ele alr. Kant'n "soyut evrensellik" adn verdii eye kar Hegel'in ynelttii eletiri ve kar klara gre kategorik zorunluluk evrenseli tikelden; varoluu grevden; ruhun oluum srecindeki pratik akln salt zorunluluklarn bunlarn tarihi olarak gerekletirmesinden ayrmakla ykmldr".5 Kant'n kategorileri erevesinde, Haber-mas'a, ahlaki yarglarn ihtilaflar nasl ve ne ekilde, rasyone\ bir motivasyon sayesinde kurallatrabilecei sorusu sorulunca, eylemlerin geerli normlar nda ele alnabileceini ne srer. Hegel'in Kant'a ynelttii eletiriyi yeniden ele alr; ama zaman zaman Kant ile zaman zaman ise Hegeh'n "totaliter" yaklamlaryla veya onun devrimci versiyonlanyla srdrr tartmasn; nk Habermas'a gre "tartma etikas"nda nc olacak bir zneler-araslk da yoktur. Kamunun nnde ezilen zne-ler-arasnaln karsnda tartma etikas nc bir tavrla onlara bilin verecek bir zneler-arasl da kabul etmez. Bugn, yeni muhafazakarlar tarafndan ileri srlen "totaliter" ahlaki yaklamlar da reddeder: Tartma etikasnn amacn aralat-rlmasn hakl gsteren tm totaliter yaklamlara kar ktn ileri srer. Byle bir yaklam siyas olarak "ahlak-d" kategorilerle r-tebilmektedir. Habermas, buna, Kant'dan yola karak, deon-tolojik etika adn verir.6 Ancak deontolojik etikada, deontolojik nermelerin ahlaki gerei asimile edilmemelidir; Kant pratik ve teorik akl birbiri iine sokmaz. Burada, Habermas bilisel etikadan bahsetmeye balar; normatif szcelerin nasl ahlaki bir ekilde temellendii sorunu gndeme getirilir. Kant "impe-ratif" biime ynelmekte olsa bile, kategorik

imperatif eylem normlarnn geerliliini ortaya atmaya yarayan dorulama ilkesini belirler: "Evrensel bir yasa olmas dorultusunda eylem yapmak zorundasn". Bu da, rasyonel varlklarn ortak bir ekilde bu dorulamann evrenselliini kabul etmeleriyle mmkn hale gelebilir. Ve, ahlaki olmak zorundadr. Burada ise artk biimsel bir etikadan sz edilmektedir. Halbuki, Habermas'n ileri srd "tartma etikas"nda kategorik imperatifin yeri ahlaki Jurgen Habermas, De l'Ethique de la Dicussion, Trad Marc Hunyadi, Cerf, Paris 1992 Habermas, a.g.e,., s 17. kantlamann yntemi tarafndan doldurulmaktadr. Burada ayn pratik tartmaya katlan znelerin ortak uyumu genel geerlik normlarn belirlemekle ykmldr. Tartmaya katlan her zne kendi iinde kantlama pratiini ortak uyum iinde meydana koymaldr ki, tartma etikas vcuda gelebilsin. Bu ekilde, Habermas, kategorik imperatifin bir evrenselleebilme ilkesiyle buluabildiim iddia etmektedir. Evrensel olan znelerin karlkl kant ne srebilmesini Habermas, bu ekilde garanti altna almaktadr. Burada, artk normun evrensel gzlemleme ilkesiyle kar karya gelinmektedir. Bu da, herkes tarafndan kabul grm bir ekilde, tartma kabul etmeksizin ve bireysel karlarla kartlk oluturmakszn uyumu salamak zorundadr. te, bu evrensel kabul ilkesinden itibaren, Habermas "evrensel etika"y karr karmza; evrensel olan bir etikada ise, belli bir kltrn veya belli bir tarihi dnemin verileri temel olarak alnmakszn ahlaki ilke evrensel kabul normlarna uymak zorundadr. Bu uyum her zaman akla gnderme yapmakla ykmldr ki, etnomerkezci paradigmalarn iine dp, hapis olmasn. Tartma etikas, Habermas'a

gre, sadece beyaz rktan, orta halli burjuva Avrupal'y temel almayp, ahlaki ilkede en zor olan baarmaya almaktadr. Kim ki tartma iinde kantlarn ileri srmektedir, o kii kantlar da ahlaki normlar tayan evrensel ilkeleri ile almak zorundadr. Anlalabilecei gibi, bize gre biraz zorlamayla mmknl salanabilen; ama zorlama olmakszn bu uyumun salanmasnn olduka g olduu koullar karmaktadr karmza Habermas. Bir eylemin normlarn salamak J. Habermas'a gre, tartma etikas ile gerekleebilmektedir. Biimsel etikann rnekleri arasnda Habermas bizim nmze Ravvls'n nerisini sryor: Tartmaya katlanlar ahlaki konumlarn belirlerken, rasyonel bir ekilde karar verici olmak; hukuki olarak eit olmak zorundalar, sosyal olarak elde etmi olduklar staty gz nnde bulundurmak dnda sz syleme hakkna sahiptirler. Bu ekilde adil olarak neticelenebilecek "kalk noktasna" sahip olabileceklerdir. G.H. Mead ise, baka bir neri ile gelir karmza; ona gre de ahlaki bir yargda bulunacak olan zne, bu sorunsal eylemi yaparken tartmann iinde olan herkesin yerine kendisini koymak zorundadr, yoksa zneler-aras uyumu zedeleyebilir. Bu iki etikaya kar, Habermas tartma etikasnn avantajlar olduunu syler: Karlkl kant ne srerlerken tartmaya katlan her kimse, ilkede zgr ve eit olmak durumundadr; en iyi kantn dierlerine kar zor kullanmakszn stnlk salayaca bir gerei ne srerken, ortak bir aratrmay da ileri srebilmelidir. Bu da7 iletiimi tam bir adillik iinde evrensel olarak ortaya koyabilecektir. Bylece, Ravvls'n nerdii "ilk kaynak" meselesine bir cevap getirdiini dnmektedir. Habermas; pratik karlkl anlama ise karlkl anlay ve zne-leraraslkla salanm olur. Tartmaclar, Habermas'a gre,

ideal rollerine brnm olurlar.7 Tam da burada, Habermas azndan karr: Rollerin idealli-i. Bu anlamda da, idealist bir tartma etikasnn, Habermas'n bize sunduu kadaryla, pratik (!) bir etika olduu zannediyorum, grlebiliyor. Aslnda Habermas, Ravvls'n ilk yaptndaki ("Adalet Teorisi") "bireysel" ahlakn tuzaklarna dmemeyi amalayarak, nceden bireyin karlkl olarak dier znelerle girdii ilikide daima kolektif olann, ve her zaman tikel olan, zneleraras bir ekilde blmlenebilen, paylalabilen bir dil cemaatine ait olduunu sylemeyi unutmuyor. zneler sadece bir sosyalleme sayesinde bireysellemektedir. Habermas'a gre, iletiimsel "oluumun kuruluunda" bireyin kimlii (veya hatta buna zdelii bile demek mmkn; nk cemaati ile zdelemektedir) birlikte oluturduu cemaat ile ayn or-tak-kaynaktan gelene baldr. znelerin karlkl anlamas birbirlerini karlkl olarak anlayabilmeleri sayesinde gerekleebilecektir. Ancak; kimlik ve zdelik zerine kurulu bir oluumda, her cemaat kendi kimliinin tzn aradnda, ortak tzde bulumak sz konusu olduunda, kimliklerden hangisinin hakimiyeti baskn ise onunla zdeleme tehlikesini iinde bandrmaktadr. Dayanma, inceleme ve ele alma zerine kuru-'u karlkl anlayn eitlii temas zerine dner durur Haber- Bu iletiimsel eylemin tanmdr. Karlkl anlaya dayaHabermas, a.g.e., s.19. nan gndelik yaamn bir pratii olarak dnlr. Byle bir durumda, zneler kendi sorumluluklarn ileri srerek geerli nermelere doru aarlar eylemlerini. Bu, Gouldner'in deyiiyle, hem "zerklik" hem de "karlkl iliki" demektir. 8 znelerin, zorunlu olarak bir iletiim eklinde sunduklar

ve kanta atklar nermelerinin evrensel olma koulu "olmazsa olmaz" bir kouldur. Bu sayede zneler belli bir "ideal" cemaat mensubu olarak konuma ve eylem yapma sorumluluklarn ilerinde tayabilirler. Yukardaki "ideahn zerinden hzlca gemeden bir kez daha tekrarlayabiliriz ki, "ideal" olarak sunulan "tartma etikas" idealliinin dna kt andan itibaren geerli tavrndan feragat etmek zorunda kalacaktr, nk bu "idealletirilmi durum", aslnda, bir kmaz beraberinde tamaktadr. Hegel'i veya Kant' olduu kadar, Ravvls'n ilk yaptnda sunduu bireycilii ve yeni-muhafazakarl da eletirmekte olan Habermas, bunlarla belki, rasyonel bir ekilde, mcadelesini srdrebilmektedir; ancak, pratik ve ampirik olarak kuramsal tartmalarn iinde hapis kalm gibidir. Kant'n ayn mekanda geirdii yllar gibi, Habermas da 1970'li yllarn sonundan beri Alman felsefe geleneinden yeniden karmak zorunda hissettii kuram olan "iletiimsel eylem kuram" ve "zneler-aras iletiimsel eylem" kuram kendi iinde temel bir tutarll tamasna ramen, pratik kmazlara srklenir gibi durmaktadr. Sosyallememi keyfi bireyin ahlaki etikas veya yeni-muhafazakarlarn ve hatta devrimcilerin ncleriyle hesaplarken, bireyi belli bir sosyallik iine yerletirirken, zdelik veya kimlik kavramlarnn iinden kamamaktadr. Hatta, tartma etikasn aklamaya alp, onun Hegel ile veya Kant ile farklarn gstermeye alrken, tartma etikasnn bir yntem kavram yardmyla "tzsel" bir eye ulatn ve hatta dev eti-kasyla mal etikas arasndaki ayrm belirterek, tzsellii azn-dan karmaktadr.9 8 A. Gouldner, Reziprozitat und Autonomie, Francfort-sur-le-Man, 1984 (Aktaran, Jurgen Habermas, a.g.e., s.22). 9 Habermas, a.g.e., s 22. phesiz pragmatik karakterleri tayacak olan pratik

tartmann znelerinin her birinin kendi menfaatlerini ne srerken ayn anda hepsini "nesnel olarak" balayan sosyal dokuyu yrtmadan ortak kara ulaabileceini yazmaktadr ki, bu biraz da Adam Smith'in "grnmez eline" benzemektedir: Her birinin kar hi belli olmadan ve bilinsiz bir ekilde ortak kar kolla-yabilmesi, sanki Habermas da "tartma etikasnn" liberalliini sunmaktadr bizlere. Evet Habermas, belki, kendi etikasn He-gel'in bilin felsefesinden koparmasn bilip, zamann yakalamaktadr; ancak, bunu liberal gelenei amas mmkn olmadan gerekletirmektedir. Bu konuda, Habermas, Michael San-del'in10 Ravvls eletirisini gstermekte ve bunu Ravvls'n "ato-mizmiyle" aklamaktadr. nk Ravvls'n 1970'lerdeki tavr atomize olmu, bireysel keyfiyete erimi, bamsz kontrakt-elliine getirilen eletiri, toplumun sosyalliinin bireyleri tzsel btnlkler olarak ele almasnn tehlikeleri zerine oturmaktadr. Bireylerin sosyallikten nce ereksel (teleolojik) bir rasyonali-teye sahip olmas monolog eklindeki bir tartmay amas, tabii ki, Habermas'n zneler-aras tartmay ve iletiimi ne karan tartma etikasyla eliecektir. Bu yzden de, Ravvls'n bireylerin rasyonel uyumunu "zgr iradeye" balayarak, kant gelitirmeden ortaya koymalarn kabul edemeyecektir. Halbuki tartma etikasnda, herkes bir kantlama zorunluluu iinde, konusunu ele alarak, kendi kendine gndermede bulunamamaktadr; sadece "evrensel kantlar", argmantasyonun yollarn aramaktadr ki, buna Apel "ideal iletiim cemaati" adn vermektedir (Yine bir idealletirmeyle kar karya olduumuzu hatrlatmak gerekecek mi?). Bu sayede, sylemsel oluumun yntemi hem birbirlerinin yerine konulamayacak znelerin zerkliini hem de zneler-aras kabul grm yaam

biimlerini konu etmektedir. zneler arasndaki hukukun eitlii ise, kiileraras ilikileri ve karlkl bir ekilde birbirlerini tanma zerine kurulu anlay, kiisel onura hibir zedeleme getirmeksizin kabul etmektedir. Tartma etikas kuramnda, kiiler arasndaki eitlik sadece hukuki deil, ayn za10 M. Sandel, Liberalisin and the Limits ofJustice, Cambridge, 1982 manda snfsal ve statye dein olan ayrmlar da gz nnde bulundurmadan ve genel irademin perspektifinde herkesin bireysel karlar unutulmakszn ele alnacaktr. Habermas'a gre, bu ekilde tartma etikas, Kant'n deontolojik adalet kavramn da hem yaam kalitesi bakmndan hem de iletiimsel sosyalleme bakmndan, yeni-Aristocu bir metafizie dmeden, geniletmektedir. Ahlaki sorunlarn bir ahlak siyasetine dnmesine gelirsek, Habermas, marksist yaklamlarn "allahtan" gncel olmadn vurgulayarak, "sivil itaatsizlik11 kavramn, burada ne kararak; bu siyasi giriimi desteklediini savunmaktadr; nk "sivil itaatsizlik, yalnzca kiisel inan ya da karlara dayandrlmayacak, ahlaki olarak gerekelendirilen bir protesto eylemidir".11 Sivil itaatsizlikle ilgili olarak, Habermas, tartma etikasnda ele ald argmanlar tekrarlyor. Sivil itaatsizlik iin "mantk hukuku ve Kant etik geleneinde bir dizi neri mevcuttur. Bu nerilerin hepsi sadece genslletirilebilecek bir kar ifade eden ve bu nedenle, tm ilgililerin iten onayn alabilecek normlarn meruluu yolundaki sezgiye uygundurlar11 diye yazmaktadr.12 Neticede, tzsel btnlkl, zdelik zrine kurulu; ama yasa ve meruiyeti, hakl olarak ayran, zneyi ise kendi kimliinin sosyallemi btnlne bal klm bir zne-ler-araslk olarak sunan bir Habermas var karmzda. Yeni san rgen elerini

yeni-muhafazakarlar eletiren; ancak bunu da meruluk ve "genel iradi kar" evresinde kalarak, hukuk dzeni normlar iinde klar arayan sosyolog-fjlozof Habermas'n zne kuram, estetik boyutu kendi kuru slubuyla unutmu gibidir. Hegel ve Kant' kuramsal dzeyde eletirmesine ve geniletmesine ramen, Habermas'da onlarn kuru slublarnn bir devamn grmek durumundayz. Zor ve kuru slubu olan zne kuramnn da, her ne kadar ilikiler zerine bir a ngr-se de, yine tzsel btnlklerin ve kimliklerin dna tayabilen kapasitesinin olmadn dnyorum. Bu yzden de daha i11 Habermas, "Sivil taatsizlik' Demokratik Hukuk Devletinin Denek Ta. Almanya'da Otoriter Legalzmin Kartl" Kamu Vicdannda Sivil ar, Sivil taatsizlik, ev , Yakup Coar, Ayrnt Yay. 1997, s. 121. 12 Habermas, a.g.e., s.123. irsel biimlere gittiimizde zne kuramnn en yeni analizlerini bulmamzn mmkn olduunu sanyorum. ncelikle gsterge bilimcilerden Kristeva zerinde durup, oradan da Deleuze ve Guattari'den yola karak kimliksizleen ve znesizleen bir sreci amak istiyorum. renlik Karsnda Dalan zne Felsefi znenin kendi kendisine yeterli olmas ve psikanalitik olarak nefsini (kendi kendisini) darya doru kusmas, onun "irenliklerinin" kendi znelliini bozarken, ayn zamanda da nesnelerini de yok etme eilimini iinde barndrmaktadr. Julia Kristeva'nn psikanalitik okumas hem znenin kendisini bozduunu, hem ne ayn zamanda etrafnda "yerleen" (n-situ) nesnelerle ilikisini de kopartan bir konumu ortaya kardn gstermektedir. Arzu nesnesi olan Lacan'c "a" nesneleri ve karsndaki alter ego'sunu bu ekilde bir yanstma ilevi haline getirerek ve znenin kendisini

ykma uratarak gerekletirmektedir.13 Kristeva'ya gre, irenlikte (abjection) varln ona dardan veya hatta ieriden gelen ve onu varoluuyla tehdit eden en tuhaf ve en karanlk bakaldrmalarndan biri yatmaktadr.14 Bu irenlik ad verilen hibir eye asimile edilemeyecei gibi, kendini cazibeye kaptrmayan arzuyu hem desteklemekte, hem de onu korkuttuu kadar hayran brakmaktadr. zne korktuunda kendini irenlikten dndrrken, tiksindiinde onu reddedip darya doru itmektedir. zne durumundaki "ego"nun karsna dikildiinde, iren olan bir nesne deildir (objet); ne de arzunun peinden koan ve kap, ele avuca smayan, "arzunun sistematii" "a" dr.15 Nesnenin yerinde duran iren bir nesne olmaktan ok bir irenlik niteliidir; ve ben'e kar kar, znellii bozar, datr. Nesneyi yok ederken ve nesneyi kendi kendisiyle elikiye sokarn, ben'e bir eit krlgan denge salar; irenlik darya doru itilirken de ben'i anlamn yok olduu yere doru srkJulia Kristeva, Pouvoirs de l'horreur, Seul, 1980. 14 Kristeva, a.g.e., s.9 Kristeva, a.g.e., s.9. ler. Kristeva'nn iddiasna "Ben" efendisi ile gre, "Ben" etends ile kaynar onun, yani st-ben'in iinde erir; bu ekilde de st-ben'i siler' yok eder; stben#in ileyiinde mdahalede bulunur. Freud'cu topik'in dna atlan st-ben, artk oyunun kurallarna gre ilevini yapamaz hale getirilir. Kristeva bu durum iin "her ben'm bir nesnesi, her st-ben'in ise bir irenlii vardr" diye yazar16 Burada, Heidegger'in dikkatimizi ekmi olduu gibi, znenin kendi kendisini kurduu, kendine ait olan bir temelin olmadn hatrlatmakta yarar var, belki de; nk znenin veya insann "unutuluu"

temasn, postmodernlemekte olan dnyamzn modernliinin snrlarnda znenin zln ilk olarak metafizik bir ekilde ortaya koyan filozof Heidegger'dir diyebiliriz.17 Kristeva'ya gre, iren olan zneyi "tuzla buz haline koysa" da znenin kendinden darya karak kendi kendini bulma eiliminde olduunu iddia etmekten vazgemez. zne, bu durumda, "imkansz kendisinin dnda" bulmaya alr. mkanszn iren olann kendisinden baka birey olmayan varlk denilenin kendisi olduunu yazar. Bu deney znenin tum nesnelerini kaybeder ve bu ekilde de, Heidegger'e ramen, kendi varlnn temelini kurmaya alr. Bu deneyde Kristeva, bir bakma irenlik sayesinde, zneyi yeni batan kurmann deneyini kendi kendisinin dna doru kustuu znelliin, yine de, kendisini kurma almalarnda bulunduunu ima eder gibidir. Pskanalitik olarak bunun cevab u cmlede yatar gibidir: "Annenin sevgisi yerine gelen znenin yuttuu bir boluktur veya daha ok babann sz iin sozsuz bir anne nefretidir" diye yazar Ancak; irenlik sayesinde ortaya karlabilen znellik gibi, 16Knstevaf age , s 10 17 Bkz , Jocelyn Benost, Naton de Phlosophe II, Gallmard, 1995, s 558 Burada J Benost znelliin metafiziinden soz ederken, Alman idealizminin devam olarak (Fchte, Schellng, Hegel) felsefeyi ele aldnda, "znenin temel ontolojk rolnn dnda" Hedegger'de "ozne"nn nhal "kaldrabldn", yan her turlu "temelden" yoksun olduunu, ama buna ramen de bu ekilde hl onu "kaldrabldn" yazmaktadr Tersine ise, Dasen'm kendine gre bir "zne1 haline getirildiini, ldrmek iin bile olsa, zne ile oynamaktan bklmadn sylemektedir 18 Kristeva, age, s 13 "belki de babann, ama varolmayan, yklm babann, s' vlen ama yerleik olamayan, basit, ama her zaman gen gelen babann sozu" diye yazar Kristeva, babasz ocuun hibir kutsal' kalmayacak, bo bir zne haline gelecek renlik sayesinde

babay yok olan nesneler kategorisinden kurta' renk de atlm yani kendinden ayrlm bir ekilde yerini bulmutur; yani, kendi kendisini tanmak, arzulamak veya kendi kendisine ait olmak yerine, "orada burada gezinmektedir." Kristeva bu durumda: "kendi varln sorgulamak yerine yerini sorgulamaktadr: HKimim?"den daha ok, "Neredeyim?" Bu mekan ise badak bir mekan olamayaca gibi btnletirilemez de. Daima blnebilir bir mekandr znenin zerine yerletii bu "yerszyurdsuzlatrtc" mekan. Bu haliyle darya kendisini kurmak zere teki ile karlamak zere atlan zne daima gebe bir zne olarak karmza kmaktadr. znesizlik: Dnyadan Treyen zne Kristeva bu znenin nndeki nesneleri ararken, kaybolduka kendi kendisini kurtardn bize hatrlatrken Deleuze'n yer-sizyurdsuzlaan bir znellii ile paralellik kurar gibi grnmektedir. zne bu yersizyurdsuzlamlndan, kaybolmuiuun-dan alr hazzn. Bu irenlik, bir bakma ayrlamad bir toprak paras gibi zneye sunulmaktadr. znelliini kaybetmi bir "zne" ekli. Bir super-jet".19 Gilles Deleuze' ok etkilemi olan filozof VVhitehead20 "nesne" teriminin hissetme bilekesine girmeye kabil bir eyi belirlediini, "zne" teriminin ise, hissetmenin srecini oluturan bir btnl oluturduunu yazar. Buracak Belki de bu sayede, yan irenlik sayesinde babay kurtard gibi kendi znelliini de yerine yeniden oturtacak bir ego, Krsteva'y ilgilendiren Lacan'n "babann adnn itilmesi (reddedilmesi veya fortdoson), burada, soz konusu edilir gibi durmaktadr Kristeva, bu durumda ozne/nesne ayrmnn, farkllamasnn oluabilmesi iin "blndnn ieriklerinin" yeten kadar dlanamad-n belirtmektedir Bu kartlk sanki bilinli ve bilinsiz

kartlnn nevrozu zerine oturtulur gibi durmaktadr Nevrozlu olan da bu dars/ens, ozne/nesne, blnl/blnd kartlklar, blnd bir ekilde deil de sanki bilinli hale gelmektedir, aklanabilir olarak gzkmektedir Superjet zerine bkz , Al Akay, "Yeni Toplumsal Yaplamalar zerine Bir o-zumleme Denemesi", Konu-m-lar, Balam Yay, 1991, s 15 Alfred North Wh-tehead'm znellii iin Bkz , Proces et Realite, Essa de Cosmaloge, Gallmard, 1995 VVhitehead "Organizma Felsefesi Kant'n felsefesini tersine evirir Salt Akln Eletirisi sureci, znel verilerin nesnel bir dnya grnmne burundur-duunu iddia eder Organizma felsefesi nesnel verilerin nasl znel memnunlua doru evirmeye ve nesnel verilen kuran dzen nasl znel memnunluun yeinliini arttrr, bunu gstermeye alr Kant'da dnya zneden trer, organizma felsefesinde ise zne dnyadan gelir Bir zne olmaktan ok bir super-jet'dr (dnyadan frlatlm bir znedir)" diye yazar Bkz , VVhitehead, a g e , 2q s 167-168 Deleuze ve VVhitehead ilikisi iin Bkz , Al Akay, Tekil Dnce, Afa Yay ,1991 rada "zne" bir sperjet olarak dnyadan tremitir; nk z ten o dnyann iinde yerlemi ve hatta yersizyurdsuzlamtr VVhitehead'in "superjef'sini bir kenara koyup, felsefenin bir sre iinde zneyi ortaya koyabileceini bir yana brakrsak; He* idegger'den balayan bir sre iinde znelliin eletirisi eitli dnrler tarafndan (Foucault, Blanchot, Deleuze, Guattari vb.), konuann zne deil dil olduu ileri srlmtr. Heideg-ger iin, bu insan veya kadim insan deil, konuan "dil" dir.21 "Cmlenin gc ve znesi philosophia szcnn iinde ya-tar". Bu da Heidegger'e gre her eyden evvel konuann Yunan dili olduunu gstermektedir. O halde znellik Yunan dilinin aralarnda skp kalan kkleri

yeniden gncelletirmekten geer. Zamanndan nce bir CD Rom dncesi: Fareyi bilgisayar ekran zerinde her hangi bir noktaya tklatp, ardnda yatan ortaya karmak. Konuan imgelerin kendisi olduu gibi, Yunanca'da da ayn grevi stlenmitir. Bu da znesiz bir alanda "dnmenin mmkn olup olmadn" dndrtmeye tekabl etmektedir. zne dncedir, konuan zne deil, dncenin kendisidir; bu da dncenin znenin yerini aldn anlatmaktadr bize. Heidegger'den ve Blanchot'dan ve eski Yunan'dan yola kan Michel Foucault, Epimenides'in "yalan sylyorum, konuuyorum" sorunsaln ele alarak, aslnda konuan znenin kendisinin konuulan ile ayn ey olduu neticesine varr.22 Konutuumda sylediim ey hakknda yalan sylyorsam, aslnda yalan syleyemiyorumdur; nk sadece konuuyorumdur. Burada nerme kendisine edindii nesneden ayrlamamaktadr. VVhitehead da "ta gridir" dediinde grinin kendisinin zne haline gelebileceini, bir sperjet olduunu ileri srmekteydi. Fo-ucault'nun rneinde de benzer bir ekilde, edebiyatn sylemi znenin yok olduu, paraland alanda dilin "dars ile ilikiye girerek" konutuunu sylemekteydi. "Konuuyorum" nermesi sustuum anda ortadan kalkmaktadr. Ama "konuuyorum" egemenliini her trl dilin namevcudiyetinde de ortaya 21 Georg Steiner, Heidegger, ev., Sleyman Kalkan, Vadi Yay., 1996, s.36. 22 Michel Foucault, "La Pensee du Dehors" Critique, 1966; ve Dits et Ecrits, 1954-1969, i. Cilt, Gallimard, 1994, s.518. koyabilmektedir. Konuuyorum'un ieriksiz incelii kendini bolukta gsterebilmektedir; bu da "Darya bir almdr" ki, dil orada sonsuza kadar kendisini

geniletebilir, oaltabilir. Bu arada ise znenin kendisi "ben konuuyor" paralanma ve yok olma vaziyetine girer ve o bolukta yok olmaya kadar yol alr. Szkonusu olann ne iletiim ne de sylem olduunu ileri srer Michel Foucault. Sadece dilin yaylmasdr sz konusu olan. O halde konuan zne, burada, artk sylediinden sorumlu olmaktan kmtr. Dildir konuan: Bir dil varl vardr. Bu ise insann dnda bulunmaktadr.23 "Modern Edebiyat" dilin kendi snrlarna giderek, dilbilgisi d bir ilikiye, ancak dilbilimini eleyerek girebilmektedir. Ve sonunda, belki de, dili kabuundan, kendini zincirleyip, esir eden eklinden zgrle kavuturacak ey budur. Beklenen bakaldr buydu: Dil varl"24 Edebiyat iselletirme dzenini sadece yzeye alabilmek amacyla gerekletirmektedir. Szkonusu olan ise bir "Darya" almdr. Dil sylemin varolu biiminden ayrlr -yani, der Foucault- temsiliyetin egemenliinden kurtulur. Ve edebi veya felsefi dil kendi kendisini gelitirme imkann bulur. Dil edebiyatta kendi kendisine yaklamaktan ok kendinden mmkn olduu kadar uzaa kamaktadr; "kendisinin darsna tamaktadr". Bu sayede znenin tahakkmnden kurtularak kendi kendisini daha ak bir ekilde ifade etme imkanlarn dener. Bu ise iaretlere veya gstergelere bir geri dnten ok yaylmay, dalmay meydana getirir. Edebiyatn konuan ise, pozitifliinde dilin kendisinde deil, ama "konuuyorum" nermesinin sylendiinde kendine bulduu mekann boluunda var olmaktadr.25 Dil varl znenin yok olduunda, boluun mekanna eritiinde vcuda gelebilmektedir. Edebiyat znenin yok olduu bolukta, "ben konuuyorum"un yerini dolduran "konuuluyor1^ eriildiinde gerekleebilmektedir: 23 Daha fazla bilgi iin bkz., Ali Akay, Michel Foucault-ktidar ve Direnme Odaklar, Balam Yay., 1995, s.93, 2. Bask 2000.

24 Ali Akay, a.g.e., s.99. 25 Foucault, a.g.m., s.520. 26 Foucault, "nsan ld m?" iinde Art et Loisirs, Haziran 1966, ye a.g.e., s.544. II. Blm KAMU ALANI VE ENTELEKTEL KAMU MEKANI VE UYGARLIK 962 ylnda Almancas yaymlanan Kamusal Mekan kitabnda Habermas 18. ve 19. yzyllardaki bu oluumu ele almasndan sonra nemli bir alma daha "kamu" kavramn mkemmel bir ekilde ele ald: 1974 ylnda telif hakkn alan ve ilk olarak 1977 ylnda New York'da, 1986 ylnda ise ngiltere'de yaymlanan Richard Sennett'in Kamusal nsan (Ayrnt Yay., 1996, ev.; Serpil Durak-Abdullah Ylmaz) adl yetkin yapt. Her ne kadar modernliin balangcn ele alan bir dnemi anlatm olsa bile iinde yaadmz siyasi durumun modernlikten uzak olduunu iddia edebilir miyiz? Siyasi partilerin inandrclklar bitmi olsa bile, hl yeni Partilerin kurulmaya almas, "milli mutabakat" araylar medya araclyla kamusal sylemi igal etmesi "modernlik iinde yaadmzn, en azndan toplumsaln baz alanlar "modernliin" dnda -ister modern ncesi ister modern sonras rnekleri ortaya dkelim- kalsa bile bir temsili demokrasinin Cumhuriyet rejimi iindeki varln reddetmek mmkn deil. Bu Monarik, nostaljik yaklamlar bile (ok hukukluluk vb.) modernliimizin iinden kl-mazln gsteren elerdir: Sadece, belki de, modernliin trnn deimesi beraberinde postmodern tartmalarn getirmitir. Ancak, yadsnamayacak bir gerek var ki, o da siyasi modernliimizin alternatiflerini pek yaratm saylamayz. Hayal gcmz, belki, bilim

kurguya almakta, ama bu bilgi bizi daha siyasi alternatiflere tam gibi gzkmemektedir. Elimizde tek kant, belki de, temsiliyet krizidir. Bu da bizi gtrse gtrse modern sanatn at yolda bu temsiliyeti sorunsallatran ve siyasallatran yapsalclk-sonras dnrlerine gtrebilmektedir. Daha sonras iin hukuk ve demokrasi tartmalar daha ok modernliin snrlarn zorlayan toplumsalln belirtileridir ve tartlan, tartlmakta olunan konulardr. Bu adan baktmzda, modern toplumlarn insannn oluumunu ele alan Sennett, siyasal deitirmeye kalkan nemli ipularnn rneklerini veriyor bizlere; Kent yaam ve kozmopolitik yaps-Modernliimizin ilk elerinden birini oluturuyor. Sennett buna "kamusal davran" adn veriyor: Benliin tarihinden, artlarndan ve ihtiyalarndan ve belki de, zellikle benlikten mesafeyle gerekletirilen bir eylem. Modern olarak kamusal insan bedeninden bir manken oluturarak ortaya kar, diyor Sennett ve Foucault'nun beden anlay ile modernliimizi balatmasn andran bir kvraklkla, bu bedenin ve konuma biiminin (kamusal alanda konuma ile zel alanda konumann farknn ortaya kmasyla medeniyetin balatlmas tezlerini, burada, hatrlatabiliriz: En gzel rnei de belki Sennett'in de ele alm olduu Rousseau rneidir) zerindeki kodlamalar ve iaretleri gsteriyor. Bedenin bir manken olarak alnmasn ortaya koyan iktidar sadece Bat'da deil, Osmanl toplumu iin de geerliydi; stelik hi de modern olmayan bir tarih iinde ve zaten Bat'daki eski rejim ile Osmanl eski rejimi arasnda baz simgesel gelgitleri de bulmamak mmkn deil. Uygarlama Sreci Bu noktada kamu mekan ile ilgili olan eler arasnda

tiyatro sahnesi geliyor karmza; konuma giysiler gibi, sokak ile sahne arasndaki ilikiyi meydana getirirken ayn zamanda da kozmopolit insanlar arasndaki ilikileri ortaya koyuyor. Grnt olarak beden ve konumaya ilikin mevki toplumsal alannn doldurulmas srasnda katmanlar vcuda getiriyor. Sennett bu durumda grsel ve szel olann ilk kamusal ifade yollarn ortaya karrken, bu ilikinin simgesel olmadn da vurguluyor. Kamusal alan zel alan ile ilikisi iinde sadece belli bir tarihi anda ortaya km bir toplumsal ilikiler a deil, ayn zamanda da bir "corafya" olarak sunuluyor; yani bir mekana ait. Bat toplumlarn ilgilendiren bu mekan ve corafya, aile ilikilerini, ocuk olann ve kadnsnn muhakkak dlanmasn belirlerken; toplumun ve basnn rgtlendii yer olmaktadr. 17. yzyln sonunda Basn sansr yasasnn verdii serbestlikle, kafelerde ve klplerde Majeste evresini telaa drecek taknlklar yapmaya balamlardr. Sennett, bu kafelerin ve klplerin iinde yaanan olaylar veya adetleri byk bir ustalkla anlatyor ve okuyucuya zevkli okuma dakikalarnda yaplanlar imgeleminde yer etmesine olanak salyor. 1694 ve 1695 yllar byle bir giriimin mmkn olduu yllar, nk ngiltere Bankas'nn kurulduu yla tekabl ediyor. Amsterdam ve Lyon'da borsann vcuda getirilmesi uluslararas ticareti canlandryor: Kapitalizm eski ilikileri devrimcile-tiriyor. Sadece ticari ilikilerden ibaret olmayan yeni toplumsal ilikilerin olumasna olanak salyor. Sansrn kaldrlmasndan itibaren de kamu alan nemli lde bir genileme elde ediyor ve kamuoyuna duyurumu salayarak bir "kamu mekannn" oluturulmasnda katks olan basnn gerekli rol oynamasn mmkn hale getiriyor. Bu srada bir babakanln kurulmas da Parlamentonun ilerlemesi

srecinde nemli bir evreyi gerekletiriyor. Bu sayede parlamento iktidara ortak olmaya balyor ve sz hakkn kullanyor. Siyasi bir kamu mekan, bu ekilde demokrasinin geliimine katk salyor: Kahvelerde ve klplerde yaplan tartmalara olanak salanyor. Sennett, 17. yzylda ve 18. yzyln ilk yarsnda kahvelerde cam kenarnda kavga etme yasa olduunu hatrlatyor bizlere. Kavgalarn ne kadar ateli yapldna bir kant deil mi ki bu? Kafelerin oluumunu ise tiyatro salonlarnda sahnede koltuklar olan aristokratlarn sahneden indirilmesine ve fuayelerin sadece bir gei alan deil, ayn zamanda, insanlarn konuup, tarttklar bir alan roln oynadklarna balyor. Bu arada, Colle'ye gre, sahnenin yzey olarak biraz aasndan seyredilmeye balanan piyesler "yanlsama" gcn arttrm ve oyuncularn sahnede ayaklarn grlmemesi piyesin etkisini, mesafeyi oaltarak, daha gl klmtr: "Ayaklar yok olduunda insanlar lme daha byk bir hararetle inanabilirlerdi" diyor. SI 18. yzyln iinde "iaretler sisteminin" yaygn olduw mu ise kahvehane olarak tantyor Sennett. Kafelerd ^ ^' tartyorlard ve siyasi konular hakknda mevki ve stat" Sn'r ligi gzetmeksizin konuabiliyorlard: Bu, belki de, hos ^ toplumlarda yerlemesinde bir evreydi. Aristokratlar dah * grlmemi bir ekilde daha aa bir mevkiden birini si kirlerini byk br hogr ile dinlemek zorundayd. Sahn" ' sokak arasndaki kpr roln nce tiyatrolar, daha sonra '* kahveler ve klpler oluturmutur. Klpler ise, ad stnde d * ha soylularn gidebildii ve ieriye herkesin alnmad zel mekanlar ifade etmektedir. Kahvehanelerde (belki buna kraathane demek daha gzel olacaktr) gazeteler okunmakta ve gunun yorumlan yaplarak tartlmaktadr. Ksaca

tiyatro, yeni sponsorlarn sayesinde sahnenin zerkliine kavumas zerine sokak ile toplanma yeri arasndaki ilk kpry oluturduktan sonra, fuayeler (d fuaye merkez haline gelmeye balamtr), ka-feler ve klpler sayesinde "kamu insan" meydana km ve meydanlarda "kendi fikirlerini" haykrmaya balamtr; hatta bu fikirler iin hayatn tehlikeye atarak kavgalar gerekletirmektedir. Kahvehaneler enformasyon merkezleriydi. Hatta 18. yzyl iinde kahvehane sahipleri kendi basnlarn oluturmaya balamt. Bu enformasyonlar gazetelerde yaymlanyor ve kahvelerde tartlyordu: 1729'da kahveler gazeteler zerinde bir tekel hakk elde etmek iin bavururlar. Sigortaclk bile kahvecilikten balamt: Lloyd's of London irketi banda bir kahveydi. Kahvelere ilk gelenler ncelikle "genel kuralla* " izliyor, yerlere tkrlp tkrlemeyeceini pencere yannda kavga edilip edilemeyeceini reniyordu. Keyfine bakan insan dge leriyle konuarak enformasyonu salayan insan anlamna g yordu. Enformasyonun tam olarak salanmas iin isejje^ olarak mevki ayrmlar askya alnyordu. Halbuki daha c iki aristokratn dedikodu enformasyonu yapmak imkan aa mevkiden olan birisi daha yksek mevkiden birine, hakknda dedikodu yapamyordu. Kahvehanelerde yeni bir siy si kurgu ortaya kt: Toplumsal mevki ayrmlarnn ol gereinin tecrbe alannn olumas. Bir beyefendi maya karar vermise dierlerinin szlerini kesmeden ede ^mecburiyeti diye yeni bir iliki balyordu. Klplerde bir burjuvazinin ve elit kesimin konumalar geiyor-dil anlayabilmek iin biraz okumu olmak gerekiyordu. dU Tmdan klpler kahvelere gre daha kapal ve kstl alan- a 'ma neticede zel alan deil kamu alann oluturuyor-V Klp yeleri yemek yemek iin ise kahvelerden ok hanlar .tavernalar kullanmaktaydlar. 18. yzyln ortalarnda

Lond-da St James Park, Paris'te Tuilleries Park gezinti ve karlama alanlar olarak kamu mekanlarn tekil ediyorlard. Fetiizmi 19. yzylda ise kamu mekan insanlarn kendi kiiliklerini ,n tip kyafetlerde gstermeye baladklar dnem olmaya alar. Bir kere sanayi devrimi ile imalat retiminden sanayile-eye ve daha ucuza daha fazla mal retimine balanr. Bu d-?m Marx'n "meta fetiizmini zmledii dneme tekabl mektedir. ncelikle ehirlerde nemli bir nfus art bags->rr Paris ve Londra bir yzyl iinde drt be misli bir nfus ts gstermektedir. Kentleme ve g kendisini belirgin bir *lde gstermektedir ve kapitalist retim ilikileri hakim re-m biiminin eleri haline gelmeye balamtr. Avrupa tari-nde nfusun byk ehirlerde bu denli artt daha nce grmemitir. Bu nedenle ehrin mimari yapsnda deiiklikler agsterir. Byk bulvarlar meydanlara alacak, polisin halk erindeki denetimini artrrken, ayn zamanda da ehirli alklar i yerlerine ve byk maazalara gtrecek kanallar uturmaya balar. Les Halles'deki ticari younluk ve pazarlk me adet|eri yerini yava yava tek fiyat politikasna brakmaya ^ar; bunu yasalarla denetlemek mmkn hale gelir. Bu sra'nel devrimi yaratanlardan biri de Aristide Boucicault ol- ^ 1852'de gnmzde hl var oluunu srdren Bon e Perakende sat maazas Boucicault tarafndan kurultek %at politikasn ve vitrinde en sekin mallar ser- i g,l tek %at politikasn ve vitrinde en sekin mallar serdan ,e stratejisini stlenmitir. Bu durum Sennett'e gre, "sra-lr olay gibi grnse de, aslnda bu aktif bir alveri alan olarak kamusal alann yerinin nasl insan yaamnddahaun fakat daha az sosyal bir kamusal deneyime brakt digmasnn zyd". Kamusal alanda artk pazarlk

et'9' ^ insanlarn birbirleriyle konumalarna lzum kalmadan f izleyebilecekleri ve alp almayacaklar "bireysel" olarak k '^ rebilecekleri insan ilikileri belirgin olmaya balamaktad * istedii gibi maazaya girebilecek ve birey almak zorunda?0 madan kp gidebilecekti. Gnmzdeki Byk Maaz / ml 19. yzyln ikinci yarsnda belli olmutu. Marx'n 't lumsal hiyeroglif" olarak adlandrd mallarda emeki ve k talist arasndaki smr ilikilerinin kapitalistletii artde kuram ortaya kmt: Bir eit zamanndan nce gstergeli-lim. Mallarn kullanmlaryla alakasz bir dizi arma alacak pazar stratejileri meydana kyordu. Mallarn tketimi "sta-t-deere" gre belirleniyor ve tketiliyordu artk. Kapitalizm, Sennett'e gre "kamusal yaam zerinde" kamusal fenomenleri gizli klmaktayd. 1750'de bir elbisenin ir sann hissettikleriyle bir ilgisi yoktu; oysa 19. yzyln iki yarsnda, seri retim olsun veya olmasn insan kendini "ffe veya "seksi" biri gibi sunabilme serbestisini elde etmeye ba: maktayd. mge ile satn alma arasndaki gnmzde ok be gin ve bilinen o ince izgi kalnlamaya balamt. Kiiler grnlerine gre tasnif edilebiliyordu, ama gitgide de badak bir grnt elde etmeye balamlard ehirli insani Bir yandan tek tipleen kyafetler, dier yandan ise kiilik zanmaya balayan insanlar birlikte grnr hale geliyorlar 1825'de diki makinas yeni bir icad olarak gndene gelm teydi. 1851'de Singer patentini ald. Ayakkablar makinayla plmaya baland. 1840'larda kol saatleri bir seri imalat ile plmaya baland: Zaman ve emek, kapitalizmin en nemli surlaryd: Emek gcn kefetmiti Marx. 1857'de Moda s falaryla moda badak olarak hemen yaygnlaabiliyordu^ yllar kamuoyunu oluturacak gazetelerin de kitleselim ' maya balad yllardr. Ayn

yl Worth Paris'te ilk moda^ ^ nunu amtr. VVorth'n izimleri yeni makinalarn kolay tecei izimleri olarak kolaylkla moday deiik kld temsil eden bir renk olarak erkek kyafetlerine ^oldu' "pazar kyafeti" diye bir terim ortaya atld. "Bir egemen ' |H jnanc, bagstermekteydi bu yllarda. muammas been "temiz ve gsterisiz" kyafetleri erkek modasnn BrrT1 ^ez unsuru oldu. Kozmopolit yaama ayak uyduran in-vazg^ dnemde "farkedilmez" kyafetler giymek zorundayd. 530 f tler ayn zamanda insanlarn ilerini ve sosyal statlerini a belirtmekteydi: Kravat nasl balanr? Nasl dmlenir ve sktr? Kol saatleri nasl kullanlr? Kime "beyefendi" demek gerekecektir? Hangi tip kadn "hafifmereptir"? kamusal alanda snflandrlr. Ancak, hangi kadnn hafifmerep olduu d grnn belirleyen kyafetinden ok, iaretleri okumasn bilen srarl baklar tarafndan bilinecektir. Beden zerindeki gsterge-bilim imlerini vermeye balamtr: Markalara doru giden yolun tketim toplumunun temelleri atlmaya balanmtr artk. Sekler Toplum kar ilikilerinin ortaya kmasyla kapitalist retim biimi iinde yeralan sanayi kapitalizminin kendisi kiilii ortaya kard, Sennett'e gre; nk, sekler bir dnya gr topluma hakim olmutu. Bu yeni dnya gr "Doal Dzenin yerini ald" 18. yzylda bile Tanr'nn "doal" aknl 19. yzyln ikinci yansnda krizini yaamaktayd: Nietzsche "Tanr'nn lmn ve ardndan da doal olarak insann lmn ilan edebilirdi artk. Bunun toplumsal yollar ticaretin gelimesi ve insanlar aras maddl ^kilerin deimesiyle mmkn klnmt. Doa ve Do-9ann Tanr's "kimlii belirsiz bir ilaht"; "ona sayg duyulabilir ama taNamazd"; inan doay

aknlatramyordu. ^ Fransz devriminden sonra, Robespierre, halkn tek tip kya-nn 9lymes'y|e toplumsal eitsizliklerin giderileceini ve insanla-mektatfarkl olmakszm birbirleriyle konuabileceini dn-eyd. Yzyl evvel kahvelerde belirginleen toplumsal diyal,ramu mr*anncla, sokakta olumaya balad. Kadnlar do-ler yjaQ(?nem ^erek doal kyafetlerin plakln benimsedi-aya uY9''n ince muslinden kyafetler giyen kadnlar bedenlerini effaflnda grnr klmaktaydlar, Ak sak gjyj/ nen kadnlara "merveilleuse" denilmekteydi: "Madam Hamelin gibi cretli kadnlar tamamen plak olarak, ince dokunmu bir kumatan bir ala sarnp, kamuya ait bahelerde yrye kmaktaydlar". "Madam Tallien ise Opera'ya kaplan giysisi iinde giderdi". Daha az arlkta bulunmak isteyen kadnlar ise muslinin altna bir kombinezon giymekteydiler. Bu dnemde "muslin sadece gsleri gstermekle kalmyor, ayn zamanda beden pozisyon deitirdike toplumsal staty de belli ediyordu. Erkeklere ekici gelmek isteyen kadnlar muslinleri slatarak giyiyorlar ve bedenlerinin en ilgi ekici yanlarn tehir ediyorlard. Yalnz bunun sonucunda Paris'de byk bir verem patlamas oldu. Erkekler arasnda da Thermidore dneminde, "incroyable" (inanlmaz) denilen tipler vard; bunlar kendilerini hicvediyorlard: Uzun sapl gzlkler takp krta krta yolda yryorlard. Sokaklarda kendilerine glnmesini bekliyorlard. Bedenlerini bir aka olarak sunuyorlard. Dandy'lerin 19. yzyldaki haline yol alyordu. Oscar VVilde bir erkein zgr olmasn "aykr olmasnda" buluyordu. Thermidoreyenler, doann kamu mekanna tanabilecei fikri egemen olmaya balamt. 1796'da Paris'de bedenlerin doal olarak tehir edilmesini salayan alt yzden fazla dans

salonu ald. Bedenini tehir edebilen kii "kltrel devrime" katldn ispatlam oluyordu. 19. yzyln ikinci yarsnda insanlarn inanlar ikin ve toplumsal olmaya balad ve artk akn ve teleolojik bir inan yerini "yeryz teleolojisine" brakmaktayd. Kadn bedeni yine eteklerdeki kafesler ve yastklarla denetim altna alnyor ve "baklardan saknlyordu". Viktoryen iffet dnemi kadnn doallna kar bir hareketi balatt. Ancak hemen sonra 19. yzyln sonunda kadnlar ondle salarla dnemin muhafazakrlna bakaldryor ve hatta "meme ularn deldirip, mcevherler tayorlard. Yksek statl kadn en "hrtl" yryendi; nk ieteklerin says artmaktayd. Burada nemli olan deiimler arasnda, zellikle Darvvin kuramn hatrlamakta yarar var ve bilindii gibi "retim ilikileri emas" bile evrim zerine oturtulmaktayd. Putlara tapnma yerine, Aydnlanmann verdii itilimle, rasyonalist eilimlerimize kar bir inan aa kt. Dini olmaktan ok daha dnm-sel (refleksif) bir durum meydana geldi. Tanrlarn gizemi yok olduunda insan kendisini gizemli bir varlk olarak hissetmeye balar, diye yazyor Sennett. Ortaya kmas beklenen bir yaamn anlam sorunsallatrlmaya balanr: Kiilik bir inan emas olur. Kii grnd gibi olandr ve kiiden kiiye farkllklar arzeder. D grnnn deimesi de kiinin i doasn gsterir. Tabii buradan ok tehlikeli kuramlara da gidilecektir: Kafa taslarna gre rklar arasndaki eitsizlik kadar d grnn etkisiyle sulu tipler ve masum tiplere olan bir adalet mekanizmas almaya balayacaktr. Etoloji kiilerin karakterlerini okuduuna inanr: Mili, kiilerin anlk davranlarndan karakterlerinin belli olduunu iddia edecektir. Carlyle'n "Sartor Restar-tu'unda "giysiler zerinde insan ruhunun amblemlerinin yazl olduu" kans yaygnlaacaktr.

nsan d grnyle duygularn ve arzularn gdml klar, kamusal alanda "doal gdlerini" denetler. Psikologlar toplumda nemli bir statye sahip olmutur ve hareketlerinde irade ve norm d davran gsterenlerin deli olduu inanc yaygnlk kazanmaya balar. Normal bulunmayan kendiliinden hisler korku nesnesi haline girer: Normdlk bastrlr ve kontrol altna alnr. Davranlar, tarzlar ve giysiler zerine dayanan Proust romanlarnn yolu almaktadr artk. Yolu baka bir tarzla eserlerini kaleme alan Balzac amtr. Kapitalist sanayileme ile sekler insann kaynamas modernliimizi ortaya karmtr. Bu adan da rntgencilik ve tehircilik ile erotomanya ve yorumlama paranoyas bu yzyln en gzde hastalklar arasnda saylmaya balanr. Psiklojizmin nemli isimlerinden biri olan Henry James, Balzac' yorumlarken "Paris dorudan anlatlmad yerlerde ima edilmitir" diyecektir. Zenginliin ne ekilde elde edildiini, sefaleti, insanlarn kar ilikilerini, miras yollarn, katl, ayakl, himaye sistemlerini, yetenekleri ve bu yetenek ihmallerini vb. ehrin yeni ilikileri olarak kabul etmek mmkn hale gelmitir. Balzac, Gor/of Baba'da "Rezillik ve snrszlk: ans buydu artk" diye yazar. Veya "gemite kii gerekten yaar ve eer gemii anlaya-bilirse, u andaki yaamndaki kargaa azalabilir". Bu yzyln "kamusal insan" kendisini kalabalklar iinde pasif konumda grmeye alr ve bu ekilde dandylerden ayrlr Kibar beyefendi dierlerini szendir; izleyicidir. Kendini gstermez, dierlerini inceler. Kamusal alan, izleyicinin gzlem yapmasna olanak salayan mekan haline gelmitir artk. Pasifleen kii kendisini daha fazla hissedebileceine inanmaktadr. Aile kurallar dnda kamu yaamnn imlerini kefetmeye alrlar beyefendiler. Bunun siyasi yansmas: "politik inancn

ierii kamu iinde geri plana ekilirken halkn ilgisi politikacnn yaam zerine" odaklanmaya balar. Kamusal Alann Belagat Ustalar Kamusal alanda gl, konuma yetenei olanlarn pasif bir ekilde konumacnn sylediklerini ve syleme tarzn dinleyenlerle olan ilikisi Sennett'i akn ve ikin entelektel arasndaki ayrma gtrr. 19. yzylda kamusal alan igal eden ve "mahrem topluma doru" giden izgide 1848 devriminde halk kkrtan, onlara iirler okuyan Lamartine rneini ele alr ve hemen sonra Lamartine'in air kiilii ile siyaseti kiilii arasnda ayrklklar gsterip, anakronizm yapma pahasna da olsa, onu 14001 yllarn ikinci yarsnda, Floransal Savonarola ile kyaslar. kisi de belagat ustalklaryla halk egemenlikleri altna alyor ve siyasi olarak etkiliyorlard. Floransa'nn o zamanki siyas yaps gibi, o da, ehir dndan gelerek yerlemi ve toplumsal statsnde bir gelime gstermiti. Dominikenlerin retorik almalarn izlemi ve ok ey renerek kendisini bir belagat olarak yetitirmiti. Sennett'e gre, Lamartine de Savonarola da "zgn dnrler" deildi. Kamu hayatn belagatlaryla el lerinde tutmasn biliyorlard; ancak biri air, dieri ise din adamyd. Din adam olarak Tanr'nn retisini konumakla grev liydi ve akn bir belagat ortaya karmakla ykml kalyordu, kalabalklar eyleme tevik ediyordu; oysa Lamartine bir air olarak kalabal "pasifletirmeye" alyordu: "Rahip dinleyicilerden yant beklerken air yalnzca boyun edirmek peindeydi", diye yazyor Sennett. Rahibin retorii gn kendi kiiliinin tesine uzanmaktayd hep; halbuki Lamartine'in yaad dnemde "o an" nemliydi. ki durumda da izleyici pasif konuma brnmtr, ortak olan yanlar budur. Bu sorun, zannediyorum, kamusal alan asndan

gnmzn sorunlarndan birini oluturmaya devam ediyor ve hatta benzer rnekleri kendi lkemizin iinden bile verebiliriz. air politikacmz 19701i yllarn belagat ustas olarak karizmatik lider konumunda, gzel Trkesiyle ynlara umut vadediyordu. Gnmz koullar deiti, televizyonlarda belagat ustalarnn durumu da: Karizmatik din adamlarmz, Savonarola gibi bir ilahiyat olarak, bir aktrn etkililiinde cemaatine belagatla yaklamay biliyor: hatta alamakl sesinin kadanslarn bir aktr baars iinde ynlendirmesini biliyor. Bossuet'nin sylemi olduu gibi "Belagat sizi duygulandryorsa daha dindar olmanz gerekir". Gerekletirilen ey, Sennett'in yazm olduu gibi, "dsal tiyatro iin sahneyi kiliseden ehre tamakt" veya bu camii ekran araclyla kamuya tamaktr. Yalnz belki yle bir farkla: 19. yzyl toplumun badak olarak kabul edildii ve badaklatrlmaya alld dneme tekabl ediyordu. Halbuki imdi bir belagat ustas kendi cemaatini etkileyebiliyor veya bir siyasi parti kamu mekann belli bir oranda igal edebiliyor; mahremiyeti kamu-salla getirmeye alyor; ancak, paralanm bir "sosyallik" iinde, zorunlu olarak, bu mmkn grnmyor: O zaman da tahakkm tehlikesi bagsterebiliyor. Belagat-larn sessiz ve uygar ynlar iktidar altna almas, bu ekilde, yzeye kabiliyor. Kamuya Kar Kiiselleme Richard Sennett kitabnn son blmnde mahremiyetle (narsisizm, kiidlk, yabanclama, soukluk) birlikte kamusal insann kamu mekanndan yava yava ekilmeye baladn iddia ediyor. Jrgen Habermas da Kamusal Mekan kitabnn eitli basklarndan birinin nsznde Sennett'in bu yorumunun yanl olduunu yazyor. nk# kamusal alan demokrasinin ve sivil

toplumun koulu olmak zorunda. Pasifize olan izleyicinin Sennett "mlteci ruhuna" sahip olduunu yazyor. Kamusal alanda taraf olmak insanlarn karlkl ilikilerinde cemaat ruhuna bal olmak ve toplumlarda tekilerin yaratlmasyla niha-ileniyor. Cemaat ve kamu o halde taraftarlk yaratarak "kardelii" engelleyici bir gc vcuda getiriyor: Biz ve yabanclar. Kamusal alann yokluunda ise# Sennett'e gre, "insancl olduu sylenen ideallere" bir geri dn yapmak mmknlemektedir. Kiiselliin ve bireyciliin ykselmesi ise kamu fikrini yok etmektedir. Postmodern dnemlerde kamu alan zaten yerini televizyon ekran alanna brakmaya balamad m? Elektronik demokrasi fikri bile farkl bir "kamusal alan" anlaynn gelitirilmeye baladn gstermiyor mu bizlere. Bu konular tartan, bizi dndren, rneklerini sunan bir kitap olarak Kamusal nsann k malzemelerinin zenginliiyle N. Elias'n sosyoloji anlayna yakn bir almay sunuyor bizlere: Fiili ve hukuki olarak tarihi bir sosyoloji incelemesinin gnmz sorunlarnn balamnda ele alnp yazlmas. Cumhuriyet Kitap, 15 Mays 1997

SYAN LE BALANMA ARASINDA ENTELEKTEL 1930'lu yllar byk depresyonun, 1929 krizinin balad yllar olarak karanlklara alan ve rkl antisemitizmle buluturan tarihi ann ou kez balangc olarak grlr. Bu yllarda Fransz aydnlar kargaann ve umudun iinde birok alan kapsamaya almlar; Heidegger'in 1927'de yaymlanan Varlk ve Zaman adl eserinin muhteem atlm iinde varolu sorunu sonuna kadar yaanm ve hatta "arptlm"tr. Paris'in 19301u yllar iindeki entelektel ortamnda bulunan Srrealistler ve Le Grand Jeu dergisinin erevesinde toplanan aydnlar arasndaki R. Gilbert-Lecomte'un Nietzschevari yazlar dnemin "epistemesini" belirlemeye kalkrken; Koyre ve Kojeve'in Hegel dersleri ve konferanslar birok nl entelektel figr topluyordu: Bunlar arasnda Bataille olduu kadar, R. Aron, Merleau-Ponty, mehur psikanalist J. Lacan, sosyolog Gurvvitsch, edebiyat R. Quenneau gibi daha sonraki dnemde Fransa'nn felsefe, siyaset, sosyoloji ve edebiyat alanlarn etkileyecek figrler de bulunuyordu (Kitapta Kojeve'in etkisinin anlatld blm iin s.48-114'e baklabilir). Bunlar arasnda Bataille, belki de, Koyre'nin derslerini daha nceden dinlemi olduu ve Hegel zerine kitaplar edinerek, okuduu iin Hegel'e daha o yllarda ainadr. Bu derslere mlteci durumunda bulunan H. Arend de katlmaktadr. Bilindii gibi Kojeve derslerinde Hegel'den sonra Heidegger'i de konu etmekteydi (1933-1939 yllar arasndaki konferanslar). O dnemin figr "3 H" idi:

Hegel, Heidegger ve Husserl. Bu, daha sonra dier figre brakacaktr yerini: Marx, Freud ve Nietzsche. Besnier bize nce 1930'lu yllarda moda olan Nietzsche'nin nemli yerinin Koje-ve#in derslerinden sonra Hegel tarafndan igal edildiini hatrlatr. Gnmzde Fukuyama tarafndan ortaya atlan "Tarihin Sonu" tezinin nasl Kojeve'in Hegel seminerlerinde ele alnm olduu anlatlr. Kojeve, o zamandan tarihin sonu ile insann sonunun belirlenmi olduunu derslerinde belirtmekteydi. Ayrnt Yaynlar tarafndan yaymlanan, In Grbz'n evirdii Jean-Michel Besnier'nin mkanszn Politikas (Franszcas 1988) bu dnemin aydnlarnn tartmalarn gnmzn sorunlar iinde yeniden ele alarak gndeme getiriyor. mkanszn Politikas: Georges Bataille'n "patetik entelektel" kavram ile ele alnan aydn tavrnn sorunsallatrld ve Sartre'n balanm (angaje) aydn ile kartlk oluturduu kitap hem tarihi bir analizi hem de gnmzn sorunsallar iinde yark oluturacak bir abay sunmaya almakta. Bataille'n olaylar ele al, gnmzn kaotik dnyas iinde skp kalan ve ilkeler zerinde dnp duran, balanm aydn tipinin krizini gnmz sorunlar iinde yeniden yaayan misyonlarnn (dini bir kelime) bittii ileri srlen aydnlarn gncel konumunu ortaya koymaktadr. Ve Bataille zerine ele alnan Besnier'nin bu almas aydnn kendi hapishanesini kurduu zihinsel alann da, bu ekilde, gndeme tayor. Devrimler Metafizik Dokuyu Canlandrr Halk Cephesinden 1968 olaylarna kadar Fransa'da yaanan canl bir tartma alannn aydnlar tarafndan nasl okunduunu ve dile getirildiini zetleyen Besnier zellikle, 1979 ylnda len Maurice Clavel'in konumunu ilemesi bakmndan ilgin bir analizi

gerekletirmektedir: Devrimlerin en hzl noktalarnda duygusallkla aklcln kart varlk alannda aydnlarn olgularn ardndan gidiini anmsatan Clavel "her devrimin metafizik dokuyu yeniden canlandrdn" yazyor. Besnier yle yazyor: "Entelektel kendini eletirel bilme okuluna ne kadar verirse versin ve bylece artk onun iin irrasyonelin veya vlgerin iareti olan cokunun payn kapsamada ne kadar kararl olursa olsun, ilk gelen devrim onu srkler. Hatta bazen, tasarlanmasna akllca katkda bulunduu eletirel kavranabilirlik modellerinin yetersizliini bir tr mazoist nee ile" aklar. Bu durum aydnlarn Platon'dan beri gelen taraf alma tutumlarnn bir devam gibi gzkmektedir: Platon Sirakze kralnn danman, 20. yzylda Heidegger Nazi; Althusser Stalinist, vb. Foucault'nun da ran devrimine olan ilk hayranl onun bu konu zerine uzun sre eletirilmesini beraberinde getirmiti. 1978 ylnda "ranllar ne dlyor?" adl Le Nouvel Observateur'de yaymlanan makalesinde, Foucault ranllarn jeopolitik bir konumda yapt analizinde David anlamas sonras, Lbnan' Suriye egemenliine terkeden Amerika'nn, ran'da, Sovyetler Birlii etki noktasn yaygnlatracaklar bir yeni alann olup olmayaca sorusunu sorarken, Amerikallarn ah' yeni bir g ilikisi iinde, yeni bir "Kanl Cuma"ya srp srmeyecekleri sorusunu irdeliyordu. Savak'n efi Moghamdam'n grevler, niversiteli renciler, dini bayramlarn iklimi scaklatracak durumu karsnda alaca tavr sorguluyordu. Dnemde muhalefetin de ah'n danmanlar olan Amerikallarn da "genel bir serbestletirme" zerine hem fikir olduklarn hatrlatarak yazsn srdryordu. Sokak ise, o dnemde ayn azdan "Kahrolsun ah, Humeyni seni takip edeceiz" diyordu. Burada Fouca-ult'nun analizlerine daha fazla yer

vermenin gereksiz olduunu hemen hatrlayarak, Clavel'in nermesinin ciddiliine dnyoruz. Devrim anlarnn metafizii ortaya koymasna geliyoruz. Bu nermenin Sartre'n balanm (angaje) entelektel kavram ile ilikisi ak gibi gzkyor: Her trl maddecilie ramen "duygusal bir ontoloji" sorunu bizi iimizden yakalayp, bir yerlere doru frlatabiliyor ki, o yerde balanmamz mmkn hale geliyor. Besnier, Clavel iin "40'da direnii, 68'de de Gauelle'c solcu iken zgrlemenin hizmetindeki metafizik iktidarn sembol olarak yceldi" diye yazyor. Foucault ise onu "sabrsz, en ufak bir grltye atlayan, alacakaranla baran, kargaa isteyen bii olarak, ksacas devrimci deil; fakat zaman kesintiye uratarak, insanlar, topraklarnn ve insanlklarn dikeyliinde dorultan biri" olarak betimlemektir. Besnier, 68 olaylarndan 20 yl sonra "Mays olaylarnn" "kontrol edilemez olann metafizii ve lirizminin sicili altnda anlabiliyor" diye yazdnda, ne kadar lirizmin etkisine kaplmtr ve ne kadar hakldr bunu tartmak zorundaym zannediyorum. Tarihin "mutluluun alan" deil, ama "mutluluk dnemlerinin tarihin beyaz sayfalar" olduunu Tarih Felsefesi zerine Dersler'de yazan Hegel'i dndmzde ise bu beyaz sayfalarla metafizik arasndaki ilikiyi nasl sorunsallatra-caz? Metafizii eitli anlamlarnda da alsak, yani; fi-ziksonrasnn snrlar iinde eer bir bilimse, dier hi bir bilim ile kartrlmamas gereken bir bilim olmas ve cisimsiz dnyaya ait olan yani ar ruhlar, melekler veya Tanr ile bantsnda teolojiye (ilahi bilim) asla tekabl etmeyen ikinci anlam; Salt dealara veya biimlere tekabl edebilen nc anlam; ve deneysel bilimlerde ele alnabilen duyumsallm salt biimi olan drdnc anlam; hangisi olursa olsun, beyaz sayfa ile ilikilen-

dirmekte herhalde glk ekeceiz. Patetik Entelektel Sartre'n "Mao'cu yllardaki" demelerinden birinde "entelektelin kendisini feshetmesi gerektiini" dile getirme biiminin, Bataille'n entelektel yorumuna yakn olduunu hatrlatan Besnier, Sartre'n belki de 19301u yllarn Fransz aydn tartmasna geri dnmekte olduunu dndrtyor. Patetik entelektel figr bu balamda yzeye kyor: "Kesin olarak bir davaya bal olmayan" ve "bir yaratma istei" sunmayan entelektel tipi. Besnier, rnek olarak SorePin "miti"; Monnerot'nun "mttarihi"; Callois'nn "kutsal"; Bataille'n "imkanszfn gsteriyor. Besnier'ye gre "balanma" zerine gelien bir entelektel figr "artk miyadn doldurmutur". Bu entelektel tipinin sembol olarak da Georges Bataille' karmza getiriyor. Patetik entelektel iin Kt ve iyi kar karya deildir. Bataille "Piramitler de Akropol de Auschvvitz de insann iaretidir, insann eseridir" diye yazar. Bu adan Pasajlar adl eserini Bataille'a intihar etmeden nce brakan VValter Benjamin'e yakn hisseder kendisini. Politikann ahlaknn yadsnd yerdir patetik entelektelin yeri. Levinas'n yapt saptamay vurgularsak, "gcn Hegel'in retisinin arlndan alan mkanszn Politikasnda ahlak yoktur". Adomo'nun sorduu sorunun tersine "Auschvvitz'den sonra hl yaanabilir mi?"; Bataille'n patetik entelektel konumu "yaam hibir eylemin ardna gizlenemez" eklinde bir "cevap" getirir. Bataille iin, o halde, dirimseldir (vitalist) diyebiliriz. Besnier, Bataille'dan yapt alnt ile "imkanszn politikas, ok zml bir bilinmezden baka bir ey olmayan mmknn politikasn kefetmek iin en iyi yoldur" diye bitirir kitabn. Geri; Kojeve'in "tarihin sonunu ilan ediinden sonra, Fouca-ult da 1970'li yllarda "zgl aydn" kavramn

ortaya atmt; ama Bataille gibi, Deney adl kitabnda da gstermi olduu gibi, Hegel okuyuundan sonra, Nietzsche'ci bir okumay gerekletiren ve "egemenlik, erotizm, harcama, gibi kavramlarn sayesinde Nietzsche'ye, Marquis de Sade'a erierek, geleneksel Komnist Partisi izgisinin de solunda bir goizme doru kayan Bataille yapsalclk-sonras dnrlerine manevi nderlik etmitir. Georges Bataille zerine bir kitabn dilimizde yaynlanmas, Bataille'n Erotizm Gk Mavisi ve Deney kitaplarnn Trke'ye kazandrlm olduunu hatrlattmzda bu yeri gelmi almann nemli bir boluu doldurduunu syleyebiliriz. Cumhuriyet Kitap, 19 Eyll 1996

FORMEL OLMAYAN BR SANAT SOSYOLOGU: GEORGES BATALLE lmnden sonra konuya adn veren, zerine tartmalar, kollokyumlar, sergiler dzenlenen Bataille, yaz ile lm, cinsellik ile erotizm, ilkellik ile harcama arasnda kurduu paradokslarda birok felsefeciyi, sanaty ve sosyologu etkilemeye devam ediyor. Mistik olduu sylenmesine ramen Bataille iin Tanr'nn yeri hayatta olan bir boluktan baka bir ey deildir. Hristiyan mistiklerinin ve zellikle negatif teolojinin yntemini benimsemi olsa da; Sosyoloji Koleji'nin kurucusu olarak birok sosyologu ve edebiyaty buluturup seminerler dzenlese de, sanat ile olan ilikisi onu hep iirsellie doru yneltmi; ve dnyas, nihai olarak, edebiyatla btnsellemitir. Georges Batalle'm Sava Sonrasnda Yeri 1944 ylnda Bataille Sulu adl eserini yaymlar. Ayn yl Jean Paul Sartre, Bataille iin, Cahiers du Sud dergisinde "Yeni bir mistik" yazsn yazar. Burada Bataille, bann zerinde de bir gz olduunu ve bu ekilde Tanr'y grdn, alayc bir ekilde, iddia etmektedir. 1944 ylnda, Bataille, Nietzsche zerine bir almaya balar. Kitap, 1945 ylnda, Gallimard Yaynevince yaymlanr: "Nietzsche zerine, ans stenci". 1946 ylnda Critica dergisini kurar; bu dergi daha sonra mehur Critique dergisine dnr. Bu dergi hl kmakta; ve 1960'h yllarda, nemli makaleleri; (Foucault, Deleuze, Blanc-hot, Lyotard, Derrida gibi isimlerin makalelerini) yaymlamtr. lk saysnda Andre

Breton'un dikkatini ekmi olan Jules Mon-nerot'nun " Ahlaki Yn, Sosyoloji" makalesini yaymlar. Dergi 1948 ylnda yln en iyi dergisi dln kazanr. Bu yl daha sonra ok nlenecek olan Editions de Minuit'nn yeni bir dizinin mdrlne getirilir. 1920 ylnda Henri Bergson'un Glme (Bkz., Ayrnt Yay., 1996) kitabn kefederek Bergson ile yemek yiyen, Georges Bataille 1923 ylnda Freud'u kefetmiti ve Leon Chestov ile olan dostluu Georges Bataille' Dostoyevski okumaya tevik etmiti. 1924 ylnda ise Etnolog Michel Leiris ile dostluu, onu ressam Andre Masson ile tanmaya itecekti. 1925 ylnda Chestov'un Tolstoy ve Nietzsche'de yi Fikri adl eserini, Beresovski Chestov ile birlikte eviren, Georges Batail-le'n etkisi felsefe ve antropolojinin yan sra sanatta da belirgindi: Gzn Hikayesi (1928 ylnda yaymland. Bataille, bu kitab mstear adla Lord Auch adyla yaymlamt) Andre Masson'un izdii tabasklarla sslenmekteydi. Bataille'n yazd ilk erotik romanlardan biriydi. 1931 ylnda yaymlad Gnesel Ans ise yine Andre Masson'un izgileriyle tamamlanyordu. Bataille ve Etnograf 1928 ylnda, Paris'de, Colombus ncesi sanat sergisinde Alfred Metraux ve Georges Bataille Cahiers de la Republique des Lettres ve Des Sciences et des Arts dergilerinde bu sergi (En eski Amerika Uygarlklar) ile ilgili yazlar yazmak zere ortaklaa almalar yapyorlar. Bu yllarda Bataille hem felsefe hem de din ve teoloji almalarnda bulunmaktadr. Bu dnemde ethos, yani kltrel deerlerin hiyerarisi zerine olan makalesini kaleme alr Bataille. Tuhaf bir ekilde 1928 ylndaki bu makale bir bakma 1996 ylnda Beaubourg'da alan "Infor-me" adl serginin olduu (nk bu sergi zellikle Bataille'n "harcama", "erotizm" gibi temalar zerinde

durmaktayd) 1990 ylnda Amerika'nn nce New York, sonra da ertesi yl Los Angeles ada Sanat mzesindeki serginin geliimi ile alakaldr: Yksek ve Alak sanat arasndaki hiyerarinin yok olmas ve popler kltr. Fransz etnolog, Alfred Metraux, Bataille iin trenler ve mitolojiler zerine yzeysel bilgilere sahip olduu halde yaklam-larndaki kesinliin artc olduunu sylemekteydi: Yerlilerde-ki iddet havas, iirsellik ve korkunluk (Bu, tabii, Antonin Ar-taud'nun da korku tiyatrosu ile bir ekilde balantldr) ve ktlk. Azteklerin gizemciliine olan hayranl yerlile i ile birletiriliyordu. Azteklerin "askeri deil, ama s toplum olduunu" gstermeye alyordu. Bataille as toplumda mparatorluun gelimesine nem verildQS ban etme trenlerinin lgnlnn anlamsz olduunu ^ rak, iirselliin kurbanms yznn sava toplumlarda P ^ kn olduu tezi zerinde duruyordu. Bu nerme, Mali ^ ki'nin "kurumsallk olarak sava" ve "ilkellerde saldrnn ku ^ suzluu" arasndaki ayrma dayanmaktayd. Bu adan P so'nun at yolu takip ediyorlard, entelekteller. Bu donem de, Georges Bataille, Emile Durkheim'n akrabas antropoloa Marcel Mauss'un "armaan" rneklerinden yola karak "arma-an"n bys zerine almaktayd: Klanlar arasndaki buyu-sel ve karlksz mbadele sistemi. Bataille, bu sistemi Meksikal tacirlerin mbadele sisteminden yola karak ele almaktayd Mallar sadece ticari bir deer tamakla kalmayp ayn zamanda kutsal bir deere de sahipti. Bu da "armaan" denilen mbadelenin kutsallnda ortaya kyordu: Buna, Marcel Mauss, "Pot-la" adn vermekteydi. Romantizm ve Bakaldr Bataille, Baudelaire'i anlamann yolunun vahilerin kurban verme kurallarn anlamaktan ve airin topluma

romantik bir kar knn kapitalist toplumlarn retim zerine kurulu zihniyetlerinde yattn kabul etmekten getiini ileri srmektedir: Romantizm, kapitalist sistemin tm reticiliini ve retim glerinin gelimesi temasn reddetmekte; ie yararrazlga, serserilie, yararszla sndn belirtmekteydi: Baucfelare, bu nedenle, sisteme ve almaya, sadece yarar iin almaya kar kmt. Birey topluma kar kmakla toplumun ondan beklediini de yadsmaktayd. Toplum ve birey, bu anlamda ayr ynlere gidii gstermekte, Ktlk (Elem) iekleri airin vicdani ynn hazrlamaktadr: Fahieler, frengi, yararsz bir y^ samda dandy'lik. "Birey ne olmay baaramyorsa toplum ^ olur" diye yazar Bataille. Yabanlarn "kurban eylemi", toplu^te. gelecek kaygs zerine deil, imdiki zaman zerine ekmklarn imdiden almaktadr. Bu kaynaklar ise "yarnn muhafaza eden kaynaklardr". Ktlk ieklerini yara-1 tam da bu kapitalist toplumdu: Tren yollaryla d-ulam alarnda gerekletirilen retim biimi; s-ve art-deer zerine kurulu bir iktisadi siyaset. Kutsall-fU k olduu, maddiyatn ykclna ba kaldran bir roman-^ iinde air ilkellie soyunmaktayd. ilerin, yine retim tlZ rine kurulu isyanna bile kulak veremeyecekti; nk nemli |an "yararszlkt". Modern devletin reddettii tm deerler bylece romantik deerler oldu. Ancak; Bataille, burada bir romantizm savunmacl yapmaktan uzak, romantizmin deerlerinin Baudelaire#in yaamyla zdeletiini gstermektedir. Gemii ycelten bir romantizm anlaynn, elbette, farkndayd Ancak; kapitalist toplum ile romantizmin buluma noktasn da gzden rak tutmuyordu: Romantizm gemii yceltirken, bu deerleri yararclk ilkesiyle de uzlatrmay baarmt. Sistem bir kez daha bakaldry iine almay ve kendisiyle btnletirmeyi baarmt. Bataille, bireyin

isyankrlnn toplum karsndaki zayflnn da farkndayd: Bir kere romantik deerlerle isyan bayran aan birey, kendi dini ve ahlaki deerleriyle kamakta olduu toplumu yeniden iinde hissediyor ve onunla btnleiyordu: Yersizyurduzlama her zaman yeniden yerini yurdunu bulan bir pratii gerekletirmekteydi. Bu toplumun kodlarna kar kamamann verdii bir zavalllkt: "Feodal toplum iin hiyerarik dzen ne kadar gerekliyse birey de burjuva toplumu iin o kadar gereklidir". Bu, bireyleme arzusunun ne kadar sistemle ve zellikle kapitalist sistemle btn-'etini gsteren Bataille'n unutulmaz satrlardr. Foucault, aJn[ eyi /Vap/ sanen/n Tarihi'nde hcre sistemi ile birey arasn-akl 'lkiyi gsterdiinde yazmaktadr. Bataille iin "Benimsen-' biimiy|e romantizm, burjuva bireyciliinin burjuva kart kumundan baka bir ey deildir". adan Baudelaire'in yaklam iirin lm ruhunu canIrmaya-all?an bir aba olarak gzkr; ktln byen etk'lenm ve sadece ktlk iin ktlk yapmak iste-Varar iin veya kar kt ilkelere yenisini yerletirmek iin deil; o nedenle, imknszn bir politikasdr Bt l da bulduu. Zaten bylenme de iradenin kaybolma e ^ Orv mas, demek deil mi? radesiz, alkantl sularda lan tyolco1* air ve iirsellik. n arar iirsellik ve Ktlk Max Bilen, Magazine Litteraire'de (Haziran 1987) "jjrs h ney11 adl yazsnda Bataille aslnda, edebiyatlardan ok fi*" zoflara yem olmutur diye yazmaktadr. Eserlerinde metafi k sosyoloji, iktisat, yorumlarna yer verilmitir; ancak, Bataille daima edebi bir kiilik olmaya devam etmitir. Bataille iin Edeb yat "ya her ey ya da hibir ey" anlamna gelmekteydi; sadece snrszl belirleyebilecek edebiyat, yani baka bir deyile, yaz

"lsz bir harcamann trajik yeinliine" sahiptir. Bataille, iirsel sanatn bizi her trl aknlktan ve gizemcilikten kurtaracana inanmaktayd. Bataille, bu yaz deneyi sayesinde iirsel vaziyetlerin vecd durumuna ulaabileceini iddia etmekteydi. iirsel vaziyetin zgnln ve zerkliini olumlayan bu tekil "i deney'i yaamay renmek iin ise, hayatn kaybolan enerjisinin yeniden bulunmas, yeniden gncelletirilmesi gerekmekteydi. Bu zaruret bizim hayal gcmzn snrlarn zorlamakta ve snrlar geniletirken yeni snrlar belirli klmaktadr. Bu sre zarfnda Bataille'n gelitirmi olduu teknik bedenin ego'dan bamszlatrlarak, kiisizletirilmesini salayacaktr. Bataille, Sulu adl eserinde "ben ve lmm birlikte Dars'nn rzgarna kendimizi brakyor ve benin yok olduu bir alana doru alyoruz" diye yazmaktadr. Bu sayede, varlk plak olarak kendisini ortaya koyabilecektir. zlenebilecei gibi, Heideyger ve Sartre ile "varoluu" bir felsefenin hakim olduu yllarda Geor^ ges Bataille bambaka bir alana doru alyor ve varln ortaya kmas iin kiisizletirilmi, kimliksizletirilmi ve bensz^a tirilmi bir "paralanm zne" arayna giriyor. Bu alan y daha sonra Blanchot ile birlikte Foucault, Deleuze ve Dern gibi filozoflar mesafe alacaklardr. Blnmeyi, parate^ benlii benlikten kurtaracak bir mezar aray, Bataille i1 adlandrlacak bir sre amlamaktadr. Dnyann \- q \le koparlacak balar sayesinde varlk, gereklik olaUtUn a konulan peenin ardnda tm plakl ile grnr ak ^aktr (burada Heidegger'in gerein ne olduu sorusunu ''T 'unda, daha dnmeyi dnmeye balayamadk ekln-Sl erein hep bir peenin ardnda yatan baka bir pee ol-- arn de anmsatmakta yarar var), yaratc sanatsal U liyet daha akla

kavuabilecektir. Bu sayede, her trl sis->min dnda aranabilecek ve "varln alann l ile zdeleti->cek" gecenin karanlnda oluabilecek bir dn veya bir lacerann yolu da alacaktr. Philippe Sollers, Bataille'n bu ylar iin, "ne dncenin dnce ne de edebiyatn edebi-t" olduunu yazmtr. Bu edebiyat sayesinde snrlarn krl-ml belirlenmektedir. 1957 ylnda, Gallimard yaynevince yaymlanan Edebiyat ve )tlk adl kitabnda (Ayrnt Yay., ev.; Ayegl Snmezay, 1997), Bataille "edebiyatn hi de masum olmadn ve hatta sulu olduunu iddia etmektedir. Ktlk edebiyat sayesinde toplumsal deerini bulabilmekte, iletiim de bu sayede gerekletirilebilmektedir. Edebiyat sayesinde ahlak hakkaniyetin yolunu amtr; "sulu olan edebiyat" en nihayetinde "kavuulan ocuksuluun ta kendisidir". Edebiyat, bu anlamda drstlkle ayn anlama gelebilmektedir: Kafka'nn drstl. Kafka'nn drstlnde ktlk "en yksek ahlaki deeri" tayabilmektedir. Blanchot'nun Bataille iin yazm olduu gibi, edebiyatta yazar Bataille "konumaktadr"; yazma eylemini konumaktadr; yani yazarken, ayn konuurken yaplabildii gibi, yaz srasnda dnlmektedir. Bataille yazy tm ahlakllnda bir yazma j^ konuma sreci olarak ele almaktadr. Hakkaniyetin aray Ed lUre^ '^nc'e 9er5e9e kavuabilecektir. Tekrar ediyorum: eb|yat ya her eyin zdr ya da hibir ey". nce ^n^fue dergisinde yaymlanan bu yazlar yayma aVanlar tarafndan kyaslanarak ele alnmlardr: "Metnin hazrlanmasnda drt ayr biimden" yararlanlmtr. Mak el yazmalar; dergide yaymlanm hali; makalelerin elle tilmi bir kopyas; Edebiyat ve Ktlk'n el yazmas Bat edebiyatn gerekletirilmesi

iin "yasalarn ihlal edilmesi" yasakama kavramna bal kalyor; snrlarn belli edilmes' T snrlarn krlganln ve esnekliini de gstermektedir- d w ile hesaplamann bir yoludur yasakama; ayn zamanda da d ay ama demektir. Yasakamay gerekletirmek iin snrlarn almas ise insann kendi kendine ve dierlerine cesaretini gstermesidir; edebiyat o halde bir gsterme eylemidir, bir prak-sistir. Bataille otantik edebiyata rnek olarak Zeus'un yasalarn ihlal eden Prometeus' rnek gsterir; otantik yazar ise, "etkin toplumun temel yasalarna kar kma cretini gsterendir. Burada yazar bir yasakaan olarak sulu olduunun farknda olan kimsedir; toplumu deitirmeye ve dntrmeye cret gsteren kiidir yazar. Bunun da bilinli olarak farknda olandr. Seilmi bir kii olarak yazar cokuyu gsterebilen ve tasarruf edebilendir. Kitapta izlenebilen yazarlar; Emily Bronte, Ba-udelaire, Michelet, VVilliam Blake, Sade# Proust, Kafka ve Jean Genet. Bunlardan her biri tuttuklar yolda, bu creti gsterebilen, tehlikeli olduu kadar insana zg olan kararl ilerini barndran "sulu bir zgrl" edebiyat denilen eyleme tc yabilenlerdir. rnein Sartre# Baudelaire iin "ktlk iin ktlk yapr nm tam olarak" rneini sunmaktadr. "Hl iyilik olarak ka edilenin tam tersini kastl olarak yapmak" bu anlama gelrr tedir. Ktlk istenmeyeni istemek, isteneni de istememe Baudelaire, bu anlamda, tanrtanmazdr; ama bir "tanrltan'rd zn Tanr hakknda" phesi yoktur; nk Tanr'nn olma g konusunda kararn oktan vermi olan bir kiidir. Tanr a dece, tpk Hristiyan inancnda lanetlilerin olduu gibi/ n edendir. Tanr "sevecendir ve bu ekilde kk drr. ___xj._ :. .::": u:___\,________.^ ,: \*z.*.;\\l\r\\\ nnunla ^'

dece, tpk Hristiyan inancnda lanetlilerin olduu gibi. edendir. Tanr "sevecendir ve bu ekilde kk < elbette ki iyilii bilmek zorundadr ki, ktl v..n yabilsin ve ktln yollarna ulaabilsin: "Cehennem ^ gerekten zgr olan insann o mthi yalnzlnn sn benzeyen bir yalnzla ular". Baudelaire ve Elem iekUKtln ve iyiliin tannmas ve batan kabul edilmesi-ktln iyilii batan karmasdr; aalamasdr, tpk sk oyununda olabilecei gibi, bir kandrma veya saptrma midir yili' tan ve bil ki, onun masum olmadn anlaya*'k ktln yollarnda "elem ieklerini" atrabilesin: Baude-laire'in iar. Ancak ktln kastl yaratm, yani hata, iyiliin kabul edilmesi ve tannmasdr. Ktlk, bu anlamda iyilie minnettardr ve ktlk olmakszn iyiliin de olamayacan anlamak demektir. Bataille bu yazsnda Sartre'n Baudelaire'in iirinde "ktlk" esinin zerinde durmayarak, nemli bir eyi atladn yazmakta, bu ekilde Sartre ile olan hesaplamasna yeni bir katkda bulunmaktadr (bilindii gibi Bataille ne Andre Breton ne de Sartre ile anlaabilmitir). 1943'de Bataille Deney kitabn yaymladnda, 1905 doumlu olan Sartre "Yeni Bir Gizemci" adl makalesiyle Bataille' kyasya eletirmekteydi. Ona gre Bataille, Jaspers'in ve Nietzsche'nin dt hastala yakalanmt: Elinde bir ey kalmam, Tanr'nn skuneti karsnda elinden silahlar alnm, hatralarnn nostaljisi iinde ne olursa olsun yaamaya almakta. Bunlara "artakalanlar" ad irilir. Sartre'a gre, artk burada anasn, babasn, sevdiini, Tanr'sn kaybedenin zayfl sz konusudur. Bu da psikanali-?ln iidir. Bundan byle ikisinin arasndaki diyalog "sarlar diDu" haline dnr. ataille'a gre ise; Sartre, kurulu dzeni yinelemeyen bir a-

e|e almaktadr; bylece ahlaksal bir sorunsal etrafnda d- rmaktan teye gidememektedir. Ancak, Baudelaire'in ^Uk 9b hata yapmakta olduunu, Ve hatta bunu tercih me !! ya.2an Sartre'a bu saptamasn teslim ediyor. Buna ra-Pierr' u blr ergen!ememe hali olmaktan ok bir tercihtir, tpk ^ehm C'aStres#ln (Devlete Kar Toplum, Ayrnt Yay., ev.; masnjet Sert~Nedim Demirta, 1991) "vahilerin devletin olu-tail|e dengelleyen" bir teknii gelitirmelerinde olduu gibi, Ba-k daha ncelerden ergenlememe halinin bir "eksikJik" olmadn, yerinde bir ekilde, vurguluyor. Hatta bu tercihin adn da koyuyor: iirin tercihi. Kendi kendisini mahkum etmeyen insann, ktlkle bulaamayan insanolunun kendisini de sevemeyeceine inandn yazyor Bataille. Bu dnyay bilmedii iin Bataille, Sartre' "knayacak olmadn" belirtir; bununla birlikte yeni bir dnyaya giremeyen Sartre'n dna tanarak, iir, yeni alanlar hakimiyeti altna almak konumundadr, nk bilindii gibi, "ilkellerin bysnde bile, ileme anlam kazandran o ilemin etkisi deildir; bynn etkisi iin, esas olan bu etkiden bamsz olarak, ncelikle gerekli olann, ona katlmn canl anlamdr". iir, o halde zne ile nesnenin, imdiki zamanda bulumasdr, kaynamasdr. Burada her para dierini amak zorundadr. iir kalc olanla geici olann varlkla varoluun nesneyle znenin bireiminin peindedir. Bu anlamda, Baudelaire'in sanat anlayndan uzaklam olmayz: Edebi olanla en uucu olann birliktelii. Bataille'a gre ise, iir bu dnya ile insan arasndaki zdelii vurgulamaktr. Bir yandan iade eder bir yandan da iade ettiklerini yakalamaya alr. iir iade etmek eylemini kollamak zorundadr. Bu ekilde de airi kolektif bir zne olarak ele almak durumundayz. Yukarda yazm olduumuz gibi, benliini blen, paralara ayran ve kii-sellemeyi engelleyen bir tavrdr

bu, tpk airin kendi ergenliini engelleyip, ocukluunu bulma istenci gibi: "ocuk yetikini reddetmekte zgrdr; ancak bunu yapabilmesi iin yetikin olmak, yani zgrln yitirmek zorunda kalr: Rousseau'vari bir tema deil mi bu? yle ki, bireyin kolektif bir zne olarak, doyumsuzluk halleri, hayal krkl yaratan ve bir yoksunluu ortaya koyan nesneler, bir yerde, "birey' geriliminin de, kendi yanltc biricikliinin de ulaabildii tek biimlerdir". air bu gerilim iinde, erdemsizlii, iyiliin basksn ret ve inkarla iradi bir gerilime evirir. Varln srdren air bylece, iirin kart konumuna girer. "Hedef lmlyken o hedefini lmszletirir". air can ekimekten baka bir ey yapamamaktadr artk; Baudelaire'in arzulad imkanszln sonu yoktur. Bataille' Yakmal m? Devrim srasnda Fransz edebiyatnn zayflna gl bir yaz ile kar kan Marki de Sade'n, Kafka'nn edebiyat ile hibir ilgisi olmasa bile, Kafka ile ortak bir yan vardr: Simone de Beauvoir'n "Sade yaklmal m?" adl yazs gibi, 2. Dnya Sava-'ndan ksa bir sre sonra Komnist bir dergi (Action) "artc bir konuda bir anket" ortaya atmtr: "Kafka yaklmal m?" te Bataille bu iki yazar ortak noktalarnda ele alyor, ktlkle olan balar. Lanetli yazarlarn, paradoksal ve kmazlarla dolu, imkansz konumlarn ele alan Bataille, ayn zamanda Fransa'nn sansr tarihine giren nemli bir yazar: Eros'un Gzyalar son sansre urayan kitaplardan biri -tabii son yllardaki bir iki siyasi kitab saymazsak ki, bunlar da, nihai olarak kamuya baka yollardan da olsa ulatlar-. Kafka, daha hayattayken Action dergisinin anketini cevaplandrmt: Kitaplarnn yaklmasn dilemiti Kafka. ldkten sonra kendisine ait olan hereyin yaklmasn istiyordu Kafka. Bataille'n ise baka bir konumu var felsefe tarihinde: VValter Benjamin kendisine spanya

snrn gemeye alrken, bir aksilik sonucu, geemeyeceini dnerek intihar etmeden nce "Pasajlarn el yazmalarn brakmt. Esiz bir eserin kurtarcs olmutu Bataille. Sansre uramam, sahte adlarla pornografik kitaplar yazm ve lanetlileri ele alm olan Bataille'm kendisi de bir lanetli: Hem gizemci hem de sapkn. Bize nemli bir edebiyat brakt gerisinde. zgrlk ve ktln birlikte ele alnmasna kar kan Sartre' kmazlara sokan edebi almalaryla, "retim toplumunun elikilerini edebiyatta ve toplumsal durumda gsteren yazlaryla "tek bana imkanszlk sunan" bir yazar. Erotizm, harcama ve ktlk deil mi ilkellerin vahiliini ortaya koyan? Bataille da modern toplumlarmzn kabul edilemez, dayanlamaz adaletsizliklerinin eiklerinde artakalan ilkellikleri ortaya koymak istemiti. 1962'deki lmnden sonra onu gmmeli miyiz yoksa yak-malt m? Baka bir seenek ise; onun yazlaryla zihnimizdeki koru yeniden atelemek olmayacak mdr? 1961 ylnda Express dergisinde kendisiyle yaplan bir syleide yle yazyordu: "Biraz abartacam belki, ama lm bana dnyada en komik eymi gibi geliyor. lmden korkmadm iin deil! Ama korkulana da glnebilinir. Hatta, gitgide glmenin, lmn glmesi olduuna inanmaya bile baladm." Mezarnda sadece rakkam-lar, ismi ve soyad var: Georges Bataille, 18971962. Cumhuriyet Kitap, 11 Eyll 1997

KTLK YOLCULUKLARI Baudrillard 1987 ylnda Galilee Yaynevi tarafndan yaymlanm bir metninin giriinde kendi "sosyolojisinin ana kavramn simlasyon olarak vermektedir; Borges'in bir ktphanenin paralar boyunca kaybolan bir uygarl yeniden oluturmaya almas gibi, Baudrillard da "yok olmaya ynelen" bir uygarln son kalntlarnn simlasyon eklinde ayakta kaldn ileri srmektedir. Baudrillard'n almas nesneler sisteminden hareketle balad. Ancak kendisinin de belirtmi olduu gibi "postmodern" dnyada artk nesneler sistemi falan kalmad gibi duruyor. Eletirel dneme ait olan nesneler dnyas, tketim toplumunun ortaya kt dnemlere ait olarak gemite duruyor sanki. Farkllk mantnn bilind ile kurduu iliki iinde, kullanma ve deiim deerinin tesinde mbadelenin gerekletirdii bir sistemde nesneler sorun edilmekteydi. Bu dnem ayn zamanda eletirel zihniyetin hakim olduu yllard Baudrillard'a gre. "Tm bunlar geride mi kald" sorusunu, bir ekilde, Baudrillard ile 1993 ylnda yapm olduum bir sylei srasnda sormutum. O da bana "Hibir eyin bitmediini"; ama yine de "gzel zamanlarn, yabanclama zerine konuma zamanlarnn" geride kaldn vurgulamt. Bu anlamda kendi sosyolojisini bilimsellik veya gerek zerine oturtmaktansa bizi ve kendisini kandran medya ve teknolojinin gereinden ok, kendi hayalgcn altran bir yolucu gibi sosyolojiyi dndn

sylemek istemekteydi. Artakalan bir elyazmasnn zerine dnen ve elde daha iyi ariv dokmanlar olmadndan dolay bununla yetinen, bu veriler zerine toplumun zmlemesini yapan bir seyyah olarak dnebiliriz Baudrillard'. Gnmzde; neredeyse anlam kalmamaya balayan nesne ve znenin ayrmnn mmkn olduu dnemlerin sembolik alglann bize sunmaya alan Baudrillard, znenin aynas yerine terrizmin, cinselliin virslerin aynasndan dnyaya bakmaya balyor. Aydnlarn ve Reklamclarn Baarszl Tketim toplumunun reklamclarnn syleminin insanlara deil, ama sadece reklamclara hitap ettii tezinden yola karak; gnmzn iletiim ve bilgisayar teknolojisinin de bizlere, sradan insanlara deil de bu ii bilenlere hitap ettiini vurgulamak istiyor. Bu balamda, aydnlarn da daha bandan beri hep kendi aralarnda konuup durduklarn, halka deil, kendilerine hitap etmekten baka birey yapmadklarn yazyor. Bu znt verici durum aslnda teknolojinin olduu kadar, aydnlarn ve reklamclarn da baarszln gstermekte deil midir? Bireyin kendi kendisiyle bakir bir ilikiye girdii gnmz teknolojisinin pornografik zihniyeti, gerei olduu kadar sahicilii de yok etmiyor mu? Baudrillard u rnei veriyor: Bir por-no film ekimi srasnda szde sevien ve orjiyi canlandran tipler arasndan erkek kadna, ekimden sonras iin soruyor: "Orji-den sonra ne yapyorsun?" Bu soru sevimeden nce sorulacak; erkein kadn tavlamas iin nce yemek yemek, bir eyler imek iin sorulacak bir soruyken, ncelikle orji srasndaki ekimden sorulmas nedensellik ilikilerinin iinin boaldnn bir gstergesi olarak m bize sunulmaktadr? nce ve sonra mantnn yer deitirdii bir toplumda, olaylar, savalar ve nlemler de bu mant stratejik

olarak takip mi etmektedir? Ekran karsnda sevgilisiyle ilikiye giren ve "dokunmann olmad " (VVenders'in Paris-Texas' veya Exotica filmleri bu konuda rnek olabilirler ve ikisi de dokunmann yasak olduu gibi, pmenin de dudaklar birbirine demeden hissedilerek gerekletirildii gereki sahneleri bize gsteren filmler), sadece cinsel fan-tazmalarn retildii ve ilikilerin sadece bir cezbetme, tavlama eklinde kurulduktan sonra bir daha dokunmamacasna virslerden korkan insanlarn dnyasna doru tayor bizi Baudrillard. stelik de bir bilimkurgu yazar deil, bir sosyolog. Gndelik yaamn evriminde grnrde yrngesine oturmuluu gerekletiren, gerek oturma yerlerinin birer "uzamsal-mekn" haline geldii toplumlarmzn betimlemesini yapyor burada; artk, metafizik sona ermi ve hiper-gereklik ban gstermitir. Her birimizin bir kii, bandan dramatik olaylar geen# belli bir bilind ve psikolojisi olan kiiler olmaktan ok birer terminal noktas olduumuzu sylemek istiyor. Alardan kurulu bir terminal (geli-var noktas olarak kii) olduumuzda ise# znelliimizin, nesnelerle olan bamzn, metafizik zihniyetimizin sonuna gelindiini bize im ediyor. Bu adan da terrizmin bir rehinesi haline geldiimizi iddia ediyor. Ktcl zerine alm ve her trl viral tehlikeye kar kendi kendini korurken baklk sistemini zedeleyen Bat uygarlnn artk ktl "tekilere" braktn; ktden konumann bile ho karlanmad bir uygarln, yani Bat'nn iyilik timsali olarak varln srdrmeye alrken; slam'n ktln temsili olarak Bat'y tehdit ettiini, Bat'nn dengesini bozduunu yazyor. likilerin stratejik olduunu yazan Baudrillard aslnda bu ilikilerin yeni boyutuna deiniyor: "Kesinlikle

ortaadaki gibi olmayan ve ahlaksal ya da dinsel deil de stratejik terimlerle deerlendirilmesi gereken bugnk slam, btn slam, Dou Bloku lkeleri de dahil olmak zere (kitabn yazl tarihi gz-nnde bulundurulsun, A.A.) Bat sistemini yalnz brakmaktadr ve zaman zaman tek bir eylem ya da tek bir szle bu sistemde gedikler amakta ve tm deerlerimiz bu gedikten bolua dmektedir (Bkz., Ktln effafl, eviren: Emel Abo-ra-lk Ergden, Ayrnt Yaynlar, 1995, s.81-82 Franszcas 1990'da yaymlanmtr.). Burada da grlecei gibi, uzay mekiinin veya havada giden bir uan basncnn deiimi ile her eyin darya doru szlerek yok olduunu gsteren bir metafor ile konuan Baudrillard uzay-mekn ilikilerini insanlar ve lkeler aras ilikiler olarak alglamaya alyor. Bat'nn "ktl dile getirmeyi" unuttuunu ve bu yzden de Rudi davasnda olduu gibi, Humeyni'nin ve takipilerinin rehini olduunu saptyor. Bir Bat eletirisi olarak ele alnabilen metni "nsan Haklar" sylemini barmaktan teye gidemeyen Bat'nn elinin ve kolunun bal olduunu daha Bosna sava ncesinden vurgulam oluyor. rtk iddet Toplumlardaki iddet esinin ve ultra-liberalizmin rinden biri olarak kabul edilen Thatcher'in ngiltere'de letirdii iddetin Hooliganlarnkinin bir baka yz ol ^ teye gidemediini yazarken; futbolun iddeti ile devlet'" ^ deti arasnda bir paralellik kuruyor. Futbol malar iinde nanlar "rtk-iddetin" billrlamasn gstermekten baka ^ gsterirler sorusunu soruyor. Toplumlarn bu iddeti umur ^ mazcasna izlediklerini saptayarak, bu vurdumduymazln d man glerin arpmas olmaktan ok, bir i ekime olarai yaanmakta olduunu iddia ediyor. Hooliganlarn ve

liberal ik tisatn iddetinin; ikisinin de ayn vurdumduymazlk iinde top lumlar iddete doru gtrdn ve devletin de nlem al mak yerine olaylara dardan katlan bir seyirci olarak kalmak tan ziyade hattaf bazen, kendisi iddet unsurunu ortaya koydu unu gsteriyor Baudrillard. Bu balamda da# spor karlama larnn bir eit sava gsterisine dntn irdeler: Bu an lamda Rambo filmleri, yahut Olimpiyat ovlar, 1936 Ber lininden ok farkl gibi durmamaktadr: Benzer terrist g ayn tip bir mant ortaya dkmektedir. ki yzl ve iki kutupl bir milliyetilik anlay, ayn zamanda yeni-sa zihniyetinin d< bir rndr. Kimi modern devletlerin "canavar yaratma" polit kasna, zellikle Thatcher'in madencilerden bir "canavar yarat ma" baarsna deinen Baudrillard, Hooliganlarn stratejisiyle yukarda ele alm olduumuz biimiyle, Thatcher'in stratejisi nin benzer olduunu irdeliyor. Aslnda, mikro ve makro iddet arasndaki benzetme biim lerinden biri olan bu yaklam, ayn zamanda, toplumlarda minyatrlemenin gerekletirildiinden bahsetmekte. Zama uzaktan ynetme, uzaktan kumanda ile minyatrletirlmek e dir. Ayn zamanda bedenler ve zevkler de. Pornografi bu ^ yutlarda ele alnp; paralanm bedenlerin belli ksmlar, cm organlar bytlmekte, ancak vcut kltlmektedr, a lanmaktadr. Corafi alan gibi vcutlar da sahneye koyulma j zaman ise sahneye koyularak yava yava yok olmaya Sivasetin, sanatn, cinselliin sahneye koyulmas ok-kta 'umuak bir beden haline koyulmay beraberinde getir-^' Vd r Ayn ekilde; kamu mekannn yok olmaya balamas, e n zel mekanlarda telematik iliki iinde yalnz brakt ^ bekaret konusu da reklam sektrnn iine yaramtr. ^ 3 mekan yok olmaya yz

tuttuka reklamn mekan ekran-izi doldurmaya balamtr. Tketim zerine kurulu bir lumsallm son boyutlar haline gelen bu durumda, reklam kamu mekanlarnn (sokaklarn, tiyatrolarn vb.) dna, ama evlerin iine doru ekilmitir. Ortak reklam alglan bile znel bir ereveden gemeye balamtr. Kamu sahnesi veya kamu mekan yerine; uucu dallanp budaklanmalarn, havalandrmalarn dolam mekan hakim olmaya balamtr. Ancak; Baudril-lard kamu mekannn ortadan kalktn sylerken, hepimizin evlerimizde kapal bir ekilde dnyay izlediimizi de vurgulamak istemiyor. nk ona gre zel mekann yok oluu da kamu mekannn yok oluuyla birlikte gerekletirilmektedir. Ne kamu mekan bir gsteri alan, ne de zel yaammz ve mekanmz gizli bir alandr artk. Gizli olan yanlarmz televizyon programlarnda konuulmakta, srlarmz aa kmaktadr. znenin nesnelere kar tavrnn silinmesi gibi, i mekann da dars ile ilikisi yer deitirmeye balamtr bu dnyada. Gizli srlarmz kamu iinde tartlrken (ecinsel ve transsekellerin cinselliinden, gizli sapknlklarmza fantazmalarmza kadar her ey kamu nnde tartlmaya balanmtr), medyann konusu haline gelirken, dnyann her bir taraf ekranmzdan ge-hP gemektedir. Duvarlara yazlan graffitiler ise yeni dnyam-2'n yen "varolma ekillerinden" baka bir ey gibi gzkmyor: dadaym, varm" diyen altml yllarn sylemini duvarlarmz destekliyor ve grnr klyor artk. Stats seyvU/'aya do9ru giden bir dnyada, hayalgcn altran ^alvsosyolog, 0 halde, niin kuram yapmaktadr? Baudrileklet" ^e^ClG cevapl|yr: "Kuramn stats geree

kar ger-5 inlen bir meydan okumadan baka bir ey olamaz. Veya daha dorusu bunlarn ilikileri karlkl bir meydan okumadr nk gerek, phesiz, bizatihi kurama kar bir meydan okumadr. Bu, nesnelerin nesnel bir durumu deil; ama, zmlemenin radikal bir snrdr. Bu snrn tesinde ise, hibir ey ona bal kalmaz, ona boyun emez; ve artk sylenecek bir ey kalmaz. Ve zaten, Baudrillard iin kuram geree boyun ememek iin yaplmaktadr. Ve, gerein eriilemez snrnda durur. Bu anlamda "kuram betimlemek ve zmlemekle yetinemez ayn zamanda betimledii evrende olay yaratmak zorundadr. Bu yzden ayn mantn iine girmi olmas gerekir ve onu hzlandrmas lazmdr". Yani kuram kendi kaderi zerinde nceden bir eyler sylemek zorundadr. Buradan da anlalaca gibi, Hegel'in "Filozoflarn olaylar yorumlamaktan baka bir aresi yoktur" nermesinin ok telerinde bir yere doru eilir Baudrillard; orada, artk, olaylar nceden yaamas ve erkene almas gereken bir kuramdan bahsetmektedir. Ve zaten olu halindeki dnyay betimlemektedir Baudrillard; olan deil. Bu ekilde de kuram kendi kendinden sapma yapmal ve kendi kendinin etrafnda dnerken, kendisinden de uzaklamaldr. Zaten tarih byle yapmam mdr? eyleri doalarndan koparr ve mitolojik kkenlerinden ayrarak zaman iinde onlar ters yz eder. Bugn, eyleri tarihlerinden, zamanlarndan ve nihai sonularndan koparp almak lazmdr ki, onlarn bilme-cemsiliine, kaderlerine yeniden ulaabilelim. Ulatmz yer ise her trl zgrlemelerin yapld ve artk orjinin sona erdii yerdir. Bundan sonra her ey birbirine karr: Politika trans-politik; cinsellik, transseksel; sanat trans-estetik; iktisat ise trans-ekonomik hale gelmitir/ Baudrillard sorar: "Orji bitti, imdi ne

yapacaz?" te, yaplacak olan, Baudrillard'n belki de, yukarda ele alm olduumuz kuram ve erkene aldklar zerine yazdklarnda bulabiliriz. Toplumlarda yaanann kuramn olaylar zerine ncelikli bir ekilde ele almak. Baudrillard bunu yapyor; ama ayn zamanda erkene almak, nceletirmek iin de gemi olaylardan yararlanmasn Bkz , Ktln effafl, s 9-37 biliyor: Bir Borsa bunalm, bir futbol ma gemi bir grng olarak gelecek olan dnyamz kuramsallatrmaya yaryor. Ar bir temizlik ile mikrop ve virslerin yanszlatrmaya allma-syla uygarlmzn kendi baklk deerlerini altst eden Bat medeniyetinin k resel leti rd i i olgular izleyen bizlere yeniden yaam glerimizi kazanmamz iin biraz daha mikroplarla har neir olmamz gerekip gerekmedii sorusunu soruyor. Her eyden arnm, aseptize olmu bir ortamda, mukavemet odaklarmzn da zedeleneceini anmsatyor, Baudrillard. Nesnelerin doasn koparan tarihi tersyz etmeye alrken, ayn zamanda nesnelere yeniden doasn kazandrmaya alyor. En azndan kuram bu deneyi yayor. Glgesini yitirmi ama ayn zamanda da effaflaa effaflaa grnrln de yitirmeye balayan, n tm kll altnda grnmez ve glgelenmez bir biime girmekte olan insan dnyasnn en aydnlk deerlerini ortaya karan ve bunu yaparken de yok etme tehlikesini beraberinde tayan medeniyetin bir sorgulamas Baudrillard'n son eserleri. Bu durumda, modernliin hzlanmas, olay yaratan tekniin medyatiklii (Microsoft Windows 95 veya 2000), her trl ekonomik mbadelenin hzlanmas (sermayenin yer ve alan tanmamaya balamas, ar akkanl), politik ve cinsel yaamn bizi alp gtrd hz iindeki

hzlanma, gnderme ve sembolleri yok etmeye balad zaman; ite, glgesi kalmayan ve hatta kendi grnts bile silinmeye balayan insanlk ortaya kmaya balyor. O kadar zgrleiliyor ki, artk bu dnyada (cinsellikte, sermayede, ama emekte pek o kadar deil), Baudrillard'a gre belli bir zaman-mekan anlayndan kmaya balyoruz. Yerekimi noktasnn olutuunda nasl gerek ile kar kara gelmitik; bugn de artk yrngesine oturmu bir insan grubu gibi, yerekiminin arlndan da serbestlik kazanm ve yerekimi- tesine doru bir yolculua hazrlanan sosyologun kuramlaryla kar karya gelmeye balyoruz: Baudrillard'n sosyolojisi. nsanlar hl yrngede tutabilen yerekimin tesinde btn atomlarn uzayda kaybolmaya baladklar kadar dalma noktasna gelen bir toplumsallkla kar karya brakyor bizi bu kuram. nk bu tip bir toplumsallkta her kii, veya hatta, her atom kendi yolunu sonsuza dek izleyerek, kaybolup gidiyor. Snen yldzlar veya kara delikler gibi bir toplumsallk iinde miyiz sorusunu sorduruyor bize Baudrillard. Her trl bedeni, mesaj, bilgiyi, iletkeni hzla yaayan dnyamzn toplumlar bu ekildeler: Her olay, her anlat, her imge kendisine simlasyon bir sonsuz yol icat etti. Ve o yol gzergh zerinde simlasyon olaylar zerine konumak durumundayz. Her politik, tarihi, kltrel, sanatsal olay, artk, kinetik bir enerji sayesinde kendi mekanndan koparlarak, her trl anlamn yok olduu, kaybolduu bir hiper-mekana doru yola koyuluyor. Bu yol ayn zamanda, Baudrillard'n kuramnn olutuu yol. Bu durumda, yerekiminin arlnn yok olmaya balamasyla, hz durumunda, devreler ve ebekeler tamamen eylerin gnder-gelerini oluturan yrngeden kopmaya baladlar. Yrnge dna ktnda ise, iletiimi gerekletirecek anlamlarn kayd ve yok

olduu bir dnya iinde Babil'i gerekletirircesine, yaamaya balyoruz. Baudrillard bu yeni "cesur olmayan" dnyann sosyolojisini, loji-si atlm bir sosyo'sunu gerekletirmek abasyla, kuramlatryor. ronik Olaylar Byle bir bak asndan, tarihin geriye doru silindiini, tpk bir kasedi geriye doru sararcasna tarihin silinip, en azndan 20. yzyln tarihinin yeniden, revizyonist bir tarih olarak, yazlmakta olduunu saptyor. Bu durumda da, belki Stalin heykellerini en anti-stalinist olanlar kurtaracak. Ve zaten Lenin heykellerinin bazlar ABD tarafndan satn alnp, dondurulmad m? Baudrillard yle yazyor: "Olaylar yle ironik ki Dou Avrupa lkelerinin tamamen unutulaca bir gn, Stalinizmin tarihsel ansn biz kurtarmak zorunda kalacaz belki de." Tarihsel olarak "dev bir revizyonizm iindeyiz". Kuramla ilgili olarak bir alntyla bitiriyorum bu yazy: "Tm bunlar lmden sonra ortaya kan bir hakikate, lmden sonra ortaya kan bir aklanmaya umutsuzca yaplan tarihsel bir bavurudur; ve bu tam da herhangi bir dorulamaya varmak iin yeterli hakikatin kalmadii, tam da kuramla (altn iziyorum, A.A.) uygulama arasnda herhangi bir iliki kurmak iin yeterli felsefenin kalmad, tam da olup biten konusunda herhangi bir tarihsel kant gstermek iin yeterli tarihin kalmad bir anda yaplmaktadr". Tarihin revizyonundan bahseden Baudrillard'n olanlarn bile oldu mu olmad m sorusunu sordurmaya balad bir dnemde kuramsaln olgu zerindeki nselliini vurgulamakta zorluk ekmediini, zannederim grmek mmkn. Baudrillard'n, Euridike'ye ok erken bir ekilde yzn dnen Orpheus'un, ayn anda onu cehenneme kadar yollamasnda olduu gibi, yzn ok erken bir ekilde tarihe dnerek onu, istemedii halde, tarihin kara

deliklerine gndermesini izlerken, sosyolojiyi de benzer bir ekilde 21. yzyln epistemesinin dna koymakta. Bu ekilde de, sosyolojiyi bir eser olarak daha bandan beri sonunun gelmi olduunu bilen bir dal olarak ele almaktadr. Bu, tabii ki, sosyo'nun ve "sosyallikler analizinin" yaplmayaca anlamn tamamaktadr. Baudrillard Ktln effafl kitabnn "Kkten tekilik" blmne yle bir yaz der: "Medusa yle kkten bir tekilii temsil eder ki ona bakan lr". Cumhuriyet Kitap, 28 Eyll 1995

YORGUN AMERKA En mehurlar arasnda Tocqueville'den sonra Amerika zerine yazan ikinci bir Fransz dnr Jean Baudrillard. Ama, Amerika modern dnemlerin Kurucular Amerikas m hl; yoksa gncelliimizi srkleyen, giyim kuammzn, arabalarmzn, seyrettiimiz filmlerin, yediimiz fast-food'larn mer-kezsiz merkezi mi? Amerika, Baudrillard'n 1986#da yaymlanan ilk kopu yazlarndan biri. Yaz bize yeni duygular, eskiyenlerin yzyle birletirerek sunuyor: Kendininkileri. Amerika'ya nereden girmeli? Modernliin ve 19. yzyln bakenti, Benjamin'in Paris'inden kalkan bir uakla Yeni Ams-terdam'a doru mu? Yoksa postmodernleen dnyann, James Bond filmlerinin fantazmalarn veren Silicon Valley'li Kaliforniya'ya m? Simlasyon dnyasnn balad Universal Stu-dio'larna ve Disneyland'a m? Amerika'ya nereden girmeli? Tek bir girii olmadn gsteriyor Baudrillard bize. Labirentik bir barok yap da sunmuyor. Dolaysz olarak lden giriyor. Kitap l ile balyor. Tarih ve sosyalin, ideolojik olann yerini alan dnyann tm imdiki zamanlarn (gemi ve gelecek imdiki zamanlar) iine alan kristal zaman ile giriyor Amerika'ya, le. Hz, zaman ve hareket: te Amerika. Transpolitik, transestetik: te Amerika. Bize, buradaki zihniyetlerden ok dil bloklarndan ve jeolojik rlyeflerden bahsederek, topran minerallerinden giriyor Amerika'ya; ancak Los Angeles'i gece uaktan seyretmenin keyfini yaatarak ve kendisi de yaayarak. Havaalanlarnda tanlan ve yitirilenlerle balyoruz

yolculua: Baudrillard bir yolculuk dnr, sosyologu. O nedenle hz ile balyor toplumsal imgeleri yakalamaya; Deleuze ve Guattari olsayd buna nooloji adn verirlerdi: Dncenin hznn imgesi iin. Bu hz biteviye l izledii kadar sinemann imgeleri de birbirlerinin ardna dizilerek Baudrillard' bize izletiyorlar. Onun bakan canl (naklen) gznden ldeki yolun uzunluu boyunca l izliyoruz. l olmaya balayan dnyamzn imgelerinin peinden kouyoruz: Sinematik, telematik, robotik. Metafiziin sonu. Tarihi olandan ve medeniyetlerden uzaklarken Kta Avrupas ile tam bir ztlk oluturuyor Amerika; topra, zihniyeti, yalnzl, enerjisi ile ikanoslar, zencileri, VVASP'laryla yeni dnyann, "Yeni Dnya Dzeni"nin yaratcs, Btnlemi Dnya Kapitalizminin kkeni. Gerein effafl Kta Avrupa'snn bak asndan uzaklayor Baudrillard. En sonunda, gerein en effaflnda, dnceyi dnemeyen boyutlarna tayor, l ile giriyor Amerika'ya. Amerika'nn ayartclna brakyor kendisini; ayartlmann iddeti, cinselliin yorgunluuna dnyor bu topraklar zerinde. Amerika insann deil, teknolojinin ve doann Amerikas (bu doann doallkla deil by ile bir ba olduunu dnr Baudrillard). Bu Amerika rzgarla, suyla, insanst metafizik bir gle yontulmu bir Kaliforniya, Yeni Meksika ikanosla-rn (Meksikal kaak gmenler) emek gc ve kaak olarak girdii Amerika ile bu toprak insann insan smrd, emperya-lize ettii, var olduu boyutunu akla getiriyor. Milyonlarca yln art arda dizilmesiyle oluan Kolombs-ncesi bir Amerika: Na-vajo, Grand Canyon, Monument Valley. Sualt ve yerst rlyefler ve ereksiyon halinde Dil Bloklar. Kltrel Amerika'nn doal parklar haline getirilmi,

zapturapta alnmaya allan bir Amerika bu. Yok Olmann Estetii Baudrillard'n arad Amerika sosyal ve kltrel Amerika olmaktan ok otobanlarn zgr ve mutlak alan. Ahlak ve zihniyetin deil, Senaryonun, televizyonun kaytszln imgesi; anlam ykl olmaktan ok dizi halinde gzler nnden geen bir imgeler magmas: inde yaadmz nkleerlemi dnyann rlyeflerinin d yz; gelecein katastrofu, toprak hava ve tuz rlyeflerinin jeolojisinin yataylm kesen akn ve dik megalopoller. Paul Virilio'nun bir eserinin ad olan estetik: Yok olmann estetii. Edinildii anda erozyona urayan veya buharlaan bir estetik (her ey buhar m oluyor bu kapitalizmde?). ln egemenliinde grsel sessizliin bulunmas ayn zamanda zihinlerin de ln, bakn yok olmakla snrland kltrn alglanamamasn, hatta dncenin oturabilecei kendine mekn ayrabilecei alann imknszln simgeleyen dzl beraberinde getiriyor. Dz olan zihinsel, sosyal, dinsel bir dzlk, yavanlk ve yapaylk. Sadece doann metafizii rlyefler meydana getiriyor: sessizlik. Sessizliin olmas iin de ln yatay enlemi nem kazanyor: Zaman yataylam. Burada sadece hz nesneler yaratabiliyor; ancak hzn kendi de bir nesne. Yeri g, yurda dair olan gndermeleri, her eyi silme yetisine sahip hz nesnelerin arasnda bir nesne. Ann zaman zerindeki hakimiyetini belirleyen, belgeleyen hz, ayn zamanda emek zaman, kr zaman vb. gibi anlam yaratan kavramlar da siliyor. O anlamda Baudrillard'n sz ettii hz insana ve doaya ait olmaktan ok minerallere ait: Kristalleen an. Gemii, gelecei iine alan bir kristal. Kant'tan ok Bergson'a yakn bir sre anlay bu. te tek ve gerek ilkel toplumla kar karya

olduumuzu yazyor Baudrillard. Simlasyonun ilkellii. Karmak, kark, okluk dolu, yaknlk-skklk dolu bir ilkellik. Sosyal-tesi ve sonular nceden kestirilemeyen bir toplum her eyi ile Baud-rillard'n gzlerini kamatryor. Amerika evreni onun gzlerinde iz brakmadan "an be an" katedip, geip, yok oluyor. Elinden avucundan kayor. Her eyi Yeniden Bulmak Sadece, diyor Baudrillard, Amerika'nn priten anlay ekolojik ve biyolojik olan icat edip, derin bir ekilde rkla dayal dlamay srdrekld. yle ki, her ey; insan, doa, elence saklanan, simle edilen bir "rezerv" olarak saklanabiliyor. Hzn iinde "an" ebedi gibi durdurulabiliyor. Ancak hz iinde yuvarlanmak, araba srmek ayn zamanda bellei de yok edici bir eylem. "Her ey yeniden bulunmak zre siliniyor". Ancak; bir noktadan sonra yle tuhaf bir ey olabiliyor ki, Baudrillard'a gre, hareketin kendisi yn deitiriyor. Mekan kendi iradesi ile kateden hareket, mekann kendisini yutmasyla deiime uruyor: Direnmenin ve yolculuk sahnesinin sonu. Artk msteh-cenleen bir mekan hakim. talyan mucizesi: Sahnenin mekan. Ve, Amerikan mucizesi: Mstehcenin mekan. Ar scak bedenin "yersizyurdsuzlamasnn" (Trke eviride "alanszlatrlma-s" olarak evrilen Deleuze ve Guattari'nin kavram yersizyurd-suzlamadr).1 Cinsel haz verici ekli olduu iddia ediliyor, Ba-udrillard tarafndan. New York - Kaliforniya'nn tersine New York'ta baka bir dnya buluyor Baudrillard. Megalopollerdeki insanlar gkdelenlerin arasnda gitgide daha gler yzl. Ancak; Baudrillard'n focus'n artt-rrsak yeni bir tuhaflk ile kar karya kalacaz; nk bunlar birbirlerine glmyorlar, sadece kendilerini gler yzl klyorlar.

Daha iddetli bir mstehcenlik, reklamn lgnlnda beyaz dili, ancak; bunlar gzlerinin ii glmeyen insanlar, sadece yryorlar. Yalnzlk. Yalnz ve hzl yryen ve yemek yiyen insanlar. Sefalet de var, ancak; Baudrillard'a gre, sefaletten daha znt verici olan tek bana yemek yiyen insanlar. Akdeniz insannn ters yz edilmi hali: kamu alannda yalnzlk: "Tek bana yiyen ldr." Niin yalnz yedikleri sorusunu soran bir Akdenizlinin anlamas lazm gelen ey ise onlar birbirine balayan bir elektrik akm: Yakndalk-skklk. Bu insanlar belki yalnzlar, dnmyorlar; ama Kuzey Amerika'da "mekann kendisi dncedir" diyor Baudrillard. Sokaklar dolduran bu insanlar her an yayorlar. "Amerika'da yryen yok" eklindeki bir nermeyi New York iin deil Kaliforniya iin yapmak lazm; nk New York sokaklar sabaha kadar insanla dolu: Evsiz barkszndan elenen yksek sosyeteye kadar. Baudrillard sinematik adn veriyor 1 Bkz., Deleuze-Pamet, Diyaloglar, Balam Yay , 1990. bu sokaklara, belki tarihi ve politik hareketlilik Avrupa gibi deil; ama deiimin hz ve iddeti, teknolojinin younluu, deiik rklarn ve kitle iletiim aralarnn hareketi politik ve tarihi hz oktan solluyor. Yollar, sokaklar kateden jogging yapanlar, spor yapanlar, marjinaller, uyuturucu mptelalar, aklndan zoru olanlar, sefiller, katiller, zgrce oradan oraya hareket ediyorlar, tpk polisin disiplinci bir ekilde hareket ettii gibi. Herkes ayn eyi sylyor: "I did it!". New York Maratonuna katldm: I did it! Aya gitmek de ayn ey: "We did it!" Yaptm ve yaptk. Yaanmlk ve macera ruhunun ispat bu slogan. Kantlaya-bilme zerine bir sze inanma kltr bu. "Deliyim" derseniz herkese gre delisinizdir."Namusluyum" derseniz de namuslu-

sunuzdur; aksi ispatlanncaya kadar. 1986'dan 1996'ya Franszcas 1986'da Grasset Yaynevi'nce yaymlanan Amerika'da baz eyler Baudrillard'n bahsettii hz iinde deiime urad. Dnyann corafyas deiti. Ar salar ykseldi: Soykrm deneyleri yaand ve "Yeni Dnya Dzeni" adnda bir siyasi ve askeri oluum ortaya kt. Amerika'nn Ortadou ve Suudi Arabistan'da askeri younluu oald. Demokratlar ABD'de seim kazandlar ve birok yolsuzluk alkantsyla alkalandlar; ancak btn bunlar Amerika'nn insanlarn ok deitirmedi; simlasyon dnyas ivme kazand ve Disneyvvorld Paris'e geldi. New York'ta alnan polisiye tedbirlerle su orannda dme grld, polislerin disiplini gvenceyi arttrd. Kolektifin imkanszl zerine kurulu bir sosyallemenin krizi ile cemaatlerin yardmlamalar ve dnyay global bir btn olarak alglamalar younluk kazand. Reagan'n balatt ultra-liberal politik ekonomi krize girmeye balad ve hatta Dnya Bankas bile gelimekte olan baz lkelere daha devleti politikalar nerdi. Ult-raliberalizmin sefaleti arttrd kanaati younlat. Ancak; bunlarn ou zaten Baudrillard'n o yllardaki ilgisini ikinci dereceden eken eyler. Ve zaten toplum Baudrillard'n yazm olduu gibi "ilemeye" devam ediyor. Los Angeles'te gne sis (smog) ile birlikte iklimi etkilemeye devam ediyor Amerikallar yneticilerinin deerine inanp inanmamaktan ok inandrclna gvenmelerini srdryorlar. Hkmet programlar amar tozu reklamlarna benzemeye devam ediyor. Burada "ayartma" yok artk, ama mutlak bir byleme var. Yaamn estetik ve eletirel tm ekillerinin yok oluunun cazibesi var: kin ve gnee dein. Estetiin sonu. Sadece dekoru-nunki deil (doa ve mimari)

bedenlerin, dilyetisinin, Avrupal suskunluun ve zihinselin, sosyalin, estetiin yok oluunun eri olarak ele alnyor. Baudrillard'n Amerika's. ln ilerledii ve alan kazand bir dnyann virs dolu yaamnn estetii: ln estetii, minerallerin, kum ve talarn ve su eksikliinin dnyas: Scak be bir metafizik. Doa bile bir manzara deil. Bitmi, sonlu mekan, eylerin glgelerini bile hatrlayamadklar, parann bile deerini kaybettii, insanlarn kaybettikleri izlerin ve anlamlarn ardnda zenginliin anln aradklar belleksiz alan iinde varln srdrebiliyor. Scak nesnel bir uyku gibi. Uyumaya ihtiyac yok, rya ve bilindnn paras gibi "sizi kaplayp gtryor". Burada artk iddet bile yalnz ve yorgun. Psikanalizin samalklarnn sonu. Smrge miras Avrupal zelliinin ve sekinliinin parodisi. New York sokaklarnda insanlar gece yars yollar katetseler bile birbirlerine grnmyorlar ve birbirlerini grmyorlar: bir galeride tablosuz bir al. Yves Klein'in havay sergilemesi gibi bir ey bu sosyal durum. Transestetik Amerika, VVarhol'un tketim dnyasn gncelletirilen, VVarhol da Amerika'nn en belirgin karakterlerini sanatna tad: Feti nesnelerle deer arasndaki denklemi buldu. Fetilerin deeri olamayaca gibi veya mutlak deeri olaca gibi. VVarhol'un imgeleri de kendi iinde anlamsz, ama mutlak deere sahip; ancak her trl aknlktan ve arzudan yoksun Baudrillard'n transestetik dedii bu durum, Amerika'nn trans-politik imgeleriyle buluuyor. Amerika gibi VVarhol herhangi bir imgeden yola karak hayal gcn sfra indiriyor ve bundan tam bir grsel mutlak rn meydana getiriyor. VVarhol, Amerika gibi bize tekniin tam bir yanlsamasn sunuyor. Bunlar banal

imgeler; nk zneyi yorumlayacak her trl eden yoksunlar: Politik akln sonu. nk nesnenin kendisi artk zne zerinde damgasn vurmu. znel eletirel akln yerine znesiz ve nes-nelleen dnyann ekimi altnda yaamaya balanld. Baudril-lard buna banal imgelerin kanlmaz ironisi adn veriyor. Baudrillard yazd ve imzalad: "20. yzyln yolu: 20 yanda patafizisyen; 30'unda sitasyonist; 40'nda topist; 50'sinde transversal; 60'nda ise viral ve metaleptik. Tm hikayem bu." Cumhuriyet Kitap, 18 Temmuz 1996

ORYANTALST HEGEMONYANIN GZEM Batllama sorunu getiimiz yllar boyunca bir adalama olarak tm nc Dnya ad verilen lkelerin ana sorunlarndan biri oldu. Oryantalizm perspektifi 18. yzyldan itibaren Bat'da olumaya baladndan beri Dou'lu toplumlar evrimci bir tarih anlay iinde Bat ktlesi ile hesaplama iinde toplumlarnda ilericiler ve gericiler olarak ikiye ayrldlar. 1784'de Bengal Asyatik derneinin 1795fde Paris Ecole des Langues Orientales'n kuruluuyla birlikte, Bat devletleri Do-u'yu merakl bir konumda inceleme altna almlar ve Do-u'dan bir konu (sujet) oluturmulardr. Bu tam da Said'in Dou ve Bat arasnda olutuunu iddia ettii "epistemolojik ve ontolojik kopu"a tekabl etmektedir (Bkz. Said# Oryantalizm, Pnar Yay.). Dier yandan Fransz smrgeciliinin Dou'ya almasn oluturan Napolyon'un Msr seferi srasnda, 23 ciltlik bir Msr kitab hazrlatt bilinmektedir (Bkz. Asaf Hseyin, Robert Olson, Cemil Kurei, Oryantalistler ve slamiyetiler, nsan Yay., 1989). Franszlar gibi Societe Asiatique yannda, The Royal Asiatic Society ngilizlerin, Deutsch Morrgenlandische Gesellschaft Almanlarn, American Oriental Society adndan anlalaca gibi, Amerikallarn Dou toplumlarna olan ilgilerinin gstergeleridir. Yeni Bir Perspektiften Oryantalizm Fuat Keyman, Mahmut Mutman, Meyda Yeenolu'nun hazrlad Oryantalizm, Hegemonya ve Kltrel Fark, (letiim Yay., 1996) Oryantalizmin, yapsalclk sonras ve smrge sonras perspektifinden yeni bir okuyuunu oluturuyor. Bu yazar ortak olarak kaleme aldklar

Giri yazsnda, Dnya nasl "Dnya" oldu? sorusunu sorarak kitaba balyorlar. Kitabn, ncelikle makalelerden olutuunu bize haber veriyorlar; Geoffrey Batchen, Turul lter, Vicki Kirby, Deborah Root'un makalelerinden oluan kitap bir derleme niteliinde, Oryantalizm sorununu yeniden farkl bir okuyuun perspektifinde ele alyor. Oryantalizmin bir tarihi olduunu hatrlatrken, Dou'nun corafi bir yer olmak dnda, belki de siyasi bir anlam olduunu vurguluyorlar. Bu anlam oluturan ey de, bir bakma, romantiklerin Oryantalizme baklarndan ayr gibi dururken dier yandan da Aydnlanma sonras bir anda ortaya kan Fransz ev-renselci Romantizmi ile Almanlarn milliyeti Romantizminin hep birlikte reaksiyoner bir dnyay kurmaya balamalarndan yola karak; gnmzn smrge-sonras dnyasnn reaksiyonerlii ile belli bir paralellik kurmamz salyorlar. Aslnda bu dnyann sosyolojik ve uluslararas boyutunda tam da bu reak-siyonerlikten dar kmay neren yapsalclk-sonras dncesinin atlmlarn yeniden ortaya koymaya alyorlar. Dele-uze'n de hep vurgulam olduu gibi "Dou'ya gidile gidile Bat'ya varlr" nermesini bir bakma yineliyorlar; ancak Bat metafiziinin Platon'dan beri ilerleyen ve 20. yzyla tanan ikili ilemelerinin veya bir baka deyile ikili kartlklarnn bir yapbozumunu gerekletirirken, Derrida'nn yapbozum (de-konstrksiyon) yntemi kitabn ana yntemi olarak gze arpyor. Dou'nun veya uzak ve Ortadou'nun uluslararas siyasette edindii role gre, nerede? sorusuyla, ancak yeni bir merkezden bakldnda, bu tanmlamann mmkn olabileceini gsteriyorlar. Bu bak as ise, aslnda, yeni bir mesafelendir-meyi (belki de espacement diyebiliriz) olaslkl klyor.

Oryantalizm ve Romantizm Bu iliki ise siyasi olduu kadar efsanevi, psiik ve arzu dnyasna ait. Burada oryantal despotun hareminin byk bir yeri olduunu Meyda Yeenolu-Mutman, Doulu'nun peesinin psiik ve psikanalitik analizi ile hatrlatyor. Tpk, 15 Temmuz 1996'da kapanan Paris Grand Palais Sergi Salonu'nda "romantik yllar" adl sergide sergilenen Eugene Delacroix'nn "Sarda-napale'in lm" adl yaptnn sefahat ve ehvetin iddetle btnletiini gsteren tablosunda olduu gibi.1 Hatta Geot-he'nin sanat yazlar arasnda yaymlanan 1819'da yazd ve Alman idealizmi ile romantizminin ana hatlarn izdii "Do-u-Bat Divan zerine Notlar" adl yazsnn ve Hugo'nun "Or-yantalleri"nin Oryantalist bir bak nasl evrenselletirebilecei zerine kurulu olduunu gstermeleri; bunlarn psiik olduu kadar ebedi araylar olduunu hatrlayabilmemizi salamaktadr. Yazarlarmz bize tm bir temsiliyetin bir kltrel temsiliyet biimi olduunu ve bu ekilde gereklik kazandn belirtirler. Hatta Gazi mahallesi olaylarna kadar Bat'l The Guardian ve Economist gibi "tannm ve saygn Batl yayn organlarnn olaylar analizinde hl bu oryantalist perspektiften kamam olduklarn izlemenin mmkn olduunu yazyorlar. Ancak hemen ardndan, oryantalizmin ille de arptlm bilgilerden olumadn ayn zamanda da doru bilgilen olduu kadar doru "arzu dzenlemelerini" de verebildiini kabul etmektedirler. Burada nemli gibi duran bu ekildeki Batl znenin "evrensel normlarda ve merkez olarak" sunulmasdr. Tm bir merkez ve evre literatrnn, belki de# geliimini salayan sylemi buradan okuyabiliriz: evrenin de kendini evre olarak grmesi ve tm bir gelimemitik tarihini evre konumundan okumaya kalkmas. Bu okuma bizi

Nietzsche'nin, Hegel'in kle ve efendi diyalektiinin eletirisine doru srklemektedir: Klenin efendi perspektifinden deil de kle zihniyeti ve perspektifinden olay alglamas. Kendi konumunu buna gre kurmas. lerlemeci Tarihe Kar Belki de bu okuma iinde Mutman, Yeenolu ve Keyman# oryantalist bir sylemle birlikte "uygarlar" veya "siviller" ile "ilkeller" veya "ikinciler" ayrmnn ortaya ktn anmsatyorlar: "Benzer trden bir karlatrma "ilkel" denilen Afrikal, Amerikan ve Avustralyal yerli toplumlar iin yaplmtr: Bu toplumlar "devleti olmayan" toplum diye, yani bir eksiklik ile tanmlanarak 1 Bu tablonun bir analizi iin bkz , Therry Hentsch, Hayali Dou, Metis Yay., ev , Aysel Bora, 1996 kurulmutur" diye yazdklarnda, Pierre Clastres'n Devlete Kar Toplum2 kitabn hatrlatmaktalar. Aslnda, Levi-Strauss'un yapsalc ynteminden yola kan Clastres'n analizi eksik zerine kurulu olmaktan ok daha "uygar" olarak kabul ettii "yabanlarn daha demokratik bir toplum olduu inanc; yani evrimcilik zerine kurulu olmayan ve devleti olan yani "ilerlemi" ve devlet kuramam yani "geri kalm" toplumlar olarak ele alnamayacan gstermesi bakmndan nem tamaktadr. Tam olarak Clastres'n kafasnda "eksik" zerine kurulu psikanalitik" bir anlay yoktur. Bu adan bakarsak, Clastres'n yabanlarnn I Bat'nn "tekisi"nin tarafndan okuduunu syleyebiliriz. O hal-1 de, yabanlar "zamansal olarak geriye itilmekten" ok evrimci bir zaman anlaynn dna ekilmitir. Bu adan da oryantalist sylemin iinde ne kadar yerletirilebilmektedir? sorusunun meru olduunu zannediyorum. nk, Clastres "Bat sistemini insanln ulat en son aama olarak" dnmez; tersine bu

okumann olanakszln, tpk yazarlarn da hemen sonra belirtmi olduklar gibi, belirtmektedir. Ancak; uluslararas siyasette Bat d toplumlarn Bat'nn "tekisi" olduu inanc tabii ki geerlidir. Yazarlarn da yazd gibi oryantalist sylem, bu adan, Bat'y olduu kadar Dou'yu da ilgilendirmektedir -tabii ki Dou ve Bat'nn birer btnlk olmadn ve ayrk yaplar oluturduunu gz nnde tutarak. Ayn ekilde marksist tarih anlaynn da bu "ilerleyen tarih" zerine kurulu olmaktan teye geemediini de, Hobsbavvm'n "Akl dnemi" ve "sermaye dnemi" eklinde ele alm olduu evrimci tarih paradigmas iinde kaldn, bunun da modernlii oluturduunu syleyerek gstermekteler. Ve ite bu ekilde, diye yazmaktalar, "akl Bat ile zdeletirilir", Bat kimlii "ilerlemenin ve tarihin ayrcalkl znesi konumuna" getirilir. Bu anlay Bat rasyonalitesi iinde kurulan Ulus-devlet iin de geerlidir. Bat tarih yazmn evrensel ve merkezi bir konuma tamtr. Keyman, Yeenolu ve Mutman, bu srecin "ideolojik" bir sre olduunu iddia ederler: "Bat uygarl ayrcalkl bir statye" tanr. 2 Pierre Clastres'n Devlete Kar Top/um, Ayrnt Yaynlar. Kimliklerin Kimliksizletirilmesi Dou ve Bat Kimliklerinin kendi ayrcalklarn koruduklar tezini de yapbozmaya uratrlar; nk bu yaklam Derri-da'nn veya Deleuze'n de gstermi olduu gibi ikili kartlklar zerine kurulmutur ve akln Bat metafizik tarihinden dn almtr. Bunun analizini yapbozmayla (dekonstrksiyon yntemiyle); hiyerarik elikilerin gsterilmesiyle ve "ifte bir hareketle" gerekletirmek mmkndr: Sistem "tersine evrilirken ayn anda terimler yerinden oynatlr". Bu sayede zselci kimliklerin imkannn da ortadan kalktn gsterirler: Kimlik-sizleme srecine bir giri olarak

adlandrabileceim bu tarzda, kimliklerin "birbirinden deiik ve oul metinler ve pratikler iinde nasl yayldn" gstererek, bu saf ve kategorik kimlikleri kirleten, kartran, datan, oullatran bir mdahaleye maruz braklmas gerei zerinde durulur. Bu analiz biiminde, yazarlarn da belirttikleri gibi, "Bat'dan yana olmak veya tersi" gibi kayglarn olamayaca vurgulanmaldr. Ancak "kendi iinde hibir kltre itiraz olamayaca" gibi, "kltrel temsil" veya bilgi'nin hi de sorunsuz olmadn anmsatrlar. Cumhuriyet Kitap, 26 Eyll 1996

GUATTARI'NN EKOZOFJS Felix Guattari ile Gilles Deleuze izo-analizin kuruculard Daha nce La Borde kliniindeki deneyleriyle yeni bir ' kiyatri deneyimi kazanm olan Guattari, daha sonra Rene La*" reau, Georges Lapassade vb. ile "Kurumsal Analiz" akm evresinde "yatay geililik" kavramn gelitirmitir. Daha sonra Gilles Deleuze ile tanarak, 1968 sonrasnn kuramsal kitab L'Anti Oedipe'i yaynlarlar. Bu srada Robert Castel ve Miche! Foucault ile birlikte Deleuze ve Guattari anti psikiyatrinin Fransa'daki temsilcileri olmulardr. Ekoloji kitabndan nce Psychanalyse et Transversalite (Psikanaliz ve Yataygeililik), Revolution moleculaire (Moleku-ler Devrim), L'inconscient Machinique (Makinasal Bilind) kitaplarn yazmtr. Deleuze ile L'Anti Oedipe (Anti Oidipus), Kafka (Minr Bir Edebiyat in); Rhizome (Kksap) ve Mille Pla-teaux (Bin Yayla) Qu'est-ce que la philosophiel (Felsefe Nedir?) kitaplarn yazarlar. 1980lerde Les annees d'hiver (K Yllar) kitab, Toni Negri ile yazdklar Les nouveaux Espaces de Liber-te (Yeni zgrlk Alanlar) kitab yaymlanr. Sonra Cartograp-hie Schizo analytiques (izo-analitik Haritaclk) kitab Ekoloji ve Cahosmos yaymlanr. Ekoloji (Trois Ecologies) son yllarda yeiller hareketinin rgtlenme biiminden, yenilik hareketleri ortaya karmak gerekliliini dnen Guattari, sadece evre kirlilii zerine kurulu olmayan bir sosyal etik ve estetik ekoloji istenendedir: Bunun adna ekozofi demitir. Felix Guattari Ekoloji adl yaptnda dnyann girdii tek-nolojik-bilimsel dnmlerle dolu dnemin, zm

9et'r^m dii takdirde, yaamn varolmasn tehdit edecek ekolojik den gesizliklere yol aacan saptyor. Btnsellemi Dnya KaP talizmi (B.D.K.) adn verdii sanayi-tesi kapitalizmin, 204 Kamu Alamrat ve Entelektel hizmet retimine da>yvansin iktidarn medyalar, reklam fTial Vmuoyu yoklamalaryla cggiderek daha adem-i merkeziyeti V6 kellik reten bir yaplanrnrnaye kaydn ileri sryor. ruattari'ye gre, B.D.K. b)i ir yandan her eyi atomize ederek boyutuna indirgerken, >t~te yandan tekil olan nesnelletireQ\c sistemi bireyde iselletirrrrnektedir. Kapitalizm doay, hatta ann iindeki doay dahi M<ltCirletirmi, bylece birey kapi3list sistemin eitli mekanllsarnm kesitii bir e haline geltir. Bu durumda bireyin >zznelligini belirleyen yine sistem ollaktadr. Bylece sanayi-tessi kapitalizm anda birey, kendi gerekletirmek zere eyler md olan bir zne deil, kendinde sellemi sistemin drtledli ii# her istediini yapabilen, ancak tekleri sistem tarafndan beMirlenen bir e olmutur. Guattari, bu durum kar<snda yapsalc ve "postmodern" dncelerin insani mdahalU elerin olanaksz ve/veya yararsz olduu dorultusundaki grmlerine katlmyor. Her ne kadar bireyin nesnelletiini ve

sistemmin bu nesnellikle znede iselleti-ini ileri srse de, bu durum karsnda baz "sresel ka noktalarnn" olabileceini savun uyor. Bu ka noktalan, bireyin bilinli gzken dzenli eylemi! lerinde deil, toplumsal ve bireysel pratikler ierisindeki anlanmssz kopu noktalarnda kendilerini gsterecekleridir. Ancak, bir eit yerinden oynama, "yersizyurdsuzlama" anlamna gelen bu durum, sisttteme tutarl bir eletiri getirmek iin yeterli deildir. Zira, bilinocine varlmadan, zmlenmeden meydana gelen bir zoraki lilllyersizyurdsuzlama", znelsellikleri ykma uratarak negatif faantasmagorileri bilinaldnda sakl ddet gdlerini aa kcsaracaktr. Yumuak bir "yersizyurdsuzlama" ise tersine insanrm ierisindeki iirsellii ortaya kara-Q*K sanat yaratclyla biii reysel praxis'\ n gereklemesine ne-den olabilecektir. izo-Analitik . Haritacl ^ Ucan ekolne bakaldrman psikanalistler arasndan Guattari, 1 es Deleuze ile birlikte ycesani bir analiz denemesine girdi. Freud'n indirgemeci ve mitoslardan kurtulamayan Ps ko(z)-analizine kar izo(fren)-analiz. Kitabnda1 Guattari ortaya attklar yntemin bir haritacln sergiliyor. Makinasal znelsellik srelerini ynlendiren drtl sistem unlar iermektedir: Soyut olan makinasal bir filom ile ekonomi akmlar (libido, sermaye, emek ve imleyen) bir yandan yer-sizyurdsuzlamay gerekletirirken, bu sre dier yandan varolan yurd ile bilinli evrenlerin znelsellik srecinde yersizyurdsuzlamasn ieriyor. Yani, sistemde hem olaslklar hem de gerekten u anda varolan siz konusu. Gncel filom gizil bir evrenin potansiyelliini tayorken, gncel gerek akmlar gizil gerek topraklarda yersizyurdsuzlama srecine girebiliyor. Guattari'ye gre ikili kartlklar ve belitseller

(aksiyomatikler) zorunlu olarak "iktidarszlaan" bir temsili sisteme doru gittiler: Yani "varlk" ve "yokluk" dncesi bizi bir kmaza soktu. Bunun yannda terimli diyalektik yaklamlar da bizi, piramidal bir iktidar biimine (devlet-brokrasi-halk) veya Chomsky'nin aavari ekillerine yolladlar: Bu yzden ancak, 3+n'lik bir yeni biim, aralarnda hibir hiyerarik tz olmayan bir genilemeyi mmkn klabilir. Bylelikle eski arkaik anlatm biimleri genelde sz ve iletiim zerine zmlemeye giriirken, izo-analizin yeni dzenlemeleri gitgide daha ok makinasal kanallarn at medyatik ve iletiimsel akmlarn yardmlarn kullanmaktadr. Szkonusu olan makinalar sadece teknik deil, ayn zamanda bilimseli, sosyal durumu ve estetii de ierirler. izo-analiz eski alanlarn suyunu tararak, merkezini makina-insan oluundan alr ve anlatmn kodlara soktuu eyleri, kodlardan kararak yersizyurd-suzlatrr. Gnn modasn takip eden bir postmodernizmi de eletiren Guattari, postmodern ad altndaki sanat, ressam, heykeltra ve de mimarlarn istenildii kadar pragmatik yaklamda bulunduklar zannedilsin, onlarn hl dilin ve szn yapsalc kavramndan teye gidemediklerini dnmektedir, nk on1 Cartographies Schizoana/ytigues, Gallee, Paris, 1989 larn bu yapsalcla saplanp kalmalar hibir zaman mik-ro-politikann ve estetiin zmlemelerine, yahut bilindmn yeni znelsellik olularna eklemlenmeyi getiremeyecektir. Sorun byle bir kmazdan nasl kurtulabilinir? Gnmzde maki-nasal-sinyalci maddelerin (banka kartlar, enformatik kotlar vb.) iinde kalmamz bir felaketi dourmaktan ok (nostaljik bir modemist dncenin temas), tam tersine, yeni zgrlk ve yaratclklar beraberinde getirme imkanna yol

aabilmektedir. Hibir ey bireyin yeni makinasal kanallardan yeni zgrlk ve bireysellik sreleri yaratmasn engelleyemez. Yeni alternatif hareketler makina-insan olularndan gemektedir. Makinasal-lk ve hmanizma i iedir. Burada nemli olan sinyal sistemiyle ileyen maddelerle kolektif ve bireysel znellik maddelerini birbirlerinden ayrmaktr. Birincilerin da ballna ve karar verme merkezleri arasndaki g ilikilerine saplanmasna karn, ikinciler her trl btnc manta boyun emeyi reddeden kendikendine gndermede bulunan sylemsel mantklara baldr. Bu ikincinin adna (1970'lerden beri) "organsz beden"in mant adn koymaktadr Guattari ve Deleuze. Freud'n bilind terimini sadece alkanlktan kullandn yazan Guattari, bu terimin yerine "Anlatm dzenlemesi" terimini tercih etmektedir. nk Freud' bilindndan ayr i-zo-analizin anlatm dzenlemeleri her trl ailevi ilikiye indirgemeye kardr; onun ura alan gelimi kapitalist toplumlardaki kolektif ve bireysel oluumlar hareketlendirmeye almaktr. Bunlar kozmik bitkisel, hayvansal ve insani oluumlardr. Bir rnekle balansnn orkide oluu, orkidenin de balans oluu ikisinin de baka bir ey olmasndan gemektedir. i-zoanaliz imleyenci bir yorumun alann terkederek, anlatm dzenlemelerinin kefine doru yola kar. Bu yol zerinde, znel etkileimleri ve makinasal nedenleri aratrr (Estetik, din, sosyal ve ekonomik ve hatta biyolojik olan, herhangi bir dzende bulunan, evrimsel filom ve yaamn sresellii). Toplumlarn bugnk znellik srelerinde somut haritalarn karan izo-analiz iin esas mtasyonlar belirleyip, kltrel, ekonomik sosyal yeni ekipmanlar ortaya karp, yeni biyolo-jik-teknolojileri, zaman kristalletirmeye alan makinalar, ye> ni enerjileri ve

maddeleri aratrmak nemlidir. nk btn bunlar bir felaketi ortaya karabilecei kadar, yeni sosyal dzenlemelerin bunlar, kolektif bir ekilde, ele almalarna da baldr. Toplumlarmzda sorulmas gereken sorulardan biri de btn bu enformatik, telematik, robotik, brotik ve bi-yo-teknolojik devrimlere ramen, nasl hl eski arkaizmimizi korumaya altmzn ve bylece her trl yersizyurdsuzla-may nasl yerineyurduna sokarak reaktif duygularmz yeniden gndeme sokabildiimiz sorusudur. Gncel znelselliklerde nasl din arkaizmi, rkl, sekinlii hl tayan toplumlarn, bu yeni devrimlerle ilikilerinin baka gizil kanallardan geebileceinin olanaklarn aratrma sorunudur. Bu yeni yaratcl nlemeye alanlar, sorunlara kapitalis-tik bir yol arayarak; eski zamandaki iktidara heveslenerek, halkn haklarn snrlamay ve insanlar cinsine, rkna, cinsiyetine gre kategorilere koymay dlyor. Dier yandan, kapitalizmin her trl gelimeyi koruyan bir sistem olduunu zannedip, modernliin getirdii her eyi kabul edenlerle insani yaratclklar radikal zgrlklerdeki fantazmlarda arayan ve kronik bir mar-jinallik iinde kendilerini %sosyalizm-komnizm" duvarlarnn yzeyleri arkasnda saklayanlar var. izoanalizin amac bunlardan kp, yeni yollarn arayna girmek. Bunun iin de, yalnzca, kendikendinegndermede bulunan politik, estetik, sosyal bir anlatm dzenlemesi herkesin kendi gizliliklerini tamamen stlenmesine olanak verebilecektir. Bu yeni znelliklerin ve srelerinin yaratlmas medyatik dnemden postmedyatik bir dneme salam temellerle gemeyi salayabilecektir. Yoksa Btnletirici Dnya Kapitalizminin alternatifi eski arkaik znellikleri yeniden dzene koyarak, bir eit st-benlii arkaik imgelerine

oturtacaktr. Birok lkede (Japonya, Brezilya gibi) grlen mthi bir "high tech" ile din arkaizmin birarada gelimesi grngs eski zamanlardan kalan bir miras, yeniden yerineyurduna soktuunu gstermektedir. Guattari'nin dilei her trl "benzer" ve bir hlya haline gelen sosyalin yeniden dnlmesi gerektiini dnenlerin, kendi kelerinde de olsa, bu sorunlar gndeme getirmeleridir. nk iktidarn kendi znellii gkten "zembille indirilmemitir". Veya herhangi bir bilginin kromozomlarna kaytl deildir. Bugnn bilgi ve iktidarn bi-lindndaki biimlerinin evrensellii diye bir ey de yoktur. Bunlar psyches'n'm gnderimlerindeki mithoslara derinden derine bal kalmamtr, bu nedenle byk zgrlk alanlarna doru bir yola kma ilemi balatlabilir. Kendikendine gndermede bulunan eylemler, bilgi ve iktidarn bugnk ekillerini patlatabilme gizilliini tamaktadr.

TARHMZDE DILANANLAR VE DEMOKRAS Sz hakkna dahil olmak her toplum iin geerli olmamtr. nl Fransz filologu Georges DumezTin aratrmalarndan ortaya kan sonuca gre; Hint Avrupa toplumlarnda l ilev ideolojisi vardr: Bunlar, Egemenlik (politik ve din); Savalk; ve reticilik (doum dahil) lsdr. Bu toplumlarn tarihlerinde belirli snflarn veya zmrelerin bu l ideoloji ilevine uyduklar tarihilerce gsterilmilerdir (Bkz., Georges Duby, Les trois ordres au imaginaire du...f Gallimard, 1978). Trk toplumlarna bakldnda daima birilerinin szden yoksun olduu gze arpmaktadr. Trklerin ele geirdikleri veya ortaya kardklar devletlerde turann egemenlik sembol olarak, bismillah'n yerini ald grlmtr (gerek Memlklerde, gerek Seluklu ve Osmanllarda). Son yllarda kan bir kitaba gre Kk Trklerde de l bir ideoloji mevcuttu tezi gndeme gelmitir (Bkz., Sencer Divitiolu, Kk Trkler, Ada Yay., 1987). Bir Hint Avrupa dili olmayan Trke ile Trk toplumu arasndaki yaknlk dilbilimcileri olduu kadar sosyolog, tarihi ve siyasal bilimcileri de ilgilendirmektedir; nk sonuta hepsini ilgilendiren bugnn tarihidir. Bugnn tarihi, ayn mekan zerindeki tarihi srelerin incelenmesini iermektedir. Ayrca bir mekan ruhundan bahsetmek hi de kurgu bilim yapcl iine girmek anlamna gelmemelidir. Jung'un kolektif bilind terimi, bilin ile bilindnn

ortaya kt alana verilen addr. "Bilind bir dil olarak yaplanmtr" nerisinin de belirtmi olduu gibi, dil ile gnlk yaam arasnda doru bir orantnn varlndan sz etmek ve bugnne baktmzda tarihimizle bir ilikiye girmek mmkndr. Ayrca tarihten ok bugnmzn ne olduu, bugn ne yapmann mmkn olduu sorunsallar geerliymi gibi gzkmektedir. Nietzsche'nin {Tarih zerine, Say Yay.) kitabnda gelitirdii temalardan biri# tarihin yorum tamas ve olgular yalanlayabilmesi deil midir? Nietzsc-he ikinci blmde yle yazar: "Tarih yaayanlara bakmdan baldr: Yaayanlarn etkin ve bir eye erimeye abalayan kimseler olmalar bakmndan, koruyan ve sayg duyan kimseler olmalar bakmndan ve ac eken ve kurtulua gereksinme duyan kimseler olmalar bakmndan." (a.g.e., s.75). Demek ki, tarih ile balarmz bugnn anlalmas iin vardr diyebiliriz. Dnn tarihine saklanarak hareket edemeyiz, atalarmzn baarlarn vemeyiz. vsek de, bugn yaplacak iler bakmndan ilevsiz bir eylemde bulunmu oluruz. Soru: "bugn ne yapabilirim?" olmaldr. Tarihimizle bir yersizyurd-suzlama srecine girebilmek, yeni olulara gemekte en geerli yoldur gibi gzkyor. Ama, bu tarihi yadsmalyz demek deildir. Tarih zerine yaplan inceleme ve aratrmalarn boyutu "artk ne deiliz?" diyog-nostiine erimek olabilir. Gnmzn epistemesinin ne olduunu bulmak ne olmaktan ktmz anlamamzla edeerlidir. Tarih boyunca dlanmlarn olduu bir toplum, Fransz devriminin yaratcs olarak ortaya konulan "nc tabakann" (Tiers Etats) varolmad bir toplumdur. Bu toplumlarda "sivil toplumun" gelimesi iin yeterli koullarn olmad gibi, devletin tepeden inmeci

karakteri de arlk tar. Bylece her eyi devletten bekleyen, kaderci, pederahi bir toplum yaps ortaya kar. Bu yapnn krlmas iin yaplan "direnme odaklar" tarih iinde eitli olaylar oluturur. Toplumun iindekilerin veya toplumca dlanmlarn (kadnlar, ocuklar, deliler, mahkmlar) direni hareketleri arasnda rencilerinkiler ok kez "arzularna yenilen hayalciler" olarak nitelenmilerdir. Merkezi yapl partilerin "tek boyutuluu" karsnda zaman zaman direni gsteren bu odaklar, bazen de bu "tekyaplarn" iinde erimilerdir. Bu tarihi pratik bize tek yapl bir iktidarn olmadn gstermitir. rgt ii iktidarlar iin devlet iktidarlar kadar erk-varidir denebilir. nemli olan "iktidara gelmek" deil, bundan kaarak yeni bir silah bulmak ve iktidarn yapsn deitirmektir. Her toplumun kendine gre iktidar biimlerini yeniden rettii bir gerektir, onun iin her toplumun kendine ikin iktidar yaplarn bulmak lazmdr. Bylece kiminle mcadele edilecei ortaya km olur ve "boa yumruk sallamaktan" kurtulunur. ktidar kuramclarndan Michel Foucault iktidar ve Bilginin i ieliini gstermitir. Ve son almalarnda iyi veya kt olarak nitelenemeyen bir ynetim modelini Eski Yunan toplumlarnda bulmutur: Bakalarn ynetmeden nce kendi kendini ynetebilmek (Bkz., Foucault Cinselliin Tarihi] Afa Yay.) ana sorunsaldr. Ancak tek yapl iktidarn mant tek bir direni oda ve iktidar odann varolduunu sanabilir. Ayrk yapdaki bu odaklar kimin kiminle ve neyle mcadele etmesi gerektiini gsterecektir. Bu adan alndnda alk grevleri karsnda iktidarn tek hedef alnmas dndrcdr. Ayn ekilde eski adalet bakan Sungurlu'nun "taviz vermedik, bizim mahkmlarla pazarlk etmemiz sz konusu deil" demesi, karlarnda

tm bir mahkmlar srsn bulmalarnn mantn ortaya karr. Aslnda mahkmlar ve tutuklular, sz sahibi olmak istemiler ve "sessizliklerinin" szlerini kamuoyuna duyurmulardr. Aydnlar da mahkm ve tutuklularn bu skunetinin iddetindeki eylemlerini kk alk greviyle desteklemiler ve bir bakma sz verilmeyen mahkmlarna sz hakk verilmesini salamaya almlardr. Sz hakkn neden bakalarna vermek zorunda kald sorgulanmayan mahkmlar kendi zgn ve zel koullarn kendileri savunmaldrlar. Bu hakk kimseye vermeden kendi szlerinin dinlenmesi iin kamuya alabilmelidirler. Bu ekilde, kk birimlerde toplumsal "dlanma mekanizmalar" ufak delikler alacak ve buralardan szan "arzular" yeni dzenlemeleri getirmeye alacaktr. kinlik plan zerine kurulan bu direnme biimleri sz hakk elinden alnanlarn szlerini ortaya karmaya yarayacaktr. Bu ekilde dlanma mekanizmalar iinde bulunanlarn szlerini anlatma hakk sorunu ortaya kacak ve "boyun eme, usta rak" ilikileri zerine kurulu pederahi, pat-rimonyalist toplum yaps gedikler vermeye balayacaktr. Ynetilenlerin sz hakkna dayal demokrasi de, bu ekilde, kendisine yeni eler bulacak ve dlanmlarn da bu demokrasiden yararlanmalar mmkn olacaktr. Demokrasiler ne kadar katlmc olurlarsa o kadar demokratik yapda genileme olabilecek, o kadar demokrasi mcadelesi taraftar bulabilecektir ve bu lde de "sivil toplum" odaklar yerleerek, toplumun iinde eriyebileceklerdir. Bu salandnda ancak ekonomik eitsizlikler arasndaki denge oyunlar da yeni dengelere ulaabilecektir. Toplumun iinde yaayanlar, yasal haklardan yararlanan ve yararlanamayanlar (mahkmlar, deliler vb.) hep

beraber, bundan yirmi yl nce Sartre'n sormu olduu soruyu sormaldrlar. Yataybiimli ve yataygeili (transversal) mcadeleleri ortaya karmak iin herkesin gnlk yaamnda hergn karlat sorunlar karsnda: "Ne yapabilirim?" sorusunu sormas "vatandalk hakk" olarak bir sivil toplum gereidir. "Somut ve tekil konumlarda eylemlerini neye gre ynlendireceim?". "Kullanabileceim bir pusula var m?" Sartre bu sorular yle yantlamtr: "Ktphaneye git ve on yl sonra yeniden konuuruz". Kitap ve gazetenin sokulmad mekanlarda Sartre'n nerisini takip etmek olanakszlasn Bu durumlarda Sartre'n sz "samalar". Beklemeye zaman m kalmtr? Sartre iin ancak "zgr insanlar ne yapabileceklerini bilmektedirler". Ama ya zgr olamayanlar? Onlar iin "kendilerinden baka pusula yoktur". Sadece kendi eylemleri "kuzeyin ne tarafta olduunu gsterir". Bu balamda yeni bir soru sorulmaldr: "Kendi zgrlmden ne oluturmaktaym?" nk hereye "izin verilmemitir". Arnn zgrlk olduu bir deere nasl ulalabilir? Bir etik sorunu, burada, ba-gsterir. Ancak bir etik zerine kurulu mcadeleler tarihin akn, gerekten deitirebilir ve dlananlarn demokrasiye katlmalarn salayabilir. "ncler (Tiers Etats) szn bile ender durumlarda verildii toplumlarda, mtasyon denecek bir sreksizlik biiminde varolabilir. Tarih, bu ekilde, devrimcileir. Dlananlar, bylece, yataygeili mcadele yollarn yaratarak demokrasiye katkda bulunabilir ve gerek bir sivil toplum biimini ortaya karabilir. Yoksa bir Nazi'nin sylemi olduu yanlgya deriz: "Ancak dlananlarn olduu, klelerin bakalar iin alt yerlerde demokrasi mmkndr" gibi sama bir sze gnl balarz. Katlmc demokrasinin yeni ekillerini dnmek zamanndayz artk.

III. Blm SANAT VE CNSELLK GNMZ SANATINDA YARATICILIK Berlin doumlu Georg SimmePin (1858) gnmzde de bir saygnlnn olmasn kimi evreler postmodem durum ile birletirirlerken, kimi evreler onun VValter Benjamin'i etkilemi olmasn gznnde tutarak, ehir, kadn gibi temalarla modernlii ele almasnn gnmz ehir ve metropol ve megalopoller balamnda bir analiz ierdiini ne srmekteler. Aslnda sosyoloji, felsefe ve sanat konular zerine eilmesi bakmndan gnmzdeki sanat ve sosyoloji kesimesinin bir kuramcs olarak nem tamaktadr; ama Goethe, Rembrandt gibi sanat ustalar zerine yapm olduu almalar bu yaklam ile birlikte ele alnmamtr. Georg Simmel 1907 ylnda kaleme ald "Hristiyanlk ve Sanat" adl denemesinde sanat hakkndaki dncelerini gelitirmekteydi. Sanat ele al tarz bugnn ve ada sanatn sorunsalna yakn gibi durmamaktadr. Sanatn yaamdan baka bir ey olarak aln, hatta yaamn kart olmas, bugnn toplumsal yaam ile sanat adalatran sanat anlayndan onu ayrr. Sanat bir fantezi olarak dnmesi bakmndan sanat anlayn ele alrsak, gnmzde sanatn bir o kadar yaam kuvveti tad tezleriyle tam bir kartlk iermektedir. yle ki, Fransz sanat Dubuffet'nin adna Brt Sanat dedii,

ocuk ve akl hastalarnn resimlerinin davurumsall; sanatn bir fan-tasya olarak ele alnamayacann en gzel gstergelerinden biridir. Bunun yannda Deleuze ve Guattari, psikiyatr Oury'nin veya 19601 yllarda Laing'in Marry Barnes vakasn ele al, psikodramatik bir ortamda doktorun hastasyla birlikte ortak sorunlar yaamas, hastann sessizlie mahkum edilen diline sanatsal ifade imknlar sunmasn gndeme getirmiti. Aslnda, ok eski bir aman pratii olan sanat ve yaamdaki dirim-

GNMZ SANATINDA YARATICILIK Berlin doumlu Georg Simmel'in (1858) gnmzde de bir saygnlnn olmasn kimi evreler postmodem durum ile birletirirlerken, kimi evreler onun Walter Benjamin'i etkilemi olmasn gznnde tutarak, ehir, kadn gibi temalarla modernlii ele almasnn gnmz ehir ve metropol ve megalopoller balamnda bir analiz ierdiini ne srmekteler. Aslnda sosyoloji, felsefe ve sanat konular zerine eilmesi bakmndan gnmzdeki sanat ve sosyoloji kesimesinin bir kuramcs olarak nem tamaktadr; ama Goethe, Rembrandt gibi sanat ustalar zerine yapm olduu almalar bu yaklam ile birlikte ele alnmamtr. Georg Simmel 1907 ylnda kaleme ald "Hristiyanlk ve Sanat" adl denemesinde sanat hakkndaki dncelerini gelitirmekteydi. Sanat ele al tarz bugnn ve ada sanatn sorunsalna yakn gibi durmamaktadr. Sanatn

yaamdan baka bir ey olarak aln, hatta yaamn kart olmas, bugnn toplumsal yaam ile sanat adalatran sanat anlayndan onu ayrr. Sanat bir fantezi olarak dnmesi bakmndan sanat anlayn ele alrsak, gnmzde sanatn bir o kadar yaam kuvveti tad tezleriyle tam bir kartlk iermektedir. yle ki, Fransz sanat Dubuffet'nin adna Brt Sanat dedii, ocuk ve akl hastalarnn resimlerinin davurumsall; sanatn bir fan-tasya olarak ele alnamayacann en gzel gstergelerinden biridir. Bunun yannda Deleuze ve Guattari, psikiyatr Oury'nin veya 19601 yllarda Laing'in Marry Barnes vakasn ele al, psikodramatik bir ortamda doktorun hastasyla birlikte ortak sorunlar yaamas, hastann sessizlie mahkum edilen diline sanatsal ifade imknlar sunmasn gndeme getirmiti. Aslnda, ok eski bir aman pratii olan sanat ve yaamdaki dirimselliin nemsenmesi, Kuzey Asya, Hindistan gibi birok corafi alandaki yaayan insanlar tarafndan pratik edilmitir. Burada hemen durup, Simmel'in bu ayrm ortaya koyarken, baka bir adan insan ve sanat eseri arasndaki ilikinin ve mesafenin belirlenmesi iin ne kadar aba harcanmakta olduunu syleyebiliriz: Simmel'e gre, sanat eseri tamamen biim olarak insanlara gerek nesnelerin biimlerinden daha yakndr; nk bu nesneler insanlarn kullanmlar iin retilmilerdir, halbuki sanat eserinin bir zerklii vardr. levsizdir. Bir ara deildir. Simmel'in bu nermesi Dubuffet'nin Brt sanat ve ada sanatn yaam ile sanat arasndaki mesafeyi yok etmeye alan anlay ile kartlk oluturmaktadr. Ancak; aslnda Simmel'in paradoksal bir ekilde belirtmi olduu birey vardr. O da: Sanat eserinin zerklii, yalnzca kendisi olmas, onun her eyden daha nemli olmasnn yannda insanlar iin her

ey olmaya ynelimli oluudur. Geri ada sanatn nemli ke talarndan biri olarak kabul edilen Dubuffet iin sanat eseri eserin sslenmi deil, brt halidir; ama Simmel iin de eserin brt veya deil (Simmel iin byle bir kavramn ok anakronik kalacan hi dnmeden syleyebiliriz), eser kendisidir ve bir btnlk olarak, dsal hibir eyle iliki iinde olmak zorunda deildir. Bu nermeyi biraz amaya kalkarsak, eserin dsal bir eyle ilintili olamayacann sylenmesi, eserin yukarda yazm olduumuz gibi, toplumla veya herhangi bir ilevlilikle de ba olmamasn gerektirmektedir. Esere bakanlarla eser arasnda bir mesafenin var olmas anlamna gelen bu yukardaki nerme yaamla ve toplumla ara-ama ilikilerinin dnda bir balantszlktan sz etmektedir. Ancak; gnmz plastik espas anlaynn geliimi dorultusunda eserlere veya ilere deindiimizde, Simmel ile, here-ye ramen bir mesafe olduunu yeniden hatrlatmak zorundayz; nk mesafeli bir temaa ilikisinin donukluu yerine 1960'h yllardan beri, bakann esere katabilecei bir anlamlar btn araylar sz konusu edilmitir. Halbuki Simmel, Kant iin olduu gibi, "ilgi d bir beeni" ile temaa edilen eser, mesafeli bir bakn alglanmas altnda durmaktadr. Gnmz sanat okumasnn sanat eserinin iindeki ide'nin duyumsal bir davurumunu belirtmesi ile bir ban ok ender evrelerde kabul grmesi veya hi kimse tarafndan byle bir alglann mmkn olmadnn iddias, 19. yzyln sonu ile 20. yzyln bandaki sanat felsefesinin bugnk sanat, sosyoloji ve felsefe ilikileriyle uzak bir yaknl olduu sylenebilir. Yeni bir plastik espas anlaynn ifade biimlerinden birini belirlemektedir. Bu mesafenin darald, en uzak gibi durann aslnda en yakna gelebilirken, en yaknda gibi durabilen bir eserin

bakandan ve hatta eserin iinde durarak, eserin iine temaa etmekten ok uzak olan bir izleyicinin, sanatseverin bakndan ok uzaklarda durduunu gsteren eserlerle kapl sanat dnyamz. Bugnk durumda eser ve sanat; sanat eseri ve temaa etmekten ok eserin, iin iinde konumlanan hatta kendi kendini konumlandran, yle ki, sanatnn bile pozisyonunu yeniden dnmesini salayan sanatsever arasnda aradalk-halleri mevcuttur. Nesnelerde eylerarasnda dnmek kksap yapmak demektir diyordu. Claire Parnet, Gilles Deleuze ile birlikte ele aldklar Diyaloglar (Balam Yay., 1990) kitabnda: "Kk deil, izgi izmek, nokta yapmaktr bu". Bu nedenle de yeni bir plastik espasn ne anlama geldiini sorunsallatrmak iin, sanat tarihi ve felsefesi iindeki baz genel grlerden (doxa) arndrmakla ykmlyz eseri. nc olann gncel meruluk krizi iinde, nc olabilecek bir yaklam aratrmas iinde baz klieleri kafamzdan silmeliyiz. Yaratclk belki de bu klielerle mcadeleden, onlarla ve onlarn temsili hayaletleriyle boumaktan geen bir eylemdir.

MGE, NE HALLERDE? Orhan Koak, mgenin Halleri (Metis, 1995) adl kitabnda, Mithat en'in resimlerine eiliyor. Orhan Koak'n daha nceleri edebiyat yazlarndaki slbunu, burada da gryoruz. Aslnda, Orhan Koak'n psikanaliz zerine ele ald sayfalar, ki bunlar daha nceleri Defter ve Sanat Dnyamz dergilerinde 1993 ve 1994 yllarnda yazm olduu yazlardr, belki de psi-kanalitik bir Plastik Sanatlar zmlemesinin en olanaksz olduunu gsteren sayfalardr. Yorumlar boyunca, Orhan Koak; D.W. VVinnicott'un "geisel nesnelerinden, Valery'nin "bulunmu nesne"sinden, psikanalizdeki imge kavramna kadar, en'in paralanm, ve szde-btnlk oluturan bedenlerine doru dnsel-sorunsal bir yolculua kyor. Her ne kadar Or-gansz Beden (Artaud, Deleuze ve Guattari) kavramnn en'in bedenlerini aklamaktan yoksun olduunu ileri srse bile, Koak aslnda, ideolojik bir okumadan ok noolojik (dncenin imgesi) bir okumay gerekletirirken, ister istemez Deleuze ve Guattari'nin kulland kavrama, noolojiye daha yakn duruyor; ve, belki de, sanat eletirisi-okuyuu anlamnda Trkiye'de yaplan en muhteem psikanaliz eletirisinde bulunuyor. Ancak, Orhan Koak bunun farknda m sorusu sorulursa, "elbette" cevabn verebiliriz: "Sadece psikanalitik eletirinin deil, yapta nfuz etmeye alan her trl eletiri ynteminin" kanlmaz zaafndan bahsediyor (s.40). Kendi sorusunu unutan cevap "kendi kendine ilemeye" balyor. Ancak, burada bir nokta

zerinde durmakta yarar var zannediyorum: Orhan Koak "Yine de vazgemedim, bataki yorumu yine de geri almyorum" diyor (s.40). Bu srada; iki soru. Orhan Koak kendisini niin psikanalitik yorumlardan geri alamyor? sorusunu unutan cevabn kendi kendine ilemeye balamas eser'e bakann kendi i sorunu olmaktan teye gidiyor mu? lk olarak, Orhan Koak'n "Cevabn sorusu" balyla ele ald yeni almasnda, psikanalizden ok felsefe ve iir var. Sartre'n Genet'si, Adomo'nun Estetik Kuram (ki, Adorno da her yerde bilind arayan psikanalitik bir sanat eletirisine kukuyla bakar), Aristo'nun Ruh zerine olan metni, Ahmet Oktay'n Nazm Hikmet'in modernist imgesi (var olan gereklii bize sunmas), Oktay Rfat, Jacqueline Cheniaux-Gendon'un srrealizmi, Paul Valery'nin nesnesine geri dn, Emanuel Levinas, Melih Cevdet Anday ve Nurdan Grbilek sz konusu edilmekte. Grebileceimiz gibi, psikanalistler, Koak'n yaz alanndan ekilmekteler. Birinci yazdaki (Klein, VVinnicott), ikinci yazdaki (Michel Fain, Janine Chasseguet-Simgel) psikanalist-lerin etkinliinden ve basksndan hatta ekiminden kurtulduka, Orhan Koak yava yava Oidipus'un Sfenks'e verdii "doru cevaba" yaklayor. Aslnda, burada, sanata yneltilen sorular deil, tehlike ann oluturan Sanat alan da, dier felsefe-sosyoloji alanlar gibi sorular sormakta ve cevabn sorunsal-latrmakta; bazen bulmakta bazen ise aratrmaya devam etmektedir. Adorno'nun arkasna dnp baktnda birey grememesi gibi, psikanalitik sorularla cevap aranmaya kalkldnda, belki de sadece, Valery'nin "bulunmu nesne" adn verdii denizin kyda trpledii nesneyi bulmak mmkn olacak. Ancak psikanalitik sorular sormaktan vazgetiimizde ortada byle bir sonunu olmadn, hatta sorunun olmadn

deilse bile gsterilecek pek bir eyin olmadn, Orhan Koak gibi grebiliriz, Mithat en'in resimlerine bakarken. Her ne kadar "Cevabn sorusu" blmnde Melanie Klein'n "ilksel nesne"si ve Winni-cott'un "geisel nesne"si yaznn banda yer alyorsa da; bu sanki daha nceleri yazdklarn hatrlatan bir Giri'e benziyor. kinci olarak, Orhan Koak yle diyor: "Yorum yapt (ve brakt izlenimi) anlamlandrabilir, ama kurulan yorum erevesini anlaml bir anlatya dntren de yine yaptn kendisidir" (s.40). Grlebilecei gibi, ikili bir etkileim sz konusu; ancak sorusunu unutan cevabn kendisi kendi kendine ilemeye balyor. Bu, yine cevab beklerken sorann, Orhan Koak'n refleksi-yonunda ilerlik kazanmaya balyor. Bu bakmdan, soruyu soran ile cevab bekleyen ayn kiinin yorumu yine yapt sayesinde kendi kendine bir soru-cevap ilikisini gndeme getiriyor. Orhan Koak, bu nc blmde "psikanalitik yorumlarn her zaman deilse bile ou zaman ihmal ettii bir baka ge olan" (s.41) yaptn tarihsel/toplumsal balamla ilikisini gsterdiinde, yukarda yazm olduum "braklan bir psikanalizden" sz ediyor. Mithat en'in yaptnn toplumsal ve tarihsel ieriine deinirken, Orhan Koak, Nurdan Grbilek'in Vitrinde Yaamak (Metis, 1992) kitabndan faydalanyor Tamamen Foucault'cu olarak nitelendirebileceim bir Trkiye analizi iinde, N. Grbi-lek bask ve yasan dier tarafta bulunduunu hatrlatyor. Yani makro-iktidarn karsnda gibi duran mikro-iktidarn "yasaklayc deil, oluturucu, kkrtc, ierici bir iktidar" biimi olduunu gndeme getiriyor. Orhan Koak ise, Mithat en'in yaptlarnn toplumsal balamn orada kuruyor. Koak bu yllara "davurum yllar" (s.59) adn veriyor.

Adorno'nun "kltr endstrisi" adn verdii 19401 yllarn ikinci yarsnda balayan (Hork-heimer ve Adorno 1944-45 yllarndan bahsetmekteydiler) bir toplumsal durumu ortaya koyuyor. Ayn ekilde soyut Davurumcularn (Pollock, Gorky, Nevvman, Gottlieb vb.) gelitii yllarda, New York ekolnn Soyut Davurumculuu ile Horkhe-imer ve Adorno'nun bahsettii "kitle toplumunun, kltr endstrisinin davurumculuu ilikisi bu balamda ak bir ekilde ortaya kyor. Reklamn hakimiyetini, insanlarn konuma ve tketim enerjisiyle, basks olmayan bir biyoiktidarn (Foucault) birlikte ilediini sylemeye aba sarfediyor, Orhan Koak. "Ruhun i dnyann ve hayal gcnn istimlak edilerek yeni bir pazara dntrld bir dnem olarak" (s.59) ortaya konuluyor bu dnem Trkiye iin. Bu durum "konukan Trkiye'nin" kapitalist pazarla aydnlarn da buluturmakta: Reklamclar, danmanlar vb. Bu durum nc sanat iin de ayn fiili durumla ifade edilmekte: "Sanatn taklit olmaktan kurtulmas ve kendi balamna kar eletirel bir uzaklkta yer almas iin alyordu" (s.61) sanat. Bu durum, Deleuze ve Guattari'nin yazm olduu dilden konuursak, daha nceden "kodsuzlam akmlar st-kodlayan Devlet'in artk st-kodlamaktan ok, olduu gibi kodsuzlam akmlarn kesimelerini rgtledii bir dnemi gstermektedir (DeleuzeGuattari, Kapitalizm ve izofreni 2, Balam Yay., 1993, s.80). Burada "akmlar, yersizyurdsuzla-ma ve kodsuzlamann kapitalist eiine eritiinde (plak emek ve bamsz sermaye), dolayszcasna ekonomik hale gelen elde etmeyi salamak iin ayn hukuka ve siyasi hakimiyete, Devlet'e ihtiya kalmad dnlr" (a.g.e., s.83). Byle bir dnemde Mithat en'in resmindeki

"suskunluun" iletiim patlamasna kar bir savunma arac olarak grlebileceini" iddia ediyor Orhan Koak. Ancak, hemen arkasndan unu ekliyor. Kandinsky'nin hatta Klee'nin resimleriyle sergi salonlarn gezen zenginburjuva hanmlarnn elbiseleri zerindeki desenlerle ilikisinin kurulabilmesi mmkn. Sonunda cevap soruyu sildi. Ortada birey kalmyor. Dizinin herhangi bir annda apansz beliriveren o srt, o kendini silen ironi, biraz da bunu bilmesinden, kendi etkisizliini grmesinden ve iletiimsizlik abasnn bile sonunda bir tr iletiime dntn anlamasndan m geliyor?" (s.62). Aslnda, "Hep bir dil varsa, bu ncelikle ayn dili konumayanlarnkidir. Dilyetisi bunun iin yaplmtr, iletiim iin deil, eviri iin" diye yantlayabiliriz bunu, Deleuze ve Guattari'den yola karak. Adorno Estetik Kuram (Paris, Klincksieck, 1989) kitabnda yle yazyor: "Mmkn olann, refleksiyona kendisini verenin sonsuzluu, dnce ve sorun olmakszn yaplabilenin kaybn engelleyemez. Bu mmknlklerin genilemesi birok boyutta bir daralma olarak ortaya kabilir". Yani sanatnn yapmak istedii nc olarak da ortaya ksa, gnn birinde toplumsal sistemin siyasi ve ekonomik deerleri tarafndan kaplmakla kar karya gelebilir, o zaman ne yapmal? Yoksa, aslnda ortada boluktan baka birey yok mu? Ama bu boluu yaratacak abaya her zaman ihtiyacmz var. Toplum ve Bilim Psikanaliz zel Says, 1996 Kasm

KIM-LIK YAZAR Kitaplarda ender olarak tarih, sosyoloji, felsefe ve entrika i ie gemitir demek mmkn deildir, ama bunun sk sk yapldn sylemek de gtr. Kara Kitap bal bana bir sorunsaldan yola kmyor ve birok sorunsaln kesitii bir noktay odaklatmyor. Bunlar arasnda tarihi ve toplumsal bir sorun olan kimlik sorununu, 'nereliyiz?7 sorusunu sordurtuyor. Bunun aklamas burada sz konusu olamaz. Bu bir romandr. Ancak roman olduu lde de, gitgide sanatlarn sosyal bilimcilerin sorduklar sorulara yaklamas, kitabn estetik kayglarn yannda 'ierik' kaygsn da tadn dndrtyor bize. Sosyal bilimcilerin megul olduklar alanlarn genilemesi, sorduklar sorularn iine estetik sorunsalnn da girmesi ile sanatlarn sosyal konular zerine eilmesi arasnda bir koutluk olumaya balyor. Epigraflar bize bu yolu gsteriyor. Orhan Pamuk kitabna balarken "Epigraf kullanmayn, nk yaznn iindeki esrar ldrr" (Adli) cmlesini tantlk olarak verdiinde yeni bir denemeye girmekte olduunu gstermekte ve Trk modemitesi zerine 'postmodern' bir slpla konunun balamakta olduunu haber vermektedir. Bu bir balang mdr? Romann bir balangc var mdr? Kim daha nce yazmtr? Kim kimden ne almtr? Bunlar ikinci dereceden nem tamaya balayp, anonim ve tali bir yaz ortaya kmaya balyor. Kimdir yazar? Kendi cmlelerini yazan m yoksa tant-lklarla bir takm fikirlerin bize hangi yolla olursa olsun gelmesini salamas m nemli? Nedir bu? Anonimlik: "Yatan bandan ucuna kadar uzanan mavi damal yorgann engebeleri, glgeli vadileri ve mavi

yumuak tepeleriyle rtl tatl ve lk karanlkta Rya yzkoyun uzanm uyuyordu" cmlesiyle balayan Kara Kitap kitabn kahramannn kim olduunu hemen mi belirtir? Rya bir hayal midir? Sannl bir sknt m? Engebeli ve vadileriyle corafi bir alan yaz tarafndan katedilmeye balanr. Yazdr burada ilk zne. Bireyleen bir yaz var mdr diye sorabiliriz kendi kendimize. Bireyleen bir insan sorunsallatrr myz? Aslnda, Rimbaud'nun da daha nceden ifade etmi olduu gibi insan olular halinde vardr, iinde hayvanlar da kayalar da tar (Mool resminin hayvan figrlerinin bireysellemesi gzmzn nne gelsin). Yaz kendi iinde hem isimler, hem fikirler, hem de daha nce sylenmi, kullanlm cmlelerle birtakm bilinen szckleri tar. Bunun kimin kaleminden kimin azndan km olduu sorusu tm metafiziin sorusudur. Felsefe balangcnda yazdan nceki szn nselliini soruturur (Platon'un tm sorunsal bunun zerine oturtulmutur diyebiliriz). Michel Foucault, College de France'da al konumasnda bize yle seslenmekteydi: "Bugn yapmak zorunda olduum konumada ve burada belki de yllar boyunca yapmak zorunda kalacam konumalarda, hi kimseye sezdirmeden eriyip gitmeyi dilerdim. Sze balamaktansa, szn beni sarp sarmalamasn ve beni, her trl olas balangcn ok telerine tamasn isterdim. Konuacam srada kimlii bulunmayan bir sesin benden epey nce balam olduunu fark edivermek ne ho olurdu o zaman, szckleri balamak, cmleyi srdrmek, kendisini, sanki bir an iin, askda tutarak bana iaret vermiesine yaratt boluklarn arasna, hi kimsenin fazlaca dikkatini ekmeksizin yerleivermek yeterdi bana (...). Benim arkamdan (ok nceden sze balam syleyeceim eyleri nceden sylemi) bir sesin yle

demesini isterdim: "Srdrmek gerek, ben srdremiyorum, srdrmek gerek, szckler olduu srece onlar sylemek gerek..."1 Kara Kitap'm bu sorunsaldan baladn sylemek mmkndr sanyorum. En azndan bu ekilde anlamamz salayacak iaretleri iinde tar. Bir slp kaygs var. Kendi dilini arayan bir yazar birok cmle ve szckleri bir kere daha kullanyor ve bu aray iinde de Marx'n sorunsaln ters yz etmi 1 Michel Foucault, Sylemin Dzeni, Trkesi: Turhan lgaz, Hil Yay., 1987, s.21 ve M. Foucault, L'Ordre du discours, Gallimard, 1971, s.7-8; ayrca anonima sorunu iin yine Bkz., Foucault, Dostlua Dair, Telos Yay., eviren: Cemal Ener, "Maskeli Filozof" (Christian Delacampagne ile bir sylei), s. 11-22. oluyor. kinci yaplan artk farstr demek mmkn olamyor. Bir ciddiyet ve slp kaygs tm kitab kapsyor. Kitap zerine yaplan hakl ya da haksz tm eletiriler de bunun farknda. slpsuzluun slbu. Bu bir araytr, yaratclk sreci ve istencidir. Zaman iin yaplm bir yolculuktur, ama bu zaman asla dzizgisel bir zaman anlay deildir, bu bir zaman kuantu-mudur. Kmldamazlk iindeki derinliktir. Yaznn byk patlamas ve kara delikler. Asansr boluu bir bilindndan ok bir kara deliktir. Kara delik olmasyla da psikanalizin indirgemeci bilindmn haricine kmaktadr. Bellek vardr ama an yoktur. nk imdiki zaman kaygsdr aslolan: 'Uykunun huzuruna gmlm Rya'nn kaplar kapal bahesinin stleri, akasyalar, amal glleri ve gnein altnda gezinmek isterdi imdi' (s.9). Bu bir isten, imdiki zamanda yapaca bir eylem. Eskiye deil, anya gnderimde bulunmayan bir imdiki zaman belleidir. Blok halinde gelen bellek. Gemi olay da yersiz-yurdsuzlatrr. Kodlarn krar ve imdiki zamann, arzunun kullanmna sokar. Bu, 'arzu yatrm' ile 'karn

libidinal yatrm' arasndaki farktr. Arzu, imdiki zamann istencini 'kar yatrmna' sokmadan ortaya koyar. Libidinal bir akm oradan geer, arzunun gc tarafndan kaplr. Yaznn sorunsaJ ile sosyalin sorunsal burada birbirlerinin iine girerler. erik ile biim bir ayrk btn oluturur. Bu karmla yaznn ikinlik plan (Dele-uze) oluturulmaya balanr. Yaz kendi kendini yazmaya balar, kalemi kimin elinde tutuu burada az nemsenir artk. slptur bunlar birletiren: 'slbumdan olup bitenleri benim anlatmaya baladm anlamsnzdr' (s.416). Kim-in anlatt belli olmayan anonim ve kim-liksizliin kimliklemesini salayan bir slptur bu. Nereli olduumuzu sorgulayan bir slp: "Hibirimiz kendimiz deiliz", dedi Galip, bir sr verir gibi fsldayarak, "Hibirimiz kendimiz olamayz. Herkesin seni bir bakas olarak grebileceinden hi kukun yok mu senin? Kendin olduundan o kadar emin misin sen? Eminsen kendin olduuna emin olduun o kiinin kim olduundan emin misin?" (s.381). Kimlii yersizyurdsuzlatran bir bellektir ve de andr, bunlar burada 'zdeleirler': "Cell uzun bir zaman nce nl ngiliz hekim Dr. Cole Ridge'nin varln kefettii, ama ilacn bulamad korkun bir hafza hastalna yakalanmt" (s.415). Tm Kara Kitap bu hafzann yokluunun yol at kimlik sorunu zerinde dnp dolamakta. Kim hangi kimlie sahip olabilir? Ancak hafzas olan m kim olduunu bilir? Bu sorular zerinde odaklasan ve odaklat anda da dalan bir slp ve ierik arasndaki iletiim gerek oyunlar ve hayal gc arasndaki dengeyi salar. Bu dengenin oluum sreci iinde ekolojik sorun (Boazn sularnn ekilmesiyle yok olan bir bellein yeniden somutasna ortaya kmas), zdelikten kimlie doru giden bir boyut (modernlikten post-modernlie

gei), makinasal bir yaz (ama yapsal deil: Yaplan eletiriler arasnda romann iinden herhangi bir parann karlmas durumunda roman ieriinden bir ey kaybetmeyecek deniliyordu, evet bu doru ama kaybetmemesi ise romann hl ilediini gstermektedir. Bu da makinasal bir ileyitir: Mekanik, yapsal bir ileyi deil). Siyasi komplo kuramlar sz konusu edilmektedir. Bu ekilde nesnenin tam olarak ne olduunun belirli olmad (fizikteki belirsizlik ilkesi) ve kurgunun iinde birok hikyenin 'anlat' halinde, niin burada olduu bazlar tarafndan anlalmasa bile, birlikte olduu anlats vardr. Aralarndaki iliki bir ayrklk btnldr (Tpk Binbir Gece, veya Dekameron'da olduu gibi). Romann ierik ve biim ayrmnn dnda, yani analitik bir anlayn pragmatizme dntrld2 durumda, yaam ile sentezlenmesi sz konusudur. Bir bakma minr bir edebiyata giritir bu: ncelikle ifade edilir, olay ondan sonra gzkmeye, alglanmaya balanr.3 Anlatm, burada, biimi paralara ayrr (Kara Kitap 17 blmden oluuyor ve bu blmleri ayr ayr, birbirinden bamsz okumak da mmkn. Zaten, bu yzden herhalde, bir blmn senaryolatrlmas olanakl hale geldi. rnein Cellat ve alayan yz hikyesi, veya Esrarl resimler kendi iinde birer btn olutururlar). Paralara ayrlan biim Rchard Scusterman, L'art l'tat vif, la pansee pragmatiste et l'esthetque po-pulare, Les Edttons de Mnut, 1991 3 Glles Deleuze, Felx Guattar, Kafka, Les Edttons de Mnut, 1975, s 5152 sayesinde de varolan dzenin ieriini katedip# baka bir ierik ortaya karmak mmkn olur ki# bu ikisinin ayrk birlikteliini gerektirmektedir. Dou-Bat kimlik sorunu, kimliin zlmesi (Bedii Usta'nn Evltlar) ierik ve biim arasndaki btnlkteki 'makinasal' btnl

gsterir: Mankenciler piri 'Abdlha-mit'in emri ve zamann ehzadesi Osman Cellettin Efendi'nin ilgisiyle alan Bahriye Mzesine gereken mankenleri hazrlayan Bedii Usta'dr. Tm blm kendi iinde belli bir tarih anlayn, resmi tarihi sorgularken kimliimizin ne olduu sorusunu sorar: 'Bitmemi batllama tarihimizde rneklerini binlerce kere grdmz bu yasaklk zihniyeti' (s.60) (...). 'Cumhuriyetimizin ilk yllarndaki o heyecanl Batclk dalgas iinde, beyfen-diler balarndaki fesi karp Panama apkalarn giyerken...' (s.60) (...). Yapt mankenler ve elbiselerinin modellerinin retildii Batl lkelerin insanlarna deil, bizim insanlarmza benziyorlarm.' (s.60). Yine ayn blmde bizim denilen insanlarn 'fark edilmeyen bir hzla, kendi hareketlerini bir yana brakp, baka insanlarn hareketlerini benimsemeye taklit etmeye balamlar' (s.60). Bu ierik tam bir makinasallk iinde hiyerar-ik 'yapnn' korunmasn beraberinde getirir: Figrler yer deitirir, bileimler oluur ve zlrler. Aktif ve pasif, (gerek Cell gerekse Galip bazan aktif bazan ise pasif rollere brnyorlar) znenin yerini yok eder. Aynlk ve zdelik arasndaki iliki gitgide nem kazanmaya balar. Ben ve teki. Aynlk m zdelik mi yoksa farkllk m belirler? Bu sorunsallatrldnda ortaya kacak durumun, ben ve teki arasndan ok bir 'okluk' fikri zerine oturtulduu dikkat ekecektir. Bu, kitabn konusunun ne kadar Tek'ten, btnden ve onun bir yansmas olan zdelikten ayrldn bize gstermektedir;4 nk kitabn konusu, alar ve olaylar zincirinden ok bunlarn birlikte varolmalarn sz konusu eder ve bylece ikili diyalektik ilikinin 'tek Tanr'c' karakterini amaya alr. Onca komplo teorisinin tarih iinde zincir gibi eklemlenmesinden domutur. Dz

izgisel deil, eklemlenmelidir. Burada, i4 O. Pamuk'un Beyaz Kale'den, ben ve teki sorunsalndan, okluk sorunsalna getiini sylemek mmkndr, sanyorum. te, ierik ve biim fark tamamen yok olmaya balar; nk 'ok tanrl' bir yaz, ok olayl tarih ve yaznn orjiak karakteri (orjilere degin) ortaya kar. Kitap zerine eletirilerin bazlar bu orjiak karakteri eletirmekte ve bir btnln olmadn sylemektedir: Olaylar, vakalar, ideolojiler, makaleler (Ce-ll'inkiler),5 yaanan ve yaanmas beklenen bir ehir birbirleri iine geerek eklemlenirler. teki sorunu ve dierini yadsmas (diyalektik) yceltilir gibi dururken (ierikte) aslnda (biimde) teki sorunu yceltilmemitir (Yaz slbu). Bu kolektiflii oluturan karakterlerin okluunda yaanmaktadr.6 Aslnda ierik teki sorununu n plana karr gibi dururken, biim teki sorunundan ok okluu sergiler (Kaotik ve orjiak yazdr bu). zellikle 'Esrarl Resimler' blmnde bu orjiak yaznn karakterlerini grmek mmkndr: lk olarak aynada zdelik deil, farkllamalar gzkmektedir: 'Birinci duvardaki sefil ve hznl sokak kpei, kar sndaki aynada, hem hznl hem kurnaz bir kpee dnyor tekrar birinci duvardaki resme dnldke, bu sefer, aslnda, orada da kurnazln resmedildii../ (s.368). Yaznn orjiak karakteri ise (toplu iki ve seks alemleri eretilemesi) unu gstermekte: 'Sarayda alan kadnlar... birbirlerine ayn masallar anlatarak pinekledikleri karl k gecelerinde, resmin ve karsndaki aynann sihirli oyunlarn... kullanrlard (...). Bunlar, eli sk, hesapl kiilerdi; ne ierken dnyay unutabilirlerdi, ne de seviirken; Her eyi bir dzene sokma saplantlar olanlar baarsz bir dost ve baarsz bir k yapard yalnzca' (s.368-369) (...) 'esrardan ve rakdan kafalar bulan mteriler mutsuzluun ve hznn bulutlarna

ktklar../ (s.370). Bilindii gibi orji tanrs ve bunun arapla kart kii Diyonisos idi. Onun okluk ve sefahat iindeki 'sorumsuzluu' Nietzsche'yi ona zendiren karakteriydi. Bunun biimde yazya yansmas ise okluun He-gel'ci btnl ve sistemi yok ettii an belirler. Bu blmde, angrdayan cam 5 Bu arada, Cell ile Cell-t arasndaki yaknla da dikkat ekebiliriz. Cell 'yanl' darbelere gnl vermi, siyasi kopukluklar kovalamken cellt 'yanl' kafay koparm ve alamalarla lgna dnmtr. Bu konu zerine Bkz., Michel Maffesoli, L'Ombre de Dyonisos (Contribution une sociologie de l'orgie), Librairie des Meridiens, Klineksieck et Cie, 1985, s.218. ayna para para krldnda, ite, iki aynann, iki kitabn aynlnn para para edilii gzlerimizin nne koyulur; nk para paradr yaz. Eklemlenmelerle, 'izlerle' (Derrida) yolunu alr, biimi yersizyurdsuzlatrr. Ancak bu para para edilen btnln iindeki birlik "emekliliin eiindeki komisere faili bilinmeyen, cinayeti ve srr" ebediyen kartr. nk faili anonimdir. "nk nemli olan hikyedir, hikayeci deil. Anlatlacak bir hikyemiz var imdi' (s.381). nk hibirimiz 'kendimiz deiliz'dir (s.381). 'ehza-de'nin Hikyesi' blm onun iin sonlardadr. nk artk yazar, anlatc yazmazlar. Kim-lik yazar. Anlatan ktibine verir kalemi. Azdan aza, kitaptan kitaba doru uzanan bir anlat, bir hikye kalr geriye: 'Gn boyunca kulaklarnn iinde iittii bakalarnn seslerinin, kasrnn odalarnda aa yukar yrrken aklna taklan bakalarnn hikyelerinin yksek duvarlarla evrili bahesinde gezinirken bir trl etkisinden kurtulamad bakalarnn dncelerinin hakkndan ancak Ktibine yazdrrken gelebilirdi. nsann kendisi olabilmesi iin, iinde yalnzca kendi sesini, kendi hikyelerini, kendi dncesini bulabilmesi gerekir derdi ehzade ve Ktip yazard' (s.387). Deleuze ve Gu-

attari'den bir alntyla noktalamak istiyorum: yAntiOidipus'u iki kii yazdk (Her ikimiz de oul olduumuzdan giderek hayli kalabalklatk. Burada bizi birbirimize yaknlatran hereyi, en yakn ve en uzak hereyi kullandk. Uygun takma adlar dattk (oraya buraya) tannmaz klnmak iin. Niin koruduk adlarmz? Alkanlkla, yalnzca alkanlkla. Bu kez de kendimizi tannmaz klmak iin. Kendimizi deil, bizi davranmaya, snamaya ya da dnmeye iten eyi fark edilmez klmak iin (...). Artk ben demediimiz noktaya deil, ben demenin ya da dememenin hibir nemi olmad bir noktaya ulamak (...). Yardm aldk, esinlendik, oullatk.)7 "Esrarn Mesnevi'den aldm." Kim-lik yazd. Nkhet Esen, Kara Kitap zerine Yazlar, Can Yay., 1992 7 Gilles Deleuze, Felix Guattari, Mille Plateaux, Les Editions de Minuit, 1980, s.9.

ARABA KAZALARNN OTOEROTZM Sanayi toplumunun en nemli gstergelerinden biri olan retim ve tketim aralarnn tpk otomobiller gibi hz yapmas, ticari yollar ve uluslararas ticareti byk teknolojik atlmlar sayesinde gelitirmiti. Aralarn yol almalarnn tren yollarndan araba otobanlarna dnmesinden itibaren baka bir fantazma belirgin hale geldi. Sosyolojik olarak toplu tamann yerini alan bireysel aralar, otomobiller, bireyin toplumun iinde yalnz kalma srecini de hzlandracakt. ABD'de balayan bu sre Bat toplumlarnn kapitalistleen dnyasnn tketim faktrn ne karm ve otomobili kendi kendisini pazarlayan, satla kartan bir nesne konumuna sokmutur. Marx'n "meta fetiizminin" en yksek deerlerini bulabileceimiz otomobil imgesi tasarm dnyasnn aheserleri ve hz zerine kurulu teknoloji sayesinde "otoerotik" bir saplantya dnmeye balayacakt. Otoerotizmin, erotik olann tasarmnn hazznn, beyinsel bir yaklamda, maddeletirdii anda ortaya kan bir olgu olduunu ileri srebiliriz. Akl sayesinde hazza ulama, teknolojinin fantazmalarmza verdii zevk sayesinde geree dnebilecektir: Ballard'n arpma kitabnda (eviren: Nurgl Deveci, Ayrnt Yaynlar, 1997), anlatc, Ballard, kars Catherine'in, seviirken "kendisini baka bir kadnla

ilikisi varm gibi hissetmemi isterdi" diyor: Lezbiyen fantazm ("Cat-herine'in aklndan yldrm hzyla ilgin bir lezbiyen iliki dncesi gemi olmalyd" (s.29). Bu fantazmann tikellii, beraberinde, otoerotizmin maddiyata dnmesini otomobillerin nezaretinde bizlere sunmaktadr. Tapnlacak nesne bireyin kendisini tatmin yollarndan birini oluturmu; tketim arac olarak da zor ulalan ve hz sayesinde kendi tasarmn ele veren otomobile dnmtr. Araba ofr "direksiyon tam bir itaat arac, nereye evirsen oraya gidiyor" diyen bir despot haline gelmitir. Erotizmin zneler-arasl kendi kendini nesnenin egemenliinde yok etmekte; burada zneyi nesne karsnda baml bir srece itmekte; bu bamllktan ise sapkn bir cinsel haz meydana gelmektedir ki, Ballard modern veya postmodern toplumlarmzda bu cinsellii teknoloji ile gncelletiriyor. Reklamlarn esiri olan bir siyasetin mstehcenlii kadar, otomobil imgesini kadnn gzellii ile buluturan kapitalist zevk, "at-avrat-silah" araba ve cinsellie dntryor. Seksin maddi snrlarn zorlama yolu olarak kullanyor Ballard otomobil imgesini. Ve otomobilin i mekn ise Marki de Sade'n hikyesinin getii 120 Gn'n yaand atoya tekabl ediyor. Romann kahramanlar ise, Bataille'n kurban zerine yazdklarn anmsatrcasna teknolojik kurbanlar olarak karmza kyor. Kadnlar veya erkekler araba kazalarnn zne olduu yaamda sadece birer kurban kuklalar oluturuyor; konu mankenleri sanki paralanan cinsel uzuvlar, kann gne yla karmas, kan ve k akln es getii yerde akl, zellikle de teknolojik, arasallam modern akl ve insanlar aras ba temsil ediyor. Anlatc geirdii kazadan sonra kars Catherine'in vcudunu ve cinselliini hayal ederken hem daha evvelki

sevimelerini hem de seviirken kurduklar hayalleri dnyor ve araba veya uak gibi hz aygtlarnn oluumunu salayan teknoloji sayesinde karsyla ilikilerinin pekitiini tahmin ediyor: "Bizi birbirimize teknolojideki yeni birtakm eler balyordu" diyor (s.28). Her gn yaadmz kazalarn, filmlerde abartl bir ekilde verilen sahnelerin gerekliini yitiren yanlsama zerine kurulu oluunu bize hatrlatrken, Ballard, bilim adamlarnn artk dnyamzda gerekleecek kazalar zerine de bir dal oluturduklarn; tpk teknolojik geliimin ncelikle askeri alanda kullanld gibi, sivil dnyamzda da kaza teknolojisinin beden teknolojisi zerinde hakim olduunu ifade ediyor. Foucault'nun modern iktidarlarn ve en arkaik iktidar biimlerinin beden zerine kurduu tahakkm gstermi olduu gibi, Ballard da bedenin hz ile ilikisinde, ar ve hzllk ilikilerinde, otomobilin yerinin ne denli nemli olduunu vurguluyor. Modern sapknlk biimlerinin araba iinde ne ekilde iddet dolu bir ekilde oluabileceini ("Zhrevi hastalklar kliniinden dnen nevrastenik ev kadnlarnn yapt sama kazalar, bu kadnlarn ehrin dndaki ana caddelerde park edilmi arabalara arptklarn dnyorum. Tek ynl sokaklarda amar kamyonlaryla burun buruna arpan heyecanl izofrenleri, otobana giri yollarnda gereksiz yere U dn yaparken kaza geiren manik depresif-leri, kmaz sokak olduunu bile bile yolun sonundaki tuladan duvara son hzla vuran anssz paranoyaklar karmak altl stl kavaklarda yaptklar kazalarda balar kopan sadist hemireleri, orta yal metanetli itfaiyecilerin gzleri nnde kck arabalarndan kan alevlerin iinde yanarak len lezbiyen s-permarket yneticilerini, zincirleme kazalarda ezilen otistik o-

cuklar yol kenarndaki sanayi kanallarndan birinde kaderlerine boyun eerek boulmaya raz olan zihin zrllerini dnyorum (s.15)), giyotine giderken beli gelen mahkm lsnde veriyor bizlere. Yukarda grlebilecei gibi, kapitalist toplumlarmzn teknolojisi sayesinde bedenlerimiz ve zihinlerimiz arasndaki ayrmann gitgide bydn hissetmeden yaayan insanlarn psiik konumlar kazalarn en nemli elerinden biri haline giriyor. Toplumsal gelimeye gre yeni yeni bilimsel isimlerle karmza kan sapknlk eitleri kazalarn ald ekillerle rtyor sanki Ballard'n anlatmnda. Otobanlarda hz yaparken mastrbasyon yapanlar, bir elleriyle direksiyon kullanmann zevkini tadarken, yannda oturan kadnn vajinasnda dier elini kullanarak, kadnn tatmin etmeye alan mao tipleri sunuyor bizlere bu romannda: Bilim kurgunun teki dnyalarda deil iimizde olduunu gstermeye alan Ballard ile mikro faizmimizi hissederek kuramsallatran Deleuze ve Guattari arasndaki izgi, bilimsel ile anlata! olann arasnda skp kalyor. Belki ok kk bir farkla: Deleuze ve Guattari iin fan-tazmalar deil retilen, arzulanan makineler sz konusudur. Ballard, arpma'da "arabay yalnz cinsel bir imge olarak deil, kiinin bugnk toplumda yerini gsteren btnlkl bir eretileme olarak" kullandn belirtiyor, yllar sonra kitabna 1995'de yazd nsznde (s.7). Romann cinselliinin, aslnda, politik bir anlam ifade ettiini yazyor: Bu biraz da Pasoli-ni'nin "120 Gn"n hatrlatyor bizlere; nk orada da faizm ile iddet ve sapknlk paralel olarak ele alnmt. Sade'dan ayrlan Pasolini Sade'n sadizmini politik bir lde ele almaya alm ve bunu baarmt Ballard da "kapitalist ve kresel" yaam biimlerimizin "en sapkn" yanlaryla bizi

kendimize ve insanlmza yabanclatrdn, cinsel eretilemelerle betimliyor, aa karyor. Cinselliin ve teknolojinin "bizi nasl smrdn" ifade ediyor. "Teknolojik harikalarn" iimizdeki drtleri nasl uyandrdn ve bu ekilde de, cinsel nesne haline gelen arzularmz tpk politik nesne haline gelen ve sry takip etmekten teye gidemeyen ruhlarmz medyaya kaptran zihinlerimizi gzler nne seriyor. Politika, birey ve cinsellik arasnda kurulan iktidar iliiklerini toplumlardaki en yaln insan ilikilerinde gsteriyor. "Dnyann gereini" anlatmann ise kurgudan getiini belirtiyor. nsan ilikilerinin, ailenin ve toplumsal yaamn ahlk kurallarnn snrlarn bize zorlatan teknolojinin sanayi toplumlarnda doay da nasl kirlettiini bizlere dndrtyor. znenin Nesnellemesi Romann kahraman anlatc Ballard, kazalarn fantazmasyla yaayan ve karsyla ilikisinde onun her trl fantazmasm gerekletirmeye alan ve bu lde de hereye ramen, karsna olan akn ilan eden biri. Dier karakter, James Ballard'n kendi bandan getiini syledii hikyenin ba kahraman, baka bir deyile znesi Vaughan, kazalarla ilgili, bandan onlarca kez kaza gemi, bu kazalarla tatmin olabilen, pas iindeki arabas (Lincoln) iinde sevien ve etrafndakileri "konu mankeni" gibi kullanan, fahielerle olduu kadar arkadalarnn kanlaryla da sevien marjinal ve teknoloji kurban, sapkn bir tip. zne olarak Vaughan etrafndaki insanlar, belki Ballard hari, bir nesne olarak ele alyor; tpk kazalarda dublr olarak kullanlan arkada Seagrave gibi. nemli olan kazann, son kazann gerekletirilebilmesi. Vaughan, Elizabeth Taylor'un arabasna (Li-muzin) arpp; byk final yayor. Ballard, znesinin karsnda nesnelleme halini konu olarak ele

alarak; bir efsanenin klesi olmaya balayan anlatcnn her eyiyle, sevgilileri veya kars Catherine ile Vaughan'n itaatine, ekiciliine kaplarak, nesnelleme srecinden nasl kacan anlatmaktadr; yle ki, kars Catherine'in Vaughan ile sevimesi srasnda arabann ofrln yapmasna ve darndan sevimenin gzkmemesi iin otomatik araba ykaycsnn sulu kpkleri tarafndan arabann iinin grlmesini engellemesine varan bir lgnln girdabna brakyor kendini. Hatta kendisini ecinsellie doru srkledii Vaughan'n yara dolu vcudunun adaleleri bile bu nesnelleme srecinin eleri arasnda saylabilir. Teknolojik dnya iinde Heidegger'in tekniin hakimiyeti altnda insann unutulduunu hatrlatmas gibi, Ballard da sanki bu insanln unutulu srecini roman boyunca vermeye alyor. Ne zaman ki, Vaughan'n lm, su yzne kmtr (zaten kitap Vaughan'n lmnn anlatld sayfalarla balamaktadr) o zaman, ite, nesnelleen dier kiilikler kendi znelliklerine kavuabilmektedirler. Ballard karsnn beline sarlarak "parmaklarn karn kaslarna batrr. Dr. Helena Remington ise, her ne kadar apkn gz Ballard'n kars Catherine'in zerinde olsa bile, Gabrielle da sevgiyi bulacaktr. Pasolini'nin Teorem'indeki gibi, bir melek veya eytan olan Vaughan, herkese ayr ayr cinsel bir dokunutan sonra o insanlar rahat brakp "eytanlar diyarna" g edecektir. arpma kapitalizmin, beraberinde gelien reklam sektrnn ve teknolojinin atba gittii bir dnyann acmasz tasviridir. Yeterince iddetli, yeterince pornografik. Nesnelleme srecinde esrime hallerinden kendini bulma hallerine doru klan bir yolculuk roman olarak ele alnabilecek olan arpma zaman da sorun etmiyor: Anlatc kitabn banda "onu iki aya nce bulmutum" (s.10) derken, kitab okumakta

ilerledike, aslnda "bir yldan fazladr" tantklar (s.76) ortaya kveriyor. Nesnellikten znelemeye geen bir sre byle sorunlarn altndan kolaylkla kalkmaya muktedir olacaktr. Dz izgisellii Kran Anlatm Ballard, dz izgisel bir anlatmdan kanarak, romandaki olayn kurgusunu labirentik bir yapya oturtmaya alyor: "Yazar hl anlatm dz, olaylarn tarih srasna gre akt, geni bir zaman ve uzam dilimi iinde arlkl role sahip sekin karakterleri olan geleneksel 19. yzyl romanna zg tekniklerden ve bak alarndan "yararlanp" yararlanamayacan sorun ediyor kendisine. Bu ekilde basit bir olay merak edilen bir hatta sokuyor. Fiiller arasnda mtasyonlar oluturuyor: "Cathe-rine'in uu dersine gitmesini beklerken, arabam otoban ynnde srmeye baladm" (s.90). Grlebilecei gibi, bekleme eylemi ile arabay srme eylemi srasnda ayn cmle bir mtas-yon oluturuyor ki, bu iki ayrk eylem ayn tmcenin nermesini tamamlayabiliyor. Beklerken eyleme girme veya eylem srasnda bekleme. Parmenides'in "ebedi hareketsizlii" gibi bir ey. Bilindii gibi "ayn derede iki defa ykanlmaz" nermesiyle ortaya kan diyalektiki Herakleitos#a kar kan Eleal filozof Par-menides, Bir'i diyalektik ynteme gre ncelerken "varln ebedi olduunu" dnmekteydi; nk varlk tek olduu kadar "hareketsizdir" de. Yani hareketten bir hareketsizlik ortaya kararak, ayrk iki hareketi bir nermenin iine koyabilen slp Ballard'n slbuna benziyor. Bir nermenin iinde paralanan, diyalektik olduu bile sylenebilen iki ayr eylemin srasz-l yukardaki mtasyon fikrini bize dndrtmektedir. Buna benzer yaz deneyleri Ballard'n romanna bilmecemsi bir hava vermektedir.

Ballard, gnein klarnn paralanarak arabalarn camlarndan plak bedenlerdeki yara izlerine doru kayarak, izlerin aydnlatmas imgesini sklkla kullanmasna ramen, nesnellikle znellik arasnda otoerotizm deneyini yaamnn verdii tehlike ve haz arasndaki ilikileri gndeme getiren kitabnda srkleyiciliini sonuna kadar srdrmeyi baarmaktadr. Yinelemeler dahil olmak zere roman kolayca okunmakta, uzun cmleleri Trke'de rahatlkla arabalarn otobanlarda yol almas gibi kaymaktadr. Cumhuriyet Kitap,......

CUMA, ETNOGRAFK BR ROMAN Michel Tournier'nin Cuma ya da Pasifik Araf adl roman Hegel'in Kle ve Efendi diyalektii ad altnda ele ald konu (Tinin Grngbilimi) iinde okunabilecei gibi, sonszde Gilles Deleuze'n aklad ekilde de ele alnabilecek bir felsefi ve etnografik roman. Ayn zamanda da, Tournier'in felsefe eitimi alm olmasndan kaynaklanan ve de Gilles Deleuze ile birlikte rencilik yllar geirmesinin verdii bir doallkla, Deleuze'n felsefesine daha yakn bir romanc. Kendisinin de belirtmi olduu gibi felsefe aggregation'unu alamayp, yani felsefe snavn da baarl olamaynca filozofi kariyeri yapmaktan vazgeerek, romancl semi. Herhalde ok da iyi yapm, nk onun gerek Cuma kitab olsun gerek Meteorlar olsun hep ikizler temas ile ileyen fikirsel dzeyde ve felsefede olduka nemli bir yer tutan ikilikler ve hatta androjin temas ki, bu da Platon'un len kitabndan beri ele ald ve daha sonra Pro-ust'un Sadome ve Gomore'de ele ald konudur, sz konusu edilmektedir. kilik ve iki kii arasndaki veya iki grup, iki cemaat, iki toplum, iki Devlet arasndaki atma Biz ve tekiler zerine kurulmutur. Bunun kart olarak atmadan ok uzlamay ele alan Tevhid'i yaklamlarda ise "Biz uuru" n plana karlmtr. Buna gre toplum biz uuru zerine kurulmaldr ki, ortak bar mmkn olabilsin. Bu romannda Michel Tournier ve sonszde Gilles Deleuze'n yazs biz ve onlar veya ben ve teki sorunsalna nemli olan farkl bir bak as getiriyorlar. Bir bakma Leib-niz'in Mmkn Dnyalar Kuram diyebileceimiz bir yaklamyla ilgili bir sorunsal

bu: Ben ve teki ayn zaman birimi iinde varolabilirler mi yoksa onlarn zamanlan m ayrdr? Rene Zazzo'nun Les jumeaux, le couple et la personne (kizler, ift ve kii) kitabn okuyan Tournier'nin Meteorlar'da ele alm olduu konuyu, Cuma'da da grrz: Ana karnnda olduu gibi (veya ada karnnda) birbirleriyle dmlenmi ikizler temas Cuma'da kart ikizlere dnmektedir. kiz temas, ayn zamanda, Bat toplumlarndaki Nunquam duo (Asla iki kii olamaz) temasna, yani yatl okullardaki ve hcre sistemlerindeki bireyletirici, kolektif kimliklerin bir kiide toplanmasn engelleyici, dini seminerlerin kiiletirici yatl okullarnn sistemine kar kmaktadr. ki kiinin birbirine duyduu hissin, ilikinin dokunmann sadece indirgenemez ve ilksel gd olmasndan ok, belki de, daha ilkel bir temas gds olduuna deinmekte ve bu ekilde de Freud'n libidosundan, aka doru ynelen cinsel gdsnden bahsetmekten ok, cinsellikten de te, kken-sel bir ak ilikisi (yaban ak), gvenlii ve srr paylaan ak balarn belirlemektedir. Robinson ile Cuma'nm ak; ikisinin adann dzeni zerinde ballklar ve atmalar. Cuma'nm, Levi Strauss'dan, Hegel'e, Sartre#a, Spinoza'ya uzanan felsefi bir roman olmas doru (Spinoza'nn Etika kitabnda betimledii evrimin aamas: birinci durumdaki bilgi duyu ve hislerden geer ve znellikle karakterize olur. kinci durumda ise bilim ve teknik arrlar; bu rasyonel ama yzeysel bir bilgidir. nc durumda ise tzn sezgisinde mutlaklk ortaya kar: Toprak+hava = gne; yani dnyal Robinson + Cuma = gnesel bir Robinson. Cuma'da adann ilk hali, kirlilii ve dzensizlii, ynetilen durumu, gnesel vecd durumu Etika kitabndaki bilgi durumuna tekabl etmektedir, yani: 1) pasif zevkler, alkol, uyuturucu; 2) emek sosyallik; 3) sanatsal temaa).1 Ancak, burada Tournier'nin en

beendii kitaplardan birinin yazarn unutmu oluyoruz: Le-ibniz ve Monadoloji (1714). Barok dnr Leibniz'in sistemi ve hatta Deleuze' de ok etkileyen dizileri: monadoloj ' n tsz, srtmesiz, hatta ilikisiz bir evrenin mocH'ni \u ik-tedir. Bu dnyalarda uyum ve birlikte akmalar vardr: "Tanr hesaplar, dnya kendi kendisini oluturur". Tpk bir bilgisayar makinas program gibi, programla metinlerinizi (kendi dnyalarnz) oluturabilirsiniz. ki kii birbiriyle girdii ilikide, 1 Toumer, Le vent Parcelet, Gallmard, 1977, s 229 birbirleriyle aktklarnda, birincisi ikincisine hz verdiinde, durur; ikincisi ise birinciden ald hareketle hzlanr. Aslnda, bunlar birbirlerine dememilerdir bile (Hegel'in kle ve efendisinin tam tersidir) ve hatta birincisi ikincisi ile karlatnda durmamtr, durur gibi yapmtr. Hareketi sadece son-suzcasna azalmtr. kincisi ise birincinin hareketi ile hz kazanmamtr; o da zaten sonsuzcasna hareketinin en azn ileme koymutur. Robinson, bu anlamda Batl, yalnzla mahkum olmu insann romandr. Toplumdaki greli yalnzln gerek doal meknda yaama deneyimidir bu. Robinson lgnln, uyuturucunun, intiharn insandr. Her biri yalnzlk hissini dourandr. Toplumda yaayanlar da rahatlkta ve refahta varolurlarken, bu durumda yalnzl kaldramayanlarn karsna kan yalnzlk duvarnn at yaralar uyuturucu veya intiharla kapatmaya alan bireydir, romann, bir bakma kahraman. Robinson sadece yalnzln kurban deil, ayn zamanda liberalizmin homo economicus'nn kahramandr da. Toplumun bunaltan, yanlsatan, boan, kokan pisliinden kurtulmaya alann ryas ssz bir ada deil midir? Jacques Brel, bu deneyi yaamay arzulamad m? Kapanmak. Leibniz'in monadlar gibi, kapsz ve

penceresiz olmak. Yalnzlk Cuma'nm ortaya kmasyla bozulacaktr. Ancak Tourni-er'nin Cama'syla, Daniel Defoe'nin Cuma's farkldr. Tourni-er, Claude Levi-Strauss sonras bir dnr ve yazardr. Daniel Defoe iin Cuma bir hayvandr; tam bir smrgeci zihniyeti hakimdir; Robinson'dan insanl renecek bir yerlidir. Robinson ise Bat'nn bilgili tecrbeli, tarihli toplumunun bilgesidir. Yasa koyucudur. Virgine gemisiyle, ssz adaya dzen ve adalet gtrendir; evrensel insandr. Toumier'nin Musee de 1'Homme'da, Antropoloji Mzesi'nde renmi olduu bilgi sayesinde, kltrler arasnda hiyerarinin deil, greliliin, farklln olduunun farkndadr. lkellerin deil, ama baka farkl uygarlklarn insanlarnn varln bilmektedir. JeanJacques Rousseau'nun "iyi yerli" mitolojisinin yeniden gncellemesinin, somutlatrlmasdr bu. Cuma roman, bu amamda, ger# bir etnografik romandr. ki ayr uygarln ssz bir adada kar karya gelmesiyle gelien zengin, dndrc, felsefi ve toplumsal bir analizin romandr. Birikim

ERKEK CNSELL Gnmzn en ok sorunsallatrlan konularndan biri olan kadnn cinsellii ve zgrlk araylarn anlayabilmek iin, erkein cinselliini anlamamz gerekecek. Bu adan her dnemin belli bir k rejimi ve syleneni olduu gibi, cinselliin de deiik alglama dnemleri olduunu ortaya koyan "sosyalliklerde" erkek, kadnn karsnda bir zne durumundan bir nesne durumuna giden yolun snrlarnda dolamas sorunu, olduka nemli gibi gzkmektedir. Gittike heterosekselliin maolukla birletirildii Bat toplumlarndaki kadn ve erkek arasnda ba gsteren cinsellik ve dostluk ilikileri, gitgide ayr-klamaya balayan bir cinselliin yeniden badak bir konuma girmesi olanan ortaya karacak m? Tarih boyunca cinselliin ana bir sorun oluturduu grlmemektedir. rnein, Eski Yunan toplumlarnda cinsellik olduka olaan bir eylemi iermekteydi. ileciler, kinikler deiik yeme, ime ve cinsel iliki tezlerini gelitirmekte, ve bu alanlarda cinsellik sorunsal olarak konulmaktayd. Androjen miti Pla-ton'dan beri sregelen bir sylence olarak 19. yzyl yazarlar arasndan, Fransz edebiyatnda nemli bir yere sahip Proust tarafndan, Yitik Zaman Peinde kitabnda "Sodom ve Gomore" de konu edilecekti. Baron de Charlus'n homoseksel ilikileri kadn ve erkek arasndaki ilikilerin yeniden ele alnmasn gerektirecek bir edebiyat oluturdu. Eski Yunan'a geri dnersek ki Proust'a gnderme yapmamz bu androjen sylencesinin srekliliine deinmek iindi,

kinik Diogene'in yemek yemek ve sevimek veya mastrbasyon arasndaki basit ilikiyi belirlemek iin meydanda "otuzbir ekmesini" anmsatabiliriz. Burada, Di-ogene yemek yemek kadar basit birey olarak grd mastrbasyonu meydanda yaptnda, kendisini u ekilde savunmaktayd. Bir kinik olarak "yemek yemek nasl insanlarn iinde yaplyorsa, ayn ekilde kendi cinselliimizi de bu saydamlkla yerine getirmeliyiz". Kiniin zellii, en ak bir ekilde, kimseden birey saklamadan, herkesin nnde, cinsel pratiin gerekletirilmesi eklinde yorumlanabilir. Bu ekilde, cinsel ilikilerin de hayvanlarda olduu gibi ak bir ekilde, mahrem meknlar iine kapanmadan yaplmas sz konusu edilmektedir. Yine Eski Yunan toplumlarnda bahsetmi olduumuz androjen sylencesinin sonradan cinslere ayrlan erkek ve dii eklinde ayrtrlan ikin cinslilii ortaya kard sylenir. Ama ncelikle, zellikle Hesiodos'in ler ve Gnler kitabnda kadnn varl sonradan gelmektedir. Kaostan kozmos'a geii simgeleyen Thego-nia kitabndan baka Hesiodos'un bu birinci kitapta insanlar dnem dnem ayrmtr ve ilk dnemlerde kadna hi yer verilmemitir. Erkek kendi cinselliini kendi cinsiyle yaamakta ve belki de kendi cinsellii iinde aseksel bir insan sz konusu edilmektedir. lk dnemlerinde Altn ve Gm devri insanlar vardr. Bunlar kendilerini metallerle hissetmektedirler. Burada sz konusu olan iliki ise adillikten lszle geiin hikyesinin sorunsallatrlmasdr; nk adil olan altn devri insanlarna kar gm devri insanlar adil olmaktan km ve tanrlarna kar ve zellikle Zeus'a kar lsz davranmaya balamlardr. Bu yzden Hesiodos lszlk dnemine doru giden bir durumu ve bundan sonraki dnemi anlatr: Burada ise iki dnem daha

mevcuttur. Bronz devri insanlar lszdrler ve bunlarn devrinde artk sa\/a balamtr. Altn ve Gm devri insanlar ldklerinde Hades'e gitmezlerdi, ama bu sefer bronz devri insanlarna ceza veren Zeus, onlar ller diyar Hades'e yollar ve orada adsz bir ekilde kalrlard. Hesiodos, bir sonraki dnemde dike'nin, yani adilliin yeniden ortaya ktn yazar ve bu devir iin Kahramanlar devri adn verir; buradaki kahramanlar tanrlara kar lsz davranmazlar ve bu nedenle de Hades'e gitmezler. nk Zeus onlar lmsz klar, yani onlarn ll yaamlar airlerin konusu olur ve airler onlarn kahramanlk hikyelerini sonsuza dek anlatrdururlar. Btn bu devirlerde nemli olan hep erkeklerin sz konusu edilmesi ve kad.nm bu devirlerde olmamas.d.r Yani nselszk hakimdir, ya da erkekler arasmda homoseksel illki ter ak .Ukler, mevcuttur. Tm bu ak ilikileri ise, yeniden br nesil yaratmak iin deil; sadece ak olsun d iyedir nk doum direk topraktan fkrmaktad.r. rnein ejderhann diti yere, topraa f,rlatl,r fr|at,lmaz, ortaya cengaverler .kar ve hepsinin silahlar, doutand.r. Aralarmda cenk etmeye balayverirler Cinsellik son dnem insanlarna aittir. Bu devir iseUTann 7. h T 'SZ'k deVndr< Dekadans devridir. USRbU 'nSafra Ve kzar ki, onlara yiyecek vermekten mZdTr n h T' a"malari' tOpra' ekmeleri gerekmektedr Daha nce her eyin topraktan ylecesine bittii yerlerde artk almadan yiyecek ve iecek bulmak olduka zorla-mt,r. Bu dnem yleyse, retkenlik dnemidir. Dike'ye (Adilie) sayg, topraa kar, sevgidir ve yaamda tarm sevilmelidir Ens ise (oluy karma) sava ve kavgay krklemek demektir Zeu; insanlara

yle kzar ki, onlara atei vermez. Onlarn ala-rak bu atee kavumalarm, gerekli klar: insan lsn amamal. goruu hak.mdr".' Ayn, ekilde topraktan doma yerine fXkr? a"f '^ d"eme r'n de brakr ve in^"lara (erkeklere) ceza olsun diye onlarn basma Pandora'y. sarar dnemi " e;k\k'r h6m tOPra' 6kmek hem de ^mn; ba nT h T lar" At6 a'an Pro^etheus insanlarn bana bu belay, sarar, lapetosolu, sivri akll bir kii,/ Seviniyorsun ate, aldn, beni aldattn diye,/ Ama bil ki dert atn kendi bana da:/ ald.n atee karlk bir bel,/ yle bir bel du be'lyT2 3// SeVmey6' kamaya d yamavacaklar Kad.nn bir bel olmas sylencesini bir yana b.rak.rsak Eski Yunan medeniyetinde erkein ak, kadna deil, yeniyetme bir gence kardr. Burada ayn cinsten olan kiiler arasndaki iliki dlanmamakta tersine, Eski Yunan'da bu ilikiler, erkeklerle er-keklerm hklernn krklenmesidir Sunousia, holilia, plesias\ T^i^ZKStlTA 2Slbahattn Eyubolu- *"Erhat Turk Tarh 2 Hesiodos Eseri ve Kaynaklan, s 28 mos, mixis, ocheia terimleri bu ilikileri belirtir3. Ama asl kullanlan szck: Ta aphrodisia'dr. Yani ak hazlar, "cinsel ilikiler", "ten eylemleri", "ehvet". Bu szcn modern anlamda evrilmesine imkn olmad syleniyor.4 nk cinselliin deiimi ile szcklerin ykl olduu anlamlar da farkllayor. Hekimler ve filozoflarn tavsiyeleri de yine ayn ekilde dnemlere gre farkllklar ortaya karmaktadr. rnein mastrbasyon denilen ve erkek cinselliini olduka yakndan ilgilendiren eyf 19. yzyldan evvel kt gzle baklan ve yaplmamas hekimler tarafndan salk verilen

bir ey, bir eylem deildi. Tersine, akkanln salanmas bakmndan, blokajlarn nlenmesi iin salk bile verilirdi. Ne zaman 19. yzyl iinde reme ve yeni salkl nesiller brakma endiesi grld, o zaman bu dllerin harcanma-yp, salkl evlilikle ocuk yaplmas fikrini dourdu ve bu enerjinin genlikte harcanmamas iin de hekimler gen erkek ocuklardan mastrbasyon yapmamalarn istediler (Foucault'nun biyo-politikas). Eski Yunan'da hazlarn kullanm temas iinde erkek cinselliinin erkekler arasnda olmas bir rastlant deildir. Askeri kurumdaki reform zaten bu temann gelitirilmesinden baka bir-ey deildir. Eskiden atnn stnde savaan ve at-insan bile-kesindeki insan, Hoplitik reformuyla insan ve insan arasndaki homoseksel birliktelie dnmtr. Burada artk kalkanlarnn arasnda sakl bedenlerin birbirine yakn olduu bir ordu dzeni mevcuttur. Ve bu dzenleme iinde, erkekler aras bir iliki sz konusudur. Fakat Eski Yunan dncesi hazlarn olanlarla ilikisinden bir sorunsal ortaya karmtr.5 nk erkek cinselliinin bir olana kar olmasn hem ho grm hem de burada bir iktidar sorununu ortaya karmtr: Kendi kendini ynetmek fikri. Bu sorunsal erkek cinselliinin Site'nin ynetimi ile olan yakn bann ortaya konulduu yerdedir. Bu bakmdan da siyasi bir nem tamaktadr. nk "kendi kendini ynetmekten aciz insann bakalarn ynetebilmesi zordur", 3 Michel Foucault, Cinselliin Tarihi, ev.; Hlya Tufan, Afa Yay., 1988, s.43. 4 Michel Foucault, a.g.e , s 44. 5 Michel Foucault, a.g.e., s.201. denildiinde ortaya kan durum udur: Ancak bakas ile giritii aka dair ilikide kendini denetleyebilen kiinin bakalarn ynetmeye kabil olabilmesi: "Euthydem, syle

bana, zgrln, kii iin de Devlet iin de, soylu ve harikulade bir varlk olduuna inanyor musun? -Olabilecek varlklarn en gzelidir, diye yantlar Euthydem.- Peki, beden hazlarnn tahakkm altna giren, sonra da iyilik yapamayacak durumda olan, zgr bir adam olarak kabul eder misin? -Kesinlikle hayr, der".6 yleyse; Aristo'nun Politika eserinde de belirtmi olduu gibi, "Bir site, ynetimine katlan yurttalarn bizzat erdemli olmalar lsnde erdemlidir". Yani; hazlar olanlar ve ak ve ynetim arasnda direk bir geililik ilikisi sz konusudur. Duyular haz-lar tarafndan kleletirilen erkek artk erkekliini ve ynetici ruhunu kaybetmi saylmaktadr. Buradan "klelerin en kts hangisidir?" sorusu sorulduunda, alnan yant: "Klelerin en kts insann en kt efendiye sahip olduu durumdur". yleyse, Eski Yunan'da erkek iin en erdemli durum cinsellikte kendi kendini denetlemede bulunmasdr. Erkekler aras cinsel ilikiler erkek cinselliini zedelememelidir; nk erkek cinsellii ile Siteyi ynetecektir. Knanan erkekle erkek arasndaki "homoseksel ak" ilikisi deil, bu ilikideki lszlktr. "Kiinin nefsiyle srdrd savakan yar ve isteklerini egemen olmak iin yrtt mcadelede ynlenmesi gereken nokta, erkek ve kiinin kendisiyle olan ilikisinin "serbest erkek" olarak, kendi altndakiler zerinde kurma iddiasnda bulunduu hakimiyet, hiyerari ve otorite ilikisiyle ebiimli olaca noktadr. Ve, insan "cinsel erkeksilik"in uygulanmasna uygun den ly ancak bir "toplumsal erkeksilik" modeline gre, bu "ahlaksal erkeksilik" kouluyla verebilecektir. Toplumsal rolde erkek olunduu gibi, erkek hazlarnn kullanlmasnda da nefse kar erkeksi olunmaldr. Sofuluk, szcn en kesin anlamyla bir erkek

erdemidir".7 Yunanllar erkein baka bir erkei sevmesi iin onun baka bir "doadan" olmasn hayal etmi6 Michel Foucault, L'Usage des plaisirs, Gallimard 1984, s.91. Cinselliin Tarihi, ev.; Hlya Tufan, Afa Yay., 1988, s.87'den aktarlan Xenophon, Memorables, IV, 5, 2-3. 7 Michel Foucault, a.g.e., s.93. yorlard. nemli olan, bu iki erkek arasndaki ilikide kadn sevmekten baka olan bir erdemi gerekli klmakt. Kadnlarn Yunan toplumundaki "aa" rollerini gznnde tutarsak, asl nemli olann karma kar deil, erkee kar erdem tayan bir akn zorunluluu ve gerekliliidir. nk gnn birinde ynetime gelecek olan bir erkektir ve onun genlik dneminde aalk bir konumda olmamas gerekmektedir ki, iktidar sahibi biri olduunda, ayn hiyerarik, "ikenceci", aalayc konuma bakalarn sokmasn. nk, bu ilikilerin aalk ilikiler halinde sregelmesi demek, toplumum tm erdem ve ahlknn belli bir dekadans rayna oturmas, ve ynetimin gitgide g duruma gelmesi demektir. Bu da, yeni tiranlarn iktidar ele geirmeleriyle eanlaml olacaktr. Kanlmas gereken erkek cinselliinin erdemi iinde tamasdr. Erdem de, bir erkeklik organ kadar erk-sidir. Buradan da anlalabilecei gibi, nemli olan ly, yani erkeksilii korumak "kadns, efemine" gzkmemektedir. Yunanl iin, etkenlik veya edilgenlik sorunsal tekil etmektedir. Erkek kendi "nefsi zerinde ve cinsel ilikide ahlaksal denetimde hakim olmak kaydyla(...) kimse tarafndan kadnslkla sulanmakszn erkeklerle ak ilikilerini tercih edebilecei" anlalmaktadr.8 "Buna karn, hazlarm yeterince denetleyeme-yen bir erkekcinsel nesne tercihi ne olursa olsun- "kadns" olarak grlr. Erkeksi bir erkek ile kadns bir erkek arasnda belli bir davran ve tutum fark ortaya karlr. Bu da

heteroseks-ellik ile homoseksellik arasndaki kartla paralel olan bir kartlktr.9 Malakia denilen ve kt gzle grlen cinsellik tembellik, kaytszlk, ss ve kokulara kar duyulan zevk, geveklik denilen eydir. Kadnslk, efeminelik erkeklere has birey saylmayarak, bu tip eylemlerde bulunan ve bu ekilde hareket eden erkeklere "ters ilikide bulunma" denilir. tidal sahibi bir insan ancak logosuna hakim olan erkektir ve ehvetin karanlk duygularna kendini kaptrmadan cinselliini erkek olarak yaayabilen kii, bilginin genel erdemine sahip olmaktadr. 8 Mchel Foucault, a.g.e., s.95. 9 Ibid,s95. Eski Yunan'da yal erkekler iin de ak yapma dnemleri belirlenmitir. K aylarnn souk ve nemli olmas dolaysyla yal erkekler idman yapmal ve bedenleri soumaya baladnda da daha sk cinsel iliki salk verilmektedir. Tpk kzarm et yemenin k aylarnda faydal olacann salk verilmesi gibi: "lkbaharda da# halanm et yenilmeli, cinsel iliki azaltlmal ve fazla kusulmamaldr. Kuru havalarda ve yaz scaklarnda cinsel ilikiyi en aza indirmelidir." Gzkt gibi yemek yemek, iki imek veya cinsel ilikide bulunmak, tpk kiniklerin syledikleri gibi, hemen hemen ayn ey demektir. Kinikler, rahatlkla, bu konular zerine fikir yrtmektedirler. Cinsellik ile beslenme veya reme arasndaki ilikinin ak bir ekilde ortak eler tamas aikrdr. Burada, erkek cinselliinde harcama ve tutumluluk konular n plana kmaktadr. Diogene#in Pisagor'dan aktardna gre, ak iin hangi zamann seilmesi gerekir sorusuna kar verdii yant: "Zayf dmek istediiniz zamandr.10 Bu perhiz (phormakon) meselesinin de gsterecei gibi, Eski Yunan'da sorunsal cinsellikten ok perhiz yapma gibi gzkmektedir.

Aphrodisia denilen ey; yani, cinsellik ile her zaman ayn derecede ilgili olmak tehlikeler tayabilir: "Aphrod/s/a'larla, yazn deil kn, sonbahar ve ilkbaharda ise, pek az ilgilenmek gerekir: Hem bu zaten her mevsimde yorucu ve salk asndan kt bir eydir."11 Tpk Hesiodos'un dike'den hubris'e geite anlatt, yani adillikten llle gidiatta olduu gibi, Eski Yunan'da erkek cinselliinde nemli olan sorun "itidal"dir. M.. IV ve M.S. II. yzyl bandaki metinler, Foucault'nun belirtmi olduu gibi erkek cinselliinde itidal gereklilii temasn gelitirmitir. Ksenop-hon'un ktisat stne kitabnda gelitirmi olduu tema, erkek ve kadnn cinselliklerinde, gndelik cinsel ilikilerinde "ifte cinsel tekel" ilkesine deinmektedir: Tpk kars gibi erkek de hazzn kars dndaki kadnlarda aramamakla ykml ya da en azndan byle olmas gereken bir kii olarak belirir. Sonu olarak da belli bir simetri ve evlilii ahlaksal adan kabul edilebilir 10 Foucault, Ibid , 129'dan Diogene Laerce, Vie des philosophes VIII, I, 9. 11 Michel Foucault, a.g.e , s.129. cinsel ilikinin yalnzca ayrcalkl deil ayn zamanda tek yeri olarak tanmlama eiliminin gereklilii ortaya kar."12 Bylece, erkek cinsel ilikilerinde, erkekler arasndaki ilikiler, erkek ve kadn arasndaki cinsel ilikilerin artrld ve merulatrld bir dneme doru ilk admlar atlmaya balanr. Bu da, Ro-ma#da ve Hristiyanlktaki tek eli erkek cinselliine doru gidii simgelemektedir. "tidal meselesi" adil kral ve lszlnn kurban olan nefsine hakim olamayan tiran konumuna da aklk getirmektedir: "Otoriteyi bakalarnn zerine olduu kadar, kendi zerine" de kullanan ve bir kraln "en vgye deer tutumunun hibir hazzn tutsa olmama ve isteklerini yurttalarn

olduundan daha fazla ynetebilme olduunu dikkate al" diye yazar sokrates.13 ktidar sahibi olan kraln erkekliini ocuklarn ve bakalarnn karlar zerinde kullanmas, onlara zorla sahip olmas siyasal bunalm devrelerinde ok rastlanan durumlar arasndadr. Erkekliin simgesi, burada, nefsine hakim olmaktan ve bakalarna zorla sahip olmamaktan gemesi, ynetme ve cinsellik arasndaki ba vurgulamaktadr. Roma dnemi, Eski Yunan'dan birok eyi miras edinirken, evlilik kurumunu n plana karmakla yeni bir dnemin erkek cinselliini vurgulamaktayd, nk artk erkeklerle erkekler arasndaki ilikiler ve yal bilgelerle gen olanlar arasndaki lllk veya lszlk sz konusu edilmekten ok erkein tek karll n plana karlmakta ve buradan bir ahlk sorunu elde edilmekteydi. Bu tutum daha sonra Hristiyanlkta yeniden ele alnacak ve dzenlenecektir. Anlalaca gibi, Eski Yunan erkek cinsellii ile Roma arasndaki kopu, pagan, ok tanrl Roma'nn Hristiyan ahlakyla olan farkndan daha fazladr. Tm bir cinsel yaam kadnlara kar tutumlarnda farkl bir konuma girmitir. Dolaysyla, hazlara kar bir kuku dnemi ortaya kar ve buradan da dierleri zerinde uygulanacak bir iktidar sorunsallatrlrken, erkek ocuklar kadar tek elilik de ilgi alan haline girmektedir. Evlilik kurumuna olan deer artmak12 Michel Foucault, a.g.e., s. 179. 13 Michel Foucault, a.g.e., s. 183. tadr: Soranus'dan Efesli Rufus'e kadar hekimlere ve filozoflara ilk iki yzyl boyunca bir ciddiyet hakim olmutur.14 nemli olan ey# burada artk kendi nefsine hakim olmak ve hazlardan alnan duygusallklar sadece evlilik ve ocuk yapma iin kullanmann tavsiye edilmesidir. Bu

da, erkek cinselliinin "harcama ve zevk" temalarnda "yapsal" bir deiikliin ortaya ktn gsterir. Helenistik dnyadan Roma dnyasna geerken ok daha "zel" grnmlere daha fazla yer veren bir bireyselliin nem kazand gzkr. Galien15 ile birlikte lm ve bir eser brakma (bir ocuk) so-runsallatrlmaya balanr. lm ile yaam arasnda, Bataille'n "kk lm" dedii sperm israf sz konusudur artk. Bou bouna spermin israf edilmesi, harcamada bir eser ortaya kartmak: Dlleme yolu ile bir kadn hamile brakmak ve bu kadnn da kendi ei olmasna dikkat etmek. Galien demiurgos'u rnek gsterir, Yaratcs. Cinsellikten tanrsal bir nesne oluturmak (Bu daha sonra Freud'n hastas Bakan Schreber'in de ryas olacaktr. Freud'n de analiz ettii gibi bu byk psikozlu kendisini tanrnn gnderdii bir haberci sayyor ve ansnden konumak ve azndan da "Tanrsal " iine almay zlemektedir).16 Galien bu eserinde, stne stlk kadn ve erkei eit cinsellikler olarak ortaya koyduunda, artk, kadnn toplumdaki sosyalleen bir varlk olduunu izlemek mmkn olacaktr. Erkek cinsellii, bundan byle, kadn cinselliine kar bir l arac olmakta ve Hristiyanlkla birlikte Tanrnn insanlara verdii bir "veri" olarak, penisdlleme ilevini grecektir. Ortaaa gelindiinde ise, yine erkek cinselliini ncelikle belirleyen kadnlar olacaklardr. Saraylarda dzenlenen "nazik ak" ilikileri ile kadnlar hem retici hem de alc roln stleneceklerdir. zellikle 12. yzyl Fransa'snda asillerin erkek ocuklar asil bir kadnla evlendirildikten sonra dier kk erkek ocuklar birer macera dkn gibi at srtnda kl sallayacaklar ve kendileri14 Michel Foucault, Le souci de soi (Nefsin Endiesi), Gallimard, Paris 1984, s.53 Turkesi Afa Yay., ev.; Hlya Tufan.

15 Galien, De l'utilite des parties (Ksmlarn Faydas Uzerine)'n Foucault, Le Souci de soi, 1984, s. 128. 16Deleuze-Guattari,/Antf-Oed/pe, Minuit, 1972. ne servetli bir kadn arayacaklardr. valyelerin bu araylar kadnn erkein servet kazanmasmdaki yerini gstermektedir: Duby'nin de anlatm olduu gibi "genlerin bana evinden dlanarak uygunsuz ilerin peinden koan, gezginci macera hayatlarnn molalarnda, onlara dokunacak bakireler bulmann dn kuran(...) ve onlar daha sonra bir senior haline dntrecek bir kuruluun, onlara hsn kabul gsterecek iyi bir miras kzn" olduu ve onlarn ailesine damat olabilecekleri bir evin "peinde olan bekr valyelerin" dnemi ortaya kmtr.17 Saraylardaki "nazik ak" valyelerin evli hanmlara yaptklar kurlar ierir. nemli olan erkein kadn sz ve nezaketle tavlamasdr. Burada, artk, cinsellik bir eylem olmaktan ok sze dnr. nemli olan valyenin evli kadnn cazibesini kendisi zerine ekmesidir. Nazik a1< evlilik zerine kurulu bir Ortaa cinsellik ittifaknn dnda bir gelime gstermektedir. ocuk dourma zerine kurulu olan bu cinsellik ruhan "nazik, ince bir ak" ilikisi ile perinlenir. Burada prenslerin evlerinde iktidarn dalm bakmndan cinsellik olduka n plandadr: Erkeklik ve onun egemenlii zerine kurulu ilikilerde kadnn iki rol vardr: Birincisi gen erkekler arasnda bir "kyas nesnesi" olmak, yani onu tavlamak iin erkekler birbirleriyle yarmak zorunda kalrlar. Olay ve szn cinsellii o kadnn etrafndaki eit mesafelerin etrafnda dner. kincisi ise, kadnn gen erkekleri eitme fonksiyonudur. Cinsellii yeni yeni tanmaya balayan gen, Ortaa iindeki yaamda, ilk ak derslerini saray iindeki gekin kadnlardan almaya balarlar: "Kadn bu oyunda yapay

bir yemden ibarettir (...). Saf ak uygarlatrmaktadr. Prens saraynn alann oluturduu pedagojik sistemin esas arklarndan birini meydana getirmektedir. Genliin gerekli bir idmandr, bir okuldur. Bu okulda kadn retmenin yerini tutmaktadr. Arzuyu ne kadar arttrrsa o kadar iyi retmektedir. Demek ki, kendini vermeyi reddetmesi ve zellikle de yasaklam olmas uygundur."18 17 Georges Duby, Erkek Ortaa, Aka Dair ve Dier Denemeler, ev.; Mehmet Ali Klbay, Ayrnt Yay., Eyll 1991, s.36. 18 G. Duby, a.g.e., s.53-54, Duby, Mle Moyen ge, Champs Flammarion, Paris, 1988,s.47. Bu ekilde, erkekler arasnda bir mbadele nesnesi olan kadn, Ortaa iinde uygarlatrc bir rol oynamakta, Kilise ise kadn ve erkein cinselliine kararak, bu evlilik ilikilerinden bir bireysellik sreci karmaya alr. Kadn erkeine bal olduu anda bile, baba erkinin hakimiyetinden km biridir. stne stlk, kocas onun zerinde, yatakta, evlilik vazifesini yaparken, kadn ondan da bamsz olarak "Tanr ve onun olu sa"y dndnde, ruhani bir ekilde, kocasnn erkinin dnda Tanr'nn soyut olu sa'nn erki iine girmitir, fakat bu sefer sa ile babaa bir yatak sahnesinde kadn olmayan bir sa imgesiyle kafasnda tad o imge ile birlikte olduunda, aslnda, kendi kendisiyle yalnz kalm demektir ve kendi bireyselliini ruhani bir ekilde de olsa, tamamen yayordur. Hristiyanln etkisi zellikle sekin aristokrat snflar etkisi altna alm ve evlilik mekanizmas zellikle bu hakim snfta nemli bir yere sahip olmutur. Bunun yannda tarihilerin gsterdikleri halk dzeyinde cinselliin olduka serbest olduudur. Erkek de kadn da zgr bir cinsellik yaamaktadr. 18. yzyla gelindiinde Libertenler halktan erkek ve kadnlar suistimal et-

tiklerinde artk, Kilisenin ahlk etkinliinin yok olduunu ve hatta papazlarn, piskoposlarn halktan kadnlar suistmal edenler arasnda olduklarn Marki de Sade, tertemiz "erdem" kokan kitaplarnda, betimlemitir. Sade'n yasakaan cinsel yaamlar zerine yazdklar, aslnda erdemin ne kadar olmayan birey olduunu gstermesi bakmndan nemlidir. Justine ve Juliette tipleri iki kz kardein hayatlarn konu eder ve Justine adndan da anlalaca gibi adalet ve erdem zerine bir yaam kurmak ister ve ancak birtakm felketlere maruz kalarak yaamn srdrr. Tecavze urar, sokaa atlr, parasn aldrr vb.19 Dier yandan, Juliette ahlkszlk sayesinde bakanlar ve dier aristokrat beyler tarafndan dllendirilir ve saygn, zengin bir kadn konumuna girer. Sade, kendisini Justine ile zdetirir. Bilindii gibi yaamnn byk bir ksmn yapt skandallar yznden 19 Marki de Sade, Erdemle Krbalanan Kadn, ev.; Yaar lkyava, Bilgi Yaynevi, 1974. Marquis de Sade, Les infortunes de la vertu, Gallimard, 1970. hapisanelerde geiren Sade, iinde bulunduu Fransz yksek snfnn ahlkszln yazdnda affedilmemitir. Sade'n metinlerinde erkek cinsellii kadnlarn ve erkeklerin birlikte kuracaklar bir "Cemiyet" iinde mmknlesin "Suun Dostlar Cemiyeti" burada belli koullarda ye seilinmektedir: "Cemiyete kabul edilecek birey her trl dini reddetmek zorundadr, hangi cinsten olursa olsun (...) Buraya girmek iin ateist-lik kantlar gerekli klnacaktr. (...) Cemiyet evlilik balarn krar ve kan balarn birbirine kartrr (...). Meknlarda komusunun karsndan tpk kendi karsndan olduu gibi, dierlerin erkek kardelerinden, kz kardelerinden, ocuklarndan, yeenlerinden olduu gibi kendisininkilerden de kaytsz artsz zevk almak

zorunluluu vardr (...). Bir koca karsn sunmak zorundadr; bir baba erkek veya kz ocuklarn, bir erkek karde kz kardeini, bir amca erkek veya kz yeenini vb. sunmak zorundadr."20 Marki de Sade'n lm ve harcama zerine kurulu cinsellik temas Georges Bataille'n Erotizmi ile de zdelikler tamaktadr. Bataille de sperm boaltma ile "kk lm" arasnda bir benzerlik kurar. Her boalma bizi lme yaklatran bir eylemdir. nsan kendi hayvanln ortaya koyduunda doa durumuna doru dnmeye balayabilir (Rousseau'nun da temas ve cinsellik zerine yazdklar). Bu da konulan yasaklar amakla mmkn olacaktr. Sade'n insann iinde olduu gsterdii garip duygularn ortaya kmas, su, yasa ve yasakama arasndaki iliki'erin balamnda harcama (ekonomik ve libidinal) temas gnmzn ekonomik sisteminin de konusu olmaktan teye gitmemekte. Tketim toplumu iinde cinsellii tketen erkek de kendi cinselliinin serbest pazarda metalamasn merulatrm gibi duruyor. En azndan baz olaylar bunu sylememizi dorulayabiliyor: ABD'de en pahal porno filmler arasnda, ancak yksek sekinler snfnn deyebilecei fiyatlarda elde edilebilmen kasetlerde, ba aktrn ba aktristi gerekten ldrd bir cinsellikten bahsede20 Sade'n dneminin cinselliinin abartl eklini sunduumuzda, dnemindeki erkek cinselliinin libertin gstergelerini bulmak mmkn hale geliyor. Bkz., Sade, Histoire deJulitte ou les prosperites du vice U.G.E., 976, s. 18-19. biliyoruz. Gerek Twin Peaks# gerek "Kuzularn Sessizlii'ndeki Hannibal Lecter'in insan yiyen bir psikiyatr olmas cinselliin kanibalizm ve lm ile ilintisinin gnmz erkek cinselliindeki sorunsaln ortaya koymaktadr. Kimin ne olduunun belli olmad bir konumda "yapsal" bir cinsellikten bahsetmek de

zorlamtr. Ailenin ve kadnlarn bireysellikleri iinde erkek cinselliinin yeri nerededir sorusu sorulduunda tm bu gemii ieren sorunun gnmzde yeni bir "episteme" iine girmekte olduu gzlemlenebilir. Erkein kadn karsndaki rolnn toplum iindeki yerinin farkllamakta olduunu sylemek ok abartl olmayacaktr. Ayn tip ileri yapabilen kadn ve erkek arasndaki fark cinsellikten geebilecek mi? Yoksa protez godomieler kullanan kadnlar, stn teknoloji sayesinde bu rol de mi sonuna kadar (scak st kullanm) kullanacaklar. Yeniden retim sorunu kalktnda erkek cinselliinin nemli lde geri plana dtn syleyebilirdik. Ama Bat'daki nfus gerilemesi, sperme ihtiya duyan anne olmak isteyen kadnlarn artmas yeniden retim baznda erkek cinselliinin hep sreceini ortaya koyar gibi durmaktadr. zellikle post-feminizm ad altnda kadnsln erkekten farkll iinde bir sosyallik iinde kadn ve erkek cinselliklerinin ayrk bir durumda da olsa birlikte srdklerini, aile tipleri ve iinde yaayanlarn ilevleri deise bile, ne srmek yanl olmayacak. Bataille'n dncesini yeniden gncellemi olarak ortaya karrsak erkek cinsellii ve erotizmin ayr eyler olduunu syleyebiliriz.21 nk erkek cinsellii belirli yasaklarla snrldr, halbuki erotizm yasakama eylemini ngrr Erotizmin arzusu yasaktan zafere ulaan bir arzudur.22 Bu yasakama eylemi de ayn zamanda "bir dilyetisine sahip olan kimse" tarafndan gerekletirilebilir. Gnmzde yasakama ve yasak arasndaki snrlar olduka flulamtr. Artk kimsenin cinsel yaam eskiden olduu kadar dierlerinin tuhafna gitmiyor. Filmlerden TV. di21 Georges Bataille, L'Erotisme, Minut Yay , 1957, s 283. 22 Bataille, a.g.e , s.283.

zilerine kadar, psikanalizin de toplumun iindeki artan roln de gznnde bulundurursak, ortaya kan manzarada cinselliin, erkeinkinin kadn ve dier erkeklerle olan klasik sorunlarnn hl srdn syleyebiliriz. Deien sadece dnemlerin kendi iindeki belirli "yaplardr".

http://genclikcephesi.blogspot.com

You might also like