You are on page 1of 31

KNULP Knulp'un hazrlanmasnda, MEB Alman Klasikleri dizisinde yaynlanan birinci basks temel alnm ve eviri dili gnmz

Trkesine uyarlanmtr. Yayna hazrlayan : Egemen Berkz Dizgi : Yeni Gn Haber Ajans Basn ve Yaynclk A.. Bask : ada Matbaaclk Yaynclk Ltd. ti. Kasm 1999 HERMANN HESSE KNULP eviren: Zahide Gkberk NSZ

Bugnk Almanya'nn en nl yazarlarndan biri olan Hermann Hesse, 2 Temmuz 1877'de Wrttembe g Karaormanlar'ndaki, yaptlarnn ounda karlatmz gibi Knulp'da da rasladmz, Ca lar, baba tarafndan Baltk kentlerinden, anne tarafndan da Bat svireliydiler. Babas uz zaman Hindistan'da misyonerlik yapmt. Annesi de Dou Hindistan'da bymt. Bylece uzak geniliiyle kk kasabalarn biimsel dindar kentsoylu yaantsnn darl daha dedelerini e kaynam bulunuyordu. Be yandan dokuz yana kadar ailesiyle birlikte Basel kentinde ya ndan sonra aile yine Calw'e dnd. Babasnn rahiplik urana girmesi gerektii iin Hesse M onn'daki, bir zamanlar Hlderlin'in de gittii, Manastr Okulu'na yazld. Ancak inat bir o n olduu iin okulun havasna ve retmenlere bir trl ayak uyduramad ve ksa bir sre sonr n kat. Maulbronn yatl okulundaki zntlerini ve savamlarn, sonralar "Unterem Rad" ( a) adyla yaynlad renci yksnde ok gzel anlatr. Bu ykde yetenekli, ince duygulu, n, retmenlerinin anlayszl ve babasnn anlamsz tutkusu yznden nasl mahvolduu bet katktan sonra Hesse'nin isel aknlklar ve umarszlklarla dolu, yarar salamayan, ksa nemeleri gelir. Tbingen ve Basel'de tccarlk, makinistlik, kitap rakl gibi ileri de isine ok abuk n ve ad kazandran ve serbest yazar olma olanan veren ilk yaptlarn Bas azmtr. Bundan sonra Bodensee'nin kk bir kasabas olan Gaienhofen'a yerleir. Sekiz yl orada oturur ve yine orada evlenir. 1912'de Bern'e gider ve Birinci Dnya Sava'n svire 'de geirir. 1921 ylnda ise svire uyruuna geer. 1919'da da Lugano Gl yaknndaki sess nola kasabasna ekilir. 1946'da Nobel Edebiyat dl'n alr. Hesse'nin ilk yaptlarnn btnyle lirik, coumcu bir havas vardr. ok kiinin, yazdklar ve en kalclar sayd iirlerinde de ayn hava bulunur. Hesse'nin iirlerinde Jean Paul' lin'in, Brentano'nun ve Alman coumcularnn yeniden kefettii halk iirlerinin yanklar va Canlandrlm doa, ince, znl bir havayla rtl ruh durumlarnn deimeleri, yaama - ite onun ilk yaptlarnn i dnyas bunlardr. Hesse ilk olarak bir geliim roman olan ve baz bakmlardan Gottfried Keller'in deyiini anmsatan "Peter Camenzid" (1904) adl yaptyla n kazand. Bu romann kahraman dnyaya a ayhuyunu alayc bir edayla grp, yaayp seyrettikten sonra, yazgsna boyun-eerek svire' dner. Yaama istei ve yaama korkusu, ak gereksinmesi ve ili bir doa duygusu, kendi z lnn yasalarna kar gelme ve dayanma: te bu romana biim ve anlamn veren zellikler Birinci Dnya Sava'na kadar yazd yklerinde Hesse ok okunan, baz ynlerden Gottfried izinde yryen, ierik ve deyi bakmndan tutucu, ince duygulu bir yurt airi olarak kalm etrud" (1911); "Nachbarn" ("Komular", 1908); "Umwege" ("Dolambal Yollar", 1912). Bu yaptlarda gzel, yaln bir deyiin insan saran gl havas iinde, kesine ekilmi, o , isel savamlar veren, yaama ayak uyduramam insanlar betimlenir. Bu ilk dnemdeki yapt kayna, bitip tkenmez ocukluk anlaryla yurdunun krlar ve grnmleridir ve Schwab-Ale gelme insanlarn oturduu yurt parasna sk skya baldr. Bu yaptlardaki sanat tipler ndistan Yolculuu"nda da (1913) yine ac eken, ana kar savam veren ada insann per grlr. 1908 ile 1915 arasnda yazd ve bu kk kitapta dilimize evirdiimiz, irin, sevimli bir olan Knulp'la ilgili ykde de yine bu eski konuyu bir kez daha iler. Burada da ii zle le dolu, hem dnyadan sarho, hem de dnyann acsn tayan, hibir yerde duramayan, her ye ine yurt edinmi, ama hibir yerde yurdunu bulamayan, gndelik kentsoylu yaamnn dnda ka ursuzluktan ve kendi gnlnn isteklerinden baka hibir eye balanamam, yalnzca kendi z kendi z lmyle lm bir gezginin, bir serserinin yaam betimlenmektedir. Knulp, btn z

boyunemi havasna karn yine de Hesse'nin ilk dneminin henz ifa bulabilir, ifa kabul dnyasyla, teki, zellikle de Birinci Dnya Sava'nn korkun etkileriyle ortaya km ol asnn tam snr izgisi zerindedir. Bu ikinci dnya, Hesse'nin sonraki yaptlarnn, sava ve bunlar yenme abalarnn konusu olmutur. Hesse, sava insanlk ve Avrupa uygarl iin korkun bir ykm olarak kabul eder. Hermann Hesse, 1919 ylnda Emil Sinclair takma adyla "Demian" romann yaynlad. Bu roman ltst olmu, durmadan arayan ve savaan bir genliin romandr. Bu genlik iin, her trl u deimeyen, dayanan bir tek buyruk, bir tek istek vardr: Btn karanlk ve aydnlk ynleri endi z varln ortaya karmak; iyiyle ktnn, bulanklkla berrakln, maddi tutkularla ayrlklarnn ortadan kalkt ve birletii yaamn gizli tanrsalln arama cesaretini an henz domakta olan Alman Genlik Devinimi zerinde ei grlmemi bir etki yapt. Hesse g k Freud'un aratrmalar ve bilinalt bulularyla bylenmiti. Sorgular, aramalar, denem kkten, daha derin, daha pervasz olmaya balamt. 1920 ylnda "Klingsors letzter Sommer" ingsor'un Son Yaz) ad altnda toplad yksnde, Hesse'nin ilk dnemlerinin hulyas, d olmutur. Uyumazlklar ve anlamazlklar daha keskin, daha umarsz, daha ykc olmutur. Bi sylencesi olan "Siddharta"da (1922), ada insann bunalmnn dinsel bir bunalm olduu a . Sanatn ve sanatnn en byk devi "her eyin arkasndaki Tanr'y gstermektir". Ancak r acs gelimesi, unda da yanksn bulur ki, bundan sonra yazarn bir yapt bir baka yap ban tabana kart gibi gzkr. Yaam bir temaa olarak benimseyen Siddharta'nn Hint etkisi l hikmet ve zgei (feragat) felsefesiyle ruhsal dinginliinin karsna air, hibir kayt , btn yanlsamalar krp yok eden, sapna kadar bireyselci, her trl "bir rnekli n, ayn zamanda en parlak, en ykc ve kendi iini en iyi anlatan yapt "Steppenwolf"u (Bo Kurdu) karr. Ruhla beden, perhizcilikle ehvet insanolunun uzlatrlmas, birletirilmes mayan kart gleridir. Kentsoylu toplumunun bu ana kart gler iin ektii korunma setle ptta kknden ve ekinmeksizin yklr. Ancak buna karn bu romanda da yine, bu toptan hi unculuun stne kmaya uralr, sonunda da bu ikiliin stnde, ona anlam veren daha yks varl duyumsanr ve onun zlemi ekilir. Hesse bir yeri geldiinde "Zamann putlarnn yer inan koymak gerektir. Ben teden beri bunu yapmaya altm. 'Bozkr Kurdu'ndaki Mozart, l r ve Sihirli Tiyatro'nun anlam budur. 'Demian' ve 'Siddharta'da da ayn deerler baka bir adla adlandrlmlardr" der. Hesse'nin, kendisini iddetle zen ar sorunlar "humor"u erspektifiyle de ele alabilecek isel bir zgrl olduuna "Kurgast" ve "Nrenberger Reise" enberg Yolculuu) adl yaptlar birer rnektir. Hesse'nin en tannm yaptlarndan biri olan "Narziss und Goldmund" (Narziss ve Goldmund) da, btn tekiler gibi bir ruh yaamyksdr. Yaanp denenen yaamsal glerin kartl ostun anlatsnda yeniden ilenir. Bu dostlardan biri tmyle ruh olmu, her trl maddi zevk syrlm Narziss, tekiyse su katlmam bir zevk insan ve sanat olan Goldmund'dur. kis birine gereksinimi vardr, yan yana bymlerdir. Ancak bunlarn, ne yazk ki asla gerekle cek birlikleri, insanolunun z anlamnn gereklemesi olurdu. Hesse'nin yaznsal baars, topik bir gelecek roman olan "Das Glasperlenspiel" ("Boncuk O yunu", 1943) adl yaptyla en yksek noktasna ulamtr. Bu yapt yle bir manevi dnyann rada, Kastalia'nn "Pedagoji lkesinde"ki keiler gibi dnyaya kapal, arnm, byk ve den hlar, tertemiz, evrensel bir dille, insanolunun sanat ve bilim alannda yaratt en yksek dnceler ve yaptlar arasnda iliki kurup birbiriyle karlatrrlar. Ancak burada da ka onunda insan artan bir davranla bu yksek, sekin ve kendi kendine yeten evreyi brak dnyaya ynelmi, i yapan, devinen, ac eken ve seven, k olan yaam biiminin de yadsna lkilip atlamayacak bir gereklii, kendine gre bir deeri olduunu anlamtr. Bylece Hermann Hesse de, yaptlarnn hibir yeri kendine yurt edinemeyen huzursuz kahram anlar ve bunlardan biri olan ''Knulp''u gibi, durmadan dolam, durmadan yollara dm, du dan aram, ancak hibir zaman, hibir yerde bir erince, bir sonuca ulaamamtr. Ve ite b i olduu iin, olmu bitmi biri deil de, gerek bir arayc olduu iin, btn yaam ve ya nalmlar ve umutsuzluklarla dolu bu an bir sr arayanna ve umarszna bir yardmc, bir arn i dnyalar iin gerek bir ayna olmay baarabilmitir. KNULP'UN YAAMINDAN YK

LKYAZ BALANGICI

1890'l yllarn banda Knulp dostumuz bir k ezinde haftalarca hastanede yatmak zorunda k alm, kt zaman da ubat aynn ortalar olmutu. Havalar yle ktlemiti ki, birka g snacak bir yer dnmek zorunda kalmt. Knulp hibir zaman dostsuz kalmamt. O yreler ntinde bir dost, bir arkada evi bulmas kolayd. Fakat bu ite ylesine gururluydu ki, bi r dostundan herhangi bir ey kabul etmesi, dostu iin deta bir onur sorunu olurdu. Bu kez de aklna Laechstetten'deki daba Emil Rothfuss geldi ve hemen gidip akamn yamur u ve rzgr iinde, kilitlenmi kapsn ald. Daba Rothfuss st katn panjurunu azck ar doru bard: "Kim o, daha sabah olmad." Eski dostunun sesini duyar duymaz Knulp, yorgunluuna karn canland. Aklna yllarca nce, t hafta kadar Emil Rothfuss'la birlikte yolculuk ettikleri srada yazd birka dize geld i. Onlar yukarya, pencereye doru okumaya balad: "Bir lokantada Yorgun bir gezgin oturur Bu oturan Kaybolmu ouldan baka kim olabilir?" Daba Rothfuss panjuru hzla itti ve pencereden iyice sarkt." Knulp sen misin, yoksa bir hayalet mi?" "Benim!" diye bard Knulp. "Sen de merdivenlerden inip aa gelsene. Yoksa pencereden mi gireyim?" Arkada sevin iinde, ivedi aa inip kapy at. Elindeki tten gaz lambasn gelenin y tt ki, br gzlerini krpmak zorunda kald. "Hadi ieriye gel!" diye cokuyla bard ve arkadan kolundan tutup eve soktu. "Anlatacakl onra anlatrsn. Akam yemeinden kalma bir eyler var, yatak da var. Hay Allah! u berbat h avada! Bari doru drst ayakkabn var m?" O bir yanda sorup aradursun, Knulp merdivende pantolonunun kvrk paalarn dikkatle indi , drt yldr girmedii evin merdivenlerini yar karanlkta gvenle kt. Yukar knca, oturma odasnn kapsnn nnde sofada bir an durdu, kendisine ieri girmesi aba Rothfuss'un elini tutup ekti ve ona: "Bana baksana" diye fsldad, "artk evlisin, deil mi?" "Ee, elbette." "te onun iin. - Biliyor musun, karn beni tanmyor; belki houna gitmez. Sizi rahatsz et istemem." "Rahatsz etmek de ne demek!" Rothfuss gld, kapy ardna kadar at ve Knulp'u aydnlk od tu. Odada byk bir yemek masasnn stnde, zincirle kocaman bir gaz lambas aslyd. Ha bir ttn duman kmldyor ve ince eritler halinde snm lamba iesine doru akyor, ora yukar doru kp yitiyordu. Masann stnde bir gazete ve ii ttn dolu, domuz derisinden duruyordu. Yan duvarn nndeki kk, dar kanepeden de evin hanm, sanki uyuklarken rahats lmi de bunu belli etmek istemiyormu gibi, yarm ve akn bir nee iinde srad. Knulp, g bir an gzlerini krpt, kadnn ak gri gzlerine bakt ve ona nazik bir tavrla elini uzat Usta glerek "te karm" dedi, "bu da Knulp, arkadam Knulp. Biliyor musun, ondan ok sz e ik. Tabii bizim konuumuz. rak yatan ona veririz. Zaten bo duruyor. Ama ilk nce birlik bir meyve arab ielim, Knulp da bir eyler yesin, biraz cier sucuu kalmt, deil mi?" Usta'nn kars dar kotu. Knulp arkasndan bakt ve yavaa: "Biraz korktu galiba" dedi. Fakat Rothfuss bunu kabul etmek istemedi. "ocuunuz yok mu?" diye sordu Knulp. Bu arada kadn ieri girmiti. Kalayl bir sahann iinde sucuk getirdi. Ortasnda yarm kara mek bulunan ekmek tahtasn da yanna koydu. Ekmein kesik yeri aa doru konmutu, tahtan lak kenarna da boylu boyunca u yaz kazlmt: "Bize bugn gnlk ekmeimizi ver." "Biliyor musun Lis, biraz evvel Knulp bana ne sordu?" "Brak canm" diye kar kt Knulp ve glerek Rothfuss'un karsna dnd, "izin verirseniz" koyduu yemeklere uzand. Ancak Rothfuss laf brakmad: "ocuumuz yok mu? diye sordu Knulp. Kadn glerek "Hadi sen de!" dedi ve hemen oradan uzaklat. O dar knca "Yok mu?" diye Knulp. "Hayr, daha yok. Karm, daha erken diyor. Hem biliyor musun, ilk yllar iin byle si daha iyi. Ama hadi bakalm sen bala, afiyet olsun." Bu arada kadn gri ve mavi renkli, srl arap testisini getirdi, yanna da tane bardak ko up doldurdu. Bu ii ustaca yapmt, Knulp onu seyrederek glmsedi. "Salna, eski dost" dedi Usta ve bardan Knulp'a uzatt. Ama Knulp ince bir adamd. "nc rn salna" dedi. "Yksek salnza Frau Rothfuss! Salna, yal adam." Bardaklar tokuturdular ve itiler. Rothfuss sevinten uuyor, karsna gzyle iaret edip e kadar kibar tavrlar olduunu, onun da bunu fark edip etmediini soruyordu.

Kadn bunun farkndayd. "Gryor musun" dedi kocasna, "Herr Knulp senden daha nazik, gereken yordam biliyor." "Aman rica ederim" diye atld konuk, "herkes nasl rendiyse yle yapar. Yordam bilmeye ge lince, siz bu ite beni kolayca utandrabilirsiniz, Frau Rothfuss, en kibar otellerd eki gibi ok gzel bir sofra kurmusunuz." "yledir" dedi Usta, "ama bunu renmi de onun iin." "Ya, nerede? Babanz lokantac m?" "Hayr, babam oktan topran altnda. Onu hi tanmadm. Ama ben birka yl Ochsen Gazinosu' met ettim. Bilmem orasn bilir misiniz?" "Ochsen'da m? Ochsen bir zamanlar Laechstetten'in en kibar gazinosuydu" diye vd Kn ulp. "Hl da yledir, deil mi, Emil? Mterilerimiz yalnzca ticaret iin yolculuk yapanlar ve t stlerdi." "nanrm Frau Rothfuss. Herhalde durumunuz ok iyiydi ve ok iyi kazanyordunuz! Ama insann kendi evini ynetmesi elbette daha iyidir, deil mi?" Knulp yava yava ve sindire sindire yumuak sucuu ekmeine sryordu; zenle syrd deri uyor, arada srada gzel sar elma arabndan iiyordu. Usta onun ince ve zarif elleriyle, y aplacak ileri ne kadar temiz ve kvrak yaptn keyif ve saygyla izliyordu. Btn bunlar bi hanmn da ok houna gitmiti. Bir aralk Emil Rothfuss "Pek de yle iyi gzkmyorsun" diye sylenmeye balad. Bunun zeri lp ksa sre nce hasta olduunu ve hastanede kaldn itiraf etmek zorunda kald. Fakat ba g durumlardan hi sz amad. Sonra arkada ona ne yapmay dndn sordu; kendisine, yiyip yatabileceini syledi. Knulp bunu zaten bekliyordu, hesaba da katmt; ancak utang a bir tavrla bu nerinin zerinde durmad, ksaca teekkr edip bu sorunun konuulmasn er akt. "Bunu yarn ya da br gn de konuuruz" diye kaytszca yantlad. "ok kr gnler bitmiyo ir zaman daha burada kalacam." Uzun sreli tasarlar yapp szler vermeyi sevmezdi. Ertesi gn tasarladklarn yapamazsa bi ahatszlk duyard. "Eer gerekten burada kalrsam" diye yeniden balad, "beni yannda kalfan diye gsterirsin. "Neden olmasn" diye gld Usta, "sen, benim kalfam ha! Ama daba deilsin ki sen!" "Zarar yok. Anlyor musun? Dabalk bana bir ey sylemez; aslnda iyi bir ura olabilir; a nim almaya hi yeteneim yok. Ama biliyor musun, bu benim i karneme ok yarayacak. Hastal param da karm olurum." "Karneni grebilir miyim?" Knulp daha yeni denebilecek giysisinin cebine elini soktu, bir muamba koruyucunun iine zenle yerletirilmi olan defteri kard. Daba Rothfuss bakt, gld: "Her zamanki gibi eksiksizsin dorusu! Daha dn sabah annenin y anndan ayrlm gibisin." Sonra oradaki kaytlar ve mhrleri gzden geirip derin bir hayranlkla ban sallad: "Am ne dzen! Senin her iinde kesinlikle bir soyluluk bulunur." karnesini dzenli tutmak aslnda Knulp'un bir hayli sevdii bir eydi. Bu yetkinlii iind , gzel bir dleme ya da iire benziyordu. Resmen onaylanm kaytlar, namuslu ve alkan a uluk sevgisiyle sk sk yer deitirdii gze arpan bir yaamn bir sr onurlu dnemini gs Bu resmi czdann onaylad yaam Knulp kendisi uydurmu, bu yalanc varl bin bir hnerl le de tehlikeler iinde srdrmt. Aslnda pek az uygunsuz i grmt. Ancak isiz gsz yasalara aykr ve kt gzle baklan bir yaam vard. Eer btn jandarmalar kendisine kar lemeseydi, elbette bu gzel yaam iirini byle rahat rahat srdrmek mutluluuna eriemezdi. lar dnce stnlne ve gerektii zaman gsterdii ciddilie sayg duyduklar bu neeli ve ldii kadar rahat brakyorlard. Hibir cezaya arplmamt. Kendisine hibir hrszlk, hi uu yklenmemiti. Her yanda saygn dostlar vard. Bylece her gittii yerde elini kolunu sa ya sallaya dolayordu. Grkemli ve efendice srdrd isiz varlyla, iyi denmi bir ev anlar arasnda, hibir eyle ilgilenmeden, tasasz ve kibar dolaan, herkesin de ho grp ka nd gzel bir kediye benziyordu. Ktlarn cebine yerletirirken "Ama ben gelmeseydim, siz imdiye kadar oktan yatm olaca i. Sonra ayaa kalkt ve ev sahibi hanm selamlad. "Rothfuss, hadi gel de bana yatam gster." Usta elindeki kla onu at katnn dar merdiveninden karp kalfa odasna gtrd. Orada ir demir karyolayla yataklar konmu, araflar serilmi bir tahta karyola duruyordu. Ev sahibi, bir baba sevecenliiyle "Yatana scak su iesi ister misin?" diye sordu.

"Bir bu eksikti" diye gld Knulp, "bu kadar gzel bir kars olan ustann elbette byle eyl gereksinmesi yoktur." Rothfuss, ivedi: "Ya, gryor musun?" diye yantlad. "Sen de imdi at arasndaki souk kal tanda yatacaksn, bazen hatta daha da ktsnde. Bazen de hi yatak bulamayacak, otlarn s yuyacaksn; ama bizim bir evimiz, bir iimiz, bir de gzel karmz var. Eer isteseydin, sen de imdi oktan usta olmutun. steseydin benden de ileri olabilirdin." Bu arada Knulp abucak soyunmu, titreye titreye souk yatana girip sinmiti. "Daha baka neler biliyorsun?" diye sordu. "te ben artk rahata yattm, seni dinleyebilir im." "Ama szlerim ciddiydi, Knulp." "Benim iin de yleydi Rothfuss. Ama evlenme denen eyin kendi buluun olduunu sanma. Had i bakalm, Allah rahatlk versin." Ertesi gn Knulp yataktan kalkmad. Kendisini hl biraz bitkin duyumsuyordu. Hava da ev den kmasna hi elverili deildi. leden nce yanna kan dericiden kendisini yatakta b leyin bir tabak orba getirmesini rica etti. Bylece yar karanlk at odasnda btn gn dingin ve honut yatt. Souun ve yol yorgunlu ordu. Kendisini scak bir yerde gvende olmann tatl duygusuna brakmt. Yamurun hi durm vuruunu, huzursuz, yumuak ve lk rzgrn acayip seslerini dinliyordu. Bu arada yarm saa adar uyuyor, aydnlk srdke de tanabilir kitaplndan bir eyler okuyordu. Bu kitaplk, r ve zdeyiler yazd ktlarla bir deste gazete kesintisinden ibaretti. Arasnda dergiler slanm ve kesilip alnm birka resim de vard. Bunlardan ikisini pek seviyordu; durmadan baklmaktan yrtlm ve ypranmlard: Biri tiyatro oyuncusu Eleonore Duse'nin resmiydi, t ak denizde frtnal bir havada bir yelkenliyi gsteriyordu. Knulp, kuzeye ve denize ocukl ndan beri vurgundu. Birok kez oralara doru yola kmt. Hatta bir defasnda Braunshweig b ine kadar gitmiti. Fakat mr yollarda geen, hibir yerde uzun sre duramayan bu gmen ku cayip bir korku, bir sknt ve yurt sevgisi, her seferinde ivedi admlarla Gney Almanya' ya geri getirmiti. Bu belki de undan ileri geliyordu: Yabanc iveler ve greneklerle ka rlat evrelerde kaygszl, tasaszl elden gidiyor, oralarda onu kimseler tanmyo enlemek de kendisine g geliyordu. le yemeinde, daba Rothfuss, orbayla ekmei yukar getirdi. Odaya usulca girdi. Knulp'u h sta sand iin korka korka ve fsldayarak konuuyordu; nk kendisi, ocukluundaki hasta yana hibir zaman gpegndz yatakta yatmamt. Kendini bir hayli iyi duyumsayan Knulp akl apmaya hi kalkmad, yalnzca ertesi gn kalkacana ve iyi olacana gvence verdi. kindiye doru odann kaps vuruldu. Knulp yar uykuda olduu iin yant vermediinden Rothf kars usulca ieri girdi, yatan yanndaki masann stne, bo orba tabann yerine bir b oydu. Onun girdiini duyan Knulp yorgunluktan ya da can yle istedii iin gzler i kapal, olduu gibi yatt, uyank olduunu hi fark ettirmedi. Rothfuss'un kars bo tabak de, yataktakine bir gz att. Ban, mavi kareli gmleinin yarya kadar rtt kolunun ze Koyu renk salarnn incelii, tasasz yznn ocuk gibi gzellii dikkatini ektii iin bi aba Rothfuss'un her zaman szn ettii bu yakkl olan uzun uzun seyretti. Kapal gzle ce-ak alnndaki gr kalarna, ince esmer yanaklarna, zarif ve pembe azna, narin ve gze na bakt; hepsi houna gitmiti. Ochsen'da garsonluk yaparken ara sra tam bir ilkyaz ke yfi iinde, byle yabanc gzel delikanllarla krtrdn anmsad. Hulyal ve hafif bir heyecan iinde, yznn her yann iyice grebilmek iin birazck eilin ktan kayd ve yere dt. Frau Rothfuss, odann sessizlii ve boucu gizlilii iinde bundan Knulp hibir eyin farknda deilmi de ok derin uykulardan uyanyormu gibi yava yava gz ban bu yana evirdi, bir an elini gznn stne tuttu ve glerek: "Ah Frau Rothfuss, siz msnz? Bir de bana kahve getirmisiniz! Hem ne gzel, ne scak bir kahve! imdi tam dmde bir kahve. ok teekkr ederim, Frau Rothfuss! Acaba saat ka?" "Drt" dedi kadn ivedi ivedi, "hadi imdi soumadan iin, ben sonra gelir, fincan alrm." Bunu syler sylemez sanki duracak hi vakti yokmu gibi hemen dar kt. Knulp arkasndan erdivenleri nasl telala inip savutuunu duydu. Gzleri dnceli bir anlam almt. Birka d, sonra ku sesi gibi hafif bir slk tutturarak kahvesine dnd. Fakat ortalk karardktan bir saat sonra can sklmaya balamt. Kendini iyice dinlenmi d ordu; yeniden insanlar arasna karma isteini duydu. Rahat rahat kalkt, giyindi. Koyu k aranlkta bir sansar gibi merdivenlerden indi, kimse grmeden evden svt. Rzgr, gneybat yine ar ve nemli esip duruyor, bununla birlikte artk yamur yamyordu; gkte de yer yer a dnlk ve berrak lekeler vard. Knulp havay iine eke eke akam vaktinin sokaklarn ve kimselerin kalmad pazar yerini yukar dolat, sonra bir nalbantn ak kapsnn nnde durdu, raklarn oralar toplamal

sylemeye koyuldu; m ellerini snmeye yz tutan koyu krmz ocaa uzatt. Bu srada k sordu; lenler, evlenenler hakknda bilgi edindi ve nalbanta kendini bu uratan gibi gst erdi; nk btn sanatlarn diliyle ve iaretiyle konumasn bilirdi. Bu arada Frau Rothfuss akam orbasn atee koymutu. Demir halkalarla kk oca drtkled i soydu; btn bunlar yaplp orba da ar atee oturtulduktan sonra mutfak lambasn alp o sna geti ve aynann karsna oturdu. Aynada aradn bulmutu: dolgun taze yanakl bir y ler. Salarnda dzeltilecek yerler varsa onlar da abucak becerikli parmaklaryla dzeltti, bundan sonra yeni ykanm ellerini nlne bir daha kurulad, kk lambay eline ald, ive Kalfa odasnn kapsna yavaa vurdu, sonra biraz daha hzl vurdu, yant alamaynca lambay du, grlt yapmasn diye iki eliyle kapy dikkatle at, ayak parmaklarnn ucuna basarak i i, yrd, karyolann yanndaki iskemleye dokundu. "Uyuyor musunuz?" diye yavaa sordu. Bir daha "Uyuyor musunuz?" dedi. "Tabaklar alma k istiyordum da." Ses seda kmad, bir soluk bile duyulmad iin elini yataa doru uzatt, ama korkarak g lambaya kotu. Ancak oday bo, yata zenle dzeltilmi, yastklarla kuty yorgan da gz bulunca korku ve hayal krkl arasnda akn bir durumda mutfaa dnd. Yarm saat sonra daba Rothfuss, akam yemei iin yukar gelmiti. Masa hazrlannca kadn m maya balad; ancak kocasna at arasndaki konuktan sz etmeye cesaret edemedi. Bu aralk a p ald, talktan ve kvrntl merdivenden hafif admlar duyuldu. Sonunda Knulp gelmiti. engi apkasn bandan karp selam verdi. Usta aknlkla "Bak hele, nereden geliyorsun?" . "Hem hasta, hem de gece vakti sokaklarda srtmek! Eceline mi susadn?" "ok doru" dedi Knulp. "Akamnz hayrl olsun Frau Rothfuss, tam vaktinde geldim ya ite; orbanzn kokusunu ta Pazar Meydan'ndan duydum. Byle bir orba lm benden uzaklatrr. Sofraya oturdular. Evin erkei durmadan konuuyor, aile reisliiyle, ustalyla vnyordu. ire akalar yapyor, sonra yine ciddileiyor, onun artk bu sonsuz gezginlikten ve isizli kten vazgemesi gerektiini sylyordu. Knulp dinliyor, ok az yant veriyordu. Kars da tek sylemiyordu; ince ve nazik Knulp'un yannda kaba grnen kocasna kzyor ve konuk hakknda i dndn ona ikramlarnda gsterdii zenle anlatyordu. Saat onu vurunca Knulp "Allah r n" dedi ve Rothfuss'tan usturasn rica etti. Rothfuss usturay verirken "Pek temizsin" diyerek onu vd. "enene dedirir dedirmez sakal hemen der. Hadi bakalm, Allah rahatlk versin, umarm abuk iyileirsin!" Knulp odasna girmeden havay ve komular birazck daha seyretmek iin atya kan merdiven eresine dayand. Hi rzgr yoktu. Damlarn arasndan kara bir gk paras gzkyor, zerind parlak yldzlar ldyordu. Ban ieri ekip pencereyi kapamak zereyken kardaki komu irdenbire aydnland, orada kendininkine benzeyen ufak, alak bir odack grd. Kapsndan ge r hizmeti kz ieri girmiti. Elinde pirin amdan iinde bir mum tutuyordu, sol elinde de b bir su testisi vard. Testiyi yere koydu, sonra mumu dar hizmeti yatann stne tutup ayd tt: Kaba, krmz bir yn battaniyeyle rtlm gsterisiz, tertemiz yatan uykuya aran yana koydu, nereye koyduu grlmyordu. Kendi de btn hizmetilerinki gibi yeil boyal al sandn stne oturdu. Kardaki bu beklenmedik sahne alr almaz, Knulp kendisi gzkmesin diye elindeki h ere boluundan eilip sessizce kar pencereyi gzetlemeye koyuldu. Gen hizmeti kz, tam onun holand tiptendi. On sekiz, on dokuz yalarndayd. Pek uzun b ldi; esmer, biimli bir yz, kk bir az, kahverengi gzleri, sk ve koyu renk salar va n ve irin yz hi de neeli grnmyordu. Kat yeil sandnn stnde yle dertli, yle z ve kzlar ok iyi tanyan Knulp, bu gen yaratn sandkyla birlikte gurbet ellerine d zlemi ektiini hemen anlad. Esmer, kuru ellerini dizlerine brakm, uykuya yatmadan nce bir sre kk servetinin stn p yurdundaki oturma odasn dnmekten ufak bir avuntu aramaya koyulmutu. Kzcaz odasnda nasl kmltsz duruyorsa, Knulp da penceresinin nnde ylece durmu, der a, zararsz, gzel kederini mum nda saklayan ve birinin kendisini gzetlediini aklna b irmeyen bu kk, yabanc insann yaamn seyre dalmt. Gzel kahverengi gzlerinin kh hi baktn, kh yine uzun kirpikleriyle kapandn, esmer ocuk yanaklarnda kzl klarn zayf ellerine bakyor, onlarn nasl yorgun olduunu, son kk ii olan soyunmay, biraz d raya brakarak lacivert ynl entarisinin stnde nasl dinlendiklerini seyrediyordu. Sonunda kzcaz iini ekerek bir file iine sokulmu ar rgl ban kaldrd, dnceli ayakkabsnn balarn zmek iin iyice eildi. Knulp oradan ayrlmay hi istemiyordu ama zavall ocuu soyunurken seyretmek de byk bir h lk, hatta acmaszlk olacakt. Ona seslenmeyi, kendisiyle biraz gevezelik etmeyi ve akala rak yataa biraz daha neeli yatmasn salamay ok istiyordu; ancak seslenirse korkacanda

men sndreceinden ekiniyordu. Bunun yerine, bir sr kk hnerinden birini gstermeye karar verdi. ok uzaklardan geliyor ibi ince ve ili bir slk almaya balad. Islkla "serin bir yerde bir deirmen tekerlei d arksn tutturmutu. yle ho, yle gzel alyordu ki, kzcaz uzun zaman ne olduunu pe di. Ancak nc dizede doruldu, kalkt ve kulak vererek penceresine geldi. Ban dar uzatt, dinledi. Knulp da bu arada slk almay srdryordu. Kz ban ezgin z sallad, sonra birdenbire gzlerini yukar kaldrd ve mziin nereden geldiini anlad. "Biri mi var orada?" diye ok alak sesle yava sordu. "Bir derici ra" diye ayn biimde yavaa yant geldi. "Bayan uykusunda rahatsz etmek istemezdim ama, azck yurt zlemim depreti de slkla bir mak istedim. Fakat neeli arklar da bilirim. Sen de buralarn yabancs msn kzcazm?" "Ben Karaormanlym." "Ya, demek Karaormanlsn! Ben de oralym. Demek kentdaz. Laechstetten houna gidiyor mu? enim hi gitmiyor." "Bir ey syleyemem. Geleli daha bir hafta oldu. Ama benim de pek yle houma gitmiyor. Siz oktandr burada msnz?" "Yok, gndr. Ama kentdalar birbirlerine sen derler, deil mi?" "Yok, olmaz. Birbirimizi hi tanmyoruz ki." "Tanmyoruz ama tanrz. Da daa kavumaz, insan insana kavuur. Peki, Karaorman'n neresin niz, bayan?" "Siz oray bilmezsiniz." "Belli olmaz. Yoksa bir giz mi?" "Achthausen. Kk bir kasaback." "Ama gzel yer, deil mi? lk nce kede kk bir kilise var, bir de deirmen, bkevi. Or caman, sar Saint Bernhard kpei var, doru deil mi?" "Aman Tanrm! Bello!" Onun yurdunu gerekten tandn, gerekten orada bulunduunu grnce gvensizliinin, ekin r blm kaybolmu, tmyle canlanmt. Hemen ivedi "Andreas Flick'i de tanr msnz?" diye "Hayr, oradan kimseyi tanmam, ama babanz olacak, deil mi?" "Evet." "Demek yle. Demek siz Frulein Flick'siniz. Kk adnz da bilseydim, Achthausen'a yine u m size bir kart yazardm." "Buradan gitmek mi istiyorsunuz?" "Hayr istemiyorum, ama sizin adnz renmek istiyorum, Frulein Flick." "Yok canm, ben de sizinkini bilmiyorum ki." "ok zldm; ama elbette bu durum deiir. Benim adm Karl Eberhard'dr. Eer birbirimize bi gndz raslarsak, siz beni nasl aracanz biliyorsunuz, ama ben size ne diyeceim?" "Barbara." "Ha yle. Teekkr ederim. Ama adnzn sylenmesi g. Evinizde sizi kesin Baerbele diye a "yle de derlerdi. Mademki her eyi biliyorsunuz, neden o kadar ok soruyorsunuz? Ama artk keselim. Allah rahatlk versin, derici." "Allah rahatlk versin, Frulein Baerbele. yi uykular. imdi sizin iin bir daha slk alac amayn, parayla deil." Hemen balad ve titrete titrete, iki sesle, Tirolllerin dal arklar gibi atlamalar yapa dans mziini andran sanatl br slk tutturdu. Kz bu ustala hayran olmutu. Islk kesi k yakmadan odasna girerken, o da panjurlar yavaa ve smsk kapad. Ertesi sabah Knulp erkenden Rothfuss'un usturasn eline ald; ancak derici, yllardr sak allyd. Ustura kullanlmamaktan o kadar bozulmutu ki, tra edecek duruma gelinceye kadar Knulp onu yarm saat asksna srtmek zorunda kald. i bitince ceketini giydi, ayakkablar e ald, mutfaa indi. Mutfak scakt ve kahve kokuyordu. Usta'nn karsndan ayakkablarn b iin frayla boya rica etti. "Aman, ne diyorsunuz! Bu erkek ii deil. Brakn ben yapaym." Knulp raz olmad. Sonunda kadn utanga bir glle boya takmn nne uzatt. Yalnzca can olduu zaman alan, ama yapt ii zenerek ve keyifle yapan bir insan gibi iini esasl, kolayca yapyordu. Kadn ona bakarak "ok beendim" diyerek yapt ii vd, "prl prl oldu; sanki hemen yav cekmisiniz gibi." "Ah, gidebilseydim ne iyi olurdu." "nanrm, mutlaka gzel bir sevgiliniz var" diye srtarak gld kadn, "belki de bir deil ?"

"Yok, birok olursa iyi olmaz" diye glerek yantlad Knulp. "Size onun bir resmini de gs terebilirim." Muamba kapl defterini koynundan kard. inden Duse'nin resmini ararken kadn merakla ona klat. Resme ilgiyle bakt. "Pek kibar" diye ekine ekine kadn vmeye balad, "tam bir h iye benziyor. Yalnzca zayf gzkyor, sal yerinde mi bari?" "Bildiim kadaryla yerinde. imdi artk gidip ihtiyara bakalm, odadan sesi geliyor." Knulp, kar odaya geip daba Rothfuss'u selamlad. Oturma odas sprlmt. Duvarlarnn a, saatle, aynayla ve duvardaki fotoraflarla sevimli ve scak bir grn vard. "Byle tem r oda k gnnde hi de kt deil" diye dnd Knulp, "ama salt bunun iin de evlenmeye de ricinin karsnn kendisinden holanmasndan honut kalmamt. Stl kahve iildikten sonra Usta Rothfuss'la avluya ve sundurmaya kadar birlikte gitt i. Btn dabahaneyi gezdi. Knulp hemen btn sanatlar tanrd. yle anlayl sorular sordu ald. "Peki ama btn bunlar nereden biliyorsun?" diye heyecanla sordu. "nsan, gerekten bir d erici raymsn ya da vaktiyle yle biriydin sanabilir." "ok gezince insan pek ok ey reniyor" diye kestirmeden bir yant verdi Knulp, "ayrca inc dericilik konusunda da sen kendin bana hocalk etmitin, anmsamyor musun? Alt yedi yl n e birlikte yolculuk ettiimiz zamanlar bana btn bunlar sen anlatmtn." "Hepsini hl anmsyor musun?" "Bir blmn Rothfuss, ama imdi artk seni rahatsz etmeyeyim. Yazk, sana birazck yardm k isterdim; ama aas yle nemli ve yle kt kokuyor ki. Sonra yine ksrr dururum. Hadi lahasmarladk, ihtiyar. Yamur yamad srece ben biraz kentte dolaacam." Kahverengi apkas biraz arkaya itilmi, evden kp Dabalar Soka'ndan kente doru giderke uss kapya kt, onun tertemiz giyinmi, fralanm giysileriyle yamur birikintilerinden d atlayarak hafif honut gidiini izledi. Birazck kskanarak "Aslna baklrsa talihli ocuk" di, ksele kuyusuna dnerken de yaamda seyirci olmaktan baka bir istei olmayan bu garip dostunu dnd ve bu tavra, titizlik mi yoksa alakgnlllk m demek gerektiini bilemed eyen birisi, birok bakmdan kesinlikle daha iyi durumdayd; ama bylesinin hibir zaman by le zarif, gzel elleri olamazd ve byle hafif ve zarif dolaamazd. Hayr, Knulp byle yapma ta haklyd; nk yaradl kendisinden bunu istiyordu. Onun bir ocuk gibi herkesle konum rkesin gnln kazanmasna, btn kzlara, btn kadnlara gzel szler sylemesine, her gn esine herkes yknemezdi. Onu, naslsa, o biimde gezip dolamaya brakmalyd. Eer durumu k snacak bir yere gereksinmesi olursa, o zaman da onu eve almak bir zevk ve bir onur oluyordu ve kendisine adeta minnet duyuluyordu; nk o, eve nee ve k getiriyordu. Bu arada konuu merakl ve neeli, kentte dolayordu; dudaklarnn arasndan slkla bir ask tturmu, hi acele etmeden, eskiden tand yerleri ve insanlar aramaya koyulmutu. nce di yoku zerinde bulunan kentin d mahallesine yneldi. Orada yoksul bir giysi yamacs tany u. Zavallcn eski pantolonlar yamamaktan baka bir i yapt yoktu. Daha bir tane bile y si dikememiti. Oysa biraz bir eyler de biliyordu. Hatta bir zamanlar umutlara bile dmt. yi iliklerde almt. Ama erken evlenmiti, birka ocuu vard, kars da ev ulp ite bu terzi Schlotterbeck'i aryordu. Onu d mahallenin arkalarndaki bir evin nc buldu. Ev vadiye baktndan kk ilik ku yuvas gibi, alt ak, havada duruyordu. Pence mesine aaya bakld zaman, altta yalnzca kat gzkmez, evin altndaki da, plak ve , ba dndrc bir biimde aaya doru uuyor gibi olurdu. En sonunda da evin arka blmn bir karmaa, kmesler, kee ve tavan kulbeleri ve bitiik evin damlar gzkrd. O yana d bu evler, bu yprak, bakmsz semtin ta br yannda, ok aalarda, vadinin iinde kck rlk terzinin ilii gn yla apaydnlkt. Pencerenin yanndaki geni masasnda, al bir fener bekisi gibi, aydnlk ve yksek, tnemi oturuyordu. Knulp girerken "Merhaba Schlotterbeck" diye seslendi. Usta gzleri ktan kamam, kiprikle ini krparak kapya doru bakt. "Vay Knulp, sen misin!" diye sevinle bard ve elini ona d uzatt. "Yine buradasn ha? Nasl oldu da bana kadar kabildin?" Knulp bacakl bir iskemle ekti, stne oturdu. "Bana bir ineyle biraz iplik ver; ama kahverengi ve en incesinden olsun. Ceketimi onaracam." Bunu sylerken ceketiyle yeleini kard, bir iplik arayp ald, ineye takt li dikkatli btn giysiyi batan aa gzden geirdi. Giysi daha ok iyiydi. Hemen hemen yep gzkyordu. yle olduu halde btn incelmi yerleri, btn gevemi dmleri abucak becer ard. "Eh, daha naslsn bakalm?" diye sordu Schlotterbeck. "Mevsim pek vlecek gibi deil, ama eer saln yerindeyse, banda bir aile de yoksa." Knulp kukulu kukulu ksrd. Sonra da "yle yle" dedi kaytszca. "Tanr'nn yamuru hakl

, hakszlarn stne de, yalnzca terziler slanmadan otururlar. Yine hep yle yaknyor musu hlotterbeck?" "Ah Knulp, azm atrma. Yanda baran ocuklarn seslerini duyuyorsun ya, imdi be oldul un, cann kncaya kadar, gece yarlarna kadar alrsn, yine de kazancn hibir eye yet inse yalnzca gezip tozmak!" "Tutturamadan babalk! Drt be haftadr Neustadt'ta sayrlar evindeydim. Orada kimseyi ge reksiz yere tutmazlar. Hi kimse de fazla kalamaz. Tanr'nn yollar olaanstdr, dostum Sc tterbeck." "Bu hikmetleri brak, Tanr akna!" "Sen dindar deil miydin? Ben de tam imdi dindar olmak niyetindeyim. Sana da onun ii n geldim. Bu i ne lemde, yal ke kads?" "Dindarlk iinde beni rahat brak! Sayrlar evinde miydim dedin? Bak buna ok zldm." "zlmene gerek yok, geti. imdi anlat bakalm: Sinah Kitab ne diyordu, vahiy neydi? Biliy or musun, sayrlar evinde vaktim vard. Orada bir de ncil buldum, hemen hepsini okudu m. Onun iin imdi seninle bu konuda daha iyi konuabilirim. Pek merakl bir kitap u ncil. " "Haklsn, merakldr. Yars da uydurma olsa gerek. nk hibiri tekine uymuyor. Sen bunu anlarsn; nk bir zaman Latince Okulu'na gitmitin." "O zamandan aklmda pek az ey kald." "Gryor musun, Knulp" terzi ak pencereden aalara doru tkrd ve gzlerini ap ac bi kt. "Bak Knulp, dindarlktan bir ey kmyor, onda i yok. Ben ona bo veriyorum, haberin o n, bo veriyorum!" Knulp ona dnceli dnceli bakt. "Evet ama, ileri gittin babalk, bana yle geliyor ki, ncil'de ok nemli sorunlar var." "yle ama, biraz kartrrsan her yerinde birbirinin kart eyler grrsn. Hayr, benim artk. Ben onunla hesabm grdm." Knulp ayaa kalkt, bir t yakalad. "Bana iine koymak iin birka kmr verir misin?" diye ustadan rica etti. "Ne yapacaksn?" "Ceketimi birazck tlemek istiyorum da, bu kadar yamurdan sonra apkaya da srsem iyi ola cak." "Kibarl elden brakmyorsun hi" diye biraz kzgn sylendi Schlotterbeck, "bir yandan al ktikten sonra, byle kontlar gibi giyinip de ne olacak sanki!" Knulp sakin sakin gld: "Daha gzel grnrm, bu da bana zevk verir; eer bunu bana dindarl apmak istemezsen, eski bir dost hatr iin, iyilik olsun diye yap, olmaz m?" Terzi sonunda kapdan kt, biraz sonra kzgn bir tyle geri dnd. "Ha yle" diye vd K rim!" Ftr apkasnn kenarn dikkatle tlemeye balad; ancak bu ite dikite olduu kadar madndan arkada ty elinden ald, kendi tledi. Knulp minnet duyan bir edayla "ok honut oldum" dedi, "ite imdi yine bir pazar apkas ol du. Ama bak terzi, ncil'den ok ey bekliyorsun. Doru olan ve yaamn nasl bir dzeni old erkesin kendisinin dnmesi gerek; nk bu hibir kitaptan renilmez. Benim dncem bu. Bugn bilinen ve tannan birok ey eskiden bilinmiyordu; ama bu yzden iinde pek ok gzel iyi ey var, birok da doru ey. O, bana yer yer gzel bir resimli kitap gibi geldi, bil iyor musun? rnein Ruth'un tarlalarda gezmesi ve geride kalan baaklar toplamas ne gzel. Buna baknca insan ok gzel ve scak bir yaz iinde duyuyor. Sonra sa'nn kk ocuklar up sizler benim iin byklenen yallardan ok daha sevimlisiniz! diye dnmesi. Ben onu bu adan ok hakl bulurum, bu bakmdan ondan pek ok ey renilebilirdi." "Evet yle" diye onaylad Schlotterbeck; ama yine de onu hakl karmak istemiyordu. "Ama bunu bakalarnn ocuklarna bakp da sylemek kolay. Be ocuun olsun, karnlarn nasl d greyim seni." Yeniden kzm, neesi kamt. Knulp ona bakamad. Gitmeden nce kendisine iyi bir eyler d k istiyordu. Biraz dnd, sonra ona doru eildi; yzne, parlak gzleriyle yakndan ve cid bakt, yavaa: "Evet ama, onlar sevmiyor musun, ocuklarn?" dedi. Terzi birdenbire korka ak gzlerini at. "Elbette. Ne demek istiyorsun! Elbette seviyorum, hele en byn!" Knulp byk bir ciddilikle ban sallad. "Artk gideyim Schlotterbeck, sana ok teekkr ed eketin deeri imdi iki kat oldu. Sonra da, ocuklarn sevmelisin, onlardan sevin duymals ar yarya da skntlar bitmi saylr. Dinle bak, sana kimsenin bilmedii, senin de kimsey maman gereken bir ey syleyeceim." Usta onun ok ciddileen duru gzlerine merakla bakt. Knulp imdi yle yava konuuyordu ki, rzi onu anlayabilmek iin zorland.

"Bak! Bana imreniyorsun ve yle dnyorsun: 'Ne rahat bir yaam sryor, ne ailesi var, ne erdi!' Ama i byle deil. Benim bir ocuum var, dn, iki yanda kk bir olan, onu yab edindiler; nk babas bilinmiyordu; nk annesi lousa yatanda lmt. Bulunduu kentin nin bilmene gerek yok; ama ben biliyorum. Oraya gidince gizlice evin evresinde do lanyorum, parmakla dayanp bekliyorum, ansm yaver gider de k grebilirsem, ona ne e iliyorum, ne de pebiliyorum. En fazla yanndan geerken ona slkla bir eyler alyorum. byle ite, hadi bakalm, hoa kal, ocuklarn olduuna da sevin!" Knulp kentte gezintisini srdrd. Bir tornac iliinin penceresine dayanarak bir sre gevez lik etti, lle lle olmu yongalarn telal oyunlarn seyretti. Yolda kendisine iltifat edi nfiye sunan bekiyi de selamlad. Her yerde ailelerin ve sanatlarn bana gelen byk kk ndi. Belediye saymannn karsnn zamansz lmn, belediye bakannn olunun serserilikle a karlk o da baka yerlerden yeni haberler verdi ve kendisini, urada burada, tandk, dos ve srda olarak, bir yerde srekli oturan onurlu insanlarn yaamna balayan zayf ve acay badan sevin duydu. Gnlerden cumartesiydi. Bir bira fabrikasnn avlu kapsnn nnde raslad raklara o ak iinde nerede dans edilebileceini sordu. Birok yer vard; ama en gzeli Gertelfingen'dek i Lwen'd ve ancak yarm saat tede bulunuyordu. Komunun evindeki Baerbele ile birlikte oraya gitmeye karar verdi. Neredeyse le olmutu. Knulp Rothfusslarn merdivenini karken burnuna mutfaktan gzel ve k skin bir koku geldi. Durdu, ocuka bir sevin ve merak iinde, duyarl burun delikleriyle i ac kokuyu iine ekti. Her ne kadar yava yrmse de, geldii yine de duyulmutu. Us k kapsn at, honut bir yzle, yemek buharlaryla dolu aydnlk aralkta durdu. Sevgi dolu bir sesle: "Gnaydn Herr Knulp" dedi. "Byle vaktinde geliiniz ne iyi oldu. Bugn cier kftemiz var da. Biliyor musunuz, belki yle seversiniz diye sizin iin ayrca bir para cier kzartmay dnmtm, ne dersiniz?" Knulp sakaln svazlayarak kibarca eildi: "Yok canm, ne diye ayrca bir ey hazrlayacaks na bir orba olsa yeter." "Ne demek, hastalk geirene ok iyi bakmak gerek, yoksa gc nasl yerine gelir. Ama siz be lki de cier sevmezsiniz. Bazlar sevmez de." Knulp alakgnlllkle gld. ''Ah, ben onlardan deilim. Bir tabak dolusu cier kftesinden daha gzel bir pazar yemei olur mu? mrm boyunca her pazar yesem, bkmam." "Bizim yanmzda hibir eyden yoksun kalmamalsnz. Yemek yapmak niin renilir! imdi sy , bir para cier artt. Ben onu sizin iin ayrmtm, yapsaydm iyi olurdu." Yanna biraz d lat, yzne bakarak glmsedi. Knulp kadnn ne dndn ok iyi anlamt. Kadncaz o farknda deilmi gibi davrand. Yoksul terzinin tledii gzel ftr apkasyla oynamay s na bakt. "Teekkr ederim Frau Rothfuss, iyi niyetiniz iin teekkr ederim. Ama kfteyi dah ok severim. Siz beni zaten ok marttnz." Kadn glmseyerek ona iaretparmayla gzda verdi: "Bu kadar utanga grnmenize gerek yo sa size inanamam. Demek kfte! stne de bol soan, deil mi?" "Bakn, buna hayr diyemem." Kadn dnceli dnceli mutfaa gitti. Knulp da masann hazrland odaya girip oturdu; Us getirilinceye kadar bir gn nce kan haftalk gazeteyi okumaya koyuldu. Yemek yedikten sonra bir eyrek saat kadar da iskambil oynadlar. Bu arada Knulp, ev sahibi kadn birka yeni, cretli ve zarif iskambil oyunuyla aknla bodu. Oyun oynuyor hi aldr etmeden ktlar kartrmasn ve yldrm abukluuyla yeniden dzeltmesini de r biimde masann stne frlatyor, ara sra baparman kartlarn kysnda dolatryordu oylu bu gibi karn doyurmayan hnerleri nasl kabul ederse, ylece hayranlk ve hogryle iz ordu. Ancak kars, dnya grm bu adamn yaama sanatnn belirtileri olan hnerlerine anla le dikkat ediyordu. Baklar onun ince, zarif ve hibir kaba iin krtrmad ellerine da . Kk pencere camndan ince, belli belirsiz bir gne odaya, masann ve iskambil ktl nin stndeki zayf, boyal tavanda dne dne titriyordu. Knulp btn bunlar, ubat gneini evin dingin erincini, arkadann ciddi ve alkan, sanat yzn, gzel kadnn gizli bak an gzleriyle gryordu. Ama bunlardan holanmamt. Btn bunlar onun iin ne bir mutluluk, bir amat. yi olsaydm, diye dnd, mevsim de yaz olsayd, burada bir saat bile fazla kal Rothfuss, ktlarn toplayp saatte baknca Knulp da "Ben biraz kp gnelenmek istiyorum a'yla birlikte merdivenlerden indi, onu kurutma sundurmasnda derilerinin yannda bra kt, kendisi de iinde deri tozu ukurlar alm olan ve rmaa kadar uzanan ssz, dar, ot en yitti. Derici, orada hayvan derilerini suya bastrabilmek iin tahtadan kk bir kpr ya

mt. Knulp bu kprnn stne oturdu, topuklarn sessiz ve telala akan sulara dedirecek Tam oturduu yerin altnda abuk abuk gidip gelen koyu renkli balklar neeyle seyretti, s nra bulunduu yeri merakla incelemeye koyuldu; nk kar evdeki kk hizmeti kzla konum bir frsat aryordu. Baheler birbirine bitiikti, yalnzca eski bir tahta itle birbirinde n ayrlyordu. Aada, suyun kysnda, eski itlerin zamanla bsbtn yok olduklar yerden aheden brne geilebilirdi. Komunun bahesi dericinin otlar brm, bakmsz bahesinin kml grnyordu. Orada drt sra sebze oca gze arpyordu. Bunlar, ktan sonra hep old a marulla bir para da ktan kalma spanak vard. Gl fidanlar yere doru eilmi, tepeleri gmlmt. Daha tede de evi gizleyen birka gzel am aac grnyordu. Yabanc baheyi g Knulp, bu aalara kadar grltszce sokuldu, aralarndan evi, arkadaki mutfa grd. ok g kta kzn kendi de grnd. Kollarn svam i yapyordu. Hanm yanndayd. Her ii bilen, her yl deien bu yetitirdikleri kzlar evden gittikten sonra ve ve bitiremeyen hanmla t gibi, ona bir sr ey buyuruyor, bir sr ey retiyordu. Ama retii ve yaknmalar nde hibir kabalk ve hoyratlk yoktu, kk kz da buna alm gibi gzkyordu; nk hi bir yzle alyordu. Davetsiz konuk bir aaca dayanm, ban nce emi, bir avc gibi merakl ve uyank, seyirc ici olarak yaamdan pay almay renmi, vakti bol bir adam gibi neeli bir sabrla oraya kul k veriyordu. Kz pencerede grnnce sevindi. Kadnn ivesinden de onun Laechstettenli olmadn, birka daki vadiden olduunu anlad. Sakin sakin onlar dinledi, azna ald kokulu bir am yapra t inedi ve bir saat, kadn ekilip de mutfak bo kalncaya kadar orada durdu. Birazck daha bekledikten sonra saknarak ilerledi, ince bir dalla mutfak penceresine vurdu. Kz nc e hi farkna varmad. Sonra iki kez daha vurdu. Bunun zerine kz yar ak pencereye geldi, u bsbtn ap dar bakt. "Ah, orada ne yapyorsunuz?" diye yavaa seslendi. "Az kalsn korkacaktm." Knulp glmseyerek "Hi benden korkulur mu?" dedi. "Yalnzca bir gnaydn deyip nasl olduun anlamak istedim. Bugn cumartesi de, acaba yarn leden sonra izinli kabilir misiniz, y kk bir gezinti yapabilir miyiz, diye sormak istiyordum." Kz ona bakt, ban sallad; yzn o kadar umutsuz ve zgn grmt ki, adeta zld. "Hayr" dedi nezaketle, "yarn iznim yok, yalnzca leden nce kilise iin iznim var." "Ya" diye mrldand Knulp, "yleyse bu akam gelebilirsiniz." "Bu akam m? Evet izin alabilirim; ama eve, bizimkilere bir mektup yazmak istiyordu m." "Ah, onu bir saat sonra da yazabilirsiniz. Zaten bu gece gidecek deil ya. Gryorsunu z, sizinle birazck konuabildim diye ne kadar sevindim. Eer bu akam bardaktan boanr gib i yamur yamazsa, gzel bir gezinti yapabiliriz. Ne olur raz olun. Benden herhalde kor kmazsnz!" "Ben hibir eyden korkmam, hele sizden hi. Ama olmaz. Bir erkekle gezmeye ktm grrle "Ama Baerbele, sizi burada kimse tanmyor ki. Hem de bu bir gnah deil, kimseyi de ilg ilendirmez. Siz artk okullu bir kz deilsiniz, yle deil mi? Hadi bakalm, unutmayn, ben aat sekizde aada jimnastik salonunun yanndaki sr pazar parmaklklarnn bulunduu yer ksa daha m erken geleyim?" "Yok yok, daha erken gelmeyin. Daha dorusu hi gelmemelisiniz. Olmaz, hem ben de... " Knulp yzne yine bir olan ocuu gibi znl bir anlatm verdi, zgn bir tonla "Eer hi " dedi, "ben sizin buralarda hem yabanc, hem de yalnz olduunuzu, zaman zaman da yur t zlemi ektiinizi dnmtm. Bunu ben de duyduum iin birbirimize birazck bir eyler a , Achthausen'dan bir eyler daha iitsem ok honut olurdum; nk bir kez orada bulunmutum. a artk sizi zorlamak istemem. Bu kadarna da darlmamsnzdr." "Darlmak da ne demek! Ama elimden gelmiyorsa..." "Ama bu akam zgrsnz Baerbele, yalnzca istemiyorsunuz. Biraz dnn bakalm. imdi art akam jimnastik salonunun yanndaym ve bekleyeceim. Kimse gelmezse gezmeye yalnz gider im ve sizin o anda Achthausen'a mektup yazdnz dnrm. Hadi allahasmarladk, sakn da lam verdi, kzn daha bir eyler sylemesine vakit brakmadan hemen uzaklat. Baerbele, onun aalarn arkasnda gzden yitiini izledi. Yznde imdi ne yapaym diyen bir anlam vard. S dnd, birdenbire -hanm dar km olduu iin- yksek sesle gzel bir ark tutturdu. Knulp arky duyuyordu. Yine tahta kprnn stne oturdu, sofrada cebine koyduu ekmek dili n kk kk yuvarlaklar yapmaya balad. Yapt bu ekmek yuvarlaklarn yavaa, birbiri a onlarn akntda biraz srklendikten sonra nasl dibe ktklerini, suyun karanlk dibinde n duran balklarn onlar nasl yuttuklarn dalgn dalgn seyrediyordu.

Akam yemeinde daba ustas "Oh" dedi, "ok kr yine cumartesi akam oldu. Btn hafta yo onra bunun ne demek olduunu sen dnyada bilemezsin." "Ama dleyebilirim..." diye glmsedi Knulp. Kadn da glmsedi ve apkn apkn onun yzne "Bu akam" diye ciddi bir edayla srdrd Rothfuss, "bu akam hep birlikte iyisinden bir t esti bira ielim. Bizim hatun onu hemen alp getirir, olur mu? Yarn da hava iyi olurs a, mz birlikte bir gezinti yaparz, ne dersin eski dost?" Knulp gl bir biimde onun omzuna vurdu: "tiraf edeyim, evinde her ey yle rahat ki, yar gezinti iin imdiden seviniyorum. Ama bu akam biraz iim var. Burada bir arkadam var, o nunla buluacam. Yukarki demircide alyordu, yarn da yolculua kyor. Bu akam iin irlikte olacaz. Yoksa bu ie hi kalkamam." "Sakn gece vakti, byle yar hasta, kp dolaaym deme." "Hadi canm, kendine o kadar zen gstermek de biraz fazla. Ge dnmem. Anahtar nereye koyu yorsun, ieri nasl gireyim?" "ok inatsn Knulp. Git bakalm, yle olsun, anahtar bodrum pancurunun arkasnda bulacaks rede olduunu biliyorsun, deil mi?" "Evet. Eh, hadi, ben gideyim, siz de vaktiyle yatn! Allah rahatlk versin, Allah ra hatlk versin, Frau Rothfuss." Knulp gitti. Daha aaya, sokak kapsna yeni varmt ki, ustann kars telala arkasndan ye getirmiti, bunu istesin istemesin Knulp yanna almalyd. "Kendinize dikkat etmeniz gerek, Knulp" dedi. "Hem de size, dnnce, anahtar nerede b ulacanz gstermek istiyorum." Karanlkta onun elinden tuttu, evin kesini dndrd. Taht erle kapal bir kk pencerenin nnde durdu. "Anahtar pencerenin arkasna koyarz" diye heyecanl bir sesle fsldad ve Knulp'un elini o d. "Siz yalnzca arala uzann. Anahtar pervazn stnde olacak." "Peki, teekkr ederim" dedi Knulp biraz akn ve elini geri ekti. "Gelinceye kadar, size bir bardak bira saklayaym m?" diye kadn yeniden sze balad ve ya vaa ona dayand. "Hayr, teekkr ederim, ender ierim. Allah rahatlk versin Frau Rothfuss, teekkr ederim." "O kadar acele mi?" diye yavaa fsldad kadn ve adamn kolunu skt. Yz, onun yzne ol p akn bir sessizlik iinde, kadn zorla teye itemedii iin eliyle onun salarn okad ire "Ama artk gitmeliyim" diyerek geri ekildi. Kadn yar ak bir azla glmsedi. Karanlkta, Knulp, onun dilerinin parladn grmt ve dnnceye kadar seni bekleyeceim, pek tatlsn" diye fsldad. Knulp oradan karanlk sokaklara doru, emsiye koltuunda uzaklat. Keyi dnnce de bu sa k gidermek iin slk almaya balad. ald ark uydu: "Seni alacam dnyorsun ama, Bu benim aklmdan bile gemiyor. nsanlarn arasndayken, Utan veriyorsun bana sen." Hava lkt. Zaman zaman karanlk gkte yldzlar grnyordu. Bir meyhaneden genlerin neel du. Pfauen'da yeni kegel oyunu salonunun pencerelerinin arkasndan birtakm efendide n adamlarn, gmleklerinin kollarn svam, toplandklarn grd. Ellerinde kegel toplarn rnda da sigaralar vard. Jimnastik salonunun yannda Knulp durup evresine baknd. Nemli rzgr, plak kestane aal vaa slk alyor, rmak durup dinlenmeden derin karanlklara akp gidiyor ve birka aydnl suda yanklar yapyordu. Yumuak gece gezginin iliklerine kadar bir rahatlk veriyor, de rin derin soluk alyor, ilkyaz, sca, kuru caddeleri ve yolculuklar imdiden iinde buluy u. Yorulmaz belleiyle kente, rmak boyuna ve btn oralara yle bir gz att. Her yeri bili du. Caddeler, patikalar, kyler, kasabalar, iftlikler, dost hanlar, hibiri yabancs deil di. yice dnd ve bundan sonraki yolculuunun plann hazrlad. Laechstetten hibir zaman aca bir yer olamazd. Kadn eer mnasebetsizlik etmezse, arkadann hatr iin yalnzca rada geirmek istiyordu. "Belki de" diye dnd, "Usta'ya kars iin bir imada bulunmak gerek." Ama o, burnunu, bak rnn iine sokmak istemezdi; insanlarn daha iyi ve daha akll olmalarna yardm iin de, h stek duymuyordu. Bu iin byle oluuna zlyordu. Eski Ochsen Meyhanesi'nin garson kz hakk da hi iyi bir gr yoktu; ama daba ustasnn ev yaam ve aile mutluluu zerine verdii glmeden dnemiyordu. O bilirdi, bu i ou zaman byleydi; birisi mutluluu ya da erdemiy , bbrleniyorsa, onda bunun ikisi de yok demekti. Yamacnn dindarl da bir zamanlar tpk olmutu. nsanlarn aptallklar grlebilirdi, onlara glnr ya da acnrd; ancak onlar g zgr brakmak gerekirdi.

Dnceli bir i ekile bu zntleri bir yana brakt, kprnn karsndaki yal bir kest ndan sonraki yolculuu zerinde dnmeye balad. Karaormanlar zerinden gemeyi istiyordu; ralar imdi souktu, belki de daha ok kar vard, ayakkablar mahvolurdu, yatacak yerler de birbirinden ok uzakt. Yok, bu olmazd, vadilerden gitmeliydi ve kk kentlerde kalmalyd. saat tede rmak kysndaki Hirschenmhle, ilk gvenli dinlenme yeriydi. Orada kendisini k r havada bir iki gn alkoyabilirlerdi. Bylece birini beklemekte olduunu tmyle unutup bin bir dnceyle orada dururken, karanl grn iinden, kprnn stnde ince ve korkak bir hayal belirdi ve duraksayarak ona yaklat al tanmt. Sevinerek, minnetle ona doru koup apkasn havaya frlatt: "Ne iyi ettiniz iz Baerbele, neredeyse inanamayacam." Sol yanna geip onu rman yanndaki aal yoldan yukar doru gtrd. Kz, kararszlk i Hi doru deildi" diye yineledi, "ya bizi grrlerse?" Knulp'un soracak birok eyi vard. ok gemeden kzn admlar sakinleti ve dzeldi, sonund afif ve neeli bir arkada gibi yannda yrmeye balad. Onun sorup sylediklerinden holanm anl heyecanl yurdundan, babasndan, annesinden, erkek kardeinden, bykannesinden, rdekle den, tavuklardan, doludan, hastalklardan, dnlerden, kilise trenlerinden sz etmeye bala Grp geirdiklerinin kck hazinesi almt ve bu hazine kendisinin sandndan da byk balarna ve ayrlna, imdiki iine, efendilerinin ev yaamna sra geldi. Kasabadan bir hayli uzaklamlar, darlara kmlard. Baerbele yola hi dikkat etmemiti l bir yabanclk, susma ve sabr haftasndan sonra kendisini konumann, gevezelik etmenin z vkine brakvermi ve bir hayli keyiflenmiti. "Nerelerdeyiz?" diye aknlkla sordu. "Nereye gidiyoruz?" "Eer isterseniz Gertelfingen'e gidelim. Zaten neredeyse geldik." "Gertenfingen'e mi? Orada ne yapacaz? Dnelim daha iyi, ge olacak." "Ne zaman evde olmanz gerekiyor, Baerbele?" "Onda. Herhalde vakit gelmitir. ok gzel bir gezinti oldu." "Ona daha ok var" dedi Knulp. "Ben sizi vaktinde eve yetitiririm. Ama bir daha byle gen yata birlikte olamayacamz iin bugn birlikte bir dans etme tehlikesini pekl gze iriz. Yoksa dans etmek istemez misiniz?" Kz ona aknlk ve heyecanla bakt. "Ah, dans etmeyi her zaman severim, ama nerede edeceiz? Burada, aklarda m?" "te, neredeyse Gertenfingen'e geldik. Orada Lwen'da mzik var. Srf bir kezcik dans etm ek iin ieri gireriz, sonra eve dneriz ve iyi bir akam geirmi oluruz." Baerbele, kararszlk iinde durdu. Yava yava "ok iyi olurdu" diye mrldand, "ama bizim derler? yle birisi olarak grlmek istemem, birbirimizin olduunu sanmalarn da istemem." Ve birdenbire kahkahalarla gld: "Yani demek istiyorum ki, ilerde bir dost edinmek istersem, onun derici olmasn ist emem. Sizi krmak istemiyorum ama dericilik temiz bir sanat deil." "Belki de haklsnz" dedi Knulp, anlayl bir tonla, "ama benimle evlenmeyeceksiniz ki. Ne benim derici olduumu, ne de sizin bu derece gururlu olduunuzu bilen var; ellerimi de ykadm. imdi eer benimle bir kez dans etmek isterseniz, sizi dansa davet ediyorum . stemezseniz dnelim." Gecenin karanl iinde kyn ilk evini, onun aalklar arasndan kan solgun, sivri ats denbire "Dinle" diye parman kaldrd, bunun zerine kyden dans mziinin geldiini duydul el armonikasyla bir keman birlikte alyordu. "Pekl" dedi kz ve daha hzl yrmeye baladlar. Lwen'da yalnzca drt be ift dans ediyordu. Bunlar bir alay gen ocuktu. Knulp hibirini ordu. erde sakin ve terbiyeli bir hava esiyordu. Kimse de yeni gelen ve ondan sonr aki dansa katlan ifti rahatsz etmedi. Bir halk dans ve bir polka oynadlar. Sonra vals e sra geldi; ama Baerbele vals bilmiyordu. Seyretmeye baladlar. Yarm bardak da bira itiler, fazlasna Knulp'un kesesi elvermiyordu. Baerbele dans ederken kzarmt, gzleri pa layarak kk salona bakyordu. Saat dokuz buuk olunca "Galiba artk eve dnme zaman geldi" dedi Knulp. Kz, hemen kalkt. Bir para zgn grnyordu. Yavaa "Ah, yazk!" dedi. "Pekl daha kalabiliriz." "Yok, gitmeliyim. Ama gzeldi." Birlikte ktlar. Ama kapda kzn aklna gelmiti: "algclara bir ey vermedik." "Evet" dedi Knulp biraz akn, "bir yirmilii hak ettiler; benim durumum byle ite, hi par m yok." Kz telala kk, ilemeli para kesesini cebinden kard.

"Neden sylemiyorsun sanki? te bir yirmilik, hadi veriverin." Knulp paray ald, algclara gtrd. Sonra dar ktlar. Kapnn nnde, koyu karanlkt r bir an durdular. Rzgr artmt, ara sra yamur taneleri de dyordu. "emsiyeyi aaym Knulp. "Hayr, rzgrda yryemeyiz. erisi ok gzeldi. Siz bir dans hocas gibi gzel dans ediyor Kz neeli neeli konumay srdryordu; ama arkada susmutu. Belki de yorulmutu. Ya da y Kz birdenbire ark sylemeye balad: "Kh Neckar kysnda gezer dolarm, Kh Ren kysnda." Scak ve temiz bir sesi vard. kinci dizeye Knulp da kart ve ikinci ses olarak yle gven yle derin, yle gzel syledi ki, kz onu zevkle dinledi. Sonunda Knulp, "Artk yurt zlemi geti, deil mi?" diye sordu. "Ah evet" diye gld kz. "Byle bir gezintiyi bir daha yapmalyz." "ok zgnm ama" diye yavaa yant verdi Knulp, "galiba son gezinti olacak." Kz durdu. yice duyamamt ama szlerinin znl uyumu dikkatini ekmiti. "Ya, neden?" diye biraz korkarak sordu. "Bana m kzdnz?" "Yok Baerbele, ama yarn gitmek zorundaym. Usta'ya iimden ayrlacam syledim." "Ne diyorsunuz! Sahi mi? ok zldm." "Benim iin kendinizi zmeyin. Uzun zaman zaten kalamazdm. Hem ben yalnzca bir dericiy im. Siz hemen bir sevgili edinmelisiniz, iyi bir sevgili. Greceksiniz, ondan sonr a hi yurt zlemi ekmezsiniz." "Ah, byle konumayn! Biliyorsunuz, benim sevgilim deilsiniz, ama ok houma gidiyorsunuz. " kisi de sustular. Rzgr yzlerine arpyordu. Knulp yryn arlatrmt. Kprnn ya u. "imdi size allahasmarladk diyeyim. Birka adm yalnz yrrseniz, belki daha iyi olur." Baerbele onun yzne ii szlayarak bakt. "Demek ciddi? yleyse ben de size teekkr ederim. Bu gezintiyi hi unutmayacam. Yolunuz a olsun." Knulp kzn elini tutup onu kendine ekti. Kz korkmu ve arm, gzlerine bakarken ban gleriyle, iki ellerinin arasna alp fsldad: "Allahasmarladk Baerbele, beni bsbtn un n sizden imdi bir ayrlk pc istiyorum." Baerbele hafife titredi, geri ekilmek istedi; ama Knulp'un baklar iyi ve zgnd, kz on kadar gzel gzleri olduunu ancak imdi gryordu. Gzlerini kapamadan kendini ona ciddi bi biimde ptrd. Bunun zerine Knulp hafif bir glmsemeyle duraklaynca kzn gzlerine ya da onu can gnlden pt. Sonra aceleyle oradan uzaklat. Kprye varnca birdenbire dnd, geri geldi. Knulp hl ayn duruyordu. "Ne var Baerbele?" diye sordu. "Hani eve gidecektiniz?" "Evet, evet gidiyorum, benim hakkmda kt eyler dnmemelisiniz!" "Elbette dnmem." "Ama daba, bir ey daha soracaktm: Artk hi paranz olmadn sylemitiniz; gitmeden nc tinizi alacaksnz." "Hayr. Alacam cret filan kalmad; ama zarar yok, ben bamn aresine bakarm. Bunun iin " "Yok, olmaz! Cebinizde biraz bir eyler bulunmal. te!" Onun eline kocaman bir para sktrd. Knulp bunun bir taler olduunu sezdi. "Bana sonra bir biimde geri verirsiniz ya da yollarsnz." Knulp kz elinden tuttu: "te bu olmaz. Siz paranz byle kullanmamalsnz. Hem bu tam bi . Onu geri aln. Olmaz, alacaksnz! Ha yle. Aklszlk etmemek gerek. Eer yannzda elli gibi daha kk bir ey varsa sevinerek alrm; nk gereksinmem var, ama fazlasn deil." Biraz daha ekitiler. Sonunda Baerbele para kesesini gstermek zorunda kald; nk iinde t rden baka paras olmadn sylemiti; ama yle deildi. Kesesinde ayrca bir mark, bir de manlar gemekte olan gm bir yirmilik vard. Knulp, onu almak istedi. Fakat Baerbele'e ok az geldi. Onun iin, en iyisi, hi almadan gitmek istiyordu. Sonunda mark ald. Sonra kz, hzl admlarla eve doru uzaklat. Yolda srekli Knulp'un kendisini niin bir kez daha pmediini dnyordu. Buna bir yandan bir yandan da bu davrann pek gzel ve kibarca buluyordu. Sonunda bu sonuncu yargsnda ka ar kld. Knulp tam bir saat sonra eve geldi. Yukarda oturma odasnda k vard. Demek ustann kars

a oturuyor ve kendisini bekliyordu. fkeli fkeli tkrd. Neredeyse hemen imdi gecenin kar anl iinde oradan kaacakt; ama yorgundu, hem de yamur yaabilirdi. Dericiye kar d yapmak istemiyordu. Bundan baka bir de btn bu akam boyunca iinde kk bir muziplik iste rd. Anahtar sakl olduu yerden ald. Kapy hrsz gibi usulca at, sonra arkasndan ekt ak grltszce kilitledi, anahtar da dikkatle eski yerine koydu. Sonra ayakkablar elinde, raplaryla merdivenleri kt. yi kapanmam kapnn aralndan grd ve uzun sren b n stnde uyuyakalm olan ustann karsnn derin soluklarn duydu. Yavaa yukarya, odas kapayp yatt; ama sabah olur olmaz nceden karar verdii gibi, kt gitti. KNULP'TAN ANILAR

Neeli genlik yllarndayd, Knulp da daha sad. Birlikte yolculuk ediyorduk. Yakc yaz s a verimli bir blgede dolayorduk. Derdimiz de yok denecek kadar azd. Gndzleri sar ekin arlalarnda babo dolayor ya da orman kysndaki bir ceviz aacnn serin glgesine uzan unca da Knulp'un kyllere nasl ykler anlattna bakyor, ocuklara gsterdii glge oyun r, kzlar iin syledii bir sr arky dinliyordum. Onu zevkle dinliyor, hi kskanmyordu larla olduu zaman esmer yznn nasl prl prl yandn, kzlarn, alay etseler bile, g nasl baktklarn grnce bana yle gelirdi ki, bu adam dnyada ok az grlen bir talih ku e bunun tam tersiydim. Zaman zaman orada fazlalk yapmamak iin bir kyya ekilir, ya yle al bir akam syleisi ya da yatacak bir yer rica etmek iin papazn odasna gidip kendisin elamlardm ya da otele gidip sessizce bir arap bardann bana otururdum. Bir le sonu, ok iyi anmsyorum, bir mezarln yanndan geiyorduk. Bu mezarlk kk kil bir hayli uzakta, tarlalar arasnda kaybolmu gibiydi. Duvarlarnn stn evreleyen koyu g aalaryla scak krlarn ortasnda dingin ve erin veren bir grn vard. Demir parmakl kocaman kestane aac ykseliyordu. Ancak kap kilitliydi. Ben yolumuzu srdrmek istedim am a Knulp raz olmad, duvarn stnden atlamaya hazrland. "Yine mi paydos?" diye sordum. "Elbette, neredeyse tabanlarm patlayacak." "Peki ama, bunun bir mezarlkta olmas m gerekiyor?" "ok ho olur. Gel Tanr akna. Kyller kendilerine kar pek cmert deildir, bunu bilirim in altnda herhalde daha iyi bir durumda olmay istiyorlar ki, mezarlarnn stne ve yanna emiz bir eyler ekme skntsna katlanyorlar." Onunla birlikte ben de trmandm. Hakk vard. Duvarn stnden trmanmaya gerekten de deer de, mezarlar dz ve eri sralar halinde yan yana dizilmiti. Birounun stnde beyaz, bazl da yeil ve iek rengi halar vard. Aralarnda kahkahaiekleri, trlar, neeli neeli ate lard. Daha ilerdeki koyu glgeliklerde, ge am ebboylar, zeri gllerle dolu gl fidanla klar ve mrver aalar yaprak ve dallaryla o kadar sktlar ki, mezarlk bir park andryo Bir sre bunlar seyrettik. Sonra yer yer ykselmi, iekli imenlerin stne oturup dinlend erinledik ve neelendik. Knulp yanndaki han stndeki ad okudu. "Bunun ad Engelbert Auer'mi, altm yldan fazla i de u ince muhabbetieklerinin altnda yatyor ve honut. Bu muhabbetieklerinin bende de masn isterdim. imdilik unlardan bir tane alaym" dedi. "Brak" dedim, "bakalarndan al, muhabbetiei ok abuk solar." Ama o bir tanesini kopard da imenlerin stnde duran apkasna ilitirdi. "Buras ne kadar sessiz!" dedim. "Ya, yle" dedi, "birazck daha sessiz olsayd, nerdeyse u yerin altndakilerin konumasn acaktk." "Yok canm, onlar konumalarn bitirmiler." "Nereden biliyorsun? Her zaman lmn bir uyku olduu sylenir, uykuda da ou zaman konuulu hatta zaman zaman ark da sylenir." "Belki de sen yle yaparsn." "Elbette, neden olmasn? lseydim, pazar gnlerine kadar beklerdim, pazar olup da kzlar gelince ve sessizce orada durup bir mezardan bir iek koparnca gayet yava bir sesle a rk sylemeye balardm." "Ya, peki hangi arky sylerdin?" "Hangi arky m? Herhangi bir arky." Yere boylu boyunca uzand, gzlerini kapad, yava, ocuka bir sesle ark sylemeye balad "Erken ldm ben, Onun iin siz ey kzlar

Bana bir veda arks syleyin. Ben yeniden doarsam, Yeniden dnyaya gelirsem Gzel bir olan olacam." ark houma gitmesine karn gldm. Gzel ve ili sylyordu. Baz szcklerin anlam tam d ince ve gzeldi. "Knulp" dedim, "kzlara yle fazla ey sz verme, sonra seni hi dinlemezler. Yeniden gelm e konusu ok gzel ama, bunu kesin olarak kimse bilmiyor. Hele gzel bir olan olarak ge lecein de hi belli deil." "Belli deil elbette. Ama yle olsayd, ok sevinirdim. nceki gn yol sorduumuz kk olan un? te yle birisi olarak yeniden gelmeyi ok isterdim. Sen istemez miydin?" "Hayr, istemezdim. Bir zamanlar, yetmi yann stnde yal bir adam tanmtm. yle iyi imde ok iyi, akll ve dingin bir adam olduu izlenimini brakmt. O zamandan bu yana zama aman ite yle bir adam olmay zlerim." "yleyse istediine erimene ok kalmad. Biliyor musun, u insanlarn istekleri ok gln. i u anda bir iaretimle istediim biimde kk, gzel bir olan ocuu olabilseydim, sen de inle zarif ve iyi bir yal adam olacak olsaydn, ikimiz de bu iaretleri yapmaktan vazg eip naslsak yle kalmay yelerdik." "Bu da doru." "Elbette. Hem bak, ou zaman, dnyada var olan eylerin en gzelinin, en incesinin sar sal zarif, gen bir kz olduunu dnrm. Oysa hi de yle deil. nk kimi zaman bir esmerin grrz. Bundan baka, bana bir de yle gelir ki, her eyin en gzel ve en incesi ta yksekl e, zgrce szlp utuunu grdmz gzel bir kutur. Yine baka bir zaman yle sanrm ki arnn zerindeki krmz gzleriyle bir beyaz kelebekten ya da akam vakti ykseklerde, bulu arasnda parlayan, her eyi aydnlatan ama kamatrmayan ve her eyi neeli ve tertemiz gste bir gn ndan daha olaanst olamaz." "ok doru Knulp, daha dorusu insann iyi bir saatinde seyrettii her ey gzeldir." "yle. Ama ben baka trl de dnrm. Dnrm ki, dnyadaki en gzel ey, her zaman, ii rkunun da olduu eydir." "rnein ne?" "yle dnrm: ok gzel bir kz, eer onun bir gn gelip yalanacan ve leceini d ulmazdk. Gzel bir ey sonsuza kadar ayn kalacak olsayd, bu beni belki honut ederdi; ama onu daha souk seyrederdim. Bunu yalnzca bugn deil her zaman greceimi dnrdm ki... olana, her zaman yalnzca sevin deil, ac da duyarm." "Oras yle." "Onun iin herhangi bir yerde gece vakti bir havai fiek atlmasndan daha gzel bir ey dl mem. Onda mavi ve yeil k krecikleri vardr. Bunlar karanlkta yukar doru ykselir ve t el anlarnda kk bir eim yapp sner. Ona durup bakld zaman nce bir sevin, ayn zama tecek diye bir korku duyulur: Bu iki duygu da birbirine baldr ve bunun bitmesi uzun srmesinden daha gzeldir, yle deil mi?" "Evet doru. Fakat bu her ey iin de doru saylamaz." "Neden saylmasn?" "rnein iki kii birbirinden holanr ve evlenirse ya da iki kii dost olursa, bu unun iin ldir; nk sreklidir, hemen sona ermeyecektir." Knulp dikkatle bana bakt, sonra kara kirpiklerini krpt, dnceli dnceli: "Bence de yl , "ama bunun da bir sonu var, her ey gibi. Dostluun da, akn da ban yiyecek pek ok ey ." "Doru ama karna kncaya kadar bunlar dnlmez." "Bilmiyorum. -Bak, ben yaammda iki kez k oldum. Hem de adamakll. Her ikisinde de bunun sonsuza kadar sreceine, ancak lmle sona erebileceine inanmtm. Her ikisi de sona erdi ben lmedim. Memleketimde bir de arkada edinmitim. Yaadmz srece ayrlabileceimizi bi n dnmedim. Ama ayrldk. Hem de uzun zaman nce." Sustu. Ben de syleyecek bir ey bulamadm. nsan ilikilerindeki ac nesneyi henz yaamam san arasnda, bunlar birbirlerine sk skya bal da olsa, hep bir uurumun ak olduunu v a ancak sevginin, o da zaman zaman, bir kpr kurabileceini daha bilmiyordum. Arkadamn n eki szleri zerine dnceye daldm. Bunlarn iinde en ok havai fiek iin syledikleri ho Bu duygular zaman zaman ben de yaamtm. Bana bu, insan yavaa kendine eken parltlar a doru ykselii, orada ok gemeden gzden yitii, ne kadar gzel olursa doyurulmas o kada sren ve o kadar abuk snp giden btn insani zevklerin bir simgesi gibi gelmiti. Bunu Knu p'a da syledim. Ama o bunun zerinde durmad, "yle yle" dedi yalnzca, bir zaman sonra da

kapal bir sesle: "Dnmelerin, akl yrtmelerin hi deeri yok. Hem insan dndn yap dmlar, ii nasl isterse ylece, hi dnmeden atveriyor. Fakat dostlukla ak herhalde yi dndm gibidir. Sonuta bunlar her insann kendine gredir, bunlarda bir bakasyla birli maz. Bu, birisi ld zaman da grlr. len iin alanr, yaslar tutulur, bir gn, bir ay, . Ama sonra, len lp gitmitir, tabutunda da artk ister kendisi isterse bilinmeyen, yer siz yurtsuz bir esnaf ra yatsn, hepsi bir olur." "Ama baksana, bu benim houma gitmiyor Knulp. Biz pekl insann kt dnceler ve duygular e iyi ve dosta duygular tarsa, yaamn bir deeri ve anlam olduunu birok kez konumutu di bu senin dediin biimde hepsi ayn kapya kyor. Biz de buna gre pekl hrszlk da e dam da ldrebilirdik." "Yok, yapamazdk dostum. Hadi, raslayacamz bir iki kiiyi ldr bakalm ldrebilirsen! Ya bir kelebekten mavi olmasn iste bakalm. Seninle alay eder." "Bunu demek istemedim. Ama eer hep ayn kapya kyorsa, o zaman iyi ve namuslu olmaya ura nn hibir anlam yok. Eer mavi sar kadar sar, kt de iyi kadar iyiyse, o zaman iyi olmak ye bir ey yok demektir. O zaman herkes ormandaki bir zaman gibidir, doann istediine gre i grr. Bu arada da ne bir iyilii, ne de bir suu olur." Knulp iini ekti. "Evet, ne denir! Belki de sylediin gibidir. stencin hi deeri olmadn, her eyin bizim tkimiz olmadan yolunda yryp gittiini sezdiimiz iin olacak, ou zaman aptalca zlrz. msenin kt olmaktan baka bir ey elinden gelmiyorsa bile, yine de su denen bir ey vardr. bu kimse bu suu kendinde duymaktadr. Bundan dolay da iyinin yine doru olmas gerekir. n iyi insan honut eder ve vicdan erinci verir." Yznden, bu konumadan artk bktn anladm. ou zaman o byle olurdu. Felsefe yapmaya d ortaya atar, bunlardan yana ya da kar konuurdu. Sonra birdenbire keserdi. nceleri ba na, benim yetersiz yantlarmdan ve kar klarmdan yoruluyor gibi gelirdi; ama bund ldi. Knulp, dnme isteinin kendisini, bilgileriyle konuma aralarnn eriemeyecei bir y iyordu. Knulp geri ok okumutu. Okuduklar arasnda Tolstoy da vard. Ancak bunlarn iinde ularyla yanllarn her zaman tam olarak ayramadn kendi de sezerdi. Bilginlerden, yete ir ocuun byklerin szn edii gibi sz ederdi: Bunlarn kendinden daha ok gleri ve ar ul ederdi; ama onlar, yine de, bu gleri ve aralaryla hi doru bir eye varamadklar, erlerine karn hibir gizi zemedikleri iin kk grrd. imdi yine ban iki elinin stne koymutu. Koyu mrver yapraklar arasndan mavi ve scak alarak kendi kendine eski bir Ren halk trks mrldanmaya balad. Son dizeleri hl hatr "Giydim al ceketimi, bugne dein, Giymeliyim, karalarm bundan sonra artk, Alt yl, yedi yl, Sevdam tkenip bitene dein." Bir akam, ge vakit bir aaln lo yanna karlkl oturmutuk. kimizin de kocaman bire kangal da sucuu vard. Onlar yiyerek gecenin oluunu seyrediyorduk. Daha birka dakika n ce tepeler batan gnein sar yanklaryla parlyor, ince ve yumuak k buular iinde yz ranlk ve haindiler, aalarn, yamalarn ve fundalklarn, daha bir parack gn n yu gece mavilerinin kaplad gkyzne kapkara iziyorlard. Aydnlk srerken birbirimize k an glnl eyler okuduk. Kitabn ad Alman Laternasndan Peri Nameleri'ydi ve iinde bir a ta basmas resimle, basit, elenceli, sradan ark vard. Ortalk kararnca bu i de sona er kmeimizi yiyip bitirdikten sonra Knulp mzik dinlemek istedi. antamdan az armonikam ka i bir sr krntyla dolmutu. yice temizledikten sonra, ok duyulmu birka ezgiyi alm mizi epeydir sarm dalgal karanlk imdi de nmzdeki bin bir eit dalgal arazinin iine niliyordu. Gkyz de artk uuk aydnln yitirmi, kararmasyla da yava yava, birbiri amaya balamt. Armonikamn hafif ve ince ezgileri, krlar boyunca yaylyor, geni havalar tip gidiyordu. "Herhalde hemen uyumayz" dedim Knulp'a, "bana bir yk anlat, gerek olmas gerekli deil, istersen bir masal anlat." Knulp dnd. "Olur" dedi, "hem bir yk, hem de bir masal, ikisi i ie. Daha dorusu bir d. Bu d ge zamandan bu yana tmyle ayn d iki kez daha grdm. Sana bunu anlataym: Kk bir kasabada bir sokakt. Kendi yurdumdaki bir sokaa benziyordu. Btn evlerin atlar tan yana dnkt; ama her zaman olduundan daha yksek grnyorlard. Aralarndan yryordum geliyordu ki, sanki ok, ok uzun zamandan sonra yurduma dnmtm; ancak duyduum sevin ya her ey yerli yerinde deildi.Yurdumda deil de bsbtn baka bir yerde olup olmadm tam stiremiyordum. Baz keler tmyle eskisi gibiydi, oralar hemen tanyordum. Ama evlerin o

anc ve grmediim eylerdi. Kpryle pazara giden yolu da bulamamtm. Bunun yerine tanmad le bir kilisenin yanndan gemitim. Kilisenin Kln'deki ya da Basel'deki gibi iki kocam an kulesi vard. Oysa yurdumdaki bizim kilisenin hi kulesi yoktu, yalnzca ireti atsndan yukarya doru ksa bir knts vard. nk vaktiyle yanl yaplm, kule de bitirilememi nlar da yleydi. Uzaktan grdm bazlarn ok iyi tanyordum, adlarn da biliyordum. a dilimin ucuna kadar geliyor, ama ben seslenmeye kalmadan onlar ya bir eve girive riyor ya da bir yan sokaa sapp gidiyorlard. Yaklap yanmdan geen olursa, o da hemen de r, bir yabanc oluyordu. Ama geip gittikten sonra arkasndan bakarken kesinlikle odur , onu tanyorum, diye dnyorum. Bir dkknn nnde yan yana duran birka kadn da grdm. biri bana rahmetli halamm geldi; ama kendilerine doru gidince onlar yine tanyamadm ve hi anlayamadm, bambaka, yabanc bir iveyle konutuklarn duydum. Sonunda dndm: Ah bir kez yine kentin dna ksaydm, bu oydu ama o deildi. Yine de dur tandk bir eve ya da bildik bir yze doru kouyordum. Fakat hepsi de beni deli sanyordu. Bu arada ne kzyordum, ne canm sklyordu, yalnzca zlyor ve ok korkuyordum; bir dua o edim, var gcmle dndm; ama aklma, rnein "ok saygdeer efendim" ve "iinde bulunulan " gibi yararsz ve aptalca deyilerden baka bir ey gelmiyordu. Bunlar akn ve zgn, ken ime yineleyip duruyordum. yle sanyorum ki bu, bylece scaktan yorgun dnceye ve tmyle istensiz bir durumda orad a sendelemeye balayncaya kadar birka saat srd. Sonunda akam olmutu. lk gelen adama bi atacak yer ya da kentin dndaki ana yolun nerede olduunu sormaya karar vermitim. Ancak kimseye bir ey syleyemiyordum. Sanki ben orada hi yokmuum gibi hepsi yanmdan geip gid iyordu. Yorgunluktan ve zntden neredeyse alayacaktm. Derken yol birdenbire bir keyi dnd ve birdenbire karma bizim eski sokak kt. Bir par bir kla girmi, hatta sslenmiti; ama bu beni artk hi de yle rahatsz etmiyordu. Hemen aladm. Dn karklna karn, evleri birbiri ard sra iyice tandm, sonunda da eski O da tpk tekiler gibi eskisinden daha yksekti, bunun dndaysa tpk eskisi gibiydi. Kor r sevin ve heyecanla srtmn rperdiini duydum. Kapnn nnde ilk sevgilim duruyordu. Ad Henriette'ydi. Yalnzca eskisinden biraz daha uzu n ve baka gzkyordu; ama daha da gzellemiti. Hatta yaklanca alas bir biimde mele nu fark ettim. Ama unun da farkna vardm ki, bu kz ak sarnd. Henriette gibi esmer de a arnm olmasna karn aa yukar yine onun kendisiydi. 'Henriette!' diye bardm ve apkam kardm. yle kibar, yle ahane bir grn vard ki tiremiyordum. Bsbtn benden yana dnd, gzlerimin iine bakt. Byle gzlerimin iine baknca ardm, adn ardm insan deildi, uzun zaman dolatm ikinci sevgilim Lisabeth'ti. imdi de e haykrdm ve elimi uzattm. Bana yle bir bak frlatt ki, ta iime iledi. Tanr'nn bir insana bak gibi sert ve gu le dingin, yle berrak, ama yle ruhani, yle dnceliydi ki, ben kendime o anda sanki kpek iim gibi geldim. Bana bakarken ciddileti ve znlendi. Sonra kendisine ilgisiz bir ey so rulmu gibi ban sallad, elimi de tutmad, eve geri dnd, arkasndan kapy sessizce kapa rak diye kard sesi duydum. Sonra geri dnp uzaklatm. Gz yalarndan ve zntden yordu, kent de imdi yine alacak biimde deimiti. imdi her sokak, her ev yine tpk es uu gibiydi, o acayiplik kaybolmutu. atlar artk yle yksek deildi, yine eski renklerini mlard. nsanlar gerek insanlard, tanynca bana aknlk ve sevinle bakyorlard. Kimi du; ama ben hi yant veremiyor, olduum yerde kalamyordum. Var gcmle kprden geip kenti i bildiim yoldan kouyordum; her eye iimin acsndan slanan gzlerimle bakyordum. Neden u bilmiyordum; ama bana yle geliyordu ki, burada benim iin artk her ey yitmiti, onun iin buralardan utanarak kap gitmeliydim. Ancak kentin dna kp kavak aalarnn altna varp bir para durunca aklma geldi: Bira e evimizin nndeydim de babamn, annemin, kardelerimin, dostlarmn hibirini hibir biimd amamtm. im imdiye kadar hi olmad biimde bir aknlk, bir znt ve utanla dolmu onaramadm; nk d bitmi, uyanmtm." Knulp derdi ki: "Herkesin ruhu kendinindir. Kimse ruhunu baka bir ruhla kartramaz. ki kii buluabilir, birbiriyle konuabilir, birlikte olabilir; ama ruhlar iekler gibidir, her biri kendi bulunduu yere kk salmtr, hibiri brne varamaz; varmak isterse kknden rekir. Bunu da yapamaz. iekler kokularn ve tohumlarn evreye saarlar; nk birbirleri isterler; ama bir tohumun konmas gereken yere varmas iin iek bir ey yapamaz, bu rzgr r, o nasl isterse, nereden isterse ylece gelir, eser, gider." Biraz sonra da: "Sana anlattm dn anlam belki de budur" dedi. "Ben ne Henriette'ye bile ek hakszlk ettim, ne de Lisabeth'e. Ama bir kez her ikisini de sevip kendime mal e

tmek istediimden, ikisi de benim iin birbirine benzer grnen ama bunlardan hibiri olma yan bir d hayali oldular. Hayal benimdi, artk hibir canll kalmamt. Annemle babam iin de genellikle byle dnmmdr. Onlar benim kendi ocuklar ve dolays gibi olduumu dnrler. Ama ben kendilerini sevsem de, yine onlar iin anlayamayacaklar, y banc bir insanm. Onlar benim iin, hele benim ruhum iin en nemli olan eyi ikinci derece de bulurlar, onu benim genliime, geici hevesime verirler. Bununla birlikte beni sev erler ve iyiliim iin her eyi yaparlar. Bir baba ocuuna burnunu, gzlerini, hatta akln abilir, ama ruhunu veremez. Ruh her insanda yenidir." Bunlara diyecek bir szm yoktu. nk o zamanlar bu dnce yollarndan, hi olmazsa kendi nmelerim bakmndan, henz gemi deildim. Bu ince dncelerden ok holanyordum ama iime kleri iin, bunlarn Knulp iin de savamdan ok bir oyun olduunu sanyordum. Bundan baka zin orada, kuru otlar zerinde yatmzn, geceyi ve uykuyu bekleyerek ilk yldzlar seyred n de erin veren bir gzellii vard. "Knulp" dedim, "sen bir dnrsn. Profesr olmalymsn." Gld, ban sallad. "Profesr deil de, bir kez daha Kurtulu Ordusu'na* yazlsaydm, belki daha iyi olurdu" d iye dnceli dnceli yant verdi. Artk bu kadar da fazlayd. "Bak" dedim, "bana az yap z olmay hl istemiyor musun?" "Doru, onu da istiyorum. Eer dncelerinde ve yaptklarnda gerekten ciddiyse, her insan zdir. nsan doru bildiini yapmaldr. Eer bir gn Kurtulu Ordusu'na girmeyi doru bulursa arm bunu yaparm da." "Yine Kurtulu Ordusu!" "Evet. Neden olduunu sana anlataym. imdiye kadar birok kimseyle konutum. Birok da syle dinledim. Rahiplerin, retmenlerin, belediye bakanlarnn, sosyal demokratlarn ve libera llerin konumalarn duydum; ama ilerinden hibiri btn yrekleriyle iten deildi ve hibi rekirse kendi bildii uruna kendinden zveride bulunabileceine inanamadm. Oysa Kurtulu O rdusu'nda, algsna, btn grlt patrtsna karn, drt kez ylelerini grdm ve dinl ." "yle olduklarn nereden biliyorsun?" "Bu anlalr. rnein onlardan biri bir kyde bir sylev vermiti. Bir pazar gn, akta, t nde. Hava da yle scakt ki. ok gemeden sesi ksld. Byle olmasa bile, zaten salkl bi tek bir sz bile edemeyecek duruma gelince, arkadana bir ark syletti ve bu arada bir dum su iti. ocuklar, bykler, kyn yars evresine toplanmt, onu deli yerine koyup al rd. Arkalarda gen bir uak duruyordu, elinde bir krba vard; zaman zaman konumacy kzd onu var gcyle aklatyor, her defasnda da herkes glyordu. Ancak zavall adamcaz kzmy hi de aptal deildi. Ksk sesceiziyle grltye kar koymaya alyor, te yandan baka syordu. Biliyor musun, kimse bunu karnn doyurmak ya da elence iin yapmaz. Kesinlikle iinde derin bir aydnlk ve gerek vardr da onun iin yapar." "yi ama bu rnek herkese uymaz ki. rnein senin gibi ince ve duygulu bir kimse o grlt pa tya katlanamaz." "Belki de katlanr, kim bilir. Eer o insan incelikten ve duygulu olmaktan daha iyi bir eyin olduunu biliyorsa ve bu ey kendisinde varsa. Bir rnek, elbette herkese uyma z. Ama gerein herkese uymas gerekir." "Ah u gerek! Onlarn Halleluyalaryla bu geree sahip olduklarn ne biliyorsun?" "Bilinmez, ok doru. Ama ben yalnzca unu diyorum: Eer bir kez gerei bulur da budur diye ilirsem, onun ardndan gitmek isterim." "Eer bulursan! Ama sen her gn bir hikmet bulursun. Ertesi gn de gznde onun hibir geerl lii kalmaz." Bana ararak bakt. "te imdi biraz kt bir ey syledin." zr dilemek istedim ama o izin vermedi, sustu, sonra yavaa "Allah rahatlk versin" dedi ve sessizce uzand. Uyuduuna inanmyordum. Ben de ok heyecanlydm. Bir saatten fazla dir seklerime dayanm, orada yattm ve geceye brnm krlar seyrettim. Sabahleyin hemen fark ettim ki, Knulp'un iyi bir gnyd. Bunu kendisine de syledim. Ba na ocuk gzlerine benzeyen gzlerinin ii parlayarak bakt: "yi bildin" dedi, "biliyor mus un, insann byle keyifli gnleri neden olur?" "Bilmiyorum, neden?" dedim. "undan olur, geceleyin gzel bir uyku uyumutur ve ok gzel bir d grmtr. Ama dn ne n bilinmez. Bugn bana da yle oldu. Dmde bir sr grkemli, elenceli ey grdm; ama hep m; yalnzca grdklerimin olaanst gzel eyler olduunu biliyorum."

Daha ilk kye varp bir sabah st bile imeden, o erken saatlerde scak, hafif, skntsz s t tane yepyeni ark tutturdu. Bu arklarn yazlm ve baslm olabilecei belki de hi d p byk bir air deildi ama pekl kk bir airdi ve iirlerini ark olarak sylerken, bu a gzel kardeler gibi benziyorlard. Hele aklmda kalan baz yerleri, baz dizeleri gerekte gzeldi, bunlarn benim iin hl deeri vardr. Bunlarn hibiri yazlmamt. Bu dizeler d sz, sorumsuz, yellerin esii gibi lp gitmilerdi. Ama bunlar yalnzca bana ve ona deil, d ha biroklarna, ocuklara, byklere birok gzel, zevkli dakika yaatmt. "Aydnlk ve pazar giysilerine brnm, Kent kapsndan kan bir kk hanm gibi al ve gururlu, am ormanlar stnden ykseliyor..." te o gn arklarnda hemen her zaman raslanan ve vlen gnei byle dile getirmiti. Gari ken ince dnceleri, felsefe yrtmeleri ne kadar beceremiyorsa, dizeleri de ak, parlak pa ar giysileriyle oradan oraya srayan tertemiz ocuklar gibi, o derece zgr ve tasaszd. Bu lar ou zaman anlamsz ve garip eylerdi ve yalnzca iindeki cokunluu dar vurmaya yar O gn onun neesi olduu gibi bana da gemiti. Rasladmz herkesle selamlayor, akalay kamzdan kh glyor, kh svyorlard. Btn gnmz bir bayram gibi geiyordu. Birbirimize zlklarn, akalarn anlatyor, yanmzdan geen kyllere, hatta atlarna, kzlerine gl li bir itin kysndan alnm brtlenlerle karnmz doyuruyor ve hemen saatte bir, bir p dinlenerek gcmz ve ayakkablarmz koruyorduk. Bana yle geliyor ki, Knulp'u tandmdan bu yana onu hi bu kadar ince, bu kadar sevimli v e konukan grmemitim ve asl bundan sonra birlikte bir yaammz olacan, birlikte gezip neeleneceimizi dnerek seviniyordum. leye doru ar ve skntl bir scak balamt. Az yryor, daha ok imenlerin stnde n skntl bir hava balad, biz de gece iin bir dam alt aramaya karar verdik. Knulp yava yava dinginlemi, biraz da yorulmutu; ama ben bunun hi farkna varmamtm; yle glyor ve benim arklarm benimle birlikte sylyordu. Ben de daha ok keyiflenmitim. arda sevin atelerinin kapladn duyuyordum. Belki de Knulp iin durum bunun tam tersiydi. Belki de onun iindeki frtna snmeye balamt. Ben o zamanlar hep byleydim. Neeli gnle e ilerledike canllm da artard. Cokum bir trl dinmezdi. Hatta ou zaman, byle bir n gece vakti, bakalar oktan yorulup da uykuya dalmken ben daha birok saat yalnz bama ururdum. Bu akam vaktinin sevin nbeti o gn de iimi kaplamt ve vadi boyunca gidip de byk bir , elenceli bir gece geireceiz diye sevinmitim. nce kyn kysnda kolayca girilebilecek bar geceleme yerimiz olarak ayrdk. Sonra kye gidip gzel bir baheli lokantaya girdik. A rkadam bugn iin konuum olarak armtm. Ona bir yumurtal pastayla birka ie bira bugnmz bir sevin gnyd. Knulp arm sevinle kabul etti. Gzel bir nar aacnn altndaki bahe masasnda yerleri ar utanga bir tavrla yle dedi: "Biliyor musun, imeye balamayalm, olmaz m? Bir ie b erek ierim, ok da iyi olur, bu benim iin de bir zevktir; ama daha fazlasna dayanamam ." Sesimi karmadm, canmzn istedii kadar ieriz diye dndm. Scak yumurtal pastayla ya taze esmer avdar ekmeini yedik. Knulp daha kendisininkini yarlamamken, ben kendim iin ikinci bir bira daha getirttim. Zengin bir masada hovardaca, efendi gibi oturduu m iin ok keyifliydim. Bu akamn bir sre daha zevkini karmak istiyordum. Knulp birasn ince ricalarma karn ikincisini istemedi. Bana imdi kyde biraz daha dolamay, sonra da e kenden yatmay nerdi. Benim niyetim hi de bu deildi; ama birdenbire kar kmak istemedim ira iem daha boalmad iin onun benden nce kp bir sre dolamasna diyecek bir szm buluurduk. Kalkp gitti. Arkasndan, keyifli, rahat paydos admlaryla, kulann arkasnda bir yldzi samak merdivenden geni sokaa inip yava yava kye doru uzaklamasn seyrettim. Benimle b te bir ie daha imek istemeyiine zlmeme karn arkasndan bakarken sevin ve sevecenlikl gili ocuk!" diye dndm. Bu arada havadaki sknt, gnein kaybolmasna karn durmadan a ir havada, akam vakti souk bir ikinin banda tatl tatl oturmaktan zevk alrdm. Onun i mda bir sre daha kalmaya hazrlandm; hemen hemen biricik mteri olduum iin, hizmet eden benimle gevezelik etmeye bol bol zaman buluyordu. Kza iki puro da getirttim, bir ini ilk nce Knulp iin saklamay dnmtm. Sonra unutup onu da kendim itim. Bir saat kadar sonra Knulp geldi, beni almak istedi. Oysa ben yerimden kalkmak i stemiyordum. Knulp da yorgun olduu ve uyumak istedii iin, yatacamz yere yalnz gidip ya masna karar verdik. O da kt gitti.

Hizmet eden kz, o gider gitmez hemen yanma gelip onun hakknda bana sorular sormaya balad. nk Knulp hibir kzn gznden kamyordu. Buna bir diyeceim yoktu. Knulp benim kz da sevgilim deildi. Hatta onu korkun vdm; nk keyfim yerindeydi ve herkesin iyilii tiyordum. Sonunda ge vakit gitmeye hazrlanrken gk grlemeye, nar aalarnn yapraklar arasndan esmeye balad. Paray dedim; kza da on fenik bahi verdim. Yava yava yola koyuldum. Y r ieyi fazladan itiimi duyumsuyordum. Son zamanlarda hi sert iki imemitim. Ama bu dur bana keyif veriyordu; nk daha dayanabiliyordum. Btn yol boyunca, geceleyeceimiz yeri b uluncaya kadar, kendi kendime arklar syledim. Oraya varnca da yavaa ieri girdim, Knulp u da gerekten uykuya dalm buldum. Durup ona baktm. Kollar sval, yere yayd kahvereng inin stne uzanm, sakin sakin soluk alyordu. Aln, plak boynu, kendinden epey teye uza li, bulank yar karanln iinde soluk bir aydnlk veriyordu. Derken ben de giysilerimle yattm. Ancak heyecandan ve kafamn dumanl oluu yznden uzun z aman uyuyamadm. Sonunda ortalk aarmaya balarken derin, deliksiz ve ar bir uykuya dalm u, derin ama hi de rahat olmayan bir uykuydu. stmde bir yorgunluk ve arlk vard. Kar ap verici dler gryordum. Ertesi gn ge uyanmtm. Gn epeyce ilerlemiti ve parlak gne gzlerimi actyordu. r yanm aryordu. Uzun uzun esnedim, gzlerimi ovaladm, kollarmla yle gerindim ki, ekleml rim trdad. Ancak yorgunluuma karn iimde dnk needen bir para, bir yank kalmt. ki kk ezginlii alkalamay dndm. Ama i baka trl oldu. evreme baknca Knulp'un or i ardm, slk aldm. nce iime hi kuku dmemiti. Ancak armak, slk almak ve ar ni brakm olabilecei aklma geldi. Evet, gitmiti. Gizlice kalkp gitmiti, benimle daha f a kalmaya dayanamamt. Belki de benim dnk iki iiim houna gitmemiti, belki de bugn k sevincinden utanmt. Belki yalnzca bir kapris yznden, belki de benim birlikteliimden k uya dt iin ya da iinde birdenbire uyanan yalnz kalma gereksinmesi yznden. Ama yine suun benim ikimde olmas olasyd. Sevincim snmt. imi bir utanma ve znt brmt. Arkadam imdi nerelerdeydi? O ne d nu biraz da olsa anladm dnyordum, o ruha biraz da olsa ortak olmutum. Oysa imdi git nse yapayalnz, d krklna uram, orada kalakalmtm. Ondan ok kendime kzyordum. sann iinde yaad, benimse o zamana kadar pek inanamadm yalnzl kendim de tatmak du ac olmutu. Hem de yalnzca o ilk gnler iin deil. Bu yalnzlk duygusu, her ne kadar ara azalr gibi olmusa da, o zamandan bu yana beni hibir zaman btnyle brakmamtr. SON

Ekim aynn parlak bir gnyd; hafif, bol gneli hava ksa aralklarla akan kaprisli bir r or, krlardan, bahelerden gz atelerinin ak mavi dumanlari ince, titrek izgiler halinde selip aydnlk krlar yank kuru otlarn, yeil allklarn tatl keskin kokusuyla dolduruy lerinde koyu renkli patlar, ge kalm solgun gller ve yldziekleri ayor, itlerin st ada da kpkrmz latiniekleri, otlarn artk solmu, aarm parlts arasnda hl ate Bulach'a giden osede Doktor Machold'un tek atl arabas ar ar ilerliyordu. Yol hafif bir yokula daa doru kmaktayd. Solda biilmi tarlalarla hl rn toplanmakta olan patates yar boulmu gibi gen, sk bir am orman, ok sk aa gvdelerinin ve ince dallarn olu i bir duvar ykseliyordu. Yerler, st ste ylm, solmu, hep bir renkte kuru kahverengi iyle doluydu. Yol, dmdz, yukar doru, uuk mavi gz gklerine uzanyor ve dnya sanki orad iyormu gibi oluyordu. Doktor elindeki dizginleri gevetmi, yal atcaz kendi bildiince brakmt. len bir kadnn yanndan geliyordu. Kadn iin yapacak hibir ey kalmamt art aamak iin son saatine kadar inatla savamt. Doktor yorgundu ve gzel gnn ortasndaki b a yolculuunun zevkini karyordu. Dnceleri uyumu, istensiz bir biimde, kendini krla den kan kokunun arsna vermi, okul ann gz tatillerine, daha kylerdeki ocukluunu anlarna dalmt. Kyde bym olduu iin duyular mevsimlerin krlardaki belirtilerini v rak, isteyerek gzden geiriyordu. Tam uykuya dalmak zereyken arabann duruveriiyle uyand. Yolun ortasnda boydan boya bir su oluu uzanyordu. n tekerlekler oluun iine girmiti. At da honut, durmu, ban emi or, hem dinleniyordu. Machold tekerleklerin birdenbire duruundan tr uyanmt; dizginleri toplad, kafasnn k srm olan bulanklndan sonra deminki gibi gneli ve aydnlk duran ormana, gkyzne g hayvan her zamanki gibi dilini aklatarak yukar doru srmeye balad. Sonra dimdik doruld Gpegndz uyuklamay sevmezdi. Bir sigara yakt. Araba ar ar yol alyordu. Tarladan, dol es uvallarnn uzun dizisi ardndan, balarna gne apkalar geirmi iki kadn kendisini

Tepe artk yaknd. Hayvancaz ban kaldrd. Biraz sonra kye ulatran uzun srt hzl ut dolu gidiyordu. Bu arada kardan, parlak ufkun nnden bu yana gelmekte olan bir ins an belirdi. Bir yolcu, evresini maviler sarm, serbest ve dimdik; bir an durdu, sonr a aa indi, kurunileti ve kld. imdi daha yakna gelmiti. Ksa sakall, perian kl i ki yollar kendine yurt edinmiti. Yorgundu. Zorla adm atyordu. Fakat terbiyelice apk asn kard. "Gnaydn" dedi. "Gnaydn" dedi Doktor, sonra geip giden yabanc adama arkas birdenbire hayvan durdurdu, ayaa kalkp arabann gcrdayan mein tavanna dayanarak arkay oru seslendi: "Hey, baksanza! Biraz gelir misiniz?" Toza topraa bulanm yolcu durdu, g eri dnd, hafife glmsedi, yine dnd. imdi artk alak arabann yannda, apkas elinde, "Nereye gidiyorsunuz, sorabilir miyim?" dedi Machold. "Yolun gtrd yere, Berchtoldsegg'e doru." "Tanyoruz galiba? Yalnzca adnz aklma gelmiyor. Benim kim olduumu siz elbette biliyors z?" "yle sanyorum ki siz Doktor Macholdsunuz." "Ta kendisi. Peki siz kimsiniz? Adnz neydi?" "Doktor Bey beni anmsayacak. Bir zaman retmen Plocher'de yan yana otururduk. Doktor Bey, siz o zamanlar Latince devlerini benden kopya ederdiniz." Machold ivedi arabadan inmi, adamn gzlerinin iine bakyordu. Sonra glerek omuzlarna vur u. "Doru" dedi, "yleyse sen nl Knulp'sun. Biz de okul arkadayz. Hadi o halde ver elini s koca herif! On yldr birbirimizi grmedik. Yine hep byle yollarda msn?" "Hep byle. nsan yalansa bile, alt eylerden vazgeemiyor." "Hakkn var. Peki nereye gidiyorsun? Yine yurduna doru mu?" "yi bildin. Gerbersau'ya gitme niyetindeyim. Orada grlecek kk bir iim var." "Ya! Seninkilerden daha yaayan var m? "Hi kimse kalmad." "Hi de gen grnmyorsun Knulp. Oysa ikimiz de daha krkmzdayz. Yanmdan yle geip gitm hi doru bir ey deildi. Hem biliyor musun, bana yle geliyor ki, senin bir doktora da gereksinmen var." "Daha neler. Bir eyim yok. Varsa da hibir doktor are bulamaz." "Bakalm, grrz. Sen imdi bir bin hele, benimle gel, ondan sonra daha iyi konuuruz." Knulp biraz geri ekildi, apkasn giydi. Doktor onun arabaya binmesine yardm et mek isteyince sklgan bir yzle geri evirdi. "Ah, unun iin mi? Hi gerei yok. Biz burada bulunduka hayvancaz kamaz." Bu arada bir ksrk nbetine tutulmutu. Bunun ne olduunu bilen Doktor onu hemen yakalad, rabann iine oturttu. Arabay srp "Tamam" dedi, "imdi tepeye varacaz. Ondan tesi de yoku aadr. Yarm saa z. u ksrnle hi konumaya kalkma. Eve varnca bol bol konuuruz. Ne dedin? Olmaz, hi stalar yataa yarar, yollara deil. Biliyor musun, o zamanlar Latincede sen bana ok yar dm etmitin, imdi de bir kez olsun sra bana geldi." Tepenin srtna vardlar, sonra da slk alan frenlerle, uzun yamatan aa doru indiler. eyve aalarnn stnden Bulach'n damlar grnmt bile. Machold dizginleri ekti, yola d ad. Knulp da yorgun, yar geveklik iinde, kendini arabayla gitmenin ve kendisine zorl a kabul ettirilen bir konukluun verdii zevke brakmt. "Eer kemiklerim dayanrsa" diye dnyordu, "yarn, en ge br gn Gerbersau'ya doru yuva m." O artk gnleri, yllar bol bol harcayan neeli olan deildi. Artk hi kimsesi kalmam, urdunu bir daha grmekten baka bir istei olmayan, hasta, yal bir adamd. Bulach'ta arkada onu nce oturma odasna ald. mek iin st, yemek iin de jambonlu ekmek Bu arada durmadan konutular. Eski itenliklerini yeniden bulmulard. Ancak ondan sonr a Doktor onu sorguya ekti. Hasta da iyilikle, biraz da alay ederek buna katland. "Neyin var, biliyor musun?" diye sordu Machold muayenesinin sonunda. Bunu pek ko layca ve hi nemsemeyerek sormutu, bundan dolay da Knulp kendisine minnet duymutu. "Evet, biliyorum Machold. nce hastalk. Hem unu da biliyorum ki, artk ok srmeyecek." "Yok canm, kimse bilemez! Ama senin de yatmay ve baklmay kabul etmen gerekiyor. Bir sre burada benim yanmda kalabilirsin. Bu arada ben sana en yakn sayrlar evinde bir y er bulurum. Durumun iyi deil dostum. Kalknabilmen iin diini skman gerek." Knulp ceketini yeniden giydi. Zayf ve grilemi yzn apkn bir anlatmla Doktor'a evirdi bir sesle "Bouna yoruluyorsun, Machold" dedi, "neyse, hadi bakalm. Ama benden artk fazla bir ey beklememelisin."

"Dur bakalm, greceiz. imdi gne olduu srece bahede otur. Lina da sana konuk yatan a iyice bakmalyz Knulpuum. Byle senin gibi btn mrn gnete ve ak havada geirmi n berbat olmas olur ey deil dorusu." Doktor bunu syledikten sonra gitti. Ev ilerine bakan kadn, Lina pek honut olmamt. Byl ir serserinin konuk yatak odasna alnmasna kar kt; ama Doktor onun szn kesti. "Brakn, varsn gitsin Lina, adam ok yaamayacak. Biraz da bizde rahat etsin! Hem o her zaman iin temiz bir adamd. Yataa yatmadan nce banyoya da sokarz. Ona benim gecelikler imden bir tanesini karn, klk terliklerimi de koyun, bu adamn benim bir arkadam oldu unutmayn." Knulp on bir saat uyumutu ve sisli sabah yatakta, yar uyuuk bir durumda geirmiti. Nerede, kimin evinde olduunu ancak yava yava anmsayabildi. Gne dounca Machold, onun ka kmasna izin verdi. imdi ikisi de gneli taraada, masadaki bir bardak krmz arabn nn utu. Knulp, gzel yemekten ve yarm bardak araptan neelenmi, durmadan konuuyordu. Doktor da bu garip okul arkadayla bir kez daha konumak, belki de bu herkese benzemeyen ins ann yaam hakknda bir eyler renmek iin kendine bir saat tatil vermiti. Glmseyerek: rmi olduun yaamdan honutsun" dedi, "yleyse sylenecek sz yok. Yoksa, aslnda senin gibi r adama yazk oldu derdim. Papaz ya da retmen olman gerekmezdi; ama senden pekl bir doa bilimcisi ya da bir air kabilirdi. Yeteneklerinden yararlanp onlar gelitirdin mi, bil miyorum ya. Galiba onlar yalnzca kendin iin harcadn, yle deil mi?" Knulp seyrek sakall enesini avcunun ukuruna dayad, arap bardann arkasndaki gne vur stnde oynaan krmz klar seyre dald. "Bsbtn doru deil" dedi yava yava. "Senin o yetenek dediklerin de yle pek fazla bir e di. Gzel slk alarm, el armonikas almay bilirim, ara sra da birka dizecik yazarm. E i bir koucuydum, kt de dans etmezdim, hepsi bu kadar. Ama bunlarn zevkini yalnzca ken dim duymadm. ou zaman yanmda arkadalarm ya da gen kzlar ya da ocuklar olurdu. Bunlar nlar da zevk aldlar, zaman zaman bana minnet duydular. Bu konuyu kapayalm. Artk ola n olmu." "Peki" dedi Doktor, "kapayalm, ama sana bir ey daha soracam. Sen o zamanlar beinci snf kadar benimle birlikte Latince Okulu'na gitmitin. Hem de, ok iyi biliyorum, rnek o lacak gibi deilse de, iyi bir renciydin. Sonra birdenbire yok oldun. Artk Halk Okulu 'na gittiini sylediler. Bu yzden ayrldk. Ben doallkla, Latince Okulu'ndan olduumdan, k Okulu'ndan biriyle arkadalk edemezdim. Bu nasl oldu? Sonralar senin hakknda bir eyle r duyduka hep dnrdm: Eer o zaman bizimle birlikte okulda kalm olsayd her ey olurdu imdi syle bakalm, bu i neden oldu? Bir eye cann m sklmt? Yoksa senin yal adam yemez mi olmutu, ne olmutu?" Hasta, bardan esmer, kuru ellerine ald, ama imedi, yalnzca arap bardann iinden ye kt, sonra kadehi yeniden masann stne koydu, hibir ey sylemeden gzlerini kapad, dn "Bunlardan sz etmek houna gitmiyor mu?" diye sordu arkada. "Gitmiyorsa konumamz gerekm ez." Bunun zerine Knulp gzlerini at, onun yzne uzun uzun, dikkatle bakt. Hl ekingen bir sesle "Yok" dedi, "galiba gerekir. nk ben bunu daha bir tek kiiye anlat eilim. imdi de artk bunu bir bakasnn da bilmesi iyi olur sanrm. Aslnda bu yalnzca b ksyd; ama benim iin nemi byk olmutu, beni yllarca uratrd. Senin tam da imdi ban an ok garip!" "Neden? "Son zamanlarda bunu ben de ok dnmtm de. Hatta ite bunun iin yeniden Gerbersau yolla "Ya! anlat yleyse." "Biliyor musun Machold, biz o zamanlar ok iyi arkadatk, hi olmazsa nc, drdnc snf a az buluur olduk. Sen bazen bizim evin nnde bo yere slk alar dururdun." "Hey Tanrm, yle ya, doru! Yirmi yldan fazladr bunu hi anmsamamtm. Yahu nasl bir be senin! Ee, sonra?" "Sana imdi nasl olduunu anlatabilirim. Bu ite su kzlarn. Ben onlara kar ok erken me maya balamtm. Sen daha ocuklar leyleklerin getirdiine, onlarn pnar balarnda bulund alarda ben olan ocuklarnn da, kz ocuklarnn da nasl doduklarn olduka iyi biliyord r benim iin en nemli ey buydu. Bu yzden de sizlerin kzlderili oyunlarnzla pek fazla i lenemiyordum." ''O zamanlar on iki yandaydn, deil mi?" "Aa yukar on . Ben senden bir ya bym. Bir gn hastalanm yatakta yatyordum. Bir elmiti. Benden drt ya daha bykt. te o benimle oynamaya balad. yileip ayaa ka odasna gittim. Bir kadnn ne biim bir ey olduunu ite orada rendim. yle korkmutum k

kap gitmitim. O kuzinimle de artk bir szck konumak istemiyordum. Bana znt vermiti orkuyordum, ama olup bitenler bir kez kafamda yer etmiti. Ondan sonra bir zaman y alnzca kzlarn peinden kotum. Derici Haasislerde benim yamda iki kz vard. Komulardan ar da oraya gelirlerdi. Karanlk at aralarnda birlikte oynardk ve daima kkr kkr gler gizli ilerimiz olurdu. Bu toplulukta ben ok zaman tek olandm. Bazen kzlardan birinin san rerdim, bir bakas bana bir pck verirdi. Daha hepimiz ocuktuk ve pek bir eyler imiz yoktu; ama btn bunlar kane eylerdi. Ykanrlarken de allklar arasna saklanr, dim... Gnn birinde yeni birisi geldi; d mahallelerin birinden gelmiti. Babas bir dokum a fabrikasnda iiydi. Kzn ad Franziska'yd. Ondan daha ilk grmde holanmtm." Doktor onun szn kesti: "Babasnn ad neydi, belki ben de tanrm." "Kusura bakma, onu sana sylemeyeyim daha iyi, Machold. Bu ykyle bir ilgisi yok, kim senin de bilmesini istemem. - imdi ykye gelelim! Benden daha byk ve daha glyd. Zaman n urada burada birbirimizle el akalar yapar, didiirdik. Beni kendine ekip actncaya kad r skt zaman sarho gibi olurdum, bam dnerdi. Ona k olmutum. Benden iki ya byk o klu edinmek isteinde bulunduunu syledii iin, biricik isteim bu yavuklunun benim olmamd Bir kez yalnz bana dabahanenin bahesinde rman kysna oturmu, ayaklarn suya sark bir gmlek vard. Gittim, yanna oturdum. Bana birdenbire bir cesaret geldi, kendisin e onun yavuklusu olmak istediimi, kesinlikle onun yavuklusu olmam gerektiini syledi m; ama o bana kahverengi gzleriyle acyarak bakp: 'Ama sen daha kck bir olansn, ksa n giyiyorsun, sen yavuklunun ve k olmann ne olduunu nereden bileceksin?' dedi. 'Yok' dedim, her eyi bildiimi, benim sevgilim olmak istemezse onu da, kendimi de suya at acam syledim. Bunun zerine bana dikkatle ve bir kadn bakyla bakt, sonra: 'Grelim, di, 'pmeyi becerebiliyor musun?' 'Evet' dedim ve ivedi dudaklarndan ptm. Oldu bitti sanmtm; ama o kafam yakalad, smsk tuttu ve beni tpk bir kadn gibi dosdoru yle bi den getim. Sonra derin sesiyle gld: 'Sen benim iime gelirdin, olan' dedi, 'ama olmaz, benim Latince Okulu'na giden yavukluya gereksinmem yok. Oradan doru drst adam kmaz. Benim yavuklum tam bir erkek olmal; esnaftan biri ya da bir ii, bir okumu deil. Gryors n ya, yapacak bir ey yok.' Ama beni kucana ekti. Kucann scakl da, kollarnn aras e gzel, yle zevkliydi ki, ondan ayrlmay hi dnemiyordum. Sonunda Franziska'ya bir daha tince Okulu'na gitmeyeceime ve bir esnaf olacama sz verdim. Yalnzca gld; ama ben brak . Sonunda beni yeniden pt. Eer artk Latince Okulu'na gitmezsem sevgilisi olacam, kendi siyle ok iyi vakit geireceim konusunda bana sz verdi." Knulp susmutu. Bir zaman ksrd. Arkada dikkatle ondan yana bakyordu. Bir sre ikisi de tu. Sonra srdrd: "te artk yky biliyorsun. Doallkla, her ey benim dndm kadar rtk Latince Okulu'na gitmek istemediimi ve gidemeyeceimi haber verince babamdan bir ka tokat yedim. Ne yapacam hemen kestirememitim. Ka kez bizim okulu yakmaya niyetlendi m. Bunlar ocuka dncelerdi; ama ii ciddiye almtm. Sonunda biricik kurtulu yolu olara geldi: Okulda doru drst hibir ey yapmaz oldum. Bilmiyor musun?" "Sahi, sahi, anmsar gibi oluyorum. Bir ara hemen her gn okulda cezal kalyordun." "Evet, derslerden kayordum. Kt yantlar veriyordum. devleri hi yapmaz olmutum. Okul de rlerimi yitiriyordum. Her gn bir olaym oluyordu. Sonunda da bunlardan zevk alyordum . Herhalde o zamanlar hocalar dnyaya geldiklerine piman etmitim. Latince de, btn teki esneler de, hepsi benim iin hibir nem tamaz olmulard. Bilirsin, benim teden beri sezg glyd. Yeni bir eyin arkasndan kotum mu, bir sre benim iin dnyada ondan baka hibir Jimnastikte, alabalk avnda ve botanikte byle olmutu. O zamanlar kzlarla da durumum ite tpk byleydi. Bu ii sonuna kadar renip deneyim edinmeden nce, benim iin baka hibir kalmamt. Hem zaten akln fikrin dn akam kzlar ykanrken gizlice grdklerindeyse, bir olarak sralarda tnemek, fiil ekimlerini ezberlemek budalalkt. Neyse! Belki de retmenle bunun farkna varmamlard. Beni hemen hepsi severdi. Olabildii kadar da korumaya altl elki de tasarlarmdan hibiri gereklemeyecekti; ama ben bu kez de Franziska'nn erkek kar deiyle dost olmutum. O Halk Okulu'na gidiyordu, son snftayd ve kt bir oland. Ondan p y rendim; ama hibiri iyi eyler deildi. Onun yznden de ok zntm oldu. Sonunda alt a uradma erdim. Babam beni yar l bir duruma gelinceye kadar dvmt; ama ben de sonunda si okulunuzdan kovulmutum. Artk Franziska'nn erkek kardei gibi Halk Okulu'nun dersliind e oturuyordum." "Ya o kz?" diye sordu Machold. "Evet, ac olan yan da bu. Btn bunlara karn benim sevgilim olmad. Ara sra kardeiyle ev ine gitmeye baladmdan beri, sanki imdi eskisinden daha deersizmiim gibi, bana daha kt ranmaya balad. Ancak Halk Okulu'na baladmdan iki ay getikten ve akamlar sk sk evde ltktan sonra gerei renebildim. Bir akam Ried Orman'nda babo dolayordum. Her zam

stnde oturmu olan bir ifti gzetlemeye baladm. Biraz daha yaklanca bunlarn Franzisk ir tesviyeci ra olduunu grdm. Benim hi farkma varmadlar. Olan kolunu onun boynuna de bir sigara vard. Kzn bluzu akt. Ksacas, bu benim iin pek kt bir grnmd. Deme u." Machold arkadann omzuna vurdu. "Ah, belki de senin iin bylesi ok daha iyi olmutur." Fakat Knulp zayf, kuru ban idde allad: "Yok, kesinlikle. Baka trl olmas iin bugn bile sa elimi verirdim. Bana Franzis iin bir ey syleme. Ona laf syletmem. Eer iler yolunda gitseydi, ak ben gzel ve beni edecek bir biimde tanm olacaktm. Bunun belki de bana, Halk Okulu'nu bitirmeme ve bab amla anlamama yardm olacakt. nk, nasl syleyeyim, bak, o zamandan bu yana baz dostla arm, arkadalarm, sevgililerim oldu, ama artk bir daha hi kimsenin szne gvenemedim ve dimi hibir sze balayamadm. Hibir zaman. Ben bana uyan yaam yaadm. Bu yaam benden z esirgemedi; ama her zaman iin yalnz kaldm." Barda yakalad, dibinde kalan son bir yudum arab zenle iti ve kalkt. "zin verirsen yine yatacam. Bunlar konumaktan hi holanmam. Senin de herhalde daha ile vardr." Doktor ban sallad. "Sana daha syleyeceklerim var! Bugn sayrlar evine senin iin bir ye yrmalarn yazacam. Bu belki senin pek iine gelmez; ama yapacak bir ey yok... Eer hemen klmazsan yok olursun." "Adam sen de" dedi Knulp, grlmemi bir iddetle, "brak yok olaym! Zaten artk hibir eyi ar yok, bunu sen de biliyorsun, kendimi imdi ne diye kapattraym?" "Yapma Knulp, akll ol! Seni byle gezip dolamaya brakrsam alak bir doktor olurum. Obers etten'de senin iin kesin bir yer buluruz. Ayrca benden bir de mektup gtreceksin. Bir hafta sonra kendim de gelip orada seni grrm, sz veriyorum." Knulp iskemlesine kt. Neredeyse alayacakt. Zayf ellerini m, donmu bir insan gibi tyordu. Sonra yalvaran ocuk baklaryla doktorun yzne bakt. "Peki, yle olsun" dedi yavaa, "hi doru etmiyorum, biliyorum, benim iin pek ok ey yapt mz arap bile ikram ettin. Hepsi benim iin pek fazla ve kibar ikramlard; ama bana kzmaz san senden byk bir ricada daha bulunacam." Machold onu yattrarak omzuna vurdu. "Akln bana topla, koca herif! Kimse senin yakana y pacak deil. Hadi syle bakalm, rican neymi?" "Bana kzmadn ya?" "Ne mnasebet, niin kzaym?" "yleyse rica ederim Machold, bir iyilik et, Oberstetten'e yollama! Eer byle bir say rlar evine kesinlikle gitmem gerekiyorsa, hi olmazsa Gerbersau'da gideyim. Orada b eni tanrlar, kendi yurdumda olurum. Yoksul olarak baklmam da belki orada daha iyi olur; nk ben orada dodum ve genellikle de...'' Gzleri ate gibi yanarak yalvaryordu, heyecandan konuamyordu. Atei var, diye dnd Mac onra sakin bir tavrla "Rica edecein eylerin hepsi buysa" dedi, "hemen yerine getiri lir. Hakkn var. Gerbersau'ya yazaym. Hadi imdi git yat, yorgunsun, ok da konutun."' Arkasndan eve nasl srklenerek girdiine bakt ve birdenbire Knulp'un alabalk avnda kend ne ders verdii yaz, onun arkadalaryla olan ilikilerindeki zeki ve egemen tavr, on iki yandaki gzel, gl olann ateli halini hatrlad. ini yakan bir duyguyla "zavall ada iine gitmek iin ivedi kalkt. Ertesi sabah sis vard. Knulp btn gn yatakta kald. Doktor onun yanna birka kitap koymu ama o bunlara elini bile srmedi. Neesiz ve zgnd. nk bakm, zeni, rahat yata ve g bu yana sonunun yaklatn eskisinden daha iyi anlar olmutu. "Biraz daha byle yatarsam" iye umutsuzca dnd, "sonra artk hi kalkamam." Dnyada artk onun iin yaplacak bir ey yllarda kr yollar bylerinden pek ok ey yitirmiti. Ama yine de Gerbersau'yu bir kez d grmeden ve bir sr eyle, rmak ve kpryle, pazar yeriyle, babasnn o zamanki bahesiyle ranziska denenle gizlice esenlemeden lmek istemiyordu. Sonraki aklarn unutmutu. Gezmek le geirdii yllarn uzun dizisi de kendisine artk kk ve nemsiz bir ey gibi grnyord kluunun gizemli yllar imdi yeni bir parlt ve sihir kazanmt. Sade denmi konuk odasn dikkatle gzden geiriyordu; uzun yllardan bu yana bu kadar gze yerde oturmamt. Keten yatak arafn, yumuak, boyasz yn battaniyeyi, zarif yastk kl bir bakla ve parmaklaryla yoklayarak inceliyordu. Sert tahtadan yaplm deme, duvardaki enedik'te Dolar Saray'n gsteren ve cam mozaikten bir erevesi bulunan fotoraf da onu il ilendiriyordu. Sonra gzleri ak ama hibir ey grmeden, yorgun ve yalnz hasta vcudunda sessizce olup bi eylerle megul, yine uzun zaman yatt. Bir aralk birdenbire doruldu, aceleyle yataktan

eildi, telal parmaklaryla ayakkablarn yakalad, onlar dikkat ve anlayla gzden ge i durumda deillerdi. Ama ay, ekim ayyd ve ilk kar dene kadar herhalde dayanrlard. Onda sonra da zaten her ey bitmi olacakt. Machold'dan bir ift eski ayakkab rica edebilecei aklna geldi. Yok, hayr, onu btnyle k inden kukuya drrd; sayrlar evinde ayakkabya ne gerek vard! Derinin st ksmlarndak dikkatle yoklad. yice yalanrsa en az bir ay daha dayanabilirlerdi. zlmenin anlam yoktu Belki de bu eski ayakkablar ondan ok yaayacakt; o, kr yollarndan btnyle yok olunca e ie yararlard. Ayakkablarn brakt. Derin bir soluk almay denedi; ama gs acd ve ksrk balad. Bu kledi. Ksa ksa soluklar almaya balad. Son isteklerini yerine getirmeden durumunun ktleeceinden korkuyordu. Ara sra yapt gib yi denedi; ama kafas bundan yoruldu, uyuklamaya balad. Bir saat sonra uyandnda sanki g lerce uyumu gibi kendini din ve dinlenmi duyumsad. Machold'u dnd. Giderse ona burada duu minnetin iareti olarak bir ey brakmak istiyordu; nk Doktor dn kendisinden bunlar utu. Ama hibir eyi tam anmsayamyordu, hibiri de houna gitmiyordu. Pencereden yakndaki mana sis indiini grd. Uzun uzun, aklna bir eyler gelinceye kadar oraya bakt. Bir gn n evde bulduu ve yanna ald bir kurunkalem artyla gece masasnn ekmecesine serilmi o az kdn stne u birka satr karalad: "Sis basnca, Kuruyup gider btn iekler. nsanlar da lrler, Mezarlara konurlar. nsanlar da iektir, Bahara ulanca yeniden doarlar, Sonra da artk hi hastalanmazlar, Her eyleri balanr." Durdu, yazdn okudu. Bu gerekten bir iir deildi. Uyaklar eksikti; ama sylemek istedikl iindeydi. Kurunkalemini dudaklaryla slatt, altna da unlar yazd: "Sayn Bay Doktor Machold'a, Minnet duyan arkada K'dan." Sonra kd kk ekmecenin iine yerletirdi. Ertesi sabah sis bsbtn koyulamt, hava da ayazd. leye doru gne kaca umudunu v oktor, Knulp'u kaldrd. Gerbersau Sayrlar Evi'nde kendisi iin yer ayrldn ve kendisini a beklediklerini anlatt. "yleyse hemen leden sonra yola koyulalm" dedi Knulp, "drt saat srer, belki de be." "Bir bu eksikti!" diye gld Machold. "Yrmek imdi sana gre deil. Baka bir olanak bulama k benimle birlikte arabayla gidersin. Bir kez muhtara haber yollayalm. Belki yarn kente meyve ya da patates gtrecektir. Bir gnden de hibir ey kmaz." Konuk raz oldu. Ertesi gn muhtarn uann iki danayla Gerbersau'ya gidecei renilince d 'un onunla birlikte gitmesine karar verildi. "Daha scak tutacak bir ceketin olsayd" dedi Machold. "Benimkilerden birini giyebil ir misin? Yoksa ok bol mu gelir?" Knulp kar kmad. Ceket getirildi, denendi ve uygun grld; ama Knulp, ceketi iyi kumata d ve yeni de olduu iin ocukluundan kalan bir gsteri duygusuna kaplarak hemen dmel ini deitirmeye koyuldu. Bu doktorun houna gittii iin ilimedi, ona bir de gmlek yakas di. Knulp leden sonra gizlice yeni giysisini denedi. Yine giyim kuam dzelince, son zamanl arda tra olmadna zlmeye balad. Khya kadndan Doktor'un usturasn istemeye cesaret t kydeki demirciyi tanyordu, gidip ona bir denemek istedi. Demirciyi hemen buldu; dkkna girdi ve eski esnaf selamn verdi: "Yabanc demirci i istiyor." Usta onu souk sou e dikkatle szd; "Sen demirci deilsin" dedi kaytszca, "git bakasn kandr." "Doru" diyerek gld Knulp, "gzlerin hl keskin ama, usta, biliyor musun, beni tanyamadn en eskiden mzkacydm. Sen de Haiterbach'ta baz cumartesi akamlar benim el armonikamla d ns ederdin." Demirci kalarn att, trpsn bir iki kez daha vurdu, sonra Knulp'u tutup a gtrd, "Evet, imdi tandm" diye ksaca gld, "demek sen Knulp'sun. nsan birbirini uzun zaman gr se yalanyor. Bulach'ta ne aryorsun? Bir onlukla bir bardak meyve arab beni batrmaz." "Sa ol usta! mi gibi oldum. Benim istediim baka: Bana usturan on be dakika iin vereb misin? Bu akam dans etmeye gideceim de." Usta ona iaretparmayla gzda verdi. "Seni gidi yalan kumkumas, moruk seni! Bana kalrsa

enin dansla filan artk bir ilgin kalmam olsa gerek." Knulp ks ks gld. "Senin de gznden hibir ey kamaz! Yazk ki ky bekisi olmamsn. S vine yatacam. Machold beni oraya yolluyor. Oraya sa sakal birbirine karm gidemeyeceim nlarsn. Hadi usturay ver. Yarm saate kadar getiririm." "Demek yle? Peki alp da nereye gideceksin?" "Doktor'un evine, deil mi?" Demirciye bu pek inanlr gibi gzkmemiti. Bir trl gvenemiy "Vermesine veririm ama, biliyor musun, yle pek sradan bir ustura deil, halis bir So lingen usturas. Yeniden elime gelmesini isterim." "Hi merak etme." "Yok, elbet. stnde pek gzel bir ceket var ahbap. Tra olmak iin buna gereksinmen yok. B ak ne diyeceim: Onu kar da urada brak, usturay alp gelince ceketi de alrsn." Knulp yzn buruturdu. "Eh, olur. Pek de kibar deilsin usta, ama istediin gibi olsun." Demirci gidip usturay getirdi. Knulp rehin olarak ceketi verdi. Ama demircinin is li elleriyle ona dokunmasna dayanamad. Yarm saat sonra dnd, Solingen usturasn geri ver i. enesindeki karmakark sakal kaybolmutu. imdi bambaka gzkyordu. Demirci de beene kasnda bir ivicik eksik, o da olsa artk gerdee girebilirsin" dedi. Ama Knulp'un can akalamak istemiyordu. Ceketini yine giydi. Ksaca teekkr edip ayrld. Dnerken evin nnde Doktor'la karlat. Doktor ona ararak bakt. "Nerelerde dolayorsun? Hem bu durumun ne? Ah, tra olmusun! Yahu sen ne ocuk kafal eys " Ama houna gitmiti. Knulp da o akam bir krmz arap daha iti. ki okul arkada ayrll de ellerinden geldii kadar tasasz grnmeye alyordu. Hibiri iindeki znty brne u. Sabah erkenden muhtarn ua arabayla kapnn nnde durdu. Arabada, parmaklkl bir blmeni i dana duruyor, titrek dizleriyle sabahn ayaznda dalgn dalgn evreye baknyorlard. ayrlara ilk kra dmt. Knulp uan yanna, arabacnn oturduu yere oturtuldu, dizle niye verildi. Doktor, Knulp'un elini skt, uaa da yarm mark verdi. Araba ormana doru yn ldi. Uak piposunu yakmt. Knulp da uykulu gzleriyle sabah serinliinin ak mavisine bak . Biraz sonra gne kt, len de ortalk adamakll snd. Arabac yerinde ikisi de birbiri uuyordu. Gerbersau'ya geldiklerinde, uak arabas ve danalaryla yolu dolanp sayrlar evinin nnden emek iin steledi; ama Knulp arabacy bundan abucak vazgeirdi. Kasabaya girerken birbirl rinden arkadaa ayrldlar. Knulp orada durup araba sr pazarnn oradaki akaaalarn ar inceye kadar arkasndan bakt. Sonra glmsedi ve baheler arasndaki yalnzca orallarn bildii bir it yoluna sapt. Art Sayrlar evinde de onu bekleyedursunlard. Yurduna dnm olan Knulp bir kez daha yurdunun n, havasn, grltlerini, kokularn, eyecan verici ve doyurucu yaknln tadyordu. Sr pazarndaki kasaballarn ve kylleri kestane aalarnn gneli glgeleri, koyu renkli son gz kelebeklerinin surlardaki yal u pazar emesinin sesi, arapnn kubbeli mahzen kapsndan ykselen tahta eki grltleri k iyi bildii sokak adlar; btn bunlarn her birine karmakark bir anlar yn sk sk san, yurdunda olmann, tanmann, bilmenin, anmsamann, her ke bayla, her ke tayla a ynl bysn btn duyularyla adeta smryordu. Btn leden sonra hi yorulmadan yollar Irmak kysndaki bileyiciye kulak verdi; tornacya iliinin penceresinden bakt; yeni yaz belalarda ok iyi tand eski ailelerin adlarn okudu; elini pazar yerindeki emenin ta ldrd. Ama susuzluunu ancak aadaki, yine yle, o geip gitmi yllardan nceki gibi gize ki bir evin giri katndan fkran ve kt mahzenin garip, duru alacakaranl iinde, ir yan kk Kei emesi'nde giderdi. Irman kysnda uzun uzun durdu. Akp giden sularn s kla dayand. Sularn iini uzun sapl, koyu renkli yosunlar kaplamt; balklarn ince sr ve kmltsz, titrek akl talar stnde duruyordu. Eski tahta kprden geti ve orta yeri , ocukluundaki gibi ince, canl, esnek sarsntsn iinde duymak iin diz kt. Hi acele etmeden gezintisini srdryordu. Hibir eyi unutmuyordu. Ne kk imenliiyle ki sundaki hlamuru, ne de bir zamanlar ok sevdii bir yzme yeri olan yukardaki deirmenin s eddini. Vaktiyle babasnn oturduu kk evin nnde durdu. Srtn bir sre sevgiyle eski s ayad. Baheye de urad. Sevimsiz, yeni bir tel itin zerinden yeni dikilmi bir fidanla Ama yamur sularnn andrp yuvarlaklatrd ta merdiven basamaklaryla kapnn yannda i ayva aac yine eskisi gibiydi. Knulp burada, kendini Latince Okulu'ndan kovdurmadan nce en gzel gnlerini yaamt. Bir z

manlar burada tam bir mutluluu, isteklerinin eksiksiz olarak gereklemesini, iine ac k armam sevinleri tatmt. Kiraz alarken kendinden getii yazlar, ieklerine bakarken olmu, uup gitmi, bahvan mutluluklar yaamt: Onun burada sevgili dniekleri, nee rif, kadife gibi menekeleri, tavan kulbeleri, ilii, kendi yapt uurtmalar, mrver a yaplm su borular, kanatlar tahta paralardan yaplm makaradan deirmen arklar vard Kedisini tanmad bir at, meyvesini denemedii bir bahe, stne kmad, tepesinde ye olmad bir aa yoktu. Bu dnya paras onundu. O bu dnya parasn en iten yaknlkta t a her alnn, her bahe itinin kendisi iin bir nemi, bir anlam, bir yks vard. Her ya ya ona bir ey sylemiti. Burada hava ve toprak onun dlerinde ve isteklerinde yaam nklar olmu, onlarla birlikte soluk almlard. "Hatta bugn bile" diye dnd Knulp, "bt lki de urada, u evlerde oturanlardan hi kimsenin, u bahe sahiplerinden hibirinin benim olduu kadar deildirler; onlarn hibiri iin, benim iin olduundan daha deerli deildirl nlara, bana sylediklerinden daha ok bir ey sylemiyor, daha ok yant vermiyor, daha fazl a an uyandrmyorlardr." Yakn damlarn arasndan darack bir evin yksek ve sivri, kuruni renkli ats grnyordu. ar orada derici Haasis otururdu. Knulp'un ocukluk oyunlar ve ocukluk sevinleri, kzlar la ilk gizleriyle, onlarla olan ili ilikileriyle, didiip ekimeleriyle sona ermiti. Baz akamlar iinde filizlenmeye balayan ak isteiyle, yar karanlk sokaklarda oradan evine d ericinin kzlarnn salarn orada zm, gzel Franziska'nn pckleriyle orada kendinden t ya da ertesi gn o yana gitmek istiyordu. Ama imdi bu anlar kendisini pek ekmiyordu . Btn bunlar daha nceki ocukluk yllarnn bir tek saatinin uruna seve seve verebilirdi itin kysna dayand ve bir saat, belki de daha uzun bir sre orada kalp aaya bakt. Or ki taze brtlen allaryla bombo bir gz gsteren yeni ve yabanc bahe deildi. Babasn tarhtaki ocukluk ieklerini, bir paskalya pazarnda ektii aypenelerini, cam gibi knai i ve ta ynlarndan yaplm tepecikleri gryordu. O bu ta ynlarna ka kez kertenkel lardan hibiri orada kalp kendisinin ev hayvan olmak istemedii iin mutsuz olmutu. Buna karn yeni birini bulup getirdii zaman byk bir umutla, bu belki alr diye beklemiti. B evleri, baheleri, btn iekleri, kertenkeleleri ve dnyann btn kularn kendisine arma erdi; ama bunlar, bir zamanlar onun kk bahesinde yetien ve gzel iek yapraklar tomurc iinde yavaa kmldayan tek bir yaz ieinin byl parltsnn yannda hi kalrd. Ya o uu gibi aklnda tuttuu frenkzm fidanlar! Bunlar artk yok olmutu. lmsz ve yok olmaz rdi. Elbette birisi onlar skp karm, atee vermiti. Gvdeleriyle kuru yapraklar da bi np gitmilerdi. Kimse de bunun iin yas tutmamt. Ya Knulp burada ka kez Machold'la da birlikte olmutu. O imdi bir doktor, bir beyefe ndiydi ve hastalar tek atl bir arabayla dolayordu. Hi phesiz iyi ve drst bir insan o ama o da, u akll, dimdik adam da eskisinin, bir zamanlarn inanl, ekingen, ii umut ve kleyi dolu, ince, zarif ocuunun yannda neydi ki? Knulp ona sineklere nasl kafes yapld rgeler iin nasl kulecikler kurulduunu burada gstermiti. O zamanlar Machold'un hem retm ni, hem de ondan daha byk, daha akll ve onun hayran olduu bir arkadayd. Komudaki leylak aac yalanm, yosun tutmu, kurumutu. br bahedeki sundurma da yklm lurlarsa olsunlar, hibiri eskisi gibi gzel, zevkli ve iyi olamamt. Knulp otlar brm baheden ayrld zaman ortalk kararmaya ve serinlemeye balamt. Ken yeni kilise kulesinden yeni bir an, grltyle alp duruyordu. Tabakhanenin kapsndan gizlice tabakhane bahesine szld. Paydos zamanyd. Kimseler grn deki kll sulara derilerin yerletirildii az ak ukurlarn yanndan, yumuak tabak topr n kimse duymadan yavaa geti, rman yosun yeili talarnn yanndan karanlk ve koyu, ak eki kk duvarn yanna kadar yrd. Bir zamanlar Franziska ile birlikte bir akam saatinde yaklarn sularda prdatarak oturduklar yer burasyd. "Eer o beni bo yere bekletmemi olsayd" diye dnd Knulp, "belki de her ey baka trl ince Okulu ve niversite renimi elden gitmi bile olsa, yine de bir eyler olabilmek iin yeterli gc ve istenci kendimde bulabilirdim." Yaam ne kadar yaln ve akt! O zamanlar ke dinden vazgemiti, hibir eyi gz grmek istememiti. Bunun zerine yaam da bunu gz nn ondan bir ey istememiti. Darda kalmt. Gzel genlik yllarnda sevilen, hastalnda n bir serseri, itin dnda bulunan bir seyirci olmutu. Byk bir yorgunluk her yann sard. Alak duvarn stne oturdu. Irmak, dncelerinin aras karanlk, alayp gidiyordu. Derken st yanda bir pencerede k yand; bu, ona vaktin ge onu burada bulmalarnn doru olmayacan anmsatt. Tabakhanenin bahesinden ve kapdan se ceketini ilikledi ve uykuyu dnd. Paras vard. Doktor biraz bir eyler vermiti. Azck ra hemen bir otele girdi. Melek Oteli'ne ya da Kuular Oteli'ne gidebilirdi, orada onu tanrlard, dostlar da bulabilirdi; ama imdi byle eyleri can istemiyordu.

Kk kasabada, eskiden en kk ayrntsna varncaya kadar kendisini ilgilendirecek olan bi iti. Fakat bu kez eski zamanlardan kalanlardan baka hibir ey grmek ve bilmek istemiyo rdu. Ksa bir soruturmadan sonra Franziska'nn artk yaamadn renince de her ey soldu geldi ki, buraya kadar yalnzca onun iin gelmiti. Hayr, burada byle sokaklarda, baheler arasnda srtmenin, tanyanlarn kendisine acmayla kark akalar yapmasn dinlemenin hi ktu. Darack Posta Soka'nda anszn bahekime raslaynca birdenbire, yukarda, sayrlar evin yokluunun farkna varacaklarn ve peine deceklerini anmsad. Hemen bir frndan iki fra ald, ceketinin ceplerine tktrd ve daha le olmadan kentten kp dik bir da yolunu t d. Orada, ta yukarlarda ormann kysnda, son yol dnemecinde toza topraa bulanm bir ad ta ynnn stne oturmu, uzun sapl bir ekile gri mavi bir kiretan kk kk k ve durdu. Adam "Merhaba" diyerek ban kaldrmadan ta krmay srdrd. "Bana kalrsa hava pek byle gitmeyecek" diye bir daha konumay denedi Knulp. "Olabilir" diye homurdand ta krc ve bir an ban kaldrp bakt. Yola vuran parlak le amatrmt. "Nereye gidiyorsunuz?" "Roma'ya, Papa'ya" dedi Knulp, "acaba daha ok mu uzakta?" "Oraya bugn hi varamazsnz. Hele nnze gelen yerde durur da insanlar byle ileri aras sz ederseniz, gideceiniz yere bir ylda bile ulaamazsnz." "yle mi dersiniz? ok kr acelem yok. Siz alkan bir adamsnz, Herr Andreas Schaible." Ta krc elini gznn stne tuttu, yolcuya dikkatle bakt. "Demek beni tanyorsunuz" dedi "galiba ben de sizi tanyorum, yalnzca adnz aklma gelmiyor." "yleyse Yenge Meyhanesi'nin yal sahibine sorun; orada doksan yllarnda ka kez birlikte turmutuk. Ama o imdi artk yaamyordur." "oktan ld. Ama artk anladm eski dost, sen Knulp'sun. Azck otur, ben de sana merhaba di eyim!" Knulp oturdu. Yokuu ok abuk kmt. Glkle soluk alyordu. Kasabann, ta aalarda, kzl kahverengi atlarn kaynamasyla, bunlarn aralarndaki kk, yeil aa kmecikleri di gryordu. "Senin buras ok gzel" dedi soluyarak. "Kt deil, yakndm yok. Ye sen ne lemdesin? Eskiden daa kolayca trmanrdn, deil mi? n Knulp. Yurdunu bir daha m grmek istedin?" "Evet Schaible. Bu artk sonuncu olacak." "Neden?" "nk cierlerim ok kt. Buna kar bir ey biliyor musun?" "Evinde kalsaydn ya dostum, doru drst alsaydn, karn ocuklarn olsayd, her akam ya elki de baka trl olurdun. Neyse, bunun iin ne dndm eskiden de bilirsin. Ama artk ey yok. Gerekten o kadar kt msn?" "Ah, bilmiyorum, ya da pekl biliyorum. Her gn biraz daha tepetakla gidiyor ve her gn biraz daha ktleiyorum. Biliyor musun, byle olunca, yapayalnz, kendi kendine olmak, k imseye yk olmamak bir yandan da ok iyi." "Gre bal, senin bilecein bir ey; ama ben ok zldm." "zlmene gerek yok. Gnn birinde nasl olsa leceiz. Sra ta krcya da gelecek. Ya, esk ikimiz urada oturuyoruz, fazla dlere kaplamayz. Sen de bir zamanlar kafanda baka dle urmutun. O zamanlar Demiryollar'na girmek istiyordun, deil mi?" "Ah, bunlar eski ykler." "ocuklarn sal yerinde mi?" "Aklm fikrim onlarda, Jakob artk para bile kazanyor." "yle mi? Zaman nasl da geiyor. Artk kalkp biraz yol alaym." "O kadar aceleye ne gerek var, insan birbirini bu kadar uzun zaman grmemise? Sylese ne Knulp, sana biraz yardm edebilir miyim? Yanmda fazla yok galiba ama, yarm mark kadar olacak." "Onu kendine sakla ihtiyar, yok, teekkr ederim." Bir eyler daha sylemek istedi; ama yreinde bir fenalk duyumsad. Sustu. Takrc ona me u iesinden biraz iirdi. kisi de bir zaman kente doru baktlar. Deirmen kanalnn stnd bi yukar vuruyordu. Ta kprden yava yava bir yk arabas geiyor, Aa Bent'te beyaz bi sz yzyordu. "Artk dinlendim, yola koyulaym" diye yeniden balad Knulp. Ta krc dnceli grnyord "Dinle..." dedi ar ar, "sen byle zavall bir srtkten ok daha fazla bir ey olabilirdi ok yazk oldu. Biliyor musun Knulp, ben papaz deilim ama ncil'in yazdklarna inanrm. S de bunu dnmelisin. Kendin iin hesap vermek zorunda kalacaksn. Bu pek de kolay olmayac

ak. Bakalarndan daha iyi yeteneklerin vard, yle olduu halde hibir ey olamadn. Bunlar um diye bana kzma." Knulp glmsedi ve gzlerinde eskisi gibi, zararsz, apknca bir k parlad. Arkadann k rup kalkt. "Elbet greceiz, Schaible. Sevgili Tanr belki de bana hibir zaman, neden bir yarg olmad diye sormaz da, yalnzca: Geldin mi ey koca ocuk? der ve bana orada, yukarda kolay bir i verir, ocuk bakcl filan gibi." Andreas Schaible mavi beyaz kareli gmleinin altndan omuzlarn silkti. "Seninle de ciddi konuulmaz ki. Sana gre Knulp, yanna varnca Ulu Tanr'nn aka etmekten aka bir ey aklna gelmeyecek." "Yok canm. Ama byle de olabilir, deil mi?" "Byle konuma!" Birbirlerine ellerini uzattlar. Bu arada ta krc gizlice pantolonunun cebinden kard k paray onun eline sktrd. Knulp kabul etti. Adamn bundan duyaca hazz bozmamak iin edi. Yurdunun eski vadisine doru bir kez daha bakt, Andreas Schaible'ye bir daha selam verdi, sonra ksrmeye balad, admlarn sklatrd, biraz sonra da ormann st kesinde On be gn gemiti. Sisli gnlerin ardndan gelen gneli gnlerden, ge am anieklerin a olgunlam brtlenlerden sonra k birdenbire bastrmt. Ar bir kra her yan kapl a biraz yumuaynca ar ve iddetli bir kar frtnas balamt. Knulp btn bu zaman boyunca yollardayd. Amasz, bir izgi stnde ve hep yurdunun evresin durmu, iki kez de ormanda gizlenerek ta krc Schaible'yi, kendisine bir daha seslenmed en, ok yakndan grm, gzetlemiti. Dnecek birok eyi vard. Btn uzun, skntl, ya bir dikenliin iine dm gibi, hep ziyan olmu mrnn kargaas iine, hibir anlam ve a , gittike daha derinden saplanmt. Derken hastal yeniden bastrm ve gnlerden bir gn rn yine Gerbersau'da grnp sayrlar evinin kapsn almasna ramak kalmt. Ancak, gnl lktan sonra yeniden aadaki kenti grnce, her ey ona yabanc ve dman gibi grnmt v orasyla bir iliii kalmadn aka anlamt. Ara sra bir kyden bir para ekmek satn kadar fndk da vard. Gecelerini ya orman iilerinin kulbelerinde ya da tarlalardaki sama n ynlarnn arasnda geiriyordu. imdi sk bir kar frtnas iinde Kurt Da'ndan vadideki deirmene doru gidiyordu. Peria orgundu. yle olduu halde, hl ayaktayd. Sanki gnlerinin geri kalan kck blmnden de anmak, btn orman kylarnda, orman yollarnda yrmek, yrmek istiyordu. O kadar hasta ve olduu halde, gzleri ve burun delikleri eski canlln korumutu; keskin duyulu bir av k bi, gzetleyerek, koklayarak, kendisi iin artk hibir ama olmad halde, her yer knts siine, her hayvan izine hl dikkat ediyordu. Artk istenci yoktu, bacaklar kendiliinden gidiyordu. Fakat kafasnn iinde kendisini, birka gndr olduu gibi, imdi de yine sevgili Tanr'nn luyor, durmadan onunla konuuyordu. Hi korku duymuyordu; Tanr'nn bize bir ey yapamayac an biliyordu. Ama ikisi, Tanr ve Knulp, yaamnn amaszln, bu yaam baka trl na a da bu, yle ya da byle oldu da baka trl olamad diye konuuyorlard. "Olanlar o zaman oldu" diye steliyordu Knulp srekli, "o zaman, daha on drt yamdayken, Franziska bana oyun oynad zaman. O zaman daha her ey olabilirdim. Sonra iimde bir ey krld ya da bozuldu. te o zamandan bu yana hibir ie yaramaz oldum... Brak, brak; yanl urada oldu, sen benim on drt yamdayken canm almadn! yle olsayd, benim yaamm da ol lma gibi gzel ve eksiksiz olurdu." Sevgili Tanr ise boyuna glmsyor, zaman zaman da yz kar tipisi iinde tmyle yitiyordu. "Aman Knulp" diyordu onu azarlayarak, "delikanllk an bir dn, Odenwald'deki yaz, Lae en'de geirdiin zaman bir dn! Orada bir ceylan gibi dans etmemi miydin, tatl yaamn b erinde titrediini duymam mydn? Kzlarn gzlerinden ya getirecek kadar ark syleyip a z mydn? Bauerswil'deki pazarlar anmsamyor musun? lk sevgilini, Henriette'yi? Btn bunl hibir ey deil miydi?" Knulp dnceye dalmt. Genliinin sevinleri, uzak da ateleri gibi lo bir gzellikle p arap gibi ar ve tatl kokuyor, yeni balam ilkyaz gecelerinin lk rzgrlar gibi deri a ses veriyorlard. "Ulu Tanrm, evet gzeldi, sevin de gzeldi, yas da gzeldi. Bugnleri y mam olsaydm, her yaamadm gne ok, ok yazk olurdu!" "Elbette o zamanlar her ey ok, ok gzeldi. Arada suum ve zntlerim de olmutu; ama onla kten gzel yllar olduu dorudur. Belki de benim o zamanlar yaptm gibi, biroklar yle k boaltmam, yle danslar etmemi ve yle sevda geceleri kutlamamlardr. Ama sonra, sonra bitmeliydi! Daha o zamanlar, mutluluun iinde bile bir prz vard, pekl biliyorum. Ondan

sonra da bir daha artk yle gzel gnler geri gelmedi. Hayr, bir daha hi gelmedi." Sevgili Tanr uzaklarda, kar esintilerinin iinde yitmiti. Knulp imdi yeniden soluk al abilmek ve birka kan lekesini karlar zerine tkrmek iin durunca, Tanr birdenbire yine k arsna km, soruyordu. "Sylesene Knulp, biraz iyilikbilmezlik etmiyor musun? Ne kadar unutkan olduunu grdke gleceim geliyor! Dans kral olduun zaman anmsadk, Henriette'yi anmsadk. Sen de kabul ki o gnler iyi ve gzeldi, sana sevin vermilerdi ve bir anlamlar vard. Eer Henriette i byle dnrsen, dostum, Lisabeth'i acaba nasl bir duyguyla anmsayacaksn? Ha? Acaba onu unutabilir misin?" Bunun zerine gemi gnlerden bir para daha, uzak dalar gibi Knulp'un gzleri nnde canla her ne kadar nceki gibi yle pek gnl ac ve sevindirici grnmyorsa da, gzyalar ara r kadn gibi, tekinden daha derin ve iliydi ve Knulp'un kendilerini oktandr dnmedii g e saatler mezarlarndan kmlard. Bunlarn orta yerinde, gzel, zgn gzleriyle, kucand h duruyordu. "Ne kt bir adamdm!" diye yeniden yaknmaya balad Knulp. "Yok, Lisabeth ldkten sonra be de artk yaamamam gerekirdi." Ama Tanr onun konumasn kesti. Parlak gzleriyle ona iyice baktktan sonra konumasn sr "Kes artk Knulp! Lisabeth'e ok eziyet ettin, bu doru, ama pekl biliyorsun ki, o da se nden ktlkten ok, gzel eyler ve sevgi grd, sana bir an bile kzmad. Btn bunlarn an n, koca ocuk? Sen her yana bir para ocuk lgnl, bir para ocuk neesi tayabilmek i erseri olduunu hl anlamyor musun? Her yerde insanlar seni bu yzden biraz sevmediler m i? Bu yzden sana biraz taklmadlar m? Bu yzden sana minnet duymadlar m?" "Aslnda bu da doru" diye biraz sustuktan sonra yavaa onaylad Knulp, "ama btn bunlar es idendi. Ben o zamanlar daha gentim! Niin btn bunlardan hi ders almadm, niin doru dr insan olmadm? Pekl henz vakit vard." Kar bir aralk durmutu. Knulp bir saniye mola verdi, apkasnda, giysisinde biriken kar lar silkelemek istedi, ama yapamad. Perian ve yorgundu. Tanr da imdi ok yaknndayd. I iri iri alm, gne gibi parlyordu. "Eh artk honut ol" dedi Tanr, "yaknmann ne yarar var? Btn olup bitenler iyi ve doruy hibiri de baka trl olamazd. Bunu gerekten gremiyor musun? Acaba imdi bir beyef i ya da bir sanatn ustas olmay, karn ve ocuklarn olmasn, akamlar da evine gidip haf eteni okumay ister miydin? Byle olsayd yine hemen oradan kap ormanda tilkilerle uyuma ya, kulara kse kurmaya, kertenkeleleri evcilletirmeye kalkmayacak mydn?" Knulp yine yrmeye balad. Yorgunluktan sallanyordu; ama bunu hi duyumsamyordu. i adam rahlamt ve Tanr'nn syledii eylerin hepsine minnet duyarak hak veriyordu. "Bak" dedi Tanr, "ben seni olduundan baka trl kullanamazdm. Sen benim adma gezip durdu , benim adma bir yerde oturan insanlara bir parack zgrlk zlemi gtrdn, benim adma ve kendinle alay ettirdin; sende benimle alay edildi; sende ben sevildim. Sen be nim ocuumsun, kardeimsin, benim bir paramsn. Sen hibir eyi bensiz tatmadn, hibir ac ekmedin. Hepsini ben de seninle birlikte yaadm." "Evet" dedi Knulp ve ban glkle sallad, "evet, yle, aslnda ben byle olduunu zaten b ." imdi karlarn iinde yatm dinleniyordu. Btn organlar btnyle hafiflemiti ve yanan g Birazck uyumak iin onlar kapadnda, hl Tanr'nn sesinin konutuunu duyuyor, hl onu gryordu. "yleyse artk yaknacak bir ey yok, deil mi?" diye sordu Tanr'nn sesi. "Hibir ey" diye yantlad Knulp ve utanga utanga glmsedi. "Her ey iyi, her ey nasl olmas gerekiyorsa yle oldu, deil mi?" "Evet" diye ban sallad Knulp, "her ey nasl olmas gerekiyorsa yle oldu." Tanr'nn sesi hafiflemi, kh annesinin, kh Henriette'nin, kh da Lisabeth'in iyi ve tatl esi gibi gelmeye balamt. Knulp gzlerini yeniden at zaman gne kmt ve yle parlyordu ki, gzkapaklarn hem ald. Yaan karlarn elinin stnde arlatn duyumsuyor, silkelemek istiyordu; ama uyuma eki btn teki isteklerden daha ar bast.

You might also like