You are on page 1of 90

Petrus Abel ardus

Bir
Mutsuzluk

yks
Trkesi :
Betl OTUKSKEN
Remzi Ki tabevi
Ankara Caddesi , 93 stanbul
TEMEL D Z : 20
ISBN 975-14-0033-3
88-34-Y-0030-0078
EVR M Matbaaclk Ltd. ti.
Selvili Mescit S. 3 Caalolu - stanbul 1988
NDEK LER
Sunu, 7
I. Bir Mutsuzluk yks, 13
Filozof, Yahudi ve Hristiyan Arasnda
Diyalog, 65
S U N U
lk kez yaptlarndan ikisi Trkeye kazandrlan Petrus
Abelardus (1079-1142) skolastik felsefenin en ilgin filozofla-
rndan biridir. Felsefenin ve tanrbilimin hemen tm sorun-
larna, bir diyalektiki, mantk olarak yaklaan, bir dil fi-
lozofu olarak da n yapan Abelardus, canl, gzpek kiilii
ile, sofizmaya kamayan tartmacl ile, yazd eserle-
rinden dolay toplanan konsillerle de dnce tarihinde nem-
li bir yer kazanmtr. Zamanla skolastii ierik ynnden
iten i e kemirecek olan pro et contra geleneinin en nem-
li yandalarndan biri olduu iin de, ann resmi gr-
lerini savunanlarca hakknda eitli kovuturmalar alm,
sk sk sulanm ve yarglanmtr.
Yeni bir dinsel inancn egemen olmasyla kkten deien
dnya tablosuna bambaka bir soluk getirmi ve kkle-
mekte olan dnce kalplarn zorlamtr. Bir hoca (Ma-
gister), bir filozof ve bir tanrbilimci olarak, ilkin dnme
konusu yaplan eye bak eletirmi, kavramlarn ve kav-
ramsal bilginin oluumu zerinde durmutur. Aristoteles' ten
kaynaklanan, Porphyrios ve Boetius izgisinde gelien man-
tk anlay dorultusunda, varolanla, dnme arasndaki
ilikileri derinlemesine gndeme getiren tmeller sorunu
ile yaam boyunca uramtr. Bu konuda onun zamanna
gelinceye dein sunulan hazr dnceler vard; ancak, o
bunlarn hi birine tam anlamyla balanmam, ann g-
rlerine kar yeni seenekler sunmutur.
Kavram gerekiliini, adcl kimi zaman Antika
yetkelerine, kimi zaman da salt kendine dayanarak kyas-
ya eletirmi ve tmellerin, ne kavram gerekilerinin ileri
srd gibi bir ey, ne de ar adclarn ileri srd
gibi bir flatus vocis olmadn gstermeye almtr. Ona
gre tmel, insan dnmesinden nce deildir; tmeli ku-
ran insandr. Gerek olarak varolan, bireysel olandr, ba-
ka deyile tek tek nesnelerdir, olaylardr; onun dnda ka-
lan her ey insan dnmesinin bir rndr. Bu durumda
Abelardus' un gerekilik ile adclk arasndaki snrda yer
ald; tmellere dnmenin bir rn olarak bakt; t-
melin nesneye, bireye bavurduu ama salt bu elerden
kaynaklanmadn ileri srd sylenebilir.
Ortaa felsefesi geni lde bir yorumlama felsefesi-
dir; filozoflar setikleri belli bir dnme gelenei dorul-
tusunda olmakla birlikte, yine de zgn olan yorumlaryla
kendi dnce dnyalarn kurarlar; artk ortaya kan yo-
rum, metnin allagelmi yapsndan ok farkldr. te bu
balamda, hibir felsefe tarihisi, bir Erigena' nn, bir An-
selmus' un, bir Bernardus' un, bir Salisbury'li Johannes' in
zgn olmadn ileri sremez. zellikle Abelardus modern
tutumuyla, daha da belirgin, hatt a iin ok ileri dene-
bilecek dncelerin temsilcisi olarak ortaya kar.
Abelardus verimli bir yazardr da ayn zamanda; mantk,
diyalektik, tanrbilim, ahlak felsefesi konularnda nemli yapt-
lar vermitir. Aristoteles' in Organon'u zerine birok yorum-
lar yapmtr. Tmeller sorunu ile ilgili olan grlerini, d-
ncelerini Logiea ngredientibus'ta (1121) dile getirmitir.
Burada tmeller sorununun, felsefi-mantksal gelenei iinde
nasl balayp nasl gelitiini anlatmtr. Dialectica adl yap-
t da bu yllarn rndr. Grammati ca' s ise kaybolmutur.
Sic et Non'da (Byle de Byle Deil; Evet ve Hayr) [1121
-1140] hibir zaman tek bir yetkeye bel balanmamas gerek-
tiini, kart grleri sergileyerek gstermeye almtr.
Abelardus' un tanrbilimle ilgili yapt vardr. Historia
Calamitatum' da dedii gibi, dind sanatlar, tanrbilim iin
bir yem gibi (Origenes) kullanm ve mantk-diyalektik
anlay erevesinde tanrbilimin ana sorunlaryla ura-
mtr.
1121'deki Soissons Konsilinde yasaklanm olan ve
kitaptan oluan Theologia Summi Boni'de (En Yce yiye li-
kin Tanrbilim) [ ? 1121], din kitaplarnn dnda felsefi
kaynaklar da, filozoflar da byk bir yer tutmaktadr; ona
gre felsefi kant her eyin stndedir. Bu noktay Abelar-
dus, birok yaptnda sk sk vurgulamtr. Burada Platin-
di dnya ruhu ( l ' me du monde), Kutsal Ruh ile ilgili
klnmtr.
Be kitaptan oluan ve drdnde yine Kutsal l eme'
nin (Trinitas) incelendii Theologia Christiana'da (Hristiyan
Tanrbilimi) [1121-1136], Abelardus' un genel diyalektik an-
lay yine n plandadr. Bir yandan Tanr' nn l oluuna,
te yandan da tekliine, birliine ilikin grlere yer veri-
lir. Diyalektik araclyla, elikili nermeler ortaya konu-
lur.
Introductio ad Theologiam (Tanrbilime Giri) [1136-1140]
da yine Kutsal l eme sorununa ayrlmtr byk lde.
Ayr ca burada en yce iyinin yetkinlii zerinde de durulur.
Scito te ipsum (Kendini tan) 1136-1140 yllar arasnda
yazlmtr. Yaptn teki ad da Ethica'dr. ki kitaptan olu-
an bu yaptn ikinci kitab son derece ksadr ve burada
evirisi sunulan Filozof, Yahudi ve Hristiyan Arasnda Di-
yalog'un habercisi gibidir. Abelardus, Scito te ipsum'da ah-
lakn isel, i e ilikin boyutunu ve niyetin ne olduunu, na-
sl tanmlanabileceini aratrmtr. Bu yapta gre Tanr'
y kk grmek, onun kutsal istencinden kaynaklanan buy-
ruklarn yerine getirmemek gnahtr ve Tanr bir insann
gnahkr olup olmadna da eylemlere bakarak deil, ii-
ne, yreine, niyetine bakarak karar verir. Bu yaptta ay-
rca, ktlk ile gnah arasndaki ayrmdan yola klr.
Ktlk bir gnah deildir, fakat gnah ilemeye bir ei-
limdir. Scito te ipsum'da sunulan ahlak anlay, tmyle din-
sel yapda olan ve ahlakn grnen yann, eylemler alann
nemsemeyen, niyete, isellie arlk veren bir ahlak an-
laydr. Yaptn birka sayfadan oluan ikinci kitabnda
ise Abelardus artk ahlakn ussal boyutuyla ilgilenmeye ve
erdemleri de bir sorun olarak grmeye balar. Bundan by-
le insan, ona gre, inanan bir varlk olmasnn yannda, akl-
l bir varlktr da.
Burada evirisi sunulan Histoa Calamitatum (Bir
Mutsuzluk yks) dorudan filozofun yaamyksdr.
Yapt bize, Abelardus' un yaamnn ne denli hareketli ol-
duunu aka gstermektedir. Bir dostu teselli etmek zere
kaleme alnm ve bir rastlant sonucu Heloise' in eline ge-
mitir; Jean Jolivet' nin bildirdiine gre 1121-1136 yllar
arasnda Abelardus ile Heloise arasnda sren yazmalarn
da balangc olmutur.
Bir Mutsuzluk yks birok felsefe tarihisinin de
dile getirdii gibi, XII. yzyl yanstmas asndan byk
nem tamaktadr. Abelardus, yaptn merkezine kendini ve
yakn evresini almtr; birbiriyle hemen her konuda (tan-
rbilimsel-felsefi-mantksal) atan, tartan insanlarn be-
timlemesiyle doludur sayfalar. Bu dnem bize tm canll
ile sunulmaktadr.
Yine burada evirisi yer alan Dialogus Inter Philosophum,
ludaeum et Christianum (Filozof, Yahudi, Hristiyan Arasn-
da Diyalog) ise birok ynyle tartma konusu olmutur.
Abelardus' un yapt ne zaman kaleme ald konusundaki bil-
giler tartmaldr. Felsefe tarihilerinin byk bir blm,
bu yaptn 1140'ta toplanan Sens Konsilinden sonra Abelar-
dus' un Cluny' ye ekildii srada, 1140-1142 yllar arasnda
yazldn ve lmyle de yarm kaldn, kimi felsefe ta-
rihileri ise belirtilen tarihlerden ok daha nceleri, 1136-1139
yllar arasnda yazldn ileri srerler. Ancak, genel kan
yaptn 1140'larda yazld yolundadr ve yar m kalm ol-
mas da bunun son yapt olduu dncesini glendirmek-
tedir. Ayrca yaptn, giri blm olarak nitelenebilecek say-
falarnda Abelardus, tartmann yargc olarak seilmesi ze-
rine yaam boyunca ne denli aclar ektiini belirtir. Bu
da, yaptn zellikle Sens Konsilinden sonra kaleme alnd-
n glendirici niteliktedir. Diyalog' da felsefenin, zel-
likle de ahlak felsefesinin konusunun ne olduu, neyi ama-
lad gsterilir. Kurmaca bir d erevesinde tasarlanan
yaptta Abelardus yarg grevini stlenmitir. lkin Yahudi
ile Filozof tartr ve Filozof, Yahudiliin evrensel olmad-
n, insanlar arasnda ayrm yaptn, sonsuz mutluluu
iermediini ileri srerek bu dini sert bir biimde eletirir.
Sk sk Eski Ahit'ten alntlar yaplarak Yahudiliin tad
elikiler gsterilir.
Daha sonraki blmde ise Filozof, Hristiyan ile tart-
r. Genellikle birok konularda uzlamalarna karn, Filo-
zof ortaya att ve Antikan birok filozoflarnca byk
lde ilenmi olan erdem kuram araclyla Hristiyan-
ln ierdii erdemlerin yetersizliini gstermeye alr.
Yapt boyunca zerinde durulan bir baka konu da, en
yce iyi ve ona ulamann yollarnn neler olduudur. Fi-
lozofa gre, en yce iyiye insanlar ulatran aralar erdem-
lerdir. Abelardus bir Antika filozofu gibi bu konular ze-
rinde ayrntlaryla durur ve dncelerini kimi yerlerde din-
sel elerle bezer.
Historia Calamiaum'un evirisi Octave Greard' n Fran-
szcaya evirmi olduu Lettres Completes d'Abelard et d'He-
loise ( *) adl metinden yaplmtr. Dipnotlarn dzenlenme-
sinde de J. T. Muckle' un The Story of Abelard's Advesi-
ties ( **) adl yaptndan byk lde yararlanlmtr.
Dialogus inter Philosophum, ludaeum et Christianum'
un evirisi ise Maurice de Gandillac' m Oeuvres Choisies
d'Abelard (***) adl yaptndaki metinden yaplmtr.
Abelardus' un mantk dnda tm felsefi yapt Patolo-
gia Latina'mn 178. cildinde yer almtr. Bu yaptlarn b-
yk bir blm Bat dillerine evrilmitir.
(*) Lettres Completes d'Abelard et d'Heloise, traduction nouvelle
par Octave Greard, Garnier Freres, Librairies-Editeurs, Pa-
ris 1869.
(**) J. T. Muckle, The Story of Abelard's Adversities. A traduction
wi th Notes of the Historia Calamitatum. The Pontifical Insti-
tute of Mediaeval Studies, Toronto, Canada 1964.
(***) Oeuvres Choisies d'Abelard, par Maurice de Gandillac, Aubi er,
Editions Montaigne. Paris 1945.
Abelardus dnceleriyle hl birok tartmal toplan-
tnn gndemindedir. rnein, 1971'de Louvain' de (Belika)
toplanan uluslararas konferansta ve 1972'de Cluny' de (Fran-
sa) yaplan yine uluslararas bir kolokyumda dnceleri
ele alnmtr ( *)
Ayr ca 1979'da Neuchtel' de (svire) yaplan bir kol-
lokyumda (**) Abelardus genellikle mantk almalaryla
gndeme gelmitir.
Yine 1979'da Paris' te Abelardus' la ilgili bir baka al-
ma daha yaplmtr ( ***) .
Abelardus birok felsefe tarihisinin de almalarnn
merkezinde yer almtr. Victor Cousin, Charles de Remu-
sat, Etienne Gilson, Jean Jolivet, Maurice de Gandillac,
D. E. Luscombe, L. Grane, E. M. Buytaert birok adn ya-
nnda hemen ilk akla gelenlerdendir. Bizde de Abelardus' un
ahlak anlay konusunda bir doktora tezi hazrlanm-
tr ( ****) .
Kzltoprak, 1987 Betl OTUKSKEN
(*) Peter Abel ard, Proceedings of the International Confe-
rence, Louvain, May 10-12, 1971, ed. E. M. Buytaert. Lou-
vai n/ La Haye, 1971 Pierre Abel ard- Pi erre le Venerabl e
Abbaye de Cluny, 2 au 9 Juillet 1972, Paris, 1975.
(**) Abelard, Le Dialogue, La Philosophie de la Logique. Par
M. de Gandillac, J. Jolivet, G. Kng, A. de Libera, S. V.
Rovighi. Actes du Col l oque de Neuchtel. Cahiers de la
Revue de Theol ogi e et de Philosophie. Neuchtel, 1981.
(**) Abel ard en son temps, Col l oque Paris 1979, Paris, Les
Belles Lettres, 1981.
(****) Dr. Betl otuksken, Petrus Abelardus'un Ahlak Anlay
(stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Yaynlar arasn-
da yaknda kacaktr.)
BR MUTSUZLUK YKS
(HISTORIA CALAMITATUM)
B R MUTSUZLUK YKS
t
nsanca duygular coturmak ya da yattrmak iin r-
nek, ou zaman szden daha etkilidir. Konumamzda ilkin
sizi teselli ettikten sonra, uzaktan da olsa ayn duygular
canlandran bir mektupla kendime ilikin talihsizlik tablosu-
nu gzlerinizin nne sermek istiyorum: yle sanyorum ki
mutsuzluklarmla, mutsuzluklarnz karlatrarak, deneyim-
lerinizin hibir ey ifade etmediini ya da ok az ey ifade
ettiini grecek ve onlara katlanma konusundaki gcnzn
az olduunu anlayacaksnz.
Bretagne' mn
1
hemen yaknnda, Nantes' m
2
aa yukar
sekiz mil uzanda, douya doru kurulmu Le Pallet
3
ka-
sabasnda dodum. Zekmn kvrakln, doum yerimin er-
demine ya da damarlarmda akan kana bor-luysam, yazn-
sal kltr zevkini de buradan almm demektir. Asker kl-
cn kuanmadan nce babam da birka yaz iziktirmiti
ve daha sonralar bu konuda yle bir duyguya kaplmt ki,
btn oullarna, askerlik mesleine girmeden nce yaznsal
bir eitim verdirmek istiyordu. stediini gerekletirdi.
Onun ilk ocuuydum; bu nedenle en aziz varlydm da,
eitimimle de bizzat urat. Bana gelince, eitimde kaydet-
tiim ilerleme, beni edebiyata giderek byyen bir istekle
(1) Britannia mi nr; teki ad Aremori ca; XV. yzylda XII.
Louis zamannda Fransa Krall' na baland. (B..)
(2) Namnetes. Bretagne krallarnn resm ikametgh. (B..)
(3) Palatium' dan treyen Palatinus; Nantes' a 20 km. uzaklktaki
bir yerleim blgesi. (B..)
balad ve bylece zihnimde oluturduu gzellik uruna,
askerliin nl parlaklndan, mirasmdan, byk oul ol-
mann ayrcalklarndan vazgeerek, Minerva' nn barna s-
nmak iin, Mars' n sava alann terkettim. Diyalektii
4
ve onun savunma biimini, felsefenin tm retilerine ye
tutarak, sava ordularn, mantn ordularyla deitirdim;
sava ganimetlerini de tartma saldrlarna kurban ettim.
Bu sanatla uramann onurlu olduunu sylemek zere
istediim her yere giderek ve her zaman tartarak gerek-
ten bir gezimci
5
gibi il il dolatm.
Sonunda, uzun zamandan beri, zellikle diyalektiin gz-
kamatrc olduu Paris' e, bu konudaki renimimde hoca-
larmdan ilki olarak dnlen Champeaux' lu Guillaume' un
0
yanna gel di m; bir sre onun okulunda kaldm: nce iyi
karlandm fakat tedirgin olduunu anlamakta gecikmedim,
(4) Diyalektik; gramer ve retorikle birlikte yedi zgr sanatn
(septem artes liberales) tri vi um denilen bl mn olutu-
rur. Gramer btn zgr sanatlarn temeli olarak grlr;
bu dneml erde retoriin ok byk bir nem kazanmasnda
Augustinus rol oynamtr. Abel ardus da yedi zgr sanatn,
trivium bl myl e uramtr. Ona gre mantkla di yal ek-
tik iiedir. Ortaada diyalektik, genellikle doruyu yanl -
tan ayrmay reten, terimleri, nermeleri, aklyrtmeleri
inceleyen bir bilim, hatt bir sanattr. Abel ardus iin de
durum byledir. Abel ardus, dil sanatlaryla ok ayrntl bir
bi i mde urar; dili oluturan eleri derinlemesine inceler
ve bir cmlede gramere ilikin yan ile, anlama ilikin, yk-
lemlere ilikin yan ayrt eder ve buna diyalektif yn ad -
n verir. (B..)
(5) Salisbury' li Johannes' in Metalogicon I, 5'te dediine gre
Abel ardus' un teki ad da Palatinus peripateticustur.
(6) Champeaux' lu Guillaume yaklak olarak 1070-1120 yllar
arasnda yaad. Laon' lu Ansel mus ile Roscelinus' un ren-
cisi oldu. Paris Katedral Okulu' nda hocalk yapt; bu sra-
da Abelardus da rencisi oldu. Ortaan en ilk kavram
gerekisidir. Tmel l er ona gre gerekten vardr ve tmel -
ler btn bireylerde zamanda olarak ve tmyle bul unur-
lar; bireyleri birbirinden ayran sadece ilineklerdir, Gui l -
laume' a gre tmeller nesnelerden ncedir. (B..)
16
nk kimi dncelerini rtmeye balamtm ve ona kar-
birok kantlama frsatndan da ekinmeyince, kimi za-
man kazanl bile ktm. Bu atlganlk ilk renciler ola-
rak gsterilen arkadalarmn honutsuzluunu, en gen ve
en son gelen renci olduum iin daha da artryordu. te
uzun zaman sren mutsuzluklarm byle balad. nmn
her geen gn daha ok artmas zerine bana kar her yan-
dan bir kskanlk alevidir ortal sard. Sonunda, zihin
gcm, ya gcmn ok tesinde sayarak, gen oluuma
karn, okulun efi olmay gze alma cesaretini gsterdim
ve hemen kafamda eyl em alann belirledim: Bu, krallk ika-
metgh ve nemli bir ehir olan Melun'd
7
. Hocam bu ta-
sardan kukuland ve benim bedensel varlm kendisinin-
kinden uzak tutmak iin hazrlad btn aralar en ar
biimde kulland; okulunu terketmemden nce, kendi okulu-
mu oluturmam engellemeye ve setiim yeri benden al-
maya alt. Fakat lkenin gl kiileri arasnda kskan-
dklar vard: Onlarn yardmyla amac ma ulatm; onun
kskanlk gsterileri bana sempati kazandrd. lk dersler-
den balayarak bir diyalektiki olarak nm yle yayld
ki arkadalarmn ve bizzat Guillaume' un nn giderek
azaltt ve sanki onlar soluksuz brakt. Baar kendime olan
gvenimi iyice oaltnca, yaplan saldrlar daha rahat
karlayabilmek amacyla okulumu Paris' e komu olan Cor-
beil' e
8
tamakta acele ettim. Fakat bir sre sonra, ar
almadan tr bitkin derek doduum yere dnmek zo-
runda kaldm; Fransa' nn dnda kaldm bu srede, di-
yalektik zevkinin hrpalad kiilerce korkun aclara ura-
tldm. Birka yl byle geip gitti, bir sredir salma da
kavumutum, nl hocam Paris badiyakosu Guillaume, din-
darlk gsterisinin onu daha saygn hale getirecei dn-
(7) Mel odunum (Caesar, Bell. Gali. VII, 58, 2). I. Philip' in i ka-
metghlarndan biri. Abelardus' un burada okulunu hangi
tarihte at kesin olarak bilinmemektedir. Kimilerine g-
re bu tarih yaklak olarak 1102'dir.
(8) Corbolium, Paris ile Melun arasndadr.
17 BM 2
cesiyle, deerli papazlk mesleine dnmek zere grevini
terkettiinde gerekten bunun semeresini grmekte gecikmedi:
Chlons
9
metropoliti oldu. Bu meslek deitirme ona ne Pa-
ris' i ne de felsefe almalarn braktrd; dindarlk dn-
cesiyle ekildii manastrda halk iin kurs at yeniden. te
bu srada, okulunda retorik
10
renmek iin yanna gittim.
Dier tartma savamlar arasnda, en rtlemez kant-
lamalarla onu deitirmeyi ve tmeller retisini
11
ykmay
baardm. Tmeller topluluu hakkndaki retisi, ayn cin-
sin tm teklerinde zn yetkin zdeliini benimsemeye da-
yanyordu. yle ki ona gre, zde hibir ekilde ayrm yok-
tu, bu ayrm sadece ilineklerin sonsuz eitliliindeydi. Be-
nimsedii bu retiyi, zn zdelii olarak deil, onun ay-
rmszl olarak dzeltmeye kalkt. Tmeller sorunu, her
zaman diyalektiin en nemli sorunlarndan biri olarak o
denli nemliydi ki, Porphyrios Isagoge'de
12
bu konuya ae-
(9) Catalauni, Champeaux' l u Guillaume 1113'te burada piskopos
oldu. (B..)
(10) 4'e bkz.
(11) Tmellerle ilgili tartma, Yeni Mantn ve bi Sina ile
bni Rt' n Latince evirilerinin ortaya kmasndan nce
Ortaa felsefesinde byk bir nem tamtr. Abel ardus
bu probl emi n zerinde ayrntlaryla durur: Abel ardus' un
tmellerle ilgili tartmas doal olarak Boetius' tan kaynak-
lanr. . . Bu, alt yzylda felsefenin ilgi alannn deitii-
ne ilikin bir belirtidir; Boetius tartmasnn te ikisini
mantk aratrmalarnn yararna adamtr; Abel ardus ise,
yorumunun bete drdn, tmeller sorununun karklkla-
r konusundaki tartma zerine aklamal yoruml arda bu-
lunmakla geirir. R. Mckeon, Selections from Medieval Pli-
losophers (London, 1928, p. 204).
(12) Yeniplatoncu filozof Porphyrios, 232 ya da 233'te Tyr' de do-
du. Longinus, Origenes ve Apol l oni us' un derslerini izledi;
daha sonra Roma' da hocal k yapan Plotinos' a baland ve
onun yaptlarn dzenledi. Kal eme ald bi rok yaptn
yan sra, Isagoge'nin yazar olarak fel sefe ve mantk ala-
nnda byk bir nem kazand. Isagoge (Aristoteles' in Ka-
tegorilerine Giri), Boetius tarafndan Latinceye evrilip yo -
rumlanmtr. Daha sonra XII. yzylda Abel ardus tarafndan
inmiti ve Porphyrios' un zerinde yer almaya ve bu ko-
nuyu bir yana atmaya da cesaret edemiyordu; dncesini
deitirmek zorunda kalan Guillaume, bu ok ar bir ko-
nu diyordu, sonra ondan vazgemeye cesaret etti, dersle-
rinin gzden dtn grd; diyalektii tamamen tmel-
ler sorununa dayandrdndan diyalektik dersim yapma ola-
na yok gibiydi artk. Bu durum, retmenliime o denli
byk bir g ve yetke salad ki, bu byk ustann duy-
gusal yandalar ve benim ateli dmanlarm, derslerime
koup gelmek iin onu terkettiler; Guillaume' un ardl bana
onun krssn sunmaya ve byk bir dinleyici, kalabal
ile dinlemeye geldi, bir zamanlar bu salonda onun ve benim
hocamn o denli byk bir parlakl vard ki!
Az bir zaman sonra, diyalektik konusunda rakipsiz ola-
rak egemenlik elde ettim. Kskanlk duygusu Guillaume' u
yle kurutuyordu ve ktlk tohumlar yreinde yle bir
filizleniyordu ki, bunu anlatmak hi de kolay olmayacakt.
Hncnn sebep olduu rpnlar uzun zaman durduramad;
beni dzmece eylerle yenilgiye uratmak iin bir kez daha
aba harcad. Aktan aa savaa girimek iin hibir ne-
den bulamaynca, onun krssn bana veren kiiyi irkin
bir sulamayla iten attrd ve beni baarsz klmak iin
onun yerine bir bakasn koydu; bunun zerine Melun' e d-
nerek, okulunu yeniden kurdum; hi peimi brakma-
yan kskanlk darbeleri aktan aa kendini gstermeye
balad; bir ozann u szlerini kendime rehber edinerek
saygnlk kazandm: Byklk, istein yksekliindedir, rz-
gr ancak yksek doruklara arpar.
13
.
Bir sre sonra, rencilerinin byk ounluunun, din-
darlnn itenliinden kukulanmaya baladklarn ve ona
Paris' i ter kettir meyen ii konusunda artk yksek sesle m-
da yorumlanmtr. Yapt, konu olarak quinque voces'i (cins,
tr, ayrm, zellik, ilinek) alr. Ayrca, Isagoge, fel sefe tari h-
ilerince, Ortaadaki tmeller tartmasnn kayna olarak
da kabul edilir. (B..)
(13) Ovidius, De Remedio Amoris, II, 369.
rldandklarn anlaynca, dernei ve okuluyla birlikte ba-
kentin birka kilometre uzamdaki bir kasabaya tand. Be-
ni rahat brakaca umuduyla, hemen Melun' den Pari s' e
dndm. Fakat benim yerimi hl bir rakiple igal ettiini
grnce, krsy, deta gaspedercesine ehir dna Sainte
-Genevieve Tepesi'ne
14
kurdum. Bu yeni durum zerine Guil-
lame, btn temkinini yitirerek; yerine brakt vekilini
kurtarmak vesilesiyle eski manastrdaki kk derneini ve
rencilerini de yanna alarak hemen Paris' e dnd. Fakat
bunu yapmak istedii srada onu yitirdi. Gerekten bu za-
vallnn Priscianus
15
zerine yapt ve kendisine n kazand-
ran derslerden tr, birka rencisi olmutu. Hocas d-
ner dnmez tm rencilerini yitirdi, okulu elinde tutmak-
tan vazgemek zorunda kald vs az sonra, bu dnyann an
ve hretinden umudunu keserek, manastr yaamna girdi.
Pari s' e dnnden sonra, benim rencilerimin, Guillaume
ve rencileriyle tututuu tartmalarn neler olduunu, ta-
lihin bu rastlantlarda bize hangi baarlar bahettiini, onun
bana nelere mal olduunu, bu olaylar araclyla biliyorsu-
nuz. Ajax' tan
16
daha alakgnll, fakat atak bir duyguyla
unu di yecei m: Bu savan sonucunun ne olduunu ren-
mek isterseniz, dmanm tarafndan hi yenilgiye urama
(14) Sainte Genevi eve Tepesi (Mons Lucotitius), 1211'de Philip
Augustus zamannda kentin bir bl m haline gelmitir.
(15) Priscianus. Bu ad tayan iki yazar vardr: 1. Priscianus
nl gramercidir. .S. VI. yzylda yaamtr. En nl ya-
pt gramer zerine bir incelemedir (Institutiones gramma-
iicae) ve stanbul' da yazmtr. Bu yapt esas olarak Latin
gramerine ilikin bir incelemedir, fakat Latincenin Eski Yu-
nanca ile olan ilgisini gsterir ve Eski Yunancadan akta-
rlan bi rok rnee dikkati eker; tm Ortaa boyunca ve
yakn zamana kadar ok kullanlmtr. 2. Priscianus ise
Lidyal' dr ve Justinianus iin, ruhbilim, fi zyol oj i ve doal
bilimlerin sorunlarna ilikin bir zm denemesi olutur-
mutur. Bu yaptn Johannes Scotus Erigena tarafndan La-
tinceye evrildii sanlmaktadr.
(16) Ovid., Metamorploses, XIII, 89, 90.
dm. Ben hibir ey demi yecei m; olup bitenler bunu size
olduka iyi bir biimde gsterecektir.
Arada geen olaylar ksaca unlard: Benim sevecen
anacm Lucie
17
, Bretagne' ya dnmem iin bask yapt. Ba-
bam Berenger
18
dindar bir kii oldu; aynsn annem de
yapmaya kalkt. Trenin ardndan zellikle tanrbilim -
renmek niyetiyle Fransa' ya dndm. Uzun zamandan beri
tanrbilim dersi veren Guillaume, Chlons metrolopiti ola-
rak nlenmeye balamt; Guillaume, am en yetkin ho-
cas Laon' lu Anselmus' tan
19
ders almt.
te bu saygdeer ihtiyar dinlemeye gittim. Gerek-
ten bu, ustalndan, dahas zeksndan, sahip olduu
nnden dolayyd. Ona bavurulduunda, kukulu bir soru
konusunda ona danldnda, daha kukulu olarak geri d-
nlmekteydi. Bir dinleyicinin gznde, danma srasnda
hi de hayranla deer deildi. Olaanst bir konuma ra-
hatl vard ; ama temeli deersiz ve anlamdan yoksundu.
Alevlendirdii ate, imdi yuvasn deta dumanla doldur-
mutu ve onu hi aydnlatmyordu. Uzaktan sanki iekli
bir aat; etkileyici bir grn vard, yakndan ise, dik-
katle gzlendiinde, ksrd. Meyvesini toplamak iin iyice
yaklatm; grdm ki bu, Tanr tarafndan letlenmi bir
incir aac ya da Lucanus' un u dizelerde Pompeius
20
ile
karlatrd eski bir meeydi. Bu byk bir adn glge-
sinden baka bir ey deildi, verimli bir arazideki byk
bir mee gibi.
(17) Lucia.
(18) Berengarius.
(19) Ansel mus (Anselmus) Lauaunensis (l. 1117). Yaam pek
fazla bilinmemektedir. Zamannn byk bir bl mn Pa-
ris' te geirdii sanlmaktadr. Bec' te Aziz Anselmus' tan ders
ald ileri srlmektedir. Laon' da tanrhilim hocal yap-
mtr. Kardei Ralph ile birlikte burada bir okul kurmu-
tur. Ralph daha ok zgr sanatlarla ilgili dersler vermitir.
Laon' lu Ansel mus dneminin en byk tanrbilmcilerinden
biridir. (B..)
(20) Marcus Annaeus Lucanus, Pharsalia I, 135-6.
Bilinen ey u ki, uzun zaman onun glgesinde etkisiz
kalmayacaktm. Derslerinde giderek kendimi gsterecektim.
rencilerinden bazlar, en sekinleri bu durumdan incin-
milerdi; byle bir hoca iin kltc belirtiydi bu. Bana
kar ok ar bir biimde kendini gsteren kzgnln so-
nucu olarak kallee telkinlerle, onu kskanlktan lgna
evirmeyi baardlar. Bir gn, tartmal bir toplantdan son-
ra, arkadalar arasnda dosta konuuyorduk: Aralarndan
biri, kutsal kitaplarn okunmas konusunda ne dndm
tuzaa drc bir biimde sorunca, sadece fizik
21
okumu
olan ben, bunlarn okunanlar ierisinde en rahatlatclar ol-
duunu, nk ruhumuzun kurtuluu konusunda bizi aydn-
lattklarn, fakat bu bilgili insanlarn ncil' i aklamak ko-
nusunda metnin kendisiyle ve aklama ile hi yetinmeyile-
rine, stelik bir yoruma gereksinim duymalarna ok a-
tm syledim. Bu yant glmsemeyle karland. Ba-
na, byle bir almaya girimek iin kendimi gl ve
atlgan hissedip hissetmediim soruldu. Eer istenirse bunu
denemeye hazr olduumu syledim. O zaman daha ok ba-
rarak ve glerek, Elbette, dediler, buna yrekten raz
oluruz. yleyse, dedim, aratrlp, bana az tannan ve yal-
nz bir tane aklamas olan metin verilsin, meydan oku-
may srdreceim.
Ortaklaa olarak, Hezekiel'in
22
anlalmaz bir vahyini
setiler. Metni aldm ve onlar, ertesi gn aklamam din-
lemek zere gelmeleri iin ardm. Bunun zerine hi de
dinlemek istemediim tlerini bir bir sayarak, byle bir
denemeyi hibir ekilde engellemeyeceklerine ilikin sz ver-
diler; deneyimsizliimi grerek, aklamam bulmam ve
oluturmam iin daha fazla zaman almam istediler. Gcen-
mi bir ekilde, zamana deil zekma gvendiimi belirt-
i l ) J. T. Muckle' un metnine gre fel sefe yaptlar s. 22.
(22) Hezekiel, Eski Ahit' in drt byk peygamberi nden biridir.
Yaklak olarak .. 627-570 yllar arasnda yaamtr. Ya-
hudi dinindeki ruhani ynn lideri durumundadr. (B..)
tim, eer hemen beni dinlemeye gelmezlerse, bu deneme-
dn vazgeeceimi de syledim. Dorusu, ilk dersimde az
kii vard: Kutsal kitaplar konusunda hibir inceleme yap-
mam , bu konular dncesizce ele alm gen bir adam
grmeye gelmeleri onlara gln geliyordu herhalde. Bunun-
la birlikte, beni dinleyenler toplantdan o denli memnun kal-
dlar ki, vgler yadrarak, ayn yntemle aklamalar
srdrmem iin beni ikna ettiler. Olanlar kulaktan kulaa
yaylnca, ilk dersimde bulunmayanlarn hepsi, ikinci ve
nc dersimde notlar alarak, bu derslerin banda syle-
diklerimi yeniden iitebilmek iin ok byk aba harca-
dlar.
Bu baar yal Anselmus' un kskanln alevlendirdi.
Sylediim gibi, baz kt yreklilerin kkrtmalaryla ba-
na kar ceple alarak, tanrbilim dersleri yznden ac ek-
tirmeye balad, tpk bir zamanlar Guillaume' un felsefe iin
yapt gibi.
O zamanlar okulunda, dierleri zerinde stnl olan
iki renci vard. Bunlar, Reims' li Alberic
23
ve Lombardia' l
Lotulphe'du
24
. Bana kar olduka, daha da canlanyorlar ve
kendilerinin en stn olduunu dnyorlard. Sinsiiikleriy-
le zihnim allak bullak olmutu zaten, birok eyi ok ge
anlayabildirt), ihtiyar
25
, krssnde baladm yorumlamala-
r srdrmemi, konu hakknda deneyimsizliimden tr ya-
pabileceim yanllklarn ona yklenebilecei bahanesiyle,
kesinlikle yasak etti.
Bu yeni yasaklama okula yayld, honutsuzluk byk-
t: Kskanln asla apak gstermemiti. Ama mcadele
(23) Reims' li Al beri c, Abel ardus' un Soissons Konsilindeki kar-
tlarndan. Al beri c 1113-14'te Reims' te badiyakos oldu.
(24) Lombardia' l Lotulphe, Soissons Konsilinde Al beri c' l e bi r-
likte Abelardus' un kart olmutur. Reims' te yi ne Al beri c'
le birlikte bir okul ynetmitir. Ancak hakknda pek fazla
bir ey bilinmemektedir.
(25) Laon' lu Anselmus. (B..)
iyiden iyiye belli oluyordu, artk onuruma ynelmiti ve
btn bu zulmler, ikenceler benim nm artrd yalnzca.
Bir sre sonra Pari s' e dndm; beni uzun zamandan
beri aran, bana verilmi olan ve vaktiyle boalttm kr-
sye yeniden ktm; birka yl sreyle sessiz sedasz ora-
da kaldm. Dersler balar balamaz, Laon' da aklamaya
baladm Hezeldel metinlerini yeniden ele alarak alma-
y bitirmeye giritim. Bu dersler o denli ilgi toplad ki, tan-
rbilimcinin baarsnn filozofunkinden daha byk olmas,
vaktiyle grlr ey deildi. Cokunluk, derslerimdeki din-
leyicilerin saysn da oaltyordu; bana hangi stnlkleri
ve onuru saladklarm siz biliyorsunuz: Yalnzca hret
bunu size retmek zorundadr. Fakat mutluluk her zaman
budalalar bbrlendirir; bu dnyann gvenlii, ruhun g-
cn keser ve bedenin ekicilikleri araclyla, ruhtaki sa-
lam yanlar ortadan kaldrr. Bundan byle kendimin yer-
yzndeki tek filozof olduuna inanarak ve artk hibir sal-
drdan korkmayarak, her zaman cinsel konularda byk
bir ekingenlik ierisinde yaam olan ben, duygularm z-
gr brakmaya baladm; bundan byle felsefe ve tanrbilim
yolunda ilerledim ve davranlarmn alaklndan tr filo-
zoflardan ve ermilerden uzaklatm. nk filozoflarn, er-
milerin, Kutsal Kitap' la ilgili derslerin anlalmasna gnl
veren kiilerin byklklerinin, zellikle erdemli olularna
bal olduu kesindir. Gururun ve maddi zevklere dkn-
ln verdii cokuyla kendi kendimi yiyip bitirdim; buna
karn tanrsal g iki hastalm da, ilkin maddi eylere
dknlm, sonra da gururumu iyiletirdi: Bu dknl-
m, onu honut etme aralarndan beni yoksun brakarak;
bilimin bende yaratt gururu da, Ermi Paulus' un, bilim
yrei bbrlendirir
26
sz gereince, zellikle ok beendi-
i m kitabmn yaklarak ortadan kaldrlmasyla beni kk
drerek. Size bu korkun yky anlatmak istiyorum; onu
(26) Paulus: Korintoslulara I. Mektup, 6:2. (B..)
srf sylentiyle deil, olaylarla gzler nne seriliini bilme-
nizi istiyorum; bunu yaparken olay srasn izleyeceim.
ren tccarlarn ahlakszlndan nefret ediyordum;
derslerimin ok emek isteyen hazrl soylu kadnlar toplu-
luuna sk sk gi rmeme frsat vermiyordu; burjuva kadnla-
ryla da hemen hemen hibir ilikim yoktu. Bana dalka-
vukluk eden alnyazs, kendimi ele vermek iin, beni bu
yksekliklerin tepesinden drtecek ve alak davranlar-
la, tanrsal gcn iyiliklerini farketmeyen gururlu kalbin
Tanr karsndaki dev duygusunu da ortadan kaldrtacak.
batan karc bir ara buldu.
Paris' te piskoposluk meclisi yesi Fulbert' in yeeni olan
Heloise
27
adnda bir gen kz vard; Fulbert, sevecenlik duy-
gular ierisinde, vasilii altndaki bu gen kzn eitimini
salamak iin hibir eyi esirgememiti. Heloise, d gr-
n olarak pek fena saylmazd, ama bilgisinin geniliiyle
dier gen kzlardan ok farklyd. Bilgi konusundaki bu s-
tnlk, kadnlarda ok ender rastlanan bir durumdu; bu
zellik gen kzn ekiciliini daha da artryordu: Kralln
her yannda daha imdiden en byk isimdi. Seven kiileri
eken btn zelliklerle bezenmi bu gen kz grnce, onun-
la iliki kurmay tasarladm ve inandm ki hibir ey bunu
baarmaktan daha kolay olmayacaktr. O denli byk bir
nm vard ki, genlik ve gzellik de iin iine girince ne
(27) Heloise' in aile durumuyla ilgili olarak bi rok gr or-
taya atlmtr; bunlardan birine gre, soylu bir aileden
gelmektedir; bir baka gre gre ise, yasad bir ilikiden
dnyaya gelmitir. Ancak bu varsaymlara ilikin kesin bel -
geler yoktur. Abelardus' a yazd mektuplarda, toplumdaki
yeri bakmndan dk durumda olan bir ailenin yesi ol -
duunu ima eder. Paraclet' nin ller listesinde, annesinin
adnn Hersinde olduu yazldr. Babasnn ad bi l i nmemek-
tedir. Days Fulbert' e ilikin bir kayt daha varchr burada.
Hatt onun ad Hubertus diye gemektedir. J. T. Muckle' a
gre bu ad, Fulertus'un bozulmu bi i mi olabilir. Ayr ca
Heloise' in doum tarihi de bilinmemektedir. 1100 ya da 1101'
de doduu ve 1163 ya da 1164'te de ld sanlmaktadr.
olursa olsun, akmla onurlandrdm kadnn beni reddede-
meyeceini dnyordum. Ayrca bu gen kzn, isteklerime
gnll olarak cevap vereceine inanyordum, onun bilgili
olduuna ve renme zevki de olduuna inanyordum; ay-
rydk da stelik, birbirimizin varlndan mektuplarla ha-
berdar olabiliyorduk ancak: Kal em azdan daha gzpek-
tir; bylece tatl syleilerimiz srp gidiyordu. Bu gen
kzn yaratt her duygu, aleviyle beraberliimizi salaya-
cak ve onu kolayca boyun emeye gtrecek gnlk, mahrem
ilikiler kurma frsatn aryordum. Ona ulamak iin, dost-
larmdan bazlarnn araclyla, daysyla balant kurdum;
beni belirleyecei bir cret karlnda okuluma ok yakn
olan evine almas iin daysndan sz aldlar. Neden olarak
da, ev ilerinin almalarma zarar verdiini ve beni ok
masrafa soktuunu ileri srdm. Fulbert, paray seviyordu;
buna bir de yeenine edebiyat alanndaki btn yenilikleri
salamada istekli olduunu ekleyin. Bu iki tutkuyu da doy-
gunlatrmca, hibir zorlukla karlamadan rzasn aldm
ve isteime ulatm: Yal adam bir yandan, onu kasp ka-
vuran agzllne, te yandan yeeninin benim bilgim-
den yararlanaca umuduna boyun edi. Her trl umudun
tesinde, benim bu konudaki dileklerime de cevap verip
dolaysyla akma da hizmet ederek, Heloise' in eitimi ko-
nusunda ok byk ricalarda bulundu ve onu tmyle be-
nim ynetimime brakt; gece gndz demeden, okulun ba-
na brakt tm bo zamanlar onun eitimine adamam ve
hatal olduunda ceza vermekten korkmamam benden rica
etti. Heloise' in doallna hayrandm, aknlm gizleye-
mi yordum: Bu durum tatl bir kuzuyu agzl bir kurta
brakmakt! Onu bana sadece eitmek zere deil, cezalan-
drmak zere de teslim etmek, okamalar etkisiz olduun-
da istemesem bile tehditle ya da dvmeyle stnlk elde
etme frsatn bana vermek, isteklerime her trl izni ver-
mekten baka bir ey miydi? Ama iki ey Fulbert' in zihnin-
den btn alaka kukular uzaklatryordu: Biri, yeeni-
nin dosta sevecenlii, teki de cinsel eilimlerden kendimi
uzak tutma konusundaki nm. Ksacas, ilkin ayn at al-
tnda, sonra gnllerimizle birletik. alma bahanesiyle,
tmyle aka boulduk; akn gerekirdii gizemli sylei-
ler onun isteiydi; dersler de bize bu frsat hazrlyordu za-
ten. Kitaplar ak duruyordu; fakat felsefeden ok ak szleri,
aklamalardan ok pckler dklyordu ortaya; ellerim
kitaplardan ok onun gsnde dolayordu. Ak dnd-
mz srada gzlerimiz metinler zerinde gezinmekten ok
birbirini aryordu. Kukular gidermek iin, kimi zaman,
fkeden ve kzgnlktan deil, ak ve sevecenlikle tatl vu-
rularla dvmeye kadar gtryordum ii. Size daha ne sy-
liyeyim? Ateli bir biimde akn tm evrelerini geirdik;
tutkunun en ince bir biimde dledii her eyi elde ettik.
Ayr ca btn bu sevinler bizim iin yeniydi; onlar co-
kuyla daha da ok uzatyorduk; onlardan vazgeemiyorduk.
Fakat, zevk alma tutkusu beni sardka almay ve okulu-
mu gitgide daha az dnr oldum. Oraya gitmek ya da
orada kalmak bana korkun bir can sknts veriyordu; bir
yorgunluktu da stelik, gecelerim aka, gndzlerim a-
lmaya ayrlmt. Derslerimi artk ilgisizlik ve isteksizlikle
yap yordum; artk yeni bir dnceden sz etmiyordum, bel-
leimden retiyordum hepsini: Eski derslerimi yinelemekle
yetiniyordum sadece ve eer, birka para dize yazmada
yeterli zihin zgrlm olduysa, bunu bana yaptran fel-
sefe deil, akt. Biliyorsunuz bu dizelerin ou birok yere
yayld ve beenen kiilerce de ark haline getirildi.
Zihnimin karkln, saplantsnn ne olduunu farket-
tiklerinde rencilerimin hzn, acs, iniltileri ylesine b-
yk oldu ki; zaten olsa olsa bu durun karsnda znt
duyulabilirdi ancak. Gzle grlen bir ey, stelik de bir
kimsenin onuru ile zel olarak ilgiliyse, artk hi mi hi
gzden kaamaz; bu szlerle Heloise'in daysn anlatmak
istiyorum. Onu endielendirecek epey ey vard ortada, ama
yeeni iin duyduu snrsz sevgiden ve benim de ar
namuslu oluumdan dolay, ilk zamanlar bunlarn zerinde
pek durmamt. Sevilen kiilerin alaka davranlarda bu-
lunabileceine pek kolay inanlmaz; derin bir sevgiyle dop-
dolu olan yrekte kukunun yaratt lekelere yer yoktur.
Ermi Jerme Sabinianus' a yazd mektupta yle der:
Bizler evimizde olup biten felketleri renmede sonuncu
kiiler oluyoruz; stelik kalabaln alay konusu olduklarn-
da da ocuklarmzn ve elerimizin kusurlarnn neler oldu-
unu da pek bilmiyoruz.
28
. Aslnda bakalarndan sonra
renilen ey, her zaman onu renmekle sona erdirilir;
hem, herkese bilinen ey de bir tek kiiden gizli tutula-
maz artk. Birka ay sonra bu durum bizim bamza da
geldi. Byle bir durumun ortaya k bir day iin ne
acyd! Benim iin ne byk bir utan, ne byk bir buna-
lmd! Bu denli krlm bir yrekle Heloise' in talihi iin
inleyip duruyordum! Benim onursuz olduum dncesinin
onun ruhunda ayaklandrd ne byk umutsuzluk dalgala-
ryd bunlar! Her birimiz kendi talihsizliimiz zerine de-
il, dierimizin bana gelenler iin ac ekiyorduk; her bi-
rimiz kendi kadersizlii iin deil, teki iin gzya dk-
yordu. Bedenlerimizin ayrl, gnlmz daha da yakla-
tryordu; her trl doyumdan yoksun akmz, giderek
daha ok alevleniyordu; rezalet dncesi, bizi reza-
lete kar duyarsz hale getiriyordu. Utan duygusu, bizim
iin artk pek bir nem tamyordu; kavumann, bir ara-
da bulunmann verdii haz, ok daha tatlyd. Olan biteni
farkettiklerinde mitolojinin Mars ve Vens
29
hakknda hikye
ettii eyler bizim de bamza gelmiti. Az bir sre sonra
Heloise, anne olacan anlad ve nee dolu taknlklarla
durumu bana yazd. Ayrca yapmak zorunda olduu eyler
hakknda da akl dant. Bir gece, Fulbert' in olmad bir
srada, tasarladmz gibi Heloise' i aldm Bretagne' ya g-
trdm. Astrolabe
30
adn verdii olumuz douncaya kadar
kzkardeimin yannda kald.
(28) PL. (Migne, Patrologia Latina) 22, 1203.
(29) Ovid. Ars Anat. II, 561; Metamor. IV, 169-189.
(30) Astralabe (Astrolabe) bu dnemde Fransa' da zel ad olarak
ok kullanlrd. J. T. Muckle, ocua bu adn niin veri l di -
ini bilmediini syler. Paraclet' te Peter Astrol abe diye bir
kayt vardr. Abel ardus' un l mnden sonra, Heloise, Muh-
terem Petrus' tan, Astral abe iin Paris ya da herhangi bir
Bu ka, Fulbert' i lgna evirmiti. Onun hakknda
bir fikir elde etmek iin bunalmn verdii umutsuzlua ve
acnn verdii fkeye tank olmak gerekiyordu. Bana kar
ne yapabilirdi? Bana hangi tuzaklar kurabilirdi? Henz ne
yapacan bilmiyordu. Beni ldrmek ya da sakat brak-
mak m ? Her eyden nce, Bretagne' da bulunan sevgili
yeeni hakknda akrabalarmn dmanca duygular besleme-
sinden ekiniyordu. zel bir hapse attrmak zere beni ya-
kalamas olanakszd: Saklanyordum nk; yenilmi bir
adam yapabileceine inand her eyi yapmaya; gc l-
snde, her eye cesaret edebilecek bir adamd. Sonunda,
acsnn bykl karsnda duygulanp ihanetlerin en k-
tsym gibi deerlendirilen akmn yaratt hrszlkla
kendimi sulayarak onu bulmaya gittim; yal vard m; olma-
sn istedii her ey iin sz verdi m; bamdan geen olayn,
dnya yaratldndan beri kadnlarn en byk adamlar bi-
le hangi uurumlara ittiini bilenlerde ve akn ne yaman
bir ey olduunu yeni denemi olanlarda hi de aknlk
verici olmadn ileri srdm. Onu daha da yattrmak ama-
cyla umduunun tesinde hogrl davrandm. hretime
zarar vermemesi iin gizli kalmas kouluyla, batan kar-
dm Heloise' le evleneceimi syledim. Kabul etti, sz ver-
di ve kendisinden rica ettiim barma pckleriyle dost
olduumuzu perinledi.
Sevgilimi geri getirmek ve onunla evlenmek zere he-
men Bretagne' ya dndm. Ancak Heloise aldm karar be-
enmedi ; daysn izlemekten beni caydrmak iin iki ne-
den ileri srd: nce iin tehlikesi, sonra da uram ol-
duum onursuzluk
31
. Hibir iyi davran daysn yattrma-
yacakt, gidiat bunu gsteriyordu. Benim hretimi ortadan
kaldran, zarara sokan bir evlilikten hangi ann, erefin do-
yeri n piskoposluundan, denek salamasn ister. Petrus da
bunu salamaya alacam syler.
(31) E. Gilson, Abelard et Heloise, Librairie Philosophique, J.
Vrin, Paris, 1978 adl yaptnda bu konuyu ayrntlaryla i n-
celer. (B..)
acan sorup duruyordu. Sonra kimsenin kendisinden byle
bir kefareti istemeye hakk yoktu, o denli byk bir co-
kuyla sevgilisine gnln kaptrmt ki! Bamda hangi
beddualar dnenip duruyordu! Hangi hakszlk bu evlilii
Kilise' ye gtrecekti! Felsefe uruna ne ok gzya dk-
mt! Bir erkei sevmenin uygunsuzluu ve acs nelere
mal olacakt, hatt doann tm dnya iin yaratt byle
bir insan, bir kadna kul kle olmu ve erefsiz bir boyun-
durua girmiti! Bu birlii, benim iin bir yk ve utanm
gibi deerlendirerek reddetti. Ayn zamanda bana evliliin
aalklarn ve glklerini gsterdi; Paulus, bu glk-
lerden saknma konusunda bizi yreklendiriyor ve yle di-
yordu: Bir kadndan kurtuldun mu artk bakasn arama.
Erkek iin evlenmek hi de gnah ilemek deildir; kadn
iin de artk evlenmek gnah ilemek deildir. Buna kar-
n, onlar beden skntlarna katlanm olacaklardr ite
ben sizi bundan korumak istiyorum.. Daha aada da yle
diyor: Ben sizin tasasz olmanz istiyorum.
32
. Havari' nin
dne, ermilerin de, evliliin olumsuz yanlar hakkndaki
uyarlarna uymasam bile, hi olmazsa filozoflar dinlemek ve
bu konuda kendileri iin ya da kendileri tarafndan yazlm
olan szleri gznnde bulundurmam gerektiini sylyor-
du Heloise. Bizi durdurmak iin ermiler, bu uyarlar sk
sk yapmaktaydlar. yle devam ediyordu Heloise: ite
tank Ermi Jerome' la ilgili u pasaj Jovinianus' a Kar
I. Kitap Theophrastos evlilik dmanlarnn hogrszlk-
lerini ve bu konudaki srekli endielerini ayrntl olarak
dile getirdikten sonra en inandrc kantlarla bilge kiinin
evlenmemesi gerektiini ileri srer ve u gzlemle felsefe-
nin tlerini talandrr deta: Theophrastos' ta byle bir
kant bulmaktan tr armayacak olan Hristiyan hangi-
sidir?
33
. Ayn kitapta Ermi Jerme' un Cicero rneini ver-
diini de sylyordu. Heloise; Terentia' dan boandktan sonra
Hirtius tarafndan kzkardeiyle evlenmeye zorlanan Cicero, bu
(32) Korintoslulara I. Mektup, 7:27-28, 32.
(33) 47. Blm, PL. 23, 289 A.
evlilii ayn anda hem bir kadna hem de felsefeye zen gstere-
meyeceini syleyerek aka reddeder. zen gstermek de-
miyor, sadece unu da ekliyordu: Felsefe almalarn sallan-
tda brakabilecek hibir ey yapmak istemiyordu.
34
. Fakat, di-
ye devam ediyordu Heloise, bir kadnn felsefe almalarna
getirdii engellerden yalnzca sz etmiyoruz, stelik yasal bir
balln sizi iine sokaca durumu iyice dnn. Okul a-
lmalaryla ev grlts, alma masasyla, beik, bir ki-
tap, tablet ya da bir kalem arasnda nasl bir iliki olabi-
lir? Kutsal Kitap' la ilgili derin dnmelere ya da felsefe-
ye kendini vermi bir adam, yeni domu bir bebein yay-
garalarna, onu uyutan stannenin ninnilerine, gidip gelen
konuklara, evdeki teki kadn ve erkeklere, ard arkas ke-
silmeyen kokulara, bebein pisliklerine katlanabilir mi? Ken-
dilerine ait saraylarda ve geni evlerde oturduklar, as-
la para hesabna dmedikleri ve gnlk kayglar olmad
iin zenginlerin btn bu ileri gayet iyi yaptklarn syle-
yeceksiniz kukusuz, bu byle. Fakat, filozoflarn durumu
zenginlerin durumuyla ayn deildir; talih peinde koanlar
ya da yaamlar sadece bu dnyann nimetleriyle ilgili olan-
lar hibir zaman Kutsal Kitap' incelemekle uramazlar ya
da felsefeye balanmazlar. Gemi zamann filozoflarna
yle bir bakalm; bu dnyay kmseyerek ondan kaan,
terkeden bu filozoflar her trl hazz kendilerine yasak et-
miler ve yalnzca felsefenin sinesinde rahata ermilerdir.
te onlardan biri olan byk Seneca, Lucilius' a yazd mek-
tuplarnda yle diyor: Felsefeye kendini adamak gerekir;
bu yitip gitmi zamanlarda olacak i deildir: Felsefeye ta-
mamen balanabilmek iin her eyi bir yana atmak ge-
rekir; ona asla az bir zaman verilmemelidir. Bir an iin
felsefeyi bir yana brakmak, ondan hemen hemen vazge-
mek demektir. Her ara veri, ondan alnacak verimi azaltr.
Dier uralara kar direnmeli; onlarn alann genilet-
mek yerine, tam tersine onlardan kanmaldr.
35
. Gerek-
(34) a.g.y. 291 AB.
(35) Epist., LXIII, 3.
ten kei adna layk kiilerin Tanr nazarnda benimsedik-
lerini, tm sekin filozoflar felsefe sevgisiyle yaptlar. B-
tn halk topluluklarnda, oktanrclarda, Hristiyan ya da
Yahudilerde, her zaman halkn stnde olan, inanla ya
da trelerin etkisiyle yetien, kendini cinsel duygulara kar-
koruma zellii ile kalabalktan esiz bir arballkla
ayrlan insanlara rastlanmtr. Eskiada Yahudi'lerde ya-
say gznnde tutarak Efendinin hizmetine kendini adayan
Nezirler
36
, peygamber oullar, Ermi Jerome' un
37
tankl-
na gre, Eski Ahit'in kei olarak bize gsterdii Elia
ve Eliaya' nm mritleri
38
ite byle kiilerdir. Daha sonra-
lar Josephus' un Antiquities'inin
39
on sekizinci kitabnda Fe-
risi' ler, Saduki'ler ve Essenliler diye e ayrd felsefenin
mezhebi de byledir. Bizde havarilerin rneini izleyerek or-
tak olarak yaayan ya da Vaftizci Yahya'nn
40
yalnz ve ilkel
yaamn rnek alan keiler de bunlar gibidir. Nihayet din-
sizlerle, filozoflar da byledir; nk szcn etimolojisi-
nin ve ermilerin bize gsterdii gibi bilgelik ya da felsefe
ad, eitli bilgilerin elde edilmesinden ok yaama biimi-
nin etin oluuna verilmektedir; Augustinus da felsefe mez-
hepleri arasndaki farklar gznne serdii Tanr Devleti'
nin sekizinci kitabnda yle der: Eski talya okulu, felse-
feye adn veren kurucusu Samos' lu Pythagoras' gznnde
bulunduruyordu: vgye deer bir yaama biimiyle teki
insanlar zerinde stnlk elde edenler bilge diye adland-
rlrd; gnlerden bir gn mesleinin ne olduu sorulunca
filozof olduu cevabn verdi, yani mrit ya da bilgelik dos-
tu; bilgelik meslei onur olmadan yaplamazd.
41
. Baka-
lar zerinde vgye deer yaama biimiyle stnlk elde
edenler deyimi aka paganlardaki bilge kiileri, yani fi-
(36) Saylar, 6:21; Hkimler, 16:17; Amos; 2:11.
(37) PL. 22, 583.
(38) IV. Krallar, 6:1.
(39) XVIII, 1, 11.
(40) Markos, 1:2 ve devam.
(41) VIII, 2.
32
lozoflar kastediyor. Bu ad, bilgili olularndan ok, hal ve
tavrlarna borluydular. Yaama biimindeki, hal ve ta-
vrdaki bilgelie gelince, bu konuda kant gstermeye al-
mayaca m; Minerva' ya ders veriyormu gibi grnmek
istemem. Ama laik kiiler ve paganlar hibir dinsel istee
balanmakszm byle yaadlar; piskoposluk kurulu yesi
ve papaz aday olan sizler aalatc duygular kutsal g-
revlere ye tutar msnz? Kharybdis
42
uurumuna kendini-
zi atar msnz? Her trl rezillie meydan okuyarak, utan
verici dipsiz uurumlara kendinizi brakr msnz? Papazlk
grevlerinizi hesaba katmyorsanz, hi olmazsa, filozofun
saygnln korumaya zen gsteriniz. Tanr' nm onurunu
ayaklar altna alrsanz, hi olmazsa onur duygusu utanmaz-
lnza bir snr koysun. Sokrates' in evlenmi olduunu ve
bundan dolay da byk bir znt duyduunu anmsayn;
iledii bu hatann cezasn felsefede dedi; onun rnei insan-
larn daha temkinli olmalarn salad. Bu, Jovinianus' a Kar-
' nn ilk kitabnda Sokrates hakknda yazan Ermi Jerome'
un gznden kamad : Bir gn Sokrates, Xantippos' un ya-
drd svglere kafa tutmak isteyince, pis bir suyun ba-
ndan aa dkldn anlad ve slak kafasn silerek
yle dedi: 'Bu gk grltsnn yamurdan ileri geldii-
ni ok iyi biliyorum.'
43
. Sonunda kendi adna da konuarak
onu Pari s' e sevgili ad altnda gtrmenin benim iin ne
denli sakncal olacam gsterdi; benim ynmden son de-
rece onur verici olan sevgili unvan, beni evlilik balaryla
zincire vurmak iin deil, sevecenliin verdii tatllkla ko-
rumak isteyen Heloise iin de e unvanndan daha kutsal-
d; geici ayrlklarmzn, ender olduu lde tatl da olan
yeniden birleme frsatlar yarattn sylyordu. Ancak
beni caydrmak iin harcad tm abalarn deliliin kar-
snda yenik dtn grnce ve benimle artk arpma-
ya cesaret edemeyince hkrk ve gzyalar arasnda sz-
(42) Yunan mitoloj isinde ad geen bir deniz canavar. (B.-)
(43) PL. 23, 291. BC
33 BM 3
lerine yle son verdi: Eer birbirimizi yitirmek istiyorsak,
yaplacak ey, akmzn byklne eit olan bir acya ha-
zrlanmaktr. Herkes bu acy rendi ve Heloise peygam-
berlere zg anlama gcnn klar oldu deta.
Bunun zerine kk ocuumuzu kzkardeime emanet
edip gizlice Pari s' e dndk. Birka gn sonra, kilisede d-
n ncesini kutlamak zere bir gece geirdikten sonra, sa-
baha kar, Heloise' in days, onun arkadalar ve bizim ar-
kadalarmzn huzurunda nikh duasn yaptk. Sonra giz-
lice kendi taraflarmza ekildik ve gizli birlikteliimizi sa-
lamak zere ancak ender aralklarla herkesten kama ka-
ma bulutuk.
Fakat, Fulbert ve adamlar uradklar hakaretin c-
n almak iin evliliimizi aklamaya ve bana ettikleri ye-
mini bozmaya kalktlar. Heloise ise her eyi kesin bir dil-
le inkr etti ve bundan daha yalan hibir eyin olamayaca-
n aka belirtti. Kzgn Fulbert, kt davranlarla He-
loise' i ileden kard. Olan biteni renince onu Paris ya-
knlarndaki Argenteuil rahibeler manastrna gnderdi m;
zaten gen kzken de orada eitilmi ve yetitirilmiti; r-
tnme dnda, manastr yaamna uygun dinsel giysiler al-
drdm. Bu haber zerine days ve ebeveynleri, akrabalar
benim kendileriyle oyun oynadm ve Heioise' i bamdan
atmak iin manastra kapadm dndler. yice fkele-
nip aralarnda anlatlar ve bir gece evimde, sessiz sakin
odamda dinlendiim bir srada para vaadiyle kandrlan hiz-
metkrlarmdan biri, onlar ieri alnca, son derece vahi
ve iren bir alma yolunu setiler; yle bir alma ki,
herkesi artt: Bedenimin, onlarn cann skan eyleri yap-
t blmlerini kestiler ve kap gittiler. Kendilerine engel
olmaya alan iki kiinin de gzlerini oyup, reme organ-
larm yok ettiler. Bu ii yapanlardan biri benim zel hiz-
metlimdi; klelii, ihanete dnmt.
Ertesi sabah, btn kent halk evimin evresinde top-
land. Beni bile bezdiren szlanlarn, barp armalar-
n, brakp koyuverdikleri alaylarn ve aknlklarn an-
latmak ok zor ve olanakszd. zellikle papazlar ve ren-
ilerimin ou alama ve szlanmalaryla bana byk ac
ektiriyorlard. Kendi strabmdan ok onlarn acmalar
beni kahrediyordu; bir yerimin kesilmesinin verdii acdan
ok, utan duyuyordum. Binlerce dnce kafamda dolanp
duruyordu: Daha biraz ncesine kadar eritiim an eref
ne bykt, bir anda ne byk bir kolaylkla yklp gitti
hepsi! Gnahkr bedenimin bir blmyle beni cezaland-
ran Tanr' nm karar ne doruydu! hanete ihanetle karlk
veren Fulbert' in misillemesi ne kadar haklyd! Dmanla-
rmda hakllklarndan dolay ne byk bir cokunluk var-
d! Beni cezalandran teselli edilemez darbe, yaknlarmn
ve dostlarmn ruhunda ne byk bir strap meydana geti-
riyordu! Ei benzeri olmayan bu alaklk yks ne byk
bir hzla her yana yaylacakt! imdi nereye gitmeli? Halka
nasl grnmeli? Herkes tarafndan parmakla gsteriliyor,
yaplan konumalarla yaralanyor, herkes iin korkun bir
grnt oluturuyordum. Beni asl ykan, yasann anlamna
gre, idi edilmi olanlarn Tanr nazarnda tiksinti veren
varlklar olduu; erkeklik organlar incitilen bu durumdaki
erkeklere, iren insanlar gibi Kilise'nin eiinden adm at-
trlmad dncesiydi; sakatlanm hayvanlar da kur-
ban trenlerinden uzaklatrlrd. Levililer der ki: re-
me organlar burulmu, ezilmi, kesilmi ya da yokedilmi
hibir hayvan Tanr' ya sunulmayacaktr.. Tesniye' de der
ki: Erkeklik organlar ezilmi ya da koparlm bir hadm,
kiliseye giremez.
44
. Umutsuzluk ve utan ierisinde itiraf
edeyim ki, beni bir manastrn glgesine eken, eilimim-
den ok, utanma duygusu oldu. Tam bir zveriyle kurallarm
izleyen Heloise de artk rtnm ve bir manastra girmiti.
Her ikimiz de ayn srada dinsel giysilere hrndk:
Ben, Saint-Denis
45
manastrnda; o ise yukarda szn etti-
i m Argenteuil rahibeler evinde. Dayanlmaz bir ikence gi-
(44) Levililer, 22:24; Tesniye, 23:1.
(45) Paris' teki nl Saint-Denis Manastr.
bi olan manastr dzeninin boyunduruunda genliinin
yok edilmek istendiini anmsyorum; talihi iin b-
yk ac duyuluyordu. Kamay bir yana brakarak gzya-
lar ve hkrklar arasnda Cornelia'nn iniltisini cevapla-
makla yetindi: Oh! Benim soylu kocam! Evliliin bu
hale gelmesi iin ne yapt ki! Bu denli yce bir ba stnde
benim varlmn byle bir hakk var myd? Ben bir cani-
yim, mutsuzluuna yol amak iin mi evlendim seninle!
Layk olduum cezay sen bir gnah deme olarak kabul
et.
4l
. te bu szleri syleyerek sunaa doru yrd, pis-
koposun elinden kutsal rty ald ve herkesin nnde ma-
nastr yeminini etti.
Yaral ar m yeni yeni iyilemeye balamt; kalabala
karnca papazlar dualaryla beni ve barahibimizi iyice
yordular; para ve n kazanmak uruna yaptklarm, imdi
de Tanr uruna yapmam istiyorlard. Efendimizin bana
bahettii yetenei byk bir dikkatle kullanmam istedikleri-
ni de belirtiyorlard. Ayrca, zenginlerle hibir ekilde u-
ramamam, kendimi yoksullarn eitimine adamam gerek-
tiini ileri sryorlard. Kendimi tanmadm, eer Tanr'
nn eli bana dokunmu olsayd, bunun, bedenimin ve iin-
de yaadmz an ekiciliklerinden kurtulmam salaya-
bileceini sylyorlard; kendimi, asl Tanr felsefesini kur-
mak zere dnya felsefesi ve edebiyat almalarna vere-
bilirdim. Oysa ekildiim manastr gnlk yaamn dzen-
sizlikleri iinde boulup gitmiti. zellikle barahip unva-
nndan ok, herkesin bildii alakl ve kt davranlary-
la dier insanlarn yannda birinci geliyordu deta. Bazan
ayr bazan da herkesin nnde aka yaplan uygunsuz dav-
ranlara birok kez kar ktm; ite bu nedenle de her-
kesin nazarnda ekilmez ve dayanlmaz bir kii olmutum;
hatt arkadalarmn her gn yineledikleri yalvarp yakar-
malarn etkisinde kalanlar, beni bir yana atmak iin bu
(46) Lucanus, Pharsalia VIII, 94.
frsat ganimet bildiler. rencilerin srekli kkrtmalaryla
ezilerek; barahibin, frerlerin de her eyime karmala-
rna boyun eerek, retmenlik alkanlklarm yeniden ka-
zanmak zere bir manastra ekildim. Dinleyiciler ylesine
hcum etti ki, ne onlar oturtacak yer ne de besleyecek
toprak vard. Burada, kendimi, karakterime de uygun Ala-
rak zellikle tanrbilim retmenliine verdi m; ancak ben-
den istenen ve benim de alk olduum laik sanatlarla u-
ramaktan tmyle vazgemedi m. Kilise Babalar tarihinin
Hristiyan filozoflarnn en by Origenes' e atfettikleri yn-
teme gre, gerek felsefe almalarnda bir eit felsefi
zevkle dinleyicileri cezbetmek iin dind sanatlar bir yem
gibi kullanyordum. Tanr bana, kutsal kitaplarn konusun-
dan ok dind kitaplarn konusuna uygunmu gibi grn-
yordu; henz daha iki dersle dinleyicilerimin says artmak-
ta geci kmedi ; bakalarnn dinleyicileri azalyor ve hocala-
rn bana kar olan dmanl da artyordu. Hepsi beni
gzden drmeye alyordu; fakat zellikle iki kii bana
kar kmada uzak oluumdan yararlanyordu; nk ma-
nastr mesleinin amacna, profan kitaplarn incelemeye a-
lmaktan daha kart bir ey olamazd ve bir tanrbilim-
cinin yardm olmadan tanrbilim krssne kmakta da
kendini beenmilik vard. Amalar retmenlik yapmam
yasaklamakt; piskoposlarn, arveklerin, barahiplerin, k-
sacas kilise dzeninde bir yeri olan herkesin dikkatini dur-
madan bu konuya ekiyorlard.
Benzetmeler yoluyla inancmzn temel ilkelerini tart-
maya kendimi verdiim; benden insani ve felsefi kantlamalar
isteyen ve kendilerine sylevden ok kantlamalarn gerekli
olduu rencilerime hizmet etmek amacyla Kutsal l eme
konusunda bir inceleme yaptm dorudur. Gerekten de
renciler, bo szlere gereksinimleri olmadn, ancak an-
lalabilir eylere inamlabileceini; kendilerine seslenilen ki-
ilerin deil anlatann bile anlamad eyleri bakalarna
tlemenin gln olduunu, Tanr' mn krleri yneten kr-
leri mahkm ettiini de sylyorlard. Yaplan inceleme g-
rld, okundu ve genel olarak da beenildi; nk bu
konuda ak kalan btn noktalara cevap verir nitelikteydi.
Yce bir gl olan bu noktalarn ne denli ar olduu
kabul ediliyor ve zme hayran kalnyordu. fkeli rakip-
lerim bana kar bir konsil topladlar
47
. Balarnda Alberic
ve Lotuphle adnda iki klavuz vard; bunlar ortak hocala-
rmz Guillaume ve Anselmus' un lmnden beri mirasla-
rn elde etmek ve kendi balarna her eye egemen olmak
iin can atyorlard. Reims' teki iki okul da ellerindeydi; dur-
madan yineledikleri szleriyle, Arvek Raoul' a, Praenes-
te
48
piskoposu olan ve o sralarda Fransa' daki Soissons ken-
tinde konsil denen bir tr meclisi toplamak zere papann
elisi olan Conan' armas iin ve leme (Trinitas) hak-
knda yazm olduum nl yaptm onlara gtrmek zere
beni de armas iin telkinde bulundular. Olaylar ite by-
le geliti. ki rakibim de bana, din adamlar ve halk nn-
de yle bir kara alyorlard ki, hemen Soissons' a gitmeliy-
di m; toplanan halk, beni ve yandalarm, Tanr' mn var-
olduunu rettiim ve yaydm bahanesiyle taa tuttu.
Onlar, buna inandrlmt. Oraya varr varmaz hemen el-
iyi bulmaya gittim; inan ilkelerini bir yana iten herhangi
bir ey yazdysam, retimi deitirmeye ya da onarmaya
hazr olduumu belirterek; kitabm, incelemesi ve yargya
varmas iin kendisine braktm. Papaln elisi, beni su-
layanlarn yargsna sunulmak zere, kitab derhal Arvek' e
ve iki rakibime gtrmemi emretti; artk dmanlarmz
yarglarmzdr
49
kutsal sz benim iindi sanki. Bunlar ki-
tabn yapraklarn evirip, stelik inceden inceye yoklayp,
yarglama srasnda bana kar gstermeye cesaret edebile-
cekleri hibir ey bulamaynca, konsil bitiminde beni arp-
trmak istedikleri mahkmiyeti ertelediler. Ben ise konsil-
den nceki tm zamanm yazlarmdaki Katolik inancn
(47) Bu konsil Soissons Konsili adn tar ve 1121'de toplanr.
Abelardus' un Theologia Summi Bon adl yapt bu konsi l de
yasaklanr. (B..)
(48) Civitas Praenestina, Latium' da eski bir talyan kenti. (B..)
(49) Tesniye, 32:31.
temellerini halk nnde aklamakla geirdim ve dinleyici-
lerimin hepsi yorumlamalarm, anlamn byk bir hayran-
lkla gklere kardlar. Bu gsteriye tank olan kilise ve
halk yle demeye balad: O imdi herkesin nnde konu-
uyor; onun aleyhine toplanaca sylenen konsil sona eri-
yor; yarglar acaba hatann ondan ok kendilerinde oldu-
unu anlamlar m d r? Bu szler rakiplerimin fkesini her
gn biraz daha artryordu. Beni tuzaa drme isteiyle
yanp tutuan Alberic, bir gn rencilerinden birkayla zi-
yaretime geldi. Birka nezaket sznden sonra, kitabmda,
onu artan bir blmn dikkatini ektiini syledi: Tanr'
y meydana getirmi olan Tanr' y, bir olan Tanr' v, Tanr'nn
kendi kendisini meydana getirmi olduunu nasl yadsyabi-
lirdim? sterseniz hemen imdi, bu sav akla uygun ola-
rak kantlayabileceimi size gstereyim, dedim. Bu konu-
da, duygularmz ve insani aklmz hi hesaba katmyo-
ruz; sadece yetkenin sylediklerini biliyoruz yantn verdi.
Sayfay evirdiinizde yetkeyi orada bulacaksnz. dedim.
stelik kitap elimizin altndayd. yice bildiim, ancak onun
gznden kaan ya da grmek istemedii blm yeniden
ele aldm; nk o, bana zarar dokunacak eyleri aramak-
tayd kitabmda. Tanr' nn istenci kendim gsterdi ve arad-
m hemen buldum. Bu Augustinus'un l eme (Trinitas)
konusundaki birinci kitabndan bir alntyd: Cisimsel ya
da tinsel olsun hibir varlk kendini yaratamayacandan ve
Tanr iin de durum byle olduundan, Tanr' da kendi ken-
dini yaratm olma gcnn olduunu varsayan kimse as-
lnda aldanmaktadr; mutlak olarak kendi kendini yaratan
hibir ey yoktur.
50
.
Bu alntnn okunmas zerine, Alberic' in orada bulunan
btn rencileri aknlktan kzardlar: Hepsi iyice anla-
lyor. dedi Alberic. Fakat, diye sze baladm, bu yeni
bir dnce deildir; zaten u an iin bir nemi de yoktur,
nk sizin istediiniz szler; anlamlar deil. Ayrca unu
(50) Augustinus, Trinitas I. Kitap. PL. 42.820.
da ekledim szlerime; eer bir anlam elde etmek ve bu
da bir nedene balanmak isteniyorsa, babann ayn zaman-
da kendi z olu da olduunu ileri srenlerin sapknla d-
tn kendi szleriyle ona gstermeye ve kantlamaya ha-
zrdm. Bu szler zerine fkeden deli gibi oldu, beni ne
kantlamalarmn ne de dayandm yetkelerin kurtaramaya-
can syleyerek tehditler savurmaya balad. Hemen e-
kip gitti. Konsilin ertesi gn, oturumun almasndan nce
eli ve arvek, rakiplerim ve dier baz kiilerle toplan-
tnn asl nedeni olan ben ve kitabm konusunda verilecek
karar iin uzun bir konuma yaptlar. Ne benim szlerim
ne de gzlerimin nndeki kitap onlara sulamalar iin hi-
bir ipucu vermediinden, uzun bir sessizlik oldu ve dee-
rimi alaltmaya abalayanlarn gziipeklikleri giderek azal-
d; krssnn neminden ve ermilik mertebesindeki nn-
den tr, bakalar zerinde stnl olan Chartres pisko-
posu Geoffroi
51
unlar syledi: imdi burada bulunan bay-
lar, hepiniz biliyorsunuz ki, bir insann tm bilgisi ve ken-
disini verdii btn almalardaki stnl, ona birok
sadk yanda salar; ustalarnn nn ve bizim nmz
de ortadan kaldrr; duygularm ancak yle anlatabilirim:
Onun enginlii, kollarn bir denizden tekine uzatr. Ken-
disini dinlemeden verilecek bir mahkmiyetin arlnn on-
da ne byk bir etki yapacan anladysanz, henz d-
nemediim mahkmiyeti gerekten tm insanlar yaralaya-
caktr; zellikle sulanan yazsnda apak bir saldrya ben-
zeyen hibir ey gremediimizde, artk o kendi savunma-
sn kendisi yapmak isteyen biri olacaktr. Ermi Jerme'
un szleriyle yle denecektir
52
: Grnen g kskan kiile-
rin ilgisini eker, yldrm da yksek tepelerin ekmesi gibi
53
.
nannz ki bu adama kar taknlan korkun tavrlar,
onun nn artrmaktan baka bir sonu vermeyecektir ve
halkn kt yrekliliinden doan sulama, bundan byle
(51) 1116'dan 1149'a dein Chartres' m papaz olmutur.
(52) PL. 23, 983 B.
(53) Horatius, Carmina, II, 167.
yarglara, sulamalarnda hakszlk yaptrmasn. nk,
yanl bir ses hemen rtbas edilir ve yaamn ikinci dne-
mi birincisinin zerinde yer alr der ayn hoca. Ama siz
kurallara uygun olarak ona kar dava amak isterseniz,
ister retmenlii, ister kitab sz konusu olsun, ister ona
sorulsun ve ister yanln itiraf etmek iin herhangi bir e-
kilde sktrlm olsun, ya da susmaya zorlansn, Efendi-
mizi kurtarmak isteyen Nikodimos' un gzel sz yleydi:
Yasalarmz ne zamandan beri bir adam dinlemeden ve
yapt eyi kantlamadan yarglamaktadr?
54
.
Bu szler zerine rakiplerim mrldanmaya, barp ar-
maya baladlar. Bu bilge meclis bizi, kantlar ve sofizmas
her yerde zafer kazanan bu ok konuan adama kar savaa
sokturacak! Bu durum aslnda Jesus ile savaa girmekten
bile daha zordu ve buna ramen Nikodimos yarglar, ya-
sann anlamna gre onu dinlemeye aryordu. nerisini
kabul ettiremeyince Geoffroi, fkelerini dizginlemek iin, bu
denli nemli bir konuda burada bulunan az sayda kiinin
yeterli olamayacan ve sorunun daha geni bir aratrma-
y gerektirdiini bildirdi; onun dncesi benim barahipli-
i mdi ; beni alp manastrma, Saint-Denis manastrna g-
trd. Oraya, tam anlamyla yaplacak bir incelemeden son-
ra alnacak karar bir hkme balayacak aydn kiiler a-
rlacakt. Bu son nergeyi nce eli, sonra da tekiler onay-
lad. Birka dakika sonra, meclise girmeden nce byk
ayini yapmak zere ayaa kalkt ve alman kararn sonu-
cunu orada beklemek zere manastra dnmem konusunda
verilen izni Geoffroi araclyla bana bildirdi. Bunun
zerine, dava piskoposluklarnn dnda olduu takdirde ora-
da bulunamayacaklarn, her eyi yitirdiklerini dnen ve
varlan yargya pek inanmayan dmanlar, arveki, bu
davann baka bir yarg kuruluna verilmesinin kendisi iin
byk bir utan olacana, stelik beni oraya brakmakla
kama tehlikesinin de varolacana inandrdlar. Derhal pa-
(54) Yuhanra, 7:51.
paln elisini bulup dncesini deitirttiler ve ona ra-
men, eliyi kitabm incelemeden mahkm etmeye halkn
gz nnde yaktrmaya, benim de gzden uzak bir manas-
trda srekli hapis cezasna arptrlmam ilan etmeye ikna
ettiler. Kitabmn cezaya arptr iliim hakl karmak iin
dmanlarm, Papa' nn ve Kilise' nin izni olmadan kopya
etmek zere kitab birok kiiye vermemi n ve halk nnde
okumaya cesaret etmi olmamn yeterli neden olduunu ve
byle bir rnei gzler nne sermenin gelecekte de inan
iin ok byk bir yarar salayacan ileri sryorlard.
Papann elisi bu konuda gerekli bilgiye sahip deildi henz;
her konuda arvek tarafndan ynetiliyordu; arveki y-
neten de dmanlarmd. evrilen dolaplarn sonucu ortaya
knca, Chlons papaz bu apak duruma tatllkla cevap
vermem konusunda beni ikna ederek uyarda bulundu. O
denli belirli olan bu son durumun onlarn aleyhine benim
de lehime olacan sylyordu; manastrdaki hapis cezasna
gelince, ondan yana korkusu yoktu, nk papann elisi bu
konuda zorlanmt; yola ktktan hemen sonra bana z-
grlm vermeyi unutmayacan sylyordu. Gzyalar
benimkilere kararak, elden geldiince beni teselliye aba-
lad.
Konsile arlr arlmaz hemen gittim; tartmadan,
incelenmeden, kitabm kendi ellerimle atee atmaya zorlan-
dm. Bozulmas bile gerekli grlmeyen bir sessizlik iin-
de yanp gitti; ite bu srada hasmlarmdan biri Tanr Baba'
nn tek snrsz olduuna ilikin cmlenin yazl olduunu
yavaa mrldand. Papaz yksek sesle bard ve bunun
mmkn olmadn, bir ocuun bile byle bir yanla d-
meyeceini syledi; nk ortak inan snrsz varln
varolduunu savunur ve bunu aka syler. Okullardan bir
hoca, Thierry
55
buna Athanasius'un
56
u szyle alayl
(55) Chartres' l Thierry.
(56) O. Greard' m metninde Ambrosi us olarak gei yor; J. T.
Muckle ise Athanasius diyor. (B..)
bir biimde karlk verdi: Buna ramen snrsz g
yoktur, sadece bir tane snrsz g vardr. Fakat papaz,
onu azarlamak ve sanki ar bir su ilemi gibi durdurmak
istedi; ancak Thierry ekinmeden ona kar kafa tuttu ve
Daniel' in szleriyle haykrd: srail' in lgn oullar, ger-
ei kantlamadan srail' in olunu mahkm ettiniz. naf
retisi uruna ve yanl dzeltmek zere yarglayan siz,
yeniden yarglamaya dnn ve asl yargc yarglayn; yar-
glamak gerektiinde o kendini kendi azyla mahkm ede-
cektir. tham edilen masumluk bugn, tanrsal balamay-
la ortaya karlmt. Onu, bir zamanlar uan (Suzan)
gibi hatal sulayclardan kurtarn.
57
. Bunun zerine ayaa
kalkan ve o ann gerei dile getirdiklerini biraz deitiren
arvek, u szlerle elinin dncesini dorulad: Herhal-
de efendim, Tanr tek snrsz gtr. Bu dogmay bir yana
iten herkes aka doru yolun da dna km demektir
ve dinlemeye deer deildir: Buna karn, eer isterseniz,
bu dncelerin onanmas ya da onanmamas iin inancn
halkn nnde aa karmas iyi olacaktr. Kendime zg
bir biimde, ayrntl olarak aklama yapma niyetiyle, inan-
cm gzler nne serebilmek ve itiraflarda bulunmak iin
ayaa kalktmda, hasmlarm, Athanasius' un rneini sy-
lemekten baka bir eye gereksinmem olmadn dile getir-
diler: Bu ise, kk bir ocuun bile, benden daha iyi ya-
pabilecei bir eydi. Bilgisizliimi bahane etmek olanaksz
olduundan, okumam iin yazl metni getirdiler, sanki onu
tanmyormuum gibi hkrklar, i ekiler ve gzyalar
iinde gcmn yettiince okumaya abaladm. Sonra da,
orada bulunan Saint-Medard'n
58
barahibine bir sulu gibi
teslim olarak, bir hapishaneye benzeyen manastrma deta
srklendim; zaten konsil de hemen dald.
Manastrn, orada kalmak zere gittiime inanan ba-
rahibi ve keileri sevin gsterileriyle karladlar beni ve
(57) Daniel, 13:48-49.
(58) Sanctus Medardus.
seni, Ah \ U\ U
ham e t A V V \
y k l i ) H j
1
^ y e r e k btn ilgilerini bana ynelttiler,
tan do,' V ^ l j j (Arglayan Tanrm, sen bilirsin, beni yiyip
kl anA ^'nt ki bu, yreimin acs yle byk
ihaneti t^l % ^ i m :
<<;
Ey -
sa
> neredeydin? Acnn b-
azd; h durumun verdii utanma, umutsuzluk-
lar, ce. V j i ^ V
t a
knlk ierisinde bakaldrmaya hatt
dum v& r v ' k H ikyetlerini durmadan tekrarlayarak it-
V SNS ' - -
- - - - - -
l e k e l e n ^ V t A l ^ ^ k , duyumsadm her eyi, 'ama her eyi
buna Geremiyorum ki. Ruhumun ektii azap-
sokan ^
l l m
bedenimde iyice yakndan gryor-
inanca V k ^ M
m
ut suz insanlardan sayyordum. nceki
kan dj ^ ^kszlkla karlatrnca yaplan yine de
herkes \ H'-V^-V^ blmnn kesilmesinden ok, ad mm
soruml^ ac ekiyordum: Yapt m yanl ile
' Vermitim; imdi ise beni bitkin bir hale
paln ^HkV^t j ^ g r u y u istemekten ve beni yazmaya iten
aka S ^rt^K baka kir nedeni yoktu. Adaletsizlik ve
n yap^ . ^ ^en doan bu i, bu konuda bilgisi olar
ma n a s t x W\ \ j Hi iddetle manast\ iddetle knand; yle ki, konsil yeleri
d. r ^ V V ^ j ^i j'lerinin zerine atmaya baladlar; hatt
dum. V J f k rtt kl ar n bile inkr ediyorlard; pa-
kanl kl ^ K^. N^- uda Frank' larn kinden doan fkelerine
kuku 1 k Pi
m
anl a boyun een, kendisine kar-
gitti v^ V^ Wi de kabullenen papaz, beni bu yabanc
ders & ^ manastrma gndermek zere ekip al-
l anma\ J ^ j A j / e s k i dman kardelerin arasnda bul-
Ar ei opA dzensizlii, alverile ilgili kt al-
\ H V r/' V' ' tir iler e katlanmas gereken bir adam iin
" V V \ V lk birka ay byk zorluklarla gei p
> \ ^ beni mahvetme frsatn verdi. Bir gn
D ) 1 ^ j ^ d e ' i n Havarilerin leri kitabnn ak-
blm ele almtm; burada yazar,
V \ i'sios'un
60
Atinal deil, Korintos' lu papaz
V v v
elmus derken, J. T. Muckle Athanasius diyor.
\
ve din ehidi (I. yzyl). (B..)
k
olduunu ileri sryordu. Bu dnce, yaadklar manastr
dzeninin kurucusu olmakla vndkleri Saint-Denis keile-
rine ok aykr geliyordu ve onlara gre Dionysios kesinlikle
Areiopagosuydu. Bize kar kan Bede' in metnini et-
rafmdaki birka gen papaza ulatrdm. Honutsuzluk he-
men bagsterdi; Bede' in sahtekr olduunu, barahipleri
Hilduin'in
61
tanklm en saygdeer inan olarak kabul et-
tiklerini belirttiler; Hilduin bu durumu dorulamak iin uzun
zamandan beri Yunanistan' batan sona dolamt. Bu ko-
nuda doru bilgi edindikten sonra Areiopagosu Dionysios'
un yksndeki tm kukular kesin olarak ortadan kaldr-
mt. Onlardan biri bana, Bede' in ve Hilduin'in anla-
mazlklar konusundaki dncemi ortaya koymam iin yal-
var yakar ricada bulundular; yazlar tm Latin Kilisesince
nemsenmi Bede' in yetkesi bana daha deerli grnyor-
du. Kzgnlktan deta kkreyerek, manastrn her zaman
iin en canskc adam olduumu artk aka kantlad-
m ve Areiopagosu hocalar olduunu inkr etmekle, ko-
layca n kazanmak istediimi, lkeye ihanet ettiimi hay-
krmaya baladlar. Hibir eyi yadsmadm, Areiopagos-
u hocalar olmasnn ya da bir baka lkeden olmasnn
pek nemli olmadm, nk bu lkenin Tanr tarafndan
talandrldn syledim. Hemen barahibi bulmak zere
koumaya baladlar; bana syledikleri her eyi ona da tek-
rarladlar. Barahip, beni mahvedecek bir frsat bulduu iin,
byk bir sevin duyuyordu. stelik beni de ok korkutu-
yordu, ad keiierininkinden de daha ktye kmt. He-
men meclisi toplad ve gen papazlarn hepsinin nnde, kral-
ln onuruna kar gelen biri olarak cezalandrlmam iin
beni krala gndereceini ilan ederek ar tehditler savurdu ve
tacna vurdu. Kraln yanma gidinceye dek yakndan izlen-
memi de tembihledi. Bense, bu dzenin disiplin kurallarna bo-
yun emeyi kabul ettim, sulu olsaydm bari: Oysa, bounay-
(61) Hilduinum, genel olarak metinlerde Hildonium diye geer.
Paris' teki Saint-Denis' nin barahibi.
d hepsi. Bunun zerine, kt davranlarn bende uyandr-
d korkun duyguya dayanamayarak, alnyazsnn darbe-
leriyle ileden km ve sanki tm evren bana kar cephe
alm gibi tam bir umutsuzluk ierisinde, bir gece gizlice,
komumuz olan ve daha nce de manastr bakanln yap-
tm Kont Thibaud'nun topraklarna kamak iin, kt ta-
lihimden tr ac eken birka gen papazn ve pek az
saydaki rencinin desteinden yararlandm. Kont, beni pek
az tanyordu; duyduum aclardan haberdar deildi; Tro-
yes' lu keilerin manastrnda, Provins atosunda kaldm;
bir zamanlar manastr bakanyla ahbaplmz vard, beni
ok severdi; bu nedenle, sevinle karlad ve ok ilgi gs-
terdi.
Barahibimizin, personel ileri iin kontu bulmak zere
atoya geldii bir gn olan oldu. Bu ziyareti renince, ma-
nastr bakan ile kontu bulmaya gittim; kendisine duydu-
um sevgiyi gznne alarak, yardm etmesini, affettirme-
sini ve benim iin ok uygun olan manastr yaamna gir-
mem konusunda izin vermesini rica ettim. Barahip ve ya-
nndakiler durumu oylamaya koydular; nk ayn gn ha-
reketinden nce konta bir cevap vermek zorundaydlar. Oy-
lama balad, isteimin baka bir manastra gemek oldu-
unu ve bunun onlar iin byk bir utan olacan birbir-
lerine sylediler. Gerekten de inzivaya ekilmek zere on-
larn manastrn dierlerine tercih etmi olmam bir eref
olarak dnyorlard ve imdi de bakalarnn yamna ge-
mek zere onlar terketmi olmamn kendileri iin ok b-
yk bir onursuzluk olduunu sylyorlard. Ne benim dn-
celerimi ve ne de kontunkini dinlemek istediler. stelik dn-
mekte acele etmezsem, hem beni hem de uzun zaman sak-
lanabilmem iin bana yer salam olan papaz afaroz et-
mekle tehdit ettiler. Bu karar, ok byk bir bunalm iinde
olan papaz ve beni iyice mahvetmekten baka bir ey de-
ildi. Srekli inzivaya ekilmi olan barahip, bu karardan
birka gn sonra ld. Onu bir bakas izledi. Daha nce
selefinden istemi olduum ey konusunda bir uzlama sa-
lamak zere ricada bulunmak iin Meaux
62
papazyla anla-
maya vardm. Buna hemen raz olmaya hazrm gibi g-
rnmediinden, dilekemi mecliste krala sunmas iin bir-
ka dostun araclna bavurdum; ve sonunda amac ma
ulatm. O zaman, kraln memurlarndan Etienne, barahi-
bi ve arkadalarn ard, onlara kar kmama ramn,
niin geri dnmemi istediklerini sordu ve kendi yaama bi-
imleri ile benimki arasnda hibir uyum kurulamayacan-
dan, hibir yarar olmayan bir rezalete yol alacan be-
lirtti. Bunun konseyin dncesi olduunu biliyordum; ba-
rahip onlarn trelerinin dzensizliini daha byk bir ba-
emeyl e balamak ve sulamalarn artmas zerine cis-
man ilgilere olan ballklarn rtbas etmek zorundayd.
Kraln ve meclis yelerinin onayn kolayca elde edebilecei
konusunda beni umutlandran, ite bu durumdu. Bylece
amaca varld. Bununla birlikte manastr onurunu yitirmesin
diye, kendi setiim bir yerde inzivaya ekilme izni bana
verilmediinden, hibir manastrn buyruu altna gi rmemem
kouluyla admn karlmasn ileri srd. Bu uzlama iki
yanda da kral ve bakanlar nnde dzenlenmiti. Daha
nce l olarak tandm Troyes blgesinde inzivaya ekil-
dim ve birka kii bana bir para toprak balad; pisko-
pozun rzasyla, Sainte-Trinite'nin yardmyla koyduum saz
ve kamlardan bir eit dua yeri yaptm. Orada tm ar-
kadalarmla gizlenmi olarak, gerekten Tanr' ya seslene-
biliyordum: te, ka sayesinde gzden uzak kalabildim
ve yalnzlmda durdum.
63
.
nzivaya ekildiim henz anlalmad, anlald an, bir
le yerlemek iin kentleri ve atolar terkeden, kendi el-
leriyle ina ettikleri kk kulbelere gelmek iin geni ev-
leri; vahi otlar ve bir parack ekmek iin, leziz yemekleri;
ot yataklar iin, yumuak yataklar; imen sralar iin, o
(62) Meldi' lerin lkesi, Iatinnum, Melun yaknlarnda bir yerl e-
im blgesi. (B..)
(63) Mezmurlar, 54:8.
gzelim masalar feda eden arkadalar her taraftan alan
akn gel meye baladlar. lk filozoflarn rneinin izlendiine
yrekten inanlyordu; bu konuda Ermi Jerme, Jovisia-
nus'a Kar' nm ikinci kitabnda yle diyordu: Duyular, ku-
surlarn ruha girdii pencereler gibidir. Dman ordusu ka-
plar gemedi ke zihnin kalesi ve merkezi elde edilemez.
Eer herhangi bir kii sirk oyunlarn, atlet yarlarn, pal-
yao oyunlarn, kadnlarn gzelliini, talarn ve kuma-
larn parlakln ve baka eyleri seyretmekten zevk al-
yorsa, ruhunun zgrl gz pencereleriyle kuatlm de-
mektir ve bu durumda u peygamberin sz gerekleir:
"l m pencerelerimizden girmitir. " O zaman ortal ka-
sp kavuran ordu, ruhumuzun kalesini eiine geirmi ola-
cak ; zgrlk nerede ol acak; g nerede olacak; Tanr dn-
cesi nerede bulunacak? Duyarln, gemiteki imgeleri gz-
nne getirdii, duygularn ansn canlandrd, hayalle il-
gili eylemleri ortaya koyma ve yeniden canlandrma ko-
nusunda ruhu glendirdii dnld zaman., btn bun-
lar nasl olacak?..
64
. Birok filozofu, krlarn serinliini,
aalarn yapraklanmasn, kularn tlerini, kaynaklarn
billurunu, blbllerin akmasn, ksaca gze ve kulaa ho
gelen her eyi iinde bulunduran zevkli bahelerden ve ka-
labalk kentlerden uzaklamaya iten nedenler bunlardr: On-
lar bu lks ve haz okluunda ruhun erdemlerinin gsz
kalmasndan ve saflnn lekelenmesinden korkuyorlard.
Gerekten de, batan karan eyleri sk sk grmek ve zn-
t vermedike kendilerinden vazgeilemeyen eylerin k-
krtmalarna kar gelmek yararszdr: Duygular honut
eden her eyden kanan Pythagoraslar neden yalnzlk
iinde ve llerde yayorlard? Zengin bir kii olan Platon,
amurlu ayaklaryla yatan ineyen Diogenes
65
; Platon,
kendini tmyle felsefeye verebilmek iin Akademiasna yer
olarak, vebal, ssz, kentten uzak, krlk bir blge seti,
(64) PL. 23, 310-2.
(65) Diogenes Laertius, Vitae PMlosophorum VI. 26.
48
hastalktan tr bakm gerektiren srekli urama, duy
gularnn ateini sndrsn ve arkadalar ilgilendikleri a-
lma dnda baka bir elence tanmasnlar diye. Eliseus'
un mritlerinin ve peygamberlerin oullarnn yaamnn da
bu tr olduu sylenmektedir. Bu devrin keileri olarak
onlardan sz eden Ermi Jerme baka eyler arasnda an-
lar da syler: Eski Ahit'in bize kei olarak gsterdii
peygamber oullar Jordan nehrine doru kk kulbeler
ina ediyorlard; dvlm tahllar ve vahi otlar arasnda
yaayabilmek iin kentleri ve insan topluluklarn terkedi-
yorlard.
60
. Tpk bunun gibi, Arduzon kylarnda, minik can-
llar yetitiren rencilerimi de renciden ok ermilere
benzetiyorlard. Fakat saylarnn okluu dikkat ekiciydi,
dahas benim ilkelerime gre, kendilerini zorladklar yok-
sunluklar ok katyd, rakiplerim benim iin an eref olan-
lar, kendileri iin utanma vesilesi olarak gryorlard. Ba-
na engel olmak, zarar vermek iin, bu kadar ey yaptktan
sonra hl her eyin benim lehime evrilmi ojmasn gr-
mekten tr byk znt duyuyorlard; kalabalktan, da-
valardan, halk ilerinden, kentlerden uzak olan Ermi Je-
rme' a gre kskanlk, Quintilianus'un
67
da syledii gibi,
benim yeniden peime dmek zere, inzivaya ekildiim
yere kadar geldi. Yrekleri yaknmalarla dolu olarak ve
alak sesle deta inleyerek yle diyorlard: te onun ar-
dndan herkes ekip gitti: kenceleriniz hibir ey yapama-
d ; yalnzca nnn oalmasn salam olduk. Adnn pa-
rltsn sndrmek istiyorduk, ama tam tersine, onu yeni-
den alevlendirdik. Onun himayesinde olan renciler kent-
lerde, kendileri iin gerekli olan her eyi, kentlerin onlara
salad yararlar, hazlar hor grerek, yalnzln verdii
yoksunluklar aramaya alyorlar ve yoksullua, zavalll-
a istekli olarak boyun eiyorlard.
63
.
(66) PL. 22, 1076 A.
(67) Marcus Fabius Quintilianus, I. yzyl; Romal hatip. De
Institutione Oratoriae adl yapt ok nldr. (B..)
(68) Yuhanna, 12:19.
49 BM 4
te tam bu srada beni bir okul amaya iten yoksullu-
umun dayanlmazl oldu: Toprak iisinin gc yoktu ben-
de ve dilenmekten de byk utan duyuyordum. El iinin
yerine, sanata bavurarak, dilimin dnd ii yapmak zo-
runda kaldm. rencilerim benim iin gerekli olan her
eyi salyorlard stelik: Yi yecek, giyecek, bina; yle ki,
ev yaamyla ilgili hibir ey almalarm engellemiyordu.
Fakat, kk kilisemiz rencilerin ancak az bir blmn
barndrabildiinden, oray geniletmek zorunda kaldlar;
iyice salam bir biimde ta ve tahtadan yeniden ina et-
tiler. lkin Kutsal leme adna temel atld, daha sonra
onun himayesi altnda ina edildi; buraya kaak olarak gel-
memi n ansna da adna Paraclet dendi; ite burada tam
da umutsuzluun ortasnda, tanrsal iyiliin tesellileri ieri-
sinde dinginlii bulmutum. Bu adlandrma biroklarnda b-
yk bir aknlkla karland ve birka kii de bir kilise-
nin Kutsal Tin' e adanma izninin olmadn, Tanr Baba' ya
da adanamayacan, ancak eski bir alkanla gre ya
yalnzca Oul' a ya da l eme' ye adanabileceim bahane
ederek, duruma iddetle kar ktlar. Bu kar ktaki
yanlg, Paraclet ile Paraclet' nin ruhu arasndaki ayrm g-
rememelerinden ileri geliyordu. Aslnda, leme' nin kendisi,
Tanr ve Koruyucu olarak adlandrlan leme' nin tm ki-
ileri, en yetkin biimde Paraclet ad altnda gsterilebilir-
di, yani teselli edici; Paulus' un dediine gre: Mbarek
Tanr ve sa' nn Babas dknlerin babas, tm tesellilerin
Tanrs, tm zntlerin teselli edicisi.
69
. Kutsal Kitap' n
sylediine gre de: O, size baka bir teselli edici verecek.
Bunu engelleyen kimdir? Gerekten de tm kilise eit ola-
rak, Tanr' ya, Oul' a ve Kutsal Ti me adanmtr ve kilise
birbirinden ayrlamayan bu lnn bir arada bulunduu
yerdir; Tanr' nn evinin, Oul' a olduu kadar, Baba' ya ve
Kutsal Tin' e adanmasn kim engelleyebilir? Giri kapsnn
stnden konut sahibinin adn silmeye kim cesaret edebi-
(69) Korintoslulara II. Mektup, 1:3-4; Yulana, 14:16.
l i r? Ayrca, madem ki Oul, Baba' ya kurban olarak sunul-
mutur, ite bu nedenle ayinlerde dualar zel olarak Baba'
ya hitap etmektedir ve kurban onun iin yaplmaktadr; ni-
in sunak zellikle dua ve kurbanla ilikisi olan kiiye ait
olmasn? Sunan kurban edilmi kiiden ok, kendisine kur-
ban edilen kiiye ait olduunu sylemek daha doru deil
mi ? sa' nn hann, mezarnn, ya da Ermi Mikil'in
70
, Er-
mi Yuhanna' mn
71
ya da ne zaferleri, ne kurbanlar ve dua-
lar olmayan dier ermilerin sunandan daha iyi olduunu
sylemeye kim cesaret edebilecektir? Putlarda, sunaklarda
ve tapmaklarda yalnzca kurbanla ve sunmayla ilgili nesne-
ler korunmak zere bulundurulur. Belki de ne kiliseleri
ne sunaklar Tanr' ya adamann hi de gerekli olmad sy-
lenecektir; nk onun erefine zel bir treni hakl ka-
racak hibir olay yoktur. Fakat l eme' ye ayn ayrcal
kazandrmadka hibir eye varamayan bu aklyrtme,
Kutsal Tin' e hibir ey kazandrmaz; Kutsal Tin'in ortaya
k bir bayram olarak ona zgdr, Paskalya treni
72
ayn
ekilde Oul'un douu da Noel yortusunda varln glen-
dirir. Gerekten de Oul'un dnyaya gnderilmesi gibi, sa
tarafndan da mritlere gnderilmi olan Kutsal Tin, ona
zg olan bayram kendi bayram olarak isteyebilir. Kutsal
Tin' in kendi yapt ve havarilerin yetkesi biraz olsun dik-
kate alnrsa leme' nin teki hibir kiisine artk tapmak
adamak iin zel bir nedenin szkonusu olamayaca san-
lyordu. Gerekten de Havari, Kutsal Tn' den baka hibir
kiiye zel bir zaman ayrmaz. Kutsal Tin'in tapma dedii
gibi Baba' mn tapma, Oul'un tapma demez; Korintoslu-
lara yle demitir: Efendi' ye balanan kimse, sadece onun-
la bir ruhtur ve daha ilerde de yle der: Bilmiyor musu-
(70) Kutsal Kitap' ta be yerde ad geer ve askerlerin koruyucusu
olarak gsterilir. (B..)
(71) Ermi Yuhanna, sa' nn yapp ettiklerini en iyi anlattm
ileri sren Havari. (B..)
,(72) Paskalya en nemli Hristiyan bayramdr; bu bayramda
sa' nn dirilii kutlanr. (B..)
nuz ki bedenleriniz sizde bulunan, Tanr' dan aldnz ve
sizden hibir ekilde gelmeyen Kutsal Tin'in tapnanda-
dr?
73
. Kilise tarafndan belirtilen kutsal trenlerin, tanrsal
iyiliklerin, yani, Kutsal Tin'in ilerinde zellikle zorunlu ol-
duklarn kim grmezlikten gelebilir? Gerekten bu, suyla
ve Kutsal Tin' le vaftiz srasnda yeniden domamzdr ve
Tanr iin de zel bir tapnak yapmak zorunda olmamzdr.
Bu tapma bitirmek iin, Kutsal Tin, yedi ba araclyla
bizimle balant kurmutur; inayetin mallar sadece on-
daki sslemeler ve yaztlardr. yleyse, Havari' nin zel ola-
rak tinsel bir tapmak verdii kiiye cisimsel bir tapnak
vermekte alacak ne vardr? Bir kilisenin, Kilisenin tm
iyiliklerini kendisinde bulunduran bir yapttan ok, bir kii-
ye adanmas daha doru deil midir? Bu, sadece kk
kilisemi Paracl et olarak adlandrmak deildir, onu ben sa-
dece bir kiiye adamak niyetindeyim; ona bu ad, daha yu-
karda szn ettiim nedenden tr verdim, yani orada
bulduum tesellinin ansna verdi m; unu demek istiyorum
sadece: Eer bana verilen isteklerde etken durumunda ol-
mu olsaydm, akla aykr ve alkanlklarn dnda olan
hibir ey yapmazdm.
Bedenim buradayd, ama nm her yana yaylmt,
kukusuz etkili, fakat bo bir arala donatlm olan masal
kahraman Echo
74
gibi sesim her yan dolduruyordu. Eski
rakiplerim yeteri kadar saygn olmadklarm anlayarak, her-
kesin inand yeni havarileri bana kar kkrttlar. On-
lardan biri, piskoposluk meclisine, teki de keilere ilikin
kurallar yaratm olmamdan dolay alyorlard. Bu adam-
lar herkesin ortasnda verdikleri vazlarda beni hedef ala-
rak, kilise ve kilise dndaki glerin bana kar olan d-
manlklarn artrmada amaca ulatlar ve anlatm gcyle,
yaamm stne olduu kadar, inancm stne de korkun
eylerle, asl dostlarm benden uzaklatrmay baardlar:
(73) Korintoslulara I. Mektup, 6:17-19.
(74) Ovid., Metamor., III, 359.
duygusal olarak benden yana olan kiiler bile, artk kor-
kudan dolay tanm ol maya cesaret edemediler. Tanr ta-
nmdr ki, bir trl haberdar olamadm kilise meclisi
toplants, dnmeden, salt bu nedenle mahkmiyetime ka-
rar vermiti. Korkudan mahvolmu bir ekilde ve sanki yl-
drmla vurulmu gibi, artk nerdeyse kendimi meclis fya
da konsillerde, sapkn, alak bir kii olarak grmeye ba-
lamtm. Aslanla pireyi, fille karncay karlatrma ola-
na olsayd, rakiplerim, sapknlarn Athanasius' a kar gs-
termi olduklar ayn fkeyi bana da gsterirlerdi. Tanr
bilir, sk sk o denli umutsuzlua dtm ki, inanszlarn
yanma gitmek iin Hristiyan lkesini terketmeyi bile dn-
dm; hatt sa' nn dmanlar arasnda Hristiyanca yaamak
hakkn bir cret karlnda satn almay dnecek ka-
dar! Kendi kendime diyordum ki: Hristiyan olmayanlar
beni daha iyi karlayacaklar ve sulandm konu Hristi-
yanlk duygularm hakknda onlar kukuya drecek; on-
lar da beni inanlarna daha kolay bir biimde sokabilecek-
leri umudunu besleyeceklerdir.
Bu ard arkas kesilmeyen saldrlar karsnda kendimi,
sa' nn sinesine snm olmaktan ok baka bir yanda,
sa' nn dmanlar arasnda gryordum; tuzaklardan biraz
olsun yararlanarak umut ettiim kama frsatn yakalayn-
ca, dinsizlerden ok daha kt ve krc olan keilerin ve
Hristiyanlarn eline dtm. Bretagne' daki Vannes
75
pisko-
posluunda papaznn lmyle yneticisiz kalm olan Saint
-Gildas de-Rhuys
76
manastr vardr. Keilerin oybirliiyle ve
lkenin efendisiyle de anlanca beni buraya ardlar; ma-
nastrn frerleri ve barahibinin onay bu ii salama sra-
snda bir glk karmad ve bylece Franklarn kt y-
reklilii beni Bat' ya itti, tpk eskiden Romallar' n Saint
Jerme iin Dou' ya gitmeleri gibi. (Tanr tanmdr), s-
(75) Dariorigum Vaneti. (B..)
(76) Vannes' ta bir katedral; 1125'te Morvanus tarafndan yneti -
liyordu; ayn yl yerel yneti mce katedralin bakeii de
Abelardus oldu.
rekli olarak belimi bken, direncimi kran incitmelerden kur
tulmak, kamak szkonusu olmasayd, byle bir neriyi ka-
bul etmezdim. Buras vahi bir yerdi, dilleri anlalmyordu,
halk ykc ve yabanld; keilerde, herkesin bildii gibi,
her eye kar bir direnme, bakaldrma tavr vard. Tpk
tepesinde asl duran keskin kltan saknmak iin korkudan
kendini uuruma atan bir adam gibi ve kendini tehdit eden
ikinci bir lm geciktirmek iin bir baka lme kendini
brakan adam gibi, byle bir tehlikeye bile bile atlyordum.
Orada, rknt veren seslerle dolu Okyanus'un kysnda,
daha uzaklara kamam engelleyen topraklarn bitim yerin-
de, sk sk dua ediyordum. Ey topraklarn sona erdii yerler
size sesleniyorum, Tanrm, yreim yle bunalyor ki!
77
.
Ynetimini stlendiim keilerin disiplinsizliini farkettiim-
de o denli byk bunalmlar gece gndz ruhumu ve bede-
nimi kvrandrmaya balad ki, kimse bunu anlayamaz! im-
diye kadar iinde bulunduklar durumdan onlar dzenli bir
yaama biimine ykseltmeye almak, aslnda varlm
zerine oyun oynamakt: Bu konuda yanlamazdm; te yan-
dan bir dzenleme yapmamak da, tepemde srekli bir ce-
hennem azab bulundurmakt. Bu duruma bir de snrsz gc
olan lkenin efendisinin manastrda hkm sren dzensiz-
likten yararlanarak uzun zamandan beri barahibi boyundu-
ruu altna almak istediini ekleyin: Bu adam btn tanr-
sal yerleri elde etmiti ve keilere, Yahudilerin yaptklarn-
dan daha ar vergiler detiyordu. Keiler gnlk gereksi-
nimleri iin beni grevlendirdiler; nk burada yaayan
insanlarn benim vereceklerim dnda hibir eyleri yoktu;
her biri kendini, karsn, kzlarn ve oullarn geindirmek
iin paylarna dene deta saldrmaktaydlar. Beni bu dav-
ranlarla zmekle kalmyorlar, ayn zamanda ynetim konu-
sunda bana engeller karmak ve beni bylece disiplin kural-
larn gevetmem ya da tamamen kendi kabuuma ekil-
mem amacyla ellerine geirdikleri her eyi alp rpyor
(77) Mezmurlar, 60:3.
lard. Bunlar lkenin yasa tanmaz, hibir eyde dur durak
dinlemeyen apulcu takmn oluturuyorlard; onlarla be-
nim aramda gnlk yaam konusunda, yardmn is-
teyebileceim hibir kimse yoktu. Darda ise, gerek efen-
dileri gerekse de koruyucular bana saldrmaktan vazgemi-
yorlard; ierdeki frerler ise srekli olarak bana kar 'tu-
zak kurup duruyorlard. Paulus' un u sz sanki zellikle
benim iin yazlmt: Darda savalar, ierde korkular.
78
.
nleye inleye, yaammn ne denli verimsiz ve mutsuz oldu-
unu dnyordum: Bakalar iin olduu gibi kendim iin
de verimsiz; oysa bir zamanlar yaam m rencilerim iin
ne denli yararl olmutu! Keiler uruna rencilerimi terk-
ettiim bu gnlerde ne keiler ne rencilerim iin ne de
herhangi bir ey iin gcm kald: Tm giriimlerimde, tm
abalarmda artk gcm yitirmitim; dorusu u szck-
ler bana ok uygun geliyordu: Bu adam binay ina etme-
ye balad, fakat tamamlayamad.
79
. ine dtm tehlike-
leri anmsadmda ve iinde bulunduum durumlar gz-
nne getirdiimde derin bir biimde umutsuzlua dyor-
dum; gemiteki deneylerim benim iin artk hibir ey
ifade etmiyordu ve durmadan inleyerek unlar tekrarlayp
duruyordum: Bu cezann verilmesi doruydu; tehditlerden
kamak isterken tehlikeyi kendim aramtm deta. Bana
ikence eden de zellikle buydu ite; kk kilisemi terk-
ettikten sonra ortaya kan dnceydi bu; kutsal oday kut-
samak iin zorunlu nlemleri alamyordum: Burann ar
yoksulluu, ancak bir tek blge papaznn vaiz vermesini
salayabiliyordu. Fakat asl Paraclet, bu acya bir teselli ve-
rebiliyordu ve kk kilise iin uygun olan her eyi yapt.
Nihayet Saint-Denis'nin barahibi oldum; yarglama ku-
rulu karar gereince Argenteuil Rahibeler Evi de buraya
balyd; kzkardeim, hatt karm burada din grevlisi ola-
rak bulunuyordu; yoldamn barahibesi olduu rahibeler
(78) Korintoslulara II. Mektup, 7:5.
(79) Luka, 14:30.
topluluunu oradan korkun bir biimde kardlar, kovdu-
lar. Onlarn bu kovulmadan dolay her bir yana datldn
grnce, bunun, kk kilisemi hizmete sokmak iin Tanr
tarafndan bana verilmi bir frsat olduunu anladm. Oraya
geri dndm. Heloise' i de beraberindeki dindar arkadalaryla
birlikte oraya a rd m; geldiklerinde, onlara kk kilise-
yi baladm. Piskoposun araclyla ve rzasyla Papa II.
Innocentus
80
bu ayrcal onlara mr boyunca ve arkala-
rndan gelecek olanlara da gemek zere verdi. Bu sre ie-
risinde, orada acnacak bir durumda ve byk bir znt
ierisinde yaadlar. Fakat dindarca hizmet ettikleri tanrsal
sagrnn bir bak onlara hemen teselli verdi: Onlar iin
de gerek Paraclet olarak grnen Efendi, evredeki insan-
lara onlar hakknda iyilik ve ac ma duygular verdi. Bir
yl ierisinde, Tanr tanmdr topran yerimi ylesine art-
t ki, orada kalm olsaydm yz yl boyunca bile bunu ba-
aramazdm. Kadn cinsi daha zayf olduundan, skntlar,
yreklerini daha kolay etkiliyordu ve erkeklerde olduu gibi
onlarn erdemi Tanr katnda daha da makbuld. Tanr din-
sel topluluu yneten aziz kzkardeime, herkesin gz nn-
de iyilikte bulundu: Papazlar onu kzlar gibi, barahipler
kzkardeleri gibi, dindar olmayan kiiler de analar gibi
kutsallatryorlard; herkes, onun dindarlna, aklllna,
aclar karsndaki esiz sabrna hayran oluyordu. Heloise
daha az grnyordu ortalklarda, kendisini kutsal dn-
celere ve dualara tamamen verebilmek iin kk kilisesine
daha ok kapanyordu; varl, konumalarnn reticilii
byk bir cokuyla karlanyordu.
Btn yaknlar, zavall olanlara yardm etmek iin ha-
ber verildii zaman aslnda ok kolay olan eyleri yapmam
gerektii ve buna da gcm yettii halde yapmadmda
beni ok iddetli bir biimde knyorlard. Onlara yararl
ol maya alaym diye oray daha sk ziyaret ediyordum. K-
tlk ve sinsilikler de bu ziyaretlere katlmaktan geri kalma-
(80) 1130-1143 yllar arasnda Papalk yapt. (B..)
dlar: Mutlak bir efkat anlay beni bunu yapmaya zorlu-
yordu, dmanlarm ise alageldikleri ktlkleriyle bu
ilikiyi rezil bir biimde ktle yoruyorlard. Bedensel
zevklerin ekiciliine artk kendimi iyiden iyiye kaptrd-
mn farkedildiini, nk sevdiim kadnn yokluuna kat-
lanamadm syleyip duruyorlard. O zaman Ermi Je-
rme' un kt dostlar zerine Asella' ya yazd mektuptaki
yaknmasn anmsyordum: Bana yaktrlan ey, diyordu,
sadece cinsiyetim, Paulus' un Jerusalem' e gidip gitmedii d-
nlmyor bile; ayrca yle diyor: Ermi Paula' nn evi-
ni bilmezden nce kentte herkes beni vyordu; herkesin
dncesine gre Papaln efendisi deerindeydim; fakat
gksel kralla iyi ya da kt bir nle ulaldn biliyor-
dum.
81
. Bu denli byk bir insana iftirann ektirdii aclar
konusunda zihnimi yorarak, birok konuda teselliye kavu-
uyordum. Oh, diyordum kendi kendime, eer dmanlarm
bende kukularyla ilgili bir ey bulmu olsalard, beni
ne byk ktlkler bekleyecekti, kimbilir! Fakat artk b-
yk Tanrm bu tr kukulardan beni korudu, utanlacak ey-
leri gerekletirecek bir ara da olmadna gre, benim
iin kalc bir kuku nasl olabilirdi? Bana kar yneltilen,
hatt rezalete kadar varan bu sulamada ne denmek is-
teniyordu acaba? inde bulunduum durum, bu trden bir-
takm alaklklar yapma dncesini ortadan kaldryordu
zaten; idi edilmilerin kadnlara yaklamasna izin vermek,
onlarn korunmasn stlenmi olanlarn alkanlyd. Ester'
in
82
ve dier Assuerus' lu kadnlarn yks bize bu durumu
gstermektedir. Kralie Kandaki'nin
83
en gl bakan idi
edilmi bir kimseydi; Havari' nin Hristiyan yapmak ve vaf-
tiz etmek zere gittii bu kimseyi melekler ynetiyordu. te
byle adamlar ler zaman, namuslu ve alakgnll kadn-
larn yannda bu denli yksek ve mahrem grevleri stlen-
i l ) PL. 22. 481, 484.
(82) Ester, 2:3.
(83) Resullerin leri, 8:27.
mislerdi; ayrca bu adamlar btn kukularn dnda tutul-
mulard, Kukular ortadan kaldrmak zere, en nl H-
ristiyan filozofu olan Origenes kendisini kadnlarn eitimine
adamak isteyince, kendi kendisini ldrd deta, Kilise Ta-
ri'nin (Kitap VI) raporuna gre. Kendi kendime diyordum,
ki: Tanrsal ac ma ona, bana olduundan daha tatl bir e-
kilde kendisini gstermiti; yapt i aklszca bir eylem
olan knamay zerine ekmekti; bu ise benim iin kurta-
rc ve yabanc bir eldi. Aclarm artk nemsizdi; buna kar-
n birden ortaya kyorlar ve ksa sreli oluyorlard; bu
aclar dlerime bile giriyorlard; yaptm her eyin acsn
hemen duyumsuyordum. Ac ekme konusunda katlandm
her ey, utancn verdii darbelerden dolay duyduklarmla
sanki gideriliyordu; nmn urad zararlar, bana bede-
nimin kesilip koparlmasndan daha ok ikence veriyordu.
nk dendii gibi, iyi bir n, zenginlikten daha byk-
tr.
84
. Vicdanna gvenen ve nn nemsemeyen kii, ken-
di kendisinin katilidir der Augustinus din adamlarnn er-
demleri ve yaaylar zerine verdii vazda. Daha yukar-
da da yle der: yiyi yapmaya alalm sadece Tanr' nn
nnde deil, insanlar nnde de. Bizim iin vicdanmzn
tankl yeter; bakalar iin admzn kt olmas deil,
onun lekesiz bir biimde parlamas nemlidir. Vicdan ve n
iki ayr eydir: Vicdan kendisiyle; n, tannmlk ise gele-
cekle ilgilidir .
8
'
>
. Eer ayn zaman ierisinde yaam olsa-
lard, sa' y, mritlerini, yani peygamberleri, havarileri, ki-
lise babalarn da, bedenleri birbirine demedii halde ka-
dnlarla birlikte iten bir mahremiyet iinde yaadklarn
grdklerinde, dmanlarmn ktl onlar da sarmaya-
cak myd? Augustinus, keilerin eylemleriyle ilgili kita-
bnda kadnlarn sa' nn ve havarilerin o denli yakn arka-
dalar olduklarn gsterir ki, kehanetlerinde bile kadnlar
onlara yardm ederlerdi. O yle demekteydi: evrele-
(84) Sleyman' n Meselleri, 22:1.
(85) PL. 39, 1569 A.
rinde, bu dnyann nimetleriyle donatlm kadnlar vard,
yle ki, yaam iin gerekli olan hibir eyden geri kalmyor-
lard. Gittikleri her yerde bu ermi kadnlara kendilerini
izleme ve Efendinin rneini srf kendilerinin ykndn
gstermek iin de ncil' i ama yetkisini veren havarile-
rin byle davranmadna inanmaya alyorlard bunlr.
yle yazyordu: O zamanlar, o, Tanr krallna sa' nn
retisini benimsetmek zere kentten kente dolayordu;
onunla birlikte on iki havari ve eytanilikten uzak birka ka-
dnla Mecdelli Meryem, Hirodes' in khyas Huza' nm kars
Yoanna ve Suzanna; ve tm zenginliklerini" onun ge-
reksinmelerini salamak iin harcayan dierleri.
86
. te yan-
dan da Leon IX, manastr yaam konusunda Parme-
nianus'un mektubunu yadsyarak yle der: Mutlak ola-
rak sylyorum ki, bir papaza, bir rahibe, diyakosa, alt
diyakosa din nedeniyle, karsna kar taknd tavrlardan
kendim ykml saymamak izni verilmemitir; eine salt
beden istekleri dorultusunda sahip kmas izni verilmemi-
tir; einin beslenme ve giyim gereksinmelerini de karla-
mak zorundadr.
87
. Havariler ite byle yaadlar: Kzkar-
deimiz olan bir kadn ayn zamanda Tanr' nn ve Ki fas' m
kardelerini bizimle birlikte her yere gtrme hakkmz yok
mu?
88
. Ermi Paulus' un kitabnda okuyoruz btn bunlar.
Sylemediine iyice dikkat edin: Kzkardeimiz olan bir
kadna sahip olmaya deil, yanmzda gtrmeye hakkmz
yok mudur; aslnda aralarnda bedensel ilikiler olmadan
da vazlarmdan elde ettikleri gelirlerle de karlarnn gerek-
sinmelerini karlayabiliyorlard. Tanr konusunda erdemli
geinen biri kesinlikle unu bilmelidir ki: Eer peygamber-
se, onu lekeleyen kt bir hayat kadndr
89
; kukusuz, in-
sanlara zg yarglama dzeninde erdemli geinen kii, Tan-
r hakknda, benim hakkmda yaplanlardan daha da utan
(86) PL. 40, 552-3.
(87) PL. 43, 33.
(88) Korintoslulara I. Mektup, 9:5.
(89) Luka, 7:39.
verici samlar elde edecektir; gen bir insana rnek olarak
anlatlan sa' nn annesini gren herkes ve dul kadnlarla
mahremiyet ierisinde ayn at altnda yaayan peygam-
berler buna benzer birtakm kukular tasarlayabilirler bu
ilikilerde. Benimle uraanlar eer Malchus' u grm ol-
salard, Ermi Jerome' un bu kutsal keiin karsyla birlikte
ortak bir inzivada yaamas hakknda ne diyeceklerdi? Er-
mi olan kiinin u szlerle cokun bir biimde anlattklar-
n mahkm edeceklerdi: Orada ayn yerde domu Malchus
adnda bir ihtiyar vard; evini yal bir kadnla paylayor-
du; her ikisi de din urunda aba harcyorlard ve kilisenin
ilerini o denli titizce yapyorlard ki, ncil' in Zekeriya ve
Elisabet' i olarak gsterilebilirlerdi, bir de Yahya onlarn ara-
snda olabilseydi!
90
. Tarihin her sayfasnda okuduumuz,
grdmz, birok manastr kadnyla iliki kuran ve ko-
nuan ermi Pederlere de sonunda bu iftira bulamyor mu?
Yedi diyakos rneinde havariler ara gere salamak, hiz-
met etmek zere kadnlar yanlarna almlardr. Gerekten
de zayf cins, gl cinse yardm edebilir. Havari der ki:
Erkek kadnn badr ve bu gerek erkein her zaman ka-
dnda rtl bir ban olmasn istediini gsterir. Bundan
dolay erkeklerin bana barahip konmas gibi manastr-
larda zamanla klelemi olan kadnlarn bana da bara-
hibe konmu olmasna amamaktay m; erkeklere olduu gibi
kadnlara da yeminlerle kabul ettirilen byle bir kural zo-
runluydu; kimi zaman bu kural kadnlar tarafndan dik-
kate alnmasa bile, bu seilen kadnlar onlardan stn sayl-
maktaydlar. Ne diyeyim? Hemen hemen her yerde doal
dzen altst edilmitir; barahibe ve rahibelerin, rahipleri
kt isteklere yneltme konusunda byk bir kolaylkla ege-
menlikleri altna aldklarn gryoruz; byk ve yergici bir
ozan bu durumu gznnde bulundurarak yle diyordu: Hi-
bir ey zengin bir kadndan daha dayanlmaz deildir.
91
.
(90) PL. 23, 56 A.
(91) Juvanelis, Sati-ae VI, 459.
Bu dnceler uyarnca, Paraclet' ten olan kzkardeleri-
me zen gstermek iin daha iyi eyler yapmakta, ilerini
ynetmekte, bedensel varlmla onlar tetikte tutarak sayg
duygularn ykseltmekte ve tm gereksinimlerini daha
iyi salamak iin iyiden iyiye gzpek davranmaktaydm.
Eskiden kardelerim tarafndan olduu gibi, imdi de oul-
larm tarafndan daha fkeli bir biimde izlendiimden, fr-
tna darbelerinden kendimi korumak iin rahibelerin yanma
sndm, bir an olsun sanki orada sakin bir liman bulabil-
mi ti m: Keilerin arasnda hibir ey yapamaynca, belki
biraz olsun onlar iin alabilirdim; bylece hi olmazsa
byk bir etkinlikle, onlarn zayflndan dolay gerekli olan
dayanma gcmle kurtuluum uruna alm olacaktm. Fa-
kat eytann kin duygularyla evremdeki engeller o denli
oald ki, dinlenmek iin bir snak bulamyordum, na-
sl diyeyim, hatt yaamak iin. Kaak bir ekilde dolaa-
rak, Kain'in
92
iftirasn her yerde gryordum deta. Dur-
madan unu tekrarlyordum: Darda savalar, ierde kor-
kular; evremdekiler beni hep kurban olarak gryorlard;
dahas, ierde ve darda srekli olarak meydana gelen sava-
larn ve korkularn saldrs szkonusuydu. Oullarmn zulm-
leri, dmanlarmnkinden yz kat daha dayanlmaz ve daha
korkuntu; nk oullarm hep oradaydlar, srekli olarak
onlarn darbeleri altnda eziliyordum: Dmanlarm benim
iin bir ktlk dndnde kiliseden karken onlar g-
rebilirdim; oysa kilisede oullarmla birlikteydim hep; ma-
nastrda olan ve bana bir babaya inanr gibi inanmas gere-
ken keilerle aramzda hep srp giden zorlu bir dzen sa-
vayd bu. Ermi Benoit' ya yapld gibi, birka kez beni
de zehirlemeye altlar! Bu denli byk bir papaza ahlaksz
ocuklarn terketme kararn verdiren ayn neden, beni de
onu izlemeye yneltiyordu: nk byk bir tehlikeye ura-
mak, ancak Tanr' nn gcnn yetecei ilere girimek ve
onu sevmemektir; bu kendi kendisinin katili gibi dnlen
(92) Tekvin, 4:14.
tehlikeye doru komaktr. Yenmek ve iilmek zere verilen her
eyi elimden geldiince iyice gzleyerek, her gn onlarn kalk-
acaklar ilere kar kendimi korumaya abalyordum; hat-
t kurban treni srasnda, kutsal anan iine zehirli bir
madde atarak beni zehirleme giriiminde bulundular. Hasta
kontu ziyaret etmek zere Nantes' a geldiim ve istei ze-
rine fr erler den birinin yannda kaldm bir srada, hi ku-
kusuz bu dalavereye kar tetikte olduumu hesaplayarak
arkamda bulunan bir hizmetinin elindeki zehirle beni ba-
larndan defetmek istediler. Fakat Tanr, benim erefime
hazrlanm yiyeceklere dokunmamam istiyordu; manastr-
dan benimle birlikte gelmi olan kei bilmeden bunlardan
yiyince hemen ld. Olayn ortaya kmasndan deil, vic-
danndan dolay dehete den frer kap gitti. Ktlkleri
konusunda hibir kukum kalmaynca, hazrlayabilecekleri
tuzaklara kar tm nlemleri al maya; sk sk manastrn
dna kmaya ve kk bir frer topluluu ile baka manas-
trlarda kalmaya baladm. Ama ikide bir hangi yollardan
geecei mi renmek zere geliyorlard; geecei m byk
yollar zerinde ya da patikalarda beni ldrmek zere altn-
la dllendirilecek adamlar tutuyorlard. te her trl teh-
likenin ortasnda bin bir glk ierisinde yaayp dururken,
bir gn attan dtm ve Tanr' nn eli bana ok ac bir e-
kilde vurdu: Boyun omurlarm krlmt. Bu d beni duy-
duum teki aclardan daha ok ykt. evremdekilerin baa
klmaz ktlklerini afarozla tehdit ederek nlemeye al-
t m; beni artk bu konularda rahatsz etmemeleri ve manas-
tra ekilmeleri iin bana sz vermelerini salamaya aba-
ladm. Ama tam tersine sakntsz sz ve yeminlerle iddetle-
rini iyice artrdlar. Sonunda Papa Innocentus' un yetkesiyle,
acele olarak gnderilen bir papalk elisi araclyla, kontun
ve papazlarn gz nnde tekrar yemin ettiler. Yine de
kt eylemlerinden vazgemediler. Szn ettiim kiilerin
atlmasndan sonra manastra dndm; bana gvensizlik duy-
gusu veren frerleri terkettim; nk, bunlar dierlerinden
ok daha fazla kt buluyordum. Ayn tehlikeler beni hl
tehdit ediyordu ve sanki bamn zerinde bir kl vard.
Yemek yerken biraz olsun nefes alabiliyordum; tpk I. Diony-
sios' un hazinelerinde ve gcnde en st mutluluu bulan
adam hakknda sylendii gibi; ite bu adam ba zerinde
iple asl bulunan bir klc grdke yeryznn bykleri-
nin hangi durumda bulunduklarn renmitir. te her gn
karlatm ikenceler bunlard; stn bir papaz olarak ye-
titirilmi, ama imdi zavall bir kei olan ben, daha byk
olaym derken, artk iyice zavall olmutum, gz yksek-
lerde olanlar isteklerine artk ket vursunlar.
Ey benim sa katnda ok sevgili olan arkadam, eski
dostum, mahrem yoldam, byk adaletsizlikler . ve aclar-
la sizi ykan, doduumdan beri bana saldrmaktan hi geri
kalmayan talihsizliklerimin bu kadarn ortaya koymak be-
nim iin yeterli. Balarken de sylediim gibi, istedim ki
kendi deneyimlerinizi benimkilerle karlatrarak, onlarn
hibir ey ya da pek az bir ey ifade ettii sonucunu ka-
rasnz ve onlar daha hafif bularak sabrla karlamaya a-
lasnz. Tanr, iblisin yandalarna vururken kendi yan-
dalarna da bir teselli veriyordu: Eer bana iken-
ce ettilerse, onlar size de ikence edecekler; eer her-
kes size kin tutarsa, biliniz ki duyduum kin, herkesin
kininin ilkidir; eer herkesten biri iseniz herkes ona geti-
rileni sevecektir
93
; ve ayrca herkes der Paulus, zulmn
verdii acy ekecek
94
ve dahas insanlarn houna gitme-
ye almyorum. Eer insanlarn houna gidersem, o za-
man Tanr' nn hizmetkr olmayacam.
95
. Mezmur da yle
der: nsanlarn houna gidenler akndr, nk Tanr on-
lar reddetmitir.
96
. zellikle ektiim ikencelerden tr
ikence mirass olarak kendimi grnce, Ermi Jerme' un
Nepotianus' a yazd mektuptaki ifadenin ne olduu ortaya
km oldu: Eer hl insanlarn houna gidiyorsam, sa'
(93) Yuhanna, 15:20.
(94) Timoteosa kinci Mektup, 3:12.
(95) Galatyallara Mektup, 1:10.
(96) Mezmurlar, 52:6.
nn hizmetkr olamazdm. O, insanlarn houna gitmekten
vazgeti ve sa' nn hizmetkr oldu.
97
. Dost yanlglar hak-
knda Asella' ya yazarken de yle demekte: Herkesin ki-
ninden dolay beni saygn yapan Tanrma krediyorum
9
'
ve kei Heliodorus' a yle der: Bu bir yanlgdr: Kzgn
bir aslana benzeyen dmanmz evremizde dolanp durur
ve bizi paralamaya abalar. Bar orada mdr? Hrsz pu-
su kurar ve zenginleri bekler.
99
. Bu retiler ve rneklerden
cesaretlenerek, deneyimlerin adaletsiz olmalarndan ok gven
verici olduklarn varsaymay dnelim. Eer bu deneyimler
bizim deerlerimize hizmet etmezlerse, hi olmazsa herhangi
bir cokunluk annda onlardan kukulanmamamz salarlar.
nk kutsal dzen her eyi ynetir ve her vefal kii, de-
neme srasnda Tanr' nn iyilikle dolu efendiliinin, hibir
eyi Tanrsal dzen dnda brakmamasnda teselli bulur ve
dzene kart olan her eyi dta brakr; o iyi bir sonuca
vardrmakla ykmldr her eyi. te bu nedenle de, her
ey zerinde istencinizi kullannz demek aklllktr. Tanr' y
seven herkes, dinsel yetkede en byk teselliyi bulabilir:
Biliyoruz ki Tanr' y seven herkes iyilik yapmakta yar-
r.
100
. Bu gerek, bilgin kiilerin bilgilerine karlktr; z-
deyilerinde yle yazyordu: Ona ulalsn ya da ulalma-
sn, doru ortadan kalkmayacaktr. O, adalet yolunu bir
yana itenlerin deney karsnda sinirlendiklerini kantlar ve
yine Tanr eliyle buna izin verilmediini bilirler; kendi z
istenlerine, Tanrsal istenten daha ok bal olanlar hak-
knda da yle der: Sizin istenciniz olsun, ama gizli olarak
yrek bakaldrr ve istenleri, Tanr'nnkinin nne geirtir.
Allahasmarladk.
(97) PL..22, 537.
(98) PL. 22, 482.
(99) PL. 22, 349.
(100) Romallara Mektup, 8:28.
64
II
FLOZOF, YAHUD VE HIRSTYAN
ARASINDA DYALOG
(DALOGUS INTER PHLOSOPHUM,
IUDAEUM ET CHRSTANUM)
65 BM 5
FLOZOF, YAHUD VE HIRSTYAN
ARASINDA DYALOG
Ayr ynlerden adam grnverdiinde uyumaktay-
dm. Dmde onlara hemen mesleklerinin ne olduunu ve
ziyaretlerinin nedenini sordum; yle cevap verdiler: Biz
farkl dinlerdeniz. Aslnda mz de tek bir Tanr' ya sayg
duyuyoruz; ama ne inancmz ayn, ne de bu Tanr' ya ibadet
etme biimimiz. Birimiz Pagan, onlara filozof da deniyor;
o, doal yasa ile yetiniyor. Dier ikisinin ise Kutsal Kitap-
lar var, biri Yahudi, teki de Hristiyan. Uzun sre, dinle-
rimizi karlatrdk ve onlar zerinde tarttk; imdi de
seni hakem olarak seiyoruz.
yice ararak, onlara, kendilerini bu tartmaya ve kar-
latrmaya yneltenin ve ayrca benim yargma bavur-
malarnda onlar etkileyenin ne olduunu sordum. Filozof
bana yle cevap verdi: Her trl tartmann kaynanda
benim almam vard r; felsefenin en stn amac da do-
ruluu akla uygun bir biimde aratrmak, insana ilikin
kanlar amak ve her eyde akln egemenliini salamak
deil midir? Btn kalbimle okullarmzda ilenmi dn-
celere balanarak, hocalarmzn ve yetkelerinin aklyrt-
meleriyle kendimi bilgili klarak, sonunda, her trl bilginin
en st noktas olan ahlak felsefesine ulatm ve onun her-
hangi bir bilgiden de stn olduu yargsna vardm.
En yce iyi ve en aalk kt zerine, insanlarn mutlulu-
una ya da mutsuzluuna yol aan ey zerine elden geldi-
ince bilgi edinerek, imdilerde dnyay blen, farkl dinsel
inanlar konusunda titiz bir almaya yneldim, btn bu
inanlarn karlatrmal inceleniinden sonra, akla en uy
gun olann izlemeye karar verdi m: Bylece, Yahudiler, H-
ristiyanlar, hatt onlarn retileri, inanlar, yasalar ze-
rine yazlm olan ve yanl olduklarna ilikin iddialar in-
cel emeye itildim. Yahudiler bana aptal grnd, Hristiyan-
lar da saduyudan yoksun; bir Hristiyan olan sana bunu
sylediim iin zr dilerim. Onlarla uzun sre tarttktan,
sonra, yzyze gelmemizden doan tartma da henz bit-
medii iin, tartma blmlerinin her birinde bavurulan
kantlar senin hakemliine sunmaya karar verdik. Biliyoruz
ki, ne felsefi aklyrtmelerin gcn, ne de iki Yasa' mn
kendini koruduu silahlar biliyorsun. nk bu, Hristiyan-
larn Yasas' dr ve ona Yeni Ahit diyorlar; bu, onlar Eski
Ahit' e sayg duymaya ve kitaplardan her ikisini de okuma
konusunda ok byk bir balanmaya gtryor. Tartma-
mzn sonusuz kalmasn istemediimiz iin, bir hakeme
bavurmamz gerekiyordu ve mezhepten biriyle ilgili ol-
mayan bir yarg da bulamadk.
Daha sonra pohpohlama silahlarna bavurarak ve beni
vglere boarak unlar ekledi: Evrensel bilginden ve zih-
ninin kavray gcnden dolay o denli baarlsn ki, burada
da bir hakem rol oynamak ve tartmamza bir snr koyabil-
mek bakmndan ok uygun niteliktesin ve senin yargn bunu
salayabilir ancak. Senin zihninin kavray gerekten yle
gldr ki, bellein dinsel ve dind metinler konusunda o
denli zengindir ki, sk sk gittiin okullarda, inceleme alkan-
l dnda kalan konularda bile, kendi hocalarm ya da btn
bilimleri inceleyen yazarlar yenmede herkese bilinen n-
n salayan da ite budur; kskanln katlanamad, fa-
kat ykmay da baaramad son derecede nemli tanr-
bilimsel yaptnla biz bunu ak seik olarak biliyoruz; n-
k yaptn urad ikenceler onun nn artrd sadece.
O zaman cevap verdi m: Ben, bilge kiilere bavurmak
yerine zavall bir adam hakem diye alarak beni memnun et-
menizin erefini hibir zaman istemiyorum. Gerekten ben
size benziyorum: Bu dnyann bo tartmalarna alknm,
alay ettiklerimi ciddiye almaya pek hakkm yok. Bununla
birlikte sen, hibir Yasaya balanmayan ve sadece akla bo-
yun een Filozof, bu tartmada elde ettiin gzle grnr
kolayla fazla deer vermeyeceksi n; nk, senin iinde
bulunduun durumda iki klcn var; kartlarnn ise sadece
bir tane. Sen onlarla Kutsal Kitap ve akl adna mcadele
edebilirsin; sen Yasa' y izlemediin iin, onlar sana kar
bu Yasa' y hesaba kal amayacakl ar; ayrca akla uygun ka-
ntlamalara gelince, felsefi tartmalardan gelen alkanl-
nla sen onlar yeneceksin. Biraz olsun, uyum iinde oldu-
unuz ve kendi glerine gvenen sizlerden her birinizi gr-
dm iin, gzpekliiniz konusunda alakgnlllm
ortaya koymayaca m, hatt benzer tartmalarn beni bil-
gili kld lde, buna inanm da oluyorum. Bizlerden
birinin anmsatt gibi, gerekten, herhangi bir doruluun
kendinde yer almad o denli yanl bir reti yoktur ve
inanmyorum ki herhangi bir tartma o denli nemsiz olsun
ve kendisinden hibir bilgi elde edilmesin. Bunun iindir ki,
bilge kiilerin en by zdeyilerinin bana okuyucunun
ilgisini ekmek iin yle yazar: Dinleyerek bilge kii daha
da bilge olacak, zeki insan kendini ynetmeyi renecek,
1
,
latt Yakup da yle yazar: nsanolu, dinlemekte hzl,
konumakta yava ol!
2
.
Hepsi anlamamz konusunda bizi alklayarak onaylad.
FLOZOF. lkin onlar sorgulamak bana aittir, nk
ben, ilk olan doal yasa ile yetiniyorum. Eer sizinle bir
araya geldiysem, bu kesinlikle, doal yasaya yaplm olan
yazl eklemeler zerine bilgi edinmem iindir. Onun birinci
olduunu sylediimde sadece zaman nceliinden sz etmi-
yorum, ayn zamanda yap nceliinden sz ediyorum. En
yaln olann her zaman en karmak olandan nce gelmesi,
doann bir ilkesidir. yleyse, etik dediimiz treler bilimi-
ni ilgilendiren her eyde, doal yasa bize sadece ahlaka
(1) Sleyman' n Meselleri, 1:5.
(2) Yakup' un Mektubu, 1:19.
ilikin rnekler verdi. Yasalarmz ise, bize tam anlamyla
gereksiz grnen belirli dsal imlerin zorunluluunu ekledi;
sras geldiinde biz onlar birlikte inceleyeceiz.
Yahudi ve Hristiyan, Fi l ozof un tartmay yrtme hak-
kna kar kmazlar.
Filozof o zaman yeniden sz alr: kinize birden soru
sormakla balyorum, nk bana yle geliyor ki, size so-
raca m soru her ikinizi de eit derecede ilgilendiriyor; her
trl yetkeden nce Kutsal Kitaplara dayandnza gre.
sizi, dininizi benimsemeye gtren akla dayal bir neden mi-
dir, yoksa insanlarn kansna ve soyunuzdan olanlarn size
esinlendirdii sevgiye mi boyun eiyorsunuz? Birinci varsa-
ym doru ise tmyle haklsnz, fakat ikinci durumda hak-
szsnz. Seenein ikinci blm doruysa, sanmam ki bi-
linli ve saduyusu olan hibir insan onu yadssn. imiz-
den her biri kendisinde, gerekten kendi soyundan olanlar
iin byle bir sevgi tad ve onlarn iinden getii ei-
timi de paylat iin belli bir anlay ve alkanlklar var-
dr; bu nedenle inanlarna kar sylenen her eyi tiksin-
tiyle reddeder, alkanlk ikinci bir doa olduu iin ocua
alanan saygnn konusu ne olursa olsun, yetikinliinde
inatla ona sadk kalr. Bize retilenleri anlamadan nce,
inanc kabulleniyoruz. Ozan da bu konuda yle di yor: Kap
bir kokuyu ok nceden aldnda, onu uzun sre saklar.
3
.
unlar diyen filozofun da dncesi aynyd: ocukluu-
nuzda size retilen her eyi kutsal olarak grmekten ka-
nnz, nk, krpe kulaklara benimsetilen retiler za-
manla, felsefe yapmay renince bir yana atlr. Fakat ne
tuhaf ey! Kuaklar boyunca ve zamanla insan aklnn, ya-
ratlm evrene ilikin bilgisi durmadan artar; inancn ise
ilerlemeden haberi bile yoktur, ite yanlgnn en byk
tehlike olduu yer de burasdr. nan szkonusu olduunda,
byk ya da kk, cahil ya da okumu her insan ayn
inanlar benimser ve inancna smsk balanan kii halk
(3) Horatius, Epistola, II, 69.
inanlarnn snrlar ierisinde kalan kiidir. Buradaki ne-
den kesinlikle ortadadr; hi kimsenin, inan konusunda ken-
di grlerini sorgulama ve herkesin kabul ettii ey ze-
rinde cezaya uramadan kuku duyma hakk yoktur, n-
k, cevap vermekten yoksun olduklar sorular zerinde sor-
guya ekilmeleri insanlar iin kk drc olacaktr. Ken-
di gcnden kuku duyulduunda, savama giriilmez; sa-
va alannda seve seve ilerlemek iin, zafer vncn um-
mak gerekir. Onun anlama gcnn yetersiz olduu ka-
bul edilen noktalarda delilik o denli ileri gtrlr ki,
onun inancn benimsemekten artk utan duyulmaz, tp-
k bu inancn iindeki anlam anlamaktan ok, szckleri
u uca eklemeye dayanmas gibi, yree deil, dudaklara
ait olmas gibi. Daha ileri gidilir, azn bara bara sy-
lemedii, zihnin de anlayamad byle eylere inanmaktan
en st noktada artk vnlr. Her birinin kendi z mezhe-
bine ball, insanlar ylesine kendini beenmi, ylesine
kmseyici yapar ki, herhangi biri onlara hep inanlarn-
dan uzaklayormu gibi grnr, tanrsal balanmaya ar-
tk yabanc kalm gibi grnr ve hatt btn dier insan-
larn lnetlenmesini dileyerek sadece kendilerinin sonsuz mut-
lulua ulaacan umarlar. nsan cinsinin bu dncesizce
kibirliliini uzun zamandr derin derin dnerek byle bir
yanllar evriminden, o denli aalk Kharybdis' ten
1
beni
kurtarmak ltfunda bulunsun ve ylesine iddetli kasrgalar-
dan esirgesin ve kurtulu limanna beni gtrsn diye yal-
varmaktan vazgemeyerek, tanrsal balanmaya doru y-
neldim. Bylece, imdiki abam ve ar dikkatim ortaya
(4) Yunan mitoloj isinde ad geen bir deniz canavar, efsaneye
gre, Sicilya' y talya' dan ayran Messina Boaz' nda baka
bir deniz canavar olan Skylla ile birlikte oturur. Herakles
efsanesine gre de, Gaia ile Poseidon' un birlemesinden do-
ma lml yaratktr. Fakat doymak bilmez oluundan t-
r Zeus' un hmna uram ve onun tarafndan denizin
dibine atlmtr. Bundan byl e Kharybdis deniz canavar
olmutur. (Mitoloji Szl, A. Erhat, ss. 221-222). (B..)
koyuyor ki tpk bir renci gibi, sizin cevaplarnzda yer
alan bilgilere yneliyorum.
YAHUD. Sen bizim ikimize de ayn zamanda sordun,
fakat sana birlikte cevap veremiyoruz, aksi takdirde ayn
andaki cevaplarmz anlalmaz olacaktr. Eer istersen, n-
ce ben cevap verecei m, tanrsal saygy ilkin biz benim-
sedik; yasal retiyi almada da birinci yine bizler olduk.
Hristiyan inancna balanan kardeim imdi burada, benim
cevabmn boluklarm zorunlu olarak hem yarglayacak, hem
de tamaml ayacak; iki Ahit'in kalt sayesinde, o iki silaha
birden sahip ol acak; bu da ona dmana kar daha iyi
dayanmay ve onunla daha iyi savamay salayacak.
FLOZOF. Pekl.
YAHUD. Fakat tartmaya balamadan nce, seni
uyarmak isteyeceim; felsefi kantlarn doruluu yoluyla
benim budalalm yenmi grnsen de, dindalarmz yen-
mi olmaktan dolay o denli vnme; yalnz, kk bir ada-
mn zayflndan, btn bir halkn deersiz olduu sonu-
cunu karma; yalnz ve kk bir adamn yanl onun inan-
cn reddetmeye seni srklemesin; ayrca benim iyi ak-
lamada yeteneksiz ol mam yznden onu yanl yarglayarak
sulama.
FLOZOF. Yeteri kadar ngrl olduunu anlyo-
rum; ama bu giri konumas tam anlamyla yararszd,
nk tek amacmn, gerein aratrlmas olduunu iyice
biliyorsunuz, bo bir gurur gsterisinde bulunmak niyetinde
deilim; benim iin sofistlerinki gibi bo eyler zerinde tar-
tmak nemli deildir; ben sadece zenli bir biimde ka-
ntlamalar incelemeye alan bir filozofum ve ruhun kur-
tuluunu salamada da en nemli ey budur.
YAHUD. Bu abay sana esinlendiren ve ruhunu
korumaya bu denli nem vermeni salayan Tanr syleimi-
zi ynetsin, yle ki sonuca mutlu bir biimde ulaasn! im-
di, onun bana verdii g lsnde senin nme koyduun
sorulara cevap vereceim.
FLOZOF. Anlamamzn amac da bu deil mi za-
ten?
* *
YAHUD. Henz ocukken, olgunluk ana erimeden
nce insanlarn bir arada olduklar ve sevdikleri kiilerin ya-
amla ilgili alkanlklarn, inanlarn hep izledikleri or-
tadadr. Ama ergin olduklarnda ve kendi z istenlerine uy-
duklarnda, herhangi bir eye inandklarnda artk, bakala-
rnnki deil, kendi yarglar szkonusudur; bundan byle
onlar iin bir sany benimsemek, gerei aratrmaktan
daha az nem tar. Bunu hemen syledim, nk inanc-
mz ilkin, bedensel kkenli birtakm duygularla ve ilk dene-
yimlerimize bal alkanlklarla edinmi olmamz mmkn-
dr. Ama imdi samdan ok akla dayanyoruz.
FLOZOF. Rica ederim bana bu akl akla; bu beni
ok sevindirecek.
YAHUD. nandmz gibi, uyduumuz Yasa' nn Tan-
r tarafndan verilmi olduu doruysa, bir yandan ona bo-
yun eerken, bir yandan da tartmamalyz. stelik ona
boyun eiimiz dllendirilmitir; Yasamzn tanrsal kay-
nan gsteremesek bile, sadece bu nedenle onu benimse-
meyenler ok hakszdr ve sizin de yanlln gsteremeye-
ceiniz bir durumdur bu. Gnlk yaamdan alnm bir r-
nei anlamada ltfen bana yardmc ol: Bir efendinin k-
lesi olduumu, onu incitmekten ok korktuumu ve yine ayn
korkuyu duyan baz arkadalarmn da olduunu varsaya-
lm. Bu arkadalar bana, benim olmadm bir srada, efen-
dinin btn klelerine verdii bir buyruu bana bildirirlerse
ve benim de bu buyruktan hi haberim olmazsa, dierleri
bu buyrua uyarlarsa ve benim de kendileriyle birlikte uy-
mam isterlerse, ben yokken verilmi bu buyruktan kuku-
lanmam halinde bana ne yapmam tlersin? Efendiden
gelen ve zellikle akld hibir yan olmayan, herkesin ye-
rine getirdii ve benimsedii bu buyruun gereklemesine
katlmay reddederek, kendimi bir yana ayrp sadece kendi
saduyumu izlememi dier klelerin ortak karasn km-
sememi , ne senin ne de kimsenin tleyeceini sanmyo-
rum. yleyse kanabileceim tehlikeye niin kendimi ata-
y m? Eer buyruu veren efendi ise, bunu birok tank do-
f f ruluyorsa ve bu buyruk her ynyle akla uygunsa, hibir ey
ona uymamam konusunda beni hakl gsteremez. Fakat ar-
kadalarmn rneini ve kkrtmayla ilgili d izleyerek
yamlrsam, verilmemi bir buyrua boyun eersem, hata
onlardadr; sadece ve sadece efendime duyduum saygyla
hareket eden bende deil.
FLOZOF. Benden istediin t konusunda ok gzel
aklamalar yaptn ve saduyusu olan hi kimse seni haksz
bulamaz; ama bu karlatrmann syleimizle ne gibi bir
ilgisi olduunu gster bize.
YAHUD. Kuaklar boyunca, kutsal kaynakl olduu
kabul edilen bu Eski Ahit' in buyruklarna halkmzn zene-
rek uyduunu biliyorsun; bu insanlarn hepsi, ister szle,,
ister rnekle, Yasa' ya uyarken daha nce bu kurallar izle-
mi olanlardan bilgi edindiler ve hemen hemen btn dn-
ya, bu Yasa' nn tanrsal niteliini tand. Bu noktada, bir-
ka inanszn dncesini deitiremediimiz doru olsa bi
le, hi olmazsa hi kimsenin inancmz aklszlkla sula-
yamadn sanyoruz. Bu, hi kukusuz, tam anlamyla akll
bir varlk olan Tanr ile ilgili dindarca bir dncedir ve
inancmz tanrsal iyilie olduu kadar, yazl yasalarla in-
san bilgili klmak ltfunda bulunup, insanln kurtuluuna
da zen gstermeye, ayrca ceza korkusuyla, ktlmz
bastrmaya da elverilidir. Eer bu dnyann yneticileri bu
niyetle yasalarn iyi yaptlarsa, yneticilerin en bynn
ve en iyisinin ayn zeni gstermi olmasn kim reddede-
bilir? Yasa koymadan, bir sr insan nasl ynetilecek ve
stelik zgr istencine braklan herkes geici heveslere de
kaplrsa, durum ne ol acak? Yasa daha batan neyin su
olduunu belirlemezse, sulularn cezalandrlmasyla, adalet
araclyla ktlk nasl ortadan kaldrlacak? Dnyann yet-
kin kurulu ilkesini Tanr' dan almas ve o andan beri de
yasal aralarla ktl nlemenin Tanr iin ne denli nem-
li olduunu gstermesi nedeniyle, insanlarn teden beri tan-
rsal bir Yasa' smn olduu apak ortadadr. Kart varsa-
ymda, Tanr' nn insana ilikin ilerden hi kayglanmad-
na ve dnyann tanrsal sagrden (Providentia) ok rast-
lantya bal olduuna inanmaya allacaktr. Ama, dn-
yann tanrsal bir Yasa' s olduu kabul edilirse, bu Yasa
zerinde, eskiliinden ve insanlarn ortak rzasyla benimse-
nen bizim Yasa' mzdan daha m ok uzlalacaktr?
Bu denli ok tana ve akla dayanan gvenceye karn,
bu Yasa' nn tanrsal kkeninden ikimiz birden kuku duydu-
umuzu varsayalm: imdi yaptmz karlatrma, bu Ya-
sa' ya boyun emeyi bana tlemen iin seni zorlayacak;
kendi vicdanm da beni byle davranmaya aryor. Ben
de senin gibi tek bir Tanr' nn varlna aka inanyorum,
kukusuz Tanr' y senin kadar seviyorum; ama ona, kendi
adma, bu sevgiyi gstermemi salayan birtakm eylemleri
de katyorum; bizi ayran da ite bu noktadr. Eer bu ey-
lemler gereksiz, yararsz ise, hangi konuda bana zararlar
dokunabilir? Hatt bunlar buyurulmu olmasalar bile, hi
olmazsa yasaklanm deillerdir! Hibir dinsel buyruktan so-
rumlu tutulmadan Tanr (Efendi) iin daha fazla alp a-
lmadm konusunda ben nasl knanabilirim? Sylendii
gibi, tanrsal iyiliin tan olan ve yazl Yasa' dan haber-
dar olmamz salayarak kurtuluumuz iin kayglanan bi-
rine kar bizde en byk sevgiyi uyandran bir inanca na-
sl kar klabilir? Eer bu Yasa' ya kar diyecek hibir
eyin yoksa, niin ona uyduumuzu bize sormaktan vazge!
Bu kadar ok ikence ortasnda, direnli abamzn asla y- \
dllendirilmeyeceim ileri srmek iin, Tanr' nn ok ac-
masz olduunu varsaymak gerekir.
Elbette, Tanrs uruna ykmlara uramam hibir halk
grlmemitir ve hatt bylesi dnlemez bile; biz sa-
dece, onun uruna bu ykmlara katlanyoruz ve bu, o denli
yerlemi ldrc bir ktlktr ki, bylesine derin zn-
tnn ateiyle silinmesine inanmamaldr. Ne kral ne de
yneticisi olmayan, bunca ulus arasna dalm olan bizler;
yoksul yaammzn hemen hemen her gnnde bedelini de-
diimiz dayanlmaz hakszlklardan dolay ac ekmiyor mu-
yuz? Bu denli kk grme ve dmanla layk grlen her
birimiz una inanyoruz: Bize ikence yapanlarn gznde,
uradmz hakszlklar son derece dil eylemlerdir ve Tan-
r' ya verilen onurdur. Gerekten, byle bir tutsaklktan ileri
gelen ktlklerin, Tanr' nn en acmasz ktlnden ba-
ka hibir kayna olduu tasarlanamaz ve bize gre ok-
tanrclarm ve Hristiyanlarn yaptklar btn ktlkler dil
bir alma olarak dnlr. oktanrclarn topraklarn
aldmzda uradklar basklarla ilgili anlar vardr ve bun-
dan sonra da biz onlar kasp kavurmu, stelik her gn
ikencelerle de ezmitik; onlarn bize zorla benimsettikleri
yazg, o denli acmasz olsa da, kendilerine hakl bir
al olarak grnyordu. Tanrlarn bizim ldrdmz
ileri sren Hristiyanlara gelince, bunlarn zulm daha da
haklym gibi grnyor. Sen hangi dmannda bizim ya-
amaya zorlandmz srgn hayatmz ve hangi koruyu-
culardan destek umduumuzu dnyorsun! Srekli olarak
en kt, dmanca vurularla tehlikeye atlan bizler, inan-
szlarn tavrn benimsemeye zorlanyoruz. Szde rahatlat-
c ve kurtarc olan uyku bile bizi ylesine kukular iinde
brakyor ki, uyurken dahi kleliimizin tehlikeleriyle ilgili
dncelerden kurtulamyor uz. Bizi Gkyzne gtren yol
dnda, hibir yolda gvenlik iinde deiliz; oturduumuz
yer tuzaklarla dolu. Baka bir smak bulabilirsek, ne denli
tehlikeli olursa olsun, ate pahasna ela olsa onu tutmalyz.
lmmz kendilerine, mallarmz en ucuz fiyata ele gei rme
olanan versin diye, bal olduumuz ve korunmamz ok
pahalya dediimiz hkmdarlar lmemizi isterler.
Sanki tm dnya yalnz bize kar birlemi gibi; bu
kadar ok skntya ve benzeri basklara uraynca, yaam
bize balanm olsa bile, bylesine yaamak artk zavall-
lk olur; ne tarla ne ba ne de toprak elde edebiliriz; sinsice
ya da aka yaplan saldrlar karsnda hibir ey bun-
lar bize salayamaz. Bizim tek tutunacak dalmz para ka-
zanmadr: Yalnzca yabanclara uyguladmz tefecilik sa-
yesinde yoksul yaammzn gereksinimlerini karlayabiliyo-
ruz. Fakat tefecilikten dolay, ok byk zarara uradklar-
n ileri srenlerin kt davranlaryla kar karya kalyo-
ruz. Yaammzn yoksulluunu ve bizi bunaltan tehlikeleri
gstermede, bizim durumumuz her trl konumadan daha
anlamldr. Yasa' nn buyruklarn yerine getirmenin ortaya
kard glklere gelince, bunlar Yasa' y bilen hi kimse-
nin gznden kamaz; yle ki, yasal boyunduruktan ve in-
sani ikencelerin hepsinden byk aclar ekmiizdir. Sn-
netimizle ilgili dinsel ilemden kim tiksinmez; korkudan ok
utantan, byle bir ileme urama dncesinden kim tit-
remez? Henz kck bir ocukken Yasa' nn kendisine bu
kanl yaray reva grd bundan daha duyarl bir organ
var mdr insann? Yabani otlar ylesine acdr ki, bize, kur-
ban baharat kartrarak yememi z tlendi
5
. Son derece
kolay hazrlanan yabani yiyeceklerin hemen hemen hepsinin
bize Yasa tarafndan yasaklanm olmasna nasl dikkat edil-
mez? Vahi hayvan diiyle koparlm her et paras bizim
iin pistir; kendiliinden ya da boularak ldrlm hay-
vanlar bize yasaklanmtr
6
. Yiyebileceimiz etler, sadece
kendi kurban ettiklerimiz, fazla yalarn aldklarmz ve
kesip kann akttklarmzdr; bu, olanaklarmza gre ol-
duka ar bir yktr. oktanrclarn kestii etlerden tiksi-
niriz; onlar da bizim mezbahalarmzdan gelen etlerden tik-
sinirler. te bunun gibi, yabanclardan alman araptan bile
ekiniriz. Uradmz ikenceler dnda, Tanr' mzm da
bize ykledii devlerle yaammzn iyice gletii ortada-
dr. Yasal cezalarmz ylesine ardr ki, Yahudiler dnda
hi kimse, deil bu cezalara uramay, baka mahkmlara
vermeyi bile dnemez. Ki m ksas yasasn; gze gz, die
di, cana can yasasn kardeine uygulamay kabul eder
7
?
Yasa ile uyum salamak iin bunlarn kendisine de uygulan-
(5) k, 12:8.
(6) k, 22:31; Levililer, 17:15; Hezekiel, 4:14.
(7) k, 21:24.
masna kim dayanabilir? Btn bu Yasa' ya uygun davra-
nlar ve says belirsiz dierleri unu gsterir: Davut Pey-
gamberin Tanr' sna seslenerek haykrd bu Yasa' ya ara-
mzdakilerden her biri baldr: Senin dudaklarndan dk-
len szlere saygdan tr, zahmetli yollar tuttum.
8
.
FLOZOF. Elbette, Tanr iin gsterdiiniz byk di-
dinme, hem g hem de ok sayda olan abann kantdr.
Ama ok daha nemli olan udur; btn bunlar yerine ge-
tirmede hakl ya da haksz olup olmadnz bilmektir. Ger-
ekten de yandalarnn Tanr' ya hizmet etmeyi ve onun
akyla houna gittii kabul edilen ileri yerine getirmeyi
dnmeyen hibir din yoktur. Buna karn siz btn dinleri
kabul etmiyorsunuz; nk sadece kendi dininizi savunma-
ya ve onu dierleri zerinde egemen klmaya abalyorsu-
nuz. Onda en st derecede akld bir tutum olsa bile durum
bu; imdi bunun byle olduunu, benimsediin yazl Yasa
adna tantlamaya alacam.
YAHUD. tirazlarn itenlikle dinleyeceim.
FLOZOF. Yasa' nm ve yasal kurallarn yaylmasn-
dan nce, birok insann yakn sevgisine ve Tanr sevgisine
dayanan doal yasa ile yetindikleri kesindir; bunlar dil
insanlard ve tam anlamyla da Tanr' nn houna gidiyor-
lard. rnein, Habil' in, Eno' un, Nuh'un ve onun oullar-
nn, ayn ekilde brahim' in, Lut'un ve Melkisedek' in duru-
munun byle olduunu sizin Yasa' nz gstermekte ve uzun
uzun rnekler halinde belirtmektedir. Bunlar arasnda Tan-
r, Eno' u yle beenmitir ki, henz yaarken, sizinkilerin
syledii gibi, Cennet'e gndermitir: Eno, Tanr' nn ho-
una gitti ve Cennet' e girmi oldu, uluslar pimanlk duysun-
lar diye. Nuh' a gelince, onun iin de yle yazlmtr: Za-
mann en doru ve yetkin insan.
9
. Tanr, gzle grnr
davranlarla onun iin ne denli sevgi duyduunu gsterdi:
Btn dier insanlar Tufan' la boarken, ailesini ve insan
(8) Mezmurlar, 17:4.
(9) Tekvi n, 6:9.
soyunu da korusun diye onu kurtard. Siz nl atalarnz, b-
rahim' i, shak' ve Yakup' u da bunlara ekleyin; onlarda ve
onlarn soyunda da Tanr' nn kayrmas daha sonraki btn
kuaklar iin vaat edildi; bunlar Yasa' nn resmen ilan edil-
mesinden nce yaadlar; bununla birlikte, Yasa' dan sonra
gelenlerden daha m az ayrcalklardan yararlandlar? Tarfr'
mn zel olarak onlarn Tanr' s olduu sylenir ve onlar iin
yaplm olan vaatlere bavurarak, bunlar gznnde bulun-
durarak, yasa koyucunuz Musa, halk yattrmaya urar:
Musa, Tanr' ya yle yakaryordu: fken yatsn ve hal-
knn ktln bala! Senin szlerini yerine "getiren b-
rahim' i ve smail' i anmsa; vaktiyle onlara yle diyordun:
Seni gkteki yldzlar gibi oaltacam ve szn ettiim
btn yeryzn sizden sonra gelenlere verecei m ve o, her
zaman sizin olacak. Tanr yatnca, onlar tehdit ettii k-
tl artk yapmad.
10
. Tanr' nn bu eski atalarn zgrce
gsterdikleri sayg gsterilerini seve seve kabul ettii bili-
nen bir eydir; hibir yasa onlar byle davranmaya zorla-
mad hem de; bu nedenle biz de ona tam bir zgrlk iinde
hizmet etmeye devam ediyoruz.
Sen Yasa' nn, kutsal snnet treniyle, brahim' le bala-
m olduu yantn verirsen, ben Yasa' nn nemini abart-
manz korkusuyla, bu eylemin Tanr iin hibir dl olmad-
n, hibir hakl karma deeri tamadn, hibir yerde
okunmadn syleyeceim. Kutsal Kitap' a gre, dier ata-
larn da yle olmas gibi ve sadece kendi inancyla hakl
karl da snnetten ncedir. brahim, Tanr' ya inand
ve Tanr ona bu inanc adaletle verdi.
11
. nanla ilgili bu
i yeryznn vaat edilmesinden ve Tanr tarafndan kendi-
ne olduu kadar soyuna da yaplm olan oal ma vaadin-
den ncedir. Snnetten sonra, ona kendinde ve soyunda b-
tn soylarn kutsanm olduu szn verdii zaman, bu
kayrmay dev edinmesi snnetten dolay deildir; ama bu
(10) k, 32:11-13.
(11) Tekvi n, 15:6.
sz o, onun olunu kurban etmeyi kabul etmesiyle verdi.
Eski Ahit' i batanbaa iyice yeniden okuyun, hibir yerde
snnetin herhangi bir dl szyle birlikte olmadn gre-
ceksiniz, ama bunun brahim' in soyuna ilikin olduunu ve
snnetli olmayan herhangi birinin halk topluluundan d-
ar atlmas iin Tanr tarafndan konulmu olduunu fark
edeceksiniz. Kutsal Kitap, Tanr'nn brahim' e yle dedii-
ni gsterir: Seninle ve senin soyunla. Benim aramda yle
bir anlama imzalayacam. (. . . ) Uyacanz ite bu anla-
madr. Tm erkekleriniz snnet olsun. Aranzdaki sekiz gn-
lk her erkek ocuu snnet edilmi olacak. Eer bir erkek
snnet olmamsa topluluktan dar atlacaktr...
12
.
Siz eer bu karlmann ruhun yitirilii olarak anlal-
mas gerektiini ileri srerseniz, snnet gelenei btnyle
akld olacaktr, nk o zaman byle bir iarete sahip ol-
mamak tehlikeli olacaktr; oysa bu iaret olmadan da daha
nceleri huzur iinde yaanabiliyordu. Ayrca, bu trl yo-
rumlay, sekizinci gnden nce lm ocuklar gksel kral-
lktan karacaktr; stelik bu ocuklar, byle bir sulamaya
layk olabilecek hibir hata yapmadklar halde. Tanr'nn
vaat ettii ve Yasa' nn uygulanna balad dln trne
dikkat ediniz. Yeryz mutluluundan baka hibir ey bek-
leyemezsiniz, nk yine gryorsunuz ki, size vaat edilen
sadece budur. stelik, bu gnenci elde ettiiniz de belli de-
il; nk hibir baka ulusun ekemeyecei kadar ktlk-
lere uradnz; bundan dolay Yasa' ya uyarken bu denli ve
bylesine byk mutsuzluklara dayanmaya sizi iten bu umut-
tan daha artc hibir ey olamaz. Oysa ki, size vaat edi-
len dl beklemeniz gereken alanda tam bir d krklna
uradnz. ki eyden biri, ya Yasa' ya uymayacaksnz, ki
bu sizin hakknzda kt konuulmasna ve mahkm edil-
menize yol aacak, ya da kendi Yasa' sma uyanlara byle
dlleri vaat eden biri, kendi szlerine sadk deildir.
Yelediiniz hangi varsaym olursa olsun, size hibir
(12) Tekvi n, 17:7 ve devam.
80
mutluluk getirmeyen byle bir Yasa' ya inanmanz iin hibir
nedeniniz yoktur. Size soruyorum: Tanr' nn insanlar kendi
Yasa' sma bir dln ekiciliiyle uymaya davet etmi ol-
mas ve dllerin en ycesini tmyle bir yana atarak sa-
dece en aada olan vaat etmesi olas mdr? O, gerekten
dnmeden konutu, Yasa' ya uymann yeryz ve gkyz
mutluluunu eite deerlendirdiini bildii halde, ikisinden
de inandrc olan tek bir szc bile sylemedi. Oysa, ben
unu yineliyorum: Kutsal Kitap, hibir biimde asl mutlu-
luktan, sonsuz mutluluktan sz etmiyor; onun ileri srd,
ortaya koyduu tek dl, bu dnyaya ilikin mutluluktur;
bunu da ortaya karacak olan sadece Yasa' ya boyun eme
etkenidir ve gelecekteki kuaklarn itirazlarna da cevap
vermek iin Tanr' nn onun ortaya kmasn salad tek
motif, budur. Kutsal Kitap, Musa' nn, halka bilgi verdii ve
Yasa' nn muhaliflerine cevap vermeye hazrland zaman
onlara unlar sylediini yazar: Dinle srail, Tanr' nn ku-
rallarn tut; onun buyurduu yasalar ve tanklklar tut ve
Tanr' nn gznde iyi olan ve onun houna gideni yap ki
sana iyilik olsun ve verdii sze gre Tanr, btn dman-
larn senin nnden kovsun da, atalarna vaat edilen bu
aheser topraklar elde etmek zere ieri giresin. lerde o-
lun sana Tanr' mz Efendimiz' in bu tanklklar, kurallar,
yarglar ne anlama geliyor? diye sorarsa, ona u yant ve-
receksin: Biz, Msr' da Firavun' un kleleriydik ve Tanr bizi
gl elleriyle Msr' dan kard ve Msr' da Firavun' a ve
ailesine kar hepimizin nnde byk ve mthi mucizeler
ve iaretler gsterdi; ve bizi oraya soktuktan sonra, atala-
rmza vaat ettii bu topra bize vermek iin bizi oradan
kard. Ve Tanr bize Yasa' nn gsterdii her eyi tutma-
mz ve Tanr' mzdan korkmamz buyurdu; bugn de oldu-
umuz gibi, yaadmz btn gnler boyunca mutlu olalm
diye.
13
. Ve daha ilerde unlar da okuyoruz: Tanr, bu yer-
yznde bulunan btn halklar arasnda zengin bir halk ola-
(13) Tesniye, 6:17-25.
81 BM 6
sn diye seni seti (. . . ) bugn sana uyman buyurduum b-
tn kurallar, yasalar, yarglar tut. Eer onlar tutar ve
onlara uyarsan, Tanr bu anlamaya gz kulak olacak ve
atalarna vaat ettii balamay tutacak; o seni sevecek
ve oaltacak, bedeninin ve toprann rnlerini sana veril-
mek zere atalarna vaat ettii toprak zerindeki budaym,
zmlerini, zeytinyan, hayvanlarn, srlerinin yavrular-
n kutsayaeak. Btn halklar arasnda en kutsal sen ola-
caksn, zira senin topluluunda srlerinin arasnda olsun,
insanlarn arasnda olsun ne kadn ne de erkek ksr olma-
yacak. Seni her hastalktan ve Msr' n kt hastalklarn-
dan kurtaracak; ktlkleri sana deil, btn dmanlarna
gnderecek. Tanr Efendi' nin sana teslim edecei btn halk-
lar yok edeceksin.
14
. Ayrca unlar da okuyoruz: Topra-
nza, buday, arab, zeytinyan elde edebilesiniz di ye ilk
yamuru ve son yamuru vaktinde verecek; hayvanlarnzn
otlamas iin ve siz de bizzat yiyip doyasnz diye tarlalar-
nza ot verecek.
15
. ( . . . ) Ve btn bu buyruklar dinlemen
kouluyla, tm bu iyilikler senin zerine gelecek ve sana
ulaacak. Kentinde ve tarlanda kutsanm olacaksn. Bedeni-
nin rn kutlu, kzlerinin srleri ve kuzularnn topra
kutlu olacak. Hamur teknen ve tahl ambarn kutlu olacak.
Girdiin zaman kutlu, ktn zaman kutlu olacaksn. Elle-
rinin btn almalarn kutsayaeak ve kimseden hi bor
almadan btn uluslara bor vereceksin.
16
.
Bunu iyice gryorsun, Yasa' ya uyana dl olarak vaat
edilen, insanlar iin, hayvanlarn rn iin, kz srleri
iin ve koyun allar iin olan kutsamadr; ruhun tinsel
kutsan hibir ekilde szkonusu deildir; Yasa' y izleyen-
lere ya da onu ineyenlere, ruhun kurtuluu ya da lnetlen-
meyl e ilgili hibir vaatte bulunulmamtr; sadece yeryz-
ne ilikin iyilik ve ktlklerden sz edilmitir; asl ve ze
(14) Tesniye, 7:6, 11-16.
(15) Tesniye, 11:14-16.
(16) Tesniye, 28:2, 12.
ilikin olan ylesine geitirilmtir. Sana unu soruyorum:
imdi bile da ilikin iler ve bu zel Yasa' nn uygulanma-
lar dnda, Yasa' nn bize henz verilmedii zamanda ol-
duu gibi doal yasann kimi insanlarn kurtuluu iin ye-
tebilecei doru deil midir? Onu kabul etmeye hi hakknz
yok; nk bu Yasa' nn sadece size verilmi olduu ve dier
halklara verilmedii ve snnetin de sadece brahim' e ve
onun soyuna buyurulduu kesindir. brahim' in soyuyla da
sadece shak' tan doanlar anlamak gerekir. unu syleyen
de Tanr' nn kendisidir: Senin soyun shak' ta arlacak.
17
.
Snnet anlamasnn kuruluundan sonra da yle ekler:
shak' la anlamam yapacam.
18
. Yurttanz Eyp' e gelin-
ce, brahim' den sonra onun da Yasa' sz yaam olmasndan
kukulanmayn; Tanr, hakknda sz syleyecek kadar onu
inceledi: Yeryznde bir rnei daha yoktur; bu ok sade
ve doru bir insandr, Tanr' dan korkar ve ktden ka-
nr.
19
. yknmeniz gereken doruluk kurallarn aklayarak,
yasal ileri hi anmad; ama doal akln her insann yre-
ine iledii ve ancak doal yasann buyurduu eylemlere
nem verdi: Eer yalan yolda yrdmse ve ayam hile-
ye yneldiyse, eer arzu ettikleri eylerde yoksullar bir ya-
na ittiysem, eer dul kadnlar bouna umutlandrdysam,
vb...
20
. O, bizi Yasa' ya balayan yaam kurallarn, bize ve
dier oktanrclara szleriyle olduu kadar eylemleriyle de
emretti.
Eer bu kurallar hepimizin kurtuluu iin Yasa' dan nce
yeterliyse ve kimileri iin de bu Yasa' dan sonra bile yeter-
liyse, yasal boyunduruun altna girmek, kurallar oalta-
rak onlar ineme frsatlarn da artrmak niin zorunlu
oldu? Yasann olmad yerde, yasann inenmesi de sz-
konusu olamaz. Yasann kuruluu, onu benimseyen halk han-
gi konuda yceltir ve niin hibir nedeni olmadan omuzlar-
(17) Tekvi n, 21:12.
(18) Tekvi n, 17:21.
(19) Eyp, 1:8.
,(20) Eyp, 31:1, 5, 16.
na byle bir yk koymasna karn, Tanr hl srail' i ilk
ocuu diye adlandrr? Ayrca, Yasa' y ktleme gibi bir
duruma dmemeyi kim salayacak; gnahlarnzn peinden
giden siz, bunu itiraf ettiinizde, vaat edilen Yeryzn yi-
tirirsiniz; bunun dnda da yasal zorunluluklar yerine ge-
tirmeniz olanakszdr; yle ki, ne hakkinizin cn alma, ne
de gnahlardan arnma iin konmu olan trenlere katlma
ve kurbanlar sunma, ne de tanrsal vgye ilikin ilahileri
syleme hakknz olur. u szlerinizle bu durumun farkna
vardnz da gstermi oluyorsunuz: Yabanc bir toprakta
Tanr ilahisini nasl syleyeceiz?
21
. Yasa' nn szlerini ol-
duu kadar, elde edilecek sonular da, bylece size vaat edi-
len dl de yitirdiiniz aka grlmektedir; bu konuda
artk gcnz yok; ne siz ne de eleriniz, yaplmas olanak-
sz trenlerle ve kurbanlarla arnabileceksiniz; btn bun-
lardan, kutsallktan ve tapnaktan yoksun olan sizler Tanr'
ya ne adayabilirsiniz ki? Tanr' dan, yeryz nimetlerinden
baka bir ey istemeyen ve biraz nce de sylediimiz gibi,
sadece yeryz nimetleriyle ilgili vaatlerini kabul eden siz-
ler, bundan byle bu nimetlerle de teselli edilemezsiniz.
YAHUD. O denli ok itiraz stste ydn ki, dzenli
bir biimde yantlayabilmek iin her birini tek tek anmsa-
mak ok zor. Kantlarn anmsayabildiim lde sana ce-
vap vermeye alacam.
lk ermilerin durumunda olduu gibi, insanlarn kurtu-
lularn doal yasayla yetinerek, yani, snnet olmadan ya
da yazl Yasa' nn bedenle ilgili buyruklarna uymadan sa-
layabildiklerini kabul edelim, bu buyruklarn yararsz bir-
takm ekler olduu sonucu kmaz bundan; onlarn byk
yarar vardr, nk dini yceltirler ve ona gvenilir bir
salamlk verirler; ayrca bunlar, ktln daha kolay or-
tadan kaldrlmasn salarlar. te bu noktada seni iddiala-
rndan vazgeireceim. nananlar, inanmayanlarla karm
olarak yaadndan ve Tanr, inananlarn topram kendile-
r i ) Mezmurlar, 137:4.
rine vermediinden, yaama biimlerinin farkll aralarn-
da ktlklere yol amasn ve birlikte yaamaya zorlanm
olduklar kiilerden kendilerini ayrabilsinler diye, yasa t-
rnden dinsel buyruklara hi de gereksinimleri yoktu. Fakat
Tanr, brahim' i, hem kendisine hem de soyundan gelenlere
miras olarak vermek zere, yaad topraktan ve aa-
babasndan uzaklatrd; bu toprakta onlar, teki uluslardan
ayr olarak yaayabileceklerdi; inanmayanlarn etkisinin yer-
leim ynnden ve dier ynlerden ayr olan inananlar daha
ok bozabileceini dnerek, bu ayrmay bedenle ilgili ya-
sal buyruklarla tamaml amaya karar verdi. Byl ece bra-
hi m' e ve soyuna bu toprakla ilgili olarak verilmi sz ak-
lk kazanyor; ite bu toprakta Tanr'nn halk toplanacak
zel bir ulus meydana getirecek. Verilen szn yerine geti-
rilmesini beklemeden, Tanr hemen, halkn daha sonra y-
netecek olan Yasa' y yapmaya balad; ite, snnet byle
yorumlanmaldr. nk Tanr, bizim kaln kafal olduu-
muzu, puta tapma eilimini kolayca benimseyeceimizi, da-
ha sonra deneyin de gsterdii gibi, oktanrclara ait k-
tlklerin ekiciliine kaplabileceimizi bilmiyor deildi. te
bu nedenle, bize yasal buyruklar verdi; bunlar ileci yn-
leriyle bizim oktanrclardan amaz bir biimde ayrt edil-
memizi saladlar. Hibir bantmz, hibir akrabalmz
olmad halde, onlarla aramzda srekli bir yaknlk do-
mutu; nk insanlar en ok yaklatran ey, evlilik ve
bir arada beslenmedir. Bu iki tehlikeden kanmak iin,
Tanr snneti buyurdu ve bize kimi yiyeceklerin yenme-
sini yasaklad. oktanrclar snnetten ylesine korktular ki,
kadnlar iin ekici olsak bile, bizimle evlenmeye hi ya-
namadlar.
Yasa' nn baka temelleri de olabilir; ama Yasa' y hakl
karma abamzda bu kadarnn yeterli olduunu sanyo-
rum. Mademki sen, snnetin ve Yasa' nn deerini azaltr-
ken, hatt yok sayarken, Yasa' nn yetkesinin ancak doadan
gelebileceini kantlamak iin aba harcyorsun, ben de se-
nin bu kantlarn rtebileceimi sanyorum; kukusuz se-
nin savna kart olmalarndan dolay, ilk bakta yok say-
dn Kusal Kitap' n kimi yerlerini dikkatlice yeniden oku-
man bile yeterli olabilir. Tanr, snnet araclyla yapt
anlama uyarnca brahim' e yle dedi: Senin ve senin so-
yunun Tanr' s olaym diye, seninle, senden sonra gelen
soyunla, kuaklar boyunca bir ba kuracam, bunu sonsuz
bir anlamayla salayacam.
22
. Byle sonsuz bir anlama-
dan bize sz etmekle, brahim' in ve onun soyundan gelenle-
rin Tanr' s olduunu doruluyor; snnetin bizi her zaman
iin Tanr' ya balamak zorunda olduunu bize ak bir bi-
i mde retiyor; ayrca, verilmi olan szn ne yalnzca bu
dnya ne de teki dnya iin olduunu, bizim bundan hibir
ekilde ayrlamayacamz retiyor. nsanlar onu daha iyi
anmsasnlar diye de yle devam ediyor: Ve bu anlama
sizin etinizde iaret olarak, sonsuz bir balama olarak kal-
sn.
23
. Bu anlamay asla bozmamamz iin bir kere yapl-
m olan snnet artk ortadan kaldrlamaz. Bizi daha ok
glendirmek iin Tanr unlar da syler: Siz benim hal-
km olacaksnz ve ben sizin Tanr' nz olacam.
24
. Dolay-
syla Tanr zellikle Yahudilerin Tanr' s olarak adlandrlr,
yoksa sadece brahim' in, shak' n ve Yakup' un deil. Sn-
net yleyse bir iarettir; onunla Tanr, brahim ve brahim'
in oullarnn Tanr' s olmutur. Snnetten nce Tanr ne
onlarn Tanr' s ne de dier insanlarn Tanr' syd. Onunla
bizim aramzda snnet, Tanr' ya balln en nemli bir
iareti olarak oluturuldu; yle ki, dnyaya gelenler, snnet
yasasna uyulmasndan bu yana zel olarak Tanr' ya adan-
m olan ve varolularn da salayan bu organla kendilerini
Tanr katnda kutsallatrsmlar; snnet olay ile bedenlerinin
bir parasndan ayrldklar gibi, daha derinde olan kt-
lklerinden de ayrlsnlar; organlarnn ilk blmnn kesil-
mesi gibi Kaideli olmaktan vazgesinler ve eski treleriyle
olan tm balarm koparsmlar; onlar iin bir trl gerek-
lemeyen bu bozumay, brahim sadece bedeniyle deil ru-
(22) Tekvin, 17:7.
(23) Tekvi n, 17:3.
(24) k, 6:7.
huyla da baard; Davut bunu anmsayarak inananlara z-
g bir ruhla yle diyordu: Sen halkn ve babann evini
unut.
25
. Bundan dolay, Tanr, halkn ok verimli bir zm
ba ile karlatrarak, harika zmler vermesini bekler-
ken, o sadece yabani zm verdi
26
diye yakmr. imdi halk
bir zm ba ile karlatrlmtr, bylece inananlarn er
biri bu ban dallaryla, reme organlar da ba ubukla-
ryla ayn tutulabilir. Eer bu ba ubuu ucundan kesile-
rek budanmazsa, artk sadece yabani zm verir ve soyu
bozulur. Bu karlatrma yoluyla, snnet derisini kesmenin
nemli bir iaret olduu grlr, bununla Tanr, kendi hal-
kna gz kulak olur ve onu daha iyi bir duruma getirmeye
alr.
Hepsi de bu kadar deil: Eer, insana ilikin ilk gna-
hn kaynaklarna ve Tanr tarafndan kadna kar sylenen
(acyla ocuk sahibi olacaksn)
27
cezalandrmaya kadar ge-
ri gidersen, erkein de erkeklik organyla zorla katld bu
gnahta pay olmasndan dolay bunun son derece olaan
olduunu greceksin; erkein srgn topranda l oullar
rettii bu organyla ac ekmesi dorudur; nk o, hatal
davranyla, kendisiyle birlikte bizi de cennetten kovdurdu
ve bu yaamn trl skntlar iine soktu. Kadnn gebe
kald ve dourduu organyla ac ekmesi, gebe kal s-
rasnda duyduu hazzn karln doum srasnda demesi
ve bylece gnahnn acsn ekmesi ok doaldr. lk g-
nah onun ilemesinden, erkei de gnaha sokmasndan do-
lay, cezasn ekmede de onun bir nceliinin bulunmas ola-
andr. Ama buna karn Tanr, insan tmyle balamay
istemedi ve kendine zg cezalandrmasndan sonra hemen
gcn gsterdi: Toprak senin yznden lnetlenmi ola-
cak; sen yaamn boyunca, ondaki meyveleri binbir glk
iinde yiyeceksin. O sana, ot ve diken verecek.
28
. Vaat edil-
(25) Mezmurlar, 45:10.
(26) aya, 5:2.
(27) Tekvi n, 3:16.
(28) Tekvi n, 3:17-18.
mi topraklarda ise artk, otlar ve dikenler filizlenmeyecek;
cezamzn azaltlmasnn snnetle salanm olmas olaan-
dr. Sz verilir verilmez, vaat edilen topraklar elde etme-
den nce, atalar, ocuklarna geen gelenein gcn oalt-
mak iin snneti hemen benimsediler. Bu konu zerinde ye-
terince durulduunu sanyorum.
Kutsal Kitap' , bu buyruk sanki sadece brahim' in oul-
larna uygulanyormu gibi yorumlamaya abaladnda, ay-
n buyruun onun soyundan gelmeyenleri de kesin olarak
kapsadn unutuyorsun. lkin yle denmekte: ocuklar-
nzn arasnda erkek olanlarn hepsini, ister evinde domu
kle ocuu olsun, ister dardan alnm klenin ocuu ol-
sun, sekiz gnlk her erkek ocuunu snnet ettir.
29
. Sn-
netin sadece shak ve onun soyundan gelenlerle ilgili oldu-
unu ileri srdn zaman, Kutsal Kitap metniyle ve bra-
him' in tavryla ne denli uyumsuz olduunu gryorsun; n-
k Tanr' nn buyruuna o uydu ve ayn zamanda smail' i
snnet etmesi bildirildiinde ve de evinin tm erkeklerini,
evinde domu olan klelerini, dardan gelenleri snnet
etmesi istendiinde hemen bu buyrua uygun davrand. Kut-
sal Kitap, O, onu derhal, yani ayn gn ierisinde, Tanr'
nm buyruuna uygun olarak, shak domadan nce yapt,
der, bu buyruun sizi de ilgilendirdiim bilesiniz ve doaya
da uygun olduu iin benimseyesiniz diye. imdi istersen
Kutsal Kitap' m bununla ilgili parasn yeniden okuyalm:
O zaman brahim, olu smail' i ve evinde domu olanla-
rn hepsini ald (. . . ) ve hemen ayn gnde Tanr' nn buyru-
una gre snnet etti (. . . ). Ve bu ayn gn ierisinde brahim
de snnet oldu ve bylece olu smail ve evinin tm erkek-
leri, onun evinde domu olanlar, satn alnm ya da ya-
banc kkenli olanlarn hepsi snnet oldu.
30
. shak iin an-
lamam yapacam
31
cmlesini dikkate alp da, bunun yer-
(29) Tekvin, 17:12.
(30) Tekvin, 17:23.
(31) Tekvi n, 17:21.
yznn vaat edilmesiyle deil, sadece snnetle ilgili oldu-
unu ileri srdn zaman az nceki sz unutuyorsun: An-
lamam onunla sonsuz bir balamayla ve ondan sonra
gelen soyuyla da yapacam.
32
. Tanrsal buyruk gereince
smail snnet oldu, ama snnet onun iin, kendinden sonra
gelenleri de kapsayan bir balama iareti deildi. /
Eyp' e gelince, onun bir oktanrc gibi davrandn ileri
sryorsun; Eyp' n ne snnetsiz olduunu, ne de snnetin
kurumlamasndan sonra yaam olduunu tantlayamaz-
sn; ayrca smail' in brahim tarafndan snnet edilmesi
gibi, Esav' n da Yakup tarafndan snnet edildii ve btn
atalarn Tanr'nn buyruuna gre, tm oullarn, daha son-
raki kuaklarda da snnet olma rneini alsnlar diye, se-
kin bulduklarn ya da benimsemediklerini bile snnet ettir-
dikleri kesindir; ve bugn siz de ayn eyi yapyorsunuz;
smail' in babasna yknyorsunuz ve on iki yanda snnet
oluyorsunuz. Halkmzn arasnda ana-babalarna yknmek
iin deil, bu Yasa' nn deerini anladklar iin ona inanan,
din deitirmi birok yabancnn olduunu biliyoruz. Eyp'
n durumu da byle olabilir; nk, bu trenleri Tanr' nn,
kendi oul ve arkadalarna olduu gibi Yahudilie ilikin
biimde ona da sunduunu gryoruz
33
.
Yasa' y tam olarak uygulayana hibir dln vaat edil-
mediini, Tanr' nn Yasa' dan yana ve Yasa' ya kar olan-
lara hibir ey demediini, yasal buyruklara uymann sonsuz
yaam salamadn ileri srdn takdirde, bunlar yant-
lamak ok kolay ol acak; biraz nce sylediim gibi, Yasa
tarafndan buyurulmu snnet, Tanr ile halk arasnda son-
suz bir iarettir. Onun zenginliklerini kazanalm diye bizi
niin seti yleyse? Eer doal yasaya eklenmi olan yasal
uyma sekinlerden ok lnetlilerin elde ettii bu dnyann
nimetlerini salyorsa yalnzca, niye yleyse, kutsallatrc
Yasa' y bize verdi? Kutsalln sizi deerli kld, size ya da
(32) Tekvi n, 17:19.
(33) Eyp, 1:5 ve 42:8.
baka insanlara sonsuz mutluluu verdii doruysa, Yasa'
nm bize daha fazlasn verdii ve ona uyduumuz lde
kutsallatmz bellidir. Yasa en iyi biimde kutsallatrr,
tpk Tanr' nn Musa araclyla bize dedii gibi: Eer se-
simi duyar da benimle yaptnz anlamaya bal kalrsa-
nz, tm halklar arasnda en deerlisi siz olacaksnz; eer
btn yeryz bana aitse, siz benim iin kutsanm bir kral-
lk ve kutsal bir rksnz.
34
. Tanr size ve bakalarna en
byk mutluluu verseydi, onun en deerli varl ve halk
olarak bizi semesi kendi Yasa' s ile bizi kutsamas nasl
olabilirdi? Bizi Yasa' ya uymaya ynelterek yle dedi: Ben
senin Tanr' nm, binlerce kuak boyunca sizi, beni seven-
leri ve benim Yasa' larm tutanlar balayanm ben.
35
. Oy-
sa bu binlercesini balama anlamna gelir, yoksa sona
ermi ve yetkin bir balama deildir bu; yle ki, hibir
kimse onu aamaz, artk onu gsterecek baka bir ad da
yoktur. Ayrca o yle yazyordu: Kutsal olun, nk ben
kutsalm, sizin Efendiniz ve Tanr' nz olan ben.
36
. Kendi-
nizi kutsayn ve kutsal olun, nk ben kutsalm; ben sizin
Efendi Tanr' nzm, kurallarm koruyun ve onlar yerine ge-
tirin. Ben sizi kutsallatran Efendinizim.
37
. Daha sonra da
unlar yazar: Siz benim kutsallarm olacaksnz, zira ben
Kutsal Efendinizim ve ben sizi dier halklardan ayrt ede-
cei m, benim halkm olasnz diye.
38
. Ve daha sonra: Ben
sizi Msr topraklarndan Tanr' nz olaym diye ekip alan
ve kutsallatran Efendinizim. Ve yine, Siz eer benim ku-
rallarmn yenine getirilmesinde yol katederseniz, kendi a-
drm sizin aranzda kuracam ve ruhum sizi hi brak-
mayacak.
39
. Ve ayrca: Hem oullar hem de kendileri mut-
lu olsunlar diye, her zaman benden korkmalarn ve benim
(34) k, 19:5-6.
(35) k, 20:6.
(36) Levililer, 19:2.
(37) Levililer, 20:7 ve 22:31.
(38) Levililer, 20:26.
(39) Levililer, 11:45.
buyruklarma uymalar iin ayn anlay iinde kalmalarn
onlara kim salayacak?
40
.
Efendi' nin bildirisi aktr: Yasa' nn dl sonsuzdur;
onun snr yoktur. Aratrdn ve Yasa' ya uyanlara sunulan
bu yeryz dlnden sonra, Musa, onlarn tanrsal balan-
maya layk olduklarn syl er; ayrca bununla bu dnyann/ni-
metlerinden baka bir dln vaat edilmi olduu aktr: Ve
siz her zaman, sizden sonra gelenlerin de, soyunuzun da bugn
sizin mutluluk iinde olduunuz gibi olacan bileceksiniz,
arkasndan da yle ekler: Ve Tanr, onun bize buyurduu
gibi btn yasalarn korur ve bunlara uyarsak bize merha-
met de gsterecektir.
41
. Biraz sonra da yine yle der: Efen-
di seni btn kavimler arasnda en deerli kavim olman iin
seti. Arkadan unu da ekler: Bilsin ki, senin Efendi Tan-
r' n gl ve sadk bir Tanr' dr; kendini sevenler ve kendi
kurallarn kuaklar boyunca koruyanlar iin merhametini
esirgemeyecek ve anlamasn koruyacaktr.
42
.
Senin doal yasada varolduunu sylediin Tanr ve ya-
kn sevgisine gelince, Yasa' m z onu ieriyor zaten, ama sen
bunun hi farknda deilsin. Musa, Yasa' y bitirdii srada
yle seslenir: Ve imdi ey srail, Tanr (Efendi) senden,
Tanr' ndan korkmandan, onun yollarnda yrmenden, onu
sevmenden ve Efendi Tanr' na btn kalbinle hizmet etmen-
men ve Tanr' nn buyruklarn ve bugn mutlu olman iin
sana buyurduu kurallar tutmandan baka ne istiyor? te,
senin Tanr' nn Efendine ait olan Gkyz ve Gn gz,
Yeryz ve Yeryznde olan her ey; fakat Efendi, senin
atalarnla anlama yapt: O, onlar sevdi ve onlardan sonraki
soyu da seti; yani bugn de gsterdii gibi tm halklar
arasnda sizi de seti.
43
. yleyse Yasa, yetkin bir Tanr sev-
gisini buyurur ve Tanr' y btn kalbimizle, btn ruhumuz-
la, btn gcmzle sevmeye mecbur olduumuzu belirtir.
(40) Tesniye, 5:29.
(41) Tesniye, 6:24-25.
(42) Tesniye, 7:6-9.
(43) Tesniye, 10:12-13.
Ama Tanr' nn bize de verdii sevginin hibir snr olmasn
diye, kendimiz gibi yaknmz da sevmemizi buyurmuyor mu
Yasa? O, bize, aramzda yaayan yabanclar da kapsamak
zere herkesi kendimiz gibi sevmemizi buyurur ve Yasa
sevgi alann ylesine geniletir ki, dmanlar da, hakszlk
yapanlar da iine alr. te size birka rnek: Eer d-
mann kaybolmu kzne ya da eeine rastlarsan, onlar
sahiplerine geri gtr. Eer dmann eeini yk altnda
ezilmi grrsen, yolunu deitirme, ona yardm et (. . . ) Ge-
ip giden yolcuya ktlk etme, nk siz de Msr topra-
nda bu yolcular gibiydiniz. almaya alma ve kendi
halkn tarafndan uradn hakszlklar belleinde tama.
44
.
(. . . ) Eer lkenizde bir yabanc oturursa, ona kar kt
davranmayn; tam tersine o, sizin aranzda bir yerli gibi
olsun, onu kendiniz gibi seviniz, nk Msr topranda siz
de yabancydnz. Ben Efendiniz Tanr' ym.
45
. Ve ayr ca:
Yaadnz lkede yoksullar eksik olmayacak. Bunun iin
ben sana, kardeine, seninle birlikte bu topraklar zerinde
oturan zavalllara ve yoksullara elini aman buyuruyo-
rum.
46
.
Kutsal Kitap' n bu paralarna gre, Yasa' nn Tanr iin
olduu kadar insanlar iin de sevgi buyruunu verdiini dik-
kate alman senden diliyorum; bylece doal yasa dediin
senin yasann, bizimkinin iinde yer aldn anlayacaksn;
yle ki, eer baka buyruklar yoksa, en yce sevgiyle ilgili
bu ynler sizin olduu gibi bizim kurtuluumuzu da salaya-
caktr. te babalarmzn bunlarla kurtarlm olduunu yad-
smayn sakn; hatt kurtuluun kesinlii o denli aktr ki,
Yasa' nn ierdii baka buyruklar sonradan bizim yaam-
mz daha zor duruma sokmutur. Ancak yaplan bu ekleme-
lerin de bir amacnn olduunu sanyorum: Tam bir gven-
liin salanmasndan ok, trelerin kutsallna ilikin sayg.
Tanr ve baka insanlar iin duyulan gerek bir sevgi, ruhun
(44) k, 23:4-9.
(45) Levililer, 19:33.
(46) Tesniye, 15:11.
tm erdemini salamaya yeter. Ve hatt, hatal, kusurlu
sonularda bile mkemmel bir isten deerinden hibir
ey yitirmez. Ama, Tanr' nn (Efendi) bizi corafi olarak
inanszlardan ayrmak istemesi bundandr; benim de size
belirttiim gibi, onlarn bizi bozmasndan kanmak iin, o
bizi onlardan, geleneklerle ve baka birtakm eylerle anr-
maya karar verdi. Sevginin stnl, sonsuz mutluluu sa-
lamaya yetse bile, Yasa' ya eklenen daha ileci bir yaam
biimini isteyen buyruklar hi olmazsa bu dnyada bize bir-
ka yarar salayacaktr; yeryzne ilikin bir mutluluk gibi;
bu, Tanr yolunda daha gvenli yrmeyi salayacaktr; tan-
rsal armaanlarn oalmas da, onun iin adadklarmzn
artmas da yeryz mutluluu araclyla inanszlar Tan-
r' ya inanmaya yneltecektir.
Tanr' nn, Yasa' ya ilikin dllerden sz ettiinde, daha
belirgin ve daha ak bir biimde bu dnyann yararlarn,
teki dnyann dllerinden daha ok gznne getirdii do-
rudur; ama bedensel birtakm niteliklerinden ve Tanr' nn
onlar en zor ve en etin yalnzlk ierisine sokmak zere
Msr' a kle olmaktan ekip kard ve zntleri hi bit-
mek bilmeyen bu halkn bakaldrmasndan nce durumun
byle olduunu anlamalsn. Sonsuz mutluluk gvencesiyle
tanrsal sz vermenin birlikte gitmesi hi de zorunlu deil-
di r; Yahudiler, babalarnn Yasa' y kabul etmesinden nce
bunun yaplm olduunu hi bilmiyorlard. Ayrca, sen eer
bu Yasa' nn stnlnn ne olduunu bilmek istiyorsan,
Musa' nn u szlerle aklad u tek buyruu ammsa: Ve
imdi ey srail, sana syleyeceim buyruklar ve kararlar
dinle (. . . ). Size sylemekte olduum szlere hibir ey ekle-
meyin ve ondan hibir ey eksiltmeyin. Sana buyurduum ey
budur: Bunu sadece Efendi iin yapn, ona hibir ey ekleme-
yin ve ondan hibir ey eksiltmeyin.
47
. Oysa en stn ola-
na hibir ey eklememek gerekir. Eer Yasa' da yetkin ol-
may szkonusu ise, bu yetkin olmay gsteren engel
(47) Tesniye, 4:1-2.
ktdr ve bizi sonsuz mutlulua gtrecek olan yol, bylece
tkanmtr. Bir Yasa' nn ne olursa olsun, bize kutsal olan
eyleri yapmay buyurmas ya da arnabilmemiz iin baka
buyruklar vermesi, yetkinliimizi gstermesi, gnahlarmzn
balanmasn salamas, eer bu buyruklarn hibiri ger-
ek mutlulukla ilgili deilse nasl mmkn olabilecek?
Gnahlar balandnda mutluluk yolu zerinde artk hi-
bir engel kalmaz. Gnahlar balanmadan da mutluluu
ummak iin hibir nedeniniz olamayacaktr. Yasa, gnahla-
rn ortadan kalknn sonucu olan ve bu ktlklerin varl-
na engel olan en yce iyiyi bize salamak iindir, yoksa
gnah ilemeyi niye yasak etsin?
FLOZOF. Kutsal Kitap' a ilikin bilime kendini bu
denli vermi senin gibi bir adamn snnetin nemini abart-
mak amacyla bylesine dncesizce konumas beni ok
artyor dorusu. Tanr' ya yalnzca snnetten sonra insan-
larn Tanr' s dendiini ve brahim' in, shak' n, Yakup' un
Tanr' s denmesi bahanesiyle, sadece snnetlilerin Tanr' s
diye adlandrldn ileri srdnde de yaptn gibi yalan
syleyip de kzarmam olmana dorusu atm. Sen, Yasa'
mn kendisiyle biimsel bir eliki iindesin; nk, snnet-
ten nce biz, Nuh'un yle bardn biliyoruz: Sam' m
Tanr' s kutsal olsun ve Kenan onun kulu olsun!
48
. Bunu
iyi anla; Nuh, am' n Tanr' sndan sz eder. Bundan dolay,
brahim' in Tanr' s, shak' n Tanr' s ya da Yakup' un Tanr' s
denildiinde de genellikle yle eklemek gerekir: Atalarm-
zn Tanr' s.
En st dzeyde onurlandrldnz bu tanrsal iyilikleri
hesaba katarsanz, Tanr' nn gzdesi olursunuz; yleyse na-
sl olur da, Hanok size vaat edilen toprakta Cennete girme-
de en mutlu kii olur? Oysa Kutsal Kitap: Hanok, Tanr ile
birlikte yrd, fakat ortadan kayboldu
49
dedii zaman sy-
lenen budur. Ama Musa yle dendiinde, buna benzer bir
(48) Tekvin, 9:26.
(49) Tekvin, 5:24.
dln deerini kesinlikle yadsr: Yreinde hibir ey de-
me; senin Tanr' n onlar senin nnden kovduktan sonra sa-
kn yreinden unlar gei rme: dil davranlarmdan t-
r bu topran sahibi olabileyim diye beni buraya getirdi.
Aslnda, senin atalarna vaat edilen ey yerine gelsin diye
ktlklerinden dolay onlar kovdu. yleyse anlaynn hat
olmasna karn, bu gzel topraklar Tanr' nn sana vermesi-
nin senin dil ilerinden dolay olmadn anla.
50
. Ailesi
dnda btn insanlar ortadan kalktnda Nuh'un yeryzn-
de yaayan herkesin efendisi olmas ve kan dnda ona izin
verilen btn yiyeceklerin kullanlmas tam tersine onun ada-
leti gereincedir
51
; yle ki, sizin arzu ettiiniz bu yeryz
nimetleriyle ilgili her eyde, ilk inananlarn yaam, daha
zgr olduklar iin daha da mutlu bir yaamd ve o dn-
yann btn yaratklarna egemendi. Nuh'un ve onun o-
cuklarnn yaam da sizinkinden daha zgrd; nk o,
sizin Yasa' nzn baskl boyunduruuna bal deildi, bizim
yaammz da daha zgrdr, bylesine bir yaam, ykc bir
Yasa' nn grnle ilgili ilerine hi nem vermeyen ve si-
zin ulaamadnz en eski yaamdr.
Ayrca bu yasaklar Nuh'un zamannda balad; ona kan-
dan kanmas buyuruldu. Bunlarn hepsini ok iyi dne-
lim. Bu buyruklardan kimilerinin yabanclar da, hi olmaz-
sa sizin klelerinizi, kentlerinizde ya da topraklarnzda otu-
ranlar da kapsadn biliyorum. Btn bunlar Yasa birok
yerde dikkatlice belirler ve sen de imdi Yasa' nn bu konu-
daki buyruklarn anarak, ayn eyi gsterdin; onlara da
yerli halka olduu gibi merhametli davranmaldr. Yasa bu
insanlar da buyruklarnn birounda sizinle bir tutar ve
onlar dier yabanclardan kesinlikle ayrr. Her yedi ylda
u ekilde bir iyilikte bulunacaksn: Bir arkadandan, bir
yaknndan ya da kendi kardeinden alaca olan kii, bor-
cunu kesinlikle istemeyecektir; nk, Tanr' nn balama
(50) Tesniye, 9:4-5.
(51) Tekvi n, 9:5.
yldr; ama yabancdan, orada gelip geici olarak bulunan-
dan borcunu isteyeceksin
52
; o, bize ak seik olarak ya-
bancya ve yolcuya merhametli davranmak gerekmediini
tler. Aadaki metin de yine bu konuyla ilgilidir: Te-
miz olan her eyi yiyiniz. Fakat eceliyle lm hibir hay-
vann etini aranzdaki hi kimse yemesin. Onu lkenizde
yaayan yabancya verin ya da ona satn; nk sen, Tanr' n
Efendi' nin kutsal halksn.
53
. Kutsal Kitap'n daha nceki bir
yerinde de yabancnn szkonusu olduu ortadadr: Sizin ara-
nzda yaayan ve misafir olmayan biri eceliyle lm hay-
vanlarn etinin yenip yenmemesi konusunda sizinle ayn ya-
saa baldr: Eceliyle lm ya da baka hayvanlar tara-
fndan paralanm bir hayvan yiyen kii, yerli ya da ya-
banc olsun, giysilerini ykayacak ve kendisi de suyla yka-
nacak ve akama kadar pis olacak ve bylece temizlenecek.
Eer giysilerini ve bedenini ykamazsa, gnahnn arln
tayacaktr.
54
. Bu metinlerin yabanc ya da yolcu dedii
insan ayrca, darnn insan olarak adlandrlmtr; rne-
in burada yle denilmektedir: Kardeine faizle ne para
ne de yiyecek vereceksin, fakat dardan gelen bir adama
verebileceksin.
55
. Onlarn lkesinde yolculuk yapmadnz
halde, sizin lkenizde yolculuk yapan yabanclar iin de un-
lar denmekte: Eer srail evinden herhangi bir adam ve si-
zin aranzda yolculuk yapan yabanclardan herhangi biri hay-
van kan yiyecek olursa, ben ondan yz evi recei m ve onu
halkmn arasndan atacam.
56
. yleyse sizin Yasa' n zm
hibir buyruu, dier yabanclar, sizin aranzda oturanlar
ve sizin yetkenize ve yasalarnza bal olan yabanclar, bu
buyruklarn yerine getirilmesi ynnden asla kapsamamak-
tadr. Tanrsal kayrma, sizin topranzn olmamasn dikka-
te ald iin siz, baka topluluklarn arasnda imdi dola-
(52) Tesniye, 15:1-3.
(53) Tesniye, 14:20-21
(54) Levililer, 17:15.
(55) Tesniye, 23:19.
(56) Levililer, 17:10.
96
sanz bile, sizin aranzda ki mse dolaamaz ve hi kimse ar-
tk sizin yasaklarnza dayanamaz.
Snnetle ilgili durumda ve brahim' in davranlaryla il-
gili yorumlamada Yasa' nn kutsallna balanma konusun-
da ok aba harcadn; bunlara hibir Yasa' nn verilmediini
ve snnet anlamasnn Yeryzyle ilgili hibir vaadi sa-
lamadn itiraf ettin; yleyse imdi aklyrtmenin ne den-
li zayf olduunu gr. Tanr yle buyurmutu: Aranzdaki
btn erkekler dardan alnm kleler kadar evde domu
kleler de ve sizin soyunuzdan olmayanlar da snnete bal
olunuz. Aranzda deyince sadece brahim' e ve ocuklarna
seslenmiyordu; tam tersine, evdekilerin ve ona bal olan-
larn hepsine sesleniyordu; hatt onlara snneti kabul etti-
recek gc de vard. Metinde yer alan sizin aranzda de-
yii yalnzca atann soyuna deil, eve de bal olanlar, ev-
de domu kleleri ya da dardan gelmi olanlar da gs-
teriyor. te unu sylediinde de durum ayndr: Anlamam
etinizde olacak, etinizde deyii genel anlamyla sizin aranz-
da gibi anlalmaldr. Bunsuz sz vermenin hibir anlam
olmayacakt; buna gre eer yabanclar da dierleri gibi
snneti kabul ederlerse, balama sadece Yahudilerin etinde
grnm olacak.
yle dendiinde bu durum daha da kesinlik kazanmak-
tadr: Etinizde Tanr ayn ekilde snnet edilmi yabanc-
lara da seslenir. Metnin devamn dnelim, snnet edil-
memi bir erkek, halknzn iinden atlmaldr; nk o an-
lamay bozmutur. Eer anlama bu yabanclar da ayn
ekilde ilgilendirmiyorsa, bu bildirinin trensel zorunluluk-
lara uyma konusunda yabanclar kapsadm ileri sren n-
ceki aklamayla nasl badaacaktr?
imdi, senin Yasa' da sonsuz mutluluun vaat edildiine
ilikin olarak ileri srdn grlere geliyorum. Bu Yasa'
nn incelenmesi, senin yorumunun deersiz olduunu gste-
rir; nk kesinlikle Yasa, snnete bal olanlar ve bundan
byle Tanr'nn kayrmasndan asla yoksun kalmayacak olan-
lar ilgilendiren srekli balamadan sz ediyor. yleyse, bu
kurtuluun sadece smail' e, Esav' a, onlarn ocuklarnn bir
97 BM 7
blmne zglenmesinden kukulanmak gerekmi yor. Yasa,
sonsuz ya da srekli olandan sz ediyor derken, onun imdiki
yaam n snrlarn amayan bir sre olduuna iaret etme-
mi ol mana a yorum. brahi m' e ve ocuklarna snnet an-
l amas gerei nce srgn topran ve Kenan toprann
sonsuz sahipliinin szn verdii zaman, burada bunu, bu
dnyann dnda teki dnyann sonsuz mutluluu gibi yo-
ruml aman iin deli ol man gerektiini dnyorum. Yas a'
ya uygun eyl eml erl e yal n zca burada mutlu olabilenler iin
Yasa' n n u allm forml ortaya koyduundan haberin
yok dei l : Bu buyruk sizin iin, sizin btn soyunuzda ve
oturduunuz yerl erde. Di er rneklerle birlikte Hasat sonu
bayram nda da durum byl e, Tanr yle di yor: Birinci
gnde, en gzel aacn meyvel eri ni ve hurma dallarm, sk
yaprakl aal ar n dallarn alacaksnz ve siz Tanr' nz Efen-
dinin nnde eleneceksiniz ve yln yedi gn bu treni kut-
layacaksnz. Ve hemen unu da ekl er: Bu sizin iin tm
soylarnzda srekli olacak.
57
. Ayr ca, yedinci gnde Sebti
tutmalarn belirterek yle der: Bu srekli bir bal amad r
beni ml e srail oullar arasnda ve srekli bir iarettir.
58
.
Baka bir kant: Tanr, zgrlemi ol mak i stemeyen ve
asl a sahibine hizmet etmeyecek olan kle iin de konumak-
ta
59
, onun yaad sreden baka bir eyi anl am yor bun-
dan zaten. nk klelik durumunun kutsal oluunu yaban-
clar iin kabul eden Yasa, Yahudi kleleri szkonusu oldu-
unda bunu kesinlikle reddeder: Sizin evrenizdeki uluslar
arasndan ve sizinle birlikte yaayan yabanclar arasndan
ya da onlarn ocuklar arasndan kle ve hizmeti alnz.
Onlar sizin hizmetileriniz ol acakl ar ve siz onlar mi ras yo-
luyla miraslarnza brakacaksnz ve onlara srekli olarak
sahip olacaksnz. Fakat kardeleriniz ve srail oullar sz-
konusu olduunda onlar egemenliiniz altna al mayacaks -
(57) Levililer, 23:40.
(58) k, 31:17.
(59) k, 21:6.
TUZ.
60
. Bu dnyadaki iyiliklerden baka iyilik bi l meyen be-
densellie nem veren bir halk dllendirmek zere, Tanr
iin artk onun dln bu imdiki yaam sresinde vermek
yeterli olurdu.
Yasa' n n yetkin olduunu ileri srerek Musa' nn buyruk-
larna dayanldm iddia ettin; senin daha nceden, onun
tanrsal kay rmayl a mutlu olduunu syl emeyi unutmana a-
t m, bu tartlmaz bir apaklkla ortadadr. Siz sonradan
ok yararl olduunu sandnz bi rok eyi Yasa' ya ykledi-
niz. Lanetlenmi Daniel' in rneinde olduu gibi, kirlenme
korkusuyla, iilen araptan ve kraln lenlerinden, bizim
arabmz i mekten kamyorsunuz
61
. Fakat Rekabiler daha
da ileri gittiler. Baba Yonadab' n buyruuna uyarak, hem
Musa' nn hem de sizin atalarnzn buyruklarn ap, arap
i me detini tmden kaldrdlar. Tanr tarafndan onlara a-
rap sunmak zere gnderilen Yeremya bile onlar ikna ede-
medi . Oysa Tanr, onlara bu sz yerine getirmelerini bu-
yurmutu: Madem ki siz atanz Yonadab' n buyruunu din-
lediniz ve tm emirlerini tuttunuz, Rekab olu Yonadab' n
soyundan gelen ve nmde her zaman duran bir adam eksik
.olmayacak.
62
. Kral Hizkiya tun ylan paralamakla
63
Mu-
sa' nn verdii buyruklar tamamen ortadan kaldrp i nemi
mi oldu? Davut, Tanr onuruna Mezmurlar yazarken Kuds'
te Efendi' nin sandn trenle tarken; Sleyman Tapma -
n ina edip Tanr ' ya adarken hi de Musa' nn buyurduu
ileri yapm yorl ard . Musa' nn Yasa' s , kehanetlerin gelii-
gzel toplam dei l di ; ayr ca, ister Tanr' nn buyruuna g-
re, ister salt yararl olularna gre, Ermi Atalar tarafndan,
Musa' dan sonra ve onun Yasa' s mn dnda yerine getirilen
davranlarn says oktu. Bir i, eyl em gerekten yarar-
lysa, Tanr' nn onu buyurmu olmasna da gereksinim yok-
tur. Gnah, buyurulmu ol mayan eyi yapmaya deil, buy-
(60) Levililer, 25:44-46.
(61) Daniel, 5:1 ve 23.
(62) Yeremya, 35:18-19.
(63) II. Krallar, 18:4.
ruklara kar olmaya dayanr. Bu olmadan, sonuna kadar
yaayabildiiniz bu hayatn bir gn bile yoktur; ev ileri-
nize sadece bir gn ayrn, nk iyi iler yapmanz da ge-
reklidir; zaten sradan iler, satmak, satn almak, yolculuk
yapmak ya da yemek ve uyumak Yasa tarafndan buyurul-
mu deildir.
Ayrca, Musa' nn kurallarna uyma kesinlikle gereksey-
di; Yasa' ya uyanlar o zaman nasl eit deerde grlmez-
lerdi? Deerlerin eit olmad yerde deer ls nasl be-
lirlenir? Yasa' nn yetkinlii, kart olduu halde ona ekle-
nebilenleri ve buyruk olarak onun iermediklerini de gz-
nnde bulundurmaya dayanyorsa, senin Yasa' y bu konuda,
yetkinlik konusunda vemeyecein apak ortadadr. Tanr'
nm, Yasa' ya boyun eme konusunda halkn ikna etmesini
hakl karmak iin ok abaladn; ama bunu baaramadm;
biraz nce de belirttiim gibi Tanr, dllerin en byn
unutuyor; eer Yasa' ya uymann en yce dl elde etme-
ye yeterli olduunu kesinlikle dnm olsayd, bu artk
innanlabilir bir ey olmazd. Fakat, kimi kutsal trenlerle,
ya da baka grnr eylerle Yasa' da yer alan gnahlardan
arnmada en st derecede tinsel bir sonucun varolduunu
kabul ettiinizde, sizin bu konudaki dncenize aar m;
senin de bizzat sylediin gibi, eer gerekten bunu hakl
karan ve kutsayan ey varsa, bu ancak Tanr sevgisi ve
yakn sevgisidir. Bir yandan gerekten, sevgi olmadan hi-
bir eylem ruhun kurtuluuna hizmet edemez; te yandan da
sevginin bir ruhu kutsamasndan tr, bu ruhun hibir g-
nahtan arnm olmaya gereksinimi olmad meydandadr.
Bu nedenle gnahkr konusunda Kutsal Kitap yle der:
Kurban Tanr iindir, alalan ruhtur
64
ve ayrca: Dedi m:
Tanr' ya kendi hakszlm itiraf edecei m ve sen benim
gnahm, inanszlm baladn.
65
. Pimanlk duyan bir
yrein kurban edilmesinin salk verilmesi gibidir bu; oysa
(64) Mezmurlar, 51:19.
(65) Mezmurlar, 32:5.
grnr iler, eylemler Tanr katnda hibir deer tamaz-
lar: Ne evindeki hayvanlar ne de sriindeki keileri kabul
edecei m (. . . ). A olsam bile senden hibir ey istemeye-
cei m; nk topra ve onun maln mlkn elde ettim.
Niin boalarn etini yiyeyim ya da keilerin kanm i eyi m?
Tanr' ya bir kurban sun, ona borcun olan en iyi dilekleri
ver; zntl olduun anlarda bana bavur: Ben seni bu
skntdan kurtaracam ve sen beni onurlandracaksn.
66
.
Tanr' nn istedii ey, onu rahatlatan ey, yrein kurban-
dr, hayvanlarnki deil; eer o birinciyi elde ederse, ikin-
cinin ardnda artk hi komaz ve birincisini tanmad tak-
dirde, ikincisinin de cna bir yarar yoktur; burada ruhun
arnmasndan sz ediyorum, snnetten ve size sylenen, ha-
talarnzn balanmas diye gsterilen glklerden deil.
Yeryzne ilikin yaptrmlar sadece hesaba katan Yasa'
nz, onu ineyenler kadar, ona uyanlarla ilgili olarak y-
lesine bedene ynelmitir ki, o ruhlarn temizliini artk hi
dnmez ve onun gsterdii arnmalar bu tinsel kirlilik-
lere hibir ekilde bal deildir, oysa asl gnahkr onlar-
dr. Bu nedenle, temiz ve kirli nitelii sadece insanlara deil,
yataklara, oturulacak yerlere, tm ev aralarna da verilir;
hatt sk sk elbiselerin ya da dier cansz nesnelerin pis-
liinden sz edilir. nsanlarn pislii, ortaya konmu olan
arnmalarla ilgili bu pislik, yrei kirleten gnahlarla bir
tutulduu takdirde, Yasa' nn kadna doumdan sonra, srf
ocuk dourmu olmasndan dolay gnah ilemi olduu iin
arndrc birtakm eylemlerde bulunmay emretmesini artk
dnebilir misin? O zaman srail' de lnetlenmi olmayan
bir tek ocuk olmayacana inanmyor musunuz? unu size
soruyorum: Ac eken insan gnahkr olabilir mi ? Ve sizin
Yasa' nz ylesine korkun yarglamalarda bulunuyor ki, ze-
rinde uyunan yatak, hatt oturulan yerler bile pis saylr.
Onun (hasta birinin) dokunduu toprak kap paralanmak
v e aa kap kaak da bol suda ykanmaldr. Eer baka
(66) Mezmurlar, 50:9, 12-15.
bir adam onun yatana ya da oturduu yere dokunduysa,
giysilerini ykamas ve bedenini hemen o gn suya sokmas
gerekir ve akama kadar da pis kalr
07
. Ri ca ederim bana
bir yatan ruhu nasl kirlettiini aklayn! Ne tr bir pis-
lik ne tr bir arnma szkonusudur burada? Yasa' nn size
yasaklad yiyecekler iin de ayn eyler sylenmektedir.
Kimi zaman yememeniz, kimi zaman da dokunmamanz ge-
rekiyor. Kendi bana kirli olmayan eylerdir bunlar, ama
sadece onlara dokunmanz yasak olduu iin kirli diye ni-
telendirilirler. stemeden ve farkna varmadan ona dokunu-
lursa, yle olmad halde pimi gibi dnlr; nk ya-
sak olan bir nesneyle temas edilmitir, arnma konusunda
sonuna kadar hepsi belirlenmitir. Ama asl gnahlar sz-
konusu olduunda, cinayet, zina, vb. gibi, onlar lmle ce-
zalandrlr artk, kurbanlarla kefareti denmez bunlarn;
hibir tren, bu gnahlar ileyen kimseyi kurtaramaz, arn-
dr amaz.
Bu eit gnahlardan arnma szkonusu olduu zaman,
bununla, cinayetlerin topluluktan ayrd insanlar iin olutu-
rulmu olan fiziksel cezalarn verilmesi anlalr. Bu arn-
malarn tinsel kurtulua ulamaktan ok bu dnyann na-
musluluunu salama amacn tadklarn iyice gryorsun.
Ayrca, gnahlarn balanmas deyimi fiziksel ya da s-
nrl da olsa ekilmesi gereken cezann balanmas olarak
anlalabilir mi? Ruhun gnahna gelince, bu istencin ese-
ridir ve yrein bozulmasdr, asl balanmay gerektiren
budur; yle ki artk hibir mahkmiyete yer yoktur. Mez-
murlarm dedii gibi: Dedi m: tiraf edecei m. . . Gnah-
kr, pimanlk duyduu ve kendi kendini itham ettii zaman,
bozulmu istenle, sadece bununla gnah ilemitir; onun
srekli cezalandrl nemli deildir; Peygamberinizin y-
le diyerek anmsatt gibi, yola gelmesi iin yaad zaman
ierisinde cezalandrlmaya uramak szkonusudur artk:
(67) Levililer, 15'in deiik yerlerinde.
Tanr beni cezalandrd ve beni hi lme mahkm etme-
di.
68
.
Bunun kurtuluuyla ilgili soruturmada, inanlarmz ze-
rinde yeteri kadar dnemediin kansndaym. Fakat sy-
leimizden u sonucu kar yorum: Bu, tanrsal kkenli olsa
da Yasa' nn otoritesinin beni ona boyun emeye zorla^na
hakkm sana vermediidir; tpk, ne Eyp' n davranlarnn
bize buyurduu eylere baka bir yasa eklemenin ne de
sonsuz mutluluk iin yeterli olan erdemlere peygamberleri-
mizin kendi ocuklarna da geirdikleri bu ahlaksal retiye
hibir ey eklemenin zorunlu olmamas gibi. Bu noktada
bize, hakemin bu konudaki yargsnn ne olduunu anlamak
kalyor ve bundan byle konuma sras Hristiyan' dadr.
* *
Yahudi ve Filozof, her ikisi de benim yargm bekledik-
lerini sylediler. Ama karar vermek zordu; salkl bir bi-
i mde yargda bulunmak iin tm kantlar dinlemem ge-
rektii yantn veriyorum. te u atasz de ayn eyi dile
getiriyor: Dinleyerek bilge kii daha da bilge olacak, zeki
insan kendini ynetmeyi renecek. Hepsi bana uydu, ay-
rca hepsi bilgi elde etme isteiyle dopdoluydu.
FLOZOF. Ey Hristiyan, anlamamzn kurallarna
gre, imdi sorularm yantlama sras sende. Bir yasa da-
ha sonra ortaya kyorsa eer daha yetkindir ve insana daha
byk dller salyor demektir; nk daha ussal temellere
dayanyor demektir. Yok eer bu yasalar kendilerini en yet-
kin yapan birtakm ekleri iermek zorunda deillerse, ilk
yasa koyucular yleyse niye halk adna bunlar yazm ol-
sunlar? Hitabetle ilgili yaptnn ikinci kitabnda elimeli ya-
(68) Mezmurlar, 118:18.
salar soru -konusu yapan bizimkilerden biri, her eyden nce,
bu yasalardan hangisinin en eski olduunu aratrmak ge-
rektiini ileri srer; ve der ki: En yeninin daha ok ar-
l vardr.
69
.
HIRSTYAN. Yalnz u var, aklamann banda sy-
lediklerinle elien eyler syleme konusunda bu denli so-
rumsuz davranmana atm dorusu. Soruturmalarnn sen-
de Yahudiler' in aptal, Hristiyanlar' m da deli olduklar ka-
nsn uyandrdn ileri srdkten sonra, srtmelerden ba-
ar ummadn, tam tersine, yalnzca gerei ortaya koy-
mak istediini syledin. nceden deli olarak deerlendirdi-
in kiilerle geree ulamay nasl bekleyebilirsin? Soru-
turmalarndan sonra, tam da arzu ettiin biimde seni ay-
dnlatabildiklerinde artk onlarn deli olmadklarn m d-
neceksin? Hristiyanln deli samas olduu ve yanda-
larnn da sama sapan kiiler olduu yargsna varyorsan,
ey Filozof, hibir sanat ve hitabet gc olmayan, Havari
denen bu sradan insanlarn Eski Yunan' m byk filozofla-
rn senin sama dediin bu inanca dndrebildiklerini d-
nebilir misin? Oysa senin, deliliimiz diye gsterdiin H-
ristiyanlk, bu denli derin kklerini Eski Yunanllar' dan al-
mtr ve onlarda yle gler bulmutur ki ncil ve Hava-
rilikle ilgili retiler Eski Yunan' da yazlmalar dolaysyla
bir araya getirilebilmilerdir; ayrca, byk konsillerin top-
land yerler de Eski Yunan' dadr ve buradan balayarak,
tm sapknlklar da ezip bir yana atm, tm dnyaya ege-
men olmulardr.
FLOZOF. nsanlarn, dualarla ve yakarlarla yat-
trlmaktan ok tartma ve szlerle yreklendirilmeleri ve
bu bi i mde coturulmu olanlarn, yalnzca kartlarm sevin-
dirmek iin arlan ve savaanlardan daha byk bir zenle
savaa gitmeleri olanakldr.
HIRSTYAN. Eer byle bir amal a hareket ettiysen
seni balamak gerekir. Ama benim, savam ertelemek
(69) Cicero, De Inventioe, 11.49.
stememden kuskulamlmamas iin Tanr' nn hem senin
sorularnn hem de beni m yantlarmn esin kayna
olmasn isteyelim; nk o, tm insanlarn kurtulu-
unu istiyor ve hepsinin kendisini tanmay renmelerini
istiyor. yleyse, imdi, hem ncil' e ilikin Yasa' nn, hem
de Havariler' e ilikin retimizin yetkinliini bilmediin iin,
bu Yasa' y ve bu retiyi snamakla ie balayalm; eer
onu yreklendirmeieriyle ya da hakl karc kurallaryla
ok yetkin bulursan, uygun grld takdirde, onu teki-
lere ye tutarak semen iin, btn teki yasalarla kar-
latralm. Gerekten, biraz nce adn andn gzel konu-
ma ustasnn kart yasalar konusundaki u dn anmsa:
Eer birbiriyle elien iki ya da daha ok yasa varsa, daha
nemli eylere yer verene balanlr.
70
.
FLOZOF. Hibir t bundan daha deerli ol amaz;
ancak, bilgi bakmndan daha zengin olmad takdirde, yeni
yasalar eski yasalara ye tutmaktan daha aptalca bir ey
olmaz. Aslnda yeni yasalar yapan yasa koyucular, bu yeni
yasalar, deneyimin onlara gsterdii birtakm zorunluluk-
larla ve eski yasalarn bilgisiyle donatlm olduklar oranda
daha yetkin ve daha temkinli bir biimde oluturdular ve
kiisel yeteneklerini gznne alarak bu eski yasalarn bo-
luklarn kolay bir biimde doldurabildiler; ayn uyar fel-
sefenin btn teki blmleri iin de deer tar. Daha mo-
dern yazarlara, yeteneklerinin en azndan eskilerinkiyle eit
olmas kouluyla, daha ok gven duyulabilir. Ama onun
tekini ok at durumlar olabilirse o zaman artk ondan
ne umulabilir? imdi, sizin yasa koyucunuz sa' nn durumu
bu olsun, siz ona Tanr' nn Bilgelii diyorsunuz ve bundan
da hi kukulanmyorsunuz. Onun hakknda Eyp Peygambe-
rimiz de ayn eyi syledi diyorsunuz. te kendi byk
gcyle Tanr; yasa koyucular arasnda hibiri ona benze-
mez.
71
. Ayn ekilde, Havariniz onun retisini kabul etti
(70) Cicero, De nventi one, 11.49.
(71) Eyp, 36:22.
ve Eski Yasa' nn yetkin olmadn aka itiraf ederek,
yle haykrd: Tanr, bir zamanlar Babalarmzla sk sk
peygamberlerin sesiyle konutu; ama imdi size Olu ara-
clyla sesleniyor.
72
. Daha sonra da Yeni Yasa' y Eski
Yasa' dan ayrarak yle der: Eski kural zayfl ve yarar-
szl nedeniyle bir yana atld; nk insanlar yetkin k-
lan, ama Tanr' ya, kendisiyle daha ok yaklatmz gs-
teren gl bir umutla bu yetkinlik mmkn olur ancak.
73
.
HIRSTYAN. Bunun, seni mahkm eden inancmzla
ilgili bilgisizliinden deil, aslnda, inanszlkta ayak dire-
menden ileri geldiini gryorum. Sen, Yasa' mzn yetkin-
liini Kutsal Kitaplarda grdn ve sanki bu Kutsal Kitaplar
sana, sonsuz mutluluu salamaya yettiinden kuku duy-
madn erdemlerin, bakalarna gre daha yetkin ve stn
tankln gstermemi gibi sen onlara uyma konusunda
duraklyorsun hl. Eski Ahit'ini bir yenisiyle tamamlayan
Tanr, henz yetkin olmayan rencilerine daha balangta:
Eer adaletiniz oalmazsa, vb.
74
dediinde, szn ettii
ite bu yetkinliktir. Daha da ayrntya girerek, bu Yeni Ya-
sa' nn zenginliklerini gsteriyordu ve asl ahlakbilimsel ya-
py oluturan ahlaksal yetkinlik konusunda eskisinde eksik
olan her eyi ortaya koyuyordu. Gerekten retiyle ve ah-
laksal yarglarla ilgili konularda peygamberlerin ve atalarn
bize bildirdikleri her eyi sa' nn retisiyle zenli bir bi-
i mde karlatrnca eski kurallarn yenilerin yannda hi-
bir anlam tamadna kolayca inanlacaktr.
FLOZOF. te bu karlatrmaya girimek iin bu-
raya geldim ve bunu sen de iyi biliyorsun; syleimizin asl
konusu da budur.
HIRSTYAN. yleyse imdi, her bilginin amac ve
sonu olan bu gereklii, becerebildiimiz lde dnelim.
Ona siz etik, yani moral diyorsunuz; bize gelince, gelenei-
(72) branilere Mektup, 1:1-2.
(73) branilere Mektup, 7:18-19.
(74) Matta, 5:20.
miz onu tanrsallk adna gstermektir. Gerekten de onun
konusu olarak Tanr' ya kavumay dnyoruz, oysa ki siz
tre ya da erdem denen aralarna gre onu nitelendiriyor-
sunuz.
FLOZOF. Dediin aslnda bilinen bir ey ve ben bu-
nu kabul ediyorum. Ayn zamanda kullandnz szckleri
de benimsiyorum. Gerekten, ulatmz eyin, ona ulama-
mz salayan eylerden daha deerli olduunu dnyor-
sunuz. Hatt sonunda ulalm olan eyin verdii mutluluun,
bu amaca doru ynelmenin verdii mutluluktan daha b-
yk olduunu dnyorsunuz. Kullandnz szckleri en
yce gerekliklerden deviriyorsunuz ve bandan beri, asl
anlamlaryla onlar okuyucunun daha ok ilgisini ekiyorlar.
Bundan dolay elinizdeki belgenin kullandnz szckler ka-
dar deeri varsa, ben artk onun en yce bilim olmadm
dnyorum.
HIRSTYAN. Eer istersen, ilkin asl ahlakn konu-
sunu btnl iinde belirleyelim; bu bilimin bize hangi
amalar gsterdiini ve onun buyruklarna boyun eme ko-
nusunda hangi noktalara kadar gitmemiz gerektiini gre-
lim.
FLOZOF. Bu denli nemli bir gerekliin zn by-
lesine az szckle ve gl biimde gstermi ve ahlakn b-
tn amacn bylesine zenle, dikkatle zetlemi olduun
iin son derece mutluyum. Bu amacn ne olduu, bu bilimi
incelemeye ynelen okuyucuya daha batan akland, yle
ki, teki bilimler artk hibir aba gstermeden, salt kar-
latrma yoluyla bile artk deersiz grnrler. Gerek
sonsuz mutluluun kendisine dayand en yce iyi, teki
btn iyiliklerin stnde nem tar; hi kuku yoktur ki
bu en yce iyiye ulatran bilim gerek yararllk, gerekse
de deer bakmndan btn dier bilimleri aar. tekilerin
hepsi en yce iyinin epeyce uzanda kalrlar ve ancak en
yce iyi ile birlikte girilebilen bu en yce mutlulua ula-
amazlar, tpk bir efendinin ayaklarnn dibindeki kleler
gi bi ; teki bilimler, tm felsefeyi iine sindiren ahlakn hiz-
metinde kendilerini ortaya koyduklar lde verimlidirler,
yoksa onlarn hibir verimli yan yoktur. Gramer, diyalek-
tik ya da teki sanat almalar aslnda insan mutluluu-
nun hizmetinde deil midir? Hepsi bu stn amacn berisin-
de kalr ve buna kadar da ykselme yeteneinde deildirler.
Bununla birlikte, nesnelerin, eylerin yaps konusunda bizi
bilgili klabilen ya da bizi bu yapy anlamaya ynelten szel
biimlerdir bunlar. Dolaysyla bu bilgiler asl ama ze-
rinde aklamalarda bulunma ve bu yaplara yknerek on-
lar tasarmlama aracn bize vermelerinde olduu gibi en
yce amaca doru ykselmemiz iin hazrlk aamalarn da
bize salarlar; bunlar, efendilerinin yannda bizi buyur et-
mek zere bekleyen klelere benzetilebilirler; yry s-
rasnda onlarn gsterdii sraya gre gideriz, ama rahatl
ve yorgunluklarmzn sonuna vardmz yer efendilerin ya-
ndr.
HIRSTYAN. Felsefenin bu blmn bu denli iyi
anlam olman ve onu teki felsefe dallarndan bu denli g-
zel ayrm olman dorusu ok houma gidiyor. Bundan, bu
incelemenin seni iyice sard sonucunu karyorum.
FLOZOF. Onun beni bu denli sardn sylemekte
ok haklsn. nk, ahlaksal buyruklaryia filozoflara hem
Kutsal Kitap' tan hem de akldan yararlanmay salayan, ay-
rca da onlara ok uygun gelen doal bir bilim burada sz-
konusudur. Byk hocanz da bunu anmsatr: Yahudiler
iaretleri isterler, Eski Yunanllar ise bilgelii ararlar.
75
.
Gerekten de Yahudiler hayvandr ve duyumlarnn klesi-
dir; kantlar tartmalarn salayacak hibir felsefi eitim-
leri yoktur; yalnzca grne ilikin mucizeler onlarn inan-
maya karar vermeleri iin yeterlidir; sanki salt Tanr ey-
tans yanlsamalara yer vermeden mucizeler yapabilirmi
gibi. Ama bu bir aptallktr; Msrl mneccimler rnei bu-
nu ok gzel kantlar; sizin sa' nzn retisinde de olduu
gibi: sa' ya kar olanlarca kkrtlm dzmece filozoflara
(75) Korintoslulara I. Mektup, 1:22.
kar, o kendi retilerini dikkate alarak, insanlar kendi
yanna ekmek iin, onlarn bu trden mucizeler yapacakla-
rna tanklk eder ve unlar syler: Bizzat seilmiler yan-
llarnn altnda ezilecekler.
76
. Ama bu tr iaretler aramak
yle aptallktr ki, ayn Havarinin (Paulus), Eski Yunan-
llarn bilgelik aradn anmsatt gibi, onlarn, gerei
kendilerine verecek akla dayanan kantlar istemekte haklar
vardr; nk bu kantlar bilgeliin asl aralardr. Hatt
Hristiyanca szleriniz gznnde tutulunca en iyi t, b-
tn zgr sanatlar renip bunun, aklla donatlm olan ve
kantlama yetisi de olan insanlar inanca dndrebildiidir.
Onlar bu sanatlar incelemekle yetinmediler; bu sanatlar
kendileri buldular ve tm dnyay da bunlarla aydnlattlar.
Bu nedenle bu tartmada, biliminize en byk deeri veri-
yoruz; o kendi kantlarn oluturur ve biz stelik onun ya-
rarl olacandan da kukulanmayz.
HIRSTYAN. Bu kadar ok filozofun din deitirme-
sinden sonra kesinlikle ne senin ne de izleyicilerinin inan-
cmz konusunda artk kukuya kaplmaya haklar yok; din-
d konularda yetkesini tmyle benimsediiniz bu insanla-
rn rnei sizi onlarn inancna girmeye inandramasa da
ve hatt peygamberinizle birlikte, biz atalarmzdan daha
deerli deiliz
77
deseniz bile, artk bu trl bir tartmaya
gerek olmad aka ortada.
FLOZOF. Onlarn yetkesini, kantlarn tartmadan,
olduu gibi benimseme konusunda onlarla yeteri kadar uyu-
amyoruz. nerilen kantlar incelemeye giriince, gerei
yanstmaktan ok, birer yaln san olan ve eylerin gerek-
liiyle yalanlanan, benimsenemeyen bu kantlara uzun sre
itibar edersek, felsefenin arsna bal olamayz artk. Bu
durumda yazl belgelerinizin iaret ettii gibi, atalarnzn,
sizin inancnz akla uygun bir inanmadan ok, iddet yoluy-
la kabul etmeye zorlanm olduklarn dnyoruz. mpa-
(76) Matta, 24:24.
(77) I. Krallar, 19:4
ratorlarn ve prenslerin din deitirmesinden nce, mucize-
lerle dolu vazlarnz hemen hemen hibir bilge kiiyi inan-
dramamtr; oysa ki bu srada, putperestliin ok ak
seik yanllarndan tr bu uluslar kurtarmak ve onlar
tektanrcla dndrmek kolayd. Paulus: Ey Atina halk,
sizi bo inanlarla dolu ilerle urarken gryorum hep
78
diyerek, Atinallara sylev ekmekte haksz myd? Gerek-
ten de bu sralarda doa yasas ve dinsel inanlar tmyle
km durumdaydlar; halk inanlar kk sekin bir gru-
bun bilgeliini bomutu deta; bunu aka sylemeli ve
onlarn Hristiyan vaizinin nemli sonularna deer verme-
lerine kretmelidir; putperest dnyay ykan bu vaizdir ve
biz bundan kesinlikle kukulanmyoruz.
HIRSTYAN. abalarnzn tek amac olduunu sy-
lediiniz bu yetkin ahlak disiplinini ve doa yasasm da
buna ekle; kurtulu iin bunun yeterliliine inandnz da
syle; bunun gerek Bilgelik olarak, yani tanrsal Bilgelik
olarak baka kaynann olmadn ve bu Tanr' nn, filozof
denen kimselerin ona deer vermeleriyle her eyde bizi bil-
gili kldn da syle.
FLOZOF. Tanr' ya kr; durum senin de dediin
gibi olsun ve gerekten mantksal olanlar ortaya koymakta
akla dayanan kantlarnzn kullanmnda, en yce Bilge-
likle donatlm bulunuyorsunuz; ite siz buna Yunanca
Logos, Latince olarak da Verbum diyorsunuz! Mutsuz
durumumda bile, sizin Gregorius' un: nan, insan akla
dayanrsa deersizdir biimindeki dncesine snmaya
alacam sakn hayal etmeyin. nk onlar aslnda, ka-
bul ettikleri eyi sizin nnzde kantlamay baaramyorlar;
hatt vaazlarnz, Gregorius' un bu yetkesinden tr kendi
z yapsndaki gszln gizliyor. Ama, ister aptalca ey-
ler, ister gerekler szkonusu olsun, bunu yaparken, on-
larn tek amac, inanla ilgili olarak syledikleri her eyi
benimsememizi salamak deil midir? Eer inan gerek-
(78) Resullerin leri, 17:22.
ten, her trl akla uygun tartmann dndaysa ve yalnz
durumuyla deer kazanyorsa, inancn konusu her trl ele-
tirel yargdan kansa ve nerilen her eyi hemen benim-
semesi gerekse bile, bu vaizin syledii yanllar ne olursa
olsun, bu durumda inanca hibir ey hizmet etmez: Boyun
een akl orada yoktur artk, akl artk onu hibir bi i mce
yadsyamaz. Putperestliin bir tala, bir tahta parasyla
ya da herhangi bir yaratkla ilgili olduu sylensin: te
asl Tanr, yerin ve gn yaratcs! Bu apak bayal-
n ne olduunu gelsin bize retsin, eer her akla uygun
tartma inan alannn dnda kalyorsa kim o\u yadsya-
cak yleyse? Tartmay balattnzdan beri, zellikle siz
Hristiyan olarak kalyorsanz, teki de sizin z kantnz ile-
ri srerek size yant verecektir: nan deersizdir diye-
cektir; ite Hristiyan hemen kendi z silah ile artld;
nk kantlarn kullanlmasn yasaklad bir yerde ve inan
konularnda akla uygun bir biimde tartmay bakalarna
yasaklad bir alanda kendi kantlarnn dinlenmesi de red-
dedilecek demektir.
HIRSTYAN. Bilge kiilerin en byklerinden birinin
dedii gibi, kantlar sk sk konuya ve akla uygunmu gibi
grnr; oysa durum ou zaman byle deildir.
FLOZOF. nananlarn tand yetkelerin durumu da
aslnda byle deil midir? Sk sk byk hatalar yapmaz
m bu yetkeler? Byle bir durum olmadan onlar ayn yet-
keleri de tansalard, bu kadar ok farkl mezhep birbirle-
riyle inan konusunda eliecek miydi? Aslnda, her birinin
kendi z yetkelerini belirlemesi kendi akllarnn nda ol-
maktadr. Ancak, tm halk topluluklarnn kutsal kitaplarn-
da ierilmi olan retilerin, ayrm gzetmeden, doal ola-
rak bu kitaplardan nce gelen akla uygun olup olmadklarn
anlamak gerekmez mi? Eer bu kitaplarn yazarlar yetke ola-
rak dnlm olmaya layk olsalard, yani, onlar dolaysz bir
inanmann deerleri olarak grlm olsalard onlarn ya-
zlar bu nedenle artk bize bo grnr myd hi? Tanr-
bilimcileriniz bile yetke ile oranlandnda akim ncelii ko-
nusunda tanklk yapyor ve Ermi Antonius bunu yle ak-
lyor stelik: Mademki yazlarn kaynanda olan insan ak-
lnn ayrt etme gcdr, herhangi biri, kendinde, yazlara
hi de gereksinim duymayan bu seme gcn bulundura-
bilir.
Byl ece felsefi tartmalarda yetkenin sunduu kantlar,
bavurulan en son kantlardr; kendi z glerine gvenildi-
inde, onlar kullanmaktan olabildiince kanlr ve utan
duyulan bir yabancya dayanmak da kmsenir. Bu kant-
lar filozoflardan ok, gzel konuma ustalarna hizmet eder-
ler; en sonunda onlara bavurulduu zaman, filozoflar on-
lar, hi deeri ve gc olmayan, gereklerden ok sanlar
ierdikleri iin dta brakmakta hakldrlar; bunlar ne ki-
isel bir deha gsterirler ne de bilmeye dayal bir aba;
nk bu kantlar bakalarndan alnan bor gibidir deta,
oysa bunlar bizzat insann kendisince ortaya konulmaldr.
te sizden biri olan Boetius, Cicero' nun ve Themistius' un
hitabet yerleri konusunda sylediklerini Topica' da ele ala-
rak bu cinsten tanklklarn sanattan ve tutarllktan yoksun
olduunu syler. Daha sonra ayn yazar yle der: Ge-
riye bu yer hakknda sylenecek eyler kalr ite. Cicero
da bunu dtan inceler. O yalnzca benzerlie ve yetkeye
dayanr, hibir zorunluluu iermez. (. . . ) Dtan demekte
hakldr, nk ne yklemden ne de zneden kar, ama
nesneyle ilgili bir d yargdan ileri gelir. Bu nedenle onun
sanatsz ve deersiz olduu sylenir. nk, bunu kullanan
hatip, onun kantn altst eder, ama salt tankl asn-
dan deerlendirir. Akla dayanan kantlarda ayrt etme g-
cnn ve bilginin bile bazen hataya yer verdiini syle-
diinde, tamamiyle haklsn ve durum da ortada za-
ten. Ama bu yalnzca felsefi aklyrtmeye alkn olmayan
ve kantlar eletirmeyi bilmeyen insanlar iin szkonusu-
dur; Yahudilerin durumu ite byledir, krlklerinden dola-
y, kant yerine, iaret isterler. Bakasnn szlerinde s-
nak arayan birinin durumu da byledir, sanki yetkenin ya
da artk varolmayan birinin yazl tanklm, akldan ya da
112
varolan birinin dncesinden daha kolay deerlendiriyor ve
birincinin niyetini ikinciden daha kolay bir biimde ortaya
koyuyormu gibi. Kurtuluumuz konusunda endieli olan biz-
ler Tanr' y kendi glerimizin ls olarak aldmzda,
onun eylemlerimizin zayfln gideren kayrmas, iyi isten-
cimize esin verdii gibi, baarmza da yardm eder. Dlk-
kafal ruhlar kendine eken Tanr, bana buyruklar hi
itmez. Gerekten aba harcayan ve hibir yaklamay red-
detmeyenin elini tutar ve ona klavuzluk eder. Sizin inan-
nzn asl gvencesi olan sa, yerinde bir deyile, iin z-
n ortaya koydu: steyin alacaksnz, arayn bulacaksnz,
kapya vurun o size alacaktr.
79
. Gerekten de isteyen biri
alr, arayan biri bulur. Bu szleri yorumlayan Augustinus
Misericordia adl incelemesinde yle der: Yakararak iste-
yiniz, tartarak araynz, etkili olarak vurunuz. Dzen ze-
rine adl incelemesinin ikinci kitabnda bu nedenle diyalek-
tii tm teki bilimlerin stne koyar, nk yalnzca o,
gerei elde eder ve yanl bildirir; Augustinus bunu u
szlerle gsterir: O bilimlerin bilimidir; renmeyi retir,
retmeyi retir. Onun arayclyla kendini ortaya koyan
akldr, ne istediini yalnz o bilir. Yalnzca bilgili olmay
istemekle kalmaz, onu elde eder de. Ayn ekilde Hristiyan
retisi'nin ikinci kitabnda da, diyalektiin Kutsal Kitap-
larn okunmasnda tmyle zorunlu olduunu gstererek y-
le yazar: Cisimsel olana bal duyularla deil aklla, yani
tartmay ve hesap etmeyi yneten yetiyle ilgili eyler ko-
nusunda konumak kalyor geriye. Ama tartma biliminin,
Kutsal Kitaplarn anlalmasnda karlalan her trl so-
ruyu zmek konusunda byk bir nemi vardr. Bununla
birlikte, burada tartmann verdii zevkten tr karsn-
dakini aldatma sanatnda ocuka bir tavra dmekten ka-
nmak gerekir. Gerekten de her zaman iin Sofizm diye
adlandrlan ve yalnzca kafas az alanlar deil, biraz-
ck dikkatsizlik gstersinler, uyank zihinleri bile aldatabile-
(79) Matta, 7:8.
113 BM 8
cek birok yanl kant vardr. Bana yle geliyor ki bu al-
datc kantlar Kutsal Kitap' m da dedii gibi yle nitelene-
bilir: Sofizm irentir.
HIRSTYAN. Saduyulu hibir insan ne inancmzn ak-
la uygun bir biimde incelenmesini ya da tartlmasn ya-
saklar, ne de kukulu gereklere akla uygun nedenleri ol-
madan boyun eer. Bu durumda kukulu bir gerei inan
konusu olarak kabul eden akl, kantlama dediimiz eyle i
grr. Kutsal Kitap' a ilikin bir metin zmlemesi ya da
retisel bir tanrbilim szkonusu olsun, tartma burada
hemen yerini alr ve tartmann konusu ne olursa olsun
akla uygun tantlamann, yetkelerin gsterisinden daha ok
arl vardr. nanta ise onun ortaya kn belirleyen,
konuya ilikin doru deil, kabul edilebilen kandr ve yet-
kenin kulland szckler o kadar ok sorunlara yol aar
ki, onlar yetkeye bavurmadan nce yarglamak, deerlen-
dirmek gerekir. Tersine akl bir kez yarglad m artk yal-
nzca akla uygun doruluk deil, geree benzerlik de nem-
lidir, sorun zlmtr, nk artk kukuya yer yoktur.
Ama seninle tartmaya girmek iin, akla daha ok ba-
lanmandan ve Kutsal Kitap' m yetkesini daha az tanman-
dan tr, yetkeye daha az bavurmak gerekli. nk her-
kes sadece, kabul ettii ncllerden hareket etmesi gerek-
tiine inandrlmtr; ve ancak benimsedii kantlar arac-
lyla bir konumac raz ol maya zorlanabilir; yle ki, se-
ninle tartmak iin, aramzda tarttmz zamankinden ba-
ka silahlara da bavurmak zorundayz. Bu Ermi Gregorius'
un ya da teki hocalarmzn ileri srdkleri konudur ve
Musa ya da sa da bunlar ileri srerken, biliyoruz ki, hepsi
henz sana dokunmuyor ve inancmz konusunda sana ka-
tlmak gibi bir durum yok ortada. Tam tersine, bu yetke-
leri kabul eden bizler arasnda, onlar kartlarmz olarak
yerlerini alrlar, ama oluturduumuz tavr ve inancmz
aklyrtmelerle savunmamz ok nemlidir; Augustinus'un
inanszlar inandrmak zere Hristiyan Tanrbilimi'nin ikin-
ci kitabnda Kutsal Kitap' m yetkesinden baka, diyalektik
gcn de kullanmaktan ekinmediini anmsatarak, aklla
inanca ulaldm yadsyanlara kar onu savunmamda ol-
duu gibi; imdi ltfen syleimize dnelim.
FLOZOF. Evet, nk en yce ahlaksal yasa olarak
doal yasay bilmeye almak iin ne denli aba harcamak
gerektiini kabul ettik ve kabul etmekte de haklyz ayr-
ca. imdi senin ahlak iin verdiin tanm tartma konusu
olarak almamz nereceim, yani en yce iyiyi ve ona va-
r yollarm; bu da bizim syleimizi iki blme ayracaktr
doal olarak.
HIRSTYAN. Seninle ayn dncedeyim. Birlikte
hemen karar verdiimize gre, ilerinden en iyilerini see-
cek biimde kendi dncelerimizi sizinkilerle karlatr-
mak uygun olur. Ama mademki doal yasa en eski olan-
dr, bunu sen de akladn ve bu yasann daha nce oldu-
unu, senin onunla yetindiini ve en iyi biimde kullandm
syledin, yleyse ilkin sen dndklerini ortaya koy ya da
seninkilerin bu konuda ne dndklerini anlat bize; seninle
ayr dncede olmadmz takdirde, sonradan bizim iti-
razlarmz da dinlersin.
*
FLOZOF. Filozoflarn ou tarafndan benimsenen
tanma gre, ulalmas mutluluk salayan eye iyinin ama-
c, baka deyile, onun tam olarak elde edilii, yetkinlii ya
da iyi denir; oysaki tam tersine kt, mutsuzluk veren
eydir. teki gibi bunu da benimsememiz ahlaksal davra-
nlarnza baldr. Bu da herkesin erdem ya da ktlk de-
dii eye dayanr. Bununla birlikte kimi yazarlar, Augus-
tinus'un Tanr Devleti adl yaptnn sekizinci kitabnda anm-
satt gibi erdemi, en yce iyi ile kartrdlar, hatt ba-
kalar onu hazla bir tuttular.
HIRSTYAN. Rica ederim bana bu haz dediklerinin
ne olduunu syler misin?
FLOZOF. Genel olarak onlarn sand gibi, tensel
bazlarla ilgili utandrc ve yz kzartc bir haz deil elbette
bu, tam tersine, ruhun isel bir dinginliidir; iyi durumda
da kt durumda da ayn kalr, gerek iyiliklerle yetinir, hi-
bir gnahtan pimanlk duymaz. Gerekten de bu dnya ile
ilgili olan mutluluklar en ok kmseyen ve bedenin ege-
menlii zerinde direnen filozoflar bu dnyann aalklar,
ierisinde en yce iyiyi, yerli yerine koymaktan uzaktrlar,
bunun Epikuros' un ve onun yandalarnn dnceleri oldu-
unu sanan birok cahil gibi. Epikurosular gerekten de
haz ile neyi anlatmak istedikleri konusunda yanl anlal-
mlardr. Eer bu baka trl olsayd, rnek alnabilecek
bir ahlak olan Seeca, Epikurosu ilkelerin rneini bu denli
ok yerine getirmi olduu ileri srlen, ayrca bedenine bu
denli egemen bir yaam olduunu bildiimiz Seneca, bunu
nasl yapabilirdi? Eer ileri srld gibi, Seneca namus
ve onur yollarn bir yana brakm olsayd, erdem modeli
olarak Epikuros' u alm olmazd.
HIRSTYAN. En yce iyiyi bu anlamda anlalan
hazda grenlerle, erdem iinde grenler arasndaki farkn,
sadece szel olana degin olup olmadn aklar msn?
FLOZOF. Ksacas, onlar arasndaki fark ok incedir,
hatt yok gibidir. En yce erdeme sahip olan kii ayn za-
manda ruhun dinginliine de sahiptir ve bunun kart doru
deildir.
HIRSTYAN. Bylece, en yce iyi ile ilgili iki kan
da zdetir aslnda, yalnzca kullanlan szckler farkldr.
yle grnyor ki iimiz, ilkin en yce iyi ile ilgili iki -
retiyle; ama biz bunlarn saysn bire indirgedik.
FLOZOF. Buna ben de inanyorum.
HIRSTYAN. Ama rica ederim, bu filozoflara gre
en yce iyiye gtrmesi gereken yol hangisidir; erdem mi-
dir?
FLOZOF. Ahlaksal seme ii, yani bedene egemen
olma abas, hatt erdem iyi bir isten olarak ve alkanlk
olarak gsterilebilir.
HIRSTYAN. Mutluluu onlar nasl tanmlyorlar?
FLOZOF. Mutlu insann iyi uyum salayan, yani
kendini iyi yneten ve btn koullara kolayca uyan insan
olduunu sylyorlar; baka deyile, mutlu insan, iyi treler-
le, yani erdemlerle i gren insandr.
HIRSTYAN. Ruhun lmszlne ve gelecekteki ya-
amn mutluluuna nasl bir deer verirler? Bir dl olarak
onlarn deerli oluundan ne beklerler?
FLOZOF. Btn bunlar doru, ama nereye varmak
istiyorsun?
HIRSTYAN. En byk mutluluun her trl duy-
gulanma ulamaktan kanlan baka bir yaama ilikin ol-
duunu dnmyor musun; hatt bu dnyada insana ilikin
en yce iyiyi ve asl mutluluu beklemek niye gereksin?
FLOZOF. imdi sylediim gibi, en byk dinginli-
in her trl duygulanmdan kanmaya dayand aka
ortadadr. Ama o zaman her trl ac dinince, erdemin ken-
disi oalmadka, mutluluun da artk artmayacan sy-
lyorlar ve onlara gre, hi kimse erdemli deilse, mutlu
da olamaz; nk imdi sylediim gibi, onlar erdem ile
mutluluu zdeletiriyorlar. Bu nedenle, adalet uruna i-
kenceye katlanan biri iin artan acnn, deeri de artrd
sanlr, aclarn ortasnda hep mutlu kald sylenir, n-
k erdemlidir. Onun erdemi ncekinden daha stndr; ger-
ekten de ikenceler onu bytmedi, ama erdemin byk
olduu bir srada ancak ikenceler kendi varln gsterdi.
Gerekten de bedenimizin acs ya da dinginlii ile ilgili olan
hibir ey mutluluumuzu ne oaltr ne de azaltr; erdemli
insann ruhu her durumda ylesine salamdr ki. Aclarna
katlanarak sa' nz hi mutluluunu kltt m? Yeniden
diriliiyle onu bytt m? Biz burada en iyiler deilsek,
baka bir dnyada her trl bedensel duygudan kanma-
mz olgusu, bize, hibir zaman mutluluumuzun te dnya-
da daha byk olacan dndrtmemelidir.
HIRSTYAN. En iyiler olursak?
FLOZOF. En iyiler olacamz iin zaten en mutlu
insanlar olacaz.
HIRSTYAN. Senin dediin gibi, bu yaam siz de-
erlerinizin bir dl olarak bekliyorsunuz. Burada, ktlk-
lere kar savalr; orada zaferin tac elde edilir.
FLOZOF. Bu herkes iin apak bir eydir.
HIRSTYAN. Eer orada daha mutlu ve imdiki za-
mandan daha iyi bir yaam srlmezse bu dnyann sava
dlleri tede nasl elde edilecektir? Eer bu yaam en mut-
lu yaamsa, onu yaayanlar yleyse burada sahip oluyor
grndkleri mutluluktan daha ouna nasl sahip olacaklar?
FLOZOF. imdi syledim: Onlar eer en iyilerse
daha mutlu olacaklar. Yoksa, biz onlarn mutluluunun art-
tn kabul etmiyoruz. Gerekten de, ta alan biri sava
srasndakinden daha deerli olamaz artk; onun gc artk
artmaz; onun durumu sadece daha iyi kantlanm ve daha
iyi bilinmektedir: Sava yorgunluklarnn azalmasn sala-
yabilir bu. Zafer elde edenin yaam artk savaamnkinden
daha iyi deildir; o sadece daha hotur.
HIRSTYAN. Duygulanm ya da felketlerin getirdi-
i ktlkleri sralarken, sizin hocalarnz, bizimkilerle ve
teki btn insanlarla uyum iindedirler. yleyse, erdeme
kart olan ktlkler, bedenlerimiz kadar ruhlarmzda da
byk lde maddesel ktlklere, rnein, topallk, krlk,
zihin zayfl ya da bellek yitimi gibi maddesel ktlklerle
eit olarak saylmas gereken kusurlara da yol aarlar. Aris-
toteles, Kategoriler' inde, kartlardan yle sz eder: yi-
liin kart zorunlu olarak ktlktr. Hastaln sala,
adaletsizliin adalete, zayfln glle kart olduu ak-
a grlr. teki kartlar iin de durum ayndr. Ktln
kart kimi zaman bir iyilik, kimi zaman da bir ktlktr.
Ktlk olan yoksulluk rnein, ayn ekilde bir ktlk olan
ar zenginliin kartdr. Herkesin iyice inand gibi bu
ayrcal bir durumdur. En sk rastlanan durum, birbirine
kart olan iyilik ve ktlktr. Cicero da Topica' smda kar-
tlar tanmlarken bunu dorulamaktadr: Eer salk bir
iyilikse, hastalk bir ktlktr. Tanr da kendisine itaat
edenlerle yapt anlamadan ve kendisine kar bakaldran
l an bunaltt bu ikencelerden sz ederken peygamberin
azndan unlar der: yilii yapan ve ktl yaratan
benimdir, Tanr.
80
. Ve ncil' de zengin birine iyiliklerden ve
ktlklerden sz ederken Tanr yle der: Yaamnda iyi-
likleri aldn ve Lazar ktlkleri ald.
81
. En nce sizinki-
lerden ve daha sonra bizimkilerden olan Augustinus da lfr
bir ktlk olarak dnr: Nasl ki Yasa gnahkrlarn
beden isteklerini artrd iin kt deilse, lm de len-
lerin onurunu artrd ve ehitlii salad iin iyi deildir.
Gerekten de Yasa iyidir; nk gnah yasaklar, gnahn
karl olduu iin ise lm ktdr. Ama doru olmayan
insanlarn iyilikleri kt kullanmas gibi, doru insanlar da
ktlkleri iyi kullanrlar. Oysa ktler Yasa' nn bir iyilik
olmasna karn onu kt kullanrlar, iyiler ise, iyi lrler,
lmn bir ktlk olmasna karn.
FLOZOF. Rica ederim nereye varmak istediini bana
syle.
HIRSTYAN. teki dnyann yaamnn buradakin-
den ne denli iyi olmas gerektiini anlamay ok isterdim,
nk orada hi gnah ilemedii, hatt byle bir eyden
haberi olmad gibi, yeryzyle ilgili tm ktlklerden ka-
nd ve orada gnah dnmedii de kesindir. Eer te-
ki dnya en iyi dnya olmasayd, ok byk bir mutluluk
salamasayd, onu bir dl olarak grmek doru olamaya-
cakt ve bu dnyadaki yaama yelemek sama olacakt, hem
de bu dnyay arzu edenler her ikisi arasnda bir fark g-
zetmeden eylemde bulunacaklard.
FLOZOF. Senin harika bir filozof olduunu itiraf et-
mek gerekiyor; bu denli inandrc bir aklyrtmeye itiraz
etme yrekliliini gstermeyeceim. yice gsterdiin gibi
bize, asl, en yce iyiyi salayacak olan buradakinden ok
teki yaamdr. Belki de Epikuros, en yce iyiyi hazla belir-
lediinde byle dnyordu, hazdan da ruhun dinginlii an-
(80) aya, 45:7.
(81) Luka, 16:25.
lalmaktadr; o bedenin duygulanmyla ne dtan sarslabi-
lir, ne de gnahkr bir vicdanla, yani istencin yetkinliine
engel olan her trl hatadan dolay iten sarslabilir. stei-
miz gerekten birok engelle karlat ve bu istek de iyi
olmadnda, ite o zaman asl sonsuz mutluluu elde ede-
meyiz. Oysa, bu dnyada yaadmz srece durum byle-
dir; bu dnyaya ait bedenin arlyla arlam ruhumuz
bir tr lapishanedeymi gibi kalr ve gerek zgrlkten
yararlanamaz. Gerekten, m olan hangi insan kimi za-
man snmay istemez ya da ok snan insan, serinlemeyi
istemez? Yamur tepeden indiinde havann iyi olmasn kim
arzulamaz? Ki m daha iyi beslenmeyi, daha iyi giyinmeyi
bunlar elde edemediinde istemez? Bu tr gereklikler son-
suz saydadr; bu apak bir eydir, bize karn ya da kart
olarak kabul ettirilenler bizim arzumuzca da reddedilirler.
Bylesini yapmak daha akla uygun olduundan, en yce iyi-
nin gelecekteki yaama ilikin olduunu kabul edersek, ona
ulatran yolun ne olduunu dnyorum artk; bu yollar
imdiki yaammz ssleyen erdemlerdir. Bize den, bu
erdemlerin neler olduunu daha zenli bir biimde incelemek
olacaktr.
HIRSTYAN. te tartmamzda ulatmz yer: n-
sana ilikin en yce iyi ya da denildii gibi iyinin amac
gelecekteki yaamn mutluluudur; buna ulamann arac da
erdemlerdir. Ama bunlar dnmeden nce, en yce iyi ile
ilgili retimizi, yani Hristiyan retisini sizinkiyle kar-
latralm: Daha iyi yarglayacak ve daha inandrc olan
sonuncusu ok daha yetkin olacak ve daha ok izlenmi ol-
maya layk olacaktr. Yahudilerin onurlandrdklar Eski Ya-
sa ile ilgili olarak sen, onun, ne gelecek yaama ilikin bir
dl ne de ona ulamak iin bir zendirmeyi iermediini
ok gzel bir biimde gsterdin; oysa sa, bize Yeni Ahit' i
vererek szlerinin bandan beri, retisinin temeli olarak
bu dnyann kk grlmesini ve sonsuz mutluluun iste-
nilir olmasn ortaya koydu: Yoksullar, zavalllar, ruha
mutlu olun, nk Gkyz Krallna byleleri sahip ola-
caklar; daha sonra da unlar der: Adalet uruna ikence
ekenler mutlu olun; nk Gkyz Krall bunlarn ola-
cak.
82
. Bunlarn hepsini gznnde bulundurursak, btn
buyruklarn, btn ncil' e ilikin zendirmelerin tek bir ama-
c vardr: Gksel ve sonsuz yaam umuduyla, bu dnyann
nimetlerini kmsemek ve bu dnyann ktlklerine da-
yanmann gereklilii. Oysa, sizin statlarnzn byle bir ama-
ca asla ulaamadklarn sanyorum ayr ca; iyinin amacna
doru yreklerinize klavuzluk da edemediler.
Yanlyorsam, ahlak anlaynzn tm kurallarn ba-
tan sona gster bana; ya da, daha stn bir nedenle ve en
iyi bir umutla bizi erdeme aran Hristiyan retisinin
stnln ve yetkinliini itiraf et; oysa siz, erdemleri iz-
lemek gerektiini ve baka bir gereklie bakarak, bu ger-
eklikten ok kendi kendileriyle stelik elien ktlkler-
den kamak gerektiini dnyorsunuz. Hem de onur ve-
rici tutum ile utanlacak tutumu birbirinden ayryorsunuz,
erdemi daha byk bir iyilik iin deil, kendisi iin ilke
edinmi olan tutuma, davrana onurlu diyorsunuz ve ir-
kinlii oluturan irenilecek duruma da ktlk diyorsunuz.
Baka bir iyilie gre abal amak ya da kanmak gerekeni
siz ne onur verici ne de utandrc diye gsteriyorsunuz; ama
buna yararl ya da yararsz diyorsunuz.
FLOZOF. Cicero' nun hitabetle ilgili ikinci kitabnda
aka gsterdii gibi, bizim atalarmzn dncesi byledir
gerekten. Bununla birlikte, erdemin, baka bir ey iin deil,
kendisi iin arandn belirttiinde, deerli her dl de-
il, yalnzca bu dnyaya ilikin her trl yarar bir yana
atyor. Thernistios'tan esinlenerek sizin Boetius' un Topica'
snn ikinci kitabnda anmsatt gibi, gerekten erdemle-
rin sonucuyla, yani son bir nedenle uramyoruz aslnda.
Son neden konusunda bir rnek vererek ayn yerde yle
diyor: Mutluluk bir iyilikse adalet de bir iyiliktir. Ada-
letin erei gerekten de byledir der; herhangi biri adalete
(82) Matta, 5:3 ve 10.
gre yaarsa mutlulua ulamak zorundadr. yleyse onun
iin mutluluun gerekten doru bir yaamn dl olduu
ve byle adalet iinde yaayan kimsenin amacnn da bu
dl elde etmek olduu grlr. Bu mutluluu, Epikuros
haz diye adlandrr; sa' nzn ise ona Gklerin Krall dedi-
ini sanyorum. Szcklerin ne nemi var szkonusu olan
ayn ey ise? nemli olan ayn sonsuz mutluluktur, adalet
iinde yaayan filozoflarn, niyetle kendini ynlendiren H-
ristiyanlardan hibir ayrmlar yoktur. Hepimiz, baka bir
dnyada onurlandrlalm, o dnyada erdemlerimizin d-
ln, en yce iyinin dln alalm diye adalet iinde ya-
yoruz.
HIRSTYAN. Anladm kadaryla, tam tersine, ba-
na deerlerimiz kadar niyetlerimizin de farkl olduu gr-
nyor; en yce iyinin yaps konusundald farkl grmz
de bundan byle nemsiz deil.
FLOZOF. Yapabilirsen daha ak bir biimde akla
bana ltfen.
HIRSTYAN. Daha byk bir iyinin ortaya konul-
masndan bu yana, hi kimsenin en yce iyiden doru bir
biimde sz etme hakk yoktur. Ondan daha aada olan
ya da daha az olan baka hibir ey iin en yce ya da en
stn iyi denilemez. Oysa, insana ilikin her mutluluun ve
onurun, Tanr'nn mutluluu ve onuruyla sonsuz olarak ve
her trl sylemi klterek alm olduu kesindir. Yal-
nz tanrsal mutluluk bundan dolay en yce mutluluk diye
adlandrlm olabilir, onun dndaki hibir ey iin en yce
iyi denilemez.
FLOZOF. Bu deyim bize gre, mutlak bir iyilii
gstermez, ama yalnzca insana ilikin en yce iyiyi gsterir.
HIRSTYAN. yilik bakmndan kendisinden daha s-
tn baka bir insan olduu andan itibaren, artk insana ili-
kin en yce iyiden sz etme hakk yoktur.
FLOZOF. Tamam.
HIRSTYAN. yleyse, bu en yce mutlulukta, son-
suz mutluluun derecelerinin bulunup bulunmadn sana
sormak istiyorum; bu dnyada herhangi bir insann bir ba-
kasndan claha doru ya da daha aziz olmas olaan bir du-
rumdur, yle ki deerlerin sralan, baka bir dnyada bu-
radakinden ok farkl deer sralamasn gsterebilir.
FLOZOF. Durum buysa, ne sonu kar buradan?
HIRSTYAN. Bu byleyse, sen zorunlu olarak baka
bir dnyaya inanyorsun demektir; herhangi bir adam, bir
bakasndan daha ok sonsuz mutluluu elde eder; dolaysy-
la sonsuz mutluluun daha azn elde edenin mutluluu, in-
sana ilikin en yce iyi adn alamaz hibir zaman. Ayrca,
onun mutluluunun asl mutluluk olduu da reddedilebilir;
nk sen bu yce iyiyi, mutluluktan en az yararlanan birine,
herkese mutluluu salayan ey olarak belirledin; ya onun
en yce iyiye ulatn kabul etmek zorundasn ya da o denli
mutlu olan birine artk kimsenin daha fazla yarar salaya-
mayacan syleyeceksin. Eer, ulat iyilik gerekten onu
mutlu klyorsa, imdi senin kabul ettiin tanm gereince,
burada en yce iyilik szkonusu demektir.
FLOZOF. Ri ca ederim, bir an dur, senin yeni soruna
verecei m yant zenli bir biimde incele. nk, zerinde
durulduu takdirde deyimin ie yaramazln dzeltmek ola-
nakldr; imdi anlatmz gibi, zekice kantlamalarn s-
ralanmas ii deil bu, dorunun ortaya konmas.
HIRSTYAN. Haklsn. Biz burada yalnzca, doruyu
ortaya karmakla urayoruz; ocuka alamalar ve so-
nusuz yakarmalar bizim iin nemli deil. Salt bilgi almak
ya da bilgi vermek amacnda olunduunda, dnmeden bir
uzlama varlrsa, kzarmann, utanmann yeri yoktur artk
burada; nk, kantlama yapmaktan haz duyabilmek iin
yanllar kabul etmek gerekmez. Bundan tr, daha nce
sylenmi olanlar dzeltmek ya da yeniden ele almak ko-
nusunda uyum iindeyiz.
FLOZOF. Sana ne sylediimi ve hangi koullar altn-
da senden ne istediimi anmsa: Bu byleyse bundan nasl
bir sonu kacak. Gerekten filozoflarn ounda, tm er-
demlerin btn insanlarda eit olduu ve birinde herhangi bir
erdem eksikse, bu insana hibir ekilde iyi denilmedii
szkonusudur; bu durumda tm iyi insanlar arasnda hibir
fark yoktur; ayrca ne bu yaamn deerlerinde ne de bu
deerleri dllendiren mutlulukta. Eer bu reti doruysa,
ayn sonsuz mutluluk tm insanlar dllendirir ve hepsi
eit olarak ayn mutlulua, en yce iyiyi elde ederek ula-
rlar. Cicero' nun De Officiis adl yaptnn ikinci kitabnda
aka ortaya koyduu dnce budur. Temkinsiz adaletin
daha az yetkesi olmasna karn, adaletsiz temkinin hibir
yetkesi yoktur. Onun drstlnden kukulanld an bir
insan daha kurnaz ve daha dzenbaz olduu kadar daha i-
ren ve daha tehlikelidir de. Bunun iindir ki akla bal
adaletin gc olabilir: Ama adaletsiz temkinin hibir yetkesi
yoktur. Bununla birlikte ayn zamanda, temkinli olmadan
dil olmak mmknm gibi konuurken sanmaynz ki tm
filozoflar tarafndan benimsenen bu dnceden kendimi
uzaklatryorum ve yine aslnda bu dnceyi ben savun-
dum: Herhangi bir kimsenin sadece bir erdemi olursa, t-
mn de elde etmi demektir. Ama tartmada doru olan
arand iin, ortak kanya uygun konumay aan ince ay-
rmlar zerinde durulur. Biz burada sradan insanlar gibi
konuuyoruz, diyoruz ki: Kimi insanlar cesaretlidir, baka-
lar da iyidir, daha bakalar da temkinlidir. Halka ilikin
kanlara gre konutuumuzda ise aramzda ortak olan, yay-
gn nitelikli konuma biimlerini kullanmamz gerekir.
83
.
Ayn yazar, tm iyilerin yalnzca erdem bakmndan eit
olduklarna deil; tm ktlerin de gnah bakmndan eit
olduklarna dikkat eker; bunu sylerken btn gnahlarn
da aslnda eit olduu dncesine dayanr.
HIRSTYAN. Sylediin ey sulama d; ayrca
bana yle geliyor ki, imdi felsefe yapmaktan ok gevezelik
yapmaya alyorsun. Apak bir doruyu tanmak zorunda
kalmamak iin, tm iyi insanlarn eit olarak iyi, tm su-
lularn da eit olarak sulu olduunu, ksacas herkesin, ben-
zer biimde onura ya da cezaya layk olduklarn dnerek,
(83) Cicero, De Officiis, 2.9.34-2.10.35
ortada olan bir yanllktan yola karak sama bir retiyi
ortaya koymaya alyorsun.
FLOZOF. Gerekten, eer insani niyetler deil de
eylerin kendisi dikkate alnrsa, eer ahlakn asl deeri de-
il de, eylemlerin nesnel sonular deerlendirilirse, kimi
insanlarn tekilerden daha doru, daha cesaretli ya da ok
iyi, ok kt olduu kansna varlacaktr. retinizi dikkatli
bir biimde ele alrsanz bu konu zerinde er ya da ge
bizimle anlamaya varacanz dnyorum. ok byk
bir filozof olan Augustinus bunu gstermitir, tm erdemleri
efkat ad altnda toplamtr; nk bu konuda unu sy-
ler: eytann ve Tanr' nn oullarn birbirinden ayran sa-
dece budur. Ayn yerde unu da anmsatr Paulus: efka-
tin olduu yerde, herhangi bir eyi hatal yapmak nasl mm-
kn olsun? Sevgi, Yasa' yl a dopdolu olmak deil midir?
84
.
Bu doluluu betimleyerek her ktln ayn zamanda bir
iyilii ierdiini de syleyerek unlar dile getiren yine ayn
Havaridir: efkat sabrldr, o tatldr, o arzu etmez, bun-
dan tr o kt davranmaz vb...
85
. Bunun lme, hatt
hepsine dayandn da yazar. unu diyen de i sa' d r: En
byk sevgi, yaamn sevilen kiilere vermektir.
86
. yleyse
hi kimse, artk kardeinden daha ok efkatli deildir;
nk, efkat hepsini kucaklar ve hepsini kendisiyle birlikte
tar. Ama herhangi biri bir bakasna kar efkat duyarsa,
hi kimse artk deerlerine ve erdemlerine yormaz bunu,
nk sen efkatin tm erdemi ierdiine inanyorsun.
HIRSTYAN. Gerekte, Tanr' daki her trl iyinin
kayna olarak erdem anlalyorsa, ancak efkat erdem ad-
na layktr. O; insan dil, gl ya da ll yapt tak-
dirde, bunlara adalet, g, lllk denebilir. Ama, efkate
sahip olanlarn hepsi ayn biimde cokun deildir, temkin-
lilerin hepsi de eit zekda deildir; dil kiilerin hepsi de
(84) Romallara Mektup, 13:10.
(85) Korintoslulara I. Mektup, 13:4.
(86) Yuhanna, 15:13.
eit olarak dil deildir; tm gller ve tm lller de
eit olarak ne gl ve ne de lldrler. yleyse, nceki
ayrma gre tm erdemlerin kimi insanlara ait olduunu,
hatt onlarn arasnda her birinin ayn zamanda doru, g-
l ve hem de ll olduunu dnyoruz; bununla birlikte,
biz tmnn erdemler ya da deerler bakmndan eit ol-
duklarn kabul etmiyoruz; nk byle birinin bir baka-
sndan daha dil, daha gl ya da daha ll olmas ola-
nakldr. Gerekten hepsi erdemlerin ayn eidini elde et-
mi olabilseler de geriye bireyler arasndaki byk ayrm-
lar kalr, biri tekinden daha dil olabilir, daha gl ya
da daha ll olabilir; ama efkat anmsadn gibi tm
iyiliklerin ortak kayna ise, o bu iyilikleri, kendisine sahip
olanlardan her birine eite vermez. Doann cisim konusun-
da daha ok stnl vardr, buna karn herkese eit
olarak salamaz bunu; ruh iyilikleri, yani erdemler iin de
durum ayndr; tm ruhlarn ayn biimde onlarla bezen-
medii ortadadr.
Akla aykr gelecek biimde Cicero' yu, erdemlerin ve
ktlklerin tm iyilerde ve ktlerde eit olarak bulunduu-
na inandrtan, kt bir sofizmden baka bir ey olmayan
ve baka filozoflarn inanc zerinde etkili olan bu akly-
rtmenin zayflna dikkat et; yle ki hi kimse ne iyi bir
adamdan daha iyi, ne de ll bir adamdan daha ll,
ne de cesur insandan daha cesur, ne de bilge bir insandan
daha bilge olamayacaktr. Gerekten de hi kimsenin iyi
bir insandan daha stn biimde iyi olmad doru olsa
bile, hi olmazsa byle iyi bir insan, baka iyi bir insandan
daha iyidir. nclleriniz gereince, birinin iyi bir insandan
ok daha iyi olduunu sylemek, her iyi insan aslnda en
iyidir demektir; Tanr insandan ok iyidir dediimizde, onun
tm insanlar atn sylemi oluyoruz. Byle bir insan
baka iyi bir insandan daha iyidir demiyoruz, ama biz eer
bu anlamda onun genellikle her iyi insandan daha iyi oldu-
unu anlyorsak, bir hata iliyoruz demektir, nk tasarla-
dmz insan btn teki iyi insanlar arasnda iyi bir insan-
dr. Eer o, iyi bir insandan ok daha iyi idiyse, yani, artk
iyi olmayan iyi bir insandan daha iyi ise, bundan u sonu
kar: Ne genel olarak iyi insan ne zel olarak iyi insan ola-
caktr. te byle bir dile getirmeyle varlabilecek sonular
bunlardr. Ama sofizm bu trden btn karlatrmalara
uygulanabilir: Tm insanlarn eit olarak iyi olduu kabul
edilirse, btn gzel insanlarn da eit olarak gzel olduu
savunulmaldr; oysa gereklikte, belli bir bakmdan gzel
bir insandan daha gzel olan, mutlak bir biimde, baka de-
yile, her ynden gzel olan hibir insan yoktur.
Sonu olarak, tm gnahlarn eit olduunu ileri srme-
nin ne denli byk bir aptallk olduunu kim anlamaz? G-
nah ister istence ya da ister eyleme bal a; ktler arasn-
da kimilerinin istencinin tekilerden daha ok bozulmu ya
da eylemlerinin nicelik ya da nitelik olarak daha zararl ol-
duu aktr. Eyleme yol gsteren istentir; bu tekinden
daha ok zarar verir ya da dil adam daha ok zararl -
karr, nk ktlk yapmay daha ok arzuladnda onun
kesinlii daha byktr. Tm iyi insanlar ayn biimde hiz-
met etmedikleri gibi, eit istenle hizmet vermeyi de iste-
mezler. yleyse ne iyilerin ne de ktlerin kendi aralarnda
eit olmadklar aktr; deerlerin sralanmalar ayn zaman-
da zde olsa bile, onlarn deerleri eit olarak dnlemez.
Ama bu sama sany bir yana brakalm ve erdem ko-
nusunda nl filozoflarn yetkin dncelerini, rnein uz-
dilli Plotinos' un ayrmasn ele alalm
87
. Erdemleri, toplum-
sal erdemler, arndrc erdemler, arnm bir ruhun erdem-
leri ve nihayet rneklik edici erdemler diye drde ayrma-
sna dikkat et. Onun onlara verdii ayn adlar ve seni, in-
sanlarda ok farkl erdemlerin varolduu konusunda yrekli
klacak olan betimlemedir bu. Bu farkllk, senin bana kar,
tankiyla itiraz ettiin ayn Havari' nin gznden kamad ;
namusluluktan ve evliliin hogrsnden sz ederken yle
der: Tm insanlarn benim gibi olmasn arzu ediyorum,
ama her biri kendi z yeteneini Tanr' dan alyor, biri yle
(87) Macrobius' a gre Somni um Scipionis, 1.8
bir yetenei, teki ise baka trl bir yetenei.
88
. Erdemin,
yani deerlerin niteliine gre gelecek yaamn dllerini
belirleyen ayn kii unu da sylyor: Her yldz k bak-
mndan tekinden farkldr. llerin dirilmesi iin de ayn
ey szkonusudur.
89
. Daha sonra da yle diyor: Cimrice
eken ci mri ce biecektir.
90
.
O, efkatin kesinlikle Yasa ile dopdolu olduunu, yani
Yasa' nn tm isteklerini ierdiini syledi, ama btn in-
sanlarn efkat bakmndan eit olduklarn ileri srmedi;
nk efkat kesinlikle bu kuraln dna kar. Gerein a-
rsnda da bu byledir: Size buyurulanlar yerine getirdii-
nizde yle deyin: Biz ie yaramayan kleleriz, nk yap-
mam z gereken eyleri yaptk.
91
. Yani, kurallara uymakla
yetinirseniz, yasal zorunlulua pek bir ey eklemezseniz pek
az bir ey yapm olursunuz. Yapmam z gereken eyi yap-
tk deyimi, u anlama geliyor: Biz, bize bildirilen mektubu
aldk ve salt bir kayrma ile hibir ey yapmadk. Ama erden-
liin en st durumuna herhangi biri ulat zaman, bu du-
rumda kural aar, nk Yasa, ona bu erdenlii hibir e-
kilde zorlamyor. Bunun iin Havari yle diyor: Erdenler
konusunda Efendi' nin buyruunu dinlemiyorum, ama ona bir
t veriyorum.
92
.
Yasa' nn kurallarm inemeden yerine getirmekle ye-
tinenlerde, eksik efkat olabilir, nk ayn eylemin or-
taya knda kimilerinde efkatin devinimi ok fazla-
dr, kimisinde ise ok azdr. Augustinus'un u szlerinden
alman kar ka gelince: efkatin olduu yerde bir ey
eksik olabilir mi ? Hi kimse bunu, tm erdemlerin ve tm
deerlerin eit olduu biiminde yoruml amaz; nk Efendi
kadar Havari' nin retilerine de bal olan kimse, her yerde
hemen hemen bunun kartn syler. Eksik olabilen her-
(88) Korintoslulara I. Mektup, 7:7.
(89) Korintoslulara I. Mektup, 15:41-42.
(90) Korintoslulara II. Mektup, 9:6.
(91) Luka, 17:10.
(92) Korintoslulara I. Mektup, 7:25.
hangi bir eyden sz ettii zaman, Kurtuluta eksik olmak
diye dnr, yoksa erdemin yetkinliinde eksik olmak
diye deil. efkatli hibir insan lanetlenmez, ama hepsinin
de eit bir efkati vardr denilemez.
FLOZOF. retilerin ya da dncelerin okluun-
dan dolay sarslma, bunlarn hepsim biz, deneyerek, snaya-
rak, inceleyerek gerei akla uygun bir biimde ortaya koy-
mak iin sralyoruz. Henz bilinmeyen bir yer arandnda,
en iyisini bulmak zere birok yolu kefetmek zorunluluu
vardr. En yce iyi ile ilgili imdiki aratrmamzda da ay-
n duruma geldim ve senin isteine uyarak, sana, eski ata-
larmzn ya da benim kiisel grlerimi neriyorum.
HIRSTYAN. Yanl da olsalar bana sunduun bu g-
rlerden altst olmu olmazdm, eer onlar en az derecede
anlksal bir doruluk gstermi olsalard. Ak seik olarak
yanl olanlar rtmek bouna emek harcamaktr.
FLOZOF. Bu dnyadaki yaamn iyilikleri ile yap-
lacak bir karlatrmayla ancak dnlebilen gelecek bir
dnyada yerlemi olan en yce iyinin tanm konusunda ne
diyeceksin? Tanr' nn bize iki ama sunduunu sylyorsu-
nuz: Gkyzndeki en yce mutluluu ve cehennemdeki mut-
suzluu bilmek; ama bu mutluluk ve mutsuzluu, bu
yaamn mutluluklarna ve mutsuzluklarna gre belirliyor-
sunuz. Gerekte akim insani durumla ilgili olarak bize
sunduu alt durum vardr; bunlardan bu dnya-
da de bunlara benzer olmak zere baka bir yaam-
da yer alr. Birinci durum, insann dousundaki durumudur;
akln kullanlmasndan nce ve snrl istenci olmadan n-
ce insann zgr olarak seememesinden dolay ne iyi ne
de kt olduu sylenebilir; bu, onun yaratlm bir tz ola-
rak iyi bir gereklii kendi kendine oluturmad anlamna
gelmez. Bu ilk durumu terkedip de keyfilik ama gelince,
o zaman, insan, zgr olarak iyiyi ya da kty seer; teki
iki durumdan birini ya da tekini, iyi insanmkini ya da kt
insannkini elde ederek gerekten insan olarak ya iyi ya da
kt olur. lkel durum bir tr ayrmszlk durumudur; yani
o ne iyi, ne de ktdr. Bu durum erdemi seen iin iyi
durumun, kendini ktye brakan iin ise kt bir durumun
yerine geer. teki yaam iin de bu byledir kesinlikle.
Orada da yle bir durum vardr ki onun da ayrmszlk du-
rumu olduu sylenebilir; nk asl anlamnda o, ne mutlu
ne de mutsuzdur; bu dnyada ayrmszlk durumu diye ad-
landrdmz, yani hibir deeri henz kabul etmemi olan,
henz akln kullanmam olanlarn durumudur. Bu durumun
yannda, iki durum daha bulunur: Biri, tam mutlu olan ve
insani deerlere bal olan durumdur; teki de durumlarn en
ktsdr. Bunlar bylece iki tanedir ve onlar bu dnyada
hazrlayanlara karlk olan durumlarla karlatrlarak, be-
nim dnceme gre, en yce iyi ve en aalk kt diye
adlandrlrlar; nk onlar hibir yabanc e ile karm
deillerdir; biri kt ile, teki de iyi ile hibir biimde ka-
rm deildir; oysaki bu yaamda iyilik ve ktlk her
zaman birbirine karmtr ve salt olarak ne iyilik ne de
ktlk vardr burada.
HIRSTYAN. Sana gre, yleyse, en yce iyilikle son-
suz dinginlii, en aalk ktlkle de lnetlenmeyi anlamak
gerekir. Anmsattn gibi, bu durumlardan birine ya da
tekine ulamamz deerlerimize gredir, deerlerimiz ona
var yolu roln de oynar.
FLOZOF. te bu da dndm gibi, ak bir ey.
Hibir dnce bundan daha kesin bir biimde ortaya ko-
namaz, doa yasasn izleyen biri iin erdem mutlulua ula-
mada yeterlidir ve yalnzca erdemler mutlu klarlar; mutlu-
luk baka hibir arala kazanlmaz. Buna karlk kendi k-
tlkleri olmadan hi kimse gerekten mutsuz deildir. y-
leyse erdemin ve ktnn en yce iyiye ve en aalk kt-
ye ulamann yollarn ortaya koyduklar aktr.
HIRSTYAN Bana yle geliyor ki, sen imdi insana
ilikin mutluluk ile en aalk mutsuzluun tanmna biraz
daha yaklatn ve ona giden yollar da grdn. leri srd-
n amaca daha kolay bir biimde ulamak ve soru zerinde
belirli bir yarg verebilmek iin, senin yaptn yarta iti-
razlarnzm dizginlerini biraz olsun gevetebilirsin. En yce
iyi ile en aalk kty bu biimde belirledikten sonra ge-
riye, onlara var yollarn, yani erdemleri ve ktlkleri
zenle belirlemek ve onlar ayrt etmek kalyor; yle ki, on-
lar daha iyi tanyarak, hepsi daha iyi aratrlabilir ve daha
iyi ortaya konabilirler. ,
*
* S:
FLOZOF. Erdem iin, ruhun kazanlm ve kalc olan
stn bir yetkinliidir denir. Ktnn de ayn ekilde kaza-
nlm ve kalc olan en kt durum olduunu dnyorum.
Kalc ve srp giden yatknlkla Aristoteles' in Fategoriler'
inde niteliin birinci tr dedii eyi anlyoruz. yleyse do-
al olarak doutan gelen bir nitelik burada szkonusu de-
ildir; bilinli olarak ve zerinde didinip alarak kazanl-
m ve dolaysyla zor bir biimde deitirilebilen bir yat-
knlk szkonusudur. Bylece, doal namus denilen ve ki-
mi insanlarda rastlanan ey bir erdem deildir; do-
al namus, fizyolojik bir soukluktan ya da doal bir yapdan
ileri gelir ve cinsel isteklere kar savaamaz; bu tr istek-
ler zerinde zafer elde ederek hibir deer de kazanamaz.
Erdemler, ruhun kolayca deien yatknlklar deildir. Erdem
tac, her zaman kendileriyle sonuca gidilen, nceden ve di-
renli bir sava varsayar; filozoflarnzn en by yle
demitir: Gerektii biimde savamayan kimse taland-
rlmayacaktr.
93
. Boetius da Fesefern Teseilisi'nin drdn-
c kitabnda buna benzer olarak yle der: Erdemli tm
gcyle savaan, abalayan, dmanlarmca hkm altna
alnamayan kimsedir. Ayn yazar ayrca bu tr erdemlerin
deitirilmesinin zor olduunu da vurgular; bizim biraz n-
ce deindiimiz Aristoteles' in nitelikle ilgili yazdklarn yo-
rumladnda da, bilgileri ve erdemleri kalc bir biimde
elde edilmi durumlar olarak grr: Eer erdem zor bir
(93) Paulus' un Timoteos' a II. Mektubu, 2:5.
biimde deitirilebilir olmazsa, gerekten erdem deildir.
Bir kez doruya gre yarglayan kimse buna karn dil bir
insan deildir. Ama bir kez eini aldatan kimse de aldatc
bir adam deildir. sten ve niyetin kalcl gereklidir.
Byl ece erdem, kalc bir biimde kazanlm olan, bize
asl mutluluu veren stn bir durumdur. Ama erdemlerin
says zerinde yazarlarn dnceleri farkldr. Ahlak ko-
nusundaki incelemelere deer verenlerin ilki olan Sokrates
94
erdemleri drt tre ayrmtr: Temkin, adalet, g, l-
llk. Ama kimileri temkini tam anlamyla bir erdemden
ok, bir ana erdem ya da erdemlerin kayna olarak grrler.
Temkin, iyi ile ktnn bilinci denen ahlakn bilgisidir;
yani bu adlardan birinin ya da tekinin doru olarak ad-
landrd eyi gsteren iyilik ve ktlkle ilgili olan bu yar-
gdr. Gerekten de adlarn, kendileri araclyla hak eden
iyilikler ve ktlklerdir, hem asl anlamnda ve hem de
tzsel olarak bu byledir; ite erdemlerin ve ktlklerin
durumu budur. Ama teki gerekliklerle bantl olanlar,
salt ilineksel olanlar bu durumda deillerdir. Kendi balar-
na ayrmsz olup, iyi ya da kt olular kendilerinden nce
gelen niyete bal olan eylemlerimizin durumu buna rnek-
tir. Sk sk olduu gibi, farkl insanlar tarafndan ya da
1
farkl durumlarda ayn insan tarafndan gerekletirilen ey-
lemin, niyetlerin farkl oluuna gre iyi ya da kt olduu
sylenir. Kendine zg tz ve doal bir biimi olan iyilik-
ler ve ktlkler ise, her trl karmdan uzak, her zaman
salt kalrlar; yle ki bir kez iyi olan ey asla kt, bir kez
kt olan da asla iyi olamaz. te bu iyiliklerle ve ktlk-
lerle ilgili bilgiye temkin denir. yilere olduu kadar ktlere
de ait olabilen bu bilginin kendi bana hibir deeri yoktur;
yleyse buna erdem ya da ruhun deimez bir biimde ka-
zanlm yatknldr denmesi doru deildir. Aristoteles de
(94) Sokrates' in Platon' la kartrld aka grlmektedir; bu-
nun nedeni de, bilgilerin Cicero ve Boetius araclyla, ikin.--
ci, nc elden kazanlm olmasdr.
nitelikle ilgili olarak biraz nce bavurduum incelemesinin
bir yerinde bilgileri erdemlerden ayrr, hatt onlarn hep-
sini srekli olarak kazanlm yatknlklar arasnda sayar ve
Boetius, Yorum' unda u deyie dikkati eker: Aristoteles bu
noktada Sokrates' ten ayrlr; nk o erdemlerin bilgi ol-
duunu dnmez. Biraz nce anmsattm gibi, size ka-
tlmadan nce bizden olan Augustinus da, erdem adm 'kimi
zaman inanca ve umuda uygulamaya dek vardrr ii; ama
kimi zaman da onu salt efkate indirger, nk efkat z
olarak yalnzca iyi insanlara zgdr; oysa inan ve umut
lnetlilere de sekinlere de ait olabilir. Eseri grlmeyen
inan botur
95
ve inanszlarn umudu snp gidecektir.
96
.
Oysa eseri olmayan inan ya da umutla ilgili doru udur:
bu tr inan ya da umudun yararsz, hatt bizim iin
zararl olduklarn bi l mek; temkin iin ise durum by-
le deildir. Yanlmz, (kanmamz gerektiini bilip
de kanmadmzda, ayn yanllar yaptmz zaman-
kinden ya da hafifletici bir neden olarak kabul edilen salt
bilgisizlikle ayn eyleri yaptmzmkinden daha byktr.
ok iyi tannan bir metinde unlar denir: Efendisinin isten-
cini bilen ve onu yerine getirmeyen hizmetkr daha ok
dvlecektir
97
; baka bir metinde de unlar yer alr: Do-
ruluun yolunu bilmemek, onu bilip de, ondan uzaklamak-
tan daha iyidir.
98
. yleyse temkin umuda ve inanca benzer;
o eit olarak hem iyilere, hem de ktlere aittir. Szcn
tam anlamyla erdem deildir, ama erdem iin bir ar, bir
buyruktur.
HIRSTYAN. Temkini yeteri kadar inceledin; imdi
de Sokrates' in ayrd teki erdemlere ge.
FLOZOF. Adalet toplumsal yararla ilgilidir; o, her-
kese deerine gre davranmaya dayanr. Bu, kendisiyle her-
(95) Yakup' un Mektubu, 2:17.
(96) Sleyman' n Meselleri, 10:28.
(97) Luka, 12:47.
f98) Petrus' un kinci Mektubu, 2:2.
kesin iyilik elde etmesini istediimiz erdemdir; ortak iyili-
in hibir zarara uramad tek bir durumda bile bu ada
layktr. Deerlerine gre herhangi bir insan incelerken,
toplulua zarar verdiimiz de olur sk sk. Tanmmzn ier-
dii ey de bunu dorular; nk parann btne, tekin de
toplulua zarar dokunmaz. Tm edimlerimizin amac, sa-
dece kendimize deil, ortak yaamaya da dikkat etmek ol-
maldr; ailemizinkinden nce devletin durumunu gzetme-
lidir. Bu nedenle tm ahlaklarn hocas Sokrates, toplumun
iyiliini korumak gerektiini dnd; bu nedenle elerin
ortakln ileri srd, yle ki kimse kendi z ocuunu ta-
nmasn ve kendi babalar iin deil, yalnzca yurtlar iin
alsnlar di ye; onlarn gznde elerin ortakl duyumlara
ilikin hazlar gzetmiyordu; yalnz ve yalnz ocuklarn ye-
timesini gzetiyordu. Olunu, vatann alej'hine Catilina'nn
lehine dnyaya getirmediini; tam tersine, bunu Catilina'nn
aleyhine vatannn lehine yaptn syleyerek ve salt gele-
cei gzeterek kendi z olunu ldrdnde, Aulus' un yal-
nzca szlerle deil, edimlerle de baland dnce budur.
Doruluk ateiyle yanp tutuan bir kimse olarak, kendi z
olunda grd artk z oul deil, bir vatan hainiydi. Sz-
leriyle olduu gibi davranlaryla da, adalet tanmmz ak-
lam oldu.
Szn ettiimiz isten konusunda gerekten kararl olan
kimse, bu konuda ylesine kararldr ki, ondan kolayca vaz-
geirilemez; onda g ya da lllk eksik olsa bile, ada-
letle dopdoludur. Ama adaletin haklln bir yana brakmak
o denli zorsa, en nemli nedenlerin onu zayflattklar da
olaandr; iyi istence de adalet denir ve adalet herhangi
bir korku ya da herhangi bir arzu nnde uyanr; hatt g
erdemi korkuya kar savamak iin zorunludur, lllk
erdemi de arzuya kar savamak iin. Hi istemediimiz
eyin verdii korku ve istediimiz eyin verdii arzu, akla
stn gelmede olduka gl olabilirler; bu durumda on-
lar, ruhu birinci niyetinden kolayca vazgeirirler ve onu
kart istence doru yneltirler. Korkuya kar g, bir kal-
kandr; istee kar lllk de bir durdurucudur. Adalet
erdemi sayesinde unu ya da bunu istiyoruz; g ve l-
llk erdemleri de bizi glendirir ve bize, bizde olduu ka-
daryla kararmz gerekletirmemize yardmc olur. Hat-
t diyoruz ki, onlar ruhun belli bir gc ve dayanklldr,
onlarn yardmyla adaletin bize esinlendirdii amalar so-
nuna dek yerine getirebiliyoruz. Onlar, ruhun zayflklarna,
ktlklere dayanmada gszlklere kar savarlar: nsa-
n zayf dren tembellik ya da gszlk gibi; utan ve-
rici arzulara ya da hazlara bizi eken lszlk gibi.
G erdemi zerinde de dnlmtr: Bu tehlikeye da-
yanmada ve snanmalarda akla uygun bir dayankllktr.
Bu erdem, gerektii lde tehlikeye katlanmamz, ykm
gsleyebilmemizi salar. O, her eyden nce doruluk sev-
gisine, ktden aldran ya da onu bir yana iten vlmeye
deer bir abaya baldr.
te yandan lllk, haz ya da ruhun teki kt ei-
limleri karsnda akim lml, kararl bir egemenliidir. Ka-
rarl ama lml diyoruz, nk kendimizi lml sanyoruz;
oysa asl llln snrlarn ayor olabiliriz. rnein,
sadelik, kanaatkrlk istediimizde kendimize, ar yoksun-
luklarla zarar verdiimizde ya da kt olana egemen olma
isteimizde kendi bedenimizi bitkin drdmzde; btn
bu durumlarda abartl davranlarmz erdemden ok k-
tlklere yol ayor. yleyse temkinin llle yol gster-
mesi gerekmektedir; dediimiz gibi, her erdemin anas ite
bu temkindir, nk o tekileri yaratr ve besler. Erdemleri
bize reten ve sadece onlara aka kart olan ktlk-
leri deil, ayn zamanda hemen hemen ktlk olan dz-
mece erdemleri de zenli bir biimde onlardan ayrt etmeyi
bize salayan bu temkin deilse, hangi erdemleri elde et-
memiz ve tutmamz gerektiini bilmeden, tm dikkatimizi
buna veremeyiz. Herhangi biri yleyse bu erdemlerin tm-
ne sahipse, zorunlu olarak temkine de sahiptir. Adalete,
herkese kendi deerine gre hak ettiini vermenin doru
olduunu reten temkindir; hangi tehlikelere gs germek
gerektiine, hangi snamalar kabul etmek gerektiine ka-
rar verme gcn salayan, denildii gibi, lllkte de
arzulara kar savata lml olmann gerekliliini gsteren
odur.
nsann yetkinliinin bu erdeme dayand ak se-
ik olarak ortadadr ve bu nden hibirinde de temkin
eksik deildir. imdi onlar daha iyi tanmak ve inceledii-
miz retinin deerini daha iyi yarglayabilmek iin, geriye,
erdem olarak onlar daha yaln, daha ayrntl bir biimde
incelemek kalyor.
HIRSTYAN. Amac n bu olduuna gre, ok haklsn,
yleyse dileimiz yerine gelsin.
FLOZOF. Ksaca herkese gerekeni veren bir erdem
olarak tanmlanan adaletle, sayg, yardmseverlik, dorucu-
luk, cezalandrma arasnda iliki vardr.
Adaletin, herhangi birine kar kendiliinden duyduu-
muz hayranl ieren blmne sayg diyoruz. Tanr' ya ili-
kin olduunda din, gleriyle ya da deerleriyle buna layk
olan insanlara ilikin olduunda sayg duyma adm alr ada-
let. Bu da boyun eme erdemiyle ok yakndan ilgilidir, n-
k kendimizden stn olanlarn kurallarna boyun eerek
onlara sayg gstermi oluyoruz. Bununla ayn zamanda on-
larn akla uygun buyruklarn hibir zaman gzard etme-
mi oluyoruz.
yilikseverlik, bizi kt durumdaki insanlara yardm et-
meye yneltir; iyilikseverlik yoksullara gerekli olan verme
durumunda cmertlik adn alr (savurganlk ise gereksiz
olan vermekten baka bir ey deildir); bask altnda tu-
tulmu, ezilmi insanlar g kullanarak zgr brakmak sz-
konusu olduunda ise balanma adn alr. Adn, aclarm
dindirdii zavalllardan alan acmada ise hocalarmz daha
ok bir ktlk ve bir ruh zayfl grdler; nk biz bu
erdemle, bakalarna duyduumuz ac lsnde bir sem-
pati gstermekteyiz". Balamaya gelince, eer o bakas-
na yardm etmeye ilikin olarak akla uygun bir istekten kay-
naklanrsa, ancak o zaman bu ada layk olaca sylenir;
yoksa bu kendi aclar nedeniyle olmamaldr; nk bu tr
aclar adalete aykrdr ve onlara bir are bulmak da ada-
letin grevidir. Gerekten de hakk olan eyi o kimseye ver-
meden bakalarna yardm etmek, adalete kar gelmektir.
Ama, mademki grdmz gibi erdem, doal bir eilimden
ok belli bir abayla kazanlm bir ruh durumudur, yleyse
kendiliinden duyduumuz ac ma erdemler arasnda sayl-
mamaldr; bu bizi, akldan deil de bedenden kaynaklanan
insana ilikin bir hareketle etkilediine gre, mutsuzluklar
iine gmlm sululara yardm etmek, hakl cezalandr-
malar bir yana brakarak adalete kar gelmek olacaktr.
Doal sempatimize boyun eince de erdemden ok zayflk
yarna girmi olduumuzu da buna ekleyebiliriz; mutluluk-
tan ok zavalllmz gsteriyoruz ve o zaman ruhumuz din-
ginlikten ok alkantya uruyor. Tanr her eyi daha iyi
dzenlediine ve hibir ey nedensiz olarak ortaya kmad-
na gre, herhangi bir neden olmadan acmak ya da ac-
mamak nasl olacaktr? En yetkin olan tanrsal kararlara
gc lsnde kar kmak ve onlar dzeltmeyi ne sr-
mek deil midir bu?
Doruculuk verdiimiz szleri, bu szlerin yasal olmas
orannda tutmak zere gsterdiimiz abadr. Geliigzel sz
verirsek, szmz tutmamaktan dolay sulu olmayz; n-
k yerine getirmek zorunda olmadmz sz verme, bizi
hibir ekilde balamaz. Hatt tam tersine, dnlmemi,
tasarlanmam bir sz vermeyi yerine getirince ktl iki
katna karyoruz demektir: Sz vererek dtmz yanl-
a, sadece szmz tutmaya ve bylece, hi yaplmamas
gerekeni yapmaya dayanan bir baka yanl daha ekliyo-
ruz; bylece de birinci yanl yapmaktan vazgeerek onu
(99) Yardmseverlii salk verip acmay mahkm eden Stoac
retiyi antrma.
dzelteceimiz yerde, bir baka yanla daha yol am olu-
yoruz.
alma, yaplan her trl yanlta olduu gibi, bizi
cezalandrmaya ynelten kat bir eilimdir.
Verdiimiz tanma uygun olarak ve her zaman ortak
iyilii gzetmenin zorunluluunu hesaba katarak, bunlarn,
adaletin drt esi olduunu gsterdik. Btn eylemlerimi-
zin amacnn, tek kiinin yararn, ortak yarara yardmc
klmak; kendimizinkinden ok hepimiz iin yaamak gerek-
tiini sk sk ve tekrar tekrar syledik; Lucanus' un Cato' yu
vgsnde dedii gibi:
Ne sevenin ne de nefret edenin yalnz alama hakk vardr
nsanln yazgs zerinde...
Hain Cato'nun acmasz karar byleydi:
Snr amamak ve ly hep korumak,
O vatanna hizmet etti ve doay izledi,
Kendisi iin deil, tm dnya iin domutu.
lkesinin babas, kentinin koruyucusu,
Sevgisi kuatt tm insanl
100
.
Yalnz kendi yararn gzeten, zayf bir yaps olduunu
kantlar; bakasnn yararna kendini adayan kii ise en
stn erdemi ortaya koymu olur. Kendi z yaamna nem
veren biri, salt kendine zen gsteren, kendi z yararn yal-
nzca dnen biri, bakasnn ne vgsne, ne de minnet-
tarlna layktr. Kendi gcne gre Tanr' ya yknmek is-
teyen birinin, hi kimseye gereksinmesinin olmamas, ken-
disiyle ilgili hibir kaygsnn olmamas gerekir; ama tam
tersine bakalar iin kayglanmas, kendi z gereksinimle-
rini kmsemesi, tek byk bir devlet biiminde yaratlm
olan evrenin yneticisiymi gibi, bakalarnn honut edilme-
siyle yetinmesi gerekir.
(100) Lucanus, Pharsalia II, 377 ve devam; 388 ve devam.
Kimi yazarlar, iaret ettikleri eylerden ok terimlerin
kendilerine nem vererek, adaleti, bizim yalnzca bir tane
diye belirlediimiz erdemi, ok sayda daha yaln erdemlere
ayrdlar. Bir yana sayg, sevgi ya da ana-baba saygsn,
dostluu, baka bir deyile, bizi sevenlere kar iyi yrekli-
lii, gelecekte bir yarar salama umudundan ok, bizimkine
benzer bir istemenin bakalarn kollamas olan iyiliksever-
lii, yani kabul edilen iyiliklere kar, borlu olunan minnet-
tarl koyarak btn paralara ayrdlar. Ama bu er-
demin de, ruhu kendiliinden, ister yakn akrabalar, ister
yabanclar olsun, ilgili olduu herkese kar yardmsever
edimleri yapmaya iten iyilikseverlik erdeminin gerekleri ol-
duu apaktr.
Adaletle ilgili durumda, yalnz doal adaleti deil, po-
zitif adalet yollarn terketmemek de nemlidir. nk o,
iki hukuka ayrlr, doal hukuk ve pozitif hukuk olmak ze-
re. Birincisi, akln tm insanlara doal olarak buyurduu
ve bylece hem kalc, hem de ortak olan adalet edimlerini
yerine getirmeye dayanr, Tanr klt, ana-baba sevgisi,
ktlerin cezalandrlmas gibi. Bu kurallarn yerine getiril-
mesi evrensel bir zorunluluktur, eer bu koul nceden ye-
rine getirilmezse, hibir deer elde edilemez. Pozitif hukuk
insanlarn, korunmak iin ya da yararlarn, onurlarn daha
gvenilir bir biimde ykseltmek iin kurmu olduklar hu-
kuktur; gelenekler yoluyla ya da yazl olarak ortaya ka-
bilir. rnein, sulularn cezalandrlmas durumunda, ada-
lete uygun bir yarglamann izlenmesi istenebilir; ama ki-
mileri allagelmi bir yola, rnein delloya ya da atete
yakma cezasna bavurabilirler; kimi gelenek ve grenekler
de her tartmann yeminle bitirilmesini ve davann yalnz-
ca tanklarla snrlandrlmasn ngrr. yleyse yaad-
mz yerde doal hukukun isteklerine olduu kadar, lkenin
gelenek ve greneklerine de uymamz szkonusudur.
Tanrsal olduunu ileri srdmz Eski Ahit ve Yeni
Ahit denen bu yasalar arasnda kimileri, doal kurallar ie-
rir ve biz bunlara tre deriz: Tanr sevgisi ve yakn sev-
gisi; zinann, hrszln, cinayetin yasaklanmas bu trden-
dir. tekiler ise pozitif hukuk alanna ilikindir ve belli ku-
rallara balanmlardr, Yahudi snneti ve Hristiyan vaf-
tizi gibi; hatt teki kurallarn ouna biz, simgesel kurallar
deriz. Roma kurullar ya da kilise meclisleri her gn yeni
kararlar alrlar; hatt baz kararlar da geersiz klarlar;
yle ki sizin iin yasal olan, yasaklanm oluverir ya da ter-
si meydana gelir; sanki Tanr onlara kt olan iyi yapma,
iyi olan -kt yapma iznini ve gcn vermi gibidir ve
sanki onlarn yetkesi yasamz yenmi gibidir.
imdi bize adalet konusunda yaptmz gibi, teki iki
temel erdemi ayrt etmek kalyor. G iki eyi ierir, ce-
saret ve sabr. Cesaret akll tzler olarak, bizi, en byk
glklere kar savamaya hazrlayan bir erdemdi r; sabr
da bu amac gerekletirmede sebatla dayanmamz sala-
yan erdemdir. llle gelince, onu alakgnlllk, ka-
naatkrlk, hogrrlk, namusluluk ve azla yetinme diye
ayrmada benimle uyum iinde olacanz sanyorum. Al-
akgnlllk bo bir vnmeden bizi uzaklatrr ve olma-
dmz halden daha fazla grnmek isteyiimize engel olur.
Kanaatkrlk, arlklara engel olur ve yersiz olann pein-
den gitmeyi bizim iin nemsiz klar. Hogrrlk de fkeyi
durdurur. Namusluluk, tensel isteklere engel olur. Azla ye-
tinme, yeme i me konularnda oburluu nler.
Ayrca, adalet herkese hakk olan vermede ruhun sa-
hip olduu bir istense, g ve llln de nemli bir
etken olduuna dikkat etmek gerekir; tpk biraz nce ada-
let istenci ierisinde ruhu glendirenleri de anmsattmz
gibi. nk kart kusurlar tinsel etkisizliklerdir ve bunlar
o kusurlarla savaan tinsel glerdir. Gcn kart olan
zayflk aalktr, buna tembellik ya da korkaklk denir.
lszlk de llln kart olan bir zayflktr, tinsel
bir yeteneksizliktir; bizi akld devinimlerden uzaklatr-
mada etkisizdir; onun verdii zayflkla ruhumuz ktlkler-
le kuatlmtr tpk koruyucu ordular gibi; kle durumun-
dadr, onlara egemen olacana tam tersine onlarn klesi
durumuna dmtr. Sylediimiz gibi, adalet iyi bir is-
tentir, adaletsizlik ise kt bir istentir. nsan iyi yapan
adalettir; g ve lllk ise onu erdemli klar. Gerekten
de adalet bize istetir; ama g ve lllk istediimizi ger-
ekletirmemizi salar.
Senin de grdn gibi, burada erdemi paralara ayr-
d m; yle ki, ayrt ettiim eler onun btn derecelerini
ierir ve en yce iyinin deerlendirmelerine gre, bunlarla
mutlulua ulalr ancak. Temkinde ayplanacak ya da v-
lecek herhangi bir ey bulursan, sylediklerimi tamamlamak
gerektiini dnrsen, seni dinlemeye hazrz imdi.
HIRSTYAN. Tamam. Ama senin en yce iyinin de-
receleri arasna koyduun ayrmlara gelmeden nce, en y-
ce iyi ile ya da en aalk kt ile ilgili yarm braktmz,
ama hi terk edemediimiz tartmaya dnelim. Tam ola-
rak en yce iyi ya da en aalk kt nedir? nsana ilikin
baka bir en yce iyi var m ; ya da insana ilikin en aa-
lk bir kt var m ? te zmemiz gereken sorular bun-
lardr.
FLOZOF. En yce iyinin Tanr' dan baka bir ey
olmad ortadadr; btn nemli filozoflarn syledikleri ve
inandklar budur. Tanrsal mutluluk cisimsiz ve aklanamaz-
dr. Onun ne ba vardr ne de sonu, snr; o ne byr ne de
klr. En aalk ktye gelince, insan ya da teki yaratk-
lar olsun, onun daha byk bir zavalllkla, daha byk bir
acmayla kartn varsayyorum. nsanla ilgili durumda,
daha nce de sylediimiz gibi, en yce iyi ve en aalk
kt ile unu anlyorum; Gelecekteki yaamn huzuru, din-
ginlii ya da srekli bir cezalandrma. Kendinde iyi olanla,
insana ilikin en yce iyi arasndaki ilikiye gelince, daha
nce vardmz sonularn nda onlarn tanmlanabilece-
ine inanyorum. En yce iyi, Tanr'nn kendisidir, yani onun
sonsuz mutluluunun en yetkin dinginliidir; bu onun t-
zyle karr, nk bu ona kendisinden gelir, dardan de-
il. nsana ilikin en yce iyi dinginliktir, srekli sevintir;
herkes bunu kendi deerlerine gre lmden sonra kazanr,
onlar kendilerini sunarlar, siz de onu yerine getirirsiniz tpk
grme (vision) gibi, yani Tanr' ya ilikin bilgi gibi. En aa-
lk ktye gelince, bu zavalllktr, tm yaratklara layk
olduklar lde verilen ac ekmedi r; insan szkonusu ol-
duunda, her gnahkr iin lmnden sonra ve yanllar
orannda belirlenmitir.
HIRSTYAN. Eer iyi anlyorsam, genel olarak en
aalk ktlk ya da insana ilikin en aalk ktlk ol-
sun, sen onlar her bir kimsenin deerlerine bal olarak
te dnyann eleri arasnda deerlendiriyorsun.
FLOZOF. Doru.
HIRSTYAN. Ama herkesin deerleriyle uyuan bu
yaptrmlar son derece dildir, nk cezalandrlm olmaya
layk olan cezalandrmak dil bir eydir. O halde, dil olan
da iyidir. Bu yaptrmlar sana gre genel olarak en aalk
kty ve ayrca insana ilikin en aalk kty olutu-
ruyorlar ve dolaysyla da gerekten iyidir bunlar. yleyse,
eer sen bunu grnd gibi kabul edersen, en aalk
kt de ktden ok iyidir aslnda. Genel olarak en aalk
ktnn ya da insana ilikin en aalk ktnn hibir e-
kilde kt bir gereklik olmadn neden ileri srdn bir
trl anlayamyorum.
FLOZOF. Hem sizin hem de bizim tanklarmz ge-
reince, her acnn, bir iyilikten ok bir ktlk olduu ko-
nusunda uzlatmz sana anmsatmak gerek. Ancak ben
her acnn kt olduu sonucuna varmyorum yine de. Ger-
ekten de sk sk dilbilgisine ilikin olarak konunun dei-
mesine gre sfatlarn da anlam deiir, yle ki bu bir ce-
zalandrmann iyi olduu ya da bir iyilik olduunu sylemek-
le ayn ey deildir. Tun bir heykelin srekli olduunu
sylemek yanltr ve bu aslnda onun srekli bir ey oldu-
unu sylemek deildir, nk bu, tuncun dayankl ve ku-
sursuz bir ekilde yaplmas lsnde dorudur. Ayrca, her
nermenin birleik bir yapda olduunu sylemek doru ise,
her nermenin bir birleim olduunu ileri srmek yanltr,
nk bu yalnzca paralara ayrlanlar iin sylenebilir, ba-
ka bir deyile koullu nerme iin sylenebilir; her cmle
birleik deildir, hatt her zaman birleik bir gereklik olsa
bile; aksine bizim yaln dediimiz ey, yaln bir gereklik
de deildir. O halde burada, bir cezalandrmann doru ve
iyi olduunu kabul ettiimizde buna urayann cezalandrl-
mas iyi ve doru olduu iindir. Hibir zaman cezann ken-
dinde doru ve iyi bir gereklik olacan kabul etme g-
cmz yoktur.
Kendi paynza her yaratn iyi olduunu kabul ettii-
niz zaman, nk Tanr iyi olmayan hibir ey yaratamaz
(ve insan bir yaratktr, bunu hi yadsmayn), ktln
iyi bir gereklik olduunu kabul etmeniz gerekir; bununla
birlikte kt bir insann iyi bir insan olduunu kabul etme-
yin; nk yalnzca ahlak ynnden iyi olana iyi denmeli-
dir. Oysa cansz ve akldan yoksun bir yaratk hakknda,
onun da rahatlkla iyi bir gereklik olduu sylenebilir. Tan-
r, denir, yalnzca iyi gereklikler yaratt. Oysa bu kk
insan, at da yaratan Tanr' dr. Bu at ve bu insan yaratk
olarak iyi gerekliklerdir. Bununla birlikte Tanr' nn onlar
dorudan doruya iyi insan ya da iyi at olarak yaratt
sylenemez. Kt olabilecek olan bu kk yarat Tanr
ne iyi insan ne de kt insan olarak yaratt, ama onu iyi
bir gereklik olarak, yani iyi yapl bir tz olarak yaratt.
Ayn ekilde, asla iyi bir at olmayacak olan bu at, iyi bir
at olarak hibir zaman yaratlm deildi, nk Tanr kimi
zaman kusurlu atlar da yaratm gibi grnyor, bu kusur-
larn doum ncesine ilikin kusurlar olduu sylenir; bu
kusurlar o atlar yararsz hale getirirler ya da verebilecek-
leri hizmeti en aza indirirler. nsanla ilgili durumlarda her-
kes, insanlarn fizyolojik yaplar bakmndan eit olarak do-
duklarn, doum ncesi bir kusurdan ok, yaplarnn, ya-
radllarnn onlar fkeye, tensel isteklere ya da baka k-
tlklere srklediim bilir. In taycs olarak melekler
de tm tekilere tercih edilmilerdir; bunlarn daha sonra
Tanr' dan yz evirdiini sylyorsunuz; Tanr' nn onu iyi
bir melek olarak ya da iyi bir ruh olarak yaratt kabul
edilemez; nk onun dorulukta ya da Tanr sevgisinde
kalmadn kabul ettiniz; siz genel olarak bir kez kazanl-
m efkatin bir daha yitmeyeceini sylyorsunuz. Hibir
melek, hibir ruh artk insan diye adlandrlmaz, eer Tan-
r sevgisini, asl efkati bir yana atmsa; gnah ilemedik-
leri srece de kt diye adlandrlmazlar. Bundan tr me-
lek, kendi yaratlnda ne gnaha ne de tanrsal efkate
sahiptir; yleyse onun iyi ya da kt olduu nasl sylene-
bilecektir?
insanlardan her biri iin ' de durum byledir. Akldan
yararlanmas kendi yaratlnda eksik olduuna gre, ne
iyi ne de kt yaratlmtr denebilir, nk ahlaksal deerini
almas hibir zaman douundan nce deildir. Kimi insan-
lar kesinlikle hasta yaratlldr ya da zihin gc bakmn-
dan zayf domulardr; ayrca, kimileri de baz bedensel,
tinsel kusurlarndan tr ac ekerler ve tm insanlar lm-
l doarlar. Ama insan tz yap bakmndan iyi olunca,
birok kusuru da bir yana iter. Aristoteles' in anmsatt
gibi
101
bu apak olan bir dorudur: Ktye sadece iyilik
kart olabilir. lmllkle, doutan bize ait olan ve s-
zn ettiim teki kusurlarn, ktlk olarak dnlm
olmalar apak bir eydir yl eyse; nk hi kimse kar-
tlarnn iyi olduundan kukulanamaz; bundan u sonu
kar: Kendiliinden iyi olan kimi yaplar, ktlklerin, yani
doutan gelen kusurlarn bir tekini bile i ermezl er; rne-
in, insan lml doar; at ise akldan yoksun olarak do-
ar. Kukusuz lmllk bireysel bir kusur deildir; nk
bu noktada hibir insan bakasndan daha kt bir durum-
da deildir ve hepsi bu lmllk durumuna eit olarak ka-
tlrlar; bununla birlikte bu, insann doal bir kusuru ola-
rak dnlebilir; nk bununla insan yaps lmsz var-
lklarn yapsna gre daha alt dzeyde ve daha zayftr.
Bundan dolay, deer verdiimiz herhangi bir insan, eer
ktlkleriyle en utanmaz bir kii diye nitelenmise iyi bir
(101) Aristoteles, Kategoriler, 13 b-35, 14a 5.
insan olduunu kabul etmesek bile, yaratk olarak iyi bir
yaratktr; tam tersine, her cezann da kendinde kt bir
ey olduunu kabul ediyoruz, hatt iyi cezalarn olduunu
kabul etsek de. yleyse insana ilikin en aalk ktln
kendinde iyi ve dil olan bir cezalandrmaya dayandn ve
iyi olduu iin kesinlikle insana ilikin en -aalk ktlk
olmadn kabul edince kendimizle elikiye dp dme-
diimize bir bak. Sylendii gibi gerekten de o iyi olursa,
bu mutlak biimde bir iyilik deildir ve bu, iyi bir gereklik
olarak adlandrlamaz.
HIRSTYAN. Senin hakl olduunu ve bir iyilikten in-
sana ilikin bir ktl kararak elikiye dmekle itham
edilemeyeceini kabul edelim; nk bu en aalk kt-
ln kendinde iyi ve dil olan bir cezalandrmay oluturdu-
unu kabul ediyorsun. Ama ben bu sorumu yine tekrar ediyo-
rum : Eer cezadan nce gelen kusur kt ise, kusurdan kaynak-
lanan ceza da kt olacaktr, insan iin ktlerin en kts
hangisidir? Onu kt bir adam haline getiren bu hata m,
yoksa Tanr'nn ona dil bir yarglama sonucu verdii ceza
m ?
FLOZOF. Bana yle geliyor ki, su cezadan ok da-
ha byk bir ktlktr. Btn ktlkler arasnda en k-
ts hi kukusuz, Tanr' y en ok gcendirenin ve dolay-
syla daha fazla cezalandrlmaya layk olann ktldr;
yleyse suun, bu suun cezasndan ok daha kt olma-
sndan kim kuku duyabilir? nsann Tanr' y gcendirmesi
suuyla olur; bundan dolaydr ki, o kt adm alr, yoksa
suunun sonucu arptrld cezadan dolay deil. Adalet-
sizlik sutur: Ceza ise dil bir niyetten oluur ve dil bir
sonutur. yleyse insan gnahkr klan edimin, bu edimin
neden olduu dil bir cezalandrmadan ok daha ktii olduu
meydandadr.
HIRSTYAN. Ama insann hatas cezalandrmann
kendisinden daha byk bir ktlk olduuna gre, insann
en byk ktl olarak bu cezalandrmay nasl dne-
bilirsin; stelik sen, hatann en byk ktlk olduunu sy-
lemedin mi?
FLOZOF. Bu nokta zerinde bizimle uyumadna
gre, senin dnceni iyice bilmeyi ve neyi insana ilikin
en aalk kt diye adlandrdn aklaman istiyorum.
HIRSTYAN. En yce iyinin tersi olarak en kt
olan ey, genel kanya gre, en iyi olan da verebilir.
FLOZOF. Fakat burada neyin sz ediliyor?
HIRSTYAN. Tanr' ya dman olma ve Tanr sev-
gisi. nk yaln ve z olarak en yce iyi diye adlandrd-
mz Tanr' dr; yleyse yaknmamz ondan nefret ederek de
olur, onu severek de olur, yahut da en yce iyinin daha ok
houna gideriz. Ktln ve sevginin sonulardr bunlar;
her ikisi de bu yaamn dnda kendisini gsterir. Gerek-
ten de en ok lnetlenmi olanlar, bu sonsuz cezann ar-
ln duyumsarlar; bu cezalar hepsinin en bydr ve
dahas her trl balanma umudundan yoksun olarak ate-
ler iinde yanarlar; onlar cezalandran Tanr' nn yargla-
masdr. Her trl balamay dta brakan ve onlar ay-
n hatadan dolay mahkm edilmi olanlarn en ktleri ha-
line getiren, bu ktlktr. Tersine, Tanr' nn Grmesinden
yararlananlar en iyiler olur; bu Grme iin Mezmurlarda
yle denir: Senin ann bana grnd zaman memnun
olacam
102
, yani senin Tanrsallnn bykln sen ba-
na bildirdiin zaman, ben artk hibir eyi unutmayacam
ve artk hibir ey arzu etmeyecei m; onlarn Tanr sev-
gisi bydke daha iten bir biimde bunu seyrederler,
yce sevgi, asl mutluluk olan en yce iyiden bu yararlanma,
insana ilikin en yce iyi diye adlandrlm olmaldr. n-
k bu tanrsal bykln onuru yledir ki, hi kimse, bu
grme dorudan doruya insan mutlu klmadka onu
seyredemez; bunun iin Kutsal Kitap yle yazar: nan-
sz kii bir yana atlsn; o Tanr' nn onurunu hi grmesin
diye!
103
. Bylece, Tanr' ya inananlar ve onu herkesten ok
sevmi olanlar bu sonsuz mutluluu tanyacaklardr; inan
(102) Mezmurlar, 17:15.
(103) aya, 26:10.
onlara deerlendirme olana verecek ve onlar o zaman en
stn sevinten, sonsuz mutluluktan tat alacaklardr.
FLOZOF. yleyse, insana ilikin en yce iyinin in-
san en iyi yapan olduunu, onun ktlnn de onu en
kt klan olduunu kabul ediyorum. Ama insann en iyi ya
da en kt olup olmadn baka bir hayatta deerlendiri-
yoruz ya da bu dnyadan ok, te dnyada deersiz oldu-
umuz anlalyor; eer gerekten bu dnyada en iyi ya da
en kt isek, daha byk dl ya da en byk cezay hak
ediyoruz demektir. Oysa, eer bu, dnyadaki duygularn en
iyisi en st derecedeki Tanr sevgisi ve en st derecedeki
bilgi ise aldmz dl de Tanr' nn bykl lsnde
Tanr sevgimizi arttrr; en iyi olmaktan asla vazgemeyiz,
byl ece sonsuz mutluluumuz ylesine byr ki! Bu durum-
da o, hibir zaman yetkin olamaz, nk snrsz bir byme
gc vardr.
HIRSTYAN. Senin farketmediin ey, salt bu dn-
yada deerimizin olmad ve salt te dnyada dle layk
olduumuzdur. Bu yaamda ekiyoruz, tekinde de biiyoruz.
Kukusuz; te dnyada burada kazandmz deerler saye-
sinde en iyi insanlar oluyoruz; ama orada yeni deerler ka-
zansak da bunun artk bir yarar yoktur. Eer biz en iyi
insanlarsak, lmmz srasnda elde ettiimiz deerlerden
trdr bu ve kesinlikle onun dldr; bu dl de bizi
en iyi insan yapmak iindir, yoksa bize yeni deerler ver-
mek iin deil.
Dnyann balangcndan beri btn bunlar olagelmi-
tir; herhangi biri, arkadandan dostluunun karln al-
d ve bununla da onu daha ok sevdii zaman, bu sevginin
bymesiyle onun yeni deerler kazand sanlmasn, as-
lnda bu sevgi onun batan beri zaten layk olduu dldr
vfe deer snrszca artmtr. Sevgi, doal bir zorunlulukla
ve elde edilen deerin dl olarak byse ve bu dl istee
bal olmaktan ok zorunlu olarak grnse de, her insanda
doutan byle bir duygu vardr ve bundan tr deerle
.ilgili dl, kendisiyle birlikte sevgiyi de bytr ve bu du-
rumda, bizi dllendiren kimse iin duyduumuz sevgiyle
coarz; bu sevginin kayna o kimsenin sevgisi ya da er-
demden ok, kendimize ilikin sevgidir ve belli bir zorunlu-
luktur. nsanlar arasndan bir dost, bir arkadandan, arka-
dalnn karln alrsa ve bununla zorunlu bir biimde
onun sevgisi artarsa, bu sevgi bymesi kendisiyle yeni bir
deere yol amadan zorunlu bir biimde oluyorsa, niin y-
leyse, Tanr' y daha fazla severek, bu dnyada kazanlan
dln devam olarak te dnyada da dl kazanmayalm?
Tanrsal bykln onuru o denli fazladr ki, mutlu kiile-
rin grmesinin, daha ok seyrettikleri takdirde daha da ok
arttn ve onlarda bu grmenin daha da iyi ortaya kt-
n, dolaysyla mutluluklarnn da arttn niin kabul et-
meyel i m? Elbette, birletirici olan sonsuz mutluluun bu
byynn, kendinde daha byk olan ama deimez ka-
lan ve hibir gelime gstermeyen mutluluktan daha ok
deeri vardr.
FLOZOF. Eer en yce iyi, mutlak olarak yalnsa
ve kendi btnlnn dnda asla seyredilmi olamazsa,
hatt birinin seyrettiini teki de seyrettiine gre, sana u-
nu sormak istiyorum; Tanr' nn grmesinde hibir gelime
olmad ve mutlu kiilerin grmesi arasnda hibir fark ol-
mad nasl anlalabilir?
HIRSTYAN. Farkllk seyredilen nesnede deildir;
ancak seyretmenin biimindedir; Tanr bizi daha dnsel
kld lde, saladmz mutluluk onu seyretmede de
artacaktr. Zihin iin de durum ayndr; ruhumuzda ya da
zihnimizde sahip olduumuz bu anlama yetisi herkeste eit
deildir, hatt cisimsiz bir ze niceliksel hibir farkllk
verilemez. Herhangi birinin bedeni ya da bu bedenin bir
blm ayn zaman ierisinde birok gzlemcinin baklar
nne serildiinde, birinin bilgisi tekininkinden ok daha
iyi, anlamas daha yetkindir; oysa anlamaya alklar ger-
eklik ayndr. Ama anlamaya altklar gerekliin ya-
ps hakknda sahip olduklar sezgi ayn deildir. Bunun gibi,
Tanr da deerleri gereince, kendine ilikin en stn bilgiyi
baka birinden daha yetkin olan bir insana verir ve bylece
bu bilgi birinde tekinden daha iyi ortaya kabilir. nk
bilgilerinin toplam ayn olan iki insandan birinin, ortak bil-
gilerinin her esini bakasndan daha yetkin bir biimde
ve daha iyi bilmesi mmkndr; bu durumda ikisi de nes-
neleri bu kadar bilirler, ama her ikisinin de bu nesnele^r
hakkndaki bilgisi eit deildir ve her ikisinin de bilmedik-
leri eyler konusunda da durum ayndr.
FLOZOF. Tanr' nn en yce sonsuz mutluluu olu-
turan grmesi, dm dediiniz meleklerde ya da nce-
liklerinden tr meleklerin arasnda en stte bulunan ve
n taycs denilende de var mdr?
HIRSTYAN. Ne dm olanlardan hibirinin ne
de hi dmemi olanlarn bu grmeyi asla elde edemeye-
ceklerine inanmak gerekmez; bakalarnn dmesinden son-
raki ana kadar, bu grmeyi kendi alakgnlllklerinin d-
l olarak aldlar; bu da kurmu olduklar ve saladklar
mutluluun onlar daha kt bir de kar korumas iin-
dir. Btn melekler, insanlar gibi yaratlmlardr; iyiyi ve
kty yapma konusunda zgrdrler. Gnaha boyun e-
meyenlerin, bakalarnn gnahna katlanmay reddetseler de
hibir deerleri olmaz. Yetkinliinden dolay kt melekle-
rin ba denen Lucifer' e gelince, bu onun en yce mutluluk-
tan yararlanmad anlamna gelmez asla; onun tanma sa-
natnda usta olduu ve bilimin en yksek ile doal tz-
ler gibi ok incelikli olarak yaratld anlamna gelir. Onu
gururdan iiren, bilgi konusunda yetkin olduuna ilikin ola-
rak tad bilintir ve bu bilin ona, kendi durumuyla il-
gili olarak en yce umutlan verdi; en yce gc ynetmede
ve Tanr' ya eit olmada kardelerinden daha stn durum-
da olduu iin kendini en yetkin varlk olarak grd.
FLOZOF. nsan iin, Tanr'nn grmesinden kaynak-
lanan ve Tanr ile ilgili olan en stn sevginin, yani insana
ilikin en yce iyinin bir ilinek olup olmayacan; ve eer
ona ilinek denirse, ne trden bir tzde yer aldn ltfen
bize akla.
HIRSTYAN. Eer bu ilinekleri ve ancak, gksel de-
il yersel bir yaama ait olan peygamberce tanklklarn
ndaki bu ilineklerin kt tzleri dnrsen, yeryz
yaamyla ilgili kurallarn imdiki yaam durumuna uyar-
lanm belgelerde tmyle yer alm olduklarna ve hibir
zaman gelecek yaamla ilgili olmadklarna dikkat edecek-
sin; bu szlerden, bu retilerden hibiri gelecek yaama
ilikin ol amaz; nk insanlar bunlar, eylerin yapsn ta-
nmaya altklarnda, kendi sanatlarnn kurallar olarak
oluturmulardr. Kutsal Kitap' n dedii gibi: Topraktan
gelen topraa gre konuur.
104
. Tam tersine, her trl yer-
sel bilgiyi aan gksel yaamn doruuna ykselirsen, yer-
yz peygamberliinin kurallarna hi balanmazsn; onlar
imdiye kadar yetkin bir biimde yersel gereklikleri anla-
m ve tanmlarsa, bu durumda gksel dorular anlamak-
tan bsbtn uzaklamlar demektir.
Baka bir dnyada tandmz bu sevgi bir ilinek olsun
ya da baka bir kategoriye ait olsun, deneyimin aklaya-
bildii bir gerek ancak nem tadna gre, bu dnyaya
ilikin btn bilimlerin akladklarm aan eyi tanmlama-
ya almak niye gereksin? ilineksel ya da tzsel diye ad-
landrmamz ya da ona bu her iki nitelii vermemi z sonsuz
mutluluk iin nemli mi ? Ne dersek diyelim, onunla ilgili
dncelerimiz ne olursa olsun, o hibir deiimi kabul et-
meyecek ve bizim asl mutluluumuzu hibir ekilde azalt-
mayacaktr. Ayrca, filozoflarnzn ilineksel biimler ve tz-
sel biimler dedikleri eye dikkat edersen, bu sonsuz mut-
luluun, bize tzsel olarak ait olamadn greceksin; n-
k o, insanlar iin doutan deildir; dolaysyla ilineksel
olmaya daha ok hak kazanmtr; nk bir kez var ola-
bildii gibi yok da olabilir. stelik siz de ilinei var ola-
bilen ve yok olabilen diye tanmlamyor musunuz? yleyse
bu sevgiyi bir ilinek olarak dnmede artk hibir aksaklk
yok; onu biz teki dnyada, bu dnyada elde ettiimiz ey-
(104) Yuhanna, 3:31.
ler araclyla tanyoruz, biliyoruz. Hatt tzmz en iyi
olsa ya da ilineklerinin herhangi birinden dolay en deerli
diye dnlm olsa da, varl ile insan en iyi ve en de-
erli yapan eye btn bunlara karn ancak insana ilikin
en yce iyi denebilir; en doru ve en olasl biimde konu-
mak amacyla insana ilikin en yce iyinin Tanr' nn ken-
disi olduunu sylyoruz; sadece Tanr' ya mutlak ve tam
olarak en yce iyi denebilir. Biraz nce dediimiz gibi, Tanr'
nn grmesine katldmz ve bu grmeden yararland-
mz iin sonsuz mutluluu elde ediyoruz. Grme, Tanr' dan
aldmz, deimez sevgiden kaynaklanmaktadr- ve bundan
tr de onu insana ilikin en yce iyi diye tanmlamak en
doru olandr; nk o Varlk gibidir; baka hibir eyden
kaynaklanmaz ve bizim de sonsuz mutluluumuzu oluturur.
t
* *
FLOZOF. En yce iyi konusunda sylediklerini tama-
men kabul ediyorum; hatt bilmediklerimizi de. Ama ileri
srdn gibi, sonsuz mutluluu oluturan Tanr' nn grmesi
bedenin gzlerinde deil de ruhun gzlerinde kendini belli
ederse, szn ettiimiz bu yeniden dirilme de nedir? Er-
mi ruhlarn mutluluu, onur, an nasl artar? Eer insann
ls sylediimiz gibi meleinkiyle aynysa, bedenlerin
yeniden dirilmesi sizin mutluluunuzu nasl artracak? n-
k byle bir dirilme olay olmad halde meleklerin mut-
luluu ne azalyor ne de engelleniyor.
HIRSTYAN. Tanr' nn tm edimlerinin bir amac
vardr; bu ama da bizim mutluluumuzla deil, onun ken-
di z onuruyla ilgilidir; ite bu edimler kimi yaratklara za-
rar verebilirler. Sleyman' n da dedii gibi: Tanr her
eyi kendisi iin yaratt, kty de kt gn iin.
105
. Tanr
ceza ile kendi adaletini gstererek gnahkr kiiyi cezalan-
drr ve kendisini onurlandrr. Biz, bedenlerin yeniden di-
(105) Sleyman' n Meselleri, 16:4.
rilmesinin ermi ruhlarn sonsuz mutluluuna hibir ey ek-
lemeyeceini kabul ettiimizden, artk bo yere bir yargla-
mada bulunmayacaz; nk yeniden dirilme tanrsal g-
ce byk bir vg getirmitir. ok zayf diye grdmz ve
duygularla hareket ettiini bildiimiz bedenlerin, yeniden
dirilmesi Tanr' y ok daha fazla onurlandrr; onlar bozul-
mam , zlmemi olarak ve bizde, hibir bozulmaya u-
ramadklar duygusunu uyandracak biimde grdmzde,
bu grnt ruhun sonsuz mutluluunu arttrmadan ortadan
kalkabilir mi ? Tanrsal gcn sonsuzluunu daha iyi tan-
ynca, Tanr' y daha byk bir sevgiyle seveceiz ve artk
mutluluumuzun artm olmasndan da kuku duyulmaya-
caktr?
FLOZOF. imdi de senden istediim, bana unu ak-
l aman: Tanr'nn grmesi, yani sonsuz mutluluk neye da-
yanr; deiik yerlerde azalr oalr m, yoksa her yerde
ayn m kalr? Tanr'nn grmesinden yararlanmak iin zo-
runlu olarak gidilmesi gereken belirli bir yer var mdr?
HIRSTYAN. Tanr'nn Tam-gcnn her yerde var
olmasndan ne Tanr'nn her yerde eit olarak var olduun-
dan, her varlkta kendi istedii gibi hareket etme yetisi
olduu, i grmek istedii her yerde isteine gre yer alma-
sndan hi kuku duyulmad andan itibaren, artk dnya-
daki en kk bir ey bile senin bu sorundan rahatsz ola-
maz. nk Tanr her an, yer ve zamann dnda vardr;
ona yerle ilgili bir durum hibir zaman verilemez; nk,
hibir yerde ierilmemitir, tam tersine o her eyi kendin-
de ierir ve Kutsal Kitap' n dediine gre, o gklere dein
her eyi elinde tutar.
106
. Belli bir yeri olmakszn sonsuz-
luktan var olan o, yeryzn kendisi iin deil, bizim iin
yaratt; onun sonsuz mutluluu ne artar ne eksilir. Kendi z
yetkinliini ne deitirebilir ne de oaltabilir. Belli bir ye-
re yerleemez Tanr; o, yetkin bir biimde yaln ve cisim-
siz olarak sonsuzluk iinde kalan varlktr. Yerle ilgili hibir
(106) aya, 11:12.
belirlenimi olmaynca, yani hibir yerde evrelenmi ola-
rak bulunmaynca, onun igren gcyle her yerde olduu,
her yerde ve her yerin evresinde var olduu sylenir. Hi-
bir yerde, hibir ey onun etkisi olmadan olmaz ve bu
nedenle her yer ondadr; tpk onun her yerde olmas gibi;
nk kendi gcn istedii her yerde ve hep dendii gibi
ortaya koyduu sonsuz gcyle gsterebilir. Hatt Peygam-
berin sesiyle yle der: Yeri ve g dolduracam
107
ve
hibir yerde tanrsal fkeden kalamayaca da Mezmur-
larda yle dile gelir: Senin ruhundan uzaklap da nereye
gi decei m? Ge ksam ordasm; cehenneme inecek olsam,
benimle oraya da gelirsin.
108
.
Tanr, her yerde, her eyin iinde gcnn etkinlii ile
tanmlanmtr; nk her yaratkta zorunlu olarak yer alan,
bulunan varlktr; ayn zamanda onun kendisinde her yeri
iermi olduu, yani her eye kendi gcyle sahip olduu
ve hibir eyin de onsuz ya da onun izni olmadan remedii
kabul edilmitir. Tanr bylece kendi gcyle, hem ite hem
dta, her gereklikte o denli salamdr ki, kendisine zg
gcyle giremedii hibir beden yoktur. Eer o isterse, ken-
di hakkndaki bilgiyi tm varlklara eite blmesine hangi
yer, neresi engel olabilir? O, kendi gcyle kendini ortaya
koyabilir ve uzaysal hibir belirlenim szkonusu olmadan
her yerde hareket edebilir; bylece de her yerde kendi ho-
una gideni ve istediini tanyabilir; snrsz gc tinsel ni-
teliklidir; o her yere girer, ne bir salamlk ne de herhangi
bir nitelikle ilgili engelle durdurulamaz. Gne nn en
kaln camdan gemesi ve bu cam araclyla da yaylp
bizi kendi ile aydnlatmas gibi, bedenlerimizin de ye-
niden dirilmeden sonra byle bir incelik kazanacaklarna ve
tinsel bir biim elde edeceklerine ve hibir maddesel en-
gelle durduramayacakl ar na inanyoruz. Henz lml olan
Efendi' nin bedeni k szdrmayan bir camdan dodu ve
(107) Yeremya, 23:24.
(108) Mezmurlar, 139:7-8.
dirilmeden sonra ancak lmsz ve tm aclara katlanr ol-
du, kaplar kapal bir odada kendini yandalarna gstere-
bildi; yleyse hangi engel bu tanrsal aydnln grmesini
durdurabilir? Hatt uzaysal bir yaknln bu aydnlatmay
artrabilecei nasl dnlebilir? Siz elerin en incesi olan
atein binemeyeceini, nk hibir cismin onu paralara
ayrmada yardmc olamayacan sylyorsunuz. Nerde kal-
d ki her trl cisimden ok daha ince olan tinsel tz, her-
hangi bir cisimsel engelle durdurulabilsin. Tanrsalln in-
celii yledir d, onunla karlatrlan teki yaplarn hepsi
cisimsel olarak dnlmek zorundadr ve ancak tekilerle
karlatrlnca bu, cisimsiz olarak deerlendirilebilir. B-
tn varlklar tasarlayan bu aydnln herhangi bir engele
arpt nasl dnlebilir?
Bu ktan yararlananlar, bilmenin ona ilikin olduunu
grnce, ne denli uzak olursa olsun, hibir eyden habersiz
kalmazlar. Tm aclara onun kayrmas sayesinde katlandk-
larn gstererek, Tanr sevgilerini oaltan bu cehennem i-
kencelerini sekin kiiler nasl karlayacaklardr? Cennette
ya da hehangi bir yerde Tanr' nn grmesinin ortaya k,
yalnzca bu grmeye dayanr; bu da Efendi sa' nn bize st
kapal bir biimde bildirdii gibidir; onu ayn gnde ger-
ekletirdi; bedensel ac ekerek ruhu kendine bal olanlar
da kurtarmak amacyla cehenneme indi: Senin benimle
cennette olacan gnden beri, ben bunu sana diyorum
109
.
yleyse sa' nn ruhu, cehenneme indii zaman bile cenneti
terketmedi. Bu noktada inancmz u dnceyle de uyuur:
Sylendii gibi, sadk bir ruh, bulunduu her yerde, yine
her yerde olan Tanr' ya rastlar. Hibir engele arpmadan
her yerde varln gsterir; sonsuz mutluluk iindeki bu
ruh, Tanr' nn grmesini de elde eder; bu grme bizde Tanr
ile birlikte belirir, yoksa ona kendi gcmzle ulaamayz.
Bunun gibi, cisimsel gne szkonusu olduunda da onun
aydnlna ykselen biz deiliz; ondan yararlanalm diye
(109) Luka, 23:43.
onu bize gnderen Tanr' dr. Tanr' nn bize yaklat lde
ancak biz de ona yaklayoruz; onun sevgisinin scakl ve
bizim iimize szyor: Ama bu uzayla ilgili bir yak-
lama deildir, nk Tanr' nn belli bir yeri yoktur; eer
biz ona yaklayorsak; bu, bizim deerlerimizle olur ancak,
yoksa bu yerle ilgili bir yaklama deildir, bununla ona
daha ok benzemeyi, onun istencine daha uygun olmay an-
lamalyz. Tam tersine ondan uzaklamak, kart tavr be-
nimsemektir. Sizin retilerinizi de yetkin bir biimde bi-
len Augustinus bu durumu aka gsterdi: Tanr' nn her
yerde olmas yersel anlamda deildir, ona daha- ok yakla-
mamz ya da ondan uzaklamamz ahlaksal adandr. nan-
cmz bize, dinilmeden sonra, ermilerin bedenlerinin, ruhla-
rnn isteyebilecekleri her yere gitmek zere ruhsal yana bo-
yun ediklerini rettiine gre, yerle ilgili hibir uzaklk
onlarn ne Tanr' y grmelerine ne de ruhlarnn sonsuz mut-
luluunu azaltmasna engel olamayacaktr; onlar iin hi-
bir cezalandrlma da szkonusu deildir; onlar hibir e-
kilde cezalandrlm olamazlar; stelik insann dmesinden
nce de hibir maddesel yap ruha zarar vermemitir. Bu-
nun gibi, ermi melekler grevli olarak, tanrsal dzeni gs-
termek iin yanmza geldikleri zaman, onlarn mutluluunu
salayan Tanr' nn grmesi, yersel hibir nitelikle ya da
maddesel uzaklkla ne azalmtr, ne de ortadan kalkmtr.
Buna karlk, gn kular denen iblis ruhlar, yersel du-
rumlaryla bize egemen olmu gibi grnseler de, kendine
zg yapsyla deer bakmndan her trl varlktan stn
olan Tanr' dan daha ok bize yaklaamazlar. eytan, Tan-
r' nn oullar arasna ve Efendi' nin nne geldii ve Eyp'
n Kitab' nda anlatld gibi
no
, onunla konutuu zaman,
onun zavallln ne dindirebildi ne de mutluluunu artra-
bildi. Zaten baka meleklere egemen olduu en yksek gk-
lerden dmesiyle, yerin deerinin sonsuz mutluluk asn-
dan hibir nem tamadn da apak bir bi i mde gstermi
(110) Eyp, 1:7 ve devam.
oldu. Tanr' nn oullar arasna, yani ermi meleklerin ara-
sna gelip Tanr'nn karsnda durduu dorudur. Fakat
Tanr kendi varlnda kalmad, yani Efendi onu seyretti;
fakat o, Efendi' yi seyretmedi. O imdi, keskin grl in-
sanlarn arasnda bir kr gibidir; onun tekilerden ayrlmas
yerle ilgili deildir; bu sadece tekilerin yararlandklar k-
tan yoksun kalmtr.
Maddesel gnein grnmesinde bedenlerin nitelii b-
yk rol oynar; tinsel gnein grnmesinde rol olan ise,
deerlerin niteliidir. Tinsel dnyadaki erdemler, cisimsel
ya da yersel kkenli hibir farktan etkilenmediklerine gre,
erdemlere bal dller iin de ayn ey szkonusudur. Er-
milerin mutluluunu oluturan bu onurlu grme, yerlerin
eitlilii ya da niteliiyle ilgili olumlu ya da olumsuz her
trl etkiden syrlr: Yersel olarak Tanr' dan hi ayrlma-
m olanlarda, ylesine etkindir ki, onlara sonsuz mutluluu
vererek aydnlatr, tekileri ise kr bir biimde zavalllkla-
rna terkeder; bu dnyada da, kendi kayrmasn her yana da-
tarak etkin olmaktan asla vazgemez. Bu nedenle Tanr'
nm gcnn her yerde olduu sylenir; onun kayrmasnn ki-
mi zaman olduu kimi zaman da olmad hi sylenemez.
Tanrsal kayrmann var ya da yok olduu, bize ulat ya da
bizden uzaklat hayal edildiinde bile, bu hibir zaman
yersel ya da cisimsel bir biimde deildir; bu tamamen tin-
seldir ve ilemsel bir etkiyle olmutur. Eer yersel bir bi-
imde her yerde olsayd, nereye gelebilecekti, nereden eki-
lebilecekti? Onun kimi zaman bizim zerimize indii syle-
nirse, bu tanrsal 'kayrmann bize ho bir armaan verdiini
ya da bize grnr bir iaretle, fiziksel bir mucize ile ken-
dini belli ettiini gstermek iindir. Gnein bizim zerimi-
ze indii ya da onun bu dnyay doldurduu sylendiinde,
bundan yerle ilgili bir durum anlalmamaldr; bu etkili bir
eylemdir, uzaydaki herhangi bir durum deildir, aydnlatc
bir ilemdir.
FLOZOF. Beni inandrmaya altn aklyrtme-
leri desteklemek zere Kutsal Kitap yetkelerine bavurmana
ok ayorum dorusu; oysa iyi biliyorsun ki, bunlar beni
inanmam konusunda hi de zorlamyorlar.
HIRSTYAN. Biliyorsun, niyetim sana kiisel dn-
celerimi zorla benimsetmek deil; ama sana atalarmzn
ortak inancn tantmak, onlarn retilerini sana aklamak-
tr. Bundan dolay, onlarn yardmlarna bavurduumda, a-
na bunlar benimsetmek gibi bir amac m olmad; ancak du-
rum gerei bulunan kantlarn, aramzda genel olarak ka-
bul edilen sanlardan daha az nemli olduunu sana gster-
mek istiyorum.
FLOZOF. Amacn buysa, buna diyeceim bir ey
yok kesinlikle. Ama imdi tartmay srdrmede acele ede-
lim. Senin de onayladn gibi, ruhlar nerede bulunurlarsa
bulunsunlar, tanrsal grmenin erdemi kendi varl ile on-
larn sonsuz mutluluunu salayabiliyorsa, niin yleyse, Tan-
r' ya ve gksel kralln ermilerinin ruhlarna zel bir yer
ayrlmaktadr ve niin onlarn tinsel mutluluklar esas ola-
rak gkte yer almaktadr; ileri srld gibi, onun mut-
laka baka yerlerden daha byk olmas m gerekmektedir?
Rica ederim syle. Niin sa' nz bile, kendi yandalarnn
nnde bedeninin maddesel Ge kyla byle bir inan-
cn lehine tanklk yapt? Niin Ge kt; Kutsal Kitap-
larnza gre, orada Baba' nn sanda oturuyor ve Kyamet
Gn iin gkyzne ykselecek olanlara oradan inmeyi vaat
ediyor?
111
Bu bildiimiz gktr ve ondan baka dnyann
hibir blgesi, tanrsal oturma yeri olarak gsterilmemitir.
Tanr' nn her yerde olduunu, onun mutluluunun her yerde
bulunduunu, tanrsal grmenin aydnlmn, Tanr' nn de-
erli bulduu herkese eit olarak grndn, hatt bu de-
erli insanlarn ayn mutluluktan nerede olurlarsa olsunlar,
hibir belirli yer olmadan yararlandklarn, nk bu gr-
menin en yetkin biimde yeterli olduunu sylyorsunuz. Efen-
di'nin gc her yerde ise, o kendi byklnn yerini tek,
(111) Paulus' un Koloselilere Mektubu; 3:1; Selaniklilere Birinci
Mektup, 4:17.
biricik bir yer olarak gsteriyor demektir; bu konuda yle
der: Gk benim yerim. ki Ahit'in btn yazarlar da onun
Gkte oturduunu, dnyann baka hibir blmnde otur-
madm kabul ederler. Dolaysyla bu yksek yerin dingin-
liinin sekin kiilerin sonsuz mutluluuna herhangi bir ey
eklediine marnlamaz m ? aya da mutluluun tamamnn
gnele olduu kadar ay ile de aydnlatlm olacan, g-
nein parlaklnn yedi kat daha artacan
112
ve doann,
gn ve yeryznn tmyle bu mutluluun byyne ka-
tlmak zere orada olacan haber verir.
HIRSTYAN. Kutsal Kitap' Yahudilerinki gibi ger-
ek anlamnda deil, peygamberce bir anlay ierisinde
okuyabilseydin, Tanr' y maddeletirmi grnen tm cisim-
sel deyilerin altndaki gizemli alegoriyi ortaya karabil-
seydin, kutsal metinleri halkn yapt gibi yorumlamayacak-
tn. Eer kendi aklna deil de ortak sanya dayanrsan,
maddesel olandan baka bir ey kavrayamayan ya da an-
cak cisimsel bir tarza gre her eyi kavrayabilen bu insanla-
rn inanlarnn zerine ykselemeyeceksin; stelik Tanr' y
cisimsel bir varlk olarak ve paralardan olumu bir b-
tn olarak kavramak gibi ve onu basz, ayaksz, organsz
dnememek gibi bir yanlgya da deceksin; nk Kutsal
Kitaplarn birer soyut simge olarak yararland insan be-
deninin hibir paras burada szkonusu deildir. Sradan
ve kltrsz insanlar arasnda, kendilerine Tanr' nn ne gz-
lere, ne kulaklara, ne de bizler iin zorunlu olan organlar-
dan hibirine sahip olmadn sylediimiz takdirde bizim
anlatmak istediimizi kabul edecek tek bir insan var mdr?
Byle biri hemen, bizimkiler gibi gzleri olmadan kimsenin
gremeyecei , kulaklar olmadan duyamayaca, elleri olma-
dan da ahamayaca yantn verecektir. Oysa Tanr' ya
verilen tm cisimsel imgeleri yalnzca simgesel bir anlamda
almak gerekir; kukusuz yerle ilgili imgeler de byle anla-
lmaldr. aya: Gk benim oturduum yer ve yeryz
(112) aya, 30:26.
ayaklarmn taban. Bana ina edeceiniz ev hangisidir?
Benim dinlenmeme adayacanz yer hangi yerdir? Hepsini,
kendi ellerimle ina ettim... vb.
113
diye haykrdnda, bun-
dan Tanr' nn cisimsel oluunun szkonusu olduunu anlama
sakn. Ge, ayaklarnn tabanna ve peygamberin oturdu-
um yer dedii bu yere ilikin imgeleri cisimsel bir anlam-
da yorumlamak niye? Tanrsal bykln bir yerde otur-
mak ya da bir zemin zerinde bulunmak zorunda kalmas
iin ok zayf bir varlnn olmas gerektii nasl varsayla-
bilir?
Gk ve yeryz, iyi ruhlarn ve kt ruhlarn yeridir;
onlarn deerleri ancak onlar en sttekiler ve en alttakiler
diye birbirinden ayrabilir. Mezmurlara gre, iyi ruhlar Tan-
r' nn tapna, yani Gk gibidir: Efendi kendi kutsal ta-
pmanda oturur, sen ise Gkte oturuyorsun.
114
. Bu u de-
mektir: Efendi, deerleriyle en ok ykselmi olanlarla bir-
likte oturur ve kayrmas ile kendi z yerindeymi, tapmam-
daym gibi oturur ve onlar kutsar. Buna karlk, yersel
isteklerin ve ktlklerin kleleri olan tensel ruhlar, Tanr
bir taban gibi grr; nk onlar balayarak kendine do-
ru ykseltmek yerine, kmser, onlar terkedildikleri za-
valllklarnda ezer, onlar krp dker, deta toz haline ge-
tirir. Efendi' nin sylemek istedii udur: nsa elinin yap-
t yerlerde oturmuyorum, kendi yetkin yerims ermilerin
ruhunda yapyorum; tensel ve yersel olanlara bal insanlar
son derece kk gryorum. Niin yleyse, kendim iin tin-
sel bir tapma sizlerde ina etmem yerine yeryz tap-
naklarn ina etmemin zorunluluuna karar veriyorsunuz?
Eer grlmeyen tapmak yanlgya derse, neye hizmet et-
mi olur ve artk grlen tapmak bir anlam tar m? y-
leyse, gelecekteki sonsuz mutlulua gklerin Krall ya da
gkyz demek istersen, bununla gn cisimsel herhangi bir
durumundan ok gelecekteki yaamn yceliini anla. Hatt
(113) aya, 66:1-2.
(114) Mezmurlar, 11:4.
srekliliinden tr bu tinsel yere kimi zaman Yeryz de
denir, tpk deerli oluundan tr ona ou zaman Gkyz
denmesi gibi. rnein, Mezmurlarda yle denir: Yaayan-
larn lkesinde Efendi' nin iyiliklerini grecei me inanyo-
rum
115
. Yeniden dirilmelerinin ardndan gelecek olan son-
suz mutluluu sekin kiilere haber veren Hezekiel'in sesiyle
yle der: Ve ite mezarlarnz aaca m ve sizi mezarla-
rnzdan karaca m; siz benim halkmsnz, sizi srail top-
rana gtreceim ve sizi, sizin olan toprak zerinde din-
lendireceim.
115
.
Cisimsel gklerde grnr bir biimde ve cisimsel ola-
rak ykselen Efendi' nin Ge knda ise, tanrsalln b-
tn cisimsel olarak kendisinde yer alm olann onuruna
deil bizim inancmza hizmet etmitir. nceden, kapal ka-
plarn arasndan yandalarnn bulunduu yere geerek, ye-
niden diriliinin hemen ertesi gnnde, her yere girebilen
bu dirilmi bedenlerin inceliini gstermi oldu; sonradan
Ge kmasyla da, onlar arlatran bu maddesel ar-
l ortadan kaldrmaya bir tek gnn yettiini gsterdi; Kut-
sal Kitap' n szne gre, Bozulmasyla beden ruhu arla-
trd
117
ve ayrca onlara, ruhlarnn istedikleri her yere he-
men gidebileceklerini gsterdi. sa' nn Baba' nn sana de-
in ykseldii anmsatlrsa, Baha' nn san cisimsel bir an-
lamda anlamamak gerekir; hatt Baba' nn yerini maddesel
yerle ilgili olarak dnmemek gerekir; bu deyi Baba ile
Oul'un egemenlik gcn birlikte elde ettikleri ve saygn-
lklarnn eit olduu anlamna gelir. Geree dayal bir yo-
rum burada olanakszdr ve sa' nn cisimsel olarak Baba' nn
sanda yer almas szkonusu deildir; ama daha nce de
denildii gibi, Ge kndan dolay olay maddeselmi gibi
deerlendirildi; oysa burada Efendi' nin ykseliini inanan-
lara daha iyi anlatmak iin bir simge szkonusudur. sa bu
(115) Mezmurlar, 27:13
(116) Hezekiel, 37:12-14.
(117) Bilgelik Kitaplar, 9:15.
160
konuda Annesi' ne yle demitir: Baba' ma doru yksel-
medike bana dokunma.
118
. Daha sonra bir eit buluta sar-
lp insanlarn gzlerinden kaarak, Baba' nn sana yerle-
mek zere gkyzne kt; ermilerin dediine gre, gn-
lk yaamn grnlerinden syrlarak bununla da unu
anlamalyz: O, bir onura doru ykseldi; hatt Baba' i l e
birlikte tam bir eitlik iinde hkm srd ve onunla bir-
likte her eye egemen oldu; birlikte eit olan tz ve Oul ev-
rensel ve eit bir egemenlik iinde kabul edildiler.
Ayn gzkamatrc parlakl ya da gnelerin oklu-
u ile ilgili itiraza gelince, gelecekteki yaamn sonsuz mut-
luluuna elik etmesi gerekenler maddesel olaylar olmu ol-
sayd, buna yalnzca akla dayal kantlamalarla deil, se-
nin de andn peygamberin yetkesine dayanarak yant ver-
mek ok kolay olurdu. Kuds' te aya' nm azndan konuan
Efendi ona gelecek yaamn parlak n u szlerle vaat
etti: Senin gnlerini aydnlatmak zere artk gnein ol-
mayacak ve ayn gzkamatrc seni artk aydnlat-
mayacak, ama Efendi senin sonsuz n olacak ve Tanr' n
seni onurlandracak. Senin gnein artk batmayacak ve se-
nin ayn artk klmeyecek. Efendi seni hep aydnlatacak
ve artk hi yasl gnn olmayacak, nk senin halkn,
yani btn dil insanlar, bu topra miras olarak alacaklar...
vb.
119
. dil insanlara her zaman miras olarak kalacak olan
ve asla batmayan bir gnein aydnlataca bu Toprak ne
anlama geliyor; bu tanrsal aydnlk m, yoksa gelecekteki
sonsuz mutluluun sreklilii mi? Bu yle bir aydnlktr
ki, onun aydnlatmak iin hibir eye gereksinimi yoktur;
yleyse bu dnyann gneinin byle bir grevi ola-
maz. Tmyle tinsel olabilmek iin hayvansal yapmzdan
syrlmalyz; ite o zaman, onun bize verdii sze gre her
eyi bileceiz. nsann ls melein lsdr. Daha can-
l n karsna konmu olan az canl klarn hemen ka-
(118) Yuhanna, 20:17.
(119) aya, 60:19 ve devam.
161 BM 11
ranlklatklarn ve aydnlatc glerini yitirdiklerini herkes
bilir. yleyse, tanrsal aydnln karanlklarn dibine dein
her eyi aydnlatt ve hatt yreklerin gizlerini gn -
na kard byle bir yerde maddesel k aydnlatc g-
cn nasl koruyabilir? Havari yle der: imdilik, bir ay-
nada ve bir bilmece gibi gryoruz; ama o zaman yzyze
greceiz. imdilik para para biliyoruz; ama o zaman bi-
lindiim gibi bileceim.
120
. O zaman gerekten her eyi yet-
kin bir biimde bileceiz ve stelik onlar btn gereklii
iinde bileceiz, tpk meleklerin onlar, yrein gzleriyle
bilmeleri gibi; orada artk duyular ortadan kalkacak; tm
maddesel ilevler varln yitirecek. nk hepsinde Tanr
yer alacak. Onun grmesi olabilecek tm isteklerimizi do-
yuracak; nk o bize, asl sonsuz mutluluk iin gerekli olan
her eyi verecek.
Tanrsal ululuun grmesi bizim iin hep srp gidecek
olan bir ktr; en yce kutsallktr; srekli bir dinginliktir;
her trl duyulur deneyden stn bir bartr; tek bir sz-
ckle tam erdem, tam sevintir. Tanr hepsinde yer ala-
ca iin artk orada ayn Havari' nin de aklad gibi
121
,
meleklere ilikin ne bir egemenliin ne de bir gcn olma-
yaca, ama dendii gibi, sekin kiilerin tmn kendi var-
lnn grmesiyle mutlu klacak tek bir gcn olaca ke-
sindir. Ne bir melek, ne de bir insan artk buyurma ya da
ynetme iini yapamayacak; ynetimde artk hibir g h-
km srmeyecek; nk Tanr' nn bulunduu yerde yanl
da olmayacak, orada yetkinlik tam olacak, paral, blml
olan her ey ise gereksiz olacak. Oysa bu dnyada bize ya-
rar salayan her ey blmldr, paraldr ve buradaki
hibir ey, bizim iin zorunlu olann btnln salaya-
maz. Bilgi, erdem ya da ynetim ii szkonusu olsun, bizim
tm baarlarmz aslnda yetersizdir; nk yalnzca Tanr
tam-gldr. Her eyi yapmaya gc yeten Tanr, her eyi
(120) Korintoslulara Birinci Mektup, 13:12.
(121) Koloselilere Mektup, 2:15.
salayaca zaman, eksik olan her ey ortadan kalkm ola-
cak.
Eer biz tenin gzleriyle ve bedenimizin teki organla-
ryla dirilmek zorundaysak, bu teki yaamda bizim iin zo-
runlu olan ileri yapmamz iin deildir, daha nce de de-
diimiz gibi, Tanr'nn onuru iindir. Bu organlarla, tanrsal
gc daha iyi bildiimiz oranda, gerektiinde, onlarn, yani
bu organlarn grevlerini daha iyi yapacaklarn bileceimizi
ve durumlarnn ok daha fazla gl ve iyi olduunu g-
receimizi anlam olacaz. Ay ve gne klarnn artmas
konusundaki peygamber metnini yalnzca simgesel anlamda
deil de maddesel bir anlam iinde yorumlarsak, yaratcla-
rnn onurundan ok onlarn ilevlerini dnmek gibi bir
durum ortaya kacaktr: Gerekte ise, tm evrenin dei-
mi olacan ve gksel klarn artacam gstermek sz-
konusudur; k art ise bizim iin bu deiimin gsterge-
sinden baka bir ey deildir; bu deiimden nce, ay ve
gne daha az aydnlksa, bu Yaratc' nm gszlnden
tr deildir, iyiliklerden yararlanmaya layk olmayan, by-
lesine ve bu denli ok aydnl tasarlamada yetersiz olan
insanlarn aalk ve lml yaamlarnn zorunlu bir sonu-
cudur. Ama en iyi yorum gizemseldir; yet aym da gne
kadar parlayacan syler, yani zafer kazanan Kilise eksil-
meyen bir kla parlayacak, Tanr onun gnei ol acak; ayn
parlakl, yedi saysnn simgesel olarak gsterdii gibi
yetkin bir parlaklk olan gnein parlaklna eit oluncaya
dein artacak.
*
* *
FLOZOF. Anladma gre, eer syledikleriniz do-
ruysa, Tanr'nn inancnz karsnda byk zorunluluklar
var gibi grnyor; nk Tanr'nn onurunun her eyde bu-
lunduunu sylyorsunuz. imdi bize, cehennem hakknda
neler dnmemiz gerektiini zenli bir biimde aklamak
kalyor. Ayrca, insana ilikin en yce iyi daha iyi bilindii
oranda daha ok istenmekte; en aalk ktden de bilin
medii halde daha ok kamlmaktadr.
HIRSTYAN. Sizde de olduu gibi bizde de bu konu-
da eskiden farkl grler vard. Kimi insanlar cehennemi,
cisimsel olarak dnr ve onu yerin altna yerletirir; on-
lara gre ona cehennem (infernus) denmesi, dnyann teki
blmlerine oranla daha aa bir yerde bulunmasndandr.
Kimi insanlar iin de, cisimselden ok tinsel bir ikence sz-
konusudur; onlara gre nasl ki, ruhlara en yce mutluluu
veren yere gkyz (yani, evrenin en yksek blmnn-
ad) diyorsak, zavalllarn bulunduu en aadaki yere de
cehennem diyoruz; burasnn en yce mutluluktan uzaklal-
d ve bu mutlulukla eliiyor grnd oranda, en altta
bulunduu sylenir. Yce, yksek sfat deerinden tr
herhangi bir eye verildiine gre; en iren olana da aa
sfat uygun grlr. ki Ahit de cehennemden sz eder; an-
cak cehennemle ilgili cezalar hibir zaman gerek anlamda
yorumlamamak gerekir. rnein, Efendi' nin aya' nm azn-
dan dil kiiler ve inanszlar iin sylediklerini nasl an-
lamal? Onlar kacaklar ve bana kar gelenlerin cesetle-
rini grecekler, onlarn kurtlar hi lmeyecek.
122
. nansz-
larn cezalandrlmasna yardm etmek iin ermilerin k-
mas ne anlama gelir? Bu bedenlerin de ermilerinki gibi
btn olarak yeniden dirilmeleri gerektiine gre, cehennem
azabna arptrlm olanlarn bedenlerindeki bu kurtlar ne
gibi bir anlam tar, neyi gsterir? Tm bedenlerin lmsz
olmas gerektii halde kurtlarn, bceklerin etkisiyle me y -
dana gelen bu kokuma, rme de ne demektir? Zengin
kiinin ruhunun cehennemde bir mezar olamayacana g-
re, Efendi' nin lmleri srasnda
123
zengin kii ve Lazar
iin dediklerini nasl anlamak gerekir? Meleklerin Lazar' n
ruhunu tad sylenen yer, brahim' in bar olarak na-
sl dnlebilir? Baka bir dnyada zengin adamn ruhuna,
(122) aya, 66:24.
(123) Luka, 16:22 ve devam.
'bir dil, Lazar' n ruhuna bir parmak vermek nasl olur?
br dnyada yakc bir dilin alevini damlalarnn bir te-
kiyle azaltacak ya da sndrecek olan cisimsel bir su mu-
dur?
Btn bu betimlemeler tensel yaplarndan ayrlm ruh-
lara hi uygun olmadna gre, Elleri ve ayaklar bal,
gzyalarnn ve di gcrtlarnn olduu karanlklara onu
atnz
124
gibi anlatmlar szkonusu ise, bu iki Ahit de cehen-
nem hakknda sylenen her eyin maddeselden ok gizem-
sel bir anlamda anlalmas gerektiini aka ortaya ko-
yuyor demektir. Bu durumda, Lazar' n ruhunu alan b-
rahim' in bar cisimsel deil, tinsel olur. Mezarnda zengin
kiinin ruhunu saran ikenceler de artk tinsel bir cehenne-
mi gsterir. Ruhlar bedensiz olduu srece nasl yerel ola-
rak devinebilirler; nasl maddesel bir hapishanedeymi gibi
sarlm olabilirler; oysa onlar hi yer tutmazlar ve z ya-
plar gerei her trl maddesel tzden daha ince yapda-
drlar; ate ya da daha baka eler olsun, onlara ulamay
;ya da cisimsiz olular iinde bile onlara ac ektirmeyi ba-
aran fiziksel bir g nasl olabilir? Bunlar yle eylerdir
ki onlar iin kolayca ne bir ey denebilir, ne de onlar ko-
layca anlalabilir. Hatt dlerinden sonra, bedensel ce-
zalara uradklar iin blis olduklar bile sylenir; onlar
hapishane denen havadan yaplm bir cisimle kuatlmlar-
dr. Etkinlikleri cisimsiz olarak bulunduklar bu ede yer
ald iin bunlarn hava ile ilgili gler olduu sylen-
mektedir; insanlar da yeryzne egemen olduklar iin on-
lara da yeryz gc denmektedir.
Peygamberin, ruhlar kemiren kurt sz, bu ruhlarn
vicdanlarndan, hibir balanmaya layk olmadklar iin
duyduklar umutsuzluktan ve sonsuza dein cezalarnn gi-
derek arttm ikencelerle ilgili dnceler, dirilmeden
sonra onlarn bedenlerine ac ektirecek olan ate dnce-
sinde zellikle younlar grmelerinden kaynaklanan isel
(124) Matta,22:13.
bir pislik olarak anlald takdirde, cehennemi hem tinsel
hem de cisimsel bir ikence olarak gstermek kolaylaacak-
tr; baka aclara gre en arlar, yani en irenleri sz-
konusu olduu iin, yerin altnda ya da baka bir yerde de
olsa buraya cehennem denecektir. Topraklarn sular ze-
rinde olduu herkese bilinmektedir; yerin altnda deyii,
zerinde yaadmz yere kart olarak, yeryznn derin-
lii olarak anlalmadka, yerin altnda cisimsel bir ate
nasl asarlanabilir? Kutsal Kiap' n dediine gre, cehen-
nem azabna arptrlm olanlarn says sonsuzdur; oysa
sekin kiilerin says pek azdr, yleyse, bu kadar ok sa-
yda bedeni kapsayacak kadar byk bir yerin yeryznde
olabileceini anlamak pek kolay deildir. Biz tanrsal yar-
glama gcnden Tanr' nn cezalandrmak istediklerini her
yerde cezalandrabilecei ve yerle ilgili niteliklerin ne ce-
zalandrmada ne de onurlandrmada, hibir ekilde nemli
olmadn anlarsak, eminim ki bu gr, tanrsal gce en
yksek deeri verdii ve ayn zamanda da akln gerekle-
rine baka her eyden daha ok uyduu oranda byk bir
saygnlk kazanacaktr
125
. Ortak sanya gre, lnetliler belli
bir yerde atee maruz kalrlar ve kimileri daha az, kimi-
leri de daha ok ac eker; bu fark, onlar yakan atein
niceliinden deil, deerlerinden kaynaklanr. Bu koullarda,
cezann younluunu dzenlemek zere atein etkilerini de-
itiren tanrsal gc kt grrm; Tanr' nn onlara e-
itli aclar ektirdii birok yerin olduuna ya da onlarn
bulunduklar her yerde, Tanr' nn, eziyet etmekten holandk-
larna, Btn dnyay dolaarak inanszlara kar Tanr
adna savaacam
126
diyen Kutsal Kitap' ta olduu gibi, her
trl arac kullanarak istedii gibi ikence ettiine inanmak
bana daha tercih edilir gibi geliyor.
(125) Abelardus' un aklclyla ilgili son derece karakteristik bir
metin. Bir yorumun akla uygunluu onun dorul anmas na
dayanr, bu hibir zaman birinci kant deildir.
(126) Bilgelik Kitaplar, 5:21.
Yine ortak sanya gre, atein yand, stelik, salt ol-
duu oranda youn da olduu ve yakc bir biimde parla-
d gkyznde mutlu kiiler atee maruz kalmazlar denir
ve bu onlara onur olarak lmden sonra verilmi bir ayr-
calktr; zayflk iindeki ruhlarmz ise tam anlamyla de-
ersizdir. Ik, hasta gzleri yaralad halde, salkl gz-
leri glendirir. Hayvanlar arasnda, kimilerinin yaamasna,
kimilerinin de lp gitmesine yol aan, canl varlklar ya
da henz gelimemi bedenler olsun, kimilerine yarar sa-
layc ,kimilerine de zarar veren bu miza farkllklarnn
doal olduuna kim dikkat etmez? Su insanlar boar, hava
da balklarn soluunu keser. Btn teki hayvnlar atete
hemen ldkleri halde semenderlerin orada yaadn her-
kes bilir. Zehir ylan yaatr, insan ise ldrr. Ayn yi-
yecekler kimi hayvanlar iin harikadr, kimileri iin ise ze-
hirlidir. Hibir ey mutlak bir biimde her trl yapya iyi
gelemez. Ayn sineden ayn babadan domu iki varlk hi-
bir zaman zde bir ekilde yaamaz, onlarn ne holandk-
lar, ne tiksindikleri ayndr, ne souktan ne de scaktan eit
olarak etkilenirler. Etkilerin farkll konusunda asl kaynak,
nedenlerin nitelii deildir; etkiyi alan tzlerdir bunun so-
rumlusu. Btn bunlardan dolay, tanrsal gcn adaleti, di-
rilmi bedenlerin her birini deerlerine gre cezalandrma
iini dzenlediine gre, ayn yerde ya da farkl yerlerde
olsun, herkesin her yerde bu cezalandrma ilerinden eite
etkilenmesinden daha artc hibir ey yoktur. Tanr' nn
almasndan hibir yerde kurtulmak mmkn olmadn
Mezmurlar yle dile getiriyordu: Senin ruhundan kamak
iin nerelere gideyim? Senin yznden nereye kaay m? Gk-
yzne ksam, ordasm; cehenneme insem yine ordasn.
127
.
Kt insanlarn ruhlarnn, ikenceleri, btn ktlkleri
kendileriyle birlikte her yere tayan havadaki kt melek-
lerden daha ok ac ektiklerini kim diileyebilir? Meleklerin
daha byk aclara layk olduklar dorudur; nk onlarn
(127) Mezmurlar, 139:7-8.
ktlklerinin ok daha byk olduundan kuku duyulamaz.
Bedenlerine yeniden kavumu inanszlarn ruhlarnn yal-
nzca belli bir yerde devindiklerini ve tpk iblisinkiler gibi
kendi ikencelerini kendileriyle birlikte tadklarn, hibir
cezann onlara dardan gelmediini kim yadsyabilir? Bu
dnyada ruh henz bedene bal olduunda, ister herhangi
bir d etkinin, ister bedenin bir deiiminin sonucu olan
iten ya da dtan gelen duygulanmlara uradn gryo-
ruz; te dnyada ise artk hibir deiikliin yeri yoktur.
lmekte olan bir kiiyi koyduunuz herhangi bir yer vardr;
ite bu yeri deitirerek onun aclarn dindiremezsiniz. Bir
insann ok iddetli bir duygulanmdan etkilendiinde, yer
deitirmenin ona hibir teselli vermemesi gibi. Augustinus'
un da dedii gibi, can ekime annda lm bedenimizi y-
lesine skar ki ruh oradan kp gider. Yeniden dirilmi be-
denlerde ve lmsz olanlarda srekli olan can ekime acs
lnetlenmeye niin yetmesin, dtan gelen baka hibir ezi-
yet, ikence olmasa da can ekime btn aclarn en k-
ts niin olmasn; btn bunlar nasl olur da dnlemez?
Kendilerini mahkm ettiren bedeni, salt yararlanma dn-
cesiyle kt bir ekilde kullanmalarna karn, yine beden-
lerine ac ektirenlerin ruhlar olmas adalete tamamen uy-
gun deil midir?
Ne denli ar bir su ilenirse ilensin, ok ksa da olsa
can ekimenin verdii acnn, srekli olarak lnetlenmemi
bir ruhu gnahlarndan arndrmaya yettiine inamlabilir;
Jerme bu nedenle peygamberin u szn yle yorumla-
maktadr: Efendi ayn insan iki kez yarglamayacak ve
ona iki trl ceza gndermeyecek.
128
. Lnetlenmi kimi ruh-
larn birtakm iyi eylemlerde bulunarak kurtuluu elde et-
mek zere dirilmeyi reddettiklerini hepimiz okuduk; nk
bu durumda bir kez daha lmle cezalandrlmalar gereki-
yordu. Ayrca bu arada yle bir duruma da rasladk: Er-
(128) Nahum, 1:9.
mi kimi ruhlar can ekime korkusundan dolay, lmleri
srasnda kendilerine sunulan sonsuz mutluluk karsnda,
Efendi, meleklerine onlar, gelip ac ektirmeden tama-
larn buyuruncaya dek, geri ekiyorlard. Btn bu rnek-
ler can ekime acsnn ne olduunu bize gsteriyor;
kimileri bu acnn verdii korkuyla kurtuluu reddettiler;
kimileri de sonsuz mutluluu onlara salayabilen yaama
dn karsnda tir tir titrediler. Bununla birlikte, tanrsal
gcn onlar, can ekime acsndan btnyle kurtard bi-
linmektedir; ayn hoca, Havari Yuhanna' nn ne lm acsn
ne de beden bozulmasn bilmediini syleyerek bu durumu
dorulamaktadr. lm srasnda lm acsn yok sayabilen
bir kimse, bu ltf, houna giden herkese her yerde vere-
bilir. Ac eken varlk, kand cezay ekmeye daha ok
eilimlidir aslnda.
Btn bu kantlamalarn, lnetlilerin cezalarn ekme-
lerinde, hatt mutlu kiilerin onurlandrlmalarmda yerin
niteliinin hibir nem tamadn gsterdiklerini sanyo-
rum. Eer lnetlenmi kiilerin cehennemde eziyete uradk-
lar ya da srekli atee atldklar sylenirse, bunu aslnda
ekilen aclarn btn her eyden daha korkun olduu an-
lamnda almak gerekir; Kutsal Kitap bunu daha ok atein
yakmas biiminde simgeletirir; nk en ok ac veren
ey atetir. Ayrca, tam-gl varla borlu olunan onurun
deeri her yerde eittir ve Tanr hem cezay hem de son-
suz mutluluu eite datr; nk onun onurunun her yer-
de varolduundan hi kuku duyulmaz.
FLOZOF. Tanrsal gcn vlmesinde, sekin kii-
lerin onurlandrlmasmdan ok lnetlenmi kiilerin cezalan-
drlmasndan yararlandn gryorum; onun iyiliklerini en
ar ktlklerle gsteriyorsun.
HIRSTYAN. Evet doru, bunu yapmakta haklym;
nk Tanr ok nemli olmayan ve hayranla deer ol-
mayan hibir eyi yapmaz. Zaten, onurlandrma ve cezalan-
drma iin herhangi bir yer olabileceini gstermek bou-
nadir; yeter ki birine ulamaya altmz oranda tekin-
den kaabilelim.
* *
FLOZOF. te tartmamzda imdiye dek elde etti-
imiz sonular. Sen bize insana ilikin en yce iyi olarak
ve yine insana ilikin en aalk kt olarak neyi dnd-
n betimledin; zerinde daha nce anlam olduumuz
gibi, imdi geriye, bizi bu iyilie ve ktle gtren yolla-
rn neler olduunu aklamak kalyor; nk bu yollar bi-
lince iyilikleri izlediimiz ve ktlklerden kandmz l-
de daha iyi oluyoruz. Ama eer gcn yeterse, ilkin en
yce iyi ile en aalk kty, yani mutlak biimde iyi ya
da kt olan aklaman isteyeceim. Gerekten biliyoruz
ki, iyiler ve ktler eitli trdedir, ama hangi lte gre
eylere iyi ya da kt nitelemelerini vermemi z gerekir; bu
konuyu yeteri kadar aklamadk; bunun zerinde biraz da-
ha fazla durmalyz. nk kendilerine bavurduumuz ve
eyleri iyiler, ktler, ayrmszlar olmak zere tre ay-
ran yazarlar, bu ayrmay tanmlarla temeliendiremediler,
onlarn gsterilmeleri iin sadece birka rnek vermekle ye-
tindiler.
HIRSTYAN, Kanmca, bu denli ok anlaml terim-
lerle ilgili gereklikleri tanmlamada ok zor karara vard-
lar. yi bir adam, iyi bir demirci, iyi bir at vb. denildiinde,
herkes ayn sfatn duruma gre farkl anlamlar aldn
bilir; eer insan iyi ise bu, ahlakndan trdr; eer de-
mirci iyi ise bu, bilgisinden trdr; eer at iyi ise bu da,
onun gcnden ve koudaki hzndan trdr ya da bizim
ondan saladmz yarara dayanan dier niteliklerinden t-
rdr. yi szc, iinde yer ald anlamlara gre o denli
deiir ki, kimi zaman o kt adlara saknca grlmeden
eklenir; rnein, tiksinti verici hrszlk sanatnda kurnaz ve
dolap bir insan gstermek zere, iyi bir hrszdan ya da
harika bir hrszdan sz edilir. Sadece nesnelere deil, nes-
neler hakknda sylenen eye de, yani nermelerin dile geti-
rililerine iyi terimini vermekteyiz, yle ki ktln iyi ol-
duunu kabul etmeden filan ktnn bir iyilik olduunu kabul
ediyoruz. Ktln iyi olduunu savunmak salt samalk-
tr, fakat filan ktnn bir iyilik olduu sylenebilir; bu bir
apakl onaylamaktr ve iki forml de eanlaml olmak-
tan uzaktr. Bu terimin anlam bu denli deitiine gre,
onu belirlemekte hocalarmzdan ok baarl olamamamz
artc deildir.
Bir an ii aklma gelen tanm u: Genel olarak iyilik,
bir eyi o yapan eydir; herhangi bir kullanma .elverili ol-
duu zaman, hibir ktle, hibir skntya yol amaz.
Ayrmsz bir ey, yani ne iyi ne de kt olan, varl hibir
yarar ya da zarar vermeyen eydir; rnein parman ili-
neksel bir devinimi ya da bu trden baka eylemler. Eylem-
ler, temellerindeki niyete gre deerlendirilirler ancak; ey-
lemler kendinde ayrmszdr, onlar gerekletiren kimsenin
deeri iin hibir ekilde nem tamazlar; nk onlar ken-
dinde ne iyi ne de ktdrler; nk ayn eylemler lnet-
lilerde de sekin kiilerde de ortaktr.
FLOZOF. yle sanyorum ki, bu tanmlar zerinde
biraz durmamz ve onlar benimseyip benimseyemeyecei-
mizi grmemiz gerekiyor.
HIRSTYAN. Herhangi bir ey hakknda, onu baka
eylerden ayracak kadar kesin ve zel tanmlar vermek son
derece zordur; hele bizim gibi yeteri kadar dnmek iin
zaman olmadnda. Genellikle bize, adlarn nesnelere uygun
olduunu reten, akldr. Ama adlarn gsterdiklerini, na-
sl anlamamz gerekir; ou zaman bunu sylemekte yeter-
siz durumdayz. Anladmz birtakm gerekliklerle karla-
yoruz; ama onlara adla ilgili hibir belirlenim veremiyoruz.
Nesnelerin yapsnn ne olduundan haberimiz yok deil, bu-
na karn szckler yetersiz ve anlmz onlar dilimizden
daha abuk kavryor; ama dilsel yeteneimiz onlar adlan-
dramyor ya da bildiimizden bakasn aklayamyor. r-
nein, genel olarak neye ta denildiini biliyoruz. Ta ni-
telike bakalarndan ayran ey, onda bulunan zgl nite-
liklerdir; yle sanyorum ki onu kesin olarak tanmlamak
iin yeterli szckleri bulamyoruz. Senin filozof adn ver-
diin bu byk hocalarn bile baarszla urad bir yer-
de, benim baarsz oluumu grdn iin hi arma y-
leyse. Bununla birlikte, ortaya koyduum tanmlarla ilgili
senin kar klarna elden geldiince yant vermeye al-
acam.
FLOZOF. imdi sylediklerin gerekten akla ok uy-
gun ve hatt deneyle de uyumakta. Ama dorusu, syleni-
len ey hi anlalmyorsa konumann da bir yarar yok
ve eer hi konuulamyorsa bakalarna herhangi bir ey
nasl retilebilecek? imdilik, eer istersen ya da raz olur-
san, bize sylediklerini biraz olsun inceleyeceim. Sana u-
nu soraca m: Niin yleyse iyiyi herhangi bir yarara ya da
yararll oan herhangi bir eye uygun, elverili bir ey
olarak tanmlamakla yetinmedin?
HIRSTYAN. Genellikle ileri srlen, ama hi de
onaylanmaya deer olmayan bir gr vardr; buna gre,
iyilik zarar vermeyen, ktlk ise yarar olmayan eydir.
Oysa u rnekler ters anlamdadr: Uzun zamandr iyi iler
yapan ve bundan dolay da birok vg alm olan ve ok
gven kazanm bir adam olsun; ama bu adam bir sre son-
ra kibirli olmaya balasn ve baka birinin dmanln uyan-
drsn; byle bir durumda iyilikten ktle gelindii apa-
k deil midir? Ktln iyilikten kt olaan bir du-
rumdur: Salt ktlere zg olan kusurlarmz ve gnahlar-
mz rnein, iyi bir ruhta da ortaya kabilir ve yap olarak
iyi olan yaratklar etkileyebilir; nk bozulma ancak ve
ancak iyi olandan kaynaklanabilir. Tam tersine, saysz g-
nahlarndan dolay kt etkilerle kar karya kaldktan
sonra alakgnlllkle, bir zamanlar olduklar durumlardan
ok daha iyi olan ve ok byk pimanlklar duyan insan-
lara sk sk rastlanmaz m ? Ruha ac veren ve duyduu ac-
dan dolay yetkin bir mutlulukla badamayan vicdan azab
bir iyilikten ok bir ktlktr; ortak itirafta bulunma, g-
nahlarn balanmasnn zorunlu kouludur.
Nedensiz olarak hibir eyin olmasna izin vermeyen
Tanr' nn en yce iyiliinin, ktlkleri de yetkin bir biim-
de dzenlediini ve ktlk asla iyi olmasa bile ktln
bir iyilik olmas iin bu ktlklerden en uygun ekilde yar
rarlandn kim bilemez? Oysa, iblis, en byk ktlkler
iin iyiliklerden yararlanr; hatt en kt sonular sala-
mak iin iyilikleri kullanr; en iren amalar gerekle-
tirmek iin en iyi aralara el atar; Tanr ise tam tersine,
iblisin en kt dzenlerinden, dolaplarndan en yetkin sonu-
lar elde eder. Zorbalar ve devlet bakanlar iyi ve kt iin
ayn klc kullanabilirler; biri onu iddet iin, teki ise en
doru biimde cezalandrma iin kullanr. Sanmyorum ki
bizim gereksinimlerimize cevap veren hibir ara ve hibir
ey bizim tadmz niyete gre bazen iyi bazen kt bir
kullanma yol amasn! Gerekletirilen eylem pek nemli de-
ildir; onun gerekletirildii zihin nemlidir; ite bu he-
saba katlmaldr. yiler ya da ktler, ayrm gzetilmek-
sizin btn insanlar, iyi ve kt sonularn nedenleri; iyiliin
de ktln de aralardr. Ktden iyiyi ayran, iyilii
yapmas deil, iyi yapmasdr. Gnlk dilin iki deyi arasn-
daki anlam farkn gz ard etmesi olaandr: yilii yapmak
(bonum facere) ile iyi yapmak (bene f acere) ; dikkat edi-
lirse, bu deyiler eanlaml deildir. Biri, iyi yapmakszn,
yani iyi niyeti olmakszn iyilii gerekletirebilir. ki insa-
nn, ayn eylemler yapmalarna karn niyetlerinin farkl
olduuna, dolaysyla da birinin iyi yaptna, tekinin de
kt yaptna sk sk rastlamr. rnein, bir san astran
iki adam olsun, biri bunu kinle, dmanlkla; teki de ada-
leti yerine getirmek zere dev gerei yapm olsun; kendi
bana doru olan bu zde uygulama, bir yandan, niyeti
tamamen iyi olan biri tarafndan dil bir biimde gerek-
letirilmitir; te yandan adalete aykrdr; nk hi de
doruluk sevgisiyle hareket etmeyen, dmanca duygular
olan fkeli bir kimse tarafndan gerekletirilmitir. Kimi
zaman kt insanlarn, hatt iblisin Tanr ile o denli sk bir
ibirlii yapt sylenir ki, ayn eylem hem eytana hem
de Tanr' ya atfedilir. rnein, eytan'n Eyp' n btn mal-
larn elinden aldn, Eyp' n bundan hi yaknmadn
gryoruz, nk bu mallar yine ondan Tanr almtr ona
gre; yle der: Efendi onlar bana vermiti, imdi de
Efendi onlar benden ald.
129
.
imdi de senin iin ve senin gibiler iin gln olsa da,
Hristiyanlara gre ok deerli olan bir baka rnee baka-
lm. Efendi sa, Yahudilere teslim edildiinde, bunun sa' nn
ve Baba' s Tanr' nn ii olduu sylenir; oysa, onu ele vere-
nin Yahuda olduu da sylenir. yleyse Baba, olunu ele
verdi ve ayn anda Oul da kendini ele verdi ve Yahuda
ona ihanet etti. Yahuda ya da iblis, Tanr ile ayn eylemi
yapm oldu. Onlarn bir iyilik yaptklar apaktr; buna
karn onlarn iyi eylediklerim kim syleyecektir? Onlar
kukusuz yaptlar ya da Tanr' nn olmasn istedii eyi yap-
may istediler; onlarn istenleri bir noktada tanrsal isten-
le rtr. Tanr'nn istedii eyi yaptklar iin onlarn iyi
yapt ya da Tanr'nn istediini istedikleri iin istenleri-
nin iyi olduu sylenebilir mi ? Kesinlikle hayr! Yaptklar
ve istedikleri ey gerekten Tanr' nn istedii eydi, ancak
onlar tanrsal istencin ne olduunu bildikleri iin bunu ne
istediler ne de yaptlar. yleyse onlarn niyetleri Tanr' nn-
kinden ok bakayd, eylemleri ayn olsa bile. Onlarn is-
tenci, tanrsal istenle ayn konuda olabilir ve zdemi gibi
grnebilir; Tanr'nn istenci iyi olduu halde onlarn isten-
cinin kt olmamas szkonusu deildir; nk onlarn ayn
sonucu istemeleri farkl nedenlere dayanmaktadr. Bunun
gibi iki insan aym eylemi yapabilir; onlarn niyetleri eer
farklysa, biri iyi teki de kt yapm olur.
ok garip bir paradoks; kimi zaman biri kt yapt
halde istencinin iyi olmas mmkndr; nk istenilenin
arkasnda iyi bir niyet vardr. rnein, ister herhangi bir
gnahtan arndrmak iin olsun, ister onlarn deerini o-
altmak iin olsun, ister onlara bir rnek vermek iin olsun,
ister bizim iin gizli olan herhangi bir baka ussal neden-
(129) Eyp, 1:21.
den tr olsun, ktle hi layk olmayan insanlar, ma-
sumlar hrpalamak iin iblisten ya da herhangi bir zorba-
dan yararlanmaya karar veren Tanr' nn durumu budur. b-
lisin kendisine kt davranmasnn iyi olduunu, Tanr' mn
izniyle ancak bunun gerekletiini bilen Eyp yle hayk-
ryordu: Tanr' nn istenci, onun da istedii gibi gerekle-
mitir. Bu iznin bilerek verilmi olduundan kukulanmaya-
rak teekkrlerine unu da ekler: Tanr adma kredilsin!
Krallar' n nc kitabnda da Tanr' nn dinsiz Ahab' al-
datmak iin yalanc bir ruhu gnderdiini anlatr: Tanr
yle dedi: Ahab' kim aldatacak? Yalanc bir ruh kt ve
Tanr' nn nnde grnd; yle dedi: Onu aldatacak ola
benim ve o yantlad: Gideceim, onun btn peygamberleri-
nin aznda yalanc bir ruh olacam. Ve Efendi dedi: Sen
onu aldatacaksn ve onu onun zerine gndereceksin, git ve
byle yap!
130
. Peygamber Mikaya, Ahab' a bu konumann
vahyine sahip olduunu aklayarak unu ekledi: Efendi,
burada olan ve sana kar kt konuan btn peygamber-
lerin aznda yalanc bir ruh gnderdi imdi ite.
131
.
yleyse Tanr' nn iblise; ermilere ya da inanszlara
kar eylemde bulunmaya izin verdii apak ortadadr; Tan-
r sadece iyi olan eyin yaplmasna izin vermitir; bunun-
la birlikte iblis, yaplmas gerekeni yaparak kt yapmaktan
hi geri kalmamtr. Bu bizim bilmediimiz eydir; ama
ussal bir nedendir. Timaios' ta sizin byk filozofunuzun Tan-
r'nn en iyiyi yapmak iin varolduunu kantlad zaman
dedii gibi: Doan, ortaya kan her ey zorunlu bir ne-
denden doar. Bir neden ve yasaya uygun bir ey olmadan
hibir ey ortaya kamaz.
132
. Hangi nedenler ve hangi et-
kiler olursa olsun, tanrsal sagr ona gerekten karar ver-
mediinde hibir eyin olmad aka grlmektedir ve
yleyse byle olmas uygun olan ey iyi ve akla uygundur;
(130) I. Krallar, 22:20-22.
(131) I. Krallar, 22:23.
(132) Platon, Timaios, 28a.
nk ussal bir neden gereincedir bu; byle etkileri isten-
li olarak oluturan kimse, akla uygun olmayan ve kt bir
ekilde hareket etmi demektir ve Tanr' nn akla uygun
amacn gerekletirme konusunda da hi bilinci yoktur.
Hibir eyin Tanr'nn izni olmadan gereklemedii aktr;
hibir ey ona karn ve onun isteine kar olarak olamaz.
Tanr nedensiz olarak hibir eye izin vermez; eer onun
yapt her ey akla uygun ise, izin verdii ey niye byle
olmasn. Her bir olayn ortaya kmasna neden izin verdi-
ini bilir; bir olayn kt olmasndan ya da ktlklerin
kaynann, nedeninin ne olduundan habersiz deildir. Sa-
dece iyi olmas gereken eye izin vermesi iyilik demek de-
ildir; bu onun iyiliinin yetkinliini yadsmak olurdu; n-
k o hibir engel tanmaz, kendinde her trl gce sahiptir;
J
olmasn uygun grmedii eylere izin vermez. Eer bu iyi-
lik, ortaya kmas uygun olmayann gereklemesine raz
olsayd bu durumda artk sulu olurdu. yleyse, olan her
eyin varln hakl karan akla uygun bir nedeni vardr
ve bu neden yoksa, hibir zaman meydana gelemez. Dola-
ysyla, olan eyin olmas iyidir, olmayann olmamas da;
olmamas gerekenin olmas hakszlktr; olmas gerekenin
olmamas da hakszlktr; gerektii gibi hareket etmede k-
t niyet ortadan kaldrlm olur. Ktlk var olsun ya da
ortaya ksn, bu artk bir iyiliktir, ama ktlk hibir za-
man iyi deildir. Kutsal Kitap bunu aka gsterir: G-
nahn ortaya kmas zorunludur. Mutsuzluk insana gnah
iletir.
133
. Bu u demektir: nsann kurtuluu iin yararl ve
iyidir, kendine kar kznca ve fkelenince, kimi insanlar
gnaha kaplrlar ve kendilerini lanetlerler; bu insanlarn
ktl, onlarn ruhlarm iyiletirmek zere yaratlm olan-
larn kurtuluunu salar. Bununla birlikte lnetlilerin t-
leri olsun ve telkinler gnaha yol am olsun! yleyse hi-
bir ktlk iyi olmasa da, ortaya kan her ktln belir-
mesi iyidir. Kutsal Ki tapi n en byk yanda Augustinus bu
(133) Matta, 18:7.
paradoksa dikkati eker ve Tanr' nn ktlklerin hepsini yetkin
bir biimde dzenlediini dnerek, eytani ktlk ve tanrsal
iyilik iin yle konuur: Btn iyi eylerin yaratcs olan
Tanr, en yetkin varlktr; tm kt istenlerin de en dil
dzenleyicisidir.
134
. blisle ilgili olarak da unlar der: Tan-
r onu yaratt zaman, onun gelecekteki ktlnden ha-
beri yok deildi, o, onun kt eylemlerinden iyi sonular
elde edeceini nceden biliyordu.
135
. Daha sonra da unlar
der: Tanr, meleklerin hibirini onlarn nceden gnah i-
leyeceklerini bildii halde yaratmaktan ekinmedi; ayn za-
manda onlarn gnahlarnn iyiler iin bir ders- olduunu
biliyordu.
136
. Ve daha sonra: Her ey iyidir, birlik iyidir,
nk hepsi birlikte sevginin deerli bir gzelliini kurar-
lar der. Ayrca, unlardan da sz eder: Kt denen ey,
iyi dzenlenmitir ve frsat bulunca ortaya kar; ktln
yilikle karlatrlmasnda bu durum daha iyi belirir; by-
le bir dzenleme daha da vgye deer ve daha da istenilir
grnr. En yce iyi olan tam-gl Tanr, kendi eserinde
ktnn yer alm olmasna asla izin vermez; Tanr kt-
den iyiyi oluturmada yeteri kadar iyi ve gl olmasayd,
bunu da baaramazd. Bu arada unlar da anlatr: Tanr'
mn iyi hareket ettiinden kukulanmak gerekmez, hatt
ktln ortaya kmasna izin verdiinde bile. Gerekten,
dil nedenler olmadka, buna izin vermez ve dil olduu
iin yetkin olarak iyidir. Elbette kt olan ey, kt oldu-
undan iyi olamaz. Ama yalnzca iyi olan da iyi deildir,
ite kt iin de durum ayndr. Kart durumda, tam-gl
ve iyi bir Tanr, ktln olmasna asla izin vermeyecek-
tir; nk onun ktle kolayca engel olaca aktr. Ona
tam-gl denmesinin nedeni, onun istencinin hibir yara-
tn istenciyle engellenmemesinden ve istedii her eyi ya-
pabilmesinden dolaydr.
(134) Augustinus, Civitas Dei, 11, 17.
(135) a.g.y. 11, 17.
(136) a.g.y. 11, 18.
Ktlk asla iyi olmasa da, ktln var olmasnn iyi
olmas konusundaki btn bu kantlar ak ve inandrcdr.
ki deyi de ayn anlama gelmez: Biri gerek bir ktle,
iyi sfatnn verilmesidir; teki ise, bu gerek ktln
varolmas olgusuna bu sfatn verilmesidir; birinci durumda
kendi bana bir ey szkonusudur, ikincisinde ise bu eyin
olup bitmesi olgusu szkonusudur. Bir eyin iyi olduunu,
o ey, herhangi bir yarar saladnda syleriz, bu ey b-
tn ya da blmsel, ne hibir yararszla ne de hibir de-
ersizlie yol aar. Eer, bu eyin kart ya da olmay onun
deerini yahut da ie yararlln kltyor, hatt ortadan
kaldryor olsayd, bu son durum gereklemi olmayacakt.
rnein, lmsz bir yaam, sevin, salk, bilim, namus-
luluk deerli ve ie yarar olduklar iin byledirler ve kar-
tlar ortaya kt an, onlarn her biri yok olup gider. y-
leyse her tz iin, bir yandan herhangi bir yarar salad,
te yandan da deerli oluu, ie yararll hi azalmad
zaman iyidir demek gerekir. rnein, yaam bozuk olan
ya da bakalarnn yaamn bozmaya kadar giden ahlaka
dk bir insan, grnte kt olmasa bile, zorunlu olarak
ktlk yapacaktr.
yi bir eyin ne olduu zerinde yeteri kadar durduk.
yi sfatn yalnzca eylere deil, olgulara, yani cmlelerin
konusu olan eylere de (rnein, olmakta olan bir eyin iyi
olmas ya da olmamas gibi) verdiimize gre, ileri srd-
mz bu sav, tanrsal olana ilikin en stn durumlara ve
hatt onlarn baarlarna kadar gider; srasnda bu yetkin
durumlar bizi asa bile. Eer yaptm ey, tanrsal dzene
kartsa, iyi hareket etsem bile, davranm iyi deildir;
tanrsal bir dzende ussal bir motifin eksik olmas olanak-
szdr. Tanrsal dzen, eer gereklemesi zorunlu olarak
tanrsal sagr durumlarnda bir engele rastlasayd, ussal
bir motiften yoksun olurdu. Bu da byk d krklklarna
yol aar; nk herkese vgye deer olduu dnlen
eyleri yapmamzn iyi olduuna inanyoruz. Dualarmzda,
Tanr tarafndan reddedilen birok eyi istiyoruz; oysa Tan-
r, bizim iin gerekli olan eyi bizden daha iyi bilir. Bu
nedenle de asl unu sylemek gerekir: Senin istencine gre
olsun! yi, ister bir ey anlamnda alnsn, ister olaylara
ya da cmlelere verilsin, btn bu dncelerin iyi terimi-
nin nasl anlalmas gerektiini yeteri kadar bize gster-
diklerini sanyorum. En yce iyiyi aratrmayla ilgili birta-
km sorular hl varsa, bana sormaya devam et, yoksa te-
ki sorulara geelim artk
(Konuma burada sonulanmadan biter.)

You might also like