You are on page 1of 28

Gilles Deleuze

ki Konferans
Yaratma Eylemi Nedir?
Mzikal Zaman
Norgunk
Norgunk Yaynclk 2003
ISBN 975 8686-04-6
Deleuze & Guattari Kitaplar
Quest-ce que lacte de cration ?
Fanny Deleuze
Le temps musical:
une confrence de Gilles Deleuze lIrcam
ditions Ircam - Centre Georges Pompidou, 1996
Fanny Deleuze
Yayna Hazrlayan
Alpagut Gltekin
eviri
Ulus Baker
Kapak Deseni
Tiraje
Bask
Graphis Matbaa
Haziran 2003
Norgunk Yaynclk
AG 116 Akatlar 80630 stanbul
Tel: (212) 351 48 38 / Faks: (212) 351 83 24
norgunkyayincilik@yahoo.com
indekiler
nsz / Ulus Baker 7
Yaratma Eylemi Nedir? 15
Mzikal Zaman 43
Bibliyografya 55
Norgunk Yaynclk,
ki Konferansn yaymna izin ve destek veren
Fanny Deleuzee,
Ve kitabn hazrlanmasndaki katklarndan dolay
Trafc dergisi editr Raymond Belloura
ve Ircam yayn sorumlusu Claire Marquetye
teekkr eder.
nsz
Gilles Deleuze'n sinema ve mzikle felsefi eseri
erevesinde kurduu iliki olaanln dzlemini
ayor. Her filozof, her entelektel ve sonuta "herkes"
mzik ve sinemayla belli bir iliki iindedir, hatta
sinema ve mzik stne yazp izmesi de normaldir.
Adorno ve Bloch mzisyendiler ve sinema kadar
karmak bir elence endstrisinin kaprislerine boyun
eebilecek vakitleri olsayd, sanyorum pek ok
dnr gibi syleyeceklerini bu grsel-iitsel dil
araclyla iletmek isteyeceklerdi. Deleuze gibi
mzikten ve sinemadan retim asndan ok uzakta
seyreden bir filozofun bu alanlarla kurduu ilikinin
olduka "zel" olabilmesi bu adan manidardr.
7
abalamaktadr. Sinema imajlardr, mzik ise seslerle
terennm... Ama hayr, Deleuze iin sinema bir
"gstergebilim-ncesi", bir "imajlar-ncesidir": duygu-
imajlar, tutkular, drtler alannda cereyan etmeye
balayan, tutkular konuan bir dil. Mzik ise bu
"nce"lerin en ilkellerinden biri olmaldr en etkili,
en ilkel, en tutkusal...
Bylece, ncelikle bir "mzik-ncesi" alan dnlr
klma abas gsterebiliriz, ki Deleuze'n mzik
konusundaki abas tam da buna ynelikti: Mziin
gc son derecede "ilkel" oluundan gelir. Neredeyse
bir nakarattan ibarettir bu "nce": bir "ritornello"
(r i t o u r n e l l e) ki aslnda hibir anlam dile getirmek,
hibir anlaty iermek zorunda deil. Nakarat
mziin "ncesi", "kayna", "esasdr"... Mezarlktan
geen bir ocuun korkulu sl, kedeki sokak
kavalcsnn kendi etrafnda kurduu sesli alan, blge...
Diyelim ki kular da byle terler, dolaysyla buna
mziin esas, z diyemeyiz. Bu tmyle yanl
olurdu. Mzik ses bloklar olarak ne ise odur ve ona
Her eyden nce Deleuze'n (ama bu konuda zellikle
Guattari'yi unutmamak gerekiyor) mzikaliteye dair
esasl bir gzleminden balamalyz: Heidegger sanat
eserinin kkenini yine sanat tanmlayacak bir ana
mefhumda aryorken, Deleuze bu kken sorunsaln
bambaka bir dzleme, kendi sevdii deyim
yerindeyse, bir "ikinlik dzlemine" tayarak "kken"
problemini zamanda bir ncelik olarak belirlemeye
alr. Sorun eer mziin kkeninin saptanmasysa,
bu kken mzikalite ncesinde olmaldr. Eer
sinemann "kkenlerini" aratryorsanz, bunu geni
bir kltr alannda, "hareket-imaj"n ncesi olarak
tespit etmek zorundasnz. Ksacas bir "ak"
tasarlayabilmelisiniz. Ve bu ak her annda "yeni
nedir?" gibisinden Bergsoncu bir soruyu sordurmal
size. Her durumda Deleuze ncesi filozoflarn,
zellikle de Heidegger'in soru tarzyla "kken" sorusu
mzii ve sinemay yine kendi en "gelimi" dillerinde,
hatta en ileri tarzlarnda hazr nazr ve belki
unutulua bile itilmi bir konumda yakalamaya
8 9
mziin "modaliter" unsurudur: Schopenhauer bir
zamanlar mziin mimetik zelliini yadsrken, bir
kadnn alamasnn taklidinin sz konusu olmadn,
aksine kemanla kadnn aladn (Deleuze iin ise
"birlikte aladn") sylemiti.
Ses en net snrdr. Snrlar grlebilirlik ile ilikili
grnr daha ok. Oysa evlerimizde yalnzca duvar
ina etmeyiz, bitiikteki komumuzun evdeki
konumalar duymamas da gerekir. Mzikteki
izolasyon en az sinemadaki kadraj kadar nemli bir
sorundur. Ses her haliyle en az grnt kadar
meknsaldr ve bir araziyi igal eder. Mzik insandan
nce de mmknd, nk Deleuze ile Guattari'nin
aktardklar bir zoolojik anekdot, baz tc kularn
arazilerine giren bir saldrgan ile birlikte karlkl
tmeye baladklarn, hangisi "iyi terse" dierinin
blgeyi terk etmek zorunda olduunu gsteriyor: o
halde ku tnde indirgenemez bir "estetik deer"
bulmak bir insanbiimcilik yanlgs deildir. "yi
tmek" diye bir ey vardr ve bu kular arasnda
kendi dndan kipler, tarzlar dayatmak mzik iindeki
belli bir tarihsel-toplumsal blgenin, Bat mziinin
ii olmutur. Mzik her zaman bir "bir ey var"
hikyesidir: olunu gmen annenin l, orada bir
ku, dalda tyor, kap gcrdyor, baba fkeden
kuduruyor... Ya da giderek doann kendisi gneli
bir gn var, kudurgan bir deniz var...
Mzik her durumda bu "nce" ile ilikisini korumu ve
zellikle Bat mziinde bir tr evrim srecine
girdiinde neredeyse her an geri ynelerek bu
"kkenle" yeniden ve yeniden hesaplamay bir an
olsun dlamamtr. Geleneklerden bahsetmek bir
mzikolog iin u anda en kolay alma tarzdr. Ama
onlara en iyi cevab mesela Avrupal Romani mzik
grubu Bratsch veriyor: Biz "geleneksel" mzik
yapmyoruz, ama bizim u an dinlediiniz mziimiz
bir gn zaten "gelenek" olacak... Bunu bir sanat
kstahl olarak alglamamak, tam aksine Romani
mziin bu "modal" karakterli kkensellikte ne kadar
direttiini hatrlamak gerekir. "Bu var..." tam anlamyla
10 11
Ykm altndaki Avrupa'da, zellikle talya'da
insanlarn, solcu filan bile olsalar, insann kendi
eylemiyle dnyay deitirebileceine gveni pek
kalmamtr. nsani alan artk gnlk hayatn laka,
tesadfi, zaman iinde beliren anlarndadr: bir gezinti,
bir tanklklar silsilesi, doayla ya da sokaklarla bir
babaalk... Sinema bylece aktaliteden ya da
hafzadan yola karak yepyeni bir tarz olu-
turmaktadr: Zaman-imaj... Yeni-Gerekilikten
itibaren imaj artk saf optik-sesli terkiplerden
oluacaktr oradan da Fransz Yeni-Dalgasna,
giderek Amerikan bamsz sinemasna kadar. Deleuze
her iki imaj tipinin dalmlarn, ortaklklarn ve
birbirlerini dlama tarzlarn inceler. Sonuta
grebildiimiz ey, imajlarn ve seslerin (grsel-iitsel
ortamn) "kendiliklerden" ok "yeinliklerden"
kurulmu olduklardr. majlarn bir iddeti, seyrelme
ve younlamalar vardr, ama "kendileri var"
diyemeyiz. maj da tpk mzikteki ses gibi kendi
bana durmak iin zel bir bestelemeye tabi
tutulmaldr. Godard'n syledii gibi "doru imajlar"
"karlatrmaldr". "Bu var... " dolaysyla bizi ncelikle
doaya gndermektedir ve belki de sanatmzn
doaya gre gecikmiliimize denk olduunu da
gsterir.
Sinemaya gelince, Deleuze'n bu konuda ok daha
youn ve gerekten "sevgi eseri" olan bir kitab var:
Sinema 1-2: Hareket-maj, Zaman-maj... Buna gre
balangta "yeni domu" sinema, yakalayp yeniden
retebildii hareketin bysne kaplm halde:
arlo'nun mimi, Griffith ve Eisenstein'n kurgular, ve
sinema gerekten kendine ok gvenen bir "ruhsal
otomat" gibi iliyor. Daha ilk anlarndan itibaren
kurgusal dilini ve geleneklerini, ekollerini
oluturuyor... Film ilk kuruluunda insanlarn eylem,
faaliyet, maduriyet ve mcadelelerinin filmidir. Ya da
Eisenstein'n istedii gibi "kitlelerin"... Bu hareket-
imajdr sinemann saf zgvenini davurur.
Derken byk sava gelir, aksiyona dayal sava filmleri
bu sinema dilini ok gemeden tketmitir bile.
12 13
Yaratma Eylemi Nedir?
FEMIS
*
Konferans
Jean Narboninin daveti zerine 17 Mart 1987de FEMISte
gerekleen bu konferans, ilk olarak Fransz televizyon kanal
FR3 araclyla Mays 1989da izleyicilere sunuldu. Daha sonra
konferansn geni bir blm, Charles Tesson tarafndan,
Straublar zerine bir kitapta (ditions Antigone, 1990),
Deleuze'n yapt birka dzeltmeyle ve konuma formu
korunarak Sinemada Bir Fikri Olmak bal altnda yaymland.
Konferans metninin btn ilk kez Trafic dergisinin 1998 Gz
saysnda, Yaratma Eylemi Nedir? balyla okurlara sunuldu.
* cole nationale suprieure des mtiers de l'image et du son (Paris).
yoktur, "yalnzca" imajlar vardr ve onlarn ayakta
tutulmalar gerekir.
Gilles Deleuze'n "ilgi alanlar" arasnda sinema ile
mziin zel bir yer tutmasnn bir tesadften, kendi
deyiiyle salt bir rastlamadan ibaret olmadn
dnyoruz. Mzik de sinema da kendi alanlarnda
dnen-imalatlardr.
Ulus Baker
14 15
Yaratma Eylemi Nedir?
Ben de, kendi hesabma bir soru sormak isterdim
sizlere. Sizlere, ama kendime de. Bu, u trden bir
soru olurdu: Siz, sinema yapanlar tam olarak ne
yapyorsunuz, ve ben, iin aslnda, felsefe yaparken, ya
da yapmay umarken, gerekten ne yapyorum?
Soruyu baka trl de sorabilirdim: Sinemada bir fikri
olmak ne demek? Eer biri sinema yapyor ya da
yapmay umuyorsa, bir fikri olmak ne anlama geliyor?
Bak, bir fikrim var dendiinde tam olarak ne oluyor?
nk bir yandan herkes bilir ki, bir fikri olmak ender
bir olaydr, neredeyse bir tr bayramdr. Ve bir fikri
olmak, genel olarak bir fikre sahip olmak deildir. Bir
fikir tpk fikrin sahibi gibi her zaman adanmtr,
17
iini boaltmaktr. nk kimse, herhangi bir ey
stne dnmek iin felsefeye ihtiya duymaz.
Sinema zerine dnmeye, usavurmaya gerekten
yetkili olanlar, sadece sinemaclar, sinema
eletirmenleri ya da basite sinemay sevenlerdir. Ve
bu insanlar sinema stne dnmek iin hibir
ekilde felsefeye ihtiya duymazlar. Tpk, matematik
stne dnmek iin matematikilerin felsefeye
ihtiyalar olduunu sylemenin son derece gln bir
dnce olmas gibi. Felsefe, eer bir eyler zerine
dnmeye yarasayd, varlk nedeni ortadan kalkard
zaten. Eer felsefe varsa, bu kendine ait bir ierii
olduu iindir.
Felsefenin ierii nedir?
ok basit: Felsefe de en az baka bir disiplin kadar
yaratc ve icat eden bir disiplindir. Felsefe, kavramlar
yaratan ve icat eden bir disiplindir. Ve kavramlar, o
halleriyle, hazr-yapm veriler olarak elde
bulunmazlar, gklerin bir kesinde, bir filozofun
u ya da bu alana adanm. Bir fikir bazen resimde,
bazen romanda, bazen felsefede, bazen bilimde
olabilir. Ve elbette bu farkl alanlarn hepsinde birden
fikir sahibi olunmaz. yleyse fikirler ancak potansiyel
olarak fikirdirler, u ya da bu ifade tarzna imdiden
angajedirler ve ifade edildikleri tarzlardan ayrdedile-
mezler; bu yzden, genel olarak bir fikrim olduunu
syleyemem. Ancak bildiim bir tekniin iinde bir
fikrim olabilir, sinemada, felsefede vs.
Bir eyde bir fikre sahip olmak ne demektir?
Benim felsefe yaptm, sizinse, sinema yaptnz
prensibinden hareket ediyorum. Bunu bir kere kabul
edince, felsefenin nne ne gelirse onu dnmeye
hazr olduunu sylemek ok kolay olur. O zaman
neden sinema stne de dnmesin? Ama bu
aptalcadr. Felsefe nne ne karsa onu dnmek
iin yaplm bir ey deildir. Felsefeyi herhangi bir ey
stne dnmek, usavurmak iin bir garanti belgesi
gibi ele almak ona ok ey yklemek, ama gerekte
18 19
Siz, sinema yapanlar, kavramlar icat etmiyorsunuz
sizin iiniz deil bu ; siz, hareket-sre bloklar (blocs
de mouvement/dure) yaratyorsunuz. Baka bir deyile,
eer hareket-sre bloklar imal ediyorsanz sinema
yaptnzdan sz edilebilir ancak. Burada mesele
hikye anlatmak ya da anlatmamak deil. Her eyin bir
hikyesi vardr. Felsefe de hikyeler anlatr.
Kavramlarla anlatr hikyeleri. Sinema hareket-sre
bloklar kullanarak hikyeler anlatr. Resim ise ok
farkl bloklar icat eder. Bunlar ne kavram bloklardr,
ne de hareket-sre bloklar, bunlar izgi-renk
bloklardr. Mzik de ok farkl, ok zel trden
bloklar icat eder. Bilime gelince; o da daha az yaratc
deildir. Bu dzeyde, bilim ile sanat arasnda derin bir
kartlk grmyorum.
Bir bilimciye ne yaptn sorduumda, o da icat
ettiini syleyecektir. O kefetmez (keif diye bir ey
var olsa bile bilimsel faaliyet bununla tanmlanmaz), o,
bir sanat gibi yaratr. Bir bilimci, ilevler yaratan, icat
eden biridir. Ve yalnz o yapar bunu. Bir bilimci,
gelip, onlar devirip kavramasn beklemezler.
Kavramlarn yaplmalar, imal edilmeleri gerekir.
Kukusuz bu, u ya da bu kavram oturup imal etmeye
benzemez. Bir filozof, u ya da bu kavram hadi oturup
imal edeyim diye ie koyulmaz. Tpk bir ressamn,
gnn birinde hadi yle yle bir resim yapaym,
tpk bir sinemacnn yle yle bir film yapaym
demeyecei gibi. Bir zorunluluk olmas gerekir, en az
dier alanlarda olduu kadar, yoksa ortada hibir ey
yoktur. Bir yaratc haz uruna alan biri deildir.
Mutlaka ihtiya duyduu iin yaratr. yle ki, bu
zorunluluk eer varsa, ok karmak bir eydir bir
filozofu (hi deilse urasyla daha tank olduum
iin) kavramlar yaratmaya, icat etmeye yneltir, ama
bir eyler zerine dnmeye deil sinema zerine
dahi.
Ben felsefe yaptm sylyorum, yani kavramlar icat
etmeye alyorum. Peki sorsaydm, siz sinema
yapanlar, peki siz ne yapyorsunuz?
20 21
ortak bir ufukta birleiyorlarsa, kavram bloklar,
hareket-sre bloklar, izgi-renk bloklar, ilev bloklar
icat eden bu disiplinlerin bulutuklar bu snra, bu
ufka mekn-zaman adn verebiliriz. Bu disiplinlerin
hepsi, eer ortak faaliyetler iinde birbirleriyle ilikiye
giriyorlarsa, bu, kendi bana asla ortaya kmayan,
ama her yaratc disiplinde mevcut olan, mekn-
zamanlar yaratma dzeyinde gerekleir.
Bressonda iyi bilinir , btnlkl meknlar hemen
hemen hi yoktur. Aksine, balantsz meknlar
vardr onun: kede bir yer, hcre gibi... Ve sonra,
baka bir ke, baka bir yer. Bir dizi kk mekn
krnts, mekn paracklar... balantlar ise
nceden-belirlenmi deil. Bunun tam aksini
kullanan, yani mekn paralarnn nceden-
belirlenmi dzenlemesini yapan ok byk film
ynetmenleri vardr. Btnlkl meknlar kurmann
daha kolay olduunu sylemiyorum. Ama
Bressonunki ok zel bir mekn trdr. Elbette bu
mekn tr baka yaratclar tarafndan yenilenerek
bilimci olarak kavramlarla uramaz. Kavramlar onun
ii deildir. Ve felsefe srf bu yzden iyi ki vardr.
te yandan, sadece bir bilimcinin yapmay bildii bir
ey var: ilevler yaratmak ve icat etmek. Bir ilev nedir?
Bir ilev imal etmek, en azndan iki kmeyi birbirine
kurall bir ekilde tekabl ettirmektir. Bilimin temel
mefhumu, ite bu kme mefhumudur yeni ortaya
km bir durum da deildir bu bilim tarihinde. Bir
kmenin kavramla hibir ilgisi yoktur. Eer birisi, en
az iki kmeyi mtekabiliyet ilikisine sokuyorsa, onun
bilim yaptn syleyebilirsiniz.
Ve eer birinin birilerine konumas, hitap etmesi
mmkn ise, eer bir sinemac bir bilimciye, bilimci
ise bir filozofa hitap edebiliyorsa, bu ancak her birinin
kendi alanndaki yaratc faaliyeti cinsinden
gerekleebilir. Burada mesele yaratmn kendisi
zerine konumak deil yaratm yalnzlkta
gerekleir , ama birilerine bir ey syleyeceksem bu
yaratmm adna olabilir ancak. Ve eer, kendi
yaratmlaryla tanmlanan btn bu farkl disiplinler
22 23
zellik olarak kabul eder. Bir mekn paracn somut
olarak dieriyle elden daha iyi birletirecek bir ey
yoktur. Kukusuz, Bresson sinemaya dokunma ve
temas deerlerini yeniden sokan en byk
sinemacdr. Yalnzca elleri hayranlk verici bir ekilde
grntlemeyi bildii iin deil. Eer elleri hayranlk
verici bir ekilde grntlemeyi biliyorsa, bu onlara
ihtiyac olduundandr. Bir yaratc zevk iin alan
biri deildir. Bir yaratc mutlaka ihtiya duyduu eyi
yaratandr.
Bir kez daha, sinemada bir fikri olmak, baka bir eyde
fikri olmak demek deildir. Buna karn, sinemada,
baka disiplinlerde de geerli olabilecek fikirler vardr.
Mesela romanda mkemmel olan baz fikirler,
sinemada da mkemmel fikirler olabilirler. Ama kesin
olarak havalar birbirinden farkldr. Dier taraftan,
sinemada sadece sinematografik olan fikirler vardr.
Sinemada, romanda da deer bulmu fikirler sz
konusu olsa bile, bu fikirlerin daha imdiden
sinematografik srece adanm olduklarn, ona ait
kullanlmtr. Ama Bresson, her durumda,
birbirleriyle balantsz kk mekn paracklarndan
nceden belirlenmemi mekn yaratan ilk
sinemacdr. Ve unu sylemeliyim: Her yaratmn
snrnda, ufkunda mutlaka mekn-zamanlar vardr.
te Bressonun hareket-sre bloklar da bu tr bir
mekna doru ynelirler.
yleyse soru u: Bu grsel kk mekn
paracklarn nceden belirlenmedii halde
birbirlerine balayan nedir? te Bresson'da ellerin rol
burdan geliyor: Kenardaki el. Ama bu bir kuram
deildir. Felsefe de deildir. unu sylyorum:
Bresson'daki mekn tipi kenardaki elin sinematografik
bir deer kazandr. Bresson meknlarnn
paralarnn birletirilmesi bunlar balantsz kk
mekn paracklar olduundan ancak el ile
yaplabilir. te Bressonda elin yceltilmesi
bundandr. Bylelikle, Bressonun hareket-uzam
blou (bloc dtendue/mouvement), elin dorudan ortaya
kan roln, bu yaratcya ve bu mekna zg bir
24 25
Japon'un Shakespeare ve Dostoyevski ile bir akrabal
olsun? Felsefeyi de ilgilendirdiine inandm bir
cevap neriyorum. Dostoyevski kahramanlar ou
zaman, ufak ayrntlardan kaynaklanan olduka
aknlk verici durumlar yaarlar. Genel olarak, ok
tedirgin, hareketli, acelecidirler. Kahraman evinden
kar, sokaa iner ve yle der: Sevdiim kz, Tanya,
ba belda, yardm istiyor. Yardmma ihtiyac var, yoksa
lecek. Ve kahramanmz merdivenleri iner aceleyle,
ve aniden, ke banda bir arkadala ya da ezilmi bir
kpekle karlar, ve unutur, her eyi toptan
unutuverir; Tanya'nn lmekte olduunu, onu
beklediini, yardmna ihtiyac olduunu... unutur.
Sonra, baka bir arkadayla karlar, onunla ay
imeye gider, ve aniden, yine yle der: Beni bekliyor
Tanya, gitmeliyim. Bu nedir? Btn bunlar ne anlama
geliyor? Dostoyevski kahramanlar hep bir aciliyet
haline yakalanm durumdadrlar, hep lm kalm
sorunlaryla kar karya kalrlar. Ama bilirler ki, daha
da acil olan bir sorun vardr. Ama bu sorun nedir? te
onu bilmezler. Onlar durduran da budur zaten. Her
olduklarn syleyeceiz. zel olarak ilgi duyduum
soru u: Bir sinemacy, szgelimi bir roman sinemaya
uyarlamaya gerekten niyetlendiren nedir? Besbelli ki,
byle bir giriim, sinemaya zg fikirlerin ancak
romann roman fikri olarak sunduu fikirlerle
titreime girmesinden kaynaklanr. Ve bu noktada,
ok byk karlamalarn sklkla gerekletii
grlr. Burada, aka vasatn altnda olan bir roman
uyarlamaya aba gsteren bir sinemacnn
durumundan bahsetmiyorum. Bir sinemac zayf bir
roman uyarlama ihtiyac duyabilir, bu da ortaya
kacak filmin ok iyi olmasn engellemeyecektir bu
meseleyi ilemek ilgin olurdu. Ama ben biraz farkl
trden bir soru ortaya atmak istiyorum: Byk bir
romann bir filmle yaknl olduu zaman, yani biri,
sinemada, romandaki bir fikre tekabl eden bir fikre
sahip olduu zaman ne oluyor?
Bunu en iyi anlatan Kurosawann durumudur. Neden
Kurosawa ile Shakespeare, Kurosawa ile Dostoyevski
arasnda bir yaknlk, bir tanklk vardr? Neden bir
26 27
ky korumay kabul etmilerdir , ama filmin
bandan sonuna kadar daha derin bir soruyla ilenirler,
bu soru da samuraylarn efi tarafndan, ky terk
ederlerken dile getirilir: Kimdir bir samuray? Genel
anlamnda deil, ama tarihin o annda bir samuray kimdir?
Hibir ie yaramayan biri. Derebeylerinin artk onlara
ihtiyac yok, ve kyller yaknda tek balarna
kendilerini savunacak gce sahip olacaklar. Ama
btn bu aciliyetin ortasnda, Budalaya yarar bir
soru, film boyunca onlarn yakasn brakmayacaktr:
Biz, samuraylar, dierlerinden farkl olarak kimiz?
Sinemada bir fikir, sinematografik srece bir kere
angaje olduunda bu ynde iler. O zaman,
diyebilirsiniz ki: Bir fikrim var, bu fikri
Dostoyevskiden alm olsanz bile.
Bir fikir, ok basittir. Fikir bir kavram deildir, felsefe
deildir. Her fikirden bir kavram kartabilmemiz
mmkn olsa bile... Rya zerine muhteem bir
fikri olan Minelliyi dnyorum. Bu basit bir
ey, sanki bir yangn km, her ey yanmaktayken,
kap dar kmak yerine kendime unlar demem
gibidir: Hayr! Hayr! Burada daha da acil bir ey var.
Onu renene kadar yerimden kmldatmayn beni. Ama
bu Budaladr... Bu, Budalann formldr:
Biliyorsunuz, daha derin bir sorun var. Sorunun ne
olduunu iyi gremiyorum. Ama brakn beni. Her ey yanp
kl olabilir... nce bu daha acil sorunu bulmak gerekiyor.
Kurosawa bunu Dostoyevskiden renmiyor.
Kurosawann btn kahramanlar zaten byledirler.
te size gzel bir karlama. Eer Kurosawa
Dostoyevskiyi uyarlamsa, bu en azndan yle
diyebildiindendir: Onunla ortak bir meselem var, ortak
bir sorun, o da u! Kurosawa kahramanlar hep
imknsz durumlardadrlar. Ama, dikkat! Daha acil bir
sorun var. Ve bu sorunun ne olduunu bilmeleri
gerekiyor. Yaamak, belki de Kurosawann bu ynde
en uzaa gittii filmlerden biridir. Yedi Samurayda
mesela, Kurosawann btn mekn, yamur
tarafndan srekli dvlen zellikle oval bir mekndr.
Bu filmde kahramanlar bir aciliyet durumundadrlar
28 29
Bunlarn ortak noktalar nedir? Ve ses ile grnty
birbirinden koparmak ne adan btnyle
sinematografik bir fikirdir? Bu neden tiyatroda
yaplamaz? En azndan bir istisna olarak, bu, tiyatroda
yaplabilirse, eer tiyatro bunu yapmann yollarn
bulabilirse, tiyatronun bunu sinemadan aldn
syleyeceim. O kadar da kt bir ey deildir bu;
grmek ile konumak arasndaki kopuu, ses ile
grnt arasndaki kopuu salamak o denli
sinematografik bir fikirdir ki, sinemada bir fikir nedir
sorusuna cevap verir.
Bir ses bir ey sylyor. Bir eyden bahsediliyor. Ayn
anda bize baka bir ey gsteriliyor. Ve sonunda,
bahsedilen ey bize gsterilenin altna yerletiriliyor.
Bu nc nokta ok nemli. Tiyatronun buna ayak
uyduramayacan ok ak gryorsunuz. Tiyatro ilk
iki nermeyi stlenebilir: Bize bir eyden bahsediliyor
ve baka bir ey gsteriliyor. Ama bize bahsedilen ayn
anda bize gsterilenin a l t n a yerletiriliyor bu
zorunlu, aksi takdirde ilk iki uygulamann hibir
f i k i r d i r byle syleyebiliriz ve Minellinin btn
eserini kateden sinematografik bir srece angajedir.
Minellinin rya ile ilgili fikrinin bykl ncelikle
rya grmeyenlerle ilgili olmasndandr. Rya
grenlerin ryas rya grmeyenlerle ilgilidir. Peki bu
neden onlar ilgilendirir? nk bakasnn ryas sz
konusu olduunda, tehlike vardr. nsanlarn ryalar
bizi de yutabilecek doymak bilmez ryalardr. Yani
bakalarnn rya grmesi ok tehlikelidir. Rya
korkun bir g istencidir. Her birimiz bakalarnn
ryalarnn az ya da ok kurbanyzdr. Daha da
kts, ryasna yakalandnz dnyann en tatl, en
gzel kz da olsa, bir canavar kesilebilir ruhuyla
deil, ama ryalaryla. Bakasnn ryalarndan uzak
durun, nk bakasnn ryasna m yakalandnz;
boku yediniz demektir bu.
Sinematografik bir fikir, mesela yakn saylabilecek bir
dnemde sinemada ortaya kan grmek-konumak
arasndaki u nl koputur. En bilinen isimleri
sayyorum: Syberberg, Straublar, Marguerite Duras.
30 31
ne olduu deil. Straublarn ou filmini, ksaca
tanmladm bu evrim iinde bulabiliriz - sesin
bahsettii ey yerin altnda kaybolurken ses yukarya
ykseliyor... te size Straublarda unsurlarn byk
evrimi. Grnen yalnzca ssz bir topraktr, ama bu
ssz toprak altndakilerden dolay ar ekiyor. Ve siz
bana diyeceksiniz ki: Ama topran altnda ne var,
bununla ilgili ne biliyoruz? Bu tam da sesin bize
bahsettii eydir. Sanki yeryz, sesin bize sylediiyle
kabarm, ve zaman gelince topran altnda yerini
almtr. Eer ses bize cesetlerden bahsediyorsa,
topran altnda yerini alm gelmi gemi btn
cesetlerden bahsediyorsa, ite bu noktada, ssz
topran zerinde, gzlerimizin nndeki bu bo
meknda, rzgrn en ufak bir kmlts, ve bu topran
zerindeki en ufak bir ukur, btn bunlar mansn
buluyor.
unu sylyorum kendime: Bir fikir sahibi olmak,
hibir durumda iletiimin alanna girmez.
anlam ve faydas olmazd. Bunu baka trl de dile
getirebiliriz: Konuma havaya doru ykselirken,
topran zerinde grdm her ey giderek dibe
kmektedir. Daha dorusu, konuma havaya doru
ykselirken, bize bahsettii ey yerin altna gmlr.
Bunu sadece sinemann yapabiliyor olmas ne
demektir? Bunu yapmas gerekir demiyorum, ama
sinemann bunu iki kez yapm olduunu
sylyorum. Bu fikrin yalnzca byk sinemaclara ait
olduunu sylyorum basite. te size sinematografik
bir fikir. Bu olaanstdr, nk bu, sinema
dzeyinde unsurlarn gerek bir dnmn, ve
sinemann bu unsurlarn fiziksel zellikleriyle karlkl
ilikisini bir anda balatan bir evrimin ortaya
kmasn salar. Bu bir tr dnm yaratr; bu, hava,
toprak, su ve ateten yola karak unsurlarn
sinemadaki byk evrimini balatr. Btn bu
sylediklerim hikyeyi ortadan kaldrmyor. Hikye
hep oradadr, ama bizi arpan hikyenin neden bu
kadar ilgi ekici olduudur, yoksa nnde arkasnda
32 33
Denetim toplumu olarak adlandrabileceimiz bir
toplum dzenine getiimiz gn gibi ortada. Michel
Foucault gibi bir dnr bizimkine olduka yakn iki
tr toplumu incelemiti. Birini hkmranlk toplumu
olarak adlandryordu, dierini disiplin toplumu.
Foucault, hkmranlk toplumundan disiplin
toplumuna tipik bir geii Napolyon dnemiyle
birlikte ele alr. Disiplin toplumu Foucaultnun tezi
hakl bir n kazanmtr kapatlma yerlerinin ortaya
kmasyla aklanyordu: hapishaneler, okullar,
atlyeler, hastaneler. Disiplin toplumlarnn bu yerlere
ihtiyac vard. Baz Foucault okurlar bu tezi tam
olarak anlamadlar, nk onun disiplin toplumu tezi
ile kaldn dnyorlard. Tabii ki bu doru deil.
Foucault buna asla inanmad ve aka disiplin
toplumlarnn sonsuza dek srmeyeceini dile getirdi.
O pekl, disiplin toplumlarndan farkl trden bir
toplumsal iktidar dzenine geilmekte olduunun da
farkndayd. Elbette, pek ok toplum eitli trden
disiplin toplumu krntlar olarak yllardr ve yllardr
te gelmek istediim yer buras. Btn bu konuulanlar
hibir ekilde iletiime indirgenemez. Sorun deil. Bu
ne demektir? letiim ncelikle bir enformasyonun
aktarlmas ve yaylmasdr. O halde enformasyon nedir?
Bu ok karmak deildir, herkes bilir, enformasyon bir
buyruk tmceleri btndr. Size bir enformasyon
aktarldnda, bu, size inanmanz gerektii varsaylan
eyler syleniyor demektir. Baka bir deyile,
enformasyon bir buyruk tmcesinin yaylmasdr. Polis
aklamalar hakl olarak bildiriler olarak isimlendirilirler.
Bize enformasyon bildirilir, bize inanmak durumunda
veya sorumluluunda veya zorunda olduumuz
varsaylan eyler sylenir. Aslnda inanmak bile deil,
ama inanyormu gibi yapmak. Bizden inanmamz deil,
inanyormu gibi davranmamz bekleniyor. te bu
enformasyondur, iletiimdir buyruk tmcelerinden ve
onlarn aktarlmasndan bamsz olarak enfor-masyon
yoktur, iletiim de yoktur. Bu bizi unu syleme
noktasna getiriyor: Enformasyon tam tamna bir
denetim sistemidir. Bu ok ak ve bizi bugn zellikle
i l g i l e n d i r i y o r .
34 35
ilgin olacak. Bu bizim geleceimiz, ve bu artk
rencilerin bir mekna kapatlmalarn ille de
gerektirmeyecek. Denetim, disiplin deildir.
Otoyollar yaparak insanlar bir yere kapatmyorsunuz,
ama denetim yollarn oaltyorsunuz. Bununla
otoyollarn tek amac budur demiyorum, insanlar
otoyollarda sonsuza kadar serbeste dolarlarken
kapatlm olmuyorlar, ama kusursuz ekilde
denetleniyorlar. te geleceimiz bu.
Diyelim ki, enformasyon belli bir toplumda
yrrlkte olan buyruk tmcelerini denetleme
sistemidir.
Sanat eserinin bununla ne ii olabilir?
Sanat eserini bir yana brakn, ama en azndan kar-
enformasyonun var olduunu syleyelim. Dikta
rejimleriyle ynetilen yle lkeler var ki, ok kat,
zalimce artlar altnda bile kar-enformasyon var.
Hitler zamannda Almanyadan kaan Yahudiler bize
varlklarn srdryorlar, ama biz imdiden farkl bir
toplum tr Burroughsun tanmyla (Foucaultnun
ona kar derin bir hayranl vard) denetim toplumu
iinde olduumuzu biliyoruz. Disiplin toplum-
larndan ok daha farkl tanmlanan denetim
toplumlarna geiyoruz. Bizi ynetenlerin artk
kapatma hcrelerine ihtiyalar yok, ve olmayacak.
imdiden btn bunlar hapishaneler, okullar,
hastaneler srekli sorgulanan meknlar. Tedavinin
eve tanmas daha iyi olmaz m? Evet, gelecekte bu
hi kukusuz byle olacak. Atlyelerin, fabrikalarn
her taraf dklyor. Evde almak, ve yan sanayi
rejimleri retmek daha iyi olmaz m? nsanlar
hapishanelere koymann dnda baka cezalandrma
yntemleri yok mu? Denetim toplumlarnda kapatma
meknlarna artk ihtiya duyulmayacak. Okula bile.
Yeni ortaya kan ve nmzdeki 40-50 yl iinde
geliecek olan bu meseleleri iyi izlemek lazm. Bunlar
bize i ile eitimin birlemesinin daha iyi olacan
anlatyorlar. Kesintisiz formasyon srecinde i ve
eitimin ne trden bir kimlik stleneceini grmek
36 37
meselesi olur. Direnen insanlarn sanatla en ufak bir
ba kurabilmek iin ne yeterli zamanlar ne de
kltrleri olmamasna karn, bir sanat eseriyle
direnme eylemi arasndaki bu gizemli ba nerden
geliyor? Bilmiyorum. Malraux gzel bir felsefi kavram
gelitirir, sanat zerine ok basit bir ey syler, sanatn
lme direnen tek ey olduunu ne srer. Baa
dnelim: Felsefe yaparken, ne yapyoruz? Kavramlar
icat ediyoruz. te burada gzel bir felsefi kavramn
temelini gryorum. Dnn... lme direnen
nedir? Zamanmzdan 3.000 yl nce yaplm bir
heykelcii grmek, aslnda Malrauxnun cevabnn
gcn anlamak iin yeterli. O halde, biz de en
azndan unu syleyebiliriz, bizi megul eden bak
asndan, direnen tek ey sanat olmasa da, sanat
direnir. te sanat eseriyle, direnme eylemi arasndaki
yakn ba burdan geliyor. Her direnme eylemi bir
sanat eseri deilse de, bir bakma yledir. Her sanat
eseri bir direnme eylemi deildir, ama bir bakma
yledir de.
ilk defa toplama kamplarnn varln haber verirken
kar-enformasyon retiyorlard. Burada grmemiz
gereken kar-enformasyonun hibir zaman tek bana
yeterli olmaddr. Hibir kar-enformasyon Hitleri
durduramad. Sadece bir durumda. Nedir bu durum?
te nemli olan buras. Verilebilecek tek cevap kar-
enformasyonun ancak bir direnme eylemi olarak
ortaya ktnda zaten doas gerei yledir ya da
bir direnme eylemine dntnde gerekten etkili
olabileceidir. Ve direnme eylemi ne enformasyon ne
de kar-enformasyondur. Kar-enformasyon ancak
bir direnme eylemine dnrse etkinlik kazanabilir.
Sanat eserinin iletiimle ba nedir?
Hibir ba yoktur. Sanat eseri bir iletiim arac
deildir. Sanat eserinin iletiimle ii olmaz. Sanat eseri
en ufak bir enformasyon krnts bile iermez. Buna
karlk, sanat eseriyle direnme eylemi arasnda temel
bir yaknlk var. Evet, ite tam da burada, sanat eserinin
direnme eylemi olarak enformasyon ve iletiimle bir
38 39
izofreninkini, btn bunlar bir ikili-grnme
aklk getirir. Direnme eyleminin iki yz vardr.
nsanidir ve ayn zamanda bir sanat eylemidir. Yalnzca
direnme eylemi lme direnir, bu ister sanat eseri
formunda ister insanlarn kavgas biiminde olsun.
Sanat eseriyle insanlarn kavgas arasnda nasl bir ba
vardr?
En gl ba ve benim iin de en gizemli olan. Tam
olarak Paul Kleenin unu sylerken demek istedii
gibi: Biliyorsunuz, eksik olan halktr. Eksik olan
halktr ve ayn zamanda, eksik deildir de. Eksik olan
halktr, bu u demek, sanat eseriyle henz mevcut
olmayan bir halk arasndaki temel yaknlk yeterince
ak deildir, hibir zaman da olmayacaktr. Hibir
sanat eseri yoktur ki, henz var olmayan bir halka
seslenmesin.
Quest-ce que lacte de cration ? ,
Trafic, No: 27, Gz 1998.
Sinemada bir fikri olmak, ne demek?
Mesela Straublarn ses ile grnt arasndaki kopuu
gerekletirdikleri durumu ele aln: Ses havaya doru
ykselir, ykselir, ykselir ve bize bahsettii ey,
grsel imgenin o an bize gstermekte olduu ssz ve
plak topran altna iner; ses imgesiyle dorudan
hibir ba olmayan grsel imge. O halde nesnesi
topran altna gmlrken havaya doru ykselen bu
konuma eylemi nedir? Direnme. Direnme eylemi.
Ve Straublarn btn eserlerinde konuma eylemi bir
direnme eylemidir. Musadan son Kafkaya tarih
srasyla anmyorum , Bach ve Non rconcilisden
geerek. Bachda konuma eylemi, onun direnme
eylemi mziktedir; dinsel ve dinsel olmayan arasndaki
snflandrmaya kar etkin kavga. Mzikteki bu
direnme eylemi bir lkta doruk noktasna ular.
Ayn Woyzeckteki lk gibi Bachta da bir lk
vardr: Dar! Dar! Defolun, sizi grmek
i s t e m i y o r u m ! Straublar bu l devreye soktuk-
larnda, Bachnkini ya da Non rconcilisdeki yal
40 41
Mzikal Zaman
Ircam
*
Konferans
ubat 1978de, Ircamda gerekleen atlye almas iin Pierre
Boulez be mzik eseri semiti: Gyrgy Ligetinin Oda
Konertosu, Claude Debussynin Le Dialogue du vent et de la meri,
Olivier Messiaenn Les Modes de valeur et dintensitsi, kendi eseri
clat ve de Elliott Cartern A Mirror on which to dwell adl eseri.
Boulez bu be eseri, Ensemble Intercontemporain mzisyenleri
eliinde, bir pasaj tekrar tekrar ele alarak, bir fragman, yaltlm
bir partiyi yorumlayarak dinleyiciler nnde zmlyordu. Bu
ak seanslar, Ircam ekibinin yan sra Roland Barthes, Michel
Foucault ve Gilles Deleuze gibi filozoflarn da katld snrl bir
topluluk arasnda geen tartma toplantlar izliyordu.
Mzikal Zaman olarak adlandrlan bu atlye almasna,
Deleuze, Neden biz, mzisyen olmayanlar? balkl bir konumayla
katlmt. Bu konumann metni Cahiers de lIrcamn Haziran
1996 tarihli Lire LIrcam adl zel saysnda okurlara sunulmutur.
* Institut de recherche et coordination acoustique / musique (Paris).
43
Neden biz, mzisyen olmayanlar?
Pierre Boulez'in uygulad seme yntemi nmze
be mzik eseri kard. Bu eserler arasndaki ilikiler
ne bir ecere ne de bir bamllk ilikisidir; bu
eserlerin birinden tekine bir ilerleme izgisi ya da bir
evrim sz konusu deil. Daha ok sanki bu eserler
yar-tesadfen seilmiler ve birbirleriyle reaksiyona
girecekleri bir ember oluturuyorlar. Bylece,
yalnzca bu be eser iin geerli olan zel bir mzikal
zaman profilini ekip alabileceiniz bir sanal ilikiler
kmesi dokunuyor. Pekl Boulez'in baka drt be
45
gsteriyordu; 2, 3 ve 4 numaral eserler bu atml
olmayan zamann farkl grnmlerini gelitiriyor
veya gsteriyorlard; Carter'a ait 5 numaral son eser ise
atml olmayan bir zamandan yola karak orijinal, ok
zel, ok yeni bir atmlama biimini nasl
bulabileceimizi gsteriyordu.
Atml zaman, atml olmayan zaman; bunlar tmyle
mzikal, ama ayn zamanda bambaka bir ey de.
Sorun atml olmayan zamann tam tamna ne olduunu
bilmek. Biraz da Proust'un "saf haliyle birazck zaman"
adn verdii eye tekabl eden bir yzergezer zaman
tr. En apak, en dolaysz karakteri bakmndan,
atml olmayan dediimiz bu zamann sre olduunu,
l ister dzenli, isterse dzensiz, ister basit ister
karmak olsun, lnn elinden kurtulmu bir zaman
olduunu sylemeliyiz. Atml olmayan bir zaman
karmza her eyden nce trde olmayan, niteliksel,
birbirleriyle kesimeyen bir sreler okluu karr.
Bunlar birbirlerine nasl eklemlenecekler, nk
akas en genel ve klasik zme varmay
eser semi olabileceini kavrayabiliriz: O durumda
elimizde baka bir ember, baka reaksiyonlar ve
ilikiler, mzikal zamann veya zamandan farkl baka
bir deikenin baka bir biricik profili olurdu. Bu bir
genelletirme yntemi deil. Mzik rnekleri olarak
seilen eserlerden yola karak "ite, mzikal zaman bu"
dedirtecek soyut bir zaman kavramna ykselmek sz
konusu deil. Belirli koullar iinde tanmlanm
kstl emberlerden yola karak zamann zel
profillerini tretmek, sonra da bu profilleri st ste
koyarak gerek bir deikenler haritasna ulamak
gerekiyor; ve bu yntem mzikle ilgili olduu gibi
binlerce baka eyi de ilgilendirebilir.
Boulez'in kesin olarak belirledii emberde zamann
zel profili asla mzikal zaman sorununu tketecei
iddias tamyor. Grmtk ki atml bir zamandan
atml olmayan bir zaman tr kyordu ve bu atml
olmayan zaman yeni bir atmlama biimine varyordu.
Ligeti'den gelen 1 no'lu eser belli bir atm boyunca
atml olmayan bir zamann nasl ykseldiini
46 47
bunlar da bu srete, ayr ayr kmeleri ve sreleri
katetmeye giriecekler. Eklemleme, birletirilebilir ya
da birletirici bir biime bal olmad gibi, metrik,
kadansl, dzenli ya da dzensiz herhangi bir lye
bal da deildir. Farkl katmanlarda ve farkl
ritimlerde salverilmi baz molekl iftlerinin
faaliyetlerine baldr. Mzikte de benzeri bir keiften
bahsedilebilmesi salt bir metafor deildir: notalar ya da
saf tonlar yerine ses moleklleri. Tmyle heterojen
ritim katmanlarn, sre katmanlarn katedebilecek
elenmi ses moleklleri. te atml olmayan zamann
ilk belirlenimi bu.
Bir zneye (Ben), hatta bir biimle maddenin
kombinasyonuna atfedilmeyecek belli bir bireyleme
tipi var. Bir manzara, bir olay, gnn bir saati, bir
hayat ya da bir hayat paras... bunlar baka trl
ilerler. Mzikteki bireyletirme sorununun, kukusuz
ok karmak olmakla birlikte, bu ikinci paradoksal
bireylemeler tipinde olduunu hissediyorum. Bir
cmlenin, mzikte kk bir cmleciin bireylemesi
hedeflemitik. Btn hayati srelere ortak bir ly
ya da ll bir kadans atfetmeyi zihnimize brakmaya
dayanan en genel ve klasik zme bavurmay aka
reddettiimizden, bunlar nasl eklemleyeceiz
birbirleriyle? Ta batan byle bir zm tkal
grnyor.
Tmyle farkl bir alana gidersek, gnmzn
biyologlar ritimlerden bahsederken benzer sorularla
karlayorlar diye dnyorum. Onlar da trde
olmayan ritimlerin birletirici bir biimin ynetimi
altna girerek eklemlenebileceklerine inanmay
reddediyorlar. Hayat ritimlerinin, mesela 24 saatlik
ritimlerin eklemlenmelerini onlar bir araya getirecek
bir st-biimle, hatta daha temel srelerin dzenli
veya dzensiz bir sekansyla aklamaya almyorlar.
Bu eklemlenmeleri hepten bambaka bir yerde,
hayat-alt, hayat-berisi, heterojen (trde olmayan)
sistemleri katedebilen molekler titreim-yaratclar
(o s c i l l a t e u r) nfusu adn verdikleri eyde, yani
elendirilmi titreimli molekllerde aryorlar ki
48 49
yle. Operada belli bir kiilikle balantl motifler ele
alnabilir; ama Wagner motifleri yalnz d bir kiilie
balanmakla kalmazlar, dnrler, atml olmayan,
dalgalanan bir zamanda zerk bir hayat kazanrlar ve
bylece bizzat kendileri, kendi balarna, mziin
iinde kuatlm kiilikler haline gelirler.
Bu farkl mefhum, sesli manzaralar, duyulabilir
renkler, ritmik kiilikler bylece altnda atml
olmayan bir zamann ok zel tipten bireylemelerini
rettii grnmler olarak beliriyorlar.
Sanyorum hibir bakmdan madde-biim terimleriyle
dnmemek durumundayz. O kadar ki, basitten
karmaa giden hiyerariye, madde-hayat-ruha
hemen btn alanlarda inanmay ardmzda brakm
bulunuyoruz. Hatta hayatn maddenin bir basitlemesi
olduunu bile dnmz; hayat ritimlerinin
birliklerini ruhsal bir kuvvette deil, aksine molekler
elemelerde bulacaklarna inanlabilir. Btn bu
madde-biim hiyerarisi, daha az ya da daha ok ilkel
51
denen ey nedir? En ilkel seviyeden, grnte en
kolay olanndan yola kmak istiyorum. Bir mziin
bize bir manzara hatrlatt olur. te Proust'daki o
nl Swann sahnesi: Boulogne Korusu ve Vinteuil'n
minik cmlesi. ster armla, ister sinestezi denen
olgularla seslerin renkleri hatrlatt da olur. Son
olarak, operalardaki motiflerin kiilere balandklar,
mesela bir Wagner motifinin bir kiiye iaret etmeye
hasredildii de olur. Byle bir dinleme tarz bo ya da
nemsiz deildir; belki belli bir gerilim azaltma
dzeyinde buradan gemek de gerekir, ama bunun
yeterli olmadn herkes biliyor. nk, daha gergin
bir dzeyde, manzaraya gnderen artk ses deildir,
aksine mzik bizzat ierdii tam anlamyla sesli bir
manzaray kuatr (Liszt'te olduu gibi). Bu, renk
mefhumu iin de sylenebilir ve srelerin, ritimlerin,
daha somut olarak tnlarn bizzat kendilerinin
renklerden, grlebilir renklerle rtmeye gelen ve
grlebilir renklerle ayn sratlere ve ayn geilere
sahip olmayan tam anlamyla sesli renklerden olutuu
dnlebilir. nc mefhum, yani kiilik iin de
50
malzeme ile ancak bu malzeme sayesinde alglanabilir
olacak fark edilemez gler elendirmesi geiyor. O
halde mzik sadece mzisyenlerin ii deil, nk
yegne ve temel unsuru artk yalnzca ses deil.
Kulland unsur besteci tarafndan ilenmi sesli
malzemenin alglanabilir klaca sesli olmayan
glerin toplamdr; yle ki bu gler arasndaki
farklar, bu glerin btn diferansiyel oyunlar da
orada alglanabilecektir. Hepimiz benzer meselelerle
kar karyayz. Mesela felsefede: Klasik felsefe nne
bir tr ilkel dnce maddesi, bir ak koyuyor ve
bunun kavramlara veya kategorilere tabi klnmasna
abalyordu. Ama gitgide, filozoflar kendi balarna
dnlebilir olmayan gleri hissedilebilir klmak
iin son derece karmak bir dnce malzemesini
ilemeye altlar.
Mutlak kulak yoktur; sorun imknsz bir kulaa sahip
olmaktr kendi balarna duyulabilir olmayan
kuvvetleri duyulabilir klmak. Felsefede de sz konusu
olan imknsz bir dncedir, yani dnlebilir
53
olan bir madde ve daha az ya da daha ok gelimi olan
bir sesli biim; dinlemeyi braktmz ve bestecilerin
retmeyi brakt eyler tam da bunlar deil mi?
Burada oluan, ok iyi ilenmi bir ses malzemesidir,
biim alacak ilkel bir madde deildir artk. Ve
eletirme bu ok iyi ilenmi sesli malzeme ile kendi
balarna sesli olmayan, ama onlar deerlendirilebilir
klan malzemeyle sesli ya da duyulabilir hale gelen
biimler arasndadr. te Debussy, Dialogue du vent et de
la mer. Malzeme kendi bana duyulabilir olmayan bir
gc, yani zaman, sreyi, hatta yeinlii duyulur
klmak iin oradadr. Madde-biim iftinin yerine
malzeme-gler ifti gemektedir.
Boulez: clat. ok iyi ilenmi olan btn bu sesli
malzeme, sesleri gidererek, kendi kendilerine sesli
olmayan, biri genel olarak retimin zaman, dieri
genel olarak dnmenin zaman diye tanmlanm iki
zaman hissedilebilir ve iitilebilir klmak iin
yaplmt. Demek ki basit madde - maddeyi biim-
lendiren sesli biim iftinin yerine ilenmi bir
52
olmayan gleri son derece karmak bir dnceler
malzemesiyle dnlebilir klmak.
Le temps musical: une confrence de
Gilles Deleuze lIrcam , Lire lIrcam,
Cahiers de lIrcam, Haziran 1996.
54

You might also like