You are on page 1of 355

LICE

UNRO

NEFRET,
AR
DALIK, FLRT,
A K, EVLILIK

zelkitapgrubu
O=

eviri:

ROZA HAKMEN

ALICEM
A

RO

NEFRET,
DALIK, FLORT,
AK, EVLiLK

Hateship, Friendship, Courtship, Loveship, Marriage,

Alice Munro

2001, Ali ce Mun ro


2013, Can Sanat Yaynlar Ltd. ti.
Tm haklar sakldr. Tantm iin yaplacak ksa alntlar dnda yayncnn
yazl izni olmakszn hibir yolla oaltlamaz.

1. basm: 2013

6 . bas1m: ubat 2014, istanbul


Bu kitabn 6. basks 1 000 adet yaplmtr.
Yayma hazrlayan: Sekin Selvi
Kapak tasarm: Act creative
Kapak resmi: Shutterstock 1 Masson
Kapak bask: Azra Matbaas
Litros Yolu 2. Matbaaclar Sitesi D Blok 3. Kat No: 3-2
Topkap-Zeytinburnu, Istanbul
Sertifka No: 27857

i bask ve cilt: Ayhan Matbaas

Mahmutbey Mah. Devekaldrm Cad. Gelincik Sokak No: 6 Kat: 3


Gven i Merkezi, Baclar, istanbul
Sertifka No: 22749
ISBN 978-975-07-1906-6

CAN SANAT YAYlNLARl


YAPIM VE DAGlTlM TiCARET VE SANAYi LTD. Ti.
Hayriye Caddesi No: 2, 34430 Galatasaray, istanbul
Telefon: (0212) 252 56 75 /252 59 88/252 59 89 Faks: (0212) 252 72 33
www.canyayinlari .com
yay i n evi@canyayi nlari.co m
Sertifka No: 10758

EFRET,

LIK, FLORT,

ILIK

'""K, E

OYKU
2009

MAN BOOKER ULUSLARARASI DL


2013 NOBEL EDEBIYAT ODULU

Ingilizce aslindan eviren

Roza Hakmen

Alice Munro'nun Can Yay1nlar1'ndaki dier kitaplari:


Baz Kadmlar, 201 1
ocuklar Kaltyor, 2012

ALICE MUNRO, 1931'de Ontario'da dodu. Kanadah eletirmenle


rin "Bizim ehovumuz" diye tanmladklan usta hikayecinin Donce of
the Hoppy Shades (Mutlu Glgelerin Dans, 1968); Somethlng tve Been
Meaning to Teli You (Sana Sylemek istediim Bir ey, 1974); The Beg
gar Maid (Fakir Hizmeti, 1978); The Moons of)upiter (Jpiter'in Ayla
n, 1982); The Progress of Love (Akn Geliimi, 1986); Frind of My

Youth (Genlik Arkadam, 1990); Open Secrets (Aieni Srlar, 1994);


ocuklar Kalyor (1998); Nefret, Arkadalk, Flrt, Ak, Evlilik (2001; Ru
naway (Firar, 2004); The View from the Castle Rock (Castle Rock'tan
Grn, 2006); Baz Kadnlar (2009); Dear Life (Sevgili Hayat, 2012)
dnda Lives ofGirls and Women (Gen Kzlarn ve Kadnlarn Yaam,
1971) adl bir roman yaymland. Munro, arpc yazarlk kariyeri bo
yunca, Kanada'da Governor General, Uluslararas Man Booker, Ma
rian Engel, Trillium Edebiyat, Rea yk, PEN/Malamud, Giller, Libris
ve O. Henry gibi birok dle layik grld. 2013 Nobel Edebiyat
dl'nn sahibi oldu.

ROZA HAKMEN, 1956'da izmir'de dodu. 1974'te izmir Amerikan


Kz Koleji'ni, 1979'da ODT Ekonomi Blm'n bitirdi. Bugne de
in, bata Oscar Wilde, Carson McCullers, Ernest Hemingway, Juan
Benet, Nina Berberova, Anthony Burgess, Mircea Eliade, Tama Jano
witz, Anne Rice, Mario Vargas Llosa, Marguerite Duras olmak zere
dnya edebiyatnn nde gelen yazarlarnn yaptlarn dilimize evirdi.

Sarah Skinner' a

minnetle

indekiler
Nefret, Arkadalk, Flrt, Ak, Evlilik
..

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Yuzer I'..Opru ...................................................................... 69


..

Aile Mobilyalan
Teselli

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Isrganotlan
Kolon-Kiri
Hatrlanan
Queenie

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Ay, Da At Geldi

. . . . . . . . .

. . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

03

4
1 s

2 7
2S

277
313

NEFRET, ARKADALlK, FL RT,


AK, EVLiLK
Yllar nce, tali hatlarm birou henz kapatlmam
ken geni, illi alnl, kvrck kzl sal bir kadn, mobilya
tama konusunda bilgi almaya tren istasyonuna geldi.
stasyon efi, kadnlara aka yollu taklr d sk sk;
zellikle de bundan holanan irkince kadnlara.
"Mobilya m?" dedi, sanki duyulmam bir fikirmi
gibi. ((Mobilya demek. Durun bakalm. Ne tr mobilya
dan bahsediyorsunuz?"
Yemek masas ve alt sandalye. Komple yatak odas
takm, bir kanepe, bir orta sehpa, birka kk sehpa,
ayakl bir lamba. Aynca bir vitrinle bir de bfe.
"Bir dakika, yava olun. Yani bir ev dolusu mobilya
demek istiyorsunuz."

"O kadar fazla saylmaz," dedi kadn. "Mutfak eyas


yok, yatak odas da bir tane."
Kadnn dileri tartmaya hazrm gibi aznn n
ksmna s.kmt.
"Size kamyon lazm," dedi istasyon efi.
"Hayr. Trenle tatmak istiyorum. Batya gidecek,
Saskatchewan' a."
Kadn, istasyon efi sarn ya da aptalm gibi yk
sek sesle konuuyordu; aynca kelimeleri de bir tuhaf te
laffuz ediyordu. Aksan vard. stasyon efinin aklndan
13

Felemenke geti -yreye Hollandallar yerleiyordu


son zamanlarda- ama kadn, Hallandal kadnlar gibi iri
yan, gzel pembe tenli ve san sal deildi. Krk yana
gelmemi olabilirdi ama ne fark ederdi? imdi de, eski
den de gzellik kraliesi olmad kesindi.
stasyon efi ciddiyetini taknd.
"nce mobilyalar her neredeyse buraya getirmek
iin kamyona ihtiyacnz olacak. Sonra bakalm Sas
katchewan'da trenin getii bir yere mi gidiyor. Yoksa
oradan da aldrnanz gerekir, mesela Regina' dan."
"Gdynia'ya gidecek," dedi kadn. "Tren oradan geiyor."
stasyon efi iviye asl, kapa yalanm bir tarife
yi eline ald, syledii yerin nasl yazldn sordu. Kadn
yine iple iviye aslm bir kurunkalem alp antasndan
kard bir kat parasna GDYNIA diye yazd.
"Hangi milletin yeri bu byle?"
Kadn, bilmediini syledi.
stasyon efi, kurunkalemi alp satrlan takip etme
ye koyuldu.
''Oralarda birok yerleirnde hep ekler, Macarlar
ya da Ukraynallar var," dedi. Bunu sylerken kadnn da
bu milletlerden birinden olabilecei geti aklndan. Ama
olsa ne fark ederdi, basit bir gerei dile getiriyordu.
"Burada, tamam, hattn zerinde."
"Evet," dedi kadn. "Cuma gn yklemek istiyo
rum- mmkn m?"
"Ykleriz ama oraya ne zaman varacan kesin sy
leyemem"
, dedi istasyon efi. "nceliklere bal. Vard
nda orada bekleyen biri olacak m?"
c'Evet."
"Cuma gnk tren karna tren, on drt on sekizde
kalkyor. Kamyon, eyalan cuma sabah alacak. ehir
iinde mi oturuyorsunuz?"

Kadn bayla onayiayp adresi yazd: Exhibition Yo


lu, No: 106.
Kasabadaki evler yeni numaralandnlmt; istasyon
efi, Exhibition Yolu'nun nerede olduunu biliyordu
ama evin yerini kestiremedi. Kadn o srada McCauley
soyadn sylese ef daha ok ilgilenebilir, olaylar baka
trl geliebilirdi. Oralarda sava sonrasnda ina edilmi
yeni evler vard, ama adlan "sava evleri"ydi. Onlardan
biri herhalde, diye dnd.
uEyalar yklendiinde demeyi yaparsnz/' dedi
kadna.
"Ayn trende kendime de bir bilet almak istiyorum.
Cuma leden sonra."
"Ayn yere mi?"
"Evet."
"Ayn trenle Toronto'ya kadar gidersiniz, ama sonra
Ktalararas Treni bekleyeceksiniz, gece saat on buukta
kalkar. Kuet mi, kampartman m? Kuetiide yatabilirsi
niz, kampartmanda noral koltukta oturursunuz."
Kadn, koltukta oturacan syledi.
"Sudbury'de Montreal trenini bekleyeceksiniz ama
inmeyeceksiniz; sizin vagonlar baka hatta alp Montreal
trenine balayacaklar. Oradan Port Arthur'a, sonra da
Kenora'ya. Regina'ya kadar ayn vagonda devam edecek
siniz, orada inip tali hat trenine bineceksiniz."
Kadn ksa kesip bileti vernesini ister gibi ban sal
lad.
stasyon efi hzn kesip, 'ma eyalannzn sizinle
birlikte varacana garanti veremem," dedi. "Bana kalrsa
sizden bir ya da iki gn sonra ancak vanr. ncelikler y
znden. Sizi karlamaya gelecekler mi?"
,.Evet"
.
"yi. stasyon pek matah olmasa gerek. Oralardaki ka
sahalar buras gibi deildir. Genellikle epeyce ilkel yerler."
s

Kadn, yolcu biletinin cretini demek iin anta


sndan bir kese kard, kesenin iinde rulo yapln
banknotlar vard. Yal kadnlar gibi. Para stn de say
d. Ama yal kadnlar gibi saymad - avucunda tutup
bakt, tek senti bile karnad belliydi. Sonra veda filan
etmeden kabaca srtn dnd.
"Cuma gn grmek zere," diye seslendi istasyon efi.
Kadn bu scak eyll gnnde uzun, boz bir palto
giymiti; ayanda hantal, backl ayakkablar ve soket
orap vard.
stasyon efi, termosundan kendine kahve koyarken
kadn geri gelip gienin camn tklatt.
"Gndereceim eyalar"
, dedi. "Hepsi iyi durumda,
yeni saylr. izilmesini, ezilmesini, herhangi bir zarar
grmesini istemem. Hayvan kolanasn da istemem."
, dedi istasyon efi. "Demiryollar
"Merak etmeyin"
eya tamaya alkndr. Aynca yk vagonlan da domuz
tanan vagonlardan ayndr"
.
"Buradan nasl yklendiyse oraya tpatp ayn du
rumda varsn istiyorum."
"Bakn, mobilyalannz satn aldnzda dkkandan
alyorsunuz, deil mi? Peki dkkana nasl vardn hi
dndnz m? Mobilyalar dkkanda yaplmyor, yle
deil mi? Elbette. Bir yerlerde bir fabrikada yaplyor,
sonra dkkana tanyor, byk ihtimalle de trenle ta
nyor. Eh, madem yle, demiryolu eya tamay biliyor
demektir, deil mi?,.
glmsemeden
,
kadnca
salaldn
Kadn
kabullen
/
meden istasyon efine bakmay srdrd.
"Umarm yledir"
.
, dedi. "Umanm biliyordur"

stasyon ef, gzn krpmadan kasabadaki herkesi


16

tandn syleyebilirdi. Yani kasaballarn yaklak yan


sn tanyordu. Tandklarnn ou da kasabann esas sa
kinleriydi, dn kp gelmemi, baka yere gitmeye de
niyeti olmayan gerek kasaballard. Saskatchewan'a gi
decek olan kadn tanmyordu; nk kadn onun kilise
sine devam etmiyor, ocuklarna retmenlik yapmyor,
onun gittii herhangi bir dkkanda, restoranda ya da
ofiste almyordu. stasyon efinin Elks, Oddfellows,
Lions Kulb ya da Legion,dan tand adamlardan bi
riyle de evli deildi. Kadn antasndan para karrken
sol eline bakm ve kimseyle evli olmadn grmt;
armamt da zaten. O ayakkablarla, naylon orap ye
rine soket oraplarla, leden sonra bir vakitte apkasz,
eldivensiz klyla kyl kadn olabilirdi. Ama kyl
kadnlarda genellikle griilen tereddtten, ekingenlik
ten yoksundu. Hali tavn kyl kadnianna benzemiyor
du, aslnda hibir eye benzemiyordu. Kendisine -sanki
enformasyon makinesiymi gibi davranmt. Zaten yaz
d adres de kasabann iinde bir adresti - Exhibition
Yolu. Aslnda ona en ok televizyoncia grd bir rahi
beyi hatrlatyordu; normal kyafetli bir rahibeydi, orma
nn ortasnda bir yerlerde misyoner olarak yapt al
malar anlatyordu - herhalde oralarda daha kolay hare
ket edebilmek iin cbbe giymiyorlard. Rahibe, dininin
insanlan mutlu ettiini gsternek iin ara sra glms
yordu; ama ounlukla seyircilere sanki dier insanlar
sadece onun emirlerine itaat etmek zere yeryznde
bulunuyormu gibi bakyordu.

Johanna,nn yapmas gereken bir ey daha vard, onu


srekli erteliyordu. Milady,s adl dkkana gidip kendine
bir kyafet almas lazmd. O dkkana hi girmemiti orap filan almas gerektiinde Callaghans Erkek, Kadn
17

'

ve ocuk Giyimi dkkanna giderdi. Mrs. Willets,tan


miras kalm bol bol kyafeti vard; stndeki eviadiyelik
pal to da bunlardan biriydi. Sabitha da-Mr. McCauley'nin
evinde bakt kz- kuzinlerinden kalma pahal kyafet
ler giyerdi hep.
Milady's,in vitrinincieki iki mankenin zerinde ol
duka ksa etekli, ceketleri de ksa ve dz kesimli tayyr
ler vard. Tayyrlerden birinin rengi koyu pirin, br
nnki de tatl, tok bir yeildi. Mankenlerin ayaklannn
dibine kattan iri, gz alc akaaa yapraklar serpiti
rilmi, cama da ayn yapraklardan yaptrlmt. ou
insann yapraklar trmkla toplayp yaknakla urat
bu mevsimde yapraklar burada, seilmi objelerdi. Cama
verevine, eik siyah harflerle yazlm bir reklam yapt
rlmt:

Yaln Zarafet, Sonbahar Modas .

Johanna kapy ap ieri girdi.


Tam karsndaki boy aynasnda kendini grd: Mrs.
Willet'n kaliteli ama ekilsiz uzun paltosu ve soket o
raplarn zerinde birka santim kaln, plak bacaklar.
Mahsus yapyorlard elbette. eri girer girmez ku
surlarn aka gr diye koymulard aynay oraya; bu
grnty deitirmek iin bir eyler satn alman gerek
tii sonucuna varacaktn bylece - onlar yle umuyor
lard. ieriye ne almas gerektiini bilerek, kararl bir e
kilde girmi olmasa, gerisingeri kmasna sebep olacak
kadar bariz bir numarayd.
Bir duvara boylu boyunca gece layafetleri sralan
mt; balo dilherlerini bekleyen, hlyal renklerde, tll
taftal kyafetler. Onlann arkasnda, baya parmaklar
eriip kirletmesin diye cam bir blmenin arkasnda da
be-alt gelinlik vard; kimi gm boncuklarla, kimi kl
tr incileriyle ilenmi bembeyaz, kpk kpk ya da
krem rengi satenden veya fildii dantelli gelinlikler. Min
nack korsajlar, fistolu dekolteler, kat kat etekler. Johan18

na genliinde bile byle bir anl dnemezdi, srf


para konusunda deil, ayrca beklentiler konusunda,
mantksz bir deiim ve mutluluk umudu asndan da.
Birinin gelip ilgilenmesi iki- dakika srd. Belki
de bir delikten onu izliyor, kendilerine uygun bir mte
ri olmadn dnyor ve kp gitmesini umuyarlard.
Gitmeyecekti. Aynann karsndan ekildi -kapnn
nndeki muambadan tyl halya geti- ve sonunda
dkkann arka tarafndaki perde alp bizzat Milady,
parlak dmeli siyah bir tayyrle boy gsterdi. Yksek
topuklar, ince ayak bilekleri, naylon oraplann gcrda
tacak kadar sk korse, makyajl yzden geriye doru
smsk ekilmi altn rengi salar.
"Vitrindeki tayyr denemek istiyordum,, dedi ]o
hanna, daha nce prova ettii tonda. "Yeil olan:
ffAa, ok gzel bir tayyr, .. dedi kadn. "Vitrindeki on
beden. Sizin bedeniniz - on drt olabilir belki."
Johanna'nn nnden gcrdaya gcrdaya dkkann
arka tarafna, sradan tayyrlerle gndz kyafetlerinin
asl olduu blme yrd.
"ansnz varm. te bir on drt beden."
Johanna her eyden nce fiyat etiketine bakt. Tah
mininin en az iki katyd, bu fiyat bekliyormu gibi yap
maya niyeti yoktu.
"Olduka pahalym."
"ok kaliteli ynl kumatr.11 Kadn etiketi arayp
buldu, sonra da kuman zelliklerini okudu; Johanna
dinlemiyordu; nk etek basksnn iiliini incele
mekteydi.
"pek kadar hafiftir ama demir kadar dayankldr.
Grdnz gibi batan aa astarl, harika bir ipek-su
ni ipek kanm astar. Ucuz tayyrler gibi arkas tarbala
p ekli bozulmaz. u kadife manetlerle yakaya, kolda
ki kk kadife dmelere bakn."
'

19

"Gryor um."
"te bu tr ayrntlara para dyorsunuz, aksi tak
dirde bunlar bulamazsnz. Kadife aynnts bence ok
ho. Aslnda sadece yeilde var-kays rengi olanda yok,
oysa fiyatlar ayn."
Gerekten de Johanna'nn gznde tayyre zarafe
tini, lks grnmn kazandran, o tayyr almak iste
mesinin nedeni, kadife manetler ile yakasyd. Ama bu
nu syleyecek deildi.
"Neyse, bir deneyeyim bakalm."
Zaten hazrlkl. gelmiti. Temiz i amar, yeni
pudralanm koltuk altlan.
Kadn, onu parlak kl soyunma kabininde yalnz
brakma dirayetini gsterdi. Johanna etei iyice dzeltip
ceketi ilikleyineeye kadar zehirden kaar gibi aynadan
uzak durdu.
nce sadece tayyre bakt. Olmutu. stne oturu.

yordu - etek alk olduundan daha ksayd, ama alk


olduu boy da moda deildi. Tayyrde sorun yoktu. So
run tayyrden dan kanlard. Boynu, yz, salar, iri
elleri ve kaln bacaklar.
"Nasl oldu? Bir bakabilir miyim?"
istediin kadar bak, diye dnd Johanna, eee
altn semer vursalar durumu hemen_greceksin naslsa.
Kadn nce nden, sonra yandan bakt.
"Naylon orapla topuldu ayakkab giyeceksiniz el
bette. stnzde nasl, rahat m?"
"Tayyr gayet iyi," dedi Johanna. "Tayyrle ilgili bir
sorun yok."
Kadnn yz aynada deiti. Glmsernesi silindi.
Hayal krklna uram ve yorulmu gibiydi; ama daha
iyi kalpli grnyordu.
"Bazen byle oluyor ite. Bir kyafeti stnzde gr
meden anlalmyor. Aslnda, ' ' dedi, sesinde yeni, daha
20

lml bir inanla, "aslnda vcudunuz biimli ama csse


lisiniz. Kemikleriniz iri, kt bir ey deil ki. Cicili bicili
kadife kapl kk dmeler size gre deil. Urama
yn. kann onu stnzden."
Johanna, tayyr kanp i amaryla kalmken
kabinin kaps tklatld, perdeden ieri bir el uzand.
,,
de.

''unu bir dener misiniz ltfen, bir grelim stnz-

Astarl, kahverengi ynl kumatan, zarif klo etek


li, truvakar koliu ve sade yuvarlak yakal bir elbise. Bel-
deki ince dore kemer dnda bundan sadesi olamazd.
Tayyr kadar pahal deildi ama sadelii dnlrse fi
yat yine de yksekti.
En azndan etek boyu daha normaldi, kloluu da
bacaklannn etrafnda asil kvnmlar oluturyordu. Jo
hanna metanetini taknp aynaya bakt.
Bu sefer, kyafetin iine komiklik olsun diye tklm
gibi grnmyordu.
Kadn gelip Johanna'nn yannda durarak gld ama
gl rahatlama ifadesiydi.
"Gzlerinizle ayn renk. Sizin kadife giymeye ihti
yacnz yok. Gzleriniz kadife zaten."
Bu tam lahanna'nn burun kvraca trden bir ya
ekmeydi, ne var ki o anda doru grnyordu. Johan
na'nn gzleri pek iri saylmazd, ne renk olduklar sorul
sa, 'tKahverengi gibi bir ey herhalde,'' derdi. Ama o anda
gerekten koyu kahverengi, yumuak ve pC1-rlak grn
yorlard.
Birdenbire kendini gzel zannetmeye filan balam
deildi. Ama gzleri sanki birer kuma parasymas
na ho bir renge briinmt.
"ounlukla iskarpin giymiyorsunuz sannm," dedi
kadn. 'ma naylon orap, azck da topuldu bir ayakkab
giyerseniz... Mcevher takma adetiniz de yok tahmin
21

ederim, hakisnz da, bu kemerle mcevhere gerek yok


zaten.

..

Johanna sat tran ksa kesrnek iin, "Neyse, ben


bunu karaym da siz sann," dedi. Etein yumuak ar
lndan, belincieki kibar dore eritten aynimak onu
zd. zerine giydii bir eyle gzellemenin yaratt
bu salaka duyguyu daha nce hi tatmamt.
"Umarm zel bir olay iindir," diye seslendi kadn,
Johanna imdi gzne pejmrde grnen her zamanki
kyafetini aceleyle zerine geirirken.
"Byk ihtimalle nikah kyafeti olacak," dedi Johanna.
Azndan kan lafa ard. ok byk bir hata sa
ylmazd -kadn onun kim olduunu bilmiyordu, muh
temelen bilen biriyle de konumazd. Yine de tek laf et
memeye karar verniti. Herhalde bu kadna bir eyler
borluymu gibi hissetmiti kendini - yeil tayyr fela
ketiyle kahverengi elbisenin kefini birlikte yaamlard,
bu da bir ba oluturnutu aralannda. Samalkt asln
da. Kadnn ii giysi satnakt, iini yapnt, o kadar.
"Ya!" diye haykrd kadn. "Ah, ne kadar gzel!"
Gzel olabilir, diye dnd Johanna, olmayabilir
de. Herhangi biriyle evieniyor olabilirdi. Yk beygirine
ihtiyac olan sefil bir ifti ya da hemireye ihtiyac olan
hrtll, yan ktrm bir ihtiyar olabilirdi. Bu kadn,
Johanna'nn nasl bir erkek ayarladn bilmiyordu, za
ten bilmesi de gerekmiyordu.
"Ak evlilii olaca belli," dedi kadn, sanki Johan
na'nn aklndan geen hrn dnceleri okumu gibi.
"Aynada gzleriniz o yzden parlyordu. Elbiseyi ipek
kada sardm, kanp asarsnz, kuman kendi dkm
yeter. sterseniz hafife tleyebilirsiniz ama ona da ge
rek kalmaz herhalde."
Srada parann elden ele geme meselesi vard. kisi
de bakmyornu gibi yapp baktlar.
22

"Bu fiyata deer," dedi kadn. "nsan bir kere evleni


yor. Aslnda yle olmak zorunda deil tabii..."
"Benim iin yle olacak," dedi Johanna . Yz kpkr
mz olmutu; nk evlilik sz edilmemiti. Son mek
tupta bile. Bu kadna bel balad eyi ifa etmiti, uur
suzluk getirirdi belki.
"Beyefendiyle nasl tantnz?" diye sordu kadn,
ayn zlemli, neeli tonda. "lk randevunuz neredeydi?"
le araclyla tantk," dedi Johanna, doruyu sy
lyordu. Baka bir ey sylemeye niyeti yoktu ama devam
ederken buldu kendini. "Westem Fuan'nda. London'da."
"Western Fuan," dedi kadn. "London'da." "atodaki
baloda," der gibiydi.
"Yanmzda, kzyla kznn bir arkada da vard,"
dedi Johanna; kendisinin beyefendi, Sabitha ve Edith'in
yannda olduunu sylese aslnda daha doru olacan
dnerek.
Dorusu gnmn boa gemediini dnyo
rum. Mutlu bir geline nikah layafetini sattm. Varlnn
bir anlam olduunu kantlamaya yeter." Kadn, elbise
kutusunun etrafna dar, pembe bir kurdele sard, kosko
caman , gereksiz bir fiyonk yapp sonra da makasla ac
maszca krpt.
Btn gnm burada geiyor," dedi. Bazen, ne ya
pyorum ben, diye dnyorum. Kendi kendime soru
yorum: Senin burada ne iin var? V itrini dzenliyonm,
insanlan cezbetmek iin unu bunu yapyorum ama baz
gnler -gnler boyu- u kapdan ieri tek bir Tanr'nn
kulu girmiyor. Biliyorum, insanlar bu kyafetlerin an
pahal olduunu dnyor, ama kaliteli giysiler bunlar.
Kalite istiyorsanz bedelini de demek zorundasnz."
"u tr bir eyler istediklerinde mecburen giriyor
lardr," dedi Johanna, gece kyafetlerine dnerek. "Baka
nereye gidebilirler ki?"
23

"Mesele de bu zaten . Buraya gelmiyorlar. ehre gidi


yorlar. Yz kilometre, yz elli kilometre yol yapyorlar,
harcadklar benzine aldrmyorlar, bylece benim bura
daki mailarmdan daha iyi bir eyler bulduklann d
nyorlar. Bulamyorlar halbuki. Ne daha kalitelisini bulu
yorlar ne de daha ok seenekleri var. Dn kyafetlerini
kasabadan aldklarn sylemeye utandklan iin sadece.
Bazlar gelip bir eyler deniyor, dneceklerini syleyip
gidiyorlar. Tekrar geleceim, diyorlar. O zaman, Tabii, bu
nun ne anlama geldiini ben biliyorum, diye dnyo
rum . Anlam u: Ayn kyafeti London ya da K.itchener'da
daha ucuza bulmaya alyorlar, daha ucuz olmasa da ta
oraya gitmiken, aramaktan sklp orada satn alyorlar."
"Bilemiyorum," diye devam etti kadn. "Belki bural
olsam farkl olurdu. Bence burallar ok elitist. Siz de
bural deilsiniz yanlmyorsam.',
"Deilim," dedi Johanna.
"Siz elitist bulmuyor musunuz?,
Elitist.
"Dardan gelenlerin nfuz etmesi zor demek istiyorum.
"

"Ben yalnz olmaya alm,'' dedi Johanna.


"Ama birini bulmusunuz. Bundan byle yalnz ol
mayacaksnz, ok gzel bir ey. Bazen, evli olsam, evim
de otursam ne mthi olurdu, diye dnrm. Aslnda
ben de eskiden evliydim, yine de alyordum. Neyse.
Belki beyaz atl prensin yolu bu dkkana der, bana
ak olur, o zaman muradma ererim!"

Johanna, nn acele etmesi gerekiyordu; kadnn soh


bet ihtiyac geciktirmiti onu. Sabitha okuldan dnmeden
eve vanp yeni kyafetini saklamak iin acele ediyordu.
Sonra Sabitha'nn kasahada olmadn hatrlad;.
24

hafta sonu annesinin kuzini Roxanne teyze gelip onu al


m, zengin bir kza yakr ekilde yaasn, zengin kzla
rn gittii okulda okusun, diye Torooto'ya gtrmt.
Ama Johanna hzl hzl yrmeye devam etti; o kadar
hzl yryordu ki, eczanenin duvarna dayanm duran
ukala bir tip, "Hayrola, yangn m var?" diye laf att; Jo
hanna da dikkat ekmernek iin biraz yavalad.
Elbise kutusu dikkat ekiciydi- dkkann mor elya
zsyla boydan boya Milady's yazl pembe karton kutu
lar olduunu nereden bilebilirdi? Foyas meydandayd.
Adam evlilikten sz etmemiken evlilik laf etmesi sa
laklkt, bunu hatrlamas gerekirdi. Evlilik dnda o kadar
ok ey sylenmi -ya da yazlm- o kadar sevgi ve zlem
ifade edilmiti ki, sanki evliliin kendisi gzden kamt.
Sabah kalkmaktan sz ederken kalvalt edilecei kesin
olduu halde kahvaltdan sz etmemek gibi bir eydi.
Y ine de enesini tutmas gerekirdi.
Kar kaldnmda ters ynde yrmekte olan Mr.
McCauley'yi grd. nemli deildi, lahanna'yla burun
buruna gelse de elindeki kutuyu fark etmezdi. Tek par
mayla apkasna dokunur, yoluna devam ederdi; Johan
na' nn, evini ekip eviren kadn olduunu belki fark
eder, belki de etmezdi. Akl baka konularla meguld,
kim bilir, belki herkesin grd kasabadan baka bir ka
saba gryordu baktnda. Hafta ii her gn -bazen
unutup tatillerde ya da pazar gnleri de- yelekli takm
elbiselerinden birini, pardssn ya da paltosun u giyer,
gri ftr apkasn bna takar,ayana cilal ayakkablar
n geirir ve Exhibition Yolu'ndan kuzeye, eski koum
takm ve bagaj dkkannn stndeki brosuna yrr
d. Bronun ad sigorta brosuydu ama Mr. McCauley
fiilen sigortaclk yapmayal epey zaman oluyordu. Ara
sra birileri merdiveni trnanp ziyaretine gider, palie
leri hakknda, daha ok da arsa snrlan, kasabadaki bir
25

emiakn ya da kyde bir iftliin gemii hakknda bir


eyler sorard. Brosu eski yeni haritalarla doluydu; en
sevdii ey, bunlar yayp sorulan soruyu kat kat aan tar
tmalara girmekti. Gnde -drt kere brosundan
kar ve o anda yapt gibi sokakta yrrd. Sava srasn
da McLaughlin-Buick'ini depoya kaldrm, rnek olmak
iin her yere yrmeye balamt. Aradan on be y]
gemiti; o hala rnek olmay srdryordu grne
baklrsa. Ellerini arkasnda kavuturur, mlkn tefti
eden iyi yrekli bir mal sahibini ya da memnun mesut
cemaatini gzlemleyen bir papaz andrrd. Karlat
insaniann yars, onun kim olduunu bilmezdi elbette.
Kasaba, lahanna'nn orada bulunduu sre iinde
bile deimiti. Ticaret ehirleraras yola doru kaymak
tayd; yol zerinde yeni bir indirimli sat maazas, bir
Canadian Tire dkkan, bir de han ve stsz danszleri
olan motel vard. Kasaba merkezindeki dkkanlardan ba
zlan pembe, mor, zeytin rengi boyalarla daha k bir imaj
edinmeye almt; ama eski tulalarm zerindeki boya
lar dklmeye balamt bile, dkkaniann bazlan botu.
Milady's de ayn akbete urayacakt byk ihtimalle.
Johanna, o kadnn yerinde olsa ne yapard? Bir kere
dkkana o kadar ok fantezi gece elbisesi ymazd.
Onun yerine ne koyard? Daha ucuz kyafetlere ynelse
Callaghans ve indirim maazasyla rekabet etmek zo
runda kalrd, kasabann sab potansiyeli o kadar yksek
olmasa gerekti. Peki k bebek ve ocuk kyafetlerine
arlk verilse, paras olan, bu tr eylere para harcayacak
bykannelerle teyzelere ynelinse nasl olurdu? Anne
ler gelmezdi, onlarn paras daha azd, daha mantklyd
lar, Callaghans'a giderlerdi.
Ne var ki dkkandan Johanna sorumlu olsa kimseyi
cezbedemezdi. Ne yaplmas1 nasl yaplmas gerektiini
kestirebilir, bunu yapaca insanlar bulup denetleyebilir26

di ama mteriyi asla cezbedip ikna edemezdi. ster aln,


ister almayn , onun tavr bu olurdu. Mteriler de al
mazd kukusuz.
Johanna'ya kan kaynayan insaniann says pek azd,
bunun uzun sredir farkndayd. Sabitha vedalarken
gzya falan dkmemiti mesela - oysa annesi ldn
den beri ona Johanna annelik etmiti. Mr. McCauley, o
ayrldnda zlecekti; nk Johanna iyi hizmet et
miti, yerinin daldurulmas zor olacakt ama baka bir
ey dnmeyecekti patronu. Hem kendisi hem de taru
nu mank ve bencil insanlard. Komulara gelince, onlar
sevinecekti herhalde. Johanna, evin iki yanndaki kom
ularla da sorun yayordu. Bir taraftakilerin kpei bah
eyi kazyor, kemik stokunu gmp karyordu, ayn ii
kendi bahelerinde yapsa daha iyi olurdu. br tarafta
ki komularla sorun vine aacyd; aa, McCauley'lerin
arazisindeydi ama vinelerin ou yandaki baheye sar
kan dallarda oluyordu. Johanna her iki konuyla ilgili olay
karm, ikisinde de kazanmt. Kpek balanm, teki
komular da vinelerden uzak dunnutu. Johanna mer
diven dayayp onlann bahesine sarkan dallara ulaabili
yordu; ama onlar da artk dallara konan kulan kovmad
ndan eskisi gibi mahsul alnamyordu.
Mr. McCauley'ye kalsa vineleri toplamalanna ses
karmazd. Kpein baheyi eelemesine ses karmaz
d. insaniann kendisini kullanmasna izin verirdi. Bunun
bir nedeni komulann da, evlerinin de yeni olmasyd,
onlarla ilgilenmemeyi tercih ediyordu. Bir zamanlar Ex
hibition Yolu'nda sadece -drt byk ev vard. Evlerin
kar tarafnda (resmi ad, sokaa adn veren Agricultu
ral Exhibition1 olan) sonbahar panaynnn dzenlendii

1. (Ing.) Tanm Fuar1. (Y.N.)

27

fuar alan, arada da meyve aalanyla kk ayrlar var


d. On-on be yl nce arazi arsalara blnp satlm,
evler yaplmt - kimi tek, kimi iki katl kk evler.
Bazlar imdiden dklyordu.
Mr. McCauley, bu evierden sadece ikisinin sahiple
riyle tanyor, gryordu: retmen Miss Hood'la an
nesi ve ayakkab tamircisi Shultz'un ailesi. Shultz'larn
kz Edith, Sabitha'nn en yakn arkadayd. Hem okul
da -Sabitha snfta kaldndan okuldaki son ylnda- ay
n snftaydlar hem de evleri yaknd, arkada olmalan
doald. Mr. McCauley, bu duruma aldrmamt; belki
Sabitha'nn ok gemeden Torooto'da bambaka bir ha
yat srnek zere gtr leceini dnyordu. Johanna'
ya kalsa Sabitha'ya arkada olarak Edith'i semezdi; ger
i kz, evlerine geldiinde asla terbiyesizlik etmez, sorun
karmazd. Aptal da deildi. Sorun buydu belki de;
Edith zekiydi, Sabitha ise o kadar zeki saylmazd. Sabi
tha, onun yznden sinsilemiti.
Artk bunlarn hepsi gemite kalmt. Kuzin Ro
xanne -Mrs. Huber- boy gsterince Shultz'larn kz,
Sabitha'nn ocuksu gemiinde kalmt.

Eyalarnn hepsini en ksa zamanda trenle gndermek


iin gerekli ayarlamalan yapacam, creti renir renmez
de pein olarak deyeceim. Bundan byle eyalara ihtiyacn
olaca1n dndm. Sana elimden gelen yard m yapmamdan
rahatsz olmayacan dnmem seni pek a rtmayacaktr
sanrm.
Johanna'nn tren istasyonuna gitmeden nce posta
ya verdii mektup buydu. Ona dorudan gnderdii ilk
mektuptu. Dierlerini, Sabitha'ya yazdrd mektuplarn zarfna sktrmt. Ondan kendisine gelen mektup
da ayn ekilde zenle katlanm, kankla meydan ver-

28

memek iin kadn arkasna "Johanna" ad daktiloyla ya


zlmt. Bylece postanedekiler hibir eyden haberdar
olmamt; ayrca puldan tasarruf etmenin de zarar ol
mazd. Sabitha durumu dedesine bildirebilir, hatta lo
hanna'ya yazlanlar okuyabilirdi elbette; fakat Sabitha
ihtiyarla iletiim kurmaya merakl olmad gibi mektup
larla da pek ilgilenmiyordu - ne mektup yazmaya heves
liydi ne de almaya.
Eyalar arka taraftaki ala depolanmt; al hayvan
lann, tahl arnhannn bulunduu gerek bir al deil, e
hir ambanyd. Johanna bir yl kadar nce her eyi ilk kez
grdnde al toz iinde, gvercin pislikleriyle doluy
du. Eyalar zerieri rtlmeden, dikkatsizce st ste y
lmt. Johanna tayabildiklerini baheye karm, ta
yamayaca byk eyalara -kanepe, bfe, vitrin ve ye
mek masasna- ulabilecei ekilde alda yer amt.
Karyola demonte edilebiliyordu. Ahab yumuak toz
bezleriyle, sonra limon yayla ovmutu, iini bitirdiinde
eyalar ekerleme gibi parlyordu. Akaaa ekerlernesi
- mobilyalar benekli akaaatand. Johanna'nn gznde
saten yatak rtleri ve san salar gibi gsteriliydi. Gste
rili ve modem, evde bakmn yapt btn o koyu renk
ahapla ve skc oymalarla tam bir tezat. O srada bunlar

onun mobilyalan olarak grmt, aramba gn hepsi


ni atnda da yle gryordu. Alttaki srann zerine
koruyucu olarak eski yorganlar, stteki eyalarn zerine
de kulardan korumak iin araflar sermiti; sonuta ha
fif bir toz tabakas birikmiti sadece. Ama cuma gnk
trene yklenecek olan her eyi tekrar silip limon yayla
ovmu ve ayn ekilde zerierini rtmt.

Say1n McCaul ey,


Bugn (cuma) leden sonraki trenfe gidiyorum. One eden haber vermed iimin fark1nday1m ama son maa1m1 alma

29

yacam; nmzdeki pazartesi itibaryla haftalk ataca1m


birikmi oluyor. Ocan stndeki benmaride sr gve var,
sttimas yeterli. U nlk yemek var, drt de olabilir. Istp
istediiniz kadarn aldktan sonra kapan kapatp buzdolabna
kaldrn. Kapa hemen kapatn ki bozulmasn. Size sayglarm
sunar, Sabitha'ya selam ederim; yerletiimde haber veririm.

johanna Parry.
Not: Mr. Boudreau'nun eyafarn belki lazm olur, diye kendi
si ne gnderdi m.Yemei strken tenceren in alt blmnde
yeterli su olmasna di kkat edin.
Mr. McCauley, lahanna'nn Gdynia, Saskatchewan'a
bilet aldn kolaylkla rendi. stasyon efine telefon
edip sordu. Johanna'y nas] tarif edeceini bilemiyordu
-Yal m grnyordu, gen mi, zayf myd, imanca
m, paltosu ne renkti?- ama mobilyalardan bahsedince
tarif etmesine gerek kalmad.
Telefon geldiinde istasyonda akam trenini bekle
yen birka kii vard. stasyon efi bata alak sesle ko
numaya zen gsteriyordu; ama alnm mobilyalan
duyunca (Mr. McCauley'nin kulland ifade, "Sanrm
birtakm mobilyalar da alm giderken" idi) heyecanlan
d. Onun kim olduunu, kalkt ii bilmi olsa trene
adm atmasna katiyen izin vermeyeceine yemin etti.
Bu szler duyulup aktanld, szne inanld; kimse elin
de hrsz olduuna dair kant yoksa biletinin parasn
deyen yetikin bir kadn nasl durduracan sorgula
mad. Szlerini aktaranlann ou, onun kadn durdura
bileceine, durduracana inanyordu - istasyon efleri
nin ve Mr. McCauley gibi yelekli takm elbise giyen ba
dik ihtiyarlarn otoritesine inanyorlard.
Sr gve, lahanna'nn btn yemekleri gibi ku-

sursuzdu ama Mr. McCauley'nin boazndan gemedi.


Kapakla ilgili talimata kulak asmayp tencereyi ocan
stnde ak brakt, hatta altn da kapatmad; sonunda
alt blmdeki suyun tamam kaynayp buharlat ve ya
nk metal kokusuyla durumu fark etti.
hanetin kokusuydu bu.
Hi deilse Sabitha'nn emin ellerde olduu, onu
dnmek zorunda kalmad iin kretmesi gerektii
ni dnd. Kuzini -daha dorusu karsnn kuzini Ro
xanne- ona mektup yazm, yazn Simcoe Gl'ne gel
diinde grd kadanyla Sabitha'nn ele alnmas ge
rektiini sylemiti.

Akas olanlar tepesine tnde seninle yannda


alan o kadnn durumu idare edebileceinizi sanmyorum.
Ona bir Marcelle'le daha uramak isteyip isteme
diini soracak kadar ileri gitmemit ama kastettii buy
du. Sabitha'y en azndan yol yardam renebilecei iyi
bir okula yazdracan sylemiti.
Mr. McCauley oyalanmak iin televizyonu at ama
nafileydi.
Sinirini bozan mobilyalard. Ken Boudreau'ydu.
Mesele uydu: gn nce -yani istasyon efinin az
nce sylediine gre lahanna'nn biletini ald gn
Mr. McCauley, Ken Boudreau'dan bir mektup almt;
mektupta (a) kendisine ve mteveffa kars Marcelle'e
ait, Mr. McCauley'nin alnda depolanm mobilyalara
karlk bir miktar para gndennesini ya da (b) bunu uy
gun bulmuyorsa mobilyalar mmkn olan en yksek
fiyata satp paray bir an nce Saskatchewan'a yollama
sn rica ediyordu. Kaynpederin damada daha nce mo
bilya teminatna karlk verdii, toplam sattan elde
edilebilecek miktar aan borlardan hi bahis yoktu.
31

Ken Boudreau, bunu tamamen unutmu olabilir miydi?


Yoksa sadece -daha byk ihtimalle- kaynpederinin
unutmu olacan m umuyordu?
imdi bir oteli olduunu sylyordu. Ama yazd
mektupta eitli konularda onu kandrm olan otelin
eski sahibine verip veritiriyordu.
"Bu badireyi atlatabilirsem," diyordu, "baarya ula
acamdan eminim." Peki ama badire neydi? Acil nakit
ihtiyac; ne var ki otelin eski sahibine mi, bankaya m,
baka bir alacaklya m borlu olduunu belirtmiyordu.
Hep ayn hikayeydi; umutsuz bir yaltaklanmayla kank
bir kibir, Marcelle yznden ektii aclar, maruz kald
utan nedeniyle kendisine borlu olunciuu imas.
Mr. McCauley eitli phelerine ramen Ken Bou
dreau'nun nihayetinde damad olduunu, savata arp
tn, evliliinde kim bilir neler yaadn gz nnde
bulundurarak oturup cevap yazm} mobilyalar mm
kn olan en yksek fiyata satahilrnek iin ne yapacan
bilemediini, renmenin kendisi iin ok zor olacan
ve mektupla ayn zarfta gnderdii eki dorudan kiisel
bir bor sayacan sylemiti. Damadnn bunu byle
kabul etmesini ve gemite verilen benzer borlarn sa
ysn hatrlamasn istiyordu - toplarnn mobilyalann
deerini zaten at kansndayd. Ekte tarih ve meblala
rn belirtildii listeyi gnderiyordu. Yaklak iki yl nce
(dzenli demelerin devam edeceine sz vererek) de
nen elli dolar dnda bir ey gememiti eline. Damad
takdir ederdi ki bu denmemi faizsiz borlar yznden,
paray yatrma dntcemedii iin Mr. McCauley'nin
gelirinde d olmutu.
"Sandn kadar enayi deilim,, diye eklerneyi d
nm ama byle bir cmle, fkesini ve belki zaafn
ele verir, diye vazgemiti.
Ne olmutu? Adam uyanklk edip Johanna'y da ie

kartrm -kadnlar kafaya almakta stne yoktu- hem


mobilyalar hem eki elde etmiti. stasyon efinin dedi
ine gre Johanna, nakliye cretini kendi demiti. Gs
terili modern akaaa mobilyalar daha nce yaplan
anlamalarda deerinden yksek gsterilmiti, karln
da fazla bir ey elde edemezlerdi, zellikle demiryollan
nn creti dnlrse. Daha kurnaz olsalar evden bir
ey alrlard; geen yzylda yaplp satn alnm eski
bfeyi ya da oturrnak iin kullanlamayacak kadar rahat
sz kanepelerden birini. ylesi hrszlk olurdu elbette.
Ama bu yaptklan da pek farkl saylmazd.
Mr. McCauley yatarken dava amaya karar vermiti.
Evde tek bana uyand; mutfaktan kahve, kalvalt
kokular gelmiyordu - onun yerine yanm tencerenin
kokusu aslyd havada. Yksek tavanl, ssz odalann
hepsine bir sonbahar sauu yerlemiti. nceki akam
larda hava lkt, kazan henz yaklmamt; Mr. McCau
ley kazan yaktnda scak havaya badrum rutubeti, kf,
toprak ve rk kokusu elik ediyordu. Ar ar, unut
kanlkla ara vererek ykanp giyindi, kalvalt niyetine bir
para ekmein zerine yerfst ezmesi srd. Kimi er
keklerin "su bile kaynatamaz" diye tanmland bir ku
aa aitti ve bu erkeklerden biriydi. n taraftaki pencere
den dar baktnda kou yolunun br yanndaki aa
larn sabah sisine gmlm olduunu grd; bu saatte
dalmas gereken sis aksine yaylyor, kou yolunu da
iine alyordu. Sisin iinde eski fuar alan binalarnn
ykseldiini grr gibiydi - devasa ambarlar andran
gsterisiz, geni bin alar. Y llar boyunca -sava sresinin
tamamnda- kullanlmamlard, sonunda ne olduunu
hatrlamyordu. Y kmlar myd, yoksa kendileri mi k
mt? imdi yaplan yarlardan, kalabalktan, hoparlr
lerden, yasad iki ve yaz mevsiminde pazar gnlerinin
amatasndan nefret ediyor, tiksiniyordu. Yarlar dn33

dnele zavall kz Marcelle geliyordu aklna; veranda


nn basarnaklarna oturmu, artk yetikin olan, arabalar
n park edip yarlar izlemeye koan snf arkadaianna
sesleniyordu. Onlarn heyecan, Marcelle'in kasahaya
dnmekten duyduu sevin, kucaklamalar, insanlar
oyalamalar, yaylm atei gibi konumalar, ocukluk gn
lerini an malar, herkesi ne kadar zlediini sylem eler...
Hayatn mkemmel olmasn engelleyen tek kusurun
ileri yznden Bat'da kalan kocas Ken'i zlemek oldu
unu sylemiti.
Dar ipek pijamasyla, sarya boyanm, taranma
m, darmadan salar la kmt. Kollar hacaklar zayf
t ama yz biraz iti; yznn bronz dedii rengi g
nete yanm gibi grnmeyen, kahverengiye alan has
talkl bir renkti. Sarlkt belki.
ocuk dan knayp evde televizyon seyretmiti
- pazar gn izgi filmleri yan geride braknt oysa.
Babas sorunun ne olduunu, bir sorun olup olma
dn anlayamamt. Marcelle, kadnlara mahsus bir ey
yaptrmak zere London'a gitmi, hastanede lmt.
Mr. McCauley haber vermek zere kocasna telefon et
tiinde Ken Boudreau, "Ne ald?" diye sormutu.
Marcelle'in annesi hayatta olsayd fark eder miydi?
Aslnda annesi, salnda kocas kadar aresizdi. Ergen
lik andaki kzlan kilitlendii odasnn penceresinden
kp verandann atsndan aaya kayarak arabalar do
lusu olan tarafndan cokuyla karlanrken annesi mut
fakta oturup alamt.
Ev, vurdumduymaz bir terk edi ve kandrma duy
gusuyla doluydu. Kendisi ve kans, Marcelle tarafndan
keye sktrlm iyi yrekli bir anne babaydlar kuku
suz. Marcelle bir havacya katncia nihayet durulaca
n ummulard. kisine kar tamamen normal bir ifte
gsterecekleri cmertlii gstermilerdi. Ama yrme-

miti. Mr. McCauley, Johanna Parry'ye de ayn ekilde


cmert davranm ve imdi o da kendisine kar gelmiti.
Kent merkezine yryp kalvalt etmek zere ote
le gitti. Garson kz, "Bu sabah erkencisiniz," dedi.
Garson, kahve servisi yaparken Mr. McCauley evi
ekip eviren kadnn hi habersiz, durup dururken e
kip gittiini, ii habersiz brakt gibi kzna ait, imdi
szmona damadna ait olan ama aslnda kznn dn
hediyesi olduklar iin zerinde hak iddia ederneyecei
eitli mobilyalan da alp gtrdn anlatmaya bala
d. Kznn bir havacyla, yakkl, inandrc, asla gvenil
memesi gereken bir adamla evlenmi olduunu syledi.
"Kusura bakmayn," dedi garson kz, "sohbet etmeyi
ok isterdim ama mteriler kalvalt bekliyor. zninizle ...

"

Mr. McCauley brosuna kan merdiveni trmand,


ieri girdiinde, masann zerine yaylm eski haritalar
grd; bir gn nce il snrlar iindeki ilk mezarln ye
rini saptamaya almt ( 1 839Jdan beri kullanlmad
n tahmin ediyordu). l yakp oturdu ama akln barita
tara veremiyordu. Garson kz kendisini tersledikten -ya
da o szlerini yle algladktan- sonra boazndan bir ey
gememi, kahvesinin tadna varamamt. Biraz sakinle
ebilmek iin kp yrmeye karar verdi.
Ama yrrken her zamanki gibi tandklarla selam
Iap iki ift laf edeceine karsndakine az atrmadan
konuuyordu. Birisi, bu sabah nasl olduunu sormaya
grsn, hi adeti olmad halde, neredeyse utan verici
biimde dertlerini anlatmaya balyordu; bu insaniann da
garson kz gibi ileri gleri vard, balarn sallayp ayak
lann sryor, mazeretler bulup vedalayorlard. Hava
sisli sabahlara zg biimde snmyordu; zerindeki ce
ket inceydi, o da dkkaniara snmakta buldu areyi.
Onu teden beri tanyanlar, en ok aranlard. Mr.
McCauley daima ketum olmutu, grgl bir beyefen35

diydi , akl baka zamanlardayd, kibarl imtiyazl olu


undan tr ineelikle zr dilemek gibiydi (aslnda im
tiyaz bakalar iin grnr olmayp daha ok batrala
rnda yer aldndan biraz gln bir tavr saylrd) . U
rad hakszlklar sada solda anlatacak, bakalanndan
anlay bekleyecek son insand; kars, hatta kz ldn
de bile yapmamt bunu; oysa imdi cebinden bir mek
tup karp adamn kendisinden defalarca para szdrm
olduunu, son olarak ona bir kez daha acnuken tutup
hizmetkaryla ibirlii yaptn, mobilyalann aldn
anlatyor, "Ayp deil mi?" diye soruyordu. Bazlar kendi
mobilyalarndan sz ettiini, ihtiyarn evinde tek bir ya
tak ya da iskemle kalmadn sanyordu. Polise haber
vermesini tavsiye ediyorlard.
"Hibir ie yaramaz, hi faydas yok," diyordu. "Ta
tan ya kar m?"
Ayakkab tamircisine girip Herman Shultz'u selam
lad .
"Benim bir ift izmemin tabann yenilemitin, ha
trlar msn, ngiltereden aldm izmeler? Drt ya da
be yl nce tamir etmitin."
Maaray andran dkkanda eitli i tezgahlarnn
zerine sarkan lambalar vard. Havalandrrras herhatt
ama dkkandaki erkeksi kokular -zamk, deri, ayakkab
boyas, yeni kesilmi kee tabanlklar, rm eski ta
banlklar- Mr. McCauley'yi teskin ediyordu. Soluk be
nizli, iinin erbab, gzlkl bir zanaatkar olan komusu
Herman Shultz 'u burada her mevsim alrken grmek
mmknd - omuzlar ne eik mhlar, perinleri a
kar, tehditkar falatayla deriyi istenen ekilde keserdi.
Kee, minik bir yuvarlak testereyi andran bir aletle kesi
lirdi. Gcleriler hr hr srtlr, zmpara merdanesi
...

gcrdar, bir aletin kenarndaki zmpara ta mekanik bir


bcek 2ibi tiz sesle ter. dikis makinesi derivi arbasl.
'-'

36

"

endstriyel bir tempoda delerdi. Mr. McCauley dkkann


btn seslerine, kokularna ve iin ayrntlarna yllardr
ainayd; ama daha nce onlar tanmlamam, dn
memiti. Herman bir elinde izme, kararm deri nl
yle oturduu yerde dorulup ban saliayarak glm
seyince Mr. McCauley, adamn bu maarada geen haya
tnn tamamn grd. Bir yaknlk, takdir ya da aniaya
mad daha fazla bir eyler ifade etmek istedi.
"Hatrlyorum," dedi Hernan. " Gzel izmelerdi."
"Kaliteliydi. Balay seyahatinde almtm onlar. n
giltere'den. Nereden aldm hatrlayamyorum ama
Londra deildi."
"Anlatmtn, hatrlyorum.JI
"Iyi tamir etmisin. Hala dayanyor. Gzel bir i

karmtn Herman. Sen iyi bir i yapyorsun. Namusunla


alyorsun :

'iyi, gzel." Herman elindeki izmeye bir gz att.

Mr. McCauley adamn iine dnmek istediini biliyordu


ama buna izin veremezdi.

u ok artc bir olay yaadm. ok geirdirn resmen."


"yle mi?"

Mr. McCauley cebinden mektubu karp baz b


lmlerini yksek sesle okumaya koyuldu, arada ac ac
glyordu.
'Bronit. Hastaym, bronit olmu. Nereden yar
dm isteyebileceini bilemiyormu.

yebilirim bilemiyorum.

Kimden yardm iste

Her zaman bilir o kimden yardm

isteyeceini. Her areyi tketince bana gelir.

toparlayncaya kadar birkayz dolar sadece.

Kendimi

Bana yalva

np yakarrken bir yandan da hizmetkarmla ibirlii yap


m. Biliyor muydun? Kadn, bir yn mobilyay alp
batya gtrd. El ele verip i evirdiler. Ben, bu adamn
ka kere hayatn kurtardm. Geriye tek sent gelmedi.
Pardon, yalan sylemeyeyim, elli dolarn iade etti. Yz37

lerce dolara karlk elli dolar. Hatta binlerce. Savata


Hava Kuvvetleri'ndeydi. Ksa boylu adamlar genellikle
havac olurdu. Ortalkta kasm kasm kaslarak dolar,
kendilerini kahraman sanrlard. Aslnda bunu syleme
rnem gerekir herhalde ama bence sava bu tipierin baz
larn martt; daha sonra sivil hayata bir trl adapte
olamadlar. Fakat bu mazeret saylmaz, yle deil mi?
Onu sonsuza dek sava mazeretiyle affedemem ki."
"Edemezsin elbette."
"Gvenilir biri olmadn onunla daha ilk tant
mda anlamtm. in tuhaf yan da bu zaten. Anladm
halde beni kazklamasna izin verdim. Bu tip insanlar
var. Srf sahtekar olduklar iin acrsn bylelerine. Ona,
batdaki sigorta iini buldum. Tandklanm vard. Eece
remedi tabii. Haytann teki. Var byleleri."
"Bu konuda haklsn."
Mrs. Shultz o gn dkkanda yoktu. Genellikle tez
gah o bekler, tamire getirilen ayakkablan alp kocasna
gsterir, sylediklerini mteriye aktanr, fii dold urur,
tamir edilmi ayakkablan geri verirken de creti tahsil
ederdi. Mr. McCauley, onun yazn bir ameliyat geirdii
ni hatrlad.
"Karn yok mu bugn? Sal yerinde mi?''
"Bugn dinleornek istedi. Kzm burada."
Herman Shultz tamir edilmi ayakkablarn sergi
lendii, tezgahn sa tarafndaki raflara doru bayla ia
ret etti. Mr. McCauley dnp bakt ve ieri girdiinde
fark etmedii kzlar Edith'i grd. Dz siyah sal, bir
ocuk kadar zayf bir kzd; srt dnk ayakkablan d
zenliyordu. Sabitha'nn arkada olarak eve de hep byle
kayarcasna girip kard. nsan yzn tam gremezdi
hibir zaman.
"Artk babana m yardm ediyorsun?" dedi Mr.
McCauley. "Okulu braktn m?"
38

"Bugn cumartesi," dedi Edith, yan dnp hafife


glmseyerek.
"Doru ya. Neyse, babana yardm etmen gzel bir
ey. Annenle babana iyi bak. Onlar alkan, iyi insanlar."
Mr. McCauley ukalalk ettiinin farkndaymasna bi
raz ekinerek devam etti: "Babana ve anana hrmet et ki
rnrn uzun olsun..."
Edith, onun duymamas gereken bir ey syledi.
"Ayakkab tamir dkkannda," dedi.

"Vaktinizi alyorum, megul ediyorum sizi/' dedi


Mr. McCauley zgn zgn. "Yapacak ileriniz var."
htiyar gittiinde Edith'in babas, "ok bilmiliin
lzumu yok," dedi.

Akam yemeinde Edith'in annesine Mr. McCau


ley'yi anlatt.
"Bir tuhaf," dedi. nBir eyler olmu adama.u
"Belki hafif bir fel geirmitir," dedi kars . Ameli
yat -safrakesesi ta ameliyat- olduundan beri bakala
rnn hastalklan konusunda bilgi bir edayla ve sakin bir
tatminle konuuyordu.
Sabitha gittiinden beri, grne baklrsa teden
beri onu bekleyen baka trl bir hayatta gzden kay
bolduundan bu yana Edith, Sabitha'nn geliinden n
ceki kiiliine dnmt. Yana gre olgun", alkan ve
eletirici. Lisedeki ilk haftasnda yeni derslerinin hep
sinde baarl olacan anlamt - Latince, cebir, ngiliz
edebiyat. Zekasnn fark edilip alklanacana, parlak
bir istikbalin kaplannn alacana inanyordu. Bir yl
ncesinin Sabitha'yla birlikte yaanan samalklar gz
den kaybolmaktayd.
Yine de lahanna'nn batya gidiini dnnce ge
miinden kalma bir rperti, btn benliini kaplayan bir
39

tela yaad. Bastrmaya altysa da beceremedi.


Bulaklar bitirir bitirmez edebiyat dersi iin oku
mas gereken kitab alp odasna gitti:

David Copperfield.

Edith, hayat boyunca annesiyle babasndan pek de


sert saylmayacak azarlar iitmiti sadece -olgunluu, an
nesiyle babasnn yal oluuna yorulurdu- ama bedbaht
durumdaki Davidlle ruh birlii iindeydi. Kendisinin de
David gibi olduunu, yetimden farksz olduunu d
nyordu; nk gerekler renilip gemii istikbalinin
nn tkadnda muhtemelen evden kamak, saklan
mak: kendi bann aresine bakmak zorunda kalacakt.

Her ey bir gn okula giderlerken Sabithal nn, "Pos


taneye gitmemiz gerek. Babama mektup atacam," de
mesiyle balamt.
Okula her gn birlikte yryerek gidip dnerlerdi.
Bazen gzleri kapal ya da geri geri yrrlerdi. Bazen de
birileriyle karlatklarnda akllann kantrmak iin al
ak sesle, anlamsz uydurma bir dilde konuurlard. Par
lak fikirlerin ou Edith 'ten kard. Sabithaldan gelen
tek fikir, bir olann adyla kendi adn yazp ikisinde ayn
olan harfleri atmak, kalan harfleri saymakt. Sonra o sa
yy Nefret,

arkadalk, flrt, ak, evlilik diye parmaklann

la sayyordun, o olanla aranda ne olacan buluyordun.


'mma kaln mektup," dedi Edith. Edith her eyi fark
edef her eyi hatrlard; ders kitabnda bir sayfay batan
sona abucak ezberleyii, dier ocuklann gznde eyta
niydi. .. Babana yazacak ok mu eyin vard?" diye sordu
ararak; byle bir eye inanamyordu - en azndan Sabi
tha,nn onca eyi kada dkebileceine inanamyordu.
"Ben bir sayfa yazdm sadece," dedi Sabitha, zarf
yoklayarak.
" imdi anlald," dedi Edith. ,.imdi anlald."
40

,.Ne anlald?"
"Kesin bir eyler ekledi. Johanna yani."
Sonuta mektubu dorudan postaneye gtrmeyip
sakladlar, okul dn Edith'in evinde buharla atlar.
Edith'in annesi btn gn dkkanda altndan onun
evinde bu tr eyleri yapabiliyorlard.

S evgili Ken Boudreau,


Kznza yazd nz mektupta bana il ikin sylediiniz g
zel szler iin size teekkr etmek isterim. Benim gideceim
den endielenmenize gerek yok. Bana gvenebileceinizi sy
lemisin iz. Benim kardm anlam bu, bil diim kadaryla do
ru da. Bu szleriniz iin size minnettarm: nk baz kiiler
gemiini bilmedikleri benim gibi birini asla kabutlenem\yorlar.
Bu yzden size kendimle ilgili biraz bilgi ver mek istedim. Ben
Glasgow'da dodum ama annem evrendiinde benden vaz
gemek zorunda kald. Be yamda Yetimhaneye verildim.
nceleri annemin gelmesini bekledim ama o gelmedi sonunda oraya alt m, Kt dei ldi oradakiler: On bir yanda, prog
ram dahilinde Kanada'ya getir ildim ve Dixon'larda yaayp
onlarn Pazar Bestan'nda alitm. Programda Okul da vard
ama okula pek gitmedim. Kn evde, Hanmn ilerini gr
yordum ama koullar yznden ayr lmak istedim; yama gre
iri ve gl olduumdan beni Huzurevine aldlar. yallara bak
maya balad m. iimi yksnmeden yapyordum ama daha iyi
para verdikleri iin bir Sprge Fabrikas'nda ie girdim. Fabri
kann sahibi Mr. Willets'n, yal bir annesi vard. ara sra gelip
iler nasl gidiyor, diye bakard, ikimiz birbirimize sndk. Fabri
kadaki hava, bende nefes darli yaratyordu; o da onun yann
da almarnn daha iyi olacan syledi ben de yle yaptm.
Kuzeyde Mourning Dove Gl adnda bir gl kenarnda 1 2 yl
onun yannda oturdum. Evde sadece ikimiz vardk ama ben
evin iinde ve dnda her eyin stesinden geliyordum. deniz
motoruyla arabay bile kullanyordum. Hanmmn gzleri bo

41

zulunca doru drst okumay rendim. ben okurdum o


dinlerdi. 96 yanda ld. Gen bir insan iin kt bir hayat.
diye dnebilirsiniz ama ben mutluydum. Btn yemekleri
mizi birlikte yerdi k, son bir buuk yl boyunca onunla ayn oda
da yattm. Ama o ldkten sonra ai fe toparlanmam iin bana
bir hafta mhlet tand. Bana biraz para brakmt, herhalde
holarna gitmemiti. O benim bu paray Eitim iin harcama
m istiyordu, ama ocuklar la bir arada okumak zorunda kaJa
caktm. Sonra Mr. McCauley'nin The Globe and Mail'e verdii
ilan grdm ve ge l1ip gr tm. Mrs. Willets' zlyordum,
kafam datmak iin ahmam lazmdr. H erhalde Gemiim
den sklmsn zdr, Bugne geldiim iin seviniyorsunuzdur.
Hakkmdaki iyi dnceleriniz iin ve beni Panayr'a gtrd
nz iin teekkr ederim. Oyuncaklarla oradaki yiyecekler
bana gre olmasa da elenceye dahil edilmek byk zevkti .

Dostunuz Johan na Parry


Edith mektubu yksek sesle, yakaran bir tonda ve
yznde kederli bir ifadeyle okudu.
,. Glasgow 'da dodum ama annem suratm grnce
benden vazgemek zorunda kald ...

"

,. Yeter," dedi Sabitha. u Glrnekten baylacam imdi."

"Mektubu senden habersiz nasl koydu zarfn iine?"

"Zaten hep mektubumu alp zarfn iine koyar, zarfn stn de kendi yazar, benim yaznn irkin olduu
nu sylyor."
Edith, zarf selobantla yaptrmak zorunda kald;
yapkan kalmamt nk. "Babana ak olmu," dedi.
"!" dedi Sabitha, elini midesine bastrarak. "Ola
maz. Johanna'ya bak sen."
"Baban onun hakknda ne dedi ki?"
"te ona kar saygl olmalymm, giderse ok
kt olurmu, yanmzda alt iin anslymz, ken42

disi bana bir yuva sunamazm, dedem de tek bana bir


kz yetitiremezmi falan filan. Onun bir hanmefendi
olduunu syledi . Belliymi."
"Bizimki de ak oluvermi."
Johanna, mektubun postaya verilmediini ve zarfn
selobantla kapatldn grmesin, diye mektubu o gece
Edith saklad. Ertesi sabah da postaneye gtrdler.
., imdi babann yazaca cevab greceiz. Gzn
drt a," dedi Edith.
Uzun bir sre mektup gelmedi. Geldiinde de hayal
knld yaatt. Zarf, Edith'in evinde buhara tutup at
lar ama iinde Johanna'ya yazlm bir ey yoktu.

Sevgili Sabitha,
Bu yl Noel beni biraz s1kk yakalad. sana gnderecek
iki dolardan fazla param yok. kusura bakma. Umarm sahkl.
mutlu bir Noel geirir sin. derslerini ihmal etme. Ben kendimi
pek iyi hissetm iyor um. bronit oldum. her k geiriyorum
ama bu sefer ilk kez Noel' den nce yataa drd be ni. Ad
resten de grecein gibi ta1ndm. Dairem ok grltl bir
yerdeydi. gelen giden de oktu. Buras bir pansiyon, iime ge
liyor. alveri. yemek piirmek falan bana gre deil.
Mutlu Noeller. sevgiler.
Baban
"Zavall Johanna," dedi Edith. "Kalbi krlacak ayol.''
"ok umurumdayd ! " dedi Sabitha.
"Eer ki biz bir ey yapmazsak," dedi Edith.
ccNe yapacaz ki?"
"Cevap yazacaz tabii! "
Mektubu daktiloda yazmalan gerekiyordu, yoksa
Johanna, elyazsndan Sabitha'nn babasnn yazmad43

n anlard. Ama daktilo konusunda zorlanmadlar. Edith'


lerin evinde, oturna odasndaki oyun masasnn stnde
bir daktilo vard. Annesi evlenmeden nce bir ofiste a
lmt, insanlara resmi grnmesini istedikleri mektup
lar yazarak hala biraz para kazand oluyordu. Gnn
birinde o da bir ofiste i bulur umuduyla Edith'e daktilo
yazmay biraz retmiti.
"Sevgili Johanna," dedi Sabitha, c'kusura bakma, yz
n kaplayan o irkin lekeler yznden sana ak olamam."
"Dur imdi, ciddilemem lazm," dedi Edith. uSus
biraz."
uSabitha'nn mektubuyla birlikte gnderdiin mek
tubunu alnca ok sevindim/' diyerek yazmaya koyuldu;
arada susup biraz dnyor, gittike daha ciddi, daha
efkatli bir ses tonuyla devam ediyordu. Sabitha, kane
peye yaylm kkrdyordu. Bir ara televizyonu at ama
Edith, "Ne bok yiyorsun?" dedi. 'Bu yaygarada duygula
rma nasl konsantre olacam?"
Edith ile Sabitha yalnz kaldklannda "bo k", usr
tk,., upi,. kelimelerini kullanrlard.

Sevgili johan na,


Sabitha'nn mektubuyla birlikte gnderdiin mektubunu
alnca ok sevi ndim. hayatn ilgiyle okudum. Mrs. Willets'a
rastlad n ii n ansl saylrsn; ama yine de hayatn ounl ukla
hznl ve yalnz gemi olmal. Sen buna ramen alkansn,
i kayet etmiyorsun, dorusu seni ok takdir ediyorum. Benim
hayat m ise genelde ok inili kl geti, bir trl yerleik ya
ayamad m. Bilmem neden, iimde hep bir huzursuzluk ve
yalnzlk var, kaderim bu herhalde. Srekli insanlarla tanp
konuuyorum. ama bazen kendi kendime, Bunlarn hangisi
benim dostum? diye soruyorum. Mektubunu aldmda bir de
baktm ki, sonuna .,Dostunuz" diye yazmsn. Bunu grnce,
Acaba bu sylediinde samimi mi? diye dndm. Johanna.
44

bana dostum olduunu sylese benim iin ne gzel bir Noel


hediyesi olur, diye dndm. Belki de mektubun sonuna
adet diye yle yazdn, beni pek tan myorsun aslnda. Her
neyse, mutlu Noeller.
Dostun Ken Boudreau
Mektup, Johanna'ya ulat. Babasnn, Sabitha'ya
yazd mektubu da daktiloya ekmek zorunda kalm
lard; mektuplardan biri daktiloyla yazlmsa teki de
yle olmalyd. Bu sefer buhar konusunda dikkatli dav
ranmlar, gze batacak bir selobant olmasn diye zarf
zene bezene amlard.
'Yeni bir zarfa daktiloyla adres yazsak ya. Mektubu
daktiloyla yazdna gre zarf da daktiloyla yazmaz
m?" dedi Sabitha, uyanklk ettiini dnerek.
"nk yeni bir zarf yazarsak stnde pul olmaz,
akllm."
"Ya Johanna cevap yazarsa?"
,,
"Okuruz.
"yi de, ya cevap yazp dorudan ona gnderirse?,
Edith, bu ihtimali dnmediini ak etmek istemi
yordu.
"Yapmaz yle bir ey. Johanna sinsidir. Neyse, sen he
men babana cevap yaz ki, o da zarfa bir cevap sktrsn."
"Sama sapan mektuplar yazmaktan nefret ediyorum.

"Hadi canm. lmezsin ya. lahanna'nn ne yazaca


n merak etmiyor musun?"

Sevgili Dostum,
Bana sizi dostunuz olacak kadar tanyp tanmadm
sormusunuz, cevabm evet, tandm sanyorum. Hayatm
da bir tek Dostum oldu, o da ok sevdiim M rs. Willets't1;
45

bana ok iyi davrand ama ld. Benden ok daha yalyd1,


Yal Dostlarn kt taraf lp insan yalnz brakmalar. O
kadar yatyd ki bazen bana bakasnn adryla seslenirdi. Ama
ben aldrmazdm.
Size tuhaf bir ey anlataca m. Panayr' da fotoraf ya
ektirdiiniz resim var ya, siz, Sabitha, arkada Edith ve ben,
onu bytp ereveJettim ve salona koydum. Pek gzel bir
fotoraf deil, adam da epey paranz almt ama hi yoktan
iyidir. Evvelsi gn ereve nin tozunu alrken sizin bana, Mer
haba, dediinizi ijtir gibi oldum. Merhaba, dediniz, ben de
resimde grld kadaryla yznze baktm ve, Aklm kay
bediyorum galiba, diye dndm ya da mektup geleceine
dair bir iaret bu. aka ediyorum, yle eylere inanmam asln
da. Ama dn sizden mektup gefdi. Grdnz gibi dostunuz
olabilirim rahatlkla. Ben her zaman kendimi megul etmenin
yolunu bulurum ama gerek Dost baka eydir.
Dostunuz
.Johanna Parry
Bu cevab zarfa geri koymak sz konusu deildi el
bette. Sabitha'nn babas hi yazmad bir mektuba de
inilmesinden phelenirdi. Johanna'nn yazdklar mec
buren yrtlp Edith'lerin evindeki tuvalete atld.

Otelden bahseden mektup aylar sonra geldi. Yaz mev


simiydi. Mektubun dorudan Sabitha'nn eline gemesi
byk anst; nk Sabitha haftadr Roxanne teyze
ile Clark enitenin Simcoe GlJndeki yazlndayd.
Edith'in evine geldiinde, neredeyse kapdan ieri

" Ugga-ugga! Buras feci kokuyor," dedi.


'' Ugga-ugga" kuzenlerinden kapt bir deyimdi .

girer girmez,

Edith havay koklad. uBen koku falan almyorum."


46

''Babann dkkannn kokusu ama o kadar keskin


deil. stlerine balarna filan siniyar herhalde."
Edith, buharla zarfn almasyla ilgilendi. Sabitha
postaneden dnerken pastneden iki ekler almt. Ka
nepeye uzanm kendi eklerini yiyordu.
"Bir tek mektup var. Sana," dedi Edith. "Zavall lo
hanna' ck. Aslnda baban, onun mektubunu almad ta..
bl l .
,

"Okusana," dedi Sabitha teslimiyetle. ''Benim elle


rim yap yap."
Edith nokta virgl demeden hzla okudu mektubu.

Sabitha'c m.
Kaderi m deiti, grdn gibi artk Brandon' da deil,
Gdynia diye bir yerdeyim. Eski patronlar mn yannda da al
myorum. Bu k gs hastalklaryfa ok zor geirdi m, onlar.
yani patraniarm ise zatrree olma tehlikesini gze alp yo l lara
dkfmem gerektiini dnyordu, mesele alevii tartmala
ra dnt, sonuta vedalamaya karar verdik. Ama ans tu
haf bir ey, tam o sralarda bir otel geti eli me. Ayrntlar kar
mak ama deden sorarsa, bana borcu olan bir adamn nakit
deyemedii iin onun yerine bu oteli verdiini syfersin.
Bylece bir pansiyon odasndan on iki odal bir binaya tan
dm, yatt m yatak bile benim deilken imdi ok sayda yata
m var. Sabahlar uyanp kendi patronun olduunu dn
mek harika bir ey. Biraz tamirat yap lmas gerekiyor: yapla
cak ok ey var aslnda, havalar snr s nmaz girieceim. Bana
yardm etmesi iin birini tutmam lazm, sonra da barn yan
sra restoran da olsun diye iyi bir a tutacam. Bu kasabada
restoran olmadndan dolup taacak. Umarm iyisindir, ders
ferine al p iyi alkanlklar ediniyorsundur.
Sevgiler
Baban
47

"Kahve var m?, dedi Sabitha.


"Hazr kahve var," dedi Edith. "Niye sordun?"
Sabitha yazlkta herkesin buzlu kahve itiini, buzlu kahveye bayldn syledi. O da baylyordu. Kalkp
mutfaa gitti, ortal kartrarak su kaynatt, kahveyi
st ve buzla kartrd. 'slnda vanilyal dondurma olsa,"
dedi. "Sper bir ey. Eklerini yemeyecek misin?"

Sper.
"Yiyeceim. Hepsini," dedi Edith fesata.
Sabitha'da btn bu deiiklikler haftada olmutu - Edith'in dkkanda alt, annesinin ameliyat son
ras evde dinlendii sre boyunca. Sabitha'nn teni ho
bir bronz rengine brnm, sa kesilmi, kabartlmt.
Kuzinleri san kesip perma yapmlard. zerindeki
ort-elbise nden dmeli, omuzlan frfrl, kendisine
yakan bir mavi tonundayd. Biraz tombullamt, yer
de duran buzlu kahvesini almak iin ne eilince gs
lerinin arasndaki przsz, parlak izgi aa kyordu.
Gsleri herhalde tatile gitmeden bymeye ba
lamt ama Edith fark etmemiti. Belki de insan, bir sa
bah kalkyor ve gsleri bym oluyordu. Ya da byumem.

Nasl ortaya km olurlarsa olsunlar, kesinlikle hak


edilmemi, adaletsiz bir avantajn iaretiydiler.
Sabitha srekli kuzinlerinden, yazlktaki hayattan
bahsediyordu. "Dinle bak, bunu mutlaka aniatmarn ge
rek, acayip ko mik ..." diyor, sonra da kavga ederlerken
Rexanne teyzenin, Clark eniteye ne dediini, Mary Jo'
nun Stan'in arabasn (Stan kimdi?) ehliyetsiz ve st
ak nasl kullandn, hepsini ak hava sinemasna nasl
gtrdn anlatyor; olayn komiklii ya da manas
pek anlalamyordu.
Ama bir sre sonra baka eyler anlald. Yazn esas
maceralar. Yaa daha byk olan kzlar -Sabitha da on48

lann arasndayd- kaykhanenin st katnda yatyordu.


Bazen gdklama oyunu oynuyorlard; hepsi birden ara
lanndan birinin stne ullanp gdklyor, o da sonunda
lk la pes ediyor, kllan km m kmam m
diye gstern1ek iin pijama pantolonunu indiriyordu.
Yatl okulda sa fralarnn, di fralarnn saplaryla
acayip eyler yapan kzlarla ilgili hikayeler anlatyorlard.

Ugga-ugga. Bir keresinde kuzinlerinden ikisi

gsteri yap

mt; kzlardan biri olan taklidi yaparak tekinin st


ne km, bacaklarn birbirlerine dolamlar, inleyip
obiayarak oynamlard.
Clark enitenin kz kardei ile kocas balaynda on
lan ziyarete gelmiti; adam, kadnn mayosunun iine
elini sokarken grmlerdi.
"Birbirlerini gerekten seviyorlard, gece gndz hi
durmuyorlard/' dedi Sabitha. Bir minder alp gsne
bastrd. "iki kii birbirine o kadar ak olunca kendilerini
tutamyorlar ite."
Kuzinlerden biri, bir olanla o ii yapmt. Yazlar
yolun aasndaki tatil beldesinde bahvanlk yapan bir
ocuktu. K z kaya bindirrni, raz olmazsa aa atmak
la tehdit etmiti. Yani kzn kababati yoktu.
"Yzme bilmiyor muymu?" dedi Edith.
Sabitha minderi bacaklannn arasna sktrd. Ohh!"
dedi. "ok gzel bir his."
Edith, Sabitha 'nn yaad bu zevkli kvranmalar
dan pekala haberdard ama bunlann uluorta ak edilme ..
si onu dehete dryordu. Kendisi korkuyordu onlar
dan. Y llar nce, ne yaptn bilmeden battaniyeyi ba
caklarnn arasna sktnp yle uyumu , annesi grd
nde srekli byle eyler yapan, tand bir kzn so
nunda mecburen ameliyat edildiini anlatmt.
"zerine souk su dkerierdi ama faydas olmazd,''
demiti annesi. "Onun iin kesilmesi gerekti."
49

Kesilmese organlan tkanrd, lebilirdi.


"Yapma," dedi Edith Sabitha 'ya, ama Sabitha mey
dan okuyarak inlemeye devam edip, ''Ne var bunda," de
di. ''Hepimiz yapyorduk. Sen de bir minder alsana."
Edith kalkp mutfaa gitti, boalm buzlu kahve
bardan souk suyla doldurdu. Dndnde Sabitha,
kanepenin zerine sereserpe uzanm glyordu, min
deri yere frlatmt.
''Ne yaptm sandn?" dedi. "Dalga getii mi anlamadn m?"
"Susamtm," dedi Edith..
"Az nce koca bir bardak buzlu kahve itin."
"Canm su istedi."
"Seninle de elenilmiyor ki." Sabitha yatt yerde
doruldu. 'Madem o kadar susadn niye imiyorsun?"
.

Bir sre suratlan ask, sessizce oturduktan sonra

Sabitha barmak isteyen, ama hayal knklna uram


bir tonda, "Johanna'ya mektup yazmayacak myz?"
dedi. "Hadi ak mektubu yazalm."
Edith mektuplardan biraz sklnt ama Sabitha'nn
sklmadn grnce sevindi. Simcoe Gl'ne ve gs
Iere ramen Sabitha'nn zerinde etkili bir gc olduu
duygusu geri geldi. Can istemiyomu gibi iini ekerek
kalkt ve daktilonun klfn kard.
"Canm sevgilim Johanna," dedi Sabitha.
"Olmaz . Mide bulandnc."
"O yle dnmez ki."
"Dnr," dedi Edith.
Sabitha'ya organ tkannas tehlikesinden bahsetse
mi, diye geti aklndan. Bahsetmemeye karar verdi. Bir
kere, bu bilgi annesinden duyduu ve gvenip gveneme
yeceini bir trl bilemedii uyarlar kategorisine giriyor
du. nanlrlk derecesi, evin iinde lastik izme giymenin
gzleri bozaca uyans kadar dmemiti; ama hi belli
so

olmazd, bir gn gelir onunla ayn seviyede yer alabilirdi.


kincisi, Sabitha gler geerdi. Sabitha uyanlara g

lerdi, ikolatal ekler yerse imanlayaca sylense bile


glerdi.
"Son mektubun beni ok mutlu etti ..."
"Son mektubun beni kendimden geirdi," dedi Sabi
tha.
" ... bu dnyada gerek bir dostum olduunu dn
dm, o da sensin ..."
"Btn gece uyuyamadm, seni kollanmda skmak
istedim . .." Sabitha kollarn gvdesinin etrafna dolayp
ileri geri salland .

"Hayr. Mnzevi olmasam da ok zaman kendimi yalnz hissettim, kimden yardm isteyeceirni bilemedim ... "
11Mnzevi ne demek ki? Bilmiyordur anlamn."

o biliyordur."
Sabitha, bunun zerine sesini kesti, incinmiti belki .
Edith, mektubun sonuna geldiinde yksek sesle okudu:
uArtk vedalamam lazm, vedalarken senin bunlar
okuyup yznn kzardn hayal ediyorum... " "Bu se
nin istediin gibi olmu mu?"
"Bunlan yatakta, zerinde geceliinle okuyup, .. dedi
Sabitha, her zamanki gibi abucak neelenerek, .. seni
kollanmda nasl skacam, memelerini emeceimi d
nrken.. .

"

Sevgili johanna,
Son mektu bun beni ok mutlu etti. bu dnyada gerek
bir dostum olduunu dndm, o da sensin . Mnzevi olma
sam da ok zaman kendimi yalnz hissettim, kimden yardm
isteyeceimi bilemedim.
Sabitha'ya ansrnn dndn, otelcilie balayacam
yazdm. Aslnda geen k ne kadar hastaland m aniatmadm
ona: nk merak etmesini istemedim. Seni de endielendirs

me k istemiyorum sevgili johan na, sadece seni ok sk dnd


m ve o tath yzn tekrar grmeyi ok istediimi bilmeni
isterim. Atei m ktnda yzn gerekten bana doru eilir
ken grr gibi oldum, bana yaknda iyileeceimi syleyen sesi
ni iittim, efkatli ellerinin dokunuunu h issettim sanki. O sra
da pansiyondaydrm, ateim dtnde etraftakiler bana, bu
johanna kim, diye ok takld lar. Oysa ben uyanp da senin ya
nmda olmadn grdmde kedere bouldu m. Acaba hava
da uarak yanma gelmi olabilir misin, diye dndm. byle
bir eyin olamayacan bile bile. inan bana sinema starlarnn
en gzeli gelse beni senin kadar sevindiremezdi. Bana syledi
in dier szleri sana yazmak konusunda tereddt ediyorum;
nk ok tatl ve samimi szlerdi ama sen utanrsn belki. Bu
mektubu bitirmeyi hi istemiyorum, u anda sana sarlm.
odamzn karanlk mahrem iyetinde usulca konuuyormuum
gibi geliyor bana, ne var ki artk vedalamam lazm, vedalar
ken senin bunlar okuyup yznn kzardn hayal ediyorum.
Mektubumu yatakta, zerinde geceliinle okuyup seni kolla
rmda skmay ne kadar istediimi dnsen harika olurdu.
Sevgiler
Ken Boudreau
Gariptir ama bu mektuba cevap gelmedi. Sabitha ,
yanm sayfalk cevabn yazdnda Johanna, onu zarfa
koyup zarfn zerine de adresi yazd sadece.
Johanna trenden indiinde kimse onu karlamad.
Buna kayglanmad, zaten mektubun kendinden nce
varmam olabileceini dnmt. (Mektup aslnda
daha nce varmt, postanede bekliyordu, nk geen
k ciddi bir hastalk geirnemi olan Ken Boudreau
imdi gerekten bronit olmu ve gnlerdir mektuplar
n almaya postaneye gidememiti. O gn bekleyen rnek
tuolara eklenen bir baska zarfta da Mr. McCaulev,nin
-

52

eki vard. Ne var ki ekin demesi durdurulmutu.)


Johanna'y daha ok kayglandran, grnrde bir
kasaba olmayyd. stasyon denen yer, duvar boyunca
banklar dizili, gienin n ahap kepenkle kapatlm bir
kulbeydi. Bir de yk deposu vard -Johanna yle oldu
unu tahmin etti- ama srme kaps smsk kapalyd.
Kerestelerin arasndaki bir atlaktan ieriye bakt, gzle
ri karanla alnca zeminin toprak, deponun da bo ol
duunu grd. Mobilya sand filan yoktu. "Kimse yok
mu? Kimse yok mu?" diye birka kere seslendi ama ce
vap beklemiyordu zaten.
Platformda durup ynn bulmaya alt.
Yedi-sekiz yz metre kadar ileride alak bir tepe
vard, zeri aalkl olduundan hemen dikkati ekiyor
du. Trenden grdnde bir iftinin tarlasna giden ar
ka yol sand kumluk patika anayol olsa gerekti. Sonra
aalann arasnda tek tk alak yaplar grd, bir de bu
mesafeden oyunca, uzun hacakl bir kurun askeri an
dran bir su kulesi.
Bavulunu ald -pek zor olmayacakt, ne de olsa ba
vulu Exhibition Caddesi'nden oradaki tren istasyonuna
da kendi tamt- ve yola koyuldu.
Rzgar esiyordu ama hava scakt -geride brakt
Ontario'dan daha scakt- rzgar da sanki scak esiyordu.
Johanna yeni elbisesinin stne eski paltasunu giymiti,
bavula koysa ok fazla yer kaplard. lerideki kasabann
glgelerine zlemle bakt ama oraya vardnda aalarn
birbirlerine fazlasyla yakn ve ince gvdeli olduklarn
dan pek glge yapmayan ladinlerle rzgarda kprap g
nei szdran ince yaprakl kavaklar olduunu grd.
Burada, insann moralini bozan bir dzensizlik, da
nklk vard. Kaldnn yoktu, asfalt yoktu, tuladan bir
ala benzeyen byk kilise dnda salam grnml
binalar yoktu. Kilisenin kapsnda balk rengi yzleri ve
53

dik dik bakan mavi gzleriyle "Kutsal Aile"yi betimleyen


bir resim vard. Kilise ad hi duyulmadk bir azize adan
mt: Aziz Vojtech.
Evlerin yerleimi ve plan geliigzeldi. Yola ya da
sokaa farkl alarda bakyorlard , ounun pencereleri
de geliigzel alm kk pencerelerdi, kaplann etra
fnda kutu gibi kar sundurmalar vard. Bahelerde kim
se yoktu; zaten niye alsundu ki? Baklacak bitki yoktu,
sadece bek bek kahverengi otlar ve bir zamanlar iri bir
ravent als olan, tohuma kam bir al.
Anayol denilebilecek yolun sadece bir tarafnda
ykseke bir ahap platform ve ereti yaplar vard, bir
bakkal dkkan (ayn zamanda postane) ve bir araba ta
mirhanesi dnda hibiri, kullanlmyonnu gibi gr
nyordu. Otel olabileceini dnd iki katl tek bina
ise hankayd ve kapalyd.
Johanna'nn grd ilk insan -geri iki kpek ona

havlamt- tamircinin nnde kamyonuna zincir ykle


yen bir adamd.
"Otel mi?" dedi adam. "Geride kald."
Otelin istasyonun yaknnda, demiryolunun teki ta

rafnda ve mavi boyal olduunu, gze arptn syledi.


Johanna hayal knklna uradndan deil, biraz
dinleornek zere bavulunu yere brakt.
Adam bir-iki dakika belderse onu kamyonuyla otele
gtrebileceini syledi. Byle bir teklin kabul etmek
lahanna'nn alk olduu bir durum deildi; ama birka
dakika sonra kendini scak, ya pas iindeki kamyonda
buldu; az nce yryerek getii toprak yolda sarsla sar
sla ilerliyorlard, arkada zincirler dayanlmaz bir patrt
karyordu.
"Ee, bu sca nereden getirdin bakalm?" dedi adam.
Johanna daha fazla konumay tevik etmeyen bir
tonda Ontario'dan geldiini syledi.
54

"Ontario," dedi adam hznle. "Neyse. te buras.


Otelin." Bir elini direksiyondan ekti. Johanna'nn trenle
kasahaya girerierken grd iki katl, dz atl yapya
doru elini saHarken kamyon da salland. Johanna yapy
byk, olduka bakmsz, belki terk edilmi bir ev san
mt. imdi, kasabadaki evleri grdkten sonra bu yapy
nemsernemelde hata ettiini anlyordu. Bina, tula ss
verilmi, ak maviye boyanm teneke levhalarla kaply
d. K apnn zerinde yanmayan neonla tek bir kelime,
OTEL yazlyd.
Johanna, "Ne salam," diyerek adama bir dolar uzatt.
Adam gld. " Paran sende kalsn. Lazm olur."
Otelin nne olduka dzgn bir araba, bir Plymouth park edilmiti. ok pisti ama bu yollarda nasl pis
olmasnd?
K apya sigara ve bira reklamlan yaptrlmt. lo
hanna kamyonun geri dnmesini bekleyip kapy tklatt
- otelin ak olmas grne baklrsa imkanszd. Son
ra , acaba ak m, diye kapy itti ve merdivenli, kk,
tozlu bir odaya girdi, oradan yerleri sprlmemi, bi
lardo masas olan ve pis pis bira kokan byk, karanlk
bir odaya geti. Yan taraftaki bir odada bir aynann yan
smalann, bo raflar ve bir tezgah grd. Odalarda star
lar smsk kapalyd . Grebildii tek k, iki kk yu
varlak pencereden geliyordu, onlarn da bir arpma ka
pnn iki kanadnda yer ald anlald. K apdan geince
mutfaa vard. Kar duvardaki yksek -ve kirli- storsuz,
yan yana pencereler sayesinde buras daha aydnlkt. ilk
hayat belirtilerini de burada grd - biri masada bir ey
ler yemi, kurumu ketap lekeli taban ve yanya kadar
souk, stsz kahve dolu fincann ylece brakmt.
Mutfan bir kaps -kilitliydi- danya alyordu, bir
kaps eitli konserveterin bulunduu kilere, biri sprge
dolabna, biri de merdivene. Johanna, bavulunu nde tu'

ss

tup arptra arptra dar basamaklan trmand. st katta


karsna klozet kapa kaldrlm bir tuvalet kt.
Koridorun sonundaki yatak odasnn kaps akt,
ieride Ken Boudreau'yu buldu.
Onu grmeden nce giysilerini grd. Ceketi kap
nn kesine, pantolonu kapnn kulpuna aslyd, paala
r yere deiyordu. Johanna'nn ilk aklndan geen, kalite
li giysilerin bu ekilde hor kullanlamayaca oldu; bu
yzden giysileri doru dzgn asmak zere -bavulunu
koridorda brakp- ekinmeden odaya girdi.
Ken Boudreau, zerinde tek bir arafla yatyordu.
Battaniyeyle gmlei yere atlmt. Uyanmak zereymi
gibi huzursuz nefes alyordu, Johanna bunu grp, "G
naydn . Tnaydn," dedi.
Parlak gne pencereden ieri girip neredeyse
dorudan Ken Boudreau'nun yzne vuruyordu. Pence
re kapal, ierisi feci havaszd - en baskn koku baucu
sehpas niyetine kullanlan iskemlenin zerindeki dolu
kl tablasndan geliyordu.
Ken Boudreau'nun kt alkanlklan vard - yatak
ta sigara iiyordu.
Johanna'nn sesine uyannad ya da yan yarya uyan
d. ksrmeye balad.
Johanna, bunun ciddi bir ksrk, hasta bir adamn
ksr olduunu anlad. Ken Boudreau gzlerini ama
dan dorulmaya alyordu, Johanna yaklap onu do
rulttu. Mendil ya da kat mendil arad, ama bir ey bula
maynca daha sonra ykayabileceini dnerek yerdeki

gmlee uzand. Ne tkreceini iyice grmek istiyordu.


Ken Boudreau epeyce ksrdkten sonra homurda
np nefes nefese yataa brakt kendini; Johanna'nn
marur grnmyle hatrlad yakkl yz, tiksintiy
le burumutu . Atei olduu da belliydi.
kan balgam, yeilimsi san renkteydi, pas rengi iz56

giler yoktu. Johanna gmlei tuvaletteki lavaboya gtr


d ve ararak bir kalp sabun olduunu grd; gmlei
ykayp kapnn kancasna ast, sonra da ellerini gzelce
ykad. Ellerini yeni kahverengi elbisesinin eteine sile
rek kurulamak zorunda kald. Elbiseyi daha iki saat nce
bir baka kk tuvalette -trenin Bayan tuvaletinde
geirnliti zerine. O srada, acaba makyaj malzemesi de
almas gerekir miydi? diye dnmt.
Koridordaki bir dolapta bulduu tuvalet kad ru
losunu bir dahaki ksrk iin odaya gtrd. Battani
yeyi kaldrp Ken Boudreau'nun zerini gzelce rtt,
storu aa kadar ekip skm pencereyi birka santim
kaldrarak aralad, altna da boaltt kll yerletirdi.
Sonra koridora gidip kahverengi elbisesini kard ve ba
vulundaki eski kyafetlerini giydi. Bu or tamda gzel bir
elbise, kat kat makyaj hibir ie yaramazd.
Ken Boudreau'nun ne kadar hasta olduunu tam bi
lemiyordu ama Mrs. Willets -o da koyu tiryakiydi- birka
kere bronit olmu, ona Johanna bakmt; bir sre doktor
arna gerei duymadan idare edebileceini dn
yordu. Koridordaki dolapta ypranm, solmu olmakla
birlikte temiz havlular vard, Ken Boudreau'nun ateini
dnnek iin bir havlu alp siatarak kollarn, hacaklan
n sildi. Hasta bu srada yan uyanp tekrar ksrmeye
balad. Johanna onu dorultup tuvalet kadn azna
tuttu, tekrar inceledi, tuvalete att, sonra da ellerini yka
d. Artk ellerini kurulayabilecei havlu da vard. Aa
inip mutfakta bardak ve bo, byk bir gazoz iesi bul
du, ieye su doldurdu. Suyu hastaya iirmeye alt. Ken
Boudreau azck iip itiraz etti, Johanna yatmasna msa
ade etti. Be dakika kadar sonra tekrar denedi. Kusmann
eiine geldiini dnneeye kadar ayn eyi srdrd.
Ara sra ksrk tuttuunda Johanna onu dorultu
yor, tek koluyla dik tutup gsndeki balgam skmesi57

ne yardmc olmak iin br eliyle de srtna vuruyordu.


Ken Boudreau birka kere gzlerini at ve grne ba
klrsa Johanna'y fark ettiinde ne telaland ne de ar
d - aslnda minnet de duymad. Johanna onu tekrar s
lak bezle sildi, serinleyen blgeyi hemen hattaniyeyle
rtmeye zen gsteriyordu.
Hava kararn1aya yz tutunca mutfaa inip elektrik
dmesini buldu. Hem klar hem de eski elektrikli
ocak alyordu. Bir tavuldu pirin orbas konservesi
bulup stt, yukar karp hastay uyandrd. Ken Boud
reau, uzatt kaktan biraz iti. Johanna o anda uyank
olmasndan yararlanp, aspirin var m? diye sordu. Ken
Boudreau ban evet anlamnda sallad, sonra yerini sy
lemeye alrken kafas kant. "p kutusunda," dedi.
"Yok, olmaz," dedi Johanna. "p kutusu deildir."
"ey de.. . eyde. . ."
Elleriyle bir ey tarif etmeye alt. Gzleri yaard.
"nemli deil," dedi Johanna. "nemli deil."
Ate, aspirine gerek kalmadan dt. Hasta ksr
meden bir saat, belki daha uzun sre uyudu. Sonra tekrar
atei kt. Johanna bu arada aspirini bulmutu -tornavi
da, ampul, sicim gibi eylerle birlikte bir mutfak ekme
cesindeydi- ona iki aspirin yutturdu. Az sonra hasta id

detli bir ksrk krizine tutuldu ama Johanna aspirinleri

tkrmedii kansndayd. Kriz geip uzandnda lo


hanna, kulan gsne dayayp cierlerinden gelen slk
sesini dinledi. Yak yapmak iin hardal aram, bulama
mt. Tekrar aa inip su stt, bir leene doldurup yu
kar kard. Buhan solumas iin Ken Boudreau'yu lee
nin stne doru eip bann etrafn havlularla sard.
Hasta ona birka saniye yardmc oluyordu sadece; ama
belki o kadannn da faydas oldu, bol bol balgam kard.
Atei tekrar dt, biraz daha huzurlu bir uykuya
dald. Johanna, teki odalardan birinde bulduu koltuu
58

ekerek onun odasna gtrd ve kendi de sk sk uyana


rak uyudu; uyanp aknlkla etrafna bakyor, sonra ne
rede olduunu hatrlayp ayaa kalkyor, hastann atei
km m, diye eliyle yokluyor -atei hep normaldi
battaniyeyi dzeltiyordu. Kendisi, Mrs. Willets'tan kal
ma eviadiyelik eski tvit paltoyla rtnyordu.
Ken Boudreau uyand. oktan sabah olmutu. "Se
nin ne iin var burada?" dedi bouk, ksk bir sesle.
"Dn geldim," dedi Johanna. "Mobilyalarn getir
dim. Henz gelmedi ama yolda. Geldiimde hastaydn,
gecenin byk blmnde de ateliydin. imdi nasl his
sediyorsun kendini?"
Ken Boudreau, "Daha iyi," deyip ksrmeye balad.
Johanna'nn onu dorultnas gerekmedi, kendi kendine
dorulup oturabiliyordu ama Johanna yataa yaklap
srtna vurdu. K riz getiinde Ken Boudreau, ''Teekkr
ederim," dedi.
Teni artk Johanna'nn kendi teni kadar serindi. Ay
rca dmdzd, tek bir et beni, prz, ya tabakas yok
tu. Kaburgalan ele geliyordu. Zayf, marazi bir olan o
cuu gibiydi. Msr kokuyordu.
"Balgam yuttun," dedi Johanna. "Yutmamalsn, iyi
deil. Tuvalet kad var, balgam tkrmen lazm. Yutar
san bbreklerine zarar dokunabilir."
"Hi bilmiyordum," dedi Ken Boudreau. "Kahveyi
bulabilir misin?"
Kahve filtresinin ii simsiyaht. Johanna ykayp
elinden geldiince temizledikten sonra kahveyi koydu.
Sonra ykanp stne bana bir ekidzen verdi; bir
yandan ona ne yedireceini dnyordu. Kilerde bir
kutu hazr kurabiye kanm vard. nce suyla kantr
mak zorunda kalacan dnd, ama bir kutu sttozu
da buldu. K ahve hazr olduunda frnda bir tepsi kura
biye pimekteydi.
59

Ken Boudreau, Johanna'nn mutfakta bir eyler yap


tn duyunca hemen kalkp tuvalete gitti. Tahmininden
daha halsizdi, eilip bir eliyle rezervuara yaslanmak zo
runda kald. Sonra temiz amarlarnn durduu kori
dordaki dolabn alt blmnden i aman ald. Bu ara
da kadnn kim olduunu, ona cevaplamaya vakit bula
mad dostane bir mektup yazm olduunu hatrlad.
Mobilyalarn getirmek iin geldiini sylemiti, oysa
kendisi kimseden byle bir ey istememiti, mobilyalan
istememiti zaten, srf paray istemiti. Kadnn ismini
hatrlamas gerekirdi ama hatrlayamyordu. Koridorda,
bavulunun yannda yerde duran antasn da bu yzden
at. Astara dikili bir isim ve adres vard.
Johanna Parry, kaynpederinin Exhibition Cadde
si'ndeki adresi.
Baka eyler de vard antada. inde birka banknot
olan bir kese. Yirmi yedi dolar. Saymak zahmetine kat
lanmad bozuk paralarn bulunduu bir baka kese.
Parlak mavi kapl bir banka czdan. Czdan olaand
bir ey beklemeden, dnmeden at.
Johanna birka hafta nce Mrs. Willets'tan kalan
btn mirasn banka hesabna transfer etmeyi baarm,
bu paray da tasarruflanna eklemiti. Banka mdrne
paraya ne zaman ihtiyac olacan bilemedii yolunda
bir aklama yapmt.
Ba dndrc bir mebla olmasa da etkileyiciydi.
Kadna bir hacim kazandryordu. Ken Boudreau,nun
gznde Johanna Parry adn hem klatnyor hem dal
duruyordu.
"zerinde kahverengi bir elbise mi vard?" dedi, lohanna elinde kahveyle geldiinde.
"Evet, buraya geldiimde vard."
"Rya zannetmitim . Senmisin."
"teki ryanda olduu gibi," dedi Johanna, lekeli

aln kzararak. Ken Boudreau, sylediinden hibir ey


.

anlamad ama soracak gc yoktu. Herhalde gece onun


ban beklerken grd bir ryadan bahsediyordu - ha
trlayamad ryasn. Tekrar ksrd ama daha makul bir
ksrkt; Johanna ona tuvalet kad uzatt.
"Evet/' dedi Johanna, "kahveyi nereye koyalm?"
Hastann bandayken uzaklatrm olduu tahta iskem
leyi itip yaklatrd. "te," dedi. Ken Boudreau'yu koltuk
altlanndan tutup kaldrd ve arkasna bir yastk sktrd .
Klfsz, pis bir yastkt ama Johanna gece zerine bir
havlu sarnt.
"Aada sigara var m, diye bakabilir misin?"
Johanna ban iki yana sallamakla birlikte, "Baka
rm," dedi. "Frnda kurabiye piiyor."

Ken Boudreau bor ald gibi bor vermeyi de adet


edinmiti. Bana gelenlerin -bir baka deyile kendi ba
na at dertlerin- ou, arkadalanna hayr diyeme
rnekten tr gelmiti. Sadakatten. Sava sonrasnda
Hava Kuvvetleri'nden atlmam, askeri gazinadaki bir
elencede komutana hakaret ettii iin mahkemeye ve
rilen arkadana sadakatinden tr istifa etmiti. Olay
her eyin aka kabul edildii1 alnganlk yaplmamas ge
reken bir elencede meydana gelmiti, hakszlkt. Gb
re fabrikasndaki iini de bir pazar gn kavgaya karan
ve yakalanp tutuklanmaktan korkan bir arkadan al
mak iin irket kamyonuyla Amerikan snrndan getii
iin kaybetmiti.
Patronlarla sorunlar da arkadalara sadakatle ayrl
maz bir btn tekil ediyordu. Boyun emenin zoruna
gittiini itiraf ederdi. "Evet efendim" ve "hayr efendim"
lgatinde yer almazd. Sigorta irketinden kovulmam
t; ama o kadar ok kere yok saylnt ki, istifa etmeye
61

zorlanmt adeta, o da sonunda istifa etmiti.


Kabul etmek gerekir ki ikinin de rol olmutu. Ha
yatn imdilerde hi olmad kadar kahramanca bir i
olmas gerektii fikri de rol oynamt.
nsanlara oteli, pakerde kazandn sylemek hou
na gidiyordu. Aslnda pek kumarbaz saylmazd ama ka
dnlarn houna gidiyordu. Bir alacan kapatmak zere,
hi grmeden aldn itiraf etmek istemiyordu. Gr
dkten sonra bile oteli toparlayabileceini dnmt.
Kendi patronu olma fikri houna gitmiti. Oteli, insanla
rn kalmaya gelecei bir yer olarak grn1yordu - belki
sonbaharda avclar kalrd, o kadar. Daha ziyade bir bar
ve restoran olarak gryordu. yi bir a bulabilirse.
Ama herhangi bir ey yapabilmek iin para harcamak
gerekecekti. Yaplacak iler oktu, elinden i gelirdi ama
tek bana altndan kalkamazd. Kendi bana yapabile
ceklerini yaparak k atlatabilir, bylece iyi niyetini ka
ntlayabilirse bankadan kredi alabileceini dnyordu.
Ama k geicebilmek iin de daha kk bir krediye
ihtiyac vard; kaynpederi ite bu noktada devreye giri
yordu. Bakasna bavurmay tercih ederdi ama baka
hi kimsenin mali durumu o kadar msait deildi.
Ricasn, mobilyalan satma nerisi eklinde sunmak
ona iyi bir fikir gibi grnmt; ihtiyann hayatta o zah
mete girmeyeceini biliyordu. Somut biimde olmasa
da, kapatlmam gemi borlan olduunun farkndayd
- ama o meblalan Marcelle' e serserilik dneminde (ken
di serserilik dnemi henz balamamt) bakmasnn ve
emin olmad halde Sabitha'y kendi kz olarak kabul
etmesinin karl gibi gnnek de mmknd. Aynca
tandklan arasnda McCauley'ler, u anda hibiri yaa
mayan kiilerin kazand paralara sahip tek insanlard.

Mobilyalann getirdim.
Ken Boudreau, bunun u anda kendisi iin ne gibi
62

bir anlam tayabileceini zecek durumda deildi.


ok yorgundu. Johanna, kurabiyeleri getirdiinde (siga
ra getirnemiti) yemekten ok uykuya ihtiya duyuyor
du. Johanna'y memnun etmek iin yarm kurabiye yedi.
Sonra derin bir uykuya dald. Johanna, onu yataktan kal
drmadan, tam uyandrmadan, yuvarlayarak bir yana,
sonra dier yana evirip altndaki kirli araf kardn
da, temiz araf serip zerine yatrdncia yar yarya
uyand sadece.
"Temiz bir araf buldum ama eprimi," dedi Johan
na. "Pek gzel kokmuyordu, ipe asp havalandrdm biraz."
Ken Boudreau, ryasnda uzun sre iittii sesin a
mar m akinesinin sesi olduunu daha sonra anlad. Na
sl olabilir, diye dnd; scak su deposu almyordu.
Johanna ocakta kazanla su kaynatm olmalyd. Daha
sonra, pheye yer brakmayacak ekilde kendi arabas
nn altrlp uzaklatn duydu. Anahtarlan pantolon
cebinden almt herhalde.
Johanna belki de kayda deer tek mlkn alp ka
makta, onu terk etmekteydi; yakalasnlar diye polise ha
ber vermesi bile mmkn deildi. Kalkp telefona gide
cek gc olsa da telefon kesikti.
Bu ihtimal -hrszlk ve terk- her zaman vard; buna
ramen ayr rzgan ve imen kokan temiz arafn ze
rinde br tarafna dnp tekrar uykuya dald; Johanna'
nn doru dzgn yaayabilmek iin gerekli st, yumur
ta, tereya, ekmek ve dier erzak -hatta sigaralar- al
maya gittiinden, geri dneceinden , alt katta ilere giri
eceinden ve alrken kard seslerin, Tanr' nn sor
gulanmamas gereken bir ihsan gibi altna gerilmi bir
a misali onu koruyacandan emindi.
u srada hayatnda bir kadn problemi vard. Asln
da iki kadn, biri gen, biri daha yal (yani kendi yala
nnda); birbirlerinden haberdardlar ve sa saa ba baa
63

giriebilirlerdi. Son zamanlarda onlardan grd tek


ey lklar, ikayetler, kendisini sevdikleri yolunda f
keli temjnatlard.
Belki bu konuya da bir zm gelmiti.

Johanna, dkkanda erzak alverii yaparken bir tren


sesi duydu, arabayla otele dnerken de istasyonda park
edilmi bir araba grd. Daha Ken Boudreau'nun araba
s hareket halindeyken platformun zerine ylm mo
bilya sandklarn fark etmiti. stasyon efiyle konutu
-park edilmi olan araba ona aitti- adam onca koca san
dn geliine hem ok arm hem sinirlenmiti. lo
hanna istasyon efinden bir kamyon sahibinin -temiz bir
kamyon diye srar etmiti- adn renmeyi baardnda
otuz kilo ffietre tede oturan ve ara sra tamaclk yapan
adam, istasyonun telefonundan arad ve rvet teklif
ederek derhal gelmesini emretti. Sonra kamyon gelince
ye kadar sandklann banda dursun, diye istasyon efine
talimat verdi. Akam yemei saatinde kamyon gelmi,
kamyon sahibiyle olu mobilyalann tamamn boaltp
otelin byk salonuna tamt.
Johanna ertesi gn etraf iyice incel edi. Karar verme
aamasndayd.
Bir sonraki gn Ken Boudreau'nun dorulup otura
rak kendisini dinieyecek halde olduuna hkmetti ve
konumaya balad : "Bu otel para tuza. Kasaba son
demlerini yayor. Yaplacak en iyi ey para edecek her
eyi karp satmak. Gelen mobilyay kastetmiyorum, bi
lardo masasn, mutfaktaki ocakla fnn filan kastediyo
rum. Sonra binay tenekelerini skp hurdaya karacak
birine satmamz gerek. Hi deeri olmadn sandn
ey bile ie yarar. Sonra da... Otel eline gemeden nce
sen ne yapmay dnmtn?"
64

Ken Boudreau, ngiliz Kolumbiyas'na, Salmon Arm1 a


gitmeyi dndn syledi; orada bir arkada vard,
bir ara meyve bahelerinde ynetici olarak alahilecei
ni sylemiti. Ama gitmesi mmkn deildi; nk uzun
yola kmadan arabann lastiklerinin deimesi, bakm
dan gemesi gerekirdi, oysa btn paras geimine gidi
yordu. Sonra da bu otel adeta gkten zembille inmiti.
"Glle gibi," dedi Johanna. "Lastikle arabann bak
mna para harcamak, buraya para aktmaktan daha iyi
bir yatnm olur. Karlar balamadan nce buradan ayrl
makta fayda var. Mobilyalar tekrar trene ykler, oraya
vardmzda kullanrz. Evimizi demek iin gerekli
her ey var."
"ok salam bir teklif saylmayabilir."
"Biliyorum," dedi Johanna. "Ama her ey yoluna gi
recek."
Ken Boudreau, lahanna'nn ne dediini bildiini ve
gerekten her eyin yoluna gireceini anlad. Bu tr du
rumlar onun iiydi belli ki.
Minnettar olacakt elbette. Minnetin kendisine yk
olmad, doal olduu bir noktaya gelmiti - zellikle
minnet beklennedii zaman.
Canlanma dnceleri douyordu. ihtiyacm olan
deiiklik bu. Bu cmleyi daha nce de kurmutu ama
nnde sonunda doru kacakt herhalde. Ilml klar,
am ornanlannn ve olgunlaan elmalann kokusu. Evi

mizi kunnak iin gerekli her ey.


Onun da bir gururu var, diye dnd Johanna. Bu
nu da hesaba katmak gerekiyordu. Yreini ona at
mektuplardan hi sz etmemek daha iyi olacakt belki.
Johanna yola kmadan nce hepsini yok etmiti. Asln
da her mektubu birka kere okuyup ezberledikten sonra
65

hemen yok etmi, ezberlemesi de fazla zaman almam


t. En nemlisi mektuplarn, Sabitha ile kurnaz arkada
nn eline gememesiydi. zellikle son mektuptaki gece
likli, yatakl blm. O tr eyler olacakt tabii, ama ka
da dkmek bayalk, an romantik ya da dalga geile
cek bir ey olarak alglanabilirdi.
Sabitha'y pek sk greceklerini sanmyordu. Ama
Ken Boudreau grmek isterse Johanna, ona engel olacak
deildi.
Bu ani g ve sorumluluk hissi yeni bir deneyim sa
ylmazd aslnda. Bakma ve idare edilmeye muhta bir
baka alml, havai insan olan Mrs. Willets' a da benzer
duygular beslemiti. Ken Boudreau bu adan tahminle
rini biraz amt; aynca erkek oluundan tr beklene
bilecek farkllklar da vard; ama Johanna ba ederneye
cei bir durum olmadndan emindi.
Mrs. Willets,tan sonra Johanna'nn kalbi soumutu,
bundan byle hep bu ekilde kalabileceini dnm
t. Oysa imdi scack bir hareketlilikle, faal bir sevgiyle
arpyordu.
Mr. McCauley, Johanna'nn gidiinden yaklak iki
yl sonra ld. Cenazesi, Anglikan kilisesinde yaplan son
cenaze treniydi. Kiliseye epey insan gelmiti. Trene,
annesinin Torooto'lu kuziniyle gelen Sabitha artk l
l, gzel ve artc derecede ince bir gen kzd. Ban
da k siyah apkasyla, kendisiyle konuolmadka ko
numuyordu. Konutuunda da karsndakini hatrlam
yor gibiydi.
Gazetede kan lm ilannda Mr. McCauley'nin
ailesi torunu Sabitha Boudreau ile ngiliz Kolumbiyas,
Salmon Arm'da yerleik damad Ken Boudreau, onun ei
Johanna ve bebekleri Omar olarak sralanmt.
Edith'in annesi ilan yksek sesle okudu - Edith, ye
rel gazeteye hibir zaman bakmazd. Evlilikten ikisi de
66

haberdard elbette - salonda televizyon seyreden Edith '


in babas da yle. Haber almlard. Bir tek Omar'dan
habersizdiler.
" O kadnn

bebei olmu !" dedi

Edith'in annesi.

Edith, mutfak masasnda oturmu Latince eviri

Tu ne quaesieris, scire nefas, quem

devini yapyordu.

mihi, quem tibi.. 1


.

Edith, kilisede nce davranp Sabitha'yla konuma


m, bylece Sabitha'nn kendisiyle konumamasna fr
sat tanmamt.
Aslnda yakalannaktan korkmuyordu artk - geri
niye yakalanmadklann da hala anlam deildi. Eski
benliinin maskaralklanyla imdiki benlii -hele hele
bu kasabadan aynlp onu tandklann zanneden btn
insanlardan uzaklatnda hakimiyeti ele geireceini
dnd esas benlii- arasnda hibir balant olma
mas, bir bakma en dorusuymu gibi grnyordu.
Onun sinirini bozan, kaderin cilvesiydi - hayal gibiydi
ama ayn zamanda skcyd da. Ayrca bir hakaretti, ken
disine penesini geirmeye alan bir tr espri ya da
mnasebetsiz bir uyanyd sanki. Dnlecek olursa,
hayatta baannay planlad eyler listesinde, yeryzn
de Omar adl bir ahsn varlndan sorumlu olmak yer
alyor muydu ki?
Annesini duymazdan gelerek yazd: 'Sormamalsn,
bilmemiz yasaktr...

"

Durup kurunkaleminin dibini inedi, sonra da


tatminle rpererek cmleyi tamamlad: ..... kaderin bana
ya da sana neler sunacan. ..

"

1 . (Lat.) Neyin son olduunu sorma, bunu bilmek su ... (Y.N.)


67

YZER KPR
Jinny, onu bir kere terk etmiti. Somut nedeni ol
duka sradand. Yeni yapt, o akamki toplantdan
sonra ilcram etmeye niyetli olduu zenceflli keki N eal
(Yo-yo,lar diye adlandrd) iki ocuk SuluJyla 1 birlik
te yiyip yutmutu. O da kimseye -en azndan NealJa ve
Yo-yoJ lara- grnmeden evden km, ana cadde ze
rindeki belediye otobsnn gnde iki kere getii
yan kapal duraa gidip otum1utu. Daha nce oraya hi
gitmemiti, iki saat kadar beklernesi gerekiyordu. Otu
rup ahap duvarlara yazlm ya da kazlm olan her eyi
okumutu. eitli baharfler, lnceye kadar birbirlerini
seviyordu. Lauri G. saks ekiyordu. Dunk Cultis ibneydi.
Mr. Gamer (matematiki) de ibneydi.

Bok ye H.W. Yaasn ot. Ya paten ya lm. Tanr


kfrden nefret eder. Kevin S. bitmitir. Amanda W.
hem ok gzel hem ok tath, keke hapse girmeseydi,
onu lesiye zlyorum. V.P.yi sikmek istiyorum. Ha
nmlar, burada otu rup sizin yazdnz bu iren pis laf
lar okumak zorunda kalyor.

1 . lngilizcesi, Young Offender. (.N.)

69

Jinny, bu mesaj yamuruna bakarken -zellikle de


AmandaW. ya ilikin iten, gayet dzgn yazlm cmle
ye arrken- acaba bunlan tek balarnayken mi yazyor
lar diye merak etti. Sonra da kendini burada ya da benzer
bir yerde tek bana oturmu otobs beklerken hayal etti;
u anda uygulamaya kararl olduu plandan vazgemezse
bu hayali gerek olacakt. Bu durumda umumi duvarlar
da beyanatta bulunma gdsn hissedecek miydi?
O anda insaniann birtakm eyleri yazma ihtiyac
duyduklarnda hissettikleriyle kendisi arasnda bir ba
lant olduunu seziyordu - balanty salayan fkesi,
yersiz bir hakarete uramlk duygusu (yersiz olabilir
miydi?) ve demek iin Neal'a yapmakta olduu eyin
heyecanyd. Ama iine girn1ek zere olduu hayat ona
kzacak birini, kendisine borlu olan birini, kendi yapa
caklaryla dllendirilemeyecek, cezalandnlamayacak,
etkilenemeyecek herhangi birini sunmayabilirdi. Duy
gular belki kendinden baka kimse iin bir nem ta
mayacak, buna karlk iinde itike iip kalbini sk
tracak, nefesini tkayacakt.
Ne de olsa insanlarn her yerde peinde koaca biri
deildi. Buna ramen kendine gre seiciydi.
Kalkp eve doru yrmeye baladnda otobs
hala ortada yoktu.
Neal evde yoktu. Olanlan okula geri gtrmek
zere kmt; dndnde de toplantya biraz erken
gelmi biri vard evde. Jinny ne yaptn ona iyice ken
dine geldikten sonra, bu konuda akalaabilecekken an
latt. Hatta olay defalarca bakalarna -duvarlarda oku
duklann atlayarak ya da yle bir bahsederek- anlatt
komik bir anekclota dnt.
"Peime dmek aklna gelir miydi ?" diye sordu
Neal'a.
"Tabii. Zamanla."
70

Onkoloun hali tavn papaz artnyordu, stelik


beyaz nlnn altna da siyah balk yaka kazak giy
miti - kyafeti trensel bir kartrma ve doz ayarlama
ilemini yeni tamamlam hissini veriyordu. Teni, gen
ve przszd - karamelaya benziyordu. Kafasnn tam
tepesinde incecik telli siyah salar vard, tpk Jinny'nin
kendi tyms salar gibi. Ama onunkiler fare postu
gibi boz renkliydi. Jinny ilk bata, acaba hem doktor
hem hasta olabilir mi, diye dnmt. Ardndan hasta
lann rahat ettirmek iin byle bir sa modeli benimse
mi olabilecei gelmiti aklna. Daha byk ihtimalle sa
ektimiti. Ya da bu sa modelinden holanyordu sadece.
Kendisine sorulamazd. Doktor Suriyeli ya da r
dnl veya doktorlann arbal olduu baka bir lke
den gelmeydi. Kibarl buz gibi souktu.
"Ne var ki," dedi doktor, ,.yanl bir izienim de uyan
drmak istemem."

Jinny, klimah binadan Ontario'nun insan sersem


eden kzgn austos le sonrasna kt. Gne bazen
ortal kavuruyor, bazen de ince bulutlarn arkasna giz
leniyordu - her iki durumda da hava ayn derecede s
cakt. Park etmi arabalar, kaldrm, dier binalarn tula
lan onu dpedz yaylm ateine tutar gibiydi; abes bir
sralamayla frlatlm tek tek gerekierdi sanki. Jinny, bu
aralar mekan deiikliine pek gelemiyordu; her eyin
tandk ve sabit olmasn istiyordu. Malumat deiiklik
leri iin de ayn ey geerliydi.
Kamyonetin kaldrm kenanndan hareket ettiini ve
kendisini almak zere ilerlediini grd. Ak mavi, par
lak, mide bulandnc bir renkteydi. Pas lekelerini rten
boya daha ak renkti. Arkasndaki yazlardan biri, 1'KUL
LANDIGIM
A HURDA, BiLiYORUM AMA SEN
71

BR DE EVM GR", biri, "TOPRAK-ANANA HR


MET ET", biri de (bu daha yeniydi) "BCEK LACI
KULLAN, ZARARLI OTLARI LDR, KANSER
DESTEKLE" idi.
Neal, ona yardm etmek zere yanna geldi.
"Kz kamyonette," dedi. Sesinde belli belirsiz bir
uyan ya da yakan izlenimi uyandran hevesli bir ton var
d. Bir titreimle, gerginiilde evriliydi; Jinny haberi ver
mek iin uygun bir zaman olmadn anlad, syleyecei
eye haber denebilirse elbette. Etrafta Jinny dnda biri
leri, hatta bir kii olduunda Neal'n davranlan deiir,
daha canl, hevesli, pohpohlayc olurdu. Jinny, bundan
artk rahatsz olmuyordu - yirmi bir yldr birlikteydiler.
Kendisi de deiir -Jinny tepki olarak deitiini d
nrd- daha ll, hafif ironik olurdu. Baz roller ge
rekliydi ya da vazgeilemeyecek kadar yerleikti. Mesela
Neal'n acayip kl - bandaki bandana, at kuyruu ha
linde toplanm kr salan, eliindeki altn kaplamalar gibi
parlayan kk altn kpesi ve partal haydut kyafetleri.
Jinny, daktorun yanndayken Neal da gidip bundan
byle gnlk hayatlannda onlara yardmc olacak kz
almt. Neal, onu ocuk Sulular Islahevi'nden tanyor
du; kendisi slahevinde retmendi, kz da bir dnem
mutfakta almt. Islahevi, yaadklar kasabann he
men dnda, bulunduklan yerden yaklak otuz kilo
metre uzaktayd. Kz, mutfak iinden birka ay nce ay
rlmt, hasta bir anneye bakmak zere bir iftlik evinde
ie girmiti. Kendi yaadklan yerden daha byk olan
bu kente yakn saylabilecek bir yerde. Bu sralar bir ii
olmamas anst.
"Kadna ne olmu?" diye sormutu Jinny. "lm
.. "
mu.7
"Hastaneye yatrmlar,, demiti Neal.
"Ayn ey."
72

Olduka ksa bir srede eitli pratik dzenlemeler


yapmak zorunda kalmlard. Salonun duvarlarn kapla
yan raflar dolduran, henz diske aktarlmam btn
dosyalarn, ilgili makalelerin bulunduu gazete ve dergi
ler tanp salon boaltlmt. Aynca iki bilgisayar, eski
daktilolar ve yazc da gitmiti. Btn bunlara bir baka
evde -kimse aka ifade etmese de geici olarak- yer
bulmak gerekiyordu. Salon, hasta odas olacakt imdi.
Jinny en azndan bilgisayarlardan birini yatak odas
na koyabileceini sylemiti Neal'a. Ama Neal isteme
miti. Aka sylemedii halde, bilgisayara ayracak va
kit olmaz, diye dndn Jinny anlamt.
Birlikte olduklan yllar boyunca Neal, bo vaktinin
neredeyse tamamn kampanyalar dzenleyip yrtmek
le geirmiti. Sadece politik kampanyalar deil -ki onlar
da yapmt- aynca tarihi binalan, kprleri, mezarlklar
korumay, hem kasabann sokaklarnda hem de cra eski
orn1anlk arazilerde aalarm kesilmesini nlemeyi, r
maklan zehirli atklardan, deerli arazileri mteahhitler
den, yre halkn kumarhanelerden korumay amalayan
kampanyalar. . . Srekli mektuplar, dilekel er yazlm,
devlet daireleriyle grlp lobi faaliyetleri yrtlm,
afiler datlm, protestolar dzenlenmiti. Evin salonu,
hakszlklar karsndaki fkeye (Jinny, bunun insanlara
byk bir tatmin salad kansndayd)1 aprak neri
lerle tartmalara ve Neal'n gergin enerjisine sahne ol
mutu. Salon bir anda bo kaldnda Jinny, anne babas
nn ssl ar perdeli dubleksinden dorudan bu eve adm
atn hatrlam, kitaplarla dolu raflar, pencerelerin ah ...
ap panjurlann, cilal parke zeminde adn hep unuttuu
gzelim Ortadou hallann dnmt. plak tek du
varda ise niversitedeki odas iin satn ald Canaletto
basks.. Thames'de Belediye Bakanl Treni. O resmi,
duvara bizzat ast halde artk onu grmyordu.
73

Bir hastane yata kiraladlar - henz ihtiyalar


yoktu aslnda ama bulmuken kiralamak daha iyiydi;
nk istendiinde bulunamayabiliyordu. Neal her eyi
dnyordu. Pencerelere bir dostun oturma odasndan
kalma ar perdeler asmt. ki marapas ve pirin at
koumu sslemesi desenliydiler ve Jinny'ye sorulursa
ok irkindiler. Ama insan hayatnda bir noktaya gelindi
inde irkinle gzelin aa yukar ayn amaca hizmet
ettiini, baklan herhangi bir eyin gemlenemeyen be
densel duyularla zihnin blk prk paralannn asla
ca bir kanca olduunu artk biliyordu.
Krk iki yandayd, yakn zamana kadar yan gs
terrnezdi. Neal kendisinden on alt ya bykt. Dolay
syla Jinny, normal koullarda Neal'n imdiki konumun
da kendisinin olacan dnmt hep, ara sra altndan
kalkp kalkamayacan dnp kayglanmt. Bir kere
sinde, uyumadan nce yatakta Neal'n elini, scak, canl
elini tutarken Neal ldnde de en az bir kere elini tu
tacan ya da eline dakunacan dnmt. Geree
inanamayacan dnmt. Onun lm ve gsz
olduu gereine. Durum ne kadar nceden anlalm
olursa olsun inanamayacakt. Neal'n iten ie bu an ve
Jinny'yi bir ekilde bilmediine inanamayacakt. Byle
bir bilgisinin olmayacan dnmek Jinny'de duygusal
bir ba dnmesi, korkun bir d hissi yaratmt.
te yandan bir heyecan da yaamt . Doludizgin
yaklaan bir felaket, bizi kendi hayatmzn sorumluluk
larndan kurtarnay vadettiinde hissettiimiz aza aln
maz heyecan. Bu durumda ayp olmasn diye kendini
topari ayp hi ses karmamak gerekir.
"Nereye gidiyorsun?" demiti Neal, Jinny elini ek
tiinde.
"Bir yere gittiim yok. teki tarafa dnyorum."
imdi durum tersine dnm, kendisi hastalanm74

ken Neal'n bu tr duygular yaayp yaamacln bilmi


yordu. lm fikrine alp almadn sormutu ona.
Neal, ban hayr anlamnda iki yana sallamt.
"Ben de alamadm," demiti Jinny.
Sonra da, "Sakn ' Yas Danmanlar'n ieri alma,"
demiti. "imdiden darda pusuya yatm, nce davra
np ilk saldry yapmaya h azrlanyor olabilirler."
"stme stme gelme," demiti Neal nadiren gsterdii bir fkeyle.
'ffedersin."
"Her eyi hafife almak zorunda deilsin ."
"Biliyorum/' demiti Jinny. Ama aslnda, bunca olayn arasnda, anbean yaananlar dikkatini tekeline alm
ken herhangi bir yaklam benimsemekte zorlanyordu.

"Tantraym, Helen," dedi Neal. "Bundan byle


bize Helen bakacak. Eli maaldr, haberin olsun ."
"Aferin ona," dedi Jinny. Koltua yerletikten sonra
elini uzatt. Ama kz arka koltuun ortasna gmlp al
akta kaldndan gm1emi olabilirdi.
Belki de ne yapacan bilememiti. Neal kzn ina
nlmaz bir gemii, resmen barbar bir ailesi olduunu
sylemiti. Bu devirde insann aklndan gemeyecek ey
ler yaamt. cra bir iftlik, lm bir anne, zihinsel
zrl kz, zorba, akl hastas, ensesti bir yal baba ve
iki kz ocuu. Helen, byk kzd ve on drt yanda
ihtiyara saldrm, ardndan evden kamt. Bir komu,
onu evine alp polise haber verni, polis gelip kk kz
da alarak ikisini ocuk Esirgeme'ye teslim etmiti. hti
yarla kz -yani ocuklann annesiyle babas- Psikiyatri
Kouu'na yatrlmt . Zihinsel ve fiziksel adan nor
mal olan Helen'la kz kardei, koruyucu ailelerin yanna
verilmiti. Gnderilclikleri okulda birinci snftan bala75

mak zorunda kaldklarndan ok zorluk ekmilerdi. Ama


ikisi de bir ite alabilecek kadar eitim gmt.
Neal kamyoneti altrdnda kz konumaya karar
verdi.
"Dan kmak iin de pek scak bir gn semisiniz,"
dedi. nsaniann bu tr bir cmleyi sohbet al olarak
kullandn duymu olabilirdi. Ses tonu sert, tekdze,
dmanca ve pheciydi ama Jinny bunu bile zerine
alnmamas gerektiini artk biliyordu. Bu yrede baz
insanlar -zellikle kyller- hep bu tonda konuurdu.
"Scak geldiyse klimay aabilirsin," dedi Neal. "Bi
zim klima eski model - btn pencereleri averirsin."
lk keden dn, Jinny , nin beklemedii bir eydi.
"Hasteneye uramamz gerekiyor/' dedi Neal. "Me
rak etme. Helen , n kardei hastanede alyor, Helen
ondan bir ey alacak. Deil mi Helen?,
"Evet. B ayramlk ayakkablarm," dedi Helen.
''Helen'n bayramlk ayakkablan." Neal dikiz aynas
na bakt. "Bayan Helen Pembi'in bayramlk ayakkablan."
"Benim adm Helen Pembi deil, .. dedi Helen. Bu
nu ilk kez sylemiyor gibiydi.
"Yanaklarn pembe olduu iin yle sylyorum/,
dedi Neal.
''Hi de deil ."
"yle yle. Deil mi Jinny? B ak Jinny de ayn fikir
de, yanaklann pespembe. B ayan Helen Pembiyanak."
Kzn teni gerekten pespembeydi. Neredeyse be
yaz denebilecek kirpHderiyle kalar, sar bebe yn sa
lar, normal rujsuz dudaktan farkl, garip biimde plak
grnen dudaklar da Jinny'nin dikkatini ekmiti. G
rnm, yumurtadan yeni km, diye tasvir edilebilir
di; sanki bir deri tabakas, normal kalnlkta salar eksik
mi gibi. Muhtemelen derisi kolaylkla tahri olup ilti
hap kapyor, syrlp moranyordu; aznn etrafnda sk
76

sk yaralar oluuyor, beyaz kirpiklerinin arasnda arpa


cklar kyordu herhalde. Bununla birlikte elimsiz g
rnmyordu. Omuzlan geniti, zayf ama iri kemikliydi.
Bir dana ya da geyik gibi yaln ve dobra bir yz ifadesi
olmasna ramen aptal da grnmyordu. Her eyi orta
dayd, ilgisi ve tm kiilii masum ve -Jinny'ye sorulur
sa- tatsz bir gle karsndakine dorudan yneliyordu.
Hastaneye kan uzun yokuta ilerliyorlard; Jinny,
bu hastanede ameliyat olmu, ilk kemoterapisini de ora
da grmt. Yolun bir yannda hastane binalar, teki
yannda da bir mezarlk vard. Buras bir anayoldu, bu
yoldan ne zaman geseler -kente srf alverie ya da na
diren sinemaya geldikleri eski gnlerde- Jinny, "Ne ka
dar moral bozucu bir manzara," ya da, HBu kadar da ko
laylk olmaz ki," gibi bir eyler sylerdi.
Bu sefer bir ey demedi. Mezarlk, onu rahatsz et
miyordu . Bir nemi olmadn anlamt.
Neal da anlam olmalyd. Aynaya bakarak, "Sence
u nezarlkta ka l vardr?" dedi.
H elen nce cevap vermedi. Sonra -olduka samurt
kan bir ifadeyle- "Bilmem," dedi.
"Oradakilerin tamam l."
"Ben de bilememitim," dedi Jinny. "lkokul drt bil.
meces.
Helen cevap vernedi. lkokul drdnc snfa gelememiti belki.
Hastanenin ana kapsna geldiklerinde Helen'n tali
matna uyarak arkaya dolandlar. Hastalar, sabahlklary
la, kimi serum asklann srkleyerek darya sigara i
meye kmt.
"u banka baksana, dedi Jinny. "Neyse, getik imdi.
zerinde bir yaz var: SiGARA MEDGNZ N
TEEKKR EDERiZ. Ama insanlar hastaneden dan
ktnda otursunlar, diye koymular bank oraya. Peki
,

77

niye kyorlar dar? Sigara imek iin. Bu durumda


ayakta m durmalan gerekiyor? Anlamyorum."
"Helen 'n kardei, amarhanede alyor/' dedi
Neal. "Ad ne Helen? Kardeinin ad ne?"
"Lois," dedi Helen. "Burada durun. Tamam . Buras."
Hastane binasnn bir kanadnn arka tarafndaki
otoparktaydlar. Zemin katta smsk kapal bir servis ka
ps dnda kap yoktu. Onun zerindeki katta yan
gn merdivenine alan kaplar vard.
Helen arabadan iniyordu.
"eri nasl gireceini biliyor musun?" dedi Neal.
"O kolay."
Yangn merdiveni yerden bir buuk metre kadar
yksekte bitiyordu, ama Helen birka saniyede parmak
la tutunmu, belki bir tula kntsna basp destek
alarak kendini yukan ekmiti. Jinny, nasl becerdiini
anlayamad. Neal glyordu.
"te bu kadar," dedi .
"B aka yolu yok mu?" dedi Jinny.
Helen koarak nc kata km, sonra da gzden
kaybolmutu.
"Olsa da onun ihtiyac yok," dedi Neal.
"ok becerikli,'' dedi Jinny kendini zorlayarak.
"Baka trl kurtulamazd,' dedi NeaL ''Epeyce becerikli olmas gerekirdi ."
Jinny'nin banda geni kenarl bir hasr apka vard.
karp yelpazelenmeye koyuldu.
Neal, "Kusura bakma," dedi. "Park edebileeeim bir
glgelik yok. Fazla uzun kalmaz ieride."
"ok mu acayip grnyorum?" dedi Jinny. Neal,
bu soruya alnt .
"Acayip filan grnmyorsun. Zaten etrafta kimse
de yok."
"Bugn grtm adam, daha nceki adam deil78

di. Bu daha nemli biriydi galiba. in tuhaf, kafas aa


yukan benimki gibiydi. Hastalar rahat ettirmek iin
yle geziyordur belki."
Jinny'nin niyeti devam edip daktorun sylediklerini
aktarmakt ama Neal, "Kardei onur kadar zeki deil,"
dedi . "Helen onu kolluyor, idare ediyor. Bu ayakkab du
rumu ok tipik aslnda. Kendine bir ayakkab alamaz
myd? Kendi dzenini kuramam - hala koruyucu aile
nin yannda kalyor, kyde bir yerlerde."
Jinny, szne devam etmedi. Yelpazelenmek iin
neredeyse btn enerjisini harcyordu. Neal, binaya ba
kyordu.
"Umarm yanl yerden girdi, diye azar iitmiyor
dur," dedi. "lle kurallan ineyecek. Kurallar bu kz iin
yaplmam."
B irka dakika sonra slk ald.
"te geliyor. una bak. Son ayaa geldi. Atlamadan
nce durma saduyusunu gsterecek mi bakalm? Atla
madan nce durup bakacak m? Acaba - hayr efendim.
Hayr. Katiyen."
Helen'n elinde ayakkab yoktu. Kamyonete atlayp
kapy arpt, ''Geri zekallar," dedi. "ktm yukar, dal
lamann teki yolumu kesti. Ziyareti kartn nerde? Ziya
reti kart alman lazm. Kartn yoksa ieri giremezsin.
Yangn merdiveninden geldiini grdm, yasak. Tamam,
tamam, kz kardeime geldim. u anda mola saati deil,
gremezsin. Biliyorum, onun iin yangn merdivenin
den geldim, bir ey alacam sadece. Onunla konumak
istemiyorum vaktini almayacam bir ey alp gideceim.
Alamazsn. Alnm. Alamazsn. Sonra barmaya bala
dm ben de, Lois. Lois. Btn makineler alyor, ierisi
olmu yz derece, hepsi kan ter iinde, bir eyler tan
yor, bardm Lois. Lois. Nerede, beni duyuyor mu bilmi
yorum. Sonra bir yerden frlad, beni grr grmez, Ey79

vah, dedi, unuttum. Ayakkablanm gerinneyi unutmu.


Dn gece telefon ettim hatrlattm ama o unutmu. ar
pacaktm bir tane. Adam, Artk gidebilirsin, dedi. M erdi
venden inip k dar. Yangn merdiveninden deil, onu
kullanmak yasak. Smm yasana."
Neal kahkahalarla glyor, ban sallyordu.
"Unutmu ha? Getirmemi ayakkablarn."
June ile Matt'in evinde brakm."
,.Rezalet."
,.Yola kabilir miyiz artk?" dedi Jinny. "Biraz hava
girsin ieri, yelpaze ie yaramyor."
uTamam," dedi Neal. Geri geri gidip dnd, bir kez
daha hastanenin tandk cephesinin nnden getiler; ayn
-belki de baka- hastalar kasvetli hastane kyafetleriyle,
serum asklann srkleyerek, azlannda sigara dolan
yorlard. "Helen nereye gideceimizi sylesin bakalm."
Arka koltua seslendi: Helen?"
..
?"
N e.
"u eve gitmek iin ne tarafa sapacaz?"
"H angi eve?"
"Kardeinin oturduu yere. Ayakkablarn olduu
yere. Yolu tarif et."
"Oraya gitmiyoruz ki, sylemeyeceim."
Neal geldikleri yoldan geri dnd.
"Sen yolu tarif edinceye kadar bu yoldan gideceim.
Otoyola ksam daha m iyi olur? Yoksa kent merkezine
mi gideyim? Nereden gideceiz?"
''Hibir yerden. Oraya gitmiyoruz."
"O kadar uzak saylmaz, deil mi? Niye gitmeyelim?"
'Bana bir iyilik ettiniz zaten, o kadar yeter." Helen
ne doru eilip kafasn Neal ile Jinny'nin arasndan
uzatt. "Hastaneye gtrdnz zaten, yetmez mi? Bana
iyilik olsun diye btn gn oraya buraya gitmenize ge
rek yok."
80

Yavalayp bir ara sokaa saptlar.


"S amalama," dedi Neal. "Otuz kilometre uzaa gi
deceiz, bir sre buralara gelemeyebilirsin. Ayakkablara
ihtiyacn olabilir."
Cevap gelmedi. Neal tekrar denedi .
"Yoksa yolu bilmiyor musun? Buradan nasl gidile
,
,
ceini bilmiyor musun?
"Biliyorum ama sylemeyeceim ."
"O zaman biz de dolarz. Sen sylemeye raz olun
eaya kadar dolar dururuz."
"Raz olmayacam. Sylemeyeceim yani."
"Dnp kardeine sorabiliriz. O syler. Onun da
paydos vakti yaklamtr, eve braknz kardeini."
"Bugn akam vardiyasnda, tutturamadnz."
Getikleri sokaklar, Jinny'nin daha nce gelmedii
yerlerdi. ok yava gidiyorlar, sk sk ara sokaklara sap
yorlard, bu yzden de ieri pek hava girmiyordu. Kalas
lar aklarak kapatlm bir fabrika, ucuzluk maazalan,
rehin dkkanlan. Demir parmaklkl bir pencerenin ze..:
rinde yanp snen N AKT, NAKiT, NAKiT yazs. Ama
evler de vard, namuslu grnmeyen eski dubleksler,
kinci Dnya Sav'nda alelacele ina edilmi ahap
mstakil evler. Minicik bir baheye satlk eyalar karl
mt: amar ipine asl giysiler, masalarn zerine stif
lenmi tabak anak, ev eyalar. . . Bir kpek, masalardan
birinin altna girmi, topra eeliyordu; masay devirebi
Iirdi ama evin nndeki hasarnaa oturmu sigara ierek
mteri yokluunu izleyen kadnn urourunda deildi.
Bir sokak kesindeki dkkann nnde buzlu loli ..
pop emen ocuklar vard. tekilerden biraz uzakta, ke
narda duran bir ocuk -en fazla drt-be yandayd- lo
lipopunu kamyonete frlatt . Boyundan beklenmeyecek
bir kuvvetle frlatmt. Lolipop, Jinny'nin kapsna, he
men kolunun altna isabet etti, Jinny hafif bir lk att.
81

Helen ban arka pencereden kard.


"Kolunu kraym m senin ?"
ocuk alamaya balad. Helen' hesaba katmam
t, belki lolipopunu kaybedeceini de hesaba katmamt.
Helen kafasn ieri sokarak, Bouna benzin harc
yorsunuz/' dedi Neal 'a.
nKentin kuzeyinde mi?" dedi Neal. "Gneyinde mi?
Kuzey gney dou bat, hangisi Helen, syle."
"Syledim ya. Bugn bana yeterince iyilik yaptnz."
"Ben de sana syledim. Eve gitmeden nce o ayak
kablar alacaz."
Neal sert sert konUSa da glmsyordu. Yznde
bilinli ama aresiz bir salaldk okunuyordu. Bir saadet
istilasnn iaretleri. Neal'n benlii istila altndayd, sa
laka bir saadete boulmutu.
"Amma inatsnz," dedi Helen.
"Gr bak ne kadar inatym."
"Ben de inatym. Ben de sizin kadar inatym."
Jinny, Helen'n neredeyse kendi yanana deen yanandan kan atei hissediyordu adeta. Kzn heyecan
dan bouklam, sklam, astnn sezildii nefesini net
olarak duyuyordu. Helen'n varl asla hibir araca bin
dirilmemesi gereken, fazlasyla gergin, mantktan yok
sun, her an koltuklarn arasndan h avaya zplayabilecek
bir ev kedisini antnyordu.
Gne tekrar bulutlarn arasndan kmt. Hala te
pede, hala gz alcyd.
Neal ulu, yal aalann ve biraz daha dzgn evle
rin olduu bir sokaa sapt.
"Buras daha iyi mi?" dedi Jinny'ye. "Biraz daha gl
gelik, deil mi?" Alak sesle, samimi bir tonda konUU
yordu, kzla ilgili konu bir sreliine unututabilecek sa
ma sapan bir eymi gibi.
"Manzara yoluna giriyorum," dedi, tekrar arkaya ses82

lenerek. "Bugn manzara yolundan gidiyoruz, Bayan


Helen Pembiyanak' n erefne."
"Yola ksak daha iyi olur belki," dedi Jinny. -Doru
dan eve gitsek."
Helen neredeyse bararak araya girdi. "Kimsenin
eve gitmesine engel olmak istemiyorum ben."
-yleyse yolu tarif et," dedi Neal. Sesini kontrol et
meye, olaan bir ciddiyete brnmeye alyordu. Ne
kadar urarsa urasn dudaklanna yaylveren srt,
suratndan silmeye abalyordu. uHadi gidip ne yapacak
sak yapalm, sonra da eve gidelim."
Sokan yansna kadar ar ar ilerlemeye devam
ettikten sonra Helen arkada homurdand.
"Madem yle, syleyeyim bari/' dedi.

Gidecekleri yer fazla uzak deildi. Parsellenmi bir


araziden geerlerken Neal tekrar Jinny'ye hitaben, uBen
dere filan gremiyorum. Konak da gremiyorum , " dedi.
"Ne?" dedi Jinny.
Silver Creek Estates. 1 Tabelada yle yazyordu_,,
Jinny'nin grmedii bir tabeladan bahsediyor olsa
gerekti.
-Buradan dnn," dedi Helen.
u Saa m sola m ?"
"H urdalktan."
Gevek tel itin, karaserleri yan yarya gizleyebildi
i bir burdaln nnden getiler. Sonra yokuu trma
np bir kapdan geerek tepenin ortasnda koca bir ukur
oluturan akl ocana ktlar.
"Buras. u ilerideki onlann posta kutusu," diye ses

1.

(Ing.) Gm Deve Konaklarr. (.N.)

83

lendi Helen ciddileerek, yaklatklannda posta kutusu


nun stndeki ismi okudu .
"Matt ve June Bergson. Onlar."
ki kpek, ksa araba yolunda havlayarak onlara yak
lat. Biri iri ve siyah, teki kk ve kirli sanyd, yavruya
benziyordu. Tekerleklerin etrafnda dolanrlarken Neal
klakson ald. Sonra bir baka kpek -bu daha sinsi ve
kararlyd, ksa tyl gvdesinde mavimsi lekeler vard
otlarn arasndan kageldi.
Helen, onlara, kesin sesinizi, yatn, defolun, diye ba
rd .
"Pinto hari tekilere aldrmayn,'' dedi. "tekiler
korkak."
zerine akl dklm, n e olduu belirsiz geni bir
alanda durdular. Bir tarafnda al ya da ardiyeye benzer
teneke atl bir baraka vard, onun yan tarafnda, msr
tarlasnn kenarnda da rn etruk bir iftlik evi; tulalar
sklm, koyu ahap duvarlan plak duruyordu. u
anda oturolan ev bir karavand, gzelce dzenlenmi,
nne bir veranda yaplm, tente gerilmiti; oyuncak
gibi grnen bir itin ardnda bir iek bahesi de vard.
Karavanla bahesi bakml ve dzenliydi ama arazinin
geri kalan, belki kullanlan, belki de paslanmak ya da
rmek zere ortada braklm eyalarla doluydu.
Helen, aa atlam kpeklere aplak atyordu. Ama
onlar yanndan kap komaya, zplayp kamyonete hav
lamaya devam ediyorlard; sonunda barakadan bir adam
kp kpeklere bard. Savurduu tehditlerle hakaretler
Jinny iin anlalmaz olmakla birlikte kpekler sakinleti.
Jinny, apkasn bana geirdi. Btn bu sre bo
yunca apkay elinde tutmutu.
"lle hava atacaklar," dedi Helen.
Neal da kamyonetten inmi kararl bir tavrla kpek
lerle anlamaya alyordu. Barakadan kan adam, onlara

yaklt. zerinde terden snisklam olup gsne, gbei


ne yapm mor bir tirt vard. Memeleri olacak kadar
imand, gbek delii hamile kadnlannki gibi kkt. G
beinin ortasnda devasa bir inedenlik gibi duruyordu.
Neal, elini uzatarak ona doru ilerledi. Adam kendi
elini i pantolonuna silip glerek tokalat. Jinny konu
malann duyamyordu. Karavandan bir kadn kt; oyun
cak gibi kk itin kapsn at, geip arkasndan kapad.
"Lois ayakkablarm getirmeyi unutmu," diye ses
lendi Helen, kadna. "Telefon da etmitim ama unutmu,
Mr. Lockyer ayakkablann alaym, diye getirdi beni."
Kadn da kocas kadar olmamakla birlikte imand.
zerinde Aztek gnei desenli bol, pembe bir elbise,
salarnda altn sars meler vard . akllarn zerinde
sakin ve misafirperver bir tavrla yryordu. Neal dnp
kendini tantt, sonra kadn kamyonete gtrp Jinny'yi
tantrd .
"Tantmza memnun oldum," dedi kadn . "Ra
hatsz olan hanm sizsiniz, deil mi?"
"yiyim ben," dedi Jinny.
"Madem buraya kadar geldiniz, ieri buyrun . Dan
s ok scak.,,
"Yok, biz uradk s adece," dedi Neal.
Adam da yanianna gelmiti. "eride klimamz var,"
dedi. Kamyoneti inceliyordu; glmsyordu ama y
znde kmseyen bir ifade vard.
"Ayakkablan almak iin uradk sadece," dedi Jinny.
"Am a bir kere gelmisiniz, hemen gitmek olmaz,"
dedi kadn -June- ieri girmeme fikri, duyulmam bir
eymi gibi glerek. "Gelin dinlenin biraz."
"Akam yemeinizi blmek istemeyiz," dedi Neal.
"Biz yemek yedik," dedi Matt. "Erken yiyoruz."
"Ama acl kymal fasulyemiz artt," dedi June. "Gelin de yardm edin, bitirelim."
85

Jinny, "Teekkr ederim," dedi. "Ama b!r ey yiyecek


halim yok. Hava bu kadar scakken hibir ey yemek is,,

temyor canm.
"yleyse souk bir ey iersiniz," dedi June. "Gazo.

.
zumuz var, kola var. eftalili napsmz var"
"Bira var," dedi Matt, Neal'a. "Blue sever misiniz?"
Jinny pencereye yaklamas iin Neal'a iaret etti.
"Gidemem," dedi. "Syle onlara, mmkn deil.''
"Knlacaklar ama biliyorsun deil mi?" diye fisldad
Neal. "Yaknlk gstermeye alyorlar."
"Ama gerekten gidemem. Sen git istersen."
Neal iyice eilip yaklat. "Gelmezsen nasl bir izie
nim uyandracan biliyorsun deil mi? Tenezzl etme
diini dnecekler.,,
"Sen git."
"eri girdiinde rahat edersin. Klima iyi gelir sana."
Jinny ban iki yana sallad.
Neal doruldu.
"Jinny olduu yerde, glgede dinlenmeyi tercih ediyor"
.
"Ama evde de dinlenebilir. . . ,, dedi June.
"Aslnda bir Blue'ya hayr demem," dedi Neal. Ger
gin bir tebessmle Jinny'ye dnd. Kimsesiz ve fkeli
grnd Jinny'nin gzne. "yisin deil mi?" dedi, dier
lerinin duyabilecei ekilde. "Emin misin? Ben biraz ie
ride otursam sakncas var m?"
"yiyim ben, merak etme," dedi Jinny.
Neal bir elini Helen'n, bir elini June'un omzuna
koyarak dostane bir tavrla karavana doru yrd. Matt
merakl bir ifadeyle Jinny'ye glmseyip pelerinden
gitti.
Bu kez onunla birlikte gitsinler diye kpekleri ardnda Jinny, isimlerini anlayabildi:

Goober. Sally. Pinto.


86

Kamyonet bir sra st aacnn altna park edil


miti. Aalar ulu ve yalyd ama yapraklan ince1 glge
leri titrekti. Yine de yalnz kalmak Jinny'yi ok rahatlatt.
O gn daha erken saattel kasabadan km karayo
lunda giderken yol kenanna kurulmu bir tezgahtan tur
fanda elma almlard. Jinny, ayaklannn dibinde duran
torbadan bir elma kanp ufak bir snk ald - tadn alabi
lecek mi, yutabilecek mi, midesinde tutabilecek mi, diye
denemek iin.Acl kymal fasulye dncesini ve Matt' in
devasa gbek deliini unutturacak bir eye ihtiyac vard.
Fena deildi. Elma sert ve ekiydi ama ok eki de
deildi; kk lokmalar halinde iyice inerse yiyebilirdi.

Neal' daha nce de birka kere bu halde -ya da bu


na benzer bir halde- grmt. Okuldaki herhangi bir
olan yznden bu hale gelirdi. Olann adn umursa
maz, hatta kmser bir tavrla telaffuz ederdi. Baklan
duygusallar, zr diler gibi ama bir yandan da meydan
okur gibi kkrdard.
Ama daha ncekiler, Jinny'nin evde srekli grmek
zorunda kalaca kiiler deillerdi, hibirinin bir yere
vannas sz konusu deildi. Olann sresi dolar, baka
bir yere giderdi.
Bu sre de dolacakt. nemli olmasa gerekti.
Jinny ister istemez, acaba dn bugnden daha m
nemsiz gelirdi, diye dnd.
Kamyonetten indi, ierideki tutarnaktan destek ala
bilmek iin kapy ak brakt. Dandaki her ey uzun
sre tutunulamayacak kadar scakt. Ayakta durup dura
mayacan denemesi gerekiyordu. Sonra glgede birka
adm att. St yapraklannn bazlan sararmaya bala
mt bile. Kimi dklmt . Glgede durup araziye sa
lm eyalara bakt.

87

Her iki fan paralanm, yan taraftaki yaznn st


boyayla kapatlm, gk bir eya kamyoneti . Oturma
yerini kpeklerin paralad bir puset, istiflenmemi bir
odun yn, st ste ylm iri araba lastikleri, ok say
da plastik marapa, ya tenekeleri, kereste paralan, ba
rakann duvarnn dibinde iki buruuk turuncu muam
ba. Barakann iinde bir ar GM kamyon, bir kk,
ypranm Mazda kamyon, bir bahe traktr, kimi sa
lam kimi krk aletler, hayal edilebilecek kullanrnlara
bal olarak kullanlabilecek ya da kullanlamayacak te
kerlekler, kulplar, ubuklar vard. nsann stne ne ok
ey zimmetlenebiliyordu. Kemoterapiye balayp hep
sinden vazgemek zorunda kalmadan nce onca foto
raf, resmi yazma, toplant tutana, gazete kupr ve
tanmlayp diske aktarmakta olduu binbir kategori de
Jinny'nin zerine zimmetlenmiti. Hepsi sonunda pe
atlacakt belki. Matt lse btn bunlann da pe atla
bilecei gibi.
Gitmek istedii yer msr tarlasyd. Msrlar, Jinny'
nin boyunu gemiti, belki Neal ' n boyunu da; msrlann
glgesine ulamak istiyordu. Sadece bunu dnerek
baheyi bir batan br baa katetti. Kpekler, Tann'ya
kr, ieri alnm olmalyd.
Tarl ann etrafnda it yoktu. B aheyle birleiyordu.
Jinny doru tarlann iine, iki sra msnn arasndaki dar
yola girdi . Yapraklar muamba eritleri gibi yzne, kol
Iarna arpyordu. apkas dmesin diye karmak zo
runda kald . Her msr sapnn zerinde kefene sanlm
bir bebek gibi ayr bir koan vard. Keskin, neredeyse
mide bulandrc bir bitkisel geliim, ham niasta ve scak
zsu kokusu yaylyordu etrafa.
Tarlaya girdiinde yere uzanp yatmay dnm
t. O iri, kaba yapraklarn glgesine uzanp yatacak,
Neal, onu arncaya kadar orada kalacakt. Hatta belki
88

o zaman bile kmazd. Ama sralar, aralanna yatlama


yacak kadar skt; ayrca Jinny'nin zihni bununla uraa
mayacak kadar meguld. fkeliydi.
Yeni bir olay yznden deil. Bir akam evlerinin
salonunda -ya da toplant odasnda- bir grup insanla bir
likte yerde oturup ciddi bir psikoloj i oyunu oynaylarn
hatrlyordu. nsan szmona daha drst ve direnli
hale getiren oyunlardan biri. Grubun dier yelerine tek
tek bakp aklna ilk gelen eyi sylyordun. Neal'n bir
arkada, beyaz sal, Addie Norton diye bir kadn, "Jinny,
bunu sylemek istemezelim ama sana ne zaman baksam
tek aklma gelen ahlak kumkumas oluyor," demiti .
Jinny, hatrlad kadanyla o srada buna cevap ver
memiti. Belki oyunun kural gerei cevap verilmiyordu.
imdi ise iinden, "Niye bunu sylemek istemezelim di
yorsun?'' diye geiriyordu. "Farknda msn, insanlar ne
zaman, sylemek istemezdim, deseler aslnda sylemeye
can atyorlardr. Madem bu kadar drstz, en azndan
bu konuda drst olamaz myz?"
Bu hayali cevab ilk verii deildi. Yine hayalinde
Neal'a o oyunun ne byk bir sahtekarlk olduunu da
sylerciL nk Addie'ye sra geldiinde herhangi biri
ona tatsz bir ey sylemeye cesaret edebilir miydi?
Mmkn deil. ''Gzpek," derlerdi, "Lafn esirgemez/'
derlerdi. Korkarlard ondan, olay buydu.
Jinny yksek sesle, "Lafn esirgemez," dedi, inele
yici bir tonda.
Dierleri daha olumlu eyler sylemiti. "iek o
cuk", "Pnarlann Madonna's" gibi. Jinny onu syleyen
her kimse ''Pnarlarn Manon'u"nu 1 kastetti ini biliyor
du, ama dzeltmemiti. Orada ylece oturup insanlarn
1 . Manon des Sources. Fransz sinema adam Claude Berrinn ( 1 934-2009),
1 986.da sinemaya uyarladi nl romana gnderme. (Y.N.)
89

kendisi hakkndaki yorumlarn dinlemek ok anna git


miti . Herkes yanlyordu. O, ne utangat ne uysal, ne
doal ne de masum.
Elbette insan ldnde geriye bir tek bu yanl ka
nlar kalyordu.
Aklndan bunlar geerken bir msr tarlasnda en ko
lay olabilecek ey olmu, Jinny kaybolmutu. Bir msr
srasn, sonra bir dierini am, muhtemelen ters yne
sapmt. Geldii yoldan geri dnmeyi denedi ama belli
ki doru yolda deildi. Gne tekrar bulutlann arkasna
saklandndan batnn ne tarafta olduunu anlayam
yordu. Zaten tarlaya girdiinde hangi yne doru ilerle
diini bilmediinden aniasa da yaran olmazd. Olduu
yerde kprtsz durdu, msriann fsltsyla uzaktan ge
len trafik sesi dnda hibir ey duyulmuyordu.
Kalbi daha nnde uzun yllar olan herhangi bir
kalpten farksz atyordu.
Sonra bir kap ald, kpeklerin havladn, Matt'in
bardn duydu, sonra kap arpt. Jinny sesin geldii
yne doru saplann, yapraklann arasndan ilerledi.
Aslnda balang noktasndan pek de uzaklama
mt . Btn bu sre boyunca tarlann kk bir ke
sinde tkezleye tkezleye dnp durmutu.
Matt, ona el sallayp kpeklere yaklamasnlar diye
bard.
"Korkmayn kpeklerden, korkmayn," diye seslendi
Jinny'ye. Jinny gibi o da arabaya doru ilerliyordu ama
baka bir ynden. Birbirlerine yaklatklannda daha al
ak, belki daha samimi bir sesle konutu.
"Gelip kapy alsaydnz keke."
Msriann arasna iini yapmak iin girdiini san
mt.
"Kocanza sizi yoklayacam syledim."
Jinny, "yiyim ben, teekkr ederim," dedi. Kamyo90

nete bindi ama kapy ak brakt. Kapatrsa Matt alna


bilirdi. Ayrca kendini ok halsiz hissediyordu.
.
"ok ackm, fasulyeye de bayld"
Kimden bahsediyordu?
Neal'dan.
Jinny tir tir titriyor, terliyordu, kafasnn iinde bir
uultu vard, sanki iki kulann arasna gerilmi bir tel
titreiyordu.
"isterseniz size de bir tabak getireyim."
Jinny glmseyerek ban iki yana sallad. Matt,
elindeki bira iesini havaya kaldrd - Jinny'yi selamlar
gibiydi.
"iecek?"
Jinny yine glmseyerek ban sallad.
''Su da

imezsiniz? Burann suyu gzeldir."


"Teekkrler, istemem."
m

Ban evirip MattJin mor gbek deliine bakarsa


recekti.
"A damn teki bir gn," dedi Matt, farkl bir ses to
nuyla. Gevek bir tavrla, glerek konuuyordu imdi.
"Adamn teki bir gn kapdan kyormu, elinde bir tu
tam atkuyruu varm. Babas onu grnce, Elinde o at
kuyruklanyla nereye gidiyorsun? diye sormu."

"O da , A t bulmaya gidiyorum, demi."


"A tkuyruuyla at yakalayamazsn ki. ''
"Adam ertesi sabah geri dnm, yannda ahane bir
at. Baksana bulduum ata. A t alra yerletirmi."

Yanl bir izlenim uyandrmak istemiyorum. yimserli


e kaplp heyecanlanmayalm. Ama yle grnyor ki so
nular beklediim izden farkl.
"Ertesi gn babas bakm adam tekrar dan kyor.
Elinde bir koli band. imdi nereye gidiyorsun peki?"

"Annem akam yemei iin gzel bir rdek olsayd,


diyordu. ,
91

"A benim salak olum, voli a yerine koli bandyla


rdek aviayacan m sandn?"
"Sen bekle, grrsn."
"Ertesi sabah kolunun altnda besili bir rdekle ka
gelmi .

Grne baklrsa dikkate deer bir klme var. El


bette umduumuz da buydu, ama akas bunu beklemi
yorduk. Mcadelenin sona erdiini sijylemiyorum, sadece
olumlu bir iaret olduunu sylyorum.
"Babas ne diyeceini bilememi. arm kalm,
diyecek laf bulamam."
"Ertesi akam, hemen ertesi akam, olunu elinde
koca bir dal destesiyle kapdan karken grm.".

Son derece olumlu bir iaret. leride sorun kmayaca


ndan emin olamayz ama iiyle syleyeyim: Temkinli bir
iyimserlik iindeyiz.
"N e o elindeki dallar?"
uBunlar kadntuzluu.''
"Anladm, demi babas. Dur bakalm bir dakika."
"Dur bekle bir dakika, apkam alaym. apkam
alaym, ben de senle geliyorum ! "
"Bu kadan da fazla," dedi Jinny yksek sesle.
inden daktarla konuuyordu.
"Ne?" dedi Matt. Bir yandan glyordu, ama yz
ne incinmi, ocuksu bir ifade yerlemiti. "Ne oldu ki?"
Jinny elini azna sk sk bastrn ban iki yana
sallyordu.
uFkra bu," dedi Matt. ''Terbiyesizlik etmek deildi
niyetim."
Jinny, "Yok, yok, hayr. Ben . . . hay" dedi.
"nemli deil. Ben ieri gidiyorum . Daha fazla vak
tinizi alm ayaym sizin. Sonra da kpeklere seslenme
zahmetine bile katianmadan srtn dnp gitti.
Jinny, doktora yle bir ey sylememiti. Niye syle92

1r

sineli ki? Daktorun suu yoktu. Ama yleydi. Bu kadan


fazlayd . Daktorun syledikleri ii zorlatryordu. Jinny
geriye dnp o yl batan gzden geirmek zorunda kal
mt. Bir bakma dk nitelikli bir zgrlk elinden
alnmt. Varlndan haberdar bile olmad hissiz bir
koruyucu zar ekilip alnm, onu ak bir yara gibi orta
da brakmt.

Matt'in msr tarlasna iini yapmak iin girdiini


sanmas, Jinny'nin gerekten ii geldiini fark etmesini
salad. Kamyonetten kp dengesini korumaya ala
rak ayakta durdu, bacaklarn aynp geni pamuldu etei
ni svad. O yaz mesanesini tam kontrol edemediinden
geni etekler giyip klot kullannarnay adet edinmiti .
akllarn arasndan koyu renk bir derecik akt. Bu
arada gne batmt, akam oluyordu. Tepede gkyz
akt, bulutlar yok olmutu .
Kpeklerden biri gnlszce, birinin geldiini haber
vernek zere havlad ama gelen tandk biriydi. Jinny,
kamyonetten ktnda kpekler gelip onu rahatsz et
memiti - almlard ona. Geleni karlamak zere te
lasz, heyecansz bir ekilde kotular.
Bisikletli bir olan ya da delikanlyd gelen. Kamyo
nete doru ilerlerken Jinny de bir eliyle hafif soumu
ama hala scak metalden destek alarak ona doru yr
d. Delikanl, onunla konuurken i birikintisinin ze
rinde durmak istemiyordu. Belki ocuun akln baka
yere elip yere bakmasn nlemek iin ilk Jinny konutu.
"Merhaba," dedi, "sipari falan m getirdiniz?,,
Olan glerek bisikletten aa atlad, bisiklet yere
devrildi, hepsi bir saniye srmt.
"Ben burada oturuyorum," dedi. "iten dnyorum."
Jinny kim olduunu, niin ve ne kadar sreliine

93

orada bulunduunu aklamas gerektiini dnd. Ama


zor iti. Kamyonete tutunmu dururken herhalde araba
kazasndan yeni km birine benziyordu.
uBurada oturuyorum," dedi olan. ''Ama kentte bir
restoranda alyorum. Sammy'nin yerinde."
Garson yani. Bembeyaz gmlei, siyah pantolonu
garson kyafetiydi. Aynca bir garsonun sabrl ve uyank
grnmne de sahipti.
"Ben Jinny Lockyer," dedi Jinny. "Helen. Helen bizm . . .
"Tamam, anladm," dedi olan. uHelen'n yannda
alaca hanmsnz. Helen nerede ?"
UEvde.,
"Sizi ieri aran olmad m?"
Jinny, olann Helen'la yat olduunu tahmin etti.
On yedi-on sekiz yanda. nce, endaml, kendinden
emindi, muhtemelen umduu kadar ykselmesini sala
mayacak samimi bir heyecan vard. Jinny ona benzer bir
ka ocuun sonunda ocuk Sulu olduunu gnnt.
Bununla birlikte akll grnyordu. Jinny'nin bit
kin olduunu, kafasnn kark olduunu anlam gibiydi .
''June da ieride mi?" dedi. "June, benim annem."
Sa rengi June'unkine benziyordu, san meli koyu
renk salar. ocuun salar olduka uzundu, ortadan
aynlm, iki yana dklyordu .
' ?"
"M att de m.
uKocam da onlarla. Evet:'
' N e ayp.,.
va, hayr/' dedi Jinny. "ardlar. Ben burada bek
lemeyi tercih ettim."
Neal ara sra Yo-yo'lardan bir-ikisini eve getirir, bah
ede alr1 resim ya da basit marangozluk ileri yaparken
onlan denetlerdi. Birinin evine kabul edilmenin onlar
asndan yararl olduu kansndayd. Jinny'nin ara sra

11

94

onlarla hafiften flrt ettii olmutu ama zararsz biimde.


Onlarla yumuak bir tonda konumu, dkml etekle
rini, elmal sabun kokusunu fark edecekleri ekilde dav
ranmt. Neal, onlan eve getirmekten bu yzden vazge
memiti. Kurallara aykn olduu sylenmiti kendisine.
"Ne kadardr bekliyorsunuz peki?"
"Bilmem," dedi Jinny. " Saat kullannam ben."
"Sahi mi?" dedi delikanl . "Ben de kullanmam. Saat
kullanmayan pek fazla kiiyle karlamyorum . Peki hi
kullandnz m?"
"Hayr, asla," dedi Jinny.
"Ben de. H ayatmda hi kullanmadm. istemedim.
Sebebini bilmiyorum. Canm hi istemedi. Yani zaten
saatin ka olduunu bilirim ben. Birka dakika oynar. En
fazla be dakika. Nerelerde saat olduunu da bilirim. e
giderken emin olmak iin kontrol ederim. Grebilece
im ilk saat m ahkemenin saatidir, binalann arasndan
grnr. -drt dakika oynar en fazla. Bazen restoran
da mterilerden biri saati sorar, ben de sylerim. Saat
takmadm fark etmezler bile. lk frsatta gidip mutfak
taki saate bakann. Ama hibir defasnda da dnp d
zeltmek zorunda kalmadm."
"Ben de ara sra tahmin edebiliyorum," dedi Jinny.
"Herhalde hi saat taknaynca insanda yle bir his geliyor.
"Evet, gerekten geliiyor."
"Peki sence imdi saat ka?"
Delikanl gld. Gkyzne bakt .
"Sekize geliyor. Sekize alt ya da yedi dakika var.
Ama benim bir avantajm var. ten saat kata ktn
biliyorum, sonra 7 -Eleven'dan sigara aldm, bir-iki daki
ka birileriyle konutum, sonra da hisikietle eve dndm .
Siz kentte oturmuyorsunuz, deil mi?"
Hayr, dedi Jinny.
.

95

"Peki nerede oturuyorsunuz?"


Jinny, oturduklar yeri syledi.
"Yoruldunuz mu? Eve dnmek istiyor musunuz? e
ri girip kocanza eve gitmek istediinizi syleyeyim mi?"
"Hayr. Syleme," dedi Jinny.
uTam am. Tamam. Sylemem. Zaten June ieride fal
bakyordur imdi. El fal bakmay biliyor/'
.
"S ah m' 7"
Tabii . Haftada birka kere restarana gelir. ay fal
da bakar. ay yapraklarndan fal bakar."
ocuk, bisikletini yerden kaldnp kamyonetin nn
den ekti. Sonra src penceresinden ieri bakt.
"Anahtar stnde brakm," dedi. "Peki . . . sizi eve
braknarn ister misiniz? Bisikleti arkaya ykleyebilirim.
Matt de hazr olduklarnda kocanzla Helen' brakr. Ya
da Matt araba kullanamayacak haldeyse June brakr.
June annem ama Matt babam deil . Siz araba kullanm
yorsunuz, deil mi?"
"H ayr," dedi Jinny. Aylardr kullanmamt.
"Kullanmyorsunuz. Tahmin etmitim. Tamam m?
Gtreyim mi sizi? Ister misiniz?"

"Sizi bildiim bir yoldan gtreceim. Anayoldan


daha uzun srmeyecek eve gitmeniz."
Parsellenmi araziden gememilerdi. Hatta tam
ters yne, akl ocann etrafn dnyornu gibi gr
nen bir yola girmilerdi . En azndan imdi batya, gky
znn en aydnlk olduu yne doru ilerliyorlard .
Ricky -bu arada adn sylemiti Jinny'ye- henz farlar
yakmamt.
"Burada kimseye rastlama ihtimali yok," dedi. "Bu
yolda tek bir arabaya rastladm hatrlamyorum. n
k bu yolu bilen pek yoktur."
96

"Farlar yakarsam," diye devarn etti, "gkyz kararr,


her yer kararr, nerede olduumuzu gremeyiz. Biraz da
ha bekleyelim, sonra, yldzlar grnnce farlar yakanz."
Gkyz, hangi tarafa baktnza bal olarak ok
soluk krnz, san, yeil ya da mavi cam gibi grnyordu.
"Olur mu?"
"Olur," dedi Jinny.
Farlar yandnda allar, aalar kararacakt. Sadece
yol kenarnda siyah tmseklerle arkalarndaki siyah aa
ktlesi olacakt; oysa imdi tek tek ladinler, sedirler, ty
ty Amerika melezleri, iekleri gz krpan ateiere ben
zeyen camgzelleri seilebiliyordu. Yakndlar, uzansa
dakunacak gibiydi, yava gidiyorlard. Jinny, elini dan
uzatt.
Dokunamad. Ama ramak kald. Yolun genilii ne
redeyse arabaya eitti.
leride su dolu bir hendein panltsn grr gibi
oldu.
"leride su mu var?" diye sordu.
"leride mi ?" dedi Ricky. "leride, her yerde. Her iki
yanmzda, birok yerde altmzda da su var. Grmek is
ter misin ?"
Kamyoneti yavalatt. Durdu. "Yan tarafa bak," dedi.
"Kapy ap aaya bak."
Jinny, dediini yaptnda bir kprnn zerinde ol
duklarn grd. En fazla metre uzunluunda, yan ya
na kalaslardan oluan kk bir kpr. Korkuluu yok
tu. Altlannda kprtsz bir su.
"Burada hep byle kprler vardr," dedi Ricky.
"Kpr olmayan yerde de arklar vardr. Su her yerde yo
lun altndan akar. Ya da ylece akmadan durur."
"Derinlii ne kadar?" dedi Jinny.
t'Fazla derin deil. Bu mevsimde yani. Gle gelince
ye kadar - oras daha derin. Balarda yolun stne taar,
97

araba gemez, o zaman derinleir. Bu yol byle kilomet


relerce dmdz gider, bir utan bir uca. Bunu kesen ba
ka yol da yok. Benim bildiim kadaryla Borneo B atakl,.
'ndaki tek yol bu."
'4Borneo Batald m?" dedi Jinny.
"Ad yle."
"Borneo diye bir ada var," dedi Jinny. "Dnyann
br ucunda."
"Onu bilemem. Ben bir tek Borneo Batald'n duydum.
Yolun ortasnda koyu renk imler bitmiti.
uFarlan yakma zaman geldi," dedi Ricky. Farlar ya
nnca anszn karanln iinde bir tnele girdiler sanki.
"Bir keresinde ayn eyi yaptm," dedi Ricky. "Farlan
byle yaktm, karmda bir oldu kirpi duruyordu. Yolun
ortasnda ylece durnutu. Arka ayaklannn stne
oturmu bana bakyordu. Ufak tefek bir ihtiyar gibi.
d patlamt, hareket edemiyordu. Minicik dilerinin
takrdadn gryordum."
Demek kzlan buraya getiriyor, diye dnd Jinny.
"Ben de ne yapaym, klakson aldm, gene yerinden
kprdamad . inip kovalamak istemedim. Korkuyordu,
ama ne de olsa oklu kirpiydi, bir ok frlatabilirdi. Ben de
oraya park ettim. Yaktim vard. Farlar tekrar yaktmda
. .
gtmt."
imdi dallar gerekten yaklam, kapya srtn
yordu ama zerlerinde iek varsa da Jinny gremiyordu.
"Sana bir ey gstereceim," dedi Ricky. ''yle bir
ey gstereceim ki, eminim hayatta byle ey grme
misindir."
Btn bunlar Jinny'nin eski, normal hayatnda olsa
artk korkmaya balayabilirdi. Eski, normal hayatnda
olsa zaten orada olmazd.
"Oldu kirpi gstereceksin," dedi .

98

"Hayr. Deil. Bu .oldu kirpi kadar bile ok grlen


bir ey deil. Yani benim bildiim kadanyla yle."
Yedi-sekiz yz metre daha gittikten sonra farlan
sndrd.
"Yldzlar grdn m?" dedi. "Sylemitim . .Yldz
lara bak."
Kamyoneti durdurdu. nce etraf derin bir sessizlik
le kapland. Sonra sessizliin kenarlarnda bir ses, uzak
taki trafiin sesi olabilecek bir uultu belirdi; daha doru
dzgn iiterneden geip giden, belki gece beslenen hay
vanlarn ya da kularn, yarasalann kard hafif sesler
de vard.
''Buraya balarda gelsen," dedi Ricky, "kurbaalardan
baka ey duyamazsn. Kurbaa sesinden sar olacan
sanrsn ."
Kendi tarafndaki kapy at .
"Hadi. n biraz yryelim."
Jinny, syleneni yapt. O lastik izlerinin birinden,
Ricky de dierinden yryorlard. leride gkyz daha
aydnlk gibiydi, farkl bir ses de vard - yumuak, tem
polu bir konuma gibi.
Yol alaba dnt, iki taraftaki aalar yok oldu.
"stne has, yr," dedi Ricky. "Hadi."
Jinny'ye yaklap ynlendirircesine beline dokundu .
Sonra elini ekti, tekne gvertesine benzeyen kalaslarn
zerinde tek bana yrmesini bekledi. Kalaslar tekne
gvertesi gibi ykselip alalyordu. Ama hareketi dalga
lar deil, Ricky ile Jinny'nin admlar yaratyordu; altla
nndaki kalaslar h afife ykselip alalyordu .
"imdi nerede olduunu aniadn m?" diye sordu
Ricky.
"skele mi?"
" Kpr. Bu bir yzer kpr."
Jinny bunun zerine grebildi - durgun sudan bir99

ka santim yksekte kalaslardan bir yol. Ricky onu kena


ra ekti, aaya baktlar. Suyun zerinde yzen yldzlar
vard.
"Su ok karanlk," dedi Jinny. "Yani demek istediim
- srf gece olduu iin deil galiba, yle mi?.,
,.Bu su her zaman karanlktr," dedi Ricky gururla.
'Bataklk olduu iin yle. inde ayn iindeki madde
var, siyah aya benzer."
Jinny kyy, sazlklar grebiliyordu. O sesi karan
sazlklara vurup prdayan suydu.
'Tanen," dedi Ri cky, kelimeyi karanln iinden ekip karmasna gururla. z e l k i t a p g r u b u
Kprnn hafif hareketiyle Jinny btn aalarla
sazlklarn toprak anaklar zerinde durduunu, yolun
yzen bir toprak kurdele olduunu ve hepsinin altnda
sularn aktn hayal etti. Su ok durgun grnyordu,
ama aslnda durgun deildi; nk baklann tek bir yl
dzn yansmasna sabitlediinde kprp ekil deitirdi
ini, kayp gzden kaybolduunu gryordu. Sonra tek
rar grnyordu - ama belki ayn yldz deildi grnen.
Jinny ancak o anda apkasnn banda olmadn
fark etti. O srada banda olmamas bir yana, arabada da
yoktu. iini yapmak zere indiinde apkasn tak.ma
mt, dolaysyla Ricky'yle konuurken de banda ap
kas yoktu. Arabada ban arkaya yaslam, gzleri kapa
l oturarak Matt'in fkrasn dinlerken de yoktu . Msr
tarlasnda drm, panikten orada brakm olmalyd.
Kendisi Matt'in zerine mor tirt yapk, kabank
gbek deliini grnekten korkarken Matt, onun dazlak
kafasna bakmaktan rahatsz olmamt.
"Yazk, ay henz domad," dedi Ricky. Mehtap
varken buras ok gzeldir."
imdi de gzel."
Ricky sanki yapt ey son derece daalm ve acele
1 00

etmesine hi gerek yokmu gibi inny'ye sanld. Onu


dudandan pt. Bal bana bir olay olan bir pme
de ilk kez yer alyormu gibi geldi Jinny'ye. Btn hikaye
o pmeydi, tek bana. efkatli bir giri, etkili bir ba
sn, candan bir sondaj ve karln al, uzayan bir te
ekkr ve tatminli bir geri ekili.
"Ah !" dedi Ricky. Ah !"
Jinny'yi evirdi, geldikleri yoldan geri dndler.

"lk kez mi bir yzer kprden getin?"


Jinny ilk kez olduunu dorulad.
"imdi de ilk kez yzer kpry arabayla geeceksin."
Jinny'nin elini tutup frlatacakm gibi sallad.
"Ben de ilk kez evli bir kadnla ptm."
"Daha ok evli kadnla peceksin muhtemelen,"
dedi Jinny.
Ricky i ekti. "Evet," dedi. Onu bekleyen eylerin
dncesiyle arn ve ciddilemi gibi. "Evet, yle ola
cak herhalde."
Jinny birden kuru toprak zerindeki Neal' dn
d. Sa parlak meli kadnn, falcnn bakiarna avucu
nu uzatan esrik ve pheli Neal. Gelecein kysnda sal
lanan Neal.
nemli deildi.
Hissettii ey, arl olmayan bir efkatti, neredey
se bir kahkaha. Tannan mhlette btn yaralanyla bo
luklannn hakkndan gelen sevecen bir gln sl.

101

ALE MOBiLYALARI
Alfrida. B abam ona Freddie derdi. Karde ocukla
rydlar, yan yana iftliklerde, sonra da bir sre ayn evde
yaamlard. Bir gn anzl tarlalarda babamn Mack
adl kpeiyle oynuyorlarm. O gn gne tepede par
lad halde oluklardaki buzu eritmiyormu. Buzlarn
stnde zplayp ayaklannn altnda tr tr ezerek e1 eniyorlarn .
Babam, onun byle bir eyi hatrlayamayacan
syledi . Uyduruyorsun, dedi.
"Uydurmuyorum," dedi Alfrida.
"Uyduruyorsun."
,
"H ayr t:tydurmuyorum.
Anszn anlar alnmaya, ddkler tmeye bala
m. Belediye binasyla kilisenin anlar alyormu. Be
kilometre uzaktaki kentte fabrika ddkleri tyormu.
Btn dnya sevinten havalara uuyormu, Mack geit
treni olduundan emin, koarak yola km. Birinci
Dnya Sava'nn sonuymu .

Alfrida'nn adn, haftann gn gazetede grr


dk. Soyadn deil, sadece adn - Alfrida . El yazs harf
leriyle baslm, eik, dolmakalemle atlm bir imza. Al1 03

frida'nn Kent Gncesi. Sz edilen kent bize yakn olan


deil, Alfrida ' nn yaad gneydeki kentti; bizimkiler
iki- ylda bir giderlerdi oraya.

Mstakbel haziran gelinleri, China Cabinet'ta hedi


ye listelerinizi hazrlama vakti geldi; bana sorarsanz,
ben gelin aday olsam -maalesef deilim- o harikulade
desenli yemek takmlarna gnlm kaptrmaz, inci be
yazi, ultramodern Rosenthal'leri seerdim ...
Cilt bak mnn eitleri saylamayacak kadar ok,
ama Fantine's Gzellik Salonu'nda kullandklar maske
ler -gelinler. size sesleniyorum- cildinize kesinlikle
portakal ieklerinin tazeliini kazand racak. Gelinin
annesi, teyzeleri, halalan, hatta bykanneleri de sanki
Genl ik Pnar'na daim gibi hissedecekler kendilerini ...

Aifnda' nn konumasn duyduunuzda asla byle


bir yaz slubu olduunu tahmin edemezdiniz.
"Flora Simpson'n Ev Kadnlan" sayfasnda "Flora
Simpson" takma adyla yazanlardan biri de oydu. Blge
nin btn kadnlan, sayfann tepesinde resmi grlen
kvrck kr sal, msamahakar gll tombul kadna
mektup yazdklann sanyorlard. Oysa aslnda -bunu
kimseye sylememem gerekiyordu- her bir mektubun
altndaki yorumlan ya Alfrida yazyordu veya lm ilan
lann da yazan ve Aifnda'nn "At Henry" dedii adam.
Kadnlar Sabah Yldz, Kr Zamba, B ahe Perisi, Kk
Annie Rooney, Bulak Kraliesi gibi takma adlarla mek
tup yazard. Baz takma adlar o kadar poplereli ki, nu
maralandrlrd mecburen - Srma I , Sna 2, Srma 3 .
.

"Sevgili Sabah Yldz/' diye yazard Alfrida ya da At


Henry:

1 04

Egzama zellikle bu scak havalarda tam bir ba be


las dr, karbonat iyi gelmitir umarm. Doal tedavilere
dudak bkmemek gerekir elbette ama doktora dan
makta da fayda var. Einin toparland1na ok sevindim .
tkiniz de rahatstzken hayat zorlamt olmal'

Outario'nun bu blgesindeki btn kk kent ve


kasabalarda Flora Simpson Kulb'ne ye ev kadnlar
her yl yaz mevsiminde bir piknik dzenlerdi. Flora
Simpson hepsine selam gnderir ama btn etkinliklere
katlmasnn mmkn olmadn ve ayrmclk yapmak...
tan holanmadn aklard. Alfrida, At Henry'ye peruk
takp gsne yastk daldurarak piknie gndermeyi ya
da kendisinin ruj lu dudaklannn arasnda bir cigarayla
Babylon Cads gibi sntarak (Alfrida bile annemle baba
mn sofrasnda Kutsal Kitap'tan harfiyen alnt yaparak
"Fahie" diyemezdi) boy gsterebileceini dndkleri
ni sylerdi. Ama yle bir ey yapsak gazete bizi ldrr,
derdi. Aynca fesatlk olurdu.
Sigaralarndan hep cigara diye sz ederdi. On be ya
da on alt yamdayken bir gn masann kar tarafndan
uzanp, 'Sen de bir cigara ister misin?" diye sormutu.
Yemei bitirmitik, kardelerim sofradan kalkmt. Ba
bam, ban iki yana sallyordu. Kendisi sigarasn sarma...
ya balamt.
Ben de teekkr edip sigararn Alfrida'ya yaktrdm
ve ilk kez annemle babamn yannda sigara itim.
Onlar bu olay akaya aldlar.
.,u kzna bakar msn?" dedi annem babama. Gz
lerini devirip gsn yumruklayarak sahte, baygn bir
tonda konutu: "Baylcam galiba."
'u krhacm alaym da," dedi babam, iskemiesin
den kalkarm gibi yaparak.
nanlmaz bir an yayorduk; Alfrida, bizi baka inlOS

saniara dntrnt sanki. Baka zaman olsa, annem


kadnlarn sigara imesinden holanmadn sylerdi.
Terbiyesizlik diye nitelendirnez, bir hanma yakmad
n sylemez, sadece holanmadn belirtirdi. Annem,
bir eyden holanmadn belirli bir tonda sylediinde
mantkszln itiraf ediyorn1u gibi deil, sanki kendine
has, itiraz kabul etmez, neredeyse kutsal bir bilgelikten
yararlanyormu gibi grnrd. Ondan en ok nefret
ettiim zamanlar bu ses tonunu ve ona elik eden bir
isesi dinlermi ifadesini taknd z.amanlard.
Babama gelince, annemin kurallarn inediim,
onu incittiim ve ters cevap verdiim iin krbala deil
se de kemerle dvmt beni, hem de bu odada. Oysa
imdi byle dayaklar ancak baka bir evrende atlabilir
mi gibiydi.
Annem ile babam, Alfrida tarafindan -aynca benim
tarafmdat) da- keye sktnlmt ama yle bir metanet
ve zarafetle tepki gstermilerdi ki, adeta mz -an..
nem, babam ve ben- yeni bir rahatlk ve zgven seviye-
sine ykselmitik. O anda ikisinin -zellikle annemin
nadiren sergiledikleri farkl bir ruh hafifliini yakalayabi
leceklerini grmtm.
Hep Alfrida sayesinde.
Alfrida'dan daima kariyer sahibi bir kadn olarak sz
edilirdi. Annem ve babamla ayn yalarda olmasna ra
men bu yzden hep daha gen grnrd gzmze.
Onun aynca kentli olduu da sylenirdi. Kent bu ba
lamda onun yaad ve alt kent demekti. Ama bir
anlam daha vard; belirli bir binalar, kaldnmlar, tram
vay hatlar toplamn, hatta tek tek bireylerin bir araya
gelmesini aan bir eydi. Daha soyut, defalarca tekrarla
nabilecek, frtnal olmakla birlikte rgtl, tam anla
myla yararsz ve aldatmacal deilse de rahatsz edici,
bazen tehlikeli, ar kovanna benzer bir ey. nsanlar by1 06

le bir yere mecbur olduklan zaman gider, oradan ayrl


dklarnda memnun olurlard. Ne var ki baz kiileri kent
cezbederdi - bir zamanlar Alfrida'y cezbettii, imdi de
parmaklarnn arasnda bir beyzbol sopas kadar by
m hissi veren sigararn kaytsz bir edayla tttrmeye
alrken beni cezbettii gibi.

Ailemizin dzenli bir sosyal hayat yoktu; insanlar


evimize brakn partiye, yemee bile gelmezdi. Belki bir
snf meselesiydi. Yemek masasnn bandaki bu sahne
den yaklak be yl sonra evlendiim ocuun annesiyle
babas, akrabalan olmayan kiileri yemee davet eder;
gittikleri akamzeri partilerinden hi ekinmeden kok
teyl diye sz ederlerdi. Dergilerdeki yklerde okudu
um trden bir hayatlar vard; bu yzden de kaynvali
demle kaynpederim, benim gzmde masallardaki gibi
imtiyazl bir dnyada yayorlard.
Bizimkiler ise ylda iki ya da kere bykannemle
halal arm -babamdan byktler- ve onlarn kocalarn
yemee anr, yemek masasnn stne tahtalar konup
bytlrd. Bu yemekler, sra bize geldiinde Noel ve
kran Gn'nde, bazen de blgenin baka bir yerinden
bir akraba geldiinde dzenlenirdi. Sz konusu misafir
ler mutlaka halalarla kocalanna benzeyen kiiler olurdu,
Alfrida 'ya hi mi hi benzemezlerdi.
Annem ile ben, bu yemekler iin iki gn nceden
hazrla balardk. Yorgan kadar ar olan en gzel masa
rtsn tler, bfede kullanlmam aktan tozlanm
gzel tabaklan ykar, yemek odasndaki iskemleleri te
mizler, aynca ana yemek olan frnda hindi ya da domuz
budu ve seb zelere elik edecek jleli salatalan, brek ve
rekleri hazrlardk. Yemekierin miktannn gereinden
ok fazla olmas gerekirdi; sofradaki konumalann ou1 07

nun da yemek hakknda olmas gerekirdi; misafirler ye


meklerin ne kadar gzel olduunu syler, biraz daha ye
sinler diye srar edilir, bir lokma daha yiyemeyeceklerini
syleyip itiraz ederler, sonra eniteler teslim olup biraz
daha yer, halalarsa aslnda yememeleri gerektiini, patla
mak zere olduklarn syleyip azck daha yerlerdi.
Daha srada tatl olurdu.
Genel konularda sohbet diye bir kavram yoktu; hat
ta belirli snrlar aan bir sohbetin karmaaya yol aabi
lecei, gsteri olduu dnlrd. Annemin, bu snr
lar alglayna gvenilmezdi; bazen konuma arasndaki
boluklarda bekleyemez, konunun devamn getirmek
ten kanma kuralna uymazd. Mesela birisi, ,.Dn so
kakta Harley'yi grdm," dediinde, annem, ,.Sizce Har
ley mzmin bekar m? Yoksa uygun kiiyi mi bulamad?"
diyebilirdi.
Sanki bir insan grdnz sylediinizde eldeye
cek baka bir eyiniz, ilgin bir sznz olmas gerekir
mi gibi.
Bunun zerine bir sessizlik olurdu; sofradakiler ters
davranmak istediinden deil de, afalladklar iin. So
nunda babam utana skla, zmni bir sitemle, ,.Bann
aresine bakyormu gibi grkyor," derdi.
Akrabalar olmasa daha byk ihtimalle "grn
yor" derdi.
Sonra yeni silinmi camlardan ieriye dolan parlak
kta, temiz masa rtsnn gzalc beyazlnn ze
rinde herkes kesmeye, kaklamaya, yutmaya devam
ederdi. Sz konusu yemek davetleri daima len olurdu.
Sofrada oturan kiiler, konumay pekala becerebi
len insanlard. Halalar, mutfakta bulaklar ykayp ku
rularken kimde tmr, kimde boaz iltihab, kimde ber
bat bir ban olduunu anlatrlard. Kendi sindirim sis
temlerinin, bbreklerinin ve sinirlerinin nasl altn1 08

dan bahsederlerdi. Mahrem bedensel konular, bir dergi


de okunmu ya da haberlerde grlm konulardan
bahsetmek gibi yersiz ya da phe uyandnc saylmazd
asla; nedense hemen yanbamzda olmayan bir eyle
ilgilenmek doru deildi. Bu arada verandada dinlenen
ya da rnleri gzden geirrrek zere ksa bir yrye
km olan eniteler birinin bankayla bann dertte ol
duundan, pahal bir makine parasnn borcunu hala
deyemediinden ya da ie koulduunda hsran yara
tan bir baaya yatnm yaptndan sz ederlerdi.
Belki yemek odasnn resmiyeti, ekmek-tereya ta
haklarnn, tatl kaklannn varl tedirgin ediyordu on
lar; baka zamanlarda adet, ekmekle silinip sprlm
yemek tabana turtann konmasyd . (Bununla birlikte
sofray byle gerei gibi dzenlememek de ayp saylrd.
Onlar da benzer durumlarda misafirlerini ayn snavlar
dan geirirlerdi.) Belki de yemein ayn, konumann
ayr olduunu dnyorlard.
Alfrida geldiinde her ey deiirdi. Gzel rt seri
lip gzel tabaklar yerletirilirdi. Annem, yemei zene
bezene hazrlar, gzel olup olmad konusunda endie
ederdi -ounlukla her zamanki hindi dolmas-patates
presi mnsn bir kenara brakp tavuldu salatayla e
kil verilmi krmzbiberli pilav tepecikleri trnden bir
ey yapard; tatl ise jle, yumurta ak, krem antiyle ya
plr, hazrlanmas uzun ve gergin bir sre olurdu; n
k buzdolabmz yoktu, kilerin zemininde soutulmas
gerekirdi. Buna karlk sofrada tedirginlikten, kasvetten
eser olmazd. Alfrida, taban tekrar doldurmay kabul
eder, hatta bunu kendi isterdi. stelik neredeyse kaytsz
bir edayla ister, iltifatlann da ayn ekilde yapar, sanki
yemek ve yemein yenmesi ho olmakla birlikte ikincil
bir konuymu gibi davranrd; oraya konumak ve baka
lann konuturmak iin gelmi olurdu; herhangi bir ey

1 09

(neredeyse her ey) hakknda konuabilirdiniz, sakncas


olmazd.
Alfrida, bizi daima yazlan ziyaret ederdi; ounluk
la da srtn akta brakan kolsuz, izgili, ipekli bir elbise
olurdu zerinde. Gzel bir srt yoktu, batan aa k
k siyah et benleriyle kaplyd; omuzlan kemikli, gs
neredeyse dmdzd. Babam her seferinde ne ok yedi
ine ve buna ramen zayf kaldna dikkat ekerdi. Ya
da gerein tam tersini, AlfridaJnn her zamanki gibi i
tahsz ve mklpesent olduunu, buna ramen yalan
maktan geri durmadn sylerdi. - (Bizim ailede iman
lk, zayflk, solgunluk, kzarklk, kellik konusunda yo
rum yapmak mnasebetsizlik saylmazd.)
Alfrida, dnemin modasna uyarak koyu renk saia
rna tepesi ve yanlan bukleli bir model yaptrrd. Teni
incecik knklklarla kapl ve kahverengimsi, az b
yk, altduda kalnca, neredeyse sarkkt; bol bol srd
ruj ay fincanlarnda, su bardaklannda lekeler brakr
d. Azn atnda -neredeyse srekli konutuu ya da
gld iin az genelde akt- arka taraftaki baz di
Ierin eksik olduu fark edilirdi. Kimse ona gzel diye
mezdi -zaten bana sorulursa yirmi beini gemi her
hangi bir kadnn gzel olmas mmkn deildi, gzel
olma hakkn, belki arzusunu da kaybetmi saylrd
ama cokulu ve gsteriliydi. Babam kibarca "enerjik"
diye tanmiard onu.
Alfrida, babamla dnyada olup bitenlerden, siyaset
ten sz ederdi. Babam gazete okur, radyo dinlerdi, bu
konularda fikir sahibiydi ama bunlar konuma frsatn
nadiren bulurdu. Enitelerin de kendilerine gre fikirleri
vard ama onlarn fikirleri ksa ve sabitti, btn mehur
lara ve bilhassa yabanclara deimez bir gvensiziilde
yaklarlar, dolaysyla ounlukla azlanndan itiraz ho
murtulanndan baka ey kmazd. Bykannem sard;
.

I lO

onun herhangi bir konuda ne kadar bilgisi olduunu, ne


dndn kimse kestiremezdi; halalara gelince, onlar
ne kadar ok eyi bilmedikleri, ilgilenmek zorunda ol
madklanyla vnrlerdi adeta. Annem genliinde
retmenlik yapmt, haritann zerinde Avrupa'nn b
tn lkelerini kolaylkla bulahilirdi ama her eyi kiisel
bir sis perdesinin ardndan grrd; onun gznde B
yk Britanya mparatorluu ve kraliyet ailesi dev boyut
lardayd, dier her ey klmt, rahata grmezden
gelebilecei karmakark bir ynn iinde yer alrd.
Alfrida'nn fikirleri aslnda enitelerinkilerden ok
da farkl deildi. Ya da yle grnrd. Ama o homurda
np konuyu kapataeana borazan sesiyle gler, baba
kanlar, Amerikan bakan, John L. Lewis ve Montreal
belediye bakan hakknda anekdotlar anlatrd - hepsini
kt gsteren anekdotlar. Kraliyet ailesiyle ilgili anek
dotlar da anlatrd ama kralla kralie ve gzeller gzeli
Kent Desi gibi iyi olanlarla Windsor'lar ve eski kral
Eddy gibi kt olanlar arasnda bir ayrm yapard; dedi
ine gre Eddy, ismi lazm olmayan bir hastalktan muz
daripti ve kansn bomaya alrken boynuncia izler
brakmt, o da bu yzden incilerini her daim takmak
zorunda kalyordu. Yapt ayrm, annemin yapt ama
nadiren szn ettii aynmla aa yukar aynyd, dola
ysyla annem itiraz etmezdi - yine de frengiye yaplan
atf irkiltirdi onu.
Bense gzpek bir soukkanllkla, bilmi bilmi g
lmserdim.
Alfrida, Ruslardan garip adlarla sz ederdi. Mikoyan
Sky. Joe-Sky Amca. Ruslann herkesi kandrdna, Bir
lemi Milletler'in sama olduuna ve asla yrmeyece
ine, Japonya' nn tekrar ykseleceine, frsat ele gemi
ken yok edilmeyilerinin hata olduuna inanrd. Que
bec' e de gvenmezdi. Papaya keza. Senatr M cCarthy'le
lll

ilgili bir sorunu vard; gnl ondan yanayd ama Katolik


oluu, ciddi bir engel tekil ediyordu. Papadan, "popo'
diye sz ederdi. Yeryznde ne ok sahtekarla alak bu
lunduunu dnp keyiflenirdi.
Alfrida bazen rol yapyormu -belki babam kzdr...
mak iin bir gsteri sahneliyormu- gibi grnrd. Ba
bamn deyimiyle onu fitillemek, damanna basmak iin.
Ama babamdan holanmadndan deil, hatta onu ra
hatsz etmek iin bile deil. Tam tersine. Ona okulda,
tartmalarn her iki taraf iin de bir haz olduu ve baka
retierin iltifat kabul edildii genlik yllannda kzlann,
aianlara ikence ettii gibi ikence ederdi. Babam dai
ma yumuak bir tonda, sinirlenmeden tartr ama niye
tinin Alfrida'y drtmek olduu da phe gtrrrezdi .
Bazen de yz seksen derecelik bir dn yapp Alfrida'nn
hakl olabileceini, gazetedeki ii sayesinde muhtemelen
kendisinin ulaamayaca bilgilere sahip olduunu sy
lerdi. Gzrodeki perdeyi kaldrdn, derdi, aslnda sana
minnettar olmam gerekir. Alfrida da, B ana palavra sk
ma, derdi .
"kiniz de alemsiniz," derdi annem, yalandan umut
suzlua kaplm gibi yaparak, belki gerekten yorgun d
erek; Alfrida da ona gidip biraz uzanmasn, bu mkellef
ziyafetten sonra bunu hak ettiini, benimle birlikte bu
la halledeceini sylerdi. Annemin sa kolunda, faz
lasyla yorulduunda ortaya ktn iddia ettii bir tit
reme, parmaklarnda bir tutulma olurdu zaman zaman.
Mutfakta bulak ykarken Alfrida, bana yaad
kentte sahneye km nllerden, aktrlerden, hatta
'ok da nl olmayan sinema oyuncularndan sz ederdi .
Sesini alaltr ama arsz kahkahalar patlatmaya devam
ederek ahlakszlklarn, dergilere dmemi skandal de
dikodulann anlatrd. O biimlerden, takma gsler
den, iliki genlerinden dem vururdu; okumalanmda
1 12

btn bunlara deinilcliine rastlamtm; ama gerek


hayatta nc ya da drdnc elden olsa bile bu konu
lan dinlemek bam dndrrd.
Alfrida'nn dileri, her zaman dikkatimi datrd;
bu mahrem aniatlar srasnda bile bazen ipin ucunu ka
rrdm. Aznda kalan ndeki diierin her biri dierle
rinden biraz farkl bir renkteydi, ayn renkte iki dii yok
tu. Minesi olduka gl olan baz dileri koyu fildii
tonlarnda, bazlan eflatun glgeli, donuk hareliydi, ba
zlarnn gm, birkann da altn kaplamalar balk gi
bi ara sra parlard. O gnlerde insanlarn dileri takma
di deilse imdiki gibi kusursuz ve dzenli olmazd. Bu
na ramen Alfrida,nn dileri farkllklan, birbirlerinden
uzaklklar ve irilikleriyle olaandyd. Alfrida, dinle
yenleri zellikle dehete drecek bir bombay kasten
patiattnda dileri saray muhafzlar, en akrak mzrak
lar misali ne atlrd sanki.
"Dileri, oldum olas sorunluydu," derdi halalar.
'Hatrlyor musunuz, bir keresinde dii iltihaplanm,
zehir btn vcuduna yaylmt."
Alfrida,nn zekasn, tarzn bir kenara brakverip
dilerini acld bir soruna dntrmeleri tam onlara ya
laan ey, diye dnrdm.
"Hepsini ektirip kurtulsa ya," derlerdi.
"Yaptracak paras yoktur herhalde," derdi bykan
nem, sohbeti takip etmekte olduunu kantiayp herkesi
a rtarak.
Bense bykannemin bu farkl, gndelik bak a
syla Alfrida'nn hayatna baka bir boyut kazandrmas
na anrdm. Benim gzmde Alfrida -en azndan aile
nin geri kalanna kyasla- zengindi. Ap artman dairesinde
oturuyordu; evini hi grmemitim ama apartman, be
nim gzmde en azndan medeni bir hayat demekti; ay
nca evde dikilmemi kyafetler ve tandm neredeyse
1 13

dier btn yetikin kadniann aksine backl, topuksuz


ayakkab deil, modem plastikten parlak renkli eritler
den oluan sandaletler giyerdi. Bykannem gemite,
takma diin bir hayat talandran ciddi bir masraf oldu
u eski bir dnemde mi yayordu, yoksa gerekten Al
frida'nn hayatna ilikin aklmdan bile geerneyecek
eyler mi biliyordu, anlamak zordu.
Alfrida, bize yemee geldiinde ailenin dier yele
ri olmazd. Teyzesi olan bykannemi ziyarete giderdi
ama. Bykannem artk kendi evinde deil, srayla hala
larn evlerinde yayordu; Alfrida da o srada hangi ev
deyse oraya giderdi ama babam gibi halalarla da karde
ocuu olduu halde dier halann evine uramazd. Ye
rneklerini de onlarla yemezdi. Genellikle nce bize gelip
biraz oturur, sonra dier ziyaretini yapmak zere adeta
istemeye istemeye toparlanp kalkard. Daha sonra bize
dnp yemee oturduumuzcia halalarla kocalarna ili
kin dorudan aalayc bir ey sylemez, elbette by
kannemden de saygszca sz etmezdi. Zaten dierleri
nin hatirn sorarken tonun farklln, soukluunu,
belki de dmanca gerginlii alglaman da bykan
nemden sz edi tarz olurdu; sesine aniden bir ciddiyet,
bir kayg, hatta korku szard . (Tansiyonu nasld peki,
doktora gitmi miydi, doktor ne demiti? ) D ierlerini
sorduunda annem de ayn gergin tonda cevap verir, ba
bamsa zellikle ciddi -ciddiyet karikatr denebilecek
bir ton da konuurdu; bu da nn arasnda aka sy
leyemedikleri bir fikir birlii olduunu gsterirdi.
Sigara itiim gn Alfrida, bir adm daha atmaya ka
rar verdi ve ciddiyetle sordu: "Asa'dan ne haber? Her za
manki gibi bakasna laf syletmiyor mu?"
Babam, sz konusu enitenin gevezelii hepimizin
omuzlannda bir ykm gibi zgn zgn ban sallad.
"yle," dedi. "yle gerekten."
1 14

Bunun zerine ben ansm denedim.


"Domuzlara da barsak solucan dadanm," dedim .
"Ya."
Sondaki "ya'' hari} enitem tpatp bu cmleyi kur
mutu, hem de ayn sofrann banda; belki sessizlii bl
mek iin olaand bir ihtiya duymu, belki de aklna
gelen nemli bir bilgiyi paylamak istemiti . Cmleyi
enitemin heybetli homurtulanyla, masum ciddiyetiyle
telaffuz etmitim.
Aifrida en akrak dilerini gstere gstere, onaylayarak bir kahkaba patlatt. "Ayn, tpatp ayns."
B abam gldn belli etmek istemezmi gibi ba
n tabana edi; ama aslnda gizlemiyordu tabii; annem
se dudaklanru snp glmseyerek ban sallad . Mthi
bir zafer duygusuyla doldum. Bana haddimi bildirmek
iin hibir ey sylenmedi; bazen alayclk, bilgilik diye
adlandnlan tavnndan tr azarlanmadm. Evimizde
"bilgi" kelimesi benimle ilgili kullanldnda bilgili an
lamna gelebilirdi; bazen istemeye istemeye kullanlrd
sanki -"aslnda baz bakmlardan bilgi de"- bazen de
ukala, gsterii anlamnda kullarulrd. Bilgilik taslama.
Annem bazen zlerek, 'Pek zalim bir dilin var,"
derdi.
B azen de -ki bu ok daha beterdi- babamn sabr
'

ta ard.
"Sen kim oluyorsun da drst insanlan aalyor
sun?"
Ama o gn bunlardan hibiri sylennedi - sanki sof
rada bir misafir kadar, neredeyse Alfrida kadar zgrdm
ve kendi kiiliimin bayran tayarak serpiliyordum.

Ne var ki bir atlak olWimak zereydi; o gn Alfrida,


yemek soframzda son kez otunutu belki . Noel'de karllS

lkl tebrik kartlar, hatta belki mektuplar gnderneye


(annemin eli kalem tuttuu srece) devam edildi; Alfrida'
nn adn gazetede hala gryorduk; ama evde yaadm
son iki yl boyunca bizi ziyaret ettiini hatrlamyorum.
Belki Alfrida, arkadan getirrnek iin izin istemi
ve izin verilmemiti. O srada birlikte yayor idiyseler
bu izin verilmemesi iin bir neden, daha sonrakiyle ayn
adamsa evli olmas da bir baka neden olabilirdi. An
nemle babam arasnda bu konuda fikir aynl olmazd.
Aykr cinsellik, sergilenen cinsellik -aslnda ayp olma
yan evlilik iinde cinsellie de hi deinilmediinden her
trl cinsellik de denebilir- annemi dehete drr,
babam da hayatnn o dneminde bu konulara olduka
kat yaklard. Alfrida'y avucuna alabilen bir adama ay
rca itiraz da olabilirdi.
Alfrida, onlarn gznde bayalam olmalyd.
kisinden birinin yle bir cmle kurduunu duyar gibi
yim: Kendini byle baya bir konuma dnnesine hi

gerek yoktu.
Belki de izin filan istememi, nceden tahmin et
miti izin verilmeyeceini. Belki daha nceki cokulu
ziyaretler srasnda hayatnda bir erkek yoktu ve oldu
unda da ilgi alan tamamen deimiti . Baka biri olmutu belki, daha sonra tamamen baka biri olduu su
gtrmez.
Belki de durumu giderek ktleyecek, iyileme ihti
mali olmayan bir hastann bulunduu bir evin kendine
has havasndan rkmt. Annem bu durumdayd; has
talnn belirtileri bir araya gelince belirli bir aamaya
ulam, bir kayg ve rahatszlk olmaktan kp onun ka
deri olmulard.
"Zavallck," diyordu halalar.
Annem, bir anneden evin iinde bir malule dn
nce ailenin daha nce son derece kstlanm olan ka1 16

dnlar sanki biraz canlanm1 daha becerikli olmulard.


Bykannem kendine bir kulaklk almt - bunu, ona
kimse neremezdi . Enitelerden biri -Asa deil, lrvine
lmt; dul halarn da araba kullanmay renmi, bir
konfeksiyon maazasnda onarm iinde almaya bala
m ve sa filesi takmaktan vazgemiti.
Annemi yoklamaya geliyorlar1 her defasnda ayn
eyi gryorlard; daha nce kendilerinden daha gzel
olan, retmenliini bir ekilde hep onlara hatrlatan ka
dnn aylar getike kollan hacaklar hareket kabiliyetini
kaybediyor, konumas pelteleip mnasebetsizleiyor
du; derdinin aresi yoktu.
B ana1 annerne iyi baknarn sylyorlard.
o senin annen," diye hatrlatyorlard.
"Zavall ck."
Alfrida byle eyler syleyemezdi, belki bu laflar
yerine baka laf da bulamazd.
Bizi ziyarete gelmemesine itirazm yoktu. nsanlarn
evimize gelmesini istemiyordum. Onlara ayracak vak
tim yoktu, gz dnm bir ev kadn olmutum; parke
leri cilalyor, mutfak bezlerini bile tlyordum; btn
bunlar adeta bir ayb (annemin hastal hepimize bu
laan bir ayp gibiydi) uzakta tutmak iin yapyordum.
Sanki annem, babam ve kardelerirole normal bir evde
nom1al bir aile hayat sryormuuz grnts yarat
mak iin yapyordum; oysa biri kapdan ieri girip anne
mi grd anda yle olmadn gzyle gryor ve
bize acyordu. Bize acnmasna tahammlro yoktu.

Burs kazandm. Annerne bakmak, baka herhangi


bir eyle ilgilenmek zere evde kalmadm. niversiteye
gittim. Gittiim niversite Alfrida'nn yaad kentteydi.
Birka ay sonra Alfrida beni akam yemeine davet etti}
1 17

ama gitmem mmkn deildi; nk pazar hari her ak


am alyordum . Merkezdeki kent ktphanesiyle ni
versitenin ktphanesinde alyordum, her ikisi de
saat dokuza kadar akt. Bir sre sonra, k mevsiminde
Alfrida beni tekrar, bu kez pazar akam davet etti. Kon
sere gideceim iin gelemeyeceimi syledim.
"Ya, biriyle mi kyorsun ?" dedi, ben de, evet, de
dim ama o srada ktm biri yoktu. niversite salo
nundaki cretsiz pazar konserlerine bir ya da iki- kz
arkadala gidiyorduk, hem bir eyler yapm olmak iin
hem de konserde olanlarta tanrz umuduyla.
"yleyse bir ara bana getir de tanalm," dedi Alfri
da. "ok merak ettim."
Yl sonlarna doru ona gtrecek bir erkek arkada
m vard, onunla gerekten de konserde tanmtm .
Daha dorusu o beni konserde grm, sonra arayp k
may teklif etmiti . Ama onu, Alfrida'ya gtrmem sz
konusu deildi . Yeni arkadalarmn hibirini gtremez
dim ona. Yeni arkadaiann "Bu Melek Satlk Deil' i oku
dun mu? Aa, mutlaka okumalsn. Peki Buddenbrook 'lan
okudun mu?" diye konuan insanlard. Sinematek'e Ya
sak Oyunlar ve Cennetin ocuklan geldiinde izlemeye
birlikte gittiim insanlard. ktm, daha sonra da ni
anlandm ocuk, beni Mzik Binas'na gtrmt,
le saatinde plak dinleneo bir yerdi. Beni Gounod'le
tantrmt, Gounod sayesinde operay, opera sayesin
de de Mozart' sevmitim.
Alfrida, kaldm pansiyonu arayp mesaj brakarak
onu araman sylediinde aramadm. O da bir daha ara
mad.

Gazetede hala yazlan kyordu - ara sra Royal


Doulton biblolan, ithal zencefilli kurabiye ya da balay
18

sabahlklar hakkndaki rapsodilerine yle bir gz at


yordum. Byk ihtimalle hala Flora Simpson ev kadnla
rnn mektuplarna cevap verip onlara glyordu. Bir
zamanlar bana kent hayatnn -hatta bizim doksan kilo
metre uzaktaki hayatmzn- merkezi gibi gelen gazete
ye imdi kendim kentte yaarken nadiren bakyordum.
Alfrida ve At Henry gibi insanlarn esprileri, takntl sa;
mimiyetsizlii artk bana b aya ve skc geliyordu.
Aslnda kent pek byk olmad halde Alfrida'yla
karlama ihtimali gibi bir korkum yoktu. Onun gazete
deki kesinde szn ettii maazalara ben hi gitmi
yordum zaten. Gazete binasnn oraya yolum dm
yordu, evi de benim pansiyonumdan uzakta, kentin g
neyindeydi.
Aifnda'nn ktphaneye kp gelecek trden bir in
san olmadn da biliyordum. ''Ktphane, laf bile her
halde o koca azna yalandan bir dehet mimii yerleti
rirdi; evimizde ktphanedeki kitaplann karsnda da
ayn eyi yapard; evimizdeki kitaplar ben hayattayken
satn alnmamt, bazlan annemle babamn ergenlik a
nda okulda kazandklan dllerdi (ilerinde annemin
kzlk soyad, artk olmayan o gzel elyazsyla yazlm
olurdu), nasl ki pencerenin dnda grdm aalar
bitki deil, topraa kk salm varlklarsa, o kitaplar da
bana dkkandan alnm eyler gibi deil, evin iindeki
ki Deirmen, Vahetin a
varlklann gibi gelirdi. K
ns, Midlo thian 'n Kalbi. "Pek ar kitaplar var burada,"
demiti Alfrida. "Kapaklann pek sk amyorsunuzdur."
Babam da Alfrida'nn dostane tavnna, ciddiye almayan,
hatta kmseyen tonuna uyup amadn itiraf etmi,
bir bakma yalan sylemiti; nk pek sk olmamakla
birlikte ara sra, vakit bulduka kitaplan okurdu.
te bir daha asla sylemek zorunda kalmayacan
umduum yalanlar da bu trden yalanlard; benim iin
1 19

gerekten nemli olan eyleri bir daha kmsermi gibi


yapmak istemiyordum. Bunun iin de eskiden tandm
insanlardan uzak durmam gerekiyordu byk lde:

kinci ylnn sonunda niversiteden ayrlyordum


- bursum iki yllkt. nemli deildi, zaten ben yazar ol
maya niyetliydim. Ayrca evleniyordum.
Alfrida, evleneceimi duyunca beni tekrar arad.
"Herhalde ok meguldn, o yzden beni arayama
dn, belki de mesajlarm almadn," dedi.
Ben de belki ok megul olduumu, belki de mesaj
larn almadn syledim.
Bu sefer ona ziyarete gitmeyi kabul ettim. leride o
kentte oturmayacama gre bir ziyaret beni balamazd .
Ziyarete gitmek iin finaller bittikten sonra, nianlnn i
grmesi iin Ottawa'da olaca bir pazar gnn se
tim. Pnl pnl gneli bir gnd, mays balanyd. Yr
meye karar verdim. Dundas Soka'nn gneyine, Adelai
de'in dousuna neredeyse hi gememitim, dolaysyla
kentin baz blmlerine tamamen yabancydm. Kuzey
deki sokaklarda aalar yeni yapraklanm, leylaklar, iek
elmalan, laleler hep amt, imenlikler yepyeni hallar
gibiydi. Ama bir sre sonra yrdm sokaklarda glge
yapacak aalar yoktu, evler kaldnndan yann metre
ierideydi, var olan leylaklar ise -leylak her yerde yetiir
gnete prsm gibi soluktu, kokular etrafa yaylm
yordu. Bu sokaklarda mstakil evlerin yansra iki- kat
l dar apartmanlar da vard; bazlannda kaplar kullanl
tula bordrlerle sslenniti, bazlannn pencereleri s
veliydi, perdeleri denizliiderin stne sarkmt.
Alfrida apartman dairesinde deil mstakil bir evde
oturuyordu. Bir evin st kat tamamen ona aitti. Alt kat,
en azndan n blm dkkand, o gn pazar olduu iin
1 20

kapalyd. Eskici dkkanyd, pis camlardan ieri baknca


ok sayda alelade mobilya, her tarafa ylm eski tabak
anak, atal baklar grlyordu. Dikkatimi eken tek
ey bir bal kovas oldu; alt-yedi yalanndayken beslenme
antas olarak kullandm, mavi gkyz ve altn rengi
bal kovan desenli bal kovasnn tpatp aynsyd. Yan ta
raftaki yazlan tekrar tekrar okuduumu hatrlyordum .

Saf bal mutlaka ekerlenir.


O zamanlar "ekerlenmenin ne demek olduunu
hi bilmiyordum ama tns houma giderdi. atafatl ve
leziz gelirdi kulama.
Alfrida'nn evine vannam tahminimden uzun sr
mt, ok terlemitim. Alfrida, beni le yemeine da
vet ettiinde evimizdeki pazar yemekleri gibi bir sofra
beklememitim ama evin nndeki basamaklar trma
nrken bumuma pimi et ve sebze kokusu geldi.
"Kayboldun sandm," diye seslendi Alfrida yukan
dan. 1'Arama kurtarna almalann balatmak zerey.
dm.,
Alfrida her zamanki yazlk elbiselerinin yerine plili
kahverengi etekle boynu fiyonkla balanan pembe bir
bluz giymiti. Salan artk buldeli deil, ksack ve kvr
kvrd, koyu kahve rengine de sert bir krmz kanmt .
Zayf ve bronzlam olarak hatrladm yz ise tom
bullam, biraz torbalamt. le gneinde yznde
ki makyaj turuncu pembe boya gibi grnyordu .
Ama en byk deiiklik takma dileriydi; diierin
hepsi ayn renkti, azna biraz byk geliyor ve eski
umursamaz cokusuna bir endie ifadesi katyordu .
"una bak, enikonu tombul olmusun," dedi. "Eski
den ne kadar sskaydn ."
Dedii doruydu ama sylenilmesinden holanm
yordum. Pansiyondaki btn kzlar gibi ben de ucuz g
dalarla besleniyordum - bol miktarda hazr Kraft ye121

mekleri, paket paket reelli kurabiye. Benim her eyimi


inanla, sahiplenerek destekleyen nianlm dolgun v
cutlu kadnlardan holandn ve beni, Jane Russell'a
ben zettiini sylyordu. O syleyince rahatsz olmuyor
dum; ama onun dnda insanlar d grnrole ilgili
yorum yaptnda anma gidiyordu. zellikle Alfrida
gibi hayatmda artk hibir nem tamayan kiiler. Bu
tr insanlarn fikirlerini dile getirmek yle dursun, hak
kmda bir kanya varmaya, hatta bana bakmaya bile hak
k olmadn dnyordum.
Evin cephesi dar, ama uzundu. Tavan eimli, pence
releri sokaa bakan bir salon, at pencereli yatak odala
rna alan penceresiz, bol benzeri bir yemek odas, bir
mutfak, yine penceresiz, kapdaki buzlu camdan k alan
bir banyo ve arka tarafta camekanl bir veranda vard.
Eimli tavan, odalan ereti gsteriyordu, sanki as
lnda hepsi yatak odasyd da deilmi gibi yapyorlard .
Ama arbal mobilyalarla denmilerdi - yemek ma
sas ve sandalyeleri, mutfak masas ve sandalyeleri, sa
londaki kanepe ve yatar koltuk, hepsi daha geni, daha
doru dzgn odalarda olmalan gerekinni gibiydi. Seh
palarn zerinde rtler, kanepe ve koltuklarn arkalkla
ryla kolaklarn koruyan ilemeli beyaz rtler, pence
relerde tl perdeler, kenarlarda kaln iekli gnelikler
- hepsi halalann evine tahminimden ok daha fazla ben
ziyordu. Yemek odasnn duvannda ise -banyoda veya
yatak odasnda deil de yemek odasnda- batan aa
pembe saten kurdeleden yaplm, kasnakl etek giymi
bir kz sileti aslyd.
Mutfakla salon arasna, yere kaba muambadan bir
yolluk denmiti.
Alfrida dncelerimi ksmen tahmin etmi olmal.
"ok eya var, biliyorum," dedi . 'a bunlar ana
baba yadigan . Aile mobilyalar, atamyorum."

1
.

1 22

Alfrida'nn bir anne babas olduunu hi dnme


mitim. Annesi uzun zaman nce lmt, onu by
kannem yani teyzesi bytmt.
nnem ile babamn eyalar," dedi Alfrida. "Babam
gittiinde bykannen hepsini saklamt; bydm
de benim olmalan gerektiini dnyordu, yle de ol
.
du. O bunca zahmete girmiken ben de reddedemedim "
imdi hatrlyordum Aifnda'nn hayatnn unuttu
um blmn. Babas tekrar evlenmiti. iftlii bra
kp demiryolunda ie girniti. Baka ocuklan olmutu,
ailece bir kentten dierine gyorlard; Alfrida ara sra
ocuklann says, aralannda pek az ya fark bulunmas
ve ailenin srekli yer deitirmesiyle ilgili aka yollu sz
ederdi onlardan.
"Gel seni Bill'le tarutraym," dedi Alfrida.
Bill verandadayd. zerine kahverengi ekose batta
niye rtlm bir divan ya da sedirde, anlmay bekler
mi gibi oturuyordu. Battaniye buruuktu -ben gelme
den oraya uzanm olsa gerekti- btn storlar da aa
kadar ekilmiti. erideki k -yamurdan lekelenmi
san storlann arasndan szan kzgn gne- buruuk, sert
battaniye, solmtl, yamulmu minder, hatta hattaniyeyle
erkek terliklerinin, ekli bozulmu, deseni silinmi eski,
ypranm teriikierin kokusu -tpk ierideki odalann
sehpa rtleriyle ar, cilal mobilyalan ve duvardaki
kurdele kz gibi- halalannn evlerini hatrlatt bana. n
san o evlerde de kaamak ama srarl kokularyla, kad
nn alanyla utanarak ama inatla elien grnmyle
khne bir erkek snana rastlayabilirdi.
Ama Bill ayaa kalkp elimi skt; oysa eniteler tan
madklan bir kzn elini asla skmazlard. A slnda her
hangi bir kzn elini skmazlard. Kabalktan tr deil
d, fazla resmi grnme korkusuyla.
Bill dalgal, parlak kr sah1 dzgn hatl ama yal
1 23

yzl, uzun boylu bir adamd. Yak1kll solmu gibiydi


- belki salna dikkat etmediinden, belki ansszlktan,
belki de enerji yoksunluundan. Ama ypranm bir kibar
l vard hala; karsndaki kadna doru eilii bu tan
mann her ikisi iin de bir zevk olacan ima eder gibiydi.
Alfrida, bizi bu parlak gneli gnde lambalarn
yand penceresiz yemek odasna gtrd. Yemein
uzun sre nce hazrlanm olduu, benim ge geliimin
olaan programlarn aksatt hissine kapldm. Frnda
tavukla garnitr servisini Bill, sebze servisini Alfrida yap
t. Alfrida Bill' e 11Hayatm, o tabann yannda duran ne
sence?" deyince Bill peetesini almay akl etti.
Fazla konuan bir adam deildi. Tavuk iin sos ikra
m yapt, hardal m, tuz-biber mi tercih ettiimi sordu,
ban kah Alfrida'ya, kah bana evirerek konumalar
izledi. Ara sra dilerinin arasndan hafif, slms bir ses
kyordu, muhtemelen yaknlk ve takdir belirtmek
zere karlan bu titrek sesin ardndan bir yorum gel
mesini bekledim balangta. Ama hibir seferinde yo
rum gelmedi, Alfrida da konumasna ara vermedi. Ha
yatmn daha sonraki dnemlerinde ikiyi brakm alko
likierin buna benzer tavrlan olduunu grdm; dosta
bir uyum iinde olmakla birlikte daha fazlasna gleri
yetmez, aresiz bir dalgnlk sergilerler. Bill'in bunlardan
biri olup olmadn bilmiyorum ama srtnda bir yenil
giler, ekilmi dertler ve_ alnm dersler gemii tayor
mu gibi bir hali kesinlikle vard. Ayrca hatal olduklar
anlalm seimleri ve beklenen sonucu getirmemi tali
hi centilmence kabullenirmi gibi bir hali de vard .
Alfrida bezelye ve havulann dondurulmu olduu
nu syledi. Dondurulmu gdalar o sralar yeni saylrd.
"Konserveden daha iyi," dedi. "Neredeyse tazesi ka
dar gze1 ."

Bunun zerine Bill, batan sonra bir cmle kurdu.


1 24

Tazesinden de gzel olduklarn syledi . Rengi, tad, her


eyi tazesinden gzeldi. Dondurulmu gda konusunda
yaplanlarn ve ileride yaplacaklarn mthi bir ey ol
duunu syledi.
Alfrida glmseyerek ne doru eildi. Sanki Bill
ocuuymu, ilk admlarn atyormu ya da hisikietle
yalpalaya yalpalaya tek bana ilk turunu atyormu gibi
nefesini tutuyordu adeta.
Bill imdi tavuklara nngayla bir madde zerk edildi
ini, bu yeni yntem sayesinde btn tavuklarn birbiri
nin ayn, tombul ve lezzetli olabileceini syledi . Artk
kt tavuk diye bir ey kalmayacakt.
"Bill kimyacdr," dedi Alfrida.
Ben buna verecek cevap bulamaynca, "Gooderhams, de alyordu," diye ekledi.
Yine syleyecek ey bulamadm.
"D amtmevi," dedi. "Gooderhams viskisi ."
Cevap verrneyiirnin sebebi kaba olmam ya da ski
mam deil (en azndan o dnemki doal halimden daha
kaba deildim, tahminimden daha fazla da sklmyor
dum), utanga bir erkei konuturmak, dalgnlndan
ekip karmak, otoritesi olan bir erkek, yani evin erkei
konumuna geirmek iin soru sormam, herhangi bir
soru sarnam gerektiini anlamaymd. Alfridann ona
niin bu kadar hararetle destekleyici bir tebessm! e bak
tn anlamyordum. Erkeklerin yannda bir kadn, erke
ini dinleyen, kendisini belirli llerde gurur duyabile
cei bir adam olarak kantlamasn umduka uman bir
kadn olarak btn tecrbemi ileride kazanacaktm. O
gne kadar gzlemlediim tek iftler halalarmla enite
lerim ve annemle babamd; bu kankocalar arasnda da
uzak ve kalplam balantlar vard, grnrde birbirle
rine baml deillerdi.
Bill, mesleinden ve iyerinden sz edildiini duy1 25

mamasna yemeine devam etti; Alfrida da bana ders


lerirole ilgili sorular sormaya balad. Glmserneye de
vam ediyordu ama tebessm deimiti. imdi glm
semesinde hafif bir sabrszlk ve tatszlk seirmesi var
d; 'Bir milyon dolar verseler onca eyi okuyamazdm,"
diyebilmek iin aklamalannn bitmesini beklermi gi
biydi - zaten dedi de.
uHayat ok ksa," dedi. "Gazetede ara sra btn
bunlar okumu insanlar alyor, biliyor musun? ngiliz
edebiyat yksek lisans. Felsefe yksek lisans. Ne i yap
tracan bilemiyorsun ylelerine. ki satr yaz yazam
yorlar. Sana anlatmtm, deil mi?" dedi Bill' e, o da ba
n kaldrp grevini yerine getirerek glmsedi.
Alfrida szlerinin iyice etkili olmas iin bir mddet
b ekledi.
,.Peki elence olarak neler yapyorsun?" dedi sonra.
O srada Toronto'da bir tiyatroda Arzu Tramvay
sahneleniyordu; birka arkadamla birlikte trene binip
oyunu grneye Torooto'ya gittiimizi syledim.
Alfrida bayla ataln grltyle tabana brakt.
u o kepazelii,,, diye haykrd. Tiksintiyle arplan y
z bana doru hamle yapar gibiydi . Sonra daha sakin bir
tonda ama yine zehir gibi bir honutsuzlukla devam etti.
"O kepazelii grmek iin ta Toronto'ya gittiniz de
mek."
Bu srada tatllarmz bitirmitik, Bill bunu frsat bi
lerek sofradan kalkmak iin izin istedi. nce Alfrida"dan,
sonra da belli belirsiz eilerek benden. Verandaya dn
d; az sonra piposunun kokusu geldi burnumuza. Aifri
da onun gidiini izlerken beni de, oyunu da unutmu
gibiydi . Yznde o kadar melul bir efkat ifadesi vard ki,
ayaa kalktnda Bill'in peinden gideceini sandm.
Ama sigara almak iin kalkmt.
Sigaradan bana da ikram etti, alnca_, gzle grnr
1 26

bir abayla, neeli bir tonda, "Bakyorum benim balatt


m kt alkanl brakmamsn," dedi. Belki benim
artk ocuk olmadm, evine gitmek zorunda olmad
m ve beni kendine dman etmesinin yarar olmayaca
n hatrlamt. Benim de tartmaya niyetim yoktu;
Alfrida'nn Tennessee Williams hakknda ne dnd
urourumda deildi. Baka herhangi bir ey hakknda ne
dnd de.
"Sen bilirsin tabii," dedi Alfrida. "Nereye gitmek is
tiyorsan oraya gidersin." Sonra ekledi: ''Ne de olsa ok
yaknda evli bir kadn olacaksn."
Sesinin tonuna baklrsa bunun iki anlam olabilirdi:
"Artk bydn kabul etmek zorundaym" ya da
"ok yaknda hizaya geleceksin."
Kalkp sofray toplamaya koyulduk. Mutfak masas,
tezgah ve buzdolab arasndaki dar alanda birlikte i ya
parken ksa srede bir dzen ve uyum gelitirerek tabak
lan syrdk, istifledik, kalan yiyecekleri kaldrmak zere
daha kk kaplara aktardk, lavaboyu scak sabunlu
suyla doldurduk, kullanlmam atal baklar kapp ye
mek odasndaki bfenin uha kapl ekmecesine yerle
tirdik. Kll mutfaa gtrdk; ara sra ie ara verip
sigaralarmzdan saaltc, profesyonelce nefesler alyor
duk. Kadnlar bu ekilde birlikte alrlarken baz ayrn
tlarda ya anlarlar ya da anlamazlar -mesela sigara ii
lebilir mi, yoksa temiz bir taban stne gmen kller
konabileceinden iilmemesi daha m iyi olur; sofradaki
her ey kullanlm olmasa da ykanmal mdr gibi- Al
frida'yla benim anlatmz ortaya kt. Ayrca ben bu
la bitirdiimizde gidebileceim dncesiyle daha
gevek ve iyi niyetliydim. leden sonra bir arkadamla
buluacam daha nce sylemitim.
"Bu tabaklar ne gzelmi," dedim. S anya alan krem
rengi, iekli mavi bordrl tabaklard.
1 27

"Bunlar annemin eyiziymi," dedi Alfrida. "By


kannenin bana yapt iyiliklerden biri de buydu. Anne
min btn tabaklarn toplayp kaldrm, ben kullana
cak yaa gelinceye kadar saklam. Jeanie'nin bunlarn
varlndan bile haberi yoktu. O tayfaya pek uzun sre
dayanmazd."
Jeanie. O tayfa. vey annesiyle vey kardeleri.
,.0 olay biliyorsun, deil mi?" dedi Alfrida. "Anne
min bana gelenleri ?"
Biliyordum elbette. Alfrida'nn annesi elinde bir
lambann patlamas sonucu lmt -yani lamba elinde
patlaynca oluan yanklardan lmt- halalarmla an
nem hep konuurlard bu olay. Alfrida'nn annesiyle ba
basnn ne zaman laf gese, Alfrida 'dan da neredeyse her
sz ediliinde laf illaki bu lme getirilip dayandrlrd.
Alfrida'nn babasnn iftlii terk etmesinin sebebi buy
du (mad.deten olmasa da manen mutlaka bir k) .
Gazya kullanrken ok ok dikkatli olmak, ne kadar
masrafl olursa olsun elektrie minnet duymak iin de
bir sebepti. Ve her ey bir yana (yani Aifnda'nn o gn
den bugne btn yaptklan bir yana), o yataki bir o
cuk iin korkun bir eydi.

Frtna kmasa gndz gndz lamba yakmayacakt.


O gece, ertesi gn ve ertesi gece hayattayd, keke ol
masayd.
Hemen ertesi yl oturduklan sokaa elektrik gelmi, o
lambaZan kullanmalanna gerek kalmamt.
Halalarmla annem pek az konuda hemfikir olurdu;
ama bu hikayeyle ilgili ayn duygular paylayorlard.
Alfrida'nn annesinin ad ne zaman gese sz konusu
duyguyu seslerinde fark ederdiniz. Bu hikaye onlar iin
feci bir hazineydi sanki; hi kimsenin sahiplenemeyece
i, sadece bizim aileye ait, asla vazgeilmeyecek bir fark
llk, bir sekinlikti. Onlar dinlerken hep mstehcen bir
1 28

su ortaklna, dehetin, felaketin hevesle kurcalanna


ahit oluyormuuro duygusuna kaplrdm. Sesleri i or
ganlarmda srnen kaygan solucanlarm gibi gelirdi
bana.
Tecrbelerim erkeklerin byle olmadn gsteri
yordu. Onlar rktc olaylara ilk frsatta arkalarn d
ner, bir ey olup bittikten sonra bir daha szn etmenin
ya da dnmenin yarar yokmu gibi davranrlard .
Kendi kendilerini ya da bakalarn galeyana getirmek
istemez! erdi.
Dolaysyla Alfrida olaydan sz edecekse, nianlm
iyi ki gelmedi, diye dndm. Annemle, akrabamla,
belki ailemin hatn saylr yoksulluuyla ilgili bilgi edin
menin yansra Alfrida'nn annesini de dinlemek zorun
da kalmamas iyi bir eydi. Nianlm operaya, Laurence
Olivier'nin Ham/et'ine hayrand ama gnlk hayatta tra
jediye -trajedinin sefaletine- tahamml yoktu. Kendi
anne babas salkl, alml ve varlklyd (elbette kendisi
skc olduklarn sylerdi); anladm kadaryla mref
feh denebilecek bir hayat snneyen kimseyle tanmak
durumunda kalmamt. Hayattaki -ans, salk ve mali
durumdaki- fiyaskolar, onun gznde birer kusurdu ve
beni kaytsz artsz onaylamas krk dkk gemiimi
kapsamyordu.
"Hastanede yanna girip onu grmeme izin verme
diler," dedi Alfrida; en azndan normal bir ses tonuyla
konuuyor, zel bir sayg ya da cvk bir heyecanla syle
yeceklerine zemin hazrlamyordu. "Aslnda onlarn ye
rinde olsam ben de izin vernezdim. Nasl grndn
hi bilmiyorum. Herhalde mumya gibi sarglar iindey
di. Deilse de olmas gerekirdi. Olay srasnda ben yok
tum, okuldaydm. Hava ok kararm, retmen klar
yaknt -okulda elektrik vard- frtna dinineeye kadar
bizi okulda beklettiler. Sonra Lily teyzem -bykannen
1 29

yani- beni almaya geldi ve evine gtrd. Annemi bir


daha gremedim."
Szn bitirdiini sanmtm, ama Alfrida birka sa
niye sonra devam etti, sesi sanki glmeye hazrlanrm
gibi biraz ykselmiti.
"Salak gibi, annemi grmek istiyorum, diye banp
ardm. Susmak bilmiyordum, sonunda, beni ne yapsa
lar susturamaynca bykannen, 'Onu grmesen daha
iyi olur. u anda ne halde olduunu bilsen sen de gr
mek istemezdin. Onu byle hatrlama,' dedi."
"Bunun zerine ben ne dedim, biliyor musun? ok
iyi hatrlyorum sylediimi. Ama o beni grmek isterdi,
dedim. O beni grmek isterdi."
Sonra gerekten gld, daha dorusu kaamak, k
mser bir homurtu kt azndan.
"Kendimi bir h alt sanyormtlum belli ki. O beni gr

mek isterdi."
Hikayenin bu ksmn daha nce hi duymamtm.
Duyduum an bir eyler oldu. Sanki bu szleri zihni
me hapsetmek zere bir kapan at diye kapanvern1iti .
Bu szlerin ne iime yarayacan bilmiyordum. Tek bildi
im, beni sarsp hemen ardndan serbest braktklar, sade
ce bana ait farkl bir havay soluma imkan tand.klaryd.
O beni grmek isterdi.
inde bu cmle olan hikayeyi ancak yllar . sonra,
fikri, zihnime ilk kimin yerletirdiinin bir nemi kalma
dnda yazacaktm.
Alfrida'ya teekkr edip gitmem gerektiini syle
dim. Alfrida gle gle desin diye Bill'i armaya gitti
ama dnp Bill,in uyuyakaldn syledi .
"Uyandnda sinir olacak," dedi. "Seninle tanmak
onun iin bir zevkti ."
Sonra nln karp beni kapnn nndeki basa
rnaklara kadar geirdi. Basamaklardan akl deli bir yol1 30

la kaldnma vanlyordu. akltalan, zerlerine bastka


atrdyordu; Alfrida ince tabanl terlikleriyle tkezledi.
"Ah ! Lanet olsun !" deyip omzuma tutundu.
"Baban nasl?" diye sordu.
"yidir."
"ok alyor."
"almas gerekiyor," dedim.
"Bilmez miyim. Annen nasl peki?"
"Ayn aa yukan."
Alfrida dkkann vitrinine dnd.
"Bu hurdalan kim alr ki? u bal kovasna bak. Ba
banla ben le yemeklerimizi okula aynen buna benzer
kovalarla tardk."
''Ben de yle," dedim.
"Sahi mi?" Bana sanlp skt. "Sizinkilere onlar d
ndm syle, olur mu?"

Alfrida, babamn cenazesine gelmedi. Acaba benim


le karlamak m istemiyor, diye dndm . Bildiim
kadaryla bana niye gcendiini sada solda anlatmam
t, baka bilen olmasa gerekti. Ama babam biliyordu. Ba
bam gnneye eve gittiimde Aifnda'nn yaknda -niha
yet kendisine miras kalan bykannemin evinde- otur
duunu renince birlikte ona uramay nermitim. O
srada iki evliliimin arasndaki cokulu dnemi yayor
dum, yeni serbest kalmtm, istediim herkesle iliki
kurabiliyordum, da aktm.
Babam, "Aslnda Alfrida baya bozuldu," dedi .
Alfrida diye sz ediyordu ondan. Ne zamandan beri?
nce Aifnda'nn neye bozulduunu hi tahmin edemedim. Babam birka yl nce yaymlanm hikayemi ha
trlatmak zorunda kald; o srada kendisiyle pek bir ilgisi
olmadn dndm bir eye Alfrida'nn itiraz etme131

sine ardm, hatta sinirlendim, biraz da fkelendim.


"Alfrida deildi ki o," dedim babama. "Deitirdim,
aklmda o yoktu hatta. Bir karakterdi . Kim olsa anlard ."
Ama aslnda hikayede patlayan lamba da, sarglarla
mezara giden anne de, hakikatli ksz ocuk da mevcuttu .
"Neyse," dedi babam. Genelde yazar olduuma
memnundu ama karakterim denebilecek ey konusunda
ekinceleri vard. Evliliimi kiisel nedenlerle -yani ha
fi fmerepl ikten- sonlandrm olmam, her konuda hakl
ln savunmam, belki de onun kullanabilecei bir ifa
deyle yan izmem. Byle bir eyi syleyecek deildi artk onu ilgilendirmezdi.
Alfrida'nn gcendiini nereden bildiini sordum.
"Mektup yazd," dedi.
Birbirlerine uzak oturmadklan halde mektup yaz
mt. Benim dncesizliim, hatta kusurum saylabile
cek bir eyin ceremesini onun ekmesine zldm. Al
frida'yla ilikilerinin byle resmilemi olmasna da. B a
bamn aniatmad neler olduunu merak ettim. Yazdk
larm baka insanlara savunduu gibi Alfrida,ya da beni
savunmak zorunda m hissetmiti kendini? Beni savun
mak onun iin asla kolay olmamt, ama bu durumda
savunmu olabilirdi. Tedirgin savunmas srasnda sert
bir sz sylemi de olabilirdi.
Benim araclmla tuhaf zorluklara maruz kalmt.
Ev ortamnda daima tehlikeli durumdaydm. Haya
tm bakalarnn gzyle grmenin tehlikesiydi bu. S
rekli byyen, dikenli tel gibi karmak, artc, rahatsz
edici bir kelimeler yuma olarak gryordum hayatm
- karsnda da baka kadnlann evcilliinin reticilii,
besinler, iekler, rg giysiler. . . Zorluuna dediini
sylemek giderek z6la:yrdu.
Benim ektiim zorlua deiyorlu belki, peki ya
bakalannn ektii zorluklara?
,..,.

.
'

1 32

Babam, Alfrida'nn artk yalnz yaadn sylemi


ti . Bill e ne olduunu sordum. O konularn kendi yetki
alan dnda kaldn syledi. Ama bildii kadaryla kur
tarma operasyonu gibi bir ey yaplmt.
11Bilri kurtarmak iin mi? Nasl olur? Kim yapt?"
"Sanrm bir kans varn."
''Bilrle AlfridaJnn evinde tanmtm. Sevmitim
Bill'i."
"nsanlar Bill, i severdi. Kadnlar severdi."

Bir ihtimal de kopuun benden bamsz olmasyd,


bunu da gz nnde bulundurmak zorundaydm. vey
annem, babam farkl tarzda bir hayata srklemiti. Bir
likte bovling, krling oynamaya gidiyorlar, sk sk baka
iftlerle Tim Hortons'ta buluup kahve iiyor, donut yi
yorlard. B abamn yeni kans onunla evlenmeden nce
uzun sre dul yaamt, o gnlerlerden kalma ok sayda
arkada babamn da yeni arkadalan olmutu. Babamla
Alfrida arasnda olanlar belki eski ilikilerin deimesin
den, ypranmasndan ibaretti; benzer olaylar kendi haya
tmda gayet iyi anlamakla birlikte daha yal insanlarn
hayatnda ayn eyin olmasn beklemiyordum, zellikle
de, deyim yerindeyse memleketten insanlarn hayatnda.
vey annem, babamdan ksa bir sre nce ld. K
sa sreli mutlu evliliklerinin ardndan ayr mezarlklara,
ilk ve daha sorunlu elerinin yanna gmldler. Alfrida,
ikisinin de lmnden nce kente geri dnmt. Evi
satmam, ylece ekip gitmiti. Babam, "Tuhaf bir dav
ran," diye yazmt bana.

Babamn cenazesi kalabalkt, tanmadm ok kii


vard. Mezarlkta bir kadn, imenlerin stnden geerek
133

yanma geldi; nce vey annemin arkadalanndan biri


olsa gerek, diye dndm. Sonra kadnn benden sade
ce birka ya byk olduunu grdm. Tknazl, kr
dm buldeli san salar ve iekli ceketi onu, oldu
undan yal gsteriyordu.
"Seni resminden tandm," dedi. "Alfrida, seninle
hep bbrlenirdi."
"Alfrida ld m yoksa?'' dedim.
"Yok canm," dedi kadn, Aifnda'nn Taranto'nun
hemen kuzeyindeki bir kentte, huzurevinde olduunu
syledi sonra.
"Ara sra gidip yoklayabileyim diye oraya yerletir.
d m. ,
Artk -sesinin tonundan bile- ayn kuaktan oldu
umuz aikard; teki aileden biriydi demek ki; Alfrida
neredeyse yetikinken domu bir vey karde.
Adn syledi, soyad Alfrida' nnkiyle ayn deildi
elbette, evlenmi olmalyd. Alfrida'nm herhangi bir
vey kardeinin ismini de duymamtm.
Alfrida'nn nasl olduunu sordum, gzlerinin ka
nunen kr saylacak kadar kt olduunu syledi. Ayrca
haftada iki kere diyalize girnesini gerektiren ciddi bir
bbrek sorunu vard.
"Bunlarn haricinde . : dedi ve gld. Evet, kardei,
diye dndm; pervaszca savuruverdii kahkahasnda
Alfrida'y artran bir ey vard.
"Yani seyahat edemiyor pek," dedi. "Yoksa getirir
dim onu. Burann gazetesini hala alr, ara sra okurum
ona. Babann haberini de orada grdm."
Acaba huzurevine onu ziyarete gitsem mi, dedim
dnmeden. Cenazenin yaratt duygusalilda -baba
mn makul bir yataki lmnn iimde uyandrd s
cak duygularla, rahatlama ve uzlama duygulanyla- sy
lenmi bir szd. Pratie geirmem zor olurdu . Kocam
.

1 34

-ikinci kocam- ve ben, iki gn sonra zaten gecikmi olan


bir Avrupa tatiline kyorduk.
"Pek anlam olur mu bilmem," dedi kadn . "Gn
gnne uymuyor. Hi belli olmuyor. Bazen numara yap
tn dnyorum. Baz gnler oturduu yerde kim ne
derse desin ayn eyi tekrarlayp duruyor. Fit as a fiddle
and ready for love. 1 Btn gn baka laf etmiyor. Fit as a
fiddle and ready /or love. Akln oynatrsn. Baz gnler de
narnal cevap veriyor konuulanlara."
Sesi ve gl -bu kez bouk bir kahkahayd- yine
bana Alfrida 'y hatrlatt; "Aslnda seninle tanm olma
lyz," dedim; "hatrlyorum da, bir keresinde Alfrida'nn
vey annesiyle babas uramt, belki sadece babasyla
ocuklann bazlan . . ."
Aa, ben o deilim," dedi kadn. uBeni Alfrida'nn
kardei mi sandn? Eyvah ! Yam gsteriyorum galiba."
Onu pek iyi gremediimi syledim, doruydu da.
Ekim aynda akamzeri gneinin nlar eikti ve do
rudan gzme giriyordu. Ik kardan geldii iin kad
nn yz h atlann, yz ifadesini semem zordu.
Gergin ve kendini nemseyen bir tavrla omuz silk
ti. "Alfrida benim biyolojik annem," dedi.
Sonra da hikayesini fazla uzatmadan anlatt; hayat
nn arpc bir olayyla, tek bana kt bir servenle
ilgili olduundan daha nce de ok anlatnt mutlaka.
Ontario'nun dou kesiminde bir aile, onu evlat edinmi
ti; aile olarak bir tek onlar bilmiti C'ok da severim
kendilerini"), sonra evlenmi, ocuk sahibi olmutu; o
cuklan bydkten sonra kendi annesinin kim olduu
nu ilk kez renmek istemiti. Pek kolay olmamt, hem
kaytlar eski olduu, hem de gizli tutulduu iin ("Beni

1 . (Ing.) Turp gibi ve aka haz1r. (Popler bir arkmm szleri.) (.N.)

135

dourduu yzde yz gizlenmiti'.), buna ramen birka


yl nce Alfrida'y bulmutu.
"Tam da zamannda buldum," dedi. "Yani birinin,
onunla ilgilenmesi gerekiyordu. Elimden geldiince ite."
"Hi bilmiyordum,'' dedim.
"Tahmin ederim. O zamanlar ou insan bilmiyordu
herhalde. Bu ie kalktnda nceden uyaryorlar, kar
sna knca ok geirebilir, diye. Yallar kolay kabullene
miyor. Ama Alfrida rahatsz olmad sanrm. Daha nce
ksam olurdu belki."
Kadnn muzafferane bir havas vard, bu da anlalr
d. Anlattnda birini sarsacak bir eyler biliyorsan, anla
trsan ve karndaki sarslrsa badn drc bir iktidar his
sine kaplman kanlmazdr. Bu rnekte kadnn iktidar
duygusu o kadar mutlakt ki, zr dilerne ihtiyac duydu.
'Kusura bakma, hep kendimden sz ettim, babana
ne kadar zldm syleyemedim."
Teekkr ettim ona.
"Biliyor musun, Alfrida anlatt, bir gn babanla Alf
rida, okuldan eve yryorlarm, lisedeymiler. Yol boyu
birlikte yryemiyorlarm, ne de olsa o zamanlar bir
kzla bir olan birlikte grlnce stlerine ok varlnn.
Bu yzden baban, okuldan erken kmsa anayolla ken
di yollarnn kesitii sapakta, kasabann dnda bekler
mi Alfriday, Alfrida erken karsa o baban beklermi
ayn yerde. Bir gn birlikte yrrlerken btn anlar al
maya balam, neymi biliyor musun? Birinci Dnya
Sava'nn sona erdiini haber veren anlar."
Ayn hikayeyi benim de duyduumu syledim.
"Ama ben o srada ocuklarm diye biliyorum."
"ocuk olsalar liseden km olamazlard."
Benim bildiime gre anlann onlar krlarda oyun
aynarken alndn syledim. 'Yanlannda babamn k
pei de varm. Ad Mack'mi."
1 36

''Belki kpek yanlarndayd. Belki onlar karlamak


zere yola kmt. Alfrida' nn kartrdn sanmyo
rum. Babanla ilgili her eyi ok iyi hatrlard."
ki ey dndm. Birincisi, babamn 1 902 doum
lu, Alfrida'nn da aa yukar ayn yalarda olduuydu.
Yani liseden eve dnyor olmalar, krlarda oyun oyna
malarndan daha byk ihtimaldi; bunu daha nce d
nmemi olmam tuhaft. Belki de krlarda olduklarn
sylemilerdi, yani krlardan yryerek eve dnyorlard. Belki "oynadklarn" sylememilerdi.
kincisi de, karmdaki kadnda az nce hissettiim
zr dilerne tonunun, dostane tavnn, zararszln-imdi
yok olduuydu.
.
cc olaylar anlatlrken deiiyor,, dedim.
"Doru," dedi kadn. unsanlar olaylar deitiriyorlar.
Aifnda'nn senin hakknda ne dediini syleyeyim mi?"
te. imdi geliyordu.
"Ne dedi?"
"Akll olduunu ama hibir zaman sandn kadar
akll olmadn syledi."
Kendimi zorlayarak a kar, karanlkta kalan elreye bakmay srdrdm.
Akll, fazla akll, yeterince akll deil.
"Hepsi bu mu?" dedim.
"Biraz souk bir tip olduunu da syledi. Onun laf,
benim deiL Benim sana kar bir eyim yok."
.

O pazar gn, Aifnda'nn evindeki le yemein


den sonra ta pansiyonuma kadar yrmeye karar vermi
tim. Gidigeli btn yolu yrrsem yaklak on be ki
lometre yrm olacam hesaphyordum, bylece ye
diim yemei eritmi olurdum. zerimde bir ikinlik
vard, sadece yemek ikinlii deil, o evde grdm ve
137

hissettiim her ey bende ikinlik yaratmt. Sk tepi,


eski moda mobilyalar. Bill'in suskunluu. Aifnda'nn a
mur gibi yapkan -grdm kadaryla- srf ya icab
bile mnasebetsiz ve umutsuz olan ak.
Bir sre yrdkten sonra midemdeki arlk hissi
kalkt . Yirmi drt saat boyunca hibir ey yememeye sz
verdim kendi kendime. Derli toplu dikdrtgenlerden
oluan kentin sokaklarnda kuzeye ve batya, kuzeye ve
batya yrdm durdum . Pazar gn leden sonra
anayollar haricinde pek trafik yoktu. Bazen yoluro bir
ka sokak boyunca bir otobsn rotasyla akyordu.
inde sadece iki- kii olan otobsler geiyordu ya
nmdan. Tanmadm, beni tanmayan insanlar. Ne b
yk ltuf.
Yalan sylemitim, arkadalarmla filan bulumaya
caktm. Arkadalarmn ou memleketlerine dnm
t. Nianlri ertesi gn geliyordu - Ottawa dn Co
bourg'da ailesini ziyaret ediyordu . Dndmde pansi
yanda kimse olmayacakt - konuma ve dinleme zahme
tine katlanmak zorunda kalmayacaktm. Yapacak hibir
iim yoktu.
Bir saat kadar yrdkten sonra ak bir donduma
c grdm. eri girip bir kahve itim. Kahve bayatt, ko
yu ve acyd - tad ila gibiydi, tam ihtiyacm olan eydi.
Zaten rahatlamtm, kahveyi itikten sonra kendimi
mutlu hissettim. Yalnz olmak ne byk mutluluktu. D
arda kaldnma vuran kzgn akamst gneinin, yeni
yapraklanm bir aacn dallaryla clz glgelerinin g
rnts. Dkkann arka tarafndan gelen, kahvemi getir
mi olan adamn radyoda dinledii man sesleri. Alfrida
hakknda yazacam yky -zellikle onu- dnme
dim de, ne i yapmak istediimi dndm; ykler icat
etmekten ok havada uuan bir eyleri yakalamaya
benzer bir iti. Kalabaln haykrlan iri kalp atlan gi1 38

bi geliyordu kulama1 keder yklydler. Uzak, nere


deyse insanlkd onaylamalan ve hayflanmalanyla mun
tazam, gzel dalgalar.
stediim buydu, dikkatimi buna yneltnem gerekti
ini dnyordum, hayatnn byle olmasn istiyordum.

1 39

TESELLi
Nina, aamzeri lisenin kortunda tenis oynamt.
Lewis, okuldaki iinden aynidktan sonra bir sre tenis
kortlann boykot etmiti ama aradan neredeyse bir yl
gemi, arkada Margaret -ayrl Lewis'inkinin aksine
rutin ve trensel olan bir baka emekli retmen- onu
tekrar oynamaya ikna etmiti.
"Dan kabildiin srece k biraz."
Lewis'in sorunlan ba gsterdiinde Margaret emek
liydi. skoya,dan okula mektup yazp Lewis'e destek
verniti. Ama Margaret o kadar merhametli, anlayl ve
hakikatli bir dosttu ki, mektubunun bir arl olmam
t belki. Margaret'in tipik iyi yreklilii.
O aamzeri Nina onu arabayla eve brakrken,
"Lewis nasl?" diye sordu.
t'Yoku aa ilerliyor," dedi Nina.
Gne neredeyse gl hizasna kadar inmiti . Yaprak
lann hala dkmemi olan baz aalar, yaldzl alevler
gibi grnyordu ama le sonrasnn yaz scandan
eser kalmamt. Margaret'in evinin nndeki allarn
hepsi uval bezleriyle mumyalar gibi sarn1alanmt.
Gnn bu saati, Nina'ya Lewis'le birlikte okul son
ras, aam yemeinden nce yaptklar yryleri ha
trlatt. ehir dndaki toprak yollarda ve eski demiryo

141

lunun kenarnda, hava daha erken karardka mecburen


ksa tutulan yryler. Ama Lewis'ten rendii ya da
kapt, sze dklen ya da dklmeyen eitli aynntl
gzlemlerle dolu dolu yryler. Hendekteki bcekler,
larvalar,. salyangozlar, yosunlar ve kamlar, otlann ara
sndaki psteki mantarlan, hayvan izleri, gilaburular, ya
banmersinleri - her gn biraz farkl bir karm halindeki
koyu bir bileim. Ve her gn ka atlan bir adm daha,
artan bir tasarruf, bir kuruma ..
Nina ile Lewis,in yaad ev, 1 840'larda yaplmt; o
dnemin tarzna uygun olarak kaldrma yaknd. Salonda
ya da yemek odasnda otururken dandan yalnz ayak
sesleri deil, konumalar da duyulurdu. Nina araba kap
snn kapandn Lewis'in iitmi olacan tahmin etti.
Becerebildiince slk alarak girdi ieri. Baknz mu
zaffer kahraman geliyor.
ccKazandm. Kazandm. Lewis?"

Ama Nina dardayken Lewis lmekteydi. Daha


dorusu kendini ldmekteydi. Baucu sehpasnda ar
kalan folyo kapl drt kk plastik paket vard. Her bi
rinde ikier tane kuvvetli an kesici hap vard. Bunlarn
yannda fazladan iki paket, dokunulmam halde duru
yordu; beyaz kapsller, plastik yuvalan hala iirrrektey
di. Nina daha sonra bunlar eline aldnda birinin falyo
sun un zerinde bir iz olduunu grecekti; sanki Lewis
trnayl a folyoyu syrmaya yeltenmi ama yeterince
aldna hkmedip vazgemi ya da tam o anda bilincini
kaybetmi gibi.
Su barda neredeyse boalmt. Etrafa su srama
mt.
Bunu konumulard. Planlamlard ama hep gele
cekte yrrle sakulabilecek -sokulacak- bir ey olarak.
1 42

Nina, kendisinin de hazr bulunacan ve olay bir ekil


de trenselletireceklenni varsaymt. Mzik. Dzeltil
mi yastklar, Lewis'in elini tutabilmesi iin yataa yak
latnlm bir iskemle. ki eyi dnmemiti: Lewis' in
her tr trenden nefret ettiini ve olaya katlmasnn
kendisi iin bir yk olacan. Sorulacak sorular, yaplacak
yorumlar, eylemde taraf olmasnn yarataca ceza riski.
Lewis, olay bu ekilde halletmekle ona rtbas edile
cek asgari ey brakmt.
Nina etrafa baknp bir not arad. Ne yazmasn bek
liyordu? Talimata ihtiyac yoktu. zr yle dursun,
aklamaya bile ihtiyac olmad kesindi. Bir nota yaz
labilecek her eyi biliyordu zaten. Niye bu kadar abuk?
sorusunun cevabn bile kendi kendine bulabilirdi. Da
yanlmaz aresizlik, ac ya da kendinden tiksinti eii ve
bu eii fark etmenin, tesine gememerlin nemi hak
knda konumulard, daha dorusu Lewis konumutu.
Ge olacana erken olmas daha iyiydi.
Her eye ramen kendisine syleyecek hibir eyi
nin olmamas imkanszm gibi geliyordu Nina'ya. Su
bardan son kez sehpaya braktnda kad, pijamas
nn koluyla deerek yere drn olabileceini d
np nce yere bakt. Byle bir ihtimali dnerek bil
hassa zenli davranm da olabilirdi - lambann kaidesi
nin altna bakt. Sonra sehpann ekmecesine. Ardndan
terliklerinin altna ve iine. Son okuduu kitab alp sil
keledi; yanlmyorsa okhcreli organizmalarn "Kamb
riyen patlamas" diye adlandrlan konu hakknda bir pa
leontoloji kitabyd.
inde bir ey yoktu.
Yatan iinde aramaya balad. Yorgan, sonra stte
ki araf ekti. Lewis, ona iki hafta nce ald lacivert
ipek pijamasyla ylece yatyordu.. dnden yakn
mt -daha nce yatakta asla mezdi- Nina da kp
143

dkkandaki en pahal pijamay almt ona. O pijamay


almasnn sebebi, ipein hem hafif olmas hem de scak
tutmasyd; aynca grd dier btn pijamalar -izgi
leri, sama ya da edepsiz yazlanyla- ona yal adamlar,
karikatr kocalarn, malup olmu snepeleri hatrlat
mt. Bu pijama, arafla neredeyse ayn renk olduun
dan Lewis'in pek az blmn grebiliyordu. Ayaklar,
ayak bilekleri, bacaklarnn alt ksm. Elleri, bilekleri, boy
nu, ba. Lewis, srt Nina'ya dnk, yan yatmt. Hala
notu bulma telanda olan Nina, yast serte Lewis'in
bann altndan ekti.
Yok. Yok.
Yastktan ilteye den kafadan bir ses kt, Nina'nn
beklemedii kadar tok bir ses. Araynn beyhude olduu
nu bombo uzanan arafkadar bu ses sayesinde de anlad.
Haplar onu uyutmu, btn ilevlerini gizlice dur
dunnu olmalyd; dolaysyla gzlerinde l bak, y
znde bir arplma yoktu. Az hafife aralk ama kuruy
du. Son iki ayda ok deimiti - Nina ne kadar deitii-
ni ancak imdi tam olarak grebiliyordu. Gzleri akken,
hatta uyurken Lewis'in gsterdii gayret, urad hasa
nn geici olduu -hastaln zalim uyans olan mavimsi
deri kvrmlannn altnda saldrganlk potansiyelini hep
tayan, altn iki yandaki canl bir erkek ehresinin
hala varln srdrd- yanlgsn devam ettinniti .
Lewis'in ehresine yrtc ve canl kiiliini kazandran
ey hibir zaman kemik yaps olmamt - btn marifet
ukur ve parlak gzlerde, aynak dudaklarda, ifade bollu
unda, alay, inanamay, ironik sabr, acl tiksinti repertuvarn sahneleyen sratli mimiklerdeydi. Snfta sahnele
,
nen ve daima snfla snrl kalmayan bir repertuvard bu.
Artk yoktu. Artk yoktu. imdi, ldkten iki saat
sonra (dndnde iin bitmemi olmas riskini gze al
mayp Nina evden kar kmaz ie girimi olmalyd),
1 44

erimenin, paralann zafer kazand ve ehresinin b


zld aikard. Mhrlenmi, uzaklam, yalanm ve
ocuksuydu - l domu bir bebein ehresi gibi belki.
Hastaln farkl saldr yntemi vard. Birincisi el
lerle kollan hedefliyordu. Parmaklar hissizleip aptalla
yor, bir eyi tutmak nce zor, sonra imkansz hale geliyor
du. Bazen de nce hacaklar zayflyor, ayaklar tkezleme
ye balyor, ksa sre sonra basamaklar kmak, hatta ha
lnn kenann amak zere havaya kalkmay reddediyor
lard. nc ve muhtemelen en korkun yntem, baa
za ve dile yaplan saldnyd. Yutma eylemi, gvenilmez
ve korkutucu bir ie, baucu bir trajediye dnyor;
konuma, alakasz hecelerin tkank bir ak haline geli
yordu. Her durumda etkilenen, istemli kaslard; balan
gta bu insana ktnn iyisi gibi geliyordu. Kalp ve be
yin teklemiyor, sinyaller yolunu armyor, kiilik bozul
muyordu. Grne, iitme, tat, dokunma ve en gzeli zeka,
canlln ve gcn koruyordu. Beyin dandaki btn
kapanlan takip etnekle, kusur ve eksilmelerin hesabn
tutmalda megul oluyordu. Daha iyi deil miydi?
Elbette, demiti Lewis. Ama sadece insana eyleme
geme frsat tand iin.
Onun hastal, bacak kaslannda ba gstermiti.
Bacaklann zorla glendirmeyi deneyip Yallar in
Jimnastik kursuna yazlmt (fikir olarak nefret ettii
halde). Bir-iki hafta boyunca ie yaradn dnmt.
Ama sonra ayaklar kuruna dnm, tkezlemeye,
ayaklarn srmeye balam, ok gemeden de tehis
konulmutu. Bu kadann renir renmez, zaman gel
diinde ne yaplacan konumulard. Lewis yaz ban
da iki koltuk deneiyle yryordu. Yaz sonunda artk
hi yryemiyordu. Ama elleri hala kitap sayfalann e
virebiliyor, zorlukla da olsa atal, kak, kalem kullanabi
liyordu. Konumas, Nina'ya neredeyse hi deimemi
1 45

gibi geliyordu ama ziyarete gelenler anlamakta glk


ekiyordu. Lewis zaten ziyaretierin yasaklanmasna ka
rar vermiti. Yutmay kolaylatnnak iin zel bir rejim
uyguluyorlard; bazen bu tr hibir zorluk ekmeden
gnler geiyordu.
Nina, tekerlekli sandalye konusunu aratmt. Le
wis buna kar kmam1t . Toptan Kapatma dedikleri
eyden artk sz etmiyorlard. Hatta Nina acaba bir yer
lerde okuduu aamaya m geldiler -ya da Lewis geldi
diye dnmt; lmcl hastalklarn ortasnda insan
larn geirdii bir deiim. Dayana olduundan deil
de, olayn tamam soyut bir kavram olmaktan kp ger
ee dnt iin, hastailda mcadele bir rahatszlk
olmaktan kp kalc hale geldii iin zorla n plana ge
en bir iyimserlik.
Henz sonuna gelmedin. imdiyi yaa. Bu ann ta
dn kar.
Bu tr bir gelime, Lewis'in kiiliine ayknyd. Ni
na onun en iine yarayaca durumda bile kendini kand
rabileceini sanmyordu. Ama fiziksel ke yeni! ecei
ni de tahmin edemezdi. Madem iki beklenmedik eyden
biri gereklemiti, teki de gerekleemez miydi? Ba
kalarnn geirdii deiimleri, Lewis de geiremez miy
di? Gizli umutlar, grmezden gelmeler, sinsi pazarlklar?
Hayr.
Nina baucunda duran telefon rehberini alp "Me
zarclar arad, elbette yle bir kelime yoktu. "Cenaze
Hizmetleri". Genellikle Lewis'le paylat trden bir f
keye kapld. Mezarc yahu, mezarcda itiraz edilecek bir
ey mi vard? Lewis'e dnd, onu ne halde, aresiz, st
ak braktn grd. Numaray aramadan nce arafla
yorgan tekrar stne rtt.
Gen bir erkek sesi, doktorun orada olup olmadn
sordu, doktor gelmi miydi?
146

"Doktora ihtiyac yoktu. Eve geldiimde l buldum


onu.

JJ

"Ne zaman buldunuz?"


"Bilmem - yirmi dakika kadar nce."
"Yani bulduunuzcia vefat etmiti, yle mi? Peki doktorunuz kim acaba? Ben arayp oraya gndereyim."
Nina,nn hatrlad kadaryla ikisi, intiharn pratik
ynlerine ilikin konumalannda olayn gizli mi tutulaca
n, yoksa aklanacan m konumamlard. Bir yan
dan Lewis'in aklanmasn isteyeceinden emindi. Ba
na gelen eyi erefli ve mantkl biimde halletmek iin
bu yolu setiinin bilinmesini isterdi. te yandan byle
bir aklamann yaplmamasn da isteyebilirdi. Bu kara
rn iini kaybetmesine, okuldaki mcadelesinin yenilgiy
le sonulanmasna yorulmasn istemezdi. O yenilgi y
znden byle gp gitmi olduunu dnmeleri onu
kplere bindirirdi.
N ina, baucu sehpasnn stndeki paketierin hepsi
ni, bolan da, dolulan da topariayp tuvalete att ve sifo
nu ekti.

Cenaze levazmatlan iriyan, aral genlerdi, Le


wis'in eski rencileriydiler; belli etmemeye altklar
halde biraz telalydlar. Doktor da genti, tanmadklar
biriydi - Lewis'in doktoru, Yunanistan,da tatildeydi.
Doktora gerekli bilgi verildiinde, "Tanr ltfu de
mek ki," dedi. Nina, daktorun bunu byle aka syle
mesine biraz ard; Lewis, yorumu duysa dinsel ieri
inden holanmayacan dnd. Daktorun sonra sy
ledii pek rtc deildi.
"Biriyle grmek ister misiniz? Biliyorsunuz, artk
duygulannzla ba etmenize yardm edebilecek grevli
lerimiz var.''
147

"Hayr, hayr. Teekkr ederim, iyiyim ben."


"Uzun sredir mi burada yayorsunuz? Arayabileceiniz dostlannz var m?"
"Evet, tabii. Evet."
"imdi birini arayacak msnz?"
"Evet," dedi Nina. Yalan sylyordu. Doktor, gen
mezarclar ve Lewis evden kar kmaz -Lewis arpma
lara kar korumak zere sarnalanm bir mobilya gibi
tanmt- arayna devam etmek zorundayd. imdi d
nyordu da, notu sadece yatan yaknnda aramakJa
sersemlik etmiti. Yatak odas kapsnn arkasna asl sa
bahlnn ceplerini kartnrken buldu kendini. En m
kemmel yerdi; nk her sabah aceleyle kahve yapmaya
giderken zerine geirdii giysi buydu ve srekli kat
mendil, ruj gibi bir eyler aramak iin ceplerini kantnrd.
Ne var ki notu oraya koyabilmek iin Lewis'in yataktan
kalkp oday batan baa gemesi gerekirdi - oysa birka
haftadr Nina'nn yardm olmadan tek adm atamyordu.
Peki ama notun dn yazlp yerine yerletirilmesi
art myd? Hele yazsnn ne kadar hzl bozulacan
Lewis'in bilmedii dnlrse, haftalar nce yazp sak
lam olmas daha mantkl deil miydi? Eer yleyse
not herhangi bir yerde olabilirdi. Nina,nn yaz masas
nn ekmecelerinde - imdi onlan kantnyordu. Ya da
Lewis' in doum gnnde imek zere ald ve iki hafta
sonraki tarihi ona hatrlatmak zere ifoniyerin zerine
koyduu ampanya iesinin altnda - veya bugnlerde
ap kartrd kitaplarn herhangi birinin sayfalar ara
snda. Gerekten de Lewis ksa bir sre nce ona, "Ken
din iin ne okuyarsun bu aralar?" diye sormutu. Yksek
sesle Lewis'e, okuduu kitabn -Nancy Mitford'un B
yk Friedrich'i- haricinde ne okuduunu kastetmiti.
Nina, ona elenceli tarih kitaplar okumay tercih ediyor
-Lewis kurmacaya dayanamazd- bilim kitaplann ken1 48

disine brakyordu. Sorusuna, "Japon ykleri," diye ce


vap vererek kitab havaya kaldrp gstermiti. O kitab
bulmak zere baka kitaplar bir kenara frlatt, bulunca
ters evirip sayfalann silkeledi. Sonra kenara ittii b
tn kitaplar ayn muameleye tabi tutuldu. Genellikle
oturduu koltuun minderleri yere atlp arkalan arand.
Ardndan kanepenin stndeki btn minderler de et
rafa sald. Olur da muziplik edip veda notunu oraya
saklamtr, diye ekirdek kahve kutusu boaltld.
Nina yannda kimseyi istememiti, bu arama faali
yetini kimsenin gnnesini istemiyordu - bununla birlik
te ararken btn klar ve perdeler akt. Kendini to
parlamas gerektiini hatrlatacak kimse yoktu. Hava bir
sre nce kararnut, bir eyler yemesi gerektiini fark
etti. Margaret' e telefon edebilirdi. Ama hibir ey yap
mad. Perdeleri ekmek zere ayaa kalkt ama onun ye
rine klan kapatt.

Nina'nn boyu, bir seksenden biraz uzundu. Daha


ergenlik andayken bile jimnastik hocalan, rehber
retmenler, annesinin kayglanan arkadalan kambur dur
masn diye onu uyanrlard. Nina elinden geleni yapm
t; ama u anda bile, kendi fotorafianna baktnda ken
dini ne kadar uysal bir hale soktuunu grnce kederle
niyordu - omuzlan bzlm, ba yana eilmi, glm
seyen bir hizmetkar tavn. Genliinde eitli ayarlanm
tantrmalara, arkadalarnn onu uzun boylu erkeklerle
bir araya getirn1esine almt. Sanki baka hibir eyin
pek nemi yoktu, bir erkek bir seksenden epey uzunsa
Nina'yla eletirilmesi gerekirdi. ounlukla tantnlan
erkek, bu durumdan tr surat asar -ne de olsa uzun
boylu bir erkein seme ans vard- Nina da kamburu
nu kanp glmserneye devam ederek utanr sklrd.
1 49

En azndan annesiyle babas Nina'nn hayatna ka


rmazd. kisi de doktordu, Michigan'da kk bir kent
te oturuyorlard. Nina niversiteyi bitirdikten sonra on
larn yannda yaamt. Kentin lisesinde Latince ret
menlii yapmt. Tatillerde henz ilk ya da ikinci evlilik
lerini yapmak zere kaplmam, muhtemelen de kap
lmayacak niversite arkadalanyla Avrupa'ya seyahate
giderdi. Cairngorm Dalan'nda arkadalanyla yry
yaparken Avustralya ve Yeni Zelandallardan oluan bir
grupla karlamlard; grne baklrsa liderleri Le
wis olan geici hippilerdi. Lewis, dierlerinden birka
ya bykt, hippiden ok gnn geirmi bir gezgindi
ve bir anlamazlk ya da sorun ktnda bavurulan kii
kesinlikle oydu. Uzun boylu saylmazd, Nina'dan sekiz
on santim ksayd. Buna ramen Nina'ya yaklam, prog
ramn deitirip birlikte yolculuk yapmaya ikna etmiti
onu; kendi ekibini de ftursuzca terk etmiti.
Nina, onun gezginlikten bktn, aynca Yeni Zelan
da'da dzgn bir eitim grdn, biyoloji blmn
den mezun olup retmenlik sertifikas aldn ren
miti. Lewis'e ocukken akrabalann ziyarete gittii, Ka
nada'nn Huron Gl dousundaki kentinden sz etmi
ti. Sokaklardaki sra sra ulu aalan, sade, eski evleri,
glde gnein batn aniatmt ona - birlikte yaamak
iin mkemmel bir yerdi; aynca ngiliz Milletler Toplu
luu balantlan yznden Lewis'in daha kolay i bula
hilecei bir kentti. Her ikisi de lisede almaya h3la
mlard; ama Nina birka yl sonra Latince dersleri azal
tlp sonra da tamamen kaldnlnca retmenlii brak
mt. Kurslara gidip baka bir dalda retmenlik yapmak
zere eitim grebilirdi aslnda ama artk Lewis'le ayn
yerde ve ayn tr bir ite almak zorunda olmayna
gizli gizli sevinmiti. Lewis'in gl kiilii, artc ei
tim tarz ona, dostlar kazandrd kadar dmanlar da
so

kazandryordu ve Nina iin bu younluun ortasnda


yer almamak rahatlatc olmutu.
ocuk yapmay geciktirrnilerdi. Aynca Nina her iki
sinin de biraz fazla kibirli olduklarn dnyordu; biraz
komik ve kltc Anne ile Baba kimliklerine brnme
fikrinden holanmyorlard . Her ikisi de -ama zellikle
Lewis- evlerindeki yetikinlere benzemedikleri iin
renciler tarafndan takdir edilirdi. Onlardan hem zihinsel
hem fiziksel olarak daha enerjik, daha karnak ve canly
dlar; hayattan yararlanm ay daha ok beceriyorlard.
Nina bir koroya katld. Resitalierin ou kiliselerde
yaplyordu; bu tr yerlerin Lewis iin ne kadar itici olduunu o zaman rendi. Nina genellikle uygun baka
mekan bulunamadn, mziin dinsel olduu anlamna
gelmediini syleyerek savunuyordu durumu (geri m
zik Mesih olunca bu savunma da gleiyordu) . Nina,
Lewis' e geri kafallk ettiini, gnmzde herhangi bir
dinden kimseye zarar gelmeyeceini sylyordu. Bu feci
bir kavgann balangc olmutu. Scak yaz akamnda,
sesleri dandan duyulmasn diye koup pencereleri ka
patmak zorunda kalmlard .
Kavga arpcyd; hem Lewis'in srekli dman kol
ladn hem de Nina'nn tnnanarak fkeye dnen tar
tmadan vazgeernediini aa karnt. kisi de geri
adm atmyordu, ilkelere iddetle, sk skya balydlar.
insaniann birbirinden farkl olmasna tahammln
yok mu, bu konuyu niye bu kadar nemsiyorsun?
Eer bu konu nemli deilse, hibir ey nemli deil
demektir.
Havada koyu bir nefret vard. stelik kayna da
asla zmlenemeyecek bir meseleydi . Yataa ks girdi
ler, ertesi sabah ks aynldlar, gn iinde korkuya kapl
dlar; Nina, Lewis'in bir daha eve dnmeyeceinden,
Lewis de dndnde Nina'y evde bulamayacandan

korkuyordu. Ama anslar vard. Akamzeri pimanlk


tan yzleri solmu, akla rpererek bir araya geldiler; bir
depremde lmekten kl pay kurtulmu, umarszca, yal
nz bana ortalkta dolaan insanlar gibiydiler.
Bu son kavga deildi. Son derece sakin ve ban
yetiticilmi olan Nina, acaba normal hayat bu mu, diye
dnyordu. Bunu Lewis'le konumas mmkn deil
di; barmalar fazlasyla minnet dolu, fazlasyla efkatli
ve salaka oluyordu. Lewis, ona Tatl Srtlan Nina, o da
Lewis' e, en Yzba Lewis diyordu.

Birka yl nce yol kenarlannda yeni ilanlar tre


miti. Dine dn tevik eden ilanlan, krtaj aleyhin
deki iri pembe kalplerle dz kalp at izgilerini ne za
mandr gryorlard zaten. imdikiler farklyd, Kutsal
Kitap'n uYaratl" blmnden pasajlard.
Balangta Tann yeri ve g yaratti.
Tanr. ul k olsun." diye buyurdu ve k oldu.
Tanr insan kendi suretinde yaratt1, onu Tanrnn
sureti nde yaratt. Onlar erkek ve dii olarak yaratt.1

Genellikle kelimelerin yan tarafnda bir gkkua,


bir gl ya da bir Cennet gzellii simgesi oluyordu.
uBunlarn anlam ne?, diyordu Nina. "Ne olursa ol
sun deiik bari. 'Tann dnyay ok sevmiti'den farkl."
"Yaratllk bu," demiti Lewis.
"Onu anladm. Merak ettiim, niye her tarafa ilanlar
asI d
Lewis, Kutsal Kitap yksne harfiyen inanc peki.

''

1 . Eski Ahit, "Yarac1h". 1 : 1 -3-27. (Y.N.)


1 52

tirmeye alan gl bir hareketin gelimekte olduunu


sylemiti.
"Adem ile Havva. Bildiin sama hikaye."
Lewis, bundan fazla rahatsz olmu gibi grnm
yordu - her Noel'de sa'nn Doumu sahnesinin bir kili
senin nne deil, hkmet konann bahesine kurul
masndan daha fazla kzmyordu en azndan. Kilise ara
zisinde kurulmas baka, diyordu; belediye arazisinde
kurulmas baka. Nina'nn, Quaker eitimi Adem ile
Havva'ya fazla arlk vennemiti; o da eve gittiinde
Kral James basks Kutsal Kitap' bulup yky batan
sonra okudu. O ilk alt gnn grkemli ilerleyiine bayl
d - sulann aynl, gnele ayn yerletirilmesi, yery
znde srnen, havada uan canllarn ortaya k filan.
"ok gzel bu," dedi. "Harika bir iir. nsanlar bunu
okumal ."
Lewis, dnyann drt bir kesinde tremi onca ya
ratl mitinden bir fark olmadn, gzellii, iirsellii
hakknda edilen laflardan da bktn syledi.
"in o taraf paravana," dedi. "Aslnda iirsellik urour
larnda deil."
Nina gld. "Dnyann drt kesi," dedi. "Bilim
adamna yakr laf m bu? Bahse girerim Kutsal Kitap
lafdr.''
Ara sra tehlikeyi gze alp Lewis'i bu konuda kzd
nyordu. Ama fazla ileri gitmemeye zen gstermesi ge
rekiyordu. Szlerinde, Lewis'in lmcl bir tehdit, onur
knc bir hakaret hissedebilecei noktay gzden kar
mamak zorundayd.

N ina ara sra posta kutusunda bir bror buluyordu.


Bunlan batan sona okumuyordu; bir sre boyunca tro
piklerde tatil reklamlaryla, eitli talih kular sunan
1 53

reklamtarla birlikte herkese bu tr eyler gnderildiini


dnd. Sonra ayn trden brorterin -Lewis'in deyi
miyle "yaratl propaganda malzemesi"nin- liseye de
geldiini, Lewis'in masasnn stne ya da sekreterlie,
ona ait raf gzne brakldklann rendi.
"ocuklar,- masama rahatlkla bir ey brakabilir;
ama sekreterlikteki posta kutuma kim tktnyor bunla
n?" demiti Lewis, mdre.
Mdr anlayamadn, ayn eyleri kendi kutusun
da da bulduunu sylemiti. Lewis, kendi deyimiyle giz
li Hristiyan olan kadrolu bir-iki retmenin adn ver
mi; mdr de kafasn takmamasn, brorleri pe
atverrresini sylemiti.
Snfta eitli sorulara maruz kalyordu. Her zaman
bu tr durumlar olurdu elbette. Hi amaz, derdi Le
wis. Marazi, melek klkl bir kzcaz ya da ukala bir o
lan veya kz, mutlaka evrim teorisine omak sokmaya
alrd. Lewis'in bu durumlarla ba etmek iin tecr
beyle sabit, kendine has yntemleri vard. Blclere
dnya tarihinin dinsel yorumunu renmek istiyorlarsa
komu kentteki Hristiyan okuluna gidebileceklerini
sylyordu. Sorular skianca sz konusu okula otobs
le gidilebildiini, isterlerse hemen imdi kitaplann top
layp gidebileceklerini de sylemeye balad.
"Bouna yrtmayn," dedi. Daha sonra "knz'' keli
mesini gerekten syleyip sylemedii konusunda tart
ma kt ama sylememi olsa da rencilerin gcendii
kesindi; nk deyimin asln herkes biliyordu.
renciler o gnlerde yeni bir yol tutturmulard.
"Dinsel yorumdan yana olduumuzdan deil ho
cam. Ama her iki yoruma niye eit zaman ayrmadnz
merak ediyoruz."
Lewis tartmadan kamamt.
"nk benim iim, size bilim retmek, din deil."
1 54

Lewis'in dediine gre yle sylemiti. Bazlar,


"nk benim iim, size birtakm p alavralar retmek
deil," dediini iddia etmiti. Lewis evet demiti, evet,
drdnc ya da beinci mdahalenin ardndan, soru biraz
deitirilerek de olsa tekrar tekrar sorulduunda ("Sizce
br yorumu renmemiz zararl m? Bize ateizmi ret
mek din retmek saylmaz m?"), palavra kelimesi a
zndan kam olabilirdi, ama bu kadar kkrtldktan
sonra zr de dilememiti .
"Bu snfta benim dediim olur, ne retileceine
ben karar veririm."
"Hocam ben, Tann'nn dedii olur, sanyordum."
Birka renciyi snftan kovmutu. Veliler mdrle
grmek zere okula gelmilerdi. Niyetleri belki Lewis'
le konumakt ama mdr, onunla konumamalann sa
lamt. Lewis, bu grmelerden daha sonra, retmen
ler odasndaki, ou aka yollu yorumlar sayesinde ha
berdar olmutu.
"Endie etmene gerek yok," demiti mdr - ad
Paul Gibbings'ti, Lewis'ten birka ya kkt. "Veliler,
kendilerine kulak verilmesini istiyorlar sadece. Biraz
pohpohlanmak istiyorlar."
"Ben bilirdim onlan pohpohlamay," demiti Lewis.
"Kukum yok. Benim kastettiim o tr bir pohpoh
lama deildi."
"Kapya tabela assaydk keke. Veli ve kpek gire
mez diye."
"Fena fikir deil," demiti Paul Gibbings samimi bir
tavrla, iini ekerek. "Ama onlann da birtakm haklar
var te.
Yerel gazetede mektuplar yaymlanmaya balamt.
Yaklak iki haftada bir "Endieli Veli", "Hristiyan Vergi
Mkellefi", "Bu Yolun Sonu Nereye Varr" imzal bir
mektup yaymlanyordu. Hepsi dzgn yazlm, parag

"

1 55

raflan yerinde, ustalkla mantk yrten mektuplard,


sanki hepsi ayn szenn kaleminden kyordu. zel
Hristiyan okuluna btn ailelerin gcnn yetmeyece
ine, oysa btn ailelerin vergi dediine parnak bas
yorlard. Dolaysyla ocuklarn inanlannn aalanma
d, kasten kertilmeye allmad devlet okullannda
akutmaya hepsinin hakk vard. Baz mektuplarda bul
gularn yanl anlald, evrim teorisini destekler gibi
grnen baz bulgularn aslnda Kutsal Kitap' dorula
d bilimsel bir dille aklanyordu. Ardndan Kutsal Ki
tap metinlerinden bugnk yanl retinin ve ondan
yola klarak btn ahlak kurallarndan vazgeilmesinin
kehaneti niteliinde pasajlar alntlanyordu .
Zamanla mektuplarn tonu deimi, hiddetli olmutu. "Deccal'n vekilieri ynetinin ve dersliklerin ba
nda". "eytan'n penesi, snavlarda lanetli doktrini sa
vunmaya mecbur edilen ocuklann ruhuna uzanyor,.
"eytan ile Deccal arasndaki fark ne ya da bir fark
var m?" demiti Nina. "Quaker'lar bu konuyu tamamen
savsakl amt.
Lewis, bu konuda espri kaldracak durumda olmad
n sylemiti Nina'ya.
"Affedersin," demiti Nina cidclileerek. "Bunlan as
lnda kim yazyor sence? Bir rahip mi?"
Lewis, sanmadn, daha iyi rgtlenmi olacaklan
n sylemiti . Tepeden yrtlen bir kampanya olsa ge
rekti, yerel adreslerden gnderilecek mektuplar bir mer
kezden geliyordu muhtemelen. Olayn orada, kendi sn
fnda baladn hi sanmyordu. Hepsi planlanmt,
okullar hedeflenmi, herhalde halktan destek bulacakla
rn umduklan blgeleri semilerdi.
"Yani kiisel bir ey deil, yle mi?"
"Bu teselli deil ki."
"Deil mi? Olmas gerekmez mi?"

JJ

1 56

Biri Lewis'in arabasna tcehennem atei" diye yaz


mt. Sprey boya kullanlmamt, tozun zerine par
malda yazlmt sadece.
Lewis'in son snf rencilerinden kk bir grup,
dersi boykot etmeye balamt; anne babalarnn yazd
notlarla silahlanm olarak snfa girmeyip darda, yer
de oturuyorlard. Lewis, derse baladnda onlar da ilahi
sylemeye balyordu.
Btn parlak gzel eyleri
rili ufakl canllan
Bilgelikleri harikalar
Hepsini Yce Tann yaratt . . .
Mdr, koridorlarda yerde oturmann yasak oldu
unu hatrlatmalda birlikte onlar zorla snfa sokmuyor
du. Jimnastik salonuna bitiik depoya gnderiliyorlar,
orada ilahi sylemeye devam ediyorlard; repertuvarla
rnda baka ilahiler de vard. Sesleri, jimnastik hocasnn
bouk talimatianna ve salonun zeminine gm gm vu
ran ayak seslerine kanyordu.
Bir pazartesi sabah, mdrn masasnn zerinde
bir dileke peydahland, ezamanl olarak bir kopyas da
yerel gazeteye gnderilmiti. Sadece olayla ilgili ocukla
no anne babalanndan deil, kentin eitli kilise cemaat
lerinden de imza toplanmt. ou, kktendinci cema
atler olmakla birlikte niteryen, Anglikan ve Presbiter
yen kiliselerinin mensuplar da vard aralarnda.
Dilekede, Cehennem ateinden sz edilmiyordu.
eytan ve Deccal'n da adlar gemiyordu. Sadece Kutsal
Kitap'taki yaratl yorumuna eit zaman ayrlmas, bir
seenek olarak saygyla ele alnmas isteniyordu.
"Aada imzas bulunan bizler, Tann'nn fazlasyla
uzun sre erevenin dna itildii kansndayz."
.

1 57

"Hadi canm," demiti Lewis. "Eit zamana, seene


e filan inandklar yok. Dogmac bunlar. Faist."

Paul Gibbings, Lewis ile Nina'y evlerinde ziyaret


etmiti. Konuyu, casuslarn dinliyor olabilecei bir yerde
tartmak istememiti. (Sekreterlerden biri Kutsal Kitap
Tarikat yesiydi.) Gibbings, Lewis'i ikna edebileceini
pek sanmyordu ama denemek zorundayd.
"Keye sktrdlar beni," demiti.
"Kov beni," demiti Lewis. "Yerime yaratl bir
dangala alver."
Hergele, eleniyor benimle, diye dnmt Paul.
Ama kendini tutmutu. Zaten son zamanlarda en ok
yapt ey kendini tutmakt.
"Ben, bunu konumak iin gelmedim buraya. Syle
mek istediim u: Biroklan bu adamlan mantkl bula
cak. Mtevelli heyetindekiler de dahil."
"Tamam ite, onlan memnun et. Kov beni. Adem ile
Havva'ya yer a."
Nina, kahve getirmiti onlara. Paul teekkr edip
Nina'nn bu konudaki tutumunu anlamak iin onunla
gz gze gelmeye almt. Nafile.
"Ya, tabii," demiti . "Onu istesem de yapamam, ki
istemiyorum. Sendika azma sar. Eyalet alkalanr,
greve bile yol aabilir, ocuklan dnmek zorundayz."
Lewis'in bundan -ocuklar dnme gereinden
etkilenmesi beklenirdi. Ama o her zamanki gibi kendi
dalgasndayd.
"Adem ile Havva'y koy yerime. ster incir yaprakla
ryla, ister yapraksz."
"Senden fazla bir ey istemiyorum, kk bir konu
ma yap, bunun farkl bir yorum olduunu, baz insaniann
bir yoruma, bazlannn dierine inandn syle. 'Yaratl"
1 58

yksnn on be-yini dakikalk bir zetini kar. Yksek


sesle oku. Ama saygl davran. Meselenin asl ne, biliyorsun
deil mi? Kendilerini hie saylm hissetmeleri. nsanlar,
hie saylmaktan holanmyor, mesele bundan ibaret."
Lewis -Paul'un iinde, hatta belki Nina'nn da iin
de- bir umut yeertecek kadar uzun sre sessiz kald;
ama sonra bu uzun esin sadece neriyi ne kadar adaletsiz
bulduunu ifade etme amac gtt anlald.
"Ne diyorsun?" dedi Paul ekinerek.
''stersen "Yaratl., blmnn tamamn okurum,
sonra da ou baka ve daha stn kltrlerden alnm
teoloji kavramlaryla kabile egosu tatminini karmakar
k bir araya getiren bir orba olduunu belirtirim . . .
"Mitoloji," dedi Nina. "Aslna bakarsan mitoloji bir
kandrmaca saylmaz, sadece. . . " Paul, Nina'ya kulak ver
menin bir yaran olacan dnmemiti. Lewis kulak
vermiyordu ona.
"

Lewis, gazeteye mektup yazmt. lk blm ll


ve bilimseldi; ktalarm kaymasn, denizierin alp ka
panmasn ve ilk talihsiz canllan tarif ediyordu. Eski
mikroplar, balksz okyanuslar ve kusuz gkyz. Geli
me ve ykm, iki yaamllann, srngenlerin, dinazaria
nn saltanat; iklim deiiklikleri, ilk kk sefil memeli
ler. Deneme ve yanlma, sahnede ge boy gsteren ve
umut vadetmeyen primatlar, arka ayaklar zerine diki
len ve atei kefeden, talar sivrilten, alanlarn belirle
yen insanslar ve nihayet yakn saylacak bir gemite
sratle tekneler, piramitler ve bombalar imal etmeleri,
diller ve tannlar yaratp birbirlerini kurban etmeleri, kat
letmeleri. Tann'nn adnn Yehova m, Krina m olduu
konusunda kavgaya tutumalan (bu noktada mektubun
dili kzmaya balyordu), domuz yenir mi diye didi1 59

meleri, diz kp savalarta futbol malann kimin ka


zandn ok uroursayan gkyznde bir Moruk'a avaz
avaz dua etmeleri. Son olarak da, artc biimde bir-iki
meseleyi zp kendilerini ve iinde bulunduklar evre
ni tanmaya balamalan, ardndan onca urap didine
rek edindikleri btn bu bilgileri kaldnp atmaya karar
verileri, tekrar Moruk'a dnp herkese zorla diz kt
rerek eski palavralar retip inandrnalan; hazr bala
mken Dz Dnya'ya da dnlebilirdi, neden olmasn?
Sayglarmla, Lewis Spiers.
Gazetenin yazileri mdr, kente sonradan yerle
mi biriydi ve gazetecilik okulundan ksa sre nce me
zun olmutu. Kopan yaygaradan memnundu, tepkiler
geldike basnay srdrd ("Tann 'yla Alay Edilemez"
Kutsal Kitap Tarikat yelerinin tek tek hepsi tarafndan
imzalanmtJ, "palavra" ve "Moruk" laflanna gceneo
hogrl ama zgn niteryen Kilisesi rahibi, "Yazar
Tartmay Bayalatrd" adl bir yaz yazmt); sonun
da gazete zinciri idaresi bu tr patrtlann modas geti
ini, yersiz olduunu ve reklam verenleri souttuunu
bildirdi . Kapatn bu meseleyi, dedi.
Lewis, bir mektup daha yazd, bu seferki istifa rnek
tubuydu. Paul Gibbings istifasnn zlerek kabul edil
diini, gerekesinin de salk sorunlar olduunu -yine
gazete araclyla- duyurdu.
Salk sorunlar olduu doruydu ama Lewis' e kalsa
bu gerekenin duyurulmamasn tercih ederdi. Birka
haftadr bacaklannda bir zafiyet hissediyordu. Snfta
rencilerin karsnda ayakta durup ileri geri yrmesi
nin en gerekli olduu gnlerde titrediini hissetmi,
oturma ihtiyac duymutu. Hibir defasnda teslim ol
mamt ama bazen iskemiesinin arkalna tutunmak
zorunda kalm, bunu da bir vurgulama gibi gsterniti.
Ara sra ayaklann tam hissedemediini de fark etmiti.
1 60

Hal olsa en ufak bir krklk, tkezlemesine sebep ola


bilirdi; hal bulunmayan snfta da yere dm bir tebe
ir paras, bir kurunkalem felakete yol aabilirdi.
Rahatszlnn psikosomatik olduunu dnp
kplere biniyordu. Bir snfn ya da herhangi bir toplulu
un karsnda sinir gerginlii yaad vaki deildi. N
roloun odasnda tehisi duyduunda ilk tepkisi -Nina'
ya sylediine gre- gln bir rahatlama hissiydi.
"Ben de nrotik olduumu sanmtm," demi, ikisi
de glmeye balamlard.
"Nrotik olduumu sanp korkmutum, meer
amyotrofik lateral sklerozmuum sadece." kisi glerek
tyl hal kapl koridorda tkezteyerek yrm, asan
srde akn b akiara maruz kalmlard - bu mekanda
kahkaha en az grlen eydi.

LakeShore Cenaze Evi, san tuladan geni ve yeni


bir yapyd - o kadar yeniydi ki, etrafndaki tarla henz
imenlik ve allklara dntrlmemiti. Tabelas ol
masa bir klinik ya da devlet binas zannedilebilirdi. La
keShore ad tesisin gl kenannda olduu anlamna gel
miyordu da, ad Bruce Shore olan cenaze levazmats
nn soyadnn isme sinsice yedirilmesiydi. Baz insanlara
gre zevksiziikti bu. Bruce'un babasnn zamannda ir
ket, kentteki Byk Victoria Dnemi evierden birinde
faaliyet gsterirken ad da Shore Cenaze Evi'ydi. Ve ger
ekten de bir evdi; birinci ve ikinci katlarda Ed ve Kitty
Shore, be ocuklaryla ferah ferah yaarlard.
Bu yeni tesiste yaayan yoktu ama bir yatak odas,
mutfak ve du vard. Bruce Shore'un kansyla birlikte at
yetitirdikleri, yirmi be kilometre tedeki kr evine git
mektense zaman zaman gece orada kalmay tercih ede
bilecei dnlmt.
161

Bir gece ncesi de bu gecelerden biriydi, kentin kuze


yindeki trafik kazas yznden. Ergenlik andaki ocuk
larla dolu bir araba, kprnn ayana arpmt. Bu tr
kazalar -yeni ehliyet alm ya da ehliyetsiz bir src,
herkes zil zuma sarho- genellikle ilkbaharda, mezuniyet
dneminde ya da eyllde okullann ald ilk haftalann
heyecannda oluyordu. Bu mevsimde ise genellikle kaza
zedeler hi alkn olmadklan kara yakalanan yabanclard
-geen yl Filipinler'den yeni gelni hemireler lmt.
Ne var ki bu kez hava koullan olaan, yollar temiz
ken her ikisi de kentin yeriisi olan on yedi yanda iki de
likanl lmt. Onlardan hemen nce de Lewis Spiers '
getirmilerdi. Bruc e'un ii bandan aknd; delikanllara
ekidzen verebilmek iin gece ge saatiere kadar al
mt. Babasn arayp armt. Yaz mevsimini hala
kentteki evlerinde geiren Ed ile Kitty henz Florida'ya
gitmemilerdi; Ed, Lewis'le ilgilenmek zere gelmiti .
Bruce biraz kendine gelmek iin komaya kmt .
Mrs. Spiers'n eski Honda Accord'unu grdnde he
nz kalvalt etmemi, kou kyafetini de stnden
karmamt. Ona kapy amak zere aceleyle bekleme
salonuna geti.
Mrs. Spiers, uzun boylu, sska, kr sal bir kadnd
ama hareketleri zinde ve sratliydi. ok sarslm grn
myordu, ama zerine bir palto almay dnmemi ol
duunu Bruce fark etti.
"Pardon . Kusura bakmayn," dedi. "Biraz kotum da,
yeni dndm. Shirley de henz gelmedi maalesef Ba
nz sa olsun."
"Evet," dedi Mrs. Spiers.
"Mr. Spiers, on birinci ve on ikinci snflarda fen ho
camd; asla unutamayacam bir retmendi. Oturmak
istemez misiniz? Bir adan hazrlklydnz eminim,
ama yine de bu tecrbe yaanncaya kadar asla hazrlkl
1 62

olunamyor. Evraklara imdi mi bakalm, yoksa nce ei


nizi grmek mi istersiniz?''
"Biz yaklmasn istiyorduk sadece/' dedi Mrs. Spiers.
Bruce ban saiiad. "Evet. Ardndan yaklna aa
mas gelecek."
"Hayr. Dorudan yaklacakt. O byle istiyordu.
Ben kllerini almaya gelmitim."
'a biz bu ekilde talimat almadk," dedi Bruce ka
rarl bir tavrla. "Naa grlmek zere hazrladk. Asln
da ok iyi grnyor. Memnun alacanz sanyorum."
Mrs. Spiers durup dik dik bakt.
''Oturmak istemez misiniz?" dedi Bruce. "Yine de
bir tr ziyaret planlamtnz herhalde, deil mi? Bir tr
tren? Mr. Spiers' son yolculuuna uurlamak isteyen
ok sayda insan olacaktr. Biliyorsunuzdur herhalde,
herhangi bir dini inanca bal olmayan trenler dzenle
dik daha nce. Rahip yerine bir anma konumas. Hatta
onu da fazla resmi bulursanz isteyenler teklifsizce kal
kp konuabilir. Tabutun ak ya da kapal olmas sizin
arzunuza bal. Ama burada genellikle insanlar ak ol
masn tercih ediyor. Yaklna durumunda tabut seenek
leri azalyor elbette. Gayet gzel grnen ama ok daha
masrafsz olanlar var."
Durup dik dik bakmaya devam ediyordu.
Mesele iin yaplm olmasyd, yaplmamas ynn
de talimat verilmemiti. Her i gibi bunun da bedelinin
denmesi gerekiyordu. Malzeme de cabasyd.
"Ben sizin ne isteyeceiniz konusunda tahminler y
rtyorum sadece, nce biraz oturup dnn isterseniz.
Biz sizin arzularnz yerine getirmek iin buradayz . . . "
Bunu sylemekle biraz fazla ileri gitmiti belki.
'ma aksi ynde bir talimat olmad iin bu ekilde
yaptk."
Danda bir araba durdu, kaps kapand ve Ed
\

1 63

Shore, bekleme salonuna girdi. Bruce bir anda mthi


rahatlad. Bu ite daha renecei ok ey vard. lenin
yaknlarn idare etme ksm.
"Merhaba Nina," dedi Ed. ''Araban grdm. Gelip
bir basal dilemek istedim.J,

Nina geceyi salonda geirmiti. Uyumutu herhalde


ama o kadar hafifbir uykuydu ki, nerede olduunun -sa
londaki kanepede- ve Lewis'in nerede olduunun -ce
naze evinde- her an farkndayd.
imdi konumaya baladnda dilerinin takrdad
n fark etti. Hi beklemiyordu.
'Benim istediim dorudan yaklmasyd," demeye
alyordu, konumaya baladnda normal konutuu
nu sanmt. Sonra kendi hkrn ve hakim olamad
kekeleyiini iitti, daha dorusu hissetti.
'Benim istedi. .. istedi. .. onun istedi. .. "
Ed Shore bir eliyle Nina'n kolunu tuttu, br elini
de omzuna koydu. Bruce kollann kaldrm ama ona
dokunmamt.
l'Oturtmalydm onu," dedi szianan bir tonda.
"Onemli deil," dedi Ed. "Birlikte arabama kadar y
ryelim mi Nina? Biraz temiz hava alrsn."
Ed, pencereleri ap kentin eski mahallesine, gle
bakan kmaz yola srd arabay. nsanlar, gndzleri
arabayla buraya gelip manzaray seyrederdi -bazen le
yemeklerini yerlerdi- ama geceleri sevgiiiierin mekany
d. Arabay park ederken Ed, in aklndan bu gemi ola
bilir, Nina'nn aklndan gemiti.
"Yeter mi bu kadar temiz hava?, dedi Ed. "stnde
palto da yok, tmeyesin.J,
"Hava snyor. Dn de byleydi/' dedi Nina, tane
tane konuarak.
1 64

kisi park edilmi bir arabada gece ya da gndz hi


oturnam, yalnz kalabilmek iin byle bir yere gelme
milerdi.
Byle bir anda bunu dnmek bayalk gibi geli
yordu.
"Affedersin/' dedi Nina. "Kontrolm kaybettim.
Sylemek istediim uydu, Lewis. . . yani biz . . . yani o. . ."
Sonra yine ayn ey oldu. Yine dileri takrdad, titre
di, kelimeler dald. Korkun bir zavalllk. Esas duygu
lannn davurumu bile deildi. Daha nce Bruce'la ko
nuurken -onu dinlerken- fke ve aresizlik hissetmiti.
Ama imdi olduka sakin ve makul hissediyordu kendini
- daha dorusu yle hissettiini sanmt.
Ve imdi, artk ikisi yalnz olduklanndan Ed, ona
dokunmad. Sadece konmaya balad. Sen bunlann
hibirini dnme. Ben halledeceim. Derhal halledece
im. Hibir sorun kmayacak. Anlyorum. Yaklacak.
"Nefes al," dedi. "Nefes al. Tut imdi nefesi iinde.
imdi brak."
"yiyim ben.,
"Biliyorum."
"Ne olduunu anlamyorum."
"ok," dedi Ed, dz bir tonda.
"Ben bu tr bir insan deilimdir."
"Ufka bak. Faydas ol ur. "
Ed, cebinden bir ey kanyordu. Mendil mi? Ama
Nina'nn mendile ihtiyac yoktu ki. Gzya dkmyor
du. Sadece titriyordu.
st ste birka kere katlanm bir kat parasyd.
"Bunu senin iin sakladm," dedi Ed. 'Pijamasnn
cebindeydi."
Nina kad alp dikkatle, heyecanlanmadan, sanki
bir reeteymi gibi antasna koydu. Ancak ondan sonra
Ed'in ne dediini tam olarak anlad.
165

"Getirildiinde sen oradaydn demek."


"Ben ilgilendim onunla. Bruce arayp ard. Kaza
da olmutu bu arada, hepsine yetiemeyecekti."
Nina, Ne kazas? bile demedi. Urourunda deildi.
imdi tek istedii yalnz kalp mesaj okumakt.
Pijamann cebi. Bakmad tek yer. Lewis'in bedeni
ne dokunmamt.

Ed onu arabasna brakt, eve kadar kendi kulland


arabay. Ed el saliayarak gzden kaybolduu anda Nina
arabasn saa ekti. Daha kullanrken bir eliyle kad
antasndan karyordu. Motoru kapatmadan mesaj
okudu, sonra yola devam etti.
Evinin nndeki kaldnmda bir baka mesaj yazlyd.
Tanr'nn takdiri.

Tebeirle alelacele, kargack burgack yazlm bir


kelime. Silinmesi kolay olacakt.
Lewis'in yazp Nina bulsun diye brakt ise bir iir
di. Birka ktalk bir talama. Ad da vard: "Gevek N es
lin Ruhu in Yaratllar ile Darwin'in ocuklan Ara
sndaki Mcadele".
Bir rfan Mabedi ykselirdi
Huron Gl'nn sahilinde
Bo bakl Mankafalar gelirdi
Denyolar dinlemeye.
Denyalar Kral yi Bir Adamd
Srtrd Az Kulaklarnda
Tek Bir ey dnen bir Dallama:
Duymak istediklerini Syle Onlara!
1 66

Bir k Margaret, insanlarn en iyi bildikleri ve en


ok nemseelikleri herhangi bir konuda -fazla uzatma
dan- konuacaklan bir sohbet akamlar dizisi dzenle
meye karar vermiti. retmeniere ynelik konumalar
planlyordu ("retmenler hep az ak dinleyiciler
karsnda durup laf retiyor/' diyordu. ''Ara sra oturup
bir bakasn dinlemeleri lazm ."), ama sonra retmen
olmayanlar da davet edilirse sohbetlerin daha ilgin ola
cana karar verildi. Konumalardan nce Margaret'in
evinde herkesin bir eyler getirdii bir yemek yenecek,
arap iilecekti.
te bylece Nina yasz, souk bir gecede kendini
Margaret'in mutfak kapsnn nnde, evin olanlarnn
-hepsinin hala evde olduu zamanlard- paltolar, okul
antalar ve hokey sopalanyla tk tk, karanlk halde
buldu. Seslerin Nina,ya artk ulaamayaca salonda Kitty
Shore, setii konuda, azizler hakknda konuuyordu .
Kitty ile Ed Shore gruba davet edilen ,.gerek insanlar"
arasndaydlar - Margaret'in komularydlar. Bir baka
toplantda Ed, daclk hakknda konumutu. Kayalk
Dalar'da biraz daclk yapml vard; ama daha ok
kitaplarda okumaktan holand tehlikeli ve trajik tr
manlardan sz etmiti. (O gece kahveleri hazrlarken
Margaret, Nina'ya, "Tahnit yntemlerinden sz eder
diye endielenmitim biraz," demi, Nina da kkrdaya
rak, "Ama o en sevdii konu deil ki," demiti. ,.Amatr
olunacak bir konu deil. Amatr tahnit ustalarnn says
pek kabark olmasa gerek.")
Ed ile Kitty alml bir iftti. Margaret ve Nina, mes
lei farkl olsa Ed'i ok ekici bulacaklarn konumu
lard aralarnda. Uzun parmakl, becerikli ellerinin terte
miz beyazl dikkat ekiciydi ve insann aklna, O eller
nelere dokundu? sorusunu getiriyordu. Yuvarlak hatl
Kitty'den ou zaman, bir iim su, diye bahsedilirdi, ksa
1 67

boylu, dolgun gsl, scak bakl, cokulu, bouk sesli


bir esmer gzeliydi. Evlilii, ocuklan, mevsimler, kent
ve zellikle de dini konusunda cokuluydu. Mensubu ol
duu Anglikan Kilisesi'nde onun gibi cokulu insanlara
pek rastlanmazd; katl, snopluu, Lohusalk Ayini gibi
gizemli trenlere meralayla ba belas olduunu syle
yenler vard. Nina ile Margaret da ona pek katlanamazd,
Lewis'in gznde ise musibetti. Ama ou insann gn
ln elerdi.
O aam Kitty'nin zerinde koyu krnz ynl bir
elbise, kulaklannda ocuklanndan birinin Noel hediyesi
olarak kendi elleriyle yapt kpeler vard. Kanepenin
bir ucunda, bacaklarn altna toplam oturuyordu.
Azizierin tarihi ve corafi dalmndan sz ettii srece
sorun yoktu - yani Lewis'in saldnya gemeyi gerekli
bulmayacan uman Nina iin sorun yoktu.
Kitty mecburen Dou Avrupa azizlerini bir yana b
rakp Sritanyal azizlere, bilhassa en sevdii Cornwalt
Wales ve rlanda azizlerine, harika isimleri olan Kelt
azizlerine younlaacan syledi. ifa ve mucizelere
geldiinde, zellikle sesindeki nee ve gven giderek ar
tp kpeleri ngrdadka Nina korkmaya balad. Ye
mek yaparken bana bir felaket geldiinde bir azizle
konumasn, baz insanlarn hoppalk olarak deerlendi
rebileceini bildiini sylyordu Kitty ama o azizierin
gerekten bu amala var olduuna inanyordu. Azizler
bu tr dertlerle, belalalarla, Evrenin Yce Tanns'nn ba
n artnaya ekineceimiz kk gndelik aynntlarla
ilgilenmeyecek kadar burnu byk deildiler. nsan aziz
ler sayesinde ksmen ocuklarn dnyasnda kalabiliyor,
bir ocuun umudunu ve tesellisini yaayabiliyordu. K
k ocuklar gibi almalsnz. Ayrca bizi byk mucizele
re hazrlayan da kk mucizeler deil miydi?
Evet. Soru sormak isteyen var myd?
1 68

Biri, Anglikan Kilisesi'nde, Protestan kilisesinde aziz


Ierin konumu nedir, diye sordu.
"Aslnda Anglikan Kilisesi' nin bir Protestan Kilisesi
olduunu dnmyorum," dedi Kitty. 'a o konuya
girmek istemiyorum. Amentde, ' Kutsal Katolik Kilisesi'
ne inannm,' dediimizde ben evrensel Hristiyan Kilise
si'nin tamamnn kastedildiini varsayyorum. Sonra da,
Azizlerin cemaatine inannm,' diyoruz. Elbette kilise
mizde heykel yoktur ama ahsen, olmasn isterdim."
Margaret'in, 'Kahve isteyenler?" demesi, gecenin
konuma blmnn noktaland anlamna geliyordu.
Ne var ki Lewis, iskemiesini Kitty'ye yaklatrd ve nere
deyse candan bir tavrla, "Yani imdi sen bu mucizelere
inandn m sylyorsun?" dedi.
Kitty gld. "Kesinlikle. Mucizelere inanmasam ya
ayamazdm ..
Nina neler olacan biliyordu. Lewis usulca, aman
szca saldracak, Kitty neeli bir inanla ve belki sevimli ve
kadns tutarszlklar, diye dnd bir tutumla karlk
verecekti. Onun esas inanc kukusuz kendi sevimliliine
olan inancyd. Ama Le\vis, bu sevimliliin cazibesine ka
plmayacakt .. Israrla soracakt: Bu azizler u anda hangi
ekle brnmtr? Cennet'te sradan llerle, erdemli
atalarla ayn konumu mu paylarlar? Nasl seilirler?
Onaylanm, kantlanm mucizelerine gre, deil mi?
Peki on be yzyl nce yaam birinin mucizelerini nasl
kantlarsn? Zaten mucizeler nasl kantlanabilir ki? Ek
"

mek sornunlan ve balklar rneinde sayarak. Ama bu ger


ek bir saym mdr, yoksa alg m? nan m? Ya, ite. De
mek her ey inanca balanyor. Gndelik hayatta, hayat
nn tamamnda Kitty inanca bal olarak m yaamaktadr?
Evet, yle yaamaktadr.
Hibir bakmdan bilime bel balamaz m? Balama
mas gerekir. ocuklan hastalandnda onlara ila ver1 69

mez. Arabasnda benzin var m, yok mu, ilgilenmez,


onun inanc vardr. . .
Etraflarnda onlarca kii bu arada baka sohbetlere
dalmt, buna ramen onlarn konumas younluu ve
tehlikesi yznden -Kitty'nin artk bir ku gibi srayan,
Samalama, sen beni baya atlak m sanyorsun? diyen
sesi, Lewis'in giderek daha aalayc, daha knc olan
kkrtmas- salonun her bir noktasnda, her an dier ko
numalarn hepsini bastrp iitilecekti.
Nina'nn aznda ac bir tat vard . Margaret' e yardm
etmek zere mutfaa gitti. O giderken Margaret, elinde
kahve tepsisiyle yanndan geti. Nina mutfaktan geip
dorudan hole kt . Arka kapdaki kk cam blme
den mehtapsz geceye, sokan iki kenarndaki kar yn
larna, yldzlara bakt. Alev alev yanan cama dayad.
Mutfan kaps alnca hemen doruldu, glmse
yerek dnd, "Hava naslm diye bir bakaym, dedim,"
demek zereydi . Ama Ed Shore'un kapy kapatmadan
nceki anda arkadan vuran kta yzn grnce bu
cmleyi kurmak zorunda olmadn dnd. Birbirle
rini ksaca, dostlukla, hafiften zr dilercesine, onayla
mazcasna glerek selamladlar; bu gl sayesinde ok
ey iletilip anlalyor gibiydi.
Kitty ile Lewis'i terk ediyorlard. Sadece ksa bir s
reliine - Kitty ile Lewis fark etmezdi. Lewis'in pili bit
mezdi, Kitty de unufak edilme knazndan kurtulma
nn bir yolunu bulurdu - Lewis' e acmak bir yol olabilir
di mesela. Kitty ile Lewis kendilerinden sklmazlard.
Ed ile Nina'nn hissettii bu muydu? tekilerden,
en azndan tartmayla inantan sklni ar myd? O gay
retli kiiliklerin hi vazgemeyiinden bkmlar myd?
Bu ekilde ifade etmiyorlard. Sorulsa sadece yor
gun olduklarn sylerlerdi.
Ed Shore, Nina'ya sarld . Onu pt, dudandan,
1 70

yznden deil, boynundan. Telal bir nabzn atyor


olabilecei boynundan.
Ed Shore bunu yapmak iin eilrnek zorunda olan
bir adamd. Birok erkek Nina ayaktayken doal olarak
boynunu pebilirdi . Ama Ed eilrnek zorunda kalacak,
yani onu aktaki, savunmasz, yumuak yerinden kasten
pecek kadar uzun boylu bir erkek.
"yeceksin burada," dedi Nina'ya.
"Biliyorum. eri geiyorum."

Nina'nn o gnden nce de, o gnden sonra da Le


wis dnda hibir erkekle seks ilikisi olmad. Yaknn
dan bile gemedi.
Seks ilikisi. Seks yapmak. Uzun sre boyunca bu ke
limeyi bile kullanamad. Sevimek1 derdi. Lewis hibir
ey demezdi. Atletik ve yaratc bir partnerdi, fiziksel an
lamda Nina'nn farkndayd. Dncesiz saylmazd. Ama
duygusalla yaklaan herhangi bir eye kar hep tetik
teydi; onun bak asna gre de birok ey duygusalla
yaklard. Nina zaman iinde bu tiksintiye kar ok du
yarl oldu, neredeyse ayn tiksintiyi hissetmeye balad.
Bununla birlikte Ed Shore'un mutfak kapsnn
nndeki pc, onun iin deerli bir anyd. Ed her
yl Noel'de koro Mesih'i sahnelediinde tenor sololann
sylerken Nina o an hatrlard. "Kavmimi Teselli Edin"
boazna yldzdan ineler gibi batard. Sanki o anda her
eyiyle anlalr, takdir edilir ve tututurulurmu gibi.

Paul Gibbings, Nina' nn sorun yaratacan dn


memiti. Onun ketum ama scakkanl bir kadn olduu
nu dnmt teden beri. Lewis gibi krc deildi
ama zekiydi.
171

"Hayr," dedi Nina. "Lewis istemezdi."


"Nina. Eitim onun hayatyd. Kendinden ok ey
verdi . Onun dersinde adeta bylendiklerini hatrlayan
o kadar ok insan var ki, ne kadar ok olduklann anlad
n sanmyorum. Muhtemelen Lewis'i hatrladklar e
kilde baka hibir ey hatrlamyorlar liseden. Onun bir
karizmas vard Nina. insanda byle bir ey ya vardr ya
yoktur. Lewis'te fazlasyla vard."
"Buna bir itirazm yok."
"Yani btn bu insanlar bir ekilde vedalamak isti
yor. Hepimiz vedatamaya ihtiya duyuyoruz. Ona say
glanmz sunmaya da. Anlyor musun ne demek istedi
imi? Btn olanlardan sonra. Bir nokta koymaya."
"Evet, anlyorum. Nokta kaym ak."
Paul, Nina'nn ses tonunda bir garez sezdi. Ama
duymazdan geldi. 'eHerhangi bir dini gnderme olmas
gerekmiyor. Dua olmasn. Ad bile gemesin. B yle bir
eyden nefret edeceini senin kadar ben de biliyorum .
eEderd'. "
"Biliyorum. Deyim yerindeyse sunuculuu ben ya
pabilirim. Ksa bir takdir konumas yapabilecek en uy
gun insanlar tanyorum. Be-alt kii, son olarak ben de
konuabilirim. 'Anma konumas' deniyor sanrm ama
ben 'takdir konumas' demeyi tercih ediyorum . . ."
"Lewis hibir konuma yaplmamasn tercih ederdi."
''Sen de istediin ekilde katkda bulunursun . . ."
"Paul. Dinle. Beni dinle ltfen."
"Elbette. Dinliyorum."
"Bu treni yaparsan ben de katkda bulunacam."
'eyi. Gzel."
"Lewis lrken bir. . . iir brakm. Tren dzenlenir
se ben de o iiri okurum."
"Evet?,
,,

1 72

Yani trende okurum, yksek sesle. Sana imdi bi,,


razn okuyaym.
''Tamam. Dinliyorum."
Bir rfan Mabedi ykselirdi
Huron Glnn sahilinde
Bo bakl M ankafalar gelirdi
Denyolan dinlemeye.
"Lewis'in kaleminden kt belli.,,
Denyalar Kral yi Bir Adamd
Sntrd Az Kulaklannda ...
''Nina. Tamam. Tamam. Anladm. istediin bu mu
yani? ' Harper Valley PTA mi?"1
,
''D evam var.
"Eminim vardr. Nina, bence sen u anda allak bul
laksn. yle olmasa bu ekilde hareket etmezdin. Biraz
toparlandnda piman olacaksn."
,
''H ayr.
"Bence piman olacaksn. Ben imdi kapatyorum.
u anda veda etmek zorundaym."

"Vay canna," dedi Margaret. "Ne dedi?"


"Veda etmek zorunda olduunu syledi."
''Gelmemi ister misin? Yalnz kalma diye."
"H ayr. S ag o1 ."
-

1.

nl bir ark. arkntn konusu, kznn gitti okul ynetiminden gelen bir
mektupta anneye. "Ho karlanmayan davranlar olduu, bunu grmek
iin okul ..aile birlii toplantJsna gelmesi .. yaztldr. Anne o toplantya olabile
cek en mini etekle gider. (Y.N.)
1 73

"Yannda biri olsun istemez misin?"


sanmyorum. u anda istemiyorum . "
"Emin misin? yi misin?"
"lyiyim."
Aslnda telefondaki performansndan pek memnun
deildi. Lewis ona, "Anma treni filan gibi eylere kallo
riarsa engelle mutlaka," demiti. "O psnk herif byle
bir ie kalkabilir.'' Dolaysyla Paul' u bir ekilde durdur
mas artt, ama Nina'nn yntemi pek i ve tiyatrovari
olmutu. fke ve misilleme, Lewis'in uzmanlk alanyd
- Nina ancak ondan alnt yapmay becerebilmiti.
Eski barl alkanlklanndan baka eyi olmadan
nasl yaayabileceini dnemiyordu bile. Souk, dilsiz,
Lewis'siz.

Hava karardktan bir sre sonra Ed Shore arka kap


y tklatt. Elinde bir kutu kl, bir demet de beyaz gl
vard.
nce klleri verdi Nina'ya.
"Aa!" dedi Nina. "Olmu bitmi."
Kaln mukavvann ardndan bir scaklk hissetti. lk
anda deil de, yava yava, kann scaklnn derinin ar
kasndan yavaa sz gibi.
Nereye kayacakt kutuyu? Mutfak masasnn st
ne, gecikmi, neredeyse dokunulmam akam yemei
nin yanna koyamazd. Ac domates soslu omlet; Lewis'in
bir nedenle eve ge geldii, dier retmenlerle Tim
Hortons'ta ya da biracda yemek yedii akamlar NinaJ
nn hep severek yedii bir yemek. Bu gece kt bir se
im olmutu.
Tezgahn stne de koyamazd. Havaleli bir gda
paketi gibi grnrd orada. Yere de koyamazd, orada
grmezden gelmesi daha kolayd ama bu sefer de aa

1 74

lk bir konuma itilmi olurdu; sanki iinde kedi kumu ya


da bitki gbresi, tabaklara ve gdalara pek yakn durma
mas gereken bir ey varrr gibi.
Aslnda baka bir odaya, evin karanlk n odalarn
dan birine gtrp yerletirmek istiyordu. Hatta bir do
lap rafna. Ama nedense fazla erken bir srgn olacak
m gibi geliyordu o da. Aynca Ed Shore'un da onu sey
retmekte olduu dnlrse, meydan alelacele, hoy
rata boaltmak gibi, baya bir davet gibi grnebilirdi.
Sonunda kutuyu telefonun durduu alak sehpann
stne koydu.
"Ayakta kaldn, kusura bakma," dedi Ed'e. "Otursana. Ltfen otur.
"Yemeini bldm."
"Zaten canm yemek istemiyordu.
iekler hala Ed' in elindeydi. "Onlar bana m?, dedi
Nina. Ed'in elinde iek demetiyle grnts, kapy a
tnda kl kutusu ve ieklerle grnts imdi d
nnce acayip geldi Nina'ya, ok komikti. Birine anlatr
ken glme krizi geirebilecei trden bir eydi. Marga
ret' e anlatrken. Asla anlatmamay umuyordu.
Onlar bana m?
lye de olabilirlerdi pekala. l evine iek. Vazo
aramaya koyuldu, sonra aydanla su doldurup, "Ben de
ay koyacaktm," dedi ve sonra vazo arayna dnd; bu
lup iine su doldurdu, iek saplarn ksaltmak iin ma
kas buldu ve nihayet Ed' i demetten kurtard. Sonra ay
danln altn yakmadn fark etti. Ne yaptn bilmi
yordu. Glleri yere frlatp vazoyu paralamas, tabakta
ki donmu bulamac eline alp ezmesi iten bile deildi.
Peki ama neden? fkeli deildi. Ama pe pee bir eyler
yapmak da lgnca bir aba gibi geliyordu ite. imdi de
demlii stmas, lyle ay koymas gerekiyordu.
"Lewis'in cebinden kan eyi okudun mu?" dedi.

Ed, ona bakmadan ban iki yana sallad. Nina onun


yalan sylediini biliyordu. yalan sylyordu, sarslmt,
hayatnn ne kadarna nfuz etmek niyetindeydi? Ya
Nina kontroln kaybedip Lewis'in yazdklarn okudu
unda duyduu aknl -niye saklasnd, kalbinin etra
fndaki soukluk hissini- anlatrsa? O iirden baka bir
ey yazmadn grdnde hissettiklerini anlatrsa?
"nemli deil," dedi. Bir iirdi sadece."
Aralarnda bir yanda kibar bir resmiyet, bir yanda
muazzam bir mahremiyet vard, ikisinin ortas yoktu.
Aralarndaki ba, bunca yldr ikisinin de evlilii saye
sinde dengede tutulabilmiti. Evlilikleri hayatlannn
esas ieriiydi; Lewis'le evlilii Nina'nn hayatnn ba
zen kat ve sersemletici, vazgeilmez ieriiydi. Bu diger
ban holuu, teselli vaadi de evliliklerinden kaynakla
nyordu. Her ikisi de serbest olsa muhtemelen kendi
bana ayakta duramazd. Buna ramen silinip atlacak
bir ey de deildi. Tehlikeli olan denemek, daln gr
mek ve sonra da silinip atlabilecek bir ey olduunu
dnmekti.
aydanln alt yanyordu, demlik stlmaya hazr
d. "Bana ok yardmc oldun, bir teekkr bile etme
dim," dedi Nina. "Hi deilse bir aym i."
"Memnuniyetle," dedi Ed.
Masann bana oturup fincanlar doldurulduunda,
st ve eker uzatldnda -panie kaplnabilecek anda
Nina'ya tuhaf bir ilham geldi.
"Tam olarak ne yapyorsun?" dedi.
Ne mi yapyorum?"
"Yani - ona ne yaptn, dn gece? Yoksa bu soru ge.
nellikle sorulmuyor mu?"
"Byle aka sorulmuyor."
"Rahatsz oldun mu? Olduysan cevap vermek zo
runda deilsin."

1 76

"ardm sadece. Rahatsz olmadm."


"Ben de sorduuma ardm."
"Peki yleyse/' dedi Ed, fincann tabaa brakarak.
"Ana hatlaryla yapman gereken ey damarlardaki ve be
den boluundaki kan aktmaktr; bunu yaparken pht
lara falan bal olarak sorun kabilir, onu halletmenin de
belirli yntemleri var. ounlukla ahdamar kullanla
bilir, ama bazen kalpten aktmak gerekir. Beden boluu
trocar denilen bir aletle boaltlr, esnek bir tpn ucuna
bal uzun, ince bir inedir. Ama elbette otopsi yaplp
organlar karlmsa durum deiir. Doal beden hatla
rn kazandrahilrnek iin dolgu kullanmak gerekir. . ."
Ed btn bunlan anlatrken gz hep Nina'dayd,
temkinli konuuyordu. Sorun yoktu, Nina'nn tek his
settii serinkanl, ferah bir merakt.
"renmek istediin bu muydu?"
"Evet," dedi Nina, titremeyen bir sesle.
Ed sorun olmadn grd. Rahatlad. Rahatlad,
belki minnet de duydu. nsaniann yapt ie tamamen
uzak durnasna ya da bu konuda akalamasna alkt
herhalde.
"Ardndan ieriye bir sv zerk edilir, formaldehit,
fenol ve alkol kanm; ounlukla eller ve yz iin boya
da katlr. Herkes yzn nemli olduunu dnr, gz
kapaklan, dietlerine tel taklmas, yzde yaplacak ok
i vardr. Aynca masaj, kirpikler, zel bir makyaj . Ama
insanlar yz kadar ellere de nem verir genelde, yumu
ak ve doal grnmelerini, parmak ularnn buruuk
olmamasn ister..."
"Btn bunlan yaptn yani."
"nemli deil. Senin istediin bu deildi. Aslnda o
unlukla yaptmz, kozmetik bir i. Gnmzde uzun
sreli bir muhafazadan ok kozmetik peindeyiz. Mese
la Lenin'e kurumasn, rengi deimesin diye defalarca
1 77

sv zerk etmek zorunda kalyorlarn1, hala yaplyor mu


mem. "
b
Sesinin ciddiyetiyle birlikte tavrnda bir geveklik ya
da rahatlk Nina'ya Lewis'i hatrlatt. nceki gece
Lewis'in kendisine konuma zorluu ekerek ama evkle
anlattklann hatrlad: Yeryzndeki canllar tarihinin
yaklak te ikisi boyunca yegane canllar olan tekhc
reliler - ekirdeksiz, ift kromozomsuz, daha baka nele
ri yoktu?
"Oysa eski Msrllar," dedi Ed, "ruhun bir yolculua
ktna, yolculuun bin ylda tamamlandna, sonra
bedene geri dndne ve bedenin de dalmam ol
mas gerektiine inanyorlarm. Yani onlarn asl derdi
muhafazaym, gnmzde onlann yntemlerine yak
lamamz bile sz konusu deil."
Kloroplastsz ve. . . mitokondrisiz.
" bin yl," dedi Nina, "sonra da geri geliyor."
"Onlara gre yleymi," dedi Ed. Bo fincann brakp artk gitse iyi olacan syledi.
"Teekkr ederim," dedi N ina. Sonra aceleyle ekledi:
"Sen ruh diye bir eye inanyor musun?"
Ed ayakta durup ellerini mutfak masasna bastrd.
ekip ban iki yana sallad, "Evet," dedi.

Ed gittikten ksa bir sre sonra Nina, klleri alp ara


bann n sa koltuuna koydu. Sonra tekrar eve girip
anahtarlann, bir de zerine palto ald . Kentin bir buuk
kilometre kadar uzandaki bir kavaa kadar gitti, ara
bay park etti, indi, elinde kutuyla bir sapaktan ieri y
rd. Gece olduka souk ve durgundu, ay gkyznde
ykselmiti .
Yolun balangc hasrotlarnn yetitii bataklk bir
araziden geiyordu - otlar uzayp kurumu, k grn1 78

mne brnmlerdi. pekotlar da vard, tohum zarflan


boalm, deniz kabuu gibi parlyordu . Mehtapta her
ey farklyd. Nina'nn bumuna at kokusu geldi. Evet,
yaknda iki at vard; hasrotlarnn ve tarla itinin gerisin
de youn siyah ktleler. Nina'y seyrederek durduklan
yerde iri gvdelerini birbirlerine srtyorlard.
Nina kutuyu ap elini soumakta olan kllere dal
drd, yol kenarndaki bitkilerin arasna klleri -ve dier
inat beden paralarn- serpti, dkt. Bu hareket, hazi
ran aynda ilk kez gle girerken buz gibi suya nce ayak
larn sokup sonra btn bedenini brakmak gibiydi. Ba
langta feci bir ok, sonra elik gibi bir sadakatin aky
la ykselerek hala hareket ediyor olmaktan tr duyu
lan aknlk - souun acs bedene saplanmaya devam
ettii halde hayatn yzeyinde sakin, batnadan varln
.. d ..
sur urmek.

1 79

ISIRGANOTLARI
1979 yaznda arkadam Sunny'nin Uxbridge, On

tario yaknndaki evinin mutfana girdim ve tezgahn


banda kendine ketapl sandvi hazrlayan bir adam
grdm.
Kocamla -o yaz terk ettiim ilk kocamla deil de
ikinci kocamla- eitli kereler Torooto'nun kuzeydou
sundaki tepelerde arabayla dolarken hem kaytszlk
hem inatla o evin yolunu bulmaya altm ama hi bu
lamadm. Ev yklm olmal. Sunny ile kocas benim zi
yaretimden birka yl sonra evi satmlard. Yaadklar
kente, Ottawa 'ya uzakt, uygun bir yazlk deildi. o
cuklan ergenlik yana geldiklerinde oraya gitmeyi iste
mez oldular. Aynca ev ok bakm gerektiriyordu, oysa
Johnston -Sunny'nin kocas- hafta sonlarn golf ayna
yarak geirmekten holanyordu.
Golf sahasn buldum; engebeli yamalar temizlen
mi, daha haval bir golf kulb kurulmu, ama sanrm
ayn saha .
..

ocukluumda yaadm krsal alanda yazlan ku


yular kururdu. Her yaz deil de, yeterince yamur ya
rnadnda, be-alt ylda bir. Kuyular toprakta kazlm
s

ukurl ard. Bizim kuyu oundan daha derindi ama hay


vanlarmz iin ok suya ihtiyacmz vard -babam g
m tilki ve vizon yetitirirdi- bu yzden bir gn sondaj
c zel aletleriyle gelip ukuru ta kayada suya rastlayn
caya kadar derinletirdi. O gnden itibaren yln hangi
mevsimi olursa olsun , mevsim ne kadar kurak olursa ol
sun tulumbayla temiz, souk su ekebiliyorduk kuyu
dan. Bu gurur duyulacak bir eydi. Tulumbann banda
tenekeden bir kupa dururdu , kzgn yaz gnlerinde o
kupadan su ierken suyun prlanta gibi pariayarak akt
siyah kayalar gelirdi gzmn nne.
Sondaj c -bazen kuyucu denirdi ona, insanlar mes
leini tam olarak tanmlama zahmetine katlanamazm
ve eski tanmn kullanmak daha rahatm gibi- Mike
McCallum diye bir adamd. Bizim iftliin yaknndaki
kentte oturuyordu ama orada evi yoktu. Clark Hotel'de
yayordu, balarda gelmiti, yrede bulabildii ilerin
hepsini tamamlayncaya kadar da kalacakt. Sonra yolu
na devam edecekti.
Mike McCallum, babamdan genti ama benden on
drt ay daha byk bir olu vard. Babas o srada nerede
alyorsa olan da onunla birlikte orada1 otel odalann
da, pansiyonlarda yayor, yaknda hangi okul varsa o
okula gidiyordu. Onun ad da Mike McCallum'du.
Yan tam olarak biliyorum, nk ocuklar bu ko
nuda derhal ayrntl bir saptama yaparlar; arkada olup
olmayacaklarna karar verirken zerinde durduklan ba
lca noktalardan biridir. O dokuz yandayd, bense se
kiz. Onun doum gn nisandayd, benimki haziranda.
Babasyla birlikte evimize geldiinde yaz tatili oktan
balamt.
Babasnn hep amurlu ya da tozlu olan koyu krm
z bir kamyonu vard. Mike ile ben yamur yadnda
kamyonun iine girerdik. Babas o srada bizim mutfaa
1 82

gidip bir fincan ayla sigara m ierdi, aa altna m s


nrd, yoksa almaya devam m ederdi, hatrlamyo
rum. Yamur kamyonun pencerelerinden aa akar, te
pemizde ta yayarmu gibi patrt karrd. erisi er
kek kokard - i tulumlarnn, aletlerin kokusuyla kank
ttn, amurlu izme ve eimi peyniri andran orap
kokusu. Ranger' da yanmza aldmzdan slak uzun
tyl kpek de kokard. Ben Ranger' kanksamtm, her
yere peimden gelmesine alktm, bazen yok yere ona
evde kalmasn, ahra gitmesini, beni rahat brakmasn
emrederdim. Ama Mike onu sever, onunla hep yumuak
bir tonda, ismini syleyerek konuur, yaptmz planlan
ona anlatr, Ranger kpek programlarndan birine kendi
ni kaptrp bir marmat ya da tavant kovaladnda onu
beklerdi. B abasyla birlikte gebe yaadndan Mike'n
kendi kpei olmas mmkn deildi.
Bir gn Ranger bizimle birlikteyken bir kokarcann
peine dt, kokarca da dnp svsn stne fkrtt .
Olaydan bir lde Mike'la ben sorumlu tutulduk. An
nem iini gcn brakp arabayla kente giderek birka
byk kutu domates suyu almak zorunda kald. MikeJ
Ranger' leene girmeye ikna etti, domates suyunu st
ne boaltp tylerini ovaladk. Sanki onu kanla ykyor
muuz gibiydi. Onca kan toplayabilmek iin ka kii ge
rekirdi acaba, diye dii!jnyorduk. Ka at? Yoksa fil mi?
Hayvanlann ldrlmesiyle ve kanla, benim Mike'
tan fazla tanklm vard. Onu aynn bir kesinde,
ahr kapsnn yaknnda babamn tilkilerle vizenlara ye
dirilen atlan vurup- kestii yere gtrdm. Orada toprak
stne hasla hasla ezilmi, plak kalm, koyu kan le
kesi gibi demir krnzs bir renge brnmt. Sonra at
karkaslannn yem olarak kylmadan nce asld, avlu
daki edie gtrdm Mike'. Etlik dediimiz barakann
duvarlan kafesli teldendi ve boydan boya le kokusuyla
1 83

sarho olmu sineklerle kaplyd. Elimize kalaslar alp si


nekleri ezdik.
iftliimiz kkt, otuz be dnm kadard . Be
nim her tarafn kefedebileceim kadar kkt ve her
taraf kelimelerle ifade edemeyeceim, kendine has bir
grnme ve zellie sahipti. Uzun, soluk renkli at kar
kaslarnn hunharca engellere asld telli barakann,
atlarn canl atlardan ete dnt ezilmi kanl toprak
zeminin niye zel olduu aikar. Ama kayda deer hibir
olaya sahne olmadklan halde benim iin ok ey ifade
eden baka yerler de vard; mesela ahr giriinin iki yann
daki talar. Bir tarafta dierlerinden daha iri, hepsine
hakim koca, dz, beyazms bir ta vard; dolaysyla be
nim iin o taraf daha ferah, daha kullanma akt; taiann
daha koyu renk olduu ve sinsice birbirlerine sokulduu
dier taraftansa hep bu taraftan t1nanmay tercih eder
dim. iftlikteki tek tek her aacn da kendine has bir tu
tumu, duruu vard; karaa dingin, mee tehditkar, aka
aalar dosta ve alelade, al yal ve huysuz grnrd.
Babamn yllar nce satmak iin akl ektii nehir kena
nndaki ukurlann oyuntulan bile kendilerine has zel
liklere sahipti, bu zellikler bahar taknlannda su doluy
ken grldklerinde belki daha belirgin olurdu. Oyuklar
dan biri kk, yuvarlak, derin ve kusursuzdu; biri kuy
ruk gibi uzard; bir dieri geniti, ekli deikendi ve su
ok s olduundan zerinde hep bir hareket olurdu.
Mike btn bunlan farkl bir adan gryordu.
Onunla birlikteyken ben de farkl b akyordum. Hem
onun asndan hem kendi amdan gryordum; benim
bak am, doas gerei ifade edilemediinden sr ola
rak kalmak zorundayd. Onun bak asysa dorudan
faydaya balyd. Ahr giriindeki ak renkli byk ta,
stnden atiarnaya yanyordu; ksa ve hzl bir kouyla
havaya zplaynca alttaki eimde bulunan daha kk
1 84

taiann zerinden atlam ve ahr kapsnn yanndaki s


ktrlm topran zerine dm oluyordun. Aala
rn hepsi trmanmaya yaryordu ama zellikle evin ya
nndaki akaaa, trmanmaya en elverili oland; enine
uzanan daln zerinde emekliyor, sonra kendini veranda
nn atsna brakyordun. akl dolu oyuklarsa uzun atla
rn arasnda lgnca koup avnn zerine atiayan hayvan
misali, haykrarak ilerine atiarnaya yanyorlard. Mike,
birka ay nce olsa, oyuklann iinde daha ok su varken
sal yapabilirdik, diyordu.
Sal projesi nehri gemek iin dnlmt. Ama
austos aynda nehir bir su yolu olduu kadar talk bir
yoldu; suyun zerinde ilerlemek ya da iinde yzrnek
yerine ayakkablanmz karp yryorduk; plak, ke
mik beyaz taiann birinden tekine sekiyor, suyun altn
daki yosunlu talann stnde kayyor, yass yaprakl ni
lferlerle adn hatrlamadm, belki hi bilmediim
(Yaban havucu mu, su baldran m?) baka su bitkileri
nin oluturduu hallan yanyorduk. Bunlar o kadar kaln
bir rtyd ki, bir adada kuru topraa kk salm olma
lan gerekinni gibi grnrd; ama aslnda nehir amu
runda yetien ve ylan gibi kvnml kkleri bacaklanmz
kapan bitkilerdi.
Bu nehif kentin iinden geen nehirdi; nehir yukan
yrdmzde ift p ayandal kpry grrdk. Tek
bamayken veya Ranger'la yalnz olduumuzcia kpr
ye kadar gitmemitim hi; nk orada kentliler vard.
Kprye balk aviarnaya gelirlerdi, su yeterince yksek
olduunda da olan ocuklar, korkuluklardan aa at
lard. O mevsimde atlanmazd ama aada suda oyna
yan olanlar vard byk ihtimalle; btn kentli ocuk
lar gibi grltc, kavgac olanlar.
Bir ihtimal de berdulard . Ama nden yryerek
sanki kpr olaan bir van noktasym, herhangi bir
1 85

tatszlkla, yasakla ilgisi yokmu gibi ilerleyen M ike' a b


tn bunlardan bahsetmedim. Kulamza sesler gelmeye
balad; tahmin ettiim gibi banp aran olan ocuk
larnn sesleri - kpr onlara ait sanrdn. Ranger oraya
kadar gnlszce peimizden gelmiti ama o noktada
yolunu deitirip kyya yaklat. Yalanmt artk, zaten
ocuklara da teden beri pek merakl saylmazd.
Balk aviayan bir adam vard, kprde deil, kyda
duruyordu; Ranger sudan patrtyla knca kfretti. Bize,
kpolu kpeinizi evde brakamaz mydnz, dedi. Mike
sanki adam bize slk alm gibi istifini bozmad, sonra da
hayatmda ayak basmadm kprnn glgesine girdik.
Kprnn zemini bize tavan olmutu, kalasiann ara
sndan gne olar erit halinde szlyordu. Sonra bir
araba geti, gkgrlts gibi bir ses kt, .k yok oldu.
Araba geerken durup yukan baktk. Kprnn alt neh
rin ksa bir blm deil, bal bana bir mekand. Ara
ba geip de gne atiaklann arasndan tekrar p arlad
nda sudaki yansmas, beton direkierin zerinde dalga
dalga tuhaf soluk k kabareldan oluturuyordu. Mike
yanky denemek iin bard, ben de bardm ama ok
barmadm; nk kprnn te yannda, kydaki a
lanlar, yabanc ocuklar beni b erdulardan daha ok kor
kutuyordu.
Ben, iftliimizin te yanndaki ky okuluna gidi
yordum. Okulda o kadar az renci vard ki, benim sn
fmda benden baka kimse yoktu. Ama Mike b ahardan
beri kentteki okula gittiinden bu olanlar, ona yabanc
deildi. Babas ie giderken -ara sra da olsa- Mike' kol
layahilrnek iin onu da yannda gtnnese muhtemelen
benimle deil, onlarla oynuyor olacakt.
Kentli olanlarla Mike selamlarrulard herhalde.
Hey! Ne iin var burada?
Hi. Sizin ne iiniz var?
1 86

Hi. Yanndaki kim?


Hi. yle bir kz ite.
Hadi hadi. yle bir kzm.
Aslnda herkesin dikkati, srmekte olan oyundayd.
Herkes derken kzlan da kastediyorum; kynn biraz ile
risinde, kendi ileriyle megul kzlar da vard, oysa olan
larla kzlarn doal olarak grup halinde oyun aynadklan
ya hepimiz gemitik. B elki kentten gelirierken kzlar
olanlan -takip etmiyormu gibi yaparak- takip etmiti,
belki de olanlar kzlar taciz etme niyetiyle onlarn pe
inden gelmiti ama bir araya geldiklerinde oyun bala
m, herkesin katlmas gerektiinden olaan kstlamalar
ortadan kalkmt. Ne kadar kalabalk oynanrsa oyun o
kadar gzeldi, dolaysyla Mike'n oyuna katlarak beni
de peinden srklernesi zor olmamt.
Oyun, sava oyunuydu. Olanlar iki orduya aynlm
barikatiann ardnda birbirleriyle savayorlard; barikat
lar geliigzel ylm aa dallanndan, kaln, sivri otlar
la boyumuzu geen kamlardan ve bataklksevenlerden
oluuyordu. Balca silahlar aa yukan beyzbol topu
byklnde kil toplan, amur toplanyd. Kynn bir
yerinde otlann arasna gizlenmi ukur, boz bir kil kay
na vard (oyunu balatmak, belki o ukuru kefedince
akllanna gelmiti); kzlar bu ukurun banda alyor,
cephaneleri hazrlyorlard. Yapkan killi topra skt
np ekil vererek mmkn olduunca sert bir top haline
getiriyordon -iinde kk akllar, hemen orackta top
lanan ot, yaprak, ince dal gibi balayc malzeme olabi
lirdi ama kasten iri ta eklemek yasakt- bu toplardan
ok fazla sayda olmas gerekiyordu; nk sadece bir
kere atlabiliyorlard. isabet etmeyen toplar toplayp tek
rar sktrarak yeniden atmak sz konusu deildi.
Savan kurallan basitti. Bir top -oyundaki ad gl
leydi- yzne, bana ya da gvdene isabet ederse yere
1 87

dp lmek zorundaydn. Kolianna ya da hacaklanna


isabet ederse yine yere dmek zorundaydn ama sadece
yaralanyordun. O zaman kzlar srnerek olduklan yer
den kp yaral askerleri srye srye hastane olarak
kullanlan dzle tamak zorundayd. Yaralarn zeri
ne yapraklar yaptrlyor, yarallar kprdamadan yatp
yze kadar sayyorlard. Sonra kalkp savamaya devam
edebiliyorlard . l askerler, sava bitineeye kadar ol
duklar yerde yatmak zorundayd; bir ordunun btn
askerleri lnce sava da bitiyordu.

zel kitap grubu

Kzlar da olanlar gibi iki gruba aynlmt; ama kz


larn says olanlannkinden ok daha az olduu iin sa
dece bir askerin cephanecisi ve hemiresi olamyorduk.
Buna ramen ittifaklar kuruluyordu. Her kzn kendi top
stoku vard ve belirli askerler iin alyordu, bir asker
yaratandnda bir an nce onu ekip gtrsn ve yarala
rna pansurnan yapsn diye bir kza adyla sesleniyordu.
Ben, Mike iin cephane yapyordum, Mike da bana ses
leniyordu . O kadar ok grlt vard ki -birileri srekli
"lsn !" diye ya muzafferane ya da (elbette lenler s
rekli gizlice kalkp tekrar savamaya kalktndan) f
keli bir tonda haykryordu, bir ekilde savaa kanm
olan bir kpek, Ranger deil, baka bir kpek havlyor
du- o grltde askerin sana seslendiinde duyabilmek
iin kulan drt anan gerekiyordu. Adn duyduun
da keskin bir alarm hali, btn bedenini delip geen bir
tel, fanatik bir sadakat hissi oluuyordu. (En azndan be
nim iin yleydi, teki kzlarn aksine ben tek bir sava
ya hizmet ediyordum .)
Daha nce bu ekilde grup halinde oyun da oynama
mtm sanrm. Byk ve umutsuz bir giriimin paras
olmak ve o btnn iinde tek bana bir savann hiz
metine kendini adamak mthi bir mutluluktu. Mike
yaratandnda gzlerini asla amyor, ben kaygan iri yap1 88

raklan alnna, boazna -gmleini svayp- soluk renkli


yumuak kamna, irin, savunmasz gbek deliinin s
tne yaptnrken gevek, kprtsz yatyordu.
Sava kimse kazanmad. Oyun uzun bir sre devam
ettikten sonra tartmalar ve toplu dirililer sonucu da
ld. Eve dnerken nehrin iine dmdz uzanp yatarak
stroze yapm killi topraktan kurtulmaya altk.
ortlanmzla gmleklerimiz le gibi ve srlsklamd .
Akamzeri olmutu. Mike'n babas gitmeye hazr
lanyordu.
'man Tanrm!" dedi bizi grnce.
iftlikte hayvan kesileceinde ya da fazladan bir i
olduunda babama yardma gelen bir renper vard. Hem
yal grnrd hem de olan ocuu gibi; astmllar gibi
hnltyla nefes alrd. Beni yakalayp ben baulacak gibi
olana kadar gdklard. Buna kanan olmazd. Annem ho
lanmazd ama babam aka olduunu sylerdi.
Renper de orada, avludayd, Mike'n babasna yar
dm ediyordu.
"Siz ikiniz amurlarda yuvarlanmnz," dedi. "Ne
olduunu anlamadan evlenmek zorunda kalacaksnz."
Annem, sinekliidi kapnn ardndan bunu duydu.
(Erkekler annemin orada olduunu bilse ikisi de o laflan
etmezdi.) Annem dan kp bizim stmz bamzia
ilgili bir laf etmeden nce alak, sitemkar bir sesle ren
pere bir eyler syledi.
Sylediklerinin bir ksmn duyabildim.
Karde gibi onlar.
Renper aresizce glmseyerek ban nne edi.
Annem yanlyordu. Renper geree annemden daha ok yaklamt. Biz karde gibi deildik, benim gr
dm kardelere de benzemiyorduk. Benim kendi kar
deim daha bebek saylrd, dolaysyla bu konuda bir
tecrbem yoktu. Tandm karkocalar gibi de deildik,
1 89

onlar her eyden nce yalyd ve o kadar ayn dnyalar


da yaariard ki, birbirlerini tanmaz gibiydiler. Biz iki
miz, aralarndaki ba da vurulmay pek gerektirmeyen
salam ve birbirine alm sevgililer gibiydik. Bu da, en
azndan benim iin, ciddi ve heyecanl bir eydi.
Renperin seksi kastettiini biliyordum, geri o sra
larda ..seks" kelimesini bildiimi sanmyorum. Bu, ondan
her zamankinden de ok nefret etmeme yol at. Somut
anlamda yanhyordu. Biz gstermeeelere, srtnmeeele
re ve sulu cinsellie merakl deildik - kzp gizli bir
yer araroacalar yoktu, oynamalann zevki, bastnlml,
o anda hissedilen plak utanc yoktu. Bu tr sahneleri
ben bir kuzenimle, iki de kzla, benimle ayn okuldan,
benden biraz daha byk iki kzkardele yaamtm. Bu
partnerlerden, olayn ncesinde de sonrasnda da ho
lanmamtm; kendi zihnimde bile bu olaylan fkeyle
reddediyordum. Bu tr kaarnaklara birazck olsun sev
diim, saydm biriyle girimeyi aldmdan bile geir
mezdim; nasl ki o iren ehvet arzusu kendime ynelik
bir tiksinti yaratyorsa aynamak da sadece bende tiksin
ti uyandran kiilerle sz konusu olabilirdi.
M ike' a ynelik hisleri mde yeri belli olan iblis, yay
gn bir heyecan ve sevgiye dnerek cildimin altnda
her yanma yaylyor, karmdaki kiinin varl gzlerim
le kulaklann iin bir zevk, iimde titreen bir memnu
niyet haline geliyordu. Her sabah Mike'n grntsne,
toprak yoldan aaya hoplaya zplaya, tangrdayarak ge
len sondaj kamyonunun sesine susam olarak uyanyor
dum. Hislerimi da vurmamalda birlikte Mike,n ensesi
ne, kafasnn ekline, kalann atna, uzun, plak ayak
parmaklarna ve pis dirseklerine, kendine gvenen yk
sek sesine, kokusuna tapyordum. Aramzdaki aklan
mas ya da tanmlanmas gerekmeyen rol dalmn sor
gulamadan, hatta seve seve benimsiyordum; ben ona
1 90

yardmc olup onu takdir edecektim, o da beni ynlendi


recek, korumaya hazr olacakt .

Ve bir sabah kamyon gelmedi. Bir sabah i noktalan


d elbette, kuyunun kapa takld, tulumba yerine yerle
tirildi, tatl suya hayran kalnd . le yemeinde sofrada
iki iskemle eksikti. Baba-oul Mike'lar le yemeini hep
bizimle birlikte yemiti. Oul Mike'la ben yemekte asla
konumaz, neredeyse birbirimize bakmazdk. O ekmei
nin stne ketap srmeyi severdi. Babas babamla ko
nuur, genellikle kuyulardan, kazalardan, su tablalarndan
sz ederlerdi. Babas ciddi bir adamd. inden baka ey
dnmeyen bir adam, diyordu babam. Bununla birlikte
Mike'n babas neredeyse her konumay bir kahkahayla
noktalard. Patlayan kahkahasnda sanki hala kuyunun
iindeymi gibi yalnz bir tn sezilirdi.
Gelmediler. bitmiti, bir daha gelmeleri iin bir se
bep yoktu. Meer bu i, sondajcnn yredeki son iiymi.
Baka yerlerde yapaca iler vard, havalar bozmadan bir
an nce o ilere balamak istiyordu. Otelde yaadklarn
dan toparlanp gitmeleri de kolayd. O da yle yapmt.
Ben, olanlan neden anlamyordum? O son akam
zeri Mike kamyona t1nanrken vedalamam mydk,
temelli gittiinin farknda deil miydim? Kamyon btn
alet edevat yklenmi olarak, o arlkla toprak yoldan
son kez yalpalayarak hareket ettiinde bir el sallama, ba
n bana evirme -ya da evirmeme- olmam myd? Su
tazyikle fkrdnda -fknn, herkesin toplanp sudan
itiini hatrlyorum- benim iin ne ok eyin noktaland
n niin anlamamtm? imdi dnyorum da, belki
de ben -ya da biz- mutsuz olup huysuzlanmayaym diye
olay kasten bytlmemi, vedalamaktan kanlmt.
O gnlerde ocuklarn hislerinin bu kadar nemsen191

mi olacan pek sanmyorum. Duygularmz bizden


baka kimseyi ilgilendirmezdi, onlar ya yaardk ya da
bastrrdk.
Huysuzlanmadm. lk oku atlattktan sonra kimse
ye bir ey belli etmedim. Renper, beni ne zaman grse
taklyordu (Sevgilin seni brakp kat m?") ama ben
ona bakmadan geip gidiyordum yanndan.
Mike'n gideceini biliyor olmalydm. Tpk Ran
ger'n yal olduunu ve yaknda leceini bildiim gibi .
Gelecekteki yokluu kabulleniyordum, mesele Mike or
tadan kayboluncaya kadar yokluun nasl bir ey olabile
ceini hi bilmeyiimdi. Benim kendi dnyarnn adeta
bir toprak kaymas olmu da, Mike'n kayb dnda her
eyin anlamn alp gtrmesine deieceini bilme
yiimdi. Ahr giriindeki beyaz ta artk ne zaman bak
sam Mike' hatrlyordum, dolaysyla ta bana itici gel
meye balad. Akaaacn yana uzayan dalyla ilgili duy
gulanm da aynyd; dal eve ok yakn olduu iin babam
onu kestiinde geride kalan yara iziyle de.
Haftalar sonra bir gn, artk sonbahar paltomu giy
neye balamken, ayakkabcnn kapsnn iinde dur
mu dkkanda ayakkab deneyen annemi bekliyordum;
bir kadnn "Mike" diye seslendiini duydum. Kadn
"M ike" diye seslenerek, koarak dkkann nnden geti.
Anszn tanmadm o kadnn Mike'n annesi olduuna
hkmettim -annesinin lmediini, b abasndan aynlm
olduunu Mike'n kendisinden deilse bile duymutum
bir sebeple kente geri gelmi olmalydlar. Bu dnn
geici mi temelli mi olduunu filan dnmedim, tek
dndm -koarak dkkandan kmtm bu arada
bir dakika sonra Mike' greceimdi . .
Kadn, be yalannda bir ocua yetimiti, ocuk
yan taraftaki manavn nnde, kaldnncia duran sepet
ten bir elma araklamt.

1 92

Durup gzlerimi ocua diktim ve inanamayarak


baktm; sanki gzlerimin nnde adaletsiz, haksz bir b
y gereklemiti.
Yaygn bir isimdi. Kirli san sal, yass suratl aptal
bir ocuktu.
Kalbirn gm gm atyordu, gsmden ulumalar ko
par gibiydi.

Sunny, otobsm Uxbridge'te karlad. ri kemik


li, aydnlk yzl bir kadnd; araya gm tellerin kan
t kahverengi kvrck salann birbirinden farkl iki
tarakla geriye doru toplamt. Kilo aldnda bile -ki
almt- ana bir kadn gibi deil, hametli bir kz gibi g
rnyordu.
Her zamanki gibi beni hayatnn iine ekiverdi; ge
cikeceini saruyornu, sabah Claire'in kulana bcek
kam, mecburen hastaneye gidip karttnnlar, sonra
kpek mutfan nne kusmu, herhalde yolculuktan,
evden, kyden nefret ettii iin; Sunny beni almak zere
evden karken Johnston, kpei olanlar istedi diye pis
lii onlara temizletiyor, Claire de kulanda hala vzz-nzz
diye bir ses iittiinden ikayet ediyormu.
"Gzel, sakin bir yere gidip kafalar ekelim, bir da
ha da oraya dnmeyelim, ne dersin?" dedi. "Dnmemiz
art ama. Johnston bir arkadan davet etti, golf oynaya
caklarm; adamn kansyla ocuklar rlanda'ya gitmi."
Sunny'yle Vancouver'da arkada olmutuk. ikimizin
hamilelii ok gzel akm, ayn hamile kyafetlerini
payiaarak idare edebilmitik. Haftada bir-iki kere biri
mizin mutfanda, bir yandan ocuklar dikkatimizi da
trken, bazen uykudan baylmak zereyken koyu kahve
ve sigaraya dadanr, deliler gibi konuurduk - evlilikleri
miz, kavgalanmz, kiisel kusurlarmz, ilgin ve gveni!1 93

mez gdlerimiz, eski heveslerimiz hakknda. Bir yan


dan Jung okur, ryalanmz kaydetmeye alrdk. Ka
dn zihninin annelik svlannda boulduu, hayatn bir
reme sarholuuna dnt sylenen bir dnemde
biz hala Simone de Beauvoir, Arthur Koestler ve Kokteyl
Parti'yi tartma derdindeydik.
Kocalarmz bambaka bir kafa yapsndayd. Onlar
la bu tr eyleri konumaya altmzda, "Aman, brak
u edebiyat," diyorlard, "Felsefeye Giri dersindeymi
gibi konuuyorsun," diyorlard.

Artk ikimiz de Vancouver'dan tanmtk. Ama


Sunny kocas, ocuklan ve mobilyalanyla birlikte nor
mal bir ekilde ve olaan bir nedenle tanmt: Kocas i
deitirniti. Bense hararetle ama gelge biimde ve an
cak zel baz evrelerde onaylanan yeni moda nedenle,
riyakarlk, yoksunluk ve utantan uzak bir hayat kurrna
umuduyla, kocam, evimi, evlilik srasnda edinilen her
eyi brakarak (elbette ocuklar hari, onlar anta gibi
tanacakt) aynlmtm Vancouver'dan.
Toronto'da bir evin st katnda yayordum artk.
Al kattakiler --ev sahipleri- on iki yl nce Trinidad'dan
gelmiti. Sokak boyunca vaktiyle Henderson, Grisham,
McAllister vs. soyadl Metodistler ile Presbiteryenlere
ait olan verandal ve yksek, dar pencereli eski tula ev
lerin hepsi artk ngilizceyi ya hi konumayan ya da al
k olmadm ekilde konuan, gnn her saatinde ba
haratl-tatl yemek kokular havaya yaylan kimi esmer
kimi melez tenli insanlarla doluydu. Btn bunlardan
memnundum; gerek bir deiiklik yaptm1 "evlilik ha
nesi"nden uzun ve gerekli bir yolculua ktm hissini
veriyorlard bana. Ama biri on, br de on iki yanda
olan kzlarmdan ayn duygulan paylamalarn bekle1 94

rnek arlk olurdu. Ben Vancouver'dan balarda aynl


mtm, onlar da yaz tatilinin banda, iki aylk tatilleri
nin tamamn benimle geirmek zere gelmilerdi. So
kan kokulann mide bulandnc, seslerini korkutucu
buluyorlard. Hava scakt, satn aldm vantilatrle bile
uyuyamyorlard. Pencereleri ak brakmak zorunda ka
lyorduk, arka bahelerdeki partiler bazen sabahn dr
dne kadar sryordu.
Bilim Merkezi ve C.N. Kulesi1, mze ve hayvanat
bahesi ziyaretleri1 byk maazalarn Idimal restoran
larnda sevdikleri yemekler, Toronto Adas'na tekne yol
culuu arkadalarnn yokluunu telafi edemiyor1 onlara
sunduum ev bozuntusunu sevdiremiyordu. Kedilerini
zlyorlard . Kendilerine ait birer oda, mahalle zgrl
, evde oturup tembellik etme gnleri istiyorlard.
lk bata ikayet etmediler. Byk kzn, kne,
"Annem mutlu olduumuzu sansn. Yoksa zlr," dedi
ini duydum .
Sonunda patladlar. Sulamalar, ne kadar mutsuz ol
duklann (hatta kanmca benim iin zellikle abartarak)
itiraf etmeler. Knn1 "Niye evimizde oturmuyor
sun ki?" diye avaz avaz alay, bynn ac cevab :
,.nk babamdan nefret ediyor."
Kocama telefon ettim, o da aa yukar ayn soruyu
sordu ve kendi kendine aa yukar ayn cevab verdi.
Biletleri deitirip ocuklann eyalarn toplamasna yar
dmcroldum ve onlan havaalanna gtrdm. Yol bo
yunca byk kzn rettii sama sapan bir oyun ayna
dk. Bir say tutuyordun -2 7, 42- sonra pencereden ba
kp grdn erkekleri sayyordun1 27 'nci ya da 42'nci
veya kancysa o erkek1 evlenecein erkek oluyordu.
1.

Toroneo'da Canadian National demiryolu irketi tarafndan yaparld iin


C.N. Kulesi adma ayan 533.33 m yksekliindeki kule. (Y.N.)
1 95

Tek bama eve dndmde onlar hatrlatan her eyi


-kn izdii bir karikatr, byn ald Glamour
dergisi, Torooto'da kullanabilecekleri ama evde kullana
mayacaklar taklarla giysiler- toplayp bir p torbasna
tktm. Onlar her dndmde de aa yukar ayn
eyi yaptm : Zihnimi at diye kapattm. B az mutsuzluk
lara katlanabilirdim - erkeklerle ilgili olanlara. Ama ba
zlanna -ocuklarla ilgili olanlara- katlan amazdm.
Onlar gelmeden nceki hayatma dndm. Kendi
me kalvalt hazrlamayp her sabah kahve iip taze
rek yemeye talyan arkterisine gidiyordum. Ev haya
tndan bylesine uzaklam olmak beni bylyordu .
Ama imdi eskiden fark etmediim bir eyi fark ediyor
dum: her sabah camekann arkasndaki taburelerde ya
da kaldrmdaki masalarda oturan insanlardan bazlar
nn yzlerini - bunu gzel ve hayran olunacak bir ey
deil, yalnz bir hayatn hayat alkanl olarak gren in
sanlarn yzlerini .
Sonra eve dnp eskiden veranda, imdi ereti bir
mutfak olan mekanda pencerenin nndeki ahap masa
ya oturuyor ve saatlerce yaz yazyordum. Hayatm ya
zarlk yaparak kazanmay umuyordum. Gne az sonra
kk aday styor, hacaklarnn arkas iskemieye yap
yordu - ort giyiyordum. Ayaklarnn terini emen plas
tik sandal etlerimin kendine has tatlms kimyasal kokusu
geliyordu burnuma. Houma gidiyordu, bu benim al
kanlrnn kokusuydu, baarrnn da kokusu olacan
umuyordum. Yazdklarm, eski hayatmda patatesler pi
erken ya da amarlar otomatik makinede dnerken
yazdklarmdan daha iyi deildi. Sadece daha fazlayd ve
daha kt de deildi, o kadar.
Gnn daha ge bir saatinde banyo yapyo ounluk
la kadn arkadalanndan biriyle buluuyordum. Queen
Soka'ndaki, Baldwin Soka'ndaki ya da Brunswick
1 96

Soka'ndaki kk restoranlardan birinin kaldnndaki


masalarndan birinde arap iip hayatlarmz konuu
yorduk, ounlukla sevgililerimizi, ama "sevgili" demek
midemizi bulandrdndan onlardan "hayatmzdaki er
kekler" olarak sz ediyorduk. B azen de hayatmdaki er
kekle buluuyordum. ocuklar geldiinde ona yasak koy
mutum ama kural iki kere inemi, kzlann buz gibi
bir sinemacia brakp onunla grmtm.
Bu adamla evimi terk etmeden nce tanmtm,
evden aynin tetikleyen neden de oydu, ama ona -ve
dier herkese- kar yle deilmi gibi yapyordum. Onun
la bulutuumda tasasz ve bamsz ruhlu olmaya al
yordum. Karlkl haberler aktaryor -anlatacak haber
lerim olmasna zen gsteriyordum- glyorduk, va
dicle yryler yapyorduk ama aslnda tek istediim
onu batan kanp sevimekti; nk seks heyecannn
insanlar en olumlu kiilikleriyle birletirdiini dn
yordum. Bu konularda aptaldm, bu da zellikle benim
yatndaki bir kadn iin ok tehlikeliydi . Bulumalar
mzdan sonra bazen son derece mutlu -esrik ve gvenli
olurdum, bazen de kuruntular iinde ta gibi kaskat ya
tardm. O gittikten sonra daha aladm fark edeme. den gzlerimden yalar boanrd. Onun suratndan ge
en bir glge yznden, bir dncesizlii yznden,
st kapal bir uyans yznden alardm. Pencerenin
dnda hava karanrken arka bahe partileri balar, m
zikler, barmalar, daha sonra kavgaya dnebilecek k
krtmalar duyulurdu, korkardm, bir dmanlktan deil
de bir ekilde var olmamaktan.
te bu ruh hallerinden birinde Sunny'ye telefon et
tiimde beni hafta sonu krdaki evlerine ard..
"Buras ne gzel," dedim.
Ama arabayla yol aldmz krlar bana bir ey ifade
etmiyordu. Tepeler bazlarnda ineider de olan bir dizi
197

yeil tmsekti. Otlarla tkanm derelerin zerinde alak


beton kprler vard. Samanlar yeni ve farkl biimde
toplanyor, yuvarlanp tarlalarda braklyordu.
"Evi grsen," dedi Sunny. "Sefil bir yer. Su borulann
da fare varn. l fare. Kveti doldurduumuzda hep
kllar oluyordu. Neyse o sorun zld ama hep bir ey
,
kyor.
Bana yeni hayatm hakknda soru sornad - incelik
ten miydi, yoksa knad iin mi? Belki nereden baaya
can bilemiyordu, hayal edemiyordu . Zaten sorsa da
yalan sylerdim, en azndan ksmen yalan sylerdim. Ay

nlk zordu ama buna mecburdum. ocuklan ok zlyo


rum ama insan hep bir bedel demek zorunda kalyor. Kar
mdaki erkei zgr brakp kendim de zgr olmay re
niyornm. Seksi hafife almay reniyorm, benim iin zor
bir ey; nk ie yle balamadm, gen de saylmam, yine
de reniyorum.
Bir hafta sonu, diye dndm. ok uzun bir za
man gibi geldi bana.
Evin tula duvarnda yklm bir verandann izi ak
yara gibi duruyordu. Sunny'nin oullan bahede tepin
mekteydi.
"Mark topu kaybetti," diye bard by, Gregory.
Sunny, bana merhaba demesini syledi ona.
"Merhaba. Mark, topu barakann stnden ard,
bulamyoruz.''
Benim, Sunny'yi son grmden sonra domu olan
yandaki kz mutfak kapsndan koarak kt, karsn
da bir yabanc grnce arp durdu. Ama sonra kendini
toparlayp, 11Kafama bcek gibi bir ey kondu," dedi bana.
Sunny, onu kucaklad, ben antan aldm) mutfaa
girdik; Mike McCallum bir dilim ekmein zerine ket
ap sryordu.

198

"Aa, sen misin/' dedik ikimiz de, neredeyse bir az


dan. Gldk, ben ona doru hamle yaptm, o da bana
yaklat. El sktk.
"Bir an baban sandm," dedim.
Sondajcy dnm mydm, bilmiyorum . Tan
dk grnyor, kim bu adam? diye gemiti aklmdan.
Kuyulara kolayca inip kabilecek, evik bir adam. Ksa
ck krplm, ak dm salar, ukur, ak renk gzler.
yi huylu ama ciddi, zayf bir yz. Yerleik ama tatsz
olmayan bir lllk.
"imkansz," dedi. "Babam ld."
Johnston, golf antalaryla mutfaa girip beni se
lamlad, M ike' a acele etmesini syledi; Sunny, "Bunlar
tanyormu hayatm," dedi ona. "nceden tanyorlar
m. nanlr gibi deil.''
"ocukluktan," dedi Mike.
"S ahi mi?" dedi Johnston . "n anlr gibi deil." Sonra
hep bir azdan onun sylemek zere olduu eyi sy
ledik.
"Dnya kk."
Mike ile ben hala birbirimize bakp glyorduk;
Sunny ile Johnston' a inanlmaz gelen bu karlamann
bizim iin hem komik hem ba dndrc, ok gzel bir
tesadf olduunu birbirimize belirtir gibiydik.
le sonrasnda, erkekler evde yokken mutlu bir
enerjiyle doluydum . Akam yemei iin eftalili turta
yaptm, Claire uykuya dalncaya kadar ona kitap oku
dum; bu arada Sunny, olanlar amurlu dereye balk
avlamaya gtrmt ama bir ey tutamamlard. Sonra
Sunny'yle ikimiz oturma odasna geip arap ierek eski
arkadalmz canlandrdk, hayat deil kitaplar hak
knda konutuk.

1 99

Mike'n hatrladklar benim hatrladklarundan fark


lyd. O eski bir beton temelin zerinde yrdmz
ve hayal edebileceimiz en yksek binaym, darack
alanda tkezlersek dp lecekmiiz gibi yaptmz
hatrlyordu. Ben bu olay herhalde baka bir yerdeydi
dedim; ama sonra bizim evin toprak yolunun anayolla
birletii yerde garaj binas yapmak iin temel atlp be
ton dkldn, sonra garajn yaplmadn hatrla
dm. Onun zerinde yrm mydk?
Yrmtk.
Ben, kprnn altnda avazm kt kadar bar
mak istediimi ama kentli olanlardan korktuumu ha
trlyordum. O kpr filan hatrlamyordu.
kimiz de killi topraktan glleleri ve sava hatrl
yorduk.
Birlikte bulak ykarken ev salipierimize kabalk
etmeden gnlmzce konutuk.
Mike, babasnn lmn anlatt. B ancroft yaknn
da bir i sonrasnda eve dnerken yolda kaza geirmiti .
"Seninkiler hala hayatta m?"
Annemin ldn, babamn tekrar evlendiini sy
ledim.
Bir ara kocamdan aynidn ve Torooto'da oturdu
umu da syledim . ocuklann bir sre benim yanmda
olduunu, imdi babalaryla birlikte tatil yaptklarn
syledim .
O Kingston'da oturduunu ama oraya ksa sre n
ce tandn syledi. Johnston'la i dolaysyla yine ksa
sre nce tanmlar. O da Johnston gibi inaat mhen
disiymi. Kans rlandalym, orada domu, ama tan
tklannda Kanada'da alyormu. Hemireymi. u an
da rlanda'da1 County Clare'de ailesini ziyaret ediyor
mu. ocuklar da onunla birlikteymi.
"Ka ocuunuz var?''
200

u .,

Bula bitirince oturma odasna gidip olanlara


Scrabble oynamay teklif ettik, Sunny ile Johnston da y
rye kabilirlerdi. Tek bir el oynayacaktk, sonra yatma
lan gerekiyordu . Ama onlar bir el daha oynamak iin bizi
ikna ettiler; anne baba geldiklerinde hala oynuyorduk.
"Ben size ne dedim?" dedi Johnston.
"lk oyun bu," dedi Gregory. "Oyunu bitirebilecei
mizi syledin, bitmedi daha."
"Eminim yledir," dedi Sunny.
Danda havann ok gzel olduunu, yatya kalan
ocuk bakclan olunca Johnston'la ikisinin mardklar
n syledi.
"Dn gece biz sinemaya gittik., Mike da olanlarla
kald. Eski bir film grdk. 'Kwai Nehri Kprs' . "

'Kwai Kprs," dedi Johnston.


Mike, "Ben grmtm zaten o filmi," dedi . "Yllar
nce."
"Hi fena deildi," dedi Sunny. "Yalnz sonunu been
medim. Bence yle bitmemeliydi. Hani, Alec Guinness
sabah sudaki teli gryor, birilerinin kpry havaya uu
racan anlyor ya? Sonra deliye dnyor, iler iyice ka
nyor, herkes lyor falan. Bence teli grp ne olacan
anladktan sonra kprnn stnde kalmal, kpryle
birlikte havaya umalyd. Bence oynad karakter yle
yapard, hem ylesi dramatik anlamda daha etkileyici
olurdu."
"Hayr, olmazd," dedi Johnston, belli ki bu tartma
y daha nce yapmlard. "O zaman gerilim olmazd ki."
"Ben, Sunny'ye katlyorum," dedim . .,Ben de sonu
fazla karnak, diye dndm hatrlyorum."
"Mike sence?" dedi Johnston.
"Ben beenmitim," dedi Mike. "Olduu ekliyle ga
yet iyiydi ."

"Kadnlara kar erkekler," dedi Johnston. "Erkekler


kazand ."
Sonra olanlara oyunu toparlamalann syledi, s
zn dinlediler. Ama Gregory, yldzlara bakmak iin
izin isterneyi akl etti. "Baka yerde yldz gremiyoruz,"
dedi. "Kentte ok k oluyor, hibir bok grnmyor."
"Konumana dikkat et/' dedi babas. Ama izin verdi,
peki yleyse, be dakika ama, dedi; hep birlikte dar
kp gkyzn seyrettik. Bykay'nn sapndaki ikin
ci yldzn hemen yannda Pilot Yldz'n aradk. John
ston, o yldz grebiliyorsan grn havac olabilecek
kadar keskin demektir, dedi, en azndan kinci Dnya
Sava 'nda yleymi .
Sunny, "Gryorum ama orada olduunu nceden
.

biliyordum," dedi.
Mike, "Ben de yle," dedi.
"Ben grebiliyorum," dedi Gregory kibirle. "Orada
olduunu bilsem de bilmesem de gryorum.''
"Ben de gryorum," dedi Mark.
Mike, benim biraz nmde, hafif aprazmda duru..
yordu . Aslnda benden ok Sunny'ye yaknd. Arkarnz
da baka kimse yoktu, ona hafife dokunmak istedim,
ok hafif, kazara dokunmu gibi, koluna ya da omzuna.
Eer o -belki kibarlktan, belki gerekten kazara dokun
duro zannederek- geri ekilmezse plak ensesine par
nan dedirmek istiyordum. O benim arkamda olsa
yle mi yapard? Akl yldzlarda deil orada m olurdu?
Ama onun ilkeli bir erkek olduunu hissediyordum,
kendini tutard .
Ve bu yzden de o gece yatama gelmeyecei ke..
sin di. Zaten ok riskli olduu iin de imkanszd gelmesi.
st katta yatak odas vard - konuk odasyla ebeveyn
odas, ocuklarn yatt byk odaya alyordu . ki k
k yatak odasna girmek iin de ocuklarn odasndan
202

gemek artt. Bir gece nce konuk odasnda yatm olan


Mike alt kata, oturna odasndaki alan kanepeye tan
mt. Sunny bana kalan yatan araflarn deitirece
ine ona temiz ar af vermiti.
"Temiz bir adam," dedi bana. "Zaten eski arkadan-

m.

,.

Ayn arafta yatmak huzurlu bir gece geinnemi


salamad. araf gerekte deilse de ryamda buram
buram bataklkseven, nehir amuru ve kzgn gnein
altnda saz kokuyordu.
Pek ufak bir risk olsa bile bana gelmeyeceini bili
yordum. ylesi adilik olurdu, oras arkadalannn eviydi
ve bu insanlar kansnn da arkadalar olacaklard - belki
zaten arkadatlar. Ayrca benim, bunu isteyeceimden
nasl emin olabilirdi? Kendisinin de gerekten istediin
den emin olamazd. Ben bile emin deildim. O ana ka
dar kendimi hep belirli bir zamanda kiminle yatyorsa o
erkee sadk kalan bir kadn olarak dnmtm.
Uykum hafif, ryalanm tekdze bir ehvetle, sinir
bozucu, tatsz yan olaylarla doluydu . Mike bazen gnl
l oluyordu ama engellerle karlayorduk. Bazen baka
bir konuya dalyordu, mesela bana bir hediye getirdiini
ama kaybettiini ve mutlaka bulmas gerektiini syl
yordu. Aldrnamasn, benim iin hediyenin nemli ol
madn, zaten kendisinin bana hediye olduunu, onu
sevdiimi, hep onu sevdiimi sylyordum ona. Ama o
kayglanyordu. Bazen de bana sitem ediyordu.
Gece boyunca -en azndan her uyanmda, ki sk
sk uyanyordum- penceremin yaknnda austosbcek..
leri tyordu. Balangta ku sanmtm onlar, yorul
mak bilmeyen bir gece kular korosu . Austosbcekleri
nin tam bir ses elalesi yaratabileceini unutacak kadar
uzun sredir kentte yayordum.
unu da belirtnem gerekir ki bazen uyandmda
203

kendimi karaya oturmu halde buluyordum. Arzulan


mayan bir saduyu. Bu adam ne kadar tanyorsun ki? O
seni ne kadar tanyor? Ne tr mzikten holanyor, poli
tik duruU nedir? Kadnlardan beklentileri nelerdir?

''yi uyudunuz mu bakalm?" diye sordu Sunny ikimze.


"Kafam yasta koyar koymaz,., dedi Mike.

"Evet. Uyudum,., dedim ben.


O sabah herkes yzme havuzu olan bir komunun
evinde brunch 'a davetliydi. Mike sakncas yoksa golfe
gitmeye tercih ettiini syledi.
Sunny, "Tabii, nasl istersen," deyip bana bakt. Ben,
"ey, bilmem ki . . . " derken Mike araya girdi: "Golf oyna
myorsun galiba, deil mi?"
.
"H ayr. ,
"Olsun. Benimle gelip antay tayabilirsin."
"Ben gelip tayaym," dedi Gregory. Bizim anne ba
basndan daha msamahakar ve elenceli olacamzdan
kuku duymadndan biz ne yaparsak katlmaya hazrd.
Sunny izin vermedi. "Sen bizimle geliyorsun . Havu
za girmek istemiyor musun ?"
"Btn ocuklar o havuza iiyor. B iliyorsundur her
halde."

Johnston yola kmadan nce hava tahmininde ya


mur ngrld konusunda bizi uyarmt. Mike, an
smz deneriz, demiti. kimizden "biz,, diye sz etmesi
houma gitmiti, onun yannda, kansnn koltuunda
oturmak da houma gidiyordu. kimizi bir ift olarak d
nmek bana haz veriyordu - bu hazzn ergenlik an
daki bir kza yakr sersemlikte olduunun farknday204

dm Birinin kans olma fikri sanki hi yaamadm bir


eymi gibi bylyordu beni. O srada sevgilim olan
adamla bu duyguyu hi yaamamtm. Gerek ak bul
sam saliden yerleik bir hayat kurabilir, bir ekilde ayk
r ynlerimden kurtulabilir ve mutlu olabilir miydim?
Ama yalnz kaldmzda aramzda bir ekingenlik
oldu.
"Etraf ne kadar gzel deil mi?" dedim. Bir gn n
cesinin aksine bu sefer itenlikle sylyordum . Tepeler
bulutlu, beyaz gkyznn altnda bir gn nce kzgn
gnete grndlderinden daha yumuak grnyorlar
d. Yaz sonu olduundan aa yapraklan pej mrdeydi,
ounun kenarlan pas rengine brnmt, bazlar ta
mamen kahverengi ya da knnzyd. Artk aalar yap
raklanndan tanyabiliyordum. "Mee aalar," dedim.
"Burada toprak kumlu," dedi Mike. "Btn bu bl.
gede - Meelik Tepeler diyorlar buraya."
rlanda ok gzel olmal, dedim.
"Baz yerleri ok plak. plak kayalk."
"Kann orada m bym? O gzelim aksanla m ko
nuuyor?"
"Sen duysan sana aksanl gelir konumas. Ama r
landa'ya gittiinde alesann kaybettiini sylyorlar. Tam
bir Amerikal gibi konuuyorsun, diyorlar. Hep Ameri
kal diyorlar, Kanadal aynmyla uramyorlar."
1'Peki ocuklannz, herhalde onlar iriandal gibi ko
numuyordur?"
,
"Hayr.
"ocuklar kz m olan m?"
"ki olan, bir kz."
Ona hayatmdaki elikileri, zntleri ve ihtiyala
r aniatma ihtiyac duydum . "ocuklanm zlyorum,"
dedim.
Ama o hibir ey sylemedi. Ne duygudalk gsteren
205

ne tevik eden bir laf Bu koullarda partnerlerimizden ya


da ocuklanmzdan sz etmeyi uygunsuz buluyordu belki.
Az sonra golf kulbnn yan tarafndaki otoparka
girdik, Mike gerginlii telafi etmek istercesine, olduka
takn bir tonda, "Grne baklrsa pazar golfleri
yamurdan korkup eve kapanm," dedi. Otoparkta tek
bir araba vard.
Arabadan inip ziyareti cretini demek zere b-
roya girdi.
Daha nce golf sahasna hi gitmemitim. Televiz
yonda bir-iki kere, o da mecburen izlemitim oyunu, so
palara club, bazlarna da iron ya da hepsine iron, bazla
rna club dendiini, bir sapann adnn niblick olduunu,
sahaya da

links dendiini hatrlar gibiydim. Mike' a sy

lediimde, "Feci sklabilirsin aslnda," dedi.


"Sklrsam yry yapann."
Bu houna gitmi gibiydi. Scak elini, omzuma b
tn arlyla brakt, "Tabii ya," dedi.
Cahilliim nemli olmad -antalan tamam gerek
miyordu elbette- sklmadm da. Peinden dolap onu
seyretmekten baka ey yapmam gerekmiyordu. Hatta
onu seyretmem bile gerekmiyordu. S ahann kenarlann
daki aalar da seyredebilirdim - tepeleri ty ty, gv
deleri ince, yksek aal ard, ne aac olduklanndan emin
deildim (belki akasyayd); aada hi hissedilmeyen
esintilerle ara sra yapraklan hrdyordu. Toplu bir aci
liyet duygusuyla uan ku srleri de vard, karatavuk ya
da srcklar, ama sadece bir aacn tepesinden dierine
uuyorlard . Kulann bu adetini tekrar grnce hatrla
dm; austos aynda, hatta temmuz sonlannda gney
yolculuuna hazrlanmaya balar, grltl toplantlar
yaparlard.
Mike ara sra konuuyordu ama benimle konumu
yordu aslinda. Cevap vermeme gerek yoktu, istesem de
206

veremezelim zaten . Yine de tek bana olsa, bir erkein


bu kadar ok konuacan sanmyordum. Kopuk konu
malar kendine ynelik sitemler, temkinli tebrikler ya da
uyarlard, bazlar birer kelime bile deildi - bir anlam
ifade etmek iin kanlan ve isteyerek yan yana yaanan
bir hayatn uzun mahremiyetinde gerekten de o anlam
ifade eden sesierdi sadece.
Demek benden beklenen buydu - kendisine ilikin
fikrinin geniletilmi bir uzantsn Mike'a sunmak. Daha
rahat bir uzant denebilirdi belki, yalnzln sarmalaya
rak gven veren bir insani dolgu maddesi. Benim yerim de
bir erkek olsa bunu ayn ekilde bekleyemez, bu kadar do
allkla ve kolaylkla isteyemezdi. Aralannda tanml bir
iliki olduunu dnmedii bir kadndan da isteyemezdi.
Bunlan bu ekilde dnerek formle etmedim. Sa
hada dolarken kendiliinden iimde oluan hazda his
settim. Gece boyunca bana keskin aclar ektiren ehvet
slah olup krplm, dikkatli, evcil, dzenli bir pilot ale
vine dnmt. Mike'n vurua hazrlann, seiini,
dnn, gzlerini ksn, sopay sallayn seyredi
yordum; topun bir sonraki aamaya, yakn geleceimize
yol aln seyrediyordum, bana hep baanl geliyordu
vurulan ama o genellikle bir kusur buluyordu.
Bir sonraki vuroa doru yrrken pek konumuyor
duk. Yaacak m? diyorduk. Sana geldi mi? Bana bir dam
la geldi sanki. Yarulm olabilirim. Grev icab yaplan
havadan sudan bir konuma deildi - oyunun kapsam
iindeydi. Turu bitirecek miydik, bitiremeyecek miydik?
Bitiremeyecekmiiz. Bir damla yamur dt, ka
rarl bir damla, sonra bir tane daha, sonra pe pee dam
lalar. Mike sahann ilerisine, rengi deimi, beyazken
laciverde dniim bulutlara bakt ve telaa ya da hs
rana kaplmadan, " te geliyor,'' dedi. Seri hareketlerle
sapalan toplayp antay kapatt.
207

O srada kulp binasndan olabileceimiz kadar


uzak bir noktadaydk. Kular iyice hareketlenmi, tepe
nizde telala, kararszca dnp duruyorlard . Aalann
tepeleri sallanyordu, bir ses de vard -tepemizden geli
yordu sanki- akllarla dolu bir dalgann kumsala vurup
patlayn andran bir ses. Mike, "Hadi bakalm. Bir yere
snsak iyi olacak," dedi ve elimden tutup biilmi im
lerden salayla nehir arasndaki allklara, yksek otlara
doru hzla yrmeye koyuldu.
imlik alana bitiik allann, koyu renk yapraklan,
oraya zellikle dikilmi bir iti andran, neredeyse resmi
bir grnmleri vard . Ama yabani olarak yetien, kme
halindeki allard. Ayrca uzaktan ilerine girilemezmi
gibi grnyordu, ama yaklanca dar geitler, hayvanla
rn ya da golf toplann arayan insaniann at patikalar
meydana kyordu. Arazi burada hafife eimliydi, d
zensiz al duvarn anca nehrin bir blm grlyor
du - kapdaki tabelada ve kulp binasnda yazl ad da o
nehirden geliyordu. Riverside Golf Kulb. N ehrin suyu
elik grisiydi, bu havada gl sulannn olaca gibi alkan
tl deil, yuvarlanan bir suydu . Nehirle bizim aramzda
yabani otlardan oluan bir ayr vard, tamam iek a
m gibi grnyordu. Altnbaaklar, krmz, sar anla
ryla camgzelleri, srgan ieine benzettiim pem
bemsi mor salkmlar ve yabani yldzpatlan. Asmalar da
vard, bulduu her eye tutunup sarrnalayan, ayaa dola
an asmalar. Toprak balk olmamakla birlikte yumuak
tt. En clz sapl, narin grnml bitkiler bile en az bi
zim boyumuza kadar uzamt. Durup aralanndan yuka
r

baktmzda biraz ilerideki aalann iek demetleri

gibi saa sola savrulduklann gryorduk. Gece yans


bulutlarnn ynnden bir ey geldiini de gryorduk.
O andaki serpintinin ardndan bize doru gelen esas ya
murdu ama yamurdan te bir ey gibi grnyordu.
208

Sanki gkyznn byk bir blm geri kalanndan


kopmu, telala, kararllkla aa iniyor, tam seileme
yen bir canlnn ekline brnyordu. nnden yamur
perdeleri -tl deil, lgnca savrulan kaln perdeler
ilerliyordu. zerimize yaan hala hafif, tembel damlalar
olduu halde yamur perdelerini aka gryorduk.
Sanki bir pencereden dar bakyor, camn paralanaca
na inanamyorduk; sonunda paraland ve yamurla
rzgar bir arada zerimize arpt, saiarm havalanp ka
famn tepesinde bir yelpaze gibi ald. Cildimin de az
sonra ayn ekle girebileceini hissediyordum.
O srada geri dnmeye altm - daha nce hisset
mediim bir gdyle allann arasndan kp kulp bi
nasna komak istedim. Ama hareket edemiyordum .
Ayakta durmak bile zordu - akla ksam rzgar annda
yere devirirdi beni.
Mike, kolumu hi brakmadan eilip rzgara kar
ba nde, otlan yararak nme geti. Sonra yzn bana
dnd, bedeni benimle frtnann arasnda duruyordu.
Ancak bir krdan kadar faydas oldu. Burun buruna du
rarak bir ey syledi ama duyamadm. Sard halde
ondan bana hibir ses ulamyordu. Artk iki kolum u bir
den tutuyordu, ellerini aa kaydnp bileklerime smsk
kavrad. Beni aa ekti -ikimiz de pozisyon deitirme
ye altmzcia sendeliyorduk- yere yakn meldik. O
kadar yakn duruyorduk ki birbirimize bakamyorduk,
aa bakabiliyorduk ancak, imdiden ayaklarmzn etra
fnda toprakta alan minyatr rmaklara, ezilmi bitkile
re ve snisklam ayakkablanmza. Bunlar bile yzroz
den aa akan alayann gerisinden grlebiliyordu.
Mike, bileklerimi brakp ellerini omuzianma bastr
d. Dokunuu hala teskin etmekten ok bastrmay
amalyordu .
Rzgar geip gidinceye kadar o pozisyonda kaldk.

Be dakikadan uzun srn olamazd, hatta belki iki ya


da dakika. Yamur yayordu hala ama artk olaan,
kuvvetli bir yamurdu. Mike ellerini ekti, sallana salla
na dorulduk. Gmleklerimiz, pantolonlanmz vcudu
muza yapmt . Benim saiarm cad peremleri gibi
yzme dklyordu, onunkiler kk siyah kuyruklar
halinde alnna yapmt. Glmserneye altk ama g
cmz yetmedi. Sonra ksaca pp sanldk. Bedenle
rimizin eilimini deil, hayatta kalmz onayiayan bir
trendi adeta. Kaygan, serin dudaklarmz birbirinin
zerinden kayd, sanlnca giysilerimizden fkran sular
bizi hafife rpertti .
Yamur her geen dakika biraz daha hafifliyordu. Ya
rs yere yapm otlann, sonra zerinden sular akan kaln
allarn arasndan hafife sendeleyerek yrdk. Golf sa
hasna koca koca aa dallan savrulmutu. Biri bize isabet
etse lm olacamz ancak daha sonra dnebildim.
Kopmu dallann etrafndan dolaarak aklkta y
rdk. Yamur neredeyse dinmi, hava aydnlanmt .
Salanndan szlen su yzme deil de yere dklsn
diye bam eik yryordum, gnein scakln nce
omuzlarmda hissettim, sonra bam kaldrp enlikli
n grdm .
Olduum yerde durdum, derin bir nefes aldm ve
salarm geriye savurdum. imdi tam zamanyd, srl
sklam, artk gvende ve gnein pariald karmzday
ken. imdi bir eyin sylennesi gerekiyordu.
usana sylemediim bir ey var."
Sesi tpk gne gibi artt beni. Ama tersine. Se
sinde bir arlk, bir uyar vard - af dilerneyle kark bir
kararllk.
"En kk olumuzia ilgili/' dedi. tlKk olumuz
geen yaz ld."
Ya !
210

"Araba ezdi," dedi. "Ben kullanyordum, ben ezdim


onu. Evin nndeki yolda geri geri giderken."
Tekrar durdum. O da durdu. kimiz de gzlerimizi
ileriye diknitik.
"Ad Brian'd. yandayd . . . Ben onu st katta ya
tyor sanyordum. tekiler daha yatmant ama onu
yatrmtk. Sonra yine kalkn . . . Yine de baknarn gere
kirdi. D aha dikkatli b aknarn gerekirdi."
Onun arabadan indii an hayal ettim. kard se
si . ocuun annesinin evden koarak kt an.

Bu o de

il, burada deil o, olmad bu.


Yukanda, yatakta.
Mike tekrar yrmeye koyulup otoparka girdi. Ben
biraz arkasndan izliyordum. Hibir ey sylemedim tek bir merhametli, sradan, aresiz kelime etmedim. On
lan gemitik.
Mike, Benim hatamd, asla hazmedemeyeceim, de
medi. Kendimi hibir zaman affedemeyeceim, demedi.
idare etmeye alyorum, demedi.
Kanm beni affetti ama o da asla hazmedemeyecek,
de demedi.
Btn bunlan biliyordum zaten. Onun artk dibe
vurmu bir insan olduunu biliyordum. Dibin nasl bir
yer olduunu ok iyi bilen bir insand, oysa ben bilmi
yordum, en ufak bir fikrim bile yoktu. Mike ve kars
birlikte biliyorlard, bu da aralannda mr boyu srecek
bir bad; bu tr bir ey, iki insan ya temelli ayrr ya da
temelli birletirir. Birlikte dipte yaamayacaklard elbet
te. Ama bilincini paylaacaklard o serin, bo, kilitli ve
merkezi mekann.
Herkesin bana gelebilir.
Evet. Ama yle gelmiyor insana ite. unun ya da
bunun, urada ya da burada zel olarak tek tek seilmi
birilerinin bana geliyormu gibi gryorsun.
21 1

"Adaletsiz dnya," dedim. Bu manasz cezalann, bu


ykc, fesat darbelerin datmn kastediyordum. Byle
si belki savalarda, doal felaketlerde topluca yaanan
kederlerden daha beterdi . En kts de, olayn tek ve
kesin sorumlusunun belirli bir insan, o insann bir eyle
mi, muhtemelen kiiliine aykr bir eylemi olmasyd.
Bunu kastediyordum. Ama aynca,

Adaletsiz dnya.

Bunun bizimle ne ilgisi var? manasnda da sylyordum.


Benliin en plak znden fkran, neredeyse ma
sum denebilecek kadar vahi bir itiraz. Elbette insann
kendi iinden fknyorsa ve da vurulmamsa masum.
"Neyse," dedi, olduka yumuak bir tonda. Mesele
nin adaletle ilgisi yoktu.
"Sunny ile Johnston bilmiyor," dedi. "Tandktan son
ra tantmz insanlarn hibiri bilmiyor. ylesi daha
kolay olur gibi geldi bize. teki ocuklar bile neredeyse
hi szn etmiyorlar. Adn anmyorlar."
Ben, tandktan sonra tantklan insanlardan biri
deildim. Aralarnda yeni, zor ve normal hayatlarn ku
racaklan insanlardan biri deildim . Ben bilen biriydim,
hepsi buydu. Mike'n hayatnda var olan, bilen biri.
"Tuhaf ey," dedi, golf antasn koymak zere baga
j amadan nce etrafna baknarak. " br arabaya ne
oldu? Geldiimizde bir araba daha yok muydu burada?
Sahada hi kimseyi grmedik halbuki. imdi dnyo
rum da. Sen grdn m?"
Hayr, dedim.
"Muamma," dedi. Sonra yine, "Neyse," dedi.
ocukken aynen bu tonda sk sk duyduum bir kelimeydi. ki ey arasnda bir kpr, bir sonlandrma veya
szde de, zihinde de tam anlamyla formle edilemeye
cek bir eyi sylemenin yolu .
.,Neyse odur." Bu da verilen cevapt.

212

Frtna havuz partisini noktalamt. ok kalabalk


olduklanndan herkes ieriye samam, ocuklar olan
lar evlerine dnmeyi tercih etmiti.
Dn yolunda Mike da ben de plak kollanmzda1
ellerimizde ve ayak bileklerimizde bir karncalanma, ka
nt, yanma hissetmi ve birbirimize sylemitik. Otla
rn arasna meldiimizde giysilerle korunmam yerle ..
rimizde. lsrganlan hatrladm.
stmz deitirdikten sonra Sunny'lerin iftlik
evinin mutfanda oturup servenimizi anlattk, kanan
yerlennizi gsterdik.
Sunny ne yaplacan biliyordu. Bir gn nce Claire'i
yre hastanesinin acil servisine gtrmlerdi; stelik bu
ilk gidileri de deildi. D aha nce bir hafta sonunda o..
lanlar alrn arkasndaki ot brm, amurlu tarlaya
girrni, her taraflan su toplam, kzarn halde dnm
lerdi. Doktor srganlann arasna girmi olmallar, demi
ti. lsrganlann arasnda yuvarlanmlar, demiti hatta.
Souk kampres tavsiye etmi, antihistaminik losyon ve
hap verniti. Losyonun bir ksm duruyordu, hap da art..
mt; Mark ile Gregory abuk iyilemilerdi.
Hapiara hayr dedik, bizim kzankhklar o kadar va
him grnmyordu.
Sunny, karayolunda benzin ald kadnla konutu
unu syledi; kadn srgan yaras iin en etkili merhe
min bir bitkinin yapraklanndan yapldn sylemiti.
Btn o hapiara filan gerek yok demiti. Bitkinin ad
"dana aya" gibi bir eydi . Kazaya myd? Kadn bir yol
kenan, kpr yakn tarif etmiti, orada bulunuyordu.
"Benzinciye gidip, tam olarak neresi, diye sorabili
rim. Gider biraz toplanm."
Sunny bu fikirden holanmt, kocakan ilac fikri
houna gitniti. Hazr paras da denmi bir losyonu
muz olduunu hatrlatmak zorunda kaldk.
.

213

Sunny, bize hizmet etmekten holanyordu. Aslnda


derdimiz btn aileyi keyiflendirmi, onlan muson ya
murlanndan, iptal olan programlardan uzaklatrmt.
Bizim birlikte baka yere gitmeyi tercih edip bu serveni
-bedenimizde deliller brakm bir serveni- yaam ol
mamz, Sunny ile Johnston'da muzip bir heyecan yarat
mt. Johnston manidar baklarla soytanlk ediyor,
Sunny neeyle zerimize titriyordu. Gerek yaramazlk
delilleriyle dnm olsaydk -popomuz su toplam, ba
caklarmzla gbeimiz pene pene kzarm olsa- bu
kadar keyifli ve hogrl olmaziard elbette.
ocuklar, bizim ayaklanmz leenlerde, koliannzla
ellerimiz kaln bezlere sarl halde otunnamza glyor
lard. Hele Claire bizim plak, komik yetikin ayaklar
mza glrnekten knlyordu. Mike uzun ayak parmakla
rn ona uzatp oynatnca tella kkrdamaya balyordu.
Neyse. Bir daha karlarsak yine farkl bir ey olma
yacakt. Ya da karlamazsak. Kullanma sokulamayacak,
haddini bilen ak. (Bazlan, gerek olmayan diye tanrnla
yabilirdi, nk asla tepetaklak olma, hayat bir espriye
dnme ya da hazin biimde tkenme tehlikesini gze
almayacakt.) Hibir tehlikeyi gze almadan damla damla
tatl bir ak, bir yer alt pnan gibi canl kalacak bir ak.
zerinde bu yeni kprtszln arlyla, bu mhrle.
Y llar getike azalan arkadlmz boyunca Sunny'
ye Mike'tan hi haber sorn1adm, hi haber almadm.

O iri, pembemsi mor iekli bitkiler srgan deil.

1
Onlarn joe-pye

otu olduklann rendim. Bizim herhal-

1 . Eutrochium.

Asteraceae familyasndan Kuzey Amerika'da yetien bir bitki.


New England'li Amerika yeriisi ifac1 Joe Pye, bu bitkiyi eidi hastailkiann
tedavisinde kullanm1t1. (.N.)
214

de aralarna girdiimiz srganlar daha sradan bitkiler,


eflatun iekleri daha soluk renkli, dallan da incecik, de
riyi delen ve kzartan vahi dikenlerle kapl. Ekilmemi
ayrlkta yetien onca bitkinin arasnda onlar da gze
arpmadan bulunuyordu muhtemelen.

215

KOLON-KR
Lionel, onlara annesinin nasl ldn anlatt.
Makyaj m alzemelerini istemiti. Lionel aynay tut
mutu.
"Bir saat kadar srer/' demiti annesi.
Fondten, pudra, k kalemi, rimel, dudak kalemi,
ruj, allk. Hareketleri yava ve titrekti ama fena i kar
mamt.
"Bir saat srnedi,'' demiti Lionel.
Annesi, onu kastetinediini sylemiti.
lmesinin bir saat sreceini kastetmiti.
Lionel, babasn aramasn ister mi, diye sormutu
ona. Babas, annesinin kocas, papaz.
Ne lzumu var, demiti annesi.
Tahmininde bir be dakika kadar yanlmt.

Evin -Lorna ile Brendan'n evinin- arka tarafndaki


kk terasta oturuyorlard, karlarnda Burrard Koyu
ile Point Grey'in klan grlyordu. Brendan, im sula
ycsnn yerini deitirmek zere kalkt .
Loma, Lionel'n annesiyle daha birka ay nce ta
nmt . Ufak tefek, beyaz sal, cesur ve sevimli bir ka
dnd, turnedeki Comedie Franaise'in gsterisini izle...
217

rnek zere Kayalk Dalar'da bir kentten kalkp Vancou


ver'a gelmiti. Lionel, Lorna'y da davet etmiti. Gste
riden sonra Lionel, annesine lacivert kadife pelerinini
tutarken annesi, Lorna'ya, "Olumun belle-amie'siyle ta
ntma ok memnunum," demiti.
"Franszcay abartmasak," demiti Lionel.
Lorna, kelimenin anlamndan bile emin deildi. Belle
amie. Gzel arkada myd ? Metres miydi?
Lionel, annesinin bann stnden Lama'ya baka
rak kalarn kaldrmt. Annemin aklndan her ne gei
yorsa benim suum yok, demek ister gibi.
Lionel, bir zamanlar niversitede Brendan'n ren
cisi olmutu. On alt yanda, ham bir dahi. Brendan'n
hayatta grd en parlak matematik zekas. Lorna,
Brendan'n gemie baktnda, yetenekli rencilere
kar olaanst iyi niyetinden tr bunu abartyor
olabileceini dnyordu. Aynca olayiann geliimin
den tr de. Brendan, rlandalln topyekun reddet
miti -ailesini, kilisesini, duygusal arklan- ama trajik
yklere kar bir zaaf vard. te Lionel da o parlak ba
langcn ardndan bunalma girni, h astaneye yatnlm,
ortadan kaybolmutu. Sonra bir gn Brendan onunla s
pernarkette karlam, North Vancouver'da, evlerine
yaklak bir buuk kilometre mesafede oturduunu
renmiti. Matematii tamamen brakmt, Anglikan Ki
lisesi' nin yaynevinde alyordu.
"Eve gelsene/' demiti Brendan. Lionel,n biraz hr
pani ve yalnz grndn dnmt. "Get kannla
da tan rsn ,,
,
Artk insanlar davet edebilecei bir evi olduu iin
memnundu.
"Yani senin nasl biri olduunu bilmiyordum," de
miti Lionel karlamalarn Lama'ya anlattnda. "Feci
biri olabileceini dndm."
218

"Ya," dedi Lama. "Neden?"


"Ne bileyim. Evli kadnlar ite."
Akamlar, ocuklar yattktan sonra geliyordu onlar
ziyarete. Ev hayatnn btn ufak tefek mdahaleleri ak pencereden duyulan bebek alamas, ara sra Bren
dan'n kutulanna yerletirilmeyip imenlerin stnde
braklm oyuncaklar yznden Lorna'y azarlamas,
mutfaktan cin tonik iin misket limonu almay hatrlad
m, diye seslenmesi- hepsi Lionel'n uzun ince bedenin ..
de, dikkatli ve pheci ehresinde bir rperti, bir gergin
lik yaratyordu. O zaman bir es vermesi, yararl insan
ilikileri dzeyine gei yapmas gerekiyordu. Bir kere

Tannenbaum melodisine uydurarak ok alak


sesle, "Ey evlilik hayat, ey evlilik hayat,, diye ark syle
sinde O,

miti. Karanlkta hafife glmsemiti ya da Lorna'ya


yle gelmiti. Glmseyii Lama'ya drt yandaki kz
Elizabeth ' in herkesin ortasnda annesine ayp saylabile

cek bir ey fsldad zamanki glmseyiini hatrlatm


t. Tatminli, biraz telal, gizli bir glmseme.
Lionel yksek, eski moda bisilcletiyle tmanrd te
peyi - o dnemde ocuklar dnda pek kimse hisikiete
binmezdi. kyafetini deitinnemi olurdu. Koyu renk
pantolon, hep pis grnen, manetleriyle yakas anm
bir beyaz gmlek, sradan bir kravat. Comedie Franaise
gsterisine gittiklerinde buna bir de omuzlan fazla geni,
kollan ksa bir tvit ceket eklenmiti. Belki baka giysisi
yoktu.
"Kann tokluuna alyorum," diyordu. "Hem de
Tann'nn banda bile deil. Bapiskoposun emrinde."
"Bazen kendimi bir Dickens romannda sanyorum,"
da diyordu. "in komik taraf Dickens 'a da baylmam."
Genellikle ba yana eik, baklan Lama'nn ba
nn hafif gerisinde bir noktaya dikili olarak konuurdu.
Ses tonu hafifti, hzl konuur, ara sra gergin bir heye219

canla sesi atlard . Her eyi biraz arm bir ifadeyle


anlatrd. iyerini, katedralin arkasndaki bin ada bulunan
ofisi anlatrd. Dar, yksek gotik pencereleri, (kilise duy
gusu yaratmay amalayan) cilal ahab, (nedense onda
derin bir hzn uyandran) apka asksyla emsiyelii1
daktilo kz Janine 'i ve Church News editr Mrs. Pen
found'u. Ara sra boy gsteren, hayaletimsi, dalgn ba
piskoposu. Sallama aydan yana olan Janine'le o aya
kar olan Mrs. Penfound arasnda hi bitmeyen bir m
cadele vard. Herkes gizli gizli bir eyler attnr, yiyecek
ler asla paylalmazd . Janine karamela yer, Lionel ise
bademekerini tercih ederdi. Mrs. Penfound'un gizli zev
kini, Janine ile Lionel kefedememiti; nk Mrs. Pen
found yediklerinin sanl olduu katlan p sepetine
atmazd. Ama enesi hep gizli gizli oynard.
Bir sre yatt hastaneden de sz eder, gizli attr
malar konusunda iyerine benzediini sylerdi. Genelde
gizlilik konusunda da. Ama arada bir fark vard: Hasta
nede ara sra birileri geliyor, seni sanp sarmalyor, gt
rp prize takyordu.
"Olduka ilginti . Aslnda ikenceydi. Ama tarif ede
mem. in tuhaf yan da bu. Hatrlyorum ama tarif ede.
myorum,.
Hastanedeki bu olaylar yznden hatra eksiklii
ektiini sylyordu. Ayrnt eksiklii. Lorna'nn kendi
anlarn anlatmasndan holanyordu.
Lorna ona Brendan'la evlenmeden nceki hayatn
anlatt. Byd kentte birbirinin tpatp ayn, yan ya
na iki evi. nlerinde "Boya Deresi" denilen derin bir
hendek vard; nk iinden triko fabrikas boyalannn
kart bir su akard. Evlerin arkasnda kzlarn gitmesi
yasak olan yabani bir ayr vard . Evlerin birinde Lorna 'y
la babas oturuyordu, tekinde de bykannesi, Beatrice
halas ve h alasnn kz Polly.
,,

220

Polly'nin babas yoktu. yle derlerdi, Lorna da bir


zamanlar gerekten inanrd buna. Nasl Manks kedileri
nin kuyruu yoksa Polly'nin de babas yoktu.
Bykannenin oturma odasnda Kutsal Kitap yerle
imlerini gsteren, rengarenk ynlerle ilenmi bir Kut
sal Topraklar haritas vard. Bykannesi vasiyetnamesin
de bu haritay niteryen kilisesi din okuluna brakmt.
Beatrice halann o gizli kapakl aybndan beri sosyal ha
yatnda bir erkek olmamt; ahlakl hayat konusunda o
kadar titiz, o kadar saplantlyd ki, Polly'nin gnahsz
doumuna inanmak gerekten kolayd. Lorna'nn hayat
ta Beatrice halasndan rendii tek ey, t izi belli ol
masn diye diki yerlerinin daima yandan, amadan t
lenmesi gerektii ve sutyen asklarnn belli olmamas
iin effaf bluzlarm daima kombinezonla giyilmesi ge
rektiiydi.
"Ah, evet. Evet," dedi Lionel. Sanki takdiri, ayak par
naklanna kadar ulam gibi bacaklarn uzatt . "Gelelim
Polly'ye. Bu cehalet yuvasnda Polly nasl biriydi?"
Lorna, Polly 'nin sorunsuz olduunu syledi. Enerj ik, sosyal, iyi kalpli, kendine gvenen bir lazd.
"Ya," dedi LioneL "Mutfa tekrar anlatsan a."
"Hangi mutfak?"
"Kanaryasz olan.,
"Bizimki." Lama, oca p ariatmak iin yal katla
ovaladn, ocan arkasndaki, tavalann konduu karar
m raflar, lavaboyu, zerinde asl kk aynay ve bir
kesinden gen bir parann kopmu olduunu, ayna
nn altndaki -babasnn yapt- kk teneke ana ve
iinde daima bir tarak, krk bir fincan sap, bir zamanlar
muhtemelen annesine ait olan minik bir kurumu allk
kutusunun bulunduunu anlatt.
Annesine ait tek ansn anlatt Lionel'a. Bir k gn
annesiyle birlikte kent merkezindeydiler. Kaldnmla cad221

denin birletii yerde karlar vard. Lorna saatleri yeni


renmiti, ban kaldnp postanenin saatine bakm ve
annesiyle birlikte her gn dinledikleri radyo tiyatrosu
nun balad saatin geldiini grmt. Mthi bir endi
e kapiarnt iini, hikayeyi karaca iin deil de, rad
yo almaynca, annesiyle kendisi dinlemeyince oyunda
ki insanlara ne olacan dnp kayglanmt. Hisset
tii ey kaygdan da te, dehetti; srf tesadfi bir yokluk
yznden, ans eseri bir eylerin kaybolabileceini, ol
mayabileceini dnmt.
Bu anda bile annesi sadece kaln bir paltonun iin
deki bir kalayla bir omuzdu sadece.
Lionel, kendi babas hayatta olduu halde onu daha
fazla duyumsayamadn syledi. Bir cbbe hrts bel
ki. Lionel'la annesi, babasnn onlarla konumadan ne
kadar sre geirebilecei konusunda bahse girerlerdi. Li
enel bir keresinde annesine babasn bu kadar fkelendi
ren eyin ne olduunu sorn1u, annesi aslnda bilmedii
ni sylemiti.
"Belki iini sevmiyordur," demiti.
Lionel da, "Niye baka bir i bulmuyor?" diye sor
mutu.
"Belki sevecei bir i dnemiyordur."
Lionel, bunun zerine annesi onu mzeye gtrd
nde mumyalardan korktuunu hatrlamt; annesi
ona mumyalarn aslnda l olmadklann, herkes gitti
inde sandklarndan kabildiklerini sylemiti. "Mum
ya olamaz m?" demiti annesine. Annesi mumyay yan
l anlam, "Anne olamaz m?" dediini sanmt. 1 Daha
sonra bu anekclotu fkra gibi eitli insanlara anlatm,
Lionel da hatasn dzeltecek gc bulamamt kendin-

1.

(Ing.) Mummy: mumya; mommy: anne. (.N.)


222

de. O ocuk yanda zorlu iletiim meselesi konusunda


gc tkenmiti bile.
Hatrlad az sayda andan biri buydu.
Brendan glmt, bu anya Lorna ve Lionel'dan
daha fazla glmt. Brendan, "kiniz gene ne kaynat
yorsunuz?" diyerek onlarla bir sre oturur, sonra grevi
ni yerine getirmiesine, bir rahatlama duygusuyla yap
lacak ileri olduunu syleyerek kalkar ve eve girerdi.
kisinin arkadalndan memnunmu, bir bakma bunu
tahmin etmi ve olumasna nayak olmu ama konu
malar onu huzursuz edermi gibi.
Brendan, "Hep odasnda oturacana ara sra buraya
gelip bir sreliine narnal bir insan gibi davranmas onun
asndan ok yararl," derdi Lorna'ya. ''Seni arzuluyor
tabii. Yazk."
Erkeklerin Lama'y arzuladn sylemekten hola
nrd. zellikle faklte partilerine gittiklerinde, partide
ki en gen e Loma olduunda. Biri bu sylediini duya
cak olsa Loma utanr, aptalca bir abart, bir kuruntu gibi
alglayacaklann dnrd. Ama bazen, zellikle biraz
sarhosa herkesin onu cazip bulmas fikri, Brendan' tah
rik ettii gibi Lama'y da tahrik ederdi. Fakat Lionel ko
nusunda bunun doru olmadndan aa yukar emindi
ve Brendan 'n Lionel'n yannda asla byle bir imada bu
lunmayacan btn kalbiyle umuyordu. Lionel'n ken
disine, annesinin bann zerinden nasl baktn hatr
lyordu. Bir inkar, hafif bir uyan.
Lorna, Brendan'a iirlerden sz etmemiti. Aa yu
kan haftada bir kez, zarflanp pullanm bir iir, posta
yoluyla geliyordu. mzasz deildiler, Lion el ' n imzasn
tayorlard. imzas zor okunan bir karalamayd ama za
ten her iirin her kelimesi de yleydi. Neyse ki pek fazla
kelime olmuyordu -bazlan toplam on be-yirmi keli
meyi gemiyordu- kelimeler, kararsz ku izleri gibi say223

fann zerinde garip ekiller oluturuyordu. Lorna ilk


bakta hibir ey anlamyordu. Fazla aba gsterneme
nin daha iyi olduunu kefetmiti, en iyisi sayfay tutup
sanki transa girmiesine uzun uzun bakmakt . O zaman
genellikle kelimeler kyordu ortaya. Hepsi deil -her
iirde hibir zaman zemedii iki- kelime oluyordu
ama bunun pek bir nemi yoktu. Noktalama iaretleri
yerine sadece tireler oluyordu. Kelimelerin ou cins
isimlerdi. Lorna iire yabanc bir insan deildi, hemen
anlamad eyden kolay kolay vazgeecek biri de deil
di . Ama Lion el' n bu iirleriyle ilgili hisleri mesela Bu
dizme ilikin hislerine benziyordu - belki ileride anlaya
bilecei, yararlanabilecei ama u anda anlamayp yarar
lan amad bir kaynaktlar.
ilk iirin ardndan ne diyecei konusunda kafa pat
latt. Takdir ettiini belirten, ama aptalca olmayan bir
ey. Brendan 'n ortalkta olmad bir anda, "iir iin te
ekkr ederim," diyebildi ancak. Kendini tutup, "Hou
ma gitti," demedi. Lionel ban serte sallayp konuyu
kapatan bir ses kard . iirler gelmeye devam etti, bir
daha da sz edilmedi. Lorna, iirlerin birer mesaj deil,
sungu olarak alglanabileceini dnmeye b alad. Ama
mesela Brendan 'n varsayabilecei gibi ak sungusu de
il. iirlerde Lionel'n ona olan duygular hakknda tek
laf yoktu, kiisel hibir ey yoktu. Lama'ya b alarda ba
zen kaldrmlarda belli b elirsiz seilen hafif izleri hatra
tyorlard - nceki yl kaldnma yapp kalm slak yap
raklarn glgeleri.
Brendan 'a bahsetmedii bir baka, daha acil bir ko
nu vard . Lionel a da bahsetmemiti. PollyJnin onlan zi
yarete geleceini sylememiti. Memleketten halasnn
kz Polly onlara geliyordu.
Polly, Lama'dan be ya bykt ve liseden mezun
olduundan beri doup byd kasabadaki bankada
224

alyordu. Bu yolculuu yapmak iin gereken paray


daha nce bir kez daha neredeyse biriktirmi ama vazge
ip drenaj pompasna harcamt. Fakat bu sefer lkenin
bir ucundan otobsle yola kmt. Polly iin daysnn
kzyla kocasn, ailesini ziyarete gitmek dnyann en do
al eyiydi, yaplmas gereken eydi. Brendan ok byk
ihtimalle haneye tecavz gibi alglayacakt, kimsenin cia
vetsiz gelmemesi gerekirdi. Misafire itiraz yoktu -Lio
nel rneinden de belliydi zaten- ama gelecek misafiri
kendi semek isterdi. Lorna her gn haberi ona nasl ve
receini dnyordu. Her gn sylemeyi erteliyordu .
Bu, Lionel'la konuabilecei bir ey de deildi . Lio
nel'la ciddi bir ekilde sorun olarak grlen bir ey hak
knda konuulamazd. Sorunlardan sz etmek zm
aramak, zm ummak demekti. Bu da ilgin deildi,
hayata ilgin bir bak as deildi. Aksine, s ve skc
bir umutluluktu . Olaan kayglar, karmak olmayan
duygular Lionel'n dinlemekten holand eyler deil
di. O her eyin artc, tahammlfersa olmasn ama
her eye ironiyle, hatta neeyle tahamml edilmesini ter
cih ediyordu .
Lorna, ona riskli olabilecek bir ey anlatmt . D
n gnnde, hatta dn treninde aladn anlat
mt. Ama onu komik bir anekclota dntrebilmiti;
mendilini almak iin elini Brendan 'n elinden kurtarma
ya altn, ama Brendan'n eline smsk yapp brak
madn, bu yzden bumunu eke eke aladn an
latmt. Zaten evlenmek istemedii ya da Brendan '
sevmedii iin alamamt. Kendi evindeki her ey bir
den ona ok deerli grnd -oysa evden aynlmay
teden beri dnmt- ahsi fikirlerini onlardan hep
gizlemi olduu halde oradaki insanlarn ona hayatta
herhangi birinin olabileceinden ok daha yakn olduk
lann dnd iin alamt . Bir gn nce Polly'yle
225

birlikte mutfak raflarn temizler, muambay ovalarken


Lorna, duygusal bir piyeste oynuyormuasna, elveda
emektar muamba, elveda aydanln atla, elveda
masann altnda ikletimi yaptrdm nokta, elveda,
derken gldkleri iin alamt.
Vazgetiini syle ona, demiti Polly. Ama ciddi sy
lememit elbette, gururlu bir kzd; Lorna da gururluy
du, on sekiz yandayd, daha nce ciddi bir erkek arka
da hi olmamt ve imdi otuz yanda yakkl bir
erkekle, bir hacayla evleniyordu.
Buna ramen alamt, evliliinin ilk gnlerinde ev
den mektup aldnda da alamt. Brendan, onu alar
ken yakalam, "Aileni seviyorsun, deil mi?" demiti.
Lorna onun hislerini anladn dnmt. "Evet,"
demiti.
Brendan iini ekmiti. "Galiba onlan, beni sevdiin
den ok seviyorsun. ,.
Loma yle olmadn, sadece bazen ailesine acd
n sylemiti. Hayatlan zordu, bykannesi yllardr
drdnc snf retmeniydi, gzleri ok bozulmutu,
tahtaya zor yaz yazyordu; Beatrice hala sinirsel rahat
szlklan yznden ie filan giremiyordu, babasysa nal
burdu, stelik dkkan bakasnnd .
"Hayatlar zor mu?" demiti Brendan. "Toplama kam
pnda m bulundular yoksa?J'
Sonra bu hayatta insaniann cesur ve giriken olma
lar gerektiini sylemiti. Lorna da gelin yatana yatp
imdi hatriaynca utand o fkeli alama krizlerinden
birini geirmiti. Bir sre sonra Brendan gelip onu teselli
etmiti, ama hala Loma'nn her kadn gibi bir tartma
dan baka trl galip kamaynca mutlaka aladn
dnyordu.

226

Lorna, Polly'nin d grnyle ilgili baz ayrnt


lar unutmutu. Ne kadar uzun boylu ve uzun boyunlu,
ne kadar ince belli olduunu, gsnn neredeyse dm
dz olduunu unutmutu. kntl kk bir ene ve
arpk bir az. Solgun bir ten, ksa kesilmi, ty ty
kumral salar. Uzun bir sapn zerindeki bir papatya gi
bi hem narin hem dayankl grnrd. Nakl, frfrl
kot etek giyerdi.
Brendan1 onun geleceini krk sekiz saat nce ren
miti. Polly, C algary'den demeli aram, telefonu Bren
dan amt. D aha sonra soru sormutu. Ses tonu me
safeli ama sakindi.
Ne kadar kalacak?
B ana niye sylemedin?
Niin demeli arad?
'(Bilmiyorum," dedi Lama.

imdi Loma mutfakta aam yemei hazrlarken


birbirlerine ne dediklerini duymak iin kulaklarn drt
amt . Brendan eve az nce gelmiti. Onun Polly'yi na
sl selamladn duyamamt. Ama Polly yksek sesle,
tehlikeli bir en akrak tonda konuuyordu.
"ok kt bladm Brendan, dinle bak, inanamaya
caksn. Lorna'yla birlikte otobs durandan eve yr
yoruz, dedim ki, Vay canna, Loma, ok haval bir ma
hallede oturuyormusun, sonra dedim ki, Ama u eve
bak, ne iin var bunun burada? Ahra benziyor."
Daha kt balayamazd. Brendan, evleriyle mthi
gurur duyard . Kolon-Kiri ad verilen Bat Yakas slubun
da ina edilmi ada bir yapyd. Kolon-Kiri evler bo
yanmazd; ama doal orman rtsne uyum salamakt.
Dolaysyla dandan yaln ve ilevsel griinrlerdi, dam
lan dzd ve duvarlardan dan taard . eride kiriler
227

aktayd, ahaplann hibirinin zeri rtlmezdi. Bu ev


deki mine tavana uzanan ta bir hacann iine oturtul
mutu, pencereler dar, uzun ve perdesizdi. Mteahhit bu
slupta mimarinin daima n planda olduunu sylemi
ti; Brendan evi ilk kez grenlere mutlaka bunu aktanr
,
"ada" kelimesini de kullanrd.
Polly'ye syleme zahmetine katlanmad, sz konusu
slup hakknda fotorafl -ama kendi evlerinin fotoraf
olmayan- makalenin yaymland dergiyi de karmad .

Polly, cmlelerine hitap ettii kiinin adyla balama


alkanln getirmiti memleketten. "Loma," diyordu ya
da "Brendan,"; Lorna, bu konuma tarzn unutmutu,
imdi ona biraz buyurgan ve kaba geliyordu. Polly'nin
akam yemeincieki cmlelerinin ou "Lorna," diye ba
lyordu ve sadece Lorna'yla Polly' nin tand insanlara
ilikindi. Lorna, Polly'nin kabalk etmek gibi bir niyeti
nin olmadn, rahat grnmek iin kulak trmalayc
ama cesurca bir aba gsterdiini biliyordu. Balangta
sohbete Brendan ' da dahil etmeye almt aynca. Hem
Polly hem de Lama gayret gstermiler konutuklan ki
iyle ilgili aklamalara girimilerdi ama yarar olmam
t . Brendan sofrada eksik olan bir eyi Lama'ya syle
mek, Daniel'n mama sandalyesinin etrafna pre dkt
n bildirmek gibi eyler dnda konumuyordu.
Polly, Lorna'yla birlikte sofray kaldrrlarken, ardn
dan bulaklan ykarken konumaya devam ediyordu.
Lorna genelde bulaa girineden nce ocuklan yka
yp yatrrd ama o akam ileri srasyla yapamayacak
kadar telalyd - te yanda Polly'nin alamak zere ol
duunu da hissediyordu. Daniel'n yerde emeklemesine,
sosyallie ve yeni karakteriere merakl Elizabeth'in soh
beti dinlemesine izin verdi. Sonunda Daniel mama san22:3

dalyesini devirdi -neyse ki zerine devrilmemiti ama


yine de korkudan ulumaya balamt- ve Brendan sa
londan kalkp geldi.
Yatma saati ertelenmi belli ki," dedi olunu Loma'
nn kucandan alarak. "Elizabeth. Git banyoya girmek
iin hazrlan."
Polly, kasabadaki tandklar konusundan evdeki du
ruma gemiti . Durum iyi deildi. Nalburiyenin sahibi
-Lorna'nn babas ondan hep patrandan ziyade dost
diye sz ederdi- dkkan satm, niyetini de son ana ka
dar sylememiti. Dkkann yeni sahibi tam mterileri
ni Canadian Tire' a kaptrdklan bir dnemde ii byt
mekteydi; Lorna'nn, babasyla u veya bu konuda kap
mad gn gemiyordu. Lorna'nn babas dkkandan o
kadar umutsuz, bitkin halde dnyordu ki, kanepeye
uzanp yatmak dnda hibir ey gelmiyordu iinden .
Gazeteyle, haberlerle ilgilenmiyordu. Karbonat iiyor
ama mide anlan konusunda konumay reddediyordu.
Lorna, babasnn mektubunda bu sorunlardan hafi
fe alarak sz ettiini syledi.
"Eh, yle sz edecek tabii," dedi Polly. Sana en azndan. "
Polly, iki eve bakmann bir kabus olduunu syledi.
Hepsi evlerin birine tanp dierini satmalydlar, ama
bykanneleri artk emekliye ayrldndan srekli Polly'
nin annesine satayordu, Lorna'nn babas da ikisiyle ya
ama fikrine itiraz ediyordu. Polly'nin iinden ekip git
mek, bir daha da dnmernek geiyordu sk sk, ama on
suz ne yaparlard?
"Senin kendi hayatn yaaman gerek," dedi Lorna.
Polly'ye akl vermek tuhaf geliyordu ona.
"Tabii ya," dedi Polly. iler tkrndayken ekip git
meliydim, yle yapmalydm herhalde. Ama yle bir za
man var myd? ilerin tkrnda olduu bir zaman ben
229

hatrlamyorum. Her eyden nce senin okulunu bitir


men gerekiyordu bir kere."
Lorna zgn ve yardmsever bir tonda konumu
tu, ama Polly nin anl attklarna daha fazla ilgi gster
mek iin iine ara vermeyi de reddetmiti . Anlattklarn
sanki tand ve sevdii, ama sorumlu olmad insan
larla ilgiliymi gibi kabullenmiti. Babasn akamlar
kanepeye uzanm itiraf etmedii sanclar iin ila alr
ken, yan evde Beatrice halay insanlarn kendisi hakkn
da ne dediini, onunla alay ettiklerini, duvarlara onunla
ilgili yazlar yazdklar1n kurarken hayal etti. Kiliseye
kombinezonu eteinden sarkar halde gittii iin alar
ken hayal etti . Evi dnmek Lorna 'y zyordu, ama
Polly'nin bir eyleri kafasna kaktn, onu teslim olma
ya zorladn, mahrem bir derdin iine ekmeye alt
n hissetmekten de kendini alamyordu . Teslim olma
maya da kararlyd .
u haline bak. Hayatna bak. Paslanmaz elik lava
bona. Mimarinin n planda olduu evine.
"u anda ekip gidersem feci sululuk duyarm her
halde," dedi Polly. 11Dayanamam. Onlan terk ettiim iin
sulu hissederim kendimi."

Elbette baz insanlar hibir zaman kendini sulu his


setmez. Baz insanlar hibir ey hissetmez.
,.Epey dert dinledin," dedi Brendan, ikisi karanl kta
yan yana ya tarlarken .
"Akl orada," dedi Lorna.
"unu unutma, biz milyoner deiliz."
ard
.
"Para
istemiyor
ki."
Lorna
"o

""'
y e m ! "
"O yzden anlatnyar bana."
,.

0 kadar emin olma."


230

Loma yatt yerde kaskat kesildi, cevap vermedi.


Sonra aklna Brendan'n moralini dzeltebilecek bir ey
geldi.
"ki hafta kalacak sadece."
Bu sefer cevap vermeme sras Brendandayd.
"Gzel kz ama, deil mi?"
"Hayr."
Lorna, gelinliini Polly' nin diktiini syleyecekti az
kalsn. Kendisi dnde lacivert tayyrn giymeyi d
nyordu, dnden birka gn nce Polly, "Byle ol
mayacak," demiti. Sonra da kendi lise gece kyafetini
(Polly hep Lama'dan daha popler bir kzd, dansiara
giderdi) ortaya karm, beyaz danteller ekleyerek ge
niletmi, beyaz dantel kollar dikmiti. Gelin kolsuz gi
yemez, demiti.
Ama bundan Brendan' a neydi?

Lionel birka gnlne ehir dndayd. Babas


emekliye aynlmt, Lionel da onun Kayalk Dalar'daki
kasabadan Vancouver Adas'na tanmasna yardm edi
yordu . Polly'nin geldiinin ertesi gn Lorna ondan bir
mektup ald. iir deildi, ok ksa olmakla birlikte ger
ek bir mektuptu.

Ryamda seni bisikletle gezdirdiimi grdm. Epey hzl


gidiyorduk. Sen korkmuyormu gibi grnyordun, oysa
korkman gerekirdi belki. Bunu yorumlamak zorunda hisset
memeliyiz kendimizi.
Brendan erkenden kmt . Yaz okulunda ders veri
yordu, kafeteryada kalvalt edeceini syledi. O gider
gitmez Polly odasndan kt. stnde farbalal etei de
il, pantolon vard ve sanki kafasndaki bir espriye gler
23 1

gibi srekli glmsyordu. Ban hafife eiyor, Lorna'y ...


la gz gze gelmekten kanyordu.
"Ben kp Vancouver' gezeyim biraz," dedi, "bura
ya bir daha gelmeyeceime gre. . . "
Lorna, bir haritann zerinde baz yerleri iaretledi,
yolu tarif etti, onu gezdiremeyecei iin zr diledi; o
cuklar da gtrmeye kalksalar zahmetine demezdi.
"Yok canm. Beni gezdirmeni beklemiyorum. Ben
buraya senin ayana dolanmaya gelmedim."
Elizabeth havadaki gerginlii hissetti. Biz zahmet
miyiz?" dedi.
Lorna, Daniel' erken uyuttu, uyandnda onu pu
sete oturtup Elizabeth'e ocuk parkna gideceklerini
syledi. Setii ocuk park yakndaki p arklardan biri
deildi, aada, Lionel'n oturduu sokaa yakn bir yer
deydi. Lorna, evini hi grrnemiti ama adresi biliyordu .
Apartman deil mstakil bir ev olduunu da biliyordu .
Lionel evin bir odasnda, st katta yayordu.
Oraya vamas uzun srmedi - geri dnmesi daha
uzun srecekti, puseti yoku yukan itmesi gerekecekti
nk . North Vancouver'n eski kesimine gemiti, bura
da evler daha kkt, dar arsalar zerine ina edilmiti.
Lionel'n oturduu evin iki zili vard, birinde Lionel 'n
ad, tekinde B. Hutchinson yazyordu. Lorna Mrs. Hut
chinson 'n ev sahibesi olduunu biliyordu. O zili ald .
"Lionel'n burada olmadn biliyorum, rahatsz et
tiim iin kusura bakmayn," dedi. "Ama ona dn bir
kitap vermitim, ktphaneden aldm bir kitap, sresi
doldu, acaba dairesine kp bakabilir miyim?"
"yle mi," dedi ev sahibesi. Yal bir kadnd, ban
da earp, yznde iri koyu lekeler vard.
"Kocamla ben Lionel'n dostlaryz. Kocam, niver
sitede hocasyd onun."
niversite hacas laf her zaman ie yarard. Lorna

anahtar ald. Puseti evin glgesine ekti ve Elizabeth'e


orada durup Daniel'a gz kulak olmasn syledi .
uBuras ocuk park deil/' dedi Elizabeth .
"Ben hemen yukan kp geleceim. Bir dakikack,
tamam m?"
Lionel'n odasnn bir ucundaki girintide iki gzl
bir ocakla bir dolap vard. Buzdolab yoktu, tuvaletteki
lavabo dnda lavabo da yoktu. Pencerede yarya kadar
ak, skm bir stor; yerde desenleri kahverengi boyay
la kapatlm muamba. eride hafif bir gaz kokusuyla
kank havalandnlmam kaln giysi, ter ve am aramal
dekonjestan kokusu vard; Lorna bunu -hi dnme
den ve tatsz bulmayarak- Lionel'n mahrem kokusu
olarak kabul etti.
Bunun dnda mekan pek bir ipucu sunmuyordu .
Lorna oraya ktphane kitab iin gitmemiti elbette,
birka dakika boyunca Lionel'n yaad mekanda bul
unmak, onun soluduu havay solumak, onun pencere
sinden dan bakmak iin gitmiti. Manzaras, Grouse
Da'nn aal yamacndaki evlerdi, herhalde onlar da
bu ev gibi kk dairelere blnmt. Odann plakl
, kiiliksizlii insan zorluyordu. Yatak, yaz masas, ma
sa, iskemle. Odann mobilyal olarak kiraya verilebilmesi
iin gerekli asgari mobilya. Taba rengi nil yatak rts
bile Lionel' n ahsna ait deildi muhtemelen. Resim
yoktu -bir takvim bile yoktu- en tuhaf da, kitap yoktu.
Bir yerlere birtakm nesneler saklanm olmalyd.
Yaz masasnn ekmeeelerine mi? Bakamazd . nk
hem vakit yoktu -baheden Elizabeth ona sesleniyordu
hem de mahrem saylabilecek hibir ey olmay Lion el
duygusunu glendiriyordu. Sadece Lionel'n ciddiye
tiyle srlann deil, bir tr tetiktelii de kapsayan bir
duygu - adeta Lionel bir tuzak kurmu ve onun ne yapa
can bekliyormu gibi .
233

Aslnda yapmak istedii ey incelemeye devam et


mek deil, yere, muambann ortasna otun akt . S aatler
boyunca oturup bu aday seyretmek deil de, iine g ...
mlmekti. Onu tanyan, ondan bir ey isteyen hi kim ...
senin olmad bu odada kalmakt . Burada uzun, ok
uzun zaman kalmak, giderek keskinleip hafiflemekti,
bir ine kadar haHf olmakt.

Cumartesi sabah Lorna, Brendan ve ocuklar, ara


bayla Penticton 'a gideceklerdi. Bir yksek lisans renci
si onlar dnne davet etmiti. Cumartesi gecesil pa
zar gn ve gecesi orada kalacaklar, pazartesi sabah yola
kacaklard.
"Syledin mi ona?" dedi Brendan.
"Sorun yok. Onu da gtrmemizi beklemiyor."
'cAma

sen syledin mi?"

Perembe gnn Ambleside plajnda geirdiler.


Lorna ile Polly ocuklarla birlikte, elleri kollan havlular,
plaj oyuncaklan, bebek bezleri, le yemei ve Eliza
beth'in ime yunusuyla dolu, iki kere aktarma yaparak
otobsle gittiler plaj a. Karlanna kan badireler, grup
olarak sunduklar grntnn dier yolcularda uyandr
d rahatszlk ve dehet tipik bir kadn tepkisi kard
ortaya - elenceli bir ruh haline girdiler. E sfatyla ko ...
nuroland evden uzaklamak Lama'ya da iyi gelmiti .
Plaj a muzaffer ve hrpani1 dank bir topluluk olarak va
rp karargah kurdular; suya girme, ocuklara gz kulak
olma, merubat, buzlu lolipop ve patates kzartmas al
may sraya bindirdiler.
Lorna hafif bronzlamt, Polly ise hi yanmamt.
B acan, Lorna' nn hacann yanna uzatt, ''una bak,"
dedi. "i hamur."

ki evin ilerine koturmak, bankadaki ii derken g234

nelenecek bir eyrek saati bile olmadn syledi. Ama


imdi alttan alta erdem ve ikayet tonu olmadan, dz bir
tonda konuuyordu .. Daha nce onu sarmalam olan -es
ki bulak bezlerini artran- eki hava dalmaktayd.
Vancouver da kendi bana, kaybolmadan dolamt, bir
kentte ilk kez byle bir ey yapyordu. Otobs durakla
rnda tanmad insanlarla konumu, nereleri grmesi
gerektiini sormu, birinin tavsiyesi zerine teleferie bi
nip Grouse Da'nn tepesine kmt .
Kurnda uzanm yatarlarken Lorna bir aklama yap
mak istedi.
"Brendan iin bu kt bir zaman. Yaz okulunda ho
calk ok sinir bozucu, ok ksa zamanda ok ey yapl
mas gerekiyor."
Polly, "yle mi? Yani srfbenim yzmden deil mi?"
dedi.
"Samalama. Seninle ne alakas var."
"Dorusu rahatladm. Benden nefret ettiini d
nyordum."
Sonra onunla kmak isteyen bir adamdan bahsetti .
"Fazla ciddi. Evlenecek bir kadn aryor. Belki Bren
dan da yleydi, ama sen ona aktn herhalde."
'Aktm, hala da am," dedi Lom a.
"Ben ak deilim galiba." Polly yzst yatm, su
rat koluna gml halde konuuyordu. "Yine de birin ..
den hotanyorsan bir sre karsn, iyi taraflarn grme
ye alrsn, olabilir bence."
"Neymi bakalm iyi taraflar?" Lorna yunusa binmi
olan Elizabeth, i grebilmek iin dorulmu oturuyordu .
"Bir dneyim," dedi Polly kkrdayarak. "Yok, yok.
yi taraflar ok. Fesatlktan yle syledim."
Oyuncaklarla havlulan toplarken, "Aslnda yarn da
ayn program yapmaya itirazm olmazd,,, dedi.
"B enim de," dedi Lorna, ''ama Okanagan'a gitmek
235

iin hazrlk yapmam gerekiyor. Dne davetliyiz." D


n bir angaryaym gibi sylemiti - tatsz ve skc ol
duu iin o ana kadar szn etmedii bir ey.
Polly, "Ya. Eh, ben de tek bama gelirim belki dedi .

"

"Tabii. ok iyi edersin."


"Okanagan nerede?"

Ertesi akam Lorna, ocuklan yatrdktan sonra Polly'


nin yatt odaya girdi. Dolaptan bavul alacakt, Polly
hanyoda gne yanklarn lk su ve sadayla tedavi edi
yordur, diye dndnden odann bo olacan var
saymt.
Ama Polly arafa kefen gibi sannm yatyordu.
"Banyodan kmsn," dedi Lorna, durumu son de
rece normal bulurmu gibi. "Yanklann nasl oldu?"
"yiyim," dedi Polly bouk bir sesle. Lorna onun a
ladn, belki hala alamakta olduunu hemen anlad.
Yatan ayak ucunda durdu, odadan kamyordu. ze
rine bir ylgnlk kmt, hastalk gibi, bir tiksinti
dalgas gibi bir eydi. Polly' nin gizlenmeye niyeti yoktu
aslnda, dnp kafasn araflarn arasndan kararak
Lorna'ya bakt; yz hem gneten hem alamaktan
kzarm, krm, aresizdi. Gzleri tekrar yalarla dol
maktayd . Perianlk timsaliydi, sulamann cisimlemi
haliydi.
"Ne oldu?" dedi Lorna. arm gibi, acrm gibi
yapt .
"Beni istemiyorsun."
Gzlerini, Lama'dan ayrmyordu; gzlerinden taan
sadece gzya, hn ve ihanet sulamas deil, sarp sar
malanma, teskin edilme yolundaki arszca talebiydi ayn
zamanda.
Lama'nn iinden gelen ona bir tokat p atlatmakt.
236

Sana bu hakk kim verdi? demek istiyordu. Niye bana


yapyorsun? Kim verdi sana bu hakk?
Aile balar. Bu hakk, aile balar veriyordu Polly'
ye. Parasn biriktirmi, kama plan yapm, Lorna'nn
yanna snabileceini dnmt. yle miydi, bura
da kalp bir daha asla dnmemeyi mi hayal etmiti? Lar
na' nn talihine, farkl dnyasna dahil olmay m hayal
etmiti?
"Benim ne yapabileceimi sanyorsun?" dedi Lorna
epey saldrgan bir tonda, kendi sylediine kendi de a
rarak. "Benim sz hakkm var m sanyorsun? Para ve
rirken bile yirmi dolardan fazla vermiyor."
Bavulu eke eke odadan kt.
Yapt resmen riyakarlkt, irenti, misilleme ola
rak Polly'nin dertlerine karlk kendi dertlerini dkm
t ortaya. Yirmi dolann konuyla ne ilgisi vard? Lorna'nn
kredi kart vard, para istediinde Brendan hi itiraz et
mezdi.
Loma, iinden Polly'ye verip veritiriyor, uyku uyu
yamyordu.

Okanagan'n scanda yaz mevsimi, sahildeki yaz


dan daha gerekti. Ak yeil imlerle kapl tepeler ve
kurak iklim amla nnn belli belirsiz glgesi, sonu gelme
yen amp anya ikram, dans, flrt, annda dostluk ve iyi
niyet fkrnalaryla son derece enlikli olan dne do

al bir dekor oluturuyordu. Lom a abucak sarho oldu,


hayaletlerinin esiri olmaktan alkolle ne kolay kurtulun
duuna ard kald. Meyus sisler dalvermiti . Yatar
ken hala sarho ve Brendan 'n ansna ateliydi. Ertesi
gnk akamdan kalma hali bile mlayimdi sanki, ceza
landrmaktan ok anndnyordu . Biraz gsz olmakla
birlikte kendinden epeyce memnun halde, gl kysnda
237

uzand yerden Brendan'la Elizabeth'in kumdan kale


yapmalarn seyretti.
"Babanla ben bir dnde tanmtk, biliyor mu
sun?" dedi Lorna.
'eBu dne pek benzemiyordu ama," dedi Brendan.
Bir arkada, McQuaig'lerin kzyla evlendiinde (McQu
aig'ler, Lorna'lann kasabasnn nde gelen ailelerinden
diler) katld trenin alkolsz olduunu kastediyordu.
Dn treni, niteryen Kilisesi' nin salonunda yapl
mt -Lorna sandvi servisi yapmakla grevli kzlardan
biriydi- ve alkol alelacele, otoparkta alnyordu. Lorna
erkeklerin viski kokusuna yabancyd, Brendan'n acayip
bir sa losyonunu biraz fazla srm olacan dn
mt. Bununla birlikte geni omuzlan, boa ensesi,
kahkahalar ve etkileyici ela gzleri houna gitmiti .
Onun matematik hocas olduunu renince kafasnn
iindekilere de ak oldu. Bir erkein, kendisinin tama
men yabanc olduu bir bilgiye sahip olmas onu heye
canlandryordu. Bilgi konusu otomobil tamiri de olabi
lirdi, fark etmezdi.
Brendan'n da onu cazip bulmas Lama'ya mucize
gibi gelmiti . Daha sonra onun evlenecek bir kadn ara
dn rendi, ya gelmiti, zamanyd. Gen bir kz is
tiyordu. Bir meslekta ya da renci deil, hatta belki
kzlann niversiteye gnderemeyecek bir anne babann
kz . martlmam bir kz. Zeki ama martlmam. O
ilk gnlerin cokusuyla, hatta hala bazen "bir kr iei"
derdi .

Dn yolunda, Keremeos ile Princeton arasnda bir


yerlerde bu scak, yaldzl yreyi arkalarnda braktl ar.
Ama gne hala parlyordu; Lama' nn zihninde hafif bir
rahatszlk vard sadece, insann gr alanna giren, bir
238

fiskeyle kurtulunabilen ya da uuarak kendi kendine


gr alanndan kan bir sa teli gibi.
Ama srarla geri geliyordu. Giderek daha can skc
ve srarl oluyordu, sonunda Lorna'nn zerine bir hamle
yapt, o da adn koydu.
Onlar Okanagan'dayken Polly'nin, North Vancou
ver'daki evin mutfanda intihar etmi olmasndan kor
kuyordu - neredeyse emindi bundan.
Mutfakta. Lama'nn kafasnda net bir grntyd
bu. Polly'nin bu ii nasl yapm olacan tam olarak g
rebiliyordu. Kendini arka kapnn hemen nne asm
olmalyd. Onlar dndnde, garajdan eve girmeye yel
tendiklerinde kapy kilitli bulacaklard. Kilidi ap itme
ye altklarnda aamayacaklard; nk Polly'nin be
deni engelleyecekti. n kapya seyirtip mutfaa oradan
girecek ve karlannda Polly'nin cesedini bulacaklard.
zerinde frfrl kot eteiyle beyaz bzg yakal bluzu
olacakt - misafirperverliklerini yoklamak zere giydii
cesur kyafet. Uzun beyaz bacaklan aaya sallanm,
ba incecik boynunun zerinde lmcl biimde yana
dm. nnde stne trrnanp sonra mutsuzluun
kendi kendini nasl bitireceini grmek zere aa do
ru adm att ya da atlad mutfak iskemlesi.
Onu istemeyen insaniann evinde, muhtemelen du
varlann, pencerelerin, kahvesini itii fincann bile on
dan nefret edermi gibi grnd evde tek bana.
Lorna bir gn bykannelerinin evinde Pollyyle
yalnz brakldn, Polly'nin sorumluluuna brakld
n hatrlyordu. Babas dkkandayd belki. Ama hayal
meyal onun da gittiini, yetikinin birden ehir dn
da olduklann hatrlyordu. Olaand bir durum vard
herhalde; nk gezmeye gitmek yle dursun, alveri
e bile gitmezlerdi hibir zaman. Cenaze, cenazeye git
milerdi mutlaka. Gnlerden cumartesiydi, okul yoktu.
239

Zaten Lorna o sralar henz okula balamamt . Salar


rlecek kadar uzamarnt henz. u anda Polly'nin
salar gibi bann etrafnda ty ty uuuyordu.
O sralar Polly, bykannesinin yemek kitabndaki
tarifiere bakarak ekerlemeler ve baka leziz yiyecekler
yapma dnemin deydi . ikolatal hurmah pasta, beze,
kremal karamela. O gn bir eyleri kantnp rparken
ihtiyac olan malzemelerden birini dolapta bulamamt .
Bakkaldan veresiye almak zere bisikletine binip kasa
baya gitmiti . Hava rzgarl ve souktu, toprak plakt;
mevsim sonbahar sonu ya da bahar ba olsa gerekti. Polly
evden kmadan nce odun sobasnn kapan srd.
Yine de anneleri buna benzer acele bir i iin evden ay
rl dnda yangna kurban giden ocuklarla ilgili duyduk
larn hatrlyordu. Bu yzden Lama'ya paltasunu giy
mesini syleyip onu dar kard, evin ana blmyle
mutfan arasnda kalan, rzgann ok sert esmedii k
eye gtrd. Yan taraftaki ev kilitli olsa gerekti, yoksa
Lorna'y oraya gtrrd. Olduu yerde durmasn sy
leyerek bisikletine atlayp dkkana gitti . Burada dur, sa
kn kprdama, korkma, dedi. Sonra Lorna'y kulandan
pt. Lorna sylediklerine harfiyen uydu. On, belki on
be dakika boyunca beyaz leylak alsnn arkasnda
melmi halde durup evin temelindeki koyulu ald ta
larn ekillerini ezberledi . Sonunda Polly son srat gelip
hisikieti baheye frlatt, Lama'ya seslenerek yanna ko
tu. Elindeki esmereker ya da ceviz torbasn yere atp
Loma, Lorna, diyerek bann her noktasn pt. nk
pusuya yatm ocuk hrszlannn Lama'y meldii
kede grm olabilecei gelmiti yolda aklna - kz o
cuklarnn evlerin arkasndaki tarlaya gitmesi ite bu kt
.

adamlar yznden yasakt. Polly dnerken yol boyunca


byle bir ey olmasn diye dua etmiti. Olmamt1 da.
Lama'y hemen ieri alp plak dizlerini, ellerini stt.
240

Yazk, m bu kk eller, dedi. Ah canm, kork

tun mu? Lorna zerine dlmesine baylmt, bir mi


dilli misali ban eip okatt.

arnlar yerini yapraklarn dkmeyen aalardan


oluan sk bir ormana, kahverengi tmselder halindeki
tepeler de gkyzne doru ykselen mavi-yeil dalara
brakmt. D aniel mzldanmaya balaynca Lorna bibe
ronu kard. D aha sonra Brendan'dan durmasn rica
etti, bebei n koltua yatnp altn deitirecekti . O
bunu yaparken Brendan bir sigara yakp yryerek uzak
lat. Alt deitirme trenlerini onur krc buluyordu.
Loma durmalann frsat bilip Elizabeth'in masal ki
taplarndan birini de kard; tekrar yerlerine yerletikle
rinde ocuklara kitap okudu. Dr. Seuss kitaplanndan
biriydi . Elizabeth btn nakaratlan biliyordu, Daniel
bile uydurma konumasyla nerede katlacan aa yu
kan kestiriyordu.
Polly artk Loma'nn kk ellerini kendi ellerinin
arasna alp ovalayan kii, Lorna,nn bilmedii her eyi
bilen ve bu dnyada onu koruyabilecek kii deildi. Her
ey tersine dnmt, sanki Lorna , nn evliliinden bu
yana geen yllar boyunca Polly kprdamadan yerinde
durmutu. Loma gemiti onu. imdi Lorna'nn bakaca
, sevecei arka koltuktaki ocuklar vard, Polly yanda
ki birinin gelip feryat figan kendi payn istemesi mna
sebetsizlikti .

Bunlar dnmenin Lorna ,ya bir yaran olmad. Ar-

gmann noktalad anda, itmeye altklar kapnn


cesede arpn hissetti. l bir arlk, bozarm beden.
stedii hibir eyi elde edememi olan Polly'nin bedeni.
Ne bulduu ailede bir yer ne de hayatnda hayal ettii
deiiklie ilikin bir umut.
24 1

Madeleine,i oku," dedi Elizabeth.


'Madeleine'i getin11edim galiba," dedi Lorna.
''Hadi

"Yok.

Getirmedim. Olsun, zaten ezbere biliyorsun."


Lorna'yla Elizabeth bir azdan baladlar.
Paris 'te asmalarla kapl eski bir evde,
On iki kk kz yaard iki izgi halinde.
Ekmek yer1erdi iki izgi halinde
Di fralar yatarlard iki izgi halinde. . .
Aptallk bu, melodram, sululuk. O lmad byle bir
ey.
Ama oluyordu byle eyler. Baz insanlar bataa
saplanyordu, zamannda yardm edilemiyordu. Bazlar
na hi yardm edilmiyordu. Baz insanlar karanla g
mlyordu.
Gecenin bir yars
Miss Clavel klar yakt.
"Bir terslik var burada . . ..

"

"Anne," dedi Elizabeth. "Neden durdun?"


"Mecburen durdum. Azm kurudu da," dedi Lorna.

Hopeta haroburger yediler,

milkshake

itiler. Fraser

Vadisi' nden aa inerlerken ocuklar arka koltukta uyu


yordu. Daha vard biraz. Chilliwack' a, sonra Abbotsford' a
varmalanna, ileride New Westrninister tepelerini grme
lerio e, sonra evlerle talanm br tepeleri, kentin ilk bi
nalann grmelerine vard daha. Geecekleri kprler,
sapacaklan sapaklar, katedecekleri sokaklar, arkalannda
brakacaklar keler vard. Btn bunlar "ncesinde" ola
cakt . Oralan bir daha grdnde "sonras" olacakt artk.
242

Stanley Park'na girdiklerinde Lorna1nn aklna dua


etmek geldi. Arszlkt bu - inansz birinin iine gelince
dua etmesi. Olmasn, olmasn, diye sama sapan.

Olma

m olsun.
Hava hala gneliydi . Lion's Gate kprsnden
Georgia Baaz'na baktlar.
"Vancouver Adas grlyor mu bugn?" dedi B rendan. ,.Baksana, ben bakamyorum."
Loma boynunu uzatp bakt.
"ok uzaklarda," dedi. ,.Belli belirsiz ama grlyor."
Denizin stnde yzermi gibi grnen o mavi, giderek solan, sonunda neredeyse eriyen ktleleri grnce
yaplabilecek tek ey kaldn dnd. Pazarlk yap
mak. Pazarlk yapp anlamaya varmann mmkn oldu
una, son ana kadar mmkn olduuna inanmak.
Ciddi bir ey olmalyd, ok kesin, ok zor bir vaatte
ya da adakta bulunmas gerekirdi . Karlnda unu al.
una sz veriyorum. Eer gerek olmazsa, eer olmamsa.
ocuklar olmazd. Bu dnceyi ocuklann yan
gndan kurtanrmasna yakalayp att zihninden. Tersi
ne bir sebepten tr Brendan da olmazd. Onu yeterin
ce sevmiyordu . Onu sevdiini sylerdi, bir lde do
ruydu, Brendan'n onu sevmesini de isterdi, ama sevgisi
ne paralel hafif bir nefret de neredeyse daima vard. Do
laysyla bir pazarlkta Brendan ' ortaya koymas aypt,
zaten faydas da yoktu.
Ya kendisi? Gzellii? Sal?
Yanl yolda olabilecei geti aklndan. Byle bir du
rumda seme hakkn olmuyordu belki . artlar sen belir
lemiyordun. O durumla karlatnda anlyordun . art
lan bilmeden onlan yerine getireceine sz veriyordun.
Sz ver.
Ama ocuklarla ilgili bir ey olmasn.
Capilano Yolu'ndan yukan, kendi mahalleleri, dnya243

nn onlara ait kesi, hayatlarnn gerek bir arlk kazan


d, eylemlerinin sorumluluk yklendii yer. te aala
rn arasnda kendi evlerinin dn vennez ahap duvarlar.

'n kapdan girsek daha kolay olacak," dedi Loma.


Merdiven kmay z."
.. Bir-iki basamak ksak ne olur?" dedi Brendan .
.. Ben kpry grmedim ki," diye haykrd Eliza
beth, anszn uyanmt, bsran iindeydi. "Niye beni
uyandrmadnz kprden geerken?"
Cevap veren olmad.
"Daniel'n kolu gneten kpkrmz olmu," dedi, tatminsiz bir tonda.
Lorna yan evin bahesinden sesler duyar gibi oldu.
Evin arka tarafna dolanan Brendan'n peinden gitti.
Kucanda uykudan arlam Daniel. Lorna'n elindeki
antalardan birinde bebek bezleri, tekinde masal kitap
lar, Brendan, n elinde bavul.
Duyduu sesler kendi arka bahesinden geliyormu
meer. Polly ile Lionel. ki bahe iskemiesini glgeye
ekmilerdi. Srtlar manzaraya dnkt.
Lionel. Lorna onu tamamen unutmutu .
Lionel ayaa frlayp arka kapy amak zere kotu.
"Gezi ekibi hibir kayp verneden dnmtr/'
dedi, Lorna'nn daha nce hi duymad bir tonda. Se
sinde zorlamasz bir coku, rahat ve yerinde bir gven.
Aile dostunun sesi. Kapy aarken Loma'nn gzlerine
bakt dorudan -daha nce neredeyse hi yapmad bir
ey- ve incelikten, gizlilikten, ironik su ortaklndan ve
esrarengiz vefadan tamamen annm bir glmseme ya
yld yzne. Karmaklktan, manidarlktan tamamen
arnmt.
Loma da onun tonunu benimsedi.
244

"Aa, sen ne zaman dndn ?"


"Cumartesi," dedi Lion el. "Sizin gideceinizi unutmu
um. Bunca yolu trmanp sizi grmeye geldim, siz yoktu
nuz ama Polly vard; syledi tabii, o zaman hatrladm."
"Neyi syledi Polly?" dedi, o da kalkp gelmiti yan
lanna. Sorusu aslnda soru deil, ne derse desin ho kar
lanacan bilen bir kadnn hafif taklrcasna yapt bir
yorumdu. Polly'nin gne yan koyulamt, en azn
dan alnnda ve boynuncia imdi farkl bir kzankhk vard.
"Versene," dedi Lorna'ya, kolundaki iki antayla
elindeki bo biberonu alarak. "Bebek sende kalsn, gerisin ver.

IJ

Lionel'n dank salan eskisi gibi simsiyah deil,


koyu kahveydi -aslnda Lama onu gne nda ilk kez
gryordu- teni de esmerlemiti, alnndan o solgun pa
rlt kaybolmutu. Her z amanki koyu renk pantelonu
vard zerinde, ama gmlei Lama'nn hi bilmedii bir
gmlekti. ok t gm1, parlak, ucuz kumatan, omuz
lar fazla bol, belki kilise ke1nesinden alnm ksa kollu
san bir gmlek.

Lama, Daniel' yukan odasna kard. Beiine ya


trd, mrldanarak srtn okad.
Odasna gittii iin Lionel'n kendisini cezalandrd
n dnd. Ev sahibesi sylemiti herhalde. Lorna du
rup dnse syleyeceini akl ederdi. Durup dnme
miti, herhalde sylese de olur gibi geldiinden. Hatta
kendi bile Lionel'a sylemeyi dnm olabilirdi.

ocuk parkna giderken oradan geiyordum, ylesine


senin odann ortasnda, yerde oturmak geti iimden. Ak
layahileceim bir ey deil. Sanki senin odanda, yerde otur
mak bana bir an huzur verecekmi gibi geldi.
Loma, aralannda sze dklmeyecek ama gvenil e245

cek bir ba olduunu dnmt - mektuptan sonra


m dnmt? Yanlyormu oysa, Lionel' korkut
mutu. Fazla ileriye gitmiti. Lionel da arkasn dnp
karsnda Polly'yi grmt. Loma haddini anca o da
Polly'yle arkad olmutu.
Ama yle olmayabilirdi de. Belki Lionel deimiti
sadece. Odasnn ne kadar plak olduunu, duvara yans
yan dnd. O ortamda hi zorlanmadan, gz ap
kapayncaya kadar birok farkl Lionel yaratlabilirciL Bir
eylerin biraz ters gitmesine ya da bir eyi sonuna kadar
gtremeyeceini anlamasna bal olarak. O kadar tanm
l bir ey de olmayabilirdi - gz ap kapayncaya kadar.
Daniel derin uykuya dalnca Loma aa indi. Ban
yocia Polly'nin gzelce durulayp mavi dezenfektanla
kovaya doldurduu bebek bezlerini grd. Mutfan or
tasnda duran bavulu alp yukan tad, byk yatan
zerine koydu, ykanacak giysilerle kaldnlabilecek olan
lar aynnak zere at.
O odann penceresi arka baheye bakyordu. Aa
dan sesler geliyordu - Elizabeth'in yksek, eve dnn
heyecanyla ve belki biraz daha kalabalk bir izleyici kit
lesinin dikkatini zerinde tutn1a abasyla neredeyse
lk la sesi, geziyi anlatan Brendan'n tatl-sert sesi.
Lorna, pencereye yaklap 3a bakt. Brendan'n
bahe barakasna gidip kilidi atn, ocuklarn ime
havuzunu dan ektiini grd. Kap ak dunnuyor,
Brendan'n zerine kapanyordu; Polly kapy tutmak
zere yanna kotu.
Lionel ayaa kalkp hortumu amaya gitti. Loma
onun horturnun yerini bildiini bile tahmin etmezdi.
Brendan, Polly'ye bir ey syledi. Teekkr m edi
yordu? Gayet gzel anlayormU gibi grnyorlard.
Nasl olmutu bu?
Belki Polly, Lionel'n tercihi olunca dikkate alnma246

y da hak etmiti. Lama'nn dayatmas deil, Lionel' n


tercihi.
Belki de Brendan iki gn uzakta olduklar iin daha
mutluydu sadece. Evinin dzenini salama sorumlulu
unu bir sreliine stnden atmt belki. Bu farkl
Polly'nin bir tehdit oluturrnadn anlam olabilirdi,
gerekten Polly tehdit oluturmuyordu .
Son derece sradan ve artc, adeta mucizeyle ger
eklemi bir sahne. Herkes mutlu.
Brendan ime havuzun kenarn iirn1eye b ala
mt. Elizabeth soyunup klotuyla kalm, sabrszlkla
havuzun etrafnda hopluyordu. Brendan ona koup ma
yosunu giymesini, klotla havuza girilmeyeceini syle
me zahmetine katlanmamt. Lionel musluu amt,
havuz iirilinceye kadar kadar herhangi bir aile reisi gibi
Latinieklerini suluyordu. Polly, Brendan' a bir ey sy
ledi, o da iine fledii delii sktrarak kapatp yan
imi plastik ynn Polly'ye uzatt.
Loma plajda da yunusu Polly'nin iirmi olduunu
hatrlad. Kendi de dedii gibi, cierleri salamd. D
zenli biimde, grnrde aba gstern1eden flyordu.
ortuyla ayakta durmu flyordu, plak hacaklar hafif
ayrk, yere salam b asyor, teni hu aac kabuu gibi
parlyordu. Lionel da onu seyrediyordu. Tam ihtiyacm
olan ey, diye dnyordu belki. Ne kadar becerikli,
saduyulu bir kadn, hem uyumlu hem salam. Kibirli,
hlyal, tatminsiz deil. Gnn birinde evlenecei kadn
da byle biri olacakt belki. Ynetimi ele alabilecek bir
e. Lionel o zaman deiecek, sonra tekrar deiecek, bel
ki kendince baka bir kadna ak olacak ama kans bunu
fark ederneyecek kadar megul olacakt.
Olabilirdi. Polly ile Lionel. Belki de olmazd. Polly
programn deitirmeyip evine dnebilir, dnerse kimse
nin kalbi knlmazd. Ya da Lorna yle diinyordu. Polly
247

evlenecekti ya da evlenmeyecekti ama ne olursa olsun,


kalbi erkeklerle yaadklar yznden lanlmayacakt .
Az sonra havuzun kenan iip gerginleti. Havuz i
menlerin zerine yerletirildi, hortum iine kondu, Eli
zabeth ayaklann suya sokup oynamaya balad. Ban
kaldnp orada olduunu ne zamandr biliyonnu gibi
Lorna'ya bakt .
"ok souk," diye bard, kendinden gemi halde.
"Anne - ok souk."
Bunun zerine Brendan da ban kaldnp Lorna'ya
bakt .
"Ne yapyorsun orada ?"
"Bavulu boaltyorum."
"u anda yapman gerekmiyor ki. nsene aaya."
"neceim. Be dakika sonra.''

Lorna, evin iine girdiinden beri -aslnda seslerin


kendi arka bahesinden geldiini ve Polly ile Lionel'a ait
olduunu anladndan beri- kilometreler boyunca g
znn nnden gitmeyen grnty, arka kapnn
nnde ipten sarkan Polly grntsn dnmemiti.
Bazen uyandktan uzun sre sonra bir ryay hatrlad
mzda nasl anrsak bu grnt de imdi Lorna'y ayn
ekilde artt. Bir rya gibi etkileyici ve utan vericiydi .
Ayrca bir rya gibi anlamszd.

Yapt anlamay da ayn anda deilse bile biraz ge


cikerek hatrlad. Zayflk anndaki ilkel, nevrotik pazar
lk ve anlama dncesi.
Peki ama neye sz vermiti?
ocuklarla ilgili bir ey deildi.
Kendiyle mi ilgiliydi?
248

Karsna knca anlayaca eyi yapacana, yap


mas gereken her neyse onu yapacana sz vermiti.
Kvrmt yani, anlamas anlama deildi, verdii
szn bir anlam yoktu.
Yine de eitli ihtimalleri denedi. Birine -artk Lio
nel olamazd- elence olsun diye anlatmak zere kafa
snda hikayeyi biimlendiriyordu adeta.
Kitap okumaktan vazgemek.
Sorunlu ailelerden ve fakir lkelerden ocuklar ev
lat edinmek. Urap didinip ihmalden tr alm ya
ralarn tedavi etmek.
Kiliseye gitmek. Tanr'ya inanmaya raz olmak.
San ksa kestirmek, makyaj yapmamak, gsleri
ni balenli bir sutyenin iine bir daha asla yerletirmemek.
B u oyundan, b u samalktan yorgun dp yatan
stne oturdu.

Yapt anlamann eskisi gibi yaamaya devam et


rnek olmas daha makuld. Anlama yrrle girmiti.
Olan kabullenmek, olacaklar hakknda da hayallere ka
plmamak. Birbirinden farksz saylabilecek gnler, yllar,
duygular; ocuklar byyecekti sadece, bir-iki ocuk
daha olabilirdi, onlar da byyecekti, Lorna ve Brendan
olgunlaacak, sonra yalanacakt .
Lorna bir eylerin, hayatn deitirecek bir eylerin
olacana bel balam olduunu ancak imdi byle net
biimde grebiliyordu. Evliliini byk bir deiiklik
olarak kabullenmiti ama son deiiklik olarak deil.
Yani imdi kendisinin ya da herhangi birinin makul
tahminleri tesinde bir ey olmayacakt. Onun mutlulu
u bu olacakt, yapt anlama da buydu. Ne sr olacak..
t ne bir gariplik.
Dikkat et buna, diye dnd. Yere diz kmek gibi
249

dramatik bir fikir geti aklndan. Ciddi bu.


Elizabeth tekrar seslendi: "Anne. Buraya gel." Sonra
dierleri - Brendan, Polly ve Lionel pe pee seslenip
takldlar ona.

Anne.
Anne.
Buraya gel.

Btn bunlar uzun zaman nceydi. North Vancou


ver'da; Kolon-Kiri evde otururlarken. Lorna yirmi drt
yanda ve pazarlkta acemiyken .

'

250

HATlRLANAN
Vancouver'da bir otel odasnda gen bir kadn, Meri
el, ksa yazlk beyaz eldivenlerini eline geinnektedir.
zerinde bej keten elbise vardr, koyu renk salannn ze
rine incecik beyaz bir earp atmtr. O sralar salan koyu
renk. Tayland kraliesi Sirikit'in bir szn, dergide oku
duuna gre kralieye ait bir sz hatriayp glmser.
Alntdan alnt: Sirikifin Balmain'den duyduu bir ey.
"Bana her eyi B almain retti. 'D aima beyaz eldi
ven giy. E n iyisi beyazdr,' dedi bana.''
En iyisi. Niye glyor buna? O kadar hafif, fslt ha
linde bir tavsiye ki, o kadar sama ve kesin bir bilgelik.
Eldivenli elleri resmi ama bir kedi yavrusunun peneleri
kadar yumuak grnyor.
Pierre niye glmsedii sorunca, "Hi," diyor, sonra
sylyor.
"Balmain kim?" diyor Pierre.

Bir cenazeye gitmek zere hazrlanyorlard. Sa


bahki trene gecikmernek iin Vancouver Adas'ndaki
evlerinden bir gece nce feribotla gelmilerdi. Evlen
dilderinden beri ilk kez bir otelde kalyorlard. Artk ta
tile gittiklerinde hep iki ocuklanyla birlikte gidiyor ve
251

ailelerin kald ucuz rooteller anyorlard.


Evli bir ift olarak katlacaklan ikinci cenaze tre
niydi bu. Pierre 'in babas, Meriel'n da annesi hayatta
deildi; ama ikisi de Pierre ile Meriel tanmadan nce
lmt . Bir yl nce Pierre'in okulundaki hocalardan
biri aniden lm, gzel bir cenaze treni yaplmt,
okulun ocuk korosu ilahi sylemi, XVI. yzyldan kal
ma

llerin Gmlmesi

duas okunmutu. len adam,

altm be yalarndayd; lm, Meriel ile Pierre'e ok


da artc gelmemi, pek zlmemilerdi. Onlara soru
lursa altm be yanda lmek ile yetmi be ya da sek
sen be yanda lmek arasnda pek bir fark yoktu.
Bugnk cenaze yle deildi. Gmlecek olan kii
Jonas 't. Pierre'in eski ve en yakn arkada ve yat - yir
mi dokuz yanda. Pierre ile Jonas, Bat Vancouver'da bir
likte bymlerdi; kentin Lion , s Gate Kprs yapl
madan nceki halini, kk bir kasaba gibi grnd
zamanlan hatrlyorlard . Anne babalan ahbapt. On bir
on iki yalanndayken ikisi bir kayk ina etmi ve Dun
darave rhtmndan suya indirmilerdi. niversitede bir
sreliine yollan ayrlnt - Jonas mhendislik okuyor
du, Pierre ise Yunan ve Latin dilleri ve edebiyat; edebi
yat ve mhendislik rencileri de geleneksel olarak bir
birlerinden nefret ederdi. Ama faklte sonras yllannda
dostluklar bir lde tazelenmiti. Evli olmayan Jonas,
Pierre ile Meriel'n evine gelir, bazen bir hafta kalrd.
Bu gen adarolann ikisi de hayatlannda olup bitenlere
anr, bu konuda akalrlard. Meslek seimi anne baba
sna gven veren, dierinin anne babasnda dile getirilme
yen bir kskanlk yaratan Jonas't, oysa evlenip retmen
lik yapan, olaan sorumluluklan stlenen Pierre olmu
Jonas ise niversiteden sonra ne bir kzda ne de bir ite
karar klabilmiti. Hep bir irkette deneme dnemindeydi,
hibiri kalc bir ie dnmyordu; kzlar da -en azndan
252

kendi anlattna gre- srekli deneme dnemindeydiler.


Son mhendislik ii, ilin kuzeyindeydi; o iten ayrldktan
ya da kovulduktan sonra orada kalmt. "ime anlamal
son verildi," diye yazmt Pierre' e; btn kodamaniann
kald otelde yaadn ve aa kereste iine girme ihti
mali olduunu eklemiti. Aynca pilotluk eitimi alyor,
kk uak pilotu olmay dnyordu. Mali darboaz
dan kar kmaz onlan ziyarete geleceini vadediyordu.
Meriel, gelmesin diye dua etmiti. Jonas geldiinde
salondaki kanepede yatar, sabah kalknca stndeki rt
leri yere atar, Meriel toplasn, diye beklerdi. Geceleri er
genliklerinde, hatta daha kkken olmu eyler hakknda
konuarak sabaha kadar Pierre'i uyutmazd. Pierre'e o yl
lardaki takma adyla "Kartonpiyer, diye hitap eder, dier
eski arkadalanndan da Meriel'n bildii adlaryla Stan,
Don ya da Rick diye deil, daima ili, Doktor, Taraman
diye sz ederdi. Meriel'n pek ilgin ya da komik bulma
d olaylan (retmeninin evinin nnde yaklan kpek
pislii dolu torba, pantolonunu indir be sent vereyim,
diyerek olan ocuklanna musaHat olan ihtiyann canna
okunnas) aynntlanyla, hrn bir ukalalkla yad eder,
konu deiip imdiki zamandan bahsedilince sinirlenirdi.
Jonas'n ldn Pierre'e haber vermesi gerekti
inde Meriel sarslm haldeydi, sululuk hissediyordu.
Jonas' sevmedii iin bir sululuk hissediyordu, Jonas
yakndan tandklan, kendi ya gruplarndan len ilk kii
olduunu iin de sarslmt. Ama Pierre ne arm ne
de pek sarslmt.
"intihar m ? " dedi.
Meriel, hayr, kaza, dedi. Hava karardktan sonra
motorla akll bir yolda giderken yoldan km. Birileri
bulmu ya da zaten yannda birileri vann, yardm ede
cek birileri varm yani ama bir saat iinde lm. Yara
lan lmclm .
253

Annesi, telefonda yle sylemiti.

m.

Yaralan lmcl

abucak kabullenmi, an1am gibiydi annesi.

Tpk, ,.intihar m?,. derken Pierre'in amad gibi.


Ondan sonra Pierre ile Meriel, lmn kendisinden
pek sz etmemi, cenazeyi, oteli, btn gece kalacak bir
ocuk bakcsn konumulard. Pierre'in takm elbisesi
temizleyiciye gidecek, beyaz gmlek lazm. Her eyi Me
riel ayarlam, Pierre de aile babas edasyla ilgilenmiti
ayrntlarla. Karsnn da kendisi gibi kontroll ve pratik
davranmasn, aslnda hissetmesi mmkn olmayan bir
kederi -bu konuda kukusu olmasa gerekti- iddia da et
memesini istediini Meriel anlamt. Neden ''intihar m?"
dediini sormutu Pierre'e; o da, "Aklma o geldi/' demiti .
Meriel, bu kaamak cevab bir uyan1 hatta knama olarak
alglamt. Sanki bu lmn -ya da bu lme yaknlkla
nnn- Meriel,da utanlacak, bencilce bir his uyandrdn
dan phelenirni gibi. Marazi bir heyecan, bir iinme.
O gnlerde gen kocalar sertti. D aha ksa bir sre
nce, cinsel aclar iinde kvranan, dizleri titreyen, umut
suz, neredeyse alay konusu olan talip roln oynam
ken evlenip yattktan sonra kararl ve tasvip etmez bir
havaya brnrlerdi . Her sabah tral1 gen boyunlann
da kravatl a ie gidi; bilinmez ilerle geen gn; akam
yemei saatinde eve dn; yemee eletirel bir bak;
ak diye alp karmakank mutfaa, dertlere1 duygulara
ve bebeklere siper edilen gazete. Ksack bir srede ne
ok ey renmek zorundaydlar. Patranlar karsnda el
pene divan durup karlann idare etmeyi. Ailelerini ile
rideki eyrek yzyl boyunca geindirmek zorunda olan
iler konusunda olduu kadar

mortgage,

istinat duvan,

imenlik, gider ve siyaset konularnda da otoriter olma


y . O zaman bir tr ikinci ergenlie kayverebilenler ka
dnlard - gndz saatlerinde ve ocuklar konusunda
omuzlarna yklenmi inanlmaz sorumluluun izin ver254

dii lde. Kocalar evden ktnda bir ruh hafiflemesi.


Parasn kocann dedii duvarlarn arasnda, onun olma
d saatlerde mantar gibi biten hlyal isyanlar, blc
toplantlar, liseye dn niteliinde glme krizleri .

Cenazeden sonra trene katlanlarn bir blm,


Jonas'n annesiyle babasnn Dundarave'deki evine da
vetliydi . Baheyi evreleyen orn1an glleri krmz, pem
be, mor amt. Jonas'n babasna bahe konusunda ilti
fatlar yad.
"Bilemiyorum," diyordu. "Biraz aceleye geldi."
Jonas'n annesi, "Kusura bakmayn, pek le yemei
saylmaz. Hafif bir attrmaca," dedi. Davetiiierin ou
eri, erkeklerin bazlan viski iiyordu. Yiyecekler uzatlm
yemek masasnn zerine dizilmiti - sornon mus, kraker
,
mantarh ki, sosisli brek, hafif bir limonlu pasta, doran
ml meyve, ekilli bademli kurabiyeler, aynca karidesli,
jambonlu, salatalk-avokadolu sandviler. Pierre her eyi
kk porselen tabana yd, Meriel annesinin ona, "As
lnda taban gelip tekrar doldurabilirdin," dediini duydu.
Annesi artk West Vancouver'da oturmuyordu, ce
naze iin White Rock'tan gelmiti. Pierre artk bir ret
men ve evli bir erkek olduu iin dorudan azarlamaya
pek cesaret edememiti.
"Biter diye mi dndn?" diye ekledi.
Pierre kaytszca, "Benim istediim ey biter belki
diye," dedi.
Annesi, Meriel' a dnp, "Elbisen ne gzel," dedi.
"Evet ama una bakn," dedi Meriel, tren srasnda
otururlarken krm olan eteini dzelterek.
"Maalesef yle oluyor,' dedi Pierre 'in annesi.
"Nedir o maalesef yle olan?" dedi Jonas'n annesi
canl bir tonda, kileri stma tepsisine alarak.
255

"Keten maalesef yle oluyor," dedi Pierre' in annesi.


"Meriel, elbisesinin kntn sylyordu" -"cenaze t
reni srasnda" demedi- "ben de keten maalesef yle olu
yor, diyordum."
Jonas'n annesi dinlememi olabilirdi. Odann kar
tarafna bakarak, "Ona bakan doktor bu ite," dedi .
"Smithers'tan kendi uayla geldi. Gerekten ok m
teekkir olduk."
Pierre 'in annesi, 1'Az buz bir i deil," dedi.
"Evet. Herhalde sahra doktoru olduundan cra
yerlerdeki hastaianna bu ekilde ulaabiliyor."
Szn ettikleri adam, Pierre'le konumaktayd. Ta
km elbiseyle gelmemi ama balk yaka kazann ze
rine dzgn bir ceket giymiti.
"yle olsa gerek," dedi Pierre'in annesi, Jonas'n an
nesi de, "Evet," dedi; sanki bir konuda -giyimi mi?- ge
rekli aklama yaplm ve aralannda mutabakata var1m gibi geldi M eri el' a.
Drde katlanm peetelere bakt. Ne yemek pee
tesi kadar byk ne de kokteyl peetesi kadar kktler.
Her peetenin bir kesi (minik bir mavi, pembe ya da
sar iek ilenmi kesi) yanndakinin katlanm kesi
nin zerine binecek ekilde sralanmt. Ayn renk iek
ilenmi peeteler asla birbirine demiyordu. Peetelere
dokunan olmamt galiba, olduysa da -ellerinde peete
tutan birka kii grmt aslnda- herkes peetesini s
rann sonundan dikkatle alm, dzeni bozmamt.
Papaz trende yapt konumada Jonas'n yery
zndeki hayatn, bir bebein ana rahmindeki hayatna
benzetmiti. Bebek, demiti, bundan baka hayat bilmez,
scak, karanlk, sulu maarasnda yaarken yaknda iine
decei koskoca aydnlk dnyadan tamamen bihaber
dir. Bizler de yeryznde yaarken, tamamen bihaber
olmamakla birlikte, lm hadiresini atlattktan sonra ii256

ne gireceimiz hayal edemeyiz katiyen . Bebek yakn


bir gelecekte neler olacan bir ekilde renebilse hay
retlere dmez miydi, korkmaz myd? te bizler de
ou zaman byle anr, korkanz, oysa korkmamamz
gerekir; nk bize teminat verildi. Buna ramen kr be
yinlerimiz neyin iine gireceimizi hayal edemez, kavra
yamaz. Cehaleti ve dilsiz, aresiz varlna inanc bebei
bir kundak gibi sarar. Tamamen cahil olmayan ama her
eyi bilmeyen bizler de kendimizi inancmzla, Efendi
miz'in kelamyla sarmalamaya zen gstermeliyiz.
Meriel, holn eiinde durrnu, elinde bir kadeh e
riyle kabark sar sal, enerjik bir kadn dinlemekte olan
papaza bakt. lm hadiresiyle ilerideki ktan sz edi
yorlarm gibi gelmedi ona. Meriel kalkp papazn yan
na gitse bu konuda onu sktrsa ne yapard?
Kimsede bunu yapacak cesaret yoktu. Ya da kabalk.
Meriel p apazn yanna gitmek yerine Pierre'le salra
doktoruna bakt. Pierre bu aralar pek grmedikleri o
cuksu bir canllkla konuuyordu. En azndan Meriel'n
pek sk gr1nedii. Meriel, kendini oyalamak iin Pierre'i
ilk kez imdi gryormu gibi bakt. Kvrck, ksa kesil
mi, ok koyu renk salan akaklarda azalyor, altndaki
dzgn, yaldzl fildii rengi teni kyordu aa. Omuz
lan geni ve keliydi, kollan hacaklar uzun ve dzgn,
kafas biimli, biraz kk. Glmsernesi byleyiciydi
ama asla stratej ik deildi, olan ocuklarna hocalk etti
inden beri glmsemekten de kanyordu zaten . Al
nnda daimi endienin ince izgileri.
Meriel'n aklna -bir yl kadar nceki- bir ret
menler partisi geldi; bir ara Pierre salonun bir tarafnda,
Meriel kar tarafta, etraflarndaki sohbetlerin dnda
kalmlard. Meriel ona fark ettirmeden salonu katedip
Pierre' e yaklam sonra da ineelikle flrt eden bir ya

bancym gibi konumaya balamt. Pierre de imdiki


257

gibi -ama byleyici bir kadnla konutuu iin doal


olarak biraz farkl biimde- glmsemi ve oyunu sr
drmt. Manidar manidar bakp bo bo konumu
lard; sonunda ikisi birden dayanarnayp glmeye bala
mt. Birisi yanlarna gelip karkoca akalamalannn
yasak olduunu sylemiti.
'Gerekten evli olduumuzu nereden biliyorsun?"
demiti, genellikle bu tr partilerde son derece ihtiyatl
davranan Pierre.
Meri el imdi salonun kar tarafndaki Pierre' e doru giderken aklnda bu tr samalklar yoktu. Az son
ra ayr ayr yola kmalar gerektiini hatrlatmalyd
ona. Pierre, Horseshoe Krfezi'ne gidip oradan feribo
ta binecek, Meriel da otobsle North Shore'dan Lynn
Valley'ye gidecekti. Frsattan istifade annesinin saln
da ok sevip sayd1 hatta kzna adn verdii, Meriel'n
da aralarnda kan ba olmamasna ramen hep teyze
dedii bir kadn ziyaret etmeye karar verniti. Muriel
teyzeyi . (Meriel, isminin yazln niversitede deitir
miti.) Yal kadn, Lynn Valley'de bir huzurevindeydi;
Meriel, onu bir yl akn sredir ziyaret etmemiti. Ai
lece nadiren Vancouver' a gittiklerinde oraya uramak
fazla zaman alyor, ocuklar huzurevi ortamnda, orada
yaayan insanlarn grnmnden tedirgin oluyorlard .
Aslnda Pierre de rahatsz oluyor ama itiraf etmiyordu.
Bu kadnn aslnda Meriel'n nesi olduunu soruyordu
daha ziyade.

Gerek teyzen olsa neyse.


Dolaysyla Meriel da tek bana ziyaret edecekti
onu. Eline frsat gemiken gitmezse sululuk duyaca
n sylemiti. Ayrca itiraf etmemekle birlikte bu sayede
ailesinden uzaklama frsat bulacana da seviniyordu.
'Ben mi braksaydm seni," dedi Pierre. "Otobs
kim bilir ne kadar bekleyeceksin?"
258

"Brakamazsn,'' dedi Meriel. "Feribotu kanrsn."


ocuk bakcsyla ona gre anlatklarn hatrlatt.
"Haklsn," dedi Pierre.
Konumakta olduu adam -doktor- bu konumaya
mecburen kulak misafiri olmutu; beklenmedik ekilde,
"Ben gtrrro sizi," dedi.
"Ben sizin buraya uakla geldiinizi sanyordum,"
dedi Meriel, tam Pierre, "Affedersiniz, tantrnadm, ka
nn.

Meriel," derken.
Doktor ismini syledi, ama Meriel pek duyamad.
"Hollyburn D a,na uakla inmek pek kolay deil,"

dedi. "Bu yzden havaalannda brakp araba kiraladm."


Daktorun hafife de olsa srarl kibarl, Meriel'a
ukalalk etmi olduunu dndrd. ou zaman ya
fazlasyla cretkar ya fazlasyla ekingen davranyordu.
"Gerekten brakabilir misiniz?" dedi Pierre. "Vakti
niz var m?"
Doktor dorudan M eri el' a bakt. Tatsz bir bak de
ildi: ne cretkar veya sinsi ne de inceleyip deerlendi
ren bir bak. Ama nazik ve saygl da saylmazd.
"Elbette,, dedi doktor. .
Bylece karar verildi. Fazla oyalanmadan vedalaa
caklar, Pierre feribota doru yola kacak, ad Asher olan
doktor da Meriel,, Lynn Valley'ye gtrecekti.
Meriel'n planlad Muriel teyzeyi ziyaret etmek,
(byk ihtimalle akam yemeinde de yannda olmak),
ardndan Lynn Valley'den otobse binip kent merkezin
deki ana duraa ("kent"e giden otobsler grece skt),
oradan da akam saatinde kalkan otobsle iskeleye git
mek ve feribotla eve dnmekti.

Huzurevinin ad Prenses Kk'yd. ki yanna ka


natlar eklenmi tek katl bir binayd, pembemsi kahve259

rengi yalanc mermer kaplamayd. Kalabalk bir sokak


tayd, arazisi geni deildi, grlty kesecek, kk
imenlii koruyacak it, parnaklk, tel rg yoktu. Bir
tarafnda an kulesi bozuntusuyla bir kilise -Gospel Hall,
br tarafnda benzin istasyonu vard.
uAslnda 'kk' kelimesinin pek bir anlam kalmad,
deil mi?" dedi M eri el. u Bir st kat olduu anlamna bile
gelmiyor. Bir yerin aslnda hi yle bir iddias bile olma
d halde farkl bir yer olduunu zannetmemiz istendii
anlamna geliyor."
Doktor bir cevap vernedi; belki Meriel'n syledik
leri anlamsz gelmiti ona. Ya da doru olsa bile sylen
meye demez bulmutu. Meriel, D andarave'den huzu
revine kadar yol boyu kendi sesini dinleyip aresizlie
kaplmt. Gevezelik ettii -aklna geleni syledii- iin
deil; daha ziyade kendisine ilgin gelen ya da formle
edebiise ilgin olabilecek eyler sylemeye alyordu.
Ne var ki bu fikirler, onun yapt gibi pe pee sraland
nda kulaa deli samas deilse de zenti gibi geliyor
olmalyd . Meriel sradan bir sohbet deil,

gerek

bir di

yalog peindeki kararl kadnlara benzemiti herhalde.


Syledii hibir eyin yarar olmadn, konumasnn
doktora muhtemelen bir dayatma gibi geldiini bilmesi
ne ramen kendine mani de alamyordu.
Neden byle olduunu bilmiyordu. Gerginlik belki,
srf o sralar tanmad biriyle nadiren konutuu iin.
Kocas olmayan bir erkekle ba baa araba yolculuu
yapmaya alk olmad iin.
Doktora, Pierre' in motosiklet kazasn intihar olarak
grmesi hakknda ne dndn bile sormutu pata
vatszca.
"Birok lmcl kaza iin ayn ey dnlebilir," de
miti doktor.
"Kapnn nne kadar gelmenize gerek yok," dedi
260

Meriel. "Burada inebilirim." O kadar utanmt, doktor


dan ve terbiyesizlie yaklaan kaytszlndan uzakla
mak iin o kadar sabrszlanyordu ki, araba hala hareket
halindeyken aacakmasna kapnn kulpuna uzand.
"Ben park edip beklemeyi dnyordum," dedi
doktor, ona kulak asmayp dnerek. "Sizi burada brakp
gidecek deilim.''
"im uzun srebilir," dedi Meriel.
"nemli deil. Beklerim. eri girip etraf da dolaa
bilirim. Sizin iin sakncas yoksa."
Meriel huzurevlerinin kasvetli, sinir bozucu olabile
ceini sylemek zereyken adamn doktor olduunu,
huzurevinde nceden bilmedii bir eyle karlamaya ..
can hatrlad . Aynca, "Sizin iin sakncas yoksa" deyi
inde bir eyler -hafif bir resmiyet ama ayn zamanda
sesinde bir emin olamama- onu artt. Sanki zamann
ve varln sunuu nezaketle deil, Meriel'n kendisiyle
ilgiliymi gibiydi. Ak bir alakgnlllkle yaplan bir
teklifti ama bir yakan deildi . Meriel, onun daha fazla
zamann almak istemediini sylese ikna etmek iin s
rarl davranmayacak, kibarca vedalap gidecekti.
Meriel itiraz etmeyince arabadan indiler ve yan ya
na yryerek otopark geip n kapya doru ilerlediler.
Tek tk kabank allar ve petunya sakslaryla bah
eli bir avluya benzetilmeye allm kk bir alanda
oturan yallar ve engelliler vard. Muriel teyze yoktu ara
lannda; yine de Meriel, neeyle onlan selamlarken buldu
kendini. Meriel' a bir eyler olmutu. Anszn esrarengiz
bir iktidar ve mutluluk hissiyle sarmalanmt; sanki att
her admla birlikte l l bir mesaj topuklarndan ka
fasnn tepesine kadar ulayordu.
Doktora daha sonra, "Niye benimle birlikte ieri
geldin?" diye sorduunda doktor, "nk seni gzmn
nnden ayrnak istemiyordum," diye cevap vermiti .
261

Muriel teyze, kendi odasnn nndeki lo koridor


da tek bana tekerlekli sandalyede oturmaktayd. imi
ve parltl grnyordu, nk sigara iebilsin diye v
cuduna epeevre asbest bir nlk sanlmt. Meriel'n
hatrlad kadaryla ayla mevsimler nce son vedala
malarnda Muriel teyze ayn noktada, ayn tekerlekli san
dalyede oturuyordu, ama o seferinde zerinde asbest
nlk yoktu nlk herhalde yeni kurallann getirdii bir
zorunlul uktu ya da Muriel teyzenin durumunun iyice
ktye gittiine iaret ediyordu. Byk ihtimalle her
gn orada, ii kum dolu sabit klln yannda oturu
yor, cier rengine boyanm duvara -duvar aslnda pem
be ya da eflatundu ama koridor ok lo olduundan ci
er rengi grnyordu- ve stnden yapma sarmaklar
sarkan duvar rafna bakyordu.
Meriel sen misin? Tahmin ettim sen olduunu," dedi.
''Ayak seslerinden tandm . Nefesinden tandm. Bu kata
raktlar mahvetti beni. Bulank lekeler gryorum sadece."
"Benim tabii, naslsn?" Meriel onu akandan pt.
"Niye danda, gnete oturnuyorsun?"
"Gnei pek sevmiyorum," dedi yal kadn. "Cildi
me dikkat etmem gerekiyor."
Belki espri yapyordu ama dedii doru da olabilir
di. Solgun yz ve elleri iri lekelerle kaplyd - koridor
daki clz ekip gm gibi parlayan l beyaz leke
ler. Meriel teyze genliinde incecik, pembe yanakl,
gerek bir sannd, gzel kesimli dz salar otuzlu ya
larnda aarmt. imdi salar krpk krpkt, yastklara
srtnmekten dalmt, kulak memeleri salarnn al
tndan yasslm birer gs gibi sarkyordu. Eskiden mi
nik prlanta kpeler takard - ne olmutU onlara? Kula
nda prlanta kpe, gerek altn zincirler, gerek inciler,
allmadk renklerde -amber, patlcan moru- ipek gm
lekler, gzelim, darack iskarpinler.
262

Hastane dezenfektannn ve says snrl sigaralar ara


snda gn boyu emdii meyankk ekerlerinin kokusu
sinmiti zerine.
"skemleye ihtiyacmz var," dedi. ne doru eildi,
sigaray tutan elini havada sallad, slk almaya alt.
"Bakar msnz ltfen. skemle."
Doktor, "Ben bulurum," dedi.
Yal Muriel ile genci yalnz kaldlar.
"Kocann ad ne?"
,
"P'erre.
"ki ocuun vard, deil mi? Jane ile David miydi?"
"Evet, yle. Ama yanmdaki adam . . ."
"Yok, yok," dedi yal Muriel. "O senin kocan deil."
Muriel teyze, Meriel'n annesinin deil, bykannesinin neslindendi. Annesinin resim hocasyd. rencisi
nin nce ilham kayna, sonra mttefiki, en sonunda da
dostu olmutu. Byk boyutlu soyut resimler yapard,
bunlardan biri -Meriel'n annesine hediyesi- Meriel'n
byd evin arka koridorunda asl durur, ressam zi
yarete gelecei zaman yemek odasna tanrd. Tablo
nun renkleri kasvetliydi -koyu krmzlar ve kahverengi
ler (Meriel'n babas o resme Alev Alm

Gbre Yn

adn takmt)- ama Muriel teyze hep neeli ve cesur


grnrd. Genliinde, bu tara kasabasna gelmeden
nce Vancouver'da yaamt . Adiarna imdi gazeteler
de rastlanan sanatlarla dosttu. Vancouver'a dnmeyi
isterdi hep, dnmt de; sanat dostu ve destekisi,
yal, zengin bir kankocann yannda yaam, onlarn i
lerini ekip evirmiti . Onlarla yaarken ok paras var
m gibi grnrd, ama ldklerinde dmdzlak kalm
t. Emekli maayla geiniyor, yalboya alacak paras ol
madndan suluboya resimler yapyor, Meriel' le ye
meine gtrebilmek iin (Meriel'n annesinin tahmini
ne gre) kendi a kalyordu; Meriel o sralar niversitede
263

renciydi . Bu ktklar yemeklerde Muriel teyze bir


espriler ve yarglamalar elalesi halinde konuur, genel
likle insanlarn hayran olduu eserlerle fikirlerin palavra
olduunu ama arada -silik bir adan ya da baka yz
yldan kalma, unutulmaya yz tutmu birinin ileri ara
sndan- olaanst bir eyler ktn sylerdi. En b
yk vgs bu s fa tt: "olaanst". Sesi alalrd, sanki
yeryznde hala sayg duyulacak bir nitelii o anda, ora

ckta, biraz da ararak bulmu gibi.

zelkitapgrubu

Doktor iki iskemleyle dnp kendini tantrd; b


yk bir doaJlkla, sanki daha nce tantma frsat bula
mam gibi.
"Eric Asher."
,.Kendisi doktor, " dedi Meriel. Tam cenazeyi, kazay,
Smithers'dan uakla geldiklerini aniatacakt ki konuma
frsat elinden alnd.
"Ama buraya grevli gelmedim, merak etmeyin," dedi doktor.
,.Yok canm," dedi Muriel teyze. "Meriel'la birlikte
olmak zere geldini z."
"Evet," dedi doktor.
Ayn anda Meriel'n biraz uzandaki iskemiesinden
uzanarak Meriel'n elini tuttu, bir-iki saniye smsk tu
tup brakt. Sonra Muriel teyzeye, "Nereden anladnz?
Nefesimden mi?" diye sordu.
"Anladm ite,,. dedi Muriel teyze biraz ters bir ton
da. "Ben de eski kula kesiklerdenim ."
Sesi -sesindeki titreme ya da kkrt- Meriel'n bildi
i sesi deildi . Sanki anszn tuhaflaan b u yal kadnn
iinde bir ihanet k prts olmutu. Gemie ihanet, belki
Meriel'n annesine, onun daha stn bir insanla paylat
ve ok deer verdii bir ilikiye ihanet. Belki de bizzat
Meriel'la yedikleri le yemeklerine, incelikli sohbetleri
ne ihanet. Bir yozlama kmak zereydi ortaya, eli ku264

landayd. Meriel rahatsz olmu, belli belirsiz de heye


canlanmt.
"Eh, benim de arkadalarm vard," dedi Muriel tey
ze; Meriel da, "ok arkadan vard senin," dedi. Sonra
bir-iki isim sayd.
"ldler," dedi Muriel teyze.
Meriel, hayr, dedi; daha geenlerde gazetede rastla
mt birinin adna, bir retrospektif sergi ya da dl ha
beri.
"yle mi? Ben onu ld sanyordum. Bakasyla kartrm olabilirim; Delaney'leri tanr mydnz?
Meriel'la deil, dorudan adamla konuuyordu.
"S anmyorum," dedi doktor. "Hayr."
"Bowen Adas'nda hepimizin gittii bir evleri vard.
Delaney' ler. Adlann duymu olabilirsiniz diye dndm.
Neyse. eitli olaylar dnerdi. Eski kula kesiklerdenim,
derken bunu kastediyordum. Maceralar. Yani, macera gibi
grnrd ama her ey senayoya uygundu, bilmem an
latabildim mi. Ksacas pek macera yan da yoktu. Elbette
hepimiz kp gibi ierdik. Ama illa ki halka halinde mum
lar yakl mzik alrurd tabii - daha ziyade ayin gibi bir
eydi. Tam yle de saylmazd. Biriyle tanp senaryoya
falan boverildii de olurdu. lk kez karlalp deli gibi
plr, ormana koulurdu. Karanlkta. Pek uzaa gidile
mezdi. Fark etn1ezdi. Balyoz yemi gibi olun urdu."
Muriel teyze ksrmeye balamt, ksrrken ko
numaya alt, pes etti ve iddetle, kuru kuru ksrd.
Doktor ayaa kalkp ne doru eriimi yal kadnn sr
tna iki kere ustalkla vurdu. ksrk bir iniltiyle son
buldu.
"Daha iyiyim," dedi Muriel teyze. (Elbette bile bile
yaplrd ama bilmezden gelinirdi. Bir keresinde gzleri
mi balamlard. Ormanda deil ama evdeydik. Sorun
yoktu, ben kabul etmitim. e yararnad ama . . . demek
265

istediim, kim olduunu anlamtm. Zaten orada tan


mayacam kimse de yoktu herhalde."
Tekrar ksrd ama bu seferinde bir nceki kadar
zorlanmad. Sonra ban kaldrd, birka dakika derin
derin, sesli sesli nefes ald; bir yandan da az sonra syle
yecei bir ey, nemli bir ey daha varm gibi sohbeti
dondurmak zere ellerini havada tutuyordu. Ama so
nunda sadece gld ve, uoysa imdi gzlerim srekli
ba) sanki,'' dedi. uKatarakt. imdi benden yararlanlma
sna yaramyor gzlerimin bal olmas, benim bildiim
herhangi bir alemde yani."
"Ne kadar zamandr var?" dedi doktor, saygl bir il
giyle; sonra youn bir sohbete, bilgili bir tartmaya giri
ince Meriel mthi rahatlad: kataraktn gelimesi, aln
mas, bu ameliyatn avantajlan, dezavantajlan ve Muriel
teyzenin kendi deyimiyle oradaki insanlara baksn diye
huzurevin:e kakalanan gz doktoruna gvensizlii. Ms
tehcen bir fantezi -Meriel byle tanmlyordu imdi
yumuack bir geile tbbi bir sohbete dnt; Muriel
teyzenin szlanmadan ktmserlik ifade ettii, dokto
runsa zenle teskin ettii bir sohbet. Bu duvarlar arasn
da muhtemelen srekli yaplan trden bir sohbet.
Az sonra Meriel ile daktorun arasnda ziyaretin ye
terli sreye ulap ulamadn sorgulayan bir bakma
geti. Gizli, lp bien bir bakma, neredeyse bir kar
koca bakmas, aslnda evli olmayan iki kii iin gizlilii
ve aikar mahremiyeti kkrtc olan bir bakma.
Yaknda.
inisiyatifi bizzat Muriel teyze ald. u Kusura bakma
yn, kabalk olacak ama sylemek zorundaym, yorulu
yorum ben," dedi. Artk konumann ilk blmn ba
latan kiiden eser yoktu o anki tavrnda. Meriel dalgn,
rol yaparak, belli belirsiz bir utan duygusuyla eilip
Muriel teyzeyi perek vedalat. inde onu bir daha
266

gremeyecekmi gibi bir his vard, gremedi de.


Keyi dndklerinde, insanlarn yataklarnda uyu
cluu ya da yattklan yerden dary seyrettii kaps ak
odalarn sraland koridorcia doktor, Meriel'n iki k
rekkemiinin arasna dokundu, sonra elini srtndan aa
, beline kaydrd. Meriel ieride iskemieye oturup ar
kasn yaslad zaman hafif terli bedenine yapm olan
elbisesini dzeltmek iin dokunduunu anlad. Koltuk
altlan da terliydi.
Ayrca tuvalete gitmesi gerekiyordu. eri girdikle
rinde grdn hayal meyal hatrlad ziyareti tuva
letini aryordu gzleri.
te. Doru hatrlyormu. Rahatlad ama ayn zaman
da rahatsz da oldu, nk anszn doktordan uzaklap
kendi kulana bile mesafeli ve sinirli gelen bir sesle,
"Pardon, bir dakika_," demek zorunda kald . Doktor, 'Ta
bii," diyerek seri admlarla erkekler tuvaletine yneldi ve
o bir anlk hassasiyet yok oluverdi.
Meriel kzgn gnee ktnda doktor, arabann et
rafnda sigara ierek volta atyordu. Daha nce sigara
imemiti - Jonas'larda da, yolda da, Muriel teyzenin
yannda da. Sigara ime eylemi onu tecrit ediyordu san
ki, bir sabrszlk iaretiydi, belki bir eyi tamamlayp bir
sonrakine gemek iin duyulan bir sabrszlk. Meriel
pek emin olamad, kendisi bir sonraki ey miydi, yoksa
tamamlanacak olan ey mi.
"Nereye?" dedi doktor, araba hareket ettikten sonra.
Sonra, fazla sert konutuunu fark etmi gibi ekledi:
"Nereye gitmek istersin?" Sanki bir ocukla ya da Muriel
teyzeyle konuuyordu - o leden sonra elendirmek
durumunda olduu biriyle. Meriel da sanki o ba belas
ocuk olmaktan baka aresi yokmu gibi, "Bilmem,"
dedi. inden ykselen hsran ln, arzu haykrn
bastnyordu. Daha nce elcingen ve aralkl ama ka267

nlmaz grnen, imdi anszn uygunsuz ve tek tarafl ol


duu bildirilen bir arzu. Doktorun direksiyenun stnde
duran elleri tamamen kendine aitti, ona hi dokunma
masna sahiplenilmiti.
''Stanley Park' a ne dersin?" dedi doktor. "Stanley
Park'ta bir yry yapmak ister misin?"
"Aa, Stanley Park," dedi Meriel. "Ne zamandr git
medim oraya.. " Bu fikir sanki onu canlandrm gibi, ok
parlak bir fikirmi gibi konumutu. "Hava da harika,"
diye ekledi, konutuka batyordu.
"yle. yle gerekten.,
Karikatr gibi konuuyorlard, dayanlr gibi deildi.
"Bu kiralk arabalarda radyo olmuyor. Aslnda bazlarnda oluyor. Bazlannda olmuyor."
Lion's Gate kprsnden geerlerken Meriel, pen
ceresini at . Sakncas var m, diye sordu.
"Hayr. Katiyen."
"Bana hep yaz duygusu verir. Pencere ak, dirsek
cama dayal, ieri dolan rzgar - klimaya alnam mm
kn deil bence."
"Baz scaklklarda alabilirsin ."
Meriel, parktaki orman onlan iine alp ulu aalar
bir ihtimal uursuzluk ve utanc yutuncaya kadar kendi
ni susmaya zorlad. Sonra ar h ayran iekiiyle her eyi
berbat etti .
"Manzara Seyir Noktas." Doktor tabelay yksek
sesle okumutu.
Etrafta epey insan vard, oysa mays aynda hafta ii
bir gnd, tatil balamamt . Az sonra bu konuda bir
yorum yapabilirlerdi. Restarana kan yol boyunca ara
balar park etmiti, jetonlu drbnlerin bulunduu plat
formda da kuyruk vard.
''te." Doktor boalmakta olan bir park yeri grm
t. Konuma mecburiyeti bir sreliine ertelendi, durdu268

lar, kan arabaya yol vermek zere geri gittiler, sonra da


dar saylabilecek park yerine girdiler. Ayn anda arabadan
inip kaldrrnda yan yana geldiler. Doktor bir saa bir sola
dnd, ne tarafa yryeceklerine karar veremez gibiydi.
Grebildikleri btn toprak yollarda yryler vard.
Meriel'n bacaklan titriyordu, bu duruma daha fazla
katlanamayacakt.
tfBaka bir yere gtr beni," dedi.
D oktor onun yzne bakt. "Olur," dedi.
Orackta, kaldnmda, herkesin gz nnde. Deliler
gibi bir pme.

Gtr beni, demiti. Baka bir yere gidelim deil,


Baka bir yere gtr beni. Meriel iin nemli bu. Risk
demek, iktidarn devredilmesi demek. Yzde yz risk ve
mutlak devredi. Gidelim ayn derecede riskli olurdu,
ama iktidardan vazgemi olmazd; oysa Meriel'n g
znde -o an tekrar tekrar batan yaadnda- erotizme
kayn balang noktas buydu. Ya doktor da vazge
seydi iktidardan? Nereye, diye sorsayd. O da olmazd.
O da ne dediyse aynen onu demek zorundayd. Olur,
demek zorundayd.
Meriel' kald daireye, Kitsilano'ya gtrd. Daire
o gnlerde Vancouver Adas'nn bat kylarna yakn bir
yerlerde bir balk teknesinde olan bir arkadann eviy
di. -drt katl kk, dzgn bir binayd. Meriel daha
sonra bir tek giriteki cam tulalar ve salondaki yegane
eya gibi grnen, dnemin karmak ve ar hi-fi mzik
setini hatrlayacakt.
Baka bir dekoru tercih ederdi, dolaysyla hafzasn
da dekoru deitirip unu koymutu: Vancouver'n bat
ucunda, bir zamanlar revata bir rezidans olan alt-yedi
katl, dar bir otel binas. Sararn dantel perdeler, yksek
269

tavanlar, belki pencerenin bir blmnde demir par


maklk, yalanc bir balkon. Bir pislik ya da sefalet sz
konusu deil aslnda, sadece kiisel kederlerle gnahlan
banndran ve uzun gemie saliip bir ortam. Meriel k
k Iabiden ban eerek, kollar gvdesine yapk, b
tn vcudu haz dolu bir utanca gmlm halde ge
mek zorunda kalacakt. Doktor resepsiyoncuyla amala
rn reklam etmeyen ama gizlerneye de almayan, zr
dilerneyen bir tonda, alak sesle konuacakt.
Sonra yal bir adam olan asansrcyle -ya da yal
bir kadn, belki bir topat sinsi bir ahlakszlk hizmetkar
eski moda asansrn iinde yukar k.
Meriel, niin bu dekoru uydurup eklemiti? O te
hir olma an uruna, uydurma Iabiden geerken bedeni
ne hakim olan keskin utan ve gurur uruna, bir de dak
torun sesi, Meriel'n seemedii kelimeleri resepsiyon
cuya sylerkenki ll, otoriter ses tonu uruna.
Doktor, arabay kald evden birka sokak tedeki
eczanenin nne park edip, "Hemen dnyorum," de
dikten sonra eczanede bu ses to:uyla konumu olabilir
di. Evlilikte Meriel'a hznl gelen, hevesini kran n
lemler bu farkl koullarda onda inceden bir ehvet, hi
tatmad bir geveklik ve teslimiyet uyandrabiliyordu.

Meriel hava karardktan sonra tekrar parktan, kp


rden, West Vancouver'dan, Jonas'lann evinin yaknn
dan geerek arabayla gidecei yere brakld. Horseshoe
Krfezi'ne neredeyse son anda vanp feribota bindi. Ma
ysn son gnleri yln en uzun gnlerindendir; iskelenin
klanna ve feribota binen arabalann farlanna ramen
bat ynnde gkyznde bir panlt, arka planda da kr
fezin azna yerlemi, bir puding kadar muntazam e
killi adann -Bowen Adas'nn deil de, adn bilmedii
270

adann- karanlk ktlesini grebiliyordu.


tiip kaloarak yukar kan kalabalkla birlikte mer
diveni trmand, yolcu salonuna geldiklerinde grd
ilk bo yere oturdu. Her zamanki gibi pencere yannda
bir koltuk arama zahmetine bile katlanmad. Feribot,
boazn kar yakasndaki iskeleye yananca ya kadar bir
buuk saati vard ve bu sre boyunca yaplacak i oktu .
Gemi hareket eder etmez yanndakiler konumaya
balad. Gemide tanm, havadan sudan konuan kiiler
deillerdi, birbirlerini iyi tanyan akraba ya da dostlard,
yol boyu konuacak bol bol konular olacakt. Dolaysy
la Meriel kalkp st gverteye kt, orada hep daha az
yolcu olurdu; can yeleklerinin istiflendii sandklardan
birinin stne oturdu. Anmas beklenen ve beklenme
yen yerleri aryordu.
Ona gre yapmas gereken ey her eyi hatriarnakt
-''hatrlamak, derken zihninde bir kez daha yaamay
kastediyordu- hatrladktan sonra da temelli saklamak.
O gn yaananlara ekidzen verilecek, ortalkta tek k
rnts braklmayacak, tamam bir hazine gibi bir araya
toplanp kapatlacak, kenara konulacakt .
ki tahmine tutunuyordu; birincisi rahatlatcyd, ikin
cisini de u anda kabullenmek kolayd ama muhtemelen
daha sonra kendisi iin daha zor olacakt.
Pierre'le evlilii devam edecek, uzun mrl olacakt.
Asher' bir daha hi grmeyecekti.
Tahminlerinin her ikisi de doru kt.

Evlilii gerekten de uzun mrl oldu - otuz yl


daha, Pierre'in lmne kadar srd . Hastalnn kolay
denebilecek ilk dnemlerinden birinde Meriel, ikisinin
de yllar nce okuyup tekrar okumaya niyetli olduklar
birka kitab yksek sesle okudu ona. Bunlardan biri Ba-

27 1

balar ve Oullar' d . Meriel, Bazarov'un Anna Sergeyev


na'ya delice ak olduunu itiraf ettii, Anna'nn dehete
dt salneyi okuduktan sonra okumaya ara verip
tartmaya baladlar. (Mnakaa deildi, mnakaa ede
rneyecek kadar efkatliydiler artk birbirlerine kar.)
Meriel, sahnenin farkl biimde gelimesinden ya
nayd. Anna,nn yle tepki vermeyecei kansndayd .
"Yazar giriyor araya," dedi. "Turgenyev'de genellikle
bunu hissetmem; ama bu sahnede Turgenyev resmen ge
lip ikisini kolJanndan tutarak aynyor ve bunu kendi ama
larna ulamak iin yapyor."
Pierre hafife glmsedi. Btn mimikleri kabatas
takt artk. "Sence Anna teslim mi olurdu?"
''Hayr. Teslim olmazd. inanmyorum ben ona, ben
ce o da Bazarov kadar hevesli. Birlikte olurlard."
"Romantiklik bu ama. Sen mutlu sona varmak iin
olaylar arptyorsun."
''Ben sonuyla ilgili bir ey sylemedim.''
"Bak imdi," dedi Pierre sabrla. Bu tr sohbetten
holanrd ama zorlanyordu, gcn toplamak iin arada
biraz dinlenmesi gerekiyordu. "Anna raz olsa ak olduu
iin raz olurdu. Bittikten sonra iyice ak olurdu. Kadnlar
yle deil midir? Yani ak olduklannda demek istiyorum.
Bazarov ne yapacakt peki - ertesi sabah belki tek laf et
meden ekip gidecekti. Doas gerei . Anna'ya ak ol
maktan nefret ediyor. Sonuta ylesi daha m iyi olacakt?"
"Bir ey kazanm olacaklard. Yaadklann."
"Bazarov unutacakt, Anna da utantan, terk edil
milikten lecekti. Akll bir kadn o. Bunu biliyor."
"Ama," dedi Meriel, keye sktnldn hissettiinden biraz duraksad. "Ama Turgenyev yle demiyor. Anna'
nn afalladn sylyor. Souk, diyor onun iin."
"Akll olduu iin souk. Bir kadn iin akll demek
souk demektir."

272

"Hayr."
"XIX. yzyldan bahsediyorum. XIX. yzylda y
leydi.,

O gece feribotta, her eyi yerli yerine kayacan


dnd srede Meriel hi yle bir ey yapmad. Dal
ga dalga youn bir hatrlama sreci yaamak zorunda
kald. Bundan sonraki yllar boyunca da hep ayn sreci
-giderek uzayan aralklarla- yaad. Daha nce atlad
ayrntlan hatrlar, hala sarslrd. Bir eyi tekrar iitir ya
da grrd - birlikte kardklar bir ses, aralanndaki ka
bul ve tevik bakmalan. Bir bakma olduka souk, bu
nunla birlikte son derece saygl, bir kankocann ya da
birbirlerine bir eyler borlu insaniann arasnda geebile
cek herhangi bir bakmadan daha mahrem bir bakma.
Onun ela-akr gzlerini, przl teninin yakndan
grnn, bumunun kenanndaki, eski bir yara izini
andran halkay, zerine uzanmken dorulduunda g
snn geniliini ve kayganln hatrlyordu. Ama g
rnn tarif et deseler edemezdi. Ta bandan beri onun
varln ok gl biimde hissettiinden normal bir
gzlemin mmkn olmadn dnyordu. Tanmala
rnn ilk gvensiz, elcingen dakikalarn anszn hatrla
dnda hala sanki kendi bedeninin plak aknln,
arzunun patrtsn korumak istermi gibi iki bklm
eilirdi . Canm, canm diye gizli merhemi olan kelimele
ri mrldanrd serte, dnmeden.

Resmini gazetede grnce ilk anda arplmad. Ku


pr, Jonas'n annesi gndermiti; hayatta olduu srece
onlarla ilikisini srarla srdrm ve her frsatta onlara
Jonas' hatrlatmt. "Jonas' n cenazesindeki doktoru ha273

trlyor musunuz ?" diye yazmt kk manetin zeri


ne. "Sahra Doktoru Uak Kazasnda Hayatn Kaybetti".
Eski bir resim olsa gerekti, gazetedeki basks da bulank
t. Etli saylabilecek, glmseyen bir yz - Meriel onun
fotoraf makinesine glmseyeceini hi dnmezdi .
Kendi uanda deil, acil bir vakaya giderken helikop
terde lmt. Meri el, kupr Pierre' e gsterdi. ''Cenaze
ye niye gelmiti, anlayabildin mi?" diye sonnutu Pierre' e.
''Belki arkadatlar. Kuzeyin kayp ruhlan."
"Ne konumutunuz onunla?''
"Bana bir keresinde Jonas'a pilotluk retrnek iin
onu uaa bindirdiini anlatmt. ' O son oldu,' demiti."
Ardndan Pierre sordu: "Seni arabasyla bir yere brakmam myd? Neresiydi ?"
''Lynn Valley. Muriel teyzeyi ziyarete gidiyordum ."
"Ne konutunuz peki?"
''Ben onunla konuacak pek bir ey bulamamtm ."
lm olmas Meriel'n kurduu hayalleri pek etkilernemit - buna hayal kurmak denebilirse. Tesadfi
karlamalar, hatta dayanamayarak ayarianan randevu
lar trnden hayallerin zaten gerek bir temeli olmad
ndan lnce de deitirilmemilerdi. M eriel'n deneti
mi dnda, hi anlayamad bir biimde kendi kendile
rini tketmilerdi.
O gece evine dnerken yamur yamaya balamt;
pek kuvvetli bir yamur deildi. Meriel gvertede kal
mt. Ayaa kalkp dolam, sonra elbisesi slanmasn
diye tekrar can yelei sandnn stne oturamamt.
Geminin suda brakt izi, kpkleri seyrederken bir tr
ykde -artk kimsenin yazmad trden bir ykde- o
anda suya atlamas gerekecei geti aklndan . Tam o hal
deyken mutlulukla tka basa dolmu, kukusuz bir daha
olamayaca kadar tatminli,. bedeninin her hcresi tatl
bir zsaygyla imi halde. Yasak bir adan baklrsa son
274

derece rasyonel bulunabilecek romantik bir eylem .


elinmi miydi akl? Daha ziyade, aklnn elindii
hayaline kendini kaptrn olsa gerekti. Muhtemelen tes
lim olmann yaknndan gememiti; oysa gndem teslim
almakt .

Bir baka aynnty ancak Pierre ldkten sonra ha


trlad.
Asher, onu arabayla Horseshoe Krfezi'ne, feribota
brakmt. Arabadan inip Meriel'n tarafna gelmiti. Me
riel, onunla vedalamak zere durmu bekliyordu. Meri
el pmek zere yaklaacak olmu -son birka saatin ar
dndan normali bu olsa gerekti- Asher da,. "Hayr;' de
miti.
"Hayr. Adetim deildir."
Doru deildi elbette, adeti olmad. Herkesin g
rebilecei ortalk bir yerde pmedii. Daha o gn
leden sonra Manzara Seyir Noktas'nda pmt.

Hayr.
Bu kadan basitti. Bir uyan. Bir geri evirme. Kendini
olduu kadar Meriel, da korumak zere. Daha nce
umursamam olduu halde.
Adetim deildir, bambaka bir eydi. Farkl trden
bir uyanyd. Amac Meriel'n ciddi bir hata yapmasn
nlemek, belirli trdeki bir hatann sahte umutlaryla
utancndan onu korumak olsa bile, Meriel ' mutlu etme
si mmkn olmayan bir bilgiydi.
Peki o zaman nasl vedalamlard? El mi skm
lard? Hatrlayamyordu Meriel.
Ama Asher'n sesi, hafifliine ramen ciddi ses tonu
kulaklanndayd, kararl, olsa olsa ho denebilecek ehre
si gznn nndeydi, onun kendi alanndan yavaa
kn hala hissedebiliyordu . Hatrasnn doru oldu275

undan kuku duymuyordu. Bunca zaman nasl olup da


byle baaryla bastrdn anlamyordu.
Bastramam olsa, farkl bir hayat yaam olabile
ceini dnd.
Nasl bir hayat?
Pierre 'le devam etmeyebilirdi. Dengesini koruya
mam olabilirdi. Feribotta sylenenlerle ayn gn daha
nce sylenen ve yaplanlan badatrmaya almak,
onu daha tetikte ve merakl hale getirirdi. Gurur ya da
inat -bir erkee bu laflar geri aldrma istei, ders kar
maya yanamamak- rol oynayabilirdi, ama bununla da
kalmazd. Farkl bir hayat srm olabilirdi - o hayat
tercih edecei anlamna gelmiyordu bu. Herhalde ya
(hesaba katnay hep unuttuu bir ey) ve Pierre' in l
mnden beri soluduu havann daha hafif ve serin olma
s nedeniyle o farkl hayat kendi ini klan olan bir
aratrma gibi dnebiliyordu.
Belki de pek fazla bir ey kefedilemiyordu zaten.
Belki her defasnda ayn keif yaplyordu - bu da insa
nn kendi hakkndaki aikar ama rahatsz edici bir gerek
olabilirdi. M eriel' n kendi rneinde ise gerek, bandan
beni ona klavuzluk eden eyin ihtiyat -en azndan bir
tr ekonomik duygusal denetim- olduuydu.
Asher'n kendini koruyan kk eylemi, iyi niyetli
ve lmcl ihtiyat, modas gemi bir racon gibi biraz
bayatlam taviz verrez tutumu. Artk onu sradan bir
hayretle, bir kocaym gibi grebiliyordu.
Acaba Asher bundan sonra hep byle mi kalacak,
yoksa zihninde onu bekleyen bir rol daha var m, hala bir
ie yarayacak m, diye merak etti.

276

QUEENIE
"Bu ismi artk kullanmasan," dedi Queenie1 beni
Union istasyonunda karladnda.
"Hangi ismi? Queenie mi?" dedim.
11Stan'in houna gitmiyor," dedi. "At ismi gibi geli
yormu ona."
Onun "Stan" dediini du-ymak1 artk Queenie deil
Lena olduunu bildirmesinden daha ok artmt beni.
Ama bir buuk yllk evlilikten sonra kocasna hala Mr.
Vorguilla demesini de bekleyemezdim. Bu sre boyunca
grmemitim onu, az nce istasyonda bekleyen insania
nn arasnda grdmde de neredeyse tanyamamtm .
S a siyaha boyanm1 ar kovan modelini izleyen o
gnlerde hangi tarz moda olduysa ona uygun ekilde
ksa kesilip kabartlmt . Salarnn o gzelim msr pek
mezi rengi -tepesi altn rengi, altlan daha koyu- ve ipek
si uzunluu yoktu artk. Bedenine yapan, dizlerinin
birka santim stnde, san desenli bir elbise giymiti.
Gzlerinin etrafna ekilmi kaln Kleopatra kalemi ve
morumsu fan gzlerini byteceine kltyordu; san
ki kasten saklanyorlarm gibi. Kulaklann deldinniti,
iri altn halka kpeler takmt.
Onun da bana biraz ararak baktn fark ettim. Per
vasz ve rahat davranmaya karar verdim . " stndeki elbise
277

mi, poponun etrafna frfr m taktn ?" dedim. O gld,


ben, "Tren feci scakt. Domuz gibi terledim," dedim.
Sesimin kulaa nasl geldiini kendim de duyuyor
dum, vey annem Bet'inki kadar genizden ve takn .

Domuz gibi terliyorum.


Queenie'nin evine tramvayla giderken aptalca bir
laf etmekten kendimi alamadm. "Hala kent merkezinde
miyiz?" dedim. Yksek binalan hemen geride brakm
tk ama bu blgeye yerleim blgesi denebileceini de

sanmyordum . Ayn trden dkkan ve binalann nn


den geiyorduk tekrar tekrar - bir kuru temizleyici, bir
ieki, bir bakkal, bir restoran. Kaldrunlarn zerinde
meyve sebze sandklar, birinci kat pencerelerinde di
doktoru, terzi, tesisat tabelalan. Olsa olsa iki katl bi
nalar, aalar yok denecek kadar az.
,.Esas kent merkezi deil," dedi Queenie. "Sana
Simpsons' gsterdim, hatrlyor musun? Tramvaya bin
diimiz yerde. te esas merkez oras."
'Yaklatk m yani?" diye sordum.
,.Daha yolumuz var az biraz/' dedi.
Sonra, "Biraz," dedi. "Stan 'az biraz' dememden de
holanmyor."
Bir eylerin tekran ya da scak beni huzursuz ediyor
du, hafiften midem bularuyordu. B avulum kucamzda
duruyordu, pam1aklanmn birka santim tesinde bir
adamn iman ensesi ve kel kafas vard. Tek tk birka
siyah, terli uzun sa teli kyordu kafasndan. Nedense
Mr. Vorguilla'nn dileri geldi aklma; Queenie yan evde
ki VorguillaIann yannda alrken ecza dolabn ap
gstermiti. Bu dediim, Mr. Vorguilla'nn stan,, olarak
dnlebilmesinden ok nceydi.
Jileti, tra fras ve tahta bir kase iinde stne kl
lar yapm iren tra sabunuyla yan yana duran, birbi
rine bitiik iki di.
278

,.Kprsu bu," demiti Queenie.


Kpr m?
"Di kprs."
"B!'' demitim ben.
"Bunlar yedekleri," demiti Queenie. "tekiler azn da.,
"ren. San deil mi bunlar?"
Queenie, eliyle azm kapatmt. Mrs. Vorguilla'nn
duymasn istemiyordu. Mrs. Vorguilla aada, yemek
odasndaki kanepede yatyordu. Gzleri ou zaman ka
palyd ama uyank olabilirdi .

Tramvaydan nihayet indikten sonra dik bir yokuu


trnanmamz gerekti; b avulun arln paylamaya a
lyorduk beceriksizce. Evler ilk bakta ayn gibi grn
seler de tpatp ayn deillerdi. atlann bazlan duvar
lann stne kasket gibi iniyordu; baz binalarda st kat
tamamen at gibiydi ve kiremit kaplyd. Kiremirler
koyu yeil, bordo ya da kahverengiydi. Verandalar kald
nndan bir-iki metre ieride, evler birbirine ok yaknd;
iki kii yan pencerelerden uzanp el skabilirmi gibi
grnyordu. Kaldnmda oyun oynayan ocuklar vard;
ama Queenie, ocuklar deme talannn arasnda yem
arayan kularnuasna onlarla ilgilenmiyordu. Belden
yukans plak ok iman bir adam, evinin nndeki ba
samaklara oturnll bize yle sabit ve kederli bakyordu
ki, bir ey syleyeceine kanaat getirdim. Queenie, ada
mn nnden dmdz yrd geti.
Yokuun ortasnda dnp p bidonlannn arasn
daki akl deli yola sapt. Bir st kat penceresinden bir
kadn anlayamadm bir ey syledi. Queenie, Karde
im, misafir geldi," diye cevap verdi.
"Ev sahibemiz," dedi b ana. ''n tarafta ve st katta
279

onlar oturuyor. Yunanl. ngilizceyi hi bilmiyor."


Meer Queenie ile Mr. Vorguilla, Yunanllarla tek
bir banyoyu paylayormu. Giderken tuvalet kadn
yannda gtryordun, unutursan katsz kalyordun .
Benim derhal girmem gerekiyordu oraya, nk ar ka
namam vard, pedimi deitirrrem artt . Yllar boyunca
scak gnlerde kimi kent sokaklarnn grnts, baz
kahverengi tonlarndaki tulalar, koyu renge boyanm
kiremitler ve tramvay grlts hep karnn alt tarafn
daki kramplar, dalga dalga basan sca, vcut salglann
ve terli bir sknty hatrlatt bana.
Queenie ile Mr. Vorguilla'nn kulland bir yatak
odas, kk bir oturma odasna dntrlm ikinci
bir yatak odas, dar bir mutfak, bir de veranda vard. Ben
verandadaki sedirde yatacaktm. Pencerenin hemen nn
de ev sahibiyle bir baka adam, bir motosikleti tamir edi
yorlard. Ya, metal ve makine p aralannn kokusu, g
nete olgun domates kokusuyla birleiyordu. st kat pen
cerelerinin birinden bir radyonun sesi geliyordu bangr
bangr.
"Stan'in dayanamad bir ey varsa o da bu radyo,"
dedi Queenie. iekli perdeleri kapad ama hem grl
t hem de gne ieri szyordu hala . uKeke astara pa
ram yetseydi," dedi.
Kanl pedim, tuvalet kadna sanlm elimde duru
yordu. Queenie bir kese kad verip dandaki p bi
donunu iaret etti . "Tek tek hepsini," dedi, "hemen dan
atacaksn. Unutmazsn, deil mi? Kutusunu da onun g
rebilecei yerde brakma, hatriatlmasndan nefret eder."
Ben hala kaytszlk taslyor, kendimi rahat hissedi
yormu gibi yapmaya alyordum. "Seninki gibi hafi(
gzel bir elbise alnam lazm," dedim.
"Ben dikerim sana," dedi Queenie, kafasn buzdola
bnn iine sokup. "Ben kola ieceim, ister misin? Para
280

kuma satan bir yer var, oraya gidiyorum. Bu elbisenin


tamam dolara falan kt. Sen ka beden oldun ki?"
Omuz silktim. Kilo vermeye altn syledim.
"Neyse. Bir ey buluruz belki ."

"Aa yukan senin yanda bir kz olan bir hanmla


evleneceim," demiti babam. "Bu kzn babas ortalkta
yok. B ana bir sz venneni istiyorum, bu konuda onu asla
kzdrmayacaksn, kt bir laf sylemeyeceksin. Zaman
zaman btn kardeler gibi siz de kavga edebilirsiniz,
aranzda anlamazlk olabilir ama asla bu konuda laf et
meyeceksin. B aka ocuklar sylerse de asla onlarla bir
lik olmayacaksn ."
Srf itiraz etmi olmak iin benim de annem olma
dn, kimsenin bana bu yzden kt bir laf etmediini
syledim.
"O baka," dedi babam.
Her konuda yanlyordu. Ayn yata falan deildik;
babam Befle evlendiinde Queenie dokuz yandayd,
ben alt. Geri daha sonra, ben bir snf atlayp Queenie
de snfta kaldnda okulda ya farkmz azalm oldu.
Aynca QueenieJye kimsenin kt bir laf etmeye kalkt
n da grnedim. Herkesin arkada olmak istedii bir kz
d . Dikkatsiz bir oyuncu olduu halde beyzbol takmna,
imiada zayf olduu halde imla takmna ilk seilen oydu .
Aynca ikimiz kavga da etmedik. Bir kere bile. O bana ok
efkatli davranrd, ben de ona hayran dm. Srf altn rengi
akl koyulu salan ve mahmur bakl kara gzleri, g
rn ve gl ona tapmama yeterdi. Gl esmere
ker gibi tatl ve kabayd. in en garip yan onca stnl
ne ramen efkatli, iyi yrekli olabilmesiydi .

28 1

K mevsiminin balarndaydk; Queenie'nin orta


dan kaybolduu gn, sabah uyanr uyanmaz onun gitti
ini hissettim.
Hava henz aydnlanmamt, altyla yedi arasyd. Ev
souktu . Queenie'yle ortak kullandmz kocaman ynl
kahverengi sabahl stme geirdim. O sabahla "Buf...
falo Bill" adn takmtk, sabah yataktan hangimiz ilk kal
karsa sabahl kapard. Nereden geldii belli deildi.
Bet'in babanla evlenmeden nceki bir arkadan
dan kalm olabilir," demiti Queenie. "Am a sakn syle
me, ldrr beni."
Yata botu, hanyoda da deildi. Hi k yakmadan
alt kata indim, Bet'i uyandnak istemiyordum. Sokak
kapsnn kk penceresinden dar baktm. Yol, kald
rm ve n bahedeki ezilmi otlar hep buz tutmu parl
yordu. Kar gecikmiti. Haldeki tern1ostat ykselttim,
kazan karanlkta debelendi, insana gven veren homur
tusu duyuldu. Mazotlu kazan yeni almtk, babam hala
her sabah bete uyandn, badruma inip atei yakma
vakti geldi zannettiini sylyordu.
Babam mutfaa bitiik, eskiden kiler olan yerde ya
tyordu . Demir bir karyolas1 uyuyamad zaman oku
mak zere biriktirdii eski National Geographic dergile
rini stne istifledii arkal knk bir de iskemiesi vard.
Tavandaki lambay karyolaya bal bir kordonla yakp
sndryordu. Bu durum bana doal ve evin reisi olan
babaya uygun grnyordu. Onun bir nbeti gibi uyu
mas gerekirdi, stnde kaba bir battaniye ve ehliletiril
memi bir motor ve ttn kokusu. Ge saatiere kadar
uyumayp dergi okumas ve uykusunda hep tetikte ol
mas nonnaldi.
Buna ramen Queenie'nin gittiini duymamt.
Evin iinde bir yerlerde olmas gerektiini syledi. "Ban
yoya baktn m?,.
282

"Yok banyoda," dedim.


"Belki annesinin yanndadr. buuk vakasdr belki."
Babam Bet'in kabustan uyand -ya da tam uyana
mad- durumlara buuk vakas derdi. Bet paldr kl

dr odasndan kar, onu neyin korkuttuunu tam anlata

maz, Queenie'nin onu kucaklayp yatana gtrmesi


gerekirdi. Queenie, annesinin arkasna uzanp kvnlr, st
yalayan bir kpek yavrusu gibi huzur veren sesler karr,
Bet sabah olduunda hibir eyi hatrlamazd.
Mutfan n amtm.
,.Onu uyandrmak istemedim," dedim. "Bet'i yani."
Bezle siline siline alt pas balam teneke ekmek kutusuna, ocan stnde duran, ykanm ama yerine kal
dnlmam tencerelere, Fairholme mandrasnn hediyesi
olan vecizeye b aktm : Tann Evimizin Kalbidir. Hepsi ap,

tal aptal gnn balamasn bekliyor, bir felaketin gn


oyup iini boalttn bilmiyorlard.
Yan verandann kaps kilitli deildi.
"Biri girmi ieri," dedim. "Biri girip Queenie'yi ka-

rm."
Babam uzun i amannn stne pantolonunu geirip geldi. Bet nil sabahlyla, terlik aprtlanyla, k
lan yaka yaka aa iniyordu.
"Queenie senin yannda deil mi?" dedi babam.
Sonra bana dnd: "Kap kilitliydi, ieriden alm ol
mal.''
Bet, 'Ne oldu Queenie'ye?" dedi.
Biraz yrmek istemitir belki," dedi babam.
Bet kulak asmad. Yznde kurumu pembe bir
maske vard. Bet, kozmetik rnler sat mmessiliydi
ve bizzat denemedii hibir rn satnazd .
"Sen Vorguilla'lara git bak," dedi bana. "Belki orada
yaplacak bir ii vardr, onu hatrlamtr."
283

Mrs. Vorguilla'nn cenazesinin stnden bir hafta


filan gemiti, ama Queenie orada almaya devam edi
yordu; Mr. Vorguilla bir apartman dairesine tanacakt,
ona yardmc oluyor, tabak anaklar, amarlan kutula
ra yerletiriyordu. Okuldaki Noel konserlerinin hazrlk
lar yznden Mr. Vorguilla'nn tek bana toplanmas
mmkn deildi . Bet ise Queenie bir an nce oradan
ayrlsn, dkkanlarn Noel iin fazladan personel ald
dnemi karmasn istiyordu.
Yukar kp ayakkablarm giyrnek yerine babamn
kapnn yannda duran lastik izmelerini giydim. Tkez
leyerek baheyi geip Vorguilla'larm verandasna gittim
ve zili aldm. arkl zillerdendi, evin mzikalliini ilan
eder gibi. Buffalo Bill'e smsk sannp dua ettim. Ah,
Queenie, Queenie, yak u klan. Queenie ieride al

yor olsa klarn zaten yanacan dnemedim.


Kapy aan olmad. Gm gm yumrukladm. Mr.
Vorguilla nihayet uyandnda tepesi atm olacakt. Ku
lam kapya yaptrp ieride ses var m diye duymaya
altm.
"Mr. Vorguilla. Mr. Vorguilla. Uyandrdm iin zr
dilerim Mr. Vorguill a. Kimse yok mu?,
Vorguilla larn karsndaki evin bir penceresi yukar
doru srlerek ald . Yal, bekar Mr. Hovey'le kz kar
deinin oturduu ev.
"Grmyor musun?" diye aa seslendi Mr. Hovey.
"Araba yoluna bak."
Mr. Vorguilla'nn arabas yoktu.
Mr. Hovey pencereyi arparak indirdi.
Bizim mutfak kapsn atrnda babamla Bet masa
nn bana oturmulard, nlerinde birer fincan ay var
d. Bir an her ey yolunda sandm. Telefon gelmiti belki,
bir haber alp rahatlamlard.
"Mr. Vorguilla evde yok," dedim. "Arabas da yok."

"Ya, biliyoruz," dedi Bet. "Onu biliyoruz bilmesine."


Babam, "una baksana/' diyerek masann kar tara
fndan bir kat parasn iterek nme uzatt.

Ben Mr. Vorguilla 'yla evleniyonm, diye yazlyd .


Sevgiler; Queenie.
"eker kasesinin altndayd," dedi babam.
Bet, elindeki ka grltyle brakt.
"O adama dava aacam/' diye bard. "Queenie
de doru slahevine. Polise haber verelim ."
Babam, "Queenie on sekiz yanda, can evlenmek
istiyorsa evlenebilir," dedi. "Polis ne yapacak, yollar m
kesecek?"
"Yolda olduklar ne malum? Matelin tekine kapa
atmlardr. Ah benim salak kzm, ah o patlak gzl tur

u gtl Vorguilla.''
"Bu laflar kz geri getirmez."

"Gelmesin zaten, istemiyorum. Diz kp yalvarsa


faydas yok. Yatan yapm o, yatsn bakalm patlak gz
l sbyancyla. isterse kulan dzdrsn, urourumda
deil.n
"Bu kadan yeter," dedi babam.

Queenie, kolamn yannda iki an kesici getirdi.


"nsan evlenince kramplar da hafifliyor, inanlr gibi
deil. E e, baban m anlatt bizi?"
Sonbaharda retmen okuluna balamadan nce ya
zn almak istediimi babama sylediimde Toronto'ya
gidip Queenie'yi arayabileceimi sylemiti. Queenie, ba
bamn alt nakliye irketine mektup yazm, k ge
irmelerine yardmc olmak iin biraz para istemi.
"Stan, geen yl zatrree olmasayd ona yazmak zo
runda kalmazdm," dedi Queenie.
"Nerede olduunu ilk o zaman rendim," dedim
285

ben. Bilmem neden, gzlerim doldu. Belki rendiim


de kendimi ok mutlu, renmeden nce ise ok yalnz
hissettiim iin, belki de onun u anda, 'Canm, seninle
haberleecektim elbette," demesini istediim ve o bir ey
demedii iin.
"B et' in haberi yok," dedim. 'Tek bamaym sanyor."
"Umarm yledir,'' dedi Queenie sakin bir tavrla.
"Yani umarm bilmiyordur."
Ona anlatacaklarm oktu, evle ilgili. Nakliye irketi
nin bydn, kamyonlan varken imdi on iki kam
yonlar olduunu, Bet'in misk san krk palto aldn,
iini genilettiini, artk evimizin Cilt B akm Klinii ol
duunu anlattm. Bet eskiden babamn yatt oday bu i
iin dzenlemi, babamn sediriyle National Geographic'
leri ofisine tatnt - babamn ofisi, irket binasnn av
lusunda bir Hava Kuvvetleri barakasyd . Mutfak masas
nn banda mezuniyet snavianna alrken, Bet'in y
znde yaralar alm bir kadna, "Bu kadar hassas bir cil
de asla sabun dedirneyeceksin/' diyerek kadn Iosyon
lara, kremlere bouunu dinlemitim. Bazen ayn hararet
le ama o kadar umutlu olmayan bir tonda, "blis, blis, yan
evde oturuyormu resmen, aldmdan bile gemedi, nasl
gesin? Ben insanlar hakknda hep iyi dnrm. Sonra
da suratma tekmeyi yerim," dediini de duymutum.
"Doru," derdi mteri . "Ben de yleyim."
Ya da, "Sen dert nedir bildiini sanyorsun ama bu
da dert mi?''
Sonra Bet, kadn kapya kadar geirif dnerken ha
mur homur, "Karanlkta suratna dokunsan zmpara ka
d sanrsn," derdi.
Queenie, anlattklarmla ilgilenirmi gibi grnm
yordu. Zaten fazla vaktimiz de olmad. Daha biz kolala
rmz bitirmeden akllann zerinde hzl hzl, sert
ayak sesleri duyuldu ve Mr. Vorguilla mutfaa girdi .
286

"Bak kim geldi," diye haykrd Queenie. Ona doku


nacakm gibi yerinde dorulurken Mr. Vorguilla lavabo
ya yneldi.
Queenie'nin sesinde yle neeli bir aknlk vard
ki, acaba Mr. Vorguilla'nn mektubumdan, oraya gidece
imden haberi var myd, diye dndm.
"Chrissy geldi," dedi Queenie.
"Gryorum,'' dedi Mr. Vorguilla. "Scak havay se
viyorsun galiba Chrissy, yaz gn Torooto'ya geldiine
gre."
" arayacak," dedi Queenie.
"Hangi vasfla?"diye sordu Mr. Vorguilla. "Toronto'da
i bulmana yarayacak bir vasfn var m?"
"Lise diplamas var," dedi Queenie.
"Ya, yeterli olur umarm," dedi Mr. Vorguilla. Bir
bardaa su doldurup srt bize dnk, bir dikite iti.
Tpk teki evde, yan evde yapt gibi; Mrs. Vorguilla,
Queenie ve ben, mutfak masasnn banda otururken
Mr. Vorguilla bir yerlerde provadan dner ya da salonda
ki piyano dersine ara vermi olurdu. Onun ayak sesleri
duyulunca Mrs. Vorguilla bir tebessmle bizi uyarrd .
Hepimiz bamz Scrabble'a eer, bizi grp grmeme
yi onun seimine brakrdk. Bazen grnezdi. Alan do
I ap, alan musluk, tezgaha braklan bardak, her biri k

k birer patlama gibiydi. "Ben buradayken skysa nefes


aln," der gibiydi.
Okulda mzik retmenimiz olarak da evdekinden
farkszd. Kaybedilecek bir saniyesi olmayan bir adamn
yryyle snfa girer, elindeki denei tek bir kez kr
sye vurur ve derse balard. Kulaklarn diker, patlak
mavi gzlerini drt aar, gergin, kavgac bir yz ifadesiyle
sralann arasnda kasla kasla, bir aa bir yukan dolar
d. Numara m yapyor ya da detone mi, diye birden biri
mizin srasnda dururdu . Sonra ban yava yava eer,
287

patlak gzlerini gzlerine diker, elini sallayp teki sesleri


keserdi, rezil olalm diye. eitli korolarda da ayn dikta
trl srdrd sylenirdi . Buna ramen koro yele
ri, zellikle hanmlar ona baylrd . Noel'de bir eyler
rerlerdi ona. Bir okuldan tekine, bir korodan dierine
gidip gelirken mesin diye oraplar, atklar, eldivenler. . .
Mrs. Vorguilla'nn hastal, evi idare ederneyecei
kadar ilerleyip evin idaresini Queenie ele aldnda bir
ekmeceden el rgs bir nesne kanp bumumun ucun
da sallamt. Hediyeyi gnderen, ismini yazmamt.
Ben ne olduunu anlayamamtm.
"Ku beresi," dedi Queenie. "Mrs. Vorguilla kendisine
gsterme, sinirlenir dedi. Ku heresi ne bilmiyor musun?''
"B ! " dedim.
"aka olsun diye canm."

Hem Queenie hem de Mr. Vorguilla geceleri al


yorlard . Mr. Vorguilla, bir restoranda piyano alyordu .
Smokin giyiyordu. Queenie, sinema giesinde alyor
du. Sinema birka sokak tedeydi, ben de onunla birlik
te yrdm oraya kadar. Onu bilet giesinde grnce
makyajnn, boyal kabark salarnn ve halka kpeleri
nin aslnda o kadar acayip olmadn anladm. Queenie
yoldan geen, erkek arkadalanyla sinemaya giren baz
kzlar gibi grnyordu. Giede otururken drt bir yan
n evreleyen afilerdeki baz kzlara daha da ok benzi
yordu. Sinema salonunda, ekranda yaanan, ateli ak
maceralan ve tehlikelerle dolu teatral hayatla i ie g
rnyordu.
B abamn deyimiyle kimseye kendini ezdinneye ni
yeti yokmu gibi grnyordu.
"Sen biraz etrafta dola istersen," demiti bana. Ama
gze batyormuum gibi geliyordu bana. Bir kafeye otu288

rup kahve imeyi, yapacak hibir iim, gidecek hibir


yerim olmadn dnya aleme ilan etmeyi asla dne
mezdim . Ya da bir dkkana girip alma ihtimalim olma
yan kyafetler denemeyi. Tekrar tepeyi trrnandm, pen
cereden seslenen Yunanl kadna el salladm. Queenie'nin
anahtaryla kapy ap eve girdim.
Verandadaki sedire oturdum. Getirdiim giysileri
asabileceim bir yer yoktu, zaten bavulumu amak pek
iyi fikir olmayabilir, diye dndm. Mr. Vorguilla, be
nim kalacama dair bir iaret grmek istemeyebilirdi .
Mr. Vorguilla'nn grnm de deimi gibi geli
yordu bana, Queenie gibi. Ama Mr. Vorguilla'nnki onun
kiyle ayn ynde deimemi, bana sert ve yabanc bir
cazibe, bir sekinlik gibi gelen tarza ynelmemiti. Eski
den kzlms kr olan salan imdi epeyce krd; yz ifa
desi -eskiden bir saygszlk ya da yetersiz performans
ihtimali karsnda, hatta evindeki bir eyann olmas ge
reken yerde bulunmamas durumunda fkeyle parlama
ya hep hazrken- imdi daha kalc bir hn ifadesine d
nmt, sanki gzlerinin nnde srekli hakaretler
ediliyor ya da yanl davranlar srekli cezasz kalyordu.
Ayaa kalkp evin iinde dolatm. nsanlarn yaad
yerlere kendileri de oradayken iyice baklmaz.
An karanlk olmakla birlikte en gzel yer mutfak
tt. Queenie, lavabonun stndeki pencereye sarmak
sardrmt; tpk Mrs. Vorguilla gibi o da kulpsuz gzel
bir kupaya tahta kaklarn yerletirmiti. Salonda piya
no duruyordu, teki evin salonunda duran piyanoydu.
Bir koltuk, tulalarla kalaslardan oluan bir kitaplk, pi
kap ve yerde bir yn plak vard. Televizyon yoktu. Sal
lanan ceviz koltuklar, ilemeli perdeler yoktu. Parmen
abajurunda Japon resimleri olan ayakl lamba bile yoktu .
Oysa btn bunlar karl bir gnde Torooto'ya tanmt.
Ben len evdeydim, nakliye kamyonunu grmtm.
289

Bet sokak kapsnn kk penceresine yaptp kalmt.


Sonunda genellikle yabanclar karsnda zenle taknd
vakur tavr bir yana brakp kapy am ve nakliyeci
lere barmt. "Toronto 'ya gittiinizde syleyin o heri
fe: buralara bir daha adm atarsa ok piman olur."
Nakliyecil er, bu tr salnelere alkm gibi neeyle el
sallamlard; belki alktlar gerekten. Mobilya taynca
insan bol bol kavga dve maruz kalyordu mutlaka.
Peki hepsi neredeydi? Satmlar, diye dndm.
Satm olmallar. Babam, anlad kadanyla Mr. Vorguil
ann Toronto'da mesleini srdrmekte zorlandn
sylemiti. Queenie de bir para skntsndan sz etmiti.
Dara dmeseler, babama hayatta mektup yazmazd.
Mobilyalan herhalde Queenie o mektubu yazma
dan nce satmlard.
Kitaplkta MzikAnsiklopedisi, Dnya

Operalan Reh

beri ve Byk Bestecilerin Hayatlan vard. Bir de ou za


man Mrs. Vorguilla'nn kanepesinin baucunda duran iri,
ince, gzel kapakl kitap - mer Hayyamn Rubailer'i.
Kapa benzer ekilde sslenmi, adn tam hatrla
madm bir kitap daha vard. Adnda bir ey, kitaptan
holanabileceimi dndrd. Ya "iekli" ya da "koku
lu" kelimesi . Kitab atm, ilk okuduum cmleyi gayet
iyi hatrlyorum .
"Harimdeki gen earlyeler trnaklann maharetle kul
lanma konusunda da eitilirlerdi ."
Cariyenin ne olduundan pek emin deildim, ama
"harim" (Neden "harem" deildi?) kelimesi ipucu veriyor
du. Trnaklanyla neler yapmay rendiklerini merak edip
okumaya devam ettim. Belki bir saat boyunca aralksz
okudum, sonra kitab frlatp yere attm. imde heyecan,
tiksinti ve inanamama birbirine kanmt. Gerekten
yetikin olan insanlar bu tr eylerle mi ilgileniyorlard
yani? Kitabn kapandaki desen, o kvnm kvnm, gze290

lim asma dallan bile biraz dmanca ve yoz grnyordu.


Kitab yerine koymak zere yerden alrken kapa alp
ilk sayfadaki isimler aa kt. Stan ve Marigold Vorguil
la. Bir kadnn elyazsyd. Stan ve Marigold.
Mrs. Vorguilla'nn geni beyaz aln, yer yer kr d
m, kvr kvr kk siyah bukleleri geldi aklma. nci
kpeleri, yakas fiyonklu bluzlar. Mr. Vorguilla'dan epey
uzun boyluydu, insanlar onlann bu yzden dar kma
dklann zannederdi. Ama aslnda Mrs. Vorguilla'nin ne
fesi tkand iindi. st kata karken, amar asarken
nefesi tkanyordu. Sonunda masa banda oturup Serabb
le aynarken bile nefesi tkanmaya balad.
ilk balarda alveriini yaptmzda, amarlarn
astmzda babam, ondan para almamza izin vermiyor
du - komuyuz, diyordu.
Bet, en iyisi ben yattm yerden hi kalkmayaym,
bakalm insanlar gelip bedavaya bana bakacak m? di
yordu.
Daha sonra Mr. Vorguilla evimize gelip Queenie'nin
yanlannda almasn teklif etti. Queenie istiyordu; n
k lisede snfta kalmt, ayn snf tekrar okumak iste
miyordu. Sonunda Bet raz oldu ama Queenie'nin hem
irelik etmemesini art kotu.
" Hemire tutamayacak kadar p intiyse seni ilgilendinnez."
Queenie, Mr. Vorguilla'nn her sabah haplar hazr
ladn, her akam karsn sngerle silip temizlediini
sylyordu. Hatta kansnn araflarn kvette ykama
ya bile kalkyo1nu, sanki evde amar makinesi yok
mu gibi.
Biz mutfakta Scrabble aynarken Mr. Vorguilla'nn
suyunu itikten sonra bir elini Mrs. Vorguilla'nn omzu
na koyuu, uzun ve yorucu bir yolculuktan dnmesi
ne iekii geldi aklma.
291

"Merhaba canikom," derdi .


Mrs. Vorguilla, ban eip kocasnn eline bir p
ck kondururdu.
"Merhaba canikom/' derdi o da.
Sonra Mr. Vorguilla bize, Queenie'yle bana sanki
varlmz onu pek de rahatsz etmiyormu gibi bakard.
"Merhaba kzlar."
Queenie ile ben gece yatakta kkrdardk.
"yi geceler canikom."
"yi geceler canikom."
O gnlere geri dnebilmeyi o kadar isterdim ki.

Sabah Mr. Vorguilla, evden kncaya kadar veranda


dan sadece tuvalete gitmek ve grnmemeye alarak
pedimi pe atmak iin aynldm; yatan toplam, se
dire oturmutum . Mr. Vorguilla'nn bir yere gitmesi ge
rekmiyordur belki diye korkuyordum ama gerekiyor
mu. O gider gitmez Queenie bana seslendi. Bir portakal
soyup dilimlemi, msr gevrei, kahve hazrlamt.
"Gazete de burada," dedi. " ilanlanna bakyordum.
Ama nce san deitirmek istiyorum biraz. Arkadan
biraz ksaltp bigudi saracam. Tamam m?"
Tamam, dedim. Daha ben kahvaltm ederken Quee
nie etrafmda dolamaya balad, bana bakyor, kafasn
daki modeli dnyordu. Sonra beni bir tabureye oturt
tu -henz kahvemi bitirnemitim- ve tarayp krprnaya
balad.
"Nasl bir dnyoruz?" diye sordu. "Bir kuru temizlemeci ilan vard. Tezgahtar anyorlar. Ne dersin?"
"O 1ur," dedim .

"retmenlii hala dnyor musun?"

Bilmediimi syledim. Queenie'nin retmenlii


skc bir i gibi grebilecei hissine kaplmtm .
292

''Bence dnmelisin. Akllsn. retmenler daha


iyi para kazanyor. Benim gibi insanlardan daha iyi kaza
nyor. Hem daha bamsz oluyorsun."
Ama sinemada almaktan ikayeti olmadn da
syledi. Noel'den bir ay kadar nce girmiti ie; ok da
mutluydu, nihayet kendi p aras olmutu, Noel pastas
iin gerekli malzemeyi alabilecekti. Kamyonuyla geze
rek am aac satan bir adamla alhap olmutu. Adam,
Queenie'ye elli sente bir aa vermi, Queenie yoku yu
kan kendi tamt Noel aacn. zerine krnz, yeil
kedi merdivenleri asmt, krepon kad ucuzdu. Karto
nun stne alminyum folyo yaptrarak ssler yapm,
Noel'den bir gn nce ucuzlua girdiinde birka ss de
satn almt . Kurabiye yapm, dergilerde grd gibi
aacn stne asmt. Avrupa adetiymi.
Evde parti dzenlemek istemi ama kimi araca
n bilememiti. Yunanllar vard, Stan'in birka arkada
da vard. Sonra Stan'in rencilerini davet etmek gelmi
ti aklna.
Onun "Stan" demesine hala alamamtm. Sadece
Mr. Vorguilla'yla samirniyetini hatrlatt iin deil. O
da vard tab. Ama aynca sanki Queenie, onu yoktan var
etmi gibi bir his de uyandryordu. Yepyeni biri. Stan.
Sanki esasen ikimizin birlikte tand bir Mr. Vorguilla
-hele hele bir Mrs. Vorguilla- hi olmam gibi.
Artk Stan ' in btn rencileri yetikindi -aslnda
yetikinleri, okul ocuklarna tercih ediyordu- dolaysy
la ocuklar iin planlanmas gereken trden oyun ve e
lencelerle uramalarna gerek yoktu. Partiyi pazar aka
m yapmlard; nk dier geceler Stan restoranda,
Queenie de sinemada alyordu.
Yunanllar kendi yaptklan arab, rencilerin baz
lan eggnog kokteyli, rom ve eri getirmilerdi. Bazlan
yanlannda dans mzii plaklan getirmiti. Stan'in plak293

lar arasnda bu tr bir mzik olmayacan dnm


Ierdi, h akl 1 ard da.
Queenie sosisli brek, zencefilli kek yapm, Yunan
l kadn kendi geleneksel kurabiyeterinden getirmiti .
Her ey gzel di. Parti baarl olmutu. Queenie ok sev
dii bir pla getirmi olan Andrew adl inli bir ocukla
dans etmiti .
"Turn, turn, turn,''l dedi, ben de dediini yapp ba
m evirdim. Queenie glp, "Hayr, hayr, sana demiyo
rum," dedi. "Plan ad. arknn ad. Byrds sylyor."
Sonra arky syledi: "Turn, tum, turn. To everything,
.
"2
t11ere s a season . . .
Andrew, di hekimliinde okuyordu. Ama Ay So
nat' n alnay renmek istiyordu. Stan uzun zaman ala
can sylemiti ona. Andrew sabrlyd. Queenie'ye Noel'
de Kuzey Ontario'daki ailesinin yanna gidecek paras ol
madn sylemiti.
ICinli deil miydi?" dedim.
"Hayr, in iniisi deil. Bural."
Bir ocuk oyunu oynarmlard yine de. Sandalye kap
maca. O arada herkes iyice neelenmiti. Stan bile. Que
enie, koarak nnden geerken onu yakalayp kucana
ekmi, brakmamt. Sonra parti bitip herkes gittiinde
Queenie'nin ortal toplamasna izin vem1emiti. Yata
a gelsin istemiti .
ICErkek ite,' dedi Queenie. nsenin erkek arkadan
var m peki?"
Yok, dedim. Babamn ie ald son ofr,srekli nem
siz bir mesaj iletneye eve geliyordu, babam, "Chrissy'yle
konuabilmek iin bahane," demiti. Ben souk davran-

1 . (Ing.) Dn, dn, dn. (.N.)


2. (Ing.) Her eyin bir mevsimi vard1r. (.N.)

294

yordum ama; imdilik kma teklif edecek cesareti bula


rnamt.
.

"Yani o meseleleri hi bilmiyorsun aslnda, yle mi?"


dedi Queenie.
"Biliyorum canm," dedim.
.
"H mm.' " ded" Q ueene.
Partiye gelenler kek dnda her eyi silip sprm
lerdi. Keke pek rabet olmam ama Queenie gcenme
miti. ok ar bir kekti, ona sra geldiinde sosisli b
rekler filan derken itahlan kalmamt. Ayrca kitapta
dedii gibi demlenmesine vakit de olmamt, onun iin
arttna sevinmiti Queenie. Stan onu ekerek gtr
meden nce keki arapla siatlm beze sanp serin bir
yere kaldrnas gerektiini dnmt. O anda ya bu
nu dnyor ya da yapyordu, sabah keki masann s
tnde grmeyince demek ki kaldrdm, diye dnm
t. yi, keki kaldrum, diye dnmt.
Bir-iki gn sonra Stan, "u kekten bir dilim yesek
ya," demiti. Queenie, Bekleyelim, iyice demlensin, de
mi ama o srar etmiti. Dolaba, buzdolabna bakmt,
yoktu. Her yeri arayp taram, bulamamt. Masann
stnde keki grd ana geri dnmt. Ve hatrlam
t: Temiz bir bez alp araba batrdn, kekin etrafna
gzelce sann, sonra hepsini yal katla paketleyiini.
Peki ama bunu ne zaman yapmt? Yapm myd acaba,
yoksa sadece hayal mi etmiti? Sardktan sonra nereye
koymutu keki? Kendini keki kaldrrken gznde can
landrmaya almt ama zihninde bir boluk vard .
Dolab didik didik aramt ama zaten kekin orada
gzden gizlenemeyecek kadar byk olduunu biliyor
du. Sonra fnnn iine, hatta olmayacak yerlere, ifonyer
ekmecelerine, yatan altna ve giysi dolabna bakmt.
Hibir yerde yoktu.
"Bir yere koyduysan oradadr," demiti Stan.
295

"Koydum. Bir yere kaldrdm," demiti Queenie.


"Belki sarhotun, pe attn."
"Sarho deildim. Atmadm pe."
Yine de gidip p kutusuna bakmt. Yoktu.
Stan, masann banda oturduu yerden onu seyret
miti . Bir yere koyduysan oradadr. Queenie panie ka
plmaya balamt .
"Emin misin?" demiti Stan. "Birine vermediinden
emin misin?"
Queenie emindi. Vermediinden emindi. Saklamak
zere sarmt. Saklamak zere sardndan emindi, emin
gibiydi. Kimseye vennediinden emindi.
"Bilemiyorum dorusu," demiti Stan. "Bence birine
vermi olabilirsin. Kim olduunu da tahmin ediyorum."
Queenie olduu yerde donakalmt. Kime?
"Sanrm Andrew'ya verdin."
Andrew'ya m?
Evet, yle. Zavall Andrew, Noel'de ailesinin yanna
gidecek paras olmadn sylemiti Queenie'ye. O da
acnt Andrew'ya.
"Bu yzden de bizim kek.i ona verdin."
Hayr, demiti Queenie. Niye yle bir ey yapsnd
ki? Yapmazd yle bir ey. Keki, Andrew'ya vennek aklndan bile gememiti.

Stan, "Lena. Yalan syleme," demiti .


Queenie'nin uzun, iler acs rpn byle bala
mt. Hayr, diyebiliyordu sadece. Hayr, hayr, kimseye
vernedim keki. Andrew'ya vermedim. Yalan sylemiyo
rum. Hayr. Hayr.
"Sarhotun herhalde," demiti Stan. "Sarhotun, pek
hatrlamyorsun."
Queenie sarho olmadn sylemiti.
"Sarho olan sendin/' demiti.
Stan kalkp eli havada stne gelmi, ona sarho de296

memesini, asla sarho dememesini sylemiti.


Queenie_, "Demem! Demem! zr dilerim!" diye
haykrmt. Vurmant Stan. Ama Queenie alamaya
balamt . Bir yandan onu ikna etmeye alrken bir
yandan da alamt. O kadar urap didinerek yapt
keki niye bakasna versindi? Niye inanmyordu kendisi
ne? Ona niye yalan sylesindi?
((Herkes yalan syler/' demiti Stan. Queenie alayp
inansn diye yalvardka Stan daha souk ve alayl bir
tavra brnmt.
"Mantn kullan biraz. Buradaysa git bul. Burada
deilse, demek ki birine verdin."
Queenie buna mantk denemeyeceini sylemiti.
Srf bulamad diye verilmi olmas art deildi. Sonra
Stan tekrar ona yaklmt, gayet sakindi, hafif glm
ser gibiydi, o kadar ki Queenie bir an peceini sanmt.
Ama o Queenie'nin boazna sarlm ve nefesini sadece
bir saniye kesmiti. z bile brakmant boynunda.
"imdi syle bakalm," demiti. "Tekrar mantk
retmeye kalkacak msn bana?"
Sonra restoranda piyano almaya gitmek zere gi
yinmiti .
Queenie'yle konumay kesmiti . Ona bir not yaz
m, doruyu sylediinde kendisiyle konuacan bil
dirmiti. Queenie_, Noeri alamakla geirmiti. Noel
gn Yunanllara davetliydiler ama Queenie, yz dal
m halde olduundan gidememiti. Stan gitmi, onun
hasta olduunu sylemiti. Yun anllar aslnda neler oldu
unu biliyorlard herhalde. Grlt patrty iitmi olma
llard, aralannda bir duvar vard.
Queenie suratna kat kat boya srp ie gitmi, m
dr, uGelenler filmi acld zannetsin mi istiyorsun?" de
miti. Queenie sinzit olduunu sylemi1 mdr de
onu eve gnderniti.
297

Stan o gece eve gelip Queenie yokmu gibi davra


nnca Queenie dnp ona bakmt. Stan'in yataa girip
kaskat yanna uzanacan, Queenie yanarsa o kaskat
duruunu bozmayacan, sonunda uzaklamak zorunda
kalacan anlamt. Stan' in bu ekilde yaamaya devam
edebileceini, kendisininse edemeyeceini anlamt . By
le yaamak zorunda kalrsa leceini dnmt. Sanki
Stan, onu gerekten boazlamasna leceini.
Bunun zerine, Affedersin, demiti.
Affedersi n. Dediini yaptm . zr dilerim.
Ltfen, ltfen affet. zr dilerim.
Stan yatan stne oturrnutu. Bir ey dememiti.
Queenie, keki birine verdiini gerekten unuttuunu ama imdi hatrladn ve piman olduunu syle
miti.
"Yalan sylemiyordum," demiti . 'rUnutmuum.''
"Keki, Andrew'ya verdiini unuttun mu?"
'jVermi olmalym. Unuttum."
"Andrew'ya. Andrew'ya verdin ."
Evet, demiti Queenie. Evet, evet, yle yapmt.
Sonra avaz avaz bararak alayp S tan' e yapm, onu
affetsin diye yalvarmt .
Tamam, kes zrlamay, demiti Stan. Onu affettiini
sylememi ama lk suyla sl att bir bezle yzn sil
mi, yanna uzanm, onu kucaklam ve az sonra da geri
kalan her eyi yapmak istemiti.

"Ay Sonat hayalleri bylece suya dt."

Daha sonra, btn bunlar yetmezmi gibi, Queenie


keki bulmutu.
nce bir mutfak bezineJ sonra da yal kada sarl
halde bulmutu, tpk hatrlad gibi . Bu ekilde sanlp
bir alveri torbasna konmu ve arka verandada bit as298

kya aslmt. Tabii ya. Veranda ideal yerdi, nk kn


kullanlamayacak kadar souk oluyordu ama buz da tut
muyordu. Keki oraya bunlan dnp asm olmalyd .
Orann ideal yer olduunu dnerek. Sonra da unut
mutu. Biraz sarhotu - yle olsa gerekti. Tamamen
unutmutu. Oysa orada duruyordu ite.
Bulduunda keki olduu gibi pe atmt . S tan' e
bir ey sylememiti .
"Attm," dedi. "Hibir ey olmam, bozulmamt,
iinde o pahal meyveler filan da vard, ama konunun
tekrar almasn kesinlikle istemiyordum. Attm gitti ."
Hikayenin kt ksmlarnda son derece kederli olan
ses tonu imdi sinsi ve kahkahayla doluydu, sanki ban
dan beri bana bir fkra anlatyordu da kekin atlmas fk
rann komik finaliydi.
Kafam, Queenie'nin ellerinin arasndan ekip dn
dm, ona baktm.
"Ama o hakszd," dedim.
"Canm, hakszd elbette. Erkekler nonnal deildir
ki Chrissy. Eer bir gn evlenirsen sen de bunu grecek
sin."
"yleyse hi evlenmeyeceim. Ben asla evlenmeyecegm.
-

"Kskanmt, o kadar," dedi Queenie. "Kskanlktan


kudurmutu."

"A
nsa."

'slnda senle ben ok farklyz Chrissy. ok farkl


yz." ini ekti. "Ben ak kadnym," dedi.
Bu szlerin bir film afiinde yer alabileceini dn
dm. 'k kadn." Belki Queenie'nin sinemasnda oyna
m filmlerden birinin afiinde.
"Bigudileri kardmda ok gzel olacaksn," dedi.
"Pek uzun sre erkek arkadam yok diyemeyeceksin.
Ama bugn i aramak iin ge oldu. Yann erkenden gi299

dersin . Stan bir ey soracak olursa bir-iki yere gittiini,


telefon nurnaran aldklarn syle. Dkkan, restoran fi
lan dersin, i aradna inansn yeter."

Ertesi gn pek yle erkenden hareket edememi ol


mama ramen ilk bavurduum yerde ie alndm. Quee
nie sa modelimi tekrar deitirmeye, gzlerimi de bo
yamaya karar vermi ama sonu umduu gibi olmamt.
Aslnda sen daha doal bir tipsin," demiti, ben de mak
yajm silip kendi ruj umu srntm; Queenie'nin par
lak ak renkli rujunun yerine sradan knnz bir ruj.
Bu arada Queenie gecikeceinden benimle birlikte
kp posta kutusuna bakamamt. Sinemaya gitmek
zere hazrlanmas gerekiyordu. Gnlerden cumartesiy
di, o yzden yalnz gece deil, leden sonra da al
yordu. Posta kutusunun anahtann bana verip benim
baknarn rica etti. Yerini tarif etti.
"Babanla yaztmda kendime ait bir posta kutusu
edinmem gerekti," dedi.

Bulduum i, bir apartmann badrum katndaki ec


zane-bfedeydi. Ben bfe blmnde tezgahta servis
yapmak zere ie alnmtm. ieriye girdiimde olduka
umutsuz haldeydim. Sa modelim scaktan bozulmutu,
st dudamn tepesinde terden bir byk vard . Ama hi
deilse kramplanm hafiflemiti biraz.
Beyaz niformal bir kadn tezgah ta kahve iiyordu.
4' iin mi geldin?" diye sordu.
Evet, dedim. Kadnn sert, keli bir yz, kalemle
izilmi kalar, morumsu kabank salan vard.
"ngilizce biliyorsun deil mi?"
"Evet."
300

''Yani sonradan renmedin deil mi? Yabanc filan


deilsin."
Olmadm syledim.
"Son iki gn iki ayn kz denedim, ikisini de gnder
mek zorunda kaldm. Biri ngilizce bildiini syledi ama
konuamyordu, tekine de her eyi on kere tekrarlamak
zorunda kalyordum. Ellerini lavaboda gzelce yka, ben
sana nlk getireyim. Eczac kocamd ben de kasaya
bakyorum." (Kede yksek bir tezgahn arkasndaki kr
sal adam o zaman fark ettim, bana bakyor ama bak
myarmu gibi yapyordu.) "u anda sakiniz ama biraz
dan h areketlenir. Bu sokakta hep yallar yayor, le
uykusundan kalknca kahve imeye buraya gelirler."
nlm takp tezgahn arkasndaki yerime ge
tim. Toronto'da i bulmutum. Soru sormadan neyin ne
rede olduunu renmeye altm, sadece iki soru sor
mak zorunda kaldm: kahve makinesinin nasl alt
ve hesabn nasl alnaca.
"Nasl olacak? Sen adisyonu yazp vereceksin, onlar
da alp bana getirecekler."
dare ediyordum .. Mteriler birer-ikier geliyor, o
u ya bir kahve ya bir kola istiyordu. Fincanlar ykayp
kuruluyor, tezgah temiz tutuyor, anlalan adisyonlarda
da hata yapmyordum, ikayet eden olmad. Mterile
rin ou, kadnn dedii gibi yallard. Bazlan benimle
tatl tatl konuuyor, yeni balamsn diyor, hatta nereli
olduumu soruyordu. Bazlar da transta gibiydi. Kad
nn biri kzarm ekmek istedi, kzarttm. Sonra jambon
lu sandvi hazrladm. Bir ara drt kii birden gelince
hafif bir tela oldu. Adamn biri turtayla dondurma iste
di, dondurma beton gibi kaskatyd, kak iine zor giri
yordu. Ama becerdim. Giderek kendime gvenim artt .
Siparilerini getirdiimde, "Afiyet olsun," adisyonu verir
ken, "Buyurun, hesabnz," diyordum.

301

Fazla hareket olmad bir srada kasadaki kadn ya


nma geldi.
u

Birine kzanu ekmek servisi yapmsn," dedi. ''Oku-

man yok mu?"


Tezgahn arkasndaki aynaya yaptnlm bir yazy
gsterdi parmayla.
SAAT I l 'DEN SONRA KAHVALTI SERV1Si YA-

PILMAZ.
Tost servisi yapabildiimize gre kzan ekmek de
verebilirim, diye dndm syledim.
"Yanl dnmsn . Tost olabilir, fazladan on sent
karl. Kzarm ekmek olmaz. imdi aniadn m?"
Evet, dedim. Pek bozulmadm, ilk anda byle bir
ey olsa daha ok bozulurdum. Bir yandan alrken bir
yandan da eve dndmde Mr. Vorguillalya, evet, i
buldum, diyebilmenin ne byk bir rahatlama olacan
dnyordum. Artk kendime bir oda arayabilirdim. Bel
ki yann, pazar gnleri eczane kapalysa. Tek bir oda bile
tutsam, diye dnyordum, Mr. Vorguilla tekrar ona
kzarsa Queenie' nin kaacak bir yeri olur. Queenie, g
nn birinde Mr. Vorguilla'y terk etineye karar verdii
takdirde de (Queenie'nin hikayesini nasl bitirdiini g
zard edip bunu bir ihtimal olarak dnmekte srar edi
yordum), ikimizin maayla kk bir daire tutabilirdik
belki. En azndan bir elektrikli oca, kendimize ait tuva
let ve banyosu olan bir oda. Tpk anne b abamzla birlik
te oturduumuz zamanki gibi olurdu ama onlardan ayn.
Sandvilere bir para marul ve bir salatalk turu
suyla garnitr yapyordum . Aynada asl bir dier yazda
vadedilen buydu. Ama kavanozdan turuyu kardm
da gzme pek byk grnd, ben de ikiye bldm.
Tam adamn birine bu ekilde bir sandvi gtrdkten
sonra kasadaki kadn gelip kendine kahve koydu. Kahve
sini alp kasaya dnd ve ayakta iti. Adam sandvicini bi302

tirip parasn dedikten sonra dar ktnda kadn tek


rar geldi.
"imdi kan adama yann turu verdin. Btn sand
vileri yle mi hazrlamtn ?"
Evet, dedim.
"Turu dilimlerneyi bilmiyor musun? Bir turunun
on sandvie yetmesi gerekir."
Yazya baktm. "Dilim diye yazmyor. Bir turu diye
yazyor."
''Tamam, kes," dedi kadn. 'ckar u nl. Perso
nelim benimle byle konuamaz, her eyi kabul ederim,
kstahl etmem. Al antan git. Para filan da isteme,
nk hibir iiine yaramadn, zaten altn kadar staj
saylr."
Kr sal adam, gergin bir glmsemeyle izliyordu.
Bylece kendimi tekrar sokakta buldum, tramvay
durana yrdm. Ama bu arada baz sokaklar ren
mitim, aktarrra yapmay da. Hatta bir i deneyimim
bile vard. Yemek servisinde altn syleyebilirdim.
Referans isterlerse biraz zorlanrdm - memlekette bir
dkkanda altm syleyebilirdim geri. Tramvay
beklerken bavunnay dndm dier ilerin listesini
ve Queenie'nin verdii haritay kardm. Ama saat tah
minimden daha geti, adresierin ou da epey uzak g
rnyordu. Mr. Vorguilla'ya ne diyeceimi dnp kor
kuyordum. Ben vardmda o km olur umuduyla eve
yryerek gitmeye karar verdim.
Tam yokuun bana geldiimde postaneyi hatrla
dm. Dnp aradm, buldum, posta kutusundaki tek
mektubu aldm ve tekrar eve doru yrmeye koyuldum.

Artk mutlaka km olmalyd evden.

Ama kmamt . Evin yanndaki toprak yola bakan

ak salon penceresinin nnden geerken mzik sesi


duydum. Queenie'nin dinleyecei trden bir mzik de303

ildi. Ara sra Vorguilla ,I ann ak pencerelerinden duy


duumuz etrefilli mziklerdendi - dikkat isteyen, bir
sona varmayan, en azndan makul bir srede varnayan
mziklerden. Klasik mzik.
Queenie mutfaktayd, zerinde ksack, darack el
biselerinden biri, ful makyaj . Kollannda halka bilezikler.
Bir tepsinin zerine ay fincan yerletiriyordu. Gne
ten ieri girince bam dnmt, tepeden tmaa tere
batmtm .
"it!" dedi Queenie, ben kapy arparak kapatn
ca. "eride plak dinliyorlar. Arkada Leslieyle birlikte."
Tam o srada mzik aniden kesildi ve heyecanh ko
numalar duyuldu.
"Biri bir plak koyt.yor; teki azck bir ksmn dinle
yip ne olduunu tahmin etmeye alyor, dedi Queenie.
"Ksack paralar alp ke:siyorl. tekrar tekrar. ldnrsn."
Tereya srlm ekmek dilimlerinin stne tavuk jam
bon dilimleri yerletirmeye balad. " buldun mu?" dedi .
*'Evet, ama srekli bir i deildi.''
"Neyse." Pek ilgilenmemi gibiydi. Ama mzik tek
rar baladnda ban kaldrp glmsedi, "Postaneye
gittin mi. . . " derken elimdeki mektubu grd.
Elindeki ba brakp yanma kotu, alak sesle,
ICElinde saHaya saliaya m girdin ieri," dedi. uSylemem
gerekirdi, antana koy diye. zel bir mektup bu." Mek
tubu elimden ekip ald, tam o anda ocaktaki aydanlk
tmeye balad.
"aydanl kaldr. abuk Chrissy, abuk! Kaldr u
aydanl, gelir yoksa, sesine tahamml yok."
Srtn dnm zarf yrtyordu.
aydanl ocan stnden kaldrdmda Quee
nie, "ay koyar msn," dedi, acil bir haberi okuyan biri
nin yumuak, dalgn ses tonuyla. "Suyu dkeceksin sade
ce, ay lmtm ."
304

ki kii arasndaki bir espriyi okumuasna gld.


Suyu ayn zerine dktm, "Teekkr ederim," dedi .
"ok teekkr ederim Chrissy, sa ol." Dnp bana bak
t. Yz pembe pembeydi, kollarndaki bilezikler hafif
bir tela la krdyordu. Mektubu katlad, eteini kaldrp
klotunun bel lastiine sktrd.
"Bazen antan kartryor," dedi .
"ay onlar iin mi?" dedim.
"Evet. Benim de ie dnmem lazm. Ah, ne yapyo
rum ben? D ah a sandvileri keseceim. Bak nerede?"
Ba alp sandvileri kestim1 bir tabaa yerletirdim.
"Mektubun kimden geldiini merak etmiyor musun?"
dedi.
Aklma kimse gelmiyordu.
"Bet'ten mi?" dedim.
nk bir umut, belki Bet onu affetti diye Queenie
byle iek amtr, diye dnyordum .
Zarfn zerini bile okumamtm.
Queenie'nin yz deiti, bir an kimden sz ettii
mi anlam am gibi bakt. Sonra eski mutluluuna dnd.
Yanma gelip bana sanld ve rpertili, utanga ve muzaf
fer bir sesle kulama fsldad:
"Andrew'dan. Sen tepsiyi ieri gtrr msn? Ben
gtremeyeceim. u anda gtremeyeceim. Sa ol canm.

Queenie, ie gitmeden nce salona girip hem Mr. Vor


guilla'y hem de arkadan pt. kisini de alnlarndan
pt. Bana parnaklann aynatarak el sallad. "Bay-bay."
Tepsiyi gtrdmde ben, Queenie olmadm iin
Mr. Vorguilla'nn sinirlendiini yznden anlamtm .
Ama artc bir hogryle konuup beni Leslie'ye ta
ntrd. Leslie tknaz, kel bir adamd, ilk anda bana nere305

deyse Mr. Vorguilla kadar yal grnd. Ama ona alp


kelliini de hesaba kattncia ok daha gen grnyor
du. Mr. Vorguilla'nn arkada olabileceini tahmin ede
meyeceim tipte biriydi. Sert, kaba ya da ukala deildi;
rahatt, karsndakine cesaret veren biriydi . Mesela i
tecrbemi anlattmda, Aslnda o da bir ey," dedi. "lk
bavurduun ie alnmsn . yi bir izienim uyandmay
bildiini gsteriyor."
Deneyimimi anlatmakta zorlanmamtm. Leslie'nin
varl her eyi kolaylatnyor, Mr. Vorguilla'nn tavrn da
yumuatyordu sanki. Arkadann yannda bana en azn
dan terbiyeli davranmas gerekiyonnu gibiydi. Belki
bende bir deiiklik sezmi de olabilirdi. nsanlar, onlar
dan artk korkmadnda bir deiiklik olduunu sezerler.
Farkn ne olduunu, sebebini tam karamam olmaly
d, yine de deiiklik kafasn kurcalayp daha dikkatli
davranmasna sebep olacakt . Leslie o iten aynimarnn
daha iyi olduunu syleyince ona katld, hatta kadnn
Torooto'da baz ne id belirsiz dkkanlarda rastlanan
pikin sahtekarlardan biri gibi grndn bile syledi .
''Ayrca sana paran da vermesi gerekirdi," dedi.
"Kocas da hi karmam," dedi Leslie. "Eczac oysa
patran da odur."
uGnn birinde zel bir iksir h azrlayabilir," dedi
Mr. Vorguilla. "Kans iin."
Birinin bilmedii eyi, bandaki bir tehlikeyi sen bil
diinde aylan koymak, st ve eker, sandvi servisi yap
mak, hatta konumak hi de zor olmuyordu. nk be
nim, Mr. Vorguilla'yla ilgili nefretten baka duygular bes
leyebileceimi o bilmiyordu. O kendisi deimemiti deitiyse de muhtemelen ben deitiim iin deimiti.
Az sonra ie gitme vaktinin geldiini syledi. st
n deitirmeye gitti . O zaman Leslie, beni yemee
karmay teklif etti.
306

"Hemen u yan sokakta sk sk gittiim bir yer," dedi .


"yle haval bir yer deil. Stan'in alt restoranla ala
kas yok.,
Haval bir yer olmamasna sevinmitim elbette. "Ta
bii/' dedim. Leslie'nin arabasyla Mr. Vorguilla'y restara
na braktktan sonra bir balk-patates dkkanna gittik.
Leslie, Sper Mn syledi -az nce birka pilili sand
vi yemi olmasna ramen- ben de Klasik Mn syle
dim. O bira iti, ben kola.
Kendinden bahsetti. Keke mzii seeceime ben
de retmenlik eitimi grseydim, dedi; mzisyenler pek
yerleik bir hayat yaayamyordu.
Ben kendi meselelerime gmlm olduumdan ne
tr bir mzisyen olduunu bile sormadm ona. B abam,
"Orada ikisiyle de anlap anlaamayacan belli olmaz,"
diyerek bana bir dn bileti almt. Queenie, And
rew'nun mektubunu klotunun lastiine sktrdnda,
o an dn biletini dnmtm. Mektubun Andrew
dan geldiini henz bilmediim halde.
Toronto'ya ylesine gelmemitim, srf yazn al
maya da gelmemitim. Queenie'nin hayatnn bir para
s olmaya gelmitim. Ya da yle gerekiyorsa Queenie ile
Mr. Vorguilla'nn hayatnn bir paras olmaya. Queenie'y
le birlikte yaama hayalleri kurarken bile hayalim ayn
zamanda Mr. Vorguilla'yla da ilgiliydi, bunu hak etme
siyle ilgiliydi.
Dn biletini dndmde hesaba katmadm
bir ey daha vard. Dnp Bet ve babamla birlikte yaa
yabileceimi, onlann hayatnn bir paras olabileceimi
varsayyordum.
B abam ile Bet. Mr. ve Mrs. Vorguilla. Queenie ile
Mr. Vorguilla. Hatta Queenie ile Andrew. Hepsi birer
iftti ve ne kadar kopuk olsalar da her iftin gemite ya
da imdi, kendi hararetine, alkantlarna sahip, benim
307

dnda tutulduum zel bir sna vard. Dnda tu


tulmak zorundaydm, zaten ben de bunu istiyordum;
nk hibir iftin hayatnda bana bir eyler retecek,
cesaret verecek bir ey gremiyordum .
Leslie de dianm biriydi. Buna ramen bana eit
li akraba ve dostlarn anlatt. Kz kardeiyle kocasn.
Yeenlerini, evlerinde ziyaret ettii, birlikte tatile kt
evli iftleri. Btn bu insanlarn sorunlan vard ama
hepsi deerliydi. Onlarn ilerinden, isizliklerinden1 ye
teneklerinden1 anslarndan1 yanl kararlanndan ilgiyle
ama tutkusuzca sz ediyordu. Sanki sevgiden de, hn
tan da dianm gibiydi.
Hayatnn daha sonraki bir dneminde olsa, bunu
bir kusur olarak grrdm. Amasz bir erkein karsnda
kadniann hissedebilecei taharunlszl, hatta p
heyi hissederdim. Sunaca tek ey dostluk olan ve onu da
byk bir kolaylkla sunan, redeledildii takdirde neesi
hi bozulmadan yoluna devam eden bir erkek. Kendine
bir kz bulmaya alan yalnz bir erkek yoktu karmda.
Bunu ben bile anlamtm. Yaad ann ve hayatn makul
denebilecek bir ynnn tadn karan bir erkek.
Pek bilincine va asam da onunla bir arada bulun
mak, tam ihtiyacm olan eydi. Sannm kasten iyi davra
nyordu bana. Tpk benim ksa bir sre nce1 hi beklen
medik ekilde Mr. Vorguilla'ya iyi davrandm, en azn
dan onu koruduum gibi.

Queenie tekrar katncia ben1 eitim fakltesindey


dim. Haberi babamn mektubundan renmitim. B abam
olayn tam olarak nasl, ne zaman olduunu bilmiyordu.
Mr. Vorguilla nce bir ey sylememi, sonra bir ihtimal
Queenie eve dnmt diye haber vermiti. Babam
buna pek ihtimal vermediini sylemiti Mr. Vorguilla'ya.
308

Bana yazd mektupta, 'layacan, 'Queenie yle ey


yapmaz,' dememiz artk biraz zor," diyordu.
Yllar boyunca, evliliimden sonra bile her Noel,de
Mr. Vorguilla'dan bir tebrik kart aldm. Parlak paketlerle
dolu kzaklar; Noel iin sslenmi bir kapnn eiinde
misafirlerine, "Ho geldiniz," diyen mutlu bir aile. Belki
yeni hayat tarzmda bu tr eylerin bana hitap edeceini
dnyordu. Belki de kartlar raftan bakmadan alyor
du. Kendi adresini yazmay hi ihmal etmiyor, bana var
ln hatrlatyor, olur da bir haber alrsak diye nerede
olduunu bildiriyordu.
ahsen o tr h aberden umudumu kesmitim. Quee
nie'nin Andrew'yla m, bakasyla m katn bile hi
renemedim. Eer Andrew'yla katysa hala birlikte
olup olmadklarn da. B abam ldnde bir miktar para
kalmt, Queenie'nin izini bulmak iin ciddi bir aba
gsterdiysek de bulamadk.

Ama bu son yllarda bir eyler oldu. ocuklann b


yyp kocam da emekliye aynidndan beri ikimiz ok
seyahat ediyoruz; ara sra Queenie'yi grr gibi oluyorum.
zellikle istediim ya da aba gsterdiim iin grnyo
rum, aslnda gerekten o olduunu da dnmyorum.
Bir keresinde kalabalk bir havaalanndaydk, Quee
nie' nin zerinde bir sarong1, banda iekli bir h asr ap
ka vard. Gneten bronzlamt, heyecanlyd, zengin
grnyordu, etraf arkadalarla evriliydi. Bir keresinde
de bir kilisenin kapsnda birikmi, dn grmeye a
lan kadnlarn arasndayd. zerinde lekeli bir set ce
ket vard, ne varlkl grnyordu ne de salkl. Bir de-

1.

Gneydou Asya ve bazJ Afrika kelerinde bele etek gibi sanlan kuma. (Y.N.)

fasnda da yaya geidinde durmu bekliyordu; sraya di


zilmi anaokulu ocuklann yzme havuzuna ya da par
ka gtryordu. Scak bir gnd, iekli ort ve st
yazl bir tirtn iindeki kalniam orta yal vcudu
nu ak ak, rahata sergiliyordu.
Onu sonuncu ve en tuhaf grm Twin Falls,
Idaho 'da bir spermarketteydi. len piknik yapmak
zere ih tiyacm olan birka eyi aldktan sonra bir keyi
dndmde alveri arabasna yaslanm, adeta beni
bekleyen yal bir kadn grdm. Az arpk, kahveren
gi teni salksz grnen, ufak tefek, buru buru bir ka
dn. Salar sar-kahve, diken diken, mor pantolonu k
k gbeinin stne ekilmi, zayf olmakla birlikte
yalannca bir belin salad pratik avantaj da kaybet
mi kadnlardan biri. Pantolonu ikinci el bir dkkandan
alnm olabilirdi, on yanda bir kz ocuunun gsn
den daha hacimli olmayan gsnn zerinde iliklen
mi, renkleri canl olmakla birlikte matlaml ve ekmi
kaza da yle.
Alveri arabas botu. Elinde bir anta bile yoktu.
Ve tekilerin aksine, bu kadn Queenie olduunu
biliyor gibiydi. Bana yle en akrak, tanyarak ve karl
nda benim de onu tanmarn isteyerek glmsedi ki,
bu onun iin byk bir nimet sanrdn, binde bir karan
lktan aydnla ktnda kendisine bahedilmi bir an.
Bense nazike, kiisellemeden, tanmadn atlak
birine glmseyeceim ekilde glmsedim ve kasaya
doru ilerlemeye devam ettim.
Sonra, otoparkta kocama bir mazeret ileri srdm,
bir eyi almay unuttuumu syledim ve alelacele mar
kete girdim tekrar. Sralann arasnda dolap onu aradm.
Ama yal kadn o ksack srede gitniti belli ki. Belki
benim hemen peimden kmt ve u anda Twin Falls
sokaklannda yol alyordu. Yryerek ya da iyi kalpli bir
310

akrabann, komunun arabasnda. Hatta belki kendi kul


land bir arabada. Her eye ramen hala markette olma
ihtimali de vard, belki ikimiz sralann arasnda bir aa
bir yukar dolayor, rastlaamyorduk. nce bir ynde,
sonra ters ynde yryor, yaz gn marketin iindeki
.

buz gibi havada tir tir titriyor, insanlarn gznn iine


bakyor, muhtemelen korkutuyordum onlar; nk
Queenie'yi nerede bulabileceimi sylesinler diye iim
den yalvaryordum hepsine.
Sonunda aklm bama topariayp bunun mmkn
olmadna ikna ettim kendimi; Queenie olan ya da ol
mayan kii, beni brakp gitmiti.

311

AYI, DAGI ATI GELDi


Fiona, Grant'le ikisinin niversiteyi okuduu ehir
de, ailesiyle birlikte yayordu. Byk cumbal evleri,
Grant'in gznde hem lks hem dankt; hallar yerde
eri dururdu, masann cilal yzeyinde halka halka fin
can izleri vard. Fiona'nn annesi zlandalyd, kpk k
pk beyaz sal, gl bir kadnd, ateli bir an sol ta
raftanyd. B abas iyi bir kardiyologdu, hastane evresin
de byk sayg grrd ama evinde seve seve itaat eder,
en garip monologlan dalgn bir glmsemeyle dinlerdi.
Her tr insan1 zengini, pejmrdesi nutuklar atar, biri gi
der biri gelif tartrlar, mzakerelerde bulunurlard, ba
zlar yabanc aksanyla. Fiona'nn kendine ait kk bir
arabas, bir yn kamir kaza vard ama niversitede
bir kzlar kulbne ye deildi muhtemelen evi bu ka
dar hareketli olduu iin.
Umursad yoktu geri. Kzlar kulbn de politi
kay da ciddiye almazd, ama pikapta "Drt Asi General,i
almaktan holanr, bazen, rahatsz olabileceini dn
d bir konuk varsa

Enternasyonal'i

de bangr bangr

alard . Kvrck sal, hazin grnml bir yabanc, ona


kur yapyordu -Fiona, onun Vizigot olduunu sylyor
du- gayet saygn ve gergin iki- gen stajyer doktor da
yle. Fiona hepsiyle, aynca Grant,le de dalga geiyordu.
313

Grant'in kimi kasabal ifadelerinin komik taklitlerini ya


pard . Souk gneli bir gnde Port Stanley plajnda Fio
na, ona evlenme teklif ettiinde Grant aka ediyor sand .
Kumlar yzlerine batyor, dalgalar kucak kucak akl
getirip grltyle ayaklarnn dibine yyordu.
"Ne dersin," diye bard Fiona, "ne dersin, ikimiz
evlensek elenceli olmaz m?"
Grant oyuna katlp, olur, diye bard . Her ann
Fiona'nn yannda geirmek istiyordu. Fiona onun hayat
kvlcmyd .

Tam evden karlarken Fiona, mutfak karosunda bir


lekeyi fark etti. O gn giydii ucuz siyah terlik brakn
t lekeyi.
Yal bir mum boya izgisi gibi grnen gri lekeyi
ovalarken sradan bir aknlkla, hafif sinirlenerek, "Ar
tk iz brakmyorlar saruyordum," dedi.
Bu ii bir daha yapmas gerekmeyeceini, o terlikle
ri yanna almadn syledi.
"Herhalde srekli k giyineceim," dedi. "Ya da spor

k. Otelde yaann gibi sanki."

Kulland yer bezini skp lavabonun altndaki dola


ba, kapnn i tarafndaki askya ast. Sonra beyaz dik yaka
kazayla taba rengi kuma pantolonunun zerine kzl
kahve, krk yakal kayak ceketini geirdi . Uzun boylu,
dar omuzlu bir kadnd, yetni yandayd ama hala dim
dik ve kt, bacaklan, ayaklan uzundu, el ve ayak bilekle
ri narindi, kulaklanysa minicik, neredeyse komik gr
n9mlyd. pek otunun tyleri kadar ince olan ak san
salan naslsa Grant tam anlayamadan beyaza dnm

t, tpk annesi gibi Fiona da salann omuz hizasnda


kestirirdi. (Grant'in bir doktor muayenehanesinde resep

siyon grevlisi olarak alan kasabal dul annesini dehe3 14

te diiren de bu olmutu. Evin hali bir yana, Fiona'nn


annesinin uzun beyaz salar, ailenin duruU ve politik
grleri konusunda ona yeterince ipucu vermiti.)
Bunun dnda Fiona incecik kemikleri ve kk sa
fir rengi gzleriyle annesine hi benzemiyordu. Artk
krmz rujla iyice ortaya kard -genellikle evden k
madan nce yapt son eydi bu- hafif eri bir az var
d. O gn en tipik halini sergiliyordu - gerekten olduu
gibi hem akszl hem mulak, hem tatl hem ironikti.

Bir yl kadar nce Grant, evin her tarafna yaptrl


m kk sar not katlann fark etmeye balamt.
Hi grmedii ey deildi. Fiona hep bir eyleri yazarak
not ederd.i -radyoda sz edilen bir kitabn ad, o gn
yapmay planlad, unutulmamas gereken iler. Sabah
program bile yazlyd- Grant' e anlalmaz ve dokunak
l grnen bir aynntyla.
07 .00 Yoga. 07.30-07 .45 di, yz, sa. 07.45-08. 5
yry. 08. 5 Grant kahvalt.
Yeni notlar farklyd. Mutfak ekmeeelerinin stne
yaptnlm: atal-kak, Bezler, Baklar. ekmeceyi
ap iinde ne var, diye baksa daha kolay olmaz myd?
Grant'in aklna, sava srasnda ekoslovakya'da snr
nbeti tutan Alman askerler hikayesi geldi. Bir ek an
latrnt Grant' e: Beki kpeklerinin hepsinin boynunda
Hund - kpek yazl bir knye aslym. ekler, niye,
diye sorunca Almanlar, nk bu bir hund, diyormu.
Hikayeyi, Fiona,ya anlatacakken anlatmasa daha iyi
olacan dnd. Hep ayn eylere glerierdi ama ya
.
ezse?
bu sefer ..
Daha beteri vard nlerinde. Fiona kente inmi, bir
telefon kulbesinden Grant' i arayp evin yolunu tarif et
mesini istemiti. Yryn yapmak zere her zaman315

ki gibi tarladan geip ormana kadar gitmi, sonra itin


kenarndan yryerek dnmt - ok uzun bir dolam
ba izerek. itler, insan her zaman bir yere gtrr,
ona gvendim, demiti .
Anlamas zordu. itler hakknda syledii laf espri
gibi sylemi, telefon numarasn da kolaylkla hatrla
mt.
"Endieye mahal yok ben ce/' demiti. "Aklm kay
bediyorum herhalde, hepsi bu."
Grant uyku hap alp almadn sormutu .
"Aldysam da hatrlamyorum," demiti. Sonra do
ru drst cevap veremedii iin zr dilemiti.
"la almadrndan emin gibiyim. B elki de alnam
gerekir. Vitamin alabilirim ."
Vitaminierin yaran olmad. Kap eiklerinde durup
nereye gideceini hatrlamaya alyordu. Yemein alt
n yakmay, kahvenin suyunu koymay unutuyordu.
Grant' e o eve ne zaman tandklann sordu.
"Geen yl myd, iki yl nce mi?"
Grant on iki yl nce tandklann syledi.
"Korkun bir ey/' dedi Fiona.
"Byle bir yan teden beri vard," dedi Grant, dok
tora. "Bir keresinde krk paltosunu depoya vermi, sonra
orada unutmutu. Klan hep scak bir yerlere seyahat
ettiimiz dnemdi. Sonra kastszca kastl bir unutu ol
duunu sylemiti, geride brakt bir gnah gibi. Baz
insanlarn krk paltolara yaklam yznden."
Grant, bir eyler daha aklamaya beyhude alt Fiona'nn btn bunlara ilikin aknlyla zr dile
melerinin nedense alldk bir nezaketmi, iten ie e
leniyormu hissini verdiini aklamaya alt. Sanki
beklemedii bir servene tesadfen dalm gibiydi. Veya
onlarn da sonunda uyanacan umduu bir oyun oynar
gibi. Birlikte aynadklar oyunlar olmutu hep - anlam
316

olmayan kelimeler, kendi uydurduklar kiiler. Fiona'nn


uydurduu seslerin, cvlt ve yaltaklanmalarn bazlar
(bunu doktora syleyemezdi) Grant'in macera yaad,
Fiona'nn asla tanmad, bilmedii kadnlarn seslerine
insan rktecek kadar benzerdi.
"Evet, tabii," dedi doktor. "Balangta seici olabilir.
Bilemeyiz ama yle deil mi? Ne ekilde ilerlediini gr
memiz lazm anlamak iin."
Bir sre sonra yaptnlacak etiketin pek bir nemi
kalmad. Artk tek bana alverie gitmeyen Fiona, s
pem1arkette, Grant'in arkas dnkken ortadan yok olu
verdi. Bir polis birka sokak tede, yolun ortasnda y
rrken buldu onu. Adn sordu, Fiona hemen cevap ver
di. Sonra polis, babakann adn sordu.
"Delikanl, babakann adn bilmiyorsanz bu kadar
sorumluluk isteyen bir grevin banda da olmamalsnz."
Polis gld. Ama Fiona sonra bir hata yaparak polise
Boris ile Natasha'y grp grnedii sordu.
Boris ile Natasha, Fiona'nn yllar nce bir arkadaa
iyilik olsun diye ald, sonra da yaadklar srece kendi
ni adad Rus kurt kpekleriydi. Kpekleri evlat edin
mesi, ocuk sahibi olma ihtimalinin pek bulunmadn
renmesiyle am olabilirdi. Tpleriyle ilgili bir so
rundu, tkal myd, deforme miydi, Grant hatrlayam
yordu. Kadnlk mekanizmalanna uzak durmaya al
mt teden beri. Belki de Fiona,nn annesi ldkten
sonrayd. Kpekler, onlan dar kardnda uzun ba
caklan, ipeksi tyleri, ince uzun yzleri, hi deimeyen
mlayim ifadeleriyle Fiona'ya pek yakyorlard. Baz
insanlar, o sralar (politik uygunsuzluuna ramen kayn
pederinin parasna hayr diyemeyen) niversitede yeni
ie alnm olan Grant'i de Fiona,nn yine eksantrik bir
annda, aklna eserek benimsediini, besleyip baktn,
317

kayrdn dnm olabilirdi. Geri kendisi neyse ki


ok daha sonra anlamt bunu.

Fiona spermarketten kaybolduu gnn akam


yemekte Grant' e, "Benimle ilgili ne yapman gerekecei
ni biliyorsun, deil mi?" demiti. "Shallowlake miydi,
neydi, oraya yatrman gerekecek."
"Meadowlake," dedi Grant. "O safhaya gelmedik he..
nuz.
"Shallowlake, Shillylake," dedi Fiona, oyun oynuyorlarm gibi. "Sillylake. En gzeli Sillylake."1
Grant, dirsekierini masaya dayayp ban ellerinin
arasna ald. Bunu ancak srekli olmayabilecek bir
zm gibi dnebileceklerini syledi. Bir tedavi dene
mesi gibi dnlebilirdi. Dinlenme kr gibi.
..

Kural olarak aralk aynda yeni hasta almyorlard .


Noel ve ylba dnemi duygusal adan tehlikeliydi. Bu
yzden yirmi dakikalk mesafeyi ocak aynda katettiler.
Karayoluna kmadan nceki tali yol, o mevsimde tama
men buz tutmu olan bataklk bir ukurdan geiyordu.
Parlak karlarn zerinde bataklk meeleriyle akaaala
rn izgi izgi glgeleri.
"Aa, hatriadn m?" dedi Fiona.
"Ben de onu dnyordum," dedi Grant.
"Yalnz o srada mehtap vard," dedi Fiona.
Sadece kn gbeinde gidilebilen bir yerde, mehtap
ta, siyah eritli kann zerinde kayak yaptklan geceden sz
ediyordu. Soukta aa dallannn atrdadn iitmilerdi .
1 . (Ing.) Lake: gl; meadow: ay1r; shallow: s1; shilly-shally: kararsiz: silly: salak..

(.N.)

318

Peki bunu bu kadar net ve doru hatrlayabildiinde


gre, gerekten bir sorun olabilir miydi?
Grant geri dnp eve gitmemek iin kendini zor
tuttu.

Ynetici ona bir kural daha izah etti. Yeni gelenler


otuz gn boyunca ziyaret edilmiyordu. ou insann
yerleebilmek iin byle bir sreye ihtiyac vard. Bu ku
ral uygulamaya konulmadan nce kendi isteiyle gelmi
olsalar bile yalvarnalar, gzyalan, sinir krizleri yaan
mt. nc ya da drdnc gn piman olmaya, evle
rine dnmek iin yalvarnaya balyorlard. Baz hasta
yaknlarnn ii kaldrmyor, kimi hastalar eskisinden
daha iyi olmayacaklan evlerine geri gtrlyordu. Alt
ay sonra, bazen birka hafta sonra ayn zorlu mcadele
tekrar yaanyordu.
"Oysa tecrbelerimiz/' demiti ynetici, "onlan bir
sre kendi hallerine braktnzda genellikle gayet mutlu
olduklann gsteriyor. Kentte gezmeye gtrmek iin
otobse zor bindiriyoruz sonra. Evlerini ziyaret edecekle
rinde de yle oluyor. Yerletikten sonra bir-iki saatlik bir
ziyaret iin eve gtrnekte bir sorun yok - akam yeme
ine yetime derdine kendileri dyor. Artk Meadow
lake'i evleri gibi gryorlar. Elbette ikinci kattakiler iin
bu anlattklanm sz konusu deil, onlar brakamyoruz.
ok zor oluyor, zaten nerede olduklarn da bilmiyorlar:'
"Karm ikinci katta olmayacak," demiti Grant.
"Hayr," demiti ynetici dneeli bir edayla. "Ben
batan her eyi ak ak ortaya koymak istiyorum sadece."

Meadowlake'e epey yl nce birka kere gitmilerdi,


eskiden komular olan yal, bekar ifti Mr. Farquar'

ziyarete. Mr. Farquar, yzyln bandan beri bir buzdola


byla bir televizyon ilavesi dnda deiiklie urama
m, bol cereyanl tula bir evde tek bana otururdu.
Grant'le Fiona'ya habersiz ama olduka aralkl ziyaret
lerde bulunur, yerel meseleler dnda okuduu kitaplan
tartmaktan da holanrd - Krm Sava'yla, kutuplarn
kefiyle, silahlarn tarihiyle ilgili kitaplar. Ama Meadow
lake'e tandktan sonra sadece orann rutinlerinden bah
seder olmutu; Grant'le Fiona, yaptklan ziyaretierin
onun iin sevindirici olmakla birlikte sosyal bir zorunlu
luk, bir yk de olduu hissine kaplmlard. zellikle
Fiona ortalktaki idrar ve amar suyu kokusundan, al
ak tavanl lo koridorlarda nilere yerletirilmi gster
melik plastik iek buketlerinden nefret ederdi.
O bina ellili yllarda yapld halde ylalmt imdi .
Tpk Mr. Farquar'n evinin yklp yerine Torontolu biri
lerinin h.afta sonlar kulland baya bir ato taklidi
kondurulduu gibi. Yeni Meado,vlake binas ise havadar,
kubbeli bir yapyd, havada asl koku hafif, ho bir am
kokusuydu. Dev kayalann arasndan fkran yemyeil,
gerek bitkiler vard.
Buna ramen Grant, onu gnneden geirmek zo
runda olduu o uzun ay boyunca Fiona'y hep eski bina
da canlandrd gznde. Hayatnn en uzun ay olduunu
dnyordu - on yanda annesiyle Lanark County'de
akrabalann ziyaret ettikleri aydan, Jacqui Adams'n iliki
lerinin balarnda ailesiyle tatile gittii aydan daha uzun
du. Meadowlake'e her gn telefon ediyor, telefona hem
irelerden Kristy'nin cevap vereceini umuyordu. Kristy,
Grant'in vefallna biraz glyorrlu galiba ama ansna
den dier hemireterin hepsinden daha aynntl rapor
veriyordu.
Fiona nezle olmutu ama yeni gelenlerde sk sk g
rlen bir eydi.
320

"ocuklar okula baladnda da yle olur ya," de


miti Kristy. ''Bir sr yeni mikropla karlyorlar, bir
sre boyunca hepsini kapyorlar."
Sonra nezlesi geti. Antibiyotik kesildi, kafas ilk
geldiindeki kadar kank grnmyordu. (Grant' e daha
nce ne antibiyotikten bahsedilmiti ne de kafa kank
lndan.) tah iyi saylrd, camekanl odada, gnete
oturmaktan holanyor gibiydi. Televizyon seyretmekten
de holanyordu.
Eski Meadowlake'in en dayanlmaz zelliklerinden
biri her yerde ak televizyonlar olmasyd; nerede oturur
sanz oturun btn dncelerinizi, konumalarnz tele
vizyon bastnrd. Hastalann bazlar ( Grant'le Fiona onla
ra imdiki gibi Meadowlake sakinleri deil, hasta diyorlar
d o zamanlar) televizyona bakar, bazlar televizyonla
konuur ama ou ylece oturup televizyonun saldnsna
boyunlar bkk tahamml ederlerdi. Grant'in hatrlad
kadaryla yeni binada televizyon ayn bir salonda izleni
yordu, yatak odalannda ya da. stenirse izleniyordu.
Yani Fiona istemi olmalyd. Ne seyretmek istemiti?
O evde yaadklan yllar boyunca Grant,le Fiona,
birlikte epeyce televizyon seyretmilerdi. Bir kamerann
ulaabilecei her hayvan, srngen, bcek ve deniz yara
tnn hayatn dikizlemi, birbirine epey benzeyen g
zel XIX. yzyl romanlannn belki onlarca film uyarla
masn izlemilerdi. Byk bir maazacia geen bir ngi
liz komedisine baylm, o kadar ok tekrarn izlemiler
di ki, replikleri ezbere bilirlerdi. Gerek hayatta len ya
da artk baka iler yapan oyuncularn yokluuna zl
m, sonra karakterler tekrar doduunda ayn oyuncula
r barlarna basmlard. Kat grevlisinin salannn si
yahken kra, sonra tekrar siyaha dnmesini izlemiler
di, ucuz setler hep aynyd. Ama bunlar da solmutu;
zamanla setler, simsiyah salar solmutu, sanki Londra
321

sokaklannn tozu asansr kaplarnn altndan ieri girer


mi gibi; bu hazin durum Grant ile Fionay Bayaptlar
Tiyatrosu'nun btn trajedilerinden daha ok etkilemi,
bu yzden fnale kadar seyretmemilerdi.
Fiona'nn yeni arkadalar edinmekte olduunu sy
ledi Kristy. Kabuundan kt kesindi.
Ne kabuu? diye sorn1ak istedi Grant; ama Kristy'yle
aras bozulmasn diye kendini tutup sormad.

Telefon aldnda amyordu, arayan telesekretere


mesaj brakyordu. Ara sra grtkleri insanlar yakn
komular deil, emekli olup krda oturan ve sk sk haber
vermeden bir yerlere giden kiilerdi. Grant ile Fiona bu
eve ilk tandklar yllarda kn da orada kalmlard.
Krda k mevsimi onlar iin yeni bir deneyimdi, yapla
cak ok i vard, evle uramalan gerekmiti. Sonra onlar
da seyahat edebilecek durumdayken etmeleri gerektii
ni dnm, Yunanistana, Avustralya'ya, Kosta Rika'ya
gitmilerdi. Alhaplan onlann yine tatile km olaca
n dnrd naslsa.
Hareket olsun diye kayak yapyor ama batakla ka
dar gitmiyordu hi. Gne batarken, mavi konturlu buz
dalgalaryla evriliymi gibi grnen krlarda gkyz
pembeleirken, evin arkasndaki tarlada turlar atyordu.
Tarlann etrafnda ka tur attn sayyor, sonra karanla
brnen eve dnyor, akam yemeini hazrlarken tele
vizyonda h aberleri ayordu. Genellikle akam yemeini
birlikte hazrlarlard. Biri ikileri koyar, dieri mineyi
yakar, Grant'in iinden (Grant, skandinav efsanelerinde
ki kurtlar, zellikle de dnyann sonu geldiinde Odin'i
yiyip yutan koca Fenris kurduyla ilgili bir aratrna yap
yordu), Fiona'nn o sralar okuduu kitaptan, birbirlerine
yakn ama birbirlerinden ayn geirdikleri gn boyunca
322

neler dndklerinden sz ederlerdi. En youn mahre


miyet anlan buydu; yataa girdikten hemen sonraki be
on dakikalk fiziksel yaknlk da vard elbette - ounluk
la seksle noktalanmayan ama cinselliin henz tamamen
bitmedii konusunda onlan teskin eden dakikalar.

Grant, ryasnda dostu olduunu dnd bir i


arkadana bir mektup gsteriyordu. Mektup uzun sre
dir hi aklna gelmemi bir kzn oda arkadandand.
slubu ahlak ve dmanca, mzltl ve tehditkard Grant, mektubu yazan latan lezbiyen olarak damgala
mt. Kzn kendisi uygarca aynid bir kzd, onun inti
har etmek yle dursun, olay karmak bile istemesi ih
timal dyd; mektup anlld kadanyla, dolayl yol
dan ona, kzn intihar giriiminde bulunduunu anlat
maya alyordu.
arkada, kravatlann atp evlerini terk ederek her
geceyi bir yer yatann stnde byleyici, gen bir met
resle geiren, iyerlerine, snflanna stleri blan darma
dnk, ot ve tts kokarak gelen ilk aile reisierinden
biriydi. Ama artk bu tr serserillldere scak bakmyordu;
Grant, onun zaten o kzlardan biriyle evlenmi olduu
nu ve kansnn btn evli kadnlar gibi akam yemeine
misafir davet edip ocuk dourduunu hatrlamt.
"Bence komik deil," diyordu Grant' e; Grant de gl
memiti hatrlad kadaryla. tsenin yerinde olsam
Fiona'y hazrlamaya alrdm."
Bunun zerine Grant, Fiona'y grmeye Meadow
lake'e -eski Meadowlake'e- gidiyor, ama kendini bir am
fide buluyordu. Amfideki herkes hocay, yani Grant'i
bekliyordu. En arka, en st srada oturan bir grup souk
bakl gen kadn vard; hepsi siyah cbbeli, hepsi ma
temdeydi, ac ac bakarak gzlerini bir an bile ondan
323

ayrmyor, sylediklerinin hibirini yazmadklann, hi


biriyle ilgilenmediklerini aka gsteriyorlard.
Fiona en n srada oturuyordu1 rahatt, sakin di. Amf
yi her partide bulup yerletii kelerden birine dn
trnt - arap-madensuyu ve nornal sigara ierek
kpekleri hakknda komik anekdotlar anlatt bir ada
ck. Orada kendine benzeyen birka kiiyle birlikte dal
galardan korunurdu, sanki baka kelerde, yatak odala
rnda ve karanlk verandada oynanan dramlar ocuksu
bir komediden ibaretmi gibi. iffetli olmak sekinlik,
imtina bir nimetmi gibi.
"Aman canm," diyordu Fiona. "O yataki kzlar, s
rekli ortalkta intihar edeceklerini syleyip dururlar."
Ama onun yle demesi yeterli olmuyordu; hatta
Grant' i rpertiyordu. Fiona'nn yanlyor olmasndan, feci
bir eyin gerekten olduundan korkuyor ve Fiona'nn
grernediini o gryordu - kara halkann kalnlatn,
daraldn, boazn sktn ve oday aa doru bastr
dn.

Ryadan uyandnda gerek olanla olmayan eyleri


ayklamaya koyuldu.
Gerekte de bir mektup alm, odasnn kapsna si
yah boyayla "KALLE" yazlmt; bir kzn kendisine
abay yaktn sylediinde Fiona aa yukar ryada
sylediklerini sylemiti . Gerekte olaya bir i arkada
karmam, snfnda asla siyah cbbeli gen kadnlar ol
mam, kimse intihar etmemiti. Grant itibardan dme
mi, hatta bir-iki sene sonra olsa neler yaayabilecei d
nlrse ucuz atlatmt. Ama duyulmutu. Dirsek e
virenler gze batmaya balamt. Noel'de sadece bir-iki
davet alm, ylban yalnz geirmilerdi. Grant sarho
olmu ve gereknedii halde -Tann'ya kr itiraf hata324

sna da dmeden- Fiona'ya yeni bir hayat vadetmiti.


O srada duyduu utan kandrlm olmann, mey
dana gelen deiiklii grememenin utancyd. Tek bir
kadn bile fark ettirmemiti. Gemite anszn ok sayda
kadn ulalr hale geldiinde bir deiiklik olmutu -ya
da Grant' e yle gelmiti- imdi tekrar bir eyler dei
miti, olan bitenin kendi niyetleriyle hi ilgisi olmadn
sylyorlard. aresiz ve akn olduklar iin itiraz et
memilerdi, olay onlara zevk ven1emi, incitmiti. lk ad
m onlar atm olsa da srf her ey onlarn aleyhinde ol
duu iin atmlard.
Hi kimse bir zamparann hayatnda (Grant kendini
byle tanmlamak durumundayd, oysa ryasnda onu
knayan adamn gnln fethettii ya da sorun yaad
kadn saysnn yansna bile ulamamt) iyilik, cmert
lik, hatta fedakarlk eylemleri olduunu kabul etmiyor
du. Balangta olmayabilirdi ama en azndan olay geli
tike bunlar da giriyordu iin iine. Grant birok kadna
aslnda hissettiinden ok daha fazla sevgi -veya daha
hayrat bir tutku- sunarak onlann gururuna, zaaflarna
hizmet etmiti. Sonu olarak imdi incitmekle, suistimal
etmekle, zsaygy yok etmekle sulanyordu. Ve elbette
Fiona'y aldatmakla -ki aldatmt tabii- ama bakalar
nn yaptn yapp onu terk etseydi daha m iyi olurdu?
Byle bir ey asla gememiti aklndan. Bakalannn
rahatsz edici taleplerine ramen Fiona 'yla sevimeyi hep
srdnt. Tek bir geceyi ondan ayr geirmemiti. San
Francisco'da veya Manitoulin AdasJnda bir adrda hafta
sonu geirrrek iin uzun uzad ya senaryolar uydurmam
t. Ot ve alkol ll kullanm, aratrmalanot yaymla
maya, komitelerde grev almaya, mesleinde ilerlemeye
devam etmiti. ini ve evliliini bir kenara atp kyde ma
rangozluk ya da anclk yapmaya asla niyetlenmemiti.
Ama sonuta ona benzer bir ey olmutu ite. Daha
325

dk emekli maayla erken emekliye aynlmt. Kardi


yolog kaynpederi bir sre koca evde tek bana kafas ka
rk, metanetle gs gererek yaadktan sonra lm,
Fiona'ya hem o mlk hem de babasnn doup byd,
Georgian Krfezi yaknndaki iftlik miras kalmt. Fiona
da gnll hizmet koordinatr olarak alt hastanede
ki (kendi tanmyla insaniann uyuturucu, seks ve entelek
tel didimeler dnda dertlerinin olabildii sradan dn ..
yadaki) iinden aynlmt. Yeni bir hayat yeni bir hayatt.
Bu arada Boris ile Natasha lmt. nce biri -han
gisi olduunu hatrlamyordu Grant- hastalanp lm,
teki de onun ardndan, az ok duygudalktan lmt.
Grant ile Fiona evi onardlar. Kros kayaklar aldlar
kendilerine. Pek sosyal bir ift olmamakla birlikte za
manla birka arkada edindiler. Yeni hayatlannda ateli
flrtlemeler yoktu. Yemek davetlerinde bir erkein pan
tolon paasndan ieri szlen plak kadn ayak par
maklan yoktu. Hafifmerep evli kadnlar yoktu.
Hakszla uramlk duygusu hafiflediinde, Grant
"tam zamannda" diye dnebildi. Feministler, belki biz
zat o zavall salak kz ve korkak, szde arkadalan onu
tam zamannda atmiard dan. Giderek zahmetine de
meyecek hale gelen ve zaman iinde ona Fiona'y da kay
bettirebilecek bir hayatn dna tam zamannda atlmt.

ilk ziyareti iin Meadowlake' e gidecei gnn saba


h Grant erken saatte uyand. Tpk eski gnlerde yeni
bir kadnla ilk kararlatrlm bulumasna gidecei sa
bahlarda olduu gibi, derinden bir kprt vard iinde.
Tam anlamyla cinsel bir his saylmazd. (Daha sonra,
bulumalar rutinleince onunla snrl kalrd .) Bir keif
beklentisi, neredeyse manevi alm beklentisi olurdu.
Ayrca ekingenlik, tevazu, tela.
326

Evden fazlasyla erken kt. Saat ikiden nce ziya


reti kabul edilmiyordu. Danda, otoparkta oturup bek
lemek istemediinden arabay ters yne evirmeye zor
lad kendini.
Karlar erimeye balamt. Yerde ok kar vard hala
ama k ortasnn gz kamatran, kat manzaras para
lanmt. Gri gkyznn altndaki bu ukurlarla dolu
tmselder tarlalardaki atklara benziyordu.
Meadowlake yaknndaki kentte bir ieki buldu,
iri bir demet iek ald. Daha nce Fiona'ya hi iek
gtrmemiti. Bakasna da. Binaya girerken kendini ka
rikatrlerdeki umutsuz aklar ya da sulu kocalar gibi
hissediyordu.
"Vay canna! Bu mevsimde nergis ha!" dedi Kristy.
"Bir servet harcadnz herhalde." Grant'in nnden yr
yerek koridoru geti ve bir dolabn ya da mutfams bir
blmenin n yakp vazo arad. Salan dnda her ey
den vazgemi, kilolu, gen bir kadnd. Salar san ve ha
cimliydi. Alelade bir ehreyle alelade bir bedenin tepe
sinde barmaid ya da striptizci tarz kabartlm sar salar.
"Aln bakalm," diyerek bayla koridorun ilerisini
iaret etti. "smi kapda yazl."
Yazlyd gerekten, mavi kularla bezenmi bir pla
kann zerinde. Acaba kapy tklatsam m, diye dn
d; tklatt, sonra ap Fiona'ya seslendi.
Fiona yoktu. Dolap kapa kapal, yata dzeltil
miti. Baucu sehpasnda bir kutu kat mendille bir bar
dak sudan baka bir ey yoktu. Ne bir fotoraf, ne bir
resim, ne bir kitap, ne bir dergi. Belki hepsi dolapta tu
tulmak zorundayd.
Hemire ya da danma masasna veya ad her neyse
oraya dnd. Kristy, "Yok mu odasnda?, dedi, Grant'e
gstermelik gibi gelen bir aknlkla.
Grant, elinde ieklerle ne yapacan bilemedi.
327

Kristy, "Tamam, tamam - u iekleri uraya koyalm,"


dedi. Sanki Grant okula yeni balayan, geliimi yava bir
ocukmu gibi iini ekti, onu bir koridordan geirip or
tadaki katedral tavanl geni alann devasa camekanlann
dan ieri dklen a gtrd. Duvarlar boyunca sra
lanm ezlonglarda oturanlar da vard, hal kapl zemi
nin ortasndaki masalarda oturanlar da. Hibiri ok kt
grnmyordu. Yalydlar -bazlar tekerlekli sandalye
ye ihtiya duyacak kadar acizdi- ama dkn grnm
yorlard. Fiona'yla birlikte Mr. Farquar' ziyaret ettikle
rinde sinir bozucu grntlerle karlarlard. Yal ka
dnlarn enelerinde kllar, bir gz rk bir erik gibi
brtlemi bir adam . Salyalan akanlar, ban sallayanlar,
deli deli konuanlar. imdiyse en ar vakalar ayklanm
gibi grnyordu. Belki ila ve ameliyata bavuruluyor
du, belki arplmalan, szel ya da baka bakmdan ken
dini tutamamay tedavi etmek mmknd - daha birka
yl nce bile var olmayan yntemlerle.
Fakat piyanonun banda ok kederli bir kadn vard;
tek parmayla tulara dokunuyor, notalar bir trl ezgi
ye dnmyordu. Kahve makinesinin ve i ie geiril
mi plastik bardaklarn arkasnda duran sabit bakl ka
dn ise skntdan ta kesilmi gibi grnyordu. Ama o
grevli olsa gerekti - Kristy'ninkinin ei bir nifoma,
ak yeil pantolon ve gmlek vard stnde.
"Grdnz m?" dedi Kristy daha yumuak bir ton
da. HYanna gidip, merhaba, deyin, rktmemeye aln
onu. Biliyorsunuz belki . . . Neyse. Hadi gidin yanna."
Grant, Fiona'y profilden gryordu; iskarnbil ma
salanndan birinin banda oturuyor ama oynamyordu.
Yz biraz ikin grnyordu, bir yana sarkm, du
dann kesini gizliyordu; daha nce byle deildi. En
yaknndaki adamn oyununu izliyordu.Adam, katlann
Fiona'nn grebilecei ekilde tutuyordu. Grant masaya
328

yaklatnda Fiona ban kaldrp bakt. Hepsi baktlar


- masadaki oyuncularn hepsi ban kaldrp tatsz bir
ifadeyle bakt. Hemen ardndan katlarna dndler;
geit vermek istemezmi gibi.
Ama Fiona kendine has yamuk, mahcup, kurnaz ve
byleyici tebessmyle iskemiesini geri itip Grant'in
yanna geldi, parman dudaklarna gtrd.
"Bri," diye fsldad. 'Feci ciddi. Bu konuda epey fa
natikler." Gevezelik ederek Grant' i kahve masasna gtr
d. "niversitede ben de bir ara yleydim, hatrlyorum.
Arkadalanmla birlikte dersleri asar, oturma odasnda
sigara iip kran krana oynardk. Birinin ad Phoebe'ydi,
dierlerini hatrlamyorum."
"Phoebe Hart," dedi Grant. Ufak tefek, gs iine
gm, siyah gzl kz geldi gznn nne; lm ol
malyd. Fiona, Phoebe ve dierleri dumana boulmu,
cadlar gibi kenderinden gemi.
"Sen de tanyor muydun onu?" dedi Fiona ve glm
semeyi srdrerek skntdan ta kesilmi kadna dnd.
'Ne iersin? ay? Burada kahve pek matah deil maalesef"
Grant asla ay imezdi..
Fiona'ya sanlamyordu. Her ne kadar tandk olsalar
da sesinde ve glmseyiinde bir eyler, briileri, hatta
kahveci kadn Granf ten korurmu -ayn zamanda
Grant'i de onlarn honutsuzluundan korurmu- gibi
grnen tavrnda bir eyler ona sarlmasn engelliyordu.
"Sana iek getirdim," dedi Grant. ,.Odan enlendi
rir diye dndm. Odana gittim, yoktun."
'yle ya," dedi Fiona. uBuradaym ."
'Yeni bir arkada edinmisin/' dedi Grant. Fiona'nn
yan yana oturduu adam iaret etti bayla. Tam o srada
adam ban kaldnp Fiona'ya bakt, o da belki Grant'in
szlerinden tr, belki de srtnda bakn hissettiin
den adama dnd.
329

uo Aubrey canm," dedi. uin komii, onu yllar n


cesinden tanyorum. Dkkanda alrd. Dedemin al
veri ettii hrdavat dkkannda. kimiz oynap durur
duk, cesaretini toplayp bana kma teklif edemezdi bir
trl. Ta ki son hafta sonu beni maa gtrnceye kadar.
Ama ma bittiinde dedem arabasyla beni almaya gel
miti. Yaz tatilimi geiriyordum aniann yannda. Dedem
ile bykannemde misafirdim - iftlikte otururlard."
"Fiona. Bykannen1erin nerede oturduunu biliyo
rum. Biz de orada oturuyoruz. Oturuyorduk."
"Sahi mi ?" dedi Fiona, dikkati dalarak: Brii gz
lerini ona dikmiti, bak yakarmyor, emrediyordu. Aa
yukan Grant,in yanda, belki biraz daha yal bir
adamd. Kaln telli, gr, beyaz salan alnna dklyor
du, derisi ksele gibiydi ama rengi solgundu, eski, buru
mu bir deri eldiven gibi sanms beyaz. Uzun yz va
kur ve hznlyd, gl, ylgn, yal bir atn gzellii
ne sahipti. Ama Fiona konusunda ylmamt.
"Ben dnsem iyi olacak," dedi Fiona, tombullam
yz kzararak. "Ben yannda oturmazsam iyi aynaya
mayacan dnyor. Sama tabii. Oyunu hatrlamyo
rum pek. Kusura bakma."
"Yaknda biter mi?"
"Biter herhalde. Duruma bal. u hain grnml
hanmdan kibarca rica edersen sana ay verir."
"Gerek yok," dedi Grant.
"yleyse gidiyorum, tamam m, sklmazsn deil mi?
Sana her ey ok garip geliyordur eminim ama insan o
kadar abuk ahyor ki. Herkesle tanrsn. Tabii bazlan
bulutlarda geziyor - hepsinin seni tanmasn bekleme."
Fiona iskemiesine oturdu tekrar ve Aubrey'nin ku
lana bir ey fsldad. Aubrey'nin eline parmaklanyla
hafife vurdu.
Grant, Kristy'nin peine dt, koridorda karlat
330

onunla. stnde srahiler iinde elma ve zm suyu olan


bir servis arabasn itmekteydi.
"Bir saniye," dedi Grant' e ve kafasn bir odadan ie
riye uzatt. "Elma suyu? zm suyu? Kurabiye?"
Grant onun iki plastik bardaa meyve suyu doldu
rup odaya gtrmesini bekledi. Kristy sonra geri gelip
plastik tabaklara iki ararat kurabiyesi koydu.
"Ee?" dedi Kristy. "Onu byle sosyallemi grd
nze sevinmediniz mi?"
"Benim kim olduumu biliyor mu acaba?" dedi Grant.

Grant emin alamyordu. Fiona aka olsun diye rol


yapyordu belki. Yapmayaca ey deildi. Sonunda biraz
ak veniti, Grant'le sanki orann yeni bir sakiniymi
gibi konutuunda.
Eer oynad rol buysa tabii. Ve rol yapyorsa.
Ama yle olsa, sonradan peinden koup glmez
miydi? Bri masasna dnp Grant'i unutmu gibi yap
mazd herhalde. ylesi fazlasyla acmasz olurdu.
Kristy, ''Onu kt bir anda yakalamsnz," dedi.
"Oyuna dalm."
"O oynamyor ki," dedi Grant.
"Evet ama arkada oynuyor. Aubrey."
"Kim bu Aubrey?"
'1\ubrey ite. Arkada. Meyve suyu ister misiniz?,
Grant ban hayr anlamnda sallad.
"Bakn/' dedi Kristy. "Hepsi birilerine byle balan
yor. Bir sre en nemli ey o oluyor. Kanka duygusu.
yle bir dnem geiriyorlar.''
"Yani gerekten benim kim olduumu bilmiyor ola

b r m..,,
"Olabilir. Bugn. Yann ise - hi belli olmaz. Durum
srekli deiip duruyor, yaplabilecek bir ey yok. Buraya
331

bir sre gelip gittikten sonra siz de anlayacaksnz. Her


eyi bu kadar ciddiye alnamay reneceksiniz. Bu du
rumu gn gnne yaamay reneceksiniz.'

Gn gnne. Ama aslnda durum srekli deimi


yor ve Grant de duruma alamyordu. Fiona, ona al
yordu grne baklrsa ama onunla zel olarak ilgile
nen srarl bir ziyareti sfatyla. Hatta belki bir ba bela
syd; Fiona'nn eski nezaket kurallan uyarnca, ba bela
s olduu kendisine belli edilmemeliydi. Grant, e dalgn
lkla, terbiye icab iyi davranyor, bu da onun en aikar,
en gerekli soruyu sormasn engeliernekte baanl olu
yordu. Grant ona yaklak elli yllk kocas olduunu ha
trlayp hatriamacln soramyordu. Byle bir soru kar
snda Fiona utanrn gibi geliyordu ona - kendi adna
deil, Grant'in adna utanrd. Gergin bir tavrla gler,
nezaketi ve aknlyla Grant.' i utandnr1 bir ekilde so
nuta ne evet derdi ne de hayr. Ya da iki cevaptan birini
hi inandrc olmayan ekilde verirdi.
Kristy, Grant'in konuabildii tek hemireydi. Dier
hemirelerin bazlar her eyi dalgaya alyorlard. Kaarlan
m kaknem bir hemire suratma glmt Grant'in. "O
Aubrey ile Fiona yok mu? yice abay yakmlar, deil mi?"
Kristy ona Aubrey'nin eskiden iftilere ot kran fi
lan satan bir firmann temsilciliini yaptn syledi.
yi bir adamm," dedi; Grant bunun anlamn tam
karamad: Aubrey,nin drst, cmert ve iyi yrekli ol
duunu mu kastediyordu, yoksa konumasyla giyimi
dzgn, gzel bir arabaya sahip bir adam olduunu mu?
Herhalde hepsini birden.
Sonra, -Kristy'nin anlatlna gre- pek yal deil
ken, hatta emekliye aynlmamken olaand bir ey
gelmiti bana.
332

"Genellikle kars bakyor ona. Evde bakyor. Biraz


nefes alabilmek iin geici olarak brakt onu buraya. Kz
kardei Floridaya ann. Ne de olsa zor zamanlar ge
irmi kadn, o tr bir adamn bana gelmesi beklenme
yen bir ey - bir yerlere tatile gitmiler, adam bcek mi
sakmu ne, atei feci ykselmi. Komaya girmi, sonra da
bu hale gelmi ite."
Grant, Kristy'ye Meadowlake sakinlerinin arasnda
ki gnl balarn sordu. Fazla ileri gittikleri oluyor muy
du? Artk nutuk dinlemekten kendini kurtaracak hog
rl bir tonda konumay renmiti.
"Neyi kastettiinize bal," dedi Kristy. Ne cevap ve
receini dnrken bir yandan da kayt defterini dal
duruyordu. Yazd eyi tamamlaynca samimi bir g
lmsemeyle ban kaldrp Grant' e bakt.
"Burada bir sorunla karlatmzda, garip ama o
u zaman birbiriyle arkadalk bile etmeyen iki kii ara
snda oluyor. B azlar birbirlerini tanmyorlar bile, erkek
mi, kadn m, o kadarn biliyorlar sadece. nsan yal er
keklerin yal kadnlarn yatana girmeye almasn
bekler, ama tam tersi de ayn sklkta oluyor. Yal kadn
lar yal erkeklerin peine dyor. leri bitmemi de
mek ki."
Kristy'nin glmsernesi yznden silindi, fazla ko
numu ya da hissizce konumu olmaktan korkuyordu
sanki.
"Yanl anlamayn,". dedi. "Fiona'y kastetmiyorum.
Fiona bir hanmefendi."
Peki ya Aubrey? demek geti Grant'in iinden. Ama
sonra Aubrey'nin tekerlekli sandalyede olduunu hatr
lad.
"Fiona tam bir hanmefendi," dedi Kristy; o kadar
kesin ve teskin edici bir tonda konumutu ki, Grant tes
kin olmad. Fiona fistolu, mavi kurdeleli uzun gecelikle333
.

rinden biriyle yal bir adamn yorgann cilveli bir eday


la kaldrrken caniand gznde.
"Aslnda bazen pheleniyorum . . . " dedi.
Kristy, "Neden pheleniyorsunuz?" dedi serte.
"Acaba btn bunlar paradi mi diyorum."
"Ne mi?" dedi Kristy.

ou leden sonra yal ift, oyun masasnn ban


da oluyordu. Aubrey'nin iri, kaln pan1akl elleri vard.
Katlar elinde zor tutuyordu. Fiona onun yerine kat
lar kantnp datyo bazen bir kat Aubrey'nin elin
den decekmi gibi olduunda hzla dzeltiyordu. Grant,
odann kar tarafndan onun seri hareketini, hemen ar
dndan zr dilereesine gln izliyordu. Fiona'nn
sann bir peremi Aubrey'nin yanana dediinde ada
mn bir kocaya yarar ka atn gryordu. Fiona ya
knnda olduu srece Aubrey, ona yz vennemeyi ter
cih ediyordu.
Ama Fiona, Grant'i bir glmsemeyle selamiayp
iskemiesini geriye iterek -Grant'in orada bulunma hak
kn kabullendiini ve belki biraz da sorumluluk hissetti
ini gstererek- ona ay ikram etmek zere ayaa kalk
mayagrsn, Aubrey'nin yznde derhal karanlk bir
endie beliriyordu. Katlan elinden brakp yere d
ryor, oyunu bozuyordu.
Bu durumda Fiona, yardma koup katlan taparla
mak zorunda kalyordu.
Bri masasnda deillerse bazen koridorlarda yr
yorlard; Aubrey bir eliyle parmakla tutunyor, teki
eliyle Fiona'nn koluna ya da omzuna yapyordu. Hem
ireler Fiona'nn onu, tekerlekli sandalyeden kaldrm
olmasna mucize gzyle bakyorlard. Geri daha uzun
mesafeler iin -binann bir ucundaki limonlua ya da
334

teki ucundaki televizyon salonuna gitmek iin- teker


lekli sandalyeye ihtiya duyuluyordu.
Televizyonda hep spor kanal ak oluyordu gr
ne baklrsa; Aubrey her sporu seyrediyordu ama en
sevdii golft galiba. Grant onlarla birlikte golf prog
ramlarn seyretmekten rahatsz olmuyordu. Birka is
kemle teye oturuyordu. Byk ekranda az sayda seyir
ci ve yarumcu huzurlu yeil sahada oyuncular izliyor,
yeri geldiinde formalite icab alklyorlard. Ama oyun
cu vuruunu yapar, top gkyznde tek bana nceden
belirlenmi seyrini tamamlarken her yerde sessizlik ha
kim oluyordu. Aubrey, Fiona, Grant, muhtemelen ba
kalan da oturduklan yerde nefeslerini tutuyorlar, sonra
nce Aubrey nefesini brakarak bazen memnuniyetini,
bazen hayal knkln ifade ediyordu. Bir saniye sonra
Fiona'nn ayn tonda nefes verdii duyuluyordu.
Limonlukta byle bir sessizlik olmuyordu. ift ken
dilerine en gr, kaln, tropikal grnml bitkilerin ara
snda oturacak bir yer -bir bakma bir kameriye- bulu
yordu; Grant aralanna girnemek iin kendini zor tutu
yordu. Yapraklann hrtsyla su sesine Fiona'nn yumu
ak konumas ve gl kanyordu.
Sonra bir kkrt. Hangisiydi acaba?
Belki ikisi de deildi - belki kelerdeki kafeslerde
yaayan arsz, gsterili kulardan biriydi.
Aubrey konuabiliyordu ama sesi herhalde eskisin
den farklyd. O anda bir ey sylyor gibiydi - zorlukla
telaffUz edilen iki hece. Dikkat. Geldi. Canm.
Fskiyeli havuzun mavi zeminine dilek paralar atl
mt. Grant, kimseyi oraya para atarken grmemiti.
Be, on ve yirmi be sentlik paralara bakarken acaba ze
min karolanna yaptnlmlar m diye dnd - bina
nn moral ykseltici dekorunun bir paras olarak.

335

Beyzbol manda yeniyetmeler, tribnterin en st


ksmnda, olann arkadalarndan uzaa oturmular.
Aralarnda birka santim plak ahap, hava kararnakta,
yaz sonu bir anda kan akam serinlii. Kayan eller, k
prdayan kalalar, gzler hep sahada. Olann stnde
bir ceket varsa karp kzn dar omuzlann rtecek. Ce
ketin altnda onu kendine daha ok ekebilir, parmakla
rn onun yumuak koluna bastrabilir.
Olanlarn daha ilk randevuda kzn pantolonundan
ieri elini da1drd zamane genleri gibi deiller.
Fiona'nn incecik, yumuak kolu. Man klandrl
m tozlarnn tesinde karanlk kerken yeniyetme
ehvetine aran ve narin, yeni bedeninin btn sinirleri
ayaklanan Fiona.

Meadowlake'te pek ayna yoktu, dolaysyla Grant


kendini onlar gzetleyip takip ederken yakalamyordu.
Ama ara sra Fiona'yla Aubrey'nin peinde dolarken
kim bilir ne kadar aptal, acnas ve belki atlak grnd
geiyordu aklndan. Ne Fiona'yla yzleebiliyordu,
ne Aubrey'yle. Orada bulunmaya hakk olduundan gi
derek daha fazla pheye dyor ama uzaklaamyor
du. Evde bile, masasnda alrken, evi temizlerken, ge
rektiinde karlar krerken zihninde sanki bir metro
nam, Meadowlake' e, bir sonraki ziyaretine sabitlenmiti.
Kendini bazen umutsuzca kur yapan inat bir delikanl
gibi gryordu, bazen de sokaklarda nl kadnlar takip
eden, gnn birinde kadnn arkasn dnp akn anla
yacandan kuku duymayan zavall erkeklerden biri
gibi.
Byk bir aba gsterip ziyaretlerini aramba ve
cumartesi gnleriyle snrlad. Ayrca Meadowlake'te
sanki bamsz bir ziyareti, bir incelerneyi ya da sosyal

336

aratrnay yrten biriymi gibi baka eyleri gzlemle


meye balad.
Cumartesi gnlerine bir bayram tela ve gerginlii
hakimdi. Aileler bekler halinde geliyordu. Genellikle
anneler ba ekiyor, erkeklerle ocuklar gden neeli
ama srarl oban kpekleri gibi davranyorlard. Sadece
en kk ocuklar rahatt. Koridorlardaki yeil-beyaz
kareleri hemen fark ediyor, renklerden sadece birine ba
sp dierinin stnden atlyorlard. D aha cretkar olan
lar tekerlekli sandalyelerin arkasna binmeye kalkyor
du. Bazlan azarlancildan halde yaramazla devam edi
yor, sonunda arabaya gtrlyordu. O zaman daha b
yk bir ocuk ya da baba neeyle, hevesle onu gtrme
ye gnll oluyor, bylece ziyaretten de kurtuluyordu.
Konumalar yneten kadnlard. Erkekler durum
dan rkermi gibi grnyordu, yeniyetmeler ise haka
rete uram gibi. Ziyaret edilen kii, tekerlekli sandalye
de, bastonla, topaHayarak ya da kaskat, tek bana yr
yerek tren alaynn ban ekiyor, kalabalk ziyareti
topluluuyla gurur duymakla birlikte, durumun yaratt
stresle ya bo baklarla ya da aresizce gevezelik ede
rek ba etmeye alyordu. Dardan gelmi eitli kii
lerle evrelendiklerinde Meadowlake sakinleri o kadar
da normal grnmyordu. Kadnlarn yzlerindeki b
tn istenmeyen tyler zenle alnm, sakat gzler bant
ya da koyu gzlkle kapatlm, mnasebetsiz konuma
lar ilala kontrol altna alnm olsa da gzlerde cam gibi
bir bak, durularda tekinsiz bir katlk kalyordu - sanki
bu insanlar kendi kendilerinin hatrasna, son bir foto
rafiarna dnmeye razydlar.
Grant, Mr. Farquar,n neler hissetmi olabileceini
imdi daha iyi anlyordu. Buradaki insanlar -herhangi bir
faaliyete katlnayp oturduklar yerden kaplar izleyen
ya da pencereden dar bakanlar bile- kafalannn iinde
337

(elbette meum b arsak hareketleri, her yerlerindeki


batnalar ve burkulmalarla bedenleriyle de) dopdolu bir
hayat yayariard ve ounlukla bu hayat ziyaretilere
anlatmak, ona deinmek pek mmkn deildi. Tekerlek
li sandalyelerini srerek ya da iyi kt yryerek sergile
yebilecekleri ya da konuabilecekleri bir eyler bulabil
meyi umut ediyorlard ancak.
Sergilenecek eylerden biri limonluk, dieri de b
yk televizyon ekranyd. Babalar, ekran takdir ediyor
du. Anneler, ereltilerin muhteem olduunu sylyor
du. Bir sre sonra herkes kk masalann bana oturup
dondurma yiyordu - sadece tiksintiden geberen yeniyet
meler dondurmay reddediyordu. Kadnlar titrek yal
eneleri silip temizliyor, erkekler ban eviriyordu.
Bu ayinsi ziyaretler bir tatmin salyordu mutlaka;
hatta belki yeniyetmeler de gnn birinde gittiklerine
memnun olacaklard. Grant aile konusunda uzman sa
ylmazd.
Aubrey'yi ne ocuklar ne de torunlan ziyaret edi
yordu grne baklrsa; Fiona'yla ikisi kat oynayama
dklarndan -btn masalar dondurma yiyenleri e doluy
du- cumartesi treninden uzak duruyorlard. Cumartesi
gn limonluk samimi konumalara izin vermeyecek
kadar kalabalk oluyordu.
Elbette Fiona'nn kapal kapsnn ardnda konu
malar sryor olabilirdi. Grant, kapnn nnde uzun
uzun durup Disney kulanna youn, gerekten kt ni
yetli bir nefretle bakyor ama kapy tklatamyordu bir
trl.
Aubrey'nin odasnda da olabilirlerdi. Ama Grant,
onun odasnn yerini bilmiyordu. Meadowlake'i kefet
tike karsna daha fazla koridor, oturna alan ve rampa
kyor, dolarken hala kaybolduu oluyordu. Kendine
kerteriz olarak bir resmi ya da koltuu seiyor, ertesi h af338

ta setii eyin yeri deitirilmi gibi geliyordu ona. Ken


disini de zihinsel kaymalardan nuzdarip zanneder kor
kusuyla bundan Kristy'ye sz etmiyordu. Eyalarn yeri
ni hastalarn gnlk hareketlerini daha ilgin klmak iin
srekli deitirdiklerini varsayyordu.
Ara sra uzaktan grd bir kadn Fiona zannetti
ini; ama sonra layafetleri yznden o olamayacan
dndnden de bahsetmiyordu. Fiona ne zaman ala
cal iekli bluzlarla elektrik mavisi pantolon giymiti
ki? Bir cumartesi gn pencereden dan bakarken Fio
na'y grd -o olmalyd- karlarla buzlardan tamamen
annm bahe yollannn birinde Aubrey'nin tekerlekli
sandalyesini itiyordu; banda gln bir yn apka, ze
rinde mavi-mor hareli bir ceket vard; spermarketteki
kasabal kadnlarn zerinde grd trden bir kyafet.
Herhalde aa yukar ayn beden giyinen kadnlarn
eyalann ayrmakla uramyorlard. Kadnlarn kendi
giysilerini zaten tanmayacana gveniyorlard.
Salann da kesmilerdi. Fiona'nn melek halesini
kesmilerdi. Bir aramba gn, her ey daha normal
ken, kat oynanr, kadnlar elii odasnda balann iire
cek ya da yaptklanna hayranlk gsterecek kimse olma
dan ipekten iekler ya da oyuncak bebekler yaparken,
Aubrey'yle Fiona yine ortala km olduundan Grant
kansyla ksa, dostane ve ldrtc sohbetlerinden birini
yapabilme frsat bulduunda, "Salann niye krptlar?"
diye sordu.
Fiona elini bana gtrp kontrol etti.
"Aa, yokluunu hi hissetmemiim," dedi.
-

'nin deyimiyle tamamen umu olanlarn tutul


duu st katta neler olup bittiini renmesi gerektiini
dnyordu Grant. Aada kendi kendine konuarak ya

339

da gelip geeniere alakasz sorular sorarak ("Kazam ki li


sede mi braktm?") dolaanlar belli ki biraz umulard.
st kat hak edecek kadar umamlard .
Merdiven vard ama tepedeki kaplar kilitli, anah
tarlar personeldeydi. Asansre binebilmek iin resepsi
yon grevlisinin dmeye basmas gerekiyordu.
Tamamen utuktan sonra ne yapyorlard?
"Bazlar ylece oturuyor," diyordu Kristy. "Bazlan
oturduu yerde alyor. Bazs avaz avaz barmaya yel
teniyor. Anlatmasarn daha iyi."
Bazen dzeliyorlard.
"Bir yl boyunca odaya girip kyorsun, her defasn
da seni ilk kez. gryormu gibi davranyorlar. Sonra bir
gn, aaa, merhaba, eve ne zaman dnyorum, diyorlar.
Birdenbire tamamen normale dnyorlar."
Ama fazla uzun srmyordu.
"Vay canna, dzeldi, diyorsun . Sonra hop, tekrar
uuyorlar." Kristy parmaklarn klatt. f(Bir anda."

Grant'in eskiden alt kentte Fiona'yla ylda bir


iki kere gittikleri bir kitap vard. Grant tek bana tek
rar gitti kitapya. inden bir ey almak gelmiyordu,
ama liste hazrlamt, listeki kitaplardan bir-ikisini ald,
sonra da tesadfen grd bir baka kitap ald. zlan
da'yla ilgiliydi. XIX. yzylda zlanda'ya seyahat etmi
bir hanmn sulu boya resimleri.
Fiona, annesinin dilini hi renmemi, bu dilde ko
runmu yklere pek sayg da gsternemit - Grant'in
i hayatnda retip hakknda yazlar yazd ve hala
yazmay srdrd ykler. yklerin kahramanianna
"bizim Njal", "bizim Snorri" diye deinirdi. Ama son bir
ka ylda lkenin kendisiyle ilgilenmeye balayp gezi reh
berlerine gz gezdirmiti. William Morris'i ve Auden'n
340

seyahatleriyle ilgili bir eyler okumutu. Aslnda gitmeye


niyeti yoktu. lclimin feci olduunu sylyordu. Aynca,
insann dnp bildii, belki zlem duyduu ama hi
gremedii bir yer olmas gerekir, diyordu.

Grant, Anglosakson ve skandinav edebiyat dersleri


veneye ilk baladnda snfta sradan renciler olur
du. Ama birka yl sonra bir deiiklik fark etti . Evli ka
dnlar tekrar niversiteye dnyordu. Daha iyi bir ie
girebilmek iin, herhangi bir ie girebilmek iin deil de,
srf gnlk ev ileri ve habileri dnda dnecek daha
ilgin bir eyleri olsun diye. Hayatiarna zenginlik kat
mak iin. Kendilerine bir eyler reten erkeklerin de bu
zenginliklerden biri olmas, yemeklerini piirip yatmaya
devam ettikleri erkeklerden daha esrarengiz ve arzulanr
grnmesi de srecin doal bir sonucuydu belki.
Setikleri alanlar genellikle psikoloji, Kltr tarihi
ve ngiliz edebiyatyd. Arkeoloji ya da dilbilimi seenler
de oluyor, ama derslerin arl anlalnca brakyorlar
d. Grant'in derslerine yazlaniann bazlan Fiona gibi
skandinav kkenliydi, bazlan da Wagner'den, tarihi ro
manlardan skandinav mitolojisine ilikin bir eyler
renmi oluyorlard. Keltlerle ilgili her eyde esrarl bir
cazibe bulan kimi renciler de Grant'in bir Kelt dili
rettiini sanyordu. Bu tr heveslilerle krsnn arka
sndan olduka sert konuuyordu.
"Gzel bir dil renmek istiyorsanz gidin spanyol
ca renin. Hem Meksika'ya giderseniz kullanabilirsiniz."
Bazlar uyarsna kulak verip dersi brakyordu . Ba
zlan da Grant'in talepkar tavrndan etkileniyordu. Gay-.
retle alyor ve Grant'in odasna, dzenli, tatminli haya
tna olgun kadn uysallnn, titrek bir anayianma umu
dunun o mthi, artc tazeliini getiriyorlard.
341

Jacqui Adams adl kadn seti Grant. Fiona'nn tam


tersiydi - ksa boylu, dolgun, kara gzl, cokulu. ironi
den habersiz. likileri bir yl srd, sonra kadnn kocas
baka yere tayin edildi. Jacqui, kendi arabasnda vedala
rlarken anszn iddetli bir titremeye tutuldu. An s
kaybna uram gibi. Grant' e birka mektup yazd ama
Grant mektuplann slubunu fazlasyla ssl bulup nasl
cevap vereceini bilemedi. Cevap vermeyi geciktirdi, bu
arada beklen medik bir mucizeyle, kz olabilecek yata
bir gen kadnla ilikiye girdi.
nk o Jacqui'yle megulken ok daha badnd
rc bir baka gelime olmutu. Uzun sal, sandaletli
gen kzlar odasna gelip sekse hazr olduklann nere
deyse aka bildiriyorlard. Jacqui'yle zorunlu olan
temkinli yaklamalar, efkatli sevgi imalan bir yana bra
kld. Tpk bakalan gibi Grant de bir girdaba kapld,
arzular acaba bir eyler mi kardn dndrecek bi
imde eyleme dnyordu . Ama pimanla vakit mi
vard? Ayn anda yaanan birden fazla ilikilerle, vahi,
tehlikeli bulumalarla ilgili hikayeler dinliyordu. Reza
letler koptu, aleni ve acl dramlar yaand, ama naslsa
bylesinin daha iyi olduu duygusu hakimdi. Misilleme
ler oldu, kovulmalar oldu. Ama kovulanlar daha kk,
daha hogrl niversitelere ya da ak retim ku
rumlarna getiler; terk edilen birok kadn, oku atlatp
erkeklerini batan karan kziann kyafetlerini ve cinsel
ftursuzluunu benimsedi. Eskiden tamamen srprizsiz
olan faklte partileri, mayn tarlasna dnt. Bir salgn
balamt, spanyol gribi gibi yaylyordu. Yalnz bu defa
insanlar salgnn peine dmt, on alt-altm Y3 ara

s neredeyse hi kimse, dnda kalmak istemiyordu.


Ancak Fiona, salgnn dUlda kalmaya olduka istekli
grnyordu. Annesi lm deindeydi, hastane dene
yimi onu kayt brosundaki rutin iinden yeni iine yn342

lendirdi. Grant de izmeyi amad, en azndan etrafndaki


baz kiilere kyasla. Hibir kadnn kendisine Jacqui kadar
yaklamasna izin vennedi. Her eyden ok kendini mt
hi fo1nda hissediyordu. On iki yandan beri var olan

tombulluk eilimi yok oluverdi. Basamaklan ikier ikier


atlayarak merdiven kyordu. niversitedeki odasndan
grlen tiftik tiftik bulutlar ve k mevsiminde gn bat
m manzaras, komulannn salon perdelerinin arasndan
ldayan antik lambalann bys, tepedeki parkta akam
kerken kzak kaymaya dayamayan ocuklarn haykn
ilk kez onda byle bir hayranlk uyandnyordu. Yaz gel
diinde ieklerin isimlerini rendi. Sesi artk neredeyse
hi kmayan kaynvalidesiyle (hastal grtlak kanseriy
di) nceden alp derste o muhteem, kanl methiyeyi,
idam hknls halk ozan tarafndan Kral Kanlbalta

Eric onuruna yazln, kelle fidyesi Hofuolausn'u yksek


sesle okumay ve evirneyi gze ald. (Ozan, bu destann
ardndan idam hiiknn de veren kral tarafndan -iirin
gc sayesinde- serbest braklmt.) Herkes alklam
t- daha nce sataarak isterlerse danda bekleyebilecek
lerini syledii pasifistler bile. O gn, belki de bir baka
gn arabasyla eve dnerken kafasnda kfr kabilinden
sama bir alnt dnp duruyordu.

Bilgelikte ve bayda geliiyor, Tann 'nn ve insaniann


beenisini kazanyordu.
O srada bundan tr utanm, batl inanlar onu
rpertmiti. Hala da utanp rperirdi. Ama kimse bilme
dii srece anormal de gelmiyordu ona.

Meadowlake'e bir dahaki gidiinde kitab da yanna


ald. Gnlerden arambayd. Fiona'y oyun masalannda
arad ama gremedi.
Kadnn biri Grant'e seslendi: "Yok burada. Hasta."
343

Kadnn ses tonu heyecanlyd, kendini nemser gibiydi;


Grant, kendisiyle ilgili hibir ey bilmedii halde onu ta
nm olmaktan memnundu. Aynca Fiona hakknda:
Fiona'nn oradaki hayat hakknda bildikleri de onu
memnun ediyordu belki; Grant,ten daha fazla ey bildi
ini dnyor olabilirdi.
"Arkada da yok," dedi kadn.
Grant, Kristy'yi arayp buldu.
"nemli bir ey deil aslnda," dedi KristyJ Fiona'nn
nesi olduunu sorduunda. Bugn yataktan kmak is
temedi, biraz keyifsiz."
Fiona yatanda dimdik oturuyordu. Grant birka
kere girmi olduu odadaki yatan hastane yata oldu
unu ve bu ekilde ayarlanabileceini fark etmemiti da
ha nce. Fiona'nn zerinde yakas kapal, malcup gen
kz sabahildanndan biri vard; yznn solgunluu ki
raz ieklerini deil, bulamac andnyordu.
Aubrey yan bandayd, tekerlekli sandalyesini ya
taa mmkn olduunca yaklatrnut. Genellikle giy
dii, sradan ak yakal gmleklerden biri yoktu zerin
de; ceket giymi, kravat takmt. k tvit apkas yata
n stnde duruyordu. nemli bir i iin dan km
gibi grnyordu .
Avukatyla grmeye mi gitmiti? Bankacsna m?
Cenaze levazmatsyla ayrntlar konumaya m?
Her ne yapm olursa olsun, bitkin grnyordu.
Onun da yz kl rengiydi.
kisi de Grant' e kaskat, kederli bir korkuyla bakt
lar, ama kim olduunu grnce memnun olmadlarsa da
rahatladlar.
Zannettikleri kii- deildi.
Birbirlerinin elini smsk tutuyorlard, Grant' i tan
ynca da brakmadlar.

Yatan stndeki apka. Ceket, kravat.


344

Aubrey dan kmamt. Mesele nereye gittii, ki


minle grt deildi. Nereye gideceiydi.
Grant, kitab yatan zerine, Fiona'nn serbest eli
nin yanna brakt.
"zlanda 'yla ilgili," dedi. ('Bakmak istersin belki diye
dndm."
"Ya, teekkr ederim/' dedi Fiona. Kitaba bakmad.
Grant onun elini kitabn zerine koydu.
"zlanda," dedi.
"z-landa," dedi Fiona. lk hecede bir ilgi kvlcm
olsa da son iki hece dmdz sylenmiti. Zaten dikkatini
tekrar Aubrey'ye yneltnesi gerekiyordu; Aubrey iri, ka
ln elini elinden ekmekteydi.
"Ne oldu?" dedi Fiona. "Ne oldu canmn ii?"
Grant, onun bu tumturakl ifadeyi daha nce kul
landn hi duymamt.
"T
amam,

11

cc

11 V

....

A l ba ka1m . atagn
tamam, ded sonra. n

kenanndaki mendil kutusundan birka kat mendil e


kip kard .
Aubrey'nin derdi, alamaya balam olmasyd. Bur
nu aknaya balamt, zellikle Grant'in yannda acnas
bir grnt sunmak istemediinden tela ediyordu.

"Al canm,'' dedi Fiona. Aubrey'nin burnunu ve gz


yalann bizzat silerdi aslnda, belki yalnz olsalar Aubrey
de sesini karmazd. Ama Grant yanlarndayken Aubrey
byle bir eye izin vermezdi. Mendilleri beceriksizce tu
tup yzn rastgele ama ansna baanyla temizledi.
O bu ile megulken Fiona, Grant' e dnd.
"Burada szn geiyor mu?'' diye fsldad. " Seni on
larla konuurken grdm . .

''

Aubrey homurdand; belki itiraz, belki bitkinlik,


belki de tiksinti ifadesiydi . Sonra sanki Fiona'nn stne
kapanmak isterni gibi belden yukarsyla ne doru ani
bir hamle yapt. Fiona frlayarak onu yakalad ve smsk
345

tuttu . Grant'in yardm etmesi mnasebetsizlik olurmu


gibi grnyordu; ama Aubrey'nin yere deceini d
nse yardm ederdi elbette.
"Alama," diyordu Fion a. "Canm benim. Alama.
Greceiz. Mutlaka greceiz. Ben, seni grmeye
geleceim . Sen de geleceksin beni grreye."
Ban, Fiona'nn gsne gmm olan Aubrey yine
ayn sesi kard; Grant' e odadan kmak dyordu.
"Kars bir an nce gelse bari," dedi Kristy. "Gelip g
trsn de bitsin bu zdrap. Birazdan akam yemei ser
visi yaplacak, o hala ortalktayken Fiona'ya bir ey yedi
rebilir miyiz?"
Grant, "B enim kalmam gerekir mi?" dedi.
"Ne gerei var? Hasta deil ki.''
"Yalnz kalmasn diye."
Kristy ban hayr anlamnda sallad.
"Byle durumlarda kendi balannn aresine bak
malan gerekiyor. Genellikle hafzalan ksa sreli. Bu da
bazen avantaj oluyor."
Kristy kat yrekli biri deildi. Grant, onu tandn
dan beri hayatna ilikin baz eyler renmiti. Drt o
cuu vard. Kocasnn nerede olduunu bilmiyor ama
Alberta'da olabileceini dnyordu. Kk olunun
astn o kadar ktyd ki, ocak aynda bir gn Kristy
vaktinde acile yetitinnese lecekti. O uyuturucu kul
lanmyordu ama abisi konusunda o kadar emin deildi.
Kristy'nin gznde Grant'le Fiona, aynca Aubrey
ansl saylrd. Hayatlann pek fazla dertleri olmadan ya
amlard. u anda, yalanmken ektikleri saylmazd.
Grant, Fiona'nn odasna tekrar uramadan oradan
aynld. O gn riizgann lk estiini ve kargalann ortal
velveleye verdiini fark etti. Otoparkta ekose p antolon
takm giymi bir kadn, arabasnn bagajndan katlanm
bir tekerlekli sandalye kanyordu .

346

Arabayla Black Hawks Lane adl bir sokaktan gei


yordu. Civardaki btn sokaklara eski milli hokey ligin
deki takmiann adlar verilmiti. Meadowlake'in yak
nndaki kentin d mahallelerinden biriydi. Grant,le Fio
na teden beri kente alveri iin gelmiler ama ana
cadde dnda pek bir yeri grmemilerdi.
Evlerin hepsi aa yukar ayn dnemde yaplm
gibiydi, otuz-krk yl kadar nce. Sokaklar geni ve kv
rmlyd, kaldnn yoktu - o sralar insaniann artk pek
yrrneyecei dnlyordu. Grant'le Fiona'nn arka
dalan, ocuk sahibi olmaya baladnda bu tr yerlere
tanmlard. lk bata tanmalan konusunda hafif uta
nyorlard . "Mangalkent' e g ediyoruz/, diye bahsediyor
lard tanmadan.
Mahallede yaayan ocuklu gen iftler vard hala.
Garaj kaplannn stnde hasket fileleri, araba yollann
da tekerlekli bisikletler vard. Ama evlerin bazlan
aptan dmt, yaplrken kukusuz hedeflenen aile
lerin evleri deillerdi artk. Bahelerde lastik izleri vard,
pencerelerdeki knklar folyoyla kapatlmt, bazlannda
rengi atm bayraklar aslyd.
Kiralk evlerdi . Kiraclar da hala -ya da bir kez da
ha- bekar, gen erkekler.
Baz evler henz yeniyken oraya tanm olan kii
ler tarafndan mmkn olduunca bakml tutulmutu
- daha fazlasna p aras yetmeyen, belki de daha iyi bir
yere tanma gerei duymaru insanlar. allar by
m, p astel tonlarda vinil yal bask kaplamalar boya so
rununu ortadan kaldn1t. Dzgn itler ve allklar
ocuklann hepsinin byyp evden aynldn, anne ba
balann da baheyi mahalledeki kk ocuklann oyun
alan haline getinnek istemediini gsteriyordu.
Telefon rehberinde Aubrey'yle kansnn adresi ola
rak grnen ev de bunlardan biriydi. Evin nndeki yol
347

deme talaryla kaplanmt, yolun iki yannda, porse


len gibi kaskat grnen bir pembe, bir eflatun, sra sra
smbller diziliydi .

Fiona kederini atlatamamt. Yemeklerini yermi gi


bi yapp yemiyor, peetesine saklyordu. Gnde iki kere
besin takviyesi olarak bir iecek veriyorlard - biri ban
da durup imesini bekliyordu. Yataktan kendi bana
kalkp giyiniyar ama sonra odasndan kmak istemiyor
du. Kristy, bir baka hemire ya da ziyaret saatinde Grant,
koridorlarda dolatrmasa, dan karmasa hi hareket
etmeyecekti.
Bahar gneinde duvarn dibindeki bir bankta otu
rup alyordu usulca. Hala kibard, alad iin zr di
liyor, bir neri getirildiinde asla tartmaya girimiyor,
sorulara cevap vern1eyi reddetmiyordu. Ama alyordu.
Gzleri alamaktan kzarm, feri snmt. Hrkas stndeki kendi hrkasysa- dzgn iliklennemi olu
yordu. Salann taramama, trnaklann temizlememe aa
masna gelmemiti henz ama yaknda o da olabilirdi.
Kristy, kaslarnn erimekte olduunu, yakn zaman
da dzelme grlmezse yrte kullanmak zorunda ka
lacan sylyordu.
"Ama bir kez yrte kullanmaya baladlar m ba
ml oluyorl ar, sonra da pek yrmyorlar, sadece mec
bur olduklar yerlere gidiyorlar.',
"Ona kar daha srarl almalsnz/' diyordu Grant' e.
"Tevik etmeye aln."
Ama Grant varlk gsteremedi . Fiona belli etmeme
ye alt halde artk ondan pek holanmyor gibiydi.
Belki onu her grdnde Aubrey'le son dakikalarn,
Grant'ten yardm istediini ve onun yardm etmediini
hatrlyordu .
348

Grant, bu noktada evliliklerinden sz etmenin bir


anlam olmayaca kansndayd.
Fiona koridorun br ucuna, aa yukar ayn in
sanlann yine kat oynad yere gitmek istemiyordu.
Televizyon odasna, limonlua gitmek istemiyordu.
Byk ekrandan holanmadn, gzlerinin ard
n sylyordu. Kulann sesini sinir bozucu buluyor, ara
sra fskiyeyi durdursalar keke, diyordu.
Grant' in bildii kadanyla ne zlanda'yla ilgili kitaba
bakt vard ne de evden getirdii -alacak kadar az sa
ydaki- dier kitaplara. Okuma odasnda dinlenmek ama
cyla oturuyordu, oray semesinin nedeni genellikle kim
seler olmamasyd muhtemelen; Grant, ktphaneden bir
kitap aldnda yksek sesle okumasna ses karmyordu.
Grant'in tahminine gre bunun da nedeni, onunla vakit
geinneyi kolaylatnasyd; bylece gzlerini kapatp
kendi kederine gmlebiliyordu. nk kederinden bir
dakika bile uzaklatnda, sonra tekrar ona arpt za
man iyice sarslyordu. Bazen de bilinli umutsuzluk ifa
desini gizlemek iin, o grese daha iyi olur diye dn
dnden gzlerini kapyonu gibi geliyordu Grant' e.
O da oturup Fiona'ya iffetli ak, kaybedilip tekrar
kazanlan servetler hakkndaki eski romanlar okuyordu;
bunlar ok eskiden kalma bir ky ya da din kurumu k
tphanesinin balad kitaplar olabilirdi. Belli ki oku
ma odasndaki malzeme binann geri kalannda hakim
olan yenilenmeye tabi tutulmamt.
Kitaplarn kapaklar yumuak, neredeyse kadifem
siydi, yaprak ve iek desenliydiler, mcevher ya da i
kolata kutularn antryorlard. Kadnlar -onlar ka
dnlann aldn varsayyordu- kitaplar evlerine birer
hazine gibi gtrebilsinler diye.

349

Ynetici, Grant'i odasna ard. Fiona'nn umduk


lar gelimeyi gstermediini syledi.
(Takviye ieceklere ramen kilo veriyor. Biz elimizden geleni yapyoruz."
Grant yaptklannn farknda olduunu syledi.
"Mesele u, eminim biliyorsunuzdur, alt katta uzun
sreli yatak bakmmz yok. Bazen biri, kendini iyi his
setmediinde bu hizmeti veriyoruz; ama etrafta dolaa
mayacak, sorumluluk stlenemeyecek kadar zayfladk
larnda st kat dnmek zorundayz."
Grant, Fiona'nn yatakta o kadar uzun sre geirme
dii kansnda olduunu syledi.
"Doru. Ama kuvvetini toparlayamazsa geirecek.
u anda snrda."
Grant, "Ben st katta zihinsel sorunlan olanlar var
sanyordum," dedi.
"Onlar da var," dedi ynetici.

Grant, Aubrey'nin karsyla ilgili, otoparkta grd


gnk ekose takm dnda bir ey hatrlamyordu. Baga
j a eilirken ceketi almt. Grant'in aklnda ince bir bel
ve geni kalalar kalmt.
Bugn ekose takmn giymemiti . Beli kemerli kah
verengi pantolon, pembe kazak. Belini doru hatrlant
Grant; smsk kemeri, belini zellikle ortaya kardn
gsteriyordu. yle yapmasa belki daha iyi olurdu, nk
hem stte hem altta epey bir ikinlik ortaya kyordu.
Kocasndan belki on-on iki ya kkt. Salan ksa
kesilmi, kvnlm ve kzla boyanmt. Mavi gzleri -Fio
na'nnkilerden daha ak renk, mat aknms ya da trku
vazmsydlar- gzkapaklannn hafif ilii yznden e
kik grnyordu. ok sayda kn ceviz rengi fondten
le iyice belirginlemiti. Belki de Florida'da bronzlamt.
350

Grant, kendini nasl tantaean bilernediini syledi.


"Kocanz, Meadowlake'te gryordum.Ben orann
dzenli ziyaretilerindenim."
"Evet," dedi Aubrey,nin kars, enesini saldrgan bir
tavrla uzatarak.
''Kocanz nasl oldu?"
"Oldu"yu son anda eklemiti. Normal olarak, "Kocanz nasl?" derdi.
uyi," dedi Aubrey' nin kans.
"Karmla ikisi olduka yakn bir dosduk kurnulard."
'Duydum ."
"Konu bu. Eer biraz zamannz varsa sizinle bir ey
konumak istiyordum."
"Kocam, kannza herhangi bir yaklamda bulunma
d, eer oraya varacaksanz,IJ dedi kadn. ((Onu herhangi
bir ekilde taciz etmedi . Byle bir eyi yapamaz, zaten
yapmaz da. Duyduum kadanyla tam tersi olmu."
Grant, "Hayr," dedi. "Konu bu deil kesinlikle. Ben
herhangi bir ikayette bulunmak zere gelmedim bura
ya."
uYa/' dedi kadn. "zgnm. yle sandm."
zr olarak bundan fazlasn sylemeyecekti. Zaten
zgn de grnmyordu. Hayal krklna uram, a
n gibi grnyordu.
"eri girin yleyse/' dedi. "Kapdan ieri souk giri
yor. Grnd kadar scak deil bugn hava."
Yani ieri girebilmek bile Grant iin zafer saylrd.
Bu kadar zor olacan dnememiti. Farkl trden bir
kadn beklerniti. Beklenmedik bir ziyaretten memnuni
yet duyacak, samimi konuma tonunu iltifat kabul ede
cek telal bir ev kuu.
Grant'i bolden salona alp, "Mutfakta oturmamz
gerekecek, Aubrey'yi duyabileyim diye," dedi . Grant g
zucuyla pencerede asl, biri tl, biri ipeimsi kumatan,
351

her ikisi de mavi perdeleri, ayn renkteki kanepeyi, i


karartc haly, eitli parlak ayna ve biblolan grd.
Fiona'nn bu tr dkml perdeleri tarif etmek iin
kulland bir kelime vard - o aka yollu sylerdi ama
kelimeyi rendii kadnlar ciddi kullanrlard. Fiona bir
aday dediinde oda mutlaka plak ve aydnlk gr
nrd, bunca cicili bicili eyann bu kadar kk bir ala
na sdnldn grse hayret ederdi. Grant kelimeyi ha
trlayamyordu bir trl.
Mutfaa alan bir odadan televizyon sesi geliyordu
- camekanl bir odayd ama parlak le sonras gneini
darda tutmak iin starlar ekilmiti.
Aubrey. Fiona 'nn derdinin devas birka metre te
de oturmu, seslerden anlald kadanyla ma seyredi
yordu. Kars ieri girip onu yoklad. "yi misin?" dedi,
karken kapy tam kapatmadan aralk brakt.

"Bir kahve iin bari," dedi Grant' e.


"Teekkr ederim," dedi Grant.
"Olum geen yl Noel'de spor kanal abonelii ald
ona, onsuz ne yapardk bilmem ."
Mutfak tezgahnn stnde binbir eit alet edevat
vard -kahve makinesi, robot, bak bilerne aleti, Grant'in
adn da, ne ie yaradn da bilmedii baka eyler. Hep
si yeni ve pahal grnyordu, sanki ambalaj ndan yeni
km ya da her gn temizlenip parlatlyornu gibi.
Etrafta grdklerine beeni sergilemenin iyi fikir
olacan dnd. Kadnn kullanmakta olduu kahve
makinesini beendiini, Fiona'yla hep bir kahve makine
si almay dndklerini syledi . Kesinlikle yalan syl
yordu, Fiona bir defada ancak iki fincanlk kahve yapa
bilen Avrupa yapm kahve demliine sadakatle balyd.
"H ediye bu," dedi kadn . ., Olumuzla karsndan .
Kamloops'ta oturuyorlar. ngiliz Kolumbiyas, nda. Gn
derdikleri onca eyle baa kamyoruz. O paray gelip
352

bizi grmek iin harcasalar daha iyi olurdu aslnda."


Grant kalender bir tavrla, "Herhalde i gten vakit
bulamyorlardr," dedi.
"Geen k ii gc brakp Hawaii'ye gittiler ama.
Daha yaknda bir baka akraba olsa neyse. Olumuzdan
bakas yok."
Kahve olunca masann zerinde duran seramik bir
aa gvdesinin kesik dalianna asl kahverengi-yeil ku
palardan ikisini alp doldurdu.
"nsan yalnzlk hissediyor gerekten,'' dedi Grant.
Yeri geldiini dnyordu. "Sevdii birini gremeyince
zlyor. Mesela Fiona. Karm."
" Onu sk sk ziyaret ettiinizi sylemitiniz hani."
"Ediyorum," dedi Grant. uMesele bu deil."
Sonra balklama dalp oraya gidi sebebi olan ricay
dillendirdi. Acaba Aubrey'yi srf ziyaret amacyla, mese
la haftada bir gn Meadowlake'e gtrmeyi dnr
myd? Birka kilometrelik bir yoldu, pek zor olmazd
herhalde. Ya da bu zaman kendisi iin kullanmak isterse
-Grant bu ihtimali daha nce dnmemiti, teklif eder
ken kendi de ard- Aubrey'yi oraya bizzat kendisi g
trebilirdi, hi sorun olmazd. Becerebileceinden emin
di. Hem o da bir nefes alrd .
Grant konuurken kadn kapal dudaklann ve az
nn iine gizlenmi dilini sanki pheli bir tad tanmla
maya alrm gibi oynatyordu. Kahve iin stle birlik
te bir tab ak zencefilli kurabiye getirdi.
"Ev yapm," dedi, taba masaya koyarken. Sesinde
misafrperverlikten ok meydan okuma vard. Oturup
kahvesine st ekleyerek kartrd ve bu arada baka bir
ey sylemedi.
Sonra, hayr, dedi.
"Hayr. Yapamam. Neden derseniz, zlmesini iste
miyorum da ondan."
353

"zlr m?" dedi Grant itenlikle.


"Evet, zlr. zlmez mi? Olmaz ki yle. nce
eve getir, sonra tekrar oraya . Bir ev, bir oras, kafasn ka
rtrmaktan baka ie yaramaz."
'Ama gidiinin sadece bir ziyaret olduunu anlaya
maz m? Almaz m ziyaretlere?"
uAnlamasna her eyi anlar." Bunu sanki Grant,
Aubrey,ye hakaret etmi gibi sylemiti . ..Yine de dzeni
bozulur. Ayrca onu hazrlayp arabaya bindirmesi var,
Aubrey iriyar bir adam, sanld kadar kolay olmuyor.
Arabaya bindirip tekerlekli sandalyeyi filan da ykle
rnem gerekir, ne anlam var? O kadar zahmet edeceksem
daha elenceli bir yere gtrmeyi tercih ederim."
.. Her eyi ben yapsam da m?" dedi Grant, umutlu
ve mantkl tonunu koruyarak. ,.Sizin zahmet etmeme
niz gerekir elbette, haklsnz."
"Yapamazsnz,, diye kestirip att kadn. "Onu tan
myorsunuz. dare edemezsiniz. zin venez sizin yap
manza. Onca zahmet, ona ne faydas olacak?"
Grant tekrar Fiona'dan sz etmesinin iyi olmayaca
na hkmetti.
"Alveri merkezine gtrmek daha mantkl olur
du," dedi kadn . ,.Orada ocuklan filan grr bari. Geri
o zaman da torunlann gremiyor, diye bozulabilir. Gl
tekneleri almaya balad bu ara, gidip onlan seyret
mek daha iyi gelir."
Kadn ayaa kalkp lavabonun zerindeki pencere
nin pervazndan sigarasyla akman ald.
"Sigara iiyor musunuz?" dedi.
Grant, hayr, teekkrler, dedi, geri kadnn sigara
ilcram edip etmediinden de emin deildi.
"Hi mi imediniz? Yoksa braktnz m?"
.. Braktm," dedi Grant.
,.N e kadar oldu?,.
354

Grant dnd.
'Otuz yl. Yok, daha fazla."
Aa yukan Jacqui'yle ilikisinin balad sralarda
brakmaya karar vermiti. Ama nce brakm da bu yz
den byk bir arnaana hak kazandn m dnm
t, yoksa byle hatn saylr bir elencesi varken brakma
zamannn geldiine mi karar vermiti, hatrlayamyordu.
,.Ben brakmaktan vazgetim," dedi Aubrey'nin kar
s, sigarasn yakarken. "Brakmaktan vazgemeye karar
verdim."
Belki krklklarn nedeni buydu. Sigara ien ka
dnlann yznde kendine has ince krklar olutuunu
duymutu birinden - bir kadndan. Ama gneten de
olabilirdi ya da cildinin cinsinden - boynuncia da gze
batan krklklar vard. Knk boyun, gen kadnlara
zg dolgun ve dik gsler. Bu yataki kadnlarda ge
nellikle bu tr tezatlar oluyordu. yi yanlar, kt yanla
r, talihli ya da talihsiz genetik zellikler, hepsi bir arada.
Fiona gibi gzelliini glgeli olmakla birlikte tmyle
koruyabilenler enderdi.
Belki bu da doru deildi. Belki byle dnmesinin
nedeni Fiona'y genliinde tanm olmasyd . Belki
byle bir izienim edinebilmek iin bir kadn genliinde
de tanm olmak gerekiyordu.
Bu durumda Aubrey, kansna baktnda akr gzleri
ilgin biimde ekik, dolgun dudaklannn arasnda yasak
bir sigarayla mstehzi, kstah bir liseli kz m gryordu?
"Demek kannz depresyonda, yle mi?" dedi Aubrey'nin kans. "Neydi kannzn ad? Unuttum."
uFiona."
"Fiona. Sizinki neydi? Sylemediniz galiba ."
"Grant."
' '

Kadn beklenmedik biimde masann kar tarafndan elini uzatt .


355

"Memnun oldum Grant. Ben Marian."


"Evet, artk birbirimizin adn da bildiimize gre,"
dedi Marian, "ne dndm aka syleyeyim size.
Aubrey'nin karnz . . . Fiona'y grmeye hala o kadar he
vesli olup olmadn bilmiyorum. Ben sornuyorum, o
da sylemiyor. Belki gelip geici bir hevesti. Ama belki
de deildi, bu yzden tekrar oraya gtrmek istemiyo
rum onu. Bu riski gze al amam. dare edilemeyecek hale
gelmesini istemiyorum. zlp szianmasn istemiyo
rum. Bu haliyle bile idare etmesi zor zaten. Bana yardm
eden kimse yok. Ben tek bamaym. Bir ben, bir de o."
"Peki onu -sizin iin gerekten ok zor-" dedi Grant,
"onu temelli oraya yerletirmeyi hi dnmediniz mi?"
Sesini neredeyse fslt denebilecek kadar alaltmt
ama Marian sesini alaltma gerei duymad.
"Hayr," dedi. "Buradan bir yere kprdatmaya niye
tim yok."
Grant, 'cyle mi? ok iyi kalplisiniz, ok vefals
nz," dedi .
"Vefal" kelimesinin kulaa alayl gelmediini umu
yordu. Alay etmek deildi niyeti.
"yle mi sizce?" dedi Marian. "Benim derdim vefa
deil."

olsun . Kolay bir ey deil."


uHayr, deil. Ama benim durumumda fazla seenek
de yok. Onu oraya yatrrsam parasn deyebilmek iin
evi satmam gerekir. Ev tek mlkmz. Bunun dnda
bir gelir kaynam yok. Gelecek yl emekli maa almaya
balayacam, ikimizin emekli maalan olacak ama yine
de hem evi tutup hem de onu oraya yatramam. Bu ev
benim iin ok deerli."
c'ok gzel bir ev," dedi Grant.
Fena deil ite. ok emek verdim. Derli toplu, ha.

kml olsun diye."


356

"Eminim yledir."
"Evimden olmak istemiyorum."
"Elbette."

'Evimden olmayacam.,
"Anlyorum."
"irket bizi dmdzlak brakt," dedi Marian. 'Tam
ayrntlann bilemiyorum ama sonuta kapya koydular
onu. Aubrey'nin irkete borcu olduunu sylediler, neler
olup bittiini renmeye altmda da Aubrey, beni
ilgilendirmediini syledi. Herhalde aptalca bir ey yap
t, diye dndm . Ama sormarnam gerekiyordu, ben de
enemi tuttum . Siz de evlenmisiniz. Eviisiniz yani. Bi
lirsiniz. Tam ben bu durumu rendiim srada birtakm
insanlarla bir yolculua kacaktk, iptal edemedik. Yol
culukta Aubrey duyulmadk bir virs kapp hastaland,
komaya girdi. Bylece bandaki beladan da kurtulmu
oldu."
"Ne ansszlk," dedi Grant.
"Bile isteye hastalandn sylemek istemiyorum.
Ama yle oldu ite. Artk bana kzmyor, ben de ona kz
myorum. Hayat ite."
"yle.''
"Yapacak bir ey yok."
Marian, bir kedinin becerikliliiyle dilini stduda
nda gezdirip kurabiye knntlann sildi. "Pek filozofa
konutum, deil mi? Orada sizin niversitede hoca ol
duunuzu duymutum ."
''Epey zaman nce," dedi Grant.
"Ben pek entelektel biri deilim," dedi Marian.
"Ben de ne kadar entelektelim bilmiyorum."
"Ama bir konuda kararl olup olmadm bilirim. Bu
konuda kararlym. Evden vazgemeyeceim. Bu da onu
burada tutacam anlamna geliyor; baka bir yere git
mek istedii fikrini sokmayacam kafasna. Biraz nefes
357

almak iin oraya gtrmek hatayd herhalde; ama baka


ansm olmayacakt, ben de yaptm. Dersimi de aldm."
Marian paketi sallayp bir sigara daha kard.
''Aklnzdan geenleri tahmin edebiliyorum," dedi.
''Ne paragz kadn diyorsunuzdur."
"Bu tr yarglamalar yapmyorum. Bu sizin hayatn z. "

"Aynen yle."
Grant konumay daha ntr bir tonda noktalamak
gerektiini dnd. Marian 'a kocasnn renciyken
yazlar hrdavatda alp almadn sordu.
"Hi bilmiyorum," dedi M ari an. "Ben bural deilim.''

Grant, arabasyla eve doru yol alrken karlarla ve


aa gvdelerinin muntazam glgeleriyle kapl olan ba
taklk vadinin imdi kraltalanyla bezenmi olduunu
grd. Krpe, yenilebilir gibi grnen yapraklar iri birer
tabak byklndeydi. iekler mum alevi gibi dim
dik ykseliyordu ve o kadar oktular, yle saf bir saryd
lar ki, bu bulutlu gnde topraktan bir k fkrtrm

gibi grnyorlard. Fiona, bu ieklerin kendi slarn

da yaydn sylemiti. Gizli bilgi ceplerinden birini ka


rtrp kvrml iek yapraklannn arasna elini soktu
unda sy hissedebileceini sylemiti. Kendisi denemi
ama hissettii scakln gerek mi, hayal rn m ol
duunu anlayamamt. Scaklk bcekleri ekiyordu.
"Doa, ssleme peinde boa zaman harcamaz."
Grant, Aubrey'nin karsn kazanamamt. Marian '.
Yenilgiye urayabileceini ngrmt ama nedenini ke
sinlikle ngrememiti. Bir kadnn doal cinsel kskan
lyla -ya da cinsel kskanlnn inat kalnts olan hn
cyla- ba etmesi gerekeceini zannetmiti.
Kadnn olaylara bu adan bakabileceini hi d358

nememiti. Buna ramen aralarndaki konumann mo


ral bozucu, tandk bir yan da vard . Grant' e kendi aile
sinin baz yeleriyle yapt konumalar hatriatmt
nk. Amca, day ve akrabalarnn, muhtemelen anne
sinin bile dnce tarz Marian' nkine benzerdi . Onlarn
gznde baka insanlar farkl dnyorsa kendilerini
kandryorlar demekti - ya rahat, korunaklar hayatlan,
eitimleri yznden akllar havadayd ya da aptalla
mlard. Gereklikle balantlan kalmamt. Tahsilli in
sanlar, edebiyatlar, Grant'in sosyalist kaynpederi ile
kaynvalidesi gibi baz zengin insanlar gereklikten kop
mulard. Hak etmedikleri halde talihli ya da doutan
salak olduklar iin. Grant'in tahminine gre kendi rne
inde her iki nedenin geerli olduuna inanyorlard.
Marian, onu byle gryordu mutlaka. Birtakm s
kc bilgilerle dolu, hayatn gereinden ans sayesinde
korunan sal ak bir tip. Evini elinde tutahilrnek iin bir ey
yapmas, kayglanmas gerekmeyen, o karmak dn
celerini dnmeye devam edebilen biri. Bir baka insa
n mutlu edeceine inand yce, cmerte planlar yap
ma, hayaller kurma zgrlne sahip biri.
Hyar, diye dnyor olmalyd imdi.
Bu tr bir insanla kar karya olmak Grant' i umut
suzlua srklyor, ileden karyor, sonunda neredeyse
perian ediyordu. Neden? O insann karsnda btnl
n koruyabileceinden emin olmad iin mi? So
nunda onlarn hakl kacandan korktuu iin mi? Fio
na'nn byle endieleri olmazd. ocukluunda kimse
onu ezmemi, sktrmamt . Grant'in yetitirilme tar
zn komik bulurdu, eitiminin kat kurallar egzotik ge
lirdi ona.
Her eye ramen bu insaniann dnce tarznda bir
hakllk pay da vard. (Biriyle tartr gibiydi Grant. Fio
na'yla m?) Dar bak asnn bir avantaj vard. Marian
359

kriz durumunda muhtemelen baanh olurdu. Hayatta


kalmay, yiyecek bulmay, sokakta bir cesedin ayakkab
larn kanp almay becerirdi.
Fiona 'y anlamaya altnda bocalard hep. Bir se
rab n peine dmek gibi bir eydi . Hayr, bir serabn
iinde yaamak gibiydi . Marian'la yaknlamann farkl
zorluklar olsa gerekti . Lii meyvesini srmak gibi. ri,

sert bir ekirdek ve etrafnda ince bir tabaka halinde, tu


haf yapayl ktaki cazibesiyle, kimyasal tad ve kokusuyla
meyvenin etli ksm.

Onunla evlenmi olabilirdi. Olabilirdi pekala. Ona


benzer bir kzla evlenebilirdi . Ait olduu yerde ka lsayd.
O mkemmel gsleriyle olduka ekici bir kzd her
halde. Muhtemelen cilveliydi. Mutfak iskemiesinde otu
rurken srekli kprdanmas, dudaklann bz, hafif
hesapl tehditkar havas - cilveli bir kasaba dilberinin
masum saylabilecek bayalndan geriye kalan buydu .
Marian, Aubrey'yi seerken birtakm umutlar vard
herhalde. Aubrey yakklyd, pazarlamaclk yapyordu,
kk burjuva beklentileri vard. Marian imdikinden
daha iyi konuma geleceini dnmt mutlaka. Bu
tr pratik insanlarn ou sonunda ayn durumda bulur
lard kendilerini . Hesaplarna, hayatta kalma igdleri
ne ramen makul beklentilerine ulaamazlard. Hakszl
a uradklarn dnrlerdi kukusuz.
Mutfaa girdiinde ilk grd, telesekreterin yanp
snen oldu. Artk hep ayn ey geliyordu aklna: Fi
ona .
Paltasunu karmadan dmeye bast .
"Merhaba Grant. Umarm doru numaray aryo
rumdur. Aklma bir ey geldi. Cumartesi gecesi bizim
burada, Legion'da bir bekarlar partisi var, ben yemek ko360

mitesindeyim, yani bir _d avetli gtrebiliyorum yanm


da. lgilenir miyelin? Mesajm alnca ara.'1
Mesaj brakan kadn, ehirii bir telefon numaras
verdi. Bip sesinden sonra ayn ses tekrar konumaya ba
lad.
'Kim olduumu sylemedim, yeni fark ediyorum.
Aslnda tanmsndr sesimden . Ben Marian. Bu aletiere
hala pek alamadm. Aynca unu da sylemek istedim:
Senin bekar olmadnn farkndaym, ben de onu kas
tetmedim. Ben de bekar deilim ama ara sra kmak
fena olmuyor. Her neyse, btn bunlar syledikten son
ra gerekten doru numara olduunu umuyorum . Ses
senin sesine benziyordu. lgilenirsen arayabilirsin, ilgi
lenmiyorsan zahmet etmene gerek yok. Senin iin de bir
deiiklik olur, diye dndm. Ben Marian. Sylemi
tim galiba. Neyse. Hoa kal."
Telesekreterdeki sesi az nce evinde duyduu sesin
den farklyd. lk mesaj da az bir fark vard, ikincisinde
iyice farklyd. Gergin bir titreklik, sahte bir kaytszlk,
bir an nce bitirme tela ve bir trl brakamama.
Bir ey olmutu ona. Ama ne zaman olmutu? Eer
ilk anda olduysa Grant, yannda olduu sre boyunca
belli etmemeyi ok iyi becermiti. Byk ihtimalle yava
yava olmutu, Grant gittikten sonra belki. Ani bir ekim
olmayabilirdi. Sadece bir ihtimal, tek bana bir erkek
olduunun bilinci. Aa yukar tek bana. zerinde
durn1aya deecek bir ihtimal.
Ama ilk adm atarken Marian gergindi. Riski gze
almt. Bunun Marian iin hangi boyutlarda bir risk ol
duunu Grant henz bilmiyordu . Genellikle bir kadnn
knlganl zamanla, olaylar gelitike artard. Balang
ta emin olunabilecek tek ey, eer o anda bir krlganlk
iareti varsa, ileride fazlas olacayd.
Marian'da bunu ortaya karm olmak Grant'e bir
361

tatmin salant - niye inkar etsindi ki? Benliinin y


zeyinde titrek bir parltya, bulankla benzer bir eyler
yaratm olmak. Onun asabi, uzatlm sesli harflerinde o
belli belirsiz yakany duymu olmak.
Kendine omlet yapmak zere yumurta ve mantarla
r haz1rlad1. Sonra aslnda bir iki koysa daha iyi olaca
n dnd.
Her ey mmknd. Doru muydu bu, her ey
mmkn myd? Mesela Grant isterse ona boyun edi
rebilir miydi, Aubrey'yi Fiona'ya gtrme konusunda
Grant'i dinleme noktasna getirebilir miydi? stelik sa
dece ziyaret amal deil, Aubrey'nin mr yettiince.
Sesindeki titrekliin sonu nereye varrd? Bir bozguna
m, Marian'n kendini koruyamamasna m? Fiona'nn
mutl u]uuna m ?
Zorlu bir giriim olurdu. Hem zorlu hem de vgye
deer. Ayrca asla kimseye anlatlamayacak komik bir
anekdot: Yaramaz1 sayesinde Fiona'ya iyilik etmi ola

c akt.

Ama ciddi olarak bunu dnecek durumda deildi.


Dnrse, Aubrey'yi Fiona'ya teslim ettikten sonra ken
disiyle Marian'n ne olacan da hesaplamak zorunday
d . Yrmezdi - meerki ngrdnden daha byk
bir tatmin bulsun, Marian'n diri etinin iinde masum
kar ekirdeini bulsun.
Bu tr eylerin nasl gelieceini tam olarak kestir
rnek mmkn deildi. Aa yukan kestirilebilir ama emin
olunamazd.
Marian imdi evinde oturmu onun aramasn bekli
yor olmalyd. Daha byk ihtimalle oturmuyordu. Oya
lanmak iin bir eyler yapyordu. Srekli bir eylerle
megul olan bir kadna benziyordu . Srekli bir dikkatin
evine yarar olduu aikard. Ayrca Aubrey vard, her za
manki gibi ona bakmas gerekliydi. Ona erken bir akam
362

yemei yedirmi olabilirdi - onu gece daha erken yatnp


kendine vakit ayrabilmek iin yemek saatlerini Mea
dowlake programna uyduruyordu belki. (Partiye gider
ken Aubrey'yi ne yapacakt? Yalnz brakabilir miydi,
yoksa bir bakc m ayarlayacakt? Nereye gittiini syle
yecek miydi ona, kavalyesini tantracak myd? Bakc
nn parasn kavalyesi mi deyecekti?)
Grant mantarlan alp eve giderken o da Aubrey'ye
yemeini yedirmi olabilirdi. u anda onu yatmak zere
hazrlyor olabilirdi. Ama btn bu sre boyunca akl
telefonda, almayan telefondayd muhtemelen. Belki
Grant'in eve dnmesinin ne kadar sreceini hesapla
mt. Telefon rehberincieki adresinden nerede oturdu
unu aa yukar karabilirdi. O sreyi hesaplam,
sonra buna akam yemei alverii iin de bir sre ekie
mi olabilirdi (tek bana . bir erkein gnlk alveri
yaptn dnrd) . Bir de mesajlarn dinlemesi iin
bir sre eklerdi. Telefonun suskunluu srnce baka ih
timalleri hesaba katard . Grant'in eve gitmeden nce
yapmas gereken baka iler. Belki darda bir yemek,
yemek saatinde eve dnmeyecei anlamna gelecek bir
buluma.
Ge saate kadar yatmayacakt, mutfak dolaplann
temizleyecek, televizyon seyredecek, bir ihtimal olup
olmadna dair kendi kendisiyle tartacakt.
Bu ne kendini beenmilikti ! Marian her eyden
nce mantkl bir kadnd. Her zamanki saatinde yata
cak, Grant'in zaten danstan pek anlamazm gibi grn
dn dnecekti. Fazlasyla katyd, profesr hava
sndayd.
Grant, telefonun yaknnda dergi kartnyordu ama
aldnda amad.
"Grant. Ben M arian. Bodrumda amarlar kurut
ma makinesine koyuyordum, telefon ald, yukar kt363

rnda her kimse kapatmt. Ben de evde olduumu ha


ber vereyim, dedim. Eer arayan sen idiysen, evdeysen.
Telesekreterim olmadndan mesaj brakman da mm
kn deil. yle dndm. Haber vereyim, dedim."
"Hoa kal."
Saat onu yirmi be geiyordu.

Hoa kal.
Grant eve ancak dndn syleyecekti. Marian'n
gznde onu oturmu durumu tartarken canlandrmas
nn bir anlam yoktu.
Fon perde. Mavi perdeleri bu kelimeyle tanmlyor
olsa gerekti - fon perde. Ne sakncas vard? Ev yapm
olduklarn sylemeyi gerektirecek kadar kusursuz yu
varlaklktaki zencefilli kurabiyeler, seramik aaca asl
seramik kupalar geti aklndan. Haldeki halnn altnda
koruyucu bir plastik yolluk olduundan emindi. Grant'in
annesinin asla ulaamad, ama grse takdir edecei ci
lal bir dzen ve pratiklik - acaba iindeki acayip, gve
nilmez sevgi kvlcmnn kayna bu muydu? Yoksa ilk
kadehten sonra iki kadeh daha imi olmas m?
Marian'n yzyle boynunun ceviz rengi bronzluu
-artk gneten bronzlat kansndayd- muhtemelen
ayn ekilde aaya, derin, przl, kokulu ve scak g
s izgisine kadar iniyordu. Yazm olduu numaray
ararken bunu dnyordu . Bunu ve Marian'n kedi di
linin pratik tenselliini. Mcevher gzlerini.

Fiona odasndayd ama yatmyordu. Ak pencere


nin nnde oturuyordu, zerinde mevsime uygun ama
beklenmedik ksalkta, parlak renkli bir elbise vard . Pen
cereden ieriye yeni aan leylaklarn badndrc ko
kusuyla tarlalardaki bahar gbresinin kokusunu tayan
scak bir esinti giriyordu.
364

Fiona'nn kucanda ak bir kitap duruyordu.


ltBaksana, harika bir kitap buldum, zlanda hakkn
da," dedi. " O rtalkta byle deerli kitaplan brakmalar
tuhaf. Burada kalan insaniann hepsi namuslu deil. Ayn
ca giysileri de kantnyorlar galiba. Ben asla sar giymem."
"Fiona," dedi Grant.
"Ne kadar uzun srd iin. k ilemlerimiz bitti
.,
m . ,
"Fiona, sana bir srprizim var. Aubrey'yi hatrlyor
musun?"
Fiona durup bir

an

ona bakt, yzne sert bir rzgar

arpm gibi bakt. Yzne, kafasnn iine arpm, her


eyi lime lime et1i gibi.
"isimleri pek hatrlayamyorum," dedi serte.
Sonra bir gayretle o bakn yerini akac bir zarafet
ald. Kitab zenle kenara koyup ayaa kalkt, kollarn
kaldrp Grant' e s anid. Teninden ya da nefesinden hafif,
deiik bir koku yaylyordu; Grant bu kokuyu suda faz
la uzun sre braklm ieklerin sapndan yaylan ko
kuya benzetti.
"Seni grmek beni mutlu etti," dedi Fiona, Grant'in
kulaklann hafife ekti.
"Arabaya binip gidebilirdin," dedi . "Hi uroursama
dan ekip gidebilir, beni zerk edebilirdin. Terk. Terk ede
bilirdin ."
Grant, yzn onun beyaz salanna, pembe sa de
risine, o gzelim, biimli kafasna yaptrd . mkan yok,
dedi.

365

You might also like