Professional Documents
Culture Documents
Derleme - Macar Hikayeleri Antolojisi PDF
Derleme - Macar Hikayeleri Antolojisi PDF
HIKAYELERi
ANTOLOJISi
MUZAFFER REIT
VARLIK YAYINEV
Ankara Caddesi, stanbul
stanbul'da
Ekin
: 1549
Basmevi'nde baslmtr.
Mart, 1970
lstvan
Tmrkeny
(1866 - 1917)
AKAM
KARANLIOI
kaldlar.
'1
Azn
hayra a, baba!
kesip atan bir tavrla direndi:
- yle, yle. Biliyorum ben.
Bu Pal Valdv ne de olsa eski toprakt. On iki
yl askerlik sonucunda tunlam, erkek sesli ihtiyarlardan biri.
O sralarda biroklan, sreleri dolunca aylk bol
olduundan uzatrlard hizmetlerini. Ama o, bunlardan
deildi, hatta pek alay ederdi byleleriyle.
Oysa komutan ondan da rica etmiti: "Kal, Valdv,
demiti; alt yz forint az para deil."
Ama Pal dinlemek bile istememiti. Alt yz forint
kumarda yada baka yerlerde pek abuk harcanverir
di. Sonra geriye bitmek tkenmek bilmez hizmet, tfek
patlatmak, stelik cephe kalrd.
Ordu o zamanlar hep sava havas iindeydi. Pal
da birok savalara girmi kmt. talyanlar ona ham
hatrasn tad birka kurun bile gndermilerdi. Bunlan bir yana brakrsanz hibir zaman hastalk nedir
htiyar
bilmemiti.
Yaralar
dolard.
daima lyle, dnceyle i grrler. Kanlanndan yeni bir atk parasn yada ocuklanndan elence yerine
gitmek iin gereken be on kuruu esirgedikleri zaman,
birka gn iin evin zerine kecek hakszlk havasn
dan ilk nce zlecek gene kendileridir. Ama byle davranmann para biriktirmek iin art olduunu dne
rek teselli bulurlar. Pek iyi grrler ki insanlan ss-ps
sevdasna den iftlikler yava yava snerler; doru
yolda yrdklerini grdke de ilkelerinde daha da
inat olurlar. Bu eski savalardan artakalanlar ite byle insanlardr.
Sandor azn amad iin, ihtiyar tekrarlad:
- Demek istiyorum ki, lp gidersem mirasm kime kalacak?
Baba, nerden kardn bu laf allasen ?
- Ya lrsem?
- O zaman maln anamla bana kalr.
Acayip bir rperme dolat ihtiyann vcudunda.
Atld:
kai'lamaya km
tk.
Otuz
ki.
-
yl
Evet ben, brakmayan benim. Senin gibi bir debyle kaplan almaz. O gn dediimi bugn de
diyorum: Sen bir iftlik aasnn olusun, sana layk
olan bir kadn getir eve. Dengini bul.
Ak pencereden Sandor, obann ineklerini yalaa
gtrn seyrediyor. Hayvaniann ayaklan donmu
toprak stnde ses kanyor. Hepsi de yaman h&yvanlar. Miras, tek bana bunlann ne byk bir servet
likanl
olduunu
hesaplyor.
-Kimi?
10
Banmalara koan
olunun
at,
gr-
ll
12
(eviren:
Yaar
N AB)
Zsigmond
Mo ri ez
(1879 - 1942)
YED1
METELK
15
helvas gibi masann zerine dkUlUvermesi iin buraya elimi daldrmak yeterdi.
Bunun iin, annemin ekmecenin kysn kesini
aratnp ineleri, ykskleri, makaslan, kurdel&. paralann, eritleri, dmeleri altst ettikten sonra, birdenbire hayretle:
- Saklanmlar! diye barmas., beni ok ;::art
mt.
kahkahay
bast.
ekmeceyi kard.
- Gel, yavrum. Ne etseler bulace.z onlan, ma
dem ki saklanyorlar, o kumazlar! O hnzr kck metelikler! ..
meldi ve ekmeceyi byk bir dikkatle, sanki umalarndan korkuyormucasna, yere koydu; hatta ap
kann altnda yakalanan bir kelebekmi gibi, birdenbire
stn de rtverdi.
Glmernek mmkn deildi.
- te yakalandlar, diyerek gld ve ekmecenin
zerini amakta acele etmedi. Yalnz bir tanecik bile
olsa, mutlaka buradadr!
Ben de meldim, kverecek olan metelii gzlemeye baladm. Fakat hi kprt yoktu. Gerekte, bir
eyin kvermesini de o kadar ummamtk hani
Baklarmz karlat ve bu ocuka akaya gldk.
Tersyz edilmi ekmeceye dokundum.
Annem fsldad:
- t! Yava, yoksa svrlar. Sen meteliklerin
ne kadar evik hayvanlar olduunu bilmiyorsun henz. ..
yle hzl koarlar ki, yuvarlanrlar, hem de nasl! ..
Glrnekten knlyorduk. nk parann !'le kadar
16
hzl yuvarlandn
srada
hatrlayamyordu.
koymu! uu
17
biliyorum
ben.
yalm
Nerede,
onlan.
olum,
Aynal
dolapta, ekmecede.
Oh, zavall km benim, iyi ki bunu daha
nce sylemedin, yoksa kaariard elimizden!
Kalktk ve aynal dolaba yaklfltk, uzun sredir
aynas yoktu zaten. Bununla beraber, ekmecesinde, bil~
diim o metelik bulundu. gn var ki, bu metelii
armaya hazrlanyor, bir trl cret edemiyordum. Bu
yreklilii gsterebiimi olsaydm, eker alacaktm.
18
zaman bana metelik veriyor musun ki? u, en zenginidir! diye, glerek bard ve dibi bulunmayan, en alttaki ekmeceyi ekti, ald.
Onu benim boyuuma geirdi ve kahkahalar atarak
yere oturduk. Birdenbire:
- Bekle, dedi. imdi paramz olacak! Babann ceketinde bulacam ben.
Duvara iviler aklm ve bu ivilere de ceketler
aslmt. Mucizenin en by! Elini bir cebe daldran
annem, hemen bir metelik kard.
Gzlerine inanamyordu.
- Tamam! diye bard. te! Ka oldu bakaym!
Artk saylamayacak kadar oaldlar. Bir, iki, , drt,
be ... Be! ki tanecik daha gerek. Nedir ki, iki metelik? Hi! Bein bulunduu yerde, iki daha pekila vardr.
una.
yazk,
bo-
kartma
y baaramad.
Heyecan ve aba, annemin yanaklanna kocaman kocaman krmz gller izmiti. almas yasakt, hasta
ediyordu bu onu. Geri kukusuz bu, olaand bir alma saylrd. Hi kimseye para aramas yasaklanamaz
ki!
Akam kahvalts saati geldi, hatta geti bile. Akam oluyordu neredeyse. Babama yann bir gmlek gerekecekti, ve ykamak mtimkn deil! Kuyu suyu, makine ya lekelerini kartmaya yetmez.
Birdenbire annem, elini alnna vurdu.
- Oh! ne aptalm ben! Ceplerime bakmadm bile!
Madem ki imdi aklma geldi, gidip bakacarol
Dediini hemen yapt. Ve ite orada da bir metelik buldu. Altncy.
19
akn bakt.
20
Lajos
Nagy
(1883 -1954)
FARELER
Kk farelerle byk insanlar zerine yazlm bu
yk, gzelim eski gnlere ait. Kk fareler canayakm,
kurnaz hayvanlardr, gri, evik ve rkek olurlar, ok
hassas, sivri, kck bir burunlan, oynayp duran uzun
bir kuyruklan vardr, sesleri gnahsz, incecik bir ci~
yaklamadr. nsana gelince, aman efendim, insanolu
yle fareler gibi kolayna nitelenecek gibi deildir ki...
Bir bahar sabah, garip, ikili adam bo bir bul~
var kahvesine girdiler. Bir masa arayp pardestilerini
srtlanndan kannaa altklan srada, sska ve so~
luk yzl genten bir adam olan gardropu hemer. yan~
lannda bitiverdi, nden birinin pardessn ibilir el~
leriyle kard.
"ekil bamdan, cann cehenneme," diye homurdan~
d bu adam gardropuya.
"Size yardm etmekten baka bir ey yapmyorum,"
diyerek kendini beceriklilikle savunmaa kalkan gar~
dropu, bu suretle nce u dmanca havay bir yunu~
ataym, dedi. Sonra, birbirinin stne konmU par~
desy kaldnp, rkek, ama yine de biraz cretli, sader
de gelmeyi denedi:
"Pardesleri gardroba gtrebilir miyim?"
"Cann cehenneme .. " diye homurdand yine ayn m
teri; br ikisi de gardropuyu gzleriyle yiyor gibiy
diler. Gardropu alttan almad:
"ierde daha iyi korunmu olurlar.. Ba:ka gelen
mteriler de olacak, belki pardeslerinize gz-kulak ola
mazsnz .. yitip giderler bakarsnz."
23
24
"Grdnz m, gzn nasl kar hrs brm Yahudinin? Macar vatanda nasl ba edebilir bununla?
Bunlarn sayca ok olduu yerde her Macarn mahvolaca garanti. Buradaki manevrasnn farkna vardnz
m? nce tane altlk kard. Drdncyil ufaklk
olarak verdi, kendisine on fenik bahi verecek kadar
budalaysak, ufaklk para da bulunsun istedi. Belki daha
az vermek isteriz diye de bozuk para karmay da ihmal etmedi. Ama bozukluklar hemen karsa ya, ne gezer, belki sabrmz tkenir ve "st kalsn" deriz diye
bekledi, ceplerini kartrd durdu. Bir ey verirken bile
bylesine kurnazdr bu Yahudiler ite .. "
"Neden bahi verdin ona?"
"Vermek gerekiyor da ondan, kstahlyla ne yapp ediyor, zorluyor seni buna.. Bir an nce defolup gitsin diye birka kuru veriyorsun ite." Bylece, bezirgan lk, kstahlk ve dier ruhsal niteliklerle gnahkarlk konusunda genel bir tartmaya giriiimi oldu. Bah~ii vermi olan adam, alt fenik tutarndaki paradan
tr kendini kazkianm gibi hissediyordu oktan; ve
imdi, sska Yahudi zerine ciddi gzlemlere giriiyor,
ne var ki bunu yalz gardropular, kvrck sallar,
soluk yzl sskalar asndan deil, genel bir grle
ve sz Yahudilere getirmek iin, yapyordu. Ufak ap.
ta bir toplumsal dUnU konumasna girimenin ne zaki
25
26
nu gremediler. Elence yeteri kadar ilgin deildi herhalde. Gardropu -barnene gre daha aa bir ide olmakla birlikte- korkuyla barnene kp fareleri rahat
brakmasn syledi. Mutfak yanann btn bekledii
gardropunun dehete dmesiydi sanki. Kapan yan
na ekti, st kepesiyle kazandan scak su alp, delirmi: gibi bir teye bir beriye kouup duran farelerin
zerine dkt. Veznedeki kadn, bu feci salneyi grmemek iin ellerini yzne kapad. Sinirlenmi olan gardropu, bu alakl protesto ediyor, tekiler -barnen,
garson ve biraz nce onlara katlm: olan st- glyorlard. Mutfak yama imdi de demir kaplamal kapan alm, scak ocan zerine koymutu. Kapan a
bucak snnca fareler acdan ikibklm oldular; ama
mutfak yama memnun sntyor, kurnaz kurnaz gardropuya bakyordu. Garson neden sonra mutfak yamana kt: "Kes artk hadi, yeter!.."
Gardropu umutsuz bir bakla bu ikenceye seyir
ci kaldktan sonra, snm kapan ocaktan ekmek zere mutfaktan ieri dalmak istediyse de st, kendisini
yakalad, sk sk tuttu, st daha kuvvetli olduu
iin gardorpu elinden kurtulamyordu. Barnaa ba
lad:
"Aln unu
suya
le.. "
sk
atn,
ordan..
ldrn, ama
Alaklk
bu
yaptnz..
zavalllara ikence
Onlan
etmeyin by-
ruu."
27
Dezs
Kosztolanyi
(1885 1936)
Szabadka'da soylu bir aydn ailenin ocuu olarak dnyaya geldi. Orta {trenimini doduu ehirde yapt, sonra Budap~te Edebiyat Fakltesi'ne girdi. Fakat tahsili yarm b
rakarak gazetecilie balad. Nyugat (Bat) dergisinin nemli bir yazar oldu. Yllarca Macar PEN Club' bakanyd.
nanlnayacak bir kolaylkla durmadan yazd. Bununla birlikte hi dilrmedi eserinin kalitesini. lik eserini 1907'de
Drt Duvar Arasmda adyla yaynlad. Sonra eserler birbirini kovalad: Tarlakuu, Neron, Yaldzl U~urtma, Absolve
Domlne. HikAye kitaplan da yazd. Deneme ve makaleleri
lUmnden sonra ll cilt halinde yaynland. Dnya edebiyatndan birok eviri de yapmtr.
BANYO
Gne, her eyi yakp kavuruyordu.
Balaton kysndaki kk sayfiye ky, tpk gece
fotoraf ekilirken yaklan magnezyum yla aydn
lanm gibi k altndayd. Kirele badanalanm evler,
msr ambarlar, her ey, kumdan bir ereve iinde,
bembeyaz grnyordu. Gkyz bile. Ve akasyalarn
tozlu yapraklar kat gibi bembeyazd.
Saat iki buuk sularyd.
O gn, Bay Suhajda yemeini erken yemiti. Ve
randann basamaklarn indi ve sayfiye evinin avlusunda bulunan kk baheye yneldi.
air karanfillerinin ortasnda t ii yapan bayan
Suhajda, sordu:
- N ereye gidiyorsun?
Elinde kiraz rengi mayosuyla Bay Suhajda esne
yerek:
- Glde banyo yapmaya, dedi.
Kadn yalvard:
30
okuldaynu
gibi
ayaa kalkmt.
Anne:
- Buraya gel, Jancsi, dedi. alacaksn deil mi,
yavrum?
Bay Suhajda:
- Bu miskin beni ldrecek, diye szn kesti,
nk fke, ona yattnc ilii etkisi yapyordu; hiddetinin damariann am ve aalna olumlu etki yaparak le sonras skntsn geirmi olmasndan memnun, tekrarlad: ldrecek beni.
31
mnldand:
32
Sonunda, ele geirdi onu. Bir eye sarmadan, elinde saHayarak avluya kt. Yalnz annesi onu bekliyordu. Ayaklarnn ucuna basarak alelacele, o sevgili, gzel yze bir pck kondurdu; sonra, babasna yeti
rnek iin kotu.
Annesi ardndan, az sonra kendisinin de kumsala
ineceini seslendi.
Bay Suhajda, yayalara aynlm yolda, yirmi adm
kadar nnde olmalyd. Koarken Janesi'nin sandallar
tozlu yola sessizce vuruyordu. ok gemeden babasna
yetiti, kibritotu itinin orada. Fakat biraz nce yava
lant ve yanna, ihtiyatla, geri gnderilmekten korkan bir kpek gibi usulcack sokuldu.
Baba bir ey sylemedi. Arasra ocuun yan yan
ksa bir gz att surat ask ve kaskatyd. Ban yksek tutuyor, gzleri bolua dalm, yle gidiyordu. Onu
fark bile etmemi, onunla ilgilenmiyor gibiydi.
Az nceki gzel haberle canlanan Jancsi, adamakl
l bozulmu tu; zgn zgn yrd; susamt, su imek istiyordu, tuvalete gitmek istiyordu, geri dnmek
geliyordu iinden, ama babas tarafndan yeniden azarlanmaktan korkuyordu; bunun iin, kendi geliiyle yaratlm bulunan bu duruma, daha ktleir korkusuyla
boyun emek zorunda kald.
Bana gelecekleri, bekliyordu, kaygl kaygl.
Kklerden gle yol, aa yukan drt dakika srerdi.
Buras, talk Zala kysnda, berbat, elektriksiz, her
trl konfordan yoksun bir sayfiye kyyd. nc
snf bir ky. Kk memurlar tatillerini burada geirirlerdi.
Kadnlar, gmlekli erkekler, plak ayak, avlularda,
dut aalannn altnda durmu, karpuz, balanm m
sr yiyorlard.
33
aertleiverdi.
Austosbcekleri gnete tyorlard.
Durgun sukokusu onlara kadar geliyordu; plaj tesislerinin kurt yemi yaplan grnmt bile ve Bay
Suhajda hep susuyordu.
Plaj bakcs Bayan stenes, topuzunu krmz bir
earpla sarm, onlara kabinierin kapsn at ve girdiler: birincisine baba, genellikle Bayan Suhajda'ya aynIan ikincisine ocuk.
Kumsalda baka kimse yoktu, yalnz bir gen, delinmi bir sandal onarmakla meguld. Yerde, pasianm ivileri dzeltmeye alyordu.
nce Janesi soyundu.
Kabinden kt, fakat ne yapacan kestiremedi: o
kadar arzulad suya girmeye cesaret edemiyordu. S
kntyla, gzlerini ayak parmaklanna dikti. Babas ha~
zrlanncaya kadar, onlan, sanki hi grmemi gibi yle durup dikkatle seyretti.
Bay Suhajda, kiraz rengi mayosunu giymi, azck
gbekli, fakat adaleli, ocuun her zaman hayranlk duyduu, gsndeki kapkara orman gstererek kt.
Janesi babasna, aklndan geenleri gzlerinden okumak iin bakt. Fakat bir ey gremedi. Altn ereveli gzln camlan olanca panltsyla k sayordu.
Babasnn suya gireceini, kzararak grd.
Ancak Suhajda:
Gelebilirsin, dedikten sonradr ki, ardndan szld.
yun
tatlms
F. 3
34
-Hayr.
Bir
ey olmad
ya?
Hayr.
35
36
baka
ald.
Dalglk
Kyya doru:
-- Hey! diye seslendi ve kendi sesini kendi bile tanyamad, hibir yerde yok.
Kaya ivi akmakla megul olan gen, elini huni
gibi kulana gtrd.
- Nasl?
- Hibir yerde yok, umutsuzluktan sesi hnlt gibi kyordu.
-Kim?
- Onu bulamyorum, diye cierlerinin btn gcyle haykrd, imdat!
Gen adam ekici sraya brakt uantolonunu fr
latt (onu satmak istemiyordu) ve gle girdi.
Hzla
kouyor, fakat sakin sakin ilerliyora benziyordu. Bu
arada Bay Suhajda birka dal daha yapt, suyun iine diz kt, baka ynlerde de aramak iin ilerlemeye
devam etti, sonra, uzaklktan korkuya kaplarak, nbet
bekler gibi ayn yerde dnd. Bann dnmemesi iin
kaza yapt.
Gen adam
yanna vardnda
37
mam,
anlalr
38
suni solunum yaptrd, kk, l koliara jimnastik hareketleri yaptrd, uzun sre, ok uzun sre ve her an
stetoskop ile kalbi dinleyerek. Ama kalp bir daha arpmaya balamad. o zaman doktor, aletlerini tekrar antasna att ve gittL
Bu, birdenbire ve sanki geici bir hevesmi gibi
geliveren lm, artk gerein bir parasyd. Yeryznn en byk sradalan kadar ebedi, belirgin ve katL
Anneyi bir kylnn el arabasyla evine getirdiler. Bay Suhajda hep kiraz rengi mayosuyla kurnsada
oturuyordu. Yznden, gzlnden, sular, gzyalan
oluk oluk akyordu.
Akln oynatm gibi, iini ekiyordu:
- Vay bama gelenler!
Yerinden kalkmasna yardm ettiler, giyinmesi iin
kabinine gtrdler.
Saat bile deildi.
Frigyes
Karinthy
(1887 - 1938)
S1R K
Anlalan sirke gitmeye can atyordum ama, belki
bir kemana da ayn ekilde can atmaktaydm. Bana
geri bir keman verdiler ama, buna kai'lk sirke gtrmediler, ihtimal, ksa aralklarla grdm o sirk d
n grmem de bundan ileri geliyordu. Onu bazen uzak
tan, tepelerin ardnda gryor ve elimden tutmular, 00..
ni sirke gtryorlar duygusuna kaplyordum. Bazen de
ktndimi birdenbire bilinmedik byk bir kentin ortasn
da buluyordum, ama sirk hep ayn sirkti, girii ayn,
iki kl bekleme yeri ayn sirk. Bir defasnda da bir
bilet bulabilmitim, sirke gidebilecektim, ama o zaman
dro kanveriyor ve gene bir trl giremiyordum.
Sonunda, dm grdm, hem de sonuna kadar.
Giri kapsnn yannda, kasann arkasnda duruyordum
ve sakall, topaJ, olduka telii.l bir adam, mdiir de
yanmdayd, bir eliyle rengarenk giri perdesini kald
nyor ve telii.l bir sesle banyordu: "Buradan, buradan, giriniz hadi, temsil balayacak, giriniz, giriniz!"
Kalabalk iti kak, renk renk, srmal, hizmetisi, askeri, apkal kadnlan, sinekkayd tral erkekleriyle
akn ediyor, yksek sesle glyor, konuuyordu. Mdre grnmeden geemiyeceimi pekala biliyordum. Nitekim grd beni ve kolurodan tutarak kzgn kzgn sordu: "Hele, hele, biletiniz var m bakalm? Yoksa, hemen dan!" Yreim korkuyla skt ve kekelemeye
baladm, biletim yoktu ama, buraya gsteriyi sayretmeye gelmemitim ki... yoksa kemanm._ ve umutsuz bir
41
ona, tabii ki, kolumun altna, sktrm olgsterdim. O, benim azma kadar
eildi ve fkeyle, kekelememi bitirmemi bekledi; biletim
yoktu, ama kendim bir para bestelemitim, girmeme
izin verirse kemanmla bunu seyircilere alardm. Bunun zerine tnel gibi derin boazn gstererek grltl bir kahkaha att, sonra, kuru bir sesle, bana kelimesi kelimesine unlar syledi: "Bay lgn, kalbiniz..
arpyor ki mutlusunuz." Bu szleri pek akllca buldum
ve mdr de hayranlmn, bu istemim dndaki belirtisiyle gururunun okandn hissetti. Omuzumu svaz
layp beklernemi syledi, belki bir aresi bulunurdu, hele duralm bakalm.
Daha sonra gelip gerekten de beni, onu titreyerek
beklediim o karanlk koridorda buldu ve hatr iin gsterilmi bir nezaketle, keman almann balbana ve
genellikle bir paralelepiped sayldn syledi. Bunun.
baarma lsz ekilde gvennedii anlamna geldii
ni hemen kavrayverdi. Elimden geldiince itiraza ba
ladm, bunun zerine ciddi bir tavr taknd ve bana bildirdi ki, pekala, ne de olsa denemekten bir zarar k
maz, ama nce askeri makamlara haber vermek ve onlarn beni Hametmeap mparator ve Kraln maskaras olarak damgalamasn salamak gerektir. Bu arada
bana sirki, kulisleri, oyuncular, vahi hayvanlar, hepsini gsterecekti, bana i hakknda ve halkn ne istedii hakknda bir fikir vermek iin.
Kalbim, kendimi nihayet sirkin iinde bulmaktan
duyduum heyecan ve sevinle kt kt atyordu, ama
ayn zamanda da korkuyordum. Kemanm koltuuna
sk sk bastryor ve melodiyi unutmamak iin vargcm harcyordum. Beni trl trl canl renklere
boyanm bir sr perdeden geirdi. Yukarda krmzlar
giyinmi adamlar alyordu. Ben oyuncular ve at terduum kemanm
42
43
44
alnan dev trompetler; her ba::sta, karnlarndan gerek gk grltleri kyordu. Sonra, oda kadar kocaman, ekili genler. Dev gibi bir davulun zerinde, bilgi filler fr dnyor ve ayaklaryla tamtam sesleri
karyorlard. Bir elektrik makinesiyle alan ok tuhaf
bir org da vard, bu makine ayn zamanda otuz piyanoyu ve bin elik dd alyordu. Orkestra efi, yksek bir dar kpr de duruyordu; iddetli bir hareketle
iki kolunu averince bir tek ses nlad ve yle bir kargaalk oldu ki, darya frlayacam diye korktum. algclarn nnde linotiplerinkine benzer bir klavye uzanyordu; gzlkleri burunlarnda alyorlar ve gzlerini inatla notalara dikiyorlard.
Sersemiemi ve kulaklarm uuldayarak mdrn
beni bekledii baka bir snfa girdim. Ona alglar grdlim, ama hibirini tanmadm ve almasn bilmediimi syledim. Omuz silkti, bundan ok znt duyduunu, ama, tabiatiyle, yaplacak bir ey olnadn
syledi. Bu srada piste alan perdeli iki kapnn nnde duruyorduk. Binbir maske takm oyuncular, perdepin her dalgalannda yarklarndan renk renk kla
rn szd kaplardan birinden koarak kyorlard. Ben
de oradan gernee kalktm, ama mdr bana, benim
gibi bir acemi iin, ne de olsa, ie morgdan balamann
en iyisi olacan syledi.
teki kapdan girdik, bunun ardnda karanlk bir
dehliz, mahzene iniyordu. Pek uzaklarda gaz lambalan
slk alarak krpyorlard. Kopkoyu, sisli karanlk iinde iki tarafa dizili blmeler ve suratlar kir-pas iinde,
beyaz gmlekli uaklarn devaml olarak gidi gelii seiliyordu. Btn bunlar beni rpertti, bakmaya hi cesaret edemiyordum. Dellizin sonunda, mdr birisiyle
konumak iin durdu. O zaman kaamak bir bak fr
Iattm ve duvara dayal upuzun teneke masalar gr-
45
O zaman beni orada brakmamalan iin yalvarmaya koyuldum; baka are yoksa, sahneye uygun bir numara renmeyi ye buluyordum. Onlar sadece bala
nn salladlar ve hekim ancak cambazln beni iin iinden syrabileceini syledi, nk halk sabrszlanmaya
balyordu.
Bunun zerine beni yukanda bir yere, bir eit tagtrdler, buradaki tavan pencerelerinden,
ok derinlerde kalan kenti grebiliyordum. Dar ve upuzun merdivenler duvarlara dayannt ve yerde, her tarafta byk bir karg~alk iinde ipler, ubuklar ve
alar vard. Merdivenlerin zeride pembe mayolu gen
cambazlar alyordu. Bana da bir merdiven verip tr
manman sylediler. Tepeye ular ulrmaz merdiveni
sokan zerine ediler. Kaslanm gerili, smsk asldm
ve aaya baknca, sokaklarda kannca kadar insanlanyla btn kenti grdm. O zaman hafif bir lk attm ve kendimi kaybettim.
Ama yeniden kendimi orada, uzun raklma devam eder ve haftalar, aylar boyunca altrmalanm tekra!'lar halde buldum. Merdivene trnanmaktan ve inmekten baka bir ey yapmyordum ve yeterince bu ie
alp da iyi kt tepede durabilecek hale geldiim zaman bana bir iskemle uzattlar. skemleyi dikkatle dengeye getirdim ve sonra zerine ktm. Daha sonra bu
altrmay iki hatta iskemleyle tekrarladlar. Ve buvanarasna
46
47
Jozsi Jen
Tersanszky
(1888 - 1969)
Geen
len Tersanszky, en dikkate deer Macar yabiridir. nce resirole urat, ilk dnya sava
boyunca askerdi, nian ald, yaraland, esir dtU. "AlJaha
Isma.rladk, Sevgilim" adl ilk romann o sralarda yazd.
Edebiyat karn dayurmad iin gazeteci oldu. i, hamal,
serseri, sirklerde artist, girip kmad~ i kalmad. Bununla birlikte sanat hayatnda ciddilikten uzaklamad.
Devrimden sonra Kossuth dlUnU ilk alanlardan biri
oldu. lnceye kadar durmadan yazd. Btn eserlerinin yaym tamamlanmak zere. Balcalan: ki YeU Yiit, Orospu ile Bakh'e, Dman Ko~ olar, Yabani Boma, Tiroll
Meyhaneci, IDkayeler v.b.
yl
zarlarndan
KK OCUK
MATY
le yemeinden
lokmasn
luyordu.
Scak korkuntu, sersemleticiydi; k insann gzlerini yakyordu. Komunun ocuu domuzlanyla gelmi
ti bile. Bu iki ie yaramaz domuz, ocuklarm bana iyice bela oluyordu. Onlann yznden, gidip rahat rahat
yzmenin olana yoktu. imdi de deliler gibi tozlann
iinde yuvarlanyor, uraya buraya kouuyorlard. Bununla beraber, iki yaramaz onlann uslu uslu peinden
gidiyordu, hem de fazlasyla uslu. Scaktan gevemiler,
cesaretlerini yitirmilereli ve k gzlerini actyordu.
Karlannda, uzakta, san akltalan serpili dere yatann zerinde hava, titreerek parlyordu.
Su, sokan ucundan bir ta atm tedeydi. Ky
amurlan, dize kadar kan, soluk ve tozlu yeil lekeler
halinde, ie yaramaz otlarla kaplyd. Domuzlar orada
serinlemekten holanyorlard. Tabii ki yaramazlar da,
domuzlar amurlarda yuvarlanrken beklemek zorundaydlar. Ykanlacak yer biraz daha ak yukansnda, suyun daha derin ve dibin daha kumluk olduu, bendin
yaknndayd.
Kumluktakilerin orada delice bir patrd hkm sryordu. Gn;ten yanm, nlplak ocuklar, otlann
iinde zplyor, yksek bendden, birbirlerinin zerinden,
lklar atarak suya dalyorlard. Bazlan da yakc kunun zerinde, gnete hareketsiz yatyorlard.
F. 4
50
amura
rak sevinle
bulanm
bazlar,
sryorlard.
zorluyorlard.
yaramazlar, glmekten
katlarak
yerde yu-
varlanyorlard.
2
ki ocuk, domuzlarn uykuya dalmasn sabrszlk
la bekliyordu. Byk bir alln glgesinde gzel bir
yer bulmulard ve soyunmu, giyitleri koltuklarnda,
bekliyorlard.
yere
bir iki
adm
daha
att,
51
uzanverdi.
Vay anasn! ki yaramaz ap kalmlard. Giyitlerini tozlardan kaldrdlar ve evrelerine kaygl bir bak frlattlar. Sonra, ekingen ve akn admlarla kurbanlannn yaruna vardlar.
Ku, otlann zerinde, hareketsiz yatyordu,
kafas
kan iindeydi. ki yarundan zerine eilmi iki ocuk
onu sinirli bir merakla incelediler. Fakat dokunnaya
cesaret edemediler.
Kah glerek, kah bakarak, rkm, horozun evresinde bir sre olduka kararsz, dolanp durdular.
Fakat yzenierin patrds onlan kendine ekiyordu.
ocuklar tam o srada kadncaza glyorlard ve a
mata bsbtn artmt. Bu, onlann dikkatini bir an iin
baka yere ekti ve sonra, arkalanna baknca, iki domuzun alln altnda sakin bir uykuya daln olduklann grdler.
Ksa bir dammadan sonra, komunun ocuu, ku
kusuz, mesele onu daha az ilgilendirdiinden, horoza
doru kararl bir hamle yapt. Onu yakaladlar ve sonra, dikkatle, tel8.la, kOa koa dereye gtrdler. Bir
girinti onlan yzenlerden gizliyordu.
ki kanatlanndan tutarak salladlar; su, kocaman
bir flok sesi kard. Derenin kysna, yanyana melmi, arasra taiara arparak suyun zerinde giden horoza baktlar.
Kkrdayarak, birbirlerine ka gz iareti yaparak
ve brlerini dirsekleyerek, glyorlard. Horoz sterin altnda gzden yitince Matyi daha ciddi dn
celere kapld, nk bir an hibir ey sylemeden suya bakakald. Birdenbire ban kaldrd.
-Tabii ya...
Sonra gene dncelerine dald.
52
Komunun ocuu:
kltalannn
kirii kralm!
olduu
giyit
dedi ve a
g
knn
3
Yzenierin
kalabalna
kantktan
sonra, horozu
Ancak kurnun zerine, gnee yatnca yararnazn aklna, yky tekilere anlatmak gibi bir fikir geldi geti.
Fakat daha sonra, suyun iinde fazla uzun zaman
rpnmaktan, dudaklan morannca ve yakc gne altnda bile titremeye balaynca, slak dizlerinden bir ttir~
l gemek bilmeyen pantolonunu ekitirirken, horoz zihnini kurcalamaya balad. Ve, bu kez, daha ciddi bir
dnmenin olana kalmad artk.
ekilde.
Tab ya! Bu horoz, Matyi iin teki horaziara benzemezdi. Kendi anas onu dilenci Zsuzsa kanya armaan etmiti. Ve onu yandaki eve gtren de M.atyi'nin ta
kendisi olmutu.
Zemin kattaki kk odada berbat bir koku hkm sryordu. Odann ortasna bir paavra yn fizerine oturmu Zsuzsa, kutylerini ayklamaktayd. Sevincinden neredeyse alamakl olmu, kk ocuun yzn durmakszn okamt. ocuk ban geriye ekmekten utanmt, ama ihtiyar kadnn sanmtrak ve buruuk elleri ona tiksinti veriyordu ve bu pis koku iinde
soluk almaktan korkuyordu. Sonra Zsuzsa, ocuun karsnda bitmez tkenmez yaknmalanna girimif!ti.
Zaten her gn, elinde arpk sopasyla, sokaklarda
ksrerek srnr ve yoldan geen biri yannda durur
durmaz, usandnc yaknmalanna balard. Gzleri her
zaman yalyd, sanki durmadan alyormu gibi.
53
Kk ocuun iine ho3 olmayan bir duygu sapBu, bir eit tiksintiydi, onu tepeden trnaa rperten. Arkadan orackta brakarak kendi kendine
uzaklat. Yolda giderken, ba eik, dnyordu.
Zsuzsa'nn hayali, anasnn hayalini de getirdi ve
olduu yerde doruverdi
Sanki imdiden annesinin ka~smdaym gibi alak
sesle:
- Doru deil bu, ben yapmadm... dedi.
Sonra, birdenbire akimdan bir fikir geiverdi: bu
akam kmese kp baka bir horoz alacakt. Fakat hemen anlad ki bunun olana yoktur. O srada sokaa
Iand.
varmt.
postac
arpmaktayd.
54
55
5
Kk ocuk odada, iskemiesinin zerinde hareketsiz, tetikte bekledi, halbuki Zsuzsa'nn gidii zerine yreinin nasl rahatladn haykrmak istiyordu. Umutsuz bir bak~la, boaz hknklarla tkal, sokaa bakt.
Abialannn k, o zaman kageldi ve ona taklmaya balad.
karmad,
fakat gzleri kinle pave evresinde glerek zplayan abiasnn etini diiemek geliyordu
iinden. tunun iin, birdenbire gzleri yala doldu ve
boulurcasna, iini ekerek, hikrarak alamaya ba
lad. Abias buna pek at.
- Ne oluyor sana, koca sersem? Hadi bakaym,
kk Matyi'm benim, neyin var? diye ban okayarak
sordu.
Kk ocuk fkeyle abiasnn elini itip bard:
- Dokunma bana.
Alama sesini duyan anneleri, ieri girdi ve ikisini de azarlad.
Kk ocuk yatt, sonra sessiz ve gizlice, arka
avluya kt. ~rtn kamburlatnp tavanaras merdiveninin dibine oturdu.
Dnceler kafasnn iinde solucan gibi kaynanldyordu. Haykracak
kadar
can acyordu
56
yordu. Arasra, deminki alamasndan tr hala burnunu ekiyordu; o zaman azyla enesi, sarslyor, bklyordu.
O akam dnya, teki gnlere oranla ok daha tuhaft. Tam karsnda, btn gkyz mrekkep karalndayd ve esmerlemi damlar, toprak, tahtaperdeler, kapkara gkyznn altnda daha da karanlk grnyordu.
Batnadan nce gne, son bir kez daha grnm
t ve aydnl evin arkasndan geliyordu. San, sv,
saydam bir alayan gibi dklyordu. Yapraklarn s
lak yeili gzalc bir ekilde panldyor ve tahta kiremitH damlar zerinde buhar, yzyor, son derece parlak yumaklar halinde ykseliyordu.
Fakat bu san, sapsan aydnla asl batm olan,
tam karsndaki bahe duvanyd. Bu, cenaze mumlannn adarolann yzlerine ve ellerine vurduu k gibiydi. Ve ocuklarn neeli patrds imdiden karamu
sokaktan duyuluyordu.
Birdenbire, Zsuzsa, bahe duvarnn nnde belirdi, kapkara ve paavralar iinde bir hortlak gibi. Su
birikintilerine basmamak iin, tpk deminki gibi, geni
admlar atyordu.
kotu.
Pal
Szabo
(1893.
BR KY YKS
Ekim sonlannda bir pazartesi akam arabasna ykkabaktarla birlikte evine geliyordu Gergely Cseppent. Komulannn evini getikten sonra kendi kap
snn nnde durdurdu atlar. Bir elinde kam, tekinde atn dizginleri gzlerini kapya dikmi, bekledi bir
sre. Hi ses kmad ieriden.
Dut aacnn altnda. birka tavuk eeleniyordu, ama
bu mevsimde tek bir dutun bile dalndan dmiyecei
nin farknda deildi zavalllar. Yaz boyunca dut yemeye altklarndan aranyorlard imdi bouna.
"Bizim hanm da nereye kayboldu?" diye dnd
ifti Cseppent.
Bulunduu yerden biraz uzakta belediyenin telial
resmi haberleri iletiyordu halka.
"Belediyece izin verilmeden domuz kesrnek kesin
olarak yasaktr. Bu suu ileyeniere ar cezalar verilecektir. Bir domuz kesenden drt, iki domuz kesenden
sekiz, domuz kesenden oniki kilo ya ceza olarak
alnacak, buna aykr hareket edenlere ... "
"Allah belalarn versin," diye sylendi kendi kendine Cseppent. Sonra: "Kapy an!" diye btn gcyle bard.
Barnas zerine atlar rkp irkildi, ama kap
almad yine.
Az sonra mutfak kaps aralanp Cseppent'nn kars kt ortaya. Yemekten kalkt belliydi; aznda bir ey iniyordu. Yolda duran aralay
grnce kapy amak iin koup geldi. Kocasyla birlikte aralay ieri aldktan sonra kapy tekrar kapaIedii
59
yaygaray bast
Csep-
60
diye
ba~
ntlar.
Az sonra
d sofralarnda.
Alk
61
Tekrar sofraya gz gezdirdikten sonra: "Biz pazartesileri tavuk yiyemiyoruz. yi gece ler!" deyip evine
gitti.
Bir sre hi ses kmad sofradakilerden. Sonunda
Cseppent'nn kaynanas bozdu sessizlii:
"Btn kye yayacak imdi."
"Neyi yayacak ?"
"Tavuunu alp yediinizi."
"Sen keyfine bak. Onun lifina inanann zrdeli olmas gerek," diye yattrd Cseppent, kaynanasn.
Cseppentlerin, komulan Tarnoklarla dostluklan sona ermiti artk. Cseppent'nn kans, bir dkkfua gir~
diinde yada emenin bandayken ko:rujusuyla kar
larsa birbirlerine glmsyor, ama gzleriyle konuu
yorlard sanki.
Gergely Cseppent de ilgin baz olaylara tank oluyordu. Bir gn br komusu yal Kovago ile domuzlan alra sokarken Tamokiann horozunun sesi geldi
kulaklanna.
"Bak, duyuyor musun? Horoz, tavuundan ayn kald iin zntsUnden nasl feryat ediyor," dedi Kovago.
62
63
.64
Kendini tutarnayp glmeye balad Cseppent. Kada bahenin baka bir kesinde ite dayanm, kahkaharlan knlyordu.
Durumu daha kavrayamyan polis: "Peki... Bosa
ne diye gmdnz bu mereti ?" diye kzgn sordu.
"Srf sevgili komumuz Tarnok'u denemek iin," diye cevap verdi Cseppent. Ardndan: "Neredesin Tar~
n ok? k meydana da btn dnya senin ne mal olduunu grsn," diye bard.
Ortalklarda yoktu Tarnok. Kayplara kanmt. O
srada btn ky halk kadnyla, erkeiyle glrnekten
ns
_knlyordu.
Tibor
Dery
(1894.
F. 5
PORTEKZL
KRAL KIZ!
Daha bir saat nce ekilmiti Almanlar Macar ovaB. kynden. Sraya diziimi byk evler sessizdi, t kmyordu; yaz gnnn scak arl kmt stlerine. Derken birden yeil boyal bir kap
ald, ierden frlayan on bir, on iki yalannda bir o
lan, havada iki takla atarak, kol-hacak bir yanda kt
diye dt srtst yere. Ar, haince gcrdayarak kasndaki
67
gibi ezerim seni," dedi. "Daha kyllerle adam gibi kobeceremez, her evden kovulur, bir de utanmadan karlk verrnee kalkar! Vz gelmisin, bi boka yaramazsn zaten."
Olan doruldu oturdu, uzun kara salanndaki tozlan silkeledi.. birden alamaya balad: "Anamn azn
dan daha bozuk senin azn.. gnlm alacan yerde,
kfrediyorsun," dedi hkra Ikra, gzlerinden akan
ya;lan elinin tersiyle sildi. "Samalama," dedi kz. GlUkle kalkt olan, kalalann, belini yoklad iki eliyle:
"Bir yerine bir ey oldu mu? diye sonnadm bile,'' dedi.
Kz kalkarken -olanla ayn boydaydlar- ttksinerek bakt olana: "Bbrlenme, dedi, ben bir evin birinci katmdan atlamtm da bir eycikler olmamt, bir hafta topaliadmd, o kadar .. bizim yatakilere bir ey olmaz,
hele bir by, o zaman i deiir!"
Bir sarm ba; daha grnd hendekte: "kabilir
miyim?" diye sordu. Bu da oland, teki ocuklardan
daha ksa boylu, belki iki ya kadar da kkt. Yz
gz kirli deildi bunun, her gn bir kadn eli dei
yordu sanki bu yze. "Getireyim mi eyalan ?" dedi.
Kz hemen ondan yana dnd, illi zayf yzndeki
grm geinni kara gzleri yumuad, sevgiyle doluverdi. Bir solukta kk olann yannda buldu kendini. "Acktn m, Km ?" diye sordu.
"Daha ackmadm," dedi Kk. Kz, eteinin ucuyla bumunu sildi Kn. "Brak eyalan yleyse.. birka eve daha urayalm bakalm."
"Ben de gelebilir miyim?"
"Hayr Km, daha deil. Bu enayi de zmk
haketmedi bugn." Sonra eildi, Kn kulana f.
sldad: "nan bana, yakalasalar umurumda deil artk,
iirilmi balonlar gibi alk, kendini beenmi bu olan.
uraya bak, oturmu salann tanyor enayi!" .
numasn
68
Geni
69
lad bir sopa! Konumadan yryorlard. Yalnz Kk Hans -var olduklann duymak iin yallarla kkterin yapt gibi- anlamsz nnltlar kanyordu dudaklannn arasndan.
Tek katl evlerin damlan stnden bir protestan kilisesinin kiremitlerini grdler ilk kavakta. Yol byke bir alandan geiyordu. "Hans, Km, saa sap!"
diye seslendi kz arkadan. Saptklan sokak da botu.
Belki de bir kpein koarken kard tozlard sokakta asl kalm olan bu tozlar. Kilisenin nnde tek
bana bir sumak aac, kendi glgesiyle oyalanyar; biraz ilerde, imenlerin orda, paslanm, delik-deik bir
tank yan gelmi yatyordu. Kk Hans tanka bakt,
tkrd; Peter durdu uzun uzun inceledi tank, ama
kaldracak ie yarar bir ey bulamad.
"Km, acknadn n daha?"
"Acktm," dedi Kk.
"Kiraz yer misin ?"
"Kurtluysa yerim, yoksa istemem," dedi Kk, ka
Iann atarak!
Kz koarak ne geldi, cebinden bir avu kiraz
kanp Kn avucuna sktrd. ocuk kukuyla bakyordu kirazlara. "istemem bunlan, kurtlu deil," de~
di sonra.
"Kurtsuz olsun, ne kar? Hadi ye," dedi kz. Kk dudaklann bzd: "N'apiyim bo kiraz? Peter'e
ver," dedl
Birden karlannda bir adam grdler, toz bulutu.
nun iinden kvermiti sanki. Ksa izmeli, geni kara
P8ntollu, mavi pazen gmleinin stne kara yelek giymi biriydi bu.. ksa kesilmi san byklan vard. Elinde ak benekli al beze sanln bir sepet. Adam Peter'i
70
71
72
yznden az
kalsn
yakay
73
kz.
KlRAL KIZININ
KANLI SERtlVENLER.I"
"te,
74
deerleniyordu!
75
"Aman ne korkun herif," dedi bir kadn. Peter rperdi, i ekti, sonra nndeki parmakla yapt. Arkaya birikmi olanann boyunlan kopacak grsnler diye. "Elindeki ne?" dedi kk Hans. "Kl, dedi kz,
kafalan onunla kesiyor ite... "
"Kral ona bir otomatik tabanca versin, dedi Peter, daha abuk bitirir ii." Kz omuz silkti: "Pahal,
belki paras yoktur Kraln .. hem kl daha etkili."
"Haklsn," dedi Peter, heyecandan dudaklarn yiyordu .. "Ama benim param olursa bir otomatik tabanea alacam .. yanm saatte btn bir kyn haklundan
gelirim!"
Derken, banda silindir apka, gmleinin kollan
tirsekiere kadar sval, boynuna, kenan al bir trampet
asm bir adam kt adnn nne ve badndrc bir
hzla vurmaya balad trampete.. herkes ondan yana dnd hemen. ilerde glgelik yerdekiler bile bu yana baktlar. adrn nnde bir Rus eri belirdi, kasketini arkaya itti, iyice gzden geirmee balad oyunculan.
76
frsat karmayn
77.
kr bir boruyu ttrmee balad, yle bir ttr ttrd ki, yal bir kadnn burnundan kan boanverdi
ve tozlarn iinde debeleen sereler kap utu. ekinerek bilet yerine yoUand birka kii.
"Alacak msn biletleri ?" Sesi titriyordu Peter' in.
Kk Hans'n yz kire gibiydi, durmadan kzn
elini skyordu.
"Kaaym biletler?". "Be milyon," dedi Peter, U
ocuktan bir onun okumas yazmas vard. Bir an sustutar, sonra kk Hans: "Hi de pahal deil," dedi.
"Haydi Tutyu ky paraya, bak bugn epey i grdk,
yalan m?"
Bilet yeri giderek kalabalklamt. Delikanlnn biri, byk byk paralar sayyordu gienin nnde, yz ok ciddiydi -kpeklerin yz ierken bu kadar ciddidir ite- delikanlnn arkasnda kyl kz vard:
etekler kolal, gzel mi gzel. Ama utanan bir durumlar vard kzlarn. lerinden biri gzlerini yere indirdi
olan paralan sayarken. Kimi bir yumurta, ya da biraz
ttn veriyordu para yerine; yal bir kadn, torunuyla
kendisi iin bir kilo francalay feda etti sanat uruna.
Kaln sesli biri: "Peki Kraln kz nerde? O neden k
myor?" diye sordu. Trampeti arkaya gz krpt: "Prenses bouna gstermez tatl yzn!" dedi. Kral kalre
dici bir glle gld. Ta uzaktan, toz bulutlarnn oralardan para para "ian mzii" arpyordu kulaa.
ocuk, birbirlerine yapk gibi bilet yerinin nne geldiler, sz kz ald: "Lutfen bizi parasz brakn
ieri." dedi. Biletleri veren jiman, boyal san sal
kadn: "Olmaz," dedi. "N' olur efendim, lutfen .. " dedi kz,
sesi trk arr gibiydi: "Yetim iz. Bizi her yere sokarlar, her yere.. para istemezler bizden." "Olmaz," dedi iman kadn. Kz ayaklarnn ucuna kalkt: "Kral da
bedava oynuyormu ya, dedi, bizi de bedavadan sokun
78
ieri, n' olur sanki?" "Olmaz," dedi salan boyal kahemen arkasnda al al yanakl, kara ba
rtl bir kyl kadn duruyordu srada, illi yz tertemiz ykanm bir olan ocuu vard kucada. Kadn dayanamad, bilet veren kada bir akl retti: "Birini olsun brakn ieri canm, dedi, o grdklerini anlatr sonra tekilere." Giedeki kad ses karmad ama,
olmaz der gibi ban sallad. Trampeti ar sylevine balamt gene. Peter sinir iindeydi, iki eliyle gienin kk penceresini tuttu olanca gcyle sallamaya
balad: "Brakn beni, gireyim n'olur," diye bard nemli gzlerle.
Bilet almak iin sra bekliyenler hornurdanmaya ba
lamt artk. Kz bakt ki, olacak gibi deil, gsn
den byk, eski bir czdan kard, nemle katlanm
paralan srd pencerenin nne. "Yeter ni bu kadar?"
dedi. Giedeki kadnn gzleri ald: "Bakaym daha
ne kadar var elinde?" dedi. "Daha be dolarm var, ba
ka param da yok," dedi kz. Salan san boyal kadn
uzatt elini: "Ver onlan da!" dedi. Bir an duraksad
kz, sonra uzatt be dolar da: "Ama hepimiz gireceiz, deil mi?" dedi.
erisi karanikt; yalnz adnn dilim aralanndan
bak srt gibi gne giriyor, bir iskemlenin ya da b
ykl, solgun bir adamn yzn aydnlatyordu. Pek ayrlmak istemiyor gibiydi nesneler bu trensel, tala kokusu sinmi alaca karanlktan; insaniann hoyratlkla
dn. ocuklarn
rndan bkmlard,
yalnzlklanyla kalsn
istiyorlard.
79
Bahenin ortasnda ta dipte, parldayan denize deuzanan bir sra hurma aac, en azndan yz hurma
aac vard bu yolda, ama hepsi de ufala ufala ok belirli bir biimde, birbirinin yanna sralanmt. Denize
giden yol ylesine uzundu ki, atla bile gidilse yarm
saat ekerdi besbelli! "Vay canna," dedi bir erkek seyirci.. Hurma aalarnn altnda bir kz dolayor, ar
ar saraya doru geliyordu. Parmak gibi, kck grnyordu nceleri kz ,yzn semek g deildi, ama:
kck burnu, az, gzleri, salar ok belirliydi. Banda yeil bir ta vard, yksk kadar kck bir
tat bu. Gz gre gre byrnee balad, yaklatka
byd, byd, derken glmseyerek kapdan girdi. "
te bu Kraln kz," diye fsldad Tutyu. "Kanl deil
ama?" dedi kk Hans. Kz ban sallad: "Sonra olacak," dedi.
Seyircilerden t kmyordu. Bilmedikleri, tanma
dklar bir denizin zlemi iindeydi hepsi. Dipteki denizin
stnde yelkenliler vard ve yelkenleri kck mendilIerin ular gibi sallanyordu. Gvertede, mini-mionack
kibrit pndenmi gibi duran direkierin altna ufack
denizciler yatm gneleniyordu. Kraln kz, babasnn
taht nne gelmiti artk; ylesine gzeldi ki, yrei
skt bizim kzn.
"Bunlar nece konuuyor? Amerikanca m?" dedi
Peter. Tutyu karlk vermedi, omuzlarn silkti. Kk
I!ans ne eilmi, btn bedeniyle seyrediyordu oyunu.
Peter gene! "Nece konuuyorlar be?" dedi. "Sus, dedi
kk Hans fsltl bir sesle, kendinden gemiti, Portekizce konuuyorlar ite, anlamyor musun?''
"Niin Macarca konumuyorlar?"
"O zaman gzel olmazd da ondan," dedi kz soluk
in
solua.
Kralla
o soylu
kii, altn
80
nm."
81
mek istediklerini davranlanyla ok gzel anlatabilmilerdi, sz gereksinmiyordu nasl olsa.. kzn yrei kt
kt atyordu heyecandan, srtndaki tyler diken diken
olmu, kck karnyla hacaklar ter iinde kalmt.
Perde yeniden alp da kk Hans sevinten yksek
sesle i ekince, kendine geldi kz.
kinci perde de gneli bir havada balad. Kral
tahtndayd gene, ama uyuyordu bu kez.. hem de Macarca uyuyordu, yani herkesin anlyaca bir dilden horluyordu. Kraln kz gene hurma aalarnn altnda dolayordu. "Ne gzel bir koku var, aalardan m ne?"
dedi kk Hans. "Hadi be, dedi Peter, bu koku denizden geliyor, denizden." "Ne biliyorsun?" dedi kk.
"Ben bir kez vapura binmitim de .. " Kk Hans
inanmad Peter' e, kzd da .. kzn kolunu drtt: "At
yor gene, dedi, vapura yalnz Yahudiler biner, deil mi
Tutyu?"
"Bak, bak," dedi kz.
Ta aalarn bittii yerden, kck kara bir glge dmt yolun stne, prenses farknda deildi, ama
kara valye, ayaklarnn ucuna basarak bir hurma aa
cnn arkasndan kverdi. Tamam: karacakt Kraln
kzn .. uzaktayd daha, ama yaklayordu. "Dikkat, geliyor, hem de ne hzl geliyor,'' diye fsldad kk Hans.
Kz, Hana'n elini tuttu: "Prenses farknda deil, ah
yazk!" dedi. Peter ayaa frlad: "Oh olsun, farkna
varmasn!" dedi.
"Neden?" dedi kz.
"Karsn prensesi," dedi uzun kara sal olan soluk solua .. "Karsn prensesi.. oh ite, karacak da."
Tutyu elini karnma bastrd.. kk Hans da ayaa kalkmt: "Vaktinde girerse saraya, babas kurtarr prensesi,'' dedi.
F. 6
82
83
dardaki kliann
valye,
mt.
att
leri
kapal.
S4
yerinde, gzlerinin feri kam gibiydi. Kz tiksindi Peter'den. Kk Hans'a dnd: ocuun solgun yz Inzarmt, gzlerinde yalar vard, burnunun alt da terlemiti.. kz mendilini kard, kn burnunu sildi, sonra pt ocuu. Birden gvenle doldu yrei.
Sarayn taht odasnda son sahne oynanyordu artk: yi yrekli Kral, karsann btn suunu balad,
elinden tutup kznn yanna gtrd, ikisinin ellerini
birletirdi. Kraln kz utanga utanga gUlilmsedi. Akam esintisi km, hurma aalan esintide sallanyor,
yollara hurmalar dklyordu. "Ne oldu, ne yapyor
bu?" kz sormutu bunu. ki olan da anlamadan bakyordu. Korsan bir adm geri ekilmi, Kral kznn
nnde yerlere kadar eildikten sonra, dorulup ba
n iki yana sallamt. "Niye sallyor ban?" diye sordu Hans. "aret parman da sallyor, neden?"
Peter armt: "istemiyor kz.. niye istemiyor
ama?" dedi.
"Hastadr belki, dedi kk, durnadan gsn tutuyordu ya." de ayaa frlamt gene. "Hep de denizi gsteriyor," dedi kz.
"Gemisini gsteriyor," dedi kk.
"Hayr, dedi Peter, gemisini deil, uzak denizleri
gsteriyor.. bak kolunu nasl ayor.. yle bir de dndUrUyor, grdnz mU?"
"imdi de gnei gsterdi," dedi kilUk Hans.
Kzn her yan kanncalanyordu. "istemiyor Kra
ln kzn," diye kekeledi, Tutyu'nun gzleri yalarla dolmutu bunu sylerken.. "Niin istemiyor ama, niin?"
"Denizi istiyor da ondan, dedi kilUk Hans.. btn
gn sabahtan akama evde oturmak istemiyor... been
medi saray!"
"Onun iin mi durmadan gsilne vuruyordu?" dedi
kz.
85
~Bu. ne demek? dedi Peter anlam.amt. Bu ne sanki? ki kolunu ap niye gkyzne bakyor imdi?"
"Uacak belki, bak grrsnz uacak," dedi kk
Hana.
"Nereye?" dedi Peter.
"Taa uzaklara, Zencilerin lkesine," dedi kk o
lan.
Kz yorulmutu, oturdu. nanmyordu gzel, yak
ekl korsann uacana. Peter ierlemiti, yumruklanm skt: "Ne oldu sanki? dedi, ne diye ldrdler sanki
kara valyeyi? Ellerine ne geti onu ldrmekle '! Ftyaskoydu ite, fiyasko!"
Sahnedeki sanm korsan son bir kez elini yreine
bastrd, sonra apkasn sallyarak kurumlu kurumlu
bast gitti! Nereye mi? Uzak bir lkeye besbelli zgrlk lkesine! Kraln kz durmadan kck pembe
mendilini sallad. Zincire vurulmW} bir kelebek gibi pr
pr etti mendil. Bir saniye sonra yok oldu sann, yak~kl delikanl. Perde kapand, oyun bitti.
"yi be. dedi kaln bir erkek sesi, olan harcn verdi Kraln!"
Ayaklann srye srye boalttlar salonu, ter iindeydi seyirciler. Ama giderek snd heyecanlan, i
bir kla toz karlad onlan alan adr kapsnda. Kadnla: gzlerini k""Ptrd, erkekler ksrd. En sona
kalnt ocuk. {]zun uzun srt antalann yerletir
diler, ne ~apacaklann bilmeden yeil kadife perdeye baktlar bir sre.. biraz da adnn nnde durdular: tozlu
byk alann anlam kalmamt, gne ok scak, hava
Ok soluk, akasya aalan dzensiz dikilmi, karmaka
nkt.. ana dilleri snk eskimi geldi. Hi konuma
dan, yana d zldler yola. "Nereye gidiyoruz?" dedi Peter.
"Hele bir kalm kentten," dedi kz.
86
81
88
kz,
rahatlant.
"Demek
deildim."
89
par~
SEVGt
Hcre kaps ald, gardiyan ieriye bir ey att.
'"Al!" dedi. stne bir numara yazlm bir torba d~
t malkurnun nne. B. kalkt, derin bir soluk alarak
gardiyana bakt. "teberilerin/' dedi gardiyan. "Hadi gi~
yin. Tra olacaksn." Yedi yl nce kard elbiseleriyle
pabulan vard torbada. Elbiseler buru burutu, nem~
liydi, pabulan da kflenmiti. Kfl gmlei eliyle bi~
raz dzeltip giydi. Sonra hapishane herberi gelip onu
tra etti.
Bir saat sonra hapishane kalemine gtrld. K~
ridorda kendi elbiselerini giymi sekiz, on mahkum daha
vard, ama nce onu ardlar. Masada bir avu otu~
ruyor, baka bir avu da yannda duruyordu. Bir yz~
ba bir aa, bir yukan dolayordu. "Gel buraya,"
dedi masadaki avu. "Adn? .. Anann ad? .. Gidecein
yer?.. " - "Bilmiyorum," dedi B. - "Ne demek yani?
Gideceln yeri bilmiyor musun?" diye sordu avu.
- "Hayr," dedi B., "Nereye gtrecekler bilmiyorum
ki?" avu yzn ekiterek: "Bir yere gtrmiyecek~
ler," dedi. "Eve gidip ana.nla yemek yersin, gece de
istersen yatana bir kadn alrsn. Aniadn m imdi?"
Mahkum karlk vermedi. "Gidecein yer?" - "Sziffa
eaddesi, 17 numara" - "Budapete'nin hangi blgesin~
de?" - "kinci," dedi B., "Neden brakyorlar beni?"
- "Brakyorlar ite! Nokta!" diye grledi avu. "Bu~
radan defolup gittiine sevinmiyar musun?"
Yandaki odadan zel eyalann getirdiler: Ucuz bir
91
92
kt.
MACAR
93
B. burnunun darusuna bakyordu. Evet, hangi kprden? "Yabancsnz galiba?" dedi ofr. - "Margit kp.
rsnden," dedi B.
Araba yrd. B. arkasna dayanm::\dan, dimdik
oturuyordu. Taksinin ak penceresinden gneli caddenin toz ve benzin kokusu, tramvaylarn an sesleri geliyordu. Her iki kaldnma da gne vurmutu, yayalarn uzun ayakl glgeleri sanki iki misline kanyordu
kalabal. Bir ekerci dkkannn turuncu tentesi, burda
sigara ien gen bir kadnn stne turuncu bir k sayordu.
Biraz ilerde, kBede, kk bir kestane aac
vard, dantelimsi, i ac bir glge dliryordu yere.
"Bir yerde dursak da sigara alsak," dedi B. nc
dilkkann nnde durdular. B. pencereden bakt. nnde demet demet turplar, uvallar dolusu yeil lf.hanalar,
krmz elmalar bulunan bir dkkann karsndaydlar.
Yanndaki dar kapl
dkkan da ttneti dkkfmyd.
"Ben alvereyim~ Hangisinden istersiniz?" dedi ;ofr. B.
turplara bakyordu. Elleri titredi. "Kossuts olsun mu?"
- "Evet," dedi B., "bir kutu da kibrit." ofr indi.
Bir paket mi?" - "Evet, lutfen," dedi B. ofr dnd. "Hemen yakacak msnz bir tane?" dedi. "Bizim kayn birader de iki yl yatt. lk ii sigara. almak olmu
tu. Eve gelinceye kadar stste iki Kossuts iiverdi
Hastaneden de km olabilirsiniz elbet, ama orda bylesine buruturmazlar elbiseleri. Ne kadar yattnz?''
- "Yedi yl,' 'dedi B. ofr bir slk ald. "Siyasi mi?"
- "Evet, bir buuk yl da hcre cezas." - "imdi de
braktlar, yle mi?" "yle grnyor. ok mu belli?" ofr omuz silkti. "Yedi yl," diye tekrarlad. "Hi
phe yok." B. metro istasyonunda indi, yolun br yarsn yaya gidecekti. Kansyla karlamadan nce, rahat hareket etmeye almak istiyordu biraz. ofr bahIJini kabul etmedi. "Sana para daha ok gerekli kar-
94
de,"
dedi "Salndan baka eye para harcama. Hergn bir para et al, arap da. Ksa zamanda toplarsn
kendini!' - "Saol, Alahasmarladk," dedi B.
Bir elbiseci dkkannn vitrinindeki aynaya bakt.
Sonra yoluna devam etti. Passaret soka ok kalabalk olduundan, kk bir patikadan tepeyi at, tenis
kortunu geti. Herman Otto sokana geldi. Burda heryer aklk, imenlikti. Birden sersemledi, ba dner
gibi oldu, imenlere oturdu. Kars kendisini beklemlyordu nasl olsa, yarm saat kadar oturabiiirdi urda.
Karda, itin ardnda bir elma aac iek amt. Yaklap bakt, iekler ylesine skt ki, meydana getirdikleri kar beyaz atdan gk glkle seilebiliyordu. Heriein ortasnda bir pembe nokta vard. ieklere konup kalkan arlar yle oktu ki, sanki yelde aacn duva sallanyordu. B. aac dinledi. ki tomurcuk arasndan g grebiliyordu, ok uzaklardaki bek bek
bulutlar da iek am birer elma aacyd sanki. Bir
yerdekine bakyordu, bir gktekilere. Gzleri karard.
Saatini kurmay unutmutu, taksiden ineli ne kadar oldunu bilemedi, eve doru ilerlemeye balad.
Birka adm sonra, bir alln arkasna gidip kustu,
rahatlamt. Gneli, dar yollardan, iekli meyv: aa
larnn arasndan tepeyi ap eve geldi. Birinci katta
otururlard. Bahede, kapnn her iki yannda birer leylak vard. n merdivenden yukar kt. Zile karlk
veren olmad. Kapdaki ad yoktu artk. Aaya indi.
kapcnn kapsn ald. "Gnaydn," dedi kapy aan
kadna. O da zayflam, yalanmt. "Birini mi aryor
sunuz?" B.: "Ben B.'yim. Karm gene burada m?" dedi.
"Ah, Tanrm!" dedi kadn. B. yere bakyordu. "Karm
hala burada m oturuyor?" - "Tannn!" dedi kadn gene. "Eve mi dndnz artk?" - "Evet, eve," dedi B.
"Karm Mla burada m oturuyor?" Kadn kap tokma-
9fS
"Tanrm!
96
hafiften
na
sallanyorlard
yelde.
Odann
97
ak duvarlan
Kansnn kokusunu o kadar iine ekmiti ki, duymuyordu artk. Bahe kapsnn nnden yola bakyor
du. Az sonra, kars drt be olan ocuuyla keyi
dnd. Kapnn nne gelince ayaklan birbirine dolat,
bir an durdu, sonra B. 'ye kotu. B. de farknda olmadan komaya balamt. Birbirlerine yaklatklar zaman, kadn duraklad, inanamyordu sanki, sonra gene
kotu. stndeki uzun kollu, gri kaza tanmt B.,
hapse girmesinden az nce almt bunu karsna. Kars
ei bulunmaz bir et-hava ka:rmyd, duyulmadk, bilinmedik bir ey gibiydi; esizdi. Yedi yl boyunca ona
besledii duygularn da ok stndeydi.
Birbirlerinin kollanndan ayrldklan zaman, B. bah
enin parmaklna yasland. Kansnn arkasnda, biraz
tede, drt be olan duruyordu, akn ve rahatsz gibiydi yzleri. Alt yedi yalannda gsteriyorlard. B. birer birer szd onlar. "Benimki hangisi?" dedi. Kadn
alamaya balad. "Yukar kalm," dedi. B. elini karsnn omuzuna koydu. "Alama," dedi. Kadn, hkra
hkra: "Yukar kalm," diye tekrarlad. "Alama:, ..
dedi B. "Benimki hangisi?" Kadn bahe kapsn aarak iki leyHl.n arasndan eve kotu. Girite grnmez
oldu. Ayrldklan gnk kadar ince ve zarifti. Kzken,
bir inekten korkmutu da lsz admlarla kamaya
balamt. Gene yle kouyordu. B., oturduklar katn
kapsnda ardndan yetitii zaman yatlmt. Gri kazann altnda ocuksu gsleri inip inip kalkyordu.
Alamyordu artk, ama kirpikleri slakt. "Hayatm, canm," diye fsldad. "Girelim," dedi B. "Bu katta
bakalan da var." "Biliyorum," dedi B., "girelim
hadi." - "eri girdin mi hi?" - "Girdim," dedi B.
F. T
98
"Olum
99
B. dnd, kadn kucaklad, yakndan bakt yzne. Pencereden giren solgun gn nda onun da yalanm
olduunu grd. Azck rahatlad, ama yedi yl poyunca
her gn gzlerinin nne gelen yzden de gzeldi bu
yz. Gzleri yumuk, az aralkl, soluu B.'nin yanaklarna deiyordu. Uzun kirpikleri nemli gzlerinin altndaki soluk teni rtyordu. Gzlerini pyordu B. sonra usulca geriye ekildi. "Olumuzu da sev," dedi, hala
yumuktu gzleri. "Evet," dedi B. "Tanyacam, seveceim." "Senin olun o." - "Senin de," dedi B. Boynuna sarld kadn. "Seni ykayaym," dedi "yi.''
Soyundu, yataa uzand. Kars bir kapta scak su,
sabun, iki de havlu getirdi Havlularn birini suya batrp sabunlad. Batan aa sildi kocasnn bedenini.
Suyu iki kere deitirdi B.'nin elleri hil.la kaslm gibiydi, ama yzne bir rahatlk gelmiti. "Bana ala
biliyor musun?" diye sordu. "Sevgilim," dedi kadn. "Benimle mi yatacaksn bu gece?" - "Elbette," dedi kadm. "ocuk nerede yatacak ?" - "Ona bir yer yata
yaparm. Uykusu ok derindir," dedi kadn. "Btn gece kalacak msn yanmda?" - "Elbette," dedi kadn,
"her gece, lnceye kadar.''
(eviren: Glin YOCEL)
Bela
lll es
(1895-
),
niversite gTenimi srasnda Budapete'nin liberal bapolitik ve sosyolojik denemeler yaynlamaya bala
d. llk dnya savann bandan sonuna kadar askerdi. 19Hl
buhranl yllannda sosyalist oldu. uralar Cumhuriyeti s
rasnda ynetirnde grev ald. Devrim hareketinin yenilgiye ugTamasndan sonra Viyana'ya yerleti. Bu srada kitaplannn ogu Rus ve Ukrayna dillerinde yaynland:
Tisza
Yamyor, Karpatlar Rapsodisi. ldpetarlar, Btn Yollar Moskova'ya kar.
kinci Dnya Savana Sovyet subay olarak katld, o
yllarda Rusya'da Macarca yaynlanan UJ Szo dergisini ynett. Devrimden sonra dnsel alanda nemli etkisi oldu.
Macarcada ancak 1945'ten sonra baslan kitaplan arasnda: Sia:Jlarla Yiitlerden Sz Ediyonm. enlik Tiya.troa
Sava {roman}, Otuz Alt Yl (hikAyeler), Fkralar Kitabi
(anlar) en nemlileridir.
ennda
1
Jrgensen ustann evi Mzkac Ringabal sokan
Susam Korsan meyhanesinin arkasndayd. Evin
numarasn tayan plaka -eer Jrgensen ustann fiz-..
tnalarla brpalanm evinin hi numaras oldu ise- oktan ortadan yokolmutu. Zaten btn nahalle, bu evin
sve sava zamannda yaplm olduunu bilirdi ki bu,
tarih bakmndan kesinlikten yoksun bir bilgiydi, nk svelilerle Danimarkallar yzylardan beri birbirlerini ldregelmilerdi. Evin yapmnda kullanlm olan
kocaman moloz talan zamana meydan okuyordu, fakat
renkleri gittike kararmaktayd: kuruniyken, esmerle
miti ve bu koyu esrnerde bile gittike artan siyammtrak lekeler belirmekteydi. Fakat asl ciddi olan nokta, yapnn, ar ar olmakla beraber, kmesiydi. Sokaa bakan pencerelerinin kntlan imdiden kocaman
yamn yumru talarla deli kaldnmn dzeyine inmi
bulunuyordu; eie gelince, o, yerden epeyce daha alda,
aktayd.
102
103
104
beri de
du.
bile
anlatlyor
Yzyln ilk ylnda, Jrgensen usta, bir gzn yitirince, raklan zerinde kraln resmi bulunan paray
beklemediler. Tek bacakl, salar, fokbal byklan ve
dimdik sakal artk kar gibi aarm kahraman orada brakverdiler. Jrgensen'in iyeri gittike daha sessizleti. raklanndan sonra, kaybolma sras mteri
lerine gelmiti, hele Jrgensen ustann geimin gln ne serip veresiye yapmay gittike reddeder oluundanberi. Sava ykleri artk ancak, topaHayarak
soka geip veresiye iebildii -geici ve snrl bir veresiye- Susam Korsan'a gittii zamanlar dinleyici buluyordu. Jrgensen usta, bu areye gittike daha sk
bavurur olmutu, meyhane sahibi de gittike daha ask
bir suratla, tahtadaki iiimi veresiye ikiler izgilerini
oaltr olmutu.
Fakat Susam Korsan'n geni kalal ve ta yrekli kadn patronu, Jrgensen ustaya bundan sonra her
trl veresiyeyi kaldrdn bildirince ve artk yolunu
anp da iyerine hibir mteri sipari vermek iin
uramaz olunca, kunduracnn bana beklenmedik bir
talihkuu kondu. Gerekten, yama yapma ve pene vurma ileri yeniden canland ve meyhanedeki veresiye hesab yeniden ald. Aylardanberi bo olan yukanki odaya, kirasn dzenli olarak deyen bir kirac yerlemi
tL Bu, Mzkac Ringabal sokana dnen retmen
Martin, u son zamanlarda sadece meyhanelerde ve i
yerlerinde deil, sylentilere baklrsa yemein ttslenmi ringabalyla deil de taze istiridyeyle balad
evlerde bile bunca sz edilen, Jrgensen ustann o
105
Jrgensen usta, kendi kendine "Tabii, katiller de kendilerinden ok sz ettirdiler, diyordu, banka
soygunculan da. Martin'de de aksayan bir yan var pek!la, stelik gazeteler alt hafta hapis yattn da yazmlar. Fakat kraln niformasm giymi insanlar bile
tkezleyebilirler... O halde ordnda yedee bile alnma
m bir adamdan ne beklenebilir ki ... "
Martin, kunduracya bir sabah erkenden, habersiz
kagelmiti. Krmz boyunba filan yoktu; kuruni bir
kostm, ayn renk bir apka, siyah kundura ve siyah
orap giymi, koyu renk bir boyunba takmt. Jrgensen ile abucak anlat ve akam zeri -aylardanberi bo duran oday ky-bucak temizledikten sonraolduka az olan ve giyimle amardan ok kitaptan ibaret bulunan eyasn getirdL
Her sabah Martin iyerinde bir iki saat geiriyordu. Haber duyulunca, sadece Mzkac Ringabal soka mahallesinden deil, kentten de mteriler, sipari
vermek zere akn akn gelmeye baladlar. Hatta Jrgensen ustaya bir ift balo iskarpini yaptrmaya kalkacak kadar lgn bir kadn bile kt ilerinden. Martin, onu bu dncesiz davranndan vazgeirmek iin
biitn konuma sanatn kullanmak zorunda kald. Fakat yama ve pene ii getirenleri, Jrgensen ustann eski rencisi pek gleryzle karlyordu. Mterilerin i
bitineeye kadar orada beklemelerinden holanyar ve elleri hzla ilerken Martin, mliterilerle konuuyordu. OnIan, sorgu yargcym gibi sorguya ekiyor ve onlar
da buz gibi bir iyerinde, ayaklan orapla veya Rus
~osetleriyle yaln deilmi de, iyi stlm, dumanl bir
neyhanede, iki bardak sve punu zerine konuu-
106
yormuasna
sabahn
2
Mzkac Ringabal,
lesi hi
bylesini hi
bandan gemeiilti!
gnnemiti,
by-
Sabah erkenden,
107
kral muhafzanndan
bir subay,
olarak, darack
sokan eskimi talann batan aa atla geti. nnde, parlak algsn ttrmeden elinde tutan, atl bir borazanc ilediyordu: nk kral muhafz subaylannn bir
borazancya haklan vardr, ama borazan sesine deil, o
salt Hametmeaba zg bir imtiyazdr. Subayn ardndan,
gene krmz muhafz niformas giymi, ama ceketinin
eritleri altn deil de gm olan, bir . yaver gelmekteydi. Subayn bir emriyle yaver attan indi. Az bir
kan ak, bu mucizeyi hayran hayran seyreden istakoz satcs ihtiyar Hansen anaya seslenerek, Jrgensen'in evinin hangisi olduunu sordu: Hansen ana saygyla
karlk verdi:
- Susam Korsan'n karsndakidir!
Bu bilgi, gm eritli askerin Jrgensen'in evini
altn
eritli
krmz
bir ceket
giymi
bulmasn salad.
108
yalnayak
mad.
nun
Hametmeap
kalacan
lW
kadar burada, Jrgensen ustann iyerinde, sabahn onbirinden leden sonra ikiye kadar Yap iisi gazetesinin yaz ilerinde, ve akam da saat yediden dokuza
kadar Sendikalar Kurulu yazhanesinde bulabilir. Ha
metmeap hangisine gelirse gelsin, derhal kendisinin emrinde olurum.
Muhafz yzbas hareketsiz kald.
Trah surat
kemikli ve sertti, ancak bak aknln ele veriyordu. Kusursuz biilni kpkrmz niformas uzun ve inceoik bedenini smsk sarmt. Martin ayaktayd, bacaklarn am, sol elini kalasna
dayamt.
Geni
omuzlu iri gvdesi, hemen hemen tamam, biraz yamal, yeil muamba kundurac nlyle rtlyd. Ayak
satcs eski kunduralarn yl olduu bir keye bU~
zUlmt. Jrgensen usta dimdik hazrol durmaya gayret ediyor, fakat bunu hi beceremiyordu, nk tahta
haca tekinden azck ksayd.
Subay ile Martin birka saniye, porselenden yapl
m kpekler gibi hareketsiz, birbirlerine baktlar. Baronun aknl gemiti bile. Delici bak tehdit dolu
bir ifadeye brnyordu. Fakat Martin'in kocaman, kurtuni gzleri baronu, dosta glmseyerek szmekteydi.
Sonunda yzba, hafife kslm bir sesle:
- Teekkrler baym, dedi ve selamlamakszn arkasn dnd.
Martin:
- Bir ey deil bay baron, cevabn verdi.
Kapnn kanadna ilitirilmi ngrak, ziyaretinin
gidiini haber vererek ald.
Mzkac Ringabal soka sakinleri, hattA uzaktak.i Istakoz sokanda oturanlar bile, aylar, hatta yl-
110
Ar on
Tamasi
(1897-
)_
Transilvanya'da Farkaslaka'da
do-du.
di ailesi. Daha 18
DLBER
ANNA DOMOKOS
Tam drt yl, drt feci yl, dnyann kann araDrdnc yl sona erer ve sonbahar kendini gsterirken patiska yatana yatt dilher Anna Domokos. Duasn etti ve hemen uyudu. O zaman tertemiz
bir d grd ve bu dnde de kocaman bir kara ku.
Evinin zerine, evinin sa kanadna kondu kocaman ka
ra ku.
- Nereden gelirsin, ey gzel kara ku?
-Uzak bir lkeden gelirim, Dilher Anna Domokos.
- Ne haber getirirsin oradan, kocaman kara ku?
- Vatannn lm haberini, bir de gen askerlerin
lksz aktt.
dnn.
- Aman, vatannn lmnden bana ne! Sen sevgimden sz et bana, onu, onu grdn m kocaman ka~
ra ku?
Gece kuu, silkindi ve Anna Domokos'a yalnz unlan sy !edi.
- Rengime bir baksana, Dilher Anna Domokos.
- Baktm, gryorum, gzel kara ku.
O zaman ku havaland ve akmaya koyuldu:
- Genleri, insanlar ldrsn diye gtrdmde
rengim kar gibi beyazd. ama dnyann byk yas beni kapkara etti, ..
te Dilher Anna Domokos'un dnde grdkleri
bu oldu.
Ertesi sabah afak skerken su ekmek iin kuyu-.
113
114
afak skt
115
rahatsz
ediyor, huzur verici uyku daha da uzaklara kaiki upuzun saat sol yanna ya.tt.
Bylece geceyansna kadar kvrand durdu.
Sonra kalkt, Dilher Anna Domokos. Sevgili anas
grr korkusuyla lamba filan yakmad. Yorgun kalalanna, siyah bir eteklik geirdi; ayyla aydnlana
rak uzun san saarna siyah bir kordela rd.
akaklannn zerine bir kayar yldz ilitirdi, ama
yreinin derinliine Iztraplann Meryem Ana'sn yeryordu,
letirdi.
hat!
uyand.
nmdan
deceim.
116
ak
Iandrd.
ki
vatann dmanlann
117
m.
~m.
m.
- Hi olmazsa bir
kalsm!
- Ak bedenimin
yac yoktur, anacm.
eyler
dnyann
hibir
honut
yemeine
lhtt
118
Gne u
zyla vedalab.
yreimde
kaldm!
den
119
kt
120
d.
Biz
kartmadk, kartanlar,
yeryznn lanet
lenmileridir.
Ve gn boyunca,
Gne'in
121
A. Endre
Gelleri
(1907 - 1945)
Budapete'de do~du, ocuklu~ Obuda'da geti. Bir sanat okulunda okudu. Boyac rakl, iportaclk, nakl!ye
illi~, memurluk gibi eitli iler grd. Bir hikaye yar
mas onun adn tantt. Yazmaya koyuldu. kinci Dnya Savanda toplama kampna gnderildi. Ar hastayken Almanya'da Mauthauvsen'e gnderildi. Kurtulutan az sonra bir
bakmevinde ld. 1959'da Byc ra adyle hikayeleri
bir kitapta topland. BUyk amarhane adl roman Fran
zcaya ve Almancaya evrilmitir.
IPLAK
Sonu yaklat artk babamn. Ne bir yerinin ard
sz etmi, ne de yorgun dtnden yaknn
t bugne dein. Dn akam birdenbire ksrmeye ba
lad .. ~'Cierlerim artk eskisi gibi deil," diye bouk bir
sesle .fsldad. Lambann altna gelip a doru baktnda kapatmak zorunda kald gzlerini. "Gzlerim de
ok zayflad stelik," diye sylendi. Yatma zaman,
"Srtm iin bir yastk verin bana, geceleyin arsna
dayanamyorum," dedi; ardndan yast alp yatak oda:.
snn. yolunu tuttu.
Akam boyunca evde konuulanlara kulak kabartmtm, Yemekte lokmalar dmlanerek geiyordu bo:
azmdan. Yzm Jambann soluk n andrrcasma
donuklamt; arm, biraz da rkm gzlerle evremi slizliyordum.
Az sonra babam, annemi odasna arp konuma
ya. balad. "Sonum artk geldi, ltarcm. Srtrnn gitgide kamburlatnn, bUtUn bildiklerimin, anlarmn
ar ar kafamdan silindiinin farkndaym."
Annem yal gzlerle yanma geldi. Bunu grnce
sofradan kalktm; hem de en lezzetli yerinde ahkoyuluyordun yemein. Hepsi bir yana, korktuumu artk gizJeyemezdim. Odaya girdiimda km, hasta bakla
nyle babam yataktayd. Ne kadar yorgun ve zayf olduu gzlerinden okunuyordu zavallnn.
ndan
124
Ben de
alayabilseydim keke,
125
126
sokaa girdiimde
latm. Alamaktan
127
"Keke
(eviren:
Aydn YAAROlxLU)
Peter
Ve res
(1897.
>:
tarlalar
m, olmayaym m?
130
131
132
133
srasnda
gibi.
Kendisine bir
koum
ekibinde
almak
isteyip iste-
134
tnediini
sorduklan zaman iinden ac ac: "Ke::di topzerinde, kendi atlarnn banda silrcU ol
mak ha?" demiti. Sonra da tasasm uzaklatrmak is
tedi. "Gene de insaniann birbirini yedii bir grupta ol
maktan yedir." sonucuna vard. Aslnda iyimser olan
yaradl hemen baskn kt. Koperatifte, yalnz belirli bir ii olann hali iyidir, bu i ister samal hayvan
larn yannda, ister srn yannda, ister inek, ister
domuz ahrnda olsun; orada i glinleri, glizel gzel
birbirine eklenir. Gelir, gece-gndz akar, hem ne ka
raklarm
darck
i karl? Bakalan
burunlaryla topra ee
135
136
yerde
topra
137
"Buras
138
139
140
samda alt
141
142
ye
"inek
oban kadnlarla,
143
144
145
Bir kez lt, ikinci kez biraz tesini lt, bir daha lt ve sahann ardndan yrmeye koyuldu. Suli
Varga onu grmezlikten geldi ve usulca srd atlar,
sabann saplanna dolanan dizginleri ufak darbelerle kurtararak ve beygirlere: "Deh, Linda!" veya "Yr, Hay
dut!" diye haykrarak.
Birdenbire Janos Balogh'un kendisine bir ey dediini duydu:
- Hey, Janos, dur bakalm!
nce kendisini almann hzna kaptrm, arl
dn duymayan biri gibi, oral olmad, sahann pein
den yrmeye devam etti. Ama gene de tehlikeyi sezmi, iin iin rpermiti.
Janos Balogh bir kez daha, daha yksek seslendi
aresiz, durmak gerek. Hayvanara:
- Ho, ho! diye haykrd, znk diye durdular, son...
ra bir an bile kaybetmeksizin rahatladlar, nk etin
i grdkleri zaman ounlukla hemen iernek isterler.
Janos Balogh'un sesi:
- Dur, Janos, dedi. Ne yapyorsun sen kuzum?
Suli Kis Varga sahann saplan ardnda, arkasn
dnd ve gzlerini, susuz grnmeye alp kocaman
kocaman aarak:
- Ne yapacam? Topra sryorum!
- Sryorsun, sryorsun, ben de gryorum sUrdn, ama ka santimetre derinlikte?
- Bize sylendii gibi: yirmi santime tre. !nanmazsan kendin l, benim alr kapanr metrem yok ama,
cebimde kk bir denek var. Ve byle diyerek cebinden bir denek kard ve izin kapkara, prl prl dibi
ne dikti.
Hesap tamam: izin ykseklii denek kadar.
- Gryorum, ama sen beni ne sanyorsun, herF. 10
146
deilim
bakaym,
brak sabann!
ize.
Suli Kis Varga denileni yapt, ama ter iinde kaladeta sudan kma dnmt, oysa hava pek de
scak deildi, hatta kuzeydoudan hafif, souka bir rzgar bile esiyordu.
Denek be santimetre kadar danda kald, bir
klik ocuk kan girerdi araya.
- Gryorsun ya, hani yirmi santimetreydi? On
alt santimetre bile yok.
Suli Kis Varga, akn, kekeledi:
- Nasl oldu ben de anlamadm. u pis hayvanlar
anlalan saban burada fazla gevetmiler. - Sonra susuzluunu kantlamak iin, tela la ekledi: Hadi baka
yerlere de bakalm.
Yalnz ne var ki, her yer ayniydi. Suli Kis Varga
ban sallad :
- Nasl olur bu?
izleri atlar ve srmlin gene ngrlen derinlii
ulat yola vardlar.
Ukalaca tavrlar taknarak szlerine devam etti:
- Anlalr ey deil, nasl oluyor bilmem ben de.
Burada gene yirmi santimetreye iniveriyor. Bu saban
ldrm, topra iiemiyor anlalan... diye, laf dei
tirmek iin son bir abada bulundu. (Halbuki Janos Balogh'un tarlalan geerek yaklatn grnce sahann
ban daldrmaya baladn pekala biliyordu. Ba
a dolanan asma kaba saplanyle otlan temizlemek iin
kazayla vurur gibi yapm ve aktrmadan viday iki
delik daha aa sokmutu. Yalnz, Janos Balogh'n bu
nu yaparken kendisini grdn bilmiyordu.)
m,
147
148
liine
il.
149
k domuzlann
~ne!
*
Bylece Suli Kis Varga, ilk kez olarak ynetim kurulunun karsna kartld. Karar: iinin derhal dei~
tirilmesi. Hile yapan, gvenilemeyen biri, kouro ekibin~
de bir an bile kalamaz, nk verim, srme baldr.
Sahtecilii onarmak iin tam bir, bazen iki yl almak
gerekir.
imdi, sebze ekimi ekibinde alyor. Yalnz orada
her zaman i yok. Kn pek fe.zla bir ey yaplmyor.
Ancak gbre tanmasna ve hayvan yeminin istiflenme~
sine yardm edebiliyor. Tabii ki artk arahac deil, atal ile alyor, bakalanna yardm ediyor ve arkada
larnn alaylanna hedef oluyor: "Eee, Janos, bizim ya~
nmzda daha iyisin, deil mi?"
Hi karlk vermiyor, dilini tutuyor; evde ne ya~
pabileceini dnyor. Epeyce kmes hayvan var, biraz para getirir belki de, nk tavuk, yumurta, semiz
rdek serbest pazarda iyi fiyat bulur ve o, pazara git~
rnekten hi ekinmez, hatta komu kye bile gider gerekirse. Sonra da, babasnn kundurac gerelerini de
kard, eski izmeleri, komularn anm kundurala~
rn onanyor, tabii kendisine yamalk ksele getirmele~
ri artyla, nk onda ksele yok.
Geimi geri kt kanaat, gnlk ekmee kalm de~
il. Hatta kenarda da epeyce paras var, ama ona do~
kunmak istemiyor. En tecrbeli kannca bile onun kadar
ileriyi dUnr olamaz.
150
Gyufa
lllyes
(1902.
FOTOGRAF ALBM
BABAM
Armaya balad st diim, ekilmesi gerekti. Bir
ip bulup, iki ucunu ilmikiedi babam. Birini aryan diime, tekini de atlyenin demir kapsndaki tokmaa geirdi. Kapy aralayp: "Hzla itmek sana dyor," dedi. Elimi yakalad, kapnn kenarn tutturdu. Korkulu
gzlerle szmeye baladm babam. Ama arkasn dnp
beni beklerneye koyuldu o. Btn cesaretimi toplayp
hzla arptm kapy. Di azmdan frlad, kan boan
d ardndan. Azm ap konuamyordum imdi. Babam: "Git, tkrp temizle azn!" diye fsldad sadece.
Azmda tkrecek balgam olduundan bir erkeklik sayp gurur duyuyordum bununla.
153
nn
mamlad.
yazy
dm;
bala
154
ayaklanm
yaralanmt.
lerideki tepelerden birinde arabay glkle seebildim. Oraya eriinceye dek epeyce zaman geti aradan.
Son bir gayretle babamn yanna trmandm.
"Ne diye arkarndan barnadn ?" diye sylenmeye balad bu kez. Hi cevap vennedim. Bir ara glmsediinin farkna vardm. Benim baktn grnce sustu. Ne de olsa kk ocuk saylmazdm; on bir yam
sryordum.
"Bu kadar ekingen olmas gerekmez insann," dedi.
Bir daha bu kadar yakn olamadk birbirimize.
DEDEM
olusun sen?"
bir sorudur bu. Su ileyip yakalanildnda
veya kavgaya balarken sorulur genellikle. Srf ren
mek amacyla sorulduunda hem babann, hem de annenin adn sylemek gelenek haline gelmitir bizim evrede. Ayn soruyu bir gn bana dedem sordu.
"Bir devden farkszdr," derler dedem iin. Gerekte ufak tefek olduu halde gzmde bytmtm onu
bu yzden. Karlatim zamanlar ayandaki byk
izmeler ekerdi dikkatimi. Masallardaki devierin giydii
izmeleri andnrd; yepyeni, hi kullanlmam gibiydiler sanki. Gsterili bir koltukta otururdu dedem genellikle. Yazlan evin nndeki imenlie, klan sobann yanna koydururdu koltuunu.
Paskalyada ve ylbanda olmak zere hepsi iki kez
grrdm dedemi bir yl boyunca. O sralar Bonyhad'da
bir lisede okuyordum. Okula gidip gelirken Dombovar'da aktanna yapmam gerekirdi. Dedemin orada, kentin
en ilek yerinde, baheli, geni aviulu byk iki evi
vard. Ziyaretine gelen her akraba ocuuna bir kuron
"Kimin
Tatsz
155
harl
renmitim
"Babamn babasn."
156
olusun?"
diye &ormaz
m?
at.
le
tayacak
157
grdm dedemin. O zamanlar aky hevesbir yataydm. Sevinten uacaktm neredey-
se.
htiyar iyi akalamt benimle.
Ne yalan syliyeyim, benim de ok
houma gitmiti
FOTOGRAFIM
Duygularm yoluyla etkilenmelerimin, edindiim izlenimlerin hibir anlam yoktu artk benim iin. Baz
belirli gnler, tarihler kalmt aklmda nemli olarak,
o kadar.
On drt yandaydm. Arkadalarla okuldan evierimize dnerken B. ve Sz.. sokaklarnn kesitii kede
bir sre durur gevezelik ederdik.
Bir gn kzlarn ansszlndan sz amtk. Zavalllarn kulak memeleri deliniyordu kpe takabiirnek iin.
Dayanlacak bir ac myd bu acaba?
Gerekte hi ac duymadklarn ileri srdm bunda
kzlarn. Kulak memelerinde hi sinir olmadn syleyince B. ve T. bana inanmadlar.
Bunun zerine S. yakasnn arkasndan bir toplu
ine kartp: "Kendinde dene de grelim," dedi.
Hi ekinmeden toplu ineyi alp kulann memesine soktum.
"Acyor mu?" diye sordu serinkanllkla.
"Hayr," dedim.
"br kulanda acmayacak m, bakalm?" dedi bir
ine daha verip.
Onu da deldim.
imdi galibiyetin verdii sevinle her kulamda bir
toplu ine, dimdik duruyordum yolun ortasnda.
158
len
fotorafm
srasnda
lmre
Sarkod i
(1921 1962)
CEHENNEM YOLCULUGU
gkyzn kaplant; ama
ve gn alt kenarn. Yukariarda
gk ak maviydi. Hava akn iin en uygun hava.
"Bugn de gelirler garanti," dedi ofr keyifsiz,
sonra homurdanp sverek kilisenin nnde frene bast. Tutup tam da bu kente mi gelmeleri gerekirdi sanki; ama ne budalalk.. Herhangi bir kyde kalmalar,
ok daha gvenilecek bir ey olurdu aslnda.
Albayn otosu oktan buradayd, albay da meyhanenin nnde bir kadeh konyak yuvarlamakla megul
d u srada - konya ofr getirmiti. Ho, bir albayn adi bir meyhaneye adm atmamas gerektiiyle ilgili yazsz i hizmet kurallarn artk hi kimsenin umursamad herkese bilinen bir eydi ama ..
stelik albay hem keyifsizdi, hem de tm .. Kafas kazan gibiydi, zor soluk alyor, ksrp duruyordu,
ansszla bak ki, binek arabasnn pencere cam da
knlmt. Son yetmi kilometreyi bu hava akml ve
aresiz arabann iinde yapmak zorunda kalmt. Ken
disine byle bir araba verilmi olduu iin mthi ierliyordu, gelgelelim ordunun ok daha baka eylere de
katlanmas gerekliydi. Tutalm kamyonlarn zerindekiler, yahut siperdekiler, onlarn durumu ok daha kt
ve yaknlacak bir eydi. Bu durumdakiler hep bakala
ryd, albay deil.. Albay aslnda yal bir adamd, oktan emekli olmas gerekirdi sava byle anszrt patlak
vermemi olsa ..
Mor bulutlar
akamst
161
Subaylar heyecanl deildiler. ilerlemee devam edecekleri sylenmi olsayd yine heyecan duymayacaklard
aslnda. Heyecan douran ey, sebepler deil, duyulan
keyiftir. Subaylar u anda hi de keyifli deildiler. Te
men Zsigmond, daha ay nce bile elenceli bir gece
geirilebilecek olan, karartlm kente bakt. Ama kimbilir.. "Sen geceyi nerde geireceksin ?" diye sordu stemen. Bunu sorarken yle aresizdi ki, temene s
nmaya can atyordu sanki, ama heriki omuz silkti.
"Geceyi geirecek yer mi? Ne bileyim ?" nce verilecek
alarm hele bir gesin, ancak ondan sonra bir ey d
nlebilirdi.
"Belki de alarm falan verilmeyecek ?"
"Verilecek," dedi Zsigmond hi aklnn ii deilmi
gibi, bu arada steneni de hi umursamyormu gibiydi. Aslnda kzlacak bir eydi bu, nk, aralanndaki rtbe fark bir yana, stemen muvazzaf, Zsigmond
ise yedekti.
"En iyisi otele bakmak .. " dedi sten en.
"Denemesi bedava."
"Peki sen?" Aslnda Zsigmond'dan hi aynlmamalyd, nk otelde oda bulabileceini pek akl kesmi-
F.U
162
163
"Olacan garanti ederim size," dedi, Zsigmond serte; meyhaneci hava aknn, oysa kendisi paray demeden svmay dnyor diye de iinden gld durdu. Hem bunu yapacam da, diye karar verdi kendi
kendine. Paray demeden svmak Macar ordusunun bir
subayna yakmazd. Ne var ki tam da byle olduu
iin svmak gerekiyordu. Bundan byle yaplsa yaplsa ancak Macar ordusu subayna yakmayacak bir
ey yaplrd. Kendine yakacak eye gelince, bu olsa
olsa budalaca bir ey olurdu, ama alaka bir ey de
olabilirdi. Paray demeden buradan uzaklamak demekti bu.
164
Zsigmond btn bunlan aslnda i olsun-..diye dyoksa ok paras vard. En aa, , drt
bin peng para vard zerinde. se i se ne kadar lk ie
bilirdi sanki? Fazla fazla elli peng tutacak bir hesap,
o kadar. Aslnda bu bile olmayacak bir eydi. Burada
verilen ikilerden elli peng tutarnda iip de cezalandnlmadan kalmak akl alacak ey deildi.
Meyhanedekileri bir gzden geirdi. ki yalca adam,
nlerinde bir arap srahisi, sessiz sedasz oturuyorlard, grne baklrsa ikisi de sarhotu. nlerindeki masa slakt, dirsekierini dklm :arabn meydana getirdii kirli siaa dayam:lard, anlalan nlerindeki srahi ancak yava yava bo:alacakt, nk araptan
pek de memnun kalm halleri yoktu. Evlerine dnerlerken, -diye dnd Zsigmond- hacaklar tutmayacak,
mideleri bulanacak, ve sabah azlannda berbat bir tatla uyanacaklar, duyduklan fenalk daha da artacak, nk alkoln yalanm organizma zerindeki etkisi hi de
kutsanacak bir ey deil. stelik byle korku iindeyken ... nk korku ektikleri muhakkak ve canavar ddkleri tmee balad m daha da korkacaklar... hem
yalnz onlar deil, hepsi.
Meyhanedekilerin herbiri, zel bir dikkatle radyonun yava yava mnldanmasna kulak veriyordu. Bu
nnlt srp gittike her ey yolundayd. Saat hanidir
sekizi gemiti, henz bir uu haberi kmamt, meyhanedekiler bundan tr an bir sinirlilik iindeydiler. u gece akn da nerde kalmt? Hibiri, bu gece
akn olmayacana inanamyordu, kede oturan iki kii az kavgasna bile balamlard, nk ilerinden
biri artk akn olmayaca, evlere dnlebilecei iddiasndayd da ondan. Zsigmond bayle bir selam verdi
ortaya. Buradakilerden hibirine kar honutsuzluu
yoktu, hibirine kzgn da deildi; birden skknlk duynyordu,
165
olsayd."
"Olsayd m?
166
"Ne emredersiniz
rup
temenim ?"
diyen meyhaneci du
bakt.
"Hi zlmeyin
bu
sakn,
gidile."
167
ya ite. Bir subaya yaki bu. Subay dediin tad niformaya sayg
borludur, iip iip svlmaz, paray der. Ama benim
niformaya saygm yok, paray da demiyeceim onun
iin. iki paralann takacaz senin anladn. Ha, ne
dersin?"
"Sizden nefret ediyorum." Abel, temenin yzne
kmaz
bakt.
delikanl
kendine
gelrnee ba
lamt.
168
nda Alman
gryorlar-
d.
169
kalm; merak etme sakn, sana ne yaparsa yapsn, bana ne gelirse gelsin, cn alnm senin, cn al
mak benden. Sen gster yrekli olduunu yeter."
Abel duvara yasland, alnn ter kaplamt.
"Zevzeklik," dedi.
"Cellat yamaklann ldrrnee demez bence, benim
ilkem bu .. Ama ders almak istiyorsan, o zaman istemeyerek. .. "
Ve zerine kan bulamasn diye dikkat ederek, yerde yatan Almann grtlan, bir tavuk boynu keser gibi,
enine, uzunlamasna ve byk bir soukkanllkla kesti. Sonra, bakl elini, kana bulamasn diye hzla geri
ekip, ban azn niformann eteinde dikkatle temizledi.
"Tamam ite," dedi, cep lambasn yakp bir saniye
sreyle yerde yatan eri gzden geirdi. Abel, Almann
grtlandan ykselen hnlty duymutu. imdi de, hafif hafif fkran bir kan fskyesinin yerlere dklp,
giderek byyen, krmz kara bir birikintinin ayaklarnn dibine yayldn grnce, dehetle irkilip geri
ekildi. Bir sre sonra, Zsigmond cep lambasn sndrd.
"Gel hadi."
"Hayr. Sizinle gelmem."
"yle bir gelirsin ki."
Kolunu braknayp Abel'i beraberinde srkledi;
kuvvet kullanarak deil de daha ok korur gibi, nk Abel'in kar koyacak hali yoktu, daha ok dehe
te kaplm denebilirdi, ho Zsigmond yannda kalmam bile olsa yine dehet iinde olacakt - hi olmazsa
Zsigmond koruyordu imdi onu.
Byle bir sre yryp, bir sokaktan tekine saptlar. Abel, aniayabilecek durumda olsayd, arkadann
buralardan, beklenen alarndan uzaklamak ve gze grlinmemek istediini, ve bunun yerinde bir ey olduu-
170
"Hayr."
savundum,"
dedi
171
kapy
ald.
172
nk
olduunu,
knk
geirdi
aklndan,
ilerinden biri uyar elbete. Ve arabada garanti arabadaki dier katlar arasn
dadr. Czdana adn kaydedip hareket etti.
"Grlt patrd, banp arma Budapete'ye kadar izleyemez beni ya," diye dnd bu arada da. "Oraya ula;ncaya kadar nasl olsa sesi kesilmi olur."
Ve uyuklamaa balayncaya kadar srd arabay,
motoru durdurdu, bir dakika sonra da osenin kenannda
horlamaa koyuldu. Bir cesedden farksz olan Abel de
nn czdan
arabann arkasndayd.
Fe ren c
San ta
(1927 -
1950
yllar ortasnda
N AZLER
oban, -aa yukar altm, altm be yalarnda
olduka yalanm bir adam- geni, yksek bir
ktlin zerinde odun yaryordu. Yanbanda da, sekiz, dokuz yalarnda grnen bir ocuk odun paralaartk
rn toplamaktayd.
Atlarn nallanndan kan sesi ikisi de duydular,.
sonra, atlarn, arkalarnda durup kaldklarn da hissettiler, ardndan da aklan kibrit trtsn .. Sanki arkalarnda duran biri sigarasn yakmt, ama dnp bakmadlar, hi ses almamasna odun iine devam et;.
tiler.
ki silllll stivari, hanidir aalarn ardnda sakl
durduklar am onoanndan kmlard, imdi dunnu,
obanlan, sry, kk kulbeyi, evrelerinde dolanp
duran, ikide bir atlp gerileyen kpei gzden geiriyorlard. Otla geip, atarn iki insann arkasnda durdurdular.
u anda tam arkalarnda dunyorlar, sigaralarnn
dumann frp susuyorlard. Kalalarnda tabancalar
vard, srtlarnda da aprazlamasna duran tfekleri,
ayaklarn zengilerden kann, koyvennilerdi.
Zaman geti, ortalk sessizlik iindeydi - sanki bu
drt kii bir arada deillenni gibi. Hepsi de insano
luydu: silahl svariler gibi oban da, ocuk da ..
Sigaralarn sonuna kadar iip bitirdikten sonra, svarilerden biri, eyerden kaln bir cop karp, atn yaf;ll adama doru srd:
17!5
176
177
ANTOLOJ!St
Svari ayan yle bir kmldatt, izmesinin burnunu ocuun bann altna soktu, enesini arad, eneyi bulunca ayan uzatt, ocuun ban yukan kaldrd.
179
durup
180
181
ocuk yutkunmaa can atyordu ama, enesine dayanan izmeden tr yutkunmay gze alamyordu; baklann kaldnp yukan baknaa da can atyordu, ne
var ki, hi kprdamakszn yznn altndaki izmeye
bakabiliyordu ancak.
"Gidebilirsin .. "
ocuk, ihtiyara yan yol boyu yaklat srada, ath arkasndan seslendi. ocuk, arkasna dnd, yeniden
eildi srtn kanp.
(eviren: Zeyyat
SELMOGLU)
Lajos
Galambos
(1929-
1929'da Kotaj'da dog-an Galambos, 1950'de gazeteci olaatld. Budapete ve Hunnia film stUdyolarnda
dramaturg olarak alt. Eletirmeleri, hika.ye ve romanlan
vardr. AtWa .Jozsef dln kazanmtr. Bugnn balca
hik!yecllerl a.rasuda yer almtr.
rak hayata
NBETLEE
Tren istasyonu alt kilometre kadar uzaktr Gyr'den. ounlukla posta trenleri urar bu istasyona, son
zamanlarda onlar da seyrek uramaya baladlar nedense? Bayram nceleri ve cumartesi gnleri, yolculuu
uzun srecek olanlar yer tutmak iin erkenden gelip
trende bekleirler. Dikkati ekecek baka bir olayla karlalmaz bunun dnda. ok uzakta bir yere gidene
bilet kesrnek zorunda kalndnda -o uzak istasyon iin
baslm zel biletler olmadndanistasyon memuru
daima yannda bulundurduu bloknotun bir sayfasna
bilet ss verip, gidilecek yeri orada belirtir.
Saat altda kalkan trende en fazla on kii bulunur. Onu izleyen teki iki trende ise, rencileri de
sayarsak, yolcu says yirmiyi gemez. Bu yolculuklar s
rasnda herkes birbirinin dostu, yakn arkada olx.u
tur.
184
:MACAR HiKAYELER ANTOLOJS
ler arasndayd yine. Adam: "Gnaydn, beyler!" diyerek evresini selamladktan sonra ke doru eilip:
"Zoli, sen de bir eyler sylesene!" diye fsldad. ocuk becerebildii kadanyla evresini selamlamaya al
p glmsedi.
nc gnn sabah gzler yeni yolcular arad;
bu kez her ikisi de bekliyenler arasnda yoktu.
Drdnc gnn sabah bir kadnn yannda geldi
ocuk. Adamnki gibi resmi bir niforma vard kadnn
iizerinde. Pek gen saylmazd, otuzundan ok krkna
daha yakn gsteriyordu. Grn bakmlyd. Kadn
la beraber olduu iin olacak durmadan konuuyor, ar
k sylyordu yumurcak. ki sabah kadnla birlikte geldi istasyona, bir gnlk aradan sonra arka arkaya iki
gn yannda adam vard yine. Gn na kan bir
gerek vard imdi herkes iin. ocuun kadnla birlikte geldii zamanki neeli davran, buna karlk yannda adam olduunda taknd kararl, erkeke tutum
orada bulunanlarn gznden kamamt. teki ocuklarda da grld gibi, ocuun bu farkl davrann
dan annesi ve babas olduu ortaya kyordu adamla
kadnn.
veya babasyle
Gerekte gzel;
bebekken erken
uyanmaya alm olmalyd. Aklna estiinde evresindekilerle akalayor, ocuka, ama cevaplamas g sorular soruyor, herkesi gldryordu.
"Amca, niin senin apkan yok?"
"Kasket daha ok houma gidiyor da ondan."
"Kasketi ocuklar giyer ama ... "
Byle konumalar zerine neelenip kahkahay basyordu yolcular. inecekleri istasyonda trenden aynlp
kendilerini erken kalkmann verdii huysuzluktan kurtarm otobslere doluyorlard.
birlikte
185
"ocuu
sabahlar
yuvaya
getiryorsunuz
sanm
tk."
"Ah, nerede!"
"En iyisi bu olurdu herhalde."
"Biliyorsunuz, buraya geleli daha yeni oldu, pek
toparl yamadk kendimizi."
"Bayan da alyor galiba?"
"Tabii, nbetee alyoruz ayn grevde."
"ekilmesi kolay bir hayata benzemiyor pek."
4
' gnde bir serbest olabiliyoruz ancak."
Tlim yolcular alnt artk ocua; bir iki kez
trende bulunmadnda eksikliini de duymulard. Btn bu bilgilere ramen anla;lmayan noktalar vard onlar iin. Omuzundaki erltere baklrsa basit bir demiryolu memuru deildi adam. Buna gre hem erkein hem
de kadnn almas niin gerekiyordu?
ok mu fakirierdi?
Acaba herhangi gizli bir nedenle mi buraya gelmilerdi? Belki her eylerini kaybetmilerdi, bu yzden
mi bu kadar skntya katlanyorlard? Biri sabahleyin
ocuu getirip tekine brakyor, ancak on iki saat kadar birarada olabilme frsatn buluyordu btn aile.
186
iin
Sabahlar
187
2
knmyorlard.
"Umarm, siz de ayn soruyu soracaksnz bana,"
dedi mre Kenez.
"Evet."
"Pek ilgi ekici yan yok cevabnun."
"yle de olsa dinlemek isterim."
"Karm Ica ile ayn okulda okuduk. leride mutlu
olamyacaz diye bir korku vard iimizde. Hele ocuumuz olmaynca umutlarmz iyice krld. Btn bunlara ramen ayrlmadk birbirimizden, yeni bir yol izdik kendimize. Her ikimiz de alp karlkl azaltacaktk yklerimizi. Gnn birinde Zoli katld aramza. Bunun zerine bir sre evde kald Ica; ama ksa bir zaman sonra alt alma temposunu zlemiti yine.
eitli yollar denedik. ocuu komulara braktk, olmad. Nihayet buraya geldiimizde nbetiee alma im
kann verdiler bize. Bizim iin nemli olan, yalnz ocuumuz deil. Hepimizin ayr bir nemi, deeri var yaadnuz ortamda. Sonunda dzenli bir hayata kavua
bildik. ocuumuz kadar seviyoruz iimizi de."
almaya giden kadnlarla birlikte trene bindik.
Henz zlemeyen Kenezlerin esrarn ilerinde tadk
larnn farkna vardm onlar szerken. ocuk yine trende yolcularla konlluyor, ocuka sorular sorup evre-
188
Gyrgy
Moldova
(1934-
PAL KALNA
imdi sz dnyorum,
191
:1.92
nuur, dertleirdik.
musun, Gyurka? Kadnlan dizkapaklannszeceksin. Ne kadar ilgi ekici olduklar ancak o zaman kar ortaya."
"ok kadn geti mi elinden, Kalina ?"
"Hem de bir sr."
"Herhalde ne gzeller kmtr kar;na ?"
"Herkes gzel kadn bulabilir yeryznde. Ama iyi
kadn bulmak, bu ok zor ite. Bu yzden evlenemedm
ben de. Zaten benim gibi topal da kim beenirdi."
Hak verircasine bam salladm. Gnden gne daha
smdmn farkndaydm Kalina'ya, ama zrl bir in.
san olduunu d~nmekten kendimi alkoyamyordum bir
trl.
Gnlerden birinde mendil dokuyan bir dokumaevine
gittik. Herbiri yzellier, ikiyzer kiloluk drt tona yakn balya yklenecekti arabaya. Ykleme boyunca ok
yoruldu fabrikann iileri. Hem yklerinin arlndan,
hem de balarnda duran kadnn sinirli tutumundan olacak, durmadan svyorlard evrelerine. Kadn, tayan
lardan krmz sal, gzlkl olanna, "Tapaszto! Ya
eneni kapa, ya da annenden, babandan yemediin so
"Biliyor
dan
yukar doru
193
pay
ll'. 13
194
"Bir f, ha?"
"Dolu bir f bira."
"Kabul."
Kalina arabaya yavaa yaklat.
Gvdesini ne
doru edi. Tersine dnm bir L harfini andryordu
imdi vcudu. Yznn izgileri kaskat kesilmiti. Szeder balyay Kalina'nn srtna doru kaydrd. Kalina bir
sre duralad, sonra harekete geti. ll admlarla
yrmeye balamt. Ben de gzlerimi ona dikmi, yanndan yryordum.
En ufak bir yalpa yapmadan kapya kadar getirdi
balyay. in zor yan balamt imdi. Benim yz kiloluk balyalardan birini kapdan ieri sokarken ektiim
glk geldi aklma. Kalina kapnn aznda ieri giremiyeceini anlaynca durdu, biraz dnd.
Ben dayanarnayp: "Burada indir, sonra itip sokarz
ieri," dedim.
Kalina: "Sk bir hamleyle girer ieri," diye fsl
dad dileri arasndan. Bir inilti geldi kulama. Ba sa
195
NDEKLER
Zsignond
Moricz (1879-1942)
Yedi Metelik . . .
.14
.~
. 21
.
28
...
40
Kz
49
58
66
00
.. 101
. 112
123
. 129
. 152
..
.
Imre Sarkadi (1921-1962)
Cehennem
...
)
Ferenc Santa (1927N aziler
.
Lajos Galambos (1929.
.
. 183
. 190
Yolculuu
Nbetiee
. 160
. 174
NDEK YAZARLAR
(Soyad srasiyle)
Dery, Tibor
Galambos, Lajos
Gelleri, A. Endre
Illes, Bela
Illyes, Gyula
Karithy, Frigyes
Kosztolanyi, Dezs
Moldova, Gyrgy .
Moricz, Szigmond
Nagy, Lajos
Santa, Ferenc
Sarkadi, lmre
Szabo, Pal
Tamasi, Aron
Tersanszky, J ozsi J en
Tmrkeny, lstvan
Veres, Peter . .
.
.
.
.
65
182
122
100
151
. 159
27
189
13
20
. 173
. 159
.
57
. 111
.
48
5
. 129
Balkan uluslan gibi Orta Avrupa ulusda ilgimizi esirgemiiz imdiye kadar. Pek az ey biliyoruz
bu Ulkeler yazarlar hakknda, pek azn
tanmak frsatn bulmuuz rasiama bir
eviri vesilesiyle. Oysa hi de yerinde deil
bu kaytszlmz. Yararlanabileceimiz
ok eyler var bu alanda.
Macar hikayecilii de bunlardan biri i
te. Avrupann gbeinde Bat ile Dou'nun
tam ortasma gelmi oturmu Macar lkesinde kendine zg, kiilii olan bir edebiyat gelimitir. Yakndan tanmamz gereken bu edebiyattan size bu ciltte kk,
dolaysiyle 'y etersiz brr hikaye antolojisi
sunuyoruz. Ugilenmenizi rica ederek.
lannn edebiyatanna
8 lira
o&o