Professional Documents
Culture Documents
Baba Ve Pic
Baba Ve Pic
ELF AFAK
BABAVEP
Metis Edebiyat
BABA VE P
Elif afak
Metis Yaynlan, 2005
lk Basm: Mart 2006 nc
Basm: Haziran 2006
Orijinali ngilizce olan Baba ve Pi,
Asl Bien tarafndan Trkeletirilmi,
metne son hali yazar ve evirmenin
ortak almasyla verilmitir.
Yayn Ynetmeni: Mge
Grsoy Skmen
Kapak Tasarm: Emine
Bora, Semih Skmen
Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk:
Metis Yaynclk Ltd.
Bask ve Cilt:
Yaylack Matbaaclk Ltd.
Fatih Sanayi Sitesi No: 12/197-203
Topkap, stanbul Tel: 212 5678003
ISBN 975-342-553-8
www.webturkiyeforum.com
by Ayhan
Elif afak
BTN YAPITLAR
KEM GZLERE ANADOLU, 1994
PNHAN, 1997, 6. Basm
EHRN AYNALARI, 1999, 5. Basm
MAHREM, 2000, 8. Basm
BT PALAS, 2002, 5. Basm
ARAF, 2004,4. Basm
MED-CEZR, 2005
BABA VE P, 2006
Birinci Blm
TARIN
ama. Burada iler baka trl. Bizim iin yamur ne bereket demek, ne de slaklk. Ne arnrz onunla, ne onanrz. Olsa olsa sebeb-i fkedir yamur.
Sebeb-i fkemizdir yamur.
nk amur ve karmaa ve hiddet boca eder zerimize,
damla damla dahi deil, kova kova, sanki elimizde yeterince yokmu gibi her birinden. Bir de mcadele demektir yamur. Biteviye didini. Suyla dolu bir leene aniden atlm yavru kediler gibi, on milyonumuz birden damlalara kar beyhude bir kavgaya
giriiriz. Bu dalata tmyle yalnz olduumuz sylenemez aslnda. Ne de olsa teneke levhalara yazl kadim isimleriyle stanbul'un sokaklan-da mcadeleye koyulur bizimle beraber. Sokaklar, evliyalarn drt bir yana salm mezar talan, hemen her kede bekleyen p ynlar, yaknda gz alc, modern binalara
dnecek irkin, devasa inaatlar ve bir de martlar... Onlar da
var bu kavgada. Gkyz ne vakit tepemize tepemize tkrmeye
balasa, hepimiz birden galeyana geliriz.
Ama sonra, son damlacklar topraa eriip de, artk zerlerinde
tozun zerresi kalmam yapraklara kararszca tnediinde, yani
yamurun nihayet durduunu sezdiimiz ama bir trl emin
olamadmz o korunmasz anda, hani hayatn normale dndne
dair bir iaret aradmz o buruk arafta, her ey ve her yer sknete kavuuverir. Sema bize bakar, biz aadakilere. Bakar ve
glmser, bizleri iine soktuu bu mkl durumdan tr zr
dilercesine. Bizler de samzda hl damlalar, paalarmzda amur, baklarmzda bezginlikle, laciverdin tonlarna yknen ve
imdi her zamankinden daha berrak grnen semaya bakakalrz.
Bakar ve tebessmne karlk vermeden edemeyiz. Elde deil,
her seferinde gkyzn affederiz.
Ama henz byle bir af iin ok, erken. u anda yamur hl
btn hzyla yayor ve Zeliha'nn yreinde balamadan eser
yok. emsiye de tamyor stelik. Zira "her yamurda gene bir
sokak satcsna bir avu para baylp aldn her emsiyeyi gne
kar kmaz orda burda unutacak kadar enayi olduuna gre, bu
yi baaryor, tpk vcuduna alkla bakan tm erkeklerin baklarm grmezden geldii gibi. Zaman zaman ltl hzmasma taklyor knayan gzler. Sanki o minnack mcevher parasnda iffetsizliinin ipucunu grmesine yarglayarak bakyorlar. Oysa
bu hzmadan gurur duyuyor Zeliha, ne de olsa kendisi takt burnuna. Can yand yanmasna da, kendini actmaya alkn saylr.
Seviyor hzmasn. Seviyor tarzn. ster erkeklerin szle ya da
gzle tacizi, ister dier kadnlarn ayplamalar, ister krk kaldrm talar zerinde topuklarla yrmenin zorluu, ister vapurlarda otobslerde sktrlmak, hatta ve hatta annesinin srekli drdr olsun... bu ehirdeki ou kadndan uzun boylu olan Zeliha'y
gz alc renklerde mini etekler, iri gslerini meydana karan
darack bluzlar, parlak naylon oraplar ve bir kar topuklu ayakkablar giymekten men edebilecek hibir kuvvet yok bu dnyada.
zerine bast kaldrm tann aniden yerinden oynamasyla, altndaki zifos birikintisinin eflatun eteine fkrmas bir oldu. Kfr bast Zeliha. Bu kadar galiz bir lisan byle ekinmeden uluorta kullanabilen tek kadn o. Kazanc slalesinde. Sadece Kazanclar iinde deil, cmle Trk kadnlar iinde de nadirattan saylr bu zellii sebebiyle. Belki de bu yzden, ne zaman
kfretmeye balasa, hemcinslerinin kfr an da kapatmak istercesine svdke svyor. Bu sefer de yle. Gelmi gemi btn belediyelere kfretmeye koyuldu, nk ocukluundan beri
bir gn olsun gremedi u lanet kaldrm talarnn smsk yerlerine oturduklarn. Okkal, sunturlu kfrler... Yanndan geenler
hayretle bakyorlar yzne. Bir kadnn azna yakmayacak trden kfrler...
Birden susuverdi Zeliha, birinin ona seslendiini iitmiesine. yleyse bile etrafta bir tandk aramak yerine, is rengi gkyzne evirdi yzn, kalarn att. kircikli bir i geirdi sonra bast gene kfr, ama bu sefer dnyaya deil, tuttu yamura
svd.
Ne gaflet! Cicianne olsa nasl kzard imdi. Cicianne'nin yazya dklmemi ama inenmesi imknsz kurallarna gre bu
stanbullu Kadnlarn Elkitabndan Altn Feraset Kural: Sokakta sarkntla uradnda asla tepki verme, muhatap olma
nk tacizcisine kfretmek yle dursun tepki dahi veren kadn,
tacizcisini daha da kkrtmaktan te bir ey yapmam olur!
Hi phesiz Zeliha bu kuraln yabancs deil, hem ihlal etmeyecek kadar da kafas alr ama temmuz aynn bu ilk cumas
dierlerine benzemiyor ite; iinde aa km baka bir benlik
var, daha umursamaz, daha atlgan ve alabildiine fkeli biri.
Ruhunun ounu bu teki Zeliha kaplam imdi; ipleri ele alm,
ikisi adna karar veriyor. Avaz avaz kfretmeye devam etmesinin
sebebi bu. O kadar ok patrt kard ki, Madonna'nn sesini bastrd gibi insanlar da bana toplad. Oradan geen yayalar ve
emsiye satclar ne menem bir bela koptuunu grmek iin toplatlar. Bu arada kimse fark etmedi ama deminden beri Zeliha'nn
peine taklm ikinci bir tacizci, manyak bir kadna bulamaktan
ekindii iin takibinden vazgeti. Ama taksi ofr ne onun kadar ihtiyatl ne de rkekti; btn bu amatay keyifle karlad.
ofr srtrken, Zeliha adamn dilerinin artc lde beyaz
ve kusursuz olduunu fark edip, porselen kapl olup olmadklarn dnmekten kendini alamad. Ne fark eder! Kendine gel! Azar
azar, o bildik adrenalin dalgasnn bir kez daha kamnda kabardn, midesini kavurduunu, nabzn hzlandrdn hissetti. iddet nasl bir tutku, biliyor Zeliha. Kazanc slalesindeki btn kadnlarn aksine, bir tek Zeliha, bir tek o, gnn birinde bir erkei
gebertebileceim seziyor.
Zeliha'nn ansna, tam o esnada, taksinin arkasnda bekleyen
Toyota ofrnn sabn tkenmi olmal ki, bast komaya. Bir karabasandan uyanr gibi srad Zeliha. Kendinden rkt. iddete
olan yatknlndan tedirgin oldu, her zamanki gibi. Sakinlemeye alarak yana ark etti, kalabaln da dalacan, el lemin
kendi yoluna gideceini umarak aralarndan geip gitmek istedi.
Ne var ki o telala yle ters bir hareket yapt ki sa aya gevek
bir kaldrm tann altna girdi. Panik zehirdir byle durumlarda.
Panikle ekince ayan tan altndan, topuunu krd. Ta bandan beri aklndan karmamas gereken o muhterem kural hatrlasa, bunlar gelmezdi bana.
stanbullu Kadnlarn Elkitabndan Gm Feraset Kural:
Sokakta sarkntla uradnda sakn ola sinirlenme, panikleme, nk sarkntlk karsnda sinirlenen ve ar tepki veren bir
kadn sadece kendi iini zorlatrmakla kalr!
Halini gren taksi ofr bir kahkaha att, arkadaki Toyota'
nn kornas bir kez daha ald, sanki yamur biraz daha hzland
ve seyirci yayalardan "ck-ck" sesleri ykseldi, kimi ve niye knadklarn anlamak kabil olmasa da. O kargaann iinde Zeliha'nn gz taksinin arkasnda parlayan kartmalardan birine takld: "Hor grme garibi! Onun da bir kalbi vardr."
Zeliha bo bo bakt bu kelimelere. Harfler dald gzlerinin
nnde. Birden lesiye yorgun hissetti kendini - yle yorgun ve
ylgn ki her stanbullunun hemen her gnk sorunlaryla deil
de, daha varolusal bir elemle boumak zorundayd sanki. ok
gemeden taksi de Toyota da ekip gittiler, yayalar kendi yollarna dald. Bir tek Zeliha kald geride; yolda bulduu l bir kuu
tutar gibi efkatle bakakald avularndaki krk ayakkab topuuna, durdu bir mddet o halde.
efkat etrefil mesele Zeliha'ya gre. Ne de olsa bir sr eyle
ba edebilir de efkate gelemez. Toparland hemen, tekrar yrmeye koyuldu. Tek topukla zar zor yrse de, ok gemeden
oradan uzaklamay baard. emsiydi kalabaln iinde hzla
kayp, mzii bozan detone bir nota gibi topallayarak. Kahverengilerden ve grilerden mrekkepti kalabalk. Kahverengilerin ve
grilerin arasnda, nasl olduysa kumaa karm eflatun bir iplik,
uyumsuz mu uyumsuz bir tondu Zeliha. Ne var ki kalabalk, onun
ahenksizliini yutup kendi temposuna uyduracak kadar cevval ve
yekpareydi. Paralarnn toplam deil kalabalk. Yzlerce nefes
alan, terleyen, ar eken bedenden olumu bir yn deil, ya-
mur altnda tek bir bedendi. Nefes alan, terleyen, ar eken tek
bir beden. Ha yaz ha k, ha yamur ha gne fark etmez, stanbul'da yrmek kalabalkla birlikte yrmek demek.
Eski Galata Kprs zerinden geti Zeliha. Bir ellerinde
emsiye, dierinde olta, sessizce bekleyen balklarn yanndan
geerken onlann kmltszhk kapasitelerini, sabrlarn, varl
bile pheli bir kytrk balk iin byle saatlerce bekleme becerilerini kskand. Bu kadar az eyle mutlu olabilmek ne harikulade
bir yetenek. Gnn sonunda eve eli bo ama memnun dnmek!
Bu dnyada dinginlik bir anst, ansllar da dingin. Byle olmalyd herhalde, bu hususta Zeliha'nn tek yapabilecei tahmin yrtmekti zira hi bylesi bir dinginlii tatmamt, tadabileceini
de sanmyordu. En azndan bugn deil. Kesinlikle bugn deil.
Acelesine ramen Kapal ar'dan geerken yavalad. Alverie zaman olmasa da vitrinlere gz atmaktan kendini alamad.
karp bir sigara yakt. Duman solurken kendini biraz daha iyi,
neredeyse rahatlam hissetti. Bu ehirde pek rastlanmaz sokaklarda sigara ien bir kadna, belli bal muhitler dnda, ama kimin umrunda, omzunu silkti Zeliha. Donukluktan taknla, taknlktan donuklua... arnn i ksmlarna doru ilerledi.
Burada onu ismen tanyan satclar var, zellikle kuyumcular.
Ne de olsa Zeliha'nn her trden parltl aksesuara zaaf var. Kristal tokalar, alml brolar, salkm salkm kpeler, sedefli yaka iekleri, zebra desenli earplar, saten antalar, ifon allar, ipek
ponponlar ve bir de ayakkablar, daima yksek topuklu. Bu ardan ne zaman gese bir sr dkkna dalar kar, satclarla pazarlk eder ve ilk bata almay dnmedii eyleri ilk bataki fiyatlarndan ok daha ucuza alarak kard. Ama bugn baka. Bugn epi topu birka dkknn yannda oyalanp, birka vitrine gz
att. Hepsi bu.
Trl trl otlarla ve baharatlarla dolu kavanozlarla, mleklerle ve ielerle kapl bir tezghn nnde duralad. ablasndan birinin bu sabah ondan tarn almasn istediini hatrlad
ama hangisi olduunu karamad. Tek bir konuda bile fikir birli-
Bekleme odasnda kadn ve bir adam oturuyordu. Zeliha hallerine bakarak kadnlar derhal bir "endie sralamasna soktu.
lerinde en gen olan en kaygszlar olmalyd. Elinde bir dergi,
ylesine kartryor, metinleri okuyamayacak kadar enge olmal ki sadece resimlere bakyordu. Muhtemelen basit bir ilem
iin buradayd - doum kontrol hap danmak iin filan. Pencerenin yannda oturan, otuzlarnda grnen ve sa dipleri acil boya
isteyen tombul sansn ise sinirli sinirli ayaklarn sallyordu
habire, grne gre akl baka yerdeydi. Zeliha onun da o kadar ciddi bir sorunu olmadn tahmin etti - herhalde rutin bir
check-up ve pap-smear testi filan. Bartl olan ve buraya kocasyla gelen nc kadnsa en tedirginleriydi muhtemelen; dudaklar kilitli, kalar atk. Daha derin bir derdi olmalyd, ksrlk tedavisi filan. Ho, ksrln ne denli ciddi bir sorun olduu da
son tahlilde kiiden kiiye gre deiirdi ya. Zeliha ahsen, hamile
kalamamay bir kadnn bana gelebilecek en talihsiz ey olarak
grmyordu bu gnlerde.
"Ho geldiniiiz!" diye akd sekreter. "Saat Randevumuz
siz misiniz?"
Sekreter "r" harfini telaffuz etmekte zorlanyor gibiydi ve bu
eksiklii telafi etmek istercesine, dili ne zaman o meum harfe
toslasa sesini ykseltiyor ve stne bir de fazladan glmseme
ilave ediyordu. Zeliha, ban sallad.
"Pekl, tam olaRak neydi ikyetiniz, Saat- Hanm?"
Zeliha sorunun samalna aldrmamay baard. Kimi hemcinslerine bol bol nasip edilip de ona zerre kadar bahedilmemi
bir ey vard: Diil akraklk. Nedense baz kadnlar bir grev bilinciyle tebessm etmeyi huy edinmilerdi, aksatmadan. nsan
nasl olup da her zaman bylesine en akrak dolaabilirdi ki?
Ama zihnini kurcalayan bu dikenli soruyu teleyip, sekreterin sorusunu cevaplamay tercih etti.
"Krtaj iin..."
Kelime ikin bir balon gibi asl kald havada. Hepsi birden
sus pus olup, yere inmesini beklediler. Bu arada sekreterin yzn-
deki yapkan tebessm de yok olmutu. Zeliha gayri ihtiyari rahatladn hissetti. Bylesi daha iyiydi. Diil akraklktan hazzettii sylenemezdi.
"Randevu almamn sebebi..." dedi Zeliha, gzlerinin nne
den bir sa tutamn gerilere doru atarak. enesini kaldrp
kartal burnunu ne kard. Tekrar etti cevabn, belki niyet ettiinden bir para daha yksek sesle. "Krtaj olmak..."
Bu yeni gelen hastay tarafszca ve profesyonelce randevu
defterine kaydetmek ile bunca pervaszl knamak arasnda gidip gelen sekreter, ne yapacan bilemiyor olmal ki bir an iin
bocalad. nnde ak duran deri kapl deftere ylece bakakald.
Yaz yazmaya balayabilmesi iin birka saniye daha gemesi gerekti. Bu arada Zeliha mrldand:
"Geciktim kusura bakmayn..." Duvardaki saat krk alt dakika ge kaldn gsteriyordu. "ey... yamur yznden..."
Dorusu yamura hakszlkt bu, nk tkanan trafik, knk
kaldrm talan, sorumsuz belediye, peine taklan adam ve tacizkr taksi ofr, hele hele durduk yerde ettii alveri de bu gecikmeden sorumlu tutulabilirdi pekl. Ne var ki Zeliha bunlann
hibirinin szn etmedi. stanbullu Kadnlann Elkitabndan Ferasetin Altn Kuraln da Gm Kuraln da pe pee inemi
olabilirdi ama sra Bakr Kurala gelince, bu sefer kitaba uymakta
kararlyd.
stanbullu Kadnlarn Elkitabndan Bakr Feraset Kural: Sokakta sarkntla uradysan en iyisi bir an evvel unutup, hi anmamaktr, nk hadiseyi hatrlamak sadece sinirlerini daha beter bozmaya yarar!
Zeliha, imdi urad sarkntlktan bahsetse bile, dier kadnlann byle durumlarda destekleyici davranmak yle dursun,
tacize urayan hemirelerini yarglamaya daha yatkn olduklann
bilecek kadar zekiydi. Bu yzden de cevab uzatmad ve geriye
gnah keisi olarak bir tek yamur kald.
"Yanz bayan?"
Ne asap bozucu bir soruydu bu, ne kadar da gereksiz. Zeliha,
karsnda bir kadn deil de alacakaranlk varm gibi gzlerini
ksarak bakt sekretere. Aniden kendine dair bir gerei kabullenmek durumunda kalmt: yan. Gerek yann ok tesinde ve
zerindeymesine davranmaya alkn olan niceleri gibi o da
genliinden rahatszd.
"Ben mi...?" dedi vakit kazanmak istercesine; nihayet ekledi:
"on dokuz yandaym." Kelimeler azndan kar kmaz plak
kalm gibi kzard.
"Kocanzn izni lazm elbette," diye devam etti sekreter, artk
cvltl olmayan sesiyle. Ardndan cevabn tahmin ettii bir dier soruya geti. "Tabii eer evliyseniz...?"
Zeliha gznn ucuyla sandaki tombul sarnn ve solundaki bartl kadnn yerlerinde kprdandklarn grd. Odadakilerin merakl baklar zerinde arlat. Ne var ki Zeliha'nn
yznde ne skntdan eser vard ne mahcubiyetten. Bu toplumsal
ikenceden keyif alyor deildi elbette ama iinden bir ses bakalarnn fikirlerini ve yarglarn umursamamay tlemiti ona.
Ne de olsa fark etmeyecekti sonu olarak. Son zamanlarda baz
kelimeleri kiisel szlnden karmaya karar vermiti, "utan"
pekl bunlardan biri olabilirdi. Gene de, imdiye kadar odada
bulunan herkesin anlad bir gerei yksek sesle telaffuz edecek cesareti bulamad kendinde. Bu krtaja onay verecek bir koca
yoktu. Bir baba yoktu. BA-BA yerine BO-LUK vard.
Neyse ki kocann olmay formalitelerde bir avantaja dnt. Grne gre kimsenin yazl iznini almasna gerek yoktu.
Brokratik dzenlemeler, evli iftlerin bebeklerini kurtarmak iin
gsterdikleri zeni evlilik d doan bebekler iin gstermiyordu
anlalan. Babasz bir ocuk neticede bir piti ve stanbul'da bir
pi, sallanan bir di gibi her an dmeye hazrd.
"Doum yeRi?" diye devam etti sekreter bezgin bir sesle.
"stanbul!"
"stanbul mu?"
bal olarak birine kolayca "kiraza", "sucu" veya "simiti" denilebilirdi... ya da "krtajc".
Artk phesi kalmamt. Zaten emin saylrd ya, gene de gidip mahallelerinde yeni alm klinikte test yaptrmt. "Byk
Al" gn klinik alanlar bir grup sekin misafire gsterili
bir davet vermi, sokaktan geenler de olaydan haberdar olsun diye btn elenklerle buketleri kapnn giriine dizmilerdi. Zeliha
ertesi gn klinie gittiinde ieklerin ou solmutu ama afiler
ilk gnk kadar parlakt. "eker testi yaptran herkese gebelik testi
bedava!" diyordu fosforlu byk harflerle. kisi arasnda nasl bir
balant olduunu anlayamasa da Zeliha testi yaptrmt. Sonular geldiinde kan ekerinin normal, kendisinin de hamile olduu ortaya kmt.
"eri girebilirsiniz!" diye seslendi sekreter kapnn azndan.
Ardndan, onun gibi "r" zrl biri iin kurtulmas kabil olmayan
kelimeyi telaffuz etti: "DoktoR... DoktoR sizi bekliyoR." Zeliha,
ay takm kutusunu ve krk topuunu alp, ayaa frlad.
Odadaki btn balarn, dikkatle ve her hareketini kaydederek
ona dndn hissetti. Normalde olabildiince hzl yrrd.
Ama u anda hareketleri kurun gibi ar, neredeyse ahesteydi.
Tam odadan kmak zereyken, grnmez bir el tarafndan
drtlmesine durdu, arkasna dnd. Kimden yana bakmas
gerektiini gayet iyi biliyordu. Dnd ve dosdoru bakt ona. Bartl kadna.
Bartl kadnn kahverengi gzlerinin kuyusunda knama,
kml kml dudaklarnda beddua vard. Allah, hikmetinden sual
olunmayan yce Allah, ne demeye ondan senelerdir esirgedii bebei, bu kadir kymet bilmez on dokuz yandaki kzn rahmine
bahsetmiti ki...
zerinde kkreyen bir elektro-tarrakaya dnp insanlktan kmasndan nefret ederdi oldum olas. ok gemeden grlt yle
sar edici bir hal ald ki civardaki btn camilerin ses sistemlerinde bir sorun olduundan phe etmeye balad. Kim bilir belki
de kendi kulaklaryd birdenbire an hassaslaan.
"Bir dakika sonra bitecek... merak etmeyin," dedi doktor.
Zeliha akn bakt doktora. Elektro-ezana duyduu nefret o
kadar m belli oluyordu? Ho, mranda da deildi ya. Tekmil Kazanc kadnlan arasnda aktan aa dinsiz bir o vard.
Oysa ocukken, ksack bir dnem iin de olsa, nasl da farklyd her ey. O zamanlar Allah' en iyi arkada olarak hayal etmek houna giderdi. Fena bir ey deildi bu kukusuz; tek sakncas teki en iyi arkadann sekiz yanda ve imdiden sigara tiryakisi, enebaz m enebaz bir ocuk oluuydu. Bu ocuk, eve temizlie gelen temizliki kadnn kzyd; hani u byklann almaya lzum grmeyen, etli butlu temizliki kadnn. O gnlerde temizliki kadn haftada iki kere gelir, her seferinde illi kzn da
yannda getirirdi. Bir sre sonra Zeliha ile bu kzcaz sk dost
olmulard; hem de hayat boyu kan kardei kalmak zere iaret
parmaklanni kesecek kadar. Bir hafta boyunca parmaklannda kan
kardeliklerinin bayra olan bandajlarla gezmilerdi. O gnlerde
Zeliha ne zaman dua etse bu kanl bandaj derdi aklna - Allah
da kan karde olabilseydi keke... ama sadece onun kan kardei...
Ne zaman Allah'tan en yakn arkada ve yeryznde bir tek
kendisinin kan kardei olmasn istese, annda piman olup tvbe
ederdi. Ardndan hemen tekrar ederdi nk Allah'tan zr diledin mi lemen gerekirdi: tvbe, tvbe, tvbe.
Affedilmez bir gnaht ne de olsa. Allah kiiletirilemez, insana ait vasflarla tasavvur edilemezdi. Bu sebepten, Allah'n ne
parma olabilirdi ne de kan. Zeliha tm ocukluu boyunca hayal gcne ket vurmakta zorlanmt; madem Allah' insanlatrmak yakk almyordu, ne demeye insanlara has sfatlarla adlandnhyordu ki? Her eyi grrd ama gzleri yoktu; her eyi duyard ama kulaklar yoktu; her yere eriirdi ama elleri yoktu... Se-
nz, teRbiyesiz teRbiyesiz laflaR. Valla ka senediR bu meslekteyim, byle bi ey ne gRdm ne duydum. Onca moRfine bana
msn bile demediniz."
Zeliha bu lafn ardnda bariz bir mbalaa olduunu hissetti
ama tartmak gelmedi iinden. Jinekolog muayenehaneleri fikir
tartmalar iin uygun yerler saylmazd. Aksine, bu tr yerlerin
kadnlar zerinde sessizletirici bir etkisi olduunu dnmeye
balamt. .
"Nihayet bayldnz baylmasna da valla heR an tekRaR balamayacanzdan emin olamadk. DoktoR bey bekleyelim dedi,
kafas netleene kadaR bekleyelim. Kesinkes kRtaj olmak istiyoRsa sonRa da yaptRabilir. Biz de sizi bu odaya getiRdik, uyuyun diye. Az da uyumadnz ya!"
"Yani imdi gitmedi mi..." diye mnldand Zeliha. Daha bu
ikindi yabanclann arasnda taknd cesaretinden eser kalmamt. Gzleri bir teselli iin yalvanrken karnna dokundu usulca.
"Demek kzm hl orada..."
"Daha kz olup olmadn bilmiyoRuz tabii!" dedi sekreter,
bilmi bir sesle.
Ama Zeliha biliyordu. Biliyordu ite.
Sokaa ktnda hava oktan kararm olmasna ramen sabahn erken saatleri gibi geldi ona. Yamur durmu, tela dinmiti ve hayat gzel, neredeyse yaanlas grnd gzne. Trafik
hl arapsa, yollar da amurlu olmasna ramen, yamur sonrasnn taze kokusu btn ehre sinmiti. Sada seda, kk gnahlar ilemekten keyif duyan ocuklar su birikintilerine basyordu. Gnah ilemek iin uygun bir zaman varsa tam u an olsa gerekti. Allah'n bizi sadece seyretmekle yetinmeyip, dertlerimizle
de ilgilendii hissi veren o nadir anlardan; insann O'nu yakn hissettii nadir anlardan...
stanbul saadet dolu bir metropol olmutu adeta, tpk Paris
gibi romantik ve fsunkr, diye dnd Zeliha; Paris'e gitmilii yoktu geri ya. Bir mart geti yakndan, alaktan. Bir vapur sesi
uzaktan. Bir an iin de olsa, yepyeni ve belki de gzel bir mev-
Tvbe.tvbe, tvbe...
sistemiyle ba edemeyeceini dnyordu Banu. imanlk kader gibi bir eydi. Bu kaderi kutsamak iin hapur hupur yedii hamur ilerini tartacak deildi.
"Bil bakalm yemekte ne var?" diye neeyle devam etti Banu, yeni bir kanat almadan nce parman Zeliha'ya sallayarak,
"Biber dolmas!"
"Desene bugn ansl gnm!" diye mrldand Zeliha.
Gnn mens ne kadar da tandkt. Frndan yeni km
kocaman bir tavuun yan sra yayla orbas, pilaki, bir gn nceden kalma kadnbudu kfte, turu, sabah yaplm rek, bir srahi
ayran ve evet, biber dolmas. Zeliha hemen bir sandalye ekti,
byle zor bir gnn sonunda ailesiyle sofraya oturmakta zorlanmasna ramen, al isteksizliine galip gelmiti.
"Bu saate kadar neredeydiniz kk hanm?"
Soruyu soran annesiydi; annesi Glsm, uzatm ban masann br ucundan. Baklarnda katlk, yznde hoyratlk vard; annesinin bir nceki hayatnda Korkun van olduuna inanrd Zeliha.
"Saatin ka olduunun farknda msn?" Omuzlarn dikletirip, kalarn atarak ekittii yzn Zeliha'ya doru evirdi;
byle kprtsz ve kaskat ve prdikkat durursa, en kk kznn
zihnini okumay baaracakt sanki.
Glsm ile Zeliha, ana kz, her an kavgaya tutumaya hazr
ama kavgay balatmaya isteksiz bir halde birbirlerine somurtarak ylece durdular bir sre. Gzlerini ilk karan Zeliha oldu.
Annesinin nnde asabiyet sergilemenin ne denli byk bir hata
olacan ok iyi bildiinden kendini glmeye zorlayp, dolayl
da olsa bir cevap verme teebbsnde bulundu:
"Bugn arda indirim vard. ay takm aldm. Mthiler!
Yaldzl yaldzl, kaklan da takm."
"Aman sen alyosun, onlar knlyor. Yazk ki ilk darbede gidiveriyorlar," diye atld evriye, Kazanc kardelerin ikincisi.
zel bir lisede tarih retmeniydi. Daima salkl, dengeli yer,
her trl anlktan kanr. Tpk kiilii gibi salan da disiplin
altndayd her daim. Siyah salarn tam ensesinde bkp mkemmel bir topuz eklinde tokalarla tutturur, tek bir tutamn bile
kmasna izin vermezdi.
"arya m gittin? Hani tarn? Neden tarn almadn? Bu
sabah stla yapacamz syledim ya sana, zerine serpecek
tarn kalmam," dedi Banu iki srk arasnda, ama bu sorun zihnini bir saliseden fazla megul etmedi. tahla ekmee uzand.
Banu'nun "ekmek teorisi"ne gre vcudu her gn belli bir miktarda ekmek almazsa doymaz, doyduunu anlayamazd. "Tokluk
hissi" ile "ekmek depolamak" arasnda bir ba olduundan, midenin dolduunu tam olarak anlayabilmesi iin her eyle birlikte
makul miktarda ekmek yemek gerekliydi. Bu sebeptendir ki kzarm patatesin, pilavn, makarnann, brein ve hatta gerekirse
ekmein yannda pekl ekmek yiyebilirdi Banu.
"Tarn m...?" diye tekrarlad Zeliha, soru sormaktan ziyade
tespitte bulunarak. ardan ald tarn ubuklarnn akbetini
hatrlaynca dudaklarn bzp sesini karmad. Soruyu cevaplamadan tabana biber dolmas ald.
Her seferinde biberleri Banu'nun mu, Cevriye'nin mi, yoksa
Feride'nin mi doldurduunu kolayca anlayabilirdi. Zira eer Banu
ise gnn as, amfst, badem, mahuncevizi gibi ekstra
tadlarla doldururdu ilerini. Yok eer Feride yapmsa, biberlerB
ilerini pirinle ylesine tka basa iirirdi ki daha tencerede pierken kenarlarndan alr, etrafa sahrlard. Biberleri an doldurma eilimine her tr yeni ve bilinmeyen eniye duyduu merak da eklenince Feride'nin dolmalar tuhaf baharatlardan geilmezdi. Karmna gre ya fevkalade lezzetli ya da berbat bir netice kard ortaya. Ama yemei piiren evriye ise, daima tatl
olurdu biberler. Ne de olsa Cevriye'nin her trl yiyecee toz eker eklemek gibi bir huyu vard, zihnindeki acl bununla telai
etmek istermi gibi. Ve tatlarna baklrsa anlalan bugnk dolmalar onun eseriydi.
"Doktora gittim bugn..." diye mrldand Zeliha, dolmann
soluk yeil pelerinini zenle kararak.
"Aman! Doktor mktor deme bana!" diye tersledi Feride suratn buruturarak. Feride'nin insanlarla dorudan gz temas
kurmakla ilgili bir sorunu vard. Etrafndaki insanlara deil de
nesnelere konumak ona daha rahat gelirdi. Bu yzden de bir sonraki cmlesini Zeliha'ya deil, Zeliha'nn tabana syledi:
"Bu sabah gazeteyi okumadn m? Dokuz yanda el kadar
ocuu apandisit ameliyat yapmlar, sonra da pasl makas iinde unutmular. Buyrun bu kanc! Bu memlekette kanunlar ilese, hapishaneler doktor dolup taar valla! Grevi ktye kullanmaktan kodesi boylayacak ka doktor var biliyor musun?"
Kimse itiraz etmedi. Ne de olsa tekmil Kazanc kadnlar arasnda tbbi prosedrlere en aina olan Feride'ydi. Son alt ylda
her biri kulaa dierinden daha yabanc gelen sekiz farkl hastalk tehisi konmutu kendisine. Doktorlar m bir karara varamyordu yoksa Feride mi hamarata yeni marazlar zerinde alyordu bilinmez. Zaten bir sre sonra neyin ne olduunun o kadar
da nemi kalmamt. Akl sal denilen ey, yolunu yitirdii bir
diyar, vaat edilmi topraklard; bir nevi Shangri-La. Gnn birinde oraya dnmeye niyetliydi de imdilik her biri birbirinden acayip isimli ve tedavisi zahmetli "akl hastalklar" patikasnn muhtelif duraklarnda konaklyordu.
Dorusu daha kkken bile Feride'de bir tuhaflk vard.
Okulda teki rencilere ayak uydurmakta zorlanmt hep. Corafya dersi dnda bir eye alaka gstermemi, corafya dersinde
de topu topu bir-iki konudan tesiyle ilgilenmemiti. En sevdii
konu: atmosferin katmanlar. Ozonun stratosferde nasl paraland ve okyanus yzey akntlaryla atmosfer hareketleri arasndaki balant zerinde saatlerce dnebilir, okuyabilir, konuabilirdi. Yksek seviyelerdeki stratosfer deveran, mesosferin zellikleri, vadi rzgrlar ve deniz esintileri, gne dngleri ve tropikal
enlemler, dnyann ekli ve bykl zerine ne bulduysa hatmetmiti. Okulda ezberledii her bilgi krntsn eve gelir gelmez
aile fertleri zerinde test etmeye kalktndan. Kazanclar atmosfer hareketleri hususunda hayli bilgili saylrlard. Corafya bilgi-
di ailede, birisi dolunayda sarho yzerken boulmu, birisi takmnn kupay kazanmasn kutlayan azl bir taraftarn kaza kurunuyla gsnden vurulmu, bir dieri kanalizasyon sistemini
yenileyen belediyenin at iki metrelik ukura dmt. Tabii
bir de hi sebep yokken kendini vuran, ikinci gbekten akraba,
Ziya isminde bir kuzen vard.
Nesiller boyu, adeta yazl olmayan bir kurala uyarcasna,
aniden, vakitsiz oluvermiti Kazanc soyaacndaki erkekler. Son
kuaklarda en uzun yaayan krk birine gelebilmiti ancak. Saknmak da kr etmiyordu sanki. Mesela kaderden kamaya kararl bir uzak yeen salkl bir hayat srmek iin azami zen
gstermi, an yemekten, fahielerle yatmaktan, azl taraftarlarla temastan, alkolden ve her trl uyuturucudan uzak durmu,
en nihayetinde yanndan getii bir inaattan zerine den beton tarafndan ezilmiti.
Sonra bir de Celal vard, Cevriye'nin derinden sevdii ve bir
kavgada kaybettii, ayn zamanda ikinci derece akrabas olan kocas. Halen akla kavumayan sebeplerden dolay Celal rvet
suuyla iki yl hapse mahkm edilmiti. Tahliyesine az bir zaman
kala lm haberi gelmiti. Kavgada lmt. Ama yle bir yumruk ya da darbeyle deil, yumruklaan mahkmlar seyretmek
iin kendine daha iyi bir seyirlik yer ararken yksek voltajl bir
elektrik kablosuna basarak kaybetmiti hayatn. Kocasn kaybettikten sonra evriye evlerini satm, yaama arzusunu yitirmi, neesiz bir tarih retmeni olarak Kazanc hanesine g etmiti. Okulda nasl kopyaya amataya kar sava amsa, evde
de patrtya kargaaya kar savamakta kararl olduundan, mr devaml birilerini azarlamakla geiyordu. Kazanc ailesi Cevriye'nin rencilerine acrd iten ie. Bilmedikleri, Cevriye'nin
rencilerinin de ailesine acmakta olduuydu.
Ailedeki erkeklerden sz edince, tabii bir de Sabahattin Enite
vard; Banu'nun yumuak kalpli, iyi huylu ama o nispette de ekingen kocas. Kt zerinde hl evli olduklar halde balayndan sonraki ksa bir dnem hari, Banu kendi evinde kocasyla
kinci Blm
NOHUT
permarketler asab bozuk ye kafas kark kadnlar iin tuzaklarla dolu tehlikeli yerlerdir. En azndan Rose gibi kadnlar iin.
Ne zaman spermarkete girse ihtiyac -olmayan bir sr vr
zvn sepetine dolduruyor Rose. Ama bu sefer ynhatay tekrarlamamaya kararl. Bu kez hakikaten ihtiyac olan eylerden bakasn almayacak. Sz verdi kendine. Bu kararllkla bebek bezlerinin bulunduu koridora yolland. Hem oyalanmann zaman
deildi. Kk kzn park yerinde arabann iinde brakt iin
huzursuz olmutu. Ne demeye brakmt ki bebeini arabada bir
bana? te bu da yapar yapmaz piman olduu ama geri dnemedii, dzeltemedii hatalarndan biri olarak kalacakt. Dorusunu sylemek gerekirse, bu tr hadiseler son aylarda rktc
lde oalmt... kesin konumak gerekirse, tam tamna buuk aydr. Gnbegn, haftabehafta cehennem azab yaad, gerei kabullenmemekte direndii, kadere kar rpna rpna mcadele ettii, durmadan alayarak geirdii ve nihayet evliliinin
sona erdiini idrak ettii u son buuk ay... Evlilik denilen kurum, insan sonsuza kadar sreceine inandrp ardndan pat diye
ortada brakveren bir yanlsamadan baka neydi ki sonuta? Bayat bir aka gibi. Ama akay yapan deil de akaya maruz kalan
kii olmak en beteriydi. Evliliin bitmesi her iki taraf iin de ar
olsa da, bitiren sen deilsen daha da zordu bu tatsz akaya glebilmek. Madem bitecek, bari srndrmeden sona erebilseydi.
Srncemede kalmas, yalpalamas, noktalanmadan evvel uzun
uzun can ekimesi belki de en beteriydi. Bu srnceme insana
hl bir eylerin dzelebilecei midini veriyordu. Kof bir mit.
Umutsuz bir durum karsnda umuda sarlmaktan daha vahim,
daha aptalca ne olabilirdi ki? buuk ay sren bu yalpalamadan
sonra imdi artk Rose'un tek istedii kendi yoluna gitmekti. Aynen byle, kendi yoluna, hi mi hi arkasna .bakmadan hem de.
Kararlyd Rose. Eer tm bunlar Tann'nn onu iinden gemeye
zorlad bir nevi strap tneliyse, bu karanlk dehlizden alnnn
akyla kacak ve ktnda bambaka bir kadn olacakt.
Azmini da vurmak jstercesine gtmeye alt ama nafile.
Tuhaf, bouk bir ses kardyla kald^sadece. ini ekti Rose;
iki kat skntl bir i eki, ne de olsa hi uramasa daha iyi edecei bir koridordan geiyordu u anda: ekerlemeler ve ikolatalar Reyonu.
Karbonhidrat Rejimi Yapanlar in ekersiz Vanilya Aromal
Bitter ikolata rafnn nnden geerken znk diye durdu. Bir,
iki... tam be adet ald. Karbonhidrat rejimi filan yapt yoktu.
Ama rnn ismi kulana ho geliyordu; daha dorusu bir eyleri, herhangi bir eyi denetliyor olma hali houna gidiyordu. Hayatn zerinde sz sahibi olmasan bile vcudun zerinde sz sahibi olabilirsin, etrafndakileri cezalandramasan da vcudunu cezalandrabilirsin hi olmazsa. Dank bir ev kadn, savruk bir e
ve berbat bir anne olmakla itham edilmekten ylesine bkp usanmti ki Rose, artk can atyordu bunun aksini kantlamaya, iradesini ortaya koymaya.
Supermarket arabasn bir baka reyona evirmesiyle kendini
yeni bir aburcubur koridorunda bulmas bir oldu. ocuk bezleri
hangi cehennemdeydi? Gzleri hindistan cevizli ekerleme paketlerine takld; ardndan arabada bir, iki... alt paket birden bitiverdi. Yapma Rose yapma... Daha bu ikindi koca bir kutu vineli
dondurma yedin... Daha imdiden bir sr kilo aldn... Benliin-
den gelen ikaz yeterince yksek kmamt. Yine de bilindnda bir yerlerde bir sululuk dmesini harekete geirmi olacakt
ki, Rose'un zihninde kendi sureti beliriverdi o anda. Oysa daha az
evvel, hani organik marullarn oradan geerken, arkadaki enli aynaya bakmamay baarm, grnn savuturmutu bandan.
Ama imdi zihnindeki hayali aynadan onu szyordu grnts.
Kendine bakt. Genileyen kalasn, yaylan baldrlarn zntyle szse de kk elmack kemiklerine, altn ans salarna,
buulu mavi gzlerine ve mkemmel kulaklarna glmsemeyi
baard. Kulaklar insan vcudunun en gvenilir organlaryd. nsan ne kadar kilo alrsa alsn kulaklar tpatp ayn kalyordu, daima sadk, daima vefal.
Maalesef kadn vcudunun geri kalan iin durum byle deildi. Kadn vcudu zerre kadar sadakat bilmeyen nankr bir ynd.
le deikendi ki bedeni, nasl snflandracan bile bilmiyordu. Mesela "armut biimli" kategorisinde olsa, kalasnn omuzlarndan daha geni olmas gerekirdi. "Elma biimli" olsa karnndan
ve gs evresinden kilo almaya yatkn olurdu. Salkl Yaam
Dergisi kadn okurlarn byle snflandryordu: armutgiller ve elmagiller. Oysa hem armutlarn hem de elmalarn zelliklerine sahip olan Rose, bu durumda tam olarak hangi kategoriye girdiini
kestiremiyordu, tabii eer "mango biimliler" diye ayr bir kategori
yoksa, alt kaln, ortas kaln, st kaln olanlar iin... "Aman
neyse ne," diye dnd. Fazla kilolar verecekti naslsa. u reziller-rezili-boanma-serveni biter bitmez yepyeni bir kadn olacakt. "Aynen byle!" diye geirdi iinden. Rose "evet" kelimesi
yerine "aynen byle" derdi. "Hayr" yerine de "katiyen!"
Aynen byle! Bambaka bir kadna dnp, kymetini bilmeyen eski kocasn ve onun o drdrc kalabalk slalesini artacakt. Dnmesi bile gzeldi bunu, hayali bile cezbedici. Bu fikirle keyfi yerine gelmi olmal ki glmsedi; bulunduu koridoru yle bir alc gzle tarad. Elleri ondan bamsz hareket edercesine kendiliinden uzanverdi raflara - Tereyal Danimarka
Kurabiyeleri. Rengrenk Meyveli Turtacklar, Siyah Meyankkl
gileri gitgide anm, damla damla azalmt. O akmakyan etesi karga burunlarn evliliime sokmasa, diye dnd Rose
dmanca, hl yanmda olacakt kocam. Derin bir of ekti. "Sahi neden srekli evliliimize burnunu sokup durdun?" diye sordu,
koltuunda oturmu, elinde rgs, gene bebek battaniyesi rerken gznde canlandrd uan'a. Ama ne hayalindeki kaynvalidesi cevap verdi, ne de bu sre zarfnca kalarn atarak bakt
bamya turusu kavanozu. Rose dayanamad, soruyu tekrar etti.
Boanma ertesi nekahat dneminin ikinci yan etkisi de bu olmalyd: nsan sadece konukan deil, bir de srarc yapyordu. "Neden bizi asla rahat brakmadnz?" Rose ayn soruyu teker teker
kocasnn kz kardeine de sordu -Surpun Hala, Zaruhi Hala
ve Varsenig Hala'ya- bir yandan da raflardaki babaganu kavanozlarna hmla baktn fark etmeden.
Rose hzl, keskin bir u-dn yaparak Etnik Yiyecekler koridorundan kt. O hmla Konserve Yiyecekler ve Bakliyat koridorunun bir ucundan dierine hzla ilerledi. yle kaptrmt ki
kendini melankolisinin rzgrna, neredeyse orada duran gen
adama arpacakt. Delikanl nohut markalarnn dizili olduu raflara bakyordu dalgn dalgn. Bir saniye nce orada deildi kesin!
Gkten inmi gibi orada belirivermiti. Ak tenliydi; ince, orantl bir vcudu, ela gzleri ve ona merakl, nerdeyse aratrmac
bir hava veren sivri bir burnu vard. Kumral salar ksayd. Rose
onu daha nce grdnden phelendi bir an ama ne zaman ve
nerede olduunu karamad.
"ok lezzetliler, deil mi?" diye sordu Rose. "Maalesef herkes nohut yahnisinin kymetini bilecek kadar duyarl deil bu dnyada..."
O dalgnlkla gafil avlanan gen adam yerinde srad; yannda bitiveren pembe yanakl, tombulca kadna dnd ve ellerinde
nohut kutulanyla deil de ahlaka mugayir cisimlerle yakalanmasna kulaklarna kadar kzard. Bo bulunduu iin savunmasn henz kuramamt.
"Kusura bakmayn..." dedi delikanl sa gz st ste sei-
rip boynu saa yatarken. Rose bu tiki utangalk iareti olarak alglad.
Delikanly ho grdn gstermek istercesine tatl tatl
gld Rose. O anda yznde beliren Sevimli-Tavanck ifadesinin yan sra Rose'un Tabiat Anadan ilham alarak edindii adet
hayvans rol modeli vard. Kar cinsle btn mnasebetlerinde
dnml olarak bunlan kullanrd: tam bir sadakat hissi vermek
istediinde tercih ettii Sadk-Kpek ifadesi; ayartmak istediinde kulland eytani-Kedi ifadesi ve eletirildiinde taknd
Kavgac-akal ifadesi.
"imdi hatrladm seni nereden tandm..." dedi Rose birden srtarak. "Seni daha evvel nerede grdm hatrlamak iin
beynimi zorluyordum demindenberi. Arizona niversitesi'ndesin
deil mi? Bahse girerim quesadilla seviyorsundur!"
Delikanl her an kaacakm da ne yne gideceine karar veremiyormu gibi koridora bakt.
"Cactus Grill var ya hani, orada part-time alyorum," dedi
Rose aklk getirmek gayretiyle, "renci Demeinin ikinci katndaki byk lokanta, hatrladn m? Genelde yemek servisi yaplan tezghn arkasnda oluyorum; omletler, quesadillalar... Yanm gn alyorum, fazla para getirmiyor ama ne yaparsn? dareten. Aslnda ilkokul retmeni olmak istiyordum. Belki gene
dnerim niversiteye..."
Delikanl imdi merakla Rose'un yzn inceliyordu, o yzdeki her bir ayrnty ezberlemek istercesine.
"Neyse ite, seni orada grm olmalym," dedi Rose. Gzlerini uha ksp alt dudan hafife slatt. eytani-Kedi ifadesine geti. "Geen sene bebeim olunca okulu braktm ama imdi tekrar geri dnmeye alyorum..."
"yle mi?" diye merakla atld delikanl ama soruyu sormasyla bir dii eksikmi gibi azn kapatvermes bir oldu. Eer
Rose mr hayatnda daha evvel bir yabanc ile sohbet etmi olsayd, Yabancnn Tanma An Refleksini ayrt edebilirdi. Hani u
yurtdnda yabanc olarak yaayanlarn, ilk kez birileriyle konu-
maya baladklarnda doru kelimeleri doru zamanda doru telaffuzla syleyememe korkularn. Delikanlnn tutukluunun ardndaki temel sebep ite bu refleksti. Ne var ki Rose, ocukluundan bu yana etrafndaki her eyin kendisiyle ilgili olduunu varsaymay det edinmiti. Bu yzden de delikanlnn sessizliini
kendisiyle ilgili bir durum olarak yorumlad. Telafi etmek iin elini
uzatt:
"Kusura bakma. Kendimi tantmay unuttum. Adm Rose."
"Mustafa..." dedi delikanl yutkunarak, adem elmas yukan
kp indi.
"Nerelisin?" diye sordu Rose.
"stanbul..." dedi ksaca.
Rose belli belirsiz bir panikle kalarn kaldrd. Eer Mustafa
mr hayatnda daha evvel bir Amerikal ile sohbet etmi olsayd, Yerlilerin Corafya Korkusu Refleksini tehis edebilirdi.
Hani u nice Amerikal'nn dnya tarihi ya da corafyas hakknda
yeterli bilgi sahibi olmadklarn hissettikleri andaki refleksleri.
Dorusu Rose stanbul'un nerede olduunu hatrlamaya alyordu. Acaba Msr'n bakenti miydi, yoksa Hindistan'da bir yer
mi...? Kalann atmasnn ardndaki sebep bu kafa karklyd. Ne var ki Mustafa ergenliinden beri kadnlar tarafndan beenilmeme korkusu tard. Bu yzden de Rose'un yznde beliren ifadeyi kendi kifayetsizliine yordu. Telafi etmek iin konumay ksa kesmeye alt.
"Tantmza memnun oldum Rose," dedi, keskin bir aksanla. "Benim gitmem lazm..."
abucak nohut kutularn yerlerine koydu, saatine bakt, sepetni alp yrmeye balad. Gzden kaybolmadan nce "bay
bay" diye mrldandn duydu Rose.
Gizemli arkadan bu ekilde kaybeden Rose aniden spermarkefte ne kadar uzun zaman geirdiini fark etti. Delikanlnn
braktklar da dahil birka kutu nohut alp hzla kasalara yolland. Dergi ve kitap koridorundan geerken bir ey iliti gzne:
Dnya Atlas. Yaldzl baln altnda yle yazyordu: Bayrak-
lar, statistikler ve Haritalar: Dnya Atlas Ailelerin, rencilerin, retmenlerin, Dnya Gezginlerinin Hizmetinde. Atlas kapt gibi, dizinde stanbul'u buldu ve doru sayfaya giderek bu
ehrin nerede olduunu grmek iin haritaya bakt.
Nihayet dar ktnda, park yerinde 1984 model lacivert
Cherokee Jipi Arizona gneinin altnda yanarken buldu, iinde
uyuyan bebeiyle birlikte.
"Armanu, uyan gzelim, annen dnd!"
Bebek yle bir kmldand ama Rose yzne pckler yadrdnda bile gzlerini amad. Yumuack salar neredeyse kafas kadar byk san bir kurdelayla balanmt. Bebein zerinde somon rengi eritler ve mora alan dmelerle ssl cart yeil
bir elbise vard. ocukcaz bu haliyle lgn biri tarafndan sslenmi kk bir noel aacna benziyordu.
"Acktn m? Annen sana bu akam gerek Amerikan yemei
piirecek," dedi Rose, torbalan arka koltua koyarken; bu arada
yolluk bir paket hindistan cevizli lokum ayrmay da ihmal
etme: Aynada salarn dzeltti; son gnlerde en sevdii kaseti
koydu ve konta altrmadan bir avu lokumu azna att.
"Demin spermarkette tantm ocuk Trkiye'den gelmi
ur musun!" dedi Rose dikiz aynasndan kzma gz krparak.
Armanu'un her eyi olmas gerektii gibiydi; dme burnu, yumuk elleri, minicik ayaklan... ismi dnda her eyi mkemmeldi.
Kocasnn ailesi, bebee byk bykannesinin ismini vermekte
srar etmilerdi. imdi Rose bebeine byle bir isim koydurmak
yerine, ok daha aina, ok daha Amerikan bir isim vermediine
ne kadar pimand. Annie olabilirdi mesela ya da Katie veya
Cyndie... ocuk dediinin ismi ocuksu olmalyd, sevilesi, irin,
dile kolay bir isim. Oysa Armanu isminin hibir sevimli ya da
ocuksu taraf yoktu. Byle bir ismi mncklayamazd insan! Fazla yabancyd bu isim, hem telaffuzu zor hem mesafeli. Nasl hitap edecekti kendi evladna, ismi diline taklmadan, kulaklarn
trmalamadan?
Rose iini ekip bir lokum daha att azna. Lokum dilinin
Mustafa satn ald be eyi kasiyerin nne koydu: Kalamata zeytini, dondurulmu spanakl pizza, konserve mantar orbas,
konserve kremal tavuk orbas ve konserve ehriye orbas.
ABD'ye gelene kadar hi yemek piirmesi gerekmemiti. imdi
iki odal renci dairesindeki kk mutfakta ne zaman bir eyler
piirmeye urasa kendini srgnde devrik bir hkmdar gibi hissediyordu. Onu daima el stnde tutan annesi, anneannesi ve drt
kz kardei tarafndan hizmet edilip yedii nnde yemedii ardnda beslendii gnler geride kalmt. Bulak ykamak, oda
toplamak, t yapmak, hele alveri byk bir ykt srtnda. Bu
tr ilerin bakalar tarafndan onun iin yaplmas gerektii hissinden bir kurtulabilse, belki de o kadar zorlanmayacakt. yapmaya alk deildi, tpk yalnzla alk olmad gibi.
Mustafa'nn bir ev arkada vard; az konuan, durmadan ders
alan ve geceleri uyumadan nce Da Irmaklarnn Ezgisi ya da
Balinalarn Gizemli letiimleri gibi tuhaf tuhaf kasetler dinleyen
Endonezyal bir renci. Mustafa bir ev arkada olursa, Arizona'da kendini daha az yalnz hissedeceini ummutu ama sonu
bunun tam aksi olmutu. Geceleri yatanda tek bana ve ailesinden kilometrelerce uzakta uzanrken zihnindeki sesleri bastramyordu. inde onu sorgulayan ve sulayan sesler vard. Pek iyi
uyuyamiyordu. ou geceler, televizyonda baya komedileri
seyrederek ya da internette srf yaparak ge saatlere kadar oturuyordu. Faydas da oluyordu hani. Baka eylerle ilgilenince kendi iindeki zehirli sesler azalyordu. Ama yle olsa bile gnyla birlikte geri dnyordu benliini trmalayan fikirler. Evden
kampse yrrken, ders aralanndayken ya da yemekhanede sra
beklerken, buram buram stanbul hasreti ekerken yakalyordu
kendini. Keke bilgisayar bellei gibi olabilseydi insann bellei.
Hafzasnda tuttuu tm bilgileri silmeyi, eski dosyalan tmden
iptal edip program yeniden balatmay nasl isterdi.
Arizona, Mustafa'y kuakbekuak Kazanc slalesindeki btn kekleri vuran kt kaderden kurtaracakt. Bu niyetle yollanmt ta buralara, bu kadar uzaa. Ama Mustafa byle hurafelere
inanmazd. Hurafelerin kadnlara has tekinsiz bir lemin nianeleri olduuna inanrd. Kadnlar zaten tuhaf mahluklard. O kadar
kadnn arasnda byd halde kendini kadnlara bu kadar yabanc hissetmesini aklayamyordu Mustafa.
Dorusu Mustafa'nn ta buralara gelmeyi kabul etmesinin sebebi ailesindeki erkekleri bekleyen kaderden kama hayali deil,
ailesindeki kadnlardan uzaklama arzusuydu. Bilinli bir tercihten ziyade istemsiz bir refleks.
Mustafa erkeklerin vaktinden ok evvel ve hep anszn lverdikleri bir ailenin tek erkek evlad olarak bymt. Annesi,
bykannesi ve haklannda fantezi kurmas tabu olan drt kz karde arasnda... Geceleri yataa yattnda, "bu at altndaki tek
erkek benim" dncesiyle kashrd bazen. kard her sesi, aklndan geirdii her zlemi biliyor grnyordu sanki ailesindeki
kadnlar. Zihni aza alnmayacak dncelere kayar, zerinden
atamad bir sululuk duygusuyla kendi-kendine dokunmaya
balard. Cinsellik buydu, bastnlm kelimeler arasndan boygsteren ireti bir duraklama, patlamaya hazr bir sessizlik. lk
balarda Mustafa neredeyse kutsal gzyle bakard kadnlara.
Onu reddedecei batan belli kzlara k olur, uzaktan uzaa tanma hayalleri kurar ama asla el sremezdi kzlara, deil kendilerine hayallerine bile... Dergilerdeki top model fotoraflarna so-
murturken yakalayp duruyordu kendini, sanki bu kadar mkemmel hibir kadnn onu arzulamayaca gereini iine sindinnek
ister gibi. Ev iinde grd kral muamelesi ile ev dnda yaad reddedilme, alay edilme ve aalanma korkusu arasnda bir
yerlerde kilitlenmiti senebesene.
Bir baka sarka daha vard hayatnda: En kk kz kardei
Zeliha onunla hep dalga geer, kendini eksik ve arzal hissetmesine sebep olurdu. Oysa annesi tam tersine onu hep takdir eder,
pohpohlard. Ne Zeliha'nn iddia ettii gibi habis, ne annesinin
dedii kadar yce... sradan bir adam olmak istiyordu sadece.
Hem iyi, hem de hata yapabilen biri. Herkes kadar, herkes gibi.
Yegne ihtiyac bir tutam anlayt, bir de hayatn kendisine daha
iyi biri olma frsat tanmas. Onu seven bir kadn olsa her ey
baka trl olurdu. Kendini ona adayacak, ona inanacak, gemiini bilmeyen, bilmek de istemeyen bir e... Mustafa Amerika'da
baarl olmas gerektiini biliyordu, daha iyi bir gelecek iin deil, gemiin klfetinden kurtulmak istedii iin.
"Naslsnz bu gn?" diye sordu kasiyer yayvan bir tebessmle. Bir yandan da Mustafa'nn ald teberiyi kt torbalara yerletirmeye balamt.
Mustafa'nn hl alamad bir eydi bu. Amerika'da herkes
herkese nasl olduunu soruyordu, hi tanmadklar insanlara bile. Ama bu soru gerek bir merak ifadesi olmaktan ziyade bir selamlama tarzyd. Ama Mustafa ayri rahatlkla ve doallkla cevap vermeyi beceremiyordu.
"yiyim, teekkr ederim," dedi kzararak. "Ya siz naslsnz?"
Kasiyer kz merakl bir ifadeyle bakt ona. "Hangi lkedensi
niz?"
"Trkiye..." diye mrldand Mustafa, verdii cevabn bir ey
ifade etmeyeceini bilmenin somurtkanhyla. Ahdim olsun gnn birinde ngilizceyi yle aksansz konuacam ki bir yabancyla konutuklarn anlayamayacaklar, diye geirdi iinden. Torbasn ajp dar kt. Bir yandan da ceplerinde otobs tarifesini
aryordu.
Rose klarda durmu kasetalardan ykselen arkya elik ederken, Meksika kkenli Amerikal bir aile ar aksak kardan karya gemeye baladlar. Anne bir bebek arabasn itiyor, baba da
4-5 yalarnda bir ocuun elini tutuyordu. Onlar salna salna yryedursunlar Rose bu aileyi hasetle seyrekoyuldu. Evlilii sona
erdiinden beri karlat her ift ona saadet iinde yzyormu
gibi geliyordu.
Biliyor musun Amy, keke o cad babaannen benim bugn
bu Trk'le flrt ettiimi grseydi. Tyleri diken diken olurdu
eminim. Nasl dehete kaplrd dnebiliyor musun? Kibirli
akrnakyan slalesi iin bundan beter kbus dnemiyorum...! Kibirli ve souk ve..."
Ama cmlesini bitiremedi nk baka bir dnce akln
efaniti - hayli hnzr bir dnce. Ik yeile dnd, sada sralanan arabalar gaza bast, arkadaki karavan korna ald ama Rose
hareket etmedi. Aklna gelen fikir yle nefisti ki, kmldarsa kaybetmekten korktu. Zihni hayallere batp kt, gazap nlar saarak etrafa. Boanma ertesi nekahat dneminin nc yan etkisi
de bu olmalyd: nsan sadece sadece konukan ve srarc deil,
biraz da mantksz klyordu. Boanma ertesi yeniden bir ayar gerekir manta. Yoksa tepetaklak olmu bir dnya dahi gayet mantkl grnr boanana.
Ah intikamn tatl tad...! Yeniden bir hayat kurmak ve yepyeni bir kadn olmak uzun vadeli planlard, karl zaman iinde
atanacak bir yatrm. Oysa o kadar beklemeye tahamml yoktu
Rose'un, abucak istiyordu intikamn. yle bir ey yapmalyd ki
sabk kaynvalidesi ileden ksn, eski kocasnn tm slalesinin
uykular kasn. Rose'un aklna hinoluhin bir fikir gelmiti.
Dnya zerinde akmakyan slalesini bir odar'dan bile daha
fazla ileden karacak bir ey varsa, o da bir Trk't!
Eski kocasnn can dman Trklerle flrt etmek ne kadar ilgin olurdu. yi de Arizona lnn ortasnda bir Trk erkeini
nereden bulacakt? Kakts tepesinde bitecek deillerdi ya? Keyifle gld Rose. Talihin onu Arizona llerinde bir supermarket
reyonunda nohut ararken bir Trk'le karlatrm olmas ne ho
bir tesadft. Yoksa tesadf deil miydi?
Rose motoru tekrar altrd ama dosdoru yoluna gitmek
yerine sola sapt, dnp kar yola geerek son srat aksi ynde
gitmeye balad.
Elveda aladm gnlere,
stemem artk, istemem
Gz ap kapayana kadar 1984 model lacivert Cherokee Jip,
Fry's Spermarketinin park yerine dald.
"Armanu ak-mak--yan!"
Ancak o zaman delikanlnn ela gzleri parlad ama Rose'un
umduu ekilde deil.
"ak-mak--yan... ak-mak-...! Kulaa Trke gibi geliyor!" diye bard neeyle.
"Aslnda Ermenice," diye uyard Rose. Baklay azndan kartmt ama delikanldan ok kendi kendisiyle konuur gibiydi.
"Babas... yani eski kocam..." azndaki ac tattan kurtulmak ister
gibi yutkundu, "Ermeni'ydi de."
"yle mi?" dedi Mustafa umursamaz bir tavrla.
Anlamad galiba, diye geirdi iinden Rose. Sonra uzun zamandr grtlan gcklayan bir hkm brakr gibi kahkahay
koyverdi. Varsn anlamasn., ben anlyorum ya... Mostaffa benim
intikam aracm olacak!
"Baksana," dedi Rose Sevimli-Tavanck sesiyle. "Meksika
sanatn sever misin bilmem ama yann akam bir sergi alacak.
Baka plann yoksa yann sergiye gidip sonrasnda da bir eyler
attrabiliriz."
"Meksika sanat m...?" Mustafa cmlenin orta yerinde duralad.
"Epey iyi olduu syleniyor," dedi Rose steleyerek. "Ne
dersin... gelmek ister misin?"
"Meksika sanat...!" diye tekrarlad Mustafa bu sefer gvenle. "Tabii, neden olmasn?"
nc Blm
TOZ EKER
nig Hala'nn ikiz bebekleri sakin sakin divanda uyuyorlard. Kaliforniya Krfez blgesindeki Ermeni Genlik Organizasyonu'nun
dzenledii sosyal bir etkinlie katlmak zere Minneapolis'ten
gelen uzak kuzen Kevork Karaolanyan da buradayd. Son aydr Kevork bu grubun dzenledii btn etkinliklere sektirmeden
katlmt - Ermenistan iin yardm konserlerine, yllk byk
piknie, Noel partisine, Cuma Gecesi Ik Partisine, K Galasna,
Pazar Branlanna ve Erivan'da ekoturizm yararna dzenlenen
rafting yarna... Ne var ki Dikran Day yakkl yeeninin ta
Minneapolis'ten kalkp da zrt prt San Francisco'ya umasnn ardnda sadece hayr ilerine dknlk yatmadn tahmin ediyordu. Bir erkek durup dururken bir hayr derneine bu kadar kaptrmsa kendini, iin iinde bir kadn vardr muhtemelen. Kevork da
henz alamad bir kza abay yakm olmalyd.
Bunlar zihninden geirerek masadaki yiyeceklere yneldi
Dikran Day. Bir srahi ayran vard nnde - tepeleme buzla doldurularak sulandrlm, Amerikanlatnlm bir ayran. Onun yannda eitli ebatlarda renkli toprak kaplarda fasulye pilaki, kadinbudu kfte, karniyarik, frndan yeni km rek ve en nemlisi, ah, en dayanlmaz, bastrma vard. Dikran stanbuliyan baylrd pastrmaya. yle ki derdini tasasn unutuverdi bir an iin de
olsa. Hele masann br ucunda yer alan burma tatlsn grnce
hepten eridi hiddeti.
Karsnn smsk diyet gzetimi altnda olmasna ramen
Dikran Day her geen yl mehur gbeine bir ya tabakas daha eklemeyi baarmt, tpk her sene byme halkalarna bir yenisini ekleyen aa gvdeleri gibi. Ne bodurluundan ne imanlndan ikyet eden bodur ve iman bir adamd imdi. ki yl
nce bir makarna reklamnda oynatmlard onu. en bir ahy
canlandrmt orada; kars onu terk ettiinde dahi morali bozulmayan nk mutfanda mutlu mesut makarna piirmeye devam
edebileceini bilen bir ahy. Dikran Day aynen reklamdaki gibi biriydi gerek hayatta. Her daim muhafaza ettii neesi ylesine dikkat ekici, o kadar gpta edilesiydi ki, ok sayda ahbapla-
nndan biri, ne zaman iman insanlarn daha neeli olduklar kliesini kantlamak istese hemen onun adn zikrederdi. Ne var ki
her daim cvl cvl nee saan Dikran Day bugn hi de benzemiyordu aslna.
"Barsam nerede peki?" dedi Dikran Day tepeleme kfte dolu bir tabaa ataln daldrrken. "Karsnn ne haltlar kartrdn biliyor mu?"
"Eski karsnn!" diye dzeltti Zaruhi Hala. Gn boyu birbirinden haylaz ocuklarla bouan tecrbeli bir anaokul retmeni olarak, etrafta duyduu her hatay annda dzeltmek gibi bir
huyu vard.
"Evet elbette, eski kans! Ama hatun bunun farknda deil ki!
O kadn kafay yemi. nadmza yapmyorsa ne olaym! Bile bile
yapyor. Yanlyorsam, Rose cads bu ii srf bizi sinir etmek iin
yapmyorsa, bana da Dikran demesinler. Baka isim bulsunlar!"
"Baka isme ihtiyacn olmayacak daycm," diye teselli etmeye alt Varsenig Hala. "Besbelli bile bile yapyor..."
"Ne yaparsa yapsn, kendi hayatdr bizi ilgilendirmez. Ama
torunum baka. El kadar biare ocuk. Derhal Armanu'u kurtarmamz lazm bu beladan," diye araya girdi bir ses. Bykanne uan'd bu. Ar, sakin admlarla masadan kalkp koltuuna yneldi. Harika bir ah olduu halde hibir zaman itahl olmamt,
hele son zamanlarda gnde bir tastan fazla yemeden yaamann
yolunu bulduundan endie ediyordu kzlar. Ksa boylu, kemikli
yapl, sert hatl, dal gibi incecik bir kadnd. Tuhaf bir iktidar hlesi yayard etrafna; en etrefil engeller karsnda dahi direncini,
metanetini yitirmeyenlere has bir hle. Ne olursa olsun yenilgiyi
kabul etmezdi Bykanne uan. Hayatn zaten balbana bir
varolu mcadelesinden ibaret olduuna inanrd; ama eer Ermeni'ysen, kat fazla zorlu olduunu iddia ederdi, kat daha etin. Kararll ve karlat herkesin gnln fethetme becerisi
aile efradn oldum olas hayrete drrd.
"Mhim olan torunumun selameti, gerisi ne gam."
Bykanne uan bu sz syledikten sonra kaln ilerini
eline alp rgsne koyuldu. ilerden camgbei bir bebek battaniyesinin ilk sralan sarkyordu; kesine A. . harfleri ilenmi: Armanu akmakyan. Aile efrad rg ilerinin dansn
seyrederken bir an sessizlik oldu. Bykanne uan'n rgs
grup terapiye benzerdi adeta. Onu rg rerken seyretmek rahatlatrd etrafndakileri. Sanki o bu ii srdrd mddete dnya
daha yaanlas bir yer olacak, korkacak bir ey kalmayacakt.
"Haklsn, zavall Armanuuk," dedi Dikran Day. Metanet
abidesi kz kardeiyle anlamazla dmenin ne mnya geldiini gayet iyi bildiinden, btn meselelerde uan'n tarafn tutard. Azna bir biber dolmas daha atarken, sylendi: "O masum
kuzucua ne olacak?"
Kimsenin cevap vermesine frsat kalmadan bir anahtar ngrts duyuldu kapda ve beti benzi atm halde Barsam ieri dald.
"Hah! Kim gelmi! Barsam Bey, Barsam Bey, bir tanecik evladn var, onu da Trkler yetitirecek. Senin kln kprdattn
yok... Amot!*
"Ben ne yapabilirim ki?" Barsam akmakyan km gzlerle daysna dnd. Ama annda kenara kayd baklar ve duvardaki devasa Mardiros Saryan rprodksiyonuna odakland.
Arad cevap tabloda gizliymi gibi uzun uzun oraya bakt: iek Am Elma Aalar, 1912. Ama tablodan da teselli bulamam olacakt ki, tekrar konutuunda sesinde sadece umutsuzluk
vard. "Karmaya hakkm yok. Rose onun annesi."
"Aman! Ne anne!" Dikran stanbuliyan kkrdad. Onun cssesinde bir adam iin pek tiz bir kahkahas vard - genelde fazlasyla farknda olduu ve kontrol edebildii bir ayrntyd bu ama
gerilimli durumlarda tmyle unuturdu.
"O masum kuzu ilerde ne syleyecek arkadalarna? Babamn
ismi Barsam akmakyan, byk daymn ismi Dikran stanbuliyan, onun da babas Yervant stanbuliyan, benim adm Armanu
akmakyan, btn soyaacm Filanca Falancyan... btn akra* (Emi.) Utan!
balarn 1915'te kasap Trklerin ellerinde kaybetmi soyknmzede bir slalenin torunuyum amma velakin Mustafa adnda bir
Trk tarafndan bytldm iin kklerime ihanet etmeyi rendim, soykrm inkr etmek zere yetitirildim! Fkra gibi valla... Ah, marnm khalasim!*"
Dikran stanbuliyan hiddetle sustu ve szlerinin etkisini tartabilmek iin kalarn atp yeenine bakt. Ama Bardam ta gibi
hareketsizdi.
"Ko durdur bu ii Barsam!" diye ekledi Dikran Day, bu sefer daha yksek sesle. "Bu gece Arizona'ya u ve ok ge olmadan bu komediye bir son ver. Karnla konu. Haydeh!"
"Eski kars!" diye dzeltti Zaruhi Hala, tabana bir para
burma alrken. "Ay bunu yememem lazm aslnda. Kalori bombas valla. Annecim ne demeye bu kadar eker koyarsn ki u tatllara? Neden yapay tatlandrc denemiyorsun?"
"Denemiyorum nk benim mutfama yapay olan hibir
ey admn atamaz," diye cevaplad uan akmakyan. "Yalanp da eker hastalna tutulana kadar yiyebildiiniz kadar yiyin.
Her ey mevsiminde gzel."
"Haklsn valla, benim eker mevsimim daha gememitir
herhalde," dedi Zaruhi Hala gz krparak ama sadece yarm burma yemeye cesaret edebildi. Azndakini bitirmeden kardeine
dnd: "Hem Rose'un Arizonalarda ii ne?"
"Orada kendine i buldu," dedi Barsam ifadesiz bir sesle.
"Aman ne i ne i!" diye atld Varsenig Hala. "Oralarda ne
halt ettiini sanyorsa... niversite kafelerinde hizmet etmek kim
o kim, sanki be parasz. Bile bile yapyor. Cmle lem ona yeterince nafaka vermediimizi dnp bizi sulasn diye yapmyorsa ne olaym. Zorluklarla mcadele, eden cesur, yalnz anne rollerinde! Kendine bu rol bimi!",
"Armanu'a bir fenalk gelmez Rose'dan," diye mrldand
Barsam sesine bir tutam umut,katmaya abalayarak. 'Rose ni* (Erm.) lsem de kurtulsam!
versite eitimine geri dnmek istedii iin Arizona'da kald. renci Demei'nde bulduu i geici bir durum. Asl ilkokul retmeni olmak istiyor. ocuklara olan sevgisinden. Bunda bir beis
yok ki. Kendisi mutlu olduu ve Armanu'a iyi bakt mddete
kiminle ktnn ne nemi var?"
"Haklsn haklsn da bir o kadar da hakszsn," dedi Surpun
Hala, gzlerinde aniden beliren alayc bir parltyla. "deal bir
dnyada yayor olsak, bu onun hayat, bize dmez diyebilirsin.
Tarih ve soy mevhumun yoksa, bellein ve toplumsal sorumluluk
duygun yoksa, sadece imdide yayorsan elbette bunu iddia edebilirsin. Ama sevgili kardeim sen de pekl biliyorsun ki gemi
geip gitmi bir ey deildir. Gemi imdiki zamann iinde yaar ve atalarmz ocuklarmzn iinde nefes alp verirler... Evladna o bakt mddete eski karnn hayatna karmaya hakkn
var. Hele bir Trk'le kmaya balamsa!"
Akademik nutuklar pek sevmeyen ve gndelik konuma dilini entelektel jargona tercih eden Varsenig Hala araya girdi:
"Barsamcm, sana bir sorum var. Bana Ermenice konuan bir
Trk gsterebilir misin?"
Barsam cevap vermek yerine ablasna yan yan bakt.
Varsenig Hala devam etti, "Syle bana ka Trk Ermenice
renmi. Hani var m byle Trkler? Hi! Neden bizim annelerimiz onlarn dilini renmi de tersi olmam? Kimin kime hkmettii apak ortada deil mi? Sen kalk gel Orta Asya'dan, dal
dosdoru Anadolu'nun barna, sonra bir bakmsn her yerdeler!
Orada yerleik olan milyonlarca Ermeni'ye ne oldu peki? Asimile edildiler! Eridiler! Katledildiler! Yetim brakldlar! Srldler! Mal mlklerinden oldular! Sonra da unutuldular! Kendi z
kzm nasl olur da bizim imdi bu kadar az sayda ve bu kadar kederli olmamzdan sorumlu olanlarn eline brakrsn? Mesrop
Mashtots* mezarnda dner!"
* Mesrop Mashdots (360-440): Ermeni Kilisesinin nde gelen din adamlarndan. Ayn zamanda bir dilbilimci ve Ermeni alfabesini oluturan kii.
Yeeninin skntsn azaltmak isteyen Dikran Day bir hikye anlatmaya balad bu noktada.
"Bir gn Arabn teki san kestirmeye berbere gitmi. Kestirdikten sonra da berbere para vermek istemi. 'Paran dnyada kabul etmem. Bu kamu hizmeti,' demi berber. Arap pek sevinmi
bu ie, akn ama honut dkkndan km. Ertesi sabah berber
dkkn aarken kapda bir sepet bulmu. zerinde 'Teekkrler'
yazl bir kart, bir sepet de hurma."
Divandaki ikizlerden biri usulca kmldand uykusunda.
"Ertesi gn Trk'n tekinin yolu dm ayn berbere. O da
san kestirmi, o da kestirdikten sonra para vermek istemi ama
berber yine, 'Paran kabul edemem. Bu kamu hizmeti,' demi.
Trk pek sevinmi bu ie, akn ama honut dkkndan km.
Ertesi gn berber dkkn aarken kapda, zerinde 'Teekkrler'
yazl bir kart ve bir kutu lokum bulmu."
Divandaki ikizlerden dieri alamaya balad o anda. Varsenig Hala ikizlerinin yanna kotu ve bir dokunuuyla alayan
susturdu.
"Ertesi gn bir Ermeni gelmi ayn dkkna. O da san kestirdikten sonra berbere creti demek istemi ama adam itiraz etmi, 'Kusura bakma, paran kabul edemem. Bu kamu hizmeti.' Ermeni pek sevinmi bu ie, o da gayet akn ama honut dkkndan km. Ertesi sabah berber dkknn atnda... Bil bakalm
orada ne bulmu?"
"Bir paket burma tatls m?" diye sordu uzak kuzen Kevork
Karaolanyan.
"Hayr. Berber karsnda bir dzine Ermeni daha bulmu!
Orada dizilmi bekliyorlarm!"
"Ne yani bizim belei bir halk olduumuzu mu sylemeye
alyorsun?" dedi Kevork.
"Hayr efendim, ne mnasebet! Ne biim dinliyorsun cahil
ocuk," diye tersledi Dikran Day. "Sadece biz Ermenilerin birbirimizi kolladmz anlatmaya alyorum. Gzel bir ey grdk
m hemen arkada ve akrabalarmzla paylarz. Bu kolektif ruh
sayesinde hayatta kalmay baard Ermeni halk. Yoksa tkenirdik oktan, kururdu soyumuz."
"Ama yle de bir laf vardr. Derler ki, 'ki Ermeni bir araya
geldi mi hemen aralarnda blnr, farkl kilise kurar'," diye
araya girdi Kuzen Kevork, inatlamaya kararl.
"Das' mader's mom'ri, noren koh chi m'nats*" diye homurdand Dikran stanbuliyan. Ne zaman genlerden birinden ikyet
etmek istese Ermenice konuurdu.
at pat gazete-Ermenicesi anlayan ama ev-Ermenicesi anlamakta zorlanan Kevork gld, cmlenin ilk blmn anladn
geri kalann karamadn gizleme gayretiyle.
"Olan kzdrmayasin" dedi Bykanne uan Trke. Odadaki bykler ne vakit kendi aralarnda haberleip ocuklarn anlamayaca bir mesaj vermek isteseler, Trke konuurlard.
Mesaj alan Dikran Day annesi tarafndan azarlanan bir ocuk gibi mahcup mahcup i geirdi ve burma tatlsna dnd. Skntl, ireti bir sessizlik kt odaya. Darda yanan sokak lambasnn lgn nda canlandlar yeniden: erkek, nesil kadn -anne, kzlar ve divanda huzur iinde uyuyan yeni domu
ikizler- ve etraf donatan onlarca rjaspas, dolaptaki antika gmler, ifoniyerin zerindeki semaver, yemekten sonra almak zere
dolaptaki yerlerinden karlm iki plak (Komitas-geleneksel
arklar ve Erivan Kadn Korosu tarafndan seslendirilen Ermeni
Mzii), videonun iinde orta yerde durdurulmu kaset (Narlarn
Rengi), bir sr resim, Azize Arna konu, Ermenistan haritas, tepesi saf beyaz karla kapl Ar Da posteri... herkes ve her ey
ksa bir an sessizlie brnd. ok gemeden danda park eden
bir arabann i farlar doldu ieri; duvarda yaldzl bir ereve
iindeki duay aydnlatt: "Dorusu size derim: Yeryznde her
ne balarsanz, gkte balanm olur; ve yeryznde her ne zerseniz, gkte zlm olur." Grltc ocuklarla merakl turistleri tayan bir tramvay daha zilini ala ala geti. San Fran* (Erm.) On parmam mum yaptm, yine de memnun edemedim.
cisco k saatinin hengmesi odaya dolup daldklar durgunluktan kurtard akmakyan ailesini.
"Rose artniyetli bir insan deil," diye yeniden savunmaya
geti Barsam. "Hem bizim detlerimize almak onun iin hi de
kolay deildi. lk tantmz zamanki hallerini dnyorum da,
Kentucky'den kma utanga, iyi niyetli bir kzd."
"Cehenneme giden yol iyi niyet talaryla delidir derler,"
diye laf yaptrd Dikran Day.
Ama Barsam ona cevap vermedi. "Dnebiliyor musunuz?
Rose'un yetitii yer o kadar kapal bir evre ki orada alkol bile
satmyorlar. Yasak! Kentucky, Elizabethtown'daki en heyecanl
olayn her sene dzenlenen ulusal kahramanlar festivali olduunu biliyor muydunuz? Bunlar byle Amerika ktasna ilk ayak
basan gmenler gibi giyinip bir aa bir yukar yrrlermi kasabada," dedi Barsam, umutsuz bir yakaryla Tann'nn dikkatini
ekmek istercesine ellerini havaya kaldrarak. "Sonra da General
George Armstrong Custer'la bulumak zere ehir merkezine yryp orada kahramanlk sarklan sylerlermi! En byk elence anlaylar bu olan insanlardan bahsediyoruz."
"Bu yzden de daha en bata onunla evlenmemen gerekirdi,"
dedi Dikran Day hafiften kkrdayarak. Btn fkesi akp gitmiti
artk; en sevdii yeenine yanm saatten fazla ks kald grlmemiti ki.
"Kendinizi bir kerecik olsun Rose'un yerine koymaya alsanz, kzcazn neler ektiini anlarsnz. Sen tut minnack bir kasabada dnyaya gel, annen baban hrdavat dkkn iletsin, senelerce kma oradan ve darya adm atar atmaz git bir Ermeni'ye
k ol. Daha ne olduunu anlayamadan bu deli slalenin iinde
buldu kendini. Biz de kolay insanlar deiliz hani. Bize ayak uyduramayann vay haline. N'apsn Rose! Altst oldu tabii."
"Valla Rose da bizim iin kolay deildi," diye kar kt Varsenig Hala, ataln kfteye batrmadan nce kardeine doru sallayarak. Annesinin aksine onun itah her daim yerindeydi ve her
gn tkettii yiyecek miktarnn yan sra daha yenilerde ikiz be-
bekler dourmu olmasna ramen bu kadar ince kalabilmesi ancak mucize eseri olabilirdi. "Piirmeyi bildii yegne yemein o
korkun kuzu butlan olduu dnlrse! Evine her geldiimizde o kirli nl takp et kzartrd."
Barsam hari herkes gld.
"Ama hakkn vermek lazm," diye devam etti Varsenig Hala,
dinleyicilerinin desteinden memnun. "Sosu arada srada deitirdii oluyordu. Bazen Baharatl Tex-Mex sosuyla, bazen Kremal iftlik sosuyla yerdik etimizi... Kannn mutfanda eitten
geilmezdi!"
"Eski kans!" diye dzeltti Zaruhi Hala.
"Ama siz de ona az yapmadnz," dedi Barsam, kimseye bakmadan, "hatrlarsanz rendii ilk Ermenice kelime odar'd."
"Ne yani odar deil miydi," diye ne eildi Dikran Day, yeeninin srtna bir aplak indirdi. "Odar olduuna gre neden
odar demeyelim?"
"Ama hatrlatnm," dedi Barsam. "Bu ailede kimileri bu laf
iyice abartmt. Odar aa, odar yukan. El kzsn, bugn var
yarn yoksun, demediniz mi zavallya? Sen gidicisin, biz kalcyz
demediniz mi?"
"Aman dedikse dedik, ne var ki bunda?" diye somurttu Varsenig Hala, zerine alnarak. "Yalan m, yle de oldu ite. Kardeten tesi var m? Bir Rose gider, bir Rose gelir. Ama insann bacs lene kadar kalr hayatnda."
Bu lafn ardndan kz karde dnp ayn anda efkatle kank bir muziplikle baktlar Barsam'a, "tekne kaznts" kk
kardelerine.
"Bu kadar aka yeter!"
Konuan uan akmakyan'd. Szleri annda tesir yapt.
Sustular. Gne batm, ierideki k azalmt. Masadakilerden
biri kalkp kristal avizeyi yakt.
"Armanu'un zarar grmesine engel olmalyz, nemli olan
bu," dedi Bykanne uan alak bir sesle, yzndeki saysz izgiyle ellerindeki ince, morumsu damarlar i beyaz n altnda
Drdnc Blm
KAVRULMU FINDIK
yana: Bu kavanoz dipli dnyada, intihar etmek bir imtiyazd ashnda ve kendisininki gibi bir aileyle yaarken, bu imtiyazdan kolay kolay yararlanamazd.
Neden bilinmez ama Asya Kazanc'nn mzik saplants
aa be yukan o gnlerde balamt. yle soyut bir mzik ak
deildi bu. Daha ziyade alabildiine somut bir saplantyd. Zira
tek bir mzisyene takntlyd: Johnny Cash.
Onun hakknda her eyi biliyordu; Arkansas'tan Memphis'e
uzanan hayat faslnn binlerce ayrntsn, kafay kimlerle ektiini, nelere kederlendiini, karsna olan akn, ini klarn, resimlerini, jestlerini ve elbette ark szlerini. Johnny Cash'in ark szlerini hayatnn iar ilan eden Asya, tpk onun bir arksnda dendii gibi "strap ruhuyla doduuna, nereye gitse sorun
yaratacana" inanmt.
Bugn, on dokuzuncu yana basyordu ve kendisini hi olmad kadar olgun hissediyordu. Ne de olsa, gide gide kendisini
yakndan ilgilendiren bir baka olguya varmt artk: annesinin
onu dourduu yatayd. Bu durumda kimse kalkp da ocuk muamelesi yapamazd artk ona. Kz ocuklar annelerinin kendilerini
dourduu yaa gelince kadn saylmalydlar.
Bu fikirden ald kuvvetle homurdand: "Haberiniz olsun, sizi uyaryorum! Bu sene yagn pastas filan istemiyorum."
Omuzlar dikilmi, kollar kavumu, ne zaman byle dursa iri
gslerinin iyice meydana ktn bir an iin unutmutu. Farkna varsa kukusuz yine o her zamanki kambur dunfuna geri
dnerdi zira Asya Kazanc annesinden ald bir dier genetik
yk olan iri gslerinden nefret ederdi.
Zaman zaman kendini Kuran- Kerim'de bahsi geen esrarengiz mahluk Dabbet-l Arz'a benzetirdi, Kyamet gn arz endam
edecek, organlarnn her biri baka bir hayvandan alnm o krma
mahluk gibi, Asya da olmadk paralarn btnyd kendi gznde. Ailesindeki tekmil kadnlardan miras alnm birbiriyle uyumsuz organlardan oluuyordu vcudu. Uzun boyluydu, bu ehirdeki
ou kadndan ok daha uzun, tpk Zeliha Teyze gibi; evriye
Teyze'nin kemikli, ince damarl parmaklarna sahipti; Feride Teyze'nin sinir bozucu lde sivri enesine, Banu Teyze'nin fil kulaklarna. An kemerli burnunun benzeri dnyada sadece iki kiide vard: biri Fatih Sultan Mehmet dieri de Zeliha Teyze. Beenseniz de beenmeseniz de Sultan Mehmet, Konstantinopolis'i
fethetmiti; burun eklinin kaale alnmamasn salayacak kadar
nemli bir hadise. Zeliha Teyze'ye gelince, yle gsterili ve etkileyiciydi ki, burnunun biimine dikkat ekmeden insanlar genel grnmyle hipnotize ederdi. Ama Asya ne Fatih Sultan
Mehmet gibi zaferlere imza atmt ne de Zeliha Teyze'nin albenisine sahipti. Hal byleyken, bakalarnn kemerli burnuna bakp durmalarna nasl mani olabilirdi ki?
Geri hakszlk etmemeli. Asya'nn akrabalarndan miras ald ho eyler de vard. En bata salar! Kvrck, siyah ve gr
salar vard - teorik olarak ailedeki btn kadnlannki gibi ama
pratikte sadece Zeliha Teyze'ninki gibi. Her daim disiplinli lise
retmeni evriye Teyze san sk sk topuz yapard, Banu Teyze'yse neredeyse srekli barts taktndan her trl kyaslamadan muaft. Feride Teyze sann eklini ve rengini ruh haline
gre deitirir dururdu. Glsm Nine pamuk kafayd nk salar
bembeyaz olmutu ve yal kadnlarn olduklarndan daha gen
grnmeye almalarnn ayp kaacan iddia ederek boyamay
reddederdi. te yandan ondan ok daha yal olan Cicianne kzl
knal salarndan asla taviz vermezdi. Gittike arlaan alzheimeri ona ocuklarnn isimleri de dahil bir sr eyi unutturmu
olsa da salarna kna yakmay unutacaa benzemiyordu.
Olumlu genetik zellikler listesine Asya Kazanc, badem gibi kahverengi gzlerini (Banu Teyze'den), yksek alnn (evriye
Teyze'den) ve abucak patlamasna sebep olan ama tuhaf bir biimde onu canl ve cevval klan mizacn (Feride Teyze'den) katabilirdi. Geen her sene onlara, Kazanc kadnlarna daha fazla
benzediini grdke tyleri diken diken oluyordu. Tek bir husus
dnda: mantk dmanl. Ne hikmetse Kazanc kadnlar ahdetmiesine irrasyonel oluyordu. Ailede kimsecikler dz man-
tktan nasibini almamt. Neredeyse bulac bir akl-mantk-dlk hkm sryordu bu at altnda. Bunlar gzlemledike Asya asla aklc, analitik zihnin yolundan sapmayacana dair sz
stne sz vermiti kendi kendine. Katiyen onlar gibi mantksz
olmayacakt. On dokuz yama vardnda Asya kendi kiiliini ve
bamszln kantlama ihtiyacyla ylesine yanp tutuuyordu
ki, en aulu kavgalara tutuacak, en olmadk isyanlara kalkacak
hale gelmiti. imdi pasta konusundaki itirazn sert bir biimde
dile getiriyorsa, hiddetinin ardnda ite byle bir sre vard:
"O salak pastadan istemiyorum artk!"
"ok ge kk hanm. Yapld bile," dedi Banu Teyze, yeni
at Tarot fal zerinden Asya'ya aceleci bir bak frlatt. Bundan sonraki kart olaanst iyi gelmezse masadaki fal fesada
ve karkla alametti. "Ama bilmiyormu gibi davran yoksa anneciin zlr. Srpriz olsun!"
"Bu kadar malum bir ey nasl srpriz olur?" diye sylendi
Asya. Galiba bu da Kazanc ailesinin genlerinden gelen bir zellikti. Her trl samal "olas" grebiliyordun bu evde. "Her sene ayn pastay yiye yiye gna geldi. Akbetimi bilmek iin mneccim olmak gerekmiyor."
"Bu evde mneccimlie soyunan tek kii benim, sen deil,"
dedi Banu Teyze gz krparak.
Bu doruydu, en azndan bir lye kadar. Seneler boyu gelecei grme yeteneini gelitiren Banu Teyze artk eve mteri
kabul etmeye ve bundan para kazanmaya balamt. Bir falcnn
stanbul'da efsane olmas iten bile deildi. Ezkaza ansn yaver
gidip de birine baktn faln doru kmas yeter de artard bile.
Bir de bakmsn o kii nne gelene anlatm bunu, stelik bir
numaral mterin olmu. Rzgrn ve martlarn yardmyla yaylyor olmalyd bu tr haberler. Yoksa nasl aklamal epi topu
birka haftada mterilerin kapda kuyruk oluturmasn? Banu
Teyze de falclk sanatnn basamaklarn hoplaya zplaya trmanm, att her admda daha mehur olmutu. ehrin her yerinden
akn ediyordu imdi mterileri; bakirelerle dullar, genkzlarla
disiz nineler, fakirlerle zenginler, evhamlarna kuruntularna gmlm kim varsa, kaderin onlara ne getireceini renmeye can
atarak geliyordu buraya. Bir dolu soruyla kagelir, sorularna
hem ksmi cevaplar bulmu hem de yenilerini eklemi vaziyette
giderlerdi. Kimi mteriler minnettarlklann ffade etmek iin ya
da kadere rvet verme umuduyla byk paralar derdi ama aralarnda tek kuru olsun vermeyenler de Vard. stedikleri kadar eitli olsunlar, mterilerin bir ortak noktas vard: stisnasz hepsi
kadnd. Banu Teyze kendini khin ilan ettii gn, ne olursa olsun
asla erkek mteri almamaya yemin etmiti.
Bu sre zarfnda grnmnden balayarak pek ok eyi kkl
bir deiimden gemiti Banu Teyze'nin. Falclk kariyerinin
balangcnda, zensizce omzuna atlm, nakl alacal allarla
gezerdi evin iinde. ok gemeden allarn yerini kamir etoller,
onun yerini pamina atklar, onun yerini gevek balanm ipek
trbanlar almt, hep krmz tonlarnda. Sonra Allah bilir ne zamandr gizliden gizliye dnd bir karan ilan edivermiti aniden: Maddi ve dnyevi her eyden elini eteini ekecek, kendini
tmyle Yaradan'n hizmetine adayacakt. Nihayet bu uurda bir
nedamet devresi geirmeye ve eskiden dervilerin yapt gibi btn dnyevi kibirleri terk etmeye hazr olduunu ilan edecek kadar ileri gitmiti.
"Senden dervi mervi olmaz, kendine gel abla," demiti kz
kardeleri hep bir azdan, Kazanc ailesinin eceresinde ei menendi duyulmamt hlann eyhlerin. Bu tuhaflktan onu vazgeirmeye kararlydlar. Bu niyetle birden itirazlarn saymlard, her biri olabildiince ikna edici bir slup ve sesle.
"Farkndaysan derviler uval ya da kaba ynden mintanlar
giyerlermi, kamir allar deil," demiti evriye Teyze, kz kardeler iinde en kasvetlisi en gamls.
Giysilerinden rahatsz olan Banu Teyze tedirginlikle yutkunmutu bu itiraz karsnda.
"stelik dermiler ya kee ya saman zerinde yatarm, senin
gibi ku ty ortopedik yataklarda deil," diye destek kmt
ne zaman evde mteriler olsa ya da masann zerine Tarot kartlar alsa ondan uzak dururdu. Belki de bu sebeptendir ki Asya
teyzesinin syledii son szleri gayet iyi duyduu halde duymazlktan gelmiti. Tam o anda Feride Teyze, zerinde doum gn
pastasnn parlad kocaman, dz bir tabakla odaya girmese gafletin verdii saadeti yaamaya devam edecekti.
"Aaa! Ayol senin burada ne iin var?" dedi Feride Teyze kalarn atarak. "Burada olmaman lazm, bale dersin yok mu evladm senin?"
Bale dersleri! te bu da Asya'nn ayaklarna vurulmu prangalardan biriydi. Kendi ocuklarnn, zenginlerin ocuklarndan
aa kalmadn grme hrsyla yanp tutuan ok sayda orta snf Trk ailesi gibi, Kazanc ailesi de biare Asya'y aslnda zerre
kadar ilgi duymad faaliyetlere katlmaya zorluyordu.
"Buras tam tmarhane," diye mrldand Asya. Bu iki kelime
son zamanlarda pelesenk olmutu diline; ekinmeden tekrarlyordu habire. Sesini iyice ykseltip, "Merak etmeyin," diye grledi.
"Zaten ben de kmak zereydim."
"yi de ne fayda?" diye huysuzca sylendi Feride Teyze, pasta
taban iaret ederek. "Bunun srpriz olmas gerekiyordu. Ne
anladm ben byle srprizden!"
"Zaten hanfendi bu sene pasta istemiyormu," diye mdahale
etti Banu Teyze kesinden. Masada bekleyen Tarot kartndan
birini evirdi bunu derken. Yksek Rahibe kart kt. Bindnm ve farkndaln simgesi - hayalgcne ve sakl yeteneklere
doru bir almn iaretiydi bu kart ama ayn zamanda bilinmeyene de gebeydi. Dudaklarn bzp teki kart evirdi: Kule. Byk deiimlerin, duygusal patlamalarn, ani dlerin simgesi.
Banu Teyze bir an dalp gitti. Sonra nc kart evirdi. Duraklad. Yaknda bir misafir gelecekti galiba, okyanusun te yanndan hi beklenmedik bir misafir.
"Ne demek pasta istemiyor? Bugn onun yagn," diye itiraz etti Feride Teyze. Gzbebeklerinde asabi birpanlt vard. Ama
sonra paranoyas tetiklenmi olacak ki, gzlerini ksarak Asya'ya
hani u kankrmz gller, yanardner kelebekler, okla boydan boya delinmi kalpler, kll bcekler, dev rmcekler... Bu basmakalp desenlerin yerine hayatn temel ilkesi olan elikiden ilham
alan kendi desenlerini gelitirmek istemiti. Zeliha Teyze severdi
elikiyi. Yans erkek yans kadn yzler, yans hayvan yans insan vcutlar, yans iekli yans kuru aalar... Ne var ki bu ilk desenleri pek tutulmamt. nsanlar dvme araclyla bir mesaj
vermek, yeterince da vuramadklan bir yanlann ifade etmek istiyorlard, zaten belirsizliklerle dolu hayatlanna bir mulaklk daha
katmak deil. Onun iin mmkn mertebe somut ve basit olmalyd
dvme, en karmak desenlerde bile anlalr ve duru. elikiler
Koleksiyonu'nun beenilmemesiyle dersini alan Zeliha Teyze
yeni bir seriye balamt ardndan. Dinmeyen Ak Acsn Zap-l
Rapt Altna Almann Yollan'yd bu yeni koleksiyonun ad.
Bu zel koleksiyondaki her dvme tek bir tema etrafnda younlaacak ekilde tasarlanmt: eski sevgili. ehirdeki tm kara
sevdallar, terk edilmiler, ak acs ekenler, ksacas kendilerine
eza edeni sevmekten geri duramayanlard koleksiyonun hedef
kitlesi. Bunlar hayatlanndan sonsuza kadar karmak istedikleri
halde bir an bile dnmeden edemedikleri eski sevgililerinin
resimlerini getiriyorlard beraberlerinde. Zeliha Teyze resmi
inceliyor, beynini zorluyor, nihayet eski sevgilinin hangi hayvana benzediini buluyordu. Gerisi nispeten kolayd. O hayvan kda iziyor, sonra da kederli mterinin vcuduna onu dvme
olarak geiriyordu. Bu uygulama amanlann kadim uygulamalarndan farkl deildi aslnda. Ama, totem hayvan ile birey arasnda zel bir iliki yaratmak suretiyle kiiyi totem karsnda
kuvvetlendirmekti. Eski sevgiliyi dmanlatrmak deil, dmann bnyene almak suretiyle zayflatmakt arzulanan. Evvela
"onu" kabul etmek, banna basmak, sonra da dntrmekti aslolan. Bir hayvanla zdeletirilip dvmeye dntrlmek suretiyle eski sevgili ie alnyor, yani bedenin iine zerk ediliyor
ama ayn zamanda danda braklyor, yani tenin dna atlyordu. Eski sevgili ile d arasndaki bu eie yerletirildikten ve
maharetle hayvana dntrldkten sonra terk edilenle terk eden arasndaki g dengesi deiebilirdi. Dvmeli mteri, eski
sevgilisinin ruhunu zaptetmi gibi ona stn hissederdi kendini.
Bu mertebeye gelinir gelinmez eski sevgili cazibesini kaybeder,
dinmeyen ak acsndan mustarip olanlar da saplantlanndan daha rahat kurtulabilirdi. Zira ak iktidan sever. Bu sebeptendir ki
bakalarna lmne k olabiliriz ama bize lmne k olanlar iten ie kmser, teleriz.
yle ya da byle annda tutmutu bu koleksiyon. stanbul krk kalpler ehri olduundan, Zeliha Teyze'nin ileri ksa zamanda bym, zellikle bohem evrelerde tam bir efsane olmutu.
Asya derin derin iini ekip annesine daha fazla bakmamak
iin gzlerini evirdi. Asla "anne" diye hitap etmedii, belki de
"teyzeletirerek" mesafesini korumay umduu bu kadn rktyordu onu. Kesif bir acma duygusu duydu kendine. Asla annesi
gibi olamayacakt. Ne byk adaletsizlikti yarabbi, anneyi kzndan ok daha gzel ok daha alml yaratmak!
"Asya hanmn bu sene neden pasta istemem diye ter ter tepindiini anlamyor musunuz?" dedi Zeliha Teyze, manikrn
incelemeyi bitirdiinde. "Kilo almaktan korkuyor!"
Annesinin nnde kzgnln gstermenin ne byk bir gaflet olduunu gayet iyi bildii halde hiddetine mani olamad Asya:
"Bu doru deil! Kilo almaktan korktuum filan yok!"
Zeliha Teyze gzlerinde muzip bir panltyla bakt ona: "Peki
canm, madem yle diyorsun."
Ancak o zaman Asya, Zeliha Teyze'nin elindeki tepsiyi fark
etti. Byk bir et topu, ondan da byke bir hamur topu vard
tepside. Anlalan akama mant yiyeceklerdi.
"Mant sevmediimi size ka kere sylemem lazm?" diye somurttu Asya. "Artk et yemediimi biliyorsunuz." Sesi kendi kendisine yabanc geldi, bouk, tuhaf.
"Ben demedim mi bu kz kilo almaktan korkuyor," dedi Zeliha Teyze ban sallayarak, yzne den bir tutam sa geri itti.
"Ya ne ilgisi var kiloyla? Vejetaryenlik diye bir ey duymadn
Beinci Blm
VANLYA
uras Kafe Kundera. stanbul'un Avrupa yakasnda, alabildiine dar, ylankavi bir sokak zerinde, modern ama sala grnmeye alan bir kafeterya. Meknn imaj,
"bu mekn yle imaj mimaj peinde deil, imajn zerre kadar
umursamyor" mesajn verecek ekilde dikkatle tasarlanmtr.
Tm ehirde bir tek burada mteri her zaman hakszdr; bir tek
burada garsonlara kt muamele grmek iin bahi verir insanlar.
Bu mekna neden nasl mehur yazarn adnn verildii, kimsenin
tam olarak zemedii bir bilmecedir. Zira iinde ne dorudan
Milan Kundera'y ne de yazarn romanlarndan birini hatrla-,
tacak bir unsur vardr.
Kafe Kundera'nn drt bir duvar boy boy, eit eit erevelerle kapldr; o erevelerde de yzlerce fotoraf, resim, karalama sakldr. yle sk tktr ki ereveler, alt alta, yan yana ve
aprazlama, insan bir an iin altlarnda ayrca bir duvar olmayabileceini dnr. Belki de tuladan deil de ereveden rlmtr bu meknn duvarlar. stisnasz btn erevelerdeki btn
resimlerde bir yol imgesi gze arpar. Amerika'dan geni otoyollar, Avustralya'dan iki yan aklk yollar, Almanya'dan nizaml
otobanlar, Paris'ten kl bulvarlar, Roma'dan darack ara sokaklar, Mau Piu'dan patikalar, Kuzey Afrika'dan unutulmu kervan
kadalan -harta kars- konuyla ilgilenmemelerine ramen dikkatle dinlemek zorunda hissettiler kendilerini. Ne de olsa ona
destek olmal, hogr gstermeliydiler. Ne de olsa onca zamandr herkesin syleyip drtt eyi yapma cesaretini nihayet gsterip Adsz Alkolikler Dernei'ne katlmt bugn. Bir dl hak
etmiti.
Masadaki herkesin karikatriste her zamankinden daha hogrl davranmasnn ikinci bir sebebi daha vard geri. Bir gn
evvel karikatrlerinde babakana hakaret etmekten hakknda
ikinci bir dava almt. Bu sefer de sulu bulunursa yla kadar hapis cezas alabilirdi. Alkolik Karikatrist bakanlar kurulunu koyun srs, babakan da koyun postu giymi bir kurt olarak resmettii siyasi karikatrlerle n kazanmt. Bu metaforu
kullanmas yasaklannca bakanlar kurulunu bir kurt srs, babakan da kurt postuna brnm bir akal olarak resmetmiti. Bu
metafor da elinden alnrsa bir baka fikir vard zihninde: penguenler! Meclisin btn yelerini smokinli penguenler olarak izmeye kararlyd. Siyasetileri hayvanlar leminin iine yerletirme abas o kadar tepki almt ki bizzat siyasetilerden, imdi arkadalar Alkolik Karikatrist'in yzne bakarken iten ie bir
acma duyuyor, yaknda hapse girecek bir adam gryorlard karlarnda.
"Ben bu mevzuda yeni bir teori gelitirdim!" dedi Alkolik
Karikatrist. Arkadalarnda uyandrd merhametin farknda
deildi ve dinleyicilerinin gsterdii ilgiye biraz armt. riyan, deli mavi gzl bir adamd, gz altlarndaki koyu halkalar onu
ksmen rktc ksmen ulalmaz klmasa hayli yakkl saylabilirdi aslnda. Istrap ve melankolinin yabancs deildi geri
ama, olabilecek en yanl kadna gizliden gizliye k olduundan
bu yana gam kederi iki kat artmt.
Ona baknca ekmeini mizahtan kazandn, o ciddi ve durgun suratn arkasnda en komik esprilerin cirit attn tahmin
edemezdi insan. kiden yana oldum olas tatsz bir hreti olduu halde son zamanlarda alkole olan bamll tavana vurmu;
"Sknt," dedi Alkolik Karikatrist sigarasnn dumann fleyerek, " Sknts". Kafe Kundera'da havalandrma sistemi baca
gibi sigara ien mterilerin hzna yetiemediinden, ortal
duman basmt. Karikatristin ince duman da masann zerinde
asl duran duman tabakasna katld.
Masada sigara imeyen tek kii Gizli Gay Ke Yazar'yd.
Dumann kokusundan nefret ederdi. Her gn eve gittiinde Kafe
Kundera'nn berbat kokusundan kurtulmak iin hemen giysilerini
karr, banyoya koard. Yine de vazgeemiyordu bu mekndan.
Hem bu hercai arkadalk grubunun paras olmaktan holand,
hem de gizliden gizliye Alkolik Karikatrist'e abay yakt iin
devam ediyordu buraya gelmeye.
Gizli Gay Ke Yazan'nn Alkolik Karikatrist'le fiziksel bir
yaknlk istedii yoktu. Onu plak dnmek bile tylerinin diken
diken olmasna yetiyordu. Yok cinsellik deildi istedii, yle diyordu kendine, ruhlarn kardeliiydi bu. Ruhsal bir btnleme
istiyordu. Ho, ha ruhsal olmu ha cinsel, iki byk engel vard
nnde. Birincisi Alkolik Karikatrist kat bir heterosekseldi ve
deime ans pek azd. kincisi Asya denen u suratsz kza tutulmu gibiydi -kzdan baka herkes farkndayd bu vahim durumun.
Bu yzden de Gizli Gay Ke Yazan, Alkolik Karikatrist'le iliki
yaamak gibi bir umut beslemiyordu. Sadece onun yaknnda
olmak istiyordu. Karikatrist bardaa ya da kl tablasna uzanrken ne zaman kazara eline ya da omzuna deecek olsa aniden
rperirdi. Yine de onunla ya da baka bir erkekle asla ve kafa ilgilenmediine herkesi ikna etme kaygsndan tr, zaman zaman Karikatrist'e mesafeli hatta kt davrand, durduk yerde
dncelerini aalad da olurdu. Karmak bir hikyeydi bu.
"Sknt," diye tekrarlad cafe lattesini kafasna diken Alkolik
Karikatrist. "Dinmeyen gemeyen i sknts hayatlarmzn
zetidir. Gnbegn bezginlie batp karz. Kendi kltrmzle
kendi halkmzla travmatik bir karlamadan korktuumuz iin
bu tavan deliine tkldk kaldk. Batllar da zannediyor ki. Dou
ve Bat Medeniyetleri arasnda bir kltr uurumu var. Keke
Akam dokuzda, drt drtlk bir yemein ardndan klar sndrlnce, arklar alklar arasnda katl, limon kremal (an
eki), zeri karamelli (an ekerli) pastasnn mumlarn fledi
Asya Kazanc. Mumlardan ancak te birini sndrmeyi baarabildi. Geri kalanlar drt bir yandan fleyen teyzeleri, ninesi ve Cicianne tarafndan elbirliiyle sndrld.
"Bale dersi nasld bugn?" diye sordu Feride Teyze klar
aarken.
"yiydi," dedi Asya glmseyerek. "Hocann mecbur tuttuu
esneme hareketleri yznden srtm anyor biraz ama ikyetim
yok, bir sr yeni hareket rendim..."
"yle mi?" diye sordu pheci bir ses. Zeliha Teyze'ydi. "Ne
mesela?"
Asya annesine evirdi yzn ve renk vermedi. "Hmmm bakalm," diye ekledi pastadan ilk lokmasn alrken. "Petite-jete
rendim, kk bir sray, pirouette ve glissade da var."
"Ay ne gzel valla. Bir tala iki ku vuruyoruz," diye atld
Feride Teyze. "Bir tek bale dersinin parasn veriyoruz ama kz
Franszca da reniyor. Pek ekonomik!"
Zeliha Teyze dnda herkes ban sallad. O ise zmrt yeili
gzlerinin uurumunda pheci bir panltyla yzn kznn
yzne yaklatrd ve neredeyse duyulmaz bir sesle "Gstersene
bize u rendiin hareketleri!" dedi.
"Deli misin?" dedi Asya geri ekilerek. "Oturma odasnn ortasnda ne gsterecek misim? Burada yapamam bunlar. Stdyoda, hocayla birlikte almam lazm. nce snp esniyoruz ve younlayoruz. Hem mutlaka mzik oluyor... Glissade kaymak de-
mek, biliyor muydunuz? Halnn stnde nasl kayabilirim?! nsan yle damdan der gibi bale yapamaz."
Zeliha Teyze kuzguni salann parmaklanyla dzeltirken zehirli bir glle araland dudaklan. Kzyla kavga etmektense
pastasn yemeyi tercih ediyormu havasyla baka bir ey sylemedi. Ama gl Asya'y ileden kartmaya yetmiti. Taban
itti, sandalyesini geri ekip ayaa kalkt.
Bylelikle akam dokuz eyrekte, bir zamanlann mreffeh ve
debdebeli, imdininse oktan miyadm doldurmu, harap konanda, tm kadnlardan oluan seyirciler nnde Asya Kazanc,
yznde romantik bir ifadeyle, kollan alm, elleri orta parmaklar baparmaklanna deecek ekilde yumuaka kvnlm bir
halde bale yapmaya balad halnn zerinde.
Altnc Blm
ANTEPFISTII
rmanu akmakyan, A Clean WellLighted Place for Books'taki enebaz kasiyerin, setii on iki roman tek tek ilemden geirip antaya yerletirmesini seyretti. Nihayet kredi kart onayn aldnda, sat fiinin altndaki miktara
bakmamaya alarak kd imzalad. Bir kez daha biriktirdii
btn paray kitaplara yatrmt! Tam bir kitap kurduydu Armanu; pek matah bir zellik deildi bu, zira olanlarn gznde kymeti harbiyesi yoktu; bu yzden de zengin bir koca bulmasn hayal eden annesinin keyfini karyordu. Daha bu sabah telefonda,
bu gece dar ktnda romanlar zerine tek kelime bile etmeyeceine dair sz verdirmiti annesi ona. Kendisini bekleyen randevuyu dndnde midesinde bir endie dalgasnn kabardn
hissetti Armanu. Yaklak bir senedir kimselerle kmyordu.
Yemin etmiti szde randevularla vakit kaybedeceine bu ii kknden kesip hi kimseyle kmamaya, oturup evde kitaplarn
okumaya. Ne var ki nasl olduysa bu akam Armanu akmakyan erkeklerle ansn bir kez daha deneyecek, aka bir ans daha
verecekti.
Kar cinsle tekerrr eden baarszlklarnn ardndaki esas
sebep kitaplara duyduu tutku ve kt erkeklerden daha bilgili
olmasyd belki ama durumu daha da vahim hale getiren iki ilave
etken vard. Birincisi Armanu gzel bir kzd, fazla gzel. Orantl vcudu, ince hatl yz, koyu sar dalgal salar, iri gri-mavi
gzleri ve bakalarnda bir kusur gibi grnebilecek ama ona kendine gvenli bir hava veren hafif kemerli burnuyla fiziksel cazibesi, zeksyla da birletiinde delikanllar rktyordu. irkin kadnlar tercih ettiklerinden ya da zeky takdir etmediklerinden deil. Onu tam olarak nereye yerletireceklerini bilemediklerinden.
Kategorileri bulandnyordu. Yat erkeklerin kategorisi vard:
okanlar, danmanlar ve nianlar. Okanlar, yatmak iin lp bittikleri kzlard, ncelikle vcuduyla var olanlar. Danmanlar ise
akl dantklar kzlar, yani dostlar; ncelikle zekalaryla var
olanlar. Nianlar ise gnn birinde evlenmeyi dndkleri kzlard, ncelikle iyi huylanyla var olanlar. Armanu'un derdi bu
kategoriden hepsine uyacak kadar "mkemmel" olmas ve bu sebepten hibir kategoriye uymayp akta kalmasyd.
Armanu akmakyan'n erkekler konusunda yaad fiyaskonun ardndaki ikinci etken daha karmakt: akrabalar. San
Francisco'daki akmakyan ailesi ve Arizona'daki annesi, Armanu iin doru erkein kim olduuna dair birbirine taban tabana
zt grlere sahipti. ocukluundan beri neredeyse be ayn San
Francisco'da (yaz tatilleri, bahar tatili ve hafta sonu ziyaretleri)
geri kalan yedi ayn da Arizona'da geirdiinden, her iki tarafn
da kendisinden neler beklediini ve bu beklentilerin ne kadar uzlamaz olduunu birinci elden renme frsat bulmutu. Neresin
den baklrsa baklsn birbirihin tmyle zddyd bu beklentiler.
Bir taraf memnun eden adm, teki taraf mutlaka rahatsz ederdi.
Annesi Rose, Ortabat'da domu, beyaz, Protestan bir Amerikal'yd ve bu tanma uyan insanlarla kmasn istiyordu. San
Francisco'daki baba taraf ise diyasporada kalabalk, Katolik bir
Ermeni slaleydi ve onlar da kendilerine benzeyenlerle kmasn
bekliyorlard. Bu durumda kimsenin cann skmamak iin, San
Francisco'dayken Ermeni ocuklarla, Arizona'dayken de Ermenilikle uzaktan yakndan alakas olmayanlarla kmay denemiti
Armanu. Ama kaderin bir cilvesi, San Francisco'da bulunduun-
da ilgisini ekenler hep Ermeni olmayanlard, te yandan Arizona'da tutulduu delikanlnn de Ermeni-Amerikahlar kmt, annesini sktu hayale uratma pahasna.
Ald kitaplarla beraber endielerini de srtlanarak kt kitapdan. Opera Meydan'n geerken rzgr slk alyor, kulaklarna tekinsiz ezgiler mrldanyordu. Opera Kafe'de oturan gen
bir ift iliti gzne; ya nlerindeki tka basa dolu sandvilerde
umduklarn bulamamlard ya da kavga etmilerdi. Tanr'ya kr bekrm ve yalnzm, diye dnd Armanu akayla kark.
Trk Soka'na sapt. Seneler nce New Yorklu Ermeni-Amerikal bir kza ehri gezdirmiti bir keresinde. Bu sokaa geldiklerinde kzn yz burumutu: "Trk Soka! Nereye gitsen karna
kyor Trkler.'"
Armanu kzn bu tepkisine ne kadar ardn hatrlyordu.
Sokaa bu ismin verilmesinin sebebinin, vaktiyle belediye bakan olarak hizmet vermi ve ehrin tarihinde nem tayan Frank
Trk'n ansna hrmet olduunu anlatmaya almt.
"yle ya da byle," diye kesmiti nutkunu arkada, ehir tarihiyle pek ilgilenmemiti. "Nereye gitsen karna kmyor m
Trkler?"
Armanu sesini karmamt. Nasl diyebilirdi ki, evet Trkler her yerdeler, hatta ve hatta ilerinden biri annemle evli! Nasl
sylersin bunu?
Ermeni arkadalarnn yannda vey babasndan bahsetmezdi
Armanu. Ho, Ermeni olmayan arkadalarna da gvenmezdi ya.
Hatta Ermeni-Trk sorunu hakknda gdm bilgisi ya da ilgisi olmayanlara bile anlatmazd bir ey. Srlarn grip virsnden daha
hzl yayldn bildiinden, srlarn da sessizliini de korurdu.
Ne zaman Mustafa'dan sz etmesi gerekse ismiyle deil tanmyla hitap ederdi ona: vey baba. Yoksa bir Ermeni'ye "Mustafa" ismini sylese tyleri diken diken olurdu annda. Lise bittiinde
srlarn saklamak kolaylamt Armanu iin zira niversite
kampslerinde ilgi duyulan en son mevzu "ebeveynler"di. Eer
olaand bir ailevi durumun olduunu anlatmazsan, herkes sana
normal muamelesi yapar. Armanu insanlarn normallii varsaymaya ne kadar yatkn olduklarn kefetmiti kk yalarda. Annesi odar olduuna gre, Rose'un baka bir odar'lz evlenmesinden daha normal ne olabilirdi? Arkadalar Armanu'un vey babasnn da Ortabath, beyaz, Protestan bir Amerikal olduunu
dnyorlard.
Trk Soka'ndaki dkknlarn nnden hzl hzl yrd:
Gay-dostu bir pansiyon, Lbnanllarn ilettii ve baharatl ezmeler satan bakkal ve sadece Tayland rnleri satan marketin yanndan geip eit eit insanla yan yana yrdkten sonra Russian
Hi'e giden tramvaya bindi. Alnn tozlu cama dayayp ufuktan
kalkan sisi seyrederken, Borges'in Labirentler'ini dnd. Bu ehirde olmay, ehrin vcudunda nabz gibi atan evki seviyordu.
Kklnden beri severdi buraya gelmeyi; babas ve uan ninesiyle kalmay. Annesinin aksine babas bir daha evlenmemiti.
Armanu babasnn zaman iinde birtakm kz arkadalar olduunu biliyordu ama hibiriyle tantnlmamt, ya ilikiler ciddi
olmad iin ya da babas onu bir ekilde zmekten ekindii
iin. Muhtemelen ikincisiydi. Tam Barsam akmakyan'a gre
bir davrant bu. Dnya zerinde onun kadar dierkm, bu kadar
egosuz bir insan olamayacana inanrd Armanu. Anlayamad,
babas gibi bencillikten nasibini almam bir erkein nasl olup da
annesi gibi bencillik abidesi bir kadna evlenme teklif edebildiiydi. Annesini sevmediinden deil. Severdi elbette ama kolay
deildi Rose ile yaamak. Zaman zaman annesinin tatminsiz sevgisinden boulacak gibi olurdu. O zaman San Francisco'ya, akmakyan ailesinin kollarna kaard ama orada da ayn lde talepkr bir sevgi deryas onu iine ekerdi.
Armanu akmakyan tramvaydan iner inmez admlarn
sklatrd. Matt Hassinger onu yedi buukta almaya gelecekti.
Hazrlanmak iin bir buuk saatten az zaman vard; bu da du yapp zerine bir elbise geirmeye anca yeterdi. Belki herkesin ok
yaktn syledii u turkuaz elbiseyi giyerdi. Bu kadar yeter.
Makyaj yok, aksesuar yok. Kendini bu randevu iin ssleyip ps-
lemeyecekti, zaten fazla bir ey de beklemeyecekti. Her ey yolunda giderse ho olurdu. Gitmezse de ne l, buna da hazr olacakt. San Francisco ehrini ve zihnindeki dnceleri kaplayan
sisin altnda Armanu, babaannesinin Russian Hill'deki evine
ulat. San Francisco'nun en dik tepelerinden birinde yer alan hareketli bir gmen mahallesiydi buras.
"Merhaba canm, ho geldiiiiin!"
Hayrettir, kapy babaannesi deil Surpun Hala amt. "Canm nasl zledim seni," dedi sevgiyle, "anlat bakalm, ne yaptn
darlarda? Nasl geti gnn?"
"yi geti," dedi Armanu sakin sakin, bir yandan da en kk
halasnn sal akam burada ne ii olduunu merak ediyordu.
Surpun Hala ezelden beri, en azndan Armanu'un ocukluundan beri, retim yelii yapt Berkeley'de otururdu. Her
hafta sonu muhakkak San Francisco'ya gelirdi ama hafta ii burada grlmesi beklenmedik bir hadiseydi. Ne var ki Armanu o
gn neler yaptn anlatmaya balar balamaz bu soruyla ilgilenmeyi brakt. Yznde gller aarak, "Yeni kitap aldm," dedi Armanu.
"Kitap!? Yine. kitap m dedi o?" diye ieriden bard tandk
bir ses.
Varsenig Hala'nn sesi! Armanu yamurluunu kancaya ast,
rzgrn datt salarn dzeltti ve Varsenig Hala'nn burada
ne ii olduunu merak ede ede ieriye yneldi. imdi bu saatte
burada deil havaalannda olmas gerekmiyor muydu? Ayn voleybol takmnda forvet olan ikiz kzlar, gnlne gittikleri
Los Angeles'taki blge turnuvasndan bu akam dnyordu. Varsenig Hala ma yznden yle heyecanlyd ki gndr gzne
uyku girmemi, srekli kzlarna ya da antrenre telefon edip durmutu. Ama takmn geri dnd gn, deti olduu zre saatler
evvelinden havaalanna gitmek yerine, buraya gelmi, ierde masay kuruyordu.
"Evet, kitap dedim," dedi Armanu, geni oturma odasna girerken.
"Sen ona bakma yavrum. Yalandka huysuzlayor," dedi Surpun Hala arkasndan. "Hepimiz seninle gurur duyuyoruz canm."
"Canm gurur duyuyoruz tabii ama yana gre davransa daha iyi olur," dedi Varsenig Hala son porselen taba da masaya
koyarken. Sonra yeenine sk sk sarld. "Senin yandaki kzlar makyaj malzemesi kyafet anta peinde, sense kitap peindesin. Ho senin gzellemeye ihtiyacn yok ama oku oku oku, bunun sonu neye varr?"
"Halacm daha iyi ya, makyaj malzemesi kyafet anta peinde
olsam ailecek iflas ederdik, kitaplar ok daha hesapl,".dedi
Armanu en pinti halasna gz krparak. Batan gnein nda
ne kadar gzel grndnn farknda deildi. antasn babaannesinin koltuuna brakt ve hediye oyuncaklarn grmek iin
can atan bir ocuk gibi hemen iindekileri boaltt. Kitaplar birbiri
zerine 'yadlar: A/e/: Toplu Eserler, Kum Kitab, Yollan
atallanan Bahe, Narziss ve Goldmund, Rua Dam Vale, al
Horozu, Denizin Deitirdii, Kskn Kahvenin Trks, Bahara Kadar Bekle Bandini, Elde Makas Komak ve en sevdii yazar
Kundera'nn iki kitab: Yaam Baka Yerde ve Glnesi Aklar bazs yeni, bazs seneler nce okunmu ama imdi tekrar okunacak romanlar.
Armanu, akmakyanlarn kitap tutkusuna gsterdii direncin bir baka sebebi, ok daha derin ve karanlk bir hikyesi
olduunu dnyordu. Sadece kadn olduu iin deil, Ermeni
olduu iin de bibliyofil olmaktan kanmas gerekiyordu. Varsenig Hala'nn okumasna srekli muhalefet etmesinin altnda daha
duygusal, hatta tarihsel bir kayg, bir hayatta kalamama korkusu
olduunu seziyordu. Halas onun yatlarndan ok farkl olmasn, onlar arasndan sivrilmesini istemiyordu. Hep anlattklarna
gre, Ermeniler Osmanl'nn bir paras iken henz, Osmanl hkmetinin ilk safd ettikleri arasnda yazarlar, airler, sanatlar,
entelekteller varm. nce "beyinlerden" kurtulmular, ondan
sonra gerisini srmler - sradan insanlar. Diyasporadaki pek
ok Ermeni aile gibi akmakyanlar da ocuklarndan biri oku-
lavabonun altndaki dolapta, koca gvdesi elleriyle dizleri zerinde, lavabonun musluklarn tamire koyulmu durumda. Az kalsn zerine basyordu.
"Dikran Day?" diye tiz bir lk att Armanu. "Ay canm
geldin mi sen!" diye seslendi Dikran stanbuliyan lavabonun
altndan.
"Bu ev ehov karakterleriyle dolu," diye mrldand Armanu
kendi kendine.
"Sen yle diyorsan yledir," dedi Dikran Day gbeini svazlayarak. "lim olan sensin." "Daycm, ne iiniz var orada?"
"Babaannen evdeki musluklarn eskiliinden ikyet edip durur ya. Bu akam kendi kendime dedim ki, neden dkkn erken
kapatp uan'n evine musluktan tamir etmeye gitmiyorsun?"
"Ya yle mi?" dedi Armanu glmemeye alarak. "Ne tesadf. Herkes burada bu akam. Babaannem nerede peki?"
"Kestiriyor," dedi Dikran stanbuliyan, ngiliz anahtarn almak iin zar zor dolabn iinden kp, oflaya poflaya tekrar ieri
emekledi. "Ne yaparsn ihtiyarlk, vcudun uykuya ihtiyac
oluyor! Biliyorsun geceleri uyuduu yok ki. Bari imdi kestirsin.
Ama yedi buua kadar uyanr merak etme."
Yedi buuk! Grne gre ailenin btn fertleri biyolojik
alarmn Matt Hassinger'in zili alaca ana gre ayarlamt.
"Bana penseyi uzatsana," dedi skntl bir ses. "Bu i grmyor."
Armanu, iinde her boydan yaklak yz krk parann bulunduu alet antasnn iinde istenilen penseyi bulana kadar ilgili
ilgisiz bir sr alet edevat ald eline. Beceriksiz Tesisat Dikran
Day banyo borularn skerken du yapmann imknszln
idrak ederek, arka taraftaki yatakodasna gitti, usulca kapy aralayp ieri bakt. Babaannesi yatakta kvrlm, belli belirsiz horluyordu. Tedirgin bir uykuydu bu, her an blnmeye hazr. Gene
de ocuklar ve torunlaryla evrili yal kadnlara has bir bahtiyarlk okunuyordu yznde. Belki de ryasnda bizleri gryor,
Kap zilinin almasyla Armanu hari herkesi bir heyecandr ald. Saat daha yedi bile olmamt. Dakiklik Matt Hassinger'in meziyetlerinden biri olmasa gerekti. Ayn anda dmeye baslmasna halalarnn birden ayaa frladlar. Sknetini muhafaza eden Armanu, kasten arlatrd admlarla, halalarnn sabit
baktan altnda kapya gitti ve at.
Amasyla yznn aydnlanmas bir oldu. "Babacm!" diye
bard sevinle. "Akam toplantn var sanyordum. Nasl bu kadar erken gelebildin?"
Ama daha sorunun sonuna gelmeden cevab sezmiti bile.
Barsam akmakyan, gamzelerini aa kartan glyle
kzma sarld; gzleri gurur ve kaygyla parlyordu. "Evet ama
toplanty ertelememiz gerekti," dedi Armanu'a ve o arkasn dner dnmez, kz kardelerine fsldad: "Daha gelmedi mi olan?"
Matt Hassinger'in geliinden nceki son otuz dakika Armanu dnda herkesin heyecan arttka artt. st ste kyafet
giydirip defile yaptrdlar, sonunda oy birliiyle ayn karara vardlar: Turkuaz elbiseyi giymeliydi. Kulaklarna elbiseye uygun
decek kpeler geirip koluna da Varsenig Hala'mn "kadns bir
lt" vereceini syledii arap rengi bir anta taktlar. Bir de
olur da gidecekleri yer souk olur diye tyl lacivert bir hrka attlar omuzlarna. Armanu sorgulamamas gereken eyler listesinde "hrkalar" olduunu biliyordu. Kklnden beri ne zaman
dan ksa bir hrka geirmilerdi zerine. Her nedense ev dndaki dnya. Kuzey Kutbu gibi bir yerdi akmakyanlann gznde. "Dars" demek "souk diyar" demekti ve oraya gitmeden
eyvel tercihan el rgs hrkan yanna alman gerekirdi. Bebekliini babaannesinin rd, kelerine isminin ba harfleri ilen-
mi rengrenk battaniyelerin altnda geirdiinden, ilerleyen yalarnda kendisine dayatlan bu hrka mecburiyetini de benimsemekte zorlanmamt Armanu.
Hazrlk fasl tamamlannca masaya oturdular. Akamki yemee hazr olmas iin nceden evde bir eyler attrmas mantkl geliyordu akmakyanlara.
"Ama gzelim ku kadar yiyorsun. Mantmn tadna bakmayacak msn yoksa?" diye szland Varsenig Hala, elinde kepe,
kara gzlerinde yle byk bir znt vard ki, gren de zanneder
ki bir hayat memat meselesi var ortada.
"Yiyemem hala," dedi. "Tabama kadayf doldurdun bile.
unu tadaym, yeter."
"Et ve sarmsak kokmak istemedin," dedi Surpun Hala, hnzr bir sesle. "Biz de sana ekmek kadayf verdik. Bylece nefesin
antepfst kokacak."
"nsan neden antepfst kokmak ister ki?" diye sordu uykudan yeni kalkan uan Nine akn akn.
"Antepfst kokmak istediim filan yok," diye homurdand
Armanu. Ama baka bir ey syleyemeden, cep telefonu almaya balad: aykovski. Telefonu alp kalarn atarak ekrana bakt. zel numara. Herhangi biri olabilirdi. Yemei iptal etmek iin
tuhaf bir bahane uydurmak zere arayan Matt Hassinger bile olabilirdi. Armanu huzursuzca telefonu elinde tutarak ylece durdu.
Drdnc alta annesi olmadn mit ederek at.
Ama oydu: annesi!
"Canm iyi misin, sana iyi davranyorlar m orda?" oldu ilk
sorusu.
"Evet, anne," diye mrldand Armanu durgun bir sesle. Artk buna alm saylrd. Kklnden beri ne zaman akmakyanlarn evinde kalsa, hayat tehlikedeymi gibi davranrd
annesi.
"Amy, sakn bana hl evden kmadn syleme."
Armanu buna da nispeten alkt. Annesi, babasndan boandndan beri bir kez olsun gerek adyla seslenmemiti ona.
Rose'un kzn sevebilmesi iin onu yeniden isimlendirmesi gerekmiti sanki. Bu blnmlk senebesene ruhuna ilemiti Armanu'un. Babasyla beraberken Armanu, annesiyle Amy.
Bugne kadar akmakyan ailesinden hi kimseye bu isim
deiikliinden bahsetmemiti. Baz eylerin sr olarak saklanmas gerekirdi. Sr demiken, hayatnda bundan bol ne vard?
"Neden cevap vermiyorsun?" diye steledi annesi. "Bu gece
dar kmayacak miydin?"
Armanu odadaki herkesin kulak misafiri olduunu bildiinden
duralamt. "Evet anne," dedi skntl bir sessizlikten sonra.
"Fikrini deitirmedin deil mi?" "Hayr anne. yi de numaran
neden sakladn?" "Kendime gre sebeplerim var. Anneyim ben.
Arayann ben olduumu anlaynca telefona cevap vermiyorsun
her zaman." Rose'un sesi hznle alalmt ki yeniden ykseldi.
"Matt aileyle tanacak m?" "Evet anne."
"Sakn ha! Asla yapma byle biey. ocuun dn kopartrlar. Sen o halalarn bilmezsin, sorgu memuru gibi zavall ocuun burnundan fitil fitil getirirler."
Artnanu sesini karmad. Ya telefon hattnda tuhaf hrtlar
vard ya da annesi bir yandan ona drdr ederken bir yandan da
salarn fralyordu.
"Neden bir ey sylemiyorsun tatlm? Yoksa hepsi orada m
o cadlarn?" diye sordu Rose. Bouk bir czrt geldi fondan. Bir
kepe krep hamurunun scak tavaya dkl gibi.
"Ah ah, bile bile neden soruyorum ki? Ordalar tabii. Bahse
girerim hepsi birden gelmitir. Hl benden nefret ediyorlar deil
mi?"
Armanu'un buna verecek cevab yoktu. Kafasnda Rose'u
canlandrabiliyordu; hep deitirmekten bahsettii ama buna ne
zaman ne para ayrabildii somon rengi dolaplanyla lo mutfakta dikiliyor olmalyd u anda; salar gevek bir topuz yaplm,
kablosuz telefon kulana yapk, teki elinde bir spatula, evde
"Anne, rica ederim," dedi Armanu nk bu soru ancak sorulmamas rica edilerek cevaplanabilirdi. Vcudunun arl iki
katna km gibi srtn kamburlatrd. Annesiyle iletiim kurmak neden bu kadar zordu?
abucak zr dileyip eve gider gitmez onu arayacana sz
vererek telefonu kapatt. Telefon konumasna bozulup bozulmadn anlamak iin gz ucuyla Matt'e bakt, ama onun hl taban incelemekte olduunu grnce endiesi yatt. Matt'in taba yuvarlak deil kareydi ve iindeki yiyecek dmdz bir hardall
krema sosu izgisiyle iki farkl blgeye aynlmt. Desen ya da
renklerden ziyade taban kusursuzluu arpc gelmiti Matt'e.
ataln bu mkemmellik iinde bir yere batnrsa bu eksiksiz
drtgenlii bozmaktan korkuyormu gibi yutkundu.
lk anlatldnda tam olarak anlamamlard ama yemekleri
iki ekspresyonist tablonun kopyasyd. Armanu'un taba Francesco Boretti'nin "Kr Fahie" tablosunu esas almt. Matt'in tabagysa, Mark Rothko'hun "simsiz" isimli tablosundan esinlenmiti. kisi de tabaklanna yle dalmlard ki, garson her eyin
yolunda olup olmadn sorduunda duymadlar bile.
Sra tatllara geldiinde sanat eserlerini mideye indirmeye
almlard artk. yle ki Matt, Peter Kitchell'in "Nisan Mavileri
Mays Sarlar Getirir"indeki kusursuz dizilmi brtlenleri datmaktan rahatszlk duymad, Armanu da Jackson Pollock'un
"Prldayan zdek"ini temsil eden titrek, kadifemsi jleye kan daldnrken tereddt etmedi. Ama i konumaya geldiinde yemekte kaydettikleri ilerlemenin yansn bile kaydedememilerdi.
Eksik bir eyler vard. Her halkrda Armanu snrlarn anlamt; Matt Hassinger'e k olmasnn imkn yoktu. Bu kefi
yaptktan sonra bo yere kendini zorlamaktansa ann keyfini karmaya alt ve ona duyduu ilginin yerini som sempati ald.
Eve dnerken arabay kenara ekip bir mddet Columbus
Bulvar'nda yrdler, ikisi de dalgn ve sessiz. O srada rzgr
deiti ve Armanu bir an denizin keskin, tuzlu kokusunu ald;
deniz kysnda olmak, bu andan kamak iin byk bir zlem
duydu. Yine de City Lights kitapsnn nne geldiklerinde ilgiyle vitrine bakmaktan kendini alamad nk en sevdii kitaplardan birini grmt orada: A Tomb for Boris Davidovich.
"Bu kitab okudun mu? Mthitir!" dedi kendini tutamayp ve
kesin bir "hayr" cevab aldktan sonra ilk hikyeyi anlatmaya
balad. Ancak Dou Avrupa Edebiyat hakknda bilgi sahibi olmadan bu kitabn hakknn verilemeyeceine inandndan nce
genel bir ereve izdi; takip eden yirmi dakika boyunca anlatt
da anlatt. Bylece Armanu daha bu sabah annesine verdii kitaplar hakknda tek kelime etmeme szn bozmu oldu.
Nihayet Russian Hill'e geri dndklerinde uan Nine'nin
evinin nnde yz yze durdular. Gecenin bittiinin ve ok da istedikleri gibi gitmediinin farkndaydlar. Ancak tensel yaknlk,
ancak tutkulu bir pme kapatabilirdi yaanan kusurlar. Halbuki
ptklerinde ikisi de tutkudan fersah fersah uzakt; Armanu
iin efkatle, Matt iin hayranlkla mhrlenmi bir dokunutan
teye geemedi.
"Btn gece sana bir ey sylemek istedim," diye kekeledi
Matt. "nanlmaz bir kokun var... olaand, egzotik... tpk.."
"Tpk ne?" diye atld Armanu, "bir tabak sarmsakl mant"
diyecek diye d patlayarak.
Ama cevap korktuu gibi olmad: "Antepfst... evet, antepfst kokuyorsun."
On biri eyrek gee Armanu, nihayet uan Nine'nin evine
dnd. Kapy aarken btn aileyi salonda siyaset konuup ay
ierken, meyve dilimleyip onun dnn beklerken bulacandan korktu bir an. Ama ierisi karanlk ve botu. Babasyla babaannesi yatm, dierleri de oktan gitmiti. Masann zerinde bir
tabak iinde iki elma ve iki portakal vard, zenle soyulmu ve
grne gre yemesi iin ona braklmt. Armanu kararm elmalardan birini ald. i burkuldu, sebepsiz, ylesine. Gecenin tekinsiz dinginliinde elmay kemirerek evde hayalet gibi dolamaya balad; bilmedii bir sebepten tr hznlenmiti. Son zamanlarda ne kadar yorulduunun ancak imdi farkna varyordu.
Yaknda Arizona'ya dnecekti ama annesinin boucu evrenine tahamml edebileceinden emin deildi. San Francisco'yu sevdii,
babas ve uan Nine'yle kalmak iin bir dnemliine kaydn
dondurabilecei halde burada da baka trl bouluyordu. Adeta
kimliinin bir blm kaypt da onu bulmadan kendi hayatn
yaamaya balayamyordu. Bu gece Matt Hassinger'le yaad
bu vasat randevu zaten hissettii bir amaz daha net grmesine
yaramt. Bir bolukta yayordu. Tek bana uzun bir yolculua
kmas gerektii hissinden kurtulamyordu.
Meyveleri yanna alarak sessizce odasna szld. Salarn
toplad, turkuaz elbiseyi zenle kard ve in mahallesinden ald ipek pijamay giydi. Hazrlklar biter bitmez bilgisayarn
at. u anda ona yardm edebilecek tek bir ey, snabilecei tek
bir yer vard: Cafe Constantinopolis.
Cafe Constantinopolis bir chat odasyd ya da mdavimlerinin deyiiyle kahvesiz bir siberkafe. Birka Yunanh-Amerikal,
Sefarad-Amerikal ve Ermeni-Amerikal tarafndan kurulmutu;
New Yorklu olmalar dnda tek bir temel ortak noktalan vard:
hepsi de bir zamanlar stanbul'da yaam gayrimslim ailelerin
torunlaryd. Hepsi de aileleriyle gurur duyuyor ve Trklerden
hazzetmiyordu. Web sitesi tandk bir melodiyle alyordu:
Istanbul was Constantinople Now it's Istanbul, not
Constantinople Been a long time gone, Constantinople Now it's
Turkish delight on a moonlit night*
Mzikle birlikte gnbatmnda eflatun, siyah ve sarms tllere brnm ehrin silueti beliriyordu fonda. Ekrann ortasnda
chat odasna girmek iin nereye tklanacan gsteren, yanp s* stanbul bir zamanlar Konstantinopos'ti/imdi stanbul, Konstantinopolis deil/Epey geride kald. Konstantinopolis/imdi mehtabn altnda bir Trk
lokumu.
nen bir ok vard. Herhangi bir yer hissi versin diye zellikle bulank ve belirsiz braklm ehir siluetinin ta kalbine bakyordu
bylece kafe. Bu noktadan sonra daha ileri gitmek iin ifre gerekiyordu. Pek ok gerek, yerel kafe gibi buras da teoride herkese akt ama pratikte mdavimlere ayrlmt. Bu kural gerei,
zaman zaman gelge sohbetiler ksa da, grubun ekirdei
aa be yukar ayn kalyordu. Siteye girdikten sonra zemindeki siluet soluyor ve oyundan nce alan tiyatro perdesi gibi iki
yana ekiliyordu. Siberkafeye girerken an sesleri duyuyordunuz,
sonra yine ayn melodi ama bu sefer daha uzaktan:
Even old New York was once New Amsterdam
Why they changed it I can't say People just
liked it better that way*
Siteye girdikten sonra Armanu, "bekr Ermeniler", "bekr
Yunanllar" gibi arkada atayanlara aynlrru fowrnlara bakmadan
dorudan "Anu Aac" yazan yeri tklad. Buras daha entelektel
meraklan olanlann bulutuu bir forumdu. Armanu grubu on ay
nce kefetmiti ve o gnden beri hemen her gn tartmalara
katlan daimi bir yeydi. Zaman zaman baz yeler gndz vakti
mesaj atsalar da esas tartmalar geceleyin, gnlk rutinin hayhuyu bittikten sonra gerekleiyordu. Armanu forumu eve dnerken uramay det edindii sala, dumanl bir bar olarak hayal etmekten holanrd.
Cafe Constantinopolis'in Anu Aac blm yedi daimi yeden oluuyordu, bunlarn bei Ermeni geri kalan ikisi Yunan'd.
ahsen tanmamlar, byle bir ihtiya duymamlard. Hepsi
farkl ehirlerden, mesleklerden ve hayatlardan geliyordu. Hepsinin takma adlar vard. Armanu'unki Madam Srgn Ruhum'du.
Bu ismi ok sevdii yazar Zabel Yeseyan erefine semiti; 1915'
te Osmanl hkmetinin devirdii Sakncal Ermeni Aydnlar lis* Bizim New York bile bir zamanlar Yeni Amsterdam'd/Kim bilir adn neden deitirdiler/Zahir bylesini daha ok beendiler.
tesindeki tek kadn romanc. Zabel Yeseyan muhteem bir karakterdi. stanbul'da domu, srgnde yaam, romanc ve ke yazan olarak alabildiine zor ama dolu dolu bir hayat srmt. Armanu'un masasnn zerinde bir fotoraf vard; apkasnn altndan erevenin tesindeki belirsiz bir noktaya bakyordu Zabel
Hanm bu resimde.
Anu Aac'nn yeleri her hafta bir tartma konusu seerdi;
tarih ve felsefeye meraklydlar. Popler kltrden nefret ettikleri
gibi kapitalist tketim kltrnn hkmranln tanmamaya
ahdetmilerdi. Setikleri temalar eitlilik gsterse de ortak tarihleri ve kltrleri zerinde durmaya meyilliydiler - "ortak" da ounlukla "ortak dman" anlamna geliyordu: yani Trkler. Hibir ey insanlan ortak bir dman kadar hzla ve kuvvetle birbirine yaknlatrmaz.
Bu hafta tartma konusu "Yenieriler"di. Yeni gnderilmi
iletileri gzden geirirken Baron Baghdassarian'm online olduunu grp sevindi Armanu. Onun hakknda tek bildii tpk kendisi gibi kalan salann torunu olduuydu ama kendisinin aksine
fkeyle doluydu. Bazen an sert ve pheci olabiliyordu. Son
birka ay boyunca, siberuzayn ele avuca gelmezliire ramen,
ya da belki tam da o sayede, Armanu ondan holanmaya balamt. Mesajlann okuyamadan geerse gn, derin bir eksiklik
hissediyordu. Ona kar hissettii her neyse -dostluk, holanma
ya da srf merak- bunun karlkl olduunu biliyordu.
"Osmanl hkmdarlnn adil olduuna inananlar Yenierinin Paradoksunu bilmezler. Yenieriler kendi halklarn hakir
grmek ve gemilerini unutmak pahasna bir ihtimal toplumsal
merdivenin tepesine trmanmak zere Osmanl devleti tarafndan
alkoyulup din deitirtilen Hristiyan ocuklard. Yenierinin
Paradoksu, her aznlk iin gemite olduu kadar gnmzde de
geerlidir. Ey gmenlerin ocuklar! Bu asrlk soruyu arada bir
sorun kendinize: Bu paradoks iinde konumunuz ne olacak, Yenieri roln kabullenecek misiniz? Trklerle bar yapmak iin ce-
miyetinizi yzst m brakacaksnz, onlarn deyimiyle hep birlikte ileriye bakmak iin gemie perde ekmelerine izin mi vereceksiniz?"
Baklar ekrana yapm vaziyette, elmadan bir snk daha
alp sinirli sinirli inedi Armanu. Hibir erkee bylesine hayranlk duymamt, tabii babas hari ama o farklyd. Baron
Baghdassarian'da onu hem heyecanlandran hem de rkten bir
ey vard, ama Baron'dan ya da cretle savunduu fikirlerden deil, kendisinden korkuyordu. Szlerinin derine ileyen bir bys
vard, iinde barnan ama henz aa kmam Armanu'u,
uykudaki o esrarl mahluku dan kartmaya muktedirdi. Her naslsa Baron Baghdassarian szlerinin mzrayla Armanu'un
iindeki o sakl mahluku drtklyordu. Ya bir gn kkreyerek
uyanr ve bir daha uyumazsa...
Armanu bu rktc olasl dnrken Leydi Tavuskuu
Siramark tarafndan gnderilmi uzun bir mesaj iliti gzne - bu
kadn Kaliforniya merkezli bir araphanede alan Ermeni-Amerikal bir arap uzmanyd ve sk sk Erivan'a yolculuk yapar, her
yolculuk sonrasnda ABD'yle Ermenistan arasnda hayli elenceli
kyaslamalar gelitirirdi. Bugn de kimin ne kadar Ermeni oldu
unu len bir test yollamt.
. .
Yeterince Ermeni misiniz testi:
1. Bebekliiniz boyunca el rgs battaniyeler altnda uyudunuz
mu, okula giderken el rgs hrkalar giydiniz mi?
2. Alt ya da yedi yana kadar her yagnnzde elinize bir Erme
ni Alfabesi kitab tututuruldu mu?
3. Evinizde, garajnzda ya da bronuzda Ar Da'nn en az bir
adet resmi asl m?
4. Evde Ermenice sevilip okanmaya, ngilizce azarlanp halanma
ya ve Trke ekitirilip arkanzdan iler evrilmesine alk m
snz?
5. Misafirlerinize patates cipsiyle humus, patlcanl dipli kanapeler
ikram ediyor musunuz?
mel. Senin durumunsa daha farkl ama neticede hepimiz Amerikal ve Ermeni'yiz, temelimizi kaybetmediimiz srece bu oulluk gzel bir ey."
Krfez Blgesindeki itibarl bir edebiyat dergisinin ba editryle evli, eskiden iyi bir ke yazan olduu halde imdi sadece
mutsuz bir ev kadn olan Bedbaht Ev Kadn'yd bunlar yazan.
"Kltrel oulluk iyi bir ey elbette ama benim durumum oulluktan ziyade eksiklik zerine kurulu. Annemi gcendirmemek
iin ne tam Ermeniliimle barabildim, ne de babam gcendirme korkusuyla Amerikalltmla. Bir kere en bata Ermeni olmay
baaramadm," yazd Armanu, bir itirafn eiinde olduunun
farkndayd. "Kimliimi bulmam gerek. Gizliden gizliye ne dnyorum biliyor musunuz? Ailemin Trkiye'deki evini grmeye
gideceim. Babaannem hep stanbul'daki o muhteem evden bahseder. Gidip kendi gzlerimle greceim. Ailemin gemiine bir
yolculuk yapabilsem, ayn zamanda kendi geleceime doru yola
km olacam. Gemiimi kefetmek iin bir ey yapmazsam
Yenierinin Paradoksu yakam brakmayacak."
"Dur, dur, dur," yazd Leydi Tavuskuu / Siramark panikle.
"Nasl yani? Tek bana Trkiye'ye mi gideceksin, akln m kardn?"
"Baz balantlar bulabilirim. O kadar zor deil."
"Ne balantlarndan bahsediyorsun Madam Srgn Ruhum?" diye steledi Leydi Tavuskuu/Siramark. "Pasaportundaki Ermeni isimle nereye kadar gidebileceini zannediyorsun?"
"Onun yerine stanbul'da dosdoru emniyet mdrlne git
de kendini bir gzel tutuklat!" diye araya girdi Anti Kavurma Columbia niversitesi Yakn Dou almalarnda renciydi ve
ocukluundan beri her kahvaltda annesinin nne kavurma karmasndan ikyetiydi.
rn birbiri ardna ifa etmek bu koca dnyada yalnz olma hissini tetiklemiti - hep bildii ama yzlemek iin doru an bekledii bir eydi bu. "Sz hepiniz diyasporadaki Ermeni cemiyeti
iinde dodunuz ve ilerinden biri olduunuzu kantlamak zorunda kalmadnz hi. Halbuki ben doduum gnden itibaren eikte
kaldm. Arafta sktm. Marur ama travmal bir Ermeni aileyle,
histeri lsnde Ermeni kart bir anne arasnda gidip geldim.
Sizin gibi Ermeni-Amerikal olmak iin nce Ermeniliimi
bulmam lazm. Gemie bir yolculuk gerektiriyorsa bu, yapmaya
hazrm..."
"Peki babanla ailesi Trkiye'ye gitmene nasl izin verecek?"
Stoac Alex'ti bu, gneli hava, lezzetli yiyecekler ve gzel kadnlarla evrili olduu mddete hayatndan memnun olan Bostonlu
bir Yunan-Amerikah. Zenon'un sadk takipisi olarak insanlarn
snrlarn zorlamamas ve sahip olduklar eyle mutlu olmas gerektiine inanrd. "San Francisco'daki ailen endielenmez mi?"
Endielenmek mi? Halalarnn ve babaannesinin yzlerini
gznn nne getirince surat ekidi Armanu'un. Endieden
hasta olacaklarn biliyordu.
"Bilmemeleri lazm, kendi iyilikleri iin. Bahar tatili geliyor,
stanbul'da on gn geirebilirim. Babam Arizona'da annemle olduumu dnr. Annem burada San Francisco'da olduumu sanr. O kadar da zor deil bunu salamak. Zaten birbirleriyle konumazlar hi. vey babam da stanbul'daki ailesiyle hi grmez. Durumun ortaya kmasnn imkn yok. Sr olarak kalacak." Armanu gzlerini krptrarak ekrana bakt. "Annemi her
gn, babam iki- gnde bir ararsam her eyi kontrol altnda tutabilirim."
"Sper plan valla! stanbul'a kapa atnca," dedi Leydi Tavuskuu/Siramark, "bizim kafeye her gn rapor yollarsn."
"Vay, bizim sava muhabirimiz olursun," diye atld Anti Kavurma.
Yedinci Blm
BUDAY
Kapy alma gerei duymadan ban ieri uzatan Banu Teyze'ydi. Bu sabah krmzs yle gz alc bir earp balamt ki
kafas uzaktan kocaman, olgun bir domatese benziyordu. "Kralie Hazretlerini beklerken bir semaver ay bitirdik. Hadi kalk bakalm! Kzaran sucuun kokusunu almyor musun? Ackmadn
m ya?" Cevab beklemeden kapy kapatt.
Drdnc Madde, diye mrldand Asya, yorgan burnuna ekip teki tarafa dnerek. Cevaplaryla ilgilenmediin sorular sorma.
Yorgann altnda bzlmken, kahvalt masasn resmetti
zihninde. Hafta sonu kahvaltsnn bildik amatas esnasnda semaverin minnack musluundan damlayan suyun sesini, yumurta
tenceresinde fokur fokur kaynayan yedi yumurtay, tavada czrdayan baharatl sucuk dilimlerini ve srekli bir kanaldan dierine
atlayan televizyonun sesini duyabiliyordu. eri bakmaya gerek
duymadan semaverin banda Glsm Nine'nin durduunu biliyordu; sucuklar kzartamn krk gnlk Suf perhizi baaryla bitip de kendini falc ilan ettikten sonra itahna yeniden kavuan
Banu Teyze olduunu bildii gibi. Hangi kanal seeceine karar
veremeden birinden dierine atlayann Feride Teyze olduuna
emindi; ayn anda hem izgi film, hem pop mzik hem de haberleri emmeye kabil.
Beinci Madde: Hayatta baarmak iin yetenein ya da sebebin yoksa, urama bouna, bir ey olmakla yetin. Sahip olma,
sadece ol!
Altnc Madde: Bir ey olmak iin yetenein ya da sebebin
yoksa, sadece varolmakla yetin. Bir ey olma, sadece varol!
"Asya!!!" Kap ardna kadar ald ve Zeliha Teyze hmla
ieri dald. "Kalk dedik ya! Hametmeap bize katlmanz iin daha ka eli gndermemiz lazm?"
Yedinci Madde: Varolmak iin yetenein ya da geerli bir sebehin yoksa, sadece tahamml et hayata.
"Asya dedim!"
"Ne var ya!" Asya'nn kafas yorgann altndan kvrck, kuzguni bir fke topu olarak kt. Ayaa frlad gibi yatan yannda duran lavanta rengi terliklere bir tekme savurdu; birini skalad ama dierini dosdoru ifoniyerin zerine gndermeyi baard.
Terlik aynaya arptktan sonra yere yumuak ini yapt.
"Allahakna, bir pazar sabah azck rahat veremez misiniz?"
"Maalesef saatler sren bir azck yok," dedi Zeliha Teyze,
terliin sinir bozucu rotasn takip ettikten sonra. "Neden sinirlerimi bozmaya alyorsun? Ergenlik isyanlarna kalkyorsan
ge kaldn kk hanm; o ii en azndan be yl nce halledecektin. On dokuzuna girdiini hatrlatrm."
"Bilmez miyim," dedi Asya gzlerinde rktc bir bakla.
"Tam da bana hamile kalp evlilik d dnyaya getirdiin yataym."
Kapda dikilen Zeliha Teyze, btn gece iip iip yaratt
bst ertesi sabah ayk kafayla grnce derin hayal krklna
urayan bir heykeltran bezginliiyle bakt Asya'ya. Bir dakika
boyunca hi sesini karmad. Sonra bakt yzn aynadaki kendi
yansmas olduunu fark etmi gibi dudaklar kederli bir glle
bkld. Kz kendine ne ok benziyordu. Ne kadar da ayn nasl
da uzaktlar.
Zeliha Teyze o yalardaki hallerini hatrlad; pheciliini,
asiliini, fkesini aynen kzna geirmi gibiydi. Nasl olduunu
anlamadan Kazanc ailesinin kara koyunlar ikiye kmt. Neyse
ki Asya henz ok gen olduundan dnyadan bezmi grnmyordu henz. Ama kendini yok etmeye muktedirdi. na ettiklerini kendi elleriyle yerle bir etme eilimi herkese has bir zellik
deildir bu hayatta. Bu at altnda bu zellikten nasibini alm iki
kiiden biriydi Asya. Gzlerinde usul usul parlyordu kendi kendini yok etmenin o aulu cazibesi.
Kiilikleri ne kadar benziyorsa grn asndan da o kadar
farklydlar. Zeliha Teyze, Asya'nn ona ekmediini aka grebiliyordu. Gzel deildi, muhtemelen de asla olmayacakt. Vcu-
dunda ya da yznde bir acayiplik olduundan deil. Aslnda ayr ayr bakldnda her yeri biimliydi; boyu, kilosu, kvrck
kuzguni salar, enesi... ama hepsi bir araya geldiinde, toplamda
bir bozukluk vard. irkin de deildi, hem de hi deil. Vasat bir
holuu vard, bakmas gzel ama bakann aklnda yer etmeyecek
trden. Yz yle sradand ki onunla ilk kez karlaanlarn ou
daha nce karlatklar hissine kaplyordu. u aamada
"gzel"den ziyade, "ho" iltifatn koparabilirdi olsa olsa. Bunda
bir beis yoktu elbette; tek sakncas hayatnn bu safhasnda
Asya ho deil, gzel olmak peindeydi. Dorusu holuk kendisine yaktrlmasn istedii son eydi. Bundan yirmi yl sonra vcudunu daha farkl bir gzle grmeye balayacakt. Asya genliklerinde ekici olmasalar da orta yalarnda gayet alml olabilen
kadnlardand. O zamana kadar dayanabilirse tabii...
Maalesef Asya'nn zerre itimad yoktu hayata. Zamana gvenmeyecek kadar ktmserdi. lahi adaletin doruluuna en
ufak inanc olmayan bir yangnd ii. Bu adan da baka kimseye deil annesine ekmiti. Bu kafayla ne sabrl olabilirdi ne de
inanl; hayatn, vcudunu onun karna dndrecei gn beklemesinin imkn yoktu. Fiziksel snklnn kznn gen kalbini szlattn aka grebiliyordu Zeliha Teyze. Keke gzelliin o kadar da arzulanas bir ey olmadn anlatabilseydi ona.
Gzelliin sadece en yanl erkekleri eken bir mknats olduunu ona syleyebilseydi. Keke gzel domamakla ne kadar ansl
olduunu; irkin kadnlara hem hemcinslerinin hem erkeklerin
daha cmert davranacan, hayatnn daha kolay olacan anlatabilseydi.
Yine tek kelime etmeden ifoniyere gitti Zeliha Teyze, terlii
ald ve dier tekiyle birlikte Asya'nn plak ayaklannm nne
koydu. Silahlarn teslim etse de onurunu teslim etmeyen marur
sava esiri pozunda enesini kaldrm ve srtn dikletirmi olan
kznn nnde durdu.
"D nme!" buyurdu Zeliha Teyze. Anne kz sessizce oturma odasna yollandlar.
Alr kapanr masann zerinde oktan hazr edilmiti kahvalt. Huysuzluuna ramen, masann, byle bezendiinde, altndaki mercan rengi halyla nasl uyum saladn grp de beenmeden edemedi. eit siyah zeytin, krmz biberli yeil zeytin, tam yal beyaz peynir, rg ve otlu ve kei peynirleri, halanm yumurta, petek bal, manda kayma, ev yapm kays ve
brtlen reelleri, porselen tabaklarda zerine zeytinya gezdirilmi, kekik serpilmi domatesler... Frndan yeni km brein
kokusu mutfaktan ieri szlyordu.
Artk doksan yanda olan Cicianne masann bana oturmu,
kendisinden bile daha ince bir ay fincan tutuyordu elinde. Yznde dalgn ve biraz da akn bir bakla balkon kapsnn yanndaki kafesinde akyan kanaryay seyrediyordu yeni fark etmi
gibi. Belki de yleydi. Alzheimerin beinci safhasna girdiinden
bu yana hayatndaki en bildik yzleri ve hadiseleri kartrmaya
balamt.
Mesela geen hafta ikindi namaznn sonlarna doru, alnn
seccadeye dayad anda ardndan ne yapacan unutuvermiti.
Okumas gereken dualarn szleri aniden bir harfler zincirine dnm ve saylamayacak kadar ok aya olan kara, kll bir krkayak gibi uzaklap gitmiti. Bir sre sonra krkayak durmu, arkasna dnm, uzaktan Cicianne'ye el sallamt. Ne yapacan
bilemeyen Cicianne elinde tespihi, banda namaz rts, seccadeye yapk, yz Kble'ye dnk vaziyette oturakalmt, sessiz
ve hareketsiz, ta ki biri durumu fark edip onu yerinden kaldrana
kadar.
"Devam nasld?" diye panikle sormutu Cicianne, onu divana yatrp bann altna yumuak yastklar koyduklannda. "Secdede Sphane Rabbiyel ala, Sphane Rabbiyel ala, Sphane Rabbiyel ala demek gerekir. En az kere sylemek lazm. kere
syledim." ileden km gibi tekrar etmiti. "Ya sonra? Ondan
sonra ne vard? Kanc rekttaydm?"
Ksmet bu ya Cicianne bu soruyu sorduunda yannda Zeliha
Teyze vard. Ne namazla ne de baka bir dini vecibeyle ilgisi ala-
yakn hissediyordu.
"Gnaydn, benim gzel torunum," diye cevap verdi Cicianne, herkesi belleinin berraklyla artarak.
Elinde uzaktan kumandayla oturan Feride Teyze, "nihayet,
huysuz prenses uyand," diye sylendi ona bakmadan. Sesindeki
azarlama tnsna ramen keyfi yerinde gibiydi. Daha bu sabah bir
kez daha boyamt salarn; bu sefer platin rengine. Asya artk
teyzesinin sa biimindeki radikal deiimlerin ruh halindeki radikal deiimlerin iareti olduunu biliyordu. Delilik emareleri
bulmak iin Feride Teyze'yi dikkatle incelemeye balad. Kendini
tmyle televizyona kaptrm, son derece yeteneksiz bir pop
yldzn hayranlkla seyretmesi dnda bir tuhaflk bulamad.
"Hazrlanman gerek biliyorsun, misafirimiz bugn geliyor,"
dedi Banu Teyze, fnndan yeni km bir tepsi brekle ieri girerken. Belli ki gnlk karbonhidratn almaktan mutluydu. "O
gelmeden evi toplamak lazm."
Ayayla Beinci Sultan' damlayan musluktan uzaklatrmaya alarak, kendine duman tten semaverden ay alan Asya kaytszca sordu: "Bu Amerikal kz sizi neden bu kadar heyecanlandryor ki?" ayndan bir yudum alnca yzn buruturup eker
aramaya balad. Bir, iki... tam drt adet ekerle doldurdu kck barda.
"Ne demek neden bu kadar heyecanlandryor? Misafir o!
Okyanusun ta te tarafndan geliyor," dedi Feride Teyze, okyanusun te tarafnn ne kadar uzak olduunu gstermek iin elini kaldrp Nazi selam vererek. Lise yllarn hatrlam gibiydi; atmosfer hareketleri ve okyanus akntlar canlanmt zihninde. Bunu
kimse bilmezdi ama lise yllarnda rendii tm corafya bilgileri en kk ayrntsna kadar canlyd belleinde.
"Daha da mhimi bize daynn gnderdii bir misafir o," diye araya girdi, baka bir hayatta Korkun van olma hretini hl srarla koruyan Glsm Nine.
"Daym m? Ne days? Hani u hi grmediim daym m?"
Asya aynn tadna bakt. Hl acyd. Bir eker daha att. "Hu
yamad ve asla anlayamayaca nokta, teyzelerinin noktas virglne kadar bilinen hikyeleri anlatmaktan bu kadar haz duymalaryd. Oturma odasndaki hava yumuad; korunakl bir hal ald,
gndelik hayatn rutini usulca sarmalad her birini; hayat uzun,
kesintisiz bir provaym da herkes repliklerini ezberliyormu gibi. Kahvalt bitene kadar bir lakrddan dierine atladlar; her hikye bir yenisini tetikledi. Asya bile neelenmiti. Bazen kendi
tutarszlna kendi de ayordu. En sevdiklerine kar nasl byle
hnlanabiliyordu? Ruh hali bir yoyoydu sanki, inip kyordu,
kh fkeli kh mutlu. Bilmiyordu ki bu adan da annesine benziyordu.
Sokaktan geen bir simitinin tekdze sesiyle blnd sohbetleri. Banu Teyze pencereye koup krmz kafasn dan uzatt. "Simiti! Simiti! Buraya," diye bard. "Simit kaa?"
Simitin ka para olduunu bal gibi de biliyordu. Bu bir sorudan ziyade, vazife bilinciyle icra edilen bir riteldi. Bu yzden de
soru azndan kar kmaz adamn cevabn beklemeden sonraki
replie geti: "Sekiz tane versene."
Her pazar kahvaltda sekiz simit alrlard, ailenin her yesi
iin birer tane, bir de fazladan, uzaktaki eksik karde iin.
"Nasl da tazeymi simitler, tr tr," dedi Banu Teyze yznde gller aarak; halkalarla gsteri yapmaya hazrlanan bir
sirk akrobat gibi simitleri iki kolunun zerinde tayordu. Susamlarn etrafa saarak herkesin nne birer tane brakt. Simiti
bree, brei ekmee katk ederek mideye indirmeye balad.
Ama ok gemeden ya arpnts tuttuundan ya da aklna habis
bir dnce geldiinden, yz ciddileti, bir mteriye Tarot kartlarnda grd uursuz bir eyi haber verirken ald ifadeye brnd. "Kaderden kamak mmkn deil," dedi Banu Teyze kalarn kaldrarak, "Allah uzun mrler versin Mustafa'ya. Ama
Amerika'ya kamakla ailemizin erkeklerini knp geiren kaderden kaamayacan bilmez mi, bilir elbet..."
Asya'ya dnd Banu Teyze. "Vaktiyle ta Osmanl'nn aaal
gnlerinde iki sepeti yaarm. kisi de ok alkanm ama bi-
ilerleme kaydedememiti. Cicianne ve Glsm Nine deerlendirme d olduklarndan geriye sadece Zeliha Teyze'yle, evriye
Teyze kalyordu. kisi de orta karar ngilizce biliyorlard. Ne var
ki her ikisinin ngiliz diline hkimiyetleri arasnda keskin bir fark
vard. Zeliha Teyze kfrler, deyimler, argoyla dolu gnlk ngilizce konuurdu; her gn dvmeci dkknna gelen yabanclarla
konutuu ekilde. Halbuki evriye Teyze liselerde retilen gramer odakl, zaman iinde donmu, ders kitab ngilizcesi konuurdu. Velhasl her trl basit, karmak ve bileik cmleyi ayrt
edebilir, zarf, zamir ve isim tamlamalarn tespit edebilir, hatta
sz dizimi iinde yanl yere konmu tamlayanlar yakalayabilirdi
ama konuamazd.
"Bu yzden de sen evirmenimiz olacaksn canm. Onun ke
limelerini bize, bizim kelimelerimizi ona tayacaksn," dedi Banu Teyze. "Kltrler arasnda uzanan bir kpr gibi Douyla Ba
ty birbirine balayacaksn."
,
Asya evde sadece onun duyabildii korkun bir koku alm
gibi burnunu krtrd ve "at serbest!" mnsnda dudaklarn
bzd.
Bu arada kimse Cicianne'nin sandalyesinden kalktn ve senelerdir elini srmedii piyanoya yaklatn fark etmemiti. Bazen yemek masasna smayan yemekleri ve tabaklan koymak
iin bfe gibi kullanrlard piyanoyu.
"kinizin ayn yalarda olmas harika," diye bitirdi Banu Teyze tiradn. "Arkada olursunuz."
Asya merakla bakt Banu Teyze'ye; acaba gnn birinde Asya'y ocuk gibi grmekten vazgeecek miydi? Kkken eve ne
zaman bir ocuk gelse teyzeleri ocuu onun yanna getirir ve
adeta komut verirlerdi: "Hadi arkada olun!" Ayn yata olmak
otomatikman iyi anlap arkada olmak demekti teyzeleri iin.
"Valla pek heyecanl olacak. lkesine dndnde de mektup arkada olursunuz," diye araya girdi evriye Teyze. Mektup
arkadalklarna ynelik sarslmaz bir inanc vard. Trkiye Cumhuriyeti retmenler ordusunun ylmaz bir neferi olarak, cumhu-
citmesine de, bu durumdan fazla etkilenmeyecek kadar hayat doluydu o yalarda. Dnyada bebek bakmaktan ok daha ilgin eyler vard, mesela piyano almay renmek. ok gemeden ngiliz
Grover & Grover firmas tarafndan yaplm bir Bentley piyano,
oturma odasnn en mutena kesinde ldyordu. Cicianne ilk
mzik derslerini bu piyanoda almaya balamt - Bolevik
Devriminden kam ve Boleviklerin gidici deil kalc olduuna kanaat getirdikten sonra stanbul'a yerlemi Beyaz Rus bir
mzisyendi retmeni. Dediine gre en iyi rencisiydi Cicianne. Sadece yetenei deil, piyanoyu geici bir oyalanma vastasndan ziyade bir mrlk refakatisi yapacak sebat da vard.
Rahmaninov, Borodin ve aykovski gzdeleriydi. Ne zaman
evde yalnz kalsa, sadece kendisi ve kucanda keyifle kvrlan
kedisi iin almaya koyulsa bu bestecilerin eserlerini seerdi.
Ama misafirler iin aldnda tmyle farkl bir repertuardan
paralar tercih ederdi. Hkmet memurlan, iadamlar ve onlann
tknldm kanlan iin Bach, Beethoven, Mozart, Schumann ve
bilhassa Wagner. Akam yemeklerinden sonra erkekler ellerinde
ikileriyle minenin yanna toplanr, dnya siyaseti tartrlard.
1930'larn balan, milli siyasetin yle uluorta eletirilemedii, ya
takdir ya da tasdik edilebilecei yllard - yerin kula olduundan ne kadar yksek sesle olsa o kadar iyi. Bu yzden de ne zaman hakiki bir tartmaya ihtiya duyulsa, en emin liman dnya
siyasetiydi.
Erkekler tartadursun, hanmlar odann teki tarafna toplanr, ellerinde kristal nane likr kadehleri birbirlerinin elbiselerini
szerlerdi. Hanmlar tarafnda iki kadn tipi arasnda keskin bir
ayrm vard: meslek sahibi kadnlar ve ev kadnlar.
Meslek sahipleri kararl, idealist yolda-kadnlard, yeni Trk
kadnn timsali; reformcu sekinler tarafndan yceltilmi, desteklenmi. Bu kadnlar yeni meslek sahipleriydi - avukatlar, retmenler, hkimler, yneticiler, ktipler, akademisyenler... Annelerinin aksine eve kapatlmamlard ve diiliklerini ortaya karmama artyla sosyal, ekonomik ve kltrel merdivenin tepesine
trmanma anslar vard. ounlukla tayyr giyerlerdi; kahverengi, siyah ya da gri - iffetin, tevazuun ve partizanln renkleri.
Salar ksa, makyaj yok, tak yok, abart yok. Cinsiyetsizletirilmi, diiliksizletirilmi vcutlar. Ev kadnlar ne zaman o sinir
bozucu kadns kkrtlann koyverseler, meslek sahipleri koltuk
altlarndaki dz deri. antalar skca kavrarlard; her an kp gidecek, beriki kadn tipinden kaacak gibi. Onlarn aksine ev kadnlar bu davetlere kat kat tll saten gece elbiseleriyle gelirlerdi; beyaz, pastel pembe ya da mavi - hanm hanmckln, masumiyetin ve krlganln renkleri. Kadndan ziyade "militan" gibi
grdkleri meslek sahiplerinden pek hazzetmezlerdi; meslek sahipleri de kadndan ziyade "odalk" gibi grdkleri ev kadnlarndan hazzetmezlerdi. Neticede kimse kimseyi yeterince "kadn"
bulmazd.
Ne zaman militanlarla odalklar arasnda gerilim trmansa,
kendini iki gruba da ait grmeyen Cicianne, kristal bardaklarda
nane likr ve gm tabaklarda badem ezmesi ikram etmesi iin
hizmetiye gizlice iaret ederdi. Likr-badem ikilisinin, hangi taraftan olursa olsun, odadaki btn kadnlarn sinirlerini yattran
yegne ey olduunu kefetmiti.
Partinin sonlarna doru Rza Selim Kazanc karsn arr
ve muhterem misafirleri iin piyano almasn rica ederdi. Cicianne asla ikiletmezdi. Batl bestecilere ilaveten vatanperverlik
yayan milli marlar da alard. Misafirlerin beenisini kazanrd
her seferinde. zellikle 1933'te Onuncu Yl Mar bestelendiinde tekrar tekrar almas gerekmiti. Mar her yerdeydi; uykudayken bile insanlarn kulaklarnda yanklanrd. Beiklerindeki bebeklerin bile onun cokun ritmiyle uyutulduktan bir dnemdi.
Cicianne'nin piyanoya olan ilgisi hi azalmad halde yeni
bir megaleler listesi bulmas uzun srmedi. lerki yllarda Franszca renecek, asla yaymlanmayacak hikyeler kaleme alacak,
cam boya ve yalboya teknikleri zerinde uzmanlaacak, parlak
ayakkablar ve saten balo tuvaletlerine brnecek, kocasn danslara srkleyecek, lgn partiler verecek ve tek bir gn olsun ev
da ilk olarak nazara inanmt. Saadet iindeki bu konan duvarlarn delip kocasn ldren, kskan insanlarn kem nazarlarndan baka ne olabilirdi?
imdi o dnemden hemen hemen hibir ey hatrlamyordu.
Kemikli parmaklan eski piyanoyu okarken Cicianne'nin Rza
Selim Kazanc'yla anlan, alzheimerin frtnal sulannda yol gsterme ans kalmam khne ve clz bir deniz feneri gibi uzaktan
uzaktan yanp snyordu.
Sokaklarn asla uyumad, kaldrm talarnn bile bir sr sr bildii bir mahallede, Galata Kulesi'ne bakan bir dairenin divanlarndan birinde, sala binalarn camlarndan yansyan gne klar
altnda, martlarn lklar arasnda Asya Kazanc plak ve hareketsiz oturuyordu. Zihni hayal dnyasna kayarken, iine ektii youn duman da cierlerini yakarak bedeninde kvrlyordu.
"Ne dnyorsun yavrum?"
"ahsi Nihilizm Manifestomun Sekizinci Maddesi zerinde
alyorum," dedi Asya dumanl gzlerini aarak.
Sekizinci Madde: Toplum ile Benlik arasnda derin bir uurum, onun zerinde de sarsak bir asmakpr varsa, umutsuzca
ikisini balamaya abalamak yerine, pekl asmakpry yc'ap
Topluma uzaktan veda etmek suretiyle, ebediyen Benliin tarafnda kalabilirsin.
Asya bir nefes daha ekti.
"Dur seni besleyeyim," dedi Alkolik Karikatrist, elindeki
jointi alarak. Krllam kllarla kapl geni gsn ona yaslayarak usulca zerine aband. Asya beslenmeye hazrlanan kr bir
ku yavrusu gibi azn at. Karikatrist esrar dumann dorudan
azna flediinde, kana kana su ier gibi evkle ekti duman.
Dokuzuncu Madde: erideki uurum seni dardaki dnyadan daha ok heyecanlandryorsa pekl iine, yani kendi zihnine debilirsin.
Tekrar ayn eyi yaptlar, karikatrist duman sald azna; o
iine ekti, tekrar ve tekrar, nefes borusunda kaybolan son duman
da dan flenene kadar.
"Bahse girerim imdi daha iyi hissediyorsundur," dedi Alkolik Karikatrist nameli nameli, yznden daha fazla seks arzusu
okunuyordu. "yi bir sevimeyle iyi bir jointin zerine yoktur."
Asya itiraz etmemek iin dilini srd. Ban ak pencereye
evirip btn kaosu ve ihtiamyla koca ehri kucaklayacakm
gibi kollarn gerdi. "Bokpsr..." dedi.
Alkolik Karikatrist zerinde sadece boxer kloduyla, bira
gbeini sergileyerek ayaa kalkt. CD alara doru gitti; Asya'
nm en sevdii Johnny Cash arklanndan biriydi setii: "Hurt."
7 hurt myself today To see
if I still feel I focus on the
pain The only thing that's
real*
Asya etine grnmez bir ine batm gibi yzn buruturdu.
"Yazk..."
"Neye yazk yavrum?"
"u organizatr bozuntulan Avrupa, Asya, hatta yaa-Perestroyka-Rusya turlan dzenliyorlar... ama stanbul'da mzik meraklsysan hibir corafi tanma uymuyorsun. Arafta kalyoruz.
Burada istediimiz kadar ok konser dzenlenmemesinin tek nedeni stanbul'un jeostratejik konumu."
"Evet, hepimiz Boazii Kprs'ne sralanp bu ehri batya
* Canm yaktm bugn /Hl hissedebildiimi grmek iin /Acya younlatm/Tek gerek eye...
itmek iin cierlerimizin btn kuvvetiyle flemeliyiz. e yaramazsa bir de teki taraf deneriz, bakalm douya gidecek mi,"
dedi karikatrist glerek. "Arada olmak iyi deil. Uluslararas siyaset mulakl kaldrmyor."
Ama bulutlarn zerinde olan Asya onu duymamt. Jointi
tekrar atlak dudaklarnn arasna koyup derin bir kaytszlk nefesi ekti.
"lmeden Johnny Cash'e ulamann bir yolu olmalyd. Adamn stanbul'a gelmesi gerekirdi, burada ylmaz hayranlar olduunu bilmeden ld..."
Alkolik Karikatrist usulca gld. Asya'nn sol yanandaki
beni pt, boynunu yavaa okad, sonra elleri iri memelerine
indi, ikisini birden avulad. p arszd. Gzlerinde parltyla
sordu: "Bir daha ne zaman buluuyoruz?"
"Kafe Kundera'da karlatmz zaman herhalde." Asya omzunu silkerek ondan uzaklat.
"yi de burada, evimde ne zaman buluacaz?"
"Yani burada garsoniyerinde ne zaman buluacaz? demek
istiyorsun..." diye kt Asya. "Zira ikimizin de gayet iyi bildii
zre buras senin evin deil! Evin ka senelik karnn oturduu
yer, buras ise kanna sezdirmeden kafay ttsleyip kanlarla kzlarla yattn gizli garsoniyerin. trlar dzdn yer. Ne kadar
gen, s, kafas dumanl olursa o kadar iyi!"
Alkolik Karikatrist iini ekip rak bardan kavrad. Tek
yudumda yansn iti. Yz yle youn bir kederle allak bullak
oldu ki, Asya bu kadar byk bir incinmenin sessiz kalabileceini tahmin etmediinden onun ya barmaya ya da hkra hkra
alamaya balamasndan korktu. Ama beriki sadece bouk bir
sesle, "Bazen ok acmasz olabiliyorsun," demekle yetindi.
Sokakta futbol oynayan ocuklann lklar doldu odaya.
lklann yksekliine baklrsa ocuklardan biri az nce krmz kart grmt ve btn takm hakeme saldrmakla meguld.
"Karanlk bir yann var Asya," dedi Alkolik Karikatrist dalgn dalgn. "Tatl yznn belli etmedii bir baldran zehri... i l k
bakta anlamak zor ne kadar keskin olduunu. Ama var ite. Dipsiz bir ykm potansiyelin var."
"Olabilir ama en azndan kimseyi ykmyorum, deil mi?" Asya kendini savunma ihtiyac hissetmiti. "Sadece kendim olmak
istiyorum, malum terane... Biraz kendi halime braklsam..."
"Kendini daha hzl ve daha erken yok etmek iin mi? stediin bu mu? Pervanenin a ynelmesi gibi, kendi kendini yok
etmeye yneliyorsun."
Asya gergin gergin gld.
"tin mi krktk sarho oluyorsun, eletirdin mi eziyorsun,
moralin bozuldu mu ta en dibe vuruyorsun. Sana nasl yaklamam
gerektiini bilmiyorum. yle fke dolusun ki, bebeim..."
"Belki pi olduumdandr," dedi Asya bir joint daha yakarak.
"Babamn kim olduunu bile bilmiyorum. Hi sormadm, hi
sylemediler. Bazen annem bana baktnda yzmde onu gryor sanyorum ama hibir ey sylemiyor. Hepimiz baba diye bir
ey yokmu gibi davranyoruz. Sadece Baba var, byk B'yle. Allah insana yukardan gz kulak olduuna gre babaya ne hacet?
Hepimiz O'nun ocuklan deil miyiz? Annemin bu zrvalara karn
tok geri. Tandm btn kadnlardan daha pheci, daha asi.
Sorun da bu. Annemle ben birbirimize ok benziyoruz ama ok
uzaz."
Alkolik Karikatrist, saysz kavgalanndan birinde kans
tahrip eder diye korktuundan en iyi ilerinden bazlarn saklad maun yaz masasna doru fledi dumann. Meclis yelerini
farkl hayvan trleri eklinde izdii iki yeni serinin, Amfibi
Siyaseti ve Gergedanus Siyasius'un taslaklar da oradayd. Babakan kuzu postuna brnm kurt gibi izdii iin mahkeme
onu yl hapse mahkm ettii, sonra da mahkmiyeti belirsiz
bir tarihe kadar erteledii iin bu seriyi imdilik yaymlatmay
dnmyordu. Ama belli olmazd onun sa solu. Dnce ve
ifade zgrl kadar mhim olan bir ey daha vard: dalga geme zgrl.
Masann kesinde, kaz boyunlu Art Deco lambann san
altnda ahap oyma bir heykel vard: bir kitabn zerine eilmi,
kendini kaybetmi Don Kiot. Asya bu heykeli ok sevmiti.
"Ailemin topu kak. Anlarn kirini pasn temizliyorlar! Daima gemiten bahsederler ama gemiin temizlenmi bir versiyonundan. Kazanclarn sorunlarla baa kma yntemi budur; bir
ey seni rahatsz ediyorsa gzlerini kapa, ona kadar say, hi olmam olmasn dile, birde bakmsn hi olmam, yaasn! Her gn
yeni bir unutkanlk hap yutuyoruz..."
Dumanl kafayla Don Kiot'un ne okuduunu merak etti Asya. Oradaki ak sayfada ne yazyordu? Heykeltra birka kelime iziktirecek kadar ayrntya girmi miydi? Merakla divandan
inip heykelin yanna gitti. Ne yazk ki tahta sayfada hi kelime
yoktu. Yerine dnp tekrar ikyete balad.
"Btn o evim-gzel-evimleri grmek beni sinir ediyor.
Mutlu ailelerin ackl taklitleri. Biliyor musun bazen Cicianne'yi
kskanyorum, imdi neredeyse yz yanda, keke bende de
onun hastalndan olsayd. Biricik, tatl alzheimer. Bellek eriyip
gidiyor."
"Bu iyi bir ey deil, ekerim."
"evrendeki insanlar iin iyi olmayabilir ama senin iin iyi,"
diye diretti Asya.
"yi de genelde bu ikisi ilikilidir."
Ama Asya bunu duymazdan geldi. "Bugn Cicianne onca seneden sonra piyanosunu at, ald o akortsuz notalar duydum.
O kadar zc ki. Bu kadn bir zamanlar Rahmaninov alarm,
imdi kytnk bir ocuk arks bile alamyor."
"Demek istediim kendisi farknda deil, biz farkndayz..."
diye ekledi Asya sahte bir heyecanla. "Alzheimer dnld
kadar naho deil. Gemi kurtulmamz gereken bir pranga. nsan
ezen bir klfet. Gemiim olmasayd, Hikimse olabilseydim,
sfr noktasndan balayp orada ebediyen kalabilseydim. Ty gibi hafif. Aile yok, an yok, hibir bokpsr yok."
"Herkesin gemie ihtiyac vardr," diye itiraz etti Alkolik
Karikatrist.
"Beni katma nk emin ol benim ihtiyacm yok!" dedi Asya. Sehpann zerindeki Zippo'yu almt eline, kapan ap
yakt, serte kapatt. kan ses houna gitmi olacak ki balad bu
hareketi tekrar etmeye; be, on, elli... Trk! Tnk! Trk! Trk! Tam
Alkolik Karikatrist'i ldrtmak zereydi ki aniden Zippo'yu ona
uzatp, "Gideyim ben," diye mrldand. Giysilerini aramaya balad. "Biricik ailem bana mhim bir grev bahetti bu sabah. Annemle havaalanna gidip Amerikal mektup arkadam karlamam lazm."
"Amerikal mektup arkadan olduunu bilmiyordum."
"Mstakbel mektup arkadam. Teyzemlerin planna gre
kzcaz o kadar sevecek ki stanbul'u ve Trkleri, Amerika'ya
gittikten sonra da durmadan bizleri hatrlayacak. Mektuplar araclyla Trk-Amerikan dayanmas kuracaz."
"yi de nerden kt bu kz?"
"Gkten zembille indi valla. Bir sabah posta kutusunda bir
mektup buldum, bil bakalm nereden? San Francisco! Amy diye
bir kz. Mustafa daymn vey kzym. Adamn vey kz olduunu bile bilmiyorduk. Bylece bunun karsnn ikinci evlilii olduunu aktk. Bize hi sylememiti! Kymetli olunun yirmi yllk
karsnn evlendiklerinde bakire olmadn rendiinde ninemin
yreine inecekti, grsen; bakire olmad gibi bir de dul!"
Asya almaya balayan arkya saygda kusur etmemek iin
sustu. It Ain't Me, Babe. Melodiyi slkla alp szlerini mrldanmadan konumaya devam etmedi.
I'm not the one you want, babe I'm not
the one you need You say you're looking
for someone Who's never weak but always
strong*
* Aradn ben deilim bebeim /Senin ihtiyacn ben deilim/Any orum diyorsun yle birini/Hi zayf olmasn, her zaman kuvvetli.
Sekizinci Blm
AM FISTII
asl oluyor da hl uyuyor?" diye sordu Asya enesiyle yatakodasn gstererek. Havaalanndan dndklerinde, teyzelerinin onun yatann karsna ikinci bir yatak
koyduklarn ve bu at altndaki yegne mahremiyet alann bozarak, "kzlarn odas"na evirdiklerini rendiinde gck olmutu. Ya mtemadiyen ona ikence etmenin yeni yollarn aradklarndan, ya bu odann manzaras daha iyi olduu ve misafir zerinde iyi bir izlenim brakmak istediklerinden, ya da UDKHTP-Uluslararas Dostluk ve Kltrel Hogry Tevik Projesi- dahilinde
kzlar bir araya getirmek iin bir frsat olarak grdklerinden ikisini ayn odaya yerletirmilerdi. zel alann bir yabancyla paylamak iin en ufak bir istek duymamasna ramen misafirin
nnde duruma itiraz edemeyen Asya bu kumpasa dilerini skarak raz olmutu. Ama tahamml azalyordu. Amerikal kz yatakodasna yerletirdikleri yetmiyormu gibi Kazanc kadnlar
eref konuu gelmeden yemee balamamaya da kararl grnyordu. Yirmi dakikada bir birisi kalkp mercimek orbasn ve etli yemei styor, tencereleri bir mutfaa bir oturma odasna tayor, bu arada Beinci Sultan da yalvaran miyavlamalarla kokuyu
takip ediyordu. Sandalyelerine yapm, alak sesle televizyon
seyreder ve fsltyla konuur vaziyette kalakalmlard. Yine de
bu arada yemeklerden ufak ufak trtkladklar iin -Beinci Sultan hari- herkes bir oturuta yiyeceinden fazlasn yemiti.
"Belki uyanmtr da utand iin yataktan kalkamyordur.
Gidip bir baksam m acaba?" diye sordu Asya.
"Otur oturduun yerde kk hanm. Brak kz uyusun!" Zeliha Teyze tek kan kaldrmt.
Bir gzn ekrandan dierini kumandadan ayrmayan Feride
Teyze de ona katld: "Uykuya ihtiyac var. Jet-lag duymadn m
sen jet-lag! Uyku dzeni at kzcazn. Okyanus akntlarnn
zerinden geti."
"ifte standart diye buna denir. Misafire gelince aman brak
uyusun, bana gelince bir pazar sabah bile istediim gibi kalamam
yatakta," diye sylendi Asya, ama kimse ona laf yetitirmeye niyetli olmadndan bu sefer direnle karlamad.
", sus sus balad," dedi Feride Teyze heyecanla. Bekledii programn belirmesi erefine televizyonun sesini at: rak.
Trk Donald Trump'nn, vecit sessizliiyle, harika bir Boazii
Kprs manzaras gren geni brosunun parlak, saten perdeleri
arkasndan km seyrettiler. Emrine amade iki takma stnkr, yukardan alan bir bakla baktktan sonra onlar bekleyen
vazifeyi anlatt. Takmlarn bir maden suyu iesi tasarlamalar,
bunlardan doksan dokuz tane imal etmenin bir yolunu bulmalar,
sonra ehrin en lks muhitlerinden birinde olabildiince hzl ve
pahalya satmalar gerekiyordu.
"Aman ne zor ne zor. Ben buna grev demem," dedi Asya
yksek sesle. "Kolaysa bu yarmaclar stanbul'un en dindar,
muhafazakr mahallesine gndersinler, ayn ielerin iine krmz arap koydurup sattrsnlar, o zaman grelim."
"Tvbe tvbe," diye kt Banu Teyze ve iini ekti - yeeninin srekli dinle ve dindarlkla dalga gemesinden rahatsz olduu iin. Geri Asya'nn bu adan kime ektiini gayet iyi gryordu. Eer zndklk da meme kanseri ya da eker hastal gibi genetik olarak anneden kza geen bir eyse, dzeltmeye almann ne faydas vard ki? Bu yzden tekrar iini ekti.
"Tabii evladm, vcudunun ihtiyac vard. Uzun bir yolculuk," dedi Zeliha Teyze. Ahenkli ama bozuk bir aksan olduu,
vurguyu yanl hecelere koyduu halde kendini ngilizce ifade
ederken olduka rahat grnyordu. "Ackmadn m? Umanm
Trk yemeklerini seversin."
"Yemek" kelimesini varolan btn dillerde tanmaya muktedir olan Banu Teyze yeniden stlan mercimek orbasn getirmek iin mutfaa kotu. Beinci Sultan minderinin zerinden
kalkt gibi talepkr miyavlamalarla peinden gitti.
Armanu kendisine ayrlan iskemleye otururken oday gzden geirdi. Hzla baknd etrafna, baz yerlerde duraklayarak:
iinde kahve fincanlar, ay bardaklar, eitli antikalar olan, cam
kapakl, oymal gl aac dolap, duvara dayal eski piyano, yerdeki kymetli hal, sehpalann, kadife koltuklarn hatta televizyonun zerinde gze arpan t ii rtler, balkon kapsnn yanndaki ssl kafesinde akyan kanarya, duvarlardaki resimler gerek olamayacak kadar mkemmel bir kr manzaras, her yapranda Trkiye'nin farkl bir kltrel ve doal gzelliinin fotoraf olan bir takvim, nazar boncuklan, zerlikler ve bir de erevede grlmeyen kalabala melon apkasn sallayan, smokinli
bir Atatrk portresi vard duvarda. Btn oda nesnelerle ve yadigrlarla doluydu - capcanl renkler, mavi, vine r, deniz yeili, turkuaz. Armanu'a l l grnd ierisi, yle ki neredeyse bu lambalarn dnda bir yerlerden, belki de zeminden, mistik
bir n geldiine inanacakt.
Armanu daha sonra artan bir ilgiyle masadaki yemeklere
bakt. "Ne harika bir sofra," dedi glerek. "En sevdiim yemekler. Humus, babaganu, sarma... aaa rek de piirmisiniz!"
"Aaaa, do you speak Turkish!" diye hayretle bakt Banu Teyze, elinde duman tten tencereyle ve peinde Beinci Sultan'la
ieri girerken.
Armanu bu beklentiyi boa karmaktan zgnm gibi yan
ciddi yan akn ban iki yana sallad. "Hayr. Trk dilini konuamyorum maalesef ama sanrm Trk mutfan konuabiliyorum."
sum Nine ve Feride Teyze mutfaa gidip iki koca tepsiyle geri
dndler. Yklendikleri tabaklan masaya koydular.
"Pilav," dedi Armanu glerek ve yemekleri incelemek iin
ne eildi, "Turi ve..."
"Oooo," dedi teyzeler hep bir azdan, misafirlerinin Trkeye hkimiyetinden etkilenmilerdi.
Armanu aniden masaya getirilen son yemei grd. "Keke
ninem bunu grseydi, harika, kaburga..."
"Oooo," diye yanklad koro. Asya bile merakla dikildi.
"Amerika'da var ok Trk lokantas?" diye sordu evriye
Teyze.
"Aslnda ben bu yemekleri Ermeni mutfann da bir paras
olduklar iin biliyorum," dedi Armanu ar ar. Kendini bu aileye, Mustafa'nn vey kz Amy, San Francisco'dan gelen Amerikal bir kz olarak takdim ettiinden, kimliinin geri kalan blmn ar ar ifa etmeyi planlamt. Ancak karlkl gven tesis edildikten sonra aklayacakt Ermeni olduunu. Ama daha
imdiden planlarn aksatyor, kestirmeden son srat sadede gidiyordu.
Gergin ama ayn lde kendinden emin bir ruh haline giren
Armanu srtn dikletirdi ve herkesin nasl tepki verdiini grmek iin masay bir utan bir uca szd. Yzlerinde grd bo
ifade onu daha fazla aklama yapmaya zorlad:
"ey, ben Ermeni'yim de... yani Ermeni-Amerikalym."
Kelimeler bu sefer tercme edilmedi. Buna gerek yoktu. Drt
teyze ayn anda tebessm etti; ama her biri kendine gre, birincisi kibarca, ikincisi kaygyla, ncs merakla, drdncs dosta. Ama en gzle grlr tepki Asya'dan gelmiti. rak programn seyretmeyi brakm, ilk kez hakiki bir ilgiyle misafire bakyordu. Bir farkllk vard bu kzda. "slam ve Kadn" konulu bir
tez aratrmas olmayabilirdi buraya gelme sebebi.
"Pemek yle!" Asya azn ilk kez am dirseklerini masaya dayayarak ne eilmiti. "Sylesene System of a Down'un bizden nefret ettii doru mu?"
rek. Zeliha Teyze'de grr grmez houna giden bir eyler vard.
u gze arpan hzmas, mini etei, abartl makyajyla d grnn dierlerinden ayrmas myd acaba Armanu'u cezbeden?
Yoksa baklarnda bulduu aklk m? Baklarnda, insan evvela anlamaya alacana, ne olursa olsun yarglamadna dair
bir gvence tayordu adeta.
"uan ninem stanbul'da domu," dedi Armanu usulca ve
cebinden bir kt paras kard. "Evin adresi var yanmda. Bana yolu tarif edebilirseniz gidip grmek isterim bir ara."
Zeliha Teyze kdn zerindeki yazy inceleyedursun, masann br yannda Asya, Feride Teyze'nin kpr kpr bir eylerden rahatsz olduunu fark etti. Kendini'tehlikeli bir durumda bulan ve ne yana koacan bilemeyen biri gibi aralk balkon kapsna bakp duruyordu panikle.
Asya yana eilip buhar tten pilavn zerinden teyzesine mrldand: "t, neyin var?"
Feride Teyze sesini mmkn mertebe alaltarak gene pilavn
zerinden flsldad: "Ermenilerin, ta seneler evvel dedelerinin
kaarken oraya buraya sakladklar sandklan karmak iin geri
dndklerini duymutum." Gri-yeil gzlerinde kvlcmlarla sesini biraz daha ykseltti: "altn ve mcevher iin dnyorlar." Derin bir nefes ald ve heyecanla kendini yanklad: "Altn ve mcevher!"
Asya bo bo bakt en uuk teyzesinin heyecandan alev alev
yanan suratna.
"Sylemedi deme, bu kz buraya hazine sand bulmak iin
gelmi," diye ekledi Feride Teyze, gzleri hayali bir sandn
iindeki zmrt ve yakutlarn ltsyla parlayarak.
"Nasl da bildin!" diye patlad Asya. "Ben de sana bunu anlatacaktm zaten. Bu kz uaktan ktnda bi de ne grelim, ellerinde bavul yerine kazma krek var..."
"Ge bakalm dalgan sen," diye kt Feride Teyze, bozulmutu. Kollarn kavuturup arkasna yasland.
Bu srada Armanu'un ziyaretinin ardnda daha derin bir sebep
ayan dzinelerce Ermeni ileri geleni tutuklanp emniyete gtrlm. Hepsi de trene gider gibi iki dirhem bir ekirdek giyinmiler. Bembeyaz yakalar, zarif takm elbiseler. Hepsi de okumu
yazm adamlar. Aklama yaplmadan emniyette tutulmular bir
mddet, sonra da ya Aya'a yahut ankr'ya srlmler. lk
gruptakiler ikinciye nazaran daha feci koullarda kalmlar. Aya
ta sa kalan olmam. ankr'ya gtrlenler de peyderpey ldrlmler. Dedem bu gruptaym. Trk askerlerinin gzetimi altnda trenle stanbul'dan ankr'ya gtrlmler. Yolun son
drt-be kilometresini istasyondan ehre kadar yrmek zorunda
kalmlar. O zamana kadar iyi muamele grmler. Ama istasyondan yrmeye baladklarnda iddete maruz kalmlar. Sopalarla, balta saplanyla dvlmler. Efsanevi mzisyen Komitas grdkleri karsnda akln yitirmi. ankr'ya geldiklerinde tek bir
artla salverilmiler: ehirden kmalar yasakm. Orada oda kiralayp yerli halkn arasnda oturmaya balamlar. Her gn iki-
kii askerler tarafndan ehir dna yrmeye gtriilyormu,
sonra askerler yalnz dnyorlarm. Gnn birinde askerler dedemi de yrmeye gtrmler."
Hl glmseyen Banu Teyze btn bunlar kimin tercme
edeceini anlamak iin bir soluna bir sana, nce kardeine sonra
yeenine bakt ama iki evirmenin yznde de sadece aknlk
vard.
"Neyse, uzun hikye. Btn bu ayrntlarla zamannz almayaym. Babas ldnde uan Ninem yandaym. Drt
kardemiler, en kkleri ve tek kz oymu. Aile babasz kalm,
ninemin annesi dul. ocuklarla birlikte stanbul'da yaamak zor
geldiinden babasnn Sivas'taki evine snm. Ama onlar Sivas'a gider gitmez tehcir balam. Btn ailenin maln mlkn
brakp binlerce kiiyle birlikte bilinmeyen bir yere doru gitmeleri emredilmi."
Armanu dinleyicileri dikkatle szdkten sonra btn hikyeyi bitirmeye karar verdi.
"Yrmler, yrmler. Ninemin annesi yolda lm, ok
gemeden yallar da lmeye balam. Bakacak akrabalar olmayan kk ocuklar o karmaada birbirlerini kaybetmiler. Ama
aylarca ayr kaldktan sonra erkek ocuklar mucizevi bir biimde
Lbnan'da Katolik misyonerlerin yardmyla bir araya gelmi.
Hayatta olan tek kayp kardeleri uan Ninem'mi. Kimse bana ne geldiini bilmiyormu. Kimse stanbul'a gtrlp bir yetimhaneye konduunu duymam."
Asya gznn ucuyla, annesinin dik dik ona baktn grebiliyordu. Belki de Zeliha Teyze asi kznn tm bu anlatlanlarn ne
kadarn Kazanc kadnlarna tercme edeceini merak ediyordu.
"uan Ninemin aabeyinin, onun izini bulmas seneler srm. Nihayet Yervant Day onu bulup Amerika'ya akrabalarnn
yanna gtrm..." diye usulca ekledi Armanu.
Anlatlanlar eviriyle geriden takip eden Banu Teyze ban
yana eip, asla manikr yaptrmad kemikli parmaklaryla kehribar tespihini ekmeye balad, bir yandan da mrldanyordu:
"Hasbnallah venimel vekil, hasbnallah venimel vekil..."
"Ama anlamyorum," diye phelerini ilk dile getiren Feride
Teyze oldu. "Onlara ne olmu? Yrdkleri iin mi lmler?"
Soru sorulduunda Armanu bir an duralad. Masann teki
ucunda oturan Cicianne'yi szd; ince yznde onca yln krklar, yle sarih bir sevecenlikle ona bakyordu ki Armanu'un aklna iki ihtimal geldi: ya hikyeyi hi dinlememiti ya da yle dikkatle dinlemiti ki adeta yaamt. Her halkrda, burada, onlarn yannda deildi.
"Susuz, a perian yrmek zorunda kalmlar. Aralarnda
hamile kadnlar varm, yallar, kundakta bebekler... Durup soluklanmalarna bile izin verilmemi. Kilometrelerce yrmler.
Ta Der Zor llerine kadar. Yolda hastalananlar olmu; intihar
edenler olmu..." Armanu'un sesi alalmt: "Bazlar alktan
lm. Bazlar da ldrlm."
Bu sefer Asya tek kelime atlamadan her eyi tercme etti.
"Bu vaheti kim yapm?" diye kt evriye Teyze, karsnda disiplin yoksunu bir snf ocuk varm gibi.
Banu Teyze de kz kardeinin tepkisine katid ama o hiddetlenmekten ziyade kederlenmi gibiydi. Her huzursuz oluunda
yapt gibi earbnn ularn ekitirdi. Ardndan, ne zaman
earbnn ulann ekitirmek kafi gelmese yapt eyi tekrarlad. Ayet-el Krsi okumaya balad.
"evriye teyzem bunu kimin yaptn soruyor," dedi Asya.
"Trkler yapm," dedi Armanu, sylediklerinin ucunun nereye vardna dikkat etmeden.
"Ayptr, gnahtr, insan deil mi bunlar?" dedi Feride Teyze.
"Deil tabii, baz insanlar canavardan farksz!" dedi evriye
Teyze. Yirmi Yllk nklap Tarihi Hocas olarak gemile imdi
arasna kesin bir snr izmeye, Osmanl mparatorluu'nu modern Trkiye Cumhuriyeti'nden kesinkes ayrmaya yle alknd
ki, btn hikyeyi baka bir lkede cereyan etmi elim bir hadise
gibi dinlemiti. Yeni Trk devleti 1923'te kurulmutu; bu rejimin
milad oydu. Bu tarihten evvele denk den eyler baka bir devrin, baka bir memleketin, ksacas bakalarnn meselesiydi.
Armanu kafas karm bir halde tek tek bakt yzlerine.
Kazanc kadnlarnn anlatt hikyeyi korktuu kadar kt karlamamalar onu rahatlatmt, ama bu sefer de kendisini tam olarak anladklarndan emin olamyordu. Geri ne inanmay reddetmi ne de kar tezlerle saldrmaya kalkmlard. Tam tersine, dikkatle dinlemi ve zlmlerdi. Peki yleyse ne demeye hl huzursuzdu? Armanu yreini yoklad. Ne bekliyordu ki?
Sonra yava yava anlad ki bir zr bekliyordu; o da olmad
suun kabul edilmesini. Trklerdi 1915'te bunlar Ermenilere yapanlar. Kendisi Ermeni, onlar da Trk olduuna gre zr dilemeleri gerekmez miydi? Oysa kimse stne alnm grnmyordu. zntsn paylamadklarndan deil, zira grnen o ki
paylamlard. Mesele kendileriyle gemite bu sulan ileyenler arasnda hibir ba grmemeleriydi. Nice sonra Armanu bu
an hatrladnda meselenin bir "zaman algsnda farkllk" olduuna kanaat getirecekti. Kendisi bir Ermeni kz olarak kendi kuandan nesiller evvel yaam atalarnn ruhlarn iinde barn-
drdna inanyordu. Halbuki sradan bir Trk'n nesebiyle arasnda byle bir sreklilik hissi yoktu. Ermenilerle Trkler farkl
zaman erevelerinde yayorlard galiba. Ermeniler iin zaman
bir emberdi; gemiin imdide yeniden doduu, imdinin gelecei dourduu bir dngyd. Halbuki Trkler iin zaman pek
ok yerinden blnm kesik kesik bir izgi gibiydi; gemi belirli bir noktada sona eriyor, imdi sfrdan balayveriyordu.
Trklerin gemii ile imdisi arasnda saf koputan baka bir ey
yoktu.
"Ama hibir ey yemedin. Hadi evladm, ye biraz," dedi Banu Teyze. Kedere kar bildii iki areden biriydi yemek ikram etmek.
"Her ey ok gzel olmu, teekkr ederim," dedi Armanu
ataln yeniden eline alarak. Pilav aynen babaannesi gibi piirdiklerini fark etmiti, tereyal ve am fstkl.
"Good, good! Eat, eat!" dedi Banu Teyze ban sallaya sallaya.
Bu arada Asya, Armanu'un nezaketini, kaburgay yerken
gsterdii zeni ii ezilerek seyretti. Ban edi, itah kamt.
Daha evvel hi Ermeni arkada olmamt ama tehciri ilk kez
duymu deildi. Daha nce de baz eyler dinlemiti; bazs lehte, ou aleyhte. Ama byle bir hikyeyi gerek bir insandan dinlemek olduka farkl bir tecrbeydi. Ama Asya'y esas ilgilendiren baka bir noktayd: Armanu'un hafzas. Hi bu kadar ihtiyar
bir bellee sahip bir genle tanmamt.
Gene de iindeki nihilistin hzn kovmas uzun srmeyecekti. Omzunu silkti. Neyse ne! Dnya zaten boktan bir yerdi. Gemi, gelecek, buras, oras... hepsi birdi. Her yerde ayn strap.
Tanr ya yoktu ya da hepimizi iine att sefaleti gremeyecek
kadar uzaktayd. Hayat alabildiine acmaszd. Karanlk baklar alaturka Donald Trump'in kaybeden grubun en kabahatli
yesine ahret sualleri sorduu ekrana kayd. Futbol takm iin tasarlanan formalar yle berbat olmutu ki, en fanatik taraftarlar bile
bedava olduu halde bunlar giymeyi reddetmiti. imdi biri-
nin diziden elenmesi gerekiyordu. Tm yarmaclar elenen olmamak iin birbirlerinin kuyusunu kazmaya alyordu. Kapitalizmin gaddar at yansnda kaybeden taraf olmak istemiyordu
kimse. Gerekirse birbirlerinin gzn oyabilirlerdi. Asya suratn
buruturdu. Ne vahi bir sistemdi bu.
Dncelerinin kasvetine gmlen Asya'nn yznde mstehzi bir glmseme belirdi. inde yaadmz kinat buydu ite. Tarih, siyaset, din kavgalar, yarmalar, pazarlama taktikleri,
serbest piyasa ekonomisi, iktidar mcadelesi, bir lokmack zafer
iin herkes birbirinin grtlanda... btn bunlara ihtiyac yoktu
kukusuz, btn bu...
...bokpsre...
Hl gz televizyonda ama artk itah tmyle alm bir
halde sandalyesini ileri itip taban doldurmaya balad Asya Kazanc. Ban kaldrdnda annesinin dikkatle kendisini szmekte
olduunu grd. Adeta ruhunu okumutu Zeliha Teyze. Annda
gzlerini kard. Atna piman olmu bir yaban iei gibi
annda kapand.
Yemekten sonra Armanu telefon etmek iin "kzlar odas"na ekildi. Cep telefonundan nce San Francisco'yu arad. Duvardaki
devasa Johnny Cash posterinin tam karsnda duruyordu.
"Babaannecim, benim Armanu!" diye bard heyecanla ama
hemen sesini normale evirdi. "Naslsn bi tanem? Arkadaki o ses
de ne?"
"Mhim bir ey deil gzelim. Banyodaki borular tamir ediyorlar. Dikran Dayn geen gn hepsini benzetmi. Tesisat ardk mecburen. Sen ne yapyorsun?"
Bu soruya hazrlkl olan Armanu, havadan sudan bahsetmeye balad. Tabii stanbul'daki deil, Arizona'daki havadan sudan.
uan Nine'yi byle kandrd iin kendini berbat hissettii hal-
de yaplacak en iyi eyin bu olduunu dnerek iini rahatlatmaya alt. Gerei nasl syleyebilirdi ki? Ne desin? "Babaannecim aslnda ben Arizona'da filan deil, senin doduun ehirdeyim!"
Telefonu kapattktan sonra birka dakika bekledi. Skntyla
derin bir nefes ald, cesaretini toplayp sradaki numaray evirdi.
Sknetini korumaya azami gayret etse de annesinin sesini duyar
duymaz geriliverdi.
"Amy! Neden daha nce aramadn? Nerdesin? Naslsn? Sana iyi davranyor mu o cadlar? San Francisco'da hava nasl? Ne
zaman dneceksin Arizona'ya? Yoksa brakmyorlar m?"
"Annecim ltfen sakin olun. Ben gayet iyiyim. Hava da..."
Armanu internetten San Francisco'daki hava durumuna bakmadna piman oldu. "...iyi, biraz rzgrl, her zamanki gibi."
"H," dedi Rose. "Seni defalarca aradm ama cep telefonun
kapalyd. ok merak ettim."
"Bak anne," dedi Armanu, sesindeki kararlla kendisi de
aarak. "Beni babaannemin evindeyken aradnda rahatsz oluyorum. Gel seninle bir anlama yapalm. Hi olmazsa bir mddet
sen beni arama, brak ben seni arayaym. Ltfen."
. "Sana bunu onlar m syletiyor?" diye pheyle sordu Rose.
"Hayr anne, tabii ki hayr, Tann akna. Senden bunu rica
eden benim."
Birka dakika sren bir cebellemeden sonra Rose gnlsz
de olsa anlamay kabul etti. Ardndan balad her zamanki ikyetlerine. Evden ie, iten eve koturmaktan, kocasnn duyarszlklarndan, kendisine hi zaman ayramamaktan yaknd. Bir tek
Home Depot'da tenzilat olduunu, Mustafa'yla birlikte mutfak dolaplarn yenileme karan aldklarn anlatrken sesine nee geldi.
"Bana akl ver," dedi Rose hevesle. "Kiraz aacna ne dersin?
Bizim mutfaa yakr m?"
"Olabilir, yakr herhalde..."
"Bence de. Ya koyu mee? Biraz pahal ama ok klas. Sence
hangisi daha iyi?"
Dokuzuncu Blm
PORTAKAL KABUKLARI
rtesi gn Asya Kazanc ve Armanu akmakyan, uan Nine'nin doduu kona aramak iin erkenden ktlar. Mahalleyi- ve soka kolayca buldular - Yeniky'de, k bir
muhitteydi eski konan yeri. Ama konak monak yoktu ortada.
Onun yerine be katl, modern bir bina dikilmiti. Birinci katta
gsterili bir balk lokantas vard. eri girmeden nce Asya camdaki yansmasn kontrol etti, memnuniyetsizce memelerine baktktan sonra salarn dzeltti.
le yemei iin ok erken olduundan nceki gecenin izlerini yerden spren bir avu garson dnda kimseler yoktu ieride; bir de insann azn sulandran bir koku bulutu altnda akam
iin meze ve yemek hazrlayan al yanakl, tombul ah vard. Asya her biriyle tek tek konuup binann gemiine dair sorular sordu. Ama Krt garsonlar ehre daha yeni gmlerdi; ah da eski
Yenikyl'yd ama sokan tarihine dair malumat sahibi deildi.
"Kkl stanbul ailelerinden sadece birka doduklar topraklarda kaldlar," diye aklad ah otorite havasyla, bir yandan
da devasa bir kalkan baln havada bayrak gibi kaldrarak.
"Bu ehir bir zamanlar Babil Kulesi gibiymi, her telden her
demden insan... her dil konuulurmu sokaklarnda," diye devam
etti ah, kalkann kln kuyruun hemen zerinden ve ban
hemen altndan krarak. "Bu mahallede bir sr Yahudi komumuz vard. Rumlar, Ermeniler... Ben kkken bal Rum balklardan alrdm. Annemin terzisi Ermeni'ydi. Babamn patronu
Yahudi'ydi. Hepimiz bir aradaydk yani. Onlar bizim bayramlarmz kutlard, biz onlarnkini."
"Her eyin neden deitiini sorsana," dedi Armanu evirmeni Asya'ya.
"Neden mi deiti?" diye grledi ah, aniden celallenerek.
"Ben sana diyivereyim ne deiti! stanbul ehir deil. ehir gibi
grnyor ama o iin kandrmacas. Sadece kabuu ehir burann.
Esasnda bu bir ehir-tekne. Biz hepimiz bir gemide yayoruz!"
Bal kafasndan tutup kl iinden ekip kard. Maharetinden memnun, devam etti: "Burada hepimiz yolcuyuz, bek
bek gelip gidiyoruz. Bizansls gidiyor Osmanls geliyor. Yahudiler gidiyor Ruslar geliyor. Aabeyimin mahallesi Moldavyal
Romanyal dolu... Abim aka yapyor kany boayp Moldavyal
alacam yerine diye... Yann onlar gidecek baka yolcular gelecek.
te byle..."
Armanu hayal krklna uram, Asya bunalm vaziyette
lokantadan ayrldlar. Darda hava yumuamt. Muhteem bir
Boaz manzarasna ktlar, beklenmedik lde parlak bir gne
ve berrak bir sema altnda l l. Gneten korunmak iin ellerini gzlerinin zerine koydular. kisi de derin bir nefes alp havadaki bahar kokusunu iine ekti.
Daha iyi bir planlan olmadndan, karlatklar hemen her
seyyar satcdan bir eyler alarak Boaz boyu yrmeye baladlar: kaynam msr, midye dolmas, irmik helvas, sonunda da
koca bir kesekd ayekirdei. amaz bir ritimle baladlar itlemeye. Yiyecekten yiyecee getikleri gibi konudan konuya getiler. Her eyi konuabilirlerdi, konu hari: cinsellik, erkekler
ve babalar. Birbirine halen yabanc olan gen kadnlar arasnda bu
konunun dokunulmazl vard.
"Aileni sevdim," dedi Armanu. "Hayat dolular."
"Ya ne demezsin," dedi Asya, kolundaki bilezikleri ngrda-
"u kadn atletler bu ii nasl yapyorlar bilmiyorum ama hepsinin gsleri tahta gibi. Memelerini kltmek iin erkeklik
hormonu filan alyorlar herhalde. Benim gibi kadnlar atlet olmak
iin yaratlmam; fiziin en temel kanunlarna aykr. Dn bir
kere. Vcut ivme kanunu uyarnca hz kazanarak ilerliyor. Hzndaki deiim miktar vcuda verilen gle orantl ve ayn ynde
olmak durumunda, deil mi? Sonra ne oluyor peki? Memeler de
ivme kazanyor ama tmyle kendilerine has aksak bir ritimle.
Sen ne doru kouyorsun, memeler yukar aa iniyor ve sonunda seni yavalatyorlar. Eylemsizlik kanunu art yerekimi kanunu! Kazanmann imkn yok. Ay nasl utan vericiydi," diye
ekledi Asya heyecanla. "Allaha kr o safha abuk atlatld. Ondan sonra resim ve heykel dersleri aldm. Derken maalesef beni
baleye yazdrdlar. Yakn zamana kadar baleye gittim, sonunda
annem dersleri her frsatta astm anlayp beni azat etti. imdilik beni kendi halime brakm grnyorlar ama her an bir teyzemin aklna yeni bir fikir gelebilir ve bir de bakmsn ben gene
olmadk kurslara yazlmm."
Armanu baka birinin hayatnda kendi hayatnn belirleyici
elerini bulmann verdii ainalk duygusuyla ban sallad.
Kendi halalarnn abartl sevgileriyle ilgili pek ok ey anlatabilirdi. Onun yerine bir soru sordu:
"Anlayamadm bir ey var. Havaalanna birlikte geldiin
hanm, hep mini etek giyen..." Armanu kkrdad ama hemen
kendini toplad. "Zeliha... o senin annen deil mi? Ama ona anne
demiyorsun... yanlyor muyum?"
"Doru, biraz kafa kartrc. Bazen benim bile kafam karyor," dedi Asya gnn ilk sigarasn yakarken. Armanu'un sigaradan holanmadn fark etmiti. Sigarann dumann teki yana, Armanu'tan mmkn olduunca uzaa fledi ama rzgr duman dosdoru stlerine tad.
"Anneme tam olarak ne zaman 'teyze' demeye baladm hatrlamyorum. Belki batan beri, ta en batan." Asya sigara dumanndan iki mkemmel halka yapt ama rzgr ikisini de datt.
Asya bir an duralayp Armanu'a bakt gz ucuyla. Yeni arkadann profilini kartmay bitirmemiti ama onu "hanm hanmck bir kz" olarak snflandrmt. Akl banda, son derece halim
selim bir kzd bu ve eer hayat tarznda sigara sunturlu bir kfrse, Asya'nn dier habis alkanlklarn kabul etmesi sz konusu
bile olamazd.
"Hepsi de anne rol oynayan teyzelerimin arasnda bydm. Benim kiisel trajedim bir bakma drt kadnn tek ocuu
olmamd. Herhalde farkna varmsndr, Feride Teyzem biraz
atlaktr, hi evlenmedi. Bir sr ie girdi kt. Manik evredeyken mkemmel bir tezghtard. evriye Teyzem mutlu bir evlilik
yapt ama sonra kocasyla birlikte hayatnn neesini de kaybetti.
Ondan sonra kendini tarih retmenliine verdi. Aramzda kalsn,
bence cinsellikten holanmyor ve insan vcudunun ihtiyalarn
iren buluyor! Tabii en bykleri Banu Teyze var. Dnya iyisidir. Kimseyi incittiini grmedim bugne kadar. Yrei genitir
en byk teyzemin. Ama ite ok ekti. Kt zerinde hl evli
ama kocasn nadiren grr. ki olu vard, ama ikisi de ld. Bu
ailenin erkekleri lanetlidir. Uzun yaamazlar."
Armanu bu laf nasl yorumlayacan bilemediinden iini
ekti.
"Yani Banu Teyze'nin Allah'a snmasn anlayabiliyorum,"
diye ekledi Asya kolyesinin boncuklanyla oynayarak. "Neyse demek istediim, doduum zaman kendimi drt teyze-anne ya da
drt anne-teyzeyle evrili buldum. Ya hepsine 'anne' diyecektim
ya da anneme, teyze diyecektim. Galiba teyze demek kolayma
geldi. Zeliha Teyze!"
"Peki ama annen bu ie bozulmad m?"
Ak denize doru giden pas rengi bir ilebi fark etmesiyle
Asya'nn yznn canlanmas bir oldu. Boaz'dan kayp giden gemileri seyretmeyi severdi. Nasl yaard acaba mrettebat? ehri
onlarn gznden grebilmek isterdi. Srekli hareket halinde olan
bir denizcinin gznden nasld acaba yerleiklerin hayat?
"Yo, bozulmad. Bana hamile kaldnda on dokuz yanday-
gisine mazhar olmaktan memnun srtt. Armanu kzararak yzn evirdi, Asya ise kalarn atp, turucuya ters ters bakt.
"Yani annen sana hl babann kim olduunu sylemedi mi?"
diye ekinerek sordu Armanu tekrar yola koyulduklarnda.
"Annem nevi ahsna mnhasr bir yaratktr! yle de inatdr ki... Grp grecein en demir iradeli kadndr. inden gelmezse bana hibir ey anlatmaz. Dierlerinin de babamn kimliini bildiini sanmyorum. Sanmam ki kimseye sylemi olsun.
Ho, bilseler bile benimle paylamazlard ya. Kimse bana bir ey
aklamaz. Kazanc ailesinde srgnm ben, aile arivlerindeki
her trl tehlikeli bilgiden ve srdan uzak tutuluyorum. Beni korumak adna kendilerinden ayrdlar." Asya itledii ekirdein
kabuklarn hnla tkrd: "Bir mddet sonra karlkl bir oyuna
dnt; onlar beni maziden uzak tuttuka, ben de onlan kendi
srlarmdan dladm."
Ayn anda ikisi de yavalad. Denizde, topu topu elli metre
telerinde, kk bir teknenin burnunda ayakta durmu, bir elinde duman tten bir sigara, dier elinde ise san, turuncu ve mor
balonlar tutan bir adam vard. Baloncu mavi sulann zerinde nasl
bir renk lenine dntnn, ne denli nefes kesici bir seyir
malzemesi sunduunun farknda deildi. Armanu ile Asya balonlar ufukta kaybolana kadar bu manzaray sessizce seyrettiler.
"Bir yerlere oturalm," dedi Asya, grd gzellikten yorgun
dm gibi. Yaknlarda sala bir kr kahvesi vard.
"Ne tip mzik dinlersin?" diye sordu Asya, bo bir masa bulup ieceklerini smarlar smarlamaz - Asya limonlu ay, Armanu buzlu diyet kola. Mzik Asya'nn dnyayla balca balants
olduundan, bu soru aslnda karsndakini daha iyi tanma gayretiydi.
"Klasik mzik severim; bir de Ermeni mzii ve caz..." dedi
Armanu. "Ya sen?"
"Biraz farkl," dedi Asya sebebini bilmeden kzararak. "Bir
mddet hayli sert eyler dinledim, bilirsin, alternatif mzik, punk,
post-punk, endstriyel metal, death metal, darkwave, psychede-
mi eker," Asya bir sigara daha yakp dumanlarn arasndan sordu: "Ya sen?"
Armanu ou Rus ve Dou Avrupal uzun bir yazarlar listesi sayd.
"Grdn m," dedi Asya. "Hayatta en sevdiin megale sz
konusu olduunda sen de tercihlerinde yerel taklmyorsun...
Okuma listen bana hi de Ermeni gelmedi."
Armanu hafife kan kaldrd. "Edebiyatn gelimek iin
zgrle ihtiyac vardr," dedi ban sallayarak. "Ermeni edebiyatn gelitirmek iin pek fazla zgrlmz olamad ki..."
Bir snra tosladn anlayan Asya stelemedi. Belki de kendine acmak Ermenilerin sk sk yaad bir derttir, sonucuna
vard.
Arkalarndaki genler sessiz sinema oynamaya baladlar.
illi, kzl sal bir kz belirlenen film adn jestlerle anlatmaya
balad; her hareketinde kar ekip bara ara glyordu. Ses
sizlik zerine kurulu bir oyunun bu kadar amata yaratmas ironikti.
Arkaplandaki amata yznden bir anlna dikkati dalan
Armanu, snrlan zorlamama karann inedi: "Dinlediin mzik ok Batl. Neden kendi kkenlerine uygun mzikler dinlemiyorsun?"
"Ne demek kendi kkenlerine uygun...?" Asya arma benziyordu. "Biz Batlyz."
"Hayr deilsiniz. Trkler dpedz Ortadoulu'dur ama nedense bunu srekli inkr ederler. Eer biz Ermenilerin de kendi
evimizde kalmamza izin vermi olsaydnz bizler de diyaspora
halk olmak yerine Ortadoulu kalacaktk," dedi Armanu ve
annda piman oldu, nk bu kadar sert konumak istememiti.
Asya dnceli dnceli sol yanamdaki et beniyle oynad.
"Ne demek istiyorsun?"
"Ne mi demek istiyorum? Sultan Hamit'in Pantrk, Panislamc boyunduruundan bahsediyorum. 1909 Adana katliamlanndan ya da 1915 tehcirinden... Bunlar sana bir ey hatrlatt m?
mi eker," Asya bir sigara daha yakp dumanlarn arasndan sordu: "Ya sen?"
Armanu ou Rus ve Dou Avrupal uzun bir yazarlar listesi sayd.
"Grdn m," dedi Asya. "Hayatta en sevdiin megale sz
konusu olduunda sen de tercihlerinde yerel taklmyorsun...
Okuma listen bana hi de Ermeni gelmedi."
Armanu hafife kan kaldrd. "Edebiyatn gelimek iin
zgrle ihtiyac vardr," dedi ban sallayarak. "Ermeni edebiyatm gelitirmek iin pek fazla zgrlmz olamad ki..."
Bir snra tosladn anlayan Asya stelemedi. Belki de kendine acmak Ermenilerin sk sk yaad bir derttir, sonucuna
vard.
Arkalarndaki genler sessiz sinema oynamaya baladlar.
illi, kzl sal bir kz belirlenen film adn jestlerle anlatmaya
balad; her hareketinde kar ekip bara ara glyordu. Sessizlik zerine kurulu bir oyunun bu kadar amata yaratmas ironikti.
Arkaplandaki amata yznden bir anlna dikkati dalan
Armanu, snrlan zorlamama karann inedi: "Dinlediin mzik ok Batl. Neden kendi kkenlerine uygun mzikler dinlemiyorsun?"
"Ne demek kendi kkenlerine uygun...?" Asya arma benziyordu. "Biz Batlyz."
"Hayr deilsiniz. Trkler dpedz Ortadoulu'dur ama nedense bunu srekli inkr ederler. Eer biz Ermenilerin de kendi
evimizde kalmamza izin vermi olsaydnz bizler de diyaspora
halk olmak yerine Ortadoulu kalacaktk," dedi Armanu ve
annda piman oldu, nk bu kadar sert konumak istememiti.
Asya dnceli dnceli sol yanandaki et beniyle oynad.
"Ne demek istiyorsun?"
"Ne mi demek istiyorum? Sultan Hamit'in Pantrk, Panislamc boyunduruundan bahsediyorum. 1909 Adana katliamlanndan ya da 1915 tehcirinden... Bunlar sana bir ey hatrlatt m?
O gece Kazanc kadnlar derin uykudayken Armanu pijamasyla yataktan kt, kk masa lambasnn n yakt ve ses karmamak iin azami gayret gstererek dizst bilgisayarn at.
Daha nce internete balanmann ne kadar kulak trmalayc bir
grlts olduunu hi fark etmemiti. Telefon numarasn evirdi, network kodunu buldu ve Cafe Constantinopolis'e girmek iin
ifresini yazd. Her zamanki gibi sitedeki dier tartma gruplarn
atlayp dorudan Anu Aac'na tklad.
"Madam Srgn Ruhum, nerelerdeydin7 Meraktan ldk!
Naslsn?"
Sorular yamaya balamt.
"yiyim," yazd Madam Srgn Ruhum. "Ama babaannemin
evini bulamadm. Yerine irkin modern bir bina yapmlar. Gitmi. zi bile kalmam... z yok, kayt yok, yzyl ba o binada yaam Ermeni ailesini hatrlayan kimse yok."
"ok zldm canm," yazd Leydi Tavuskuu/Siramark. "Ne
zaman dneceksin?"
"Hafta sonuna kadar kalacam," cevabn verdi Madam Srgn Ruhum. "Tam bir macera yayorum. ehir gzel. San Francisco'yu andryor, yokulu sokaklar, srekli deniz kokusu, en beklenmedik yerlerde en bohem yzler. Buras bir labirent ehir. ehir iinde ehirlerden mteekkil. Bu arada mutfaklar bir harika.
Her Ermeni burada cennete dm gibi olur."
Armanu ne yazdn fark ederek panikle bir an durdu. "Yani yemek asndan," diye ekledi abucak.
"Yav sen bizim sava muhabirimizdin ama Trk gibi konu-
"Ermenilerin arzusu kaybmzn ve ektiimiz derin acnn tannmasdr. Hakiki insani ilikilerin geliebilmesi iin en temel gereklilik bu. Trklere unu diyoruz: 'Bakn biz yas tutuyoruz, neredeyse bir asrdr yas tutuyoruz nk sevdiklerimizi kaybettik, evlerimizden karldk, topramzdan kovulduk, eyalarmzdan
olduk, hayvan muamelesi grdk, koyun gibi kesildik. Doru dzgn haysiyetli bir lm bile esirgendi bizden. Dedelerimize ninelerimize ektirdiiniz ac bile onu takip eden sistematik inkrdan
daha ok yaralamad bizleri... Sylesene, bunlar dillendirirsen
Trkler sana nasl tepki verir? Olumsuz! Trklerle arkada olmann tek bir yolu var: onlar kadar bilgisiz ve unutkan olmak. Velhasl, onlar gemiin hatrlanmasnda bize katlmadklarna gre bizim gemiin gz ard edilmesinde onlara katlmamz bekleniyor."
Aniden kap hafife tklatld, sonra srarla tekrar ve tekrar.
Yrei azna gelen Armanu sandalyesinde dikildi. Gayri ihtiyar bilgisayar ekrann indirdi. "Evet," diye fsldad.
Kap usulca ald ve Banu Teyze belirdi. Banda pembe,
gevek balanm bir earp, zerinde de uzun, ak renk bir gecelik vard. Namaz klmak iin kalknca kzlarn odasndan szan
fark edip meraklanmt.
Banu Teyze ngilizceden yana eksikliini hissettii btn kelimelerin rahatszl yzne kaznm vaziyette, sessiz sinema
oynuyormu gibi bir dizi hareket yapt. Ban .sallad, kalarn
att sonra glerek parman nce bilgisayara sonra ona doru
sallad. Armanu btn bunlar yle yorumlad: "ok ders alyorsun evladm. Kendini bu kadar yorma."
Ardndan Banu Teyze bir tabakla kageldi. Glmseyerek
Armanu'un omzunu svazlad ve kapy yavaa kapatarak kp
gitti. Getirdii taban iinde iki portakal yardf, soyulmu ve dilimlenmi.
Tekrar ekran kaldran Armanu, bir yandan portakal dilimlerini yerken, bir yandan da Baron Baghdassarian'a ne cevap yazacan dnmeye koyuldu.
Onuncu Blm
BADEM
isafirliinin beinci gn itibaryla Armanu, Kazanc konann gndelik sabah rutinini kefetmiti artk. Her sabah saat alt civarnda kahvalt hazr ediliyor ve
dokuz buua kadar masada kalyordu. Bu sre zarfnda semaver
srekli kaynyor ve her saat ba yeniden demleniyordu. Herkesin
ayn anda masaya oturmas hayal olduundan ailenin farkl yeleri ilerine ya da ruh hallerine gre farkl zamanlarda katlyordu
kahvaltya. Bylece tmyle ezamanl bir olay olan akam yemeinin aksine kahvalt muhtelif istasyonlarda duran, yolcu indirip yolcu alan sabah trenlerine benziyordu.
Sofray genellikle Banu Teyze kurard, sabah namazna kalkt iin ilk uyanan o olurdu. "Namaz uykudan hayrldr," diye
mrldanarak kalkard yatandan, en yakn caminin mezzininin
sesi duyulur duyulmaz. Sonra abdest almak iin banyoya giderdi
Banu Teyze. Su bazen souk olurdu ama umursamazd. Ruhun
uyanmak iin titremesi lazm, derdi kendine, ruhun titremesi lazm. Ailenin geri kalannn fosur fosur uyumasn da umursamazd. Onlar da balansn diye iki kat fazla dua ederdi.
Bu yzden de bu sabah mezzin "Allah ekber" diye seslendiinde Banu Teyze yatanda oktan gzlerini am, sabahlyla earbna uzanyordu. Ne var ki dier gnlerin aksine bu sa-
bah vcudu ard, kle gibi. Mezzinin sesi doldu odaya: "Allah ekber Allah ekber." Buna ramen Banu Teyze hl kalkamamt. "Hayye alessalah, hayye alelfelah; Namaza gelin, selamete gelin" szlerini duyduktan sonra bile vcudunun yansn
yataktan kaldrmay baaramad, sol tarafnda bir uyuukluk vard, vcudunun o yanndaki kan ekilmi, geriye ar, hantal bir
uval kalm gibi.
Essalat hayrun minennevm
Namaz uykudan hayrldr.
"Neyiniz var ocuklar, neden kprdamama izin vermiyorsunuz?" diye sordu Banu Teyze hsran dolu bir sesle.
ki omzunda oturan cinler birbirlerine baktlar. "Bana sorma
ona sor. Hnzrl yapan o," dedi ekererbet Hanm sa omzundan.
Adndan da anlalaca gibi ekererbet Hanm iyi bir cindi
- adil ve hodil olan taifeden. yilik saan, aydnlk bir yz, bann etrafnda mor, pembe ve eflatun tonlarnda bir hale vard; ince, zarif bir boyun, boynunun bitip teknik olarak gvdesinin balamas gereken yerdeyse sadece duman vard. Vcudu olmadndan kaide zerinde duran bir bst andrrd ki bundan gayet
memnundu. Herkesin gayet iyi bildii zre dii insanlarn aksine
dii cinler vcutlar orantsz diye komplekse kaplmazlar.
Banu Teyze, ekererbet Hanm'a gvenirdi nk o yozlam hodperest tiplerden deil, iyi kalpli dini btn bir cindi - cin
taifesi arasnda yaygn bir illet olan tanrtanmazlktan tvbe ederek slam'a gemiti. ekererbet Hanm sk sk camileri ve kutsal meknlar ziyaret ederdi, Kuran konusunda da ok bilgiliydi.
Seneler iinde Banu Teyze'yle ok samimi olmulard. Ama tmyle farkl bir kalptan km ve rzgrn ulumay hi kesmedii yerlerden gelmi olan Aulu Bey'in durumu tamamen farklyd. Aulu Bey ok yalyd, bir cin iin bile ok yal. Bu sayede grndnden ok daha glyd. Zira herkesin gayet iyi bildii zre, cinler yalandka glenir.
Aulu Bey'in Kazanc hanesinde ikamet etmesinin tek sebebi
menin zaman gelmiti. ekererbet Hanm'n yardmyla da falclk yapmaya devam edebilirdi. Gleri biraz azalrd belki ama
olsun. Bu kadar yetmez miydi? Bir yan Banu Teyze'yi Khinin
Laneti konusunda uyaryor, fuzuli bilginin verecei elemden onu
esirgemeye alyordu. Halbuki teki yan, daha fazlasn bilmek
iin can atyordu, daima merakl ve kurcalamaya hazr. Aulu
Bey onun ikileminin farkndayd ve bundan zevk alr gibiydi; sahibinin her tereddtnde omzuna daha fazla abanyor, iten ie
keyifleniyordu.
"n omzumdan," buyurdu Banu Teyze ve Kuran'n tehlikeli
cinlere kar okunmasn nasihat ettii bir dua okudu. Aniden uysallaan Aulu Bey aa atlayp onun dorulmasna izin verdi.
"Efendim, beni azat edecek misin?" diye sordu Aulu Bey.
Zihnini okumutu. "Yoksa ahsi bir merak gidermek iin mi aacaksn bilgi ememi?"
Banu Teyze'nin hafif aralk dudaklar arasndan bir fslt kt
ama "evet" ya da "hayr"dan ziyade bir iniltiyi aridnyordu. Semann, yldzlarn ve ruhunu yamalayan elikilerin altnda kendini kk, ok kk hissetti.
"u Amerikal kzcaz sizlere ailesi hakknda o zc eyleri
anlattndan beri cevabn renmek iin can attn soruyu sorabilirsin bana. Anlatlanlarn doru olup olmadn renmek
istiyorsun. Bir de tabii, onun hakikati bulmasna yardm etmek istiyorsun. Ne kadar takdire ayan," diye ylan gibi tslad Aulu
Bey, kmr karas patlak gzlerinde ateli bir zaferle. Sonra aniden uysallat: "stersen her eyi anlatabilirim. Ne de olsa olan biteni bilecek kadar yalym. Ben de oradaydm."
"stemez, kes," diye tersledi Banu Teyze. Midesinin kasldn hissetti, kekremsi bir sv geldi azna, kusacak gibiydi. "renmek istemiyorum. Merak da etmiyorum. Sana bir zamanlar
Asya'nn babasn sorduuma da pimanm. Aahm, dilim tutulsayd da keke sormasaydm. Hibir eyi deitiremedikten, dzeltemedikten sonra bilgi dediin neye yarar? nsan ebediyen sakat brakan bir zehirden baka nedir? Ne bir ey yapabiliyorsun,
ne unutabiliyorsun. Yemin etmedim mi? Bir daha kendi ahsi merakm iin sana bir ey danmayacama yemin vermedim mi?.."
Derin bir sessizlik oldu. Aulu Bey sabrla bekledi Banu Teyze'
nn kendine yenik dmesini. Nice sonra iki kelime dkld kadnn kehanete alkn dudaklarndan. "Hem sen ne biliyorsun?"
Bu soruyu azndan karmt. Yoksa Armanu'un gemiini
renmek iin danlacak en doru kiinin Aulu Bey olduuna,
hikyeyi bilse bilse onun bileceine phesi yoktu. Zira Aulu
Bey cin taifesinin gulyabani kmesine mensuptu. En tehlikeli, en
nkes tr. Ama i gemiin aclarm demeye gelince phesiz en
doru adresti gulyabaniler.
Yu valarndan fersah fersah uzakta pusuya drlp katledilen
kara bahtl askerler, dada tipide donarak len gezginler, llere srlen biare veballar, ekyalarn soyup dilim dilim kestii yolcular, bilinmedik diyarlarda kayplara kansan kifler, ssz adalarda
lme terk edilen mahkmlar, deliler, istenmeyenler... gulyabani
taifesi bunlarn hepsine tanklk etmitir. Kanl meydan muharebelerinde koca taburlar yok olurken, kyler ktlktan krlrken, kervanlar dman ordular tarafndan yaklp kl edilirken hep orackta
hazr ve nazr bulunmulardr. Yamuk Sava'nda, mesela, Bizans
mparatoru Heraklius'un muazzam ordusu Mslmanlar tarafndan
bozguna uratldnda; Tank bin Ziyad askerlerine: "Arkanz
deniz, nnz dman! Nereye kaacaksnz askerlerim?" diye
haykrdnda ve hemen akabinde yollanna kan herkesi ldrerek Vizigotlann hkim olduu spanya'y igal ettiklerinde; sonradan Martel adn alan Prens Charles, Tours Sava'nda yz bin
Arabi katlettiinde; Haailermehur vezir Nizam-l-Mlk' ldrp Mool Hlagu Han, iindeki her eyle birlikte kalelerini yerle
bir edene kadar ortala dehet saarken de gulyabaniler oradaydlar. Gulyabani denilen cin-i namerdler btn bu felaketlerin hepsine ahitlik etmitir. zellikle a susuz lde kalanlann peine dmeleriyle nam salmlardr. Ne zaman, nerede demoullanndar
Havvakzlanndan biri ardnda bir mezar ta bile brakamadan lse
cesedin yannda bitiverirler. Bazen klk deitirdikleri de olur. Ge-
eride sofrann ikisini beklediini grdler, herkes kahvalty bitirmiti. Glsm Nine ve Cicianne akraba ziyaretine gitmiti,
evriye Teyze okula, Zeliha Teyze dkknna yollanmt. Feride
Teyze banyoda san kzla boyuyordu. Ortalktaki tek teyze ise
tuhaftr, hayli skntl grnyordu.
"Neyin var, cinlerin seni terk mi etti?" diye sordu Asya.
Ne var ki Banu Teyze cevap vermek yerine mutfaa kapand.
ki saat boyunca raflardaki bakliyat kavanozlarn dzenledi, yerleri sildi, zml cevizli kurabiye piirdi, tezghtaki plastik meyveleri ykad ve binbir zahmetle ocan kesindeki talam hardal lekesini ovdu. Nihayet odaya geri dndnde iki kz hl
kahvalt masasnda buldu, Trk televizyonculuk tarihindeki en
uzun sreli pembe dizi olan Kara Sevda Sarmann Laneti'nin
her sahnesiyle dalga geiyorlard Ama Banu Teyze deer verdii
bir eyle dalga getikleri iin onlara gcenmek yerine, ok at
kendine - senelerdir ilk defa en sevdii pembe diziyi karyordu;
stelik farknda bile deildi. Daha nce sadece byk perhizi srasnda karmt diziyi. O zaman bile, Allah affetsin, kendisi nedamet getirirken dizide neler olduunu merak ederek Kara Sevda
labaln uultusu ykseldikten sonra tekdze bir uultuya dnt. Baka baka sesler elik etti bu uultuya: motorun mekanik takrts, tekneye arpan dalgalarn dinmeyen prts, martlarn lklar. Armanu sahilde miskin miskin bekleyen martlarn da canlanp onlarla birlikte geldiklerini fark etti sevinle. Vapurdan birka yolcunun simit atmaya balamasyla annda katland
mart says. Armanu bu hengmeyi merakl gzlerle izledi.
Klasik giyimli, csseli bir kadn ve ergen olu oturuyordu
karlarnda, yan yana ama ayr dnyalarda. Armanu kadnn yzne baknca toplu tamaya pek merakl olmad, kalabal hakir grd ve mmkn olsa fakir giyimli btn yolcular krek
krek denize ataca hissine kapld. Kaln ereveli gzlnn
arkasna saklanan olu, annesinin bumu byk hallerinden utanyor gibiydi. Tpk Flannery O'Connor karakterleri gibiler, diye
dnd Armanu. Kim derdi ki Amerikan gney edebiyat karakterlerine stanbul'da bir vapurda rastlayacak?
"Bana u Baron'u biraz daha anlatsana," dedi Asya damdan
der gibi. "Neye benziyor? Ka yalarnda?"
Armanu kzard. Kaln bulutlar arasnda i i parlayan k
gneinin nda yz, k bir gen kadnn yzyd. "Bilmiyorum. Hi yz yze grmedik. Siber arkadaz biz. Fiziksel
bir ilgi deil ona duyduum, ben onun zeksna ve tutkusuna hayranm."
"Peki ama gnn birinde onunla tanmak istemiyor musun?"
"Hem evet hem hayr," diye itirafta bulundu Armanu, ierideki kk ve kalabalk bfeden simit aldktan sonra. Bir para
koparp gvertenin trabzanlanna yasland ve bir martnn yaklamasn beklemeye balad.
"Beklemene gerek yok," dedi Asya glerek. "Havaya bir para attn m mart gelir hemen kapar."
Armanu onun szn dinledi. Bo gkyznde bir mart belirdi ve simiti mideye indirdi.
"Dorusu onun hakknda daha fazla ey renmek iin can
atyorum, bir taraftan da iten ie onunla hi karlamak istemi-
herkes ne dnrse dnsn, cinselliin fiziksel bir ey olmaktan ok duyumsal bir ey olduunu anlatabilecek miydi? Gemite
haddinden fazla ilikiye girdiini ona nasl itiraf edebilirdi ki?
Erkeklerden intikam almak ister gibiydi ama neyin intikam olduunu hl bilemiyordu. Pek ok erkek arkada olmutu arka arkaya - bazen ayn anda, daima hayal knklyla son bulmu okeli ilikiler, Kazanc hanesinin snrlarndan titizlikle uzak tuttuu bir srlar yn. Bunlar ifa edebilecek miydi? Armanu onu
yarglamadan anlayabilir miydi? O steril ahlak kulesinin ykseklerinden eilip de Asya'nn ruhunun derinliklerini grebilir miydi? inden bir ses alayl alayl gld. Belki de tm bunlar ifa
edersen, "Trk kzlarnn iffeti" konusunda bir yabancya yanl
izlenim vereceinden korkuyorsun, dedi ses. Byle bir "kolektif
kimlik sorumluluu" Asya Kazanc iin tam mansyla yeniydi.
Daha nce kendini hibir cemaatin paras olarak hissetmemiti.
imdi hissetmedii gibi gelecekte de byle bir ey yapmaya hi
niyeti yoktu. indeki sesi duymazdan geldi.
Bir keresinde intihara teebbs ettiini itiraf etseydi mesela,
Armanu'un tepkisi ne olurdu acaba? Asya o naho tecrbeden iki
temel ders karmt: Birincisi, deli teyzenin haplarn yutmak
hayatna son vermenin en doru yolu deildi; ikincisi, kendini ldrmek istiyorsan el altnda bir gereke bulundurmalydn, zira
hayatta kalman halinde herkesten tekrar ve tekrar "NEDEN?" sorusunu duyacaktn. Neden intihara kalktn? Cevabn yoksa iin
zordu. Ho, ne cevap verirsen ver, her halkrda sorardan tatmin
etmek olanak dyd. imdiye kadar bu soruya bir cevap bulamadn, belki de iinde yaad evren iin fazla gen, fazla fkeli, fazla duyarl olduunu itiraf edebilir miydi? Bunlarn herhangi biri Armanu iin bir anlam ifade eder miydi? Ya son zamanlarda istikrar ve dinginlik yolunda bir ilerleme kaydettiini, artk
tekeli bir ilikisi olduunu, ama bunun da evli bir adamla olduunu sylese? Nicedir evli bir adamn metresi olduunu, seks ve
esrar sayesinde birbirlerinin bunalmlarna ayna tutup yalnzln
kuyusundan kaabilmek iin birbirlerine sndklarn da eklese
miydi? in dorusu, tam bir ayakl felaket ve fecaat olduunu nasl anlatrd Armanu'a?
Bu yzden de beklenen cevab vermek yerine antasndan bir
walkman karp, bir ark dinlemek iin izin istedi. u anda bir
doz Johnny Cash'e ihtiya duyuyordu. Kulaklklardan birini Armanu'a uzatt. Sabahki grltl mziin ans zihninde taze
olan Armanu kulakl istemeye istemeye kabul ederken sordu:
"Johnny Cash'in hangi arksn dinleyeceiz?"
"Balyor," dedi Asya ciddiyetle. "Dinle..."
I'm gonna stomp your head in the ground
If you don't stay out of my hen house*
Ezgiyi dinlerken, duyduu szlerle bulunduklar yer arasndaki uyumsuzluktan allak bullak oldu Armanu. Bu arky Asya'ya benzetti - elikilerle ve feveranla dolu, evreyle uyumsuz,
tepkisel, duyarl ve her an patlamaya hazr, tpk Asya gibi. Arkasna yasland. Fondaki mrlt yeknesak bir uultuya dnt, simit paralar havada kayboldu, esinti efsun tad beraberinde, vapur usulca kayyordu ve bir zamanlar bu sularda yaam btn
balklann hayaletleri yzyordu onlarla birlikte, koyu lacivert denizde.
Now if he don't stop eating my eggs up
Though I'm not a real bad guy I'm gonna
get my riffle and send him To that great
chicken house in the sky**
ark bittiinde oktan kyya varmlard. Baz yolcular daha vapur iskeleye yanamadan atlamaya baladlar. Armanu, stanbullularn ehrin ritmiyle baa kabilmek iin edindikleri tr* Kafan ezerim yerde senin/Uzak durmazsan kmesimden. ** Yemeyi
brakmazsa yumurtalarm/O kadar kt bir adam olmasam da/ Tfeimi
kapar yollarm onu/Gkteki o byk tavuk kmesine.
umutsuzca kafa patlatyormu gibi grnen mterilerin yzlerindeki o somurtkan ifade... her ey bir Kundera roman sahnesini
hatrlatyordu. Ama onlar bunu bilmiyorlard, bilemezlerdi. Derya ire yzp de deryay kavrayamayan balklar gibiydiler, ortamn bir paras halini almlard.
Kafeyi bir Kundera sahnesine benzetmek Armanu'un ilgisini
bir kat daha artrmt. Masadaki herkesin, aksanla ve gramer
kusurlaryla da olsa ngilizce konutuu gerei de dahil, pek ok
ey fark etti. Genelde Trkeden ngilizceye gemekte hi zorlanmyor gibiydiler. Armanu ilk bata bu rahatl zgvene balamt ama akama doru bunun sebebinin ngilizcelerine duyduklar gvenden ziyade, muhtemelen dil denilen iletiim aracna hepten gvensizlik duymalar olduu sonucuna varacakt. Ne sylerse sylesin, nasl sylerse sylesin beyhude, insan gerek i benliini tam mansyla ifade edemez varsaymndan hareket ediyorlard. oktan ii gemi bo kelimelerin kokumu artyd dil.
Kara kuru bir seyyar satc, garsonlardan saklanarak ieri szld. Koca bir tepsinin iinde, buz kalplan zerine dizilmi, soyulmu, san bademler tayordu.
"Badem!" diye bard, yana yakla arad birinin ismini
haykrr gibi.
"Burda!" diye bard Alkolik Karikatrist sylenen kendi
adym gibi. O srada itii birayla ok iyi gidecekti badem. Artk Adsz Alkolikler toplantlarn aktan aa terk etmiti. Kendi
denetmeni olmaya karar vermiti. Mesela bugn sadece bira
iecekti. Birinciyi mideye indirdiinden geriye iki tane kalmt.
Ondan sonra duracak, baka imeyecekti. Kimsenin profesyonel
klavuzluu olmadan kendini disipline sokmay baarabilirdi. Bu
kararllkla drt kepe badem ald ve herkes kolayca uzanabilsin
diye masann ortasna yd.
Armanu'un zihni meguld o srada. Uzun boylu, dalgn grnl garsonun sipari aln seyretti, ounluun ya bira ya da
arap itiini grnce hayret etti. Geen gece Mslmanlar ve alkol konusunda yapt yorumu hatrlad. Trklerin alkole olan
dknlnden bahsetmeli miydi acaba Anu Aac'ndaki arkadalanna? Burada olanlarn ne kadann yazmalyd onlara?
Birka dakika sonra garson, karikatrist iin koca bir bardak
kpkl bira, dierleri iin de bir srahi krmz arapla dnd.
Zarif arap bardaklarna servis yaplrken Armanu masann etrafnda oturan insanlar biraz daha gzlemleme frsat buldu. ri burunlu, mavi gzl, yapl adamn yannda ama kilometrelerce uzanda oturan asabi kadnn onun kars olduunu tahmin etti. Srayla Alkolik Karikatristin Hayatla Kavgal Kans'n, Alkolik
Karikatrist'i, Gizli Gay Ke Yazan'n, Olaanst Yeteneksiz
air'i, Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi'ni inceledi... Masann bir paras olmaktan ziyade rahatszca ucuna
ilimi gibi grnen, karsndaki gen ve seksi esmere biraz daha uzun bakmaktan alamad kendini. Tam mansyla bir cep telefonu mptelas olan esmer kadn, habire prltl, pembe cep telefonuyla oynuyor, durup dururken ayor, u ya da bu dmeye basyor, ya ksa mesaj gnderiyor ya alyor, u kk aletten baka
eye kymet vermiyordu. Bir de zaman zaman yanndaki u sakall
adama sokulup srnyordu. Belli ki Ultra Milliyeti Filmlerin
Gayri Milliyeti Senaristi'nin yeni kz arkadayd. Aniden ban
kaldrp, "dn dvme yaptrdm," dedi.
Bu szler balamla yle alakaszd ki Armanu ilk anda kendisine ynelik olduunu kavrayamad. Ya skntdan ya da gruba
kendisi gibi yeni katlan biriyle yaknlama isteinden Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi'nin kz arkada ona
hitap etmiti: "Grmek ister misin?"
Pat diye kaldrd tirtn. Gbek deliinin etrafnda kpkrmz bir yabani orkide kvrlyordu.
"ok homu," dedi Armanu kibarca.
ltifattan holanan kadn srtt. "Teekkr ederim," dedi, hibir ey yemedii halde dudaklarn peeteyle silerek.
Bu arada Asya kenardan kenardan kadn incelemekteydi ama
honutsuz bir bakla. Sevmemiti bu kadn. Her zamanki gibi,
bir hemcinsiyle tantnda yapabilecei iki ey vard: ya zaman
sef yeterli deil ama. Mrekkep ne olacak? Dvmenin sadece ineleri deil mrekkebinin de her seferinde yenilenmesi gerektiini biliyor muydunuz? Her seans iin, her mteri iin yeni mrekkep kullanmak lazm."
"Mrekkep mi..." diye kekeledi kz.
"Tabii ya," diye atld Asya kendinden emin. "Dvme ileminden sonra srf mrekkep yznden trl eit enfeksiyon kabilir. Bunlarn en yaygnlarndan biri Staphylococcus aureus'
tur. Ne yazk ki ok sinsi ilerler ve..." kalarn att, "kalbe ciddi zarar verir."
Soukkanlln kaybetmemek iin elinden geleni yapsa da
Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi'nin yeni kz
arkadann beti benzi atmt. Pembe cep telefonu tam o anda
bipledi ama bakmad bile.
"Yaptrmadan nce bir doktora dantn m?" diye sordu Asya sahte bir efkatle.
"Yok, danmadm," dedi kz. Yz glgelenmi, gzlerinin
altnda yeni izgiler belirmiti.
"Ya, yle mi? Hay Allah. Neyse, takma kafana," dedi Asya ellerini iki yana aarak. "Tatsz bir ey olmaz inallah."
Alkolik Karikatrist'le Armanu Asya'nn saldrgan sohbetine
gizlice glmsediler ama dierleri tepki vermedi. Oyuna katlmaya karar veren Alkolik Karikatrist, yznde hnzr bir ifadeyle
sordu: "Ama istese dvmeyi karttrabilir deil mi? kartmak
mmkn deil mi?"
"Mmkn," dedi Asya hemen, gelen pas gole evirme gayretinde. "Ama ilem son derece acl ve yldrc. yntemden birini seebilirsin: cerrahi, lazer tedavisi ya da deri soyma."
Bunlar syledikten sonra ynn zerinden bir badem alp
kabuunu soydu. Masadaki herkes, hatta Armanu bile bademe
dehetle bakmaktan alamad kendini. Seyirci tepkisinden memnun olan Asya soyulmu bademi azna atp sakin sakin inedi.
"ahsen ncy hi tavsiye etmem. tekiler de ondan iyi
deil ya. ok ama ok iyi bir dermatolog ya da estetik cerrah bul-
manz gerek. lem gayet tuzluya mal oluyor ama elden ne gelir?
Her muayene bir ton para, bir kereyle de bitmez. Dvme karldktan sonra bile gzle grnr bir iz kalr, ten rengindeki deiiklik de cabas. Ondan kurtulmak iin bir estetik ameliyat daha
lazm. Yine de yzde yz garantili deil."
"Ay inanmyorum," dedi Ultra Milliyeti Filmlerin Gayri
Milliyeti Senaristi'nin yeni kz arkada, gzleri falta gibi alm bir halde. Armanu Asya'nn gaddarlna glmemek iin
kendini imdikledi.
"Eee yeter bu kadar kasvet, hadi neden imiyoruz?" diye araya girdi Alkolik Karikatristin Hayatla Kavgal Kars. "mek
iin Bay Parmakucundan daha iyi sebep mi bulunur? Neydi ad...
Cecche?"
"Ceccheti," diye dzeltti Asya, gruba bale tarihi konulu nutku atacak kadar sarho olduu o gne hl lanet ederek.
"Evet, evet Ceccheti," diye kkrdad Olaanst Yeteneksiz
air ve Armanu'a aklad. "O olmasa bale yapanlar parmaklarnn ucunda yrmek zorunda kalmayacaklarm biliyor muydun?"
"Derdi neymi acaba?" diye ekledi biri, sonra herkes glt.
Ortam byle yumuaynca, "Eee, anlat bakalm Amy, neredensin?" diye sordu Olaanst Yeteneksiz air kafenin mutat
uultusu zerinden Armanu'a.
"Aslnda Amy, Armanu'un ksaltmas," diye araya girdi Asya, halen provokatr ruh halindeydi anlalan. "nk Armanu
Ermeni-Amerikal!"
"Ermeni" kelimesi Kafe Kundera'da kimseyi artmazd ama
"Ermeni-Amerikah" bakayd. "Trk-Ermeni" zaten "biz"den demekti. "Ermeni-Ermeni" de hi sorun deildi; "Trk-Trk" olanlar gibi bildik bir ey, benzer kltr, benzer maya, benzer kuma
demekti. Ama "Ermeni-Amerikah", diyasporada beyni ykanan
ve bu yzden Trklerden nefret eden biri anlamna geliyordu. Btn balar Armanu'a dnmt. Baklar kukucu bir ilgi tayordu; d ssl ama iinde bomba olmasndan phelendikleri
bir hediye paketiymi gibi incelediler onu. Armanu gelebilecek
blmleri... Ne kahraman ya, sanki bir milli kahramana daha ihtiyacmz var! Budala Bizansllara kar maceradan maceraya koan kash, Herkl klkl, vurdu mu oturtan Trk erkei. Trk olmayan erkeklerin hepsi ya tecavzc, ya zalim ya da olay rgsnde tesadfi. Trk olmayan kadnlarn hepsi nne gelenle yatar. Olur da ezkaza bu kadnlardan birinde bir gdmck iffet varsa, onun da eninde sonunda Trk olduu ortaya kacaktr. Bu nasl propaganda? Ben ite buna histeri derim. Milyonlarn bu berbat mesajlar iselletirmesini saladn m toplu histeriye sebep
oluyor."
Bu sefer Gizli Gay Ke Yazan araya girdi: "Valla Asya hakl. Dmann kadnslyla dalga gemek iin yarattn btn o
kaba saba, mao Trk kahramanlar tahakkmperver ataerkilliin
tezahrlerinden baka ne ki..."
"Kuzum sizin neyiniz var bugn?" diye sordu Ultra Milliyeti
Filmlerin Gayri Milliyeti Senaristi alt duda belli belirsiz titreyerek. "O samalklara inanmadm gayet iyi biliyorsunuz. O
filmlerin sadece elence amal olduunu sylemeye gerek var
m?" Destek almak iin Armanu dahil herkese tek tek bakt.
Armanu hkim havay deitirmek iin elinden geleni yapt.
Baron Baghdassarian'n pasifzme kuvvetle kar kacan bilse
de gerilimi artrmaktan kimseye bir fayda geleceine inanmyordu. "uradaki ereve," dedi duvan iaret ederek. "u turuncu
ereveli yol resmi var ya, Arizona'dan. ocukken annemle o yoldan sk sk geerdik."
"Arizona," diye mrldand Olaanst Yeteneksiz air ve bu
isim onun iin bir topya adas, bir nevi Shangri-la'ym gibi iini ekti.
Ne var ki Asya'nn ii burada noktalamaya hi niyeti yoktu.
"Ama seninkisi en beteri," dedi. "Keke yaptn ie inansaydn,
o filmlere azck da olsa inancn olsayd, bak an sorgulasam
bile samimiyetini sorgulamazdm. O senaryolar kitleler iin yazyorsun. Yazyor, pazarlyor, kamyonla para kaldryorsun. Sonra buraya gelip entelektellerin takld bu kafede klk deitiri-
On Birinci Blm
KURU KAYISI
Baz stanbullular her zamanki gibi dierlerinden nce uyanm. Mesela ehirdeki imamlar; genci yals, yank seslisi, atlak
seslisi, bir dolu caminin imam erkenden uyanm, inananlan sabah namazna armak iin. Sonra simitiler var. Onlar da gn
boyu satacaklan gevrek simitleri almak iin frnlara yollanmlar.
Dolaysyla fnnclar da uyank. ou ie koyulmadan ancak biriki saat uyku uyuyabiliyor, bazs geceleri hi uyumuyor. stisnasz her gn fnnclar fnnlann geceyans yakyorlar; bylece afaktan evvel ehirdeki fnnlar ekmein enfes kokusuyla doluyor.
Temizliki kadnlar da uyank. Kimi pek hareketli ve eli abuk, kimi pek tembel ve isteksiz her yatan kadn, gn boyu ovup
duracaklar lks evlere en az iki- otobs deitirerek gitmek
zere erkenden kalkyorlar. Gittikleri yer baka bir dnya. Zengin
kadnlar daima makyajl geziyor ve katiyyen yalann gstermiyor. Temizliki kadmlann kocalannn aksine banliylerdeki karlarn kocalar daima megul, artc lde kibar ve tkrldmlar. Bu sitelerde zaman kt bir kaynak deil. nsanlar onu scak su
gibi bol bol ve rahat rahat kullanyor. Temizliki kadnlar, sitelerdeki kadmlarn sabah akam yaptklar dularn ya da kpkl,
stl banyolarn uzunluuna ve sklna amaktan kendilerini
alamyorlar.
mamlar, simitiler, frnclar, temizlikiler, hrszlar, pler ve p kartranlar, evsizler, fahieler, pezevenkler, kulplerdeki gece nbetini bitiren fedailer, konsomatrisler, taksiciler, ehri terk edenler ve henz kapsna varanlar, duvarlara slogan yazmak iin sokaklara km olan sac ve solcular... bu erkenciler
dnda, stanbul'un geri kalan hl derin uykuda.
Artk afak skyor. ehir jlemsi bir ey u anda, yar sv
yar kat.
Gklerdeki Semavi Gz'e, Kazanc hanesi, gecenin glgeleri
arasnda yer yer ltl bir kre gibi grnyor olsa gerek. Bu byk, eski konan ou odas karanlk ve sessiz ama birka aydnlk. Erken kalkanlar ite o odalarda.
Kazanc hanesinde uyank olanlardan biri Armanu. Anu Aa-
bir sr i var. Bunlarn bazlarna ben cevap yazacam; mdrn notlan vard, aryorum, bulamyorum.
Kalemden bir arkada ardm.
- Gel azizim, seninle bunlar bir ayklayalm,
dedim. O efendinin yardm olmadka iin iinden
kamadm. yi oldu ki bizim mdr de gelmedi. Ziraat
Bankasnda banka mdrleri toplanp
konuacaklarm, oraya gideceini telefonla haber verdi.
Ben de ii brakaca m gibi hemen sokaa ktm.
Nereye gideyim? Selime'yi burada oturtacak bir yer
bulmal. lkin bir ev tutmak aklmdan geti. Ben de
gidip o evde oturur muyum? yle olursa Selime
benim yanma gelmi olur. Kendisinin istedii de bu
deil mi? Yalnz onu rahat ettirecek bir ev bulup
hazrlayabilecek miyim? Eya ister, adam ister. Selime
yarn gelmeye kalkarsa bunlar yetiir mi? Bir ev
kuruyoruz demektir. Olunca iyi olmal. Selime'yi bir
otele indiririm. Temiz bir otelde gzel deli bir oda
tutarm! Onu evime almadm diye bana darlr ve
benden incinir mi? Evim olmadn ona anlatrm.
Daha olmazsa ben de onun olduu otele tanrm. Hem
aramzda hibir sz gemeden onu, evim olsa bile,
gtrmek doru mu? Ne var ki ona ufak, temiz bir ev
hazr bulundurmak k olurdu! Gelince kendi evine
gelecek, kendi hizmetisine emir verecek, kimse karan
olmayacak! Acaba istediim gibi bir ev bulup deyebilir miyim? Kimden sormal? Bizim bankada birini
bulur sorarm diye dndm, yeniden bankaya dndm. Herkes yemee kmaya hazrlanyordu. Kambiyoda bir efendi tanrm ki bu gibi ilerde beceriklidir.
Onu buldurdum, anlattm. Dedi ki:
- Feyyaz Beyin bir evi var, daha yeni yaptrd. Eer
kiraya vermemise onu size tutarz.
istanbullu Bir Kadn in elik Feraset Kural: Bu ehirde tutunabilmek istiyorsan, sen sen ol, ay barda kadn olma.
ay barda kadn olmamay semi ve seiminde sebat etmiti. Kazanc kadnlar arasnda bir tek o bask altnda, ilk kaynar suda at diye atlayan ay bardaklarna fkelenmeye muktedirdi.
Zeliha Teyze komodinin zerindeki Marlboro Lights'a uzanyor, bir sigara yakyor. Yalanmak sigara alkanln hi etkilememi. Kznn da itiini biliyor. Salk Bakanl brorlerindeki o skc pasajlardan bir alnt gibi ecereleri: Sigara bamls
ebeveynlerin ocuklarnn sigara ime olasl dier ocuklara
gre kat fazladr. Zeliha, Asya'nn sal iin endie ediyor ama
ona mdahale ederse, gvensizlik emareleri gsterirse geri
tepeceini bilecek kadar akll. Asya'nn karsnda kaygl grnmemeli. Demesi yapmasndan kolay. Dengeyi bulmak zor, tpk
bir annenin kendi ocuu tarafndan "teyze" diye arlmas gibi.
ine iliyor bu durum, cann yakyor. Yine de "teyzelik" roln
annelikten daha iyi kvrabileceine, bylesinin ikisi iin de daha
iyi olacana inanyor. Fiziksel ve ruhsal olarak balanabilmek
iin evvela ismen kopmalar gerekiyor sanki. Zeliha Teyze'nin
iindeki frtnann tek ahidi Allah. Mesele onun varlna
inanmamas.
Dnceli dnceli bir nefes ekiyor sigaradan, birka saniye iinde tutup hmla salyor. Allah varsa ve bu kadar ok ey
biliyorsa hakkmzda, neden tm o bilgisiyle hibir ey yapmad,
yapmyor? Neden bunca hakszln yaanmasna izin veriyor?
Neden seyirci kalyor yeryznde yaanan bunca acya ve madem
ki seyirci, ne hakla yarglyor sonunda? Hayr, Zeliha Teyze kararl, dine teslim olmayacak. Hele hele yalandka dindarlaan,
te dnyaya gitmeden evvel sicilini temizlemek iin anszn imana gelen u karc hesaplardan olmaya hi niyeti yok. Bir agnostik olarak yaad yle de lecek. Zndkl samimi ve saf. Bir
yerlerde bir Allah varsa, onun bu iten muhalefetini ve reddiyesi-
lamt. Kitap boyunca her masaln aslna sadk kalyor, tek kelimesini bile deitirmiyordu. Ama ite bu son blmde kendi yazd bir hikyeye yer vererek kitab byle kapatmay tasarlamt.
Bitirdiinde eserini stanbul'da bastrmay ve byk Ermeni topluluklarnn yaad Adana, Harput, Van, Trabzon, Sivas gibi ehirlere dattrmay planlamt.
Ohannes stanbuliyan, Ermeni anababalarn bu hikyeleri her
gece uyumadan nce ocuklarna okuyacaklarn hayal ediyordu.
Son bir buuk sene boyunca yazmak tm zamann ald iin
bakalarnn ocuklarna kitap yazarken kendi ocuklarn bsbtn ihmal etmi olmas ne garipti. Her ikindi bu odaya geliyor,
masasna oturuyor ve yazabildii kadar yazyordu. Her gece odadan ktnda ocuklar oktan yataklarna yatm oluyordu.
Yazma arzusu hayatndaki her eyin ve herkesin nne gemiti.
Tlsm gibi varln ele geirmiti. Ama neyse ki kitap bitmek
zereydi. Bu akam yazd sonuncu blmd, en zoru. Bunu da
bitirdiinde aa inecek, metni bir kurdelayla balayacak, altn
brou iine saklayacak ve paketi karsna verecekti. Kayp Gvercin Yavrusu ve Asude Bir Bahar lkesi ona ithaf edilmiti.
"Ltfen oku," diyecekti o zaman karsna. "Eer iyi deilse
yak hepsini. Sz veriyorum sana sebebini bile sormayacam.
Ama eer beenirsen, afak Matbaasndaki Garabed Efendi'ye
gtr."
Ohannes stanbuliyan karsnn fikirlerine herkesinkinden
fazla sayg duyard. Edebiyat ve sanat konusunda ince bir zevki
vard karsnn. Onun misafirperverlii sayesinde Boaz kysndaki bu konak mnevverlerin, sanat ve kalem ehlinin penan olmutu. Kimi nl kimi henz yeni, saysz mhim sima gelip gemiti bu evden. Okumaya, tartmaya, yiyip imeye gelirlerdi buraya. Birbirlerinin eserlerini ksmi, kendi eserlerini ise katmerli
bir evkle tartmaya gelirlerdi.
"yi yleyse," dedi Kayp Gvercin Yavrusu. "Bana kayp gvercin yavrusunun hikyesini anlatabilirsin. Ama seni uyaryorum, ackl bir ey duyarsam, uar giderim."
Ohannes stanbuliyan nar aacnn buna ne karlk vereceini hzlca tasarlad ama tam kda dkmeye balamt ki bir yerlerde bir vazo hzla yere dp tuzla buz oldu. Grltnn arasnda bir burun ekme sesi duyuldu. Karsnn hkrn annda tand. Ancak o zaman yaznn maarasndan tmyle kabildi ve
l balk gibi yzeye vurdu.
Merdivene doru koarken daha bu sabah berber dkknnda, itibarl bir avukat ve Osmanl Parlamentosunun yesi olan Kirkor
Hagopyan'la arasnda geen mzi tartmay hatrlad.
"Devir kt, ok kt. Daha da beterine hazrlan," diye mnldanmt Kirkor Efendi, berberde karlatklarnda. "nce Ermeni
erkeklerini askere aldlar; 'madem eitlik vardr, madem ki hepimiz Osmanlyz,' dediler, 'Mslmanlarla gayrimslimler beraber siper kazsn, beraber savasn!' Ardndan dman dmzda
deil iimizdeymi gibi, dman bizmiiz gibi btn Ermeni askerlerin ellerinden silahlarn aldlar. Sonra da baladlar Ermeni
erkeklerini amele taburlarna toplamaya. imdi de dostum kara
kara sylentiler dolayor... kimileri daha beterinin yaklamakta
olduunu sylyor."
Gidiata dair samimi bir endie duymasna ramen bu haberler Ohannes stanbuliyan' kiisel olarak sarsmamt. Kendisi askere alnamayacak kadar yalyd, oullan da henz ok ufak. Ailede askere alnma yandaki tek erkek karsnn kardei Levon'du. Ama o da seme ilemi srasnda "muinsiz" nian almas
sayesinde Balkan Sava'na katlmaktan kurtulmutu. Ailelerinin
bakmn tek bana stlenen erkekler askerlikten muaf tutulmu-
Fahri'nin kapsn aldk, Fethullah at. Fahri, kendisi de koridorun kapsndan bakyordu. lkin kara mantolu bir hanm girdiini grd, tanmad. Sonra ben girdim! Bu kadnn kim olduunu, bunu niin getirdiimi
anlayamad. Bana "Bu kadn niye getirdin?" demek ister
gzlerle bakyordu.
Selime bana dnd, glerek,
- Doktor beni tanmad, deil .mi, dedi.
- Tanmadn m Fahri?
- Dur bakaym, o siz misiniz? Tanmadm valla! Ho
geldiniz! Ne zaman geldiniz? Bunun "Hemeri" dedii siz
miydiniz? Nereden aklma gelirdi? Hadi ieri, ieri. er
de soyunursunuz!
Biz, ieri giderken arkamzdan geliyor ve syleniyordu:
- Ben, poturlu, kuakl birini getirecek diye bekli
yordum. Bana "Hemerim geldi, seni de tanr" diyor!
- Selime Hanm, benim hemerim deil mi? Seni de
tanmaz m?
- E, "Selime Hanm geldi" desene.
- Beni telefonda sorguya ekersin: Niin geldi? Ne
zaman geldi?
- Sorguya, imdi de ekerim. Siz, hele soyunun ba
kalm.
Selime soyundu: Kara apkann altndan ular altn
gibi parlayan, ak kumral salar kt. Sevimli, gler
yzl, ii glen akll, alayc gzler, dzgn vcut, dz
bacak ve alak keli bir sokak iskarpini iinde kk
ayaklar olan bu kadna gzel demekte belki biroklar
dnrler, ancak hi kimse, onun ok sevimli, ok kan
scak bir kadn olduunu sylemekte durup dnmez.
Fahri, onu bu kyafette, byle en, gler yzl hi gr-
"Kendi hikyeni dinle yleyse," dedi nar aac dallarn sallayp kar tanelerini silkeleyerek. "Bir varm bir yokmu. Tanr'
nn mahluklar tahl kadar okmu, ok konumak gnahm."
"Ama neden?" diye sormu kk kayp gvercin yavrusu tedirginlikle. "ok konumak neden gnahm ki?"
Mutfak kaps kapalyd. Bu saatte Armanu'un, senelerdir
yanlarnda alan hizmetileri Marie'yle birlikte ocuklar da alp
mutfaa kapanmalar dorusu tuhaft, Capy asla kapatmazlard.
Ohannes stanbuliyan kapnn kulbuna uzand ama daha o
kulbu evirmeden eski, tahta kap ieriden ald ve bir Trk a-
vula burun buruna geldi. ki adam da birbirleriyle byle karlamaktan akn, bo bulunup bir an yle kalakaldlar. aknlndan ilk syrlan avu oldu. Bir adm geriye atp karsndakini tepeden trnaa szd. Baklarndaki sertlik ehresini glgeliyor
olmasa yakkl saylabilecek, genten, kumral bir adamd.
"Burada neler oluyor?" diye bard Ohannes stanbuliyan,
kars, ocuklar ve Marie'nin mutfak duvarnn nnde cezal ocuklar gibi yan yana durduklarn grnce.
"Evinizi aramak iin emir aldk," dedi avu. Sesinde belirgin
bir husumet yoktu ama yaknlk da sezilmiyordu. Yorgun gibiydi.
Belki de iini bir an nce bitirip scak yatana dnmek istiyordu.
"Rica etsem bize alma odanz gsterir misiniz?"
Eve dnp sra halinde byk yuvarlak merdiveni ktlar;
nde Ohannes stanbuliyan, arkada avu ve erat. alma odasna ktklarnda askerler etrafa dald, yabani ieklerle dolu bir
ayra yaylm bal anlan gibi her biri baka bir eyann bana
gitti. Dolaplan, ekmeceleri, duvardan duvara uzanan kitapln
her rafn aramaya koyuldular. Kitaplan yle bir kantnp ilerinde sakl belgeler anyor, bir ey bulamaynca lden geirdiklerini ya yere brakyor ya geri koyuyorlard. Birer .birer elden geti
Ohannes stanbuliyan'n tapt, defalarca okuduu kitaplar:
Charles Baudelaire'den Ktlk iekleri, Gerard de Nerval'dan
Kuruntular, Alfred Musset'den Geceler, sonra en sevdii yazardan, byk Victor Hugo'dan Sefiller ve Notre Dame'n Kamburu.
Boncuk gzl, yapl bir asker pheyle J. J. Rousseau'nun Toplumsal Akit'ini kantnrken Ohannes stanbuliyan adamn grmeden bakt blmleri dnmeden edemedi:
Selime ile evlendik. Nikhmz Fahri'in nikh ile birlikte oldu. Fahri'nin dn ay sonra olacak. Biz Seli
me ile dndk, ayrca dn yapmak bize elvermeyecek; nikhmz olduu gnn gecesi, otelde odalarmz
birletirmeye szletik. O gne kadar ayr kalacaz! Selime yle istedi. stedii gibi de oldu.
Bizim nikh Fahri'nin kaynatasnn evinde yaptlar.
Gecesi de mdrn evinde byk bir ziyafet verildi. Ziyafet deil, bir byk dn balosu!
Bizim mdr Selime ile, vekil bey Melek Hanmla
dans ederek baloyu atlar. Sonra ben mdrn kars
ile, Fahri vekilin hanm ile oynadk. Daha sonra herkes
ayakland. Artk dans salonunda dans edecek deil, kmldayacak yer kalmad! Herkes gelinlerle oynamaya
merakl... Bize de birtakm hanmlar dansa kaldrmak
dt. lerinde tandklarm da var! Biroklarn tantrmaya bile vakit kalmyor...
Bir aralk Fahri'yi grdm.
- u halime bak, terden boulacam.
Yz stakoz gibi kzarm, yakal terden yumuam, gs burumu, boyunba yana kam...
- Ben eve gidip amar deitirmezsem lrm, de
di. Eve gidip geleceim, Melek'i bul da syle: Beni so
rarlarsa idare etsin.
Gitti! Ben Selime'yi gzden karmamak istiyorum,
ama olmuyor. ok kalabalk, dansa kaldryorlar, bulamyorum.
Ben onlar ararken onlar da Melek Hanmla beni
aryorlarm. Buluunca Melek Hanm,
- Fahri yok, dedi.
- imdi gelecek, dedim, gmlei, yakal bozuldu
da deitirmeye gitti. Sizi bulup syleyeyim diye bana
tembih etti. Ben de sizi aryorum ve bulamyordum.
Giderek artan bir endieyle etrafna baknd Ohannes stanbuliyan, ta ki kapnn yannda durmu onlan dinleyen oluyla gz
gze gelene kadar. Ne zaman kmt mutfaktan? Ne zamandr
onlan seyrediyordu? Olann yanaklar askerlere duyduu fkenin iddetinden al ald. Ohannes stanbuliyan onu her eyin yolunda olduuna ikna etmeye alarak oluna glmsedi, sonra
annesinin yanna gitmesini iaret etti. Ama Yervant kprdamad.
"Korkarm bizimle gelmeniz lazm," dedi avu. "Gelemem..."
dedi Ohannes stanbuliyan bir an bo bulunup. Dile getirmek
zere olduu gerekenin aczini son anda fark edebildi. Bu gece
kitabm bitirmem lazm... sonuncu blm... Onun yerine
karsyla konumak iin izin istedi.
O meum akamdan belleine kaznan son hatra karsnn
ifadesi olacakt; gzbebekleri bym, dudaklar solgun. Yorgun
grnyordu, olan bitenler btn takatini alp gtrm gibi.
Ohannes stanbuliyan kuruyan diline lanet edecekti sonra sonra.
Oysa ne ok isterdi evden ayrlmadan evvel karsnn ellerini tutabilmeyi ve ona metanetini yitirmemesini syleyebilmeyi; hem
ocuklarn hem de yoldakinin hatrna. Armanu drt aylk hamileydi.
Ancak iki yannda askerlerle d kapdan karanlk sokaa ktnda karsna hediyesini vermeyi unuttuunu hatrlad. Ellerini
ceplerine daldrd ve parmaklarnn ucunda aln nan hissetmeyince rahatlad. Brou evde brakmt, masann bir ekmecesinde. Armanu'un hediyesini bulunca nasl sevineceini dnerek
glmser gibi oldu.
le; ancak o zaman alayabildi. Yervant' yanna ekti: "Levon Day'nn evine git abuk... Syle hemen buraya gelsin. Ona olanlar
anlat."
Levon Day'nn evi yakndayd, pazarn kesini dnnce.
Birinci kat atlye olan iki katl mtevaz bir evde otururdu.
Genliinde bir Rum gzeline abay yakm ama kz ona vermemilerdi. O zamandan bu yana kimseyle evlenmemi, tm zamann mesleine vakfetmiti. Zanaatinin incelii ve dayankllyla nam salmt. Levon Day kazanc ustasyd ve koca imparatorluktaki en iyi kazanlar onun elinden kmayd.
Yervant sokaa ktktan sonra Levon Day'nn evine doru
birka adm att ama aniden durup aksi yne dnd; babasn gtrdkleri tarafa doru komaya balad. Ama sokan teki ucuna kadar kotuu halde babasndan eser yoktu. Babas askerlerle
birlikte srra kadem basmt sanki.
Bir sre sonra Levon Day'nm evine ulat ama yukarda kimsecikleri bulamad. Belki oradadr diye atlyenin kapsn ald.
Levon Day'nn ge saatlere kadar alt grlmedik ey deildi. Ama kapy ra Rza Selim at - iine kapank, alkan
bir olancaz, teni porselen gibi beyaz, salan kuzguni ve kvr
kvr.
"Daym nerede?" diye sordu Yervant.
"Levon usta gitti," dedi Rza Selim, boazndan zorlukla ekip karabildii bouk bir sesle. "Askerler bu ikindi gelip gtrdler."
Rza Selim bunlan der demez zar zor tutmakta olduu gzyalann brakt. Olan yetimdi ve Levon Day son alt yldr ona babalk etmiti. "Ne yapacam bilmiyorum," dedi. "Bekliyorum..."
O akam eve dnmeden evvel Yervant oyalanabildii kadar
oyaland. Yokulardan aa ta sektirdi, bombo sokaklarda slklar alarak doland. Boalm kahvehanelerin, metruk meydanlarn, iinden trl kokular ve bebek alamalar szan derme atma evlerin yanndan geti. Bulabildii tek hayat belirtisi pis bir su
birikintisinin yannda acyla miyavlayan bir kedi yavrusuydu; ara
Ancak msrann sonuna geldiinde Armanu'un birka dakika evvel sorduu soruya hl ayrntl bir cevap beklediini fark
edebildi.
"Zeliha Teyze'yle Aram'n ne zamandr birlikte olduklarn
Allah bilir. 'vey baba' diyebilirim herhalde ona, ya da daha tutarll olsun diye 'vey enite'... yle bir ey ite."
"Neden evlenmiyorlar?"
"Evlenmek mi?" Asya bu kelimeyi dilerinin arasna skm
bir yemek art gibi tkrverdi. Tam o esnada p toplayclarnn yanndan geiyorlard ve rol modellerini daha yakndan incelediinde onlann olan deil kz olduklarn grd hayretle. Bu
daha da houna gitti. p toplayc olmak iin bir baka sebep de
cinsiyet snrlarn bulanklatrmak olabilirdi pekl. Dudaklarnn arasna bir sigara koydu ama yakmak yerine, ikolata ubuuymu gibi bir mddet ucunu emdi. Sonra bir dncesini aa
vurdu: "Aram'n evlenmekten yana derdi olduunu sanmam da,
Zeliha Teyze'nin hi ii olmaz o taraklarda."
"yi ama neden?" diye sordu Armanu.
Rzgrn ynnn aniden deimesiyle Armanu keskin bir
deniz kokusu ekti iine. Tam anlamyla bir esanslar hercmerciydi bu ehir; bazs kesif, fena kokular, bazs araba parfmleri
kadar tatlms ve baygn. Hangisi olursa olsun ald her koku bir
yiyecei hatrlatyordu Armanu'a. yle ki biraz daha kalsa burada, galiba hepten yenebilecek bir ey gibi alglamaya balayacakt
stanbul'u. Bir peynirli pastayd bu ehir; aralarda katman katman
tarih, bolca Batllama kremas svanm zerine, bohem
sslemeler serpitirilmi orasna burasna, kenarlarna Doulu sos
bulam ve rendelenmi modemiteyle tamamlanm. Sekiz gndr buradayd ve sre uzadka stanbul ilk gnknden ok daha
karmak'grnyordu. ehre henz almam olsa da bu ehirde
yabanc olmaya alyordu belki.
* Sabahn krnde ie koyulur/Kpek gibi alnn bir maa iin. /Oysa u
ansl gne hibir ey yapmadan/Dolanr durur gkyznde.
le babam boannca onun yannda fazla kalamadm, hep ara girdi. Geri on yamdan on yama kadar her yaz bir Ermeni
genlik kampna gittim. Elenceliydi, Ermenicem geliti orada,
ama sonra yine unuttum."
"Ben de Ermeniceyi anneannemden rendim," dedi Aram
glmseyerek. "Dorusu annem de anneannem de iki dilli bymemi istiyorlard ama ikinci dilin ne olaca konusunda tamamen
zt fikirlere sahiptiler. Annem okulda Trke evde ngilizce konumam istiyordu, ne de olsa bydmde bu lkeden ayrlacak, Avrupa'ya yerleecektim. Ermenice neme gerekti? Ama anneannem galip geldi. Sonunda okulda Trke, annemle arda
darda ngilizce, evde Ermenice konuarak bydm."
Anneanne ve babaannelerden konutular bir mddet. Diyasporadakilerden, Trkiye'dekilerden, Ermenistan'dakilerden... Armanu, Aram'm anlattklarndan ziyade, mtevaz halinden etkilenmiti.
Akam 7:30'da Zeliha Teyze dkkn yardmcsna brakt ve
birlikte yakndaki bir meyhanenin yolunu tuttular.
"Sen stanbul'dan gitmeden nce Aram'la Zeliha Teyze, tipik
bir iki muhabbetini grmen iin bizi meyhaneye gtrmek istediler," diye aklad Asya Armanu'a.
stiklal Caddesi'ne paralel bir arka soka katederken, pencerelerinden travesti fahielerin sarkt ykk dkk bir apartmann
nnden getiler. Bilhassa ilk kattakiler yle yakndlar ki Armanu an makyajl yzlerini btn ayrntlaryla seebildi. Kfte
dudakl, am yarmas, kzl sal bir travesti glerek laf att.
"Ne dedi?" diye sordu Armanu.
"Bileziklerime baylm. Hepsinin tayamayacam kadar
arlk yaptn sylyor!"
Armanu'un akn baklar altnda Asya bileziklerinden birini karp kzl sal travestiye uzatt. Beriki hediyeyi sevinle alp
bileine takt ve Asya'nn erefine diyet kolasn havaya kaldrd.
Bu sahneyi akn gzlerle seyreden Armanu, Jean Genet'yi
dnd bir an. Burada olsayd kim bilir neler karrd bu sahne-
Hayat hikyeme
Uzanan yoldur o.
Armanu btn szleri anlayamasa da incecik bir sz hissetti iinde. Az sonra ban kaldrdnda Zeliha Teyze'nin ifadesi
artt onu. Hem korku hem mutluluk barndran bir ifadeydi bu
- ancak beklenmedik bir anda aka yakalananlarn yzlerinde
rastlanabilecek trden bir mutluluk korkusu. Mutlu olmaktan korkuyordu Zeliha Teyze.
ark bitip de mzisyenler yan masaya getiinde Armanu,
Zeliha Teyze'nin Aram'a sarlp peceini zannetti. Ama onun yerine, Asya'ya yanat Zeliha Teyze. Bir erkee duyduu ak, kzna duyduu sevgiyi daha iyi idrak etmesini salamasna, efkatle Asya'nn elini skt. "Canm," diye mrldand, sesinde biraz
kederle. Ama o an kzna bir ey itiraf etmeye yeltendiyse bile bu
arzuyu hemen bastrd. Onun yerine Marlboro Lights'na uzanp
Asya'ya bir sigara ikram etti.
Annesini hi bu kadar duygusal ve sevecen grmemiti Asya.
Hele onun kendisine sigara ikram etmesi daha da artcyd. Sigaray alp nce kendininkini, sonra annesininkini yakt. Aralarnda ar ar ykselen dumann iinden anne kz birbirlerine tutuk ve acemi glmsediler. Bu kta bakldnda irkiltici lde
benziyorlard birbirlerine. Karlkl durmu sonsuza dein birbirlerini oaltmaya ahdetmi iki ayna. Birisinin hi tatmad, tekininse mmkn mertebe hatrlamamay tercih ettii bir gemiin
ekillendirdii iki yz.
te Armanu, stanbul'a geldiinden beri ilk kez o an ehrin
nabzn hissetti. nsanlarn, onlara ektirdii btn ilelere ramen stanbul'u neden terk edemediklerini, bir ehre nasl k olunabileceini sezdi. Hakl olabilirdi Aram. Bylesine i actc gzellii olan bir ehri sevmekten kolay kolay vazgeemeyebilirdi
insan. Gidenler de belki ebediyen onu tamaya mahkmdular
yanlarnda. Brakmakla unutulmuyordu stanbul. Bu kefe
kadehini kaldrd: "erefe!"
On Drdnc Blm
SU
eri girip sessiz olmalarn sylesem mi ki?" diye kaygyla mrldand Feride Teyze. Baklar kapnn kulpuna sabitlenmi, kzlarn odasnn nnde nbet tutar
gibi bekliyordu.
"Yahu rahat braksanza genleri!" diye homurdand Zeliha
Teyze devrilip kald divandan.
"yi de baksana sonuna kadar amlar mziin sesini..." dedi
Feride Teyze.
"Ne var yani. Genler, kanlan kaynyor. Azck da kafay
buldular bu akam. nsan kafay buldu mu byle mzik dinler."
Vurgulamak iin bard: "YKSEK!"
"Kafay bulmularm!" diye terslendi Glsm Nine oturduu keden. "Neden acaba? Bunca zaman ailemizin yzn kzarttn yetmedi mi? u bacana etek diye geirdiin beze bak.
ocuunu babasz byten bir annesin, boanm bir dul. Arbal olman lazmken sen tam tersine hafifletin. Beni iyi dinle
Zeliha! Burnu halkal dul kadn grmedim senden baka. Kendinden utanmalsn!"
Zeliha Teyze sarld yastktan zorlukla kaldrd zonklamaya
balayan ban. "Kusura bakma anne ama bence bi noktada yanlyorsun. nsann 'boanm bir kadn' addedilmesi iin nce ev-
lenmesi gerekir. Hakikati arptmayalm ltfen. Bana ne boanm kadn, ne de dul denebilir. u kara bahtl kadnlar iin lgatnda mevcut bulundurduun terimler de geerli deil. Kabul et
artk. Kabul et de rahat et. Senin en kk kzn mini etek de giyer, gnah da iler. Bu evladn da byle ite. Burun halkasn da
seviyor, evlilik d dourduu ocuu da. Beensen de beenmesende!"
"Asya'y martp imeye zorladn yetmiyor mu? Zavall
yabanc misafiri neden yoldan karyorsun? Mustafa'nn emaneti
o, bu evde aabeyinin misafiri. Kzcazn ahlakn bozmaya ne
hakkn var!"
"Aabeyimin emaneti! Tabii ya!" Zeliha Teyze ters ters gldkten sonra gzlerini kapatt. Bu arada kzlarn odasnda Johnny
Cash son perdeden alyordu. Asya ile Armanu yan yana oturmu sabit gzlerle bilgisayar ekranna bakyorlard, internete yle
dalmlard ki, ikisi de kaplarnn nndeki tartmadan bihaberdi. Armanu Anu Aac'na balanmt, bu sefer Asya'y da
yanna alma kararyla.
"Herkese merhaba! Madam Srgn Ruhum'u zlemediniz
mi?" yazd.
"Yaasn, stanbul sava muhabirimiz geri dnd, nerelerdeydin? Trkler seni yutmad ya?" yazd Anti Kavurma.
"Adam yutanlardan biri yanmda imdi. Hepinizi Trk arkadamla tantrmak istiyorum."
Kimse bir ey yazmad.
ten baka tutunacak dal yok" dedi Sappho'nun Kz. "Bu sebepten ite, sen 'hadi unutalm' diyorsun, biz de 'hadi hatrlayalm'
diyoruz."
Armanu kendi kendine glmsedi. u ana kadar her ey harfi harfine tahmin ettii ekilde gelimiti. Baron Baghdassarian
hari. O henz bir cevap vermemiti.
Bu arada ekrana sabitlenmi olan Asya yazmaya devam ediyordu: "Ama ben sizin gemiinizi inkr etmiyorum ki. Kaybnz
ve acnz kabul ediyorum. Yaplan ktlkleri yok saymyorum.
Ben sadece gemie saplanp kalmamak gerektiine inanyorum."
"Deil toplumlar ya da topluluklar, bireyler dahi gemiin
soluuyla ekillenirler. Ya soluuyla ya yokluuyla. Her iki durumda da hafza mhimdir. Ondan kamaya alanlar sahte bir
hafiflik peindedir," yazd Leydi Tavuskuu/Siramark. "Kendi
gemiini dn mesela... Babann hikyesini bilmeden kendi hikyene vakf olamazsn."
menilere sormad bir soruydu. Gemite iki kere Trk misafirleri olmutu; ikisi de nereden kt anlalmayan, pat diye damlayan hackervari an milliyeti gen erkeklerdi. Trklerin Ermenilere hibir ey yapmadn, asl Ermenilerin Osmanl rejimine
bakaldrdn ve kyleri basarak Trk nineleri bebeleri ldrdn kantlama niyetiyle bir anda ortalkta bitivermilerdi. Ne
onlar Anu Aac'ndakileri, ne Anu Aac'ndakiler onlar dinlemiti. Hackerlardan biri, Osmanl rejiminin iddia edildii gibi
soykrm yapmaya merak olsa, bunu ok daha erken bir tarihte
tam anlamyla yapacan ve bugn .geriye bundan bahsedecek
hibir Ermeni kalmam olacan syleyecek kadar ileri gitmiti. Gnmzde Trklere laf eden bir sr Ermeni'nin olmas, Osmanllarn onlar fazla rahat braktnn ak bir kantyd.
imdiye kadar Anu Aac'nn Trklerle internetteki karlamalar temel olarak hararetli hakaretler ve sinirli monologlar eklinde gelimiti. Ne var ki bu sefer belirgin bir ton ve ierik fark
vard. lk defa bir Trk'le "sohbet" etmekteydiler.
"Devletin zr dileyebilir," dedi Bedbaht Ev Kadn.
"Devletim mi? Benim devletle iim olmaz." Babakan penguen olarak izdii iin yarglanan Alkolik Karikatrist'i dnyordu Asya bunu yazarken. "Hem ben nihilistim!" ahsi Nihilizm
Manifestosu'ndan bahsetmemek iin kendini zor tuttu.
"Madem yle kendin zr dileyebilirsin," diye araya girdi Anti Kavurma.
"Sana yle geliyor," yazd Leydi Tavuskuu/Siramark. "Alakan var aslnda. nk hepimiz zaman iindeki bir sreklilie doarz ve gemi imdinin iinde yaamaya devam eder. Bir soydan, kltrden, milletten geliriz. Devletiniz tarihi inkr ediyor, o
devleti de sizler var ediyorsunuz. Sua ortaksnz demektir bu.
Hep beraber bir inkr politikas iindesiniz..."
"Sylesenize bugn, bu devirde ortalama Trk'ten ne bekliyorsunuz Allahakna... Acnz, yasnz azaltmak iin ben ne yapabilirim?"
Asya ezbere iir okurken msralar unutmu gibi ne yapacan bilemez halde gzleriyle ekran tarad. Beinci Sultan' dalgn
dalgn okadktan sonra, parmaklan yeniden klavyeye gitti.
"Dorusunu isterseniz sevgili Madam Srgn Ruhum ve sevgili Trk Adnda Bir Kz... Diyasporadaki Ermeniler arasnda
Trklerin soykrm kabul etmesini asla istemeyecek olanlar var.
nk Trkler bunu kabul edecek olurlarsa ayamzn altndaki
haly ekip, bizi bir arada tutan en gl ve belki de tek ba ortadan kaldracaklar. Tpk Trklerin yaplan hakszl inkr etme
alkanl olmas gibi, Ermenilerin de yaplan hakszln hatrasna drt elle yapp, 'mazlum' kimliinin keyfini srme alkanl var. Grne gre iki tarafn da deimesi art. ki tarafn
da acilen terk etmesi gereken kabuklanm dogmalar var."
Baron Baghdassarian'd bunlan yazan.
Mutfa ilk bata bunca beenmi olmasna ramen evi aldktan ksa bir mddet sonra dolaplar deitirmenin hayallerini kurmaya balamt. Oraya buraya hareketli raflar ve gz alc tablolar
eklemek olmutu ilk ii. Mustafa da, ikiye o kadar dkn olmadklar halde, en keye 36 ielik bir araplk yerletirmi,
mee tabureler dizmiti. imdi Rose panik iinde o taburelerden
birine kmt kle gibi.
"Ay Tanrm, sadece on be dakikamz var. imdi ne yapacaz? Ne syleyeceiz Amy'ye araynca? Karar vermek iin sadece on be dakikamz var, onun da be dakikas gitti bitti bile..."
"Rose hayatm, sakin ol ltfen," dedi Mustafa sandalyesinden
kalkarken. Taburede oturmay sevmedii iin mutfakta iki tane
am iskemle bulunduruyordu, biri kendine, br de kendine.
Karsnn yanna gidip, endielerini dindirmek umuduyla elini
tuttu. "Sakin olmak zorundasn. Sen paniklersen daha da beter
olur her ey. Hi kzmadan, azarlamadan ona u anda nerede olduunu sor. lk sorman gereken soru bu, tamam m canm?" "Ya
sylemezse," diye bir inilti koyverdi Rose. "Syler. Tatl tatl
sorarsan syler," dedi Mustafa kararl bir sesle. "Ama azarlamak,
barp armak yok. Serinkanlln muhafaza et. Al biraz su
i."
Rose barda titreyen ellerle kavrad. "Bu mmkn m? Tek
evladm bana kuyruklu yalanlar sylesin, hepimizi enayi yerine
koysun, ben de ona kzmayaym yle mi? Ah ona gvenmekle ne
byk aptallk etmiim. Bunca zamandr San Francisco'da babaannesinin yannda olduunu sanyordum, meer herkese yalan
On Beinci Blm
KURU ZM
peynirli. Ardndan mercimek orbas, zbek pilav, kuzu kapama. Kfte de misafirler gelince kzartlmak, zere yorulmu hazrd. Akama kadar bir dzine daha yemek yapmaya kararl olduu halde mendeki en nemli unsur tatlyd: aure.
ocukluu ve ilk genlik yllan boyunca Mustafa Kazanc
aureyi btn tatllara stn tutmutu. Eer o korkun Amerikan
fast-food rnleri, yeme alkanlklarn hepten bozmamsa en
sevdii tatlnn onu buzdolabnda kse kse beklediini grnce
kim bilir nasl sevinecekti. Belki de aure sayesinde yitirdii o aile
scakln yeniden edinecekti. Hayat burada hl aynym ve
brakt yerden devam edebilirmi gibi. '
Aure devamlln ve istikrarn simgesiydi; ne kadar sarsc,
nasl da vahim olursa olsun, her frtnadan sonra elbet gelecek
olan gzel gnlerin, aacak gnein simgesi.
Glsm Nine malzemenin ounu bir gn nceden suya basmt, imdi de piirmeye hazrlanyordu. Dolab ap koca bir kazan kard. Aure piirmek iin mutlaka kazan gerekirdi.
Malzeme:
1/2 bardak fasulye
1 bardak buday
1 bardak pirin
3 bardak su
1/3 bardak kuru zm
1/3 bardak kuru incir
1/3 bardak kuru kays
1/2 bardak portakal kabuu
1/2 bardak kabuu soyulmu badem
1/2 bardak antepfst
1/2 bardak am fst
1/2 bardak fndk
1 1/2 bardak eker
1 tatl ka vanilya
Ss:
2 ay ka tarn
1/2 bardak nar
2 ay ka gl suyu
Hazrlanmas:
Malzeme bir gece nceden ayn kaplarda suya baslr. Fasulyeler
bir kaba konup bir gece souk suda bekletilir. Budayla pirin iyice
ykandktan sonra suya baslr. ncirler, kayslar ve portakal kabuklar 1/2 saat scak suda bekletilir sonra szlr ve szlen su saklanr; kylr, kuru zmle kartrlp bir kenara konur.
Piirmesi:
Fasulyeler souk suya konur. Yumuayana kadar, yaklak bir
saat kaynatlr. Bu arada 2.5 litre su kaynatlp iine buday ve pirin
atlr, ksk atete ara sra kantrarak yumuayana kadar, yaklak bir
saat piirilir.
Meyvelerin saklanan suyu, eker, dvlm fndk, am fstklan kazana eklenir ve srekli kantrarak orta atete kaynatlr. 30 dakika kadar. Kanmn helmelenmesi beklenir. Vanilya, kuru zm,
incir ve kuru kays eklenerek 20 dakika daha srekli kannlarak
kaynatlr. Alt kapatlp gl suyu eklenir. Aure bir saat kadar oda scaklnda bekletilir. zerine tarn serpilir, soyulmu badem ve narla
sslenir.
Kzlann odasnda Armanu sabahtan beri durgun ve dnceliydi. Ne dan kmak geliyordu iinden, ne de bir eyler yapmak.
Asya da ona elik etmek iin evde kalmt. Saatlerdir tavla oynuyor, Johnny Cash dinliyorlard.
"Alt alt! Amma da ballsn!"
Ama Armanu att zara sevinmie benzemiyordu. Ask bir
suratla pullara bakt dalgn dalgn.
ten geriye en canl izi ite bu mzik brakmt. Senelerce bir Ermeni orkestrasnda klarnet alm; geleneksel kyafetlerle, siyah
potur sar gmlekle. Ermeni halk danslar oynamt. Seneler sonra
baka bir muhite tandklarnda oradaki tek Ermeni aile onlar
olacakt. Ne zaman bir prova ya da gsteri iin evden geleneksel
kyafetlerini giyerek ksa, mahalledeki teki ocuklarn ona nasl
alayla baktn hatrlyordu. Her seferinde ocuklarn grdklerini
unutacaklarn ya da onunla bir daha karlatklarnda dalga
gemeyeceklerini umard. Her seferinde umudu boa kard.
ocukluu boyunca bir Ermeni sosyal aktiviteler derneinden
dierine kotururken, aslnda tek istedii tpk teki ocuklar gibi
som ve salt Amerikal olmakt, ne bir fazla ne bir eksik. Sadece
Amerikal olmak, bu esmer Ermeni teninden kurtulmak. Nice sonra
anlatmt uan Barsam'a ok kkken bir gn st katta oturan
Hollandal-Amerikallara hangi sabunla ykandklarn sorduunu.
Ayn sabunu kullanrsa teninin alacan mit etmiti demek.
Onlar kadar beyaz olmak istiyordu o yalardayken Barsam, onlar
gibi beyaz Amerikal. imdi ocukluk anlan nce zihnine,
gen yalarda rendii azck Ermeniceyi de abucak unuttuu ve
aile aacndan olabildiince uzaklara kamaya gayret ettii iin
kendini sulu hissetti Barsam akmakyan. Vaktiyle annesinden
daha fazla Ermenice ya da Ermeni kltr renmedii, kzna da
bunlan daha fazla retmedii iin zgnd.
"Babacm neden susuyorsun?" diye sordu Armanu. Adamakll paniklemeye balamt artk.
"Canm bala daldm... Kkken gittiin genlik kampn
hatrlyor musun Armanu?"
Ermeni ocuklara ynelik bir kampt bu. Amerika'nn drt bir
yanndan gelen Ermeni ocuklara dillerini, dinlerini, kltrlerini
retmek iin kurulmu bir yaz kamp.
"Evet, nasl hatrlamam."
"Seni oraya bir daha gndermediim iin kzm miydin bana?"
"Baba oraya gitmek istemeyen bendim, unuttun mu? lk ba-
orada da iki ablasnn heyecanla ertesi gnden bahsederek deli gibi temizlik yaptklarn grnce fikrini deitirmiti.
Odasna geri dndnde kapsn kapatp bir sigara yakm
ve byle amansz gnler iin yatann altndaki zulada saklad
yoldan kartmt: bir ie votka-limonlu Smirnoff. O andan
itibaren hi telasz ama gayet istikrarl durmadan imi ve ienin ounu bitirmiti. On sigara ve yedi duble votkadan sonra
imdi kaygnn esamesi kalmamt iinde. Donmutu ruhu. Aslnda alk dnda hibir ey hissetmiyordu. Odasnda attrabilecei yegne ey akamleyin evin nnde baran sska m sska
seyyar satcdan ald bir paket kuru zmd.
Geriye bir avu kuru zm kaldnda, cep telefonu ald.
Aram aryordu.
"Bu gece o evde kalman istemiyorum..." dedi kardaki ses
telefon alr almaz. "Yarn da, br gn de. Aslnda hayatnn
geri kalannda benden bir gn bile uzak kalman istemiyorum."
Buna cevaben Zeliha Teyze inansz ve itimatsz kkrdad.
"Ltfen sevgilim, gel benimle kal. O evi hemen terk et. Bak
sana di fras aldm. Temiz havlum bile var!" Aram kendi akasna acyp lafn yanda kesti. "Onlar gidene kadar benimle kal."
"Olmazzzz," dedi Zeliha Teyze sarho kesinliiyle. "Hem
byle aniden ortadan kayboluumu sevgili aileme nasl aklanz
o zaman?"
"Hibir ey aklamak zorunda deilsin, ltfen," dedi Aram
yalvanrcasna. "Geleneksel bir ailedeki kara koyun olmann byle bir faydas vardr en azndan. Ne yaparsan yap, eminim kimse
hayret etmez. Delidir-ne-yapsa-yeridir kontenjanndan faydalanrsn. Hadi. Ltfen gel benimle kal."
"Asya'ya ne derim?"
"Hibir ey, hibir ey sylemek zorunda deilsin... Biliyorsun."
Telefonu sk sk tutan Zeliha Teyze etrafna rd kasvetin
iinde ana rahminde bebek gibi kvrlp dertop oldu. Arlaan
gzkapaklann kapad ama hemen sonra enerjisini toplayp sor-
"stanbul souk mudur? Daha kaln bir eyler alsa mydm?" diye
sordu Rose, sormamas iin geerli sebep olmasna ramen:
Birincisi bu soruyu daha nce de sormutu, ikincisi bavulunu oktan hazrlam ve kapatmt, ncs Tucson Havaalanna doru yola kmlard ve artk bunlan dert edinmek iin ok geti.
Kansna bu sebebi tek tek hatrlatmak iinden gelse de
Mustafa Kazanc gzlerini yoldan ayrmadan ban iki yana sallad.
Yola kacaklan gn, Rose'la Mustafa havaalanna gitmek
iin evden leden sonra drtte kmlard. ki uak yolculuu
bekliyordu onlar: biri uzun, dieri daha da uzun. nce San Fran-
geri dnebilecei bir anayurdu yokmu gibi sonsuza kadar Amerika'ya snmay, hatta hi ansz, srekli ileri dnk bir hayat yaamay umursamyordu ama atalan olmayan bir yabancya, ocukluu olmayan bir adama dnme fikri cann skyordu. Seneler iinde geri dnp ailesini grme teebbsnde bulunmu ama
bunun kolay olmadn idrak etmiti her seferinde. Yllar getike de kolaylamyordu. Kendi gemiinden peyderpey uzaklam, nihayet kkleriyle btn balarn kopardna inanmt.
Bylesi daha iyiydi - hem kendisi hem de bir zamanlar fazlasyla
incittikleri iin. Artk evi Amerika olmutu. Dorusunu sylemek
gerekirse Arizona ya da baka bir mekndan ziyade gelecee, yani
olaslklar, esneklii ve lekesiz przsz sonsuzluu ile gelecek
zaman kipine yerlemi ve oray evi benimsemiti - arka kaps
gemie kapal bir ev.
Mustafa uakta gzle grlr lde dalgn ve ie kapankt.
Kalkarlarken hi kprdamadan oturmu, gerekli irtifaya ulatklarnda ve "Emniyet Kemerlerinizi Balayn" sndnde
bile duruunu deitirmemiti. Bu mecburi yolculuktan bitkin
hissediyordu kendini. Oysa yeni balyordu.
Mustafa ne kadar ylgn grnyorsa Rose aksine o denli cevval ve girikendi. Kocas danda bulutlardan baka seyredecek
bir ey varmasna bezgin bezgin pencereden bakadursun, o
bardak bardak berbat uak kahvesi imi, ikram ettikleri tuzlu
krakerleri kemirmi, dergileri kartrm, daha nce grm olduu halde srf gsteriliyor diye Brigitte Jones: The Edge of Reason filmini seyretmi, yanndaki ihtiyar kadnla uzun uzun muhabbet etmi (byk kzn ve yeni doan torununu grmek iin
gidiyormu San Francisco'ya), sonradan ihtiyar kadn uyuduunda da, kendini nndeki ekranda beliren tarih sorularn cevaplamaya vakfetmi ama pek baarl olamamt.
kinci Dnya Sava'nda en ok hangi lke zayiat verdi?
a. Japonya
b. Byk Britanya
c. Fransa
d. Sovyetler Birlii
George Orwell'in /94'ndeki ba karakterin ad neydi?
a. Winston Smith
b. Akaky Akakievich
c. Sir Francis Drake
e. Gregor Samsa
Birinci soruda Rose kendinden emin B kkn iaretledi ama
ikinciye dair hibir fikri olmadndan A kkn sallad. Biraz
sonra ilk cevabnn yanl ikincisinin doru olduunu grnce
hayret edecekti. Amy yannda olsa ikisine de doru cevap verirdi, hem kazara da deil. Kzn dnrken yrei szlad. Btn
anlamazlklarna ve kavgalarna, bir anne olarak btn ahsi kusurlarna ramen, Amy'yle shhatli bir anne kz ilikisi iinde olduklarna emindi. Tpk kinci Dnya Sava'nda en ok Byk
Britanya'nn zayiat verdiine emin olduu gibi.
Bu dncelerle nihayet bitti yolculuun ilk aamas. San
Francisco'ya indiler.
Terminale girince Rose yeni bir alveri hezeyanna kapld
ama bu sefer olduka farkl bir listesi vard: yolluklar. Uakta ikram edilen krntlardan yle honutsuz kalmt ki ii ele almak
istiyordu. Mustafa ona, Trk Havayollarnn, Amerika'daki i seferlerin aksine mkellef ikramda bulunduklarn anlatmaya altysa da Rose kaacak hibir yeri olmayan on iki saatlik bir uua
balamadan nce kendini salama almak istedi.
Ald da. Planters tuzlu fstk, peynirli kraker, ikolata parackh biskvi, iki paket Bar-B-Q patates cipsi, ball bademli krokan, kutu kutu iklet, hepsi balonlu. Srf bir eye, herhangi bir eye dikkat edebilme imkn iin yedii-karbonhidrat-miktannadikkat-etme devri ok geride kalmt. akmakyan ailesinden
intikam almak istedii, daima odar diye damgaladklar ve asla
kendilerinden biri olarak grmedikleri kadnn aslnda ne denli
den de Mustafa'nn iledii suu kefetmek annesinin hayli zamann alacakt. Kefettiinde de tamahkrlndan utanmasna ramen onu azarlamamt Glsm; sadece o gnden sonra buzdolabnda olu iin ayrlm birka kse aure bulundurmaya balamt.
"Ne iersiniz efendim?" Hostes zerine eilmi Trke soruyordu. Doada hibir canlda olmayan parlak safir mavisi lensleri
vard ve tam ayn renkten bir yelek giymiti. Arkasnda puf puf
kabarm bulut resimleri vard yelein.
Mustafa bir an tereddt etti, ne imek istediini bilmediinden
deil, bunu hangi dilde isteyeceini bilmediinden. Onca seneden
sonra kendini Trkeye nazaran ngilizceye hkim hissediyor ve
her koulda meramn ngilizce anlatmay tercih ediyordu. Yine de
memleketlisi bir Trk'le tutup ngilizce konumak kstahlk gibi
geliyordu. Mustafa Kazanc imdiye kadar bu sorunu Amerika'daki
Trklerle pek grmeyerek zmt. Ama ikilemi byle sradan
karlamalarda btn aklyla gsteriyordu kendini. Kaacak
delik arar gibi etrafna sratle gz gezdirdi; yaknlarda bir k
kaps bulamaynca da nihayet Trke cevap verdi: "Domates suyu
ltfen."
"Domates suyum yok," dedi hostes, bunda elenceli bir taraf
buluyormu gibi en bir glle. Baz insanlar altklar kurumla
nasl da zdeleiyordu. Ayn gle yz kullanyordu "evet"
derken de "hayr" derken de. "Bloody Mary karm arzu eder
miydiniz?"
Mustafa uzatlan koyu krmz karm alp arkasna yasland; aln dnceli dnceli krm, ela gzleri bulutlanmt.
Ancak o zaman Rose'un ona baktn, hareketlerini dikkatle, endieyle incelediini fark etti. "Ne oldu canm? Sinirli grnyorsun. Aileni greceksin diye mi?" diye sorarken yz kararmt
Rose'un.
Bu yolculuu nceden enine boyuna tarttklarndan syleyecek fazla bir ey kalmamt aslnda. Rose, Mustafa'nn stanbul'a gitmek istemediini, sadece karsnn srarlarna boyun e-
diini biliyordu. Bu tavizi takdir etse de, kocasna minnettar olduunu sylemek zordu. On dokuz senelik bir ein, krk ylda bir
kocasndan iyilik istemeye hakk vardr, diye dnd iinden ve
uzanp Mustafa'nn elini mfikne skt avucunda.
Bu hareket Mustafa'y hazrlksz yakalamt. Kendisine uzatlan eli tuttuunda bir hzn dalgas kt zerine. Biraz daha
sokuldu eine. Sevgiye dair iki temel ey renmiti onun sayesinde: Birincisi, romantik tiplerin yle afra tafrayla iddia ettiklerinin aksine, ak denilen ey ilk grte akan bir imekten ziyade zaman iinde gelien ar'm ar bir akntyd. Mustafa'nn
Rose'dan rendii ikinci noktaya gelince: Ne olursa olsun her
insan sevmeye muktedirdi. Kendisi bile.
Seneler iinde Rose'u sevmeye alm; onun varlnda, vcudunda ve ruhunda bir nebze olsun huzur bulmutu. Zaman zaman fazlasyla kaprisli, talepkr ve mklpesent olsa da Rose
znde hep aynyd, kolay anlalr ve nceden tahmin edilebilir
bir kadn. Bir kez zdn m kimyasn, bir daha asla artmyordu insan. Belli bileenlerden mrekkep sarih ve basit bir formld. Hayatla yzlemeye almad gibi, Mustafa'ya da asla
meydan okumazd. Bulunduu ortamlara intibak konusunda doal bir yetenei vard; nerede olursa olsun evresini iine sindirir,
sivri kelerini yle maharetle trplerdi ki, bir sre sonra evre
ile kendisi arasnda hudut kalmazd.
Severdi karsn Mustafa Kazanc. Onunla tantktan sonra,
tavsamt korkulan, iinde irinlenen aile anlan. Bir kadn sevmek ille de onu tutkuyla arzulamak anlamna gelmeyebiliyordu;
Mustafa Rose'a kranla kank bir sevgi hissediyordu. Onu
ayakta tuttuu, normalletirdii iin. Rose semiz mi semiz bir Ermeni slalesine uyum salamakta baanl olamam, ilk evliliinde fena halde uvallam olabilirdi, ama tam da ayn sebeple, semiz mi semiz Trk ailesinden kamak isteyen Mustafa gibi bir
adam iin ideal snakt.
"Sen iyi misin?" diye tekrarlad Rose, artan bir huzursuzlukla.
kisi de severdi mutfa ama tmyle farkl sebeplerden. Rose yemek piirmeye olan dknl ve kendini ancak orada tam anlamyla evinde hissettii iin severdi. Mustafa ise alrken onu
seyretmeyi sevdii iin; bir sr kk aynnt arasnda, karolarla
uyumlu kt havlular, bir garnizona yetecek kadar kupa, tezghta
kuruyan ikolata sosu... gndelik hayatn rehaveti, sradanln
cazibesi. zellikle de Rose bir eyler dilimler, bler, dorar, kyarken onun tombul ellerini seyretmeyi severdi. Rose'u krep yaparken seyretmek, hayatn Mustafa'ya bahettii en huzur verici
grntlerden biriydi. Yeni pimi krep zerinde halkalanan akaaa urubu kadar rahatlatc bir ey yoktu hayatta. Akaaga
urubu gelecek zamana aitti. Gemiin prangalanyla hibir ilgisi,
alakas yoktu. Tamamen Amerikal'yd. Gemii olmayan bir gmenin simgesiydi akaaga urubu.
lk bata anndsiyle ablalan srekli mektup yazar, nasl olduunu,
onlar ne zaman ziyarete geleceini sorarak ona ulamaya
alrlard. Yzlemek istemedii sorular sorar, srekli mektup
ve hediye gnderirlerdi. En ok da annesi, en ok da o. Bu yirmi
yl zarfnda annesiyle sadece bir kere grmt, o da stanbul'da deil Almanya'da. Jeologlar ve Mcevher Uzmanlan Konferans iin Frankfurt'a gittiinde annesinden oraya gelmesini istemiti. Ana oul Trkiye'ye dnemeyen siyasi snmaclann senelerdir yaptklan gibi Almanya'nn bir kentinde bulumulard.
Annesi onu grmek iin yle can atyordu ki, iki saat mesafedeki
stanbul'a neden gelmediini sormamt bile. nsanlann anormal
koullara abucak alma konusunda sergiledikleri beceri ne kadar
artcyd. artlar olaanst olduunda tuhaflklan normal
kabul etmek insana zg bir meziyetti.
Uan sonuna geldiinde tuvaletlerin nnde durdu Mustafa Kazanc, srada bekleyen iki adamn arkasnda. Bir gece nceyi dnerek iini ekti. ten dnerken, Rose'dan gizli olarak
Tucson'da son on senedir ara sra gittii bir yere uramt. El Tiradito mabedi.
Tucson'da mtevaz, sapa bir yerdeydi mabet. Amerika'da bir
Kimse grmeden alp okuyabilseydi o kt paralarn. Belki bunu yapan biri kmt. Eer yleyse kendi kdn da ap okumu olabilirlerdi. Geride brakt korkun bir gnahn dayanlmaz arl... konuulamayan, sze dklemeyen, ancak bir kt parasna yazlp Arizona'da bir duvar oyuuna sktrlan bir
itiraf...
"yi misiniz efendim?" Safir lensli hostesti soruyu soran.
Ban serte sallayp cevap verdi. Bu sefer Trke konumayacakt onunla. Kalarn atp ngilizce cevaplad, kklerini reddetmek istercesine inatla:
"Yes, thank you. I'm okay. Just a bit air sick..."*
araf tekrar bana sarp daha kaln bir sesle cevap verdi: "Belli
mi olur? Ho, gnl ister ki asla mecbur kalmayasn ktnn yardmna. nallah lzum duymazsn. Ama velev ki duydun, o zaman sana kt bir cin gerek."
"Yeter! Ne bu byle?" diye fkeyle araya girdi Banu Teyze,
geri cevab gayet iyi biliyordu.
"Bu..." Aulu Bey ne eildi ve oyunun sonunda alk bekleyen bir tiyatro oyuncusu gibi ne eilip selam verdi."... zamann
iinde bir an. Mini minnack bir dilim ortak hafzadan."
Sonra gzlerinden zehir saarak sesini ykseltti: "Size kendi
szlerinizi hatrlattm efendim!"
Banu Teyze yle derin bir korku hissetti ki o anda, btn vcudu zangr zangr titredi. Bu mahlukun baknda yle fazla er
vard ki, onu neden hemen azledip kklamadn kendine aklayamyordu. Nasl byle yaknlaabilmiti ona, aza bile alnmayacak bir srr paylayorlarm gibi? Banu Teyze cininden hi bu
kadar korkmamt.
Keza kendisinden de, yapmaya muktedir olduu bylerden
de daha evvel hi bu kadar rkmemiti.
On Altnc Blm
GLSUYU
dan beri bu vazifeyi asla yapmamt. imdi konu bir kere daha
alnca btn balar ihtiyar kadna dnd; bakalm konuulanlar
takip edebilmi mi diye.
Kahvalt sofrasnda aniden ilgi oda haline gelen Cicianne
ban kaldnp mavi-gri bo gzlerle ailesine bakt. Bir taraftan da
sucuunu grltl grltl inemeye devam ediyordu. Lokmasn yuttu, usulca geirdi ve tekrar kendi dnyasna kayormu gibi grnd bir anda, herkesi belleinin berraklyla artverdi:
"Asyacm, sen hi merak etme, ben sana kurun dkerim.
Ne kadar kem gz varsa stnde atr atr atlatnm hepsini."
"Eksik olma Cicianne," dedi Asya uysalca glmseyerek.
Asya kkken Cicianne nazan savuturmak iin dzenli
olarak kurun dkerdi ona. Dorusu pek clz bir bebek olan Asya'nn da fani hayatnn balangcnda az biraz yardma ihtiyac
varm gibi grnyordu. Nedense srekli aya taklp yzst
der; her seferinde alt dudan kanatrd. Her seferinde kabahati
bebein dengesiz admlan yerine nazarda bularak, Cicianne'ye
havale ederlerdi onu.
lk balarda bu tren Asya iin keyifli elenceli bir oyundan
ibaretti - bir de byklerin ilgisine mazhar olduu iin mesut.
ocukken her trl sihr-i helal ve sihr-i haramdan hayli keyif aldn hatrlyordu; byye olmasa da aile byklerinin devr-i felee sz geirebileceine inanacak kadar toy olduu zamanlarda.
Bilhassa kurun dkme treninin aynntlanndan holanrd: evin
en kymetli halsnn zerine bada kurup oturmak, bann zerine bir battaniyenin gerilmesini izlemek, bu tuhaf admn altnda
kendini korunakl ve sakl hissetmek, herkesin mr mr okuduu
dualan dinlemek ve nihayet o czlayan sesi, tiz bir lk gibi, Cicianne'nin su dolu bir tencereye erimi kurun dknn sesini
ve o sese elik eden kelimeleri iitmek:
Elemterefi kem gzlere i
Gz edenin gzne kzgn i
Ama Armanu yiyeceklere kaytszca bakmakla yetindi. ayn birka saniye dalgn dalgn kartrdktan sonra Zeliha Teyze'ye dnp sordu: "Annemi karlamak iin sizinle havaalanna
gelebilir miyim?"
"Tabii canm, birlikte gideriz," dedi Zeliha Teyze ban sallayarak, sonra da sylediklerini berikilere tercme etti.
"Ben de geliyorum," diye atld Glsm Nine.
"Tamam anne, sen de gel," dedi Zeliha Teyze, yine ban sallayarak.
Asya dayanamad: "Ben de geliyorum."
Ne var ki bu sefer olumsuz bir cevap kt Zeliha Teyze'den.
"Olmaz kk hanm. Sen uslu uslu burada otur, kurununu dktr."
Krgn, asabi ban evirdi Asya. Bu da ne byle? dercesine
bakt etrafna. Neden kendisi danda braklyordu? Bu evde bir
nebze ifade ve dnce zgrl varsa dahi, belli ki bu haklar
bir tek kendisinden esirgeniyordu. ona gelince hanedeki rejim
mutlak totalitarizme dnveriyordu. Asya yeise kaplarak iini
ekti. Hayatndaki dertlerin sembol oymu gibi hnla seramik
tuzlua uzand. irkin kardanadamn boyas akm prtlek gzlerine bakt kederle.
Kenardan onu seyreden Banu Teyze efkatle seslendi: "Birlikte alverie kalm m canm? Kahvaltdan sonra ikimiz kol
kola alveri yapalm, st ba alalm ne dersin? Biraz keyif atarz."
Asya teslimiyetle ban sallad.
"Ama ondan nce..." Banu Teyze cmlesinin ortasnda durdu,
"gel mutfakta aureleri kselere koymama yardm et."
Ayn b hareketini tekrarlad Asya. Hayat boktan, diye dnd, hep ayn terane...
mi. Gnn birinde Tanr ona Cebrail'i gndermi. Bir gemi yap
ve her tr canldan bir ift al gverteye, diye fsldam melek."
Tercmeye gerek olmayan hikyeyi tercme ederken, Asya'
nn sesi biraz katlamt nk bu en az sevdii blmd.
"Hazreti Nuh'un gemisinde her inantan her mezhepten ahlak
sahibi insanlar varm," diye devam etti Banu Teyze. "Hazreti Davud'da oradaym, Hazreti Musa da, Hazreti Sleyman, Hazreti
sa, Hazreti Muhammed de, Allann Selam Hepsinin zerine Olsun. Gemiye erzak doldurup beklemeye balamlar.
"ok gemeden tufan kopmu. Allah yle buyurmu: Ey
gkyz! Yamurunu aa boalt. Artk tutma kendini. Gazabn
gnder! Sonra yeryzne emretmi: Ey yeryz, sulan sakn emme. Dalgalar yle hzl ykselmi ki gemide olmayanlarn hibiri
hayatta kalamam."
evirmenin sesi yumuayverdi nk bu Asya'nn en sevdii blmd. Dalga dalga kabaran sularn kyleri, ehirleri ve
mimsiz medeniyetleri, bir de gemiin istenmeyen anlarn ykp
geiini tahayyl etmeyi severdi.
"Gnlerce yol almlar, her yer cumbul cumbul uymu. Yiyecek
azalmaya balam. Yemek yapacak malzeme kalmam. Nuh da
herkesten elinde ne varsa getirmesini istemi; bcekler, kular,
farkl inanlara sahip insanlar ellerinde kalan getirmiler. Btn
malzemeyi birbirine katp koca bir kazan dolusu aure piirmiler." Banu Teyze efsanede anlatlann ta kendisiymi gibi
ocan zerindeki kazan iaret etti gururla. "te bu tatlnn hikyesi budur. Bu kadarn belki herkes bilir. Bilmedikleri bu hikyede kazann nemi! Biz Kazanclar olmasak, aure de olmazd..."
"Tabii ya," diye kkrdad Asya. "Barolde Nuh peygamber ve biz
Kazanclar..."
Banu Teyze'nin nezdinde, insanlk tarihindeki tekmil mhim
olaylar aure gn vuku bulmutu. Allah Teala, Hazreti dem'in
tvbesini o gn kabul etmiti mesela. Hazreti Yunus onu yutan
yunus tarafndan aure gn azat edilmi, Hazreti Mevlana ems'
le bu kutlu gnde karlam, Hazreti sa Tanr katna ayn gn
ka gz iaretleri kullanarak... Bu hileli ve hafi dil gndelik hayatlarnn her noktasna sirayet etmiti.
Diyelim ki ocuklardan biri, babalarnn odasnn yanndaki
odada ya da koridorda dp kendini yaralad, vargcyle ln yutar, elini skca kanayan yaraya bastrr, parmaklarnn
ucunda tp tp aaya, mutfaa ya da baheye iner; duyulmayacak kadar uzaklatna emin olduktan sonra, ancak o zaman ve
orada koyverirdi ln. Btn bu nlemlerin ve bunca temkinliliin altnda hayali ve fuzuli bir beklenti vard. Eer doru davranp yanl yapmazlarsa babalarn kzdrmayacaklar zann.
Her akam Levent Kazanc iten dndkten sonra ocuklar
masann nnde tek sra halinde toplanr, tefti edilmeyi beklerlerdi. Asla dorudan o gn uslu durup durmadklarn sormazd
onlara. Kk bir blk gibi sraya dizer; baz uzun baz ksa, tek
tek yzlerini incelerdi. Banu (koruyucu byk abla olarak daima
kendinden ziyade kardeleri iin endie ederdi), evriye (en sulugzlleri olarak habire alamamak iin dudaklarn srrd), Feride (babasyla gz temas kurmaktan aciz, asabi asabi gzlerini
devirirdi), tek oul Mustafa (bu sefil grup arasndan syrlmay,
babasnn gzdesi olmay umard) ve en kkleri Zeliha (yreinde inceden inceye intikam aray kabarr, hakszla kar
hnlanrd). Babalar orbasn bitirene ve derken ya birine, ya
ikisine, ya ne... ya da anslysalar hepsine birden masaya oturmalarn syleyene kadar beklerlerdi.
Zeliha babasnn dinmeyen azarlarn, hatta dzenli tokat ve
dayaklarn dahi, akam yemei ncesi tabi tutulduklar bu teftiler kadar nemsemezdi. Masann yannda hareketsizce dikilmek
zorunda kaldklarnda, babalar tek tek yzlerine baktnda ve
alnlarnda ancak kendisinin okuyabilecei byl bir mrekkeple
o gn yapt yaramazlklarn yazlm olduunu anlattnda,
Zeliha aresizlikten yumruklarn skard.
"Neden adam olmuyorsunuz? Bu kadar m zor sizi adam etmem?" diye adeta hiddetten arnm bir sesle sorard Levent Kazanc, ne zaman ocuklardan birinin alnnda bir kabahat okusa.
"Varln tehdit olarak algladklan iin," dedi, beyaz krkten semiz bir pofuduk yastk gibi yataa kvnlm, yemyeil gzleriyle onu seyreden nc Paa'ya. "G odaklannn sevmedii
bir ey varsa, o da ilgi odaklan! Blent hanmn sesi yle efsunkr, kyafetleri yle gsterili ki, Allah bilir ya, o televizyona
karsa, kimsenin kurbaa yeili niformal askerleri dinlemeyeceinden korkuyorlar. Dnsene. Ordunun ynetime el koymasndan daha kt ne olabilir? Ordunun ynetime el koyduunu
kimsenin iplememesi!"
te o srada tok tok vuruldu kapya. Cevap beklemeden ieri
dald dardaki.
"Gene kendi kendine mi konuuyorsun, salak," dedi ban
ieri uzatarak. "u berbat mzii de kapat. Kafam iti."
Ela gzleri genlik ateiyle parlyordu, koyu salan an briyantinlenerek geriye taranmt. Allah bilir ne zaman edindii u
tik olmasa, yakkl saylabilirdi. Konuurken sa gz seiriyor,
ba saa yatyordu ara ara; sinirlendiinde, heyecanlandnda
ve yabanclarn yannda olduunda ikiye katlanan mekanik bir
hareket. Bakalannn bu tiki utangalna yorduklan olurdu ama
Zeliha meselenin mahcubiyet deil, sadece gvensizlik olduunu
dnyordu.
Dirseinin zerinde dorularak omzunu silkti: "Canm ne isterse onu dinlerim."
Ama ona laf yetitirmek ya da daha nce defalarca yapt gibi kapy arpp gitmek yerine, aklna bir ey taklm gibi durdu
beriki. "Neden bu ksa etekleri giyiyorsun?"
Soru ylesine beklenmedikti ki Zeliha donakald. Nereden
kmt bu imdi? Berikinin bakndaki buulu tl daha yeni
fark ediyordu. Oldum olas marn tekiydi ya, diye dnd, bu
sene iyiden iyiye cozuttu, hyar. Son kelimeyi yksek sesle sylemiti: "Hyar!"
Ama beriki onu duymazdan geldi. Teftie kmasna odaya gz gezdirdi. "Bana bak u benim tra bam m?"
"Evet," diye itirafta bulundu Zeliha. "Yerine koyacaktm."
pikin pikin yapan snf arkadalannn aksine, ellerini denetlemeyi baarmt. On ila on sekiz yalan arasnda uzunca bir
sre isteini bastrabilmi, mastrbasyon yapmamaya muvaffak
olmutu. Ne var ki yakn zamanda kendi dnda ve iradesinin
ok stnde bir g tarafndan idare edilmeye balamt sol eli,
pis eli, murdar eli. Her ey iki sene evvel niversite snavlarnda
baarsz olmasyla balamt. Sonularn aklanmasna ksa bir
mddet kala, bastrlamaz bir hzla nksetmiti stek. Kendini cezalandrarak ve kendinden souyarak geirdii seneler anszn
ters bir etki yaratm; drt her zamankinden gl dikilmiti
karsna.
stek her yerde, gnn her saatinde gelebiliyordu. Banyoda,
bodrumda, bahede, tuvalette, yorgann altnda, oturma odasnda,
televizyon karsnda ve etrafta kimseler olmadnda, kz kardeinin odasnda; gizlice oraya szldnde, onun yatanda, sandalyesinde, masasnda... stek, tahakkmperver bir hkmdar gibi
mutlak itaat talep ediyordu. Gene de ne kadar boyun eerse esin
ona, sa elini kullanmazd asla. Sa el temiz eyler iindi, saf ve
kutsal. Kuran', seccadeyi, tespihi sa eliyle tutar; kapal kaplar
sa eliyle aar, sabahlar yataktan kalkarken sa eliyle yorgan
kaldrrd. Keza yahlann elini sa eliyle kavrard, pp alnna
koymadan evvel. Sa el ne kadar mbarekse, sol el de o kadar
mnafkt. Sadece sol eliyle mastrbasyon yapard:
Bir keresinde tuhaf m tuhaf, gnlerce aklndan kmayan bir
rya grmt. Babasnn nnde mastrbasyon yapyordu ryasnda. Babas uzunca bir len sofrasn andran yemek masasna
oturmu, bir yandan duman tten bir orbay kaklyor, bir yandan gzucuyla ters ters onu seyrediyordu.
Babasnn kendisine en son byle baktn grdnde yedi
yandayd ve yeni snnet olmutu. O sklm pklm olan hatrlyordu; kocaman, gsterili, saten bir yatakta, paket paket kurdelal hediyeler arasnda, kimi dedikodu yapan, kimi durmadan
tknan, kimi kalkm gbek atan, kimi ucuz akalarla ona taklan
komularla akrabalar arasnda; ocukluktan erkeklie geiini
istemiti; ne kadar i ve irkin olursa o kadar iyi. Cinsellikten tamamen kopmak, arnmak iin en baya olan seecek; su yzne
kabilmek iin evvela dibe vuracakt. Yan yana dizilmi, adeta
birbirlerine sokulmu batakhaneler, eki kokular, lekeli araflar,
erkeklerin salt glebilmek iin patlattklar ak sak espriler;
odalarda bir an evvel mteriden kurtulup, yarm braktklar ilere
dnmeyi bekleyen fahieler, giri katnda elinde ucuz limon
kolonyasyla terifat yapan koca memeli patronie, darda srtarak bekleyen seyyar tatlc... Oradan kendini kirli ve aciz hissederek dnmt.
"Yoksa sen beni takip mi ediyorsun?" diye sordu bo bulunup. "Ne
ne ne?" dedi Zeliha hayretle, kazara bir keif yaptn yeni
anlamt. "Ay ne salaksn! Orospulara gidiyorsan bu senin
sorunun. Hi derdim deil valla."
Kendini aalanm hissederek, birden kardeine vurmak istedi. Haddini bildirmenin zaman gelmi de geiyordu bile. Onunla byle alay edemeyeceini anlamas gerekiyordu.
Zeliha dncelerini okumaya alyormu gibi gzlerini ksarak ona bakt. "Ne giydiim, nasl yaadm seni hi ilgilendirmez," dedi. "Sen kendini ne zannediyorsun? Babamz ld. Bo
yere ondan rol almaya alma."
Zeliha nedense bu laf syler sylemez sabahleyin kuru temizlemeciden dantelli elbisesini almay unuttuunu hatrlad. Yarn sabah almay unutma.
"Babam hayatta olsa imdi byle konuamazdn zaten," dedi
beriki. Bir dakika nceki buulu baknn yerini hnl bir parlt
almt. "Ama o ld diye, zvanadan kamazsn. Ailene kar sorumluluklarn var kk hanm. Admz lekeleyemezsin."
"Dinime kfreden bari Mslman olsa! Merak etme benim
bu aileye getirebileceim hibir leke, senin bugne kadar getirdiklerinle mukayese kabul etmez. Kendine bak sen."
teki tokat yemiesine duralad. Kumar oynadn renmi miydi kz kardei, yoksa yine blf m yapyordu? Az biraz
paralanmak iin burnunu sokmutu bu pislie ama her seferinde
daha beter batyordu. Babas hayatta olsa yana bana bakmadan deri kemerle dverdi kesin. Pirin tokal kzl kahve olanla. O
kemer bakayd. Dier kemerlerde deriden ok toka ksm actrd. Kzl kahve olandaysa derisi yakard adam, tokas olsun olmasn. kz derisinden olduu iin miydi acaba? Bir kemerin dierlerinden daha fazla actmasnn arkasnda mantksal bir aklama olabilir miydi? Yoksa hayalgc ona oyun mu oynamt
bunca zaman; tek bir kemeri mimleyip, ondan korkunca, dierlerinin o kadar actmadna inanmay, teki kemerlere rastgeldiinde kendini adeta ansl hissetmeyi baarmt.
Ama babas artk yoktu ve belli ki birilerinin bunu hatrlatmas gerekiyordu:
"Babamz ldnden beri aileden artk ben sorumluyum." "yle
mi?" Zeliha ac ac gld. "Senin derdin ne biliyor musun? Seni
fazla marttlar. ok marksn, kymetli k! Hadi artk k
odamdan."
Ryada gibi, gz ucuyla, aabeyinin elinin havaya kalktn
fark etti. Onun kendisine vurabileceine hl inanmadan bo bo
bakp, son anda kenara ekilmeyi baard Zeliha.
Tokat hedefi skalamt ama bu baarszlk atan iyice fkelendirmie benziyordu. kinci kez kaldrd elini. Bu seferki yanan yakt Zeliha'nn. O da ayn hzla vurdu Mustafa'ya.
Bir anda kendilerini ocuklar gibi yatakta bouurken buldular; bir farkla, ocukken hi bouamamlard. Babalan bu tr
iti kaktan hi holanmazd. Bir-iki saniye kendini galip hissetti
Zeliha, ona yle kuvvetle vurduu iin. Uzun boylu, voleybol
sayesinde atletik bir kzd ve kendini gsz hissetmeye alk deildi. Ringdeki ampiyon gibi iki elini yumruk yapp havaya kaldrd ve zaferiyle coan grnmez seyircileri selamlad: "Ben kazandm!"
te tam o anda sol kolunu arkasna bkp, zerine kt Mustafa. Bu sefer her ey farklyd. Mustafa farklyd. Bir koluyla
gsn zaptedip, dier eliyle eteini syrd.
Aniden derin bir utan hissetti Zeliha. Bu zillet hissi yle bas-
knd ki, iinde baka hisse yer kalmamt. Eli kolu balanm,
utantan donakalmt. Normalde ne denli pervasz, nasl da pabudilli grnrse grnsn, yetitirilme tarznn rettii ahlak
anlayn sandndan daha ok iselletirmiti znde. Beklenmedik bir taciz annda, kardakine deil kendine odaklanmt
ilk - kendi kyafetlerine, kendi grnne. amarnn grlmesinin verdii aalanma hissi, bir an iin her eyi bastrmt.
Ama birden bir panik dalgas utancn sprd att. Bir eliyle
onu engellemeye alrken dier eliyle eteini aa ekip dzelttiyse de, Mustafa, otomatie alnm bir inatla etei tekrar syrd. Zeliha vargcyle bir yumruk indirdi abisinin srtna;
annda okkal bir tokat yedi suratna. Sonra bir tokat daha, bir tane daha... Ne tuhaf, hi acmad. Birbirlerinin kanna susamasna mcadele etmeye baladlar. Kim kimin salanna asld, kim
kimin yzn trmalad, kim kimin etini srd... her ey birbirine
karmt. Adeta senelerdir birbirlerine besledikleri hn gzlerini karartt. Sorulacak ne ok hesap, gdlecek ne ok hn vard.
Mustafa kz kardeinden bu kadar nefret ettiini bilmiyordu. Babalarna laf yetitirmeye cret eden tek Kazanc ocuuydu Zeliha. En kkler olduklar iin daima ikili olarak grlr, daima
kyaslanrlard. Yan yana ama birbirlerine fersah fersah uzak dururlard, tm kardeler tek sra halinde hizaya girdiklerinde. Mustafa kendini dierlerinden ayrmaya abalayp gze girmek isterken; babaya itiraz eden, sava aan hep ama hep Zeliha'yd. Mustafa'nn syleyemediklerini syleyen, dayak yedike sinecei
yerde daha da dillenen ve aabeyinin itaatkrln kendine rnek
alacana, tam tersine, bu mcadeleyi veremedii iin iten ie
onu da hor gren, tek kalemde yarglayan, kimseleri takmayan,
bazen nasl da kstahlaan, ayakl isyan Zeliha...
Aniden Mustafa'nn iindeki mahzenin kapa krlmt. Ardnda i, gn grmemi bir atavet vard. Birikmi kin, arap gibiydi. Seneler geince eskimiyor, sadece yllanyordu. Serbest kalr kalmaz akmak istiyordu; ylesine takn. Kz kardeinin cann yakmak istediini fark etti. Vurup da gemek deil, vu-
rup da iz brakmak... yle bir iz ki mr boyu gemesin, geemesin. Bunlar dnrken bo bulundu, at diye bir tokat yedi. Karlnda bir yumruk indirdi.
Zeliha yznn zonkladm hissetti. Ilkt kann tad... Hangisi hangisinin bedeniydi? Nerede balyordu mtecaviz, haddi
aan; nerede bitiyordu saldrya urayan, haddi hatrlayan?
Bu bir oyunsa, bir yerlerde oyunun rengi deiti. Bu bir savasa, bir an geldi, silahlar yenilendi. Birinin "Dur!" diye haykrdn duydu Zeliha; kendi sesi olamayacak kadar yabanc, yabani, atal atal, avaz avaz, insanlktan km, mezbahadaki bir
hayvann sesi gibi direnircesine kendinden kuvvetli bir ktle.
Kendi ln tanyamamt; tpk kendi vcudunu alglayamad gibi, bacaklar aralanp, beriki iine girdiinde.
Her ey o kadar gerekd, ylesine kontrolszd ki, hakikatin bu olmadna hkmetti. Anlardan bir and sadece, gelip geecekti. Direnmeyi brakt, ba yastktan dt. te Zeliha bulutsuz
gkyzndeki KODAK balonunu o esnada grd.
Saklambata ebe kalm gibi gzlerini yumdu; grmezse, grlmeyeceini umarak. Btn diye bir eyin olmad bu yerde
sadece ayrntlar vard artk, hrltlar ve kokular. Mustafa'nn soluklan hzland; demindenberi gsnde gezinen elleri, boynunda sklat. Zeliha kendisini boacandan korktu ama ok gemeden gevedi parmaklar, kesildi salnm, dnya durdu. Gs
gsne dayal bir halde, kendini brakrken olanca arlyla
srtndan bir okla yaralanmasna ac bir ses kard Mustafa.
Zeliha yatt yerden onun kalp atlarn duyabiliyordu, deli gibi
arpan bir yrek. Duyamad kendi kalbinin atyd. indeki
hayat damarlarndan ekilmi gibi hissediyordu.
Ne kadar kaldlar o vaziyette? Ka dakika, ka zaman? inde
yumuayp geri ekildiinde dahi gzlerini aralamad Zeliha.
Tpk sz gibi, gzn de tkendii bir aama vard demek. Grecek bir ey yoktu.
Mustafa ayaa kalktnda glkle yryordu. Sendeleyerek
kapya seirtti. Birka adm ilerledi, zorlukla nefes alarak duvara
yasland. Orada ylece durdu bir an. Srt kardeine dnk, srt
olan bitenlere dnk... nsan gemiinden usul usul kopmaz her
zaman, yle peyderpey kendiliinden den l bir trnak gibi. nsan gemiinden bir anda pat diye kopar bazen; kesinkes yrtlr
bir ba, bir daha asla balanmamak zere... Bilirsin ki hatrlamamak tek seeneindir. Bilirsin ki hatrlamamak kendini inkr demektir. Bedeli gze alrsn. Ancak byle hayatta kalrsn. Bu yzden bakmad arkasna Mustafa, geride brakt enkaza; dnmedi
bir kez olsun yzn, odadan kacak gc topladnda dahi.
Koridora kar kmaz sokak kapsnn aldn duydu, ailesi eve dnmt. Banyoya kotu, kapy ieriden kilitledi, duu
sonuna kadar at ama altna girmek yerine dizst kp kusmaya balad.
"Hu huu! Nerdesiniz?" Banu'nun sesi. Girite karlan ayakkablar. Paket hrtlar. Mezarlktan dnte alveri yapm olmallar. "Ayol evde kimse yok mu? Kz Zeliha nerdesin?"
Zeliha hzla yataktan kalkp gmleini ilikledi. Her ey yle
aniden ve kayarcasna olmutu ki, belki de bu kbusun hi yaanmadna kendini inandrabilirdi. Ama komodinin zerindeki aynada grd yz baka bir ey sylyordu sinsice. Sol gz yarya kadar inmiti; altnda da belli ki yaknda moraracak bir ilik
vard, yarm daire eklinde. Zeliha yumruk yemi gzn incelerken, her zamanki pheciliinden dolay sululuk hissetti. Yllar
yl ne zaman uyduruk aksiyon filmlerinde birinin gz morarsa
dalga gemi, insan gznn tek bir yumrukla o hale geleceine
ihtimal vermemiti. Sen misin inanmayan, dedi aynada kendine.
Sen misin itaatsiz...
Yz belki ama vcudunun geri kalannn hasar grmediine
emindi. Hl duyulan olup olmadn anlamak istercesine dokundu kendine. Nasl oluyor da parmaklarnn dokunuundan
baka bir ey hissetmiyordu? Can yansa bilmez miydi?
Kapnn almasyla yerinde srad. zin beklemeden ieri
dald Banu. Belli ki bir eyler anlatacakt ama aynadaki Zeliha'y
grnce donakald.
la yok olmayacakt o mesafe. Teyzeletirdii bu anne daima ulalmaz bir uzaklkta kalacakt. Anne efkati, ocuk sevgisi, aile
dayanmas, bunlara hi ihtiyac yoktu... Asya tkrr gibi tslad dilerinin arasndan: Hepsi bokpsr.
On kinci Madde: u hayatta ne yaparsan yap, sakn ola anneni deitirmeye alma. Annenle kurduun yahut kuramadn
ilikiyi de deitirmeye alma zira bu giriim ancak hsranla
sonulanr. Sadece kabul et ve raz ol. Eer sadece kabul edip raz
olamyorsan, baa dn, Birinci Maddeye tekrar bak.
"Kendi kendine mi konuuyorsun sen?" dedi mutfaa o srada giren Feride Teyze.
"Yok canm hi kendi kendime konuur muyum," dedi Asya
hnzrca gz krparak, az evvelki hiddetinden syrlm grnyordu. "Kedi dostumla dertleiyorduk. Ona diyordum ki Mustafa
Daym bu evdeyken kendisi henz domamt. Evde o zamanlar
atas nc Paa'nn hkmettiini anlatyordum. Yirmi yl olmu. Tuhaf deil mi? Adam bizi yirmi sene boyunca hi ziyaret
etmedi ama biz hl onu barmza bastmz iin, oturmu burada aure taksim ediyorum."
"Kedi dostun ne dedi peki bunlara?" diye sordu Feride Teyze,
samimi bir merakla.
Asya alayc alayc gld. "Valla benim yerden ge kadar
hakl olduumu, zaten bu evin tmarhaneden farksz olduunu
syledi. Ailemin dzeleceinden midi kesip, manifestom zerinde alsam daha iyiymi."
"Bilememi kedi efendi," dedi Feride Teyze. "Nankr kedilerden nasihat alrsan ancak bu kadar olur zaten. Tabii ki dayn
barmza basacaz. Akraba akrabadr, sevsen de sevmesen de.
Biz Alman deiliz. Onlar ocuklarn on drt yanda kapnn
nne koyuyor. Git ne halin varsa gr diyor adam kendi z evladna. Biz yapamayz yle ey. Gl ailevi deerlerimiz var. yle senede bir gn toplanp hindi yiyemeyiz biz..."
Banu Teyze kapnn kapandn duyunca o yana seirtti ama daha seslenmeye frsat bulamadan Asya kmt bile.
"imdi ne yapmay planlyorsunuz efendim?" diye sordu
Aulu Bey.
"Hi," diye fsldad Banu Teyze ekmeceyi ap iinden bir
kocasnn odasna girmeye cesaret edebildi. Ve orada, antika ceviz masann en st ekmecesinde, sabrla bitirilmeyi bekleyen
Kayp Gvercin Yavrusu ve Asude Bir Bahar lkesi'ni buldu. Yarm kalan sonuncu sayfann altnda da nar eklinde bir bro duruyordu.
"Anne," dedi bir ses. Armanu irkilerek dnd arkasna. Arkasndan odaya szlen kk kz uan uzatm kafasn, merakla broa bakmaktayd.
uan stanbuliyan nar brou ilk kez o gn grd. O uursuz
gnlerden kalma nice ayrnt ok gemeden solsa da belleinde,
bu mcevheri hep hatrlayacakt. Belki o kk yanda rastgeldii en gz alc eydi yakutlarn lts. Belki de etrafnda her
ey ters gidip lime lime dalrken, byklerin dnyasn da dnyann bykln de kavrayamad o dnemde, kendisi gibi
kk bir nesneye odaklanmak en kolayyd. Sebep her ne olursa
olsun brou asja unutmad. Ne Der Zor llerine giderken yan l
halde yol kenarna yldnda ve ld sanlarak brakldnda;
ne Trk kyls ana kz onu kanatlar altna alp, iyiletirmek iin
evlerine tadnda; ne yetimhaneye gtrldnde, ne bir gecede uan stanbuliyan olmay brakp ermin 626'ya dntnde; ne seneler sonra Rza Selim Kazanc tesadfen yetimhanede ona rastlayp, eski ustas Levon'un yeenini oradan karabilmek iin onunla evlendiinde; ne daha det grmeden kadn
olduunda; ne de daha kendisi ocuk saylmazm gibi, yaknda
bir ocuu olacan rendiinde.
erkez ebe doumdan aylar nce, karnnn ekline ve aerdii yiyeceklere bakarak bebein cinsiyetini sylemiti. Lks pastanelerden kutu kutu turta, Rusya'dan kaan Beyaz Ruslarn at bir frndan Apfelstrudel, ev baklavas, bonbon ve her nevi tatl... Hamilelii boyunca bir kez olsun eki ya da tuzlu bir ey aermemiti ermin Kazanc; dediklerine gre, kza hamile olsa yle
olurdu.
Gerekten de ocuk erkek oldu, zor zamanlara doan bir olan.
bir ey syleyeceinin bilincinde. "Kazanclarn ne kadar nfuzlu bir aile olduklarn bilirim. Levon gibi bir isim ailenize yakmaz. Bu ismi yazarsak, ocuk ileride sorun yaar. Yzde yz
Mslman olduu halde herkes Hristiyan olduunu dnr...
Yanlyor muyum? Yoksa Mslman deil midir?"
"Tabii ki yle," diye hemen tenzih etti Rza Selim. "Elhamdlillah." Bir an iin memura ustasndan bahsetmeyi; bir de olann
annesinin slam'a dnm Ermeni bir yetim olduunu itiraf etmeyi dnd ama iinden bir ses bu bilgi krntlarn kendine saklamasn syledi.
"Madem yle, mnasip grdnz ilk isme de saygda kusur etmeden ufak bir deiiklik yapalm. Levon'a yakn bir isim
gene ama bariz surette Mslman olsun. Levent nasl mesela?"
Ardndan ekledi memur uysalca, sarfetmek zere olduu szn
sertliine uymayan bir uysallkla: "Yoksa korkarm, olunuzu
kaydetmeyi reddetmek zorunda kalacam."
Bylece Levent Kazanc oldu. Duman hl tten bir gemiin
kuruni klleri zerinde doan; babasnn bir zamanlar ona Levon
adm vermek istediini hibir zaman bilmeyen, gnn birinde annesi tarafndan terk edilen, yrei erken yata kabuk tutup talaan, genliinde de yetikinliinde de hep hain ve hnl olan,
ilerde kendi ocuklarna kar korkun bir baba olan bir olan...
Eer bu nar bro olmasa ermin Kazanc kocasn, olunu brakp gidecek creti bulabilir miydi bilinmez. Onlarla birlikte aile
kurmu, akacak tek yn olan yeni bir hayata balamt. Geleceinin var olabilmesi iin, gemisiz biri olarak kalmas gerekiyordu. ocukluk kimlii ufalanm anlarn knntlanndan baka
bir ey deildi. Ne var ki gemiinin en sevgili anlan bile onu
terk etmi olsa da, bro zihninde btn canllyla aklyd. Seneler sonra Amerika'dan gelen bir adamcaz kapda belirdiinde,
onun bir yabanc deil, zbez aabeyi olduunu anlayacakt, gene bu bro sayesinde.
Yervant stanbuliyan, gr kalarnn glgeledii siyah gzleri,
sivri burnu ve enesine kadar uzayan, onu zntlyken bile gl-
Mustafa'yla Rose'un pasaportlarn damgalatmalar, gmrkten gemeleri, bavullarn almalar, dviz bozdurmalar ve havaalannn iinde bir araba kiralama servisi bulmalar yanm saatten
fazla srd. Mustafa stanbul'da altlarnda bir araba olmasnn iyi
olacan dnmt. Rose nne koyduklar bir brorden
Grand Cherokee Laredo 4x4' seti ama Mustafa bu ehrin darack sokaklar iin daha kk bir araba tercih etti. Toyota Corolla
2002'de anlatlar.
Nihayet bavul takmyla dolu arabalarn iterek, D Hatlar
kapsndan ktlar. Dar adm atar atmaz, yanm daire olmu vaziyette yaknlarn bekleyen bir sr insan buldular karlarnda.
Bunca yabancnn arasnda, el sallayan Armanu'u fark ermeleri
saniye bile srmedi. Yannda Glsm Nine vard, heyecandan
baylmamak iin sa elini kalbine bastrm g bela duruyordu
ayakta.
Bir adm arkalarnda, kalabalkla hi ii olmazmasna, Zeliha Teyze dikiliyordu; uzun boylu, mini etekli, her zamanki gibi.
erisi lo olduu halde koyu mor gne gzlkleri takmt. Zihninden ve yreinden her ne geiyorsa, durgun bir su yzeyini
andran ehresinden okunmuyordu.
On Yedinci Blm
PRN
te o zaman masann ucuna oturmu trnaklarn crtlak krmzya boyayan Zeliha Teyze ban kaldrp Mustafa'ya bakt.
"Demek krk oldun. Meymenetsiz bir ya," diye tslad aniden.
"Ailenin erkeklerinin hep zamansz ldn ve son kuakta ya
haddinin krk bir olduunu dnnce... Krk yana geldiin iin
epey tedirginsindir herhalde aabey... lme bu kadar yakn..."
Bunu takip eden sessizlik yle ard ki, Asya'ya elinde olmadan bir rperti geldi.
"Abinle nasl byle konuursun?" Glsm Nine elinde tepsiyle ayaa kalkmt.
"stediime istediimi sylerim," dedi Zeliha Teyze omzunu
silkerek.
"Ahlaksz... Zehir sayor dilin. zr dile abinden. Derhal,"
dedi Glsrn Nine. "Ya zr dile ya imdi k git..."
ki trnan henz boyamam olan Zeliha Teyze fray oje
iesinde brakt, alabildiine soukkanl parmak ularna fleyip
gstermelik kuruttu. Sonra da sandalyesini geri itip odadan kt.
Geldikten gn sonra, ayrlmalarna gn kala Mustafa Kazanc hasta olduu bahanesiyle btn gn odasndan kmad. Bir
sredir mustarip olduu ate sadece enerjisini tketmekle kalmam, konuma kabiliyetini de azaltm olmalyd ki, an sessizlemiti. Ne itii ne de alad halde yz kk, az kuru,
gzleri kan ana gibiydi. Saatlerce kprdamadan yatakta yatyor, tavandaki belli belirsiz toz desenlerini inceliyordu. Bu srada
Rose, Armanu ve teyze stanbul sokaklarn arnlamakla
meguld; zellikle alveri merkezleri yaknndaki sokaklar.
O gece her zamankinden erken yattlar.
"Rose, canm," diye fsldad Mustafa karsna, sar salarn
okarken. Karsnn salarnn dzl, yumuakl ve bilhassa
rengi onu daima sarmalayp rahatlatmt. Kara sal ailesi ve ka-
ra sal gemii bir yana, san sal kars ve gelecei bir yana. Kans yanndayd, vcudu scak, tandk ve yumuak. "Rose, hayatm. Geri dnmemiz lazm. Yarn gidelim."
"Delirdin mi? Daha uak yorgunluundan kurtulamadm. Zaten hemen dnyoruz ya, daha ne istiyorsun? Burada jet-lag'i atlatmadan, gidip orada jet-lag olacaz," dedi Rose esneyerek. Yalapap bir.pck kondurdu kocasnn dudaklarna ve yrmekten aryan bacaklarn gerdi. Kapal ar'dan ald simli, saten
gecelii giymiti; solgun grnyordu ama uu yorgunluundan
ziyade gn boyu sren alveri lgnlyd onu bu kadar hrpalayan.
"Neden bu kadar huzursuzsun? Aileni birka gn grmeye bile
dayanamyor musun?" diye ekledi Rose. Yorgan enesine kadar
ekip, yatan sarmalayan scanda gslerini kocasna
bastrd. Elleri neredeyse artlanm bir rahatlkla aaya kayd,
pijamasnn aralndan yle bir okayp brakt erkekliini.
Mustafa'nn istekliliini grmesine ramen arkasn getirmedi.
"Merak etme tamam m? Her ey yolunda," dedi Rose; vcudu gerilip nefesi hzlandysa da, annda srtn dnd kocasna:
"ok yorgunum, zr dilerim canm... be gn daha, sonra evdeyiz." Yatan yanndaki lambay sndrd ve ba yasta der
dmez uykuya dald.
Mustafa karanlkta ylece kalakald, ereksiyonu yarm, hayal
krkl dizboyu. Gzkapaklan arlat halde uyuyamyordu.
Rose'un kendisini reddetmi olmas filan deildi mesele. Tann biliyordu ya aslnda ok daha derindeydi yaras. Zeliha'nn geen
gn syledikleri aklndan kmyordu. Haklyd kz kardei. Krk
bir yan gremeyecekti. Ne babas ne dedesi uzun yaamt.
Son neslin erkek akrabalarndan ise krk biri karan yoktu...
Mustafa Kazanc'nn iini ayn anda hem keskin bir lm korkusu, hem de mr hayatnda tatmad bir tevekkl sarmt.
Epeydir bu vaziyette oturuyordu ki kapnn alndn duydu. "Evet?!"
Kap gcrdayarak ald ve birka saniye sonra Banu Teyze
Mustafa ablasnn yznn nasl da burutuunu grecek kadar hzl evirmiti ban ama Banu Teyze abucak toparlad kendini.
"Almanya'dayken annem Zeliha'nn ksa sre nianl kald
bir adamdan hamile kaldn sylemiti. Adam onu terk etmi."
"Annem sana yalan sylemi," dedi Banu Teyze. "Ama artk
ne fark eder? Asya babasn grmeden byd. Kim olduunu
bilmiyor. Aileden kimse de bilmiyor," diye ekledi aceleyle. "Zeliha hari tabii."
"Sen de bilmiyorsun yani, yle mi?" diye sordu Mustafa,
inanmadn aikr eden bir tonlamayla. "Oysa baya iddial bir
falc olduunu duydum. Bu kadar nemli bir eyi bilmediini mi
sylyorsun? Cinlerin sana hibir ey anlatmad m?"
"Aslna bakarsan anlattlar," dedi Banu. Ardndan ekledi:
"Keke bilmeseydim bildiklerimi."
Bu kelimeleri kafasnda evirip evirirken, deli gibi hzland
Mustafa'nn kalbi. Talam vaziyette gzlerini kapad. Ama kapal gzkapaklannn ardndan dahi byk ablasnn delici baklarn hissedebiliyordu. Birden bir suret belirdi zihninde. nsann
kann donduran, iki kk, uursuz gz daha vard. Ablasnn
cinlerinden biri miydi bu? Ama btn bunlar rya olmalyd nk Mustafa Kazanc gzlerini tekrar amaya cesaret ettiinde
odada kars vard sadece.
Ne var ki yatann yannda bir kse aure onu bekliyordu.
Bakt, bakt ve birden onun neden oraya konduunu, kendisinden
ne yapmasnn beklendiini anlad.
Ksenin yannda duran sol eline bakt. Elinin gcne gld.
imdi sol eli, pis eli, murdar eli bu kseyi ya alabilir ya da itebilirdi. kinciyi seerse, ertesi sabah yeni bir stanbul gnne uyanacakt. Banu'yu kahvalt masasnda grecekti. Muhtemelen bir
gece nceki grmelerinden bahsetmeyeceklerdi. Bu aure ksesi hi hazrlanmam ve hi sunulmam gibi davranacaklard.
Ama birinciyi tercih ederse, nihayet tamamna erecekti halka. Tamamlanacakt mr. Uyanacak yeni bir gn olmayacakt.
On Sekizinci Blm
POTASYUM SYAND
den, deil lke ya da ehir genelinde, yerel seviyede dahi genelleme yaplamadn idrak etmi bulunuyordu. Ne de olsa, ayn
evin snrlar iinde bile zememiti bu bilmeceyi. Neden ihtiyar
Cicianne ban rterken, gelini Glsm Nine rtmyordu mesela; bu durum nesil farkndan kaynaklanyorsa, niin teyzelerden
biri ban rterken dier kardei rtmyordu?
Toyota'nn peinden Zeliha Teyze'nin srd gmi 2001
Alfa Romeo seirtiyordu. Btn teyzeler iine dolumutu. evriye Teyze'nin kucandaki sepette kvrlm yatan Beinci Sultan, insan lmnn kedi itiyak zerinde yattrc bir etkisi
varmasna artc lde sakin grnyordu.
Alfa Romeo'nun yanndaki eritte Aram'n kulland yumurta
ans Volkswagen tosbaa vard. Kazanc kadnlarnn ne demeye llerini eve gtrdklerini anlayamam, ama dnyada
hibir eyin insan onlara (hele hele byle toplu olduklarnda) itiraz etmek kadar yormadn bilecek basirete sahip olduundan,
bir ey sormamay tercih etmiti. Bu yzden de, btn bu hayhuy
iinde sevgilisinin sa salim ve iyi olduuna emin olduktan sonra, itaatkrane gidiyordu peleri sra.
Karacaahmet'te, gassalin onlar srarla ynlendirdii mezarla birka sokak kala, hepsi tesadfen dip dibe durdular krmz
kta. Solda Aram'n sar vosvosu, ardnda Zeliha Teyze'nin gmi Alfa Romeo'su, sada Rose'un kiralk Toyota's ve onun ardnda trbe yeili cenaze arabas. Uygun adm cepheye giden ama
yar yolda savama sebeplerini unutuveren babozuk bir ordunun
nc bl gibi ireti dizildiler. Bir anda Feride Teyze ban
camdan kanp, yandakilere el sallad. Hepsini sra sra dizdiren
kuvvet, mekanik bir krmz k bile olsa, selamlamaya deerdi.
Hayatlannda ilk olarak birlikte hareket edebildiklerini grmekten
heyecanlanmt.
Sonraki krmz kta, Armanu ile cenaze arabasnn srcs arasnda oturan Asya tekrar bakndysa da etrafna, aile fertlerinden kimsenin aracm bulamad yaknda. Neyse ki birbirlerini
kaybetmilerdi trafikte. Gz menzili dahilinde hibir akrabasnn
kadar camdan sarkm, bir eliyle hafife n koltuu tutarken dieriyle sar krmz bayra sallyordu. Vcudunun st yars darda kmldand, alt yars da arabada olduu iin, sahnede
gsteri yapan bir sihirbaz tarafndan testereyle ikiye blnm bir
denei andryordu. Adamn burnu yle krmzyd ki, Asya o mesafeden bile yzndeki sar krmz simetriyi, krmz lehine bozduunu grebiliyordu. Fani bir Ademolunun burnuna krmznn
bu tonunu hangi iki verebilirdi acaba - bira m rak m yoksa ikisi
ve her ey birden mi? Asya bunlar dnrken, ndeki taksinin
arka cam da indirildi aniden ve evvela bir davul, ardndan bir
adam daha uzand dar. Akllara durgunluk veren bir akrobasi
ustalyla ikinci adam bir eliyle davulu havaya kaldnp, dieriyle
arabaya tutundu. Bylece arataki her iki holigan da yar bellerine
kadar camdan dar kmlard; bir taksi aacnn budanm
dallar gibi.
Planlarnn anlalmas uzun srmedi. ndeki irikym holigan bir sopa karp, dierinin havada tek elle tuttuu davula
ahenksizce vurmaya balad. Akla hayale smayan byle bir numaray icat etmenin gururuyla, kardklar tantanay tandk bir
marla katmerlediler.
Bu gk deniz nerede var,
Nerede bu dalar, talar...
Kaldrmlardan yryen yayalar yanlarndan geen bu ova
ilgisiz kalmyordu. Hatta bir ksm ikiliye katlmt bile.
Sesimiziyer gk su dinlesin
Sert admlarla her yer inlesin, inlesin...
"Ne diyorlar?" diye sordu Armanu, Asya'y drtkleyerek.
Ne var ki o anda Asya meydanda dikilen birine odaklandndan,
szleri evirmekte gecikti. Paavralar iinde, uzun boylu bir tinerci ocuk vard bakt noktada; plak, kararm ayaklarn
marn temposuyla indirip kaldrrken plastik bir torbadan tiner
ekiyordu. be saniyede bir koklamay brakp, marn szlerini evkle tekrarlyor; tekinsiz bir yank gibi geriden geliyordu:
... her yer inlesin, inlesin.
Bu arada ikilinin amatas yer gk ve suyu olmasa bile en
azndan arkadaki konvoyun ataletini sarsmt. Dierleri de mara
avaz avaz katlarak camlardan bayraklarn sallamaya baladlar.
Trafiin de tekrar akmaya balamasyla, zerine l topra
serpilmi holigan konvoyunun bsbtn canlanmas bir oldu. Sadece onlar m? Kaldnmlardaki simitiler, kt helvaclar, korsan
kitaplar ve kalem pille alan ucuz Kore mallan satan seyyar
satclar da mara elik ediyordu. Ara sra taksideki birinci holigan hzn alamayp davula vurmay brakyor, adeta btn ehrin
dadaasn yneten bir orkestra efi gibi sopay yayalara ve kaldrmdaki seyyar satclara doru sallyordu.
Marn ilk yans bittikten sonra ksa bir karambol oldu. Zira
bu karma ehir orkestrasnn pek az ikinci ktay biliyor gibiydi.
Byle bir ayrntnn dayanma ruhlann bozmasna izin vermeyerek tekrar batan baladlar, bu sefer ilk seferden de ateli.
Bu gk deniz nerede var,
Nerede bu dalar, talar...
Bu ekilde, hayat gailesinden bezmi yayalann, gz alc reklam panolarnn, el arabalannda sattklan rtkan renkli meyvalarla inatlarcasna donuk ehrelerle dikilen seyyar satclann
arasndan geerek bulvar boyunca akt grlt konvoyu. Cenaze
aracnn iinde Armanu, Asya ve src, gzleri holiganlara kenetlenmi vaziyette, seyrediyorlard olan biteni sessizce. ndeki
taksiyi yle yakndan takip ediyorlard ki, tampondaki kartmalann yan sra grmemeyi tercih edecekleri aynntlan da seebiliyorlard; mesela arka camda yuvarlanan bo bira kutularn. Anlalan taksidekiler daha bu saatte kafay bulmutu.
"unlara bak! Koca adamlar nasl davranyor," diye patlad
cenaze arabasnn srcs sonunda. "Ka defa ahit oldum val-
la. Bir fanatik ld m atlak arkadalan tabutuna takmnn bayran sarmaya kalkyor. Sonra da utanmadan benden bu kfir tabutlar mezarla tamam istiyorlar. Zndklktan baka ne imdi
bu! Kanun yok memlekette, kanun. Byle densizlikleri yasaklayan bir yasa olmas lazm. Oyun mu bu? lyle oyun olur mu?
Sadece sureli dual yeil rtye izin verilmeli. O kadar. Ne yaptklarn sanyor bunlar? Mslman deiller mi? Artk lmsn,
aha bitti bu dnyayla iin, artk iin ahiretle senin, gidip hesap verecen daha, takm bayrayla ne iin olur? Cenab Hak gn yedinci katnda kl stadyum mu yapm? Cennette turnuva m dzenliyorlar?"
Bu son soruya glmemek iin kvranan Asya rahatszca yerinde kmldand. Neyse ki cevap bekleyen yoktu kendisinden.
Asabi srcnn dikkati ndeki taksiye ynelmiti yeniden. Tuhaf bir eyler oluyordu n tarafta. Mekanik bir melodi duydular
nce, meer n camdan sarkan, suratnn yars sar yans krmz fanatiin cep telefonuymu. Bir eliyle arabaya tutunup, dieriyle ehre orkestra eflii yapan iri kym holigan, bu i iin
nc bir eli olmadn unutarak telefonunu amaya hamle etti.
Dengesini kaybetti, neredeyse decekti. Pe pee sopay da, cep
telefonunu da drd yere. Her iki nesne de tam cenaze arabasnn nne dm oldu haliyle.
Son anda frene basabildi taksi de, arkadaki ofr de. Cenaze
arac arpmaya kl pay durabildi. Asya'yla Armanu ani fren yznden ileri savrulup, geri geldiler. kisi de kaygyla dnp arkadaki tabuta baktlar. Sapasalam yerindeydi.
Gz ap kapayana kadar, den nesnelerin sahibi pikin pikin glp sylenerek aa atlad. Zaten gbela akan trafikte herkesi durdurduu iin zr dilercesine reverans yapt, gerideki vastalara bakt. Ve ancak o zaman tam arkalarndaki aracn sradan
bir kamyonet deil, cenaze arabas olduunu fark etti. lm simgesi aracn glge gibi sinsice pelerinden geldiini grmek bir an
iin allak bullak etti holigan. Huzursuz, asab bozulmu halde,
akn akn durdu durdurduu trafiin ortasnda. Birazdan yine
gi bilgi ban sallayarak. "l evinde alamazsan kendi kardelerin bile ta beller seni. Misafrse arkandan demediini brakmaz. Bakalarnn seni byle kupkuru grmesini istemezsin deil
mi? Kendi bana kalnca ister yas tut ister oyna, kime ne, ama senin de iki damla gzya dkmen lazm l evinde."
"Ne yapyorlar?" diye fsldad Armanu Asya'ya dehetle.
Ama beriki ne cevap vereceini bilemedi.
Bylece Zeliha Teyze elinde sigara, burnunda kesik soanla
kprtsz oturdu bir mddet, en avangard mzelerde dahi sergilenme ans bulunmayan tuhaf bir heykel gibi. Eserin ismi: Alamay Bilmeyen Gen Kadn ve Yarm Soan.
Nihayet geri ekildi. Yeim rengi gzlerinden bir damla ya
geldi.
"Gzel!" dedi Banu Teyze gayet honut. "Hadi imdi gelin
bakalm, ieri gitme vakti. Misafirler ev sahiplerinin nerde kaldn merak etmitir oktan."
Zeliha Teyze hrmetle bakt en byk ablasna. Kimseyi saymad kadar sayar, kimseyi dinlemedii gibi dinlerdi onu. Bir zamanlar, kendi uydurduu masallar anlatp, hayali kurabiyelerle
onu besleyen, daima gzel kzlar prenslerle evlendiren, kendinden ok bakalarn dnen, sanhp gdklayarak, hi kimsenin
gldremedii kadar gldren, aralarnda tastamam on iki ya
fark olan, ablalktan ziyade "annelik" yapan byk ablas...
"Peki!" diye raz oldu Zeliha Teyze. "Hadi gidelim."
Bir kadn kafilesi halinde mutfaktan oturma odasna ilerlediler; nde drt teyze, arkada Armanu'la Asya. Uygun adm vaziyette girdiler misafirlerle dolu, cesedin durduu odaya.
Kede, san salar earpla rtlm, gzleri alamaktan torbalanm, tombul vcudu yabanclarn arasna skm, yabanc
bir dille kuatlm Rose oturuyordu yer minderinde. Hemen Armanu'a iaret edip yanna ard.
"Amy neredeydin?" diye sordu ama cevap beklemeden devam
etti: "Yalnz brakma beni. Burada ne oluyor anlamyorum. Cesede ne yapacaklarn renebilir misin? Ne zaman gmecekler?"
Verecek cevab olmayan Armanu annesine biraz daha yaklat ve elini tuttu. "Anne, eminim ne yaptklarn biliyorlardr."
"Ama benim de hakkm bilmek. Ben onun ka-n-sy-dm," dedi Rose son kelimede tereddt etmi gibi duraklayarak. Ve adeta
ondan onay beklercesine, yatan zerindeki cansz bedene doru evirdi baklarn.
Oradayd. Tam ortadaki divann zerinde. Boylu boyunca
dmdz uzatlm, elleri gsnde zenle kavuturulmutu. Gs kafesinin tam stne elik bir bak konmutu, vcudu imesin diye. Kararm gm paralar yerletirmilerdi gzkapaklarnn zerine. Birka damla zemzem damlatmlard aznn iine.
Bann arkasnda bakr bir tabakta sandal aac ttss yaklyordu. Tek bir pencere dahi ak, hatta aralk bile olmad halde, iki dakikada bir odadaki duman hareketlenip raks ediyordu, duvarlarn ardndan szan bir esintiyle srklenircesine. Duman evvela ykselip divann zerinde zikzaklar iziyor, nihayet lnn
ayaklarna ulatnda grimsi bir buluta dnp, dalyordu.
Bazen de farkl bir rota takip ediyor, alc kular gibi iniyordu cesedin zerine, halkalar ize ize. Zaten keskin ve yakc olan sandal aac kokusu anbean yle younlayordu ki, herkesin gzleri sulanyordu. Umrunda deildi kimsenin, zaten alyorlard.
Odann ii hepsi de kadn, hepsi de gzya dkmekte olan misafirlerle doluydu.
Bir kii hari.
Bakede, adeta skm bir halde, sakat imam oturuyordu.
Yksek sesle Kuran- Muciz'ul Beyan' okurken tam bir kendinden gemilikle sallanp duruyordu. Aksamayan bir tempoyla
okuyordu; hzlanp hzlanp aniden duruveren, nefesini kazanr
kazanmaz yeniden hzlanan cretkr bir ritimle. Armanu imamn
ufak tefek vcuduyla etrafn evreleyen kadnlarn irilii arasndaki bariz ztla dikkatini vermemeye alt. Adamn el parmaklarnn bulunmas gereken yerdeki bolua da bakmamaya urayordu bir yandan. Ama ne mmkn? mamn iki elinde de birer
buuk parmak vard sadece. Her iki eldeki kayp buuk parma-
a ne olduunu merak etmemek mmkn deildi. yle mi domutu, ocukluunda hastalk m geirmiti, yoksa sonradan m
kopmulard acaba? Kaza myd yoksa kast m? Hikyesi her ne
olursa olsun, btn bu kadnlarn kendilerini imamn yannda bu
kadar rahat hissetmelerinin bir sebebi de, adamn vcudundaki bu
eksiklikti belki.
Mkemmelliinin anahtar namkemmel oluundayd. Przsz kutsiyetinin esran bizzat dnyevi kisvesindeki arzayd.
Yarm adamd. Hem erkekti, phesiz, hem de ylesine kutsald
ki, insan ona erkek gzyle bakamazd. Din adamyd, phesiz,
ama sakatl yznden ne kadar fani olduunu grmezden gelmek imknszd. Eiklerin adamyd. Ve eiklerdeki btn ruhlar
gibi arada skm bir havas vard. Her halkrda sakat imamn,
zihninde Kuran'n sayfalarn evirmek iin ne parmaa ihtiyac
vard ne de ele. Hepsini belleine kazmt, her suresini, harfi
harfine.
Elif, lm, vav... harf-i illeti de bilirdi harf-i mucizeviyi de.
Parmaa, hatta gze dahi, ne hacet.
Sure aralarnda imam, anlk molalar verip, o mbarek kelimelerden aznda kalan tada varmak istercesine azn aplatyordu.
Alabildiine kk adem elmas hzla inip kalkyordu. Derken tekrar balyordu okumaya. Tek kelime Arapa bilmeyen ve nerde ne
dendiini mmkn yok sezemeyen kadmlann gene de yreklerinin tellerinin titremesinin sebebi hikmeti ite bu inili kl ritimdi. Gzyalarn tutamasalar da, imamn sesini bastracak kadar yksek sesle alamamaya gayret ederlerdi daima. Fazla alak
sesle de alamazlard geri; akordu topluca yaplm bir enstrman gibiydi yas tutan kadnlar korosu. .
mamn yannda, en itibarl ikinci' mevkide, Cicianne oturuyordu; minnack vcudu gnee serilmi, burumu erik kurusu
gibiydi. ylesine susuz, ylesine buru buru. Her yeni gelen elini pp taziyelerini dile getiriyordu ama Cicianne'nin onlar duyup duymadn anlamak zordu. Genelde elini her pene yle
bir bakyordu ahc gzle. Ama zaman zaman misafirlerden birine
alabildiine sakin. "Ama sonunda sana bir aklama yapmam gerektii kafama dank etti. imdi yapmazsam bir daha yapamam.
Ya imdi sylemeliyim ya hi. ld nk. Gmlmeden evvel
bilmeye hakkn var..."
Hareket edebilmek iin bu cmleyi duymay bekliyormu gibi ayakland Asya. Gzlerini cesetten ayrmadan ve hi ama hi
kimseyi umursamadan, yrd divana doru. Demek cennetin asma baheleri gibi mis kokulu, katksz ve yemyeil bir defne sabunuyla tepeden trnaa temizlenen; oyulup, durulanp, itinayla
silinen; paral kefene sarlmadan evvel musalla tann zerinde kurumaya braklan ve ihtiyarlarn ayn gn ivedilikle gmlmesi konusundaki srarl tavsiyelerine ramen mezarla deil, bizzat Kazanc hanesine gtrlmek zere cenaze arabasna
yerletirilen; demek sandal aalaryla ttslenen, azna zemzem sular damlatlan, elik bir bak ve iki kararm para altnda
hareketsiz boylu boyunca uzanan bu ceset, babasyd.
Days... babas... days... babas...
Asya bam kaldrp, Zeliha Teyze'ye bakt. Birden onun bunca zaman kendisine neden "teyze" denmesine itiraz etmediini
anlad.
Teyzesi... annesi... teyzesi... annesi...
Asya lm babasna doru bir adm att. Bir adm daha. Duman younlamt. Odann bir yerlerinde Rose acyla inledi.
Sonsuz bir zincir halinde btn dier kadnlar da. Herkes ve her
ey bir etki-tepki ve ezgi-ritim zinciriyle balyd birbirine. ie
gemiti btn hikyeler, sahipleri ister fark etsin ister etmesin.
Bu asla nihayete kavumayan silsilenin herhangi bir yerindeki bir
atmlk hareket, zincirin baka bir yerinde bir eylem peydahlyordu. Her yeni ses, baka bir yerde bir yank douruyordu.
"Baba..." diye mrldand Asya.
Evvela kelm vard, der slamiyet, her trl varolutan ve
varlktan evvel kelm vard.
Ne var ki Asya'nn indinde babasyla ilikisi-ikisizlii bunun tam aksini ierir gibiydi. lk bata kelmn kendisi deil, biz-
Potasyum siyanid saydam bir bileiktir. Potasyum tuzu ve hidrojen siyanid elementlerinden mrekkeptir. ekere benzer bir para
ve gayet kolay zlr suda. Baz baka zehirli bileiklerin aksine bariz bir kokusu vardr. Ho bir koku...
Badem gibi kokar bu zehir. Ac badem gibi.
Bir kse aure, olur ya kavrulmu fndklarn ya da nar tanelerinin yan sra potasyum siyanid damlalanyla da sslenirse, bu
ikinci maddenin varln tespit etmek zordur. Ne de olsa aurenin doal malzemeleri arasnda da badem vardr. Yiyen, kokuyu
lar. ylesine emindi kendinden, sevgisinden... Bu yzden de karsnn aabeyiyle kap, Amerika'ya gitmek iin onu terk ettii
haberini aldnda nce bu habere inanmay reddetti, sonra da karsn reddetti.
uan, Kazanc ailesinin kaytlarndan silindi, kendi olunun
belleinden de.
Levon ya da Levent adn almak uan'n olu iin bir ey deitirmemiti. Her halkrda ismiyle msemma olamad. Hrn
ve hain bir adamd. Evin dnda olabildiince medeni ve selis
huylu ama drt kzyla oluna kar her daim sert ve zalim.
Hikyeler birbiriyle yle i iedir ki nesiller nce vuku bulmu hadiseler imdiki zamann tmyle alakasz gelimelerine
etki eder. Gemi geip gitmez kolay kolay. Levent Kazanc o kadar otoriter ve baskc bir baba olmasa, tek olu Mustafa bambaka biri olmaz myd? Nesiller nce 1915'te uan yetim kalmasa,
2005'te Asya diye bir pi olur muydu?
Hayat i ieliklerden ibarettir ve tesadf ile tevafuk ayn ey
deildir. Bazen bunu idrak edebilmek iin insana kt bir cin gerekir.
Akama doru Zeliha Teyze baheye kt. Btn purolarn oktan tttrm olan Aram hl orada bekliyordu.
"ay getirdim," dedi. Mart rzgn yzlerini okarken, uzaklardan denizin, yeeren otlarn ve zamansz amak zere olan badem ieklerinin kokularn getirdi.
"Teekkr ederim sevgilim," dedi Aram. "Ne gzel bardak bu
byle."
"Beendin mi?" Zeliha Teyze barda elinde evirirken, yz
bir hatrayla aydnland. "Ne tuhaf. imdi fark ettim. Bu bardak
takmm tam yirmi yl nce almtm. ok tuhaf!"
"Tuhaf olan ne?" diye sordu Aram. Tam o anda bir yamur
damlas bana dt.
"Hi," dedi Zeliha Teyze, sesi alalmt. "Bu kadar dayanacan dnmemitim hi. ok kolay knlyorlar diye itimat etmedim hibir zaman bu bardaklara. Ama bak, nasl da haksz kardlar beni. Dayanyorlarm ite. ay bardaklar bile!"
Birka dakika sonra Beinci Sultan pencereden atlad; midesi
dolu, gzleri mahmur, hareketleri yava. Etraflannda bir daire
izdikten sonra Zeliha Teyze'nin yanna kvnld. Bir mddet titizlikle patisini yalad, tylerindeki kirleri ayklad. Orackta kvrlp uyumaya hazrlanmt ki aniden bir ey tarafndan drrlmesine yerinde srad. Dinginlii neyin bozduunu anlamak iin
merakla etrafna baknd. Cevap yerine lk bir damla indi burnuna. Sonra bir damla daha, bu seferki bana. Derin bir memnuniyetsizlikle ar ar kalkt, gerindi. Bir damla daha. Honutsuz, irkildi. Sratle eve yolland.
Belki dnyann kurallarn bilmiyordu kedi. Gkyznden
den hibir eye kfredilmemesi gerektiini tembihleyen olmamt ona. Kimse dememiti, ne yaarsa yasn tepene semadan,
kabulndr.
Buna yamur da dahil.
www.webturkiyeforum.com
by Ayhan