Professional Documents
Culture Documents
KADÜRÜLÜK
Nurer UÚURLU baßkanlİÛİnda bir kurul tarafİndan hazİrlanmİßtİr.
Dizgi - Baskİ - Yayİmlayan:
Yeni GŸn Haber Ajansİ
Basİn ve Yayİncİlİk A.Ş.
Şubat 1999
KARANLIÚIN AYAK SESLERÜ
KADÜRÜLÜK
ÜSMET ZEKÜ EYUBOÚLU
CGAZETESÜNÜN
OKURLARINA ARMAÚANIDIR.
TŸrkiye'nin ‚İkmazlarİ
KADÜRÜLÜK
EÛitim
Kadirilikte Tanrİ
Devran
Toplumsal Durum
Kadirilikte DŸnya
Bir KadiriÕnin gšzŸnde dŸnya, iinde yaßanİlan evren, TanrİÕnİn yarattİÛİ bir
varlİk olmasİna karßİn, ÔÔdŸßŸßÕÕ alanİdİr. ådem-Havva ikilisinin cennetten
kovulmasİyla baßlayan bu dŸßŸß, Hİristiyanlİktaki gibi insanİn yaßamİ boyunca
sulanmasİnİ gerektirmez, insan TanrİÕnİn yarattİÛİ bir varlİk niteliÛine
bŸrŸndŸÛŸ gŸn belli bir yaßtan sonra, kŸŸk ocukluk dšnemi getikten sonra
yaptİklarİndan yalnİzca Tanrİ katİnda sorumludur. Üslam dininin genel gšrŸßŸ
budur. Oysa Kadirilikte insan TanrİÕdan sonra, bir de ßeyhe karßİ sorumludur,
ßeyh dervißi yargİlayabilir, ona Tanrİ katİnda yardİmcİ olmayabilir, ißlediÛi sutan
dolayİ ßeyhe sİÛİnİrsa, ßeyhin aracİlİÛİyla Tanrİ onu baÛİßlayabilir. DŸnya
insanlarİn yargİlanmalarİnİ gerektiren bir eylem alanİdİr, insan dŸnyada
yaptİÛİndan šte dŸnyada (ahrette) sorumludur.
Kadirilik, dŸnya konusunda Üslam inanlarİyla atİßan dŸßŸnceler ileri sŸrmese
bile, uygulamalarİnda elißkiler oktur. Bunlarİ sİralayalİm:
BaÛdatÕta kurulan Kadiri Derg‰hİ neredeyse BaÛdatÕİn dİßİna taßan bir alanİ
kaplar, burada birok oda, konukevi, aßhane (konuklara yemek verilen yer)
dinlenme yeri, derviß odalarİ, tŸrbeler, anİß (zikr) yeri (olduka bŸyŸk bir sofa
niteliÛindedir), hŸcreleri (ie kapanİß yerleri), tapİm yerleri (namaz kİlmak iin),
geniß iftar sofralarİnİn kurulmasİna elverißli bšlmeler, sšzŸn kİsasİ baÛİmsİz bir
topluluk iin gereken ne varsa vardİr, ne gerekse bulunur. Tekkeler bolluk
iindedir, kimi Kadiriler ok varlİklİdİr. Ancak bu bŸyŸk gelirlerin kaynaÛİ aİk
seik deÛildir, sšylentilere gšre bu bŸyŸklŸk yalnİzca baÛİßla yaßarmİß. Bu
tarikatİn BaÛdatÕta kurulmasİ, oradan yayİlmasİ, Arapayİ gŸncel, geerli dil
olarak benimsemesi gelißigŸzel bir olay deÛildir, o dšnemler, Irak pek durgun,
mutlu bir yer deÛildi, Üslam dini sayİsİz ekißmeler, sŸrtŸßmeler iinde, deÛißik
mezheplerin etkisi altİnda šzŸlmeye baßlamİß, neredeyse yŸze yaklaßan,
birbirinden kopuk kurumlarİn doÛuß yeri olmußtu. Şimdi bu karİßİklİklarİn belli
baßlİ šncŸllerini sergileyelim. Üslam ordularİnİn AsyaÕya yŸrŸmeleri, šnemli
baßarİlar saÛlamalarİ, Üran Ÿzerinde iyi bir izlenim bİrakmadİ. Eski Kisralarİn
uygarlİk Ÿlkesi, bir šl yaßamİnİn yarattİÛİ yeni dinle baÛdaßamazdİ, bu nedenle
eski inanlarİna baÛlİ ÜranÕla, yeni bir dinin kurucusu olan Arabistan arasİnda
tabandan gelen bir gerginlik vardİ, Ÿstelik doÛaldİ. …te yandan kuzey Akdeniz
kİyİlarİnİ ele geirmeye baßlayan, ÜspanyaÕyİ baskİ altİna alan Üslam gŸleri,
baßlarİna gelebilecek bŸyŸk yİkİmİ dŸßŸnebilecek durumda deÛildi, nitekim
ÜspanyaÕda kİlİcİn egemenliÛi ok sŸrmedi (tarih sŸreci bakİmİndan). Kadirilik
daha šnce BaÛdatÕa yerleßmißti, ancak geleceÛi gŸven altİnda deÛildi. Bir sŸre
sonra AvrupaÕdan gelen Halİ ordularİ pek iyi bir gelecek sšzŸ vermiyordu.
Derken Seluklular, ardİndan Osmanlİlar, bunlarİn arasİnda ÔÔBatİnilikÕÕ denen
baßka bir inan kurumu inan alanİnda ok bŸyŸk, etkili bir deÛißiklik yarattİ,
tasavvuf denen, bir kaynaÛİ Yeni Platonculuk olan, šzŸnden Üslam inanlarİyla
baÛdaßamayan gšrŸßŸn yayİlmasİnİ hİzlandİrdİ.
Bu felsefe kškenli gšrŸßler, kimi tarikatlara dolaylİ yoldan girdi, yšnlendirici
duruma geldi. Üßte bunun aİk izlerini Kadirilikte gšrŸyoruz. Gerek tasavvufa
gšre insan-Tanrİ šzdeßliÛi vardİr, insan gšrŸnen Tanrİ, Tanrİ gšrŸnmeyen insandİr.
Üslama yŸrekten baÛlanmİß bir kimse iin dŸßŸnceyi benimsemek ßšyle dursun,
duymak bile İldİrtİcİdİr. Nerde yoktan var edilmiß dŸnya, nerde TanrİÕnİn nesnel
bir gšrŸnŸßŸ olarak gšzlere sunulan dŸnya.
Kadirilik, yazİnİn baßlİÛİyla (Kadirilikte DŸnya) ile uyumlu deÛildir. Nitekim
kurucusunun yazİlarİnda da bilgece bir dŸnya gšrŸßŸ yok, birtakİm šÛŸtler,
aİklamalar var. Yazİlarİndan anlaßİldİÛİna gšre, AbdŸlkadir GeylaniÕnin bilgeci
bir dŸnya gšrŸßŸ yoktur. Onun, birtakİm tasavvuf bilgileri edindiÛi, aÛİnİn ŸnlŸ
tasavvufularİndan birtakİm İßİklar aldİÛİ yazİlİ kaynaklarda var, ancak bu bilgiler
bilimsel bir ÔÔdŸnya gšrŸßŸÕÕ olmaya yetmez. DŸnya gšrŸßŸ denince, geniß bir
konaklama alanİ, oturma yeri deÛil, evrensel varlİk bŸtŸnŸne bakİß (dŸßŸnsel
yšnden) anlaßİlİr. Kadirilerde, dŸnya denince, AbdŸkkadir GeylaniÕnin derg‰hİ,
tekkesi evresi anlaßİlİr, bir dervißin dŸnyasİ o boyutlar iindedir. BaÛdat
tekkesinin, bu inan ortamİ nedeniyle, Osmanlİ devletinin baßİna atİÛİ sİkİntİlarİ
ilerde gšreceÛiz.
Bir Kadiri iin dŸnya, onun bulunduÛu tekkenin evresiyle sİnİrlİdİr, AbdŸlkadir
GeylaniÕnin adİnİn gemediÛi yer onun gšzŸnde šldŸr, yokluk alanİdİr,
boßluktur. AbdŸlkadir GeylaniÕnin dŸßŸncelerinin, šÛŸtlerinin uygulanmadİÛİ bir
yer Kadiriler iin ÒvatanÕÕ deÛildir. Bunun ne denli doÛru olduÛunu anlamak,
šÛrenmek iin, ilk Ÿ padißahtan (onlar AhiÕdir) sonra gelenlere bakİn, hepsi bir
tarikata baÛlİdİr, ancak ilerinde KadiriliÛe baÛlananİ yoktur (Bak. E. Behnan
Şapolyo, Mezhepler ve Tarikatlar Tarihi, 1964, say. 448).
AßaÛİ yukarİ bŸtŸn tarikatlara baÛlanan bir aßamalar dizisinde Osmanlİ
padißahlarİ yer alİyor (ayrİ ayrİ tarikatlara giriyorlar), ilerinde Kadirilikle
baÛlantİsİ olan yok. Bunun gelißigŸzel, yŸzeysel bir olay olduÛu sanİlmasİn.
Kadiri Yİkİmİ
Kadiriler, Mİsİr Valisi Mehmed Ali Paßa olaylarİndan beri (daha šnce de vardİ)
Osmanlİ devletinin arkadan vurmayİ kendilerine bir iß edinmißlerdi. Onlarİn bŸtŸn
amacİ Kuzey IrakÕtan TŸrkiyeÕye girerek, šzellikle GŸneydoÛu Anadolu topraklarİ
Ÿzerinde, AbdŸlkadir GeylaniÕnin dŸßŸnsel egemenliÛi altİnda bir bšlge
olußturmaktİ. Bu tŸr girißimler yİllarca bir gizlilik iinde sŸrdŸrŸldŸ, Birinci BŸyŸk
SavaßÕta, BaÛdat Kadirileri, Üngilizden bŸyŸk paralar alarak, BaÛdatÕtaki
AbdŸlkadir Geylani Derg‰hİÕna dokunmamak koßuluyla, ellerinden gelen
yardİmlarİ yapacaklarİna sšz vermißlerdi. Bunu, o dšnemin basİnİndan, olaylarİ
yaßayan devlet adamlarİnİn anİlarİndan, Üngiliz belgelerinden šÛrenmek ok
kolaydİr. Bu olaylarİ yaßayanlarİn ocuklarİ, ßimdi, bu yazİyİ yazanlarİn
yaßİndadİr.
Kadirilik, Osmanlİ devletinin en gŸsŸz dšnemlerinde, i bunalİmlara
sŸrŸklenmeye baßladİÛİ evrelerde, TŸrkiyeÕde yayİlma olanaÛİ bulmußtur. Bunun
15. yŸzyİldan 19. yŸzyİl ortalarİna deÛin uzamasİnİ, šzellikle kollarİn (bu
tarikattan doÛan uzantİlarİn) ortaya İkİßİndan anlamak kolaydİr. Az sonra
gšreceÛimiz bu kollarİn en gŸlŸsŸ, AnadoluÕda KadiriliÛin ikinci kurucusu
sayİlan, Üznikli EßrefoÛlu Abdullah Rumi (1353-1469) evresidir, bu evrede,
AnadoluÕnun Yİldİrİm Beyazİt-Timur gerginliÛinin yaßandİÛİ, tarihte ÔÔfetretÕÕ
denen yšnetim boßluÛu aÛİdİr.
KadiriliÛin en etkili yİkİmİ, toplumsal sarsİntİlara, gizliden gizliye yol amasİ,
Osmanlİ devletinin baßkenti ÜstanbulÕda yayİlmasİyla baßlamİßtİr, bu sŸrede 65
(altmİß beß) tekkenin durulduÛu, aİka bilinmekte, bunlarla ilgili sayİsİz yazİlİ
kaynak da elimizdedir. Baßkent ÜstanbulÕda (baßkent olduktan sonra) kurulan
tarikatlarİn sayİsİ 420Õdir, buna son dšnemlerde İkan Nurculuk, SŸleymancİlİk,
Ticanilik gibi yeni tŸremeleri katmİyoruz. Bir devletin, yalnİzca, baßkentinde
bilinen 420 tarikat varsa, bunlarİn, Bektaßilik dİßİnda (hepsi dokuz tekkedir) tŸmŸ
SŸnni olursa, devleti hangi dŸßŸncenin yšnettiÛini tartİßmak pek akİllİ deÛil
sanİrİz.
Bu tekkelerin sayİsİnİ šÛrendikten sonra, baßka bir konuya geelim,
TanzimatÕtan bu yana, ÜstanbulÕda aİlan, šÛretimi sŸrdŸren liselerin sayİsİ,
tekkelerin onda biri oranİnda bile deÛildi. Şimdi, bu yazİlarİ yazanİn yaßİna
yaklaßmİß bir okuyucu, CumhuriyetÕten šnceki Üstanbul liselerini parmaklarİyla
sayabilir.
BugŸn, ikibininci yİla bir yİl kala, on milyonluk ÜstanbulÕda bu sayİda lise
olduÛunu sanmİyorum (uzmanlara sormaya da dilim varmadİ). Peki, KadiriliÛin bu
konularla ilgisi nedir? Biiminde bir soru sorulabilir, sormak yerindedir ayrİca. Bu
sorunun yanİtİ gemißi, Ÿstelik yakİn gemißi bilmekle, Ÿlke gereklerini din
duygularİnİn dİßİnda kalarak šÛrenmeye yšnelmekle baÛlaßİmlİdİr. KadiriliÛin
amacİnİn, AbdŸlkadir GeylaniÕnin gšrŸßlerine dayanan bir toplum olußturma
niteliÛi taßİdİÛİ biliniyor. BugŸn Nakßibendilik ile kollarİnİn, Ÿlke dŸzeyindeki
etkinliÛi de belli, Nakßibendilikle, KadiriliÛi kuranlarİn ikisi de doÛulu, Üran
komßusu, ikisi de baßlangİta aßİrİ ßeriattan yana, ikisi de, ÔÔdin uÛrunda
savaßÕÕ yanlİsİ, ikisi de bugŸn ÜstanbulÕda aÛİrlİklİ. KadiriliÛin TrakyaÕda
ÔÔAleviÕÕ kurulußlarİ, Nakßibendilik ise koyu ÔÔSŸnniÕÕ kurulußlarİ ardİndan
sŸrŸklemekte.
Konunun šrtŸsŸnŸ yİrtalİm, birleßen erek: Din Devleti. Sevgili okuyucu,
devrimcilerin bir tŸrlŸ birleßemedikleri aÛdaß uygarlİÛa, yeniliklere karßİ,
birbirine diß bileyen iki ÔÔSŸnniÕÕ kurulußun, el altİndan, Üslam šrtŸsŸne
bŸrŸnerek ne gŸzel birleßtiklerini anladİn mİ? Şimdi, baßka ilgin, šrnek verelim.
Buna Kadiri KŸtŸÛŸ (soy kŸtŸÛŸ) denir: Ümam Ali, Hasan Basri, Habib Acemi,
Davud Tai, Maruf Kerhi, SeriyŸssakati, CŸneyd BaÛdadi, Ebubekir Şibeli, Abdullah
YŸmni, EbulÕ Ferec Tarsusi, EbuÕ1-Hasan Ali Hakk‰ri, Ebu Said Ali Übn Mubarek
Mahzuini, Seyyid AbdŸlkadir Geylani. Burada ilgin olan, AbdŸlkadir GeylaniÕnin
ÔÔseyyidÕÕ diye anİlmasİdİr. Demek tarikatİlİkta yalan da geerlidir.
ÔÔSeyyidÕÕ Peygamber soyundan, Ali soyundan gelenlere denir, AbdŸlkadir
Geylani, adİndan da anlaßİldİÛİ gibi Arap soyundan deÛil, peki bu ÔÔseyyidlikÕÕ
nereden geliyor? Yanİtİ aİk, ÔÔtarikat yalancİlİÛİndanÕÕ. Şimdi baßka bir yalanİ
sergileyelim, NakßibendiliÛin soy kŸtŸÛŸne bakalİm: Ebubekir, Selman Farisi,
Kasİm bin Mehmed Bin Ebubekir, Ümam Cafer-i Sadİk, Bayezid Bistami, Ebulhasan
Harkani Ali, Ebu AliyŸlkarmidi, Yusuf Hemedani, AbdŸlhalik Gurduvani, Arif
RiyŸkŸrdi, Manhmud Ehbir, Azizan AliyŸlramteyni, Mehmed Baha Simasi, Emir
Kelal bin Hamza, Muhammed Bahaeddin Nakßibend. Şimdi bu kŸtŸkleri
karßİlaßtİralİm. Nakßibendilik koyu ÔÔSŸnniÕÕ, Kadirilik koyu koyu ÔÔSŸnniÕÕ,
oysa Ümam Cafer-i Sadİk ŞiiliÛin, Anadolu AlevilikÕin benimsediÛi On iki
ÜmamÕdan biri, Ÿstelik Ümam AliÕnin torunu. Bayezid Bistami Üranlİ, insan-Tanrİ
šzdeßliÛine inanmİß bir kißi, Ebubekir koyu SŸnni. Bu iki karßİt inanlİ insan bir
inan odaÛİnda birleßebilir mi? Bšylece Kadirilikle Nakßibendilik el ele verebilir
mi? Ama devleti yİkmak olduktan sonra, birleßmekte bir sakİnca yoktur.
Bu konularda, birtakİm kußkulara kapİlmaya, inanlardan kaynaklanan
karßİtlİklara dayanarak, geniß yorumlara girißmeye gerek yoktur. ‚aÛlar boyunca
i ie yaßayan birbiriyle gizli, aİk ilißkiler iine giren toplumlarda dŸßŸnce
karİßİklİklarİnİn, elißki yumaklarİnİn olußmasİ doÛal sayİlmalİdİr. SŸnni olduÛu
aİka bilinen, uygulamalarİndan anlaßİlan birok tarikatİn AliÕye dayandİÛİ
biliniyor. SŸnni olmasİna karßİn AliÕyle baßlayan tarikatlara birka šrnek verelim:
Rifailik, SŸhreverdilik, Şazelilik, Kadirilik, Halvetilik, DŸsukilik, Bedevilik. Bu
tarikatlarİn AliÕden baßlamalarİ kimi araßtİrİcİlarİ yanİltmİßtİr. Sšzgelißi
MevleviliÛin biri AliÕye biri SŸnnetÕe baÛlanan iki kolu vardİr. Şems kolu
SŸnnidir, Sultan Veled kolu AleviÕdir (Mevlevi araßtİrİcİlarİnİn sšylediklerine
gšre). Oysa Mevlevilikte MŸslŸmanlİkla baÛdaßİr bir šzellik bulmak olanaksİzdİr.
Bir tarikat, yaßamİ yalnİzca kendi inanlarİ doÛrultusunda yŸrŸyen bir gezegen
gibi benimserse, onun getireceÛi sarsİntİyİ šnceden sezmek gŸ deÛildir.
KadiriliÛin toplumsal tutarsİzlİÛİ ortaya İktİÛİ Ÿlkenin yšnetimsel durumundan
belliydi. ‚ok geniß alanlarda tekke kurmak, ok geniß bšlmeli yapİ birimleri
olußturmak, sayİsİz derviß beslemek, sayİsİz odalİ, birimli konutlar yapmak,
hepsini doldurmak kolay deÛildir. Bunlarİ besleyen suyun kaynaÛİ neydi?
ÜstanbulÕda sayİsİz ÔÔvakİf topraklarİÕÕ bulunan Kadirilik, bugŸne deÛin
ayrİntİlarİyla araßtİrİlmamİß, kimes BaÛdatÕta etkisini sŸrdŸren bu tarikatİn i
yapİsİnİ araßtİrma gereÛi duymamİßtİr.
Kadirilik, šnceleri Irak yšrelerinde, sonralarİ Üstanbul, Rumeli bšlgelerinde etkinlik
gšsterirken Osmanlİ yšnetiminin ilgisini ekmemiß, Alevilikle sİkİ, isel bir ilißki
kurarak Sİrbistan-Arnavutluk-Romanya-Bulgaristan dolaylarİnda, baßka
tarikatlarİn da giysilerini giymekte, sŸrekli šrtŸ yenilemektedir. Eskiden ßunun
bunun yardİmİyla geinen Kadirilik, ßimdi daha verimli, daha gŸlŸ geim
kaynaklarİ bulmuß, TBMMÕde iki yŸz dolayİnda tarikatİnİn yardİmİyla devletten
ÔÔharacÕÕİnİ almaktadİr. Bu tarikatİn Erzurum, Erzincan, Urfa, Konya, Malatya,
Sİvas gibi illerde Nakßibendilikle elbirliÛi ettiÛi bilinmektedir, ancak bu elbirliÛini
dİß gšrŸnŸße gšre saptamak olanaksİzdİr, yalnİzca BaÛdat yšnetimiyle ilißkisi
TŸrkiyeÕye karßİ beslenen kštŸ dŸßŸnceleri yayma dolayİsİyladİr. Bunlarİn
bulußma yeri de Suudi ArabistanÕdİr (Hac dšnemi nedeniyle).
AbdŸlkadir Geylani sanİldİÛİ gibi ŸstŸn, derin bilgili, geniß kapsamlİ dŸßŸnen,
Ÿreten bir kimse deÛildi. Bunu yazİlarİndan anlamak kolaydİr. Ancak sonradan,
šzellikle de torunu Kadİ Ebu-Salih Nasr bin AbdŸlkadir, onun peygamber soyundan
geldiÛini, rŸyalarİnda sİk sİk PeygamberÕle bulußtuÛunu, konußtuÛunu evresine
yaymİßsa da, inandİrİcİ bir kanİt gšsterememißtir. Ancak, evresinde toplananlar
durmamİß, torunu daha dŸnyaya gelmeden, onu Tanrİlaßtİrmİß, ona insan-ŸstŸ bir
nitelik saÛlamİßtİr. Bu nitelikler ßunlardİr:
1- AbdŸlkadir GeylaniÕye dŸßŸnceleri, konußurken bir bunalİm, bir titremeyle
gelir, sonra olarİ sšze dšnŸßtŸrŸr, evresindekilere anlatİr, aktarİr. Üyi
dŸßŸnŸlŸrse burada PeygamberÕe ÔÔvahyÕÕ inerken yaßanan olaya gšnderme
vardİr. Şeyhi, doÛrudan doÛruya Tanrİ konußturuyor demektir.
2- Şeyh sšzlerini sšylerken hep šnŸne bakar, sonra taßan bir İrmak gibi hİzla
konußmaya baßlar, soluÛu sİklaßİr, sšzŸ bitince yatİßİr. Bu da PeygamberÕde
gšrŸlen šzelliklerden biridir.
3- AbdŸlkadir Geylani hep dŸßŸnŸr, gŸnŸnŸ, dŸßŸnsel bakİmdan, ÔÔibadetleÕÕ
geirir. Onun sšzleri birer Tanrİ buyruÛudur, KuranÕİn yeni bir yorumudur, onun
anlaßİlmasİna yardİmcİdİr. Bu sšzlerin hadislere benzetildiÛi besbelli.
Şimdi baßİnİn ii, yŸreÛi bšyle karanlİk sšzlerle, aİklamalarla doldurulmuß,
okumamİß, ßeyhin sšzŸnden baßka gerek tanİmamİß bir kimse iin doyurucu,
aydİnlatİcİ bir kaynak bulma olanaÛİ var mİ?
Bir insan, usun denetiminden uzaklaßİrsa, yšnetici bilin odaklarİnİn yerini
geriletici karanlİÛİn baskİsİ alİrsa saÛduyuya susmak dŸßer. Bilimin boß bİraktİÛİ
bir baßİ bilgisizliÛin katİlİÛİ doldurursa, insan denen varlİk yalnİzca dİß gšrŸnŸßŸ,
biimsel yapİsİyla ÔÔinsanÕÕ sayİlİr. Oysa insan dİßİyla doÛal, iiyle (dŸßŸnsel
yanİyla) doÛalİ aßan bir varlİktİr. DŸßŸnmeyi, usun kurallarİnİ kullanamayan bir
kimse kendi benliÛini baßkalarİnİn denetimi altİna bİrakmaktan kendini
kurtaramaz. Üßte baßkalarİnİ Tanrİlaßtİrma, yŸceltme bšyle baßlar. Fizik
laboratuvarİnda Tanrİ olduÛunu ileri sŸren bilgin gšrŸlmemißtir, ancak kilisede,
camide Tanrİlar gŸnden gŸne oÛalİr.
Burada, TŸrk insanİnİn karanlİÛa sŸrŸklenmesinde, suu yalnİzca gerici
kurulußlara yŸklemek yanİltİcİdİr. Gerici kurulußlarİn šncŸleri, koruyuculara bu
Ÿlkeye dİßardan gelmedi, hepsi yine bu topraÛİn insanlarİdİr, onlarİn bšyle
odaklarİnİ elinde birer sšmŸrŸ aracİ olmalarİnİ baßka etkenlerde aramak gerekir.
…zellikle deÛißik yšnlŸ ÔÔpolitikacİlarÕÕ, Anadolu insanİnİ bir insandan ok oy
aracİ olarak yetißtirdiler, kandİrdİlar, insanlİk bilincinden yoksun bİrakmayİ birer
baßarİ saydİlar. AbdŸlkadir GeylaniÕyi, baßka ßeyhleri Tanrİlaßtİrmanİn yolunu
ÔÔpolitikacİlarÕÕ amİßtİr. Şeyhlerin ellerini špen baßbakanlar, bakanlar gšrdŸk.
Seim alanlarİnİ dolaßarak AtatŸrkÕŸ bile ÔÔHangi taßİ kaldİrsan altİndan
AtatŸrk İkarÕÕ diyecek nitelikte ßaßkİn yšneticiler gšrdŸk, aÛalara sİÛİnan, eli
kanlİlarİ koruyan, devleti soydyuran yŸksek gšrevliler gšrdŸk. Ümam-hatip okullarİ
amada, atİrmada birbiriyle yarİßan baßbakanlar gšrdŸk, suu baßkalarİnda
aramanİn gereÛi kalmadİ artİk.
Ünsanİn, gerekli sŸrede eÛitilmesi devletin gšrevlerindendir, bizde devlet bu
gšrevi yurttaßİ OrtaaÛ karanlİklarİna sŸrŸklemek iin kullanmİßtİr, baßarİlİ da
olmußtur. Oysa devletin gšrevi yurttaßlara din šÛretmek, dinci yetißtirmek
deÛildir. BugŸn Ÿlkemizde, insanİ Tanrİlaßtİrma yarİßİna girilmiß bir olay
gšrŸlŸyor, yaßanİyor. Bunun aÛlar boyunca sŸren bir olay, bir eÛilim olduÛu da
biliniyor, ancak buna olanak saÛlayan yšnetim biimidir, bu yšnetim aÛdaß
deÛildir, bšlŸcŸdŸr, kškleri OrtaaÛÕİn derinlerindedir.
Ünsan toplumsal bir varlİktİr, ancak sŸrŸ deÛildir, varlİÛİnİn bilincindedir, bu
bilinci karartan, ortadan kaldİran, genellikle dindir. Din, bireysel varlİk bilincini
Tanrİsal varlİÛa yšnelme uÛruna yok eder, šnce susuz topraÛa evirir, kavurur,
atlatİr, sonra verimsizliÛin uurumuna sŸrŸkler. Bunun baßlİca sorumlusu
devlettir, gšrevini yapmayan, dini korumasİ altİna almak isteyen devlet.
EßrefoÛlu Rumi
Kimi kaynaklara gšre, KadiriliÛin bir TŸrk tarikatİ olmasİnİ saÛlayan EßrefoÛlu
Abdullah RumiÕdir. EßrefoÛlu Abdullah Rumi 1353 yİlİnda, ÜznikÕte doÛdu,
BursaÕya giderek fİkİh šÛrenimi gšrdŸ, bu arada tasavvufla yakİnlİk saÛladİ,
sonra AnkaraÕya giderek Hacİ Bayram VeliÕnin evresinde toplananlara katİldİ.
Bu arada Hacİ Bayram onu, SuriyeÕnin Hama ilinde oturan, AbdŸlkadir
GeylaniÕnin torunu HŸseyin HamaviÕye gšnderdi. Ondan, Kadiriliki TŸrkiyeÕde
yayma, kurma, gelißtirme yetkisi alarak ÜznikÕe dšndŸ, Pİnarbaßİ denen ilede
KadiriliÛin Eßrefiye diye anİlan kolunu kurdu. Kİsa sŸrede ŸnŸ evreye yayİldİ. Bu
kol, Kadirilikle Bayramilik karİßİmİ bir nitelik taßİr.
EßrefoÛlu, dŸßŸncelerini salt TŸrke yazdİÛİ ßiirleriyle, bir de MŸzekkiÕn-NŸfus
(Ünsanlarİn ilerini arİndİran) adlİ kitabİyla bŸyŸk bir etkinlik saÛlamİßtİr, akİcİ
bir TŸrkeyle yazİlan bu yapİt, dilinin kolay anlaßİlİr olmasİ yŸzŸnden ok
tutunmußtur. KadiriliÛin, daha sonralarİ Üstanbul, Rumeli yšrelerinde hİzla
yayİlmasİnİn baßlİca nedeni EßrefoÛluÕnun adİ geen kitabİyla ßiirleri olmußtur.
Bu ßiirlerin bir bšlŸmŸ, toplu olarak Kadiri tekkelerinde dŸzenlenen tšrenlerde
okunurdu.
Cem oldu ‰ßİklarİ pirim AbdŸlkadirÕin
Yolunda sadİklarİ pirim AbdŸlkadirÕin
dizeleriyle baßlayan ßiiri halk arasİnda bile yayİlmİß, tutulmußtur. EßrefoÛlu
bilgili, etkili bir kimseydi, bu nedenle KadiriliÛin ikinci kurucusu diye saygİnlİk
kazanmİßtİr. Onun etkilendiÛi Hacİ BayramÕİn yandaßlarİndan Akßemseddin,
ÜstanbulÕa saraya tarikatİlİk, bozgunculuk (fesat) sokmakla sulanarak
GšÛnŸkÕe sŸrŸlmŸß (Padißah Fatih MehmedÕin buyruÛuyla) orada šlmŸßtŸr. Üßte
Bayramilik-Kadirilik karİßİmİ kuruluß bšyle bir nitelikteydi.
Yeri gelmißken, ßunlarİ da sšyleyelim: AkßemseddinÕin tarikatİlÛİ birtakİm
olumsuz ißlerle karİßmİßtİr. BugŸn FatihÕte onun adİnİ taßİyan ufak bir cami
vardİr. Hİrka-i Şerif CamisiÕnin karßİsİnda olan bu cami son yİllarda yeniden ok
sŸslŸ bir biimde yapİlmİß, yenilenmiß, bir ÔÔkŸlliyeÕÕ diye anİlmaya
baßlamİßtİr. Üßte KadiriliÛin yayİlmasİnda, hangi tarikatlarİn yardİmcİ olduÛu
bšyle aİklİÛa kavußmaktadİr. Bu caminin, Akßemseddin dšneminden kalmasİ ok
kußkuludur, Fatih dšneminde, orasİ MŸslŸman deÛil, bir Hİristiyan yšresiydi, sonra
Akßemseddin ÜstanbulÕda ok az kalmİßtİr (bir, iki yİl). Bu cami sonradan, onun
adİna yapİlmİß olsa gerek, yanİndaki mezarlİktaki taßlardan (tarihlerinden)
anlaßİldİÛİna gšre ok eskilere gitmiyor (yapİlİßİ).
Burada ilgiyi eken, karanlİk gšrŸßlerin yaßatİlmasİnda, tarikatlar arasİnda gizli
bir geleneÛin aİklanmadan sŸrdŸrŸlmesidir. Halk benimsediÛinin kškenini bilme,
šÛrenme gereÛi duymuyor, bšyle bir gizli inan egemenliÛi altİna sokuluyor.
EßrefoÛluÕnun bir TŸrk tarikatİ durumuna getirmeyi amaladİÛİ Kadirilik
karßİsİnda, gerek bir TŸrk kurumu olan BektaßiliÛin tutumu daha aİk seiktir.
EßrefoÛlu bŸtŸn gšnlŸyle AbdŸlkadir GeylaniÕye baÛlanmİß, insan šzŸnŸ onun
varlİÛİnda gšrmŸßtŸr. Oysa 18. yŸzyİl ozanlarİndan Hasan Dede, insanİn šzŸne
dšnmeyi, gereÛi insanİn kendinde, kendi varlİÛİnİn biimlendiren šÛelerde
aramayİ yeÛliyor, bu nedenle EßrefoÛluÕna sesleniyor, onu bir ermiß
duyarlİlİÛİyla uyarİyormuß gibi davranİyor:
EßrefoÛlu al haberi
BaÛcİ biziz gŸl bizdedir
dizeleriyle baßlayan ŸnlŸ koßuÛunu dŸzenliyor, ÔÔarİ biziz bal bizdedirÕÕ diyor,
ne ararsan insandadİr, yalnİz senin ßeyhinde deÛil, demek istiyor. Burada ok
uyarİcİ bir durum vardİr, Osmanlİ yšnetimi ArapÕtan, AcemÕden gelene sesini
İkarmİyor, Üslam dinini šzŸnden koparİp belli tarikatlarİn, ßeyhlerin denetimine
sokmaya alİßan girißimler karßİsİnda susuyor, TŸrk halkİnİn šzŸnden doÛan
Bektaßilik karßİsİnda ise šfkeyle kİlİca davranİyor, aİkasİ kendisini vurmaya
alİßanİ koruyor, kendinden doÛana saldİrİyor. Bunu da Üslam adİna, onu
korumak iin yaptİÛİnİ bilinsizce sšylemekte sakİnca gšrmŸyor. Osmanlİ
padißahlarİnİn hepsi ÔÔÜslamİn ßerefiÕÕnden sšz eder, onu yeryŸzŸnde egemen
kİlmak iin kan dškmeyi bir baßarİ sayar, švŸnŸr, sonra dšner kendinden olanİ
ortadan kaldİrmayİ Üslam adİna bir Tanrİsal gšrev diye gšrŸr. ŞeyhŸlislam
ÔÔfetvalarÕÕİ okunursa, Osmanlİnİn koyu ßeriattan yana olanİ koruduÛu,
TŸrkÕten yana olanİ asİp kestiÛi gšrŸlŸr, TŸrkmenlere uygulanan kanlİ, acİmasİz
baskİlar tarihin sunduÛu ŸzŸcŸ šrneklerdir. Yavuz Selim, TŸrkmenleri doÛradİ,
yİllarca savaßtİÛİ Şii ÜranÕa karßİ hİncİnİ TŸrkmenlerden aldİ, šte yandan dšndŸ,
Üran ßiirini benimsemekle, Üran ozanlarİnİn izinden yŸrŸmekle švŸndŸ, TŸrklere
aÛİza alİnmadİk sšzler sšylemekten ekinmedi. Osmanlİnİn bu tutumu tarih
bilincinden yoksunluÛun aİk kanİtİdİr. O dšnemde AvrupaÕda Ršnesans olayİ
baßlamİß, ReformasyonÕa gštŸren geniß yol aİlmİßtİ. Osmanlİ yšnetimi en
gšrkemli aÛİnda bile Hasan Dede gibi uyanİk olamamİßtİr.
Üslam tarihinde geen olaylarİ incelediÛimizde hep gereklere, dŸßŸnme
eÛilimine karßİ hİnla, šfkeyle bakİldİÛİ gšrŸlŸr. Ünsan dŸßŸnen bir varlİktİr, oysa
Üslam anlayİßİna gšre insan dŸßŸnen deÛil, TanrİÕnİn, peygamberlerinin
sšylediklerini, buyurduklarİnİ dŸßŸnmeden yerine getirmeye yargİlİ bir nesnedir.
Bu nedenle Üslam dini daha kuruluß yİllarİnda bile bir tarikat šzelliÛi
kazanmnİßtİr. Bu olayda tarikatİlarİ sulamak, belli bir anlamda, gereksizdir,
dinin yapİsİ bšyle bir tutumu gerekli kİlİyor.
Kadirilik, kurucusu Üranlİ (Hazar kİyİlarİndan olmasİna karßİn, inan bakİmİndan
Üran kškenli), sonradan benimsediÛi din Arap kaynaklİ, dšnŸyor genliÛinde
šÛrendiklerinin boyasİnİ deÛißtiriyor, adİyla anİlankurumu olußturuyor. Kadirilik,
kurulußundan kİsa bir sŸre sonra, yine Irak-Suriye yšrelerinde kollara ayrİlmaya
baßlİyor, AnadoluÕya gelince bambaßka tarikatlarla karİßİyor, kaynaßİyor, šzŸnŸ
yeniliyor, baßka bir kİlİÛa giriyor (Nakßibendilik, Alevilik, Rifailik, Bektaßilik,
Halvetilik gibi).
Burada, bu konu Ÿzerinde dŸßŸnŸrken, birtakİm izlenimlerin insanİ kendine
ektiÛi seziliyor. Bu izlenimler, kendiliÛinden birer soruya dšnŸßŸyor. Neden,
tarikatlar AnadoluÕda hİzla yayİlİlyor? Neden ÜstanbulÕda 420 dolayİnda tekke
vardİr? †stelik bu tekkeler kurulduÛu yİllarda, ÜstanbulÕda yaßayan insanlarİn
sayİsİ birka yŸz bindi? (Nurculuk, Ticanik, SŸleymancİlİk, Ißİkİlİk gibi
Nakßibendilikten doÛan yeni kollar bir yana, yalnİz Ticanilik yeni deÛildir) Neden
Osmanlİ dšneminde, bšyle tarikat oÛalmasİ hİzlandİ? Osmanlİ devleti dšneminde
ÜstanbulÕun yapİsal gšrŸnŸmŸ bugŸnkŸnden ok daha gŸzeldi, insanlar birbirini
sŸrŸkler gibi, sİkİßtİrİr gibi yoÛunlaßmamİßtİ. Bundan elli yİl šnce ÜstanbulÕda
yaßayanlar bugŸnkŸlerin onda birinden bile ok azdİ. Buna karßİn tarikat sayİsİ
yukarda sšylendiÛi gibiydi?
Bu olayda, kimi Osmanlİ padißahİnİn tarikatİ olduÛu sšylenebilirse de, bu durum
etkinin yaygİnlaßmasİnİ hİzlandİrmaz. Bu hİzlanmanİn arkasİnda sšmŸrŸ kolaylİÛİ
yatmaktadİr. Tarihe gemiß bir sšylentiye gšre, Osmanlİ devleti, ele geiridÛi yeni
Ÿlkelerden saÛlanan gelirlerin bir bšlŸmŸnŸ tekkelere bİrakİrmİß, bunu tarikat
ÔÔvakfiyeÕÕlerinden de šÛreniyoruz. Sšzgelißi HalvetiliÛin Rumeli (bugŸnkŸ
ulusal sİnİrlar dİßİnda kalan Ÿlkelerde) yšrelerinde edindiÛi vakİflarİn oÛu
bšyledir. Bunlara kimi tarikatİlarİn šlmeden šnce bİraktİklarİ ÔÔvasiyetÕÕ gereÛi
varlİÛİnİn tarikata gemesidir. Bunlara Mevlevilik, Nakßibendilik, Rifailik,
Ußßakİlİk gibi baßka tarikatlara padißah, sultan (saray kadİnlarİ) gibi yŸksek
aßamalİ kimselerin bİraktİklarİ ÔÔdevlet mallarİÕÕnİ da katabiliriz. Baßka bir
durum daha vardİr: Kamu kurumlarİndan birinin baßİnda bulunan kimse hangi
tarikattansa, gšrevinin etkisiyle, tekkeye gelir saÛlayabilirdi. Buna bir šrnek
verebiliriz; tekkelere bitißik mezarlİklara (hazirelere) šlŸ gšmmek yasaklanmİßtİ,
bu yasaÛa karßİn Mehmed Zahid Kotku, Mehmed Fahreddin, Muzaffer Ozak gibi
devlet bŸyŸkleriyle yakİnlİk kuran ßeyhler tekkelerinin yanİnda, birincisi ise
SŸleymaniye CamisiÕnin bitißiÛinde Kanuni SŸleyman tŸrbesinin az štesinde
gšmŸlŸdŸr, Kenan EvrenÕin baßkanlİk dšneminde, Turgut …zalÕİn anasİ da oraya
gšmŸlmŸßtŸr. Bu uygulamalarİ kİnamİyoruz, ancak tarikatlarİn etkinliÛinin, bir
takİm AtatŸrkŸ, devrimci, yeniliki geinen yŸksek gšrevlileri bile ne denli baskİ
altİnda tuttuÛunu vurgulamayİ da yeÛledik.
Baßka ŸzŸcŸ bir šrnek daha verelim: AtatŸrkÕŸn ÔÔAnİtkabirÕÕi yalnİz
tarikatİlarİ deÛil, aßİrİ İkarcİ yazarlarİ, baßbakanlarİ, cumhurbaßkanlarİnİ
šfkelendirdiÛi biliniyor. Üßte bu šfke, kİskanlİk, tutku sonucu ulusun parasİyla
Adnan Menderes (iki arkadaßİyla), Turgut …zal gibi yŸksek gšrevlilere
ÔÔanİtmezarÕÕ yaptİrİlmİßtİr, Ÿstelik ÜstanbulÕun girißinde. Oysa bunlarİn
iinde AtatŸrkŸ, devrimci kimse yoktu. Adnan Menderes, ÔÔÜzmir suikastİÕÕ
sonucu asİlan ÔÔÜttihat ve TerakkiÕÕ šncŸlerinden Doktor Nazii BeyÕin
damadİydİ, Turgut …zal ise NakßibendiliÛe baÛlİ, Malatyalİ bir aileden gelmedir
(kendisi NakßibendiliÛe alİnmamİßtİr, bu konuda sšylenen šzel bir olay vardİr, bu
yazİnİn yazarİ, genliÛinde Nakßibendi tarikatİndan olduÛu iin, Fatih yšresinde
geen bu olayİ yakİndan biliyor). Anİlarİn kapİsİ aralandİÛİndan baßka bir olaya
da deÛinip geelim. NakßibendiliÛin Kadirilik, Rifailik, Halvetilik gibi, ÔÔkoyu
(SŸnni) tarikatlarla kaynaßarak olußan tekkelerinden biri de KaragŸmrŸk-
‚arßamba yšresindedirÕÕ. Üsmail AÛa Camisi diye bilinir (yanlİß olarak YakubaÛa
Camisi denir). Bu tekke gizli-aİk devletten ok yardİm almİßtİr, šzellikle bir
ÔÔßeriatİ partiÕÕyi denetimi altİnda tutmayİ baßarmİß, partinin baßkanİna el
šptŸrmŸßtŸr. Bu tŸr girißimlerin yapİldİÛİ dšnemde, Devlet Baßkanİ Kenan Evren,
gezilerinde, ÔÔhangi taßİ kaldİrsan altİndan AtatŸrk İkİyorÕÕ tŸrŸnden ancak
kendine yakİßan sšzler sšyler dururdu.
Tekkeler
Şiir bu anlamda, Ükinci AbdŸlhamitÕi aÛİr bir dille yermekle sŸrŸyor, šzel olaylarİ,
kißisel gšrŸßlerini sergiliyor. K‰zİm Karabekir PaßaÕnİn alİßmalarİnİ, Kurtuluß
SavaßİÕndaki emekleri yadsİmak elden gelmez, AtatŸrkÕle aralarİndaki
anlaßmazlİk da bu yazİnİn konusu deÛil. †zerinde durulmak istenen sorun, bugŸn,
tarikatİ, tekkeci, ßeriatİ, dinci basİnİn, šzellikle de Ükinci AbdŸlhamitÕi
savunan, Cumhuriyet yšnetimini yeren, ancak ŸrŸnlerinden yararlanmakta da en
aßİrİ sayİlan bir solcudan geri kalmayan evrelerin K‰zİm Karabekir PaßaÕyİ
gšklere İkarmasİdİr. Ükinci AbdŸlhamitÕin yŸzŸne tŸkŸrmeyi ekinmeden
sšyleyen bir kimseyi švmek, AtatŸrkÕŸ yermek insanİ ßaßİrtİyor. Yayİn
aralarİnda adİ ÔÔSŸper-MŸrßidÕÕ olan, bu yazİyİ yazanİ, šÛrencilik yİllarİnda,
yirmi lira dolandİran, Bedri Rahmi EyŸboÛluÕnu, Sabahattin EyuboÛluÕnu, Cemal
Reßid EyŸboÛluÕnu, Fikret AdilÕi sšmŸren bir ozanİn KarabekirÕi švmesi de
ßaßİrtİcİdİr. Sevr AntlaßmasİÕnİ onaylayan Rİza Tevfik sŸrgŸne gšnderilmiß
(yŸzelliliklerle), yİllarca ArabistanÕda, EmirÕlerin sofrasİnda karİn doyurmuß bu
ozan, en acİ, saygİsİz bir dille AtatŸrkÕŸ yeren ßiirini yayİmlamİß (SŸper
MŸrßidÕin dergisinde. Şimdi olaylarİ karßİlaßtİrİnca Òkimin namuslu, kimin
namussuzÕÕ olduÛu gŸn İßİÛİna İkİyor.
Ümdi, burada, verilen šrneklerle daÛİlan konuyu toparlayalİm. 1950Õden sonra
gelißen tarikatİlİk, geriye dšnŸß girißimleri, šzellikle eski tekkelerin yerini aldİÛİ
yadsİnamaz bir gerek olan imam-hatip okullarİ, birlik-bŸtŸnlŸk iinde Ükinci
AbdŸlhamitÕten yanadİr; tŸm yayİn aralarİ bu uÛurda yollara dškŸlmŸßtŸr, yine
hepsi aÛİn bulußlarİndan yararlanma yarİßİnda šndedir.
Bu olumsuzlar dizisinde ortaya İkan tutarsİzlİÛİ gidermenin yolu ilke bŸtŸnŸnŸ,
yaßayan yurttaßlarİn ortamİnda šÛrenmek, ßunun aÛzİndan, anİlarİndan
yararlanma girißimlerini bİrakmaktİr. Yoksa, ÔÔorada bir kšy var uzakta/biz gitsek
de, gitmesek de/ o kšy bizim kšyŸmŸzdŸrÕÕ tŸrŸnden ocuk ninnileriyle
gereklere ulaßİlmaz, o kšy ÔÔseninseÕÕ oraya gideceksin, kšyŸ, kšylŸyŸ
yaßadİÛİ ortamda, doÛal yapİsİ iinde šÛreneceksin, tanİyacaksİn.
En uzaklarda, bize yalnİzca İßİklarİ ulaßan, gezegenlere bile ulaßma yollarİnİn
arandİÛİ, bu ileri uygarlİk aÛİnda gitmediÛin kšy senin deÛil, senden daha iyi
oraya varma yolunu bulanİndİr. †lkesini haritalara bakarak, ilini, ilesini, kšyŸnŸ
haritada arayan bir kimseye ne aydİn denebilir, ne de aÛdaß uygarlİk alanİnda
kendine bir yer saÛlanabilir. Senin gitmediÛin kšye Kadirilik-Nakßibendilik, senin
kİlİÛİna bŸrŸnerek kolaylİkla gidebilir, seni o kšyŸn gšzŸnde kštŸnŸn kštŸsŸ diye
tanİtabilir.
KadiriliÛin Kollarİ
Kadirilik, gŸnŸmŸzden nerdeyse dokuz yŸz yİl šnce kurulmuß, yŸzyİllar iinde
yayİlmİß, tutunmuß, etkinlik kazanmİß bir kurumdur. Bu kurumun ieriÛi, amacİ,
yolu bellidir, onlarİ tartİßmanİn, yeniden yorumun sŸzgecinden geirmenin gereÛi
yoktur. …teki tarikatlar gibi, Kadirilik de bir bunalİm dšneminin ŸrŸnŸdŸr. Üslam,
insanlarİ doyurmuyor, inan alanİnda aÛlarİn getirdiÛi gereksinmelerini, din
karßİlamİyor. Din, ben deÛißmem dediÛi sŸrece, ona sormadan deÛißimin hİzİ
artacak, doyuma gštŸrmeyen dinin yerini, kİsa, yŸzeysel anlamda baßka bir kurum
alacak. BugŸn, bilebildiÛimize gšre, Üslam Ÿlkelerinde, ÔÔÜsl¯mÕÕ adİ altİnda
dšrt yŸz tarikat vardİr, bunlarİn šncŸlŸÛŸnŸ yapan yŸz yirmi ÔÔmezhepÕÕ
biliyoruz. Bunlarİn ortaya İkİßİ boßuna deÛildir, bu ilgi alanİ, tŸm tarikatlar iin
geerlidir, yinelenmektedir.
Kußkusuz, tarikat bir gizli šrgŸttŸr, amacİ ÔÔdin devletiÕÕ kurmaktİr. Bu gereÛi
bilmeden, bilmezden gelerek, birtakİm yŸzeysel šzgŸrlŸklerden yana gšrŸnmek de
kendi kendini kandİrmaktİr.
Yerin altİnda baßka bir dŸnyanİn bulunduÛunu, ÔÔdŸnya ahretin tarlasİdİrÕÕ
sšzlerinin doÛruluÛunu onaylayan bir kimseye bilimin sšyleyeceÛi sšzŸn kaynaÛİ,
baßİna, sİrtİna indirilen deÛnek olmamalİ, baßİnİn iinde kİß uykusundan uyanmİß
yİlanİ besleyen kan damarİnİ kesmek olmalİ. Bu damar yasaklarla kesilmez,
insanda yasaklara karßİ iten gelen bir direnme duygusu, bir tepki vardİr. Siz,
sŸzme bal tatlİdİr derseniz, dilinde, damaklarİnda bozukluk olmayan kimse tepki
gšstermez, direniße gemez. Nedeni de tadİn tanİmİ yoktur. Siz, yurttaßa, tanİmİ
olmayan nesneler vermeyi bir yšnetim dŸzeni sayarsanİz yanİlan o deÛil siz
olursunuz.
Uygarlİk insanlarİ uyutmak iin deÛil, uyuyanlarİ uyandİrmak iindir. Bilimsel
baßarİnİn itici gŸcŸ, insanİ tanİmak, ona saÛlİklİ dŸßŸnmek iin gerekeni
vermektir. Gerekenin verilemediÛi yerlerde, gerekmeyen, gerekenin šrtŸsŸ altİnda
kolaylİkla verilir. ÔÔEkmek bulamİyoruzÕÕ diye ayaklanan yurttaßlarİ iin,
ÔÔpasta yesinlerÕÕ diyen Fransa Kraliesi gibi davranan bir yšnetimin ayaklarİ
altİna yŸrŸyen suyun kaynaÛİnİ kendi tutumunda aramalİ.
Yurdumuzda, birer gizli šrgŸt olarak ortaya İkan, ancak gerekli bir din kurumu
diye yorumlanan tarikatlar gelißigŸzel olußumlarİn sonucu deÛildir. Bu konuda
yurttaßİ anlamak, onun karßİsİna sorgulayan bir kimse olarak deÛil, onun iini
anlayan, sİkİntİsİnİ saptayan, davranİßlarİnİ saptİran etkinliÛi kavrayan kimse
olarak İkmak gerekir. Yurttaß anlaßİlmadİÛİ sŸrece, İkarcİlarİn elinde bir
sšmŸrŸ kaynaÛİ olmaktan kurtulamaz. Bu durum, savcİnİn saldİranİ deÛil de,
saldİrİya uÛrayanİ tutuklatmak istemesine benzer. Sulu elini kolunu sallayarak
ortalİkta dolaßİyor, susuz ierde yatİyor. Burada belleÛimde kalan bir gŸlmeceyi
aktarayİm:
ÔÔBektaßinin biri evinin kapİsİnİ ok ince tahtadan yaptİrmİß, kendi baßİna yaßar
dururmuß. GŸnŸn birinde evine hİrsİz girmiß, aramİß taramİß alİnacak bir nesne
bulamamİß, giderken Bektaßi uyanmİß, hİrsİza seslenmiß: Erenler hoß geldin,
safalar getirdin, ancak alacak bir nesne bulamadİÛİn iin ŸzŸldŸm, hİrsİz geri
dšnŸp BektaßiÕnin baßİna yumruk indirmiß, İkİp gitmiß. Ertesi gŸnŸ Bektaßi
kadİya gitmiß, durumu anlatmİß. Demiß ki efendi bizim eve yine hİrsİz girdi,
alİnacak bir nesne bulamayİnca baßİma yumruÛu indirdi, ßimdi baßİm aÛrİyor,
hİrsİzİ yakalat. Kadİ kİzmİß, gšrevliyi aÛİrmİß demiß ki: Atİn bunu ieri.
BektaßiÕye de demiß ki: Sen ne utanmaz adamsİn, evinde alİnacak bir nesne
bulunmadİÛİndan sulusun. Bektaßi karßİlİk vermiß: Yapmayİn erenler, benim
varİmİ yoÛumu hİrsİz, daha šnce senin eve, bilmiyor musun.ÕÕ
Bu gŸlmecenin toplumsal bir durumu yansİttİÛİnİ sšylemeye gerek yoktur sanİrİz.
Yšnetim, tarikatİya tŸm olanaklarİ saÛlayacak, Ÿlkede sayİsİz yasal boßluk
bİrakacak, sonra tarikatİya karßİ İkanİ, din bakİmİndan sulu sayacak. Üßte
bugŸn AtatŸrkŸ, devrimci genlere, kurumlara karßİ uygulanan yšnetimsel
tutum bšyledir. …yleyse kapİlarİmİzİ ok saÛlam yaptİrmalİyİz, yoksa hİrsİzdan
yakİnİp ieri atİlİrİz.
Devletin baßlİca gšrevi yurttaß olsun olmasİn, Ÿlkesinde yaßayan insanİ
korumaktİr, gerek din de insanİ Tanrİdan šnce sulamayandİr. Ünancİ evinden
dİßarİ İkarmak sšmŸrmektir, sšmŸrŸlen, sšmŸrŸye elverißli nitelik taßİyan inan
insanİ mutluluÛa deÛil yİkİma sŸrŸkler. Birtakİm boßluklarİ olan, onlarİ
doldurmayİ bilmeyen bir yšnetim bunalİmdan kurtulamaz. Bšyle bir durumda
bunalİmİn nedenlerini aİklayan, ona karßİ alİnmasİ gereken šnlemleri ieren
kimseleri sulamak, Bektaßinin evine giren hİrsİzİ kollamaktan, korumaktan baßka
bir anlam taßİmaz.
†lkemizde, din aİsİndan, geriye dšnŸß šzlemlerinin yayİlmasİnİ gšrebilmek iin,
gšzlŸkleri deÛißtirmek gerekir. Yurttaßİ tarikatlarİn kucaÛİna iten yalnİzca aykİrİ
inanlar deÛildir. Olaylarİn tabanİnda bir yaßama gŸvensizlik, Ÿretim-tŸketim
dengesizliÛi, bŸyŸk gelirlerin sayİlİ ellerde toplanmasİ, gelirin gideri
karßİlayamamasİ gibi taban sorunlarİ da vardİr. Varlİklİ, mutlu azİnlİk ocuÛunu
imam-hatip okullarİna gšndermiyor, kİrsal kesim insanlarİnİn bu okullarİ semeleri
de geim darlİÛİyla baÛlantİlİdİr. Gidin, Kuran kurslarİnda okuyan ocuklarİ
gšrŸn, ailelerinin geim durumunu šÛrenin. Kİrsal kesim insanİ ocuÛunu
okutmak istiyor, kİsa sŸrede yaßamİnİ kazanmasİnİ šzlŸyor, gelir yetersiz, tarikat
pusuda, ÔÔal parayİ, šrt baßİnİ, giy ßalvarİ, sar sarİÛİ yŸrŸ imam-hatibeÕÕ, ißte
Ÿlke gereklerinden biri.
Bu šrnekleri verilen, nitelenen olaylar, Kurtuluß SavaßİÕnİn kazanİlmasİ,
Cumhuriyet yšnetiminin uygulama alanİna konulmasİ karßİsİnda, TŸrk ulusunun
aÛdaß biimlenme evrimine ters dŸßen gelißmelerdir. Kazanİlan savaßİn verdiÛi
yetkiler, savaßİ yitirinlerin šzlemleri doÛrultusunda yŸrŸme olanaÛİ buluyor. Bu
ters gelißme yalnİzca dincilerin, tarikatİlarİn ŸrŸnŸ deÛildir, 12 EylŸl yİkİmİnİ
unutmamak gerekir. Biraz dŸßŸnelim, Ÿlkemizde TŸrk Dil Kurumu, TŸrk Tarih
Kurumu, Ÿniversite dŸzenlemeleri (medrese anlayİßİndan aÛdaß bilimsel
gšrŸßlere yšnelme), toplumsal yetkiler, burada saymakla bitirilemeyecek birtakİm
gelißimsel yšnelmeler bir İrpİda ortadan kaldİrİlİyor, hangi aÛdaß uygarlİk
ilkelerine dayandİÛİ saptanmayan birtakİm uygulamalarla geersiz kİlİnİyor.
ÔÔDevrimÕÕ sšzcŸÛŸnden duyulan korku, ulus yšnetimini bile sarsacak
girißimlere olanak saÛlİyor. Bu sšzcŸÛŸn olumsuz anlamda sšylendiÛini ileri
sŸrmek yanİltİcİdİr, bu sšzcŸk TŸrk Dil KurumuÕnun ŸrettiÛi bir dil varlİÛİ
deÛildir, halk dilinde vardİr, yšresel olarak kaldİrİlİp kurulan ÔÔsofraÕÕ
anlamİndadİr. Halk arasİnda, bugŸnkŸ gibi, masada yemek geleneÛi yoktu. Bu
sšzcŸk bile, onu yasaklayanlarİn, yerine ÔÔinkİlapÕÕİ koyanlarİn, iyŸzlerini
aİÛa vurmaya yetiyor. Bir yetkili İkİyor (12 EylŸl yİkİmİ dšneminde) Aziz
NesinÕe ÔÔvatan hainiÕÕ diyebilecek nitelikte dŸßŸnsel dŸßŸklŸk gšsterebiliyor.
Peki yukarda adlarİ geen Cumhuriyet kurumlarİnİ ortadan kaldİrmak ÔÔvatan
sevgisiÕÕ midir? ÔÔSevr AntlaßmasİÕÕ baßka bir uygulama mİ istiyordu?
Sanmİyoruz.
BugŸn saÛcİ, ßeriatİ, tarikatİ yayİn aralarİna, yazarlarİna bakİn, ilerinde Dil
DevrimiÕne karßİ İkmayan yoktur. AtatŸrkŸlŸk, devrimcilik onlarİn gšzŸnde
Üslamİn en korkun dŸßmanİdİr. Bir Kadiri iin Arapa kutsaldİr, TŸrke ÔÔdin
dŸßmanlarİnİn dilidirÕÕ, bu sšzcŸkleri ben ortaokul yİllarİnda TŸrke šÛretmenim
Tahir Nadi BeyÕden ok duymußtum, kendisi šnceden ÔÔKabataß Sultanisi Farisi
muallimiÕÕydi. TŸrk diliyle alay ederek biz šÛrencilerine: Kalemin yok, k‰Ûİdİn
yok, sİnİfİn yok, kitabİn yok derdi. Bu sšzcŸkler TŸrke deÛildi, šÛretmene gšre
Arapada hepsi vardİ. Oysa kalem, defter, k‰Ûİt sšzcŸkleri Arapaya Yunanca-
Latinceden gemißti.
Bu aykİrİ tutumlarİ karßİlaßtİrİnca, Cumhuriyet yšnetimine karßİ İkmanİn pek
yeni olmadİÛİ, tabanİn ŸstŸne ekilmiß eÛreti bir šrtŸ altİna saklanİldİÛİ
anlaßİlİyor. Medrese anlayİßİ kendini ok iyi gizlemißti. Kenan EvrenÕin
ÔÔdevrimÕÕ sšzcŸÛŸnden Ÿrkmesi boßuna deÛildi. Sonradan Cumhurbaßkanİ
Turgut …zalÕİn ÔÔdemiryolu komŸnist Ÿlkelerin ißidirÕÕ demesi de, baßka
doÛrultuda deÛildi.
Burada devlet bŸyŸklerinin aÛİzlarİndan İkan birka aİklamayİ, yeniden
gŸndeme getirerek, okuyucuya sunmakta yarar gšrŸyoruz. Bunlarİn ŸŸ de 1950
yšnetiminden sonra sšylenmiß, ulusa seslenme niteliÛi taßİyan uyarİlardİ. Birincisi
Adnan MenderesÕin TBMM atİsİ altİnda toplananlara sšylediÛi ÔÔodunu aday
gšstersem setiririmÕÕ sšzleriydi. Burada ÔÔsetiririmÕÕden İkan anlam
semen ne yapacaÛİnİ bilmez, benim aÛzİmdan İkanlara uyar, benim sšzŸmden
dİßarİ İkmaz. TŸrk semeni bilinli deÛildir, buyruk altİnda yaßamaya alİßmİßtİr.
Bu sšzleri aÛİmİzda bir Avrupalİ baßbakanİn aÛzİndan duyma olanaÛİ yoktur. Bir
Ÿlkenin baßbakanİ ulusuna, semenine bšyle bir gšzlŸkle bakİyor, dŸßŸncelerini
aİklamaktan ekinmiyor. Bu tutum Ÿlkemiz halkİnİn oÛuna aykİrİ gelmez.
AÛalar, ßeyhler, pirler, mŸrßidler halkİ denetim altİna almİß, bilinsiz bir varlİÛa
dšnŸßtŸrmŸßtŸr. Üßte tarikat etkinliÛinin kaynaklarİndan biri de budur. Bu sšzler
yurdumuzda belli halk kesimlerinin toplumsal gereÛini yansİtan ilgin, ŸzŸcŸ
šrneklerden biridir.
MenderesÕin sšyledikleri yalan deÛildi, sšzŸnŸ ok iyi biliyordu, etkisini daha
šnceden dŸßŸnmŸßtŸ, tepki gšrmedi. Ükinci šrnek yine onundur: ÔÔSiz isteseniz
hilafeti bile getirirsiniz.ÕÕ Bu sšzler de doÛru İktİ, koyu ßeriatİ bir parti
ÔÔlaiklik dinsizliktir, onu deÛißtireceÛiz, ßeriat devleti kuracaÛİzÕÕ demekte bir
sakİnca gšrmedi, bu sšzlerle TBMM atİsİ altİnda en bŸyŸk parti olma niteliÛini
kazandİ. Ancak gšrdŸÛŸ tepkilerle sarsİldİ, sonra yurtdİßİnda okumuß bir bayanla
birleßerek yšnetimi eline geirdi. MenderesÕin sšzleri bunda da doÛru İktİ.
…teki šrneÛi Kenan Evren verdi: ÔÔHangi taßİ kaldİrsan altİndan AtatŸrk
İkİyor.ÕÕ Bu sšzler ok anlamlİdİr, bunlarİ sšyleyen kißinin AtatŸrkÕŸn kurduÛu
bir ocaktan yetißmesi TŸrk ulusu adİna ŸzŸcŸ bir gelißmedir. Uluslarİn tarihinde,
evrensel hukuk sİnİrlarİ iinde, yaptİklarİndan sorumlu tutulmasİnlar diye devletin
anayasasİna šzel bir ÔÔgeici bšlŸmÕÕ ekleyen benzeri gšrŸlmeyen biricik šrnek
bu sšzleri sšyleyenin dŸzenlettiÛi yasada gšrŸlmŸßtŸr. Hitler, Mussolini, Franco
bile bšyle bir deÛißikliÛi gšze almamİßtİr. Bundan da tarikatlar kazanlİ İktİlar.
Son šrnek, Turgut …zalÕİn aÛzİndan İkmİßtİr: ÔÔDemiryollarİ komŸnist Ÿlkelerin
ißidir.ÕÕ Oysa Almanya, Fransa komŸnist deÛildi. †lkeleri demiryolla šrŸlmŸßtŸr.
…teki Avrupa Ÿlkelerinde de durum bšyledir. Ümdi dŸßŸnelim, Avrupa BirliÛiÕne
girmek iin İrpİnan bir devletin cumhurbaßkanİ, AvrupaÕnİn toplumsal yapİsİnİ
bilmiyor.
Bu šrnekler anlayana yeter, ancak yeri gelmißken gŸldŸrŸcŸ bir baßka šrnek daha
verelim: ÔÔOrtadoÛuÕda son sosyalist devleti yİktİk.ÕÕ Bu sšzler de yurtdİßİnda
šÛrenim gšrmŸß, ‚illerÕindir, baßbakanlİÛİ dšneminde sšylemißtir. Bir prof.
dŸßŸnŸn ki ÔÔsosyal devletÕÕle, ÔÔsosyalist devletÕÕin ne olduÛunu bilmiyor.
Bu iki yšnetim biimini bilmeyen bir kimsenin šÛrencilerine šÛreteceÛi ne olabilir?
Bu soruya saÛduyunun verebileceÛi bir yanİt yoktur. Son yİllarda, Ÿlkemizde
yayİmlanan kitaplar arasİnda oÛunluk ÔÔsosyal doktirinlerÕÕle ilgilidir.
Bir toplumun geleneksel yapİsİ dİßİnda kalan bilimsel kurumlar, bilimdİßİ
uygulamalarla yšnlendirilmek istenirse, bu yšnlendirmede yalnİzca Ÿstlenen
gšrevin verdiÛi yetki kullanİlİrsa škŸßŸn ayak sesleri yŸkselmeye baßlar. Bilimsel
yetki yšnetimsel yetkiyle karİßtİrİlİrsa bilimden beklenen sonu alİnamaz. Bir
Ÿlkede yŸksekšÛrenim kurumlarİ, uygarlİk bakİmİndan, o Ÿlkenin kimliÛini
belirler. Bu kurumlara yšnetimsel etkinliklerin karİßmasİ, ilkin Hitler
AlmanyasİÕnda, Mussolini ÜtalyasİÕnda gšrŸlmŸßtŸr. Nitekim Ÿlkemize gelen,
yŸksekšÛretim kurumlarİmİzda gšrev Ÿstlenen Alman bilginlerinin hepsi Hitler
yšnetimden kamİßlardİ. Daha sonra, onlarİn šzledikleri ortam, siyasal baskİlarİn
denetimi altİna girince biroÛu yurdumuzdan ayrİldİ. Bu ayrİlİß, AtatŸrkÕle
baßlayan ÔÔTŸrk RšnesansİÕÕnİn karanlİÛa sŸrŸklenme dšnemini yansİtİr.
Bu tepkilerin, Ÿlkemizden kamalarİn, baßlangİcİ sanİrİm, 1944 yİlİ
dolaylarİndadİr. AnkaraÕda Ÿniversitelere saldİrİlar, gerici yayİn aralarİnİ,
dŸnyaca bir Hindoloji profesšrŸ iin, ÔÔBir talebesi olan bir kißiye yİlda yŸz bin
lira verilir mi?ÕÕ yazİsİ yayİmlandİktan birka ay sonra, o bilgin šzel bir uakla
Ÿlkemizden ayrİlmİßtİ. Onun ardİndan, Dil-Tarih ve CoÛrafya FakŸltesiÕnde gšrevli
TŸrk bilim adamlarİ kovuldu, dšvŸldŸ, ok kİsa sŸrede hepsine Amerika, Avrupa
kucak atİ. BugŸn onlarla ilgili anİlarİ okurken utan duymayan, sevinenler bile az
deÛildir. Üstanbul †niversitesiÕndeki yabancİ bilginler bir bir ekilip gittiler.
Bunlarİn yerlerine kimler geldi anİmsar mİsİnİz? Adlarİnİ sšylemeyeceÛim, ancak
ÔÔßeriatÕÕİ, ÔÔtarikatÕÕİ Ÿniversitelere sokanlar. Şimdi ÔÔonlarİn adamlarİÕÕ
emeklilik aÛİndadİr.
Tarikatlarİn yİkİm girißimleri yalnİz deÛildi, yanlarİnda, arkalarİnda gizli, yetersiz
gŸler vardİ. Şimdi, eskiyi tutan, Osmanlİya šzlem duyan iki šnemli uzmandan
birer šrnek vererek, bu bšlŸmŸ kapayalİm. Birincisi, TŸrk dŸßŸncesine, yazİnİna
bŸyŸk emekleri getiÛi bilinen Ord.Prof.Dr. Mehmed Fuad KšprŸlŸ, 1934 yİlİnda
yayİmladİÛİ (Divan Edebiyatİ Antoloji) zati ile ilgili bšlŸmŸn baßİnda ßunlarİ
sšylŸyor: ÔÔZati divanİnda, bšyle fuzuli beyitler lŸzumundan fazla oktur.ÕÕ Bu
alİntİnİn, TŸrke yšnŸnden, dil yšnŸnden neresi dŸzeltilebilir? ÔÔFuzuli
beyitlerÕÕ, ÔÔlŸzumundan fazlaÕÕ, ÔÔokturÕÕ. Demek fuzuli (gereksiz, iße
yaramaz, anlamsİz), ÔÔlŸzumluÕÕ (gerekli, gereken, kaİnİlmaz, yararlİ,
elverißli), ÔÔfazla okturÕÕ.
Ükinci dil šrneÛi, AvrupaÕda (AlmanyaÕda) ŸnlŸ TŸrk dili bilgini W. BangÕİn
yanİnda yŸksekšÛrenimini bitiren Ord.Prof.Dr. Reßit Rahmeti AratÕtandİr. Eski
TŸrk Şiiri (šlŸmŸnden sonra yayİmlandİ) adlİ yapİtİnİn baßİnda ßšyle diyor:
ÔÔKudadgu BiligÕin asİl kİsmİnda bu tabire tesadŸfen rastlanmamakta ve bunun
yerine ßiÕr, beyt vb. tabirler kullanİlmaktadİr.ÕÕ Bu alİntİ da šnceki gibi,
ÔÔtesadŸfen rastlanmakÕÕ ne demektir, biri Arapa, ikisi birleßti oldu
ÔÔTŸrkeÕÕ, ÔÔasİl kİsmİndaÕÕ, peki ÔÔaslÕÕ ne ÔÔkİsmİÕÕ ne? Demek asl
olmayn kİsmİ da varmİß? Peki ÔÔßiÕrÕÕ, ÔÔbeytÕÕ tabir olur mu? Onlara
dilbilgisinde ad (isim) derler. Ne demiß Ziya Paßa:
Kaygan Taban
Yanİltİcİ DeÛißmeler
GŸzel geleneklerimiz
Yanİltİcİ ‚İÛlİklar
Yine son yİllarda, alanlara dškŸlen dincilerin gŸndemden dŸßmeyen bir sšylemi
yayİldİ: DŸnyada Üslam oÛalİyor, yayİlİyor, yŸkseliyor. Bunun İÛİrtkanlİklarİ da
Üran-Cezayir-Afganistan gibi ßeriatİn karanlİÛİnda, yine ßeriat isteyenlerdir.
Gerekte Üslam oÛalmİyor, yayİlmİyor, genißlemiyor, yeryŸzŸnde insanlarİn
sayİsİ artİyor, Ÿlkelerin gelir kaynaklarİ ÔÔnŸfus artİßİÕÕnİ karßİlamİyor. DŸnya
nŸfusu beß milyarİ aßtİ, o oranda da Üslam Ÿlkelerinde oÛalma var. Üslamİn
yayİlmasİ aÛdaß uygarlİkla girißilecek bilimsel gelißme saÛlanİr, yoksullar
ordusunun oÛalmasİ, bilimsel bulußlarİn karßİsİnda bir baßarİ šrneÛi deÛildir.
Pakistan atom bombasİ denemeleri yapİyor, Hindistan šyle. Peki bu bombalarİ
nereye atacaklar, TŸrkiyeÕye mi? ‚ok uzak bir olasİlİk. HindistanÕa mİ? Olabilir.
Peki HindistanÕİn atacaÛİ atom bombalarİ kimleri yok edecek? Komßularİnİ.
Bu olumsuz gelißmeler karßİsİnda Üslamİn oÛalmasİ sevindirici bir olay deÛildir.
Sevindirici olay, bu Ÿlkelerde bilimsel atİlİmlarİn hİzlanmasİ olabilir, bu da
gšrŸnŸrlerde yok. Saidi NursiÕnin ÔÔNur …ÛrencileriÕÕnin oÛalmasİ, yurt
dŸzeyine daÛİlmasİ Üslamİn oÛalmasİ anlamİna gelmez. ‚ok gelißmiß bir teknikle
alİßan Ÿ milyonluk Üsrail karßİsİnda bir Arap dŸnyasİnİn ne acİklİ duruma
dŸßtŸÛŸnŸ gšrdŸk. †lkemizin yoksulluÛunu, geri kalmİßlİÛİnİ Üslama aykİrİ
davranmaya, Üslamİn koßullarİnİ eksiksiz uygulamaya baÛlayan dernekler,
kurulußlar, bu arada dinci evreler seslerini yŸkseltiyorlar. Bunlara karßİ bir
yetkili İkİp Üslamİn hangi Ÿlkeyi kurtardİÛİnİ, hangi aÛda AvrupaÕdan ileri bir
durumda olduÛunu soran olmuyor. Bundan yirmi yİl šnce TercŸman gazetesinin
birka yazarİnİn girißimiyle ÜstanbulÕda, Fatih Camisi šnŸnde bir ÔÔyaÛmur
duasİÕÕna İkİlmİßtİ, iki gŸn sonra da yaÛmur yaÛmİßtİ. Oysa yaÛmur
yaÛacaÛİnİ, gazetenin girißiminden iki gŸn šnce Meteoroloji bildirmißti, bunu ok
iyi kullandİlar, o yaz Üstanbul kuraktan kavruldu, Meteoroloji yaÛmur
yaÛmayacaÛİnİ bildirmißti, adİ geen gazete daha ÔÔyaÛmur duasİÕÕna
İkmamİßtİ. Bir yetkili İkİp niin Arabistan šllerine, susuz, kurak Üslam
Ÿlkelerine ÔÔdualarlaÕÕ yaÛmur yaÛdİrİlmİyor diye sormadİ. Tanrİ, gšnderdiÛi
dinin eksiksiz uygulanmadİÛİnİ gšrdŸÛŸ TŸrkiyeÕyi daha ok mu seviyor?
Bu tŸr girißimler, sšylemler, aİklamalar Osmanlİ devletinin en gŸlŸ olduÛu
aÛlarda bile eksik olmazdİ, Padißah ÔÔHazineÕÕ tŸkenmeye baßlayİnca ÔÔk
‰fir diyarİÕÕndan birine yŸrŸr, arkasİndan dualar okunur, ßeyhler, mŸrßidler
tekkeye İkar saÛlamak iin ÔÔhayİr dualarÕÕ okurlar, savaß kazanİlİnca dilekleri
yerine gelir, bilmem nerede bir baÛ tekkeye bİrakİlİr (vakfedilir), ißte tekkelerin
gelir kaynaklarİndan biri de buydu. Bunu daha šnce sšylemißtik. Üßte bu gelir
kaynaÛİnİn kuruduÛu yerde, ßeyhin, mŸrßidin kargİßlarİ (beddualarİ) gškleri
yerinden oynatİr, TanrİÕnİn šfkesi devletin Ÿzerine evrilir, yeryŸzŸnde
mutluluÛun adİ kalmaz.
Ünsanlarİ yanİltmanİn, kandİrmanİn, karanlİk dŸßŸncelere sŸrŸklemenin deÛißik
yollarİ vardİr, bunlarİn en iyilerini ßeyhler, mŸrßidler bilirler, onlar TanrİÕnİn iyi
kullarİdİr, Tanrİ onlarla konußur, bilinmeyen bir yerde, bilinmeyen bir sŸrede
onlarla bulußur. ‚ocukluÛumda bu tŸr šykŸleri ok dinlerdik, sonra Nakßibendi
tekkesinde daha ßaßİrtİcİlarİnİ šÛrenmißtim. Ortaokulda, TŸrke šÛretmenimiz,
bize Mehmed AkifÕi anlatİrken ÔÔ‚anakkale ŞehidlerineÕÕ baßlİklİ ßiirinden
šrnekler verirdi.
CÕin
KŸltŸr Hizmeti
AtatŸrk
c AtatŸrkÕŸn YazdİÛİ Yurttaßlİk Bilgileri
BŸlent Tanšr
c Kurtuluß (TŸrkiye 1918-1923)
c Kuruluß (TŸrkiye 1920 Sonralarİ)
Prof. Dr. Sina Akßin
c Ana ‚izgileriyle TŸrkiyeÕnin Yakİn Tarihi I
c Ana ‚izgileriyle TŸrkiyeÕnin Yakİn Tarihi II
Prof. Dr. Macit Gškberk
c Aydİnlanma Felsefesi, Devrimler ve AtatŸrk
Yunus Nadi
c TŸrkiyeÕyi Sokakta Bulmadİk
Falih Rİfkİ Atay
c Baß Veren Ünkİlapİ (Ali Suavi)
B‰ki …z
c Kurtuluß SavaßİÕnda Alevi-Bektaßiler
Prof. Dr. Tarİk Zafer Tunaya
c Devrim Hareketleri Üinde AtatŸrkŸlŸk
Sabahattin Selek
c Milli MŸcadele (BŸyŸk TaarruzÕdan ÜzmirÕe)
Üsmail Arar
c AtatŸrkÕŸn Üzmit Basİn Toplantİsİ
Prof. Dr. Niyazi Berkes
c 200 Yİldİr Neden Bocalİyoruz I
c 200 Yİldİr Neden Bocalİyoruz II
Ceyhun Atuf Kansu
c Devrimcinin Takvimi
Paul Dumont-Franois Georgeon
c Bir ÜmparatorluÛun …lŸmŸ (1908-1923)
Ali Fuat Cebesoy
c Sİnİf Arkadaßİm AtatŸrk I
c Sİnİf Arkadaßİm AtatŸrk II
Abdi Üpeki
c ÜnšnŸ AtatŸrkÕŸ Anlatİyor
Paul Dumont
c AtatŸrkÕŸn YazdİÛİ Tarih: Sšylev
Kİlİ Ali
c Üstikl‰l Mahkemesi Hatİralarİ
Prof. Dr. Niyazi Berkes
c Batİcİlİk, Ulusuluk ve Toplumsal Devrimler I
c Batİcİlİk, Ulusuluk ve Toplumsal Devrimler II
S. Ü. Aralov
c Bir Sovyet Diplomatİnİn TŸrkiye Hatİralarİ I
c Bir Sovyet Diplomatİnİn TŸrkiye Hatİralarİ II
Sabahattin Selek
c Üsmet ÜnšnŸÕnŸn Hatİralarİ
Nurer UÛurlu
c AtatŸrkÕŸn YazdİÛİ Geometri Kİlavuzu
George Duhamel
c Yeni TŸrkiye Bir Batİ Devleti
BŸlent Tanšr
c TŸrkiyeÕde Yerel Kongre Üktidarlarİ
Prof. Dr. Suna Kili
c AtatŸrk Devrimi-Bir ‚aÛdaßlaßma Modeli
Falih Rİfkİ Atay
c AtatŸrkÕŸn Bana Anlattİklarİ
Reßit †lker
c AtatŸrkÕŸn Bursa Nutku
Prof. Dr. Tarİk Zafer Tunaya
c Üslamcİlİk Cereyanİ I
c Üslamcİlİk Cereyanİ II
c Üslamcİlİk Cereyan III
M. Şakir †lkŸtaßİr
c AtatŸrk ve Harf Devrimi
Kİlİ Ali
c AtatŸrkÕŸn Hususiyetleri
Mustafa Kemal
c Anafartalar Hatİralarİ
Ecvet GŸresin
c 31 Mart Üsyanİ
DoÛan AvcİoÛlu
c 31 MartÕta Yabancİ ParmaÛİ
Metin Toker
c Şeyh Sait ve Üsyanİ
SŸleyman Edip Balkİr
c Eski Bir …Ûretmenin Anİlarİ
Yunus Nadi
c Birinci BŸyŸk Millet Meclisi
Kemal SŸlker
c DŸnyada ve TŸrkiyeÕde Üßi Sİnİfİnİn DoÛußu
Prof. Dr. Neda Armaner
c Üslam Dininden Ayrİlan Cereyanlar: Nurculuk
Fazİl HŸsnŸ DaÛlarca
c Destanlarda AtatŸrk, 19 Mayİs Destanİ
Yunus Nadi
c Mustafa Kemal Paßa SamsunÕda
Üsmet Zeki EyuboÛlu
c Ürticanİn Ayak Sesleri
Nuri Conker
c Z‰bit ve Kumandan
Mustafa Kemal
c Z‰bit ve Kumandan ile Hasbihal
Üsmet Zeki EyuboÛlu
c Üslam Dininden Ayrİlan Cereyanlar: Nakßibendilik
Ord. Prof. Dr. Yusuf Hikmet Bayur
c Ermeni Meselesi-I
c Ermeni Meselesi-II
Tal‰t Paßa
c Hatİralar
Prof. Dr. Tarİk Zafer Tunaya
c HŸrriyetÕin Ülanİ
Üsmet ÜnšnŸ
c Lozan Antlaßmasİ I
c Lozan Antlaßmasİ II
Sami N. …zerdim
c Yazİ Devriminin …ykŸsŸ
Nurer UÛurlu
c AtatŸrkÕŸn Askerlikle Ülgili Kitaplarİ
c AtatŸrkÕŸn Askerlikle Ülgili ‚eviri Kitaplarİ
Halide Edip Adİvar
c TŸrkŸn Ateßle Ümtihanİ I
c TŸrkŸn Ateßle Ümtihanİ II
c TŸrkŸn Ateßle Ümtihanİ III
Prof. Dr. Muammer Aksoy
c AtatŸrk ve Tam BaÛİmsİzlİk
Prof. Dr. Şerafettin Turan
c AtatŸrk ve Ulusal Dil
Johannes Glasneck
c Kemal AtatŸrk ve ‚aÛdaß TŸrkiye I
c Kemal AtatŸrk ve ‚aÛdaß TŸrkiye II
c Kemal AtatŸrk ve ‚aÛdaß TŸrkiye III
Üsmet ÜnšnŸ
c CumhuriyetÕin Ülk Yİllarİ I
Gazi Mustafa Kemal
c Yarİn CumhuriyetÕi Ülan EdeceÛiz (NutukÕtan)
c Yarİn CumhuriyetÕi Ülan EdeceÛiz (SšylevÕden)
Fazİl HŸsnŸ DaÛlarca
c Gazi Mustafa Kemal AtatŸrk
Eylemde/10 Kasİmlarda
Rußen Eßref †naydİn
c AtatŸrkÕŸ …zleyiß I
c AtatŸrkÕŸ …zleyiß II
Prof. Dr. Cavit Orhan TŸtengil
c AtatŸrkÕŸ Anlamak ve Tamamlamak
Prof. Dr. A. Afetinan
c M. Kemal AtatŸrkÕten Yazdİklarİm
Falih Rİfkİ Atay
c ZeytindaÛİ
Üsmet ÜnšnŸ
c CumhuriyetÕin Ülk Yİllarİ II
Prof. Dr. Suat SinanoÛlu
c TŸrk HŸmanizmi I
c TŸrk HŸmanizmi II
c TŸrk HŸmanizmi III
Prof. Dr. T. Zafer Tunaya
c Batİlİlaßma Hareketleri I
c Batİlİlaßma Hareketleri II
Charles N. Sherrill
c Bir ABD BŸyŸkelisinin TŸrkiye
Hatİralarİ/Mustafa Kemal I
c Bir ABD BŸyŸkelisinin TŸrkiye
Hatİralarİ/Mustafa Kemal II