You are on page 1of 5

'Çayan, Kızıldere'ye ölüme gönderildi' 10 Şubat 2010

TİP, DİSK, Barış Derneği yargıcı emekli Askeri Hâkim Bahri Yağcı, gerçek bir lider olarak t
n ve arkadaşlarının Kızıldere'de tuzağa çekildiğini fark edemediğini ve ölüme gönderildikle
Cemal A. Kalyoncu'nun haberi
"Mahir Çayan, gerçekten bir lider çocuk. Çok zeki. Ama harcanmış, gitmiş. Perdenin arkasını
Düşünün, buradan kaçıyorsunuz. Gayet güzel planlama. Sonra ihtilal yapacak ayağına gidiyor
sa’ya. Aklı başında olan bir adam Kızıldere’ye gider mi? Orası bir köy. Köyde yabancı bir k
ar ‘ya bu kuş burada yoktu, nereden geldi?’ derler. Kendi ayakları ile gidip kapana kısıldı
.”
Sözlerin sahibi Askerî Hâkim emekli Deniz Albay Bahri Yağcı. 1970’lerde THKP-C davalarının
lan Yağcı, sonrasında ise Devrimci Sol 1 davasında görev üstlendi. DİSK, Barış Derneği ve T
si davaları da onun bulunduğu mahkemelerde görüldü.
Bahri Yağcı, 1940 Çayeli doğumlu. Rize Lisesi’nde iki sene okuduktan sonra Taksim’deki Atat
Erkek Lisesi’nden 1958’de mezun oldu. 1960 darbesi olduğunda İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’nde üçüncü sınıf öğrencisiydi. Tıp fakültesini de kazandığı hâlde orada okumayan
dava değil tıp tahsili yapmamış olması. Sebebi de açık, Türkiye gibi ülkelerde hukukçu olm
Daha önce iki subay bir hâkimden oluşan askerî mahkeme heyeti iki hâkim bir subay olarak d
eğiştirilince yeni hâkimlere ihtiyaç duyulmuş. 1963’te mezun olan Yağcı da askerliğinin ard
askerî hâkimlik sınavını kazanmış ve 1965’ten emekli olacağı 89’a kadar askerî hâkimlik yap
m mahkemelerinde görev almış. Esas görev yeri Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askerî Mahkemesi
sına rağmen sıkıyönetimlerde geçici görevle geldiği vazifeler uzun yıllar sürdüğünden 1. Or
Türün ile başlayıp 12 Eylül döneminde Necdet Ürüğ ile devam edip Recep Ergun döneminde de
ayrılmış.
-Yassıada duruşmalarını izlediniz mi?
Tabii. Hukuk fakültesi mezunu olarak Yassıada’daki mahkemenin tutumu çok etkiledi beni. Çün
mahkemeden çok başka bir şeye benziyordu o. Mesela ‘Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor’
lim Başol’un sözü. En çok o sözden etkilendim.
-Yassıada nasıl bir iz bıraktı üzerinizde?
Türkiye’de hukuk ve kanun aynı şey zannedilir. Hukuk beynelmileldir. Ama kanun, çetecinin
de eşkıyanın da kanunu vardır. Kanuna uygun olur da hukuki olmaz. Bunu hep karıştırırlar. Ş
eceğim, o cihanşümul olmayan hukuk anlayışı ister istemez insanın moralini bozuyor. Mevcut
kemelere karşı güveninizi sarsıyor. Yassıada davalarında ben hukuktan bayağı uzaklaştım gib
le bir hukuk nasıl olabilir?
-Onun için mi tıp fakültesine gitmeye çalıştınız?
Esasında tıp fakültesine gitmediğime şimdi bile pişmanım. Tıp doktoru olarak herkese hizmet
ilirsin. Ama bizim meslekte yapamayacağın şeyler vardır. Çünkü gelişmemiş memleketlerde huk
k çok zor, hele hâkimlik hepten zor. Mutlaka bir yere taraf oluyorlar. Taraf olmazsa
nız ne bileyim kenarda köşede kalırsınız, belki öyle düşünülür. Ben öyle bir düşünceye sapl
imde görev aldım. Meslek hayatımda yarıdan çok fiilen sıkıyönetimde görev yaptım. Ama ben o
ptıklarımın hiçbirinden pişman değilim. Hani derler ya askerî hâkim falan. Benim bir inanış
hâkimdir. Askeri sivili yoktur. Hâkim adam gibi hâkim, hâkim gibi hâkimse her yerde hâkimd
r. Yoksa ufak tefek menfaatler için siz kendinizi satıyorsanız hâkim değilsiniz zaten.
Ama ben sıkıyönetimde yaptığım görevlerin hepsinin hesabını veririm. Alnım açıktır. Kim olu
, ister soldan. Hâkimlik yaptığıma inanıyorum. Hatalar olabilir. Ama ben bilerek hiç kimsey
kayırmadım. O yönden rahatım. Mahkeme başkanlığı yaptım yıllardır. O zaman da yoktu, şimdi
madım.
-Asker-sivil hâkim konusunda sıkıntılar yok mu?
Yanlışlıklar… Tamam, doğrudur. Mesela rütbe alacaksınız, komutana bağlısınız, komutan size
Aslında bir mahkemeler birliği olmalı. Bu şekilde kapsamlı bir askerî mahkemeye ihtiyaç olm
bilir. Sıkıyönetim mahkemesinde sıkıyönetim komutanı adamın hayatını söndürür. Hiçbir şey y
attı. Dava bile açamazsınız. Ama bunlar hâkimin tarafsızlığını ihlal etmesi için bir sebep
kat edin hâkimlerin hep bağımsızlığından bahsederler. Hiç hâkimlerin tarafsızlığından bahse
ler bana göre bağımsızlıktan öte tarafsız olmalıdır. Tarafsızlık kendi vicdanındadır, onu h
az.
-Türkiye’de durum nasıldır?
Bana göre Türkiye’de en bağımsız olan kurum mahkemelerdir. Hâkimlerdir. Eğer benim dediğim
te hâkim varsa. Ama taraflı hâkimi tedavi edemezsiniz.
-Uzun yıllar bu sistemde çalıştınız. Kanaatiniz nedir? Tarafsız mı hâkimlerimiz?
Onu bana sormanıza gerek yok. İşte 367 ve 411 (başörtüsü konusu) hakkında verdikleri kararl
unlar ortada, benim söylemem gerekmez ki. Bana göre Türkiye hukuki bakımdan, 1960’tan beri
kaos içindedir. Hukuki bakımdan bir gelişme yok. Yani hukuk aynı yerinde saymış hatta daha
geri gitmiş. Geçenlerde Osman Can ile Sabih Kanadoğlu tartıştılar TV’de. Orada bilenle bilm
n arasındaki fark o kadar güzel göründü ki. Yani Kanadoğlu’nu düşünün, cumhuriyet başsavcıl
bir adam diye düşünüyorsunuz. Osman Can, çocuğu yaşında bir adam. Buruşturdu attı çöp sepe
Kanadoğlu, bir şey de söyleyemedi. Bu iş böyle. Her zaman kaos. Rahmetli (Ali Fuat) Başgil
61 seçimlerinde aday oldu, adamı zorla bindirdi gönderdiler geri.
-Darbe yapılıyor, gerilim azalıyor, sonra tekrar artıyor.
O şundan. Alışkanlık hâline geldi ya. Yani ikbal peşinde koşan insanlar artınca, tansiyon a
Aslında değişen, gelişen bir şey yok. Türkiye’deki müdahalelerin bana göre özü 27 Mayıs’tı
labilirdi de. Seçimle iktidar el değiştirebilseydi belki de bu darbelerin hiçbiri olmaya
caktı. Çünkü bu alışkanlık hâline geldi.
-Cesaret aldılar…
Tabii canım. Siyasiler omurgasız hâle geldi. Dik duramadı. Süleyman Demirel nereden ne hâle
geldi! Demirel’in Adalet Partisi merkezi Ankara’da tarumar edildi, o şapkasını aldı gitti.
eşhur şapka hikâyesi de odur. Şapkasını aldı kaçtı ve en sonunda yine onu getirdiler ama ad
büktüler ki artık şey olmaktan çıktı. Yani siyasetçi midir, başbakan mıdır ne olduğu belir
Yani darbeyi yapanlar hiçbir karşılık görmediler. Bütün darbelerin sebebi budur bana göre.
60 darbesi durdurulabilseydi ki bunda DP’nin büyük suçu vardı. Ali Fuat Başgil’in bir sözü
dar tecezzi (bölünmez) etmez.” Yani siz iktidar olursanız tabii bunlar olmaz. Burada Mec
lis’teki sayısal güçten bahsetmiyorum. Çünkü 367 olayı açıkça ortadadır. Kanunda hiç olmaya
Siz ne yaparsanız yapın. Hatta bu Anayasa Mahkemesi başlı başına bir güç. Hatta eski adalet
nının bir sözü vardır. Der ki “Siz bilir misiniz, Anayasa Mahkemesi’nin bir üyesinin özgül
rısına bedeldir.”
-12 Mart döneminde hangi davalara baktınız?
Bizim buradaki en büyük davamız o dönemin THKP-C, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi ve Cephesi
avasıdır. O zaman üyeydim. Başkan Akdemir Akbulut gidince ben mahkeme başkanlığına baktım,
da ben verdim.
-Mahir Çayan’dan başka kimler vardı orada?
Münir Ramazan Aktolga, Ertuğrul Kürkçü vardı. Hatta Yılmaz Güney bile ek olarak onlarda yar
En sonunda işte Mahir Çayan’lar Kızıldere’de öldürüldü, o grup öldürüldü.
-Onların hepsi kullanılıyor muydu size göre?
Tabii canım. Gerçekten bir lider çocuk. Çok zeki. Ama harcanmış, gitmiş. Perdenin arkasını
Düşünün, buradan kaçıyorsunuz. Gayet güzel planlama. Gidiyor Ankara’ya, Süleyman Demirel’i
Sonra ihtilal yapacak ayağına gidiyorlar Fatsa’ya. Oraya kadar gitmişler, tamam. Ama on
dan sonra gidiyorlar Kızıldere’ye. Aklı başında olan bir adam Kızıldere’ye gider mi? Orası
e yabancı bir kuş görse insanlar ‘ya bu kuş burada yoktu, nereden geldi?’ derler. Kendi aya
ları ile gidip kapana kısıldılar. Oraya niye gidiyorlar. Mesele o.
-Birileri çekiyor onları.
Tabii. Bir kere küçük yere gidemezsiniz. Oraya sıkışmak çok büyük bir hatadır. Nasıl olur d
dam böyle bir hataya düşer?
-Kanaatiniz nedir?
O karanlık noktayı benim aydınlatmam mümkün değil. Onu ancak istihbaratçılar bilir, jandarm
ihbarat, polis istihbarat, MİT’çi bilir, bir de araştırmacı gazeteciler var böyle. Yani bir
min, savcının bilmesi mümkün değildir. Eğer savcı istihbaratla irtibatlı değilse yani. Biz,
ni biliriz. Hemşehrim olan Nuri Yazıcı da öyledir. 27-28 Nisan 1960’taki öğrenci olayları z
a kullanılmıştır.
-Castro Nuri?
Evet. Ben hukuk fakültesinde okurken onlar fakültede okumanın dışında mesela talebeleri org
nize ederlerdi. Hatta o 27 Nisan Olayları sırasında sokağa çıkma yasakları olduğunda Nuri a
n Beyoğlu’nda onunla dolaşıyorum. Yani böyle birisi Nuri. Nuri, hiçbir zaman talebe cemiyet
erinde resmî görev almadı, talebe birliği başkanlığı da yapmadı. Nuri kullanılan bir adamdı
u harcanan, öyle diyelim.
-Farkında mıydı kullanıldığının peki?
Farkında olsa zaten yapmazdı. Akıllı olanlar zaten bunları hep kullandılar. Mesela Bozkurt
uhoğlu. Bunlara hiçbir şey olmadı. Ama hep toplanıp gidenler bu Nuri Yazıcı ve ekibi, bu ay
akımı oldu. Nuri en sonunda alkolik oldu. O şu havada idi. Mesela 71 döneminde arabalı vap
ur batırıldı ya da Halide Edip Adıvar’ın büstüne bomba koyuldu. Bunlardan bir tanesi de Ero
an’dır. Olayın Nuri ile ilgisi yok. Ama Nuri Yazıcı, ‘bizim arkadaşlar attı, ben yaptırdım’
i. Aslında o yapmıyordu. Aklını öyle oynattı. Onu anlatmaya çalışıyorum. Sahiplenir, ondan
maya çalışırdı. 71 döneminde çok eziyet de gördü.
-Faik Türün’le çalıştınız mı?
Tabii, yüzbaşı idim o zaman. 71 döneminde 5-6 sene beraber çalıştım onunla.
-9 Mart’a karşı neredeyse tek başına mücadele verdiği anlaşılıyor anılarından?
Evet, hakikaten Türün Paşa’nın çok hizmeti vardır. Kara Kuvvetleri Komutanı olması gerekiyo
yman Demirel onu da yapmadı. Düz milletvekili oldu, o kadar. Benim bildiğim cesur, dürüst
bir insandı. Hatta Faik Paşa, bizi toplayıp ‘hâkim doğuştan olur, komutan doğuştan olur’ di
ir nutuk da atmıştı.
-Faik Paşa ile ilgili neler hatırlıyorsunuz? Ziverbey’de işkencelerle suçlanır mesela.
Onu baştan söyledim size. Biz bunları bilmeyiz. Bunu söyleyen ya istihbaratla iç içe olacak
veyahut başka bir şey. Benim böyle bir irtibatım olmadı. Olmasını da istemedim zaten. Bazı
aşlardan belki irtibatı olanlar vardı. Mesela bizim Yaşar Değerli vardı, trafik kazasında ö
-12 Eylül’e nasıl gelindi?
Bunlar herkesin bildiği şeyler. Ama görmek meselesi. Yani o 80 darbesinin ayak esleri
açıkçası belli idi. O kadar belli idi ki Kenan (Evren) Paşa Amerika’dan geldi, havaalanında
isicumhuru seçmediniz mi?’ dedi. Hiç kimse de çıkıp ‘Seni ne ilgilendirir?’ diyemedi, demed
ni bir reisicumhurun seçilip seçilmemesi darbe konusu olur mu? Oluyor. Bu belli idi.
Ve bundan bana göre Süleyman Demirel’in de haberi vardı. Darbe nasıl duracaktı? Rahmetli Ö
hakikaten ekonomiyi düzlüğe çıkarmıştı. Özal’ı yerden yere vurduğum zamanlar olmuştur; ama
büyük hizmetleri oldu bana göre.
-Eski İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, Ağca’nın sorgulanmasının önünün kesildiğini söyley
nlerde.
Ürüğ Paşa, ben sıkıyönetime tayin olduğumda bizim komutanımızdı. Çok da iyi tanırım ama ora
k mu bilemiyorum. Yani bir noktada gelip duruyor.
Ben, bu bir tahmin, İpekçi’yi Ağca’nın öldürdüğüne pek inanmıyorum. İpekçi öldürülüyor, Ağc
l bilmez biri. Nasıl eder, ne yapar, ne yer, ne içer? Yani kullanılmış bir adamdır. Ha 30 s
ne oldu, İpekçi cinayeti çözülmez mi? Bana göre çözülür. Doğru dürüst istihbaratçı çözer bu
-Güneş ‘İpekçi cinayetinin darbeye zemin için yapıldığını’ söyledi.
Olabilir. Gerginlik olsun diye. Türkiye’deki darbeler hep böyle oluyor. Yani bir yere
kadar gerginlik oluşturacaksınız. Uğur Mumcu’nun, Doğan Öz’ün, Abdi İpekçi’nin öldürülmesi…
dan beri komünist denen adam Doğu Perinçek, belli bir yerde ulusalcılarla bir araya gelm
iş. Nasıl gelir?
-Nasıl gelir?
Benim yorumum şu: Perdenin arkasında bunlar planlıyorlar, bir yol haritası çıkıyor ortaya.
yol haritasında elde mevcut olan insanlar kullanılıyor. Bana göre bugün Veli Küçük... Yani
olup da Veli Küçük’ü şey mi yapacaklar? Orgeneral mi yapacaklar? Yukarıda hazırlanıyor. Bu
llanılıyorlar. Bir noktaya kadar gidiyor, bir noktada yok. Bitiyor.
-12 Eylül olduğunda pozisyonunuz neydi?
Sıkıyönetim savcılığına tayin oldum; Süleyman Takkeci başsavcı, ben başyardımcısı idim. Son
me kuruldu, oraya tayin oldum, kıdemli hâkim olarak.
-O zaman hangi davalara baktınız?
Barış Derneği, İşçi Partisi, DİSK bizim mahkemede yargılandı. En büyük dava DİSK davasıydı.
mahkemelere çıkmadım. Daha çok idari görev gibi bir şey yaptım. Dosyaları dağıttım, ettim f
O zaman bunlar kendilerine göre memleketi kurtarmaya soyunmuş insanlar. Geldiğimiz nok
tada geriye baktığınız zaman demek ki bunların hepsi halkı aldatmak için yahut kamuoyu oluş
k, bundan bir menfaat temin etmek, öne çıkmak, kendilerini tatmin etmek için yapılan harek
etler. Bunların hiçbirinin tutar tarafı yok.
-Barış Derneği Davası’nda kimler vardı?
Kemal Anadol onlardandır işte. O bir dernek, o dernek biraz daha kalitelidir esasında.
Yani şimdiki gibi değil. Yani bir yere gidebilmek için kurulan dernekler var, insanın m
idesi bulanıyor. Türkan Saylan mesela, yere göğe sığdıramıyorlar hani. Böyle de değildi o B
-Derin devlet konusunda ne düşünüyorsunuz?
Derin devlet her devlette vardır, biz de öyle biliyoruz. Ama Türkiye’deki durum nedir? B
unu Süleyman Demirel de söyledi. ‘Devlet adam öldürür’ dedi. Kalkıp da bir reisicumhurun sö
laf mı yani bu? ‘Devlet adam öldürür. Bazen hukuk dışına çıkar.’ Belki çıkar ama bunu bir
ahut bir başbakan söylemez.
-Ama söyledi…
Söyledi işte. Birçok devletin gizli tarafları vardır. Devlet adam da öldürür, harp da eder.
Demirel bunu söyledi. Derin devlet belki vardır. Yok da demiyorum. Derin devlet sade
vatandaşı rahatsız etmez. Mühim olan odur. Mesela diyelim ki üniversiteye öğrenci alıyorsu
Bu öğrencilerin giyimine, kıyafetine derin devlet müdahale etmez. O zaman derin devlet o
lmaz, ayağa düşer bu. Düşmüş zaten. Birçok noktada düşmüş. 60’tan sonra o kadar olay olmuş
altından zaten yaza yaza çıkamazsınız. Yani bu derin devlet daha başka bir şeydir bana göre
lerimiz değildir.
-JİTEM’le hiç karşılaştınız mı?
Yok. Diyorum ya benim istihbaratla ilgim yok.
-Son zamanlarda ortaya çıkan darbe planları ile ilgili düşünceniz nedir?
Bana göre burada daha çok siyasiler kabahatli. Yani siyasiler sorumlu bu işten. Ama ka
p bir yere kadar dolmuşsa gelen adam kabahatli demek mümkün değildir. Ha durdurabilirse
ne âlâ. Şimdi siz 28 Şubat’ı düşünün. Türkiye’de en karanlık dönemlerden biridir. Siviller
aten Süleyman Demirel kendisi söylüyor. ‘28 Şubat’ı ben organize ettim’ diyor. Ve bu açık s
ir. Hiç şeyi yok bunun.
-Demirel bunca darbeye maruz kaldıktan sonra bu noktaya niye geldi size göre?
Menfaati burada da ondan. Başka izahı yok ki onun zaten. 28 Şubat üniversitelerde tez ol
arak çalışılacak konudur. Süleyman Demirel “28 Şubat’ı ben organize ettim” sözünü izah etsi
r ve ölüm cezası gerektiren bir suçtur. Yani açık seçik darbedir. Diyecek ki ‘Ben darbeyi ö
bununla.’ Senin görevin darbeyi önlemek, hükûmeti düşürmek değil ki. Darbeyi önlemekse, dar
in zaten. Yani ‘darbeciler gelin oturun’ demek darbeyi önlemek değildir herhâlde.
Üniversitelerde tez olacak bir konu daha sana söyleyeyim. Bunun dünyada hiç eşi benzeri de
yoktur. 1971’de müdahale ediliyor. O zaman da Cevdet Sunay reisicumhur. Meclis yeri
nde duruyor, hükûmeti seçmiş. Ona güvenoyu vermiş. Birileri geliyor, o hükûmete diyor ki ‘k
irel var hükûmette. Kalkıyor. Nihat Erim’i bir gecede tarafsız hâle getiriyorlar. Aynı Mecl
bu defa Nihat Erim’e biat ediyor. Böyle bir şey var mıdır ya? Bizim fakültelerde tez okutul
cak konudur bu. İbret alınacak bir olaydır bu. Bunu nasıl savunur, nasıl izah edersiniz? O
ndan sonra diyorsunuz ki Türkiye demokratik hukuk devletidir. Neresi hukuk, neresi
demokrasi bunun? Ya gücün yetmiyorsa, gücüm yetmedi dersin, olur biter. Yani durduğun yer
i belirleyeceksin.
(Aksiyon)

You might also like