Professional Documents
Culture Documents
4.1. Pompalar
4.1.1. Santrifüj pompalar
4.1.2. Sıvı halkalı Vakum pompaları
4.1.3. Kademeli pompalar
4.2. Vanalar
4.2.1. Bıçaklı sürgülü el vanaları
4.2.2. Kelebek tipi el vanaları
4.2.3. Globe tipi (tıkaçlı, oturtmalı) el vanaları
4.2.4. Küresel tip el vanaları
4.2.5. Kontrol vanaları
4.2.6. Pnömatik on-of vanalar
4.3. Karıştırıcılar
4.4. Redüktörler
4.5. Kayış kasnaklı hız değiştiriciler
4.6. Pulperler
4.7. Temizleme elekleri (Hafif yoğunluktakileri temizleyenler)
4.8. Klinerler (Ağır yoğunluktakileri temizleyenler)
4.9. Fanlar ve körükler
4.10. Refinerler
4.11. Kompresörler
4.12. Hidrolik üniteler
4.13. Yağlama üniteleri
4.14. Boru hatları
4.15. Vinçler
4.16. Tanklar
4.17. Büteler
Yeniden dönüşüm kâğıt fabrikalarında olur. Her yeni dönüşüm nedeniyle elyafta
zayıflama olacağından bazı tür kâğıtların üretimi ya doğrudan selülozdan ya da bir
miktar selüloz ilave edilerek yapılır. Fakat dönüşümlü fabrikaların çoğunda selüloz
kullanılmamaktadır. Bir geri dönüşüm sonrası ölü elyaflar sistemden uzaklaştırılır. Ölü
elyaflardan kâğıt yapılması mümkün olmaz. Ölü elyaflar toz şeklinde atık suya
geçerler. Elyafların kalan sağlamları kullanılarak kâğıt yapılır. Bu nedenle kâğıtta geri
dönüşüm sanki sonsuz kere mümkünmüş gibi görülür.
Selüloz ise ağaçların kalın olan kısımlarının kabukları alınarak elde edilir. Burada
önce yongalama işlemi yapılır. Ardından kimyasal maddelerle pişirilen yongalar
refinerlerde öğütülür. Öğütülen elyafların boyları çok uzundur. Bazı fabrikalar selülozu
bu haliyle işleyerek, boylarını ve enlerini daha da küçülterek kağıda dönüştürür.
Bazıları ise elyafları bu haliyle, kalın tabakalar halinde kurutarak selüloz elde eder.
Bunlar ticari selülozlardır.
Türkiye ağaç yönünden fakir olduğundan selülozu ithal eder. Selüloz fotokopi kağıdı
ve tuvalet kağıtları yapımında kullanılır. Pek çok fabrika hurda kağıt işleyerek
ekonomiye önemli bir girdi sağlar.
Atık kağıdın bir çöp olmadığını bilerek, çevremize bilgi aktarmalıyız. Unutmayalım ki
kağıt çalışanları olarak biz de gelirimizi atık kağıda borçluyuz.
Cisimlerin yer çekimi olmayan yerlerde ağırlıkları yoktur. Bu nedenle uzayda her şey
yüzer. İşte bu ortamda cisimlerin kütleleri gene de vardır. Kütle bir cisimdeki madde
miktarını belirtir. Kg olarak adlandırılır. Kütle iki kefeli terazilerle ölçülür ve m harfi ile
gösterilir.
Cisimlerin kütlelerine yer çekimi tarafından bir kuvvet etki eder. Yer çekimi olmasaydı
cisimlerin ağırlıkları anlaşılamazdı. Ağırlığı ortaya çıkaran yer çekimi ivmesi G ile
gösterilir ve m/sn² olarak ifade edilir. Ağırlık cisme etki eden yer çekimi kuvvetidir.
m=kütle (kg)
G= yer çekimi ivmesi (m/sn²) Dünya için 10 m/sn² olarak alınabilir.
F= G X m = Newton veya kgm/ sn²
Ağırlık dinamometre ile ölçülür. Dinamometre kancalı ağırlık ölçen aletlerdir. Birimi,
Newton’dur. Ayda yer çekimi dünyadakinin 6 da birine düştüğünden cisimlerin
ağırlıkları da dünyaya göre altıda bir olarak ölçülür. Altta dinamometre ve terazi ile
ağırlık ölçümü görülmektedir. Terazi üzerinde iki adet cisim görülmektedir. Birinci
cisim ağırlığı ölçülecek cisimdir. Hem kütlesi hem de yer çekimi ivmesi
bulunmaktadır. Diğer kefede ise kilo bulunmaktadır. Bu durumda yer çekimi ivmesi
her iki kefeye de etki etmektedir.
Cisimlerin bir de hacimleri vardır. Hacim o cismin uzayda kapladığı yerdir. Cisimler
üç boyutlu olduklarından hacimler cm³ , dm³ , m³ gibi üç boyutları ile ifade edilirler.
Hacim ölçümünde hacmi bilinen kaplardan yararlanılır.
Yoğunluk ise birim hacimdeki madde miktarıdır. Yani birim hacmin kütlesine
yoğunluk denir. Birim hacim bir santimetre küp veya bir litre olarak alınabilir. Bir litre
suyun ağırlığı bir kilogramdır ve bir litre demire göre azdır. Çünkü içindeki madde
miktarı demirdeki madde miktarına göre azdır. Yoğunluk birimlerinin en bilinenleri
gr/cm³, kg/m³, gr/litre, kg/litre, ton/m³ tür ve d harfi ile gösterilir.
Katı, sıvı ve gazlar ağırlıkları nedeniyle üzerinde bulundukları yüzeye bir kuvvet
uygularlar. Kuvvetin kaynağı ne olursa olsun birim yüzeye dik olarak etki eden
kuvvete basınç (P), bütün yüzeye dik olarak etki eden kuvvete de basınç kuvveti (F)
denir.
Hava bir gaz karışımı olduğundan yeryüzüne bir basınç uygular. İnsan vücudu bu
basınca alışık olduğundan basıncı hissetmeyiz (Tıpkı su altındaki balıkların
etkilenmemeleri gibi). Bu basıncın büyüklüğü bir atmosfer basıncıdır ve 1 Ata diye
adlandırılır. Manometreler bu basıncı okumazlar. Yaklaşık 10 metre yüksekliğindeki
bir su sütununun bir santimetre kareye yaptığı basınca eşittir.
Bu kuvvet neredeyse yarım tona yaklaşmakla birlikte kitaba her yönden etki
ettiğinden hissedilmemektedir ve hissedilmediği için sıfır olarak kabul edilir. Yani
dünya üzerinde basınç konuşurken atmosferin etkisi dikkate alınmadan bu değerden
sonrası için konuşulur. Tüm boru hatlarında yapılan ölçümler pompa tarafından
sağlanan net basıncı anlatır. Manometre veya basınç transmitterleri üzerinde bunları
okumak mümkündür.
Çevirim tablosu
105
2
1 bar (daN/cm ) = 1 0.987
(0.1Mpa)
101325
1 atmosfer = 1.013 1
(0,101325 Mpa)
Statik basınç bir cismin diğerlerine göre ne kadar yukarıda olduğunu ifade eder.
Yani çatıya konmuş bir su tankı hem binaya bir ağırlık yani basınç uygularken pompa
olmaksızın bu basınçla alt katta suyun kullanılmasını sağlar. Ayni tank aşağıda ise
yukarıya su basabilmek için pompa gerekir. Bu durumda dinamik basınç konuşulur.
Dinamik basınç bir kuvvet uygulayarak yani cismi harekete geçirerek elde edilir. Bu
nedenle pompalar dinamik basınç üretmek için kullanılırlar. Rüzgâr dinamik basınç
üretir.
Kuvvet bir cismin üzerine yer çekimi uygulanmasıyla ortaya çıkar. Kuvvet ayrıca
döner makinalarla ve piston gibi aletlerle üretilir. Pompa sıvıyı iterek bir kuvvet
uygular. Bu kuvvet boru içindeki duvarlarda basınç olarak ortaya çıkar. Döner
makinaların ürettiği dönüş kuvvetine moment denir. Levye ile ve kaldıraç ile kuvvet
büyütülerek cisme aktarılabilir.
Hava ve gazlar ısıtıldıkça genişlerler. Bu esnada kapalı bir kap içinde iseler
genişleyemediklerinden kap içinde basınç artmaya başlar. Buhar üretimi bu şekilde
olur. Kapalı bir kap içinde ısıtılan su buharlaşarak basıncı artmaya başlar. Basıncın
artması sıcaklığın etkisiyledir. O zaman sıcaklık arttırılarak yüksek basınçlı buhar
elde etmek mümkündür. Bunun terside doğrudur. Basıncı yüksek buharın sıcaklığı da
yüksektir.
Sıvılar gibi akışkan halde bulunan tüm cisimler boru içinden geçerken sürtünürler.
Sürtünme enerjinin kaybolması demektir. Bu nedenle sıvı basıncı mesafe arttıkça
düşer. Çok uzun hatların sonunda basınç nerdeyse kaybolur. Binaların üst katlarına
su çıkmaması bu nedenledir. Buralarda hidrofor pompalar kullanılır. Buna sürtünme
kaybı denir. Bazen sürtünme kaybının getirdiği sorunu aşmak için boru çapı
büyütülür veya pompanın basma basıncı arttırılır. Pompanın çıkışı ile boru hattınını
daha sonraki bir noktasın arasında basınç farlılığı meydana gelir. Bu durum
istenmeyen bir durumdur.
Elek tipi temizleyicilerde elek üzerinde basınç kaybı meydana gelir. Hamur eleğe belli
bir basınçta girer ve elek gözeneklerinde basıncını kaybederek düşük basınçla çıkar.
Burada basınç düşmesinin yani fark basıncın elek tipine göre belirli bir değerde
olması istenir. Elek gözeneklerinin aşırı tıkanması fark basıncın artmasına neden
olur. Tam tersine basınç farkı olmuyorsa veya çok düşükse gelen tüm hamur elekten
doğrudan geçiyor demektir. Buda temizliğin olmadığı anlamına gelir.
Buhar hattı üzerinde akış miktarı ölçmek için kasıtlı olarak bir bölgede daralma
yaratılır. Daralma sonucu bu daralmanın önündeki basınçla daralma sonrasında
basınç farkı oluşur. Buhar akışı arttıkça basınç farklılığı artıyor demektir. Bu prensip
buhar hatlarında basınç ölçümü yapılmasını sağlar.
Basınçlı kaplardaki seviye ölçümü daha sonra seviye konusu işlenirken anlatılacaktır.
Boşluk, havasızlık anlamında kullanılan 'vakum' terimi çoğu kez yanlış anlaşılır.
Normal şartlarda, deniz seviyesinde, vücudumuzun her santimetrekaresi üzerinde
bir kilogram hava basıncı vardır. Parmağınıza bir kilogramlık bir yük taksanız zor
taşırsınız ama parmağınızın minik bir bozuk para büyüklüğünde olan kısmı
üzerinde her zaman bu ağırlık vardır. (Bakınız Basınç)
Hakiki veya mutlak vakum tam sıfır hava basıncına ulaşmaktır ki, bu pratikte
mümkün değildir. Vakum metrelerde bu noktayı -1 olarak okumaktayız. Uzayda
bile hakiki vakum yoktur. Bir ortamın hakiki yani mutlak vakumda olması için,
içinde molekül, atom, elektron ve atomun diğer küçük parçacıklarından hiçbirinin
Elinize bir şişe alıp havasını boşaltıp, ağzını da sızdırmaz şekilde kapatırsanız
şişenin içinde vakum oluşmuştur diyebiliriz. Şişenin kapağında bir delik açarsanız
dışarıdaki hava derhal içeri hücum eder, içerdeki vakumun yerini alır. O halde
dünyamızı çevreleyen hava tabakası niçin uzayın boşluğuna, vakumlu ortamına
kaçmıyor?
Seviye transmitteri tankın tabanına monte edilir. Aslında basınç ölçümü ile seviye
ölçülmektedir. Tankın tabanındaki Transmitter yapılan basınca bakarak üzerinde ne
kadar metre sıvı olduğunu bilir. Bu basınca statik basınç denir. Seviye arttıkça statik
basınç ayni oranda artar.
Bu arada bazı kaplarda sıvının üzerinde bir buhar veya hava basıncı olabilir. Bu
durumda tabana yapılan basınç fazla olacağından seviye ölçümü hatalı olacaktır.
Hatayı ortadan kaldırmak için ortamdaki basınç, fark basınç transmitterinin her iki
koluna etki etmelidir.
Seviye ölçümü
Bir boru, içinden geçecek sıvıya veya buhara kılavuzluk yapar. Onun emniyet içinde
yerine ulaşmasını sağlar. Boru içinde akışı sağlayabilmek için pompalar, fanlar,
kompresörler, buhar kazanları veya statik seviye kullanılır. Hamur ve su pompaları
bunun için vardır. Sarnıçlardan su kendi statik basıncı ile akarken, pompaya ihtiyaç
duymaz.
Akış miktarı üretim sırasında doğru miktarda akışkanın geçmesi için gereklidir. Su
ve doğal gazda akış miktarı bilinmiyorsa, kalite ve tasarruf sağlanamaz. Yapılacak
üretime göre istenilen mal akışını, istenilen yüksekliğe basmak için pompalar
kullanılır. Akış miktarı pompanın çıkışındaki vanalarla ayarlanabilir. Bazı noktalarda
akış miktarı üretimin kalitesini etkilediğinden, akış miktarının doğrudan ölçülmesi
gerekir.
Akış miktarı litre/dakika veya ton/saat olarak ifade edilir. Buna ayni zamanda debi de
denir. Debi Birim zaman içinde akan madde miktarı olarak tanımlanır. Toplam akış
miktarı ise sadece günlük, haftalık veya aylık tüketim rakamlarını öğrenmek için
kullanılır. Buradan ya fatura düzenlenecektir. Ya da ton üretim başına kullanılan su,
kimyasal madde, doğal gaz gibi maddeler hesaplanacaktır.
Şimdi örnek olarak Pulperde 1 ton hurda kâğıdın % 4 kesafette açılması için
kullanılacak su miktarını bulalım. Hurda kâğıdın içinde yabancı madde olmadığını
düşünelim;
Bu durumda % 4 ü elyaf olan bir hamurun % 96 sı su demektir. Yani 4 ton elyaf için
96 ton su gerekmektedir. O zaman 1 ton elyaf için 24 ton su gerekir.
Saatte 6 ton elyaf açılan bir pulperde kullanılacak su miktarı 6X24ton=144 ton/saattir.
Suyun debisi saatte 144 tondur denir.
Hamur hazırlaması 200 ton/gün için yapılmış olan bir tesiste pulperde saatte 8340 kg
elyaf açılmalıdır. O zaman saatte gereken su miktarı= 8,34X24ton = 200 Ton/saat su
gerekir. Demek ki pulper su deposundan pulpere verilecek su miktarı 200 ton/saattir.
Ve bu debide suyun pulper su deposuna mutlaka gönderilmesi gerekir. Bu depodan
başka yerlere kullanılacak sular varsa bunlar da dikkate alınmalıdır.
Bu örnek debinin yani akış miktarlarının ne kadar hayati önem taşıdığını göstermek
için verilmiştir. Öte yandan akış miktarlarının ölçülebilmesinin de önemi ortadadır.
Bunun için akış metreler kullanılmaktadır. İşletmelerde kullanılan akış metrelere
örnek aşağıda verilmiştir;
Manyetik akış metreler, alt ve üst kat gramaj kontrolünde ve fraksinatör giriş
ve çıkışlarında, refiner girişlerinde pulper çıkışlarında kullanılmaktadır.
Su sayaçları işletmeye su sağlayan kuyulardan ve arıtma tesisinden geri
dönen suyun miktarını ölçmek için kullanılmaktadır.
Kimyasal dozaj için kullanılan ufak rotametreler
Buhar akışı için kullanılan orifis metreler
Su sayaçları kuyu gibi temiz su hatlarında, işletmeye gelen suyun miktarını ölçmek
için kullanılmaktadır. Bu miktarlar hem kuyuların performansını hem de günlük
tüketilen su miktarlarını bilmemizi sağlar. İçindeki döner çark suyun miktarına göre
hızlanarak akışı toplam olarak ölçer.
Kimyasal dozaj için kullanılan ufak rotametrelerin amacı verilen kimyasal miktarını
görebilmektir. Miktarlar dozaj pompaları ile değiştirilebilir.
Orifis plakaları: Buhar akışı için kullanılan orifis plakaları buhar hattı üzerinde
daralma yaratarak basınç düşümünü ölçerler. Meydana gelen fark basınç içinden
geçen buhar miktarı ile artar.
Debinin hesaplanması
Hamuru veya suyu basan pompanın basma miktarı bilindiğinden belirli bir
zaman aralığında basılan mal miktarı hesaplanabilir.
Hamurun hızı biliniyorsa Akış miktarı = Boru kesiti X hamur hızı
Genellikle kâğıt fabrikalarında hamurun hızı 1 m/sn veya en fazla 1,5 m/sn
arasındadır. Boru çapından kesit alan hesaplanarak bu alandan belirli sürede geçen
hamur miktarı bulunabilir.
Sıcaklık ve ısı çok karıştırılan iki kavramdır. Sıcaklık kelimesi derece cinsinden bir
büyüklüğü anlatırken ısı kelimesi enerjiyi anlatır. Enerji iş yapma yeteneğidir. Odanın
veya içtiğimiz suyun sıcaklığı 25º C dediğimizde, bunun sıcaklığı veya soğukluğu
anlattığını bilmeliyiz. Bir odanın veya suyun sıcaklığını değiştirmek için ısıtmak veya
soğutmak gerektiğini bilmeliyiz. 25º C deki odayı 30º C ye çıkarmak için oldukça fazla
enerji harcarız. Yani ısı veririz. Fakat 25º C deki bir bardak suyu 30º C ye çıkarmak
için elimizde biraz tutmamız yeterli olur. Vücudumuzun ısısı yani enerjisi yeterli olur.
Bu arada 25º C deki denizi 30º C ye çıkarmak için güneşin ısısı da yetmez. İşte
ısıtırken veya soğuturken ortama ısı veririz veya ısı alırız. Isıtmak ve soğutmak için
bir araca ihtiyacımız vardır. Doğal gaz kombileri, sobalar veya klimalar ısı üreten
araçlardır. Sıcaklığı ölçmek için sadece termometre gerekir.
İşletmelerde sıcaklık ölçümü buhar hatlarında, havbe içinde, soğutma kulesi giriş ve
çıkışlarında ve laboratuar gibi bazı odalarda yapılmaktadır. Isı ise buhar elde etmek
için buhar kazanlarında üretilmektedir. Bu nedenle kazanlara ısı veya buhar santralı
da denir. Elektriğinde üretildiği sistemlere enerji santralı adı verilmektedir.
Isı için kullanılan birim kw, BTU, kalori gibi tanımlardır. Isı kalorimetre denilen kütle
içine hapsolmuş veya diğer bir kütleye aktarılan enerji miktarını gösteren aletlerle
ölçülür. Çok çeşitli kalorimetre çeşidi bulunur.
Kesafet sadece kâğıt fabrikalarında hamur için kullanılan bir terimdir. Hamurun
içindeki elyaf miktarını yüzde (%) olarak ifade eder. Yani % 3 kesafetteki 100 kg
hamurda 3 kg elyaf ve 97 kg su var demektir. Bir diğer tanımı hamurun içindeki kuru
madde miktarının % de olarak ifadesidir. Çoğunlukla kolaylık açısından dolgu
maddesi kullanılmayan kâğıtlarda, kuru madde miktarı ile kesafet ayni amaçla
kullanılır.
Ölçüm kesafet transmitterleri ile yapılır. Üç tür kesafet transmitteri vardır. Birinci tür
transmitter bıçaklı tiptir. Boru içine takılır. Boru içinden geçen hamur miktarı bıçak
üzerinde bir kuvvet oluşturur. Hamur ne kadar fazla ise kuvvet o kadar fazla
olduğundan kesafet ölçümü doğruya yakın yapılır.
İkinci tür kesafet transmitterleri hamur içine mikrodalga sinyal gönderir. Karşıdaki
algılayıcı kesafete göre sinyali daha az algılar. Bu tip transmitterler daha sağlıklı
ölçüm yaparlar. Üçüncü tür transmitterle motorlu tiptir. İşletmelerde her üç tip
taransmitter görülebilir.
Şimdi akış ve kesafet kavramları bilindiğine göre bir hamur kasasına giren kuru
madde miktarını hesaplayabiliriz. Bunun için önce akış miktarını görelim. QCS veya
DCS ekranı üzerinde manyetik akış metreden gelen bilgi 2800 kg/dakika
(2.8ton/dakika) olarak okunmaktadır. Bunun anlamı saatte 2,8x 60=168 ton hamur
verildiğidir.
Görüldüğü gibi akış ve kesafet kâğıdın gramajını tayin eden çok önemli iki kavram
olmaktadır.
Satılacak kâğıt için rutubet ve gramaj gibi iki önemli parametre daha bulunmaktadır.
Bunlar daima yan yana olarak seslendirilirler. Satılacak kâğıdın özelliklerini
müşterinin istekleri belirler. Çok rutubetli mal müşteri tarafından kullanılamaz ve
kâğıdın tutkalla yapıştırılması özelliği kaybolur. Üretiminde aksamalar meydana gelir.
Çok kuru kâğıt ise çabuk patlama özeliğine sahiptir ve kurutmak maliyetli bir iştir Bu
nedenle kâğıdın rutubeti ortalama % 7-7,5 olarak alınır ve belli bir toleransı olur. % 7
rutubet 100 kg kâğıtta 7 kg su bulunduğunu gösterir.
Kesafet konusunda makinaya verilen kuru madde miktarı 5.05 ton/saat olarak
hesaplanmıştı. Rutubet buna eklendiğinde ve kenar ıskartaları dikkate almaz isek bu
kuru maddenin tampondaki kâğıt olarak % 7 rutubette 5.04X 100/93=5.42 ton olacağı
hesaplanır.
Kâğıdın gramajı ise gene müşteri tarafından belirlenmektedir. Bir metre kare kâğıdın
terazideki ağırlığına gramaj diyoruz. Bazı makinalarda gramaj 90 gr/m² den 200
gr/m² ye kadar değiştirilebilmektedir.
225 cm eninde, 100 gr/m² kâğıttan, 370 m/dakika makine hızında üretim
yapılmaktadır. Bir saatin sonunda ne kadar kâğıt üretilir?
Bir metre/dakika hızda dakikada 2.25 m² kâğıt üretilebilir. 370 metre/dakika hızda
Dakikada 2.25m² X 370 m/dakika X 0,1 kg/m²=83.25 kg kâğıt üretilir. Bu rakam bir
saat sonra 83.25kgX 60dakika=4995 kg/saat olur.
Bir iş yapılmak istendiğinde enerji harcanır. Enerji ısı verilerek veya hareket ettirilerek
harcanır. Enerji için bir kaynağa ihtiyaç vardır. Bu durumda işin tanımı “Bir dış kuvvet
tarafından bir cisme aktarılan ve onu harekete geçiren enerjidir”. Merdiven çıkarak
enerji harcanır. Enerjinin kaynağı vücudumuzdur. Yerçekimine karşı bir kuvvet
uygularız. Merdiveni çıkmak için enerji harcarız. Suyu pompa ile bir yerden bir yere
göndermek için enerji harcarız yani iş yaparız.
İş yapma enerji harcayarak sonuç elde etmektir. Aharcanan enerji yapılan işe göre
çoksa çalışma verimsizdir denir. Enerji kaynakları çeşitli olabilir. Rüzgâr, su, güneş
gibi. Enerjinin başlıca iki çeşidi vardır. Hareket halindeyken var olan enerjiye kinetik
enerji denir. Duran bir cismin depoladığı enerjiye potansiyel enerji denir.
Sanayide en çok bilinen enerji türü elektrik enerjisidir. Elektrik enerjisi harcanarak
motorlar döndürülür. Dönen motor elektrik enerjisini mekanik enerjiye çevirir.
Kazanda yanan doğalgaz ısı enerjisi üretir. Kâğıt bu enerji ile kurur. Fabrikadaki
lambalar elektrik enerjisini ışık enerjisine dönüştürür. Aküler ve piller kimyasal enerjiyi
elektrik enerjisine dönüştürür. Barajlarda biriken suda potansiyel enerji vardır. Bu
enerji barajdaki cebri borudan akıtılarak dinamik enerjiye dönüştürülür. Hareket eden
suda türbini çevirecek enerji vardır. Türbinin dönüşü mekanik enerjiye dönüşür.
Türbine bağlı olan elektrik dinamosu mekanik enerjiyi elektrik enerjisine döndürür.
Elektrik enerji birimi kilovat saattir. Evlerimizde elektrik faturası kilovat saat olarak
yazılır. Sayaçlar bu değeri okur. Kazanlarda doğalgaz metre küp olarak satın alınır.
Fakat faturası evlerde metreküp olarak gelirken sanayide kilovat saat olarak gelir.
Neden enerji tüketim değerlerinin sonunda saat bulunmaktadır? Çünkü enerji
harcanırken bir zaman içinde harcanır. Ayni enerji yani kilovat saat ne kadar kısa
süre içinde harcanırsa fatura değişmez fakat biz kısa süre içinde çok enerji harcamış
veya iş yapmış oluruz.
Bir de kilovat nedir ona bakalım. Kilovat bir güç tanımıdır. Bir ampul 40 vatlık ise 100
vatlık ampule göre daha az ışık saçar yani daha az ışık üretir ve daha az elektrik
enerjisi harcar. Güç tanımının içinde zamanı görmeyiz. Güç bir kuvvetin ifadesidir.
Birim zamanda harcanan enerjiye güç denir. Yani bir saatte 1 kilovat harcayan bir
elektrik ısıtıcısının gücü bir kilovattır. Güç için eskiden kullanılan kelime takat idi ve
gerçekten insanlara bir şey ifade etmektedir. Biz güçlü olanı tanıyabiliriz. 55 kilovat
gücünde bir motor 5,5 kilovat gücündeki bir motordan on kat daha güçlüdür daha
kuvvetlidir, fakat aynı zaman içinde on kat fazla elektrik enerjisi harcar. Halbuki 5,5
kilovat gücündeki motor 10 saat içinde 55 kilovatı harcar.
Şimdi bir deponun çıkışına önce 55 kilovatlık motoru olan bir pompa bağlayarak
depodaki suyu 1 saatte boşaltalım. Ayni depoya ayni miktarda su doldurarak 5,5
kilovatlık motoru olan başka bir pompa bağlayalım. Bu durumda depoyu on saatte
boşaltırız. Şayet pompa 0,55 kilovat gücünde olursa depo 100 saatte boşalır. Her
durumda harcanan enerji 55 kilovat saat olacaktır. Fakat İşin süresi değişmiştir.
Güçlü olan pompa işi bir saatte yaparken güçsüz olan 10 saatte, daha güçsüz olan
ise 100 saatte yapmıştır. Fakat yapılan iç için elektrik faturası ayni gelecektir. Çünkü
yapılan iş yani harcanan enerji ayni miktardadır.
O zaman güç ile enerji kavramları arasında zaman gibi bir değer girmektedir. Güçsüz
olmak az enerji harcamak anlamına gelmez. İşin süresinin kısalması bizi gücü
arttırmak zorunda bırakır. Ayni deponun 6 dakikada boşaltılması gerekseydi 550
kilovat gücünde motoru olan pompa gerekecekti. Bir işi yapmak için verilen süre
gücü belirler. Gücü artırarak zamanı kısaltabiliriz. Bu durum fabrikalarda kapasiteye
bağlı olarak pompa güçlerinin neden değiştiğini gösterir.
Bir saat içinde 5 ton kâğıt üretmek istiyorsak ortalama olarak 2000 kilovat saat
elektrik enerjisi harcarız. Bir saat içinde 10 ton kâğıt üretmek içinse 4000 kilovat saat
elektrik enerjisi harcamak gerekir. Yapılan iş iki katına çıkınca harcanan enerji de iki
Şimdi bir kilovat gücün ne yapabileceğine bakalım. Bir kilovat kayıpsız bir ortamda
bir kilogram ağırlığındaki herhangi bir şeyi bir saniye içinde 100 metre yukarıya
çıkarabilecek bir aletin gücüdür. Bu tanıma göre göre 100 kilogram metre/saniye bir
kilovattır.
Saatte 240 ton suyu 18 metre yukarıya basacak bir pompanın gücü ne olmalıdır? Bu
pompa 24 saatte ne kadar enerji harcar?
Yukarıdaki tanıma göre hesap yapılacak olursa; bir saatte 240 ton su basılması bir
saniyede 67 kg su basılması demektir.
Balya atık kâğıtların toplama merkezlerinde hidrolik balya preslerinde sıkıştırılması ile
elde edilir. Normal şartlarda atık kâğıt, sağlıklı kağıdın ve kağıt ürünlerinin kullanımı
sonucu dökme tabir edilen şekilde ortaya çıkar. Bu şekilde toplanarak atık kağıt alım
noktalarına getirilen kağıt yığın durumundadır. Bu kâğıt yığınının içinde ayrıca ipler,
cam şişeler, tahta parçaları, plastik parçalar, suda çözülemeyen tutkallar, metal
parçaları, taş parçaları, straforlar, metal zımba telleri ve kâğıda saplanmış olarak kum
parçaları bulunabilir. Tüm bu sözü geçen cisimlere yabancı katı maddeler denir.
Yabancı katı maddeler bir atık kağıt balyası içinde yaklaşık olarak kâğıdın ağırlığının
% 5 i kadar tutar. Atık kağıt alım merkezinde çeşitli kağıt türlerine göre ayrılarak
balyalanır. Saf selüloz balyaları ise onu üreten fabrikalardan balyalı olarak çıkarak
kullanıcıya ulaşır.
Kâğıt rutubet alma özelliği yüksek olduğundan aşırı miktarda suyu emebilir. Bu
nedenle atık kâğıt balyasının içinde % 40 lara kadar yükselebilen su bulunmaktadır.
Atık kâğıt alımında aldanma olmaması için, hurda kâğıdın içindeki yabancı katı
madde miktarı ve su miktarı dikkate alınarak fire olarak düşülür ve atık kağıt buna
göre faturalandırılır.
Balya içindeki en önemli kalem atık kâğıttır. Buna hurda kağıt ta denir. Hurda kâğıt
denildiğinde işletmeler için oluklu mukavva artıkları, beyaz hurda kâğıtlar ve gazete
kâğıtları anlaşılır. Fakat bunların hurda içinde bir miktar karışık olarak görülmeleri
bazen sorun yaratmaz.
Balya haline getirilen kâğıtlar balya teli ile bağlanır. Balya telinin sürekli çalışan
pulperlerde kuyruk oluşumuna katkısı vardır. Bu nedenle teller çoğunlukla alınmadan
hurda kâğıt pulperine verilir. Kuyruk pulper içine sarkıtılan halata denir. Bu halata
balya telleri sararak naylon ve ipleri toplar. Pulper içindeki hamurun temizlenmesine
yardımcı olur. Kuyruk kalınlaştıkça pulperden çekilerek alınır. Çok fazla kalınlaşan
kuyruk hem naylonları alamaz hem de pulper motoruna ek yük getireceğinden, pulper
motorunun termik açmasına neden olur. Onun için kuyruğun ara sıra pulperden
dışarıya çekilmesi ve kesilerek uzaklaştırılması gerekir.
Balya içindeki büyük katı maddeler pulperin özel bir cep kısmından belirli aralıklarla
dışarı alınır. 10 mm ve altındaki küçük katı maddeler ve hamur ise pulper tabanındaki
süzgeçten geçerek hamur hazırlamadaki çeşitli temizleme kademelerinde
temizlenir.
Ağır rejekler yoğunluğu sudan ağır olan rejeklerdir. Bunlar kum, cam parçaları,
zımba telleri gibi kirliliklerdir. Bu tür kirlilikler, kliner adı verilen kademeli siklonlarda
temizlenir. Bu tür kirlilikler de koyu hamur içinde sıkışacaklarından temizlenmeleri
zordur. Bu nedenle bu tür kirliliklerin temizliğinde hamurun kesafeti önemlidir.
Kesafetin düşürülerek uygun hale getirilmesi temizlemeyi kolaylaştırır.
Tüm bu temizleme işlemleri bir kerede bitirilemediğinden temizleme yani rejek alma
işlemleri hep kademeli olmaktadır. Her seferinde bir miktar yabancı maddenin rejek
olarak alınması mümkün olabilmektedir. Bu durum hamur hazırlama kısmında ve
makina yaklaşım bölgesinde ilk bakışta karmaşık gibi görünen bir makina yoğunluğu
yaratır.
Tampon, üretim sırasında mal sarıcıda sarılmakta olan kâğıda denir. Mal sarıcıda
belli çapa geldiğinde tam tampon olur ve makinadan dışarı alınır. Bazen imalat
sırasındaki şartlar nedeniyle eksik çapta yarım tampon çıkabilir. Hiç mal sarılmamış
boş haldeki valse boş tampon denir. Boş tamponların sert lastikle kaplı yüzeylerinin
çizilmemesine, falçata ile kesilmemesine dikkat edilmelidir.
Bobin kesimi sırasında kenardan bir miktar şerit kesimi yapılmak zorundadır. Buna
kenar ıskarta denir. Kesilen kenar ıskartalar, kenar ıskarta fanı ile (hava ile)
uzaklaştırılarak parçalanır ve mal sarıcının altındaki pulpere dökülür. Burada hamur
hale getirilerek yeniden kullanılmak üzere hamur hazırlamaya gönderilir.
Kâğıt kopmaları sırasında da bir miktar ıskarta ortaya çıkar. Bunlar da mal sarıcı
pulperinde açılırlar. Üretimi hatalı yapılmış mallar da ıskarta olarak adlandırılır. Bunlar
da tampon üzerinde kesilerek mal sarıcı altındaki pulperde açılırlar. Hatalı üretilen
bobinler çoğunlukla hamur hazırlama pulperine gönderilirler Bu arada kâğıt
makinasının altına kâğıt kopmalarında bir miktar ıskarta düşer. Bunlar da alt kattan
elle toplanarak ana pulpere gönderilirler.
Kâğıt makinasında kuru ve yaş kısımdan alınan ve geri döndürülen hamura döküntü
denir. Elekte geniş olarak safiha haline getirilen kâğıdın kenarları arzu edilen
düzgünlükte gramaja sahip değildir. Hem salon tarafından hem de tahrik tarafından
kenar kesici fıskiyelerle kesilerek, elek altı döküntü bütesine gönderilirler. (Makinada
operatörün bulunduğu tarafa salon tarafı (operatör tarafı), tahrik motorlarının
bulunduğu tarafa tahrik tarafı denir.)
Valslerin muhtelif çeşitleri bulunur. Bu nedenle bazı valslerin özel adları vardır.
Hamur kasasından hemen sonraki valse göğüs (breast) valsi denir Hamur
kassından gelen malı göğüsleyen vals olarak bilinir. Eleğin en sonunda tahrik valsi
bulunur. Bu valsin hemen yanında Gauç vals bulunur. İçinde vakum bulunan valse
sifon valsi veya Gauç vals denir. Aralarda sevk valsleri, gergi valsleri ve regüle
valsleri vardır. Bu valslerin görevleri eleği düzgün şekilde taşımaktır. Eleğe
yardımcılık yaparlar. Üst eleğin olduğu makinalarda kağıdı alt eleğe veren birleşme
yerindeki valse birleştirme valsi denir. Bu valslerin işletmelerde imalatçı tarafından
verilmiş özel isimleri de olabilir.
Pres valsleri bulunduğu kısma göre adlandırılırlar. Birinci pres, ikinci pres, üçüncü
pres gibi adlar alırlar. Bazı makinalarda birinci pres ve ikinci pres birleşmiştir.
Preslerde çift vals bulunuyorsa alt vals üst vals gibi adlar verilir. Birinci ve ikinci presin
birleşik olduğu sistemlerde ortaya bir vals eksilmiştir. Yani iki preste toplam 3 vals
Kurutma kısmında da sevk valsleri bulunur. Bazı valsler kâğıdı yönlendirme veya
açma işinde kullanılırlar. Bunlara kambur vals denir. Mal sarıcı girişinde ve bobin
makinası girişinde bu valslerden bulunur.
Bir başka vals grubu ise regüle valsi olarak adlandırılır. Bunlar elek veya keçenin
kaçmasını otomatik olarak önleyen valslerdir. Bazı valslerde ise gergi elle ayarlanır.
Elek, hamurun içindeki suyun süzülerek safihanın oluştuğu ilk kısımdır. Genelde
safihanın oluşumu uzun elek diye tabir edilen kısımda olur. Bazı makinalarda üst kat
diye adlandırılan ikinci bir elek grubu daha monte edilmiştir. Her iki elek bir noktaya
kadar safihayı taşıyarak daha sonra birleşirler. Böylece çift katlı kâğıt üretmek
mümkündür. Safiha genellikle yaş kısımdaki kağıdın adıdır.
Keçe ise eleğe göre daha kalın yapıdaki dokumalardır. Elekten farkı suyu içinde
tutabiliyor olmasıdır. Pres valsleri kâğıda keçe ile birlikte basarlar. Kâğıdın içindeki su
keçe tarafından emilirken diğer taraftan da vakumla bu sular keçeden uzaklaştırılır.
Preslerde kullanılan keçelere pres keçesi denir.
Dünyada yüzlerce kâğıt çeşidi vardır. Atık kağıtlardan ülkemizde genellikle bunlardan
birkaç çeşidi üretilmektedir. Fluting adı verilen kâğıt oluklu mukavvanın ortasında
kullanılır. Gramajı 90–160 gr/m² arasındadır. Bu rakam giderek aşağıya doğru
düşmektedir (70 gr/m²). Dayanım yönünden düşük dayanımlı kâğıtlardandır. Tek kat
olarak sadece alt elek kullanılarak üretilirler. Hurda kâğıt olarak özel seçilmiş kâğıtlar
kullanılmaz.
Testliner denilen kâğıt ise iki katlı olarak ve üst katı boyanarak üretilir. Hurda kalitesi
yüksek olmak zorundadır. Gramajları daha çok 115 gr/m² ve üzerindedir. Oluklu
mukavva yapımında üs kat ve alt kat olarak kullanılırlar. Kutunun dışında
kullanılmaları nedeniyle görünüşleri temiz ve renkleri dalgasız olmalıdır. Testliner
kâğıtları iki tür üretilirler. Bazı fabrikalarda sadece esmer Testliner üretilmektedir.
Üst kata beyaz hurda kâğıt hamuru verilebilen yerlerde beyaz Testliner üretilebilir.
Bunun için ayrı bir pulper ve beyaz hurda kâğıdı ağartmak için beyazlatma ünitesi
gerekmektedir.
Bazı raspalar sabit yapılmışlardır. Yani çalışırken ileri geri hareket yapmazlar. Bazı
raspalar ise ileri geri hareket ederler. Bu tür raspalara salınımlı (osilatörlü) raspa
denir. Osialtörlü raspalar ya havalı bir sistemle ya da motorlu bir sistemle salınım
yaparlar. Bir raspanın hareketli olmasının nedeni gerek raspanın gerekse silindir
yüzeyinin düzenli aşınmasını sağlamaktır. Raspaların vals üzerine yatırılmaları elle
veya pistonlarla yapılır. Bu esnada raspanın sert hareketle vals üzerine düşmemesi
gerekir. Kırılmış veya aşınmış raspaların vals yüzeyine saplanma ve valsin
kaplamasına zarar verme riski bulunur.
Kâğıt fabrikaları çok su kullanan yerlerdir. Suyun çok kullanılması genellikle üretilen
kâğıt miktarıyla orantılıdır. Bu nedenle kâğıt fabrikalarında su temini kuyulardan
yapılır. Fabrikalarda arazi üzerinde açılmış kuyular bulunur. Kuyular yaklaşık 100 m
ve altındaki derinliklerden su çeker. Bu suyun adı taze sudur. Fabrikalarda taze su
için yapılan özel su depoları bulunur.
Elekten süzülen sulara ise beyaz su adı verilir. Bu su elyaf yönünden zengin
olduğundan fazlası atılmaz, pulperde hamur açılmasında kullanılır. Fazlası ise
kesafet düşürme ve temizlenmiş su elde edilmesinde kullanılır.
Sistemdeki tüm suların pompa ile basılması gerekir. Su pompalarının yüksek basınçlı
olanları tehlikelidir. Çünkü basınçlı boru hatlarının kaçakları tehlike yaratır.
Hamur kendi halinde karıştırmadan bırakılırsa iki türlü tehlike ortaya çıkar. Birinci
tehlike hamurun faz yapması yani suyun ve hamurun ayranda olduğu gibi
ayrışmasıdır. Bu durumda hamur pompası suyu basacağından sıra koyulaşan
hamura geldiğinde pompa sıkışır.
İkinci tehlike ise hamurun içinden çıkabilecek yanıcı, boğucu, zehirleyici ve patlayıcı
gazların olmasıdır. Bu nedenle uzun beklemelerde büte karıştırıcılarının
durdurulmaması gerekir.
Kâğıt üretimi için gerekli olan buhar parmak hesabıyla bir kilo kâğıt için 1,5 kg
buhardır. Buhar kazanda üretilerek makinaya gönderilir. Bir kısım makinalarda
makinaya gönderilen buhar basıncı 10 bar civarındadır. Silindirler bu buharı kullanır.
Bazı makinalarda ise basınç öncelikle 3-4 bar arasında ara bir basınca düşürülür.
Makinada ise silindirlerde 1,5 bar civarında buhar kullanılır. Buhar basıncı
yükseldikçe buharın sıcaklığı yükselir. Bu nedenle buharın nakledilmesinde yüksek
basınçlar kullanılır. Buhar borularındaki kayıplar nedeniyle buharın taşınması fazla
uzağa olmaz.
Buharın borudan sıcaklığının kaybolmaması için buhar boruları izole edilir. Böylece
ortama fazladan sıcaklık verilmemiş olur.
Yağların borular içinde dolaşmasının iki nedeni vardır. Birinci amacı rulmanların
yağlanmasıdır. Kâğıt makinasının kurutma kısmındaki vals ve silindirlerinde rulmanlar
vardır. Rulmanların yağlamalarının düzenli yapılabilmesi için yağlama pompa
istasyonundan borularla her rulmana sürekli yağ gönderilir. Bu yağ ısınarak geri
döner ve soğuyarak tekrar rulmanlara gönderilir. Yağlama üniteleri yüksek basınçlı
değildir. Amaç yağın dolaşmasının sağlanmasıdır. Burada kullanılan yağlar sıcaklığa
ve rutubete dayanıklıdır.
İkinci kullanım yeri ise kuvvet elde etmektir. Preslerde olduğu gibi gene hidrolik
pompa istasyonundan hidrolik silindirlere gönderilir. Burada amaç hidrolik pompa ile
yüksek basınçlar elde ederek basma kuvveti yaratmaktır. Hidrolik ünitelerde hidrolik
yağlar kullanılır. Bu yağlar son derecede akışkan yağlardır. Yağlama yağları ilşe
hidrolik yağlar çok farklı özelliklerde olduklarından birbirlerinin yerine kullanılamazlar.
3.6.7. ATC
3.6.10. Sudkostik
Doğal gaz son yıllarda buhar elde etmek için kullanılan enerji kaynağıdır. Tehlikeli
olduğu için güvenlik nedeniyle korunması gereken bir boru tesisatıdır. Doğalgazın
amacı buhar kazanında buhar elde etmektir. Doğal gaz fabrikaya basınçlı gelir ve
basıncı düşürülerek kullanılır. Boru hatları genellikle sarıya boyanır. Doğalgaz
boru hatlarının geçtiği kısımlara yaklaşmak ve işlem yapmak sakıncalı
olduğundan, özel izinle çalışılması gerekir.
Doğal gaz esas olarak metan (CH4) ve daha az oranda etan (C4H10) ve propan
(C3H8) gibi hidrokarbonlardan meydana gelir. Ayrıca bileşiminde azot (N2),
karbondioksit (CO2), hidrojen sülfür (H2S) ile helyum (He) gazları da
bulunabilir. Ancak H2S zararlı bir bileşen olduğundan, doğal gaz üretim
noktasında bu bileşenden temizlenerek boru hattına pompalanır. Doğal gaz
renksiz ve kokusuz bir gazdır. Doğal gazın evsel kullanım ve merkezi ısıtma
olmak üzere konutlarda iki farklı kullanım alanı vardır. Bu farklı alanlardaki
alternatif yakıtlar da farklıdır. Evsel kullanımda alternatifler hava gazı, LPG;
ısıtmada ise kömür ve fueloildir.
Doğal gazın diğer önemli bir özelliği havadan hafif olmasıdır. Dolayısı ile hava
içinde yükselme eğilimindedir. Gaz kaçakları hava ile karışmadan önce
yükseklerde toplanır. Bu yüzden havalandırma bacalarından kolaylıkla dışarı
atılabilirler.
Doğal gaz kuru bir gazdır. Bu özelliği dolayısıyla dişli bağlantılarda kurumayan
türde sızdırmazlık malzemeleri kullanılmalıdır. Doğal gazın ısıl değeri hava gazına
göre daha fazla, tüp gaza göre daha düşüktür.
Doğal gaz çevreyi kirletmeyen bir yakıttır. Çevreyi kirleten üç ana faktör doğal gaz
dumanı içerisinde bulunmamaktadır. Bunlardan birincisi kükürt oksitlerdir. Bu
madde duman gazındaki ve havadaki nemle, sülfürik aside dönüşür. Böylece hem
kazan borularını, hem de asit yağmurları ile çevreyi aşındırır ve tahrip eder.
Ayrıca solunması halinde insanlar için zehirleyici etkisi vardır. İkincisi is ve uçan
kül parçacıklarıdır. Özellikle kömür yakılması halinde çevreye yayılan bu katı
parçacıklar temizlik ve insan sağlığı açısından son derece zararlıdır. Ayrıca kazan
yüzeylerini kaplayarak verimi ve ısıl kapasiteyi düşürürler. Üçüncü faktör ise
yanmamış gazlardır. Bunlar içinde özellikle karbon monoksit belirli dozlara
ulaştığında öldürücü etkisi olan son derece zararlı bir maddedir. Her üç zararlı da
doğal gaz yanma ürünlerinde bulunmamaktadır. Yanma ürünleri içinde bulunan ve
Doğal gaz temiz bir yakıttır. Doğal gazın temiz bir yakıt olması kazan bakım ve
işletmesi açısından önemli bir avantaj sağlar. Fueloil veya kömür yakılması
halinde kalorifer kazanı ısıtma yüzeyleri üzerinde biriken kül ve kurum tabakası
hem yüzeyleri aşındırır hem de ısı geçişini engelleyerek kazan verimini düşürür.
Bu yüzden kazan boruları haftada en az bir kere temizlenmek zorundadır. Hâlbuki
doğal gaz kullanımında böyle bir sorun yoktur.
Doğal gaz kazanları yüksek verimlidir. Doğal gazlı kazanlarda ısıl verim de
yüksektir. Bir kazanın ısıl veriminin yüksek olması, kazanı terk eden duman
gazlarının sıcaklığının düşük olmasına bağlıdır. Fueloil veya kömür yakılması
halinde, daha önce sözü edilen, kükürt oksitlere bağlı asit korozyonu nedeniyle
duman sıcaklıkları fazla düşürülmez. Hâlbuki doğal gazda böyle bir sorun
olmadığından daha verimli kazanlar yapmak mümkündür.
Doğal gaz ekonomiktir. Bütün bu temizlik, depolama, yakıt hazırlama ve kül atma
maliyetleri göz önüne alınırsa, doğal gaz yakılmasının gerek yatırım, gerekse
işletme maliyetlerinde önemli kazançlar sağladığı söylenebilir.
4.1. Pompalar
Su ringli vakum pompalarında uygun bir vakum basıncı için gövde ile fan
arasında belli bir aralığın oluşması istenir. Bu sebeple pompa içerisine belli bir
miktar su verilir. Bu suyun az verilmesi istenen aralığının oluşmamasına
4.2. Vanalar
İletim hatlarında debi dolayısı ile basınç kontrolunde kullanılır. Bunun yanında
bakım amaçlı iletim hattındaki akışı kesmek için kullanılırlar.
Genellikle açma ve kapama gerektiren yerlerde, küresel kesitli içi belirli çapta
delik olan parçalardan yararlanılır. Bu nedenle kesme vanası olarak
kullanılırlar. Yoğunluğu yüksek olan akışkanlar için uygun değildir. Su
hatlarında buhar ve gaz hatlarında kullanılır.
Kontrol vanaları debi, seviye, kesafet, basınç gibi değerlerin çok hassas
kontrol edilmesi istendiği yerlerde kontrolörden gelen sinyallere göre
elektriksel bilgiyi mekanik harekete dönüştürüp iletim hattında belli oranlarda
kısma ve açma yaparlar. Adından da anlaşılacağı gibi amaçları akış miktarını
ayarlayarak seviyeyi, kesafeti, gramajı kontrol etmeye yararlar. Fabrikamızda
çok miktarda kontrol vanası mevcuttur.
Hattaki akışı kesmek için elektrik valfine gönderilen sinyal ile valfe giren
havanın yönü değiştirilerek iletim hattı Pnömatik pistonun hareketiyle kapatılır
veya açılır.
4.3. Karıştırıcılar
Bir depoda, iki farklı maddenin karışımında veya karışıma homojenlik sağlamak
amacıyla karışıma belli bir hareket veren mekanik elemanlardır.
4.6. Pulperler
Pulper hurda kâğıdı tekrar kâğıt hamuru haline getirmek için yapılmış özel
bıçakları olan karıştırıcılardır. Pek çok pulper tipi mevcuttur. Fabrikamızdaki
pulper sürekli çalışan türdedir. Hamur elde etmenin yanında diğer bir görevi hurda
kâğıttaki kirliliklerin büyük bir kısmını prosese sokmadan sistemden
uzaklaştırmaktır. Pulperin içinde bir bıçak ve tanında süzgeç delikleri vardır. Bu
haliyle pulper bir kıyma makinası gibi çalışarak hurda kâğıdı parçalar ve alttaki
Kâğıt hamurundaki kum, demir taş gibi yoğunluğu yüksek maddeleri sistemden
uzaklaştırmak için kâğıt hamuru konik(siklon) şekilli konstrüktif elemanlardan
geçirilir. Burada hamur merkezkaç kuvvetiyle enerjilendirilir ve bu etkiyle ağır
materyaller siklon cidarlarından koniğin dar kısmına ilerleyerek dışarı atılır.
4.10. Refinerler
4.11. Kompresörler
Dönen veya iki yüzeyin beraber çalışan ekipmanlardaki aşınma ömrünü en aza
indirmek için sürtünmenin ve bundan kaynaklanan ısının minimuma indirilmesi
gerekir. Bu nedenle belli debi ve sıcaklıklarda yağın dönen elemanlardan
geçirilmesi için yağlama ünitelerinden yararlanılır. Buralarda da istenen basıncı
oluşturmak için pompalardan yararlanılır.
Bir sıvıyı gazı veya katıyı bir yerden bir yere istenen basınçta ve debide
nakletmek için kullanılırlar. İçinden geçecek maddeye, akış miktarına, basıncına,
sıcaklığa göre boruların teknik özellikleri ve malzemesi tayin edilir.
4.16. Tanklar
4.17. Büteler
Buraya kadar ham madde anlatılmıştır. Gelen hurda kâğıt kamyonu önce kantara
alınarak kamyonun dolu ağırlığı tespit edilir. Daha sonra hurda kâğıtlar iş
makinasıyla kamyondan hurda kâğıt alanına boşaltılır. Bu arada laboratuar
örnekleme yapar. Gerektiği takdirde analizler tekrarlanır ve başka balyalardan
ölçümler yapılır. Boş kamyon tekrar kantara girerek boş darası alınır ve Dolu ile
boş arasındaki ağırlık ölçülmüş olur. Bu fark gelen bürüt hurda kağıt miktarını verir.
Analiz sonucu fire miktarı belirlenerek gelen hurda miktarından düşülür. Böylece
net hurda miktarı ortaya çıkar.
Hurda kâğıt alanından bir taraftan kâğıt üretimi için ham madde alınırken bir
taraftan da hurda gelişi devam eder. Böylece sürekli bir hareketlilik yaşanır. Hurda
kâğıt alanının fazla miktarda hurda kâğıtla doldurulması yangın ve kaza riskini
arttırır. Bu nedenle her fabrikanın stok miktarı kendi tercihi doğrultusunda
değişiktir. Hurda kâğıt miktarı fabrikaların üretim kapasitesine göre artar.
Hurda kâğıt alanının zemini de kâğıdın kalitesi açısından önemlidir. Beton zemin
kirliliği azaltır. Sahanın aydınlatmasının da iyi olması gerekir. Bu iş kazalarını önler
ve hareketleri kolaylaştırır. Hurda alanında yangın söndürme tertibatının
bulunması ve yağmur sularını tahliye edecek kanallarının olması istenir. İş
makinalarının çalışmasına engel olacak engebeler ve aydınlatma direkleri
olmamalıdır. Trafiğin işleyebilmesi için yolların yapılmış olması ve işaretlemelerin
olması gerekir. Bu alanda yeraltı tesisatı bulunmamalıdır. Gelen hurda kâğıt
cinsine göre depolanmalıdır.
5.2.2. Pulper
Kâğıt fabrikalarında işletme açısından iki pulper türü bulunur. Birinci tür pulper
doldur boşalt yöntemiyle çalışan pulperdir. İkinci tür pulper sürekli çalışan ve
durdurulmaması gereken bir pulperdir. Bu amaçla sürekli otomatik konumda
bırakılması arzu edilir. Bıçak yapısı açısından ise iki tür parçalayıcı bulunur.
Yüksek kesafet pulperlerinde bıçak bir çam ağacı görünümündedir. Bunlar
genellikle doldur boşalt türü pulperlerde kullanılır. Şekildeki pulper düşük
kesafetli bir bıçak yapısına sahiptir. Sürekli çalışan pulperlerde bıçak yapısı bu
şekildedir.
Şimdi bir pulpere çalışırken giren ve çıkan mal dengesine bakalım. Saatte 5
ton kâğıt üretilecektir. Bunun için pulpere yaklaşık 6 ton hurda kâğıt
beslenmelidir. Çünkü balya içinde yabancı madde olduğu ve balyalardaki
rutubetin % 10 un üzerinde olduğu düşünülürse, 5 ton üretim için yaklaşık 6
ton hurda gerekecektir. Bu yaklaşım aritmetiği kolaylaştırmak ve konuyu
anlaşılır hale getirmek için yapılmak zorundadır. 6000 kg kâğıt hurdası 1
saatte verileceğinden her on dakikada bir 1000 kg kâğıt hurdası pulpere
verilmelidir.
Saatte Brüt 6 ton elyaf açmak için gereken su miktarı ise % 3,5 kesafet için
165 ton/saat olacaktır. Pulper çıkışına konulacak pompa sınırlama
getirilmediği sürece pulperi boşaltmak isteyecektir. Bu nedenle pompa
çıkışındaki vana kısılarak, pulperi boşaltmadan ve büteyi taşırmadan pulper
seviyesini ve kesafeti kontrol altında tutmak mümkündür.
Pulper içine atılan hurda kâğıdın içinde yabancı maddeler bulunduğu daha
önce söylenmişti. Bunun için balya ve içindekiler bölümüne bakılmalıdır. Hurda
kâğıt pulper içinde hamur hale getirilir. Hamur içindeki yabancı maddeleri,
yoğunluğu hamurdan ağır olanlar ve yoğunluğu hamurdan hafif olanlar diye
ikiye ayırmak gerekir. Her iki yabancı madde türünün temizlenmesinde çeşitli
aşamalarda farklı temizleme işlemleri yapılır. Bu işlemler iyi bir hamurun
hazırlanması ve sonuçta kaliteli bir kağıdın üretilmesi için gereklidir.
Pulper içine sarkıtılan halata kuyruk denir. Bunun tanımı daha önce
yapılmıştı. Kuyruğun amacı hamurun içindeki naylon ve ip türü hafif
kirlilikleri daha fazla ufalanmadan sistemden ayırmayı amaçlar. Burada
temel felsefe bütün olan her tür yabancı maddenin daha fazla ufalanarak
sistemde temizlenemez hale gelmelerini önlemektir. İyi bir pulperleme veya
elyaf açma kâğıdı parçalarken kirliliklere fazla dokunmamayı gerektirir.
Parçalanmış kirlilikler pulperden geçebildiklerinden daha sonra
temizlenmeleri güçleşir. Bu nedenle kuyruk oluşumunda kuyruğun
pulperden belirli aralıklarla dışarıya çekilmesi gerekir. Bunun için kuyruk
çekme tamburu bulunur. Otomatik olarak çalışabilecek kuyruk sistemleri
bulunmaktadır. Balya telleri de kuyruğa sarıldıklarından kuyruk oluşumuna
katkıda bulunurlar. Teller naylonları ve ipleri daha iyi toplarlar. Belirli
kalınlığa ulaşan kuyruk dışarıya çekilir.
Çöp ayırma eleği pulper içinden çıkan hafif çöpleri ayırarak naylon ayırma
tamburuna gönderir. Tambur yatay bir helezon gibi içine gelen naylonları
ileriye doğru gönderir. Çöp olmasına rağmen hala bir miktar hamur bulaşığı
bulunmaktadır. İçindeki fıskiye ile hamurlar geri kazanılır. Kazanılan hamurun
pulpere pompalanması gerekir. Hafif kirlilikler ise tamburun sonundan dışarıya
dökülürler.
Pulperden çekilen hamurun içinde kum, cam ve metal türü küçük ebatlı
kirlilikler vardır. Bunların öncelikle temizlenmeleri tüm sistemin aşınmasını
azaltır. Temizleme kademeli bir kliner sistemi ile sağlanır. Birinci kademeden
çıkan kirlilikler ikinci kademede elyaf geri kazanma işlemi için yeniden elden
geçer. Çıkan temizlenmiş hamur bir büteye gönderilir. Bu noktadan sonra
hamur, hamur hazırlamaya ulaşmış olur. Pulper operatörünün amaçlarından
biri de bu büteyi dolu tutmaktır. Bu bütenin seviyesi pulper panosunda
izlenebilir olmalıdır.
Hamur hazırlama kısmı bir büte ile başlar ve makine bütesinin çıkışında son bulur.
Tüm amacı hamurun içindeki kirliliklerin temizlenmesidir. Bu nedenle pek çok
temizleme kademesi pompa ve büteden oluşur. Oldukça basit yapısı çok
kademelilik nedeniyle karmaşıkmış gibi görülür. Tüm kademeler birbirine benzer.
Bu kısmı alt başlıklara ayırmak mümkündür.
Sarsak elekler
5.3.3. Fraksinatör
Hamur kasası kâğıt makinasının ilk parçasıdır. Amacı eleğe hamurun düzgün
verilebilmesini sağlamaktır. Hamur yaklaşım bölgesinde hamur kasasında sorun
yaratmayacak özelliklere getirilmiş ve kesafeti % 0,8 ile % 1 arasına
düşürülmüştür. İçinde yabancı madde bırakılmamıştır.
Hamur kasasının içinde hamurun dağılımını düzgün hale getiren döner delikli
valsler bulunur. Bunları adı üstüvanedir. Çalışırken üstüvaneler fıskiye ile
temizlenmektedir Böylece deliklerin tıkanması önlenir.
Hamur kasası içinde hamur seviyesinin sabit olması beklenir. Bir taraftan kasaya
hamur girerken diğer taraftan hamur çıkmaktadır. Bu denge bozulmamalı ve
hamur hasası içindeki seviye sabit tutulmalıdır. Bu amaçla seviye kontrolu
konulmuştur.
Üretimin artması için kâğıt makinasının hızlanması gerekir. Hızlanması için tahrik
sisteminden komut verilir. Kâğıt makinasının hızlanması durumunda elek de
hızlanacaktır hamur kasasından akan hamur miktarı değiştirilmez ise gramaj
düşer. Bu durumda kasa içi basıncı arttırılarak eleğe dökülen hamur miktarı
arttırılır. Elek hızı ile hamur kasasından çıkan hamurun hızı (jet hızı olarak geçer)
arasında doğrusal ilişki olmalıdır. Hamur elekten daha hızlı aktığında ise
hamurda yığılma olur. Eleğin hızı hamurdan fazla ise gramaj düşer. Gramaj
kontrolu hamur miktarını arttırdığında kesafet yükselir ve safiha bozulur. Özetle
belirli bir gramaj kağıt üretimi için hamur kasası içindeki kesafetin fazla
değiştirilmemesi gerekir. Makine hızlandıkça jet hızı basınçla oynayarak
arttırılmalıdır. Buna elek/jet oranı denir. Makine hızlandıkça bu oran sabit
tutulmalıdır.
Bazı fabrikalarda iki hamur kasası bulunur. Her elek için bir hamur kasası
gerekmektedir. Üst hamur kasası da ayni mantıkla çalışır. Alt hamur kasasında
sulandırma kontrolu yapılmaktadır. Sulandırma kontrolu kâğıdın enine gramaj
değişimi olması durumunda o bölgeye su vererek veya su keserek o bölgedeki
elyaf miktarını değiştirmeyi amaçlar. Bir noktada hamur kasası içinde bölgesel
olarak kesafetle oynar. Hamur kasasına basılacak sulandırma pompası suyunu
elek altından alır.
5.6. Elekler
Hamur kasasından düzenli olarak akan hamur elek üzerinde safiha haline gelir.
Hamur kasasından preslere doğru hamur giderken kademeli olarak içindeki suyu
bırakır. Hamur kasasında % 0,8 kesafette hamur göndermek demek saatte 6 ton
elyaf için 750 ton su göndermek demektir. Elekten % 20 kurulukta malın
Önce eleğe gelen hamurun içindeki su elekten kendi ağırlığı ile akar. (Bakınız
şekil) Hamur kasasından hemen sonraki bölgelerde vakum yoktur.
Şekilde mavi renkli olarak gösterilen kısımlarda vakum bulunur. Vakum miktarı
hamur kasasından uzaklaşıldıkça artar. Vakum bilerek arttırılır, çünkü suyun
aşağıya süzülmesi giderek zorlaşır. Bu kısımlarda vakum fanları eleğin altından
emiş yaparak suyun süzülmesini arttırırlar. Suyun süzülmesine drenaj da denir.
Vakum fanlarının emiş gücü düşüktür. Suyun emilmesi bir süre sonra gene
zorlaşır. Daha fazla suyun emilmesi için vakum pompaları devreye girer. Böylece
elekte su süzülmesi ciddi enerji harcanarak yapılmaya başlanır. Elekten
çıkmadan önce sifon valsi ile son kez vakumlama yapılır. Elek üzerindeki mavi
kutulara vakum kasaları denir. Vakum nedeniyle eleğin vakum kasasına sürten
kısımlarına vakum çitaları konulmuştur. Hem elekte hem de vakum çitalarında
aşınmalar olur.
Elek dönüşü sırasında dönme gücünü elek tahrik motorundan alır. Motor
çalıştırılmadan önce eleğin ıslatılması gerekir. Buna eleğin şartlandırılması
denir. Şartlandırma düşük hızda yani sürünme hızında devam eder. Yeni takılmış
bir elek bir süre sonra uzayacağından gerginliği azalır. Bu nedenle eleğin
gerginliği elek gergi sistemi ile değiştirilir. Eleğin yanlara kaçmasını önleyen
kenar algılayıcılar bulunur. Bunlar eleğin bir tarafa gitmesi durumunda ayar
valsinin pozisyonunu değiştirerek eleği yerinde tutarlar.
Eleğin üzerindeki safiha elek sonunda preslere aktarılır. Bu işlem pikap valsi ile
olur. Kenar kesme fıskiyesi ile önde ve arkada artan parçalar ise elek üzerinden
aşağıya elek altı pulperine düşer. Eleğe yapışan hamurlar ilk fırsatta fıskiyeler
yardımı ile temizlenirler. Tüm bu parçalar da elek altı pulpere inerek geriye
kazanılırlar.
Alt elekte eleği çeviren bir veya iki adet motor bulunur. Bunlar eleği birlikte
ortaklaşa çekerler. Eleğin çekilmesi hız ve yükler arttıkça zorlaşır ve büyük güçler
gerekir. Tek bir noktadan aşırı kuvvetle eleğin çekilmesi eleği zorlar. Elekte
uzamalar ve kaçmalar meydana gelir. Bunu önlemek için motor sayısı ikiye
bazen üçe çıkarılır.
Üst elek tek motorla tahrik edilir. Alt elekte geçerli olan genel bilgilerin tamamı üst
elek için de geçerlidir.
5.7. Presler
Preslerin temel amacı kâğıdın içindeki suyu baskı uygulayarak çıkarmaktır. Elekte
vakumla su alma işlemi tamamlanmış ve vakumla suyun alınması imkânsız hale
gelmiştir. Bu nedenle safihaya baskı uygulanarak suyun alınması gerekir.
Genellikle baskının kademeli olarak arttırıldığı üç pres kademesi bulunur. Pres
kademeleri bütün kâğıt makinalarında görülür. Preslerin arasında uzun mesafeler
kâğıt sarktığı için dayanımı bozarlar. Bu nedenle presler birbirlerine çok
yaklaştırılırler. Hatta birinci ve ikinci presler tek bir presmiş gibi görülebilirler.
Ortadaki vals, hem birinci presin üst valsi hem de ikinci presin alt valsidir. Her iki
prese ortak bir ad verilmiş olabilir. Birinci pres valsin ayni zamanda pikap valsi
görevini de yapar. Safihayı elekten prese geçiren valse pikap valsi denir.
Preslerin basınç ayarları suyun iyi alınabilmesi için her preste daha fazla
olmak durumundadır. Üçüncü pres baskısı ikinciden çok ve ikinci pres baskısı
birinciden çok olmak durumundadır. Çünkü her pres kademesinde daha önce
alınamayan suyun bir miktarının alınması istenir.
Preslerde ikinci bir çizgisel kuvvet değeri vardır. Yukarıda buna baskı çizgisi
yani nip denmişti. Bu çizgi üzerine oluşan kuvvete Nip kuvveti denir. Pres
valslerinin uzunluğu boyunca yapılan baskının değeri önemlidir. Presler için
nip kuvveti kN/m olarak ifade edilir.
Her iki uçtan pistonların bir valse eşit basması önemlidir. Bu durum nip
kuvvetinin eşit dağılmasını sağlar. Yani göstergelere bakıldığında baskıların
her iki uçta çok küçük oynamalarla eşit olduğu görülmelidir. Farklı değerler
varsa bunu düzeltmek mümkündür.
Üçüncü preste ise nip baskı kuvveti dahada fazla olmalıdır. Üçüncü pres
hidrolik ünitesi
Pres kısmında kâğıdın eni değişmediğinden her pres bir önceki prese göre
daha fazla baskı uygular denilmişti. Bunun sonucu tahrik motorlarını güçleri de
giderek artar.
Zaman içinde pres nip baskı kontrolu yapılarak preslerin düzgün baskı yapıp
yapmadıkları kontrol edilir.
Her pres bir motor tarafından döndürülür. bağımsız preslerde valsin sadece
biri döndürülür ve ikinci vals birinci valsin baskı etkisiyle döner. Birinci ve ikinci
valsler birlikte dönüyorsa durum farklıdır. İki pres bulunmasına rağmen dört
yerine üç vals bulunur. Birinci ve ikinci presin birer valsi döndürülür. Ortadaki
vals kendiliğinden döner.
Orta vals her iki pres motoruna tabi olarak döner. Birinci presin motoru ana
motor olarak geçer. Birinci pres eleğin hızında döner. Birinci pres elekten farklı
bir hızda ise kâğıt kopar. Bu tür olaylarda birinci presin hızı bir miktar arttırılıp
azaltılabilir. Böylece elekle ayni hızda dönmesi sağlanır. Birinci prese hız
kontrolü uygulandığından elek hızında dönmek zorundadır. Fakat İkinci prese
gellikle yük kontrolü uygulandığından birinci presle yükü paylaşması beklenir.
Yük paylaşımında hızlarda eşitlik kaybolabilir. Toplam yükün belirli bir
yüzdesini birinci pres, kalanını ikinci pres almalıdır.
İkinci presin sürekli olarak birinci pres yüküne bakması istenir. Bunun anlamı
ikinci preste hızın kontrol edilmediği yükün kontrol edildiğidir. Bu durumda
ikinci presin hızı birinci prese göre yük nedeniyle farklı olabilir. Orta valsin
dönüşü temas yoluyla hem birinci prese hem de ikinci prese olmaktadır. Orta
valsin dönüşünü birinci pres belirlediğinden ikinci presin farklı hızda dönmeye
çalışması orta valsta sürtünmeye yol açar. Bu nedenle yük kontrolu yüzünden
birinci prese göre farklı bir ikinci pres dönüş hızı görüldüğünde operatör hızları
eşitleyebilmek için ikinci presin hızını çekiş kontrolundan ayarlamalıdır (draw).
Burada önemli olan nokta hızları eşitlemek adına yükün tamamının birinci pres
motorunun sırtına kalmamasıdır ve yük kontrolu bu durumu ayarlamaya çalışır.
Valsler her iki ucundan millerine yataklanmıştır. Yataklar üzerine aşırı yükler
bindiğinden pres valslerini yağlamaları ve kontrolları sürekli yapılmalıdır. Bu
sayede valsler sorunsuz dönerler. İkinci pres üst valsi ile üçüncü pres alt
valsinde özel soğutma sistemi bulunur.
Raspalar daha önce anlatılmıştı. Pres raspaları pres valsleri üzerinde biriken
ve yapışan elyafı ve kirlilikleri sıyırmaya yarar. Raspa hamileri raspayı tutan
paslanmaz çelik tutuculardır. Aşınan raspalar zaman içinde görevlerini
yapamazlar. Bu nedenle salon tarafından müdahale edilerek değiştirilmeleri
gerekir.
Keçeler de makinaya göre özel uzunluklarda tam kapalı halka olarak eksiz
imal edilirler. Aslında ek yerleri bulunmakla birlikte imalatçı bunu
görünmeyecek hale getirmiştir. Keçeler de kirlilikler tarafından tıkanırlar. Elekte
olduğu gibi keçelerinde temizlenmeleri gerekir. Kenara kaçmaları önleyecek
düzenekler keçeler için de söz konusudur. Kenara kaçma genellikle havanın
olmadığı zamanlarda veya valslerin kirlilik nedeniyle ön ve arka taraftaki
baskılarının değişmesi sonucu olur. Bu durumda keçe hızla kenara kaçarak
katlanır.
Vakum ihtiyacı elekle başlar. Elek üzerinde hamur kasasından sonra belirli bir
bölgede hamurun suyu serbest olarak eleği geçer. Daha sonra vakum ihtiyacı şu
sırayı takip eder;
Bu bölgede alt elek için vakum fanı bulunur. Bu vakum bir kısım vakum
kasasına bağlıdır. Vakum değerleri oldukça zayıftır. Bu değerler bile aşırı su
emilmesine yardımcı olur. Üst elekte ise gene benzer bir sistem bulunur.
Vakum fanları gerçekte ters yönde dönen hava fanlarıdır. Bunlar eleğin hemen
yakınına monte edilirler. Elekten süzülen sular vakum kasalarına iner. Bu
fanlar elekteki safihadan emiş yaptıklarından vakum sızdırmazlıkları safihanın
geçirgenliğine bağlıdır.
Elekte düşük vakum bölgesi bittikten sonra yüksek vakum bölgesi başlar.
Yüksek vakum bölgesi vakumun arttırıldığı kısımlardır. Fanlarla vakum
arttırılamadığından vakumu yaratmak vakum pompalarının görevidir. Vakum
pompalarının eleğe bağlantı şeması vakum fanlarından farksızdır. Aradaki tek
fark vakum emişinin fazla olmasıdır. Vakum arttırılarak bir miktar daha suyun
elekten süzülmesi sağlanır.
Vakumun fazla olmasının sonucu olarak vakum ayakları alt kata indirilir.
Bunun nedeni yüksek vakum nedeniyle suyun da emilerek vakum pompalarına
doğru gelmesinin önlenmesidir. Vakum ayaklarının alt kata indirilmesi zorunlu
olduğundan alt kattan beyaz su bütesine suyun verilmesi pompa ile
sağlanmaktadır.
Yüksek vakum ihtiyacı için fabrikalarda birden fazla vakum pompası bulunur.
Pompalar sırasıyla aşağıdaki noktalarda görevlendirilmişlerdir.
Elek sifon valsi ile preslerde kullanılan vakum pompaları 3. tür seperatör
sistemi kurulmasına neden olmuştur. Bu bölgeler en fazla vakumun olduğu
noktalar olduğundan alt kata sifon ayaklarının indirilmesi seviye için yeterli
olmaz. Bu vakum miktarı alt kattaki vakum ayaklarındaki suyu emmeye başlar.
Bu nedenle vakum ayaklarına birer pompa bağlanmıştır. Bazı vakum
seperatörleri üst kattadır.
Vakum pompalarını vakum fanlarından ayıran birinci özellik vakum miktarının yani
emiş gücünün fazlalığıdır. İkinci özellik ise pompaların içine sızdırmazlık için su
verilmesidir. Vakum pompasına sızdırmazlık suyu veya halka suyu verilmediği
takdirde vakum pompaları emiş yapamazlar. Bu suyun aşırı verilmesi durumunda ya
aşırı vakum olacak termik açacak ya da vakum yapılamayacaktır.
Bu durum suyun aşırı ısınmasına neden olur. Kapalı bir vakum halka suyu sisteminde
mutlaka suyun soğutulması gerekir. Bu amaçla sistemde soğutma kulesi kullanılır.
Soğutma kulesine 40º C olarak giren su 28-30º C olarak çıkmaktadır. Aşağıda
vakum halka suyu sisteminde, suyun nasıl dolaştığı görülmektedir.
Vakum boruları elek üzerinde bağlı olduğu emiş noktasındaki havayı emerek
seperatöre getirir. Vakumla beraber sürüklenen sular da seperatöre gelir ve
oradan kendi ağırlığı ile vakum ayaklarına iner. Hava ise seperatörün üstünde
kalır ve oradan vakum pompasına gider. İstenilen vakum miktarı Ekran
üzerinden değer olarak girilir. V1 kontrol vanası istenilen vakum miktarını
sağlarken, aşırı vakum olması durumunda sistemi tehlikeye sokmamak için V2
vanası dışarıdan bir miktar hava emerek vakumu ayarına katkıda bulunur.
Vakum ayaklarına inen sular oradan beyaz su bütesine inerler.
Safiha pres kısmını geçince kurutma grubuna gelir. Kurutma grubunun görevi
safihayı kurutmaktır. Kurutma işi kurutma silindirleri içine buhar vererek olur.
En baştaki silindirlere az buhar verilir. Silindire gelen buhar silindir göbeğindeki
buhar başlığından içeriye girer. Silindir içinde soğuyarak su haline dönüşür.
Yoğuşan buharın su haline kondensat denir. Kondensat buharın girdiği buhar
başlığı içindeki farklı bir yoldan buhar seperatörlerine döner. Kondensatı
geriye döndüren kuvvet buharın basıncıdır. Buharın basıncı tamamen
kaybolmuşsa kondensatın çıkışı imkânsız hale gelir.
Kurutma silindirlerinden bir kısmı ortak dişli sistemi ile dönerler. Böyle ortak
dönen kurutma silindirleri topluluğuna kurutma grubu denir. Makinalarda
kurutma gruplarının sayısı oldukça fazladır. Temizlik kağıtlarında daha büyük
bir kurutma silindiri olan yanki bulunmaktadır. Onunda çalışma şekli aynidir.
Fakat bir silindirden oluşan gruptur.
Kurutma silindirleri buhar dağılımı genel olarak 3 gruptur. İkinci grup, üçüncü
grup, dördüncü grup ve beşinci grupların tamamı ana kurutma grupları
olarak adlandırılırlar. Ana gruplara gelen buhar oldukça canlı gelir. Burada
Çerçeveden hemen sonra mal sarıcı bulunur. Burada kâğıt tampon halinde
sarılır. Belli çapa gelen tampon makinadan alınmadan önce yeni boş tampona
kâğıt aktarılır. Daha sonra da boş dolu tampon bobin makinasına gönderilir.
Mal sarıcıda kopma olduğu takdirde alt kattaki pulpere ıskartalar gönderilir.
Buradan da döküntü bütesine basılır.
Tampon bobin makinasında önce açma ayakları üzerine alınır. Ayaklar ayni
zamanda kâğıdın gerginlinin sağlanması açısından fren tertibatına sahiptir. Bobin
makinası yaklaşık 1000 metre dakika hıza kadar çıkabilir. Motoru DC beslemelidir.
Kurutma gruplarının ihtiyacı olan buhar kazanda üretilir. Buhar üretimi için elektrik
ve doğalgazın yanında işlenmiş ve yumuşatılmış su kullanılır. Buhar kullanıldıktan
sonra meydana gelen kondensat geri döner. Bu nedenle su ihtiyacı üretilen
buhardan azdır.
Kâğıt fabrikaları enerji tüketen yerlerdir. Buhar yanında elektrik tüketimleri oldukça
yüksektir. Bu nedenle kâğıt fabrikaları ile enerji santralları çoğunlukla yan yanadır.
Elektrik tesisleri ile kâğıt fabrikaları iç içedir. Eskiden kâğıt fabrikaları bir derenin
kenarına kurulur ve elektriğini sudan üretir ve suyunu dereden alırdı. Ayni su ile kâğıt
üretimi de yapardı.
Elektrik tesisatı fabrikaya gelen elektrik hatları ile başlar. Orta gerilimle fabrikaya
elektrik nakledilir. Bunlara nakil hatları denir. Şalt panoları elektriğin dağıtımının
yapıldığı panolardır. Bu panoların amacı elektriği kısımlara bölerek dağıtmaktır.
Bu amaçla şalt panolarının içinde trafoların enerjisini verip kesebilecek kesiciler
bulunur. Trafoların elektriksel korumaları da bu kısımda yapılır. Bu dağıtım
sonucu fabrika bölgelere ayrılmış olarak elektriği alır.
6.2. Trafolar
Orta gerilim şalt panosunda dağıtımı yapılan enerji trafolara gönderilir. Trafoların
amacı elektriği dağıtmak ve ayni zamanda kullanılabilir gerilim seviyesine
düşürmektir. Genellikle fabrikalara 32000 volt olarak gelen elektrik trafolarda 400
volta düşürülür. Son kullanım noktasında bu gerilim 380 volt olur. 400 volt gerilim
fazlar arası gerilimdir ve faz nötr arası gerilim 230 volttur. Bu gerilim de kullanım
noktasında 220 volt olarak görülür. Böylece tek fazlı aletler 220 voltluk olarak
alınırlar. 3 fazlı aletler de 380 volt olarak alınırlar.
Elektrikte gerilim düştükçe akım artar. Bunun için elektriğin iletilmesinde orta
gerilim kullanılır. Akımın artması çekilen kabloların kesitini arttırır. Bu arada artan
akım kablolarda gerilim düşmesine neden olur. Gerilimin az düşmesi istenirse
kablo kesitlerini iyice arttırmak gerekir. İletim hatlarının çok büyük kesitli olmaması
için gerilim önce trafolarla arttırılır. İnce bir iletim hattı ile yerine ulaştırılır. Yerinde
tekrar gerilim bir trafo ile düşürülerek kullanılır.
Trafolar belli bir büyüklüğe göre standart olarak üretildiklerinden, tüketim ihtiyacı
trafo sayısını arttırır. 40 adet trafosu olan kâğıt fabrikaları vardır. Üretilen kâğıt
miktarı arttıkça trafo sayısı artacaktır.
Trafolarda gerilim düşürüldükten sonra, her trafonun çıkışında tekrar şalt panosu
ihtiyacı ortaya çıkar. Trafo gücü büyük olduğundan kullanım bölgelerinin ihtiyacına
göre yeniden bir şalt panosuyla dağıtım yapılır. Buradan motor besleme
panolarına (MCC) ve aydınlatma panolarına dağıtım yapılır. Her trafonun şalt
panoları yakınında olması gerekir. Bu panolarda sadece şalterler bulunur. Şalt
panosu denmesinin diğer amacı da sadece şalterlerden kurulu panolar
olmalarıdır.
Şalt panosundan dağıtılan enerji MCC panoları denilen ve motorlara enerji veren
panolara gelir. Bu panoların amacı motorlara yol vermek ve onları elektriksel
olarak korumaktır. Bazen otomasyonun ihtiyacı olan kumanda özellikleri bu
panolara yapılmıştır.
MCC panolarından her motor için ayrı ayrı besleme yapılır. Birden fazla motor tek
bir yol vericiden beslenmez. Çünkü bu durumda motorların korumaları yapılamaz.
Bunun için kontaktörler kullanılır. Kontaktörler enerji altında motoru kaldırabilir ve
durdurabilirler.
Bazen motor yanabilir veya motor besleme kablosunda kısa devre olabilir. Bu
durumda motor besleme şalteri veya motorun sigortası atar. Bu durumda akım
çok yüksektir ve binlerce amper değere ulaşmıştır. Sonuç motorun aşırı akım
çekmesinden farklı bir durumdur ve elektriksel arıza göstergesidir. Bu tür
açmalara manyetik açma denir.
6.5. Motorlar
Hız kontrolu için esas alınan hız değeri elekte ölçülen değerdir. Kâğıt makine
sonuna doğru uzadığından preslerden itibaren her tahrik motoru bir öncekine göre
metre dakika olarak daha hızlı döner
PLC ve DCS birbirlerinden farklı fakat benzer işleri yapan donanımlardır. Kâğıt
fabrikalarında her ikisi de görülebilmektedir. PLC daha ufak işleri yapabilirken,
DCS daha büyük alanları kontrol edebilmektedir.
Donanım kısmına giren diğer aletler vardır. Bunlara genel adıyla enstrüman denir.
Kontrol vanaları, transmitterler, kontrolörler ve çeşitli Sensörler enstrüman
grubundandır. Bunlar çoğunlukla sahada bulunurlar.
Transmitterler yapılan işe ait bir değeri ölçerler ve standart bir elektrik sinyaline
döndürerek kablo ile uzağa gönderebilirler. Bu sinyal genellikle 4–20 mA veya 0–
10 volttur. Sensörler ise bir değeri sadece algılarlar fakat elektrik sinyali haline
getirmezler. Sviçlerler sensör tiplerindendir. Bir kablo ile bağlansalar da hiçbir
zaman elektriksel bir dönüştürücü gibi çalışmazlar. Sadece kapanan veya açılan
bir kontak olduğunu söylerler.
Fark basınç transmitterleri iki ayrı yerdeki basıncı ölçerek aradaki basınç
farlılığını gösteren transmitterlerdir. İç yapıları bir diyaframdan oluşur. İki
taraftan diyaframa basınç etki ederek sanki tek taraftan etki varmış gibi ölçüm
yapılır.
İkinci tip kesafet transmitteri mikro dalga türüdür. Borudan geçen hamurun
içine mikro dalga sinyal gönderir. Hamurun kesafetine göre gönderilen sinyal
zayıflayarak algılanır. Bu tür transmitterler halen en güvenilir transmitter
türüdür. Hamurdaki boyadan etkilenirler.
6.7.6. Kontrolörler
Transmitterler tarafından ölçülen değerler bir iş yapabilmek için kablo ile bir
kontrolöre gelir. Kontrolör kontrol etme kararını verecek olan cihazdır.
Kontrolör bir PLC veya DCS içindeki bir donanım olabileceği gibi bağımsız bir
ünite de olabilir. Fabrikalarda bazen her üç tür kontrolör de bulunabilir.
Buradan hem ölçülen değer görülebilir hem de istenilen değer bilgisi girilerek
proses kontrol altında tutulur. Aşağıda basit bir kontrol devresi görülmektedir.
Ölçüm noktası boru hattı üzerinde veya tank üzerindeki transmitterin takılı
olduğu yerdir. Buna kesafet kontrolunu örnek alalım. Hamurun kesafeti
transmitter tarafından ölçülerek kontrolöre bildirilir. Kontrolörün içinde set
değerini operatör daha önce girmiştir. Ölçülen değer, set değeri ile mukayese
edilir. Mukayese sonucu kontrolör kontrol vanasına gerekli müdahaleyi yapar.
Ölçüm noktası daima kontrol vanasından sonra akışın düzgün olduğu bir
yerdir.