You are on page 1of 29

M..

lahiyat Fakltesi Dergisi


26 (2004/1), 149-177

Snni Kelamda bn Sinac Dnmn Bir Yn*


Robert WISNOVSKY**
ev. Arzu MERAL
Bugn slam dncesi tarihi aratrmaclannn byk ounluu, FilozoflaTin Tutarszl (Tehaft'l-felasife) adl eseriyle slam medeniyetinde felsefi canl
ln yok oluuna sebep olacak kadar gl bir tenkitte bulunan el-Gazzali'nin (.
) Snni Mslmanln savunucusu olduu eklindeki, geleneksel Batl
tanmlamann arpkl konusunda hemfikirdir. Bazlan el-Gazzali'nin slam
felsefesi ve kelam tarihindeki neminin aslnda Snni kelamn merkezi doktrinlerine, srekli olarak temel metafizik fikirleri dahil etme abasndan olduu kadar,
mehur felasife renkidinden de kaynaklandn ileri srmektedirler. Ancak elGazzall'nin Snni kelam "felsefeletirmedeki" rolnn yalnzca bir tek dahinin
mcadelesi olmayp, bn Sina hayattayken balam gibi grnen ve onun
1037'de lmnden sonra birinci ve ikinci kuaklarda hzlanarak, el-Gazzall'nin
hacas E'ari el-Cveyni (. 1085) ve Matundi el-Pezdevl'nin (. 099) eserleriyle beraber iki ana Snni kelam okulunun dzinelerce yesi tarafndan ileriye
tanan daha geni bir akmn paras olduu pek bilinmez. i\slnda ge dnem
slami gelenekte Snni kelamclar iin mtekaddimfn ("erken" veya "kadim") ve
mte'ahhiriln ("ge" veya "modem") eklinde atfta bulunulan aync izginin elGazzali'ye deil bn Sina'ya uzand ve dolaysyla Snni kelamdaki dnmn
Gazzalici deil bn Sinac olduu gayet aktr.
bn Sinac dnme dair genel bir grnm, kaynaklan, ierii ve etkilerini Ulrich Rudolph'un yeni monografisinin 1 yaymlanmasndan beri daha iyi
deerlendirme imkanna sahip olduumuz, el-Matundi'nin (. 944) Kiteb't
Tevhfd adl eseri zerinde alarak elde edebiliriz. yle grnyor ki el-Matundi

Kaynak: R. Wisnovsky, "One Aspect of the A','icennian Tum in Sunni Theology", Arabic

Sciences and Plilosophy, c. 14 (2004), s. 65-100.

nemli eletiri ve tavsiyelerinden dolay ASP'nin anonim hakemlerine minettanm. Aynca,


Matundilik zerine olan yksek lisans. seminerindeki rendierime - Recep Gkta, Josh
Hemani, W es Kelly, Yaron Klein, Christian Lange ve Hikmet Yaman- yeni ve ilgin materyallerden yana dikkatimi ektikleri ve hipotezim hakknda daha eletirel dnmeye zorladklan
iin teekkr ederim.
.
Leiden niversitesi doktora rencisi.
U. Rudolph, el-MdturfdE und die sunnitische Theologie in Samarkand, Leiden 1996.

150 -{> Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)

zel problemler hakknda kelam tartlmalarna pek ok nemli kavramsal katk


da bulunurken en ok dikkat eken Tann'nn fiili sfatlarnn ezelilii konusundaki tartmalandr - ki buna makalenin ilerleyen sayfalannda deineceim -,
bunun kadar nemli bir baka zellii de eseri Kitilb't-Tevhd'i yaplandnna
eklidir. nk el-Maturidi'nin Kitiib't-Tevhd'de konulan srahy daha sonra
gelen Snni kelamclara kendi bamsz risale ve ders kitaplannda takip edecekleri bir modelsalamtr. el-Maturidi, Kitiib't-Tevhd'e epistemolojiye dair genel
bir tartmayla balar (F. Kholeif'in 970 basksnda 3-. sayfalar); dnyann
yaratlmlln ve T ann'nn varln ortaya koyduktan sonra ( -3 7); ilahi birlii
ve T ann'nn sfatlanyla ilgili problemleri tartr (38-85); ardndan mslim ve
gayri-mslim kar doktrinlerini tenkid edip (86- 76); peygamberlii analiz eder
(76-25); ve son olarak da Tanr'nn insann nillerini belirlemesi (25-323)
gnah ve cezalandrma (323-372) ve inan (373-401) konulannda lml bir
duru sergiler.
el-Maturidi'nin modeli zellikle nemlidir, nk konularn yeni standart
dzenlemesi- zellikle ilk konunun: (1) epistemoloji > (2) Tanr'nn varl>
(3) Tanr'nn birlii ve sfatlar- bn Sina metafiziinin ve zellikle bn Sina'nn
mahiyet (mahiyye) ve varlk (vcfd) ve bizatihi zorunlu varlk (vacib'l-vcfd
bi-zatihi) ile bakas dolaysyla zorunlu varlk/bizatihi mmkn varlk (vacib'lvcfd bi-gayrihi/mmkin'l-vcfd bi-zatihi) aynnlarnn daha sonraki kelam
risalelerine tedricen dahil edilebilecei bir ereve salamtr. (1) Epistemoloji
ile ilgili olarak, bn Sina ncesindeki bilgiye ulamadaki yol- alg (hiss), haber
ve dnce (nazar) -ve iki tr bilgi- kazanlan (mkteseb) ve a priori (zarfrt) eklindeki Snni- kelam aynmlan, bn Sna sonrasnda, bilginin iki nesnesi mahiyet (mahiyye) ve varlk (vcfd) -ve bilginin tr- zorunlu (vacib),
mmkn (ca'iz veya mmkin) ve imkansz (mstarul veya mmteni') - eklindeki Snni-kelam ayrmyla glgede kalntr. (2) Tann'nn varl delillerine
gelince, bn Sna ncesindeki T ann'nn kadim oluU ve dnyann sonradan var
edilmi oluu (muhdes) eklindeki Snni-kelam ayrm, zemini Tann'nn bizatihi
zorunlu varlk oluu (vacib'l-vcfd bi-zatihi) ve dnyann bizatihi mmkn
varlk oluu (mmkin [veya ca'iz] 'l-vcfd bi-zatihi) eklindeki, bn Sna sonras Snni-kelam aynnma brakmtr. (3) Tanr'nn birlii ve sfatlar konusunda
ise, bn Sina ncesindeki ilahi sfatlarn ezeliliinin (kdem) tam nitelii zerine
yaplan Snni-kelam tartmalannn yerini bn Sina sonras Snni-kelam'da
sfatlarn zorunluluunun (vucfb) tam nitelii tartmas alrntr.
n hazrlk niteliinde olsa da, epistemolojik intikalin tarihi (en nemlisi
van Ess tarafndan) ve bn Sina sonras kelamda T ann'nn varlnn delillerinde
zorunluluk ve imkan kullanm konusunda (en nemlisi Davidson tarafndan)
baz eserler kaleme alnmsa da, bildiim kadaryla T ann'nn sfatlanna dair
Snni-kelam tartmalanndaki bn Sinac dnmle tasvir edilen kavisi, imdiye

Snni Kelamda bn Sinac Dnmn Bir Yn -Qo 151

kadar kimse aratrmaya balamad. 2 Benim bu makaledeki amacm, bn Sina'nn


bizatihi zorunlu varlk teorisinin Snni kelamn bu son vehesinin tarihi iindeki
yerini tayin etmektir.
zellikle, Tann'nn ve sfatlarnn sahip olduu ezeliliin tabiatn aklamak
iin Snni kelamclann, bn Sinil ncesi erken dnemdeki, ezeli bir ey "varl
nn balangc olmayandr" (ma la evvele li-vc1dihi), yani ezeli ey hibir ey
tarafndan sebep olunmayandr eklindeki tartma abalarndan, ezeli bir ey
"daha nce yok olmam ve asla yok olmayacak alandr" (ma lem yezel ve-la
yezal), yani ezeli bir eyin var olmamas imkan dahilinde deildir ve dolaysyla
ezeli ey zorunlu varlktr eklindeki bn Sina sonras tartma teebbslerine
getiklerini gsterneyi umuyorum. Daha da tesi, bn Sina'nn farkl yollarla
gelitirdii teorisi sadece sonraki kelam fikirlerini etkileyen bir unsur olarak deil,
ayn zamanda baz nemli alardan erken dnem kelam tartmalarna bir cevap
olarak da grlmelidir. 3
Tanr'nn sfatanna dair bn Sina ncesi kelam tartmalarnda aikar olan

doktrinel ballklara odaklanarak balayacam. Ardndan bu ballklarn bir


sonucu olarak ortaya kan felsefi ikilemleri inceleyeceim. Daha sonra, bn
Sina'nn vacib'l-vc1d bi-zatihi ve vacib'l-vc1d bi-gayrihi/mmkin'l-vc1d
bi-zatihi arasndaki ayrmnn dorudan kaynaklanna deinip, bn Sina'nn
ayrmnn daha nceki iki formunu tartacam. Bunlardan birincisi (1001
tarihli) erken dnem kelam ikilemierini - en azndan bazlarn - zmleme
abas iken, ikincisi (1013 tarihli) (muhtemelen) ada bir E.'an tartmasyla
hemen hemen ayndr. Son olarak da, bn Sina'nn teorisinin hzl ve yaygn bir
ekilde iselletirilmesine dikkat ekmek iin ge-1 1. yzyl Snrl kelam metinlerinden alnan baz pasajlan inceleyeceim.4

I. NCE
Miladi dokuzuncu ve onuncu yzyllarda T ann'nn ezelilii (kdem)
mslman kelamclar tarafndan ilahi sfatlann en nemlisi olarak ileri srlm-

J. van Ess, Die Erkenntrislehre des 'Adudaddin al-ci, Wiesbaden, 1966, ve H. Davidson, Proofs for
Etemir:y, Creation and the Existenceof Gad in Medieval Islamic and ]ewish Philosophy, Oxford 1987.
bn Sina'nn mahiyet ve varlk, bizatihi zorunlu varlk ve bakas dolaysyla zorunlu/bizatihi
mnkn varlk arasndaki ayrmn benimsemek iin bn Sina sonras hem Snni hem ii kelamclann abalannn

zet bir incelemesi iin bk. benim "Avicenna and the Avicennian
tradition", The Cambridge Companian to Arabic Philosophy iinde, P. Adamson ve R. Taylor
(edi.), Cambridge 2004.
bn Sina'nn teorisinin Aristocu (ll. blm), Neoplatonik (10. blm) ve Farabi'ye uzanan (12.
blm) arka plan ve bn Sina'nn teoriyi kendi formlletirmesinin evrimi (14. blm) hakkn
daki detayl tartmalar kitabmda bulunabilir, Avicenna's Metaphysics in Conext, London!Ithaca,
N.Y. 2003. Pek ok gzden geirmeyle birlikte bu makalenin ilk iki blm byk oranda bu
materyalin yeniden retimidir; nc ve son blm ise tamamen yenidir.

152 {>Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)

tr. nk bir kelamc, T ann ezelidir (kadim) dediinde terimi iki farkl ama
iin kullanyordu. Mu'tezile ve daha sonra Snrl kelamclar, Tanr'nn varl
konusundaki delillerinden birini ezeli ve sonradan var edilen arasndaki ztln
eliik doasna dayandrdlar. Ezeli (kadim) ve sonradan var edilen (muhdes)
dnda bireyin var olmad ve her sonradan var edilenin bir var ediciye ihtiya
duyduu dnldnde - sonsuz bir geriye gidii engellemek iin - sonradan
var edilni eyler ve var edenler zinciri sonradan var edilmemi bir var edicide
sona ennelidir. Sonradan var edilmemi - ezeliden baka- hibir ey olnadna
gre bu nihai var edici ezeli olmaldr. Bu ezeli, nihai var edici Tanr'dr.
Snni kelamclar Tanr'nn ezelt oluunu baka bir ama iin de kullandlar:
Tanr'nn ilim, kudret, hayat ve dier sfatlarnn hakikati ve hususiyeti konusunda kendileriyle Mu'tezile arasndaki temel fark vurgulamak iin Snni kelamclar kendilerini "sfat ehli" (ashab's-sfat) diye adlandrarak ve erken dnem
Mu'tezile kart olan kelamc bn Kllab' (. yaklak 855) takip ederek, Ebu'lHuzeyl (. 841) ve en-Nazzam (. yaklak 840) gibi erken dnem Mu'tezile
mntesiplerinin de syledii gibi T ann'nn sfatlarnn, varl gerek ve yeterince
farkl nesneler olarak basit bir ekilde Tanr'nn zatyla (zat veya nefs) zdeletirilemeyeceini veya zatna dahil edilemeyeceini savundular. Snniler, sfatlar
hem gerek hem de ilah olduu iin onlarn tpk T ann'nn kendisi gibi ezell
olduu sonucunu kardlar.
Ksacas, Tanr'nn ezelllii, yaratln

bir dnyann ezeli bir Yaratc'ya ihti-

yac olduunu kantlamada ve T ann'nn sfatlarnn ezell ve farkl gereklii

lehine tartmalara yardmc olmak zere Snni kelamclara iki hizmette bulunffiUtur. Fakat ezeliliin bu iki kullanm arasnda temel bir uyumazlk ortaya
kmtr. Bunlardan birincisi, dnyann sonsuzluuna inanan ateist materyalistlere (dehriyye) kar yneltilirken, ikincisi ilahi sfatiann anlaml bir farkllk veya
ezelilie sahip olduuna itiraz eden Mu'tezile'ye kaq yneltilmitir. Bu uyumazlk problemini zmek veya en azndan rtrnek Snni kelamda bn Sinac dnmn bu ynn altran motordu.
Hem Mu'tezili hem Snni kelamclarn Tanr'nn ezeliliini O'nun varlnn
delilleri arasnda gsternelerinin sonularndan birisi de U oldu: Kdem (ezelilik)
ncesizlie iaret etmekten neden olunmam~la iaret eden semantik bir deiim
geirdi.5 Abd'l-Cabbar'a gre (. 1025), Kllabilie gemeden nce el-E'an'ye
(. 1025) hocalk eden Mu'tezill el-Cubba'i (. 915) kadim'i "varlkta nce
gelen" (mutekadim fi'l-vcud) diye tanmlamtr.6 Abd'l-Cabbar'a gre, dier
kitaplarda el-Cubba'i kadtm'i "varlnn balangc olmayan" (ma la evvele liKdem hakknda

genel olarak, bk. D. Gimarct, Les noms divins en Islam, Paris 1988, s. 164-9.
'Abdu'l-Cabbar, el-Mugn1 fi ebvi1bi't-evh1d ve'l-'adl, ed. M. M.Hilmt vd., 16 cilt, Kahire 1958, c.
V, s. 233.17-18; 234.15 ve 235.1; aynca bk. et-Tekaddamfi'l-vcds. 234.6-ll'de.

1
1

Snni Kelamda bn Sinac Dnmn Bir Yn ~ 153

vcfdihi)

eklinde tanmlamtr.7 el-E'arl'nin Mu'tezililer'den ayrlmasna


el-Cubba'l'nin tanmlarnn her ikisi de daha sonraki E'anlerin eserlerinde ortaya kmtr. rnein, bn Ffrek (. 1015) el-E'arl'nin bizzat kendisinin kullandna iaret ederek "varlksal ncesizlik" tarifini kullanr. 8 Bir baka
E'arl, el-Halim! (. 1012) "balangszlk" tanmn kadim'e uygulamtr, fakat
sanyorum el-Halinl daha nce bahsettiim semamik deiimdeki balangc
yanstan bir ekilde ibtida ("kken") terimini evvel ("balang") yerine kullanmtr.9 nk "kken" mphemdir: Greke terim arkhe gibi, Arapa ibtida da
hem zamanda bir balang noktas (evvel) hem de kken (mebde') anlamna
ge'lebilir.
ramen,

Balangszlktan

neden olunmamla olan bu deiimin gerekesi olduka


bir kelamc olarak, benim ezelilie dair balca ilgim onu Tanr'nn
varlnn delilleri arasnda kullanmaksa, ezeli (kadim) ve sonradan var edilen
{muhdes) arasndaki ztln eliik doasnm, iki terimin temel anlam olmasn
isteyeceim. Bir baka ifadeyle, eer kadim'i sadece "balangszlk" deil de
"neden olunmam" anlamna da gelecek ekilde tanmlarsam, T ann'nn varln
ispatlamada iim kolaylaacak. nk "neden olunmam", muhdes {"sonradan
var edilmi") edilgen sfat-fiilin zttmm ne olduu konusundaki sezgilerimi "balangszlk"tan daha ikna edici olacaktr.
basittir.

Eer

'Abd'l-Cabbar'a gre, el-Cubba'i kadim (ezeli) ve muhdes'i (sonradan var


edilen) iki elien olarak ele almtr: tek bir eyi kadim ve muhdes olarak almak
karlkl elikiyle (yetenakazf) sonulanr.o Bir Mu'tezill'ye gre, Tanr'nn tek
ezeli ey ve O'nun dndakilerin sonradan var edilmi olduu dnlrse, bu
yeterince ak grnr. Her elikide olduu gibi kadim ve muhdes arasmda da
orta bir yol yoktur. Arcak bir Snni kelamc olarak, bu farkl keskin ztl
azaltan ezelilikle ilgili baka bir balant yapm olacam. nk ben, Mu'tezill
meslektamdan farkl olarak, "ezeli"nin (kadim) yklem yaplabilecei tek
znenin bizatihi Tanr olduuna inanmyorum. Tanr'nn sfatlar da ezeli olarak
kabul edilmelidir. Bu noktada ilahi sfatlann ezelilii probleminin tarihini ksaca
gzden geirip bunun neden Snni kelamclar arasnda bir ikileme neden olduunu aklayacam.

Tanr'nn birliiyle
r'nn sfatarn

10

"zati

ilgili

kat anlaylarn

sfatlar" (sfat'z-zat)

desteklemek iin Mu'tezililer Tanve "fiili sfatlar" (sfat'l-fi'l) olmak

'Abdu'l-Cabbar, ei-Mugni, V, s. 233.1-2 ve 234.7-9.


bn FOrek, Mcerredu Makilliii'I-E'ari, ed. D. Gimaret, Beyrut, 1987, s. 26.19-20; 27.19-20 ve
42.19-20.
el-Halimi, K. ei-Minhiic fi u'abi'l-tmiin (el-Beyhaki'nin eserlerinde, K. el-Esmii' ve's-sfiit, ed. M.
Z. el-Kevseti [Beyrut, 1970] s. 29.12-30.5).
'Abdu'l-Cabbar, el-Mugni, V, s. 233.5.

154 ~ Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)

"ilmi" gibi zati sfatlar O'nun yaratmasna atfta


ykle m yaplabilirdi. T ann'nn "rzklandnna" gibi fiili
sfatlar ise sadece O'nun yaratmasna atfen T ann'ya yklem yaplabilirdi.
Mu'tezile'ye gre Tann'nn ilim, kudret ve hayat dahil zat:l sfatlar hibir ekilde
ayn nesneler olarak anlalmamaldr. Bunun yerine, Tann "kendi zatnda bilendir (alimn bi-nefsiht).U Ebu'l-Huzeyl,Tann "kendisiyle ayn ol:n bir ilim dolayisyla alimdir (alimun bi-ilmin huve huve)" diyerek, bir zatt sfatn Tanr ile ayn
olduunu iddia edecek kadar ileri gitmitir. 12 En-Nazzam bunu, Tann'nn zat:l
sfatlanyla ayn "olmas asla son bulnaz" diyerek farkl bir ekilde aklamtr.
rnein, T ann'nn kendi zatnda alim olmas asla "son bulmaz" (lem yezel
'alimen bi-nefsiht).U Ebu'l-Huzeyl ve en-Nazzam'n zati sfatlar listesinde Tanr'nn ezeli (kadim) oluu da yer alr. Dolaysyla,Ebu'l-Huzeyl'in formlne gre
T ann "kendisiyle zde olan ezeltlik dolaysyla ezelldir" (kadimun bi-kdemin
huve huve); en-Nazzam'n formlne greyse, Tanr'nn "kendi zatnda ezell
olmas asla son bulmaz" (lem yezel kadmen bi-nefsihi).
zere ikiye

ayrdlar. Tanr'nn

bulunmakszn Tanr'ya

lk bakta bn Kllah'n gr Ebu'l-Huzeyl ve en-Nazzam'n formllerinin


bir bileimi gibi grnyor. bn Kllab'a gre Tanr'nn "ilim yoluyla alim olmas
asla son bulmaz (lem yezel alimen bi-ilmin). Ancak bn Kllab, Ebu'i-Huzeyl'in
sfat T ann ile aynlatnnasna yle syleyerek kar kar: T ann "kendisinin
sahip olduu (leh1)" ve "O'nda [veya onunla] kaim olan (ka.'im biht)" bir bilgi
dolaysyla alimdir. Daha sonra bn Kllah'n yeni forml ayn ekilde ilim
sfatna ek olarak sralad dier 29 sfata da uygulanmtr. Genel olarak o,
sfatlann "O'nun zatna ait olduunu" (li-zatihi) ve "ne Tanr ile ayn ne de
O'ndan baka" (la hiye Allahu ve-la hiye gayruhu) olduunu iddia eder. 14 bn
Kllah'n doktrininin tarifi konusunda dikkat eken ey, "ezelt" sfatnn 30
sfattan oluan listede yer alnamasdr. Onun yerine bn Kllab, listesinin sonuna Tanr hakknda daha mphem bir parantez ekler: "0, isim ve sfatlarnda
[veya onlarla] olmas asla son bulmayan ezelt bir [ey] dir" (irnehu kadimun lem
yezel bi-esma'iht ve-sfatihi) . 15

Neden Ebu'l-Huzeyl ve en-Nazzam "ezelt" sfatn zati sfatlardan biri olarak


grrken, bn Kllah onu zel olarak ele almay seti? Benim tahminim, bn
Kllah kadim'in zel olduunu ima ediyordu, nk kadim normal ,bir sfat
olmaktan ziyade meta-sfattr. Kadim gibi meta-sfatlarn en nemli zellii
onlarn sadece bizatihi Tann'ya atfedilebilir olmalan deil, ayn zamanda Tan11

12
13

14

15

el-E'ai, MakaUtt'l-slilmiyyin, ed. H. Ritter, c. I-Il, stanbul, 1929-30, s. 164.13-14. Genel


olarak Mu'tezill sfat teorileri iin bk., Makalatu'l-slilmiyyin, s. 164.10-165.13 ve 484.5-487.14.
a.g.e., s. 165.5.
a.g.e., s. 486.11-12.
a.g.e., s. 169.2-170.3.
a.g.e., s. 169.9-10.

Snni Kelamda bn Sinac

Bir Yn

155

n'nn baz ya da tm normal sfatlanna atfedilebilir olmalandr. 6 rnein, bir

Snni kelamc Tann'nn mevcfd (var-olan) olduunu ve dolaysyla Tann'nn


vcUd (varlk) sfatna sahip olduunu bir kez belirledikten sonra Tann'nn dier
sfatlannn da ayn ekilde vcu.d sfatna sahip olup olmadna karar vermek
zorundayd.

Mu'tezile kadtm'i pek ok zatt sfattan sadece biri olarak grrken, bn


Kllah tarafndan kadim'in bir meta-sfat olarak grlmesinin nedeni, bn
Kllah'n sfatlann ezellliini onaylama konusundaki kesin inancyd. Bu,
fukahann Kur'an'n yaratlm olduu eklindeki Mu'tezile hkmn kabule
zorlandklan dnemde, onun 843-48 Abbasi soruturmasna (mihne) kar alm
olduu bir tavrdrY bn Kllab'a gre Kur'an, Tann'nn kelam sfat olarak
alglanrsa sadece bir anlamda O'nun zatndan farkl deil, ayn zamanda O'nunla
beraber ezelidir. Bu nedenle bn Kllah Tann'nn ezelllik sfatn O'nun dier
sfatanndan ayrmak istemi gibi gryor.
Fakat bn Kllah'n kadim sfatna tayin ettii zel stat, iki seenek arasnda
karar vermek zorunda olan takipilerinin kafasn kantrmtr. Birinci seenek,
"Tann sahip olduu P-lik dolaysyla P'dir" eklindeki bn Kliab'n sfatlara dair
genel prensibinin ayn ekilde "ezeli" sfatna da uygulanr olduunu ileri srmekti; bu durumda Tann kendisinin sahip olduu birezelilik (bi-kdemin) dolaysyla
16

17

Sfatiann bazlannn m yoksa hepsi~in mi ezelt olduklan meselesine sadece ksaca deineceim.
Klasik E'anler sz konusu olduunda, sadece zati sfatlar iin ezell denilebilir, fiili sfatlar ise
sonradan var edilmitir. Onlann gerekeleri, bir fiill sfat, rnein "nzk verme" ezell ise o zaman
bu fiilin nesneside-yani Tanr'nn nzklandrd yaranklar da- ezell olmak zorundadr. Muhtemelen bu konuda Hanefi alim el-Hakim es-Semerkandt'nin (. 953) izgisini takip eden
Matundilere gre, fiili ve zati sfatiann her ikisi de ezelldir. Matundller fiili sfatiann ezell oluu
nu her bakmdan Aristo'nun De anima 2.1'de, ilk ve ikinci entelekheia arasnda yapt aynma
bavurarak akladlar. Matunelllere gre, nzk verebilme gcne sahip olmaktan (birinci
entelekheia), bu gc kullanmaya gei (ikinci enelekheia), tpk yazmay bilip de yazmamaktan
yazmaya gemek gibi, Aristo'nun deiim kategorilerinden hibirine uymaz - bir maddeden dierine, bir nitelikten dierine, bir nicelikten dierine veya bir mekandan dierine - ancak, tek
bir ey'in bir varlk halinden bir baka varlk haline geiine iaret eder. kr. cl-Hakim esSemekandt, K es-Sevild'l-a'zam, ed. yok, Kahire, 1837-38, s. 21.18-21; ve Eb'l-Leys esSemerkandt (. 983), erhu'l-Fkhi'l-Ebsat li-Ebi Hanife, ed. H. Daiber (aynca The Islamic
Concept of Belief in the 4u.!lo"' Centry [Tokyo 1995], satrlar 527-626 (= s. 138.4-160.3) 568569'da (=s. 147.4-148.1).
Bu konuda bk. W. Madelung, "The origins of the controversy canceming the creation of the
Koran", J. Barral (ed.), Orientalia Hispanica: sive studia F. M. Pareja ocogenario dieata iinde,
Leiden 1974, s. 504-25; J. van Ess, "Ibn Kuliab und die Mihna", Oriens, 18-19 (1965-66), s. 92142 (zellikle s. 102) ve "Ibn Kullab", Encyclopedia ofislam (New Ediion), Suppl., s. 391-2; ve
H. Wolfson, The Philosophy of the Kalam, Cambridge, Mass., 1976, s. 235-303. Genel olarak s
fatlar hakknda, bk. Wolfson'n "Philosophical implications of the problem divine attributes in
the Kala m", journal of the American Oriental Society, 79 (1959), s. 73-80, ve The Philosophy of the
Kalam, s.112-234; ve M. Allard, Le probleme des attributes divins dans la doctrine d'al-AS'an e de
ses premiers grands disciples, Beyrut 1965.

156 ~ Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)

ezeli (kadfm) olacaktr. kinci seenek, Tanr'nn ezellliini (ve paralel olarak
O'nun varlk gibi, dier meta-sfatlann) bn Kllah'n genel sfatlar prensibinden
hari tutmay ileri srmekti ki bu durumda da Tanr sahip olduu ezelilik dolay
syla deil kendi zatnda (bi-nefsihi) ezeli olacaktr. 18
ki seenek de zorluklardan azade deildi. Birinci seenek tutarllktan istifade etse de taraftarlarn etrefilli bir duruma itiyor. Tartmak iin, diyelim ki
Tanr sahip olduu ezeltlik dolaysyla ezeltdir. Tanr'nn ilmi, kudreti, kelam gibi
dier sfatlar ne olacak? Onlar da ezeli mi deil mi? Eer ezeli deilseler Tanr'nn kelam sfat da ezeli olmayacak, dolaysyla Kur'an da ezeli olmayacak.
Ancak bu bir Kllabt'nir kesinlikle uzak durmak istedii tam bir Mu'tezill dncedir.
Dier taraftan, eer sfatlar ezeli ise ve T ann sahip olduu ezelllik dolaysyla
ezell olduundan, her bir sfat benzer ekilde sahip olduu ezeltlik dolaysyla ezeli
olacaktr eklinde kanmda bulunmak doru ise, o zaman tm sfatlar kendi
bireysel ezelilik meta-sfatna sahip olacaklardr. Peki, imdi her bir normal sfatn
sahip olduu meta-ezeltlie ne olacak- bu meta-ezeliliklerin her biri ayn zamanda her bir meta-ezeliliin sahip olduu daha ileri bir meta-meta-ezelilik dolaysy
la ezeli mi olacak? yle grnyor ki eer bir KlHibi bu yolda ilerlerse ezellliklerin artn nlemek ok zor olacak. 19

Kur'an'n yaratld eklindeki Mu'tezili dnceden uzak durmak ve biraz


nce tasvir edilen sonsuz-geriye gidi problemirt nlemek iin, bir bn Kllah
takipisi "Tanr sahip olduu P-lik dolaysyla P'dir" eklindeki bn Kllah'n
sfatlara dair genel prensibirlin meta-sfatlara uygulanamayacan ve Tanr'nn
bir ezelilik dolaysyla deil, kendi zatnda ezeli olduunu sylemeye zorlanacakt.
Tanr'nn kendi zatnda ezeli olduu formlnn Mu'tezile'yi annnsatt doru
dur, nk her halukarda bu, en-Nazzam'n yukanda zikredilen formlyle
ayndr. Yine de ne pahasna olursa olsun Kur'an'n yaratlmamln desteklemek ve ezeliliklerin artn nlemek kaygs, ok fazla en-Nazzam'a berzeme
endielerini glgede brakmtr.

T ann'nn "zatnda ezeli" (kadim bi-nefsiht) olduu lehine karar verdikten


sonra, bir Kllabi: yine de O'nun sfatlarnn sahip olduu ezelllii nasl tanmla
yaca problemiyle kar karyadr. ki seenek grnyor. Bir tar~ftan, bir
Kllabt tpk T ann gibi her bir sfatn kendi zatnda ezeli: (kadima bi-nefsiha)
olduunu iddia edebilirdi. Ancak bu pek ok nemli problemi ortaya karmak
tadr. Dorusu, her eyden nce sfatlar zatlar (enfs veya zevat) deil sadece
18
19

el-l!'ari, Makilil'l-slilmiyyfn, s. 170.4-6; 171.16-1 72.3; 517.14-16.


Meta-sfatiann sonsuz geriye gidiinin Snni dnrler iin gerek bir endie olduunun
delilleri iin bk. ~!'ari kelamc ve sufi el-Kueyri (. 1072), erhu Esmil' Allilhi'l-Hsnil, ed. T.
'A. Sa'd ve S. H. M. 'Ali, Kahire 2001, s. 55.8 ve 392.5-7.

Snni Kelamda bn Sinac Dnmn Bir Yn -} 157

zatlara yklemlenen (veya, paralel olarak, zatlarn sahip olduu) eylerdir. kinci
si, daha nce tasvir edilen basit bir ekilde balangszh geil nedensizlii
ezel!lik fikrinin temeli kabul etmeye ynelik eilime baklrsa, bir Kllabi ne
kadar ak bir ekilde Tanr'nn sfatlannn ezeli olduunu tasdik ederse, sfatlar o
derece nedensel olarak bamsz grlebilir. Baka bir deyile, eer bir Kllabi
ak bir ekilde, sfatlann hepsi kendi iinde ezelidir diye iddia ederse, iinde
Tanr'nn tm sfatlarmn ayn ayr, nedeni olmayan ilahlar olarak grlebilecei
bir tablo ortaya koyma riskini alacak ve sonuta kendisini irk veya ok tannclk
sulamalanna maruz brakacaktr. 20
Dier taraftan bir Kllabi bn Kllah'n mphem formlne sanlabilir-yani
Tanr,

isimleri ve sfatlar iinde [veya onlarla] olmas asla son bulmayan ezell bir
[ey] dir (innehu kadimm lem yezel bi-esrr.'ihi ve sfatih) - ve bylece Tanr'nn
her bir sfatnn ezell: olduunu aka tasdik etmenin bir sonucu olarak ortaya
kabilecek irk sulamalarndan kurtulabilirdi. 21 bn Kllah'n formlne ba
lanmann - mphemlii dnda - tek tehlikesi Kllab! kartlarn, Kllabiler,
Tanr'nn sfatlar dolaysyla ezeli neden olunmu olduunu ileri sryorlar
diyerek, Kllabi gr yanh temsil etmeye itebilir. nk -bi edatndan elde
edilen anlamlardan biri de (en azndan teolojik ve felsefi metinlerde) nedenseldir: "tarafndan", "dolaysyla", "vastasyla". Ksaca, eer bir Kllabi, basit bir
ekilde Tanr'nn sfatlarnda veya onlarla ezeli olduunu kastederek Tanr bisfatihi ezelidir derse, T ann sfatlar tarafndan veya dolaysyla - zayf da olsa ezelidir'i ima etmekle sulanma riskini alr.
el-E'an, Kllahilik lehine Mu'tezilllii terk ettiinde, bunlar kendisini yzlemek durumunda bulduu ikilemlerdi. Eer el-E'an hem Tanr'nn birezelilik
dolaysyla ezeli olduunu {kad!m bi-kdemin) hem de ilahi sfatlann ezell olduunu ileri srm olsayd, Tanr'nn sfatlarndan her biri daha ileri bir ezelilik
sfatyla ezel!dir (kadime bi-kdemin) grne bal grlebilecek ve bu durumda da meta-ezeliliklerin sonsuz geriye gidii ortaya kacakt. Dier taraftan, eer
el-E'an Tanr'nn bizatihi ezeli olduunu ve ilahi sfatlarn ezeli olduunu savunsayd, o zaman da, Tanr'nn sfatlarnn her biri kendi zatlarnda ezelldir (kad!me
bi-nefsiha) grn savunuyor grlecek ve bu durumda da nedensel olarak
bamsz sfat-nesneler alemi ortaya kacakt. Tab ki el-E'an bu zel ikilemi
sfatlarn ezeli olduunu reddederek nleyebilirdi; fakat bu kabul edilemezdi
nk bu, onu Kur'an'n, Tanrt'nn konurria sfatnn, yaratlm olduunu
kabule zorlayacakt. Alternatif olarak bn Kllah'n mphem formln benim10

11

Bu tam da Mu'tezile'den etkilenni ii kelamc e-eyhu'l-Mfid'in (. 1022) el-E'ari'yi iine


dmekle sulad tuzaktr: e-eyhu'l-Mfid, Avi!.'il'l-makiliit fi'l-mezilhib ve'l-muhti!.ri!.t, ed. M.
Muhakkik, Tahran 1933, s. 11.20-12.8.
el-E'ari, Makili!.'l-sli!.miyyin, s. 172.1-3.

i
158 {>- Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)

seyebilir - yani T ann, isimleri ve sfatlar iinde [veya onlarla] olmas asla son
bulmayan ezeli bir [ey] dir (innehu kadimun lem yezel bi-esma'ihi ve-sfatihi) ve burada brakabilirdi; ancak felsefi adan bu durum daha kesin bir ileri aamadan ziyade, muhaliflerinin istismar edebilecei bir belirsizlie geri ekilii temsil
edecekti.
el-E'ar1 bir noktada "deliller Yaratcnn ve O'nun ilminin ezeliliine iaret
ediyor" diye iddia ederek, ilahi sfatlarm ezeltlii sz konusu olduu srece,
aka kendisini bir Kllabt gibi grmtrP Ancak el-E'ar1 asla Tanr'ya "bir
ezeltlik dolaysyla ezeltdir" mi denmeli yoksa "bizatihi ezeltdir" mi denmelidir
konusunda bir karar vermernitir, bu da muhtemelen seeneklerden biri veya
dierini semekten kaynaklanacak ciddi sorunlardan dolayyd. Aslnda E'ar1
kelamc bn Furek kendi okulunun muhaliflerinin, el-E'ar1'yi bu meselede
ikilemde kalnakla tenkit etnekte hakl olduklann kabul eder. bn Furek'e gre
el-E'ar1 baz metinlerde bn Kllah'n grnn kat-yapsalc yorumunu (yani
Tanr "bir ezelllik dolaysyla ezeli:dir"- kadim bi-kdernin), dier baz metinlerde
ise serbest-yapsalc yorumunu (yani Tanr "bizatihi ezeli:dir"- kadim bi-nefsihi)
benimserP el-E'arl'nin kararszl zerine yorum yaparken, bn Furek kat
yaptsalc yorumun bn Kllah'n gerek dncesini yansttn teyid eder. Bu
yarg yz yl sonra Matur1d1 kelamc Ebu'l-Mu'ln en-Nesefi (. 1114) tarafndan
da tekrarlanntr. en-Nesefi Ma.turidtlerin bu meselede bn Kllah'n gerek
varisieri olduklann iddia eder ve el-E'ar1'yi bn Kllah'n grnden aynlmakla
sular.24 Ancak bn Furek'in E'ar1 ada, el-Bakllani (. 1013), serbestyapsalclk izgisini takip ederek Tanr'nn, zatnda ezeli olduunu savunur (iz linefsiht kane kadi:men). 25
el-Bakllant gibi bir Snni kelamc, Tanr bir ezeli:lik dolaysyla deil de
kendi zatnda ezeli:dir deyip bn Kllah'n formlnden aynlmakla, en azndan
Kllabllerin, meta-ezeliliklerin kontrol edilemez artna izin vermeksizin Tanr'nn ezeli:liini onaylamak eklindeki orijinal ikilemierini rtm olduunun
farkndayd. Ancak bu seim Snni kelamclan sadece Tanr'nn sfatlarnn
benzer ekilde "zatlarnda ezeli" olup olmad sorusu ile kaf karya braknakla

22

23

24
25

J. McCarthy (The Theology of al-Mari adl eseri iinde, [Beyrut,


1953]), s. 12.21-13.2.
bn Frek, Mucerredu Makilllti'l-Elari, s. 326.7-12; aynca bk. s. 28.12-17. bn Frek'in tam
olarak bavurduu metinler, el-E'ari'nin kadim bi-kdemin grn ald el-zah ( = K.
zahi'l-burhan fi'r-reddi 'ala ehli'z-zey ve't-tuyan: bn 'Asakir, Tebyinu kezibi'I-mfteri firna nusibe ile'I-mam Ebi'I-Hasan el- E'ari, ed. yok, [am 1928], s. 130.3-4) ve kadim binefsihi izgisini takip ettii el-Muhtezan (bn 'Asakir, s. 133.2-5).
Eb'l-Mu'in en-Nesefl, K. Tabsirati'l-edille, ed. C. Salame, am 1993, s. 56.2-10.
el-Bakllani, K. et-Temhld, ed. R. J. McCarthy, Beyrut 1957, s. 29.18.
el-E'ari, K. el-Luma', ed. R.

Snni Kelamda bn Sinac Dnmn Bir Yn -9- 159


kalmad, ayn

zamanda onlan Tann'nn varl ile ilgili deliller iinde kadfm'i


dnmeye de zorlad.

kullanmalann yeniden

Daha nce de zikrettiim gibi, Mu'tezilt el-Cubba'i bir eyin kadim ve


muhdes olmas birbiriyle mtenakzdr (yetenakazu) diyerek kadim (ezell) ve
muhdes (sonradan var edilen) terimlerini eliik olarak ele almt. Ama bir
Snni kelamc, Tanr bir ezelllik dolaysyla ezeli deil (kadim bi-kdem) bizatihi
ezelidir (kadim bi-nefsihi) diyerek eski Kllabi ikilemini nlemekle, imdi zatnda
ezeli (kadim bi-nefsihi) ve zatnda var edilnitir (muhdes bi-nefsihi) gibi iki
kart ifade etmeye meyilli olacak; ve bu (daha az nedenselli-nefsihl'yi kullansa
da) tam da el-Bakllani'nin yapt eydir.26
Ancak doruyu sylemek gerekirse el-Bakllani'nin, zatnda ezeli (kadim binefsihi) ve zatnda sonradan var edilen (muhdes bi-nefsihl) arasndaki ztl,
aslnda eliikler arasnda deil kartlar arasndadr, nk ikisi arasnda orta bir
durum vardr. Ayn anda hem kadim li-nefsihi hem muhdes li-nefsiht olmak
imkansz ise de hibirisi olmamak mmkndr. Tann'nn sfatlanndan biri,
mesela ezelldir (kadtme) -kesinlikle sonradan var edilen deil (muhdese) - ama
bir sfatn nasl zatnda ezeli (kadime li-nefsiha) olduunu anlamak zordur. Daha
nce de bahsettiim gibi bu, genel olarak sfatlann zel olarak ilahi sfatlann
zatlar deil, sadece zatlara yklem olan (veya paralel bir ekilde, zatlann sahip
olduu) eyler olmasndandr; aynca nedeni olmamann kelam'n ezeltlik anlay
nda ne kadar temel bir ey olduu dnlrse, bir sfatn zatnda ezelt olduu
nu sylemek ona an bir nedensel bamszlk ykleyecekti.
Bu, ok nemli bir probleme neden olmutur. nk muhdes olan (sonradan var edilen) heqeyin bir muhdis'e (var eden) ihtiya duyduu ve nihayetinde
sonsuz geriye gidii nlemek iin muhdes olmay bir eyde durmak zorunda
olduumuz dnlrse, kelamclann T ann'nn varl delillerine bir temel
olarak hizmet eden kadim ve muhdes terimleri arasndaki kartln doas ztlk
deil eliik almakt. Muhdes olmayan tek ey kadim olduu iin, nihai muhdis,
kadm olacaktr. Ancak eer kullanlan terimler eliikler deil de ztlar ise bu
delil ie yaramayacaktr. Eer terimler birbirine zt ise - kadim li-nefsihi ve
muhdes li-nefsihide grld gibi - ilahi sfatlar, en azndan Snnilere gre ezeli olan fakat kendi zatlannda ezell olmayan- eyler olacaktr. Bir baka ekilde syleyecek olursak, nedensel olarak bamsz olmayan ezeli eyler olacaktr.
Delil sadece bir ekilde zatnda sonradan var edilmi (muhdes li-nefsihi) ile e
tutulabilecek yeni bir kategori oluturulursa - bakas dolaysyla ezeli (kadim ligayriht) - ie yarar. Ancak bundan sonra, zatnda ezell (kadim li-nefsihi) ve

26

el-Bakllani,

K. et-Temhfd, s. 29.17-30.2.

160-{>- Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)

zatnda sonradan var edilen (muhdes li-nefsihl) kategorileri, onlarn kartlnn


eliik tabiatn koruyarak mmkn olan tm nesneleri kapsayacaktr.

Bu iki admdan birincisi- ''bakas dolaysyla ezeli" (kadfm li-gayrihf) eklinde yeni bir kategori oluturmak - baz Snni kelamclara kabul edilebilir grnd. Snnflerin Yorumlan adl Kur'an tefsirinde el-Matundi (. 944) "ve onlar
orada ebedi kalclardr" (ve-hum fiha halidune = Bakara suresi 2(25) ayetinin,
sadece Tanr'nn lk, Son ve Ebedi (el-Evvelu ve'l-Ahiru ve'l-Baki) olduunu
koruma gayretlerinde, kendilerini cennetin yok olacan sylemeye zorlann
hisseden an-tevhiti Cehmiletin reddi olarak anlalabileceini iddia eder.
Cehmiler dier trl, hem cennet hem de Tanr'nn ebedi olacan ve bunun da
yaratlm bir eyi Tanr'ya benzetrnek yani, te~bfh veya "benzetme" olacandan
gnah saylacan ileri srdler.
el-Matundt'ye gre Cehmiletin yanlmalarnn sebebi bi-zatfhf ("zatnda") ve
("bakas dolaysyla") arasndaki gerekli ayrm yapmam olmalardr.
Eer bu ayrm anlam ve uygulan olsalard, Tanr'nn tpk bizatihi ilk olduu
gibi (el-Evvelu bi-zatfhf) bizatihi ebedi (el-Baki bi-zatfhf); cennet ve onun
iindekilerinin ise kendileri dnda bir ey dolaysyla ebedi (bakiyetun bi-gayriha)
olduklann fark edeceklerdiP

bi-gayrihf

el-Matundi'nin bu pasajda ileri srd ayrmn tutarl ve drt ba marnur


bir teori olduunu sylemek olduka iddial olacaktr. Her eyden nce, daha
sonra E'ari alim el-Beyhaki'nin de (. 1066) iaret ettii gibi, Tanr'nn beka
sfat O'nun hem ezeli hem de ebedi oluunu kapsarken, yaratlm eyler olan
cennet ve cehennemin beka'snn sadece onlarn ebedi olularna iaret ettii
eklinde anlalabilir. 28 el-Matundi'nin buradaki bi-nefsihf/bi-gayrihf ayrm,
birincisi bizatihi ezeli, ikincisi bir bakas dolaysyla ezeli olan, ezeli T ann ile
O'nun ezeli sfatlarnn nasl aklanacana dair bir katk da salamyor. Son
olarak, "bir bakas dolaysyla ezeli" eklinde yeni bir ey kategorisinin olutUrulmasna izin versek bile bu yeni kategoriyi "kendi kendine var edilmi" (muhdes
li-nefsiht) eklinde tanmlamak yine de bir kelamcnn kadim ve muhdes'in hem
zamansal hem nedensel zeminlerde ayrlmas gerektii eklindeki temel sezgisine
kar gelecektir.

ll. SRESNCE
el-Matundi'nin daha nce yapt gibi, bn Sina kendisi henz 21 yanday
ken 1001 ylnda yazd ilk kapsaml felsefi eserlerinden Hikme 'ArUdiyye'nin
27

28

el-Matundi, Te'vflatu Ehli's-snhe ( = Tefsirn'l-Milturfili el-msemmil e'uililtu Ehli's-snne


[Kahire 1971], c. I, s. 76.16-77.4; aynca kr. s. 131.13. el-Matundi aynca K. Teulfd'de biziltihi!bi-gayrihi aynrruna bavurur, ed. F. Kholeif, Beyrut 1970, s. 43.8-9.
el-Beyhaki, K. el-Esmil' ue's-Sfilt, s. 33.6-12.

Snni Kelamda bn Sinac Dnmn Bir Yn

{>-

161

metafizik blmnde, el-Bakllanl'nin kadi:m'e (ezelt) yapm olduu li-nefsiht


("bizatihi") ekinde de ima edilen, "bizatihi ezeli" ve "bir bakas dolaysyla ezeli"
ayrmn benimser. el-Maturldi gibi bn Sina da kadim bi-gayrihi ("bir bakas
dolaysyla ezeli") ile muhdes bi-nefsihi ("kendi kendine var edilen") ifadelerini
eitlemek bir yana, "bi-zatihi" ve "bakas dolaysyla" arasndaki ayrm muhdes'e
("sonradan var edilen") uygulamaya da kar kar:
bn Sina, el-Hikmet'l-'ArUdiyye, MS Uppsala, Or. 364, v. 4r,14-1 7
Asla yok-olan olmam her eye "ezeli" denir. Bir ey bizatihi [kadimen bi-zatiht]
veya bir bakas dolaysyla ezelt [kadimen bi-gayriht] olabilir. imdi, "sonradan var
edilen" [el-muhdes] ve "varla getirilen" [el-mtekevvin] herhangi bir zamanda var
olmam [ellezi kane leyse vaktin ma] ve bakas dolaysyla olmakszn var olmayacak eyden oluur. O, maddeden gelir nk varla getirilen her ey, varlk imkanndan sonra gelir [fe-kad tekaddemehu inkanu vcudir]; baka trl var olamaz-

d.z9

yleyse problem, "kendi kendine var edileni" "bir bakas dolaysyla ezeli"
ile tanrolasak bile onun yine de makulata dair bir ey kategorisine iaret ettiinin
dnlecek olmasdr. el-Bakllant gibi bir E'arl sfatlann muhdese li-nefsiha
("kendi kendine var edilen") veya kadime li-gayriha ("bir bakas dolaysyla
ezeli") eklinde tanmlanmasna kar kacaktr, nk byle bir tanmlama
bazlan bildik bazlan yeni, kelarria zg pek ok problem ortaya kanyor. Dier
taraftan, eer bir sfatn muhdese li-nefsiha veya li-zatlha olduu sylenirse, yukanda bahsedildii gibi - sfatn zat olduu deil de sadece ona yklem olan
(veya paralel olarak, zat tarafndan sahip olunan) bir ey olduu vakit, onun nefs
veya zat'a sahip olmas, o sfata fazlasyla ontolojik bamszlk verecektir. Daha
da tesi, nceki yokluk ve nedensizliin eitlenmesine dayanan T ann'nn varl
delillerinde kullanl olmas iin, muhdes'in zamanda var edilmi anlamna gelmesi gerektii dnlrse, muhdese olarak tanmlandnda sfatlar ezeli olmaktan
ziyade zamansal olarak bal grlecektir veTann'nn kelam sfat olarak anla
lan Kur'an yaratlmam olmaktan ziyade yaratlrn grlecektir.
Dier

taraftan, eer sfatlar kadtme li-gayriha ise, Tann'nn sfatlanyla zat


ilikiye tehlikeli derecede bir bakalk (gayriyye) bulaacaktr. Byle
olunca dasfatlar bn Kuliab'n neTann ile ayn ne de O'ndan baka olan varlk
artn yerine getirecektir. Daha da kts, Tanr ile O'nun sfatlar arasna
nemli derecede bir bakalk yerletirmek bir sr ezeli nesnenin - kendileri
dnda bir ey tarafndan neden olunmu nesneler, bu doru, fakat bu nesneler
halen ezeli ve ayrdr - hzla artnasna izin verme riskini ortaya karacaktr.
Ksaca, sfatlann mphem konumu - ezeli fakat nedensel olarak bamsz olmaarasndaki

29

Bu pasajn transkripsiyonu iin, bk. benimAvicenna's Metaphysics in Context, s. 278.

162 -> Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)

yan - bn Sina ncesi Snni akmdaki neden olunmaml ezelilie temel


olarak grmeye doru giden gizli problemleri gn yzne kanyor.
Bu problemle baetmeye allan el-E'an el-Bakllani ve el-Halimi kadim
iin bir baka mana nerirler: "yokluu imkansz olan". 30 Hatta kendi yeni tanm
lann desteklemek iin kendi okullannn kurucusundan bahsedebilirlerdi:

el-E'ari:, Kitab'l-Luma', s. 11.14-15


Eer bilginin zdd ezeli [kadim] olsayd, onun iin var olmamak imkansz olacakt [le-istehale en yebtle].

lk bakta bu yeni tanmn el-Bakllani ve el-Halinl'yi nasl memnun ettii


ni anlamak zordur. nk ezell'nin yeni anlam - yokluu imkansz olan T ann'nn varl konusundaki argmanlanna uygulanabilse de ilahi sfatlann
kayalk sahillerinde karaya oturacaktr. nk aniann delilleri nedenler ve
etkilerin sonsuz geriye gidiinin imkanszlna bavurmaya indirgenebilir duruma
geliyor, dolaysyla ezeliyi tanmlamak iin hangi ifade seilirse seilsin, eer
muhdes'in zdd ve bylece aniann Tann'nn varl delillerinde faydal alacaksa
terimin temel manasnn "neden olunmam" eklinde kalmas gerekiyor. Daha
nceki gibi bu yeni seilen ifade de - "var olmamas imkansz" - ayn ekilde
sfatara uygulandnda problem kanyor.

Bununla birlikte, eer bir baka kk adm atlr, ve - sadece "yokluu imkansz" (mustahil'l-'adem) olmak deil - "zorunlu varlk" (vacib'l-vc1d)
olmak ezeliliin temel kriteri olarak alnrsa, iki eski Kllabi seenein en azndan
zayflatlacan ileri srmenin bir anlam vardr. Hatrlayalm, ezeliliin farkl
yollarla da olsa hem T ann'nn zatna hem de O'nun sfatanna yklemlenebilir
olduu savunul..yordu. Tam tersine, zorunluluk ise sadece bir meta-sfat degil,
ayn zamanda bir yklemleme eklidir, nk zorunluluk bir znenin bizzat
sfatan yklemleme hareketini yneten olarak da anlalabilir.
Kastettiim ey, "Tann var-alandr", "Tann bilendir" ve "Tann nzk verendir" gibi nermelerde, her bir yklem veya sfatn znesine nasl bal olduunu
gstermek iin niteleme kipi olan "zorunludur" (veya "zorunlu olarak") eklenebilir. Mesela, Tann'nn var olmas veya bir bilen (olarak var olmas) zorunludur
(vacibun en ye ku ne [veya yucede] Allahu 'alimen). Sonu olarak: '"zorunlu
varlk" meta-sfatlarda olduu gibi sadece basit bir ekilde zneye ve dolaysyla
her bir sfata yklem olarak deil, yklemleri (Tann'nn sfatan) zneye (Tan30

el-Bakllanl, Kitilb't Temhfd, s. 29.5: "nk ezellnin yokluu mmkn deildir (li-enne'lkad!me la yeclzu 'ademuhu)"; el-Halim!, Kitiib'l-Minhdc fi U'abi'l-iman (cl-Beyhaki:'nin eserlerinde, Kitilb't el-Esmii' ve's-sfllt, 33,1-5): "Eer O ne bir balangtan ne de bir neden dolay
syla var-olan deil ise, o halde O'nun iin ne tkenme ne de yokluk sz konusu olacaktr (liennehu iza kiine mevcuden la 'an evvele ve la bi-sebebin lem yecuz 'aleyhi'l-inkida'u ve'l'ademu)".

Snni Kelamda bn Sinac Dnmn Bir Yn ~ 163

r'nn zat) balayan rabta iinde de grlebilir. 31 Ortaa Latin terimleriyle

sylersek, Snn1 kelamclar, Aristo ve klasik Arap mantnda, zneye yklem


olan eydeki (S zorunlu olarak- P'dir) de re zorunluluk ile ifadede veya bizatihi
nermede olan (zorunlu olarak: S P'dir) de dicto zorunluluk arasndaki keskin
farklln yokluundan istifade edebilirlerdi.32 Ksmen bu birletirme yznden,
zorunlu varlk eski Klla.bl seenekleri ezeltliin yaptndan daha iyi bir ekilde
zayflatmtr. nk ezeltlikten farkl olarak, zorunlu varln ilah sfatlar
sadece onlar Tanr'nn zatna yklemlenebildikleri srece tanmlad ileri srlebilirdi, tabi farknda olmakszn nedensel olarak bamsz bir sfat-nesneler
alemi yerletirmenin hertaraf edilmesi veya en azndan azaltlmas tehlikesiyle
beraber.
Zorunluluun ezeltlik karsndaki ak avantajlar dnlrse, bn Sna
ncesi Snn1 kelamclarn bu son kk adm atmaktan ve aka ezeltliin artk
yokluun imkanszl olarak tanmlandn ve yokluun imkanszl ile zorunlu
varlk ayn ey olduu iin Tanr'nn ezellliinin temelde O'nun zorunlu varlna
iaret edeceini sylemekten neden kandlar? Ksa cevap Udur: Vacib terimini
bu ekilde kullanmak istemediler. Erken dnem kelamclar, bir nermenin
aksiyomatik veya sezgisel olarak zorunlu olduuna iaret etmek istediklerinde,
zorunlu nermenin a priori hakikati ifade etmesi anlamnda, zarun terimine
bavurdular. Mesela, ''btn paralarnn herhangi birinden daha byktr"
nermesi zar1n'dir. 33

31

32

33

T ann'nn dier varlklardan farkllnn, kendisiyle T ann'nn ezelilik, kudret, ilim, hayat ve
dier asli sfatiara sahip olduu (bi-vucubi hazi.hi's-sfati lehu) zorunlulukta olduunu ileri sren Mu'tezili Eb'l-Cubba'i tarafndan bu hareketin nceden tahmin edilmi olabileceine dair
(younluu ve zorluu kabul edilen bir pasajda: Kiab't el-Mecmu' fi'l-mulit bi't-teklif, ed. J.
Houben, [Beyrut 1965], c. I, s. 152.7-154.17) deliiller vardr (152-7-14). Grne baklrsa,
olu EbQ Haim, nihayetinde Tann'nn ezeli olarak sfatlann garanti eden bu yklemsel zorunluluun Tann'nn dier varlklardan farklln aklamak iin yeterli olmadn syleyerek ona
kanlmaz (152.15-19).
Bu yokluk ve bn Sina'nn betirnleme nemelerinin vasfi ve ziiti okumalan arasndaki yeni
aynm konusunda, bk. Tony Street, "Logic", Adamson ve Tayor (edi.), The Cambridge
Companian to Arabic Philosophy iinde.
bn Sina ncesi Kelam'da epistemolojik balamda bi'd-darnra, darnraten, darnratu'l-akl, darar
rnekleri (ve daha az sklk ta, genellikle bi't-tab, "doas gerei" ile birlikte ve bi'l-ihtiyilr !'seimle" ile zt anlaml olarak bi'l-idtirilr) Unlan iernektedir: (Mu' tezililer iin) el-E'ari, Makiilil'l
slilmiyyin, s.136.10-15; 393.5-14; 480.6-10; en-Nai'u'l-Ekber (. 906), el-Kiab'l-Evsat fi'lmakillilt, ed. J. van Ess, Beyrut, 1971, s. 109.13-110.11 ( = #148); ve Sa'diya el-FeyyQmi (yani,
Saadia Gaon, . 942), Kitilb'l-Emilnilt ve'l-'i'tikildilt, ed. S. Landauer, Leiden, 1880, s. 12.1713.10; 16.19-20.18; ve (Snniler iin) ei-Maturidi, Kiab't-Tevlid, s. 5.13; 7.11; 8.14-17; 42.20;
el-E'ari, Kiab'l-Lum', s. 41.10-42.15; el-Bakllani, Kiab't-Temlid, s. 7.4-10; 8.6-13; 9.2-15;
52.4-7; ve bn Frek, Mcerredu Makillilti'l- ~ar, s. 12.1-20; 13.25-14.20; 18.21-19.6; 20.921.13; 222.16-19; 247.17-249.22; 284.15-18; 324.4; 328.14-19.

T
1

164 ... Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)

Tam tersine, erken dnem kelamclar etken sfat-fiil vacib'in dini veya ahlaki zorunluluu (fard) akla getirdiini dnm ve vacib'i 'ala edatyla "ahlaki
olarak yaplmas gereken" anlamnda kullanmlardr. 34 Ayn kelamclann pek
ounun mantkl gereklilik fikrini elde etmek iin v-c-b kkne dnd doru
dur. Mesela, Kelftm lmini Savunma adl eserinde el-E'an vecebe'yi bu manada
kullanr:

el-E'ari, Risalat istihsam'l-havd fi 'ilmi'l-kelfun, ed. McCarthy (The


Theology of al-A.' an adl eserinde}, s. 92.12-16

Biz diyoruz ki eer T ann bir eye benzeseydi, O bu eye ya her adan ya da bir
adan benzerdi. Eer her adan benzeseydi, zorunlu olarak [vecebe] O her adan

sonradan var edilen olacakt. Ve eer O sadece bir adan ona benzeseydi, iki benzer
eyden her birinin bir dierine benzedii adan yarglanaca dnlrse, Tannda
zorunlu olarak [vecebe] ona benzedii derecede var edilen olacakt. Ancak sonradan
var edilenin ezeli ve ezeli olann sonradan var edilen olmas imkanszdr.

Tabii ki, daha sonraki kelamclar doru ve yanl kavramlannn bilgisinin


hem ahlak! hem de akl olarak zorunlu olduunu, nk insana fiilleri iin bir
sorumluluk verildiini (mkellef) yani hem doru ve yanln sezgisel bilgisine
sahip hem de bu sezgisel bilgiye gre hareket etmek zere bir zorunluluk altnda
olduu eklindeki daha ok Mu'tezill bir fikri vurgulayarak vacib'in semantik
alanna kyas! zorunluluu eklerneyi merulatrabilirlerdi. 35 Yine de etken sfat
fiil vacib'i - vecebe/yecibu fiilinin ztt olarak - bir nermenin zorunluluuna
iaret etmek iin kullanmak bn Sina ncesi Snni kelam'da olduka snrl
kalmtr.

Kelamclann oundan farkl

olarak, onuncu yzyl sonu ve onbirinci yzyl


allame ve edipler Tann yokluu imkansz olan olduundan O
zorunlu varlktr eklinde sonu kanrken hi vicdan azab duymazlar. Mesela,
hvanu's-Safa' (ykl. 985?) Resa'il'lerinin bir yerinde Tann'ya vacib'l-vcfd
olarak iaret ederler. 36 bn Miskeveyh (. 1030), lm tarihinin bn Sina'dan bir
veya iki kuak erken olmasna ramen, yle tartyor: "Eer iddia ettiimiz gibi
O'nda varlk esas ise O yok-olan olarak tasavvur edilemez; bylece O zorunlu
varlktr ve zorunlu varlk olan srekli varlktr ve srekli varlk olan ezeli olacaktr (ve-iza kane'l-vcfdu f:lhi ke-ma kulna zat!yyen fe-leyse yecfzu en
bandaki baz

34

35

36

Vikib ve darart arasndaki fark iin, bk. van Ess, Die Erkenntnislehre des 'Adudaddfn al-cf, s. 11819. Vicib ve fard kelimelerinin birbirinin yerine kulanld yerler iin, bk. bn Furek, Mcerred
Makiilati'l- E' an, s. 16.3-6; 32-7-17; 180.17; ve 199.8-9; ve el-Bakllani, Kitfb't- Temhfd, s.
187.1.
bn Furek, Mcerred Makiiliiti'l- E'ai, s. 285.7-20; el-Bakllani, Kitfb't et-Temhfd, s. 8.4-5;
379.11-380.15.
hvanu's-Safa, ed. yok, Beyrut 1957, Resii'il, II, 471.1.

Snni Kelamda bn Sinac Dnmn Bir Yn -9- 165

yutevehheme ma'd1men fe-huve vacib'l-vc1di ve-ma kane vacibe'l-vc1di fehuve da'imu'l-vc1di ve-ma kane da'ime'l-vc1di fe-huve ezeliyyun)".37 Ve
vacib'l-vc1d ifadesi el-'Amin'nin (. 992) Kit.b'l el-Emed 'ale'l-ebed adl
eserinde bi-zatihi ekiyle yine Tann'ya iaret eder.38
Aslndael-'Amin pek ok sebepten bn Sina'nn ayrmnn direk kayna gibi grnyor. Her eyden nce el-'Amin vacib'l-vc1d bi-zatihi ("bizatihi
zorunlu varlk") ifadesinin tamamn Tann'ya yklem yapan ilk kiiydi. kincisi,
el-'Amin Badat'ta yetimesine ramen Buhara'ya tanm, sadece on yl veya
biraz daha sonra, 21 ya nda ki bn Sina'nn vacib 'l-vc1d bi-zatihi teriminin
iinde bulunduu ilk kapsaml felsefi eseri, Hikme 'Arudiyye'yi yazd Samani
ktphanesinde alm ve ayn Samani mahkemesinde grev yapmtr. Son
olarak, el-'Amirl Kitftb't-Takn"r li-evcuhi't-takdfr adl eserinde tekrar, zorunlu,
mmkn ve imkansz varlk ayrmn yapar ve zorunlu varlk ile ne demek istediini "2+2=4" rneiyle aklar. Ayn rnei bn Sina daha sonra hem Hikme
'ArUdiyye (1001 ylnda yazld) hem de Mebde' ve Me'ad (1013'de yazld) adl
eserlerinde kullanmtr. 39 ("2+2=4" gibi basit bir rnein iki veya daha fazla
metinde yer almasnn aralannda bir eit iliki olduuna dair kesin sonu kar
maya yetmediini kabul ediyorum.)

el-'Amirl ayrca Kitab't-Takrfr li-evcuhi't-takdfr adl eserinde bizatihi zorunlu


varlk (bi'z-zat) ile varl bir ilikinin sonucu olarak zorunlu olan (bi'l-idafe)
arasnda da bir ayrm yapar. Ayn ayrm bn Sina Mebde' ve Me'ftd'da yapacaktr.40 Tabii ki bn Sina'nn, fikirlerini el-'Amirl'nin phesiz Samani ktphanesinde brakt mahkeme kaytlanndan alp almad veya bn Sina veya el'Amirl'nin orada ayn metinleri okuyup birbirlerinden bamsz olarak bu metinlerden etkilenip etkilenmedikleri kesin deildir.
"Zorunlu varlk" (vacib'l-vc1d) tabirinin - bazen "bi-zatihi" ekiyle bazen
bu ek olmakszn- Tann tariflerinde grlmesi, ayn zamanda Mu'tezili 'Abd'lCabbar ve E'an edip er-Ragb el-Isfahani tarafndan yazlm olanlar da dahil,
985 ve 1015 yllan arasndaki otuz yl boyunca retilen az saydaki kelam metinlerinin de bir zelliidir. Dorusu, baz aratrmaclar bir yandan 'Abd'lCabbar'n 1013 ve 1015 yllannda Rey'de bulunmas ile vuc1b'l-vc1d gibi
37

38

39

40

Rowson, bn Miskeveyh'in Kitiib'l-Fevzi'l-asgar adl eserinin 1907 Kahire basksna referans


vermektedir. (Kitiib'l-Emed 'ale'l-ebed, ed. ve tre. E. Rowson [New Haven Conn 1988] s. 233).
Benim ulatm baskda (Kitiib'l-Fevzi'l-asgar, ed. yok [Beyrut 1901] bu cmle s. 20.1012'dedir.
el-'Amiri, Kitab'l-Emed'ale'l-ebed, s. 78.12; vacibu'l-vcud, bi-zatihi eki olmakszn s.
170.12'de yer alyor.
el-'Amiri, Kitiib't-Takrir li-evcuhi't-takdtr, s. 28-30 [MS Princcton 2163 (393B), v. 26-76].
Burada Rowson'n Emed tefsirindeki zeti takip ediyorum. s. 232-3.
bn Sina, el-Mebde' ve'l-Me'ad, ed. 'A. N Orani, Tahran 1984, s. 3.2-15.

1
1

166 .. Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)

terimierin 'Abd'l-Cabbar'n eserlerinde grlmesi arasnda, dier yandan bn


Sina'nn 1014-1015 civannda Rey'de bulunmas ile bn Sina'nn zorunlu ve
mmkn varlk hakknda kendisinin gelitirdii fikirler arasnda nedensel bir
olup olmadn merak ettiler. Genelde, eer bir etki olsayd bunun daha
yal olan 'Abd'l-Cabbar'dan daha gen olan bn Sina'ya doru olduu dnld.41 Bu alglama bn Rd'n Tehiift't-Tehaft'ta bn Sina'nn zorunlu ve
mmkn varlk fikrini Mu'tezilllerden aldn syledii mehur yorumla daha da
pekimitir (ve-huve tarikun ahazahu Ibnu Sina mine'l-mtekellimine [ ... ] haza
huve i'tikadu'l-Mu'tezileti kable'l-E'ariyyeti) Y
ban

bn Rd'n iddias ne kadar doru olabilir? Kitabu'l-Mecm1' fi'l-muhit bi'tteklife gre 'Abd'l-Cabbar, Tann'nn ezeliliinin (kdem) bir ekilde O'nun
varlnn zorunluluuna (vuc1b'l-vc1d) atfla aklanabildii fikrini irdelerY
Aynca 'Abd'l-Cabbar bu eserde za ve bakasyla zorunluluk (el-vucubu lizatihlla li-ey'in sivahu) arasnda bir aynm yapmaya da yaklar. 44 Mugnt adl
eserinde iki eilim biraz daha birletirilmitirY Ancak bn Sina'nn klasik kabul
edilen tarzdaki aynm bir kenara, 'Abd'l-Cabbar hibir eserinde bu aynm net
ve tutarl olarak yapmaz. Bu soruya kesin bir cevap vermek zordur, nk ierisinde tevhid (ilah birlik) konusunun ilendii ve dolaysyla vacib'l-vcud
meselesinde 'Abd'l-Cabbar'n aklamalarnn tamamn banndran en bariz
konteksin yer ald Mugnf'nin ilk cildire sahip deiliz.

Uppsala el yazmas
nn bn Sina'nn 1001 ylnda 21 yandayken yazd metnin gerek bir kopyas
olduunu kabul edersek (ki bence etmeliyiz), bu aynm bn Sina 'Abd'lCabbar'n eserini Rey'de grmeden 12 yl nce, bn Sina'nn eserinde ortaya
kmtr ve dolaysyla 'Abd'l-Cabbar'n kiisel etkisine dair herhangi bir iddiay
tamamen tarihi zemirlerde reddedebiliriz. bn Sina Hikme 'ArUdiyye'de yle
sylyor:
Tabii ki,

eer

Hikme 'ArUdiyye'nin

artk ulaabildiimiz

bn Sina, el-Hikmet'l-'ArUdiyye, v. 3v16-4r12


"Zorunlu" [el-vikib], ne ise o olan wrunlu varlktr [ed-dan1riyyu'l-vciid 'ala
ma huve 'aleyhi] bu ya kendi kendine [bi-zahl] (var-olanlarn prensibi gibi) [kemebde'il-mevcudati] ya da bakas dolaysyladr (iki art ikinin drt e tnesi gibi). Zo-

41

42
43

44
45

bn Sina ile 'Abdu'l-Cabbar arasnda olas bir iliki iin bk., A Dhanani, "Rocks in the
Heavens?! The encounter between 'Abd al-abbilr and Ibn Sina", D. Reisman (ed.), Before and
After Avicenna iinde, Leiden 2003, s. 127-44.
bn Rd, Tehllft't-Teh.ft, ed. M. Bouyges, Beyrut 1930, s. 276.4-9.
'Abd'l-Cabbar'n eserlerinde, bn Mattaveyh, K. el-Mecmu' fi'l-muhlt bi't-tekllf, I, s. 50.24;
99.21-22; 141.10-12; ve 142.1.
'Abd'l-Cabbar'n eserlerinde, bn Mattaveyh, K. el-Mecmu' fi'l-muhlt bi't-teklif, I, s. 51.20-21.
'Abd'l-Cabbar, el-Mugnt, IV, s. 250.4-15; ve XI, s. 432.11-15.

Snni Kelamda bn Sinac Dnmn Bir Yn --} 167

runlu ya ezelidir (var-olanlann prensibi gibi) ya da sadece bir zamanda ;vardr, baka
bir zamanda deil [fi halir dune halin] (ayn tutulduu o an gibi). Bizatihi zorunlu
varlk olann nedeni yoktur. Bir nedeni olan ey ise ne bizatihi zorunlu varlk ne de
bizatihi imkansz varlk olabilir (nk dier trl olsa var olamayacakt); bu durumda o, kendisi bakmndan [min haysu zatihi], [yani bir nedeni olan] mmkn varlk
[mmkinu'l-vdidi], [ayn zamanda] kendi nedeni dolaysyla da zorunlu varlk olacaktr. imdi, nedeni olmayan eyir varl, iki hale blnemez [ve-ma la 'illete lehu
fe-inne vcfde zatihi la yenkasimu min haleteyni], onun [yani nedeni alnayan eyir
varlnn] iki durumda da nedeni olmu olacandan neden olunnu olmaktan baka bir yol ve neden olunmuluktan ka olmazd. Deiime konu olan her ey, hibirine bizatihi sahip olmad bu iki durumdadr, o her ikisine de bir nedenden dolay
sahiptir (onlar iin baka bir seenek yoktur [yani, orada iki halde olma seenei
yoktur]). Bylece deiime konu olan her ey bizatihi neden olunmu ve mmkn
olurken, bizatihi zorunlu varlk olan da her adan zorunlu varlk olacak ve hibir
deiim tr ona atfedilemeyecektir. "Mmkn" zorunlu olmayan var-olandr [leyse
bi-darnriyyin]. "Mmkn" imkansz olmayandr ve "mmkn", imkansz olmayan ve
var olan ve [sonra] yok-olan ve [genel olarak] bazen var olmayandr.46

Tabii ki bu, 'Abd,'l-Cabbar'n veya dier Mu'tezilller'in U an kaybolmu


eserlerinin Samani ktphanesinde olduu ve Hikme 'An1diyye yazlmadan bn
Sina tarafndan okunmu olduu anlamna gelmez. Fakat dier Mu'tezililerin ilk
defa bu aynm dnm olduuna dair yazl kaynan yetersizlii; ve Samani
ktphanesinde bn Sina'dan sadece 12 yl nce alan el-'Amiri'nin bu ayrm
yaptna dair ipulan dnldnde; benim geici olarak sonucum, ya bn
Sina'nn eserinin 'Abd'l-Cabbar' etkiledii, ya da daha muhtemel grnen, bn
Sina ve 'Abd'l-Cabbar'n, birincisinin batan sona tutarl ve kesin bir yolla ve
direk el-'Amin'nin daha nceki eserine dayanarak, ikincisinin ise neredeyse
tesadfen birbirinden bamsz olarak bu fikre ulatklandr. Benim tahminim,
bn Rd'n yorumu, bn Sna'nn aynmmn prtc derecede hzl ve geni bir
ekilde Snni kelam'n Tann'mn varl ile ilgili deliller, epistemoloji ve Tann'mn sfatlar tartmalan arasna girmesi, hem de bn Sina'nn lmn takip
eden veya sonraki yzylda dahil olmas karsnda duyduu rahatszln ifadesi
olabilirY

46
47

Bu pasajn transkripsiyonu iin, b k. benim Avicenna's Metaphysics in Conext, s. 2 78.


bn Rd'e kar adil olmak iin, bn Sina'nn ayrmnn Mu'tezili habercilerine dair bugn
ulaabildiimiz baz deliiller olabilir. Mmkn bir habcrci, Badat Mu' tezile ekolnn (greceli)
felsefe-dostu, nemli bir yesi ve el-Hayyat ile el-Cubba'i'nin rencisi el-Ka'bi el-Belh!'dir (.
931). nk o, 10. yzyln ilk eyrei boyunca Horasan ve Maverannehir'deki tartmala
nn nemli bir katlmcsyd ve orada renciler brakm olabilir. Fakat el-Ka'bi el-Belhl'nin
eserinin tam redaksiyonu yaplp - U an byk blm el yazmas halindedir - ve onun etkisi
allana dek bu sadece bir neri olarak kalmaldr.

168

Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)

Tann'y tanrolarken vacib'l-vc1d ifadesini kullanan kii bn Sna'nn a


olan E'an er-R.agb el-Isfahant'dir. Er-R.agb'n lm tarihiyle ilgili belirsizlik
hakknda fazla detaya girmeyeceim. Bu sorunun en yeni zetinde Rowson, onun
1010 civannda en verimli dnemine ulatn hesaplamtr ve ben onun,
Madelung'un daha nceki eseri zerine bina ettii argmanyla ikna olmu
bulunuyorum. 48 'tikadlit adl eserinde, er-Ragb var-olanlar ve sonradan var
edilen eylerin nihayetinde bir m1cid ve var edicide son bulacan tartr (illa
mucidin ve muhdisin), ve bu m1cid ve var edici, Bir, Ezel! ve Bizatihi Zorunlu
Varlk olmaldr (ve-enne zalike'l-m1cide ve'l-muhdise yecibu en yek1ne vahiden
ezeliyyen vacibe'l-vc1di li-zatih1). 49 Daha sonra er-R.agb, Tann zorunlu varlktr
derken neyi kastettiini yle aklar:
da

er-Ragb el-Isfahani, el'tikdd.t, s. 56.9-57.11


Yce Tann'nn zorunlu varlk olarak var-olan olmasnn [mevcudun vacib'lvc1di] delili Undan ibarettir. O'nu bir var-olan olarak U yoldan biriyle farz veya
tasavvur ederiz: zorunlu varlk, imkansz varlk veya mmkn varlk [imma vacib'lvc1di ev mumteni'u'l-vc1di ev mmkinu'l-vcudil. Zorunlu varlk, yok-olan olarak farzedildiinde mantken bir samaln ortaya kt eydir, mesela, iki art ikinin varlndan drdn ortaya kmasnn [bir yok-olan farzedilmesil [fe'l-vacib'lvc1di huve'llezi iza furida gayra mevcudin lazime minhu muhalun ke-hus1li
arba'atin min vc1di isneyni ve-isneynil. imkansz varlk, var-olan farzedildiinde
mantken bir samaln ortaya kt eydir, rnein, iki ve n varlndan drdn ortaya kmasnn [var-olan farzedilmesil. Mmkn varlk ise var-olan veya yokolan farzedildiinde mantki bir samaln ortaya kmad eydir, rnein, kn
yaurun geliinin [var-olan veya yok-olan eklinde farzedilmesil.
Zorunlu varlk iki eittir: Bizatihi deil baka bir ey dolaysyla zorunlu varlk
[vacib'l-vcudi la li-zatiht belli-emrin aharal, iki ve ikinin ortaya kmasn zorunlu
olarak takip eden drd n varl gibi; ve baka bir ey dolaysyla deil bizatihi zorunlu varlk, yani Yce Yaratc [ve-vacib'l-vcudi li-zatihtla li-ey'in ahara ve-huve'lban ta'alal. Zorunlu varlk, yok-olan farzedildiinde samaln ortaya kt eydir
[iza furida gayra mevc1din hasala minhu muhalunl; varlnda onu var klmak iin
hibir eye ihtiyac yoktur; ezelidir, bu varlk yce Tann'dr [ve-la muhtacun fi
vc1dihi ila ey'in y1ciduhu ve-yek1nu ezeliyyen ve-zalike huve Allahu ta'alal [ ... 1.
Zorunlu varlk, varl anlamnda, kendisi dnda hibir eye ihtiyac olmayandr
[ve'l-vacib'l-vcudi huve'llezi la yeftakiru fi vc1dihi ila ey'ir gayri zathtl. Bylece

48

49

E. Rowson, "el-Riighib al-Isfaharu", Encyclopedia of Islam (New Edition), VIII, 389-90 ve W.


Madelung, "Ar-Riigib al-Isfahant und die Ethik al-Gazzalts", R. Gramlich (ed.),
Islamwissenschaftliche Abhandlungen Fritz Meier zum 60sten Geburtstag iinde, Wiesbaden, 1974,
s. 152-63.
er-Riigb el-Isfahant, el-'tikildat, ed. . el-'Aalt, Beyrut 1988, s. 48.15-20.

Snni Kelamda bn Sinac Dnmn Bir Yn --} 169


sadece bir tek bizatihi zorunlu

varln,

Yce

Tann'nn,

var

olduunu

sylemenin

doru olduu saptanmttr.

- Rowson'un tahminini izleyerek, 1010 civannda tarihlendirebildiimiz- erRagb'n aklamasndaki ifadeler arpc bir ekilde 1013 ylnda yazlan bn
Sina'nn el-Mebde' ve'l-Me'ad adl eserinde bulunan mukabil pasajlara benzemektedir (bu onun Hikme 'ArUdiyye'de zorunlu varlk fikrini ilk kez saptamasndan 12
yl sonradr):

bn Sina, Mebde' ve Me'ad, s. 2.5-17


Zorunlu varlk, yok-olan farzedildiinde [meta furida gayra mevcudin] samal
ortaya kt var-olan'dr. Mmkn varlk, yok-olan veya var-olan olarak
farzedildiinde samalk ortaya kmayandr. Zorunlu varlk zorunlu [ed-darurt] iken,
mmkn varlk, iinde hibir zorunluluk bulunmayandr [ellezila dartirete fihi], yani
ne varlnda ne yokluunda. te bu balamda "mmkn varlktan" kastmuz budur
[... ]. Sonra, zorunlu varlk bizatihi olabildii gibi bizatihi olmaya da bilir [la bizatihl]. Bizatihi zorunlu varlk [vacib'l-vcudi bi-zatthi] kendisi dolaysyla [lizatthi] (ve ne olursa olsun baka hibir eyden dolay deil) yokluunun farzedilmesi
sama olandr. Bi-zatihi olmayan zorunlu varlk ise kendisiyle [ayn] olmayan bir eyin [varln] farzetnekten dolay zorunlu varlk olandr, tpk drdn kendisi dolaysyla deil, fakat [sadece] iki art iki farzedildiinde ve yaklmak ile yakmak kendileri dolaysyla zorunlu varlk olmayp, [sadece] doal aktif potansiyelle doal pasif
potansiyel (yakmak ve yaklmak iin [potansiyeli] kastediyorum) arasnda bir temasn farzedilmesiyle zorunlu varlk olmalan gibi.
n

Kendisinin Mugnf I-III eserlerinin olmay nedeniyle tpk 'Abd'l-Cabbar


gibi, kimin kimi etkilediini kesin bir ekilde zemiyoruz, dolaysyla er-Ragb'n
tarihlerindeki belirsizlik bizleri yeni snflandrma fikriyle kimin, bn Sna'nn m
er-Ragb'n m, nce geldii konusunda mtereddid olmaya zorluyor. Yine de,
bence kantlama zorunluluu el-'Amiri'nin bn Sna'nn teorisinin en muhtemel
kayna olduunu reddeden kiiye kalyor, nk eserleri muhtemelen doru
yerde (Buhara) doru zamanda (ykl. 1000) bulunan el-'Amiri, gen bn Sina'nn
metafiziksel tasavvurunu ateleyen bir yazardr. 50

lll. SONRA
Kesin olan, bn Sina'nn teorisini ilk kez ak bir ekilde ifade etmesini takip
eden yzylda pek ok nemli Snn! kelamcnn Tann'y ak bir ekilde vacib'l50

4. dipnotta da belirttiim gibi bn Sinifnin teorisinin Aristocu, Neoplatonik, ve Farabi'ye


uzanan arka plan tartmalan benim Avicenna's Meaphysics in Cantext adl kitabmda bulunabilir, 10-12. blmler. bn Sina'nn bu ayrm yaratmaktan ok miras aldna dair baka bir ilgin
delil A. Hasnaoui tarafndan vurgulanntr, "Un elcve d'Abu Bisr Matta b. Yunus: Abu 'Amr
al-Taban", Bullein d'eudes orienales, 48 (1996), s. 34-55 s. 37'de.

170 .. Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)

vcUd olarak tanmlamaya baladdr. Daha ak bir ifadeyle, - er-R.agb ve bn


Sina'nn Mebde' ve'l-Me'ad'da bulunan tarif- yokluu tasavvur edilemeyen veya
imkansz olan eklindeki zorunlu varlk tanm en gl ekilde bn Sna sonras
Snrl kelamclarda yanklanmtr. Belki de bu durum er-R.agb'n, bn Sina ile
ayn zamanda bu tanmlamay yapm olmasndan ve bylece tanmlamaya E'an
bir kaynak salayabilmesinden dolaydr. Ancak er-R.agb'n bir kelamc olara.k
marjinal stats dnldnde, yokluu tasavvur edilemeyen veya imkansz
eklindeki zorunlu varlk tanmnn bn Sina sonras bir E'an'ye, en azndan,
zorunlu varl aka el-Bakllanl'nin, yokluu imkansz olan eklindeki ezell
tanrnma bavurarak tanmlamasna izin vermi olmas daha geerli bir neden
olabilir. Yine de er-R.agb'dan daha nemli bir dnr olan el-Bakllarl'yi zikretmek bn Sina'nn ayrmn daha etkili bir ekilde "E'anletirecekti."
Kabul edildii zere, bn Siria sonras birinci ve ikinci kuak Snni kelamc
lann ou - Hanbeli Ebu Ya'la bnu'l-Ferra' (. 1066), E'anlik ile Hanbelilik
arasnda tereddt etmi gibi grnen, el-Fir1zabadi e-irazi (. 1083) ve E'an
el-Mtevellt (. 1086) -Tanr'nn ezelt olmasndan, ezelt olann yokluu imkansz olan olmasndan ve yokhu imkansz olann ayn zamanda zorunlu varlk
olmasndan dolay, Tanr zorunlu varlktr eklindeki aklamadan vazgetiler.
Bunun yerine el-Bakllanl'nin ezeli olan yokluu imkansz olandr eklindeki
daha nceki iddiasna sadk kaldlar. 51
Snni meslektalannn teredddne ramen, el-Gazzall'nin hocas, E'an
alim mam el-Harameyn el-Cveyni (1028-1085), aka ezelllik yokluun
imkanszln ve yokluun imkanszl zorunlu varl ima ettii iin ezeltlik ve
zorunlu varlk birbirinin gereidir eklinde tartarak cesur bir adm atn tr:
el-Cveynt,

eamil

ff usil.li'd-dtn, ed. 'A. M. M. 'Umar (Beyrut, 1999)

292.19-20: Biz diyoruz ki: zorunlu varlk, yokluun imkanszln reddeden bir
ifadedir ve [byle olunca] bir sfatn tasdik edilmesine indirgenemez. Dolaysyla,
onun zorunlu varl anlamnda, "ezeli" asli bir sfat deildir; bununla kastedilen yokluun imkilmnn reddidir.
51

bnu'l-Ferra', Kiftb'l-el-Mu'emed fi ustli'd-dfn, ed. W. Z. Haddad, Beyrut, 1974, s. 47.15-16:


"O'nun iin yokluk mmkn deildir [... ] O'nun iin yokluk imkanszdr (ve-la ye'clzu 'aleyhi'l-'ademu [..] istehale 'aleyhi'l-ademu)" ve 48.8-9: "O'nun ebed! (bakin) olduuna iaret
eden delil [... ] daha nce ilediimiz O'nun sonsuz bir ekilde [gemi ve gelecekte] ezeliliinin
varl (fi ma lem yezel ve-lii yezalu), ve O'nun iin yokluun imkansz olmasndan oluur (ve
enne'l-'ademe yesahfl 'aleyli)"; el-Flrilzabadi e-iraz!, el-ara ila mezhebi ehli'l-hak, ed.
Marie Bemand (La profession de foi d' Aba Ishilk f-frilzf iinde), Kahire 1987, s. 20.13-18: "Ezel!nin yokluu imkanszdr (el-kadim yestahilu 'ademuhu)"; el-Mtevelli, Kiftba'l-Mugnf, ed. M.
Bemand, Kahire, 1986, s. 6.5: "nk ezellnin yokluu imkanszdr {li-enne'l-kad!me yestahtlu
'ademuhu)" (6.10-19'da bunu bir aklama takip eder); s. 21.4-5: "nk ezellnin yokluu imkanszdr (fe-irre'l-kadlme yestahllu 'ademuhu)"; ve s. 31.11: "Ezel!nin yokluu imkanszdr
(ve-yestahllu 'adem'l-kadini)".

Snni Kelamda bn Sinac

Bir Yn {- 171

308.9-10: [Biz diyoruz ki:] Ezeli, varl zorunlu olan, imkansz ise reddi kanl
maz alandr. Bu, marolann Ezeli, varl ile ilgili olarak zorunlu olan, sonradan var
edilen ise varl ile ilgili olarak mmkn olandr eklindeki iddialannn manasdr.
el-Cveyni, el-'Akldet'n-nizamiyye, ed. M.

z. el-Kevseri (Kahire 1948)

23.4-5: Yce Tann ebedi olduu ve ezeltlii zorunlu olann yokluunun imkanmeselesi gayet net ohnaldr. Bylece ezeli, zihnin zorunlu varlk olarak belirledii eydir [yecib'l-kat'u bi enne Allaha ta'ala biikin ve-ma vecebe kdemuhu
istehale 'ademuhu fe-inne'l-kadime huve'llezi kada'l-'aklu bi-vucfibi vcO.dihi].
sz olduu

el-Cveyni, Luma' ft kava'idi Ehli's-snne ve'l-cema'a, ed. Michel Allard (Textes


apologetiques de Guwayni iinde) {Beyrut 1968)
137.9-10: Rabb azze ve celle ebedidir [ve] zorunlu varlktr [er-rabbu 'azze ve
celle biikin vacib'l-vcfidi], onun ezeli oluu [kdemuhu] daha nce sylediimiz
ekilde saptand ve alimierin ittifakyla [bi-ittifakn mine'l-'ukala'] yokluu ile ilgili
olarak ezeli imkansz olduu [ve'l-kadimu yestahtlu 'ademuhu] iin ebedi ve srekli
varlk oluu [bakiye mstemirra'l-vcfidi] akla kavuur.
..

Muhtemelen daha nce bahsedilen nedenlerden dolay, el-Cveyni st kaolarak el-Bakllanl'nin bu sonucu karan ilk kii olduunu syler ve Tann'nn zorunlu varlk oluunun, en azndan Snni alimler arasnda, neredeyse
ittifakla kabul edildiini iddia eder:
pal

el-Cveyni, e-amil fi sUli'd-din


365.7-11: Kad [el-Bakllani] grn bir baka ekilde sk sk yle diyerek sadeletinnitir: U tespit edilmitir ki dnyay var edenin bir var edene ihtiya d uymas
imkanszdr, nk bu sonsuz geriye gidie gtrr. Bir nedene ihtiya duyn1ayan bir
varln tespiti zorunludur.
358. ll -13: unu bil ki bir Yaratcnn varln onaylayanlar O'nun zorunlu varkonusunda hemfikirdir. Hibirisinin bu konuda farkl dnd sylenemez.
Batniyye ve Zenadika hari-Tannonlan kahretsin!- nk onlar yaratcy tanm
larken varlk ve yokluk terimlerini kullanmaktan kanrlar.
l

Peki, ya sfatlar ne olacak - onlar da zorunlu varlk mdr? el-Cveyni'nin


gitmeyi istedii en uzak nokta ilahi sfatiarn zorunlu Tann olduklann iddia
etmektedir. Yani, varlksal zorunluluk hem Tann'nn yklemi olarak ("Tann
zorunlu varlktr") hem de Tanr'y zne olarak O'nun yklem olan sfatna
balayan rabtay niteleyen bir niteleme kipi olarak da grlebilir eklinde yukanda tartlan durumun avantajn kullanr ("Tanr'nn alim olmas [veya alim
olarak var olmas] zorunludur"). el-Cveyn'i 'Aldde nizarniye ve rad adl eserlerinin farkl blmlerinde yaklak ayn yolu takip ederek tartr: "Tann'ya zorunlu'yu [yklemlemek] nedir" (el-kelam fi:-ma yecibu li-Allahi ta'ala: 'Aldde, 16.19;
babu'l-kavli fi:-ma yecibu li-Allahi ta'ala mine's-sfati: rad, 17.16); "Tanr'ya

172 ~ Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)


imkansz'

[yklemlemek] nedir" (el-kelflmu fi-ma yestahflu 'alil Allahi ta'alfl:


'Akzde, 14.12; rad bu eit yklem kategorisine ayr bir blm ayrmaz) ve
"Tanr'ya mmkn' [yklemlemek] nedir" (el-kelamu fi-ma yecfzu fi ahkami
Allahi ta'ala: 'Aklde, 25.3; babu'l-kavli fi-ma yecfzu 'ala Allahi ta'ala: rad,
94.3).52
Bir sfatn T ann'ya nasl yklemlenebileceini gsteren niteleme kipine gre
ilah sfatlar snflandnrken, el-Cveyn1 kararl bir ekilde Hanbell bnu'l
Ferra'nn tesine geer. rnein, bnu'l-Ferra zati sfatlann, tpk yokluu farz
edilirse zorunlu olarak ilah zatn yokluuna gtrecek olan Tann'nn kendi
kendine yeterli olmas gibi (sfatu'z-zat) "nefsi" sfatlar (sfat nefsiyye) ve yokluu
farz edilirse zorunlu olarak ilah zatn yokluu.a gtrmeyen, Tanr'nn ilmi gibi
"manevi" sfatlar (sfat ma'neviyye) olmak zere sadece o zaman geerli olan alt
kategoriye ayrlmasn nerir. 53
el-Cveynl'nin bir baka servenci Snni ada Maturldt kelamc Ebf'l
Yusr el-Pezdevl'dir (.l099); o da el-Cveyn1 gibi, arazlarn sonradan var edildiini ispatlamaya alt balamda, ezell'yi zorunlu varlk olarak tanmlar:
el-Pezdevi, Kitiibu VsU.li'd-din, ed. H. P. Linss (Kahire 1963), s. 15.7-11
Eer arazlar ezeli olsayd onlarn yok oluU tasavvur edilemezdi, nk ezeli zorunlu varlktr, dolaysyla onun iin ne yok olma ne de yokluk dnlemez [fe-lev
kaneti'l-a'radu kadimeten la-ma tusuvvira butlanuha li-enne'l-kadine vacib'l-

vcudi fe-la yutasavvaru 'aleyhi'l-butlanu ve'l-'ademu]. nk eer onun yokluu


gelecek bir zamanda mmkn olsayd [!ev caze 'ademuhu], onun yokluu gemite
52

53

rdd referanslan J. D. Luciani'yedir, ed. ve [Fransca] tre., el-Irchad par Imam el-Haramein,
Paris 1938. el-Cveynl'nin "zorunlu" yu sadece sfan Tann'ya balayan rabn niteleyen olarak
kullanmas es-Sansi (. 1490) gibi ge dnem E 'ariler tarafndan takip edilmitir, el'Akidett's-sanasiyye (el-Bacri'nin eserlerinde [. 1860], Haiye 'alil metni's-sansiyye, ed. yok
[Kahire 1856]), s. 57.8-58.2 (maj.): [Tann'nn] Kendisi dnda hereyden bams oluU, varlnn, ezeliliinin, ebediliinin, zamansal olarak sonradan var edilmi eylerle ilgili farkllnn
ve kendi kendine yeterli oluunun O'nun zorunluluu olmasndandr (vacibetun lehu)"; bra
himel-Lakani (. yaklak 1631), Cevheratt't-Tevhid (ed. yok [Kahire ts.]), s. 28.1 ve 31.1: "la
hi hukuka uymarun emanet edildii herkes Zorunlu Tann'run/ve mmkn ve imkansn ne
olduunu bilmek zorundadr"; el-Fadali (. 1821), Kifdydt'l-'avdmm fi 'ilmi'l-kelllm (elBacri'nin eserlerinde, Hdiye 'ala Kifdydt'l-'avam, ed. yok [Kahire 1906], s. 31.1-33.1 (en st):
"unu bil ki nmzdeki elli akaid ifadesini anlamak eyin kavrarunasna baldr: zorunlu,
imkansu ve mmkn. Zorunlu, yokluu zihin tarafndan alglanamayandr, yani zihin onun yokluunu kabul etmeyecektir"; s. 38.2-4 (en st): "Dolaysyla imdi kudretTanniin zorunludur
denirse (inne'l-kudrete vdcibetn li-Allilhi), zihin Tann'nn kudretinin yokluunu kabul etmeyecek anlanuna gelecektir"; s. 44.1: "Tann iin zorunlu olan ilk ve en nemlisfat varlknr".
bnu'l-Ferra', Kitab'l-Mu'temed fi uslli'd-dtn, s. 44.314. Allard "PlanA" ile el-Cveyni'nin ilahi
sfatlan yeniden snflandmasna iarct ederken, "Plan B" ile de sfdt nefsiyye ("!es attributs
essentiels") ve sfdt ma'neviyye'yi ("!es attributs entitatifs") ayrd etmek iin olan eski metoda
iaret ediyor: Allard, Texes apologetiques de Guwaynf, s. ll; aynca bk. onun, Le problem des
attributs divins dans la doctrine d'al-A.s'ari et de ses premiers grands disciples, s. 384-5.

Snni Kelamda bn Sinac Dnmn Bir Yn ~ 173


bir zamanda da mmkn olacakt. Ancak bunun iir yokluk tasavvur edilemez, tpk
ikiye bir eklediimde olmasnn zorunlu olarak [yecibu] geldii gibi. Eer bu zorunlu ise [viiciben] ikiye bir eklendiinde n olmad bir zaman tasavvur edilemez.

Yukanda belirtildii gibi, basit bir ekilde ezelilik ve zorunlu varln birbirinin gerei alnalanna izin vermekten merrnun grnen el-Cveyni'den farkl
olarak, el-Pezdevi zorunlu varl Tann'nn en temel zellii olarak tercih etmekte daha nettir, ancak O'nun ezelilii imdi bir ekilde zorunlu varlnn bir trevi
olarak grlr:
el-Pezdevi, Kitiib

Us1li'd-dm,

s. 20.2-5

Sonradan var edilen eylerin bir var ediciden kaamayacaklann gsterdiimiz


ve zorunlu varln yokluunun imkansz olduu [ve-ma kane vacib'l-vcudi
yestah1lu 'ademuhu], ve eer [onun yokluu] imkansz ise, zel olarak ezelllikle karakterize edilecei dnldnde - Tann zorunlu varlk [vacib'l-vciid] olduundan, ezelinin yokluu imkansz ve ezelinin zorunlu varlk olduu [li-enne'lkadime vacib'l-vciidi] ve yokluunun bir zamanda mmkn ise bir baka zamanda
da mmkn olaca ve ezeliliin etkisiz kalaca gz nne alnrsa, O ayn zamanda
ebedi de [bakin] olacaktr.

el-Pezdevi sfatlar sz konusu olduunda el-Cveyni kadar macerac deil


dir, bizatihi zorunlu olduklann sylemek bir yana, onlan (el-Cveyni'nin yapt
gibi) zorunlu Tann olarak adlandrmakta bile tereddt eder. Ancak, elCveyni'nin gzde rencisi, Ebu Hamid el-Gazzali (. 1111) sfatlann mmkn
varlk olduunu aka reddederek bu ynde ilerlemitir. Yine de, el-Gazzali
sfatlann zorunlu varlk olduklann aka tasdik etmekte duraksar.
el-Gazzali, Kitab'l-ktisad fi'l-i'tikad, ed. yok (Kahire 1971), s. 75.6-13
[lahi] sfatiann hepsi ezelidir. Eer onlar sonradan var edilmi olsalard, Yce
Ezeli, sonradan var edilmi eylerin altnda olacakt ki bu imkanszdr [ ... ]. [Tann'nn sonradan var edilmi eylerin altnda olamayacan gsteren] ilk delil, her sonradan var edilen eyin mmkn varlk [diiz'l-vcud] olduu halde, ezelt olann zorunlu varlk olmasdr [vacib'l-vciid]. Eer imkan [el-cevaz] O'nun sfatlanna uygulanabilseydi, bu O'nun varlnn zorunluluu ile eliirdi, nk imkan ve zorunluluk birbiriyle eliir. Bylece asli olarak zorunlu olan bir eyin mmkn sfatlan
olamaz. Bu apaktr.

el-Gazzali'nin buradaki tereddd, sfatlann zorunluluunu aka onaylamann, sfatarn ezeliliini aka anayiayan daha nceki Kllabi kelamclann
karlat tehlikeye kendisinin de maruz kalacann farknda olmasndan
kaynaklanm olabilir. Ancak, el-Gazzali'nin durumunda, tehlike meta-

174 ~ Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)


artndan

ezeliliklerin kontrol edilemez


mez art olacakt.

ok meta-zorunluluklann kontrol edile-

el-Gazzali'nin hacas el-Cveyni'den bir adm teye getii dier bir husus,
onun ezeliyi basit bir ekilde zorunlu varlkla tanmlamas deil, bizatihi zorunlu
varlk (vacib'l-vcU.d bi-zarihl) ile tanmlamasdr. Aynca el-Gazzali zorunlu
varln asli veezeliliin tali olduklann apak ortaya koymakla da el-Pezdevi'nin
biraz nne geer.

el-Gazzali, Maksad'l-esna fi erhi esma'illahi'l-hsna, F.

ahada

(Beyrut

1971), s.159.8-13
Ebedi [el-Baki], varl kendi iinde ve hakknda zorunlu olan var-alandr. Zihinde gelecekle ilikilendirildiinde ebedi ve gemile ilikilendirildiinde ezeli [kadim] adn alr. [... ] "Bizatihi zorunlu varlk" dediinde o bunlann hepsini ierir; bu
isimler [yani, el-Kadim ve el-Baki] sadece bu [zorunlu] varlk gemi veya gelecekle
ilikilendirildii srece kullanlr.
Tpk ada
4)

el-Gazzali gibi, Maturidi kelamc Ebu'l-Mu'ln en-Nesefl de (.


zorunlu varl asli, ezelilii ise tali olarak grmtr:

Ebu'I-Mu'in en-Nesefi, Kitab Tabsirat'l-edille, p. 61.12-15


[ ... ] [Bu] undan dolaydr, ezeli yokluun kendisi iin imkansz olduu bir eydir ve bu da ezeli zorunlu varlk olmak zorunda olduu iindir [li-enne'l-kadime
yenbegi en yekfine vacibe'l-vcudi], nk zorunlu varlk olmasayd mmkn veya
imkansz varlk olacakn. nk bu kategorilerin zerinde veya tesinde [insan] zihninde beliren bir baka kategori yoktur [la ksmete li-ma yalturu bi'l-bali vera'a
hazihi'l-aksami]. (Yani o, ya zorunlu varlk ya mmkn varlk ya da imkansz varlk
ur demek istiyorum.)
Ezeliliin tedricen zorunlu varlk kapsannda ele aln Snni kelam'da devam etrni ve sonu olarak zorunlu varlk giderek Tann'nn merkezi meta-sfat
olan ezeliliin yerini almtr. 54 Fakat zorunlu varlk'n da hem Tann'nn varln
ispatlama hem de O'nun merkezi meta-sfatna hizmet etmek gibi daha nce
ezelilikten beklenen ayn derecede riskli ifte rol gerekletirmekle nihayet
bulduu; ve bu ifte amacn bn Sina ncesi kelamclara meydan okuyan ayn
ikilemlerin ounu bn Sina sonras Snni kelamclar iin de kard eklinde
54

Matundilere rnek iin bk. es-Sabni (. 1184), Kitab'l-el-Bidiiye mine'l-kifiiye fi us1li'd-dtn, ed.
F. Kholeif, skenderiye, 1969, s. 36.9-37.15: "Eer O'nun kendi iinde ve kendisi hakknda zorunlu varlk olduu tespit ediidiyse O'nun ezeli olduu da
saptanntr, nk O'nun varl
hibir eye bal deildir" (kq. s. 70.12 ve 72.1-2); ve Ebu'I-Berekat 'Abdullah ibn Ahmed enNeseft (. 1310), 'Umdet'l-Akide li-ehli's-snne ve'l-cemii'a, ed. W. Cureton, Pillar of the Creed
iinde, Londra, 1843, s. 4.18-5.1: "Hayatta kalmas imkansz olan ezeli olamaz, nk ezeli kendi iinde ve kendisi hakknda zorunlu olandr [li-enne'l-kadime viicib'l-vcadi li-ziltihi], ve dolaysyla yokluu imkansz alandr."

Snni Kelamda bn Sinac Dnmn Bir Yn ~ 175

bir sonu karmak kanlmaz gibidir. nk tpk ezel!liin iki farkl balamda
kullanlmas gibi- Tann'nn varl delilleri arasnda neden olunmamla iaret
etnek, fakat sfat tartmalannda T ann'nn sfatianna yklemlenebilir olmak zorunlu varlk da iki zt yne ekilmitir. Sonunda Tann'nn sfatianndan her biri
zorunlu varlk olarak kabul edildiinde - bizatihi zorunlu varlk bir yana - sfatlar
aslnda her birini kk bir tann yapan nedensel bir zerklik derecesi kazanm
tr. el-Cveynt'nin ilahi sfattaki zorunluluun sadece sfat Tann'ya yklem
olduunda kazanlr eklindeki fikrinin zorunlu varl meta-sfat olarak ezeltlikten daha cazip kld dorudur. Ancak el-Cveynt hareketinin altnda gizli olan
de re ve de dicto zorunluluun bileimi dnda bile, hala zorunlu varlk iki rakip
hedefi elde etnek iin kullanldnda ortaya kan temel ikilemi zememitir.
Bu problemin bn Sina sonras Snni kelamdaki tarihinin erevesini anlatmak bu makalenin snrlan dndadr. Ancak tartmann giriftlii ve dinamizmine rnek olmak zere (teolojisi E'ari ve Milturidi kelamn bir sentezi olan)
Sa'de'd-din et-Taftazani'nin (. 1389) ierisinde bu iki badamaz hedefi uzlatrmaya alt, Nesefi akaidine yazlm erhten iki pasaj tercme edeceim:
et-Taftazani, erhu'l-'akaidi'n-nesefiyye, ed. yok, Kahire, 1916 [i kapak]
59.2-60.2 ["el-kadim" 58.6'da]: Baz [kehlnclar] "zorunlu" ve "ezeli"nin e an[mteradifani] olduunu iddia edecek kadar ileri gitmitir. Ancak iki kavramn
net farkll nda bu doru deildir. Onlann eitliinin tartmas sadece [iki terimin] gerekten neyi ifade ettiklerini hesaba katnaktan ibarettir. Bazlan "ezeli"nin
daha genel [bir terim] olduunu sylyorlar, nk onlar hakknda doru olmayan
"zorunlu"~un tersine, Zorunlu'nun sfatlannn ezelt olduu sylenebilir; ancak ok
sayda ezelt sfatlar [olduunu] farzetnek de imkansz deildir. imkansz olan, ok sayda ezelt zatlann [zevat] olduunu sanmaktr. mam Hamid'd-dtn ed-Darir [.
1267] gibi ada [kelamclar] bizatihi zorunlu varln Tann ve O'nun sfatlan olduunu U temel nermeyi syleyerek iddia ediyorlar: ezelt olan her ey bizatihi zorunlu
olacaktr ve eer [bir sfat] bizatihi zorunlu olmasayd, bizatihi mmkn yokluk olacakt ve varl anlamnda, onu ayn bir varlk haline getirecek bir eye ihtiya duyacakt ve bylece sonradan var edilmi olacakt, nk "sonradan var edilen" ile varl
bir eyin var klnasna bal olan kastetniyoruz [ ... ].Bu son clerece zor bir meselenin tartmasdr, nk bizatihi zorunlu varlk [sfatnn uyguland eylerin] [var
olduunu] farzetmek ilahi birlik [prensibiyle] badamaz; dier taraftan da sfatlann
imkanndan bahsetnek onlann her mmkn ey sonradan var edilmitir iddiasyla
eliir.
laml

72.1-10 ["ve-hiye la huve ve-la gayruhu 70.13'de]: Dorusu Snniler arasnda


ve on!ann karlkl ayrt edilebilir olup olmadklan hakknda bir
tartma olmas hayal edilemez. Sylenecek en uygun ey onlan ezelt zatlar olarak
kabul etnenin imkansz olduudur; [kabul imkansz] olmayan ey ise [pek ok] s-

sfatlann okluu

176 -<} Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)


fatla [tek bir] zatn var olduudur. Ayrca sfatlann "bizatihi" zorunlu varlk
[vacibet'l-vciid li-zatiha] olduunu iddia ederek bir tehlikeye de maruz kalmamak
gerekir [en la yakteri'a]; bunun yerine, onlarn kendileri dnda bir ey dolaysyla
deil [vacibetn la li-gayriha], ne kendileriyle ayn ne de kendilerinden farkl olan
bir ey dolaysyla zorunlu olduklan [li-ma leyse 'ayrahii ve-la gayraha] sylenneli Tanr'nn zatn kastediyorum [zat Allah]. Bu, bizatihi zorunlu varlk Tann ve O'nun
sfatlardr diyen kiinin niyetidir, yani onlar [sfatlar] Zorunlu'nun zatnn zorunluluu iken [vacibetn li-zati'l-vacib], "bizatihi" olarak mmkndrler [ve-amma
nefsiha fe-hiye mmkinetn]. [Ezelilik] bizarihi Ezeli:'de kiiim olduu, O'nun iin zorunlu olduu [vaciben lehu] ve O'ndan ayr olmad srece mmknn ezeliliinde
imkanszlk yoktur. Her ezeli ey bir Tanr deildir, dolaysyla ezelilerin [okluu
nun] varl Tann'nn [okluunun] varln gerektinneyecektir. Tam tersine, Tanr'nn kendi sfatlar iinde [veya onlarla] [Allahu ta'ala kadimun bi-sfatihi] ezeli bir
[ey] olduu sylenmelidir. Her biri [ezelilerin] kendi zatnda kaimdir ve [bizatihi]
ilahi sfatlarca karakterize edilmeli fikrine gre "ezeliler" tabiri genellenmemelidir. Bu
konunun zorluu yznden Mu'tezile ve felasife sfatlann [gerek varln] inkara
ynelirken, Kerramiler onlarn ezeliliini, E'ariler ise onlarn hem farklln [hem
de] [O'nun zat ile] zdeliini inkara gittiler.

Aslnda

et-Taftazani'nin

nerdii

ey, ilahi

sfatlann ezellliini tartrken

kelamc meslektalannn bn Kllah'n be yzyl nceki mphem formlne geri

dnmeleri gerektiidir, yani Tanr "sfatlar iinde [veya onlarla] olan ezeli bir
[ey] dir" (kadimun bi-sfatihi). Bu, sfatlann ezellliinin doas hakkndaki daha
kesin bir ifadeyi takip eden (bu aamada artk iyi bilinen) mkl sonulardan
dolaydr. Ancak zorunluluk ve imkanla et-Taftazanl'nin manevra alan genilemitir. Tann bizatihi zorunlu olarak kalr. Sfatlar ise, tam tersine, "Zorunlu'nun
zatnn zorunluluu" (vacibetn li-zatl'l-vacibi) olarak kabul edilirken, "zatlannda" (artk "zatlar" olamazlar) onlar sadece mmkndrler (ve-amma fi nefsiha
hiye mmkinetun). Bir baka ifadeyle, et-Taftazarl, bn Sina'nn bizatihi zorunlu
varlk ve bir bakas dolaysyla zorunlu varlk/bizatihi mmkn varlk aynmnn
ruhuna bavurmutur, nk et-Taftazani ile bn Sina'nn amac ayndr: nedensel olarak bakasna muhta olmayan ezelt bir eyle (bn Sina iin T ann; etTaftazani iin Tann'nn zat) nedensel olarak kendine yeterli olmayan ezeli bir
eyi (bn Sina iin gksel akllar, nefsler ve felekler; el-Taftazani iin ilah sfat
lar) ayrt etmek iin tutarl bir yol salamak.
bn Sina'nn aynmnn ince bir ekilde yeniden dzenlenen versiyonunu kabul edip, onu ilah sfatlarn mphem statsnden ~aynaklanan eski bir Snrl
kelam ikilemini zayflarmak amacyla, bir akaid erhinde kullanmakla, etT aftazani canl bir ekilde A. I. Sabra'nn Arap bilim tarihine iaret ederek

Snni KeHimda bn Sinac Dnmn Bir Yn ~ 177

tanmlad benimseme ve doallatrma srecini kantlamaktadr. 55 Ancak et-

T aftazanl'nin durumunda, benimsenen ve doallatrlan Grek bilimi deil bn


Sina'nn metafiziidir.

Bu derginin daha nceki bir saysnda yaymlanan bir makalede, bn Simahiyet ve varlk ayrmnn, bu meselenin nceki Grek tartmalarna
olduu kadar kendisinden nceki eyler ve var-olanlara dair kelam tartmalanna
da borlu olduunu ve baz metinlerde, eylerin ve var-olanlarn birbiriyle olan
ilikilerinin nasl olduu konusunda bn Sina'nn tutumunun filozof yolda elFarabi'den ok 10. yzyl E'ari ve Maturidi kelamclara daha yakn olduunu
tartmtm. 56 Bir baka makalede de Unu ortaya koymaya altm: bn Sina
sonras hem Snni hem ii kelamclar tarafndan mahiyet ve varlk konusunda
ifade edilen grler, bn Sina'nn kendi pozisyonuna, kendilerini radikal mahiyetilik ve varoluuluklar dolaysyla, srasyla el-Shreverdi (. 1191) ve Mala
Sacira (. 164 1), anlaml bir ekilde bn Sinac gelenek eklinde adlandrlabile
cek snrlarn dnda brakan, bn Sina sonras filozoflardan daha yakndr. 57 Bu
makalede ise bn Sina'nn bizatihi zorunlu varlk teorisini inasnn bir anlamda
T ann'nn sfatlarnn ezelilii konusundaki daha nceki Snni kelam tartmala
nna cevap olduunu, sonraki Snni kelamclann ise bn Sina'nn teorisini,
nceki tartmalann ortaya kard ikilemierden kurtaracak potansiyel bir yol
olarak hemen benimsediklerini gstermeye altm. Her bir makaleden kan
nihai sonu ise, her ne kadar mtekellimO.n ve felasife kendi projelerini kategorik
olarak farkl bir ekilde sunmularsa da her iki dnce akm kavramsal dzeyde
o derece i ie gemitir ki slam dnce tarihinin kaln perdesini amadan
onlar zmenin neredeyse imkansz olduudur.
na'nn

55

56

51

A. I. Sabra, "The appropriation and subsequent naturalization of Greek science in medieval


Islam: A preliminary statement", History of Science, 25 (1987), s. 223-43.
R. Wisnovsky, "Notes on Avicenna's concept of thingness (say'iyya)", Arabic Sciences and
Philosohy, 10.2 (2000), s. 181-221. (bu makale Arzu Meral tarafndan "bn Sina'nin ey'iyye
Kavram zerine Notlar" balyla tercme edilmitir. M.. lahiyat Fakltesi Dergisi, sy. 26
(2004/1} s. 85-118.)
Wisnovsky, "Avicenna and the Avicennian tradition".

You might also like