Professional Documents
Culture Documents
Kaynak: R. Wisnovsky, "One Aspect of the A','icennian Tum in Sunni Theology", Arabic
I. NCE
Miladi dokuzuncu ve onuncu yzyllarda T ann'nn ezelilii (kdem)
mslman kelamclar tarafndan ilahi sfatlann en nemlisi olarak ileri srlm-
J. van Ess, Die Erkenntrislehre des 'Adudaddin al-ci, Wiesbaden, 1966, ve H. Davidson, Proofs for
Etemir:y, Creation and the Existenceof Gad in Medieval Islamic and ]ewish Philosophy, Oxford 1987.
bn Sina'nn mahiyet ve varlk, bizatihi zorunlu varlk ve bakas dolaysyla zorunlu/bizatihi
mnkn varlk arasndaki ayrmn benimsemek iin bn Sina sonras hem Snni hem ii kelamclann abalannn
zet bir incelemesi iin bk. benim "Avicenna and the Avicennian
tradition", The Cambridge Companian to Arabic Philosophy iinde, P. Adamson ve R. Taylor
(edi.), Cambridge 2004.
bn Sina'nn teorisinin Aristocu (ll. blm), Neoplatonik (10. blm) ve Farabi'ye uzanan (12.
blm) arka plan ve bn Sina'nn teoriyi kendi formlletirmesinin evrimi (14. blm) hakkn
daki detayl tartmalar kitabmda bulunabilir, Avicenna's Metaphysics in Conext, London!Ithaca,
N.Y. 2003. Pek ok gzden geirmeyle birlikte bu makalenin ilk iki blm byk oranda bu
materyalin yeniden retimidir; nc ve son blm ise tamamen yenidir.
tr. nk bir kelamc, T ann ezelidir (kadim) dediinde terimi iki farkl ama
iin kullanyordu. Mu'tezile ve daha sonra Snrl kelamclar, Tanr'nn varl
konusundaki delillerinden birini ezeli ve sonradan var edilen arasndaki ztln
eliik doasna dayandrdlar. Ezeli (kadim) ve sonradan var edilen (muhdes)
dnda bireyin var olmad ve her sonradan var edilenin bir var ediciye ihtiya
duyduu dnldnde - sonsuz bir geriye gidii engellemek iin - sonradan
var edilni eyler ve var edenler zinciri sonradan var edilmemi bir var edicide
sona ennelidir. Sonradan var edilmemi - ezeliden baka- hibir ey olnadna
gre bu nihai var edici ezeli olmaldr. Bu ezeli, nihai var edici Tanr'dr.
Snni kelamclar Tanr'nn ezelt oluunu baka bir ama iin de kullandlar:
Tanr'nn ilim, kudret, hayat ve dier sfatlarnn hakikati ve hususiyeti konusunda kendileriyle Mu'tezile arasndaki temel fark vurgulamak iin Snni kelamclar kendilerini "sfat ehli" (ashab's-sfat) diye adlandrarak ve erken dnem
Mu'tezile kart olan kelamc bn Kllab' (. yaklak 855) takip ederek, Ebu'lHuzeyl (. 841) ve en-Nazzam (. yaklak 840) gibi erken dnem Mu'tezile
mntesiplerinin de syledii gibi T ann'nn sfatlarnn, varl gerek ve yeterince
farkl nesneler olarak basit bir ekilde Tanr'nn zatyla (zat veya nefs) zdeletirilemeyeceini veya zatna dahil edilemeyeceini savundular. Snniler, sfatlar
hem gerek hem de ilah olduu iin onlarn tpk T ann'nn kendisi gibi ezell
olduu sonucunu kardlar.
Ksacas, Tanr'nn ezelllii, yaratln
lehine tartmalara yardmc olmak zere Snni kelamclara iki hizmette bulunffiUtur. Fakat ezeliliin bu iki kullanm arasnda temel bir uyumazlk ortaya
kmtr. Bunlardan birincisi, dnyann sonsuzluuna inanan ateist materyalistlere (dehriyye) kar yneltilirken, ikincisi ilahi sfatiann anlaml bir farkllk veya
ezelilie sahip olduuna itiraz eden Mu'tezile'ye kaq yneltilmitir. Bu uyumazlk problemini zmek veya en azndan rtrnek Snni kelamda bn Sinac dnmn bu ynn altran motordu.
Hem Mu'tezili hem Snni kelamclarn Tanr'nn ezeliliini O'nun varlnn
delilleri arasnda gsternelerinin sonularndan birisi de U oldu: Kdem (ezelilik)
ncesizlie iaret etmekten neden olunmam~la iaret eden semantik bir deiim
geirdi.5 Abd'l-Cabbar'a gre (. 1025), Kllabilie gemeden nce el-E'an'ye
(. 1025) hocalk eden Mu'tezill el-Cubba'i (. 915) kadim'i "varlkta nce
gelen" (mutekadim fi'l-vcud) diye tanmlamtr.6 Abd'l-Cabbar'a gre, dier
kitaplarda el-Cubba'i kadtm'i "varlnn balangc olmayan" (ma la evvele liKdem hakknda
genel olarak, bk. D. Gimarct, Les noms divins en Islam, Paris 1988, s. 164-9.
'Abdu'l-Cabbar, el-Mugn1 fi ebvi1bi't-evh1d ve'l-'adl, ed. M. M.Hilmt vd., 16 cilt, Kahire 1958, c.
V, s. 233.17-18; 234.15 ve 235.1; aynca bk. et-Tekaddamfi'l-vcds. 234.6-ll'de.
1
1
vcfdihi)
Balangszlktan
Eer
Tanr'nn birliiyle
r'nn sfatarn
10
"zati
ilgili
kat anlaylarn
sfatlar" (sfat'z-zat)
ayrdlar. Tanr'nn
bulunmakszn Tanr'ya
12
13
14
15
Bir Yn
155
17
Sfatiann bazlannn m yoksa hepsi~in mi ezelt olduklan meselesine sadece ksaca deineceim.
Klasik E'anler sz konusu olduunda, sadece zati sfatlar iin ezell denilebilir, fiili sfatlar ise
sonradan var edilmitir. Onlann gerekeleri, bir fiill sfat, rnein "nzk verme" ezell ise o zaman
bu fiilin nesneside-yani Tanr'nn nzklandrd yaranklar da- ezell olmak zorundadr. Muhtemelen bu konuda Hanefi alim el-Hakim es-Semerkandt'nin (. 953) izgisini takip eden
Matundilere gre, fiili ve zati sfatiann her ikisi de ezelldir. Matundller fiili sfatiann ezell oluu
nu her bakmdan Aristo'nun De anima 2.1'de, ilk ve ikinci entelekheia arasnda yapt aynma
bavurarak akladlar. Matunelllere gre, nzk verebilme gcne sahip olmaktan (birinci
entelekheia), bu gc kullanmaya gei (ikinci enelekheia), tpk yazmay bilip de yazmamaktan
yazmaya gemek gibi, Aristo'nun deiim kategorilerinden hibirine uymaz - bir maddeden dierine, bir nitelikten dierine, bir nicelikten dierine veya bir mekandan dierine - ancak, tek
bir ey'in bir varlk halinden bir baka varlk haline geiine iaret eder. kr. cl-Hakim esSemekandt, K es-Sevild'l-a'zam, ed. yok, Kahire, 1837-38, s. 21.18-21; ve Eb'l-Leys esSemerkandt (. 983), erhu'l-Fkhi'l-Ebsat li-Ebi Hanife, ed. H. Daiber (aynca The Islamic
Concept of Belief in the 4u.!lo"' Centry [Tokyo 1995], satrlar 527-626 (= s. 138.4-160.3) 568569'da (=s. 147.4-148.1).
Bu konuda bk. W. Madelung, "The origins of the controversy canceming the creation of the
Koran", J. Barral (ed.), Orientalia Hispanica: sive studia F. M. Pareja ocogenario dieata iinde,
Leiden 1974, s. 504-25; J. van Ess, "Ibn Kuliab und die Mihna", Oriens, 18-19 (1965-66), s. 92142 (zellikle s. 102) ve "Ibn Kullab", Encyclopedia ofislam (New Ediion), Suppl., s. 391-2; ve
H. Wolfson, The Philosophy of the Kalam, Cambridge, Mass., 1976, s. 235-303. Genel olarak s
fatlar hakknda, bk. Wolfson'n "Philosophical implications of the problem divine attributes in
the Kala m", journal of the American Oriental Society, 79 (1959), s. 73-80, ve The Philosophy of the
Kalam, s.112-234; ve M. Allard, Le probleme des attributes divins dans la doctrine d'al-AS'an e de
ses premiers grands disciples, Beyrut 1965.
ezeli (kadfm) olacaktr. kinci seenek, Tanr'nn ezellliini (ve paralel olarak
O'nun varlk gibi, dier meta-sfatlann) bn Kllah'n genel sfatlar prensibinden
hari tutmay ileri srmekti ki bu durumda da Tanr sahip olduu ezelilik dolay
syla deil kendi zatnda (bi-nefsihi) ezeli olacaktr. 18
ki seenek de zorluklardan azade deildi. Birinci seenek tutarllktan istifade etse de taraftarlarn etrefilli bir duruma itiyor. Tartmak iin, diyelim ki
Tanr sahip olduu ezeltlik dolaysyla ezeltdir. Tanr'nn ilmi, kudreti, kelam gibi
dier sfatlar ne olacak? Onlar da ezeli mi deil mi? Eer ezeli deilseler Tanr'nn kelam sfat da ezeli olmayacak, dolaysyla Kur'an da ezeli olmayacak.
Ancak bu bir Kllabt'nir kesinlikle uzak durmak istedii tam bir Mu'tezill dncedir.
Dier taraftan, eer sfatlar ezeli ise ve T ann sahip olduu ezelllik dolaysyla
ezell olduundan, her bir sfat benzer ekilde sahip olduu ezeltlik dolaysyla ezeli
olacaktr eklinde kanmda bulunmak doru ise, o zaman tm sfatlar kendi
bireysel ezelilik meta-sfatna sahip olacaklardr. Peki, imdi her bir normal sfatn
sahip olduu meta-ezeltlie ne olacak- bu meta-ezeliliklerin her biri ayn zamanda her bir meta-ezeliliin sahip olduu daha ileri bir meta-meta-ezelilik dolaysy
la ezeli mi olacak? yle grnyor ki eer bir KlHibi bu yolda ilerlerse ezellliklerin artn nlemek ok zor olacak. 19
zatlara yklemlenen (veya, paralel olarak, zatlarn sahip olduu) eylerdir. kinci
si, daha nce tasvir edilen basit bir ekilde balangszh geil nedensizlii
ezel!lik fikrinin temeli kabul etmeye ynelik eilime baklrsa, bir Kllabi ne
kadar ak bir ekilde Tanr'nn sfatlannn ezeli olduunu tasdik ederse, sfatlar o
derece nedensel olarak bamsz grlebilir. Baka bir deyile, eer bir Kllabi
ak bir ekilde, sfatlann hepsi kendi iinde ezelidir diye iddia ederse, iinde
Tanr'nn tm sfatlarmn ayn ayr, nedeni olmayan ilahlar olarak grlebilecei
bir tablo ortaya koyma riskini alacak ve sonuta kendisini irk veya ok tannclk
sulamalanna maruz brakacaktr. 20
Dier taraftan bir Kllabi bn Kllah'n mphem formlne sanlabilir-yani
Tanr,
isimleri ve sfatlar iinde [veya onlarla] olmas asla son bulmayan ezell bir
[ey] dir (innehu kadimm lem yezel bi-esrr.'ihi ve sfatih) - ve bylece Tanr'nn
her bir sfatnn ezell: olduunu aka tasdik etmenin bir sonucu olarak ortaya
kabilecek irk sulamalarndan kurtulabilirdi. 21 bn Kllah'n formlne ba
lanmann - mphemlii dnda - tek tehlikesi Kllab! kartlarn, Kllabiler,
Tanr'nn sfatlar dolaysyla ezeli neden olunmu olduunu ileri sryorlar
diyerek, Kllabi gr yanh temsil etmeye itebilir. nk -bi edatndan elde
edilen anlamlardan biri de (en azndan teolojik ve felsefi metinlerde) nedenseldir: "tarafndan", "dolaysyla", "vastasyla". Ksaca, eer bir Kllabi, basit bir
ekilde Tanr'nn sfatlarnda veya onlarla ezeli olduunu kastederek Tanr bisfatihi ezelidir derse, T ann sfatlar tarafndan veya dolaysyla - zayf da olsa ezelidir'i ima etmekle sulanma riskini alr.
el-E'an, Kllahilik lehine Mu'tezilllii terk ettiinde, bunlar kendisini yzlemek durumunda bulduu ikilemlerdi. Eer el-E'an hem Tanr'nn birezelilik
dolaysyla ezeli olduunu {kad!m bi-kdemin) hem de ilahi sfatlann ezell olduunu ileri srm olsayd, Tanr'nn sfatlarndan her biri daha ileri bir ezelilik
sfatyla ezel!dir (kadime bi-kdemin) grne bal grlebilecek ve bu durumda da meta-ezeliliklerin sonsuz geriye gidii ortaya kacakt. Dier taraftan, eer
el-E'an Tanr'nn bizatihi ezeli olduunu ve ilahi sfatlarn ezeli olduunu savunsayd, o zaman da, Tanr'nn sfatlarnn her biri kendi zatlarnda ezelldir (kad!me
bi-nefsiha) grn savunuyor grlecek ve bu durumda da nedensel olarak
bamsz sfat-nesneler alemi ortaya kacakt. Tab ki el-E'an bu zel ikilemi
sfatlarn ezeli olduunu reddederek nleyebilirdi; fakat bu kabul edilemezdi
nk bu, onu Kur'an'n, Tanrt'nn konurria sfatnn, yaratlm olduunu
kabule zorlayacakt. Alternatif olarak bn Kllah'n mphem formln benim10
11
i
158 {>- Robert Wisnovsky (ev. Arzu Meral)
seyebilir - yani T ann, isimleri ve sfatlar iinde [veya onlarla] olmas asla son
bulmayan ezeli bir [ey] dir (innehu kadimun lem yezel bi-esma'ihi ve-sfatihi) ve burada brakabilirdi; ancak felsefi adan bu durum daha kesin bir ileri aamadan ziyade, muhaliflerinin istismar edebilecei bir belirsizlie geri ekilii temsil
edecekti.
el-E'ar1 bir noktada "deliller Yaratcnn ve O'nun ilminin ezeliliine iaret
ediyor" diye iddia ederek, ilahi sfatlarm ezeltlii sz konusu olduu srece,
aka kendisini bir Kllabt gibi grmtrP Ancak el-E'ar1 asla Tanr'ya "bir
ezeltlik dolaysyla ezeltdir" mi denmeli yoksa "bizatihi ezeltdir" mi denmelidir
konusunda bir karar vermernitir, bu da muhtemelen seeneklerden biri veya
dierini semekten kaynaklanacak ciddi sorunlardan dolayyd. Aslnda E'ar1
kelamc bn Furek kendi okulunun muhaliflerinin, el-E'ar1'yi bu meselede
ikilemde kalnakla tenkit etnekte hakl olduklann kabul eder. bn Furek'e gre
el-E'ar1 baz metinlerde bn Kllah'n grnn kat-yapsalc yorumunu (yani
Tanr "bir ezelllik dolaysyla ezeli:dir"- kadim bi-kdernin), dier baz metinlerde
ise serbest-yapsalc yorumunu (yani Tanr "bizatihi ezeli:dir"- kadim bi-nefsihi)
benimserP el-E'arl'nin kararszl zerine yorum yaparken, bn Furek kat
yaptsalc yorumun bn Kllah'n gerek dncesini yansttn teyid eder. Bu
yarg yz yl sonra Matur1d1 kelamc Ebu'l-Mu'ln en-Nesefi (. 1114) tarafndan
da tekrarlanntr. en-Nesefi Ma.turidtlerin bu meselede bn Kllah'n gerek
varisieri olduklann iddia eder ve el-E'ar1'yi bn Kllah'n grnden aynlmakla
sular.24 Ancak bn Furek'in E'ar1 ada, el-Bakllani (. 1013), serbestyapsalclk izgisini takip ederek Tanr'nn, zatnda ezeli olduunu savunur (iz linefsiht kane kadi:men). 25
el-Bakllant gibi bir Snni kelamc, Tanr bir ezeli:lik dolaysyla deil de
kendi zatnda ezeli:dir deyip bn Kllah'n formlnden aynlmakla, en azndan
Kllabllerin, meta-ezeliliklerin kontrol edilemez artna izin vermeksizin Tanr'nn ezeli:liini onaylamak eklindeki orijinal ikilemierini rtm olduunun
farkndayd. Ancak bu seim Snni kelamclan sadece Tanr'nn sfatlarnn
benzer ekilde "zatlarnda ezeli" olup olmad sorusu ile kaf karya braknakla
22
23
24
25
kullanmalann yeniden
26
el-Bakllani,
K. et-Temhfd, s. 29.17-30.2.
Bu iki admdan birincisi- ''bakas dolaysyla ezeli" (kadfm li-gayrihf) eklinde yeni bir kategori oluturmak - baz Snni kelamclara kabul edilebilir grnd. Snnflerin Yorumlan adl Kur'an tefsirinde el-Matundi (. 944) "ve onlar
orada ebedi kalclardr" (ve-hum fiha halidune = Bakara suresi 2(25) ayetinin,
sadece Tanr'nn lk, Son ve Ebedi (el-Evvelu ve'l-Ahiru ve'l-Baki) olduunu
koruma gayretlerinde, kendilerini cennetin yok olacan sylemeye zorlann
hisseden an-tevhiti Cehmiletin reddi olarak anlalabileceini iddia eder.
Cehmiler dier trl, hem cennet hem de Tanr'nn ebedi olacan ve bunun da
yaratlm bir eyi Tanr'ya benzetrnek yani, te~bfh veya "benzetme" olacandan
gnah saylacan ileri srdler.
el-Matundt'ye gre Cehmiletin yanlmalarnn sebebi bi-zatfhf ("zatnda") ve
("bakas dolaysyla") arasndaki gerekli ayrm yapmam olmalardr.
Eer bu ayrm anlam ve uygulan olsalard, Tanr'nn tpk bizatihi ilk olduu
gibi (el-Evvelu bi-zatfhf) bizatihi ebedi (el-Baki bi-zatfhf); cennet ve onun
iindekilerinin ise kendileri dnda bir ey dolaysyla ebedi (bakiyetun bi-gayriha)
olduklann fark edeceklerdiP
bi-gayrihf
ll. SRESNCE
el-Matundi'nin daha nce yapt gibi, bn Sina kendisi henz 21 yanday
ken 1001 ylnda yazd ilk kapsaml felsefi eserlerinden Hikme 'ArUdiyye'nin
27
28
{>-
161
d.z9
yleyse problem, "kendi kendine var edileni" "bir bakas dolaysyla ezeli"
ile tanrolasak bile onun yine de makulata dair bir ey kategorisine iaret ettiinin
dnlecek olmasdr. el-Bakllant gibi bir E'arl sfatlann muhdese li-nefsiha
("kendi kendine var edilen") veya kadime li-gayriha ("bir bakas dolaysyla
ezeli") eklinde tanmlanmasna kar kacaktr, nk byle bir tanmlama
bazlan bildik bazlan yeni, kelarria zg pek ok problem ortaya kanyor. Dier
taraftan, eer bir sfatn muhdese li-nefsiha veya li-zatlha olduu sylenirse, yukanda bahsedildii gibi - sfatn zat olduu deil de sadece ona yklem olan
(veya paralel olarak, zat tarafndan sahip olunan) bir ey olduu vakit, onun nefs
veya zat'a sahip olmas, o sfata fazlasyla ontolojik bamszlk verecektir. Daha
da tesi, nceki yokluk ve nedensizliin eitlenmesine dayanan T ann'nn varl
delillerinde kullanl olmas iin, muhdes'in zamanda var edilmi anlamna gelmesi gerektii dnlrse, muhdese olarak tanmlandnda sfatlar ezeli olmaktan
ziyade zamansal olarak bal grlecektir veTann'nn kelam sfat olarak anla
lan Kur'an yaratlmam olmaktan ziyade yaratlrn grlecektir.
Dier
29
Bununla birlikte, eer bir baka kk adm atlr, ve - sadece "yokluu imkansz" (mustahil'l-'adem) olmak deil - "zorunlu varlk" (vacib'l-vc1d)
olmak ezeliliin temel kriteri olarak alnrsa, iki eski Kllabi seenein en azndan
zayflatlacan ileri srmenin bir anlam vardr. Hatrlayalm, ezeliliin farkl
yollarla da olsa hem T ann'nn zatna hem de O'nun sfatanna yklemlenebilir
olduu savunul..yordu. Tam tersine, zorunluluk ise sadece bir meta-sfat degil,
ayn zamanda bir yklemleme eklidir, nk zorunluluk bir znenin bizzat
sfatan yklemleme hareketini yneten olarak da anlalabilir.
Kastettiim ey, "Tann var-alandr", "Tann bilendir" ve "Tann nzk verendir" gibi nermelerde, her bir yklem veya sfatn znesine nasl bal olduunu
gstermek iin niteleme kipi olan "zorunludur" (veya "zorunlu olarak") eklenebilir. Mesela, Tann'nn var olmas veya bir bilen (olarak var olmas) zorunludur
(vacibun en ye ku ne [veya yucede] Allahu 'alimen). Sonu olarak: '"zorunlu
varlk" meta-sfatlarda olduu gibi sadece basit bir ekilde zneye ve dolaysyla
her bir sfata yklem olarak deil, yklemleri (Tann'nn sfatan) zneye (Tan30
el-Bakllanl, Kitilb't Temhfd, s. 29.5: "nk ezellnin yokluu mmkn deildir (li-enne'lkad!me la yeclzu 'ademuhu)"; el-Halim!, Kitiib'l-Minhdc fi U'abi'l-iman (cl-Beyhaki:'nin eserlerinde, Kitilb't el-Esmii' ve's-sfllt, 33,1-5): "Eer O ne bir balangtan ne de bir neden dolay
syla var-olan deil ise, o halde O'nun iin ne tkenme ne de yokluk sz konusu olacaktr (liennehu iza kiine mevcuden la 'an evvele ve la bi-sebebin lem yecuz 'aleyhi'l-inkida'u ve'l'ademu)".
31
32
33
T ann'nn dier varlklardan farkllnn, kendisiyle T ann'nn ezelilik, kudret, ilim, hayat ve
dier asli sfatiara sahip olduu (bi-vucubi hazi.hi's-sfati lehu) zorunlulukta olduunu ileri sren Mu'tezili Eb'l-Cubba'i tarafndan bu hareketin nceden tahmin edilmi olabileceine dair
(younluu ve zorluu kabul edilen bir pasajda: Kiab't el-Mecmu' fi'l-mulit bi't-teklif, ed. J.
Houben, [Beyrut 1965], c. I, s. 152.7-154.17) deliiller vardr (152-7-14). Grne baklrsa,
olu EbQ Haim, nihayetinde Tann'nn ezeli olarak sfatlann garanti eden bu yklemsel zorunluluun Tann'nn dier varlklardan farklln aklamak iin yeterli olmadn syleyerek ona
kanlmaz (152.15-19).
Bu yokluk ve bn Sina'nn betirnleme nemelerinin vasfi ve ziiti okumalan arasndaki yeni
aynm konusunda, bk. Tony Street, "Logic", Adamson ve Tayor (edi.), The Cambridge
Companian to Arabic Philosophy iinde.
bn Sina ncesi Kelam'da epistemolojik balamda bi'd-darnra, darnraten, darnratu'l-akl, darar
rnekleri (ve daha az sklk ta, genellikle bi't-tab, "doas gerei" ile birlikte ve bi'l-ihtiyilr !'seimle" ile zt anlaml olarak bi'l-idtirilr) Unlan iernektedir: (Mu' tezililer iin) el-E'ari, Makiilil'l
slilmiyyin, s.136.10-15; 393.5-14; 480.6-10; en-Nai'u'l-Ekber (. 906), el-Kiab'l-Evsat fi'lmakillilt, ed. J. van Ess, Beyrut, 1971, s. 109.13-110.11 ( = #148); ve Sa'diya el-FeyyQmi (yani,
Saadia Gaon, . 942), Kitilb'l-Emilnilt ve'l-'i'tikildilt, ed. S. Landauer, Leiden, 1880, s. 12.1713.10; 16.19-20.18; ve (Snniler iin) ei-Maturidi, Kiab't-Tevlid, s. 5.13; 7.11; 8.14-17; 42.20;
el-E'ari, Kiab'l-Lum', s. 41.10-42.15; el-Bakllani, Kiab't-Temlid, s. 7.4-10; 8.6-13; 9.2-15;
52.4-7; ve bn Frek, Mcerredu Makillilti'l- ~ar, s. 12.1-20; 13.25-14.20; 18.21-19.6; 20.921.13; 222.16-19; 247.17-249.22; 284.15-18; 324.4; 328.14-19.
T
1
Tam tersine, erken dnem kelamclar etken sfat-fiil vacib'in dini veya ahlaki zorunluluu (fard) akla getirdiini dnm ve vacib'i 'ala edatyla "ahlaki
olarak yaplmas gereken" anlamnda kullanmlardr. 34 Ayn kelamclann pek
ounun mantkl gereklilik fikrini elde etmek iin v-c-b kkne dnd doru
dur. Mesela, Kelftm lmini Savunma adl eserinde el-E'an vecebe'yi bu manada
kullanr:
Biz diyoruz ki eer T ann bir eye benzeseydi, O bu eye ya her adan ya da bir
adan benzerdi. Eer her adan benzeseydi, zorunlu olarak [vecebe] O her adan
sonradan var edilen olacakt. Ve eer O sadece bir adan ona benzeseydi, iki benzer
eyden her birinin bir dierine benzedii adan yarglanaca dnlrse, Tannda
zorunlu olarak [vecebe] ona benzedii derecede var edilen olacakt. Ancak sonradan
var edilenin ezeli ve ezeli olann sonradan var edilen olmas imkanszdr.
34
35
36
Vikib ve darart arasndaki fark iin, bk. van Ess, Die Erkenntnislehre des 'Adudaddfn al-cf, s. 11819. Vicib ve fard kelimelerinin birbirinin yerine kulanld yerler iin, bk. bn Furek, Mcerred
Makiilati'l- E' an, s. 16.3-6; 32-7-17; 180.17; ve 199.8-9; ve el-Bakllani, Kitfb't- Temhfd, s.
187.1.
bn Furek, Mcerred Makiiliiti'l- E'ai, s. 285.7-20; el-Bakllani, Kitfb't et-Temhfd, s. 8.4-5;
379.11-380.15.
hvanu's-Safa, ed. yok, Beyrut 1957, Resii'il, II, 471.1.
yutevehheme ma'd1men fe-huve vacib'l-vc1di ve-ma kane vacibe'l-vc1di fehuve da'imu'l-vc1di ve-ma kane da'ime'l-vc1di fe-huve ezeliyyun)".37 Ve
vacib'l-vc1d ifadesi el-'Amin'nin (. 992) Kit.b'l el-Emed 'ale'l-ebed adl
eserinde bi-zatihi ekiyle yine Tann'ya iaret eder.38
Aslndael-'Amin pek ok sebepten bn Sina'nn ayrmnn direk kayna gibi grnyor. Her eyden nce el-'Amin vacib'l-vc1d bi-zatihi ("bizatihi
zorunlu varlk") ifadesinin tamamn Tann'ya yklem yapan ilk kiiydi. kincisi,
el-'Amin Badat'ta yetimesine ramen Buhara'ya tanm, sadece on yl veya
biraz daha sonra, 21 ya nda ki bn Sina'nn vacib 'l-vc1d bi-zatihi teriminin
iinde bulunduu ilk kapsaml felsefi eseri, Hikme 'Arudiyye'yi yazd Samani
ktphanesinde alm ve ayn Samani mahkemesinde grev yapmtr. Son
olarak, el-'Amirl Kitftb't-Takn"r li-evcuhi't-takdfr adl eserinde tekrar, zorunlu,
mmkn ve imkansz varlk ayrmn yapar ve zorunlu varlk ile ne demek istediini "2+2=4" rneiyle aklar. Ayn rnei bn Sina daha sonra hem Hikme
'ArUdiyye (1001 ylnda yazld) hem de Mebde' ve Me'ad (1013'de yazld) adl
eserlerinde kullanmtr. 39 ("2+2=4" gibi basit bir rnein iki veya daha fazla
metinde yer almasnn aralannda bir eit iliki olduuna dair kesin sonu kar
maya yetmediini kabul ediyorum.)
38
39
40
1
1
bn Rd'n iddias ne kadar doru olabilir? Kitabu'l-Mecm1' fi'l-muhit bi'tteklife gre 'Abd'l-Cabbar, Tann'nn ezeliliinin (kdem) bir ekilde O'nun
varlnn zorunluluuna (vuc1b'l-vc1d) atfla aklanabildii fikrini irdelerY
Aynca 'Abd'l-Cabbar bu eserde za ve bakasyla zorunluluk (el-vucubu lizatihlla li-ey'in sivahu) arasnda bir aynm yapmaya da yaklar. 44 Mugnt adl
eserinde iki eilim biraz daha birletirilmitirY Ancak bn Sina'nn klasik kabul
edilen tarzdaki aynm bir kenara, 'Abd'l-Cabbar hibir eserinde bu aynm net
ve tutarl olarak yapmaz. Bu soruya kesin bir cevap vermek zordur, nk ierisinde tevhid (ilah birlik) konusunun ilendii ve dolaysyla vacib'l-vcud
meselesinde 'Abd'l-Cabbar'n aklamalarnn tamamn banndran en bariz
konteksin yer ald Mugnf'nin ilk cildire sahip deiliz.
Uppsala el yazmas
nn bn Sina'nn 1001 ylnda 21 yandayken yazd metnin gerek bir kopyas
olduunu kabul edersek (ki bence etmeliyiz), bu aynm bn Sina 'Abd'lCabbar'n eserini Rey'de grmeden 12 yl nce, bn Sina'nn eserinde ortaya
kmtr ve dolaysyla 'Abd'l-Cabbar'n kiisel etkisine dair herhangi bir iddiay
tamamen tarihi zemirlerde reddedebiliriz. bn Sina Hikme 'ArUdiyye'de yle
sylyor:
Tabii ki,
eer
Hikme 'ArUdiyye'nin
artk ulaabildiimiz
41
42
43
44
45
bn Sina ile 'Abdu'l-Cabbar arasnda olas bir iliki iin bk., A Dhanani, "Rocks in the
Heavens?! The encounter between 'Abd al-abbilr and Ibn Sina", D. Reisman (ed.), Before and
After Avicenna iinde, Leiden 2003, s. 127-44.
bn Rd, Tehllft't-Teh.ft, ed. M. Bouyges, Beyrut 1930, s. 276.4-9.
'Abd'l-Cabbar'n eserlerinde, bn Mattaveyh, K. el-Mecmu' fi'l-muhlt bi't-tekllf, I, s. 50.24;
99.21-22; 141.10-12; ve 142.1.
'Abd'l-Cabbar'n eserlerinde, bn Mattaveyh, K. el-Mecmu' fi'l-muhlt bi't-teklif, I, s. 51.20-21.
'Abd'l-Cabbar, el-Mugnt, IV, s. 250.4-15; ve XI, s. 432.11-15.
runlu ya ezelidir (var-olanlann prensibi gibi) ya da sadece bir zamanda ;vardr, baka
bir zamanda deil [fi halir dune halin] (ayn tutulduu o an gibi). Bizatihi zorunlu
varlk olann nedeni yoktur. Bir nedeni olan ey ise ne bizatihi zorunlu varlk ne de
bizatihi imkansz varlk olabilir (nk dier trl olsa var olamayacakt); bu durumda o, kendisi bakmndan [min haysu zatihi], [yani bir nedeni olan] mmkn varlk
[mmkinu'l-vdidi], [ayn zamanda] kendi nedeni dolaysyla da zorunlu varlk olacaktr. imdi, nedeni olmayan eyir varl, iki hale blnemez [ve-ma la 'illete lehu
fe-inne vcfde zatihi la yenkasimu min haleteyni], onun [yani nedeni alnayan eyir
varlnn] iki durumda da nedeni olmu olacandan neden olunnu olmaktan baka bir yol ve neden olunmuluktan ka olmazd. Deiime konu olan her ey, hibirine bizatihi sahip olmad bu iki durumdadr, o her ikisine de bir nedenden dolay
sahiptir (onlar iin baka bir seenek yoktur [yani, orada iki halde olma seenei
yoktur]). Bylece deiime konu olan her ey bizatihi neden olunmu ve mmkn
olurken, bizatihi zorunlu varlk olan da her adan zorunlu varlk olacak ve hibir
deiim tr ona atfedilemeyecektir. "Mmkn" zorunlu olmayan var-olandr [leyse
bi-darnriyyin]. "Mmkn" imkansz olmayandr ve "mmkn", imkansz olmayan ve
var olan ve [sonra] yok-olan ve [genel olarak] bazen var olmayandr.46
46
47
168
48
49
varln,
Yce
Tann'nn,
var
olduunu
sylemenin
- Rowson'un tahminini izleyerek, 1010 civannda tarihlendirebildiimiz- erRagb'n aklamasndaki ifadeler arpc bir ekilde 1013 ylnda yazlan bn
Sina'nn el-Mebde' ve'l-Me'ad adl eserinde bulunan mukabil pasajlara benzemektedir (bu onun Hikme 'ArUdiyye'de zorunlu varlk fikrini ilk kez saptamasndan 12
yl sonradr):
lll. SONRA
Kesin olan, bn Sina'nn teorisini ilk kez ak bir ekilde ifade etmesini takip
eden yzylda pek ok nemli Snn! kelamcnn Tann'y ak bir ekilde vacib'l50
eamil
292.19-20: Biz diyoruz ki: zorunlu varlk, yokluun imkanszln reddeden bir
ifadedir ve [byle olunca] bir sfatn tasdik edilmesine indirgenemez. Dolaysyla,
onun zorunlu varl anlamnda, "ezeli" asli bir sfat deildir; bununla kastedilen yokluun imkilmnn reddidir.
51
Bir Yn {- 171
308.9-10: [Biz diyoruz ki:] Ezeli, varl zorunlu olan, imkansz ise reddi kanl
maz alandr. Bu, marolann Ezeli, varl ile ilgili olarak zorunlu olan, sonradan var
edilen ise varl ile ilgili olarak mmkn olandr eklindeki iddialannn manasdr.
el-Cveyni, el-'Akldet'n-nizamiyye, ed. M.
23.4-5: Yce Tann ebedi olduu ve ezeltlii zorunlu olann yokluunun imkanmeselesi gayet net ohnaldr. Bylece ezeli, zihnin zorunlu varlk olarak belirledii eydir [yecib'l-kat'u bi enne Allaha ta'ala biikin ve-ma vecebe kdemuhu
istehale 'ademuhu fe-inne'l-kadime huve'llezi kada'l-'aklu bi-vucfibi vcO.dihi].
sz olduu
Muhtemelen daha nce bahsedilen nedenlerden dolay, el-Cveyni st kaolarak el-Bakllanl'nin bu sonucu karan ilk kii olduunu syler ve Tann'nn zorunlu varlk oluunun, en azndan Snni alimler arasnda, neredeyse
ittifakla kabul edildiini iddia eder:
pal
53
rdd referanslan J. D. Luciani'yedir, ed. ve [Fransca] tre., el-Irchad par Imam el-Haramein,
Paris 1938. el-Cveynl'nin "zorunlu" yu sadece sfan Tann'ya balayan rabn niteleyen olarak
kullanmas es-Sansi (. 1490) gibi ge dnem E 'ariler tarafndan takip edilmitir, el'Akidett's-sanasiyye (el-Bacri'nin eserlerinde [. 1860], Haiye 'alil metni's-sansiyye, ed. yok
[Kahire 1856]), s. 57.8-58.2 (maj.): [Tann'nn] Kendisi dnda hereyden bams oluU, varlnn, ezeliliinin, ebediliinin, zamansal olarak sonradan var edilmi eylerle ilgili farkllnn
ve kendi kendine yeterli oluunun O'nun zorunluluu olmasndandr (vacibetun lehu)"; bra
himel-Lakani (. yaklak 1631), Cevheratt't-Tevhid (ed. yok [Kahire ts.]), s. 28.1 ve 31.1: "la
hi hukuka uymarun emanet edildii herkes Zorunlu Tann'run/ve mmkn ve imkansn ne
olduunu bilmek zorundadr"; el-Fadali (. 1821), Kifdydt'l-'avdmm fi 'ilmi'l-kelllm (elBacri'nin eserlerinde, Hdiye 'ala Kifdydt'l-'avam, ed. yok [Kahire 1906], s. 31.1-33.1 (en st):
"unu bil ki nmzdeki elli akaid ifadesini anlamak eyin kavrarunasna baldr: zorunlu,
imkansu ve mmkn. Zorunlu, yokluu zihin tarafndan alglanamayandr, yani zihin onun yokluunu kabul etmeyecektir"; s. 38.2-4 (en st): "Dolaysyla imdi kudretTanniin zorunludur
denirse (inne'l-kudrete vdcibetn li-Allilhi), zihin Tann'nn kudretinin yokluunu kabul etmeyecek anlanuna gelecektir"; s. 44.1: "Tann iin zorunlu olan ilk ve en nemlisfat varlknr".
bnu'l-Ferra', Kitab'l-Mu'temed fi uslli'd-dtn, s. 44.314. Allard "PlanA" ile el-Cveyni'nin ilahi
sfatlan yeniden snflandmasna iarct ederken, "Plan B" ile de sfdt nefsiyye ("!es attributs
essentiels") ve sfdt ma'neviyye'yi ("!es attributs entitatifs") ayrd etmek iin olan eski metoda
iaret ediyor: Allard, Texes apologetiques de Guwaynf, s. ll; aynca bk. onun, Le problem des
attributs divins dans la doctrine d'al-A.s'ari et de ses premiers grands disciples, s. 384-5.
Yukanda belirtildii gibi, basit bir ekilde ezelilik ve zorunlu varln birbirinin gerei alnalanna izin vermekten merrnun grnen el-Cveyni'den farkl
olarak, el-Pezdevi zorunlu varl Tann'nn en temel zellii olarak tercih etmekte daha nettir, ancak O'nun ezelilii imdi bir ekilde zorunlu varlnn bir trevi
olarak grlr:
el-Pezdevi, Kitiib
Us1li'd-dm,
s. 20.2-5
el-Gazzali'nin buradaki tereddd, sfatlann zorunluluunu aka onaylamann, sfatarn ezeliliini aka anayiayan daha nceki Kllabi kelamclann
karlat tehlikeye kendisinin de maruz kalacann farknda olmasndan
kaynaklanm olabilir. Ancak, el-Gazzali'nin durumunda, tehlike meta-
el-Gazzali'nin hacas el-Cveyni'den bir adm teye getii dier bir husus,
onun ezeliyi basit bir ekilde zorunlu varlkla tanmlamas deil, bizatihi zorunlu
varlk (vacib'l-vcU.d bi-zarihl) ile tanmlamasdr. Aynca el-Gazzali zorunlu
varln asli veezeliliin tali olduklann apak ortaya koymakla da el-Pezdevi'nin
biraz nne geer.
ahada
(Beyrut
1971), s.159.8-13
Ebedi [el-Baki], varl kendi iinde ve hakknda zorunlu olan var-alandr. Zihinde gelecekle ilikilendirildiinde ebedi ve gemile ilikilendirildiinde ezeli [kadim] adn alr. [... ] "Bizatihi zorunlu varlk" dediinde o bunlann hepsini ierir; bu
isimler [yani, el-Kadim ve el-Baki] sadece bu [zorunlu] varlk gemi veya gelecekle
ilikilendirildii srece kullanlr.
Tpk ada
4)
Matundilere rnek iin bk. es-Sabni (. 1184), Kitab'l-el-Bidiiye mine'l-kifiiye fi us1li'd-dtn, ed.
F. Kholeif, skenderiye, 1969, s. 36.9-37.15: "Eer O'nun kendi iinde ve kendisi hakknda zorunlu varlk olduu tespit ediidiyse O'nun ezeli olduu da
saptanntr, nk O'nun varl
hibir eye bal deildir" (kq. s. 70.12 ve 72.1-2); ve Ebu'I-Berekat 'Abdullah ibn Ahmed enNeseft (. 1310), 'Umdet'l-Akide li-ehli's-snne ve'l-cemii'a, ed. W. Cureton, Pillar of the Creed
iinde, Londra, 1843, s. 4.18-5.1: "Hayatta kalmas imkansz olan ezeli olamaz, nk ezeli kendi iinde ve kendisi hakknda zorunlu olandr [li-enne'l-kadime viicib'l-vcadi li-ziltihi], ve dolaysyla yokluu imkansz alandr."
bir sonu karmak kanlmaz gibidir. nk tpk ezel!liin iki farkl balamda
kullanlmas gibi- Tann'nn varl delilleri arasnda neden olunmamla iaret
etnek, fakat sfat tartmalannda T ann'nn sfatianna yklemlenebilir olmak zorunlu varlk da iki zt yne ekilmitir. Sonunda Tann'nn sfatianndan her biri
zorunlu varlk olarak kabul edildiinde - bizatihi zorunlu varlk bir yana - sfatlar
aslnda her birini kk bir tann yapan nedensel bir zerklik derecesi kazanm
tr. el-Cveynt'nin ilahi sfattaki zorunluluun sadece sfat Tann'ya yklem
olduunda kazanlr eklindeki fikrinin zorunlu varl meta-sfat olarak ezeltlikten daha cazip kld dorudur. Ancak el-Cveynt hareketinin altnda gizli olan
de re ve de dicto zorunluluun bileimi dnda bile, hala zorunlu varlk iki rakip
hedefi elde etnek iin kullanldnda ortaya kan temel ikilemi zememitir.
Bu problemin bn Sina sonras Snni kelamdaki tarihinin erevesini anlatmak bu makalenin snrlan dndadr. Ancak tartmann giriftlii ve dinamizmine rnek olmak zere (teolojisi E'ari ve Milturidi kelamn bir sentezi olan)
Sa'de'd-din et-Taftazani'nin (. 1389) ierisinde bu iki badamaz hedefi uzlatrmaya alt, Nesefi akaidine yazlm erhten iki pasaj tercme edeceim:
et-Taftazani, erhu'l-'akaidi'n-nesefiyye, ed. yok, Kahire, 1916 [i kapak]
59.2-60.2 ["el-kadim" 58.6'da]: Baz [kehlnclar] "zorunlu" ve "ezeli"nin e an[mteradifani] olduunu iddia edecek kadar ileri gitmitir. Ancak iki kavramn
net farkll nda bu doru deildir. Onlann eitliinin tartmas sadece [iki terimin] gerekten neyi ifade ettiklerini hesaba katnaktan ibarettir. Bazlan "ezeli"nin
daha genel [bir terim] olduunu sylyorlar, nk onlar hakknda doru olmayan
"zorunlu"~un tersine, Zorunlu'nun sfatlannn ezelt olduu sylenebilir; ancak ok
sayda ezelt sfatlar [olduunu] farzetnek de imkansz deildir. imkansz olan, ok sayda ezelt zatlann [zevat] olduunu sanmaktr. mam Hamid'd-dtn ed-Darir [.
1267] gibi ada [kelamclar] bizatihi zorunlu varln Tann ve O'nun sfatlan olduunu U temel nermeyi syleyerek iddia ediyorlar: ezelt olan her ey bizatihi zorunlu
olacaktr ve eer [bir sfat] bizatihi zorunlu olmasayd, bizatihi mmkn yokluk olacakt ve varl anlamnda, onu ayn bir varlk haline getirecek bir eye ihtiya duyacakt ve bylece sonradan var edilmi olacakt, nk "sonradan var edilen" ile varl
bir eyin var klnasna bal olan kastetniyoruz [ ... ].Bu son clerece zor bir meselenin tartmasdr, nk bizatihi zorunlu varlk [sfatnn uyguland eylerin] [var
olduunu] farzetmek ilahi birlik [prensibiyle] badamaz; dier taraftan da sfatlann
imkanndan bahsetnek onlann her mmkn ey sonradan var edilmitir iddiasyla
eliir.
laml
sfatlann okluu
Aslnda
et-Taftazani'nin
nerdii
ey, ilahi
dnmeleri gerektiidir, yani Tanr "sfatlar iinde [veya onlarla] olan ezeli bir
[ey] dir" (kadimun bi-sfatihi). Bu, sfatlann ezellliinin doas hakkndaki daha
kesin bir ifadeyi takip eden (bu aamada artk iyi bilinen) mkl sonulardan
dolaydr. Ancak zorunluluk ve imkanla et-Taftazanl'nin manevra alan genilemitir. Tann bizatihi zorunlu olarak kalr. Sfatlar ise, tam tersine, "Zorunlu'nun
zatnn zorunluluu" (vacibetn li-zatl'l-vacibi) olarak kabul edilirken, "zatlannda" (artk "zatlar" olamazlar) onlar sadece mmkndrler (ve-amma fi nefsiha
hiye mmkinetun). Bir baka ifadeyle, et-Taftazarl, bn Sina'nn bizatihi zorunlu
varlk ve bir bakas dolaysyla zorunlu varlk/bizatihi mmkn varlk aynmnn
ruhuna bavurmutur, nk et-Taftazani ile bn Sina'nn amac ayndr: nedensel olarak bakasna muhta olmayan ezelt bir eyle (bn Sina iin T ann; etTaftazani iin Tann'nn zat) nedensel olarak kendine yeterli olmayan ezeli bir
eyi (bn Sina iin gksel akllar, nefsler ve felekler; el-Taftazani iin ilah sfat
lar) ayrt etmek iin tutarl bir yol salamak.
bn Sina'nn aynmnn ince bir ekilde yeniden dzenlenen versiyonunu kabul edip, onu ilah sfatlarn mphem statsnden ~aynaklanan eski bir Snrl
kelam ikilemini zayflarmak amacyla, bir akaid erhinde kullanmakla, etT aftazani canl bir ekilde A. I. Sabra'nn Arap bilim tarihine iaret ederek
Bu derginin daha nceki bir saysnda yaymlanan bir makalede, bn Simahiyet ve varlk ayrmnn, bu meselenin nceki Grek tartmalarna
olduu kadar kendisinden nceki eyler ve var-olanlara dair kelam tartmalanna
da borlu olduunu ve baz metinlerde, eylerin ve var-olanlarn birbiriyle olan
ilikilerinin nasl olduu konusunda bn Sina'nn tutumunun filozof yolda elFarabi'den ok 10. yzyl E'ari ve Maturidi kelamclara daha yakn olduunu
tartmtm. 56 Bir baka makalede de Unu ortaya koymaya altm: bn Sina
sonras hem Snni hem ii kelamclar tarafndan mahiyet ve varlk konusunda
ifade edilen grler, bn Sina'nn kendi pozisyonuna, kendilerini radikal mahiyetilik ve varoluuluklar dolaysyla, srasyla el-Shreverdi (. 1191) ve Mala
Sacira (. 164 1), anlaml bir ekilde bn Sinac gelenek eklinde adlandrlabile
cek snrlarn dnda brakan, bn Sina sonras filozoflardan daha yakndr. 57 Bu
makalede ise bn Sina'nn bizatihi zorunlu varlk teorisini inasnn bir anlamda
T ann'nn sfatlarnn ezelilii konusundaki daha nceki Snni kelam tartmala
nna cevap olduunu, sonraki Snni kelamclann ise bn Sina'nn teorisini,
nceki tartmalann ortaya kard ikilemierden kurtaracak potansiyel bir yol
olarak hemen benimsediklerini gstermeye altm. Her bir makaleden kan
nihai sonu ise, her ne kadar mtekellimO.n ve felasife kendi projelerini kategorik
olarak farkl bir ekilde sunmularsa da her iki dnce akm kavramsal dzeyde
o derece i ie gemitir ki slam dnce tarihinin kaln perdesini amadan
onlar zmenin neredeyse imkansz olduudur.
na'nn
55
56
51