You are on page 1of 117

TARAYAN: YAAR MUTLU

resimli romanlardan, dizi filmlerden ve hz-lla geen otobslerin, trenlerin


hzndan benim hikyemde melek szyle her kar-jnda, ok grm bir aklclkla
glmse-endinden emin, pheci okur! Belki de, tutkuma, fkeme ve hikyeme
kendini b-3 vermediin iin, imdi bana hzla yakla-olan o an, bir gn sanki
sana hi yakla-akm gibi, gvenle kitab elinde tutuyor-na benim grdklerimi
senin de bir gn eceini aklndan hi karma ve sakn i lmsz sanma.
Kitaplar, mkemmel r, lmszlerin iidir. Ben ve kahrama-3 fazla fazla kusurlu,
fazla fazla eksikli muzu bildiimiz iin zaten lmlyz."
han Pamuk'un teki eserleri
ORHAN PAMUK Yeni Hayat
ORHAN PAMUK 7 Haziran 1952'de istanbul'da dodu. New York'u geirdii yl
dnda hep istanbul'da yaad. Liseyi Robert Kleji'ndc bitirdi, istanbul
Teknik niversitesi'nde yl mimarlk okudu, 1976'da istanbul niversitesi
Gazetecilik Enstits'n bitirdi. 1974'den balayarak dzenli bir ekilde yaz
yazmay kendine i edindi, ilk roman Cevdet Bey ve Oullan 1979'da Milliyet
Yaynlar Roman Yarmasn kazand. 1982'de yaymlanan bu kitap 1983 Orhan
Kemal Roman dl n de ald. Ayn yl ilk basks kan Sessiz Ev ile 1984
Madaral Roman cll'n ve bu kitabn Fransa'da kan evirisiyle ele 1.991
Prix de la decouverte europeenne'i (Avrupa Kesit dl) kazand. 1985'de
yaymlanan tarih roman Beyaz Kale Pamuk'un nn yurt iinde ve yurt dnda
geniletti. New York Times gazetesinin ''Dou'da bir yldz ykseldi" szleriyle
karlad bu kitap, belli bal btn Bat dillerine evrildi. 1990'da
yaymlanan Kura Kitap karmakl, zenginlii ve dolluuyla ada Trk
edebiyatnn zerinde en fazla tartlan ve en ok okunan romanlarndan biri
oldu. mer Kavur'un ynetmenliini yapt Gizli Yz filminin senaryosunu da
Pamuk 1992 ylnda kitaplatrd. Romanlar on dile evrilen Orhan Pamuk'un
kitaplar Brezilya'dan Avustralya'ya, Norve'ten italya'ya pek ok lkede
yaymlanmaya devam ediyor.
iletiim Yaynlar 304 ISBN 975-470-445-7
1 ada Trke Edebiyat 27
1.-6. BASKI iletiim Yaynclk A. S. Ekim 1994 (22.000)
7.-35. BASKI iletiim Yaynclk A. . Kasm 1994 (22.001-109.000)
36.-37. BASKI iletiim Yaynclk A. . Aralk 1994 (109.001-115.000)
KAPAK mit Kvan - Ahmet Ik FOTORAFLAR mit Kvan - Manuel tak DlZGJ ve
UYGULAMA Hsn Abbas KAPAK CASKI.S; Sena Matbaas (C BASKI ve CLT efik
Matbaas
iletiim Yaynlan
Klodfarer Cad. iletiim Han No.7 Caalolu 34400 istanbul Tel. 516 2260-61-62
Fax. 516 12 58
ORHAN PAMUK
Yeni Hayat
t i i m
ekre'ye
Ayn masallar dinlemelerine ramen, tekiler hi byle bir ey yaamadlar.
NOVALIS
l
Bir gn bir kitap okudum ve btn hayatm deiti. Daha ilk sayfalarnclayken
bile, kitabn gcn yle bir hissettim ki iimde, oturduum masadan ve
sandalyeden gvdemin kopup uzaklatn sandm. Ama gvdemin benden kopup
uzaklatn sanmama ramen, sanki btn varlm ve her eyimle her
zamankinden daha ok sandalyede ve masann basndaydm ve kitap btn etkisini
yalnz ruhumda deil beni ben yapan her eyde gsteriyordu. yle gl bir
etkiydi ki bu, okuduum kitabn sayfalarndan yzme k fkryor sandm:
Ayn anda hem btn aklm krletiren, hem de onu prl prl parlatan bir
k. Bu kla kendimi yeniden yapacam dndm, bu kla yoldan kacam
sezdim, bu kta daha sonra tanyacam, yaknlaacam bir hayatn glgelerini
hissettim. Masada oturuyor, oturduumu aklmn bir kesiyle biliyor, sayfalar
eviriyor ve btn hayatm deiirken ben yeni kelimeleri ve sayfalan okuyordum.
Bir sre sonra, bama gelecek eylere kar kendimi o kadar hazrlksz ve
aresiz hissettim ki, kitaptan fkran gten korunmak ister gibi bir an
igdyle yzm sayfalardan uzaklatirdim.
evremdeki dnyann da batan aaya deitiim o zaman korkuyla farkettim ve
imdiye kadar hi duymadm bir yalnzlk duygusuna kapldm. Sanki dilini,
alkanlklarn, corafyasn bilmediim bir lkede yapayalnz kalmtm.
Bu yalnzlk duygusunun verdii aresizlik bir anda beni kitaba daha sk skya
balad, iine dtm yeni lkede yapmam gereken eyleri, inanmak
istediklerimi, grebileceklerimi, hayatmn alaca yolu bana bu kitap
gsterecekti. Sayfalan tek tek evirirken kitab imdi bana vahi ve yabanc bir
lkede yol gsterecek bir rehber gibi de okuyordum. Yardm et bana, demek
geliyordu iimden, yardm et ki kazaya belaya uramadan yeni hayat bulaym. Bu
hayatn da, ama, rehberinin kelimeleriyle yapldn biliyordum. Kelimeleri tek
tek okurken, bir yandan yolumu bulmaya alyor, bir yandan da yolumu bsbtn
kaybettirecek hayal harikalarn hayretle tek tek ben kuruyordum.
Btn bu sre boyunca kitap masamn zerinde duruyor ve n yzme saarken,
odamdaki teki eyalara benzer bildik tandk bir ey gibi gzkyordu. Bunu,
nmde alan yeni bir hayatn, yeni bir dnyann varln hayretle ve sevinle
karlarken hissettim: Hayatm bylesine deitirecek olan kitap aslnda
sradan bir eya idi. Aklm pencerelerim kaplarn kelimelerin bana vaad ettii
yeni dnyann harikalarna ve korkularna ar ar aarken, bir yandan da beni
bu kitaba gtren rastlanty yeniden dnyordum, ama bu aklmn yzeylerinde,
derine gidemeyen bir hayaldi. Okuduka bu hayale dnmem bir eit korkudand
sanki: Kitabn bana at yeni dnya o kadar yabanc, o kadar tuhaf ve
artcyd ki, bu alemin iine btnyle gmlmemek iin imdiki zamanla
ilgili bir eyler hissetme tela duyuyordum. Bam kitaptan kaldrp odama,
dolabma, yatama bakarsam ve penceremden darya bir gz atarsam, dnyay
braktm gibi bulamayacam korkusu iime yerleiyordu nk.
Dakikalar ve sayfalar birbirini izledi, uzaktan trenler geti, annemin evden
kn, ok sonra da eve dnn duydum; ehrin her zamanki uultusunu,
kapnn nnden geen yourtunun ngran ve arabalarn motorunu duydum ve
tandm btn sesleri yabanc sesler gibi iittim. Darda bir ara yamur
bastrd sandm, ama ip atlayan kzlarn seslenileri geldi. Hava aarak
aydnlanyor sandm, ama penceremin camnda yamur damlacklar tprdad. Ondan
sonraki sayfay okudum, teki sayfay, baka sayfalar okudum; teki hayatn
eiinden szan grdm; imdiye kadar bilmediklerimi ve bildiklerimi
grdm; kendi hayatm grdm, kendi hayatmn alacan sandm yolu...
Yava yava sayfalar evirdike, bundan nce varln hi bilmediim, hi
dnmediim, hi sezemediim bir dnya ruhuma sindi ve orada kald. imdiye
kadar bildiim, d^ sunduum pek ok ey, zerinde durulmaya demez ayrntlara
dntler ve bilmediklerim gizlendikleri yerlerden kp bana iaretler
yolladlar. Kitab okurken bunlarn ne olduunu syle deseler sanki
syleyemezdim, nk okuduka, geri dn olmayan bir yolda ar ar yol
aldm biliyor, arkamda braktm baz eylere ilgi ve merakmn kapandn
hissediyor, ama nmde almakta olan yeni hayata kar ylesine bir heyecan ve
merak duyuyordum ki, varolan her ey bana ilgiye deer gibi geliyordu. Bu
ilginin heyecanyla sarsldm, bacaklarm sallamaya baladm zaman olup
bilebileceklerin okluu, zenginlii, karmakl iimde bir eit dehete
dnt.
Bu dehetle birlikte, kitaptan yzme fkran kta khnemi odalar grdm,
lgn otobsler, yorgun insanlar, soluk harfler, kayp kasabalar ve hayatlar,
hayaletler grdm. Bir yolculuk vard, hep vard, her ey bir yolculuktu. Bu
yolculukta beni hep izleyen, en olmadk yerde karma -kverecekmi gibi
yapan, sonra kaybolan, kaybolduu iin
de kendini aratan bir bak grdm; sutan gnahtan oktan arnm yumuak bir
bak... Ben o bak olabilmek isterdim. O bakn grd dnyada olmak
isterdim. O kadar ok istedim ki bunlar, o dnyada yaadma inanasm geldi.
Hayr, inanmaya bile gerek yoktu; orada yayordum ben. Kitap ela, tabi, ben
orada yaadma gre, benden sz ediyor olmalyd. Benim dndklerimi, benden
nce biri dnp yazd iin byleydi bu.
Kelimelerle onlarn bana anlattklar eylerin birbirlerinden apayr olmas
gerektiini de ite byle anladm. nk, ta bandan itibaren kitabn benim
iin yazldn sezmitim. Okurken, her kelimenin, her szn iime ileyii
zaten bu yzdendi. Onlar olaanst szler, l l parldayan kelimeler
olduklar iin deil, hayr; kitabn benden szettii duygusuna kapldm iin.
Bu duyguya nasl kapldm da karamadm. kardm da unuttum belki; nk
katiller, kazalar, lmler ve kayp iaretler arasnda yolumu bulmaya
alyordum.
Bylece, okuya okuya benim bakm kitabn szlerine, kitabn szleri de benim
bakma dnt. Iktan kamaan gzlerim kitaptaki dnya ile dnyadaki kitab
birbirinden ayramaz oldu. Sanki tek dnya, varolan her ey, olabilecek her renk
ve eya kitabn iinde ve kelimelerin arasndayd da, ben okurken mmkn
olabilecek her eyi kendi aklmla, mutluluk ve hayretle gerekletiriyorclum.
Kitabn bana nce fsldar gibi, sonra bir eit zonklamayla, sonra pervasz bir
iddetle gsterdii ey, okuduka anlyordum, orada, benim ruhumun
derinliklerinde yllardr yatyormu. Kitap sularn dibinde asrlardr yatan
kayp bir hazineyi bulup ortaya karyor ve ben satrlar ve kelimeler arasnda
bulduklarma, imdi artk bu da benim, demek isliyordum. Son sayfalarda bir
yerde, bunu ben de dnmtm de demek istedim. Daha sonra, kitabn anlatt
dnyaya btnyle girdiimde, karanlkla alacakaranlk arasndan kan bir melek
gibi lm grdm. Kendi lmm...
10
Bir anda hayatmn hi dnemeyeceim kadar zenginletiini anladm. O srada
tek korktuum ey, dnyaya, eyalara, odama, sokaklara bakp orada kitabn
anlattklarn grememek deil, yalnzca kitaptan uzak kalmakt. Kitab iki
elimin arasnda tuttum ve ocukluumda resimli romanlar okuyup bitirdiim
zamanlar yaptm gibi sayfalan arasndan kan kt ve mrekkep kokusunu
kokladm. Ayn kokuyla kokuyordu.
Masadan kalktm, ocukluumda yaptm gibi pencereye yryp, alnm souk cama
yaslayp, darya sokaa baktm. Kitab be saat nce, leden sonra masann
zerine koyup ilk okumaya baladm zaman kar kaldrma yanam olan kamyon
ekip gitmiti imdi, ama boalan aratan aynal dolaplar, ar masalar,
sehpalar, kutular, ayakl lambalar indirilmi, kardaki bo daireye yeni bir
aile yerlemiti. plak ve gl bir ampuln nda orta yal bir anne
babayla, ben yalarda bir oulla kzn ak bir televizyonun karsnda akam
yemeini yiyilerini, perdeler takl olmad iin grebiliyordum. Kzn
salar kumrald, televizyon ekran yeil.
Bir sre bu yeni komulara baktm; belki de yeni olduklar iin onlar
seyretmekten holanyordum; bu ela sanki beni bir ekilde koruyordu. evremdeki
bildik tandk eski dnyann tepeden aa deimesiyle yzyze gelmek
istemiyordum, ama ne sokaklarn eski sokaklar, ne odamn eski odam, ne de
annemin, arkadalarmn ayn insanlar olduklarn anlyordum artk. Bir eit
dmanlk, adn tam koyamadm bir tehdit ve korkutucu bir ey olmalyd
hepsinde. Pencereden bir adm ekildim, ama masann zerinden beni aran
kitaba da dnemedim. Hayatm yolundan karan ey orada, arkamda, masann
zerinde beni bekliyordu. Ne kadar arkam dnersem dneyim, her eyin balangc
orada, kitabn satrlar arasndayd ve ben o yola kacaktm artk.
Bir an eski hayatmdan kopmu olmak bana ylesine
korkun gzkm olmal ki, bir felaket sonucu hayatlar dn olmayacak bir
ekilde deien kiilerin yapt gibi, hayatmn eskiden olduu gibi akmaya
devam edeceini, bama gelen kazann, felaketin ya da neyse o korkun ey, onun
olmadn hayal ederek huzur bulmak istedim. Ama arkamda masada, hl ak
olarak duran kitabn varln yle bir ekilde hissediyordum ki iimde,
hayatmn eskisi gibi nasl devam edebileceini hayal bile edemedim.
Bylece, daha sonra annem beni ardnda akam yemeini yemek iin odamdan
ktm ve yeni bir dnyaya almaya alan bir acemi gibi masaya oturup onunla
konumaya altm. Televizyon akt, tabaklarda kymal patates, zeytinyal
prasa, yeil salata ve elmalar vard. Annem karya yeni tanan komulardan
sz etti, benim btn leden sonra, aferin, oturup altmdan, ar
pazardan, yamurdan, televizyondaki haberden, haberi anlatan adamdan. Annemi
seviyordum, gzel, nazik, yumuak ve anlayl bir kadnd ve kitab okuyup
ondan ayr bir dnyaya girdiim iin sululuk duydum.
Kitap herkes iin yazlm olsayd diye dnyordum, bir yandan, eskiden olduu
gibi hayat bylesine ar ve pervasz srp gidemezdi. te yandan, kitabn
yalnzca benim iin yazlm olduu dncesi de, benim gibi mantkl bir
mhendislik rencisi iin doru olamazd. O zaman, her ey eskisi gibi olmaya
nasl devam edebiliyordu? Kitabn yalnzca benim iin hayal edilmi bir sr
olduunu dnmekten bile korktum. Dan? sonra, annem bulaklar ykarken ona
yardm etmek, ona dokunmak, iimdeki dnyay bu zamana tamak istedim.
"Brak, brak ben yapyorum canm," dedi.
Bir sre televizyona baktm. Oradaki dnyaya girebilirdim belki; belki de
televizyonu bir tekmede patlatrdm. Ama seyrettiim bizim evdeki, bizim
televizyondu; bir eit tanr, bir eit lmba. Ceketimi, sokak ayakkablarm
giydim.
12
"kyorum," dedim.
"Ne zaman dneceksin?" ddi annem, "Bekleyeyim mi seni?"
"Bekleme. Sonra televizyonun karsnda uyuya kalyorsun."
"Odann n kapattn m?"
Bylece, yabanc bir lkenin tehlikeli sokaklarna kar gibi, yirmi iki yldr
yaadm kendi mahallemin, kendi ocukluumun sokaklarna ktm. Nemli Aralk
souunu hafif bir rzgr gibi yzmde hissedince, belki de, eski dnyadan
yenisine gemi olan birka ey de vardr, dedim kendime. Bunu benim hayatm
yapan sokaklarda, kaldrmlarda yrrken imdi grecektim. Komak geliyordu
iimden.
Karanlk kaldrmlardan, iri p tenekeleri, amur glleri arasndan, duvar
diplerinden hzl hzl yrdm ve attm her admla yeni bir dnyann
gereklemekte olduunu grdm. ocukluumun nar ve kavak aalan ilk bakta
ayn nar ve kavak aalarydlar, ama onlara beni balayan anlarn ve
armlarn gc kaybolup gitmiti. Yorgun aalara, iki katl tandk evlere,
temelinden, kire kuyusundan balayarak ta atsnn kiremitlerine kadar nasl
yapldm ocukluumda grdm ve sonra iinde yeni arkadalarmla oyun
oynadm kirli apartmanlara hayatmn vazgeilmez paralar gibi deil de, ne
zaman nasl ekildiklerini unuttuum fotoraflara bakar gibi baktm: Glgeleri,
aydnlk pencereleri, bahelerindeki aalar, ya da giri kaplarndaki
harfleri ve iaretleriyle onlar tanyarak, ama tandm eylerin gcn iimde
hi mi hi hissetmeden. Eski dnya, orada, karmda, yanmda, sokaklarn iinde,
tandk bakkal camekanlar, Erenky istasyon meydanndaki klar hl yanan
rek frn, manavn meyve sandklar, el arabalar, Hayat Pastanesi, khne
kamyonlar, muambalar ve karanlk ve yorgun yzler olarak evremdeydi. Gecenin
klarnda hafif hafif titreen
13
bn bu glgelere kar yreimin bir yan buz kesmiti. Orada bir su saklar
gibi kitab tayordum. Beni ben yapan btn bu tandk sokaklardan, slak
aalarn hznnden, kaldrmlardaki su birikintilerinde asfaltta yansyan neon
harflerin ve manav ve kasaplarn lambalarndan kamak istiyordum. Hafif bir
rzgr esti, dallardan su damlacklar dkld, bir uultu iittim ve kitabn
bana verilmi bir sr olduuna hkmettim. Korkuya kapldm, birileriyle konumak
istedim.
Mahalle arkadalarmn bazlarnn hl toplanp akamlan kt oynad,
televizyonda futbol malarn seyrettii, birbirleriyle bulumak iin gelip
takldklar istasyon meydanndaki Genler Kahvesi'ne sokuldum. Arka masada,
babasnn ayakkabc dkknnda alan bir niversiteli ile amatr kmede
futbol oynayan baka bir mahalle arkada televizyonun siyah beyaz klar
altnda ene alyordu. nlerinde okuna okuna sayfalan birbirinden ayrlm
gazeteler grdm, iki ay barda, sigaralar ve bakkaldan alp bir sandalyenin
oturma yerine gizledikleri bir bira iesi. Birileriyle, uzun uzun, belki de
saatlerce konumak istiyordum, ama onlarla konuamayacam hemen anladm. Bir
an neredeyse gzlerimden yalar getirecek bir keder saryordu ki iimi, gururla
silkindim: Ruhumu aacam kiileri kitaptaki dnyada yaayan glgeler arasndan
seecektim.
Bylece kendi geleceime btnyle sahip olduuma inanacam geldi, ama
biliyordum, imdi kitapt bana sahip olan. Kitap iime yalnzca bir sr ve gnah
gibi sinmekle kalmam, beni bir ryadaki gibi bir eit dilsizlie
srklemiti. Neredeydi konuabileceim bana benzer kiiler, yreime seslenen
ryay bulabileceim lke neredeydi, kitab okumu teki kiiler nerede?
Tren yolunu getim, ara sokaklara girdim, dklp asfalta yapm san
yapraklar ezdim. Birden iimde derin bir
14
iyimserlik ykseldi: Hep byle yrrsem, hzla yrrsem, hi durmazsam,
yolculuklara karsam, sanki kitaptaki dnyaya varacaktm, iimde ltsn
hissettiim yeni hayat, uzakta bir yerde, belki eriilmez bir lkedeydi, ama
hareket ettike ona yaklatm, en azndan eski hayatm arkala
brakabildiimi seziyordum.
Kumsala vardm zaman denizin simsiyah gzkmesine atm. Geceleri denizin bu
kadar karanlk, kat ve acmasz olduunu niye daha nce farketmemitim? Sanki
nesnelerin bir dili vard da, kitabn beni iine ektii geici sessizlikle bu
dili biraz olsun iitmeye balamtm. Hafif hafif alkalanan denizin
arln, tpk kitab okurken karlaverdiim kendi geri dnsz lmm
gibi, bir an iimde hissettim, ama gerek lmn vermesi gereken "her eyin sonu
geldi" duygusu deil, hayata yeni balayan birinin merak, heyecan
kprdanyordu iimde.
Kumsalda aa yukar yrdm. Kkken, burada, lodos frtnalarndan sonra
mahalle arkadalarmla, denizin getirip yd konserve kutular, plastik
toplar, ieler, plaj terlikleri, mandallar, ampuller, plastik bebekler arasnda
bir ey arardk; bir hazinenin paras sihirli bir eya, ne olduunu
bilmediimiz ll ve yepyeni bir nesne. Kitabn yla aydnlanm
bakmn, eski dnyann herhangi sradan bir eyasn bulup incelerse, o eyay
kklmde aradmz o sihirli eye dntrebileceini bir an hissettim. Ama
ayn anda kitabn beni dnyada yapayalnz brakt duygusu ylesine gle iimi
sard ki, karanlk denizin birden ykselip beni iine ekip yutacan sandm.
Telaa kapldm, hzl hzl yrdm, ama her admmda yeni bir dnyann
gerekletiini grmek iin deil, bir an nce odamda kitabmla yalnz kalmak
iin. Koar gibi yrrken kendimi imdiden kitaptan fkran ktan yaplm
biri olarak grmeye balamtm bile. Bu da beni yattryordu.
J 5
Babamn, kendi yalarnda kendi gibi Devlet Demiryolla-r'nda yllarca alp
da mfettilie kadar ykselen iyi bir arkada vard, Demiryol dergisine
demiryolculuk atei zerine yazlar yazard. Ayrca, kencli yazp resimledii
ocuk romanlar Yenign ocuk Maceralar dizisinde yaymlanrd. Demiryolcu
Rfk Amca'nn bana hediye ettii Pertev ile Peter ya da Kamer Amerika'da adl
kitaplar okuduum gnlerde de koa koa eve dnp bir kitaba gmlmek istediim
ok olmutu, ama o ocuk kitaplarnda hep bir son olurdu. Orada, harfle,
tpk filmlerdeki gibi "son" diye yazard ve o harfi okuduum zaman iinde
olmak istediim lkenin snrlarn grmekle kalmaz, ayrca o sihirli diyarn
Demiryolcu Rfk Amca'nn uydurduu bir yer olduunu acyla anlardm. Yeniden
okumak iin eve koturduum kitapta ise, her eyin gerek olduunu biliyordum,
kitab bunun iin iimde tayordum, bunun iin de koar adm yrdm slak
sokaklar gerek deillermi de birilerinin beni cezalandrmak iin verdii
skc bir ev devinin paralarym gibi gzkyordu bana. nk kitap, bana
yle geliyordu ki, benim bu dnyada ne iin varolduumu anlatyordu.
Demiryolunu gemitim, caminin yanndan dolanyordum ki, bir su birikintisine
basmak zere olduumu grp sradm, ayam takld, tkezledim, dtm ve
boylu boyunca amurlu asfalta uzandm.
Hemen kalkm, yoluma devam edecektim ki,
"Aman decektin yavrum" dedi dp boylu boyunca uzandm gren sakall bir
ihtiyar. "Bir eyin var m?"
"Var," dedim. "Dn babam ld. Bugn gmdk. Boktan herifin tekiydi, hep ierdi,
annemi dverdi, bizi burada istemedi, ben yllarca Viranba'da yaadm."
Bu Viranba ehri de nereden gelmiti aklma? ihtiyar da anlyordu belki
sylediklerimin hibirinin doru olmadn, ama birden kendimi zeki mi zeki
hissettim. Atverdiim yalan
16
yznden mi, kitap yznden mi, yoksa daha basiti, adamn ahklaan surat
yznden mi, kartamadm da, yle dedim kendime: "Korkma, korkma git! O dnya,
kitaptaki dnya, doru dnya!" Ama korkuyordum da...
Niye?
Bir kitap okuyup hayat kaym benim gibilerin balarna gelenleri iitmitim de
ondan. Felsefenin Temel ilkeleri diye bir kitap okuyup, bir gecede okuduu her
kelimeye hak verip, ertesi gn Devrimci Proleter Yeni nc'ye katlp, gn
sonra banka soygununda enselenip on yl yatanlarn hikyelerini duymutum. Ya da
islam ve Yeni Ahlak, ya da Batllama ihaneti gibi kitaplardan birini okuyup,
bir gecede meyhaneden camiye geip, buz gibi souk hallarn zerinde, glsuyu
kokular iinde elli yl sonra gelecek lm sabrla beklemeye balayanlar da
biliyordum. Sonra Akn zgrl ya da Kendimi Tandm gibi kitaplara
kaplanlar da tanmtm. Bunlar, daha ok burlara inanabilecek tynette
insanlar arasndan kard, ama onlar da btn itenlikleriyle "Bir gecede btn
hayatm deitirdi bu kitap!" derlerdi.
Aslnda, bu korkutucu manzaralarn sefaleti ele deildi aklmdaki: Yalnzlktan
korkuyordum. Benim gibi bir budalann byk bir ihtimalle yapaca gibi, kitab
yanl anlam olmaktan, yzeysel olmaktan, ya da olamamaktan, yani herkes gibi
olamamaktan, aktan boulmaktan ve her eyin srrn bilip bu srr renmeyi
hi mi hi istemeyenlere bir mr boyu anlatp gln olmaktan, hapse girmekten,
kafadan atlak gzkmekten, en sonunda dnyann benim sandmdan da zalim
olduunu anlamaktan ve gzel kzlara kendimi sev-clirememekten korkuyordum.
nk kitapta yazlanlar doruysa, o sayfalarda okuduum gibiyse hayat, yle bir
dnya mmknse, niye hl herkes camiye gidiyor, kahvede laklak edip pinekliyor
ve her akam bu saatte skntdan patlamamak iin televizyonun banda
oturuyordu, bu hi anlalmyordu.
17
i
Sokakta da, televizyon gibi baklacak yar ilgin bir ey olabilir, belki mesela
bir araba hzl geebilir, ya da bir at kiner, ya da bir sarho bir nra
atabilir diye bu insanlar perdelerini de tam kapamazlar.
Yar ekik perdeleri arasndan iine uzun uzun baktm bir ikinci kat
dairesinin Demiryolcu Rfk Amcalar'n evi olduunu ne zaman farkettim,
kartamyorum. Farketmeden farketmitin de, hayatmn bir kitapla batan aa
deitii gnn akamnda ona igdsel bir selam yolluyordum belki. Aklmda
tuhaf bir istek vard: Babamla ona en son gittiim zamanlarda evin iinde
grdm eyalar bir kere daha yakndan grmek: Kafesteki kanaryalar,
duvardaki barometreyi, zenle erevelettirilip aslm imendifer resimlerini,
bir yarsna likr takmlar, minyatr vagonlar, gm bir ekerlik, kontrolr
zmbalar, demiryol hizmet madalyalar, dier yarsna da krk elli kitap
yerletirilmi vitrinli bfeyi, .zeritideki hi kullanlmayan semaveri, masann
zerindeki oyun ktlarn... Yan ak perdeler arasndan odadaki televizyonun
n gryordum, ama kendisini deil.
Birden, nereden geldiini bilemediim bir kararllkla apartman bahesini
kaldrmdan ayran duvara ktm ve Demiryolcu Rfk Amca'nn dul kars Ratibe
Teyze'nin bam ve bakt televizyonu grdm. Kocasnn bo koltuuna krk be
derece dnk oturmu televizyonu seyrederken, tpk annemin yapt gibi, ban
omuzlarnn arasna ekmiti, ama annem gibi rg receine fosur fosur sigara
iiyordu.
Demiryolcu Rfk Amca geen yl kalpten len babamdan bir yl nce lmt, ama
doal bir lm deildi onunkisi. Bir gece kahveye giderken zerine ate edilip
ldrlm, katil yakalanamam, bir kskanlk laf km, babam ela hayatnn
son bir ylnda o lafa hi inanmamt. ocuklar yoktu.
Gece yans, annem uyuduktan ok sonra, masamda dimdik oturup kollarm,
dirseklerim, ellerim arasnda duran kitaba
1 I
bakarken mahallenin ve ehrin snen klarn, bo. ve slak sokaklarn
hznn, son bir kere daha geen bozacnn sesleniini, vakitsiz ten bir-iki
kargay, en son banliy treninden sonra gemeye balayan upuzun yk trenlerinin
sabrl tak-taklann, gece yarlar bizim mahalleyi benim buras yapan her eyi
yava yava, heyecanla, cokuyla, mutlulukla unuttum ve kitaptan fkran a
kendimi btnyle verdim. Bylece, hayatm ve hayallerimi o gne kadar
oluturan le yemekleri, sinema kaplar, snf arkadalar, gnlk gazeteler,
gazozlar, futbol malar, dershane sralar, vapurlar, gzel kzlar, mutluluk
hayalleri, gelecekteki sevgilim, karm, i masam, sabahlarm, kahvaltlarm,
otobs biletlerim, kk skntlarm, yetimeyen statik devlerim, eski
pantolonlarm, yzm, pijamalarm, gecelerim, otuzbir ektiim dergiler,
sigaralarm, hatta hemen arkamda en gvenli unutu iin beni bekleyen vefakr
yatam aklmdan btnyle kt da, ben kendimi orada, o ktan lkede
gezinirken buldum.
19
Ertesi gn k oldum. Ak, kitaptan yzme fkran k kadar sarscyd ve
hayatmn oktan yoldan km olduunu bana btn arlyla kantlad.
Sabah uyanr uyanmaz, bir nceki gn bamdan geenleri gzden geirmi ve
nmde alan yeni lkenin bir anlk bir hayal deil, kendi gvdem, kollarm ve
bacaklarm kadar gerek bir ey olduunu hemen anlamtm, iine dtm bu
yeni alemdeki dayanlmaz yalnzlk duygusundan kurtulabilmek iin kendime
benzeyen tekileri bulmam gerekiyordu.
Gece icar yam, pencere nlerinde, kaldrmlarda, damlarda tutmutu. Masann
zerinde ak duran kitap, dardan gelen beyaz ve rpertici bir n iinde
olduundan daha yaln ve masum gzkyor, bu da onu korkutucu yapyordu.
Ama gene de, her sabahki gibi annemle kahvalt etmeyi, kzarm ekmek kokusunu
koklayp Milliyet gazetesini kartrmay, Celal Salik'in yazsna bir gz
atmay baardm. Her ey altm eski haliyle sryormu gibi sofradaki
peynirden yedim, aym ierken annemin iyimser yzne
glmsedim. Fincan, demlik, kak tngrtlar, sokaktaki portakalcmn kamyonu,
sanki bana hayatn eskisi gibi akabilecein! duyurmak istiyordu, ama kanmadm.
Dnyann batan aa deitiinden o kadar emindim ki, evden karken babamn o
ar ve eski paltosunu giyiyor olmak bende bir eksiklik duygusu uyandrmad.
istasyona yrdm, trene bindim, trenden indim, vapura yetitim, Karaky'de
iskeleye zpladm, kollarla, dirseklerle dirsekletim, merdivenlerden ktm,
otobse atladm, Tak-sim'e vardm ve Takla'ya yrrken kaldrmlarda iek
satan ingeneler'e bir an durup baktm. Hayatn eskisi gibi srp gidebileceine
inanabilir miydim, kitab okumu olduumu unutabilir miydim? Bir .an, bu o kadar
korkun gzkt ki komak geldi iimden.
Mukavemet dersinde tahtaya izilen ekilleri, yazlan rakkamlan ve formlleri
ciddiyetle defterime geirdim. Tahtaya bir ey yazlmad zaman kollarm
kavuturarak kel kafal profesrn yumuak sesini dinledim. Gerekten dinliyor
muydum, yoksa herkes gibi dinliyormu gibi yaparak herhangi bir Teknik
niversite inaat Fakltesi rencisini mi taklit ediyordum, karamadm. Bir
sre sonra o eski dnyann, bildik dnyann dayanlmayacak kadar umutsuz
olduunu hissedince, yreim hzl hzl atmaya balad, damarlarmda ilal bir
kan geziniyormu gibi bam dnd ve kitaptan yzme fkran n gcnn
ensemden btn gvdeme ar ar yayln zevkle hissettim. Yeni bir dnya
varolan her eyi oktan iptal edip imdiki zaman gemi zamana evirmiti bile.
Grdm, dokunduum her ey acnacak kadar eskiydi.
Kitab mimarlkta okuyan bir kzn elinde grmtm ilk. Alt kattaki kantinden
bir ey satn alacakt, antasnda czdanm aryordu, ama br eli dolu olduu
iin antay ka-rtramyordu. Elindeki ey kitapt, elini boaltmak iin benim
21
oturdtjum masann zerine bir an brakmak zorunda kalmt. Bir an, bylece,
masama braklveren kitaba bakmtm. Btn hayatm deitiren rastlant bu
kadard ite. Sonra kz, kitab kapp antasna atmt. leden sonra eve dn
yolundaki bir sokak sergisinde eski ciltler, risaleler, iir ve fal kitaplar,
ak ve politika romanlar arasnda ayn kitab bir defa daha grnce satn
almtm.
le zili alar almaz snfn ou, yemekhane kuyruuna yetimek iin
merdivenlere kotu, ben sessizce sramda oturdum. Koridorlarda gezindim, kantine
indim, avlulardan getim, stunlar arasndan ilerledim, bo snflara girdim,
pencerelerden kar parktaki karl aalara baktm, helada su itim. Btn
Takla'da aa yukar yrdm. Kz ortalkta yoktu ama telalanmyordum da.
le yemeinden sonra koridorlar daha da kalabalklat. Mimarlk koridorlarnda
yrdm, atlyelere girdim, izim masalarnn zerinde para ma oynayanlar
seyrettim, bir keye oturup para para olmu gazete sayfalarn toplayp
okudum. Gene koridorlarda yrdm, merdivenlerden indim, merdivenlerden ktm,
futbol, siyaset ve dn akam televizyonda grdkleri hakknda ene alanlar
dinledim. ocuk sahibi olmaya karar veren bir film yldzyla dalga geenlere
katldm, sigara ve akmak isteyenlere uzattm, biri bir fkra anlatyordu,
dinledim ve btn bunlar yaparken, arada bir, biri beni durdurup "filancay
grdn m?" diye sorduunda, iyi niyetle cevap verdim. Bazan taklacak bir-iki
arkada, baklacak bir pencere, ya da yrnecek bir hedef bulamadmda, aklma
ok nemli bir ey gelmi ve ok acelem varm gibi bir yne doru kararllkla
hzl hzl yryordum. Ama gittiim yn belirsiz olduu iin ktphane
kapsnn nne geldiimde, ya da merdivenlerin sahanlna adm attmda, ya
da sigara isteyen birine rastladmda ynm deitiriyor, kalabala
karyor, bir sigara daha yakmak iin bazan da
22
duruyordum. Bir ara duvardaki bir ilan tahtasna yeni aslan bir duyuruya
bakacaktm ki, birden yreim hzl hzl att, akl ban gitti, beni aresiz
brakt: Oradayd ite, kitab elinde grdm kz, kalabalk iinde, benden
uzaklayor, nedense bir ryadaki gibi ar ar yryerek beni aryordu.
Aklm bamdan gitti, ben ben deildim artk; bunu ok iyi biliyordum, kendimi
brakp peinden kotum.
Beyaz gibi soluk bir renkte, ama beyaz olmayan ve baka hibir renk de olmayan
bir elbise vard zerinde. Merdivenlere varmadan ona yetitim ve yzne bir an
yakndan baknca kitaptan fkran k gibi gl, ama yumuack bir k vurdu
yzme. Bu dnyadaydm ve yeni hayatn eiindeydim. Orada kirli merdivenlerin
basndaydm ve kitaptaki hayatn iindeydim. Bu a baktka yreimin beni
hi mi hi dinlemeyeceini anladm.
Ona kitab okuduumu syledim. Kitab onun elinde grdm ve ondan sonra
okuduumu syledim. Kitab okumadan nce bir dnyam vard, kitab okuduktan
sonra baka bir dnyam olmutu. imdi konumalydk, nk ben bu dnyada
yapayalnz kalmtm.
"imdi dersim var," dedi.
Yreim iki l ard. Kz belki de anlad ardm, nk bir an dnd.
"Peki," dedi sonra kararllkla. "Bo bir snf bulup konualm."
ikinci katta bo bir snf bulduk, ieri girerken bacaklarm titredi. Kitabn
bana vaad ettii dnyay grdm nasl aabilecektim, karamyordum. Kitap
benimle fsldar gibi konumu, at dnyay bir sr aar gibi vermiti. Kz,
adnn Canan olduunu syledi, ben de benimkini syledim.
"Seni kitaba balayan ey nedir?" diye sordu.
Bir ilhamla, "kitab senin okumu olman," demek isterdim, melek. Bu melek de
nereden kt, aklm karmakarkt; aklm
23
hep karr, ama sonra birisi yardm eder, belki de melek.
"Kitab okuduktan sonra btn hayatm deiti," dedim "iinde yaadm oda, ev,
dnya benim odam, evim, dnyam olmaktan kt da yabanc bir dnyada yersiz
yurtsuz hissettim kendimi. Kitab ilk senin elinde grdm, kitab sen de okumu
olmalsn. Bana gittiin ve geri dndn dnyay anlat. Bana o dnyaya ayak
basabilmek iin yapmam gerekenleri syle. Bana neden imdi, hl burada
olduumuzu akla. Bu dnya nasl kendi evim gibi tandk olabilir, kendi evim
nasl btn dnya gibi yabanc, anlat bana."
Bu havayla ve ayn veznin lsyle kimbilir daha da syleyecektim belki, ama
bir an sanki gzlerim kamat. Dardan k lesinin karl ve kuruni
ylesine dzgn ve parlak geliyordu ki, tebeir kokulu kk snfn camlar
sanki buzdand. Yzne baktm, yzne bakmaktan korkarak.
"Kitaptaki dnyaya girebilmek iin ne yapardn?" diye sordu.
Yz soluktu, kalar salar kumral, baklar yumuak; bu dnyadansa eer,
daha ok bu dnyann anlarndan yaplmt; gelecektense eer daha ok
gelecein korkusu ve kederini tayordu. Bakyordum, baktm bilmejden. Sanki
ona daha ok bakarsam gerek oluvermekten korkar gibi.
"Kitaptaki dnyay bulabilmek iin her eyi yapardm," dedim.
Belli belirsiz glmseyerek bana tatl tatl bakt. Olaanst gzel bir kz,
ho bir kz size yle baktnda nasl biri olmal? Nasl tutmal kibriti,
sigaray nasl yakmal, pencereden nasl bakmal, nasl konumal onunla, nasl
onun karsnda du-rabilmeli, nasl soluk almal? Bunlar bu dersanelerde hi mi
hi retmezler. Ve benim gibileri ite bu tr bir aresizlikte, yreklerinin
atlarn gizlemeye alarak kvranrlar.
"Yapabilecein her ey nedir?" diye sordu, bana.
"Her ey..." dedim ve sustum yreimin atn dinleyerek.
24
Bilmem neden, uzun upuzun, hi bitmeyecek kadar uzun yolculuklar belirdi
aklmda, hi durmadan yaan efsanevi yamurlar, hepsi birbirine alan kayp
sokaklar, kederli aalar, amurlu rmaklar, baheler, lkeler. Ona bir gn
sarlabileceksem bu lkelere gitmeliydim.
"lm gze alr miydin mesela?"
"Alrdm."
"Kitab okuyanlar ldrenler olduunu bilsen bile mi?"
Glmsemeye altm, nk, iimdeki mhendis aday, "bir kitap bu en sonunda!"
diyordu, ama Canan gzlerini btn dikkatiyle bana dikmiti. Bir dikkatsizlik
yaparsam, yanl bir ey sylersem kitaptaki dnyaya da, ona da hi
yaklaamayacam telala dndm.
"Beni kimsenin ldreceini sanmyorum ya," dedim kim olduunu karamadn
birini taklit ederek. "yle olsa bile lmden de korkmazdm dorusu."
Pencereden gelen tebeir rengi n iinde bal rengi gzleri bir an ldad.
"Sence o dnya var m, yoksa dlenip bir kitaba yazlvermi bir hayal mi?"
"O dnya var!" dedim. "Sen de o kadar gzelsin ki oradan geliyorsun, biliyorum."
Bana doru iki abuk adm att. Bam iki tarafndan tuttu, uzanp beni
dudaklarmdan pt. Dili dudaklarmn stnde bir an durdu. Kollarmla, hafif
gvdesini yakalayana kadar geri ekildi.
"Sen ok cesursun," dedi.
Bir lavanta kokusu hissettim, kolonya kokusu. Ona doru sarho gibi bir-iki adm
attm. Kapnn nnden bararak iki renci geiyordu.
"Dur dinle imdi beni, ltfen," dedi. "Bu sylediklerini Mehmet'e de
sylemelisin. Kitabn anlatt dnyaya gitti de geri dnp geldi o. Oradan
geliyor, biliyor, anlyor musun?
25
Ama bakalarnn da kitaba inanabileceine, oraya gidilebileceine inanmyor.
Korkun eyler yaam, inancn kaybetmi. Ona anlatr msn?"
"Mehmet kim?"
"On dakika sonra, ilk clers balamadan 201'in kapsnda ol," dedi ve birden
kapdan kp kayboldu.
Oda bombo kald, sanki ben de yoktum orada, kalakaldm. Kimse beni pmemiti
yle, kimse yle bakmamt bana. imdi de yapayalnz kalmtm. Korkuyordum,
onu bir daha gremeyeceimi dndm, bir daha ayaklarm doru drst bu dnyaya
basamayacakt. Arkasndan komak istedim, ama yreim yle hzl atyordu ki
nefes alamamaktan korktum. Beyaz, bembeyaz bir k yalnz gzlerimi deil
aklm da krletirmi. Kitap yznden, diye dndm bir an ve kitab ne kadar
ok sevdiimi, orada, o dnyada olabilmeyi ne kadar ok istediimi yle bir
anladm ki, bir an sanki gzlerimden yalar boanacak sandm. Kitap, o kitabn
varl tutuyordu beni ayakta. O kz da, biliyordum, beni mutlaka bir kere daha
kucaklayacakt. Btn dnyann beni brakp, ekip gittiini dndm.
Sesler geliyordu oradan, pencereden, dar baktm. Bir takm inaat rencisi,
bararak aadaki parkn kenarnda kartopu oynuyordu. Baktm onlara,
baktm grp anlamadan. Artk hi mi hi ocuk deildim. Kayp gitmitim.
Hani hepimize olur, olmutur, bir gn, sradan bir gn, kafamzn iinde gazete
haberleri, araba grltleri, kederli szler, ceplerimizde kullanlm sinema
biletleri ve ttn dkntleri bu dnyada en sradan admlarmz attmz
sandmz bir an farkederiz ki, aslnda oktan baka bir yere gitmiizdir,
aslnda burada admlarmzn bizi gtrd yerde hi deilizdir. oktan kayp
gitmitim, buzdan camlarn arkasnda, soluk mu soluk bir rengin iinde eriyip
gitmitim.
26
O zaman ayak baslacak herhangi bir topraa, herhangi bir dnyaya geri
dnebilmek iin bir kza, o kza sarlmak, onun sevgisini kazanmak gerekir. Hi
durmayan yreim hemen nasl da renmiti bu ukalalklar! k olmutum,
kendimi yreimin lsz lsne brakacaktm, saatime baktm. Sekiz dakika
vard.
Yksek tavanl koridorlarda bir hayalet gibi yrdm, bir gvdem, bir hayatm,
bir yzm, bir hikyem olduunu tuhaf bir ekilde hissederek. Kalabalkta ona
rastlayabilir miydim, rastlasam ne diyebilirdim, yzm nasld,
hatrlayamyordum. Merdivenlerin yanndaki helaya girdim, azm muslua dayayp
su itim. Aynaya, az nce plen dudaklarma baktm. Anne ben k oldum, anne
ben kayp gidiyorum, anne ben korkuyorum, ama onun iin her eyi de yapabilirim.
Kim oluyor bu Mehmet, diye sorarm Canan'a, neden korkuyor, kitab okuyanlar
ldrmek isteyenler kimler, ben hibir eyden korkmam, kitab anlamsan,
inanmsan ona, benim gibi, korkmazsn evet.
Koridorlardaki kalabalkla karlanca birden gene kendimi, ok acele bir iim
varm gibi, hzl hzl yrrken buldum, ikinci kata ktm, havuzlu i avluya
bakan, yksek pencereler boyunca yrdm, yrdm kendimi arkada brakarak,
braktka Canan' dnerek. Kendi dersim olan snfn nnden, arkadalarn
arasndan getim. O kadar ho bir kz az nce beni yle bir pt ki, biliyor
musunuz? Bacaklarm beni hzl hzl admlarla geleceime doru gtryorlard.
O gelecekte karanlk ormanlar, otel odalar, morlu mavili hayaller, hayat, huzur
ve lm vard.
Derse dakika kala iki yz bir numaral snfn nne gelince daha Canan'
grmeden Mehmet'in kim olduunu anladm. Yz soluktu, benim gibi ince uzun,
dnceli, dalgn, yorgun. Daha nceden onu Cananla birlikte grdm hayal
meyal hatrladm. Benden daha ok ey biliyor,
27
diye dndm, benden daha ok yaam, benden bir-iki ya byk de.
O beni nasl tand bilmiyorum. Bir kenara, dolaplarn arasna yrdk.
"Kitab okumusun," dedi. "Ne buldun onda?"
"Yeni bir hayat."
"inanyor musun buna?" . "inanyorum."
Yznn teni yle yorgun gzkyordu ki, yaadklarndan korktum.
"Bak, beni dinle," dedi. "Ben de inanmtm. O dnyay bulurum sanmtm.
Otobslere bindim, otobslerden indim, ehir ehir dolatm, o lkeyi, o
insanlar, o sokaklar bulurum sandm, inan bana, sonunda lmden baka bir ey
yok. insanlar acmaszca ldryorlar. u an bile bizi izliyor olabilirler."
"Korkutma onu," dedi Canan.
Bir sessizlik oldu. Mehmet sanki beni yllardr tanyormu gibi bakt bir an.
Sonra onu hayal krklna urattm dndm.
"Korkmuyorum," dedim Canan'a bakarak. "Sonuna kadar gidebilirim," diye ekledim
filmlerden kma kararl adam havasyla.
Canan'n inanlmaz gvdesi iki adm temdeydi. Aramzda, ama ona daha yakn.
"Sonuna kadar gidilecek bir ey yok," dedi Mehmet. "Bir kitap. Biri oturmu
yazm, bir hayal. Onu bir daha, bir daha okumaktan baka yaplacak bir ey
yok."
"Bana sylediini syle ona," dedi bana Canan.
"O dnya var," dedim. Canan' gzel uzun kolundan tutup ekmek istedim,
durakladm. "O dnyay bulacam."
"O dnya mnya yok. Hepsi bir hikye, ihtiyar bir budalann ocuklara oynad
cinsten bir oyun, diye dn. ocuklar
28
elendirdii gibi, bir gn, yetikinler iin de bir kitap yazaym demi ihtiyar.
Anlamn kendi de biliyor mu pheli. Okursan elenirsin, inanrsan hayatn
kayar."
"Orada bir dnya var," dedim filmlerdeki kararl ve budala adamlar gibi. "Ve ben
bir yolunu bulup oraya gideceimi biliyorum."
"Gle gle o zaman.."
Dnd; ben sana demitim, diyen bir bakla Canan'a bakt, gidiyordu, durup
sordu.
"Nasl da bu kadar emin olabiliyorsun o hayattan?" "nk bana yle geliyor ki
kitap benim hikyemi anlatyor."
Dosta glmsedi, dnp gitti. "Sen dur gitme," dedim Canan'a. "Sevgilin mi o?"
"Aslnda seni sevdi," dedi. "Kendisi iin deil, benim iin, senin gibiler iin
korkuyor."
"Sevgilin mi o? Bana her eyi anlatmadan gitme." "Onun bana ihtiyac var," dedi.
Bu laf filmlerde o kadar ok iitmitim ki, kendiliinden ve inanarak
karln heyecanla verdim: "Beni brakrsan lrm."
Glmsedi, kalabalkla birlikte iki yz bire girdi. Bir an arkalarndan derse
girmek geldi iimden. Snfn koridora bakan geni pencerelerinden, hepsi ayn
soluk yeil ve boz renkli elbiseler ve blucinler iindeki renciler arasnda
ikisinin bir sra bulup oturduklarn grdm. Hi konumadan dersin balamasn
bekliyorlard ki, Canan yumuak bir el hareketiyle kumral salarn kulaklarnn
arkasnda toplad ve kalbimin bir paras daha eriyip gitti. Filmlerde ak
zerine sylenenlerin tersine, kendimi sefil mi sefil hissederek bacaklarmn
beni gtrd yere gittim.
Benim hakkmda ne dnyor, evlerinin duvarlar ne renktir, babasyla ne
konuur, banyolar l l mdr, kardei
29
var mdr, kahvaltda ne yer, onlar sevgili mi, o zaman beni niye pt?
Beni pt kk snf botu, ieri girdim yenik bir ordu gibi, ama yeni bir
savan hayalleriyle kararl. Bo snfta yanklanan ayak seslerim, sigara
paketini aan sefil ve sulu ellerim, tebeir kokusu, buzdan beyaz bir k.
Alnm cama dayadm. Sabah kendimi eiinde grdm yeni hayat bu muydu?
Kafamn iinde olup bitenlerden yorgundum, ama gene de aklmn bir kesindeki
mantkl mhendis aday bir hesap kitap da yapyordu: Kendi dersime girecek
halim yoktu, onlarn iki saat sonra kn beklerdim, iki saat.
Alnm souk cama dayalyd, ne kadar zaman sonrayd bilmiyorum, kendime
acyordum, kendime acmaktan holanyordum ve gzlerimde yalar birikecek
sanyordum ki hafif bir rzgrn iinde kar attrmaya balad. Aada,
Dolmabahe'ye inen yamata, nar ve kestane aalarnn arasnda ne kadar da
sakindi her ey! Aalar, aa olduklarn bilmiyorlar, diye dndm. Karl
dallarnn arasndan kargalar kanatlanarak kalktlar. Baktm hayranlkla.
Kar tanelerini seyrettim. Hafif hafif salnarak aa iniyorlar, derken bir
noktada sanki kararsz kalp benzerlerim izliyorlar, sonra kararszlklar
iindeyken, belli belirsiz bir rzgr bastrarak onlar alp gtryordu. Arada
bir, bir kar tanesi bolukta bir an salndktan sonra, havada bir an kprtsz
duruyor, birden bir eyden vazgemi, dncesini deitirmi gibi davranarak
gerisin geri ar ar ge doru ykselmeye balyordu. Pek ok kar tanesinin
aslnda amura, parka, asfalta ya da aalara konmadan gerisin geriye gkyzne
dndklerini grdm. Kim biliyordu, kim dikkat etmiti onlara?
Parkn bir uzants gibi duran ve iki yanndan asfalt yolla kesilen genin
sivri kesinin Kz Kulesi'ni iaret ettiine kim dikkat etmiti? Kaldrm
kenarndaki am aalarnn doudan gelen rzgr yznden yllar boyunca
kusursuz bir
30
simetriyle eilip minibs duraklarnn stnde bir sekizgen oluturduunu kim
grmt? Kim, kaldrmda elinde plastik pembesi torbayla bekleyen adam grp
istanbul'un yansnn sokaklarda ellerinde plastik torbalarla yrdn
hatrlamt? Kim, ehrin kar ve klle kapl l parklarndaki a kpeklerin ve
bo ie toplayanlarn ayak izlerine bakp senin iaretlerini dnmt, melek,
senin kim olduunu hi mi hi bilemeyerek, iki gn nce, oradaki kaldrm
sergisinden aldm kitabn bana bir sr gibi at yeni dnyaya byle mi tank
olacaktm?
Kurunileen n ve gittike artan karn iinde ayn kaldrmda nce gzlerim
deil, telal yreim fark etti Canan'n glgesini. Mor bir palto vard
zerinde, demek ki yreim paltoyu ben bilmeden mimlemiti. Yannda Mehmet,
kuruni bir ceketle, kt bir ruh gibi karda iz brakmadan yryordu.
Pelerinden koup yetimek geldi iimden.
iki gn nce kitap sergisinin olduu yerde durdular ve konumaya baladlar.
Konumaktan te, el kol hareketlerinden, Canan'n krlganlndan ve
gerileyiinden anlalyordu, tartyorlard, tartmaya ok alkn sevgililer
gibi.
Sonra gene yrmeye baladlar ve gene durdular. ok uzaktaydm, ama bu sefer
daha bir iddetle tarttklarn durularndan, kaldrmdan gelip geenlerin
baklarndan soukkanllkla kartabiliyordum.
Bu da ok srmedi. Canan geri dnd, gerisin geriye Ta-kla'ya, bana doru
yrrken Mehmet bir an onun arkasndan bakp Taksim'e doru yoluna devam etti.
Kalbim gene lsn ard.
Saryer minibs durann orada bekleyen pembe plastik torbal adamn kardan
karya gemekle olduunu o zaman grdm. Mor paltolu gzel glgenin admlarnn
zerafetine odaklanm gzlerim yolu geen birine dikkat edecek gibi deildi ama,
kardan karya koarak geen plastik torbal
31

adamn hareketlerinde bir mzik parasmdaki yanl bir nota gibi dikkati eken
bir yan vard. Kaldrma iki adm kala, pembe torbadan, bir ey, bir silah
kard, Mehmet'e doru tuttu. O da onu grd.
nce Mehmet'in sarsldn, vurulduunu grdm. Sonra silah sesini duydum.
Arkasndan ikinci at da duydum. ncy de duyacam sanyordum, Mehmet
sendeleyip dt. Adam plastik torbasn atp parka doru kamaya balad.
Canan ayn mutsuz, zarif, kk ku admlaryla bana yaklayordu. Silah
seslerini duymamt, ii karla rtl portakallarla dolu bir kamyon grlt ve
neeyle kavaa girdi. Dnya sanki hareket etti.
Minibs duraklarnn orada bir tela grdm. Mehmet ayaa kalkyordu. Uzakta,
yamata plastik torbasz adam, parkn kar iinde, ocuklar neelendirmek
isteyen bir soytar gibi hoplaya zplaya, aaya, inn Stadyumu'na doru
kouyor, neeli ve oyuncu iki kpek onu izliyordu.
Koup, aa inip, Canan' yolda karlayp, haber vermeliydim, ama durdum
Mehmet'in sallanna, evresine akn bakn seyrederek. Ne kadar? Bir sre,
uzun bir sre, Canan, Takla'nm kesinden, benim gr amdan kncaya
kadar.
Kotum, merdivenlerden indim, sivil polislerin, rencilerin, kapdaki
hademelerin arasndan getim. Ana kapya vardmda ortalkta Canan yoktu,
herhangi bir izi de. Yukarya doru, hzl hzl yrdm, Canan' gremedim.
Daha sonra kavaa vardm zaman az nce seyrettiklerimle ilgili hibir ey de
gremedim, hi kimseye de rastlayamadm. Mehmet de yoktu ortalkta, tabancal
adamn att plastik torba da.
Mehmet'in vurulup dt yerde, kaldrmdaki kar eriye eriye amurlamt.
Ba takkeli iki yandaki bir ocukla k ve gzel annesi geiyorlard oradan.
32
"Tavan nereye kamm anne, tavan nereye?" dedi ocuk.
Yolun br tarafna, Saryer minibs duraklarna doru telala kotum. Dnya
gene karn sessizliine ve aalarn ilgisizliine brnmt. Minibs
duraklarnda birbirine tpatp benzer iki ofrn ikisi de sorularma atlar
da atlar: Her eyden habersizdiler. Onlara ay datan haydut yzl kahveci
de silah seslerini iitmemiti, stelik onun hibir eye amaya niyeti de
yoktu. Minibs durann eli ddkl denekisi ise tetii eken sulu benmiim
gibi bakt bana. Tepemdeki am aacna kargalar t. Kalkmakta olan bir
minibsn iine son anda bam soktum, telala sorularm sordum, bir teyze
dedi ki:
"uradan, demin bir kzla olan bir taksi durdurup bindiler."
Parma Taksim Meydan'n gsteriyordu. Yaptm iin samaln bile bile
oraya doru kotum. Meydann kalabal iinde satclar, arabalar, dkkanlar
arasnda dnyada yapayalnz kaldm dndm. Beyolu'na girecektim ki aklma
geldi, Sraselviler Caddesi'nden ilkyardm Hastanesi'ne doru bir kou indim,
acil bir hasta gibi acil kapsndan bir eter ve iyot kokusunun iine girdim.
Pantolonlar yrtlm, paalar svanm, kanlar iinde beyefendiler grdm.
Midesi ykanm, sedyeye uzatlm, hava alsn diye karlar iindeki tavan
kula sakslarnn arasna braklm mor yzl hazmszlar ve zehirlenmileri
grdm. Kan kaybndan lmemek iin kolunu sk skya balad amar ipinin
ucu avucunun iinde kap kap nbeti doktoru arayan iman ve kibar amcaya yol
gsterdim. Birbirlerini ayn bakla bakladktan, ba evde unuttuktan sonra
nbeti polisin karsna oturup zabt tutulurken unuttuklar bak iin zr
dileyerek uslu uslu ifade veren eski dostlar grdm. Sram bekledim,
polislerden nce hemirelerden rendim,
33
vurulmu bir renciyle kumral bir kz, hayr hi ayak basmamlard bugn
oraya.
Daha sonra Beyolu Belediye Hastanesi'ne de uradm ve birbirlerini baklayan
ayn dostlar, tentrdiyot ien ayn intiharc kzlar, kolunu makineye,
parman ineye kaptrm ayn raklar, otobsle durak, vapurla iskele
arasna skm ayn yolcular grdm sanki. Kaytlar dikkatle inceledim,
phelerimden phelenen bir polise zapta gemeyen bir ifade verdim ve st kata,
bir doum kliniine kan mutlu bir babann hepimizin ellerine dolu dolu
serptii lavanta kolonyasn kokladktan sonra alamaktan korktum.
Hava kararrken olay yerine geri dndm. Minibslerin arasndan geip kk
parka girdim. Kargalar nce fkeyle kafamn zerinde uutular, sonra dallara
sinip dikize yattlar. ehrin grltsnn ortasmdaydm belki, ama bir keye
ekilmi, birini baklayan bir katil gibi kulaklarmda bir sessizlik
duyuyordum. Uzakta Canan'n beni pt snfn soluk sar klar yanyordu;
ders sryor olmalyd orada. Sabah aresizliine atm aalar, hantal ve
acmasz kabuk ynlarna dnmtler. Ayakkablarmn iine giren kara basa
basa yrdm ve drt saat nce bu karn iinde mutlu bir soytar gibi hoplaya
zplaya koan eli plastik torbasz adamn izlerini buldum, izlerin varlndan
iyice emin olmak iin aa yola kadar srdm onlar, yoldan dndm, tekrar
yukar yrrken plastik torbasz adamn ayak izleriyle benim ayak izlerimin
oktan birbirlerine kartklarm grdm. Derken, allar arasndan benim gibi
sulu, benim gibi tank iki karanlk kpek kp, korkuyla katlar. Bir an
durdum ve ge baktm; kpekler kadar karayd.
Evde annemle akam yemeini yerken birlikte televizyona baktk. Ekrandaki
haberler, arada bir grnen insanlar, cinayet, kaza, yangn ve suikast haberleri
bana dalar arasndan beliren kk bir deniz parasndaki frtna dalgalar
gibi uzak ve
.34
anlalmaz gzkt. Gene de ama, uzaktaki o kuruni denizin bir paras olmak,
"orada" bulunmak istei iimde kprdanp duruyordu. Anteni iyi ayarlanmam
siyah beyaz televizyonda hafif hafif dalgalanan grntler iinde vurulan bir
renciden sz eden biri kmad.
Yemekten sonra odama kapandm. Kitap masamn zerinde braktm gibi, sayfalar
ak yle bir duruyordu ki korktum ondan. Kitabn arsnda, ona dnmek,
kendimi ona btnyle vermek iin iimde ykselen istekte kaba bir kuvvet vard.
Kendimi tutamayacam dnerek sokaa ktm. amur ve karla kapl sokaklardan
denize kadar yrdm. Denizin karanl bana g verdi.
Eve dner dnmez bu gle masaya oturdum ve kutsal bir eye gvdemi teslim eder
gibi, kitaptan fkran yzme cesaretle tuttum. Ik nce kuvvetli
deildi, ama kelimeleri okuduka, sayfalar evirdike beni ylesine derinden
sard ki, btn varlmn eriyip gittiini hissettim. Dayanlmaz bir yaama ve
koma isteiyle karnmda bir sabrszlk ve heyecan ars hissederek sabaha
kadar okudum.
35
Ondan sonraki gnleri Canan' aramakla geirdim. Ertesi gn Takla'da
gzkmedi, ondan sonraki gn de, ondan sonraki gn de. nceleri yokluunu
anlalr buluyordum, gelecek diye dnyordum, ama ayamn altndaki eski
dnya da yava yava ekiliyordu. Aramaktan, baknmaktan, umutlanmaktan
yorgundum; fena halde ktm ve stelik, her akam sabahlara kadar okuduum
kitabn etkisiyle kendimi yapayalnz hissediyordum. Bu dnyann sra sra
grntler, bir dizi yanl yorumlanm iaretler ve krkrne benimsenmi
birtakm alkanlklardan olutuunu, asl dnyann ve hayatn bunlarn iinde
ya da dnda, ama yaknlarda bir yerde olduunu acyla biliyordum. Canan'dan
baka kimsenin bana yol gstermeyeceini anlamtm.
Siyasi cinayetlerin, sradan sarholuk ldrmelerinin, kanl kazalarn,
yangnlarn ayrntlaryla yazld btn gazeteleri, ehir eklerini, haftalk
dergileri dikkatle okudum, ama bir ize rastlayamadm. Btn gece kitab
okuduktan sonra, leye doru Takla'ya geliyor, ona rastlarm, belki imdi
gelmitir diye koridorlarda yryor, arada bir kantine uruyor, mer-
36
divenlerclen iniyor, merdivenlerden kyor, avluya durup bir bakyor,
ktphaneyi arnlyor, stunlar arasndan geiyor, beni pt snfn
kapsnda duraklyor, sabrm elveriyorsa bir derse girip biraz oyalanyor ve
ayn yryleri bir kere daha tekrarlamak zere snftan kyordum. Aramaktan,
beklemekten, geceleri de kitab yeniden okumaktan baka yapacak hibir eyim
yoktu.
Bir hafta sonra Canan'n snf arkadalar arasna girmeye altm. Mehmet'in
de, onun da ok fazla bir arkada olmadn tahmin ediyordum zaten. Mehmet'in,
Taksim yaknlarndaki bir otelde hem katiplik, hem gece bekilii yaptn,
evinin oras olduunu bilen bir-iki kii vard, ama bugnlerde Takla'ya neden
uramad konusunda kimse bir ey syleyemedi. Liseyi Canan'la birlikte okumu,
ama fazla arkada olamam dmanca bir kz, Nianta'nda oturduunu anlatt.
Birlikte sabahlara kadar proje izimlerini yetitirmeye altklarn syleyen
bir bakas, babasnn iyerinde alan yakkl ve kibar bir aabeyi olduunu
syledi; Canan'dan ok aabey ile ilgilenmi gibiydi. Adresi ondan deil, snf
arkadalarma ylbanda tebrik kart gndereceimi syleyip kayt brosundan
aldm.
Geceleri kitab okuyordum, sabaha kadar, gzlerimdeki ardan, uykusuzluktan
takatim kesilinceye kadar. Okumalarmn arasnda bazan, kitaptan yzme vuran
k ylesine gl, ylesine parlak gelirdi ki bana, deil btn ruhumun masada
oturan gvdemin de eriyip gittiini, beni ben yapan her eyin kitaptan fkran
kla birlikte yok olduunu dnrdm. O zaman, beni de iine alarak byyen
n, nce yeraltndaki bir atlaktan szan bir k gibi, sonra gittike
glenerek, yaylarak dnyay sard, o dnyada benim de bir yerim olduu
canlanrd gzlerimde: Bir an, cesur ve yeni insanlar, lmsz aalar ve
kayp ehirlerini grr gibi olduum bu lkenin sokaklarnda Canan'la
.37
karlatm, onun bana sarldn hayal ederdim.
Aralk sonuna doru bir akam, Canan'n mahallesine, Nianta'na gittim. Ana
caddede, ylba iin aydnlatlm vitrinler ve alveriten dnen ocuklu k
kadnlar arasnda kararszlkla uzun uzun yrdm, yeni alm sandviilerin,
gazete-dergicilerin, pastane ve elbisecilerin vitrinlerinin nnde oyalandm.
Dkkanlar kapanr, kalabalk sokaklar boalrken bir arka sokaktaki apartmann
kapsn aldm. Bir hizmeti kapy at; Canan'n snf arkada olduumu
syledim; ieri gitti; ak bir televizyondan siyasi bir nutkun sesi geliyordu;
fsltlar duydum. Elinde bembeyaz bir peete, uzun boylu, beyaz gmlekli babas
geldi, beni ieri buyur etti: Merakl ve boyal bir anne, yakkl aabey ve
drdnc kesi bo kalm bir yemek masas. Televizyon haberleri veriyordu.
Canan'n mimarlktan snf arkada olduumu syledim, okula gelmiyordu, btn
arkadalar merak etmitik, telefon edenlerimiz doyurucu cevap alamamt ve
ayrca, onda benim bitirmek zorunda kaldm ve geri istemek mecburiyetinde
olduum iin de zr dilediim bir statik devim vard. lm babamn
renksizlemi paltosu sol kolumun zerindeyken, renksizlemi bir kuzu postuna
brnm hrn bir kurt gibi gzkyor olmalydm.
"iyi bir ocua benziyorsun olum," diye balad Canan'n babas. Benimle ak
konuacan syledi. Sorularna da ltfen ak cevap vermemi istiyordu. Sol ya
da sa, dinci ya da sosyalist, herhangi bir siyasi gre yaknlk duyuyor
muydum? Hayr! niversitedeki, ya da dardaki siyasi rgtlerle bir ilikim
var myd? Hayr, byle bir ilikim de yoktu.
Bir sessizlik oldu. Annenin kalar bir onay ve yaknlk duygusuyla kalkt.
Babann Canan'nkiler gibi bal renkli gzleri televizyondaki serseri grntler
zerinde gezindi, bir an
.38
varolmayan uzak lkelere gitti ve bir karar vermi olarak bana
dnd.
Canan evi terk etmi, kaybolmutu. Ama belki kaybolmak denemezdi buna. Iki-
gnde bir, telefondaki uultuya baklrsa uzak bir ehirden aryor, kendisini
merak etmemelerini, iyi olduunu sylyor, babasnn sorularna, srarlarna,
annesinin yalvarmalarna aldr etmeden ve daha fazla konumadan telefonu
kapyordu. Bu durumda kzlarnn bir siyasi rgtn karanlk ileri iin
kullanldndan kukulanmakta haklydlar. Polise haber vermeyi dnmlerdi,
ama Canan'n zeksna her zaman gvendikleri, bana gelen beladan aklm bana
toplayp kendi kendine kurtulabileceinden emin olduklar iin bunu
yapmamlard. Baklar klk kyafetimden salarma, bir koltuun arkalna
braktm baba yadigrndan, ayakkablarma kadar her yerimi didik didik etmi
olan annenin alamakl bir sesle dillendirdii ricas ise, bu durumu
aydnlatacak herhangi bir bilgim, sezgim varsa hemen sylememdi.
akn bir surat takndm, hibir fikrim, efendim, hibir tahminim olmadn
syledim. Bir an hepimiz masadaki brek tabana, havu salatasna bakakaldk.
ieri bir gidip bir gelen yakkl aabey, benim yarm kalm devi bulamadm
zr dileyerek aklad. Odaya kendim bakarsam, belki bulabileceimi ima ettim,
ama kayp kzlarnn yatak odasn bana amak yerine sofradaki bo yerini, pek
de srar etmeden iaret etmekle yetindiler. Marur bir ktm ben, reddettim.
Ama tam odadan karken, piyanonun zerinde ereveli bir resim grnce piman
oldum. Resimde, dokuz yandaki, salar rgl Canan, sanrm bir ilkokul
piyesi iin brnd, Bat'dan arak, kk kanatl sevimli melek kyafeti ve
hznl ocuk bakyla annesinin ve babasnn yannda belli belirsiz
glmsyordu.
Darda gece ne kadar da dmanca ve souktu, karanlk
sokaklar, ne kadar da acmasz! Srler halinde geen sokak kpeklerinin neden
birbirlerine bu kadar sokulduklarn bir anda anladm. Televizyonun karsnda
uyuyakalm annemi efkatle uyandrdm, soluk boynuna dokundum, kokusunu duydum,
bana sarlsn istedim. Odama kapannca asl hayatmn pek yaknda balayacan
bir daha hissettim.
Kitab okudum. Ona boyun eerek, beni bu diyardan alp gtrmesini dileyerek
kitab saygyla okudum. nmde yeni lkeler, yeni insanlar, yeni grntler
belirdi. Alev renginde bulutlar grdm, karanlk denizler, mor aalar, kzl
dalgalar. Sonra, baz bahar sabahlar, yamurun hemen arkasndan gne knca
kirli apartmanlarn, lanetli sokaklarn, l pencerelerin benim iyimser ve
inanl admlarla yrym zerine, birden geriye geriye ekilip alvermesi
gibi, aklmn gzndeki kark hayaller ar ar aldlar ve bembeyaz bir
k iinde karma ak kt. Kucanda, kk bir ocuk vard, piyanonun
zerindeki erevede resmini grdm kzd bu.
Kz bana glmseyerek bakt, bir ey syleyecekti belki, belki de sylemiti de
iitememitim onu. Bir an bir aresizlik hissettim, iimden bir ses benim bu
gzel resmin hibir zaman paras olamayacam syledi, ona acyla hak verdim.
Ayn anda da bir pimanlk sard iimi. O srada, o ikisinin, bir eit tuhal
bir ykselile kaybolduklarn iim yanarak grdm.
Bu hayaller bir an iimde yle bir dehet uyandrd ki, tpk onu ilk okuduum
gn yaptm gibi, sayfalardan fkran ktan korunmak ister gibi, yzm
kitaptan korkuyla uzaklatrdm. Odamn sessizliini, masamn bana verdii
huzuru, ellerimin kollarmn sakin duruunu, eyalarm, sigara paketim, makasm,
ders kitaplarm ve perdeler ve yatam arasnda kendi gvdemin burada, baka bir
hayatn iinde kalakaldn kederle grdm.
Scakln hissettiim, nabznn atlarn duyduum
gvdemin bu dnyadan uzaklamasn istiyordum, ama bir yandan da apartmann i
seslerini, darda, uzaklardaki bozacnn sesleniini iitiyor, bu dnyada
geceyars oturup bir kitap okumann, bu ann iinde olmann da katlanlabilir
eyler olduunu seziyordum. Bir sre yalnzca bu sesleri - ok uzaklardaki
arabalarn kornalarm, kpeklerin havlaylarn, belli belirsiz bir rzgr,
sokaktan geen iki kiinin konumalarm (artk yarn sabah, dedi biri) ve birden
gecenin seslerine hakim olan o uzun yk trenlerinden birinin grltsn
dinledim. ok sonra, bir an her ey mutlak bir sessizlik iinde eriyecekmi gibi
olunca birden gzmn nnde bir hayal belirdi ve kitabn ruhuma nasl
ilediini anladm. Yzm kitaptan fkran a doru tutarken ruhum sanki
ak bir defterin tertemiz sayfasyd. Kitapta yazlanlar ruhuma bir bir byle
iliyor olmalyd.
Oturduum yerden uzanp ekmecemden bir defter kardm. Kareli bir Harita ve
Metod defteriydi bu, kitapla karlamamdan birka hafta nce statik dersi iin
satn alm, ama kullanmamtm, ilk sayfasn atm, temiz ve beyaz sayfann
kokusunu iime ektim, tkenmez kalemimi alp kitabn bana sylediklerini cmle
cmle deftere yazmaya baladm. Kitabn syledii bir cmleyi deftere yazdktan
sonra teki cmleye geiyor, o cmleyi de bir ncekinden sonra yazyordum. Kitap
bir paragraf ba yaptnda, ben de yeni bir paragrafa baladm ve bir sre
sonra o paragrafn szlerini olduu gibi defterime yazm olduumu da grdm.
Bylece, bir paragraf, ardndan dierini yazarak kitabn bana syledii eyleri
yeniden yeniden canlandrdm. Bir sre sonra, bam yazdm sayfalardan
kaldrdm ve bir kitaba, bir de deftere baktm. Deftere ben yazmtm, ama
yazdklarm kitapta yazlanlarn aynsyd. yle bir houma gitti ki bu, her
akam sabaha kadar ayn ii yapmaya baladm.
Derslere hi girmiyordum artk. ou zaman nerede hangi
ders olduuna hi mi hi aldrmadan koridorlarda kendi ruhundan kaan biri gibi
geziniyor, dur durak bilmeden bir kere daha kantine, sonra en st kata, sonra
ktphaneye, sonra snflara, sonra gene kantine giriyor, bu yerlerde Canan'm
olmadn her grmde karnma giren derin bir aryla ac ekiyordum.
Gnler getike karnmdaki bu arya altm, onunla yaamay, onu biraz olsun
denetleyebilmeyi baardm. Hzl hzl yrmenin bir yarar vard belki, sigara
imenin de, ama en nemlisi oyalanabilecek kk eyler bulabilmekti: Birisinin
anlatt bir hikye, mor sapl yeni bir izim kalemi, pencereden grdm
aalarn krlganl, sokakta karma kveren herhangi bir yeni yz, ksack
bir sre de olsa beni karnmdan btn gvdeme yaylan o sabrszlk ve yalnzlk
acsnn farknda olmaktan kurtarrd. Canan'a rastlayabileceim herhangi
bir mekna, sz gelimi kantine girdiimde her yere sabrszlkla gz atarak
meknn sunduu btn olaslklar bir anda tketmez, blucinli sigaral kzlarn
ene ald keye nce bir bakar, bunu yaparken de, az tede, arkamda Canan'm
bir yerde oturduunu hayal etmeye balardm. Bu hayale ksa bir srede yle bir
inanrdm ki, yok olmamas iin arkama dnmez, kasann nndeki kuyrukta
dikilenler ile iki hafta nce Canan'm kitab benim nme brakverdii o masada
oturanlar arasnda uzun uzun gz gezdirir, bylece Canan'm smscak hayalinin
hemen arkamda kprdand birka mutluluk saniyesi daha kazanm olur, hayalime
de daha bir kuvvetle inanrdm. Tatl bir sv gibi damarlarma ar ar
yaylan bu hayal, bam evirip de orada Canan'n, ya da onu iaret edebilecek
herhangi bir eyin olmadn grdmde yerini btn midemi dalayan bir zehire
brakrd.
Akn yararl bir ac olduunu ok iittim, ok okudum. ou fal kitaplarnda,
gazetelerin "burcunuz" kesinin hemen
42
yanbanda, ya da "ev-aile-mutluluk" sayfalarnda salata resimleri ve krem
formlleri arasnda yer alan bu palavrayla o gnlerde ok sk karlayordum.
nk karnmdaki demir klenin ars yznden, duyduum sefil yalnzlk ve
kskanlk beni insanlardan ylesine koparm ve ylesine umutsuz klmt ki,
yalnz gazetelerin, dergilerin burlar, yldzlar kesinden deil, baka baz
iaretlerden de krle-mesine medet ummaya balamtm: st kata kan
basamaklarn says tek ise Canan st kattadr... Kapdan ilk bir kadn karsa
bugn Canan' greceim... Yediye sayncaya kadar tren hareket ederse beni bulup
konuacak... Vapurdan . ilk atlayan ben olursam bugn gelecek.
Vapurlardan ilk ben atladm. Kaldrm talan arasndaki izgilere hi basmadm.
Kahvede yerlere atlm gazoz kapaklarnn saysnn tek olduunu doru olarak
saptadm. Paltosuyla ayn mor renkte bir kazak giyen bir kaynak -rayla ay
itim. Rastladm ilk be taksinin plakalarndaki harflerle adn yazabilecek
kadar talihim oldu. Hi nefes almadan Karaky yeralt geidinin bir giriinden
girip tekinden kmay baardm. Nianta'na gidip evlerinin pencerelerine
bakp dokuz bine kadar hi armadan saydm. Adnn hem sevgili hem Allah
anlamna geldiini bilmeyenlerle dostluu kestim. Adlarmzn kafiyeli olmasna
bakp hayalimde bastrdm evlilik davetiyelerini Yeni Hayat karamelalarnn
kdndan kan trden k bir maniyle ssledim. Bir hafta boyunca, gece saat
tam te penceremden gzken aydnlk pencerelerin saylarn kendime tandm
yzde belik yanlg payn hi gemeden tahmin etmeyi baardm. Fuzuli'nin:
"Canan yok ise can gerekmez"
msran tersinden otuzdokuz kiiye syledim. Evlerine tam yirmi sekiz deiik
ses ve kimlikte telefon eclip onu sordum ve duvar ilanlarnda, afilerde, yanp
snen neon lambalarnda,
4J
dnerci, piyangocu ve eczane vitrinlerinde grp hayalimle oralardan skp
kardm harflerle her gn otuzdokuz kere Canan demeden eve dnmedim, ama
Canan gelmedi.
Bir geceyans btn oyunlarmn saysn ikiye katlam, Canan' hi olmazsa
umutlarmda bir para olsun bana yaklatrabilecek saysal ve rastlantsal
savalar sabrla kazanm olarak eve dnerken, sokaktan kendi odamn yank
klarn grdm. Ge kaldm iin annem ya meraklanmt ya da odamda bir ey
aryordu, ama aklmda bambaka bir grnt belirdi.
Orada, aydnlk penceresini grdm odamda, masamn banda kendimin oturmakta
olduunu hayal ettim. Bunu yle bir istek ve gle hayal ettim ki, perdelerin
arasndan belli belirsiz gzken kirli beyaz duvar paracnn nnde, portakal
rengini hafife seebildiim lambann hemen yannda kendi bam bir an
grebildiimi sandm. Ayn anda, iimde bir elektriklenmeyle beliriveren
zgrlk duygusu beni ylesine sarst ki ardm. Her ey bu kadar basilmi,
dedim kendime: Bir bakasnn gzyle baktm odadaki adamn oracla, o odada
kalmas gerekiyordu. Benim ise odadan, evden, eyalarmdan, annemin kokusundan,
yatamdan ve yirmi iki yllk gemiimden kamam gerekiyordu. Yeni hayata o
odadan karak balayacaktm, nk ne Canan ne de o lke, o odadan sabah kp,
akam geri dnlebilecek kadar yakn bir yerdeydi.
Odama girince baka birisinin eyalarna bakar gibi yatama baktm, masamn
kesinde duran dier kitaplara, Canan' grdmden beri otuzbir ekmediim
iin kartrmadm plak kadnl dergilere, sigaralarm kurutmak iin
kaloriferin zerine koyduum kartona, bir tabak iinde duran bozuk paralarma,
anahtarlma, kaps tam kapanmayan dolabma, beni bu eski dnyaya balayan
eyalarma baktm ve kap gitmem gerektiini anladm.
Daha sonra kitab okurken ve yazarken okuyup yazdkla-
-H
rmm dnyann iindeki bir hareketi iaret ettiini sezdim. Bir yerde deil,
sanki her yerde olmalydm. Odam bir yerdi, her yer deildi! "Sabah Takla'ya
neden gideyim ki," dedim kendi kendime. "Canan Takla'ya gelmeyecek!" Canan'n
gelmeyecei baka yerler de vard, oralara da boubouna gitmitim, artk
gitmeyecektim. Artk yaznn beni gtrecei yerlere gidecektim. Canan da, yeni
hayat da orada olmalyd. Bylece kitabn bana anlattklarn yazarken gideceim
yerlerin bilinci ar ar iime iledi ve yava yava baka bir insana
dntm mutlulukla hissettim. ok sonra, ald yoldan memnun olan bir yolcu
gibi doldurduum sayfalara gz atarken dnmekte olduum yeni insann kim
olduunu apak grdm.
Masada oturup kitab cmle cmle defterine yazan ve yazdka arad hayata
kan yolun ynn sezen o kii bendim. Bir kitap okuyup btn hayat deien,
k olan, yeni bir hayata doru yol alacan hisseden o kii bendim. Yatmadan
nce annesinin, kapsn tklatp, "sabahlara kadar yazyorsun, bari sigara
ime," dedii kii bendim. Gecenin sesleri kesilince, mahallede yalnzca uzaktan
uzaa havlayan kpek srlerinin ulumalarnn duyulduu saatte masasndan kalkp
haftalardr okuduu kitaba, o kitabn ilhamyla doldurduu defterin sayfalarna
son bir kere daha bakan bendim. Dolabnn dibinden, oraplarnn altndan
birikmi parasn alp, odasnn klarm sndrmeden, annesinin odasnn
kapsnda durup ieriden gelen soluma seslerini sevgiyle dinleyen bendim.
Bendim, ey melek, gece yarsndan ok sonra, kendi evinden bir bakasnn
evinden kaan rkek yabanc gibi szlp karanlk sokaklara karan. Bendim
kaldrmdan kendi odasnn aydnlk pencerelerine bir bakasnn krlgan ve
tkenmi hayatna gzyalar ve yalnzlk duygusuyla bakar gibi bakan. Bendim
sessizlikte kararl admlarmn yankla-nn dinleyerek yeni hayata cokuyla
koan.
45
Mahallede bir tek Demiryolcu Rifiu Amca'nn evinin l klar yanyordu. Bir
anda bahe duvarna ktn ve yar ak perdeler arasndan solgun klarn
altnda sigara ierek oturan kars Ratibe Teyze'yi grdm. Rfk Amca'nn ocuk
hikyelerinden birinde de, Altn lke'ni peine den cesur kahraman, benim
yaptm gibi, karanlk sokaklarn arsn, uzak lkelerin grltsn, hi
gzkmeyen aalarn uultusunu dinleyerek gzyalaryla ocukluunun kederli
sokaklarnda yrr. zerimde Devlet Demiryollar'ndan emekli rahmetli babamn
paltosu gzyalaryla yrdm karanlk gecenin kalbine.
Gece beni gizledi, gece beni saklad, gece bana yol gsterdi. ehrin ar ar
titreyen i organlarna, bir felli gibi kaskat kesilen betondan caddelerine,
st, et, konserve ve haydut kamyonlarnn iniltisiyle sarslan neondan
bulvarlarna girdim. Ak azlarndaki pislii, klar yanstan slak
kaldrmlara boaltan p tenekelerini kutsadm; kendi hallerinde hi duramayan
korkun aalara yol sordum; soluk dkknlarda kasa balarnda hl hesap yapan
vatandalara gz krptm; karakol kaplarnda nbet tutan polislerden sakndm;
yeni hayatn ltsndan habersiz sarholara, evsizlere, dinsizlere ve
yurtsuzlara kederle glmsedim; yanp snen krmz klarn sessizliinde bana
uykusuz gnahkrlar gibi usulca sokulan damal taksilerin ofrleriyle
kapkaranlk baktm; duvarlara asl sabun reklamlarndan bana glmseyen gzel
kadnlara inanmadm; sigara reklamlarmdaki yakkl erkeklere, Atatrk
heykellerine, sarholarn ve uykusuzlarn kapt yarnn gazetelerine de
inanmadm, sabah kahvelerinde ay ien milli piyangocuyla bana el edip "otur
delikanl" diye seslenen arkadana da. ryen ehrin i kokulan beni deniz ve
kfte, kenef ve egzos duman, benzin ve kir kokan otobs garajlarna gtrd.
Otobs yazhanelerinin stnden bana yeni lkeler, yeni
46
kalpler, yeni hayatlar vaad eden renk renk yzlerce ehir ve kasaba adnn
pleksiglas harflerinden sarho olmamak iin kk bir lokantaya girdim. Geni
vitrinli bir buzdolabnda, ehir adlar ve otobs irketlerinin harfleri gibi
sra sra dizili duran ve kimbilir ka yz kilometre uzakta, kimbilir hangi
midelerde sindirilecek olan revani, muhallebi ve salatalara yan dnerek bir
masaya oturdum ve unuttum neyi beklemeye baladm. Belki de, melek, senin
beni hafife ekip, usulca ynlendirip, zarife uyarp alman. Ama lokantada
uykulu uykulu tkman birka kayp yolcuyla, kucanda bir ocukla bir anadan
baka kimsecikler yoktu. Gzlerim yeni hayatmn izlerini ararken, "Lambayla
oynamayn!" dedi bir duvar levhas. "Tuvalet cretlidir" dedi bir bakas ve
"Dardan Alkoll iki Getirilmez" eledi ncs daha sert ve kararl
harflerle. Aklmn pencerelerinin nnden karanlk kargalarn kanat rpp
geilerini grr gibi oldum; grr gibi oldum kendi lmmn bu k
noktasndan balayacan. O garaj lokantasnn ar ar kendi iine kapanan
kederini sana anlatabilmek isterdim, melek, ama yle yorgundum ki, yzyllarn
uykusuz ormanlar gibi uuldayan iniltisini duyuyordum, her biri bir baka diyara
kalkan cesur otobslerin gr gr motorlarnn iindeki lgn ruhu seviyordum,
uzaklarda bir yerde bir eik noktasn arayan Canan'n beni ardn
iitiyordum, ama sessizce: Teknik bir arzadan dolay filmi sessiz izlemeye raz
sessiz seyirci gibi, nk galiba bam masaya dm biraz uyuklamm.
Ne kadar, bilmiyorum. Uyandmda ayn lokantada baka insanlarn karsndaydm
ve beni esiz anlara gtrecek byk yolculuun k noktasn, bu sefer melee
anlatabileceimi hissettim. Karmda grltyle para ve bilet hesab yapan
gen vard. Paltosunu ve plastik torbasn masann zerindeki orba ksesinin
yanna koymu yalnz m yalnz bir ihtiyar, elindeki kakla kendi kederli
hayatn kokluyor, kartryordu
47
ve bo masalarn uzand yar karanlkta, bir garson esneyerek gazete okuyordu.
Hemen yanbamda ise tavandan kirli zemin talarna kadar inen buulu cam
vard; arkasnda kara lacivert gece, gecenin iinde motorlarnn grlts beni
o lkeye aran otobsler.
Birine biniverdim bir bilinmez saatte. Sabah deildi ama gide g'ide sabah oldu,
gne dodu, gzlerim gne ve uykuyla doldu. Uyuyakalmm.
Otobslere bindim, otobslerden indim, garajlarda gezindim; otobslere bindim,
otobslerde uyudum, gnleri gecelere yetitirdim; otobslere bindim, kasabalarda
indim, gnler boyu karanln iine gittim ve dedim ki kendime, nasl da
kararlym bu gen yolcu kendisini o bilinmeyen lkenin eiine gtrecek
yollarda srklenmeye.
Souk k gecelerinin birinde, her gn bir-ikisine bindiim otobslerden birinin
iinde, nereden geldiimi bilmeden, nerede olduumu bilmeden, nereye gittiimi
bilmeden, ne kadar hzla, fark etmeden gidiyordum, gnlerdir gidiyordum, ey
melek, i klar oktan snm, grltc ve yorgun otobsn sa arkalarnda
bir yerde, uykuyla uyanklk arasnda, uykudan ok ryalara, ryalardan ok
dardaki kapkaranln hayaletlerine yakndm. Gz kapaklarmn yar
aralndan, otobsmzn tek gz a uzak lambalarnn aydnlatt hi
bitmeyen bir bozkrdaki clz bir aac, zerine bir kolonya ilan yazlm bir
kayay, elektrik direklerini, tek tuk geen kamyonlarn tehditkr lambalarn ve
ofr yerinin stndeki videoya bal televizyonun ekrannda oynayan filmi
gryordum. Ekran, kz oyuncu konuurken Canan'n paltosu rengine brnp
morlayor, aceleci ve hzl olan ona cevap yetitirirken bir gn, bir tarihte
iime ilemi soluk bir maviye dnyordu. Hep byle olur ya, derken ayn mor
ve ayn soluk mavi karede birletiler ve ben seni dnrken, ben seni
hatrlarken, ama hayr, pmediler.
ite tam o anda, otobs yolculuklarmn nc haftasnda, filmin tam orasnda,
artc derecede gl bir eksiklik, bir tedirginlik, bir bekleyi duygusuna
kapldm hatrlyorum. Elimde bir sigara vard ve kln, az sonra kapan
alnmn sert ve kararl bir darbesiyle kapayacam klle sinirli sinirli
silkiyordum. Hl bir trl pemeyen klarn kararszlyla iimde ykselen
fkeli sabrszlk, daha kesin ve daha derin bir tedirginlie dnt. imdi,
imdi o geliyor, o derin ve gerek ey imdi yaklayor duygusu. Kraln bana
ta konmadan nce sinemadakiler dahil seyreden herkesin hissettii o sihirli
sessizlik. O sessizlikte, ta baa demeden nce kraliyet meydann batan aa
geen bir ift gvercinin kanat vurular duyulur. Ben yanmda uyuklayan
ihtiyarn bir an inlediini duydum, ona dndm. Yz kilometre ve birbirini
kskanlkla taklit eden iki kk sefil ehir nce, bana iindeki korkun
arlar anlatt sasz ba karanlk camn buzlu soukluuna yaslanm,
huzurla* sallanyordu. Sabah kasabaya vardmzda gidecei hastanedeki doktor,
beyin uru iin ona ban souk cama dayamasn nermeli, dedim kendime,
gzlerimi karanlk yola evirirken bir an gnlerdir hi kaplmadm bir telaa
kapldm: Nedir, nedir imdi bendeki bu derin ve kar koyulmaz beklenti, her
yerimi saran bu sabrsz istek neden imdi?
Yrtc br grltyle, i organlarm yerinden oynatan bir gcn kararllyla
sarsldm. Yerimden frladm, ndeki koltua vurdum, demir ve teneke ve
alminyum ve cam paralarna arptm, hrsla arptm, arpldm, katlandm. Ayn
anda yeniden ve bambaka biri olarak geri dtm ve otobsteki ayn koltukta
buldum kendimi.
Ama otobs ayn otobs deildi artk. Arkasndaki koltuklarla birlikte ofr
mahallinin parampara eriyip, yitip yok olup gittiini dalgn dalgn oturmaya
devam ettiim yerden, mavi bir sisin iinden grebiliyordum.
Demek ki aradm buymu, buymu istediim. Yreimin
50
iinde nasl da hissettim bulduum eyleri: Huzur, uyku, lm, zaman! Hem
oradaydm, hem burada; hem huzurun iinde hem de kanl bir savan, hem
hortlaks bir uykusuzluun hem sonu olmayan uykunun, bitmeyecek gecenin ve hzla
akan zamann. Bu yzden, hani filmlerde olur ya, yava ekimle kalktm
koltuumdan ve yava ekimle getim hemen de ller diyarna gm gen
muavinin eli ieli cesedinin yanndan. Otobsn arka kapsndan karanlk
gecenin bahesine ktm.
orak ve snrsz bahenin bir ucu krk camlarla kaplanm asfaltt, grnmeyen
br ucu geri dn olmayan lke. Haftalardr hayalimde cennet scaklyla
kprdanan bu sessiz lkenin oras olduuna inanarak gecenin kadifemsi karanl
iine korkusuzca ilerledim. Uykuda yrr gibi, ama uyank; yrr gibi, ama
ayaklarm sanki kra topraa demeden. Belki de ayaklarm olmad iin, belki
de artk hatrlayamadm, yalnzca orada olduum iin. Yalnzca orada ve
kendim; uyumu 'gvdem ve bilincim: Kendimle, kendimle dopdoluyum.
Cennet karanln iinde bir yerde, bir kayann kenarna oturdum, topraa
uzandm. Yukarda tek tuk yldzlar, yanmda gerek bir kaya paras. Ona
hasretle dokundum, gerek dokunuun inanlmaz tadn duyarak. Bir zamanlar btn
dokunularn dokunu, kokularn koku, seslerin ses olduu gerek bir dnya
varm. O zamanlar bu zamanlara imdi bir grnvermi olabilir mi, yldz? Ben
gryordum kendi hayatm karanlkta. Bir kitap okudum, seni buldum. lmek
buysa, ben yeniden dodum. nk imdi burada, bu dnyann iinde ansz ve
gemisiz yepyeni biriyim ben: Televizyondaki yeni dizilerin yeni ve gzel
yldzlar gibi, yllar sonra yldzlar ilk gren zindan kaknnn ocuksu
aknl gibi. Eini benzerini hi mi hi duymadm bir -sessizliin
arsn duyuyorum ve soruyorum: Neden otobsler, geceler, ehirler? Neden
btn o yollar, kprler, yzler? Neden
5 J
geceleri ahinler gibi bastran yalnzlk, neden yzeylere taklp kalan
kelimeler, neden o hi dn olmayan zaman? Topran trtsn duyuyorum ve
saatimin tkrtsn. nk zaman boyutlu bir sessizliktir diye yazmt
kitap. Demek ki boyutu hi mi hi anlayamadan, hayat, dnyay ve kitab
kavrayamadan ve seni bir daha gremeden ben lecekmiim diyordum ve bylece
yeni, yepyeni yldzlarla ilk defa konuuyordum ki ocuksu bir ocuk gibi aklma
geldi! Daha lmeyecek kadar ocuktum ben ve nesnelerin dokunuunu, kokusunu ve
n yeniden kefederek, alnmdan akan kann scakln souk ellerimde
mutlulukla hissettim. Mutlulukla bu dnyay seyrettim, Canan, seni severek.
ileride, onu terk ettiim yerde, talihsiz otobsn olanca gcyle imento ykl
kamyona bindirdii noktada ykselen bir imento bulutu, llerin ve lmekte
olanlarn zerinde mucize bir emsiye gibi asl kalmt. Otobsten mavi ve
inat bir k szyordu. Hayatta kalan ve az sonra kalmayacak olan talihsizler
yeni bir gezegenin yzeyine ayak basanlarn dik-katiyle arka kapdan dar
kyorlard. Anne anne, siz kaldnz ben ktm, anne anne kan ceplerimi bozuk
para gibi doldurdu. Onlarla konumak istedim; elinde plastik torba yerde srnen
apkal amcayla, pantolonunun yrtna dikkatle eilmi titiz erle, Allah'la
dorudan konuma frsat yakalad iin kendini mutlu bir gevezelie kaptrm
nineyle... Yldzlar sayan zehir sigortacya, l ofre yalvaran annenin
bylenmi kzna, tanmadklar halde elele tutuup ilk grte k olanlar
gibi hafif hafif sallanarak varolu dans eden bykl erkeklere bu esiz ve
kusursuz zamann srrn anlatmak istedim. Onlara, esiz an denen talih annn,
ancak bizler gibi Tanr'nn mutlu kullarna hayatta pek seyrek de olsa ihsan
edildiini sylemek, gzkrsen sen melek, hayatta bir kere, ite bu mucize
imento bulutunun emsiyesi altndaki harika saatte gzkeceini anlatmak ve
imdi neden bu kadar mutlu olduumuzu sormak
52
istedim. Birbirlerine pervasz klar gibi btn gleriyle sarlp
hayatlarnda ilk defa zgrce alayan siz ana-oul, kann rujdan daha krmz,
lmn hayattan daha efkatli olduunu kefeden eker kadn, babasnn ls
banda dikilip elinde bebei yldzlar seyreden talihli ocuk, bu doluluk, bu
tamlk ve kusursuzluu bize balayan kim? Bir kelime, dedi iimdeki ses:
k, k... Ama lmeyeceimi oktan anlamtm. Az sonra lecek bir teyze
ise kandan kpkzl yzyle muavini sordu bana, bavullarn imdi hemen almak,
sabah ehirdeki trene yetimek iin. Kanl tren bileti bende kald.
Yzleri camlara yapm n srann lleriyle gzgze gelmeden arka kapdan
otobse bindim. Btn o otobs yolculuklarmn korkun motor grltsn
hatrladm, fark ettim. Bulduum lm sessizlii deildi, nk anlan,
istekleri ve hayaletleriyle bouarak konuanlar vard. Muavin hl iesini
tutuyordu, gz yal sakin bir anne ml ml uyuyan ocuunu: nk dars
ayaz. Oturdum, nk bacakla-rmdaki arlar fark etmitim. Beyni aryan
koltuk komum, n sralardaki aceleci kalabalkla birlikte bu dnyadan gp
gitmiti, ama hl sabrla oturuyordu. Uyurken gzleri kapal, lyken ak.
nden bir yerden, nereden ktn bilmediim iki adam, kanlar iinde bir
gvdeyi karga tulumba karp dardaki soua gtrdler ki sn.
En sihirli rastlanty, en kusursuz talihi o zaman fark ettim: ofr yerinin
zerindeki televizyon sapasalamd ve video klar ite en sonunda
birbirlerine sarlyorlard. Mendilimle alnmdaki, yzmdeki, boynumdaki kan
sildim, demin alnmla kapadm kll imdi atm,.mutlulukla bir sigara
yaktm ve ekrandaki filmi seyrettim.
ptler, gene ptler birbirlerinin dudaklarndan ruj ve hayat ierek.
Kkken sinemalarda pme sahnelerinde neden nefesimi tutardm? Neden
bacaklarm sallar ve penlere deil de, perdede onlardan hafife daha
yukarda bir
53
yere bakardm. Ah p! Ne gzel de hatrlamtm buzdan camdan vuran beyaz
n iinde dudaklarma deen eyin tadn. Hayatta yalnzca bir kere.
Gzyalaryla tekrarladm Canan'm adn.
Film biterken ve darsnn souu, soumu lleri de trken, nce
klarn, sonra da mutlu manzara karsnda saygyla duran kamyonu grdm.
Hl anlayszca bo ekrana bakan koltuk komumun ceket cebinde iri ve dolu bir
czdan varm. Ad Mahmut, soyad Mahler, kimlii, askerdeki olunun bana
benzeyen resmiyle, horoz dlerini anlatan ok eski bir gazete kesii: Denizli
Postas, 1966. Paralar bana daha ka hafta yeter, evlilik czdan da bende
kalsn, teekkr ederim.
Bizleri kasabaya gtren kamyonun kasasnda sabrl llerle birlikte biz
ihtiyatl diriler ayazdan korunmak iin yere uzanp yldzlar seyre daldk.
Sakin olun, diyorlard sanki yldzlar bize, sanki biz sakin deilmiiz gibi,
bakn biz nasl da biliyoruz beklemesini. Uzanmakta olduum yerde kamyonla
birlikte titrerken ve baz aceleci bulutlar ve baz telal aalar kadife
geceyle aramza girerken bu hareketli, hafif karar kl ve llerle sarma
dola mutluluk cmbnn, akac ve neeli olduunu tahmin ettiim benim
sevgili meleimin gkten bir grn-vermesi, bana benim kalbimin ve hayatmn
srlarn avermesi iin kusursuz ve sinemaskop bir sahne oluturduunu
dndm, ama Rfk Amca'mn bir resimli romannda aa yukar aynsna tank
olduum sahne gereklemedi. Bylece, dallar zerimizden akarken ve karanlk
elektrik direkleri bir bir kayarken kutup yldz, kutup ays ve n says ile
babaa. kaldm. Sonra dndm de, hissettim de aslnda kusursuz da deildi an,
bir ey eksikti. Gvdemde yeni bir ruh; nmde yeni bir hayat, cebimde tomar
tomar para ve gkte bu yeni yldzlar varken, canm, ben arar bulurum onu. Nedir
hayat eksik klan ey? Eksik bir bacak dedi, hastanede dizkapama diki atan
yeil
54
gzl hemire. Direnmemeliymiim. Peki. Benimle evlenir misiniz? Bacakta, ayakta
knk atlak yok. Peki, benimle seviir misiniz? Alnma da korkun bir diki.
Demek ki dedim, acdan gzlerimden yalar akarken, eksik bir ey varm, dikii
hemirenin sa elindeki yzkten anlamalydm. Almanya'da bir bekleyeni vardr.
Yeni biriydim, ama btnyle deil. Bylece hastaneyi ve uykulu hemireyi
terkettim.
Sabah ezan okunurken Yeni Ik Oteli'ne gidip, gece bekisinden en iyi oday
istedim. Odann tozlu dolabnda bulduum eski bir Hrriyet gazetesine bakarak
otuzbir ektim. Pazar ekinin renkli sayfasnda, istanbul Nianta'ndan bir
lokantann sahibesi, Milano'dan getirttii mobilyalarnn hepsini, hadm edilmi
kedilerinin ikisini ve orta halli gvdesinin bir ksmn tehir ediyordu.
Uyudum.
Altm saate yakn kaldm ve Yeni Ik Oteli'nde otuz saat uyuduum
irinyer ehri, irin ipirin bir yerdi: 1. Berber. Tezghnn zerinde, sap
alminyum kttan OPA tra sabunu var. Soluk mentol kokusu bu ehirde kaldm
srece yanaklarmda kald. 2. Generler Kraathanesi. Ellerinde kt hamurundan
maa ve kupa papazlar dalgn ihtiyarlar meydandaki Atatrk heykeline,
traktrlere, hafife topallayan bana ve srekli ak televizyondaki kadnlara,
futbolculara, cinayetlere, sabunlara ve penlere bakarlar. 3. Marlboro. Yazan
dkkanda sigaradan baka, eski karate ve yar porno filmlerin kasetleri, Milli
Piyango ve Spor Toto, kiralk ak ve cinayet romanlar, fare zehiri ve duvarda
Canan'm hatrlatan bir gzelin glmsedii bir takvim var. 4. Lokanta.
Fasulye, kfte, iyi. 5. Postane. Telefon ettim. Anneler anlamaz, alar. 6.
irinyer Kraathanesi, iki gn boyunca yanmda tadm Hrriyet gazetesindeki
bizim o mutlu trafik kazasnn ezberlediim ksa haberini -on iki l!- bir kere
daha burada, masada zevkle okurken otuz yalarnda, hayr otuzbe, hayr krk
yalarnda kiralk katille sivil polis aras grnml
55
bir adam arkamdan glge gibi yaklat, cebinden kard saatinin markasn
bana okudu -Zenith- ve dedi ki:
"Divane gazellerinde neden lm iin deil de
ak iin bahanedir bade? Kazann arabyla mest olmusunuz diyor gazete?"
Cevabm beklemeden arkasnda kesif bir OPA kokusu brakarak kahveden kt.
Her irin ehrin en bir delisi vardr, diye dnmtm, her biri en sonunda
otobs garajlarnda sabrszlkla biten gezintilerim srasnda. arap ve iir
seven dostumuz irin ehrin her iki meyhanesinde de yoktu ve altm saat sonra
ben sz edilen mest edici susuzluu, seni akla dnr gibi Canan, derinden
duymaya balamtm. Uykusuz ofrler, yorgun otobsler, trasz muavinler,
aln gtrn beni istediim o bilinmeyenler lkesine! Alnm kanlar iinde
kendimden geip bir bakas olabileyim lmn eiinde. Bylece, gvdemde iki
diki, cebimde dopdolu bir ehit czdan, bir akam vakti eski bir Magirus'un
arka koltuunda terk ettim irinyer ehrini.
Gece! Uzun, upuzun rzgrl gece. Penceremin karanlk aynasndan kyler geti,
daha karanlk allar, lmsz aalar, kederli benzinciler, bo lokantalar,
sessiz dalar, telal tavanlar. Bazan, prl prl bir gecede uzaktaki titrek
bir a uzun uzun bakar, n aydnlattn hayal ettiim bir hayat dakika
dakika dler, Cananla kendime o mutlu hayatta bir yer bulur ve otobs titrek
ktan uzaklamaya balad zaman, tir tir titreyen koltuumda deil, o
atnn altnda olmak isterdim. Bazan benzincilerde, mola yerlerinde, aralarn
birbirlerini saygyla bekledii kavaklarda, dar kprlerde gzlerim yanmzdan
ar ar geen otobsn yolcularna taklr, aralarnda Canan' grdm hayal
eder ve hayalime inanla balanarak o otobse nasl yetiip, nasl araca binip
Canan' kucaklayacam kurardm. Bazan da, yle yorgun
56
ve umutsuz hissederdim ki kendimi, fkeli otobsmz bir geceyars tenha bir
kasabann dar sokaklarnda dnerken yar ak perdelerin aralndan grdm
masada oturup sigara ien adam olmak isterdim. Ama bilirdim asl baka bir
yerde, baka bir zamanda, orada olmak istediimi.
Orada, kazann canhra patlamasndan sonra lenler ve ller arasnda, ruhun
gvdeden ayrlmakla ayrlmamak arasnda kararsz kald mutlu hafiflik
annda... Yedi kat ge kp gezintiye hazrlanmadan nce, kan glleri ve cam
knklaryla balayan ve dn olmayan lkenin eiinden karanlk manzaraya
gzlerimi altrmaya alrken zevkle dneceim: Acaba ieri girsem mi,
girmesem mi? Geri dnsem mi, gitsem mi? Nasldr acaba teki lkenin sabahlar?
Nasldr acaba yolculuu bsbtn brakp dipsiz gecenin karanlnda kaybolmak?
Kendimden kp bir bakas olacam ve belki de Canan ile kucaklaacam o
esiz zamann hkm srd lkeyi dnnce rperir, dikili alnmda,
bacaklarmda bundan sonraki beklenmedik mutluluun sabrszln hissederdim.
Ey gece otobslerine binenler, mutsuz kardeler, biliyorum sizlerin de ayn
yerekimsizlik zamann aradnz. Ne orada, ne burada, ama iki dnyann
arasndaki huzurlu bahede bakas olup gezinmek. Mein ceketli futbol
meraklsnn sabahki ma deil, kanlar iinde bir kzl kahramana dnecei
kaza saatini beklediini biliyorum. Plastik torbasndan ikide bir bir eyler
karp tkman asabi teyzenin kzkardeine ve yeenlerine deil, teki dnyann
eiine ulamak iin can attm biliyorum. Ak gz yolda, kapal gz
ryalarda gezen kaclastrocunun vilayet binalarn deil btn vilayetlerin
arkada kalaca o kesime noktasn hesapladn ve en n srada uyuyan soluk
yzl liseli an sevgilisini deil, n cam tutku ve hrsla pecei iddetli
bulumay dlediini biliyorum. Bu heyecanla zaten hepimiz, ofr skca bir
fren yaptnda, otobsmz rzgrla yle bir savrulduunda hemen gzlerimizi
ap yolun
57
karanlna bakp o sihirli saatin gelip gelmediini karmaya alyoruz.
Hayr, gene gelmemi!
Seksen dokuz gecemi otobs koltuklarnda geirdim ve bu mutlu saatin aln
ruhumda duyamadm. Bir keresinde sk bir frenden sonra tavuk ykl bir kamyona
geirdik, ama deil uykulu yolcularn tek bir akn tavuun bile burnu
kanamad. Bir baka gece, otobsmz buzdan asfaltn zerinden uuruma doru
tatl tatl kayarken bir an buzlu penceremden Tanr'yla gzgze gelmenin
ltsn hissettim, varoluun, akn, hayatn ve zamann tek ortak srrn
tutkuyla kefetmek zereydim ki akac otobs boluun karanlnda asl kald.
Talih diye okumutum bir yerde, kr deil cahildir. Talih diye dndm,
istatistik ve olasl bilmeyenlerin tesellisidir. Arka kapdan yeryzne
indim, arka kapdan hayata dndm, arka kapdan garajlara getim, garajlarn
kpr kpr hayatna: ekirdekiler, kasetiler, tombalaclar, eli bavullu
amcalar, plastik torbal teyzeler, merhaba, ii talihe brakmamak iin en rk
otobsleri aradm, en kvrml da yollarn setim, ofr kahvelerinde en
uykulu srcleri buldum. Mzrdan Hzl, Uan Varan, Hakiki Varan, Ekspres
Varan... Muavinler ellerime ieler dolusu kolonya dktler, ama hibirinin
lavantasnda yollarda aradm yzn kokusunu bulamadm. Gm taklidi
tepsilerle muavinler ocukluk biskvilerini ikram ettiler, ama annemin aylarn
hatrlamadm. Kakaosuz Trk ikolatasn yedim, ama ocukluumdaki gibi
bacaklarma kramp girmedi. Bazan da eit eit ekerlerden, karamelalardan
sepetler getirdiler, ama Rfk amcamn sevdii Yeni Hayat markasna Zambo, Mabel
ve Golden'ler arasnda hi rastlayamadm. Uyurken kilometreleri sayardm,
uyankken ryalar grrdm. Koltuuma bzldm, kklm, kle kle buru
buru oldum, bacaklarm sktrdm, koltuk komumla ryamda sevitim. Uyannca
sasz ban omu-zumda, aresiz elini kucamda buldum.
1
nk her gece yeni bir mutsuzun nce ihtiyatl koltuk komusu olurdum, sonra
sohbet arkada, sabaha doru ise sarma dola utanmasz srda. Sigara?
Yolculuk nereye? iiniz ne? Bir otobste ehir ehir gezen gen bir
sigortacydm, buz gibi souk-bir bakasnda amcamn ryalarma giren kzyla
evlenmek zereydim. Bir keresinde UFO gzleyenler gibi, bir melek beklediimi
anlattm bir dedeye, bir baka seferinde ustamla bozuk saatlerinizi tamir
ederim, dedim. Benimki Movado, dedi takma dili amca, hi amaz. amaz saatin
sahibi az ak uyurken kesin aletin tkrtsn duyduumu sandm. Nedir zaman?
Bir kaza! Nedir hayat? Bir zaman! Nedir kaza? Bir hayat, yeni bir hayat! Bylece
neden daha nce kimsenin yrtmediine atm bu basit manta boyun eerek
garajlara deil, dorudan kazalara gitmeye karar verdim, ey melek!
Ucu dar sarkan inaat demirleriyle ykl kamyona arkadan pervaszca, kallee
saldran bir otobsn n koltuklarnda acmaszca zpknlanan yolcular grdm.
Tekir kediyi ezmeyeyim derken hantal otobsn uuruma sren ofrn skt
iin karlamayan cesedini grdm. Parampara olmu kafalar grdm, yrtlm
gvdeler, kopuk eller, direksiyonunu i organlarnn arasna efkatle alm
ofrler, dalm lahana gibi beyin paralar, kanl ve kpeli kulaklar, krk
ve salam gzlkler, aynalar, gazete zerine zenle yaylm renkli barsaklar,
taraklar, ezilmi meyvalar, bozuk paralar, dklm diler, biberonlar,
ayakkablar, hepsi o ana istekle adanm canlar ve nesneler.
Konya'da trafik polislerinden aldm bir bilgi zerine souk bir bahar gecesi,
Tuz Gl yaknlarnda bir yerde, ln sszlnda kafa kafaya tokuan iki
otobse yetitim. Mutlu ve hararetli buluma annn grltyle patlamas
zerinden yarm saat gemiti, ama hayat yaanlr ve anlaml klan o sihir
havadayd daha. Polis ve jandarma aralar arasndan, ters dnm otobslerden
birinin kara tekerleklerine bakarken
59
yeni hayatn ve lmn ho kokusunu aldm. Bacaklarm titredi, alnmdaki diki
izleri szlad, bir randevuya yetiir gibi aknlar arasndan yan karanln
sisi ierisine doru kararl kararl ilerledim.
Kap kulpu iyice ykselmi otobsn iine ktm, amuda kalkm koltuklar
arasndan, yerekimine kar koyamayp tavana dklen gzlklere, camlara,
zincirlere, meyvalara basa basa zevkle yrrken bir ey hatrladm sanki. Ben
bir zamanlar baka biriydim, o baka biri de ben olmak isterdi. Ben bir zamanlar
zamann tatl tatl younlap skaca ve renklerin aklmn iinde elaleler
gibi akaca bir hayat dlemitim, dlemitim deil mi? Aklma masamn
zerinde braktm kitap geldi, az ak llerin gkyzn seyretmesi gibi,
kitabn da odamn tavanna bakakaldm hayal ettim. Annemin kitabm orada,
benim yarda kalm eski hayatmn nesneleri arasnda, masamn zerinde
tuttuunu dledim. Anne bak, ben krk camlar ve kan damlacklar ve lenler
arasnda baka bir hayatn grlecei eii aryorum, diyecektim ki, bir czdan
grdm. Bir ceset, lmeden nce yukardaki koltuuna ve kmk pencereye doru
trmanm, ama pencerenin denge noktasnda, arka cebindeki czdan bu
taraftakilere sunarak kalmt.
Czdan aldm, cebime koydum, ama bu deildi, az nce hatrlayp da hatrlamam
gibi yaptm. imdi baktm yerden hafife kprdanan kk ve irin
perdecikler ve parampara pencereler arasnda grdm teki otobst aklmdaki.
Marlboro krmzs ve lm mavisi, VARAN VARAN.
Pencerenin birinin iyice tuzla buz olmu camndan atladm, jandarmalarn ve hl
gtrlmemi cesetlerin arasndan kanl cam krklarnn zerine basarak kotum.
O otobst, yanlmamtm, teki otobs, alt hafta nce bir oyuncak ehirden
karanlk bir kasabaya beni salimen brakan VARAN VARAN'd. Paralanm
kapsndan bu eski dostun iine girip beni alt hafta nce tayan koltua
oturdum ve bu dnyaya iyimserlikle
gvenen sabrl bir yolcu gibi beklemeye baladm. Ne bekliyordum? Belki bir
rzgr, belki bir zaman, belki bir yolcu. Yar karanlk aralanyordu,
koltuklarda benim gibi l ya da diri bir iki can daha olduunu hissettim;
kbuslarndaki gzellerle ve cennet dlerindeki lmle hrltyla tartyor
olmalydlar, bilinmeyen bir ruhla konuur gibi seslendiklerini iittim. Sonra
daha derin bir ey hissetti benim dikkatli ruhum: Radyosu dnda her eyi
eriyip gitmi ofr mahalline baktm ve iittim ki haykrlar, hrltlar,
dardaki alaylar ve i ekmelerle tatl ve nefis rzgr iinde bir mzik
alyordu.
Bir an bir sessizlik oldu, n arttn grdm. Bir toz bulutu iinde mutlu
hayaletler grdm, lenler ve ller: Gidebildiin kadar gittin yolcu, ama
dndm ki, daha da gidebilirsin, nk tam o ann eiinde misin, yoksa
vardn kapnn arkasnda bir bahe, sonra baka bir kap ve daha arkada lmle
hayatn, anlamla hareketin, zamanla rastlantnn, k ile mutluluun birbirine
kart bir baka gizli bahe daha m var bilemiyor, bir beklentinin iinde
tatl tatl salnyorsun. Birden daha derinden, btn gvdemi gene o sabrsz
istek sard, hem burada, hem orada olmak istei. Birka kelime duyar gibi oldum,
dm ve o zaman kapdan sen girdin gzelim, Canan'm, zerinde seni
Takla'nn koridorunda grdmde giydiin o beyaz elbise ve yzn kanlar
iinde. Bana ar ar yaklatn.
Sormadm sana, "Burada ne iin var?" diye. Ve sen de Canan sormadn bana, "Senin
ne iin var?" diye, nk ikimiz de biliyorduk.
Elinden tutup seni yanmdaki koltua oturttum, 38 numaraya ve irinehir'den
aldm damal mendille alnndaki, yzndeki kanlar efkatle sildim. Sonra
gzelim elini tuttum ve uzun bir sre sessizce yle oturduk. Hava
aydnlanyordu, cankurtaranlar gelmiti ve l ofrn radyosunda, hani elerler
ya, bizim arkmz alyordu.
61
Sosyal Sigortalar Hastanesi'nde Canan'n alnna drt diki atldktan ve ehrin
alak duvarlar, karanlk binalar, aasz sokaklar boyunca yrrken
ayaklarmzn mekanik hareketlerle bir inip bir kalkn hissettikten sonra
Mevlana'nn l ehrini ilk otobsle terk ettik. Ondan sonraki ilk ehri
hatrlyorum: Baca borularnn ehri, mercimek orbas sevilen ehir ve
yavanlklar ehri. Sonra, otobslerde uyur, otobslerde kalkar, ehirden ehire
savrulurken bir eit hayal meyal oldu her ey. Svas dklm duvarlar grdm,
ihtiyarln eiine gelmi arkclarn genlik afilerini, bahar sellerinin
srkledii bir kpry ve baparmam byklnde Ku-ran- Kerim'ler satan
Afgan gmenlerini grdm. Canan'n kumral salar omuzlarma dklrken baka
eyler de grm olmalym: Garaj kalabalklar, mor dalar, pleksiglas panolar,
kasaba klarnda bizi kovalayan mutlu ve neeli kpekler, otobsn bir
kapsndan girip teki kapsndan kan umutsuz satclar. Kk mola
yerlerinde, "aratrmalarm" dedii ey iin yeni bir ipucu bulmaktan umudu
kesmise Canan, dizlerimizin zerindeki sofralar bu satclardan ald lop yu-
62
murtalar, poaalar, soyulmu hyarlar ve hayatmda ilk de. fa grdm tuhaf
tara gazozlarnn ieleriyle kurard. Sonra sabah olurdu, sonra gece olurdu,
sonra bulutlu bir sabah, sonra otobs vites deitirir, en karanlk karadan daha
karanlk bir gece bastrr ve yzne ofr yerinin stndeki videodan plastik
portakallar ve ucuz dudak boyalar renklerinde tu-runcumsu ve kzl klar
vururken Canan bana anlatrd.
Canan ile Mehmet'in "ilikisi" -bu kelimeyi kullanmt ilk- birbuuk yl nce
balamt. Daha nce Takla'daki mimarlk ve mhendislik rencilerinin
kalabal iersinde onu grm olduunu hayal meyal hatrlyordu belki, ama
Almanya'dan gelen bir akrabalarn grmek iin gittii Taksim yaknlarndaki bir
otelin resepsiyonunda grnce ona asl dikkat etmiti. Bir geceyars otelin
lobisine annesi ve babasyla girmek zorunda kalm, bankonun arkasndaki uzun
boylu, solgun yzl, narin gvdeli adam aklnda yer etmiti. "Belki de onu daha
nceden nerede grdm bir trl karamadm iin" diye smscak glmsedi
bana Canan, ama bunun byle olmadn ben anlyordum.
Sonbaharda dersler balar balamaz onu Takla koridorlarnda yeniden grm ve
ksa bir srede birbirlerine "ak" olmulard. Birlikte uzun uzun istanbul
sokaklarnda yrrler, sinemalara giderler, renci kantinlerinde, kahvelerde
otururlarm. "Balarda ok fazla bir ey konumazdk," dedi Canan o ciddi
aklamalarndan birini yaparken kulland sesle. Mehmet utanga biri olduu,
ya da konumaktan holanmad iin deilmi bu. nk onu daha ok tandka,
onunla hayat daha ok paylatka, aslnda ne kadar girgin, kararl, konukan,
hatta saldrgan olabildiini de grm. "Hzn yznden susard," dedi bir gece,
bana deil, televizyon ekranndaki bir araba kovalamaca sahnesine bakarken.
"Keder yznden," diye ekledi sonra, hatta belli belirsiz bir glmsemeyle.
Ekranda koturup duran, kprlerden ne-
6.J
birlere uan, birbirlerinin zerinden aan polis arabalar imdi bir yumak
halinde arpp i ie gemilerdi.
Bu hzn, bu kederi zmek, onun arkasndaki hayata girmek, Mehmet'i amak iin
Canan ok uram ve yava yava bunda baarl da olmu. nce baka bir
hayattan sz ediyormu Mehmet, bir zamanlar baka birisi olduundan, tarada bir
yerdeki bir konaktan. Daha sonra cesaretlendike, btn o hayat geride
braktn, yeni bir hayata balamak istediini, gemiinin hibir nemi
olmadn da sylemi. Bir zamanlar baka bir insanm, daha sonra istekle,
daha baka biri olmu. Canan o yeni kiiyi tandna gre, o yeni kiiyle
yolculuk edip gemii kurcalamamalym. nk gidip geldii, grp karlat
dehet aslnda eski hayatnn iinde deil, bir zamanlar istekle peinden
gittii yeni hayatn iindeymi. "Bu hayatla," demiti bir keresinde Canan bana,
dknt bir kasabann arsndaki fareli bakkaldan, eski saatilerden ve Spor
Toto bayiinin tozlu raflarndan bulup kard on yllk bir Vatan konservesi,
saat dilileri ve ocuk dergileri karanlk bir garajdaki masamzn zerinde
dururken ve biz hangi otobse bineceimizi dosta hatla neeyle tartrken. "Bu
hayatla Mehmet kitapta karlam."
Paralanm otobs iinde karlamamzdan tam ondokuz gn sonra bylece ilk
defa kitaptan sz ettik. Canan bana Mehmet'e kitaptan sz ettirebilmenin,
gemiinde brakt hayattan, hznnn nedenlerinden sz ettirebilmek kadar g
olduunu anlatt, istanbul'un sokaklarnda kederle yrrlerken, bir Boaz
kahvesinde ay ierlerken, birlikte ders alrlarken bazan srarla ondan bu
kitab, o sihirli eyi isledii olurmu, ama Mehmet sert bir ekilde geri
evirirmi onu. Orada, o kilabn aydnlatt lkenin alacakaranlnda lm,
ak ve dehet, beli tabancal, yz donuk ve kalbi krk umutsuz adamlar
klnda hortlaklar gibi aresizce gezini-yormu ve Canan gibi bir kzn o
krk kalpler, kayplar ve katiller lkesini dlemesi bile doru deilmi.
Ama Canan srarlaryla, bunun kendisini ok zdn, ondan uzaklatrdn
hissettirerek Mehmet'i biraz olsun kandrmay baarm. "Belki de benim kitab
okumam ve kendisini onun sihrinden ve zehirinden kurtarmam istiyordu o
sralar," dedi Canan. "nk beni sevdiine inanyordum artk." "Belki de," diye
daha sonra eklemiti otobsmz bir demiryolu kavanda bir trl gelmeyen bir
treni sabrla beklerken, "aklnn bir kesinde kprdanan o hayata birlikte
gidebileceimizi farknda olmadan hl dlyordu." Gece-yarlarndan ok sonra
bizim mahalleden lklarla geen karanlk yk trenlerinin lokomotifleri gibi
homurtulu bir trenin buday, makine ve krk cam ykl vagonlar, baka bir
diyardan gelen sulu ve uysal hayaletler gibi birer birer otobs penceremizin
nnden getiler.
Kitabn zerimizdeki etkisi hakknda Cananla pek az konutuk. Bu etki ylesine
gl, tartlmaz ve salam bir eydi ki, ondan sz etmek kitabn kendisinin
yannda bir eit bo gevezelie, lzumsuz lakrdya dnecekti: Kitap,
ikimizin de hayatnda, o otobs yolculuklarmz srasnda, gne ya da su gibi
gereklilii ve zorunluluu tartlmaz temel bir eydi ve orada aramzdayd.
Onun yzmze vuran ndan yola kmtk ve o yolda sezgilerimizle
ilerlemeye alyor, nereye gittiimizi de tam tamna anlamak istemiyorduk.
Gene de ama, hangi otobse binmemiz gerektii konusunda bazan uzun uzun
tartrdk. Bir keresinde, kasabaya gre fazlaca geni tutulmu hangar misali
bir bekleme salonunda hoparlrden fkran madeni ses, Canan'da derin bir dilek,
orada, kalk saati bildirilen otobsn varaca yerde olma istei uyandrd ve
biz, kar koymama ramen bu istee uyduk. Bir baka seferinde, gz yal
annesi, sigaral babas ve elinde kk plastik bavuluyla birlikte otobslere
doru yryen bir delikanlnn peinden, srf boyu pou ve hafife kambur duruu
Mehmet'inkine benziyor diye, tek rakibinin Trk Hava
65
Yollan olduu iinde yazan bir otobse bindik ve kasaba ve iki kirli rmak
sonra delikanlmzn yar yolda inip dikenli teller ve nbeti kuleleri ile
evrili ve duvarlar NE MUTLU TRKM diye baran bir klaya yollandn
grdk. Canan uha yeiliyle, kiremit krmzs renklerini sevdi diye ya da
zerindeki YILDIRIM SRAT ifadesindeki R harflerinin kuyruklar sratten incelip
yldrm gibi litreye litreye bak nasl da uzam diye, bozkrn taa, brne
giden eit eit otobslere bindik. Vardmz tozlu kasabalarda, uykulu
arlarda, kirli garajlarda Canan'n yapt aratrmalar hibir sonu
vermeyince ben neden, nereye, ne iin gittiimizi sorar, otobs ehitlerinin
ceplerinden ardm czdanlardaki paralarn azalmakta olduunu hatrlatr ve
aratrmalarmzn mantksz mantn anlamaya alyormu gibi yapardm.
Takla'daki snfn penceresinden Mehmet'in vuruluunu seyrettiimi sylemem
Canan' hi artmamt. Ona gre hayat sezgiden yoksun baz aptallarn
"rastlant" dedikleri birtakm belirgin ve hatta niyet edilmi bulumalarla
doluydu. Mehmet'in vurulmasndan ok sonra Canan kar kaldrmdaki bir
kftecinin kprdanndan bir olaanstlk olduunu sezmi, silah seslerini
iitmi olduunu hatrlam ve olup biteni sezerek yaral Mehmet'in yanna
komutu. Bakalarna kalsa Mehmet'in vurulduu yerde hemen bir taksi bulup
Kasmpaa Deniz Hastanesi'ne gitmeleri de bir rastlant saylmalyd, oysa ofr
ksa bir sre nce orada askerliini yapmt. Omuzundaki yaras ar olmad
iin Mehmet -drt gn iinde taburcu edilecekmi. Ama ikinci gnn sabah
Canan hastaneye vardnda onun kap gittiini grm, yok olduunu anlam.
"Otele gittim, bir gn Takla'ya yle bir uradm, sevdii kahveleri gezdim
ve evde bir sre boubouna olduunu bile bile telefonunu bekledim," dedi beni
hayran brakan bir soukkanllk ve aklkla. "Ama oktan oraya, o lkeye,
kitaba geri dndn anlamtm."
66
O lkeye yapt yolculukta ben onun "yol arkadaydm". O lkeyi yeniden
kefetmeye giderken birbirimize "destek" olacaktk. O yeni hayat ararken iki
kiinin daha "yaratc" olacan dnmek yanl deildi. Biz canyolda yol
arkadalarydk; biz birbirimize koulsuz destektik; biz gzlkle ate yakan
Mari ile Ali gibi yaratcydk ve biz haftalar boyu gece otobslerinde
gvdelerimizi birbirine yaslayarak, yanyana oturduk.
Baz geceler, otobsmzn videosundaki ikinci film de silah seslerinin, kapanan
kaplarn ve patlayan helikopterlerin en akrak grltsyle bittikten ve biz
lm soluyan yorgun ve hrpani yolcular ryalar alemine doru tekerleklerle
birlikte teker meker sallanarak huzursuz bir yolculua ktktan ok sonra, nce
bir ukur, derken bir fren beni uykumdan uyandnr ve ben yanmda, pencere
kenarnda ml ml uyumakta olan Canan'a uzun uzun bakardm: Ba kk
pencere perdelerini dre dre yapt yasta yaslanm, kumral salar bu
yastkta tatl bir top yapp omuzlarna dklm olurdu. Gzelim uzun kollar
bazan birbirine paralel iki krlgan dal gibi benim sabrsz dizlerime doru
uzanr, bazan da biri, perdeden yasta destek bir ikinci yastk olan elini
dengeler, br de denge yapan kolun dirseini zarife dibinden tutard. Yzne
baktmda ounlukla kalarn attran bir ac grrdm orada, bazan kumral
kalar atla atla alnna beni meraklandran soru iaretleri yollard. Sonra
soluk yanaklarnn teninde bir k grrdm ve ene kemiiyle upuzun boynunun
birletii harika lkede ve bir de sonra ba ne doru eilmise enseye dklen
salarnn altndaki eriilmez tende gllerin atn, gnein battn ve
neeli ve oyuncu sincaplarn bu dokunulmaz kadife cennete beni aran taklalar
attklarn dlerdim. Geni mi geni, solgun mu solgun dudaklarnda ve bu
dudaklar sinirle diledii iin bazan zerlerinde beliren narin zarda ve
birazck olsun uykusunda glmseyebilmise
67
J
eer, btn yznde o altndan lkeyi grrdm ve derdim ki kendime: Hibir
derste renmedim, hibir kitapta okumadm, hibir filmde grmedim; ah ne kadar
da gzelmi kn maukun uyuyuunu doya doya seyretmesi, ey melek.
Melekten de sz ettik, bize onun bir eit oturakl ve ar vey aabeyi gibi
gzken lmden de: Ama Canan'n sala bakkallardan, kedeki nalburdan, uykulu
tuhafiyeciden pazarlkla satn alp, biraz sevip okayp, sonra garaj
kahvelerinde otobs koltuklarnda brakp unuttuu krk dkk eyalar gibi
zayf ve krlgan szlerle yapyorduk bu ii: lm her yerdeydi, en ok o yerde.
O yer nk her yere yaylmt. Biz orasn bulmak, Mehmet'le karlamak iin
ipular topluyorduk, sonra onlar iz brakr gibi brakyorduk. Bunlar
kitaptan renmitik. Tpk, esiz kaza anlar, te dnyann gzkecei eikler,
sinema kaplar, Yeni Hayat marka karamelalar, Mehmet'i ve belki de bizi
ldrebilecek katiller, kaplarnda admlarmn yavalad oteller, uzun
sessizlikler, geceler ve soluk lokanta klan gibi. yle demem gerekir: Btn
bunlardan sonra otobslere binerdik, btn bunlardan sonra yollara derdik ve
bazan daha karanlk bile kmeden, yani muavinler biletleri toplar, yolcular
birbirleriyle tanr ve ocuklarla merakllar dmdz asfalta, ya da toz
toprakl da yoluna videoyu seyreder gibi bakarken, birden, gzlerinde bir k
parlar ve Canan anlatrd.
"Kkken gece yarlar," demiti bir keresinde, "evde herkes uyurken yatamdan
kalkar, perdeyi aralar, sokaa bakardm. Sokakta bir adam yryor olurdu, bir
sarho, bir kambur, bir iman, bir beki. Hep erkek olurdu onlar... Korkardm,
yatam severdim, ama orada darda olmak isterdim."
"teki erkekleri, abimin arkadalarn, yazlkta saklamba oynarken tamdm. Ya
da ortaokulda snfta, srann gznden kardklar bir eye bakarlarken. Ya da
daha kkken,
68
oyunun tam ortasnda, birdenbire ileri geldiinde bacaklarn sallarlarken."
"Dokuz yandaydm, deniz kenarnda dtm, dizim kanad, annem lklar att.
Otelin doktoru amcaya gittik. Ne tatl kzsn sen, dedi amca bana, ne eker kz,
yarama oksijenli su dkt, ne akll kz. Salarma bakarken amcann beni
beendiini anladm. Bana dnyann bir baka yerinden bakabilen byl gzleri
vard. Gz kapaklar hafife dkt, uykulu gibi belki, ama her eyi ve beni
btnyle gren biri gibi de..."
"Melein gzleri her yerdedir, her eydedir, her zaman oradadr... Gene de ama,
biz zavalllar bu gzlerin eksikliini ekeriz. Unuttuumuz iin mi, irademiz
gevedii iin mi, hayat sevemediimiz iin mi? Yol aldka, ehirden ehire
gittike, bir gn, bir gece bir otobsn penceresinden, melekle gzgze
geleceimi bilirim. Onjar grebilmek iin bakmasn bilmek lazm. Bu otobsler
insan istedii yere en sonunda gtrr. Otobslere inanyorum. Melee de bazan,
hayr her zaman inanyorum, evet her zaman, hayr, bazan."
"Aradm melei kitapta okudum. Bir bakasnn dncesi gibiydi orada, sanki
bir eit misafir, ama onu benimsedim. Onu grdm zaman hayatn btn srrnn
bana bir an gzkvereceini biliyorum. Otobslerde, kaza yerlerinde onun
varln hissettim. Her ey Mehmet'in syledii gibi, bir bir kyor. Mehmet
nereye giderse evresinde de lm ldyor. Biliyor musun, belki de iinde
kitab tad iin. Ama ne kitaptan ne yeni hayattan haberdar insanlarn da
kaza yerlerinde, otobslerde, o melekten sz ettiklerini iittim. Onun
izindeyim. Onun brakt iaretleri topluyorum."
"Mehmet yamurlu bir gece, kendisini ldrmek isteyenlerin harekete getiklerini
bana sylemiti. Her yerde olabilirler, u anda bizi dinliyor bile olabilirler.
Yanl'anlama, ama sen de onlardan biri olabilirsin, insan dndnn,
yaptn
sandnn tam tersini yapar ou zaman. O lkeye giderken kendine dnersin,
kitab okuyorum sanrken yeniden yazarsn, yardm ediyorum derken yaralarsn...
insanlarn ou aslnda ne yeni bir hayat isterler, ne de yeni bir dnya. Bu
yzden kitabn yazarm ldrdler."
Kitabn yazarndan, ya da "yazar" dedii o ihtiyardan da Canan ite byle, bana
yeterince ak olmayan bir dille ve szlerin kendisi yznden deil, onlar
syleyiinin esrarl havas yznden beni heyecanlandran bir slupla sz
etmiti. Yenice bir otobsn n koltuklarnn birinde gzleri asfaltta
parldayan beyaz yol eritlerine dikiliydi ve mor gecenin iinde teki
otobslerin, kamyonlarn, arabalarn klar nedense hi belirmiyordu.
"Mehmet ile ihtiyar yazarn grmelerinde birbirlerinin gzlerinden her eyi
anladklarn biliyorum. Mehmet onu aram, aratrm. Karlatklarnda ok
fazla konumamlar, susmular, biraz tartmlar, susmular, ihtiyar kitab
genliinde yazm ya da onu yazd yllara genlik diyormu. Kitap genliimde
kald, demi kederle. Sonra ihtiyar yl-drmlar ve kendi eliyle yazd,
kendi ruhundan kard eyi reddettirmiler ona. Bunda alacak bir ey yok.
En sonunda onu ldrmelerinde de... ihtiyar ldrldkten sonra srann Mehmet'e
gelmesinde de... Biz Mehmet'i katillerden nce bulacaz... nemli olan u:
Kitab okuyup ona inananlar ehirlerde, garajlarda, dkkanlarda, sokaklarda
yrrken tlyorum, gzlerinden tanyorum, biliyorum onlar. ^Q ona inananlarn
yzleri bir bakadr, gzle-*<^k birbirine benzer, bunlar sen de bir gn
"sndr. Srrn biliyorsan, ona doru
isf
^
oynar* $ kard?-
6S
/oana anlatrken cra bir konaklama /nekli bir lokantasmdaysak eer, gece-/gun
sunduu bedava ayn yannda sigara
/
iiyor ve plastik kokulu bir ilek hoafn kaklyor olurduk. Khne bir
otobsn n sralarnda sallanyorsak eer grltnn iinde, benim gzlerim
Canan'n gzel ve geni aznda ve dudaklarnda onun gzleri tek tuk geen
kamyonlarn asimetrik lambalarnda olurdu. Tk tk kalabalk garajlarn
birinde ellerinde plastik torbalar, kartondan bavullar ve bohalanyla bekleen
kalabalk arasnda oturuyorsak eer, Canan anlattklarnn orta yerinde birden -
hop- masadan kalkar ve beni buz gibi bir yalnzln ve kalabaln iersinde
brakp kaybolurdu.
Hi gemeyen dakikalar, saatler sonra bazan onu, otobs beklediimiz bir ehrin
arka sokaklanndaki eskici dkkanlarnn birinde bir kahve deirmenine, krk bir
tye, artk hi retilmeyen linyit sobalarndan birine kukuyla bakarken
bulurdum. Bazan elinde tuhaf bir tara gazetesi, yznde esrarl bir glle
geri dner ve bana, akamlar ahrlarna dnen hayvanlar kasabann ana
caddesinden gemesin diye belediyenin ald nlemleri ve Aygaz bayiinin
istanbul'dan dkkanna getirdii son yeniliklerin ilann okurdu. ou zaman
kalabaln iinde birileriyle senli benli ahbaplk ederken bulurdum onu:
Bartl teyzelerle sohbete dalar, rdek gibi irkin kk bir kz kucana
alp uzun uzun per, otobsler ve garajlar konusundaki artc bilgisiyle OPA
kokan kt niyetli yabanclara yol gsterirdi. Ben yanna ekinerek ve soluk
solua sokulduumda, btn bu yolculuklara sanki bu eitten dertlere derman
olmak iin kyormuuz gibi dereli ki: "Bu teyzeyi askerden dnen olu burada
karlayacakm, ama Van otobsnden tandk hi kimse kmam!" Bakalar iin
otobs saatlerini sorar, biletleri deitirirdik, alayan ocuklar susturur,
helaya gidenlerin bavullarna, knlarna gzkulak olurduk. "Allah raz olsun!"
demiti bir keresinde altn dili bir tombul teyze. Bana dnp kalarn
kaldrmt. "Biliyorsun deil mi, karn maallah pek gzel."
11
l
t
-J
Geceyarlar, otobsn i klar ve i klarndan daha parlak video-
televizyon ekran sndnde ve en efkrl, en uykusuz yolculardan tavana
ykselen titrek sigara dumanlarnn dnda otobsteki btn hareket durduunda,
hafif hafif sallanan koltuklarmzda gvdelerimiz ar ar birbirine karrd.
Salarn yzmde hissederdim, ince bilekli uzun ellerini dizlerimde, uyku kokan
soluunu rperen ensemde. Tekerlekler dnerken ve dizel motoru ayn inlemeleri
tekrarlarken, zaman, ar, karanlk ve scak bir sv gibi aramza yaylr ve
uyuan, tutulan, katlaan bacaklarmz ve kemiklerimiz arasnda bu yeni zamann
yeni duyarll istekle kprdanrd.
Bu zamann iinde bazan kolum onun kolunun dokunuundan alev alev yanarken,
bazan ba omuzuma dsn, hadi dsn diye saatler boyu beklerken, bazan
boynuma dokunan salar orada kalsnlar diye koltuumda kaskat kaslp kalrken
nefes al verilerini dikkatle, saygyla sayar, alnnda beliren kederli
krklklarn anlamn kendime sorar ve birden benim bakm altndaki solgun
yz i bir kla aydnlanverip Canan uyannca, ilk aknlkta, nerede
olduunu anlamak iin pencereden dar deil de, benim gven verici gzlerime
bakp glmseyiverince nasl da mutlu olurdum! Ba buz kesmi cama yaslanp
tmesin diye geceler boyu bekledim, Erzincan'dan aldm vine rengi ceketimi
karp zerine rttm ve dalk yollarda ofrmz yoku aa coarken, iki
bklm olan gvdesi savrulup bir yere vurmasn diye nbet tuttum. Bazan da, bu
nbetlerimin ortasnda, gzlerim boynunun teniyle, yumuack kulaklarnn
kvrmlar arasnda bir yerde odaklamken, motor grltleri, i ekmeler ve
lm istekleri arasnda, ocukluumun dlerinde kalm bir sandal gezintisi ya
da bir kartopu savann anlar bir gn Canan'la yaayacamz mutlu evliliin
hayalleriyle iice geer ve ben oralarda bir yerde kendimi kaybediverirdim.
Saatler
72
sonra pencereden vuran akac bir gne nn kristal kadar souk ve
geometrik uyarsyla uyandmda, nce bam gmdm lavanta kokulu scack
bahenin onun boynu olduunu kavrar, orada uykuyla uyanklk arasnda sabrla
biraz daha kalr ve gzlerimi krptrarak darclaki gneli sabaha, mor
dalara, yeni hayatn ilk izlerine bir selam akarken Canan'n gzlerinin benden
ne kadar uzakta olduunu kederle grrdm.
"Ak," diye sze balard Canan, benim iimde yana yana skp kalm kelimeyi
usta bir seslendirme sanats gibi bir anda alevlendirerek, "insan bir hedefe
yneltir, hayatn eyalar iinden ekip karr ve imdi anlyorum ki, en
sonunda dnyann srrna doru gtrr. imdi oraya gidiyoruz."
"Mehmet'i ilk grdmde," derdi Canan, bir bekleme salonundaki masalarn birine
braklm eski bir derginin kapandan kendisine bakan Clint Eastwood'u hi
grmeden, "btn hayatmn deieceini hemen anladm. Onu grmeden nce bir
hayatm vard, onu tandktan sonra baka bir hayatm oldu. Sanki, evremdeki
her ey, btn eyalar, yataklar, insanlar, lambalar, kllkler, sokaklar,
bulutlar, bacalar bir anda renk ve biim deitirdiler de ben bu yepyeni dnyay
hayranlkla tanmaya koyuldum. Kitab okumak iin aldmda, artk hibir
kitaba, hibir hikyeye ihtiyacm yok, diye dnyordum. nmde alan yeni
dnyay iyice anlamak iin yalnzca bakmal, gzlerimle her eyi tek tek
grmeliydim. Ama kitab okuduktan sonra grmem gereken eylerin, arkasn da bir
anda grdm. Gittii lkeden kederle geri dnen Mehmet'i uyandrdm, o hayata
birlikte gidebileceimize onu inandrdm. O gnlerde dnp dnp birlikte kitab
yeniden okurduk. Bazan bir blmne haftalar verirdik, bazan da daha okur okumaz
her eyin ok yaln ve ak olduunu grve-rirdik. Sonra sinemalara giderdik,
baka kitaplar, gazeteleri okur, sokaklarda gezerdik. Aklmzda kitap varken,
onu ezbere
73
.Ml
okurken, Istanbul sokaklar bambaka bir kla ldar, bizim olurdu. Sokakta
grdmz eli bastonlu ihtiyarn, nce kahveye gidip vakit ldreceini, daha
sonra, ilkokulun kapsndan torununu alacan bilirdik. Yolda grdmz at
arabasnn ncsn eken ksran, nden geen ikisini eken clz atlarn
anas olduunu farkederdik. Mavi orapl adamlarn neden sklatn, tren
tarifelerinin tersinden okunduunda ne anlama geldiini ve belediye otobsne
binen terli, iman adamn elindeki bavulun, az nce soyduu evden ald
eyalar ve i amarlaryla dolu olduunu hemen anlardk. Sonra, kitab yeniden
okumak iin bir kahveye giderdik, ve durmadan, hi durmadan saatlerce kitaptan
sz ederdik. Akt bu ve bazan, hani baz filmlerdeki gibi, uzaktaki dnyay bu
dnyaya tamann tek yolunun da ak olduunu dnrdm."
"Ama hi bilmediim eyler vard, hi bilemeyeceim eyler vard," demiti Canan
yamurlu bir gece, gzlerini ekrandaki pme sahnesinden hi ayrmadan ve
birka kaygan kilometre ve ya da be yorgun kamyon sonra, ekrandaki pme
sahnesinin yerini bizimkine benzeyen bir otobsn bizimkine hi benzemeyen irin
bir manzarada ilerleyii aldnda eklemiti: "O hi bilmediimiz yere
gidiyoruz, imdi."
zerimizdeki elbiseler terden, tozdan ve kirden giyilmez olduunda, ve tenimizin
zerine Hallardan bu yana, bu topraklar altst etmi btn tarihin tortusu
tabaka tabaka biriktiinde, bir otobsten inip bir dierine binmeden nce
Geliigzel ehrinin arsna geliigzel kardk. Canan, kendisini, iyi
niyetli taral retmenlere benzeten uzun poplin etekliklerden alrd, ben
kendimi daha nceki soluk taklidime benzeten ayn gmleklerden... Daha sonra
kaymakamlk, Atatrk heykeli, Arelik bayii, eczane ve cami arasnda bamz
kaldrmay akl edersek, Kuran kursuyla yaklamakta olan toplu snnet treninin
bezden ilanlar arasnda gzken kristal
74
mavisi gkte bir jetin brakt beyaz ve narin izgiyi fark eder, ellerimizde
kttan paketler ve plastikten torbalar bir an durup ge akla bakar, hemen
arkasndan soluk kravatl soluk memura ehir hamamnn yerini sorardk.
Hamam sabahlar kadnlara ak olduu iin, sokaklarda nce ben oyalanr,
kahvelerde pinekler, otellerin nnden geerken Canan'a, hi olmazsa bir gn,
bir geceyi, tekerleklerin ve otobs koltuklarnn stnde deil, ama herkes gibi
yeryznde, mesela bir otelde geirmemiz gerektiini sylemeyi dlerdim, baz
akamlar dlediimi sylerdim de, ama hava kararrken, Canan bana, ben
hamamdayken yapt aratrmalarnn sonularm gsterirdi: Eski Fotoroman
dergisi ciltleri, daha eski ocuk dergileri, bir zamanlar inediimi bile
unuttuum iklet rnekleri ve anlamn karamadm bir sa tokas. "Otobste
anlatrm," derdi Canan yznde ayn video filmini bir kere daha seyrettii
zamanlar beliren o zel glmseyile.
Kasvetli otobsmzn televizyon ekrannda, rengarenk bir video filminin deil
de disiplinli ve uslu bir ablann belirip kt lm haberleri verdii bir gece,
"Mehmet'in teki hayatna gidiyorum," demiti Canan. "Ama o teki hayatnda
Mehmet deil bir baka biriydi o." Bir benzincinin nnden hzla geerken soru
soran kzl neon klar yzne vurdu.
"teki hayatnda olduu kiiden, kzkardelerinden, bir konaktan, dut aacndan
ve bir de baka bir ad ve baka bir kiilii olduundan ok fazla sz etmedi
Mehmet. Bir keresinde kklnde ocuk Haftas dergilerini ok sevdiini
sylemiti. Sen hi ocuk Haftas okudun mu?" Uzun parmaklar, kllkle
bacaklarmz arasndaki bolukta ve sararm dergi ciltlerinin sayfalar
arasnda gezindi ve dergi sayfalarna deil dergi sayfalarna bakan bana bakarak
dedi ki: "Herkesin buraya bir yere dneceini sylerdi Mehmet. Onun iin bu
eyleri topluyorum. Onun ocukluunu yapan bu eyalar... Kitapta
75
bulduumuz eyler bunlar. Anlyor musun?" Tamtamna anlamazdm, bazan hr
anlamazdm, ama Canan benimle yle bir konuurdu ki anladm sanrdm. "Senin
gibi," derdi Canan. "Mehmet de kitab okur okumaz btn hayatnn deieceini
anlam ve anlad eyin de sonuna kadar gitmi. Sonuna kadar... Tp okuyormu,
btn vaktini kitaba, kitaptaki hayata adamak iin brakm. Yepyeni biri
olabilmek iin btn gemiim terk etmesi gerektiini de anlam. Babasyla,
ailesiyle ilikisini byle kesmi... Ama onlardan kolay kurtulamam. Bana asl
kurtuluunun, yeni hayata doru ilk knn trafik kazasyla gerekletiini
sylemiti... Doru: Kazalar ktr; ktr kazalar... Melek o k
zamanndaki sihrin iinde grlr ve o zaman hayat dediimiz kargaann asl
anlam gzlerimizin nnde belirir. O zaman dneriz evimize..."
Bu tr szleri iittikten sonra, terkettiim annemi, odam, eyalarm,
yatam, evimi dlerken yakalardm kendimi ve bu dlediim eylerle yanmda
yeni hayat dleyen Canan' yanyana getirebilmenin hayalini kurardm. Sinsi mi
sinsi bir aklclk ve ll sululuk duygusuyla.
76
Bindiimiz otobslerin hepsinde televizyon ofr mahallinin stnde bir yerde
dururdu ve baz geceler hi konumaz, yalnzca oraya bakardk. Kutular, dantelli
rtler, kadife perdeler, cilal tahtalar, nazarlklar, boncuklar, kartmalar
ve sslerle modern bir mihraba evrilmi ykseltideki ekran, artk aylardr
gazete okumadmz iin otobs pencerelerinin gsterdiklerinin dnda dnyaya
alan tek pencereydi. Zp zp zplayan evik kahramanlarn bir anda yzlerce
ulsuzun yzne ayaklaryla tokatlar att karate filmlerini ve onlarn hantal
kahramanlara oynatlm ar ekim yerli taklitlerini seyrettik. Zeki, sevimli
ve siyahi bir kahramann beceriksiz zenginleri, polisleri, gangsterleri
aldatt Amerikan filmlerini, gen yakkllarn uaklara ve helikopterlere
taklalar attrd pilot filmlerini ve hayaletlerin ve vampirlerin gzel gen
kzlarn dlerini kopartt korku filmlerini grdk, iyi yrekli zenginlerin
hanm hanmck kzlarna bir trl iyi ve samimi bir koca bulamadklar milli
filmlerin ounda, erkek kadn btn kahramanlar hayatlarnn bir dneminde
arkclk yapyorlard ve birbirlerini stste o kadar ok yanl anl-
77
yorlard ki sonunda bunlar bir tr doru anlamaya dnyordu. Yerli filmlerde
ayn yzleri ve gvdeleri hep birrnek sabrl postac, acmasz tecavzc, iyi
yrekli irkin kzkarde, gr sesli hakim, anlayl ana teyze ve salak
rollerinde grmeye o kadar almtk ki, bir gn bir mola yerinde, duvarlarna
cami, Atatrk, artist ve grei resimleri aslm SUBAI HATIRALAR RESTORAN'da,
iyi yrekli kzkardele tecavzcy uykulu gece yolcularyla birlikte uslu uslu
ezogelin orbas ierken grnce aldatldmz dndk. Canan, grdmz
filmlerde, duvarlardaki nl oyunculardan hangilerini tecavzcnn becerdiini
tek tek hatrlarken, rengarenk lokantann mterilerine dalgn dalgn baktm
ve hepimizi, bilinmeyen bir geminin aydnlk ve souk salonunda orba ie ie
lme giden yolcular olarak dlediimi hatrlyorum.
Ekranda saysz kavga sahnesi grdk; krlan camlar, bardaklar, kaplar grdk;
uaklarn arabalarn bir an gzden kaybolularn ve sonra ge ykselen
alevleri grdk; alevlerin yuttuu evleri, ordular, mutlu aileleri, kt
adamlar, ak mektuplarn, gkdelenleri, hazineleri seyrettik. Yaralardan,
yzlerden, kesik boyunlardan fkran kanlan, bitip tkenmeyen kovalamaca
sahnelerini, yzlerce, binlerce arabann saysz filmde birbirlerini takip
ediini, virajlar hzla aln ve sonra mutlulukla arpmalarn grdk.
Birbirlerine hi durmadan ate eden erkek kadn, yerli yabanc, bykl byksz
onbinlerce mutsuz grdk. Bir video filmi bitip bir ikincisi ekranda belirmeden
nce, "ocuun bu kadar kolay aldanaca aklma gelmemiti," derdi Canan, ikinci
filmden sonra ekran kara lekeler sardnda "Gene de bir yere doru gidiyorsan,
hayat gzel," derdi Canan. Ya da "inanmyorum, kanmyorum ama seviyorum," derdi
Canan. Ya da uykuyla uyanklk arasnda, "Ryamda mutlu evlileri greceim,"
derdi Canan yznde filmin mutluluuyla.
78
Cananla yolculuklarmzn nc ayn bitirirken, bini akn p sahnesi
grm olmalyz. Her pte, otobs hangi kk kasabadan cra ehre giderse
gitsin, iinde yumurta sepetli yolcular, eli antal memurlar ya da kimler
olursa olsun, koltuklarda bir sessizlik balar, Canan'n ellerini dizlerinin
zerinde ya da kucanda tutuunu hisseder ve sonra ben, bir an, iddetle
kark derin, sert ve anlaml bir ey yapmak isterdim. Tam bilincinde olmadm
bu eyi, ya da bir benzerini, yamurlu bir yaz gecesi yaptm da.
Karanlk otobsn yars doluydu; ortalarda bir yerdeydik ve ekranda bizden ok
uzak, bize ok yabanc tropikal.bir manzarada yamur yayordu. Bir igdyle
pencereye, ve bylece Canan'a bam yaklatrdmda darda yamurun
baladn grdm. Ayn anda bana glmseyen Canan'mn dudaklarm, filmlerde
grdm gibi, televizyonda yapld gibi, yapldn sandm gibi ptm,
btn gcmle ptm, istekle ve hrsla ptm, melek, rpnyordu, kanatarak
ptm.
"Hayr, hayr canm" dedi bana. "Ona ok benziyorsun, ama sen o deilsin. O
baka bir yerde..."
Pembe neon klar yzne en cra, en sinekli ve en lanetli Trk Petrol'n
panosundan m vurmutu, ekrandaki teki dnyann inanlmaz afandan m? Kzn
dudaklarndan kan szyordu, diye yazar kitaplar byle durumlarda ve grdmz
filmlerin kahramanlar da byle durumlarda masalar devirir, camlar krar ve
arabalarn hzla duvara srerlerdi. Ben, dudaklarmda p tad bekledim
kahrolarak. Belki de aklma gelen yaratc bir buluun tesellisiyle: Ben yokum,
dedim kendi kendime ve ben yoksam eer ne farkeder! Ama otobs yeni bir istekle
sallanrken her zamankinden daha fazla varolduumu hissettim: Bacaklarmn
arasnda byyen ar yznden: Gerilmek, patlamak ve gevemek istiyorum. Sonra,
daha daha derine gitmi olmal istek; btn dnya olmal,
79
yeni bir dnya. Ne olacan bilmeden, bekliyordum, gzlerim nemlenirken,
terlerken bekliyordum, bekliyordum istekle ve neyi beklediimi bilmeden ki her
ey, ne ar, ne yava mutlulukla patlad, eridi, yitip gitti.
nce o muhteem grlty duyduk, sonra kaza ertesinin bir anlk huzurlu
sessizliini. ofrle birlikte, bu sefer televizyonun da tuzla buz olduunu
grdm. Haykrlar ve lklar balaynca elinden tutup Canan' ustalkla ve
salimen yeryzne indirdim.
akr akr yamur altnda, bizde de, bizim otobste de fazla bir hasar
olmadn anladm hemen, iki ya da l ve bir ofr. Ama br otobs, ehit
ofrn brnden girip ikiye katlayp aaya, amurlu tarlaya yuvarlad
HEMEN VARAN, ller ve lmekte olanlarla kaynayordu. Hayatn karanlk
merkezine dikkat ve merakla iner gibi, yuvarland yere, msr tarlasna doru
indik ve bylenerek otobse yaklatk.
Yanna vardmzda patlam pencerelerinin birinin iinden batan aa kanlar
iinde bir kz kmaya abalyordu. Aracn iine uzanm elinde bir bakasnn -
eilip baktk- gc tkenmi gen bir erkein elini tutuyordu. O eli hi mi hi
brakmadan, blucinli kz, bizim de yardmlarmzla aratan dar kt.
Tutmakta olduu ele doru eildi sonra; onu ekerek sahibini dar karmaya
alt. Ama gryorduk, ters dnm otobsteki gen, nikelajla kapl
ubuklarn, karton gibi katlanm boyal tenekelerin arasna skm kalmt.
Bir sre sonra bizlere ve karanlk ve yamurlu dnyaya tersinden bakarak ld.
Uzun sal kzn yznden gznden kanl yamur sular akyordu. Biz yalarda
olmalyd. Yamurda pembeleen yznde lmle yzyze gelmi birinden ok,
akn bir ocuk ifadesi vard. Kk slak kz, senin iin biz ok zldk. Bir
an, bizim otobsten gelen n altnda, koltuunda oturan l erkee bakt ve
dedi ki:
"Babam, babam imdi ok kzacak."
l erkein elini brakt, dnp Canarim yzn ellerinin arasna ald,
yzyllardr tand gnahsz bir kzkardei okar gibi okad.
"Melek," dedi. "Sonunda buldum seni, sonunda, yamur iinde onca yolculuktan
sonra."
Kanl gzel yz, Canan'a hayranlkla, zlemle, mutlulukla bakyordu.
"Beni hep izleyen, en olmadk yerde karma kverecekmi gibi yapan, sonra
kaybolan, kaybolduu iin de kendini aratan bak senin baknd," dedi kz.
"Senin baknla karlamak iin yollara dtk, senin bu yumuack baknla
gzgze gelebilmek iin otobslerde geceledik, ehir ehir gezdik, kitab bir
daha, bir daha okuduk, melek, biliyorsun."
Canan, biraz akn, biraz kararsz, ama yanlln gizli geometrisinden memnun
ve kederli, hafife glmsedi.
"Gl bana," dedi lmekte olan blucinli kz. -Onun leceini anlamtm, melek-
"Bana gl ki o dnyann n bir kere olsun grebileyim yznde. Bana karl
k gnlerinde, elimde antam okuldan dnerken rek almak iin girdiim frnn
scakln hatrlat, bana scak yaz gnnde iskeleden denize ne neeyle
atladm hatrlat; hatrlat bana, ilk p, ilk kucaklay, tek bana taa
tepesine ktm ceviz aacn, kendimden teye getiim yaz akamn, neeyle
sarho olduum geceyi, yorganmn iini ve bana severek bakan gzel ocuu
hatrlat bana. Hepsi o lkedeler, ben de gitmek istiyorum oraya, yardm et,
yardm et ki, her soluk alta biraz daha eksiliimi mutlulukla
karlayabileyim." Canan ona tatl tatl glmsedi.
"Siz melekler," dedi kz, msr tarlasnn iinden gelen lm ve hatrlay
lklar arasnda. "Ne kadar da korkunsunuz! Ne kadar da acmasz, ama gzel!
Bizler her kelimeyle, her eya ile, her hatrlay ile ar ar kuruyup, toz
olup biterken
sizler ve tkenmeyen nzn dedii her yer, nasl da zaman d bir huzurun
iinde kalabiliyor. Onun iin, kitab okuduk okuyal, talihsiz sevgilimle ben,
otobs pencerelerinden, baklarnz aradk. Senin baklarn melek, nk,
kitabn vaad ettii esiz an, imdi gryorum ki, buymu, iki diyar arasnda bir
gei zaman. Ne oradayken, ne de buradayken; ben imdi, hem oradayken hem de
buradayken anlyorum k denen eyin ne olduunu; huzurun, lmn ve zamann
ne olduunu, ne mutlu anlyorum. Daha da gl bana melek."
Ondan sonra ne olduunu sanki hatrlayamadm bir sre. Hani tatl sarholuk
anlarnn sonunda, kafa iyice bulanr da, sabah olduunda "ite orada film
koptu," denir ya; bunun gibi bir ey gelmiti bama. nce ses gitti,
hatrlyorum, kz ile Canan'n birbirlerine nasl baktklarn grr gibi
oluyordum. Sesin arkasndan, grnt de bir sre kaybolmu olmal ki, bir sre
grdklerim anlarm arasna hi karmadan, hibir kayt aletine taklmadan
buharlap gitti.
Blucinli kzn sudan sz ettii hayal meyal aklmdayd da, msr tarlasn nasl
atk da bir rmak kenarna geldik, oras da bir rmak myd, amurlu bir dere
miydi, bu durgun suyun zerine tp tp vuran yamur damlalarn ve suda
brakt halkalar nereden gelen mavi n iinde grebiliyordum,
kartamyordum.
Bir sre sonra blucinli kzn Canan'n yzn gene ellerinin arasnda tuttuunu
grdm. Bir eyler fsldyordu ona, ama iitmiyordum ya da bir ryadaki gibi
fsldanan szler bana erimiyordu. Belli belirsiz bir sululuk duygusuyla
ikisini yalnz brakmam gerektiini dndm. Dere boyunca bir iki adm attm,
ama ayaklarm balklam bir amura gmlyordu. Sarsak admlarmdan rken bir
dizi kurbaa her biri birer belirgin "cup" yaparak kendilerini suya attlar.
Suyun zerindeki buruturulmu bir sigara paketi ar ar yaklat. Bir Maltepe
paketiydi, sana soluna isabet eden yamur
82
damlacklar yznden arada bir yle bir sallanyor, sonra kendinden emin ve
marur, belirsizlikler lkesine doru gsterile ilerliyordu. Gr amn
karanl iinde, kprtlarn grdm sandm Cananla kzn glgeleri ve bu
sigara paketinden baka ak seik hibir ey yoktu. Anne anne, onunla ptm
ve lm grdm, demitim ki kendi kendime, Canan'n seslendiini duydum.
"Yardm et," dedi bana. "Yzn ykayaym ki babas kanlar grmesin."
Arkasnda durup kz tuttum. Omuzlar krlgand, koltu-kaltlar scack. Sigara
paketinin yzd sudan avu avu alan Canan'n kzn yzn ykayn,
alnndaki yaray efkatle temizleyiini, hareketlerindeki ana dikkati, zerafeti
doya doya seyrettim; kzn kannn dinmeyeceini anladm. Kz bize, kkken
ninesinin kendisini ite byle ykadn syledi. Bir zamanlar kkt, sudan
korkard, imdi bymt, suyu seviyordu ve lyordu.
"lmeden nce sizlere anlatacaklarm var," dedi. "Beni otobse gtrn."
ikiye katlanm ve ters dnm otobsn evresinde hzl ve yorucu bir bayram
gecesinin sonunda grlebilecek kararsz bir kalabalk vard imdi. Iki- kii
belirsiz bir amala ar ar kprdanyordu, belki bir ceset tayorlard, bir
bavul tar gibi. Bir kadn emsiyesini am elinde plastik anta sanki yeni
bir otobs bekliyordu. Bizim katil otobsn yolcularyla madur otobsn baz
yolcular, paralanm otobsn iinde bavullar, ller ve ocuklar arasnda
kalanlar darya, yamurun iine ekmeye alyorlard. Yaknda lecek olan
kzn az nce tuttuu el ise brakt gibi duruyordu.
Kz acdan ok, bir eit grev ve zorunluluk duygusuyla otobse sokuldu, eli
efkatle tuttu.
"Sevgilimdi," dedi. "Kitab ilk ben okudum, bylendim, korktum. Hata ettim, o
da benim gibi bylenecek sanarak
83
okusun diye ona verdim. Bylendi, ama bununla yetinmedi, o lkeye gitmek
istedi. Bunun bir kitap olduunu syledimse de inandramadm. Sevgilimdi.
Yollara dtk, ehir ehir gezdik, hayatn yzeylerine dokunduk, renklerin
gizlediklerinin ilerine girdik, esas olan aradk, ama bulamadk. Aramzda
kavgalar kmaya balad iin onu araylarnda yalnz braktm, evime anneme
babama dndm, bekledim. Sonunda sevgilim bana dnd, ama bambaka'biri olarak.
Bana kitabn pek ok kiiyi yoldan kardn, pek ok talihsizin hayatn
kaydrdn, btn ktlklerin kayna olduunu syledi. imdi btn bu hayal
krklklarna ve krk hayatlara yol at iin kitaptan intikam almaya yemin
etmiti. Ona, kitabn bir suu olmadn syledim, bunun gibi pek ok kitap
olduunu anlattm. nemli olan insann okurken grd eylerdir, dedimse de
dinletemedim. Aldatlm bahtszlarn intikam atei iine girmiti bir kere.
Bana Dr. Narin'den sz etti, onun kitaba kar savandan, bizi yok eden yabanc
uygarlklara, Bat'dan gelen yeni eyalara at savatan, yazya kar byk
mcadelesinden bahsetti... eit eit saatlerden, eski eyalardan, kanarya
kafeslerinden, el deirmenlerinden, kuyu krklarndan sz ediyordu. Anla-
myordum, ama seviyordum onu. iini kin brmt, ama gene de benim canm
sevgilimdi. Bu yzden, Gdl kasabasnda "amalarmz" iin bir gizli bayiler
toplants var dedii zaman peinden gittim. Dr. Narin'in adamlar bizi bulup
alacaklar, Dr. Narin'in kendisine gtreceklerdi... imdi bizim yerimize oraya
siz gidin... Kitaba ve hayata ihaneti durdurun. Dr. Narin bizleri, davaya
inanm gen soba bayileri olarak bekliyor. Kimliklerimiz sevgilimin ceketinin
i cebinde... Bizi almaya gelecek olan adam OPA tra kremi kokacak."
Yz gene kanlar iinde kalan kz, elindeki l eli pt, okad ve alamaya
balad. Canan omuzlarndan tuttu onu.
"Ben de suluyum melek," dedi kz. "Senin sevgini hak
84
etmiyorum. Sevgilime kandm, peinden gittim, kitaba ihanet ettim. O benden de
sulu olduu iin seni gremeden ld. Babam ok kzacak ama, ben senin
kollarnda leceim iin mutluyum."
Canan lmeyeceim syledi ona. Ama grdmz filmlerde lenler hibir zaman
leceklerim ilan etmedikleri iin bu lm bize oktan inandrc gzkmeye
balamt. Melek rolndeki Canan, kzn elini, o filmlerdeki gibi l olann
eline sk skya tututurdu. Sonra kz, eli sevgilisinin elinde, ld.
Canan dnyaya tersinden bakan olann cesedine sokuldu. Ban otobsn patlam
camndan ieri soktu, bir sre orada arand ve yznde mutlu bir glmseyi,
elinde yeni kimliklerimizle bizim yamurlu dnyamza geri dnd.
Yznde o mutlu glmseyii grnce nasl da seviyordum Canan'. Geni aznn
kenarlarnda, gzel dilerinin bittii yerle dudaklarnn yumuak bir ayla
birletii noktalarda aznn iinin iki karanlk noktasn gryordum. Glerken
Canan'in aznn kenarlarnda beliren iki sevimli gen!
O beni bir kere pmt, ben onu bir kere pmtm, imdi yamurun altnda bir
kere daha pelim istedim, "ama hafife uzaklat benden.
"Yeni hayatmzda, senin adn Ali Kara, benim adm da Efsun Kara," dedi elindeki
kimlikleri okurken. "Evlilik czdanmz da var." ingilizce dersinde iittiimiz
o retici, efkatli, anlayl retmen sesiyle glmsedi sonra: "Bay ve Bayan
Kara bayiler toplants iin Gdl kasabasna gidiyorlar."
85
Gdl kasabasna bitip tkenmeyen yaz yamurlarndan ve otobs ve iki ehir
deitirdikten sonra vardk. amurlu garajlardan arnn dar kaldrmlarna
karken yukarda tuhaf bir gk grdm; orta yerine gerilmi bez afite ocuklar
yazlk Kuran kursuna arlyordu. Tekel ve Spor Toto bayiinin nnde, ileri
doldurulmu san ls, renkli likr ieleri arasnda dilerini gstererek
glmsyordu. Eczanenin kapsna siyasi cinayetlerden sonraki cenazelerde
yakalara taklan el ilanlarna benzer resimler yaptrlmt: Altlarnda doum
ve lm tarihi yazan ller eski yerli filmlerdeki iyi zenginleri hatrlatt
Canan'a. Bir dkkana girip kendimize saygdeer birer gen bayi ss vermek iin
plastik bir el antas ve naylon gmlekler aldk. Bizi otele doru karan dar
kaldrmlarda kestane aalan alacak bir dzgnlkte dizilmiti. Birinin
glgesindeki levhada, "lazer ile deil el ile snnet" szlerini okuyunca Canan,
"bizi bekliyorlar," dedi. Ben rahmetli Ali Kara ile Efsun Kara'nn cebimdeki
evlilik czdann hazr ediyordum, ikbal Oteli'nin Hitler bykl ufak tefek
kayt memuru czdan yalnzca yle bir kartrd.
86
"Bayiler toplants iin mi geldiniz?" dedi. "Hepsi lisedeki ala gittiler.
Bu antadan baka bavul yok mu?"
"Bavullarmz otobs ve yolcularla birlikte yand," dedim ben. "Lise nerede?"
"Tabii otobsler yanar, Ali Bey," dedi memur. "ocuk size liseyi gsterir."
Bizi liseye gtren ocukla, benimle hi konumad eker bir sesle konutu
Canan: "O kara gzlkler dnyan karartmyor mu senin?" "Karartmyor," dedi
ocuk. "nk ben Michael Jackson'um." "Annen ne diyor buna?" dedi Canan. "Bak,
annen sana ne gzel bir yelek rm." "Annem karamaz!" dedi ocuk.
Ad, Beyolu pavyonlarnda olduu gibi, yanp snen neon lambalarla yazlm
Kenan Evren Lisesi'ne varana kadar Michael Jackson'dan unlar rendik: Orta
bire gidiyordu; babas otel sahibinin ilettii sinemada alyordu, ama imdi
toplantyla meguld; btn kasaba bayiler toplantsyla meguld; bazlar da
bu ie kar kyorlard; nk kaymakam yle bir ey demiti: "Ben, kaymakam
olduum yere leke srdrmem!"
Kenan Evren Lisesi'ndeki kalabalk iinde zaman saklayan makineyi, siyah beyaz
televizyonu renkliye eviren sihirli cam, ilk Trk otomatik domuz eti
dedektrn, kokusuz tra losyonunu, gazeteden pnii kupon kesen makas, ev
sahibi eve girer girmez kendi kendine yanan sobay ve bir hamlede btn bir
minare, mezzin, hoparlr ve Batllama-Islamlama sorununu modern ve ekonomik
bir zmle safd brakan kurgulu saati grdk. Bildiimiz guguklu saatin kuu
yerine geleneksel mekanizmaya iki figr balanmt. Namaz saatlerinde erefe
biimindeki ilk katta belirip kez "Allah uludur!" diyen minik bir imam ve
saat balarnda yukardaki erefede belirip, "Ne mutlu Trkm, Trkm, Trkm!"
diyen kravatl ve byksz bir minik oyuncak beyefendi.
87
Grnt saklama makinasn grnce, ileri srld gibi, bu bulularn
btnyle blge lise rencileri tarafndan yapldndan phelendik.
Kalabalkta gezinen babalar, amcalar, retmenlerin de akl ve parma karm
olmalyd bu bululara,
iice gemi bir otomobil jantyla d lastik arasna yzlerce el aynas
karlkl bir labirent oluturacak ekilde dizilmiti. Bir noktadan k ve
grnt aynalar labirentine alnyor, kapak kapatlnca zavall k sonsuza
kadar aynalar arasnda dnmek zorunda kalyordu. Sonra, keyfin cann ne zaman
isterse o zaman, kapal delie gzn uydurup kapa aarsan, ierdeki
grnty, artk ne grnts hapsedilmise ieri, bir nar aac, sergiyi
gezen cadoloz retmen, iman buzdolab bayii, sivilceli renci, bir bardak
limonata ien tapu memuru, ayranla dolu srahi, Evren Paa'nn portresi,
makineye glen disiz hademe, karanlk bir adam, onca yolculua ramen teni l
l parlayan gzel ve merakl Canan ya da kendi gzn, ite onu yeniden
gryordun.
Makineye deil de sergiye bakarken baka eyler de grdk: Mesela, kare ceketli
beyaz gmlekli kravatl bir adam bir konuma yapyordu. Kalabalktakilerin ou
kk takmlar oluturmu, birbirlerini ve bizi szyorlard. Sa krmz
kurdelal bir kk kz bartl iri anasnn etei dibinde z sonra okuyaca
iiri gzden geiriyordu. Canan bana sokuldu. zerinde Kastamonu'dan aldmz,
Smerbank basmasndan fstki bir eteklik vard. Onu seviyordum, ok seviyordum,
biliyorsun melek. Ayran itik. Yemekhanedeki tozlu akam na dalgn, yorgun,
uykulu baktk. Bir eit varolma mzii. Bir eit hayat bilgisi. Bir eit
televizyon ekran da vard ki, sokulmu, anlamaya alyorduk.
"Bu yeni televizyon Dr. Narin'in katks," dedi papyonlu bir adam. Mason muydu?
Masonlarn papyon taktn bir gazetede okumutum. "Kiminle tanm oluyorum,"
diye
88
sordu bana ve alnma dikkatle bakt, belki de Canan'a benden fazla bakyor
olmaktan ekindii iin.
"Ali Kara ve Efsun Kara," dedim ben.
"ok gensiniz. Krk kalpli bayiler arasnda bu kadar genlerin olmas bizi
umutlandryor."
"Genlii deil, yeni bir hayat temsil ediyoruz, efendim," diyordum ki ben:
"Krk kalpli deil, salam imanlyz," dedi iri yapl biri, sevimli biri,
sokakta liseli kzlarn saati sorabilecei iyimser
amca.
Bylece, biz de kalabala katldk. Sa kurdelal kz, hafif bir yaz rzgr
gibi bir mrldanmayla iirini okudu. Yerli filmlerde iyi bir arkc olabilecek
yakkl delikanl, bir askerin snflama titizliiyle blgemizden sz etti:
Seluklu minarelerinden, leyleklerden, yaplmakta olan elektrik santralndan ve
yrenin verimli ineklerinden. Her renci yemekhane masalarnn zerine konmu
buluunu anlatrken, babas ya da retmeni yanna gelip gururla bizlere
bakyordu. t Ellerimizde ayran ve limonata bardaklar baz kelerde toplandk;
birbirimize arptk, el sktk. Belli belirsiz bir alkol kokusu aldm, bir OPA
kokusu da, ama kimden, kimlerden? Dr. Narin'in televizyonuna da baktk. En ok
Dr. Narin'den szediliyordu, ama kendi ortalkta yoktu.
Hava kararnca, erkekler nden, kadnlar arkadan lokantaya
gitmek iin liseden ktk. Kasabann karanlk sokaklarnda
"";; sessiz bir dmanlk vard. Hl kapanmam berber ve
' bakkallarn kaplarndan, televizyonu ak bir kahvehaneden
ve lambalar yanan kaymakamln pencerelerinden gzet-
; leniyorduk. Yakkl rencinin szn ettii leyleklerden
biri meydandaki kuleden, lokantaya giren bizleri dikizliyordu.
s Merakla? Dmanca?
Lokanta, duvarlanna Trk byklerinin, erefle batm tarih bir denizaltmzn,
arpk kafal futbolcularn, mor incirlerin,
89
Tfpp
saman sars armutlarn ve mutlu koyunlarn resimleri aslm akvaryumlu,
saksl ve iyiniyetli bir yerdi. Bir anda bayiler ve kanlaryla, lise
rencileri ve retmenler, bizi sevenler, bize inananlarla dolunca, sanki byle
bir kalabal aylardr bekliyormuum, aylardr byle bir geceye
hazrlanyormuum gibi hissettim kendimi. Herkesle birlikte, herkesten ok
itim. Erkekler masasnda, yanma oturup kalkanlarla, rak kadehlerini
tokutururken itahla onurdan szettim, hayatn kayp anlamndan, kayp
bireylerden. Hayr, konuyu nce onlar at iin: Cebinden bir deste oyun
kd karan ve papaz yerine izdii "eyh"i ve vale yerine izdii "kul"u
gururla gsterip lkemizdeki yzyetmi bin kahvehanenin ikibuuk milyona yakn
masasnda artk bu ktlarn datlmas gerektiini uzun uzun anlatan dosta
yle bir hak verdim ki birlikte atk: Umut buradayd, bir suret olarak bu gece
aramzdayd; melek miydi bu umut? Bir ktr, dediler. Dediler ki: Her soluk
alp verite biraz daha eksiliyoruz. Dediler ki: Eyalarmz gmdmz yerden
karyoruz. Biri bir soba resmi gsterdi. Tandk bir bakas: Bir bisiklet ki
boyu boyumuza, pou poumuza uyar. Papyonlu bey cebinden bir sv iesi
kard: Di macunu yerine... Bir rya grdm diye anlatt ne yazk ki iemeyen
disiz dede: Korkmayn diyor o bize, o zaman krlmazsnz. O kimdi? Esas
eyann srrn bilen Dr. Narin niye gelmemiti, niye yoktu? Aslnda, dedi bir
ses, Dr. Narin bu imanl delikanly greydi kendi olu gibi severdi. Kimdi bu
ses, ben dnene kadar yok oldu. Ht, dediler, Dr.-Narin'den byle ulu-orta
bahsetmeyin. Yann televizyonda melek gzknce, tartma kacak! Her ey, btn
bu korku kaymakam yznden, diyorlard, ama o da aslnda tam kar deil.
Trkiye'nin en zengini Vehbi Ko da bu sofraya, bu davete gelebilir. En byk
bayidir o, dedi biri. Birileriyle ptm hatrlyorum; gen diye beni
kutlayanlarla, akszl diye kucaklayanlarla; nk onlara otobslerdeki
ekran, renkleri
90
ve zaman anlatmtm. Ekran, dedi Tekel bayii, sevimli de bir adamd: imdi
bizim ekran bizlere bu tuza hazrlayanlarn sonu olacak; yeni ekran yeni
hayattr. Birileri yanma oturuyor kalkyordu; ben de bakalarnn yanna
oturdum, kalktm ve anlattm: Kazalar, lm, huzuru, kitab, o n... Daha da
ileri gitmi olmalym: "Ak" dedim, kalkp oturduu yere baktm, Canan
kendisini inceleyen retmenler ve kanlan arasndayd. Oturdum: Zaman, dedim bir
kazadr, bir kaza sonucu buradayz. Dnyada olmak da yle. Mein ceketli bir
iftiyi ardlar, sen onu dinle o zaman dediler. ok ihtiyar deildi, ama
oflaya puflaya, "estafurullah," dedi, "naizane" kefini i cebinden kard:
Bir cep saatiydi, ama mutlu olduun zaman anlyordu ve o zaman kendiliinden
duruyordu ve o vakit mutluluun da sonsuza kadar uzuyordu. Mutlu olmadn vakit
saatin akrebiyle yelkovan telala koarlar ve sen de, aman zaman ne abuk
gemi derdin o vakit ve dertlerin de gz ap kapayncaya kadar geerdi. Sonra
gece, sen saatin yanbanda huzurla uyurken, kendiliinden zamann artsn
eksisini ayarlard ihtiyarn bana alm elinde sabrla tkrdayan bu kk ey
ve sabah hibir ey olmam gibi, herkesle birlikte kalkardn.
Zaman demitim ya, bir ara akvaryumda ar ar salnan balklara bakakalmtm.
Bir adam sokulmu yanma, bir glge, dedi ki: "Bizi," dedi. "Bat medeniyetini
kmsemekle , suluyorlar. Aslnda tam tersi... rgp'teki maaralarnn iinde
yzyllardr yaayan hal kalntlarm duymu muydunuz?" Ben balklarla
konuurken kimdi konuan bu balk, ben dnene kadar yok oldu. nce lgeymi
dedim, sonra o dehet kokuyu aldm korkuyla: OPA.
Bir sandalyeye oturur oturmaz koca bykl bir amca, bir parmana anahtarlk
zincirini sinirle dolarken sordu: Kimlerdendim ben, oyum kimeydi, hangi buluu
beendim, yarn sabah ne karar veririm? Aklmda balklar vard, bir bardak daha
rak ier misiniz diyecektim. Sesler, sesler, sesler duydum.
91
?..'
Sustum. Sonra sevimli Tekel bayii ile yanyana dmz: Artk hi kimseden
korkmadn syledi, vitrinindeki doldurulmu fareye takan kaymakamdan bile.
Niye yalnz bir Tekel vard bu lkede likr satar; devlet tekeli. Bir ey
hatrlyordum, korktum ve korkunca aklma geleni syledim: Hayat, dedim, bir
yolculuksa eer, alt aydr ben de bir yoldaym, bir ey rendim, izin verin
syleyeyim. nk bir kitap okumutum, btn dnyam kaybetmitim, yenisini
bulmak iin yollara dmtm! Ne buldum? Ne bulduumu sanki sen syle-
yiverecektin melek! Bir an sustum, bir an dndm ve melek, dedim, ne dediimi
bilmeden ve birden bir ryadan uyanr gibi hatrladm ve kalabalkta seni
aramaya baladm: Ak. Orada, buzdolab ve soba bayileri ve karlar ve papyonlu
adamla kzlar arasnda ve retmenlerin ve ii gemi bunaklarn ll
baklar arasnda ve grlmeyen bir radyonun mziinin eliinde Canan liseli
uzun boylu ve arsz bir herifle dans ediyordu.
Oturdum bir sandalyeye, sigara itim. Dans etmeyi bilseydim... Filmlerde gelinle
damadn edecei trden bir dans. Kahve itim. Btn saatler, mutluluk cep saati
bile ilerlemi olmalyd... Sigara... Dans eden iftleri alkladlar. Kahve...
Canan kadnlarn arasna dnd. Bir kahve daha itim...
Otele dnerken karlarnn kollarna giren kasaballar gibi, blge bayileri
gibi, ben de Canan'a sokuldum. Kim o liseli ocuk, seni nereden tanyor? Kasaba
karanlnda, kurulduu kulesinden leylek bizi seyrediyor. Gerek bir kar koca
gibi otelin gece bekisinden ondokuz numaral anahtarmz almtk ki,
herkesten ok iini bilen, herkesten ok kararl gzken biri merdivenlerle
benim arama, iri, terli gvdesini yerletirip yolumu kesti.
"Sayn Kara," dedi, "eer vaktiniz varsa..." Polis, diye dndm ben, evlilik
czdannn bir trafik ehidinden miras olduunu farketti. "Rahatsz etmiyorsam,
biraz konumak
92
mmkn m acaba?" Bir erkek erkee muhabbet havasndayd, Canan elinde 19
numara, eteklii basmadan, merdivenlerden yukar ne narin, ne zarif uzaklat.
Gdl kasabasndan deildi adam, adn da iitirken unuttum, gece konutuuna
gre diyelim ki Bay Bayku, belki de bekleme salonundaki kafesteki kanarya
yznden aklma gelmitir. Kanarya bir aa, bir yukar ve hop bir de tellere
srarken Bayku dedi ki:
"imdi bizi yediriyorlar, iiriyorlar, ama yarn oy vermemizi isteyecekler.
Dndnz m? Btn gece, yalnz bu blgenin deil, memleketin drt bir
yanndan gelmi btn bayilerle tek tek konutum. Yarn bir kargaa kabilir,
dnmenizi istiyorum, dndnz m? En gen bayi sizsiniz... Oyunuz kimedir?"
"Kime vermeliyim sizce?"
"Dr. Narin'e deil, inan, kardeim bana -kardeim diyorum sana- bunun sonu
maceradr. Melekler gnah iler mi? Karmzdaki btn o glerle baedebilir
miyiz? Artk kendimiz olmamza imkn yok. Bunu nl ke yazar Celal Salik bile
anlam ve intihar etmitir. Yazlarm onun yerine bakas yazyor. Her tan
altndan onlar kyor, Amerikallar. Kendimiz olamayacamz anlamak, evet bir
kederdir; ama bu olgunluk bizi felaketlerden de korur. Ne yapalm yani,
oullarmz torunlarmz da bizi anlamayversinler... Medeniyetler kurulur,
medeniyetler yklr. Kurulurken sen kurulacana inan da, yklrken oyun bozan
borazan ocuk gibi silaha sarl. Btn bir halk baka bir kimlie brnrken sen
bunlarn kan ldreceksin? Melei nasl su orta edebilirsin? Sonra, kimdir
melek efendim? Eski sobalar, pusulalar, ocuk dergilerini, mandallar
biriktiriyormu, kitaba yazya dmanm. Hepimiz anlaml bir hayat yaamaya
alyoruz, ama bir noktada duruyoruz. Kendisi olabilen kim? Meleklerin
fsldad talihli kim? Bunlar speklasyonlar, bunlar anlayamayanlar kandrmak
93
iin bo laflar: i irazesinden kacak. Duydunuz mu, Ko gelecek diyorlar,
Vehbi Ko... Devlet, kaymakam da izin vermez; yala birlikte kuru da yanar: Dr.
Narin'in televizyonu neden zel muameleyle yarn gsteriliyor? Hepimizi bir
maceraya srklyor, Cola hikyesini aklayacak diyorlar, bu lgnlk. Biz bu
toplantya bunun iin gelmedik."
Daha da anlatacakt anlatmasna, ama lobi denemeyecek salona kzl kravatl bir
adam giriyordu... Bayku: "Btn gece bu markaj srer artk..." deyip svt.
Bir baka bayinin peinden sokaa, kasabann karanlna ktm grdm.
Canan'n kt merdivenler karmdayd. Bir ate hissettim, bacaklarm
titriyordu, belki rakdan belki kahveden, bir yrek arpnts vard ve alnmda
ter birikmiti. Merdivenlere deil, kedeki telefona kotum, numaray evirdim,
hatlar kart, evirdim, numaralar kart, evirdim anne sana: Anne, dedim,
anne duyuyor musun, ben evleniyorum, bu akam, az sonra, imdi, hatta evlendik,
yukarda odada, merdivenlerden klyor, bir melekle, alama anne, yemin
ediyorum, eve dneceim, alama anne kolumda bir gn bir melekle.
Kanarya kafesinin arkasnda bir ayna olduunu neden daha nce farketmemitim?
Merdivenlerden karken bir tuhaf gzkyor.
19 nolu oda, Canan'n bana kapsn at, elinde sigara beni karlad,
sonra ak pencereye gidip kasaba meydann seyrettii oda, bir bakasnn bize
kendiliinden alvermi zel kasas gibiydi. Sessiz. Scak. Yar karanlk.
Yanyana iki yatak.
Ak pencereden kederli bir kasaba Canan'n uzun boynuna ve salarna
yandan vuruyordu ve sinirli, sabrsz, sigara duman, -bana m yle geliyordu-
Gdl ehrindeki uykusuzlarn, llerin ve huzursuzlukla uyuyanlarn yllarca
yllarca soluk alp vererek gkte biriktirdikleri bir eit mutsuz karanla
doru Canan'n gremediim azndan ykseliyordu.
94
Aadan bir sarhoun kahkahas duyuldu, -belki bir bayi-bir kap arpt.
Canan'n snmemi sigarasn bitirimler gibi aaya attn ve sigarann
taklalar atarak den turuncu na bir ocuk gibi baktn grdm. Pencereye
gittim, ben de aaya, sokaa, alana baktm, baktm grmeden. Daha sonra
yeni bir kitabn kapana bakar gibi uzun uzun pencereden grdmz eyleri
seyrettik. "Sen de ok itin deil mi?" diye sordum, "itim," dedi Canan
iyimserlikle. "Daha nereye kadar gider bu?"
"Yol mu?" dedi Canan neeyle. Meydandan kp garajlara, garajlardan nce de
mezarla urayan yolu iaret ederek. "Nerede bitecek bu sence?"
"Bilmiyorum," dedi Canan. "Ama gidecei yere kadar gitmek istiyorum, bir de
oturup beklemekten iyi deil mi?" "Czdandaki paralarn sonuna geldik," dedim.
Az nce Canan'n iaret ettii yolun karanlk keleri bir arabann gl
klaryla aydnland. Alana giren ara bir bolua park etti.
"Oraya hi varamayacaz," dedim ben. "Sen benden de ok imisin," dedi Canan.
Aracn iinden kan bir adam kapy kilitledikten sonra bizi grmeden, bizi
farketmeden bize doru yrd ve Canan'n aaya att sigara izmaritine,
bakalarnn hayatlarm acmaszca ezenlerin yapt gibi dncesizce bastktan
sonra ikbal Oteli'ne girdi.
Uzun, ok uzun sren bir sessizlik balad; sanki kk sevimli Gdl ehrinde
kimse yoktu. Uzak bir mahalleden bir-iki kpek karlkl havlatlar ve yeniden
sessizlik balad. Arada bir meydann karanlk yerindeki nar ve kestane
aalarnn yapraklar farkedilmeyen bir rzgrda hi hrdamadan
kprdanyordu. ok uzun bir zaman orada pencerede, elence bekleyen ocuklar
gibi sessizce dar bakarak
95
durmu olmalyz. Bir eit hafza aldatmas gibi: Her saniyeyi teker teker
hissediyordum, ama geen vaktin ne tuttuunu syleyemezdim sanki. ok sonra:
"Hayr ltfen ltfen bana dokunma!" dedi Canan. "Hibir erkek daha dokunmad
bana."
Yalnz gemii hatrlarken deil, bazan hayatn ta iinde onu yaarken de olur
ya, bir an yaadm eyin ve pencereden grdm kk Gdl kasabasnn gerek
deil de hayalini kurduum eyler olduunu hissettim. Belki de nmde gerek bir
kasaba deil, posta idaresinin kard memleket dizisindeki pullarn stnde
grlenlerden bir kasaba resmi vard da ona bakyordum. O pullarn zerindeki
kk kasabalar gibi, ehir meydan bana kaldrmlarnda gezinilecek, bir paket
sigara alnacak ve tozlu vitrinlere baklacak bir yer deil de, hatra gibi
gzkyordu.
Hayalehir, diye dndm, Hatraehir. Gzlerimin, ok derinden gelen ve
kendiliinden bir hareketle bir daha hi mi hi unutulmayacak ac hatrann bir
daha hi unutulmayacak grsel karln aradm biliyordum: Meydann karanlk
yanndaki aalarn altn, belirsiz bir kla parldayan traktrlerin
amurluklarn, eczanenin, bankann zerindeki btn gzkmeyen harfleri,
sokakta yryen bir ihtiyarn srtn ve baz pencereleri taradm... Sonra
fotoraftaki meydann deil o fotoraf eken makinenin ve fotorafnn yerini
karmaya alan merakl gibi, ikbal OtelFnin ikinci katndaki pencereden bakan
kendimi hayalimde dardan grmeye baladm. Otobslerde grdmz yabanc
filmlerin jeneriklerindeki gibi: nce ehrin genel grnts grlr, sonra bir
mahalle, sonra bir avlu, bir ev, bir pencere... Ve bu cra ve uzak otelin
penceresinden ben bakarken ve sen zerinde hemen tozlanm elbiselerin
pencerenin ardndaki yataklardan birine yorgun uzanm yatarken, ikimizi,
pencereyi, oteli, meydan, kasabay, getiimiz onca yolu ve lkeyi de dardan
ve iimden gr-
96
yordum. Sanki hayalini kurduum ve blk prk hatrladm btn o ehirler,
kyler, filmler, benzinciler ve yolcular derinde bir yerde iimde hissettiim
acyla, eksiklikle birlemiti de ehirlerden, krk dkk eyalardan,
yolculardan m kederin bana getiini, yoksa yreimdeki acdan btn bir
lkeye, haritaya benim mi keder dattm karamyordum.
'Pencerenin kenarndan balayan mor duvar kdm haritaya benzettim. Kede
duran elektrikli sobann zerinde VEZV yazyordu ve blge bayisiyle akam yeni
tanmtm. Kar duvardaki lavabonun musluu tp tp damlyordu. Dolabn
kaps tam kapanmad iin zerindeki ayna iki yatan arasndaki komodini ve
zerindeki kk lambay yanstyordu. Lambann yanbandaki yatan mor
yaprakl rtsne, bu rtnn zerine elbiseleriyle uzanp uyuyuvermi Canan'a
yumuack vuruyordu.
Kestane rengi salar hafife kzllamt. imdiye kadar nasl farketmemitim
ben bu kzll?
Baka pek ok eyi daha farkedemediimi dndm. Aklm gece yolculuklarnda
otobsten inip orba itiimiz o lokantalar gibi hem l sld, hem de
karmakark. Belirsiz bir kavak noktasndaki bir lokantann nnden geen
uykulu ve hayalet kamyonlar gibi yorgun dnceler oflaya puflaya vites
deitirerek aklmn bu karklndan geip geip gidiyorlard ve hemen
arkamda hayallerimdeki kzn bir bakasn dleyerek uyurken soluk alp
verilerini iitiyordum.
Yanna uzan sarl ona, bu kadar beraberlikten sonra gvdeler birbirini ister!
Dr. Narin de kim oluyor? Dayanamayp, dnp gzelim bacaklarna bakarken
hatrlyorum ki, kardeler, kardeler, kardeler, darda, gecenin
sessizliinde dolaplar eviriyorlar ve beni bekliyorlar. O sessizliin iinden
szan bir pervane lambann ampul etrafnda acyla tozlarn dke dke dnyor.
Ateler iinde ikiniz de yanp tutuuncaya kadar
97

j
uzun uzun p onu. Bir mzik mi duyuyorum, yoksa aklm, dinleyicilerimizin istei
zerine "Gecenin ars" adl paray m ald. Gecenin ars aslnda, ben
yataki erkek kardelerimin ok iyi bildii gibi, karlk bulamam cinsel
isteklerin yerine kr karanlk bir sokaa girip, kendim gibi iki- umutsuz it
bulup, ac ac ulumak, birilerine kfr etmek, birilerini havaya uuracak
bombann hazrlklarn yapmak ve melek sen anlarsn belki, bizi bu sefil hayata
mahkm eden uluslararas kumpas tezgahlayanlar hakknda dedikodu etmektir. Bu
dedikoduya "tarih" dendiini sanyorum.
Yarm saat, belki krkbe dakika, peki, peki, en fazla bir saat uyuyan Canan'
seyrettim. Sonra kapy atm, dar ktm, dardan kilitledim, anahtar
cebime indirdim. Canan'm orada kald, reddedilmi ben, gecenin iinde. Sokakta
bir aa yukar yrr, dner ona sarlrm. Bir sigara ier dner ona
sarlrm. Ak bir yerde biraz kafay ekip cesaret bulur, dner ona sarlrm.
Gecenin kumpaslar bana merdivende sarldlar. "Siz Ali Kara," dedi bir
tanesi. "Sizi tebrik ederim, buraya kadar geldiniz ve ne kadar da gensiniz."
"Bize katlrsanz," dedi aa yukar ayn boyda aa yukar ayn ince kravat
ile ayn kara ceketi giyen ayn yalardaki ikinci haydut. "Size yarn kopacak
ngardan baz sahneler gsterebiliriz."
Ellerindeki sigaralar, ular alnma nianlanm birer kzl namlu gibi
tutuyor, kkrtc bir ekilde glmsyorlard. "Sizi korkutmak iin deil,
uyarmak iin," diye ekledi birincisi. Geceyars burada bir eit dedikodu, bir
eit "adam tavlama" hazrlklar yaptklarn karabiliyordum.
Leylein artk gzetlemedii sokaklara ktk, likr ielerinin ve doldurulmu
farelerin nnden getik. Bir ara sokaa girdik, iki adm yrdk yrmedik bir
kap ald, bizi youn bir rak ve meyhane kokusu karlad. Muamba rtl
kirli bir masaya oturduktan ve ikier kadeh raky -ila gibi lt-
98
fen- hzl hzl itikten sonra dostlarm hakknda, mutluluk hakknda, hayat
hakknda yeni eyler renmitim.
Bana ilk laf atan Stk Bey, Seydiehir'de bira bayiiydi. Bana yapt ile
inanlar arasnda hibir eliki olmadn hikye etti. nk bira, biraz
dnlrse bu anlalrd, rak gibi alkoll bir mai deildi, iindeki
kabarcklarn "gazoz" olduunu bana atrp, bir bardaa boaltt bir ie
Efes birasyla gsterdi, ikinci dostum belki de diki makinesi bayii olduu iin
bu eit alnmalar, alnganlklar ve huzursuzluklara aldrmyor, geceyarlar
kr elektrik direkleriyle krlemesine buluan uykulu ve sarho kamyon ofrleri
gibi hayatn ta kalbine hzla dalyordu.
ite: Huzur, huzur, buradayd huzur; bu kasabada, bu kk meyhanede: imdinin
iinde; biz inanl yoldan paylat iki masasnn ve hayatn kalbinde.
imdi gemite bamza gelenleri ve yarn gelecek olanlar dndke bu nn,
muzaffer gemiimiz ile korkun ve sefil geleceimiz arasndaki bu esiz nn
kymetini biliyorduk. Birbirimize hep doruyu syleyeceimize yemin ettik.
ptk. Gzyalaryla gltk. Dnyann ve hayatn yceliini kutsadk.
Meyhanedeki lgn bayiler ve uyank rgtler kalabalna dnp kadehlerimizi
kaldrdk. Hayat buydu ite, ne oradayd, ne de baka bir yerde, ne cennette ne
cehennemde: Tam ite burada, bu nn iindeydi muhteem hayat. Hangi lgn
bizim yanldmz ileri srebilirdi ki, hangi akn bize laf
dokundurabilirdi, kimdi bize zavall, sersefil, sprnt diyecek! Ne
istanbul'daki hayat istiyorduk biz, ne Paris'teki, ne New York'takini;
salonlar, dolarlar, apartmanlar ve uaklar orada kalsn; radyolar ve
televizyonlar -bizim de var bir ekranmz- renkli gazeteler kalsn. Bizde tek
bir ey var: bak, bak yreime, nasl da szyor hakiki hayatn onun
iine.
Melek, bir an, aklm bama toplayp, niye herkes bu kadarn bile yapamyor?
diye dndm hatrlyorum. Bu
99
kadar kolaysa mutsuzluun ilacn imek, meyhaneden kp can dostlaryla yaz
gecesinde yryen ad takma Ali Kara soruyor: Neden bu kadar ac, keder,
sefalet, neden? ikbal Oteli'nin ikinci katnda Canan'mn salarn
kzllatran lambann yanyor.
Sonra bir Cumhuriyet, Atatrk, damga pulu havasna gi-riverdiimizi
hatrlyorum. Binaya girdik, ta onun odasna ve Kaymakam Bey, beni alnmdan
pt; o da bizdendi. Ankara'dan emir geldiini, yarn bizden kimsenin burnunun
kanamayacan syledi. Beni mimlemiti, gveniyordu ve evet istersem gcr
gcr makinenin teksir ettii ispirtoyla slak bildirileri okuyabilirdim:
"Deerli Gdl halk, byklerimiz, kardelerimiz, baclar, analar, babalar ve
imam Hatip Lisesi'nin imanl genleri! yle anlalyor ki dn kasabamzda
misafir olarak gelen baz kiiler bugn misafir olduklarn unuttular! Ne
istiyorlar? Yzlerce yldr camileri, mescitleri, bayramlaryla dinine,
peygamberine, eyhlerine ve Atatrk heykeline bal kasabamzn kutsal bildii
her eye kfr etmek mi? Hayr biz arap imeyeceiz, hayr bize Coca Kola
iiremezsiniz, puta, Amerika'ya, eytan'a deil, Allah'a taparz! Aralarnda
Yahudi ajan Maks Rulo, Mareal Fevzi akmak' kk drmeye alan Mari ve
Ali taklitileri ve tescilli mptezeller niye huzurlu ehrimizde toplanyorlar?
Melek kimdir ve onu televizyona karp alay etmek kimin haddinedir? Yirmi
yldr bu ehri koruyan Hac Leylek Dede'ye ve gayretke itfaiyenin neferlerine
yaplan kstahlklara seyirci mi kalnacak? Atatrk Yunan' bunun iin mi kovdu?
Misafir olduunu unutan bu arszlara hadlerini bildirmezsek, bunlar ehrimize
davet eden gafillere haket-tikleri dersi vermezsek, yarn birbirimizin yzne
nasl bakacaz? Saat onbirde itfaiye Meydan'nda toplanyoruz. nk erefsiz
yaamaktansa, onurla lmeyi istiyoruz."
Bildiriyi bir daha okudum. Tersinden okunursa, ya da byk
l 00
harfleri birletirilirse yeni bir tebli elde edebilir miydim? Hayr. Kaymakam
Bey itfaiye arabalarnn sabahtan beri Gdl deresinden su ektiklerini syledi.
Yarn, kk bir ihtimal ama, iler belki denetimden kabilir, yangnlar
yaylabilir, kalabalk scakta zerine fkrtlan sudan ikayeti
olmayabilirdi. Bakan arkadalarmz yattrd: Belediye ile tam bir ibirlii
iindeydiler ve vilayet merkezindeki jandarma birlikleri olaylar kar kmaz
bastracaklard. "Olaylar yatp da kkrtclarn, Cumhuriyet ve millet
dmanlarnn maskeleri dnce," dedi kaymakam, "bakalm grelim o zaman
duvarlardaki sabun ilanlarn, kadnl afileri kim karalayacak? Grelim o zaman
terzinin dkkanndan sarho kp kaymakama ve leylee ana avrat kim svecek?"
Terzinin dkkann da benim -ben gzpek gencimizin-grmem gerektiine o ara
karar verdiler. Kaymakam, ada Uygarla Ykselme rgt'nn yar gizli yesi
iki retmen tarafndan kaleme alnm bir "kar bildiriyi" de bana okuttuktan
sonra bir hademeyi yanma katt. Delikanly, terziye gtrmesini syledi.
"Kaymakam Bey hepimize fazla mesai yaptryor," dedi hademe Hasan Amca bana
sokakta, iki sivil polis memuru Kuran kursunun bezden duyurusunu lacivert
gecenin iinde iki hrsz gibi sessizce skyorlard. "Devlet, millet iin
alyoruz."
Terzi dkkannda kumalar, diki makineleri ve aynalar arasna yerletirilmi
bir sehpada bir televizyon, altnda ise bir video grdm. Benden biraz byk iki
gen televizyonun arkasna gemiler, ellerindeki tornavidalar ve tellerle
aletin zerinde alyorlard. Kenardaki, mor bir koltukta oturup hem onlar
hem de karsndaki boy aynasnda kendisini seyreden adam bir bana bakt, bir de
soran gzlerle Hasan Amca'ya.
"Kaymakam Bey yollad," dedi Hasan Amca. "Size emanetmi bu ocuk."
101
Mor koltuktaki adam, arabasn park ettikten, Canan'm sigarasna bastktan sonra
otele giren adamd. Bana efkatle glmsedi, oturmam syledi. Yarm saat sonra
uzanp bir dmeye basp videoyu altrd.
Televizyon ekrannda baka bir televizyonun grnts belirdi. O ekrann iinde
de baka bir ekrann grnts. Derken mavi bir k grdm, lm hatrlatan
bir ey, ama lm ok uzak olmalyd o ara. Ik, bizim otobslerin gezindii
usuz bucaksz bir bozkrda boubouna gezindi bir sre. Sonra bir sabah grdm,
afak skerken derler ya, onun gibi bir ey; takvim manzaralar grdm. Dnyann
ilk gnlerine ilikin baz grntler de olabilirdi bunlar. Ne gzeldi yabanc
bir kasabada sarho olup, otel odasnda sevgilim uyurken, tanmadm dostlarla
bir terzi dkkannda oturup hayatn ne olduunu hi mi hi dnmeden, hayatn
ne olduunu birden bir grntyle grvermek. Neden kelimelerle dnr de
insan, grntler yznden ac eker, "istiyorum, istiyorum!" dedim kendime, tam
da neyi istediimi bilemeden. Sonra beyaz bir k belirdi ekranda, televizyona
eilmi iki gen de belki de n yzme yansmasndan anladlar da bunu dnp
ekrana baktlar ve sesi atlar. Derken k melek oldu.
"Ne kadar da uzaktaym ben," dedi bir ses. "O kadar uzakta ki her an
aranzdaym. Dinleyin imdi beni kendi i sesinizle, dudaklarnz benim
dudaklarm sanarak mrldann."
Mrldandm ben de, bakasnn szlerini kt bir eviriden kendisinin klmaya
alan bahtsz bir seslendirme sanats gibi.
"Dayanlmazsn sen, zaman," dedim o sesle. "Canan uyurken, sabah yaklarken.
Ama gene de diimi skarsam dayanabilirim."
Sonra bir sessizlik oldu, sanki kendi aklmdakileri televizyonda gryordum ve
byle olduu iin de gzm ackm,
102
kapalym farketmez diyordum, hepsi ayn grnt, hem aklmn iinde, hem de
dardaki dnyada. Derken gene konutum:
"Kendi snrsz sfatlarnn suretini grmek istediinde, kendisini kendi
aynasnda grp kendi srrndan yapmak istediinde, Allah alemi yaratt. Bylece
ekranlarda ve film balarnda bol bol grdmz bozkr sabahlar, prl prl
gkyz, el dememi sularn ykad kayal sahillerle, gece ormann iinde
grdmzde korktuumuz Ay vcut buldu. Gece btn aile ml ml uyurken,
kesik elektrikler geliverince salonda kendi kendine nasl aydnlanp dnyay
anlatrsa yalnz televizyon, karanlk gn iinde Ay da yapayalnzd o zaman.
Ay ve teki eyler ta o zaman vardlar, ama onlara bakan biri yoktu. Cilasz bir
aynada grlecei gibi demek ki, ruhsuzdu btn eyler. Bilirsiniz, ok
seyrettiniz, imdi bir daha ibret iin seyreyleyin bu ruhsuz alemi."
"Aabey bomba ite tam burada patlayacak," dedi iki genten eli matkapl olan.
Ondan sonraki konumalardan televizyona bir bomba taktklarn anladm, yanl
m anladm, hayr doru anladm, bir eit grntl bomba; melein gz
alarak ekranda belirince patlayacakt. Doru anladm uradan karyordum.
Bir eit sululuk duygusu, grntl bombann teknik ayrntlarna duyduum bir
merakla birlikte aklm kurcalyordu. te yandan "byle olmal ite," diye
dnyordum. yle olacakt galiba: Sabahki toplantda bayiler ekrandaki
sihirli grntlere dalp gitmiken ve melek ve eyalar, k ve zaman zerine
tartmaya girimiken, bomba tam bir trafik kazasnda olaca gibi, yumuack,
scack patlayacak ve yaamaya, kavga etmeye, kumpasa susam kalabaln iinde
yllarca birikmi zaman birden hrsla etrafa yaylarak her eyi donduracakt.
Bir bombayla ya da kalp krizinden deil, gerek bir trafik kazasyla lmek
istediimi o zaman dndm. Melek, bana
103
belki o zaman gzkecei iin: Hayatn srrn kulama f-sldayvermek iin.
Ne zaman, melek?
Ekranda hl grntler gryordum. Bir k belki renksiz bir renk, belki
melek, ama karamyordum. Bombadan sonraki grntleri grmek, lmden sonraki
hayata bir gz atmaya benziyor. Bu esiz frsattan yararlanmann heyecanyla
kendimi ekrandaki grnty seslendirirken buldum. Bir bakas sylyordu da ben
mi tekrarlyordum, yoksa iki ruhun bir "te lke"de bulumas gibi bir kardelik
n myd bilmiyorum. Diyorduk ki:
"Allah'n flemesiyle birlikte aleme ruhla birlikte Adem'in gz de dedi. O
zaman cilasz aynada olduu gibi deil, alemde olduklar gibi, evet, tam da
ocuklarn grecei gibi grdk eyleri. Grdn adlandran, adyla da grd
eyi bir tutan biz ocuklar o zamanlar ne endik! O zamanlar zaman zamand, kaza
kaza, hayat da hayat. Bu mutluluktu ve eytan mutsuz etti ve o da eytandr,
Byk Kumpas' balatt. Bir adam Byk Kumpas'n piyonu, Gutenberg, -matbaac
dediler ona ve taklitilerine- alkan elin, sabrl parman ve titiz kalemin
yetitiremeyecei kadar oaltt kelimeleri ve ipini koparan, kelimeler,
kelimeler, kelimeler boncuklar gibi drt bir yana daldlar. Sokak
kaplarmzn altn ve sabun kalplarnn ve yumurta paketlerinin stn a ve
lgn hamambcekleri gibi kelimeler ve yazlar sardlar. Bylece bir zamanlar
etle kemik gibi olan sz ile eya birbirlerine srt dndler. Bylece, gece ay
nda, zaman nedir, diye bize sorulduunda, hayat nedir, keder nedir, kader
nedir, ac nedir diye sorulduunda, bir zamanlar yreimizle bildiimiz btn
cevaplar, imtihan gecesini uykusuz geiren ezberci renci gibi birbirine
kartrdk. Zaman, derdi bir budala, bir grltdr. Kaza, derdi baka bir
talihsiz, kaderdir. Hayat derdi, bir ncs, bir kitaptr. Biz aknlar,
anlyorsunuz ya, doru cevab kulamza fsldasn diye melei beklerdik."
104
"Ali Bey olum," diye szmz kesti mor koltukta oturan adam, "inanyor musunuz
Allah'a?" Dndm bir sre.
"Canan'm benim bekliyor," dedim, "beni otel odasnda." "Hepimizin canan o, git
kavu ona," dedi. "Sabah da Vens berberinde bir tra ol."
Scak yaz gecesine ktm, bomba tpk kaza gibi bir seraptr > dedim, ne zaman
grlecei bilinmez. yle anlalyordu ki, tarih denen kumar kaybetmi olan
biz sefil maluplar, en azndan bir ey kazandmza kendimizi inandrabilmek,
bir zafer duygusu tadabilmek iin yzyllarca birbirimize bomba atacak-, Allah,
kitap, tarih ve dnya akndan eker paketleri, Kuran ciltleri ve vites
kutularna yerletirdiimiz bombalarla ruhlarmz ve gvdelerimizi bir iyice
havalandracaktk. Bu bana ok kt gelmiyor, diye dnrken birden Canan'n
odasnn n grdm.
Otele girdim, odaya girdim, anne ben ok sarhoum. Canan'n yanna uzandm,
uyudum, ona sarldm sanarak.
Sabah uyanr uyanmaz yanmda yatan Canan' uzun uzun seyrettim. Otobs
koltuklarnda video filmi seyrederken yznde bazan beliren endie ve dikkat
vard yznde; grd ryann arpc, artc bir sahnesine hazrlanr gibi
kestane rengindeki kalarn kaldrmt. Tp tp lavabo hl damlyordu.
Perdeler arasndan szlen tozlu gne bacaklarna bal rengiyle vurunca
Canan bir soru sorarak mrldand. Yatanda hafife dnnce ben sessizce odadan
ktm.
Saban serinliini alnmda hissederek gittiim Vens berberinde dn geceki adam
grdm; Canan'n sigarasna basan adam. Tra oluyordu, yz kpk iindeydi.
Bekleme koltuuna oturur oturmaz tra sabununun kokusunu korkuyla tandm.
Aynada gzgze geldik ve birbirimize glmsedik. Buydu tabii bizi Dr. Narin'e
gtrecek adam.
105
8
Bizi Dr. Narin'e gtren 61 modeli kuyruklu Chevrolet'nin arka koltuunda oturan
Canan elindeki Gdl Postas'yla sabrsz bir ispanyol prensesi gibi sinirli
sinirli yelpazelenirken, ben n koltuktan hayaletimsi kyleri, yorgun kprleri
ve bezgin kasabalar saydm. OPA kokan ofrmz konukan deildi, radyoyu
kurcalamaktan ve ayn haberleri ve birbirini tutmayan hava durumlarm
dinlemekten holanyordu, i Anadolu'da yamur bekleniyordu, beklenmiyordu, Bat
Anadolu'nun i kesimleri yer yer saanak yalyd, paral bulutluydu,
bulutsuzdu. Bu paral bulutlarn altndan ve korsan filmlerinden ve masal
lkelerinden kp gelen karanlk saanaklarn iinden geerek alt saat yol
aldk. Chevrolet'nin tavann acmaszca dven sonuncu saanaktan sonra, tpk
masallardaki gibi birden bambaka bir lkede bulduk kendimizi.
Sileceklerin kederli mzii susmutu. Gne prl prl ve geometrik bir dnyada
sol pencerenin kelebek camndan batmak zereydi. Billur gibi berrak, ak,
sessiz lke bize srlarn teslim et! zerlerinde su damlacklar, aalar ak
(06
seik birer aatlar. Kular ve kelebekler, n cama hi yaklamadan akll,
huzurlu kular ve kelebekler gibi nmzden utular. Zaman d lkenin masal
devi nerede, diyecektim, pembe ccelerle mor cadlar hangi aacn arkasnda? Ve
manzarada hibir harf ve hibir iaret yok diyecektim ki, prldayan asfalttan
sessiz bir kamyon geti yanmzdan. Arkasnda u kelimeler yazlyd: Sollamadan
nce Dn! Sola dndk, toprak bir yola girdik, tepelere ktk,
alacakaranlkta silinmi kayp kylerden getik, karanlk ormanlar grdk ve
Dr. Narin'in evinin nnde durduk.
Glerden, lmlerden ve uursuzluklardan sonra byk aile dalnca, en Palas,
Sefa Palas, Cihan Palas ve Konfor Palas gibi adlarla otele evrilen eski kasaba
konaklarndan birine benziyordu ahap ev, ama evresinde ne belediyenin
itfaiyesi ve arazz vard, ne tozlu traktrler, ne de Merkez Lezzet Lokantas.
Bir sessizlik... st katta bu tarz konaklardaki gibi alt deil drt pencere
vard ve nden evin nndeki nar aacnn alt yapraklarna portakal rengi
bir k vuruyordu. Yalnz bir dut aac yar karanlktayd. Perdeler kprdad,
bir pencere arpt, ayak sesleri, bir ngrak; glgeler oynad, kap ald,
bizi karlayan, evet, kendisi, Dr. Narin'di.
Uzun boylu, yakkl, altmbe-yetmi yalannda, gzlkl. Ama odanda yalnz
kalp dndnde yzn ok iyi hatrlyordun da gzlklerini deil; iyi
tandn baz adamlarn bykl olup olmamasn sonradan hatrlayamamak gibi.
Fazla fazla bir varl vard karmzda. Daha sonra odada, "korkuyorum" dedi
Canan, bence korkudan ok merakla.
Uzun upuzun bir masada gaz lambalarnn nda glgelerimiz daha uzarken hep
birlikte akam yemei yedik. kz vard. En kkleri, mutlu ve hlyal
Glizar, gekin yana ramen bekrd. Ortancalar, Glendam babasndan ok,
karmda, burnundan sesli sesli soluyan doktor kocasna yaknd. En bykleri,
gzel Glcihan -alt yedi yalarndaki
107
iki uslu kznn konumalarndan anladm- kocasndan oktan ayrlm olmalyd.
Gl kzlarn anneleri, kk tehditkr bir kadnd: Yalnz gzleri ve baklar
deil, btn duruu, bakn, imdi alarm ha, diyordu. Masann br ucunda,
kasabadan -hangi kasabayd bilmiyordum- bir avukat vard, bir sre, bir toprak
davas evresinde particilik, politika, rvet ve lmle ilgili bir hikye
anlatt ve bekledii, istedii gibi, Dr. Narin, hem merakla hem de tiksinerek,
tiksindiini de bir eit onaylama gibi, gzleriyle belli ederek dinleyince
sevindi. Benim yanbamda mrnn son yllarn gl, nfuzlu ve kalabalk
ailelerin canl yaantsna tank olmann mutluluuyla geirebilen ihtiyarlardan
biri oturmutu. Ailenin nesi oluyordu belli deildi, ama tank olduu mutluluu
tabann yanna bir ek tabak gibi yerletirdii kk bir transistorlu radyoyla
destekliyordu. Birka kere onu radyosunu kulana iyice yaptrp -belki de iyi
iitmiyordu- bir eyler dinlerken grdm. "GdPden bir haber yok!" dedi sonra
Dr. Narin'e . ve bana dnp, takma dilerini gstererek gld ve szlerinin
doal sonucuymu gibi ekledi: "Doktor, filozofik tartmalardan holanr: Sizin
gibi genlere de baylr. Ne kadar da benziyorsunuz oluna!"
Uzunca bir suskunluk balad. Anne alayacak sandm, Dr. Narin'in gzlerinde
akmak akmak bir fke grdm. Odann dndan bir yerden, sarkal bir duvar
saati dokuz kere zamann ve hayatn geiciliini hatrlatarak din dan vurdu.
Gzlerimi masada, odada, eyalarn, insanlarn, yiyeceklerin zerinde
gezdirdike yava yava farkediyordum ki, orada, aramzda, konakta ryalardan
kma ya da bir zamanlar derinden hissedilmi yaantlardan ve hatralardan
kalma'baz izler, iaretler vard. Cananla otobslerde geirdiimiz uzun
gecelerden birinde, hevesli yolcularn da isteklendirmesiyle muavinin videoya
ikinci bir filmin kasetini takmasndan sonra, birka dakika, bazan yorgun,
kararsz bir bylenme, kesin,
108
ama hedefsiz bir iradesizlik duygusuna kaplr, kendimizi rastlant ve
zorunluluun anlamm sezemediimiz bir oyununa brakr ve daha nceden yaanm
bir dakikay, baka bir koltukta baka bir bak asndan yeniden yayor
olmann aknlyla hayat denen gizli ve hesaplanlmam geometrinin srrn
kefetmek zere olduumuzu hisseder ve ekrandaki aa glgelerinin, tabancal
adamn soluk grntsnn ve video krmzs elmalarn ve mekanik seslerin
arkasndaki derin anlam cokuyla tam adlandrrken birden farkederdik ki, a biz
bu filmi daha nceden grmz!
Bu duygu, yemekten sonra da beni brakmad. Bir sre ihtiyar konuun radyosundan
ocukluumda izlediim radyo tiyatrosunu dinledik. Glizar, bir eini Rfk
Amcalar'n evinde grdm gm bir ekerlikle bize artk unutulmu hindistan
cevizli aslan ekerleri ve Yeni Hayat karamelalar getirdi. Glendam kahve
sundu, anneleri bize bir dileimiz olup olmadm sordu. Sehpalarn zerinde,
kapa ak aynal dolaplarn raflarnda yurdun her yerinde satlan resimli
romanlardan vard. Kahvesini ierken, duvardaki saati kurarken, Dr. Narin Milli
Piyango biletlerinin zerindeki mutlu aile resimlerindeki babalar kadar efkatli
ve inceydi. Odadaki eyada da bu pederahi zarafetten ve kolayca adlandrlan
ayan bir mantn dzeninden izler vard: Kenarlarna lale ve karanfil motifleri
ilenmi perdeler, artk hi kullanlmayan gaz sobalar ve klaryla birlikte
lm lambalar arasndaydk. Dr. Narin elimden tutup duvarn bir kenarna
aslm barometreyi gsterdi bana ve ince narin camna kere tk-tk-tk
vurmam syledi. Vurdum. Barometrenin ibresi kprdaynca, "Yarn hava gene
bozacak!" dedi baba sesiyle.
Duvarda barometrenin hemen yannda camlanm byk bir ereve iinde bir de
eski bir fotoraf aslym; gen birinin fotoraf. Ben farketmemitim, odamza
dndmzde bunu bana Canan syledi. Filmleri uyuklayarak seyreden, kitaplar
109
J
dikkatsizce okuyan hayat kaymlarn, tutkusuzlarn soraca gibi, ben de,
erevede kimin fotoraf olduunu sordum.
"Mehmet'in," dedi Canan. Bize verilen odadaki gaz lambasnn soluk klar
altndaydk. "Hl anlamadn m? Dr. Narin Mehmet'in babas!"
Aklmda, jetonu bir trl dmeyen bahtsz bir telefonun karaca cinsten,
birtakm i sesler duyduumu hatrlyorum. Sonra her ey yerli yerine oturdu ve
bir afak vakti frtnann dinmesinden sonra olaca gibi gerei olanca
kesinliiyle grerek hayretten ok fke duydum. oumuza olur, olmutur, bir
saattir anlayarak seyrettiimizi sandmz bir filmi aslnda yanl anlayan
sinemadaki tek budalann kendimiz olduunu farkettiimizde bir fke sarar
iimizi. "nceki ad neymi?"
"Nahit," dedi Canan, astrolojiye inananlar gibi ban bilmi bilmi sallayarak.
"Vens yldz demekmi."
"Benim de byle bir adm olsayd ve byle bir babam, ben de baka biri olmak
isterdim," diyecektim ki farkettim, Ca-nan'n gzlerinden yalar akyordu.
Gecenin geri kalann hatrlamak bile istemiyorum. Bana Mehmet nam dier Nahit
iin gzya dken Canan' avutmak dmt; bu belki bir ey deildi; ama
Canan'a Mehmet Nahit'in, bizim de bildiimiz gibi lmediini, yalnzca bir
trafik kazasnda lm numaras yaptm hatrlatmak zorunda kalyordum:
Mehmet'i bozkrn kalbinde bir yerde kitaptan kard bir bilgelii hayata
geirmi olarak, yeni hayatn yaand harika diyarn harika sokaklarnda
gezerken mutlaka bulacaktk.
Bu inan aslnda Canan'da benden ok daha kuvvetle yaamasna ramen, ondan
kuku da kederli gzelimin ruhunda frtnalar estirdii iin, uzun uzun nasl da
doru yolda olduunu anlatmam gerekti. Bak, nasl bayiler toplantsndan
bamz belaya sokmadan svp kam, bak nasl da, kendini
110
rastlant olarak gsteren gizli bir mantn hkmnce aradmz kiinin
ocukluunu geirdii konaa, buraya, onun izleriyle kaynaan bu odaya
varmtk. Dilimdeki fkeli alaycl sezen okurlar, gzlerimin nndeki
perdenin kalktn, ruhumu kla dolduran ve her yerimi saran bendeki o
bylenmenin, nasl sylesem, bir eit yn deitirdiini de belki
farkediyorlardr. Mehmet Nahit'ine l muamelesi yaplmas Canan' o kadar
kederlendirirken, beni artk otobs yolculuklarmzn eski otobs yolculuklar
olmayacan anlamak hznlendiriyordu.
Sabah, kzkardele birlikte ettiimiz kahvaltdan -bal, lor, ay sonra Dr.
Narin'in gen yata elim bir otobs kazasnda yanarak len drdnc ocuu ve
tek erkek evlad Nahit iin konann ikinci katnda yaptrd bir eit mzeyi
gezdik. "Babam buray grmenizi istedi," demiti Glcihan elindeki kocaman
anahtar beni artacak kadar kk bir delie zorlamadan sokarken.
Kap sihirli bir sessizlie ald. Eski dergi ve gazete kokusu. Perdelerden
szlen lo bir k. Nahit'in yatt yatak ve zeri iek ilemeli rts.
Duvarda ereveler iinde Mehmet'in ocukluk, genlik ve Nahit'lik fotoraflar.
Yreim tuhaf bir drtyle hzlanm tp tp atyordu. Glcihan, Nahit'in
ereveler iindeki ilkokul ve lise karnelerini, iftihar belgelerini fsltyla
iaret etti. Fsltyla, hepsi pekiyi. Kk Nahit'in futbol oynad amurlu
ayakkablar, askl ksa pantolonu. Ankara'daki Fulya maazasndan getirtilmi
Japon mal kalaydoskop. Odadaki yar karanlkta rpererek kendi ocukluumu
buluyor ve Canan'n dedii gibi, korkuyordum ki, Glcihan perdeleri aralad ve
sevgili kardeinin tp okuduu yllarda, yaz tatillerinde btn gn hi durmadan
kitap okuduktan sonra, bu pencereyi ap dut aacna bakarak sabaha kadar sigara
itiini fsltyla anlatt. Bir .sessizlik oldu. Canan, Mehmet Nahit'in o
sralarda
n
okuduu kitaplar sordu. Byk abla esrarl bir suskunluk ve kararszlk
geirdi. "Babam onlarn burada durmasn doru bulmad," dedi, nce. Sonra bir
tesellisi olanlar gibi glmsedi: "Yalnzca bunlar var baklabilecek, ocukken
okuduu eyler."
Yatan baucundaki kk bir ktphaneyi dolduran ocuk dergilerini, resimli
romanlar iaret ediyordu. Bir zamanlar bu dergileri okumu olan ocukla kendimi
daha fazla zdeletirmekten ve bu sinir bozucu mzede Canan'n duygusallap
yeniden alamasndan korktuum iin fazla sokulmak istemedim. Ama raflara
dzenle dizilmi dergilerin srtlar, solmu olsalar da fazla fazla tandk
gelen renkleri ve bir igdyle kendiliinden uzanveren elimin alp okad
kapak resmi bendeki direnii krd.
Kapakta, yaln kayalklarla sarl dik bir uurumun kenarndaki oniki
yalarnda bir ocuk bir eliyle, yapraklar tek tek izilmi, ama kapak basks
iyi yaplmad iin yeilleri dar tam bir aacn kaln gvdesine
sarlyor, dier eliyle de dipsiz uuruma dmekte olan kendi yanda sarn
bir ocuu son anda elinden yakalayp kurtaryordu. ocuk kahramanlarn ikisinin
yznde de bir dehet ifadesi vard. Arkada ise, kuruni ve mavi renklere
boyanm vahi Amerikan doasnda bir akbaba bir ktlk olmasn, kan akmasn
bekleyerek uuyordu.
ocukluumda sk sk yaptm gibi, sanki ilk defa gryormuum gibi kapaktaki
bal yksek sesle heceledim: NEB NEBRASKA'DA. Derginin sayfalarn acele
acele evirirken, Rfk Amca'nn ilk eserlerinden olan bu resimli romanda
anlatlan servenleri hatrladm.
Kk Nebi, Chicago'da alan Dnya Fuar'nda Mslman ocuklarm temsil etmek
iin padiaha grevlendirilir. Chicago'da tand kzlderili kkenli Tom adl
bir ocuk ona bann belada olduunu anlatr, birlikte Nebraska'ya giderler.
112
Dedelerinin yzyllardr bizon avlad topraklara gz diken beyazlar, Tom'un
kzlderili kabilesini alkole altrmakta, kabilenin yoldan kmaya eilimli
genlerinin eline konyak iesiyle birlikte silah vermektedirler. Nebi ile
Tom'un zdkleri kumpas acmaszdr: Bar kzlderilileri sarho edip isyan
ettirmek, sonra isyanclar Federal Ordu'nun askerlerince ezdirip bu
topraklardan kovmak. Tom'u uuruma iterken kendi uuruma den bar ve otel
sahibi zenginin lmyle ocuklar kabileyi bu tuzaa dmekten kurtarrlar.
Ad tandk geldii iin Canan'n kapp kartrmaya balad Mari ile A'de de
Amerika'ya gitmi istanbullu bir ocuun maceralar vard. Galata'dan macera
hevesiyle bindii bir buharl gemiyle vard Boston rhtmnda Ali, hkra
hkra alayarak Atlas Okyanusu'na bakan Mari'yi tanyor, vey annesinin evden
att bu kzn babasn bulmak zere birlikte Bat'ya doru yolculua
kyorlard. Tom M'ks dergilerindeki izimleri hatrlatan St. Louis
sokaklarndan geiyorlar, Rfk Amca'nn karanlk kelerine kurt glgeleri
yerletirdii beyaz yaprakl Iowa ormanlarn ayorlar ve bir noktadan sonra
btn silahor kovboylarn, trenlere saldran soyguncularn, kervanlar kuatan
kzlderililerin arkada kald gneli bir cennete varyorlard. Bu yemyeil ve
apaydnlk vadide Mari mutluluun, babasn bulmasnda deil, Ali'den rendii
geleneksel Dou deerlerini Huzur'u, Tevekkl' ve Sabr' kavramakta olduunu
anlayarak bir grev duygusuyla Boston'a kardeinin yanna dnyordu. Ali ise,
"adaletsizlik ve kt insanlar, aslnda, dnyann her yerinde var!" diye
dnyordu, istanbul zlemiyle bindii yelkenli gemiden arkada brakt
Amerika'ya bakarken. "nemli olan insann iindeki iyilii koruyacak bir hayat
yaayabilin esidir."
Canan sandm gibi kederlenmemi, bana ocukluumun souk ve karanlk k
akamlarn hatrlatan bir mrekkep kokusuyla kokan sayfalar evirirken
neelenmiti. Ona bu
113
dergileri benim de ocukluumda okuduumu syledim. Szmdeki imay
farketmediini dnerek bunun Mehmet nam dier Nahit ile aramzdaki pek ok
benzerlikten biri olduunu ekledim. Aklarna karlk alamaynca sevgililerini
anlaysz sanan gz dnm klar gibi davramyordum galiba. Bu resimli
romanlar yaratan yazar-ressamn ocukluumun Rfk Amca's olduunu sylemek
ise hi gelmiyordu iimden. O ara Rfk Amca'nn iinden ise, neden bu kitaplar
ve bu kahramanlar yaratma gereini duyduunu bizlere sylemek geldi.
"Sevgili ocuklar," diyordu Rfk Amca ilk maceralardan birinin bana koyduu
kk bir notta. "Okul klarnda, tren vagonlarnda, mahallemin fakir
sokaklarnda sizleri ellerinizde hep o kovboy dergilerindeki Tom Miks'lerin,
Bill Kid'lerin servenlerini okurken gryorum. Ben de sizler gibi seviyorum o
drst ve cesur kovboylarn, rangerlerin maceralarn. Bu yzden bir Trk
ocuunun Amerika'da kovboylar arasndaki servenlerini sizlere anlatrsam belki
holanrsnz, diye dndm. Hem bylelikle yalnzca Hristiyan kahramanlarla
karlamaz, atalarmzn bize miras brakt ahlak ve milli deerlerimizi de
cesur Trk kardelerinizin servenleri sayesinde daha ok seversiniz, istanbullu
bir fakir mahalle ocuunun Bill Kid kadar hzl silah ekebildiini, Tom Miks
kadar drst olduunu grmek sizi he-yecanlandryorsa gelecek maceramz da
bekleyin."
Uzun bir sre, Canan ile birlikte Rfk Amca'nn izdii dnyann siyah beyaz
kahramanlarna, glgeli dalarna, korkutucu ormanlarna ve tuhaf bulular ve
alkanlklarla kaynaan ehirlerine, tpk Amerika'nn vahi batsnda
karlatklar harikalara bakan Mari ve Ali gibi, sabrla, dikkatle, sessizce
baktk. Avukatlk yazhanelerinde, yelkenlilerle dolu limanlarda, uzak tren
istasyonlarnda, altna hcum edenler arasnda padiaha ve Trklere selam
syleyen
J/4
silahrler, klelikten kurtulup islam'a snan zenciler, aman Trkler'in
adr yapma yntemlerini soran kzlderili kabile efleri ve melek kadar saf,
melek kadar iyi yrekli iftiler ve ocuklarm grdk. Hzl silah eken
silahrlerin birbirlerini sinekler gibi avladklar kanl bir macerada,
iyilikle ktln sk sk klk deitirerek kahramanlar artt ve
Dou'nun ahlak ile Bat'nn aklclnn karlatrld baz sayfalardan
sonra, alaka arkadan kurunlanarak ldrlen iyi yrekli cesur kahramanlardan
biri, bir afak vakti lmeden nce, her iki dnyann dnda bir yerde, bir
eikte melekle karlaacan hissetti, ama Rfk Amca melei resmetmemiti.
istanbullu Pertev ile Bostonlu Peter'in arkada olup btn Amerika'nn altn
stne getirdikleri bir dizi macerann anlatld saylar stste koyup
Canan'a en ok sevdiim sahneleri gsterdim: Kk Pertev, Peter'in de
yardmyla kurduu bir aynalar dzeniyle btn kasabay soyup soana eviren
hilekr kumarbazn foyasn ortaya karyor ve pokere ve kumara tvbe diyen
kandrlmlarla birlikte onu kasabadan kovuyor. Teksas'daki kasaba kilisesinin
tam orta yerinden petrol fkrnca ikiye blnen, grtlak grtlaa gelmek ve
petrol milyarderleriyle din smrclerinin ana dmek zere olan halk Peter,
Pertev'den rendii Batllamac, aydn-lanmac bir Atatrk laik nutukla
yattryor. Meleklerin ktan yapldn, elektriin de sihriyle bir eit
melek olduunu syleyerek Pertev, daha o zamanlarda trenlerde gazete satarak
geinmeye alan kk Edison'a ampul kefetmek iin ilk fikir
elektriklenmesini veriyor.
Demiryolu. Kahramanlar ise Rfk Amca'nn kendi tutkularn ve heyecanlarn,
en ok yanstt eseriydi. Bu macerada Pertev ile Peter'i Amerika'y Dou'dan
Bat'ya balayacak demiryolcu nclere destek olurken gryorduk. Tpk
1930'lardaki, Trkiye'nin demiryol davas gibi, Amerika'y bir utan bir uca
geecek olan demiryolunun yaplmas da lke iin lm
115
kalm meselesiydi, ama Wells Fargo araba irketinin sahiplerinden Mobil petrol
irketinin adamlarna, topraklarndan demiryolun gemesini istemeyen
papazlardan, Rusya gibi lkenin uluslararas hasmlarna kadar pek ok dman,
Kzlderilileri kkrtarak, iileri greve tevik ederek ve tpk istanbul'un
banliy trenlerinde yapld gibi, genlere kompartmanlarn koltuklarn jilet
ve baklarla paralattrarak demiryolcularn aydnlanmac abasn baltalamaya
alyorlard.
"Demiryolu davas baarszla urarsa," diyordu bir konuma balonunda telal
Peter, "lkemizin kalknmas suya decek ve kaza denen ey bir kader olacaktr.
Sonuna kadar savamamz gerekiyor Pertev!"
Byk balonlar dolduran iri harflerin ardndan gelen o kocaman nlemleri ne
kadar da severdim! "Dikkat!" diye barrd Pertev Peter'e ve kallein tekinin
arkadan att bak srtna saplanmadan o kendini yana atard. "Arkanda!" diye
barrd Peter PerteVe ve Pertev hi o yne bakmadan arkasna doru bir yumruk
savurur, demiryol dmannn enesini bulurdu. Bazan da Rfk Amca araya girer,
resimler arasna at kk kutucuklar ierisine ANSIZIN diye yazard kendi
gibi ince bacakl harfleriyle, FAKAT O DA NES diye yazard, AMA BRDENBRE diye
yazard ve kocaman bir nlem koyar ve beni ve anlyordum ki bir zamanlar ad
Nahit olan Mehmet'i hikyenin iine ekerdi.
nlemli cmlelere dikkat ettiimiz iin olacak bir ara Canan'la sonu nlemle
biten bir konuma balonunu okuduk.
"Kitapta yazan eyler, benim iin ok gerilerde kald!" diyordu kendini okuma
yazma seferberliine adam bir kahraman, btn hayat baarszla uraynca
kapand kulbesinde ziyaretileri Pertev ile Peter'e.
Btn iyi niyetli Amerikallarn sarn ve illi, btn ktlerin azlarnn
ylk olduu, herkesin birbirine her frsatta
116
teekkr ettii, btn lleri akbabalarn didik didik edip yedii, btn
kaktslerin iinden susuzluktan lmekte olanlar kurtaran sular kt bu
sayfalardan Canan'n uzaklatn grnce kendimi toparladm.
Hayata yeniden bir Nahit olarak balama hayalleri kuracama, Nahit'in ortaokul
karnelerine, ve kimlik kartndaki resmine bakarak ilenen Canan' yanl
hayallerden kurtarmalym, dedim kendi kendime. Talihsizliin ve dmanlarnn
keye sktrdklar iyi bir kahramanna Rfk Amca'nn bir kutucuun iinde
ANSIZIN! deyip yardm yetitirmesi gibi, anszn odaya Glizar girdi ve
babasnn bizi beklemekte olduunu syledi.
Bundan sonra bamza gelecekler konusunda hibir fikrim yoktu, Canan'a bundan
sonra nasl yaklaabileceimin hesaplarn dayandrabileceim bir tutamak bile
yoktu aklmda. ' O sabah vakti Mehmet'in Nahit olduu yllarn mzesinden
karken bir an iki igdsel dnce belirdi aklmda: Olay yerinden kamak
istiyordum ya da Nahit olmak istiyordum.
117
Bu iki istek, daha sonra, biz ikimiz topraklarnda uzun bir yrye
ktmzda Dr. Narin tarafndan bana birer hayat seenei olarak cmerte
sunuldu. Babalarn, sonsuz hafzalar ve kayt defterleri olan tanrlar gibi,
oullarnn aklndan geen her eyi bilmeleri bir rastlantdr. ou zaman
oullarna ve oullarna benzettikleri sradan yabanclara kendi gereklememi
tutkularn yanstrlar, o kadar.
Mzeyi grdkten sonra Dr. Narin'in benimle babaa yrmek, konumak istediini
anladm. Belli belirsiz bir rzgrda dalgalanan buday tarlalarnn kenarndan,
meyveleri kk ve ham elma aalarnn altndan ve uykulu birka koyunla
srn' olmayan yeillikleri koklad bakmsz topraklardan getik. Dr. Narin
bana kstebeklerin at ukurlar gsterdi, yaban domuzlarnn ayak izlerine
dikkatimi ekti ve kasabann gneyindeki topraklardan meyve bahelerine doru,
kk, dzensiz kanat darbeleriyle uan kularn ard olduunu nasl anlamam
gerektiini aklad. Eitici, sabrl ve efkatten hi de uzak olmayan bir
sesle baka pek ok eyi de aklad.
118
Aslnda doktor deildi. Bir vidann sekizgen somunu, manyetolu telefonun
evrili hz gibi ufak tefek tamir ilerinde yararl olan ayrntlara dikkat
ettii iin, askerde arkadalar vermiti bu lakab ona. Eyalar sevdii,
onlara bakmaktan holand, her nesnenin benzersizliini kefetmeyi yaamann
en byk nimeti olarak grd iin bu ad benimsemiti. Tp deil, milletvekili
babasnn isteine uyarak hukuk okumutu; kasabada avukatlk yapm, babasnn
lmnden sonra iaret parmayla bana gsterdii bu topraklar, bu aalar
kendisine kalnca diledii gibi yaamak istemiti. Diledii gibi: Kendi setii,
kendi alt, kendi anlad eyalar arasnda. Kasabadaki dkkann bu amala
amt.
Kararsz bir gnein yarsn stmadan aydnlatt bir tepeye doru karken,
Dr. Narin bana eyalarn bir hafzas olduunu syledi. Tpk bizler gibi
nesnelerin de aslnda balarndan geen eyleri, hatralarn kaydeden, saklayan
bir yanlar vard, ama oumuz bunun farknda bile deildik. "Eyalar, birbirini
sorar, birbiriyle anlar, fsldar ve aralarnda gizli bir ahenk kurar, dnya
dediimiz bu mzii olutururlar," dedi Dr. Narin. "Dikkat eden duyar, grr,
anlar." Yerden ald kurumu bir daln zerindeki kireli lekelerden ardlarn
buralarda yuva yaptn, amur izlerinden iki hafta nce yaan yamuru ve daln
hangi rzgrla, ne zaman krlm olacan bana aklad.
Kasabadaki dkkannda yalnz Ankara'dan, istanbul'dan deil, Anadolu'nun her
yanndaki imalathanelerden getirdii mallar satarm: Hi anmayan biley
talar, hallar, demircilerin dverek ekillendirdii kilitler, gaz ocaklar
iin mis kokulu fitiller, basit buzdolaplar, en iyi keeden klahlar, RONSON
akmak talar, kap kulplar, benzin bidonundan bozularak yaplm sobalar,
kk akvaryumlar, aklna ne gelirse ve bir akl olan her ey. Btn temel
insani ihtiyalarn insanca karland dkkanda geen o yllar hayatnn en
119
mutlu yllarym. kzdan sonra bir de erkek evlad olunca daha da mutlu
olmu. Yam sordu, syledim. Olu ldnde benim yamdaym.
Yamacn aalarndan bir yerden, gremediimiz baz ocuklarn barmalar
geliyordu. Gne hzla yaklaan srarl ve karanlk bulutlarn arkasnda
kaybolduu zaman, uzaktaki kel bir dzlkte futbol oynayan ocuklar grdk.
Topa vurularyla vuru sesinin iitilmesi arasnda bir-iki saniye geiyordu.
Bazlarnn kk hrszlklar yaptklarn syledi Dr. Narin. Byk
uygarlklarn ykl ve hafzalarn z-lyle birlikte ahlakszla ilk
kaplanlar ocuklar olurlarm. Onlar eskiyi daha abuk ve acsz unutur, yeniyi
daha kolay dlerlermi. ocuklarn kasabadan geldiklerini ekledi.
Olundan szederken iimi bir fke kaplad. Neden bu kadar gurur dkn olur
babalar? Neden bu kadar bilinsizce zalim? Gzlerinin, gzlklerinin arkasnda,
-gzlkleri yznden- olaanst kk durduklarn farkettim. Bu gzlerden
olunda da olduunu hatrladm.
ok zekiymi olu, ok parlak. Drtbuuk yanda okumaya balam, stelik
gazeteyi baaa evirince tersinden de harfleri seip okuyabilirmi.
Kurallarn kendi koyduu kk ocuk oyunlar kefeder, babasn satranta
yener, iki kere okuduu ktalk bir iiri hemen ezberlermi. Olunu kaybetmi
iyi satran oynayamayan bir babann hikyeleri olduunun ok iyi farkndaydm
bunlarn, ama gene de zokay yiyordum. Birlikte Nahit'le nasl ata bindiklerini
anlatrken, hayalimde ben de onlarla ata biniyordum; bir ara ortaokul yllarnda
Nahit'in nasl kendini dine verdiini hikye ederken ben de hayalimde onun gibi
nineyle birlikte souk k gecesinde sahura kalkyordum; onun gibi, babasnn
onun yaptn hatrlayp anlatt gibi, evremdeki yoksullua, cehalete,
budalalla ben de acyla kark bir fke duydum; duymutum evet! Dr. Narin
anlatrken, ben de Nahit gibi, btn bu parlak
120
niteliklerime ramen, derin bir i dnyas olan bir gen olduumu da hatrladm.
Evet, bazan, bir kalabalk ierisinde, ellerinde bardaklar, sigaralar, herkes
bir aka yapmay, bir an dikkati ekmeyi kurarken, Nahit bir keye ekilir,
sert baklarn yumuatan ili dncelere dalarm; evet, en olmadk
zamanlarda hi farkna varmadmz birinin iindeki cevheri sezer, ortaya
karr ve onunla -kasaba lisesindeki hademenin oluyla, ya da sinemann
makineye hep yanl bobini takan meczup ve air makinistiyle- arkada olurmu.
Ama kendi dnyasndan vazgemesi anlamna da gelmezmi bu dostluklar. Aslnda
herkes onunla dost, arkada, bir eit yakn olmak istermi nk. Drstm,
yakklym, byklerine sayg duyar, kendinden kkleri...
Uzun bir sre Canan' dndm; bir eit srekli ayn kanal gsteren
televizyon gibi hep dnyordum, ama bu sefer, baka bir koltukta otururken
dndm; belki de kendimi bir baka trl grmeye baladm iin.
"Sonra birden bana kar kt,"' dedi Dr. Narin, tepeye vardmzda. "nk
bir kitap okumu."
Tepedeki selvi aalar sert olmayan, ama serin ve kokusuz rzgrda
kprdanyorlard. Selvilerin tesinde bir ykselti; kaya ve ta paralar
vard. nce mezarlk sanmtm, ama tepeye varnca, dzgn kesilmi byk talar
arasnda yrrken, Dr. Narin, bir zamanlar burada bir Seluklu hisar olduunu
aklad. Kar yamalar, zerinde servilerle birlikte gerekten bir mezarlk
olan karanlk bir tepeyi, buday tar-lalaryla ltl dzlkleri, rzgrn
estii ve karanlk yamur bulutlarnn iyice karartt ykseltileri ve bir ky
iaret etti: Hisar da dahil hepsi imdi onundu.
Btn bu canl topraa, servilere, kavaklara, canm elma ve am aalarna, bu
hisara, babasnn onun iin hazrlad dncelere ve bunlarn hepsine
btnyle uygun den bir dkkan dolusu eyaya srtm dner ve babasna bir daha
onu
121
grmek istemediini, peine adam salmamasn, kendisini izletmemesini, kaybolmak
istediini neden yazar bir gen? Dr. Narin'in yznde bazan yle bir bak
beliriyordu ki, bana, benim gibi olanlara, btn dnyaya bir ine mi soktuunu,
yoksa btn bu lanet dnyadan oktan vazgemi kskn ve sar bir adam m
olduunu kartamyordum. "Hepsi kumpas yznden," dedi. Bir byk kumpas
varm, kendisine, dncesine, btn hayatn verdii eyalarna, bu lke iin
hayati olan her eye kar.
Benden aklayacaklarn dikkatle dinlememi istedi. Syleyeceklerinin cra bir
kasabada skp kalm bir ihtiyar bunan hezeyanlar, olunu kaybetmi bir
babann acyla kurduu hayaller olmadndan emin olmalymm. Emindim.
Dikkatle dinledim, belki aklm oluna ve Canan'a gittii iin, belki byle
durumlarda herkes yle yapaca iin, bazan ipin ucunu kararak da olsa.
Uzun bir sre eyalarn hafzasndan szetti; neredeyse elle tutulur bir eyden
sz eder gibi hrsl bir inanla, eyalarn iine skm zaman anlatt.
Eyalardan, basit bir kaktan ya da bir makastan, onlar tutan, okayan,
kullanan bizlere geen sihirli, gerekli ve iirsel bir zamann varln Byk
Kumpas'tan sonra farketmi. zellikle, kaldrmlar hepsi bir rnek, hepsi ayn
ruhsuz, ksz yeni nesneler ve onlar vitrinlerinde sergileyip kokusuz
dkkanlarnda satan bayiler sard zaman. nce gaz ocaklarn, yani o dmeli
eyleri alevlendiren gzkmez sv gaz satan AYGAZ bayiine, sentetik kar beyaz
buzdolaplar satan AEG bayiine nem vermemi. Hatta bildiimiz kaymakl yourt
yerine MiS yourt -pis gibi sylemiti bunu- ve vine urubu ya da ayran yerine
dzgn, temiz kamyonlarla, nce kravatsz srclerin getirdii taklit MR
TRKCOLA ve sonra kravatl ve hakiki bay COCA-COLA gelince bir ara kendisi de
budalaca bir hevesle bir bayilik almay - mesela am tutkal yerine tpnn
zerinde her eyi ya-
122
ptrmak isteyen irin bir baykuun gzkt Alman UHU, killi toprak yerine
kokusu da kutusu kadar tahripkr olan LUX sabununu- dnm. Ama bu nesneleri,
huzurla baka bir zaman yaayan dkkanna koyar koymaz anlam artk yalnz
saati deil, zaman da ardn. Yalnz kendisi deil, yandaki kafese konan
arsz sakalardan rahatsz olan blbller gibi, kendi eyalar da bu ltsz
bir rnek eylerin yannda huzurlarn kaybettikleri iin bayilikten vazgemi.
Dkkanna yalnzca sineklerin ve ihtiyarlarn uramasna aldr ekmemi, kendi
hayatn ve zamann yaamak istedii iin atalarnn yzyllardr bildii,
tand eyalar satmaya balam gene. Hl kimisiyle arasra iliki kurduu,
bazlaryla dostluk ettii bayileri ve onlarn maas olduu Byk Kumpas'
alp unutacakm belki de. Tpk Coca-Cola iip deliren, ama herkes iip
delirdii iin delirdiini farketmeyenler gibi. stelik dkkan, kendi eyalar
tleri, akmaklar, koku yapmaz sobalar, ku kafesleri, ahap kllkleri,
mandallar, yelpazeleri, daha neler neleri- kendi aralarnda oluturduklar
sihirli mziin ahenginden olsa gerek, Bayiler Kumpas'na kar ayaktaymlar.
Kendi gibi bakalar, Konya'dan kravatl bir kara adam, Sivas'tan bir emekli
paa, Trabzon'dan ve evet Tahran'dan, am'dan ve Edirne'den ve Balkanlar'dan
baka krk kalpli, ama imanl bayiler de kumpasa kar kp ona
katlyorlarm ve kendi yeni eya dzenlerini ve krk kalpli bayiler
tekilatn kuruyorlarm. ite tam o srada, istanbul'da tp okuyan olundan o
mektuplar alm: "Beni arama, beni izletme, ben yok oluyorum!" diye alayclkla
tekrarlad Dr. Narin l olunun isyankr szlerine duyduu fkeyle.
Dkkanyla, fikriyle, zevkiyle baedemeyeceklerini anlaynca byk kuvvetlerin,
Byk Kumpaslar'n, olunu ele geirip kendisini ben, Dr. Narin'i, dedi
gururla, kertmek iin bu yolu denediklerini anlam hemen. Bylece olunun
mektubunda yapmasn istemedii eyleri yaparak ii tersine
123
evirmek istemi. Peine adam takm, olunun her davrann izleyip raporlar
yazmasn istemi. Sonra birincisini yeterli bulmayp ikinci, nc adamlarm
da yollam olunun arkasndan. Onlar da raporlar yazmaya balamlar. Sonradan
yollad dierleri de... Bu raporlar okuyunca, bu memleketi, bizim ruhumuzu
ykp yok etmek, hafzamz silmek isteyenlerin Byk Kumpas'mn varlndan bir
kere daha emin olmu.
"Raporlar siz de okuyunca anlayacaksnz dediimi," dedi. "Onlarla ilgili
herkesin her eyin izlenmesi gerekiyor. Devletin yapmas gereken bir byk ii
ben yapyorum. Yapabiliyorum, nk artk beni seven, bana inanan pek ok kalbi
krk insan
var.
zerine ktmz tepeden gzken ve btn Dr. Narin'in mlk olan kk
kartpostal corafyann hepsi imdi gvercin grisi bulutlarn altndayd. Kesin
ve prl prl grnt, mezarln yerletii tepeden balayarak, bir eit
soluk safran rengi bir titreimin iinde kayboluyordu. "Orada yamur yayor,"
dedi Dr. Narin. "Ama buraya gelmeyecek." Yksek bir tepeden varoluun kendi
iradesiyle kprdanan hareketine bakan bir Tanr gibi konumutu, ama byle
konutuunun farknda olduunu gsteren bir eit akaclk, kendine dnk bir
alay da vard sesinde. Bu belli belirsiz ince mizahn olunda hi mi hi
olmadna karar verdim. Dr. Narin'i sevmeye balamtm.
Bulutlar arasnda ipince ve krlgan imekler gidip gelirken Dr. Narin olunu
kendisine kar karan eyin bir kitap olduunu bir kere daha syledi. Olu bir
gn bir kitap okumu ve btn dnyasnn deitiini sanm, "Ali Bey," dedi
bana, "siz de bir bayi olusunuz, siz de yirmi yalanndasmz, syleyin bana:
insann btn dnyasn deitirecek bir kitap, bugn mmkn mdr byle bir
ey?" Sustum, gzmn ucuyla Dr. Narin'i szerek. "Byle kuvvetli by,
gnmzde hangi
124
reeteyle gerekleebilir?" Bir dncesini kuvvetlendirmek iin deil, ilk defa
gerekten benden bir cevap almak iin soruyordu, korkuyla sustum. Bir an
arkamdaki hisann talarna doru deil de, bana doru, zerime zerime yryor
sandm. Birden durdu ve yerden bir ey kopartt.
"Gel bak, ne buldum," dedi. Yerden kopartt eyi avucunun iinde bana
gsterdi. " yaprakl bir yonca," dedi glmseyerek.
Dr. Narin kitabn ve yaznn bu saldrs zerine, Konyal kravatl adamyla,
Sivas'daki emekli paasyla, Trabzon'daki Halis beyiyle am'dan, Edirne'den,
Balkanlar'dan ses veren teki krk kalpli dostlaryla ilikilerini
kuvvetlendirmi. Byk Kumpas'a kar onlar birbirlerinden mal alp satmaya,
baka krk kalpli kardelere almaya ve Byk Kumpas'n maalarna kar
dikkatli, insanca ve alakgnlllkle rgtlenmeye balamlar. Bu sefalet ve
unutulu gnlerinden sonra, kurtulu gn atnca hafzamz, "bu en byk
hazinemizi" kaybetmi aknlar gibi aresiz kalmayalm ve "yok edilmek istenen
kendi saf zamanmzn hkmranln" yeniden zaferle kuralm diye, Dr. Narin
btn dostlarndan, eyalarn, ellerinin, kollarnn uzantlar olan ve
ruhlarn iir gibi tamamlayan o hakiki eyleri, ince belli ay bardaklarn,
yadanlklar, kalem kutularn, yorganlarn, "hangi eya seni gerek klyorsa
ite onu" saklamalarn istemi. Bylece dkkanlarda, - eer belediye mevzuat
denilen devlet terryle dkkanlarda saklamak yasaklanmsa- evlerinde,
bodrumlarda, hatta bahelerde kazlan ukurlarda, yeraltnda, herkes kendine
gre, eski hesap makinelerini, sobalarn, boyasz sabunlar, cibinlikleri,
sarkal saatleri saklam.
Dr. Narin, arada bir benden uzaklap kendi kendine aa yukar yrd iin
hisar kalntlarnn arkasndaki selvi aalarnn iinde kaybolunca onu
bekledim. Yksek allar ve serviler arkasnda gizlenen bir tepeye doru
yrdn
125
r
1
grnce ona yetimek iin arkasndan kotum. Erelti otlar ve dikenli allarla
kapl hafif bir meyil indik, dik bir yoku kmaya baladk. Dr. Narin nden
gidiyor, anlattklarn iiteyim diye bazan beni bekliyordu.
Madem ki, demi dostlarna, Byk Kumpas'n bilinli ve bilinsiz maalar,
piyonlar, bize yazyla, kitapla saldryorlar, biz de ona gre tedbirlerimizi
alalm. "Hangi yaz?" diye sordu bana, bir kayadan tekine evik bir izci gibi
atlarken, "Hangi kitap?" Dnm. Nasl inceden inceye dndn, bunun
kendisi iin ne kadar uzun bir zaman tuttuunu gstermek ister gibi, bir sre
sustu. Paalarmdan yakalanp kaldm dikenli bir allktan elini uzatp beni
karrken aklad. "Yalnz o kitap, olumu kandran o kitap deil. Matbaadan
km btn kitaplar, hepsi bizim zamanmzn, bizim hayatmzn dmandr."
Kalemle yazlan, kalemi tutan elin bir paras olan, eli harekete geiren kafay
mutlu eden ve o kafay ldatan ruhun kederini, merakn, efkatini ifade eden
yaz deilmi onun kar kt. Fareleriyle baedemeyen cahil iftiyi
bilgilendiren, yolunu kaybetmi dalgna tutaca yolu, ruhunu kaybetmi akna
atalarn, dnyay hi tanmayan ocua resimli hikyelerle dnyay ve sunduu
servenleri gsteren, eiten kitaplara da kar deilmi, hatta o kitaplar, ok
eskiden olduu gibi imdi de gerekliymi, ok yazlsalar iyi de olurmu. Dr.
Narin'in kar kt, ltsn, sahihliini, hakikatini kaybetmi
kitaplarm ki onlar bir de ltl, sahih ve haki-kiymi gibi yaparlarm.
Bize bu snrl dnyann duvarlar iinde cennetin sihrini ve huzurunu
bulacamz syleyen kitaplarm ki, onlar Byk Kumpas'n piyonlar -bir
tarla faresi, kala gz arasnda kat gitti- bize hayatmzn iirini ve
inceliini unutturmak iin matbaalarda basp basp ya-yarlarm. "ispat m?"
dedi soruyu sanki ben soruyormuum gibi bana kukuyla bakarak, "ispat m?"
zeri ku pislikleriyle
126
kapl kayalarn, clz mee aalarnn arasndan kvrlarak hzla trmanyordu.
ispat iin istanbul'daki, btn lkedeki adamlarna, casuslarna yaptrd
aratrmalarn tutanaklarn okumahy-mm. Kitab okuduktan sonra olu,
pusulay arp babasna, ailesine srt evirmekten baka -haydi genliktir
diyelim bu meydan okumaya- hayatn btn zenginliine, yani "zamann gizli
simetrilerine", yani "eyalarn btn teferruatna" gzlerini kapatan bir eit
"krle", bir eit "lm saplantsna" kaplm. "Btn btn bir kitabn ii
mi bu?" diye sordu Dr. Narin. "O kitap Byk Kumpas'n yalnzca kk bir
arac." Gene de ama, kitab ve yazarn hi kmsemediini syledi nce.
Dostlarnn, casuslarnn yazd raporlar, tuttuu tutanaklar okuduumda bu
adamn ve kitabnn, amalar dnda kullanldklarn grecekmiim. Yazar
zavall bir emekli memur, yazd kitab savunacak kadar cesareti bile olmayan
zayf bir kiilikmi. "Bat'dan gelen rzgrlarn, hafzalarmz boaltan
unutma vebasn bize bulatranlarn bizden istedii zayf bir kiilik... Zayf
biri, silik biri, bir hi! Yok olclu gitti, tahrip edildi, yeryznden silindi."
Kitabn yazarnn ldrlmesinden znt duymadn tane tane syledi.
Uzun bir sre hi konumadan bir kei yolunu izleyerek trmandk. Yava yava
yer deitiren, ama ne yaklaan, ne de uzaklaan yamur bulutlar arasnda
ipeksi imekler giclip geliyordu, ama sesi kslm bir televizyonu seyrederken
olaca gibi, hibir grlt duymuyorduk. Tepeye varnca yalnz Dr. Narin'in
topraklarn deil, aadaki dzlkte alkan bir evhammnn kurduu sofra
gibi derli toplu duran kasabay, krmz kiremitli damlar, ince minareli
camiyi, sokaklarn zgrce yayln ve kasabann dndaki, dzgn snr
izgileriyle birbirinden ayrlm buday tarlalaryla, meyve bahelerini de
grdk.
"Sabahlar gn beni-uyandrp karlamadan nce, ben uyanr
127
gn karlarm," dedi Dr. Narin manzaraya bakarken. "Dalar arkasndan sabah
gelir, ama baka yerlerde gnein oktan doduunu insan krlanglarla birlikte
anlar. Sabahlar bazan taa buraya kadar yrr, beni selamlayan gnei
karlarm. Doa durgun olur, arlar, ylanlar daha ortaya kmamtr. Ben ve
dnya, birbirimize, neden varolduumuzu, neden bu saatte burada olduumuzu,
amacn, en byk amacn ne olduunu sorarz. Pek az lml bunlar doayla
birlikte dnr, insanlar dnrlerse eer, bakalarndan duyduklar, ama
kendilerinin sandklar zavall birka dnce vardr akllarnda, doaya bakp
kefettikleri eyler deil. Hepsi zayftr, siliktir, krlgandr."
"Ayakta kalmak iin gl ve kararl olmak gerektiini Bat'dan gelen Byk
Kumpas'n varlm kefetmeden nce de anlamtm," dedi Dr. Narin. Kederli
sokaklar, sabrl aalar, solgun lambalar bana aldrmyorlard, ben de
eyalarm topladm, kendi zamanma ekidzen verdim; tarihe ve tarihe hkmetmek
isteyenlerin oyununa boyun emedim. Neden eeyim? Kendime inandm. Kendime
inandm iin benim irademe ve hayatmn iirine bakalar da inand. Onlar
istekle kendime baladm. Bylece onlar da kendi zamanlarm kefettiler.
Birbirimize balandk. ifrelerle haberletik, sevgililer gibi mektuplatk,
gizli gizli toplandk. Gdl'deki ilk bayiler toplantmz, yllar sren bir
mcadelenin, ineyle kuyu kazar gibi sabrla ilenmi, tasarlanm bir
hareketin, bir rmcek a dikkatiyle, titizlikle rlm bir tekilatn
zaferidir Ali Bey! Artk Bat ne yapsa bizi yolumuzdan dn-dremez!" Bir
sessizlikten sonra ekledi: Ben gen ve gzel karmla Gdl'den salimen
ayrldktan saat sonra, ehirde yangnlar balam, itfaiyenin onca devlet
desteine ramen baarszla uramas rastlant deilmi. nk isyanclarda,
gazetelerin kkrtt apulcularda, ruhlarnn, kendi iirlerinin,
hatralarnn alndn sezgileriyle anlayan krk kalpli
128
dostlarnn gzyalar ve fkesi varm. Arabalarn yakldn, silahlarn
patladn, bir kiinin - bir kardelerinin de ldn biliyor muydum? Tabii
btn bu kkrtmay Ankara'yla ve yerel partilerle birlikte dzenleyen
kaymakam, kamu dzenini tehdit ettii gerekesiyle krk kalpli bayiler
toplantsn yasaklamt.
"Ok artk yaydan kt," dedi Dr. Narin. "Boyun eecek deilim. Toplantda
Melekler konusunun tartlmasn da ben istedim. Bizim kendi ruhumuzu ve
ocukluumuzu yanstan bir televizyonun yaplmasn da ben istedim, ben
yaptrttm o arac. Olumu elimden alan kitap benzeri ktlklerin, ktklar
delie, kaynadklar habis ukura kadar izlenip yok edilmesini de ben istedim.
Her yl yzlerce, yzlerce gencimizin bu tr oyunlarla 'btn hayatnn
deitirildiini', ellerine bir, bilemediniz iki kitap verilerek 'btn
dnyalarnn artldm' rendik. Her eyi tek tek ben dndm. Toplantya
gitmemem de bir rastlant deildir. O toplantnn bana sizin gibi bir genci
kazandrmas, bu ltuf da karlksz bir talih deildir. Her ey nceden
dndm gibi yerli yerine oturuyor... Olum bir trafik kazasyla elimden
alndnda sizin yamzdayd... Bugn ayn ondrd. Olumu ayn ondrdnde
kaybetmitim."
Dr. N^rin iri avucunu anca iindeki yoncay grdm. Sapndan tutup, bir an onu
dikkatle inceledikten sonra hafife esen bir rzgra brakt. Belli belirsiz
rzgr yamur bulutlarnn ynnden esiyordu; ama estii iin deil, serinlii
yznden sanki varlm farkediyordum. Gvercin renkli bulutlar ise sanki bir
eit kararszlkla olduklar yerde ka-lakalmlard. Kasabadan ok uzaklarda
bir yerde hafif sarms soluk bir k, bir kaynama vard. Dr. Narin yamurun
"imdi" orada yadn syledi. Tepenin teki tarafndaki kayalk uurumun
kenarna vardmzda mezarlk zerindeki bulutlarn aldn grdk. Yer yer
korkunlaan dik kayalklar
129
arasna yuva yapm bir aylak, bizi farkedince telala havaland ve Dr.
Narin'in arazisi zerinde, geni bir yay izmeye balad Kanatlarn neredeyse
hi rpmayan kuu sessizce, saygyla bir eit hayranlkla izledik.
"Btn bu arazide." dedi Dr. Narin. "Yllarca tek bir kesin fikirden ilham
alarak olgunlatrdm byk dncemi, bu byk hareketi ayakta tutacak
zenginlik ve g var. Olum, btn parlaklna ramen, Byk Kumpas'n oyununa
gelmeyecek ve bir kitaba kanmayacak kadar gl, iradeli olsayd eer, bugn bu
tepeden bakarken benim hissettiim gc ve yaratcl o hissedecekti. Bugn,
biliyorum, ayn ilham ve ufku siz gryorsunuz. Bayiler toplants srasndaki
kararllnz bana anlatanlarn hi abartmadklarn batan anladm. Yanz
renince tereddt bile etmedim; gemiinizi renmeme bile gerek yoktu. Bu
yata, olumun elimden hile ve acmaszlkla alnd yata siz her eyi,
toplantya istekle katlacak kadar anlamtnz. u bir gnlk tanklmz
bana tarihin bir kiide yarm brakt iradenin hareketini, baka bir kiide
tekrar balattn retti. Olum iin yaptrdm o kk mzeyi size bouna
amadm. Annesi ve kzkardeleri dnda o oday ilk gren siz oluyorsunuz.
Kendinizi, kendi gemiinizi ve geleceinizi orada grdnz. Bundan sonra
atlmas gereken adm da bana, ben Dr. Narin'e bakarken anlyorsunuz. Olum ol!
Onun yerine ge. Benden sonra her eyi sen gtr, ihtiyar bir adamm, ama
tutkularm daha hi ypranmad: Bu hareketin devam edeceine'inanmak istiyorum.
Devletle de ilikilerim var. Bana rapor yazanlar hl faal. Yzlerce kandrlm
genci izletiyorum. Dosyalar, btn dosyalan sana aacam, olumun btn
hareketlerini izlettim, okursun. Yoldan kartlan ne kadar ok gen var!
Babandan, ailenden kopman gerekmiyor. Silah kolleksiyonumu da grmeni istiyorum.
Bana "evet" de! Evet, sorumluluumun farkndaym, de bana. Ben yoz biri deilim,
her eyi gryorum
130
AP Yllarca bir erkek ocuum olmad, ac ektim, sonra onu elimden aldlar,
daha da ar bir ac ektim, ama hibir ey bu riras sahipsiz brakmaktan
daha ar gelemez bana."
Uzakta, yamur bulutlar yer yer alrlarken, Dr. Narin'in lkesine bir
sahnenin kelerine set lambalarndan den k gibi, gne nlar dyordu.
Bir an aydnlanan bir arazi paras, elma ve ide aalaryla kapl bir dzlk,
olunun orada yattn syledii mezarlk, bir aln evresindeki kra
topraklar, ksa bir sre sonra rengini deitiriyor ve koni biimindeki k
huzmesinin, telal telal ilerleyen bir ruh gibi snrlar tanmadan, tarlalar
zerinde hzl hzl birka adm atarak yok olduunu da grebiliyorduk. Tepeye
kmak iin aldmz yolun byk bir ksmn bulunduumuz noktadan
grebildiimizi farkedince, baklarm kayalk yama, kei yolu, dut aalar,
ilk tepe, aalklar ve buday tarlalar boyunca geri geri geri gitti ve birden,
kendi evini uaktan ilk defa gren biri gibi, hayretle Dr. Narin'in konan da
grdm. evresi aalklarla kapl genie bir dzln ortasndayd ve o
dzlkte kasabaya giden yola ve am aalarna doru 'yryen be kk insandan
birinin Canan olduunu en son ald vine rengi basma elbisesinden, hayr,
yalnz ondan deil, yrynden, duruundan, inceliinden, zerafetinden, hayr,
kalbimin atlarndan anladm. Birden ta uzaklarda, Dr. Narin'in kk harika
lkesinin snrlarnn balad dalarn kysnda harika bir gkkuann
olutuunu grdm.
"Bakalar doaya baknca,"' dedi Dr. Narin, "orada kendi snrlarn,
yetersizliklerini, korkularn grrler. Sonra kendi zayflklarndan korkup
doann snrszl, bykl, derler buna. Ben ise doada benimle konuan,
bana ayakta tutmam gereken kendi irademi hatrlatan gl bir tebli, zengin bir
yaz grrm, onu kararllkla, acmaszlkla, korkusuzca okurum. Byk adamlar,
tpk byk alar, byk lkeler gibi ilerinde neredeyse patlayacak kadar
ykl bir gc
131
toplayabilmi olanlardr. Zaman gelince, frsatlar knca, yeni tarih
yaplaca zaman bu byk g, harekete geirdii byk adamla birlikte
acmaszca kararn verir, kprdanr. O zaman kader de ayn acmaszlyla
harekete geer. O byk gnde kamuoyunun, gazetelerin, gnn dncelerinin,
Aygazlarn, Lux sabunlarnn, Coca-Cola ile Marlboro'nun, Bat'dan gelen
rzgrlarla kandrlm zavall kardelerimizin kk eyalaryla kk
ahlaknn esamisi okunmaz."
"Efendim, tutanaklar okumam mmkn m?" diye sordum.
Uzun bir sessizlik oldu. Gkkua, Dr. Narin'in tozlu ve lekeli gzlklerinde
iki simetrik gkkua olarak prl prl yansyordu.
"Ben bir dahiyim," dedi Dr. Narin.
132
10
Konaa geri dndk. Hep birlikte yenen sakin bir le yemeinden sonra, bir
benzeriyle Glcihan'm bize sabah Mehmet'in ocukluk odasn at bir
anahtarla, Dr. Narin beni alma odasna ald. Dolaplardan kard
defterleri, raflardan indirdii dosyalan gsterirken, bu tanklklarn, bu casus
raporlarnn hazrlanmasn buyuran iradenin, bir gn bir devlet biiminde
ortaya kabileceini de gzard etmediim syledi. rgtledii casuslar
brokrasisinin de gsterdii gibi, Byk Kumpas'a kar baarl olursa Dr.
Narin yeni bir devlet kuracakt.
Gerekten, btn raporlar titizlikle tarihlenip dosyaland iin olaylarn
kalbine girmem kolay oldu. Dr. Narin olunun peinden sald aratrmaclar
birbirlerine tantrmam, onlarn her birine, takma ad olarak bir saat markas
vermiti. ou Bat yaps olmalarna ramen, yzyl akn zamandr bizim
zamanmz gsterdikleri iin Dr. Narin bu saatleri "bizim" olarak gryordu.
ilk aratrmac Zenith, ilk raporunu drt yl nce Mart aynda yazmt. O
vakitler ad hl Nahit olan Mehmet istanbul
133
niversitesi'nde apa'da tp okuyordu. Zenith, bu nc snf rencisinin
sonbahardan balayarak derslerinde olaanst bir baarszlk gsterdiini
saptyor, sonra aratrmalarn zetliyordu: "Ad geenin son aylardaki
baarszlnn nedeni Kadrga'daki renci yurdundan pek az kmas, derslere,
kliniklere hatta hastanelere hi uramamasdr. Dosya, Nahit'in renci
yurdundan ne zaman kp hangi pide salonuna, kebapya, muhallebiciye, berbere,
bankaya gittiini ayrntlaryla belirten tutanaklarla doluydu. Mehmet her
seferinde iini grdkten sonra hi oyalanmadan, hzl admlarla yurda geri
dnyor, yazd her ihbar mektubunda da Zenith, Dr. Narin'den "aratrmalar"
iin daha fazla para istiyordu.
Dr. Narin'in, Zenith'den sonra grevlendirdii Movado Kadrga'daki renci
yurdunda bir ynetici olmalyd ve yurt yneticilerinin ou gibi polisle
ilikiliydi. Mehmet'i neredeyse saati saatine izleyebilen bu tecrbeli adamn
taradaki baka baz merakl babalara ya da Milli istihbarat Tekilat'na daha
nce de renciler hakknda rapor yazdn dndm. nk yurttaki siyasi g
dengesini profesyonelce bir kvraklk ve ksalkla ok ustaca izivermiti.
Sonu: renci yurdunda etkili olmak iin mcadele veren, ikisi ar dinci,
biri Nakibendi tarikatyla balantl ve biri de lml solcu renci
takmlaryla Nahit'in hibir ilikisi yoktu. Delikanlmz, btn bu takmlarla
srtmeden, kendi halinde, kendi kesinde, arkadayla paylat bir odada
yayor, "deerli efendim, tabir caizse", sabahtan akama kadar Kuran okuyan bir
hafz gibi ban hi kaldrmad bir kitaptan baka hibir ey grmyordu.
Movado'nun siyasi ve ideolojik konularda dncelerine gvendii yurt
yneticileri, polisler ve gencimizin oda arkadalar bu kitabn siyasi ve dinci
genlerin hafzlad tehlikeli kitaplardan biri olmadna tanklk etmilerdi.
Movado pek nemsemedii bu vaka hakknda,
134
delikanlnn nasl saatlerce odasndaki masada kitap okuduktan sonra pencereden
dar dalgn dalgn bakt ya da yemekhanede arkadalarnn inelemelerine,
hatta alaylarna nasl glmseyerek ya da ilgisizlikle karlk verdii ya da
artk her gn tra olmad trnden bir iki gzlem katm, ve srekli ayn
seks filmini izlemek, ayn kaseti binlerce kere dinlemek, hep ayn kymal
prasay istemek gibi genlik heveslerinin "geici" olduunu tecrbeyle
efendisine mjdelemiti.
Mays aynda ie balayan Omega ise Mehmet'ten ok okuduu kitabn peine
dtne gre, bu konuda Dr. Narin'den bir emir alm olmalyd. Bu da, daha
ilk aylardan babasnn, Mehmet'in yani Nahit'in hayatn rayndan karan eyin
kitap olduunu doru olarak saptadn gsteriyordu.
Omega, aralarnda, yl sonra kitab bana da satacak sergi olmak zere
istanbul'da kitap satlan pek ok noktay gzden geirmiti. Yapt sabrl
aratrmalardan sonra iki kaldrm sergisinde esere rastlam, buradaki
satclardan ald bilgiyle sahaflardaki bir dkkana gitmi, oradan
rendiklerinden de u sonucu karmt: Kitap'tan kk bir miktar -150 ya da
200 kadar- bilinmeyen bir kaynaktan, byk ihtimal kapanan ya da boalan kfl
bir kitap deposundan kiloyla mal alan bir eskiciye, oradan da sahaflardaki bir
dkkanla birka sokak sergicisine gitmiti. Kiloyla mal alan arac ortayla
kavga etmi, dkkanm kapatm ve istanbul'u terk etmiti. Onu bulup ilk
satcy saptamak mmkn deildi. Omega sahaflardaki dkkan sahibinden bu
kitabn polisten dald dncesini edinmiti: Kitap bir zamanlar yasal bir
ekilde yaymlanm, savcln istei zerine toplatlp emniyete bal bir
kitap deposuna kaldrlm, buradan da, sk sk yapld gibi, bir miktar,
parasz kalm polis memurlarnca alnp kiloyla mal alan eskicilere satlarak
yeniden dolama girmiti.
135
alkan Omega ktphanelerde yazarn baka bir eserine rastlamad gibi, eski
telefon rehberlerinde de izini bulamaynca u akl yrtmt: "Bizde telefon
almaya paras yetmeyecek kiilerin de kitap yazmaya cret ettikleri bilinen bir
eyse de, bu zel eserin zerindeki adn takma olduunu sanyorum, efendim."
Btn yaz bo renci yurdunda kitab yeniden yeniden okuyarak geiren Mehmet,
sonbahara doru kitabn kaynaklarna kendisini gtrecek bir aratrmaya
girimiti. Babasnn bu defa peine takt yeni adam takma adn Cumhuriyet'in
ilk yllarnda istanbul'da yaygn olarak kullanlan Sovyet mal cep ve masa
saatlerinden almt: Serkisof.
Serkisof, Mehmet'in Beyazt Devlet Ktphanesi'nde kendini srekli okumaya
verdiini saptadktan sonra, Dr. Narin'e bu delikanlnn sradan renci
hayatna geri dnmek iin yarm brakt derslerini altn mjdelemiti
nce. Daha sonra gencimizin ktphanede gnlerdir Pertev ile Peter ya da Ali lie
Marl trnden ocuk dergilerini okuduunu farkedince bir umutsuzlua kaplm,
bir teselli olarak akl yrtmt: Delikanl, belki de ocukluk hatralarna
geri dnerek iine dt buhrandan kmay ummaktayd.
Raporlara gre, ekim aynda Mehmet Babali'de bir zamanlar ocuk dergisi
karm ya da hl karan yaynevlerini ve bu dergilerde kalem oynatm Neati
trnden kaarlanm yazarlar ziyaret ediyordu. Dr. Narin'in takip ettirdii
gencin siyasi ve ideolojik balantlarn aratrdn dnen Serkisof, bu
kiiler hakknda, "efendim, her ne kadar siyasetle ilgilenir gzkseler ve gnn
siyasi ve ideolojik konularnda kalem oynatsalar da," diye yazmt, "aslnda bu
kalemrlerin kalpten inandklar hibir dnceleri yoktur. ou para iin,
eer o yoksa, sevmediklerini zmek iin yaz yazarlar."
Bir sonbahar sabah Mehmet'in Haydarpaa'daki Devlet Demiryollar Personel
Mdrl'ne gittiini hem Serkisof'un
136
hem de Omega'nm raporlarndan rendim. Birbirlerini farketmeyen iki
aratrmacdan doru bilgi edineni Omega'yd: "Delikanl emekli memurlardan biri
hakknda bilgi edinmek istemi."
Dosyalanm rapor sayfalarn hzl hzl evirdim. Gzlerim telala benim
mahallemi, benim sokam, benim ocukluumun'adlarn aryordu. Mehmet'in benim
oturduum sokakta yrdn, bir evin ikinci kat pencerelerine bir akam
baktn okuyunca yreim hzland. Sanki iine arlacam harika dnyann
hazrlayclar, bana kolaylk olsun diye hnerlerini benim yanbamda
dktrmeye karar vermilerdi, ama o zamanlar bir lise rencisi olan benim
bunlardan hi haberim olmamt.
Mehmet'in, Rfk Amca ile bulumas ertesi gn olmutu. Ama bu benim kardm
bir sonutu. Mehmet'i izleyenlerin ikisi de delikanlnn Erenky Telli Kavak
Sok. no. 28'deki bir eve girdiini, ierde alt, hayr be dakika kaldn
saptamlar, ama hangi dairenin kapsn aldn, kiminle grtn
saptayamamlard. alkan Omega hi olmazsa ke bakkaln rann azn
aram, evde yaayan aile hakknda bilgi almt. Sanrm Dr. Narin'in Rfk
Amca hakknda edindii ilk bilgi bu olmalyd.
Rfk Bey ile bu grmesinden sonraki gnlerde Mehmet, Zenith'in bile gznden
kamayan bir buhrana girmiti. Yurttaki odasndan hi kmadn, yemekhaneye
bile inmediini, ama onu kitab bir kere olsun okurken gremediini yazmt
Movado. Yurttan klar ise dzensiz ve Serkisof'a gre amaszd. Bir gece
sabahlara kadar Sultanahmet'in arka sokaklarnda dolam, parkta oturup
saatlerce sigara imiti. Bir baka gece, Omega, elindeki bir kesekd dolusu
zm, her bir taneyi bir mcevher gibi uzun uzun inceledikten sonra ar ar
ineyip yutarak drt saatte bitirip yurda geri dnne tank olmutu.
Sakallar uzam, stne bana bakmaz
137
olmutu. Aratrmaclar, raporlarnda gencin yurttan k saatlerinin
dzensizletiinden yaknarak cretlerinin artrlmasn istiyorlard.
Kasm ortasnda bir leden sonra, Mehmet vapurla Haydarpaa'ya gemi, trene
binip Erenky'de inmi ve sokaklarda uzun uzun yrmt. Peindeki Omega'ya
gre delikanl mahallenin btn sokaklarn arnlam, benim penceremin nnden
de -byk ihtimalle ben ierde otururken- kere getikten sonra karanlk
kerken Telli Kavak Soka'ndaki 28 no.lu evin karsna geip pencerelerine
bakmaya balamt. Karanlkta, hafif hafif iseleyen yamur altnda, bir karara
varamadan, ya da Omega'ya gre lambalar yanan pencerelerden istedii iareti
alamadan iki saat bekleyen Mehmet, akam Kadky'deki meyhanelerin birinde iyice
sarho olup yurda geri dnmt. Daha sonra, Omega ve Serkisof delikanlnn ayn
yolculuu alt kere daha yaptn belirlemiler, her zaman daha kararl olan
Serkisof, delikanlnn srekli bakt aydnlk pencerenin arkasndaki kiiyi de
doru saptamt.
Rfk Amca ile Mehmet'in ikinci bulumas Serkisof'un baklar altnda olmutu,
ikinci katn aydnlk pencerelerini nce kar kaldrmdan, sonra da alak bahe
duvarnn stnden dikizleyen Serkisof grmeyi bazan randevu da diyordu-
sonraki mektuplarnda pek ok kere yorumlamt, ama ilk izlenimleri daha ok
grdklerine ve olgulara ynelik olduu iin daha doruydu.
ilk nce, ihtiyar adamla delikanl (aralarnda bir kovboy filmi gsteren
televizyon) karlkl koltuklarda oturmular yedi-sekiz dakika hi
konumamlard. Bir ara ihtiyarn kars onlara kahve getirmiti. Daha sonra
Mehmet ayaa kalkm, el kol hareketleriyle, tutkuyla ve yle hrsla bir eyler
anlatmt ki Serkisof gencin ihtiyara el kaldrmak zere olduunu sanmt. Bu
ara yalnzca hznle glmseyen Rfk Bey,
138
delikanlnn szlerinin iddetinin artmas zerine ayaa kalkarak, benzeri bir
heyecanla ona cevap yetitirmiti. Daha sonra, ikisi de, duvarda kendilerini
taklit eden sadk glge-leriyle birlikte koltuklarna geri oturuyorlar ve
sabrla birbirlerini dinliyorlar, susuyorlar, kederle televizyona biraz
bakyorlar, yeniden konuuyorlar, sonra bir sre ihtiyar anlatyor, delikanl
dinliyor, derken gene susup kederle pencereden dar bakp Serkisof'u
farketmiyorlard.
Ama yan apartmann penceresinden irret bir kadn dikizdeki Serkisof'u
farkediyor ve avaz kt kadar: "Yetiin! Allah cezan versin, sapk!" diye
bard iin aratrmac ne yazk ki, ok nemli grd ve daha sonraki
mektuplarnda eitli gizli rgt, uluslararas siyasi tarikat ve kumpas
varsaymlaryla birletirdii bulumann son dakikasn tespit edemeden
elverili gzlem noktasn palas pandras terk etmek zorunda kalyordu.
Bir sonraki dosyadan anlaldna gre, Dr. Narin, o gnlerde olunun ok sk
izlenmesini istemi, aratrmaclar da onu bir rapor yamuruna tutmulard.
Rfk Bey ile grmesinden sonraki gnlerde Omega'ya gre neredeyse gz
dnm, Serkisof'a greyse olaanst kederli ve kararl gzken Mehmet,
bulabildii btn sergilerden kitabn nshalarn satn alyor ve "bu eseri"
Kadrga renci Yurdu'nda (Movado), renci kahvelerinde (Zenith ve Serkisof) ve
otobs duraklar, sinema kaplar, vapur iskeleleri (Omega) gibi ehrin akla
gelebilecek her yerinde datmaya alyor ve bunda da ksmen baarl
oluyordu. Yurttaki odasnda gen rencileri pervaszca etkilemeye altnn
Movado fazlasyla farkndayd. Baka renci meknlarnda da etrafna genleri
toplamaya alt belirlenmiti, ama imdiye kadar kendi dnyasna ekilmi
yalnz bir renci olduu iin yeterince etkili olmuyordu. Yurt
yemekhanelerinde, bu amala gitmeye balad derslerde bir-iki rencinin
akln eldiini, onlara
139
^w^f
kitab okutabildiim tam renmitim ki bir gazete kesiiyle karlatm:
ERENKY'DE CNAYET. (A.A.): Devlet Demiryollar emekli bamfettilerinden Rfk
Hat dn akam dokuz civarnda kimlii belirsiz bir kiinin kurunlaryla
ldrld. Dn akam evinden kahveye karken Telli Kavak Sokak'ta Hat'n yolunu
kesen bir ahs zerine el ate etti. Kimlii belirlenemeyen saldrgan olay
yerinden derhal kat. Ald yaralarla hemen can veren Hat (67) Devlet
Demiryollarnda eitli kademelerde faal olarak grev yaptktan sonra en son
bamfettiken emekliye ayrlmt. evrede sevilen Hat'n lm znt yaratt.
Bam dosyalardan kaldrp hatrladm: Babam ge saatlerde eve perian
dnmt. Cenazede herkes alamt. Bir kskanlk cinayeti laf yaylmt.
Kimdi bu kskan adam? Dr. Narin'in dzenli dosyalarm hrsla kartrrken
karmaya altm: alkan Serkisof? Zayf Zenith? Dakik Omega? . Baka bir
dosyadan, Dr. Narin'in kimbilir ne masraflar ederek ilerlettii aratrmalarnn
bir baka sonuca ulatn rendim. Byk bir ihtimalle Milli istihbarat
Tekilat'nda da alan Hamilton Saat adl ajan ksa bir mektupta Dr. Narin'e
u bilgileri vermiti:
Rfk Hat kitabn yazaryd. Bu eseri on iki yl nce yazm, utanga hevesliler
gibi zerine kendi adm koymaya cesaret edememiti. O yllarda oullarnn ve
rencilerinin geleceklerinden endielenen ihbarc babalarn ve retmenlerin
ikayetlerine kulaklar ak olan MiT basn grevlileri, ihbarlar zerine
kitabn baz genlerimizi yoldan kardn anlamlar, amatr yazarn
kimliini matbaadan belirlemiler ve sorunun zmn iinin ehli basn
savcsna brakmlard. Oniki
140
yl nce savc kitab sessizce toplatp depoya kaldrtm, ama hevesli yazar
bir dava ap korkutmasna bile gerek kalmamt. nk yazar, emekli demiryolu
mfettii Rfk Hat, savcla ilk arlnda kitabnn toplatlmasna kar
olmadn, toplatma kararna itiraz etmeyeceini neredeyse memnuniyete yaklaan
ak bir dille belirtmi, kendi istei zerine tutulan bir zapt da derhal
imzalam, bundan sonra da yeni bir kitap yazmamt. Hamilton'un raporu Rfk
Amca'nm ldrlmesinden onbir gn nce yazlmt.
Gsterdii tepkilerden Mehmet'in, Rfk Amca'nm ldrldn ksa bir sre
iersinde rendii anlalyordu. Movado'ya gre "saplantl delikanl", hasta
bir halde odasna kapanm, bir eit dini cokuyla sabahtan akama kadar hi
durmadan kitab okumaya balamt. Sonra sonra yurttan dar ktn
belirleyen Serkisof da, Omega da gencimizin bir hedefi ve amac olmadna aa
yukar karar vermilerdi. Bir gn Zeyrek'in arka sokaklarnda amasz bir aylak
gibi saatlerce dolanyor, derken btn bir leden sonray Beyolu sinemalarnda
seks filmleri seyrederek geiriyordu. Bazan Serkisof, geceyarlar yurttan
ktn belirliyor, ama nereye gittiini renemiyordu. Bir keresinde, bir
le vakti Zenith onu ok perian grmt: Sa sakal uzamt, st ba
dankt ve sokaklardaki, kaldrmlardaki insanlara "gn ndan holanmayan
bir bayku" gibi bakyordu. renci kahvelerinden, kitab okutmak iin gittii
dershane koridorlarndan, tandklarndan iyice uzaklamt. Herhangi bir
kadnla ilikisi ya da byle bir iliki kurmak gibi bir abas yoktu. Yurtta
ynetici olan Movado, yokluunda Mehmet'in odasnda yapt bir aratrmada
plak kadn resmi yaymlayan birka dergi bulmu, bunlarn nqrmal rencilerin
ounun istifade ettii eyler olduunu eklemiti. Birbirlerinden habersiz
Zenith ve Omega'nm abalarndan anlald kadaryla Mehmet bir sre kendini
ikiye de vermiti. Daha ok -
141
rencilerin gittii en Karga Kardeler Birahanesi'nde alayc bir laf atma
zerine bir kavgaya tutumasndan sonra arka sokaklardaki daha cra, daha sefil
meyhaneleri tercih eder olmutu. Bir dnem, teki rencilerle, meyhanelerde
tand meczuplarla yeniden iliki kurmaya almsa da bunda baarl
olamamt. Daha sonra kitap sergilerinin nnde saatlerce dikilip kendi gibi
kitab satn alp okuyacak bir ruh kardeini aramakla vakit geirmiti. Dostluu
ilerletip ellerine kitab verdii, okutabildii birka genci yeniden arayp
bulmu, ama Zenith'e gre huysuzluu yznden onlarla hemen kavga etmiti.
Aksaray'n arka sokaklarndaki bir meyhanede Omega bu tartmalardan birini
uzaktan da olsa dinlemeyi baarm, artk bir delikanl olarak da gzkmeyen
"delikanlmzn" kitaptaki dnyadan, oraya varmaktan, eikten, huzurdan, esiz
andan kazadan heyecanla szettiini duymutu. Ama bu heyecanlar da geici
olmalyd, nk Movado'nun saptad gibi sa, sakal, pislii ve dankl
arkadalarn -eer artk arkada varsa- rahatsz edecek hale gelmi olan
Mehmet kitab da hi okumuyordu. "Bana kalrsa efendim," diye yazmt
gencimizin amasz gezintilerinden, sonu hibir yere varmayan yrylerinden
bezen Omega, "bu gen kederini hafifletecek bir ey aryor, tam ne aradndan
ben emin deilim, ama kendisinin de emin olduunu sanmyorum."
istanbul sokaklarnda amaszca yrd gnlerin birinde Serkisof'un yakndan
izledii gencimiz kederini hafifletecek, ruhuna biraz olsun huzur verecek "bu
eyi" otobs garajlarnda, hayr otobslerin kendinde buluyordu. Elinde hazrlk
yaptn gsteren bir anta tamadan, bir hedefi olduunu gsterecek bir bilet
almadan, Mehmet garajlardan kalkmakta olan bir otobse bir ilham annda
geliigzel biniyor, bir an kararszlk geiren Serkisof da onun arkasndan
Magirus'a atlyordu. Nereye gittiklerini bilmeden, nereye gtrldklerini an-
142
lamadan kasabadan kasabaya, garajdan garaja, otobsten otobse biri dierinin
peinde haftalarca yol almlard. Serkisof'un tir tir titreyen otobs
koltuklarnda eci bc harflerle yazd tutanaklar, bu belirsiz yolculuklarn
sihrine, amasz gezintilerin renklerine iten tanklk ediyordu: Yollarn,
bavullarn kaybetmi yolcular, yzyln arm meczuplar grmlerdi; takvim
satan emekliler, askere giden hevesliler, yaklaan kyameti haber veren
genlerle karlamlard. Garaj lokantalarnda oturup nianl genlerle,
tamirci raklaryla, futbolcularla, kaak sigara satclaryla, kiralk
katillerle, ilk retmenlerle, sinema mdrleriyle yemekler yemiler, yzlerce
kiiyle birlikte bekleme salonlarnda, otobs koltuklarnda, kucak kucaa
uyumulard. Bir kere olsun bir otelde gecelememilerdi. Bir kere olsun kalc
bir iliki, bir dostluk kurmamlard. Bir kere olsun bir hedefleri varm gibi
yolculuk edememilerdi.
"Efendim, btn yaptmz bir otobsten inip tekine binmekten ibaret," diye
yazmt Serkisof. "Bir ey bekliyoruz; belki bir mucize, belki bir k, belki
bir melek, belki bir kaza; bilmiyorum; ama kalemimin ucuna bunlar geliyor...
Sanki bilinmeyen bir lkeye bizi gtrecek iaretleri aryoruz, ama talihimiz
hi yok. Bu zamana kadar bamzdan kk bir trafik kazas bile gememi
olmas, belki de bir melein bizi koruduunu gsteriyor. Delikanl hl benim
varlm farket-medi mi, bilmiyorum. Sonuna kadar dayanacak mym, bilmiyorum."
Dayanamamt. Krk dkk kelimelerle yazlm bu mektuptan bir hafta sonra
Mehmet bir mola yerinde bir geceyars itii orbay yanda brakp kalkmakta
olan bir MAVi VARAN'a atlam, ke masada ayn orbadan kaklamakta olan
Serkisof kap kaybolan Mehmet'e akn akn bakmt. Sonra orbasn sakin
sakin bitirmi, bundan hi utanmadn da Dr. Narin'e drste bildirmiti.
Bundan sonra ne yapmalyd?
143
Bundan sonra Mehmet'in ne yaptm ne Dr. Narin, ne de aratrmalarna devam
etmesi sylenen Serkisof re-nebilmiti.
Mehmet zannettii baka bir gencin lsyle karlancaya kadar, Serkisof alt
hafta otobs garajlarnda, trafik ubelerinde, ofrlerin bulutuu kahvelerde
vakit ldrm, bir .sezgiyle olup bitmi trafik kazalarna yetiip cesetler
arasnda delikanlmz aramt. Ayn sre boyunca Dr. Narin'in olunun peine
baka saatleri de saldn otobslerden yazlm baka mektuplardan anladm. Bu
mektuplardan birini kaleme ald srada, otobsnn bir' at arabasna arkadan
bindirmesiyle Zenith'in dakik kalbi kan kaybndan durmu, yarm kalm kanl
mektubunu ERKEN VARAN irketinin yneticileri Dr. Narin'e postalamlard.
Mehmet'in bir Nahit olarak yaad ilk hayatn zaferle sonulandrd trafik
kazasna Serkisof olaydan ancak drt saat sonra yetiebilmiti. Bir SELAMET
EKSPRES otobs matbaa mrekkebi ykl bir tankere arkadan arpm, bir sre
lklar arasnda simsiyah bir svyla ldam, sonra geceyars bir alevle
prl prl yanmt. Serkisof "hi tannmayacak kadar yanm saplantl ve
bahtsz Nahit'i" aslnda tehis edemediini, elindeki tek kantn bir talih
eseri yanmam olan zerindeki kimlik olduunu yazyordu. Olaydan sa kanlar
delikanlnn bata da 37 numaral koltukta oturduunu dorulamlard. Nahit, 38
numarada otursayd burnu bile kanamadan kur-tulacakm. 38 numarada oturan ve
adnn Mehmet olduunu sa kalan baka bir yolcudan rendii ayn yalardaki
delikanly ise Serkisof, Nahit'in son saatlerini sormak iin taa Kayseri'deki
evine kadar izinden gidip aram, ama bulamamt. Sa kt bu korkun
kazadan sonra bu gen kendisini gzyalaryla bekleyen annesinin babasnn
yanna hl dnmediine gre, kazadan derin bir ekilde etkilenmi olmalyd,
ama Serkisof'un derdi bu deildi. Aylardr takip
j 44
ettii gen ldne gre imdi bakasn izlemek iin Dr. Narin'den emir ve
para bekliyordu. nk yapt aratrmalar Anadolu'nun ve belki de btn
Ortadou ve Balkanlar'n bu tr kitaplar okuyan gz dnm genlerle
kaynatm ona gstermiti.
Olunun lm haberi ve kmrden cesedin eve geliinden sonra Dr. Narin kendini
fkesinin iddetine vermiti. Rfk Amca'nn ldrlm olmas bu iddeti
hafifletmiyor, yalnzca fke odan bulanklatrarak btn bir topluma doru
yayyordu. Cenazeyi izleyen gnlerde Dr. Narin istanbul'daki ilerini gren
evresi geni bir emekli polisin yardmyla yedi yeni aratrmacy daha greve
alm, onlara da imza olarak eitli saat markalar balamt. Ayrca ortak
dmanlarnn Byk Kumpas'na kar krk kalpli bayiler ile ilikilerini
gelitirmi, onlardan tek tuk ihbar mektuplar almaya balamt. zellikle
uluslararas soba, dondurma, buzdolab, gazoz, tefecilik ve kfteli ekmek
irketlerinin rekabetiyle dkkanlar tek tek kapanan bu kiiler, yalnz Rfk
Amca'nn kitabn deil, genel olarak tuhaf, deiik, yabanc bulduklar
kitaplar okuyan genlerden pireleniyor, onlar mimliyor, Dr. Narin tarafndan
tevik de edilirlerse bu genleri izleyip, hayatlarn gzleyip, fkeli ve
paranoik raporlar yazmay seve seve zerlerine vazife ediniyorlard.
Glizar'n, "Babam almanz kesmek istemezsiniz diye dnd," diyerek bir
tepsiyle getirdii akam yemeini yerken bu raporlar urasndan burasndan
okuyordum. Bir tara kentinde ya da boucu bir renci yatakhanesinde ya da
istanbul'un cra bir mahallesinde benim gibi biri, kitab benim okuduum gibi
okumutur ve Dr. Narin'in casuslarndan biri grp izlemitir diye... Bir ruh
kardeine rastlayabilme hevesiyle hzl hzl evirdiim sayfalar arasnda
tylerimi rperten bir-iki ilgin vakaya rastladm, ama bunlar ne kadar benim
ruh kardelerimdiler kartamadm:
J 45
Babas Zonguldak'ta kmr iilii yapan bir veterinerlik rencisi, mesela,
kitab okumaya baladktan hemen sonra baka hibir ey yapamaz hale gelmi,
karnn doyurmak, uyumak gibi temel ihtiyalarnn dnda, vaktinin hepsini
kitab yeniden okumaya vermiti. Bu gen bazan gnler boyunca ayn sayfay
binlerce kere okuyor, bundan baka da hibir ey yapmyordu, intihar
eilimlerini gizleyemeyen sarho bir lise matematik retmeni ise, rencileri
kazan kaldrana kadar, derslerinin son on dakikasn kitaptan birka cmle
okumak ve arkasndan sinir bozucu kahkahalar atmakla geiriyordu, iktisat okuyan
Erzurumlu bir gen ise, yurt odasnn duvarlarn, duvar kadyla kaplar gibi
kitabn sayfalaryla kaplamt. Bu da oda arkadalaryla sk bir kavgaya yol
am; bunlardan biri, kitabn Hazreti Muham-med'e kfrettiini ileri srm,
bunun zerine renci yurdunun gzleri grmez idare amiri, bir sandalyeye kp
soba borusuyla tavan arasndaki keyi bytele okumaya balam, vakay Dr.
Narin'e ihbar eden krk kalpli tesisat kitaptan byle haberdar olmutu, ama
"savcla ikayet edelim mi," tartmalarna yol aan ve Erzurumlu gencimizin
hayatn karartan kitabn Rfk Amca'nn yazd kitap olduundan ben emin
olamadm.
yle anlalyordu ki, rastlantsal bulumalarla, yar merakl okurlarn szn
etmesiyle, sergilerde dikkati ekmesiyle, ortalkta hl bir yz-yzelli nshas
elden ele serseri bir mayn gibi gezinmekte olan kitap ya da ayn ilevi sihirli
bir ekilde grebilen baka kitaplar, bazan okurlarndan birinde bir heyecan
dalgas, bir eit ilham uyandryordu. Bazlar kitapla bir yalnzla
ekiliyor, ciddi bir buhrann eiindeyken dnyaya alarak hastalktan
kurtuluyorlard. Kitab okur okumaz bir sarsnt geiren, bir fkeye kaplanlar
da vard. Bunlar kitaptaki dnyay bilmedikleri, tanmadklar, aramadklar
iin dostlarn, yaknlarn, sevgililerini suluyor,
146
kitaptaki dnyann insanlarna benzemedikleri iin onlar acmaszca
eletiriyorlard. Baka bir takm da kitab okur okumaz metnin kendisine deil,
insanlara dnen rgtlerdi. Bu hevesliler kitab kendileri gibi okumu
bakalarn aramaya koyuluyor, bunda baarsz olurlarsa ki hep byle oluyordu-
kitab bakalarna okutup avladklar bu kiilerle bir ortak eyleme girimeye
alyorlard. Bu ortak eylemin ne olduu konusunda onlarn da, bu eylemcileri
izleyen ihbarclarn da herhangi bir fikri yoktu.
Ondan sonraki iki saat iinde, ihbar mektuplarnn arasna zenle, dzenle
yerletirilmi gazete kesiklerinden kitaptan ilham alabilmi bu okurlardan be
tanesinin Dr. Narin'in saatlerince ldrldn anladm. Cinayetleri hangi
saatin, hangi ama ve emirle iledii belli deildi. Yalnzca gazetelerden
kesilmi ksa cinayet haberleri tarih srasna gre ihbar tutanaklarnn arasna
konmutu, iki cinayet hakknda ayrntl bilgi vard: Birinde, ldrlen bir
gazetecilik rencisi Gne gazetesinin d haberler servisine eviriler yapt
iin Yurtsever Gazeteciler Demei olay nemser gzkm, Trk basnnn sapk
terre asla boyun emeyeceini duyurmutu. brnde, alt dnerci
dkkannda bir garson, elleri bo ayran i-eleriyle doluyken kurunlanm,
islamc Gen Aknclar ehidin yeleri olduunu aklam, olayn CIA ve COCA-
COLA'mn .maalarnca ilendiim bir basn toplantsyla duyurmulard.
147
11
Kelli felli adamlann toplumumuzda yokluundan yakndklar okuma zevki denen
ey, o srada Dr. Narin'in lgn ve dzenli arivinin belgeleri ve cinayet
haberleri arasnda duyduum mzik olmal. Kollarmda hafif bir gece serinlii
hissediyordum, kulaklarmda varolmayan bir akam mzii duyuyordum ve bir yandan
da, gen yata karlat hayat harikalar karsnda kararl olmaya niyet
etmi bir gen gibi bundan sonra ne yapacam karmaya alyordum.
Geleceini dnen iyiniyetli bir gen olmaya karar verdiim iin, Dr. Narin'in
arivinden bir kat da ben ekmi, iime yarayacak kk ipularn yazmaya
balamtm.
Evinde konuk olduum filozof babann ve dnyann ne kadar da gereki, ne kadar
da acmasz olduunu iimde iyice hissettiim bir saatte, kulaklarmda hl o
mzik, ariv odadan dar ktm. akac bir ruhun cesaret verici
kkrtmalarn da duyar gibiydim: Neelendirici ve umut verici bir filmden
ktktan sonra benim gibilerin hissettii hafif mzik kadar hafif o oyunculuk
duygusu iimde bir yerlerde kprdanyordu. Hani olur ya: Filmdeki btn o zeki
akalar, kahramana
148
kendiliinden geliveren holuklar, akl almaz hazrcevaplklar zaten ben hep
yaparmm yanlsamas...
"Benimle dans eder misiniz? " demek zereydim bana endieyle bakan Canan'a.
gl kzkardele birlikte sofadaki masaya oturmu, hasrdan el rgs bir
sepetin iinden bir bolluk ve mutluluk mevsiminin olgun elmalar ve portakallar
gibi masann zerine renk renk dklen top top rg ynlerine bakyordu. Sepetin
yannda da, bir zamanlar annemin de ald Ev ve Kadn dergisinin orta
sayfalarndan kan el-ii rg patronlar, kare kare ilenmi iekler, vak vak
rdekler, kediler, kpekler ve btn bunlar Alman dergilerinden arp Trk
kadnna sunan yaymcnn katks cami motifleri vard. Bir an gaz lambalarnn
nda btn bu renklere ben de baktm ve az nce okuduum hakiki hayat
sahnelerinin bu ham renklerle yapldn hatrladm. Sonra, Glcihan'n esneye
esneye annelerine yaklaan, gzlerini krptrarak mutlu' aile tablosunun
iinde eriyip giden iki kk kzna dnp dedim ki:
"Daha hl anneniz yatrmad m bakaym sizleri? "
Bir ardlar, bir korktular, annelerine sokuldular. Daha da keyiflendim.
"Sizler, sizler, daha solmam birer ieksiniz aman," bile diyebilirdim beni
pheyle szen Glendam ile Glizar'a.
"Efendim," diyebildim yalnzca, yandaki selamla geince Dr. Narin'e. "Efendim,
olunuzun hikyesini zntyle okudum."
"Her ey belgelenmitir," dedi Dr. Narin.
Beni yar karanlk odadaki iki yar karanlk adamla tantrd. Hayr, saat
deildi bu tkrtsz beyler, biri noterdi, tekinin, kim olduunu byle
karanlk durumlarda olduu gibi aklm kaydetmedi nk Dr. Narin'in beni onlara
nasl tantrdna dikkat ediyordum: Pek byk iler baarmaya
149
namzet arbal ciddi ve tutkulu bir gentim ben ve imdiden onun ok
yaknydm. O Amerikan filmlerinden kma, uzun sal zentili genlerden hibir
ey yoktu bende. Bana ok gveniyordu, ok.
Nasl da hemen benimsedim bu vgleri! Elimi kolumu nereye koyacam bilemedim,
byle bir gence yakaca gibi vgler karsnda alakgnlll elden
brakmamak iin kibar kibar boynumu bkp konuyu deitirmek istedim, konuyu
deitirmek istediimin de grleceini dnerek.
"Gece burada ne kadar sessiz oluyor, efendim," dedim.
"Bir tek dut aacnn yapraklar hrdar," dedi Dr. Narin. "En rzgrsz, en
sakin gecede bile. Dinleyin."
Hep birlikte dinledik. Odann rpertici yar karanl uzaktan belli belirsiz
bir yerden gelen bir aa hrtsndan daha ok iime iliyordu. Sessizlik
srerken bir gndr bu evde, hep fsldayarak konuulduunu hatrladm.
Dr. Narin beni kenara ekti. "Biz imdi bezik oynamaya oturuyoruz," dedi. "Bana
cevap vermenizi istiyorum. Olum, saatlerimi mi grmek istersiniz silahlarm
m?"
"Saatleri grmek istiyorum efendim," dedim bir igdyle.
Daha da karanlk yan odada biri silah patlar gibi takrdayan iki eski Zenith
masa saati grdk. Dr. Narin'in bir einden Topkap Saray hareminde olduunu
syledii Galata saat kolonisi yapm ilemeli, aa zarfl, kendi kendine mzik
alan, haftada bir kurulan ekmece saatini grdk. Sarkal, cevizden kapa
ilemeli, dolapl duvar saatini yapp imzalayan Levanten Simon S. Sinonien'in
hangi liman ehrinden olduunu mineli kadrann zerindeki "a Snyrne"
kelimelerinden kardk. Ayl, tarihli bir Universal marka saatin mehtapl
gnleri gsterdiini anladk. Sultan III. Selim'in tevikiyle n yz Mevlevi
kavuu biiminde yaplm sarkal iskelet saatini, Dr. Narin kocaman bir
anahtarla kurarken, i or-
150
ganlarnn gerildiini gerilerek hissettik. Pek ok evde kafesteki kanaryalar
gibi hl kederle tkrdayan sarkal Junghans duvar saatini ocukluumuzdan
beri ne kadar ok yerde grp dinlediimizi hatrladk. Serkisof marka kaba masa
saatinin kadran zerindeki lokomotifi ve altnda yazan Made in USRR ifadesini
grnce rperdik.
"Saat tkrts bizim iin, tpk cami avlusundaki adrvann krts gibi,
dnyay farketmenin deil, i aleme gemenin sesidir," dedi Dr. Narin. "Gnde
be vakit namaz, sahur vakti, iftar vakti... Muvakkithanelerimiz ve saatlerimiz
Batfda olduu gibi dnyaya yetimenin deil, Allah'a komann araclardr.
Hibir millet bizler kadar saate dkn olmad. Avrupa saatiliinin en byk
mterisi hep bizdik. Onlardan alp da ruhumuza kabul ettirebildiimiz tek ey
de saatlerdir. Bu yzden, tpk silah gibi saatin de yerlisi yabancs olmaz.
Bizler iin Allah'la yaknlamann iki yolu vardr. Cihadn arac silahla ve
namazn arac saatle. Silahlarmz bozdular. imdi saatlerimizi de bozalm diye
bu trenleri kardlar. Ezan vaktinin en byk dmannn tren vakti olduunu
herkes bilir. Rahmetli olum bunu bildii iin bizim kayp zamanmz aylarca
otobslerde aramtr. Onu benden uzaklatrmak isteyenler, bu yzden evladmn
cann otobste aldlar, ama Dr. Narin onlarn oyununa gelecek kadar saf deil.
unu unutmam: Yzyllardr, biraz paras olan birimizin ilk satn ald ey
saattir..."
Dr. Narin fsldayarak daha da konuacakt belki, ama altn yaldzl, mine
kadranl, yakut gll ve blbl sesli bir ingiliz Prior saati "Katibim"
trksnn ezgisini syleyerek szn kesti.
Bezik arkadalar skdar'a giden katibimin tatl mziine kulak kabartrlarken
Dr. Narin kulama fsldad:
"Kararnz verdiniz mi evladm?"
Ak kalm kapdan, yan odadaki bfelerin aynalarnda,
151

Canan'm gaz lambalarnn nda titreyen prl prl hayalini ite tam o
srada grdm ve aklm kart. "Arivde daha da almam gerekiyor efendim,"
dedim. Bir karara varabilmek iin deil, daha ok bir karardan kamak iin
demitim bunu. Yandaki odadan geiyordum, ocuklarm yatrp geri dnm
Glcihan'n, titiz Glizar'n, sinirli Glendam'n baklarnn zerimde
olduunu sezdim. Canan'm bal rengi gzleri ne kadar da merakl, ne kadar da
kararlyd. Yannda gzel ve hayat dolu bir kadn olan erkeklerin yaptn
sandm gibi, nemli iler baarm biri gibi hissettim kendimi.
Oysa ne kadar da uzaktm o adam olmaktan! Dr. Narin'in arivinde oturmu, nme
ihbar dosyalarn am yan odadaki bfe aynalar arasnda gzellii artan
Canan'm hayalini kskanlkla iime yerletirmi, daha da kskanr da en sonunda
bir karara varabilirim diye sayfalar hzl hzl eviriyordum.
ok fazla aratrmama gerek kalmad. Olu niyetine gmd Kayserili talihsiz
gencin cenazesinden sonra kitab okuyan herkesi izletebilmek iin Dr. Narin'in
ie ald yeni saatlerden en alkan ve hevesli olan, Seiko, kitab okuyan
birilerine rastlamak umuduyla istanbul'daki renci yurtlarnda, kahvelerde,
derneklerde ve faklte koridorlarnda yapt aratrmalarnn birinde Mimarlk
Fakltesi'nde Mehmet ile Canan' belirlemiti. Onalt ay nceydi bu. Bahard,
Canan'la Mehmet birbirlerine aktlar ve ellerinde de bir keye ekilip
okuduklar kitap vard. Sekiz ay boyunca kendilerini pek fazla yakndan olmasa
da izleyen Seiko'nun varln ruhlar bile duymamt.
Onlar kefetmesinden, benim kitab okumama ve Mehmet'in minibs duraklarnn
nnde vurulmasna kadar geen bu sekiz ay boyunca Seiko, Dr. Narin'e dzensiz
aralklarla yirmi iki rapor yazmt. Geceyarsndan ok sonraya kalar bu
raporlar yeniden yeniden dikkatle sabr ve kskanlkla 152
okudum ve onlardan kardm sonularn zehirini altm arivdeki dzene
uygun bir mantkla iime sindirmeye altm.
1. Gdl kasabasndaki 19 numaral otel odamzdan gece ehir meydanna bakarken
Canan'm bana syledii, hibir erkein kendisine dokunmad yolundaki szleri
doru deildi. Yalnz bahar gnlerinde deil onlar yaz boyunca da birka kere
bulup izleyebilen Seiko, iki gencin Mehmet'in alt otele girdiklerini,
ierde uzun saatler kaldklarm saptamt. Bunu tabii tahmin ediyordum, ama
tahmin etmekte olduumuz eyleri bir bakas oktan tank olup yazmsa daha da
aptal hissederiz kendimizi.
2. Mehmet'in bir Nahit olarak hayatnn bitmesinden sonra edindii yeni kimlii
ve balad yeni hayatndan, babas, alt otelin yneticileri, Mimarlk
Fakltesi Kayt Brosu ve Seiko'nun kendisi phelenmemilerdi hi.
3. klarn birbirlerine k olmalarndan baka toplumsal olarak dikkati eken
bir yanlar yoktu. Son on gn saylmazsa, ellerindeki kitab bakalarna vermeye
kalkmamlard. Kitab da her zaman okumuyorlard. Zaten Seiko, bu yzden
kitap ile ne yaptklarnn fazla zerinde durmamt. Sradan bir evlilie
hazrlanan sradan iki niversiteli gen gr-nmndeydiler. Snf
arkadalaryla dostluklar dengeli, dersleri iyi, heyecanlar llyd.
Herhangi bir siyasi takmla ilikileri de, kayda deer herhangi bir heyecanlar
da yoktu. Hatta Mehmet'in kitab okumu kiiler iinde en sakini, en
saplantsz, en tutkusuzu olduunu bile yazmt Seiko. Daha sonra bu yzden o
kadar armt, hatta belki sevinmiti de.
4. Seiko onlar kskanyordu. Baka raporlaryla karlatrdmda Canan'
gereinden fazla dikkatli ve fazla iirsel bir dille tasvir ettiini grdm
nce: "Kitab okurken gen kzn kalar hafife atlyor ve yzne belirgin
bir zarafet
153
ve vakar geliyor." "Sonra o kendine zg hareketi yapt ve bir kk hamlede
salarn kulaklarnn arkasnda toplad." "Yemekhane kuyruunda beklerken
elindeki kitaba bakarsa st duda hafife ne kyor ve gzleri birden yle
bir ldamaya balyor ki insan iri bir ya tanesinin her an bu gzel gzlerde
belireceini sanyor." Ya u artc satrlar: "Efendim, kzn btnyle
kitaba dnk yznn izgileri ilk yarm saatten sonra ylesine yumuad ve
ylesine tuhaf ve deiik bir ifadeye brnd ki bir an sihirli bir n
pencerelerden deil de bu melek yzl kiinin okuduu kitabn sayfalarndan
fkrdn sandm." Sonra Canan'm meleklemesine kout olarak yanndaki olan
da fazla fazla dnyevileiyordu. "iyi bir aileden bir gen kzla kimlii,
gemii belirsiz bir aileden yoksul bir gencin ak efendim bu." "Delikanlmz
her zaman daha dikkatli, daha sinirli, daha hesapl." "Kz belki arkadalarna
daha ok almaya, onlarla yaknlamaya, hatta belki onlarla kitab paylamaya
eilimli, ama otel katibi onu tutuyor." "Belli ki yoksul bir aileden geldii
iin kzn evresine girmekten ekiniyor." "Aslna bakarsanz bu gen kzn bu
souk ve silik adamda ne bulduunu anlamak da zor." "Bir otel katibinden
beklenmeyecek kadar kendini beenmi." "Sessizlii, suskunluu bir erdem gibi
gsterebilen becerikli kiilerden..." "Hesap zppe." "Hibir zellii yok
aslnda, efendim." Seiko'yu sevmeye balamtm. Bir de beni inan-drabilseydi.
Baka eye ikna etti oysa.
5. Ah ne de mutluydular! Dersten kyor, Beyolu'na bir sinemaya giriyor, el
ele tutuarak Sonsuz Geceler adl filmi seyrediyorlard. Okulun kantininde bir
kedeki masaya oturuyor gelip geenleri seyrediyor, sonra aralarnda tatl
tatl konuuyorlard. Birlikte Beyolu vitrinlerine bakyor, birlikte otobse
biniyor, derslerde yanyana oturuyorlard. ehirde gezintiye kyor, bir bfede
dizdize taburelere oturup aynada kendilerini seyrederek sandvi yiyor, derken
kzn antasndan
154
kard kitab okuyorlard. Hele bir yaz gn vard ki! Seiko Mehmet'i otel
kapsndan izlemeye balam, elinde plastik torba tayan Canan'la bulutuunu
grnce bir iz zerinde olduunu sanp pelerine taklmt. Vapurla Bykada'ya
gitmiler, sandal kiralayp denize girmiler, at arabasna binmiler, msrla
dondurma yemiler, dnte de delikanlnn alt oteldeki odasna
kmlard. Zordu bunlar okumak. Kk kavgalar ettikleri, tarttklar,
Seiko'nun da bunlar ktye yorduu oluyordu, ama sonbahara kadar aralarnda bir
gerginlik yoktu.
6. O karl Aralk gn, plastik torbadan kard tabancayla minibs
duraklarnn orada Mehmet'i vuran kii Seiko idi. Bundan btnyle emin
deildim. Ama fkesi, kskanl bunu doruluyordu. Pencereden grdm
glgeyi, karl parkta srayarak kan gzlerimin nne getirince Seiko'nun
otuz yalarnda olduunu dnyordum. Otuz yalarnda, kt gelirine ek olsun
diye dardan i alan, mimarlk okuyan genleri "zppe" olarak gren, polis
koleji mezunu hrsl bir memur. Peki o benim hakkmda ne dnyordu?
7. Tuzaa drlm zavall bir avdm ben. Seiko bile bu sonuca o kadar kolay
varmt ki, benim iin kederlenmiti. Oysa, kzla olann arasnda sonbahardan
itibaren balayan gerginliin Canan'm kitapla bir ey yapma isteinden
kaynaklandn karamamt. Sonra, Canan'm srar zerine kitab bir
bakasna vermeye karar vermi olmalydlar. Ya da Mehmet, Canan'm srar
zerine buna raz olmutu. Bir sre, tpk zel bir iyerinde boalan bir
kiilik kadro iin bavurular gzden geiren iverenler gibi, faklte
koridorlarnda rastladklar genleri gzden geirmilerdi. Beni neden
setikleri belli deildi hi. Fakat bir sre sonra, beni izlediklerini, beni
gzlediklerini, benim hakkmda konutuklarn Seiko amaz bir ekilde
saptamt. Ondan sonra av sahnesi alyordu ki bu beni semelerinden de kolay
olmutu. u kadar
155
kolay: Canan birka kere, elinde kitap, koridorda bana yakn yakn yrmt.
Bir kere bana tatl tatl glmsemiti. Arkasndan asl oyununu zevkle
oynamt: Kantinde kuyrukta beklerken benim kendisini seyretmekte olduumu
farketmi, . antasnda czdann ararken elindeki eyi brakmas gerekiyormu
gibi yapp, kitab oturduum masann zerine, hemen nme brakm, sekiz-on
saniye sonra da zarif eliyle geri almt. Sonra ikisi, Cananla Mehmet, zavall
baln zokay yediinden emin olup, daha nceden saptadklar benim dn
yolumdaki kaldrm kitapsna kitab bedava brak-vermilerdi ki, ben, akam
eve dnerken dalgn dalgn bakp "Aa, o kitap!" deyip alaym. yle de oldu.
Seiko durumu rapor ederken benim iin hakl olarak, "hibir zellii olmayan
hlyal bir gen," diyordu kederle.
Ayn ifadeyi Mehmet iin de kullandndan aldrmadm, hatta biraz teselli
buldum ve u soruyu sorma cesaretini bile gsterdim. Kitab o gzel kzla
yaknlamama yardmc olabilir diye alp okuduumu imdiye kadar kendime niye
hi itiraf etmemitim?
En dayanlmaz olan, ben Canan'a hayran hayran bakarken, baktm bile
farketmeden onu seyrederken, kitap sihirli ve rkek bir ku misali masamn
zerine bir konup bir havalanrken, yani ben hayatmn bylenmesini yaarken,
Mehmet'in ikimizi, Seiko'nun da mz uzaktan dikizle-mesiydi.
"Benim hayatn kendisi sanarak mutlulukla karladm, akla sevdiim rastlant
bir bakasnn kurgusuymu yalnzca," dedi aldatlm kahraman ve Dr. Narin'in
silahlarn grmek iin odadan kmaya karar verdi.
Ama nce biraz hesap kitap, biraz aratrma yapmas, yani biraz saat olmas
gerekiyordu. Hzl hzl altm ve Dr. Narin'in alkan saatlerinin ve krk
kalpli bayilerinin Anadolu'nun drt bir yannda kitab okurken grp saptad
756
pheli gen Mehmetler'in bir dkmn yaptm. Serkisof bizim Mehmet'imizin
soyadn yazmad iin, elimde o srada nasl aratracam bile karamadm
upuzun bir liste olumutu.
Vakit iyice ge olmutu, ama Dr. Narin'in beni beklediinden emindim. Saat
tkrtlar eliinde bezik oynanan odaya yrdm. Canan da Dr. Narin'in kzlar
da odalanna ekilmiler, bezik arkadalar ekip gitmilerdi. Dr. Narin odann
en karanlk kesinde, iri bir koltua gaz lambalarnn ndan saknr gibi
gmlerek oturmu kitap okuyordu.
Beni farkedince okuduu kitab, ak sayfasna sedef kakmal bir aacak
yerletirip kenara koydu, ayaa kalkt, beni beklediini, hazr olduunu
syledi. Gzlerim okumaktan ar yorgunsa biraz dinlenebilirdim. Ama
okuduklarmdan ve rendiklerimden memnun olduumdan emindi. Ne kadar da
artc olaylarla, hinoluhinliklerle doluydu deil mi hayat? Ama o, bu
karmaaya bir dzen vermeyi kendine grev edinmiti.
"Dosyalar, fihristleri gergef ileyen bir kzn dikkatiyle Glendam
hazrlamtr," dedi. "Glizar btn yazmalar ynlendirmeyi, benim
cevaplarmn ve isteklerimin ana fikrini benden alp sevgili ve itaatkr
saatlerime mektuplar yazmay babasna ballk kadar zevk bilir. Her leden
sonra, Glcihan bana tek tek btn mektuplar gzel sesiyle okurken aylarmz
ieriz. Bazan bu odada alrz, bazan sizin altnz arive geeriz.
Yazlar, lk bahar gnlerinde dut aacnn altndaki masada saatlerce otururuz.
Benim gibi skuneti seven bir insan iin, o saatler, gerek bir mutlulukla
geer."
Btn bu fedakarlk ve sevgiyi, btn bu dikkat ve incelii, btn bu dzen ve
huzuru vecek szler aryordum kafamda. Dr. Narin'in beni grnce yarda
brakt kitabn bir Zagor cildi olduunu kapandan anladm. Adamlarna
ldrtt Rfk Amca'nn, baarszlk yllarnda bu resimli romann
157
milliletirilmi bir uyarlamasna giritiini biliyor muydu? Ama bu
rastlantlarn kk incelikleriyle oyalanacak gibi hissetmiyordum kendimi.
"Efendim, silahlar grmek mmkn m acaba?"
Sevgiyle, bana gven alayan efkatli bir sesle cevap verdi: Ona "baba" da
diyebilirmiim, "doktor" da.
Dr. Narin bana, Emniyet tekilatnca 1956'da alan bir ihaleyle Belika'dan
ithal edilmi arjrl Browning tabancay gsterip yakn zamana kadar bunlardan
ancak yksek kademeli polislerde olduunu aklad. Uzun namlulu klf da kabza
olup tfee dnebilen Alman Parabellum'un, bir keresinde yanllkla patlayp,
dokuz milimetrelik kurunun iki hantal Macar atn delip, evin bir penceresinden
girip, tekisinden kp dut aacna saplandn anlatt, ama zordu bu silah
tamak. Pratik ve gvenilir bir ey aryorsam, bana kabzadan emniyetli bir
Smith-Wesson neriyordu. Tutukluk ihtimaline kar tavsiye edecei baka bir
toplu tabanca, btn merakllarnn baylaca l l bir Colt vard, ama
insan bunu tarken ok fazla Amerikan, ok fazla kovboy hissedebilirdi kendini.
Bylece bizim ruhumuza en ok sindirebildiimiz bir dizi Alman Walther ile
onlarn yerli taklidi patentli Krkkale tabancaya dnd ilgimiz. Yaygnl,
krk yldr ordudan bekilere, polislerden frnclara kadar pek ok silahsever
tarafndan pek ok isyanc, hrsz, apkn, politikac ve a vatanda gvdesi
zerinde yzbinlerce kere denenmi olmas bu tabancalar benim gzmde de
sekinletiriyordu.
Dr. Narin'in, Walther ile Krkkale arasnda hibir fark olmadn, onlarn
bizim ruhlarmz kadar gvdelerimizin bir paras olduunu birka kere sylemesi
zerine, cepte ok kolay tanan ve kesin bir sonu almak iin yakndan ate
etmeyi de gerekli klmayan 9 milimetrik, horozlu bir Walt-her'de karar kldm.
Tabii ki, pek fazla bir ey sylememe gerek kalmadan. Dr. Narin, atalarmzn
silah tutkusuna hafif bir
158
gnderme yapan ll bir jestle aleti bana iki dolu arjr ile hediye etti ve
beni alnmdan pt. O almalarna devam edecekti, imdi ben uyumal,
dinlenmeliydim.
Uyku, aklmdaki en son eydi. Tabanca dolabyla bizim odamz arasndaki onyedi
admlk yolu yrrken onyedi deiik senaryo geti aklmdan. Uzun okuma saatleri
boyunca hepsini aklmn bir kesinde kurmu, son anda son sahneye uygun bir
bileimde karar klmtm. Gecenin o saatinde onca sayfay okumaktan sarho
olmu aklmn bu harikasn, Ca-nan'n kilitledii kapy kere vurduktan
sonra bir kere daha gzden geirdiimi hatrlyorum da, gzden geirdiim ey
nedir aklma bile gelmiyor. nk kapy vurur vurmaz, "Parola?" dedi iimden
bir ses, belki de Canan'n byle diyebileceini dndm iin, "Padiahm ok
yaa!" dedim ona hazrcevaplkla.
Canan beni merakta brakan yar neeli, hayr yar kederli, hayr btnyle
esrarl bir yzle nce kilidi, sonra kapy anca birden haftalardr
ezberledii szleri, sahne klar altna kar kmaz unutuveren acemi oyuncu
gibi hissettim kendimi. Bu durumda yle byle hatrlad birka dknt
kelimeye gvenmektense akl banda birinin kendini igdlerine brakacan
karmak zor deildi. Ben de yle yaptm; en azndan tuzaa drlm bir av
olduumu unutmaya altm.
Uzun bir yolculuktan sonra eve dnen gen koca gibi Canan' dudaklarndan ptm,
ite en sonunda, onca badireden sonra, ikimiz birlikte evimizde, odamzdaydk.
Onu ok seviyordum. Baka hibir eyi nemsemiyordum. Hayatta halledilmesi
gereken bir-iki prz varsa, bunca yolu cesaretle alm olan ben onlar da
kolaylkla hallederdim. Dudaklar dut kokuyordu. Uzaklardaki, belirsiz
yerlerdeki byk dncelere, bu dncelere kanp hayat kaym kiilere, kendi
saplantlarn dnyaya yanstmaya alan saygdeer ve tutkulu
159

budalalara, fedakarlklaryla bizi zmeye alanlara, oradaki eriilmez ve


iddial haya n arsna biz ikimiz, bu odann iinde birbirimize sarlarak
srt dnmeliydik. Byk hayalleri paylam, aylarca sabah akam yoldalk
etmi, birlikte onca yol alm iki kiinin kaplarn, pencerelerin dndaki
dnyay unutarak birbirlerine sarlmalarna, ey melek, her eyden ok gerek
olmalarna, o esiz gereklik zamann bulmalarna ne engel olabilir? Bir
ncnn hayaleti.
Hayr, canm brak peyim dudaklarn, nk artk yalnzca ihbar tutanaklarnda
bir ad olan o hayalet gerek olmaktan korkuyor. Ben ise, buradaym bak ve
biliyorum zaman ar ar tkeniyor: Birlikte bindiimiz otobslerin ald
btn o yollar biz zerinden kayp gittikten sonra, nasl bize hi mi hi
aldrmadan, yaz gecelerinde, yldzlarn altnda asfalt, ta ve scak bir
dokunu olarak kendileriyle dopdolu varolup uzanyorsa huzurla, biz de, burada,
daha vakit geirmeden, birlikte uzanalm... Hayr canm, hi vakit geirmeden,
ellerim gzel omuzlarn, ince ve krlgan kollarn tuttuka, sana ben
yaklatka, btn otobslerin ve btn yolcularn arad o esiz zamana, bak
ar ar ne mutlu ulayoruz. Dudaklarm kulanla salarn arasndaki yar
saydam alana bastrdmda, salarnn elektriinden rken kular bir anda,
yzme ve alnma sonbahar kokusuyla kartnda, ve avucumun iinde kanat
rpan inat ku gibi gsn diklendiinde, bak ite imdi, o eriilmez zaman
aramzda nasl dopdolu, sapasalam diriliyor, gryorum gzlerinde: imdi ite,
ne orada, ne baka bir yerde, ne hayal ettiin lkede, otobslerle kr otel
odalarnda, ne de yalnzca kitap sayfalarnda varolan bir gelecekteyiz. imdi,
burada ikimiz, bu odada, telal plerim ve i ekilerinle iki ucu ak bir
zamann iindeymi gibi, birbirimizi tutmu bir mucize grelim diye bekliyoruz.
Doluluk an! Sarl bana, zaman akmasn, haydi sarl canm bana, mucize
160
bitmesin! Hayr, kar koyma, hatrla: Gvdelerimizin otobs koltuklarnda ar
ar birbirine kayp, dlerimizin salarmz gibi birbirine kart geceleri;
dudaklarn ekmeden hatrla: Balarmz birlikte souk ve karanlk cama
yaslandnda, kk kasabalarn ara sokaklarnda grdmz ev ilerini;
hatrla, el ele seyrettiimiz onca filmi: Yamur gibi yaan kurunlar,
merdivenlerden inen sarnlar, bayldn soukkanl yakkllar hatrla.
Hatrla, bir gnah iler, bir suu unutur ve baka bir diyar dler gibi
sessizce seyrettiimiz pmeleri. Dudaklarn birbirine yaklamasn ve gzlerin
kameradan uzaklamasn hatrla; hatrla, otobsmzn tekerlekleri saniyede
yeclibuuk kere dnerken bizim nasl da bir an kprtsz ve hareketsiz
kalabildiimizi. Ama hatrlamad. Son bir kere daha umutsuzca ptm onu. Yatak
darmadank olmutu. Walther'imin sertliini farketmi miydi? Canan yanmda
uzanm, yldzlara bakar gibi dnceli tavana bakyordu. Gene de, dedim ki:
"Canan, biz otobslerde mutlu deil miydik? Gene otobslere dnelim."
Bunun tabii, hibir mant yoktu.
"Ne okudun," diye sordu bana. "Ne rendin, bugn?"
"Hayat hakknda pek ok ey," dedim ben de bir dublaj diliyle ve dizi filmi
havasyla. "Pek yararl eyler aslnda. Birok insan var kitab okuyan, hepsi de
bir yerlere doru koturuyorlar... Her ey karmakank ve kitabn insanlara
ilham ettii k lm gibi gz kamatryor. Hayat ne kadar artc."
Bu dille anlatmaya devam edebileceimi, akla olmuyorsa, hi olmazsa
kelimelerle, ocuklarn sevecei mucizeler yaratabileceimi hissediyordum.
Saflm ve bu aresizlikte bavurduum oyunculuu affet, melek, nk yetmi
gnden sonra ilk defa Canan'a bu kadar yaknlaabilmi ve yanna uzanm
yatyordum ve ocukluu taklit, biraz kitap kartran herkesin bildii gibi,
gerek ak cennetinin kaplar yzne
nesnelliiyle marur alnna bastrp orada tutmak. Elim benden kamayacana
emin olmak ister gibi orada kalakalm. ocukluk anlarm gzden geiriyordum,
dokunu tadnn meknlar, yataklar, odalar, kokulan, sradan eyleri nasl da
tepeden trnaa deitirdiini kefediyordum. Baka hesaplar ve dnceler de
vard aklmda. Yzn hafife evirip, bana sorarak baknca, elimi alnndan
ektim, gerei syledim: "Atein var."
Bir anda nmde hi de hesapta olmayan bir yn ihtimal belirdi. Gecenin
ikisinde mutfaa indim. Korkun grnl tencereler ve hayaletler arasndan,
yar karanlkta karma kan iri bir cezvede bir kavanozdan bulup kardm
hlamuru kaynatrken, bir battaniyenin altna girip bir bakasna sarlmann
souk algnlklarna kar en iyi ey olduunu Canan'a sylemeyi kuruyordum.
Daha sonra, Canan'n bana tarif ettii yerdeki bfenin stnde ila kutular
arasnda aspirin ararken, ben de hastalanrsam gnlerce odada kalabiliriz de,
diye dnyordum. Bir perde kprdad, terlikler prdad. Dr. Narin'in einin
nce glgesi sonra asabi kendisiyle karlatm. Hayr efendim, dedim, merak
edilecek bir ey yok, yalnzca biraz tm efendim.
Beni st kata kard. Bir ykln zerinden kaln bir battaniye indirtti, ona
bir nevresim geirdi ve dedi ki: "Ah canm, o kz bir melek, zme onu, dikkat
et." Sonra bir daha aklmdan hi kmayacak bir ey syledi: Ne kadar da gzel
bir boynu varm benim karmn.
Odaya dnnce uzun uzun boynuna baktm. Daha nceden dikkat etmemi miydim?
Etmitim, sevmitim ama boynunun uzunluu o kadar arpc geliyordu ki, uzun bir
sre baka hibir ey dnemez oldum. Ar ar hlamurunu iiini, aspirini
yutar yutmaz hemen "iyi" bireyler olacana inanan iyiniyetli ocuklar gibi
battaniyesine sarlp iyimserlikle bekleyiini seyrettim.
164
Uzun sessizlikler oldu. Ellerimi gzlerimin iki yanma dayayp pencereden dar
baktm. Dut aac belli belirsiz kprdanyor. Canm, dut aacmz hafif bir
rzgrda bile nasl titriyor. Sessizlik. Canan titriyor, zaman ne abuk geiyor.
Bylece oda, odamz ksa bir sre iinde "hasta odas" denilen o zel iklim ve
manzaral yere dnt. Aa yukar yrrken masann, bardan, sehpann yava
yava fazla tandk, fazla sokulgan eylere dntn hissediyordum. Saat drt
oldu. Bana buraya oturur musun dedi, yatan kenarna, yanma. Battaniyenin
zerinden ayaklarn tuttum. Bana glmsedi, ben ok ekermiim. Gzlerini
kapayp uyur gibi yapt, hayr uyuklad, uyudu. Uyudu mu? Uyudu.
Kendimi yrrken bulmuum. Saate bakarken, srahiden su doldururken, Canan'a
bakarken, bir karar veremezken. Laf olsun diye bir aspirin de ben yutarken.
Gzlerini anca elini alnna koyup ateine bir daha bakarken.
Sanki saatlerin aksn diye zorlad zaman bir ara duraklad, iine dmekte
olduum yar saydam zar yrtld ve Canan yatanda doruldu: Birden ateli
ateli otobs muavinlerinden sz ettik. Biri, bir gn ofr mahallim ele geirip
hi bilinmeyen bir lkeyi kefedeceini sylemiti. Bir bakas, enesini
tutamayp, irketin siz deerli yolcularmza hediyesi, cretsizdir, ltfen
buyrun ikletlerini, aabey ok inemeyin, nk afyonludur, yolcular ml
ml uyusun da bunu otobsn yaylarndan, hi sollamayan ofrn hnerinden,
irketimizin ve arabalarmzn stnlnden sansnlar cliye, demiti. Hani
Canan, sonra bir bakas vard, -ne de gzel glyorduk-, hatrladn m, iki
ayr otobste grmtk de, demiti ki, aabey ilk sefer senin bu kz
kardn anlamtm, imdiyse gryorum, tebrik ediyorum, yenge,
evlenmisiniz.
Benimle evlenir misin? Bu szlerin ltsyla canlanan ok sahne grmtk:
Sarmadola sevgililer aalar altnda yrrken ve gece bir elektrik direinin
altnda ve arabann
J 65
iinde, arkada da tabii, Boaz Kprs grlrken ve yabanc filmlerin etkisiyle
yamur yaarken ve sevimli amcalarla iyiniyetli arkadalar kzla olan
birdenbire yalnz braktnda ve zengin olan fettan kza bunu sorup cup havuza
derken: Benimle evlenir misin? Gzel boyunlu kza hasta odasnda bu sorunun
sorulduu bir sahneyi grmediim iin, szlerimin Canan'da filmlerde olduu
cinsten sihirli bir eyler uyandrabileceime inanamadm. stelik odadaki
pervasz bir sivrisinee taklmt aklm.
Saate baktm ve telaa kapldm. Ateine baktm, endielendim. Diline bakaym
dedim, kard, ucu sivri ve pembe. zerine uzanp dilini azma aldm. yle
biraz kaldk biz, melek.
"Yapma canm," dedi sonra. "ok tatlsn, ama yapmayalm."
Uyudu. Yatan kenarna, yanna uzanp soluk alp verilerim saydm. ok sonra,
ortalk aydnlanmak zereyken yle eyler dnyordum ve bir daha
dnyordum: Ona derim ki, son bir kere daha dn, Canan, senin iin her eyi
yaparm, Canan, anlamyor musun seni ne kadar ok sevdiimi... Hep ayn mant
tekrarlayan bunun gibi eyler... Bir yalan atp onu yeniden otobslere
srkleyeyim, diye dndm bir ara, ama artk hem nereye gitmem gerektiini
aa be yukar biliyordum, hem de Dr. Narin'in acmasz saatlerini tandktan
ve Cananla bu odada bir gece geirdikten sonra lmden korkmaya baladmn da
farkmdaydm.
Melek, biliyorsun ite, zavall ocuk, sevgilisinin yanna uzanp gn na
kadar soluk alverilerini dinledi. Canan'n dzgn ve kiilikli enesini,
Glizar'n verdii gecelikten kan kollarn, salarnn yasta yaylm ve
dut aacnn yava yava aydnlann seyretti.
Sonra her ey hzland: Evin iinde tkrtlar duydu, kapnn nnden geen
ihtiyatl ayak sesfferi, yeniden balayan rzgrn
66
arpt bir pencere, bir inek m dedi, bir araba homurtusu, bir ksrk ve
kapmz vurdular. Elinde iri bir doktor antas, her eyden ok doktor olan
orta yal tral biri, dardaki kzarm ekmek kokusuyla birlikte ieri
girdi. Dudaklar az nce kan imi gibi kpkzld ve kenarnda irkin bir ban
vard. Ateler iindeki Canan' arszca soyacak ve titreyen boynunu ve srtn
bu dudaklarla pecek diye dnmm. O nefrettik antasndan stetoskopunu
karrken, ben kala gz arasnda Walther'imi sakladm yerden alp kapdaki
endieli anaya aldrmadan odamdan ve evden ktm.
Dr. Narin'in bana tantt araziye kimseye grnmeden aceleyle daldm. Kimsenin
beni grmeyeceinden ve rzgrn dedikodu tamayacandan emin olduum
kavaklarla evrili bir sszlkta, tabancam ekip stste ate ettim. Bylece
Dr. Narin'in hediyesi kurunlarla pintice ksa ve hzn verecek kadar beceriksiz
bir at talimi yapm oldum. Hedef olarak setiim kavak aacna, drt admdan
ve kurundan tek isabet bile yok. Biraz kararsz kaldm, kuzeyden gelen
aceleci bulutlara bakarak dncelerimi aresizlikle toparlamaya altm
hatrlyorum. Gen Walther'in straplar...
ileride bir yerde, Dr. Narin'in arazisinin bir ksmna hakim ykseke bir
kayalk vard. Oraya ktm, oturdum, manzarann geniliine ve zenginliine
bakp soylu dncelere dalacama, kendi hayatmn ne sefil yerlere varacan
dndm. ok vakit geti, ama byle zor zamanlarda peygamberlerin, film
yldzlarnn, azizlerin ve siyasi nderlerin yardmna koan melekler,
kitaplar, ilham perileri ve koy bilgeleri hi mi hi gzkmediler bana.
aresiz, konaa geri dndm. Kzl dudakl lgn doktor Canantm'n kann
afiyetle emmi, imdi anneleriyle oturmu gl kzlarn ayn iiyordu. Beni
grnce nasihat etme zevkyle gzleri ldad.
"Delikanl!" dedi bana. Karm tm, ar bir grip geiriyormu; daha nemlisi
yorgunluk, halsizlik, bakmszlk yznden zafiyetin eiindeymi. Ne yapyor da
onu bu kadar yoruyor, ne ediyor da onu o kadar hrpalyormuum? Kzlar,
anneleri, yeni evli gen kocaya pheyle baktlar.
"Ona ar ilalar verdim," dedi doktor. "Bir hafta kprdamadan yatacak."
Bir hafta! Doktor bozuntusu aynn zerine iki de badem kurabiyesi tknp,
defolup giderken yedi gnn bana fazla fazla yeteceini dndm. Canan
yatanda uyuyordu, odadan gerekli grdm bir-iki vr-zvr, notlarm,
paralarm aldm. Canan' boynundan ptm. Vatan savunmasna koan bir gnll
asker gibi aceleyle odadan ktm. Acele bir iim, vazgeilmez bir sorumluluum
olduunu syledim sonra Glizar ile annesine. Karm onlara emanetti. Ona kendi
gelinleriymi gibi bakacaklarn sylediler. Be gn sonra dnm olacam
zellikle belirttim ve arkamda braktm cadlar, hayaletler ve haydutlar
lkesine ve iinde Dr. Narin'in olu niyetine Kayserili gencin yatt mezarla
geri dnp hi mi hi bakmadan kasabaya, garajlara doru uzaklatm.
168
12
Gene yollara dmtm ite! Ey eski garajlar, dknt otobsler, kederli
yolcular merhaba! Hani olur ya; farketmeden altmz, altmz da hi
bilmediimiz sradan bir tiryakiliin trenlerinden ayr kaldmzda, hayatn
eskisi gibi olmadn hissetmenin hzn sarar iimizi. Eski bir Magirus otobs,
Dr. Narin'in farkettirmeden hkmettii atk kasabasndan medeniyetin geri kalan
ksmna beni tarken bu hznden kurtulacam sanmtm. nk ksrkl,
aksrkl da olsa, da yollarnda bir ihtiyar gibi soluk solua inliyor da olsa,
bir otobsteydim ite en sonunda. Ama arkamda braktm masal lkesinin
kalbinde, Canan ateler iinde bir odada yatyor, hakkndan gelemediim bir
sivrisinek ayn odada sinsice geceyi bekliyordu, iimi bir an nce bitirip,
zaferle geri dnp, yeni hayata balayabilmek iin planlarm ve katlarm bir
daha gzden geirdim.
Geceyars, bir baka otobsn titreyen camndan uykuyla uyanklk arasnda
bam uzaklatrp gzlerimi atmda, belki burada ilk defa, seninle gzgze
gelebileceimi dndm iyimserlikle, melek. Ama ruh saflyla, esiz ann
169
sihrini birletirecek ilham benden ne kadar da uzaktayd. Otobs pencerelerinden
uzun bir sre seni gremeyeceimi biliyordum. Karanlk dzlkler, korkun
uurumlar, cva rengi rmaklar ve unutulmu benzincilerle, harfleri ryp
dklm sigara ve kolonya ilanlar penceremden akarken aklmda kt hesaplar,
bencil dnceler, lm ve kitap vard ve hayallerimi canlandracak ne bir
videonun nar rengi n gryordum, ne de mezbahadaki gnlk katliamdan evine
dnen huzursuz bir kasabn canhra horultusunu duyuyordum.
Otobsn sabaha doru beni brakt dalk Alacaelli kasabas, deil yaz
sonunu, sonbahar bile atlam, alelacele k getirmiti. Resmi dairelerin
almasn beklemek iin girdiim kk bir kahvede, ay demleyen, bardaklar
ykayan ve salar neredeyse kalarndan balad iin aln hi olmayan bir
rak, benim de eyh efendiyi dinlemek iin gelenlerden olup olmadm sordu.
Vakit gesin diye, evet dedim ona. Bana torpilli bir koyu ay verdi ve eyhin
hastalar iyiletirmek, ksr karlar ocuk sahibi yapmak dndaki asl
marifetlerini, bir bakta elindeki atal bkmek, parmann ucuyla dokunup
Pepsi Cola iesi amak gibi mucizelerini benimle paylamann zevklerini yaad.
Kahveden ktmda k gitmi, sonbahar gene atlanm, scak ve sinekli bir yaz
gn oktan balamt. Sorunlar bir anda zerlerine giderek zen o kararl ve
olgun kiilerin yapaca gibi dorudan postaneye gittim ve belli belirsiz bir
heyecan duyarak masalarda gazete okuyan, bankolarda ay ien ve sigara tttren
uykulu memur ve memurclcri dikkatle gzden geirdim. Ama aralarnda yoktu o.
Gzme kestirdiim, efkatli abla grnl bir memure ise tam bir cadaloz
kt: Mehmet Buldum Bey'in az nce datma ktn bana syleyene kadar o
kadar uratrd ki beni, nesi oluyorum dediniz, burada bekleeniz, ama i
vakti kardeim sonra
170
,
gelseniz- istanbul'dan gelen ve PTT Genel Mdrl'nde hatr saylr dostlar
olan bir askerlik arkada olduumu sylemem gerekti. Bylece, demin az nce,
hemen imdi, postaneden kan Mehmet Buldum, umutsuzca kouturduum ve adlarn
birbirine kartrdm sokaklar ve mahalleler ierisinde kaybolmak iin vakit
bulmu oldu.
Gene de sora sorutura, -teyze postac Mehmet buradan geti mi? ana
mahallelerde, dar sokaklarda kaybolmay baarp durdum. Alacal bulacal bir
kedi gnete tembel tembel yalanyordu. Belediyenin adamlar bir elektrik
direine merdiven dayarken araflar, yastklar balkona karan gen ve
gzelce bir teyze onlarla gzgze geliyordu. Kara gzl bir ocuk grdm,
yabanc olduumu hemen anlad. "Ne var?" dedi bana bir horoz edasyla. Canan
yanmda olsayd, hemen bu cingzle arkadalk kurar, zeki mi zeki bir sohbet
balatr ve gzel olduu, dayanlmaz olduu, esrarl olduu iin deil, u
ocukla hemen byle konuabildii iin ona srlsklam m diye dnrdm.
Postanenin karsndaki Zmrt Kahvehanesinin kaldrmdaki masalarndan birine,
kestane aacnn altna ve Atatrk heykelinin karsna oturdum. Bir sre sonra
Alacaelli Postas gazetesini okurken buldum kendimi: Pnar Eczanesi istanbul'dan
Stlops marka kabz ilacn getirmi, yeni sezona iddial hazrlanan Alacaelli
Kiremit Genlik'in Boluspor'dan getirdii antrenr ehrimize dn gelmiti. Demek
ki, bir kiremit fabrikas var diyordum ki, Mehmet Buldum Bey'i, omuzunda koca
bir posta antas, oflaya puflaya belediyeye girerken grdm hayal krklyla.
Bu ar ve yorgun Mehmet, Canan'm aklndan karamad Mehmet'ten ne kadar da
uzakt. Burada iim bitmi ve listemde beni bekleyen daha pek ok gen Mehmet
olduuna gre bu alakgnll, huzurlu kasabay kendi haline brakp hemen ekip
gitmeliydim oradan. Ama eytana uyup Mehmet Buldum'un belediye binasndan
kmasn bekledim.
171
I
Kk ve abuk postac admlaryla glgeli kaldrma doru yrrken adm
syleyerek yolunu kestim, akn akn bana bakarken onu kucaklayp ptm ve
sevgili askerlik arkadan, beni hl tanyamad iin onu knadm. Sululuk
duygularyla benimle kahvehane masasna oturdu, benim acmasz "bari adm
hatrla" oyunuma kaplp umutsuz tahminler yapmaya balad. Bir sre sonra onu
serte susturdum, bir takma ad uydurdum ve PTT'de tandklarm olduunu
akladm, iten bir arkadam, PTT ile ya da terfi imknlaryla fazla
ilgilenmedi bile. Scaktan ve posta yknden kan ter iinde olduu iin,
garsonun hemen getirip at Buz Gibi BUDAK gazozunun iesine minnetle
bakyor, hi hatrlamad bu asknt askerlik arkadandan da, verdii
mahcubiyetten de bir an nce kurtulmak istiyordu. Belki de uykusuzluktandr, ama
bam tatl tatl dndren bir hn duyduumu ak seik hissediyordum.
"Bir kitap okumusun!" dedim, aym yudumladm ciddiyetle. "Bir kitap
okuyormusun? Bazan herkesin nnde de yapyormusun bu ii."
Bir an yz kl gibi oldu. Konuyu ok iyi anlamt.
"O kitab nereden buldun?"
Ama abuk da toparland, istanbul'a hastaneye giden bir akrabas varm, adna
kanp, salk kitab sanp kaldrm satcsndan satn alm, atmaya kyamad
iin de getirip ona vermi.
Biraz sustuk. Bir sere masadaki iki bo sandalyeden birine kondu, tekine
srad.
Acl kk ve itinal harflerle yakasnda yazan posta memurunu szdm. Benim
yalarda, belki birka ya bykl. Btn hayatm rayndan karan, dnyam
altst eden kitap bu adamn da yoluna km, onu da tam bilemediim -bilmeyi
istemekle istememek arasnda karar veremediim- bir ekilde etkilemi,
sarsmt, ikimizi bir eit kurban
172
ya da talihli yapan ortak bir yanmz vard ve bu da sinirime dokunuyordu.
Konuyu kmseyip, elindeki Budak marka gazozun kapa gibi ilgisizlikle bir
keye atamadm da grdm iin kitabn onda da zel bir yeri olduunu
hissediyordum. Nasl bir adamd bu? Uzun parmakl, dzgn, olaanst gzel
elleri vard. Neredeyse narin denilecek bir teni, duygulu bir yz ve biraz da
artk fkelendiini, meraklandn belli eden badem gzleri vard. Onun da
kitapla benim gibi avland sylenebilir miydi? Onun da btn dnyas deimi
miydi? Onun da, kitabn verdii yalnzlkla kedere boulduu geceleri var myd?
"Neyse," dedim. "Arkadam, ok sevindim, ama benim otobsm kalkyor."
Kabalm affet melek, nk o anda birden, hesapta hi olmayan bir eyi
yapabileceimi, bu adam bana ruhunu asn, diye kendi ruhumun sefaletini ona bir
yaray tehir eder gibi gsterebileceimi hissettim. Sonu iki masalarnda
hzn, gzya ve pek de inandrc olmayan bir kardelik duygusallyla biten
bu tr itenlik trenlerinden nefret ettiim iin deil, -mahalle arkadalaryla
o ii izbe meyhanelerde yapmaya aslnda baylrm- o anda Canan'dan baka hibir
eyi dnmek istemediim iin. Bir an nce yalnz kalmak ve Cananla bir gn
yaayabileceimiz mutlu aile hayatnn hayalleriyle oyalanmak istiyordum.
Masadan kalkmtm ki:
"Bu ehirde, bu saatte herhangi bir yere kalkan bir otobs yoktur hi," dedi
askerlik arkadam.
Ya! Zekiydi ite. Ta gediine yerletirdii iin hayatndan memnun, gzel
elleriyle gazoz iesini okuyordu.
Tabancam ekip narin tenini delik deik etmekle, onun en iyi arkada, srda,
kaderda olmak arasnda bir kararszlk geirdim. Belki bir ara yol
bulabilirdim; mesela, nce yalnzca omuzLindan vurur, sonra piman olur,
hastaneye koturur,
17J
gece de, o omuzu sarlyken birlikte torbasndaki btn mektuplar tek tek ap
okuyarak lgnlar gibi elenirdik.
"Farketmez," dedim en sonunda. ay ve gazoz paralarn k bir jestle masaya
braktm. Dnp yrdm. Btn bu hareketi hangi filmden aparttm
kartamyordum, ama pek de fena olmamt hani.
Srekli bir i peinde koan, tuttuunu koparan adamlar gibi hzl hzl
yrdm; arkamdan bakyor olmalyd. Atatrk heykelinin yanndan dar ve glgeli
kaldrma kp garajlara gittim. Garajlar; lafn gelii: Sefil Alacaelli
kasabasnda -ehir demiti postac dostum- geceyi geirecek kadar bahtsz bir
otobs varsa eer, onu kardan amurdan koruyacak st rtl bir kulbecik bile
olacan sanmyordum, iki admlk bir odada bir mr boyu bilet satmaya mahkum
marur bir aclam, bana ilk otobsn leden nce gelmeyeceini memnuniyetle
syledi. Tabii ben de ona kafasnn kabann, arkasndaki takvimdeki Goodyear
lastikleri gzelinin bacaklaryla tpatp ayn kavunii renkte olduunu
sylemedim.
nk, niye fkeliyim, diye soruyordum, niye hrn oldum, syle bana, kim
olduunu, neyin nesi olduunu kartama-clm melek syle! En az'nclan dikkat
et bana, uyar beni de fkenin hmyla yoldan kmadan, yuvasn korumak isteyen
mutsuz bir aile babas gibi dnyadaki ktlkleri ve talihsizlikleri kendimce
bir ekidzene koyup ateler iindeki Cananm'a bir an nce kavuaym.
Ama iimdeki fke, dur durak bilmiyordu. Acaba bir Wallher tamaya balayan
yirmiiki yandaki her gence byle mi oluyordur?
Notlarma bir gz attm, ad geen soka ve dkkan kolay buldum: Selamet
Tuhafiye. Kk vitrinde zenle sergilenmi, el ii rtler, eldivenler, ocuk
ayakkablar, danteller ve tebihler Dr. Narinin pek baylaca baka bir
zamann iirine sabrla gnderme yapyordu, ieri giriyordum ki, tezgahta
J 74
oturup Alacaclli'Postas'n okuyan adam grdm, ardm, geri dndm. Acaba bu
kasabada herkes mi bu kadar kendinden emindi, yoksa bana m yle geliyordu?
Hafif bir bozgun havasyla bir kahvede oturdum, bir Budak gazozu iip aklmn
ordularn topladm. Glgeli dar kaldrmdan geerken tozlu vitrinde dikkatimi
eken kara bir gzl Pnar Eczanesi'nden satn aldm. alkan patron kabz
ilac ilann gazeteden kesip oktan vitrine yaptrmt bile.
Kara gzlkleri taknca Selamet Tuhafiye'ye ben de kendinden emin o adamlardan
biri olarak girebildim. Pesperdeden bir sesle eldivenleri grmek istediimi
bildirdim. Annem byle yapard ite: "Kendim iin deri eldiven istiyorum," ya da
"askerdeki olum iin yecli numara yn eldiven," demez, "eldivenleri grmek
istiyorum!" der, bu da dkkanda iine yarayacak bir tela yaratrd.
Ama buyruum kendi kendisinin patronu ve tezgahtar olduu anlalan bu adama
tatl bir mzik gibi gelmi olmal. Titiz bir ev kadnnn dikkatini hatrlatan
bir zerafet ve kurmay olmaya azimli bir askerin snflama tutkusuna yaklaan bir
dzenle btn mallarn ekmecelerden, el ii torbalardan ve vitrinden karp
bana gsterdi. Altm yalarnda olmalyd, yz traszd ve sesi eldiven
saplantsn hi de belli etmeyecek kadar kesindi: Elde erilmi ynden
yaplm, her parma deiik renkle enlendirilmi kk kadn eldivenleri
gsterdi bana, obanlarn tercih ettii, kaba yn eldivenlerin avu ksmna
gelen Mara ii keeyi gstermek iin ilerini dar kard, kendi toplad
yn ipliklerinden siparii zerine kyl kadnlara rdrd eldivenlerde hibir
yapay boya kullanlmamt. Yn eldivenlerin en kolay ypranan yeri olan parmak
ularma ierden astar koydurtmutu. Nabzn zerinde bir iek istiyorsam eer,
en saf ceviz boyasyla renklendirilmi ve bilekleri dantellenmi u ifti
almal, yok aklmda ok zel bir ey varsa
J 75
Sivas kangal kpei derisinden yaplm u harikaya ltfen kara gzlklerimi
karp bir bakmalydm.
Baktm. Gzlklerimi yeniden taktm. "Yetim Elli," dedim, -buydu nk Dr.
Narin'e yollad ihbar mektuplarnda kulland takma ad- "Beni Dr. Narin
yollad, hi.memnun deil senden."
"Niye yle?" dedi soukkanllkla. Sanki ben eldivenlerden birinin rengine
itiraz etmitim.
"Postac Mehmet kendi halinde bir vatanda... Onun ktln isteyip ihbar
etmek neden?"
"Kendi halinde deil," dedi. Ve eldivenleri tek tek gsterirken konutuu sesle
aklad: Kitab okuyormu ve bunu bakalarnn dikkatini ekecek bir ekilde
yapyormu. Aklnda belli ki, bu kitapla ve kitabn saaca ktlklerle ilgili
irkin, karanlk dnceler varm. Bir kere mektup brakyorum bahanesiyle,
kapy bile vurmadan dul bir kadnn evine girerken yakalamlar onu. Bir baka
seferinde bir ilkokul ocuuyla bir kahvede dizdize, yanak yanaa oturup bir
resimli roman szm ona okurken grmler. Resimli roman tabii, haydutlar,
ahlakszlar, hrszlarla, azizleri ve evliyalar ayn kefeye koyan cinstenmi.
"Yetiir mi?" diye sordu bana.
Biraz kararsz kalm susuyordum.
"Bugn bu kasabada," -evet kasaba demiti- "bir lokma bir hrka demek ayp
saylyorsa ve ellerine kna yakan hanmlar kmseniyorsa o postacnn ve
otobslerin ve kahve televizyonlarnn Amerika'dan getirdikleri yzndendir.
Hangi otobsle geldin sen?"
Syledim.
"Dr. Narin," dedi, "phesiz byk bir insan. Onun bir emrini, bir tebliini
almak bana huzur verir, kr. Ama delikanl git sen syle ona, bana bir daha
ocuklar yollamasn." Eldivenlerim topluyordu. "unu da syle: O postacy ben
Mustafa Paa Camii'nin kenefinde otuzbir ekerken de grdm."
176
"Hem de o gzel ellerle," dedim ktm. Darda ferahlarm sanyordum ama,
gnein altnda tabak gibi yatan parke tal sokaa admm atar atmaz, bu
kasabada daha geirmem gereken ikibuuk saatim olduunu dehetle hatrladm.
Midemde bardak bardak itiim hlamurlar, aylar, Budak gazozlar, ezberimde
Alacaelli Postas'ndaki kk "ehir haberleri", gzlerimin nnde belediye
binasnn kiremitleriyle Ziraat Bankas'nn pleksiglas panosunun serap gibi bir
belirip bir kaybolan krmz ve mor renkleri, kulaklarmda ku cvltlar,
jeneratr vnlamas ve ksrkler, bir eit baygnlk, bir eit bitkinlik ve
daha ok da uykusuzlukla bekledim. En sonunda fiyakal bir ekilde park eden
otobsn kapsna sarlp atmda, ieriden dar doru bir iti kak oldu.
Dardakiler kr Walther'imi yoklamadan aa ektiler beni, ki otobsten
inen eyh efendiye yol vereyim. Gl pembesi yznde nurdan bir ifade, biz bataa
batm olanlar iin ke-derleniyormu gibi vakur, ama hayatndan ve ilgiden
fazlasyla memnun ar ar salnarak nmden geti, gitti. Silahma niye
sarlacakmm, dedim kendi kendime, silahm kalamn zerinde hissederken.
Hibirine metelik vermeden otobse bindim.
Otobs hi kalkmayacakm ve btn dnya ile birlikte artk Canan da beni
unutacakm gibi beklerken otuz sekiz numaral koltuktan eyhi karlayan
kalabal seyretmek zorunda kaldm ve elini pme sras ona geldiinde,
ortalarda bir yerde ahnsz kahveci ram grdm. eyhin elini gzelce pm,
zene bezene alnna gtryordu ki, otobsmz kprdad. O zaman dalgalanan
kalabaln kafalar iinde krk kalpli tuhafiyeciyi de farkettim. Kalabalk
iinde bir siyasi nderi katletmeye kararl bir katil gibi ilerliyordu ve
otobsmz uzaklarken hissettim ki eyhe deil, aslnda bana doru geliyordu.
177
Kasaba arkada kalnca, unut, dedim kendime, amansz bir gne, her aatan, her
dnemeten sonra becerikli bir hafiye gibi, beni koltuumda enseleyip ensemi ve
kolumu ekmek gibi piirirken, unut gitsin. Ama evsiz, bacasz, aasz, kayasz,
sapsar kra bir arazide tembel otobs hm hm ilerlerken ve uykusuz gzlerim
ktan kamarken, deil unutmak, iime ileyen baka bir eyi daha derinden
sezdim: Krk kalpli tuhafiyecinin ihbar mektubunda postac dostumun ad Mehmet
diye geldiim bu kasabada geirdiim be saat, bundan sonra amatr bir dedektif
ruhuyla gideceim kasabalarda, greceim insanlarla, yaayacam sahnelerle olan
ilikimin -nasl sylesem- rengini, ahengini imdiden belirlemiti.
Mesela, Alacaelli'den ayrldktan tam otuz alt saat sonra gerekliin
kendisinden ok hayallerden km gibi gzken tozlu ve dumanl bir kyden
bozma kasabann garajnda bir geceyars otobsm bekler, bir trl gemeyen
vakti ldrmek ve kaznan midemin arsn dindirmek iin peynirli bir pideyi
inerken, kt niyetli bir glgenin bana yaklamakta okluunu hissettim.
Eldivensever tuhafiyecim miydi bu? Hayr. Onun ruhu! Hayr, krk kalpli ve
fkeli bir bayi! Hayr. Seiko olmal, cliye ben dnrken, birden at, bir
kenef kaps vurdu, grnt btnyle deiti ve yamur-luklu Seiko hayali,
yamurluktu kendi halinde bir amcaya dnt. Sonra ellerinde plastik torbalar,
bartl yorgun bir yengeyle kz da amcaya katlnca, Seiko'yu niye boz bir
yamurlukla hayal ettiimi dndm. Krk kalpli tuhafiyeci dostumu da garaj
kalabalnda ayn renk bir yamurlukla grmtm de ondan m?
Bir baka seferinde ise, tehdit, yamurluklu Seiko hayali olarak deil de, btn
bir fabrika olarak gzkmt. Ml ml uyuduum sessiz bir otobsten sonra,
daha yayl ve oturakl bir bakasnda deliksiz bir uyku ekmi, sabah, abucak
bir sonu almak iin gittiim bir un fabrikasnda krk
178
kalpli bir baklava-brekinin ihbar ettii fabrikann gen muhasebecisini bir an
nce grebilmek iin askerlik arkada kageldi yalanm atmtm. Peine
dtm eitli Meh-metler, gerek Mehmet gibi yirmi yirmi drt yalarnda
olduklar iin her zaman ie yarayan bu askerlik yalan, undan bembeyaz kesilmi
bir iiye o kadar gerek gelmi olmal ki, o da bizimle ayn blktenmi gibi,
gzlerinde dostluk, kardelik ve hayret ltlaryla ieriye, idareye gitti.
Bir kenara ekildim ve nedense tuhaf bir tehditkr hava hissettim. Fabrika denen
sala yerdeki elektrikli deirmenin motorundan hareket alan kocaman bir demir
boru kabaday-kabaday diyerek tepemde dnyor, lo bir kta beyaz ve
korkutucu ii hayaletleri, azlarnda prl prl sigaralar, ar ar
kprdanyorlard. Hayaletlerin bana dmanca baktklarn, beni gstererek
aralarnda konutuklarn farkettim, ama ekildiim kede aldrmaz gibi
gzkmeye alyordum. Daha sonra, un uvallarndan bir duvarn aralndan
grdm karanlk bir arkn zerime geldiini hissetmitim ki, alkan
hayaletlerden biri bana sallana sallana sokuldu ve nerede zar attm sordu.
Grltden beni iitmiyordu, bara bara, ona hi zar filan atmadm
syledim. Hayr, dedi, hangi rzgr beni atm. Ayn grltyle anlattm.
Askerlik arkadam ok severdim; Mehmet akac m akac, dost mu dost
gvenilir bir arkadat. Hayat ve kaza sigortas satmak iin yaptm Anadolu
gezisinde onu hatrlamtm. Undan hayalet bana sigortaclk mesleini sordu:
Hrszlar, aalk katlar, masonlar, tabanca tayan ibneler ve
grltden yanl iittiimi sandm kt niyetli dier din ve memleket
dmanlar da var myd bu ite? aresiz uzun uzun anlattm, dostane bir bakla
dinledi: Bylece her meslek byledir ite, havasna girdik: Drst vatandalar
da vard bu dnyada, neyin peinde kotuu bilinmeyen sahtekar hinoluhinler de.
Derken, gene askerlik arkadam Mehmet'i sordum, nerede kalmt? "Bak
179
canm," dedi bana hayalet. Pantolonunu syrp tuhaf bir bacak gsterdi. "Mehmet
Okur topal bacakla askere gidecek kerizlerden deil, tamam m?" Ben kim
oluyordum?
aresizlikten deil, aknlktan bir an bu sorunun cevabm ben de unutmuum
gibi yapmam kolay oldu. Aklm kart gibi adresler ve adlar da karmtr,
dedim hi de inandrc olmadn bilerek.
Dayak yemeden svtktan sonra, kasaba merkezinde kalbi krk ihbarcmzn
dkkannda azda dalan nefis bir su-brei yerken, topal Mehmet'in kitab
okumu birine hi mi hi benzemediini dnyordum, ama deneylerim insan
sarraf ayaklarna yatmann ne kadar yanl olduunu bana retti.
Mesela, btn sokaklar ttn kokan Incirpaa kasabasnda kitab yalnz ihbar
edilen gen itfaiyeci deil, belediyenin btn itfaiye takm artc bir
ciddiyetle okumutu. Kasabann Yunan igalinden kurtuluunun yldnm
hazrlklar yznden dost itfaiyecilerin kafalarnda demirden balklar,
balklarn zerine mhlanm kk gazocaklar, itfaiye alannda balarndan
alevler fkrrken uygun adm koarak "Ateler, ateler, ateler iinde vatan,"
arksn kusursuzca syleyilerini ocuklarla ve uysal bir omarla birlikte
seyrettim. Arkasndan hep birlikte sofraya oturduk, kei eti kavurmas yedik.
Sar krmz cvl cvl ksa kollu bir rnek gmlekleriyle btnyle mutlu
gzken itfaiyeci dostlar aka olsun diye ya da bana selam olsun diye arada bir
kitaptan bir iki kelime mrldanyorlard. Kitap ise, daha sonra gsterdiler,
tek itfaiye aracnn ofr mahallinde Kuran saklar gibi tutuluyordu. Prl prl
yaz gecelerinde meleklerin -melein deil- yldzlar arasndan bir szlp,
kasabann ttn kokusunu koklayp, kederlilere ve dertlilere yle bir grnerek
onlara mutluluk yolunu gsterdiine inanan bu itfaiyeciler mi kitab yanl
okumulard, yoksa ben mi? '
J SO
Bir kasabann fotorafsnda resim ektirdim. Bir bakasnda doktora
cierlerimi dinlettim. Bir nc ehrin kuyumcusunda denediim yz almadm
ve bu hznl, tozlu ve dknt yerlerden her kmda bir gn Cananla byle
yerlere birlikte mutluluk resimlerimizi ektirmek, onun gzelim cier
salkmlarna sevgi gstermek ve bizi birbirimize lme kadar balayacak bir
yzk almak iin gireceimizi hayal ettim, fotoraf Mehmet'in, Dr. Ahmet'in ve
kuyumcu Rahmet'in gerekten kim olduunu, kitab ne kadar tutkuyla okuduunu
anlamak iin deil.
Sonra kasaba alannda bir dolanr, Atatrk heykeline san gvercinleri ayplar,
saatime bakar, Walther'imi yoklar ve garajlara yollanrdm ki, ite tam bu
sralarda, o kt adamlarn, yamurluklu baylarn, saat hayaletlerinin ve
kararl Seiko'nun peimde olduklar duygusuna kaplrdm hazan. Adana otobsne
tam binecekken beni grp gerisin geri otobsten inen uzun boylu glge MiT'den
Movado muydu? Evet, o olmalyd, oydu ve benim bir an nce yolumu deitirmem
gerekirdi. Deitirir, le kokulu bir kenefe gizlenir, son anda usulca bindiim
HEMEN VARAN'n pencerelerinde umutsuzca melei beklerken ensemi karncalandran
bir ift gzn bakn hisseder, dner ve bu sefer en arka srada Serkisof'un
hain hain beni dikizlemekte olduuna hkmederdim. Bylece geceyarlar "mola"
yerlerinin formika renkli lokantalarnda aym yarda brakp, otobsm kalkana
kadar msr tarlalarnda kadife laciverdi gkteki yldzlar seyrettim; ehir
arsndaki bir dkkana bembeyaz elbiselerle ve gler yzle girip, krmz bir
gmlek, mor bir ceket ve kadife pantolon ve ask bir suratla ktn, ve birka
kere de, peimde karanlk glgeler, kasaba kalabalklar ierisinde garajlara
doru haldr haldr kotururken buldum kendimi.
Btn bu koturmacadan sonra, peimdeki silahl hayaleti ektiime inandmda ya
da Dr. Narin'in lgn saatlerinin beni
181
zmbalamalar iin zaten hibir neden olmadna karar verdiimde, dardan
beni izleyen kt gzlerin yerini, beni aralarnda grmekten mutlu ve dost
kasaballarn anlayl baklar alrd.
Bir keresinde, komu daireye yerlemi, ama imdi istanbul'daki amcasna gitmi
bir Mehmet'in malum Mehmet olmadndan emin olmak iin, kar dairenin enebaz
teyzesine pazardan dnnde elik ettim. Birlikte tadmz filelerden ve
plastik torbalardan tombul patlcanlar, en domatesler ve sivri biberler prl
prl bir gnee uzanrken, teyze bana insann askerlik arkadan aramasnn ne
ho bir ey olduunu sylyor, evde beni bekleyen karmn hasta olmasna
aldrmyor ve hayatn ne kadar gzel gzel olduunu anlatyordu.
Belki de yleydi. Karaal'da, iri bir nar aacnn altndaki Baheli Nefaset
Lokantas'nda beendili ve kekik kokulu nefis bir dner yedim. Yapraklar bir
tersine bir yzne eviren ok hafif bir rzgr mutfaktan bana mutlu anlar
kadar ho bir hamur kokusu tayordu. Afyon yaknlarnda adn unuttuum
huzursuz bir kasabada, sk sk kendi sezgileriyle yn seen bacaklarmn beni
kendiliinden gtrd bir ekerci dkkannda, ileri gl kurusu ve mandalina
kabuu rengindeki ekerlerle dolu kavanozlar ve prl prl kavanozlar kadar
yuvarlak ve dzgn bir anneyi grnce bir an durakladm, kasaya dndm,
sarsldm. Annenin onalt yalarndaki kk ve solgun bir minyatr, kk
elli, kk azl, kk elmack kemikli, hafife ekik gzl esiz bir
minyatr gzeli, ban okuduu foto-romandan kaldrm, inanlmaz bir ey ama,
Amerikan filmlerindeki o zgr ve eytani kadnlar gibi bana aka glmseyerek
bakyordu.
Bir gece, istanbul'daki k ve zengin bir evin huzurlu ve sessiz oturma odas
gibi, yumuack klarla aydnlatlm bir garajda otobsmz beklerken
tantm yedeksubay arkadala,
82
onlarn aralarnda kefedip gelitirdikleri kat oyunu ah ard'y oynadm.
Her biri Yenice sigarasnn karton kapandan kesilmi oyun katlarnn zerine
ahlar, ejderhalar, sultanlar, cinler, klar ve melekler izilmiti ve
arkadalarn birbirlerine dosta taklmalarna baklrsa, yol ve efkat gsteren
birer dii joker rolndeki meleklerin her biri, ya mahallelerindeki sevgiliyi
temsil ediyordu, ya genliklerinin tek ve byk akn ya da aralarnda en
akacya okluu gibi, ancak otuzbir hayallerinde birlikte olabildikleri bir
yerli film ve gazino yldzm. Drdnc melei de bana braktlar ve akll
anlayl dostlarn bile pek seyrek yapaca gibi, hayallerimde onu kimin yerine
koyduumu bana sormamak inceliini gsterdiler.
Krk kalpli ihbarclarn palavralarn dinlerken ve her biri kendi cra
keleri iinde, kaplar kapal, bahe duvarlar dikenli ve sarmakt ve
yollar da olduka dolambal olan eitli Mehmet'lerden benim iin gerekli
olan ararken ve garajlarda, ehir meydanlarnda, otobs duraklarnn
lokantalarnda peimdeki gerek yamurluklularla, hayali kt saatlerden kamak
iin koturup dururken tank olduum mutluluk manzaralar ierisinde bir tanesi
beni iyice hrpalad.
Yollara dmemin beinci gnyd. orum Hrses gazetesinin sahibinin, okuduu
iirlerini daha iyi anlayaym diye bana ay bardaklaryla ikram ettii raky
imi, gazetecinin kitaptan baz paralan "ev ve aile" kesinde
yaymlamayacan, nk bunun artk ne demiryol davasna ne de orum'a
Amasya'dan bir demiryolu ekilmesine yarayacan anlam, ondan sonraki
kasabada iz ve adres peinde alt saat dolandktan sonra, krk kalpli
ihbarcnn srf Dr. Narin'den para szdrabilmek iin varolmayan bir kitap
okurunu ihbar edip, onu varolmayan bir sokaa yerletirdiini fkeyle kefetmi
ve iki yanndaki kayal, uurumlu dalar yznden akamn
J 83
erken indii Amasya'ya kapa atmtm. Listemdeki Meh-metler hibir sonu
vermeden yarland ve hl ateler iinde yatakta yattm hayal ettiim
Canan'm grnts bacaklarmda telal bir karncalanma yaratt iin bu
ehirde gerekli adrese gidip, askerlik arkadam sorup onun malum Mehmet
olmadn renir renmez beni Karadeniz kysna brakacak bir otobse hemen
binmeyi tasarlyordum.
Hi de yeil olmayan bulank bir suyu -Yeilrmak'm bu- aan bir kprden
dadaki kayalara oyulmu mezarlarn hemen altna den bir mahalleye girdim.
Buradaki eski ve gsterili konaklar bir tarihlerde gngrm kiilerin -
kimbilir hangi paalarn ya da toprak aalarnn- bu tozlu mahallede yaadna
iaret ediyordu. Bu konaklardan birinin kapsn aldm, askerlik arkadam
sordum, arabasyla yolda olduunu syleyip beni ieri ldlar ve l l mutlu
bir aile hayatndan bana prl prl sahneler sundular:
1. Yoksullarn davalarm parasz alan avukat baba kapdan uurlad kederli
mvekkilinin dertleri iin ilenirken, muhteem bir ktphaneden kard
itihat cildini inceledi. 2. Davadan haberli anne, beni dalgn babaya, cin
bakl kz-kardee, hipermetrop gzlkl babaanneye ve pul kolleksi-yonunu -
Memleket serisi- inceleyen kk olana tantnca hepsi, Batl seyyahlarn
kitaplarnda anlatlan o gerek misafirperverlik duygusu ve heyecanyla mutlu
oldular. 3. Anne ile cin kz, Sveyde Hala'nn frnda piirdii mis kokulu
brein kzarmasn beklerken nce beni kibarca sorguya ektiler, sonra da Andre
Maurois'in iklimler adl roman hakknda tarttlar. 4. Btn gnn elma
bahelerinde geiren alkan oul Mehmet, beni askerlik gnlerinden hi
karamadn drste syledi ve iyiniyetle ortak konuma konular arad,
buldu ve bylece demiryol siyasetinin braklmasnn ve kylerde
kooperatifiliin tevik edilmemesinin memleketimiz iin ne kadar zararl
olduunu tartmak frsatmz oldu.
184
Bu insanlar herhalde hi dzmezler, diye dnyordum mutlu konaktan ktktan
sonra sokaklarn karanlnda boulurken. Kapy alp da, onlar grr grmez
anlamtm malum Mehmet'in bu evde yaamadn. O zaman, niye orada kalelim ve
kredili mesken ilanlarndaki mutluluk resimleriyle bylendim? Walther yznden,
dedim tabancam kalamn stnde hissederken. ktm mutlu konan huzur rengi
pencerelerine dnp 9 milimetrelik kurunlarm boaltsam m, diye dndm, ama
biliyordum, dnmek deildi de bir eit fsldamakt bu: Aklmdaki karanlk
ormann kalbindeki kara kurt uyusun diye. Uyu, kara kurt uyu! Ah, evet uyuyalm.
Bir dkkan, bir vitrin, bir ilan: Ayaklarm, kurttan korkan kuzu gibi uysal
ayaklarm beni bir yerlere gtryordu ite. Nereye? Safa Sinemas, Bahar
Eczanesi, lm Kuruye-miisi. Elinde bir sigara yemiinin ra bana niye
bakyor yle? Yemiiden sonra bir bakkal ve bir pastaneye derken genie bir
vitrinde ARELlK buzdolaplarna, AYGAZ ocaklarna, ekmek kutular, koltuklar,
divanlar, emaye eyler ve lambalara ve MODERN sobalara ve bol tyl ve mutlu bir
kpee, yani ARELlK radyonun stne tnemi bibloya bakarken artk kendimi
tutamadm biliyordum.
Bylece iki da arasna skm Amasya ehrinde, bir gece yars bir vitrinin
nnde hngr hngr alamaya baladm, melek. Hani ocuklara sorarlar ya, niye
alyorsun yavrum cliye; derin bir yara iinde bir yerde kanad iin alar,
ama soruyu soran amcaya der ya, mavi kalemtram kaybettim cliye, ite yle
kederleniyordum ben de, vitrindeki btn eylere. Pisi pisine katil olacaktm ve
mrmn sonuna kadar ruhumda bu acyla yaayacaktm. Kuruyemiiden ekirdek
aldmda, bakkaln vitrin aynasnda kendime baktmda ve buzdolaplar ve
sobalar arasndaki mutlu hayatta gvdemi grdmde iimdeki lanet ve sinsi ses,
bak gene dilerini gsteren hain kara kurt, seslenecekti bana, sen sulusun
diye.
J 85
Oysa melek, ben bir zamanlar nasl da inanmtm hayata ve hayatta iyi olmak
gerektiine. imdiyse inanamadn bir Ganan'la, inanrsam ldreceim bir
Mehmet arasnda, do- l lambal m dolambal, sinsi mi sinsi bir hesap kitabn
va-adettii sisler iindeki bir mutluluk hayalinden ve Walt-her'imden baka
tutunacak hibir dalm yoktu. Gzlerimin nnden buzdolaplar, portakal skma
makineleri ve taksitli koltuklar duyulmayan bir atn eliinde salna salna
akp
getiler.
Bu gibi durumlarda, yerli filmlerdeki burun eken kk ocuklarn ve gzyal
gzel kadnlarn derdine derman olan amca, o ara ben kart horoza yetiti ve dedi
ki: "Olum," eledi. "Niye alyorsun, bir derdin mi var evladm?.. Alama."
Bu akll ye sakall amca ya camiye gidiyordu ya da birisini boazlamaya. Dedim
ki:
"Amca, dn babam ld."
phelenmi olmal. "Sen kimlerdensin olum?" decli.
"Bural deilsin belli."
"vey babam bizi burada hi istemedi," dedim ve acaba unu da m deseydim diye
dndm. "Amca Mekke'ye hac olmaya gidiyordum, ama otobs kat, bor para
versene!"
Kederden lyormu gibi yaparak yrdm karanla
kederden lerek.
Gene de, durup dururken bir iki yalan atmak iyi gelmiti. Sonra, her zaman
gvendiim GVENLi VARAN'n televizyon ekrannda ct-pt bir hanmn arabasn
kt adamlar kalabalnn zerine acmasz bir kararllkla srdn grmek
iyice ferahlatt beni. Sabah Karadeniz kysndaki Karadeniz Bakkaliyesi'nden
istanbul'a anneme telefon ettim ve ilerimi halledip melek geliniyle eve dnmek
zere olduunu syledim. Alayacaksa, mutluluktan alamal. Eski arda bir
pastanede oturup notlarm atm ve bir an nce ii bitirmek iin bir hesap
kitap yaptm.
186
Kitabn Samsun'daki okuru, Sosyal Sigortalar Hastanesi'ncle staj yapan gen bir
doktordu. Onun malum Mehmet olmadn grr grmez tertemiz trandan m,
bakml, kendine gvenli halinden mi, neden bilinmez bir anda unu anladm:
Kitab benim gibi hayat kaymlarn yapt gibi deil, adamakll salam bir
baka yolla sindirim sistemine katp onunla birlikte huzur ve tutkuyla
yaayabiliyordu bu adam. Hemen nefret ettim ondan. Benim btn dnyam
deitiren, feleimi artan kitap bu adama nasl vitamin hap etkisi yapmt?
Meraktan yanp tutuacam anladm iin, geni omuzlu yakkl doktora, iri
gzl, sert hatl ve Kim Novak'm nc snf kopyas esmer bir hemire gz
szerken, masann zerindeki ila kataloglar arasnda, ila kataloglar gibi
sahte bir masumiyetle duran kitab iaret edip konuyu atm.
"Ah doktor bey ok sever okumay!" diye kkrdad gl, kararl Kim Novak.
Hemire knca doktor kapy kilitledi. Olgun adamlar gibi sandalyesine trenle
oturdu. Erkek erkee birer sigara ierken her eyi aklad.
Ailesinin etkisiyle bir zamanlar dine inanr, ilk genliinde cumalar camiye
gider, Ramazan'da oru tutarm. Sonra bir kza k olmu, derken inancn
kaybetmi, arkasndan da Marksist de olmu. Bu frtnalar iz brakp ekip
gittikten sonra, ruhunda bir boluk hissetmi. Bir arkadann ktphanesinden
grp ald bu kitab okuyunca her ey "yerli yerine" oturmu. lmn hayatmz
iindeki yerini biliyormu artk: Onun varln bahedeki vazgeilmez bir aa,
sokaktaki bir arkada gibi kabul etmi, isyan brakm. ocukluunun nemini
anlam. Gemiinde kalm kk eyalar, ikletleri, resimli romanlar
hatrlayp sevmeyi de byle renmi, ilk kitaplarn, ilk aklar gibi
hayatndaki yerini de. lgn ve kederli otobsleri de, vahi lkesini de zaten
ocukluundan beri severmi. Melee gelince, en nemlisi, bu mucizevi melein
187
varln da aklla anlayp kalple inanm ona. Btn bu bireimden sonra,
melein bir gn gelip kendisini bulacan ve birlikte yeni bir hayata
ykseleceklerini, mesela Almanya'da i bulabileceini biliyormu artk.
Bir mutluluk reetesi yazm da, benim nasl ifa bulacam anlatr gibi
sylemiti bunlar. Reetesinin anlaldndan emin olan doktor bey ayaa
kalknca iflah olmaz hastaya da, kapya ynelmek dyordu. kyordum ki
haplarn yemekten sonra alnmasn syler gibi dedi ki:
"Kitaplar hep altn izerek okurum ben, siz de yle yapn."
ilk otobsle gneye gittim, melek, kaar gibi gneye. Ka-' radeniz kysna bir
daha uramam artk, diyordum ve sanki mutluluk tasarlarm ierisinde bylesine
renkli ve kesin bir hayal varm gibi Cananla biz Karadeniz'de zaten hi mi hi
mutlu olamazdk diye ekliyordum. Penceremin karanlk aynasndan karanlk kyler
geti, karanlk allar, lmsz aalar, kederli benzinciler, bo lokantalar,
sessiz dalar, telal tavanlar. Buna benzer bir eyi daha nceden de
grmtm, dedim kendi kendime, otobsn ekranndaki filmde iyi kalpli, iyi
niyetli olan ok fena aldatldn anladktan ok sonra, kt adamlardan nce
hesap sorup sonra kurunlan zerlerine boaltmaya baladnda. Her birini
ldrmeden nce bir sorguya ekiyor, yalvartyor, piman ediyor, bir kallelik
etmesine frsat verecek kadar kararszlk geirip affedecek gibi oluyor ve
kallelikle birlikte biz seyirciler de, adamn gebertilmesi gereken herifin teki
olduuna karar verdiimizde, ofrmzn az yukarsmdaki ekrandan kararl silah
sesleri geliyordu. O zaman kan ve cinayet zevksizliinden holanmayan biri gibi,
pencereden dar baktm, melek ve yakkl doktora, bana kitabn reetesini
verdii zaman ,senin kim olduunu neden sormadm dnp silah sesleri, motor
homurtusu ve tekerlek grlts arasnda tuhaf bir
arknn bestesini duyar gibi oldum. Gfte de yle balyordu:
Melek kim? diye sorunca gen hasta, Melek mi diyordu doktor ve kendiyle dopdolu
adamlarn gveniyle bir harita karp masaya yayyordu ve zavall hastann
rntgen filminde umutsuz i organlarn gsterir gibi uras Anlam Tepesi,
uras, Esiz An ehri, uras Saflk Vadisi, buras da Kaza Noktas oluyorsa,
bakn bu da lm, diyordu o zaman.
Melekle karlat gibi, doktor, lmle de akla m kar-lamal insan?
Elimdeki notlara gre ikizler kasabasnda kitab okuyan gazete bayiini
grmeliydim: Otobsten indikten on dakika sonra arnn orta yerindeki
dkkannda, Canan'm sevgilisine hi benzemeyen ksa, iri ve iman gvdesini
gmleinin zerinden keyifle karken onu grdm ve ben kararl ve hzl
dedektif, on dakika sonraki ilk otobsle terkettim bu ehri, iki otobs ve drt
saat sonraki vilayet merkezindeki pheli ahsm ise bir ncekinden bile daha az
uratrd beni: nk garajlarn hemen karsndaki berber dkkannda alkan
patron birisini tra ederken, o bir elinde fara, dier elinde tertemiz prl
prl bir nlk otobsten inen biz mutlu yolculara derin bir hznle bakyordu.
"Gel kardeim otobslere, senle gidelim en bilinmeyen lkeye!" demek geldiyse de
iimden, bir vezin yakalamtm ve ilham perisi beni terketmeden sonuna kadar
gitmek istiyordum. Bylece ondan bir saat sonraki kasabada pheli isizi iyice
pheli bir pheli grdm iin aradm krk kalpli ihbarcnn, evinin arka
bahesindeki kr kuyuya sarktt eski kafesleri, cep fenerlerini, makaslan,
gl aacndan azlklar, alacak ey ama, eldivenleri, emsiyeleri,
yelpazeleri ve Browning bir tabancay incelemek zorunda kaldm. Krk kalpli ve
krk dili bayi Dr. Narin'e olan hrmet ve hayranlnn naiz ifadesi olarak
bir Serkisof saat hediye etti. Kurtulu gn iin, nasl ar-
189
kadayla birlikte, cuma namazlarndan sonra, pastanenin arkasndaki odada
bulutuklarn anlatrken, birden yalnz akamn deil, sonbaharn da kala gz
arasnda geliverdiini dndm. Karanlk ve alak bulutlar aklma kerken,
yandaki evin bir odasnda bir lamba yand ve bir anda sonbahar yapraklar
arasndan yar plak bir kadnn yapl ve bal rengi omuzlar pencerede bir
rperti gibi bir belirip yok oldu. Ondan sonra gkte koturan kara atlar grdm,
melek, sabrsz canavarlar, benzinci pompalar, mutluluk hayalleri, kapanm
sinemalar, baka otobsler, baka insanlar, baka kasabalar. Ayn gn, ok sonra
malum Mehmet olmadn anlaynca nedense bana hayal krklndan ok umut
veren bir kaset sancsyla, satt eylerin verdii needen, yamurlarn gelip
getiinden ve daha yeni geldiim kasabadaki hznden daldan dala atlayarak sz
ediyorduk ki, kederli bir tren dd duydum ve telalandm: Ad bile aklmda
kalmayan bu unutulmu kasabay bir an nce terk edip bir otobsn beni
gtrecei sevgili kadife geceme dnmeliydim ben.
Tren ddnn geldii yne ve garajlara doru yrrken nce parkedilmi prl
prl bir bisikletin dikiz aynasnda kaldrmda yryen beni grdm: Tabancam
gizli; yeni alnm mor ceketim, cebinde Dr. Narin'e hediye Serkisof,
bacaklarmda blucinim, beceriksiz ellerim, gelip geti ite admlarm, derken
dkkanlar ve vitrinler gerileye gerileye ekilip gittiler ve gecenin iinde bir
alanda bir sirk adr, kapsnn stnde de bir melek resmi grdm. Melek, Fars
minyatrleriyle, yerli film yldzlarnn bir krmasyd, ama yreim hoplad.
Dersi kran renci, hem sigara iiyor efendim, hem de bakn nasl sirke
giriyor, gizlice.
Bilet aldm, adra girdim, oturdum, bir kf, ter ve toprak kokusu iinde her
eyi unutma kararllyla beklemeye baladm. Hl blne dnmemi lgn
erler, vakit ldren erkekler, yal ve hznller, belki bir-iki tane de
ocukla yanl 190
j yere gelmi aileler. nk ne televizyonlarda grdm harika 'trapezciler
vard, ne bisiklete binen aylar, ne de yerli hokkabazlar. Bir adam kirli ve
kuruni bir rtnn altndan hop, bir radyo kard, sonra radyo uup mzik
oldu. Bir alaturka ark duyduk, derken o arky syleyerek ieriden gelen gen
kadn kederli sesiyle bir ikinciyi syledi, gitti. Biletlerimiz numaralym,
numaralar bir piyango yapyormu, sabrla beklemeliymiiz, byle dediler bize.
Demin ark syleyen kadn gene belirdi, imdi bir melek olmutu, gzlerini
ekik gsteren izgiler ekmiti kenarlarna. zerinde annemin Sreyya Plaj'na
giydii o iyice kapal bikinilerden biri vard. Tuhaf bir elbise paras, bir
atk ya ela acaip bir al sandn eyin de, boynuna dolayp narin omuzlarnn
iki yanndan sarktt bir ylan olduunu grdm. .Hi grmediim bir tuhaf
k m gryordum, yoksa bu bekliyor muydum, yle sanyordum belki de.
Orada, o adrn iinde, melek ve ylan ve teki yirmi-yirmibe kiiyle
birlikte olmaktan yle bir mutluluk duydum ki, gzlerimden yalar fkracak
sandm.
Daha sonra kadn ylanla konuurken aklma bir ey geldi, insan unutulup gitmi
uzak bir any baza anszn hatrlar, bunu neden imdi hatrladm diye kendine
sorar ve akl iyice karr ya, yle bir ey hissettim, ama akl karklndan
ok bir huzur duydum. Bir keresinde, babamla ona gidilerimizin birinde Rfk
Amca demiti ki: "Dnyann br ucu da olsa trenlerin urad herhangi bir
yerde yaayabilirim ben," demiti. "nk uykudan nce insann bir trenin
ddn duyamayaca bir hayal hayal bile edemiyorum." O srada bu kasabada,
bu insanlar arasnda hayatmn sonuna kadar yaayabileceimi ok iyi hayal
edebiliyordum. Hibir ey her eyi unutabilmenin verdii huzurdan deerli
olamaz. Ylanla tatl tatl konuan melee bakarak dnyordum bunlar.
Bir an klar zayflad, Melek sahneden ekilip gitti. Ortalk aydnlannca on
dakika ara diye duyurdular. Ben de btn mrm birlikte geireceim
hemehrilerimle kaynamak iin dar kaym dedim.
Ahap kahve sandalyeleri arasndan karken, sahne denilen toprak ykseltiden
drt sra geride, oturmu Viranba Postas'n okuyan birini grdm, kalbim kt
kt att. Malum Mehmet'ti, Canan'n sevgilisi, Dr. Narin'in l olu, bacak
bacak stne atm, dnyay unutmu, benim aradm huzurla gazetesini okuyordu
ite.
J 92
13
Dar kar kmaz hafif bir rzgr ensemden girip, btn gvdemi dolap,
tylerimi rpertti. Gelecekteki hemehrilerim pheci dmanlara dntler.
Kalbim kt ktlere devam ederken tabancann arln kalamn stnde
hissediyor, sigaramla birlikte btn dnyay tttryordum.
Bir zil ald, baktm ieriye, gazetesini hl okuyor. Kalabalkla birlikte
adra dndm. sra arkasna oturdum, "program" balad, bam dnd. Ne
grdm, ne grmediimi, ne iittiimi, ne dinlediimi hatrlamyorum. Bir
ense vard aklmda, iyi bir insann, dzgnce tra edilmi, alakgnll
ensesi.
ok sonra mor bir torbadan piyangonun ekiliini seyrettim; kazanan numaray
duyurdular. Dileri dklm yal bir adam sevinle sahneye frlad. Melek,
zerinde ayn bikiniyle, gelin tl, onu kutlad. Derken adrn kapsnda bilet
kesen adam, elinde kocaman bir avizeyle peydahland.
"Allahm Yedi Kandilli Sreyya bu!" diye haykrd disiz ihtiyar.
Arkalardan baz seyircilerin barmas zerine, piyangonun
193
hep bu adama ktn, avizenin de her akam gelip giden, plastik rtler
iindeki ayn avize olduunu anladm:.
Melek elinde ucu kordosuz ve sesi bytmeyen bir mikrofon ya da mikrofon
taklidi bir ey, dedi ki: "Neler hissediyorsunuz, talihli olmak nasl bir ey,
heyecanl msnz?"
"ok heyecanlym, ok mutluyum. Allah sizden raz olsun!" dedi ihtiyar
mikrofona doru. "Hayat gzel bir ey. Btn dertlere btn kedere ramen, mutlu
olmaktan ne korkuyorum, ne de utanyorum."
Birka kii onu alkladlar.
"Avizenizi nereye asmay dnyorsunuz?" diye sordu Melek.
"Bu iyi bir rastlant oldu," dedi ihtiyar. Sanki alyormu gibi mikrofona
dikkatle eildi. "Ben m, nianlm da beni ok seviyor. Yaknda evleneceiz,
yeni bir evimiz olacak. Oraya asacaz, bu yedi kollu eyi."
Alklar oldu. Sonra "p, p" sesleri iittim.
Melek iki yanandan ihtiyar hafife pnce herkes sustu. Sessizlikte ihtiyar,
elinde avize, svt.
"Bize hi kmyor ama," dedi arkalardan fkeli bir ses.
"Susun," dedi Melek. "Beni dinleyin imdi." p srasndaki ayn tuhaf
sessizlik balad. "Bir gn sizin de talihiniz glecek, unutmayn, sizin de
mutluluk saatiniz gelecek," dedi Melek. "Sabrszlanmayn, hayata ksmeyin,
kimseyi kskanmadan bekleyin! Hayat severek yaamasn renirseniz, mutlu
olmak iin ne yapacanz da anlarsnz. O zaman, yolunuz kaybolsun
kaybolmasn, beni grrsnz." apkn bir ka iareti yapt. "nk her akam
Arzu Melei burada, irin Viranba kasabasnda."
zerindeki sihirli k snd. plak bir ampul yand. Hedefimle araya uzaklk
koyarak kalabalkla birlikte kapdan ktm. Rzgr kuvvetlenmiti. Sama
soluma baktm, bir
J 94
an nde bir birikme olduu iin onun iki adm arkasnda buldum kendimi.
"Nasld Osman Bey, sevdin mi?" dedi ftr apkal bir adam.
"Eh, ite," dedi o. Koltuunun altnda gazete, hzlanarak yrd, Nahit olmaktan
kat gibi Mehmet'likten de istifa edeceini takma ad olarak bu ad
alabileceini niye hi aklma getirmemitim? Aklma hi getirebilir miydim ki
aklma getirmemitim? Dnemedim bile. Arkada kaldm, biraz daha uzaklamasn
bekledim. Hafife ne doru eilen, ince gvdesine bakyordum dikkatle. Buydu
ite Cananm'n delicesine k olduu herif. Peine dtm.
Viranba kasabas grdm onca kasaba ierisinde sokaklar en aalkl
olanyd. Hedefim hzl hzl yrrken bir sokak lambasnn altna girince,
sanki soluk bir sahne yla aydnlanyor, sonra kestane ve hlamur
aalarndan birine yaklatnda tir tir titreyen, yaprakl ve rzgrl bir
karanln tela ierisinde kayboluyordu. Kasaba meydanndan Yeni Dnya
Sinemas'nm nnden hedefimin beyaz gmleine hafif bir sar, sonra turuncumsu,
sonra mavi ve kzlms bir renk veren pastane, postane, eczane, ayhane
dizisinin soluk neon lambalarnn ndan geip, bir ara sokaa girdik.
katl birrnek evlerin, sokak lambalar ve hr hr aalarn sunduu
kusursuz bir perspektifi farkedince, btn o Serkisof'larn, Zenith'lerin,
Seiko'larm aldn sandm bir takip etme zevkiyle rperdim ve iimi bitirmek
iin hedefimin kiiliksiz beyaz gmleine doru hzla yaklamaya baladm.
Ne olduysa oldu, bir grlt koptu; bir an o saatlerin birinin de benim peimde
olduunu dnp telalanp bir keye sindim. Rzgrla bir pencere arpm,
cam angrtyla krlm, karanlktaki hedefim bir an geriye dnp duraklam,
beni grmeden yoluna devam ediyor sanrken ben, birden, daha
195
ben Walther'imin emniyetini bile zemeden, o anahtarn ekip bir kapy ap,
bir rnek beton yaplarn birinde kay-boluyermiti. ikinci katta bir pencerenin
yanana kadar bekledim.
Sonra bir an baktm, katiller ve katil adaylar gibi dnyada yapayalnz buldum
kendimi. Bir sokak tede, kurulu perspektif dzenine saygyla boyun een Emniyet
Oteli'nin rzgrda ileri geri sallanan alakgnll neon harfleri bana biraz
sabr, biraz akl, biraz huzur, bir yatak ve btn hayatm ve katil olma
kararm ve Cananm' yeniden dnmek iin uzun bir gece vaadediyordu. aresiz
gittim ve katip sordu diye de televiz-yonlu bir oda istedim.
Odaya girer girmez dmeye bastm, siyah beyaz grntleri grnce, iyi karar
vermiim, dedim kendime. Geceyi azl bir katilin yalmzlyla deil, bu ii hi
nemsemeden ve sk sk yapan siyah beyaz dostlarmn neeli cvltlaryla
geirecektim. Sesi biraz atm. Bir sre sonra eli tabancal adamlar
birbirlerine barmaya, Amerikan arabalar hzl hzl gidip kayar gibi
virajlar almaya balaynca rahatladm ve penceremin dndaki dnyaya, fkeli
kestane aalarna huzurla baktm.
Hibir yerdeydim ve her yerdeydim ve bu yzden de, bana yle geliyordu ki
dnyann varolmayan merkezindeydim. Bu merkezdeki irin mi irin, l m l
otel odamn penceresinden, ldrmek istediim adamn odasnn klar
gzkyordu. Kendisini grmyordum, ama onun imdilik orada, benim de bu gecelik
burada olmamdan memnundum ve stelik televizyondaki dostlarm da birbirlerine
kurunlar boaltmaya balamlard bile. Hedefimin sndkten az sonra,
hayatn, akn ve kitabn anlam zerine dnmeden uyuyakalmm silah
seslerini dinleyerek.
Sabah kalktm, ykandm, tra oldum ve btn lkede yamur yaacam syleyen
televizyonu kapatmadan otelden ktm. Ne Walther'imi yoklamtm, ne de ak ve
kitap cinayeti
196
ilemeye hazrlanan bir gen gibi odamdaki aynaya ve dnyaya bakp
sinirlenmitim. zerimdeki mor ceketimle, yaz tatillerinde, ehir ehir gezip
Cumhuriyet ve nller Ansiklo-pedileri'ni pazarlamaya alan iyimser bir
niversite rencisine benziyor olmalydm, iyimser niversiteli gen tarada
adn duyduu bir kitap meraklsnn kapsn alarken edebiyattan ve hayattan
uzun uzun ene almay ummaz m? Onu hemen ldremeyeceimi oktan biliyordum.
Bir kat merdiven ktm, zrr zili aldm, diyecektim, ama zil zrlts kmad
da, cik cik cik yapt kanaryay taklit eden elektrikli ey. En son yenilikler
Viranba kasabasna bile ulayor ve katil de kurbann cehennemin br ucunda
bile olsa buluyor. Byle durumlarda filmlerdeki kurbanlar da her eyi
bildiklerini sezdiren bir havaya brnp, "biliyordum geleceini," derler. yle
olmad.
ard. Ama aknlna amad da sradan bir ey gibi yaad onu. Yz
aklmda kalan ve hayalimde yaktrdm derin anlamdan biraz uzak da olsa
biimli ve evet, peki, yakklyd.
"Osman Bey, ben geldim," demitim ve bir sessizlik olmutu.
Derken ikimiz de bir toparlandk. Beni ieriye almaya niyeti yokmu gibi bana ve
kapya mahcup mahcup bir an bakt ve dedi ki:
"Gel birlikte kalm."
Kurun geirir bir boz ceket giydi zerine ve birlikte dar kp sokak
taklidi yapan sokaklarda yrdk. Kaldrmlarda kukulu bir kpek bizi szd,
bir kestane aacnn tepesindeki yusufuklar sustu. Bak Canan, bak nasl arkada
olduk biz onunla. Boyunun hafi/e benden ksa olduuna karar veriyordum ve benim
gibi heriflerin en belirgin kiisel zellii olan yry slubunda -nasl
sylesem, hani omuzlarn inip kalkyla admlarn atlndaki atlganlk
arasndaki o ahenk-
197
de- bana yakn bir eyler olduuna hkmediyordum ki, bana sordu: Kahvalt
niyetine bireyler yemi miydim, yer miydim, istasyonda bir kahve vard, ay
ier miydim?
Frndan scak scak iki ama ald, bir bakkala urayp yz gram kaar peynirini
dilim dilim kestirip yal kada sardrtt. Derken, sirkin oradaki afiten
melek bize el etti. Bir kahvenin n kapsndan girdik, iki ay syledi, arka
kapdan istasyona bakan bir baheye kp oturduk. Kestane aacna m, dama m
tnemi yusufuk kular bize aldrmadan i ekiyorlard. Tatl yumuak bir
sabah serinlii, bir sessizlik ve uzakta bir radyoda belli belirsiz bir mzik
vard.
"Her sabah almaya balamadan nce evden kar bir kahvede aym ierim,"
dedi peynir paketini aarken. "Buras baharlarda iyi olur. Bir de kar yad
zamanlar. Sabahlar istasyonda, karn zerinde kargalarn yryn, karl
aalar seyretmeyi severim. Bir de meydandaki o byk Yurt Kahvehanesi iyidir,
sobas byktr, iyi yanar. Orada da gazetemi okur, bazan ak radyoyu dinler,
bazan da hibir ey yapmadan otururum."
"Yeni hayatm dzenli, disiplinli, dakiktir... Dokuza doru her sabah kahveden
kalkar eve, masama dnerim. Dokuz oldu mu, masama oturmu, kahvemi hazrlam,
yazmaya bala-mmdr. Yaptm i basit gzkr insana, ama dikkat ister: Tek
bir virgl atlamadan, tek bir harfin, noktann yerini armadan Kitap' yeniden
yeniden yazarm. Her ey noktasna virglne kadar ayn olsun isterim. Ve bu da
ayn ilham ve istekle yaplabilir ancak. Bakalar iime kitab kopya etmek de
diyebilir, ama basit bir kopya iinden tedir benim iim. Hissederek, anlayarak
ve her seferinde her cmle, her kelime, her harf benim buluummu gibi yazarm.
Byle byle sabah dokuzdan leyin bire kadar istekle alrm, baka hibir
ey yapmam, hibir ey de iimden alkoyamaz beni. Sabahlan genellikle daha iyi
i karrm."
J 98
"Sonra le yemeini yemek iin dar karm. Bu kasabada iki lokanta vardr.
Asm'n yeri kalabalktr. Demiryol Lokantas ardr ve ikilidir. Bazan
birine, bazan tekine giderim. Bir kahvede peynir-ekmek yediim de olur, hi
evden kmadm zamanlar da. leleri hi imem. Bazan biraz kestiririm, o
kadar. nemli olan, saat ikibuuk oldu mu, yeniden masama oturmamdr. Akam
altbuuk yediye kalar dzenli alrm. iyi yazyorsam daha da devam ettiim
olur. Yazdn beeniyorsa, hayatndan memnunsa insan frsat karmamal,
yazabildiince de yazmal. Hayat ksa, byledir iler, biliyorsun ite. ayn
soutma."
"Btn gn altktan sonra, yazabildiim kadarna keyifle bir bakar sonra gene
sokaa karm. nk akam gazeteleri kartrrken, televizyona bakarken
yanmda ene alabileceim bir-iki kii olsun isterim. Yalnz yaadm, yalnz
kalmaya kararl olduum iin buna mecburum, insanlar grmek, onlarla lak-lak
etmek, biraz imek, bir-iki hikye dinleyip, belki de bir tane de anlatmak,
btn bunlar houma gider. Sonra bazan sinemaya giderim, bazan televizyondaki
bir program seyrederim, kahvede kat oynadm geceler de olur, elimde
gazeteler eve erken dndm zamanlar da."
"Dn de adr tiyatrosuna gittin," dedim.--
"Bunlar kasabaya bir ay nce geldiler ve kaldlar. Hl akamlan gidenler
oluyor."
"Oradaki kadn," dedim. "Sanki biraz melee benziyordu."
"Melek filan deil," dedi. "Kasabann kalantorlanyla, paray bastran erlerle,
yatar. Anladn m?"
Bir sessizlik oldu. O "anladn m?" sz gnlerdir oradan oraya srklenirken
bir sarhoun keyfiyle tadn kardm alayc fkenin rahat koltuundan beni
alp istasyona bakan bahedeki sert, rahatsz bir tahta sandalyenin vd-vd
huzursuzluuna brakt.
J 99
"Kitapta yazan eyler," dedi, "benim iin artk ok gerilerde kald!"
"Ama btn gn de o kitab yazyorsun," diye bir cevap yetitirebildim gene de.
"Para iin yazyorum," dedi.
Ne bir zafer duygusuyla, ne de bir utanla, daha ok, sanki aklamak zorunda
kald iin zr diler gibi anlatt. Bildiim temiz okul defterlerine kitab
elyazsyla yeniden yazyormu. Her gn ortalama sekiz-on saat alt, saatte
de ortalama sayfa tutturabildii iin yz sayfalk kitabn bir elyazmas
nshasn on gnde rahatlkla bitirirmi. Burada bu tr eylere "makul" bir para
veren insanlar varm. ehrin ileri gelenleri, geleneklerine bal kiiler, onu
sevenler, abasn, inancm, balln, sabrn takdir edenler, birbirlerinden
grp zenenler, ineyle kuyu kazan bir kiinin aralarnda huzurla yayor
olmasndan bir eit mutluluk duyanlar... Hatta, byle alakgnll abaya btn
hayatn veriyor olmas -ekine ekine syledi bunu istemedii halde evresinde
bir eit "yumuak bir efsane" yaratm; ona sayg duyuyorlar, yapt ite -o
da benim gibi "nasl sylesem" dedi- kutsal bir yan buluyorlarm...
Btn bunlar, benim zorlamamla, benim kurcalayc sorularm yznden
anlatyordu; yoksa kendinden sz etmekten holanr gibi deildi hi.
Mterilerinden, kitabn elyazmas kopyalarn alan merakllarn iyiniyetinden,.
kendisine gsterdikleri saygdan kranla sz ettikten sonra:
"Neyse," dedi. "Ben onlara bir hizmet veriyorum. Hakiki bir ey sunuyorum
onlara, inanla, kanla, canla her kelimesi de bu yzden elle yazlm bir kitap.
Onlar da drst emeimin karlm bana az ok veriyorlar. Herkesin hayat da
bunun gibidir sonunda."
Sustuk. Taze amalar kaar peynir dilimleriyle birlikle yerken onun hayatnn
oktan yerine oturduunu, kitabn
200
dedii gibi, "rayna girdiini" grebiliyordum. O da benim gibi kitaptan yola
km, lm, ak ve felaketlerle karlat araylar, yolculuklar ve
servenlerden sonra ama, benim yapamadm eyi baarm, hereyin yllarca ayn
kalaca bir dengeyi, bir i huzurunu bulmutu. Peynir dilimlerini dikkatli
dikkatli srrken, bardann dibindeki bir parmak kalnlndaki son bir yudum
ay tadn kararak ierken onun bu kk el, parmak, az, ene ve ba
hareketlerini her gn tekrarladn hissettim. Bulduu dengenin huzuru . ona
hi bitmeyecek sonsuz bir zaman balamt. Ben ise merakl, mutsuz, masann
altnda bacaklarm sallyordum. Bir an iimde bir kskanlk ykseldi; bir
ktlk etme istei. Ama daha berbat olan eyi de farkettim. Tabancam karp
imdi onu gznn ortasndan vursam, yaza yaza sonsuzluk zamannn huzuruna
kavumu olan bu adama hibir ey yapm olamayacaktm. Ayn kprtsz zamann
iinde, biraz baka trl de olsa, yoluna devam edecekti. Benim dur durak
tanmayan huzursuz ruhum ise, nereden nereye gittiini unutmu o otobs
ofrleri gibi bir yerlere varmak iin rpnp
duruyordu.
Pek ok ey sordum ona. Bana "evet", "hayr", "tabii" gibi ylesine ksack
cevaplar verdi ki, sorularmn cevaplarm nceden kendimin de bildiimi her
seferinde anladm: Hayatndan memnundu. Hayattan baka bir ey beklemiyordu.
Kitab hl seviyordu ve ona inanyordu. Kimseye kzmyordu. Hayatn ne demek
olduunu anlamt. Ama bunun ne olduunu anlatamazd. Beni karsnda grnce
tabii armt. Kimseye bir ey retebileceim sanmyordu. Herkesin kendine
gre bir hayat vard ve btn hayatlar ona gre aslnda birbirine eitti.
Yalnzlktan holanyordu, ama bu da ok nemli bir ey deildi. nk
insanlardan da holanyordu. Canan'dan da ok holanmt. Evet. Ona k da
olmutu. Ama sonra kamay baarmt. Benim onu bulmama a-
201
matruu. Canan'a ok selam sylyordu. Yazmak hayatnn, tek iiydi, ama tek
mutluluu deil. Herkes gibi bir ii olmas gerekliini biliyordu. Baka
ilerden de holanabilirdi. Evet, o iler, ekmek paras getirseydi onlar da
yapabilirdi. Szgelimi dnyaya bakmak, gerek anlamyla grerek bakmak da ok
zevkli bir eydi.
istasyonda bir lokomotif manevra yapyordu, baktk. Puf puf iri dumanlar salarak
ve yal, yorgun ama hl din n n bir belediye orkestras gibi tencere,
demir ve inilti sesleri kararak nmzden geerken, balarmz lokomotifi
izledi.
Kitab yeniden yeniden yazarak bulduu huzuru bir ihtimal ben Canan'la
bulabilirim diye, az sonra tabancamla kalbini delmeyi dndm adamn
gzlerinde, lokomotif badem aalarnn ortasnda kaybolunca bir keder belirdi.
Bir an bir kardelik duygusuyla bu gzlerdeki ocuksulua ve hzne bakarken
Canan'n bu adam neden o kadar ok sevmi olduunu anladm. Anladm ey o
kadar gerek ve doru geldi ki bana, akndan dolay Canan'a sayg duydum; ama
bir an sonra bana fazlasyla ar gelen bu sayg yerini bir kuyuya
yuvarlanverir gibi iine dtm bir kskanla brakt.
Katil kurbanna, bu cra kasabada unutulup gitmeye karar verdiinde takma ad
olarak niye Osman', kendi adm setiini sordu.
"Bilmiyorum," dedi sahte Osman hakiki Osman'n gzlerindeki kskanlk
bulutlarn grmeden. Sonra tatl tatl glmseyerek ekledi. "Seni grdmde
sevmitim, belki de ondandr."
Badem aalarnn arkasndan ve baka bir hattan geri dnen lokomotifi saygya
yaklaan bir dikkalle izledi. Katil, gzleri lokomotifin gne altnda prl
prl ltsna dalan kurbannn, o an btn dnyay unuttuuna yemin
edebilirdi. Ama yle deilmi. Sabah serinliinin yerini gneli bir gnn
arl alrken:
202
"Saat dokuzu ok geti," dedi hasmm. "Benim masada olma saatim... Senin yolun
nereye?"
Ne yaptmn fazlasyla bilincinde olarak, telala ve aresizlikle, ama
dncesizlikle deil, hayatmda ilk defa birine btn itenliimle yalvardm:
Ne olur biraz daha oturalm, biraz daha konualm, biraz daha anlaalm.
ard, biraz da endielendi galiba, ama anlad: Cebimdeki tabancay deil,
susuzluumu. Bana hogryle yle bir glmsedi ki, ancak Walther'in varln
kalamn zerinde hissederek aramzda kurabildiim eitlik duygusu da tuzla buz
oldu. Bylece gide gide hayatn kalbine deil, ancak kendi sefaletinin
snrlarna varabilen talihsiz yolcu, bu snrda rastlad bilge eyhe hayatn,
kitabn, zamann, yaznn, melein, her eyin anlamn sorma telana kapld.
Ona btn bunlarn anlamnn ne olduunu soruyordum, o da "btn bunlar"dan neyi
kastettiimi soruyordu. O zaman ona her eyin balangc olabilecek sorunun ne
olduunu soruyordum ki, o soruyu ona sorabileyim. Bana, bulacam eyin
balangc ve sonu olmayan bir yer olmas gerekliini sylyordu. Demek ki bir
soru bile yoktu belki ona sorabileceim. Yoklu. Ne vard peki? Ne olduu insann
nasl baktna balyd. Bazan bir sessizlik olurdu, insan ondan bir eyler
koparmaya alrd. Bazan da, imdi burada ikimizin yapt gibi, sabah bir
kahvede, ay ier tatl tatl konuur, lokomotifleri, trenleri seyreder,
yusufuklarn makara ekilerini dinlerdi insan. Bunlar ela her ey deildi
belki, ama hibir ey de deildi. Peki tede bir yerde, onca yolculuktan sonra
grd yeni bir lke yok muydu? tede bir yer varsa, yaznn iindeydi bu, ama
yazda bulduunu yaznn dnda, hayatta aramann bouna olduuna karar
vermiti. nk dnya da, en azndan yaz kadar snrsz, kusurlu ve eksikti.
O zaman ona ikimizin de kitaptan neden bylesine etkilenmi olabileceimizi
sordum. O da bana bu soruyu ancak
I
kitab hi mi hi etkileyici bulmayan birinin sorabileceini syledi. Bu
insanlardan ok vard dnyada, ama ben yle biri miydim? Nasl biri olduumu
unutmutum. Canan'a kendimi sevdirmek ve kitaptaki lkeyi ve hasmm bulmak ve
daha sonra onu ldrmek iin atm yollarda nk, kendi ruhumun merkezini
savurup kaybetmitim. Bunu ona sormadm, melek, senin kim olduunu sordum.
"Kitabn yazd melekle karlamadm hi," dedi bana. "insan lrken belki bir
otobsn penceresinden grebilir."
Ne gzel de glmsyordu, acmaszca. Onu ldrecektim. Ama hemen deil. Daha
konumalydk. Ruhumun kaybolup gitmi odak noktasn bulabilmek iin azndan
lal almalydm. Ama iine dtm sefalet gerekli ve doru sorulan hi mi hi
sordurmuyordu bana. Radyonun yamurlu olacam ilan ettii, paral bulutlu,
sradan bir Dou Anadolu sabah, huzurlu istasyonun prl prl aydnl,
peronun bir ucunda dalgn dalgn eelenen iki tavuk, bir el arabasndan istasyon
bfesine Budak gazozu kasalarn konua konua tayan iki mutlu delikanl,
sigara ien kalk efi, ilerlemekte olan gnn varln iime btnyle
yerletirmi, darmadank aklmda hayat ve kitap konusunda iyi bir soru iin
hibir g brakmamt.
Uzun bir sre sustuk. Ben ona hangi soruyu nasl soracam kurdum durdum. O da
belki sorularmdan ve benden nasl syrlacam kurdu durdu. Daha da durduk.
Derken felaket an geldi att. ay paralarn dedi. Bana sarlp yanaklarmdan
pt. Ne kadar da memnun olmutu beni grmekten! Ne kadar da nefret ediyordum
ondan! Hayr, peki seviyordum. Hayr, niye sevecekmiim? ldrecektim.
Ama imdi deil. Dzene ve huzura boyun emi perspektif sokandaki san
yuvasna, o deli samas iini grmek iin dnerken yolu adr tiyatrosunun
oradan geecekti. Demiryolu boyunca yryecek, ona kestirmeden yetiecek, kk
gr-
204
d Arzu Melei'nin baklar altnda onu ldrecektim.
Braktm gitsin bu kendini beenmi adam. Onu sevebildii iin Canan'a fke
duyuyordum. Ama Canan'n hakl olduunu anlamam iin krlgan ve hznl
glgesine uzaktan bir bak atmam yetti: Ne de kararszd bu okuduunuz kitabn
kahraman Osman... Ne de zavall... Nefret etmeye alt adamn "hakl"
olduunu derinden derine biliyordu. Onu hemen ldremeyeceini de. Kahvenin
krk dkk sandalyesinde iki saate yakn bacaklarn sallayp ks ks oturarak
Rfk Amca'nn yeni hayatmda bana daha ne tuzaklar hazrlam olabileceini
dndm.
leye doru sklm pklm bir katil aday gibi Emniyet Oteli'ne sklm pklm
dndm. Katip istanbullu mterisinin bir gece daha kalmasna pek sevindi, ona
ay ikram etti. Bylece odadaki yalnzlktan korktuum iin uzun uzun onun
askerlik hatralarn dinledim, konu bana gelince de, "grlecek bir hesabm"
olduunu, "ama daha ii bitiremediimi" belirtmekle yetindim.
Odaya kar kmaz kapatlm televizyonu atm: Ekranda eli silahl bir glge,
siyah beyaz bir duvar boyunca yryordu, keye varr varmaz kurunlar
hedefinin zerine boaltt. Bu sahnenin renklisini Cananla bir otobste
seyretmi miydik, dedim kendime. Yatan kenarna oturdum, ondan sonraki ldrme
sahnesini sabrla beklemeye baladm. Derken kendimi pencereden, onun
penceresine doru bakarken buldum. Orada yazyordu, o glge, o muydu grdm,
-karamyordum. Ama, orada beni kahretmek iin huzurla yazdn dndm. Bir
sre oturmu televizyona dalmm, ama ayaa kalktmda ne seyrettiimi
unutmutum. Bir ara gene pencereden dar onun penceresine bakarken buldum
kendimi. O yolculuun sonunda vard huzur noktasndayd, ben de birbirlerine
ate eden siyah beyaz glgeler arasnda!. O biliyordu, te tarafa gemiti, yeni
hayatn benden saklad
205
bilgisi vard onda, bende ise Canan' elde etmenin belli belirsiz umudundan
baka hibir ey yoktu.
Niye otel odalarnda kendi zavalllklarna batm ackl katillerin hznn
bize hi gstermez bu filmler? Ben ynelmen olsaydm, filmimde rts dalm
yata, pencerenin boyas dklm doramalarn, le gibi perdeleri, katil
adaynn kirli ve buruuk gmleini, mor ceketinin kartrp durduu ceplerinin
iini, yatann kenarnda kamburunu karp oturuunu, vakit gesin diye
otuzbir ekip ekmemeyi nasl dndn gsterirdim.
Uzun bir sre de aklmn iindeki seslerle u konularda ak oturumlar
dzenledim: Neden gzel ve duyarl kadnlar hayat kaym krk erkeklere k
olurlar? Katil olursam ve izleri mr boyu gzlerimden okunursa, bu acaba bana
sefil bir erkek grnts m verir yoksa hznl bir erkek mi? Canan beni
gerekten sevebilir mi, az sonra ldreceim adam sevdiinin yars kadar bile
olsa. Ben de Nahit Mehmet Osman gibi yapabilir, btn mrm demiryolcu Rfk
Amca'nn kitabn yeniden yeniden defterlere yazmaya verebilir miydim?
Gne perspektif sokann ardndan kaybolduktan ve sokaklarda uzun glgelerle
birlikte hafif bir serinlik sinsi bir kedi gibi dolamaya baladktan sonra
penceremden penceresine hi durmamacasna bakmaya baladm. Gremiyordum onu,
grdm sanyor, sokaktan tek tuk geenlere bile bir an olsun dikkat etmeden
pencereyi, pencerenin arkasndaki oday seyrediyor, orada birisini grdme
inanmak istiyordum.
Bu ne kadar srd bilmiyorum. Hava daha kararmam, odasnda bir k yanmamt
ki, kendimi sokakta penceresinin altnda ona seslenirken buldum. Glgeli camda
biri belirdi ve beni grr grmez kayboldu. Eve girdim, merdivenleri hrsla
ktm, kap cik cik sesine gerek kalmadan ald, ama bir an onu orada
gremedim.
206
ieri, daireye girdim. Bir masann zerine yeil bir uh l serilmili. zerinde
ak bir defterle kitab grdm. Kalemler , silgiler, sigara pakeli, ttn
dkntleri, klln yannda kol saati, kibrit, bir fincan soumu kahve. Btn
hayal , boyunca yaz yazmaya mahkum bir zavallnn mutluluk aralar
bunlard ite.
ieriden kp geldi. Yzne bakmaktan korktuum iin olsa gerek deftere
yazdklarn okumaya baladm. "Bazan, bir virgl atlyorum," dedi. "Bir
kelimeyi bir harfi yanl yazyorum... O zaman hissetmeden, inanmadan yazdm
anlar ii brakrm. Tekrar ayn younlukla yazya dnebilmem bazan
saatler,.gnler alr. Hissetmediim, gcn iimde duymadm tek bir kelime
yazmak istemediim iin ilham
sabrla beklerim."
"Dinle beni," dedim kendimden deil bir bakasndan sz eder gibi
soukkanllkla. "Kendim olamyorum. Hibir ey olamyorum. Yardm et bana.
Yardm et ki, senin yazdn, bu oday, kitab aklmdan karaym, eski
hayatma huzurla
dnebileyim."
Hayatn ve dnyann kalbine bir gz atabilmi olgun herifler gibi, beni
anladn syledi. Her eyi anladna inanyordu herhalde. Niye orackla
vurmadm onu. nk demiti ki: "Demiryol Lokantas'na gidip oturalm,
konualm." Lokanlaya oiurduumuzda bana saal dokuza eyrek kala iren olduunu
syledi. Beni yoleu ellikten sonra sinemaya gidecekti. Beni sepetlemeyi oktan
aklna koymutu demek.
"Canan'la tanlmda kilab bakalarna anlalmaklan, kilab yaymaktan
vazgemitim arlk," dedi. "Herkesinki gibi bir hayatm olsun istiyordum.
Herkesinkinden fazla bir de kilabn olacakl. Kilabn al dnyaya ulamak
iin yaadklarm da fazla fazla yanmda kr kalaaku. Ama Canan beni
alevlendirdi. Beni hayala aacan syledi. Daha arkada bir yerde, benden
tede, benim bildiim, ama ona sylemediim bir
207
bahe varm, bunu ondan saklyormuum. O bahenin anahtarn yle bir inanla
istedi ki benden, ona kitaptan sz etmek, daha sonra da kitab vermek zorunda
kaldm. Kitab okudu, yeniden okudu, yeniden okudu. Kitaba ballna, orada
grd dnyay iddetle istemesine kandm. Bir dnem, bylece kitabn
sessizliini, orada yazlan eyin -nasl sylesem- kendi i mziini, unuttum.
Tpk kitab ilk okuduum gnlerdeki gibi bu mzii sokaklarda, uzak yerlerde,
her ne-resiyse bir yerde iitebilme umuduna budalaca kapldm. Kitab
bakalarna vermek o srada onun fikriydi. Senin kitab okuman, ona hemen
inanvermen de beni korkuttu. Kitabn ne demek olduunu unutuyordum, ki kr
vurdular beni." Tabii ki kitabn ne demek olduunu sordum ona. "iyi bir kitap
bize btn dnyay hatrlatan bir eydir," dedi. "Belki her kitap yledir, yle
olmaldr." Biraz sustu. "Kitabn kendi iinde olmayan, ama varln ve
srekliliini kitabn anlattklaryla hissettiim bir eyin parasdr kitap,"
dedi, ama szlerinden memnun olmadn anlyordum. "Dnyann sessizliinden ya
da grltsnden karlm bir ey belki, ama o suskunluun da grltnn de
kendisi deil." Daha sonra samaladn dnebileceim iin son bir kere daha
anlatmaya alacan belirtti: "iyi bir kitap, olmayan eylerin, bir eit
yokluun, bir eit lmn anlatld bir yaz parasdr... Ama kelimelerin
tesinde yeralan lkeyi yaznn ve kitabn dnda aramak bouna." Bunu kitab
yeniden yeniden yazarken farkettiini, rendiini, iyice rendiini syledi.
Yeni hayat ve lkeyi yaznn tesinde aramak bounayd. Bunu yapt iin
cezalandrlmay haketmiti. "Ama katilim beceriksiz kt, beni yalnzca
omuzumdan yaralayabildi."
Minibs duraklarnn orada vurulduu zaman, onu Ta-kla'nn bir penceresinden
seyrettiimi syledim.
"Uzun aratrmalarm, gezilerim, otobs yolculuklarm kitaba kar bir kumpasn
olutuunu bana retti," dedi. "Bir
208
zrdeli kitapla ciddi bir ekilde ilgilenen herkesi ldrtmek istiyor. Kim bu,
neden yapyor, bilmiyorum. Ama kitab bakalarna amamam konusundaki kararm
sanki kuvvetlendirmek iin yapyor bunu. Kimsenin ban belaya sokmak, kimsenin
hayatn kaydrmak istemiyorum. Canan'dan katm, istedii lkeyi
bulamayacamz bildiim gibi, kitaptan fkran lmn na benimle
birlikte onun da yakalanabileceini ok iyi anlamtm."
Bir an onu artmak, bir basknla bana vermedii, benden saklad bir bilgiyi
alabilmek iin demiryolcu Rfk Amca'nn szn ettim. Kitabn yazarnn bu adam
olabileceini syledim. ocukluumda onu tandm, yazp izdii resimli
romanlar deli gibi okuduumu anlattm. Kitab okuduktan sonra bu resimli
romanlar, szgelimi Pertev ile Petefi bir daha dikkatle gzden geirdiimi ve
pek ok konunun nce orada ele alndn grdm syledim.
"Bu senin iin hayal krkl oldu mu?" "Hayr," dedim. "Bana onunla buluman
anlat." Anlattklar Serkisof'un raporlarnda verdii bilgileri mantkl bir
ekilde tamamlyordu. Kitab binlerce kere okuduktan sonra bir keresinde
ocukluunda okuduu resimli romanlar hatrlar gibi olmu. Ktphanelere gidip
bu dergileri karp baz artc benzerlikleri belirlemi ve yazarn
kimliini karm, ilk gidiinde karsnn engellemeleri yznden Rfk Bey ile
pek az grebilmiti. Kap eiinde yaplan bu grme srasnda Rfk Bey
karsndaki yabanc gencin kitapla ilgilendiini grr grmez konuyu kapatmak
istemi, Mehmet'in srarlar zerine artk bu konuyla hi ilikisi kalmadn
sylemi. Orada kap nnde gen hayranla ihtiyar yazar arasnda dokunakl bir
sahne belki de tam gelimek zereyken, Rfk Bey'in kars -Ratibe Teyze diye
araya girdim ben araya benim gibi girerek kocasn ieri ekmi, kapy da
davetsiz misafir-hayrann yzne kapatmt.
209
L
"yle bir hayal krklna kapldm ki inanamadm bile," dedi Nahit mi, Mehmet
mi, Osman m demekte bir trl karar veremediim hasmm. "Bir sre mahalleye
gidip onu uzaktan dikizledim. Sonra bir baka seferinde cesaretimi toplayp gene
kapy aldm."
Rfk Bey bu sefer onu daha anlayla karlam. Kitapla ilgisi kalmadn,
ama srarc delikanl ile bir kahve iebileceini sylemi. Ona yllarca nce
yazlm bu kitab nereden bulup okuduunu sormu, insann okuyabilecei nice
gzel kitaplar varken neden bunu setiini renmek istemi; acaba gencimiz
.hangi niversitede tahsil gryormu, ileride hayatta ne yapmak istiyormu
vesaire. "Birka kere bana kitabn srlarn vermesini sylediysen! de ciddiye
bile almad szlerimi," dedi bir zamanlarn Mehmet'i. "Haklyd da. Bana
verecei hibir srr olmadn imdi biliyorum."
O zamanlar bunu bilmedii iin srar etmi, ihtiyar adam da kitap yznden
bann belaya girdiini, polislerin, savclarn kendisini sktrdm
sylemi. "ocuklar oyaladm, elendirdiim gibi, belki birka yetikini de
oyalar elendi-rebilirim, diye yazdm bir kitap yznden hepsi" demi. Bu
yetmiyormu gibi yle de demi Demiryolcu Rfk Amca: "Kendimi elendirmek iin
yazdm bir kitap yznden btn hayatmn mahvolmasna tabii ki raz
olamazdm." Savcya kitabn yeni bir basksn yapmayacana, kitab
reddettiine, bir daha byle eyler yazmayacana dair sz verdiini sylerken
ihtiyarn nasl da hznlendiini fkeli Nahit o zaman farkedememi, ama imdi
Nahit deil Mehmet deil de Osman iken bu kederi o kadar iyi anlyormu ki, daha
sonra yapt densizlii her hatrlaynda utan duyuyormu.
Bir kitaba inanla balanm her sradan gen gibi ihtiyar yazar sorumsuzluk,
dneklik, hainlik, korkaklkla sulam. "Ona fkeyle, titreyerek barp
aryordum, o ise beni anlyordu ve kzmyordu bile." Bir an Rfk Amca ayaa
kalkm
2/0
ve "bir gn anlarsnz, ama o gn de zaten bir ie yaramayacak kadar yalanm
olursunuz," demi. "Anladm. Ama bir ie yarayp yaramadn bilmiyorum," dedi
Canan'n delicesine sevdii adam. "Ayrca o kitab okuyan herkesi ldrten
zrdelinin adamlarnn da, beni takip ettikten sonra ihtiyar ldrdklerini
dnyorum."
Katil aday, maktul adayna, birisinin lmne yol amann kendisine bir mr
boyu tanmayacak kadar ar bir yk olup olmadn sordu. Maktul aday sustu,
ama katil aday onun gzlerindeki kederi grp kendi geleceinden korktu. Ar
ar, efendi efendi rak iiyorlard ve duvarlardaki tren resimleri, yurt
manzaralar, artist fotoraflar arasndaki ereveli fotorafndan Atatrk
kendini ikiye vermi meyhane kalabalna Cumhuriyet'i emanet etmi olmann
gveniyle g-lmsyordu.
Saatime baktm. Beni yerletirip postalamay dnd
trenin kalkna daha bir saat bir eyrek vard ve aramzda
her eyi fazla fazla konumu olduumuza, hani kitaplarn
dedii gibi, "sylenecek szlerin sylendiine" ilikin bir hava
vard. Aralarnda oluan sessizlikleri anlamsz bulup telaa
. kaplmayan eski ve gerek arkadalar gibi uzun bir sre sustuk
ve bana kalrsa bu suskunluun en anlaml gevezelik olduunu
dndk.
Gene de ama, ona hayran olup yaptn taklit etmekle, onun iini bitirip
Canan' ele geirmenin dumanlar arasnda kararsz olan ben, bir ara ona kitab
okuyan herkesi ldrten zrdelinin babas Dr. Narin olduunu sylemeyi kurdum.
Cann yakmak iin, can skntsndan, yle ite. Ama syleyemedim. Peki, peki,
tabii, ne olur ne olmaz diye dnyordum; dengeyi fazla sarsmamah.
Dncelerimi, en azndan onlarn bir yanksn verecek kadar belli belirsiz
okuyor olacak ki, babasnn peine takt adamlardan kurtulmasna yol aan
otobs kazasn anlatt.
21)
_
Ilk defa glmseyerek. Mrekkepten simsiyah otobsn iinde yanndaki gencin,
kazada derhal lm olduunu anlyor. Mehmet adl bu gencin kimliini cebinden
karp alyor. Otobs cayr cayr yanmaya balaynca, dar kyor. Yangndan
sonra aklna bu parlak fikir geliyor. Kendi kimliini yanm cesedinin ceket
cebine brakyor. Cesedi kendi koltuuna yerletirip yeni hayata kouyor.
Bunlar anlatrken gzleri ocuk neesiyle ldyor. Babasnn onun iin
kurduu mzedeki ocukluk fotoraflarnda da bu neeli yz grdm, tabii,
kendime sakladm.
Bir sessizlik, bir sessizlik, bir sessizlik; garson bize patlcan dolmas ver.
Vakit gesin diye, hani, yle, laf olsun diye bir ara durumumuzu, yani
hayatmz, yle bir gzden geirelim dedik de, onun gz arada bir saatinde,
benim gzm onun gznde, yle eyler dedik karlkl birbirimize: ite
byleydi hayat. Aslnda her ey ok basitti. Demiryolu dergisine yazan,
otobslerden ve otobs kazalarndan nefret eden ve banaz bir demiryolcu olan
ihtiyarn teki, kendi yazd ocuk kitaplarndan ilhamla ylesine bir kitap
yazyordu. Sonra, yani yllar sonra, ocukluklarnda bu resimli romanlar okumu
biz iyiniyetli genler o kitab okuyor ve hayatmzn tepeden trnaa
deitiine inanyor ve hayatlarmz kaydryorduk. Ne sihir olmalyd bu
kitapta, ne keramet hayatta! Nasl olmutu bu i acaba?
Ona Demiryolcu Rfk Amca'y ocukluumda tandm bir daha syledim.
"Bunu iitmek nedense bir tuhaf geliyor," dedi.
Ama biliyorduk hibir ey tuhaf deildi. Her ey yleydi, yleydi ite her ey.
"Viranba kasabasnda daha da yle, yle," dedi sevgili dostum.
Bu da bana bir ey hatrlatm olacak ki, zerinde dikkatle
212
durarak, sylerken yzne bakarak, hecelerin tek tek hakkn vererek dedim ki:
"Biliyor musun, pek ok kereler kitabn beni anlattn, hikyenin benim
hikyem olduunu dndm."
Sessizlik. Can ekien bir ruhun, bir meyhanenin, bir kasabann, bir dnyann
son i sesleri. atal bak grltleri. Televizyonda haberler. Yirmibe dakika
var.
"Biliyor musun," dedim bir daha. "Anadolu'da gezilerimde pek ok yerde Yeni
Hayt marka karamelalarla karlatm, istanbul'da yllar nce satlrm, ama
cra yerlerde, kavanozlarn, kutularn dibinde hl var."
"Her eyin aslna, ilk Neden'ine, kkenine varmak istiyorsun deil mi?" dedi te
hayattan nice manzaralar seyredebilmi hasmm. "Saf olana, bozulmam olana,
sahih eye ulamak istiyorsun. Ama yok yle bir balang. Hepimizin taklidi
okluu bir asl, bir anahtar, bir sz, bir kken aramak bouna."
Bylece, melek, Canan' elde edebilmek iin deil, sana inanmad iin onu
istasyon yolunda zmbalayacam dndm.
Krk dkk sessizlikleri bozmak iin una benzer eyler de sylyordu ama
nedense can kulayla bile dinleyemi-yordum bu hznl ve yakkl adam:
"ocukken, okumak bana, ilerde gnn birinde, btn br mesleklere birer birer
balad srada, insann zerine alaca bir meslek gibi grnrd."
"Nota kopyacl yapan Rousseau da, bakalarnn yarattklarm yeniden, yeniden
yazmann ne demek olduunu bilirdi."
Derken yalnz sessizlikler deil, her ey krk dkk bir havaya brnd. Birisi
televizyonu kapatm, radyodaki yank m yank ak ve ayrlk trksn amt.
Hayatta insan ka kere karlkl sessizlikten bu kadar zevk alr? Garsondan
hesab istemiti ki, orta yal davetsiz bir misafir masamza
213
kt ve beni yle bir szd. Osman Bey'in askerlik arkada Osman Bey olduumu
renince, "Biz burada Osman Bey'i ne de ok severiz; demek adanzla askerde
birlikteydiniz!" muhabbeti yapt. Sonra ona bir sr verir gibi dikkatle, kitabn
elyazmas iin kan bir mteriden sz etti. Bu tr araclara komisyon
verdiini farkedince akll dostuma son bir kere daha itenlikle sevgi duyma
hakk tandm kendime.
Ayrl sahnesi, Walther'imin patrts dnda, aa yukar Pertev ile Peter
dizisinin sonundaki gibi olacak sanyordum, yanlmm. O son macerada, ayn
ama iin birlikte nice savalar veren ve nice servenler yaayan cancier iki
arkada ayn lkye bal ayn kz sevdiklerini anlaynca, bir masaya oturup
sorunu dosta zerler. Daha duyarl, daha ie kapank olan Pertev, kzn onunla
daha mutlu olacan bildii iin hayata daha ak ve daha iyimser olan Peter'e
kz sessizce brakr ve benim gibi gzyal okurlarn i ekmeleri arasnda
kahramanlar, bir zamanlar kahramanca savunduklar tren istasyonunda
birbirlerinden ayrlr. Oysa bizim aramzda her trden ar duyarllk ve fke
gsterisine metelik vermeyecek komisyoncu vard.
mz istasyona sessizce yrdk. Bilet aldm. Kendime sabahki amalardan iki
tane setim. Pertev benim iin Vi-ranba'n mehur avu zmnden bir kilo
tarttrd. Ben mizah dergileri seerken o zm ykamak iin kenefe gitti.
Komisyoncuyla baktk. Tren iki gnde istanbul'a varrm. Pertev dndnde
kalk efi, babam hatrlatan kararl ve zarif bir hareketle iareti verdi.
ptk, ayrldk.
Bundan sonras Rfk Amca'nn resimli romanlarndan ok, Canan'n otobs
videolarnda baylarak seyrettii gerilim filmlerine daha uygun dyor: Ak
iin katil olmaya kararl gz dnm gen, slak zmle dolu plastik torbay ve
dergileri kompartmann bir kesine savuruyor ve tren daha fazla hzlanmadan
peronun taa ucundan vagondan atlyor.
214
Grlmediine emin olduktan sonra, kurbann ve komisyoncusunu uzaktan dikkatle
izliyor, ikisi bir sre konutuktan, bo ve hznl sokaklarda sallandktan
sonra postanenin nnde birbirlerinden ayrlyorlar. Katil kurbannn Yeni Dnya
Sinemas'na girdiini gryor ve bir sigara, yakyor. Bu tr filmlerde katil
adaynn sigaray ierken ne dndn bilmeyiz hi, yalnzca biten
sigarasnn izmaritini benim yaptm gibi yere atp stne bastn, emin
gzken admlarla Sonsuz Geceler filmine bir bilet alp ieri girdiini ve
salona girmeden nce k ve ka yolunu salama balamak iin helaya bir
girip kn seyrederiz.
Sonras geceye elik eden sessizlikler gibi krk dkkt. Walther'imi kardm,
emniyetini zdm, film oynayan salona girdim, ierisi nemli ve scakt, tavan
alak. Eli silahl kara glgem sinema perdesine dt ve gmleimin ve mor
ceketimin zerinde renkli bir film oynamaya balad. Projeksiyonun gzmn
iine giriyordu, ama sralar iyice bo olduu iin hemen kurbanm buldum.
Galiba armt, galiba anlamamt, galiba tanyamamt, galiba bekliyordu,
nk yerinden hi kprdamamt.
"Bulursunuz benim gibi birilerini, ona bir kitap verir okutur, sonra hayatn
kaydrrsnz," dedim, ama kendi kendime.
Onu vurduuma iyice emin olmak iin yakndan gsne ve gremediim yzne el
ate ettim. Walther'in patrtsndan sonra karanlktaki seyirciye dedim ki:
"Ben adam ldrdm."
Perdedeki glgemi ve evresindeki Sonsuz Gecesr'i seyrederek salondan dar
karken, "Makinist!" diye bard biri, "Makinist, makinist."
Garajlardan hemen bindiim ilk otobste, caniyane pek ok soruyla birlikte,
trenleri harekete geiren kii ile filmleri harekete geiren kiinin lkemizde
neden ayn Frenke kelimeyle arldn kendime sormuumdur.
215
L
iki otobs deitirdim, uykusuz bir katil gecesi geirdim, bir mola yerinin
helasndaki.atlak aynada kendimi seyrettim: Aynada grdm kiiyi katilden ok
maktuln hayaletine benzettiimi sylesem kimse inanmaz bana. Ama maktuln yaza
yaza bulduu i huzuru o helada ve daha sonra huzursuz otobs tekerleklerinin
zerinde benden ne kadar da uzaktayd!
Dr. Narin'in konana dnmeden nce kasabada sabah erkenden bir berbere gittim,
sa sakal tra oldum ki, Ca-nanm'n karsna mutlu bir aile yuvas
kurabilmek iin lmle gzgze gelmi ve nice servenlerden baaryla gemi
pervasz ve iyimser bir delikanl gibi kabileyim. Dr. Narin'in arazisine
girdiimde ve konan pencerelerine bakarak Canan'n scak yatanda beni
beklediini dndmde kalbim, iki l kt kt att ve bir nar aacndan
bir sere ona cik cik diye nazire yapt.
Kapy Glizar at. Yarm gn nce aabeyini bir filmin ortasnda zmbaladm
iin, belki de, yzndeki hayrete bakamamtm. Bu yzden belki, kukulu
kalarnn hava-
216 '
lanm farkedememi, szlerini yarm kulak dinlemi, babamn evine girer gibi
ieri girip, Canan' hasta yatanda terkettiim odaya, odamza doru gitmitim.
Sevgilimi artmak iin kapy tklatmadan atm. Kapnn ald odann ve
kedeki yatan bo, bombo olduunu grr grmez Glizar'm ben kapdan girer
girmez sylediklerini, hl sylemekte olduklarn anladm.
Canan gn ateler iinde yatm, sonra toparlanmt. Ayaa kalktktan sonra
kasabaya inip istanbul'a bir telefon etmi, annesiyle konumu, o gnlerde
benden hi ses kmaynca da ani bir kararla geri dnmt.
Bo odann penceresinden arka bahedeki sabah gneinde l l gzken dut
aacna bakan gzlerim aradabir dnp zeri zenle rtlm yataa taklyordu.-
Buraya gelirken arabada yelpaze niyetine kulland Gdl Postas bo yatan
zerinde duruyordu, iimden bir ses Canan'n benim rezil bir katil olduumu
oktan bildiini, bu yzden onu hi mi hi gremeyeceimi, bu durumda yaplacak
tek eyin, kapy kapayp hl Canan'n kokusunu tayan yataa uzanp alaya
alaya uyumak olduunu syledi, iimden baka bir ses kar kt ona, katiller
katil gibi davranmalyd, soukkanl olmalyd, telaa kaplmamalyd: Canan
annesiyle babasnn evinde, Nianta'nda beni bekliyordu mutlaka. Odadan
kmadan nce, evet en sonunda o hain sivrisinei, camn kenarnda grdm ve bir
darbeyle avucumun iiyle ezdim. Sivrisinein karnndan, avucumun iindeki ak
izgisine bulaan kann, Canan'n tatl kan olduuna emindim.
Byk Kar Kumpas'n kalbindeki konaktan svmadan ve Canan'ma istanbul'da
kavumadan nce Dr. Narin'i grmemin geleceim, geleceimiz iin iyi olacan
dnmtm. Dr. Narin dut aacnn az tesine yerletirilmi bir masada
oturuyor, bir yandan itahla zm yiyor, bir yandan da elinde bir kitap birlikte
gezindiimiz tepelere bakarak
217
yorgun gzlerini dinlendiriyordu.
Onunla, hayatn acmaszlndan, doann insan kaderine aslnda nasl gizlice
hkmettiinden, zaman denen skm eyin insan ruhuna nasl bir skun ve
sessizlik telkin ettiinden, byk bir irade ve kararllk olmaynca insann u
dolgun zm tanelerinin bile tadna varamayacandan, hibir taklit izi
tamayan gerek hayatn zne ulamak iin gerekli yksek uur ve arzudan ve
yanmzdan hr hr geip giden alakgnll bir kirpinin hangi byk dzenin
ve hangi asimetrik rastlantnn akac bir cilvesi olduundan, vakitleri olan
geni insanlarn huzuruyla sz ettik. Adam ldrmek insan olgunlatryor
olmal ki, ona aknlkla duymaya devam ettiim hayranl, ruhumun
derinliklerinden, birden gizli bir hastalk gibi kp gelen bir anlay ve
hogryle birletirebildim. Bu yzden, leden sonra olunun mezarna yapaca
ziyarete katlmam nerdiinde, Dr. Narin'i krmadan, ama kararllkla geri
evirebildim: Dolu geirdiim u yorucu son bir hafta beni iyice hrpalamt;
bir an nce evime, karmn yanna dnp dinlenmeli, bana nerdii byk
sorumluluk konusunda bir karara varmak iin aklm bama toplamalydm.
Dr. Narin, bana verdii hediyeyi deneme frsatm olup olmadn sorduunda
Walther'i denediimi ve ok memnun kaldm syledim ve cebimde iki gndr
tadm Sarkisof saati hatrlayp kardm. Bunun krk kalpli ve krk dili
bir bayinin ona duyduu hrmet ve hayranln ifadesi olduunu syleyerek saati
altn renkli zm ksesinin yanna braktm.
"Btn bu krk kalpli mutsuzlar, zavalllar, zayflar," dedi Dr. Narin, saate
gzucuyla yle bir bakt. "Kendi altklar hayatlarm altklar sevgili
eyalar ile yaayabilsinler diye, benim gibi birisi onlara adil bir dnya umudu
verirse, nasl da bir tutkuyla balanveriyorlar ona. Hayatlarmz, anlarmz
mahvetmek isteyen d gler ne kadar da acmaszm! istanbul'a dndnde,
kararn vermeden nce, bu insanlarn
218

krk hayatlar iin yapabileceklerini dn."


istanbul'da Canan' hemen bulup, kandrp, buraya konaa getirip, Byk Kar
Kumpas'n kalbinde yllarca, onlar ermi muradna, biz kalm kerevetine
yaayabileceimizi dndm bir an...
"Sevimli karnza dnmeden nce," dedi Dr. Narin, hayattan ok eviri Fransz
romanlarn taklit eden bir dille, "seni bir kahramandan ok bir katile benzeten
u mor ceketinden kurtul e mi?"
Hemen otobsle istanbul'a dndm. Sabah ezan okunurken bana kapy aan anneme
ne Altn lke'nin peinden ko- tuumu syledim, ne de melek gelininden sz
ettim.
"Bir daha anneni yle brakp gitme!" dedi, havagaz ocan yakp banyoyu scak
suyla doldururken.
Ana oul eski gnlerimizdeki gibi sessiz sessiz kahvalt ettik. Oullan
politikaca, dinci akmlara bulam pek ok anne gibi annemin, benim lkenin
karanlklar ierisindeki bir odan ekimine kapldm dndn ve sorarsa
ve ben sorduklarn cevaplarsam iiteceklerinden dehete kaplaca iin
sustuunu anladm. Annemin abuk, hafif ve hareketli eli kzlck reelinin
yannda bir an durunca zerindeki benleri grdm ve eski hayatma dnm
olduumu dndm. Her eyin hibir ey olmam gibi srmesi mmkn myd?
Kahvalt ettikten sonra masama oturdum ve braktm yerde hl ak duran
kitaba uzun uzun baktm. Ama okumak denemezdi yaptma, bir eit hatrlamak,
bir eit ac ekmek... -Canan' bulmak iin evden kyordum ki annem yolumu
kesti:
"Akam eve dneceine yemin et."
Ettim, iki ay boyunca her sabah kapdan karken yemin ettim, ama Canan hibir
yerde yoktu. Nianta'na gittim, sokaklarda gezdim, kaplarnn nnde
bekledim, zillerini
219
aldm, kprlerden getim, vapurlara bindim, sinemalara gittim, telefonlar
ettim, hibir bilgi alamadm. Ekim sonunda dersler balaynca Takla
koridorlarnda grnr diye kendimi kandrdm, ama gelmedi. Btn gn
Takla'nn koridorlarnda geziniyor, bazan ona benzer bir glge koridora bakan
camlarn nnden geti diye kendimi snftan atp komaya balyor, bazan da
park ve minibs duraklarna bakan bo snflardan birine girip yoldan ve
kaldrmlardan gelip geenleri dalgn dalgn seyrediyordum.
Sobalarn, kaloriferlerin yaklmaya baland gnlerden birinde, zekice
tasarladm sandm bir senaryoyla kayp snf arkadamn annesinin
babasnn kapsn alp inceden inceye hazrlam olduum palavralar attm ve
rezil oldum. Bana Canan'n nerede olabileceine ilikin hibir bilgi
vermedikleri gibi, nereden bilgi edinebileceim konusunda da hibir ipucu
vermediler. Gene de, bir pazar leden sonra televizyon huzurlu bir futbol
mann renkleriyle cvl cvlken, evlerine yaptm bu ikinci ziyarette,
merakmn kaynaklarn kurcalayp onlarn benden bilgi almaya kalkmamalarndan
bildikleri pek ok ey olduunu anladm. Telefon rehberinden belirleyebildiim
akrabalarndan bu bilgiyi szdrma abalarm da sonu vermedi. Btn o aksi
amcalar, merakl yengeler, ihtiyatl hizmetiler ve alayc yeenlerle yaptm
telefon konumalarndan kartlacak sonu Canan'n Takla'da mimarlk
okuduuydu.
Mimarlktaki snf arkadalar ise Canan kadar, aylar nce minibs duraklarnn
orada vurulduundan haberdar olduklar Mehmet konusunda da, kendi uydurduklar
efsanelere kamp gitmilerdi. Mehmet'in, alt oteldeki eroin tacirlerinin i
hesaplamalar sonucu vurulduunu syleyeni de iittim, gz dnm
eriatlarn kurban olduunu fsldayarak syleyeni de. iyi ailelerin karanlk
bir ocua tutulan kzlarna yapld gibi, Canan'n Avrupa'ya bir yere okumaya
yollandn
220
syleyenler de vard, ama kayt brosunda yaptm kk bir dedektiflik bunun
doru olmadn bana gstermiti.
Aylar, yllar boyunca yaptm dier dedektifliklerimin dahiyane
ayrntlarndan, bir katile yakacak soukkanl hesaplamalarndan, bir
umutsuzun dlerini hatrlatan renklerinden iyisi mi hi sz etmeyeyim. Canan
yoktu ite, ondan hibir haber alamyordum, hibir izine rastlayam-yordum.
Kardm yar yln derslerine girdim, ondan sonraki yar yl da bitirdim. Ne
ben onlar aradm, ne de Dr. Narin ve adamlar beni. Cinayetlerine devam edip
etmediklerini bilmiyordum. Canan'n yokluuyla birlikte hayallerimden ve korkulu
dlerimden ekip gitmilerdi. Yaz geldi, sonbaharda yeni bir ders yl balad,
onu da bitirdim. Ondan sonrakini de. Sonra doru askere gittim.
Askerliimin bitmesine iki ay kala annemin ld haberi geldi, izin aldm,
istanbul'a cenazeye yetitim, annemi gmdk. Arkadalarmla geirdiim bir
geceden sonra eve dndm ve odalarn boluunu ve sessizliini farkedince
korktum. Mutfak duvarna asl tavalara ve cezvelere bakarken, buzdolabnn o
ok bildiim tandk sesiyle kederli kederli inlediini, hznle i geirdiini
iittim. Hayatta yapayalnz kalmtm. Annemin yatana yatp biraz aladm,
televizyonu atm, annem gibi karsna oturup tevekklle ve bir eit varolma
mutluluuyla uzun uzun seyrettim. Uyumadan nce kitab sakladm yerden
kardm, masann zerine koydum ve ilk okuduum gnk gibi etkilenmeyi umarak
okumaya baladm. Geri yzme bir n fkrdn ya da oturduum masadan
ve sandalyeden gvdemin kopup uzaklatn sanmadm, ama bir i huzuru duydum.
Kitab yeniden, yeniden okumaya byle baladm. Ama her okuyuta, nereden
geldii belli olmayan gl bir rzgrla hayatmn bilinmeyen bir lkeye doru
savrulup gittiini dnmyordum artk. oktan kapanm bir hesabn, bir
221
hikyenin gizli geometrisini, pf noktalarn, onu yaarken duyamadm i
seslerini duymaya alyordum. Anlyorsunuz deil mi, daha askerliimi
bitirmeden yal bir adama dnmtm ben.
Kendimi baka kitaplara da byle verdim ite: Akamstleri iimde reklenen
baka bir ruha sahip olma isteini ve dnyann hi mi hi grlmeyen teki
yzndeki gizli enlie mutlulukla katlabilme cokusunu krklemek ya da ne
bileyim, bir yerinde Canan'a rastlayabileceim yeni bir hayata koabilmek iin
deil, yaadm eyleri ve derinden derine hissettiim Canan'm eksikliini
bilgelikle, arballkla, efendi gibi karlamak iin okuyordum. Arzu Melei'
nin bana teselli iin verebilecei ve Canan'la evimize asabileceimiz yedi kollu
bir avize umudum bile kalmamt. Geceyarlar bir tr ruhsal denge ve honutluk
duygusuyla okuduum kitaplarn birinden bam kaldrnca mahallenin derin
sessizliini hisseder ve birden o bitip tkenmeyecek sandm otobs
yolculuklarnn birinde Canan'm yanbamda uyuyuu canlanrd gzlerimin
nnde.
Her hatrlaymda cennet dleri gibi gzmn nnde rengarenk canlanan o
otobs yolculuklarnn birinde, otobsn beklenmedik bir ekilde snan
kaloriferi yznden Canan'm alnnn ve akaklarnn ter iinde kaldn,
salarnn birbirine yaptm grm, Ktahya'dan aldm ini desenli bir
mendille alnndaki ter damlacklarna dikkatle dokunurken, ryalar alemindeki
sevgilimin yznde, bir benzincinin bir an zerimize den eflatun klarnn
ela yardmyla- youn bir mutluluk ve aknlk ifadesi farketmitim. Daha
sonra, bir lokantada durduumuzda, terden srlsklam olmu S-merbank
basmasndan elbisesi iinde bardak bardak ay ierken, Canan neelenmi ve
ryasnda babasnn kendisini alnndan ptn, ama bir sre sonra o adamn
babas deil, ktan yaplm lkenin postacs olduunu anladn g-
222
lmseyerek sylemiti. Glmsedikten sonra, ou glmseyiinden sonra, Canan
yumuak bir el hareketiyle salarn kulaklarnn arkasnda toplar ve her
seferinde benim aklmdan, benim kalbimden, benim ruhumdan bir para erir,
karanlk gecede kaybolur giderdi.
O gecelerden sonra ruhumdan, aklmdan, kalbimden geriye kalanlarla idare etmeye
altm anlayan baz okurlarmn -kalarn atarak kederlendiini grr
gibi oluyorum. Sabrl okur, anlayl okur, duyarl okur, ala benim halime,
ala-yabilirsen eer, ama gzya dktn kiinin de bir katil olduunu sakn
unutma. Yok eer, sradan katiller iin de, tpk ceza kanunundaki indirimlerin
gerekeleri gibi bir efkat, bir anlay, bir sevgi duyabilmek iin baz
nedenler saylabilir deniliyorsa, artk iine iyice karm olduum bu kitaba
onlar da eklensin isterim:
Daha sonra, evlenmeme ramen, hayatmn ok uzak olmadn sandm sonuna
kadar yapacam her eyin uzaktan ya da yakndan Canan ile ilgili olacan
biliyordum artk. Evlenmeden nce ve babadan kalm ve annemden boalm
"daireye" gelin kolayca yerletikten ta yllar sonra bile, Canan'a rastlarm
umuduyla uzun otobs yolculuklarna ktm. Otobslerin ar ar daha
iriletiini ve ilerini antiseptik bir kokunun sardn, kaplarnn otomatik
ve hidrolik sistemlerle donatld iin bir dmeye dokunmakla sessizce alp
kapandn, ofrlerin kendi soluk ceketlerinden, terli gmleklerinden syrlp
omuzlar apoletli pilot kyafetlerine brndn, kabaday muavinlerin artk
her gn tra olduklarn ve kibarlatklarn, mola yerlerinin daha kl daha
enlikli, ama birrnek meknlara dntn, asfaltlanan yollarn genilediini
yllar boyunca bu yolculuklarda saptyordum, ama Canan'm deil kendisine, bir
izine bile rastlayamyordum. Kendisinden, izinden vazgetim, onunla birlikle
otobslerde geirdiim o harika
223
gecelerden kp gelmi bir eya ile, bir garajda elimizde ay bardaklar sohbet
ettiimiz bir teyze ile, hatta onun yzne vurduundan, onun yznden benim
yzme yansdndan emin olduum bir para k ile karlaabilmek iin, o
n gcyle bir an onu yanmda hissedebilmek iin neler vermezdim! Ama zeri
asfaltla kaplanarak ocukluk anlar karartlan ve evreleri trafik iaretleri,
yanp snen klar ve acmasz reklam panolaryla sarlan o yeni yollar gibi,
her ey anlardan, anlarmzdan acele ve telala kurtulmakla megulm gibi
geliyordu bana.
Canan'n evlendii ve lkeyi terkettii haberini iimi karartan bu yolculuklarn
birinden bir sre sonra aldm. Evli, ocuklu, iyi aile babas ve katil
kahramannz, belediye imar mdrlndeki iinden akam vakti evine dnerken ve
elinde anta, antann iinde ocuk iin okomel, yreinde kasvet bulutlar,
yznde donuk yorgunluk bak Kadky vapurunda kalabalkla dikilirken, birden
niversiteden aeron bir snf arkadayla karlamt. "Canan da," demiti
aeron kadn, snf arkada kzlarn yapt evlilikleri bir bir saydktan
sonra, "Samsunlu bir doktorla evlenip Almanya'ya yerlemi". Daha da kt
haberler vermesin diye gzlerimi kadndan karp vapurun pencerelerinden dar
evirince, akamstleri istanbul'a ve Boaz'a pek seyrek yerleen bir sis grdm
d-anda. Ve "bu sis mi?" dedi katil, kendi kendine, "yoksa mutsuz ruhumun
sessizlii mi?"
Canan'n kocasnn Samsun Sosyal Sigortalar Hastanesi'nde alan ve kitab
okuduktan sonra onu herkesin yaptndan bambaka ve sapasalam bir yolla
sindirim sistemine katp huzur ve mutlulukla yaayabilen geni omuzlu yakkl
doktor olduunu renmem iin fazla bir soruturma yapmama gerek kalmad.
Doktorla yllar nce hastanedeki odasnda hayatn ve kitabn anlam zerine
erkek erkee yaptmz konumann zc ayrntlarn acmasz hafzam durup
durup hatrlat-
224
masn diye, bir dnem kendimi ikiye verdiysem de bunun da sonular pek parlak
olmad.
Evde el ayak ekildikten, gnlk hayatn hrgrnden geriye kzmn,
tekerleklerinin ikisi kopmu bir itfaiye arabasyla, amuda kalkp kapal
televizyona tersinden bakan mavi ays kald zamanlar, mutfakta titizce
hazrladm rak kadehim elimde, aynn yanna kibarca oturur, televizyonu ap
sesini ksar ve ok fazla saldrgan, ok fazla baya olmayan bir dizi grntde
karar klnca, dumanl kafayla televizyona bakp kafamn iindeki dumanlarn
renklerini semeye alrdm.
Kendi kendine acma. Kendi kiiliinin ve varlnn aslnda ne kadar da biricik
olduuna inanma. Duyduu akn gcnn anlalmamasndan yaknma. Biliyor
musunuz, ben bir zamanlar bir kitap okumutum, bir kza k olmutum, derin bir
eyler yaamtm. Beni anlamadlar, kayboldular, acaba ne yapyorlar? Canan
Almanya'da, Bahnhofstrasse, nasldr acaba, doktor koca, dnme. Kitaplar hep
altn izerek okuyormu keriz ve yakkl doktor, dnme. Akam eve gelir,
Canan karlar, gzel evleri, yeni arabalar, bir de iki ocuklar, dnme,
keriz koca. Belediye tetkik heyeti beni Almanya'ya yolluyor, bi'r akam
konsoloslukta karlayoruz, merhaba, mutlu musun, seni ok sevmitim. imdi?
imdi de ok seviyorum, seviyorum seni, her eyi brakrm, Almanya'da
kalabilirim, seni ok seviyorum, senin yznden katil oldum, hayr syleme, ne
kadar gzelsin, dnme. Kimse benim kadar sevemez. Hatrlyor musun, bir
keresinde, otobsmzn lastii patladnda, gecenin ortasnda sarho bir dn
kalabahyla karlamtk da, dnme...
Bazan ie ie szar, saatler sonra uyandm zaman, divana oturduumda baaa
duran mavi aycn televizyonun karsnda dzgn oturduunu grr aardm:
Ayy acaba hangi krlganlk annda koltuuna dz oturttum? Bazan da
225
ekrandaki bir yabanc arknn klibine, sonra bir tekine dalgn dalgn bakarken
Cananla otobs koltuklarnda, gvdelerimizin hafife birbirine yaslanm ve
omuzumda onun krlgan omuzlarnn scakln hissederken bu arklardan birini
birlikte dinlemi olduumuzu hatrlardm: Bak, bak nasl da alyorum burada
ben, bir zamanlar birlikte dinlediimiz o mzik televizyonda rengarenk olurken.
Bir keresinde de, ieride odada ocuun ksrdn naslsa annesinden nce
duymu, uyanan kz kucaklayp oturma odasna gtrm ve o ekrandaki renklere
bakarken ben, yetikin bir insan elinin kusursuz bir kk kopyas olan
ellerinin, parmaklarnn ve trnaklarnn alacak kadar kk ama ayrntl
kvrmlarm hayranlkla inceleyip hayat denilen kitap zerine dnmeye
dalmtm ki...
"Adam paf oldu," dedi kzm.
Sk bir dayaktan sonra kanlar iinde yere dp hayat paf olmu talihsiz
adamn umutsuz yzne merakla bakmtk. Maceralarm izleyen duyarl okurlarm,
benim de hayatmn oktan "paf" olduuna ve geceyarlar kendimi ikiye veriime
bakp da kendimi koy verdiimi sanmasnlar sakn. Dnyann bu ucundaki
erkeklerin ou gibi ben de, daha otuzbeime varmadan krk bir adam olmutum,
ama gene de kendimi toparlamay, okuyarak kafama bir ekidzen vermeyi baardm.
ok okudum, yalnz btn hayatm deitiren kitab deil baka kitaplar da.
Okurken ama, krk hayatma derin bir anlam vermeye, bir teselli aramaya, hatta
hznn gzel ve saygdeer yann aramaya kalkmadm hi. ehov'a, o yetenekli,
veremli ve alakgnll Rus'a sevgi ve hayranlktan baka ne duyabilir insan.
Ama boa gitmi krk ve kederli hayatlarn ehovcu denen bir duyarllkla
estetikletiren, hayatlarnn sefaletinden bbrlene bbrlene bir gzellik, bir
ycelik duygusu alan okurlar iin zlr, bu okurlarn
226
teselli ihtiyacn karlamay bir kariyere dntren ibilir yazarlardan da
nefret ederim. Bu yzden pek ok ada roman ve hikyeyi bitiremeden yarda
braktm. Ah, atyla konuarak yalnzlktan kurtulmaya alan kederli adam.
Vah, sevgisini durup durup sulad saksdaki ieklere veren ii gemi
beyzade. Vay, eski eyalar arasnda hibir zaman gelmeyecek, ne bileyim bir
mektubu, eski bir sevgiliyi ya da anlaysz kzn bekleyen hassas adam. Bize
durmadan yaralarn ve aclarn tehir eden bu kahramanlar ehov'dan
kabalatrarak araklayp baka corafyalar ve iklimlerde bize sunan yazarlar da
aslnda az birliiyle unu demek isterler: Bakn, bize, aclarmza ve
yaralarmza bakn; biz ne kadar hassas, ne kadar ince, ne kadar da zeliz!
Aclar bizi sizlerden ok daha ince ve duyarl kld. Siz de bizim gibi olmak,
sefaletinizi bir zafere, hatta bir stnlk duygusuna evirmek istiyorsunuz
deil mi? yleyse inann bize, bizim aclarmzn hayatn sradan bazlarndan
daha zevkli olduuna inann yeter.
Okur, ite bu yzden, senden hi de fazla hassas olmayan bana deil, anlattm
hikyenin iddetine, benim aclarma deil de dnyann acmaszlna inan! Hem
zaten, roman denen modern oyuncak, Bat medeniyetinin bu en byk buluu, bizim
iimiz deil. Bu sayfalarn iinde okurun benim sesimi kart kart duymas da,
artk kitaplarla kirlenmi, iri dncelerle bayalam bir dzlemden
konutuum iin deil, bu yabanc oyuncan iinde nasl gezineceimi hl bir
trl karamadm iin.
unu demek istiyorum: Canan' unutmak, bama gelenleri anlamak, ulaamadm
yeni hayatn renklerini dleyebilmek ve hoa ve biraz daha akllca -her zaman
da akllca saylmaz ya- vakit geirmek iin, okuya okuya sonunda bir eit
kitap kurdu oldum ben, ama aydnca zentilere de kaplmadm. Daha da nemlisi,
bu zentilere kaplardan da kmsemedim. Kitaplar okumay, tpk sinemalara
gitmeyi, gazeteleri,
227
dergileri kartrmay sevdiim gibi seviyordum. Bunlar bir yarar, bir sonu
beklediim iin, ne bileyim, kendimi bakalarndan daha stn, daha bilgili,
daha derin sanmak iin de yapmyordum. Hatta diyebilirim ki, kitap kurtluu bir
alakgnlllk de retmiti bana. Kitaplar okumay se^ viyordum, ama daha
sonra Rfk Amca'nn da yaptn rendiim gibi, kimseye okuduum kitaplardan
sz etmekten holanmyordum da. Kitaplar, bende bir konuma drts
uyandryorlarsa, daha ok kafamn iinde kendi aralarnda yapyorlard bu ii.
Bazan, o sralarda stste okuduum kitaplarn aralarnda bir fslt
tutturduklarn, kafamn iinin de bylece, her kesinde bir mzik aletinin
mrldand bir orkestra ukuruna dntn hisseder ve hayata kafamn
iindeki bu mzik yznden katlandm farkederdim.
Bakn mesela, bir akam evde karmla kzm uyuduktan sonra balayan o ekici ve
ac verici sessizlikte, Canan', beni onunla karlatran kitab, yani hayat,
melei, kazay, zaman, televizyonun kafaydoskop renklerine dalgnlk ve
hayranlkla bakarak dnrken, bu mziin ak hakknda bana fsldam
olduklarndan bir gldeste yapabileceim aklma geldi. Gen yata, btn hayatm
ak yznden -gryorsun okur, kitap yznden demeyecek kadar aklm bamda
kayd iin bu konuda gazetelerin, kitaplarn, dergilerin, radyonun,
televizyonun, reklamlarn, ke yazarlarnn, magazin kelerinin ve romanlarn
dedikleri aklmda hi kmayacak bir ekilde kalm.
Ak Nedir?
Ak teslim olmaktr. Ak, akn sebebidir. Ak anlamaktr. Ak bir mziktir. Ak
ve soylu yrek ayn eydir. Ak hznn iiridir. Ak krlgan ruhun aynaya
bakmasdr. Ak geicidir. Ak hibir zaman pimanm dememektir. Ak bir
kristallemedir. Ak vermektir. Ak bir ikleti paylamaktr. Ak hi
228
J
*<
belli olmaz. Ak bo bir laftr. Ak Allah'a kavumaktr. Ak bir acdr. Ak
melekle gzgze gelmektir. Ak gzyalardr. Ak telefon alacak diye
beklemektir. Ak btn bir dnyadr. Ak sinemada elele tutumaktr. Ak bir
sarholuktur. Ak bir canavardr. Ak krlktr. Ak yrein sesini dinlemektir.
Ak kutsal bir sessizliktir. Ak arklarda konu edilir. Ak cilde iyi gelir.
Kendimi bsbtn koyuverip inanmadan, ama ruhumu da yersiz yurtsuz brakacak bir
alaycla da bsbtn kaplmadan, yani tpk televizyondaki grntlere bakar
gibi kanarken kandrldm bilerek, kanmazken kandrlmak isteyerek edindim bu
incileri. Kendi snrl, ama youn deneyimimden kalkarak, bu konudaki
dncelerimi ekliyorum:
Ak birisine iddetle sarlma, onunla ayn yerde olma zlemidir. Onu
kucaklayarak, btn dnyay darda brakma arzusudur, insann ruhuna gvenli
bir smak bulma zlemidir.
Grdnz ya, yeni hibir ey syleyemedim. Ama gene de bir ey syledim ya!
Aldrmyorum artk onun yeni olup olmamasna. Baz zentili budalalarn
sandnn tam tersine, bir-iki kelime bile sessizlikten iyidir. Btn
acmaszlyla ar ar yol alan bir tren gibi, hayat ruhumuzu ve gvdemizi
ufalayarak geerken sessiz durmak, azn ap tek sz sylememek, neye yarar,
Allahakna? Bir adam tanmtm, benim yala-rmdayd, byle bir sessizlik,
zerimize zerimize gelip bizi delik deik eden btn o iddetle, ktlkle
savamaktan daha iyidir demeye getiriyordu. Demeye getiriyordu diyorum, nk
bunu da demiyordu da, sabahtan akama kadar bir masada oturup bir bakasnn
kelimelerini bir deftere uslu uslu ve sessizce yazyordu. Bazan onun lmediini,
hl yazmakta olduunu dnr ve onun sessizliinin iimde byyerek tyler
rpertici bir dehet eklini almasndan korkardm.
229
Yzne ve gsne kurunlar boaltmtm, ama onu gerekten ldrebilmi miydim
acaba? Sktm da yalnzca kurundu, stelik bir sinemann karanlnda ve
projeksiyon makinesinden gzme vuran kta evremi iyi seemezken.
lmediine inandm zaman, kitab odasnda kopya etmekte olduunu hayal
ederdim. Ne kadar da dayanlmaz gelirdi bu dnce bana! Ben, iyiniyetli karm,
eker kzm, televizyonum, gazetelerim, kitaplarm, belediyedeki i ve oda
arkadalarm, dedikodularm, kahvelerim ve sigaralarmla kendime anlalabilir
bir teselli dnyas yaratmaya kalkar, elle dokunulabilir eylerle kendimi
evreleyerek korunurken, o btn btne bir sessizlie kendini kararllkla
teslim edebiliyordu. Geceyarlar onun inand ve kendini alakgnlllkle
verdii sessizlii dnnce, kitab yeniden yazn gzlerimin nnde
canlandrnca, kafamda en byk mucize gerekleir, orada, onun masasnn
banda, o sabrla hep ayn eyi yaparken sessizliin onunla konumaya
baladn hissederdim. Benim eriemediim, ama umutlarmn ve akmn grd
eylerin srlar o sessizliin ve karanln iindeydi ve Canan'n sevdii adam
yazdka, benim gibi birinin hi mi hi ulaamayaca derin gecenin gerek
fslts dile gelir, diye dnrdm.
230
Bir gece bu fslty iitme isteine yle bir kaptrdm ki kendimi, televizyonu
kapattm, erkenden uyuyan karm uyandrmadan kitab yatamn baucundan
sessizce aldm ve her akam televizyona bakarak yemek yediimiz masaya oturarak
yeni bir evkle okumaya baladm. imdi, kzmn uyuduu odada, yllar nce
kitab ilk okuyuumu byle hatrladm. Ayn n kitaptan fkrp yzme
vurmas iin yle youn bir istek duydum ki, yeni dnyann hayali bir an iimde
kprdand. Bir hareket, bir sabrszlk hissettim, beni kitabn kalbine
gtrecek fsltnn srrn verecek bir kprt...
Kitab ilk okuduum gnn gecesinde yaptm gibi mahallemin sokaklarnda
yrrken buldum kendimi. Sonbahar akamnda karanlk sokaklar slakt,
kaldrmlarda evlerine dnen tek tuk birka kii vard. Erenky istasyonu
meydanna geldiimde tandk bakkallarn vitrinlerini, khne kamyonlar, manavn
kaldrmdaki portakal ve elma sandklarn rtmek iin serdii eski muambay,
kasabn vitrininden szan mavi , eczanenin eski ve byk sobasn, her eyi
yerli yerinde grdm. niversite yllarndayken mahalle arkadalarm
231
grmek iin gittiim kahvede televizyonun renklerine bakan bir-iki gen vard.
Sokaklarda yrdke, hl uykuya yatmam ailelerin oturma odalarnn yar ak
perdeleri arasndan, ayn televizyon programnn nar aalarna, slak
elektrik direklerine, balkon korkuluklarnn demirlerine vuran ve bazan mavi,
bazan yeil, sonra krmzlaan klarn grebiliyordum.
Yar ekik perdeler arasndan szan televizyon klarn gzleyerek ilerlerken,
Rfk Amca'larn evinin nnde durdum ve ikinci kat pencerelerine uzun uzun
baktm. Bir an, sanki Canan'la geliigzel bindiimiz otobslerden birinden
geliigzel inmiiz gibi, bir zgrlk ve rastlant duygusu hissettim. Perdeler
arasndan ierdeki televizyonun aydnlatt oday grebiliyordum, ama
koltuunda oturu biimini hayal edebildiim Rfk Amca'nm dul karsn deil.
Televizyon ekranndaki grntye gre oda bazan crlak pembemsi, baza da lm
sars bir kla aydnlanyordu. Kitabn ve hayatmn srrnn orada, o odada
yatt dncesine kapldm.
Bir kararllkla apartman bahesini kaldrmdan ayran duvara ktm. Ratibe
Teyze'nin ban ve bakt televizyonu grdm. Rahmetli kocasnn bo koltuuna
krkbe derece dnk oturmu televizyonu seyrederken, tpk annemin yapt
gibi, ban omuzlarnn arasna ekmiti, ama annem gibi rg receine fosur
fosur sigara iiyordu. Uzun uzun onu seyrederken, bu duvara kp evin iini
dikizleyen benden nceki iki kiiyi hatrladm.
Apartmann giri kapsndaki dmelerden birine bastm: Rfk Hat. Az sonra
alan ikinci kat penceresinden kadn aaya seslendi:
"Kim o?"
"Benim Ratibe Teyze," dedim beni iyice grsn diye birka adm geriye, sokak
lambasnn aydnlna doru yrrken. "Ben, demiryolcu Akif Bey'in olu Osman."
I
"Aa Osman!" dedi ieri girdi. Dmeye bast, sokak kaps ald.
Beni dairenin kapsnda glmseyerek karlad. Yanaklarmdan pt. "Ban da
ver bakalm," dedi. Ben eilince, ocukluumda yapt gibi, abartl bir
ekilde salarm koklayarak bamdan da pt.
Bu hareket bana, nce, Rfk Amca'yla btn hayatlar boyunca paylatklar
kederi, ocuklarnn olmadn hatrlatt; sonra da annemin lmnden beri,
yedi yldr kimsenin bana ocukmuum gibi davranmadm. Birden yle rahat
hissettim ki kendimi, ieri girerken o sormadan ben ona bireyler syleyeyim
dedim.
"Ratibe Teyze, sokaktan geiyordum, n grdm, gecenin bu saati, ama bir
merhaba diyeyim dedim."
"Aman ne iyi ettin!" dedi. "Otur yle televizyonun karsna. Benim de geceleri
gzm uyku tutmuyor da bunlar seyrediyorum. Bak makinenin bandaki kadn tam
bir ylan. Olanlar bizim ocua oluyor, u polise. Bunlar btn ehri havaya
uuracaklar... ay vereyim mi?"
Ama hemen ay hazrlamaya gitmedi. Bir sre birlikte televizyonu seyrettik.
"una bak, u utanmaza..." dedi bir ara ekrandaki krmzl bir Amerikan
gzelini gstererek. Gzel elbiselerini biraz kard, bir adamla nce uzun uzun
pt, Ratibe Teyze'nin ve benim sigara dumanlarmz arasnda seviti. Derken,
ekranda grlen pek ok arabalar, kprler, tabancalar, geceler, polisler ve
gzeller gibi o da yok olup gitti. Canan'la birlikte bu filmi seyrettiimizi hi
mi hi hatrlamyordum, ama Canan'la birlikte oturup seyrettiimiz filmlerin
hatralarnn bana aclar vererek iimde hzla kprdandklarn hissediyordum.
Ratibe Teyze ay iin ieri gittiinde bu aclardan kurtulmak, beni krk bir
adam yapan hayatn, kitabn srrn zp hi olmazsa biraz olsun
rahatlayabilmek iin burada, bu evde
2.32
2.1
bireyler bulmak zorunda olduumu anladm. Bir kedeki kafesinde uyuklayan
kanarya, ocukluumda Rfk Amca beni bu odada elendirirken bir aa bir
yukar sabrszlanan ku muydu, yoksa onun ve ondan sonrakilerin lm zerine
alnp kafeslenmi bir yenisi mi? zenle erevelenip duvara aslm vagon ve
lokomotif resimleri de eski yerlerindeydiler, ama onlar ocukluumda hep mutlu
bir gn iinde ve Rfk Amca'nn akalarn dinler, bulmacalarn
cevaplamaya alrken grdm iin, artk ou hizmetten kalkm bu yorgun
aralarn televizyonun altnda unutulup tozlandklarn grmek zd beni.
Vitrinli bfenin bir yarsnda likr takmlar ve yarm bir ie ahududu likr
vard. Yanlarnda Rfk Amca'nn, ocukluumda, babamla ona gittiimiz
zamanlarda karp bana oynayaym diye verdii bir kontrolr zmbas, demiryol
hizmet madalyalaryla, lokomotif eklindeki bir akman arasnda duruyordu.
Minyatr vagonlarn, kristal taklidi bir klln ve yirmibe yllk tren
tarifelerinin arkalarndaki aynada yansd bfenin br gznde, yirmi -be-
otuz tane kitap grdm ve yreim kt kt att.
Rfk Amca'nn Yeni Hayat yazd yllarda okuduu kitaplar olmalyd bunlar.
Onca yolculuktan, onca yldan sonra Ca-nan'n elle dokunabilir bir izine
rastlamm gibi bir heyecan dalgas sard her yerimi.
aylarmz ierken, televizyona bakarken Ratibe Teyze, nce ocuumun nasl
olduunu sordu, sonra karmn nasl biri olduunu. Onu dnme armam
olmann sululuk duygusuyla bireyler mrldanyor, karmn aslnda bizim
sokakta oturan bir ailenin kz olduunu sylyordum ki, sonradan karm olacak
kiiyi hayatta ilk defa, kitab ilk okuduum saatlerde grdm hatrladm.
Hangisi daha esasl ve daha artc rastlantyd imdi bunlarn? Bizim evin
karsndaki bo daireye yerleen ve o akam plak ve gl bir ampuln
nda ak televizyonun karsnda hep birlikte
2.34
yemek yiyen ailenin kzn, yllar sonra evleneceim o kederli kz, kitab ilk
defa okuduum gn ilk grmem mi, yoksa bu ilk rastlanty, evlendikten yllar
sonra hayatmn gizli geometrisini bulup karmak iin, Rfk Amca'nn
koltuunda otururken hatrlayp farketmem mi? Kzn salar kumrald diye
dndm hatrladm, televizyon ekran da yeil.
Bylece hafza, rastlant ve hayat zerine tatl bir akl ka-rklyla ben
kendimden geerken, Ratibe Teyze'yle mahalle dedikodularndan, yeni alan kasap
dkkanndan, benim berberden, eski sinemalardan, babasnn ayakkab dkkann
bytp bir imalathane ap zengin olduktan sonra mahalleyi terkeden bir
arkadatan szettik. Suskunluklarla kesilen bizim krk dkk sohbetimiz, "hayat
ne kadar da krk dkk," derken, tabanca sesleri, ateli sevimeler, barp
arlar, den uaklar, patlayan benzin tankerleriyle kaynaan televizyon,
"ama gene ele krp dkmek lazm!" diyordu, ama biz zerimize alnmyorduk.
iyice ge bir saatte televizyondaki inlemeler, sayklamalar ve lm lklar
yerlerini Hint Okyanusu'ndaki Christmas adasndaki krmz kara yengelerinin
hayat zerine eitici bir filme braktnda, ben zehir hafiye, ekrandaki
duyarl yenge gibi konuya yan yan yaklap:
"Eskiden ne kadar da gzeldi her ey," demek cretini gsterdim.
"Gensen gzeldir hayat," dedi Ratibe Teyze. Ama kocasyla geirdikleri genlik
yllar zerine belki de ocuk hikyelerini, demiryolculuk ruhunu, Rfk
Amca'nn yazlarn, resimli romanlarn sorduum iin mutlu bir ey
syleyemedi.
"Rfk Amcan o yaz izi merakyla ikimizin de genliini zehir etti."
Aslnda, ilk yllarda kocasnn Demiryol dergisine yazmasn, dergiyle
uramasn iyi karlamt. nk bu bahaneyle Rfk Amca demiryol
mfettilerinin o uzun yolculuklarndan
2.35
biraz olsun kurtuluyor, Ratibe Teyze de, evde yalnz, gz yollarda gnlerce
kocasn beklemek zorunda kalmyordu. Derken, demiryolcularn ocuklar da
dergiyi okusunlar, bu memleketi kurtaracak clemiryol davasna inansnlar diye
derginin son sayfalarna resimli romanlar izmeye karar vermiti. "Baz ocuklar
bunlar ok sevmi, deil mi?" dedi Ratibe Teyze ilk defa glmseyerek ve ben de
maceralar nasl da baylarak okuduumu, hele Pertev ile Peter dizisini ezbere
bildiimi anlattm.
"Ama onu orada brakacakt, bu kadar ciddiye almayacakt," diye szm kesti.
Ona gre kocasnn yanl, resimli romanlarn baarl olmas zerine
Babali'den kurt bir yayncnn teklifine kanp bunlar ayr bir dergi yapmaya
karar vermesiydi. "Artk gecesi gndz kalmad, tefti seyahatinden,
mdrlkten yorgun argn gelir, doru masasna oturur, sabahlara kadar
alrd."
Bu dergiler bir dnem okunmutular, ama ilk parlaylarndan ksa bir sre sonra
tarihi resimli romanlar, btn o Kaan'lar, Karaolan'lar, Hakan'lar, yani
Bizansllarla savaan Trk cengaverleri moda olunca ksa bir srede gzden
dmlerdi. "O ara Pertev ile Peter biraz tuttu da para da kazandk, ama asl
paray, tabii, haydut yaync kazand," dedi Ratibe Teyze. Haydut yaync, Rfk
Amca'ya, Amerika'da kovboyculuk ve demiryolculuk oynayan Trk ocuklarnn hik-
yelerini bir kenara brakmasn, o gnlerde ok tutulan Karaolan'lar, Kaan'lar,
Adil Kllar gibi eyler izip getirmesini istemi, "iinde en azndan bir kere
bir tren gzkmeyen resimli roman izmem ben," demi Rfk Amca. Vefasz
yayncyla ilikisi byle bitmi. Bir sre, resimli romanlarn kendi kendine
evde izmi, baka yaynclar aram, bir sre sonra da ilgisizlik zerine
ksm.
"O yaymlanmam maceralar nerede imdi?" dedim ben odada gzlerimi gezdirerek.
2.5(>
Cevap vermedi. Karnndaki dllenmi yumurtalar denizin ykseldii uygun bir an
yumurtlayabilmek iin btn bir aday batan aa geen ileke dii kara
yengecinin zor yolculuunu seyretti bir sre.
"Hepsini attm onlarn," dedi. "Dolaplar dolusu resim, dergi, kovboy maceralar,
Amerikallar ve kovboylar zerine kitaplar, kyafetlerini kopya ettii film
kitaplar, efendim btn o Pertev ile Peter'ler, bilmem neler... Beni deil
onlar seviyordu."
"Rfk Amca ocuklar ok severdi."
"Severdi, severdi," dedi. "iyi insand, herkesi severdi. Byle insan var m
imdi?"
Belki de rahmetli kocasnn arkasndan bir iki ac sz sylemenin sululuk
duygularyla biraz gzya dkt. Sert dalgalarn ve martlarn kurban olmadan
karaya ulaabilen birka talihli yenge yavrusuna bakarken, kala gz arasnda
nereden kardna atm bir mendille gzlerini kurulad, burnunu sildi.
"Bir de," dedi dikkatli hafiye ite tam o anda. "Rfk Amca yetikinler iin
Yeni Hayat diye bir kitap yazm da baka bir adla galiba yaymlam."
"Nerden duydun sen onu?" diye szm kesti. "Yok yle bir ey."
yle bir bakt ki bana ve yle bir hmla sigara yakp dumann serte fleyip
yle fkeli bir sessizlie brnd ki, zehir hafiyeye susmak dt.
Bir sre hi mi hi konumadk. Ama gene de kalkp gidemedim de bir ey olmasn
dileyerek, hayatn grnmez simetrisinin artk belirmesini umarak bekledim.
Televizyondaki retici film bittiinde, yenge olmann insan olmaktan da beter
olduunu dnerek bir teselli aryordum ki, Ratibe Teyze sert ve kararl
hareketlerle yerinden kalkt, beni kolumdan tutup bfeye doru ekti. "Bak,"
dedi. Ba eilmi ayakl bir lambay yaknca duvardaki
237
ereveli bir fotoraf aydnland.
Haydarpaa Gar'ran nndeki merdivenlerde, ayn ceketleri, ayn kravatlar,
ayn pantolonlar giyen ve ou ayn by brakm otuzbe-krk adam kameraya
bakarak glmse-milerdi. "Demiryol mfettileri,'' dedi Ratibe Teyze. "Onlar bu
memleketin demiryollaryla kalknacana inanmlard." Parmayla birini iaret
etti. "Rfk."
Onu ocukluumda tandm, yllardr hayal ettiim gibiydi. Ortadan uzunca
boylu. ince. Biraz yakkl, biraz kederli. tekilerle birlikte olmaktan,
onlara benzemekten mutlu. Hafife glmsyor.
"Bak benim kimsem yok," dedi Ratibe Teyze. "Dnne gelemedim, hi olmazsa bunu
al!" Bfenin gznden kard gm ekerlii elime tututurdu. "Geende
istasyonda karnla kzm grdm. Ne gzel kadn! Kymetini biliyor musun?"
Elimdeki ekerlie bakyordum, sululuk ve yetersizlik duygusuyla
kvranyordum, demeyeyim, okur belki de inanmayacaktr. Hatrlyordum,
diyeyim neyi hatrladm bilemeden. Gm ekerliin aynasnda btn oda ve
ben ve Ratibe Teyze klp yuvarlanp yasslap yansdk. Ne kadar da
sihirlidir, deil mi, bir an dnyay, gzlerimiz denen anahtar deliklerinden
deil de, baka bir mantn merceinden grmek. Akll ocuklar bunu anlar,
akll bykler buna glmser. Aklmn bir yars baka bir yerdeydi okur, dier
yars baka bir eye taklmt. Size de hi olur mu: Bir ey hatrlayacaktnz
da, hatrlamay, neden karamadan bir baka zamana braktnz.
"Ratibe Teyze," dedim teekkr etmeyi bile unutarak. Bfenin br gzndeki
kitaplar iaret ettim. "Bu kitaplar alabilir miyim?"
"Ne yapacaksn sen onlar?"
"Okuyacam," dedim. "Katil olduum iin beni de geceleri uyku tutmuyor"
demedim. "Geceleri okuyorum," dedim.
238

"Televizyon gzlerimi yoruyor, bakamyorum."


"E al peki," dedi pheyle. "Ama okuyup bitirince geri getir. Bfenin oras bo
kalmasn. Rahmetli hep onlar okurdu."
Bylece; melekler ehri Los Angeles'deki kt adamlar, kokainman zenginleri,
bize orospulua meyyal gibi gzken talihsiz yldz adaylarm, gayretke
polisleri ve birbirleriyle ne kadar da susuz gnahsz bir ocuksu cennet
mutluluuyla hemen seviiveren ve sonra birbirlerinin arkalarndan, ne kadar da
ayp, kt szler syleyen gzel ve yakkl insanlar gsteren bir filmi
Ratibe Teyze ile seyrettikten sonra, gecenin ok ge bir vakti, bir elimde
kitaplarla dolu koskoca bir plastik torba, torbann stnde dnyay, kitaplar,
sokak lambalarn, yapraklan dklen kavak aalarn, karanlk g, kederli
geceyi, slak asfalt ve torbay tayan elimi, kolumu, inip kalkan bacaklarm
yanstan gm ekerlikle eve dndm.
Annem saken arka odada duran ve zerinde yllarca okul ve niversite devlerini
yapp Yeni Hayat' da ilk defa okuduum salondaki masamn zerine kitaplar
zenle dizdim. Gm ekerliin kapa skmt, almyordu, onu da
kitaplarn yanna koydum ve bir sigara yakp zevkle hepsini seyrettim. Kitaplar
otuz taneydiler. Aralarnda Tasavvufun ilkeleri, ocuk Psikolojisi, Ksa Dnya
Tarihi, Byk Filozoflar ve Byk Muzdaripler, Resimli ve Aklamal Rya
Tabirleri gibi el kitaplar, Milli Eitim Bakanl'nca yaymlanan ve bazan
bakanlklara, genel mdrlklere bedava datlan klasikler dizisinden
Dante'nin, bni Arabi'nin, Rilke'nin evirileri, En Gzel Ak iirleri, Vatan
Hikyeleri gibi gldesteler, rengarenk kapakl Jules Verne, Sherlock Holmes ve
Mark Twain evirileri, ve Kon-Tiki, Dahilerde ocuktu, Son istasyon, Ev Kular,
Bana Bir Sr Syle, Bin Bir Bilmece gibi eyler vard.
Kitaplar hemen o gece okumaya baladm. Ve o geceden balayarak, Yeni
Hoyat'taki baz sahnelerin, baz ifadelerin, baz hayallerin ya bu kitaplardan
ilhamla yazldn, ya da
239
dorudan onlardan alndn grdm. Rfk Amca, Tommiks, Pekos Bili ve Yalnz
er if dergilerindeki malzemeyi ve resimleri izdii ocuk kitaplarna ald
rahatlk ve alkanlkla Yeni Hayat' yazarken de bu kitaplardan yararlanmt.
Birka rnek vereyim:
"Melekler insan denen halifenin yaratlmclaki srra ere-mediler."
Ibni Arabi, Fusus'l Hifeem
"Biz can yolda, yol arkadalarydk, biz birbirimize koulsuz destektik."
Neati Akkalem, Dahiler de ocuktu
"Bylece odamn yalnzlna dndm ve o zarif kz dnmeye baladm. Onu
dnrken uyuyakaldm ve gzlerimin nnde bir hayal harikas belirdi."
Dante, Yeni Hayat
"Belki de yle eyler elemek iin biz bu dnyadayz: Ev kpr, eme, kap,
testi, meyva aac, pencere,-Bir de belki: Stun, kule... Ama demek iin,
unutma, ah, yle bir demek iin ki, bu eylerin kendileri bile hibir zaman
hayal bile edememilerdi bylesine youn bir varolmay-."
Rilke, Duino Atlar
"Ama bu yrede hi ev yoktu, ykntlardan baka bir ey grlmyordu. Bu
harabeler zamandan deil de birtakm felaketler yznden olumu gibi
grnyordu."
Jules Verne, isimsiz Aile
"Elime bir kitap geti. Okursan ciltli bir kitap gibi grnyordu, okumazsan da
yeil ipekten bir top kuma ekline giriyordu... Derken kitabn rakkamlarma,
harflerine bakarken buldum kendimi ve elyazsndan Haleb Kads eyh Abdur-
240
rahman'n olunun yazdn anladm. Kendime geldiimde ise imdi okumakta
olduunuz fasl yazarken buldum kendimi. Ve birden anladm ki eyhin olunun
yazd ve ryamda okuduum faslla, imdi benim yazmakta olduum kitaptaki
fasl birbirinin ayndr."
Ibni Arabi, Ftuht'l Mekliyye
"Ak'n etkisi yleydi ki zerimde, btnyle onun buyruuna giren gvdem
ounlukla ar ve cansz bir nesne gibi hareket ederdi."
Dante, Yeni Hayat
"Geri dnmek isteyenin tesine gememesi gereken blgesine ayak bastm hayatn."
Dante, Yeni Hayat
II
241
16
Kitabmzn erh ksmna geldiimiz anlalmtr sanyorum. Masamn zerinde
duran otuz kitab aylar boyunca yeniden yeniden okudum. Sararm sayfalardaki
kelimelerin, cmlelerin altm izdim, defterlere kt paralarna notlar aldm,
hademelerin okuyuculara "ne iin var burada!" diye baktklar ktphanelere
gittim.
Hayat denilen o alkantya bir dnem kendim hevesle atm ve umduunu bulamam
nice krk adam gibi, okuduklarmdan, birbirleriyle karlatrdm baz
hayallerden, ifadelerden yazlarn kendi aralarndaki gizli fsldamalar
kefediyor, bunlardan srlar karyor, bu srlar sralyor, aralarnda yeni
ilikiler kuruyor ve ineyle kuyu kazar gibi sabrla oluturduum bu ilikiler
ann karmaklyla vnerek hayatta skaladm eylerin intikamm almaya
alyordum. Mslman ehirlerindeki ktphane raflarnn baka kitaplara
yazlm elyazmas yorumlar ve erhlerle nasl da tk tk dolu olduunu
grenler, aacaklarna sokaklardaki o krk adam kalabalklarna bir gz
atsnlar yeter.
Btn bu abam boyunca, ne zaman Rfk Amca'nm bu
242
kk kitapna baka bir kitaptan szm yeni bir cmleyle, bir imgeyle, bir
fikirle karlasam, hayallerindeki melek kzn hi de yle saf olmadn
renen hayalperest delikanl gibi, nce bir hayal krklna urar, sonra
gerek bir ak kurban gibi, ilk bakta saf gzkmeyen eyin aslnda daha
derinlerde yatan byleyici bir srrn, benzersiz bir hikmetin iareti olduuna
inanmak isterdim.
Her eyi melein yardmyla zebileceime teki kitaplarla birlikte Duino
Atlar'm yeniden yeniden okurken karar verdim. Belki de, atlardaki melein
Rfk Amca'nm kitapta szn ettii melei hatrlatmasndan ok, Canan'la
geirdiimiz geceleri zlediim, onun melekten szediini hatrladm iin.
Gece yarlarndan ok sonra, tak-taklar bitmek bilmeyen o uzun yk trenleri
Dou'ya doru geip gittikten sonra mahallenin brnd sessizlikte, bir
n, bir kprtnn, ansn hatrlamaktan holandm bir hayatn arsn
duymak ister ve ktlar, defterlerle karmakark masada oturan beni, sigara
iiimi, ak duran televizyonu yanstan ekerlie srtm dnp pencereye
gider, perdelerin arasndan karanlk gecenin iine bakardm: Sokak
lambalarndan, ya da kar apartman dairelerinden vuran soluk bir k bir an
pencerenin camndaki su taneciklerinde yansrd.
Kimdi bu melek, sessizliin kalbinden bana seslensin islediim kimdi? Rfk Amca
gibi Trke'den baka bir dil bilmiyordum, ama cra bir dilde geici
heyecanlarn rast-lantlaryla aralanan kt ve geliigzel evirilerle sarl
olmama aldrmadm. niversitelere gittim, beni amatr bulup tersleyen aksi
profesrlere, evirmenlere sorular sordum, Almanya'da adresler bulup mektuplar
yazdm ve nazik ve ince kiilerden cevaplar alnca bir srrn merkezine doru
yol aldma kendimi inandrmak istedim.
Polonyal evirmenine yazd nl bir mektupta Rilke, Duino At/an'ndaki
melein Hristiyan meleinden ok, Is-
24.3
lamiyet'in meleklerine yakn olduunu sylemi, bunu da Rfk Amca evirmenin
yazd ksa nszden renmiti. Atlar kaleme almaya balad yl Lou
Andreas-Salome'ye ispanya'dan gnderdii bir mektuptan, Rke'nin Kuran'
"aarak aarak" okuduunu renmem bir dnem beni Kuran'daki meleklere
srkledi, ama anneannemden, mahalledeki teyzelerden ve okbilmi arkadalardan
duyduum hikyelerden hibirine rastlayamadm orada. Gazetelerdeki
karikatrlerden, hayat bilgisi dersindeki trafik posterlerine sk sk
resimlerini grdmz Azrail'in Kuran'da ad bile yoktu da, ona yalnzca lm
melei deniyordu. Mikail ve kyamet gn sr alacak olan israfil hakknda zaten
bildiklerimden fazlasyla karlamadm. Kuran'n otuzbeinci suresinin
bandaki "ikier, er, drder kanatl" melekler hakkndaki bir ifadenin
islam'a zg olup olamayacan sorduum Alman bir mektup arkadam, sanat
kitaplarndan fotokopi ettirdii Hristiyan meleklerinin resimlerinden bir dosya
dolusunu bana yollayarak konuyu kapatt: Kuran'da ayr bir melekler snfndan
sz edilmesi, cehennem bekileri zebanilerin de melek saylmas, meleklerin
Allah ile yarattklar arasnda incil'e gre daha kuvvetli bir ba olmas gibi
ufak tefek ayrmlarn dnda, Hristiyanln melekleriyle islam'n melekleri
arasnda Rilke'nin szn hakl karacak nemli bir fark yoktu.
Gene de "iinde her eyin yazld" kitabn iniini ve akp giden, kaybolan ve
aydnlanan yldzlar arasnda, karanlk geceyle, aaran gn arasnda Cebrail'in
ufukta Muhammet'e grnn anlatan El Tckvir suresinin baz ayetlerini,
Rilke'nin olmasa bile, Rfk Amcann kitaba son eklini verirken hatrlam
olabileceini dndm. Ama aylardr okuya okuya, okuduum her eyi her eye
benzeterek Rfk Amcann kk kitabm, yalnz otuz kitaptan deil, btn
kitaplardan km bir kitap olarak grdm gnlerdeydi bu. Masamn zerinde
244 .
biriken kt eviriler, fotokopiler, notlar bana yalnz Rilke'nin meleinden
deil, meleklerin neden gzel olduundan, kazay ve rastlantsal olan darda
brakan mutlak gzellikten, Ibni Arabi'den, melein insan aan stn
nitelikleri ve snrll ve gnahlarndan, hem burada, hem de orada
olabilmekten, zamandan, lmden, lmden sonraki hayattan szettike, ben
bunlar yalnz Rfk Amca'nn kk kitabnda deil, Pertev ile Peter'in
maceralarnda da okumu olduumu hatrlyordum.
Bahara doru bir akam yemeinden sonra: "Bykbabalarmz iin tyle," dedi
Rilke'nin kimbilir kanc kere okuduum bir mektubu bana, "bir ev, bir kuyu,
tandk bir kule, kendi elbiseleri, ceketleri: Bunlar saylamayacak kadar daha,
saylamayacak kadar daha kiiseldi."
Bir an evreme baktm ve bamn tatl tatl dndn hatrlyorum. Yalnzca
eski masamn zerinden, kitaplarn arasndan deil, her eyi datan kzmn
onlar alp gtrd yerlerden, pencerenin kenarndan, tozlu kaloriferin, tek
aya ksa sehpann, halnn zerinden yzlerce siyah beyaz melek glgesi bana
bakyor ve gm ekerlikte yansyordu: Yzyllarca nce Avrupa'da bir yerde
yaplm gerek yalboya resimlerdeki meleklerin rprodksiyonlarnn siyah
beyaz ve solgun fotokopileri. Onlar asllarndan daha ok sevdiimi dndm.
"Melekleri topla," dedim sonra yandaki kzma, "istasyona gidip trene
bakalm."
"Karamela da alacak myz?"
Onu kucama aldm, deterjan ve zgara kokan mutfaa annesine gittik, trenlere
bakacamz syledik. Ykad bulaktan ban kaldrp bize glmsedi.
Kucamda sk skya sarldm kzm, baharn yumuack serinliinde istasyona
yrmek houma gitti. Eve dnnce televizyonda gnn futbol malarna bakar,
sonra karmla
245
Pazar Akam Sinemas'm seyrederiz diye dnnce sevindim, istasyon
meydanndaki Hayat Pastanesi vitrin camlarn indirip dondurma tezgahn ve
klahlar yerletirerek k bitirmiti. Yz gram Mabel karamelas tarttrdk.
Bir tanesinin kdn karp kzmn sabrszlkla alan azna koydum.
Perona ktk.
Saat tam dokuzu onalt gee Gney Ekspresi, nce derinlerden bir yerden, sanki
topran ruhundan gelen ar bir motor uultusuyla, derken kprnn duvarlarnda
ve elikten ayaklarnda yansyan yla bize kendini duyurdu, istasyona
yaklarken sanki bir sessizleti, derken birbirine sarlan biz iki kk
lmlnn nnden motorlarnn sarsc ve durdurulmaz gcyle tozu dumana
katarak geti. Arkasnda brakt daha insani uultunun iinde tak-taklarla
geen l l vagonlarda kayklm oturan yolcular grdk, pencereye
yaslanm, ceketini asan, konuan, sigara yakan, bizi grmeyen yolcular gz ap
kapayncaya kadar kayp kayp getiler. Trenin geride brakt hafif bir esinti
ve sessizlik iinde son-vagonun arkasndaki krmz a uzun uzun baktk.
"Nereye gidiyor biliyor musun sen bu tren?" dedim bir igdyle kzma.
"Nereye bu tren?"
"nce izmit'e, sonra Bilecik'e."
"Sonra?"
"Sonra Eskiehir'e. Sonra Ankara'ya."
"Sonra?"
"Sonra Kayseri'ye, Sivas'a, Malatya'ya."
"Sonra?" dedi ayn mutlu tekrarla kumral kzm son vagonun hl belli belirsiz
gzken krmz klarna bir oyun ve esrar duygusuyla bakarken.
Ve babas trenin sonra sonra gittii istasyonlar bir bir hatrlarken, bir bir
hatrlayamazken, hatrladklarnn iinde kendi ocukluunu grd. ~
246
Onbir-oniki yanda olmalydm. Bir akamst babamla Rfk Amcalara gitmitik.
Rfk Amca'yla babam tavla oynarlarken ben Ratibe Teyze'nin bana verdii un
kurabiyesi elimde, kafesteki kanaryay seyretmi, nasl okunup yorumlanacan
hl renemediim barometrenin camna tk-tk vurmu, raflardaki eski
dergilerden birini karp Pertev ile Peter'm gemi servenlerinden birine
dalmtm ki, Rfk Amca beni yanna ard ve her geliimizde sorduu sorular
sormaya balad.
"Yolat'yla Kurtalan arasndaki istasyonlar say!" "Yolcati, Uluova, Krk,
Sivrice, Gezin, Maden" diye balayarak hepsini eksiksiz saymtm. "Amasya ile
Sivas arasndakiler?"
Teklemeden saymtm, nk Rfk Amca'mn her akll Trk ocuu ezbere
bilmelidir dedii tarifeyi ezberlemitim.
"Ktahya'dan kalkan tren, Uak'a gitmek iin neden Afyon'dan geer?"
Bu, cevabn tarifeden deil, Rfk Amca'dan rendiim soruydu:
"Devlet, demiryolu siyasetini ne yazk ki terkettiinden." "Son soru," demiti
Rfk Amca, gzleri l l parlarken. "etinkaya'dan Malatya'ya gidiyoruz."
"etinkaya, Demiriz, Akgedik, Ulugney, Hasan elebi, Hekimhan, Kesikkpr..."
diye saymaya balayp bitiremeden susmutum. "Sonra?"
Susmutum. Babam bir elindeki zarlara, bir tavla tahtasndaki pullara bakyor,
skt oyundan bir k aryordu. "Kesikkpr'den sonra?" Kafesteki kanarya
tkr tkr yapt.
"Hekimhan, Kesikkpr," diye bir umutla baladm, ama sonraki istasyon gene
gelmedi aklma. "Sonra?"
247
Sonra uzun bir sessizlik oldu. Alayacam sanyordum ki, Rfk Amca dedi ki:
"Rabe, bir karamela ver bakalm ona. Belki hatrlar."
Ratibe Teyze bana karamelalar getirip verdi. Rfk Amcann dedii gibi, bir
tanesini azma atar atmaz Kesikkpr'den sonraki istasyonu hatrladm.
Yirmi yl sonra kucanda gzel kz, Gney Ekspresi'nin son vagonunun
arkasndaki krmz klara bakarken ele ayn istasyonun adn gene
hatrlayamad bizim sersem Osman. Ama uzun bir sre hatrlamak iin kendimi
zorladm ve uyuklamakta olan armlar okayp, kztrp harekete geirmek
iin dedim ki kendi kendime: Ne rastlant: 1. imdi nmzden geen tren adn
hatrlayamadm o istasyondan yarn geecek. 2. Ratibe Teyze karamelalar
yllar sonra bana hediye ettii ayn gm ekerlikle vermiti. 3. Kzmn
aznda bir tane, benim elimde yz gram karamela var.
Bir bahar akam kazalardan uzak, ok uzak bir kesime noktasnda gemiimin ve
geleceimin bu bulumasndan ve hafzamn tkanp uyumasndan yle haz aldm ki
sevgili okur, istasyonun adn hatrlamak iin olduum yerde dikilip
kaldm.
"Kpek," dedi ok sonra kzm kucamdan.
Kirli mi kirli, sefil mi sefil bir sokak kpei, paam kokluyor ve istasyonun,
mahallenin zerindeki alakgnll akam hafife bir rzgrla serinleiyordu.
Hemen eve dndk, ama hemen gm ekerlie komadm. Kzm gdklanp, koklanp
yatrldktan, karmla birlikte Pazar Akam Sinemas'ndaki pleri ve
cinayetleri seyrettikten, derken karm da yattktan ve ben masamn zerindeki
kitaplara, meleklere ve ktlara yle bir ekidzen verdikten sonra,
hatralarn iyice koyulap kvama girmesini, yreim kt kt atarak bekledim.
Sonra, gel arm gel, dedi ak ve kitap kurban krk kalpli adam ve gm
ekerlii elime aldm. Hareketimde iddial
248
bir Belediye Tiyatrosu sanatsnn, Yorick'in kafatasn taklit eden zavall
bir yrk kafatasn gsterile tutuunu hatrlatan bir yan vard, ama
yapmackl harekete deil, sonucuna bakn siz. Ne kadar da uysallaabilirmi
hafza denen muamma: Hemen hatrladm.
Rastlant ve kazaya inanan okurlarn ve Rfk Amca'mn ii rastlant ve kazaya
brakmayacana inanan okurlarn hep birlikte tahmin edecekleri gibi Viranba
idi istasyonun ad.
Daha da hatrladm. nk yirmi yl nce azmda karamela, gm ekerlie
bakarak "Viranba" deyince ben, "Aferin," demiti Rfk Amca.
Arkasndan bir e be atp, babamn iki pulunu birden krp demiti ki:
"Akif, ok akll bu senin olan! Biliyor musun, bir gn ne yapacam?" Krlan
pullara, nndeki kaplara bakan babam onu dinlemiyordu ama.
"Bir gn bir kitap yazacam," demiti Rfk Amca bana, "kahramanna da senin
adn vereceim."
"Pertev ile Peter gibi bir kitap m?" diye sormutum kalbim kt kt atarak.
"Hayr, resimsiz bir kitap. Ama senin hikyeni anlatacam." Ben susmutum,
inanamayarak. O kitabn nasl bir ey olacan dnemiyordum.
"Rfk, kandrma gene ocuklar" diye seslenmiti Ratibe Teyze o ara.
Bu sahne gerek miydi, yoksa ben krk adam teselli iin iyi yrekli, iyi
niyetli hafzamn o anda uydurduu bir kurgu mu, karamadm. Hemen koup,
Ratibe Teyze'ye gidip sormak geliyordu iimden. Elimde gm ekerlik pencereye
yrdm ve tenhalaan sokaa bakarak dndm de dndm, ama dnmek mi denir
bunlara yar sayklamak m bilemiyorum: 1. Ayn anda ayr evin lambalar
birden yand. 2. istasyondaki sefil kpek kurumlanarak kapnn nnden geti.
249
3. Ve btn bu akl karklyla hareketlenen ellerim parmaklarm ne yaptysa
yaptlar, gm ekerliin kapan ok da fazla zorlamadan aa bak,
kendiliinden atlar.
Bir an, bir masalda olaca gibi, ekerlikten tlsmlar, sihirli yzkler ve
zehirli zmler kacak sanmadm deil, iinden artk cra bakkallarda, tara
kasabalarmdaki ekerci dkkanlarnda bile gzkmeyen ocukluumun Yeni Hayat
marka karamelalarndan yedi tane kt. Herbirinin zerinde al-met-i farikas
bir melek, toplam yedi melek, H harflerinin kenarna kibarca oturmular, Yeni
ile Hayat arasndaki bolua gzel bacaklarn zarife uzatmlar, yirmi yldr
katlandklar ekerliin karanlndan kendilerini kurtaran bana kranla
bakyor, tatl tatl glmsyorlard.
Bayatlaya bayatlaya mermer gibi sertlemi karamelalarn ktlarn
zerlerindeki meleklere zarar vermemeye alarak zorluk ve dikkatle soydum. Her
karamela kdnn iinde bir mani vard, ama dnyann ve kitabn anlam
konusunda bana pek yardmc olduklar sylenemez. Bir rnek:
Evlerinin arkas imento Fabrikas, Yarim senden isterim Bir diki makinas.
stelik bir de gecenin sessizlii iersinde bu abuk sabuk eyleri kendi kendime
tekrarlamaya balamtm. Aklm karmayaym diye son bir umutla kzmn
uyuduu odaya gittim, yar karanlkta eski dolabn dibindeki ekmeceyi sessizce
ap el yordamyla bir yan cetvel, teki yan kitap aaca, kt ucu da byte
o plastik eyi, ocukluumun bu ok amal aracn bulup kardm ve alma
lambasnn nda, kalp paralar inceleyen bir mali polis mfettii gibi,
karamela katlarndaki melekleri sk bir muayeneden geirdim: Ne arzu meleim
hatrlattlar bana, ne drt kanatl
250
meleklerin hareketsizleip kald Fars minyatrlerini, ne yllar nce otobs
pencerelerinden grvereceim sandm melekleri, ne de siyah beyaz fotokopi
yaratklarn. Hafzam, bir i yapm olmak iin, bu karamelalar ben kkken
trenlerde ocuklarn sattn bana boubouna hatrlatt. Melek figrnn
yabanc bir dergiden kesilip araklandna hkmediyordum ki, keden bana el
edip duran retici geldi aklma:
"Muhtevas: Glkoz, eker, nebati ya, tereya, st ve vanilyadr. Yeni Hayat
karamelalar bir Melek eker iklet T.A.. mamuldr. ieklidere Sok. No: 18
Eskiehir."
Ertesi akam otobste, Eskiehir yolundaydm. Belediye'deki amirlerime uzak ve
kimsesiz bir akrabann hastalandn sylemitim, karma da, belediyedeki
kafadan hasta amirlerimin beni uzak ve kimsesiz kentlere yolladklarn
anlatmtm. Anlyorsunuz deil mi: Hayat bir zrdelinin anlatt sama sapan
bir hikye deilse, hayat yandaki kk kzmn yapt gibi eline kalem
geirmi bir ocuun kdn zerine yapt geliigzel bir karalama deilse,
hibir mant olmayan acmasz bir samalklar zinciri deilse hayat, o zaman
Rfk Amca Yeni Hayat' yazarken rastlantsal grnml btn o akalarn
arkasna bir mantk yerletirmi olmalyd. O zaman melei yllardr oradan
buradan, benim karma karveren byk tasarmcnn bir niyeti olmalyd ve o
zaman benim gibi sradan ve krk bir kahraman ocukluunda sevdii bir
karamelann kdna neden bir melek resmi konduunu bu ie karar veren
karamelac amcann kendi azndan renirse, hayatnn geri kalan sonbaharnda
akamstleri efkar bastrdnda rastlantlarn acmaszlndan sz edeceine,
hayatn anlamndan dem vurup bir teselli bulabilirdi.
Rastlant dedim de: Beni Eskiehir'e gtren en son model
251
Mercedes otobsn ofrnn, ondrt yl nce Canan'la bizi narin minareli
minyatr bir bozkr kasabasndan alp, yamur selleriyle bataa dnm amurlu
bir ehre brakan ofr okluunu gzlerimden nce iki kt eden kalbim fark etti.
Gzlerimse gvdemle birlikte son yllarda otobslere yerletirilen en modern
rahatlklara, o homurtulu havalandrma tertibatlarna, koltuklarn zel
klarna, otel valeleri gibi giyinmi muavinlere, turizm irketinin kanatl
simgesini tayan tepsiler ve kt peetelerle sunulan plastik tadmdaki
yiyeceklerin rengarenk torbalarna almaya alyordu. Artk koltuklar
parman bir dokunuuyla arkadaki talihsizin kucana yle boylu boyunca uzanan
birer yataa dnmlerdi. Hibir sinekli lokantada durmadan bir garajdan bir
dierine "ekspres" giden seferler konulduu iin, baz otobslere elektrikli
idam sandalyelerini artran ve yle sarsc bir kaza srasnda insann
iinde hi de bulunmak istemeyecei kk kenef hcreleri ina edilmiti.
Televizyon ekranlarnda, bizi bozkrn asfalttan kalbine srkleyen turizm
irketinin aralarnn reklam ikide bir beliriyor, bylece insan otobste
uyuklayarak seyahat edip televizyona bakarken, otobste uyuklayarak seyahat edip
televizyona bakmann ne de ho bir ey olduunu televizyonda defalarca
seyredebiliyordu. Pencerelerden bir zamanlar Canan'la seyrettiimiz kimsesiz
vahi bozkr ise sigara ve lastik reklamlaryla delik deik edilip
insancllatrlm ve gnei kessin diye renklendirilmi otobs camlarnn
keyfine uygun olarak bazan amurlu bir kahve, bazan Kabe yeili, bazan da
mezarlklar hatrlatan bir petrol rengine brnmt. Gene de ama, kayp gitmi
hayatmn srlarna ve medeniyetin geri kalannca hatrlanmam cra kasabalara
yaklatka hl yaadm, hl hrsl hrsl soluduumu, hl -eski kelimeyle
syleyeyim- baz arzularn peinde olduumu hissederdim. Yolculuumun
Eskiehir'de sonulanmad tahmin edil-
252
mistir sanyorum. Bir zamanlar Melek eker iklet Anonim irketi'nin yazhane ve
imalathanesinin yerald iekliderc Sok. No: 18'cle, imam Hatipli rencilerin
yurt olarak kulland alt katl bir apartman vard. Eskiehir Sanayi ve
Ticaret Odas arivinde bana Santi gazozlu hlamur ikram eden yal bir memur,
saatlerce defter dosya kartrdktan sonra Melek eker iklet'in Ktahya
Ticaret Odas'na bal olarak ticari faaliyetini devam etmek zere yirmi iki yl
nce Eskiehir'den ayrldn syledi.
Ktahya'da ise irketin burada yedi yl retim yaptktan sonra faaliyetini
durdurduu ortaya kt. inilerle ssl Hkmet Kona'ndaki nfus dairesine ve
Menzilhanc mahallesine gitmeyi akl etmeseydim Melek eker iklet'in kurucusu
Sreyya Bey'in onbe yl nce tek kznn kocasnn ehri Malatya'ya g
ettiini de renemeyecektim. Malatya'da ise, bundan ondrt yl nce, Melek
eker iklet'in son birka baar yl yaadm rendim ve Canan'la otobs
garlarnda bu son karamelalarla karlatmz hatrladm.
Tpk kmekte olan bir imparatorluun bastrd son bir sikke gibi, Yeni Hayat
karamelalar Malatya ve evresinde son bir kere daha yaygnlk kazannca,
Ticaret Odas'nm "Haber Blteni"nde bir zamanlar btn Trkiye'de tketilen
karamelalarn ve irketin tarihi hakknda bir yaz yaymlanm, Yeni Hayat
karamelalarnn bir zamanlar bakkallarda, ttnclerde bozuk para yerine getii
hatrlanm, Malatya Ekspres dergisinde meleklerin skn ettii birka ilan
km, derken bu yrede karamela, tpk eskiden olduu gibi herkesin cebinde
bozuk para gibi tad ve kulland bir ey olmak zereyken, uluslararas
byk irketlerin meyve esansl, bol reklaml rnleri ve televizyonda gzel
dudakl bir Amerikan yldznn bunlar ok ho bir ekilde yemesiyle birlikte
her ey sona ermiti. Kazanlarn, ambalaj makinelerinin ve irketinin adnn
satldm yerel gazetelerden rendim. Da-
25.3
madn akrabalarndan Yeni Hayat karamelalarnn reticisi Sreyya Bey'in
Malatya'dan sonra nereye gittiini karmaya altm. Aratrmalarm beni daha
Dou'ya, cra ehirlere, ortaokul atlaslarnda adlar gzkmeyen kayp
kasabalara gtrd. Bir zamanlar vebadan cra kasabalara kaanlar gibi, Sreyya
Bey ve ailesi de, reklamlarn ve televizyonlarn desteiyle Bat'dan gelip btn
lkeyi bulac ve lmcl bir hastalk gibi saran yabanc adl rengarenk
tketim maddelerinden kamak ister gibi, uzaklara, glge ehirlere doru kap
kaybolmutular.
Otobslere bindim, otobslerden indim, garajlara girdim, arlardan getim,
nfus dairelerinde, muhtarlklarda, arka sokaklarda, emeli, aal, kedili,
kahveli mahalle meydanlarnda gezindim. Bir sre admm attm her ehirde,
kaldrmnda yrdm her sokakta, durup da ay itiim her kahvede bu yerleri
Hahlar'a, Bizans'a, Osmanl'ya balayan srekli bir kumpasn izlerini bulduumu
sandm: Beni turist sanp yeni baslm sahte Bizans paralar satmaya kalkan
uyank ocuklara glmser, sidik renkli Yeni Urart Kolonyas'n ensemden aa
boca eden berbere aldrmaz ve her yerde mantar gibi treyen fuarlarn birinin
muhteem kapsnn bir Hitit kalntsndan sklp takldn grnce
armazdm. Fenni Gzlk Zeki'nin, bir adam boyundaki gzlklerden yaplm
tabelasnn tozlu camlarnda, Hal svarilerin arkalarnda brakt tozdan
bireyler olduuna karar verivermem iin hayal gcmn le scanda zerinde
yrdm asfalt gibi yumuayvermesi de gerekmezdi.
Bazan da ama, bu topraklan hi deimez klan btn o tarihi ve muhafazakr
kumpaslarn iflas ettiini sezer, ondrt yl nce Canan'la bana Seluklu
kaleleri gibi sarslmaz ve deimez gzken pazar yerlerinin, mahalle
bakkallarnn, amar aslm sokaklarn Bat'dan gelen bir rzgrn gcyle
savrulup gittiklerini anlardm. ehir merkezlerindeki lokantalarn en
2.54
gsterili yerlerini sessizliin huzuruyla sarp sarmalayan btn o akvaryumlar,
ilerindeki balklarla birlikte birdenbire sanki, gizli bir emir uyarnca yok
olmulard. Ondrt ylda, yalnzca ana caddeleri deil, tozlu arka sokaklar
bile saysz pleksiglas panonun baran harflerinin ptrak gibi saracana kim
karar vermiti? Kim, ehir meydanlarndaki aalar kestirmi, Atatrk
heykellerini hapishane duvar gibi saran beton apartmanlarn balkonlarndaki
demir korkuluklarn hep ayn biimde olmasn emretmi, ocuklara gelip geen
otobsleri ta yamuruna tutmalarn sylemiti? Otel odalarn antiseptik bir
zehir kokusuyla kokutmay akl eden, Anglosakson mankenlerin uzun bacaklarnn
arasna kamyon lastii aldklar takvimleri btn lkeye datan, asansr, dviz
bfesi, bekleme odas gibi yeni meknlarda kendilerini gvenlikte hissedebilmek
iin vatandalarn birbirlerine dmanca bakmas gerektiine karar veren kimdi?
Erken yalanmtm; abuk yorulur, az yrr, gvdemin inanlmaz kalabalklar
arasnda ar ar srkleniini ve siliniini sanki farketmez ve dar
kaldrmlarda bana omuz atanlarn ve benim omuz attklarmn yzlerini, bamn
stnde akp geen reklam panolarndaki saysz avukatn, di doktorunun, mali
danmann ad gibi grr grmez unuturdum. Bir zamanlar iyi yrekli bir
teyzenin bize at bir arka bahede gezinir gibi Canan'la bir oyun ve
bylenme duygusuyla gezindiimiz btn o ocuksu kk kentler ve
minyatrlerden kma arka sokaklar, imdi nasl olmutu da hepsi birbirini
taklit eden tehlike iaretleri ve nlemlerle kaynaan korkutucu sahne
dekorlarna dnmtler a-layamyordum.
En olmadk yerlerde, cami avlularna ya da yallar evine bakan kelerde
alm karanlk barlar ve birahaneler grdm. Elbiselerle dolu bavulu elinde,
ehir ehir gezip otobslerde, kasaba sinemalarnda, pazar yerlerinde tek bana
bir defile
255
dzenleyip, sonra sergiledii elbiseleri arafl, trbanl kadnlara satan
ceylan gzl Rus mankenini grdm. Otobslere binip kk parmam byklnde
Kuran- Kerimler satan Afgan gmenlerinin yerini, plastik satran takmlar,
mikadan drbnler, sava madalyalar ve Hazer havyar satan Grc ve Rus
ailelerinin aldn grdm. Canan'la yamurlu bir gece yaadmz trafik
kazasndan sonra l sevgilisinin elini tutarak len blucinli kz hl arayan
babay grdm, ilan edilmemi sava yznden boaltlm hayaletimsi Krt
kylerini ve uzaklardaki kayalk dalarn karanlklarn dven topu
birliklerini grdm. Okuldan kaan ocuklarn, gen isizlerin ve yerel
dahilerin toplanp yeteneklerini, talihlerini ve fkelerini snadklar videolu
oyun salonlarnclaki oyunlardan birinde, yirmibin puana ulaldnda bir
Japon'un tasarlayp, bir italyan'n izdii pembe video meleinin, kll ve
tozlu salonun karanlnda dmeleri parmaklayp, ubuklar kurcalayan biz
talihsizlere, bir talih vaadeder gibi tatl tatl glmsediini grdm. OPA
tra sabununun uucu ve sarmalayc kokusuna buram buram gmlm bir adam,
lm gazeteci Celal Salik'in yeni ele geirilmi ke yazlarn hecelerken
grdm. Eski ahap kklerin yklp beton apartman binalarna dntrld
yeni zenginleen kasabalarn meydan kahvelerinde, sarn ve gzel karlar ve
ocuklaryla oturup Coca Cola ien yeni transfer Bonak ve Arnavut futbolcular
grdm, izbe meyhanelerde, ine atsan yere dmez ar yerlerinde, ftk balan
sergileyen eczanelerin kar dkkan yanstan vitrin camlarnda ve geceleri otel
odalarnda ya da otobs koltuklarnda iine gmldm kbuslarn ve rengrenk
mutluluk hayallerimin arasnda Seiko ya da Serkisof sandm glgeler grp
korktum.
Konu almken. Dr. Narin'in lkenin kalbine yerletirmek istedii cra atk
kasabasna da, son hedefim Sonpazar'dan nce yle bir uradm sylemeliyim.
Ama orada da sa-
256
valardan, glerden tuhaf bir hafza kaybndan ve kalabalklardan, korkulardan
ve kokulardan ve slubumdan -kartyorsunuzdur, anlayamyordum nelerden,
kasabay yle bir deimi buldum ki sokaklardaki amasz kalabalklar arasnda
yerini ynn aran aklm gibi, Canan'dan bana kalm hatralar da zedelenir
diye telaa kapldm. Eczanenin vitrinine dizilmi dijital Japon saatleri, Dr.
Narin'in Byk Kar Kumpas'nn ve hizmetindeki saatler rgtnn oktan
ktn hem gerek hem de simgesel olarak bana ilan etti; ar yerine sra
sra dizilip adlar yabanc harfler ve kelimelerle yazlm gazoz, araba,
dondurma ve televizyon bayileri de buna ty dikti.
Gene de ama, Canan'n yznden, glnden, syledii bir szden bende kalanlar
canlandrp alevlendirerek bu yitip gitmi hafzaszlar lkesinde hayatn
anlamm bulmaya alan bahtsz ve budala kahramana bir mutlu hayal sma
olabilecek serin ve lo bir glgelik bulurum diye, Dr. Narin'in sevimli
kzlaryla bir zamanlar yaad konaa ve anlarmn mutlu dut aacna doru
yrdm. Vadiye direkler dikilmi, hatlar ekilmi, elektrik gelmiti, ama bu
yrede hi ev yoktu, ykntlardan baka bir ey grlmyordu. Bu harabeler
zamandan deil de birtakm felaketler yznden olumu gibi grnyordu.
Ayn satrlar yllarca yaza yaza sonsuzluk zamannn huzurunu, hayatn srrn,
-her ne derseniz deyin buna- bulacan sanan Canan'n eski sevgilisini
ldrmekle iyi ettiimi de ite bu sralarda, Dr. Narin'le bir zamanlar
ktmz tepelerden birine yerletirilmi AKBANK ilanna bakarken akn
akn dnmeye baladm. Olunu btn bu kirli grntleri grmekten, btn bu
videolar ve harfler arasnda susuzluktan boulmaktan, bu nursuz ksz dnyada
kr olmaktan kurtarmtm ite. Bu snrl garabetler ve alakgnll
gaddarlklar lkesinden beni yla sarp sarmalayp kim
257
kurtaracakt peki? Bir zamanlar hayallerinin sinemasnda tatl ve inanlmaz
renklerini setiim ve yreimde de kelimelerini duyduum melekten hibir ses,
hibir iaret alamyordum.
Krt isyanclar yznden Viranba ehrine tren seferleri kaldrlmt.
Katilin, yllar sonra da olsa, cinayet yerine dnmeye niyeti yoktu, ama
karamelalarna Yeni Hayat ad verip, zerine de bir melek oturtmay akl eden
Sreyya Bcy'in torunuyla yaadn rendiim Sonpazar kasabasna varabilmem
iin PKK'nn gl olduu bu blgeden bir gndz otobsyle gemem gerekti.
Otobs garajndan grdm kadaryla burada da hatrlanacak bir ey kalmamt,
ama ne olur ne olmaz biri katili grr de hatrlar diye, otobs kalksn diye
beklerken bam Milliyet gazetesinin iine gmdm.
Kuzeye doru karken, sabahn ilk klaryla birlikte dalar sivrildi,
glendi ve otobsmzn iini korkuh bir sessizlik mi kaplad, yoksa hain
dalarda kvrla kvrk hepimizin ba m dnmt karamadm. Arada bir
askerlerin yapt kimlik denetimleri yznden ya da ku umaz kervan gemez bir
yerdeki kyne bulutlarla ahbaplk ederek yrye yrye gidecek vatanda
brakmak iin duruyorduk. Kendi ilerine kapanm ve yzyllar boyunca tank
olduklar acmaszlklar karsnda sarlam dalara hayranlk iinde baktm
da baktm. Sularm baaryla gizleyen katillerin de bu trden baya cmleler
yazmaya hakk vardr, diyeyim de bu son cmleye kalarn kaldran okuyucu
sonuna sabrla geldii kitab ayplayarak bir kenara atmasn.
Sanrm Sonpazar kasabas PKK'nn nfuz alannn dnda kalyordu. Kasabann
ada uygarln nfuz alannn dnda kald da sylenebilirdi, nk
otobsten indikten sonra kasaba meydanlarnda "dne dolaa gene ayn yere
gelmiim," duygusuyla beni selamlayan btn o banka, dondurma, buzdolab, sigara
ve televizyon bayilerinin grltl harfleri ve simgeleriyle sarlacama,
huzurlu ehirlerin ve mutlu
258
padiahlarn anlatld unutulmu masallardan kma sihirli bir sessizlik beni
karlad. Bir kedi grdm: Kasaba meydan olmas gereken kavaa bakan kahvenin
sakin arda altnda, hayatndan fazlasyla memnun, ar ar yalanyordu.
Kasap dkkannn nnde mutlu kasap, bakkaln nnde dertsiz bakkal, manavn
nnde uykulu manav ve uykulu sinekleri, tatl m tatl bir sabah gneinin
altnda oturmular, yeryznde varolmann, herkesin yapt bu en basit iin ne
byk nimet olduunu akllca kavram olarak, sokaktaki altndan n iinde
huzurla eriyip gitmilerdi. Gzularyla izledikleri, kasabaya gelmi yabanc
ise, bu yadrgatc masal sahnesine kendini birden kaptrm, bir zamanlar
delice sevmi olduu Canan'mn elinde dedelerimizden kalma eski saatler ve bir
tomar eski dergi ve yznde muzip bir glmseme ile ilk sokaktan karsna
kvereceini sanyordu.
ilk sokakta kendi aklmn sessizliini farkettim, ikincisinde yerlere kadar
eilmi bir sdn dallan beni okad, nc sokakta uzun kirpikli gzeller
gzeli bir ocuu grnce cebimdeki kd karp adresi sormak geldi aklma.
Benim kirli dnyamn harfleri mi ona ok yabancyd, yoksa ocuk okumasn
bilmiyor muydu, karamadm; ama ikiyz kilometre gneydeki bir mahalle
muhtarndan koparabildiim adres, baktm ki okunmuyor, "Ziya Tepe Sokak," diye
ben heceledim ve daha szm bitirmeden, bir cumbadan ban uzatan bir cad
teyze "ite," dedi, "nah yoku orada."
259
17
i
Yllar sren yolculuumun sonu bu yoku olacakm, diye dnrken azna kadar
suyla dolu tenekelerle ykl bir at arabas benden nce yokua girdi. Yukarda
bir yerde inaata su tayor olmalyd. Araba sarslarak yokuu ktka,
azndan kr kr sular dklen tenekeler neden inko, diye sordum kendime,
plastik bu diyara daha uramam m? iiyle megul arabacyla deil, atla
gzgze geldim ve kendimden utandm. Yelesi ter iindeydi, fkeli ve aresizdi,
ykyle yle bir zorlanyordu ki yalnzca ac ekiyordu denebilir. Bir an
kederli, hznl iri gznn iinde kendimi grdm ve atn halinin benimkinden
de berbat olduunu kavradm. Bir grlt iinde tngrdayan inkolarla, parke
talarnda takr tukur tekerlekler ve benim hm hm hayatm oflaya puflaya Anlam
Tepesi'ne doru trmandk. Araba har karlan kk bir baheye girdi, ben,
gne karanlk bir bulutun arkasnda kaybolurken, Yeni Hayat karamelalarnn
yaratcsnn duvarlar arkasndaki lo ve esrarengiz bahesine ve evine.
Bahedeki ta evde alt saat kaldm.
\
Yeni Hayat karamelasnn yaratcs, bana hayatmn srlar
konusunda bir anahtar verebilecek Sreyya Bey, gnde iki paket Samsun
sigarasn, hayat uzatan bir iksirden yararla-nyormu gibi mutlulukla
tttrebilen, seksenlik ihtiyarlardand. Beni torununun oktan beri tand bir
yakn, bir aile dostu gibi karlad ve sanki dn yarda brakt bir hikyeye
devam eder gibi Ktahya'da bir k gn dkkanna gelen bir Macar Nazisi casusu
uzun uzun anlatmaya balad. Sonra Pete'deki bir ekerci dkkanndan,
1930'larda istanbul'daki bir baloda kadnlarn giydii birrnek apkalardan,
Trk kadnlarnn gzel grnmek iin yapt yanllardan, ieri girip kan
ben yalardaki torununun neden bir trl evlenemediinden, bozulan iki niann
hikyesine ayrntlaryla girerek sz etti. Evli olduumu renince sevindi ve
benim gibi gen bir sigortacnn bu lkeyi rgtlerken, yaklaan felaketlere
kar vatandalar uyarp, derleyip toparlarken kt yolculuklarda karsndan
ve ocuundan uzak kalmay gze almasnn gerek bir vatanseverlik olduunu
belirtti.
Bu ikinci saatin sonundayd. Hayat sigortacs olmadm, Yeni Hayat
karamelalarn merak ettiimi syledim. Koltuunda kprdand; yz lo baheden
gelen kuruni a dnkken, esrarengiz bir ekilde bana Almanca bilip
bilmediimi sordu. Cevabn beklemeden "Schachmatt," dedi. Kelimenin Farsa
"ah" ile, ldnn Arapas "mate"den yaplm bir Avrupa melezi olduunu
aklad. Bat'ya satranc biz retmitik; dnyevi bir ey, bir sava alan
grnmnde, beyaz ordu ile karann, iimizdeki iyi ile ktnn ruhsal sava
plarak. Onlar ne yapmtlar? Vezirimizi kralie, filimizi piskopos yapmtlar;
nemli deildi. Ama satranc kendi akllarnn ve dnyadaki aklcln zaferi
olarak bize geri vermitiler. Bugn onlarn aklyla kendi hassasiyetimizi
anlamaya alyor ve bunu uygar olmak zannediyorduk.
260
Dikkat etmi miydim, torunu dikkat etmiti, yaz balarnda leylekler kuzeye
karlarken ya da Austos'ta gneye, Afrika'ya geri dnerlerken eski mutlu
zamanlarda yaptklarndan ok daha yksekten uuyorlard. zerlerinde kanat
rptklar ehirler, dalar, nehirler, btn lkeler onlar iin artk
sefaletini grmek istemedikleri ackl bir corafyaya dnmt de ondan.
Leyleklerden sevgiyle sz ederken, istanbul'a elli yl nce gelen leylek bacakl
trapezci bir Fransz kzna geti ve eski sirkleri ve panayrlar ve kaplarnda
satlan ekerleri zlemden ok bir renk ve ayrnt dikka tiyle
hatrlayp anlatt.
Beni buyur ettikleri sofrada le yemeimizi yer, souk Tuborg biralar ierken,
Sreyya Bey sekizinci hal seferi srasnda Orta Anadolu'da sktrlp kalan
birtakm valyelerin Kapadokya'daki maaralardan birine girip yeraltna
inilerini anlatt. Yzyllar boyunca nfuzlar artarken, bu valyelerin
ocuklar, torunlar maaralar geniletmiler, yeraltnda dehlizler amlar,
baka maaralar bulmular, ehirler kurmulard, iinde, Hallar Soyundan
Yzbinlerce Kiinin (HSYK'ler) yaad bu gne yz grmemi labirentler
lkesinden bir casus, bazan klk deitirip ehirlerimize, sokaklarmza szar
ve bize Bat medeniyetinin ne yce bir ey olduunu vaaz etmeye balard ki,
altmz oyup yerleenler kafamzn da oyulduunu grp gnl rahatlyla
yeryzne ksnlar. Bu casuslara OPA dendiini, bu marka bir tra kremi
olduunu biliyor muydum?
Atatrk'n leblebi zevkinin lkemiz iin ne byk bir felaket olduunu o mu
anlatt, ben mi o srada hayalimde kuruyordum? Dr. Narin'e sz o mu getirdi,
yoksa bir armla ben mi ima ettim, karamyordum. Dr. Narin'in yanl,
tpk bir materyalist gibi, eyalara inanarak, onlar saklayarak kaybolan ruhu
koruyacan sanmasycl. Bu cloru olsayd, dedikleri gibi, bit pazarna nur
yaard. NUR. Bu
262
kelimeyle balayan pek ok marka vard. Hepsi tabii taklitti. NUR lambalar, NUR
mrekkepleri, vs. Dr. Narin eyalarla kaybolan ruhu, ruhumuzu koruyamayacan
anlaynca ii terre dkmt. Bu da Amerika'nn iine gelmiti tabii, kimse
CIA'den daha iyi beceremezdi bu ileri: Bugn evinin, konann yerinde yeller
esiyordu. Gl kzlar tek tek kap kaybolmulard, olu oktan ldrlmt.
rgt ise dalm, belki de her bir katil, byk imparatorluklarn yklma
zamanlarnda olduu gibi, kendi zerk prensliini ilan etmiti. Kolonyalist
zeklarn zekice bir taktikle bugn "Ortadou" dedikleri muhteem topraklar,
zerkliklerini ilan etmi acemi prens katillerle bugn bu yzden kaynayordu.
Sigarasnn ucuyla beni deil de, yanmdaki bo koltua doru iaret ederek
altn izdii paradoks: Bu topraklarn kendi zerk tarihlerinin ele sonuna
gelmitik artk.
Akam lo baheye, bir mezarla iner gibi sessizlii byterek inerken
saatlerdir amasn beklediim konuya birdenbire giriverdi. Kayseri yaknlarnda
rastlad bir Katolik Japon misyonerin bir cami avlusunda giritii beyin
ykama faaliyetini anlatrken, birden konuyu deitirdi: Yeni Hayat adn
nereden kardn hatrlamyordu. Ama karamela, uzunca bir dnem, bu
topraklarda yaayan insanlara yeni bir hassasiyetin, yeni bir tadn varln
hissettirerek kaybedilen bir gemii hatrlatt iin adn sihrini yerinde
buluyordu. Sanldnn aksine ne karamela, e de kelimenin kendisi Fransa'dan
gelen birer ithal, birer taklittiler. Kara kelimesi bu topraklarda onbinlerce
yldr yaayan insanlarn szlk-, lerindeki en temel kelime okluu iin zaten,
otuziki yllk retim tarihi boyunca, Kara-Melalarn kdna koyduu on bin
ksur maninin bine yaknnda bu kelime vard.
Peki ya melek? diye sordu bir kere daha bahtsz yolcu, sabrl sigortac, biare
kahraman.
26.3
Cevap olarak Sreyya Bey bu on bin maniden sekiz tanesini ezberden okudu. Dnya
gzelleriyle kyaslanan, uykulu gen kzlar hatrlatan, masallardan kma bir
sihre bulanan ve giderek ocuksulaarak benden uzaklaan, bana ekici gelmeyen
ve hatralarm hi mi hi canlandrmayan saf melekler msralarn iinden bana
el ettiler.
Sreyya Bey, okuduu manilerin hepsinin kendi eseri olduunu aklad. Yeni
Hayat karamelalarndaki on bin manini n alt bine yaknn kendisi yazmt.
Srmn inanlmaz boyutlara ulat o altndan yllarda bazan gnde yirmi mani
dktrd olurdu, ilk Bizans sikkesini basan Anaslasius da parann n yzne
kendi portresini koydurmam myd? Sreyya Bey bir zamanlar bu lkedeki btn
bakkallarda terazi ile kasa arasndaki kavanozlarda kendi eserlerinin durduunu,
kendi mhrn tayan nesnelerin on milyonlarca cepte tandn, bozuk para
olarak kullanldn bana hatrlatrken, tpk bir zamanlar sikke basm bir
imparator gibi iktidar, zenginlii, ikbali, gzel kadnlar, n, baary,
mutluluu, ksaca hayatn btn zevklerini tattm syledi. Bu yzden imdi
yaptraca bir hayat sigortasnn ona hibir yarar olmayacakt. Ama teselli
olarak gen sigortac arkadana karamelalarnda niye bir melek resmi
kullandn aklayabilirdi. Genlik yllarnda sk sk gittii Beyolu
sinemalarnda Marlenc Dietrich'i seyretmeyi pek severdi. Hele DcrBlauc Engel
filmine baylrd. Bizde Mavi Melek diye gsterilen film Alman romancs
Heinrich Mann'n bir aheseriydi. Sreyya Bey asl ad Projcssor Unrat olan
roman da okumutu. Profesr Unrat, Emil Jannings'in oynad kendi halinde bir
lise retmenidir. Bir gn bir sokak kadnna tutulur. Kadn melek gibi gzkse
de, aslnda...
Darda kuvvetli bir rzgr vard da aalar m hrdatyordu? Yoksa aklm
bir rzgra kaplm kendi srkleniini mi dinliyordu? Hlyal ve
atfedilebilecek kalar da akn ve
264
masum renciler iin iyiniyetli retmenlerin dedii gibi, bir sre "orada
deildim". Yeni HayaC ilk okuduum genlik gnnn klar iindeki hayali,
karanlk gecede kaybolmakta olan eriilmez bir harika geminin kr kr
klar gibi gzlerimin nnden szlp geti. ine gmldm sessizlikte
Sreyya Bey'i genliinde grd filmin ve okuduu romann ackl hikyesini
anlattm biliyordum bilmesine, ama sanki hibir ey duymuyor, grmyordum.
Derken torunu odaya girdi, lambay yakvcrdi ve bir anda eyi birden
farkettim. 1. Tavandaki yamveren avize Viranba ehrindeki adr tiyatrosundaki
Arzu Melei'nin her akam bir talihliye hayat hakkndaki esiz tlerle
birlikte hediye ettii avizenin tpatp aynsyd. 2. Hava o kadar kararmt ki
uzun bir sredir ihtiyar ekerciyi hi mi hi grmyordum. 3. O da beni hi mi
hi grmyordu, nk krd.
Bu ncsne kalarm kaldrp, alt saatte bir adamn kr olduunu
farkedemeyen benim dikkatimden, benim zekmdan kukuya den saldrgan ve alayc
okura ben de saldrgan bir ekilde elinde tuttuu kitabn her kesinde
yeterince dikkat ve zek gsterip gstermediini soraym m? Mesela, melekten
ilk szedildii sahnenin renklerini imdi hatrlayabilir misiniz bakalm? Ya da
Demiryolu Kahramanlar adl eserinde Rfk Amca'nn irket adlarn saymasnn
Yeni Hayat'a nasl bir ilham verdiini hemen syleyebilir misiniz? Ben Mehmet'i
sinemada vururken, onun Canan' dnmekte olduunu, daha sonra hangi ipucundan
karabileceimi fark ettiniz mi? Benim gibi hayat kaymlarda hzn, zeki
olmaya alan bir fke olarak gsterir kendini. O zeki olma istei de en
sonunda her eyi berbat eder.
Kendi kederime gmlm, kr olduunu tepemizde yanan avizeye bakndan
anladm ihtiyar, ilk defa bir eit saygyla, bir eit hayranlkla,
dorusunu syleyeyim bir eit gptayla seyrediyordum. Uzun boylu, ince, zarif
ve yama gre de din
265
grnlyd. Ellerini parmaklarn hnerle kullanmasn biliyor, kafas hl
tkr tkr iliyor ve inatla sigortac sand hlyal bir katilin karsnda,
ilgin olmaktan hi kmadan alt saat konuabiliyordu. Mutluluk ve heyecanla
yaad genliinde bireyler baarm, baars milyonlarca kiinin aznda ve
midesinde her ne kadar eriyip gitmise ve alt bin manisi de karamela
ktlaryla birlikte pe atlmsa da ona dnyadaki yeri konusunda salam ve
iyimser bir fikir vermi, stne stlk seksen ksur yana kadar gnde iki
paket sigaray keyifle iebilmiti.
Sessizlikte, krlere zg bir sezgiyle bendeki hzn hissetti ve gnlm almaya
giriti: Byleydi ite hayat: Kaza vard, talih vard; ak vard, yalnzlk
vard, nee vard; kader vard, bir k, bir lm, ama belli belirsiz bir
mutluluk da vard; unutmamak gerekiyordu bunlar. Radyoda da saat sekizde
"ajans" vard; torunu imdi radyoyu aacak, ben de onlarla birlikte akam
yemeine ltfen kalacaktm.
zr diledim, ertesi gn Viranba kasabasnda, hayat sigortas olmak isteyen pek
ok kiinin beni beklediini syledim. Derken, kala gz arasnda evden,
baheden km, sokaktaydm. Darda, kn burada etin getiini sezdiren
serin bir bahar gecesinin iinde, bahedeki karanlk servi aalarndan da
yalnz buldum kendimi.
Bundan sonra ne yapacaktm? renmem gerekeni, -hi de gerekmeyeni- renmi,
kendim iin icat edebileceim btn srlarn, servenlerin ve yolculuklarn
sonuna gelmitim artk. Geleceim diyebileceim hayat paras, tpk aadaki
unutulmu Sonpazar kasabas gibi cvl cvl gecelerden, neeli kalabalklardan,
iyi aydnlatlm yollardan ok uzakta, birka soluk sokak lambasnn dnda
karanlklar iindeydi, iddial m iddial bir kpek iki kere "hav" deyince
yokutan aaya indim.
Dnyann sonundaki bu kk kasabadan beni gerisin geriye
2 6 h
banka afilerinin, sigara reklamlarnn, gazoz ieleriyle televizyon
ekranlarnn cvltsna gtrecek otobs beklerken sokaklarda amaszca
dolatm. Dnyann, kitabn, hayatmn birlii ve anlamna ulamak iin pek bir
umut ve isteim artk kalmad iin sokaklarda gezinirken hibir eyi iaret
etmeyen, hibir eyi ima etmeyen babo grntler arasnda buldum kendimi.
Ak bir pencereden, bir masann evresinde toplanp akam yemei yiyen bir
aileyi seyrettim. yleydiler ite, bilirsiniz. Cami duvarna asl bir kartondan
Kuran kursunun saatlerini rendim. ardakl kahvede Budak gazozunun Coca Cola,
Schweppes ve Pepsi'nin btn saldrlarna ramen burada direndiini grdm
fazla da aldrmadan. ardan hemen karsna den bir bisikleti dkkannn
nnde, ieriden gelen n altnda bir tekerlei akord eden ustayla, elinde
sigara, onunla yarenlik eden arkadan seyrettim. Niye arkada diyorum, belki
de iin iin bir dmanlk ve gerilim de vard aralarnda. Her iki durumda da
daha az ya da ok ilgin deildiler. ok karamsar olduumu dnecek
okuyucularm iin, ardakl bir kahvenin serinliinde oturup onlar seyretmenin
bunu hi yapmamaktan daha iyi olduunu hissettiimi belirteyim.
Otobs geldi, bu duygularla Sonpazar kasabasn terkeltim. Kvrla kvrla
kayalk dalara ktk, endielenerek, frenlerin gcrtsn dinleyerek indik.
Birka kere durdurulduk, askerlere gven vermeye alarak kimliklerimizi
karp gsterdik. Ne zaman ki dalar, askerler ve kimlik denetimleri bitti ve
otobsmz geni ve karanlk dzlklerde kendi bildii gibi hzlanmaya, comaya,
azmaya balad, motorlarn homurtusu ve tekerleklerin en akrak cvlts
iersinde kulaklarm bildik tandk eski bir mziin kederli notalarn semeye
balad.
Belki de otobs, Canan'la bir zamanlar bindiimiz dayankl, irikym ve
grltc eski Magirus'lerin sonuncusu olduu
267
iin; belki de saniyede sekiz dn yaparken tekerleklerin kard o zel
iniltiye uygun bozuk bir asfaltta ilerlediimiz iin; belki video filminde
Yeilam klar birbirlerini yanl anlayp alarlarken gemiimin ve
geleceimin mor ve kuruni renkleri ekranda belirdii iin; bilemiyorum,
bilemiyordum; belki de hayatmda bulamadm anlam rastlantnn gizli dzeninde
bulaym diye bir igdyle otuzyedi numaral koltua oturduum, ya da onun bo
koltuuna doru uzanarak karanlk pencereye baknca darda bir zamanlar bize
zaman gibi, hayal gibi, hayat ve kitap gibi hi bitip tkenmeyecek kadar esrarl
ve ekici gzken gecenin karanlk kadifesini grverdiim iin. Benden daha da
kederli bir yamur camlarda tprdamaya balaynca koltuumda iyice kaykldm ve
kendimi anlarmn mziine braktm.
Bendeki kedere kout olarak, yamur hzland da hzland, geceyarsna doru bir
saatte aklmda aan mor hzn i-ekleriyle ayn renkte imeklerin ve
otobsmz savuran bir rzgrn eliinde saanaa dnt. Pencerelerin
kenarlarndan koltuklara sular akarken, eski otobs, saanan iinde kaybolup
gitmi bir benzincinin, sudan hayaletlerle har neir olmu amurdan kylerin
nnden getikten sonra bir mola yerine doru ar ar kvrld. SUBAI
HATIRALAR RESTORAN'n neondan harflerinin mavi zerimize vurunca, "Yarm
saat," dedi yorgun ofr, "mecburi
mola".
Yerimden kprdamadan anlarm elediim ackl filmi koltuumda yapayalnz
oturup seyretmek vard aklmda, ama Magirus'un tavanm dven yamur iimdeki
ar hzn ylesine koyulatmyordu ki, dayanamamaktan korktum. Balarn
gazeteler, plastik torbalarla siper edip amurda seke seke ilerleyen yolcularla
birlikte kendimi dar attm.
Kalabala karmak bana iyi gelir diyordum, bir orba ier, bir muhallebi yer,
dnyann elle dokunulabilir bazlaryla

kendimi oyalar, bylelikle de hayatmn arkada braktm ksmna bakp bakp


ilenmek yerine, nmde uzanan ksmna aklmn aklc uzak lambalarn evirir
kendimi toparlarm, iki basamak ktm, mendilimle salarm kuruladm, ya ve
sigara kokan l l bir salona girip bir mzik duydum ve sarsldm.
Yaklamakta olan bir kalp krizini sezen deneyimli bir hasla gibi, tedbirlerimi
almak, buhran savuturmak iin aresizlikle kvrandm hatrlyorum. Ama
susturun radyodaki u mzii, biz onu Cananla rasllatmz kazadan sonra elele
tutuup dinlemitik diyemezdim; ya da indirin duvarlardaki u yerli artist
resimlerini, biz Canan'la bu lokantada yemek yerken onlara bakp nasl da
glmtk diye baramazdm ya. Cebimde hzn krizine iyi gelecek bir
trinitrin hap da olmad iin, laf olsun diye bir kse ezogelin orbas, bir
para ekmek ve bir duble rak alp, tepsime koyup bir keye masaya ekildim.
Kamla kartrrken orbann iine tuzlu gzyalarn p p damlamaya
balad.
Brakn, ehov taklitisi yazarlarn yapaca gibi acmdan btn okurlarn
paylaaca bir insan olma gururu karmayaym da, Doulu, geleneksel bir
yazarn yapaca gibi, onu bir ibret vesilesi olarak gstereyim. Ksaca: Kendimi
bakalarndan ayrmak, herkesinkinden daha baka bir amac olan zel biri olarak
grmek istemitim. Bu da buralarda affedilecek bir su deildir. Bu imkansz
hayali, Rfk Amca'nn ocukluumda okuduum resimli romanlarndan edindiimi
syledim kendime, ibret karmaya merakl okuyucunun oktan dnd eyi, yani
Yeni Hoyat'tan da zaten, ocukluumun kitaplar beni ona hazrlad iin
ylesine etkilendiimi de, bylece bir daha dndm. Ama tpk eski mesel
ustalar gibi, kardm ibrete kendim de inanamadm iin, hayat hikyem tek
bana benim hikyem olarak kalyor, bu da acm hi hafifletmiyordu. Kafama
yava yava dank eden bu acmasz so-
269
l
n ucu, kalbim oktan karmt zaten: Radyodaki mziin eliinde hngr hngr
alamaya balamtm.
Durumumun, orbalarn kaklayan, pilavlarn attran yol ve otobs
arkadalarmn zerinde iyi bir izlenim brakmadn grdm iin helaya
svtm. ksre ksre akarak stm bam srlsklam brakan bir musluktan
yzme lk ve bulank bir su vurdum, burnumu sildim, biraz oyalandm. Geri
dnp masama oturdum.
Az sonra gzucuyla onlara baktmda, gzucuyla masalarndan bana bakan yol
arkadalarmn biraz rahatladklarn grdm. Derken, onlarla birlikte beni
dikizleyen ihtiyar bir satc, elinde hasrdan sepeti, gzmn iine baka baka
yaklat.
"Bover," dedi. "Bu da geer. Al u nane ekerinden bir tane, iyi gelir."
Masamn zerine FERAH marka bir kk torba nane ekeri brakt.
"Kaa bu?"
"Yok yok. Bu benim sana hediyem."
Sokakta alarken kk ocuk, iyiniyetli bir amca eker veriverir ya eline... O
ocuk gibi sulu sulu baktm ekerci amcann yzne. Amca, lafn gelii, belki
benden ok da yal deildi.
"Bugn biz artk kaybetmiiz," dedi. "Bat bizi yuttu, ezdi geti. orbamza,
ekerimize, donumuza kadar her yerimize girip iimizi bitirdiler. Ama bir gn,
bin yl sonra bir gn, bu kumpasa son verip onlar orbamzn, ikletimizin,
ruhumuzun iinden mutlaka ekip karacak, intikammz alacaz. imdi, nane
ekerini ye, bouna da alama."
Bu muydu aradm teselli, bilmiyorum. Ama sokaktaki iyiniyetli amcann masaln
ciddiye alan ocuk gibi bir sre bu teselliyi gzden geirdim. Sonra Erzurumlu
ibrahim Hakk'nn ya da erken dnem Rnesans yazarlarnn bir dncesi geldi de
aklma yeni bir teselli imkn buldum.
270
Onlar gibi, hznn kaynann mideden kafaya kadar yaylan zararl, karanlk bir
sv olduunu dnp yediime itiime dikkat etmeye karar verdim.
iine ekmek dorayarak orbam kakladm, rakm dikkatle yudumlayp, bir dilim
kavunla birlikte bir tane daha istedim. Midesinde olup bitenlere dikkat kesilen
ihtiyatl bir ihtiyar gibi otobsmz kalkana kadar yiyeceklerle, ieceklerle
oyalandm. Otobste de gittim en ndeki bo koltuklardan birine oturdum.
Anlalmtr sanyorum: Her zaman oturmay tercih ettiim 37 numaray
gemiimle ilgili hereyle birlikte arkada brakmak istiyordum. Uyuyakalmm.
Uzun ve deliksiz bir uykuyu ml ml ektikten sonra, sabaha doru bir saatte
otobs durunca uyandm, medeniyetin u karakollarndan birine, yeni alm
modern bir mola yerine girdim. Duvarlardaki kamyon lastii, banka ve Coca Cola
ilanlarmdaki gzel ve iyiniyetli kzlar, takvim manzaralarn, bara bara
beni aran reklam harflerinin cvl cvl renklerini ye bir kesinde
okbilmilikle "elf service" yazan vitrinin stndeki, ekmeinden dar taan
tombul ham-burgerlerin, ruj krmzl, papatya sarl, rya mavili dondurmalarn
resimlerini grmek biraz neelendirdi beni.
Gidip bir kahve aldm, bir keye oturdum. Karmdaki televizyon ekrannn ve
gl klarn altnda, yepyeni marka bir plastik ieden kzarm patateslerin
zerine ket-apn dkemeyen kk ve k bir kz ve yardm eden annesini
seyrettim. ALTAI marka ayn ketaptan bir plastik ie de benim masamda vard ve
zerindeki altn sars harfler, bir trl almayan, alnca da kk kzlarn
elbiselerini berbat eden o ie kapaklarndan otuz tanesini ayda biriktirir,
aadaki adrese postalar, ekilecek kuray da kazanrsam bana Florida'daki
Disneyland'a bir haftalk bir gezi vaadediyordu. Derken ortadaki televizyonda
bir gol oldu.
Hamburger srasnda bekleyen ve masalarda oturan teki
271
erkek kardelerimle birlikte gol ar ekimle bir daha izlerken, nmdeki
hayata uygun bir aklclk ve hi de yzeysel olmayan bir iyimserlik kaplad
iimi. Televizyonda futbol malarn seyretmeyi, pazarlar evde oturup tembellik
etmeyi, baz geceler imeyi, kzm alp trenlere bakmaya istasyona gitmeyi,
yeni ketap markalarn denemeyi, okumay, karmla dedikodu edip sevimeyi,
sigara tttrmeyi, o anda yaptm gibi, herhangi bir yerde oturup rahatsz
edilmeden kahve imeyi ve bunun gibi binlerce eyi severdim. Kendime biraz
dikkat eder de szgelimi karamelan Sreyya Bey kadar yaarsam, nmde bu ileri
keyfini kara kara yapabileceim neredeyse yarm yzyllk bir zaman vard...
Bir anda evim, karm, kzm gzmde ttt. Cumartesi len eve varnca, kzmla
nasl oynayacam, istasyondaki pastaneden ona alacam ekerleri, akamst o
bahede oynarken karmla nasl drste, zlemle ve tembellik etmeden
sevieceimizi, sonra hep birlikte televizyona bakp kzm gdklayarak
gleceimizi ar ekimle hayal ettim.
Uykudan sonra kahve ben i iyice kendime getirmiti. Otobste, sabaha doru
oluan o derin sessizlikte bir ofr, bir de sanda hafif arkasnda oturan ben
vardm uyumayan. Azmda nane ekeri, gzlerimi falta gibi am, tpk
hayatmn geri kalan ksm gibi hi bitmeyecekmi gibi gzken bozkrn
ortasndaki dmdz asfalta dikmi, ortadaki kesik izgileri sayarak arala bir
geen kamyonlarn, otobslerin klarna dikkatle bakarak sabrszlkla sabah
bekliyordum.
Sabahn ilk belirtilerini yarm saat gemeden, benim sa penceremden -demek ki
kuzeye doru gidiyorduk- karmaya baladm. nce karanln iinde gn ve
karann snrlar hayal meyal belirir gibi oklu. Derken, bu snr izgisi
bozkr hi aydnlatmayan, ama karanlk g bir kesinden yrtan ipeksi kzl
bir renk ald, ama o kadar ince, o kadar narin ve o kadar olaanstyd ki bu
pembemsi kzl izgi, karanla
272
doru gemi azya alm lgn bir at gibi haldr haldr koturan alkan
Magirus ve gtrd biz yolcular bir anda beyhude bir mekanik telan iinde
bulduk kendimizi. Kimse farknda deildi bunun, gzn asfalta dikmi ofr de.
Birka dakika sonra biraz daha kzllaan ufuk izgisinin evresine yayd
belli belirsiz bir k yznden doudaki karanlk bulutlar kenarlarndan,
aalarndan aydnlanr gibi oldular. Uzun gece yolculuu srasnda otobsn
stnden yamuru eksik etmeyen bu azgn bulutlarn hafif kta aldklar harika
biimlere bakarken bir ey farkettim: Bozkr, hl kapkaranlk olduu iin,
hemen nmdeki geni n camda, hem i klarla hafife aydnlanm kendi yzm
ve gvdemi grebiliyordum, hem de o sihirli kzll, harika bulutlan ve
sabrla hep birbirlerini tekrarlayan yol izgilerini.
Otobsn uzak klaryla aydnlanan bu izgilere bakarken aklma o nakarat
geldi. Hani yorgun otobste, tekerlekler saatlerce ayn hzla dner, motor ayn
tempoyla inler, hayal ela ayn lyle kendini tekrar ederken, yorgun bezgin
yolcunun ruhunun derinliklerinden karp, elektrik direkleriyle birlikte
tekrarlayaca bir nakarat vardr ya: Nedir hayal? Bir zaman! Nedir zaman? Bir
kaza. Nedir kaza? Bir hayat, yeni bir hayat... Byle tekrarlyordum ite. Bir
yandan da otobsn i karanl ile darnn karanlnn ayn olduu o sihirli
anda, n camdaki kendi grntmn ne zaman kaybolacan ve kapkaranlk bozkrda
ilk al glgesinin ve aa hayaletinin ne zaman belireceini kendime soruyordum
ki, bir an bir k ald gzm.
O yeni kta, otobsn sa n camnda melei grdm. Benim az temde, ama
benden ne kadar da uzaktayd. Gene de anladm ama: O derin, yaln ve gl k
benim iin oradayd. Magirus'un btn hzyla bozkrda ilerlemesine ramen melek
bana ne yaklayor, ne uzaklayordu. Parlak yznden tam tamna neye
benzediini de gremiyor-
dum, ama iimde canlanan bir aka duygusu, bir hafiflik, bir zgrlk yznden
onu tandm anladm.
Ne Fars minyatrlerindeki melee benziyordu ne de ka-ramelalardakine, ne
fotokopi meleklerine ne de yllar boyunca her hayal ediimde sesini bana
duyursun istediim eye.
Bir an, ona bir ey sylemek, onunla konumak istedim. Belki de, hl o belli
belirsiz aka ve aknlk duygusu yznden. Ama sesim kmad, endielendim,
ilk anda hissettiim bir dostluun, yaknln, efkatin varl iimde hl
canlyd; bunlarla huzur bulmak istedim ve bunun yllardr beklediim an
olduunu dnerek otobsn hzndan ela hzla iimde byyen korkuyu
yattrmak iin zamann, kazann, huzurun, yaznn, hayatn, yeni hayatn
srlarn bana versin istedim. Bounayd ama.
Benden ne kadar uzak, ne kadar harikuladeyse o kadar da acmaszd. Acmasz
olmak istedii iin deil; yalnzca tank olduu ve o an baka hibir ey de
yapmad iin. Yarkaranlk bozkrn ortasnda, konserve benzeri haldr huldur
Magirus'un n koltuunda, inanlmaz bir sabah nda tela ve aknlk
iindeki beni gryordu, o kadar. Btn btn bir acmaszln, aresizliin
dayanlmaz gcn duydum.
Bir igdyle ofre dndmde n btn n cam olaanst bir gle
kapladn grdm. Altm yetmi metre tede birbirini geen iki kamyon, uzak
klarn stmze dikmi, bize bindirmek zere hzla yaklayorlard. Kazann
kanlmaz olduunu anladm.
Yllar nce yaadm kazalardan sonra hissettiim o huzurun beklentisini
hatrladm. Kaza sonralarnda ar ekimle yaadm gei duygusunu: Ne orada
ne burada olabilen yolcularn birbirleriyle cennetten kalma bir zaman kardee
paylar gibi mutlulukla kprdamlar geti aklmdan. Az sonra btn uykulu
yolcular uyanacak, sabahn sessizliini mutlu lklar ve dncesiz
haykrlar bozacak ve iki dnya
274
arasndaki eikte, yerekimsiz bir mekann bitip tkenmeyen akalarn kefeder
gibi kanl i organlarn, dklen meyva-larn, paralanan gvdelerin ve yrtlan
bavullardan fkran taraklarn, ayakkablarn ve ocuk kitaplarnn varln
hep birlikte aknlk ve heyecanla kefedecektik.
Hayr, hep birlikte cleil. O esiz n yaayacak talihliler, kazann inanlmaz
bir grltyle patlamasndan sonra, sa kalabilen arka sralarn yolcular
arasndan kacakt. En n srada oturan ve yaklaan kamyonlarn na,
kitaptan fkran inanlmaz a kamaan gzlerle hayret ve korkuyla bakar gibi
bakan ben ise, hemen yeni bir dnyaya geecektim.
Bunun hayatmn sonu olduunu anladm. Oysa ben evime dnmek istiyor, yeni bir
hayata gemeyi, lmeyi hi mi hi istemiyordum.
1992-1994
275
ORHAN PAMUK VE ROMANLARINA DNYADAN VG
"Dou'da yeni bir yldz ykseldi, bir Trk yazar, Orhan Pamuk."
New York Times Book Review
"Avrupa'nn ve Amerika'nn edebiyat evreleri ve eletirmenleri nc dnya
lkesinden gelen bir yazar bylesine pek az vmtr."
Jornal de Brazil, Rio de Jenerio
"e dnk dncesinin arabeskleriyle, Orhan Pamuk bize Proust'u
hatrlatyor... ok zekice."
John Updike, The New Yorker
"Btnyle edebi ve edebiyatn bir zaferi."
Sidney Morning Herald, Avustralya
"Olaanst yetenekli."
The New Republic, New York
"Yerellik endieleriyle evrensellii bylesine gle az yazar birletirmitir."
Gmere della Sera, italya
"Orhan Pamuk birinci snf bir hikayeci."
The Times Literary Supplement, Londra
"Romanc Orhan Pamuk'un evreni byleyici, etin ve esrarl bir iaretler
girdab... Bitmeyen bir enerji. ok nadir bir ey..."
Lire, Paris
276
KARA KiTAP
1990 ylnda yaynlanmasndan bugne Karc Kitap modern Trk edebiyatnn en ok
okunan, en ok tartlan, en ok vlen ve en ok yerilen kitaplarndan biri,
belki de birincisi oldu. imdi, bu artc kitap ingilizce'den italyanca'ya,
isvee'den Almanca'ya bellibal btn Bat dillerinde yaymlanmak zere.
Galip, ocukluk ak, arkada, amcasnn kz, sevgilisi ve kayp kars
Rya'y karl bir k gn istanbul'da aramaya balar. ocukluundan beri
yazlarn hayranlkla okuduu yakn akrabas gazeteci Cell'in ke yazlar,
bu arayta ona iaretler yollayacak ve elik edecektir. Okuyucu, bir yandan her
bacas, her soka, her insan baka bir esrarl lemin iaretine dnen
istanbul'da Galip'in aratrmalarm ve karlat kiileri izlerken, bir
yandan da bu aratrmalar deiik iaretler ve tuhaf hikyelerle tamamlayan
Cell'in ke yazlaryla karlar Eski celltlarn hikyelerinden Boaz'n
sularnn ekilecei felket gnlerine, klk deitiren paalardan kltr
tarihimizden kalm esrarl cinayetlere, karl gecenin ak hikyelerinden
yzlerimizin zerindeki anlamn srlarna, istanbul'un cra ve karanlk
kelerinden gln ve tuhaf kiilerine, yakn tarihimizden gnlk hayatmzn
unutulmu ve artc ayrntlarna kadar uzanan bu aratrma, Galip'i hem
kayp karsna, hem de hayatmzn iine gmld kayp esrara doru
ekecektir.
"Gnmz dnya edebiyatnn karabilecei en ilgin, en arpc romanlardan
biri."
Aftenposten, Norve
277
BEYAZ KALE
17. yzylda Trk korsanlarnca tutsak edilen bir Venedikli, istanbul'a
getirilir. Astronomiden, fizikten ve resimden anladna inanan bu kle, ayn
ilgileri paylaan bir Trk tarafndan satn alnr. Garip bir benzerlik vardr
bu iki insan arasnda. Kle suhibi, klesinden, Venedik'i ve 'Bat' bilimini
renmek ister. Bu iki kii, efendi ile kle, birbirlerini tanmak, anlamak ve
anlatmak iin, Halic'e bakan karanlk ve bo bir evde, ayn masann iki ucuna
geip oturur, konuurlar. Hikyeleri ve servenleri, onlar, veba salgnnn kol
gezdii stanbul sokaklarna, ocuk Sultan'n dsel bahelerine ve
hayvanlarna, inanlmaz bir silhn yapmna, 'ben neden benim' sorusuna
gtrecektir. Hikyelerin gnden geceye doru ilerlemesiyle, glgeler yava
yava yer deitirirler.
"Kitap dkknlarnda gelmi gemi satlan en mkemmel hayal
rnlerinden."
ABC Cu/tura, spanya
"Pamuk'un ustal bu kadar ksa ve yaln bir romana bu kadar ok
dnceyi rahatlkla sdrabilmesinde."
Guardian, Londra
"Baaryla kurgulanm, srkleyici ve entellektel bir aynalar oyunu."
Vrij Nederland, Amsterdam
"Okuyucuyu byleyerek ekiyor... Tam bir keyif."
Village Voice, New York
"Unutulmayacak bir hikye."
Washington Times
"Ustaca kurulmu paradokslarla rl, hayranlk uyandran zarif bir
postmodern hikye."
Publishers Weekly, New York
"Dou ve Bat zerine ustaca inceliklerle ilenmi k ve zarif, felsefi
ve tarihi bir dnme."
The Independent, Londra
278
"Baka hibir eye indirgenemeyecek kadar tuhaf ve deiik."
City Limits, Londra
"Keyifle okunan entellektel bir oyun... Rya kadar gzel bir dou masal....
Byleyici..."
Sudeutsche Zeitung, Mnih
"artmacalar ve imalarla rl, virtiz ustalyla anlatlm bir masal."
NueZrcher Zeitung, Zrih
"Edebiyattaki en zgn kle-efendi hikyelerinden biri1."
FrankfurterAllgemeine, Frankfurt
CEVDET BEY VE OULLARI
Orhan Pamuk bu ilk romannda istanbullu bir ailenin evresinde, Trkiye'nin son
yzyllk macerasn anlatyor. Yzyl banda, Ab-dlhamit'in son gnlerinde
istanbul'da. Vefa'daki bir evde alan roman, ar ar ilerleyerek modernleme
tarihimizi yaanan anlar dizisi olarak ustalkla canlandryor ve Nianta'nda
bir apartman evresinde sonulanyor.
"rneine kolay rastlanmayacak bir a roman... imdiden Trk romanna keba
ayor."
Selim ileri
"Byk bir baar... Hi duraksamadan en beendiim yirmi Trk roman arasna
alrdm."
Fethi Naci
"Ne yazsa ilgiyle okunur."
Cemal Sreya
ORHAN KEMAL ROMAN ARMAANI MLLYET YAYINLARI ROMAN DL
279
SESSiZ EV
Sessiz Ev, Orhan I'amuk'un ikinci roman. Yaymlandnda heyecanla karlanm,
pek ok yabanc dile evrilmi, yurt iinde ve yurt dnda dller almt.
Biri tarihi, biri devrimci, biri de zengin olmay aklna koymu torun
stanbul yaknlarndaki Cennethisar kasabasndaki babaannelerini ziyaret eder,
dedelerinin yetmi yl nce siyaset yznden sgn edildiinde yaptrd evde
bir halta kalrlar. Bu srede, babaannelerinin doksan yllk anlarla ykl
gemii ar ar aralanrken, dedenin, Dou ile Bat arasndaki uurumu bir
rpda kapatacam sand byk bir ansiklopediyi yaz hatrlanr. Evde
sessiz gzlemleriyle kuaklar arasnda kpr kuran tanklar, bahe duvarlarnn
tesinde ise aile ile ilgilenen tutkulu genlerin hareketleri vardr.
"Bu gzel ve hznl kitap, mutsuz kardein, istanbul yaknlarndaki kk
bir kentte, doksan yandaki babaannelerinin evinde geirdii bir haftay
anlatyor... artc bir baar..."
The Times Literary Supplement, Londra
"Orhan Pamuk, gerek bir romann belirtisi olan dilsel bir younlukla deiik
alar ve perspektiflerden bir olaylar dizisi kuruyor: Renkler, topografya,
imgeler, zengin ayrntlar..."
Abidin Dino, Le Monde Diplomatique, Paris
"nemli sorular soran deiik bir kitap - hem klasik, hem modern. Bana ehov'un
Vine Bahesfn hatrlatyor."
Nicole Zand, Le Monde, Paris
l C
280
xxx

"Bir gn bir kitap okudum ve btn hayatm deiti."


Orhan Pamuk'un cokulu, lirik ve sihirli roman Yeni Hayat bu szlerle balyor.
Okuduu bir kitaptan sarslarak etkilenen, sayfalardan neredeyse fkran a
btn hayatn veren ve kitabn vaat ettii yeni hayatn peinden koan bir
kahramann olaanst hikyesi bu. Kitabn etkisiyle k oluyor, niversite
renciliinden uzaklayor, stanbul'dan ayrlyor, bitip tkenmeyen otobs
yolculuklarna kyor, tara ehirlerine doru savruluyor. Onunla birlikte ve
ayn hzla srklenen okuyucu, kahramann okuduu kitab deil, bandan
geenleri izleyerek bize zg bir hznn ve iddetin ta kalbinde buluyor
kendini. Siyah beyaz televizyonlu kahvelere, video seyredilen otobslere, trafik
kazalarna, siyas kumpas ve cinayetlere, bayi rgtlerine, paranoyaka
kuramlara, saat kadar dakik muhbirlere, kaybolan eski eyalarn iirine,
tarann fkesine uzanan bu harikulade yolculuk, Orhan Pamuk'un, ada dnya
romannn en zgn yaratclarndan biri olduunu bir kere daha kantlyor. Bir
yandan Hayat'm, Esiz Anlar'n, -lm'n, Yaz'nn, Kaza'nn srlarna, bir
yandan da ocukluun resimli romanlarna, bir belirip bir kaybolan bir melee ve
Dante'nin, Rilke'nin iirlerine alan benzersiz bir roman.
Bize zg bir hznn ve iddetin kalbine yolculuk.
"Pamuk, gnmzn en ilgin yazarlarndan biri..."
The Times Literary Supplement, Londra
TRKE EDEBYAT 27 ISBN 975-471

You might also like