Professional Documents
Culture Documents
Yeni Hayat PDF
Yeni Hayat PDF
adamn hareketlerinde bir mzik parasmdaki yanl bir nota gibi dikkati eken
bir yan vard. Kaldrma iki adm kala, pembe torbadan, bir ey, bir silah
kard, Mehmet'e doru tuttu. O da onu grd.
nce Mehmet'in sarsldn, vurulduunu grdm. Sonra silah sesini duydum.
Arkasndan ikinci at da duydum. ncy de duyacam sanyordum, Mehmet
sendeleyip dt. Adam plastik torbasn atp parka doru kamaya balad.
Canan ayn mutsuz, zarif, kk ku admlaryla bana yaklayordu. Silah
seslerini duymamt, ii karla rtl portakallarla dolu bir kamyon grlt ve
neeyle kavaa girdi. Dnya sanki hareket etti.
Minibs duraklarnn orada bir tela grdm. Mehmet ayaa kalkyordu. Uzakta,
yamata plastik torbasz adam, parkn kar iinde, ocuklar neelendirmek
isteyen bir soytar gibi hoplaya zplaya, aaya, inn Stadyumu'na doru
kouyor, neeli ve oyuncu iki kpek onu izliyordu.
Koup, aa inip, Canan' yolda karlayp, haber vermeliydim, ama durdum
Mehmet'in sallanna, evresine akn bakn seyrederek. Ne kadar? Bir sre,
uzun bir sre, Canan, Takla'nm kesinden, benim gr amdan kncaya
kadar.
Kotum, merdivenlerden indim, sivil polislerin, rencilerin, kapdaki
hademelerin arasndan getim. Ana kapya vardmda ortalkta Canan yoktu,
herhangi bir izi de. Yukarya doru, hzl hzl yrdm, Canan' gremedim.
Daha sonra kavaa vardm zaman az nce seyrettiklerimle ilgili hibir ey de
gremedim, hi kimseye de rastlayamadm. Mehmet de yoktu ortalkta, tabancal
adamn att plastik torba da.
Mehmet'in vurulup dt yerde, kaldrmdaki kar eriye eriye amurlamt.
Ba takkeli iki yandaki bir ocukla k ve gzel annesi geiyorlard oradan.
32
"Tavan nereye kamm anne, tavan nereye?" dedi ocuk.
Yolun br tarafna, Saryer minibs duraklarna doru telala kotum. Dnya
gene karn sessizliine ve aalarn ilgisizliine brnmt. Minibs
duraklarnda birbirine tpatp benzer iki ofrn ikisi de sorularma atlar
da atlar: Her eyden habersizdiler. Onlara ay datan haydut yzl kahveci
de silah seslerini iitmemiti, stelik onun hibir eye amaya niyeti de
yoktu. Minibs durann eli ddkl denekisi ise tetii eken sulu benmiim
gibi bakt bana. Tepemdeki am aacna kargalar t. Kalkmakta olan bir
minibsn iine son anda bam soktum, telala sorularm sordum, bir teyze
dedi ki:
"uradan, demin bir kzla olan bir taksi durdurup bindiler."
Parma Taksim Meydan'n gsteriyordu. Yaptm iin samaln bile bile
oraya doru kotum. Meydann kalabal iinde satclar, arabalar, dkkanlar
arasnda dnyada yapayalnz kaldm dndm. Beyolu'na girecektim ki aklma
geldi, Sraselviler Caddesi'nden ilkyardm Hastanesi'ne doru bir kou indim,
acil bir hasta gibi acil kapsndan bir eter ve iyot kokusunun iine girdim.
Pantolonlar yrtlm, paalar svanm, kanlar iinde beyefendiler grdm.
Midesi ykanm, sedyeye uzatlm, hava alsn diye karlar iindeki tavan
kula sakslarnn arasna braklm mor yzl hazmszlar ve zehirlenmileri
grdm. Kan kaybndan lmemek iin kolunu sk skya balad amar ipinin
ucu avucunun iinde kap kap nbeti doktoru arayan iman ve kibar amcaya yol
gsterdim. Birbirlerini ayn bakla bakladktan, ba evde unuttuktan sonra
nbeti polisin karsna oturup zabt tutulurken unuttuklar bak iin zr
dileyerek uslu uslu ifade veren eski dostlar grdm. Sram bekledim,
polislerden nce hemirelerden rendim,
33
vurulmu bir renciyle kumral bir kz, hayr hi ayak basmamlard bugn
oraya.
Daha sonra Beyolu Belediye Hastanesi'ne de uradm ve birbirlerini baklayan
ayn dostlar, tentrdiyot ien ayn intiharc kzlar, kolunu makineye,
parman ineye kaptrm ayn raklar, otobsle durak, vapurla iskele
arasna skm ayn yolcular grdm sanki. Kaytlar dikkatle inceledim,
phelerimden phelenen bir polise zapta gemeyen bir ifade verdim ve st kata,
bir doum kliniine kan mutlu bir babann hepimizin ellerine dolu dolu
serptii lavanta kolonyasn kokladktan sonra alamaktan korktum.
Hava kararrken olay yerine geri dndm. Minibslerin arasndan geip kk
parka girdim. Kargalar nce fkeyle kafamn zerinde uutular, sonra dallara
sinip dikize yattlar. ehrin grltsnn ortasmdaydm belki, ama bir keye
ekilmi, birini baklayan bir katil gibi kulaklarmda bir sessizlik
duyuyordum. Uzakta Canan'n beni pt snfn soluk sar klar yanyordu;
ders sryor olmalyd orada. Sabah aresizliine atm aalar, hantal ve
acmasz kabuk ynlarna dnmtler. Ayakkablarmn iine giren kara basa
basa yrdm ve drt saat nce bu karn iinde mutlu bir soytar gibi hoplaya
zplaya koan eli plastik torbasz adamn izlerini buldum, izlerin varlndan
iyice emin olmak iin aa yola kadar srdm onlar, yoldan dndm, tekrar
yukar yrrken plastik torbasz adamn ayak izleriyle benim ayak izlerimin
oktan birbirlerine kartklarm grdm. Derken, allar arasndan benim gibi
sulu, benim gibi tank iki karanlk kpek kp, korkuyla katlar. Bir an
durdum ve ge baktm; kpekler kadar karayd.
Evde annemle akam yemeini yerken birlikte televizyona baktk. Ekrandaki
haberler, arada bir grnen insanlar, cinayet, kaza, yangn ve suikast haberleri
bana dalar arasndan beliren kk bir deniz parasndaki frtna dalgalar
gibi uzak ve
.34
anlalmaz gzkt. Gene de ama, uzaktaki o kuruni denizin bir paras olmak,
"orada" bulunmak istei iimde kprdanp duruyordu. Anteni iyi ayarlanmam
siyah beyaz televizyonda hafif hafif dalgalanan grntler iinde vurulan bir
renciden sz eden biri kmad.
Yemekten sonra odama kapandm. Kitap masamn zerinde braktm gibi, sayfalar
ak yle bir duruyordu ki korktum ondan. Kitabn arsnda, ona dnmek,
kendimi ona btnyle vermek iin iimde ykselen istekte kaba bir kuvvet vard.
Kendimi tutamayacam dnerek sokaa ktm. amur ve karla kapl sokaklardan
denize kadar yrdm. Denizin karanl bana g verdi.
Eve dner dnmez bu gle masaya oturdum ve kutsal bir eye gvdemi teslim eder
gibi, kitaptan fkran yzme cesaretle tuttum. Ik nce kuvvetli
deildi, ama kelimeleri okuduka, sayfalar evirdike beni ylesine derinden
sard ki, btn varlmn eriyip gittiini hissettim. Dayanlmaz bir yaama ve
koma isteiyle karnmda bir sabrszlk ve heyecan ars hissederek sabaha
kadar okudum.
35
Ondan sonraki gnleri Canan' aramakla geirdim. Ertesi gn Takla'da
gzkmedi, ondan sonraki gn de, ondan sonraki gn de. nceleri yokluunu
anlalr buluyordum, gelecek diye dnyordum, ama ayamn altndaki eski
dnya da yava yava ekiliyordu. Aramaktan, baknmaktan, umutlanmaktan
yorgundum; fena halde ktm ve stelik, her akam sabahlara kadar okuduum
kitabn etkisiyle kendimi yapayalnz hissediyordum. Bu dnyann sra sra
grntler, bir dizi yanl yorumlanm iaretler ve krkrne benimsenmi
birtakm alkanlklardan olutuunu, asl dnyann ve hayatn bunlarn iinde
ya da dnda, ama yaknlarda bir yerde olduunu acyla biliyordum. Canan'dan
baka kimsenin bana yol gstermeyeceini anlamtm.
Siyasi cinayetlerin, sradan sarholuk ldrmelerinin, kanl kazalarn,
yangnlarn ayrntlaryla yazld btn gazeteleri, ehir eklerini, haftalk
dergileri dikkatle okudum, ama bir ize rastlayamadm. Btn gece kitab
okuduktan sonra, leye doru Takla'ya geliyor, ona rastlarm, belki imdi
gelmitir diye koridorlarda yryor, arada bir kantine uruyor, mer-
36
divenlerclen iniyor, merdivenlerden kyor, avluya durup bir bakyor,
ktphaneyi arnlyor, stunlar arasndan geiyor, beni pt snfn
kapsnda duraklyor, sabrm elveriyorsa bir derse girip biraz oyalanyor ve
ayn yryleri bir kere daha tekrarlamak zere snftan kyordum. Aramaktan,
beklemekten, geceleri de kitab yeniden okumaktan baka yapacak hibir eyim
yoktu.
Bir hafta sonra Canan'n snf arkadalar arasna girmeye altm. Mehmet'in
de, onun da ok fazla bir arkada olmadn tahmin ediyordum zaten. Mehmet'in,
Taksim yaknlarndaki bir otelde hem katiplik, hem gece bekilii yaptn,
evinin oras olduunu bilen bir-iki kii vard, ama bugnlerde Takla'ya neden
uramad konusunda kimse bir ey syleyemedi. Liseyi Canan'la birlikte okumu,
ama fazla arkada olamam dmanca bir kz, Nianta'nda oturduunu anlatt.
Birlikte sabahlara kadar proje izimlerini yetitirmeye altklarn syleyen
bir bakas, babasnn iyerinde alan yakkl ve kibar bir aabeyi olduunu
syledi; Canan'dan ok aabey ile ilgilenmi gibiydi. Adresi ondan deil, snf
arkadalarma ylbanda tebrik kart gndereceimi syleyip kayt brosundan
aldm.
Geceleri kitab okuyordum, sabaha kadar, gzlerimdeki ardan, uykusuzluktan
takatim kesilinceye kadar. Okumalarmn arasnda bazan, kitaptan yzme vuran
k ylesine gl, ylesine parlak gelirdi ki bana, deil btn ruhumun masada
oturan gvdemin de eriyip gittiini, beni ben yapan her eyin kitaptan fkran
kla birlikte yok olduunu dnrdm. O zaman, beni de iine alarak byyen
n, nce yeraltndaki bir atlaktan szan bir k gibi, sonra gittike
glenerek, yaylarak dnyay sard, o dnyada benim de bir yerim olduu
canlanrd gzlerimde: Bir an, cesur ve yeni insanlar, lmsz aalar ve
kayp ehirlerini grr gibi olduum bu lkenin sokaklarnda Canan'la
.37
karlatm, onun bana sarldn hayal ederdim.
Aralk sonuna doru bir akam, Canan'n mahallesine, Nianta'na gittim. Ana
caddede, ylba iin aydnlatlm vitrinler ve alveriten dnen ocuklu k
kadnlar arasnda kararszlkla uzun uzun yrdm, yeni alm sandviilerin,
gazete-dergicilerin, pastane ve elbisecilerin vitrinlerinin nnde oyalandm.
Dkkanlar kapanr, kalabalk sokaklar boalrken bir arka sokaktaki apartmann
kapsn aldm. Bir hizmeti kapy at; Canan'n snf arkada olduumu
syledim; ieri gitti; ak bir televizyondan siyasi bir nutkun sesi geliyordu;
fsltlar duydum. Elinde bembeyaz bir peete, uzun boylu, beyaz gmlekli babas
geldi, beni ieri buyur etti: Merakl ve boyal bir anne, yakkl aabey ve
drdnc kesi bo kalm bir yemek masas. Televizyon haberleri veriyordu.
Canan'n mimarlktan snf arkada olduumu syledim, okula gelmiyordu, btn
arkadalar merak etmitik, telefon edenlerimiz doyurucu cevap alamamt ve
ayrca, onda benim bitirmek zorunda kaldm ve geri istemek mecburiyetinde
olduum iin de zr dilediim bir statik devim vard. lm babamn
renksizlemi paltosu sol kolumun zerindeyken, renksizlemi bir kuzu postuna
brnm hrn bir kurt gibi gzkyor olmalydm.
"iyi bir ocua benziyorsun olum," diye balad Canan'n babas. Benimle ak
konuacan syledi. Sorularna da ltfen ak cevap vermemi istiyordu. Sol ya
da sa, dinci ya da sosyalist, herhangi bir siyasi gre yaknlk duyuyor
muydum? Hayr! niversitedeki, ya da dardaki siyasi rgtlerle bir ilikim
var myd? Hayr, byle bir ilikim de yoktu.
Bir sessizlik oldu. Annenin kalar bir onay ve yaknlk duygusuyla kalkt.
Babann Canan'nkiler gibi bal renkli gzleri televizyondaki serseri grntler
zerinde gezindi, bir an
.38
varolmayan uzak lkelere gitti ve bir karar vermi olarak bana
dnd.
Canan evi terk etmi, kaybolmutu. Ama belki kaybolmak denemezdi buna. Iki-
gnde bir, telefondaki uultuya baklrsa uzak bir ehirden aryor, kendisini
merak etmemelerini, iyi olduunu sylyor, babasnn sorularna, srarlarna,
annesinin yalvarmalarna aldr etmeden ve daha fazla konumadan telefonu
kapyordu. Bu durumda kzlarnn bir siyasi rgtn karanlk ileri iin
kullanldndan kukulanmakta haklydlar. Polise haber vermeyi dnmlerdi,
ama Canan'n zeksna her zaman gvendikleri, bana gelen beladan aklm bana
toplayp kendi kendine kurtulabileceinden emin olduklar iin bunu
yapmamlard. Baklar klk kyafetimden salarma, bir koltuun arkalna
braktm baba yadigrndan, ayakkablarma kadar her yerimi didik didik etmi
olan annenin alamakl bir sesle dillendirdii ricas ise, bu durumu
aydnlatacak herhangi bir bilgim, sezgim varsa hemen sylememdi.
akn bir surat takndm, hibir fikrim, efendim, hibir tahminim olmadn
syledim. Bir an hepimiz masadaki brek tabana, havu salatasna bakakaldk.
ieri bir gidip bir gelen yakkl aabey, benim yarm kalm devi bulamadm
zr dileyerek aklad. Odaya kendim bakarsam, belki bulabileceimi ima ettim,
ama kayp kzlarnn yatak odasn bana amak yerine sofradaki bo yerini, pek
de srar etmeden iaret etmekle yetindiler. Marur bir ktm ben, reddettim.
Ama tam odadan karken, piyanonun zerinde ereveli bir resim grnce piman
oldum. Resimde, dokuz yandaki, salar rgl Canan, sanrm bir ilkokul
piyesi iin brnd, Bat'dan arak, kk kanatl sevimli melek kyafeti ve
hznl ocuk bakyla annesinin ve babasnn yannda belli belirsiz
glmsyordu.
Darda gece ne kadar da dmanca ve souktu, karanlk
sokaklar, ne kadar da acmasz! Srler halinde geen sokak kpeklerinin neden
birbirlerine bu kadar sokulduklarn bir anda anladm. Televizyonun karsnda
uyuyakalm annemi efkatle uyandrdm, soluk boynuna dokundum, kokusunu duydum,
bana sarlsn istedim. Odama kapannca asl hayatmn pek yaknda balayacan
bir daha hissettim.
Kitab okudum. Ona boyun eerek, beni bu diyardan alp gtrmesini dileyerek
kitab saygyla okudum. nmde yeni lkeler, yeni insanlar, yeni grntler
belirdi. Alev renginde bulutlar grdm, karanlk denizler, mor aalar, kzl
dalgalar. Sonra, baz bahar sabahlar, yamurun hemen arkasndan gne knca
kirli apartmanlarn, lanetli sokaklarn, l pencerelerin benim iyimser ve
inanl admlarla yrym zerine, birden geriye geriye ekilip alvermesi
gibi, aklmn gzndeki kark hayaller ar ar aldlar ve bembeyaz bir
k iinde karma ak kt. Kucanda, kk bir ocuk vard, piyanonun
zerindeki erevede resmini grdm kzd bu.
Kz bana glmseyerek bakt, bir ey syleyecekti belki, belki de sylemiti de
iitememitim onu. Bir an bir aresizlik hissettim, iimden bir ses benim bu
gzel resmin hibir zaman paras olamayacam syledi, ona acyla hak verdim.
Ayn anda da bir pimanlk sard iimi. O srada, o ikisinin, bir eit tuhal
bir ykselile kaybolduklarn iim yanarak grdm.
Bu hayaller bir an iimde yle bir dehet uyandrd ki, tpk onu ilk okuduum
gn yaptm gibi, sayfalardan fkran ktan korunmak ister gibi, yzm
kitaptan korkuyla uzaklatrdm. Odamn sessizliini, masamn bana verdii
huzuru, ellerimin kollarmn sakin duruunu, eyalarm, sigara paketim, makasm,
ders kitaplarm ve perdeler ve yatam arasnda kendi gvdemin burada, baka bir
hayatn iinde kalakaldn kederle grdm.
Scakln hissettiim, nabznn atlarn duyduum
gvdemin bu dnyadan uzaklamasn istiyordum, ama bir yandan da apartmann i
seslerini, darda, uzaklardaki bozacnn sesleniini iitiyor, bu dnyada
geceyars oturup bir kitap okumann, bu ann iinde olmann da katlanlabilir
eyler olduunu seziyordum. Bir sre yalnzca bu sesleri - ok uzaklardaki
arabalarn kornalarm, kpeklerin havlaylarn, belli belirsiz bir rzgr,
sokaktan geen iki kiinin konumalarm (artk yarn sabah, dedi biri) ve birden
gecenin seslerine hakim olan o uzun yk trenlerinden birinin grltsn
dinledim. ok sonra, bir an her ey mutlak bir sessizlik iinde eriyecekmi gibi
olunca birden gzmn nnde bir hayal belirdi ve kitabn ruhuma nasl
ilediini anladm. Yzm kitaptan fkran a doru tutarken ruhum sanki
ak bir defterin tertemiz sayfasyd. Kitapta yazlanlar ruhuma bir bir byle
iliyor olmalyd.
Oturduum yerden uzanp ekmecemden bir defter kardm. Kareli bir Harita ve
Metod defteriydi bu, kitapla karlamamdan birka hafta nce statik dersi iin
satn alm, ama kullanmamtm, ilk sayfasn atm, temiz ve beyaz sayfann
kokusunu iime ektim, tkenmez kalemimi alp kitabn bana sylediklerini cmle
cmle deftere yazmaya baladm. Kitabn syledii bir cmleyi deftere yazdktan
sonra teki cmleye geiyor, o cmleyi de bir ncekinden sonra yazyordum. Kitap
bir paragraf ba yaptnda, ben de yeni bir paragrafa baladm ve bir sre
sonra o paragrafn szlerini olduu gibi defterime yazm olduumu da grdm.
Bylece, bir paragraf, ardndan dierini yazarak kitabn bana syledii eyleri
yeniden yeniden canlandrdm. Bir sre sonra, bam yazdm sayfalardan
kaldrdm ve bir kitaba, bir de deftere baktm. Deftere ben yazmtm, ama
yazdklarm kitapta yazlanlarn aynsyd. yle bir houma gitti ki bu, her
akam sabaha kadar ayn ii yapmaya baladm.
Derslere hi girmiyordum artk. ou zaman nerede hangi
ders olduuna hi mi hi aldrmadan koridorlarda kendi ruhundan kaan biri gibi
geziniyor, dur durak bilmeden bir kere daha kantine, sonra en st kata, sonra
ktphaneye, sonra snflara, sonra gene kantine giriyor, bu yerlerde Canan'm
olmadn her grmde karnma giren derin bir aryla ac ekiyordum.
Gnler getike karnmdaki bu arya altm, onunla yaamay, onu biraz olsun
denetleyebilmeyi baardm. Hzl hzl yrmenin bir yarar vard belki, sigara
imenin de, ama en nemlisi oyalanabilecek kk eyler bulabilmekti: Birisinin
anlatt bir hikye, mor sapl yeni bir izim kalemi, pencereden grdm
aalarn krlganl, sokakta karma kveren herhangi bir yeni yz, ksack
bir sre de olsa beni karnmdan btn gvdeme yaylan o sabrszlk ve yalnzlk
acsnn farknda olmaktan kurtarrd. Canan'a rastlayabileceim herhangi
bir mekna, sz gelimi kantine girdiimde her yere sabrszlkla gz atarak
meknn sunduu btn olaslklar bir anda tketmez, blucinli sigaral kzlarn
ene ald keye nce bir bakar, bunu yaparken de, az tede, arkamda Canan'm
bir yerde oturduunu hayal etmeye balardm. Bu hayale ksa bir srede yle bir
inanrdm ki, yok olmamas iin arkama dnmez, kasann nndeki kuyrukta
dikilenler ile iki hafta nce Canan'm kitab benim nme brakverdii o masada
oturanlar arasnda uzun uzun gz gezdirir, bylece Canan'm smscak hayalinin
hemen arkamda kprdand birka mutluluk saniyesi daha kazanm olur, hayalime
de daha bir kuvvetle inanrdm. Tatl bir sv gibi damarlarma ar ar
yaylan bu hayal, bam evirip de orada Canan'n, ya da onu iaret edebilecek
herhangi bir eyin olmadn grdmde yerini btn midemi dalayan bir zehire
brakrd.
Akn yararl bir ac olduunu ok iittim, ok okudum. ou fal kitaplarnda,
gazetelerin "burcunuz" kesinin hemen
42
yanbanda, ya da "ev-aile-mutluluk" sayfalarnda salata resimleri ve krem
formlleri arasnda yer alan bu palavrayla o gnlerde ok sk karlayordum.
nk karnmdaki demir klenin ars yznden, duyduum sefil yalnzlk ve
kskanlk beni insanlardan ylesine koparm ve ylesine umutsuz klmt ki,
yalnz gazetelerin, dergilerin burlar, yldzlar kesinden deil, baka baz
iaretlerden de krle-mesine medet ummaya balamtm: st kata kan
basamaklarn says tek ise Canan st kattadr... Kapdan ilk bir kadn karsa
bugn Canan' greceim... Yediye sayncaya kadar tren hareket ederse beni bulup
konuacak... Vapurdan . ilk atlayan ben olursam bugn gelecek.
Vapurlardan ilk ben atladm. Kaldrm talan arasndaki izgilere hi basmadm.
Kahvede yerlere atlm gazoz kapaklarnn saysnn tek olduunu doru olarak
saptadm. Paltosuyla ayn mor renkte bir kazak giyen bir kaynak -rayla ay
itim. Rastladm ilk be taksinin plakalarndaki harflerle adn yazabilecek
kadar talihim oldu. Hi nefes almadan Karaky yeralt geidinin bir giriinden
girip tekinden kmay baardm. Nianta'na gidip evlerinin pencerelerine
bakp dokuz bine kadar hi armadan saydm. Adnn hem sevgili hem Allah
anlamna geldiini bilmeyenlerle dostluu kestim. Adlarmzn kafiyeli olmasna
bakp hayalimde bastrdm evlilik davetiyelerini Yeni Hayat karamelalarnn
kdndan kan trden k bir maniyle ssledim. Bir hafta boyunca, gece saat
tam te penceremden gzken aydnlk pencerelerin saylarn kendime tandm
yzde belik yanlg payn hi gemeden tahmin etmeyi baardm. Fuzuli'nin:
"Canan yok ise can gerekmez"
msran tersinden otuzdokuz kiiye syledim. Evlerine tam yirmi sekiz deiik
ses ve kimlikte telefon eclip onu sordum ve duvar ilanlarnda, afilerde, yanp
snen neon lambalarnda,
4J
dnerci, piyangocu ve eczane vitrinlerinde grp hayalimle oralardan skp
kardm harflerle her gn otuzdokuz kere Canan demeden eve dnmedim, ama
Canan gelmedi.
Bir geceyans btn oyunlarmn saysn ikiye katlam, Canan' hi olmazsa
umutlarmda bir para olsun bana yaklatrabilecek saysal ve rastlantsal
savalar sabrla kazanm olarak eve dnerken, sokaktan kendi odamn yank
klarn grdm. Ge kaldm iin annem ya meraklanmt ya da odamda bir ey
aryordu, ama aklmda bambaka bir grnt belirdi.
Orada, aydnlk penceresini grdm odamda, masamn banda kendimin oturmakta
olduunu hayal ettim. Bunu yle bir istek ve gle hayal ettim ki, perdelerin
arasndan belli belirsiz gzken kirli beyaz duvar paracnn nnde, portakal
rengini hafife seebildiim lambann hemen yannda kendi bam bir an
grebildiimi sandm. Ayn anda, iimde bir elektriklenmeyle beliriveren
zgrlk duygusu beni ylesine sarst ki ardm. Her ey bu kadar basilmi,
dedim kendime: Bir bakasnn gzyle baktm odadaki adamn oracla, o odada
kalmas gerekiyordu. Benim ise odadan, evden, eyalarmdan, annemin kokusundan,
yatamdan ve yirmi iki yllk gemiimden kamam gerekiyordu. Yeni hayata o
odadan karak balayacaktm, nk ne Canan ne de o lke, o odadan sabah kp,
akam geri dnlebilecek kadar yakn bir yerdeydi.
Odama girince baka birisinin eyalarna bakar gibi yatama baktm, masamn
kesinde duran dier kitaplara, Canan' grdmden beri otuzbir ekmediim
iin kartrmadm plak kadnl dergilere, sigaralarm kurutmak iin
kaloriferin zerine koyduum kartona, bir tabak iinde duran bozuk paralarma,
anahtarlma, kaps tam kapanmayan dolabma, beni bu eski dnyaya balayan
eyalarma baktm ve kap gitmem gerektiini anladm.
Daha sonra kitab okurken ve yazarken okuyup yazdkla-
-H
rmm dnyann iindeki bir hareketi iaret ettiini sezdim. Bir yerde deil,
sanki her yerde olmalydm. Odam bir yerdi, her yer deildi! "Sabah Takla'ya
neden gideyim ki," dedim kendi kendime. "Canan Takla'ya gelmeyecek!" Canan'n
gelmeyecei baka yerler de vard, oralara da boubouna gitmitim, artk
gitmeyecektim. Artk yaznn beni gtrecei yerlere gidecektim. Canan da, yeni
hayat da orada olmalyd. Bylece kitabn bana anlattklarn yazarken gideceim
yerlerin bilinci ar ar iime iledi ve yava yava baka bir insana
dntm mutlulukla hissettim. ok sonra, ald yoldan memnun olan bir yolcu
gibi doldurduum sayfalara gz atarken dnmekte olduum yeni insann kim
olduunu apak grdm.
Masada oturup kitab cmle cmle defterine yazan ve yazdka arad hayata
kan yolun ynn sezen o kii bendim. Bir kitap okuyup btn hayat deien,
k olan, yeni bir hayata doru yol alacan hisseden o kii bendim. Yatmadan
nce annesinin, kapsn tklatp, "sabahlara kadar yazyorsun, bari sigara
ime," dedii kii bendim. Gecenin sesleri kesilince, mahallede yalnzca uzaktan
uzaa havlayan kpek srlerinin ulumalarnn duyulduu saatte masasndan kalkp
haftalardr okuduu kitaba, o kitabn ilhamyla doldurduu defterin sayfalarna
son bir kere daha bakan bendim. Dolabnn dibinden, oraplarnn altndan
birikmi parasn alp, odasnn klarm sndrmeden, annesinin odasnn
kapsnda durup ieriden gelen soluma seslerini sevgiyle dinleyen bendim.
Bendim, ey melek, gece yarsndan ok sonra, kendi evinden bir bakasnn
evinden kaan rkek yabanc gibi szlp karanlk sokaklara karan. Bendim
kaldrmdan kendi odasnn aydnlk pencerelerine bir bakasnn krlgan ve
tkenmi hayatna gzyalar ve yalnzlk duygusuyla bakar gibi bakan. Bendim
sessizlikte kararl admlarmn yankla-nn dinleyerek yeni hayata cokuyla
koan.
45
Mahallede bir tek Demiryolcu Rifiu Amca'nn evinin l klar yanyordu. Bir
anda bahe duvarna ktn ve yar ak perdeler arasndan solgun klarn
altnda sigara ierek oturan kars Ratibe Teyze'yi grdm. Rfk Amca'nn ocuk
hikyelerinden birinde de, Altn lke'ni peine den cesur kahraman, benim
yaptm gibi, karanlk sokaklarn arsn, uzak lkelerin grltsn, hi
gzkmeyen aalarn uultusunu dinleyerek gzyalaryla ocukluunun kederli
sokaklarnda yrr. zerimde Devlet Demiryollar'ndan emekli rahmetli babamn
paltosu gzyalaryla yrdm karanlk gecenin kalbine.
Gece beni gizledi, gece beni saklad, gece bana yol gsterdi. ehrin ar ar
titreyen i organlarna, bir felli gibi kaskat kesilen betondan caddelerine,
st, et, konserve ve haydut kamyonlarnn iniltisiyle sarslan neondan
bulvarlarna girdim. Ak azlarndaki pislii, klar yanstan slak
kaldrmlara boaltan p tenekelerini kutsadm; kendi hallerinde hi duramayan
korkun aalara yol sordum; soluk dkknlarda kasa balarnda hl hesap yapan
vatandalara gz krptm; karakol kaplarnda nbet tutan polislerden sakndm;
yeni hayatn ltsndan habersiz sarholara, evsizlere, dinsizlere ve
yurtsuzlara kederle glmsedim; yanp snen krmz klarn sessizliinde bana
uykusuz gnahkrlar gibi usulca sokulan damal taksilerin ofrleriyle
kapkaranlk baktm; duvarlara asl sabun reklamlarndan bana glmseyen gzel
kadnlara inanmadm; sigara reklamlarmdaki yakkl erkeklere, Atatrk
heykellerine, sarholarn ve uykusuzlarn kapt yarnn gazetelerine de
inanmadm, sabah kahvelerinde ay ien milli piyangocuyla bana el edip "otur
delikanl" diye seslenen arkadana da. ryen ehrin i kokulan beni deniz ve
kfte, kenef ve egzos duman, benzin ve kir kokan otobs garajlarna gtrd.
Otobs yazhanelerinin stnden bana yeni lkeler, yeni
46
kalpler, yeni hayatlar vaad eden renk renk yzlerce ehir ve kasaba adnn
pleksiglas harflerinden sarho olmamak iin kk bir lokantaya girdim. Geni
vitrinli bir buzdolabnda, ehir adlar ve otobs irketlerinin harfleri gibi
sra sra dizili duran ve kimbilir ka yz kilometre uzakta, kimbilir hangi
midelerde sindirilecek olan revani, muhallebi ve salatalara yan dnerek bir
masaya oturdum ve unuttum neyi beklemeye baladm. Belki de, melek, senin
beni hafife ekip, usulca ynlendirip, zarife uyarp alman. Ama lokantada
uykulu uykulu tkman birka kayp yolcuyla, kucanda bir ocukla bir anadan
baka kimsecikler yoktu. Gzlerim yeni hayatmn izlerini ararken, "Lambayla
oynamayn!" dedi bir duvar levhas. "Tuvalet cretlidir" dedi bir bakas ve
"Dardan Alkoll iki Getirilmez" eledi ncs daha sert ve kararl
harflerle. Aklmn pencerelerinin nnden karanlk kargalarn kanat rpp
geilerini grr gibi oldum; grr gibi oldum kendi lmmn bu k
noktasndan balayacan. O garaj lokantasnn ar ar kendi iine kapanan
kederini sana anlatabilmek isterdim, melek, ama yle yorgundum ki, yzyllarn
uykusuz ormanlar gibi uuldayan iniltisini duyuyordum, her biri bir baka diyara
kalkan cesur otobslerin gr gr motorlarnn iindeki lgn ruhu seviyordum,
uzaklarda bir yerde bir eik noktasn arayan Canan'n beni ardn
iitiyordum, ama sessizce: Teknik bir arzadan dolay filmi sessiz izlemeye raz
sessiz seyirci gibi, nk galiba bam masaya dm biraz uyuklamm.
Ne kadar, bilmiyorum. Uyandmda ayn lokantada baka insanlarn karsndaydm
ve beni esiz anlara gtrecek byk yolculuun k noktasn, bu sefer melee
anlatabileceimi hissettim. Karmda grltyle para ve bilet hesab yapan
gen vard. Paltosunu ve plastik torbasn masann zerindeki orba ksesinin
yanna koymu yalnz m yalnz bir ihtiyar, elindeki kakla kendi kederli
hayatn kokluyor, kartryordu
47
ve bo masalarn uzand yar karanlkta, bir garson esneyerek gazete okuyordu.
Hemen yanbamda ise tavandan kirli zemin talarna kadar inen buulu cam
vard; arkasnda kara lacivert gece, gecenin iinde motorlarnn grlts beni
o lkeye aran otobsler.
Birine biniverdim bir bilinmez saatte. Sabah deildi ama gide g'ide sabah oldu,
gne dodu, gzlerim gne ve uykuyla doldu. Uyuyakalmm.
Otobslere bindim, otobslerden indim, garajlarda gezindim; otobslere bindim,
otobslerde uyudum, gnleri gecelere yetitirdim; otobslere bindim, kasabalarda
indim, gnler boyu karanln iine gittim ve dedim ki kendime, nasl da
kararlym bu gen yolcu kendisini o bilinmeyen lkenin eiine gtrecek
yollarda srklenmeye.
Souk k gecelerinin birinde, her gn bir-ikisine bindiim otobslerden birinin
iinde, nereden geldiimi bilmeden, nerede olduumu bilmeden, nereye gittiimi
bilmeden, ne kadar hzla, fark etmeden gidiyordum, gnlerdir gidiyordum, ey
melek, i klar oktan snm, grltc ve yorgun otobsn sa arkalarnda
bir yerde, uykuyla uyanklk arasnda, uykudan ok ryalara, ryalardan ok
dardaki kapkaranln hayaletlerine yakndm. Gz kapaklarmn yar
aralndan, otobsmzn tek gz a uzak lambalarnn aydnlatt hi
bitmeyen bir bozkrdaki clz bir aac, zerine bir kolonya ilan yazlm bir
kayay, elektrik direklerini, tek tuk geen kamyonlarn tehditkr lambalarn ve
ofr yerinin stndeki videoya bal televizyonun ekrannda oynayan filmi
gryordum. Ekran, kz oyuncu konuurken Canan'n paltosu rengine brnp
morlayor, aceleci ve hzl olan ona cevap yetitirirken bir gn, bir tarihte
iime ilemi soluk bir maviye dnyordu. Hep byle olur ya, derken ayn mor
ve ayn soluk mavi karede birletiler ve ben seni dnrken, ben seni
hatrlarken, ama hayr, pmediler.
ite tam o anda, otobs yolculuklarmn nc haftasnda, filmin tam orasnda,
artc derecede gl bir eksiklik, bir tedirginlik, bir bekleyi duygusuna
kapldm hatrlyorum. Elimde bir sigara vard ve kln, az sonra kapan
alnmn sert ve kararl bir darbesiyle kapayacam klle sinirli sinirli
silkiyordum. Hl bir trl pemeyen klarn kararszlyla iimde ykselen
fkeli sabrszlk, daha kesin ve daha derin bir tedirginlie dnt. imdi,
imdi o geliyor, o derin ve gerek ey imdi yaklayor duygusu. Kraln bana
ta konmadan nce sinemadakiler dahil seyreden herkesin hissettii o sihirli
sessizlik. O sessizlikte, ta baa demeden nce kraliyet meydann batan aa
geen bir ift gvercinin kanat vurular duyulur. Ben yanmda uyuklayan
ihtiyarn bir an inlediini duydum, ona dndm. Yz kilometre ve birbirini
kskanlkla taklit eden iki kk sefil ehir nce, bana iindeki korkun
arlar anlatt sasz ba karanlk camn buzlu soukluuna yaslanm,
huzurla* sallanyordu. Sabah kasabaya vardmzda gidecei hastanedeki doktor,
beyin uru iin ona ban souk cama dayamasn nermeli, dedim kendime,
gzlerimi karanlk yola evirirken bir an gnlerdir hi kaplmadm bir telaa
kapldm: Nedir, nedir imdi bendeki bu derin ve kar koyulmaz beklenti, her
yerimi saran bu sabrsz istek neden imdi?
Yrtc br grltyle, i organlarm yerinden oynatan bir gcn kararllyla
sarsldm. Yerimden frladm, ndeki koltua vurdum, demir ve teneke ve
alminyum ve cam paralarna arptm, hrsla arptm, arpldm, katlandm. Ayn
anda yeniden ve bambaka biri olarak geri dtm ve otobsteki ayn koltukta
buldum kendimi.
Ama otobs ayn otobs deildi artk. Arkasndaki koltuklarla birlikte ofr
mahallinin parampara eriyip, yitip yok olup gittiini dalgn dalgn oturmaya
devam ettiim yerden, mavi bir sisin iinden grebiliyordum.
Demek ki aradm buymu, buymu istediim. Yreimin
50
iinde nasl da hissettim bulduum eyleri: Huzur, uyku, lm, zaman! Hem
oradaydm, hem burada; hem huzurun iinde hem de kanl bir savan, hem
hortlaks bir uykusuzluun hem sonu olmayan uykunun, bitmeyecek gecenin ve hzla
akan zamann. Bu yzden, hani filmlerde olur ya, yava ekimle kalktm
koltuumdan ve yava ekimle getim hemen de ller diyarna gm gen
muavinin eli ieli cesedinin yanndan. Otobsn arka kapsndan karanlk
gecenin bahesine ktm.
orak ve snrsz bahenin bir ucu krk camlarla kaplanm asfaltt, grnmeyen
br ucu geri dn olmayan lke. Haftalardr hayalimde cennet scaklyla
kprdanan bu sessiz lkenin oras olduuna inanarak gecenin kadifemsi karanl
iine korkusuzca ilerledim. Uykuda yrr gibi, ama uyank; yrr gibi, ama
ayaklarm sanki kra topraa demeden. Belki de ayaklarm olmad iin, belki
de artk hatrlayamadm, yalnzca orada olduum iin. Yalnzca orada ve
kendim; uyumu 'gvdem ve bilincim: Kendimle, kendimle dopdoluyum.
Cennet karanln iinde bir yerde, bir kayann kenarna oturdum, topraa
uzandm. Yukarda tek tuk yldzlar, yanmda gerek bir kaya paras. Ona
hasretle dokundum, gerek dokunuun inanlmaz tadn duyarak. Bir zamanlar btn
dokunularn dokunu, kokularn koku, seslerin ses olduu gerek bir dnya
varm. O zamanlar bu zamanlara imdi bir grnvermi olabilir mi, yldz? Ben
gryordum kendi hayatm karanlkta. Bir kitap okudum, seni buldum. lmek
buysa, ben yeniden dodum. nk imdi burada, bu dnyann iinde ansz ve
gemisiz yepyeni biriyim ben: Televizyondaki yeni dizilerin yeni ve gzel
yldzlar gibi, yllar sonra yldzlar ilk gren zindan kaknnn ocuksu
aknl gibi. Eini benzerini hi mi hi duymadm bir -sessizliin
arsn duyuyorum ve soruyorum: Neden otobsler, geceler, ehirler? Neden
btn o yollar, kprler, yzler? Neden
5 J
geceleri ahinler gibi bastran yalnzlk, neden yzeylere taklp kalan
kelimeler, neden o hi dn olmayan zaman? Topran trtsn duyuyorum ve
saatimin tkrtsn. nk zaman boyutlu bir sessizliktir diye yazmt
kitap. Demek ki boyutu hi mi hi anlayamadan, hayat, dnyay ve kitab
kavrayamadan ve seni bir daha gremeden ben lecekmiim diyordum ve bylece
yeni, yepyeni yldzlarla ilk defa konuuyordum ki ocuksu bir ocuk gibi aklma
geldi! Daha lmeyecek kadar ocuktum ben ve nesnelerin dokunuunu, kokusunu ve
n yeniden kefederek, alnmdan akan kann scakln souk ellerimde
mutlulukla hissettim. Mutlulukla bu dnyay seyrettim, Canan, seni severek.
ileride, onu terk ettiim yerde, talihsiz otobsn olanca gcyle imento ykl
kamyona bindirdii noktada ykselen bir imento bulutu, llerin ve lmekte
olanlarn zerinde mucize bir emsiye gibi asl kalmt. Otobsten mavi ve
inat bir k szyordu. Hayatta kalan ve az sonra kalmayacak olan talihsizler
yeni bir gezegenin yzeyine ayak basanlarn dik-katiyle arka kapdan dar
kyorlard. Anne anne, siz kaldnz ben ktm, anne anne kan ceplerimi bozuk
para gibi doldurdu. Onlarla konumak istedim; elinde plastik torba yerde srnen
apkal amcayla, pantolonunun yrtna dikkatle eilmi titiz erle, Allah'la
dorudan konuma frsat yakalad iin kendini mutlu bir gevezelie kaptrm
nineyle... Yldzlar sayan zehir sigortacya, l ofre yalvaran annenin
bylenmi kzna, tanmadklar halde elele tutuup ilk grte k olanlar
gibi hafif hafif sallanarak varolu dans eden bykl erkeklere bu esiz ve
kusursuz zamann srrn anlatmak istedim. Onlara, esiz an denen talih annn,
ancak bizler gibi Tanr'nn mutlu kullarna hayatta pek seyrek de olsa ihsan
edildiini sylemek, gzkrsen sen melek, hayatta bir kere, ite bu mucize
imento bulutunun emsiyesi altndaki harika saatte gzkeceini anlatmak ve
imdi neden bu kadar mutlu olduumuzu sormak
52
istedim. Birbirlerine pervasz klar gibi btn gleriyle sarlp
hayatlarnda ilk defa zgrce alayan siz ana-oul, kann rujdan daha krmz,
lmn hayattan daha efkatli olduunu kefeden eker kadn, babasnn ls
banda dikilip elinde bebei yldzlar seyreden talihli ocuk, bu doluluk, bu
tamlk ve kusursuzluu bize balayan kim? Bir kelime, dedi iimdeki ses:
k, k... Ama lmeyeceimi oktan anlamtm. Az sonra lecek bir teyze
ise kandan kpkzl yzyle muavini sordu bana, bavullarn imdi hemen almak,
sabah ehirdeki trene yetimek iin. Kanl tren bileti bende kald.
Yzleri camlara yapm n srann lleriyle gzgze gelmeden arka kapdan
otobse bindim. Btn o otobs yolculuklarmn korkun motor grltsn
hatrladm, fark ettim. Bulduum lm sessizlii deildi, nk anlan,
istekleri ve hayaletleriyle bouarak konuanlar vard. Muavin hl iesini
tutuyordu, gz yal sakin bir anne ml ml uyuyan ocuunu: nk dars
ayaz. Oturdum, nk bacakla-rmdaki arlar fark etmitim. Beyni aryan
koltuk komum, n sralardaki aceleci kalabalkla birlikte bu dnyadan gp
gitmiti, ama hl sabrla oturuyordu. Uyurken gzleri kapal, lyken ak.
nden bir yerden, nereden ktn bilmediim iki adam, kanlar iinde bir
gvdeyi karga tulumba karp dardaki soua gtrdler ki sn.
En sihirli rastlanty, en kusursuz talihi o zaman fark ettim: ofr yerinin
zerindeki televizyon sapasalamd ve video klar ite en sonunda
birbirlerine sarlyorlard. Mendilimle alnmdaki, yzmdeki, boynumdaki kan
sildim, demin alnmla kapadm kll imdi atm,.mutlulukla bir sigara
yaktm ve ekrandaki filmi seyrettim.
ptler, gene ptler birbirlerinin dudaklarndan ruj ve hayat ierek.
Kkken sinemalarda pme sahnelerinde neden nefesimi tutardm? Neden
bacaklarm sallar ve penlere deil de, perdede onlardan hafife daha
yukarda bir
53
yere bakardm. Ah p! Ne gzel de hatrlamtm buzdan camdan vuran beyaz
n iinde dudaklarma deen eyin tadn. Hayatta yalnzca bir kere.
Gzyalaryla tekrarladm Canan'm adn.
Film biterken ve darsnn souu, soumu lleri de trken, nce
klarn, sonra da mutlu manzara karsnda saygyla duran kamyonu grdm.
Hl anlayszca bo ekrana bakan koltuk komumun ceket cebinde iri ve dolu bir
czdan varm. Ad Mahmut, soyad Mahler, kimlii, askerdeki olunun bana
benzeyen resmiyle, horoz dlerini anlatan ok eski bir gazete kesii: Denizli
Postas, 1966. Paralar bana daha ka hafta yeter, evlilik czdan da bende
kalsn, teekkr ederim.
Bizleri kasabaya gtren kamyonun kasasnda sabrl llerle birlikte biz
ihtiyatl diriler ayazdan korunmak iin yere uzanp yldzlar seyre daldk.
Sakin olun, diyorlard sanki yldzlar bize, sanki biz sakin deilmiiz gibi,
bakn biz nasl da biliyoruz beklemesini. Uzanmakta olduum yerde kamyonla
birlikte titrerken ve baz aceleci bulutlar ve baz telal aalar kadife
geceyle aramza girerken bu hareketli, hafif karar kl ve llerle sarma
dola mutluluk cmbnn, akac ve neeli olduunu tahmin ettiim benim
sevgili meleimin gkten bir grn-vermesi, bana benim kalbimin ve hayatmn
srlarn avermesi iin kusursuz ve sinemaskop bir sahne oluturduunu
dndm, ama Rfk Amca'mn bir resimli romannda aa yukar aynsna tank
olduum sahne gereklemedi. Bylece, dallar zerimizden akarken ve karanlk
elektrik direkleri bir bir kayarken kutup yldz, kutup ays ve n says ile
babaa. kaldm. Sonra dndm de, hissettim de aslnda kusursuz da deildi an,
bir ey eksikti. Gvdemde yeni bir ruh; nmde yeni bir hayat, cebimde tomar
tomar para ve gkte bu yeni yldzlar varken, canm, ben arar bulurum onu. Nedir
hayat eksik klan ey? Eksik bir bacak dedi, hastanede dizkapama diki atan
yeil
54
gzl hemire. Direnmemeliymiim. Peki. Benimle evlenir misiniz? Bacakta, ayakta
knk atlak yok. Peki, benimle seviir misiniz? Alnma da korkun bir diki.
Demek ki dedim, acdan gzlerimden yalar akarken, eksik bir ey varm, dikii
hemirenin sa elindeki yzkten anlamalydm. Almanya'da bir bekleyeni vardr.
Yeni biriydim, ama btnyle deil. Bylece hastaneyi ve uykulu hemireyi
terkettim.
Sabah ezan okunurken Yeni Ik Oteli'ne gidip, gece bekisinden en iyi oday
istedim. Odann tozlu dolabnda bulduum eski bir Hrriyet gazetesine bakarak
otuzbir ektim. Pazar ekinin renkli sayfasnda, istanbul Nianta'ndan bir
lokantann sahibesi, Milano'dan getirttii mobilyalarnn hepsini, hadm edilmi
kedilerinin ikisini ve orta halli gvdesinin bir ksmn tehir ediyordu.
Uyudum.
Altm saate yakn kaldm ve Yeni Ik Oteli'nde otuz saat uyuduum
irinyer ehri, irin ipirin bir yerdi: 1. Berber. Tezghnn zerinde, sap
alminyum kttan OPA tra sabunu var. Soluk mentol kokusu bu ehirde kaldm
srece yanaklarmda kald. 2. Generler Kraathanesi. Ellerinde kt hamurundan
maa ve kupa papazlar dalgn ihtiyarlar meydandaki Atatrk heykeline,
traktrlere, hafife topallayan bana ve srekli ak televizyondaki kadnlara,
futbolculara, cinayetlere, sabunlara ve penlere bakarlar. 3. Marlboro. Yazan
dkkanda sigaradan baka, eski karate ve yar porno filmlerin kasetleri, Milli
Piyango ve Spor Toto, kiralk ak ve cinayet romanlar, fare zehiri ve duvarda
Canan'm hatrlatan bir gzelin glmsedii bir takvim var. 4. Lokanta.
Fasulye, kfte, iyi. 5. Postane. Telefon ettim. Anneler anlamaz, alar. 6.
irinyer Kraathanesi, iki gn boyunca yanmda tadm Hrriyet gazetesindeki
bizim o mutlu trafik kazasnn ezberlediim ksa haberini -on iki l!- bir kere
daha burada, masada zevkle okurken otuz yalarnda, hayr otuzbe, hayr krk
yalarnda kiralk katille sivil polis aras grnml
55
bir adam arkamdan glge gibi yaklat, cebinden kard saatinin markasn
bana okudu -Zenith- ve dedi ki:
"Divane gazellerinde neden lm iin deil de
ak iin bahanedir bade? Kazann arabyla mest olmusunuz diyor gazete?"
Cevabm beklemeden arkasnda kesif bir OPA kokusu brakarak kahveden kt.
Her irin ehrin en bir delisi vardr, diye dnmtm, her biri en sonunda
otobs garajlarnda sabrszlkla biten gezintilerim srasnda. arap ve iir
seven dostumuz irin ehrin her iki meyhanesinde de yoktu ve altm saat sonra
ben sz edilen mest edici susuzluu, seni akla dnr gibi Canan, derinden
duymaya balamtm. Uykusuz ofrler, yorgun otobsler, trasz muavinler,
aln gtrn beni istediim o bilinmeyenler lkesine! Alnm kanlar iinde
kendimden geip bir bakas olabileyim lmn eiinde. Bylece, gvdemde iki
diki, cebimde dopdolu bir ehit czdan, bir akam vakti eski bir Magirus'un
arka koltuunda terk ettim irinyer ehrini.
Gece! Uzun, upuzun rzgrl gece. Penceremin karanlk aynasndan kyler geti,
daha karanlk allar, lmsz aalar, kederli benzinciler, bo lokantalar,
sessiz dalar, telal tavanlar. Bazan, prl prl bir gecede uzaktaki titrek
bir a uzun uzun bakar, n aydnlattn hayal ettiim bir hayat dakika
dakika dler, Cananla kendime o mutlu hayatta bir yer bulur ve otobs titrek
ktan uzaklamaya balad zaman, tir tir titreyen koltuumda deil, o
atnn altnda olmak isterdim. Bazan benzincilerde, mola yerlerinde, aralarn
birbirlerini saygyla bekledii kavaklarda, dar kprlerde gzlerim yanmzdan
ar ar geen otobsn yolcularna taklr, aralarnda Canan' grdm hayal
eder ve hayalime inanla balanarak o otobse nasl yetiip, nasl araca binip
Canan' kucaklayacam kurardm. Bazan da, yle yorgun
56
ve umutsuz hissederdim ki kendimi, fkeli otobsmz bir geceyars tenha bir
kasabann dar sokaklarnda dnerken yar ak perdelerin aralndan grdm
masada oturup sigara ien adam olmak isterdim. Ama bilirdim asl baka bir
yerde, baka bir zamanda, orada olmak istediimi.
Orada, kazann canhra patlamasndan sonra lenler ve ller arasnda, ruhun
gvdeden ayrlmakla ayrlmamak arasnda kararsz kald mutlu hafiflik
annda... Yedi kat ge kp gezintiye hazrlanmadan nce, kan glleri ve cam
knklaryla balayan ve dn olmayan lkenin eiinden karanlk manzaraya
gzlerimi altrmaya alrken zevkle dneceim: Acaba ieri girsem mi,
girmesem mi? Geri dnsem mi, gitsem mi? Nasldr acaba teki lkenin sabahlar?
Nasldr acaba yolculuu bsbtn brakp dipsiz gecenin karanlnda kaybolmak?
Kendimden kp bir bakas olacam ve belki de Canan ile kucaklaacam o
esiz zamann hkm srd lkeyi dnnce rperir, dikili alnmda,
bacaklarmda bundan sonraki beklenmedik mutluluun sabrszln hissederdim.
Ey gece otobslerine binenler, mutsuz kardeler, biliyorum sizlerin de ayn
yerekimsizlik zamann aradnz. Ne orada, ne burada, ama iki dnyann
arasndaki huzurlu bahede bakas olup gezinmek. Mein ceketli futbol
meraklsnn sabahki ma deil, kanlar iinde bir kzl kahramana dnecei
kaza saatini beklediini biliyorum. Plastik torbasndan ikide bir bir eyler
karp tkman asabi teyzenin kzkardeine ve yeenlerine deil, teki dnyann
eiine ulamak iin can attm biliyorum. Ak gz yolda, kapal gz
ryalarda gezen kaclastrocunun vilayet binalarn deil btn vilayetlerin
arkada kalaca o kesime noktasn hesapladn ve en n srada uyuyan soluk
yzl liseli an sevgilisini deil, n cam tutku ve hrsla pecei iddetli
bulumay dlediini biliyorum. Bu heyecanla zaten hepimiz, ofr skca bir
fren yaptnda, otobsmz rzgrla yle bir savrulduunda hemen gzlerimizi
ap yolun
57
karanlna bakp o sihirli saatin gelip gelmediini karmaya alyoruz.
Hayr, gene gelmemi!
Seksen dokuz gecemi otobs koltuklarnda geirdim ve bu mutlu saatin aln
ruhumda duyamadm. Bir keresinde sk bir frenden sonra tavuk ykl bir kamyona
geirdik, ama deil uykulu yolcularn tek bir akn tavuun bile burnu
kanamad. Bir baka gece, otobsmz buzdan asfaltn zerinden uuruma doru
tatl tatl kayarken bir an buzlu penceremden Tanr'yla gzgze gelmenin
ltsn hissettim, varoluun, akn, hayatn ve zamann tek ortak srrn
tutkuyla kefetmek zereydim ki akac otobs boluun karanlnda asl kald.
Talih diye okumutum bir yerde, kr deil cahildir. Talih diye dndm,
istatistik ve olasl bilmeyenlerin tesellisidir. Arka kapdan yeryzne
indim, arka kapdan hayata dndm, arka kapdan garajlara getim, garajlarn
kpr kpr hayatna: ekirdekiler, kasetiler, tombalaclar, eli bavullu
amcalar, plastik torbal teyzeler, merhaba, ii talihe brakmamak iin en rk
otobsleri aradm, en kvrml da yollarn setim, ofr kahvelerinde en
uykulu srcleri buldum. Mzrdan Hzl, Uan Varan, Hakiki Varan, Ekspres
Varan... Muavinler ellerime ieler dolusu kolonya dktler, ama hibirinin
lavantasnda yollarda aradm yzn kokusunu bulamadm. Gm taklidi
tepsilerle muavinler ocukluk biskvilerini ikram ettiler, ama annemin aylarn
hatrlamadm. Kakaosuz Trk ikolatasn yedim, ama ocukluumdaki gibi
bacaklarma kramp girmedi. Bazan da eit eit ekerlerden, karamelalardan
sepetler getirdiler, ama Rfk amcamn sevdii Yeni Hayat markasna Zambo, Mabel
ve Golden'ler arasnda hi rastlayamadm. Uyurken kilometreleri sayardm,
uyankken ryalar grrdm. Koltuuma bzldm, kklm, kle kle buru
buru oldum, bacaklarm sktrdm, koltuk komumla ryamda sevitim. Uyannca
sasz ban omu-zumda, aresiz elini kucamda buldum.
1
nk her gece yeni bir mutsuzun nce ihtiyatl koltuk komusu olurdum, sonra
sohbet arkada, sabaha doru ise sarma dola utanmasz srda. Sigara?
Yolculuk nereye? iiniz ne? Bir otobste ehir ehir gezen gen bir
sigortacydm, buz gibi souk-bir bakasnda amcamn ryalarma giren kzyla
evlenmek zereydim. Bir keresinde UFO gzleyenler gibi, bir melek beklediimi
anlattm bir dedeye, bir baka seferinde ustamla bozuk saatlerinizi tamir
ederim, dedim. Benimki Movado, dedi takma dili amca, hi amaz. amaz saatin
sahibi az ak uyurken kesin aletin tkrtsn duyduumu sandm. Nedir zaman?
Bir kaza! Nedir hayat? Bir zaman! Nedir kaza? Bir hayat, yeni bir hayat! Bylece
neden daha nce kimsenin yrtmediine atm bu basit manta boyun eerek
garajlara deil, dorudan kazalara gitmeye karar verdim, ey melek!
Ucu dar sarkan inaat demirleriyle ykl kamyona arkadan pervaszca, kallee
saldran bir otobsn n koltuklarnda acmaszca zpknlanan yolcular grdm.
Tekir kediyi ezmeyeyim derken hantal otobsn uuruma sren ofrn skt
iin karlamayan cesedini grdm. Parampara olmu kafalar grdm, yrtlm
gvdeler, kopuk eller, direksiyonunu i organlarnn arasna efkatle alm
ofrler, dalm lahana gibi beyin paralar, kanl ve kpeli kulaklar, krk
ve salam gzlkler, aynalar, gazete zerine zenle yaylm renkli barsaklar,
taraklar, ezilmi meyvalar, bozuk paralar, dklm diler, biberonlar,
ayakkablar, hepsi o ana istekle adanm canlar ve nesneler.
Konya'da trafik polislerinden aldm bir bilgi zerine souk bir bahar gecesi,
Tuz Gl yaknlarnda bir yerde, ln sszlnda kafa kafaya tokuan iki
otobse yetitim. Mutlu ve hararetli buluma annn grltyle patlamas
zerinden yarm saat gemiti, ama hayat yaanlr ve anlaml klan o sihir
havadayd daha. Polis ve jandarma aralar arasndan, ters dnm otobslerden
birinin kara tekerleklerine bakarken
59
yeni hayatn ve lmn ho kokusunu aldm. Bacaklarm titredi, alnmdaki diki
izleri szlad, bir randevuya yetiir gibi aknlar arasndan yan karanln
sisi ierisine doru kararl kararl ilerledim.
Kap kulpu iyice ykselmi otobsn iine ktm, amuda kalkm koltuklar
arasndan, yerekimine kar koyamayp tavana dklen gzlklere, camlara,
zincirlere, meyvalara basa basa zevkle yrrken bir ey hatrladm sanki. Ben
bir zamanlar baka biriydim, o baka biri de ben olmak isterdi. Ben bir zamanlar
zamann tatl tatl younlap skaca ve renklerin aklmn iinde elaleler
gibi akaca bir hayat dlemitim, dlemitim deil mi? Aklma masamn
zerinde braktm kitap geldi, az ak llerin gkyzn seyretmesi gibi,
kitabn da odamn tavanna bakakaldm hayal ettim. Annemin kitabm orada,
benim yarda kalm eski hayatmn nesneleri arasnda, masamn zerinde
tuttuunu dledim. Anne bak, ben krk camlar ve kan damlacklar ve lenler
arasnda baka bir hayatn grlecei eii aryorum, diyecektim ki, bir czdan
grdm. Bir ceset, lmeden nce yukardaki koltuuna ve kmk pencereye doru
trmanm, ama pencerenin denge noktasnda, arka cebindeki czdan bu
taraftakilere sunarak kalmt.
Czdan aldm, cebime koydum, ama bu deildi, az nce hatrlayp da hatrlamam
gibi yaptm. imdi baktm yerden hafife kprdanan kk ve irin
perdecikler ve parampara pencereler arasnda grdm teki otobst aklmdaki.
Marlboro krmzs ve lm mavisi, VARAN VARAN.
Pencerenin birinin iyice tuzla buz olmu camndan atladm, jandarmalarn ve hl
gtrlmemi cesetlerin arasndan kanl cam krklarnn zerine basarak kotum.
O otobst, yanlmamtm, teki otobs, alt hafta nce bir oyuncak ehirden
karanlk bir kasabaya beni salimen brakan VARAN VARAN'd. Paralanm
kapsndan bu eski dostun iine girip beni alt hafta nce tayan koltua
oturdum ve bu dnyaya iyimserlikle
gvenen sabrl bir yolcu gibi beklemeye baladm. Ne bekliyordum? Belki bir
rzgr, belki bir zaman, belki bir yolcu. Yar karanlk aralanyordu,
koltuklarda benim gibi l ya da diri bir iki can daha olduunu hissettim;
kbuslarndaki gzellerle ve cennet dlerindeki lmle hrltyla tartyor
olmalydlar, bilinmeyen bir ruhla konuur gibi seslendiklerini iittim. Sonra
daha derin bir ey hissetti benim dikkatli ruhum: Radyosu dnda her eyi
eriyip gitmi ofr mahalline baktm ve iittim ki haykrlar, hrltlar,
dardaki alaylar ve i ekmelerle tatl ve nefis rzgr iinde bir mzik
alyordu.
Bir an bir sessizlik oldu, n arttn grdm. Bir toz bulutu iinde mutlu
hayaletler grdm, lenler ve ller: Gidebildiin kadar gittin yolcu, ama
dndm ki, daha da gidebilirsin, nk tam o ann eiinde misin, yoksa
vardn kapnn arkasnda bir bahe, sonra baka bir kap ve daha arkada lmle
hayatn, anlamla hareketin, zamanla rastlantnn, k ile mutluluun birbirine
kart bir baka gizli bahe daha m var bilemiyor, bir beklentinin iinde
tatl tatl salnyorsun. Birden daha derinden, btn gvdemi gene o sabrsz
istek sard, hem burada, hem orada olmak istei. Birka kelime duyar gibi oldum,
dm ve o zaman kapdan sen girdin gzelim, Canan'm, zerinde seni
Takla'nn koridorunda grdmde giydiin o beyaz elbise ve yzn kanlar
iinde. Bana ar ar yaklatn.
Sormadm sana, "Burada ne iin var?" diye. Ve sen de Canan sormadn bana, "Senin
ne iin var?" diye, nk ikimiz de biliyorduk.
Elinden tutup seni yanmdaki koltua oturttum, 38 numaraya ve irinehir'den
aldm damal mendille alnndaki, yzndeki kanlar efkatle sildim. Sonra
gzelim elini tuttum ve uzun bir sre sessizce yle oturduk. Hava
aydnlanyordu, cankurtaranlar gelmiti ve l ofrn radyosunda, hani elerler
ya, bizim arkmz alyordu.
61
Sosyal Sigortalar Hastanesi'nde Canan'n alnna drt diki atldktan ve ehrin
alak duvarlar, karanlk binalar, aasz sokaklar boyunca yrrken
ayaklarmzn mekanik hareketlerle bir inip bir kalkn hissettikten sonra
Mevlana'nn l ehrini ilk otobsle terk ettik. Ondan sonraki ilk ehri
hatrlyorum: Baca borularnn ehri, mercimek orbas sevilen ehir ve
yavanlklar ehri. Sonra, otobslerde uyur, otobslerde kalkar, ehirden ehire
savrulurken bir eit hayal meyal oldu her ey. Svas dklm duvarlar grdm,
ihtiyarln eiine gelmi arkclarn genlik afilerini, bahar sellerinin
srkledii bir kpry ve baparmam byklnde Ku-ran- Kerim'ler satan
Afgan gmenlerini grdm. Canan'n kumral salar omuzlarma dklrken baka
eyler de grm olmalym: Garaj kalabalklar, mor dalar, pleksiglas panolar,
kasaba klarnda bizi kovalayan mutlu ve neeli kpekler, otobsn bir
kapsndan girip teki kapsndan kan umutsuz satclar. Kk mola
yerlerinde, "aratrmalarm" dedii ey iin yeni bir ipucu bulmaktan umudu
kesmise Canan, dizlerimizin zerindeki sofralar bu satclardan ald lop yu-
62
murtalar, poaalar, soyulmu hyarlar ve hayatmda ilk de. fa grdm tuhaf
tara gazozlarnn ieleriyle kurard. Sonra sabah olurdu, sonra gece olurdu,
sonra bulutlu bir sabah, sonra otobs vites deitirir, en karanlk karadan daha
karanlk bir gece bastrr ve yzne ofr yerinin stndeki videodan plastik
portakallar ve ucuz dudak boyalar renklerinde tu-runcumsu ve kzl klar
vururken Canan bana anlatrd.
Canan ile Mehmet'in "ilikisi" -bu kelimeyi kullanmt ilk- birbuuk yl nce
balamt. Daha nce Takla'daki mimarlk ve mhendislik rencilerinin
kalabal iersinde onu grm olduunu hayal meyal hatrlyordu belki, ama
Almanya'dan gelen bir akrabalarn grmek iin gittii Taksim yaknlarndaki bir
otelin resepsiyonunda grnce ona asl dikkat etmiti. Bir geceyars otelin
lobisine annesi ve babasyla girmek zorunda kalm, bankonun arkasndaki uzun
boylu, solgun yzl, narin gvdeli adam aklnda yer etmiti. "Belki de onu daha
nceden nerede grdm bir trl karamadm iin" diye smscak glmsedi
bana Canan, ama bunun byle olmadn ben anlyordum.
Sonbaharda dersler balar balamaz onu Takla koridorlarnda yeniden grm ve
ksa bir srede birbirlerine "ak" olmulard. Birlikte uzun uzun istanbul
sokaklarnda yrrler, sinemalara giderler, renci kantinlerinde, kahvelerde
otururlarm. "Balarda ok fazla bir ey konumazdk," dedi Canan o ciddi
aklamalarndan birini yaparken kulland sesle. Mehmet utanga biri olduu,
ya da konumaktan holanmad iin deilmi bu. nk onu daha ok tandka,
onunla hayat daha ok paylatka, aslnda ne kadar girgin, kararl, konukan,
hatta saldrgan olabildiini de grm. "Hzn yznden susard," dedi bir gece,
bana deil, televizyon ekranndaki bir araba kovalamaca sahnesine bakarken.
"Keder yznden," diye ekledi sonra, hatta belli belirsiz bir glmsemeyle.
Ekranda koturup duran, kprlerden ne-
6.J
birlere uan, birbirlerinin zerinden aan polis arabalar imdi bir yumak
halinde arpp i ie gemilerdi.
Bu hzn, bu kederi zmek, onun arkasndaki hayata girmek, Mehmet'i amak iin
Canan ok uram ve yava yava bunda baarl da olmu. nce baka bir
hayattan sz ediyormu Mehmet, bir zamanlar baka birisi olduundan, tarada bir
yerdeki bir konaktan. Daha sonra cesaretlendike, btn o hayat geride
braktn, yeni bir hayata balamak istediini, gemiinin hibir nemi
olmadn da sylemi. Bir zamanlar baka bir insanm, daha sonra istekle,
daha baka biri olmu. Canan o yeni kiiyi tandna gre, o yeni kiiyle
yolculuk edip gemii kurcalamamalym. nk gidip geldii, grp karlat
dehet aslnda eski hayatnn iinde deil, bir zamanlar istekle peinden
gittii yeni hayatn iindeymi. "Bu hayatla," demiti bir keresinde Canan bana,
dknt bir kasabann arsndaki fareli bakkaldan, eski saatilerden ve Spor
Toto bayiinin tozlu raflarndan bulup kard on yllk bir Vatan konservesi,
saat dilileri ve ocuk dergileri karanlk bir garajdaki masamzn zerinde
dururken ve biz hangi otobse bineceimizi dosta hatla neeyle tartrken. "Bu
hayatla Mehmet kitapta karlam."
Paralanm otobs iinde karlamamzdan tam ondokuz gn sonra bylece ilk
defa kitaptan sz ettik. Canan bana Mehmet'e kitaptan sz ettirebilmenin,
gemiinde brakt hayattan, hznnn nedenlerinden sz ettirebilmek kadar g
olduunu anlatt, istanbul'un sokaklarnda kederle yrrlerken, bir Boaz
kahvesinde ay ierlerken, birlikte ders alrlarken bazan srarla ondan bu
kitab, o sihirli eyi isledii olurmu, ama Mehmet sert bir ekilde geri
evirirmi onu. Orada, o kilabn aydnlatt lkenin alacakaranlnda lm,
ak ve dehet, beli tabancal, yz donuk ve kalbi krk umutsuz adamlar
klnda hortlaklar gibi aresizce gezini-yormu ve Canan gibi bir kzn o
krk kalpler, kayplar ve katiller lkesini dlemesi bile doru deilmi.
Ama Canan srarlaryla, bunun kendisini ok zdn, ondan uzaklatrdn
hissettirerek Mehmet'i biraz olsun kandrmay baarm. "Belki de benim kitab
okumam ve kendisini onun sihrinden ve zehirinden kurtarmam istiyordu o
sralar," dedi Canan. "nk beni sevdiine inanyordum artk." "Belki de," diye
daha sonra eklemiti otobsmz bir demiryolu kavanda bir trl gelmeyen bir
treni sabrla beklerken, "aklnn bir kesinde kprdanan o hayata birlikte
gidebileceimizi farknda olmadan hl dlyordu." Gece-yarlarndan ok sonra
bizim mahalleden lklarla geen karanlk yk trenlerinin lokomotifleri gibi
homurtulu bir trenin buday, makine ve krk cam ykl vagonlar, baka bir
diyardan gelen sulu ve uysal hayaletler gibi birer birer otobs penceremizin
nnden getiler.
Kitabn zerimizdeki etkisi hakknda Cananla pek az konutuk. Bu etki ylesine
gl, tartlmaz ve salam bir eydi ki, ondan sz etmek kitabn kendisinin
yannda bir eit bo gevezelie, lzumsuz lakrdya dnecekti: Kitap,
ikimizin de hayatnda, o otobs yolculuklarmz srasnda, gne ya da su gibi
gereklilii ve zorunluluu tartlmaz temel bir eydi ve orada aramzdayd.
Onun yzmze vuran ndan yola kmtk ve o yolda sezgilerimizle
ilerlemeye alyor, nereye gittiimizi de tam tamna anlamak istemiyorduk.
Gene de ama, hangi otobse binmemiz gerektii konusunda bazan uzun uzun
tartrdk. Bir keresinde, kasabaya gre fazlaca geni tutulmu hangar misali
bir bekleme salonunda hoparlrden fkran madeni ses, Canan'da derin bir dilek,
orada, kalk saati bildirilen otobsn varaca yerde olma istei uyandrd ve
biz, kar koymama ramen bu istee uyduk. Bir baka seferinde, gz yal
annesi, sigaral babas ve elinde kk plastik bavuluyla birlikte otobslere
doru yryen bir delikanlnn peinden, srf boyu pou ve hafife kambur duruu
Mehmet'inkine benziyor diye, tek rakibinin Trk Hava
65
Yollan olduu iinde yazan bir otobse bindik ve kasaba ve iki kirli rmak
sonra delikanlmzn yar yolda inip dikenli teller ve nbeti kuleleri ile
evrili ve duvarlar NE MUTLU TRKM diye baran bir klaya yollandn
grdk. Canan uha yeiliyle, kiremit krmzs renklerini sevdi diye ya da
zerindeki YILDIRIM SRAT ifadesindeki R harflerinin kuyruklar sratten incelip
yldrm gibi litreye litreye bak nasl da uzam diye, bozkrn taa, brne
giden eit eit otobslere bindik. Vardmz tozlu kasabalarda, uykulu
arlarda, kirli garajlarda Canan'n yapt aratrmalar hibir sonu
vermeyince ben neden, nereye, ne iin gittiimizi sorar, otobs ehitlerinin
ceplerinden ardm czdanlardaki paralarn azalmakta olduunu hatrlatr ve
aratrmalarmzn mantksz mantn anlamaya alyormu gibi yapardm.
Takla'daki snfn penceresinden Mehmet'in vuruluunu seyrettiimi sylemem
Canan' hi artmamt. Ona gre hayat sezgiden yoksun baz aptallarn
"rastlant" dedikleri birtakm belirgin ve hatta niyet edilmi bulumalarla
doluydu. Mehmet'in vurulmasndan ok sonra Canan kar kaldrmdaki bir
kftecinin kprdanndan bir olaanstlk olduunu sezmi, silah seslerini
iitmi olduunu hatrlam ve olup biteni sezerek yaral Mehmet'in yanna
komutu. Bakalarna kalsa Mehmet'in vurulduu yerde hemen bir taksi bulup
Kasmpaa Deniz Hastanesi'ne gitmeleri de bir rastlant saylmalyd, oysa ofr
ksa bir sre nce orada askerliini yapmt. Omuzundaki yaras ar olmad
iin Mehmet -drt gn iinde taburcu edilecekmi. Ama ikinci gnn sabah
Canan hastaneye vardnda onun kap gittiini grm, yok olduunu anlam.
"Otele gittim, bir gn Takla'ya yle bir uradm, sevdii kahveleri gezdim
ve evde bir sre boubouna olduunu bile bile telefonunu bekledim," dedi beni
hayran brakan bir soukkanllk ve aklkla. "Ama oktan oraya, o lkeye,
kitaba geri dndn anlamtm."
66
O lkeye yapt yolculukta ben onun "yol arkadaydm". O lkeyi yeniden
kefetmeye giderken birbirimize "destek" olacaktk. O yeni hayat ararken iki
kiinin daha "yaratc" olacan dnmek yanl deildi. Biz canyolda yol
arkadalarydk; biz birbirimize koulsuz destektik; biz gzlkle ate yakan
Mari ile Ali gibi yaratcydk ve biz haftalar boyu gece otobslerinde
gvdelerimizi birbirine yaslayarak, yanyana oturduk.
Baz geceler, otobsmzn videosundaki ikinci film de silah seslerinin, kapanan
kaplarn ve patlayan helikopterlerin en akrak grltsyle bittikten ve biz
lm soluyan yorgun ve hrpani yolcular ryalar alemine doru tekerleklerle
birlikte teker meker sallanarak huzursuz bir yolculua ktktan ok sonra, nce
bir ukur, derken bir fren beni uykumdan uyandnr ve ben yanmda, pencere
kenarnda ml ml uyumakta olan Canan'a uzun uzun bakardm: Ba kk
pencere perdelerini dre dre yapt yasta yaslanm, kumral salar bu
yastkta tatl bir top yapp omuzlarna dklm olurdu. Gzelim uzun kollar
bazan birbirine paralel iki krlgan dal gibi benim sabrsz dizlerime doru
uzanr, bazan da biri, perdeden yasta destek bir ikinci yastk olan elini
dengeler, br de denge yapan kolun dirseini zarife dibinden tutard. Yzne
baktmda ounlukla kalarn attran bir ac grrdm orada, bazan kumral
kalar atla atla alnna beni meraklandran soru iaretleri yollard. Sonra
soluk yanaklarnn teninde bir k grrdm ve ene kemiiyle upuzun boynunun
birletii harika lkede ve bir de sonra ba ne doru eilmise enseye dklen
salarnn altndaki eriilmez tende gllerin atn, gnein battn ve
neeli ve oyuncu sincaplarn bu dokunulmaz kadife cennete beni aran taklalar
attklarn dlerdim. Geni mi geni, solgun mu solgun dudaklarnda ve bu
dudaklar sinirle diledii iin bazan zerlerinde beliren narin zarda ve
birazck olsun uykusunda glmseyebilmise
67
J
eer, btn yznde o altndan lkeyi grrdm ve derdim ki kendime: Hibir
derste renmedim, hibir kitapta okumadm, hibir filmde grmedim; ah ne kadar
da gzelmi kn maukun uyuyuunu doya doya seyretmesi, ey melek.
Melekten de sz ettik, bize onun bir eit oturakl ve ar vey aabeyi gibi
gzken lmden de: Ama Canan'n sala bakkallardan, kedeki nalburdan, uykulu
tuhafiyeciden pazarlkla satn alp, biraz sevip okayp, sonra garaj
kahvelerinde otobs koltuklarnda brakp unuttuu krk dkk eyalar gibi
zayf ve krlgan szlerle yapyorduk bu ii: lm her yerdeydi, en ok o yerde.
O yer nk her yere yaylmt. Biz orasn bulmak, Mehmet'le karlamak iin
ipular topluyorduk, sonra onlar iz brakr gibi brakyorduk. Bunlar
kitaptan renmitik. Tpk, esiz kaza anlar, te dnyann gzkecei eikler,
sinema kaplar, Yeni Hayat marka karamelalar, Mehmet'i ve belki de bizi
ldrebilecek katiller, kaplarnda admlarmn yavalad oteller, uzun
sessizlikler, geceler ve soluk lokanta klan gibi. yle demem gerekir: Btn
bunlardan sonra otobslere binerdik, btn bunlardan sonra yollara derdik ve
bazan daha karanlk bile kmeden, yani muavinler biletleri toplar, yolcular
birbirleriyle tanr ve ocuklarla merakllar dmdz asfalta, ya da toz
toprakl da yoluna videoyu seyreder gibi bakarken, birden, gzlerinde bir k
parlar ve Canan anlatrd.
"Kkken gece yarlar," demiti bir keresinde, "evde herkes uyurken yatamdan
kalkar, perdeyi aralar, sokaa bakardm. Sokakta bir adam yryor olurdu, bir
sarho, bir kambur, bir iman, bir beki. Hep erkek olurdu onlar... Korkardm,
yatam severdim, ama orada darda olmak isterdim."
"teki erkekleri, abimin arkadalarn, yazlkta saklamba oynarken tamdm. Ya
da ortaokulda snfta, srann gznden kardklar bir eye bakarlarken. Ya da
daha kkken,
68
oyunun tam ortasnda, birdenbire ileri geldiinde bacaklarn sallarlarken."
"Dokuz yandaydm, deniz kenarnda dtm, dizim kanad, annem lklar att.
Otelin doktoru amcaya gittik. Ne tatl kzsn sen, dedi amca bana, ne eker kz,
yarama oksijenli su dkt, ne akll kz. Salarma bakarken amcann beni
beendiini anladm. Bana dnyann bir baka yerinden bakabilen byl gzleri
vard. Gz kapaklar hafife dkt, uykulu gibi belki, ama her eyi ve beni
btnyle gren biri gibi de..."
"Melein gzleri her yerdedir, her eydedir, her zaman oradadr... Gene de ama,
biz zavalllar bu gzlerin eksikliini ekeriz. Unuttuumuz iin mi, irademiz
gevedii iin mi, hayat sevemediimiz iin mi? Yol aldka, ehirden ehire
gittike, bir gn, bir gece bir otobsn penceresinden, melekle gzgze
geleceimi bilirim. Onjar grebilmek iin bakmasn bilmek lazm. Bu otobsler
insan istedii yere en sonunda gtrr. Otobslere inanyorum. Melee de bazan,
hayr her zaman inanyorum, evet her zaman, hayr, bazan."
"Aradm melei kitapta okudum. Bir bakasnn dncesi gibiydi orada, sanki
bir eit misafir, ama onu benimsedim. Onu grdm zaman hayatn btn srrnn
bana bir an gzkvereceini biliyorum. Otobslerde, kaza yerlerinde onun
varln hissettim. Her ey Mehmet'in syledii gibi, bir bir kyor. Mehmet
nereye giderse evresinde de lm ldyor. Biliyor musun, belki de iinde
kitab tad iin. Ama ne kitaptan ne yeni hayattan haberdar insanlarn da
kaza yerlerinde, otobslerde, o melekten sz ettiklerini iittim. Onun
izindeyim. Onun brakt iaretleri topluyorum."
"Mehmet yamurlu bir gece, kendisini ldrmek isteyenlerin harekete getiklerini
bana sylemiti. Her yerde olabilirler, u anda bizi dinliyor bile olabilirler.
Yanl'anlama, ama sen de onlardan biri olabilirsin, insan dndnn,
yaptn
sandnn tam tersini yapar ou zaman. O lkeye giderken kendine dnersin,
kitab okuyorum sanrken yeniden yazarsn, yardm ediyorum derken yaralarsn...
insanlarn ou aslnda ne yeni bir hayat isterler, ne de yeni bir dnya. Bu
yzden kitabn yazarm ldrdler."
Kitabn yazarndan, ya da "yazar" dedii o ihtiyardan da Canan ite byle, bana
yeterince ak olmayan bir dille ve szlerin kendisi yznden deil, onlar
syleyiinin esrarl havas yznden beni heyecanlandran bir slupla sz
etmiti. Yenice bir otobsn n koltuklarnn birinde gzleri asfaltta
parldayan beyaz yol eritlerine dikiliydi ve mor gecenin iinde teki
otobslerin, kamyonlarn, arabalarn klar nedense hi belirmiyordu.
"Mehmet ile ihtiyar yazarn grmelerinde birbirlerinin gzlerinden her eyi
anladklarn biliyorum. Mehmet onu aram, aratrm. Karlatklarnda ok
fazla konumamlar, susmular, biraz tartmlar, susmular, ihtiyar kitab
genliinde yazm ya da onu yazd yllara genlik diyormu. Kitap genliimde
kald, demi kederle. Sonra ihtiyar yl-drmlar ve kendi eliyle yazd,
kendi ruhundan kard eyi reddettirmiler ona. Bunda alacak bir ey yok.
En sonunda onu ldrmelerinde de... ihtiyar ldrldkten sonra srann Mehmet'e
gelmesinde de... Biz Mehmet'i katillerden nce bulacaz... nemli olan u:
Kitab okuyup ona inananlar ehirlerde, garajlarda, dkkanlarda, sokaklarda
yrrken tlyorum, gzlerinden tanyorum, biliyorum onlar. ^Q ona inananlarn
yzleri bir bakadr, gzle-*<^k birbirine benzer, bunlar sen de bir gn
"sndr. Srrn biliyorsan, ona doru
isf
^
oynar* $ kard?-
6S
/oana anlatrken cra bir konaklama /nekli bir lokantasmdaysak eer, gece-/gun
sunduu bedava ayn yannda sigara
/
iiyor ve plastik kokulu bir ilek hoafn kaklyor olurduk. Khne bir
otobsn n sralarnda sallanyorsak eer grltnn iinde, benim gzlerim
Canan'n gzel ve geni aznda ve dudaklarnda onun gzleri tek tuk geen
kamyonlarn asimetrik lambalarnda olurdu. Tk tk kalabalk garajlarn
birinde ellerinde plastik torbalar, kartondan bavullar ve bohalanyla bekleen
kalabalk arasnda oturuyorsak eer, Canan anlattklarnn orta yerinde birden -
hop- masadan kalkar ve beni buz gibi bir yalnzln ve kalabaln iersinde
brakp kaybolurdu.
Hi gemeyen dakikalar, saatler sonra bazan onu, otobs beklediimiz bir ehrin
arka sokaklanndaki eskici dkkanlarnn birinde bir kahve deirmenine, krk bir
tye, artk hi retilmeyen linyit sobalarndan birine kukuyla bakarken
bulurdum. Bazan elinde tuhaf bir tara gazetesi, yznde esrarl bir glle
geri dner ve bana, akamlar ahrlarna dnen hayvanlar kasabann ana
caddesinden gemesin diye belediyenin ald nlemleri ve Aygaz bayiinin
istanbul'dan dkkanna getirdii son yeniliklerin ilann okurdu. ou zaman
kalabaln iinde birileriyle senli benli ahbaplk ederken bulurdum onu:
Bartl teyzelerle sohbete dalar, rdek gibi irkin kk bir kz kucana
alp uzun uzun per, otobsler ve garajlar konusundaki artc bilgisiyle OPA
kokan kt niyetli yabanclara yol gsterirdi. Ben yanna ekinerek ve soluk
solua sokulduumda, btn bu yolculuklara sanki bu eitten dertlere derman
olmak iin kyormuuz gibi dereli ki: "Bu teyzeyi askerden dnen olu burada
karlayacakm, ama Van otobsnden tandk hi kimse kmam!" Bakalar iin
otobs saatlerini sorar, biletleri deitirirdik, alayan ocuklar susturur,
helaya gidenlerin bavullarna, knlarna gzkulak olurduk. "Allah raz olsun!"
demiti bir keresinde altn dili bir tombul teyze. Bana dnp kalarn
kaldrmt. "Biliyorsun deil mi, karn maallah pek gzel."
11
l
t
-J
Geceyarlar, otobsn i klar ve i klarndan daha parlak video-
televizyon ekran sndnde ve en efkrl, en uykusuz yolculardan tavana
ykselen titrek sigara dumanlarnn dnda otobsteki btn hareket durduunda,
hafif hafif sallanan koltuklarmzda gvdelerimiz ar ar birbirine karrd.
Salarn yzmde hissederdim, ince bilekli uzun ellerini dizlerimde, uyku kokan
soluunu rperen ensemde. Tekerlekler dnerken ve dizel motoru ayn inlemeleri
tekrarlarken, zaman, ar, karanlk ve scak bir sv gibi aramza yaylr ve
uyuan, tutulan, katlaan bacaklarmz ve kemiklerimiz arasnda bu yeni zamann
yeni duyarll istekle kprdanrd.
Bu zamann iinde bazan kolum onun kolunun dokunuundan alev alev yanarken,
bazan ba omuzuma dsn, hadi dsn diye saatler boyu beklerken, bazan
boynuma dokunan salar orada kalsnlar diye koltuumda kaskat kaslp kalrken
nefes al verilerini dikkatle, saygyla sayar, alnnda beliren kederli
krklklarn anlamn kendime sorar ve birden benim bakm altndaki solgun
yz i bir kla aydnlanverip Canan uyannca, ilk aknlkta, nerede
olduunu anlamak iin pencereden dar deil de, benim gven verici gzlerime
bakp glmseyiverince nasl da mutlu olurdum! Ba buz kesmi cama yaslanp
tmesin diye geceler boyu bekledim, Erzincan'dan aldm vine rengi ceketimi
karp zerine rttm ve dalk yollarda ofrmz yoku aa coarken, iki
bklm olan gvdesi savrulup bir yere vurmasn diye nbet tuttum. Bazan da, bu
nbetlerimin ortasnda, gzlerim boynunun teniyle, yumuack kulaklarnn
kvrmlar arasnda bir yerde odaklamken, motor grltleri, i ekmeler ve
lm istekleri arasnda, ocukluumun dlerinde kalm bir sandal gezintisi ya
da bir kartopu savann anlar bir gn Canan'la yaayacamz mutlu evliliin
hayalleriyle iice geer ve ben oralarda bir yerde kendimi kaybediverirdim.
Saatler
72
sonra pencereden vuran akac bir gne nn kristal kadar souk ve
geometrik uyarsyla uyandmda, nce bam gmdm lavanta kokulu scack
bahenin onun boynu olduunu kavrar, orada uykuyla uyanklk arasnda sabrla
biraz daha kalr ve gzlerimi krptrarak darclaki gneli sabaha, mor
dalara, yeni hayatn ilk izlerine bir selam akarken Canan'n gzlerinin benden
ne kadar uzakta olduunu kederle grrdm.
"Ak," diye sze balard Canan, benim iimde yana yana skp kalm kelimeyi
usta bir seslendirme sanats gibi bir anda alevlendirerek, "insan bir hedefe
yneltir, hayatn eyalar iinden ekip karr ve imdi anlyorum ki, en
sonunda dnyann srrna doru gtrr. imdi oraya gidiyoruz."
"Mehmet'i ilk grdmde," derdi Canan, bir bekleme salonundaki masalarn birine
braklm eski bir derginin kapandan kendisine bakan Clint Eastwood'u hi
grmeden, "btn hayatmn deieceini hemen anladm. Onu grmeden nce bir
hayatm vard, onu tandktan sonra baka bir hayatm oldu. Sanki, evremdeki
her ey, btn eyalar, yataklar, insanlar, lambalar, kllkler, sokaklar,
bulutlar, bacalar bir anda renk ve biim deitirdiler de ben bu yepyeni dnyay
hayranlkla tanmaya koyuldum. Kitab okumak iin aldmda, artk hibir
kitaba, hibir hikyeye ihtiyacm yok, diye dnyordum. nmde alan yeni
dnyay iyice anlamak iin yalnzca bakmal, gzlerimle her eyi tek tek
grmeliydim. Ama kitab okuduktan sonra grmem gereken eylerin, arkasn da bir
anda grdm. Gittii lkeden kederle geri dnen Mehmet'i uyandrdm, o hayata
birlikte gidebileceimize onu inandrdm. O gnlerde dnp dnp birlikte kitab
yeniden okurduk. Bazan bir blmne haftalar verirdik, bazan da daha okur okumaz
her eyin ok yaln ve ak olduunu grve-rirdik. Sonra sinemalara giderdik,
baka kitaplar, gazeteleri okur, sokaklarda gezerdik. Aklmzda kitap varken,
onu ezbere
73
.Ml
okurken, Istanbul sokaklar bambaka bir kla ldar, bizim olurdu. Sokakta
grdmz eli bastonlu ihtiyarn, nce kahveye gidip vakit ldreceini, daha
sonra, ilkokulun kapsndan torununu alacan bilirdik. Yolda grdmz at
arabasnn ncsn eken ksran, nden geen ikisini eken clz atlarn
anas olduunu farkederdik. Mavi orapl adamlarn neden sklatn, tren
tarifelerinin tersinden okunduunda ne anlama geldiini ve belediye otobsne
binen terli, iman adamn elindeki bavulun, az nce soyduu evden ald
eyalar ve i amarlaryla dolu olduunu hemen anlardk. Sonra, kitab yeniden
okumak iin bir kahveye giderdik, ve durmadan, hi durmadan saatlerce kitaptan
sz ederdik. Akt bu ve bazan, hani baz filmlerdeki gibi, uzaktaki dnyay bu
dnyaya tamann tek yolunun da ak olduunu dnrdm."
"Ama hi bilmediim eyler vard, hi bilemeyeceim eyler vard," demiti Canan
yamurlu bir gece, gzlerini ekrandaki pme sahnesinden hi ayrmadan ve
birka kaygan kilometre ve ya da be yorgun kamyon sonra, ekrandaki pme
sahnesinin yerini bizimkine benzeyen bir otobsn bizimkine hi benzemeyen irin
bir manzarada ilerleyii aldnda eklemiti: "O hi bilmediimiz yere
gidiyoruz, imdi."
zerimizdeki elbiseler terden, tozdan ve kirden giyilmez olduunda, ve tenimizin
zerine Hallardan bu yana, bu topraklar altst etmi btn tarihin tortusu
tabaka tabaka biriktiinde, bir otobsten inip bir dierine binmeden nce
Geliigzel ehrinin arsna geliigzel kardk. Canan, kendisini, iyi
niyetli taral retmenlere benzeten uzun poplin etekliklerden alrd, ben
kendimi daha nceki soluk taklidime benzeten ayn gmleklerden... Daha sonra
kaymakamlk, Atatrk heykeli, Arelik bayii, eczane ve cami arasnda bamz
kaldrmay akl edersek, Kuran kursuyla yaklamakta olan toplu snnet treninin
bezden ilanlar arasnda gzken kristal
74
mavisi gkte bir jetin brakt beyaz ve narin izgiyi fark eder, ellerimizde
kttan paketler ve plastikten torbalar bir an durup ge akla bakar, hemen
arkasndan soluk kravatl soluk memura ehir hamamnn yerini sorardk.
Hamam sabahlar kadnlara ak olduu iin, sokaklarda nce ben oyalanr,
kahvelerde pinekler, otellerin nnden geerken Canan'a, hi olmazsa bir gn,
bir geceyi, tekerleklerin ve otobs koltuklarnn stnde deil, ama herkes gibi
yeryznde, mesela bir otelde geirmemiz gerektiini sylemeyi dlerdim, baz
akamlar dlediimi sylerdim de, ama hava kararrken, Canan bana, ben
hamamdayken yapt aratrmalarnn sonularm gsterirdi: Eski Fotoroman
dergisi ciltleri, daha eski ocuk dergileri, bir zamanlar inediimi bile
unuttuum iklet rnekleri ve anlamn karamadm bir sa tokas. "Otobste
anlatrm," derdi Canan yznde ayn video filmini bir kere daha seyrettii
zamanlar beliren o zel glmseyile.
Kasvetli otobsmzn televizyon ekrannda, rengarenk bir video filminin deil
de disiplinli ve uslu bir ablann belirip kt lm haberleri verdii bir gece,
"Mehmet'in teki hayatna gidiyorum," demiti Canan. "Ama o teki hayatnda
Mehmet deil bir baka biriydi o." Bir benzincinin nnden hzla geerken soru
soran kzl neon klar yzne vurdu.
"teki hayatnda olduu kiiden, kzkardelerinden, bir konaktan, dut aacndan
ve bir de baka bir ad ve baka bir kiilii olduundan ok fazla sz etmedi
Mehmet. Bir keresinde kklnde ocuk Haftas dergilerini ok sevdiini
sylemiti. Sen hi ocuk Haftas okudun mu?" Uzun parmaklar, kllkle
bacaklarmz arasndaki bolukta ve sararm dergi ciltlerinin sayfalar
arasnda gezindi ve dergi sayfalarna deil dergi sayfalarna bakan bana bakarak
dedi ki: "Herkesin buraya bir yere dneceini sylerdi Mehmet. Onun iin bu
eyleri topluyorum. Onun ocukluunu yapan bu eyalar... Kitapta
75
bulduumuz eyler bunlar. Anlyor musun?" Tamtamna anlamazdm, bazan hr
anlamazdm, ama Canan benimle yle bir konuurdu ki anladm sanrdm. "Senin
gibi," derdi Canan. "Mehmet de kitab okur okumaz btn hayatnn deieceini
anlam ve anlad eyin de sonuna kadar gitmi. Sonuna kadar... Tp okuyormu,
btn vaktini kitaba, kitaptaki hayata adamak iin brakm. Yepyeni biri
olabilmek iin btn gemiim terk etmesi gerektiini de anlam. Babasyla,
ailesiyle ilikisini byle kesmi... Ama onlardan kolay kurtulamam. Bana asl
kurtuluunun, yeni hayata doru ilk knn trafik kazasyla gerekletiini
sylemiti... Doru: Kazalar ktr; ktr kazalar... Melek o k
zamanndaki sihrin iinde grlr ve o zaman hayat dediimiz kargaann asl
anlam gzlerimizin nnde belirir. O zaman dneriz evimize..."
Bu tr szleri iittikten sonra, terkettiim annemi, odam, eyalarm,
yatam, evimi dlerken yakalardm kendimi ve bu dlediim eylerle yanmda
yeni hayat dleyen Canan' yanyana getirebilmenin hayalini kurardm. Sinsi mi
sinsi bir aklclk ve ll sululuk duygusuyla.
76
Bindiimiz otobslerin hepsinde televizyon ofr mahallinin stnde bir yerde
dururdu ve baz geceler hi konumaz, yalnzca oraya bakardk. Kutular, dantelli
rtler, kadife perdeler, cilal tahtalar, nazarlklar, boncuklar, kartmalar
ve sslerle modern bir mihraba evrilmi ykseltideki ekran, artk aylardr
gazete okumadmz iin otobs pencerelerinin gsterdiklerinin dnda dnyaya
alan tek pencereydi. Zp zp zplayan evik kahramanlarn bir anda yzlerce
ulsuzun yzne ayaklaryla tokatlar att karate filmlerini ve onlarn hantal
kahramanlara oynatlm ar ekim yerli taklitlerini seyrettik. Zeki, sevimli
ve siyahi bir kahramann beceriksiz zenginleri, polisleri, gangsterleri
aldatt Amerikan filmlerini, gen yakkllarn uaklara ve helikopterlere
taklalar attrd pilot filmlerini ve hayaletlerin ve vampirlerin gzel gen
kzlarn dlerini kopartt korku filmlerini grdk, iyi yrekli zenginlerin
hanm hanmck kzlarna bir trl iyi ve samimi bir koca bulamadklar milli
filmlerin ounda, erkek kadn btn kahramanlar hayatlarnn bir dneminde
arkclk yapyorlard ve birbirlerini stste o kadar ok yanl anl-
77
yorlard ki sonunda bunlar bir tr doru anlamaya dnyordu. Yerli filmlerde
ayn yzleri ve gvdeleri hep birrnek sabrl postac, acmasz tecavzc, iyi
yrekli irkin kzkarde, gr sesli hakim, anlayl ana teyze ve salak
rollerinde grmeye o kadar almtk ki, bir gn bir mola yerinde, duvarlarna
cami, Atatrk, artist ve grei resimleri aslm SUBAI HATIRALAR RESTORAN'da,
iyi yrekli kzkardele tecavzcy uykulu gece yolcularyla birlikte uslu uslu
ezogelin orbas ierken grnce aldatldmz dndk. Canan, grdmz
filmlerde, duvarlardaki nl oyunculardan hangilerini tecavzcnn becerdiini
tek tek hatrlarken, rengarenk lokantann mterilerine dalgn dalgn baktm
ve hepimizi, bilinmeyen bir geminin aydnlk ve souk salonunda orba ie ie
lme giden yolcular olarak dlediimi hatrlyorum.
Ekranda saysz kavga sahnesi grdk; krlan camlar, bardaklar, kaplar grdk;
uaklarn arabalarn bir an gzden kaybolularn ve sonra ge ykselen
alevleri grdk; alevlerin yuttuu evleri, ordular, mutlu aileleri, kt
adamlar, ak mektuplarn, gkdelenleri, hazineleri seyrettik. Yaralardan,
yzlerden, kesik boyunlardan fkran kanlan, bitip tkenmeyen kovalamaca
sahnelerini, yzlerce, binlerce arabann saysz filmde birbirlerini takip
ediini, virajlar hzla aln ve sonra mutlulukla arpmalarn grdk.
Birbirlerine hi durmadan ate eden erkek kadn, yerli yabanc, bykl byksz
onbinlerce mutsuz grdk. Bir video filmi bitip bir ikincisi ekranda belirmeden
nce, "ocuun bu kadar kolay aldanaca aklma gelmemiti," derdi Canan, ikinci
filmden sonra ekran kara lekeler sardnda "Gene de bir yere doru gidiyorsan,
hayat gzel," derdi Canan. Ya da "inanmyorum, kanmyorum ama seviyorum," derdi
Canan. Ya da uykuyla uyanklk arasnda, "Ryamda mutlu evlileri greceim,"
derdi Canan yznde filmin mutluluuyla.
78
Cananla yolculuklarmzn nc ayn bitirirken, bini akn p sahnesi
grm olmalyz. Her pte, otobs hangi kk kasabadan cra ehre giderse
gitsin, iinde yumurta sepetli yolcular, eli antal memurlar ya da kimler
olursa olsun, koltuklarda bir sessizlik balar, Canan'n ellerini dizlerinin
zerinde ya da kucanda tutuunu hisseder ve sonra ben, bir an, iddetle
kark derin, sert ve anlaml bir ey yapmak isterdim. Tam bilincinde olmadm
bu eyi, ya da bir benzerini, yamurlu bir yaz gecesi yaptm da.
Karanlk otobsn yars doluydu; ortalarda bir yerdeydik ve ekranda bizden ok
uzak, bize ok yabanc tropikal.bir manzarada yamur yayordu. Bir igdyle
pencereye, ve bylece Canan'a bam yaklatrdmda darda yamurun
baladn grdm. Ayn anda bana glmseyen Canan'mn dudaklarm, filmlerde
grdm gibi, televizyonda yapld gibi, yapldn sandm gibi ptm,
btn gcmle ptm, istekle ve hrsla ptm, melek, rpnyordu, kanatarak
ptm.
"Hayr, hayr canm" dedi bana. "Ona ok benziyorsun, ama sen o deilsin. O
baka bir yerde..."
Pembe neon klar yzne en cra, en sinekli ve en lanetli Trk Petrol'n
panosundan m vurmutu, ekrandaki teki dnyann inanlmaz afandan m? Kzn
dudaklarndan kan szyordu, diye yazar kitaplar byle durumlarda ve grdmz
filmlerin kahramanlar da byle durumlarda masalar devirir, camlar krar ve
arabalarn hzla duvara srerlerdi. Ben, dudaklarmda p tad bekledim
kahrolarak. Belki de aklma gelen yaratc bir buluun tesellisiyle: Ben yokum,
dedim kendi kendime ve ben yoksam eer ne farkeder! Ama otobs yeni bir istekle
sallanrken her zamankinden daha fazla varolduumu hissettim: Bacaklarmn
arasnda byyen ar yznden: Gerilmek, patlamak ve gevemek istiyorum. Sonra,
daha daha derine gitmi olmal istek; btn dnya olmal,
79
yeni bir dnya. Ne olacan bilmeden, bekliyordum, gzlerim nemlenirken,
terlerken bekliyordum, bekliyordum istekle ve neyi beklediimi bilmeden ki her
ey, ne ar, ne yava mutlulukla patlad, eridi, yitip gitti.
nce o muhteem grlty duyduk, sonra kaza ertesinin bir anlk huzurlu
sessizliini. ofrle birlikte, bu sefer televizyonun da tuzla buz olduunu
grdm. Haykrlar ve lklar balaynca elinden tutup Canan' ustalkla ve
salimen yeryzne indirdim.
akr akr yamur altnda, bizde de, bizim otobste de fazla bir hasar
olmadn anladm hemen, iki ya da l ve bir ofr. Ama br otobs, ehit
ofrn brnden girip ikiye katlayp aaya, amurlu tarlaya yuvarlad
HEMEN VARAN, ller ve lmekte olanlarla kaynayordu. Hayatn karanlk
merkezine dikkat ve merakla iner gibi, yuvarland yere, msr tarlasna doru
indik ve bylenerek otobse yaklatk.
Yanna vardmzda patlam pencerelerinin birinin iinden batan aa kanlar
iinde bir kz kmaya abalyordu. Aracn iine uzanm elinde bir bakasnn -
eilip baktk- gc tkenmi gen bir erkein elini tutuyordu. O eli hi mi hi
brakmadan, blucinli kz, bizim de yardmlarmzla aratan dar kt.
Tutmakta olduu ele doru eildi sonra; onu ekerek sahibini dar karmaya
alt. Ama gryorduk, ters dnm otobsteki gen, nikelajla kapl
ubuklarn, karton gibi katlanm boyal tenekelerin arasna skm kalmt.
Bir sre sonra bizlere ve karanlk ve yamurlu dnyaya tersinden bakarak ld.
Uzun sal kzn yznden gznden kanl yamur sular akyordu. Biz yalarda
olmalyd. Yamurda pembeleen yznde lmle yzyze gelmi birinden ok,
akn bir ocuk ifadesi vard. Kk slak kz, senin iin biz ok zldk. Bir
an, bizim otobsten gelen n altnda, koltuunda oturan l erkee bakt ve
dedi ki:
"Babam, babam imdi ok kzacak."
l erkein elini brakt, dnp Canarim yzn ellerinin arasna ald,
yzyllardr tand gnahsz bir kzkardei okar gibi okad.
"Melek," dedi. "Sonunda buldum seni, sonunda, yamur iinde onca yolculuktan
sonra."
Kanl gzel yz, Canan'a hayranlkla, zlemle, mutlulukla bakyordu.
"Beni hep izleyen, en olmadk yerde karma kverecekmi gibi yapan, sonra
kaybolan, kaybolduu iin de kendini aratan bak senin baknd," dedi kz.
"Senin baknla karlamak iin yollara dtk, senin bu yumuack baknla
gzgze gelebilmek iin otobslerde geceledik, ehir ehir gezdik, kitab bir
daha, bir daha okuduk, melek, biliyorsun."
Canan, biraz akn, biraz kararsz, ama yanlln gizli geometrisinden memnun
ve kederli, hafife glmsedi.
"Gl bana," dedi lmekte olan blucinli kz. -Onun leceini anlamtm, melek-
"Bana gl ki o dnyann n bir kere olsun grebileyim yznde. Bana karl
k gnlerinde, elimde antam okuldan dnerken rek almak iin girdiim frnn
scakln hatrlat, bana scak yaz gnnde iskeleden denize ne neeyle
atladm hatrlat; hatrlat bana, ilk p, ilk kucaklay, tek bana taa
tepesine ktm ceviz aacn, kendimden teye getiim yaz akamn, neeyle
sarho olduum geceyi, yorganmn iini ve bana severek bakan gzel ocuu
hatrlat bana. Hepsi o lkedeler, ben de gitmek istiyorum oraya, yardm et,
yardm et ki, her soluk alta biraz daha eksiliimi mutlulukla
karlayabileyim." Canan ona tatl tatl glmsedi.
"Siz melekler," dedi kz, msr tarlasnn iinden gelen lm ve hatrlay
lklar arasnda. "Ne kadar da korkunsunuz! Ne kadar da acmasz, ama gzel!
Bizler her kelimeyle, her eya ile, her hatrlay ile ar ar kuruyup, toz
olup biterken
sizler ve tkenmeyen nzn dedii her yer, nasl da zaman d bir huzurun
iinde kalabiliyor. Onun iin, kitab okuduk okuyal, talihsiz sevgilimle ben,
otobs pencerelerinden, baklarnz aradk. Senin baklarn melek, nk,
kitabn vaad ettii esiz an, imdi gryorum ki, buymu, iki diyar arasnda bir
gei zaman. Ne oradayken, ne de buradayken; ben imdi, hem oradayken hem de
buradayken anlyorum k denen eyin ne olduunu; huzurun, lmn ve zamann
ne olduunu, ne mutlu anlyorum. Daha da gl bana melek."
Ondan sonra ne olduunu sanki hatrlayamadm bir sre. Hani tatl sarholuk
anlarnn sonunda, kafa iyice bulanr da, sabah olduunda "ite orada film
koptu," denir ya; bunun gibi bir ey gelmiti bama. nce ses gitti,
hatrlyorum, kz ile Canan'n birbirlerine nasl baktklarn grr gibi
oluyordum. Sesin arkasndan, grnt de bir sre kaybolmu olmal ki, bir sre
grdklerim anlarm arasna hi karmadan, hibir kayt aletine taklmadan
buharlap gitti.
Blucinli kzn sudan sz ettii hayal meyal aklmdayd da, msr tarlasn nasl
atk da bir rmak kenarna geldik, oras da bir rmak myd, amurlu bir dere
miydi, bu durgun suyun zerine tp tp vuran yamur damlalarn ve suda
brakt halkalar nereden gelen mavi n iinde grebiliyordum,
kartamyordum.
Bir sre sonra blucinli kzn Canan'n yzn gene ellerinin arasnda tuttuunu
grdm. Bir eyler fsldyordu ona, ama iitmiyordum ya da bir ryadaki gibi
fsldanan szler bana erimiyordu. Belli belirsiz bir sululuk duygusuyla
ikisini yalnz brakmam gerektiini dndm. Dere boyunca bir iki adm attm,
ama ayaklarm balklam bir amura gmlyordu. Sarsak admlarmdan rken bir
dizi kurbaa her biri birer belirgin "cup" yaparak kendilerini suya attlar.
Suyun zerindeki buruturulmu bir sigara paketi ar ar yaklat. Bir Maltepe
paketiydi, sana soluna isabet eden yamur
82
damlacklar yznden arada bir yle bir sallanyor, sonra kendinden emin ve
marur, belirsizlikler lkesine doru gsterile ilerliyordu. Gr amn
karanl iinde, kprtlarn grdm sandm Cananla kzn glgeleri ve bu
sigara paketinden baka ak seik hibir ey yoktu. Anne anne, onunla ptm
ve lm grdm, demitim ki kendi kendime, Canan'n seslendiini duydum.
"Yardm et," dedi bana. "Yzn ykayaym ki babas kanlar grmesin."
Arkasnda durup kz tuttum. Omuzlar krlgand, koltu-kaltlar scack. Sigara
paketinin yzd sudan avu avu alan Canan'n kzn yzn ykayn,
alnndaki yaray efkatle temizleyiini, hareketlerindeki ana dikkati, zerafeti
doya doya seyrettim; kzn kannn dinmeyeceini anladm. Kz bize, kkken
ninesinin kendisini ite byle ykadn syledi. Bir zamanlar kkt, sudan
korkard, imdi bymt, suyu seviyordu ve lyordu.
"lmeden nce sizlere anlatacaklarm var," dedi. "Beni otobse gtrn."
ikiye katlanm ve ters dnm otobsn evresinde hzl ve yorucu bir bayram
gecesinin sonunda grlebilecek kararsz bir kalabalk vard imdi. Iki- kii
belirsiz bir amala ar ar kprdanyordu, belki bir ceset tayorlard, bir
bavul tar gibi. Bir kadn emsiyesini am elinde plastik anta sanki yeni
bir otobs bekliyordu. Bizim katil otobsn yolcularyla madur otobsn baz
yolcular, paralanm otobsn iinde bavullar, ller ve ocuklar arasnda
kalanlar darya, yamurun iine ekmeye alyorlard. Yaknda lecek olan
kzn az nce tuttuu el ise brakt gibi duruyordu.
Kz acdan ok, bir eit grev ve zorunluluk duygusuyla otobse sokuldu, eli
efkatle tuttu.
"Sevgilimdi," dedi. "Kitab ilk ben okudum, bylendim, korktum. Hata ettim, o
da benim gibi bylenecek sanarak
83
okusun diye ona verdim. Bylendi, ama bununla yetinmedi, o lkeye gitmek
istedi. Bunun bir kitap olduunu syledimse de inandramadm. Sevgilimdi.
Yollara dtk, ehir ehir gezdik, hayatn yzeylerine dokunduk, renklerin
gizlediklerinin ilerine girdik, esas olan aradk, ama bulamadk. Aramzda
kavgalar kmaya balad iin onu araylarnda yalnz braktm, evime anneme
babama dndm, bekledim. Sonunda sevgilim bana dnd, ama bambaka'biri olarak.
Bana kitabn pek ok kiiyi yoldan kardn, pek ok talihsizin hayatn
kaydrdn, btn ktlklerin kayna olduunu syledi. imdi btn bu hayal
krklklarna ve krk hayatlara yol at iin kitaptan intikam almaya yemin
etmiti. Ona, kitabn bir suu olmadn syledim, bunun gibi pek ok kitap
olduunu anlattm. nemli olan insann okurken grd eylerdir, dedimse de
dinletemedim. Aldatlm bahtszlarn intikam atei iine girmiti bir kere.
Bana Dr. Narin'den sz etti, onun kitaba kar savandan, bizi yok eden yabanc
uygarlklara, Bat'dan gelen yeni eyalara at savatan, yazya kar byk
mcadelesinden bahsetti... eit eit saatlerden, eski eyalardan, kanarya
kafeslerinden, el deirmenlerinden, kuyu krklarndan sz ediyordu. Anla-
myordum, ama seviyordum onu. iini kin brmt, ama gene de benim canm
sevgilimdi. Bu yzden, Gdl kasabasnda "amalarmz" iin bir gizli bayiler
toplants var dedii zaman peinden gittim. Dr. Narin'in adamlar bizi bulup
alacaklar, Dr. Narin'in kendisine gtreceklerdi... imdi bizim yerimize oraya
siz gidin... Kitaba ve hayata ihaneti durdurun. Dr. Narin bizleri, davaya
inanm gen soba bayileri olarak bekliyor. Kimliklerimiz sevgilimin ceketinin
i cebinde... Bizi almaya gelecek olan adam OPA tra kremi kokacak."
Yz gene kanlar iinde kalan kz, elindeki l eli pt, okad ve alamaya
balad. Canan omuzlarndan tuttu onu.
"Ben de suluyum melek," dedi kz. "Senin sevgini hak
84
etmiyorum. Sevgilime kandm, peinden gittim, kitaba ihanet ettim. O benden de
sulu olduu iin seni gremeden ld. Babam ok kzacak ama, ben senin
kollarnda leceim iin mutluyum."
Canan lmeyeceim syledi ona. Ama grdmz filmlerde lenler hibir zaman
leceklerim ilan etmedikleri iin bu lm bize oktan inandrc gzkmeye
balamt. Melek rolndeki Canan, kzn elini, o filmlerdeki gibi l olann
eline sk skya tututurdu. Sonra kz, eli sevgilisinin elinde, ld.
Canan dnyaya tersinden bakan olann cesedine sokuldu. Ban otobsn patlam
camndan ieri soktu, bir sre orada arand ve yznde mutlu bir glmseyi,
elinde yeni kimliklerimizle bizim yamurlu dnyamza geri dnd.
Yznde o mutlu glmseyii grnce nasl da seviyordum Canan'. Geni aznn
kenarlarnda, gzel dilerinin bittii yerle dudaklarnn yumuak bir ayla
birletii noktalarda aznn iinin iki karanlk noktasn gryordum. Glerken
Canan'in aznn kenarlarnda beliren iki sevimli gen!
O beni bir kere pmt, ben onu bir kere pmtm, imdi yamurun altnda bir
kere daha pelim istedim, "ama hafife uzaklat benden.
"Yeni hayatmzda, senin adn Ali Kara, benim adm da Efsun Kara," dedi elindeki
kimlikleri okurken. "Evlilik czdanmz da var." ingilizce dersinde iittiimiz
o retici, efkatli, anlayl retmen sesiyle glmsedi sonra: "Bay ve Bayan
Kara bayiler toplants iin Gdl kasabasna gidiyorlar."
85
Gdl kasabasna bitip tkenmeyen yaz yamurlarndan ve otobs ve iki ehir
deitirdikten sonra vardk. amurlu garajlardan arnn dar kaldrmlarna
karken yukarda tuhaf bir gk grdm; orta yerine gerilmi bez afite ocuklar
yazlk Kuran kursuna arlyordu. Tekel ve Spor Toto bayiinin nnde, ileri
doldurulmu san ls, renkli likr ieleri arasnda dilerini gstererek
glmsyordu. Eczanenin kapsna siyasi cinayetlerden sonraki cenazelerde
yakalara taklan el ilanlarna benzer resimler yaptrlmt: Altlarnda doum
ve lm tarihi yazan ller eski yerli filmlerdeki iyi zenginleri hatrlatt
Canan'a. Bir dkkana girip kendimize saygdeer birer gen bayi ss vermek iin
plastik bir el antas ve naylon gmlekler aldk. Bizi otele doru karan dar
kaldrmlarda kestane aalan alacak bir dzgnlkte dizilmiti. Birinin
glgesindeki levhada, "lazer ile deil el ile snnet" szlerini okuyunca Canan,
"bizi bekliyorlar," dedi. Ben rahmetli Ali Kara ile Efsun Kara'nn cebimdeki
evlilik czdann hazr ediyordum, ikbal Oteli'nin Hitler bykl ufak tefek
kayt memuru czdan yalnzca yle bir kartrd.
86
"Bayiler toplants iin mi geldiniz?" dedi. "Hepsi lisedeki ala gittiler.
Bu antadan baka bavul yok mu?"
"Bavullarmz otobs ve yolcularla birlikte yand," dedim ben. "Lise nerede?"
"Tabii otobsler yanar, Ali Bey," dedi memur. "ocuk size liseyi gsterir."
Bizi liseye gtren ocukla, benimle hi konumad eker bir sesle konutu
Canan: "O kara gzlkler dnyan karartmyor mu senin?" "Karartmyor," dedi
ocuk. "nk ben Michael Jackson'um." "Annen ne diyor buna?" dedi Canan. "Bak,
annen sana ne gzel bir yelek rm." "Annem karamaz!" dedi ocuk.
Ad, Beyolu pavyonlarnda olduu gibi, yanp snen neon lambalarla yazlm
Kenan Evren Lisesi'ne varana kadar Michael Jackson'dan unlar rendik: Orta
bire gidiyordu; babas otel sahibinin ilettii sinemada alyordu, ama imdi
toplantyla meguld; btn kasaba bayiler toplantsyla meguld; bazlar da
bu ie kar kyorlard; nk kaymakam yle bir ey demiti: "Ben, kaymakam
olduum yere leke srdrmem!"
Kenan Evren Lisesi'ndeki kalabalk iinde zaman saklayan makineyi, siyah beyaz
televizyonu renkliye eviren sihirli cam, ilk Trk otomatik domuz eti
dedektrn, kokusuz tra losyonunu, gazeteden pnii kupon kesen makas, ev
sahibi eve girer girmez kendi kendine yanan sobay ve bir hamlede btn bir
minare, mezzin, hoparlr ve Batllama-Islamlama sorununu modern ve ekonomik
bir zmle safd brakan kurgulu saati grdk. Bildiimiz guguklu saatin kuu
yerine geleneksel mekanizmaya iki figr balanmt. Namaz saatlerinde erefe
biimindeki ilk katta belirip kez "Allah uludur!" diyen minik bir imam ve
saat balarnda yukardaki erefede belirip, "Ne mutlu Trkm, Trkm, Trkm!"
diyen kravatl ve byksz bir minik oyuncak beyefendi.
87
Grnt saklama makinasn grnce, ileri srld gibi, bu bulularn
btnyle blge lise rencileri tarafndan yapldndan phelendik.
Kalabalkta gezinen babalar, amcalar, retmenlerin de akl ve parma karm
olmalyd bu bululara,
iice gemi bir otomobil jantyla d lastik arasna yzlerce el aynas
karlkl bir labirent oluturacak ekilde dizilmiti. Bir noktadan k ve
grnt aynalar labirentine alnyor, kapak kapatlnca zavall k sonsuza
kadar aynalar arasnda dnmek zorunda kalyordu. Sonra, keyfin cann ne zaman
isterse o zaman, kapal delie gzn uydurup kapa aarsan, ierdeki
grnty, artk ne grnts hapsedilmise ieri, bir nar aac, sergiyi
gezen cadoloz retmen, iman buzdolab bayii, sivilceli renci, bir bardak
limonata ien tapu memuru, ayranla dolu srahi, Evren Paa'nn portresi,
makineye glen disiz hademe, karanlk bir adam, onca yolculua ramen teni l
l parlayan gzel ve merakl Canan ya da kendi gzn, ite onu yeniden
gryordun.
Makineye deil de sergiye bakarken baka eyler de grdk: Mesela, kare ceketli
beyaz gmlekli kravatl bir adam bir konuma yapyordu. Kalabalktakilerin ou
kk takmlar oluturmu, birbirlerini ve bizi szyorlard. Sa krmz
kurdelal bir kk kz bartl iri anasnn etei dibinde z sonra okuyaca
iiri gzden geiriyordu. Canan bana sokuldu. zerinde Kastamonu'dan aldmz,
Smerbank basmasndan fstki bir eteklik vard. Onu seviyordum, ok seviyordum,
biliyorsun melek. Ayran itik. Yemekhanedeki tozlu akam na dalgn, yorgun,
uykulu baktk. Bir eit varolma mzii. Bir eit hayat bilgisi. Bir eit
televizyon ekran da vard ki, sokulmu, anlamaya alyorduk.
"Bu yeni televizyon Dr. Narin'in katks," dedi papyonlu bir adam. Mason muydu?
Masonlarn papyon taktn bir gazetede okumutum. "Kiminle tanm oluyorum,"
diye
88
sordu bana ve alnma dikkatle bakt, belki de Canan'a benden fazla bakyor
olmaktan ekindii iin.
"Ali Kara ve Efsun Kara," dedim ben.
"ok gensiniz. Krk kalpli bayiler arasnda bu kadar genlerin olmas bizi
umutlandryor."
"Genlii deil, yeni bir hayat temsil ediyoruz, efendim," diyordum ki ben:
"Krk kalpli deil, salam imanlyz," dedi iri yapl biri, sevimli biri,
sokakta liseli kzlarn saati sorabilecei iyimser
amca.
Bylece, biz de kalabala katldk. Sa kurdelal kz, hafif bir yaz rzgr
gibi bir mrldanmayla iirini okudu. Yerli filmlerde iyi bir arkc olabilecek
yakkl delikanl, bir askerin snflama titizliiyle blgemizden sz etti:
Seluklu minarelerinden, leyleklerden, yaplmakta olan elektrik santralndan ve
yrenin verimli ineklerinden. Her renci yemekhane masalarnn zerine konmu
buluunu anlatrken, babas ya da retmeni yanna gelip gururla bizlere
bakyordu. t Ellerimizde ayran ve limonata bardaklar baz kelerde toplandk;
birbirimize arptk, el sktk. Belli belirsiz bir alkol kokusu aldm, bir OPA
kokusu da, ama kimden, kimlerden? Dr. Narin'in televizyonuna da baktk. En ok
Dr. Narin'den szediliyordu, ama kendi ortalkta yoktu.
Hava kararnca, erkekler nden, kadnlar arkadan lokantaya
gitmek iin liseden ktk. Kasabann karanlk sokaklarnda
"";; sessiz bir dmanlk vard. Hl kapanmam berber ve
' bakkallarn kaplarndan, televizyonu ak bir kahvehaneden
ve lambalar yanan kaymakamln pencerelerinden gzet-
; leniyorduk. Yakkl rencinin szn ettii leyleklerden
biri meydandaki kuleden, lokantaya giren bizleri dikizliyordu.
s Merakla? Dmanca?
Lokanta, duvarlanna Trk byklerinin, erefle batm tarih bir denizaltmzn,
arpk kafal futbolcularn, mor incirlerin,
89
Tfpp
saman sars armutlarn ve mutlu koyunlarn resimleri aslm akvaryumlu,
saksl ve iyiniyetli bir yerdi. Bir anda bayiler ve kanlaryla, lise
rencileri ve retmenler, bizi sevenler, bize inananlarla dolunca, sanki byle
bir kalabal aylardr bekliyormuum, aylardr byle bir geceye
hazrlanyormuum gibi hissettim kendimi. Herkesle birlikte, herkesten ok
itim. Erkekler masasnda, yanma oturup kalkanlarla, rak kadehlerini
tokutururken itahla onurdan szettim, hayatn kayp anlamndan, kayp
bireylerden. Hayr, konuyu nce onlar at iin: Cebinden bir deste oyun
kd karan ve papaz yerine izdii "eyh"i ve vale yerine izdii "kul"u
gururla gsterip lkemizdeki yzyetmi bin kahvehanenin ikibuuk milyona yakn
masasnda artk bu ktlarn datlmas gerektiini uzun uzun anlatan dosta
yle bir hak verdim ki birlikte atk: Umut buradayd, bir suret olarak bu gece
aramzdayd; melek miydi bu umut? Bir ktr, dediler. Dediler ki: Her soluk
alp verite biraz daha eksiliyoruz. Dediler ki: Eyalarmz gmdmz yerden
karyoruz. Biri bir soba resmi gsterdi. Tandk bir bakas: Bir bisiklet ki
boyu boyumuza, pou poumuza uyar. Papyonlu bey cebinden bir sv iesi
kard: Di macunu yerine... Bir rya grdm diye anlatt ne yazk ki iemeyen
disiz dede: Korkmayn diyor o bize, o zaman krlmazsnz. O kimdi? Esas
eyann srrn bilen Dr. Narin niye gelmemiti, niye yoktu? Aslnda, dedi bir
ses, Dr. Narin bu imanl delikanly greydi kendi olu gibi severdi. Kimdi bu
ses, ben dnene kadar yok oldu. Ht, dediler, Dr.-Narin'den byle ulu-orta
bahsetmeyin. Yann televizyonda melek gzknce, tartma kacak! Her ey, btn
bu korku kaymakam yznden, diyorlard, ama o da aslnda tam kar deil.
Trkiye'nin en zengini Vehbi Ko da bu sofraya, bu davete gelebilir. En byk
bayidir o, dedi biri. Birileriyle ptm hatrlyorum; gen diye beni
kutlayanlarla, akszl diye kucaklayanlarla; nk onlara otobslerdeki
ekran, renkleri
90
ve zaman anlatmtm. Ekran, dedi Tekel bayii, sevimli de bir adamd: imdi
bizim ekran bizlere bu tuza hazrlayanlarn sonu olacak; yeni ekran yeni
hayattr. Birileri yanma oturuyor kalkyordu; ben de bakalarnn yanna
oturdum, kalktm ve anlattm: Kazalar, lm, huzuru, kitab, o n... Daha da
ileri gitmi olmalym: "Ak" dedim, kalkp oturduu yere baktm, Canan
kendisini inceleyen retmenler ve kanlan arasndayd. Oturdum: Zaman, dedim bir
kazadr, bir kaza sonucu buradayz. Dnyada olmak da yle. Mein ceketli bir
iftiyi ardlar, sen onu dinle o zaman dediler. ok ihtiyar deildi, ama
oflaya puflaya, "estafurullah," dedi, "naizane" kefini i cebinden kard:
Bir cep saatiydi, ama mutlu olduun zaman anlyordu ve o zaman kendiliinden
duruyordu ve o vakit mutluluun da sonsuza kadar uzuyordu. Mutlu olmadn vakit
saatin akrebiyle yelkovan telala koarlar ve sen de, aman zaman ne abuk
gemi derdin o vakit ve dertlerin de gz ap kapayncaya kadar geerdi. Sonra
gece, sen saatin yanbanda huzurla uyurken, kendiliinden zamann artsn
eksisini ayarlard ihtiyarn bana alm elinde sabrla tkrdayan bu kk ey
ve sabah hibir ey olmam gibi, herkesle birlikte kalkardn.
Zaman demitim ya, bir ara akvaryumda ar ar salnan balklara bakakalmtm.
Bir adam sokulmu yanma, bir glge, dedi ki: "Bizi," dedi. "Bat medeniyetini
kmsemekle , suluyorlar. Aslnda tam tersi... rgp'teki maaralarnn iinde
yzyllardr yaayan hal kalntlarm duymu muydunuz?" Ben balklarla
konuurken kimdi konuan bu balk, ben dnene kadar yok oldu. nce lgeymi
dedim, sonra o dehet kokuyu aldm korkuyla: OPA.
Bir sandalyeye oturur oturmaz koca bykl bir amca, bir parmana anahtarlk
zincirini sinirle dolarken sordu: Kimlerdendim ben, oyum kimeydi, hangi buluu
beendim, yarn sabah ne karar veririm? Aklmda balklar vard, bir bardak daha
rak ier misiniz diyecektim. Sesler, sesler, sesler duydum.
91
?..'
Sustum. Sonra sevimli Tekel bayii ile yanyana dmz: Artk hi kimseden
korkmadn syledi, vitrinindeki doldurulmu fareye takan kaymakamdan bile.
Niye yalnz bir Tekel vard bu lkede likr satar; devlet tekeli. Bir ey
hatrlyordum, korktum ve korkunca aklma geleni syledim: Hayat, dedim, bir
yolculuksa eer, alt aydr ben de bir yoldaym, bir ey rendim, izin verin
syleyeyim. nk bir kitap okumutum, btn dnyam kaybetmitim, yenisini
bulmak iin yollara dmtm! Ne buldum? Ne bulduumu sanki sen syle-
yiverecektin melek! Bir an sustum, bir an dndm ve melek, dedim, ne dediimi
bilmeden ve birden bir ryadan uyanr gibi hatrladm ve kalabalkta seni
aramaya baladm: Ak. Orada, buzdolab ve soba bayileri ve karlar ve papyonlu
adamla kzlar arasnda ve retmenlerin ve ii gemi bunaklarn ll
baklar arasnda ve grlmeyen bir radyonun mziinin eliinde Canan liseli
uzun boylu ve arsz bir herifle dans ediyordu.
Oturdum bir sandalyeye, sigara itim. Dans etmeyi bilseydim... Filmlerde gelinle
damadn edecei trden bir dans. Kahve itim. Btn saatler, mutluluk cep saati
bile ilerlemi olmalyd... Sigara... Dans eden iftleri alkladlar. Kahve...
Canan kadnlarn arasna dnd. Bir kahve daha itim...
Otele dnerken karlarnn kollarna giren kasaballar gibi, blge bayileri
gibi, ben de Canan'a sokuldum. Kim o liseli ocuk, seni nereden tanyor? Kasaba
karanlnda, kurulduu kulesinden leylek bizi seyrediyor. Gerek bir kar koca
gibi otelin gece bekisinden ondokuz numaral anahtarmz almtk ki,
herkesten ok iini bilen, herkesten ok kararl gzken biri merdivenlerle
benim arama, iri, terli gvdesini yerletirip yolumu kesti.
"Sayn Kara," dedi, "eer vaktiniz varsa..." Polis, diye dndm ben, evlilik
czdannn bir trafik ehidinden miras olduunu farketti. "Rahatsz etmiyorsam,
biraz konumak
92
mmkn m acaba?" Bir erkek erkee muhabbet havasndayd, Canan elinde 19
numara, eteklii basmadan, merdivenlerden yukar ne narin, ne zarif uzaklat.
Gdl kasabasndan deildi adam, adn da iitirken unuttum, gece konutuuna
gre diyelim ki Bay Bayku, belki de bekleme salonundaki kafesteki kanarya
yznden aklma gelmitir. Kanarya bir aa, bir yukar ve hop bir de tellere
srarken Bayku dedi ki:
"imdi bizi yediriyorlar, iiriyorlar, ama yarn oy vermemizi isteyecekler.
Dndnz m? Btn gece, yalnz bu blgenin deil, memleketin drt bir
yanndan gelmi btn bayilerle tek tek konutum. Yarn bir kargaa kabilir,
dnmenizi istiyorum, dndnz m? En gen bayi sizsiniz... Oyunuz kimedir?"
"Kime vermeliyim sizce?"
"Dr. Narin'e deil, inan, kardeim bana -kardeim diyorum sana- bunun sonu
maceradr. Melekler gnah iler mi? Karmzdaki btn o glerle baedebilir
miyiz? Artk kendimiz olmamza imkn yok. Bunu nl ke yazar Celal Salik bile
anlam ve intihar etmitir. Yazlarm onun yerine bakas yazyor. Her tan
altndan onlar kyor, Amerikallar. Kendimiz olamayacamz anlamak, evet bir
kederdir; ama bu olgunluk bizi felaketlerden de korur. Ne yapalm yani,
oullarmz torunlarmz da bizi anlamayversinler... Medeniyetler kurulur,
medeniyetler yklr. Kurulurken sen kurulacana inan da, yklrken oyun bozan
borazan ocuk gibi silaha sarl. Btn bir halk baka bir kimlie brnrken sen
bunlarn kan ldreceksin? Melei nasl su orta edebilirsin? Sonra, kimdir
melek efendim? Eski sobalar, pusulalar, ocuk dergilerini, mandallar
biriktiriyormu, kitaba yazya dmanm. Hepimiz anlaml bir hayat yaamaya
alyoruz, ama bir noktada duruyoruz. Kendisi olabilen kim? Meleklerin
fsldad talihli kim? Bunlar speklasyonlar, bunlar anlayamayanlar kandrmak
93
iin bo laflar: i irazesinden kacak. Duydunuz mu, Ko gelecek diyorlar,
Vehbi Ko... Devlet, kaymakam da izin vermez; yala birlikte kuru da yanar: Dr.
Narin'in televizyonu neden zel muameleyle yarn gsteriliyor? Hepimizi bir
maceraya srklyor, Cola hikyesini aklayacak diyorlar, bu lgnlk. Biz bu
toplantya bunun iin gelmedik."
Daha da anlatacakt anlatmasna, ama lobi denemeyecek salona kzl kravatl bir
adam giriyordu... Bayku: "Btn gece bu markaj srer artk..." deyip svt.
Bir baka bayinin peinden sokaa, kasabann karanlna ktm grdm.
Canan'n kt merdivenler karmdayd. Bir ate hissettim, bacaklarm
titriyordu, belki rakdan belki kahveden, bir yrek arpnts vard ve alnmda
ter birikmiti. Merdivenlere deil, kedeki telefona kotum, numaray evirdim,
hatlar kart, evirdim, numaralar kart, evirdim anne sana: Anne, dedim,
anne duyuyor musun, ben evleniyorum, bu akam, az sonra, imdi, hatta evlendik,
yukarda odada, merdivenlerden klyor, bir melekle, alama anne, yemin
ediyorum, eve dneceim, alama anne kolumda bir gn bir melekle.
Kanarya kafesinin arkasnda bir ayna olduunu neden daha nce farketmemitim?
Merdivenlerden karken bir tuhaf gzkyor.
19 nolu oda, Canan'n bana kapsn at, elinde sigara beni karlad,
sonra ak pencereye gidip kasaba meydann seyrettii oda, bir bakasnn bize
kendiliinden alvermi zel kasas gibiydi. Sessiz. Scak. Yar karanlk.
Yanyana iki yatak.
Ak pencereden kederli bir kasaba Canan'n uzun boynuna ve salarna
yandan vuruyordu ve sinirli, sabrsz, sigara duman, -bana m yle geliyordu-
Gdl ehrindeki uykusuzlarn, llerin ve huzursuzlukla uyuyanlarn yllarca
yllarca soluk alp vererek gkte biriktirdikleri bir eit mutsuz karanla
doru Canan'n gremediim azndan ykseliyordu.
94
Aadan bir sarhoun kahkahas duyuldu, -belki bir bayi-bir kap arpt.
Canan'n snmemi sigarasn bitirimler gibi aaya attn ve sigarann
taklalar atarak den turuncu na bir ocuk gibi baktn grdm. Pencereye
gittim, ben de aaya, sokaa, alana baktm, baktm grmeden. Daha sonra
yeni bir kitabn kapana bakar gibi uzun uzun pencereden grdmz eyleri
seyrettik. "Sen de ok itin deil mi?" diye sordum, "itim," dedi Canan
iyimserlikle. "Daha nereye kadar gider bu?"
"Yol mu?" dedi Canan neeyle. Meydandan kp garajlara, garajlardan nce de
mezarla urayan yolu iaret ederek. "Nerede bitecek bu sence?"
"Bilmiyorum," dedi Canan. "Ama gidecei yere kadar gitmek istiyorum, bir de
oturup beklemekten iyi deil mi?" "Czdandaki paralarn sonuna geldik," dedim.
Az nce Canan'n iaret ettii yolun karanlk keleri bir arabann gl
klaryla aydnland. Alana giren ara bir bolua park etti.
"Oraya hi varamayacaz," dedim ben. "Sen benden de ok imisin," dedi Canan.
Aracn iinden kan bir adam kapy kilitledikten sonra bizi grmeden, bizi
farketmeden bize doru yrd ve Canan'n aaya att sigara izmaritine,
bakalarnn hayatlarm acmaszca ezenlerin yapt gibi dncesizce bastktan
sonra ikbal Oteli'ne girdi.
Uzun, ok uzun sren bir sessizlik balad; sanki kk sevimli Gdl ehrinde
kimse yoktu. Uzak bir mahalleden bir-iki kpek karlkl havlatlar ve yeniden
sessizlik balad. Arada bir meydann karanlk yerindeki nar ve kestane
aalarnn yapraklar farkedilmeyen bir rzgrda hi hrdamadan
kprdanyordu. ok uzun bir zaman orada pencerede, elence bekleyen ocuklar
gibi sessizce dar bakarak
95
durmu olmalyz. Bir eit hafza aldatmas gibi: Her saniyeyi teker teker
hissediyordum, ama geen vaktin ne tuttuunu syleyemezdim sanki. ok sonra:
"Hayr ltfen ltfen bana dokunma!" dedi Canan. "Hibir erkek daha dokunmad
bana."
Yalnz gemii hatrlarken deil, bazan hayatn ta iinde onu yaarken de olur
ya, bir an yaadm eyin ve pencereden grdm kk Gdl kasabasnn gerek
deil de hayalini kurduum eyler olduunu hissettim. Belki de nmde gerek bir
kasaba deil, posta idaresinin kard memleket dizisindeki pullarn stnde
grlenlerden bir kasaba resmi vard da ona bakyordum. O pullarn zerindeki
kk kasabalar gibi, ehir meydan bana kaldrmlarnda gezinilecek, bir paket
sigara alnacak ve tozlu vitrinlere baklacak bir yer deil de, hatra gibi
gzkyordu.
Hayalehir, diye dndm, Hatraehir. Gzlerimin, ok derinden gelen ve
kendiliinden bir hareketle bir daha hi mi hi unutulmayacak ac hatrann bir
daha hi unutulmayacak grsel karln aradm biliyordum: Meydann karanlk
yanndaki aalarn altn, belirsiz bir kla parldayan traktrlerin
amurluklarn, eczanenin, bankann zerindeki btn gzkmeyen harfleri,
sokakta yryen bir ihtiyarn srtn ve baz pencereleri taradm... Sonra
fotoraftaki meydann deil o fotoraf eken makinenin ve fotorafnn yerini
karmaya alan merakl gibi, ikbal OtelFnin ikinci katndaki pencereden bakan
kendimi hayalimde dardan grmeye baladm. Otobslerde grdmz yabanc
filmlerin jeneriklerindeki gibi: nce ehrin genel grnts grlr, sonra bir
mahalle, sonra bir avlu, bir ev, bir pencere... Ve bu cra ve uzak otelin
penceresinden ben bakarken ve sen zerinde hemen tozlanm elbiselerin
pencerenin ardndaki yataklardan birine yorgun uzanm yatarken, ikimizi,
pencereyi, oteli, meydan, kasabay, getiimiz onca yolu ve lkeyi de dardan
ve iimden gr-
96
yordum. Sanki hayalini kurduum ve blk prk hatrladm btn o ehirler,
kyler, filmler, benzinciler ve yolcular derinde bir yerde iimde hissettiim
acyla, eksiklikle birlemiti de ehirlerden, krk dkk eyalardan,
yolculardan m kederin bana getiini, yoksa yreimdeki acdan btn bir
lkeye, haritaya benim mi keder dattm karamyordum.
'Pencerenin kenarndan balayan mor duvar kdm haritaya benzettim. Kede
duran elektrikli sobann zerinde VEZV yazyordu ve blge bayisiyle akam yeni
tanmtm. Kar duvardaki lavabonun musluu tp tp damlyordu. Dolabn
kaps tam kapanmad iin zerindeki ayna iki yatan arasndaki komodini ve
zerindeki kk lambay yanstyordu. Lambann yanbandaki yatan mor
yaprakl rtsne, bu rtnn zerine elbiseleriyle uzanp uyuyuvermi Canan'a
yumuack vuruyordu.
Kestane rengi salar hafife kzllamt. imdiye kadar nasl farketmemitim
ben bu kzll?
Baka pek ok eyi daha farkedemediimi dndm. Aklm gece yolculuklarnda
otobsten inip orba itiimiz o lokantalar gibi hem l sld, hem de
karmakark. Belirsiz bir kavak noktasndaki bir lokantann nnden geen
uykulu ve hayalet kamyonlar gibi yorgun dnceler oflaya puflaya vites
deitirerek aklmn bu karklndan geip geip gidiyorlard ve hemen
arkamda hayallerimdeki kzn bir bakasn dleyerek uyurken soluk alp
verilerini iitiyordum.
Yanna uzan sarl ona, bu kadar beraberlikten sonra gvdeler birbirini ister!
Dr. Narin de kim oluyor? Dayanamayp, dnp gzelim bacaklarna bakarken
hatrlyorum ki, kardeler, kardeler, kardeler, darda, gecenin
sessizliinde dolaplar eviriyorlar ve beni bekliyorlar. O sessizliin iinden
szan bir pervane lambann ampul etrafnda acyla tozlarn dke dke dnyor.
Ateler iinde ikiniz de yanp tutuuncaya kadar
97
j
uzun uzun p onu. Bir mzik mi duyuyorum, yoksa aklm, dinleyicilerimizin istei
zerine "Gecenin ars" adl paray m ald. Gecenin ars aslnda, ben
yataki erkek kardelerimin ok iyi bildii gibi, karlk bulamam cinsel
isteklerin yerine kr karanlk bir sokaa girip, kendim gibi iki- umutsuz it
bulup, ac ac ulumak, birilerine kfr etmek, birilerini havaya uuracak
bombann hazrlklarn yapmak ve melek sen anlarsn belki, bizi bu sefil hayata
mahkm eden uluslararas kumpas tezgahlayanlar hakknda dedikodu etmektir. Bu
dedikoduya "tarih" dendiini sanyorum.
Yarm saat, belki krkbe dakika, peki, peki, en fazla bir saat uyuyan Canan'
seyrettim. Sonra kapy atm, dar ktm, dardan kilitledim, anahtar
cebime indirdim. Canan'm orada kald, reddedilmi ben, gecenin iinde. Sokakta
bir aa yukar yrr, dner ona sarlrm. Bir sigara ier dner ona
sarlrm. Ak bir yerde biraz kafay ekip cesaret bulur, dner ona sarlrm.
Gecenin kumpaslar bana merdivende sarldlar. "Siz Ali Kara," dedi bir
tanesi. "Sizi tebrik ederim, buraya kadar geldiniz ve ne kadar da gensiniz."
"Bize katlrsanz," dedi aa yukar ayn boyda aa yukar ayn ince kravat
ile ayn kara ceketi giyen ayn yalardaki ikinci haydut. "Size yarn kopacak
ngardan baz sahneler gsterebiliriz."
Ellerindeki sigaralar, ular alnma nianlanm birer kzl namlu gibi
tutuyor, kkrtc bir ekilde glmsyorlard. "Sizi korkutmak iin deil,
uyarmak iin," diye ekledi birincisi. Geceyars burada bir eit dedikodu, bir
eit "adam tavlama" hazrlklar yaptklarn karabiliyordum.
Leylein artk gzetlemedii sokaklara ktk, likr ielerinin ve doldurulmu
farelerin nnden getik. Bir ara sokaa girdik, iki adm yrdk yrmedik bir
kap ald, bizi youn bir rak ve meyhane kokusu karlad. Muamba rtl
kirli bir masaya oturduktan ve ikier kadeh raky -ila gibi lt-
98
fen- hzl hzl itikten sonra dostlarm hakknda, mutluluk hakknda, hayat
hakknda yeni eyler renmitim.
Bana ilk laf atan Stk Bey, Seydiehir'de bira bayiiydi. Bana yapt ile
inanlar arasnda hibir eliki olmadn hikye etti. nk bira, biraz
dnlrse bu anlalrd, rak gibi alkoll bir mai deildi, iindeki
kabarcklarn "gazoz" olduunu bana atrp, bir bardaa boaltt bir ie
Efes birasyla gsterdi, ikinci dostum belki de diki makinesi bayii olduu iin
bu eit alnmalar, alnganlklar ve huzursuzluklara aldrmyor, geceyarlar
kr elektrik direkleriyle krlemesine buluan uykulu ve sarho kamyon ofrleri
gibi hayatn ta kalbine hzla dalyordu.
ite: Huzur, huzur, buradayd huzur; bu kasabada, bu kk meyhanede: imdinin
iinde; biz inanl yoldan paylat iki masasnn ve hayatn kalbinde.
imdi gemite bamza gelenleri ve yarn gelecek olanlar dndke bu nn,
muzaffer gemiimiz ile korkun ve sefil geleceimiz arasndaki bu esiz nn
kymetini biliyorduk. Birbirimize hep doruyu syleyeceimize yemin ettik.
ptk. Gzyalaryla gltk. Dnyann ve hayatn yceliini kutsadk.
Meyhanedeki lgn bayiler ve uyank rgtler kalabalna dnp kadehlerimizi
kaldrdk. Hayat buydu ite, ne oradayd, ne de baka bir yerde, ne cennette ne
cehennemde: Tam ite burada, bu nn iindeydi muhteem hayat. Hangi lgn
bizim yanldmz ileri srebilirdi ki, hangi akn bize laf
dokundurabilirdi, kimdi bize zavall, sersefil, sprnt diyecek! Ne
istanbul'daki hayat istiyorduk biz, ne Paris'teki, ne New York'takini;
salonlar, dolarlar, apartmanlar ve uaklar orada kalsn; radyolar ve
televizyonlar -bizim de var bir ekranmz- renkli gazeteler kalsn. Bizde tek
bir ey var: bak, bak yreime, nasl da szyor hakiki hayatn onun
iine.
Melek, bir an, aklm bama toplayp, niye herkes bu kadarn bile yapamyor?
diye dndm hatrlyorum. Bu
99
kadar kolaysa mutsuzluun ilacn imek, meyhaneden kp can dostlaryla yaz
gecesinde yryen ad takma Ali Kara soruyor: Neden bu kadar ac, keder,
sefalet, neden? ikbal Oteli'nin ikinci katnda Canan'mn salarn
kzllatran lambann yanyor.
Sonra bir Cumhuriyet, Atatrk, damga pulu havasna gi-riverdiimizi
hatrlyorum. Binaya girdik, ta onun odasna ve Kaymakam Bey, beni alnmdan
pt; o da bizdendi. Ankara'dan emir geldiini, yarn bizden kimsenin burnunun
kanamayacan syledi. Beni mimlemiti, gveniyordu ve evet istersem gcr
gcr makinenin teksir ettii ispirtoyla slak bildirileri okuyabilirdim:
"Deerli Gdl halk, byklerimiz, kardelerimiz, baclar, analar, babalar ve
imam Hatip Lisesi'nin imanl genleri! yle anlalyor ki dn kasabamzda
misafir olarak gelen baz kiiler bugn misafir olduklarn unuttular! Ne
istiyorlar? Yzlerce yldr camileri, mescitleri, bayramlaryla dinine,
peygamberine, eyhlerine ve Atatrk heykeline bal kasabamzn kutsal bildii
her eye kfr etmek mi? Hayr biz arap imeyeceiz, hayr bize Coca Kola
iiremezsiniz, puta, Amerika'ya, eytan'a deil, Allah'a taparz! Aralarnda
Yahudi ajan Maks Rulo, Mareal Fevzi akmak' kk drmeye alan Mari ve
Ali taklitileri ve tescilli mptezeller niye huzurlu ehrimizde toplanyorlar?
Melek kimdir ve onu televizyona karp alay etmek kimin haddinedir? Yirmi
yldr bu ehri koruyan Hac Leylek Dede'ye ve gayretke itfaiyenin neferlerine
yaplan kstahlklara seyirci mi kalnacak? Atatrk Yunan' bunun iin mi kovdu?
Misafir olduunu unutan bu arszlara hadlerini bildirmezsek, bunlar ehrimize
davet eden gafillere haket-tikleri dersi vermezsek, yarn birbirimizin yzne
nasl bakacaz? Saat onbirde itfaiye Meydan'nda toplanyoruz. nk erefsiz
yaamaktansa, onurla lmeyi istiyoruz."
Bildiriyi bir daha okudum. Tersinden okunursa, ya da byk
l 00
harfleri birletirilirse yeni bir tebli elde edebilir miydim? Hayr. Kaymakam
Bey itfaiye arabalarnn sabahtan beri Gdl deresinden su ektiklerini syledi.
Yarn, kk bir ihtimal ama, iler belki denetimden kabilir, yangnlar
yaylabilir, kalabalk scakta zerine fkrtlan sudan ikayeti
olmayabilirdi. Bakan arkadalarmz yattrd: Belediye ile tam bir ibirlii
iindeydiler ve vilayet merkezindeki jandarma birlikleri olaylar kar kmaz
bastracaklard. "Olaylar yatp da kkrtclarn, Cumhuriyet ve millet
dmanlarnn maskeleri dnce," dedi kaymakam, "bakalm grelim o zaman
duvarlardaki sabun ilanlarn, kadnl afileri kim karalayacak? Grelim o zaman
terzinin dkkanndan sarho kp kaymakama ve leylee ana avrat kim svecek?"
Terzinin dkkann da benim -ben gzpek gencimizin-grmem gerektiine o ara
karar verdiler. Kaymakam, ada Uygarla Ykselme rgt'nn yar gizli yesi
iki retmen tarafndan kaleme alnm bir "kar bildiriyi" de bana okuttuktan
sonra bir hademeyi yanma katt. Delikanly, terziye gtrmesini syledi.
"Kaymakam Bey hepimize fazla mesai yaptryor," dedi hademe Hasan Amca bana
sokakta, iki sivil polis memuru Kuran kursunun bezden duyurusunu lacivert
gecenin iinde iki hrsz gibi sessizce skyorlard. "Devlet, millet iin
alyoruz."
Terzi dkkannda kumalar, diki makineleri ve aynalar arasna yerletirilmi
bir sehpada bir televizyon, altnda ise bir video grdm. Benden biraz byk iki
gen televizyonun arkasna gemiler, ellerindeki tornavidalar ve tellerle
aletin zerinde alyorlard. Kenardaki, mor bir koltukta oturup hem onlar
hem de karsndaki boy aynasnda kendisini seyreden adam bir bana bakt, bir de
soran gzlerle Hasan Amca'ya.
"Kaymakam Bey yollad," dedi Hasan Amca. "Size emanetmi bu ocuk."
101
Mor koltuktaki adam, arabasn park ettikten, Canan'm sigarasna bastktan sonra
otele giren adamd. Bana efkatle glmsedi, oturmam syledi. Yarm saat sonra
uzanp bir dmeye basp videoyu altrd.
Televizyon ekrannda baka bir televizyonun grnts belirdi. O ekrann iinde
de baka bir ekrann grnts. Derken mavi bir k grdm, lm hatrlatan
bir ey, ama lm ok uzak olmalyd o ara. Ik, bizim otobslerin gezindii
usuz bucaksz bir bozkrda boubouna gezindi bir sre. Sonra bir sabah grdm,
afak skerken derler ya, onun gibi bir ey; takvim manzaralar grdm. Dnyann
ilk gnlerine ilikin baz grntler de olabilirdi bunlar. Ne gzeldi yabanc
bir kasabada sarho olup, otel odasnda sevgilim uyurken, tanmadm dostlarla
bir terzi dkkannda oturup hayatn ne olduunu hi mi hi dnmeden, hayatn
ne olduunu birden bir grntyle grvermek. Neden kelimelerle dnr de
insan, grntler yznden ac eker, "istiyorum, istiyorum!" dedim kendime, tam
da neyi istediimi bilemeden. Sonra beyaz bir k belirdi ekranda, televizyona
eilmi iki gen de belki de n yzme yansmasndan anladlar da bunu dnp
ekrana baktlar ve sesi atlar. Derken k melek oldu.
"Ne kadar da uzaktaym ben," dedi bir ses. "O kadar uzakta ki her an
aranzdaym. Dinleyin imdi beni kendi i sesinizle, dudaklarnz benim
dudaklarm sanarak mrldann."
Mrldandm ben de, bakasnn szlerini kt bir eviriden kendisinin klmaya
alan bahtsz bir seslendirme sanats gibi.
"Dayanlmazsn sen, zaman," dedim o sesle. "Canan uyurken, sabah yaklarken.
Ama gene de diimi skarsam dayanabilirim."
Sonra bir sessizlik oldu, sanki kendi aklmdakileri televizyonda gryordum ve
byle olduu iin de gzm ackm,
102
kapalym farketmez diyordum, hepsi ayn grnt, hem aklmn iinde, hem de
dardaki dnyada. Derken gene konutum:
"Kendi snrsz sfatlarnn suretini grmek istediinde, kendisini kendi
aynasnda grp kendi srrndan yapmak istediinde, Allah alemi yaratt. Bylece
ekranlarda ve film balarnda bol bol grdmz bozkr sabahlar, prl prl
gkyz, el dememi sularn ykad kayal sahillerle, gece ormann iinde
grdmzde korktuumuz Ay vcut buldu. Gece btn aile ml ml uyurken,
kesik elektrikler geliverince salonda kendi kendine nasl aydnlanp dnyay
anlatrsa yalnz televizyon, karanlk gn iinde Ay da yapayalnzd o zaman.
Ay ve teki eyler ta o zaman vardlar, ama onlara bakan biri yoktu. Cilasz bir
aynada grlecei gibi demek ki, ruhsuzdu btn eyler. Bilirsiniz, ok
seyrettiniz, imdi bir daha ibret iin seyreyleyin bu ruhsuz alemi."
"Aabey bomba ite tam burada patlayacak," dedi iki genten eli matkapl olan.
Ondan sonraki konumalardan televizyona bir bomba taktklarn anladm, yanl
m anladm, hayr doru anladm, bir eit grntl bomba; melein gz
alarak ekranda belirince patlayacakt. Doru anladm uradan karyordum.
Bir eit sululuk duygusu, grntl bombann teknik ayrntlarna duyduum bir
merakla birlikte aklm kurcalyordu. te yandan "byle olmal ite," diye
dnyordum. yle olacakt galiba: Sabahki toplantda bayiler ekrandaki
sihirli grntlere dalp gitmiken ve melek ve eyalar, k ve zaman zerine
tartmaya girimiken, bomba tam bir trafik kazasnda olaca gibi, yumuack,
scack patlayacak ve yaamaya, kavga etmeye, kumpasa susam kalabaln iinde
yllarca birikmi zaman birden hrsla etrafa yaylarak her eyi donduracakt.
Bir bombayla ya da kalp krizinden deil, gerek bir trafik kazasyla lmek
istediimi o zaman dndm. Melek, bana
103
belki o zaman gzkecei iin: Hayatn srrn kulama f-sldayvermek iin.
Ne zaman, melek?
Ekranda hl grntler gryordum. Bir k belki renksiz bir renk, belki
melek, ama karamyordum. Bombadan sonraki grntleri grmek, lmden sonraki
hayata bir gz atmaya benziyor. Bu esiz frsattan yararlanmann heyecanyla
kendimi ekrandaki grnty seslendirirken buldum. Bir bakas sylyordu da ben
mi tekrarlyordum, yoksa iki ruhun bir "te lke"de bulumas gibi bir kardelik
n myd bilmiyorum. Diyorduk ki:
"Allah'n flemesiyle birlikte aleme ruhla birlikte Adem'in gz de dedi. O
zaman cilasz aynada olduu gibi deil, alemde olduklar gibi, evet, tam da
ocuklarn grecei gibi grdk eyleri. Grdn adlandran, adyla da grd
eyi bir tutan biz ocuklar o zamanlar ne endik! O zamanlar zaman zamand, kaza
kaza, hayat da hayat. Bu mutluluktu ve eytan mutsuz etti ve o da eytandr,
Byk Kumpas' balatt. Bir adam Byk Kumpas'n piyonu, Gutenberg, -matbaac
dediler ona ve taklitilerine- alkan elin, sabrl parman ve titiz kalemin
yetitiremeyecei kadar oaltt kelimeleri ve ipini koparan, kelimeler,
kelimeler, kelimeler boncuklar gibi drt bir yana daldlar. Sokak
kaplarmzn altn ve sabun kalplarnn ve yumurta paketlerinin stn a ve
lgn hamambcekleri gibi kelimeler ve yazlar sardlar. Bylece bir zamanlar
etle kemik gibi olan sz ile eya birbirlerine srt dndler. Bylece, gece ay
nda, zaman nedir, diye bize sorulduunda, hayat nedir, keder nedir, kader
nedir, ac nedir diye sorulduunda, bir zamanlar yreimizle bildiimiz btn
cevaplar, imtihan gecesini uykusuz geiren ezberci renci gibi birbirine
kartrdk. Zaman, derdi bir budala, bir grltdr. Kaza, derdi baka bir
talihsiz, kaderdir. Hayat derdi, bir ncs, bir kitaptr. Biz aknlar,
anlyorsunuz ya, doru cevab kulamza fsldasn diye melei beklerdik."
104
"Ali Bey olum," diye szmz kesti mor koltukta oturan adam, "inanyor musunuz
Allah'a?" Dndm bir sre.
"Canan'm benim bekliyor," dedim, "beni otel odasnda." "Hepimizin canan o, git
kavu ona," dedi. "Sabah da Vens berberinde bir tra ol."
Scak yaz gecesine ktm, bomba tpk kaza gibi bir seraptr > dedim, ne zaman
grlecei bilinmez. yle anlalyordu ki, tarih denen kumar kaybetmi olan
biz sefil maluplar, en azndan bir ey kazandmza kendimizi inandrabilmek,
bir zafer duygusu tadabilmek iin yzyllarca birbirimize bomba atacak-, Allah,
kitap, tarih ve dnya akndan eker paketleri, Kuran ciltleri ve vites
kutularna yerletirdiimiz bombalarla ruhlarmz ve gvdelerimizi bir iyice
havalandracaktk. Bu bana ok kt gelmiyor, diye dnrken birden Canan'n
odasnn n grdm.
Otele girdim, odaya girdim, anne ben ok sarhoum. Canan'n yanna uzandm,
uyudum, ona sarldm sanarak.
Sabah uyanr uyanmaz yanmda yatan Canan' uzun uzun seyrettim. Otobs
koltuklarnda video filmi seyrederken yznde bazan beliren endie ve dikkat
vard yznde; grd ryann arpc, artc bir sahnesine hazrlanr gibi
kestane rengindeki kalarn kaldrmt. Tp tp lavabo hl damlyordu.
Perdeler arasndan szlen tozlu gne bacaklarna bal rengiyle vurunca
Canan bir soru sorarak mrldand. Yatanda hafife dnnce ben sessizce odadan
ktm.
Saban serinliini alnmda hissederek gittiim Vens berberinde dn geceki adam
grdm; Canan'n sigarasna basan adam. Tra oluyordu, yz kpk iindeydi.
Bekleme koltuuna oturur oturmaz tra sabununun kokusunu korkuyla tandm.
Aynada gzgze geldik ve birbirimize glmsedik. Buydu tabii bizi Dr. Narin'e
gtrecek adam.
105
8
Bizi Dr. Narin'e gtren 61 modeli kuyruklu Chevrolet'nin arka koltuunda oturan
Canan elindeki Gdl Postas'yla sabrsz bir ispanyol prensesi gibi sinirli
sinirli yelpazelenirken, ben n koltuktan hayaletimsi kyleri, yorgun kprleri
ve bezgin kasabalar saydm. OPA kokan ofrmz konukan deildi, radyoyu
kurcalamaktan ve ayn haberleri ve birbirini tutmayan hava durumlarm
dinlemekten holanyordu, i Anadolu'da yamur bekleniyordu, beklenmiyordu, Bat
Anadolu'nun i kesimleri yer yer saanak yalyd, paral bulutluydu,
bulutsuzdu. Bu paral bulutlarn altndan ve korsan filmlerinden ve masal
lkelerinden kp gelen karanlk saanaklarn iinden geerek alt saat yol
aldk. Chevrolet'nin tavann acmaszca dven sonuncu saanaktan sonra, tpk
masallardaki gibi birden bambaka bir lkede bulduk kendimizi.
Sileceklerin kederli mzii susmutu. Gne prl prl ve geometrik bir dnyada
sol pencerenin kelebek camndan batmak zereydi. Billur gibi berrak, ak,
sessiz lke bize srlarn teslim et! zerlerinde su damlacklar, aalar ak
(06
seik birer aatlar. Kular ve kelebekler, n cama hi yaklamadan akll,
huzurlu kular ve kelebekler gibi nmzden utular. Zaman d lkenin masal
devi nerede, diyecektim, pembe ccelerle mor cadlar hangi aacn arkasnda? Ve
manzarada hibir harf ve hibir iaret yok diyecektim ki, prldayan asfalttan
sessiz bir kamyon geti yanmzdan. Arkasnda u kelimeler yazlyd: Sollamadan
nce Dn! Sola dndk, toprak bir yola girdik, tepelere ktk,
alacakaranlkta silinmi kayp kylerden getik, karanlk ormanlar grdk ve
Dr. Narin'in evinin nnde durduk.
Glerden, lmlerden ve uursuzluklardan sonra byk aile dalnca, en Palas,
Sefa Palas, Cihan Palas ve Konfor Palas gibi adlarla otele evrilen eski kasaba
konaklarndan birine benziyordu ahap ev, ama evresinde ne belediyenin
itfaiyesi ve arazz vard, ne tozlu traktrler, ne de Merkez Lezzet Lokantas.
Bir sessizlik... st katta bu tarz konaklardaki gibi alt deil drt pencere
vard ve nden evin nndeki nar aacnn alt yapraklarna portakal rengi
bir k vuruyordu. Yalnz bir dut aac yar karanlktayd. Perdeler kprdad,
bir pencere arpt, ayak sesleri, bir ngrak; glgeler oynad, kap ald,
bizi karlayan, evet, kendisi, Dr. Narin'di.
Uzun boylu, yakkl, altmbe-yetmi yalannda, gzlkl. Ama odanda yalnz
kalp dndnde yzn ok iyi hatrlyordun da gzlklerini deil; iyi
tandn baz adamlarn bykl olup olmamasn sonradan hatrlayamamak gibi.
Fazla fazla bir varl vard karmzda. Daha sonra odada, "korkuyorum" dedi
Canan, bence korkudan ok merakla.
Uzun upuzun bir masada gaz lambalarnn nda glgelerimiz daha uzarken hep
birlikte akam yemei yedik. kz vard. En kkleri, mutlu ve hlyal
Glizar, gekin yana ramen bekrd. Ortancalar, Glendam babasndan ok,
karmda, burnundan sesli sesli soluyan doktor kocasna yaknd. En bykleri,
gzel Glcihan -alt yedi yalarndaki
107
iki uslu kznn konumalarndan anladm- kocasndan oktan ayrlm olmalyd.
Gl kzlarn anneleri, kk tehditkr bir kadnd: Yalnz gzleri ve baklar
deil, btn duruu, bakn, imdi alarm ha, diyordu. Masann br ucunda,
kasabadan -hangi kasabayd bilmiyordum- bir avukat vard, bir sre, bir toprak
davas evresinde particilik, politika, rvet ve lmle ilgili bir hikye
anlatt ve bekledii, istedii gibi, Dr. Narin, hem merakla hem de tiksinerek,
tiksindiini de bir eit onaylama gibi, gzleriyle belli ederek dinleyince
sevindi. Benim yanbamda mrnn son yllarn gl, nfuzlu ve kalabalk
ailelerin canl yaantsna tank olmann mutluluuyla geirebilen ihtiyarlardan
biri oturmutu. Ailenin nesi oluyordu belli deildi, ama tank olduu mutluluu
tabann yanna bir ek tabak gibi yerletirdii kk bir transistorlu radyoyla
destekliyordu. Birka kere onu radyosunu kulana iyice yaptrp -belki de iyi
iitmiyordu- bir eyler dinlerken grdm. "GdPden bir haber yok!" dedi sonra
Dr. Narin'e . ve bana dnp, takma dilerini gstererek gld ve szlerinin
doal sonucuymu gibi ekledi: "Doktor, filozofik tartmalardan holanr: Sizin
gibi genlere de baylr. Ne kadar da benziyorsunuz oluna!"
Uzunca bir suskunluk balad. Anne alayacak sandm, Dr. Narin'in gzlerinde
akmak akmak bir fke grdm. Odann dndan bir yerden, sarkal bir duvar
saati dokuz kere zamann ve hayatn geiciliini hatrlatarak din dan vurdu.
Gzlerimi masada, odada, eyalarn, insanlarn, yiyeceklerin zerinde
gezdirdike yava yava farkediyordum ki, orada, aramzda, konakta ryalardan
kma ya da bir zamanlar derinden hissedilmi yaantlardan ve hatralardan
kalma'baz izler, iaretler vard. Cananla otobslerde geirdiimiz uzun
gecelerden birinde, hevesli yolcularn da isteklendirmesiyle muavinin videoya
ikinci bir filmin kasetini takmasndan sonra, birka dakika, bazan yorgun,
kararsz bir bylenme, kesin,
108
ama hedefsiz bir iradesizlik duygusuna kaplr, kendimizi rastlant ve
zorunluluun anlamm sezemediimiz bir oyununa brakr ve daha nceden yaanm
bir dakikay, baka bir koltukta baka bir bak asndan yeniden yayor
olmann aknlyla hayat denen gizli ve hesaplanlmam geometrinin srrn
kefetmek zere olduumuzu hisseder ve ekrandaki aa glgelerinin, tabancal
adamn soluk grntsnn ve video krmzs elmalarn ve mekanik seslerin
arkasndaki derin anlam cokuyla tam adlandrrken birden farkederdik ki, a biz
bu filmi daha nceden grmz!
Bu duygu, yemekten sonra da beni brakmad. Bir sre ihtiyar konuun radyosundan
ocukluumda izlediim radyo tiyatrosunu dinledik. Glizar, bir eini Rfk
Amcalar'n evinde grdm gm bir ekerlikle bize artk unutulmu hindistan
cevizli aslan ekerleri ve Yeni Hayat karamelalar getirdi. Glendam kahve
sundu, anneleri bize bir dileimiz olup olmadm sordu. Sehpalarn zerinde,
kapa ak aynal dolaplarn raflarnda yurdun her yerinde satlan resimli
romanlardan vard. Kahvesini ierken, duvardaki saati kurarken, Dr. Narin Milli
Piyango biletlerinin zerindeki mutlu aile resimlerindeki babalar kadar efkatli
ve inceydi. Odadaki eyada da bu pederahi zarafetten ve kolayca adlandrlan
ayan bir mantn dzeninden izler vard: Kenarlarna lale ve karanfil motifleri
ilenmi perdeler, artk hi kullanlmayan gaz sobalar ve klaryla birlikte
lm lambalar arasndaydk. Dr. Narin elimden tutup duvarn bir kenarna
aslm barometreyi gsterdi bana ve ince narin camna kere tk-tk-tk
vurmam syledi. Vurdum. Barometrenin ibresi kprdaynca, "Yarn hava gene
bozacak!" dedi baba sesiyle.
Duvarda barometrenin hemen yannda camlanm byk bir ereve iinde bir de
eski bir fotoraf aslym; gen birinin fotoraf. Ben farketmemitim, odamza
dndmzde bunu bana Canan syledi. Filmleri uyuklayarak seyreden, kitaplar
109
J
dikkatsizce okuyan hayat kaymlarn, tutkusuzlarn soraca gibi, ben de,
erevede kimin fotoraf olduunu sordum.
"Mehmet'in," dedi Canan. Bize verilen odadaki gaz lambasnn soluk klar
altndaydk. "Hl anlamadn m? Dr. Narin Mehmet'in babas!"
Aklmda, jetonu bir trl dmeyen bahtsz bir telefonun karaca cinsten,
birtakm i sesler duyduumu hatrlyorum. Sonra her ey yerli yerine oturdu ve
bir afak vakti frtnann dinmesinden sonra olaca gibi gerei olanca
kesinliiyle grerek hayretten ok fke duydum. oumuza olur, olmutur, bir
saattir anlayarak seyrettiimizi sandmz bir filmi aslnda yanl anlayan
sinemadaki tek budalann kendimiz olduunu farkettiimizde bir fke sarar
iimizi. "nceki ad neymi?"
"Nahit," dedi Canan, astrolojiye inananlar gibi ban bilmi bilmi sallayarak.
"Vens yldz demekmi."
"Benim de byle bir adm olsayd ve byle bir babam, ben de baka biri olmak
isterdim," diyecektim ki farkettim, Ca-nan'n gzlerinden yalar akyordu.
Gecenin geri kalann hatrlamak bile istemiyorum. Bana Mehmet nam dier Nahit
iin gzya dken Canan' avutmak dmt; bu belki bir ey deildi; ama
Canan'a Mehmet Nahit'in, bizim de bildiimiz gibi lmediini, yalnzca bir
trafik kazasnda lm numaras yaptm hatrlatmak zorunda kalyordum:
Mehmet'i bozkrn kalbinde bir yerde kitaptan kard bir bilgelii hayata
geirmi olarak, yeni hayatn yaand harika diyarn harika sokaklarnda
gezerken mutlaka bulacaktk.
Bu inan aslnda Canan'da benden ok daha kuvvetle yaamasna ramen, ondan
kuku da kederli gzelimin ruhunda frtnalar estirdii iin, uzun uzun nasl da
doru yolda olduunu anlatmam gerekti. Bak, nasl bayiler toplantsndan
bamz belaya sokmadan svp kam, bak nasl da, kendini
110
rastlant olarak gsteren gizli bir mantn hkmnce aradmz kiinin
ocukluunu geirdii konaa, buraya, onun izleriyle kaynaan bu odaya
varmtk. Dilimdeki fkeli alaycl sezen okurlar, gzlerimin nndeki
perdenin kalktn, ruhumu kla dolduran ve her yerimi saran bendeki o
bylenmenin, nasl sylesem, bir eit yn deitirdiini de belki
farkediyorlardr. Mehmet Nahit'ine l muamelesi yaplmas Canan' o kadar
kederlendirirken, beni artk otobs yolculuklarmzn eski otobs yolculuklar
olmayacan anlamak hznlendiriyordu.
Sabah, kzkardele birlikte ettiimiz kahvaltdan -bal, lor, ay sonra Dr.
Narin'in gen yata elim bir otobs kazasnda yanarak len drdnc ocuu ve
tek erkek evlad Nahit iin konann ikinci katnda yaptrd bir eit mzeyi
gezdik. "Babam buray grmenizi istedi," demiti Glcihan elindeki kocaman
anahtar beni artacak kadar kk bir delie zorlamadan sokarken.
Kap sihirli bir sessizlie ald. Eski dergi ve gazete kokusu. Perdelerden
szlen lo bir k. Nahit'in yatt yatak ve zeri iek ilemeli rts.
Duvarda ereveler iinde Mehmet'in ocukluk, genlik ve Nahit'lik fotoraflar.
Yreim tuhaf bir drtyle hzlanm tp tp atyordu. Glcihan, Nahit'in
ereveler iindeki ilkokul ve lise karnelerini, iftihar belgelerini fsltyla
iaret etti. Fsltyla, hepsi pekiyi. Kk Nahit'in futbol oynad amurlu
ayakkablar, askl ksa pantolonu. Ankara'daki Fulya maazasndan getirtilmi
Japon mal kalaydoskop. Odadaki yar karanlkta rpererek kendi ocukluumu
buluyor ve Canan'n dedii gibi, korkuyordum ki, Glcihan perdeleri aralad ve
sevgili kardeinin tp okuduu yllarda, yaz tatillerinde btn gn hi durmadan
kitap okuduktan sonra, bu pencereyi ap dut aacna bakarak sabaha kadar sigara
itiini fsltyla anlatt. Bir .sessizlik oldu. Canan, Mehmet Nahit'in o
sralarda
n
okuduu kitaplar sordu. Byk abla esrarl bir suskunluk ve kararszlk
geirdi. "Babam onlarn burada durmasn doru bulmad," dedi, nce. Sonra bir
tesellisi olanlar gibi glmsedi: "Yalnzca bunlar var baklabilecek, ocukken
okuduu eyler."
Yatan baucundaki kk bir ktphaneyi dolduran ocuk dergilerini, resimli
romanlar iaret ediyordu. Bir zamanlar bu dergileri okumu olan ocukla kendimi
daha fazla zdeletirmekten ve bu sinir bozucu mzede Canan'n duygusallap
yeniden alamasndan korktuum iin fazla sokulmak istemedim. Ama raflara
dzenle dizilmi dergilerin srtlar, solmu olsalar da fazla fazla tandk
gelen renkleri ve bir igdyle kendiliinden uzanveren elimin alp okad
kapak resmi bendeki direnii krd.
Kapakta, yaln kayalklarla sarl dik bir uurumun kenarndaki oniki
yalarnda bir ocuk bir eliyle, yapraklar tek tek izilmi, ama kapak basks
iyi yaplmad iin yeilleri dar tam bir aacn kaln gvdesine
sarlyor, dier eliyle de dipsiz uuruma dmekte olan kendi yanda sarn
bir ocuu son anda elinden yakalayp kurtaryordu. ocuk kahramanlarn ikisinin
yznde de bir dehet ifadesi vard. Arkada ise, kuruni ve mavi renklere
boyanm vahi Amerikan doasnda bir akbaba bir ktlk olmasn, kan akmasn
bekleyerek uuyordu.
ocukluumda sk sk yaptm gibi, sanki ilk defa gryormuum gibi kapaktaki
bal yksek sesle heceledim: NEB NEBRASKA'DA. Derginin sayfalarn acele
acele evirirken, Rfk Amca'nn ilk eserlerinden olan bu resimli romanda
anlatlan servenleri hatrladm.
Kk Nebi, Chicago'da alan Dnya Fuar'nda Mslman ocuklarm temsil etmek
iin padiaha grevlendirilir. Chicago'da tand kzlderili kkenli Tom adl
bir ocuk ona bann belada olduunu anlatr, birlikte Nebraska'ya giderler.
112
Dedelerinin yzyllardr bizon avlad topraklara gz diken beyazlar, Tom'un
kzlderili kabilesini alkole altrmakta, kabilenin yoldan kmaya eilimli
genlerinin eline konyak iesiyle birlikte silah vermektedirler. Nebi ile
Tom'un zdkleri kumpas acmaszdr: Bar kzlderilileri sarho edip isyan
ettirmek, sonra isyanclar Federal Ordu'nun askerlerince ezdirip bu
topraklardan kovmak. Tom'u uuruma iterken kendi uuruma den bar ve otel
sahibi zenginin lmyle ocuklar kabileyi bu tuzaa dmekten kurtarrlar.
Ad tandk geldii iin Canan'n kapp kartrmaya balad Mari ile A'de de
Amerika'ya gitmi istanbullu bir ocuun maceralar vard. Galata'dan macera
hevesiyle bindii bir buharl gemiyle vard Boston rhtmnda Ali, hkra
hkra alayarak Atlas Okyanusu'na bakan Mari'yi tanyor, vey annesinin evden
att bu kzn babasn bulmak zere birlikte Bat'ya doru yolculua
kyorlard. Tom M'ks dergilerindeki izimleri hatrlatan St. Louis
sokaklarndan geiyorlar, Rfk Amca'nn karanlk kelerine kurt glgeleri
yerletirdii beyaz yaprakl Iowa ormanlarn ayorlar ve bir noktadan sonra
btn silahor kovboylarn, trenlere saldran soyguncularn, kervanlar kuatan
kzlderililerin arkada kald gneli bir cennete varyorlard. Bu yemyeil ve
apaydnlk vadide Mari mutluluun, babasn bulmasnda deil, Ali'den rendii
geleneksel Dou deerlerini Huzur'u, Tevekkl' ve Sabr' kavramakta olduunu
anlayarak bir grev duygusuyla Boston'a kardeinin yanna dnyordu. Ali ise,
"adaletsizlik ve kt insanlar, aslnda, dnyann her yerinde var!" diye
dnyordu, istanbul zlemiyle bindii yelkenli gemiden arkada brakt
Amerika'ya bakarken. "nemli olan insann iindeki iyilii koruyacak bir hayat
yaayabilin esidir."
Canan sandm gibi kederlenmemi, bana ocukluumun souk ve karanlk k
akamlarn hatrlatan bir mrekkep kokusuyla kokan sayfalar evirirken
neelenmiti. Ona bu
113
dergileri benim de ocukluumda okuduumu syledim. Szmdeki imay
farketmediini dnerek bunun Mehmet nam dier Nahit ile aramzdaki pek ok
benzerlikten biri olduunu ekledim. Aklarna karlk alamaynca sevgililerini
anlaysz sanan gz dnm klar gibi davramyordum galiba. Bu resimli
romanlar yaratan yazar-ressamn ocukluumun Rfk Amca's olduunu sylemek
ise hi gelmiyordu iimden. O ara Rfk Amca'nn iinden ise, neden bu kitaplar
ve bu kahramanlar yaratma gereini duyduunu bizlere sylemek geldi.
"Sevgili ocuklar," diyordu Rfk Amca ilk maceralardan birinin bana koyduu
kk bir notta. "Okul klarnda, tren vagonlarnda, mahallemin fakir
sokaklarnda sizleri ellerinizde hep o kovboy dergilerindeki Tom Miks'lerin,
Bill Kid'lerin servenlerini okurken gryorum. Ben de sizler gibi seviyorum o
drst ve cesur kovboylarn, rangerlerin maceralarn. Bu yzden bir Trk
ocuunun Amerika'da kovboylar arasndaki servenlerini sizlere anlatrsam belki
holanrsnz, diye dndm. Hem bylelikle yalnzca Hristiyan kahramanlarla
karlamaz, atalarmzn bize miras brakt ahlak ve milli deerlerimizi de
cesur Trk kardelerinizin servenleri sayesinde daha ok seversiniz, istanbullu
bir fakir mahalle ocuunun Bill Kid kadar hzl silah ekebildiini, Tom Miks
kadar drst olduunu grmek sizi he-yecanlandryorsa gelecek maceramz da
bekleyin."
Uzun bir sre, Canan ile birlikte Rfk Amca'nn izdii dnyann siyah beyaz
kahramanlarna, glgeli dalarna, korkutucu ormanlarna ve tuhaf bulular ve
alkanlklarla kaynaan ehirlerine, tpk Amerika'nn vahi batsnda
karlatklar harikalara bakan Mari ve Ali gibi, sabrla, dikkatle, sessizce
baktk. Avukatlk yazhanelerinde, yelkenlilerle dolu limanlarda, uzak tren
istasyonlarnda, altna hcum edenler arasnda padiaha ve Trklere selam
syleyen
J/4
silahrler, klelikten kurtulup islam'a snan zenciler, aman Trkler'in
adr yapma yntemlerini soran kzlderili kabile efleri ve melek kadar saf,
melek kadar iyi yrekli iftiler ve ocuklarm grdk. Hzl silah eken
silahrlerin birbirlerini sinekler gibi avladklar kanl bir macerada,
iyilikle ktln sk sk klk deitirerek kahramanlar artt ve
Dou'nun ahlak ile Bat'nn aklclnn karlatrld baz sayfalardan
sonra, alaka arkadan kurunlanarak ldrlen iyi yrekli cesur kahramanlardan
biri, bir afak vakti lmeden nce, her iki dnyann dnda bir yerde, bir
eikte melekle karlaacan hissetti, ama Rfk Amca melei resmetmemiti.
istanbullu Pertev ile Bostonlu Peter'in arkada olup btn Amerika'nn altn
stne getirdikleri bir dizi macerann anlatld saylar stste koyup
Canan'a en ok sevdiim sahneleri gsterdim: Kk Pertev, Peter'in de
yardmyla kurduu bir aynalar dzeniyle btn kasabay soyup soana eviren
hilekr kumarbazn foyasn ortaya karyor ve pokere ve kumara tvbe diyen
kandrlmlarla birlikte onu kasabadan kovuyor. Teksas'daki kasaba kilisesinin
tam orta yerinden petrol fkrnca ikiye blnen, grtlak grtlaa gelmek ve
petrol milyarderleriyle din smrclerinin ana dmek zere olan halk Peter,
Pertev'den rendii Batllamac, aydn-lanmac bir Atatrk laik nutukla
yattryor. Meleklerin ktan yapldn, elektriin de sihriyle bir eit
melek olduunu syleyerek Pertev, daha o zamanlarda trenlerde gazete satarak
geinmeye alan kk Edison'a ampul kefetmek iin ilk fikir
elektriklenmesini veriyor.
Demiryolu. Kahramanlar ise Rfk Amca'nn kendi tutkularn ve heyecanlarn,
en ok yanstt eseriydi. Bu macerada Pertev ile Peter'i Amerika'y Dou'dan
Bat'ya balayacak demiryolcu nclere destek olurken gryorduk. Tpk
1930'lardaki, Trkiye'nin demiryol davas gibi, Amerika'y bir utan bir uca
geecek olan demiryolunun yaplmas da lke iin lm
115
kalm meselesiydi, ama Wells Fargo araba irketinin sahiplerinden Mobil petrol
irketinin adamlarna, topraklarndan demiryolun gemesini istemeyen
papazlardan, Rusya gibi lkenin uluslararas hasmlarna kadar pek ok dman,
Kzlderilileri kkrtarak, iileri greve tevik ederek ve tpk istanbul'un
banliy trenlerinde yapld gibi, genlere kompartmanlarn koltuklarn jilet
ve baklarla paralattrarak demiryolcularn aydnlanmac abasn baltalamaya
alyorlard.
"Demiryolu davas baarszla urarsa," diyordu bir konuma balonunda telal
Peter, "lkemizin kalknmas suya decek ve kaza denen ey bir kader olacaktr.
Sonuna kadar savamamz gerekiyor Pertev!"
Byk balonlar dolduran iri harflerin ardndan gelen o kocaman nlemleri ne
kadar da severdim! "Dikkat!" diye barrd Pertev Peter'e ve kallein tekinin
arkadan att bak srtna saplanmadan o kendini yana atard. "Arkanda!" diye
barrd Peter PerteVe ve Pertev hi o yne bakmadan arkasna doru bir yumruk
savurur, demiryol dmannn enesini bulurdu. Bazan da Rfk Amca araya girer,
resimler arasna at kk kutucuklar ierisine ANSIZIN diye yazard kendi
gibi ince bacakl harfleriyle, FAKAT O DA NES diye yazard, AMA BRDENBRE diye
yazard ve kocaman bir nlem koyar ve beni ve anlyordum ki bir zamanlar ad
Nahit olan Mehmet'i hikyenin iine ekerdi.
nlemli cmlelere dikkat ettiimiz iin olacak bir ara Canan'la sonu nlemle
biten bir konuma balonunu okuduk.
"Kitapta yazan eyler, benim iin ok gerilerde kald!" diyordu kendini okuma
yazma seferberliine adam bir kahraman, btn hayat baarszla uraynca
kapand kulbesinde ziyaretileri Pertev ile Peter'e.
Btn iyi niyetli Amerikallarn sarn ve illi, btn ktlerin azlarnn
ylk olduu, herkesin birbirine her frsatta
116
teekkr ettii, btn lleri akbabalarn didik didik edip yedii, btn
kaktslerin iinden susuzluktan lmekte olanlar kurtaran sular kt bu
sayfalardan Canan'n uzaklatn grnce kendimi toparladm.
Hayata yeniden bir Nahit olarak balama hayalleri kuracama, Nahit'in ortaokul
karnelerine, ve kimlik kartndaki resmine bakarak ilenen Canan' yanl
hayallerden kurtarmalym, dedim kendi kendime. Talihsizliin ve dmanlarnn
keye sktrdklar iyi bir kahramanna Rfk Amca'nn bir kutucuun iinde
ANSIZIN! deyip yardm yetitirmesi gibi, anszn odaya Glizar girdi ve
babasnn bizi beklemekte olduunu syledi.
Bundan sonra bamza gelecekler konusunda hibir fikrim yoktu, Canan'a bundan
sonra nasl yaklaabileceimin hesaplarn dayandrabileceim bir tutamak bile
yoktu aklmda. ' O sabah vakti Mehmet'in Nahit olduu yllarn mzesinden
karken bir an iki igdsel dnce belirdi aklmda: Olay yerinden kamak
istiyordum ya da Nahit olmak istiyordum.
117
Bu iki istek, daha sonra, biz ikimiz topraklarnda uzun bir yrye
ktmzda Dr. Narin tarafndan bana birer hayat seenei olarak cmerte
sunuldu. Babalarn, sonsuz hafzalar ve kayt defterleri olan tanrlar gibi,
oullarnn aklndan geen her eyi bilmeleri bir rastlantdr. ou zaman
oullarna ve oullarna benzettikleri sradan yabanclara kendi gereklememi
tutkularn yanstrlar, o kadar.
Mzeyi grdkten sonra Dr. Narin'in benimle babaa yrmek, konumak istediini
anladm. Belli belirsiz bir rzgrda dalgalanan buday tarlalarnn kenarndan,
meyveleri kk ve ham elma aalarnn altndan ve uykulu birka koyunla
srn' olmayan yeillikleri koklad bakmsz topraklardan getik. Dr. Narin
bana kstebeklerin at ukurlar gsterdi, yaban domuzlarnn ayak izlerine
dikkatimi ekti ve kasabann gneyindeki topraklardan meyve bahelerine doru,
kk, dzensiz kanat darbeleriyle uan kularn ard olduunu nasl anlamam
gerektiini aklad. Eitici, sabrl ve efkatten hi de uzak olmayan bir
sesle baka pek ok eyi de aklad.
118
Aslnda doktor deildi. Bir vidann sekizgen somunu, manyetolu telefonun
evrili hz gibi ufak tefek tamir ilerinde yararl olan ayrntlara dikkat
ettii iin, askerde arkadalar vermiti bu lakab ona. Eyalar sevdii,
onlara bakmaktan holand, her nesnenin benzersizliini kefetmeyi yaamann
en byk nimeti olarak grd iin bu ad benimsemiti. Tp deil, milletvekili
babasnn isteine uyarak hukuk okumutu; kasabada avukatlk yapm, babasnn
lmnden sonra iaret parmayla bana gsterdii bu topraklar, bu aalar
kendisine kalnca diledii gibi yaamak istemiti. Diledii gibi: Kendi setii,
kendi alt, kendi anlad eyalar arasnda. Kasabadaki dkkann bu amala
amt.
Kararsz bir gnein yarsn stmadan aydnlatt bir tepeye doru karken,
Dr. Narin bana eyalarn bir hafzas olduunu syledi. Tpk bizler gibi
nesnelerin de aslnda balarndan geen eyleri, hatralarn kaydeden, saklayan
bir yanlar vard, ama oumuz bunun farknda bile deildik. "Eyalar, birbirini
sorar, birbiriyle anlar, fsldar ve aralarnda gizli bir ahenk kurar, dnya
dediimiz bu mzii olutururlar," dedi Dr. Narin. "Dikkat eden duyar, grr,
anlar." Yerden ald kurumu bir daln zerindeki kireli lekelerden ardlarn
buralarda yuva yaptn, amur izlerinden iki hafta nce yaan yamuru ve daln
hangi rzgrla, ne zaman krlm olacan bana aklad.
Kasabadaki dkkannda yalnz Ankara'dan, istanbul'dan deil, Anadolu'nun her
yanndaki imalathanelerden getirdii mallar satarm: Hi anmayan biley
talar, hallar, demircilerin dverek ekillendirdii kilitler, gaz ocaklar
iin mis kokulu fitiller, basit buzdolaplar, en iyi keeden klahlar, RONSON
akmak talar, kap kulplar, benzin bidonundan bozularak yaplm sobalar,
kk akvaryumlar, aklna ne gelirse ve bir akl olan her ey. Btn temel
insani ihtiyalarn insanca karland dkkanda geen o yllar hayatnn en
119
mutlu yllarym. kzdan sonra bir de erkek evlad olunca daha da mutlu
olmu. Yam sordu, syledim. Olu ldnde benim yamdaym.
Yamacn aalarndan bir yerden, gremediimiz baz ocuklarn barmalar
geliyordu. Gne hzla yaklaan srarl ve karanlk bulutlarn arkasnda
kaybolduu zaman, uzaktaki kel bir dzlkte futbol oynayan ocuklar grdk.
Topa vurularyla vuru sesinin iitilmesi arasnda bir-iki saniye geiyordu.
Bazlarnn kk hrszlklar yaptklarn syledi Dr. Narin. Byk
uygarlklarn ykl ve hafzalarn z-lyle birlikte ahlakszla ilk
kaplanlar ocuklar olurlarm. Onlar eskiyi daha abuk ve acsz unutur, yeniyi
daha kolay dlerlermi. ocuklarn kasabadan geldiklerini ekledi.
Olundan szederken iimi bir fke kaplad. Neden bu kadar gurur dkn olur
babalar? Neden bu kadar bilinsizce zalim? Gzlerinin, gzlklerinin arkasnda,
-gzlkleri yznden- olaanst kk durduklarn farkettim. Bu gzlerden
olunda da olduunu hatrladm.
ok zekiymi olu, ok parlak. Drtbuuk yanda okumaya balam, stelik
gazeteyi baaa evirince tersinden de harfleri seip okuyabilirmi.
Kurallarn kendi koyduu kk ocuk oyunlar kefeder, babasn satranta
yener, iki kere okuduu ktalk bir iiri hemen ezberlermi. Olunu kaybetmi
iyi satran oynayamayan bir babann hikyeleri olduunun ok iyi farkndaydm
bunlarn, ama gene de zokay yiyordum. Birlikte Nahit'le nasl ata bindiklerini
anlatrken, hayalimde ben de onlarla ata biniyordum; bir ara ortaokul yllarnda
Nahit'in nasl kendini dine verdiini hikye ederken ben de hayalimde onun gibi
nineyle birlikte souk k gecesinde sahura kalkyordum; onun gibi, babasnn
onun yaptn hatrlayp anlatt gibi, evremdeki yoksullua, cehalete,
budalalla ben de acyla kark bir fke duydum; duymutum evet! Dr. Narin
anlatrken, ben de Nahit gibi, btn bu parlak
120
niteliklerime ramen, derin bir i dnyas olan bir gen olduumu da hatrladm.
Evet, bazan, bir kalabalk ierisinde, ellerinde bardaklar, sigaralar, herkes
bir aka yapmay, bir an dikkati ekmeyi kurarken, Nahit bir keye ekilir,
sert baklarn yumuatan ili dncelere dalarm; evet, en olmadk
zamanlarda hi farkna varmadmz birinin iindeki cevheri sezer, ortaya
karr ve onunla -kasaba lisesindeki hademenin oluyla, ya da sinemann
makineye hep yanl bobini takan meczup ve air makinistiyle- arkada olurmu.
Ama kendi dnyasndan vazgemesi anlamna da gelmezmi bu dostluklar. Aslnda
herkes onunla dost, arkada, bir eit yakn olmak istermi nk. Drstm,
yakklym, byklerine sayg duyar, kendinden kkleri...
Uzun bir sre Canan' dndm; bir eit srekli ayn kanal gsteren
televizyon gibi hep dnyordum, ama bu sefer, baka bir koltukta otururken
dndm; belki de kendimi bir baka trl grmeye baladm iin.
"Sonra birden bana kar kt,"' dedi Dr. Narin, tepeye vardmzda. "nk
bir kitap okumu."
Tepedeki selvi aalar sert olmayan, ama serin ve kokusuz rzgrda
kprdanyorlard. Selvilerin tesinde bir ykselti; kaya ve ta paralar
vard. nce mezarlk sanmtm, ama tepeye varnca, dzgn kesilmi byk talar
arasnda yrrken, Dr. Narin, bir zamanlar burada bir Seluklu hisar olduunu
aklad. Kar yamalar, zerinde servilerle birlikte gerekten bir mezarlk
olan karanlk bir tepeyi, buday tar-lalaryla ltl dzlkleri, rzgrn
estii ve karanlk yamur bulutlarnn iyice karartt ykseltileri ve bir ky
iaret etti: Hisar da dahil hepsi imdi onundu.
Btn bu canl topraa, servilere, kavaklara, canm elma ve am aalarna, bu
hisara, babasnn onun iin hazrlad dncelere ve bunlarn hepsine
btnyle uygun den bir dkkan dolusu eyaya srtm dner ve babasna bir daha
onu
121
grmek istemediini, peine adam salmamasn, kendisini izletmemesini, kaybolmak
istediini neden yazar bir gen? Dr. Narin'in yznde bazan yle bir bak
beliriyordu ki, bana, benim gibi olanlara, btn dnyaya bir ine mi soktuunu,
yoksa btn bu lanet dnyadan oktan vazgemi kskn ve sar bir adam m
olduunu kartamyordum. "Hepsi kumpas yznden," dedi. Bir byk kumpas
varm, kendisine, dncesine, btn hayatn verdii eyalarna, bu lke iin
hayati olan her eye kar.
Benden aklayacaklarn dikkatle dinlememi istedi. Syleyeceklerinin cra bir
kasabada skp kalm bir ihtiyar bunan hezeyanlar, olunu kaybetmi bir
babann acyla kurduu hayaller olmadndan emin olmalymm. Emindim.
Dikkatle dinledim, belki aklm oluna ve Canan'a gittii iin, belki byle
durumlarda herkes yle yapaca iin, bazan ipin ucunu kararak da olsa.
Uzun bir sre eyalarn hafzasndan szetti; neredeyse elle tutulur bir eyden
sz eder gibi hrsl bir inanla, eyalarn iine skm zaman anlatt.
Eyalardan, basit bir kaktan ya da bir makastan, onlar tutan, okayan,
kullanan bizlere geen sihirli, gerekli ve iirsel bir zamann varln Byk
Kumpas'tan sonra farketmi. zellikle, kaldrmlar hepsi bir rnek, hepsi ayn
ruhsuz, ksz yeni nesneler ve onlar vitrinlerinde sergileyip kokusuz
dkkanlarnda satan bayiler sard zaman. nce gaz ocaklarn, yani o dmeli
eyleri alevlendiren gzkmez sv gaz satan AYGAZ bayiine, sentetik kar beyaz
buzdolaplar satan AEG bayiine nem vermemi. Hatta bildiimiz kaymakl yourt
yerine MiS yourt -pis gibi sylemiti bunu- ve vine urubu ya da ayran yerine
dzgn, temiz kamyonlarla, nce kravatsz srclerin getirdii taklit MR
TRKCOLA ve sonra kravatl ve hakiki bay COCA-COLA gelince bir ara kendisi de
budalaca bir hevesle bir bayilik almay - mesela am tutkal yerine tpnn
zerinde her eyi ya-
122
ptrmak isteyen irin bir baykuun gzkt Alman UHU, killi toprak yerine
kokusu da kutusu kadar tahripkr olan LUX sabununu- dnm. Ama bu nesneleri,
huzurla baka bir zaman yaayan dkkanna koyar koymaz anlam artk yalnz
saati deil, zaman da ardn. Yalnz kendisi deil, yandaki kafese konan
arsz sakalardan rahatsz olan blbller gibi, kendi eyalar da bu ltsz
bir rnek eylerin yannda huzurlarn kaybettikleri iin bayilikten vazgemi.
Dkkanna yalnzca sineklerin ve ihtiyarlarn uramasna aldr ekmemi, kendi
hayatn ve zamann yaamak istedii iin atalarnn yzyllardr bildii,
tand eyalar satmaya balam gene. Hl kimisiyle arasra iliki kurduu,
bazlaryla dostluk ettii bayileri ve onlarn maas olduu Byk Kumpas'
alp unutacakm belki de. Tpk Coca-Cola iip deliren, ama herkes iip
delirdii iin delirdiini farketmeyenler gibi. stelik dkkan, kendi eyalar
tleri, akmaklar, koku yapmaz sobalar, ku kafesleri, ahap kllkleri,
mandallar, yelpazeleri, daha neler neleri- kendi aralarnda oluturduklar
sihirli mziin ahenginden olsa gerek, Bayiler Kumpas'na kar ayaktaymlar.
Kendi gibi bakalar, Konya'dan kravatl bir kara adam, Sivas'tan bir emekli
paa, Trabzon'dan ve evet Tahran'dan, am'dan ve Edirne'den ve Balkanlar'dan
baka krk kalpli, ama imanl bayiler de kumpasa kar kp ona
katlyorlarm ve kendi yeni eya dzenlerini ve krk kalpli bayiler
tekilatn kuruyorlarm. ite tam o srada, istanbul'da tp okuyan olundan o
mektuplar alm: "Beni arama, beni izletme, ben yok oluyorum!" diye alayclkla
tekrarlad Dr. Narin l olunun isyankr szlerine duyduu fkeyle.
Dkkanyla, fikriyle, zevkiyle baedemeyeceklerini anlaynca byk kuvvetlerin,
Byk Kumpaslar'n, olunu ele geirip kendisini ben, Dr. Narin'i, dedi
gururla, kertmek iin bu yolu denediklerini anlam hemen. Bylece olunun
mektubunda yapmasn istemedii eyleri yaparak ii tersine
123
evirmek istemi. Peine adam takm, olunun her davrann izleyip raporlar
yazmasn istemi. Sonra birincisini yeterli bulmayp ikinci, nc adamlarm
da yollam olunun arkasndan. Onlar da raporlar yazmaya balamlar. Sonradan
yollad dierleri de... Bu raporlar okuyunca, bu memleketi, bizim ruhumuzu
ykp yok etmek, hafzamz silmek isteyenlerin Byk Kumpas'mn varlndan bir
kere daha emin olmu.
"Raporlar siz de okuyunca anlayacaksnz dediimi," dedi. "Onlarla ilgili
herkesin her eyin izlenmesi gerekiyor. Devletin yapmas gereken bir byk ii
ben yapyorum. Yapabiliyorum, nk artk beni seven, bana inanan pek ok kalbi
krk insan
var.
zerine ktmz tepeden gzken ve btn Dr. Narin'in mlk olan kk
kartpostal corafyann hepsi imdi gvercin grisi bulutlarn altndayd. Kesin
ve prl prl grnt, mezarln yerletii tepeden balayarak, bir eit
soluk safran rengi bir titreimin iinde kayboluyordu. "Orada yamur yayor,"
dedi Dr. Narin. "Ama buraya gelmeyecek." Yksek bir tepeden varoluun kendi
iradesiyle kprdanan hareketine bakan bir Tanr gibi konumutu, ama byle
konutuunun farknda olduunu gsteren bir eit akaclk, kendine dnk bir
alay da vard sesinde. Bu belli belirsiz ince mizahn olunda hi mi hi
olmadna karar verdim. Dr. Narin'i sevmeye balamtm.
Bulutlar arasnda ipince ve krlgan imekler gidip gelirken Dr. Narin olunu
kendisine kar karan eyin bir kitap olduunu bir kere daha syledi. Olu bir
gn bir kitap okumu ve btn dnyasnn deitiini sanm, "Ali Bey," dedi
bana, "siz de bir bayi olusunuz, siz de yirmi yalanndasmz, syleyin bana:
insann btn dnyasn deitirecek bir kitap, bugn mmkn mdr byle bir
ey?" Sustum, gzmn ucuyla Dr. Narin'i szerek. "Byle kuvvetli by,
gnmzde hangi
124
reeteyle gerekleebilir?" Bir dncesini kuvvetlendirmek iin deil, ilk defa
gerekten benden bir cevap almak iin soruyordu, korkuyla sustum. Bir an
arkamdaki hisann talarna doru deil de, bana doru, zerime zerime yryor
sandm. Birden durdu ve yerden bir ey kopartt.
"Gel bak, ne buldum," dedi. Yerden kopartt eyi avucunun iinde bana
gsterdi. " yaprakl bir yonca," dedi glmseyerek.
Dr. Narin kitabn ve yaznn bu saldrs zerine, Konyal kravatl adamyla,
Sivas'daki emekli paasyla, Trabzon'daki Halis beyiyle am'dan, Edirne'den,
Balkanlar'dan ses veren teki krk kalpli dostlaryla ilikilerini
kuvvetlendirmi. Byk Kumpas'a kar onlar birbirlerinden mal alp satmaya,
baka krk kalpli kardelere almaya ve Byk Kumpas'n maalarna kar
dikkatli, insanca ve alakgnlllkle rgtlenmeye balamlar. Bu sefalet ve
unutulu gnlerinden sonra, kurtulu gn atnca hafzamz, "bu en byk
hazinemizi" kaybetmi aknlar gibi aresiz kalmayalm ve "yok edilmek istenen
kendi saf zamanmzn hkmranln" yeniden zaferle kuralm diye, Dr. Narin
btn dostlarndan, eyalarn, ellerinin, kollarnn uzantlar olan ve
ruhlarn iir gibi tamamlayan o hakiki eyleri, ince belli ay bardaklarn,
yadanlklar, kalem kutularn, yorganlarn, "hangi eya seni gerek klyorsa
ite onu" saklamalarn istemi. Bylece dkkanlarda, - eer belediye mevzuat
denilen devlet terryle dkkanlarda saklamak yasaklanmsa- evlerinde,
bodrumlarda, hatta bahelerde kazlan ukurlarda, yeraltnda, herkes kendine
gre, eski hesap makinelerini, sobalarn, boyasz sabunlar, cibinlikleri,
sarkal saatleri saklam.
Dr. Narin, arada bir benden uzaklap kendi kendine aa yukar yrd iin
hisar kalntlarnn arkasndaki selvi aalarnn iinde kaybolunca onu
bekledim. Yksek allar ve serviler arkasnda gizlenen bir tepeye doru
yrdn
125
r
1
grnce ona yetimek iin arkasndan kotum. Erelti otlar ve dikenli allarla
kapl hafif bir meyil indik, dik bir yoku kmaya baladk. Dr. Narin nden
gidiyor, anlattklarn iiteyim diye bazan beni bekliyordu.
Madem ki, demi dostlarna, Byk Kumpas'n bilinli ve bilinsiz maalar,
piyonlar, bize yazyla, kitapla saldryorlar, biz de ona gre tedbirlerimizi
alalm. "Hangi yaz?" diye sordu bana, bir kayadan tekine evik bir izci gibi
atlarken, "Hangi kitap?" Dnm. Nasl inceden inceye dndn, bunun
kendisi iin ne kadar uzun bir zaman tuttuunu gstermek ister gibi, bir sre
sustu. Paalarmdan yakalanp kaldm dikenli bir allktan elini uzatp beni
karrken aklad. "Yalnz o kitap, olumu kandran o kitap deil. Matbaadan
km btn kitaplar, hepsi bizim zamanmzn, bizim hayatmzn dmandr."
Kalemle yazlan, kalemi tutan elin bir paras olan, eli harekete geiren kafay
mutlu eden ve o kafay ldatan ruhun kederini, merakn, efkatini ifade eden
yaz deilmi onun kar kt. Fareleriyle baedemeyen cahil iftiyi
bilgilendiren, yolunu kaybetmi dalgna tutaca yolu, ruhunu kaybetmi akna
atalarn, dnyay hi tanmayan ocua resimli hikyelerle dnyay ve sunduu
servenleri gsteren, eiten kitaplara da kar deilmi, hatta o kitaplar, ok
eskiden olduu gibi imdi de gerekliymi, ok yazlsalar iyi de olurmu. Dr.
Narin'in kar kt, ltsn, sahihliini, hakikatini kaybetmi
kitaplarm ki onlar bir de ltl, sahih ve haki-kiymi gibi yaparlarm.
Bize bu snrl dnyann duvarlar iinde cennetin sihrini ve huzurunu
bulacamz syleyen kitaplarm ki, onlar Byk Kumpas'n piyonlar -bir
tarla faresi, kala gz arasnda kat gitti- bize hayatmzn iirini ve
inceliini unutturmak iin matbaalarda basp basp ya-yarlarm. "ispat m?"
dedi soruyu sanki ben soruyormuum gibi bana kukuyla bakarak, "ispat m?"
zeri ku pislikleriyle
126
kapl kayalarn, clz mee aalarnn arasndan kvrlarak hzla trmanyordu.
ispat iin istanbul'daki, btn lkedeki adamlarna, casuslarna yaptrd
aratrmalarn tutanaklarn okumahy-mm. Kitab okuduktan sonra olu,
pusulay arp babasna, ailesine srt evirmekten baka -haydi genliktir
diyelim bu meydan okumaya- hayatn btn zenginliine, yani "zamann gizli
simetrilerine", yani "eyalarn btn teferruatna" gzlerini kapatan bir eit
"krle", bir eit "lm saplantsna" kaplm. "Btn btn bir kitabn ii
mi bu?" diye sordu Dr. Narin. "O kitap Byk Kumpas'n yalnzca kk bir
arac." Gene de ama, kitab ve yazarn hi kmsemediini syledi nce.
Dostlarnn, casuslarnn yazd raporlar, tuttuu tutanaklar okuduumda bu
adamn ve kitabnn, amalar dnda kullanldklarn grecekmiim. Yazar
zavall bir emekli memur, yazd kitab savunacak kadar cesareti bile olmayan
zayf bir kiilikmi. "Bat'dan gelen rzgrlarn, hafzalarmz boaltan
unutma vebasn bize bulatranlarn bizden istedii zayf bir kiilik... Zayf
biri, silik biri, bir hi! Yok olclu gitti, tahrip edildi, yeryznden silindi."
Kitabn yazarnn ldrlmesinden znt duymadn tane tane syledi.
Uzun bir sre hi konumadan bir kei yolunu izleyerek trmandk. Yava yava
yer deitiren, ama ne yaklaan, ne de uzaklaan yamur bulutlar arasnda
ipeksi imekler giclip geliyordu, ama sesi kslm bir televizyonu seyrederken
olaca gibi, hibir grlt duymuyorduk. Tepeye varnca yalnz Dr. Narin'in
topraklarn deil, aadaki dzlkte alkan bir evhammnn kurduu sofra
gibi derli toplu duran kasabay, krmz kiremitli damlar, ince minareli
camiyi, sokaklarn zgrce yayln ve kasabann dndaki, dzgn snr
izgileriyle birbirinden ayrlm buday tarlalaryla, meyve bahelerini de
grdk.
"Sabahlar gn beni-uyandrp karlamadan nce, ben uyanr
127
gn karlarm," dedi Dr. Narin manzaraya bakarken. "Dalar arkasndan sabah
gelir, ama baka yerlerde gnein oktan doduunu insan krlanglarla birlikte
anlar. Sabahlar bazan taa buraya kadar yrr, beni selamlayan gnei
karlarm. Doa durgun olur, arlar, ylanlar daha ortaya kmamtr. Ben ve
dnya, birbirimize, neden varolduumuzu, neden bu saatte burada olduumuzu,
amacn, en byk amacn ne olduunu sorarz. Pek az lml bunlar doayla
birlikte dnr, insanlar dnrlerse eer, bakalarndan duyduklar, ama
kendilerinin sandklar zavall birka dnce vardr akllarnda, doaya bakp
kefettikleri eyler deil. Hepsi zayftr, siliktir, krlgandr."
"Ayakta kalmak iin gl ve kararl olmak gerektiini Bat'dan gelen Byk
Kumpas'n varlm kefetmeden nce de anlamtm," dedi Dr. Narin. Kederli
sokaklar, sabrl aalar, solgun lambalar bana aldrmyorlard, ben de
eyalarm topladm, kendi zamanma ekidzen verdim; tarihe ve tarihe hkmetmek
isteyenlerin oyununa boyun emedim. Neden eeyim? Kendime inandm. Kendime
inandm iin benim irademe ve hayatmn iirine bakalar da inand. Onlar
istekle kendime baladm. Bylece onlar da kendi zamanlarm kefettiler.
Birbirimize balandk. ifrelerle haberletik, sevgililer gibi mektuplatk,
gizli gizli toplandk. Gdl'deki ilk bayiler toplantmz, yllar sren bir
mcadelenin, ineyle kuyu kazar gibi sabrla ilenmi, tasarlanm bir
hareketin, bir rmcek a dikkatiyle, titizlikle rlm bir tekilatn
zaferidir Ali Bey! Artk Bat ne yapsa bizi yolumuzdan dn-dremez!" Bir
sessizlikten sonra ekledi: Ben gen ve gzel karmla Gdl'den salimen
ayrldktan saat sonra, ehirde yangnlar balam, itfaiyenin onca devlet
desteine ramen baarszla uramas rastlant deilmi. nk isyanclarda,
gazetelerin kkrtt apulcularda, ruhlarnn, kendi iirlerinin,
hatralarnn alndn sezgileriyle anlayan krk kalpli
128
dostlarnn gzyalar ve fkesi varm. Arabalarn yakldn, silahlarn
patladn, bir kiinin - bir kardelerinin de ldn biliyor muydum? Tabii
btn bu kkrtmay Ankara'yla ve yerel partilerle birlikte dzenleyen
kaymakam, kamu dzenini tehdit ettii gerekesiyle krk kalpli bayiler
toplantsn yasaklamt.
"Ok artk yaydan kt," dedi Dr. Narin. "Boyun eecek deilim. Toplantda
Melekler konusunun tartlmasn da ben istedim. Bizim kendi ruhumuzu ve
ocukluumuzu yanstan bir televizyonun yaplmasn da ben istedim, ben
yaptrttm o arac. Olumu elimden alan kitap benzeri ktlklerin, ktklar
delie, kaynadklar habis ukura kadar izlenip yok edilmesini de ben istedim.
Her yl yzlerce, yzlerce gencimizin bu tr oyunlarla 'btn hayatnn
deitirildiini', ellerine bir, bilemediniz iki kitap verilerek 'btn
dnyalarnn artldm' rendik. Her eyi tek tek ben dndm. Toplantya
gitmemem de bir rastlant deildir. O toplantnn bana sizin gibi bir genci
kazandrmas, bu ltuf da karlksz bir talih deildir. Her ey nceden
dndm gibi yerli yerine oturuyor... Olum bir trafik kazasyla elimden
alndnda sizin yamzdayd... Bugn ayn ondrd. Olumu ayn ondrdnde
kaybetmitim."
Dr. N^rin iri avucunu anca iindeki yoncay grdm. Sapndan tutup, bir an onu
dikkatle inceledikten sonra hafife esen bir rzgra brakt. Belli belirsiz
rzgr yamur bulutlarnn ynnden esiyordu; ama estii iin deil, serinlii
yznden sanki varlm farkediyordum. Gvercin renkli bulutlar ise sanki bir
eit kararszlkla olduklar yerde ka-lakalmlard. Kasabadan ok uzaklarda
bir yerde hafif sarms soluk bir k, bir kaynama vard. Dr. Narin yamurun
"imdi" orada yadn syledi. Tepenin teki tarafndaki kayalk uurumun
kenarna vardmzda mezarlk zerindeki bulutlarn aldn grdk. Yer yer
korkunlaan dik kayalklar
129
arasna yuva yapm bir aylak, bizi farkedince telala havaland ve Dr.
Narin'in arazisi zerinde, geni bir yay izmeye balad Kanatlarn neredeyse
hi rpmayan kuu sessizce, saygyla bir eit hayranlkla izledik.
"Btn bu arazide." dedi Dr. Narin. "Yllarca tek bir kesin fikirden ilham
alarak olgunlatrdm byk dncemi, bu byk hareketi ayakta tutacak
zenginlik ve g var. Olum, btn parlaklna ramen, Byk Kumpas'n oyununa
gelmeyecek ve bir kitaba kanmayacak kadar gl, iradeli olsayd eer, bugn bu
tepeden bakarken benim hissettiim gc ve yaratcl o hissedecekti. Bugn,
biliyorum, ayn ilham ve ufku siz gryorsunuz. Bayiler toplants srasndaki
kararllnz bana anlatanlarn hi abartmadklarn batan anladm. Yanz
renince tereddt bile etmedim; gemiinizi renmeme bile gerek yoktu. Bu
yata, olumun elimden hile ve acmaszlkla alnd yata siz her eyi,
toplantya istekle katlacak kadar anlamtnz. u bir gnlk tanklmz
bana tarihin bir kiide yarm brakt iradenin hareketini, baka bir kiide
tekrar balattn retti. Olum iin yaptrdm o kk mzeyi size bouna
amadm. Annesi ve kzkardeleri dnda o oday ilk gren siz oluyorsunuz.
Kendinizi, kendi gemiinizi ve geleceinizi orada grdnz. Bundan sonra
atlmas gereken adm da bana, ben Dr. Narin'e bakarken anlyorsunuz. Olum ol!
Onun yerine ge. Benden sonra her eyi sen gtr, ihtiyar bir adamm, ama
tutkularm daha hi ypranmad: Bu hareketin devam edeceine'inanmak istiyorum.
Devletle de ilikilerim var. Bana rapor yazanlar hl faal. Yzlerce kandrlm
genci izletiyorum. Dosyalar, btn dosyalan sana aacam, olumun btn
hareketlerini izlettim, okursun. Yoldan kartlan ne kadar ok gen var!
Babandan, ailenden kopman gerekmiyor. Silah kolleksiyonumu da grmeni istiyorum.
Bana "evet" de! Evet, sorumluluumun farkndaym, de bana. Ben yoz biri deilim,
her eyi gryorum
130
AP Yllarca bir erkek ocuum olmad, ac ektim, sonra onu elimden aldlar,
daha da ar bir ac ektim, ama hibir ey bu riras sahipsiz brakmaktan
daha ar gelemez bana."
Uzakta, yamur bulutlar yer yer alrlarken, Dr. Narin'in lkesine bir
sahnenin kelerine set lambalarndan den k gibi, gne nlar dyordu.
Bir an aydnlanan bir arazi paras, elma ve ide aalaryla kapl bir dzlk,
olunun orada yattn syledii mezarlk, bir aln evresindeki kra
topraklar, ksa bir sre sonra rengini deitiriyor ve koni biimindeki k
huzmesinin, telal telal ilerleyen bir ruh gibi snrlar tanmadan, tarlalar
zerinde hzl hzl birka adm atarak yok olduunu da grebiliyorduk. Tepeye
kmak iin aldmz yolun byk bir ksmn bulunduumuz noktadan
grebildiimizi farkedince, baklarm kayalk yama, kei yolu, dut aalar,
ilk tepe, aalklar ve buday tarlalar boyunca geri geri geri gitti ve birden,
kendi evini uaktan ilk defa gren biri gibi, hayretle Dr. Narin'in konan da
grdm. evresi aalklarla kapl genie bir dzln ortasndayd ve o
dzlkte kasabaya giden yola ve am aalarna doru 'yryen be kk insandan
birinin Canan olduunu en son ald vine rengi basma elbisesinden, hayr,
yalnz ondan deil, yrynden, duruundan, inceliinden, zerafetinden, hayr,
kalbimin atlarndan anladm. Birden ta uzaklarda, Dr. Narin'in kk harika
lkesinin snrlarnn balad dalarn kysnda harika bir gkkuann
olutuunu grdm.
"Bakalar doaya baknca,"' dedi Dr. Narin, "orada kendi snrlarn,
yetersizliklerini, korkularn grrler. Sonra kendi zayflklarndan korkup
doann snrszl, bykl, derler buna. Ben ise doada benimle konuan,
bana ayakta tutmam gereken kendi irademi hatrlatan gl bir tebli, zengin bir
yaz grrm, onu kararllkla, acmaszlkla, korkusuzca okurum. Byk adamlar,
tpk byk alar, byk lkeler gibi ilerinde neredeyse patlayacak kadar
ykl bir gc
131
toplayabilmi olanlardr. Zaman gelince, frsatlar knca, yeni tarih
yaplaca zaman bu byk g, harekete geirdii byk adamla birlikte
acmaszca kararn verir, kprdanr. O zaman kader de ayn acmaszlyla
harekete geer. O byk gnde kamuoyunun, gazetelerin, gnn dncelerinin,
Aygazlarn, Lux sabunlarnn, Coca-Cola ile Marlboro'nun, Bat'dan gelen
rzgrlarla kandrlm zavall kardelerimizin kk eyalaryla kk
ahlaknn esamisi okunmaz."
"Efendim, tutanaklar okumam mmkn m?" diye sordum.
Uzun bir sessizlik oldu. Gkkua, Dr. Narin'in tozlu ve lekeli gzlklerinde
iki simetrik gkkua olarak prl prl yansyordu.
"Ben bir dahiyim," dedi Dr. Narin.
132
10
Konaa geri dndk. Hep birlikte yenen sakin bir le yemeinden sonra, bir
benzeriyle Glcihan'm bize sabah Mehmet'in ocukluk odasn at bir
anahtarla, Dr. Narin beni alma odasna ald. Dolaplardan kard
defterleri, raflardan indirdii dosyalan gsterirken, bu tanklklarn, bu casus
raporlarnn hazrlanmasn buyuran iradenin, bir gn bir devlet biiminde
ortaya kabileceini de gzard etmediim syledi. rgtledii casuslar
brokrasisinin de gsterdii gibi, Byk Kumpas'a kar baarl olursa Dr.
Narin yeni bir devlet kuracakt.
Gerekten, btn raporlar titizlikle tarihlenip dosyaland iin olaylarn
kalbine girmem kolay oldu. Dr. Narin olunun peinden sald aratrmaclar
birbirlerine tantrmam, onlarn her birine, takma ad olarak bir saat markas
vermiti. ou Bat yaps olmalarna ramen, yzyl akn zamandr bizim
zamanmz gsterdikleri iin Dr. Narin bu saatleri "bizim" olarak gryordu.
ilk aratrmac Zenith, ilk raporunu drt yl nce Mart aynda yazmt. O
vakitler ad hl Nahit olan Mehmet istanbul
133
niversitesi'nde apa'da tp okuyordu. Zenith, bu nc snf rencisinin
sonbahardan balayarak derslerinde olaanst bir baarszlk gsterdiini
saptyor, sonra aratrmalarn zetliyordu: "Ad geenin son aylardaki
baarszlnn nedeni Kadrga'daki renci yurdundan pek az kmas, derslere,
kliniklere hatta hastanelere hi uramamasdr. Dosya, Nahit'in renci
yurdundan ne zaman kp hangi pide salonuna, kebapya, muhallebiciye, berbere,
bankaya gittiini ayrntlaryla belirten tutanaklarla doluydu. Mehmet her
seferinde iini grdkten sonra hi oyalanmadan, hzl admlarla yurda geri
dnyor, yazd her ihbar mektubunda da Zenith, Dr. Narin'den "aratrmalar"
iin daha fazla para istiyordu.
Dr. Narin'in, Zenith'den sonra grevlendirdii Movado Kadrga'daki renci
yurdunda bir ynetici olmalyd ve yurt yneticilerinin ou gibi polisle
ilikiliydi. Mehmet'i neredeyse saati saatine izleyebilen bu tecrbeli adamn
taradaki baka baz merakl babalara ya da Milli istihbarat Tekilat'na daha
nce de renciler hakknda rapor yazdn dndm. nk yurttaki siyasi g
dengesini profesyonelce bir kvraklk ve ksalkla ok ustaca izivermiti.
Sonu: renci yurdunda etkili olmak iin mcadele veren, ikisi ar dinci,
biri Nakibendi tarikatyla balantl ve biri de lml solcu renci
takmlaryla Nahit'in hibir ilikisi yoktu. Delikanlmz, btn bu takmlarla
srtmeden, kendi halinde, kendi kesinde, arkadayla paylat bir odada
yayor, "deerli efendim, tabir caizse", sabahtan akama kadar Kuran okuyan bir
hafz gibi ban hi kaldrmad bir kitaptan baka hibir ey grmyordu.
Movado'nun siyasi ve ideolojik konularda dncelerine gvendii yurt
yneticileri, polisler ve gencimizin oda arkadalar bu kitabn siyasi ve dinci
genlerin hafzlad tehlikeli kitaplardan biri olmadna tanklk etmilerdi.
Movado pek nemsemedii bu vaka hakknda,
134
delikanlnn nasl saatlerce odasndaki masada kitap okuduktan sonra pencereden
dar dalgn dalgn bakt ya da yemekhanede arkadalarnn inelemelerine,
hatta alaylarna nasl glmseyerek ya da ilgisizlikle karlk verdii ya da
artk her gn tra olmad trnden bir iki gzlem katm, ve srekli ayn
seks filmini izlemek, ayn kaseti binlerce kere dinlemek, hep ayn kymal
prasay istemek gibi genlik heveslerinin "geici" olduunu tecrbeyle
efendisine mjdelemiti.
Mays aynda ie balayan Omega ise Mehmet'ten ok okuduu kitabn peine
dtne gre, bu konuda Dr. Narin'den bir emir alm olmalyd. Bu da, daha
ilk aylardan babasnn, Mehmet'in yani Nahit'in hayatn rayndan karan eyin
kitap olduunu doru olarak saptadn gsteriyordu.
Omega, aralarnda, yl sonra kitab bana da satacak sergi olmak zere
istanbul'da kitap satlan pek ok noktay gzden geirmiti. Yapt sabrl
aratrmalardan sonra iki kaldrm sergisinde esere rastlam, buradaki
satclardan ald bilgiyle sahaflardaki bir dkkana gitmi, oradan
rendiklerinden de u sonucu karmt: Kitap'tan kk bir miktar -150 ya da
200 kadar- bilinmeyen bir kaynaktan, byk ihtimal kapanan ya da boalan kfl
bir kitap deposundan kiloyla mal alan bir eskiciye, oradan da sahaflardaki bir
dkkanla birka sokak sergicisine gitmiti. Kiloyla mal alan arac ortayla
kavga etmi, dkkanm kapatm ve istanbul'u terk etmiti. Onu bulup ilk
satcy saptamak mmkn deildi. Omega sahaflardaki dkkan sahibinden bu
kitabn polisten dald dncesini edinmiti: Kitap bir zamanlar yasal bir
ekilde yaymlanm, savcln istei zerine toplatlp emniyete bal bir
kitap deposuna kaldrlm, buradan da, sk sk yapld gibi, bir miktar,
parasz kalm polis memurlarnca alnp kiloyla mal alan eskicilere satlarak
yeniden dolama girmiti.
135
alkan Omega ktphanelerde yazarn baka bir eserine rastlamad gibi, eski
telefon rehberlerinde de izini bulamaynca u akl yrtmt: "Bizde telefon
almaya paras yetmeyecek kiilerin de kitap yazmaya cret ettikleri bilinen bir
eyse de, bu zel eserin zerindeki adn takma olduunu sanyorum, efendim."
Btn yaz bo renci yurdunda kitab yeniden yeniden okuyarak geiren Mehmet,
sonbahara doru kitabn kaynaklarna kendisini gtrecek bir aratrmaya
girimiti. Babasnn bu defa peine takt yeni adam takma adn Cumhuriyet'in
ilk yllarnda istanbul'da yaygn olarak kullanlan Sovyet mal cep ve masa
saatlerinden almt: Serkisof.
Serkisof, Mehmet'in Beyazt Devlet Ktphanesi'nde kendini srekli okumaya
verdiini saptadktan sonra, Dr. Narin'e bu delikanlnn sradan renci
hayatna geri dnmek iin yarm brakt derslerini altn mjdelemiti
nce. Daha sonra gencimizin ktphanede gnlerdir Pertev ile Peter ya da Ali lie
Marl trnden ocuk dergilerini okuduunu farkedince bir umutsuzlua kaplm,
bir teselli olarak akl yrtmt: Delikanl, belki de ocukluk hatralarna
geri dnerek iine dt buhrandan kmay ummaktayd.
Raporlara gre, ekim aynda Mehmet Babali'de bir zamanlar ocuk dergisi
karm ya da hl karan yaynevlerini ve bu dergilerde kalem oynatm Neati
trnden kaarlanm yazarlar ziyaret ediyordu. Dr. Narin'in takip ettirdii
gencin siyasi ve ideolojik balantlarn aratrdn dnen Serkisof, bu
kiiler hakknda, "efendim, her ne kadar siyasetle ilgilenir gzkseler ve gnn
siyasi ve ideolojik konularnda kalem oynatsalar da," diye yazmt, "aslnda bu
kalemrlerin kalpten inandklar hibir dnceleri yoktur. ou para iin,
eer o yoksa, sevmediklerini zmek iin yaz yazarlar."
Bir sonbahar sabah Mehmet'in Haydarpaa'daki Devlet Demiryollar Personel
Mdrl'ne gittiini hem Serkisof'un
136
hem de Omega'nm raporlarndan rendim. Birbirlerini farketmeyen iki
aratrmacdan doru bilgi edineni Omega'yd: "Delikanl emekli memurlardan biri
hakknda bilgi edinmek istemi."
Dosyalanm rapor sayfalarn hzl hzl evirdim. Gzlerim telala benim
mahallemi, benim sokam, benim ocukluumun'adlarn aryordu. Mehmet'in benim
oturduum sokakta yrdn, bir evin ikinci kat pencerelerine bir akam
baktn okuyunca yreim hzland. Sanki iine arlacam harika dnyann
hazrlayclar, bana kolaylk olsun diye hnerlerini benim yanbamda
dktrmeye karar vermilerdi, ama o zamanlar bir lise rencisi olan benim
bunlardan hi haberim olmamt.
Mehmet'in, Rfk Amca ile bulumas ertesi gn olmutu. Ama bu benim kardm
bir sonutu. Mehmet'i izleyenlerin ikisi de delikanlnn Erenky Telli Kavak
Sok. no. 28'deki bir eve girdiini, ierde alt, hayr be dakika kaldn
saptamlar, ama hangi dairenin kapsn aldn, kiminle grtn
saptayamamlard. alkan Omega hi olmazsa ke bakkaln rann azn
aram, evde yaayan aile hakknda bilgi almt. Sanrm Dr. Narin'in Rfk
Amca hakknda edindii ilk bilgi bu olmalyd.
Rfk Bey ile bu grmesinden sonraki gnlerde Mehmet, Zenith'in bile gznden
kamayan bir buhrana girmiti. Yurttaki odasndan hi kmadn, yemekhaneye
bile inmediini, ama onu kitab bir kere olsun okurken gremediini yazmt
Movado. Yurttan klar ise dzensiz ve Serkisof'a gre amaszd. Bir gece
sabahlara kadar Sultanahmet'in arka sokaklarnda dolam, parkta oturup
saatlerce sigara imiti. Bir baka gece, Omega, elindeki bir kesekd dolusu
zm, her bir taneyi bir mcevher gibi uzun uzun inceledikten sonra ar ar
ineyip yutarak drt saatte bitirip yurda geri dnne tank olmutu.
Sakallar uzam, stne bana bakmaz
137
olmutu. Aratrmaclar, raporlarnda gencin yurttan k saatlerinin
dzensizletiinden yaknarak cretlerinin artrlmasn istiyorlard.
Kasm ortasnda bir leden sonra, Mehmet vapurla Haydarpaa'ya gemi, trene
binip Erenky'de inmi ve sokaklarda uzun uzun yrmt. Peindeki Omega'ya
gre delikanl mahallenin btn sokaklarn arnlam, benim penceremin nnden
de -byk ihtimalle ben ierde otururken- kere getikten sonra karanlk
kerken Telli Kavak Soka'ndaki 28 no.lu evin karsna geip pencerelerine
bakmaya balamt. Karanlkta, hafif hafif iseleyen yamur altnda, bir karara
varamadan, ya da Omega'ya gre lambalar yanan pencerelerden istedii iareti
alamadan iki saat bekleyen Mehmet, akam Kadky'deki meyhanelerin birinde iyice
sarho olup yurda geri dnmt. Daha sonra, Omega ve Serkisof delikanlnn ayn
yolculuu alt kere daha yaptn belirlemiler, her zaman daha kararl olan
Serkisof, delikanlnn srekli bakt aydnlk pencerenin arkasndaki kiiyi de
doru saptamt.
Rfk Amca ile Mehmet'in ikinci bulumas Serkisof'un baklar altnda olmutu,
ikinci katn aydnlk pencerelerini nce kar kaldrmdan, sonra da alak bahe
duvarnn stnden dikizleyen Serkisof grmeyi bazan randevu da diyordu-
sonraki mektuplarnda pek ok kere yorumlamt, ama ilk izlenimleri daha ok
grdklerine ve olgulara ynelik olduu iin daha doruydu.
ilk nce, ihtiyar adamla delikanl (aralarnda bir kovboy filmi gsteren
televizyon) karlkl koltuklarda oturmular yedi-sekiz dakika hi
konumamlard. Bir ara ihtiyarn kars onlara kahve getirmiti. Daha sonra
Mehmet ayaa kalkm, el kol hareketleriyle, tutkuyla ve yle hrsla bir eyler
anlatmt ki Serkisof gencin ihtiyara el kaldrmak zere olduunu sanmt. Bu
ara yalnzca hznle glmseyen Rfk Bey,
138
delikanlnn szlerinin iddetinin artmas zerine ayaa kalkarak, benzeri bir
heyecanla ona cevap yetitirmiti. Daha sonra, ikisi de, duvarda kendilerini
taklit eden sadk glge-leriyle birlikte koltuklarna geri oturuyorlar ve
sabrla birbirlerini dinliyorlar, susuyorlar, kederle televizyona biraz
bakyorlar, yeniden konuuyorlar, sonra bir sre ihtiyar anlatyor, delikanl
dinliyor, derken gene susup kederle pencereden dar bakp Serkisof'u
farketmiyorlard.
Ama yan apartmann penceresinden irret bir kadn dikizdeki Serkisof'u
farkediyor ve avaz kt kadar: "Yetiin! Allah cezan versin, sapk!" diye
bard iin aratrmac ne yazk ki, ok nemli grd ve daha sonraki
mektuplarnda eitli gizli rgt, uluslararas siyasi tarikat ve kumpas
varsaymlaryla birletirdii bulumann son dakikasn tespit edemeden
elverili gzlem noktasn palas pandras terk etmek zorunda kalyordu.
Bir sonraki dosyadan anlaldna gre, Dr. Narin, o gnlerde olunun ok sk
izlenmesini istemi, aratrmaclar da onu bir rapor yamuruna tutmulard.
Rfk Bey ile grmesinden sonraki gnlerde Omega'ya gre neredeyse gz
dnm, Serkisof'a greyse olaanst kederli ve kararl gzken Mehmet,
bulabildii btn sergilerden kitabn nshalarn satn alyor ve "bu eseri"
Kadrga renci Yurdu'nda (Movado), renci kahvelerinde (Zenith ve Serkisof) ve
otobs duraklar, sinema kaplar, vapur iskeleleri (Omega) gibi ehrin akla
gelebilecek her yerinde datmaya alyor ve bunda da ksmen baarl
oluyordu. Yurttaki odasnda gen rencileri pervaszca etkilemeye altnn
Movado fazlasyla farkndayd. Baka renci meknlarnda da etrafna genleri
toplamaya alt belirlenmiti, ama imdiye kadar kendi dnyasna ekilmi
yalnz bir renci olduu iin yeterince etkili olmuyordu. Yurt
yemekhanelerinde, bu amala gitmeye balad derslerde bir-iki rencinin
akln eldiini, onlara
139
^w^f
kitab okutabildiim tam renmitim ki bir gazete kesiiyle karlatm:
ERENKY'DE CNAYET. (A.A.): Devlet Demiryollar emekli bamfettilerinden Rfk
Hat dn akam dokuz civarnda kimlii belirsiz bir kiinin kurunlaryla
ldrld. Dn akam evinden kahveye karken Telli Kavak Sokak'ta Hat'n yolunu
kesen bir ahs zerine el ate etti. Kimlii belirlenemeyen saldrgan olay
yerinden derhal kat. Ald yaralarla hemen can veren Hat (67) Devlet
Demiryollarnda eitli kademelerde faal olarak grev yaptktan sonra en son
bamfettiken emekliye ayrlmt. evrede sevilen Hat'n lm znt yaratt.
Bam dosyalardan kaldrp hatrladm: Babam ge saatlerde eve perian
dnmt. Cenazede herkes alamt. Bir kskanlk cinayeti laf yaylmt.
Kimdi bu kskan adam? Dr. Narin'in dzenli dosyalarm hrsla kartrrken
karmaya altm: alkan Serkisof? Zayf Zenith? Dakik Omega? . Baka bir
dosyadan, Dr. Narin'in kimbilir ne masraflar ederek ilerlettii aratrmalarnn
bir baka sonuca ulatn rendim. Byk bir ihtimalle Milli istihbarat
Tekilat'nda da alan Hamilton Saat adl ajan ksa bir mektupta Dr. Narin'e
u bilgileri vermiti:
Rfk Hat kitabn yazaryd. Bu eseri on iki yl nce yazm, utanga hevesliler
gibi zerine kendi adm koymaya cesaret edememiti. O yllarda oullarnn ve
rencilerinin geleceklerinden endielenen ihbarc babalarn ve retmenlerin
ikayetlerine kulaklar ak olan MiT basn grevlileri, ihbarlar zerine
kitabn baz genlerimizi yoldan kardn anlamlar, amatr yazarn
kimliini matbaadan belirlemiler ve sorunun zmn iinin ehli basn
savcsna brakmlard. Oniki
140
yl nce savc kitab sessizce toplatp depoya kaldrtm, ama hevesli yazar
bir dava ap korkutmasna bile gerek kalmamt. nk yazar, emekli demiryolu
mfettii Rfk Hat, savcla ilk arlnda kitabnn toplatlmasna kar
olmadn, toplatma kararna itiraz etmeyeceini neredeyse memnuniyete yaklaan
ak bir dille belirtmi, kendi istei zerine tutulan bir zapt da derhal
imzalam, bundan sonra da yeni bir kitap yazmamt. Hamilton'un raporu Rfk
Amca'nm ldrlmesinden onbir gn nce yazlmt.
Gsterdii tepkilerden Mehmet'in, Rfk Amca'nm ldrldn ksa bir sre
iersinde rendii anlalyordu. Movado'ya gre "saplantl delikanl", hasta
bir halde odasna kapanm, bir eit dini cokuyla sabahtan akama kadar hi
durmadan kitab okumaya balamt. Sonra sonra yurttan dar ktn
belirleyen Serkisof da, Omega da gencimizin bir hedefi ve amac olmadna aa
yukar karar vermilerdi. Bir gn Zeyrek'in arka sokaklarnda amasz bir aylak
gibi saatlerce dolanyor, derken btn bir leden sonray Beyolu sinemalarnda
seks filmleri seyrederek geiriyordu. Bazan Serkisof, geceyarlar yurttan
ktn belirliyor, ama nereye gittiini renemiyordu. Bir keresinde, bir
le vakti Zenith onu ok perian grmt: Sa sakal uzamt, st ba
dankt ve sokaklardaki, kaldrmlardaki insanlara "gn ndan holanmayan
bir bayku" gibi bakyordu. renci kahvelerinden, kitab okutmak iin gittii
dershane koridorlarndan, tandklarndan iyice uzaklamt. Herhangi bir
kadnla ilikisi ya da byle bir iliki kurmak gibi bir abas yoktu. Yurtta
ynetici olan Movado, yokluunda Mehmet'in odasnda yapt bir aratrmada
plak kadn resmi yaymlayan birka dergi bulmu, bunlarn nqrmal rencilerin
ounun istifade ettii eyler olduunu eklemiti. Birbirlerinden habersiz
Zenith ve Omega'nm abalarndan anlald kadaryla Mehmet bir sre kendini
ikiye de vermiti. Daha ok -
141
rencilerin gittii en Karga Kardeler Birahanesi'nde alayc bir laf atma
zerine bir kavgaya tutumasndan sonra arka sokaklardaki daha cra, daha sefil
meyhaneleri tercih eder olmutu. Bir dnem, teki rencilerle, meyhanelerde
tand meczuplarla yeniden iliki kurmaya almsa da bunda baarl
olamamt. Daha sonra kitap sergilerinin nnde saatlerce dikilip kendi gibi
kitab satn alp okuyacak bir ruh kardeini aramakla vakit geirmiti. Dostluu
ilerletip ellerine kitab verdii, okutabildii birka genci yeniden arayp
bulmu, ama Zenith'e gre huysuzluu yznden onlarla hemen kavga etmiti.
Aksaray'n arka sokaklarndaki bir meyhanede Omega bu tartmalardan birini
uzaktan da olsa dinlemeyi baarm, artk bir delikanl olarak da gzkmeyen
"delikanlmzn" kitaptaki dnyadan, oraya varmaktan, eikten, huzurdan, esiz
andan kazadan heyecanla szettiini duymutu. Ama bu heyecanlar da geici
olmalyd, nk Movado'nun saptad gibi sa, sakal, pislii ve dankl
arkadalarn -eer artk arkada varsa- rahatsz edecek hale gelmi olan
Mehmet kitab da hi okumuyordu. "Bana kalrsa efendim," diye yazmt
gencimizin amasz gezintilerinden, sonu hibir yere varmayan yrylerinden
bezen Omega, "bu gen kederini hafifletecek bir ey aryor, tam ne aradndan
ben emin deilim, ama kendisinin de emin olduunu sanmyorum."
istanbul sokaklarnda amaszca yrd gnlerin birinde Serkisof'un yakndan
izledii gencimiz kederini hafifletecek, ruhuna biraz olsun huzur verecek "bu
eyi" otobs garajlarnda, hayr otobslerin kendinde buluyordu. Elinde hazrlk
yaptn gsteren bir anta tamadan, bir hedefi olduunu gsterecek bir bilet
almadan, Mehmet garajlardan kalkmakta olan bir otobse bir ilham annda
geliigzel biniyor, bir an kararszlk geiren Serkisof da onun arkasndan
Magirus'a atlyordu. Nereye gittiklerini bilmeden, nereye gtrldklerini an-
142
lamadan kasabadan kasabaya, garajdan garaja, otobsten otobse biri dierinin
peinde haftalarca yol almlard. Serkisof'un tir tir titreyen otobs
koltuklarnda eci bc harflerle yazd tutanaklar, bu belirsiz yolculuklarn
sihrine, amasz gezintilerin renklerine iten tanklk ediyordu: Yollarn,
bavullarn kaybetmi yolcular, yzyln arm meczuplar grmlerdi; takvim
satan emekliler, askere giden hevesliler, yaklaan kyameti haber veren
genlerle karlamlard. Garaj lokantalarnda oturup nianl genlerle,
tamirci raklaryla, futbolcularla, kaak sigara satclaryla, kiralk
katillerle, ilk retmenlerle, sinema mdrleriyle yemekler yemiler, yzlerce
kiiyle birlikte bekleme salonlarnda, otobs koltuklarnda, kucak kucaa
uyumulard. Bir kere olsun bir otelde gecelememilerdi. Bir kere olsun kalc
bir iliki, bir dostluk kurmamlard. Bir kere olsun bir hedefleri varm gibi
yolculuk edememilerdi.
"Efendim, btn yaptmz bir otobsten inip tekine binmekten ibaret," diye
yazmt Serkisof. "Bir ey bekliyoruz; belki bir mucize, belki bir k, belki
bir melek, belki bir kaza; bilmiyorum; ama kalemimin ucuna bunlar geliyor...
Sanki bilinmeyen bir lkeye bizi gtrecek iaretleri aryoruz, ama talihimiz
hi yok. Bu zamana kadar bamzdan kk bir trafik kazas bile gememi
olmas, belki de bir melein bizi koruduunu gsteriyor. Delikanl hl benim
varlm farket-medi mi, bilmiyorum. Sonuna kadar dayanacak mym, bilmiyorum."
Dayanamamt. Krk dkk kelimelerle yazlm bu mektuptan bir hafta sonra
Mehmet bir mola yerinde bir geceyars itii orbay yanda brakp kalkmakta
olan bir MAVi VARAN'a atlam, ke masada ayn orbadan kaklamakta olan
Serkisof kap kaybolan Mehmet'e akn akn bakmt. Sonra orbasn sakin
sakin bitirmi, bundan hi utanmadn da Dr. Narin'e drste bildirmiti.
Bundan sonra ne yapmalyd?
143
Bundan sonra Mehmet'in ne yaptm ne Dr. Narin, ne de aratrmalarna devam
etmesi sylenen Serkisof re-nebilmiti.
Mehmet zannettii baka bir gencin lsyle karlancaya kadar, Serkisof alt
hafta otobs garajlarnda, trafik ubelerinde, ofrlerin bulutuu kahvelerde
vakit ldrm, bir .sezgiyle olup bitmi trafik kazalarna yetiip cesetler
arasnda delikanlmz aramt. Ayn sre boyunca Dr. Narin'in olunun peine
baka saatleri de saldn otobslerden yazlm baka mektuplardan anladm. Bu
mektuplardan birini kaleme ald srada, otobsnn bir' at arabasna arkadan
bindirmesiyle Zenith'in dakik kalbi kan kaybndan durmu, yarm kalm kanl
mektubunu ERKEN VARAN irketinin yneticileri Dr. Narin'e postalamlard.
Mehmet'in bir Nahit olarak yaad ilk hayatn zaferle sonulandrd trafik
kazasna Serkisof olaydan ancak drt saat sonra yetiebilmiti. Bir SELAMET
EKSPRES otobs matbaa mrekkebi ykl bir tankere arkadan arpm, bir sre
lklar arasnda simsiyah bir svyla ldam, sonra geceyars bir alevle
prl prl yanmt. Serkisof "hi tannmayacak kadar yanm saplantl ve
bahtsz Nahit'i" aslnda tehis edemediini, elindeki tek kantn bir talih
eseri yanmam olan zerindeki kimlik olduunu yazyordu. Olaydan sa kanlar
delikanlnn bata da 37 numaral koltukta oturduunu dorulamlard. Nahit, 38
numarada otursayd burnu bile kanamadan kur-tulacakm. 38 numarada oturan ve
adnn Mehmet olduunu sa kalan baka bir yolcudan rendii ayn yalardaki
delikanly ise Serkisof, Nahit'in son saatlerini sormak iin taa Kayseri'deki
evine kadar izinden gidip aram, ama bulamamt. Sa kt bu korkun
kazadan sonra bu gen kendisini gzyalaryla bekleyen annesinin babasnn
yanna hl dnmediine gre, kazadan derin bir ekilde etkilenmi olmalyd,
ama Serkisof'un derdi bu deildi. Aylardr takip
j 44
ettii gen ldne gre imdi bakasn izlemek iin Dr. Narin'den emir ve
para bekliyordu. nk yapt aratrmalar Anadolu'nun ve belki de btn
Ortadou ve Balkanlar'n bu tr kitaplar okuyan gz dnm genlerle
kaynatm ona gstermiti.
Olunun lm haberi ve kmrden cesedin eve geliinden sonra Dr. Narin kendini
fkesinin iddetine vermiti. Rfk Amca'nn ldrlm olmas bu iddeti
hafifletmiyor, yalnzca fke odan bulanklatrarak btn bir topluma doru
yayyordu. Cenazeyi izleyen gnlerde Dr. Narin istanbul'daki ilerini gren
evresi geni bir emekli polisin yardmyla yedi yeni aratrmacy daha greve
alm, onlara da imza olarak eitli saat markalar balamt. Ayrca ortak
dmanlarnn Byk Kumpas'na kar krk kalpli bayiler ile ilikilerini
gelitirmi, onlardan tek tuk ihbar mektuplar almaya balamt. zellikle
uluslararas soba, dondurma, buzdolab, gazoz, tefecilik ve kfteli ekmek
irketlerinin rekabetiyle dkkanlar tek tek kapanan bu kiiler, yalnz Rfk
Amca'nn kitabn deil, genel olarak tuhaf, deiik, yabanc bulduklar
kitaplar okuyan genlerden pireleniyor, onlar mimliyor, Dr. Narin tarafndan
tevik de edilirlerse bu genleri izleyip, hayatlarn gzleyip, fkeli ve
paranoik raporlar yazmay seve seve zerlerine vazife ediniyorlard.
Glizar'n, "Babam almanz kesmek istemezsiniz diye dnd," diyerek bir
tepsiyle getirdii akam yemeini yerken bu raporlar urasndan burasndan
okuyordum. Bir tara kentinde ya da boucu bir renci yatakhanesinde ya da
istanbul'un cra bir mahallesinde benim gibi biri, kitab benim okuduum gibi
okumutur ve Dr. Narin'in casuslarndan biri grp izlemitir diye... Bir ruh
kardeine rastlayabilme hevesiyle hzl hzl evirdiim sayfalar arasnda
tylerimi rperten bir-iki ilgin vakaya rastladm, ama bunlar ne kadar benim
ruh kardelerimdiler kartamadm:
J 45
Babas Zonguldak'ta kmr iilii yapan bir veterinerlik rencisi, mesela,
kitab okumaya baladktan hemen sonra baka hibir ey yapamaz hale gelmi,
karnn doyurmak, uyumak gibi temel ihtiyalarnn dnda, vaktinin hepsini
kitab yeniden okumaya vermiti. Bu gen bazan gnler boyunca ayn sayfay
binlerce kere okuyor, bundan baka da hibir ey yapmyordu, intihar
eilimlerini gizleyemeyen sarho bir lise matematik retmeni ise, rencileri
kazan kaldrana kadar, derslerinin son on dakikasn kitaptan birka cmle
okumak ve arkasndan sinir bozucu kahkahalar atmakla geiriyordu, iktisat okuyan
Erzurumlu bir gen ise, yurt odasnn duvarlarn, duvar kadyla kaplar gibi
kitabn sayfalaryla kaplamt. Bu da oda arkadalaryla sk bir kavgaya yol
am; bunlardan biri, kitabn Hazreti Muham-med'e kfrettiini ileri srm,
bunun zerine renci yurdunun gzleri grmez idare amiri, bir sandalyeye kp
soba borusuyla tavan arasndaki keyi bytele okumaya balam, vakay Dr.
Narin'e ihbar eden krk kalpli tesisat kitaptan byle haberdar olmutu, ama
"savcla ikayet edelim mi," tartmalarna yol aan ve Erzurumlu gencimizin
hayatn karartan kitabn Rfk Amca'nn yazd kitap olduundan ben emin
olamadm.
yle anlalyordu ki, rastlantsal bulumalarla, yar merakl okurlarn szn
etmesiyle, sergilerde dikkati ekmesiyle, ortalkta hl bir yz-yzelli nshas
elden ele serseri bir mayn gibi gezinmekte olan kitap ya da ayn ilevi sihirli
bir ekilde grebilen baka kitaplar, bazan okurlarndan birinde bir heyecan
dalgas, bir eit ilham uyandryordu. Bazlar kitapla bir yalnzla
ekiliyor, ciddi bir buhrann eiindeyken dnyaya alarak hastalktan
kurtuluyorlard. Kitab okur okumaz bir sarsnt geiren, bir fkeye kaplanlar
da vard. Bunlar kitaptaki dnyay bilmedikleri, tanmadklar, aramadklar
iin dostlarn, yaknlarn, sevgililerini suluyor,
146
kitaptaki dnyann insanlarna benzemedikleri iin onlar acmaszca
eletiriyorlard. Baka bir takm da kitab okur okumaz metnin kendisine deil,
insanlara dnen rgtlerdi. Bu hevesliler kitab kendileri gibi okumu
bakalarn aramaya koyuluyor, bunda baarsz olurlarsa ki hep byle oluyordu-
kitab bakalarna okutup avladklar bu kiilerle bir ortak eyleme girimeye
alyorlard. Bu ortak eylemin ne olduu konusunda onlarn da, bu eylemcileri
izleyen ihbarclarn da herhangi bir fikri yoktu.
Ondan sonraki iki saat iinde, ihbar mektuplarnn arasna zenle, dzenle
yerletirilmi gazete kesiklerinden kitaptan ilham alabilmi bu okurlardan be
tanesinin Dr. Narin'in saatlerince ldrldn anladm. Cinayetleri hangi
saatin, hangi ama ve emirle iledii belli deildi. Yalnzca gazetelerden
kesilmi ksa cinayet haberleri tarih srasna gre ihbar tutanaklarnn arasna
konmutu, iki cinayet hakknda ayrntl bilgi vard: Birinde, ldrlen bir
gazetecilik rencisi Gne gazetesinin d haberler servisine eviriler yapt
iin Yurtsever Gazeteciler Demei olay nemser gzkm, Trk basnnn sapk
terre asla boyun emeyeceini duyurmutu. brnde, alt dnerci
dkkannda bir garson, elleri bo ayran i-eleriyle doluyken kurunlanm,
islamc Gen Aknclar ehidin yeleri olduunu aklam, olayn CIA ve COCA-
COLA'mn .maalarnca ilendiim bir basn toplantsyla duyurmulard.
147
11
Kelli felli adamlann toplumumuzda yokluundan yakndklar okuma zevki denen
ey, o srada Dr. Narin'in lgn ve dzenli arivinin belgeleri ve cinayet
haberleri arasnda duyduum mzik olmal. Kollarmda hafif bir gece serinlii
hissediyordum, kulaklarmda varolmayan bir akam mzii duyuyordum ve bir yandan
da, gen yata karlat hayat harikalar karsnda kararl olmaya niyet
etmi bir gen gibi bundan sonra ne yapacam karmaya alyordum.
Geleceini dnen iyiniyetli bir gen olmaya karar verdiim iin, Dr. Narin'in
arivinden bir kat da ben ekmi, iime yarayacak kk ipularn yazmaya
balamtm.
Evinde konuk olduum filozof babann ve dnyann ne kadar da gereki, ne kadar
da acmasz olduunu iimde iyice hissettiim bir saatte, kulaklarmda hl o
mzik, ariv odadan dar ktm. akac bir ruhun cesaret verici
kkrtmalarn da duyar gibiydim: Neelendirici ve umut verici bir filmden
ktktan sonra benim gibilerin hissettii hafif mzik kadar hafif o oyunculuk
duygusu iimde bir yerlerde kprdanyordu. Hani olur ya: Filmdeki btn o zeki
akalar, kahramana
148
kendiliinden geliveren holuklar, akl almaz hazrcevaplklar zaten ben hep
yaparmm yanlsamas...
"Benimle dans eder misiniz? " demek zereydim bana endieyle bakan Canan'a.
gl kzkardele birlikte sofadaki masaya oturmu, hasrdan el rgs bir
sepetin iinden bir bolluk ve mutluluk mevsiminin olgun elmalar ve portakallar
gibi masann zerine renk renk dklen top top rg ynlerine bakyordu. Sepetin
yannda da, bir zamanlar annemin de ald Ev ve Kadn dergisinin orta
sayfalarndan kan el-ii rg patronlar, kare kare ilenmi iekler, vak vak
rdekler, kediler, kpekler ve btn bunlar Alman dergilerinden arp Trk
kadnna sunan yaymcnn katks cami motifleri vard. Bir an gaz lambalarnn
nda btn bu renklere ben de baktm ve az nce okuduum hakiki hayat
sahnelerinin bu ham renklerle yapldn hatrladm. Sonra, Glcihan'n esneye
esneye annelerine yaklaan, gzlerini krptrarak mutlu' aile tablosunun
iinde eriyip giden iki kk kzna dnp dedim ki:
"Daha hl anneniz yatrmad m bakaym sizleri? "
Bir ardlar, bir korktular, annelerine sokuldular. Daha da keyiflendim.
"Sizler, sizler, daha solmam birer ieksiniz aman," bile diyebilirdim beni
pheyle szen Glendam ile Glizar'a.
"Efendim," diyebildim yalnzca, yandaki selamla geince Dr. Narin'e. "Efendim,
olunuzun hikyesini zntyle okudum."
"Her ey belgelenmitir," dedi Dr. Narin.
Beni yar karanlk odadaki iki yar karanlk adamla tantrd. Hayr, saat
deildi bu tkrtsz beyler, biri noterdi, tekinin, kim olduunu byle
karanlk durumlarda olduu gibi aklm kaydetmedi nk Dr. Narin'in beni onlara
nasl tantrdna dikkat ediyordum: Pek byk iler baarmaya
149
namzet arbal ciddi ve tutkulu bir gentim ben ve imdiden onun ok
yaknydm. O Amerikan filmlerinden kma, uzun sal zentili genlerden hibir
ey yoktu bende. Bana ok gveniyordu, ok.
Nasl da hemen benimsedim bu vgleri! Elimi kolumu nereye koyacam bilemedim,
byle bir gence yakaca gibi vgler karsnda alakgnlll elden
brakmamak iin kibar kibar boynumu bkp konuyu deitirmek istedim, konuyu
deitirmek istediimin de grleceini dnerek.
"Gece burada ne kadar sessiz oluyor, efendim," dedim.
"Bir tek dut aacnn yapraklar hrdar," dedi Dr. Narin. "En rzgrsz, en
sakin gecede bile. Dinleyin."
Hep birlikte dinledik. Odann rpertici yar karanl uzaktan belli belirsiz
bir yerden gelen bir aa hrtsndan daha ok iime iliyordu. Sessizlik
srerken bir gndr bu evde, hep fsldayarak konuulduunu hatrladm.
Dr. Narin beni kenara ekti. "Biz imdi bezik oynamaya oturuyoruz," dedi. "Bana
cevap vermenizi istiyorum. Olum, saatlerimi mi grmek istersiniz silahlarm
m?"
"Saatleri grmek istiyorum efendim," dedim bir igdyle.
Daha da karanlk yan odada biri silah patlar gibi takrdayan iki eski Zenith
masa saati grdk. Dr. Narin'in bir einden Topkap Saray hareminde olduunu
syledii Galata saat kolonisi yapm ilemeli, aa zarfl, kendi kendine mzik
alan, haftada bir kurulan ekmece saatini grdk. Sarkal, cevizden kapa
ilemeli, dolapl duvar saatini yapp imzalayan Levanten Simon S. Sinonien'in
hangi liman ehrinden olduunu mineli kadrann zerindeki "a Snyrne"
kelimelerinden kardk. Ayl, tarihli bir Universal marka saatin mehtapl
gnleri gsterdiini anladk. Sultan III. Selim'in tevikiyle n yz Mevlevi
kavuu biiminde yaplm sarkal iskelet saatini, Dr. Narin kocaman bir
anahtarla kurarken, i or-
150
ganlarnn gerildiini gerilerek hissettik. Pek ok evde kafesteki kanaryalar
gibi hl kederle tkrdayan sarkal Junghans duvar saatini ocukluumuzdan
beri ne kadar ok yerde grp dinlediimizi hatrladk. Serkisof marka kaba masa
saatinin kadran zerindeki lokomotifi ve altnda yazan Made in USRR ifadesini
grnce rperdik.
"Saat tkrts bizim iin, tpk cami avlusundaki adrvann krts gibi,
dnyay farketmenin deil, i aleme gemenin sesidir," dedi Dr. Narin. "Gnde
be vakit namaz, sahur vakti, iftar vakti... Muvakkithanelerimiz ve saatlerimiz
Batfda olduu gibi dnyaya yetimenin deil, Allah'a komann araclardr.
Hibir millet bizler kadar saate dkn olmad. Avrupa saatiliinin en byk
mterisi hep bizdik. Onlardan alp da ruhumuza kabul ettirebildiimiz tek ey
de saatlerdir. Bu yzden, tpk silah gibi saatin de yerlisi yabancs olmaz.
Bizler iin Allah'la yaknlamann iki yolu vardr. Cihadn arac silahla ve
namazn arac saatle. Silahlarmz bozdular. imdi saatlerimizi de bozalm diye
bu trenleri kardlar. Ezan vaktinin en byk dmannn tren vakti olduunu
herkes bilir. Rahmetli olum bunu bildii iin bizim kayp zamanmz aylarca
otobslerde aramtr. Onu benden uzaklatrmak isteyenler, bu yzden evladmn
cann otobste aldlar, ama Dr. Narin onlarn oyununa gelecek kadar saf deil.
unu unutmam: Yzyllardr, biraz paras olan birimizin ilk satn ald ey
saattir..."
Dr. Narin fsldayarak daha da konuacakt belki, ama altn yaldzl, mine
kadranl, yakut gll ve blbl sesli bir ingiliz Prior saati "Katibim"
trksnn ezgisini syleyerek szn kesti.
Bezik arkadalar skdar'a giden katibimin tatl mziine kulak kabartrlarken
Dr. Narin kulama fsldad:
"Kararnz verdiniz mi evladm?"
Ak kalm kapdan, yan odadaki bfelerin aynalarnda,
151
Canan'm gaz lambalarnn nda titreyen prl prl hayalini ite tam o
srada grdm ve aklm kart. "Arivde daha da almam gerekiyor efendim,"
dedim. Bir karara varabilmek iin deil, daha ok bir karardan kamak iin
demitim bunu. Yandaki odadan geiyordum, ocuklarm yatrp geri dnm
Glcihan'n, titiz Glizar'n, sinirli Glendam'n baklarnn zerimde
olduunu sezdim. Canan'm bal rengi gzleri ne kadar da merakl, ne kadar da
kararlyd. Yannda gzel ve hayat dolu bir kadn olan erkeklerin yaptn
sandm gibi, nemli iler baarm biri gibi hissettim kendimi.
Oysa ne kadar da uzaktm o adam olmaktan! Dr. Narin'in arivinde oturmu, nme
ihbar dosyalarn am yan odadaki bfe aynalar arasnda gzellii artan
Canan'm hayalini kskanlkla iime yerletirmi, daha da kskanr da en sonunda
bir karara varabilirim diye sayfalar hzl hzl eviriyordum.
ok fazla aratrmama gerek kalmad. Olu niyetine gmd Kayserili talihsiz
gencin cenazesinden sonra kitab okuyan herkesi izletebilmek iin Dr. Narin'in
ie ald yeni saatlerden en alkan ve hevesli olan, Seiko, kitab okuyan
birilerine rastlamak umuduyla istanbul'daki renci yurtlarnda, kahvelerde,
derneklerde ve faklte koridorlarnda yapt aratrmalarnn birinde Mimarlk
Fakltesi'nde Mehmet ile Canan' belirlemiti. Onalt ay nceydi bu. Bahard,
Canan'la Mehmet birbirlerine aktlar ve ellerinde de bir keye ekilip
okuduklar kitap vard. Sekiz ay boyunca kendilerini pek fazla yakndan olmasa
da izleyen Seiko'nun varln ruhlar bile duymamt.
Onlar kefetmesinden, benim kitab okumama ve Mehmet'in minibs duraklarnn
nnde vurulmasna kadar geen bu sekiz ay boyunca Seiko, Dr. Narin'e dzensiz
aralklarla yirmi iki rapor yazmt. Geceyarsndan ok sonraya kalar bu
raporlar yeniden yeniden dikkatle sabr ve kskanlkla 152
okudum ve onlardan kardm sonularn zehirini altm arivdeki dzene
uygun bir mantkla iime sindirmeye altm.
1. Gdl kasabasndaki 19 numaral otel odamzdan gece ehir meydanna bakarken
Canan'm bana syledii, hibir erkein kendisine dokunmad yolundaki szleri
doru deildi. Yalnz bahar gnlerinde deil onlar yaz boyunca da birka kere
bulup izleyebilen Seiko, iki gencin Mehmet'in alt otele girdiklerini,
ierde uzun saatler kaldklarm saptamt. Bunu tabii tahmin ediyordum, ama
tahmin etmekte olduumuz eyleri bir bakas oktan tank olup yazmsa daha da
aptal hissederiz kendimizi.
2. Mehmet'in bir Nahit olarak hayatnn bitmesinden sonra edindii yeni kimlii
ve balad yeni hayatndan, babas, alt otelin yneticileri, Mimarlk
Fakltesi Kayt Brosu ve Seiko'nun kendisi phelenmemilerdi hi.
3. klarn birbirlerine k olmalarndan baka toplumsal olarak dikkati eken
bir yanlar yoktu. Son on gn saylmazsa, ellerindeki kitab bakalarna vermeye
kalkmamlard. Kitab da her zaman okumuyorlard. Zaten Seiko, bu yzden
kitap ile ne yaptklarnn fazla zerinde durmamt. Sradan bir evlilie
hazrlanan sradan iki niversiteli gen gr-nmndeydiler. Snf
arkadalaryla dostluklar dengeli, dersleri iyi, heyecanlar llyd.
Herhangi bir siyasi takmla ilikileri de, kayda deer herhangi bir heyecanlar
da yoktu. Hatta Mehmet'in kitab okumu kiiler iinde en sakini, en
saplantsz, en tutkusuzu olduunu bile yazmt Seiko. Daha sonra bu yzden o
kadar armt, hatta belki sevinmiti de.
4. Seiko onlar kskanyordu. Baka raporlaryla karlatrdmda Canan'
gereinden fazla dikkatli ve fazla iirsel bir dille tasvir ettiini grdm
nce: "Kitab okurken gen kzn kalar hafife atlyor ve yzne belirgin
bir zarafet
153
ve vakar geliyor." "Sonra o kendine zg hareketi yapt ve bir kk hamlede
salarn kulaklarnn arkasnda toplad." "Yemekhane kuyruunda beklerken
elindeki kitaba bakarsa st duda hafife ne kyor ve gzleri birden yle
bir ldamaya balyor ki insan iri bir ya tanesinin her an bu gzel gzlerde
belireceini sanyor." Ya u artc satrlar: "Efendim, kzn btnyle
kitaba dnk yznn izgileri ilk yarm saatten sonra ylesine yumuad ve
ylesine tuhaf ve deiik bir ifadeye brnd ki bir an sihirli bir n
pencerelerden deil de bu melek yzl kiinin okuduu kitabn sayfalarndan
fkrdn sandm." Sonra Canan'm meleklemesine kout olarak yanndaki olan
da fazla fazla dnyevileiyordu. "iyi bir aileden bir gen kzla kimlii,
gemii belirsiz bir aileden yoksul bir gencin ak efendim bu." "Delikanlmz
her zaman daha dikkatli, daha sinirli, daha hesapl." "Kz belki arkadalarna
daha ok almaya, onlarla yaknlamaya, hatta belki onlarla kitab paylamaya
eilimli, ama otel katibi onu tutuyor." "Belli ki yoksul bir aileden geldii
iin kzn evresine girmekten ekiniyor." "Aslna bakarsanz bu gen kzn bu
souk ve silik adamda ne bulduunu anlamak da zor." "Bir otel katibinden
beklenmeyecek kadar kendini beenmi." "Sessizlii, suskunluu bir erdem gibi
gsterebilen becerikli kiilerden..." "Hesap zppe." "Hibir zellii yok
aslnda, efendim." Seiko'yu sevmeye balamtm. Bir de beni inan-drabilseydi.
Baka eye ikna etti oysa.
5. Ah ne de mutluydular! Dersten kyor, Beyolu'na bir sinemaya giriyor, el
ele tutuarak Sonsuz Geceler adl filmi seyrediyorlard. Okulun kantininde bir
kedeki masaya oturuyor gelip geenleri seyrediyor, sonra aralarnda tatl
tatl konuuyorlard. Birlikte Beyolu vitrinlerine bakyor, birlikte otobse
biniyor, derslerde yanyana oturuyorlard. ehirde gezintiye kyor, bir bfede
dizdize taburelere oturup aynada kendilerini seyrederek sandvi yiyor, derken
kzn antasndan
154
kard kitab okuyorlard. Hele bir yaz gn vard ki! Seiko Mehmet'i otel
kapsndan izlemeye balam, elinde plastik torba tayan Canan'la bulutuunu
grnce bir iz zerinde olduunu sanp pelerine taklmt. Vapurla Bykada'ya
gitmiler, sandal kiralayp denize girmiler, at arabasna binmiler, msrla
dondurma yemiler, dnte de delikanlnn alt oteldeki odasna
kmlard. Zordu bunlar okumak. Kk kavgalar ettikleri, tarttklar,
Seiko'nun da bunlar ktye yorduu oluyordu, ama sonbahara kadar aralarnda bir
gerginlik yoktu.
6. O karl Aralk gn, plastik torbadan kard tabancayla minibs
duraklarnn orada Mehmet'i vuran kii Seiko idi. Bundan btnyle emin
deildim. Ama fkesi, kskanl bunu doruluyordu. Pencereden grdm
glgeyi, karl parkta srayarak kan gzlerimin nne getirince Seiko'nun
otuz yalarnda olduunu dnyordum. Otuz yalarnda, kt gelirine ek olsun
diye dardan i alan, mimarlk okuyan genleri "zppe" olarak gren, polis
koleji mezunu hrsl bir memur. Peki o benim hakkmda ne dnyordu?
7. Tuzaa drlm zavall bir avdm ben. Seiko bile bu sonuca o kadar kolay
varmt ki, benim iin kederlenmiti. Oysa, kzla olann arasnda sonbahardan
itibaren balayan gerginliin Canan'm kitapla bir ey yapma isteinden
kaynaklandn karamamt. Sonra, Canan'm srar zerine kitab bir
bakasna vermeye karar vermi olmalydlar. Ya da Mehmet, Canan'm srar
zerine buna raz olmutu. Bir sre, tpk zel bir iyerinde boalan bir
kiilik kadro iin bavurular gzden geiren iverenler gibi, faklte
koridorlarnda rastladklar genleri gzden geirmilerdi. Beni neden
setikleri belli deildi hi. Fakat bir sre sonra, beni izlediklerini, beni
gzlediklerini, benim hakkmda konutuklarn Seiko amaz bir ekilde
saptamt. Ondan sonra av sahnesi alyordu ki bu beni semelerinden de kolay
olmutu. u kadar
155
kolay: Canan birka kere, elinde kitap, koridorda bana yakn yakn yrmt.
Bir kere bana tatl tatl glmsemiti. Arkasndan asl oyununu zevkle
oynamt: Kantinde kuyrukta beklerken benim kendisini seyretmekte olduumu
farketmi, . antasnda czdann ararken elindeki eyi brakmas gerekiyormu
gibi yapp, kitab oturduum masann zerine, hemen nme brakm, sekiz-on
saniye sonra da zarif eliyle geri almt. Sonra ikisi, Cananla Mehmet, zavall
baln zokay yediinden emin olup, daha nceden saptadklar benim dn
yolumdaki kaldrm kitapsna kitab bedava brak-vermilerdi ki, ben, akam
eve dnerken dalgn dalgn bakp "Aa, o kitap!" deyip alaym. yle de oldu.
Seiko durumu rapor ederken benim iin hakl olarak, "hibir zellii olmayan
hlyal bir gen," diyordu kederle.
Ayn ifadeyi Mehmet iin de kullandndan aldrmadm, hatta biraz teselli
buldum ve u soruyu sorma cesaretini bile gsterdim. Kitab o gzel kzla
yaknlamama yardmc olabilir diye alp okuduumu imdiye kadar kendime niye
hi itiraf etmemitim?
En dayanlmaz olan, ben Canan'a hayran hayran bakarken, baktm bile
farketmeden onu seyrederken, kitap sihirli ve rkek bir ku misali masamn
zerine bir konup bir havalanrken, yani ben hayatmn bylenmesini yaarken,
Mehmet'in ikimizi, Seiko'nun da mz uzaktan dikizle-mesiydi.
"Benim hayatn kendisi sanarak mutlulukla karladm, akla sevdiim rastlant
bir bakasnn kurgusuymu yalnzca," dedi aldatlm kahraman ve Dr. Narin'in
silahlarn grmek iin odadan kmaya karar verdi.
Ama nce biraz hesap kitap, biraz aratrma yapmas, yani biraz saat olmas
gerekiyordu. Hzl hzl altm ve Dr. Narin'in alkan saatlerinin ve krk
kalpli bayilerinin Anadolu'nun drt bir yannda kitab okurken grp saptad
756
pheli gen Mehmetler'in bir dkmn yaptm. Serkisof bizim Mehmet'imizin
soyadn yazmad iin, elimde o srada nasl aratracam bile karamadm
upuzun bir liste olumutu.
Vakit iyice ge olmutu, ama Dr. Narin'in beni beklediinden emindim. Saat
tkrtlar eliinde bezik oynanan odaya yrdm. Canan da Dr. Narin'in kzlar
da odalanna ekilmiler, bezik arkadalar ekip gitmilerdi. Dr. Narin odann
en karanlk kesinde, iri bir koltua gaz lambalarnn ndan saknr gibi
gmlerek oturmu kitap okuyordu.
Beni farkedince okuduu kitab, ak sayfasna sedef kakmal bir aacak
yerletirip kenara koydu, ayaa kalkt, beni beklediini, hazr olduunu
syledi. Gzlerim okumaktan ar yorgunsa biraz dinlenebilirdim. Ama
okuduklarmdan ve rendiklerimden memnun olduumdan emindi. Ne kadar da
artc olaylarla, hinoluhinliklerle doluydu deil mi hayat? Ama o, bu
karmaaya bir dzen vermeyi kendine grev edinmiti.
"Dosyalar, fihristleri gergef ileyen bir kzn dikkatiyle Glendam
hazrlamtr," dedi. "Glizar btn yazmalar ynlendirmeyi, benim
cevaplarmn ve isteklerimin ana fikrini benden alp sevgili ve itaatkr
saatlerime mektuplar yazmay babasna ballk kadar zevk bilir. Her leden
sonra, Glcihan bana tek tek btn mektuplar gzel sesiyle okurken aylarmz
ieriz. Bazan bu odada alrz, bazan sizin altnz arive geeriz.
Yazlar, lk bahar gnlerinde dut aacnn altndaki masada saatlerce otururuz.
Benim gibi skuneti seven bir insan iin, o saatler, gerek bir mutlulukla
geer."
Btn bu fedakarlk ve sevgiyi, btn bu dikkat ve incelii, btn bu dzen ve
huzuru vecek szler aryordum kafamda. Dr. Narin'in beni grnce yarda
brakt kitabn bir Zagor cildi olduunu kapandan anladm. Adamlarna
ldrtt Rfk Amca'nn, baarszlk yllarnda bu resimli romann
157
milliletirilmi bir uyarlamasna giritiini biliyor muydu? Ama bu
rastlantlarn kk incelikleriyle oyalanacak gibi hissetmiyordum kendimi.
"Efendim, silahlar grmek mmkn m acaba?"
Sevgiyle, bana gven alayan efkatli bir sesle cevap verdi: Ona "baba" da
diyebilirmiim, "doktor" da.
Dr. Narin bana, Emniyet tekilatnca 1956'da alan bir ihaleyle Belika'dan
ithal edilmi arjrl Browning tabancay gsterip yakn zamana kadar bunlardan
ancak yksek kademeli polislerde olduunu aklad. Uzun namlulu klf da kabza
olup tfee dnebilen Alman Parabellum'un, bir keresinde yanllkla patlayp,
dokuz milimetrelik kurunun iki hantal Macar atn delip, evin bir penceresinden
girip, tekisinden kp dut aacna saplandn anlatt, ama zordu bu silah
tamak. Pratik ve gvenilir bir ey aryorsam, bana kabzadan emniyetli bir
Smith-Wesson neriyordu. Tutukluk ihtimaline kar tavsiye edecei baka bir
toplu tabanca, btn merakllarnn baylaca l l bir Colt vard, ama
insan bunu tarken ok fazla Amerikan, ok fazla kovboy hissedebilirdi kendini.
Bylece bizim ruhumuza en ok sindirebildiimiz bir dizi Alman Walther ile
onlarn yerli taklidi patentli Krkkale tabancaya dnd ilgimiz. Yaygnl,
krk yldr ordudan bekilere, polislerden frnclara kadar pek ok silahsever
tarafndan pek ok isyanc, hrsz, apkn, politikac ve a vatanda gvdesi
zerinde yzbinlerce kere denenmi olmas bu tabancalar benim gzmde de
sekinletiriyordu.
Dr. Narin'in, Walther ile Krkkale arasnda hibir fark olmadn, onlarn
bizim ruhlarmz kadar gvdelerimizin bir paras olduunu birka kere sylemesi
zerine, cepte ok kolay tanan ve kesin bir sonu almak iin yakndan ate
etmeyi de gerekli klmayan 9 milimetrik, horozlu bir Walt-her'de karar kldm.
Tabii ki, pek fazla bir ey sylememe gerek kalmadan. Dr. Narin, atalarmzn
silah tutkusuna hafif bir
158
gnderme yapan ll bir jestle aleti bana iki dolu arjr ile hediye etti ve
beni alnmdan pt. O almalarna devam edecekti, imdi ben uyumal,
dinlenmeliydim.
Uyku, aklmdaki en son eydi. Tabanca dolabyla bizim odamz arasndaki onyedi
admlk yolu yrrken onyedi deiik senaryo geti aklmdan. Uzun okuma saatleri
boyunca hepsini aklmn bir kesinde kurmu, son anda son sahneye uygun bir
bileimde karar klmtm. Gecenin o saatinde onca sayfay okumaktan sarho
olmu aklmn bu harikasn, Ca-nan'n kilitledii kapy kere vurduktan
sonra bir kere daha gzden geirdiimi hatrlyorum da, gzden geirdiim ey
nedir aklma bile gelmiyor. nk kapy vurur vurmaz, "Parola?" dedi iimden
bir ses, belki de Canan'n byle diyebileceini dndm iin, "Padiahm ok
yaa!" dedim ona hazrcevaplkla.
Canan beni merakta brakan yar neeli, hayr yar kederli, hayr btnyle
esrarl bir yzle nce kilidi, sonra kapy anca birden haftalardr
ezberledii szleri, sahne klar altna kar kmaz unutuveren acemi oyuncu
gibi hissettim kendimi. Bu durumda yle byle hatrlad birka dknt
kelimeye gvenmektense akl banda birinin kendini igdlerine brakacan
karmak zor deildi. Ben de yle yaptm; en azndan tuzaa drlm bir av
olduumu unutmaya altm.
Uzun bir yolculuktan sonra eve dnen gen koca gibi Canan' dudaklarndan ptm,
ite en sonunda, onca badireden sonra, ikimiz birlikte evimizde, odamzdaydk.
Onu ok seviyordum. Baka hibir eyi nemsemiyordum. Hayatta halledilmesi
gereken bir-iki prz varsa, bunca yolu cesaretle alm olan ben onlar da
kolaylkla hallederdim. Dudaklar dut kokuyordu. Uzaklardaki, belirsiz
yerlerdeki byk dncelere, bu dncelere kanp hayat kaym kiilere, kendi
saplantlarn dnyaya yanstmaya alan saygdeer ve tutkulu
159