You are on page 1of 397

OLME ZERNE

BR NCELEME
BREYSEL BTNLK,
BEDENSEL K VE
RUHSAL DNM
LME ZERNE BR NCELEME
B a r Z e re n , (1 9 7 8 ) stanbul niversitesi Rus Dili ve Edebiyat mezunu, ayn niver
sitede ktisat Tarihi alannda yksek lisans yapt; Moskova Devlet niversitesi'nde
aratrmac olarak bulundu. Boazii niversitesi Atatrk Enstits ile Fransa'da
EHESSte Osmanl-Balkan tarihi zerine doktorasna devam etmektedir. Balca
evirileri: Noam Chomsky, Halkn Srtndan Kazan, stanbul: O m Yaynlar, 200 0;
Noam Chomsky, Am erikan Mdahalecilii, stanbul: Aram Yaynclk, 2001; David
Ricardo, Siyasal ktisadn ve Vergilendirmenin lkeleri, stanbul: Trkiye Bankas
Kltr Yaynlar, 200 8; G. Zinovyev, Rusya Komnist Partisi Tarihi, stanbul: Mzrak
Yaynlar, 201 2; Fyodor Dostoyevski, Beyaz Geceler ve Srgn ncesi ykleri, s
tanbul: Trkiye Bankas Kltr Yaynlar, 2014; Leonid Andreyev, eytann Gnl
, stanbul: Alakarga Yaynlar, 2015.
OLME ZERNE BR NCELEME
BREYSEL BTNLK, BEDENSEL K VE RUHSAL DNM

Hazrlayan: ALLAN KELLEHEAR


eviren: Bar Zeren

BOAZ
<1^7 NVERSTES
\ / YAYINEV
Allan Kellehear
The Study o f Dying
From Autonomy to Transformation
Cambridge University Press 2009

lme zerine Bir nceleme


Bireysel Btnlk, Bedensel k ve Ruhsal Dnm
BTEK A.. 2010. Tm haklan sakldr.

ISBN 978-605-4787-13-5

BTEK Boazii Eitim Turizm Teknopark Uygulama


ve Dan. Hiz. San. Tic. A..
Boazii niversitesi Gney Kamps, 7. Lojman,
3. Kat, P.K. 34342, Bebek-Beikta/stanbul
Telefon: (0212) 359 46 30

Ynetim Yeri:
Boazii niversitesi Yaynevi
Boazii niversitesi Uaksavar Kamps
Garanti Kltr Merkezi, Arka Giri
Etiler/stanbul

bupress@boun.edu.tr
www.bupress.org
Telefon ve faks: (212) 257 87 27
Sertifika No: 10821

Genel Yayn Ynetmeni: Murat Glsoy


Ynetici Editr: Ergun Kocabyk
Baskya Hazrlayan: Ferit Burak Aydar, etin an
Kapak Tasarm: Kerem Yein
Bask: G.M. Matbaaclk ve Ticaret A..
100 Yl Mah. Matbaaclar Sitesi, 1. Cadde, No: 88
Baclar /stanbul
Telefon: (0212) 629 00 24
Sertifika No: 12358

Birinci Basm: Temmuz 2015 (1.000 adet)


yleyse tan, bil kendini ve gr
Bak, ben naslm, sen de yle ol

The Kalendar and compost of Shepherd


Guy M archant (1 4 93 )
nsz, 11
1
ALLAN KELLEHEAR: TOPLUMSAL VE DAVRANISAL ALIMALARIN
LME ZERNE SYLEDKLER, 15
2
SIRI K. KNUDSEN: LMEKTE OLAN HAYVAN:
VETERNER TIBBINDAN BR GR, 49

3
MARIE-AURELIE BRUNO, DIDIER LEDOUX ve STEVEN LAUREYS:
LMEKTE OLAN NSAN: BYOTIPTAN BR GR, 81
4
MCHAEL ASHBY: LMEKTE OLAN NSAN:
PALYATF TIPTAN BR GR, 115

5
GLENNYS HOWARTH: LMENN DEMOGRAFS, 147

6
JULIE-MARIE STRANGE: LMEYE TARHSEL YAKLAIMLAR, 179

7
GEOFFREY SCARRE: LME VE FELSEFE, 212

8
CLARE GITTINGS: LME SANATI, 234

9
JOHN SKELTON: BATI EDEBYATINDA LME, 269

10
FRAN McINERNEY: FLMLERDE LME, 299

11
DOUGLAS DAVIES: YAHUD-HIRSTYAN GELENENDE LME, 329

12
BRUCE GREYSON: LME YAKIN DENEYMLER VE
LM DE RYETLER, 355

Dizin, 385
1 Normal bilinlilik ile beyin lm hallerinde
beyin metabolizmasnda llen farkllklar .......................... 89

2 Koma hali beyin lmne dntnde


elektroensefalografideki (EEG) deimeler ............................. 90

3 Atina, Keramikostaki mezarta ..................................... 239

4 Albrecht Drer, Bakire Meryemin lm ........................ 245

5 Sanats bilinmiyor, Sir Henry Union (ayrnt)..................... 247

6 William Hogarth, Aylak ran Tybumde


dam E d ilii................................................................... 250

7 Paul Delaroche, Leydi Jane Greyindarra .......................... 253

8 Carlos Schwabe, lm ve Mezar K a zc......................... 258

Tablolarn Listesi

1 yi lm nedir................................................................... 82

2 Beyin lm tans iin altn standart klavuzu........... 87


KATKIDA BULUNANLAR*

Michael Ashby Tasm anya niversitesi Tp Okulunda Palya


tif Bakm Profesr ve H obartta Royal Hobart Hasta
n esin d e Palyatif Bakm Mdr.

Marie-Aurelie Bruno Liege niversitesi, Cyclotron Aratrm a


Merkezi, Coma Science Grubunda doktora rencisi.

Douglas Davies Durham niversitesinde Teoloji ve Din Bilim


leri profesr. The Theology o f Death (2008) kitabnn
yazan.

Clare Gittings Londra Ulusal Portre Galerisi, retim Bl-


m nde ynetici. Bath niversitesinde lm ve Toplum
balkl lisansst programnda konuk okutm an ve
uluslararas Mortality dergisinin yayn kurulu yesi.

Bruce Greyson Virginia niversitesi, Chaster F. Carlson adna


Nrobiyoloji Bilimleri ve Psikiyatri profesr ve Alg n
celem eleri Blm yneticisi. Irreducible Mind: Touards
a Psychology f o r the 21th Century (2007) adl kitabn ya-
zarlanndan.

Glennys Howarth Bath niversitesi, Sosyal ve Siyasal Bilimler


Blm nde Sosyoloji Profesr. u sralarda enter for
Death and Societyde ynetici.

Allan Kellehear Bath niversitesi, Sosyal ve Siyasal Bilimler


Blm nde Sosyoloji Profesr. A Social History o f
Dying (2007) kitabnn yazan.

* Katkda bulunanlarla ilgili bilgiler kitabn yaymland 2009 yln esas al


maktadr ed. notu.
Siri Kristine Knudsen Trom se niversitesi, Tp Fakltesi Veteri
nerlik Blm Bakan, doent. Hayvan sal ve lm
patofizyolojisinde ve zellikle bunlarn avlanm a davra
nlaryla balan konusunda uzmanlamtr.

Steven Laureys Sart Tilm an niversitesi Hastanesi ile Liege


niversitesinde Nroloji ve Siklotron Aratrm a M erk ezi
ne bal Coma Science Grubunda Klinik Profesr. Coma
Science Grubuna bakanlk etmekte ve The Neurology
o f Consciousress (2008) adl kitabn yazar.

Didier Ledoux Liege, Sart Tilm an niversitesi Hastanesi, Coma


Science Grubu ve Youn Bakm Blm nde klinik efi.

Fran Mclnerney Avustralya Katolik niversitesi Hemirelik


O kulunda Yal Bakm dalnda doent. Mass Media
Representations o f Requested Death at the End o f the
Twentieth Century adl yaym lanm am bir kitab vardr.

Geoffrey Scarre Durham niversitesi, Felsefe Profesr. Ge


tiim iz yllarda ncelikli olarak ahlak teorisi ve uygula
mal etik alanlarnda dersler verdi, yaynlar yapt. Son
kitab D ea th tir (2007).

Julie-Marie Strange M anchester niversitesi, ada Ingiliz


Tarihinde retim grevlisi. Death, G rie f and Poverty in
Britain (2005) kitabnn yazar ve u sralar Ekonomik
ve Toplum sal Aratrm alar Konseyinin Ailede Babaya
Gereksinim Var m? i Snf Kltrnde Duygulanm
ve Babalk, 1880-1914 adl projesini ynetmektedir.

John Skelton Brimingham niversitesi Tp ve Diilik Oku


lu nda Klinik letiim Profesr. Language and Clinical
Communication: This Bright Babylon (2008) adl kitabn
yazan.
nsz

lmek nasl bir eydir? Bu kitabn yazarlarna baklrsa,


yant soruyu kime sorduunuza baldr. lmek ne tek
bir ey, ne tek bir deneyim, ne de basite salk duru
mundaki ktleme ya da zayflk kliesidir. Her ne kadar
lmn en sk karlalan nedeni hastalk olsa da, lme
yi hastalk hakkndaki bilgilerimizle kavrayamayz. lme
her zaman salk durumunda ktlemeyle, um utsuzluk
la ilikili olmasa da, saln yitirme ve aresizlik hemen
her zaman yaamn sona eriiyle ilikilendirilir. lme hzl
veya yava, kahram anca veya rezilce olabilir ya da haya
tn bir simgesi veya beklenmedik bir dnmdr. len
insan kontroln kendisinde olduu, kendi kendini yne
tebildii veya korktuu ve bakalarna muhta olduu y
nnde davranlar sergileyebilir. lmek de tpk yaamak
gibidir, nk lmekte olan insanlar yaayan insanlardr:
Henz lmemilerdir.
Bu alardan bakldnda, insann lme deneyimi
karmak, eitli, artc ve ihtimallerle doludur. Bu ki
tap, sz konusu karmakl okuyucunun nne bir par
a olsun serebilmeyi amalayan bilimcileri ve klinisyenleri
bir araya getiriyor. Onlarn dnceleri, rnekleri ve de
erlendirmeleri, bize lmeyi basit bir ekilde zc ve kt
bir durum olarak sunan klielere itibar etmekte fazla ace
leci davranmamamz gerektiini anmsatyor. Dolaysyla
bu kitabn amac bizi durup bir daha dnmeye, ortak
yazgmz daha dikkatli, daha incelikli, hatta daha umutlu
biimde yeniden gzden geirmeye yreklendirmektir.
Kitaba, toplumsal ve davransal incelemelerin lme
hakkndaki gzlemlerine ilikin genel bir tantmla bala
dm. Onlarn gzlemlerini ve fikirlerini izleklere ayrarak
zetledim. Ardndan tp ya da toplumsal ve beeri bilimler
alanndan eitli yazarlara kendi disiplinlerinin lme hak-
kndaki gzlemlerini, belirlediim toplumsal ve davran
sal izleklerin kendi alanlarna nasl uygulandn -eer
uygulanyorsa- gz nnde bulundurarak incelemelerini
istedim. lk blmler, lme ve lm hadisesinin gerektir
dii klinik ve biyolojik srelerin bazlarn ele alyor. Bu
blmlerin yazarlar okuyucuya lmden nceki son an
larmzn gerisindeki organik ve canllkla ilgili temelleri
anmsatyor. Fakat ounlukla tekbiimli olan bu organik
srelerin sonulanmasndan nceki saatler veya dakika
larda lmenin bireysel ve toplumsal anlam lan kendilerini
byleyici bir eitlilik iinde gsterebilir.
Durum byle olunca, kitabn byk bir ksm, zellik
le insanlann lmlerinden dakikalar, saatler veya gnler
nce nasl davrandklanna, ok ksa sre sonra lecekleri
gereiyle tetiklenen bir dizi fiziki, ruhsal, kltrel ve ma
nevi faktrn bu davranlan nasl etkilediine odaklan
yor. Bu betimlemelere ya da gzlemlere ek olarak, sanat
veya edebiyatta, beyazperdede veya Bat ilahiyat, felsefesi
ve tarihinde ilendii haliyle lme hakkndaki dier d
nceler ve gzlemlere de yer veriliyor. Bu geni ereve
iinde kitap lm ve lme zerine olmaktan ziyade l
meyle birlikte yaam ak zerinedir. Tam da bu niteliiy
le, gerek yaanan bir deneyim gerekse yaklaan lmn
glgesinde anlam retme sreleri olarak lme konusuna
hasredilmi ilk byk okdisiplinli incelemedir.
Kukusuz, giri niteliindeki byle bir kitapta yapa
bileceklerimiz snrl. Kendimizi temelde Bat yazn ve de
neyimiyle snrladk, rn ein sanat hakkndaki blmde
klasik dnemden gnmze dek lmenin sanatsal temsil
lerini kapsaml bir ekilde ele almaktan ziyade, belli nok
talara dikkat ekmekle yetindik. Avc-toplayclarda ya
da tarihncesinde sanata bakmay denemedik. Din hak-
kmdaki blmse lme konusundaki rnein slami ya da
intocu fikirlere deil, Yahudi-Hristiyan dnne ay-
nlmtr. ocuklarn lme baklar zerine bir blm de
koymadk. Akas, sylenecek ve uzun uzun anlatlacak,
tartlacak ve zerine gidilecek ok daha fazla konu var.
zerinde dnlmesi gereken mevzular ok daha fazla.
Fakat yine de, denemelerden oluan bu derleme,
ortak yazgm z hakknda daha eletirel, daha ayrnt
l dnlm, daha btnlkl bir dizi dnceyi -ve
aratrm ay- tevik ederse, ite o zaman kitabn hem mes
leki hem felsefi amalarna ulalm olduu sylenebilir,
lm e srecinin daha zgl ve pek ok disiplini bir araya
getirebilecek biimde incelenmesi, akademinin nemli ve
henz ok yeni bir alann oluturmakta. Umarz, eliniz
deki kitap lme zerine bildiklerimiz ve daha nemlisi,
mevcut anlaymzdaki boluklar hakknda elle tutulur
tartmalar kkrtarak, gelecekte ok daha fazla insan,
bu konuda ok daha fazla alma yapm aya tevik eder.
1 TOPLUMSAL VE DAVRANISAL
1 ALIMALARIN LME ZERNE
SYLEDKLER
ALLAN KELLEHEAR

Yaygn anlaya gre lme deneyiminin ciddi biimde in


celenmesinin gemii Elisabeth Kbler-Rossun ok satan
kitab On Death and Dyinge (1969) dayanmaktadr. Gel
geldim Barney Glaser, Anselm Strauss, Renee Fox gibi
sosyologlarn ya da aralarnda hekim John H intonun
da bulunduu bakalarnn nemli akademik alma
lar, aslnda kitaplar ok satan bu psikiyatristin ortaya
kmasndan ok nce sz konusu alann ncln
stlenmitir. lme hakkmdaki almalar byk lde
1945 sonrasnda yaplm ve 1960larda nemli teorik ve
am pirik kazanmlarla gelitirilmi olmasna karn, bu
alan aratrmaclarn ilgisini ekmek iin yllar yl aba-
lamay srdrmtr.
Kukusuz yallarn bakm ve hospis1 hizmeti m ese
lesinin giderek daha fazla ilgi grmesinin lme deneyimine
duyulan ilgide pay vardr; am a burada da aratrmacnn
abas daha ok bakclarn deneyim ve grlerine, lme
nin toplumsal, psikolojik ve tbbi sorunlarna ve de salk
hizmetlerinin ulatrlmasnda yaanan glklere odak
lanmtr. lmeyi toplumsal hayatn ve deneyimin belirli
bir biimi olarak ele alan, hastalklara ve ilikili olduklar
meselelere bir ereve izen, fakat bunun tesine de geen
ayrntl aratrmalar bugn bile ok az ilgi grmektedir.

1Hospis (hospice): lmcl bir hastala yakalanm hastaya, hayat


yava yava sona ererken destekleyici bakm salayan yer ed. notu.
Oysaki daha geni bir birikim meseleyi kavramakta b
yk nem tamaktadr.
lmeye dair sahip olunan rtk fikirler veya varsa
ymlar, bakm konusundaki -tanazi, lmcl hastalann
bakm ile palyatif tptan yal bakm ya da lmn yasal
veya tbbi olarak belirlenmesine kadar uzanan- eitli po
litikalar ve lobiler halinde yrrlktedir. Bu varsaymlar
ayn zamanda danmanlk, psikoterapi ya da manevi ve
dini telkinlerin sm rlanna ilikin mesleki temelli dier te
orilere de ou kere zemin oluturmaktadr. lme dene
yimine dair varsaym lanm zm ounun ortak zellii tam
da pek az am pirik dayanaa sahip yaygn varsaymlar
olmasdr. Aslnda, lme deneyimi hakkndaki toplumsal
yaznn ereveleri son derece dar olan kaynaklanndan
ve geleneklerinden am pirik olarak tretilmi bakaca
varsaym lar da vardr. Bu al blmnn amac, lm
srecinin ynetimini inceleyen balca eserleri eletirel bi
imde deerlendirmek, bunlann farkl teorik sezgilerini,
snrlarm ve gelecekteki imknlann belirleyip grnr
klmaktr.
Klinisyenlerin, akademisyenlerin ve politika geli
tirenlerin savunduklan belirli fikirlerin, hareket tarzla-
nnn ve ne srdkleri grlerin merkezinde yer alan
lme modeli hakknda net olmalarnn neminin gn gibi
aikr olduu kansndaym. Bugne dek, bu meslek sa-
halannda retilmi klliyatn ou byle bir akszllk
sergilememi ve baz kiilerde lme hakkndaki toplumsal
deneyim konusunda belli bir mutabakatn var olduu ka
nsna yol amtr. Oysa bu incelemede ele alacam ze
re, lme deneyimi hakknda byle bir mutabakat yoktur.
Bu inceleme, lme davranlanna dair ampirik a
lmalardan dorudan kanlabilecek yedi izlek zerine
kurulmutur. Ben bunlan teorik vurgulanna gre birbi
rinden ayrdm ve bu izleklerin, ou kez yazarlannn da
tekrarladklan zere, i ie getiini ve toplumsal karma
klktan m u af olmadn bir an olsun unutmadm. r
nein kanserden ya da bakmevinde yallktan lmenin
toplumsal cinsiyet, snf ve eitim gibi toplumsal belirle
yiciler tarafndan dolaymlandn kabul ediyorum. lme
davranlar ounlukla, farkl yaam tarzlarn ve byle
bir durumun merkezinde olan kiiye ait deerleri yanst
maktadr. Szgelimi, yallar, lmekte olan btn insan
lar gibi, trde bir grup oluturmazlar (Wass vd., 1978-9;
Meares, 1981). Bu nitelemelere karn, lme davranlar
hakkmdaki klliyat sistemli biimde incelendiinde, s
rekli olarak karmza kan yedi farkl igry ayrt et
mek mmkndr. Bunlar lmeyi bir faillik, dorusallk,
dalgalanma, kopu, zlme, haklarndan mahrum edil
me ve dnm olarak ele alan teorilerden oluur.

FALLK ZLE: KSEL KONTROL OLARAK LME

lme zerine ak ara en yaygn gr, lmekte olan in


sanlarn kaderlerinin kontroln kendi ellerine aldklar,
yaamlarnn son sahnelerinde etkin birer oyuncu olduk
lardr. Bu, intihar zerine eserlerin balca izleidir ve
yalnzca lmenin biiminin deil, zamanlamasnn da be
lirlenmesinde failliin roln aka belirginletirmekte
dir (Durkheim, 1952; Alvarez, 1970; Saan, 1987). ntihar
davran, yala ve zellikle de modernleme (Makinen,
2002), refah (Andersson ve Moniruzzaman, 2004), birey
cilik (Sourvinou-Inwood, 1981) ve toplumsal paralanm
lk, bamllk, yabanclam a (Seale ve Addington-Hall,
1994, 1995) gibi toplumsal etkilerle sk biimde ilikilen-
dirilmi grnyor. Am a te yandan, hastalktan lmeyi
konu alan incelemelerde de kiisel kontrol vurgusuna in
tihar incelemelerinde olduu kadar sk rastlanmaktadr.
lmcl hastalk durumunda, faillik fikrinin arkas
na gizlendii en yaygn deyim iyi lmdr ve bu terim,
lmekte olan insan, gidiatn yneticisi olarak resmeden
bir dizi bireysel eylem i iaret etmektedir. Houlbrookeun
pek ok Avrupaly tanmlarken syledii gibi (1998: 184-
291), bir insan leceini hissettiinde, ksa sre iinde va
siyetini hazrlar, maln mlkn adil olarak bltrr
ve yoksullara bir miktar bata bulunur, rahiplerin ve
doktorlarn ziyaretlerini kabul eder, dualar okur, helalle
ir ve ardndan yuvasnda, dostlar ve ailesiyle evrili hal
de kendi yatanda lr. yi lme dair bu tr betimlem e
lere Avrupa edebiyatnn balarnda (Sussman vd., 1970;
Boase, 1972; Sourvinou-Inwood, 1981; McManners, 1985;
Jalland, 1996) ve daha yakn dnemdeki Avrupa halkla
rnda (Fox, 1959; Hinton, 1967; Kalish, 1970; Saum, 1975;
Jaffe ve Jaffe, 1977; Kastenbaum, 1979; Marshall, 1980;
Kellehear, 1990; Y ou n gve Cullen, 1996; McNamara, 2001;
Kaufman, 2005), ayrca Avrupa dndaki baz toplumlar
da (Counts, 1976; Lifton, 1979) bolca rastlanmaktadr.
lmekte olan kiilerin hazrlklarm gsteren ince
lemelerden ayr olarak, bir de lmenin getirdii kontrol
gcn, kimliini korum a yetilerine gnderme yaparak
vurgulayan incelemeler vardr (Matthews, 1976, 1979).
Vefatlarn planlamalar, gayriresmi vasiyetlerde bulun
malar, etrafndaki dier insanlar len kiinin mrnn
tesine uzanan bir yaam a hazrlamalar, tbbi ve toplum
sal bilgileri edinmeleri bu kimlii koruyup devam ettirme
davrannn grnen davurumlardr; zellikle de yal
kadnlarda. Hekimlerle ve dier salk alanlaryla etkin
iletiim, ileri dzeydeki tavsiyeleri dinleme ya da ileri tek
nolojik bulular izleme yine lme srecindeki faillik ve
kontrol halini ok iyi betimleyen iaretlerdir (Kaufman,
2005). Baka aratrmaclar da lmekte olan insann, tp
ve hasta bakm personelinin gnln kazanma, dikkatini
ekme veya hastane alanlaryla olumlu ilikiler kurma
amacyla intiba ynetim i usllerine bavurmak eklinde
daha gayriresmi beceriler sergilediini vurgulamaktadr
(Weisman ve Hacket, 1965; Watson, 1976; Hinton, 1971).
Kimi zaman, lmekte olan kiiler, kendilerine deil
se bile sonradan geleceklere yarar salayabilecek tbbi
aratrma deneylerine gnll katlarak bakalarnn top
lumsal, hatta fiziki yaamlarnn etkin katlmcs olarak
grnr (Fox, 1959; Parsons vd., 1974). Baz aratrmalar
fiziki dayanma gcn ve kontrol de ne karmakta-
dr. rnein hekim Witzel (1975) lme srecindeki 360
kii zerinde yapt tbbi aratrmasnda, bu insanlarn
ounun, lme srelerinin en son aam alarna dek bi
linlerini ve toplumsal ilikilerini koruyabildiklerini vur
gulamaktadr.
lme konusundaki faillik teorileri, lmekte olan in
sanlar kendi kaderlerini kontrol edebilen bireyler olarak
resmeder. Bu fikri destekleyen ampirik kantlarn ou
genelde orta snflar arasnda lmeyi konu alan tarih in
celemelerinden salanmaktadr: Sourvinou-Inwoodun
Antik Yunandaki lme srecinin aristokratik anlatlar,
McMannersm Aydnlanma dnemine dair incelemesi ya
da Jallandn Victoria dnemini konu alan incelemesi gibi;
bu arada Young ve Cullen (1996) ile Strange (2005) nemli
istisnalar olarak dikkate deerdir. Her koulda, m odem
hastanelerde len insanlara ilikin gnmzdeki toplum
sal incelemeler, m odem tbbi bakm alrken len insan
larn portreleridir ve bu nedenle refah veya uzun mr
beklentisiyle badatrlan dejeneratif hastalklardan (me
sela kanser, kalp hastal veya motor nron hastal,
bunama gibi nrolojik hasarlanmalar) kaynakl lmleri
belgelemektedir. Hinton veya Witzel gibi yazarlarn tp in
celemeleri olsun, Fox, Glaser ve Strauss ya da Seale gibi
yazarlarn sosyolojik incelemeleri olsun, bu lme imgesine
ilikin ampirik destein ezici ounluu grece refah iin
deki blgesel koullarn izlerini tamaktadr. Bunlar ayn
zamanda pek ok yazar ve aratrmacnn dnsel arka
plann olutururken; sz konusu inceleme ve yorumlar
daki anlatlarn ounda, betimleme veya alglamada g
rlen nyarg ve seicilik de ksmen bununla aklanabilir.
Ne var ki, kontrol esini vurgulayan lme incele
meleri, lmekte olan kiinin, yaamndaki toplumsal y
kmllklere en son nna kadar nasl karlk verdiini
ortaya koyar, lm ekte olan kii, lmeden nce genellikle
toplumsal ve hukuki ilerini bir dzene sokarak lme
hazrlanr. Bu geii kolaylatrmak iin rahipler, avukat
lar veya doktorlar gibi profesyonel kiilerden yararlanr.
lmekte olan bu insanlarn dnsel tutumlar, o gnn
ideolojik karlarn pekitirir ve yeniden retir; bir mr
boyu almaya, aileye veya dine yaplm yatrm gz ard
edilmez. Tam tersine, lmekte olan insanlar, kendilerine
ve toplumsal iliki alarna verdikleri nemi, yaamlarnn
son nna kadar buralardaki konumlarnn vazgeilmez
liini teyit ederek glendirirler. Faillik teorileri, lmekte
olan, am a bilinci yeterince ak ve dndklerini gerek
letirebilecek zaman bulunan insandaki bu etkinlikleri,
ykmllkleri ve sorumluluklar saptamaktadr.

DORUSALLIK ZLE: BR YOLCULUK OLARAK LME

Antropologlar ve sosyologlar arasnda, bir yolculuk olarak


lme dncesi, aslnda Van Gennepin daha 1969da ya
ymlanan incelemesine dek izi srlebilecek eski bir fikir
dir. Van Gennepin mrleri boyunca insanlarn bavur
duu ritelleri konu alan bu klasik eseri, yaam seyrinin
biyolojik olarak belirlenmediini, daha ziyade toplum ta
rafndan ina edildiini vurgulayan en eski almalardan
biridir. Szgelimi, ergenlie girme trenleri cinsel olgun
luun fiziksel grnne deil, daha ziyade ocuklar
cinsellik d bir dnyadan ayrp cinselliin olduu bir
dnyaya katma abasna dayanr. Ergenlie gei kstas
ounlukla ya veya toplumsal cinsiyet gibi eitli top
lumsal belirleyenlere dayanr. Van Gennepin teorisine
gre, cemaat iindeki bireyler, onlar baz deneyimler ya
da gruplardan (rnein ocuklar, bekr yetikinler veya
savalardan) ayrp dier gruplara (rnein yetikinler,
evliler veya yallar arasna) katan birtakm ritellerden
geerler. Bu riteller ayrlma, gei veya eiktelik ve kat
lm trenleri olarak nitelendiriliyordu.
Van Gennep bu zgn eserinde lme yalnzca bir
blm ayrr (8. Blm) ve bu blmn byk ksmn
da da cenazelerden sz eder. Van Gennepin kaydettiine
gre (1969: 146), lm sz konusu olduunda gei ve
katlm trenleri baskn gelmektedir. Ayrlm a trenlerinin
daha az grnr olmasnda asli nedenin bunlarn m uh
temelen lme srasnda yerine getirilmesi olduunu ya
zar fark edememitir. Glaser ve Strauss adl sosyologlar,
1960larda bir yrnge (1968: 6) veya bir stat geidi
olarak (1971: 8) lmeyi gzlemleme iini stlenmilerdi.
Bu tabirler Glaser ve Strauss n hastanede lmeyi, aile ve
hastane alanlarnn lmekte olan kiinin bu nihai has
tal srasndaki davranlarna dair zamanla balantl
deerlendirmeler yaptklar bir yolculuk olarak grmele
rine dayanr.
lmekte olan kiinin fiziki ya da psikolojik olarak k
tlemesinin deerlendirilmesi, bu ktlemenin yer yer
geri dndrlebilmesi ya da sresinin geciktirilip hznn
yavalatlabilmesi, aile ve personel asndan dier etmen
ler kadar nemlidir; nk bunlar her kesimin lmeyle
balantl olarak ne yapmas gerektiini de belirtmektedir.
lme bir sre, bakalarnn bir sonraki admda ne yap
malar gerektiini belirlemekte yardm aldklar bir kritik
dnemeler dizisi halini almtr. Baka bir deyile, lme
yi bireylerin yaayan kiiden l kiiye doru gittikleri
dar bir geit olarak grmek, aile ya da salk grevlileri
asndan salk bakmnn ynetilmesi noktasnda nem
li bir toplumsal ara olmutur. Bu yolla lmeyi dorusal
lk (A noktasndan son nokta olan Z ye hareket) olarak
teoriletirmek, bakclarn interaktif deerlendirmesi ha
line gelir ve bylece lmenin lmekte olan kiiden ziyade
kendileri iin nemli ynleri saptanr. Dolaysyla stat
geidi kavram antropolojinin ilk dnemlerindeki gei
ayini fikrinden cemaatin kayglan ve nceliklerini tevars
etmitir.
Yaamay ve lmeyi yolculuk olarak gren fikre sap
lantl balln srdn gryoruz; nk bunlar
cemaat asndan her zaman ayn ilevleri yerine getir
mektedir: Aynlm ak, baka yere gitmek veya baka bir ey
olmak iin doru zaman hangisidir? B ir sonraki admda
ne yaplacana ilikin karan veya kararlan alrken bizim
gzeteceimiz ya da onlann gzetecei iaretler neler ol
maldr? (Gustafson, 1972; Lofland, 1978; Pollack, 1980;
ve ksa sre nce Small vd., 2007) Psikiyatride bu yolcu
luu aamalandrma srecinin duygusal terimlerle ifade
edildiini grrz: nsanlar lme srecinin farkl aama-
lannda belli birtakm duygular hissederler. Bu duygular,
lmekte olan kiinin lme srecinin btn iinde hangi
noktada bulunduunu anlamalarnda bakclara ker
teriz noktas ilevi grebilmektedir (Kbler-Ross, 1969,
1974; Germain 1980). Hem toplumsal hem de psikolojik
nitelikteki bu aama teorileri insanlarn nasl bir lm
bekledikleri ile gerekte nasl ldkleri arasnda genelde
ciddi fark olduunu ortaya koymutur (Weisman, 1972:
148). lmede kontrol vurgulayan teoriler gzlemcilerin
semeci bakn temsil ederken, lmeyi dorusallk iinde
ele alan teorilerse genelde bakclann kar ve kayglann
temsil etmekle snrl kalmaktadr. lme deneyimi bakc-
lann bir sonraki admda ne yapacaklann syleyebilecek
ya da syleyemeyecek lde elekten geirilmektedir. Bu
kstasn tesi, aratrmaclarn ok fazla uramadklan
bir alandr.

DALGALANMA ZLE: BR SALINIM OLARAK LME

lme yazn hastane ortam ve zellikle de kanserden lme


epidemiyolojisinden kp ge yalarda gerekleen lme
ye doru kaydka, lmenin tablosu giderek deiken bir
nitelie brnr. Yaam beklentisinin artmas ile yaam
kalitesinin ykselm esi arasnda bir ba olduuna ilikin
baz tartmalar bulunsa da, akut ve kronik hastalklar
daki yaygnln toplumsal belirleyicilerle ilikili olduu
aktr (Crimmins, 2004: 81). Yallk dneminde ortaya
kan kronik hastalklara dair tablo ile yallkta lmeye
dair tablo birbirine paraleldir ve eit oranda dalgalanma
sergilemektedir (Moss vd., 2003: 160; Lunney vd., 2003).
Yallkta gerekleen saln lmcl derece kt
lemesi modeline salk ve hastalk, ktleme ve iyileme
dngleri damga vurmutur. Kansere yakalanan insan
larn ou elli yan stnde olmasna karn, bu yan
stndeki ou insan aslnda kanserden lmyor (Hail
vd., 2002). Yallarn byk blm bunama, kalp hasta
l, eker ya da kronik solunum yolu hastalklarndan l
mektedir (Moss vd., 2003:160). Bu insanlarn byk bl
mnn gerek lm nedeni organ (bbrek, karacier veya
kalp) yetmezlii veya zayf dme olmaktadr. Lunney ve
arkadalar, 65 ya st 4 bin kii zerinde yaplan kap
saml aratrmalarnda, organ yetmezlii olan insanlarn,
rahatszlanma ve iyileme dnglerinden oluan dalgal
bir model oluturduunu gstermitir (Lunney vd., 2003).
Zayf dme sorununu yaayanlarsa koca bir yl boyun
ca ilev yetersizlii ekerken, iyileme sreleri daha ksa,
ktleme sreleriyse genelde ok daha uzun olmaktadr.
Her iki lme tarznda da lmenin belirlenmesi hem
zor hem de ngrlemezdir (Lloyd, 2004: 238). Huzure
vi veya benzer kurululardaki yallara bakan personel
ler asndan, lmenin nasl saptand yle dursun,
nasl tanmlanaca konusunda bile byk belirsizlikler
ve anlamazlklar bulunmaktadr (Sidell ve Komaromy,
2003: 51-2). Am a ktleme ve iyileme arasnda sk sa-
lnmlarla gerekleen tek lme biimi yalanm a deildir.
HIV/AIDSte de benzer dalgalanmalar grlr. HIVi yok
edemese de denetim altnda tutabilen etkin antivirallerin
gelitirilmesi, bu kesim iinde de lmenin saptanmasn
son derece g ve karmak hale getirmitir. Dalgalanma
olarak lmeye dair teoriler, yalanm a epidemiyoloj isiyle
birlikte ele alndnda, bu zgl lme tarznn hi de ufak
bir mesele olmadn ortaya koymaktadr. AIDS bugn
dnya zerinde 40 milyon insana bulam ve imdiden
25 milyon insan bu virs yznden lmtr (WHO,
2005). H IV li birinin -virsle ilk temasndan AID Se ilerle
mesine kadar- ortalama yaam sresi yaklak on yldr
(Fleming, 2004). yleyse, yalanm ada olduu gibi, bura
da da lmenin farkna varm a sreci aamaldr ve ls
giderek artan, am a para para gerekleen bir dizi ciddi
hastalk ve maluliyet nbetleriyle gereklemektedir.
Salnml bir sre olarak lme fikri, teoride, faillik
kavramna da belli bir tamamlayc rol tanmaktadr ve re
fah iinde bulunan balamlardaki H IV /AID Sli profesyonel
kiilerle ilgili vakalarda, bu kiiler kimi zaman gerekten
de bu kontrol esini sergileyebilmektedir. Bununla bir
likte, H IV/AID Sli ou insan dnyann gelimekte olan
lkelerinde ve zellikle Afrikada gerekte yoksulluk iin
de yaayp lmektedir. Dolaysyla, bu ekonomik koul
lardaki insanlarn gerek yaamlarnda gerek lmlerinde
faillik esi ok gl deildir. Yoksulluk iinde yaayp
stma ve veremden len insanlar sz konusu olduunda,
aile ve cemaatin de katld geleneksel dayanma yoluyla
kontrol mmkndr. Am a AID Sten lme dair damga-
layc nyarglar ve hastaln uyandrd utan, bu ne
denle lmekte olan insanlarn ok daha az destek grme
sine yol amaktadr (Takahashi, 1998; Songwathana ve
Manderson, 2001; Liddellvd., 2005).
Yallar, zellikle de bakmevlerinde yaayan geni
yal gruplarnda ve bunam a geiren yallar sz konusu
olduunda, kiisel faillik fikri, gzetimli bakmn toplum
sal sonulan ve kurumsallamann arl altnda yitip
gitmektedir (Kitwood, 1993; Giacalone, 2001). Bununla
birlikte, Small ve arkadalan, yolculuk ve faillik fikrinin
burada da btnyle yok olmadn, nk bunama
srecinde benliin kaderine dair teorik tartmalarn ve
ampirik aratrm alann hl kesinlikten uzak ve ucu ak
olduunu ileri srmektedir (Small vd., 2007: 120-7).
Yolculuk olarak lme fikrini bu salnm olarak
lme fikriyle btnletirm ek de mmkndr, am a bu
genellikle geriye dnl olarak yaplabilir; nk ya
lanma ve lme yolculuu olarak adlandm lan sre, ba
km kurulularnda (Mackinley, 2005), klinik tanlarda
(Sullivan, 2002; Page ve Komaromy, 2005), hatta bazen
yalanan kiinin kendisi tarafndan bile (Bytheway, 1995)
yeterince nemsenmemektedir. Bu kavramsal ereve
de, dalgal bir sre olarak lme teorileri, lmeyi faillik
ya da yolculuk zerinden deerlendiren teorilerden ayr
dmektedir; nk bu iki teori pek ok hastalk illiyeti,
ekonomik marjinallik veya nyargyla fazlasyla ekillen
dirilmi ve arptlm bir lme tarzn temsil etmektedir.
Dalgal veya salnml denen lme deneyimi, aslnda m uh
temelen ekonomik, estetik ve bedensel kn kamusal
sergilenimlerine ynelik daha geni bir kltrn ikircikli
ini dorudan yanstyor olabilir.
Geni anlamda kltr ile lme arasndaki iliki ne
olursa olsun, lmenin sz konusu almalarda deimez
bir kimlikle veya am ala srdrlen, kesintisiz bir fiziki,
psikolojik ve toplumsal yolculuk olarak grlmedii de
dorudur. Bir kimlik veya fiziki deneyim olarak lme, her
zaman kesintisiz bir gerileme yrngesi oluturmaz. lme
hastalk srecinin ve mrn son demlerinde hkim olan
toplumsal roller ile koullarn belirledii bir deneyim ola
bilir ve genelde de yledir.

KOPU ZLE: BR EKLME OLARAK LME

lmekte olan insanlar bazen yallkta ya da mrn son


gnleri veya saatlerinde gzle grlr ve giderek artan bi
imde ktleirken, bu sre genelde bir tr kopu olarak
deerlendirilir. Baz aratrmaclar, bu ekilde lmekte
olan insanlarn dikkatlerini dnya meselelerinden, aile
ve kendi kendine bakm gibi dertlerden uzaklatrrken,
yorgunluk, zayflk veya genel olarak bamlla teslim
olduklarn anlatr. Bu tr kopu teorileri, balangta
insanlarn yalanm ayla birlikte dnyadan el etek ekme
modellerini aklamak zere gelitirilmiti (Cumming ve
Henry, 1961; Damianopoulos, 1961); am a sonrasnda bu
teoriler daha geni anlamda kullanlan bir toplumsal
lm fikrine uyarlanm tr (Sudnow, 1967; Kalish, 1968,
1972; Humphries, 1981).
Fulton kopu fikrine aileyi de katm ve aileler ile l
mekte olan kiilerin arasndaki balar koptuu iin, has
tane alanlarnn hastann iyice ktlemeye balad
gn veya saatlerde hasta zerindeki gzetimlerini artrma
ya da son saatlerinde ihtimaml bakmla hastayla giderek
daha fazla iliki kurma eilimi sergilediklerini ileri sr
mtr (1977). Kalish de bu kopu kavramnn, lmekte
olan pek ok insann gerekten yaadklarnn muteber
bir tasviri olduunu, nk bu insanlarn ounun her
zamanki gibi iliki kuramayacak kadar yal veya hasta
olduklarm savunur (1968, 1972). Kalishe, hatta aslnda
Cumming ve H en yye de gre, bu faaliyet kopu haliy
le deil, tersine, balarn srdrme, iliki kurm a haliyle
tezat tekil ediyordu. Yal ve lmekte olan kii hl aktif
olabilir, am a sz konusu faaliyetler onlarn gerek top
lumsal veya duygusal mnasebetlerini temsil etmeyebilir.
Kukusuz, bu grteki sorun, dier insanlarn dav
ranlarna ilikin pek ok psikodinamik yorum da olduu
gibi, ilikiyi temsil eden aktif davranlara dair spek
lasyon ile kopuu gizleyen szde aktif dier davran
arasndaki ayrm izgisinin kolaylkla izilemiyor olmas
dr. Bunun pratikteki anlam, aktif davranlar ierisinde
ki lmekte olan insanlarn yzde kann gerekten ko
pu yaadklar hakknda hi fikir yrtemeyeceimizdir;
nk onlar dier aktif ve ilikiyi srdren insanlardan
ayrt etmek mmkn deildir.
Kopu teorilerinin baka savunucular, kopuun bir
topluluk ya da grup deneyimine pekl uygun bir yant
olabileceini ileri srmtr (Marshall, 1975). Baka bir
deyile, herkes evlendiinde veya ilk kez ie girdiinde,
hayatnn bu dnemi iin ilerin yolunda ve beklendii
gibi gittiine dair yaygn bir his sz konusudur. Marshall
(1975: 1140) ite tam da bu ekilde, pek ok bakmevi veya
huzurevi sakininin, ou ayn kaderi paylaaca iin, l
meyi aslnda yaamlarnn beklendik bir paras olarak
grdn ne srmektedir. Bu toplumsal merula
trma sreci, insanlarn dnyadan el etek ekmelerini,
salklarnn ktletii veya hastalklarnn arlat du
rumlara ynelik desteklenen, anlayla karlanan, hatta
renilen bir yant olarak grmeyi mmkn klmaktadr
(Blauner, 1966:383). Am a kopu teorilerinin daha srarl
eletirmenleri de vardr.
rnein Scoggins (1971) ve Hochschild (1975) kopu
u, hastalarndan ve ihtiyarlarndan vazgeen bir toplu
ma verilmi yant olarak grrler. Kopu teorileri sala
etki eden ve dnyadan el etek ekme gibi dier toplumsal
deneyimlere de uygulanabilecek toplumsal belirleyicileri
(ya, cinsiyet, snf vb.) grmezden gelmektedir. Ayrca ko
pu kimi zaman ilikileri tmden koparmak deil, dier
faaliyetler, deerler ve kayglarla yeniden iliki kurmak
tr. Kopu, yaamn (i yaam, dedelik/ninelik gibi) bir
ksmndan, zayflk ve gszlk durumuna daha uygun
grnen bir baka ksmna doru (szgelimi bahe ileri,
okuma, televizyon banda geirilen zamann artmas gibi)
gerekleen byk deiimlere dair yzeysel ve yanltc
bir yaktrm a olabilir.
Kopu teorilerine zellikle eletirel yaklaan Scoggins,
ekilmenin lmekte olan kii ile evresi asndan hem ka
nlmaz hem de tatmin edici olduu varsaym na kar
kar. Scoggins zellikle yal kiinin ie yaramaz, yeter
siz ve irkin diye bir kenara itildiini ve emekliliin de
toplum tarafndan verilmi bir kopu izni olduunu ileri
srer (1971: 143). Kopu, toplum tarafndan bir kenara
itilip ayrmcla maruz braklmaya verilen bir yant ola
bilir (ayrca bkz. Hockey ve James, 1993).
Gelgelelim, burada yalanm aya -h em yalanan kii
hem de geni anlamda toplum tarafndan- verilen top
lumsal yantn ne olduu ile (hangi yata olursa olsun)
lmn kysndaki insanlarn gerekte ne yaadklar
arasnda bir ayrm yapm ak gtr. Yallar asndan
kopu teorilerini eletiren Hochschild, lmekte olan in
sanlar asndan lme olan mesafenin ... her iki ynde
(ben ve onlar asndan) toplumsal veya ekonomik kopu
un en byk nedeni olduunu kabul etmektedir (1975:
559). Bu inceleme balamnda, faillik ve kiisel kontrol
gibi daha kolay kabul ve tercih edilen kavramlara kyas
la kopu, ekilme ya da teslimiyet dili ve fikirlerinin
kuku, eletiri, hatta reddetmeyle karlanmas rastlant
olmasa gerek.
Bu eletirel yant muhtemel sosyolojik temelinden
adil biimde ayrmamz mmkn deildir. Felsefi ve yn
temsel adan, lme zerine yaplm tm incelemelerin
lmekte olanlar tarafndan deil, salk dzeyleri yerinde
aratrmaclar ve bakclar tarafndan gerekletirildiini
kabul etmeliyiz. stelik, bu incelemelerin byk blm
Batl orta snflara -kiisel kontrol ve bireysel zerklie
sk skya bal olmakla nl bir kltre- mensup kii
lerce yrtlmektedir (Lasch, 1980; Vidich, 1995). Ciddi
hastalklar yaayan kiilerde belli lde bir ekilme dav
ran kimseye artc gelmeyecektir; am a bu gereklie
verilen ikircikli akademik yantlar, bunun toplumsal ko
ullarnn dengeli biimde ele alnd konusunda kuku
uyandrmaktadr. Getiimiz yarm yzylda, lmeye ili
kin aratrmalarda ba eken kiilerin kltrel karakte
rine bakldnda bu da artc saylamaz.
Kopu teorileri bize lmenin yalnzca beden enerjisi
nin yavaa ekilmesi deil, toplumsal iliki ve meraklarn
da yavaa ekilmesi anlamna geldiini retiyor. lme
nin azami destek grd toplumlar veya kiisel durum
larda bile, lmekte olan insanlarn ok az son nefeslerini
verene dek toplumsal hayata aktif bir katlm srdre
biliyor ya da srdrme istei gsteriyor. lme srecinin
bir noktasnda, ou zaman, len kiinin yaklamakta
olana odaklanmay daha nemli bulduu bir zaman ge
lip atyor; ne de olsa bu kiinin gznde artk sylenen
sylenmi, yaplan yaplmtr. Sz konusu srecin ara
trmaclar veya bakclar onaylayacak biimde ok erken
balamas durumundaysa, bu el etek ekmenin nedenle
rine dair kuku duyup tartmaya deer noktalar vardr.
ZLME ZLE: BR K OLARAK LME

Bir k biimi olarak lmeyi betimleyen yakn tarihli en


nl eser herhalde Sherwin Nulandn How We Die? (1993)
adl almasdr. Bu kitap, tp ve sosyoloji alannda insan
bedenini, mrn son demlerinde hem len kiinin hem de
onun toplumsal evresinin aresizce izledii, zlp da
lan bir makine olarak gsteren gelenein bir parasdr
aslnda. Lawton (2000), McNamara (2001) ve Armstrong-
Costern (2004) lmekte olan kiilerle syleilere dayal
incelemeleri, bu insanlarn ve ailelerinin beden kerken
duyduu aresizlii ve acy tasvir eder. Lawton altna ka
ran, her taraf aryan, ac iindeki bedenlerin, sahiple
rinin kiisel buyruklarna artk yant vermez hale geldii
lm berbat lm tabiriyle anlatr. Bu etnografya anla
tlan, k olarak lmeye ilikin ok daha geni bir klinik
ve toplumsal inceleme geleneinin kk bir parasdr.
rnein AB D deki byk bir hastanenin geriatri b
lmnde lmeyi belgeleyen Am inoff ve Adunskynin (2004)
almasnda, hastalann ounun yatak yaralanndan ek
tii, kt beslendii ve duygusal adan pek sakin olm a
d birtakm stabil olmayan tbbi koullar sergilenmek
tedir. Bu insanlann ou lmeden birka hafta ncesinden
balayarak invazif bir tbbi sre iine sokulmakta ve
hastalann % 15i bu srada lk atmaktadr. Am erikada
lme zerine Rapor (Last Acts, 2002) adyla yaymla
nan bir almadaki gzlemlere baklrsa, bakmevlerine
yerletirilmi yal insanlann te biri ila yans, giderek
dayanlmaz hale gelen gndelik anlara kar lml tepki
ler vermekte ve sklkla bu koullarda veya yaam destek
nitesine bal olarak lmektedir. Fiziki k (dmekten
kaynaklanan yaralar, insann kendi kendine at yaralar
ya da fiziki bozukluklar) yalanm kiilere tebelle olur ve
lmlerini hzlandmr (Moniruzzaman ve Andersson, 2005).
Geriatri bakm srasnda kanserden lenlerin % 85inin
bir tr hezeyan hali iinde son nefesini verdii saptanm
(Sullivan, 2002) ve yal lmlerinin ouna bunamann
damga vurduu grlmtr. Dnya nfusunun % 0,5ini
etkileyen byk ve yaygn bir sorun olan bunamann (de-
mans) 65 ya zerindeki kiilerde grlme oran % 6,1dir
(Wimo vd., 2003). Brock ve Foley ise 65 yan am 1.000
kii zerinde yaptklar incelemede, lmden bir gn nce,
yallktan len insanlarn drtte nn yryemez, te
birinin idrarn tutamaz, % 40nm ise ailesini tanyamaz
halde olduunu saptamlardr (1998).
HIV/AIDS vakalarnn ciddi oranda grld lke
lerde de bir k biimi olarak lme meselesi daha fazla
vurgulanmaktadr. AIDS yznden lmekte olan insanlar
ok geni bir enfeksiyon yelpazesine ak olduklar gibi,
kt huylu tmrler, kalnbarsak iltihab, ar zona has
tal, mantar, zatrree, lenfoma, Kaposi sarkomu, ar
kilo kayb, salarn erken beyazlamas, deride krma ve
yalanm aya daha yatkndr (Reichert vd., 1985; Schoub,
1999: 25). lmeye dair incelemelerin ilk rneklerinden biri
David Sudnow tarafndan gerekletirilmiti ve Passing
On: The Social Organization o f Dying (1967) adn tayor
du. Bununla birlikte, Lawton, McNamara ya da Arms-
trong-Coster gibi etnograflarn varsayd lmeye dair
daha uzun ve daha toplumsal bakn tersine, Sudnowun
lmelerinin ou kom a vakalaryd. lmeye dair btn
bu incelemeler ve teoriler zlmeye ya da bedenin iflas
na ve bunlarn lmekte olan kii, ailesi ve salk personeli
asndan toplumsal veya fizyolojik sonularna odakla
nyordu. Seale lme deneyiminin ayrlmaz bir parasnn
da bedenlerimizin zayfln, krlganln anlamamz ol
duunu ileri sryor (1998). M odem dnyada lme de
mek, bedenimizin krlganl ve bozulmakta oluuyla er
ge yzlem ek ve insanlk halimize ilikin dnml
znelliimiz ile elikili olan bu duruma kar toplumsal
ve psikolojik savunmalar gelitirmek demekti.
Nuland ya da Am inoff ve Adunsky gibi klinik ara
trmaclarnn ve yazarlarn dikkatimizi bedensel k
sorununa ekmeleri artc deildir. Bunun byk ks
m, yolculuk veya kontrol olarak lmedeki psikolojik,
toplumsal, am a ounlukla bedenden kopuk yantlara
kar popler ve profesyonel bir dzeltme olarak grlebi
lir. zlme olarak lme teorileri veya incelemeleri ise bize
lmenin ayn zam anda pratik bir fiziksel mesele olduunu
anmsatr ve bu bazen bize olduka tyler rpertici gelebi
lir. lmenin bu vehelerini vurgulayan dier teorisyen ve
aratrmaclarn arzusu, Am inoff ve Adunskynin yapt
gibi, lmekte olan insanlara salanan hizmetlerin nitelii
meselesine dikkat ekmektir.
Gelgelelim sosyoloji aratrmaclar ve teorisyenleri
asndan zlme ve kn vurgulanmas, bir yandan
da kanserle sava, kahram anca lm ve lme gibi kl
trel fikirlerimizin toplumsal ve fiziksel mcadele dene
yimine nasl eklemlendiini resmeden beden sosyolojisi
konusunda bir anlay gelitirme arzusunu temsil etmek
tedir (Seale, 1995, 1998). Bu anlay lme deneyimine dair
soyut anlaylara tp alanndan belli bir denge unsuru
kazandrsa da, m aalesef bunun karlnda, lmeyi her
zaman hastalkla ilgili bir deneyim olarak sunan o talihsiz
aratrma kliesini pekitirmek olacaktr. Belirsizlik teori
leri ite bu klieden nemli bir kopuu temsil eder.

BELRSZLK ZLE:
HAKLARDAN MAHRUM KALARAK LME

Baz toplum teorisyenleri modernlii lmenin gzden


kaybolmas zerinden tanmlarlar. Bu yarg iki nemli
aamadan gemitir. lk aamada 19601ar ve 1970lerin
banda, Elisabeth Kbler-Ross ve Geoffrey G orerden
B am ey Glaser ve Anselm Straussa dek saysz yazarn
dile getirdii lmn inkr veya tabulatrlmasna dair
yazn anmsyoruz. Philippe Aries gibi baz yazarlar bu
iddiay almalarnn merkezine koyup, 20. yzylda l
mn saklanm bir hale geldiini ileri srmtr. Aries
birka eserinde, 20. yzyl sonlarnda kandrmann res
miletirildiini ve muhtemel yaam sresinin ksaln
gizleyen yaygn tp pratii nedeniyle, lmekte olan pek ok
kiinin kaderinden tamamen habersiz ldn savunur
(1974, 1975, 1981). lm ve lme tbbn erevesine so
kulmu, zelletirilmi, gzetim altna alnp gizlenmitir.
Hastalktan ve zellikle kanserden lme vakalarna
odaklanma srdke, bu resm salk hizmetlerinin faz
lasyla belirlenmi artlarnda lmekte olan insanlarn
sergiledii toplumsal deiimleri izleme konusunda sos
yologlar daha da heveslenmitir. gO lardaki ilk yazlar
ve eletirilerden bu yana, tbbn lmeye yaklamnda
byk deiimler yaanmtr; bunlar arasnda tan veya
tahminler konusunda daha akszl olunmasnn yann
da bakmevlerinin ve hafifletici bakm hareketinin hzl
ykselii ve kurumsallamas da vardr. Sosyolog Tony
W alter (1994) buradan hareketle, sz konusu deiimle
ri lmn dirilii bal altnda toplamtr. Ne var ki,
lmenin dirilii gibi bir eyden ancak hastalktan lme
vakalarna odaklanldnda sz edilebilir; nk dier
lme senaryolarnn hemen hepsinde lmenin toplumsal
alglan diye bir ey ya yoktur ya da belirsizdir. lmenin
gzden kayboluunun ikinci yolu budur.
Gil Elliot (1972) savalarda arpan ou insann
lmekte olan kii eklinde grlmediini syler, nk
bu durumda, 20. yzyl pekl lme yzyl olarak de
erlendirilebilirdi; zira nceki devirlerle kyaslandnda
tarihteki en iddetli dnemdir. Elliot ve onun ncesinde
Marcuse (1969) lmenin toplumsal olarak snflandrlma
snn o gn egemen olan otoritenin elinde bulunduunu
ve bu otoritenin de tp deil, daha ziyade devlet olduu
nu teorik temele oturtan ilk isimler arasndayd. Otorite,
ne zaman leceini bilmene asla izin vermez; bunun iin
ancak suu sabit grlm bir katil olman gerekir. Am a
katil, otoritenin kendisi olduunda, hibir resm uyan g
rlmez (Elliot, 1972: 74).
Bu eletiriyi yineleyen Adler de (1991: 33) bakmev-
lerindeki lmenin tannm yor oluunun, yattrlm, o
cuklatrlm, gzard edilmi ve etiketlenip lekelenmi
bu bakmevi sakinlerinin aresizliini yanstt grn
dedir. Eliasa greyse (1985), yalanm kiinin ve lme
nin byle bir kenara itilmesi, yalnzca bakmevlerinde
yaayanlarla snrl deildir ve aslnda yalanm a ve lme
deneyiminin temelinde yer almaktadr. lm srecinin
yol at hak mahrumiyetlerinin temelinde, yal bir kii
olarak yaamann yol at hak mahrumiyetleri vardr.
Takahashi (1998) bu gzlemleri HIV/AIDS vakalarna uy
gulayarak, AIDS damgasnn aslnda bulac hastal
olanlar, yoksullan ve sapknlan dlamaya yaradn ileri
srer. Bu da kendini koruma davrann makul hale ge
tirmeye, ayrmcla ve re karmaya bir tr toplum
sal icazet salam olur. H lV le yaayan insanlar kronik
hastalkla yaayan insanlardr. Bu lmler ve bu has
talk yaygn olarak tannyor olsa da, lme tannmaz.
AID Sten lmeye kamu sal yaklam ve yant ya ok
ksrdr ya da hi yoktur (Kellehear, 2005). lmcl has
talar iin bakmevleri ya da palyatif bakm dnda, ada
hastane koullannda bile, lmenin kabul edilmi bir s
re olarak grlmesi pek olaan deildir. Nulandn bizzat
belirttii gibi, bugn lme sanat anda deil, yaam
kurtarma sanat anda yayoruz (1993: 265).
Agam ben (1998), Noys (2005), Kellehear (2007) ve
W alter (2008) son yllarda, hastalktan lmeyi tetkik etme
hengamesinin iinde, ok daha fazla insann bitkisel ha
yat, koma, yoksulluk, bunama ve hapis halindeyken l
dn unuttuumuza dikkat ekmektedir. Gnmzde
lme byk ounlukla hak m ahrumiyetleri dourur; tb
bi, siyasi ya da uluslararas otoriteler tarafndan tannma-
sa da, hospislerde veya kanser koulannda grlenden
ok daha yksek saylarda gereklemektedir. Bunayarak
lmeyi, AID Se yakalanp yoksulluk iinde lmeyi ya da
toplama kam plannda gerekleen lmeyi teoriletirmeye
veya tasvir etmeye alan sadece birka inceleme vardr.
Belirsizlik teorileri, modern dnemde lmenin, bazen
lmekte olan kiiler, hatta daha sk olarak bu kiilerden
sorumlu otoritelerce bile tannmadn ileri srer. Bu
belirsizliin nedeni bozulmu bir bilisel ilev olabilecei
gibi, lmenin yerine tedavi, salk veya serbest braklma
arzusunun gemesi olabilir. Baka bir neden ise devletin
lmekte olanlar kronik olarak hasta, tutsak ya da basit
e sal kt durumdaki yoksul insanlar olarak -yani
bakalar tarafndan eitli ve deiiklik gsteren yorum
lara yer brakmayacak son derece genel etiketler halinde-
yeniden snflandrmas olabilir. lmekte olan kii, bu tr
rgtsel ve kltrel yollarla, kltrel veya profesyonel bir
tannm a ve destek bulabilmek iin devletten olur almak
durumunda braklr. Bu modern gelime nedeniyle, has
talk d lmeye ilikin bilgiler son derece zayftr ve bu
haklardan mahrum brakma kltrnden etkilenen n
fus da yeterince aratrlmam halde kalmaktadr.
Aratrmalarn iinde bulunduu bu koullar, dn
yada lmekte olan kiilerin kann gerekten lme ha
zrlandn veya lmekte olanlarn yzde kann hl
kontrol elinde tutuyor grndn ya da salk ve
toplumsal bakm uzmanlarndan destek grp grmedi
ini bilmediimiz anlamna geliyor. Haklardan mahrum
braklm halde lmeye dair incelemeler olmakszn, yol
culuk, kontrol, kararszlk, dnyadan el etek ekme veya
k olarak lme davranlarnn ne kadarnn gerekten
refah, fiziki zafiyet ya da kronik hastalklarla, ne kadan-
nnsa yok olu tehdidi altndaki bir kimlikle ilgili olduu
nu bilemeyiz.

AKINLIK ZLE: DNM OLARAK LME

lme deneyimleri hastalk evreleri, kom a veya ani k


ten ibaret deildir. lme deneyimleri basit anlamda do
rusal, bocalamaya veya dnyadan el etek ekmeye dayal
toplumsal sreler de deildir. Baz lme deneyimleri bu
deneyimleri ve yollan aarak hem bilincin hem de top
lumsal etkileimin ciddi anlamda deitii bir baka top
lumsal mekna girerler. lme yakn deneyimlere (YD)
dair incelemelere gre (Moody, 1975; Ring, 1980; Sabom,
1982), kaza, ameliyat veya ciddi hastalk sonucunda l
mn kysndan dnm kiilerin bir ksm, ok eitli
psikolojik ve toplumsal deneyimler anmsadklarn iddia
etmektedir. Bu anmsananlar beden d deneyimlerden
tnelden geme duygusuna, beyaz bir k veya kl cis
min grlmesinden hayatnn bir film eridi gibi gzlerinin
nnden gemesine ve vefat etmi akraba veya dostlan
grmeye dek ok geni bir yelpaze oluturmaktadr. Bu
karlamalar veya deneyimler ou zaman youn fori,
ak ve huzur duygularyla badatmlr. Birtakm olumsuz
YD vakalan da bulunmasna ramen, bugne dek bun-
lann pek az belgelenebilmitir (Greyson ve Evans-Bush,
1992). Bu unsurlann bir ksm, insanlk tarihinde uzun
sredir varln srdrmektedir (Zaleski, 1987) ve belki
de insann hayatnn gznn nnden gemesi veya ka
ranlk bir tnele sokulmak gibi deneyimlerin dnda ka
lanlarysa kltrlerarasdr (Kellehear, 1996; Fox, 2003).
Bu deneyimlerin lm dei hayalleriyle pek ok ortak
yan vardr.
lm dei ryetleri genellikle lmekte olan kii
ler ya da mrlerinin son birka saati veya dakikasnda
byle kiilerin yannda bulunan bakclar tarafndan ak-
tanlmaktadr (Osis ve Haraldsson, 1977; Barret, 1986;
Barbato vd., 1999). Bu anlatlarda genellikle bakc eki
bi ya da aile, lmekte olan kiinin, yatan baucundaki
grnmez kiilerle konutuunu gzlemlemitir. lmekte
olan kii bazen de yatanda dorularak, lm dostlan
veya akrabalannn kendisini selamladn iddia eder. Bu
tr sahnelerin yaand birka saat veya dakika iinde
lmekte olan kii son nefesini verir. Bir kez daha, bu de
neyimlerin ou lmekte olan kii tarafndan olumlu, ha
rikulade ve rahatlatc olarak betimlenmektedir. lmekte
olan kiiler iinde YD yaam veya lm dei ryetle
ri grm kiiler, genellikle, yaklaan lmleri karsnda
daha az korku duyduklarn ya da hi korku duymadkla
rn belirtmektedir. yle ki, YD yaam kiilerin sonraki
aktarmlar, bunlarn pek ounun hayata geri dnmeyi
istemediini ve genellikle de kurtarldklarn anlaynca
znt duyduunu ortaya koymaktadr.
Bu deneyimleri nemsiz halsinasyonlar olarak ak
lama yolunda saysz aba olmutur (bunlara dair iyi bir
zet iin, bkz. Blackmore, 1993). Fakat bu tbbi aklama
larn ou genellikle indirgemeci, felsefi bakmdan n aif ve
nyargldr (bkz. Zaleski, 1987; Kellehear, 1996). Yine de,
bugn bu konularda hibir eletirel tutumun kolayca ve
peinen bir kenara itilemeyecei, sz konusu psikolojik ve
toplumsal deneyimlere ilikin ak ve deimez bir tbbi
ya da dini yorumun u an iin mmkn olmadn belirt
mek nemlidir. Bu blmn am alan bakmndan, konu
yu btnyle zd iddiasndaki aklam alan bir yana
brakarak, bu aratrma kolunun lmeyi lmekte olan kii
iin nemli bir dntrc deneyim olarak deerlendir
diini saptamakla yetinelim.
Sz konusu deneyim iki bakmdan dntrcdr,
ilki, gerek YD yaayanlar gerek lm dei niyetlerini
aktaranlar, lmekte olan kiilerin bu noktada ar has
talk ya da lmle balantl fiziki skntlan artk umur-
samadklann anlatmaktadr. Onlar bu tr bedensel im-
tihanlann tesine geip daha nemli deerler, amalar
veya toplumsal deneyimler grebilmektedir. Daha iyi bir
eyler olaca vaadinden, rnein lmn tesinde gerek
bir yaamn onlar bekledii vaadinden sz etmektedirler.
kincisi, YD yaadktan ksa sre sonra lmemi kiile
rin de toplumsal yaam lannda dnmlerin gerekleti
ine -ileri, meslekleri, aile ve evlilikleri, eitimsel ncelik
leri ve dier insanlarla ilikilerinde deiiklikler olduuna,
manevi meselelere daha fazla ilgi duymaya baladklan-
n a- dair saysz inceleme ve rapor bulunmaktadr (bkz.
Ring, 1984, 1991; Sutherland, 1992).
Y D ler ve lm dei ryetleri hakkndaki incele
meler, lme zerine yaplan incelemelerde genelde gzden
kaan nemli bir hususu gn yzne karmaktadr. y
le ki, lmeyle badatnlan olumlu deneyimler de olabilir.
Her ne kadar kalp krizi geirenler iinde YD yaayanla
rn arlnn %10 olduu tahmin edilse de (Van Lommel,
2004), lmeyle badatrlan olumlu deneyimler bunlar
dan ibaret deildir. lmeye ilikin dier aratrmalar da
genelde olumlu ynleri gzden karmaktadr. rnein
baz insanlar lme deneyimini, onlan sevdikleriyle daha
yaknlatran, ironik biimde, kalan mrlerini artrp
zenginletiren bir deneyim olarak grmektedir (Kellehear,
1990: 92-104). lme zerine incelemeler, keder ve matem
incelemelerine benzer biimde, bu deneyimlerin daima
sorunlarla belirlenmi olumsuz deneyimler olduuna ili
kin mesleki klielerle doludur. lme de keder gibi kar
mak, deiken ve ounlukla zor bir deneyim olabilirse
de, lmenin sorunlardan ibaret bir deneyim olmadn
bize anmsatt iin YD lere ve lm dei niyetlerine
ilikin incelemelere ok ey borluyuz. lme, en karanlk
nmz olarak grnen bir durumda bile karmza bek
lenmedik ve olumlu olan kartarak bizi artabilir, tpk
yaamn kendisi gibi.

ZET VE KONUYU TOPARLAYICI DNCELER

nsanlar zellikle de ar hastalk koullannda lmeye


baladklannda, birou lme toplumsal, ailevi ve huku
ki hazrlklar yapm akla aktif ekilde ilgilenirler. Bu hazr
lklar genelde lmenin ilk aamalannda, en azndan has
ta henz bunlan yapabilecek kadar iyi olduunda veya
lmnn yaknlatna dair yeterince uyan aldnda
ortaya kar. Geni bir toplumsal ilikiler ann yan sra
kiinin sahip olduu mal mlk asndan bakldnda
bu hazrlklar ounlukla hem gerekli hem de istenen bir
eydir. Bir bakma lmeye hazrlanmak, lmekte olan in
sann belirsiz -en eksiksiz tbbi bilgilerle bile insan kesin
lm saatinden asla emin olamayaca iin belirsiz- bir
durumla ba edebilmesine de yardmc olur.
Ayn belirsizlikle mcadele edebilmek adna, am a bu
kez bakcnn gr asyla, lme yalnzca bir kontrol ola
rak deil, ayn zamanda fiziksel, duygusal veya toplumsal
k aam alarndan geen bir yolculuk veya gei
olarak da teoriletirilmitir. Bu yolculuun izelge ve
haritasn kartan aratrmalarsa, bakclarn lmekte
olan kiiye dair planlar yapmalarn, onu denetlemelerini
ve ona zamannda yant verebilmelerini mmkn klm ak
tadr. Bu anlamda, dorusallk teorileri lmenin bir top
lumsal seyahat olduunu ortaya koyar: Kiinin tek bana
deil, daha ziyade evresindeki pek ok kiiyle birlikte y
rd bir yoldur.
lme, zellikle de son saatlere veya gnlere gelindi
inde, ou zaman kesintisiz bir yolculuk ve lme doru
giden srekli bir d hali olarak grlmekle birlikte, bu
da her zaman doru deildir. Pek ok lme, dalgalanma
teorilerinin ok iyi gsterdii zere, zellikle kanserden
lm tablolar haricinde, salnm gsteren bir toplumsal
ve fiziksel deneyim olabilmektedir. Gelgelelim, kimi za
man, ki genellikle balangta deil de sonraki evrelerde,
insanlar fiziki olarak ktlemelerinin ncesinde veya
buna paralel biimde dnyadan el etek ekmektedir. Bir
kimlik biimi olarak lmenin, zaman iinde psikolojik ve
toplumsal btnlk veya sreklilik gsterdii nadirdir.
nsann ilikileri ya da kalan mrne bal olarak dier
kimlikler ne kabilir ya da geriye debilir. Bu bakm
dan lme, dier toplumsal yaam ve kimlik biimlerinden
farkl deildir.
unu da kabul etmek nemlidir: lme hakknda bil
diklerimiz byk oranda hastalk merceinden gemi
olanlardr, lm e incelemelerinde en byk dikkati bu
alana hasrederiz. Bu bakmdan, yukardaki dier btn
gzlemlerimiz olumsaldr ve kesinlikten uzaktr; nk
hastalktan lmenin dier lme biimlerine gre karla
trmal yaygnl konusunda ok fazla bilgimiz bulunma
maktadr.
Yine, lmeye ilikin incelemelerimiz genelde gerileme,
hastalk, erime ve dnyadan el etek ekme tablolar sunsa
da, mrn sonunda beklenmedik ve olumlu deneyimler
ortaya koyan titizlikle hazrlanm, saysz lme inceleme
leri olduu da dorudur. lme sreci srasnda yaanan
gizemci deneyimlerin yaygnl fazla olmasa da, kontrol
ya da k halinde, yolculuun sonunda veya bitmesine
ok az bir sre kala, hastalkta ya da kiisel bir bunalm
srasnda, lmenin bazen insan manevi adan yceltici
nitelii olduundan da sz edilmektedir. lme travmatik
veya korkutucu olabilir; am a kiiye akmlk, igr ve
huzur kazandrdna ilikin aktarmlar da vardr. Bilm e
diimiz ok ey var. lme zerine yaplm toplumsal ve
davransal incelemelere dair bir deerlendirme, elim iz
deki verilere hl dikkat ve ihtiyatla yaklamann daha
doru olduunu ortaya koymaktadr.
te yandan, kabul etmeliyiz ki, lmeye dair elimizde
bulunan tablo, getiimiz yarm yzyl iinde Bat dnya
snda elde edilen verilerle olutuu iin, bu nemli konuyu
aratranlar hakknda az da olsa bir eyler anlatmaktadr.
lmeye ilikin egemen toplumsal tablo servet merkezlidir.
ounlukla bakclarn gznden izilmi olan bu toplum
sal tablo ikircikli, saldrya ak, tbbi klielerle doludur
ve devlet tarafndan tanmlanmtr, sklkla da olum suz
dur. Bunun da bir rastlantdan ibaret olduu sylenemez.
Toplum sal ve davransal incelemeler her daim onlar ya
ratan aratrmaclarn saplantlarn, kayglarn ve nyar
glarn aa vururken, kontrol, dzeni ve profesyonel
bakm vp ne karr, k, dnyadan el etek ekme
ve bulama sz konusu olduundaysa mulaklk ve kor
ku sergiler.
Aratrmaclar lm ounlukla i karartc bu
lurlar, saplantl biimde lmenin olumsuz niteliklerini,
zellikle de bedensel ktleme ve kle ilgili ynlerini
belgelerler. Bununla birlikte, ila ya da yalanm adan kay
nakl yorgunluktan mustarip olduu, kltrel yaltlm-
lk hissettii veya artk yaam ak istemedii iin dnyadan
el etek ekme arzusunu tercih eden ya da bu arzuya tes
lim olan kiileri knayan veya benimsemeyi reddeden de
yine ayn yazndr. Yallktan ve hastalktan len kiide
tekrar tekrar gzlemlenen ilikileri koparma haline ra
men, birok toplumsal aratrmac, ironik olsa da, iliki
leri koparmann toplumsal inkra bir yant, hatta salt bir
yant deil, faillik ve kontrol iareti olabilecei sonucunu
karmaya direnmektedir.
ok ak ki, lmeye ilikin bugnk anlaymzda
pek ok eksik para bulunuyor. Yoksullarn lme dene
yimleriyle birlikte, yalanm a ve lme deneyimleri hakkn
da daha fazla aratrmaya ve lmenin nasl bir ey oldu
una ilikin lmekte olan insanlarn kendi azlarndan
daha fazla kiisel anlatma ihtiyacmz var. Ayrca hastalk
d lme biimleri, zellikle de hapsedilmi halde ve ha
pis koullarnda lme, intihar veya savata lme zerine
yaplacak incelemelere de ciddi biimde ihtiya var. Beyin
lm, srekli bitkisel hayat ile komada lmeye ilikin
de fazla bilgimiz yok, oysa etnografya incelemeleriyle bu
konularda daha fazla ey renmemiz mmkn. Dahas,
hem kanser tbb hem de palyatif bakmda doan problem
temelli incelemeler semptom ynetimi, kamu sal yne
timi ve hastalkla ilgili sorunlarn toplumsal ynetimiyle
ilgili pek ok yararl bilgi salasa da, lmenin olumlu yn
lerini betimleyip anlama konusunda pek katks bulun
mamaktadr.
Bu eksiklerle ilikili olarak, yaznda toplumsal ve be
densel k vurgulayan lmeye maddi bak ile beden
sel gerilemeyle gelen allmadk psikolojik ve toplumsal
deneyimleri inceleyen dier yazn arasnda keskin ayrm
lar ortaya kmaktadr. YDler ve lm dei ryetleri
-halsinasyonlar veya lmden sonraki yaam a ilikin
tanklklar- zerine yorumlarda grlen kutuplama,
birbirinden btnyle ayrlm iki yazn retmitir. r
nein palyatif bakmla ilgilenen kiiler pek ender olarak
paranormal durumlar aratrm, YD veya lm dei
ryetlerini aratranlar da lmenin toplumsal, psikolojik
veya tbbi nitelikteki dier daha genel ynlerine ok az ilgi
gstermitir. Bu ayntnc politikalar ve uygulamalar ise
hepimizi ktleme ile aknlk arasndaki ya da bakc
larn gznden lme yolculuu ile lmekte olan kiinin
gznden lme yolculuu arasndaki balantlara ilikin
daha btnlkl bir anlay gelitirmekten alkoymakta
dr. lmn anlamn kavrama araymzda byle acnas
sekterlikten kanmak zorundayz. lme zerine yap
lan bir inceleme, eletirel akl ve alakgnlllkle yak
lald srece, bize cesaret, diren, destek, hatta umut
hakknda pek ok ey retebilir, yeter ki farkl igrleri-
mizi bu yeni ve um ut vaat eden alanda bir araya getirmeyi
baarabilelim.

KAYNAKLAR

Adler, U. (1991) A Critical Study o f the American Nursing Home:


The Final Solution, New York: Edwin Mellon.
Agamben, G. (1998) Homo Sacer: Sovereign Pover and Bare Life,
Palo Alto, California: Stanford University Press. [Kutsal
nsan: Egemen ktidar ve plak Hayat, ev. smail Trk
men, Ayrnt Yaynlar, 2001.]
Alvarez, A. (1970) The Savage God: A Study o f Suicide, New
York: Bantam. [ntihar: Kan Dkc Tanr, ev. Zuhal il
Sankaya, teki Yaynevi, 1992.]
Aminoff, B. Z. ve Adunsky, A. (2004) Dying Dementia Patients:
Too Much Suffering, Too Little Palliation, American Journal
o f Alzheimers Disease and Other Dementias, 19 (4): 243-7.
Andersson, R. ve Moniruzzaman, S. (2004) Relationship Be-
tween Economic Development and Suicide Mortality: A
Global Cross-Sectional Transition Perspective, Public
Health 118 (5): 346-8.
Aries, P: (1974) Westem Attitudes Tovuards Death, Londra:
Johns Hopkins University Press. [Batlnn lm Karsnda
Tavrlar, ev. Mehmet Ali Klbay, Gece Yaynlar, 1991.]
----- (1975) The Reversal of Death: Changes in Attitudes To-
wards Death in Western Societies, D. E. Stannard (haz.),
Death in America iinde, Philadelphia, Pennsylvania: Uni
versity of Pennsylvania Press, s. 134-158.
----- (1981) The Hour o f Our Death, Londra: Ailen Lane.
Armstrong-Coster, A. (2004) Liuing and Dying with Cancer, Cam
bridge: Cambridge University Press.
Barbato, M., Blunden, C., Irwin, H., Reid, K. ve Rodriguez, P.
(1999) Parapsychological Phenomena Around Death,
Journal ofPalliative Care 15 (2): 30-7.
Barret, W. (1986) Death Bed Visions, Wellingborough: Aquarian
Press.
Berman, M. I. (1966) The Todeserwartung Syndrome, Geriat-
rics 21:187-92.
Blackmore, S. J. (1993) Dying to Live: Science and the Near-Death
Experience, Londra: Grafton.
Blauner, R. (1966) Death and Social Structure, Psychiatry, 29:
378-94.
Boase, T. S. R. (1972) Death in the Middle Ages, Londra: Thames
& Hudson.
Brock, D. B. ve Foley, D. J. (1998) Demography and Epidemiol-
ogy of Dying in the US with Emphasis on Deaths of Older
Persons, A Good Dying: Shaping Health Care fo r the Last
Months o f Life iinde, haz. J. K. Harrold ve J. Lynn, New
York: Haworth Press, s. 49-60.
Bytheway, B. (1995) Ageism, Buckingham: Open University
Press.
Counts, D. R. (1976) The Good Death in Kaliai: Preparations for
Death in Western New Britain, Omega, 7 (4): 367-72.
Crimmins, E. M. (2004) Trends in the Health of the Elderly,
Annual Review o f Public Health, 25: 79-98.
Cumming, E. ve Henry, W. E. (1961) Growing Old: The Process o f
Disengagement, New York: Basic Books.
Damianopoulos, E. (1961) A Formal Statement of Disengage
ment Theoy, E. Cumming ve W. E. Henry (haz.), Grouing
Old: The Process o f Disengagement iinde, New York: Basic
Books, s. 210-18.
Durkheim, E. (1952) Suicide, Londra: Routledge & Kegan Paul
[ntihar, ev. Prof. Dr. zer Ozankaya, Cem Yaynevi, 2011],
Elias, N. (1985) The Loneliness o f the Dying, Oxford: Blackwell.
Elliot, G. (1972) Tvuentieth Certury Book o f the Dead, Londra:
Ailen Lane.
Fleming, P. L. (2004) The Epidemiology of HIV and AIDS, G. P.
Wormser (haz.), AIDS and Other Manifestations ofHFVIrfec-
tion iinde, San Diego, Califomia: Elsevier, s. 3-29.
Fox, M. (2003) Religior, Spirituality and the Near-Death Experi-
ence, Londra: Routledge.
Fox, R. C. (1959) Experiment Perilous, Philadelphia, Pennsylva-
nia: University of Pennsylvania Press.
Fulton, R. (1977) The Sociology of Death, Death Edcation,
1:15-25.
Germain, C. P. (1980) Nursing the Dying: Implications of Kbler-
Ross Staging Theory, R. Fox (haz.), The Social Meanirg o f
Death iinde, Annals o f the American Academy o f Political
and Social Sciences zel say, 447: 46-58.
Giacalone, J. A. (2001) The US Nursing Home Industry, Armonk,
NewYork: M. E. Sharpe.
Glaser, B. G. ve Strauss, A. L. (1968) Time fo r Dying, Chicago,
Illinois: Aidine.
----- (1971) Status Passage, Londra: Routledge & Kegan Paul.
Greyson, B. ve Evans-Bush, N. (1992) Distressing Near-Death
Experiences, Psychiatry, 55: 95-110.
Gustafson, E. (1972) Dying: The Career of the Nursing Home
Patient, Journal o f Health and Social Behaviour, 13:226-35.
Hail, P., Schroder, C. ve Weaver, L. (2002) The Last 48 Hours
in Long Term Care: A Focussed Chart Audit, Journal o f the
American Geriatrics Society, 50: 501-6.
Hinton, J. (1967) Dying, Harmondsvvorth: Penguin.
-----(1971) Assessing the Views of the Dying, Social Science
and Medicine, 5:37-43.
Hochschild, A. R. (1975) Disengagement Theory: A Critique and
Proposal, American Sociological Revieu), 40: 553-69.
Hockey, J. ve James, A. (1993) Growing Up and Grouing Old:
Ageing and Dependency in the Life Course, Londra: Sage.
Houlbrooke, R. (1998) Death, Religion and the Family in England,
1480-1750, Oxford: Clarendon Press.
Humphries, S. C. (1981) Death and Time, S. C. Humphries ve
H. King (haz.), Mortality and Immortality: The Anthropology
and Archaeology o f Death iinde, Londra: Academic Press,
s. 261-83.
Jaffe, L. ve Jaffe, A. (1977) Terminal Candor and the Coda Syn-
drome: A Tandem View of Fatal Illnesses, H. Feifel (haz.),
New Meanirgs o f Death iinde, New York: McGraw-Hill, s.
196-211.
Jalland, P. (1996) Death in the Victoriar Family, Oxford: Oxford
University Press.
Kalish, R. A. (1968) Life and Death: Dividing the Indivisible,
Social Science and Medicine, 2:249-59.
----- (1970) The Onset of the Dying Process, Omega, 1:57-69.
----- (1972) O f Social Values and the Dying: A Defense of Disen-
gagement, The Family Co-ordinator, 21 (l):81-94.
Kastenbaum, R. (1979) Healthy Dying: A Paradoxical Quest
Continues, Journal o f Social Issues, 35 (1): 185-206.
Kaufman, S. R. (2005) And a Time to Die: How American Hospi-
tals Shape the End o f Life, Chicago, Illinois: University of
Chicago Press.
Kellehear, A. (1990) Dying o f Cancer: The Final YearofLife, Chur:
Hanvood Academic Publishers.
----- (1996) Experiences Near Death: Beyond Medicine and Reli-
gion, New York: Oxford University Press.
----- (2005) Compassionate Cities: Public Health and End o f Life
Care, Londra: Routledge.
----- (2007) A Social History o f Dying, Cambridge: Cambridge
University Press [lmn Toplumsal Tarihi, ev. Tue
Klm, Phoenix Yaynevi, 2012].
Kitwood, T. (1993) Frames of Reference for an Understanding of
Dementia, J. Johnson ve R. Slater (haz.), Ageing and Later
Life iinde, Londra: Sage, s. 100-6.

Kbler-Ross, E. (1969) On Death and Dying, NewYork: Macmillan.


----- (1974) Dying - from the Patients Point of View, Triangle,
13 (l):25-6.
Lasch, C. (1980) The Culture o f Narcissism, Londra: Abacus.
Last Acts (2002) Means to a Better End: A Report on Dying in
America Today, Washington DC: Last Acts.
Lavvton, J. (2000) The Dying Process: Patients Experiences o f Pal
liative Care, Londra: Routledge.
Liddell, C., Barrett, L. ve Bydavvell, M. (2005) Indigenous Repre-
sentations of Illness and AIDS in Sub-Sahara Africa, Social
Science and Medicine, 60:691-700.
Lifton, R. J. (1979) The Broken Connection: On Death and the
Continity o f Life, New York: Simon & Schuster.
Lloyd, L. (2004) Mortality and Morality: Ageing and the Ethics of
Care, Ageing and Society, 24:235-56.
Lofland, L. H. (1978) The Craft o f Dying: The Modem Face o f
Death, Beverley Hills, Califomia: Sage
Lunney, J. R., Lynn, J., Foley, D. J., Lipson, S. ve Guralnik,
J. M. (2003) Pattems of Functional Decline at the End
of Life, Journal o f the American Medical Association, 289
(18):2387-92.
Mackinley, E. (2005) Death and Spirituality , M. L. Johnson
(haz.), The Cambridge Handbook o fA ge and Ageing iinde,
Cambridge: Cambridge University Press, s. 394-400.
McManners, J. (1985) Death and the Enlightenment, Oxford: Ox-
ford University Press.
McNamara, B. (2001) Fragile Lives: Death, Dying and Care, Syd
ney: Ailen & Unwin.
Makinen, I. H. (2002) Suicide in the New Millenium: Some Soci-
ological Speculations, Crisis: Journal o f Crisis Intervention
and Suicide Prevention, 23 (2):91-2
Marcuse, H. (1969) Eros and Civilization, Londra: Abacus [Eros
ve Uygarlk, ev. Aziz Yardml, dea Yaynevi, 1985].
Marshall, V. W. (1975) Socialization for Impending Death in
a Retirement Village, American Journal o f Sociology, 80
(5): 1124-44.
----- (1980) Last Chapters: A Sociology o f Ageing and Dying, Mon-
terey, Califomia: Brooks Cole.
Matthews, S. (1976) Old Women and Identity Maintenance:
Outwitting the Grim Reaper, L. H. Lofland (haz.), Towards
a Sociology o f Death and Dying, Beverly Hills, Califomia:
Sage s. 105-14.
----- (1979) The Social World o f Old Women: Management o f Self-
Identity, Beverly Hills, Califomia: Sage.
Meares, R. A. (1981) On Saying Good-Bye Before Death, Jour
nal o f the American Medical Association, 246 (11): 1227-9.
Moniruzzaman, S. ve Andersson, R. (2005) Relationship Be-
tween Economic Development and Risk of Injuries on Older
Adults and the Elderly, European Journal o f Public Health,
15 (5):454-8.
Moody, R. A. (1975) Life After Life, Covington, Georgia: Mockingbird.
Moss, M. S., Moss, S. Z. ve Connor, S. R. (2003) Dying in Long
Term Care Facilities in the US, J. S. Katz ve S. Peace (haz.),
Erd o f Life in Care Homes: A Palliative Approach iinde, Ox-
ford: Oxford University Press, s. 157-73.
Noys, B. (2005) The Culture o f Death, Oxford: Berg
Nuland, S. B. (1993) How We Die, Londra: Chatto & Windus.
Osis. K. ve Haraldsson, E. (1977) At the Hour o f Death, Norwalk:
Hastings House.
Page, S. ve Komaromy, C. (2005) Professional Performance: The
Case of Expected and Unexpected Death, Mortality, 10 (4):
294-307.
Parsons, T., Fox, R. C. ve Lidz, V. M. (1974) The Gift of Life and
Its Reciprocation, A. Mack (haz.), Death in American Expe-
rience iinde, New York: Schocken, s. 1-49.
Pollack, O. (1980) The Shadow of Death ver Aging, R. Fox
(haz.) The Social Meanirg o f Death. zel say Annals o f the
American Academy ofPolitical and Social Sciences 447:71-7.
Reichert, C. M., Kelly, V. L. ve Macher, A. M. (1985) Pathologi-
cal Features of AIDS, V. T. Devita, S. Hellman and S. A.
Rosenberg (haz.), AIDS: Etiology, Diagnosis, Treatment and
Prevention iinde, Philadelphia, Pennsylvania: J. B. Lippin-
cott & Co, s.l 11-60.
Ring, K. (1980) Life at Death: A Scientific Investigation o f the Near-
Death Experience, New York: Coward, McCann & Geohegan.
----- (1984) Heading Towards Omega: In Search o f the Meanirg
o f the Near-Death Experience, New York: William Morrow &
Co.
----- (1991) Amazing Grace: The Near-Death Experience as Com-
pensatory Gift, Journal o f Near-Death Studies, 10:11-39.
Sabom, M. B. (1982) Recollections o f Death: A Medical Investiga-
tion, New York: Harper & Row.
Saan, L. A. (1987) The Health o f Nations: True Causes o f Sick-
ness and Well-Being, New York: Basic Books.
Saum, L. O. (1975) Death in the Popular Mind of Pre-Civil War
America, D. E. Stannard (haz.), Death in America iinde,
Philadelphia, Pa.: University of Pennsylvania Press, s. 30-48.
Schaub, B. D. (1999) AIDS and H IV in Perspective: A Guide to
Understanding the Virs and Its Consequences, Cambridge:
Cambridge University Press.
Scoggins, W. F. (1971) Growing Old: Death by Instalment Plan,
Life-Threatening Behaviour, 1 (2): 143-7.
Seale, C. (1995) Heroic Death, Sociology, 29 (4):597-613.
----- (1998) Constructing Death: The Sociology o f Dying and Be
reavement, Cambridge: Cambridge University Press.
Seale, C. ve Addington-Hall, J. (1994) Euthanasia: Why People
Want to Die Earlier, Social Science and Medicine, 39 (5):647-
54.
----- (1995) Dying at the Best Time, Social Science and Medi
cine, 40 (5):589-95.
Sheehy, D. P. (1973) Rules for Dying: a Study of Alienation ve
Patient-Spouse Role Expectations During Terminal Illness-
es, Dissertation Abstracts International, 33:3777.
Sidell, M. ve Komaromy, C. (2003) Who Dies in Care Homes for
Older People?, J. S. Katz ve S. Peace (haz.), End o f Life in
Care Homes: A Palliative Approach iinde, Oxford: Oxford
University Press, s. 43-57.
Small, N., Froggatt, K. ve Downs, M. (2007) Living and Dying
with Dementia, Oxford: Oxford University Press.
Songwathana, P. ve Manderson, L. (2001) Stigma and Rejection:
Lving with AIDS in Southern Thailand, Medical Anthropol-
ogy, 20 (l):l-2 3
Sourvinou-Inwood, S. (1981) To Die and Enter the House of
Hades: Homer, Before and After, J. Whaley (haz.), Mirrors
o f Mortality: Studies in the Social History o f Death iinde,
Londra: Europa, s. 15-39.
Strange, J. M. (2005) Death, Grief and Poverty in Britain, 1870-
1914, Cambridge: Cambridge University Press.
Sudnow, D. (1967) Passing On: The Social Organization o f Dying,
Upper Saddle River, New Jersey: Prentice-Hall.
Sullivan, M. D. (2002) The Illusion of Patient Choice in End of
Life Decisions, American Journal o f Geriatric Psychiatry, 10
(4):365-72.
Sussman, M .B., Cates, J. N. ve Smith, D. T. (1970) The Family
and Inheritance, New York: Russell Sage.
Sutherland, C. (1992) Transformed by the Light, Sydney: Ban-
tam.
Takahashi, L. M. (1998) Homelessness, AIDS and Stigmatization,
Oxford: Clarendon Press.
Van Gennep, A. (1969) The Rites o f Passage, Chicago, Illinois:
University of Chicago Press.
Van Lommel, P. (2004) About the Continuity of Our Conscious
ness, C. Machado ve D. A. Shewmon (haz.), Brain Death
and Disorders o f Consciousness iinde, New York: Kluwer
Academic Publishers, s. 115-2.
Vidich, A. J. (haz.) (1995) The New Middle Classes: Lifestyles,
Status Claims and Political Orientation, New York: New York
University Press.
Walter, T. (1994) The Revival o f Death, Londra: Routledge.
----- (2008) The Sociology of Death, Sociology Compass, 2:10.
Wass, H., Christian, M., Myers, J. ve Murphey Jr. M. (1978-9)
Similarities and Dissimilarities in Attitudes Towards Death
in a Population of Older Persons, Omega, 9 (4):337-54.
Watson, W. H. (1976) The Ageing Sick and the Near Dead: A
Study a Some Distinguishing Characteristics and Social Ef-
fects, Omega, 7 (2): 115-23.
Weisman, A. D. (1972) On Dying and Denying: A Psychiatric
Study ofTerminality, New York: Behavioural Publishing.
Weisman, A. D. ve Hacket, T. P. (1965) Predilection to Death,
R. Fulton (haz.) Death and Identity iinde, New York: John
Wiley, s. 293-329.
WHO (World Health Organization, Dnya Salk rgt, 2005)
AIDS Epidemic Update 2005, Cenevre: UNAIDS
Wimo, A. B. Winblad, B., Aguero-Torres, H. ve Von Strauss,
R. (2003) The Magnitude of Dementia Occurrence in the
World, Alzheimer Disease and Associated Disorders, 17
(2):63-7.
Witzel, L. (1975) Behaviour of the Dying Patient, British Medical
Journal, 2:81-2.
Young, M. ve Cullen, L. (1996) A Good Death: Conversations uith
East Londoners, Londra: Routledge.
Zaleski, C. (1987) Othenuorld Joumeys: Accounts o f Near-Death
Experiences in Medieval and Modem Times, New York: Ox-
ford University Press.
2 LMEKTE OLAN HAYVAN:
VETERNER TIBBINDAN
BR GR
SIRI K. KNUDSEN

Hayvanlarda lm ve lme kavramlar birbirine benzeme


yen ok farkl durumlar kapsar; bu geni yelpaze avc bir
hayvan tarafndan canl canl yenen yabani bir hayvandan
ar doz anesteziyle dikkatli biimde uyutulan besili ve
yal bir ev kedisinin durumuna kadar pek ok deiiklik
gsterir. Sevilen bir ev hayvann ilala uyutan (tanazi)
bir veteriner, ayn zamanda bir salgn hastalk nedeniyle
yzlerce srn itlaf edilip buldozerlerle topraa gmlme
si hadisesinde yer alabilir. Dolaysyla, hayvanlarda lme
ye ilikin eldeki bilimsel eserler, insanlarda lmeye ilikin,
kronik ve hastane koullarnda yava lmeye odaklan
m incelemelerle kyaslandnda daha okynldr.
Hayvanlar ve veterinerlik zerine olan eserler oun
lukla lmenin biyolojik bir k biimi olduunu varsay-
mtr. Hangi canl tr sz konusu olursa olsun, lme
tartldnda ortaya kan balca soru, biyomorfozun
hangi noktasnda lme srecinin baladdr. Bedendeki
hcreler daha ceninin gelimesi srasnda bile lmektedir
ve beden btn mr boyunca hcrelerinin geliimi, ona
nn, lm arasnda bitmeyen bir muharebeye sahne
olur (rnein Speakman, 2005). Yine de gen, bymekte
olan, hatta orta yal ve salkl bireylerin lmekte oldu
u dnlmez. Ancak yalanm ann ileri iaretleri apa
k hale geldiinde mrn son aamasnn yaand ak
lmza gelir. Bununla birlikte yallktan lme hayvanlar
leminde o kadar yaygn deildir. Hayvanlarn ounluu
yle zorlu evre koullarnda yaarlar ki, ya erken yata
lrler ya da besin maddesi olarak grldklerinden veya
baka nedenlerle, ilerlemi yalara ulaamadan kesilirler.
Yine de rnein laboratuvarlar, hayvanat baheleri gibi
korumal ortamlarda ya da gelimi lkelerdeki evcil hay
van saysnn artnda da grld zere, evlerde b
ytlen evcil hayvanlar epey ileri yalara ulaabilm ekte
dir. lgin biimde, insanlarda yalanm ayla ilikili olarak
grlen tipik hastalklarn ou bu yal hayvanlarda da
grlmektedir (rnein kanser). Gelgelelim, kendi bana
lmeleri yerine pek ok yal ve hasta evcil hayvan, ac ve
sknt ekmemeleri iin uyutularak ldrlmektedir.
Bu blmde hayvanlarda lmeye ilikin balca iki
izlee odaklanacam: lmn kstaslar ve acsz l
menin veheleri. Hayvanlarda lmn gerekletiine
karar vermek, insanlarda lmn kstaslaryla yakn ili
kili olduundan, ncelikle insan tbbnda lmn nasl
belirlenip deerlendirildiine ilikin ksa bir genel bak
sunacam.

NSANLARDA LMN KISTASLARI

nsanlarda lmn tanm kltrel, dini, felsefi ve etik g


rlerin yan sra teknolojik ve biyomedikal ilerlemelere
de bal olarak yzyllar iinde deiim gstermitir. Bi
yolojide lmn belirlenmesinde geleneksel olarak davra
nsal iaretler, rnein hareketin ve solunumun durmas
(Knudsen, 2005) ve daha gelimi iaretler olarak livor,
rigor, pallor, algor mortis (ten renginin deimesi, katla
ma, solgunluk, l soukluu) ve nihayet rme kstas
alnmtr (Arnold vd., 1968; Lamb, 1996). 17. yzylda elle
hayata dndrme (resssitasyon) tekniklerinin uygulan
maya balamas, insann gerekten l m yoksa yalnzca
l gibi mi grnd konusunda halk nezdinde epey kafa
karklna yol amtr (Bacigalupo vd., 2007). Ne var ki,
lm ok uzun bir sre var olan yaygn kabule gre, kalp
atnn ve solunumun durmasdr (klasik kalp-solunum
lm kstaslar). Tp 20. yzyldaki savalar ve ocuk felci
salgnlarnda nemli ilerlemeler kaydedene kadar insan
lmne dair yaygn grler pek sarslmamt. Am a
1960lara gelindiinde, mekanik solunum cihaz ve ileri
kalp masaj teknikleri [CPR, kardiyopulm oner ressitas-
yon] youn bakm nitelerinde yerleik hale gelmi (Ro-
sengart, 2006), solunum ve kalp at yeniden balatlp
korunabilir olmutu. Bir zamanlarn kesin lm artk
o kadar kesin deildi.
Ayrca 1930 civarnda elektroensefalografi (EEG) ve
serebral anjiyografi teknolojileri gelimiti (Machado vd.,
2007). Ksaca belirtirsek, EEG, kafa derisine yerletirilen
elektrotlar araclyla, beyin korteksi iindeki sinir hcre
leri tarafndan retilen kendiliinden elektrik potansiyel
lerini kaydeder. Bilincin kaybolmas durumunda olaan
yksek frekans ritimlerinin dmesi veya durmas, ola
and rntlerin grnmesi veya etkinliin btnyle
sona ermesi (buna genelde dz-EEG denir) yaanabilir
(Fisch, 1991). 19501er boyunca, dz-E E G li ve solunum
cihazlarna balanm, herhangi bir gzbebei ve ac ref
leksi olmayan, beyin dolam iflas etmi, kom a halindeki
hastalara ilikin baz raporlar retilmeye balad (rnein
Machado vd., 2007). Mollaret ve Goulonun coma depasse
(koma tesi) durumunu tanmlamasyla bir dnm nokta
sna ulald (1959). Ne var ki, bu aratrmaclar hastala
rn l kabul etmiyorlard. Yine de Jouvet merkezi sinir
sisteminin lmn EEGyle tehis etmeyi nerdi (1959).
Harvard Tp Fakltesi Beyin lmnn Tanm na Dair
ncelemelerle Grevli Geici Kom isyonunun Geri Dnd
rlemez Komann Bir Tanm adl raporunun 1968 ylnda
yaymlanmasnn ardndan lm iin yeni bir kstas belir
lendi: beyin lm. Harvard kstaslarna gre beyin lm
tans koymak iin dz-EEGnin bulunmas ve yirm i drt
saatlik bir snama sresinin yan sra, beyin yantlarnn,
uyarlm veya kendiliinden hareketlerin, kendiliinden
solunumun ve beyin sap reflekslerinin durmu olmas
gerekiyordu.
AB D de 1981 ylnda Bakanlk Komisyonu Raporu
(mzasz, 1981a) ile bunu izleyen lmn Belirlenmesine
Dair Genel Yasa (mzasz, 1981b) adl rapor, dolam veya
solunum ilevlerinin ya da beyin sap dahil olmak zere
beynin tm ilevlerinin geri dndrlemez biimde sona
ermesinin ardndan lmn ilan edilebilecei sonucuna
varyordu. Ayrntl klinik klavuzlardaysa (mzasz, 1981c)
klinik nrolojik muayene ve EEGnin dorulanmasnn ar
dndan alt saat iinde beyin lm tans konulabilecei
sylenmi; bunun istisnann ila zehirlenmesi, hipoter-
mi, yan gen olmas veya ok hali olduu belirtilmiti.
EEGyle dorulanamamas durumundaysa en az on iki
saat beklenmesi neriliyordu. Kardiyorespiratuvar l
mndeyse gzlem sresi yalnzca birka dakikayla snrl
tutulmutu.
Beyin lm kstasn lmn yasal tanm ola
rak ilk kabul eden lke, 1971 ylnda Finlandiya oldu
(Randell, 2004). Getiimiz otuz yl iinde, seksenden faz
la lke Finlandiyay izleyerek, arlkl olarak ABD Ba
kanlk Kom isyonunun ilkelerini benimsemitir (rnein
Zamperetti vd., 2004). Bununla birlikte Birleik Krallkta
gerekletirilen Kraliyet Tp Okullar ve Faklteleri Kon
feransnda (mzasz 1976), beyin lm tansnda dayana
n beyin sapnn lm olmas gerektii ileri srlm ve
Birleik Krallk ile eski smrgelerinin bir ksmnn hukuk
sisteminde bu kstas benimsenmitir (Randell, 2004; Ba
ron vd., 2006).
Beyin lmn belirlemede ncelikli yntem, klinik
nrolojik incelemedir. Ac verici uyarlmalara yant veril
medii ve herhangi bir kafatas sinir refleksinin olmad
gsterilmeli, var olan beyin hasarnn altnda yatan neden
biliniyor olmaldr (Hammer ve Crippen, 2006). Tan koy
mak iin yardm c birka ilem de vardr, am a tan koyma
uygulamalar konusunda lkeden lkeye ciddi farkllklar
vardr (Hammer ve Crippen, 2006). Apne testi pek ok l
kede zorunludur, am a bu testin nasl gerekletirileceine
dair klavuzlar deiiklik gsterir (Zamperetti vd., 2004).
Btn beyin tanmn benimsemi lkelerin tm EEG
kullanm nermektedir (Facco vd., 2002; Wijdicks, 2002).
Bununla birlikte, birka lke EEG kullanmnda ortaya
kan teknik tuzaklar ve klinik kstlamalar vurgulam
(genel bir deerlendirme iin, bkz. Knudsen, 2005) ve
EEG yi kesin bir lm gstergesi olarak kabul etmemi
tir, zira EEG beyin sap ileyiini deil, ancak beyin kor-
teksindeki etkinlii izleyebilmektedir. Serebral anjiyografi
beyin lm tansnda en gvenilir yntem olarak grl
mektedir; nk beyne giden kann kesilmesi, beynin
yaayabilirliiyle badamaz (rnein Poularas vd., 2006).
Ayrca CT (bilgisayarl tomografi), PET (pozitron emisyon
tomografisi), MR (manyetik rezonansl grntleme), TCD
(Transkraniyal Doppler) gibi baka birtakm izleme tek
nikleri de beyindeki dolamn deerlendirilmesinde kul
lanlabilir (Hammer ve Crippen, 2006), ama ou lkede
dorulayc test olarak yalnzca geleneksel anjiyografi
kabul edilmektedir (Randell, 2004). Ne var ki, bu pahal
testler hem byk oranda operatrn ustalna ve bece
risine baldr hem de yalnzca byk hastanelerde uy
gulanabilir durumdadr (Baumgartner ve Gerstenbrand,
2002; Facco vd., 2002).
Beyin lm yaygn olarak uygulanm asna ve toplum
tarafndan ak kabul grmesine ramen, bilim dnya
s iinde her zaman ateli tartmalara konu olmutur.
1990larda beyin lm kstasn terk etme arlar gi
derek artmtr (rnein Truog ve Fackler, 1992; Halevy
ve Brody, 1993). Am a 1995te ABD Tp Enstits beyin
lm tansnn, birtakm teorik ve pratik eksikliklere
ramen, yeniden deerlendirmeyi gerektirmeyecek kadar
baarl olup kabul grd sonucuna varm tr (akt. Ber-
nat, 2006). Gelgelelim beyin lm meselesi, tp literat
rnde azmsanmayacak sayda tartmaya konu olmay
srdrmektedir (rnein Powner vd., 1996; Youngner vd.,
1999; Karakatsanis ve Tsanakas, 2002; Wijdicks, 2002;
Shemie vd., 2003; Truog ve Robinson, 2003; Verheijde vd.,
2007; Evans, 2007; Truog, 2007).
Grne baklrsa, uzmanlar arasnda, medyada ve
halkn genelinde beyin lmn belirlemenin tbbi kstas
ve yasal stats konusunda kayda deer bir kafa kark
l ve tutarszlk vardr (Harrison ve Botkin, 1999; Joffe
ve Anton, 2006; Joffe vd., 2007; Truog, 2007). Youngner
ve meslektalarnn aratrmas, beyin lm hastalaryla
ilgilenen hekimlerin yalnzca % 35inin durumu doru bi
imde belirleyip tan koyabildiim gstermitir (1998). Ga
zete manetleri beyin lm gereklemi olsa da organ
ba ya da mahkeme kararm bekledii iin yaatlan
hastalarn haberleriyle doludur ve bilimsel yaznda, hat
ta beyin lmn gl biimde savunan yaynlarda bile
yaam srdrme terapisi , beyin lm lme yol at
ve beyin lm yaamsal tehlike arz eden bir durum
dur gibi ifadeler bulmak mmkndr (bu konuda genel
bir bak iin, bkz. Zamperetti vd., 2004; Joffe vd., 2007;
Whetstine, 2007; Truog, 2007). Beyin lmnn huku
ki statsnn toplumca kavranam adna dair en gl
iaret ise beyin lm vakalarnn neredeyse tmnden
hasta, birey , ba olarak sz edildii halde, ceset
sznn hemen hi kullanlmamasdr. Bu rnekler bizi
tartmann kalbine gtrmektedir: Beyin lm ile lm
ayn ey midir?
ABD Bakanlk Komisyonu, beyin ldnde orga
nizmann btnlkl olarak kontrolnn yitirildiini
ve bedenin artk bir btn olarak alma yetenein
den yoksun kalp hzla birbirinden kopan organlar top
luluuna dntn ileri srmtr (mzasz, 1981b).
Beyin lm savunucular arasndaki en yaygn gereke
de budur (genel bir bak iin, rnein bkz. Zamperetti
vd., 2004; Bernat, 2006). Beyin lmnn geri dn
olmayan son derece u bir nokta olduu konusunda ge
nel bir mutabakat olduu grlmektedir ve beyin lm
tans konmu birinin u ya da bu derecede yeniden bilin
etkinlii kazanabildiine ilikin herhangi bir belge bulun
mamaktadr. Beyin lmnn balamasndan itibaren,
destekleyici tedavi yaplmad takdirde, kiide genellikle
kalbin durmas ve organ yetm ezlii gibi arpc fizyolojik
gelimeler grlmeye balar. lk raporlarda, kalp durm a
snn beyin lmne geiten sonra hzla (dakikalar veya
saatler iinde) gerekletii belirtiliyor (rnein Randell,
2004). Bununla birlikte, gerekli destekleyici tedaviler uy
guland takdirde biyolojik btnln haftalarca, aylar
ca, hatta yllarca korunduu ve kalp iflasnn yaanm ad
beyin lm vakalarna dair raporlar da bir sre sonra
yaymlanmtr (Shewmon, 1998; Youngner vd., 1999;
Baumgartner ve Gerstenbrand, 2002; Shemie, 2007). Be
yin lm gereklemi hastalann gebeliini baaryla
srdd bile grlmtr (Powner ve Bernstein, 2003).
Btn beyin kstas beyin lm tans koymak iin n-
ronlann ne kadarnn lm olmas gerektiini aklamaz
(bkz. Bernat, 2006); aynca biyolojik sakalm iin nemli
olan nroendokrin ve otonom ilevler grmezden gelinir
ken, beyin sap reflekslerine neden bu kadar vurgu y a
pld da sorgulanmaktadr. (Truog ve Robinson, 2003;
Zamperetti vd., 2004; Truog, 2007). Eletirmenlerin bir
ksmysa beyin lm kavramnda, bir insann lmekte
olduu olgusu ile l olduu olgusunun birbirine kar-
tm ldn savunmaktadr (rnein Shewmon, 2001; Truog
ve Robinson, 2003; Zamperetti vd., 2004; Joffe vd., 2007;
Serani-Merlo, 2007; Whetstine, 2007).
Harvard raporunun 1968te yaymlanmasndan yal
nzca bir yl nce, ilk baarl kalp nakli gerekletirilmiti
ve bbrek nakilleriyse 1950lerin ortalanndan itibaren ya
plyordu. Bazlan beyin lm kavramnn yalnzca fay
dac amalarla yaratlm olduu grndeyken (rnein
Taylor, 1997; Kerridge vd., 2002; Evans, 2007), Harvard
grndeki zmlemelerse nakil lobilerinin nemli bir
nfuzunun sz konusu olduunu ortaya koymutur (bu
konuda genel bir bak iin, Kellehear, 2008). Her ne kadar
pek ok bilimci beyin lmnn giderek daha ne kma
snda 19501er ve 1960larda organ nakli uygulam alannda
yaanan artn pay olduunu kabul ediyor grnse de,
pek ouna gre beyin lm kavramnn oluturulma
snda esas itici g organlar alm aktan ziyade bu talihsiz
hastalarla ne yaplaca kaygsdr (rnein Belkin, 2003;
Machado, 2003; Randell, 2004; Zamperetti vd., 2004;
Machado vd., 2007). Truogun dikkat ektii zere, solu
num cihaznn durdurulmas 1968 ylnda cinayet olarak
kabul edilmi ve tedavinin sona erdirilmesi iin mutlaka
beyin lm tans gerektii belirtilmitir (2007). Gelge
ld im , 1968 ylndan bu yana hayatnn sonundaki has
ta bakmnda nemli deiiklikler yaanmtr. Truoga
gre, bugn A B D de youn bakm nitelerinde lmlerin
%60 ila % 90 yaam destek gerelerinin kapatlmasndan
kaynaklanmaktadr (2007). Bu nedenle beyin lmnn
lm olarak tanmlanmas, bugn en ok organ nakliyle
ilgilidir ve 1960larda organ ba yapanlarn gerekten
l olup olmadklar konusunda kukularn yaylmas
zerine karlan, bann l olmas kural tehlikeli
biimde uygulanmaktadr (rnein Truog ve Miller, 2008).
Ksa bir sre nce, kalbi atmayan balardan alnan
organlarn kullanlmas seenei ortaya kmtr (rnein
Verheijde vd., 2007). Bu seenek de bilim dnyasndaki
tartmalar tekrar alevlendirmi ve insan lmne ili
kin mevcut tanmlarn terk edilmesi arlan bir kez daha
oalmtr (Evans, 2007; Joffe vd., 2007; Shemie, 2007;
Truog, 2007; Verheijde vd., 2007; Whetstine, 2007; Ber-
nat, 2008; Truog ve Miller, 2008; Veatch, 2008).

EVCL HAYVANLARDA LMN BELRLENMES


VE DEERLENDRLMES

Veterinerlik pratiinde, evcil hayvanlar iin lm deer


lendirmesine genelde refakati ya da laboratuvar hayvan-
lannn tanazisinde ve besi hayvanlannn kesilmesinde
bavurulur. nsanlardakinin aksine, hayvanlarda resm
bir lm kstas yoktur; am a bu konuda bir istisna ola
rak, Uluslararas Balina Avcl Kom isyonunun balinalar
iin benimsedii kstaslar vardr (bir deerlendirme iin,
bkz. Knudsen, 2005). Am erikan Veteriner Hekimler Birlii
(AVMA) olduka genelletirilmi bir klavuz sunmaktadr:
Hayvanda yaam iaretlerinin durup durmad mua-
yane edilerek lm dorulanmak ve lm dorulama
kstasn belirlerken hayvan trleri ve tanazi yntemleri
zellikle dikkate alnmaldr (AVMA, 2007).

Ev ve Laboratuvar Hayvanlarnda tanazi


Yaam kalitelerine ciddi lde ve telafi edilemez biim
de zarar veren hastalklarla malul hayvanlarda tanaziye
bavurulmas gerektii veteriner tbbnda genel kabul gr
mektedir. Bununla birlikte, zellikle kk hayvanlarla
ilgili ileri tedavi seenekleri ortaya kmaya baladka,
hayvanlan canl tutmann yararlan ile yaam kalitesinin
srekli bozuluyor olmas arasndaki denge hep deimek
tedir (Coombes, 2005; Passantino vd., 2006; Milani, 2008).
Ayrca mantk tanazisi denen ve sahiplerinin salkl
olduu halde kurtulmak istedikleri hayvanlarda uygula
nan tanazi konusundaki kayglar giderek artmaktadr
(Rollin, 2003; Manette, 2004; Morgan ve McDonald, 2007).
Veteriner kliniklerinde kedi, kpek gibi ev hayvanla-
n neredeyse yalnzca ilala, damardan an dozda bar-
bitrat verilmesi yoluyla uyutulur; bylece merkez sinir
sistemi, beyin korteksinden balayarak basklanr, bilin
kaybolur ve anestezi etkisi balar (AVMA, 2007). Bilinci
ni yitirmi hayvanlar eitli sesler karabilir, kas seir
meleri ve lmcl nefes kesilmeleri, aynca lmden he
men nceki aamada ieme veya dklama sergileyebilir.
Anesteziyi nefes alamam a (apne) aamas izler, ardndan
kalp durur ve lmn gerekleip gereklemedii nere
deyse her zaman kardiyorespiratuvar kstaslar gz nne
alnarak belirlenir.
Laboratuvarda kullanlan kemirgenler de ev hayvan-
lannda kullanlan yntemle uyutulur veya karbondioksit
(COz), boyun krma ya da kafa kesme yoluna bavurulur.
C 0 2yntemine ilikin daha ayrntl bir betimleme ileri
de, hayvanlarn kesilmesiyle ilgili ksmda anlatlacaktr.
Kk kemirgenlerde yaygn olarak boyun krma ynte
mi kullanlmaktadr. Kmes hayvanlarnn kitlesel olarak
ldrlmesinde de bu teknie bavurulur (AVMA, 2007).
Kemirgenlerin tanazisinde kafa kesme yntemiyse ara
trma ortamlarnda ve zellikle anatomik bakmdan zarar
grmemi beyin dokusu elde edilmesi gerektiinde uy
gulanmaktadr (AVMA, 2007). Her iki yntem de, EEG ve
uyarlm cevaplarla (ER) llm olduu zere, fareler
veya sanlarda korteks ilevlerinin hzla (5 ila 20 saniye
iinde) durmasna yol amaktadr (Vanderwolf vd., 1988;
Cartner vd., 2007).

Hayvan Kesimi
Kesim sanayiindeki sorunlarn giderek daha fazla ayrd-
na varlmas nedeniyle, gevi getiren hayvanlar, domuzlar
ve kmes hayvanlarnda farkl kesim tekniklerinin sonu
lar 19801er ve 19901ar boyunca yaplan EEG ya da eitli
uyarlm cevap lmleriyle (SEP, yani somatosensoriyel
uyarlm potansiyel ve VEP, yani grsel uyarlm potan
siyel) enine boyuna incelenmitir (genel bir bak iin bkz.
Knudsen, 2005). Kesimde, lm nnn gelii, hissizliin
balad, yani hayvann kendisine zarar veren uyarclara
cevap verm ez olduu na gre daha nemsiz grlmek
tedir. Baz ayinsel kesim trlerini ileride anlatmak zere
imdilik darda brakacak olursak, pek ok lkede snai
kesim iki aamal bir sreten olumaktadr: Bayltma
ve kann aktlmas. Avrupa Topluluu Konsey Direktifi
93/119, bayltmay bir hayvana uygulandnda lme
kadar srecek ani bilin kaybna yol aan her trl ilem
olarak tanmlamaktadr (mzasz, 1993). Bayltma ynte
minden bamsz olarak, etin ilenmesinden nce kann
aktlmas tm Avrupa lkelerinde zorunlu tutulmutur
(mzasz, 1993). Blackmore ve Delany (1988) hayvanlarn
kesimiyle gerekleen teknik lm, ou zaman ah-
damarlarnn veya onlar besleyen damarlarn kesilm e
sinden kaynaklanan serebral anoksiye (beynin oksijensiz
kalmasna) bal geri dndrlemez hissizlik hali olarak
tanmlamtr. Yine de, ilgintir, Avrupa Gda Gvenlii
Otoritesi (EFSA) tarafndan hazrlanm yakn tarihli bir
raporda (EFSA, 2004:43, lmn Belirlenmesi), Birle
ik Krallktaki hayvan deneyleri yasasndaki bir ilkeye
atfta bulunulmutur; buna gre, hayvan, kan dolam
kalc ekilde duruncaya veya beyni btnyle ilev gre
mez hale gelinceye dek canl kabul edilmelidir (mzasz,
1986a). EFSA raporunda iaret edildiine gre, Birleik
Krallktaki bu ilke hayvanlarn deneylerde kullanlma
sn dzenleyen Avrupa Konseyi direktifinden uyarlan
mtr (mzasz, 1986b), am a sz konusu direktifte byle
bir ilkeye rastlanmyor. Gelgelelim, EFSA raporu Birleik
Krallktaki ilkeyi hibir bilimsel atf gstermeksizin ka
bul ederek u sonuca ulayor: Dolaysyla kesim veya
ldrme asndan deerlendiriliinde, lm, kan aknn
durmas veya beynin lmesi sonucunda kalp etkinliinin
(nabz veya kalp atlarnn) durmasndan anlalabilir
ve hayvanlarda beyin lm beyin sap reflekslerinin
yokluundan anlalabilir (EFSA, 2004). Fakat benim
bildiim kadaryla, beyin lm kavram mevcut kesim
dzenlemelerinin hibirinde kullanlmamakta ve kesilen
hayvanlar, kanlan aktlana dek l saylmadklan iin
uygulamada bir karl da bulunmamaktadr (mzasz,
1993). Avrupa Topluluunun 1993teki bu direktifi yakn
gelecekte tekrar ele alnacak ve beyin lmnn hayvan
kesiminde lm olarak tannmasnn yasalap yasala
mayaca o zaman grlecektir. deal olarak ar beyin
hasanna bal lme yol amas beklenen, am a ileride
greceimiz gibi, uygulamada bunu sklkla baaramayan
bu bayltma yntemleri dikkate alndnda, kan aktma
kesim sanayiinde muhtemelen yine zorunlu tutulacak ve
uygulamada, lm tanm kan kayb olacaktr.
Baz bayltma yntemleri (rnein C 0 2 veya elektrik)
yalnzca geici bilin kaybna yol aar ve baylan hayvan-
lann, kanlan hzla boaltlmad takdirde, normal beyin
ve beden ilevlerini yeniden kazanma ihtimalleri vardr.
Bu nedenle bayltmadan hemen sonra ilk kesim darbesi
vurulmal ve bu srete beyne oksijenli kan tayan ana
damarlar, lmn hzla gereklemesini salamak iin
abucak kesilmelidir (EFSA, 2004). Bykba hayvanlar
ve koyunlarda kan boaltm genelde atardam arlann veya
boyundaki ahdamarlannn kesilmesiyle gerekletirilir.
Domuzlarda kalpten kan ana dam arlann kesilmesi iin
gsn yarlmasyla kan aktlr. Kmes hayvanlannday-
sa genelde boyun knlr veya kafa kesilir.
Avrupa Topluluunun 1993 ylm a ait hayvan kesimi
direktifi uyannca, ye devletlerin, hayvan bayltmadan
kesmeye dayal dini kesimi (helal kesim ve koer kesimi)
yasal olarak tanma hakk korunmutur (imzasz, 1993).
Fransa, Alm anya ve Birleik Krallkn da aralannda bu
lunduu pek ok lke bayltmadan yaplan dini kesime
izin vermektedir. Am a skandinav lkelerinde bayltma
dan kesim yasaklanm olup ayin amal kesimlere hi
bir istisna tannmamtr. Daly ve m eslektalan (1988),
bykba hayvan sz konusu olduunda, Yahudilerdeki
ehita kesimi (bayltmakszn grtlan kesilmesi) sonra
snda kendiliinden beyin etkinliinin ortalama 75 saniye
(19 ila 113 saniye arasnda) srdn ve SEPin durm a
s iin de ortalama 77 saniye (32 ila 116 saniye arasnda
deimektedir) getiini hesaplamlardr. Domuzlarday
sa gsn yanlm asm dan beyin yantnn durmasna dek
geen zaman 14 ila 23 saniye arasndayken (ortalama 18
saniye), izoelektrik elektrokortikogram (ECoG) sz konusu
olduunda 22 ila 30 saniye srd gzlenmitir (Wotton
ve Gregory, 1986).
Elektrikle bayltma kmes hayvanlan, domuzlar ve
koyunlarda yaygn biimde kullanlmaktadr. Krmz etli
hayvanlarda (rnein gevi getirenler ve domuzlarda) ka
fann her iki yanm a elektrotlar yerletirilirken (kafatas
uygulamas), kmes hayvanlannda kafa-gvde uygu
lamasna bavurulur (bunlar genelde su havuzlannda
elektrie maruz kalr). Krmz etli hayvanlarda fel tetik
lenir, bu da tonik-klonik kaslmalarla, EEG bykl ve
sklnda byk bir artla tehis edilir; bunlarn, insan
lardaki fel davranlarna ilikin anekdot almalarnda
gzlenen btnlkl beyin ileyiiyle badamad tespit
edilmitir. Kmes hayvanlarnda elektrikle bayltma yal
nzca ani bir EEG etkinlii ykseliine yol aar, am a bu
durum mutlaka bilin kaybna sebep olmaz; bu nedenle
beynin dardan uyarlmalara yant verm esini nleyecek
bir akm bykl uygulanmas nerilmektedir (Gregoy
ve Wotton, 1987; Gregoy, 1991; EFSA, 2004). Knudsenin
deerlendirdii gibi (2005), bayltmada yeterli elektrik
uygulandn gsteren klinik iaretler hayvann aniden
dp katlam asdr (tonik kaslma tepkisi). Krmz etli
hayvanlarda arka ayaklar gvdenin altnda bklr, n
ayaklar nce katlar, ama sonra geveyebilir, gzler sa
bitlenir, kafa arkaya der ve solunum durur. Bundan
15 ila 20 saniye sonra klonik safha (ifte atma) balar ve
hayvan yava yava geveyerek bacaklaryla yrme ha
reketleri yapar. Kan boaltmamn klonik safha balama
dan gereklemesi gerekir. Kmes hayvanlan elektrikle
bayltldmda boyun kavis yapar, kafa dik hale gelir ve
tonik kaslma aamasnda genelde hzl titremeler gr
nr. Aynca, gzler aktr ve kanatlar gvdeye yakn du
rumda olup bacaklar gergin biimde uzanmtr.
Gevi getiren hayvanlarda ve atlarda en yaygn kul
lanlan sersemletme (bayltma) yntemi basnl srg ta
bancasdr ve bu silah domuzlar ve kmes hayvanlannda
da kullanlmaktadr. Barut veya basnl havayla alan
bu silahlann gvdeye giren (delici) ve girmeyen biiminde
iki tipi vardr. Gvdeye girmeyen tiptekiler, mantar ba
lkl kr bir cvata atarak kafaya isabet halinde beyin sar
sntsna yol aar; delici tipte olanlarsa keskin ulu bir
srgyle kafatasn delerek beynin derinlerine girip zarar
verm ek zere tasarlanmtr (Daly ve Whittington, 1989;
Finnie, 1993; Finnie vd., 2002). Her iki tip de normalde
aln blgesine nianlanr. Bununla birlikte, eer boynuz-
lann varl alndan sersemletmeyi engelliyorsa, koyun
veya kei gibi hayvanlar ban arka tarafndan basnl
srg tabancasyla vurulabilir; ama bunun etkisi daha
az olaca iin hemen ardndan kan boaltma ilemi hzla
balamaldr (EFSA, 2004). Basnl srg tabancasnn
doru yere isabet edebilmesi iin hayvann hareketinin
yeterince kstlanm olmas nemlidir; dolaysyla bu si
lah, kesimhanenin dndaki ak alan koullarnda uy
gulamak g olabilir (EFSA, 2004).
Gvdeye girmeyen basnl srg silahnn yalnzca
buzalar ve kk gevi getirenlerde uygulanm asna izin
verilmise de, baz lkelerde yetikin bykbalarda ve
atlarda da kullanlabilmektedir (AVMA, 2007). Norve gibi
baz lkelerdeyse kesim srasnda bu ynteme izin veril
mez (mzasz, 1995). Bu yntem in etkili olup olmadna
dair bilimsel aratrmalar ok azdr. Finnie davran gz
lemleri ve ortaya kan nrotravmadan hareketle, yirmi
yetikin bykban % 100nde annda baylma gerek
letiini aktarmtr (1995). Buzalara dair birka aratr
ma, annda etki gsterme orannn yaklak %80 ve EEG
ile davransal gzlemlere dayanarak, bilinsiz kalma s
resinin grece ksa olduunu gsteriyor (daha fazla bil
gi iin bkz. EFSA, 2004). 1.200 bykba kapsayan bir
saha aratrmasnda hayvanlarn %20 ila % 30unda yen i
den bayltma ileminin gerektii ortaya konmutur (Moje,
2003, aktaran EFSA, 2004). Kuzulardaysa, Finnienin bil
dirdiine gre yntemin etkinlii delici silah trlerine eit
olsa da, yetikin koyunlara dair elde bir veri bulunma
maktadr (2000). EFSA gvdeye girmeyen mermi atan ba
snl silah bamsz bir ldrme yntemi olarak tanmaz
ve kan aktm a ileminin 12 saniye iinde balatlmasn
nerir (EFSA, 2004).
Ayrca EFSA, atlarn ldrlmesinde yegne yntem
olarak delici basnl srg tabancasnn kullanlma
mas gerektii sonucuna varmtr (EFSA, 2004). AVM A
ise bunu kabul edilebilir bir yntem olarak grmektedir
(2007). Bununla birlikte, atlarda basnl srg tabanca
snn kullanlmas konusunda bu grlerden herhangi
birini destekleyen bilimsel yayn yoktur. Yine de, EFSA
basnl srg tabancas doru uygulandnda atlar
sersemletip annda bilin kayb salamada etkili bir yn
temdir ifadesini kullanr (2004).
Domuzlarda delici basnl srg tabancas kullanm
konusunda bilinen tek aratrma, bu silahn koyunlara
oranla domuzlarda daha az beyin hasarna yol at
n gstermektedir (Finnie, 2003); am a gerek EFSA gerek
AVM A bu yntemin dom uzlarda da kullanlmasn destek
lemektedir (EFSA, 2004; AVMA, 2007).
Delici tipte basnl srg tabancas en yaygn olarak
bykba hayvanlarda kullanlr. Buzalarda annda del
ta ve teta dalgalarna yol amakta, bunlar da dz-EEGye
dnmektedir; burada da hayvann, insanlardaki EEG
deimelerine benzer biimde bilinsiz olduu varsayl
maktadr (Lambooy ve Spanjaard, 1981; Blackmore ve
Newhook, 1982). Daly ve meslektalarysa (1988) yetikin
bykbalarla ilgili aratrmalarnda, delici tipte basnl
srg tabancasyla bayltlan hayvanlarda uyarlm ya
ntlarn (ER) annda durduunu tespit etmiti: 4 ila 17 sa
niye iinde delta dalgalan oluan hayvanlarn % 37sinde
21 ila 58 saniye iinde dz-EEG grlmeye balam; geri
kalanlanndaysa dz-EEG ancak kan boaltm ileminin
balamasnn ardndan (60 saniye sonra) ortaya kmt.
Delici tipte basnl srg tabancasnn etkili olma potan
siyeline karn, uygulamalardan edinilen bilgiler baylt
mada baanszlm da ok sk grldn ortaya koyu
yor (EFSA, 2004). Eer bayltma noktas, ideal konumdan
4 ila 6 santimetre arasnda saparsa, bayltma etkisi %60
orannda dmektedir (Daly, 1987). Grandinin (1998) ra
poruna gre, A B D de federal denetime tabi on bir kesim-
hanenin yalnzca drdnde bykbalar %95 orannda
tek atla bayltlabiliyordu. Birleik Krallktaki bir incele
meye greyse gen boalarda %53 gibi yksek bir orann,
bilinsiz kabul edilebilmeleri iin iki veya daha fazla at
yaplm as gerekmitir (Daly ve Whittington, 1992).
Basnl srg tabancasnn baaryla kullanldnn
gstergesi, hayvann arka ayaklar gvdeye ekilmi bi
imde annda yere devrilmesidir. Hayvan n ayaklarn da
ieri ekebilir, am a ksa sre sonra bunlar yeniden gerilir
(Blackmore ve Delany, 1988). Hayvan solunum ritminin
bozulmu olmas gerekir. Gvdedeki kaslar kaslm, srt
genellikle bklmtr ve kaslarn ilk kaslmas aam a
sndan sonra ifteleme hareketleri grlebilir. yi bir ba
yltm a ilemi dilerin gevemesine yol aar ve dolaysyla
hayvan kaldrldnda dili dar sarkar (Gregory, 1991).
Ba btnyle gevemi, kulaklar dk ve gzbebekleri
sabit olmaldr. Hayvan ac veren uyarlmalara tepki ver
memelidir (Grandin, 1980).
Hzl sakinletirici, analjezik ve anestezik etki iin C 0 2
gaznn kullanlmas da olduka yerleik bir uygulamadr
(AVMA, 2007); zaten bu yntem domuz ve kmes hayva
n kesiminde yaygn kullanlmaktadr. C 0 2 solunmasyla
birlikte solunum ve metabolizmada asidoz tetiklenir, by-
lece nronal inhibitr ve anestezik etkiler grlr. C 0 2 ba
yltmasnn etkili olduunun gstergeleri, ameliyatlardaki
derin anestezi kstaslaryla ayndr. Bilinsizlik halinin
sresi, gaza maruz kalm a sresine baldr. Yksek yo
unlukta (% 70den fazla) gaza uzun sre maruz kalnmas
lme yol aar (EFSA, 2004). Kesimhanede domuzlar ge
nelde %70 ila %80 orannda C 0 2 ile doldurulmu odalara
alnp 45 ila 60 saniye orada tutulurlar (mzasz, 1993,
1995). Nowak bir saha incelemesinde 72 saniye boyun
ca %80 orannda COaye maruz kalm domuzlarn pozitif
kornea refleksi gsterdiini, % 9 unun ac uyarlmalarna
tepki verdiini ve EEG kaytlarnn gizli bilinlilik hali sap
tadn bulgulamt (2002, akt. EFSA 2004). Domuzlarn
C 0 2ile bayltlmasnda, gaz younluunun ve gaza maruz
kalma sresinin artrlmas (younluun % 90n zerine,
srenin 2-3 dakikaya karlmas) nerilmektedir (EFSA,
2004). Ne var ki bu yntem in de rahatlkla kabul edilebil
mesi g ve tartmaldr; nk bilin kayb annda ger-
eklememekte ve hayvanlar beyin yantlarnn durmasn
dan bir sre nce (%80 C 0 2de 15 ila 30 saniye) solunum
gl yaam aktadr (deerlendirme iin, bkz. EFSA,
2004). Ayrca insanlar da dahil birok hayvan trnde
gaza ilk maruz kalma ve gaz art arda solumann olumsuz
yan etkileri bulunduu defalarca ortaya konmutur. La-
boratuvardaki san ve farelerde C 0 2 %20 younluunda
bile olsa kusmaya yol amaktadr (Leach vd., 2001).
EFSAya (2004) gre, bayltlm m ezbaha hayvanla
rnda grlen eitli trde ciddi omurilik refleksleri ve oto
matizmlerin henz btnyle aydnlatlmam olmas ra
hatsz edici bir olgudur. Elektrikle bayltmann ardndan
koyunlarda iki, bykbalarda be dakika sonra ayak ref
leksleri gzlemlenmitir (Blackmore ve Newhook, 1982).
Koyunlarda kann boaltlmasndan sonra, 200 saniyeye
kadar kan bir sre iinde, kortikal kontroln altnda
olmayan gzkapa refleksleri kaydedilmi ve elektrikle
bayltmann yetersiz kald durumlarda bu refleks engel-
lense bile beyin korteksinin hl ilevlerini srdrd
grlmtr (Blackmore ve Delany, 1988). Bir korneal ref
leksin var olmas, kortikal ilevlerin deil, fizyolojik beyin
sap etkinliinin srdne iarettir; dolaysyla da bilin
ve bilinsizlik halini geerli biimde ayrmada yardmc
olmaz (Anil, 1991); buzalardaysa EEG izoelektrik hale
geldikten 44 saniye sonra etkinlik gsterdii gzlenmitir
(Blackmore ve Delany, 1988). Anil ve M cKinsty ise kor
neal reflekslere uyarlm yantlarn (ER) elik etmemesi
nedeniyle, elektrikle bayltlm koyunlarda grlen beyin
sap reflekslerinin geri dn iareti olarak yorum lanm a
mas gerektiini aktarmtr (1991).
Solunumun veya ritmik nefesin kaydedilmesi, kesim-
hanelerde bayltmann etkinliini anlama kstas olarak
yaygn biimde kullanlyor. Gelgelelim, bayltlm hay
vanlarda solunumun geici olarak durduu grlmek
tedir; bykba ve koyunlarda bu srenin alt dakikaya
kadar kabildii kaydedilmitir (Blackmore ve Delany,
1988). Yrme hareketleri de genelde hislerin kaybolma
dnn gstergesi olarak kabul edilmise de, mutlak bir
kstas deildir. Bu, kafann gvdeden ayrld durum
larda bile grlebilmekte (basz tavuun komas); hat
ta kan boaltlp hayvan ldkten ok uzun sre sonra
bile kaslma, spazm ve titremelere rastlanabilmektedir
(Knudsen, 2005).
Bayltlm hayvanlarda hissizliin, davransal ia
retler veya refleksler gibi dolayl etkiler kullanlarak l
lmesi uygulamada glkler kard iin, snai ke-
simhanelerde pek ok i bayltma tehizatlar ve operatr
rutinlerinin gzetimi ve kontrolne braklmtr (Knudsen,
2005). Snai kesimlerde verimlilik gerei hissizlii ve l
m lmede EEG gibi ileri grntleme sistemleri kulla
nlamaz. Dolaysyla, insanlarda olduu gibi, hayvan EEG
kaytlarndan elde edilen veriler de snrldr ve znel de
erlendirmelere bir lde muhtatr; yine de bu incele
melerde elde edilen sonular son yllarda bayltma kuralla
rnn deitirilmesinde klavuz ilevi grmtr. Bununla
birlikte, pek ok kesim tesisinde byk sorunlar vardr
(rnein Grandin, 1998) ve bayltmann etkinliine dair ve
riler baz trler veya yntemler bakmndan hl eksiktir,
hatta hi yoktur (EFSA, 2004).

VAH YAAM

Vahi yaam da bir hayvann yalla eriemeden lme


sinin alk, yrtc hayvanlar, hastalk, yaralanma, avclk
gibi pek ok nedeni vardr. rnein vahi koullardaki bir
tarla faresinin (myodes glareolus) ortalama yaam sresi
iki ila alt ay arasndayken, bu fareler korumal ortam
da krk aya dek yaayabilmektedir (Speakman, 2005).
Bununla birlikte, yalanm ann ilk evreleri de korumasz
ortamda yaayan hayvanlar iin, lm hazrlayc etken
olabilmektedir. Hayvan hzndan biraz kaybetse yrtclar
onu daha kolay yakalayabilecek ya da kendisi yrtcysa
avlanmada daha baarsz olacaktr.
Biyolojide nfus dalgalanmas ve dinamikleri gibi
terimler, ou zaman binlerce hayvann snrl bir sre
iinde evresel etkenler yznden ld olaylar anlat
m ada kullanlr, l m oranlan ve nedenlerine dair ara
trmalar bir yana konulursa, bilimin vahi yaam da lme
konusuna ilgisi pek azdr.
Avclk btn dnyada yaygn bir etkinliktir. 2005
ylnda yalnzca AB D de 12,5 milyon insan 3,3 milyondan
fazla hayvan avlam tr (mzasz, 2006). Avclk zerine
popler eserler ok zengin bir yazn oluturmaktadr.
Bununla birlikte, balina avclnn baz trlerini ve lm
tuzaklar kullanmn saymazsak (deerlendirme iin, bkz.
Knudsen, 2005), kullanlan yntem ve silahlann etkinlii
ne, hissizlik ve lm annn deerlendirilmesine, avclkta
hayvann eziyet grmemesine dair dier tartmalara ili
kin bilimsel veri artc derecede azdr.
Gelgelelim, vahi yaam da lmeyle ilikili bir olgu
bilimcileri uzun yllardr megul etmektedir: l taklidi
diye adlandm lan ve tonik hareketsizlik olarak da bilinen
bu olgu, av ve avc karlam alannda ortaya kan ok
zgn bir korku yantdr (rnein Misslin, 2003). Tonik
hareketsizlik eklembacakllardan kabuklulara, balklar
dan amfibilere, kemirgenlerden ku ve memelilere kadar
ok eitli hayvan trlerinde gzlemlenir (rnein Gallup,
1974; Kaufman ve Rovee-Collier, 1978; Leite-Panissi vd.,
2006; Hazard vd., 2008; Miyatake vd., 2008). Ratner tonik
hareketsizlii, hayvann avc karsnda (donma, kama,
kavga etme ve taklit gibi) baz savunma davranlan gs
terdikten sonra bavurduu nihai savunma tepkisi olarak
tanmlar; bu admlarn her biri avn avcya uzaklnn k
salmasna bal olarak ortaya kmaktadr (1967).
Tonik hareketsizlik tepkisi birka saniyeden birka
saate kadar srebilir ve dorultma reflekslerinin geici
olarak bastmlmas, kaslann gerilmesi (tonik hareketsiz
lik), d uyarlmalara ve ac uyanlm alanna yant vermeme
(yani analjezi), ama evredeki gelimelerin farknda olma
y srdrme hali olarak nitelenir. Bu srede ses karma
mekanizmalan genellikle bastnlr. Aynca, u noktada,
Parkinsona benzer titremeler, EEG, kalp at, solunum
ve vcut ss deimeleri de belgelenmitir (Gallup, 1974;
Fleischmann ve Urca, 1988; Leite-Panissi vd., 2006; Souza
Da Silva ve Menescal, 2006). Baz trlerde dklama ve
gl koku salnm gibi zel kadavra etkileri de eklenir
(Ruxton vd., 2004; Honma vd., 2006).
Tonik hareketsizlik genelde geri dnlebilir bir sre
olsa da, lmler de gerekleebilmektedir. Gallupun ak
tardna gre, (1994) l taklidi yapan tavuklarn kimi
zaman aniden dp ldklerine rastlanr ve bu da kor
kudan lme ifadesine can vermi olur (Moskowitz, 2004).
Bunlarn yannda, avcya kar bu son savunma mekaniz
masn sergilerken ldrlme ihtimali son derece yksek
olduuna gre, l taklidi lme srecinin isel bir paras
olarak da grlebilir (Sergeant ve Eberhardt, 1975).
Tonik hareketsizliin, avc hayvanlar karsnda bir
savunma mekanizmas olarak evrildiine inanlr; nk
baz avc hayvanlar hareketlilie odaklanm akta ve av ha
reketsiz kaldnda ilgisini yitirm ektedir (rnein Gallup,
1974; Valance vd., 2008). Bununla birlikte, bu aklama,
hayvanlar leminde bylesine yaygn bir tepkinin eit
liliini btnyle aydnlatmaz. Sergeant ve Eberhardt
(1975) kzl tilkilerce avlanmak zere olan rdeklerin yap
t l taklidinin, byk oranda tilkilerin ar hareket
leriyle balantl olduuna dikkat ekmi ve l taklidi
stratejisinin daha etkin biimde ldren veya zarar veren
avc hayvanlara kar ie yaram ad sonucuna varm
lardr (1975). Dahas, l taklidi yalnzca avclara kar
bir hareket deildir. Avc hayvanlarn da ava yaklam ak
iin l taklidini bir strateji olarak kulland belirtilm ek
tedir (Tobbler, 2005).
Byk yaralar genelde acya bal byk tepkiler
dourur. Tonik hareketsizlik srasnda harekete geen
analjezi (Souza Da Silva ve Menescal, 2006) muhtemelen,
avcnn saldrs hareketsizlik sayesinde duruyorsa, avn
yksek bir ac dzeyine katlanarak yaam da kalmas
na yardm eden bir uyum salayc ilev grr (Misslin,
2003). Yukarda sz edilen, l taklidi yapan rdeklerde
tyler dklp boyun kaslar serbest kalrken; baz ku
lar hl yaarken ayaklarnn avc tarafndan ineniyor
olmasna ramen hareketsiz kalabilmektedir (Sergeant
ve Eberhardt, 1975). Bu ac hissetmemenin, avc sald
rsndan kurtulamayan canllarda lme srecinin daha
acsz gereklemesini salama gibi bir yarar da vardr.
Bununla birlikte, yaam da kalmay salamad iin bir
uyum salayc ilevi olmasa bile, acnn hafiflemesi en
azndan lmekte olan hayvan asndan iin merhametli
yan olarak grlebilir.

SONU

Veteriner tbbnn tarihi insan tbbnn geliimiyle ya


kndan balantldr. Hayvan incelemeleri, lme sreci
nin ardndaki temel biyolojik ve fi2yolojik mekanizmalar
anlamamza nemli katklar sunar. rnein, sistemik
kan dolam (byk dolam) anlaymz, 17. yzylda
hayvanlar zerindeki deney amal am eliyatlara dayan
maktadr (Palladino ve Noordergraaf, 2000). Memelilerde
solunumsal gaz alveriinin kefi, kan basnc ve omu
rilik reflekslerinin tm, 1700lerdeki hayvan inceleme
lerinden karlmtr ve 1920lerde kurbaalar zerinde
yaplan incelemeler nronlarn ilevi ile nron iletiimi
hakknda yeni kantlar salamtr (rnein Loewi, 1957;
Felts, 1977; Buchholz ve Schoeller, 2004). Gnmzdeki
en karmak cerrahi ameliyatlar (hatta organ nakli tek
nikleri) ve biyotptaki dier ilerlemeler de hep hayvan in
celemelerinden domutur.
20. yzylda insan tbbmda kaydedilen byk iler
lemelerin ncesinde, hem hayvanlar hem de insanlarda
lm iin temelde ayn kstaslar kullanlyordu: Hareketin
ve solunumun durmas, kalp ve nabz atnn yokluu,
lmn hemen ardndan bedende gerekleen aamal
fiziki deiimler (souma, renk deimesi vb). Bugn bu
grece basit kstaslar hl hayvanlarda lmn belir
lenmesinde yaygn olarak kullanlmaktadr. Son yllarda
tptaki gelimeler ve hukuki deiiklikler, insanlarda l
mn tanm ve tans konusunda yeni imknlara kap a
mtr. Klinikte beyin lmnn devreye girii, hekimle
ri artk, yapay olarak desteklenen, canl, yani kalbi hl
atan, bedeni scak ve beyin dnda pek ok organ normal
ileyen bedeni de l kabul etmeye sevk etmitir. Dolay
syla, modern tp yazn, byk lde, kontrol altndaki
koullarda lme srecine odaklanm durumdadr. Bu
nunla birlikte, dnyada insanlarn byk ounluu hl
hastane dnda ve hekim gzetimi olmakszn, doal ne
denler olarak adlandrlabilecek koullarda lmektedir.
Sonu olarak, lm raporu dzenlemek zorunda olan tp
yetkilileri kadar akrabalar da lm tansn koyarken nor
malde dier trlere uygulanan basit kstaslarn aynsn
kullanmaktadr.

KAYNAKLAR

Bu blm, A Review of the Criteria Used to Assess Insensibility


and Death in Hunted Whales Compared to Other Species adl
deerlendirme makalesine dayanyor, The Veterinary Journal
iinde (2005) 169: 42-59, yaymlayan Elsevier.

Anil, M. H. (1991) Studies on Retum of Physical Reflexes in Pigs


Following Electrical Stunning, Meat Science, 30 (1): 13-21.
Anil, M. H. ve McKinstry, J. L. (1991) Reflexes and Loss of
Sensibility Following Head-to-Back Electrical Stunning in
Sheep, Veterinary Record, 128 (5): 106-7.
Anonim (1968) A Definition of Irreversible Coma. Report of the Ad
Hoc Committee of the Harvard Medical School to Examine the
Definition of Brain Death, Journal o f the American Medical
Association, 205 (6): 337-40.
----- (1976) Diagnosis of Brain Death: Statement Issued by the
Honorary Secretay of the Conference of Medical Royal
Colleges and Their Faculties in the United Kingdom on 11
October 1976, British Medical Journal 2 (6045): 1187-8.
----- (1981a) Presidents Commissionforthe Study o f Ethical Prob-
lems in Medicine and Biomedical and Behavioral Research.
Definirg Death: A Report on the Medical Legal, and Ethical
Issues in the Determination o f Death, Washington, DC: US
Gov. Printing Office.
----- (1981b) Uniform Determination o f Death Act, Chicago, Illi
nois: National Conference of Commissioners on Uniform
State Laws.
----- (1981c) Guidelines for the Determination of Death: Re
port of the Medical Consultants on the Diagnosis of Death
to the Presidents Commission for the Study of Ethical
Problems in Medicine and Biomedical and Behavioral Re
search, Journal o f the American Medical Association, 246
(19): 2184-6.
----- (1986a) Animals (Scientific Procedures) Act 1986, Londra:
The Stationay Office; www.archive.official-documents.
co.uk /document /hoc /321/321 -xa.htm.
----- (1986b) European Council Directive 86/609/EEC o f 24 No-
vember 1986 on the Approximation o f Laws, Reglations
and Administrative Prouisions o f the Member States Regard-
ing the Protection o f Animals Used fo r Experimental and
Other Scientific Purposes. http://europa.eu.int/eur-lex.
----- (1993) Council Directive on the Protection o f Animals at the
Time o f Killing. European Community. Council Directive
93/1191EC. http://europa.eu.int/eur-lex.
----- (1995) Forskrift om dyrevem i slakterier. FOR 1995-08-28
Nr. 775, Tarm Bakanl, Norve (Norvee).
----- (2006) National Survey o f Fishing, Hunting, and Wildlife
Associated Recreation. ABD ileri Bakanl, Balk ve
Vahi Yaam Tekilat, ABD Ticaret Bakanl, ABD Nfus
daresi.
Amold, J. D., Zimmerman, T. F. ve Martin, D. C. (1968) Public
Attitudes and the Diagnosis of Death, Journal o f the Ameri
can Medical Association, 206 (9): 1949-62.
AVMA (American Veterinary Medical Association, Amerikan Vet
eriner Hekimleri Demei, 2007) Guidelines on Euthanasia,
Schaumburg, Illinois: AVMA.
Bacigalupo, F., Huerta, D. ve Siegmund, M. R. (2007) The De-
bate About Death: An Imperishable Discussion? Biological
Research, 40 (4): 523-34.
Baron, L. B., Shemie, S. D., Teitelbaum, J. ve Doig, C. J. (2006)
Brief Review: History, Concept and Controversies in the
Neurological Determination ofD eath, Canadian Journal o f
Anesthesia, 53 (6): 602-8.
Baumgartner, H. ve Gerstenbrand, F. (2002) Diagnosing Brain
Death Without a Neurologist: Simple Criteria and Training
Are Needed for the Non-Neurologist in Many Countries,
British Medical Journal, 324 (7352): 1471-2.
Belkin, G. S. (2003) Brain Death and the Historical Understand-
ing of Bioethics, Journal o f the History o f Medicine and Al-
lied Sciences, 58 (3): 325-61.
Bernat, J. L. (2006) The Whole-Brain Concept ofDeath Remains
Optimum Public Policy, Journal o f Law, Medicine and Eth
ics, 34 (l):35-43.
----- (2008) The Boundaries of Organ Donation After Circula-
toy Death, The New England Journal o f Medicine, 359
(7):669-71.
Blackmore, D. K. ve Delany, M. W. (1988) Slaughter o f Stock: A
Practical Revieu) and Guide, Manawatu: Massey University.
Blackmore, D. K. ve Newhook, J. C. (1982) Electroencephalo-
graphic Studies of Stunning and Slaughter of Sheep and
Calves: Part 3 - The Duration of Insensibility Induced by
Electrical Stunning in Sheep and Calves, Meat Science, 7
(1): 19-28.
Buchholz, A. C. ve Schoeller, D. A. (2004) Is a Calorie a Calo-
rie?, The American Journal o f Clinical Nutrition, 79 (5):
899S-906S.
Cartner, S. C., Barlow, S. C. ve Ness, T. J. (2007) Loss of Corti-
cal Function in Mice After Decapitation, Cervical Disloca-
tion, Potassium Chloride Injection, and C 0 2 Inhalation,
Comparative Medicine, 57 (6): 570-3.
Coombes, R. (2005) Do Vets and Doctors Face Similar Ethical
Challenges?, British Medical Journal, 331 (7527): 1227.
Daly, C. C. (1987) Concussion Stunning in Red-Meat Species,
Proceedings o f the EEC Seminar on Pre-Slaughter Stunning
o f Food Animals. European Conference on the Protection o f
Farm Animals, Horsham, 2-3 Haziran.
Daly, C. C. ve Whittington, P. E. (1989) Investigations into the
Principal Determinants of Effective Captive Bolt Stunning
of Sheep, Research in Veterinary Science, 46 (3): 406-8.
----- (1992) Survey o f Captive Bolt Stunning in British Abattoirs,
Horsham: RSPCA.
Daly, C. C., Kallweit, E. ve Ellendorf, F. (1988) Cortical Func-
tion in Cattle During Slaughter: Conventional Captive Bolt
Stunning Followed by Exsanguination Compared with
Shechita Slaughter, Veterinary Record, 122 (14): 325-9.
EFSA (European Food Safety Authority, Avrupa Gda Gvenlii
Otoritesi, 2004) Welfare Aspects o f Animal Stunning and
Killing Methods. Scientific Report of the Scientific Panel for
Animal Health and Welfare. EFSA-AHAW/04-027.
Evans, D. W. (2007) Seeking an Ethical and Legal Way of Pro-
curing Transplantable Organs from the Dying Without
Further Attempts to Redefine Human Death, Philosophy,
Ethics and Humanities in Medicine, 2:11.
Facco, E., Munari, M., Gallo, F., Volpin, S. M., Behr, A. D.,
Baratta, F. ve Giron, G. P. (2002) Role of Short Latency
Evoked Potentials in the Diagnosis of Brain Death, Clinical
Neurophysiology, 113 (11): 1855-66.
Felts, J. H. (1977) Stephen Hales and the Measurement of Blood
Pressure, North Carolina Medical Journal, 38 (10): 602-3.
Finnie, J. W. (1993) Brain Damage Caused by a Captive Bolt
Pistol, Journal o f Comparative Pathology, 109 (3): 253-8.
----- (1995) Neuropathological Changes Produced by Non-
Penetrating Percussive Captive Bolt Stunning of Cattle,
New Zealand Veterinary Journal, 43 (5): 183-5.
----- (2000) Evaluation of Brain Damage Resulting from Penetra-
ting and Non-Penetrating Captive Bolt Stunning Using
Lambs, Australian Veterinary Journal, 78 (11): 775-8.
----- (2003) Brain Damage in Pigs Produced by Impact with a
Non-Penetrating Captive Bolt Pistol, Australian Veterinary
Journal, 81 (3): 153-5.
Finnie, J. W., Manavis, J., Blumbergs, P. C. ve Summersides, G.
E. (2002) Brain Damage in Sheep from Penetrating Cap-
tive Bolt Stunning , Australian Veterinary Journal, 80 (1-2):
67-9.
Fisch, B. J. (haz.) (1991) Spehlmanns EEG Primer, Amsterdam:
Elsevier.
Fleischmann, A. ve Urca, G. (1988) Clip-Induced Analgesia and
Immobility in the Mouse: Pharmacological Characteriza-
tion, Neuropharmacology, 27 (6): 641-8.
Gallup, G. G. (1974) Animal Hypnosis: Factual Status of a Fic-
tional Concept, Psychological Bulletin, 81 (11): 836-53.
Gallup, G. G. ve Maser, J. D. (1977) Tonic Immobility: Evolu-
tionary Underpinnings of Human Catalepsy and Catato-
nia, M. E. P. Seligman (haz.), Psychopathology: Experimen-
tal Models iinde, New York: W. H. Freeman, s. 334-57.
Grandin, T. (1980) Mechanical, Electrical and Anaesthetic
Stunning Methods for Livestock, International Journal fo r
the Study o f Animal Problems, 1: 242-63.
----- (1998) Objective Scoring of Animal Handling and Stunning
Practices at Slaughter Plants, Journal o f the American Vet
erinary Medicine Association, 212 (1): 36-9.
Gregoy, N. G. (1991) Humane Slaughter, Outlook on Agricul-
ture, 20 (2): 95-101.
----- (1998) Animal Welfare and Meat Science, Wallingford, CABI
Publishing.
Gregory, N. G. ve Wotton, S. B. (1987) Effect of Electrical Stun
ning on the Electroencephalogram in Chickens, British
Veterinary Journal, 143 (2): 175-83.
----- (1988) Turkey Slaughtering Procedure: Time to Loss of
Brain Responsiveness After Exsanguination or Cardiac
Arrest, Research in Veterinary Science, 44 (2): 183-5.
Halevy, A. ve Brody, B. (1993) Brain Death, Reconciling Defini-
tions, Criteria and Tests, Annals o fln tem al Medicine, 119
(6): 519-25.
Hammer, M. D. ve Crippen, D. (2006) Brain Death and With-
drawal of Support, The Surgical Clinics o f North America,
86 (6): 1541-51.
Harrison, A. M. ve Botkin, JR. (1999) Can Pediatricians Define
and Apply the Concept of Brain Death?, Pediatrics, 103
(6):E82.
Hazard, D., Couty, M., Richard, S. ve Guemene, D. (2008) Inten-
sity and Duration of Corticosterone Response to Stress-
ful Situations in Japanese Quail Divergently Selected for
Tonic Immobility, General and Comparative Endocrinol-
ogy, 155 (2): 288-97.
Honma, A., Oku, S. ve Nishida, T. (2006) Adaptive Significance
of Death Feigning Posture as a Specialized Inducible De-
fence Against Gape-Limited Predators, Proceedings o f the
Royal Society, B 273 (1594): 1631-6.
Joffe, A. R. (2007) The ethics of donation and transplantation:
are definitions of death being distorted for organ trans
plantation?, Philosophy, Ethics and Humanities in Medi
cine, 2: 28.
Joffe, A. R. ve Anton, N. (2006) Brain Death: Understanding of
the Conceptual Basis by Pediatric Intensivists in Canada,
Archives o f Pediatrics and Adolescent Medicine, 160 (7):
747-52.
Joffe, A. R., Anton, N. ve Metha, V. (2007) A Survey to Deter-
mine the Understanding of the Conceptual Basis and Di-
agnostic Tests Used for Brain Death by Neurosurgeons in
Canada, Neurosurgery, 61 (5): 1039-47.
Jouvet, M. (1959) Diagnostic electrosouscorticographique de
la mort du system nerveux central au cours de certains
comas, Electroencephalography and Clinical Neurophysi-
ology, 3: 52-3.
Karakatsanis, K. G. ve Tsanakas, J. N. (2002) A Critique on the
Concept of Brain Death, Issues in Law and Medicine, 18(2):
127-41.
Kaufman, L. W. ve Rovee-Collier, (1978) Arousal-Induced
Changes in the Amplitude of Death Feigning and Periodic-
ity, Physiology and Behavior, 20 (4): 453-8.
Kellehear, A. (2008) Dying as a Social Relationship, A Socio-
logical Review of Debates on the Determination of Death,
Social Science and Medicine, 66 (7): 1533-44.
Kerridge, H., Saul, P., Lowe, M., McPhee, J. ve Williams, D. (2002)
Death, Dying and Donation: Organ Transplantation and
the Diagnosis of Death, Journal o f Medical Ethics, 28 (2):
89-94.
Knudsen, S. K. (2005) A Review of the Criteria Used to Assess
Insensibility and Death in Hunted Whales Compared to
Other Species, The Veterirary Journal, 169 (1): 42-59.
Lamb, D. (1996) Death, Brain Death and Ethics, Aldershot,
Avebuy.
Lambooy, E. ve Spanjaard, E. (1981) Effect o f the Shooting Posi-
tion on the Stunning of Calves by Captive Bolt, Veterinary
Record, 109 (16): 359-61.
Leach, M. C., Bowell, V. A., Allan, T. F. ve Morton, D. B. (2001)
Degrees of Aversion Shown by Rats and Mice to Different
Concentrations of Inhalational Anaesthetics, The Veteri
nary Record, 150 (26): 808-15.
Leite-Panissi, C. R. A., Ferrarese, A. A., Terzian, A. L. B., Menes-
cal-de-Oliveira, L. (2006) Serotoninergic Activation of the
Basolateral Amygdala and Modulation of Tonic Immobility
in Guinea Pig, Brain Research Bulletin, 69 (4): 356-64.
Loewi, I. (1957) On the Background of the Discovey of Neuro-
chemical Transmission, Journal o f the Mount Sinai Hospi-
tal, New York, 24 (6): 1014-16.
Machado, C. (2003) A Defmition of Human Death Should Not Be
Related to Organ Transplants, Journal o f Medical Ethics,
29 (3): 201-2.
Machado, C., Kerein, J., Ferrer, Y., Portela, L., Garcia, C. M. ve
Manero, J. M. (2007) The Concept of Brain Death Did Not
Evolve to Benefit Organ Transplants, Journal o f Medical
Ethics, 33 (4): 197-200.
Manette, C. S. (2004) A Reflection on the Ways Veterinarians
Cope with the Death, Euthanasia, and Slaughter of Ani-
mals, Journal o f the American Veterinary Medical Associa-
tion, 225 (1): 34-8.
Milani, M. (2008) Death-Proofing: Preventive Measures for Dif-
ficult Times, Canadian Veterinary Journal, 49 (4): 405-8.
Misslin, R. (2003) The Defense System of Fear: Behavior and
Neurocircuitry, Clinical Neurophysiology, 33 (2): 55-66.
Miyatake, T., Tabuchi, K., Sasaki, K., Okada, K., Katayama, K.
ve Moriya, S. (2008) Pleiotropic Antipredator Strategies,
Fleeing and Feigning Death, Correlated with Dopamine
Levels in Tribolium castaneum, Animal Behaviour, 75 (1):
113-21.
Moje, M. (2003) Altemative Verfahren Beim Rind. Die Stumpfe
Schuss-Schlag-Betubing Une Die Elektrobetubung ,
Fleischuirtschaft, 83 (5): 22-3.
Mollaret, P. ve Goulon, M. (1959) Le Coma Depasse, Revue
Neurologique, 101 (Temmuz): 3-15.
Morgan, C. A. ve McDonald, M. (2007) Ethical Dilemmas in Vet-
erinary Medicine, The Veterirary Clirics o f North America:
Small Arimal Practice, 37 (1): 165-79.
Moskowitz, A. K. (2004) Scared Stiff: Catatonia as an Evolu-
tionary-Based Fear Response, Physiological Reviev, 111
(4): 984-1002.
Nowak, B. (2002) Influence of Three Different Stunning Sys
tems on Stress Response and Meat Quality of Slaughter
Pigs, School of Veterinary Medicine, Habilitation (Doktora
sonras) Tezi, Hanover, Almanya.
Palladino J. L. ve Noordergraaf, A. (2000) The Changing View of
the Heart through the Centuries, Studies in Health Tech
nology and Informatics, 71: 3-11.
Passantino, A., Fenga, C., Marciano, C., Morelli, C., Russo,
M., Di Pietro, C. ve Passantino, M. (2006) Euthanasia of
Companion Animals: A Legal and Ethical Analysis, An-
nali dellstituto superiore di sanita, 42 (4): 491-5.
Poularas, J., Karahitsos, D., Kouraklis, G., Kostakis, A., De
Groot, E., Kalogeromitros, A., Bilalis, D., Boletis, J. ve
Karabinis, A. (2006) Comparison Between Transcranial
Color Doppler-Ultrasonography and Angiography in the
Confirmation of Brain Death, Transplantation Proceed-
ings, 38 (5): 1213-17.
Powner, D. ve Bemstein, I. (2003) Extended Somatic Support
for Pregnant Women After Brain Death, Critical Care
Medicine, 31 (4): 1241-9.
Powner, D. J., Ackerman, B. M. ve Grenvik, A. (1996) Medical
Diagnosis of Death in Adults: Historical Contributions to
Current Controversies, Lancet, 348 (9036): 1219-23.
Randell, T. T. (2004) Medical and Legal Considerations of Brain
Death, Ata Anaesthesiologica Scandinavia, 48 (2): 139-44.
Ratner, S. C. (1967) Comparative Aspects of Hypnosis, J. E.
Gordon (haz.), Handbook o f Clinical and Experimental
Hypnosis, New York: Macmillan, s. 550-87.
Rollin, B. E. (2003) An Ethicists Commentay on Veterinarians
Treating Unowned Animals and Euthanizing Unwanted
Animals, Canadian Veterinary Journal, 44 (5): 363-4.
Rosengart, M. R. (2006) Critical Care Medicine: Landmarks
and Legends, The Surgical Clinics o f North America,
86(6):1305-21.
Ruxton, G. D., Sherrat, T. N. ve Speed, M. P. (2004) Avoiding
Attack: The Evolutionary Ecology o f Camouflage, Waming
Signals and Mimicry, Oxford: Oxford University Press.
Serani-Merlo, A. (2007) The Vitality of Death Discussions: Com-
ments on Bacigalupo et al., the Debate About Death: an
Imperishable Discussion?, Biological Research, 40 (4):
535-7.
Sergeant, A. B. ve Eberhardt, L. E. (1975) Death Feigning by
Ducks in Response to Predation by Red Foxes (Vulpes
fulvd), American Midland Naturalist, 94 (1): 108-19.
Shemie, S. D. (2007) Clarifying the Paradigm for the Ethics of
Donation and Transplantation: Was Dead Really So Clear
Before Organ Donation?, Philosophy, Ethics and Humani-
ties in Medicine, 2: 18.
Shemie, S. D., Doig, C. ve Belitsky, P. (2003) Advancing To-
wards a Modern Death: The Path from Severe Brain Injuy
to Neurological Determination of Death, Canadian Medi
cal Association Journal, 168 (8): 993-5.
Shewmon, D. A. (1998) Chronic Brain Death: Meta-Analysis
and Conceptual Consequences, Neurology, 51 (6): 1538-
45.
----- (2001) The Brain and Somatic Integration: Insights into the
Standard Biological Rationale for Equating Brain Death
with Death, The Journal o f Medicine and Philosophy, 26 (5):
457-78.
Souza Da Silva, L. F. ve Menescal-de-Oliveira, L. (2006) Cholin-
ergic Modulation of Tonic Immobility and Nociception in
the NRM of Guinea Pig, Physiology and Behavior, 87 (4):
821-7.
Speakman, J. R. (2005) Body Size, Energy Metabolism and Li-
fespan, The Journal o f Experimental Biology, 208 (Pt 9):
1717-30.
Taylor, R. M. (1997) Reexamining the Defmition and Criteria of
Death, Seminars in Neurology, 17 (3): 265-70.
Tobbler, M. (2005) Feigning Death in the Central American
Cichlid, Parachromis freidrichsthalit, Journal ofF ish Biol
ogy, 66 (3): 877-81.
Truog, R. D. (2007) Brain Death: Too Flawed to Endure, Too
Ingrained to Abandon, Journal ofLau, Medicine and Eth-
ics, 35 (2): 273-81.
Truog, R. D. ve Fackler, J. C. (1992) Rethinking Brain Death,
Critical Care Medicine, 20 (12): 1705-13.
Truog, R. D. ve Miller, F. G. (2008) The Dead-Donor Rule and
Organ Transplantation, The New England Journal o f Med
icine 359 (7): 674-5.
Truog, R. D. ve Robinson, W. M. (2003) Role of Brain Death and
the Dead-Donor Rule in the Ethics of Organ Transplanta
tion, Critical Care Medicine, 31 (9): 2391-6.
Valance, D., Despres, G., Richard, S., Constantin, P., Mignon-
Grasteau, S., Leman, S., Boissy, A., Faure, J. M. ve Leter-
rier, C. (2008). Changes in Heart Rate Variability During
a Tonic Immobility Test in Quail, Physiology and Behav-
ior, 93 (3): 512-20.
Vanderwolf, C. H., Buzsaki, G., Cain, D. P. vd. (1988). Neocorti-
cal and Hippocampal Electrical Activity Following Decapi-
tation in the Rat, Brain Research, 451 (1-2): 340-4.
Verheijde, J. L., Rady, M. Y. ve McGregor, J. (2007) Recovey
of Transplantable Organs After Cardiac or Circulatory
Death: Transforming the Paradigm for the Ethics of Organ
Donation, Philosophy, Ethics, and Humanities in Medi
cine, 2 (Mays): 8.
Veatch, R. M. (2008) Donation Hearts After Cardiac Death:
Reversing the Irreversible, The New England Journal o f
Medicine, 359 (7): 672-3.
Whetstine L. (2007) Bench-to-Bedside Review: When Is Dead
Really Dead - on the Legitimacy of Using Neurologic Crite-
ria to Determine Death, Critical Care, 11 (2): 208.
Wijdicks, E. F. M. (2002) Brain Death Worldwide. Accepted Fact
but No Global Consensus in Diagnostic Criteria, Neurol
ogy, 58 (1): 20-5.
Wotton, S. B. ve Gregory, N. G. (1986) Pig Slaughtering Pro-
cedures: Time to Loss of Brain Responsiveness After Ex-
sanguination or Cardiac Arrest, Research in Veterinary
Science, 40 (2): 148-51.
Youngner, S. J., Landefeld, C. S., Coulton, C. J., Jukinalis, B.
W. ve Leary, M (1998) Brain Death and Organ Retrieval:
A Cross-Sectional Survey of Knowledge and Concepts
Among Health Professionals, Journal o f the American
Medical Associatior, 261 (20): 2205-10.
Youngner, S. J., Arnold, R. M. ve Schapiro, R. (1999) The Defi-
nitior o f Death: Contemporary Controversies, Baltimore,
Mayland: Johns Hopkins University Press.
Zamperetti, N., Bellomo, R., Defanti, C. A. ve Latronico, N. (2004)
Irreversible Apnoeic Coma 35 Years Later, Irtensive Care
Medicine, 30 (9): 1715-22.
o LMEKTE OLAN NSAN:
BYOTIPTAN BR GR
MARIE-AURELIE BRUNO, DIDIER LEDOUX VE
STEVEN LAUREYS

Bilim ve tp, lm ve lme stne ne syleyebilir? Epi-


kurosun dedii gibi, lm bizim iin hitir (1926). Bun
dan iki bin yl sonra W ittgenstein ise ayn dnceyi lm
yaamn paras deil, snrdr eklinde aklyordu
(1961). lmle birlikte tm bilinlilik hali son bulur ve bu
nedenle lmde ne haz ne de ac vardr; yalnzca (doum
dan nceki hilie benzeyen) bir var olmam a durumu
sz konusudur. Snai dnyada modern lme, ge yalarda
ve kronik bir hastaln ilerlemesiyle hastane ortamnda
gereklemektedir. Aile yeleri, hastanede len ve bilinci
yerinde hastalarn yaklak yansnn zamanlarnn en az
yansn ekilen acy dindirmeyle geirdiini, hastalann
te birinden fazlasnn da lmeden nceki en az on gn
youn bakmda ve hekim-hasta iletiiminin zayf olduu
bir durumda geirdiini aktarmaktadr (SUPPORT, 1995).
Bu blmde insan lmnn belirlenmesinde biyotbbi
bilimlerin nemi tartlacaktr. lmekte olan hastalan-
mzm bakmn nasl gelitirebileceimiz (Nuland, 1993;
Steinhauser vd., 2000) ya da neyin iyi lm olarak grl
d gibi nemli meselelere deinilmeyecektir (Bkz. Tablo
3.1). lme yakn deneyimlere dair ilgin incelemeler ise
ayn bir blmde ele alnacaktr. Yakn dnemde gerek
letirilmi nrolojik grntleme almalan, beden-d
deneyimlerin olumasnda temporoparyetal korteksin rol
oynadn gstermekte (Blanke ve Dieguez, 2008) ve bu
olgunun aklanmasnda dalist ve fizik-d aklamalan
8 2 lm e z e rin e B i r n c e le m e

Ta b lo 3 .1 . yi l m nedir?

1. Ac ve dier sknt verici lm belirtilerinin yeterince denetim altna alnmas


(rnein kiinin ac ekmeyeceine gvenmesi).

2. Karar alabilecek dzeyde denetimi koruyabilme (rnein ilalarla bilinci bulan


mam halde dnebilme)

3. lm olayna yeterince hazrlanm olma (rnein bu durumda ne beklenebi


leceini bilme ve buna gre planlar yapma)

4. Kiisel doyum frsat sunabilme (rnein maneviyat, mana, hayat


deerlendirmesi, aileyle birlikte zam an geirme, anlamazlklarn zlmesi,
vedalama)

5. Bakalarnn esenliine katkda bulunabilme (rnein armaanlar, birlikte za


man geirme, bilgi ve bilgelik, klinik deneylere ya da aratrmalara izin verme)

6. Btnl yerinde ve kendine mahsus bir kii muamelesi grme (rnein has
talkl gibi deil, yaam, deerleri ve tercihleri balamnda bir kii olarak mu
amele grme)

K aynak: S te in h a u se r vd. (2 0 0 0 ).

bir kenara iterek, fizyolojik ve nrolojik bir izah sunmak


tadr. Kellehearm giriteki incelemesinin nda, burada
lme zerine gzlemlerimizi k ve zlme biimi
olarak lmeyle snrlayacaz.

LMN KISA TARH

Gemite bilincin tahtnn kalp olduu yaygn bir ina


nt ve kalp atnn yokluu klinik lm iareti kabul
edilirdi (Laureys ve Boly, 2008; Pem ick, 1988). Nrolo
jideki bilimsel bulgular bu tr bilim ncesi dnceleri
skartaya karm ve nral etkinliin zellii olarak g
rnmeye balayan bilincin beyne yaslandn ortaya koy
mutur (yakn dneme ait bir inceleme iin, bkz. Laureys
ve Tononi, 2008). lm binyllar boyunca, kalp at ve
solunumun geri dndrlemez biimde durmas olarak
tanmlanmken, bu kstas 1950lerde yapay solunum ci
haznn bulunmasyla iyice karmaklat.
lm beyin ilevlerinin geri dndrlemez biimde
durmas olarak deerlendiren ilk kii Moses Maimonides
[bn Meymn] (1135-1204) olmutu. Ortaa Yahudiliinin
bu nde gelen entelektel ismi, ba kesilen insanlarda
gzlemlenen spazml seirmelerin canll temsil etmedi
ini, nk kas hareketlerinin merkez bir kontrole iaret
etmediini ileri srmt. Am a ancak ve ancak 19501er-
de Bjorn Ibsen tarafndan pozitif basnl mekanik yapay
solunum cihaznn bulunmasndan ve 1960larda yksek
teknolojili youn bakmn devreye girmesinden sonra
kalp, solunum ve beyin ilevlerinin doru biimde ayrt
edilebilmesi mmkn olacakt. Beyni ar hasar grm
hastalar bile artk yapay solunum desteiyle kalp atla
rn ve byk kan dolamlarn geici olarak koruyabili
yorlard. stelik bu tr derin bilinsizlik durumlaryla ilk
kez karlalyordu; nk daha nce benzer durumda
bulunan btn hastalar soluk alamama (apne) yznden
hemen lyordu.
lmn tanmlanmasnda beyni merkeze almaya yne
lik ilk admlar Avrupada atld. Mollaret ve Goulon (1959)
adl Fransz nrologlar, bugn beyin lm olarak adlan
drdmz srete gerekleen klinik, elektrofiziksel ve etik
meseleleri tartan ilk kiilerdi ve bu balamda coma depasse
(geri dndrlemez koma) terimini kullanmlard. Ne yazk
ki, onlarn Franszca yazlm makaleleri uzun sre ulusla
raras camiann dikkatinden kat. 1968 ylnda Harvard Tp
Fakltesinde on hekim, bir ilahiyat, bir avukat ve bir bilim
tarihisinden oluan geici bir komisyon, lm geri dn
drlemez koma olarak tanmladklar r ac bir makale
yaymladlar. Bunun birka yl sonrasnda da, nropatolojik
incelemeler beyin sapnn zarar grmesinin beyin lmn
de kritik nokta olduunu gsteriyordu (Mohandas ve Chou,
1971). Bu bulgular beyin sap lm kavramn kullanma
sokarken (Pallis ve Harley, 1996) Birleik Krallktaki hekim
leri de beyin lmn, beyin sap ilevinin geri dndrle
mez biimde yitirilmesi olarak tanmlamaya sevk etti: Eer
beyin sap lmse beyin de lmtr ve beyin lmse kii
de lmtr (Kraliyet Tp Koleji, 1995).
Harvard kstaslarnn belirlenmesinin zerinden on
yldan fazla bir sre getiinde, bir grup anesteziyolog ya
am kurtarmak am acyla tasarlanm yeni ressitasyon
ve youn bakm teknolojilerinin bazen yalnzca lme s
recini uzatmaktan baka ie yaramad kaygsyla Papa
XII. Piustan bu konuda nasihat istedi. Papa da lm
nnn tanmn yapmann doktorlara dtn syle
di ve durumu um utsuz olan hastalarda yaam uzatmak
iin olaand aralar kullanmak gibi bir ykmlln
bulunmad hkmn verdi (XII. Pius, 1957). Bylelikle,
geri dndrlemez, ar ve akut beyin hasarlarnda, ya
am destek tedavisini esirgemek veya geri ekmek ahlaki
adan kabul edilebilir hale geldi.

LMN MODERN BR TANIMI

lme ilikin gnmzde en yaygn kabul gren tanm,


bir btn olarak organizmadaki kritik ilevlerin kalc
biimde durmasdr (Bernat, 1998). Bir btn olarak or
ganizma, teorik biyolojide eski bir kavramdr (Loeb, 1916)
ve basit anlamda, organizmadaki paralarn toplamna
deil, birliine ve ilevsel btnlne gnderme yapar
ve organizmann kritik sistemi kavramn da ierir (Korein
ve Machado, 2004). Kritik ilevler, organizmann bir b
tn olarak ilevini gerekletirmesi asndan vazgeilmez
olanlardr: solunum ve kan dolamnn kontrol, nro-
endokrin ve homeostatik dzenlemeler, bilin. lm ise
btn bu ilevlerin geri dndrlemez biimdeki kayb
olarak tanmlanr (Graham vd., 2005). Bu kaybediin bir
sre mi (Morison, 1971) yoksa bir olay m (Kass, 1971)
olduuna ilikin yorucu tartmalarsa u an iin zme
balanacak gibi grnmyor. Dolaysyla aada lm,
sreklilii olan lme srecini daha sonraki ayrma ha
linden ayran, sreklilikten yoksun bir olay olarak kabul
edilmitir (dilsel adan lm ancak bir olay olarak anla
labilir, Shewmon ve Shewmon, 2004). Yaamdan lme
doru radikal geiin, sperkritik bir H opf atallanma-
sn, yani kaos ve dinamik sistemler teorisinde grd
m z sreklilik ile sreksizliin bileimini temsil eden bir
atallanmay izledii iddia edilmitir (Alligood vd., 1997).
Klinik lm teriminin (kalp-solunum durmasn anlatan
yaygn terimin) lmle ayn ey olmadn vurgulamak
nemlidir ve kanaatimizce bunu byle anlamaktan kan
mak en iyisidir.

LMN ANATOMS

nsan lmnde beyni merkeze koyan tanmlarda, b-


tn-beyin ve beyin sap lm olmak zere iki anlay
vardr. Her ikisi de lm bir btn olarak organizmann
ilevlerinin geri dndrlemez biimde durmas olarak
tanmlar, am a bu kavram destekleyen anatomik yorum
larda farkllklar gsterirler. kisi arasnda en yaygn ka
bul greni btn-beyin anlaydr ve beynin btn kli
nik ilevlerinin geri dndrlemez biimde durduunun
hastann banda gsterilmesi gerektiini savunur. Beyin
sap anlayysa beyin sapnn klinik ilevlerinin geri dn
drlemez biimde durmasn lm tehisinde yalnzca
gerekli deil, yeterli kstas kabul eder. Beyin sap lm
anlaynn en etkin savunucularndan Pallis (1995) beyin
sapnn, beyin yarkresindeki neredeyse tm girdi-k-
tlann gei istasyonu, (bilinlilik iin temel koul olan)
uyarmlar yaratan merkez ve solunumun merkezi oldu
unu ileri srmektedir.
Beyin lm genelde bir beyin lezyonu sonucunda
ortaya kar (rnein ar bir travmatik yaralanma, beyin
kanamas veya oksijen yetersizlii gibi); bu durum, kafa
ii basn deerini damarlardaki ortalama kan basnc
nn stne karr ve bylelikle kafatas iinde dolamn
durmasna neden olup, ftklamaya bal beyin sap ha
sarna yol aar. Bununla birlikte, lm iin beyin sap
formlasyonunu kullanmak pek alldk deildir, ama
baz vakalarda talamus ile serebral korteksi ayrm olan
(ve ounlukla kanamadan kaynakl) ykc bir beyin sap
lezyonu, eer klinik beyin sap ilevleri durmusa, kafa
tas ii dolamn srmesine ramen beyin lm olarak
kabul edilebilmektedir. Dolaysyla, birinci derece beyin
sap lezyonu olan (kafatas basnc ykselmemi) bir has
ta, Birleik Krallk kstaslarna gre l kabul edilirken,
ABD kstaslarnda kabul edilmez (Laureys, 2005a). Teorik
baz vakalarda olduu gibi, ok merkezli bir beyin sap
lezyonunun, klinik ortamda gzlenen tm beyin sap i
levlerini aama aama kestii, am a klinikte gzlemlene-
meyen, retikler aktivatr sistemi dalgal ve belli belirsiz
bir farkndalk durumunda tutacak baz kalnt ilevle
rin srdrlebildii koullarda, yanl tan konulmas
sz konusu olabilir. Tanm gerei, ilevsel grntleme
(Laureys vd., 2004) veya elektrofizyoloji gibi onaylama i
lemlerine, baz yazarlar tarafndan ar yksek dzeyde
kilitlenme sendromu diye adlandrlan bu vakalar sapta
mada ihtiya duyulmaktadr (Laureys vd., 2005a; Graham
vd., 2005; Bernat, 2002a).
En yksek derecede yapay yaam destei almakta
olan hastalarda beyin lm anatomopatolojisi1 kanl
maz biimde solunum cihazna balanm beyin diye
adlandrlan bir sreci ortaya karr: Damarlarn geni
lemesine bal yzey vazokonjesyonu,2 beyin damarlar
ve sinslerde kan phtlamas, subaraknoid kanama
ve kortikal konjesyon ile kanama on iki saatlik bir per-
fze-olmayan durumdan sonra gzlemlenmeye balanr
(Leestma vd., 1984). Yaklak bir hafta sonra otolize olup
svlam haldeki beyin, alan kafatasndan dar akar
(Leestma, 2001).

1Anatomopatoloji: Hastalkl organlar inceleyen disiplin, patolojik ana


tomi ev. notu.
2Vazokonjesyon: Damarlarn yksek ve an miktarda kanla dolmas
ev. notu.
TIPTA LM TESTLER

Hekimler bir hastann ldne nasl emin olurlar? Be


yin lmne ilikin klinik saptamalar beyin sap refleks
lerinin kaybolmasna ve srekli koma halindeki hastada
sregiden soluk alm ama haline dayanr (Bkz. Tablo 3.2).

Ta b lo 3 .2 . B eyin l m ta n s iin altn s ta n d a rt klavuzu

Koma durumu arz etmesi.

Komaya yol aacak nedenlere ilikin kantlar.

Seyri evirebilecek etmenlerin, rnein beden ssnn dmesi, ilalar,


elektrolit ve endokrin karmaasnn yokluu.

Beyin sap reflekslerinin yokluu.

Motor yantlarn yokluu.

Soluun kesilmesi.

Alt saat sonra bir deerlendirme daha yaplmas nerilir,


ama bu sre de ihtiyaridir.

Dorulayc laboratuvar testleri ancak klinik testlerdeki belirli maddeler tam


olarak gzlemlenememise gerekletirilir.

Kaynak: A m erikan Nroloji Akademisi Nitelik Standartlan Altkomitesi, 1 9 95.

Hem btn-beyin lm hem de beyin sap lm iin


ayn klinik testler uygulanmaktadr. Nrolojik ve kardiyo-
pulmoner olmak zere iki tr test vardr ve bunlar hasta
nn m ekanik solunum destei alp almadna bal olarak
kullanlr. Mekanik solunum destei alan hastalarda kul
lanlan onaylanm nrolojik testler, beyin (uygulamaday
sa yalnzca beyin sap) ilevlerinin geri dndrlemeyecek
ekilde yitirildii konusunda emin olunmasn mmkn
klar. Solunum destei almayan hastalardaysa hekimler
kalp at ve solunumun geri dndrlemeyecek ekilde
yitirildii deerlendirmesinde bulunmaktadr.
Nrolojik ya da kardiyopulmoner kstaslarn kullan-
lp kullanlmadndan bamsz olarak, lm drt anda
gzlenebilmektedir: Birincisi, kan dolam veya beynin
kritik ilevi durduunda; kincisi, bu kritik ilevin durdu
u ilk kez saptanp anlaldnda; ncs, ilev kayb
gerekten geri dndrlemez olduunda ve nihayet, bu
geri dndrlemezlik hali hekimce anlaldnda (Lynn
ve Cranford, 1999). Pittsburgh Protokolnde (Pittsburgh
niversitesi Tp Merkezi, 1993) yer alan ve kalp at dur
mu hastalarn organ ba erevesinde, balarn
lmn belirleyen kan dolam ve solunumun ne s
reyle durmu olmas gerektii meselesi epey tartlmtr.
Bugn bile, be dakika boyunca atmad koulda kalbin
artk kendi kendini tetikleyemeyecei ve yapay tetikleme
sz konusu deilse, kardiyopulmoner kstaslar uyarnca
hastann lm kabul edilebilecei deerlendirmesi tart
lmaktadr (ABD Ulusal Bilimler Akademisi Tp Enstit
s, 1997). Bu zgl balamda, nrolojik kstasa gre lm
yalnzca birka dakika sonra, beynin oksijensizlikten ha
sara uramas sonucu btnyle ilevlerini durdurm a
syla gerekleir (Lynn, 1993; Menikoff, 1998).
ilk hasarn olumasnn ardndan saatler veya gn
ler iinde son derece yksek bir ihtimal oranyla beyin
lm tans konulabilir (Wijdicks, 2001a). Beyin lm
gerekleen hasta, tanm gerei, koma halindedir (yani
ac uyarmlarnda bile gzlerini amaz), apneik solunuma
sahiptir ve zorunlu olarak yapay solunum cihaznn dene
timinde tutulur. Bu hastalar, en iyi ihtimalle, kalnt om u
rilik etkinliklerinden kaynaklanan yava beden hareketle
ri sergiler: Parmak kaslmalar, tekrarlayc ayak parma
bklmesi iareti, l bklme tepkisi, Lazarus iareti,
ie bklme-uzatma refleksi ve yzde istemsiz seirmeler
hastalarn te birinde gzlenmitir (Saposnik vd., 2000;
Saposnikvd., 2005).
Beyin lmnde btn-beyin ilevinin durmas, se-
rebral anjiyografi (kafatas iindeki arterlerin kanla dolu
olmay), transkraniyal Doppler ultrasonograsi (diyasto-
lik veya yansmal akn olmay), nkleer grntleme
(beyinde kan aknn olmay - ii bo kafatas iareti)
veya EEG yoluyla (elektrik etkinliinin olmay) doru
lanabilir. Serebral anjiyografi ve transkraniyal Doppler
sonografisi (Ducrocq vd., 1998) ok yksek duyarllkla
uygulanp beyin lmnde beynin iinde kan ak olm a
d yzde yz kesinlikle belgelenebilir (Wijdicks, 2001c).
Benzer biimde radyonklid beyin grntleme, rnein
tekil foton emisyonu CT (bilgisayarl tomografi) (Conrad ve
Sinha, 2003) ve PET (pozitron emisyon tomografisi), ii bo
kafatas iareti diye adlandrlan eyi gstererek btn
beyinde sinirsel ilevlerin yokluunun dorulanmasn
gsterebilir (bkz ekil 3.1). Beyin lmnde kullanlacak
elektroensefalografi (EEG) yntemiyse beyindeki elektrik
etkinliinin (yani izoelektrik kaytlarn) kesildiini % 90
kesinlikle belirleyebilir (Buchner ve Schuchardt, 1990).
Bu yntem, gvenilirlii ve eriimin kolayl nedeniyle,
pek ok lkenin hazrlad talimatlarda beyin lm iin
dorulayc test olarak tercih edilmektedir (bkz. ekil 3.2).

NORMAL BEYN OLUMU


BLNLLK DURUMU

ekil 3.1. Normal bilin ile beyin lm hallerinde beyin metabolizmasnda llen
farkllklar. Beyin lm grnts, ilevsel bakmdan baszlk (kafann kesilme
si) durumuna edeer bir ii bo kafatas iareti sergilemektedir.
Kaynak: Laureys, Nature Revievvs Neuroscience, 2005.
Geri dndrlemez koma altnda Beyin lmnde
ar basklama EEGsi izoelektriksel EEG
F p 2 -C 4 K * - --------------------- p " ' ----------- ------------------ -------- ----------------------

C 4 -T 4

T4-02
100mVI_
1

ekil 3 .2 . K o m a hail beyin l m n e d n t n d e elektroensefalografideki (E E G )


de im eler.

BEYN LMNN GEERLL

Beyin merkezli lm kstasn geerlilik asndan deer


lendiren ilk (ve yegne) aratrma ABD Ulusal Salk Ens
tits (NIH) sponsorluunda yaplan ve pek ok merkezi
bir araya getiren ABD Serebral lm Hakknda Ortak
nceleme adl alma olmutu (1977). almann am a
c, yapay solunum ve kalp destei srmesine ramen
ay iinde kardiyorespiratuvar lm ngrebilecek test
ler bulabilmekti. ncelemeye alnan 503 hastadan 189u
serebral yantn durmas, soluk alamama ve bir izoelekt-
rik EEG sergilemi; bu 189 hastann 187si ay iinde
kalp-solunum kstas temelinde lm ve yaayan ikisi
ila zehirlenmesi geirmiti. ncelemenin yazarlar koma
veya apne baladktan en az alt saat sonra (Harvard ks
tasnn tavsiyesi olan ilk yirm i drt saatten farkl olarak)
bir muayene daha yaplmasn neriyordu. Tpta Etik So
runlar nceleme Am al Bakanlk Komisyonu ile ABD Bi-
yotp ve Davran Aratrmalar, ilk projeleri olan lm
Tanlam ak (1981) yaymlad ve gerekli gzlem sresini
azaltmak zere baz ek tan incelemeleri kullanlmasn
nerdi. AAN (Amerikan Nroloji Akademisi) 1995 ylnda
yetikinlerde beyin lmn belirlemek zere bir kla
vuz yaymlad; apne testi zerine ok nemli uygulamal
tariflerin bulunduu bu klavuz, zaman iinde pek ok
kurumun politikasnda model alnacakt (bkz. Tablo 3.2).
Klinik ve para-klinik tan deerlendirmeleriyse bir ba
ka incelemede retim am acyla zetlenmitir (Wijdicks,
2001a). Beyin lm tanmna ulalmasnn ardndan,
bu klinik kstaslara uyan hastalarn hibiri bilinlilik ha
lini tekrar kazanabilmi deildir (Laureys ve Boly, 2008).

LMDE HEPMZ ET MYZ?

ABDdeki lm Belirlemeye Dair Genel Yasaya gre


(1997), kabul edilmi klinik kstaslar uygulayan hekimler
tarafndan kalp-solunum ya da beyin ilevleri durmu ve
geri dndrlemez olduu belirlenen kii l kabul edilir.
Beyin merkezli tanm, beyin sap da dahil olmak zere
beynin tm ilevlerinin geri dndrlemez biimde ta
mamen durduunun saptanmasnn gerekliliini bilerek
bunu kez yinelem itir (Beresford, 2001). Amerikan N
roloji Akademisi (AAN) klavuzu Tablo 3.2de gsterilmi
tir. Kanadada kullanlan klavuzlar da A B D dekileri ya
kndan izler (CNCG, 1999). Finlandiya 1971 ylnda beyin
lm kstasn kabul eden ilk lke olmutu. Akabinde
btn Avrupa Birlii lkeleri beyin lm kavramn ka
bul etmilerdir. Bununla birlikte, gerekli klinik gsterge
ler fazlasyla tekbiimli olduundan, Avrupa lkelerinin
yarsndan daha az dorulayc testler talep etmekte,
yaklak yansysa tannn konulmas srasnda birden
fazla hekimin hazr bulunmasn istemektedir (Haupt ve
Rudolf, 1999). Gelimekte olan lkelerin ounda doru
layc testler mecburi deildir; nk oralarda bu testleri
yapm a imkn bulunmamaktadr. Asya ktasnda beyin
merkezli lm kstas her yerde kabul grm deildir
ve lkeden lkeye byk farkllklar grlr. Hindistan,
ngiltereyi izleyerek beyin sap lmn kstas almtr.
inde yasal bir kstas yoktur ve hekimlerin geri dndr
lemez kom a iindeki hastalarn yapay solunum cihazlar
n kapatmakta biraz ekince gsterdikleri anlalmaktadr
(Diringer ve Wijdicks, 2001). Japonya bugn beyin lm
kstasn resmen tanmaktadr, ama toplumda bu konuda
genel bir tereddt srmektedir; bu da muhtemelen Wada
adl bir kalp cerrahnn 1968 ylnda, beyin lm gerek
lemedii iddia edilen bir hastann kalbini karmas dola
ysyla cinayetten mahkm olduu davayla ilgilidir (Lock,
1999). Avustralya ve Yeni Zelanda ise btn-beyin lm
kstaslarn kabul etmitir (Pearson, 1995).
Peki, hekimler yaymlanm tp klavuzlarn ne ka
dar takip etmektedir? Yakn dnemli bir incelemede, AAN
klavuzundaki altn kstaslar ile A B D nin en yksek 50
beyin ve beyin-cerrahi kurumunun kendi tp klavuzlar
karlatrlmaktadr (Greer vd., 2008). Btn hastaneler,
doru biimde, beyin lmn beyin sap reflekslerinin
yokluuna elik eden geri dndrlemez koma olarak ta
nmlyordu. Ne var ki, pek ok merkezin politikalar, klinik
ncesi testler konusunda altn kstas klavuzuna riayet
etmiyordu. Beden ss deiimleri, yattrclarn kulla
nm, fel ya da tany belirsizletirecek ar metabolizma
dzensizliklerinin bulunmasna gsterilmesi gereken zen
meselesinde de epey deikenlik bulunuyordu. Solunu
mun durduuna ilikin zenli ve kurall testler (yani apne
testleri) beyin lm tansnda kritik rol oynuyor olsa da,
kurumlar apne testinin teknik olarak nasl gerekletiri
lecei konusunda gr ayrl iindeydi. Bunun yannda
gerekli kontroller, bunlar arasnda gemesi gereken za
man, yardm c testlerin kullanm ve tany kimin koyaca
konusunda da farkllklar bulunmaktadr. deal olan,
lm tansnn eitimli ve deneyimli bir nrolog tarafndan
koyulmasdr, am a A B D nin birok hastanesindeki doktor
kadrosu, bu kstas zorunlu klmay gletirmektedir.
Bu tr aratrmalar klinik klavuzlarmz iyiletirmeye
yarayan mevcut uygulamalar hakknda ampirik bilgi sun
mas ve uygulamada ok fazla eitlilik gsteren alanlar
da daha fazla netlik salanmas asndan nemlidir. Eer
bylesine kritik bir tannn doru biimde ve nlenebilir
hatalara dmeden konulduu konusunda toplumun g
venini kazanmak istiyorsak, sz konusu farkllklar azalt
mak fazlasyla nemlidir. (Laureys ve Fins, 2008).

LM VE ORGAN BAII

Beyin merkezli lm tanm oklu organ naklinin geli


mesinden nce ortaya km olsa bile, organ banda
bulunacak insana olan talep beyin lm tanmnn yay
gnlap yasallamasnda balca itki olmutur. Christian
Barnardn 1967 ylnda ilk insan kalbi naklinden hemen
nce Henry K. Beecher, yararc bir yaklamla umutsuz
lde bilincini yitirm i kiilerden organ alnmasn sa
vunmutu. lm tanm ile organ alma konulan ba
nn l olmas kural nedeniyle de kopmaz biimde bir
birine baldr. Bu kurala gre, yaam asndan nemli
organlann nakil am acyla alnmasndan nce hastann
l olduunun saptanmas zorunludur. Sonu olarak, ne
kadar um utsuz hasta olursa olsun ya da organlann nak
lederek bakalarna ne denli iyilik yaplacak olursa olsun,
hastalann organlan iin ldrlmesi etik d kabul edil
mektedir. Doacak olas bir atmann nlenmesi iin,
nakil cerrahlan beyin lm muayenelerine alnmazlar.
Baz yazarlar son zamanlarda organ basnn
l olmas kuralnn terk edilmesini savunmaya ba
lamtr (Truog, 2000; Arnold ve Youngner, 1993; Truog
ve Robinson, 2003). rn ein Truog nrolojik bakmdan
umutsuz lde hasara uram ya da zarar grme eii
ni aarak lm iyice yaknlam hastalann organlar
nn, hastann kendi (ya da ailelerinin) rzasyla, beyin l
m saptamas yaplmadan nce alnmasn nermektedir
(1997). Am erikan Tp Dernei (AMA) 1995 ylnda anen-
sefali grlen ocuklarn organ bas kabul edilme
sini nermitir (Council on Ethical and Judicial Affairs,
1995). Buna gereke olarak, lmekte olan dier bebeklerin
kurtarlmas ve anensefaliyle domu ocuklarn aileleri
ne bir anlam kazandrlmas gibi hususlar gsterilmitir
(Walters vd., 1997). Am a bu nerinin ardndan ykselen
protestolar ve anensefalide bilin meselesinin henz
zlmemi olmas nedeniyle (rnein doutan beyin zar
olmayan ocuklarda kalnt [residual\ farkmdalk gster
geleri hakknda, bkz. Shewmon vd., 1999) sonuta byle
bir uygulamay yasaklayan nceki kural geri getirilmitir
(Plows, 1996). Benzer biimde bitkisel hayata girmi ebe
veynlerin de organ balar olmas nerilmitir (Veatch,
2004; Fost, 2004). Organ Nakli Etii in Uluslararas Fo
rum ise, yaam destek birimlerinin kapatlm asna karar
verilen hastalara organ alnmadan nce ldrc ine
yaplmasn teklif etmitir (Hoffenberg vd.,1997). Burada
da ne srlen gerekeler insaniydi ve iyileme umudu
olmayan bireyleri canl tutmaya yarayan kaynaklarn
heba olmamas, organlarn nakle uygun olmas gibi g
rler ileri srlmt. Am a bu fikir de bann l
olmas kuraln inedii (Engelhardt, 1998) ya da lm
tanmnn deitirilmesini gerektirdii iin (King, 1998)
ve toplumda oluacak muhalefet organ ba program
larna zarar verebilecei iin kabul grmemitir (Bakran,
1998). Bitkisel hayattaki insanlar organ bas olarak
kullanmann yararlan, bann l olmas kuraln feda
etmekten kaynaklanacak toplumsal zararlar telafi edecek
nitelikte deildir. Bugn ok az organ bas olmasna
ramen, lm tanmnda organ naklini kolaylatrmak rol
oynamamaldr. Toplum un gznde oklu organ naklinin
kabul grmesi, lm tansnn kesinliine ve bann
l olmas kuralna duyulan gvene baldr (Bernat,
2001). lm tansnn kusursuz bir ekilde konulmas,
organ naklinde vazgeilmez bir nkouldur, nk bu
sayede kiiler, organlarnn uygun biimde alnmad ko
nusunda hibir kayg duymayacaktr. Bylesi bir effaflk
organ ba programlarnn baarl biimde srmesi -ve
gelim esi- iin gereklidir.

BEYN MERKEZL LM TANIMINA KARI IKANLAR

Baz hekimler (Shewmon, 2001), felsefeciler (Seifert, 1993)


ve ar muhafazakr Katolik ilahiyatlar (Cabeza vd.,
1997) beyin merkezli tanm a kar km ve lmn sap
tanmasnda, kan dolamnn geri dndrlemez biimde
kesilmesi eklinde tanmlanan kan dolam formln
savunmulardr. Bu grn en ikna edici savunucusu
olan Alan Shewmon, iddiay desteklemek zere iki veri
izelgesi aktarr. Buna gre bir canlnn bedeni btnle
yiciye deil, btnle sahiptir: Bedenin tm paralan
arasndaki karlkl ilikiden treyen btnc (holist)
bir nitelik sz konusudur (Shewmon, 2001). Beyin lm
gereklemi olmasna ramen, srarl ve etkin biimde
tedavisi srdrlm ocuklara ve yetikinlere ilikin
sunduu dndrc vakalarn en az 50 tanesinde kan
dolamnn aylarca, hatta daha uzun sre korunabildii
grlmtr (Shewmon, 1998). Aynca, karnndaki cenin
doum iin olgunlancaya kadar youn bakmda tutul
mas istenen, ama beyin lm gereklemi gebe has
talar da vardr (Kantor ve Hoskins, 1993; Loewy, 1987;
Feldman vd., 2000). Bu konuda en istisnai vaka, beyin
lm gereklemi bir kadnn gebeliinin on yedinci
haftasndan otuz nc haftasna kadar baanl biim
de korunmasdr (Bernstein vd., 1989). Shewmon bu bul
gulardan beyin merkezli lm kavramnn sezgilere aykm
olduunu gstermek iin yararlanmtr (1998); yle ya,
l bir beden nasl olup da i organ ilevlerini byle uzun
sre koruyarak rahmindeki bebeini bytp dourabil
mektedir?
Btnlk-dzenlilik eletirisine yant olarak Bernatm
gelitirdii kar teze gre, kan dolam forml, yksek
beyin anlayndaki sorunu tersten yeniden retmekte
dir (2002b). Yksek beyin anlay lm iin gerekli ama
yetersiz bir kstas sunarken, kan dolam anlay lm
tanm iin yeterli, am a gereksiz bir kstas ortaya atmak
tadr (Bernat, 2005). Beynin homeostatik kapasiteleri,
bir btn olarak organizmann ilevleri iin yeterli kant
oluturmaz. Daha nce belirtildii zere, kan dolam
ilevlerinin yan sra solunum ve bilin de kritik ilevler
olarak grlmektedir. Son derece istisnai olarak karla
lan kronik vakalar konusundaysa bunlarn kroniklii
yalnzca bedensel dalmann, kan dolamlar tamamen
duruncaya kadar ertelendiini gstermektedir (Wijdicks
ve Bernat, 1999) ve modern youn bakm nitelerinin sa
hip olduu olaanst teknolojik destei de ortaya koy
maktadr; bilim ve teknolojinin neler yapabilecei, ama
yapmamas gerektiine bir rnektir (Crisci, 1999). Beyin
lmnn lm gstergesi olmasnn nedeni, hemen ar
dndan ve amaz biimde kalp atnn durmas deildir.
Organizmann kritik sistemini kalc olarak kaybet
mesi sonucunda tm ilev grme yeteneini geri dnd
rlemez biimde kaybetmesine dayal olan beyin lm
kavram, kalbin durmas ile beyin lm tans arasn
daki zaman aral yznden geerliliini yitirm ez (Lang,
1999). Pragmatik adan bakldnda, kan dolam yak
lamnn savunucular, beyin lm anlayna eilim
gsterip onu kamu politikas olarak korumay isteyecek
denli tutarl ve yararl bulan ounluu ikna edebilmi
deildir (Bernat, 2005).

K MERKEZL LM TANIMI

1971 ylnda, sko nrolog Brierley (ve meslektalar) l


m, insan daha aa primatlardan ayran sinir siste
mindeki yksek ilevlerin kalc biimde durmas olarak
tanmlamay teklif etmilerdi. Bu neokortikal, baka bir
deyile yksek-beyin lm tanm daha sonra baka-
lan ve en bata da felsefeciler tarafndan (Veatch 1975;
Gervais 1986) gelitirilecekti; bu yaklamn kavramsal
temeli, insan yaamnn temel niteliklerinin bedensel
fizyolojik btnlk deil, bilin, bili ve toplumsal etkile
im olduu grne dayanr. Yksek-beyin kavramnn
rettii neokortikal lm kstasna gre btn beynin ya
da beyin sapnn deil, yalnzca neokortikal ilevlerin geri
dndrlemez biimde kaybedilmesi yeterli kouldu. Am a
neokortikal lme ynelik klinik ve dorulayc testlerin
geerlilii hibir zaman tasdik edilmemitir.
Neokortikal lm tanm uyannca, akut bir yaralan
ma ya da giderek ktleen kronik bir hastalk sonucun
da bitkisel hayata girmi hastalar ve anensefalili bebekler
l kabul edilmektedir. Toplum sal etkileim kapasitesi
nin geri dndrlemez ekilde kayb (Veatch, 1976: 50)
meselesinin nasl yorumlanacana bal olarak, srekli
biimde en dk bilin dzeyinde (Giacino vd., 2002)
bulunan ve tanm gerei ilevsel olarak iletiim kuram a
yacak hastalar bile l saylabilir. Dile getirdiimiz gibi,
bazlanna teorik bakmdan ekici gelse de byle bir lm
kavram, ne anatomik kstaslarla ne de gvenilir klinik
testlerle yanlm a pay olmakszn uygulanabilir (Laureys,
2005a).
lk olarak, bilinli olma hali iin gerekli ve yeterli n-
ral balantlara dair mevcut bilimsel anlaymz sfr d
zeyindedir ya da en iyi ihtimalle henz eksiktir (Laureys
vd., 2006; Baars vd., 2003). Nroanatomi ve nrofizyoloji
dallannm gayet gelimi olduu beyin lmnn aksine,
anatomik pataloji, nrolojik grntleme ya da elektro-
fizyoloji gnmzde henz insan bilincini tam olarak
saptayamamaktadr. Bu nedenle, lm konusunda bir
yksek-beyin anlay iin geerli hibir anatomik kstas
tanmlanamamaktadr. kinci olarak, klinik testlerin, bi
lincin geri dndrlemez biimde kaybedildiine ilikin
hastadan davransal kantlara ulam as gerekecektir.
Baka bir varln bilincinin yerinde olduunu kesinkes
bilme konusunda da hibir biimde giderilemeyecek fel
sefi snrlamalar vardr (Chalmers, 1998). Bilinli olma
hali ok ynl bir znel birinci tekil ahs deneyimi olup,
klinik deerlendirmeler hastann evreye ne kadar ya
nt verebildiini deerlendirmekle snrldr (Majerus vd.,
2005). Daha nce de ele alnd zere, bitkisel hayata
girmi hastalar, beyin lm gereklemi hastalarn
tersine, daha kapsaml hareketler sergileyebilmektedir ve
klinik incelemeler, otomatik hareketleri iradeli olan
lardan ayrt etmenin ne kadar zor olduunu gstermitir
(Prochazka vd., 2000). Bunun sonucu, bilinlilik haline
dair davransal iaretleri kmseme ve dolaysyla da
kronik olarak bitkisel hayata girmi hastalarn yaklak
te birinde yanl tandr (Schnakers vd., 2006; Childs
vd., 1993; Andrews vd., 1996). An bunam a halindeki
yallara aynlm bakmevlerinde alan hekimler bile
yanl bitkisel hayat tansn ok sk koymaktadrlar
(Volicer vd., 1997). Bilinli olm a halinin yokluunu le
bilecek klinik testler, btn beyin veya beyin sap lm
meselesinde beyindeki uyankl, beyin sap reflekslerini
ve apneyi len testlerden ok daha sorunlu ve yanltc
dr. Bitkisel hayat, farkndalk yelpazesinin bir ucudur ve
en dk bilin durumu tansn gvenilir bir ekilde koy
mak, deneyimli uzmanlarn tekrar tekrar test yapmalan-
n gerektirir. uygulam aya geldiinde, neokortikal lm
kavram hl nefes alp veren cesetleri topraa gmmeyi
de beraberinde getirecektir.
Son olarak, neokortikal lm iin tamamlayc test
ler btn korteks ilevlerinin geri dndrlemez biimde
kaybedildiinin dorulanmasn gerektirir. Bitkisel hayat
taki hastalar, nceleri iddia edildii gibi, apalik3 deildir,
palyum [beyin zan] ya da korteks ilevlerinin belirli ko
runmu adacklarda devam ettii kantlanabilir (Laureys
vd., 2005b). Yakn dnemde yaplan ileve dayal nrolojik
grntleme aratrmalan, bitkisel hayata girmi hasta

3Travma ya da enfeksiyon sonucu serebral korteks fonksiyonlarnn or


tadan kalkmas ed. notu.
larda snrl, ama gz ard edilemez bir neokortikal etkinli
in gerekten de srdn gstermitir ki, bu da bitkisel
hayat aamasnda tam bir neokortikal lm gerekleti
i dncesinin yanl olduunu gstermektedir (Laureys
ve Boly, 2007). Bilinli olma hali iin gerekli neokortikal
btnln ortadan kalktn kantlayacak tamamlayc
testler, gnmzde henz uygulanabilir deildir ve kesin
likle geerlilii kabul edilmemitir. Kafatas iindeki kan
aknn uzun sre durmasyla geri dndrlemezliin
kantlanabildii beyin lmnn tersine, bitkisel hayat
ta kortikal metabolizmann byk oranda azalm, ama
btnyle kesilmemi oluu (Laureys, 2007) geri dnd-
rlemezlik kant olarak grlemez. Gerekten de derin
uyku veya genel anestezi gibi deien bilin durumlarnn
btnyle geri dndrlebilir nedenleri beyin ilevlerinde
benzer azalmalar gstermektedir ve nadiren de olsa, bit
kisel hayattan kan hastalarn daha nce ilevsiz durum
daki armsal neokortekslerinin yeniden normale yakn
etkinlik kazand da grlmtr (Laureys, 2005b).
Sonu olarak, lme dair her trl kstasta en nem
li kavram geri dndrlemezliin kantlanmasdr. Geri
dndrlemezlii len klinik testler, ancak btn-beyin
ya da beyin sap lm kstaslarnda zamann snavna
direnebilmitir. Gerekten de Mollaret ve Goulon (1959)
nrolojik lm kstasn ilk kez tanmladklarndan bu
yana, apne komasnda olup beyin (veya beyin sap) l
mnn gerekletii saptanan hastalardan hibiri yeni
den bilin hali kazanamamtr (Pallis ve Harley, 1996;
Bem at, 2005; Wijdicks, 2001b). Oysa srekliliin ihtimal
dahilinde olduu, dzelme imknnn hastann yana,
etiyolojisine ve bitkisel hayatta geirdii sreye bal bu
lunduu bitkisel hayat durumu iin ayn ey sylenemez
(Multi-Society Task Force on PVS, 1994). Tannn akut
ortamda konulabildii beyin lmnn tersine, bitkisel
hayat aamas ancak ok uzun gzlem srelerinden son
ra istatistiki adan srekli olarak nitelendirilebilen bir
durumdur; ok uzun bir sre bitkisel hayatta kalp ar
dndan uyanmaya dair anekdotlarn byk blmnn
doruluunu saptamann g olmasna ve konulmu ilk
tannn ne kadar kesin olduunu ou kez bilemememize
ramen, durum byledir.

YAAM-SONU KARARLARI

Artk yararsz olan yaam destek ilemlerine devam


edilmesi ya da durdurulmas ihtiyac ve onurlu lm
kavram, 1 9 7 0 ^ ^ 1 ortalarnda (etikiler veya hukuku
lar arasnda deil ama) youn bakm doktorlar arasnda
tartlmaya balad (Cassem, 1974). Yukarda ele alnd
zere, beyin lm gereklemi bir insan artk ldr:
Solunum cihazlarn kapatmak onu lme terk etmek
anlamna gelmez. Gnmzde youn bakmda lmlerin
neredeyse yars tedavinin srdrlmesi veya kesilme
si kararnn ardndan gereklemektedir (Smedira vd.,
1990). Tedaviyi srdrmek ile bitirmek arasnda hibir
ahlaki veya yasal farkllk yoktur (Gillon, 1998). Burada
kullanlan talimatnamelerin altnda yatan ahlak deerleri
zerklik, hayrseverlik, zarar verm eme ve adalet ilkeleri
dir (Beauchamp ve Childress, 1979). Alglan yerinde ve
yeterince bilgilendirilmi durumdaki hastalar grdkleri
bakma rza gstermeli ve kendi bedenleri ve yaam la
rna dair tercih yapm a hakkna sahip olmaldr. Alglar
yerinde olmayan bir hasta iin bakmn dzeyine karar
vermede ncelikli etken, hastann byle bir durumdaki
bakma ilikin bizzat ifade etmi olduu arzulan yanst
maldr. Bat kltrndeki Aydnlanm anm bir rn ola
rak gelien kiisel zerklik ilkesinin, ABD ile Bat Avrupa
dnda (rnein Japonyada) henz yeterince gl bir
ekilde vurgulanmadn belirtmek gerekiyor (Asai vd.,
1999). Bat dnyasnda, yaam uzatc bakm reddetme
hakkn savunma anlamnda kiisel zerklik anlayna
balca muhalefet, dirimselci dini grlerden (ncelikle
de ortodoks Yahudiler, kktendinci Protestanlar ve Roma
Kilisesine bal muhafazakr Katoliklerden) gelmektedir;
bunlar yaamn ne zaman sona ereceine ancak Tanrnn
karar verebileceini savunmaktadr.
Gemite hekimler yardmseverlii, yaamn ne paha
sna olursa olsun srdrlmesi olarak yorumluyorlard.
Tp teknolojisinin gelimesiyle birlikte, bugn tbbn etik
ykmll babacan bir tutumla yaam ne pahasna
olursa olsun uzatmak deil, daha ziyade hastalarn nasl
bir yaamn iyi yaam temsil edip hangisinin etmediini
semelerine frsat tanmaktr. Tbbi seimler artk hastann
bireysel deerlerine dayanmak durumdadr ve bu yzden
de hekimin kiisel alglaryla uyumsuz olabilir (Layon vd.,
1990). Hastalar artk kendileri adna konuamaz oldukla
rndaysa, alnacak karan hastay iyi tanyan birine brak
mak en makul orta yol gibi grnyor. Gelgelelim, buna
da vekillerin yapt seimlerin kusurlu olaca iddiasyla
kar klmaktadr. ou insan bitkisel hayata girdii tak
dirde yaamn o halde srdrmeyi istememektedir (Frankl
vd., 1989). Bununla birlikte, ar beyin hasarl hastalann
yaamay srdrme eiliminde olduklan grlmektedir
(Homer-Ward vd., 2000; Shiel ve Wilson, 1998; McMillan,
1997; McMillan ve Herbert, 2004). Baz incelemelere gre,
hastalann ressitasyon konusunda neler isteyebileceine
ilikin elerden gelen tahminler de snrldr (Uhlmann vd.,
1988) ve salkl insanlar harap olmu durumdaki hasta
nn yaam kalitesini gz ard etme eilimindedir (Starr vd.,
1986; Bruno vd., 2008a ve 2008b).
Hakkaniyet kavramn da iinde banndran adalet
ilkesi, bir kiinin deerinin yalnzca sahip olduu toplum
sal statye, fiziksel ya da entelektel zelliklere gre belir
lenemeyeceini syler. Yalnzca beyni iletiim kuramaya
cak kadar ciddi darbe alm olanlar deil, ayn zamanda
baka sakatlklan bulunanlar, ok yal veya ok gen
olanlar da dahil olmak zere, hassas durumdaki hasta
lar da salkl bireylerden farkl bir bakm muamelesine
tabi tutulmamaldr. Hi kimsenin yaam kendi bana
dierlerinin hayatndan daha deerli ya da deersiz deil
dir. Adalet kavramlar, tbbi faydaszlk modeline dayal
bireysel zerklik taleplerinden stn tutulmaldr (Payne
ve Taylor, 1997)
Tbbi yararszlk, hastann tbbi durumunu iyiletir
mesi um ulan bir tedavinin, eldeki en iyi kantlara baka
rak, artk bu amac gerekletiremeyeceinin anlald
duruma denir. Dolaysyla da tam olarak hangi eikte bu
ihtimalin etik olarak kabul edilebilir kstaslar karlaya
ca tartmas da bakidir (Bernat, 2002b).
Son olarak, lm tarz meselesi de hl yantn ara
maktadr. Hidrasyonun [bedenin sv almasnn] ve bes
lenmenin durmas on ila on drt gn iinde lme yol
aar (Cranford, 1984). Bununla birlikte, bazlar lme
srecini hzlandrmak amacyla ldrc bir ine vurul
masndan yanadr. Bu uygulama gnmzde yalnzca
(Belika, Hollanda ve svire gibi) tanazinin yasal olduu
lkelerde ve ancak hasta, nceden bu arzusunu yan vasi
yetinde aka ifade etmise uygulanabilmektedir. (Dety
vd., 2008). te yandan, geri dndrlemez lde bilin
kaybna uram hastalan lme brakmak da en insani
seenek olabilir; bu olay tpk anensefali vakalannda, fe-
tusun l olduunun saptamasna gerek olmakszn kr
tajn meru kabul edilmesi gibi grlebilir. Am a sonuta
bu, tek bana ve tamamen tbbi bir mesele deil, ayn
zamanda kiisel ahlak deerlerine dayal etik bir konudur
ve bu noktaya ulaldnda, sahip olunan kltre ve dine
bal olarak gr farkllklarnn olabileceini de kabul
etmek gerekir.

SONU

Burada lm, uruna toplumun kabulne dayal prag-


matik tbbi, ahlaki ve hukuki politikalar ina ettiimiz ba
sit bir biyolojik olgu olarak ele aldk (Bernat, 2001). Bu
kitabn dier blmlerinde aktanlan grlerin de ortaya
koyduu zere, bizim laboratuvar bilim i yaklammz,
lm ve lme gibi karmak bir tartmada yalnzca tek
bir gr temsil ediyor (rnein bkz. Kellehear, 2008).
lmn gelecei nedir? Beyin onarm teknolojilerinin ve
beyin ilevleri iin protez desteklerin gelitirilmesi (kk
hcreler, nrojenler, nral bilgisayar protezleri, beden
dondurma teknolojisi, nanonrolojik onarm gibi), birgn
mevcut geri dndrlemezlik kavrammz deitirip tbb
ve toplumu lm tanmn yeniden gzden geirmeye zor
layabilir. Beyin lmne ilikin iki biyolojik-felsefi anlay
(btn-beyin ile beyin sap yaklamlar) lm, orga
nizmann bir btn olarak kritik ilevlerinin (yani nro-
endoktrin ile homeostatik dzenleme, kan dolam, solu
num ve bilinli olma halinin) geri dndrlemez biimde
kesilmesi olarak tanmlyor. Beyin merkezli lm kstas
ilk kez 1959 ylnda Mollaret ve Goulon tarafndan kulla
nlmasndan bu yana, -eski kalp merkezli kstasa kyas
la - tbbn ulaabilecei en kesin kstaslardan biri olarak
deerlendirilmektedir (Lang, 1999). Bir hastann yaam a
snn m yoksa lmesinin mi daha iyi olaca karar, he
kimlerin kendi uzmanlklarn kullanarak hibir mesleki
iddiada bulunamayacaklar bir deer yargsdr. oulcu
toplumumuzun sahip olduu demokratik gelenekler, ar
beyin hasar durumunda yaam srdrme tedavisinin
devam edip etmeyeceine ilikin seim yapmakta, hasta
nn kararlarndaki kiisel hrriyete izin verm ek zorunda
dr. Pek ok etik konu gibi bu sorunda da her iki taraf
grn makul tezlerle destekleyebilir. Burada politika
oluturanlarn ve tp camiasnn, lm veya lme zerine
kamuyu bilgilendirmesini ve eitim program lan gelitir
mesini, ileri tbbi bakm planlamasnn bir biimi olarak
n direktifler hazrlamay hzlandrmasn ve lmekte olan
kiilere ynelik bakmlar konusunda aratrmalan daha
aktif ekilde tevik etmesini umuyoruz.
Teekkr
Steven Laureys, Belika FNRS (Fonds National de la Recherche
Scientifique) kuruluunda kdemli aratrmacdr. Marie-Aurelie
Bruno ile Didier Ledoux ise FNRSte aratrmacdr. Bu blmn
baz ksmlar Steven Laureys tarafndan 2005 ylnda Nature
Remevs Neuroscience dergisinde (6: 899-909) yaymlanmtr.
Bu aratrmaya Belika Salk Bakanl, Avrupa Komisyonu,
James S. McDonnell Vakf, Mind Science Vakf, French Speaking
Community Concerted Research Action ile Fondation Medicale
Reine Elisabeth adl kurulular maddi destek salamtr.

KAYNAKLAR

ABD Tpta Etik Sorunlar nceleme Amal Bakanlk Komisyonu


(Presidents Commission for the Study of Ethical Problems
in Medicine) ile ABD Biyotp ve Davran Aratrmalar (Bio-
medical and Behavioral Research of US) (1981) Defming
Death: A Report on the Medical, Legal and Ethical Issues in
the Determination of Death, Washington, DC: US Govern
ment Printing Office.
ABD Serebral lm Hakknda Ortak nceleme (US Collaborative
Study of Cerebral Death, 1977) An Appraisal of the Criteria
of Cerebral Death: A Summay Statement - A Collaborative
Study, Journal of the American Medical Association, 237:
982-6.
Alligood, K. T., Sauer, T. D. ve Yorke, J. A. (1997) Chaos: An Intro-
duction to Dynamical Systems, New York: Springer-Verlag.
AMA (Amerikan Tp Demei), Etik ve Adli Olaylar Konseyi (Coun-
cil on Ethical and Judicial Affairs, 1995) The Use of Anen-
cephalic Neonates as Organ Donors, Journal o f the American
Medical Association, 273: 1614-18.
Amerikan Nroloji Akademisi Nitelik Standartlan Altkomitesi
(Quality Standards Subcommittee of the American Acad-
emy of Neurology, 1995) Practice Parameters for Determin-
ing Brain Death in Adults (zet kanmlar), Neurology, 45:
1012-14.
Andrews, K., Murphy, L., Munday, R. ve Littlewood, C. (1996)
Misdiagnosis of the Vegetative State: Retrospective Study in
a Rehabilitaon Unit, British Medical Journal, 313: 13-16.
Amold, R. M ve Youngner, S. J. (1993) The Dead Donor Rule:
Should We Stretch It, Bend It, or Abandon It? Kennedy In-
stitute o f Ethics Journal, 3: 263-78.
Asai, A., Maekavva, M., Akiguchi, I., Fukui, T., Miura, Y., Tanabe,
N. ve Fukuhara, S. (1999) Survey of Japanese Physicians
Attitudes Towards the Care of Adult Patients in Persistent
Vegetative State [in Process Citation], Journal o f Medical Eth
ics, 25: 302-8.
Baars, B., Ramsay, T. ve Laureys, S. (2003) Brain, Conscious Ex-
perience and the Observing Self, Trends in Neurosciences,
26: 671-5.
Bakran, A. (1998) Organ Donation and Permanent Vegetative
State, Lancet, 351: 211-12; tartma, 212-13.
Beauchamp, T. L. ve Childress, J. F. (1979) Principles ofBiomedical
Ethics, New York: Oxford University Press.
Beresford, H. R. (2001) Legal Aspects of Brain Death, E. F. M.
Wijdicks (haz.), Brain Death iinde, Philadelphia, Pennsylva-
nia: Lippincott Williams & Wilkins, s. 151-69.
Bemat, J. L. (1998) A Defense of the Whole-Brain Concept of
Death, Hastirgs enter Report, 28: 14-23.
----- (2001) Philosophical and Ethical Aspects of Brain Death, E.
F. M. Wijdicks (haz.), Brain Death iinde, Philadelphia, Penn-
sylvania: Lippincott Williams & Wilkins, s. 171-87.
----- (2002a) The Biophilosophical Basis of Whole-Brain Death,
Social Philosophy and Policy, 19: 324-42.
----- (2002b) Ethical Issues in Neurology, Boston, Massachusetts:
Buttenvorth Heinemann.
----- (2005) The Concept and Practice of Brain Death, S. Laureys
(haz.), In the Boundaries o f Consciousness: Neurobiology and
Neuropathology, c. 150 iinde, Amsterdam: Elsevier, s. 373-
84.
Bemstein, I. M., Watson, M., Simmons, G. M., Catalano, P. M.,
Davis, G. ve Collins, R. (1989) Matemal Brain Death and
Prolonged Fetal Survival, Obstetrics & Gynecology, 74: 434-
7.
Blanke, O. ve Dieguez, S. (2008) Leaving Body and Life Behind:
Out-of-Body and Near-Death Experience, S. Laureys ve G.
Tononi (haz.), The Neurology o f Consciousness iinde, New
York: Academic Press.
Brierley, J. B., Graham, D. I., Adams, J. H. ve Simpsom, J. A.
(1971) Neocortical Death After Cardiac Arrest: A Clinical,
Neurophysiological, and Neuropathological Report of Two
Cases, Lancet, 2: 560-5.
Bruno, M., Bemheim, J. L., Schnakers, C. ve Laureys, S. (2008a)
Locked-in: Dont Judge a Book by Its Cover, Journal o f Neu
rology, Neurosurgery & Psychiatry, 79: 2.
Bruno, M. A., Pellas, F. ve Laureys, S. (2008b) Quality of Life in
Locked-in Syndrome, J. L. Vincent (haz.), Yearbook oflnten-
sive Care and Emergency Medicine iinde, Berlin: Springer-
Verlag, s. 881-90.
Buchner, H. ve Schuchardt, V. (1990) Reliability of Electroen-
cephalogram in the Diagnosis of Brain Death, European
Neurology, 30: 138-41.
Cabeza, R., Grady, C. L., Nyberg, L., Mclntosh, A. R., Tulving, E.,
Kapur, S., Jennings, J. M., Houle, S. ve Craik, F. I. (1997)
Age-Related Differences in Neural Activity During Memoy
Encoding and Retrieval: A Positron Emission Tomography
Study, Journal o f Neuroscience, 17: 391-400.
Cassem, N. H. (1974) Confronting the Decision to Let Death
Come, Critical Care Medicine, 2: 113-17.
Chalmers, D. J. (1998) The Problems of Consciousness, Advanc-
es in Neurology, 77: 7-16; tartma 16-18.
Childs, N. L., Mercer, W. N. ve Childs, H. W. (1993) Accuracy
of Diagnosis of Persistent Vegetative State, Neurology, 43:
1465-7.
CNCG (Canadian Neurocritical Care Group, Kanada Nrolojik
Youn Bakm Grubu, 1999) Guidelines for the Diagnosis of
Brain Death, Canadian Journal o f Neurological Sciences, 26:
64-6.
Conrad, G. R. ve Sinha, P. (2003) Scintigraphy as a Confirma-
tory Test of Brain Death, Semirars in Nuclear Medicine, 33:
312-23.
Cranford, R. E. (1984) Termination of Treatment in the Persistent
Vegetative State, Seminars in Neurology, 4: 36-44.
Crisci, C. (1999) Chronic Brain Death: Meta-Analysis and Con-
ceptual Consequences, Neurology, 53: 1370; yazarn yant
1371-2.
Dety, O., Laureys, S., Faymonvle, M. E., De Roover, A., Squifflet,
J. P., Lamy, M. ve Meurisse, M. (2008) Organ Donation After
Physician-Assisted Death, Transplant International, 21(9):
915.
Diringer, M. N. ve Wijdicks, E. F. M. (2001) Brain Death in Histori-
cal Perspective, E. F. M. Wijdicks (haz.), Brain Death iinde,
Philadelphia, Pennsylvania: Lippincott Williams & Wilkins,
s. 5-27.
Ducrocq, X., Hassler, W., Moritake, K., Newell, D. W., Von Re-
utem, G. M., Shiogai, T. ve Smith, R. R. (1998) Consensus
Opinion on Diagnosis of Cerebral Circulatoy Arrest Using
Doppler-Sonography: Task Force Group on Cerebral Death
of the Neurosonology Research Group of the World Federa-
tion of Neurology, Journal of the Neurological Sciences, 159:
145-50.
Engelhardt, K. (1998) Organ Donation and Permanent Vegetative
State, Lancet, 351: 211; yazarn yant 212-13.
Epicurus (1926) The Extant Remains, eviri ve haz. C. Bailey, Ox-
ford: Clarendon Press.
Feldman, D. M., Borgida, A. F., Rodis, J. F. ve Campbell, W. A.
(2000) Irreversible Matemal Brain Injury During Pregnancy:
a Case Report and Review of the Literatre, Obstetrical &
Gynecological Survey, 55: 708-14.
Fost, N. (2004) Reconsidering the Dead Donor Rule: Is It Impor-
tant That Organ Donors Be Dead?, Kennedy Institute ofEth-
ics Journal, 14: 249-60.
Frankl, D., Oye, R. K. ve Bellamy, P. E. (1989) Attitudes of Hospi-
talized Patients Towards Life Support: A Survey of 200 Medi
cal Inpatients, American Journal of Medicine, 86: 645-8.
Gervais, K. G. (1986) Redefining Death, New Haven, Connecticut:
Yale University Press.
Giacino, J. T., Ashwal, S., Childs, N., Cranford, R., Jennett, B.,
Katz, D. I., Kelly, J. P., Rosenberg, J. H., Whyte, J., Zafonte,
R. D. ve Zasler, N. D. (2002) The Minimally Conscious State:
Defmition and Diagnostic Criteria, Neurology, 58: 349-53.
Gillon, R. (1998) Persistent Vegetative State, Withdrawal of Arti-
ficial Nutrition and Hydration, and the Patients Best Inter-
ests, Journal o f Medical Ethics, 24: 75-6.
Graham, D. I., Maxwell, W. L., Adams, J. H. ve Jennett, B. (2005)
Novel Aspects of the Neuropathology of the Vegetative State
after Blunt Head Injuy, S. Laureys (haz.), The Boundaries
ofConsciousness: Neurobiology and Neuropathology, cilt 150,
Amsterdam: Elsevier.
Greer, D. M., Varelas, P. N., Haque, S. ve Wijdicks, E. F. (2008)
Variability of Brain Death Determination Guidelines in
Leading US Neurologic Institutions, Neurology, 70: 284-9.
Harvard Tp Fakltesi Beyin lmnn Tanmna Dair
ncelemelerle Grevli Geii Komisyon Raporu (Report of the
Ad Hoc Committee of the Harvard Medical School to Exam-
ine the Defmition of Brain Death, 1968) A Definition of Irre-
versible Coma, Journal o f the American Medical Association,
205: 337-40.
Haupt, W. F. ve Rudolf, J. (1999) European Brain Death Codes:
a Comparison of National Guidelines, Journal o f Neurology,
246: 432-7.
Hoffenberg, R., Lock, M., Tilney, N., Casabona, C., Daar, A. S.,
Guttmann, R. D., Kennedy, I., Nundy, S., Radcliffe-Richards,
J. ve Selis, R. A. (1997) Should Organs from Patients in Per-
manent Vegetative State Be Used for Transplantation? Inter
national Forum for Transplant Ethics, Lancet, 350: 1320-1.
Homer-Ward, M. D., Bell, G., Dodd, S. ve Wood, S. (2000) The
Use of Structured Questionnaires in Facilitating Ethical De-
cision-Making in a Patient with Low Communicative Ability,
Clinical Rehabilitation, 14: 220.
Kantor, J. E. ve Hoskins, I. A. (1993) Brain Death in Pregnant
Women, Journal o f Clinical Ethics, 4: 308-14.
Kass, L. R. (1971) Death as an Event: A Commentary on Robert
Morison, Science, 173: 698-702.
Kellehear, A. (2008) Dying as a Social Relationship: A Sociological
Review of Debates on the Determination of Death, Social Sci
ence & Medicine, 66: 1533-44.
King, T. T. (1998) Organ Donation and Permanent Vegetative
State, Lancet, 351: 211; tartma 212-13.
Koreir, J. ve Machado, C. (2004) Brain Death: Updating a Valid
Concept for 2004, C. Machado ve D. A. Shewmon (haz.),
Brain Death and Disorders o f Consciousness iinde, New
York: Kluwer Academic/Plenum Publishers, s. 1-21.
Kraliyet Tp Koleji (Royal College of Physicians, 1995) Criteria for
the Diagnosis of Brain Stem Death: Review by a Working
Group Convened by the Royal College of Physicians and
Endorsed by the Conference of Medical Royal Colleges and
Their Faculties in the United Kingdom, Journal o f the Royal
College o f Physicians o f London, 29: 381-2.
Lang, C. J. (1999) Chronic Brain Death Meta Analysis and Con-
ceptual Consequences, Neurology, 53: 1370-1; yazarn yant
1371-2.
Laureys, S. (2005a) Death, Unconsciousness and the Brain, Na-
ture Reuieujs Neuroscience, 6: 899-909.
----- (2005b) The Neural Correlate of (Un)awareness: Lessons
from the Vegetative State, Trends in Cognitive Sciences, 9:
556-9.
----- (2007) Eyes Open, Brain Shut, Scieniific American, 296: 84-
9.
Laureys, S. ve Boly, M. (2007) What Is It Like to Be Vegetative
or Minimally Conscious?, Current Opinion in Neurology, 20:
609-13.
----- (2008) The Changing Spectrum of Coma, Nature Clinical
Practice Neurology, 4(10): 544-6.
Laureys, S. ve Fins, J. J. (2008) Are We Equal in Death? Avoiding
Diagnostic Error in Brain Death, Neurology, 70: E14-15.
Laureys, S. ve Tononi, G. (haz.) (2008) The Neurology o f Conscious
ness, Oxford: Academic Press.
Laureys, S., Owen, A. M. ve Schiff, N. D. (2004) Brain Function
in Coma, Vegetative State, and Related Disorders, Lancet
Neurology, 3: 537-46.
Laureys, S., Pellas, F., Van Eeckhout, P., Ghorbel, S., Schnakers,
C., Perrin, F., Berre, J., Faymonville, M. E., Pantke, K. H.,
Damas, F., Lamy, M., Moonen, G. ve Goldman, S. (2005a)
The Locked-in Syndrome: What Is It Like to Be Conscious
but Paralyzed and Voiceless?, Progress in Brain Research,
150: 495-511.
Laureys, S., Penin, F., Schnakers, C., Boly, M. ve Majerus, S.
(2005b) Residual Cognitive Function in Comatose, Veg-
etative and Minimally Conscious States, Current Opinion in
Neurology, 18: 726-33.
Laureys, S., Boly, M. ve Maquet, P. (2006) Tracking the Recovey
of Consciousness from Coma, Journal o f Clinical Investiga-
tion, 116: 1823-5.
Layon, A. J., DAmico, R., Caton, D. ve Mollet, C. J. (1990) And the
Patient Chose: Medical Ethics and the Case of the Jehovahs
Witness, Anesthesiology, 73: 1258-62.
Leestma, J. E. (2001) Neuropathology of Brain Death, E. F. M.
Wijdicks (haz.), Brain Death iinde, Philadelphia, Pennsylva-
nia: Lippincott Williams & Wilkins, s. 45-60.
Leestma, J. E., Hughes, J. R. ve Diamond, E. R. (1984) Temporal
Correlates in Brain Death. EEG and Clinical Relationships
to the Respirator Brain, Archives o f Neurology, 41: 147-52.
Lock, M. (1999) The Problem of Brain Death: Japanese Disputes
about Bodies and Modemity, S. J. Youngner, R. M. Amold
ve R. Schapiro (haz.), The Definition ofDeath: Contemporary
Controversies, Baltimore, Maryland: Johns Hopkins Univer
sity Press, s. 239-56.
Loeb, J. (1916) The Organism as a Whole, New York: G. P. Put-
nams Sons.
Loevvy, E. H. (1987) The Pregnant Brain Dead and the Fetus: Must
We Always Ty to Wrest Life from Death?, American Journal
o f Obstetrics and Gynecology, 157: 1097-101.
Lynn, J. (1993) Are the Patients Who Become Organ Donors un-
der the Pittsburgh Protocol for Non-Heart-Beating Donors
Really Dead?, Kennedy Institute o f Ethics Journal, 3: 167-78.
Lynn, J. ve Cranford, R. (1999) Persisting Perplexities in the De-
termination of Death, S. J. Youngner, R. M. Amold ve R.
Schapiro (haz.), The Definition ofDeath: Contemporary Con
troversies iinde, Baltimore, Maryland: Johns Hopkins Uni
versity Press, s.101-14.
McMillan, T. M. (1997) Neuropsychological Assessment after Ex-
tremely Severe Head Injuy in a Case of Life or Death, Brain
Injury, 11: 483-90, yanl doru cetveli iin Brain Injuy, 11
(10): 775.
McMillan, T. M. ve Herbert, C. M. (2004) Further Recovey in a
Potential Treatment Withdrawal Case 10 Years After Brain
Injury, Brainlrjury, 18: 935-40.
Majerus, S., Gill-Thwaites, H., Andrews, K. ve Laureys, S. (2005)
Behavioral Evaluation of Consciousness in Severe Brain
Damage, Progress in Brain Research, 150: 397-413.
Menikoff, J. (1998) Doubts About Death: The Silence of the In-
stitute of Medicine, Journal o f Lau, Medicine & Ethics, 26:
157-65.
Mohandas, A. ve Chou, S. N. (1971) Brain Death: A Clinical and
Pathological Study, Journal o f Neurosurgery, 35: 211-18.
Mollaret, P. ve Goulon, M. (1959) Le Coma Depasse, Reuue Neu-
rologique, 101 (Temmuz): 3-15.
Morison, R. S. (1971) Death: Process or Event?, Science, 173:
694-8.
Multi-Society Task Force on PVS (1994) Medical Aspects of the
Persistent Vegetative State, II, New England Journal o f Medi
cine, 330: 1572-9.
Nuland, S. B. (1993) Hou We Die: Reflections on Lifes Final Chap-
ter, New York: A.A. Knopf.
Pallis, C. (1995) Further Thoughts on Brainstem Death, Anaes-
thesia and Intensive Care, 23: 20-3.
Pallis, C. ve Harley, D. H. (1996) ABC o f Brainstem Death, Londra:
British Medical Society.
Payne, S. K. ve Taylor, R. M. (1997) The Persistent Vegetative State
and Anencephaly: Problematic Paradigms for Discussing Fu-
tility and Rationing, Seminars in Neurology, 17: 257-63.
Pearson, I. Y. (1995) Australia and New Zealand Intensive Care
Society Statement and Guidelines on Brain Death and Model
Policy on Organ Donation, Anaesthesia and Intensive Care,
23: 104-8.
Pemick, M. S. (1988) Back from the Grave: Recurring Contro-
versies ver Defming and Diagnosing Death in Histoy, R.
M. Zaner (haz.), Death: Beyond Whole-Brain Criteria iinde,
Dordrecht: Kluwer, s. 17-74.
Pittsburgh niversitesi Tp Merkezi (1993) University of Pittsburgh
Medical enter Policy and Procedure Manual. Management
of Terminally 111 Patients Who May Become Organ Donors
After Death, Kennedy Institute o f Ethics Journal, 3: A l - 15.
Pius, Papa XII. (1957) Pope Speaks on Prolongation of Life, Os-
servatore Romano, 4: 393-8.
Plows, C. W. (1996) Reconsideration of AMA Opinion on Anen-
cephalic Neonates as Organ Donors, Journal o f the American
Medical Association, 275: 443-4.
Prochazka, A., Clarac, F., Loeb, G. E., Rothwell, J. C. ve Wolpaw,
J. R. (2000) What Do Reflex and Voluntary Mean? Modem
Views on an Ancient Debate, Experimental Brain Research,
130: 417-32.
Saposnik, G., Bueri, J. A., Maurino, J., Saizar, R. ve Garretto, N. S.
(2000) Spontaneous and Reflex Movements in Brain Death,
Neurology 54: 221-3.
Saposnik, G., Maurino, J., Saizar, R. ve Bueri, J. A. (2005) Spon
taneous and Reflex Movements in 107 Patients with Brain
Death, American Journal o f Medicine, 118: 311-14.
Schnakers, C., Giacino, J., Kalmar, K., Piret, S., Lopez, E., Boly,
M., Malone, R. ve Laureys, S. (2006) Does the FOUR Score
Correctly Diagnose the Vegetative and MinimaUy Conscious
States?, Annals o f Neurology, 60: 744-5.
Seifert, J. (1993) Is Brain Death ActuaUy Death?, Monist, 76:
175-202.
Shewmon, D. A. (1998) Chronic Brain Death: Meta-Analysis and
Conceptual Consequences, Neurology, 51(6): 1538-45.
----- (2001) The Brain and Somatic Integration: Insights into the
Standard Biological Rationale for Equating Brain Death
with Death, Journal o f Medicine and Philosophy, 26(5): 457-
78.
Shewmon, D. A. ve Shewmon, E. S. (2004) The Semiotics of Death
and Its Medical Implications, Advances in Experimental
Medicine and Biology, 550: 89-114.
Shewmon, D. A., Holmes, G. L. ve Byme, P. A. (1999) Conscious-
ness in Congenitally Decorticate Children: Developmental
Vegetative State as Self-Fulfilling Prophecy , Developmental
Medicine & Child Neurology, 41: 364-74.
Shiel, A. ve Wilson, B. A. (1998) Assessment After Extremely Se
vere Head Injury in a Case of Life or Death: Further Support
for McMillan, Brain Injury, 12: 809-16.
Smedira, N. G., Evans, B. H., Grais, L. S., Cohen, N. H., Lo, B.,
Cooke, M., Schecter, W. P., Fink, C., Epstein-Jaffe, E., May,
C. vd., (1990) Withholding and Withdrawal of Life Support
from the Critically 111, New England Journal o f Medicine, 322:
309-15.
Starr, T. J., Pearlman, R. A. ve Uhlmann, R. F. (1986) Quality of
Life and Resuscitation Decisions in Elderly Patients, Journal
o f General Intemal Medicine, 1: 373-9.
Steinhauser, K. E., Clipp, E. C., McNeilly, M., Christakis, N. A.,
Mclntyre, I. M. ve Tulsky, J. A. (2000) In Search of a Good
Death: Observations of Patients, Families, and Providers,
Annals o f Intemal Medicine, 132: 825-32.
SUPPORT (The Study to Understand Prognoses and Preferences
for Outcomes and Risks of Treatments, 1995) A Controlled
Trial to Improve Care for Seriously 111 Hospitalized Patients,
Journal o f the American Medical Association, 274: 1591-8.
Truog, R. D. (1997) Is It Time to Abandon Brain Death?, Hastings
enter Report, 27: 29-37.
----- (2000) Organ Transplantation Without Brain Death, Annals
o f the New York Academy o f Sciences, 913: 229-39.
Truog, R. D. ve Robinson, W. M. (2003) Role of Brain Death and
the Dead-Donor Rule in the Ethics of Organ Transplanta
tion, Critical Care Medicine, 31(9): 2391-6.
Uhlmann, R. F., Pearlman, R. A. ve Cain, K. C. (1988) Physicians
and Spouses Predictions of Elderly Patients Resuscitation
Preferences, Joumals o f Gerontology, 43: M115-21.
UK Medical Royal Colleges (1976) Diagnosis of Brain Death, Brit-
ish Medical Journal, 2: 1187-8.
Ulusal Bilimler Akademisi Tp Enstits (National Academy of Sci
ences Institute of Medicine, 1997) Non-Heart-Beating Organ
Transplantation: Medical and Ethical Issues in Procurement,
Washington DC: National Academy Press.
Veatch, R. M. (1975) Th e Whole-Brain-Oriented Concept of Death:
An Outmoded Philosophical Formulation, Journal ofThana-
tology 3: 13-30.
----- (1976) Death, Dying, and the Biological Revolution: Our Last
uest fo r Responsibility, New Haven, Connecticut: Yale Uni
versity Press.
----- (2004) Abandon the Dead Donor Rule or Change the Defini-
tion of Death?, Kennedy Institute o f Ethics Journal, 14: 261-
76.
Volicer, L., Berman, S. A., Cipolloni, P. B. ve Mandell, A. (1997)
Persistent Vegetative State in Alzheimer Disease: Does It Ex-
ist?, Archives o f Neurology, 54: 1382-4.
Walters, J., Ashwal, S. ve Masek, T. (1997) Anencephaly: Where
Do We Now Stand?, Seminars in Neurology, 17: 249-55.
Wijdicks, E. F. M. (2001.) The Diagnosis of Brain Death, Neu)
England Journal o f Medicine, 344: 1215-21.
----- (2001b) Brain Death, Philadelphia, Pennsylvania: Lippincott
Williams & Wilkins.
----- (2001c) Confirmatory Testing of Brain Death in Adults, E.
F. M. Wijdicks (haz.), Brain Death iinde, Philadelphia, Penn
sylvania: Lippincott Williams & Wilkins, s. 61-90.
Wijdicks, E. F. M. ve Bemat, J. L. (1999) Chronic Brain Death:
Meta-Analysis and Conceptual Consequences, Neurology,
53: 1369-70; yazarn yant 1371-2.
Wittgenstein, L. (1961) Tractatus Logico-Philosophicus, Londra:
Routledge & Kegan Paul. [Tractatus Logico-Philosophicus,
ev. Oru Aruoba, Metis Yaynlan, 2011, stanbul]
M LMEKTE OLAN NSAN:
H PALYATF TIPTAN BR GR
MICHAEL ASHBY

lme ilikin her trl deerlendirmede, lmekte olan in


sanlarn bakmyla ilgilenen salk alanlarna gidip kilit
nemde iki kresel soruyu sormak mantkl grnmek
tedir: Birincisi, lme nasl bir eydir; kincisi de yaznnz
lme srecine ilikin teorik karmlara varm mdr, var
msa nelerdir? Aada da grlecei zere, bu yaklam
tbbi palyatif bakm yaznna uygulandnda ulalacak
yantn tereddte yer brakmayacak denli basit olduu
dnlse de, aslnda yle deildir.
Michel Vovelle konuyu ana blme ayrr. Birinci
si, a mort subie: bire bir evirisiyle tabi olunan lm veya
baka bir deyile, temelde demografik blm. kincisi, la
mort vecue: yaand veya deneyimlendii haliyle lm.
ncsyse, discours sur la m orf\lm hakknda yaz
lanlar ve teoriler (Kselman, 2004). Bu balklar tbbi pal
ya tif bakm literatrne uygulam aya kalkarsak, palyatif
bakm alan, gnmzde birincisinin nemini hizmet ta
lebinin artmas bakmndan tanr ve kincisine birtakm
katklarda bulunurken, nc kategorideyse genellikle
baka alanlarda yazlm olanlar alntlama eilimi ser
gilemektedir. Bu nc kategori konusunda retilmi
ve son derece kapsayc meselelere deinen dikkate deer
istisnalar arasndaysa Saunders (1984), Cassell (1991),
Kleinman (1988) ve Chernynin (2003) ac ekmenin doa
s zerine yazdklar; Chochinovun (2002a, 2002b) gurur
zerine, K eam eyin (2000) tinsellik zerine ve M acLeodun
(2001) bakm zerine almalar saylabilir; te yandan,
bu almalarn ou doktor ile hasta ilikisine odakldr.
Sherwin Nulandn yazd zere (1993): airler ve de
neme yazarlar (...) lm hakknda yazarlar, ama lme
tanklk edenleri ok nadirdir. Hekimler ve hemirelerse
lme sklkla tank olur, am a lm hakknda ok nadi
ren yazarlar.
Radyoda 1960larda yaymlanm nl ve srad bir
belgesel dizisinin bir yerinde, Kanadal piyanist Glenn
Gould bir eyi renmek istediinde, o konunun uzm an
larnn nerilerini es geme eiliminde olduunu sylyor
du; szgelimi, maneviyat bir ilahiyat yerine Kanadann
kuzeyinde, cra bir yerde yaayan bir jeoloa danyordu
(Gould, 1992). Duvar ustalarnn bina ina etme konu
sunda birtakm srlara vakf olduunu dnmek gibi,
doktorlarn da insan bedenini inceledikleri, onun has
talk ve sakatlklarn tedavi ettikleri iin lm ve srlan
konusunda uzman olduklar dncesi akla yatkn gele
bilir. Ne var ki, lme veya lme srecine gsterilen tbbi
dikkat ve bu konulardaki uzmanlk hem deiken hem
de snrldr. Bu durum meslek dndan kiilere artc
gelebilir. Am a aslnda m odem ada tbbi ura byk
oranda ie yararllk ve sonularn tahakkm altnda
dr, yani doktorlann ne lde verim li bir girdi yapabi
leceklerine odaklanm durumdadr. 20. yzyl boyunca,
hastalklan ve yaralanm alan iyiletirme kapasitesi artan
tp lme meselesine daha az eilir oldu, nk tp lm
nlemek iin vard. Tbbn kapsad alan ve imknlara
dair bu teknolojik ve bilimci bak asnda, doktorlara
lme konusunda pek bir rol dmyordu; dolaysyla bu
sahada klinik uygulamalar, retim ve aratrmalar son
derece snrl olacakt. Hastalann ve onlann ailelerinin
doktorlar tarafndan grmezden gelindiine sk sk tank
olunuyordu. Bu kopukluk o ok alntlanan, ama pek
yardm c olmayan artk durumu iin ehline brakmann
vakti geldi aforizmasnda olduka iyi ifade edilmitir.
Am a gnmzde lmcl hastalann veya yallann lene
dek bakld bakmevleri ve palyatif-tedavi hareketi, ok-
disiplinli bir takm iinde alan bir alan olarak tbbn
gerekten de yaam n son ksmnda da nemli katklarda
bulunabileceinin anlalmasyla domutur ve tp da bu
balamda yeniden ilikiye gemeye balamtr.
Bu blmde, byk lde dnyann ou ksmnda
yaam srelerinin uzamasndan kaynakl olarak nfus
yapsndaki deiikliklerin giderek artmas sonucunda,
yaamnn sonuna gelmi insanlarn bakmnda karla
lan klinik glklerin nitelii ve kapsamn ksaca ele
alacaz. Grlecei zere, bu gelime beraberinde has
talk rntlerinin deimesi sonucunu da getirmi ve
saln ktleerek yaamn sonuna ulalmas dne
minin giderek daha fazla uzamasna yol am, bylece
pek ok insan asndan lme sreci insanlk tarihinde
grlmedik lde uzamtr. Yaznn daha sonraki ks
mnda, tbbi bak asndan, lm srecinin varln
fark edip kabullenmede yaanan zorluklar ele alnacak;
tp alanndaki kadim ngr zanaatnn snrlarna ilikin
yeni aratrmalar taranacak ve bu ngrlerde bir netlik
bulunmaynn, lme srecinde yaplmas gereken bakm
iin uygun ve zorunlu nlemleri almay nasl engelledii
tartlacaktr.
Tedaviler giderek daha etkin hale geldike, gerek
tbbn gerekse de hizmet ettii toplumlarm lme giden
yolculukta ekilen bedensel ve fizyolojik straplara daha
fazla vurgu yapp, lmle sonulanan en son safhaya ok
daha az odakland grlmektedir. Ayrca bedensel kay
glan ne karan bu yaklamlar muhtemelen toplumsal
ve manevi boyutlan geriye itme pahasna tm deneyimlere
egemen olmutur. yi lm yazn palyatif tbbn hedef
leri konusunda bir gndem olutururken; bir yandan da
dnya gr asndan palyatif tbb gerekten btnc
ve ok-boyutlu olmaya, uygulama alannda birden fazla
disiplini meselenin iine sokmaya itmekte, aynca norm-
lann dayatlmasmn getirecei tehlikeye kar da uyanc
olmaktadr.
Palyatif tp yazn sorun zmeye meyillidir ve ne
kadar istese de dorudan hastann sesini iermez. Hem
mesleki hem de daha genel toplumsal etkiler nedeniyle,
palyatif tbbn bile gzlerini lmden karp kendisine
destekleyici bakm etiketini takt ne srlmektedir.
Bu nedenle lm ya da lme srecine dair ok genel ilke
ler ya da teoriler zerine disiplinleraras almalara ok
daha fazla katk sunmas beklendii halde, palyatif tp da
beklentilerimizin tersine, bize lmenin nasl bir ey oldu
u konusunda pek fazla fikir vermez. Bununla birlikte,
aclar azaltma konusunda elinden geleni yapm aktadr ve
1960lann ortalarndan beri bu yolda nemli mesafe kat
etmitir. Elbette ki bu, onun ana grevidir ve byle bir g
revi yerine getirebilmek iin uluslararas toplumun gl
desteini almasnn yannda, en iyi klinik ve terapi amal
kantlarn aratrlmasna devam edilmesi gerekmektedir.

DEMOGRAF

Nfusun giderek yalanm as yazl tarih boyunca srm


ve bu sre getiimiz yzylda Batl gelimi lkelerde
arpc oranlara vararak hzlanmtr. Bunun sonucunda
da lm nedenleri akut ve hzl (ounlukla da enfeksiyo
na bal) hastalklardan kanser ya da bunam a gibi kronik
ve dejeneratif koullara kaym ve bylece lmn ger
eklemesinden nce hastalkla bouma ve bakalarna
baml yaam a sreleri epeyce uzamtr.
Lynn artk pek ok insann lmden nce yaklak iki
yl boyunca genel bir shhat bozukluu ve bu durumun
giderek ktlemesiyle karlaacan yazmaktadr. Lynn
lme giden yol olduunu belirtir: Kanser (eer tedavi
baarsz olursa hzl -genelde aylar sren- bir gerileme),
organ sistemi yetersizlii (yllar iinde akut krizlerle ge
en aamal k ve bunlardan birinin sonucunda lm)
ile bedenin uzayan mr iinde zayflayp gszlemesi
ya da bunamayla (ok, ok yal dnemde gerekleen
ar ar k ve sonunda pek ok nedenden kaynak
lanarak) gelen lm. Lynn nceleri genellikle kanserle
ilgilenen palyatif bakmn, son yllarda ktcl olmayan
hastalklarla bouan hastalara da yneldiini (Higginson
ve Addington-Hall, 1999; Murray vd., 2006), ayrca yallk
dnemindeki bakm meselesiyle de ok daha fazla me
gul olduunu belirtmektedir (Lynn, 2005; Lynn vd., 2007).
Bu nedenle dnya leinde palyatif bakm hizmetlerinin
etkinliklerinde genelde kanser epidemiyolojisi ve ileri kan
ser tedavisinin yaratt klinik sorunlar, zellikle de ac ve
semptom kontrol ar basmtr. Dolaysyla da sz ko
nusu uzmanlam hizmetler asndan nemli olan nok
ta lmenin kendisinden ok, lme giden bu yolculuun
tbbi mahiyetidir.

LME SRECNN KABULLENL: DOAL LM VE TIP

lme srecinin gerekten ne zaman baladn sylemek


gtr. Tbbn bak asndan balang genellikle, tedavi
edilemeyen ve ilerleyen bir hastalk ya da yaralanm a ta
nsnn konulduu an olarak grlr. Doktorlarn ouna
terminal [nihai safha, lmcl] kavramnn ne anlam
ifade ettii sorulduunda, genellikle tedavisi olmayan bir
hastala yakalanan ve bu yzden lecei neredeyse ke
sin, am a henz nnde bir para zaman olan hastalarla
ilgili bir tan kategorisini kastederler. ou palyatif bakm
uzmanna greyse nihai safha, lmenin bu hafta deilse
bile bir sonraki hafta gerekleecek olmas demektir ve ni
hai safha bazen de hastann gzle grlr biimde lme
srecinde olduu zamana gnderme yapar.
Palyatif bakm, lmn varolusal anlamda doal
olduu anlayyla donanmtr; baka bir deyile, lm
yaamann kanlmaz bir sonucu, lme de yaam dn
gsnn olaan bir parasdr. Palyatif bakm pratii,
temel olarak doal lme srecinin ve lmn kabul edil
mesine dayanr. Bu srecin kastl biimde engellenmeye
allmas, meseleyi yaamn en temel gereklerinden
birinin inkr edilmesi noktasna dek gtrr ve bunun
birey ya da toplum iin sonularnn hem tatsz hem de
ziyankrlk olduu ileri srlebilir. Nihai safha durumun
da palyatif bakmn asli grevi hastaln belirtilerinin ve
ekilen acnn azaltlmasdr. O nedenle hastay rahatlat
makla sonulanmayacak her trl tbbi mdahale, lme
srecinin ksteklenmesi demektir ve bu da boa krek
ekmek veya yararsz bir klfet olarak deerlendirilebilir.
nerilen bir ilemin, saptanm teknik hedeflerini ok
ksa bir srede gerekletirme ihtimali yoksa veya bu ih
timal ok azsa mutlak yararszlk terimi kullanlr. Bu
nunla birlikte, eer teknik hedefleri gerekletirerek geici
bir baar yakalam a ans varsa, am a ilem mevcut klinik
durumla orantszsa, yararszlk greli veya duruma zg
olarak tarif edilebilir. Tbbi karar alma bir orant kurmaya
dayanr; tedavi derecesi ile istenmeyen yan etkilere kar
arzulanan yararl sonularn arl dikkatlice karlat
rlr. Tedavi derecesinin kendisi uygun olmayabilir ya da
hastala veya hastann durumundaki farkl niteliklere
bal olarak, o koullarda uygun grlmeyebilir. Belli bir
tedaviden olumlu sonu elde etme ihtimali dk olabilir,
am a bu ihtimalin hi bulunmad durumlar pek ender
grnr (Ashby ve Stoffell, 1991).

YLETRC TEDAVDEN
PALYATF VE TERMNAL BAKIMA GELER

M odem palyatif bakm tbb doal lme srecinin ve l


mn kabulleniliine dayanyorsa, bu kabullenmeyi karar
alma ve klinik uygulamalarla btnletirmenin bir yolu
nu bulmak gerekir. Hayati tehlike arz eden hastalklarn
ynetilmesinde tanmlanm olan bakm hedeflerine daya
l safhal (veya usull) bir ereve benimseyerek bu
hedefe ulalabilir: yiletirici, palyatif ve terminal safha
(Ashby ve Stoffell 1991). yiletirici safhada tm tbbi a
balar hastaln tedavisine ya da srdrlebilir biimde
geriletmeye odaklanr. yiletirici safhada yksek dzeyde
ters etki, hatta tedaviden kaynaklanan hatr saylr bir
lm ihtimali bile kabul edilebilir. Palyatif bakm safha
snda hastaln tedavisinin mmkn olmayp ilerledii
saptanmtr ve bakm hedefleri hastay rahatlamaya,
yaam kalitesinin ve vakarnn korunmasna kaydrlr.
Yaam kalitesini artrmak zere hastaln etkin biimde
tedavisi yine srdrlebilir ve yaam uzatma ihtimali bu
lunan herhangi bir giriim genellikle sz konusu tedavide
memnuniyetle karlanan bir kazanm olsa bile, ana hedef
deildir. Term inal dneme geildiindeyse lmn saatler
veya gnler iinde gerekleecei tahmin edilir ve teda
vi amal herhangi bir toksik uygulama kabul edilmez.
Yapay sv ykleme veya besleme pekl palyatif bakm
aamasnn bir paras olabilirken, nihai safha bakmnda
genellikle yer almaz.
Dolaysyla hayati tehlike arz eden hastalklarda iyi
letirici tedaviden palyatif bakma ve nihai safhaya geil
dike tedavi hedefleri deitii iin, tedaviyle ilintili toksik
uygulamalarn azaltlmas yelenmektedir. aamada
da tedavi niteliindeki mdahaleler, koullarla uyumlu
olmal ve zellikle tedaviyle ilintili toksik uygulama, nihai
safhada kesinlikle sfra indirilmelidir.
Burada kilit mesele, makul ve gereki tbbi mda
hale ile lme srecini kstekleyen yararsz, zorlama ya da
eziyetli mdahaleler arasndaki snrn nerede izilmesi ge
rektiidir. Uygulamada karlalan soru udur: Tbbi m
dahaleyi tedavi derecesinin hangi dzeyinde durduracaz
ve ayn tedavi derecesine dayal kararlarda koullarn et
kisi hangi dzeydedir? Artk daha fazla iyiletirici mda
halenin mmkn olmad anlald noktada doal lme
srecinin kabul edilmesi iin en batan ele alnmasna yol
amakta ve yalnzca hastann rahatlamasn ve vakan iin
gerekli nlemler korunmakta ya da devreye sokulur. Bunu
sancl bir vazgeme srecinin paras olarak tedavi amal
mdahalelerin teker teker sonlandnlmas yerine, olum
suz bir dilden ziyade olumlu bir dille yaplabilir.
Bir insann ne zaman leceini doru tahmin etme
nin mmkn olduunu sylemek hem felsefi hem de tb
bi adan tartmaldr. Hatta son yllarda Christakis vd.
tarafndan bu tbbi ngr meselesi ele alnm ve yap-
tklan aratrmalarda doktorlarn tahminleri ile hastala
rn gerekten yaadklar sre arasnda byk farklann
bulunduu gsterilmitir (Christakis ve Lamont, 2000;
Glare ve Sinclair, 2008). Terminal aamaya veya tarza ne
zaman geileceine dair kesin, hzl ve nesnel klinik ks
taslar bulunmasa da; doal lme srecinin kabullenilii
palyatif bakmn etii ve pratii asndan merkez nem
tamaktadr. Kiinin lmekte olduunun ya da aktif
olarak lmekte olduunun sylenebilecei lmn yak
lat bu zaman dilimi, klinik ve davransal belirtilerin
bir arada deerlendirilmesiyle saptanabilir, am a bunlarn
hepsinin dikkate deer grlmemesi ya da inkr edilmesi
de mmkndr. Nesnel klinik kantlar, itahn azalm a
s, kilo kayb, yataktan kalkamama, halsizlik, fizyolojik
sistem zafiyetleri, hastaln ilerlemesi ve yaam sal organ
yetmezliinden olumaktadr. Buna bal olarak azdan
beslenmede de azalma grlmekte ve hastann bilin du
rumu ktletike genelde toptan kesilmektedir. Aynca
kiiden kiiye byk deikenlikler gsterse de, lmn
yaklatna dair ak veya rtl psikolojik kantlar ara
snda bana gelecekler yznden hznlenme, duygusal
olarak ie kapanma ve lmn yaklatnn kabulleniiy-
le birlikte gelecek iin planlar yaplmas (rnein lmekte
olan kii veya ailesi tarafndan cenazenin planlanmas)
saylabilir.
lme sreci balamnda genelde beslenme ve sv
almyla ilgili kayglar dile getirilmektedir. Avustralyadaki
yatakl bir palyatif bakm biriminde yaplan kk lekli
bir niteliksel aratrmada, besin ve sv aliminin aama
aama kesildiini, tbbi tedariklerin durduunu ve hasta
nn kayglannm , aslnda yaknlarnn kayglan kadar b
yk olmadn gsteren bir tablo ortaya kmtr. Yeterli
az bakm saland srece hastalann sknt yaad
na ilikin bir kant yoktur. lgili yazn gzden geirildiin
de, hastaya sv verilmesi konusunda tbbi iznin ne lde
deerli olduu konusunda bir anlamazln bulunduu
ve arln daha ok verilm emesinden yana olduu gr
lebilir. An sv yklemesi ve tbbi besleme yoluyla az
rahatlnn arttna ilikin kantlarn olmad noktaya
gelinmesi, beslememe eiliminin balca gerekeleri ol
maktadr. Doal bir lme srecinde azdan beslemenin
ve gerek fizyolojik gerek psikolojik uyumun aama aama
azald algs da palyatif bakm da ciddi arlk tayan an
laylardr (Van der Riet vd., 2006).

Y LM

Steinhauser ve meslektalar tarafndan Chicagodaki bir


kamu sal aratrma biriminde yrtlen ve fazla sze
yer brakmayacak denli basit ve gl aratrma, lmek
te olan insanlarn yan sra onlarn aileleri, bakclar ve
salk uzmanlaryla konuulduunda, sonu olarak iyi
lme katkda bulunan etmenler konusunda arpc bir
gr birlii olduunu ortaya koymutur. Steinhauser
ve meslektalar, yaamn sona eriine ilikin son derece
ak fiziksel, kiisel ve toplumsal nitelikler tanmlamak
tadr. Hastalar ve aileleri lmn kendisinden ok lme
srecinin ktlnden korkma eilimindedir. Ac ve
semptom ynetimine, net kararlar almaya, lme hazr
lanmaya, eksik kalm ynleri tamamlamaya, bakalar
na katk sunmaya ve btn bir kii olarak onaylanmaya
deer vermektedirler. Ayn zamanda hediyeler vermek,
baklanna zaman ve para kazandrmak, ailenin stn
deki ykleri azaltmak, ilerisini planlamak, ilerini yoluna
koymak ve vedalam ak gibi katklarda bulunmak balca
ncelik olarak grlmektedir. Bu aratrmann sunduu
ok deerli kantlara gre, aslnda pek ok insann lmek
te olduunu kabullenmeye yatkn olup lme hazrland
grlmektedir, yeter ki gereken semptom kontrolne ve
bunu yapabilecek enerjiye sahip olsunlar. Ayrca hastalar
bu nihai hastalklar srasnda anlam, rol ve yararllk un
surlarn aramakta, ailelerine ya da bakclarna ar yk
olmaktan kanm aya almaktadrlar. Bunun pek ok in
san asndan bir vakar meselesi olduu anlalmaktadr.
Tbbi personel ise daha ok biyotbb ilgilendiren yn
leri vurgulam a eilimindedir, am a sreteki kilit rolleri
dnldnde bu da anlalr bir durumdur. Onlar
iin asl nemli gsterge, kendi temel mesleki sorumlu
luklarn hastann gndemindeki daha genel kayglarn
iine yerletirmektir. Pek ok servis bunu gerekletire
bilmek iin byk aba gsterirken bazen de bunu bakm
srecinden btn ynlerine etki etmek am acyla hastann
am alan ve nceliklerinin kaydedildii bakm planlama-
lan araclyla resm olarak yapm aya almaktadrlar
(Steinhauser vd., 2000).
McNamara ile dier sosyoloji yazarlan palyatif bakm
srecinde iyi lme ilikin ok daha incelikli ve ze
letiri banndran bir gr gelitirmilerdir. McNamara,
palyatif bakm hemireleri ve onlann bu kavram nasl
ina ettiklerine ilikin etnograk bir aratrmaya imza
atmtr. McNamara yallar evinde gerekletirilen ba
km srecinde "iyi lm idealine ta koyan be byk
zorluk tanmlamtr: Ana akm tbbn fazla ileri gitmesi
ve tedavide an mdahale eilimi, lm kabullenip
ona hazr olma etrafnda doan gerilimler, hastann deil
hemirenin kafasndaki iyi lm anlaylan, iyi lm
salamak am acyla yaplan kurumsal basklar ve bu am a
cn baarlamad durumlarda ortaya kan kabullenme
ve dknkl sorunlan. Bu noktaya ulaldnda, baz
palyatif bakm uygulam aclan tarafndan nerilen daha
gereki bir amacn (Kom esaroff vd., 1996), yeterince
iyi bir lm olduu kabul edilmektedir (Hart vd., 1998;
McNamara vd., 1994; McNamara, 2004). Bunun bir an
lam, lmn bir btnl olduu ve kiinin srdrd
yaam la tutarl olduudur. Dolaysyla kii, szgelimi,
uyuturucu veya alkol kullanmnn damga vurduu ve
toplumun dan itip tekiletirdii belal bir yaam sr
mse, o kiinin yallar evinde gerekleecek sakin ve
huzurlu bir lmle lmemesine amamak gerekir. Yaza
rn kulland bu yeterince iyi kavram, asl olarak ngiliz
ocuk psikoterapisti D. W. W innicottun (1896-1971) a-
lm alanna dayanmaktadr (Ashby, 2001). dealletirilmi
bir iyi annelik biiminden sz eden Winnicott, aslnda
bunun doas bakmndan gerekd olduunu ve ye
terince iyi kstasnn ok daha makul olduunu belirtir;
fakat bu durumda bile, birisinin ortaya kp yeterince iyi
anneyi yakndan desteklemesi gerekmektedir, ki o anne
de bunun karl olarak bakt ocuu destekleyebilsin
(Winnicott, 1986). Bir benzetme kurarsak, yeterince iyi
lmn de desteklenmesi gerekir, dolaysyla birinin
de bakcy bu yolda desteklemesi beklenmektedir. Bu
benzetmeyi devreye sokmann temel nedeni, hem aileden
gelen hem de profesyonel olan bakclara, ilgilendikleri ki
inin skntlarn azaltmann bir snn olduunu ve bakm
srecinin baklan kiinin arzulann ve beklentilerini pek
nadiren karladn, bu yzden de bakclann da aslnda
bakma muhta olduklann aklayabilmektir. Bakcla-
nn ilgilendikleri hastaya ve ailesine o idealletirilmi iyi
lm salayamadklannda, kendilerini baarsz hisset
memeleri gerekiyor. Palyatif tp dier uzm anlk alanlarn
snrlann fark etmeye davet etmiken, kendi kanlmaz
snrlan konusunda da ayn ekilde davranmas salkl
olacaktr. Bu nedenle palyatif tbbn dilbilimsel bir ifadesi
olarak lmekte olan kii iin Franszca accompagnement
(refakati) teriminin kullanlmas uygun grnmektedir
(Abiven, 1990; Hennezel, 1995); yani srece kahramanca
el koyarak sonuta herkesin umutlarn paralamak yeri
ne, bir tr yannda olma vurgusu sz konusudur.

PALYATF TIP VE LMN NKRI

Hospis ve palyatif bakm hareketi, gelimi lkelerde II.


Dnya Sava sonrasnda ortaya kan modern salk
sistemleri tarafndan lmekte olan insanlann grmezden
gelinmesine tepki olarak domutur. 20. yzyl boyunca
tedaviyi tbbi teknoloji odakl gren tp bilimi, srekli yeni
terapi seenekleri gelitirmitir. Bilimsel iyimserlik a
nda tp biliminde kaydedilen ba dndrc baarlar,
camiada da beklentileri ou zaman gereklik dzeyini
fazlasyla aan bir dzeye ekmitir, zellikle de tmr
onkolojisinde. Tp ve hemirelik meslekleri lm oun
lukla tbbi bir yenilgi olarak alglamtr, oysa belki de
lmekte len insanlarn bakmna yapabilecekleri en iyi
katk tedavi hedefli mdahalelerin ne zaman kesilecei
nin bilinmesidir; fakat istenen sonuca erime ans ne ka
dar dk olursa olsun, iyiletirme amal mdahaleleri
srdrmeye kendilerini tbben, ahlaken ve belki de yasal
bakmdan ykml hissetmilerdir. Palyatif tp ise l
mekte olan kiiye refakat edilmesi, btn lmcl has
talklarda ihtimal dahilinde olan hastay tedavi edememe
durumundan rahatszlk duyulmamas ve tbbn lmekte
olan insanlarn bakmna da nemli katklar bulunabi
leceini kabul etme gereini vurgulamtr. Bu dn
cenin Britanyadaki ilk ncleri, ana akm Ulusal Salk
Hizm etinin erevesi dna karak, bir ilk olan hospis ve
evde hospis hizmetini balatmlard. Ta en bandan iti
baren sosyal yardm ve eitim alanlarna odaklanm olan
bu servisler, uzman palyatif tp hizmetlerinin gereken tm
bakm stlenem eyeceini ve stlenmeye kalkmamas
gerektiini de kabul ediyorlard. Byle bir eye kalkr
larsa, uzmanlam servislerin srtna haddinden fazla bir
yk bineceini ve salk sektrnn geri kalannn beceri
lerinin heba olacan, ayrca zaman iinde topluma salk
camiasnn ve onun temel tedavi ve hastane servislerinin
lme sreciyle baa kamad gibi tehlikeli bir mesaj
verilmi olacan da dnyorlard. Sonuta palyatif
bakm uzmanlnn eldeki vakaya tamamlayc bir kat
kda bulunmasn gvence altna alan en etkin modelse
konsltasyon ve paylaml bakm yaklam olmaktayd.
Dnyann her yannda yeni oluturulmu pek ok
palyatif bakm inisiyatifi, lkelerinde tek balarna ayakta
duran dknler evi kuram larna yeterince yatrm yapl
mamasna ve ilk klinik hizmetleri ve kilit pozisyonlar en
azndan byk eitim hastaneleriyle ortaklaa yaplm as
na karn, ngilterede oluturulan bu ilk bakm modelini
ilk bata aynen yinelemeyi denemitir. Bu ilk admlarn
akabinde hem ngilterede hem de dnyann pek ok l
kesinde, James ve Fielda gre kanlmaz olarak (James
ve Field, 1992), bu iin nclerine greyse tam da balan
gtaki amalara uygun biimde (Higginson, 1993) palyatif
bakm inisiyatifleri ana akm klinik servislerine yeniden
dahil edilmitir. Bylelikle palyatif bakm hizmetleri bu
gn, bizatihi hzla evrilmeyi srdren salk sistemleri
iinde srekli bir dinamik gelime sergiliyor olarak grl
mektedir.
Palyatif bakmn ana akm tbba eklemlenmesi sre
cinde, en azndan palyatif tbbn kendisinin de olaana
uyarak lm inkr eder hale gelip gelmedii sorulabilir.
Bu arada palyatif tbbn gndemi, lmden dier balkla
ra doru tandka, palyatif bakm da lme sreci yeri
ne yaam kalitesine odaklanr olmutur. Dolaysyla belki
u da dikkate deerdir: Tbbi bak, bilinli veya bilinsiz
biimde, daha az lm merkezli hale gelip hastalar ya da
aileleri iin daha kabul edilebilir ve skntsz bir zemini
makul bulan meslektalarn kazanmak zere ilgisini bir
taktik olarak lmden uzaklatrmtr. Bu kayma des
tekleyici bakm teriminde de zmnen vardr, zira bu terim
de hastalar ve zellikle kanser hastalan iin, baz palyatif
bakm unsurlannm hastaln daha erken bir safhasnda,
lm henz yakn deilken ya da ihtimallerden yalnzca
biriyken devreye sokulmasna gnderme yapmaktadr
(Viallard, 2004). Zaten palyatif bakm doktorlan bile o
unlukla, lm safhasna girmi ya da lmek zere olan
hastalara fazla zaman ayrmamaktadr. Bu grev daha ok
hemirelere, aile yelerine veya bakclara dmektedir.
rnein Oxford Textbook o f Palliative Medicinea. bakarsa
nz, gerek lme srecine aynlm tek blmn, terminal
bakm anlatan blm olduunu ve bunun da 1.280 sayfa
iinde yalnzca 14 sayfa tuttuunu grrsnz (Furst ve
Doyle, 2005).
ARATIRMALAR
Genel
Aratrmalarn ou yaam kalitesine ya da belirli semp
tomlarn giderilmesine younlamtr; bu durum bal
bana sorunlu olmamakla birlikte, tbbn lme ilikin
balca dncesinin lmden klinik olarak olabildiin
ce uzak durmak ve biyofizie sk skya sarlmak olduu
grn yanstm ak gibi grece teleolojik ve olumsuz bir
sonucu beraberinde getirmektedir. Aslnda, belirli semp
tomlara ve fiziksel iaretlere mekanik ekilde odaklanmak
tp biliminin doasnda vardr. Bunlar daha sonrasnda
deerlendirilmek zere, klinik bir tan srecine sokulur,
bundan ihtimaller ve ayrc tan kartlr, ardndan da
sebebi saptamak zere hazrlanm testlere ve tetkiklere
bavurulur. Bu ekilde ulalan sebebe, sorunu kkn
den zmek zere mdahale edilir ve bylelikle tedavi
baarlr. Palyatif tp ise bu Batl tp geleneinin uzant
sdr ve en basit haliyle, ayn teknikleri, skntya yol aan
ac ve dier semptomlar gidermeyi ncelikli hedef alarak,
bu kez iyiletirilemeyecek hastalara uygular. Bu mesele
palyatif tbbn etkin biimde devreye sokulmas asndan
ok gereklidir, hatta merkez nem tamaktadr. Palyatif
tbbn alt dallan da giderek gelimi ve meslek iinde g
venilirlik kazanm olsa da, sre hl devam etmektedir.
Bununla birlikte, palyatif tbbn daha da byyp kendi
tp dnyas iinde daha fazla kabul grmesi oyunun ku-
rallanna uym asna baldr. Bu da ilk olarak kant temelli
biyotp aratrma hareketine katlmasn, ikinci olarak da
yaam kalitesini vurgulamasn ve lmden uzaklam as
n gerektirmektedir (yukarya baknz).
Tedavi aratrmalan, tbbn dier alanlannda olduu
zere, hastalan yazglarna gre ele alp gruplandran,
tercihen yeni bir tedavi biimini inceleyen kontrol ve m
dahale kolu bulma hedefli bir metodolojiye dayanr. Bu
szde st dzey kantn rasgele denemeler sonucu elde
edilmesi, zellikle yeni tedavilerle (ncelikle de ilalarla)
ilgili hipotez snama sreci iin esastr. Am a eldeki bilgi
hasta bireylere veya hastalklarnn seyrine uygulanm al
dr ve bu tr aratrma teknikleri de kanlmaz biimde
bir son noktaya odaklanma ierir ve buradan da hastann
penceresinden baklarak, deneyimin btnyle bir iliki
kurma kapasitesi karsamaya allr.
Palyatif bakm alannda aratrma yapmann glk
leri yeterince belgelenmitir. Bugne kadarki almalarn
byk blm palyatif tbbn bireylerden ziyade toplum
lar zerinde etkili olup olmadn incelemektedir. Palyatif
bakmn btnc ve okdisiplinli doas, mdahaleleri
yaltlm biimde ele alarak etkilerini ayr ayr lebilmeyi
gletirmektedir. Denemeler iin hastalann seilmesi ve
zerlerinde allmas gtr; rasgele kontrol denemesi
gibi bir altn standardna balanm olan kant dzeyi hi
yerarisi dier aratrmalan ve zellikle de niteliksel al-
m alan bir kenara itiyor grnmektedir. Nitel incelemele
rin deerlendirilmesini de klavuzlara katm aya ilikin bir
yaklam, aslnda palyatif bakm gerekliklerine daha iyi
uyacaktr (Aoun ve Kristjanson, 2005).

Semptomlarn Yaygnl
lmekte olan kanser hastalarnda en ok grlen semp
tomlar yaygnlk listelerinde zetlenmitir. Bunlar arasn
da en sk grlenleri halsizlik, kilo kayb, itahszlk gibi
genel yapsal belirtilerdir. Ac, mide bulants ve kusma,
nefes darl ve endie de genelde ar basan, ama daha
az bir sklkla grld bildirilen semptomlar arasnda
dr (Wakefield ve Ashby, 1993; Teunisson vd., 2007). Bu
durum da palyatif tp asndan glk oluturmaktadr;
nk yapsal belirtiler tedaviye en az yant veren ve bu
gnk bilgi dzeyimizle giderilme seenekleri snrl olan
semptomlardr. Yaymlanmam bir incelemede (Kat ve
Ashby) sknt verici sorunlar listelendiinde, dk tuta
mama sorunu bu listenin en stlerine dek kabilmek
tedir ki, bu sonu da hastalann, dklarn tutabilmeyi
muhtemelen bir gurur meselesi olarak grp bu konuya
ok yksek deer bitiklerine iaret etmektedir.

yiletirme odakl yaklamlar


Hastalann straplan veya dier rahatszlk belirtileri azal-
tlmad srece toplumsal ya da tinsel benlikleriyle ko
layca ilgilenemeyecekleri aka belli olmakla birlikte, pal
ya tif tbbn dayand tp modelinin de snrlannm olduu
baz yazarlar asndan aka ortadadr. Lawton hospiste
gndelik bakm ile yatarak tedavi grlen hastane ortam
larnda yrtt bir etnografik alan almasnda, hos-
pis bakm hareketinin ne srd iddialann, zellikle de
benliin kendini ifade snrlan bakmndan, fazla byk
olduunu ve bu bakm modelindeki lm srecinin ka
nlmaz bir paras olarak, hastann toplumdan ayrt-
nlm as yolunda pek fazla bir baannm elde edilemediini
ileri srmtr (Lawton, 2000).
Kearney de bakm altndaki hastalann ihtiyalann
karlamann bir yolu olarak, Asklepionu n 1 kadim iyile
tirme ritellerine dayanan mitolojiyi kullanlabileceini
kefetmi ve bu yeni yaklamn da geleneksel Bat tb-
byla yan yana kullanmtr (Kearney, 2000). Rod Mac-
Leod ise doktorlann lmekte olan hastalara yaplacak
bakm nasl rendikleri meselesini inceleyerek, bir dok
torun edindii ilk deneyimlerinden kalan derin etkilerin,
onun gelecekteki hastalarna sunduu bakm yaklamn
da ekillendirdii sonucuna ulamtr (MacLeod, 2001).
Yine bu sonutan yola karak, hasta merkezli palyatif
bakm eitiminin genel olarak doktorluk mesleine ve ki

1 Dnyann bilinen ilk salk merkezleri (veya hastaneleri) olan asklepi-


onlann en by Bergamadadr. Salk tanrs Asklepiosa inanarak
ifa bulmaya gelen hastalann tedavisi her eyden nce temizlenmeye,
iyilemek iin dua edip adaklar adamaya, sonrasnda da rya tabirine
ve telkine dayanyordu. ifal kutsal su, gne ve amur banyolar,
otlardan yaplan ilalar, ayinler, mzik ve tiyatro gsterileri de tedavi
yntemleri arasndayd ed. notu.
isel geliime katks olabileceini de belirtmitir. Ayrca
tp mesleinin de, Lawtonn ac ekmeyi btnc tarzda
ele alma giriimlerinde ortaya kan glklerin farkna
vard sylenebilir (Macleod, 2007).

Istrap
nde gelen iki klinik tedavi uzman, strap ekmenin
doasna ilikin daha kapsaml bir tbbi anlay gelitir
meyi denemilerdi. Saunders hospis hareketinin ilk d
nemlerinde elde edilen klinik deneyimlere dayal klasik
bir Descartes kart tez olarak, btnsel strap ek
me kavramn gndeme getirmi ve btn semptomlarn
birbiriyle balantl olup, hem fiziksel hem de psikolojik
bileenleri bulunduunu vurgulamtr. Bu nedenle de
Saunders, klinik tedavi uzmanlarna strap ekmeye ve
semptomlara hem duygusal hem de manevi olarak zenli
yaklamaktan asla vazgememelerini srarla nerm ekte
dir (Cherny, 2003). Istrap ekmenin doas zerinde a
lan bir baka isim olan Cassell de benzer bir btnc
uyanda bulunmaktadr. Cassell Istrabn Doas ve Tbbn
Hedefleri adn tayan klasik kitabnda, strabn hafifle
tilmesi konusunda hekimin derinlikli bir yaklam sergi
lemesinin ve bir btn olarak kiiye dair kapsaml bilgiye
erimenin gereini savunur. Son derece doktor merkezli
bir yaklam gelitirse de, polemiinin hedefinde sempto-
matolojiyi eitli blmelere ayran ve daha kapsaml bir
ekilde bakmaktan uzak duran ana akm tp yaklam
vardr (Cassell, 1991; Cherny, 2003).

lmeye ilikin genel tasvirler


lme srecine ilikin tasvirlere klinik yaznnda ok ender
rastlanr ve bunlann byk blm de etnografya bak
asndan tremi nitel incelemelerden kar. AB D nin
Montana eyaletindeki Missoula ehrinde gerekletirilen
ve bir sergileme projesi statsne sahip ilk dnem yeni
liki bir yerel bakmevi program, dokuz hastann yaad
lme srecine ilikin etnografik bir dkm yaym lam
tr. Saptamalarna gre hastalar iin balca izlekler un
lard: Akn bir sreklilik aray, gidiatn kontroln
ele alma giriimleri, toplumsal ilikilerin kopmasnn ve
hareketsiz kalmann getirdii etkiler, ekonomik etkiler,
evde bakm semenin sonular ve kazanmlar, umudun
azalmas, kiisel olgunluk ve vakarn kaybedilmesi (Sta-
ton vd., 2001). Bu projenin bata lmcl derecede has
ta olanlarn alt kltrne ilikin olmak zere ulat
toplumsal sonularn sorgulanabilirliine (Ashby, 2002)
ve hem bu projenin hem de projenin gerekletirildii
topluluun benzersizliine ramen, bu izlekler ve zellikle
de bamszl koruma mcadelesi, dier benzer alma
larda da yanksn bulmutur (Kellehear, 1990; Young ve
Cullen, 1996; Lawton, 2000).
W itzel 1965-1972 yllar arasnda Erlangen-Nm -
bergde lmekte olan 360 hasta zerindeki gzlemlerini
aktarmt ve bu hastalarn 110 tanesi mrnn son
yirm i drt saatini, dierleriyse son haftalarn yayordu.
Witzel bu hastalarn davranlarn bir kontrol grubuyla
karlatrdnda, aldklar tutumlardaki byk farkl
lklar, lmekte olan hastalarda lm arifesine gelindi
inde sknet ve kabullenme, korku duygusunun azl
veya hi olmay ve renme arzusunun grece yokluu
gibi unsurlar fark etmiti. Bunun yan sra lmeden nce
ksa bir toparlanm a dnemi ve ar kesicileri kullanma
ihtiyacnn azaldn da grmt (Witzel, 1975). ok
ak seik bir halde ortada duran bu aralk hakknda epey
konuulmu olsa da, belgelendii ok nadirdir. ada
uygulamalarn ortak bir zellii olan bu cokulu hezeyan
ve terminal huzursuzluk haline, yani bir tr sessizlik
ten nceki frtna durumuna dair elimizde pek az kant
bulunmaktadr. Palyatif bakma giren hastalarda %20
ila % 40 arasnda grlen bilisel huzursuzluk orannn,
lm zam anna gelindiinde % 9 0 a dek kt aktarl
mtr (Breitbart ve Cohen, 2000; MacLeod, 2007). Ayrca
W itzel ulat verilerin, Kbler-Rossun klasik eserinde
ki be aamay doruladn da grmt. Yaymlad
veriler ayrntlar bakmndan snrl olm asna ve 19701er
Alm anyasm m toplumsal-kltrel yaps itibariyle baka
yerlere uygulanabilirlii snrlamasna ramen, tbbi bir
perspektiften yaplm bu tr incelemeler son derece en
der olduu iin W itzelin bu aratrmas ilgintir.
Otuz yl ncesindeki Alm anyadan kan bu grece
huzurlu lme sreci tablosu, modern palyatif balam uy
gulamalarn cevaplamakta yetersiz kalmaktadr. Hasta
nn yaad cokulu hezeyan ve terminal huzursuzluk
durumu ile ardndan gelen nihai sakinleme, yukarda da
grld zere, dnya leinde ve farkl merkezlerde
ele alndnda, hatr saylr lde deikenlik gstere
biliyor. Bunun nedenleri artk nfusun daha da yalan
m olmas ve hastay daha uzun sre hayatta tutmasna
ramen yaam kalitesi meselelerini zorlatran daha etkili
tedavilerin varl olabilir. Bununla birlikte, hastaln be
lirtilerine ynelik daha iyi bir ila tedavisine geilmesinin
bedeli, beden fizyolojisinin bozulmasnn yan sra ila ve
metabolit birikimi nedeniyle, zellikle de opioidler yzn
den nemli oranda bilisel bozukluklarn ortaya kabil
mesidir (Mercadante, 1999; Morita vd., 2002).
lme ilikin az saydaki palyatif tp temelli inceleme
ler arasnda Michael Barbatonun almas zel bir yere
sahiptir. lm noktasna ilikin ilk incelemelerden birini
gerekletirmi ve gzlemlerini bu deneyimin varolusal
ynleriyle de ilikilendirmi olan Barbato, yaamn son
saatlerinde, noninvazif elektroensefalografi (EEG) kulla
nan birka aratrmacdan biridir. On iki hasta zerinde
yrtt kk bir incelemesinde, bilinsizliin ilalar
dan ziyade hastalk etmenlerine bal olduu sonucuna
varmtr (Barbato, 2001). la tedavisi ile lme srecinin
bu yn daha fazla incelenmeyi hak etmektedir; nk
sakinletiriciler ve zellikle de yaygn kullanlan midazo-
lam gibi benzodiazepin ilalarna bavurulmas durumun
da, kilitlenme durumunun grlmesi hl mmkndr.
Hasta dardan sakin grnebilir, ama duygusal olarak
tutulup kalm olabilir ve farkndalk da ihtimal dahilin
dedir.
Brownm akut hastane lmleri zerine yapt etnog-
rafik inceleme, Gney Avustralyadaki iki hastanede yirm i
hastann byle ortamlardaki gerek lme srecinin uygun
olmayan, yetersiz artlarda gerekletiini gstermitir.
Hastalar hatr saylr srelerde yapayalnz kalmaktadr;
hastane personeliyse ounlukla yapacaklarnn snrl
olmas nedeniyle skntl, stelik hastanenin rutiniyle de
kstlanm haldedir. Hasta ounlukla ihtiyalar daha
rahat karlanabilsin diye deil, dier hastalar onun gir
dii lme srecine tank olmasn diye tek kiilik odaya
alnmaktadr. Bakclar teknik bakma olduka fazla za
man ayrrken, hastann duygusal ve manevi ihtiyalan-
naysa snrl bir dikkat gsterilebilmektedir. Bu inceleme,
hastanelerin lmekte olan insanlarn ihtiyalarna gre
kendilerini yeniden dzenlemelerinin ve hastay rutine
uydurmaktansa birey olarak hastann ihtiya duyduu
bakma kendilerini uyarlamalarnn zorunlu olduunu
gstermektedir (Pincombe vd., 2003).

Terminal sakinletirme (sedasyon)


Sakinletirici ilalara ounlukla terminal bakmda (l
mn artk ok yaklat dnldnde), hastann ger
ginliini, kayglarn ve terminal huzursuzluk denilen eyi
dindirerek onu rahat ve vakur tutmak zere bavurulur.
Bu ilalar hastann skntlar orannda kullanlr, lm
kolaylatrma amac gtmez (Ashby, 1997). Tp dnyasn
da, byle bir mdahalenin lme katksnn olup olmad,
hatta tedavi hedeflerinin ne olduu ya da olmas gerektii
konusunda tam bir anlamazlk olduu aktr. Kabul edil
mi palyatif bakm uygulamalar dahilinde, hastalarn sa-
kinletirildii ve merkez sinir sisteminin veya solunumun
basklanmas ya da sv kayb ve a brakma yznden
lmlerine neden olunduunu iddia edenler vardr. Elbet
te, palyatif bakm uygulamaclar, hastaln herhangi bir
aamasnda sakinletirici olarak morfini ok ender kulla
nrlar ve zellikle hastalar normal ilevlerini elden gelebildi-
ince srdryorsa, sakinletirici verilmesi genelde kabul
grmez. Terminal bakma gelindiindeyse, morfin kullan
mnn muhtemelen metabolit birikimi yznden terminal
huzursuzluu artrma ihtimali bile vardr. Terminal bakm
safhasnda sakinletiriciler genellikle gerginlik ve skntla
r nlemek amacyla, arada sradaysa hasta yaananlarn
daha az farknda olmay arzuladnda ve dier zmler
ie yaramadnda baka semptomlara kar (ac veya nefes
darl gibi) titre edilir. Eer bilinli ve ehil durumdaysa,
daha fazla sakinletirilmek isteyip istemedii bizzat hasta
ya sorulabilir; ama yeterlilikleri olmad iin hastalar o
unlukla bu noktada deillerdir. unu da belirtmekte fayda
var, hastalar bu aamaya gelindiinde genellikle bilinsiz
dir ya da bilisel ilevlerini yitirmi bir haldedir, dolaysyla
da ehil deildir. Bu sakinletirme ediminin lm zamanna
hibir etkisinin olmadn kesin olarak sylemek mmkn
deildir; ama asl sorun gerekte bu deildir ve hastann
rahatl ve vakan bu soruna ar basmaktadr. lmn
kesin zaman ngrlemez, nk fizyolojik ve farmako
lojik etkenlerin hastaln zamanlamasna yapaca greli
katklar da ounlukla tam olarak llemez. Terminal
bakm ortam dnda, farmakolojik kaytszlk denen ey
(bilin kayb noktasna dek sakinletirici verme), ciddi bir
organik beyin rahatszlna kar geici bir nlem olmad
srece, kabul edilmi palyatif bakm uygulamalan arasn
da deildir ve zellikle de hastann yaamn sona erdirme
yollanndan biri olarak grlmez.

lmeyi arzulamak
Hastalklann ileri aam alannda ekilmek zorunda kal
nan straplann bykl ve ktl nedeniyle intihara
veya lmeye yardm c olmann, yasal seenekler arasnda
olmas gerektii gr yaygn bir kandr. tanazi zeri
ne ciddi bir klliyat olmasna ramen, lm hzlandrma
arzusunun davurumlarn ya da hastann gelecekte bir
noktada byle bir seim yapmas gerektiinde ne hisse
debileceine ilikin grlerini kefetmeye ynelik ok az
alma yaplmtr. Ac ve straplar sklkla konu edilse
de, bir kez daha bunalm, endie, kontrol elinde tutma
arzusu ve bakclara yk olmama meselesi de sk sk vur
gulanmaktadr (Hudson vd., 2006a ve 2006b).

Vakar
Chochinov palyatif bakmdaki hastalarda vakar konusu
nu incelemi ve vakar koruyan bir palyatif bakm m o
deli nermitir (Chochinov, 2002b). Ona gre vakur lme
palyatif bakm lehine en ok kullanlan slogan olmakla
birlikte, pek de aratrlm deildir. Bir incelemesinde
ulat bulgulara gre, vakarn zedelendii duygusu gre
ce ender olmasna ramen (%7,5), vakarn kaybedilmesi
nin belirli trlerdeki um utsuzluk ve bunalmla balantl
olduu gzkmektedir (Chochinov, 2002a). Bu makaleye
editrlerin yazd yorumda, sz konusu alma uzm an
lam palyatif bakm gren yalnzca on alt hastay baz
almasna karn, lme srecinin -en azndan vakar sz
konusu olduunda- pek ok insann korktuu kadar kt
olmayabileceini dndrmektedir sonucuna varlmt
(Agravval ve Emanuel, 2002). Bu model iyi palyatif bakmn
mevcut bilinen zelliklerini yeniden iliyor olarak grlebi
lir ve dahas editrlerin yazd sonu birazck aceleci diye
nitelendirilebilir, ama bu makale, gerekten de hastann
esenlii hakknda daha geni bir bak asna gerek ol
duunu, acnn pay abartlrken nefes darl ve bunalm
gibi unsurlarn hafife alnabildiini ortaya koymaktadr.
Bu makale ayn zam anda yedi alt izlek saptamaktadr:
Benliin sreklilii, roln korunmas, gururun inenme
mesi, iyimserlik, retkenlik/miras, kabulleni ve diren/
mcadele ruhu. Bu aratrma bir kez daha palyatif bak
mn lm merkezliliini sorgulamaya sevk etmektedir.
l m le yzleilirken hl iyimser olup yaam ay olumlu
biimde srdrebilmek, pek ok insan iin nemli grn
mektedir. Baz gzlemciler ve zellikle de lmn kabul-
leniliini kendilerine yol gsterici bir deer olarak gren
palyatif bakm alanlar, en byk vakarn, lm kar
snda sergilenen metanet ve soukkanllk olduu, ama
sregiden bir yaam mcadelesi iinde bulunan kiiler
asndan bunun zellikle ncelikli bir konu olup byle
grlmesinin toplumsal ve kltrel nem tad da ile
ri srlebilir. Macklin de biyoetiin bak asyla vakur
lmek gibi geniletilmi kavramlarn krlganlna dikkat
ekmitir (Macklin, 2003).

Yaam kalitesine ynelik incelemeler


Salk bakmnda yaam kalitesini lebilecek pek ok
alet ve ara vardr, am a asl glk bunlar hastaln k
tye gitmesinin kanlmaz olduu palyatif bakmn zel
ortamna uyarlamaktr (Jordhoy, 2007). Yaam kalitesine
ilikin evrensel sorular hastalk belirtilerinin deerlendi
rilmesinde yardm c olabilir. Grne baklrsa, klinik
ortamnda en ok kullanld yer, tekil belirtilerin gide
rilmesine younlaan hamleler ile kiinin alglad esen
lik hissi zerindeki etkilerini birbirinden ayrabilmektir.
Dolaysyla, szgelimi, belirli bir hastann yaad ar
aclarn giderilmesine younlaan bir klinik bakm, her
eye ramen, artc biimde, hastann gznde genel
olarak daha iyi yaam kalitesi kuracak ekilde dengele
nebilir. Hastalar ile onlarn vekilleri, zellikle aile yeleri
veya bakclar arasndaki farkl aktarmlar meselesi de
gz nnde bulundurulmas gereken bir baka nemli
amaz oluturmaktadr (Higginson ve Gao, 2008).

lme zerine kapsayc teoriler


Palyatif tp konusundaki eserlerin, byk fikirler alan
na girmekten ve bu kitabn giri blmnde Kellehearn
yapt trde, lme srecine dair teoriler retmekten ka
nd aktr ve tp pratisyenlerinin ou da muhtemelen
bunun kendi ileri olmadn dnmektedir. Baz ba
kmlardan zc bir durum; nk bu trde bir aba pek
ok noktay aa karabilir ve anlaml rnler verebilir.
Modern dnyada lm ve lme srecinde faillik ve ki
isel kontroln ok byk nem tad aktr. Bireysel
bamszln zenle kollanp gelitirilmesi modern salk
etiinde en ok deer verilen kural olmutur. Batl lke
lerin ok az bu grten uzak durmaktadr, am a insan
larn kk bir ksmnn tam bir toplumsal boluk iinde
ld aktr ve yaadm z sre boyunca, kendi istek ve
arzularmzn yegane belirleyici olmasn beklemenin ger
eki olduu tek bir safha bile bulunmad malumdur.
Bu, lm gibi bamlln ok yksek lde deneyimlen-
dii bir zam anda zellikle geerlidir. Palyatif tp hastann
ailesi ve toplumsal evresinin yaanan bakm sreciyle
skca btnlemesini vurgular ve bu btnleme has
taya yardm c olsa veya onu glendirse bile, kendi ha
yatn kontrol etme mefhumu asndan nemli glkler
karmaktadr. Palyatif bakm uygulayclar hem lm
srecinin hem de bizatihi lm olgusunun gerekliiyle
urarlar ve kendi lme sreleriyle bir an iin bile y z
lemek istemeyen ve bunu yapamayanlar iin bu son de
rece zorlayc olabilir, hatta kimi zaman kabul edilemez
bulunabilir.
Barbato lm imgesinin bir yolculuk olarak alnma
sn ve bu yolculuun gvenli gemesine yardm c olan
klinik uzmanlarn neminin asla azaltlmamas gerektii
ni vurgulamtr (Barbato, 1998). Klinik uygulamalarnda
yolculuk metaforlan yaygn biimde kullanlmaktadr.
Stroebe ve Schutun kederli insan davran modeli,
ounlukla bir matem modeli olarak ele alnp aratrl
mtr; bu modelde kii yaad keder duygusundan kay
naklanan davranlar ile gndelik ileri arasnda srekli
gidip gelmektedir (Stroebe ve Schut, 1999 ve 2008). Bu
kavram lmekte olan insanlara henz uygulanmamtr;
am a bu insanlarn da lm gerekliiyle yzleme ve ya
amlarn elden geldiince olumlu bir tarzda srdrme
(vade doluncaya kadar yaam ak , pes etmemek ve en
ktsne hazrlanmak ama en iyisini um m ak gibi) ara
snda salndklann kabul etmek akla yatkndr. Gn
mzdeki lmcl hastalarn lene dek bakld bakmevi
hareketi tamamen yaklaan lm gereini kabullenip
ona hazrlanmaya dayand iin, um ut ile gereklik ara
sndaki bu gerilim ve palyatif bakmda cesaretin rol
nemlidir (Nekoliachuk ve Bruera, 1998; Wein, 2005). Pal
ya tif bakmn bu temel vehesi de toplumsal deerlerden
bamsz olmayp kklerini Hristiyanlktan almaktadr,
zira Hristiyanln tarihi incelendiinde, lme hazrlan
mann ve lml olduumuzu daima aklda tutarak ya
amann, her yere nfuz eden bir manevi inayet olarak
algland grlmektedir (Jalland, 2002).
lmeyi dnyadan elini eteini ekme duygusunun
elik ettii bir sre olarak gren kopu izlei, dini ve sa
natsal davurumlarda grlmektedir (rnein Strauss
ve Son Drt arks: Das Abschied von der Erde (Elveda
Dnya), Tibet Budizmi, Quaker man ve badetleri sayla
bilir); am a klinik yaznnda pek fazla yer etmemitir, oysa
olup biten ak bir biimde budur. Kopu hissi daha eski
eserlerin bir zelliiymi gibi grnyor. Kbler-Rossun
tasvir ettii safhalar ise pek oklarna gre fazlasyla ku
ralc olduundan son yllarda epey gzden dmtr
(Kbler-Ross, 1970). Bununla birlikte, kederlilie dair
safha teorileri gnmzdeki matem aratrmalarnda
ampirik deerlendirmelere konu oluyor (Maciejewski
vd., 2007). Aslnda bu alann ilk yazarlar da, zellikle
kabullenme konusunda benzer zellikler saptamlard.
Witzel ve Hintonn gzlemleri de kanlmaz olduu ke
sinletike lme uyum salama ve tedricen kabullenme
durumunun grldn ortaya koyar (Hinton, 1967;
Witzel, 1975). te yandan Seale ve meslektalar Birleik
Krallkta, lme srecinin farkmdal bakmndan nem
li bir deiiklik saptayacak ve bunu zkimlik tasarmlar
zerinde kiinin kendi kontroln koruma kaygsnn or
taya kmas olarak yorumlayacaklard (Seale vd., 1997).
Tahmin edilebilecei zere, tp, lm fizyolojik bir
paralanma olarak grmekte ve bu srece kar giderek
daha fazla baarsz olan mcadelelere arlk verm ek
tedir. Bu durum dzeltici ve yeniden canlandrc yakla
mlarn artk ender olmaktan kt palyatif tpta da bir
dereceye kadar geerlidir.
Missoula ehrinde yaplan aratrmada en belirgin
grlen izlek, lmekte olan kiilerin ihtiyalarn karla
maya odaklanm bir bakm veya yenilenme servisine yer
letirilmi olmalarna karn toplum iinde haklarndan
mahrum braklm bir grup oluturduklardr. Bu kav-
ramlatrma geerli kabul edilsin ya da edilmesin, ABD
(veya baka herhangi bir OECD lkesi) gibi ar pozitivist,
bireyci, grev odakl toplumlarda huzurlu, aamal, m te
fekkir, am a balarn koruyan bir lme pek yer olmamas
gibi daha derin bir hastal davurduu gerektir. lm
cl hastalarn lene dek bakld bakmevleri ve palyatif
bakm hareketi, bir bakma lmekte olan insanlarn ve
ailelerinin tp yznden alkonulup haklarndan mahrum
edilmelerine kar geni apl bir ortak aba olarak gr
lebilir. lme sreci 20. yzyln ortalarnda etkili m odem
tbbi mdahalenin ilerlemesi sonucu gzden dmtr,
lm enin toplumsal ve manevi boyutlarna olumlu etkileri
ayrt etmek daha gtr. yi niyetli yaklamlarn srecin
tbbiletirilmesine verecei zararlar ise gerektir.
Barbato ile K eam ey dnda tp yazn akmlk ve
dnm konularnda grece sessiz kalmay srdrm
tr, oysa bir iyileme arac olarak anlam arayna byk
nem atfedilmektedir (Barbato vd., 1999; Keam ey, 2000).
M odem palyatif tp, okdisiplinli palyatif bakmn bir
paras olarak, lmekte olan insanlar iin pek ok ey
baarmtr. Bu alandaki klinik abalar, mdahalelerin
etki gsterebilecei yksek dzeyde skntl alanlara yo
unlamaktadr. Am a bu alann rettii eserler, art
c olsa da, gerek lm deneyimi hakknda pek fazla ey
sylememektedir. Tersi yndeki btn abalara ramen,
hastann sesi beklendii kadar gr ve sk duyulmamakta
dr. Tbbn, aslnda tbbi olmayan skntlar tbbi klma,
kendini an yceltip yapamayaca ilerin altna girme
ve bylece hasta bakmnn dier alanlarna yapm a dedi
i eyi yapm a hevesinin stesinden gelmek iin titizlikle
almas gerekm ektedir. Kendini kiinin veya topluluun
yaamlar balamna srekli olarak yeniden yerletirmesi
gerekir. Palyatif tp lme btnlkl bak iinde ku
rulmutur ve lmn kabullenilip ona hazrlanlmasma
byk deer bimeye dayanr ki, bu da en erken geliip
serpildii toplumlarda bile yerleik kltrn karsnda
olmas demektir. Palyatif tbbn ona ihtiya duyan herke
se ulatrlabilmesi gerekir ve bu bazen lmden belli bir
uzaklkta olabilir, ama gzn herkesin odasnda bulu
nan o filden, lmden ne olursa olsun ayramaz.

KAYNAKLAR

Abiven, M. (1990) Pourunemortplushumaine, Paris: Intereditions.


Agrawal, M. ve Emanuel, E. J. (2002) Death and Dignity: Dogma
Disputed, Lancet, 360 (9350): 1997-8.
Aoun, amar M. ve Kristjanson, L.J. (2005) Evidence in
Palliative Care Research: How Should It Be Gathered?,
Medical Journal o f Australia, 183 (5): 264-6.
Ashby, M. (1997) The Fallacies of Death Causation in Palliative
Care, Medical Journal o f Australia, 166 (4): 176-7.
----- (2001) Natural Causes? Palliative Care and Death
Causation in Public Policy and the Law, Tp Doktoras
Tezi, Department of Medicine: University of Adelaide.
---- - (2002) Review of Jana Staton, Roger Shuy and Ira Byock,
A Few Morths to Live, Washington DC, Georgetown
University Press, 2001, Monash Bioethics Reuiew, 21 (2):
37-9.
Ashby, M. ve Stoffell, B. (1991) Therapeutic Ratio and Defined
Phases: Proposal o f Ethical Framework for Palliative Care,
British Medical Journal, 302 (6788): 1322-4.
Barbato, M. (1998) Death as a Joumey to Be Undertaken,
Medical Journal OfAustralia, 168 (6): 296-7.
----- (2001) Bispectral Index Monitoring in Unconscious
Palliative Care Patients, Journal o f Palliative Care, 17 (2):
102- 8 .
Barbato, M., Blunden, C., Reid, K., Irwin, H. ve Rodriguez, P.
(1999) Parapsychological Phenomena Near the Time of
Death, Journal o f Palliative Care, 15 (2): 30-7.
Breitbart, W. ve Cohen, K. (2000) Delirium in the Terminally
111, H.M. Chochinov ve W. Breitbart (haz.) Handbook o f
Psychiatry in Palliative Medicine iinde, New York: Oxford
University Press, s. 75-90.
Cassell, E.J. (1991) The Nature o f Suffering and the Goals o f
Medicine, New York: Oxford University Press.
Cherny, N.I. (2003) The Challenge of Palliative Medicine: the
Problem of Suffering , D. Doyle, G. Hanks, N. Cherny ve
K. alman (haz.), Oxford Textbook o f Palliative Medicine
iinde, Oxford: Oxford University Press, s. 7-14.
Chochinov, H.M. (2002a) Dignity in the Terminally 111: A Cross-
Sectional, Cohort Study, Lancet, 360 (9350): 2026-30.
----- (2002b) Dignity-Conserving Care: A New Model for
Palliative Care - Helping the Patient Feel Valued, Journal
o f the American Medical Association, 287 (17): 2253-60.
Christakis, N. A. ve Lamont, N. B. (2000) Extent and Determi-
nants o f Error in Doctors Prognoses in Terminally 111 Pa
tients: Prospective Cohort Study , British Medical Journal,
320 (7233): 469-73.
Furst, C. J. ve Doyle, D. (2005) The Terminal Phase, D. Doyle,
G. Hanks, N. Cherny ve K. alman (haz.), Oxford Textbook
o f Palliative Medicine iinde, 4. basm, Oxford: Oxford
University Press, s. 1119-33.
Glare P. ve Sinclair, C. (200S) Palliative Medicine Review:
Prognostication, Journal o f Palliative Medicine, 11 (1), 84-
94.
Gould, G. (1992) Solitude Trilogy: Three Sound Documertaries,
Toronto, Canadian Broadcasting Corporation Records.
Hart, B., Sainsbury, P. ve Short, S. (1998) Whose Dying? A
Sociological Critique of the Good Death, Mortality, 3 (1),
65-77.
Hennezel, M. de (1995) La Mort intime, Paris: Robert Laffont.
Higginson, I. (1993) Palliative Care: A Review of Past Changes and
Future Trends, Journal o f Public Health Medicine, 15 (1): 3-8.
Higginson, I. J. ve Addington-Hall, J. M. (1999) Palliative Care
Needs to Be Provided on the Basis of Need Rather than
Diagnosis, British Medical Journal, 318 (7176): 123.
Higginson, I. J. ve Gao, W. (2008) Caregiver AssessmentofPatients
with Advanced Cancer: Concordance with Patients, Effect of
Burden and Positivity, Health Quality o f Life Outcomes, 6 (2
Haziran): 42.
Hinton, J. (1967) Dying, Harmondsworth: Penguin.
Hudson, P. L., Kristjanson, L. J., Ashby, M., Kelly, B., Schofield, P.,
Hudson, R., Aranda, S., OConnor, M. ve Street, A. (2006a)
Desire for Hastened Death in Patients with Advanced
Disease and the Evidence Base of Clinical Guidelines: A
Systematic Review, Palliative Medicine, 20 (7), 693-701.
Hudson, P.L., Schofield, P., Kelly, B., Hudson, R., OConnor, M.,
Kristjanson, L.J., Ashby, M. ve Aranda, S. (2006b) Respon-
ding to Desire to Die Statements from Patients with Advanced
Disease: Recommendations for Health Professionals,
Palliative Medicine, 20 (7): 703-10.
Jalland, P. (2002) Australian Ways o f Death: A Social and Cultural
History 1840-1918, Melbourne: Oxford University Press.
James, N. ve Field, D. (1992) The Routinization of Hospice:
Charisma and Bureaucracy, Social Science and Medicine,
34 (12): 1363-75.
Jordhoy, M. (2007) Quality of Life Measures: Practical Considera-
tions, European Journal o f Palliative Care, 14 (2): 59-63.
Keamey, M. (2000) A Place fo r Healing, Oxford: Oxford University
Press.
Kellehear, A. (1990) Dying o f Cancer: The Final Year o f Life,
Londra: Harwood.
Kleinman, A. (1988) The Illness Narratives: Suffering, Healing
and the Human Condition, New York: Basic Books.
Komesaroff, P., Lickiss, J., Parker, M. ve Ashby, M. (1996) The
Euthanasia Controversy: Decision Making in Extreme
Cases, Medical Journal o f Australia, 162 (11): 594-7.
Kselman, T. (2004) Death in the Western World: Michel Vovelles
Ambivalent Epic La Mort et lOccident, de 1300 nos jours,
Mortality 9 (2): 168-76.
Kbler-Ross, E. (1970) On Death and Dying, Londra: Tavistock
Publications.
Lawton, J. (2000) The Dying Process, Londra: Routledge.
Lynn, J. (2005) Living Longer in Fragile Health: The New
Demographics Shape End of Life Care, Hastings enter
Report Special Report, 35 (6): S14-S18.
Lynn, J., Shuster, J., Wilkinson, A. ve Simon, L. N. (2007)
Improving Care fo r End o f Life: A Sourcebook fo r Health
Care Maragers and Clinicians, 2. basm, New York: Oxford
University Press.
Maciejewski, P. K., Zhang, B., Block, S. D. ve Prigerson, H. G.
(2007) An Empirical Examination of the Stage Theory of
G rief, Journal o f the American Medical Association, 297 (7):
716-23.
Macklin, R. (2003) Dignity Is a Useless Concept, British Medical
Journal, 327 (7429): 1419-20.
MacLeod, R.D. (2001) On Reflection: Doctors Learning to Care
for People Who Are Dying, Social Science and Medicine, 52
(11): 1719-27.
Macleod, S. (2007) The Psychiatry o f Palliative Medicine: The
Dying Mind, Oxford: Radcliffe.
McNamara, B. (2004) Good Enough Death: Autonomy and
Choice in Australian Palliative Care, Social Science and
Medicine, 58 (5): 929-38.
McNamara, B., Waddell, C. ve Colvin, M. (1994) The Institutiona-
lization of the Good Death, Social Science and Medicine, 39
(11), 1501-8.
Mercadante, S. (1999) The Role of Morphine Glucuronides in
Cancer Pain, Palliative Medicine, 13 (2): 95-104.
Morita, Tatsuya, You Tei, Junichi Tsunoda, Satoshi Inoue ve
Satoshi Chihara (2002) Increased Plasma Morphine
Metabolites in Terminally 111Cancer Patients with Delirium:
An Intra-Individual Comparison, Journal o f Pain and
Symptom Management, 23 (2): 107-13.
Murray, S. A., Boyd, K., Kendall, M., Worth, A., Benton, T. F.
ve Clausen, H. (2006) Dying of Lung Cancer or Cardiac
Failure: Prospective Qualitative Interview Study of Patients
and Their Carers in the Community, Bitish Medical
Journal, 325 (7370): 929-34.
Nekolaichuk, C. L. ve Bruera, E. (1998) On the Nature of Hope
in Palliative Care, Journal ofPalliative Care, 14 (1): 36-42.
Nuland, S. B. (1993) Hou> We Die, Londra: Chatto & Windus.
Pincombe, J., Brown, M. ve McCutcheon, H. (2003) No Time for
Dying: A Study of the Care of Dying Patients in Two Acute
Care Australian Hospitals, Journal o f Palliative Care, 19
(2): 77-86.
Saunders, C. (1984) The Philosophy of Terminal Care, C.
Saunders (haz.), The Management o f Terminal Malignant
Disease iinde, Baltimore, Md.: Arnold Publishers, s. 232-
41.
Seale, C., Addington-Hall, J. ve McCarthy, M. (1997) Awareness
of Dying: Prevalence, Causes and Consequences, Social
Science and Medicine, 45 (3): 477-84.
Staton, J., Shuy, R. ve Byock, I. (2001) A Few Months to Live:
Different Paths to Lifes End, Washington, DC: Georgetown
University Press.
Steinhauser, K.E., Christakis, N.A., Clipp, E.C., McNeilly, M.,
Mclntyre, L. ve Tulsky, J.A. (2000) Factors Considered
Important at the End of Life by Patients, Family, Physicians,
and Other Care Providers, Journal o f the American Medical
Association, 284 (19): 2476-82.
Stroebe, M. S. ve Schut, H. (1999) The Dual Process Model of
Coping with Bereavement: Rationale and Description,
Death Studies, 23 (3): 197-224.
----- (2008) The Dual Process Model of Coping and Bereavement:
Overview and Update, Grief Matters, 11 (1): 4-10.
Teunisson, S. C., Wesker, W., Kruitwagen, C., De Haes, H. C.,
Voest, E. E. ve De Graeff, A. (2007) Symptom Prevalence
in Patients with Incurable Cancer: A Systematic Review,
Journal ofPain and Symptom Management, 34 (1): 94-104.
Van der Riet, P., Brooks, D. ve Ashby, M. (2006) Nutrition and
Hydration at the End of Life, Journal ofLav and Medicine,
14 (2): 182-98.
Viallard, M. L. (2004) A Meeting Point Between Palliative and
Supportive Care, European Journal o f Palliative Care, 11
(3):91
Wakefield, M. ve Ashby, M. (1993) Attitudes of Surviving
Relatives to Terminal Care in South Australia, Journal o f
Pain and Symptom Management, 8 (8): 529-37.
Wein, S. (2005) Courage, The Heart of the Matter, Palliative and
Supportive Care, 3 (2): 81-2.
Winnicott, D. W. (1986) Home Is Where We Start From,
Harmondsworth, Penguin.
Witzel, L. (1975) Behaviour of the Dying Patient, British Medical
Journal, 2 (5962): 81-2.
Young, M. ve Cullen, L. (1996) A Good Death: Conversatiors vith
East Londoners, Londra: Routledge.
LMENN DEMOGRAFS
GLENNYS HOVVARTH

Sanayi toplum lannda yaayp, lme mefhumuyla kar


laan insanlarn ilk tepkisi, kanser veya kalp rahatszlk
larnn yol at ykm zerine dnmek ve bakmevle-
rindeki btncl bakmn tersine, hastanelerdeki tbbi
uygulamalara tabi lmenin yetersizliklerine kafa patlat
mak olabilir. nsanlarn hangi nedenlerle ldkleri so
rulduunda hemen rahatszlklar ve hastalklar listesi
karlabilir. Sanayi toplum lannda bu listede ba katil
ler olarak kanser, kalp hastalklan ya da fel, gelimekte
olan toplumlardaysa stma, verem ya da daha yakn d
nemde AIDS gibi bulac hastalklar saylabilir. Bu tablo,
lmenin kontroll gerekleebildii modern sanayi top-
lumlar ile lmn yoksulluk iinde, yetersiz tp ve salk
hizmeti imknlaryla gerekletii gelimekte olan lke
ler arasndaki aynm ortaya koyar. Bu, zengin ve yoksul
toplumlar arasnda gzetilen kat aynm lann bir dereceye
kadar geerli bir tasviridir. Ne var ki, bu tablo, ok geni
bir lme deneyimi alann, szgelimi bedenin yalandka
yava yava kmesi ve bunama ya da Alzheimer hasta
lna dayal lme deneyimlerini etkin biimde rten hayli
indirgemeci bir tablodur. Dahas, lmenin tbbn kontro
l altnda olduunu ya da olabileceini varsaymaktadr,
yani yeterli kaynak ve kararllkla mr uzatp, yaam
kalitesini artrmak mmkndr. Oysa bu tezde, rnein
intihar gibi hastalk d lme nedenleri rtbas edilmitir.
Gizlenen bir baka nokta da sava, etnik temizlik prog
ram lan ve yoksunluk sonucu lmenin siyasi saikleri ve
devlet kontrolnde lme sreleridir.
lme deneyimlerinin yelpazesine ve doasna ilikin
anlaylar biraz karmaklatrmak amacyla, bu blm
de ilk nce dnyann deiik corafi blgelerinde lmenin
demografisini ve epidemiyolojisini ele alacaz. Bu yolla,
insanlarn nerede, ka yanda, nasl ve hangi nedenlerle
ldkleri sorularna odaklanm olacaz. Bu yolda ie,
lme hakknda veri toplamak am acyla lm oran ista
tistiklerine dayanmann getirdii sorunlarla balayp, ar
dndan sanayi toplum lan ile gelimekte olan toplumlarda
gerekleen lme sreleri arasndaki balca ayrmlar
deerlendireceiz. Bu haliyle, hastalklarn getirdii y k
ler saptanacak; AIDS, stma ya da verem gibi fevkalade
yaygn hastalklardan farkl olarak kanser ve kalp hasta
l gibi hastalklardan lmenin doasna ve nedenlerine
odaklanlacaktr. Ardndan da sanayi toplumlar ile sana-
yisiz toplumlarda lmenin doas ve nedenleri bakmn
dan farkl olduunu savunan teoriler eletirilecek, ayrca
sanayi toplum lan ya da gelimekte olan toplumlar arasn
da fark tanmayan hastalk d lmler de incelenecektir.

LM STATSTKLER

nsanlann modern sanayi toplumlannda, hatta aslnda


dnyann her tarafnda nasl ldkleri sorusuna yant
lar ararken, elimizde potansiyel adan zengin iki bilgi
kayna vardr. Bunlann ilki epidemiyologlann, belli bir
nfus iindeki rahatszlklan anlamada kullandklan has
talk istatistikleri; kincisiyse lm nedenleri ve oranlan
hakknda bilgi salayan lm istatistikleridir. Ne var ki
bu iki istatistik de bize lme srelerine ilikin kresel
lekte geerli bir tablo salayamaz. Bunun nedeni, bir
toplumda hkm sren rahatszlklann lmle eitle-
nememesidir ve ayn ekilde, lm istatistikleri de lm
nedenleri konusunda bilgi verebilir, am a bunlardan lme
deneyimi hakknda kolayca bir harita kanlamaz. Hasta
lk istatistikleriyle ilgili bu nerme malumun ilam olarak
grlebilirken, dieri baz kukulu baklara yol aabilir;
zira ne de olsa, lm nedenlerini bilmenin pekl lme
deneyimlerine dair igrler salayabilmesi gerekir. Am a
bu verileri gvenilmez klan balca drt neden vardr:
yetersiz veriler, Uluslararas Hastalk Snflandrmasna
bamllk, veri toplamada dlen tutarszlklar ve nlem
ncelikleri.

Yetersiz veriler

lmn ve nedenlerinin kaydedilmesi Kuzey Am erika ve


Avustralasyadaki pek ok lkede ve Avrupann tamamn
da yasal zorunluluktur ve ounlukla medeni toplumun
bir zellii kabul edilir. Ayrca pek ok bakmdan devletin
fertlerinin bilanosunu (Prior, 2001: 136) nfus byk
l ve lm nedenleri zerinden sergileyen bir m uhase
be sistemi olarak grlebilir. Dnya Salk rgtnn
(WHO) istatistiklerine gre, Kuzey Amerika, Avustralasya
ve Avrupada lmlerin neden ve oranlarna ilikin ra
kamlar neredeyse yzde yz orannda tamdr. Bununla
birlikte, gelimekte olan birok lke asndan, zellikle
de enformasyonun kt ve gvenilmez olduu Afrika lke
leri iin bu durum geerli deildir, y le ki Dnya Salk
rgt yesi yetmi be lke iin, ki bunlarn % 90 A f
rika lkesidir, lm nedenleri ve oranlarna dair geerli
bilgi yoktur (Mathers vd., 2005).

Uluslararas Hastalk Snflandrmasna Bamllk


lm istatistikleri her lkenin lm belgelendirme sis
temlerine dayanrken; her lke de sz konusu sistemle
rini, Uluslararas Hastalk ve Salkla lgili Sorunlar S
nflandrma (ICD) belgesinden kararak birincil ve altta
yatan lme nedenlerini saptamaktadr. Gnmze gelene
dek on kez gzden geirilmi olan Uluslararas Hastalk
Snflandrmas, biyotbba zg bir hastalk modeline gre
yaplandrlmtr ve kategorileri de neredeyse yalnzca
kliniktir. Bu snflandrmada ar basan grup bulunur:
I) bulac hastalklar, annelikten veya doumdan geen
koullar ya da beslenme bozukluklar; II) bulac olma
yan koullar; III) yaralanmalar. Bunlarn her biri bir dizi
klinik kategoriye ayrlm ve bu kategoriler de belirli has
talk tipleri veya koullarna gre blnmtr. Saysal
llere odaklandmzda, her bir klinik kategoride he
saplanan lm saysna dair epeyce bilgi sahibi olabiliriz,
am a lmenin doas hakknda ya da lme deneyiminin
toplumsal etkenler ve bireysel zellikler tarafndan nasl
etkilendiine dair pek fikir sahibi olamayz.
Uluslararas Hastalk Snflandrmas konusunda
dikkat edilmesi gereken iki nemli nokta vardr: Birincisi,
lmn biyofiziksel doasna gre kategorilere ayrlyor
olmas, kincisiyse lm kayd tutarken ncelik srasn
belirleyen zgl kurallarn bulunmasdr. Bu etkenlerin
her biri zetlenecektir.
Anatomik kategorilere dayanan Uluslararas Hastalk
Snflandrmas, geerliliini hastalklara ve lme dair bi-
yotbbi modelden tretir. lm, fiziksel bedenin iflasnda
ortaya ktna ve lme de fizyolojik makinenin tedrici
veya ani k olduuna gre, bu yaklam btnyle
yerinde gibi grlebilir. Bununla birlikte, yoksulluk gibi
toplumsal etkenlerin gz ard ediliiyle, eldeki veriler l
menin doasna veya lme deneyimlerine dair fazla igr
salayamaz. rnein alk ve savalar yznden hrpa
lanm lkesinde bir Afrikalnn AID Sten lrken yaa
d deneyim, ailesi ve dostlarnn desteinin yan sra en
son ilalan ve bakm rejimlerini karlayabilecek yeterli
finansal kaynaklara sahip Kuzey Am erikal bir AIDS kur
bannn deneyiminden elbette ok byk farkllk sergile
yecektir.
lme sreci ve lmdeki fizyolojik etkenlere odaklan
mann getirdii sorunlara giderek daha grnr olan bir
dier rnek de yall lme nedeni olarak almann redde
dilmesidir. Yalanm a bir hastalk deildir; yllarca anp
ypranan organlann bozulmas ve en sonunda da iflas et
mesidir. insanlar bedenlerinin gen olduklan yllarda ye
rine getirdii grevleri, zaman iinde giderek yapam az hale
geldiini hissettii lde, lme de aamal olarak gerek
lemektedir. Nulandn saptamasna gre varlkl sanayi
toplum lannda yallar lme gtren balca zayflklar
unlardr: Aterosklerosis [atardamarlarn sertlemesi],
hipertansiyon, yalla bal diyabet, obezlik, Alzheimer
veya dier bunamalar gibi zihinsel durumlar, kanser ve
enfeksiyona kar direncin azalmas. Yalyken len pek
ok kii bu sorunlardan birkana sahiptir. Yalnzca bu
da deil (...) lmcl hastal olan kiilerde bu sorunlarn
yedisinin de grlmesi pek ender deildir. Bu yedili, ya
llarmz bulup avlayan bir ete gibidir. (Nuland, 1993:
78). Yine de yalanm a dneminde bedenin genel olarak if
las, lm belgesi ilemlerinde uygun bir lm nedeni ola
rak alnmaz. Yallk, 1949 ylnda Uluslararas Hastalk
Snflandrmasnn altnc kez gzden geirildii raporda
lm nedeni olmaktan karlmtr.
Yallkta lm rnei bizi Uluslararas Hastalk
Snflandrm asyla ilgili dier bir byk soruna da gt
rr: Snflandrmann kullanlmasnda gzetilen yntemsel
kurallar. lm belgesinin hazrlanmas iin hem lmn
birincil nedenini saptamak (I. Ksm) hem de bu nedenle
ilikili ya da altta yatan dier nedenleri (II. Ksm) belir
lemek iin bir tp doktoru gerekmektedir. Birincil neden
lme dorudan yol aan nedendir ve eer birden fazlaysa,
nedenler altta yatan neden en sonda yer alacak ekilde
sralanr. Uluslararas Hastalk Snflandrmas 'ran hali
hazrdaki hastalklar sralama kurallar vardr ve bu da
belirlenmi insan topluluklar iindeki lme srecinin do
asna dair anlaylarmza etkide bulunur. Szgelimi, kan
dolam sistemine bal nedenler bugn dier sistemler
den yukarda tutulmaktadr; oysa 1912 ylndan nce en
ar basanlar akcier ve karacier hastalklaryd. Dahas,
otomatik kodlama kurallarndaki deimeler lm belgesi
II. Ksmda belirtilen herhangi bir patolojinin, I. Ksmda
belirtilen bronko-pnmoniyi geri plana itmesini zorunlu
klmaktadr (Maudsley ve Williams, 1996; Prior, 2001:137).
Yallktan lme rneine dnecek olursak, daha ok ya
llarn dostu olarak bilinen zatrreee, bu kurallar uya
rnca artk byk bir nemle ele alnmamaktadr ve lme
deneyimindeki neminin kardiyovaskler hastalklarn
gerisine dmesi muhtemeldir.

Veri toplamadaki yanllar

Uluslararas Hastalk Snflandrmas srecindeki baz


temel sorunlara iaret ederken, lm kayd belgelerinin
oluturulmas srasnda yaplan yanllara da deinm e
miz gerekiyor. Verilerin neredeyse yzde yz doru ve
tam olduu dnlen sanayi toplumlarnda, bu alan
da yaplan incelemeler, hekimlerin bilgileri yorumlayp
kaydetme aam alarnda km senm eyecek tansal ve
anlamsal elikiler sergilediklerini gstermitir (Mauds-
ley ve W illiams, 1996). Lu ve meslektalar, 121 doktor
tarafndan hazrlanm kukla lm kaytlarn irdeleye
rek, kullandklar tan kategorilerinde farkllklar bulun
duunu saptam lard (2001). Dahas, (gnmzde zel
likle yallar iin daha az sk kullanlan) otopsiye itimat
etme konusundaki farkllklar, lme deneyiminde nemli
eler saylabilecek altta yatan koullarn sakl kald
anlamna gelmektedir. Tanzanya gibi lkeler, yani snai
olmayan ve lme yol aan nedenler konusunda bilgi
toplamann zellikle g olduu toplumlar, szl otop
si gibi sistemlerin ncln yapmaktadr. Bu sistem
lnn en yakn akrabasyla konum aya dayanr ve l
mn gereklemesinden bazen haftalar veya aylar sonra
gerekletirilip bir profesyonel tp alannn katksn da
gerektirmez (AAMP: Yetikin Hastalanma ve lme Oran
lar Projesi, 1997). Dolaysyla bunlarn Uluslararas Has
talk Snflandrmas ve lm istatistikleri balamndaki
doruluklar son derece kukulu olabilir.
Hastalklar ve lm nedenleri hakknda veri toplamada
kilit unsurlardan biri, kamu salyla ve nfusun salk
durumunu iyiletirecek etkenleri saptama ihtiyacyla ala
kaldr. lm belgesinde grdmz altta yatan neden
ler ksm, toplumlarda salk sorunlarnn ve hastalklarn
ynetilmesine dair nemli ipular salamaktadr. Mesela
kalp hastalklar, kanser, fel, solunum rahatszlklar ve
kazalarn (yani sanayi toplum lannda grlen balca be
lm nedeninin) izleri beslenme, ttn ve alkol kullanm
alkanlklarna, yetersiz egzersize ve benzeri dier sorun
lara kadar srlebilir. Hkmetler, politikalan belirle
yenler, tp aratrmaclan veya kamu sal grevlileri bu
bilgileri eitli aratrmalar balatmak, insanlan salk
riskleri konusunda eitmek, sigara kullanmn azaltmak,
hatta rnein gnelenme, kolesterol dzeyleri, egzersiz
yapm a ve spor salonu yeliklerini artrma gibi konularda
eitici kampanyalar dzenlemekte bile kullanmaktadrlar.
Burada, altta yatan lm nedenlerini kaydederken
bir tr dngsel ya da kendini dorulayan kehanet unsu
ru da sz konusu olabilir, zira toplum lann giderek daha
fazla lmcl (ve srarl kamu sal kampanyalar ge
rektiren) kalp rahatszl oranlanndan mustarip olduu
dnld iin, hekimler de buna kar zellikle has
sasiyet gsterip byle durumlar kaydetmeye daha yatkn
olabilmektedir. Peck biraz daha alayc bir slupla, lm
belgelerinin dzenlenmesi ilemlerinin doru olmasna
gsterilen ilgideki artn tbbi aratrmalara aynlan de
vasa miktardaki paralarla ilgili olabileceini ne srmek
tedir (2003: 904).
Yukanda tartlan etkenlerin btn, gnmzde
lmenin demografisine ve dolaysyla doasna ilikin bilgi
salayabilecek veri kayna olarak, lmn demografisi
konusunda bilgilendirdii iddiasndaki lm istatistikle
rine gvenmenin mahzurlan konusunda bizi uyarmakta
dr. Bu ikaz aklda tutarak, lmenin demografisi mesele
sinde hastalk ve lm istatistiklerinden ne tr sonular
derlenebilir? Dikkatle ele alndklar ve doruluklarna ka
ytsz artsz iman edilmedii takdirde, bunlar dnyann
her yanndaki lme deneyimlerinin doasna ilikin baz
gstergeler salayabilir.
Belki de ilk ve en ak gzlem, lme nedenleri konu
sunda gelimi lkeler ile daha az gelimi lkeler ara
snda byk ayrmlar bulunmasdr. Birleik Krallkta
2006da yeni doan erkekler iin ortalam a yaam sresi
79 ylken, Zam biyada 42, Botswanada 50 yl olarak he
saplanmt (WHO, 2006). lm nedenlerinden ziyade l
menin kendisine odaklanldndaysa, 2003 ylnda HIV/
AID S e balanan lm oranlarna dair istatistikler, Kuzey
Am erikada bir milyon, Bat Avrupada 600 bin kiinin
HIV/AIDSli olarak yaadn ortaya karrken, Sahra
Alt Afrikadaysa hesaplar 25 ile 28 milyon arasndadr.
Ayn yl AID S ten lenlerin says Kuzey Am erikada 12
bin ile 18 bin, Bat Avrupada 2.500 ile 3.500 arasnday
ken, Sahra Alt Afrikada 2,2 ile 2,4 milyon arasndadr
(WHO, 2005).
Sanayi toplumlarda, hastalanma ve lm istatistikle
ri ile birlikte tp aratrmalar sayesinde, yaa gre balca
lm nedenlerine dair doru bilgilendirme salamak, yine
ayn veriler araclyla lmenin doas zerine baz var
saymlar tretmek de mmkndr. Burada be byk
katil srasyla kalp hastal, kanser, serebrovaskler
hastalk (beyin damar hastalklar), akcier sorunlar ve
kazalar olmaktadr. Halbuki, gelimekte olan lkelerde en
yksek oranlar enfeksiyon hastalklar, salksz yaam
koullarndan kaynaklanan hastalklar ve yetersiz beslen
mede grnmektedir. Sanayi lkeleri ile gelimekte olan
dnya arasndaki epidemiyolojik farkllklar aklamaya
alan Omran, 1971 ylnda epidemiyolojik gei teorisini
gelitirmitir.
EPDEMYOLOJK GE TEORS

Omran (1971) sanayi toplum lannda demografik dei


meler ile lm oranndaki dlerin modernleme ve
toplumsal-ekonomik ilerlemeyle balantl olabileceini
gstermek am acyla aamal bir epidemiyolojik gei
modeli ne srd. Birinci aama olan salgnlar ve ktlklar
a, lmn arlkla genleri vurduu sanayi-ncesi top-
lum larla zdeletirilmiti. kinci aamada, yani salgnla
rn geri ekilme anda hfzsshha, yaam standartlan,
tp teknolojisi ve kamu sal stratejilerinde ilerlemeler
grlr. nc aam a olan dejeneratif ve insan rn
hastalklar aysa genelde 20. yzyl ortasyla sonlannda
sanayi toplumlannn zellii olarak grlr. Olshansky ve
Aultun ileri srdkleri gibi, dejeneratif hastalklar bula
c hastalklara kyasla ok daha ileri yalarda ldrme
eilimi gsterdii iin, lm nedenlerindeki bu gei de
genellikle lmn genlerden yallara doru yeniden da
lm gstermesiyle belirlenmektedir. (1986: 355-6)
Bundan sonraki tartmada, epidemiyolojik gei
teorisinin iki aamasna, yani salgnlar ve ktlklar a
ile dejeneratif hastalklar ana odaklanlacaktr. Bu te
orinin ikinci aamas olan salgnlarn geri ekilmesi, her
eyden nce dier ikisini birbirine balayan bir gei ev
residir ya da ara dnemdir. Her iki epidemiyolojik aama
iin de lme kategorilerini gsteren bir taslak sunulacak,
her aam ayla ilgili balca hastalklar yaygnl bakmn
dan ksaca irdelenecek ve bu hastalklardan lme sreci
ne dair bildiklerimize, lmn hzl m yoksa ar ar m
geldii konusuna deinilecektir. Ardndan, epidemiyolojik
gei teorisinin eletirisine yer verilecek, hastalanmann
doasndaki deimelerin tek bana modernlemeden de
il, Kellehearm da vurgulad zere kr yaamndan kent
yaam na geiten kaynakland ileri srlecektir (2007).
Salgnlar ve ktlklar a

Bu epidemiyolojik aamann, hastalk ve enfeksiyonun


doasn anlayamam sanayi-ncesi toplumlarda, top
lumsal ve ekonomik bakmdan istikrarsz olup nfusu
salgnlar, doal afetler, savalar veya atmalarla ba
lantl iddetin insafna kalan toplumlarda grld
belirtilir. Ortaa Bat Avrupasnda bu koullar hkm
sryordu ve lmcl olan bulac hastalklardan geil
miyordu. Hastaln etiyolojisi neredeyse hi kavranlama
mt ve nfus kolera, iek, verem ve Kara lm gibi (en
nls yalnzca Avrupada 25 ila 50 milyon insan ldr
d tahmin edilen 1340daki Kara lmd) Avrupay
1700lerin bana dek aralklarla vuran salgn felaketle
rinden bir trl ban alamyordu. O dnem tip has
talk bulunduu dnlmektedir: Bubonik, pnmonik
ve septisemik veba. Her biri ayr bulac zellie sahip
bu hastalklar srasyla lenf boumlarna, akcierlere ve
kan damarlarna saldryor, lm genelde semptomlarn
grlmesinden birka gn sonra gerekleiyordu.
21. yzyln bana gelindiinde sanayi toplumlarnda
bulac hastalklardan veya ktlktan lme vakalar ok
ok azalmtr. Bununla birlikte, bu hastalklar hl ge
limekte olan lkelerde balca lm nedenleri konum un
dadr. D nya Salk rgtnn aratrm alarna gre, sz
konusu lkelerde enfeksiyondan lmlerin % 90 sadece
alt hastalktan kaynaklanmaktadr: Zatrreee, AIDS, is
halli hastalklar, verem, stma ve czam. shalli hastalk
lar, stma ve czam genelde genleri ve zellikle be ya
alt ocuklar vurmaktadr. Bu hastalklardan len insan
larn ayn zam anda stma, HIV, verem ile ishalden m usta
rip olmalar da mmkndr ki, burada ishalli hastalklar
kirli su veya yiyecekten kaynaklanmaktadr.

SITMA

Stmaya genelde hastalk tayc bir sivrisinein aktard


a paxaz,iV\eTdet\ ge\en erfeVLsVyon neden Vmakta&r. St
mann en akut biiminde, parazit bedendeki alyuvarlara
saldrp yaam sal organlara giden damarlar kapatt iin
lmn birka saat iinde gereklemesi mmkndr.
Hastalk yksek ate, ishal, bulant ve kusmaya sebep
olur. Tedavi edilmezse bbrek yetmezlii, karacier enfek
siyonu ve kanamaya yol aarken, serebral stma gibi akut
biimlerinde kii kom aya girip yirm i drt saat iinde lebi
lir. Gnmzde Avrupa veya Kuzey Am erikada stmadan
lm ok nadirdir. Oysa Afrikada stma yznden her yl
bir milyon insann ld tahmin edilmektedir ve bunla
rn byk blm be ya alt ocuklardr; ayrca daha az
sayda olsa bile Gneydou Asya, Dou Akdeniz ve Bat
Pasifik blgelerinde de stmadan lm grlmektedir.
Hastaln (yksek riskli blgelere gidecek Batklara tav
siye edildii zere) ila tedavisiyle veya uyurken cibinlik
kullanmak gibi basit ve pratik nlemlerle nne geilmesi
mmkndr. ocuklarn yksek enfeksiyon riski altnda
bulunduu blgelerde yoksulluk had safhaya ykselm i
tir ve hastala yol aan sivrisineklere kar konutlarda
pek bir koruma yoktur (WHO, 2002).

VEREM

Bulat insanlarn ezici ounluunda etkin olmasa bile,


verem in dnya apnda 1,6 m ilyon insann lm ne yol
at tahmin edilmektedir. ncelikle akcierlere saldran
hastalk kroniklemi ksrk, kanl balgam, ate, gece
terlemeleri ve kilo kaybna neden olur. Tedavisinde genel
de uzun sreli antibiyotik kullanlr, am a hastaln yeni
nesillerinin ou artk antibiyotie direnlidir. H IV li, do
laysyla baklk sistemi zayflam insanlarn hastala
yakalanm a ihtimali daha yksektir, zira gten dm
baklk sistemi verem basiliyle mcadele edemez hale
gelir. Tedavi edilmedii takdirde kan ve lenf sistemlerine,
oradan da vcudun dier blgelerine srar. Aktif verem
bakterisi tayan insanlarn % 50si hastalktan yava ya
va lm ektedir.
Dnya Salk rgtnn verilerine gre, 2005 yln
da yeni vakann en ok grld yer Gneydou Asya
olmutur, am a bu hastala ait en ok vaka Sahra Alt
Afrikada grlmtr ki, o sralar bu blgedeki verem
hastalnn tm dnyadaki vakalarn % 34n olutur
duu dnlyordu. Vakalarn ou gelimekte olan
dnyada grlse de, verem HIV/AIDSe elik edip ldr
c bir bileime yol at iin sanayi toplum lann yeniden
kayglandrmaya balamtr.

HIV/AIDS

Om rann epidemiyolojik gei teorisini gelitirmesinden


ok sonra ortaya kan m odem bir salgn da HIV /AIDStir.
Bugn dnyada 40 milyon kii, enfeksiyona uram be
den svlar araclyla bulaan bu hastalktan mustarip
tir ve bugne dek kaydedilen lm says 25 milyondur
(WHO, 2005). Kiiye HlV-pozitif tans konduktan sonra
hastalk bedende birka yl boyunca uyur halde kalp,
ardndan tam gelimi AID Se dnebilir. AID Se gei ta
mamlandktan sonra baklk sistemi saldrya urar
ken, sonuta kiide pek ok hastalk ve nrolojik sorun
(rnein bunama) ba gsterebilir; bu noktadan sonra
bedenin organlar birbiriyle balantl bir dizi hastalk
karsnda yava yava iflas ederken, kii de muhtemelen
uzun (ounlukla birka yl sren) bir lme srecine girer.
AID Sin cinsel ve ekonomik adan aktif olan gen veya
orta yal kiileri vurmas daha muhtemel olsa bile, do
um srasnda veya emzirme yoluyla ocuklar, hastala
yakalanm akrabalarnn beden svlaryla temas sonu
cundaysa yallar da bu hastala yakalanabilir.
Hastaln arl, bu hastalktan lenlerin katlan
dklar fizyolojik skntlarn yoksulluk ve toplumsal dam
galamalarla pekitii Afrika veya Gneydou Asya gibi
lkelerde en yksek derecededir.
KITLIK
Epidemiyolojik geiin ilk aamas, ayn zamanda yaa
nan ktln yaygn olduu dnemdir. Ortaa boyunca
alk, Avrupay kesintisiz biimde tehdit eder durumday
d. 19. yzyln ortalan gibi ileri bir tarihte bile, o dnem
byk lde bir tarm toplumu olan rlandada ba gs
teren patates ktl 1845-1852 yllar arasnda bir milyon
kiinin alktan lmesine neden oldu. Gnmzde ktlk
sorunu dnyann gelimekte olan lkelerindeki yoksul
halk bedensel ilevlerinin geliip bymesi iin yeterli
besin kaynaklanndan yoksun brakmann yannda, bu
lac hastalklara kar dirensiz klarak da tehdit etmeyi
srdryor. Ktlktan kaynaklanan besin yetersizlikleri
nin trlere ayrldn biliyoruz; hastalanma ve lm ista
tistiklerinden grebildiimiz kadanyla, szgelimi protein
enerjisi bakmndan en yksek dzeyde yetersizlik Afrika
lkelerindeyken, demir eksikliine bal anemiden lm
oranlarna en ok Gneydou Asyada rastlanmaktadr.
Dier bilgi kaynaklar da pek ok Afrika ulusu iin ktln
hi yabanc bir durum olmadn gsterirken, gda yard
mnn tevik edildii Bat toplum lannda ktln yol at
dknlk ve skntlara ilikin medyada bir dolu grnt
mevcuttur.
Yetersiz beslenmeden kaynaklanan lme sreci gre
ce yava bir lm olup bu epidemiyolojik aamann zel
liklerine uygun biimde, zellikle genler ile uzun sreli
gszlk ve lm riskine en ak olan be ya alt ocuk-
lan tehdit etmektedir. Salkl byme ve beden ilevleri
iin esas olan protein, vitamin ve minerallerin eksik olm a
s, ya bedenin bir deri bir kemik kalmasna ya da uzuvlar
ile gbein iip bymesine neden olmaktadr. Yetersiz
beslenme yalnzca bymeyi ksteklemekle kalmaz, ate,
ishal, beyin haan, kronik halsizlik ve enfeksiyon ile bu
lac hastalklara kar zafiyete de yol aar. Alk eken
insan ok ciddi lde hasta demektir; eer dzgn bes
lenmesi salanamazsa bedeni iflas eder ve midesi besin
sizlikten iyice bzld iin itah kesilmi (muhtemelen
yaam a istei de kaybolmu) bir halde birka ay iinde
lp gider.
Epidemiyolojik gei teorisindeki haliyle, salgnlarn
azalma ann, sanayi toplum lannda 19. yzyl ila 20.
yzyl balarnda grlen bir gei aamas olduu varsa
ylmaktadr. Bu dnemde sala zararl yaam koullan,
kirletilmi su kaynaklan ve dier enfeksiyon nedenleri gibi
kamu sal asndan risk oluturan unsurlar konusun
da daha yksek bir kavray gelimi ve antibiyotiin kefi
gibi tp bilgisindeki ilerlemelerle birlikte bu durum bula
c hastalk salgm lann arpc biimde azaltan etkin n
lemlerin alnabilmesini salamtr. Toplumsal, siyasal ve
ekonomik istikrann daha da artmasyla birlikte, bulac
hastalklar ve ktlktan kaynaklanan geni apl lmler
den, lmn ok daha ileri yalarda ve dejeneratif hasta
lklar sonucu gerekletii bir aam aya geilmitir. Ku
kusuz, bu izah, sanayi toplum lannda kr yaam ile kent
yaam arasnda grlen aynm lan gz ard etmekte ve tp
bilgisi ile kamu sal rejimlerinin etkisine ilikin varsa
ym lar toplum lann gerek birbirleri arasnda gerek kendi
ilerindeki eriim ve kaynak farkllklann ihmal etmek
tedirler. Yine de eer salgnlar ve ktlklar aamas, artk
byk oranda gelimekte olan toplumlardaki tanmlayc
lme ekli olarak nitelendiriliyorsa, dejeneratif hastalklar
a da gelimi, sanayi toplum lannda lmenin doasn
tarif ediyor diye dnlmektedir.

Dejeneratif hastalklar a
lm oran istatistiklerine gre, sanayi toplum lannda en
nemli be lm nedeninin kalp hastalklan, kanser, se-
rebrovaskler hastalk (fel), akcier hastalklan ve kaza
lar olduunu daha nce belirtmitik. Buradaki deerlen
dirmede kalp hastalklan, kanser ve fel ele alnacaktr,
am a nce yalanm a ve bunama sonucu lmeyi ksaca
irdelemek gerekiyor.
YALILIK VE BUNAMA

lmn biyotbbi doasna yaplan vurgu, temelde ya


tan nedenler olarak baka hastalklar sz konusu olsa
bile, lmn tek bir birincil nedeni olduunu saptamay
zorunlu klmaktadr; pek ok yal insan iin bu birin
cil neden bir kalp hastal tr olarak snflandrlacak
olsa bile, gerekte yalanm a sreci pek ok hastala ve
saln bozulmasna da yol amaktadr. Nulandm ileri
srd gibi (1993: 81):

Seksenli yalarna gelip de kalp krizinden len bir kim


se, yalnzca kalp hastal yznden lp gitmi yal bir
yurtta deildir; o, aslnda her yann kuatm sinsi bir
srecin, yalanma denilen ilerlemenin kurbandr. En
farkts bu sz konusu srecin nice alametinden sade
ce bir tanesidir ve dier tm alametlerine galip gelmitir.

Sanayi toplum lannda lm giderek daha ge yalarda


grld iin yalanan bedende birka farkl hastalk
bei bulunabilir ve organlann zaman iinde zafiyet gs
termesinden kaynaklanan km lganlm giderek artmas
da lmenin genelde yava, bozucu (dejeneratif) bir sre
olmas anlamna gelmektedir.
Dahas, zerkliin stn tutulduu sanayi toplumla
nnda Alzheim er hastal ve bunama sorunlarnn olu
turduu tehdit zellikle rktcdr. Bu hastalklar as
lnda her yata ortaya kabilirse de, ya ilerledike risk
artmaktadr. Dnya leinde bunamann yaygnl,
2000 ylnda altm yandaki her 100 bin kiiden 200 kii
olarak llmken, bu oran seksen ya iin erkeklerde
100 binde 3 bine ve ayn ya kadnlarda 5 bine kmak
tadr (Mathers ve Leonardi, 2002). Avrupa, Kuzey Am eri
ka, Avustralasya ve Japonyada bunamann yaygnlna
ilikin istatistiksel bir zmlemede 65-69 ya arasnda
% 1,4; 70-74 ya arasnda % 2,8; 75-79 ya arasnda % 5,6;
80-84 ya arasnda % 11,1 ve 85 ila st yataki insanlar
da % 23,6 rakamlarna ulalm tr (Jorm vd., 1987). Daha
yakn tarihli bir aratrmadaysa, 90 ya zeri insanlarda
bunamadan mustarip olanlarn oran % 35 olarak saptan
mtr (Brown ve Hillam, 2004); stelik bunama sorunla
ryla yaayan insan saysnn 2020 ylm a gelindiinde 29
milyona, 2030da 63 milyona, 2050ye gelindiindeyse 114
milyona ulaaca tahmin edilmektedir (Wimo vd., 2003;
Haan ve Wallace, 2004).
Alzheimer veya bunamadan kaynaklanan yava lme
srecinde bellek adm adm tahrip olup aklc dnme ve
akl yrtme gc yitirildii iin benlik kayb grlmek
tedir. Hastaln sonraki aamalarnda yalnzca yksek
beyin ilevleriyle snrl kalmayan k, igdsel ya da
istemli hareketlere de srar. Pek ok kiinin gznde bu,
bireyin kiiliini silip sprerek bedenini ii bo bir ka
bua eviren, en rtc ve insann onuruna en aykr
lme srecidir. Genelde akademik yaznda da, bu durum
dan kiinin bedensel olarak yaam asna karn l sa
yld, bir toplumsal lm biimi olarak sz edilir (Small
vd., 2007).
nsanlarn mr uzadka kalp hastalklar, kanser,
fel, solunum rahatszlklar ve eklem iltihab gibi dejene
ratif hastalklar da artmtr; am a bir yandan da yaam
sresinin uzatlabilmi olmasnn, sal bozuk insan sa
ysnn artmas pahasna gerekletii dncesi ortaya
atlm ve bu nedenle yaamn nitelii ile nicelii arasnda
uygun bir denge kurulmas meselesi de tartma konusu
haline gelmitir (McCallum, 1997). Son dnemlerdeyse te-
orisyenler, sanayi toplumlannda, sz konusu gei sre
cinin drdnc aamasnn artk yaklam akta olduunu
ileri srmektedir: Gecikmeli dejeneratif hastalklar a.
Bu teori, lmn ksa bir deneyim olduu, szgelimi ge
yata ani bir kalp kriziyle birlikte, hzla geldii bir sk
trlm lm srecinden bahseder (Fries, 1980). O an
gelene kadar insanlar salk konusunda daha fazla bilgi
edinip kiisel sorumluluun artmas sonucunda kardiyo-
vaskler hastalk vakalar azaldndan salkl bir yaam
srmektedirler.
KALP HASTALIKLARI

Kalp hastalklarnn dnya leinde lm nedenleri ara


snda en ok paya sahip rahatszlk olduu dnlmek
tedir. Hesaplamalara gre 2002 ylnda 16,7 milyon insan
bu nedenle lmtr (WHO, 2004). Koroner kalp hasta
l ise tm dnyada 7,2 milyon insann yaamn tehdit
etmektedir (WHO, 2004). Bu lmlerin % 60 gelimekte
olan lkelerde meydana geliyorsa da, sanayi toplumlann-
da da kalp hastalklar birincil lm nedenidir; rnein
AB D de her yl her drt erkekten ve her kadndan biri
kalp krizi sonucu lmektedir. Hastalk byk lde ya
am tarzyla ilgili olup ttn kullanm, yksek tansiyon
ve yksek kolesterolle balantldr. Ani kalp krizinden
len pek ok insan olsa da, aylar veya yllar iinde, kalp
damarlarn ar ar tkayan ve sonunda miyokardiyumu
(kalp kasn) yok eden hastala kar tedavi grrken
lenler de vardr.
Kalp hastalklarnn ou yalanm a ve yaam tarzyla
balantl olmakla birlikte, romatizmal kalp hastalnn
nedeni streptokoksik boaz enfeksiyonunun ateli rom a
tizmaya ve en sonunda kalp kapakklarnda kalc ha
sara yol amasdr. Gnmzde dnya leinde 12 mil
yon insan bu rahatszlktan mustariptir ve bunlarn te
ikisi 5-15 ya aras ocuklar olup her yl 300 bin ocuk
lmektedir. Byle hastalklarn nne geildii ya da an
tibiyotikler ve gerekirse ameliyat araclyla kolayca iyi-
letirildii sanlan sanayi toplumlannda, nfusun bilgiye
ve tedavi kaynaklarna eriimi kstl olan alt bekleri hl
risk altndadr. rnein Avustralyada romatizmal kalp
hastalnda ortalama lm ya Yerli nfusu iinde 36
iken nfusun geri kalannda 67dir (WHO, 2004).

KANSER

Dnya Salk rgtnn hesaplamalar 2007 ylnda


kresel lekte gerekleen kanserden lm vakalarnn
7,9 milyon olduunu ortaya koymaktadr (WHO, 2008).
Gney Am erika ile Asyadaki orta gelirli lkelerde kan
ser hastal vakalar iyice artm ve kanserden lmler
iindeki pay % 70i bulmutur. Gelimekte olan lkelerde
en yaygn grlen kanser trleri karacier, mide ve rahim
az kanseriyken, sanayi toplum lannda prostat, gs
ve kolon kanserinden lmler arlkldr. Bu kanserlerin
byk blm, tpk kalp hastalklar gibi, ttn ya da
alkol kullanm gibi yaam tarz tercihleriyle ve obezlikle
balantldr. zellikle de gelimekte olan dnyada kronik
enfeksiyonlarla da balantl olabilir: nsan papilloma vi
rs (HPV) rahim az kanserine, hepatit B virsyse ka
racier kanserine yol aabilir. Dier kanser trleri mesleki
kanserojen maddelerden kaynaklanr ya da kimyasal ve
haere ilac fabrikalarndaki kazalarn atklarna maruz
kalma sonucunda ortaya kabilir; rnein 1984 ylnda
Hindistandaki Bhopal ehrinde bulunan Union Carbide
kimya fabrikasnda (Boyne, 2003) ya da 1991 ylnda Mek
sika Cordobadaki haere ilac fabrikasnda (Ross, 1998)
grdmz felaketler byle vakalardr. Kanserlerin insan
bedeni zerindeki etkileri farkl olsa bile, lmcl aama
ya gelindiinde hastalk organlarn almasn engeller,
metabolizmann ilevlerini kstekler, kan damarlarna
zarar verir, yaamsal merkezleri ve biyokimyasal dengeyi
yok ederek hastann canl kalmasn imknsz hale getirir
(Nuland, 1993: 217).

FEL

Her yl 5,5 milyon insann lmne yol aan fel, en yay


gn nc lme deneyimi ve altm yan am insanlar
arasnda en yksek ikinci lm nedenidir (WHO, 2004).
Sanayi lkelerindeki yaygnl nedeniyle yine sigara t
ketimi, salksz beslenme, yksek tuz alm, ou kez
yksek strese ya da geride yatan kalp ve eker hastalklar
veya yksek tansiyon gibi yaam tarz tercihleriyle ilgili
unsurlara balanmaktadr. nsanlarn alg kayb, genel
zafiyet, konuma ve grme sorunlar ve kk fellere yol
aan aamal ve muhtemelen yllara yaylm ufak inmeler
yaamalar hi de ender grlen bir sorun deildir.
Gerek sanayi toplum lannda gerek dierlerinde ba
lca lm nedenlerinin bir ksmn kabaca betimledikten
sonra, artk epidemiyolojik gei teorilerinin yeterlilii
zerine birtakm saptamalarda bulunabiliriz.

Epidemiyolojik gei teorilerinin yeterlilii



Epidemiyolojik gei teorisi, gelimekte olan lkelerin top-
lum sal-ekonomik ilerlemeler sayesinde, zaman iinde, sa
nayi dnyasnda grlenlere benzer epidemiyolojik yollan
izleyeceini varsayan bir modernleme tezinden tremi
tir. Bununla birlikte, gelimekte olan toplum lan olutu
ran nfusun hl ok olmas, kaynak yetersizlii, zayf
ulatrma sistemleri nedeniyle kamu sal kampanya
larnda hedefe ulam ann zorluunu korumas ve tbbi
kaynaklann da yetersiz kalmay srdrmesi bakmndan
burada sunulan veriler sz konusu teze kar kmakta
dr. Bu durum, geni topraklara sahip olmasna ramen,
kk kr topluluklarnn hl olaan saylp yoksulluun
btn dk yaam standartlar ve salksz koullanyla
birlikte yaygnln koruduu lkelerde yaayan insanlar
iin zellikle geerlidir.
Afrika kkenli olduu sylenen H IV/AIDSin ortaya
k da yeni bir salgn hastalk biimi gstermesi ba
kmndan teoriyle atmaktadr; bu salgn Bat tbbna
kar grece direnli olup dnyadaki tm gelimekte olan
lke nfuslarn knp geirmektedir. Kresel gn art
m asyla ve (verem gibi) bulac hastalklarda antibiyotik
lere kar giderek daha direnli yeni nesillerin belirm e
siyle birlikte sanayi toplum lannda yaayan insanlar da
bir kez daha bulac hastalklardan lme riskiyle kar
karyadr. Dahas (zellikle snai lkelerin hastanelerin
de rastlanan) MRSA [Metisilin Direnli Staphylococcus
Aureus] tr hastalklarn dourduu panik, insanlarda
veba ann henz tarihe karm olmad korkusunu
pekitirmektedir.
te yandan, epidemiyolojik geiin nc aama
syla ilikilendirilen hastalklar da (dejeneratif hastalklar)
muhtemelen gelimekte olan lkelere doru g etmekte
dir. Belirtildii zere, kanser orta gelirli lkelerde balca
lm nedeniyken, snai lkelerin ucuz am a besin deeri
dk rnler ve gelimekte olan lkelerde duraan y a
am tarzlarn tevik edici televizyon gibi elektronik cihaz
lar ile emek tasarrufu salayan teknolojiler ihra etmesi
sonucu obezlik meselesi de giderek artan bir salk soru
nu halini almaktadr (Prentice, 2006).
Bu arada, yaam standartlarnn zamanla daha sa
lkl hale gelmesine bal olarak, daha ge yata ve daha
ksa sreli bir lme sreciyle ya da dejeneratif hastalk
larn daha sonraki yalarda ortaya kmasyla belirlenen,
drdnc bir epidemiyolojik gei aamas olabilecei ba
zlar tarafndan ne srlmse de (Fries, 1980); Barrett
ve meslektalar (1998) bahsedilen bu drdnc aam a
da, aslnda birinci aam ayla badatrlan bulac has
talklarn yeniden doabilme ihtimali konusunda uyanda
bulunmaktadr. Gaylin ve Kates de benzer biimde, iler
lemenin ve bir aama ile dieri arasndaki akn ok da
tek ynl olmadnn AIDS salgnyla birlikte grlmesi
nedeniyle, epidemiyolojik gei teorisinin gzden geiril
mesi gerektiini ileri srmlerdir (1997).
Kellehear lmn Toplum sal Tarihi (2007) adl ese
rinde tarihsel dnemlere deil, insan toplumunun kazan
d niteliklerle rten devirlere dayal alternatif bir lme
teorisi nermektedir. Yazar, bu balamda Ta Devri (av-
c-toplayc toplumlar), Kr Devri (yerleimci toplumlar),
Kent Devri (kentlemi toplumlar) ile Kozmopolit Devir
(modern veya postmodern toplumlar) kavramlann ne
srmektedir. u anda iinde yaadm z modern dnemi
Kozmopolit Devir, yani kresel iletiim ve hareket a,
nceki dnemlere ait toplumsal farkllklann etkisinin
azald bir a olarak tanmlar. Bu tez zam ana ve top-
lum lara gre deien lme deneyimlerinin dinamiklerini
ve karmaklklarn anlamay kolaylatrr. ada kre
sel toplumlarda lmenin demografisi balamnda, sz ko
nusu bak zenginlik ve yoksulluun, uzun ve ksa mr
beklentilerinin, bu arada zengin ve yoksul uluslarda nasl
bir yaam ve lm beklenebilecei konusunda yaygn n
grlerin birbirine kart bir devir iin ok daha ince
likli bir aklama salamaktadr (2007: 7-8).
Yaadm z bu kozmopolit devirde hastalktan l
menin doasn irdeleyip sorguladktan sonra, hastalk
d lmler hakknda ne sylenebilir? lm oran ista
tistikleri gerek kastl gerekse kastsz yaralanm alar sonu
cunda lmlere ilikin kategoriler de iermektedir. Kast
sz lmler srasnda trafik kazalar, zehirlenme, dme,
yangn ve boulma vakalar kaydedilmektedir. imdi k
saca ele alacamz kastl lmlereyse, kiinin kendine
verdii zararlar (rnein intihar) ile iddet veya savalar
dahil edilmektedir.

NTHAR

ntihar iin -lm cl hastala veya dejeneratif bir rahat


szla tepki gstermeyi de ieren- pek ok neden olabilir
se de, aslnda, lme zerindeki kontroln en saf hali ola
rak grlebilir. Hesaplamalara gre dnya leinde her
yl 1 milyon intiharla lm vakas gereklemekte (Chishti
vd., 2003) ve en yksek oran da yallarda grlmekte
dir (Kosky vd., 1998; Lloyd 2004: 238); bunun da m uh
temelen toplumdan yaltlmlk ve yal insanlara kar
olumsuz tutumlardan (He ve Lester, 2001) kaynaklanan
bunalmla ilgili olabilecei dnlmektedir (OConnell
vd., 2004). ntihar genler ve zellikle yetikin erkekler
arasnda da kayg verici boyutta olup ounlukla modern
leme, bireycilik ve topluma yabanclamann sonucu ola
rak grlmektedir (Seale ve Addington-Hall, 1994, 1995;
Makinen, 2002; Gilchrist vd., 2007). Orta ve Dou Avrupa
ile eski Sovyetler Birlii gibi ekonomik gei yaayan l
kelerde 25-60 ya aras erkeklerde intihar oran zellikle
yksektir ve bu da ekonomik gvencesizlik (Addy ve Silny,
2001) ile toplumsal ba ve anlam yokluuyla birlikte kendi
yazgs zerinde kontrole sahip olamama durumuyla ili-
kilendirilmektedir (Rutz, 2001). Bununla birlikte, btn
dnyada intihar oranlarnn, sz konusu eylemin birey ve
geride kalan ailesi iin damgalayc olmas, ayrca pek ok
lkede intihar konusunda resm hkm verebilmek iin
gereken kantlarn cinayet vakalarndaki kadar gl ol
mas zorunluluu nedeniyle dnya apnda intihar oran
larnn gerek rakamlarn ok altnda hesaplanyor olmas
da muhtemeldir (Howarth, 2007).

DDET

Gil Elliot 1972 ylnda yaymlanan kitabnda, 20. yzyl


dan tarihin en iddetli dnemi olarak sz ederken sava
ya da yoksunluk nedeniyle lm saysn yaklak 110
milyon olarak verir (1972: 221). Etnik temizlik eylemlerine
odaklanan Michael Mann ise 20. yzylda yaanan etnik
atmalar nedeniyle 70 milyondan fazla insann ld
n ileri srer (2005). in tuhaf, bu rakamlar daha ok
hastalk, tbbi mdahale ve bakma odaklanma eilimin
deki lme yaznnda nadiren dile getirilmektedir; iddet
kaynakl lmn irdelenmesi genelde siyaset uzmanlar
na braklmtr.
M annn tezine gre etnik atma byk oranda a
da bir olgu, uygarlmzn ve bir demokrasi biiminin
rndr; bu biim, yeni demokratiklemi lkelerde
ounluun etnik aznlk zerinde despotik hkmdar
ln dourabilmektedir. M odem etnik temizlik eylem
lerinin balca unsurlarndan biri, milyonlarca insann
alkonmu lmle tant kamp veya gzetim merkez
leridir. Noys im ha ve toplama kamplar arasnda ayrm
gzetir (2005). Bu da lme deneyimi bakmndan nemli
bir ayrmdr, nk imha kamplarnda insanlarn yaam
kampa gelilerinden sonra hzla sonlandnlr; bu kamplar
aslnda insanlarn abuk infaz iin st ste yld kit
lesel lm meknlardr. Toplam a veya alma kampla
rnda hapsedilmi insanlar ise yllarn yoksunluk iinde
geirip, klelie zorlanr ve sonunda alk, ar alma,
hastalk ya da infaz sonucunda lrler (Noys, 2005: 43).
Bu tr insanlk d uygulamalar iin en sk aktarlan r
nek Nazi Alm anyasnda Treblinka ve Auschwitz gibi nl
kamplarda gerekletirilenlerdir. Bu kamplarn benzerleri
sanayi toplum lannda ve gelimekte olan lkelerde de ku
rulmutur. Bosna, Kamboya, in, Ruanda ve dier pek
ok lkede rnekleri kolaylkla bulunabilir. Bu kamplara
kapatlmak, utan verici bir lme sreciyle sonulanmak
tadr (Kellehear, 2007); buralarda lme farkmdal yoktur,
kimlik kayb grlr, topluluk desteinden ve bakmdan
btnyle yoksun kalnr. Kbann Guantanamo krfe
zinde bulunan ABD Delta Kamp bir lme mekn olmasa
da, biimsel yaps btn dnyada kamp sakinlerinin ne
ler yaadklarna ilikin bir fikir sunmaktadr: Uluslara
ras insan haklan hukukundan mahrum edilmi ... her
trl hukukun dnda ve ak ikence ya da lm tehdidi
altnda ... ne zaman serbest kalacana ilikin en ufak bir
fikirden yoksun olarak. (Noys, 2005: 125).

lme izlekleri zerine baz dnceler


Bu kitabn al yazsnda Kellehear lme deneyimleri
hakkndaki yazndan kan baz izlekleri sralyor. Bu b
lmn son ksm da bu izleklerden birkana ayrlmtr:
Faillik ile kontrol, dorusallk ve salnml ya da alkonul
mu/haklardan mahrum lme.
lmede faillik ve kontrole ilikin incelemeler oun
lukla sanayi toplum lannda kanserden len insan dene
yimlerine odaklanmaktadr. lmenin doasnn gelimi
ve gelimekte olan toplumlar arasnda iki ayn u sergi
lediini varsaym a eilimi grlr. Bu kartlk sanayi
toplum lannda insanlarn uzun srede ldklerini, dolay
syla skntlarn boyutlar veya lm zaman konusunda
deilse bile, sre zerinde daha byk denetim sahibi
olduklarn ve kendi kiisel koullan konusunda zne
olarak davranma (rnein toplumsal ilikilerini dzeltme,
vedalama) imknlannn daha fazla olduunu varsay
maktadr. Bu durumda rol oynayan elerden biri, tb
bi mdahalenin, belli lde insanlan lmenin fizyolojik
yklerinden anndrd, dolaysyla onlara bakmn kont
roln ellerine alma, en azndan karar verme srelerine
katlma, aynca toplumsal ve ailevi meselelerini halledebil
me imkn salad inancdr.
Gelimekte olan toplumlarda lme ise genelde epi-
demiyolojik geiin birinci aamas ile badatrlan, in-
sanlann bulac hastalklardan ld ve dolaysyla
bu deneyim zerinde herhangi bir faillik sergileyemedii
olumsuz bir sre olarak betimlenir. Bu toplumlarda ok
sayda insann yoksulluk iinde yaad, byk skntlar
ve aclar getiren, dnyadaki ilerini yoluna koymalar iin
onlara pek zaman brakmayan bulac hastalklardan
tr ldkleri dorudur. Bununla birlikte, bu toplum
larda birok insann yallktan ve Batdakiyle ayn has
talklardan ld de unutulmamaldr. ronik biimde,
Bat Avrupada sz konusu epidemiyolojik dnem Aries
tarafndan (belki olduka romantik biimde), insanlann
iyi lm imkn bulabildikleri, lmelerinin farkna vara
bildikleri, bu srete zne olarak davranabildikleri, ken
dilerini manevi ve duygusal olarak hazrlayp yanm kalan
dnyevi ilerini halledebildikleri bir dnem olarak res
medilmitir (1981). Bunun gelimekte olan toplumlarda
baz bireylerin deneyimleriyle de rtyor olmas ihtimal
dahilindedir; buralarda insanlar lme giden srece ok
daha ainadr ve btn o yolculuk srasnda aileleri, dost
lan, kom ulan ve din adam lannm desteini grdkleri
kk topluluklar halinde yaarlar.
Eer gelimekte olan toplumlarda insanlar lmeye
daha ainaysa, bunun nedeni lmenin sanayi toplum-
lanndaki gibi kurumlam, tbbilemi, profesyonelce
ynetilen ve hoa gitmeyen unsurlarn kurumlar ardna
gizlenip mmknse tbbi bakmla rtld bir sre ola
rak gasp edilmemi olmasdr (Illich, 1976; Elias, 1985;
Mellor, 1993). Sala daha az kaynak ayrp daha az tbbi
mdahale yapan gelimekte olan lkelerdeyse lme dene
yim i sanayi toplum lannda olduundan ok daha doru
sal olabilir; Kellehearm (bu kitapta) dikkat ektii zere
sanayi toplum lanndaki lme sreci, bakclar tarafndan
lmekte olan insann btn bu seyir iinde nerede ko
numlanacana ve bir sonraki admda neler yaplacana
karar verm ek zere kullanlan nemli kopu noktalar ba
rndrmaktadr.
Salnm sanayi toplum lannda yallktan lme ve
ayn zamanda antiretroviral ilalarla lme srecinin uza-
tlabilmesi bakmndan HIV/AIDSten kaynakl lmlerde
grlen bir unsurdur. Yallk dneminde gerekleen
bedenin oklu iflas ve lme emarelerini ayrt edememe
durumu, lm yaklatnda insann lm yolculuuna
hazr olduuna emin olmay gletirmekte, hatta l
mn uzakln saptamay iyice zorlatrmaktadr. Bu du
rum, tp biliminin (her ne kadar bir sreliine olsa da)
insanlan eikten dndrme yeteneiyle birletiindey
se, sanayi toplum lannda yallktan veya AID S ten lme,
bir salnm deneyimine dntrmektedir. Gerekten de
yallktan lme srecinde insanlann kendilerini len biri
olarak deil, hastalanm veya bedeninin giderek yalan
mas sonucunda genel zaaflar yaayan biri olarak grm e
leri muhtemeldir.
Kiinin ldnn farknda olmamas durumu, hak
lardan mahrum lme olarak tanmlanmtr ve genelde
prognoz (tahmin) konusundaki bilgilerin paylalmama-
sndan kaynakland dnlr (bunu ilk olarak Glaser
ve Strauss 1965 ylnda yaymladklar kapal ve ak far-
kmdalk zerine olan alm alannda vurgulamtr). Daha
genel olarak, gnmz sanayi toplum lannda bu durum
kurumsallamayla ilikilidir. rnein ok yal insanlar
artk kendilerine bakamayacak duruma geldiklerinde (ve
ailelerinin de onlara bakmaya gnll ya da imkn sa
hibi olmad durumda) bakmevlerine yerletirilir ve son
gnlerini orada geirirler. Bu, fiziksel olarak bedenin ve
bunama varsa, zihin ilevlerinin bozulup iflas ettii bir
lme srecidir. Am a bu ayn zamanda lme gereiyle
pek nadiren yzleilen (Johnson, 2005), hatta kurumla-
nn ellerine braklmalar sonucunda yal insanlardan
lmn gizlendii ve lmekte olanlarn bu deneyimi yaa
maktan alkonduu bir dnemdir. Bu hicap verici lmde
Kelleheara gre u zellikler bulunur: Kiinin lmekte ol
duuna dair farkndal zedelenir, lme srecine sunulan
destek erozyona urar, lme damgalanr ve lme bir im ti
han veya imtihan dizisi olarak gerekleir; bu balamda,
sz konusu yarglam alar engeller, testler, hastala kar
yaam tehdit eden uygulamalar, bedensel yetersizlik, tb
bi bakm ve fazla uzun yaam ann sonucu olarak baka
insanlardan gelen zararl tutumlar ve yantlar olarak ta
nmlanmaktadr (Kellehear, 2007: 212).
Bununla birlikte bu hicap verici ve haklardan mah
rum olarak lme, yalnzca lmekte olan insanlarn bak
mevlerinde fiziksel olarak yitip gitmesini iermez. mha
kamplarnda len veya modern dnyann alma kam p
larna hapsedilen ok sayda insan da kapsar.
AIDS gibi hastalklarn getirdii yoksunluk iinde
len insanlarn maruz kald damgalama da hicap verici
ve haklardan mahrum brakc lme yol aabilir. Gerek
ten de baz yerel inan sistemlerinde cinsel yolla bulaan
hastalklar cadlk veya byclk gibi er glerin mari
feti olarak grlr ve ok. sk olarak da nceden ilenmi
bir gnahn cezas olarak alglanr (Liddell vd., 2005). Bu
kronik hastala yakalanm insanlarn nasl yaayp l
dkleri konusunda grece ok az ey bilinmektedir.
SONU

lmenin nedenleri ve doasna ilikin bilinenleri bir araya


toplama giriimlerine ramen lmenin demografisi zeri
ne derlenmi bilgi, hem snai olan veya olmayan hem de
gelime srecindeki lkelerde ok azdr. Bu konuda daha
fazla aratrmaya ihtiya vardr; stelik gelimekte olan
lkelerde lme srecinin doasna dair yalnzca tahmin
yrtebiliyor olmamz ve hastalklar ya da lme ilikin en
temel istatistiklerin bile bulunmamas nedeniyle, bu tr
aratrmalarn bir ksmn gnmzde gerekletirmek
mmkn deildir. Dahas, sanayi toplum lannda yaygn
grlen balca hastalklardan len insanlann deneyim
lerine dair birtakm incelemeler varsa da, gelimekte olan
lkeler iin benzer malumat kttr. Elliotn ne srd
ne gre, 20. yzyl tarihte iddet yznden lmn en ok
yaand dnemdir, hatta bu iddet yznden lmlerin
ou toplama ve alma kamplannda, yoksunluk ve a
lktan kaynaklanmtr (1972). Elliotm tezi, bu lmlerin
genelde haklardan mahrum olarak lme srecinin sonu
cu olmas asndan da dikkate deerdir. Gnmzde bu
listeye, gelimekte olan lkelerdeki yoksulluk koullann-
da AID S ten lmeyi de ekleyebiliriz.
rnein Afrika gibi lkelerde lmcl hastalklardan
lm rakam lanna bu kadar youn vurgu yaplmasna
ramen (belki de bunun sonucu olarak) bu bilanolar
lme deneyimini maskelemekte ve insann kendisi asn
dan ne gibi anlamlar tad hakknda en ufak bir g
r salamamaktadr. Bunun da balca nedenlerinden
biri, Kozmopolit D evirde hastalktan lm gibi manevi ve
duygusal unsurlar bulunan, ama yine de ncelikle tbbn
alan olup tbbn ynetiminde kalan bir fizyolojik deneyi
me yaplan vurgudur. Byle bir zmlemede, lmenin si
yasi ve ahlaki boyutlar, hatta ne lde siyasi iktidardan
kaynakland tartmas bile yitip gitmektedir. Hastalk
tan lmdeyse, grdmz zere, hastaln doasna
ve gelimekte olan lkelerden farkl olarak zenginlerin g
znde byk katil olarak tanmlanmas lsne gre
eldeki tp ve bakm kaynaklan belirlenmektedir. zellikle
devasa sayda insann sz konusu olmas bakmndan,
hastalk d lme deneyiminin (yani kazalar, intihar veya
milliyetilik ya da etnik temizlik adna devlete yrtlen
iddetin sonucunda olan alkonmu lmlerin) gz ard
edilmesi de son derece arpcdr.

KAYNAKLAR

Addy, T. ve Silny, J. (2001) Globalization in Central and Eastern


Europe: Responses to the Ecological, Economic and Social
Consequences, The Ecumenical Review, 53 (4): 493-500.
AMMP (Adult Morbidity and Mortality Project, Yetikin
Hastalanma ve lme Oranlan Projesi, 1997) Overview of
Census and Verbal Autospy Methods, Policy Implications
o f Adult Morbidity and Mortality: End ofPha.se 1 Report, UK
Department of International Development and Government
of the United Republic of Tanzania, 103-5.
Andersson, R. ve Moniruzzaman, S. (2004) Relationship Between
Economic Development and Suicide Mortality: A Global
Cross-Section Transition Perspective, Public Health, 118
(5): 346-8.
Aries, P. (1981) The Hour o f Our Death, Londra: Ailen Lane.
Barrett, R., Kazavva, C.W., McDade, T. ve Armelagos, G.J. (1998)
Emerging and Re-Emerging Infectious Diseases: The Third
Epidemiologic Transition, Anrual Revieu o f Anthropology,
27 (Ekim): 247-71.
Boyne, R. (2003) Risk, Buckingham: Open University Press.
Brown, J. ve Hillam, J. (2004) Dementia: Your Questiors Ansvered,
Londra: Churchill Livingstone.
Chishti, P., Stone, D.H., Corcoran, P., Williamson, E. ve Petridou,
E. (2003) Suicide Mortality in the European Union,
European Journal o f Public Health, 13 (2): 108-14.
Counts, D. R. (1976) The Good Death in Kaliai: Preparations for
Death in Westem New Britain, Omega, 7 (4): 367-72.
Dobson, R. (2006) The Number of Children Dying from Malaria
Approaches a Million a Year, British Medical Journal, 332:
570.
Elias, N. (1985) The Loneliness o f the Dying, Oxford: Basil Blackwell.
Elliot, G. (1972) Tuentieth Century Book o f the Dead,
Harmondsworth: Penguin.
Fries, J.F. (1980) Aging, Natural Death, and the Compression
of Morbidity , New England Journal o f Medicine, 303 (3):
130-5.
Gaylin, D. S. ve Kates, J. (1997) Refocusing the Lens: Epidemi-
ological Transition Theory, Mortality Differentials and the
AIDS Pandemic, Social Science and Medicine, 44 (5): 609-
21.
Gilchrist, H., Howarth, G. ve Sullivan, G. (2007) The Cultural
Context of Youth Suicide in Australia: Unemployment,
Identity and Gender, Social Policy and Society, 6 (2): 151-
63.
Glaser, B. ve Straus, A. (1965) Auareness of Dying, Chicago: Aidine.
Haan, M. N. ve Wallace, R. (2004) Can Dementia Be Prevented?
Brain Ageing in a Population Based Context, Annual
Reuiew o f Public Health, 25 (1): 1-24.
He, Z. X. ve Lester, D. (2001) Elderly Suicide in China,
Psychological Reports, 89 (3): 675-6.
Howarth, G. (2007) Death and Dying: A Sociological Introduction,
Cambridge: Polity.
Illich, I. (1976) Limits to Medicine, Londra: Marion Boyars
[Saln Gasp, ev. Sha Sertabibolu, Ayrnt Yaynlar,
2011].
Johnson, M. (haz.) (2005) The Cambridge Handbook o fA ge and
Ageing, Cambridge: Cambridge University Press.
Jorm, A. F., Korten, A. E. ve Henderson, A. S. (1987) The
Prevalence of Dementia: A Quantitative Integration of the
Literatre, Ata Psychiatrica Scandinauica, 76 (5): 465-79.
Kellehear, A. (2007) A Social History o f Dying, Cambridge:
Cambridge University Press [lmn Toplumsal Tarihi, ev.
Tue Klm, Phoenix Yaynevi, 2012].
Kinealy, C. (1994) The Great Calamity: The Irish Famine 1845-52,
Dublin: Gill & Macmillan.
Kosky, R. J., Eshkevari, H. S., Goldney, R. D. ve Hassan, R.
(1998) Suicide Prevention: The Global Context, Londra:
Plenum.
Liddell, C., Barrett, I. ve Bydawell, M. (2005) Indigenous
Representations of Illness and AIDS in Sub-Saharan
Africa, Social Science and Medicine, 60 (4): 691-700.
Lloyd, I. (2004) Mortality and Immortality: Ageing and the Ethics
of Care, Ageing and Society, 24 (2): 235-56.
Lu, T.-H., Shau, W.-Y., Shih, T.-P., Lee, M.-C., Chou, M.-C. ve
Lin, C.-K. (2001) Factors Associated with Errors in Death
Certificate Completion: A National Study in Taiwan,
Journal o f Clinical Epidemiology, 54 (3): 232-8.
McCallum, J. (1997) Health and Ageing: The Last Phase of the
Epidemiological Transition, A. Borowski, S. Encel ve E.
Ozanne (haz.), Ageing and Social Policy in Australia iinde,
Cambridge: Cambridge University Press, s. 54-75.
Makinen, I. H. (2002) Suicide in the New Millennium: Some
Sociological Considerations, Crisis: Journal o f Crisis
Intervention and Suicide Prevention, 23 (2): 91-2.
Mann, M. (2005) The Dark Side o f Democracy: Explaining Ethnic
Cleansing, Cambridge: Cambridge University Press
[Demokrasinin Karanlk Yz: Etnik Temizlii Aklamak,
ev. Blent Doan, Ithaki Yaynlan, 2012].
Mathers, C. ve Leonardi, M. (2002) Global Burden o f Dementia
in the Year 2000: Summary o f Methods and Data Sources,
Cenevre: WHO.
Mathers, C. D., Ma Fat, D., Inoue, M., Rao, C. ve Lopez, A.
D. (2005) Assessment of Global Cause of Death Data,
Bulletin o f the World Health Orgarization, 83 (3): 171-7.
Maudsley, G. ve Williams, E. M. I. (1996) Inaccuracy in Death
Certification: Where Are We Now?, Journal o f Public Health
Medicine, 18 (1): 59-66.
Mellor, P. (1993) Death in High Modernity: The Contemporary
Presence and Absence of Death, D. Clark (haz.), The
Sociology o f Death iinde, Oxford: Blackwell, s. 11-31.
Noys, B. (2005) The Culture o f Death, Oxford: Berg.
Nuland, S.B. (1993) How We Die, Londra: Chatto & Windus.
O Connell, H., Chin, A., Cunningham, C. ve Lawlor, B. (2004)
Recent Developments: Suicide in Older People, British
Medical Journal, 329: 895-9.
Olshansky, S. J. ve Ault, A. B. (1986) The Fourth Stage of Epi-
demiological Transition: The Age of Delayed Degenerative
Diseases, Millbank Memorial Fund uarterly, 64 (3): 355-91.
Omran, A. R. (1971) The Epidemiological Transition: A Theoy
of the Epidemiology of Population Change, Millbank
Memorial Fund uarterly, 49 (4): 509-38.
Peck, D. (2003) The Death Certificate: Civil Registration,
Medical Certification, and Social Issues, C. Bryant (haz.),
Handbook o f Death and Dying iinde, Londra: Sage, s. 899-
909.
Prentice, A. M. (2006) The Emerging Epidemic of Obesity
in Developing Countries, International Journal o f
Epidemiology, 35 (1): 93-9.
Prior, I. (2001) Death Certificate, G. Howarth ve O. Leaman
(haz.), Encyclopedia o f Death and Dying iinde, Londra:
Routledge, s. 136-7.
Ross, J. (1998) Two Causes for Dying Mexican Village: Pesticides
and NAFTA, Albion Monitor, Ocak 19. www.monitor.net/
monitor.com/9801a/mexbohpal.html (eriim tarihi 18
Temmuz 2008).
Rutz, W. (2001) Mental Health in Europe: Problems, Advances
and Challenges, Ata Psychiatrica Scandinavica, 104
(Suppl. 410) (15): 20.
Seale, C. ve Addington-Hall, J. (1994) Euthanasia: Why People
Want to Die Earlier, Social Science and Medicine, 39 (5): 647-
54.
----- (1995) Dying at the Best Time, Social Science and Medicine,
40 (5): 589-95.
Small, N., Froggatt, K. ve Downs, M. (2007) Livirg and Dying
with Dementia, Oxford: Oxford University Press.
Songvvathana, P. ve Manderson, L. (2001) Stigma and
Rejection: Living with AIDS in Southern Thailand, Medical
Anthropology, 20 (1): 1-23.
WHO (World Health Organization, Dnya Salk rgt, 2002)
Reducing Risks, Promoting Health Life, Cenevre: WHO.
----- (2004) World Health Report 2004, Deaths by Cause, Sex and
Mortality Stratum in WHO Regiors, Estimates fo r 2002,
Statistical Annex, Cenevre: WHO.
----- (2005) AJDS Epidemic Update 2005, Cenevre: UNAIDS.
----- (2008) Are the Number of Cancer Cases Increasing or
Decreasing in the World?, www.who.int/features/qa/15/
en (eriim tarihi 1 Mays 2009).
Wimo, A. B., Winblad, B., Aguero-Torres, H. ve Von Strauss,
E. (2003) The Magnitude of Dementia Occurrence in the
World, Alzheimer Disease and Associated Disorders, 17
(2): 63-7.
LMEYE TARHSEL YAKLAIMLAR
JULIE-MARIE STRANGE

Bu kitabn giriinde de iaret edildii zere, lmeye dair


kavraylar ne evrensel ne de duraandr. lme tutumuna
ilikin ada teoriler lmekte olan kiinin ve onunla m es
leki ya da kiisel balamda etkileimde bulunanlarn rol
ve durumuna dair zgl teorilere dikkat eker. Tarihiler
ise gemiteki lm ve lme srecini deerlendirebilmek
iin matem incelemelerine ve antropolojik almalara da
yanm lardr ve yakn tarihli disiplinleraras veya trde
alanl retilen almalar, verim li bir alveri imkn ol
duunu dndrmektedir (Charmaz vd., 1997), fakat bu
eserler, lm ile ayrlk arasndaki gei ritellerini, zelde
de keder ve yas tutma trenlerini anlamaya odaklanm
grnmektedir. Kendi yolunda kendi ynnde ilerleyen
bir lme tarihi oluturma abalan halihazrda grece ye
nidir (Kellehear, 2007).
Gelgelelim lmeye ilikin toplumsal ve davransal
incelemelerde vurgulanan birtakm igrler lme konu
sundaki tarihsel modellerle de rtmektedir. zellikle
kiisel kontrol olarak lme, Bat Avrupada ortaadan
beri iyi lm veya lme sanat, yani lmekte olan ki
inin kendi sonuna hazrlanmas iin girdii bir dizi ey
lem biiminde lme tarihine egemen olmutur. Bununla
birlikte, lmekte olan kiilerin ou kez bireylerin nasl
lmeleri gerektiine ilikin yazndan tretilmi tek yanl
anlatlanna ya da geride kalanlarn anlanna dayanlmas
nedeniyle faillik biimindeki iyi lm karanlkta kalmtr.
Dolaysyla, tarihin izleyebildii, her zaman lme sreci
ne katlanlann faillii olmutur. Her ne kadar bu model
ortaadan beri Bat kltrnde lmeye ilikin balca
yaklam olmusa da, lme her zaman pek de mnhasr
olmayan baka yollarla da biimlenmitir.
yi lm modeli baz lmlerin kt olduu kan
sndan beslenir. Bu da, dz anlamyla, ani bir k sonu
cu hzla gelmi ya da bulaclk ve bilgisizlik gibi etkenlerle
ketlenmi lme srelerine gnderme yapm a eiliminde
dir. Ne var ki, bu kitabn giri ksmnn da dndrd
zere, lme srecindeki davranlar zellikle de toplumsal
olarak dlanmlar asndan statye gre dalgalanma
gsterebilir. Tarihsel olarak bakldnda, ok yoksullar,
etnik ve dini aznlklar ya da veba belirtileri gsterenler
bu lme tarznn kapsamnda bulunmaktadr. Bu roller l
mekte olanlarn ve de lmekte olana bakmaktan sorumlu
kiilerin beklenti ve ykmllkleri asndan zararldr.
Bu da iki lme kavramyla rtmektedir: ekilme ve hak
larndan mahrum edilmi halde lme. Birinci kavramda,
lmeye hazrlk, hastalk bulamas ihtimali ya da bilincin
yitirilmesiyle birlikte bir lde yaamdan fiziksel ve top
lumsal yaltlml da beraberinde getirir. kinci kavram
daysa fakirler gibi baz dlanm gruplarn deneyimlerine,
lme srecinde yaadklarm kontrol etme ve karar alma
imknndan yoksunluk damga vurmaktadr.
20. yzylda lme hakkndaki analizler, lmn tbbi
bir baarszlk olarak temsil edilmesi fikri zerinde dur
mutur (Aries, 1981; Prior, 1989; Walter, 1994). yiletirici
tptaki ilerlemelerin ncesinde, kt lm kavramndan,
bireylerin lme srasnda da acz iinde kalabilecekleri
anlalyordu. Yine bu da faillik meselesini ne karr:
lmekte olan kiinin kendi lmn dzgn biimde
ynetebilme sorumluluu ve evresindekilerin lme dav
ranlarna hem lme sreci srasnda hem de sonrasn
da alternatif anlamlar atfetme lei odak noktas haline
gelmektedir. Yolculuk olarak lme kavramnn da tarihsel
armlar vardr. Reform ncesi Britanyada lme, tek
bana fizyolojik kle birlikte bitmiyor, ruhun Arafa
kadar yolculuu boyunca sryordu. Benzer biimde, Ta
Devrinde lmeye ilikin yakn dnemli aratrmalar da
lmenin ounlukla br dnyaya bir yolculuk olarak
tasavvur edildiini dndrmektedir (Kellehear, 2007).
Bu blm, ilk bakta lm nedenlerini ya da vefa
t izleyen uurlama ayinlerini konu alm grnen tarih
incelemelerinin, lme srecine, lm nedenlerine ve zel
likle de belirli insan gruplarnda lmekte olanlarn belli
gruplarna ilikin gnmzdeki varsaym ve anlaylara
nasl k tutabileceini sergilemekle balayacaktr. Orta
ada Bat toplum lannda ve zel olarak da Britanyada
lmenin tarihine odaklanarak lme tarihindeki nemli
izlekler, zellikle de bu dnem boyunca sadece en arpc
srekliliklerden birini deil, ayn zamanda din, aile yaa
m, faillik ve duygulan da temsil eden iyi lm modeli
de betimlenecektir. Blm, iyi ve kt lm kavram lanna
tarihte verilen arln snrlannm deerlendirilmesiyle
bitecektir ki, bu kavramlarn temelinde elit gruplarn var
saymlar ve idealleri vardr.

LMENN TARHELER

lmeye ynelik toplumsal ve kltrel tutumlara ilikin


tarihsel aratrmann kkenleri genelde Fransz Annales
Okulunun zihniyetlere ynelik ilgisine ve zellikle de Phi-
lippe Ariesin r ac almas Batnn lm Karsn
daki Tavrlar: Ortaadan Gnmze (1974) ya da daha
sonraki geniletilmi haliyle The H our o fO u r Death (1981)
adl eserlerine dayandrlr. Aries lmn kltrel tarihi
nin belirli kronolojik dnemlerle balantl kilit zihniyetler
biiminde incelenebileceini ileri srmektedir. O zam an
dan beri ar eletirilere uram olsa da, Ariesin lmn
ve lmenin tarihine katks ok nemli bir dzeydedir:
lme ynelik duyarllklarla ilgilenen Aries, lme sanat
ile lm tasvirleri konusunda deien anlaylan betimler
ve lmn maddi kltrn cemaatten birey merkezli
tutumlara kayn gstergesi olarak okur. Am a buradan,
lme dair tarihsel aratrmalann Ariesten nce var ol-
madii sonucu kmaz. Britanyada James Steven Curl
(1972) ve John Morley (1971) Victoria dneminde filizle
nen lm kltr konusunda rnler vermilerdi; her iki
tarihi de bu kltr giderek daha tketimci ve zellik
le Curle gre toplumda alt katm anlara indike daha da
zevksizleen bir toplum yrngesine yerletirir. 19701er-
den itibaren lm ve lmeye dair tarihlerin hazrlanmas
yaygnlam, lm incelemeleri akademik aratrmalarda
giderek daha byk bir alan halini almtr (Walter, 1994).
Yine de lmenin tarihi, lmn ve sonrasnn tarihinden
farkl olarak, ok ksa bir sre ncesine dek demografi,
hastalk ya da vefat sonrasnda gelitirilen yantlarn in
celenmesine baml kalmtr.
ncelikle, demografi tahlili tarihilerin lmn ba
lca nedenlerini belirlemelerinin yan sra nfus art,
istikrar ve krm rntlerini izmelerine de imkn ver
mitir. lm nedenlerine ilikin tahliller lme deneyimle
rine atfedilen kiisel veya kltrel anlam lan gn na
karmayabilirse de, hastalk, felaket ya da toplumsal
tutumlar gibi etkenler arasndaki bantlar kolaylatr
maktadr. Susan Sontagn 20. yzyl sonlannda hastalk
metaforlar konusundaki iki incelemesinin (1978, 1989)
gsterdii zere, hastaln patolojisi, o hastaln kltrel
kavranmdan, dolaysyla hastalanm kiilere ynelik
ahlaki yarglamalardan bamsz deildir. rnein 17. ile
19. yzyl ba arasnda iek hastalnn salgn nitelii
tamas, iek hastalnn ya da bu hastalktan musta
rip insanlann damgalanmasn ya da lme deneyimleri
ne ahlaki leke vurulmasn neredeyse hi nleyememiti
(Shuttleton, 2007). 19. yzylda frengi, yazl veya grsel
metinlerde lm olarak kiilik bulmu (Guthke, 1999);
kamusal alanlarda saygn kadn konusundaki kayglar
veya seks ticaretine ynelik sert eletiriler bulaclk ve
lmllk zerinden tahayyl edilmitir (Epstein Nord,
1995). Benzer biimde, 19. yzylda da verem en acmasz
katil konumundayd ve hem varlkllan hem de dargelir-
lileri vurmaktayd. Verem kltrel muhayyilede Roman
tizmle, melankolinin, incelikli duyarllklarn ve gzel
lmn idealletirilmi bir biimiyle (parlak gzler, incecik
bir fizik, pespembe, kzarm yanak) badatrlrd (Aries,
1981); yle ki, dneminin yorum cular tarafndan alaya
bile alnyordu (Braddon, 1864). Yine de verem erdemli bir
k imkn barndrmas ve lmekte olan kiiye lme
hazrlanmas iin byk bir frsat sunmas asndan de
erli saylyordu (Jalland, 1996).
lm nedenleri hastalk ve lmenin jeopolitiini e
killendiren evresel ve toplumsal etkenleri deerlendir
mek am acyla da ele alnmaktadr. rnein 18. yzyl
ve sonrasna ait yetikin lmleri istatistikleri, zengin
lmleri saysnn yoksullarnkiyle ayn olduunu, ama
kalp ya da bbrek hastalklar gibi farkl, bollukla alakal
nedenlerden kaynaklandn gstermektedir (Razzell ve
Spence, 2007). lm indeksleri farkl yaay ve lme de
neyimlerine atfedilen greli deerlere dair varsaym larda
bulunmak iin de kullanlmtr. Burada bebek lmleri
zel bir ilgi grmt, nk 1870 ylndan itibaren genel
lm oranlan uzun dnemli bir d sergilemise bile
bebek lmleri I. Dnya Savana dek orantsz biimde
yksek kalmay srdrmtr. Demografi tahlilleri bebek
lm oranlannm yksekliinin nedenlerine dair bir dizi
yorum getirilmesini kolaylatrm olmakla birlikte (Le-
wis, 1980; Marks, 1996; Morgan, 2002), yksek doum
ve lm oranlannm karlatm lm as da baz tarihileri
bebek lmlerine kar beslenen duygu younluunun
dk dzeyde kalmasndan baz sonulara varm aya te
vik etmitir; buna gre, ada varsaymlar antracak
biimde, bebek yaam gzden karlabilirdi ve hasta ya
da istenmeyen bebekler bilinli olarak lme srklene
bilirdi (Rose, 1986). Kyaslamak bakmndan, nfus fela
ketleriyle ilikilendirilen kitlesel ve ani lmlere, rnein
1348 ylnda Britanyay vuran Kara lm e ya da 1914-18
yllarndaki I. Dnya Savana gsterilen tepkilerin tah
lili, lm deneyiminde normatiflii ortaya kanrken,
norm atif olmayan lme deneyimlerine nasl siyasal ve
toplumsal nem atfedilebildii sorusunu da gndeme ge
tiriyordu (Winter, 1995; Horrox, 1999; Morgan, 1999).
Matem ve ly ortadan kaldrmaya dair tarihlerse ilk
bakta lmn ertesine odaklanmaktayd. Julian Littenin
The English Way o f Death: The Commor Funeral Since 1450
(1991) ve Clare Gittingsin Death, B unal and the Indiuidual
in Eady M odem England (1984) gibi klasik incelemeleri l
kaldrcsnn ortaya knn yan sra inan, tre, top
lumsal hiyerari ve tketim arasndaki balantlar izmek
zere uzun dnemli toplumsal, ekonomik ve kltrel de
imeleri ele alrken, defin ve anma trenlerinin tarihleri
mezar mekn ile iaretlerinin deien toplumsal yaplan,
tketim kltrlerini, kimlik ve kltrel deer ifadelerini
hangi yollarla yansttn irdelemektedir (Brooks, 1989;
Laqueur, 1993; Tarlow, 1999; Snell, 2003). Buna karn
cenaze trenlerini bir stat gstergesi ve hayatta kalmay
baarm krsal greneklerin kent yaamna uyarlanmas
olarak ele alan metinler, her zaman lme verilen tepkile
rin lme karsndaki toplumsal tutumlan nasl aydnlatt
yla da ilgilenmektedir, rn ein m odem an balannda
tabut kullanmnn gndeme gelip yaygnlamas ya da
19. yzyl sonlan ile 20. yzylda l yakm a donanmnn
gelitirilmesi, lme sreciyle olduu kadar lyle olan et
kileimi ekillendiren hijyen ve rme kavramlanndaki
deiimi yanstyordu (Gittings, 1984; Jupp, 2006).
Benzer biimde, llerin ortadan kaldm l iinin ar
ar ticarilemesi de duygulanml bireyciliin deien te
zahrleriyle balantlandnlmtr. Sarah Tarlow un dik
kat ektii zere, akkan duygusal iklimler toplumsal ve
ekonomik deimeyi ne nceler ne de onun rn olup,
onun aynlm az bir parasdr (Tarlow, 1999: 174). Dola
ysyla Victoria dneminde lmle ilgili maddi kltrler
duygulann davurulmas bakmndan daha fazla seime
izin veriyor, len kiinin yaknnn sahip olduu bu kii
sel ilikisinin nemini ve cenaze eyalan tketimi yoluyla
lm bireyin esizliini vurgulamas iin ok daha geni
bir kesit sunuyordu. Bu nedenle, maddi imkn daha az
olanlar tarafndan cenaze gsteriilii olarak damgala
nabilecek bir davran, mteveffann yaamnn deerini
ve onun kaybedilmi olmasnn nemini sergileme arac
olarak ekonomik ve stat deerinin tesinde bir anlam
kazanabiliyordu (Drakeford, 1998; Strange, 2005). Bu
yzden yas ayin ve detlerinin mteveffa ile geride kalan
lar arasndaki gerek lm ncesi gerek sonras ilikilere
ynelik bir anlay olarak okunmas mmkndr. Benzer
biimde, iyi bir cenaze olumsuz geen bir lme deneyi
mine yeni anlamlar ykleyebilir veya onu deiiklie u
ratabilir.
lnn defnedili veya ortadan kaldrl biimleri
lme srecindeki kiilerin oluturduu farkl gruplarn
tutumlarna ilikin karmlar yapm akta da kullanlabil
mektedir. ok yoksul kiilerin gmlmesinde bu zellikle
dikkat ekicidir. 1832 tarihli (kimsesiz fukaralarn beden
lerinin anatomi okullarnda paralanp incelenmesine izin
veren) Anatomi Yasas ile 1834 tarihli sosyal yardm alma
bavurularndan caydrma amal Yeni Yoksullar Yasas
adl iki hukuki dzenleme, uygulamaya geldiinde, l
mekte olan kiinin lmle ilikisini deiiklie uratmt.
Yoksulluk iinde lme kar getirilen cezalandrc n
lemler len kiinin damgalanmasna yol am ve egemen
iyi lm modelinin salad rahatlamay ortadan kal
drmt: Beden btnl ile br dnyadaki yaam ara
snda halkn gznde kurulan balant hesaba katldn
da, bedenin paralanmas tehdidi, sevilen kiilerle br
dnyada yeniden buluma beklentilerini baltalamaktay
d; dknlerevi veya slahevi gibi yerlerde lmek, pek
ok yoksulu yapayalnz lmeye mahkm etmi oluyordu;
ayrca lmekte olan ou kimse, fukaralara layk grlen
gmme tarznn kendi sevdiklerini de damgalayacann
farkndayd (Richardson, 1987).
lmeyi aka toplumsal, kltrel ve ailevi bir dene
yim olarak deerlendiren tarih eserleri Ariesi balang
noktas olarak almay srdrmektedir. Deimenin o
unlukla yava olduunu ve yzyllar boyunca grlen
srekliliklerin bulunduunu kabul eden Aries, buna kar
n, ounlukla bireyciliin ykselii mefhumlar, ilahiyat
retileri ve Ariesin lmeye ilikin salkl ya da pato
lojik yaklam lara dair kendi varsaym laryla balantl
olan nemli kltrel deimelere iaret eden devirleri de
ayrt eder. Dolaysyla 12. yzyl, Bat toplum lannda iyi
lme, lme sanatnn mzakere edilmesinde bireylerin ve
topluluun sorumluluklannm, zellikle de ruhun kurtu
luuna dair kayglann giderek artm olmasyla sivrilir.
16. yzylda lm e ilikin erotik tasvirlerin art gze
arparken, Aydnlanm a bireycilii tevik etmitir. 18. yz
yldan itibaren, sevilen kiinin ans ve kaybedilmesinin
verdii ac yznden bireysel ruh kayglannn bymesi,
hatta baz vakalarda da glgede kalmas sonucunda lm
deinde olma durumu giderek daha dramatik bir hal
almtr. Uzun 19. yzyl boyunca byk antmezarlarn,
mezarlklann ve edebiyatn ortaya kndaki esin kayna
, lmekte olan kiiyi evreleyen duygusallktaki bu yk
seliti. Aries'in deyimiyle tekinin lm , lmekte olan
kiiye ynelik tutum lan takdir-i ilahiye odakl olmaktan
kanp dikkati yas tutanlara ekmi ve lm roman-
tik-trajik bir ereveye yerletirmiti: lme, dayanlmaz
bir durumdu ve yas tutanlar sonsuz bir melankoliye
mahkm ediyordu. lmekte olan kiinin yaam na nihai
bir anlam kazandrm a yolundaki faillii, acya boulmu
kiilerin dizginsiz duygulanm n glgesinde kalyordu. 20.
yzyl, lmekte olan kii ve yaknlannn lmenin rgt
lenmesi iini bir uzm anlar ordusuna teslim etmesiyle iyi
lm kavramn grnmez, yasakl ve patolojik hale geti
rerek mahvetmitir.
Ariesin zihniyetlerde yaanan deiimi bir tarihsel s
ralamaya koyup deerlendirii, eserinin yaym lanm asn
dan itibaren byk eletiriler ekmitir; bunun en byk
nedeni de tezinin altnda byk oranda 20. yzylda l
mn kt hale geldii iddiasnn yatmasyd (Cannadi-
ne, 1981; Dollimore, 1998). Ne var ki Ariesin farkl klt
rel devirlere dair saptamas, lme tarihini alar halinde
dzenleme eiliminin belirtisi olup, kimi zaman tarihteki
yaygn dnemletirme eilimlerini ya da daha zel olarak
popler dini inan veya retilerdeki deiimleri, nfus fe
laketi veya sava gibi olaylar yanstr. rnein, Kara lm
sonrasndaki lm oranna dair incelemeler, lmn ya
ayanlar arasnda dolaarak onlara lml olduklarn
anmsatan ve lmeyi yaamn tam ortasna yerletiren
bir muzaffer ceset olarak kiiletirildiini kaydetmektedir
(Guthke, 1999; Horrox, 1999). Reform dneminde A ra fa
ilikin retisel mefhumlarn terk ediliine ynelik tahlil
ler ise yalnzca eskatolojik inanlardaki deiimi deil, iyi
lmn nasl olacana ilikin kavramlardaki kaymalar
da gsterir (Horrox, 1994; Harding, 2002). 18. yzyl son
larndaki duygulanml bireyciliin ykseliine ilikin
incelemeler de insanolu ile Doa arasndaki kavram
sal balantya ilikin hemen gze arpmayan deiimleri,
toplulua sabitlenmi lmden ayrlp benlie sabitlenmi
bir lme ya da lme kltrne ynelii belirginletirir
(Gittings, 1984).
Mikro tarihin ykselii, lmeye ynelik tutumla
r kltrel deiimlerle birlikte ele alan byk anlatlan
ypratm, bylece tarihiler srekliliklere, inancn ekil
sizliine, lm ve lmeye ilikin kavramlarn esnekliine
giderek daha fazla odaklanmlardr. Benzer biimde,
farkl kimlikleri ne koyan teorik almalar da toplumsal
ya da kltrel deneyimin toplumsal cinsiyetle ilgili, etnik,
inansal veya snfsal niteliini vurgulayan yaklamlar
krklemitir. Fakat Kellehearn geni kronolojileri sa
vunurken dikkat ektii zere, byk anlatlar deime
mefhumuna, ztlklara ve srekliliklere berraklk kazan-
dmrken, bir yandan da dikkati insan davranlarndaki
ortaklklara ekmektedir (2007: 4). Kellehear dini dei
im, tketim kltr veya felaketlere dayal kronolojiden
farkl bir kronoloji izerek, zaman iinde farkl noktalarda
drt temsil lme tarz saptamtr: lmeye dair kltrel
anlaylarn lm, vefat sonras br dnyaya yaplan
bir yolculuk olarak konumlandrd Ta Devri; lm
beklentisine ve hazrlna yksek deer biilen Pastoral
Devir; iyi lme hazrlk kavramnn, lmeyi ynetme
arzusunun altnda ezildii Kent Devri; son olarak da l
menin utan ve baarszlk zerinden anlalmaya bala
d Kozmopolit Devir. Bu farkl devirleri saptayp ayran
Kellehear, dnemler ve tutumlar arasndaki sreklilikleri
ve deiimleri vurgularken, dorusal bir anlatdan kan
makla birlikte, lmeyi anlamlandrma ve rgtleme tarz
larnn kltrel miraslar tarafndan ekillendirildiini de
gzlemler. yle ki lmeye dair tarihlerin ou bu sreci
korkudan arndrmak ve bir ekilde insan kontrol altna
alma abalaryla belirlenmitir.

Y LM

lmekte olan kiinin veya onun evresindekilerin lm


insann etkileme ve kavray sahasna ekme abasnn
rn olan bir iyi lm modeli, ortaadan itibaren Ba
tdaki lme ilikin tarihyazmn kaplam grnyor.
Avrupada ortaadan itibaren iyi lm tanmyla, ilk
olarak Hristiyanlk inancnn vecibelerinin yerine getiril
mesi, ikinci olarak da dnyevi ilerin yoluna koyulmas
arzusu kastedilmitir. Bu iki nkoulun genellikle bir
arada var olduu dnlmse de, kutsal ile dnyevi
olann vurgulanmas balama ve dneme gre deiiklik
gstermektedir. yi lmek, lmn ona hazrlanmaya el
verecek bir sre ncesinden grlebilir olmasn gerektiri
yor ve genellikle ev ortamnda gereklemesini ieriyordu.
Ortaa tarihilerinin iyi lm anlay halk arasnda
yaygn yorum veya deneyimlere deil, arlkl olarak dini
reti ve ideallere dayanr. Dolaysyla ortaada lme, o
unlukla ruhla ilgili bir kayg zerinden tanmlanmtr.
lmeyi, son nefesin verilmesinden nce lme ve sela
mete hazrlk, ardndan da geride kalanlarn lenin ru
hunu A raftan Cennete yolculuunu hzlandrma abalan
ekillendirmitir. 20. yzylda lmeyi yorumlayanlarsa
genelde, hastanelerde ve hospislerde lmn kurumsal
latrlmasn eletirmektedir (Gorer, 1965; Aries, 1981);
am a bir anlamda, nceki alardaki lme sreci de resm
dzenlemelerden azade deildi ve daha ziyade, farkl bir
takm uzmanlar tarafndan ynetiliyordu. Reform ncesi
Britanyadaki lme hazrlk srecinde, lmeyi ruhsal bir
yolculuk olarak konumlandran ve yaamn sonu ile Ki
lise arasnda gl balar kuran son ayinlerin yerine
getirilmesine zel bir nem veriliyordu. lmekte olan kii
Hristiyanla balln ifade ediyor, gnahlarndan ar
np balanyor ve Sakram ent1yaplyordu (Binski, 1996).
Rosemary Horroxun ifade ettii zere, 14. yzyla kadar,
lme ynelik biimsel dini hazrla verilen nem gerei,
rahipler kolaylkla ulalabilir olmalar iin geceleri kendi
kilise blgelerinde uyuyorlard (Horrox, 1999:93).
Yaamdan lme youn biimde ritelletirilmi ge
i algs endielerden bamsz deildi, zellikle de son
ayinlerin zamanlamasyla ilgili endieler vard. lmekte
olan kii, Efkaristiya ayinine katlabilecek denli bilinci ye
rinde ve ayinde ekmei yedikten sonra kusmayacak denli
iyi durumda olmalyd. Horrox yaanlan mr boyunca
veya lmden birka gn ncesinde birden fazla son ayin
grebilmeye dair din adamlarnn bir dolu tavsiyesinin
olduuna dikkat eker; bu da, o konuda halk arasnda
bir miktar belirsizliin ve yanl biimde lme korkusu
nun yaygn olduunu dndrmektedir (Horrox, 1999).
lmekte olan kii ilk bakta iyi lmn merkezinde bu
lunuyordu, am a lme hazrlk yaplmasna ve mtevef
fann ruhu iin dua edilmesine bakalarnn katlm da
lmeyi toplu bir i haline getiriyordu: Rahibin son ayini

1Sakrament (Lat. Sacramentum): Bu kelime, Yeni Ahitin Yunanca e


virisinde mysterior (sr) olarak evrilmitir. Hristiyanlkta ilahi ltfn
sakramentler, yani belirli ayinler yoluyla aktarldna; sakramentle-
rin de Mesih tarafndan kurulduuna inanlr. Bu ayinler yedi tanedir:
vaftiz, glendirme (konfirmasyon), efkaristiya (kominyon), gnah
karma, hastalan yala meshetme, ruhbanlk, evlilik ed. notu.
ynetme misyonu bir el annn alnmasyla ilan edilir
ken, aile ve dostlar lme srecine katlyor ve hane halk
ruhun selamete kavumas iin dua ediyordu (Horrox,
1999: 93). Fizyolojik lmn ruhun yolculuundan ayrl
m asysa lmenin toplumsal olarak rgtleniini, lmcl
hastaln fark edilmesinden son nefesin verilmesine ve
mteveffann ruhu iin gelen duaclarla birlikte defnin er
tesine kadar uzatmt.
Ruhun selamete ermesiyle ilgilenen ilahiyat 12. ile
20. yzyl arasnda nemli deiikliklere uram ve Re
form sonras balamda mezhep kimlikleri yaygnlam
olsa da, iyi lme ilikin ortaada hkm sren kav
ray neredeyse bin yl boyunca Hristiyanlarn lm sa
nat dncesindeki belirleyiciliini korumutur. Reform
sonrasndaki kilit farkllk, Arafn ortadan kalkmas ne
deniyle, lmenin rgtleniinin ve tinsel tanmnn, son
nefesi vermeye odaklanan fizyolojik anlaya yaklaacak
ekilde ksalm olmasdr. Bu durum, lmekte olan kii
artk ruhunun kaderinden tek bana sorumlu olduu
iin, lm deini odak noktasndan kaldrarak lm
karsnda manevi nedamete nem atfedilmesine yol a
mtr. Bununla birlikte bu durum lme srecinin toplu
ve ortaklaa ynlerinin geri plana dt anlamna gel
mez. Reform sonras dnyada T a n n ya dorudan ulala
bileceinin vurgulanmas sayesinde rahibin nemi teoride
azalm olmasna ramen, Sakramentin, ruhban dualar
ya da her ikisinin birden gerekletirilmesi durumu, l
mekte olan Hristiyanlar asndan arzulanr olmay sr
drmtr. Yine de lmekte olan kiilerin gnahlarndan
arnmalar ya da manevi huzur bulmalar iin, artk yal
nzca aileleri ve dostlaryla dua etmeleri yeterliydi. Bu tr
uygulamalar lmenin dini anlamla mcehhez toplumsal
bir sre olmay bir dereceye kadar srdrdn ve bi
reyin iyi lm arzusunun geride kalp yas tutacak kiiler
iin de hatr saylr nem tadn amaz biimde gs
termektedir.
Victoria dnemi Britanyasnm elit ailelerinde l
me dair yaplm aratrmalar, iyi lm modelinin 19.
yzyldaki lme srecinin toplumsal rgtlenmesi ve
ona yklenen anlamlar zerinde hl ncelik tadn
dndrmektedir (Jalland, 1996). Evanjelik dininde iyi
lmn kkleri sa iin ac ekmeye ve benliini Tanrnn
iradesine teslim etmeye sk skya balyd. yi lme eri
mek iin ideal koullar verem gibi uzun sreli bir hasta
la yakalanmakt, bylece lmekte olan kii manevi bir
iman snavndan geebilir, bu denli sancl ve ounlukla
zamansz bir lme sreci karsnda bile Tan rnm takdiri
ne boyun een naiz kullarndan olduunu kantlayabilir-
di. lmekte olan kii bu snavnda yalnz deildi; ailesi ile
dostlan da T a n n dan sabr dileyip mukadderat karsn
da kendi arzularndan vazgetiklerini beyan etmek ze
re dualar ederek ona elik ederlerdi. yi lme atfedilen
nem, hastalanm kii ile bakclanna iyi lmn nasl
olaca konusunda nasihatlerde bulunan yazl ve grsel
metinlerin yaygnlamasnda da yansmasn bulmutu.
lme sanatn anlatan metinlerin ou ilk bakta lme
srecini iyi ynetm ek zere tasarlanm retici klavuz
lar biiminde olsa da, aileleri lmekte olan kiinin duy
gusal snavna hazrlama, lmenin nasl grnebilecei,
nasl duyulup hissedilebileceini anlatma gibi faydac ve
psikolojik am alan da bulunuyordu.
yi lm byk lde Hristiyanlktaki selamet akide
lerine bal olsa da, aile ii ilerin yerli yerine konulmas da
bu dncede pay sahibidir ki, bu mesele de lme sreci
nin dzenlenip anlalmasnda kutsal ile dnyevi elerin
etkileim iinde olduklann dndrmektedir. Ortaada
vasiyetler ounlukla lm dei etrafnda, din adamla-
nnm yan sra hukukulann da kalmyla yazlyor ya da
deitiriliyordu (Horrox, 1999). M odem an balannda,
vasiyet yazm kutsal ve dnyevi olann, yani ounlukla
bir rahip ile vasiyetnamenin yer ald hukuk srecinin
kaynamasn temsil ediyordu (Houlbrooke, 1998).
yi lm modeli bir blmyle antitezine, yani kaba
ca kt lm olarak ifade edilen srece baldr. Kt
lmler de genelde Hristiyanca olmayan, ateistlerin veya
uslanmaz bir gnahkrn lm ya da herhangi bir mane
vi hazrla imkn brakmayacak kadar ani lmler olarak
iziliyordu. iddet veya kaza sonucu lmlerin aileyi m
teveffann ruhunun kurtulup kurtulmad konusunda
kukuda brakt dnlyordu; fakat bu lmler, lme
srecinin toplum ve aile tarafndan ynetilmesine aktif
ilginin salad katarsis duygusunu bozuyordu. Benzer
biimde, yksek dzeyde bulac hastalktan lme de iyi
lm deneyimine dair beklentilerden sapma gsteriyordu,
zellikle de baz bulac hastalklarn bakclar da lm
tehdidi altna sokmas nedeniyle. Szgelimi, hyarckl ve
badan lm, hzl gereklemesi ve btn bir hane halkn
lm tehdidiyle kar karya brakmas nedeniyle titiz bir
hazrlk iin ok az zaman ya da istek brakyordu. Be
denin banlarla kapland iek gibi baz hastalklardan
lmler, len kimseyi bulac, tannmaz ve baklmaz kl
yordu; bu da Hristiyanlk inan balamnda bile iyi sa
ylamazd. En kt lm intihard. T an n nn verdii can
ancak Tanr alabilecei iin, kendini ldrmek affedilmez
bir gnaht; stelik geride, suu kendisinde arayan ve ka
fas allak bullak olan yasl bir aile brakyordu.
ou tarihinin kabul ettii zere, iyi/kt lm mo
delinde, zellikle de kiisel lme deneyiminin tertipsizli
inden ziyade, lmenin nasl olmas gerektii kavramna
dayanmas bakmndan kusurlar vardr. Benzer biimde,
lme sanat modelleriyle ilgili grsel ve yazl eserlerin
ounun ruhban, hukuku ya da yas tutanlar gibi, len
kimseden ok lme srecini yeniden tahayyl eden iyi
lm tedarikilerinin kaleminden kmas da dikkate de
erdir. Yine de iyi lm modeli Bat tarihi boyunca lmeye
ilikin o dnemin egemen tasvirlerini yanstr ve iin can
alc ksm, lme deneyimini anlama tarihindeki anahtar
neme sahip izlekleri ortaya karr.
DN

yi lme dair kutsal ve dnyevi eler rtmesine ra


men, lme sanatna ilikin tarihsel anlaylar byk oran
da Hristiyanla ve lmekte olan kiinin lm ve br
dnya iin yapaca manevi hazrlna dayanmaktadr.
Dini inan ve uygulamalarda gerekleen deiimlerin,
lmenin rgtlenmesi ve anlalmas zerindeki etkisini
vurgulayan tarihiler, Hristiyanl lme tarihinin mer
kezine yerletirir. Dahas din, lme tarihleri iin yararl
bir kronolojik omurga salar; nk lmlerin ounda
ve zellikle defnetme srecinde kilise ya da baka bir r
gtl din biimi rol oynamaktadr. ngiliz kltrnde Araf
retisinin ekle emaile kavuturulmas, Kara lm e
atfedilen apokaliptik anlamlar, Protestan Reformu, Ay
dnlanma, Evanjelik canlanma, Darwin sonrasnda din ile
bilim arasndaki atma algs ve sekrlerleme sreci
nin istikrarl biimde ilerlemesi, lmeye yaklamlardaki
deimeleri ve sreklilikleri belirlemek iin yol iaretleri
salamaktayd. Benzer biimde, din de, nasl iyi lne
ceini reten eserlerin ounda odak noktasndayd. Bu
metinlerde lme sreci, lmden sonraya dair endieler
erevesinde deerlendirilirken, lm deinde yaplan
ou etkinlik ve tren, grlen ruhsal kader dikkate al
narak gerekletiriliyordu. Dolaysyla lmekte olan kii
nin Sakramente katlma, gnahlarnn kefaretini deme
ve lm korkusuzca kabul etme gibi gnahtan arnm a
ya dair ykmllklerini yerine getirerek kendi ruhunun
sorumluluunu stlenmesi beklenirdi. lme srecinin
rgtlenmesine ilikin bu alg, btn klfeti lmekte olan
kiiye yklemesine ramen, lm deinin, ounlukla
da din adamlarnn varlyla desteklenmi biimde, len
le birlikte sevdiklerinin de tevazu, iman ve metanet yolun
da manevi araya katld bir ibadet mekn olduunu
da vurguluyordu.
ou tarihi iyi lmn bir ideal olduunu kabul et
mektedir. uygulamaya geldiinde, lmekte olan kiiye
ya da ona bakanlara den dini ykmllklerin yerine
getirilmesi zor olabiliyordu. rnein Victoria a Evan-
jelik anlaynda, ruhun hazrlanmasna izin vermesi ba
kmndan lmcl bir hastaln idealletirilmesi, bizzat
gerekleen lme deneyimince trpleniyordu. Jallandn
dikkat ektii zere, insann kendi yatanda lmesi, l
mekte olan kii ile sevdikleri arasnda mahremiyete izin
verm esinin yannda lm deinde srekli gzetimi
mmkn klmas bakmndan da deerli bulunuyordu.
Buna karn Tanrnm takdirine boyun eip metanet gs
terme, arlaan aclar ve bilin kaybyla birlikte ou kez
baltalanyordu. yi lm mefhumlar, ekilen aclara bir
varlk nedeni sunarak ya da br dnyada bir huzur ve
yeniden buluma dili salayarak lme srecinin ynetil
mesi iinde bir klavuz ilevi gryordu. Bununla birlik
te, lme srecini ynetme konusunda iinde bulunulan
an yaklamlarnda Hristiyanln merkezlii meselesi
sorun da yaratyordu. En bata, ocuklarn lmesi, baz
ebeveynlerde iledikleri gnahlar yznden kendilerinin
ya da soylarnn cezalandrldna dair bir kendini su
lama dalgas douruyordu. Bazlar da lmenin verdii
ac karsnda Tanrya olan sevgilerini korumakta glk
ekiyor, lm deini sahip olunan iman gsterme veya
pekitirme meknndan ziyade, bir kuku ve fke arenas
olarak gryordu.
Benzer biimde, dinin byle vurgulanmas lmeyi bir
dmanlk ya da kabahat mekn haline getirebiliyordu.
Jalland bu noktada, otuzlu yalarnn sonunda kanserden
len Lady Ada Lovelace rneini verir. zgr dnceli
biri olarak Lady Lovelacein uzun lme srecine, Evan-
jelist annesi ile kocas arasnda kan lm deinin
ve Adanm inanlarnn kontroln ele geirme kavgas
damga vurmutu. Annesinin lmekte olan kznn ruhunu
kurtarma ve damadn etkisizletirme konusundaki ateli
kararll, biri Hristiyanlktan dieri zgr iradeden bes
lenen iki ayr iyi lm kavramnn, merkezinde hastann
bulunduu bir iktidar mcadelesi biimini alarak nasl bir
tahakkm yarm a dnebileceini gzler nne seriyor
du. lme srecinin rgtlenmesi, ynetilmesi ve anlam,
aslnda potansiyel olarak, birbiriyle yanan otoritelerin,
yani ailevi, dini, hukuki ve tbbi otoritelerin mcadele sa-
hasyd.
Son olarak, lme modelinin merkezine dinin yerle
tirilmesi, Hristiyanlkla alakas olmayan veya dini inan-
lan bilinmeyen toplumsal gruplara yaklam da da eitli
glkler karmaktadr, zira geleneksel bir iyi/kt iki
lii erevesinden bakldnda, gayri Hristiyan lm iyi
olamazd. Szgelimi, Victoria anda inansz kiilerin
lme srecine ynelik tepkileri ele alan az saydaki tahlil,
lme ve matem srecinin ynetilmesinde eksiklikler (en
bata da teselli ve um ut eksiklii) olduunu, lme ilikin
varsaylan norm atif Hristiyan yaklam ile ateist ya da
agnostik yaklam arasnda uurum bulunduunu ortaya
koymutu (Garland, 1989; Jalland, 1996). Bu da pekl
yaanan an kayglarn yanstyor olabilir, am a ayn
zamanda lmeye ynelik alternatif tepkiler hakkmdaki
sorulan da kstlama ihtimali banndrmaktadr.

ALE HAYATI, FAALYETLER VE FALLK

yi lm modellerinde ne kan unsur, lmenin ev or


tamnda gereklemesi kouludur. lme hazrlk ko
nusunda zamann dini anlamna ek olarak, ev ortamlan
da lme srecinde bir lde gzlem, iletiim ve ynetim
imkn salamaktayd. lmenin uzun ve belirsiz bir sre
olarak tasvirlerine karn, iyi lm dekleri her zaman
katlmclarn dev ve rollerinin net bir ekilde tanmlan
d, ynetilen meknlar olarak temsil ediliyordu. lme
srecinin rgtlenmesinde ncelikli olan nokta, durumu
ktleen kiinin saduyusunu korumas ve hastalnn
lmcl olduunu bilmesiydi. Dind dzeyde ele alnd
ndaysa, iyi lm modeli, lmekte olan kiinin aile ile
rini yoluna koyma arzusuyla destekleniyordu. Yukanda
da belirtildii zere, miras braklacak mal mlk olanlar
asndan burada nemli olan ey yasal bir vasiyetname
yazabilmekti. Modern an balarnda ticari iletme ve
profesyonel hayatn gelimesiyle birlikte, lmekte olan
insanlarn (genelde erkekti) giderek daha byk blm
nn tamamlamak veya dzenlemek zorunda olduu mali
ya da idari ileri olduu anlamna geliyordu. Kellehear bu
noktada, ruhun hazrlanmasna odaklanan din merkezli
lme deneyiminden, lmekte olan kiinin belirli grevleri
yerine getirmek zere etrafna hukukular, doktorlar ve
din adamlarn toplad hizmet kavramna dayal dene
yime gei olduuna iaret etmektedir (2007). Resmiyetten
daha uzak dzeydeyse, aile ilerinin rgtlenmesi sreci
ne kiisel ve duygusal ilikilerin grlmesi de dahildi.
Vedalaacak zaman bulabilmek, kiinin lmne bireysel
bir nem atfedebilmek, kiisel varlklarndan armaanlar
sunmak, gelecekteki ykmllklerine ilikin birtakm
teminatlar salamak, binlerine kranlarn sunmak ya
da gemite yaplan hatalar dzeltmek gibi unsurlar da
bundan byle iyi lm modelinin aynlm az paralann
oluturuyordu.
lme sreciyle ilgilenen ou tarihi, bir din adam
nn veya dini grevlinin bu srece bir noktada katldn
kaydetmektedir. Tanrdan uzak olduu dnlebilecek
kentli sanayi ortamlardaki yoksul hanelerde bile, lmekte
olan kii rahiplere, dualara ve cennette yeniden buluma
szlerine ounlukla hsn kabul gsteriyordu (Strange,
2005). Pek ok kii iin inan ekilsizdi ve retiye veya
kutsal metnin ok aka anlalmasna dair belirsizlikler
olsa bile, Hristiyanln um ut verici ve dirilii vurgulayan
dili lmekte olan kiiyi ve sevdiklerini rahatlatan esnek bir
metin salyordu (Williams, 1999). Ortaadan beri lm
deinin yannda bir tp adamnn bulunmas, tartmal
bir durumdu, nk hekimler yaklaan lm hastadan
gizlemeye ve ektii aclan azaltmaya abalyorlard ve bu
tutum, lme hazrlanabilmek iin onun ne zaman gele
ceini bilmeyi gerekli sayan Hristiyanla ters dyor
du (Horrox, 1999). Ancak Victoria ana gelindiinde ve
zellikle de tp palyatif olmaktan iyiletirici ilevler st
lenmeye doru hareket ettike tp adamnn istekleri din
adamnnkinin nne gemeye balayabilecekti (Jalland,
1996; Porter, 2001).
Varlkl kesimler tbbi bakm ve dier ar ileri (has
tay ykama, temiz tutma, araflarm deitirme, kustuk
larn temizleme vb.) cretli alanlar, salk alanlar ve
Victoria ann sonlarna doru eitimli hemirelere yap
tryorlard. Yoksul ailelerin ou iinse tbbi zen maddi
imknlarn tesindeydi ve bu da strap veya skntlar
azaltma meselesinde balca kaynak olarak, evde gerek
letirilen gayriresmi bakm zorunlu klyordu. Bununla
birlikte, resm bakm ile evde aile bakm birbirini dlyor
deildi. lmekte olan kii iin bir lde fiziksel rahatlk
salama abalan, rnein dudaklann suyla nemlendir
mek, alnn silmek, hastay beslemeye almak, kus
muklarn temizlemek ya da basite dokunm a veya tutma
bile, len kiide ve ona bakanlarda duygusal dzlemde
bir huzur salayabiliyordu. Ufak el kol hareketleri oun
lukla samimiyet gstergesiydi ve bir tr szsz iletiimi,
rnein lm deinin bandaki kiilerin tanndn
belli eden bir iletiim biimini mmkn klyordu. Istrab
azaltma arzusu da lmeye yaklaan kiilerin yakm lanna
o aresizlik durumunda bir tr ama kazandmrken, bir
yandan da hastann rgtl gzetim altnda tutulmasn
ve lmn bilinmeyen zamansal leine kar bir kontrol
unsuru salyordu.
ok hasta olmasna ramen bilincini koruyabilmi
kiiler asndan lme usandnc bir sre olabiliyordu.
Farkl sosyo-ekonomik snflara ve dnemlere ilikin lm
dei anlatlarnda, akrabalar ile arkadalann bir ey
ler okuyarak, dualar ederek, haberleri aktararak lmek
te olan kiileri diri tutmaya abaladklan grlmektedir.
Varlkl hanelerde lm dei genelde bir yatak odasna
veya zel bir odaya yerletirilirken, lmekte olan kii ya
kn akrabalann ve sonraki dnemlerde salk grevlileri
nin gzetiminde tutuluyordu (Jalland, 1996; Houlbrooke,
1998). yileme umudu hl varken lm dekleri hasta
yata olarak grlyordu. ok hasta olan kiinin gnlk
yaamdan kopanl genelde pragmatik kayglardan kay
naklanyordu: Bulama korkusu, hastann huzurunu ko
ruma ve rahatl iin denetimli bir ortam salama arzusu
gibi. Bununla birlikte, lmcl derecede hasta kiilerin
dierlerinden ayrlp gzle grlr lde yaltlmasnn
soyut anlamlan da vard; bu, lmekte olan kimseye kesin
bir kimlik veriyor, grnte de lme srecini gndelik
yaam dan uzaklatrlm bir sre olarak konumlan-
dnyordu. 20. ve 21. yzylda sosyal bilimler tarafndan
lmekte olan kiinin hayattan geri ekilmesini anlatmak
zere sosyal lm kavram kullanlmaya balanacakt;
am a fiziksel k ve bilin kayb unsurlar da lmekte
olan kiinin durumu hastadan bir yan cesede kayd
oranda sosyal lm kolaylatmyordu. Daha yoksul
hanelerdeyse, len kiinin gnlk yaam dan ayrlmas
daha ender oluyor ve muhtemelen daha mulak biim
de belirlenen lme sreci, ahlaki deerler atfedilen bir
etmen haline geliyordu. Victoria anda orta snftan ki
iler lmekte olan insanlarn, evin ortasna ve ounlukla
komularn veya yaknlann gelip getikleri mekn olarak
tarif edilen yerlere konulmasndan ikayet ediyorlard.
Benzer biimde lmcl derecede hasta kiilerin etra
fnda yaamn srmesi koullann buyruu olsa bile, bu
durum lme srecine ynelik bir kanksama ve hissizlik
olarak da yorum lanm a eilimi yaratyordu. Yine de eldeki
kantlar, yoksul ailelerde, lmekte olan kiinin hastaneye
kabul edilerek gnlk yaamdan ayrlma imkn buldu
unda bile, ailelerin byle bir aynlm aya kar kp diren
diklerini dndrmektedir. Bu balamda lmekte olan
kiinin yuvasnda bulunmas onun gnlk yaam a dahil
olmasn kolaylatrabiliyor, akrabalar ile arkadalarn
gzetiminde kalmasn, dier bakm ilerinin aksamadan
srmesini mmkn klyordu (Strange, 2005).
Benzer biimde, lmekte olan kimseyi gnlk yaa-
mm kemekeinden uzak tutma abalarna ramen, ta
rihiler deiik sosyo-ekonomik gruplarda iyi lm de
i olgusunda kamusal bir gsteri unsuru bulunduunu
vurgulamlardr; bunun da nedeni, her eyden nce, l
menin toplumsal rgtlenmesinin aile d kaynaklan da
gerekli klmasyd. lm dei sreci, tp grevlileri, din
adamlan, akrabalar ve dostlann lmekte olan kiiyi ziya
retlerinin yan sra topluluklann uzaktan, rnein kilise
ayinlerinde lmekte olan kii iin dualar etmesi, kom ula
rn haberler ve duygudalk m esajlan iletmesi gibi m da
haleleriyle rl bir ortak bilgi haline geliyordu.
Belirtmekte yarar var, iddet ya da kazadan kaynak
lanan lmler gibi aka kamusal olan lmelerin genel
de kt lm olarak snflandnlmasmn nedeni yalnzca
aniden gereklemeleri deil, iyi lmelere zg scaklk
ve yaknlktan yoksun olmalaryd. lm cezas, kamu
nnde infaz 1868 ylnda yasaklanana kadar halka ak
dzenlenen bir gsteri halindeydi. V. A. C. Gatrellin dik
kat ektii zere, halka ak infazlar kalabaln ahlaki
adalet anlayyla kvama getirilen bir karnaval havasnda
dzenleniyordu. nfaz seyreden kalabalk suludan bir
miktar gsteri beklerken, devlet ve kilise otoritelerinin
um uduysa sulunun halk nnde nedamet getirmesiydi.
Aslmak zere olanlar asndan baklrsa, son szlerini
syleyerek lmlerine bamsz bir anlam kazandrm a yo
lunda bir frsat salyordu. Yine dikkat ekici olarak, idam
sehpasna gnderilmi piman sulularn son konuma-
lann yaymlam ann uzun bir tarihi vard (Gatrell, 1994).
En mahrem lm dei bile kiinin vefatnn cenaze
duyurusu, dini metinler ya da rnek lm dei anlatla-
nnn baslarak belgelenmesiyle kamuya mal olabiliyordu.
Houlbrookea gre, iyi lme sanatnn en yakndan m
ahede ve tahlil edilebildii dnem, Reform u izleyen 150
yldr (1999: 179-90). Bu da Victoria ama kadar olan
sreyi ifade etmektedir. Nasl iyi lneceine ilikin Evan-
jelist izahat 18. yzylda hzla gelimeye balar ve Victoria
anda, matbu kltrn patlayp okunacak malzemeleri
yoksullar dnda herkes iin eriilebilir klmasyla do
ruk noktasna ular (Dixon, 1989; Jalland, 1996; Davin,
2001).
lm dei anlatlarnn yaymlanmas lmeyi bir
baka balamda yeniden yaratm ve potansiyel olarak,
lmekte olan kiiyi faillikten mahrum brakmtr. Anlara
ynelik tarihsel vurgular lmekte olan kiileri teselli pei
ne dm edilgen biri olarak resmetme tehlikesi barn
drr; oysa tarihiler, lmekte olan kiilerin kendi vefatn
ynetme ve anlamlandrma srecinde nasl etkin katlm
clar olduunu eitli biimleriyle sergilemilerdir. Hem
Jalland hem de Houlbrooke lmcl derecede hasta yeti
kinlerin ve ocuklarn, kendi lmlerini sevdiklerine ka
bul ettirip onlar buna hazrlama abalarna dikkat eker.
Victoria a Evanjelik metinlerine ynelik incelemeler, l
mekte olan kiilerin, gzlerinin nne Cennetin geldiine,
bazen say veya oktan lm akrabalarn grdklerine
dair iddialarn aktarmaktadr. lmekte olan ocuklarsa
youn bir ekilde ev ortamn artran bir Cennette,
ebeveynleri ve kardeleriyle yeniden buluacaklar szn
veriyorlard (Dixon, 1989; Jalland, 1996). Bu tr anlatlar,
iyi lm kavramnn yas tutanlarn aclarn ekillendir
mede ne denli temel olduuna iaret ettii gibi, iyi lm
tasvirlerinin, arlkla geride kalanlarn anlattklarndan
tretilmi olmas yznden, suiistimale ve yeniden yoru
ma fazlasyla ak olduunu da dndrmektedir.
yi lm iin yaplan hazrlklar lmekte olan kiiye
saduyusunu olabildiince koruma ve dini ya da toplum
sal beklentilere uyma sorumluluu da yklyordu. Gel
geldim , uzayan hastaln verdii ar skntnn yannda
bilin veya evreyle uyum kaybnn da yaanm as lmekte
olan kiinin lm dei dramasma tam olarak katlma
sna zarar veriyordu. Benzer biimde, lm dekleri ge
nelde sevgi ve zlemin ifade edildii yerler olmakla birlikte,
karlkl sulama ve ezme meknlar haline de gelebiliyor
du. Akrabalarnn devlerine ynelik heveslerine direnen
birey rnekleri, yalnzca len kiinin vefatn anlamlandr
madaki failliini deil, akrabalar veya dostlarnn hevesle
rine ne kadar hassas olduunu da vurgulamaktadr. lme
sreci tamamlandnda, kendi lmlerine ykleyebilecei
anlamlarn kontrolnden vazgeiyorlard. Jallandm kay
dettii gibi, iyi lme dair ortak anlaylar yalnzca lme
srecine ilikin kltrel bir senaryo retmekle kalmyor,
yaknn kaybetmilerin lm deini idealletirilmi
biimde muhayyilede yeniden canlandrmasn da sal
yordu. Devrin pek ok yazan iyi lm yakalamann g
olduunu kabul ederek tavsiyelerinde biraz manevra alan
brakyor, srecin izleyicilerinin ideal tiple elien davran
ya da duygulan grmezden gelmeyi veya yeniden yorum la
may mmkn klyor, bylelikle vefat sonrasnda kaleme
alnan an metinlerinde len kiinin faillii trpleniyordu-
re (Houlbrooke, 1999). Dolaysyla aslnda sknt dolu olan
lm dei, huzur, gurur ve Hristiyanla dn bii
minde yeniden kuruluyor, duyulan kapanm veya snr
lanm haldeki hastann durumu parlatlyor, hatta bazen
lm deinde patlak verebilen ailevi anlamazlklar bile
yeniden ele alnp zme kavuturulabiliyordu. Benzer
biimde, mahrem ve aile ii olduu varsaylan lme dene
yimi, kamusal alanda ve retici amalarla dolama girdi
inde farkl anlamlar yklenebiliyordu.
Yine de muhayyilede yaratlan bu lm dei, lme
sreci ev ortamnn veya ynetilen bir evrenin dnda ger
eklemise, geride kalanlara bir teselli kayna olabiliyor
du. I. Dnya Savanda lm olanlan anma trenlerine
dair tahliller, son szlerin sylenebilip cenazelerin sahiple
rini bulmu olmas bakmndan lm deinin duygusal
ve psikolojik nemini keskin biimde ortaya karmt.
Sava srasnda, lenlerin yaknlanm n ounun gznde,
sevdiklerinin vefatna ilikin bilgi almaya atfedilen nem
de, bilgi arayp toplayarak muhayyilede bir lm de
i yaratmann, uzakta gereklemi bir lm karsnda
kontrol ve rahatlama duygusunu yeniden yakalamann bir
arac olabileceine iaret eder (Winter, 1995).
LME HAKKINDAK DUYGULAR

lm grevlerine gsterilen dikkat, lmekte olan kiinin,


son nefesini vermeden nce manevi ve geici evini bir d
zene sokma yolunda pek ok ykmll olduunu vur
gular. Am a lme ayn zamanda duygusal bir deneyimdir.
yi lm baarmada karlalan balca zorluklardan
biri de lmekte olan kii ile sevdiklerinin, lm hasta
ln veya kazann kanlmaz sonu olarak kabullenmede
ibirliini gerektirmesidir. lm ve yas tutmayla ilgilenen
tarihiler, lme srecine verilen duygusal tepkileri tasvir
etmek zere, lm kabullenip yaanan kaybn etkisini
atlatma yolunda dorusal olmayan aam alarm varln
ngren matem incelemesi teorilerine dnmtr. Ralph
Houlbrooke modern okuyucularn dikkatini, kaybn or
taya kard belirtilerin tamdklm a ekerek, 17. yz
yl sonlar ila 20. yzyl sonlarnda gsterilen duyarllk
arasnda hibir belirgin eliki olmadn kaydetmitir
(1999: 187). Modern an balarndan itibaren biyogra
fisi yazlm sekinlerin geride brakt grece bol kiisel
kaytlar, lmeye gsterilen duygusal tepkilere dair yakn
dan bir gzlem yapm ay kolaylatrmaktadr. Bu alandaki
eserler arasnda Houlbrookeun Reform sonras dnemin
sekin ailelerinin lme srecini nasl ynettiklerine dair
tahlili (1998); Evanjelist Hristiyanlarn aslnda Tan rnn
takdiri olarak kabullenmeleri gereken lm karsnda ser
giledikleri karmak duygulara ilikin Pat Jallandn canl
ve duyarl anlats (1996); son olarak, David Cannadinein,
I. Dnya Savandaki lmlerin yol at ykmda, erkek
tandklarn iddet sonucunda, uzaklarda ve baz vakalar
da mehul biimde lmeleri yznden her trl ynetim
veya rgtlenme kavramnn nasl kesintiye uradn
gsteren r ac zmlemesi (1981) saylabilir.
Byk lde geride kalan yaknlarn kaleme ald
lm dei anlatlar, lmcl hastalklar srasnda
sevgiyi ve kaybetmeyi, ani lmn getirdii travmalar ve
olaydan sonra lm dei sahnelerinin yeniden tahayyl
edilmesinin anlamn kavramada olduka yarar salam
tr. Jallandm rneinde grld zere, duygusal ba
lar Evanjelizmin buyurduu iyi lm kavramnn prz
sz seyrini de sorunlatrmaktadr. 18. yzyl ortalarnda
ocuklar ard ardna hummadan len Bapiskopos Tait
ile ei Catherinein yaadklarn anlatan Jalland, ocuk
larn hastalanp lm deine dleri etrafnda oluan
duygularn ne denli geni bir yelpaze oluturduunu ser
gilemitir: Tait fke, T an n y anlayamama, korku, umut,
boyun eme, kabullenme, inanszlk, um utsuzluk ve
sevgi duygulan arasnda gidip gelmiti. Jallandm yazd
na gre, ebeveynler bu kaybetme aamalarn sorunsuz
bir ekilde aamadklar gibi, her birinin sergiledii duy
gular da dierininkiyle tutmuyordu. Onlann deneyimini
birletiren ey, lmekte olan ocuun yatann yannda
ve yaayan dier ocuklanm n nnde duygularn kontrol
etme abasyd (Jalland, 1996: 129-39). Bu da duygularn,
lm dei deneyimini karmaklatm p uzlama m ese
lesini gletirebilecek bir ey olarak grldn akla
getirmektedir. Kukusuz buradan, duygulanmn lme
deneyiminde yer almad deil, dugular an grlebi
lecek, dizginlerini koparm veya rahatsz edici ekillerde
sergilenmekten kanld sonucu kar.
lgin biimde, daha yoksul hanelerde aka gze
arpan duygu yokluu tarihiler arasnda aknlk uyan
drm ve tarihiler, bu skneti duygularn ynetilmesi
olmaktan ziyade duygulanma yeteneinin snrl olmas
na kant biiminde yorumlamlardr. Lawrence Stoneun
Family, Sex, and Marriage in England, 1500-1800 (1977)
adl eserinde kapitalizmin ykselii ile duygusal ilikile
rin szde ykselii arasnda gzetilen nedensel ilikide de
bu durum im a edilmektedir. David Vincentm ii snf
otobiyografilerinde ak ve lm zerine yazd deneme,
duygularn ve zellikle keder gibi duygularn lks ola
rak alglann anlamaya dnk nc bir abadr (1980).
Vincenta gre, ii snf kltrnde duygulan davur-
mamay baarabilmek, ortalama bir ii ailesinde zellikle
de ocuklar arasnda lmn son derece sk grlmesi
ve mali durumu kt olanlara maddi etkisinden g al
yordu. Yine de Vincentn karmlar yalnzca n alma
niteliinde olup, kiisel tanklklar duygusal bir benliin
kant olarak yorumlamann barndrd karmaklklarn
izini tamaktadr, zellikle de bu anlatlar kamusal alan
da yaylm ak zere dzenlenmise bu daha da geerlidir.
Benzer biimde ou yazarn buradaki dille ilikisi snrl
olup din veya dnyevi klielerin kullanmn daha da te
vik etmitir. Vincentn bu tr anlatlarda kadn sesinin
byk lde eksik oluuna dikkat ekmesi, duygula
nmn toplumsal cinsiyet araclyla dolaymlandmn
farknda olduuna iaret eder. Ayrca aile deneyiminin
halkn dier alardan trde olan toplumsal, ekonomik
ve mesleki kesimlerini ayrtrdn ne srmesi de, yine
Vincentn duyarll snf temelli bir deiken lee yer
letirmi grnen genellemelerden de alttan alta rahatsz
lk duyduunu dndrmektedir.
Vincent duygular hakknda yazmann pek ok zorlu
una dikkat eker. Jalland ise daha emindir, deneyimsel
tarihe balln dile getirir ve tarihsel aktrlerin nce
likle bizimle kendi kelimeleriyle konumalar gerektiini,
bylece onlarn ilerinde, en derinlerde yaadklarnn
ortaya karlabileceini ileri srer (Jalland, 1996: 2).
Victoria andan konukan bir elitin deneyimlerinden
oluan zengin kaynak malzemeye yaslanan Jalland, sz
konusu kadnn arivlerini en derin hislerinin kantla
r olarak okumak ile o kaynaklan kadnn duygularnn
temsilleri olarak kabul etmek arasnda gider gelir. Da
has Jalland tarihinin, inceledii konuya mdahalesi
konusunda da ketumdur. Sarah Tarlow un gzlemledii
zere, lm ve lmenin tarihsel tahlili, yazann da byle
bir kayba ynelik gelitirdii tepkinin zmlemesini de
rtk olarak daima banndnr (Tarlow, 1999: 21). Benzer
biimde, Vincentn da kabule hazr olduu zere, hibir
kantla karlalmad durumda vakaya duygu atfetme
ye alma (Vincent, 1980) ve duygulanma kltrlerini,
belirli toplumsal gruplarn daha geni deer yarglarnn
bir paras olarak tanmlama tehlikesi de vardr. Bu, duy
gulanm hakknda yazam ayacamz anlamna gelmez;
daha ziyade, gemite yaamlarn szleri ve eylemleri
nin mutlaka kendi i dnyalarn yanstm adna dikkat
ekmek iin belirtilmitir. Duygusal balarn tasviri, ifade
edilileri duruma gre deien (Pollock, 2004) ve tarihsel
tahlili de yine biyografik olma potansiyeli barndran (Ste-
edman, 1986) duygularn dilsel ve simgesel bir temsiline
iaret eder.
i snfdan tanklklarda duygularn yokluuyla
sivrilmesinden Vincentn kard mtereddit sonular
dan bu yana, dier tariheler de suskunluun anlama
gebe olabileceini ortaya koymutur. Ellen Ross, Victoria
a Londrasnda annelerin hasta ocuklarn yatann
baucunda suskun, am a amaz biimde bulunmasna
ynelik zmlemesinde, bir ebeveynin yalnzca orada
bulunmasnn bile bir duygusal yatrm iareti olarak ka
bul edilebileceini ileri srer (1993). ok daha yakn tarih
te, kentli yoksullarn ve ii snfnn lme deneyimlerini
ynetmeye urarken bavurduklar ev ii stratejilere
dair aratrmalar, duygulammsal gstergeler veya davu
rumlarn olmaynn, lm dei srecini titiz biimde
ynetm ek iin gsterilen duygusal younlukla elikili
olmadn ne srmtr. rnein ebeveynlerin veya e
lerin, hastal son raddesine varm aile yelerinden ay
rlmak istememeleri (salk yetkililerini canndan bezdirse
bile) kukusuz yalnzca alt snflarn kurumsal tbba kar
bir nebze nyargyla yaklatklarn deil, ayn zamanda
lm karsnda ailevi yaknlk, aile yeleriyle bir arada
ve iletiim halinde bulunup kk sevinler yaam a ar
zusunu da gstermektedir. Benzer biimde, orta snftan
gzlemciler daha alt snflarn lmekte olan yaknlarna
kar zahiri bir kaytszlk veya kadercilik gsterdiklerini
vurgulamakla birlikte, tevekkl iddialar lmekte olan
kiinin rahatl iin yaplan fedakrlklarn stlenilmesi,
hastay yerletirmek iin yaam ortamnn yeniden d
zenlenmesi ve lmekte olan kiinin banda daima birinin
durmas gibi gereklerle eliki halindedir. Keza, zellik
le belirtmekte yarar var, Jallandn Evanjelist ailelerinin
yapmakta ok zorland nemli bir eyin baarlmas,
yani lmn aka kabul edilmesi, ii snf balamnda
mutlaka bir kadercilie iaret etmez. Daha ziyade, bu ak
kabul, lmekte olan kiinin lme srecinin ynetilmesine
dair karar verme srelerinde ve lm sonrasnda ailevi
ya da akrabalar aras dzenlemelerde sz hakkna sahip
olmasn mmkn klmtr.

Y LM: BR DNYADA YAAMLAR

yi lm modeli savunucular, lme sanat yaznnn ar


lkla elitlerin tarihine dayandn kabul eder. Dikkat e
kici biimde, farkl etnik gruplarn ve inan gruplarnn,
zellikle de Yahudi ve rlandalI Katolik gmenler gibi
nemli halklarn ya da yoksullarn lme deneyimlerini
enine boyuna ele alan tarihyazm grece azdr. Hali vakti
yerinde insanlarn pratiklerine yaslanan iyi lm mode
linde, bir lm biiminin dierinden u veya bu nedenle
daha iyi olduu imas vardr. Bu da iyi lm modelinin,
iki ulu bir lme srecine dayanma ya da onu srdrme
eilimiyle ilgilidir; bu srete lme sanat ideal olarak
elde tutulur ve ondan sapmalar da bir biimde kt ola
rak tanmlanr. Bu bir noktaya kadar lme deneyimleri ile
hastalklara ahlaki deer atfetme eilimini yanstm akta
dr. Gerekten de lm ve yasn birbiriyle elien, oklu
dilini inceleyen yakn dnemli sosyoloji eserleri, iyi ile
kt lm ikiliklerinin son derece yanltc olduunu,
duygusal tepkilere ilikin dar bir szck daarcna sa
hip olup, lm ya da kayp karsndaki tepkilerin kem e
keini ok nadiren yanstabilen snrl bir deneyimi ifade
ettiklerini ortaya koymaktadr. (Hockey, 1993).
yi lm gibi aratrma kategorileri an sylem pra
tiini yanstyor olabilir, am a ayn zamanda tarihilerin
gemi hakknda sorabilecei sorulan da snrlamaktadr.
Dikkat ekici olarak, rnein ok yoksullar gibi toplumsal
olarak dlanm kesimlerin lme deneyimleri ile elit iyi
lm modelinin uyumad ve ilgisiz kald durumlarda,
lme srecine ilikin alternatif yaklamlar grmek m m
kn olmaktadr; bu yaklam lar ortodoks bir lme sanat
balamnda iyi olmasa bile, lmekte olan kii ile etrafm-
dakilerin srece olumlu anlam atfederek etkin ve stratejik
bir katlm duygusu retmelerini mmkn klmaktadr
(Strange, 2005). Gerekten de lmenin toplumsal tarihine
dair ksa sre nce yaplm bir genel deerlendirme, iyi
lm modelini, lmekte olan kii ile etrafndakilerin lme
deneyimini tasarlayarak ekillendirip anlam ykledikleri
bir ynetilm i lm biiminde anlamann daha doru
olaca fikrine varmaktadr (Kellehear, 2007).
Bununla birlikte, lme sanat kavramlarn, iyi y
netilmi veya ynetilememi lm mefhumlaryla ikame
etme tehlikesi vardr. Bu da tm toplumsal gruplarn,
ba dik ve gl bir lme sreci yakalam a arzusundan
gdlenmi olabilir, ama belirli lme tarzlar ile deerler
arasndaki balar, baz lme ynetimi tarzlarnn dierle
rinden daha iyi olduu ya da herkesin lmeyi aym gzle
grd varsaym n pekitirme riski tamaktadr. 20.
yzyldaki lme tarihlerinin, bu dnemde lmenin insan
ln daha geneli iin kt hale mi geldii yoksa her eye
ramen yabanclatnc ve daha az doyurucu yollarla fark
l biimlerde ynetilir hale mi geldii tartmasyla sk sk
muhatap olmalar da dikkat ekicidir (Aries, 1981; Walter,
1994; Kellehear, 2007). 20. yzylda lme, lmekte olann
sesi eskisinden daha ok duyulabildii iin ok farkl g
rnebilir. Kukusuz, marjinal veya dlanm kesimlere
ilikin lme tarihlerinde, haklardan mahrum brakma
meselelerine de girilmeli ve deer yarglarna dayal lme
tasvirleri eletirel biimde ele alnmaldr; ama lmeye ili
tirilen anlamlarn belirli dnemlerde, hatta belirli lme de
neyimlerinde sabitlenmi olmadn kabul etmenin ve bu
deneyimleri deerlendirirken paradigmalar dayatmamaya
abalamann kazandraca ok ey vardr.
KAYNAKLAR

Aries, P. (1976) Westem Attitudes Toutards Death: From the


Middle Ages to the Present, Londra: Marion Boyars.
----- (1981) The Hour o f Our Death, New York: Knopf.
Binski, P. (1996) Medieval Death: Ritual and Representation,
Londra: British Museum Press.
Braddon, M. (2008) The Doctors Wife, Oxford: Oxford World
Classics. (lk yaymlan 1864).
Brooks, C. (haz.) (1989) Mortal Remains: The History and Present
State o f the Victorian and Eduardian Cemetery, Exeter:
Wheaton.
Cannadine, D. (1981) War and Death, Grief and Mourning in
Modern Britain, J. Whaley (haz.), Mirrors o f Mortality:
Studies in the Social History o f Death iinde, Londra:
Europa, s. 187-242.
Charmaz, K., Howarth, H. ve Kellehear, A. (haz.) (1997) The
Unknoun Country: Death in Australia, Britain and the USA,
Londra: Macmillan.
Curl, J. S. (1972) The Victorian Celebration o f Death, Newton
Abbot: David & Charles.
Davin, A. (2001) Waif Stories in Late Nineteenth-Centuy
England, History Workshop Journal, 52: 67-98.
Dixon, D. (1989) The Two Faces of Death: Childrens Magazines
and Their Treatment of Death in the Nineteenth Centuty,
R. Houlbrooke (haz.), Death, Ritual and Bereavement iinde,
Londra: Routledge, s. 136-50.
Dollimore, J. (1998) Death, Desire and Loss in Westem Culture,
Londra: Routledge.
Drakeford, M. (1998) Last Rights? Funerals, Poverty and Social
Exclusion, Journal o f Social Policy, 27 (4): 507-24.
Epstein Nord, D. (1995) Walking the Victorian Streets: Women,
Representation, and the City, Londra ve Ithaca, New York:
Comell University Press.
Garland, M. M. (1989) Victorian Unbelief and Bereavement, R.
Houlbrooke (haz.), Death, Ritual and Bereavement iinde,
Londra ve New York: Routledge, s. 151-70.
Gatrell, V. A. C. (1994) The Hanging Tree: Execution and the
English People, 1770-1868, Oxford: Oxford University Press.
Gittings, C. (1984) Death, Burial and the Individual in Early
Modem Englard, Londra: Croom Helm.
Gorer, G. (1965) Death, Grief and Mouming in Contemporary
Britain, Londra: Cresset Press.
Guthke, K. (1999) The Gender o f Death: A Cultural History in Art
and Literatre, Cambridge: Cambridge University Press.
Harding, V. (2002) The Dead and the Living in London and Paris,
1500-1670, Cambridge: Cambridge University Press.
Hockey, J. (1993) The Acceptable Face of Human Grieving? The
Clergys Role in Managing Emotional Expression During
Funerals, D. Clark (haz.), The Sociology o f Death: Theory,
Culture, Practice iinde, Oxford: Blackwell, s. 129-48.
Horrox, R. (haz.) (1994) The Black Death, Manchester: Manchester
University Press.
----- (1999) Purgatoy, Prayer and Plague: 1150-1380, P. Jupp
ve C. Gittings (haz.), Death in England: An Rlustrated
History iinde, Manchester: Manchester University Press,
s. 90-118.
Houlbrooke, R. (1998) Death, Religion and the Family in England,
1480-1750, Oxford: Oxford University Press.
----- (1999) The Age of Decency, 1660-1760, P. Jupp ve C.
Gittings (haz.), Death in England: An Tllustrated History
iinde, Manchester: Manchester University Press, s. 174-
201.
Howarth, G. (1997) Professionalising the Funeral Industy in
England 1700-1960, P. Jupp ve G. Howarth (haz.), The
Changing Face o f Death: Historical Accounts o f Death and
Disposal iinde, Basingstoke: Macmillan, s. 120-34.
Jalland, P. (1996) Death in the Victorian Family, Oxford: Oxford
University Press.
Jupp, P. (2006) From Ehst to Ashes, Cremation and the British
Way o f Death, Basingstoke: Palgrave.
Kellehear, A. (2007) A Social History o f Dying, Cambridge:
Cambridge University Press [lmn Toplumsal Tarihi, ev.
Tue Kln, Phoenix Yaynevi, 2012],
Laqueur, T. (1993) Cemeteries, Religion and the Culture of
Capitalism, J. Gamett ve C. Matthew (haz.), Reuival and
Religion Since 1700 iinde, Londra: Hambledan, s. 183-200.
Litten, J. (1991) The English Way o f Death: The Common Funeral
Since 1450, Londra: Hale.
Lewis, J. (1980) The Politics o f Motherhood: Child and Matemdi
Welfare in England, 1900-1939, Londra: Croom Helm.
Marks, L. (1996) Metropolitan Matemity: Matemdi and Infant
Welfare Services in Early Tvuentieth Century London,
Amsterdam: Rodopi.
Morgan, N. (2002) Infant Mortality, Flies and Horses in Later
19th Century Towns: A Case Study of Preston, Continuity
and Change, 17 (1): 97-132.
Morgan, P. (1999) O f Worms and War, 1380-1558, P. Jupp ve
C. Gittings (haz.), Death in England: An Elustrated History
iinde, Manchester: Manchester University Press, s. 119-
46.
Morley, J. (1971) Death, Heaven and the Victorians, Londra:
Studio Vista.
Pollock, L. (2004) Anger and the Negotiation of Relationships in
Early Modem England, Historical Journal, 47 (3): 567-90.
Porter, R. (2001) Bodies Politic: Disease, Death and Doctors in
Britain, 1650-1900, Londra: Reaktion.
Prior, L. (1989) The Social Organisation o f Death, Basingstoke:
Palgrave.
Razzell, P. E. ve C. Spence (2007) The Histoy of Infant, Child
and Adult Mortality in London, 1550-1850, London Journal,
32 (3): 271-92.
Richardson, R. (1987) Death, Dissection and the Destitute,
Londra: Routledge & Kegan Paul.
Rose, L. (1986) The Massacre o f the Innocents: Infanticide in
Britain 1800-1939, Londra: Routledge & Kegan Paul.
Ross, E. (1993) Love and Toil: Motherhood in Outcast London,
1870-1918, Oxford: Oxford University Press.
Shuttleton, D.E. (2007) Smallpox and the Literary Imagination,
1660-1820, Cambridge: Cambridge University Press.
Snell, K. D. M. (2003) Gravestones, Belonging and Local
Attachment in England, 1700-2000, Past and Present, 179:
97-134.
Sontag, S. (1978) Rlness as Metaphor, New York: Farrar, Straus
& Giroux [Metafor Olarak Hastalk, ev. Osman Akmhay,
Agora Kitapl, 2005].
----- (1989) AIDS and Its Metaphors, New York: Farrar, Straus
& Giroux [AZDS ve Metaforlar, ev. Osman Aknhay, Agora
Kitapl, 2005].
Steedman, C. (1986) Landscape fo r a Good Woman: A Story o f
Two Lives, Londra: Virago.
Stone, L. (1977) Family, Sex and Marriage in England, 1500-1800,
New York: Weidenfeld & Nicholson.
Strange, J.-M. (2005) Death, Grief and Poverty in Britain, 1870-
1914, Cambridge: Cambridge University Press.
Tarlow, S. (1999) Bereavement and Commemoration: An Archaeo-
logy o f Mortality, Oxford: Oxford University Press.
Vincent, D. (1980) Love and Death and the Nineteenth-Century
Working Classes, Social History, 5: 223-47.
Walter, T. (1994) Revival ofDeath, Londra: Routledge.
Williams, S. (1999) Religious Belief and Popular Culture in
Southwark, c. 1880-1939, Oxford: Oxford University Press.
Winter, J. (1995) Sites o f Memory, Sites o f Mouming: The Great
War in European Cultural History, Cambridge: Cambridge
University Press.
OLME VE FELSEFE
GEOFFREY SCARRE

Filozoflarn, lmle yzleme konusunda epeyce yazm


olmalarna karn, lme zerine pek bir ey sylememi
olmalar dikkate deerdir. Bunun nedeni muhtemelen
lmle yzlemede tutumlarn nem tamas ve bu ne
denle norm atif yarg konusu olmas, lmenin ise genel
likle salt fiziksel veya zihinsel bir k ya da felsefenin
dikkatini pek gerektirmeyen bir sre olarak grlmesi
dir. Am a bu, Allan Kellehearm kitabn giri blmnn
ilk sayfasnda bize anmsatt zere, darkafal bir bak
tr, nk lme ayn zamanda toplumsal yaamn ve de
neyimin tikel bir biim idir ve filozoflar da Aristotelesin
sosyal hayvanmn (Aristoteles, 1905: 28; 1253a) var
oluuyla ilgili her eye geleneksel olarak ilgi gstermiler
dir. Heideggerin vurgulad gibi, kimsenin benim yerime
lemeyecei doru olsa bile, bakalar benim lmeme bir
anlamda ortak olabilir (Heidegger, 1962: 303). Gerekten
de lme srecinde yer alan toplumsal ilikilerin yeniden
mzakeresi ve dzenlenmesinin, lmenin yan eleri ola
rak deil, onun ksmen kurucu eleri olarak ele alnmas
daha makul olabilir. lrken sk sk bakalaryla yaa
mann yeni yollarn renmek zorunda kalrz; bireyin
Azrail veya Korkularn Kral ile karlamasna odaklan
m filozoflar tarafndan belki de unutulmu veya yeterin
ce dnlmemi bir gerektir bu. lme lm bekleme
odas olsa da, bizim tek bamza igal ettiimiz bir alan
deildir.
Filozoflarn lme zerine yer yer dile getirdikleri baz
grlerinse, kafalarda belirsizlikler dourmas bakmn
dan yararll tartmaldr. rnein yaam ann lmcl
bir koul olduu yolundaki o zayf nkte, M ontaignein
u fikrinde yanksn bulur: Canlyken lsnzdr. ...
Y a da isterseniz yle syleyelim: lmden sonra ls
nz, am a yaarken lmektesiniz. (1987: 103). Fakat kimi
zaman ortaya konulduu gibi, insann doduu gnden
itibaren lmekte olduu da yanltr. Doa, nce biraz
bymemizi emreder ve her ne kadar Montaigne dodu
unuz gnden balayarak yolunuz yaam a olduu kadar
lme de kar derken hakl olsa da (1987: 103), lme s
recinin tm bir yaam sresine eit olduu anlamna gel
mez bu. Er ya da ge lme varsa da, yalanm a ile lmeyi
de birbrine kartrmamak gerekir. Fizyolojik bakmdan
yalanm a -tam olarak, yaa bym e- beden hcreleri
nin yenilendii doal sre iinde eski hcrelerin daha za
y f ve daha etkisiz kopyalaryla yer deitirmeleri sonucu
gereklemektedir. Yalanm aya fiziksel gerileme de dahil
olsa bile, bu gerileme sreci kiinin lmekte olduu syle
nebilecek zaman gelinceye kadar ok uzun sre boyunca
devam edebilir. lml canllar lmeye yazgl olabilir,
am a lml olmak, lmekte olm ak anlamna gelmez.
Her zaman lmekte olmasak da, kiinin lme sreci
nin ne zaman balad ounlukla net deildir. Szgelimi,
kt niyetli ve lmcl bir tmrn, belirti gstermeksizin
bedenine epey zarar verdii birini dnn. Bu kiinin
kansere yakalanma baladktan itibaren mi, belirtilerin
grnmesinden itibaren mi, belirtilerin iyice arlamasn
dan ya da doktor tarafndan durumun umutsuz olduu
sylenmesinden itibaren mi, yoksa fizyolojik ilevler nihai
olarak durmaya baladktan itibaren mi lmekte olduu
nu sylememiz gerekir? Bunlara verilecek yantlarn hi
biri btnyle doru veya yanl deildir. (Benzer biim
de, AID Sten lme balamadan nce on yl boyunca HIV
ile yaam birisi iin de apak bir doru yant yoktur).
Bunun nedeni lmenin tam olarak ne zaman balad
n belirleme konusundaki epistemolojik glkler deidir;
mesele, lme kelimesinin hangi koullarda kullanlaca
na dair kesin biimde tanmlanm ama uygulamas zor
kstaslarmz bulunmas deil, daha ziyade byle kstas
larn bulunmamasdr. Kavramsal bir danklktan veya
dilsel bir tembellikten kaynaklanmayan bu durum da,
daha ok tbbi olduu kadar toplumsal ve varolusal bir
durum olarak lme statsnn tad oul anlamlarn
bir yansmasdr. Ayrca bu anlamlarn peinden koup
onlar szlk hazrlayclarnn pek sevdii tarzda kesin bir
tanmn iine sktrmak da pek mmkn deildir. Uy
gulamada lme szcn kullanrken bize yol gsteren
ey, gerekli ve yeterli koullan kesin biimde tehis edebil
memiz deil, bir ksm tartmaya ak olan paradigmalar,
modeller ve arpc rnekler yelpazesidir.

LME: BAZI KK PARADOKSLAR

lmeyi lmn perevi olarak tanmlamaya kimsenin


itiraz etmeyecei dnlebilir. Am a lm ile lme ara
sndaki ilikiler ilk bakta dndmzden ok daha
karmak olup, bu grnte tartlmaz nermeye bile
biraz temkinli yaklam ak gerekebilir. lmeye yakndan
baktmzda, artc olabilecek bir dizi zellliin var
olduunu fark edebiliriz. Bunlar lmeye ilikin kk
paradokslar olarak adlandracam ve bunlardan ta
nesini ksaca ele alacam.
Balarken, lmn, kk paradoks olarak adlan
drmak abartl olsa bile yine de kalarn kalkmasna ne
den olacak bir zelliini ele alalm. Montaigne yaamann
lme olduunu ileri srm olabilir, ama gerekte tersi
dorudur: lme yaamann bir biimi ya da aamasdr.
l m yaamn kartyken lme yaamann kart deil
dir. lm e srecinde olmamz iin yayor olmamz gerekir
ve lmeyi ancak ldmzde tamamlam oluruz. lme
srecindeki insann hl yapacak birok eyi vardr ve
bunlann bazlan daha nce yaplmam ya da iyi yapl
mam olabilir. lmekte olan bir kadn kendisi, komular
veya T an n yla banm ak isteyebilir. Aynca alt etkinlik
ler ve balarndan giderek kopuunu, yaamdan gnl
sz ve hznl bir eleini duvara asma olarak olumsuz
biimde deil, ilerini bir yere balayp tamam lama frsat
olarak grebilir. Kukusuz lmekte olan her insann bu
tr frsatlar yoktur: Alzheimer hastas veya ar sakin
letiriciyle lme srecine girmi bir hasta, zerk bir zne
olarak tm statsn ya da ounu kaybetmitir. Kendi
biyografisini yazm a imknn yitirmi olsa bile biyografisi
yine de srmektedir.
lm eye ilikin birinci kk paradoks udur: lm
evrenselken lme evrensel deildir. Dorudur, bir adan
bakldnda bu btnyle yanl grnebilir. Hakl ola
rak, insan lme olmakszn nasl lebilir? diye sorulabi
lir. Buna verilecek ilk ve apak yant, bunun mmkn ol
maddr. Ahirete intikal etmek olarak anlald srece
lme hepimizin bana gelecek bir eydir. Am a bir de lme
yi bu kitabn yazarlarnn ele ald anlamda, yani yaam
sonlandran bir olay olarak deil, kiilerin bu kitabn edi-
trnce lme davranlar diye adlandrlan davranlar
sergiledii, yaamn uzatlm bir evresi olarak dnn.
Herkesin yaam bu tr bir evreyle sona ermez. Sapasa
lam bir kii aniden kalp krizi, kaza veya bomba patlamas
sonucu ldnde, bu anlamda bir lme sreci geirmez.
Byle bir insan, insan deneyiminin bu ortak aama
sn atlad iin talihli midir, talihsiz midir? lmn ani-
lii, zamansz gelmesi karsnda bir para teselli olabilir
mi? Ne de olsa lme, ac verici, rktc, hatta dehet
verici bir deneyim olabilir ve byle deneyimlerden kamak
doaldr. Kardinal Newmann The Dream o f Gerontius adl
iirinde lmekte olan kii giderek kendini kaybetme duy
gusunun verdii oku canl biimde ifade eder:

Bu en deruni ve tuhaf ayrl

Her bir parann boalp gitmesi


Ve beni dntcek olan doann kudreti
(N e m a n , 1866: II. 9, 11-12)
Gerontius iin fiziksel olan da aan, dayanmas en g
varolusa! ac ise,

Ac ekmekten de beter, bu enkaz hissi,


Bu zorbaca hkmszlk ve k hali
Ayryor beni insan klan her eyden;
Sanki kysndaym ba dndrc bir uurumun
Eilip sonsuz derinlie bakyorum
(Newman, 1866: II. 94-8)

Tevekkeli deil, Gerontius dehet ve rkntyle kendin


den gemiti (Newman, 1866: I. 110). Am a acaba Geronti-
ous daha diri bir dneminde, sal makul bir dzeydey
ken ani ve beklenmedik bir beyin kanamasyla vefat etse
daha m iyi olurdu? lme sreci olmayan lm daha iyi ve
zavall Gerontiusun zihnini derinden sarmalam o varo-
lusal rpertiden kaabilecei bir k yolu olarak gr
nebilir. Yine de ngrlmemi, ani lmn bile olumsuz
bir yan vardr ve insan hayat zerine derin dncelere
dalp kendi yaamn tartm a ansndan yoksun brakt
gibi, btn toplumsal ilikilerini de hoyrata ve anszn
bitiriverir. Bu nedenle pek ok insan, beraberinde getir
dii btn o aclar, korkular ve zntler pahasna bile
olsa, ani bir lmle deil Gerontius gibi kendi yatanda
ve ar bir kapan evresiyle lme ans olmasn tercih
etmektedir. lgintir, lmn orakl bir figrle kiiselleti
rilmesi ani ya da en ufak bir zaman bile almam lmler
balamnda son derece yaygndr; bu tr lmlerde nasl
ldmze ilikin kiisel kontrol unsuru yoktur veya
ok azdr (hatta intiharlarda bile kiinin kendi oran sa
vurduu sylenebilir). lmesiz lm bizi pek ok zihinsel
ve duygusal straptan kurtarma meziyetine sahip olabilir,
am a geride kalanlar iin ok daha sarscdr ve deien
koulumuza gre kendi ahlaki, manevi ve toplumsal ayar
lamalarmz yapmamz nlemek gibi katbekat ar basan
zaaflar da bulunmaktadr.
Dahas, lme her zaman Gerontius iin olduu kadar
dehet uyandrc deildir (geri Newman onu muhtemelen
Herkes yerine koyarak dnmt). Kellehearm kaydet
tiine gre, lm e travmatik veya korkutucu olabilir, ama
[baka insanlar iin] aknlk, igr ve huzur getirdii
ne ilikin aktarmlar da vardr (Bkz. bu kitap, 1. Blm).
Seneca lme srecindeki insanlarn ounun kendilerini
sakin hissettiklerini, nk arzularna galebe alm ve
onlar geride brakm olduklarm dnmektedir (1969:
58). Bu olduka olumsuz bir tatmin kayna, hl gerek
letirmek istenen arzulara sahip olmaya kyasla bir pis
aller [son are] gibi grnebilir (stelik, lmekte olan bir
insan hi deilse grece acsz bir lm arzusuna sahip
olduuna gre, tm arzularn am olmas gibi bir durum
da muhtemel deildir). Am a Seneca gerek isel gerek d
sal isteklerden kurtulmu olmann verdii rahatlk duygu
suna dikkat ekerken haklyd, zira bu rahatlk (bir yarn
biti izgisindeki koucuya benzer biimde) bir kiide yo
lun sonuna gelmi olunmasnn yegne tesellisi olabilir.
lmeye ilikin ikinci paradoks, lmenin lmle bit
mek zorunda olmaydr. Bunu derken, lmcl bir ko
ul nedeniyle lmekte olan kiinin, en sonunda baka
bir eyden lmesi (rnein lmcl bir kanser hastas
nn kafasna tula dp lmesi) gibi bariz ve nemsiz
bir noktay kastetmiyorum. Daha ilgin bir gzleme gre,
lme bazen yalnzca kiinin basit bir dorusal ilerleyile
kmekten ziyade, salk ve hastalk, ktleme ve iyi
leme dnglerini yaad (bkz. bu kitap 1. Blm) bir
salnm sreci olarak gereklemekle kalmamakta, aksi
ne btnyle kesintiye bile urayabilmektedir. Bir d
nelim: Yzme bilmeyen Jim, dt glde tam boulmak
zereyken yardm na koan atletik John tarafndan kur
tarlr. Boulmak, kabul etmek gerekir ki, bir lme tarz
dr. Dolaysyla burada, Jim in lmek zere olduu, ama
nihayetinde lmedii sonucuna varabiliriz. Elbette, Jim in
kurtarlmadan nce yaam sal ilevleri ciddi biimde azal
makta olsa bile, szcn tam anlamyla lme halinde sa
ylamayaca, nk Johnun yardm yla yaamnn kur
tulduu sylenerek yukardaki nermeye itiraz edilebilir;
bunun yerine Jim in gerekten boulmaktan ziyade akut
bir boulma tehlikesi geirdiinin sylenmesi daha doru
bulunabilir. Am a bu yanltr, nk Jim in boulma va
kas daha tamamna ermemiken, Johnun mdahalesine
kadar boularak lme sreci pekl gereklemekteydi.
(Yani John arz endam etmeseydi, Jim in gerekten bo-
ulmayp sadece boulma tehlikesi geirdiini syleme
rahatln kendimizde bulam ayacaktk).1Veya kanserden
lmekte olan Sue adnda bir kadnn hayatnn yeni ke
fedilen mucize bir ilala kurtulduunu dnn. Onun
durumunu bir baka kanser hastas olan Sid ile kyasla
yabiliriz: Sidin hastal da tpk Suenunki gibi ilerlemi,
am a ilac kullanamayp ksa sre iinde lmtr. Sue
hastaln o ileri aam asnda ve ilac kullanmadan nce,
yani o zamana dek koullarnn ve geleceklerinin Sid ile
tpatp ayn olduu dnlrse; aslnda Suenun deil
de yalnzca Sidin lme srecinde olduunu sylemek pek
de akla yatkn olmaz.2
lmeye ilikin deineceim nc ve son paradoks
ise lmenin insan iin birden fazla kez gerekleebilmesi-

1 Mahkmlar konuturmak zere ABDnin gelitirdii, ama oka tart


lan, bezle rtlm yze su dkme uygulamas bazlar tarafndan
boulma etkisi uyandrma olarak tanmlanmtr. Ama eletirmen
ler, hakl biimde, gerek bir boulma etkisinin uyandnlamayacama
dikkat ekmektedir, nk burada sz konusu olan, lm gerekle
meden kesilen boulma srecidir.
2 Bir insann hibir zaman lyorum demek iin kesin bir temele sa
hip olmad, nk bunun gereklemeyebilecek bir sonucu varsay
d da sylenmitir. Dolaysyla, ironik biimde, hibir zaman lmekte
olduumuzu syleme hakkmz olduundan emin olamayz; nk
bunun bilinebilecei en erken an, bilinli bir zne olmaktan ktmz
an olacaktr. Ama ikinci paradoks doruysa, bunun da yanl oldu
u kabul edilmelidir. Sue yaamn kurtaran ilac almadan nce: (a)
Durumunun farkndaysa, kendisinin lmekte olduuna inanmak iin
amaz ve kesin bilgisi olduu; (b) gerekten de lmekte olduu onun
asndan da hakikattir. Bu da bana gre yalnzca Suenun lmekte
olduunu dnmekte kesinlikle hakl olduunu deil, lmemi olma
sna ramen, lmekte olduunu bildiini sylememiz iin de yeterlidir.
dir. Bu paradoks aslnda kincisinin doal sonucudur. Jim
ve Sue iin lme sreci baka bir vakayla geri dnecek
ekilde ertelenmi olmakla kalmayp (bu da bir tr sa
lnm olarak kabul edilebilir), btnyle iptal olmutur.
Varsayalm, yllar sonra Jim bu kez iyiletirilemeyecek bir
kansere, Sue da lmcl bir kalp hastalna yakalansn.
Bu durumda ikisi de farkl ve zde olmayan lme hadise
leri yaam olacaktr. Bundan da, insan yalnzca bir kez
ldne gre, birden fazla kez lmekte olamaz sonucu
kmaz; aksine, talihsiz bir birey birden fazla lme deneyi
mi geirebilir, am a bunlardan yalnzca sonuncusu lmle
biter. (Shakespearein Brts iin syledii gibi, korkakla
rn lmlerinden nce pek ok kez lmeleri yalnzca m e
cazidir, am a yine de lmlerinden nce lmeyle birka kez
karlaanlar yalnzca korkaklar deildir.) Dikkat edilirse,
Suenun kanserli durumu birka yl sonra yinelese ve bu
kez gerekten de lmcl olsa, bunu ertelenmi bir lme
srecinin geri dn olarak deil, bir lme koulunun
yinelenmesi olarak tanmlamak daha mantkl olacaktr.
lmeye ilikin bu kk paradokslar bir cmlede
toparlarsak: lme yaam ann bir biimi ya da evresi ol
makla birlikte, herkesin yaam yksnde yer almazken,
bazlarndaysa birden fazla kez gerekleebilir ve lm
son demek olduu halde, lme her zaman iin sonun ba
langc olmayabilir.

LMENN FARKLI YZLER

Kk paradokslardan karabileceimiz mesellerden


biri, lmenin baz yaam lar iin dierlerinden ok daha
anlaml bir deneyim evresi olduudur. Daha nce yaa
mn tehdit eden bir durum yaamam ve fel, otomobil
kazas ya da bom ba patlamas sonucunda aniden len
bir kii, hibir lme deneyimi geirmemi demektir. Bu
rnekte lme deil, yalnzca lm vardr, denilebilir. Son
gnlerini komada geiren bir kimse, kendisi bunun far
knda olmasa bile lme halinde olabilir; bu durumda da
lme onun birinci tekil ahs yksnn paras deildir;
nk mmkn olsa ifade edecei herhangi bir otobiyog
rafi anlatsnda yer alamaz.3 Bunun tersine, lme halinde
ve bilinci yerinde olduu halde, lmekte olduunun bilin
cinde olmayan kiiler de kukusuz olabilir.
Bazen de kii, lme srecine gemek zere olduunu
nceden bilebilir. lan M cEwann Kefaret adl romannda
yetmi yedi yandaki Briony Tallise doktoru vaskler bu
namann ilk aamalarnda olduunu syler. Am a Briony,
kendini de artacak biimde, bu haberle yklm ak yerine
sevince boulur; yaam nda daha ncekilerden olduka
farkl bir evreye girmekte oluu onu heyecanlandrmtr.
Am a nesnel olarak, yaplan tehisin korkutucu olduu
nun farkndadr. Beyni artk hibir ey anmsamayacak,
kimseyi, hatta kendisini bile tanmayacak hale gelince
ye kadar yava yava kapanacak ve gemii bembeyaz
olacaktr: Telefon numaram, adresim, adm ve hayatm
boyunca yaptklarmn tm uup gidecek. lm eye ba
ladnn farknda olan Briony lmenin yava yava bil
mezlie gmlme biiminde tezahr edeceini anlamtr
(McEwan, 2002: 354, 355).
Briony Tallis iin lme hem bir yolculuk hem bir d
nm, yaayan birinden l biri olmaya gei, am a daha
da nemlisi, benliinin ar ar tkenmesidir. Onun du
rumundaki gibi, benlik beden lmeden nce yok olduun
da, lme lmn kendisinden ok daha korkun ya da en
azndan daha nemli bir son gibi dnlebilir. Ksa sre
nce katldm bir cenaze treninde, merhum Alzheimer
hastasnn olu bana unu demiti: ldnde ok da
zlmedik, nk tandmz kii olarak annemi uzun
sre nce kaybetmitik. Yine de lmekte olann gnlk

3 Bununla birlikte komadaki baz hastalar, lme durumlarnn farknda


olmak da dahil, balarna ne geldiinin az ok bilincinde olabilmekte
dir. Konuyla ilgili klinik eserlerin bu konudaki daha ayrntl deerlen
dirmesi iin, bkz. 12. Blm.
bakmn stlenenler asndan bu yk perde kapana
na kadar bitmeyecektir; insann kendine zg nitelikleri
kaybolduktan sonra bile fiziksel kalbn beslenmesi, te
mizlenmesi, giydirilmesi ve mmkn olduunca rahat tu
tulmas gerekir. in ironik yan, lmekte olan bir insann
daha nce kendi bana yerine getirdii ilevleri stlenen,
ona bakanlarn kendileri, orada benliin imhasna (ok iyi
niyetlerle hareket ediyor olsalar bile) katkda bulunurlar,
nk onun kendi ilerini ekip evirmekten aciz olduu
nu vurgulam olurlar. lmekte olan kii, kendisinin ye
rine bakalarnn failliinin devreye girdiini fark ederse,
buna ok karmak duygularla yant verebilir: in iine
minnettarlk ve rahatlama, kzgnlk ve ierleme duygulan
girebilir, hatta kendisinin bu alnganlndan utanm a bile
sz konusu olabilir (nasl berbat biriyim ki, insanlar bana
bu kadar nazik davranrken ben byle hissediyorum).
lm e biimleri nasl ok ve eitliyse, Kellehearn
dikkat ektii zere, ampirik yaznda ima ya da ia
ret edilen teorik modeller de ayn ekildedir. Bu kitapta
tartmak iin seilmi yedi izlek (kiisel kontrol olarak,
yolculuk olarak, lm ile yaam arasnda salnm olarak,
kopu olarak, k olarak, bir toplumsal alkonmuluk
biimi olarak ve dnm /aknlk olarak lme izlekleri)
bir btn halinde hem bu olgulann karmakln hem
de bugn onu anlama abalannm zenginliini gstermek
tedir. nsanlar yalnzca farkl biimlerde lmekle kalmaz,
lme zerine grler de ayn ekilde, geni bir kltrel,
teorik, felsefi, dini, edebi ve pratik yaklam yelpazesini
temsil edecek eitlilik gsterir. Apak ortada olsa bile
unu vurgulamak yararldr: ster p, ister psikoloji, is
ter sosyoloji, ister hasta bakm aratrmalar olsun, hi
bir akademik disiplin tek bana lmeye ilikin igrler
konusunda dierlerine yalnzca dipnotlarnda yer verecek
denli tekele sahip deildir. lme, en kusursuzundan ok
disiplinli alma gerektiren bir konudur.
Am a bu kadar karmak olabilecek izlekler ve para
digmalar yn art tp, psikoloji, sosyoloji, antropoloji ya
da dier disiplinlere dair incelemelerin rettii am pirik ve
riler ktlesinin zerine bir de kiisel veya zel deneyimler,
dnceler, korkular ve um utlar ykleyerek bir btnl
e nasl varlabilir? lm e zerine sahici bir konuma ola
bilir mi, yoksa birbirini basran farkl sesler her zaman
olacak mdr? Disiplinlerin snrlan tesinde bir sylem
kurmay kolaylatrmada ve bir lde ortak konu duy
gusu uyandrmada yararl olabilecek bir kavram, yaa
m a dair anlatnn iinde bir evre olarak lme kavramdr.
Briony Tallis lmn derinlemesine dnrken, kendi
gemii, bugn ve gelecei arasndaki balar zerine
de dnr, bunama tansnn onu baka bir ey, hatta
baka bir kii iin (veya belki de hi kimse iin) olageldi
i eyden sandalyeye reklenmi, hibir ey bilmeyen,
hibir ey beklemeyen yal bir tavua dntreceini
kurgular (McEwan, 2002: 354). lme Brionyye gre var
oluun yaltk, aynk bir aamas deil; anlamn nceki
blmlerin izleklerinin nasl alnd ya da atldndan,
nasl tamamland ya da yadsndndan alan uzun bir
hikyenin son blmdr.
lmenin kendisini nceleyen yaam la balantl ola
rak anlalmas gerektii aikr grnebilir, am a ben
bunun her zaman byle yapldndan kukuluyum. Sz
gelimi lme salt klinik veya fizyolojik adan ya da bakc-
lann bir sorunu veya ekonomik sonulan olan bir salk
hizmetini ulatrm a meselesi olarak dnldnde, l
menin biyografik balamnm btnyle gzden yitip git
me tehlikesi vardr. Kukusuz lmekte olan bir hastann
yaamn kurtarma uruna mcadele eden bir cerrah, o
dnemete, hastamn yaam yksyle deil, fizyolojisiyle
ba kurmak zorundadr. Am a doktor ameliyat odasnn
dna ktnda insanlann yaam lannn neden kurtanl-
maya deer olduu, neden daha ge bir lmn (genelde)
erken bir lmden daha iyi olduu zerine kafa yormak
iin zaman harcayabilir. Yaam yapsal ve anlata! te
rimlerle dnmek, meslein kanlmaz olarak getirdii
ve lme srecindeki kiiyi kmekte olan fiziksel bir m e
kanizma veya yataklar igal eden, ekonomik olarak re-
timsiz birimler ya da Alzheimer vakalar ve toplumsal ola
rak sorumlu olduum uz nesneler biiminde temsil eden
soyutlamalara kar deerli bir denge oluturabilir. yi
yolculuklar! Brionynin, kendisi iin ironik dilei budur.
lme sreciyle ilgilenen meslek gruplan arasnda karlk
l iletiimin yarataca aydnlanma, lmeyi yaamn iinde
pek ok tbbi, fizyolojik, toplumsal, varolusal ve dini yn
barndran bir yolculuk evresi olarak deerlendirecek bir
birikim oluturmada yararl igrler salayabilir.

LME: ANLATI PERSPEKTF

Anlaty bir edebi tr olarak aklama diye tanmlamak


mmkndr (Velleman, 2003:1). Biri bize, neden iinden
istifa ettin/neden kpei tekmeledin/neden Londraya git
tin/neden Smithe hakaret ettin? diye sorsa, eylemimizi
bir balama oturtarak yant veririz: Patronun hoyratl
ndan gna gelmiti/kpek sosisleri almt/son gsteri
yi izlemek istiyordum/nce Smith bana hakaret etti . Ar
dndan da bu balam gerektii ya da ilgilendirdii kadar
aynntlandrabiliriz. Anlat her zaman olaylann basit bir
kronolojik aktarmndan (nce X oldu, ardndan Y ) daha
fazlas olmutur; ayn ekilde, anlat neden-sonu silsile
sinin (X oldu, o yzden de Y oldu) yaln bir kayd olmaktan
da fazlasdr. Anlatlar normalde dilek eleri ve teleolojik
eler banndnr: Eylemlerimizi douran ve ynlendiren
arzulara ya da amalara gnderme yapar. Kolumu neden
kaldrdm sorulsa, bir sinei kovmak veya gzm g
neten korumak istediim yantn veririm; Aristotelesin
dilinde, eylemimin etkin (kolumu yukan kaldrmam
salayan eitli kas hareketlerini) deil, nihai nedenini
belirtirim.
Anlatnn teleolojik yn, tm yaam lan anlatsal
terimlerle dndmzde zel bir ilgiyi hak eder. Ey
lemlerimiz bir amaca ynelmitir ve rasgele beden hare
ketlerinden ibaret deildir; biz de zbilince sahip, akli z
neler olarak taanlarmz ya da taahhtlerimizi tutarl bir
btn iinde dzenlemeye bakarz (kr. M aclntyre, 1984:
209). Jeff M alpasn deyiiyle: Yaamn dzenlenmesi ve
birlii znde o yaam oluturan tasarlarn dzenlenme
si ve birliidir; o tasanlann yaam olarak anlalabilecek
daha byk bir tasarnn paralan olarak btnletirilme-
leridir (1998: 126-7). Belli trde bir anlatsal yk, insan
eylemlerini izmede bavurulan temel ve asl trdr fik
rinin nemli savunuculanndan olan Alasdair Maclntyre,
yaamlarmza dardan bakmzn aslnda ileriye dnk
olduunu ve herhangi bir gelecein herhangi bir imgesi
tarafndan ve de bizim imdiki zamanda yneldiimiz ya da
ynelmeyi baaramadmz bir telos (hedefler ve amalar
kmesi) biiminde tezahr eden gelecein bir imgesi tara
fndan ekillendirildiini kaydeder (Maclntyre, 1984: 208,
215-16). Dolaysyla, doal bir kavrayla kii kendisini
doumundan lmne kadar sren bir anlatnn znesi
olarak grr (Maclntyre, 1984: 217). (Hatta Gerontiusun
yapt gibi, kii bazen anlatnn kendi mrnn tesine
geeceini de dnebilir.)
Yaam lann anlatlarla kyaslanmasna u itiraz geti
rilebilir: Romanclarn ya da hikye anlatclannn kendi
karakterlerinin kaderleri zerindeki kontrollerinden farkl
olarak, bizlerin kendi yaamlarm z zerinde yazar olarak
sahip olduu kontrol tam deildir. Kurmaca d dnyada
verili olanla yaam ak ve istediimiz yerden deil, neredey
sek oradan balamak zorundayzdr. Biyografilerimizde
biraz esin esi varsa da, W alter M ittyde olduu gibi bun
lar btnyle hayal rn olmamaldr. Ayn zamanda
herkesin bildii zere gerekliin ngrlemez olduu ve
Burnsun uyarsndaki gibi evde yaplan en iyi hesaplarn
bile arya uymayabilecei gereiyle ba etmek duru
mundayz. nemli bir belirsizlik kayna da kiisel anlat
lannzn birbirine karmak biimde kenetlenmi yaplar
olmasdr; bu da bizi dier insanlarla en iyi uyumu yaka
layabilmek iin ara ve am alanmz durmadan ayarla
maya iter; kendi yaamlarm zn yazarln, bakalaryla
paylarz (ve karlk olarak biz de onlarn yaamlarnn
yazlmasna katlrz). Bu dnceler anlata! tarihin
insan yaamn anlamada en uygun tr olduu iddiasyla
elimez, aksine yaam anlatlarnn zorunlu olarak kar
mak inalar olduunu, koullar nda srekli gncel
leme ve gzden geirme gerektirdiini ortaya koyar. Ayn
zamanda bireysel yklerimizin toplumsal boyutunu,
kanlmaz biimde toplumsal ile zel olann zenginleti
rici etkileimini ierdiini vurgulam olur. Mnzevilerin
tersine, bir topluluun iinde yayor olmakla kalmayp
kim olduumuz ve kendimizi nasl grdmz de byk
oranda toplumun bize ykledii beklentilere bamldr:
Maclntyre buna zerimize biilmi roller der (1984: 216).
Benim nerim -yinelem ek gerekirse- lmeyi yaamn
bir evresi olarak ve yaamn evrelerini de bir anlatnn
birbirine balanm ksm ve blmleri olarak grmenin,
lmenin doasn ve anlamn belirginletirip, lmeye ili
kin eitli mesleki baklara bir btnlk kazandrmada
yararl olacadr. Bu yaklam, lmeyi inceleyenleri ya da
lmekte olan kiilerin bakmnda yer alanlar olduka zor
layan iki farkl at gzl bakna da panzehir olabilir.
Birincisi, uzman mercei olarak etiketlenebilecek dar
grtr: Teorik ya da pratik olarak ilgilenilen konuyu
yalnzca kendi disiplininin tandk erevesiyle ve dahas
bazen de o disiplinin dndakilerin konu hakknda sy
leyebilecekleri ilgi ekici bir ey olduuna dair kuku du
yarak grme alkanldr. (Bu tr mesleki nyarglarn
en kt halini u slogan zetleyebilir Buraya girmemi
olanlar, siz bu iten vazgein.) yknn baka alardan
da ele alnabileceini, kiinin uzman bakn, lmenin do
asna ilikin geerli gr alarndan yalnzca biri olarak
kabul etmek, gry ve igry yerli yerine oturtmak iin
hayati nemdedir.
lk dar bak kiinin mesleki bakn dierlerinkinden
koparmasyken, kincisi de lmeyi, zamansal balarnn
temel nemi, bunun yaamn evresi olma stats gz ard
edilerek insan yaamnn geri kalanndan koparmaktr. ki
gr kyasladmzda bu hata dierinden daha temel
dir, nk bu hatay ileyen biri lmeye dair tatmin edici
olmaktan uzak dar bir gre sahip olmann da tesin
de, ak sylemek gerekirse aslnda bu konuda en ufak
bir fikre bile sahip deildir. Bir kii bugn lyor olabilir,
am a gemiini bilmeden o kiinin kendisi iin ya da ailesi,
dostlan ve tandklan iin bunun ne anlama geldiini kav
ramaya balayanlayz. (nceleyen koullan bilmeksizin,
ancak onun fiziksel durumundaki belirgin zellikleri tarif
edebiliriz, o kadar). Bir kiinin lmekte oluuna verdii
miz bilisel ve duygusal tepkiler, bizim gemi ve bugn
arasnda, zellikle de o kiinin tarihine dahil olmamz so
nucu kuracamz balarn bir ilevidir. (te bu nedenle
-m alum u ilam edelim - sevdiimiz birinin lmesinden, bir
yabancnn lmesine kyasla daha byk ac duyanz.) l
menin byle zamana gre balama dklmesi hibir bi
imde nc ahs bak asna zg deildir. Kiinin
kendi lme deneyimi de benzer biimde kendi gemiiyle
kurduu anlatsal balar tarafndan koullanmtr. Mutlu
ya da mutsuz, rahat ya da kaygl, tatminkar ya da tatmin
siz, memnun (yapm ak istediklerimi yaptm ) ya da dertli
(imdi ocuklanma ne olacak?) olmak byk lde y
ksn ne lde tamamna erdirmi hissettiine baldr.
lmenin farkl yaam lar iin farkl anlamlan vardr.
Daha nce de grdmz zere, lme (zamanda uzam
bir evre olarak) bazlarnn yaam lannda hi grlmez
ken, bazlannda birden ok kez gerekleebilir. lme hak
knda ok az doru genelleme vardr. Shakespearein Size
N asl Geliyorsa adl oyununda, melankolik Jaques insa
nolunun yedi an sralar; bunlar bebeklikte alamak
ve kusmak olarak balayp yallkta ikinci ocukluk ve
unutm a ile biter; bu son evrede insann dii de, gz
de, aznn tad da yoktur, hibir eyi yoktur .4 Yine de

4William Shakespeare, As You Like It, Perde II, Sahne 7, II. 139-66
[Trkesi: Size Nasl Geliyorsa, ev. Blent Bozkurt, Remzi, 1996].
Jaques ve hepimizin bildii zere bu varsaylan anlatdan
ayrlan bir sr durum vardr. Pek ok insann yaam
ikinci ocuklua eriemeden sona ermektedir. Yaam
tm dngsn tamamlayacak kadar uzasa bile, pek ok
farkl varolusa! karaktere sahip olabilir. Baz mrler ge
nelde minr tonda yaanm grnr. Bu nedenle lme
zgn ve karamsar Jaquesa mutlu ve iyimser Rosalind
iin olduundan ok farkl grnebilir.

LME VE GEME BAKI

Kii ksa bir sre sonra leceini bildiinde, Dr. Johnsonn


nl gzleminde de belirtildii gibi, zihnini mthi bi
imde younlatrabilir. Am a lmekte olan insanlar her
zaman yaam ve lm zerine derin dnceler ya da
herhangi bir dnce retecek kadar bile dzgn bir zi
hinsel yap iinde olamayabilir. lmekte olan kii komada
u ya da bu lde bunama halinde olabilir, hatta sa
kinletirici ilalar nedeniyle derin bir uykuya dalm hal
de bulunabilir. Kendi koullarnn btnyle bilincinde
ve farknda olsa bile tedavisinin acil talepleri ve rutinleri
nedeniyle kendi murakebesini yapacak kadar odaklana-
mayabilir. Kimi zaman, lmekte olan kiinin bakalarnn
bilmedii dorulan elinde tutan ayrcalkl bir konumda
olduu dnlr. Am a Robert Kastenbaumun dikkat
ektii zere: Bilge insanlar yaamlarnn sonlanna yak-
latklannda bilgece eyler syleyebilirken; aptal, skc ve
nevrotik kiilerin karakterlerini koruyup aptalca, skc ve
nevrotik eyler sylemeleri de mmkndr (1993: 281-2).
Son szler her zaman bilge szler deildir; aynca insanl
n durumuna dair yalnzca lmekte olann eriebilecei
kayda deer igrler olduu da kesin deildir.
Yine de lme kendi bana bilgelik getirmiyor olsa
bile, gemie bak tevik eden bir durumdur. Sona yak
laan her tasan gibi son demlerindeki mr de gzden
geirilmeyi bekler. Pek ok insann yaam anlatsnn son
blm, eylem asndan ksa am a tefekkr bakmndan
bereketlidir. nsanlk kendi yaamnn yalnzca ba kiisi
ve birinci tekil ahs olmakla kalmaz, ayn zamanda ba
kahraman rolnden geici olarak syrlp kendi gdle
rini, eylemlerini, baarlarn ve baarszlklarn az ok
nesnel biimde irdeleyerek eletirmen roln de oynaya
bilir. Nasl projeler bitmeye yaklatnda bir durup elde-
kilerin muhasebesini yapyorsak, yaammzn da sona
yaklatna inandmzda yle yaparz.
Yaam anlatsn gzden geirme itkisi belki bir l
de estetik nitelikte olabilir: lmekte olan kii nasl bir
hikyeye sahip olduunu merak edebilir; bu hikyenin
zgn, ilgin, tutarl, akc ve btnlkl olduunu gr
meyi umar. Am a bundan da gl bir itki, insana zg o
anlam kaygsdr. lmekte olan kii bir ama iin yaad
ndan, deerli amalara eritiinden, daha iyi olan lehine
bir farkllk oluturabildiinden emin olmak ister. Eer
buna emin olamazsa, kendine olan saygsn bedeninden
nce yitirme tehlikesiyle kar karyadr. Yalnzca anlam
l amalar kovalam olmak deil, anlaty tasarmlara ya-
knlatrabilmi olmak da nemlidir; kiinin sorumluluu
ne kadar az olursa olsun, nemli bir ii tamamlanmam
halde brakmak zorunda kalmak bile bir tr baarszlk
tr. (Kii devam eden, ok zneli bir tasanm a katlmsa,
burada nemli olan kendine den ksm tamamlam
olmasdr.) Ne yazk ki, kiinin kendini bu trde sorgula
malar her zaman istenen sonucu verm ez ve ileri yoluna
koyacak zaman giderek daralm olan lm deindeki
kiinin skntlarn artrr.
una da belirtmek gerekiyor, burada bahsettiim,
kiinin gemi yaam na ynelik eletirel bak, keyfi
anmsamalardan ve yal insanlarn genelde yaptklar
(ve genlere zellikle itici ve alakasz grnen) gemite
yaam aktan farkldr. Yaam yklerinin son blm
n, bilinci yerinde yaayan kiiler iin eletirel bir ekilde
gzden geirme uygun bir altrma olduundan dolay,
lmeyi anlama ve incelemede bavurulan temel izleklere
pekl sekizinci olarak eklenebilir. Byle bir gzden ge
irme nasl bir ekil alrsa alsn, hangi sonulara varrsa
varsn, bu ii yapan kiinin deerleri ve inanlarna bal
olduu apak ortadadr. lmekte olan kiiyi farkl ideal
leri olan bakalarnn daha olumsuz bakabilecei bir ya
am tatmin edebilir ya da bakalarnn ok deer biecei
baarlardan tatmin olmayabilir. Bazen bir kii yaamnn
ciddi biimde yoldan sapt yargsna varabilir, ama bu
tutum, yaamn btnyle boa harcand sonucu kan
allmadk lde kasvetli bir gemie bak olacaktr.
Peki lmekte olan kiinin bu gemie bak zel bir
otorite tar m? Varsayalm, lmekte olan kii bu gzden
geirme srasnda yaamnn baz nemli alardan eksik
olduu sonucuna varyor. Peki, am a daha nce aklna
gelmemi bu dncelere imdi neden gvensin ki? Yay
gn kan, lm deindeki insanlarn, artk kendilerini
aldatmalarna gerek olmad iin, kendilerine kar daha
drst olduklar ynndedir. Bu bana olduka yanl ge
liyor: Eer tasasz ruhlar olarak lmek istiyorsak, yap
lacak en iyi ey iyice yorgann altna gmlmektir. Yine
de hastalktan yataa baml kalm bir insann, eskiden
kuruntu diye bir kenara att btn o rahatsz edici i
fsltlara ve can skc kukulara artk kulaklarn tkam a
s daha g olabilir. lmekte olan kii bakalarndan ya
da nceki benliklerinden daha drst ya da aydnlanm
olmayabilir, ama imdi rahatszlk verici olgularn kabu
lnden onu caydracak muhtemelen daha az etmen var
dr. Fiziksel yetersizlik ve hareket etme imknnn kstl
olmas da bu kiilere gemileri hakknda dnmek ze
re daha fazla zaman salar. Yaam denilen kum saatinde
kumlarn bitmeye baladn bilmek, daha nce yaplm
iler arasnda gerekten nemli eyleri belirleme abas
na odaklanmay tevik edebilir.
lme deneyimi srasnda geriye bakn oynayabilece
i anndnc rol, lmekte olan kiiye ilikin gelmi gemi
en byk edebi tasvir olan Tolstoyun van ly iin lm
adl eserinde canl biimde resmedilmitir. Orta yal bir
yarg olan Ivan lyi Golovin perde takarken bir mobil
yann zerine dmesi sonucu oluan bir i yaralanm a
nedeniyle yavaa ve strap ekerek lmektedir. inden
ve youn toplumsal evresinden uzaklap yataa bal
olarak yaam ak zorunda kalan van lyi, gemi yaa
mn dnrken giderek artan bir mutsuzluk ve kedere
kaplr. En byk rahatszl da, ona daha nce iyi ve an
laml grnen deerler zerine dnrken duymaktadr
(Tolstoy, 1960: 147-8):5

Ayrca ocukluktan uzaklap imdiki zamana yaklatka,


yaad mutluluklar daha da deersizleiyor, daha kuku
lu oluyorlard. (...) Sonra valinin yannda ilk grevi (...) Tek
rar iyi anlar balamt orada: Bir kadn sevmenin anlar
vard orada. Sonra her ey yeniden birbirine karmt, iyi
anlar daha da azalmt.

Sonra evlilii geldi, ne byk bir yanltkt o ve ardn


dan da bu l, durgun grev, para sknts ve byle ge
en yllar:

Hep birbirinin benzeri yllar. Giderek daha da lleen


dnya. Dzenli olarak dadan iniyormuum da, yukar
kyorum sanyormuum sanki. yle de oldu ite. Yaam
ayaklarmn altndan kayp giderken, herkes beni yukar
kyorum sanyormu.

van lyiin giderek daha da strap verici bir hal alan de


rin dnceleri, Tolstoyun insan yaam nda gerekten de
sub specie aetem itatis6 deerinde bir ey olup olmad
yolundaki kendi orta ya kukularn yanstmaktadr.
Onu bu kozmik karamsarlnda izlememiz gerekmiyor.
Yaamn son blmnde gerekletirilen bu tr gzden

5 Burada ve devamnda eserden yaplan tm alntlarn evirisi: van


lyiin lm, ev. Ergin Altay, letiim Yaynlar, 2010.
6 sub specie aetemitatis: (Latince) Sonsuzluun bak asndan; her
hangi bir geici, zamana bal kstasn karmad, btnyle sonsu
za ve ideale ilikin deerler ev. notu.
geirmelerin hayatmza onur ve mutluluk verecek bir ey
bulmamz salamamas iin hibir temel neden yoktur.
(Eer yaamlarm z evrenin bak asndan ok nemli
grnmyorsa, bu neden bizi rahatsz etsin; bizim bak
amz evrenin bak as deil ki? Evrende olup biten
neredeyse hibir eyin bizim yaam m zda bir yeri yok.)
Bu tr gzden geirmelerin ou, drst biimde yap
lrsa, muhtemelen ortaya iyi ve kt unsurlarla dolu bir
sepet karacaktr. Bununla birlikte, van lyite olduu
gibi karmza baz ufak srprizler kabilir, am a bunlarn
da mutlaka mutsuzluk uyandrmas gerekmez. Yaam da
ki son deerlendirmelerimizde ncekileri beklenmedik bi
imlerde ele alabiliriz, hatta ncelikleri yeniden deerlen
direbiliriz. Bir zamanlar nemli bulduumuz eyler artk
grece sradan grnebilirken, baka eyleriyse yeterince
nemsemediimizi dnebiliriz.
lmekte olan kii bu tr gzden geirmelerle ulat
yarglarn doru olduunu nereden bilebilir? lme s
reci olaylan genel olarak fazla karamsar grmemize yol
aan bir umutsuzluu besleyebilir mi? lmekte olan kii,
gemi beenilerini ve baarszlklarn (genelde van l-
y i inki kadar karanlk olmasa bile) kasvetli bir k altn
da deerlendirmeye tene olamazlar m? Belki de ok zel
bir yan olmayan biimde resmedilen bir yaam geride
brakmak daha kolay gelecektir. Bu tr arptlm bak
lar gerek tehlikelerdir ve lme srecindeki kii yaamn
gzden geirirken, bu son durakta yanlm az olduu sa
nsna kaplmamaya dikkat etmelidir. Koullarn doal
olarak uyandrd znt sonucu olumsuz bir yargya
kaplm olabilecei ihtimalini de gz nne almaldr.
Yine de hatalar yapm a korkusuyla geriye baktan kal-
mamaldr. Odak noktasna kendini koyamayan insan,
kendisi hakknda son bir nesnel deerlendirme yapabilme
frsatn karm ve dolaysyla da yaam anlatsn zn
de eksik brakm olur.
Teekkr
Bu blmn ilk taslana ynelik ok deerli yorum
lar iin Anthony Bash ve Allan Kelleheara mteekkirim.
KAYNAKLAR

Aristoteles (1905) Politics, ev. B. Jowett, Oxford: Clarendon


Press [Politika, ev. Mete Tuncay, Remzi Kitabevi, 4, bask,
1993].
Heidegger, M. (1962) Being and Time, ev. J. Macquarrie ve E.
Robinson, Oxford: Blackwell [Varlk ve Zaman, ev. Kaan H.
kten, Agora Kitapl, 2, bask, 2011],
Kastenbaum, R. (1993) LastW ords, The Monist, 76(2): 270-90.
Maclntyre, A. (1984) After Virtue, 2. bask, Ntre Dame, Indiana:
University of Notre-Dame Press.
McEwan, I. (2002) Atonement, Londra: Vintage Books [Kefaret,
ev. Pren zgren, Can Yaynlar, 2003].
Malpas, J (1998) Death and the Unity of a Life, J. Malpas ve R.
Solomon (haz.), Death and Philosophy iinde, Londra ve New
York: Routledge, s. 120-34.
Montaigne, M. de (1987) The CompleteEssays, ev. M.A. Screech,
Harmondsworth: Penguin [Denemeler, ev. Sabahattin
Eybolu, I Bankas Kltr Yaynlan, 22. Basm, 2012].
Newman, J. H. (1866) The Dream o f Gerontius, www.ccel.org/n/
newman/gerontius/gerontius/htm (eriim 20 Temmuz 2008).
Seneca, L. A. (1969) Letters from a Stoic, ev. R. Campbell,
Harmondsworth: Penguin.
Tolstoy, L. (1960) The Death o f ivan Rych and Other Stories, New
York: Signet Classics [van lyiin lm, ev. Ergin Altay,
letiim Yaynclk, 2010],
Velleman, D. (2003) Narrative Explanation, The Philosophical
Reviev, 112(1): 1-26
g LME SANATI
CLARE GTTNGS

Getiimiz on-yirmi ylda gerekletirilen bir avu r


ac sergiyi saymazsak, sanat tarihileri lm konusunu
tarihiler kadar enine boyuna aratrmamlardr (Lle-
wellyn, 1991; McTavish, 2002). Sanat tarihi yaznnda en
fazla ilgi eken husus cenaze heykelciliidir (Curl, 1993;
Penny, 1977; Llewellyn, 2000). Bu tr antlarda bazen
lme sreci yanstlsa da, genelde daha ok mteveffalar
yaamdaki halleriyle gsterilir ya da bedenden yeni ay
rlm ruh olarak temsil edilir. Daha yakn tarihte kltr
teorisyenleri hastal ele alrken lmekte olan insanlan
ileyen sanat eserlerini kimi zaman toplumsal cinsiyet
asndan tartmlar, ama lmeyi ayr bir balk altnda
deerlendirmemilerdir (Herndl, 1992; Komninou, 2006;
Skelly, 2007).
Bu blmde tartlan tekil sanat eserleri sanat tarih
ileri tarafndan sanatnn eserleri veya belli sanat tarihi
hareketleri balamnda incelenmitir, hatta bal bana
bir kitabn konusu da olmu olabilir, am a yzyllar boyun
ca Bat dnyasnda lme hakknda bize ne syleyebilecek
lerini grmek am acyla daha nce hi bir araya getirilme
miti (Thomas, 1972; Spector, 1974; Cohen, 1997). Daha
nce bunu yapm aya en fazla yaklaan inceleme, Ariesin
Images o f Man and Death (1985) adl eseri olmutu ve o
da lmn dier baz ynlerine kyasla lmeyi daha az ele
almt. Bunun yan sra baz lke ve dnemlerde sanatta
lm konusunda lmeye atflarda bulunan incelemeler de
vardr (Llewellyn, 1991; Binion, 1993; Binski, 1996).
Mevcut almalardaki ktla bir yant olarak bu b
lm de byle bir projenin temelinin, yani Bat sanatnda
lmeyi inceleyebileceimiz ve potansiyel olarak nemli sa
nat eserlerinin neler olabilecei zerine bir sorgulamayla
balayacaktr. Ayrca blmde baz muhtemel zmleme
taslaklar da yer alacaktr. Burada bahsedilen neredeyse
tm eserlerin reprodksiyonlarna internetten eserin ad
yazlarak ulalabilir ve bir arama motoruna sanatnn
ad yazlarak resimlere eriilebilir. ncelenen grsel ara
lar resim, heykel, izim, dokuma, oymaclk, fotoraf ve
videodan olumakta, tekil paralar kadar baz eser dizi
lerini de kapsamaktadr. Yeni dnceleri kkrtan lme
tasvirleri en byk sanat eserleriyle snrl tutulmamtr
ve daha az bilinen baz sanatlar da burada daha gr
nr adalan arasnda ele alnacaktr. Bu konuda sanat
eserleri iin yerleik bir kanon olmad iin, imge tercih
leri nevi ahsna mnhasr grnebilir. Bu blmde tek
bir resim ya da ufak bir eserler bei btn bir tr ve
sanat hareketini temsilen alnmtr. Bununla birlikte, bu
giri niteliinde ve son derece genel sorgulama bakala-
n m daha derinleri kazm aya ve sanatta lme konusunu
incelemede ok daha byk incelikler bulup karmaya
yreklendirebilir.
Sanat tarihileri bir sanat eseri konusu olarak l
meye ok farkl bakmlardan yaklamlardr ve bu bak
alan konuyu neredeyse tamamen grmezden gelmek
ten, sanatlan lmeyi sanatlar araclyla smrmekle
sulamaya kadar deiiklik gstermektedir. Geleneksel
resm sanat tarihi anlatsnda lme konusu genelde yazm
ve slup kayglarnn glgesinde kalmtr. Dier utaysa
edebiyat incelemecisi Elizabeth Bronfen, kkrtc bir ba
lk tayan Temsilin iddeti - iddetin Tem sili adl de
nemesinde bylesi imgelerde izleyicinin (gzetleyicinin)
gvenli konumunun im a edilmesi bakmndan, bedenin
gerek maddiliinden ve tarihsel balamndan koparlma
s (fetiizm) bakmndan, her trl lme temsilinin bir
iddet saylp saylamayacan sorar (Bronfen, 1992: 44).
Bu blm sanat eserlerinin konusunu grmezden gelm e
dii ya da knamad, daha ziyade bunlan lme hakknda
yzyllar boyunca deien fikirler balamna yerletirm e
ye alt iin, sz konusu iki grn arasnda bir yere
denk dmektedir. Ne var ki, insann lmesinin temsil
ediliinde gzellik bulmann ahlaki bakmdan rahatsz
edici baz meseleler dourmas ikilemi baki kalmaktadr;
bu gr ilk olarak 18. yzylda, bir adam ile oullarnn
dev ylanlar tarafndan sarlarak lmelerini anlatan nl
heykel Laocon ve Oullarna yant olarak dile getirilmiti
(Beard ve Henderson, 2001: 65-74).
Sanat ve lm uzun sredir birliktedir; anatominin
incelenmesi yzyllar boyunca sanat eitiminin bir para
s olmutu. llerin dorudan gzlemlenmesi bugne dek
yaratlm en yakc ve gl sanat eserlerine ilham ver
mitir; bunlarn arasnda 16. yzyl balarnda Grnewald
tarafndan izilen Isenheim sunak panosundaki armha
gerilme ile H olbeinm l sas (1531) ya da daha bir aile
ortamndaki, M onetnin l eini tasvir ettii lm De
indeki Camille (1879) saylabilir. Gelgelelim, Bronfenin
kayglarna ramen, lmeyi tasvir eden sanat eserlerinin
grece az bir ksm yaam dan kartlmtr; lme resim
lerinin byk blm hayalgcnn rndr. lmenin
bugnkne gre daha ksa bir sre olduu gemite,
bunun birka somut nedeni vard (Kellehear, 2007). Bu
nedenle sanat eserlerine hayatn gereklii olarak deil,
lmenin daha idealletirilmi veya arpclatnlm eit
lemeleri olarak baklr. Bu eserlerin bir ksmnn, zellikle
de Katolik kkenli olanlarnn bir zellii de, lmekte olan
kiiyi evreleyen doast gleri grnr klmak adna
salt insan esinin tesine gemesidir, l m deinin
etrafnda gelien bu kozmik drama, imgenin yapayln
olumlu bir gce dntrebilir.
Her ada sanatlar, hastalk dnda kalan, rnein
armha gerilme, azizlerin lm, intiharlar, muharebe
sahneleri, idamlar, kazalar ve felaketler gibi lme neden
lerini daha ekici bulmulardr. O halde bu kitabn giri
blmnde tartlan yedi lme teorisinden (faillik, do
rusallk, dalgalanma, kopu, zlme, belirsizlik ve a-
knlktan) hangisi Bat sanatnda yansd ekliyle lme
srecinde en ak biimde karln bulmaktadr?
Burada kullanlan en yararl kavramn, bu blmde
de tekrar tekrar ortaya kan fa illik olduu grnyor.
Sz konusu kavram bu sanat eserlerinin yaratm sre
cinin farkl ynlerine, konular kadar sanatlara ve izle
yicilere de eit biimde uyarlanabilecek deerli bir ara
salamaktadr. Buradaki en aikr soru, lmekte olan
kiilerin kaderin elinde oyuncak olarak m yoksa lme
lerinde zneler olarak m, tek balarna m yoksa baka
laryla, mesela aileleri veya grevlilerle birlikte mi temsil
edildikleridir, lm ekte olan bir kii lm deinde res-
medilmesine izin vererek en bata da rza gstermesiyle
bir faillik gstermektedir. Sanat eserlerinde nihai faillik
sanatlardayken izleyiciler de faillik sahibidir ve aada
Rubens ile Poussinin karlatrlmasnda grlecei gibi,
bu durumu sanat farkl biimlerde kullanabilir.
Yolculuk (dorusallk) olarak lme kavram, Gen Wil-
liam Theedin Kralie Victoria ile Sakson giysileri iindeki
Prens Albert (1863-7) heykelinde grld zere, kimi
zaman sanatta boy gsterir. Albertn Victoriaya lm ek
te olduunu syledii o yrek paralayc n yakalam
olan bu eserde, ift bir deniz kysnda ak iinde el ele
durmaktadr ve klcn kuma drm olan Albert di
er eliyle gkyzn iaret etmektedir. Kopu da zellikle
cenaze heykelciliinde, bir pee tasviri ya da len kiinin
geriye dnmesi tasviriyle kimi zaman resmedilmektedir.
zlme bunu kendi portrelerinde kullanan Munch ve
Schiele gibi Davurumcularn eserlerindaki izleklerden
biridir. Salnm (dalgalanma) ise yzyllar boyunca veri
len ou grsel sanat eserinin tersine, temel olarak za
man merkezlidir, am a Luke Fildesin Doktoru (1891) gibi
birka eser sonun hl belirsiz olduu, yaam ile lm
arasnda bir denge nn betimler.
Bat sanat tarihinin byk blmnde lme az ok
srekli bir konu olmusa da, 20. yzylda ortadan kay
bolmutur (belirsizlik); bu da muhtemelen lmn r
tk olarak sz konusu edilmesine ramen bir inkr
halini yanstmaktadr. Son olarak, eitli dnemlerde,
bedenden ayrlm ruhu Cennette bekleyen hazlar veya
Cehennem de bekleyen azaplar meselesi oka resm edil
mise de, hayalgc kuvvetli baz sanatlar lme yakn
deneyimlere dair aratrmalarda (aknlk) anlatlana ok
benzeyen tasvirler retmitir. Bunlar arasnda 19. yzy
ln banda William Blakein bedenin stnde dnen ruh
lar tasviri ya da 15. yzyl sonlarnda Boschun, ucunda
parlak bir k bulunan uzun ve daire eklinde bir tnelin
aznda durmu ruhlara yol gsteren melekleri resmettii
Ruhlarn Cennete Ykselii adl eseri saylabilir.

KLASK: CESURCA LME

Bu anlat, burada tartlan imgelere dair zerinde uzla


lm yorum lara dayanyor, fakat klasik dnem uzm an
lar, tarihler konusunda hem fikir olmadklar gibi, bu
gne ulaan sanat eserlerinin asllar m yoksa kopyalar
m olduu ya da klasik dnemde bunlar grenlerin ne
tr tepkiler verebildii konusunda da tartm aktadr ve
bu anlam azlklar da gerek kant eksikliinin bir yans
masdr (Beard ve Henderson, 2001). Evde lm konusu
klasik sanat ikonografisinin bir paras olmasa da, l
m izleyen riteller ve muharebede lme temsilleri m ev
cuttur. Bununla birlikte, M.. 5. veya 6. yzyldan kal
ma, klasik dnem Yunanistana ait yontu mezartalan,
lmn nasl alglanyor olabileceine dair bize bir ipucu
vermektedir; bunlarda bir yolculua gidiyormu gibi ay
rlma imgeleri ya da dnyadan ekiliyormu gibi yzn
rtlmesi sz konusudur. Atina Keram ikostaki kazlarda
bulunan m ezartalannn byk blm, alldk ayrl
ma hareketi olan el skma figrleri gstermektedir: r
nein bir kz ile ebeveynleri el skr; babasnn yannda
duran Bion adl bir delikanl, karsnda oturan halasyla
el skmakta ve sandalyenin altndaki kk bir kpek
Resim 8.1. Mezartandaki bir rlyef panelde Euphrosyne, Eubios ve Bion. Mermer,
M 4. yzyln ortalan (replika). Keramikos, Atina (replika).

de onlar izlem ektedir (Bkz. Resim 8.1). Dier mezartala-


rm daysa kadnlar yzlerini kapatm ak zere peelerini
ekm ektedir (Knigge, 1991).
lmeye ynelik bu dolayl telmihlerin tersine, l
mekte olan savalara ilikin dorudan temsiller Yunan
heykel sanatnn nemli bir parasn oluturmaktadr;
bunun da nedeni, muhtemelen neredeyse srt st yatar
konumdaki bir figrn, bir klasik dnem binasnn aln
lnda, genin dar asna tam olarak oturarak ayaklan
doldurabilmesidir. rnein M.. 5. yzyl sonlarnda Yu
nanistan, Aiginadaki Aphaia Tapm anda, alnln tam
merkezinde, vurulmu olmalarna ramen bunu um ursa
makszn Truvallara kar savamay srdren savalar
yer almaktadr. Daha iyi korunmu bir figrdeyse, yere
ylm olan bir sava kolunda tutmay srdrd yu
varlak kalkanyla bedenini desteklerken, yz yere bak
maktadr (Spivey, 1997: 112-14).
Klasik dneme dair lmekte olan insan heykellerinin
en nls savaan zrhl bir savay deil, oktan boz
guna uram plak bir savay resmeden len Gal-
yal heykelidir. Doal boyutlarnda bu merm er heykel ile
dman eline dmektense kendisini ve karsn ldren
Galyal heykeli Roma dnemi eserleri olarak gnmze
kadar ulamtr. Bu heykellerin, bugn Trkiye snrla
rndaki Bergam ada M yaklak 220 ylnda bronzdan
yaplm Yunan asllannn kopyalar olduu ne srl
m olsa da (Spivey, 1997: 363-5), bu sava ilikin kantlar
kesin deildir (Beard ve Henderson, 2001: 160-4). len
Galyal heykeli boynunda bir Kelt torku tayan, plak
bir Kelt savay betimlemektedir; eer heykel Yunanlar
tarafndan yaplm sa bu sava figr Anadoluda ya
ayan bir Galatyal, Romallar tarafndan yaplm sa bir
Galyaldr (Fransa). Duygulan gl biimde yanstan bu
iki heykel klasik dnemde lmekte olan dmana ynelik
tutumlarn aada baka eserler balamnda ele alnacak
bir zelliini ortaya serer: Barbar bile olsa insanlardaki
cesarete gsterilen sayg. Bununla birlikte, bu da kat
ksz bir dierkamlk deildi, nk dman karsnda
zafer kazanm olmak ok daha byk bir vn kayna
yd. Klasik dnyada intihar, Hristiyan ilahiyatndakinin
tersine, hi de gnah deildi ve yerilm ek yle dursun, en
son bavurulacak onurlu bir hareket olarak vlrd.
Topyekn bir sava sahnesi iin M 120 ila 100 yl
larnda yaplm Pom peiideki muhteem bir mozaie bak
mak gerekir; bu mozaik III. Dayus komutasndaki Persle-
ri dize getiren skenderi gstermektedir. Herkes mutabk
olmasa bile genel kan bu eserin aslnn M 330-10 ylla-
nna ait bir Yunan resmi olduu ynndedir; yle titiz bir
mozaik iiliiyle yaplmtr ki, kayp aslnn hatr saylr
lde ayrntl bir replikas olabilir (Beard ve Henderson,
2001: 13-18; Cohen, 1997). Bir ksm hasarl olmasna
ramen, lmekte olan baz Persliler seilebilmektedir ve
bunlar sanat tarafndan byk bir insancllkla resme
dilmitir (bu, lenlerin sradan ve basit bedenler biiminde
betimlendii Rnesans dnemi ve daha sonraki tarihlere
ait sava sahnelerinde resmedilenlerin tam tersi bir du
rumdur). Gkyzne ykselmi bir mzraklar orman ara
snda ilerleyen skenderin mzra bir Pers svarisine sap
lanmtr ve bu svari bedenine saplanm ldrc silah
cesurca tutup kartmaya almaktadr, stelik yere y
lm durumdaki at da lmek zeredir. Atndan dm
bir baka svari, ksa bir sre sonra toynaklarn altnda
kalarak lecek olmasna ramen, korkusuz bir tavrla
saldrganlara bakmaktadr. Daha arpc olan ise kaan
D ayu sun sava arabasnn tekerlekleri altnda bedeni
ikiye blnmek zere olan bir adamn tasviridir. Arkadan
resmedilmi olan bu adamn yz, son na dek elinden
brakmad kalkanna yansm haliyle grnmektedir.
MS 113 ylna ait bir Roma eseri olan ve imdiye ka
dar grdmz izleklerden birkan yineleyen Traianus
Stununu inceleyerek, klasik dnem sanatna ilikin
ksa incelememizi tamamlyoruz. Stuna oyulmu sahne
ler, aadan okunduunda yukar doru kvrlan incelikli
bir betimlemeler eridi oluturmakta ve bu oymalar da
mparator Traianusun (bugnk Romanya blgesinde
yaayan bir halk olan) Dayallara kar giritii baarl
savalar anlatmaktadr. Bu betimlemelerde de hayranlk
uyandran bir dman sz konusudur, am a baz sahne
ler tartmaldr (rnein zehir iip kitlesel intihar m ger
ekletiriyorlar, yoksa yalnzca iki mi iiyorlar?). Kesin
olan, sanat tarafndan sayg grdkleridir; zellikle de
Traianusun zafer yryn grmektense kendi boa
zn kesen Daya kral Decebalus. Stunun tepesine ya
kn bir yerde, ayrcalkl bir konumda grnen Decebalus,
Romal askerler kendisini yakalam aya gelirken boazna
ban saplam halde resmedilmitir. Bylece Traianus
onun kellesi ve sa eliyle yetinm ek zorunda kalacaktr
(Kleiner, 1992: 212-20).

ORTAA VE RNESANS: Y LME

Hristiyanlk anda iyi lme iin oluturulan nihai m o


del sann armhtaki lmdr ve bu da Bat sanatnda
muhtemelen gelmi gemi en ok betimlenmi sahnedir.
Her ne kadar genelde l halde gsterilse de, sann ar
mha gerilirken ektii strap, gsterdii sabr ve tevazu da
sklkla tasvir edilmitir. lk dnem Anglo-Sakson armha
gerilme tasvirlerinin tmnde sa hl hayattayken gste
rilmitir; hatta 9. yzyla kadar l halde grnmemi ve
o zaman bile bu hali tasvirlere egemen olmamtr (Raw,
1990: 109 ve 135). armha germe yksndeki belirli
olaylar sanat eserlerine de yansmtr; rnein Rubens
han kaldrlmas ilemini, sann bedeni yukar doru
kalkm biimde diyagonal kvrmlar kullanarak pek ok
kez resmetmitir. armha germe anlatsnn eitli sah
neleri, daha sonraki yzyllarda yar din anlam tayan
sekler lme tasvirleri yapm ak isteyen sanatlarn yas
land ortak bir kompozisyon dili yaratmtr. Azizlerin
lmleri de bir Hristiyann nasl lmesi gerektii konu
sunda baka rnekler oluturuyordu. 1066 yl sonrasna
ait olan ve Bayeux lemesi ad verilen ilemeli kilimde,
tacn hl banda tayan Kral Edward, yannda ala
yan kars Edith, akrabas Harold ve bir rahiple birlikte
lmekteyken gsterilmekte, ayrca Latince Burada Kral
Edward yatanda inanl hizmetkrlarna hitap ediyor
yazmaktadr. Edwardm lm, ayn kilimin baka bir ye
rinde resmedilen ve ldrc bir oku gznden karma
ya beyhude yere uraan Haroldm sava meydanndaki
sonuyla tam bir kartlk iindedir.
15. yzyl ortalarnda ilk olarak Palerm odaki bir has
tane iin izilmi olan lmn Zaferi adl fresk hem zen
gin hem de yoksullarn lme karsndaki tutumlar konu
sunda gl bir retici buyruk mahiyetindedir. Tyler
rpertici ekilde bir deri bir kemik kalm atn zerinde
delice drtnala giden ve kemikleri km incecik belinde
bir sadak tam akta olan lm, freski boydan boya kap
lamtr. Atm ayaklarnn altnda, oktan ldkleri solgun
yzlerinden belli olan rahipler yatarken; duvar resminin
sol tarafnda, lmn her an gelebileceinin farknda olan
yoksullar boyunlarn eip dindar bir tavrla dua etmekte
dir. Bununla birlikte, sada resmedilen zenginler, aym az
lk iinde sefa srmekte, avlanmakta, fskiyenin banda
avarelik etmekte, mzik dinlemekte ve kadnlar birbir
lerinin mcevherlerini hayranlkla incelemektedir; ite
lm yayn bunlara yneltmitir. Bu arada boynundan
vurulmu bir kadn sanki yalnzca sinir bozucu bir bcek
tarafndan snlm gibi aknlk ve rahatszlk belirten
bir ifade taknmtr. Pisada bir nceki yzyldan kalma
ve lmn Zaferi ad verilen bir baka freskte de, yine
benzer biimde zenginlere ynelik eletirel bir bak su
nulmaktadr; am a onlar yok etmek zere acmaszca st
lerine ullanan lm bu kez elinde trpan tayan, salar
dalgalanan ve yarasa benzeri kanatlan olan bir kadn ek
linde resmedilmitir (Guthke, 1999: 71-5).
15. yzylda basl kitaplann ortaya kmasyla bir
likte iyi lme yaklamnn nemi bu kez Ars Moriendi ad
verilen ve asl Latince olmasna ramen pek ok Avrupa
diline evrilen resimlerle sslenmi, yol gsterici elki-
taplanyla vurgulanmaya balamt. Bu kitaplar Katolik
inancna mensup kiilere, lmekte olan kiinin yannda
bir rahip bulunmad durumlarda, adm adm klavuzluk
etmek zere tasarlanmt (OConnor, 1966; Aries, 1985:
147-60; Binski, 1996: 39-41). Bu kitaplann ierdii ah-
apbask gravrler araclyla lmekte olan kiiyi ayarta
bilecek pek ok batan kanc ey gsteriliyordu; aynca
bu dnemde kt lme pek ok ynnn yan sra sinsi
ve kanatl yaratklann ayartmalannn sonucuymu gibi
resmediliyordu. Bu batan karc unsurlar arasnda,
lmekte olan insann kendisini gzetenleri terslemesine
yol aan sabrszlk; umutsuzluk; iblislerin lm deine
hkim olmasn salayan iman ve manevi gurur yoksun
luu da bulunuyordu. Hieronymus Bosch yaklak 1510
ylnda rettii Cimrinin lm adl eserinde beinci
batan karc unsur olan hasislii resmetmitir (Binski,
1996: 43). Bir melek yatanda oturan cimrinin dikkatini
odaya girmekte olan lm figrne yneltmekte ve kap
nn stndeki yksek bir pencereye aslm kk ha
gstermektedir. Bu arada iblisler ise adamn dikkatini
dnyevi servetine ekmek iin ellerinden geleni yapm ak
tadr; yatan yksek balna tnemi biri adam tepe
den izlemekte, dieri nemli bir mali belgeyi ona doru
sallamakta ve yatan yanndaki perdenin altndan sin
sice belirmi olan ncs de para dolu kocaman bir
torbay cimrinin sa eline uzatmaktadr. Adamn hangi
yola gidecei henz belirsizdir; yani lmekte olan kii, as
lnda yapaca seimlerle kendi ruhunun yazgsnn faili
olabilmektedir.
A rs Moriendi iyi lmenin bir temsiliyle sona erer, l
mekte olan kii ellerinin arasnda yanan bir mum tutmak
tadr ve ruhu melekler tarafndan kurtarlmtr; han
dibinde duran Bakire Meryem ve dierleriyle birlikte ar
mhtaki sa da betimlenir; iblisler ise kap gitmitir. 15.
yzyl boyunca Kuzey Avrupada retilen Meryem A n anm
lmnn (kelimenin tam anlamyla, uykuya dalnn)
tasvirleri de benzer sahneler ierse bile, ou kez herhangi
bir doast unsurun katlmna rastlanmaz. Bu durum,
Meryem ikonografisinde yeni bir aamadr; daha ncesin
de genellikle lm halde izilirken, sonraki yzyllarda
sanatlar M eryem in dorudan Gkyzne Ykseliini
gstermeyi semilerdir (Duclow, 2007). Bu lm dei
sahnelerinin pek ou lks biimde denmi, insanlarla
dolu bir yatak odasnda ve genelde elinde tespih, kutsal
ya ve dua kitab tutan bir rahibin huzurunda gerekle
ir ki, bunlar Roma Katolik Kilisesinin kulland lme
Resim 8.2. Albrecht Drer, Bakire Meryem 'in lm. Ahap bask, 1510. British
M useum, Basklar ve izimler, E.2.188. 288 x205 m m .

aksesuarlardr. zleyici genellikle M eyem Anann ayak


ucunda ya da yatann kenarnda konumlandnlmtr;
bu srada M eyem Ana da ellerinde mumla tefekkr ha
lindedir. lerinde Albrecht Drerin de bulunduu baz
sanatlar, bu sahnenin gravrlerini yaratm ve bu tasa
rmn yaylm asna n ayak olmutur (Bkz. Resim 8.2). Fakat
1564 ylm a gelindiinde Peter Bruegel Bakire M eyem in
lm adl resminde, M eyem A n ay hl yatakta gs
terse de, tamamen farkl bir ortam oluturmutur; karar
tlm bir odaya yerletirilmi lm deinde oturmakta
olan Meryem A n anm stne parlak bir k akmaktadr.
Protestanlarn iyi lmyse, Roma Katolik Kilisesinin
ritellerinden azade ekilde, birka sradan ngiliz port
resinde karmza kar ve bu eserlerin tm de tann
mayan sanatlara aittir. Bu eserlerin her birinde, baka
insanlar da resimde grnse bile, lmekte olan kii olayn
merkezinde, kontrol eline alm, yanndakilerin deste
ini ve yardm n gren bir halde izilmitir (Kellehear,
2007: 114). Bu iki resimde de vurgu, vasiyetin bildirilmesi
eylemindedir. 1607 ylnda Thomas Braithwaite yatanda
oturmakta ve bir dostunun tuttuu belgenin zerine va
siyetini yazmaktadr; Elizabeth dnemine ait olan ikinci
resimdeyse gsterili bir yatak giysisi iindeki Kral VIII.
Henry, olu Edward gstererek taht ona braktn ia
ret etmektedir (Aston, 1993; Sumner, 1995). Fransada
1596 ylnda len Sir Henry Untonm resmindeyse (Bkz. Re
sim 8.3), yanbandakiler alayp dua ederken bir doktor
da hasta adamn nabzna bakmaktadr (Strong, 1965). Bu
eserde yaay ve lme simgesel bir yolculuk olarak res
medilmitir; gnn d doudan balayan bir yaam
nehri resmi boydan boya amakta ve aymda sonsuzluk
denizine dkld batya doru akmaktadr; Untonm
bedeni Fransadan gmlmek zere getirildiinde, cena
zesi de akna uygun biimde nehri gemitir.

BAROKTAN NEOKLASE: LMEKTE OLAN KAHRAMAN

17. ve 18. yzyl lmenin faillik olarak temsil ediliinin


altn ayd; sanatlar, kahramanlar ahlak timsali ola
rak resmediyorlard. Antwerpli ressam Peter Paul Rubens,
Klasik ya da Hristiyan konulu pek ok nemli resminde
lmekte olan kahram anlan ilemiti. Bunlardan zellikle
arpc olan, 1616 ylnda duvar hals tasanm lan olarak
smarlanm, Decius M uun hayat dngsn ileyen
Resim 8.3. Bilinmeyen Sanat, Yaamndan sahnelerle Sir Henry Unton. Ahap
zerine yalboya, yaklak 1 5 9 6 (lm dei sahnesini gsteren ayrnt). National
Portrait Gallery, Londra, NPG 701. 740x1632 m m .

yalboya almalaryd. Decius Mus, Veseris Savanda


Latinler karsnda, kendi yaam pahasna byk bir
zafer kazanmak zere orduya kumandanlk etmesi iin
tanrlar tarafndan seilmi Romal bir konsld. Romal
bir barahipten duyduu kehanetler yznden, Decius
bu greve seildiini rendiinde leceini bilmekte, ama
grevi kabul ettiini belli edercesine ban emektedir.
Rubensin Leonardonun kaybolmu bir sava sahnesine
dayandrarak izdii son derece arpc sava sahnesinde,
Decius aha kalkm atndan aa derken resm edil
mitir (Jaffe, 2005: 41). Decius Mus dman mzrann
gsne sapland anda, zerindeki gkyznn, sanki
yapt bu fedakrl takdir edercesine alp aydnland
n grmektedir.
Rubensin Senecanm lm (1615) adl resmi
de ayn lde arpc, am a kompozisyonu, duygusu ve
renkleri btnyle farkl bir eserdir. Senecanm ldrl
mesi emrini eski rencisi ve imdi Roma imparatoru olan
Neron vermiti. Rubensin tablosunda bir banyo leeninin
iinde ayakta durmakta olan yal filozof, imparatoruna
hizmet iin etrafndakiler tarafndan damarlar kesilmi
bir halde lmeyi beklemektedir. Rubens bu figr, byk
hasar grm klasik dnemden bir figrn Rnesansta
son derece hayali biimde yeniden yaplm haline dayan
drmtr (Beard ve Henderson, 2001: 1-3). Rubens izleyici
nin dikkatini -neredeyse dindar bir ekilde- lmekte olan
kiilere younlatrmtr; her iki resimde de gkyzne
doru ynelmi baklar, dalgn yz ifadeleri ve vecibeye
boyun eileri, bu klasik dnem karakterlerini Hristiyan
ehitlerine benzetmektedir.
Rubensin kompozisyonlar ile Poussinin klasik yak
lamnn ztl, Fransz sanatnn Germanicusun l
m (yaklak 1627) ve Eudamidasm Vasiyeti (1643-44)
gibi lmeyi konu alan nemli resimlerinde grlebilir. Bu
resimlerde kahramanlk etkisi eksik olmasa bile, duy
gular ve hareketler son derece ll aktarlm, izleyici
kasten belli bir mesafede tutulmutur (Carrier, 1993: 197-
203). lm deinde uzanm bir halde bulunan Romal
konsl Germanicus, etrafna toplanm arkadalarndan
lmnn intikamnn alnmasn isterken; Lukianos
tarafndan anlatlan ve M ontaignein Dostluk zerine
adl denemesinde yeniden anlatlan bir ykye gre, Eu-
damidas, en yakn iki dostuna, ei ve kzma gz kulak
olmalarna dair vasiyetini yazdrmaktadr (Btschmann,
1990: 51). Her iki eserde de lmekte olan kii evrelerini
sarm kiilerin desteini grmektedir. Yine, her iki resim
de izleyicinin bir katlmc olarak yakm a sokulmasna
deil, sadece uzaktan gz atmasna izin verilen, zarafetle
dzenlenmi sahnelerdir.
lmn resmediliinde yaanan deiimler konu
sunda, dorudan ve igdsel Barok ile zarif ve mesafeli
neoklasik dnem arasnda benzer bir ztlk Rom adaki Aziz
Petrus Bazilikasnda yer alan iki ant mezarda grlebilir:
Bernininin (1678 ylnda tamamlanmtr) VII. Alexander
ve Navocann (1792 ylnda) XIII. Clem enti. Her iki papa
da lm dizlerinin zerinde km, dua ederek bek
lemektedir. VII. Alexandera m enfur bir iskelet biiminde
gelen lm, aalardan yukarya yava yava trm anr
ken bir yandan da elindeki kum saatini sallamaktadr: Bir
korku hikyesi olarak lmenin simgesi. XIII. Clem entin
ant mezarndaysa lme bir anlam da uykuya yatm aya
benzetilm itir ki, klasik dnem mitolojisinde lm ile
uyku kardetir. Kanatlan olan gen, gzel, neredeyse p
lak ve kederli bir figr, melankolik bir pozda yere k-
vermi ve alevleri nazike sndrlp ba aa evrilmi
bir mealeye hafie dayanmaktadr; bu da Rom a dnemi
antlanndan alnm bir simgedir (Honour, 1968: 147-50).
Hem Barok hem neoklasik geleneklerini reddeden
Britanyal sanat William Hogarth, her yana hkim du
rumdaki kahraman modellerine btnyle ters olan lme
imgeleri yaratarak ve kasten ahlak bir ama gzeterek
modern kiilikleri resmetmeye koyulmutu. Hogarthm
resim ve gravr dizilerinin bir ksmn oluturan korkun
lme, bu anti-kahramanlann gnahkrlklarnn bir ce
zasdr. Modaya Uygun Evlilik adl alt resim lik eserinde
(yaklak 1743) sadakatsiz bir kont sonunda einin
tarafndan baklanr. Afyon ruhu yutarak intihar eden
kontese, frengili bebei elveda pc vermekte; tam da
o srada kontesin babas kznn parmaklarndan yzk
lerini karmaktadr; nk intihar ettii iin lmyle
onlardan mahrum kalmtr. Hogarth alkanlk ve A y
laklk (1747) adl bir baka serisinde ahlaki bakmdan
mphem bir noktada durmay semitir; srtn tabutuna
yaslam bir ekilde oturan aylak rak, bir at arabasnn
iinde Tyburnda halkn huzurunda aslmaya gtrl
mektedir ve bu onun nihai lm yolculuudur (Bkz. Resim
8.4). Aylak Tom (Hogarth tarafndan at arabasnn iinde
belli belirsiz izilmi olan) W esleyan rahibinin tembihleri
ne uyup nedamet getirerek ruhunu kurtarmaya yetecek
bir faillik gsterebilecek midir? Tom daraacna (izimdeki
Resim 8.4. VVilliam Hogarth, Aylak ran Tyburn'de dam Edilii, alkanlk ve
Aylaklk adl serinin 11. gravr. Grafit zerine siyah mrekkep ve gri andrma,
1747. British Museum, Basklar ve izimler, 189 6, 0710.25. 227 x388 m m .

ayakl yapya) karlrken, geleneksel iyi lm e eri


m ek iin gerekli ruhsal mahareti sergileyebilecek midir?
Yoksa her ikisinde de baarsz m olacaktt? Hogarth bu
konudaki karar bize brakmtr (Linebaugh, 1975).
lk nce Hogarthm sanlmsa bile, sonradan Lon
drada alan HollandalI bir ressam olan III. Egbert van
Heem skerke atfedilen yaklak 1725 ylm a ait tablo bir
aile ortamnda lmeyi betimleyen, aslnda lmenin gide
rek daha fazla profesyonellemesi zerine an yorum u
nu sunmaktadr (Kellehear, 2007: 132-4). lmekte olan
kiinin yatann etrafnda toplanm olanlar arasnda
bulunan doktor hastann idrarn incelerken, bir avukat
belgelerle, din adamysa elinde dua kitabyla meguldr;
nn de lmekte olan kiiden ok daha varlkl olduu
bariz bir ekilde grlmektedir. Gzyalar iindeki aile
yeleri hastann yzne bakarken, sz konusu uzman
srtlarn yataa dnm bir halde kendi ileriyle megul
dr ve ok ak bir ekilde faillik artk lmekte olan kii
den onlara gemitir. Bu resmin bir tanesinde 1674 tarihi
yazl olmak zere, pek ok eitlemesi bulunmaktadr;
dolaysyla, en azndan elli yl boyunca yalnzca giysilerin
dneme uydurulmak iin deitirilmesiyle gncelliini ko
ruduu aktr.
18. yzyln daha sonraki dnemlerinde neoklas
ressamlar asndan Sokratesin lm de gzde bir ko
nuydu. Sokratesin lme mahkm edilmesi zerine in
tihara karar vererek kendini tutma konusunda gsterdii
kahramanlk, yalnzca klasik balam nedeniyle deil, ka
barm duygular ve youn ahlaki ciddiyeti bakmndan
da ekiciydi. Bunlarn en nls Jacques-Louis Davidin
(1787) tasviridir; Sokratesin zehir dolu kadehi almak
zereyken dier eliyle de gkyzn gsterii, Poussinin
Germanicusun lm adl tablosunda intikam and
ien Romalnn yukar kaldrlm kolunu andrmaktadr
(Lindsay, 1960: 55-7; Carrier, 1993).
Gelgelelim neoklasik ressamlar kendilerini yalnz
ca klasik dneme ait sahnelerle snrlamam ve kendi
dnemlerindeki len kahram anlan da resmetmilerdir.
Am erikal sanat Benjamin W est 1770 ylnda, Quebec
kahraman James W olfeu muharebe meydannda silah
arkadalanyla evrili halde lmekteyken resmetmiti.
West, W olfeun niformasnn geree uygunluuna b
yk titizlik gstermi olmasna ramen, klasik dneme ait
ortam ve giysileri kullanmad iin eletirilmiti. Bunun
la birlikte resim tarihsel geree uygun olmaktan uzakt
(McNairn, 1997: 125-43); W olfeun fedakrlndaki kah
ramanlk, hatta kutsanmlk niteliini, sann armhtan
indirili tasvirlerinde kullanlana benzer bir kompozisyonu
benimseyerek vurgulamt. Benzer bir grsel gnderme de
W estin vatanda John Singleton Copley tarafndan Lord
Chatham m Lordlar Kam arasna hitap ederkenki lm
n resmetmede de kullanlmt (Chatham Kontunun
lm, sergilenme yl 1781); oysa Chatham aslnda bir
ka ay sonra vefat etmiti (Prown, 1966: 278). Her iki re
simde de olay srasnda orada bulunmayan insanlar, srf
sahneyi tamamlamak adna resmedilmiti; hatta muhte
melen mesnetsiz iddialara gre, West, W olfela birlikte re
simde grnme hakkn satmt (M cNaim, 1997: 137-41).
W est Nelsonn lm adn tayan eserinde (1806) tm
sahneyi Victory gemisinin ana gvertesine tayarak daha
da yceltmeyi amalam, ama iki yl sonra aa gverte
ye ekerek daha gereki bir eitlemesini retmitir (Von
Erffa ve Staley, 1986: 222-3). ster klasik dneme ait ister
ada olsun, kahramann kendini feda ediindeki ahlak
dersi ok byk bir neme sahipti ve resmin btn un
surlar bu hedefi tutturmaya yaramalyd.

ROMANTKLER VE GEREKLER:
DAHA AZ KAHRAMANCA LME

Gelgelelim, dnemlerine ait seilmi konular, neoklasik


anlayn kahramanla yaklamnda ikin arptmalar
ve insanda uyandrd duygularn bilinli biimde kst
landn daha da grnr klyordu. lmenin romantik
temsilleriyse ok daha engin bir duygu yelpazesi ieri
yordu. Bu durum Paul Delarocheun Lady Jane Greyin
dam (1833) adl eserinde grlebilir; bu eserde masum
bir gen kzn kafasnn kesilerek idam edilecek olmas
na orada bulunanlar yzlerindeki acma, znt ve ok
ifadeleriyle tepki gsteriyorlard; hatta cellatlarn yznde
bile birazck kayg okunabiliyordu (Bkz. Resim 8.5).
spanyada 19. yzyl balarnda Franszlarn ege
menlik kurma abalarna spanyollarn gsterdii direni
srasnda Goya bir dizi katliama tanklk etmiti. Goya
1788 ylnda Valencia Katedralinde lme izleini olaan
d bir eserde irdelemiti ve bu, neoklasik dnem kah
ramanlnn tam bir antiteziydi: Aziz Francis Borgia Bir
Tvbe Etmezin lmdeinde. Yz tamamen arplm
durumdaki gnahkr, yatan ortaada retilen Ars
Moriendi klavuzlarndaki en korkun kt lmlerden
birine layk drt doast eytani yaratkla paylamakta
dr. Bu gnahkrn korkun ahlakszl karsnda, Aziz
Resim 8.5. Paul Delaroche, La dyJa n e Grey'in dam, tuval stne yalboya, 1833.
Londra, National Gallery, NG 1909. 246x297 cm

Francisin elinde tuttuu hatan kan fkrmakta ve ada


m sonsuza dek lanetlemektedir (Schulz, 1998).
Goyanm bizzat tank olduu sahneler arasnda,
nceki gn ayaklanan spanyollara kar Franszlarn
M adridde ald korkun intikam da bulunmaktadr. 3
Mays 1808 adl nl tablosunda infaz edilmi olanlar
sol tarafta yatarken, kuruna dizilmeyi bekleyenler sa
taraftadr. Fransz askerlerinin yz grnmez, nk
hepsi de resmin odandaki bir figre nian almtr: B
yk bir fenerin aydnlatt yznde ve gzlerinde yaad
dehet okunan beyaz gmlekli bir adam (Vaughan, 2006:
95-6). Yine de askerlerin karsnda kollarm am, ce
surca ayakta durmaktadr ve sa avcunda kk bir iz
gze arpar, sanki armha gerilmitir, am a sada olduu
gibi, hibir merhamet duygusu onu cellatlarndan kurta
ramayacaktr (Thomas, 1972). G oyann sergiledii kah
ramanlk, neoklasikilerde grlenden ok farkldr: Hem
kurbanlarda hem de insanlklarndan arndrlm cel
latlarda faillik yok denecek kadar azdr. Goya tarafndan
yaratld 1814 ylndan beri bu resim atmada lenleri
izmek isteyen btn sanatlar zorlam ve zellikle de
1867deki mparator M aximilianm nfaz adl eserinde
Edouard M anetyi etkilemitir.
Gericaultnun nl Medusann Sal (1818-19) adl
tablosu konu olarak yine dnemin kurbanlarn seer ve
lmeyi ok daha da ularda sergiler. Medusa adl Fran
sz firkateyni, 1816 ylnda Fransz hkmetinin salad
yetersiz donanmla Senegale gitmek zere yola km ve
bir kayala arparak batmaya baladnda cankurtaran
sandallarnn yetersizlii yznden, 150 kii kurtulmak
iin kendilerine derme atma bir sal yapmlard. te bu
saln zerinde isyan, yamyamlk, lgnlk ve lm tada
caklard (Eitner, 1972). ki hafta sonra uzakta bir gemi g
rndnde, ilerinden yalnzca on bei hayatta kalmay
baarabilmitir; ama kabaran dalgalarla birlikte o gemi de
gr mesafesinden kaybolur ve onun uzaklamasyla bir
likte yaama umudu bir kez daha lmn kysna gelecek
kadar zayflayacaktr; bu da yaama ile lme arasndaki ol
duka rktc salnm iaret etmektedir. Gericaultnun
resmetmek iin setii an da tam olarak budur; ufukta
kaybolan gemi iki saat sonra geri dndnde koca bir
topluluktan geriye yalnzca on insan kalmtr (Vaughan,
2006: 240-1). Gericault nplana cansz bedenleri yerletir
mitir ve burada ksmen morgdaki izimlerine dayanm
olsa da, ayn zamanda Michelangeodan da ciddi ekilde
etkilenmi ve klasik dnem mkemmelliinin yan sra
yaanan ala dair hibir iaret gstermeyen bedenler
izmitir. Kucanda uzanm l olunu tutarak oturan
yalca bir adam, evresinde olup bitenleri umursamaz bir
haldedir. Youn bir gzellie sahip olan btn bu figrler,
tam da konu ve estetik karsnda birbiriyle elien tepkiler
vermeyi kkrtacak lde zamann tesindedir. Gericault
kurtulan dier kiileriyse aresizlik iindeki zor durumla
rn belirterek arkaplanda gsterir; bu adamlarn arkaya
doru uzanp gerilmi bedenleri resme bakanlarn gzlerini
de onlarla birlikte ufku taramaya sevk etmektedir.
Gericaultnun yas tutan babann yannda yzkoyun
yatm akta olan l gen adam izerken kulland mo
del, kendisi gibi ressam olan Eugene Delacroixyd (Eit-
ner, 1972: 158-9). Delacroixnn lme tasvirleri ok daha
duyumsal ve egzotiktir; bu, zellikle de 1827-8 arasnda
izdii Sardanapalusun lm adl arkiyat fan-
tazisi iin geerlidir (Spector, 1974). syan eden tebaas
karsnda yenilgiyle yz yze kalsn efsanevi Asur kra
l Sardanapalus, kendisiyle birlikte hem tm maiyetini
hem de tm servetini yok etmeye karar vermitir. Byron,
Sardanapalus adl oyununu 1821 ylnda yaymlam t ve
tirann gerekletirdii bu son eylemin arl Romantik
duyarlla belli bir adan hitap etmiti. Delacroixnm
tasvirindeyse, hzinelerle evrelenmi devasa bir yatan
zerine uzanm haldeki Asur kral, harem aalarnn ve
muhafzlarnn haremine ald plak kadnlan bakla
yarak ldrme lemini izlemektedir; baklanmaktan tek
kurtulan kiiyse kendini asmay tercih etmi olan bir ka
dndr. Bu arada siyah bir kle de kraln atn ldrmekte
ve arkaplandaysa en sonunda her eyi yutacak alevler g
rnmektedir. Eserin rahatsz edici dzeyde iddet ieren
konusu ayn ekilde krmz arlkl seilen vahi renk
lerle ve tuhaf biimde bozulmu resmedilen uzamla da
uyum iindedir (Vaughan, 2006: 249-50). Tirann eytani
bir ekilde uzanarak izledii bu korkun katliam Byronn
oyununda yoktur ve sanki tamamen Delacrobcnm ken
di muhayyile sinin bir rnym gibi grnmektedir ve
burada lme sahnesi acya, erotizme ve sadizme sonuna
kadar bulanm haldedir. Her ne kadar kraln kendi l
m ve dier insanlarn lme sreleri karsnda bir faillik
sergiledii ak olsa bile, o artk ideal bir kahraman adde
dilemez (Spector, 1974:67, 90-105).
Rafael ncesi sanat grn benimseyen sanatlar,
daha ulvi nitelikte edebiyatta lm ve lmekte olan in
sana ilgi duymular ve yakndan gzlemledikleri gereki
ayrntlar konularna katmlard. Aada bahsedeceim
ve edebiyatla balan olan iki tabloda, gerek konu aldkla-
n kiilerdeki gerek izleyicilerdeki lmeye dair farkndalk
ok farkl bakmlardan aratnlmaktadr. M illaisin Op-
helia (1851-2) adl resminde, izleyiciler kadn ksa sre
iinde amurlu bir lmn beklediini bilirler, ama ka
dn bunu um ursamaz biimde, elinde iekleriyle kk
derenin stnde aa doru szlmektedir; sylenenlere
baklrsa, M illaisin bu tablodaki modeli olan Elizabeth
Siddal souk suyun iinde poz verdii iin bizzat lm
cl zatrreeye yakalanm a tehlikesi geirmiti. William
Lindsay W indusun bir Tennyson iirinden yola karak
rettii ok Ge (1858) adl resmi de izlek olarak insan-
lann lmeyi kabullenilerini ilemektedir. Maceraperest
bir k, geri dndnde evlenmeyi umduu kadnn
veremden lmekte olduunu grr. yice solgunlap za
yflam haldeki kadn, bir kadn yardm cnn desteiyle
yryebilmekte ve ancak bastonu sayesinde ayakta dura
bilmektedir; yardm csnn gzle grnr salkl hali, ka
dnn hastaln daha da arpc klmaktadr ve yklm
durumdaki k da bu grntnn karsnda yzn
kapatmtr. Gen insanlan ar ar lme gtrme ei
limi yznden verem resimden roman ve operaya kadar
pek ok sanat biiminde Romantiklerin setii bir hasta
lkt. Bununla birlikte ok Ge adl eser her eyden nce
konusu nedeniyle eletiriye uramtr; bunun da nedeni
belki de hastaln dehet verici hasarnn, kahramann
hl ayakta salnmasna izin verecek kadar erken bir ev
resinde gsterilmi olmasdr. Eserinin bylesine baan-
sz bulunmasnn ardndan ve ksa sre sonra da kars
nn lmyle yklan Windus resim yapmay brakmtr
(Wood, 1976: 97-8).
19. yzyl ortalanna gelindiindeyse bal bana so
derece gereki bir teknoloji olan fotorafn douuna ta
nklk edilmitir. Fotorafn yaygnlamas saysz lm-
sonras grntnn, zellikle de l ocuk grntlerinin
retilmesini salamtr. Gelgelelim Britanyal fotoraf
H eny Peach Robinson bu yeni teknolojinin bal bana
bir sanat biimi olmay hak ettiini syleyerek fotoraflk
iin daha yksek bir mertebe talep etmiti. Bu nedenle,
modellerin poz verdii, pek ok negatif kulland, ayrn
tl biimde dzenlenmi grntler kurgulam ve konu
seimlerini de ada resme dayandrmt. 1858 tarihli
Gp Gitme adl eseri, veremden lmekte olan gen bir
kadn, baucunda toplanm ailesiyle birlikte gsterir;
tpk bir resimdeki gibi, Shelleyden m sralar da eserde yer
almaktadr. Eletirmenlerin gerek fotorafa gerek teknie
ynelik tepkileri kark olmakla birlikte, fotorafn kop
yalar olduka iyi satmtr ve bu da halkn beenisine hi
tap edebildiini dndrmektedir (Harker, 1988: 26-7).
Fransa ile Britanyada gereki ressamlar yoksullan
konu edinmi, am a meseleye zellikle ocuklan da ka
tarak ok daha duygusal etkiler yaratmlard. Luke Fil-
des, kk olunun 1877 ylnda vicdanl bir doktorun
nezaretine ramen lmesi zerine son derece nl resmi
Doktoru (1891) izmeye koyulmutur. Fildes nce dik
katli bir aratrma yapm, hatta stdyosunda bir balk
barakas ina etmi, ama resimde grnmek iin rpnan
doktorlan reddederek model kullanmay semitir (Wood,
1976: 100-2). Resim farkl ekillerde yorumlanmtr. ki
sandalyenin zerine kurulmu ereti yatakta uyuyan ve
derin dncelere dalm, am a -antibiyotikler daha bu
lunmad iin- aresiz bir halde yannda oturmu dok
torun gzetimindeki kz yaayacak mdr, yoksa lecek
midir? Kesin olan bir ey varsa, o da arkaplanda glgeler
halinde grnen kzn ailesi gibi yoksul insanlar iin, evi
ne byle bir doktor arabilmenin gerekte maddi adan
pek de mmkn olmaddr (Jalland, 1999: 240-1).
Ne var ki lmekte olan yoksul imgesi, yalnzca ger
eki ressamlara zg bir konu deildi. svirede yaayan
Alman sembolist ressam Carlos Schwabenin yzyl ban
da rettii aheseri lm ve Mezar Kazcda btnyle
Resim 8.6. Carlos Schwabe, lm ve Mezar Kazc. Guaj ve suluboya, yaklak
1900. Louvre, Basklar ve izimler, RF 4 0 1 6 2 .BIS, Recto 760 x560 m m .

farkl bir yaklam, ama bir o kadar zenle gzlenmi ay


rntlar gze arpar (Bkz. Resim 8.6). lm, aksakall mezar
kazcy, kar altnda bir mezarlkta iini yaparken yakala
mtr. Yal mezar kazc yaamn sona eriini anmsatan,
yapraklarn dkm bir aacn plak dallan altndadr
ve yalnzca arkaplandaki kar taneciklerinin varl izleyi
ciye bir yenilenme umudu vermektedir. Yeni kazlm bir
mezann iinde duran yal adam, bir yandan da yanm a
diz km durumdaki (Schwabenin karsnn modellii
ni yapt) Azraile bakmaktadr. Bir kadn grnmnde
yanstlan Azrailin omuzlarn kaplayan devasa, bkl
m ve simsiyah kanatlan vardr; bir elinde zayf ve yeil
k yayan kk bir mum tutarken, dier eliyle de nazike
gkyzn gstermektedir (Guthke, 1999: 196). H erayn n -
ts simgesel, ama ounlukla olduka belirsiz bir anlama
sahip olan bu tr bir resim, izleyen yzyln ilk yansnda
lmenin temsil edilme biimlerini de etkileyecekti.

DIAVURUMCULUK VE TES: LME VE ZAMAN

Getiimiz 100 yl iinde lme sanat zaman mefhumlann


olduka sk bir ekilde aratrmtr, en bata da zellikle
video kullanmyla zam ana dayal almalar yaratarak.
Bununla birlikte, zamann dier ynleri daha eski eserleri
da etkilemiti. Ben doarken lmekteymiim diyen Nor
veli ressam Edvard Munch, annesini de ldren vereme
henz ocukken yakalanmt ve kendisinin de leceini
dnyordu (Heller, 1984: 11). Am a sz konusu hasta
lktan onun yerine 1877 ylnda ablas Sophie aresizlik
iindeki doktor babasna onu kurtarmas iin yalvararak
lecekti; Munch bu srada on drt yandayd ve bu olay
yaam boyunca ac ve sululuk duygusuyla birlikte iin
de bir yara olarak kalmt (Heller, 1984: 19). Munch 1885
tarihli Hasta ocuk adl eserini ancak bir ylda bitire-
bilmiti: Solgun yzl, kzl sal bir kz yzn kederle
eilmi bir kadn figrne evirmi olarak yatanda ya
tyordu. Sophienin korkun lmne tekrar tekrar geri
dnen Munch, mr boyunca bu olayn be tane daha
tablo ve birka da grafik eitlemesini yapacakt; nk
ablasnn lmnn kendisi iin bylesine nemli oldu
unu sylyordu (Heller, 1984: 21). 19. yzyln ruh hali
iinde bu resim, dzletirilmi meknn ve biimin yan
sra cokulu renkleriyle, M unchun daha sonra gelitire
cei davurumculuu gstermektedir (Heller, 1984: 31).
Davurumcu ressam Egon Schiele de kendisine gre her
eyin yaayan lm olduunu ilan etmiti (Short, 1997:
15). lm onun strap dolu imgelerinin tm dokularna
sirayet etmiti; yaayan kiinin organlar iskeletleiyor,
sanki izleyicinin gzleri nnde lyordu. lm ve Ba
kire (1915) adl eseri sevgilisinin de modellik yapt oto-
portreydi; yl sonra grip salgnndan ldnde henz
yirm i sekiz yandayd.
Schieleyi etkileyenlerden biri de svireli ressam Fer-
dinand Hodlerdi. Sevgilisi Valentine Gode-Darel 1915te
kanserden yava yava lrken, Hodler onun aylar sren
lme srecini belgeleyen bir dizi resim yapt (Bronfenin
denemesinin konusu ilk resimlerden sz eder ve bunlarn
Gode-Darele ktlk yaptn, nk onun duyduu ac
y izleyiciye yanstm akta ister istemez baarsz olduunu
syler). Gode-Darel lmeye yaklatka Hodler onun iflas
etmi bedenini, sanki yatakta diz km gibi profilden
iziyordu ve bu da Holbeinn l sa adl eserini and
ran bir resimdi. Yaratt etki, eitli sanat tarihilerince
Hodlerin Davurumcu manzara resimlerine gsterilen
tepkiyle ayn oldu; bu da lme srecinde kadnn giderek
daha yaln ve zamandan arnm hale geldiini dndr
mektedir. Bronfenin iddiasna gre Gode-Darelin yaa
d lme srecini bireysellikten arndran ve klten
bir yorumdu bu (Bronfen, 1992:49). Kesin olan, bu son
derece zel resimlerin, konu ald kiinin rzasyla ya
plm olmasna ramen, izleyiciye gsterilmesi nedeniy
le huzursuzluk yarattdr. Bununla beraber Hodler bu
resimlerin bazlarnn sergilenmesine bizzat izin vermiti;
stelik daha sonra, kendilerine yakn kiilerin kiisel son
anlarn izen baka sanatlar da eserlerini halka amay
tercih edecekti (Hambling, 2001a ve 2001b).
Fotoraf getiimiz yzyl boyunca sanatlar iin
nemli bir ara olmasnn yan sra bal bana bir sa
nat dal olmay baarm ve zamanda akp giden anlan
dondurarak yakalamt. Guernicanm 1937 ylnda bom
balanmasndan sonraki durumu gsteren korkun gazete
fotoraflarndan ok etkilenen Picasso, buna tepki olarak
sava kart aheserini retmitir. Eserinde sivillerin
hava bombardmanyla ldrln, yani 20. yzylda
lmenin yeni bir barbarca biimini ortaya sermiti (Fisch,
1988). Tablonun sanda yer alan ve byk bir gle ha
vaya frlatlm grnen kadn figrnn yukarsnda ve
aasnda, ortaadaki Cehennem in dileri imgesine
benzeyen biimde alevler yanmaktayd.
Am erikal sanat Andy Warhol da eserlerinde gazete
fotoraflarn kullanm, ama bunu ok farkl bir tarzda,
tuvale ekrandaki grntnn basklarn yanstp bu tr
imgelerin her an her yerde olduunu sergileyerek, lme
ve lmeye kar duyarszlam bir kltr dnmeye
sevk edecek biimde yapmtr. Yakalad grnty, r
nein iinde hl lm veya lmekte olan insanlarn bu
lunduu hurda ynna dnm bir otomobili ok ekici
bir renge boyayarak tekrar tekrar kullanmtr. W arholun
1960larda retmeye balad Felaket dizisi, tek bir
oke edici nn bir tr duvarkd olarak tekrar tekrar
gsterildiinde nasl da bayalaabildiim ortaya sermi
tir. Kendisinin de syledii zere, st ste ne kadar ok
kez grrsen anlam da o kadar kayboluyordu (Foster,
2001: 72). W arhol eserlerinde kulland otomobil enkaz
lar iin, yerel gazetelerin bile yaymlam aktan kand
tyler rpertici fotoraflar semiti. Ayn zamanda gaze
telerde kullanlan fotoraflarn dk kaliteli olmasndan
da zel bir keyif almaktayd. ntihar adn verdii dizi
sinde, ok yksek binalardan atlayan ufack ve belirsiz
figrlerin dn gsteren W arholun Elektrikli San
dalye dizisindeyse lme, bir yoklukla, ima etmenin geri
lim i araclyla antnlm aktadr ve bu da 19. yzylda
retilen eitli bo beik imgelerinde oka kullanlm bir
tekniktir (Bastian, 2001: 30). W arholun eserinde, infazn
deheti, izleyicinin hukuk olarak verilen lm kararnn
uygulaycs olan bu aygt grmesiyle salanrken, bir
yandan da grntnn snrsz ekilde yinelenmesi saye
sinde sradanlayordu.
Bili Viola 1991de annesini lrken videoya kaydet
tiinde, bunu bir sanat eseri yaratm ak amacyla yap
mam, bilakis beyin kanamas geiren annesini yerde
bilincini kaybetmi halde yatarken grdnde bir ey
yapm as gerektiini dnmt ve video onu dnyaya
tutturan bir ba olmutu (Viola, 2001). Bununla birlikte,
bir sonraki yl, bu ekimlerdeki grntlerin bir ksmn
iki sanat eserinde, Vefat ve Triptik Nantes adl eserle
rinde kulland. Doum halindeki bir kadn, (Violann sk
sk kulland ve ksmen on yandayken bandan geen
boulma deneyimine dayal bir imge olarak) tamamen
suyun iinde asl kalm bir adam ve lmek zere olan
annesinin yzn gsteren paral eserin sa ve sol
daki iki sahnesi renkliyken, ortadaki para siyah beyazd.
Ayn zamanda arkaplanda da eserin mziini oluturan
alamalar, su sesleri ve solumalar duyulmaktayd (Viola,
2001). Daha yakn tarihte Fransz kavramsal sanat icra
cs Sophie Calle, lmekte olan annesini Pas pu saisir la
m ort (Yakalanmas mknsz Son Nefes) adl bir sanat
eseri retm ek amacyla bilinli biimde filme ald. 2006 y
lnda Calle ayn anda iki haber almt: Venedik Bienaline
davet edilmiti ve annesinin de bir aylk mr kalmt.
Orada olamamak annemi ylesine rktmt ki, orada
bulunabilmesinin tek yolunun annemi konu olarak al
mak olduunu dndm (Chrisafis, 2007).
lmekte olan sanat uzun sredir sanat eserlerinin
konusu olagelmitir; rnein Ingresin Leonardonun
lm Deinde I. Franois (1818) adl eseri. Keza has
tal srasnda kendi portresini izmenin tarihi de en az
Goyann doktoruyla kendisini izdii zam ana (1820) dek
gitmektedir. 20. yzyln sonraki dnemlerinde sanat
lar kendi lme srelerini sunmak zere fotorafa ba
vurmulardr. Robert Mapplethorpe etkileyici siyahbeyaz
Otoportresinde (1988) topuzu siyah bir kafatasndan
oluan bir asay tutmakta ve kameraya korkusuzca bak
makta; bu da onun AID Sten lmnn yaklamakta
olduunu bildiini yanstmaktadr. Mapplethorpes sim
siyah giyinerek bedenini neredeyse grnmez hale getir
mi olmann yan sra, bu sayede fotorafn odana eli ve
tuttuu asayla birlikte yzn de yerletirmiti (Morrisoe,
1995: 335).
Am erikal bir performans sanats ve fotoraf olan
Hannah Wilke, kocasnn da yardmyla, 1991-1992 yllan
arasnda kendisinin kanserden lme srecinin tamamn
fotoraflarla belgeleyerek lmnden sonra sergilenmek
zere Intra-Venus adnda bir alma yaratmay tercih
etmitir. Renk bakmndan youn, doal boyutlanndan
daha byk fotoraflarda, bedeninin iflasn tm aynnt-
lanyla korkusuzca vermi ve bunlar diptik olarak montaj -
lamtr. Son nna kadar bir performans sanats olarak
kalmay srdren Wilke, lmekte olan kadm lann st
lendikleri farkl rolleri kefetmeye ilikin portreler kar
mtr. Fotoraflarn birinde salar tamamen dklm
haldeyken ellerini yzne gtrm, dierindeyse M er
yem A n aya gndermeyle, mavi bir hastane battaniyesine
sarlm halde gzlerini huzurla kapatmt (Skelly, 2007).
Bu tr eserlerde sanatnn faillii ile konu birbirine yle
i ie gem itir ki, sanat ile lme yekvcut hale gelmitir.
Bu ksa blm Bat sanatnda lmeye ilikin imgele
rin zenginliini genel olarak ele almak ve irdelenecek baz
izlekler iaret etmekten fazlasn yapamazd. Peki, sanat
ta lmeye ynelik akademik incelemelerin gelecei nasl
grnyor? lmeyi halkn deerlendirmesine ak bir
konu haline getirme meselesinde mzelere ve sanat gale
rilerine kritik bir rol dmektedir. Bunun ne kadar bariz
bir husus olduu, 2008 ylnn balarnda bu makalenin
yazlmas srasnda Londrada yaanan birbirine zt iki
rnekle gsterilebilir. Bundan bir sre nce, Londradaki
National Galley, Paul Delarocheun Lady Jane Greyin
dam adl eserini (Bkz. Resim 8.5.); M anetnin mparator
M aximiliann nfaz (1867) ile Puvis de Chavannesin
Vaftizci Yahyann Bann Kesilmesi (yaklak 1869)
adl tablolarnn arasna yerletirerek sergiye koydu; s
lup asndan son derece farkl bu resmin ortak nok
tasysa ele aldklar konuydu. Yine Londradaki Wellcome
Collection adl bir mzeyse bugnlerde ok fazla ziyaret
edilen bir sergi, Alman fotoraf W alter Schels ile gazeteci
Beate Lakottann lmden nceki Yaam adl sergisini
at; bu sergide lmcl bir hastaln penesine dp
lme srecine girmi insanlarn biri lme srecindeyken,
biri de ldkten sonraki portreleri yan yana konulmu ve
fotoraflarla birlikte bu kiilerin anlattklar da sergide
kullanlmt. in ilgin yan, burada lmekte olan kii
lerden bir ksm kendi istekleriyle, lmekteyken nasl fo-
toraflandklann anlatmlardr ve bu da Bronfenin ileri
srd gibi suiistimale yol amak yle dursun, kiilerin
kendilerine olan sayglarn artrmtr. Bir kadn, kanser
olduundan bu yana ailesince fotorafnn ekilmiyor olu
unun, kendisine daha imdiden lym gibi davran
dklarn hissettirdiini sylemiti (Beate Lakotta, kiisel
konum a).
Sanatta lme konusunun bir vehesi olarak lme sa
natna akademik ilgi gsterilmesinde sanat galerileri ve
mzelerin de katks olmutur (Llewellyn, 1991). Ayrca
akademisyenler mzeler ve galerilerdeki lme imgelerine
de odaklanmlar, ama bunu hastaln temsili bal al
tnda deerlendirmilerdir (Komninou, 2006). Umarz gele
cekte lme sanat bal bana deerli bir akademik konu
olarak kabul edilir ve lmn yan sra lme srecini de
aratran sosyal bilimcilerin gelitirdii kavramlar kulla
nan Bat sanatnn sunduu zengin imknlar ortaya kar.
KAYNAKLAR

Aries, P. (1985) Images o f Man and Death, ev. J. Lloyd,


Cambridge, Massachusetts: Harvard University Press.
Aston, M. (1993) The Kings Bedpost: Reformation and
Iconography in a Tudor Group Portrait, Cambridge:
Cambridge University Press.
Bastian, H. (2001) Andy Warhol Retrospective, Londra: Tate
Publishing.
Btschmann, O. (1990) Nicholas Poussin: Dialectics o f Painting,
Londra: Reaktion Books.
Beard, M. ve Henderson, J. (2001) Classical Art from Greece to
Rome, Oxford: Oxford University Press [Klasik Sanat, ev.
Hakan Gr, Dost Kitabevi Yaynlan, Ankara, 2007].
Binion, R. (1993) Love Beyond Death: The Anatomy o f a Myth in
the Arts, New York: New York University Press.
Binski, P. (1996) Medieval Death: Ritual and Representation,
Londra: British Museum Press.
Bronfen, E. (1992) ver Her Dead Body: Death, Femininity and
the Aesthetic, Manchester: Manchester University Press.
Carrier, D. (1993) Poussins Paintings: A Study in Art-Historical
Methodology, University Park, Pennsylvania: Pennsylvania
State University Press.
Chrisafis, A. (2007) He Loves Me Not, The Guardian, 16 Haziran,
www.guardian.co.uk/world/2007/jun/ 16/artnews.art
(eriim 9 Mays 2008).
Cohen, A. (1997) The Alexander Mosaic: Stories o f Victory and
Defeat, Cambridge: Cambridge University Press.
Curl, J. (1993) A Celebration o f Death: Funerary Architecture in
the Westem European Tradition, Londra: Batsford.
Duclow, D. (2007) The Virgin May, Encyclopaedia o f Death
and Dying iinde, http://www.deathreference.com/Sy-
Vi/Virgin-Mary-the.html (eriim 13 Mays 2008).
Eitner, L. (1972) Gericaults Raft o f the Medusa, Londra: Phaidon.
Fisch, E. (1988) Guemica by Picasso: A Study o f the Picture
and Its Context, ev. J. Hotchkiss, Londra: Associated
University Presses.
Foster, H. (2001) Death in America, A. Michelson (haz.), October
File: Andy Warhol iinde, Cambridge, Massachusetts:
MIT Press, s. 67-88.
Guthke, K. (1999) The Gerder o f Death: A Cultural History in Art
and Literatre, Cambridge: Cambridge University Press.
Hambling, M. (2001a) Father, Londra: Morley Galley.
----- (200lb) Maggi and Henrietta: Drawings ofHenrietta Moraes
by Maggi Hambling, Londra: Bloomsbury.
Harker, M. (1988) Henry Peach Robinson: Master o f Photographic
Art, 1830-1891, Oxford: Basil Blackwell.
Heller, R. (1984) Munch: His Life and Work, Londra: John Murray.
Herndl, D. (1993) Invalid Women: Figuring Feminine Rlness in
American Fiction and Culture, 1840-1940, Chapel Hill,
North Carolina: University of North Carolina Press.
Honour, H. (1968) Neoclassicism, Harmondsworth: Penguin
Books.
Jaffe, D. (2005) Rubens: A Master in the Making, Londra: National
Gallery Company.
Jalland, P. (1999) Victorian Death and Its Decline: 1850-1918, P.
Jupp ve C. Gittings (haz.), Death in England: An Rlustrated
History iinde, Manchester: Manchester University Press,
230-55.
Kellehear, A. (2007) A Social History o f Dying, Cambridge:
Cambridge University Press [lmn Toplumsal Tarihi,
ev. Tue Kln, Phoenix Yaynevi, 2012].
Kleiner, D. (1992) Roman Sculpture, Londra ve New Haven,
Conn.: Yale University Press.
Knigge, U. (1991) The Athenian Kerameikos: History; Monuments;
Excavations, ev. J. Binder, Atina: Krene Editions.
Komninou, E. (2006) Images of Illness on the Museums Walls:
Representations of Disease in Contemporay Visual Arts,
www. city.ac.uk /cpm /research /cpm _award_lecture.pdf
(eriim 13 Mays 2008).
Lindsay, J. (1960) Death o f the Hero: French Painting from David
to Delacroix, Londra: Studio.
Linebaugh, P. (1975) The Tybum Riot Against the Surgeons,
D. Hay (haz.), Albions Fatal Tree: Crime and Society in
Eighteenth-Century England, Londra: Ailen Lane, 65-117.
Llewellyn, N. (1991) The Art o f Death: Visual Culture in the English
Death Ritual, Londra: Reaktion Books.
----- (2000) Funeral Monuments in Post-Reformation England,
Cambridge: Cambridge University Press.
McNairn, A. (1997) Behold the Hero: General Wolfe and the Arts
in the Eighteenth Century, Liverpool: Liverpool University
Press.
McTavish, L. (2002) Picturing the Dead, Canadian Medical
Assodation Journal, 166 (13): 1700-1, http://www.cmaj.
ca/content/166/13/1700.full.pdf+html (eriim 14 Mays
2008).
Morrisoe, P. (1995) Mapplethorpe: A Biography, NewYork: Random
House.
OConnor, M. (1966) The Art o f Dying Well: The Development o f
the Ars Moriendi, New York: AMS Press.
Penny, N. (1977) Church Monuments in Romantic England, New
Haven, Conn.: Yale University Press.
Prown, J. (1966) John Singleton Copley in England 1774-1815,
Cambridge, Mass.: Harvard University Press.
Raw, B. (1990) Anglo-Scucon Crucifbdon Iconography and the Art
o f Monastic Revival, Cambridge: Cambridge University
Press.
Schulz, A. (1998) The Expressive Body in Goyas Saint Francis
Borgia at the Deathbed of an Impenitent, Art Bulletin,
12 Ocak, www.encylopedia.com/doc/lgl-54073965.html
(eriim 13 Mays 2008).
Skelly, J. (2007) Mas(k/t)ectomies: Losing a Breast (and Hair)
in Hannah Wilkes Body Art, Thirdspace: A Journal o f
Feminist Theory and Clture, 7 (1): 3-16, www.thirdspace.
ca/journal/rt/printerfriendly/skelly/O (eriim 9 Mays
2008).
Short, C. (1997) Schiele, Londra: Phaidon Press.
Spector, J. (1974) Delacrovc: The Death o f Sardanapalus, Londra:
Ailen Lane.
Spivey, N. (1997) Greek Art, Londra, Phaidon.
Strong, R. (1965) Sir Henry Unton and His Portrait: An Elizabethan
Memorial Picture and Its History, Archaeologia, 99: 53-76.
Sumner, A. (haz.) (1995) Death, Passion and Politics: Van Dycks
Portraits o f Venetia Stanley and George Digby, Londra:
Duhvich Picture Galley.
Thomas, H. (1972) Goya: The Third o f May 1808, Londra: Ailen
Lane.
Vaughan, W. (2006) Romanticism and Art, Londra: Thames &
Hudson.
Viola, B. (2001) The John Tusa Interview: Bili Viola. www.bbc.
co.uk/radio3/johntusainterview/viola_transcript.shtrnl
(eriim 9 Mays 2008).
Von Erffa, H. ve Staley, A. (1986) The Paintings ofBenjamin West,
Londra ve New Haven, Connecticut: Yale University Press.
Wood, C. (1976) Victorian Panorama: Paintings ofVictorian Life,
Londra: Faber.
O BATI EDEBYATINDA LME

JOHN SKELTON

Kellehear bu kitaptaki giri blmnde, znde, lmeyi


anlamamza yarayabilecek m etaforlann bir listesini sunu
yor. Bunu da hakkn vererek ince ayrntlar gzden ka
rmadan yapyor, nk kendisinin de vurgulad zere,
byle bir zmlemede son derece byk akmalar ve
toplumsal karmaklklar bulunmaktadr. Gelgelelim
metaforlar harika bir balang noktas oluturmaktadr.
Bu metaforlar tm dillere ilitirilmitir (szgelimi ilitiril
mi de bir metafordur) ve bazen zayf, bazen de gl bir
iddia olarak (burada iki metafor daha var) dnya hakkm-
daki kurgularmza (metafor) yn izmektedir (metafor).
Bu yzden, ngilizcede hastalk znde allopatik1 bir
tarzda alglanmaktadr: nsanlar hastalklara kar sava-
yorvs. (Skelton vd., 2002). Benzer biimde, yaamn ka
nlmaz sona doru yaplan bir yolculuk oluu da, tpk
Kellehear tarafndan lmeye sayg gsterilerek seilen bir
metafor oluu gibi, ok sk ekilde zikredilen bir rnektir
(Lakoff, 1993): Dolaysyla bu yolculukta birinin hayat y
nn kaybetmi veya engellere arparak hsrana uram
olabilir ya da insan nereye doru gittiini bilebilir, vs.
Yolculuk metaforu Glgam Destanndan (Anonim,
2003) Odysseia (Homeros, 2003) veya armh Yolcusuna
kadar (Bnyan, 1973) dnya edebiyatnn byk bl

1Allopati: Hipokrat tbbnn kart kart iyiletirir eklindeki temel il


kelerinden biri. Hastaln, ona kart veya onunla uyumsuz olan yeni
bir durum yaratlarak ve bu hastaln belirtilerine yol amayan ilalar
kullanlarak tedavisi (rnein enfeksiyona kar antibiyotik verilmesi,
yank blgeye buz baslmas) ed. notu.
mnde ilenmitir. zel olarak ngiliz edebiyat balamn
daysa Aziz Bedenin, Kral Edwin ve maiyeti Hristiyanl
kabul edip etmemeyi tartrken bir soylunun azndan
dile getirttii olaanst bir imge vardr (Bede, 1990: 129-
30):

Majesteleri, insanolunun yeryznde srdrd bugn


k yaamn bilmediimiz bir zamandaki yaamyla kyas
ladmzda, bu durum bana bir serenin sizin zadegn ve
danmanlarnzla akam yemei yediiniz ziyafet salonuna
bir k gn hzla daln andryor. Salon yanan mine
ler sayesinde lk ve rahattr, oysa dars k mevsiminin
souk yamurlarnn veya kar frtnalarnn gazab altnda
dr. Bu sere salonun bir kapsndan brne doru hzla
uar. O ierideyken kn frtnalarndan korunmu halde
dir, ama bu birka dakikalk rahatln ardndan, geldii
o k dnyasna doru uarak gzden kaybolur. Bunun
gibi insanolu da yeryznde sadece ksa bir sreliine
grnmektedir; ama bu yaamdan nce ne olduu veya
sonrasnda neler olaca hakknda hibir ey bilemeyiz.

Bu tr metaforlar kavramsal metafor (veya bilisel m e


tafor) olarak bilinir ve bunlarn pek ou Lakoffun in
ternet sitesinde sralanmtr; burada metaforlar, det
olduu zere A, B dir (Yaam bir yolculuktur) ve A k
noktas iken B h ed eftir biiminde yerletirilmitir. Lakoff
ve Turner aslnda ngilizcedeki (lmeden ziyade) lmle il
gili kavramsal metaforlar incelemilerdir (1989). rnein:

lm aynlktr.
Bir mr bir gndr/yldr (lm ise gecedir/ktr).
lm uykudur.
lm sessizliktir.
lm ebedi istirahatghtr.
Yaam bir esarettir (lm ise kurtulutur).

Bu yazda niteliinden kuku duyulabilecek olanlardan


ziyade sekin nitelikte edebiyat ele aldm. Hem sekin
hem kukulu edebiyat izleklerinin benzer olduunu ve
ayn kltrel mirasa dayandklarn kabul ediyorum. Bir
bakma ayn tr anlamlar ileri sryorlar. Ayrca yine
ayn metafor beinden yararlanyorlar.
Yksek edebiyat ksmen ie yaramaktadr, nk b
yk yazarlar yaamn baz temel ynlerini ve bu yaamla
ilikimizde kullandmz metaforlan onlara yeni anlamlar
kazandracak bir zenginlik ve zekda ele alm a mahare
tine sahiptir. Aada esasen bu hususu rneklendirme
amac tayorum. Kellehearn m etaforlann ezbere seip
alma amacnda deilim; am a aksi durumda bile, bunlarn
edebiyatla olan ilgisi ve edebiyatn bunlara kazandrd
armlarn yeterince ak olacan umuyorum.
Bununla birlikte belirtmem gereken iki uyan var. Bi
rincisi, yazarlar izlekleri -bizim aratrmamzda lmey i-
kendi am alan iin kullanmaktadr. Daha biimsel ifade
edecek olursak, lme her zaman k noktas deildir
(lme X e benzer) ve h ed ef de olabilir (X, lmeye ben
zer); rnein Cam usnn Vebas (2002) gibi bir kitapta
Varolu vebaya benzer biiminde bir cmle bulunabilir.
kincisi, sanrm edebiyatn ar basan bir amac varsa,
bu da Yaam neye benzer? sorusunu irdelemek ve do
laysyla yaam aklkla grp grmediimizi, yaamn
belki de bir tr rya olup olmayaca, hatta yaam aktan
sa lmenin daha anlaml bulunup bulunmayaca gibi
sorulan kurcalamaktr. lmenin Bat edebiyatnda nasl
temsil edildii sorusu bu bakmdan Yazarlar ne hakkn
da yazar? biimindeki son derece anlamsz soruya tehli
keli lde yakndr.

LME BR YOLCULUKTUR

Demek ki, lme bir yolculuktur Batda, hi deilse Stiks


nehrinde yolculuk mitinden beri binlerce yldr kullanlan
bir metafordur. Elbette mitlerin doas gerei, insanlar
ve kltrler mitleri dnp yeniden anlattka, anlam
lan zaman iinde derinleir. Benzer biimde, yolculuk
metaforu sekin bir yazann elinde, bir blmyle derin
mit kklerine ya da asrlarca nceye uzanan kavramsal
metaforlardan kaynaklanan bir arma sahiptir. Am a
bu arm -deyim yerindeyse, armdaki yaratc e-
byk lde yazardan doar. Emily Dickinson, lme
yolculuunun tuhaf ve olduka tedirgin edici bir rneini
verm itir (Dickinson, 1970: 350, iir 712):

Ben lme urayamadm iin


ncelik gsterip O ald beni
Sadece Bizi tayordu Araba
Bir de lmszl

Yava yava gidiyorduk - Onun acelesi yoktu


Ve ben de brakmtm bir yana
imi ve bo vaktimi
Bakp Kibarlna

Geride braktk Okulu, ocuklarn


ember olmu - Teneffste diditikleri
Geride braktk Dimdik Bakan Tahl Tarlalarn
Geride braktk Batan Gnei

Ya da aslnda - O bizi geride brakt


iyler titretiyor, tyordu
nk sadece rmcek Ayd Elbisem
alm - sadece Tld

Bir Evin nnde durakladk ki


Bir Kabarts gibiydi Topran
at glkle grnyordu
Pervaz - iinde Topran

O zamandan beri - Yzyllar oldu - yine de


Daha ksa grnyor ilk nce
Atlarn Balarnn Sonsuzlua ynelik
Olduunu sandm o Gnden.2

Dickinson lmenin airiyse (lmektir - u yaptm -

2 iirin Trkesi: Selahattin zpalabyklar, Emily Dickinson: Seme i


irler, Bankas Yaynlan, 2006 ev. notu.
ama / bunu bilmek beni korkutmuyor (iir 692); ayn e
kilde, Sylvia Plathn da intiharn airi olduu sylenebilir
(Plath, 1965, Lady Lazarus):

lme,
Her ey gibi, bir sanattr,
Bu konuda yoktur stme.3

Dickensonm iirinde lmenin tandkl -b ir Kibarlk


meselesidir ve bir at arabasnn sr gibidir- ile byk
izlekler (lmszlk) ve beylik laflar (daha scak tutacak
bir eyler giymeliydim) arasndaki ayrmn k, kahra
man evresindeki olaylarn (ocuklarn oynamas, hava
nn tcl, kendisinin lmekte oluu) dnda kal
m bir izleyiciye evirmitir; dolaysyla da bu iirde ayn
zamanda Kellehearn terimleriyle kopu/ekilme olarak
lme fikri de yanksn bulmaktadr. Uyak emasnda ge
nel bir ynszlk olsa bile yine de bir doallk yanstlm
tr. Her ktann ikinci ve drdnc msralar bir tr uyak
ierir, am a bu uyan benzeim dzeyi dkten (di
ditikleri ile Gnei) zdee (Topran ile Topran)
kadar geni bir yelpazede deiiklik gstermektedir. Son
drtlkte zamann k, bir yandan da, Dickinsonn
Hristiyanla zg deyimlere (Onunla her gn binlerce
yl gibidir) ainaln ve eserlerini balamsallatrma ko
nusunda Batl yazarlarn Hristiyan ikonografisini nasl
kullanabildiini gstermektedir.
Bunu Dickensm Dombey and Son adl romanyla k
yaslayalm. Bu romann nemli bir blm, bir ocuk ile
ana-babasna dair yaplm tm betimlemelerin en rahat
sz edicilerinden biriyle ilgilidir; kk Paul Dombey hep
hastadr ve sonunda lecektir.
Baba Dombey ise byk bir irketin yneticisi ve pa
raya tutkulu biridir, bu da ona sradan duygular iin pek
zaman brakmamaktadr. Fakat ilk nce vrisi olarak gr
d olunun douuyla birlikte, insani duygulara do

3 iirin Trkesi: Yusuf Eradam, Ariel, mge Kitabevi, 1996 ev. notu.
ru anlalmaz bir ekilde srklenmeye balar. Nitekim,
kk Paulu yatl kalaca okula gtrd ilk gn,
okulun kapsnn eiinde yle der: imdi Paul (...) ite
imdi gerekten Dombey ile Olu olm a ve para kazanm a
nn vakti geldi. Artk byk adam oldun saylr (Dickens,
2002: 171). Am a yine de ayrlk nnda, Oluna doru
eildi ve onu pt. Bunu yaptnda gr biraz bula
np o kk yz bir an iin belirsizlemi ve seilemez
olmusa da, muhtemelen o ksack sre iinde zihniyle
grd son derece netti (Dickens, 2002: 170). Okuyu
cunun gznde bu sahnede Pauln son grnyse
(kederli ve nkteli bir imgeyle ilenmi, genelde olduu
zere sinema benzeri, Dickensvri bir anda) yledir: Ve
orada, gen yreinde aryan boluk ve dardaki her
eyin soukluu, plakl ve tuhaflyla birlikte Paul,
sanki yaamndan tm eyalar alnm da mobilyac asla
gelmeyecekmi gibi oturup kald .
Sonunda Paul giderek daha da ktlemitir (Dic
kens, 2002: 248):

Paul artk kk yatandan hi kalkamaz olmutu. Yata


nda ylece uzanyor ve sokaktaki grltleri huzurlu bir
ekilde dinliyordu; zamann nasl getiini umursamaks
zn sadece izliyor ve kendisini ilgilendiren her eyi inceleyici
gzleriyle takip ediyordu.
Gn salnan perdelerin arasndan odasna szp kar
duvarda altn rengi su damlalar gibi titretiinde aka
mn yaklatn, gkyznn kpkzl ve gzel olduunu
biliyordu. Yansmalar yitip karanlk da duvar boyunca yu
kar doru trmanmaya baladndaysa, karanln geceye
kadar daha da, daha da derinlemesini izliyordu. Ardndan
uzun caddelerin sokak lambalaryla nasl da aydnland
n, bann zerinde huzurlu yldzlarn nasl da parldad
n dnyordu. O koca kenti batan baa kat ettiini
bildii nehre tuhaf bir hayranl vard; imdiyse onun ne
kadar karanlk olduunu ve btn o yldzlar yanstrken
nasl da derin grndn dnyordu; hepsinin de
tesinde, bu nehir denizle bulumak iin nasl da kararl
biimde kvrlarak uzanyordu. (Dickens 2002: 248)

Yaamn kendisi, tesinde uzanan mehul denizlere do


ru yolculuk ettiimiz bir nehirdir. Am a ayn zamanda
sz konusu bu nehir, dnya ticaretinin merkezi ve do
makta olan Londra ticaret imparatorluunun kalbi olan
Tham estir. Pauln izledii ey Londrann servet kayna
nn akdr; romandaki bakyla Paul, her eyi bilen
anlatcnnkine zde bir dsel kopu durumuna s
rklenmitir. Gzel, ama aldatc, ayrca cafcafl zengin
liklerin, hrsn, yoksulluun, yaam ve lmn simgesi.
(Dickensm Thames hakkndaki byk roman Mterek
Dostum uzda (1997) kayklar nehirde bulunan cesetleri
toplama iiyle geinmektedir.)
Bilindik bir metaforu alp bylesine duygusal bir gle
ve ilave anlamlar katarak yeniden kullanmak, ite byk
sanatn incelii burada sakldr. Kt edebiyat ise yelpa
zenin dier ucudur. Dolaysyla, rnein lme bir yolculuk
olsa da, bizi pek de uzaa gtrmediini dnerek avun
ma arayabiliriz. Stiksin kar yakas ok uzakta deildir:

lm hibir eydir,
Yalnzca yan odaya getim.
Ben hl benim, sen de sensin.
Daha nce birbirimiz iin ne idiysek, hl oyuz.

Son derece mehur olan bu teselli szleri (ilk dizesi googlea


yazldnda 41 bin arama gstermektedir) aslnda bir
vaazdan alnmtr (Holland, 1919) ve bugnlerde sanki
bir iirmi gibi (oysa deildir) herkese almtlanmaktadr;
stelik sanki Holland kiisel bir inanc dile getiriyormu
gibi (oysa Holland gerekte sadece lme gerekten byle
yaklaabilmeyi arzuladn ifade etmektedir) sinir bozucu
biimde balamndan koparlmtr.
Bu parann bu kadar ciddiye alnmasnn nedeni,
muhtemelen vaazlarn o ar ahengini barndrmasdr.
iir olarak ise fazlasyla zayftr -b u da yazarn suu sayl-
m az- nk metafora bir incelik katmaz.
Parlak vaazlar retebilme yetenei sergileyen (bun
lardan bazlar helen baslmakta ve ilgi grmektedir) ve bu
anlamda profesyonel bir yazar olan Holland gibi isimlerin
tersine, gerekten amatr abalar hi kukusuz estetik
deerden yoksun olacaktr. Bunlar yrekten gelen samimi
cmleler olabilir ve bu adan saygy hak eder; ama ki
isel ifadelerden ziyade iirsel szler olarak ele alndkla
rnda hibir ie yaramazlar. iirsel bir yap yklendiinde
yalnzca an duygusal grnen Hollandn tersine, bun
lar tebrik kartlan sanayiinin klielerine saplanp kalm ak
tadr. Bu farkllk, szgelimi Holland andran Alexandria
Wall rneinde (tarihsiz) pekl gsterilebilir. Burada do
kunakl olan, iirsel bir baandan ziyade bir insani iliki
nin sergilenmesidir.
Gelgelelim klieler de ayn metafor ynndan beslen
mektedir. Dolaysyla yazarlar u tr sorularla muhatap
olacaklardr: lmenin bir yolculuk olduunu sylemek
ne anlama gelir? ya da i oraya geldiyse, lme kontrol
dr trnde (Dedem nineme kavumu oldu gibi ya
anan lme srecinin bir seim olabileceini ima eden
izlein binlerce eitlemesi olan) anlaylarda srar etmek
ne anlama gelir?
Am a ne de olsa edebiyat bunun iin vardr: Edebiyat
tam da bu tr sorulan ve fikirleri seip irdeler.
lme zerine yazm byk kalemlerden biri de Tho
mas M anndr ve onun titiz sanatsal nitelii metafor, mit
ve genel kltrel gelenei iyice harmanlayarak bizi ince
likli alma yelpazesinin dier ucuna gtrecektir.
Mannn Venedikte lm (1991) eseri, nl bir yazar
olan Gustav von Aschenbachm son gnlerini konu alr.
Viscontinin film uyarlamasndaysa Aschenbach mzisyen
olarak izilir; bundaki ama ksmen M ahlerin mzikleri
iin daha zengin bir ereve salamakt kukusuz, ama
ksmen de Mann kendi Aschenbachn o byk mzis
yeni fiziksel olarak andracak biimde betimlemiti. a
lmaktan tkenen Aschenbach tebdil-i mekn amacyla
Venedike gelmitir ve kente bir gondola binerek yakla
makta (Baka eyalar iinde yalnz tabutlarda grlen
siyahlyla bu acayip tat ... ) ve gondol da yznn
grn sevimsiz, hatta kaba bir adam yzdrmektedir;
am a o kadar iyi yzdrmektedir ki, Aschenbach ... arka
dan bir krek darbesiyle, beni Hadesin dnyasna yolla-
san bile, beni yine de gzelce gtrm olacaksn! diye
dnr (Mann, 1991: 21-4).4 Bu, aka Stiks nehrinde
yaplan bir yolculuktur.
Aschenbach Venedikte Tadzio adnda gzel bir Po
lonyalI gence tutulur. zerindeki bitkinliin, fiziksel
knn, aralarndaki ya farknn ve kendisiyle gen bir
delikanl arasndaki bilgi farknn ayrdndadr; aralarnda
Sokrates ile Phaidonunkine benzer bir ilikinin kurul
masn dlemektedir. Am a bunu bir trl baaramaya
caktr: Kentteki hava durumu ondan yana deildir ve g
nlsz bir terk etme giriiminde bulunmasnn ardndan
bundan kararllkla vazgeer. Ayrca kentte bir hastaln
ipular da grlyordu: Bir kere, ona [Aschenbacha]
yle geliyordu ki, mevsim ilerledii halde otelin mterile
ri artacana azalm, sonra zellikle evresinde konuu
lan Alm anca sanki gitgide kurumu, duyulmaz olmutu.
(Mann, 1991: 55). Dilin bu kuruyuu Aschenbachn
yaamnn temeli ve M annm katmanl yaklamnn tipik
zelliiydi. Artan scaklk hissi, Venedikin paralanan
gzellii, hastalk dedikodular, bunlarn tm kt bir
eylerin ve kn yaklat hissini dourmaktadr.
Aschenbach erken davranarak kiisel kn en azn
dan grn olarak nlemeye alr ve bir berbere gider
(Mann, 1991: 74):

Aschenbach (...) aynada, kalarnn daha keskin, daha


uyumlu kavislendiklerini, gzlerinin eklinin uzunlat
n, parlaklnn gzkapann hafife boyanyla arttn
gryor, derinin esmerleip meinlemi olduu daha aa
larda incecik srlm zarif bir lal rengin beliriini (...)

4 Burada ve devamnda eserden yaplan tm alntlarn evirisi: Vene


dikte lm, Behet Necatigil, Can Yaynlan, 2006 ed. notu.
seyrediyor, kalbi arparak karsnda tertaze bir delikanl
gryordu. (...) [berber] yapt ii nihayet yeterli grd. (...)
Artk beyefendi ekinmeden k olabilirler dedi.

Okumay srdryoruz: nk boucu hava [Aschen-


bachm] itah[n] kesiyor, yemeklerin hastalk maddele
riyle zehirlenmi olduu dncesini uyandryordu. G
zel ocuun izinde, Aschenbach, bir leden sonra, hasta
kentin i dolambalarna dalmt. (...) duvar diplerine
sinerek, nden gidenlerin arkalarna gizlenerek yrrken,
duygularn ve devaml gerginliin vcudunda ve bilincin
de yaratt yorgunluu uzun zaman fark etmedi. (Mann,
1991: 74-5). Aschenbach sonrasnda bir kez daha kumsa
la gider ve nnde denizde elenen gen adam gizlice izler
(Mann, 1991: 79):

Birden sanki bir hatrann etkisi altnda, ani bir zorlayla


[Tadzio] bir elini beline dayayarak gzel bir bklle be
linden yukarsn yana evirdi ve omzunun stnden kyya
bakt. (...) Aschenbacha yle geliyordu ki, ta ilerde o solgun
yzl, sevimli, can alc ocuk kendisine glmsemekte,
el etmekte, elini belinden zerek uzaklan gstermekte,
nnden vaatlerle dolu sonsuzluklara doru umaktadr.
(...) Sandalyede yana yklan adamn imdadna koulunca-
ya kadar dakikalar geti. Onu odasna gtrdler. Ve daha
o gn, yazara saygyla bal dnya, onun lm haberiyle
sarsld.

Fazlasyla Thomas M anna zg bir duyarllkla, deniz ke


narnda, belli ki braklm bir fotoraf makinesi, seh
pasnn stnde ve tm sahneye hkim bir ekilde duru
yordu.
Mann bu ksa roman boyunca, Tadzio ile bu dnya
ve br dnya arasnda gidip gelen Yunan tanrs Her-
mes arasnda bir ba olduunu ima eder. T u h af biim
de, Lowe-Porter kitabn ngilizce evirisinde yukarda son
alntnn ilk paragrafnn bitiinde u cmleyi atlamtr:
Aschenbach her zaman olduu gibi imdi de onun pei
sra gitmeye koyuldu. (Bu konuda sz konusu eviriyi de
yapan Heilbuttan ksa bir deerlendirme iin, bkz. Heil-
but, 1997). Baka bir deyile, Aschenbachm Venedikte
lmde izdii yol aslnda n ve eref dolu bir toplumsal
hayattan lmne ynelen bir yolculuu gstermektedir.
Aschenbach bir zam anlar kendisine berraklk verip
onu avutan bir saplantnn bys altnda lr. rade
gcnden yoksun dm, zihni ak ve kolerann varl
dncesiyle yoldan kmt. Acaba lmne de rza
gstermi miydi? Yine Kellehearm bir baka metaforunu
kullanacak olursak, lme srecinin kontrol onun elin
de miydi? Mann bu soruyu kolayca yantlam am za izin
vermez.

KONTROL OLARAK LME

Yolculuk anlatlarnda, yan gekin olmas en iyi ihtimal


le mutlu bir sonu temsil etmektedir. Gerekten de basnda
arada srada ocuklukta ayr dm insanlarn yallk
alarnda mucizevi biimde yeniden bir araya geldikle
rine ilikin yklere rastlanr. Bunlar her zaman mutlu
bir yk olarak anlatlr ve elli yllk ayrlk, sonunda elde
edilen diyelim be yllk bir beraberliin karsnda nem-
sizlemitir. Bu ykler zaman silen ve sonun yaklat
gibi ac bir gerekten ziyade mutluluk tablosuyla bitii
dnmemize yarayan o masal formln, yani onlar
ermi m uradm ay andrmaktadr.
Sz konusu bu duyguyu, Dr. Johnsonm nl biyog
rafisini kaleme alan James Boswell gayet iyi yakalamtr.
Aadaki para, ona Joh nson la ilgili birtakm anlarn
anlatan Bay Cambridge adnda biri zerine olan dn
celeridir (Boswell, 2008: 871):

Bu ve dier konuma olanaklar iin Bay Cambridge e iten


likle teekkr ederim. Londrann birka kilometre uzan
da ve Thames kysnda gzel bir villas, bildii ve okuduu
apak olan devasa ve eksiksiz bir ktphanesi, anlad ve
zevk ald sekin bir tablo kolleksiyonu, ba artmayan
bir serveti, sevecen bir ailesi, stat, slup ve zeklaryla
kendini belli eden dost ve tandklardan mteekkil geni
bir evresi, edeb bir n, zaman iinde artmay srdren
ve ender grlen incelikli bir hitabet becerisi ve btn bu
mutluluk verici zelliklerin yan sra ya epeyce ilerlemi
olmasna ramen salkl, din bir bedeni, berrak, canl bir
zeks olan bu beyefendiye talihli demek yetmez! Herhangi
bir yata, bu ifadeyi bu kadar hak etmi birini tanmyorum.
Bunu duyacak ve duyumsayacak kadar uzun yaasn!

Bat geleneinde yaamn en son anlan, A rs Moriendi, yani


lme sanat metinlerinin konusu olmutur. yi bir Hristi-
yann nasl leceini anlatan dini nasihatler piyasaya 15.
yzylda km ve ardndan yzyllar boyunca srmtr
(bkz. O Connor, 1942). Sylvia Plathin yukarda lmeden
bir sanat olarak sz etmesi de aslnda bu gelenee yne
lik bilinli ya da bilinsiz ironik bir gndermedir.
Sokratesin lm genelde iyi lmn rnei olarak
alnr; devlet tarafndan aptalca bir ekilde lme mahkm
edilen filozof, evresini sarm olan rencilerinin eliin
de, kendi setii bir anda baldran zehrini imekte ve bir
yandan da felsefe konumaktadr. Baka bir deyile, l
me tamamen kontroll biimde gitmektedir: gerekten de
Sokrates herkesin ondan yapmasn bekledii gibi baka
bir ceza iin pazarlk etmek yerine, lm cezasn kabul
etmeyi setii iin lmtr. (Bunu, anmsanaca zere,
baka bakmlardan Sokrates gibi olmak isteyen M annn
Aschenbach karakterinde lme n za gsterme konusun
daki o belirsiz danklkla karlatrabilirsiniz.)
Byk Fransz deneme yazar Montaigne, Sokratesi
bu adan ele alan kiilerden biridir. Aslnda Heitschin de
bir makalesinde ileri srd zere, Montaigne lmeyi
lmden (ve dolaysyla da yaamdan) ayr bir ey olarak
ayrt eden ilk kiilerdendir (2000). lm yaamn sonu
dur, am a hedefi deildir ve nasl yaanacan bilme gibi
genel ve kapsayc bir baln altna sokulabilecek pek
ok vecibenin arasnda nasl lneceini bilme maddesi
de vardr (Montaigne, 1963: 329).
Daha modern bir A rs Morierdi rneiyse Yeatsin
1916da kanserden len (ve Aubreyin ablas olan) Mabel
Beardsleye minnettarlkla adad yedi ksa iiridir ve ben
burada bunlarn birincisini aktaracam. (iirin son dize
sinde ad geen Petronius Arbiter Roma dneminin nl
ve ok ses getirmi bir eseri olan Satirikoriun yazardr:

LMEKTE OLAN BR HANIMEFEND ZERNE


I.

Onun Nezaketi

Yatyor o kadim kibarlkla, o eskilerin gzide grgsyle


Gzel ve hazin ba, lgn kzl salarnn arasnda,
Yastklarn stnde, krmz allkl solgun yz.
Orada yatma zlmemizi istemez aslnda,
Baklarmzla karlaan gzleri ltyla gler,
Konumas muzip bir masaldr, bizi yana anr
Bizim knk kalpli nktelerimize kar onunkiler,
Azizleri ve Petronius Arbiteri anmsatr.
(Yeats, 1994: 132-4)

Kadnn sonu da iirde olduu gibi mutlu bitmektedir.


Byle incelikle yourulmu bir anlat kendimize verebile
ceimiz en gzel son armaandr.

DNM OLARAK LME

Kellehearm dnm metaforu hem bilincin hem top


lumsal etkileimin kkten deitii bir baka toplumsal
mekna alan yollara girmekle ilgilidir ve yazann bunu
sylerken kafasnda zellikle lme yakn deneyimler ile
lm dei ryetleri vardr. Bu, edebiyata dklmesi hem
en zor hem de en kolay kavramdr. Aslna baklrsa, u
veya bu trden bir dnme deinmeyen ya da aslnda
hangi durum gerektir? diye sormayan bir edebi metin
ok zor bulunur. nl bir in yks, ryasnda kelebek
olduunu gren bir imparatoru anlatr. mparator uyan
dnda, aslnda ryasnda imparator olduunu gren bir
kelebek mi olduunu merak eder. (Bu yk Li ang-Yinin
The Patterned Lute adl nefis iirinde gemektedir).
Klasik dnem Bat kaynaklarnda dnm anlat
larnn balca kayna, insanlarn kendilerini dnm
halde bulduklar bir ykler dizisi olan Ovidiusun Dn
mleridir (2004); rnein Aktaion adl bir avc, Tanra
Artem isi yanllkla plak grd iin bir erkek geyie
dntrlerek kendi av kpekleri tarafndan paralanr,
ite byle bir ey. Ovidiusin alametifarikas olan inceliin
ardnda daha derin bir soru vardr: Deim ek nedir? Bu
yklerin yanklan ve edebiyatta dnm fikri, yzlerce
yazar araclyla ve en yakn zamanda da Ted Hughesm
elinden (1997) geip bize kadar ulamtr.
W ordsworth de bu konuya bir rnek sunmutur. Bu
da gerek veya byk olaslkla hayal bir sevgilinin l
m zerine derin tefekkrleri yanstan ve Lucy iirleri
adyla bilinen iirlerden biridir (Wordsworth, 2000:218):

V
Bir uyku hali mhrlemiti ruhumu;
Yoktu hibir insani korkum:
O kadn hissedemez grnen bir eydi
Dnyevi yllarn etkilerini.

imdi onun ne kmlts var ne de gc;


stelik ne iitiyor ne de gryor;
Yeryznn gnlk dngsnde dnp duruyor,
Kayalar, talar ve aalarla birlikte.

iir -bilm iyorum bunu siz nasl tanm larsnz?- bizim


hayat, lm, bellek, uyku ve muhayyile kavramlanmz
kaynatrmaya ve eritmeye alyor. Vezinde ve gnlk
\diumal\ szc dnda szck daarcnda grlen
bilinli yalnln ardnda, fikirler olaanst karmak
tr. Szgelimi ilk msra basite uyuyordum anlamna
gelebilir, am a ruh szc iin ok daha dini bir anla
ma da izin verirken, sanki airin daha karanlk ve daha
farkna varm bir zihinsel duruma bir tr gndermede
bulunduu dncesini de uyandrabilir. iirde bahsedi
len ve Lucy diye adlandrlan kadnn ilkin "bir eye ve
ikinci olarak da kayalar, talar ve aalarla zahiri olarak
eitlenmesi sayesinde, onun insani olmaktan karlma
biimleri hakknda, istersek daha fazla destekleyici kant
bulmay da seebiliriz. Am a buna karlk son msra, bir
tr animizme ya da artk syleyebileceimiz zere hepimi
zin topraktan gelip topraa gideceimize (kller kllere,
toprak topraa) yaplan gnderme olarak da alnabilir;
dolaysyla Hristiyanln mesajnn onaylanmas veya
reddedilmesi olarak da yorumlayabiliriz ve belki de hangi
sinin geerli grlecei, Lucynin dnyevi yllarn etkileri
ni hissetmeme sebebinin yaratcsyla birlikte oluundan
m yoksa sadece l oluundan m kaynaklandn kabul
ediimize baldr.
Am a te yandan airler aslnda ilerin gerekte nasl
olduunu deil, nasl grndn syler. eylerin asl
durumu, bizim kavrayamayacamz kadar karmaktr.
Yaama, lme, dleme, lm: Bunlarn tm ayn eyin
farkl veheleridir ya da hi deilse, aralarndaki fark g
remeyiz. lmek nedir sorusu, bir baka deyile u soru
yu da davet eder: Yaamak nedir?
Kukusuz, sevdiiniz birinin lm karsnda byle
bir soru biraz havada, hatta olduka duyarsz ve hariten
gazel okumak gibi gelebilir. Am a byle dnmek doru
olmaz: Edebiyatn unsurlarndan biri gerekten de ou
zaman -W ordsw orthn ne denli gl olduu genelde
anlalmayan o nl szyle- dinginlik iinde hatrlanan
duygular kurcalamaktr. lmle birlikte yaadmz
iin, sevdiimiz birinin lm ve bizim de bir gn lece
imiz bilgisi nedeniyle lmeyi ve onu nceleyen yaama
srecini artk gemite kalan anlara uzaktan bakarak an
lam landrmaya alrz.
Tolstoyun ksa ve z aheseri van ly i in lm bizi
lme srecinin ayrntlarna ve lmekte olan insann (ben
ce belirsiz olan) dnmlerinin tam kalbine tar: s
lktan derinlie, dnyaya ok bal bir insanken ondan
kopmay baaran biri haline ve T an n nn varln fark et
mesiyle birlikte bildii dnyann dnp -belki d e- ba
kalat bir duruma dnm.
van lyi bir yargtr, ama mesleinde ok da takdire
ayan biri deildir: Hayalgc kttr, kk kayglarla ha
reket eder, duygusal karmaklklar yaamaz, dolaysyla
da oumuz gibi bir insandr. lmekte olduunu renir
ve sonu olarak onda ve ektii acda belki ancak lmeyle
aa kabilecek bir tr vakar ve manevi derinlik olduu
nu fark ederiz.
Sonlara doru kars tarafndan kom nyona ikna edi
lir (Tolstoy, 2008: 214-15):5

[Papaz gelip gnah karttktan sonra...] Kars kutlamaya


geldi onu. Olaan eyler syledi ve ekledi:
Yanlmyorsam kendini daha iyi hissediyorsun?
van lyi karsna bakmadan
Evet, dedi.
Karsnn giysileri de, bedeni de, yznn anlatm da, sesi
de yalnzca bir eyi anlatyordu ona: Yaadn, yaamakta
olduun hibir ey gerekli olan eyler deil. Yaam da, l
m de senden gizleyen yalan eyler, aldatmacalar bunlar.
Byle dnr dnmez fkesi kabard gene, bu fkeyle
birlikte dayanlmaz bedensel arlar, bu arlarn peinden
de yaklam kanlmaz sonun bilinci (...) Bu arada yeni bir
ey daha balamt: Soluk al kesiklemi, zorlamt.
Evet derken yznde beliren ifade korkuntu. Karsnn
dosdoru yzne bakarak Evet dedikten sonra, o gsz
hlinden hi de beklenmeyen bir abuklukla yzkoyun
dnp bard:
Gidin, kn odadan, yalnz brakn beni!

Bu korkun blmden sonra van lyi barm aya balar


ve gn boyunca susmaz. Sonunda, yannda duran o
lunun kendisi ve kars iin zntden alamakta oldu

5 Burada ve devamnda eserden yaplan alntlarn evirisi: van lyiin


lm, ev. Ergin Altay, letiim Yaynlan, 2010 ev. notu.
unu fark eder. Bu da adam iinde bulunduu durum
zerine dnmeye sevk eder (Tolstoy, 2008: 217):

"... Ya lm? Nerede? lm nerede?


inden hi kmayan lm korkusunu arad, bulamad.
Nereye gitmiti? Korku falan yoktu artk iinde, lm de
yoktu nk.
lm yerinde k vard. Yksek sesle birden yle syledi:
te byle! Ne byk bir mutluluk bu!
Onun iin bir anda olup bitmiti her ey. O nn anlam
da deimiyordu artk. Baucunda bulunanlar iin ise can
ekimesi iki saat srmt. Gs hrlyor, bitik bedeni
sarslyordu. Sonra yava yava zayflad. Baucundakiler-
den biri,
Bitti! dedi.
van lyi duydu bu syleneni, ruhunda ayn eyi yineledi.
lm bitti, dedi iinden, ben yokum artk.
Havay iine ekti, soluunun yarsnda durdu, gerindi,
ld.

Bu, Ba sananda, yaamadan lmeye ve oradan lme


geiin ilendii doruk noktalarndan biridir. Okuyucu
yknn kanlmaz sonunu biliyor, ama bu son ayn za
manda olaand bir anilikle, birdenbire oluveriyor; stelik
bu anilik de ykde yaamadan lmeye geiin hzyla ve
vann dnya algsndaki o abuk deimeyle balantldr.
Tolstoy van ly iin lm adl eserini yazd dnem
de Hristiyanla ihtida etme srecindedir ve eserin zaman
zaman aka Hristiyanlk etkileri tad varsaylr, hat
ta vanm lmnn sann lmne yanklarla dolu ol
duu ileri srlr. Bununla birlikte, durum bundan ok
daha karmaktr.
[van lrken baucundakilerden birinin syledii
ve] Gitti6 olarak evrilen cmlecii ele alalm (ngilizceye
A. Briggs, D. M cDuff ve R. Wilks tarafndan evrilmitir).

6John Skeltonn kulland ngilizce eviride, Gitti anlamna gelen Hes


gone! szckleri kullanlmtr. Bu ksm Ergin Altayn Trke evirisin
de Bitti olarak karlanmtr ed. notu.
Tolstoyun uzun yksnn ngilizceye yaplan dier e
virilerinde (rnein D uff ve M audeun (2003), 1930lara ait
evirisinde) bu cmlecik iin yaplan It is finished! (Bit
ti!) tercihi de ayn oranda mmkndr. Bu da armha
gerilmi olan sann syledii ve Latincede consummatum
est olan son szlerinin ngilizce karln artrmak
tadr. ngilizcede bu noktada biraz anlam belirsizlii var;
finished (bitti) szc completed (tamamland) anla
mna gelebilecei gibi, olas bir dknkln da ant-
rabilecek biimde ve daha basite ver (sona erdi) anla
mna da gelebilir. Yuhanna ncilinin Rusa evirisinde bu
belirsizlik yoktur. Orada kullanlan soverilos szcnde
bir eyin baarld hissi vardr. Am a Tolstoyun kullan
d szck bu deildir; o alternatif ve daha tarafsz bir
eviri saylabilen koneno szcn kullanmtr. Geri
koneno szc Tolstoyun yaklak ayn dnemde yazp
birka yl ncesinde, 1883te yaymlad, ncil yklerinin
yeniden anlatlmasna dayanan eserinde kulland sz
cktr (Tolstoy, 1997). unu da vurgulamalym ki Rusa
bilmiyorum ve bu noktada Ricetan (2003) yararlanyorum.
Ricen burada vard sonuca gre, Rus maneviyat gele
neinden gelen okurlarn neredeyse tm, Tolstoyun bu
rada ncile gnderme yaptnn farkna bile varmamtr
(...) Tolstoyun evirisi Rusa ncil metinlerinin etkin bi
imde altn stne getirmekte, onlar belagat gcnden
ve iirselliinden kasten arndrmaktadr. (Rice, 2003: 89).
Baka bir deyile, yknn sonunda ne lde dini
teselli olduunu sylemek ok gtr. Kukusuz edebiyat
da budur ite: Edebiyat znde yaamn karmaklm
sunmann bir vastasdr ve bu karmakl yanstmay
baarmann bir yolu da bizi evreleyen (dini veya dnyevi)
ikonografiyi kullanmaktr.

HEDEF METAFORU OLARAK LME

Edebiyatta lme, dier btn byk edebi izlekler gibi


edebiyatn am alarna hizmet etmek iin vardr. Daha
resm bir dille, amalarmz asndan bir kaynak metafo-
ru deil, bir hedef metaforu olarak vardr.
Ibsenin Hortlaklar* (1964) buna iyi bir rnektir. Olay
rgs Osvald Alvingin aile evine dnmesinin etrafnda
dner. Annesi Bayan Alving, bir zamanlar gzel alma
laryla cemiyet iinde hayranlk uyandrm mteveffa
kocasnn ansna bir yetimhane kurmaktadr. Bununla
birlikte Bayan Alving kocasnn aslnda btnyle naho
bir insan olduunu bilmektedir, am a oluna babasndan
frengi hastal kaldndan ve artk daha uzun bir yaam
beklentisinin kalmadndan habersizdir. Burada Oswald
hastalkl toplumu temsil etmektedir.
Oyunun bitii son derece canldr. Oswald annesine
hakikati syler ve en byk korkusunun, kendisini bekle
yen rezil lm olduundan sz eder; muhtemelen kendi
ne bakamaz halde, can ekierek lecektir. Lawtonn 2000
ylnda baslan eserinde belirttii pis lmeden kanmak
istemektedir aslnda ve annesinden zaman geldiinde l
mesinde kendisine yardmc olacana ilikin sz ister. a
fak skerken en sonunda annesi buna raz olur, ama ileri
bir kez daha yzeysel bir zemine srkler (Ibsen, 1964:
101- 2 ):

BAYAN ALVNG (Olunun zerine eilerek): Senin korkun


kuruntularndan baka bir ey deil bu, Oswald. Sadece
bir kuruntu. Bu kadar znt sana ok zararl. imdi biraz
dinlen, kendi evinde, annenle birliktesin yavrum. stediin
her eye sahip olacaksn; tpk kk bir ocukken sahip
olduun gibi. Oldu ite; bak, kriz geti. Ne kadar kolay at
lattn, grdn m? Byle olacan biliyordum zaten. Bak
Oswald, bizi ne kadar gzel bir gn bekliyor. Gneli, prl
prl; imdi her yan aka grebilirsin.
(Masaya gidip lambay sndrr. Gne ykselmektedir.
Uzaktan grnen karl dalar sabah gneinin altnda cam
gibi parlamaktadr.)
OSWALD (Bu manzaraya srt dnk, koltuunda hareket
siz oturmaktadr; aniden): Anne, gnei ver bana.
BAYAN ALVING (masadan aknlkla oluna bakar): Ne
dedin?
OSWALD (Kuru, donuk bir sesle yineler): Gne ... gnei...
BAYAN ALVING (Olunun yanna gelir): Oswald, neyin var?
(OSWALD koltukta erimi gitmitir sanki; tm kaslar geve
mi, yz anlamsz bir ifade almtr. Gzleri aptalca bakar.)
BAYAN ALVING (Dehet iinde titremeye balar): Ne oldu?
(Barr) Oswald! Neyin var; ne oldu sana? (Kendine ekip
sarsmaya balar) Oswald! Oswald! Bana bak! Beni tanm
yor musun?
OSWALD (Tekdze bir sesle): Gne ... gnei ...
BAYAN ALVING (Ayaa frlayp bam mitsizlik iinde dv
meye balar ve haykrr): Buna dayanamam! Hayr, yapa
mam! (Birden) Nereye koydu kutuyu? (Osualdn ceplerini
kartrr) te burda! (Geri ekilip barr) Yo, yo, hayr! Ama
yapmalym ... yo, hayr hayr!
[Osvaldn birka adm tesinde durur, elleriyle salarn
kavrar ve dehetten dili tutulmu bir halde, korku dolu gz
lerle Osvalda bakakalr.]
OSWALD (Ayn, hareketsiz): Gne ... gnei.7

Bu bir boyutuyla, merkezine gen bir adamn lme sreci


ni alan bir tragedyadr ve oyunun izleyicileri kavramakta
ki gc yadsnamaz. Bunun tesinde, eer baka bir a
dan da bakmak istenirse, Hortlaklar ayn zamanda frengi
tarafndan damgalanma (AIDS krizinden beri oyunun srf
bu nedenle amz da ilgilendirdii ok yaygn biimde
dile getirilmektedir), desteklenmi intihar ve benzeri ko
nulan ileyen bir oyundur. Am a bir edebiyat eserini, ba
ka alanlarda retilmi birtakm izleklerin uyarlanmasna
indirgemek ok snrlayc bir yaklam, hatta tembellik
olur. Oswaldn hastal ve lme yrngesi, Ibsen iin,
hepimize yaamlarm zn grnr ksmnn altna gml
karanlk noktalara sahip olduumuzu anmsatma arac
ve toplumun ikiyzllne ve ketumluuna duyduu f

7Trke evirisi iin bkz. Hortlaklar, ev. brahim Yldz, mge Kitabevi,
2001 ev. notu.
keyi ifade etmenin yoludur. Bayan Alving ile olu arasn
daki fark, O swaldn yaamla bir kopu noktasna varm
olmasdr ve dnyada kaybedecek bir eyi olmad iin
artk yanlsam alara da ihtiyac yoktur. Yine annesinin ter
sine, lme srecini saklama gereksinimi de duymaz.

LMEKTE OLAN SANATI VE LME SANATI

Peki, sanatnn kendi lmne ne demeli? Bu son ksm


da, iki byk sanatnn, kendi lme sreleri srasnda
yazdklar eserlere bakacam.
Bunlardan ilki Rainer Maria Rilke. Aadaki iiri l
semiden lmnn ardndan not defterinde bulunmu
tur ve Rilkenin bu iiri tamamlanm olarak m grd
veya gerekten halka sunmak zere mi yazd belli deil
dir. rn ein Rilkenin Duino Atlar (1989) adl eserinin
pekl fragmanlar toplam olarak tarif edilebiliyor olm a
s, bu konuda bir yargya varmay bir kat daha zorlatr
maktadr (Ryan, 1999: 120).
Belirtmek gerekir ki, Rilkenin eserleri eviriye kar
fazlasyla diren gsteren metinlerdir. Aadaki iir
(benim evirim) bir dereceye kadar yaln dizelerdir ve
Rilkenin znn bir paras olan ritmik gten epey bir
fedakrlk etme riskini tamaktadr:

Gel sen, son tandm insan,


Bu etlerden rl an iinde acya derman yok;
Eskiden ruhumun iinde yanardm, bak imdi yanyorum
Senin iinde: sen ki alevlere kar onca dayanm
Bir aasn, senin de tutuma vaktin geldi.
Benim u dnyevi yumuaklm, senin fkene dnyor
Bural deil, cehennemden bir fke bu.
Son derece saf, son derece hesapsz, o hr gelecekten
Acnn o dolambal direine trmanyorum
Bir daha asla trmanamayacamdan emin
Tek hzinesi sessizlik olan bu yrek.
Ben miyim, gemiim mi yanan?
Yanmda hibir an gtrmyorum.
Ah hayat: u darda olma hali.
Alevler iindeyim. Beni bilmeye kimsenin yok hali.

iir ham, vahi ve ayn zamanda her parlak ve olgun sa


natnn eseri gibi slubu oturmu ve son derece ncelik
lidir. (Bu iiri, Rilkenin yirm i yl nce yazd daha eski ve
daha biimsel iiri airin lm (1992) ile kyaslamak
ilgin olacaktr). Bu iirin ilk dizesinde arlan ey ac,
lm ve belki daha kesin olarak Azraildir; Rilke bu lm
melei imgesini baka iirlerinde de kullanmtr (bu as
lnda muhtemelen slamiyetteki gibi bir melektir; kendi
iradesi olmayan ktan bir yaratktr). Am a meslek ha
yatnn bu son noktasna geldiinde Rilkenin szckle
ri, kulland imgeler ve izlekler, anlama grevini ortaya
koyuu tamamen kendine zgdr. Byk sanatnn
baars, nihayetinde, nceki tm eserlerinin ona syleme
imkn verdii eyi sylemektir.
Rilkenin lme ne kadar yakn olduunu bildii as
lnda biraz tartmaya aktr; am a bir dostunun aktar
d kadaryla, Canm, ltfen lmmde bana yardm
et, lmmn doktorlarn elinden olmasn istemiyorum
- ben zgrlm istiyorum demi olmas (yani kontrol
olarak lme yaklam sergilemesi) zellikle ilgintir (bkz.
Freedman, 1996: 618).
yleyse, Rilke iin -ve onun eserlerini ele alan bizler
iin- insann kendi lmne dair anlay bile tm mr
boyunca gelitirdii sanat araclyla dolaymlanmaktadr.
imdi de John Keatsi inceleyerek bu konuyu bitir
mek istiyorum. O da yaklaan lm iin Rilke gibi bir
iir, ackl ve gzel bir sone yazdnda henz yirmi be
yandayd (Keats, 2001: 461):

Parlak yldz, ben de senin kadar deimez olabilsem


Ama yalnz olmasam gecenin gndeki saltanamda
Ve seyretsem gzkapaklanm sonsuza kadar ak
Doann sabrl ve uyku tutmaz bir Mnzevisi gibi
Sulann ruhani vazifeleriyle ykselip alalarak
Arndrmasn epeevre dnyann insan sahillerini,
Ya da yeni yam karlarn yumuak maskesine baksam
Kaplamken btn o dalarn ve ayrlarn zerini.
Hayr - yine kararl, yine deimez kalsam
Biricik sevdiimin kabaran gsne bam yaslarken,
Hissetsem her nefesle yumuaka ini kalkn,
Tatl bir huzursuzlukla sonsuza dek uyankken.
Tekrar tekrar duysam o efkatli nefes aln
Byle sonsuza dek yaasam ya da kendimden geip lsem.

Bununla birlikte, asl dikkat ekmek istediim nokta Keats-


in kasideleridir ve sadece birka ay nce yazd bu iirler
de ayn izlei, kararl olmay iler.
Bunlar be kasideden olumaktadr: Ode to Psyche
(Ruh Kasidesi), Ode on a Grecian U m (Yunan Vazosu in
Kaside), Ode on Melancholy (Melankoli Kasidesi), Ode to
a Nightingale (Blbl Kasidesi) ve To Autum n (Gz iin).
Ruh Kasidesi burada sahneyi oluturmaktadr. air
geip giden klasik dnem dnyasna atlar yakm akta ve
iirsel grevinin bu dnyay muhayyilesi araclyla geri
getirmek olduunu dnmektedir: Gryorum ve ark
sylyorum, esinlenmi gzlerimle. Ardndan iki sevgili
grdn tahayyl eder (Keats, 2001: 223):

imenlerden yatan stnde uzanm usulca soluyorlar;


Kollan birbirine sarlm ve kanatlan da;
Dudaklan henz dememi, ama elveda da diyememi ...

Son msra, bu iki sevgilinin hem birlikte olup hem olama


malar, bizim dimamzda donmu olsa bile zaman iin
de bir gei nnda bulunmas durumu, bu kasidelerin
temelinde yatmaktadr. Yunan Vazosu in Kasidendeki
byk vazonun st pastoral sahneler, sevgililer, m
zisyenler ve bir kurban trenine gelen rahip desenleriyle
sslenmitir. Btn bunlar yaamn akna ve yaamn
ypratclm a tabi deildir. Sanat geicilii hapsedip onu
kalc klar.

Gzel gen, aalann altndasn da aynlamyorsun


arkn susmaz, o aalar plak kalmaz;
Cesur bir ksn da hi ama hi pemiyorsun,
Oysa yan bandasn hedefinin - ama zlme:
Onun ak snp gitmez, olmayacaksa da mutluluun,
Sonsuza dein seveceksin, o da gzel kalacak!
Ah, mesut dallar! Dklmeyecek yapraklarnz,
Bahara asla elveda demeyecek ...
(Keats, 2001: 221)

(Bunu elveda szcyle biten bir baka buse imgesi iin,


birazdan greceiniz Melankoli Kasidesiyle karlatrn:
Ve Zevk, eli hep dudaklarnda / Elveda diyor.)
Bu hayali bir dnyadr, Keatsin yaamn bir baka
gerekliini sihirli biimde ortaya karmaya alt d
sel bir dnyadr. Blbl Kasidesinde de air, blbln
akmasn dinleyip -iirdeki pek ok neride grnd
gibi- baldran, afyon veya arap araclyla yaratlan ya
nlsamalarn peinde koarken, bir yandan da gereklii
ve hayalgcn byk evkle birletirme abas vardr.
Neden?

erim de gzm grmez dnyay


Seninle yitip giderim o ormanda -
Yiterim, zlr ve unutur giderim
Yapraklarn arasnda, deiliz farknda
Neymi bitkinlik, tela, dert ve tasa,
Burada insanlar oturmu, birbirlerinin figanlarn dinliyor
Birkan sarstnda fel, znt ve aarm salar,
Genlik solar, bir hayalet gibi erir ve lr ...
(Keats, 2001: 218)

Belki de buradaki tez, blbln akmas sayesinde, eriyip


gitme halimizi ve ondan korkumuzu aabileceimizdir. G
rne gre iir gerekliin deime ihtimaliyle sona erer:

Bu bir hayal miydi, yoksa uyandran bir rya m?


Akp giden bir mzik - Uyank mym, uykuda m?

Keats bu aamada veremin ilerlemi aamalanndadr:


onu solmu, bir hayalet gibi bir gen olarak dnmek
zor olmasa gerek.
Gz iin adl iirinde de ayn izlekleri ilemektedir,
am a bu kez mevsimlerin deiimlerini ve kn gelii, yln
sona eriiyle aa kan yaamn faniliini ele alr. Ke-
ats burada da yaam a sahip olmad bir deimezlik
yklemenin yollarn aramaktadr. Bu nedenle gz hi
bitmeyen ve her zaman yalnzca daha fazla meyve veren
bir ey olarak grmeye abalar (Keats, 2001: 232):

daha da fazla tomurcuklanr,


Tomurcuklanr, daha sonra anlar iin iekler karr,
Onlar bu lk gnler hi bitmeyecek sanr...

ki kyaslama ifadesinin biraz ilgin, am a dilbilgisine ay


kr olmayan biimde yan yana getirilmesi (daha fazla ile
daha sonra) bu sonsuza dek uzatlm ikram birikimine
histerik bir renk katmaktadr. Oysa sonunda gz de yeri
ni ka brakacaktr (Keats, 2001: 233):

yice semirmi koyunlar, melemelerle tepelikten iniyor,


Crcrbceklerinin arklar artk daha bir yumuak
Kzlgerdan bir bahedeki kulbeden fsldyor,
Ve krlanglar gklerden akmalar derliyor.

Bu iirlerde bir izlek olarak kiinin vefat ok farkl ve ok


daha zengin bir ereveye sokulmutur ve bu nedenle de
insanlk durumumuzu ok daha iyi anlamamza yardmc
olur.

SONU

Edebiyatta lme incelemeleri bizi tek bana lme incele


melerinden ok uzaklara tar ve benim de Keatsi birazck
uzun ele alrken amacm buydu: Yazarlar kendi izleklerini
bakalama uratp gerekten yeni sanmamza yol aa
cak birtakm yenilikler katarlar, yle ki bunun sonucunda
sanatnn yolculuunun balang noktasn bile yitire
biliriz. te yandan, rnein, tpla ilgili insani bilimlerin
hzla gelien blmleri, genelde metinlerdeki gndermeler
konusunda kestirmeci bir indirgemecilik sergilemektedir.
H ortlaklara dnecek olursak, New York niversitesinin
mkemmel internet sitesi, bu eserin izleklerini yle sra
lamaktadr:

Bunama, Hastalk ve Salk, tanazi, Aile likileri, nsann


Deeri, Hastalk ve Aile, Bulac Hastalk, Anne-Oul li
kisi, Cinsellik, Toplum, ntihar

Peki, yararl oldu mu? Hem evet hem hayr.


Byk bir edebiyat eserinin karmakl dnyaya
nfuz eder, nk yaam da da her ey dier her eye
temas edip nfuz etme halindedir. Tebrik kartlan veya
pembe dizilerdeki yzeysel duygular bile bize bu daha ge
ni evreni hissettirebilir ve bu nedenle de hareket ettirme
gcne sahiptir.
Peki, sradan okur iin bunun anlam nedir? En kaba
haliyle sylersek, edebiyat bizim metafor mirasmzn par
as olan duygu ve dnceleri ileyip dile getirmenin bir
yolunu sunabilir; bunlar kolayca temas edebileceimiz
ve bu nedenle olaylar anlamlandrmamza yardm c olan
kaynaklardr. En ince haliyleyse, edebiyat, anlaymz
deitirip derinletirebilir, ama ancak onu nasl okuyaca
mz bilirsek bunu baarabilir.
KAYNAKLAR

METNDE GNDERME YAPILAN EDEBYAT ESERLER


(Not: Ayrntlarm verdiim m etinleri kanonik konum larna gre de
il, kolayca eriilebilir olm alarna gre tercih ettim. Ayrca ilk yaym
tarihlerini de sundum)

Anonim (2003) EpicofGilgamesh, A. George (haz.), Harmondsworth:


Penguin.
Bede (1990) Ecclesiastical History o f the English People, L.
Sherley-Price ve R.E. Latham (haz.), Harmondsworth:
Penguin, 2. Kitap, 13. Blm, s. 129-30. (yazm 731)
Boswell, J. (2008) The Life o f Samuel Johnson, D. Womersley
(haz.), Harmondsworth: Penguin. (lk basm 1791.)
Bnyan, J. (1973) The Pilgrims Progress, R. Sharrock (haz.),
Harmondsworth: Penguin (ilk basm 1678). [armh
Yolcusu, ev. Umut Alper Ceylan, nkilp Kitabevi, 2003;
Hac Yolunda, Bir Dnyadan teki Dnyaya, ev. Mustafa
Necati, Selamet Matbaas; Hac Yolunda II. Ksm, ev.
Mustafa Necati, Amerikan Misyoner Heyeti, Dersaadet,
1923; Hac Yolunda, ev. Mustafa Necati (sadeletirilmi),
Redhouse Yaynevi, 1967],
Camus, A. (2002) The Plague, R. Buss ve T. Judt (haz.),
Harmondsworth: Penguin (lk basm 1947). [Veba, ev.
Nedret Tanyola, Can Yaynlan, 1997].
Dickens, C. (2002) Dombey and Son, A. Sanders (haz.), Harmond-
sworth: Penguin (ilk basm 1846-8).
----- (1997) Our Mutual Friend, A. Poole (haz.), Harmondsvvorth:
Penguin (lk basm 1864-5) [Mterek Dostumuz, ev. Asl
Bien, Ithaki Yaynlan, 2010],
Dickinson, E. (1970) Emily Dickinson: The Complete Poems,
T. H. Johnson (haz.), Londra: Faber & Faber. [Seme
iirler, ev. Selahattin zpalabyklar, Bankas Kltr
Yaynlar, 2006.]
Holland, H.S. (1919) King of Terrors, C. Cheshire (haz.), Facts
o f the Faith: Being a Collection o f Sermors not hitherto
Published in Book Form by Henry Scott Holland iinde,
Londra: Longmans, Green & Co., s. 125-34 (lk vaaz edilii
1910).
Homer (2003) Odyssey, ed. ve ev. E.V. Rieu, Harmondsworth:
Penguin (yazm yaklak M 8. yzyl). [Homeros,
Odysseia, ev. Azra Erhat ve A. Kadir, Can Yaynlar, 8.
basm, 2009.)
Hughes, T. (1997) Tales from Ovid: Twerty-four Passages from
the Metamorphoses, Londra: Faber & Faber.
Ibsen, H. (1964) Ghosts, P. Watts (haz.), Ghosts and Other
Plays iinde, Harmondsworth: Penguin. (Yazl 1881)
[Hortlaklar, ev. brahim Yldz, imge Kitabevi, 2001.]
Keats, J. (2001) The Complete Poems, P. Wright (haz.), Ware:
Wordsworth Editions.
Li Shang-Yin (1965) The Patterned Lute, A.C. Graham (haz.),
Poems o f the Late T ang iinde, Harmondsworth: Penguin,
s. 141-74. (Yazl yaklak 850.)
Mann, T. (1969) The Magic Mountain, ev. H. Lowe-Porter,
Harmondsworth: Penguin. (lk basm 1924) [Byl Da,
ev. ris Kantemir, Can Yaynlar, 2 cilt, 2011].
----- (1991) Death in Venice, ev. H. Lowe-Porter, Harmonds-
worth: Penguin (lk basm 1912). [Venedikte lm, ev.
Behet Necatigil, Can Yaynlar, 2009]
Montaigne, M. (1963) On Physiognomy, ev. J. Cohen, Essays
iinde, Harmondsworth: Penguin, s.311-42. (lk basm
1588) [Denemeler, ev. Sabahattin Eybolu, Bankas
Kltr Yaynlan, 22. Basm, 2012],
New York University: Medical Humanities. http://medhum.
med.nyu.edu/ (eriim 24 Haziran 2009).
Ovid (2004) The Metamorphoses, ev. D. Raeburn, Harmonds-
worth: Penguin. (Yazm yaklak MS 8.) [Ovidius,
Dnmler, ev. smet Zeki Eybolu, Payel Yaynlan,
1994.]
Plath, S. (1965) Lady Lazarus, Ariel, Londra: Faber & Faber,
s.16-19. [Ariel, ev. Yusuf Eradam, mge Kitabevi, 1996]
Rilke, R.M. (1955) Komm du ..., E. Zinn (haz.), Samtliche
Werke, Rilke Archiv (Complete Works, Rilke Archive) iinde,
Frankfurt: Insel Verlag, c. II, s. 511.
----- (1989) Duino Elegies, ev. S. Cohn, Manchester: Carcanet
Press. [Duino Atlar, ev. Can Alkor, Bankas Kltr
Yaynlan, 2010.]
----- (1992) The Poets Death, ev. S. Cohn, Neue Gedichte
iinde, Manchester: Carcanet Press, s. 47. (lk basm
Tolstoy, L. (1997) The Gospel in Brief, F. A. Flowers III (haz.), ev.
I. Hapgood, Lincoln, Nebr.: University of Nebraska Press,
(tik basm 1883)
----- (2003) The Death of ivan Ilyich, The Death o f ivan Ryich
and Other Stories iinde, ev. J. D. Duff ve A. Maude, New
York: Signet Classics, s.93-152. (lk basm 1886)
----- (2008) The Death of ivan Ilyich, The Death o f ivan Ilyich
and Other Stories iinde, ev. A. Briggs, D. McDuff ve R.
Wilks, Harmondsworth: Penguin, s. 155-218. (lk basm
1886.) [van lyiin lm, ev. Ergin Altay, letiim
Yaynclk, 2010.]
Wall, A. (n.d.) Dont Give Up, www.familyfriendpoems.com/
family/poetry.asp?poem=393 (eriim 25 ubat 2009).
Wordsworth, W. (2000) IVilliam Wordsworth: The Majr Works, S.
Gill (haz.), Oxford: Oxford Worlds Classics.
Yeats, W.B. (1994) Upon a Dying Lady, The Collected Poems o f
W. B. Yeats iinde, Ware: Wordsworth Editions, s. 132-4.
(lk basm 1919.)

KAYNAKLAR

Freedman, R. (1996) Life o f a Poet: Rainer Maria Rilke, Evanston,


Illinois: Northwestern University Press.
Heilbut, A. (1997) Thomas Mann: Eros and Literatre, Londra:
Macmillan, s. 258-9.
Heitsch, D. B. (2000) ApproachingDeathbyWriting: Montaignes
Essays and the Literatre of Consolation, Literatre and
Medicine, 19 (1): 96-106.
Lakoff, G. (1993) The Contemporary Theory of Metaphor, A.
Ortony (haz.), Metaphor and Thought iinde, Cambridge:
Cambridge University Press, s. 202-51.
Lakoff, G. ve Tumer, M. (1989) More than Cool Reason: A Field
Guide to Poetic Metaphor, Chicago, Illinois: Chicago
University Press.
Lawton, J. (2000) The Dying Process: Patients Experiences o f
Palliative Care, Londra: Routledge.
OConnor, M.C. (1942) The Art o f Dying Well: The Development o f
the Ars Moriendi, New York: Columbia University Press.
Rice, J. L. (2003) Comic Devices in The Death of Ivan Ilyich,
Slavic and East European Journal, 47 (1): 77-95.
Ryan, J. (1999) Rilke, Modemism and the Poetic Tradition,
Cambridge: Cambridge University Press.
Skelton, J. R., Weam, A.M. ve Hobbs, F.D.R. (2002) A
Concordance-Based Study of Metaphoric Expressions
Used by General Practitioners and Patients in
Consultation, Family Practice, 52 (ubat); 114-18.
1O FLMLERDE LME
FRAN McINERNEY

Popler kltrde lmenin resmedilii ge modern dnem


de eitli yollarla gereklemitir. Televizyon haberleri
kaza, sava ya da ktla bal arpc lmleri gsterir
ken, basn ve internet de benzer bir rol oynamaktadr.
Bu tr grntler arasnda Prenses Dianann Pariste bir
Mercedez Benzin arka koltuunda szde lrken ekilmi
fotoraf ile eski Irak Devlet Bakan Saddam Hseyinin
aslarak idam edilii de bulunmaktadr (Gibson, 2007).
Gerekten de, kan varsa i vardr. Hooks genel olarak
medyann ve zellikle de Hollywoodun ana motifinin yas
tutmaya frsat tanmayan (...) durmak bilmeyen bir lme
nin duygularda uyandrd sansasyonel scaklk olduu
nu belirtir (Hooks, 1994: 10).
Tyler rpertici lmelerin elence sektrnde de ak
bir egemenlii vardr; aksiyon filmlerinde l says,
heyecann katsaysn da yanstm aktadr (Gibson, 2007).
Mclhvain televizyondaki iddeti, lmn (...) ar abar
tlm bir ekilde temsil edilii olarak nitelerken, bu tr
temsilleri, Six Feet Under adl bir televizyon dizisinde de
bulunduunu iddia ettii gereki ierie odaklanmak
zere kapsama alr (Mclhvain, 2005: 51). Bununla bir
likte, lmelerin abartldn syleyen M clhvainin medya
yelpazesinin bir ucunda abartl lmelerin, dierindeyse
doal temsillerin bulunduu yolundaki bu gr, bir
dier egemen biimi gzden karmaktadr. nemli bir
sinema kolu da lmeyi romantik bir erevede, ar ar
younlalan ve istenen bir lme, gerek bir karanlkta
yitip gitme olarak temsil etmektedir.
lm enin iddetli ya da romantik biimde resmedili-
leri birbirine ters gibi grnse bile, ortak bir zemini pay
latklar sylenebilir. lme her iki trde de kanlmaz
bir grng olmaktan ziyade, olaand bir olay olarak
sunulmaktadr. Six Feet Under adl televizyon dizisi bir
yanda tutulacak olursa, doal lme medya tasvirlerinde
bir istisnadr. Ne iddet sonucu lm ne de kadn filmleri
veya sulugz filmleri olarak betimlenen filmlerdeki duy
gusal vedalar, gelimi Bat dnyasnda pek ok insann
bana gelen ok daha sradan lmeyi yanstmaktadr;
nk her iki kalp da byle bir lmenin tipik nitelii olan
uzun bedensel iflas dnemlerini grmezden gelmektedir.
Medyann anlam ina etme kayna olarak rol, [in
sanlarn] (...) pek veya hi deneyimlemedikleri toplumsal
meselelerde iyice grnrlk kazanmaktadr (Chapman ve
Lupton, 1994: 94). Durkin II. Dnya Savandan bu yana
gerekleen ve kendi gzleriyle tank olma halinin azalma
syla sonulanan toplumsal deimelere bal olarak kitle
iletiim aralarnn lm ve lme zerine en nemli bilgi
edinme kayna haline geldiini gzlemlemitir (Durkin,
2003: 43). Toplumsal anlaylar hem yanstan hem de
ekillendiren bu tr kitle iletiim aralarnn incelenmesi,
ngilizce konuan dnyada lmeye ilikin egemen inalar
anlamamza yardmc olabilir. Ariesin yazd zere, tpk
psikanalizin kltre etkisini en iyi kadn dergilerini ince
leyerek aratrabileceimiz gibi, benzer ekilde lm olgu
sunu da ... bayalatrmann en arsz biimlerine bakarak
incelemek ok daha uygun olacaktr (Aries, 1981: 389).
Mahon popler medyann toplumsal aktrlerin top
lumsal anlamlar iin mcadele ettikleri arenalar ve top
lumsal sreler ile toplumsal ilikilerin apak grnmle
ri olarak ilediini ileri srer (Mahon, 2000: 467). lmenin
temsil edilii asndan sinemann gl bir ara olduu
nu kabul eden Knox unlar syler: Filmin sresi, zaman
ve sonluluk kavramn ayn anda vcuda getirirken (...)
takliti yetenei (...) onu hem kiinin tekil lmn hem
de lmn ortaya koyduu teknik/metafizik sorununu
temsil etmesi asndan gl bir ara klmaktadr (Knox,
2006: 234).
Medya, lm ve lmenin allmam biimlerinden
derinlemesine etkilenmitir (Pickering vd., 1997); bunun
tersine uzlamsal lme pek ilenmez. iddet ve ac
dolu anlar bu yelpazenin, deyim yerindeyse, daha sert
ve daha eril ucunda dururken, yum uak lme ise daha
diiletirilmi ucunda bulunur. Dahas, iddetin vur
gulanmas bal bana lm nndan duyulan heyecan
yanstrken, daha sessiz vurgularsa lmekte olan kiilerin
yaamlarnn kefedilmesine imkn tanr ve grnte
bile olsa, odak noktasna konulan ey onlarn lmeleridir.
Bu blmde haber yaynlarnda, aksiyon filmlerinde
ve televizyon dizilerinde yaygn olarak grdmz kiinin
son anlarnn tesine bakan lme tasvirlerini ve ceset
grntlerini (Foltyn, 2008) inceleyeceim. ngilizce konu
an dnyada kltrel imgelerin yaylmasnda en etkili ve
en gl ara olan sinemadaki daha yum uak lmlere
odaklanarak, (Mahon, 2000) son yetmi ylda retilmi bu
tr filmlerin yaklak otuzunu ele alarak lme etrafnda
kurulan egemen anlam inalarn kefe dalacam. Deer
lendirmeye aldklarmn mevcut yegne film ler ya da bu
lunabilecek yegne temsiller olduunu iddia etmiyorum,
am a bunlar nemli bir demet oluturmaktadr. Amacm
herhangi bir temel hakikat ileri srmek deil, ABD film
piyasas gibi her yerde bulunabilen bir ara iinde lme
etrafna kurulan belirli ereveleri kefetmektir. Kadn
filmleri/sulugzl film ler denilen genel romantik tr
iinde de gen kadnlarn, annelerin, ecinsel erkeklerin,
yallarn, idam mahkmlarnn ve nllerin lmelerine
gnderme yapan alt tane alt tr saptadm.
Bu lme temsillerini Kellehearn giri blmnde
ayrt ettii toplumsal/davransal aratrma izlekleri ii
ne yerletirmek, bunlarn aada irdelenecek birtakm
niteliklerini belirginletirmeye yardm c olabilir. Ksmen
kadn karakterlerin arl nedeniyle, lmekte olan kii
ler edilgen oyunculardr; onlarn failliinde bir tr kurban
metaneti vardr ve anlatdaki odak noktas ounlukla ge
ride kalanlardr. lme yolculuklar da genelde dorusal
olarak betimlenir; tandan lme yolunu izlemeye ayrl
m 100 dakikalk bir srede salnma pek zaman kalmaz.
Genelde gen ve toplumsal balara sahip kahramanlarn
kopu sreci nadiren anlatlr. Sinemann estetik gerek
leri yznden bedensel zlme ok nadiren gsterilir ve
kahram anlar genellikle anlat boyunca fiziki ekiciliklerini
korurlar. Benzer biimde, haklarndan mahrum edilmi
gruplar da grmezden gelinir, grndklerindeyse sivri
yanlan trplenmi olarak gsterilirler. Aknlk egemen
bir izlektir -gayri-cism ani olarak deil, varoluun tesinde
anlam bulunmas eklinde tezahr eder (Williams, 2006)-
ve bu da ounlukla fedakrlkla balantldr. Sinemada
lme, br dnyada mutluluk gibi bir anlata! buyruu
ileyerek, lmllk karsnda edilgenlii, dorusall,
gzellii, kararll ve selameti ne kanr.

ROMANTK LME
lm ve B akire...
Kadn film leri trn oluturan ak hikyeleri drama,
fantezi ve bir ak yksnn harmanlanmas olup genel
de bir veya daha fazla karakterin lmesini ierir. Filmlerde
kadnlann arlkl olarak iddet dolu lmn madurlar
biiminde gsterildikleri gzlemlenmitir (Schultz ve Huet,
2000-1) ve toplumsal cinsiyetteki eitsizlik bu trde de ge-
erlidir; nk lmenin romantik temsilinde, hi kimse bir
kadnn eline su dkemez. Bu parlak ve gen yldzlarm
alml grnleri korunurken, lmelerine dair pek az fizi
ki iaret sergilenir; estetik gsterii artrmak zere en son
sre de acsz ve hzldr. Bu sulugzl film lerin birok
alt tr vardr ve bunlann ilki de trajik ak hikyesidir.
Karanlk Zafer (Dark Victory, ynetmen Edmund Go-
ulding, 1939) bu alt trn baat zelliklerini bnyesinde
toplamtr. Giriken karakterli, gen bir mirasyedi olan
Judith Trahem e sigara ve iki imesinin yan sra dik-
ballyla da toplumsal snrlara meydan okumaktadr.
Yaad ba ars ve ift grme gibi rahatszlklarna, be
yin tmr tehisi konur; tmr am eliyatla alan doktor
kadna k olur ve ak hikyesi balar. Fakat ameliyat
are olmaz; Judith ksa sre sonra lecektir ve bunun
tek belirtisi de ksa bir krlk dnemidir. Ksa bir fke ve
inkr dneminin ardndan, Judith adanm bir e olarak
yazgsyla yzleir (bu da en bata kansere are arayan
kocasna yem ek yapmasnda cisimleir). Tpta byle bir
senayo pek mmkn olmasa da (bu tr filmlerde klinik
gerekilie pek ender rastlanmaktadr; bkz. Baxendale,
2003; Wijdicks ve Sijdicks, 2006; Segers, 2007), ngrl
m sre amaz biimde gerekleir. Yrekli Judith
krln gizleyerek kocasn bir tp konferans iin yol
cu eder. nl final sahnesinde, lmek zere arballkla
odasna kar. Kelimenin gerek anlamyla, film, Judithin
grme gc ve yaam karanla gmlr.
A k Hikyesinin (Love Story, ynetm en Arthur Hiller,
1970) lmeye mahkm kadn kahraman Jenny de yaam
dolu bir baka gen kadndr, am a bu kez karmzda yok
sul olmasna karn yetenekli bir mzik rencisi vardr.
Jenny babasn adyla arr, kutsiyet nedir bilmez, Am e
rikan sporlarn aalar ve ateisttir; 1960larn zgrl
ne kavumu kadnn temsil etmektedir. Gelgelelim,
1939da resmedilen kz kardeiyle iki bakmdan nemli
benzerlik gsterir. Oliver ile evlenip kendi tutkularn b
rakr ve onun hukuk tahsiline destek olm ak iin mzik
retmenliine balar; hukuk kitaplarna gmlm du
rumdaki Olivera destek olmak Jenn yye haz vermektedir.
Daha nemlisi, lmcl bir hastala yakalanmtr. Tan
dan lme doru yolculuu dramann son on dakikasn
da ilenir; solup giden Jenny ak dolu son bir sarlmadan
sonra izleyicilerin gremedii bir yerde lr. Hooksun bu
alt trle ilgili gzlemine gre, herkes srada gzyalarnn
olduunu am a alama faslnn ok uzun srmeyeceini
bilir (Hooks, 1994: 10).
Glgeli Topraklar (Shadovlands, ynetmen Richard
Attenborough, 1993) filmindeyse C. S. Lewis ile Joy
Greshem adl iki yazar arasndaki iliki anlatlmaktadr.
Yaam dolu ve srad bir kadn olan Greshem e kemik
kanseri tehisi konur ve Lewis ile hastanede yatt sra
da evlenir. Radyoterapi ksa bir iyileme dnemi getirir
ve bu srada aklar da iyice pekiir; Lewis ak tarafn
dan zenle baklmaktadr. Bununla birlikte bu rya ksa
mrl olur ve kanseri tekrarlayan kadn hastaneden ta
burcu edildii gnn akam lr. lme grece gereki
biimde resmedilmi, zevkleri ve aclar yok saylmam
olmasna karn, hl yum uak biimde, lm hzla ve
kamera dnda gereklemi halde anlatlmaktadr. By
le tez elden lmler anlatya bir son salayp dramatik
gerilimi yksek tutarken, bir yandan da rahatszlklarn
yokluunda izleyicinin duygusal olarak kendini brakm a
sna izin vermektedir; oysa daha uzatmal bir lme byle
bir etkiyi tehlikeye atacaktr.

Anneydi, anne kalacak


Yukarda ilenen iftlerin dnda, lmekte olan anneler
de bir baka alt tr oluturmaktadr. ocuksuz kadn
larn lmesi bir lde romantik bir gerilim ve trajedi
unsuru yaratsa bile, burada lme aile iindeki dramatik
gerilimleri ve ilikileri alevlendirmektedir. Burada odakla
nlan konu, kadnn kimliinin aileden bamsz olamaya
ca ideolojisinden kmaktadr; kadnn lm de onun
varolusal yolculuunun veya daha geni olarak toplu
luun deneyiminin tersine, en bata sz konusu birimle
ilikisi bakmndan anlam tamaktadr. Sevgi Szckleri
(Terms o f Endearment, ynetmen James L. Brooks, 1983)
adl film dul bir anne olan Aurora ile kz Emma arasn
daki alkantl ilikiyi anlatr. Em m aya lmcl kanser
tansnn konmas, film iin dramatik bir hzlandrc ilevi
grr. Aurorann byk oluyla ve daha nemlisi kzyla
ba, kadnn onlarla gelitirdii sevgi ilikisi filme dam
gasn vurur.
Kum sallar (Beaches, ynetmen G ary Marshall, 1988)
yine dul bir anne olan H illayyi konu alr. Yakaland
hastalk yaamn yeniden gzden geirmesine yol am
tr. Anlatnn ikinci yars H illaynin bu zamansz lme
ve ocuunun bakmn gvence altna alm a mcadelesi
ne ayrlmtr. Bu anlatda yer yer fke patlamalar, top
lumdan uzaklama ve fiziki k parlamalar olsa bile,
asl egemen olan (dostu CCnin mdahaleleriyle kznn
belleinde beliren) aknlktr. Aile meseleleri zme ba
lanmtr; H illay gnbatmnda yitip gitmekte ve okyanus
manzaral bir koltua uzanm halde lmektedir. Kzarm
Yeil Dom atesler (Fried Green Tomatoes, ynetmen Jon
Avnet, 1991) adl film de neredeyse ayn senaryoyu izer;
dul bir anne olan Ruth kanserden lmektedir ve olunun
bakmn en iyi arkada Idgie stlenmitir. Filme temel
olan kitapta aralarndaki lezbiyen iliki aka grnse de
(Flagg, 1987), filmde bu e atlm ve bu tr tasvirlere
hkim olan heteroseksel ak hikyesi ve aile ideolojileri
ni pekitirmitir.
Omuz Omuza da (Stepmom, ynetmen Chris Colum-
bus, 1998) lmekte olan ve ailesini birisine emanet etme
mcadelesine girimi bir anneyi konu alr; ailenin em a
net edildii kii bu kez eski kocasnn gen nianlsdr.
Balangta kansere yakalandn gizleyen Jackie fke ve
inkr dnemlerini ap sonunda konulan tannn lm-
clln kabul eder. Kbler-Ross snflandrmasnn
etrafnda yaanan alkantl olaylarn (Jackie oluna Bir
trtl baka bir eye nasl dnr, biliyor m usun? diye
dokunakl biimde sorar) ardndan gelen final sahnesin
de, btn anlamazlklarn zme baland kayna
m bir aile fotoraf sergilenir (muhtemelen lm olan
Jackie hl korunan balarn tan olarak grntdedir;
bkz. Klass vd., 1996). elik Manolyalar1da (Steel Magnoli-
as, ynetmen Herbert Ross, 1989) gen Shelby anne olma
uruna yaamn kahram anca feda etmeye hazrlanmak-
tadr. stikrarsz eker hastalyla birlikte risk olutur
duu bilinmesine ramen saln mahvedip onu lme
gtrecek olan gebeliini srdrr. Annesi ve dostlarnn
onun geride brakt olunu yetitirecek olmas, anlat
nn ne kan zelliklerinden biridir.
Annem Uruna (One True Thing, ynetmen Cari
Franklin, 1998) lmcl bir kansere yakalanm olan krk
sekiz yandaki Katei konu alr. Kz Ellen gnlszce eve
dnp onun bakmn stlenir; sre iinde ebeveynleriy
le ilikisini zme kavuturur ve yine lmekte olan anne
olay akn hzlandrr. Kate ateli bir ekilde Ben hl
bir anneyim! Burada anne hl benim ! diye bararak
bu tr filmlerde ar basan annelik etiini cisimletirmi
olur. Film bir yandan da lmekte olan kadnn hayatnn
hastaln son evrelerine kadar hekimin morfin yazm am a
syla daha da alevlenen korkun aclarla dolu kesitlerini
resmetmektedir. Hareket edemez halde olmasna ra
men, ar dozda morfin alarak kendisini ldrmeyi se
tiiyse ancak otopsisinde fark edilecektir. Yazarlar lme
srecinin tek bana yetersiz kaldn ve arpc bir etki
oluturma imkn tanmadn dnm olmallar ki,
izleyicinin dikkatini diri tutmak iin adrenalin anlar ve
atma (Hooks, 2001: 40) arayna girmilerdir. lm
kuatm egemen anlam inalarn yanstacak biimde,
herhangi bir intihar notu brakmayp ailesini aibe altnda
brakan kadnn eylemleri yine de kahramanca gsterilir
(M clnem ey, 2006); byle bir g baka kimde olabilir?
diyen kocas da kzyla birlikte Katein mezarna sembolik
bahar iekleri eker. Byle bir melodram dikkatleri geride
kalan yasl sevdiklerinden uzaklatrmay baarr; her ey
final sahnesinde zme balanmaldr.
ki Hafta (Two Weeks, ynetmen Steve Stockman,
2006) daha gereki (en azndan Batdaki nfus eilimleri
bakmndan gereki) bir lm sunar ve altmlarnda bir
kadn konu alr, lm ekte olan anne Anita, sorunlu bir
ailenin merkezinde bulunmaktadr; am a odak noktas,
ocuklarnn melodramlarndan ziyade, yaamnn son
demlerinin kederini yaayan kadnn deneyimleridir. lme
yine nihai safhay ierecek biimde betimlenmektedir (ki
Hafta ismi anlatnn kapsad sreye gnderme yapar)
ve film yumurtalk kanserinin baz fiziksel belirtilerini ger
eki biimde resmetmektedir ki, bunu da Alive Hospisi
ile Kbler-Ross Vakfnn yardm na borludur. Yine de
Anitanm damardan beslenmesi ve ld gn hem ire
sinin kalp at, nabz ve solunumu istikrarl ve dzenli
demesi ile ada hospis kavram pek uyumamaktadr;
bu tr etkinlikler, tbbiletirilmi lmeye verilmi taviz
lerdir. Bununla birlikte, bu film trnn genel yaklam
larnn tersine, Anitann aclar ve daha pis belirtiler
(dk kusuyor) gereki biimde resmedilmektedir; te
yandan, her hospisi dehete drecek bir senaryoyla,
kadnn ocuklar, uykularndan feragatle on dakikada
bir analjezi uygulamaya sevk edilir ve bu da, anlalan o
ki, ykye arpc bir dm katm ak zere tanaziyle
oynaan tuhaf bir rutindir. Daha yozlam bir rnek olan
Gnbatm (Evening, ynetm en Lajos Koltai, 2007) lmek
te olan ihtiyar anne A n n n, sorunlu bir ak hikyesine
odaklanm yaam muhasebesini konu alr. Filmin byk
blmnde, (gen ve gzel bir aktris tarafndan canlan
drlan) kadnn eskiden yaadklar egemendir; yal ka
dn mazide kalm romantik meseleleri yeniden yaarken,
fantezi daha acil kayglarn nne gemitir. Filmde lme
ve kaybetme zerine derin dnceleri ilemek yerine,
denenip dorulanm ak hikyesi formllerine sadk ka
lnarak gie kaygs ok daha ar basmtr.

Simgesel babalar?
Gen yata len anne imgesinin egemenliinden kurtulan
iki istisna Hayatm (My Life, ynetmen Bruce Joel Rubin,
1993) ve Yeni B ir Yaam (Life as a House, ynetm en Irwin
Winkler, 2001) filmleridir; bu filmlerde anlaty srkle
yen babalardr. Bunlar a k tif oyunculardr; 2001 tarihli
filmde George ev ina etme gibi simgesel bir i stlenmi,
Hayatmdaki Bob ise domam ocuu iin video hazr
lamaya abalamaktadr. Hanmefendil i muadillerinin
tersine, ikisi de fkelerini aka davururlar; fakat yu
karda sz edilen egemen tasvirlerle gl balara da
sahiptir. Her iki film de ksa sre nce lmcl hastalk
tans konmu ebeveynlere ve onlarn aileleriyle ba kur
ma abalarna odaklanmaktadr. Her ikisi de baroldeki
kahramanlarn genliiyle dikkat eker ve kadn mua
dillerinin ouna benzer biimde, dardan bakldn
da neredeyse btn film boyunca salkl grnmlerini
korurlar. Aile deerleri burada da hkm srmektedir;
her ikisinde de ailelerin sorunlarn zmeleriyle, popler
psikolojinin en iyi geleneklerine uygun olarak, zme
kavuulup yola devam edilir.
lmekte olan anne ya da babaya dayal olay rgs
hem aile hem de kapanm gibi her yerde grnen a
da kavramlara uygun melodramatik bir erevedir. Ke
faret ve tazelenme, ana karakterin lmesinin ar basan
sonulardr. likilerdeki sorunlar, esasen lmekte olan
kiinin devreye girmesiyle er ge zlr. Yaam sr
yor mesaj araclyla mrlerinin sonuna dek mesut
yaayp gitm e fikrinin gereklemesi zorunluluu mer
kezi nem tamaktadr. Bylesi bir kaypla karlaan
ailenin dinamikleri bakmndan bunun ne kadar gereki
olduuysa bambaka bir sorudur ve bu tr filmlerin ilgi
alanna girmez (Meyer, 2005).

Nkte: Mansiyon dl?


Nkte (Wit, ynetmen Mike Nichols, 2001) televizyon iin
ekilmi bir film olup zorlayc ve sancl meselelere de
inmesi ve mutlu sondan kanmas bakmndan bir is
tisnadr. Krk sekiz yandaki Vivian Bearingin lm
filmin sonunu ifade etse de (sz konusu olan beyaz, orta
snftan, iyi eitimli, kendini ifade edebilen bir kadndr),
burada yukardaki iki alt trn megul olduu tam am la
ma duygusundan eser bile yoktur. Vivian bekr, bam
sz, ocuksuz bir kadn oluuyla zaten kkl bir istisna
mahiyetindedir. Tandan nce de yaam zerine tefekkr
eder, am a bunu baka filmlerde hkim olan sivri yerleri
incelikle trplenmi biimde, uzaktan yapmaz.
Bu filmde ham ve zlmemi sorunlar hkimdir. Vi-
vian kontrol srekli elinde tutmaya alr, am a hastal
ilerleyip tp sistemi ona stn geldike kontrol yitirecek
tir. Bedeninin paralanmaya doru giden yolculuu yaa
m boyunca gtt kat dizginlemeyle ac verici bir ztlk
oluturur. Balan koparma izlei gldr ve tek bana
lmcl hastalktan domaz, aslnda srd yaamn
bir uzantsdr. Toplum sal ilikileri ok olmayan Vivian,
lme srecini de tek bana yaamaktadr; ynetmenin
kadn gnahlarndan anndrm ak zere herhangi bir
aba iine girmemi olmas da dikkat ekicidir. lmesin
deki karm aa ve yalnz lm egemen Bat sylemiyle
elikili olup (Seale, 2004) ayn anda hem ac verici hem
de rahatlatcdr; rahatlatc olmasnn nedeni, filmin su-
lugz trnde bulunan tatlandmcl, yapay ve fantastik
unsurlara meydan okumasdr.

lmekte olan gen adamlar: Ecinsel vebas


Sinemada lmekte olan gen kadn egemenlii karsnda
bir istisna da gen yataki ecinsel erkeklerin ncelik ta
d AIDS vakasdr. Bu alt tr ^ S le rd e Batda AIDS
salgnnn douuyla ortaya kmtr. Cinsiyetleri gerei
bir ift ya da aile ilikisi dnda var olabilirler ve bu kate
gorideki filmlere trajik ve/veya gereki melodram deni
lerek bunlan sinemadaki kardelerinin yanndan ayrma
giriimleri vardr (Van Fuqua, 1996:31), am a bununla bir
likte pek ok bakmdan olay rgleri ve karakter izimleri
sulugz trnn ou koulunu karlamaktadr.
Yine televizyon iin yaplan Erken Krada (An Early
Frost, ynetmen John Erman, 1985) ksa sre nce ken
di brosunu am parlak bir avukat olan Michael eitli
belirtilerle karlar, am a bunlar nemsiz bir mikrobun
marifeti diye geitirir. Doktoru etrafta bir sr mikrop
var der ve gerekten de pneum ocystis carinii pneum onia
(PCP) olarak hastaneye kaldrlan M ichaela AIDS tans
konur. Yaam bir anda altst olacaktr; hem sapkn hem
de lmekte olan biri olarak ailesinin karsna kar , sev
gilisi ona sadk kalmadn itiraf eder, babas ve kzkarde-
i tarafndan reddedilir. Hastanede AID Sin farkl aam a
larnda olan baka gen adamlarla, kaposi sarkom (KS)
lezyonundan mustarip, eriyip bitkin dm adamlarla
da tanr. Gerek bir Hollyvvood geleneinin temsilcisi
olan annesi hep sevgi doludur ve olundan desteini hi
esirgemez; olunun eski sevgilisini arr ve barmala
rn salar. Bir arkadann lmnn ardndan Michael
intihar giriiminde bulunur; babas mdahale eder, olu
nu ne denli sevdiini anlar ve onu hastala kar sava
mas iin yreklendirir. Beklenmedik bir sonla, Michael
kente dner, sma yine sinemadaki egemen son anlayna
bal kalnr, tabii bir de gebe olan kz kardeine son daki
kada sarlarak veda etmesi atlanmaz.
Eski Dostluklar (Longtime Comparion, ynetmen
Norman Rene, 1990) filmiyse dokuz yl iinde hemen hepsi
AID Se yakalanan dokuz arkada zerinden ecinsel top
luluuna odaklanmaktadr. Bunlarn ilki olan, yakkl
John hzla ktleir, dostlarnn arasndan dlanr, KS
lezyonu nedeniyle grnm bozulur, yapay solunum ci
haznda tek bana ve korku iinde lr (burada onun ya
ad uyanklk hali, sanatn terapide arptma ehliyetine
bir dier rnektir). Arkadalar birbirlerinin hastalklarna
ve lmlerine tank olurken; biz de onlarn korkularna,
kendilerini sorgulamalarna, fobilerine, damgalanmalar
na ve nyarglara, ama ayn zamanda dayanmalarna,
duygulara, mizaha, ykselen siyasal eylemciliklerine de
tanklk ederiz. Zengin Davidin partneri olan pembe dizi
yazan Shaun AID Se bal bunama geirmektedir. Nihai
safhasna ilikin canl bir sahnede, partneri onun altn
deitirir ve zihinsel durumu gerei taklan zincirlerini
gevetir. Btn bu sahne boyunca Shaun srekli olarak
Hadi gidelim der. David ise Sen gidebilirsin (...) nemli
deil (...) Brak her ey oluruna varsn. Kasma. Sorun de
il eklinde yantlar verir. Bir sonraki sahnede Shaunu
yatanda l grrz ve buradan da onun izin aldktan
hemen sonra lmeyi setii karsamas yaplabilir; bu
da mitolojideki lmn sadece iradeyle gerekleebilecei
anlayna bir selamdr. Bir sonraki sahnedeyse Davidin
kendi cenazesi gsterilir; gruptan geriye kalan son kiiler
se korkun ayine tanklk eden tekeli bir ifttir.
Philadelphia (ynetmen Jonathan Demme, 1993) baz
alardan Erken Kranm brakt yerden devam eder.
Gen avukat Andrew ksa sre nce irketinde yneticilie
terfi etmitir. Sinemadaki seleflerinin tersine, Andrewin
ailesi ona kar sevecen ve destekleyicidir; bununla bir
likte meslektalaryla aras pek hallice deildir. Belirti
lerin ve zellikle de damgalanmaya yol aan KS lezyonla-
nm n ortaya kmasyla birlikte iinden olur. Bu haksz
kovulm a davasnda kendisini temsil edecek bir hukuku
bulmaya abalar; kiisel tazminat davalarna bakan ve
iflah olmaz bir homofobik olan Joe ii kabul eder. Film
de Andrewin k gsterilir; yedi ay iinde salar be
yazlam ve szlmtr. Yzndeki lezyonlar (mutlu bir
estetik rastlantyla) giderildikten sonra nemli bir m ah
keme sahnesinde bedenindeki tmrleri gstermek zere
gmleini karr; bu da hem tmrlerin canl doasn
sergiler hem de tanklarn acma ve dehetle bakmalarna
yol aar. Michael krlemeye balar, mahkemede bedeni
iflas eder, am a srf tazminat aldn duymak iin yaar.
Artk tbbi cihazlara bal olarak hzla lmekteyken ailesi
ne ve avukatna veda eder. Joenun korkular, veda niye
tiyle efkatle M ichaelin oksijen maskesini dzeltirken yok
olup gider. Michael ben hazrm der ve sinemaya zg o
tam zamannda, imal vefat sahnesi ve lmde zerklik
koulu uyarnca Joe, M ichaeln ldn haber alr.

Yallk dneminde lme: son kullanm tarihinin gemesi


Gelimi dnyadaki erkek ve kadnlarda ortalama lm
ya seksen civarndadr ve kronik hastalklar yznden
lme sreci daha da uzayabilir. Gelgelelim sinemada ya
l insanlarn lmesi pek ender grlr. Genelde, lmekte
olan kahraman olarak gen bireyler seilir ve onlarn trajik
durumlar romantik ilikileri ile gen ailelerini yitirmeleri
yoluyla pekitirilir. Barollere lmekte olan yal insanlar
yerletirildiinde ise bunlar genelde ya geriye dnlerle
ya da ocuklarnn dramlaryla, dolaysyla genliin bas
knl korunarak izilir.
imdi ya da Asla (The Bucket List, ynetmen Rob Re-
iner, 2007) gibi yzeysel filmde, yalanan kahramanlar,
milyarder Edward ile yksek mhendis Carterm on iki
aydan az mr kalmtr. Edwardm (hemoptizisine are
olamayan dramatik) beyin ameliyatn grrz; iki adam
da kemoterapiye devam etmektedir. Edward kusaca za
man tuvalete, dks geldiinde ise hzla kendi kabna ko
arak durumu mizaha dker. Bu olaylar nemsizletiren
arkada evi tad vardr ve film, sk dostlarn (Edwardn
salar mucizevi biimde yerine gelmitir) grnte akn
bir yolculuk karan alarak (lmden nce yaplacak eyler
listesi) enerjik biimde dnyay dolamaya balamalary
la ksa sre sonra seyahat filmi derekesine der. Car-
ter sevgili ailesine geri dner, o akam ktleir ve beyin
ameliyat srasnda lr; Edward ise kameralardan uzak
tayken mucizevi bir toparlanma gerekletirmeyi baara
rak uzun yllar yaar; bylelikle bu yzeysel yk mutlu
sona ermi olur.
Yal oyuncular iin ok daha az rol olmas (Kessler
vd., 2004) zellikle de yal kadnlar sz konusu olduun
da gze arpar (Bazzini vd., 1997). Ne var ki, yalanm
kadnlar grubu iin frsat kanallarndan biri, bunamadan
len kadn portrelerinin yeni bir alt tr oluturmaya ba
lam olmasdr. Burada yalanm a bilisel gerilemeyle z
deletirilmez ya da alay edilecek bir ey olarak sunulmaz
(Combe ve Schmader 1999), zerine dnlm, daha
dramatik bir malzeme olarak ilenir. Egemen sinema de
erlerini dikkate alan Segers (2007: 55) bunamann m uh
temelen ounlukla yal insanlar etkiledii iin sinema
da ok nadiren odak noktasnda olduunu syler. Dahas
Segers sinemada bunam karakterlerden te ikisinin
kadn olduunu tespit etmitir ve bu da sinemayla ilgili
bir baka an temsil durumudur (Andersen vd., 1999.).
iris (ynetmen Richard Eyre, 2001) ile Not Defteri (The
Notebook, ynetmen Nick Cassavetes, 2004) geriye dn
ya da yaam muhasebesi ynteminden yararlanr ve bu
sayede yal kadnlar uzun sre boyunca barolden uzak
tutulur, iris, ngiliz-Irlanda kkenli romanc iris Murdoch
konu alr. Filmde ei John ile gerek genliklerinde gerek
daha sonra, bunamaya baladnda yaadklar ilikileri
anlatlmaktadr. Odak noktasnda genelde Joh n un Irisi
kollama abalan vardr ve bu da bunama konusunda ba-
kclann yaadklar glklerin vurgulanmasna rnektir
(Gaugler vd., 2004). Bununla birlikte hem Joh n un hem
de Irisin deneyimledii derin kayp ve keder duygulan
ikna edici biimde temsil edilmitir. Daha hafif siklet olan
Not Defterimse bir kan-kocann (Allie ile Noah) ilikisine
odaklanr; kansnn bakmevinde her gn okuduu defte
ri zerinden ilikilerini srdrme yolunda Noahun verdi
i mcadele filmin merkezindedir. Bu ara, filmde iftin,
iki gen oyuncu tarafndan canlandnlm ilk yllanna
dnme imkn verir. Gnbatmnda (Evening) olduu gibi
bu film de iftin ilk romantik ilikileriyle ilgilenmektedir;
lmekte olan kahramann yaam, her ne kadar yaknlk
uyandran biimde izilmise de perde arkasnda kalmak
tadr. Filmin romantizm peinde komasyla tutarl bi
imde sonu da tam bir fantezidir; Noah geceyi geirmek
zere, karsnn kilitli kouuna girer, mucizevi biimde
zerine bir rahatlama gelir ve ertesi sabah ikisi birlikte
lm halde bulunurlar.
Ondan Uzakta (Avay From Her, ynetmen Sarah Pol-
ley, 2006) filmiyse yine bir yal kadnn bunama yolculu
unu anlatmaktadr. Fiona zeki, eitimli ve elli yllk ei
Granta bal biridir. Kocasn bakm yknden kurtarmak
iin kendisini zellikle bir bamsz yolculua vakfederek
bakmevine kabul ettirir. ykde onun Granttan kopuu
tasvir edilir (bu kopu, onlar bir ay boyunca ayran bir
kuralla balar - bu da bir baka melodramatik olay r
gs aracdr) ve kadn ayn zamanda bir baka bakmevi
sakiniyle yaknlaarak hastalna daha da gmlr. Bu
iftin ilikisi Grantn sonraki ilikisi gibi filmde bir gerilim
noktasysa da, bunlar romantik unsurlar deil, daha ok
duyulan kaybn davurumlar ve kahramann dnyas
giderek paralanrken bir anlam arama abasdr. lme
nin sinemada ilendii rneklere nadir bir katk olan bu
filmin ince, nazik tasviri abartya kamamas sayesinde
daha da g kazanr.
Bir baka dnceli giriim de A ltn GZdr (On Gol
den Pond, ynetmen Mark Rydell, 1981). Film emekli pro
fesr Norman ile kars Ethelin yaamndaki bir ay konu
almaktadr. Seksen yandaki Norman, bariz bunama
emareleri gstermektedir. Medyada daha ok bu hasta
ln ge ve daha korkutucu evreleriyle ilgileniyor olsa da
(Clarke, 2006), burada Norman henz hastaln ilk ev-
relerindedir. Bilisel gerileme ve benlik kayb sonucunda
yaad bellek kaybna, ynelimsizlie ve korkuya kar
mcadele etmektedir. Birbirlerine ok bal olan Norman
ile Etheli anlatan bu film, lme zerine bir tefekkr ol
duu kadar, bir ak yksdr de. Sz konusu trdeki
pek ok film, lm halinin rahatsz edici ierimlerini ak
veya aile ilikilerinin sergilenmesiyle dengelerken, bura
da barol oyuncular arasndaki ak ve ailelerle olan ge-
rilimleri hem yaamn yceltilmesine hem karlatklar
kayplarn anmsatlmasna yarar. izilen adamn zayf
olmas burada yeni bir fikirse de, bu hastalktan mus
tarip kii yksek eitimli olmas bakmndan yine yaygn
kalplara uymaktadr. Segers (2007: 58) bunun dramatik
bir ara olduu grndedir, tpk bir piyano sanat
s iin bacan kaybetmektense elini kaybetmenin daha
kt olabilmesi gibi der. Herhangi bir neden yznden
lmekte olan bireylerin eitimli deilse bile st dzey in
sanlar olarak izilmesi, belki de iletiim aracnn diyaloa
dayal, izleyicilerin de elencelerinde gerekilik konusun
da tahammlsz olmasnn sonucudur.

lm hcresinde lme: Tanrnn bekleme odas


Bu alt tr, idam hcresindeki kiiler zelinde, toplumun
aka dlanm kesimini resmeder. Bunlar haklarndan
alkonmu lme statsndedir (ya da bu nedenle yok
saylr); egemen kltrden dlanm olanlarn lmeleri
byk oranda grmezden gelinir ve yas konusu olmaz.
Hikyedeki kahram anlar lmekte olduklarnn farknda
dr ve lmleri devlet tarafndan nceden kararlatrl
mtr. Romantik lme trnn dier rnekleriyle kyas
landnda buradaki karakterler toplumsal ve ekonomik
bakmdan daha aadaki gruplar temsil eder ve byk
ihtimalle erkektir. Hollywood bu tr karakterlere ok d
kndr ve onlarn yaad akmla byk ilgi gsterir.
Kirli Yzl M eleklerde (Argels with Dirty Faces, ynet
men Michael Curtiz, 1938) gangster Rocky Sullican, gen
bir sokak etesi tarafndan giderek yceltilirken, sonun
da kendini bir lm hcresinde bulur. nfaz beklerken
eski okul arkada, imdi bir Katolik rahibi olan Conelly,
onu infaz srasnda korkak taklidi yapm aya zorlar, nk
ondan etkilenebilecek genliin nnde kahraman gibi
lmesini istememektedir. Rocky sert adam grnmn
yitirecei iin nce fkelenir, am a ackl bir geri dn
le kabul eder; son anlarndaki numaras bir ocuu su
dolu bir yaam dan geri dnmeye sevk ettiinde, gerek
kahramanla erimitir. Postac Kapy ki Defa a la fda
(The Postmar A lvays Rings Tuice, ynetmen Tay Garnett,
1946) serseri Frank sevgilisi Coray ldrd iin idama
mahkm edilir. Byle bir su ilememitir, am a o ve Cora
daha nce kadnn kocas Nicki ldrerek kamlardr.
Frank, Corann gerekten de onu ldrmek istediini
dnebilecei fikriyle huzursuz olur ve refakatindeki
rahipte teselli arar. Onu Nicki ldrmekten mahkm
edebilecek yeni bir kant knca Frank, Corann deil de
Nickin lm yznden yaamn yitirmeye raz olur. Ar
tk yazgsn memnuniyetle kabul eder ve rahibe Peder,
haklydnz, ie yaryor. Sanrm Tanr bu ileri bizden iyi
biliyor, der.
Yaamak stiyorum! (I Want to Live!, ynetmen Robert
Wise, 1958) kk bir suluyken cinayetten idam edilen
Barbara Grahamn yksn anlatmaktadr. Gen ve e
kici bir anne olan Barbaraya film boyunca yaknlk besle
nir ki, bu da filmin idam cezasna kar oluuyla ilgilidir.
Gaz odasna girmeyi beklerken yaad btn o huzursuz
luk, kk oluna elveda derken yaad sknt, infazn
eitli durma ve ertelemelerinde duyduu strap (Neden
bana ikence ediyorlar?), bunlarn hepsi kadnn lme
srecinde var olan gaddarl resmetmektedir. A f dileme
yi reddetmesi ve Yaamm iin yalvarm ayn! yaklam
onun bamszlk ve vakaryla tutarldr. Rahibin ilemler
gerei yapt ziyarette Barbara masum olduunu syler
ve herhangi bir korku belirtisi gstermez. Gaz odasnn
mekanizmas son derece gereki ayrntlarla verilmi ve
infaz edildii sahnede de bu ayrntlar yakalanmtr.
lm Yolunda (Dead Man Walking, ynetmen Tim Rob-
bins, 1995) rahibe Helen Prejeann 1994 tarihli otobiyog
rafisine dayanr ve yazarn tecavz ve cinayetten mahkm
olmu Matthew ile ilikisini anlatr. nfaza bir hafta kala
Helen gnll olarak adamn manevi yardm cs olmu
tur; Matthew gnbatmma benimle birlikte yryecek
diye taklr. Hapishanedeki din grevlisi, M atthewn acil
kefaret gereksinimi iinde bulunduunu ve bunun da
ancak Efkaristiya ayiniyle mmkn olduunu syler. He
len M atthewun gnahlarndan arnmasnn eylemlerinin
sorumluluunu stlenmesinde yattn anlamtr, ama
Matthew direnir. En sonunda, idamn gerekletirilmesi
artk an meselesi olduunda suunu ve sorumluluunu
itiraf edecektir. Helen mutlulukla artk senin de guru
run var deyince, adam Yani sevgiyi bulmak iin lmek
zorundaym yantn verir. dam cezas kart bakyla
tutarl biimde, lm sahnesi arpcdr. Matthew zehirli
ineyle ldrlr ve ldrlndeki barbarlk, kurban-
lannn lmesiyle yan yana konur. Ani nefes allar, gz
lerin sonuna kadar almas ve nabz gstergesi asistoli
iaretleri verirken gzbebeklerinin klmesi, gerekilik
ten ziyade arpclk amacyla verilmitir; bununla birlik
te, devlet eliyle lm karsnda selamete yolculuu gl
biimde resmedilmitir.
Yeil Yol (The Greer Mile, ynetmen Frank Darabont,
1999) filmi de fantezi-korku yazar Stephen Kingin bir
romanndan (1996) uyarlanmtr ve idam hcresindeki
erkek mahkm ile gardiyanlar arasndaki ilikiyi betim
ler. Elektrikli sandalyeler rktc biimde verilmitir;
makus talih ve hatalar sonucunda kan dumanlar, alev
ler, strap dolu kaslmalar ve lklar grrz; hatta bu
iddet dolu lm karsnda idama tanklk edenlerden
biri kp gidecektir. Gizemli glere sahip devasa bir
Afrikal-Amerikal olan ve yanl kararla idama mahkm
edilen John Coffeyin son istei, her ne kadar d gcyle
rlm ve kurtulu anlatsyla karm olsa da, lme
deneyimine ilikin daha dikkatli bir yaklam mmkn
klar. John sahip olduu gleriyle eitli hastalklar iyi-
letirebilmektedir (tuhaf biimde, acy/ktl gri par
acklara evirip sonrasnda da arpc bir ekilde bun
lar tkrmektedir). Onu lm cezasna gtren ey de
ldrlm iki ocuu iyiletirme abasdr. Hapishane
M drnn lmekte olan karsn (ve bir fareyi!) iyile
tirir, ama su zerine kalmtr. Dnyann strabndan
bkm halde, lm kucaklar; cellatlar gzyalarna zor
hakim olurken, bir yandan da bu nazik deve bir veda
armaan olarak grevlerini baaryla yerine getirirler.

nllerin lmeleri: yaamn gerei


Fowler (1991: 91) medyada ncelikle tannan kiilerin ya
bana herhangi bir ey gelen elitler ya da bandan al
lmadk bir olay geen sradan insanlar olduunu gz
lemlemitir ki, bu gzlem, filmlerde sergilenen lme iin de
geerlidir. Film yapmclar biyografik film gibi bir alt tr
araclyla, dramatik gerilimi artran srad nl lmele
rine younlamlardr. C. S. Lewisin kars Joy Greshemin
Glgeli Topraklarda (Shadoulands) izilen lme sreci ve
iris Murdochun iristeki bunama yolculuunu grmtk.
Annem Uruna (One True Thing) ise filmde anlatlan kzn
otobiyografisinden uyarlanmtr (uindlen, 1994). Yaa
mak stiyorum! (I Want to Live!) cinayetten idama mahkm
olan Barbara Grahamm infazn anlatrken, lm Yolunda
(Dead Man Walking) Helen Prejeanm idam hcresindeki
mahkmla deneyimlerini yanstmaktadr. nller popler
kltr alannda bir zdeleme noktasdr (Gibson, 2007)
ve gerek ykler gnmzde lmeyi temsil etmeleri,
baka trl nasl olabilirdi ya da [okuyucu asmdan-
F.M.] nasld? sorusunun bir rnei olmalar bakmndan
daha fazla etki uyandrabilirler. (Ellis, 2005: 711).
Yankilerin Gururu (Pride o f the Yankees, ynetmen
Sam Wood, 1942) hem beyzbol kariyeriyle hem lmcl
amyotrofik lateral skleroz (ALS) hastalyla nl Lou
Gehrigi anlatmaktadr; hastalk gnlk dilde onun adyla
da anlmaktadr. Film Gehrigin yd ederek balar: Bu,
gndelik yaamn huzurlu yollarnda ilerlemi bir kahra
mann yksdr. nemli bir New York beyzbol takm
nn kaptan ve skorerinin gndelik yaam ile yan yana
getirilmesi tartmal grnebilir; bununla birlikte yk,
basit ve mtevaz bir adam betimlemektedir. Bu tam
anlamyla Am erikan ryas anlatsnda, onun gsteri
siz, gmen hallerini, E leanorla mutlu evliliini ve hreti
yakalaym grrz. Filmin son eyreinde, sinsi kas za
fiyeti onu aniden ve sonsuza dek sporu brakmaya zorlar
ve melodram, lmcl ALS tansnn dorulanmasyla
daha da ykselir: nbet geldi. Yazgsn Eleanordan
saklar: Doktor, Bayan Gehrigin bunu asla bilmesini is
temiyorum, am a Eleanor korkun bir eyler olduunu
sezmitir: Bildiimi bilmesine asla izin verm eyeceim .
Glaser ve Straussun (2005: 65) karlkl oyuna dayal
ritel drama kavramna cesurca bal kalrlar; dnya
kadar zamanmz var szn birbirlerine trajik biimde
yinelerler. Gehrig halkn nnde lige veda eder ve kendini
yeryzndeki en ansl insan ilan eder; oyuncu tne
linden karken, hakemin balayn komutunu vermesi
ve yaamn devam etmesi simgeseldir. Otuz yedi yanda
lmeden nce, iki yl daha farkl tedavilerin peinde ko
mas ve artl tahliye komisyonu yesi olarak almas
(Lerner, 2006) filmde atlanmtr; bu alt trde son tam
da bu anlama gelir ve lme denen ey yaam la ilgili deil,
lmle ilgili grlmektedir ve o noktada anlat sonulanr.
Benzer bir tarzda ve televizyon iin yaplm B ria n n
arks (B rians Song, ynetm en Buzz Kulik, 1971} adl
filmde ABD Ulusal Futbol Ligi (NFL) oyuncular olan Bri-
an Piccolo ile Gale Sayersin gerek yaam daki ilikileri
anlatlmaktadr. NFLdeki ilk farkl renklerden oda arka
da olan bu adamlarn (Sayers Afrika-Amerikaldr) ara
sndaki dosta rekabet konu edilir. Filmin banda birinin
leceini duyarz ve kaderin sillesini yemi bu oyuncunun
kim olduunu merakla bekleriz. Yankilerin Gururunda
olduu gibi antreman ile oyunlar, soyunma odas ama
talar, yenilgiler ve zaferlerin gsterildii bu film, Am eri
kan sporlarna, atletik gen adamlara, ak ve dostluun
zaferine ballk bildirmektedir. Filmde dostluk ve spor
filmlerine zg romans da grrz; bir erkek filmi ol
masna ramen sulugz trn pek ok duygusal esini
de paylar.
Piccolo kilo kaybetmeye balar; nefes alp verii g
lemekte, ksrmekte ve aniden dmektedir, ksa sre
nce lmcl akcier kanserine yakalandn renir.
Bir daha asla futbol oynayamayabilir ... ya da uzun sre
szlerini duyarz, am a daha kts arkadan gelmektedir.
Akcierinin bir paras alndktan sonra cesur hastamzn
kahkahalar attn, pizza yiyip bira itiini grrz; b
yk bir ameliyat geirdiine ilikin tek emare, pijamas
nn altndan grnen sarg bezidir. Yalnzca bir yan yola
girmi durumdaym (...) bunun beni durdurmasna izin
verm eyeceim der ve gerekten de lmekte olan pek ok
yldz gibi, grn olduka iyidir. Gelgelelim tmr ye
niden ortaya kar ve bu kez daha ar bir ameliyat planla
nr. Ardndan Piccolonun hastane odasnda soluk solua,
ter iinde (geri parlak bukleli salaryla hl yakkldr)
kan takviyesi alrken (ama yakn ekimleri kolaylatrmak
iin oksijen yoktur) ve sancl kaslmalar geirirken l
mekte olduunu grrz. Arkadalarna veda eder, kar
sna sarlr ve ardndan kameralarn dnda lr. Film u
duygusal szlerle biter: Anmsadklar onun nasl ld
deil, nasl yaadyd; bir zam anlar nasl yaad.
Piccolonun lmne kanserin cierlerine, gsne, ka
burgalarna, kalp zarna, azna ve dilerine yaylmasnn
yol at dnldnde (Lerner, 2006) kukusuz film
izleyicileri onun lmn pek de gereki biimde anm-
sayamayacaklardr; ona sinemada lmszlk kazand
ran bu erken vefatdr.
Morrie le H er Sal (Tuesdays with Morrie, yn.: Mick
Jackson, 1999) Ophray W infreyin yapmclnda tele
vizyon iin hazrlanm ve ayn adl kitaptan uyarlanm
(Albom, 1997) bir filmdir; burada da yetmi yedi yanda
ki sosyoloji profesr Morrie Schwartz ile eski rencisi
Mitch Albom arasndaki gerekten yaanm iliki konu
edilmektedir. Morrie ALSden lmek zereyken, Mitch de
on alt yl sonra onunla yeniden yaknlamaktadr. Her sal
gn buluurlar ve bu bulumalarda yaam a dair pek ok
dersini paylaan Morrie, kendisini yaamdaki bu son b
yk yolculuk iin rehber insan olarak tanmlamaktadr.
Gurur, kibir ve kat yreklilik gsterdii dnemlerden pi
manlk duyar ve koulsuz sevgiyi savunur. Ktleen sa
l karsnda Morrienin cesaretini, aka, yemee, mzie
ve sohbete sarlma gcn grrz. ektii zorluklar red
detmez, sz, fke ve kendine acma duygusuna kapldn
kabul eder ve Baryorum, fkeleniyorum, kederleniyo
rum ve sonra (...) kendime geliyorum der. Film Morrienin
rahatlatc zdeyileriyle doludur; Mitch bunlar grev
bilinciyle kaydeder ve bu sre sayesinde kendi yaad
glklerin de stesinden gelir. Morrie huzur iinde ve
evresinde yalnzca ailesi varken bir cumartesi sabah
lr (dolaysylayine lme sreci ekilmemitir). Morrie bi
raz imal biimde, imdi lmekte olduuma gre insanlar
bana daha fazla ilgi gsterirler der; gerekten de lme y
ksn yanstan kitap, film ve sahne oyunlar onun lm
sonrasnda yakalad bu nn bir yansmasdr.
M orrienin halefi pekl Randy Pausch olabilir; Pa-
usch lmcl pankreas kanserine yakalandktan sonra
Son Seminerini vererek uluslararas n yakalayan, krk
yedi yandaki bir bilgisayar bilimleri profesrdr; bu
seminerde hayat dibine kadar yaam ak zerine el emei
gz nuru dncelerini paylamtr. Pauschun yks
gazete, radyo, televizyon, internet ve kitap gibi eitli med
ya trlerini dolamtr; aslnda yalnzca sinema ile tiyatro
eksik kalmtr ki, bu eksiin de uzun sre devam etmesi
pek mmkn deildir. Pauschun internet ana sayfas ve
gncellenenler sayfas (Pausch, 2008) Ekim 2006dan
ld Temm uz 2008 tarihine kadar ak kalmtr. Semi
neri kitap olarak yaymlanmtr (Pausch, 2008); bu yaz
yazld srada New York Tim esr tavsiye edilen kitap
lar listesinin (2008) birinci, Am azonun (2008) ise ikinci
srasndayd; seminer videosu ise YouTubeda alt milyon
kez izlenmitir (2008). Googlen ana sayfasnda (2008)
vasiyetine uygun olarak lm iin bir Hatra balants
paylalmtr.
Baarl, yakkl, sekin, kk ocuk babas
olan Pausch ender rastlanan lmcl bir hastala ya
kalanm birisi olarak romantik trn pek ok egemen
unsurunu ahsnda cisimletirmiti (gerekten de onun
yks Hayatm ile yakn benzerlikler gstermektedir).
Pauschun deneyiminin katks reddedilemez, am a onun
bu hastala olan toplumsal ilgide lmeye ilikin romantik
kavramlarmz tatmin eden elerin varl da pay sahi
bidir - ekici insanlarn olaand vefatlaryla ilgilenmeye
yal, irkin, yoksul, dlanm ya da sakatlarn her gn
k lmlerine gre daha haznzdr. Morrie ile H er Sal pa
zarlam a geleneklerine gre -sanrm Pauschun hikyesi
ok daha ekicidir- sanat taklit eden yaam ve yaam
taklit eden sanat dngs uyarnca, bir film szlemesi
kapmas ok uzak olmasa gerek.

LME ZDMLER

Peki, am a sinemadaki bu lme tasvirlerinde hangi kl


trel senaryolar (Seale, 1998) egemendir? Kellehearn
bu kitaba giri blmnde saptad izlekleri anlatrken
deinildii gibi, edilgen bir kabullenme, dorusallk,
zm bulma, estetik ve selamet resmedilen deerler ara
snda arlkl olanlardr. lmekte olan ocuklar yasak
blgedeyken, otuz yandan kk kahram ana pek en
der rastlanr. lme daha ok beyaz, orta snf, eitimli
ve ounlukla da yaamnn baharnda kiilerin bana
gelmektedir. Bunlar arasnda kadnlar, kadnlar arasn
daysa anneler arlkldr. Yakalanlan lmcl hastalk
her zaman ncelikli neden olurken bunlarn en yaygn da
kanserdir. Tan melodramn balarnda gsterilir ve lme
sreci ok ksa tutulur. Buna ramen fiziki belirtiler pek
grnmez ve hastalk m adurlan son anlanna kadar
fiziki diriliklerini korurlar. Bu tr belirtiler gsterildiin
deyse, paradoks biimde, abartlarak sunulur ve genelde
yetersiz ya da ge tbbi mdahaleye balanr. Yine benzer
biimde, betimlenen tbbi mdahaleler genelde arpcdr
ve gerek klinik ilemlerle kyaslandnda pek de muhte
mel deildir. Bat kltrndeki ada gerekliklerle e
likili olarak (Grunier vd., 2007; McNamara ve Rosenwax,
2007) lm arlkl bir ekilde evde gerekleir (bu da
evlerin kadnlarn gerekten kapatldklan yer olmasyla
ve aile dram ekmenin gerekleriyle tutarldr). lmenin
kendisine hemen hi tanklk edilmez; lm hcresi alt
tr istisna olmak zere, kamera o son anda mahcubiyet
sergileyerek uzak bir noktaya ekilir. lmn gerekle-
memesineyse pek ender rastlanr ve anlatya arpc bir
sonu salamak zere final sahnesinde ya da ikinci son
sahnede kanlmaz biimde ortaya kacaktr.
Sulugz tr genellikle kadnlarn edilgenliini vur
gulayan ataerkil imgeyi srdrmekle eletirilmitir; ba
larda gl ve bamsz olan kadnlar (...) giderek eitli
ekillerde "kendini feda etm e durumlarna drlmek
tedir (Coliazzi, 2004: 368). Hi kuku yok ki, bu paradig
madaki iki alt trde, lmekte olan kadn W aitesin (2006:
482) sinemann gerei olarak adlandrd eye uymakta
dr: kadn ve hastal kadns zrvalklara hapsederek
kadn erkeki ideolojinin hizmetkrna evir ... [bu da an
cak unu gsterir ki] (...) popler kltr kadnlar kuatma
altna alp onun zgn kimliini reddetme srecinde pay
sahibidir.
Kadnlarn stlendikleri toplumsal roller genellikle
e ya da anne rolleri olup, pek ender olarak kariyer, m e
rak, hatta aile dnda bir arkada sahibi olarak izilirler;
kadnlarn lmelerinde zne olduklarna hi rastlanmaz
ya da pek nadiren rastlanr. Balangta bamsz olan
kadnlar klerinden nce fedakr elere dnrler;
fedakr anneler de bu rollerini srdrr ve bylece an
lat da net biimde kocalarna ya da ocuklarna odak
lanr. Bu bakmdan kadnlarn lmedeki fedakr rolleri
aktr; durumlar anlatda ana itici g olsa da, ailenin
srdrlmesi srecinde geri plana der. Bunun tersine,
lmekte olan babalar daha fazla faillik sergiler; burada da
aile-merkezlilik sz konusudur, am a daha geni bir duy
gusal yelpaze sergilenir, elle tutulur ve bireysel anlara
daha fazla yer braklr.
lme araclyla selamet aray sinemann her ala
nnda grlebilir ve Sealenin yeniden canlan (1998: 7)
sylemi olarak adlandrd kavramla yakndan balan
tldr; burada lm, byme iin bir frsat olarak ina
edilir. Aknlk izlei burada ok gldr, am a eitli alt
trlerde biraz farkl biimde ortaya kar. lmekte olan
kadnlar asndan selamet iliki ve fedakrlkta yatm ak
tadr; sevdiklerini her bakmdan beslerken, bir yandan da
yaamlarnn eleri ve ocuklar zerinden devam ettii
bilinciyle aknlk yaamaktadrlar; yaamlarnda kimlik
lerinin konumlandnld balca yer de ite burasdr. l
mekte olan ecinsel erkein kurtuluuysa homofobikleri
kazanmasyla, kendisine ynelik korkuyu ve nyarglar
gidermesiyle akmla erimesindedir. Ecinsel topluluk
larnn siyasi hareketlenme gstermeleri de lme deneyi
minden kaynaklanan bir baka kurtulu lsdr. Film
lerde betimlenen portrelerinde lm deneyimlememeleri
ve lme srelerini belirlemenin daha zor olmas bakmn
dan yal insanlarn kurtulu biimlerini saptamak daha
gtr. ten bir iliki genelde anlatnn ekirdeidir ve
gerek anlaty gerek olay rgsnn etrafnda dnd
kimlikleri ayakta tutar. lm hcresindeki mahkmlar
ise itiraf ya da infazlarnn ncesinde baka dnme
biimleriyle arnrlar; bu da idam mahkmunun u sz
lerinde cisimlemitir: Anlalan, sevgiyi bulmak iin
lmek zorundaym. nller cesurca ve zveriyle lrler;
ad duyulmam olanlar, lme karsnda gsterili, akn
bir kahramanlk sergileyerek hreti yakalayabilirler. S
re iinde, lme daha uzak olanlara byle rnek bir dav
ran nasl sergileyecebileceklerine ilikin tler vererek
lmszle eriebilirler.
lk bakta bizi lmllk zerine dnmeye sevk
ediyor grnse bile, bu trden filmler, paradoksal bir e
kilde, aslnda bizi lmenin kanlmazl fikrinden uzak
latrmaya yaramaktadr; nk genelde gereklikten son
derece uzak bir yapya sahiptirler ve yaam yolculuunu
bitiren unsur da ounlukla kronik hastalklar ya da ya
llktr. Medyann tartlmaz yaygnl ve bizim lme ya
da lm gibi toplumsal gerekliklerden srekli ayntnl-
mamz karsnda, bunlar nemlidir. Medya tketicileri
kltr ahm aklan deildir, fakat deneyimlerimiz youn
dolaymlara maruz kalr; biz de anlam inalanmz ve
anlaylanmz ancak eldeki malzeme iinden seebiliriz.
Baumana gre (1992:16), lmn temsil ettii tehlikeden
kamak iin by ve akldlktan medet umarz; eer
bu doruysa, sinemadaki lme temsilleri bu davran
destekler niteliktedir. lme ya da lm hakknda retici
medya tasvirlerine ilginin artmas gz nne alndnda
(Johnson ve Jackson 2005), bu zgl aracn snrlln
da tespit etmek gerekir. Burada geree mutlak sadakat,
lme temsillerinde bir belgesel yaklam nermiyorum ya
da yaamsal derslerin dsel portrelerden karlamaya
can sylemiyorum. Ne var ki, yzeysel ve ideolojiyle yo-
urulmu biimde sergilenen olay rglerinin ve karakter
izimlerinin ezici arl, bu sinema trnn, lmden
bak Batllara ortak yazgmzn gereklii karsnda
ok daha byk bir yabanclama sunmaktan baka bir
ey veremeyeceini dndrmektedir.
KAYNAKLAR

Albom, M. (1997) Tuesdays with Morrie, New York, Doubleday.


[retmenim Moriyle Sal Bulumalar, ev. Burcu Gezek
Harbert, Boyner Yaynlan, 2002]
Andersen, K., Launer, L., Dewey, M., Letenneur, L., Ott, A. vd.
(1999) Gender Differences in the Incidence of AD and
Vascular Dementia: the EURODEM Studies, Neurology,
53 (9): 1992-7.
Aries, P. (1981) The Hour o f Our Death, Londra: Ailen Lane.
Bauman, Z. (1992) Mortality, Immortality and Other Life
Strategies, Palo Alto, California: Stanford University Press.
Baxendale, S. (2003) Epilepsy at the Movies: Possession to Pre-
sidential Assassination, The Lancet Neurology, 2 (12): 764-
70.
Bazzini, D.G., Mclntosh, W. D., Smith, S. M., Cook, S. ve Harris,
C. (1997) The Ageing Woman in Popular Film: Underrep-
resented, Unattractive, Unfriendly, and Unintelligent, Sex
Roles, 36 (7-8): 531-43.
Chapman, S. ve Lupton, D. (1994) Freaks, Moral Tales and
Medical Marvels: Health and Medical Stories on Australian
Television, Media Information Australia, 72 (Mays): 94-
103.
Clarke, J. (2006) The Case of the Missing Person: Alzheimers
Disease in Mass Print Magazines, 1991-2001, Heath
Communication, 19 (3): 269-76.
Colaizzi, G. (2004) The Cinematic Act: Image Ideology and
Gender Issue, Semiotica, 148 (1): 361-77.
Combe, K. ve Schmader, K. (1999) Naturalizing Myths of Aging:
Reading Popular Culture, Journal o f Aging and Identity, 4
(2): 79-109.
Durkin, K. (2003) Death, Dying and the Dead in Popular Culture,
C. D. Bryant (haz.), Handbook o f Death and Dying, cilt I
iinde, Thousand Oaks, California: Sage, s. 43-9.
Ellis, C. (2005) There Are Survivors: Telling a Story of Sudden
Death, Sociological Quarterly, 34 (4): 711-30.
Flagg, F. (1987) Fried Green Tomatoes at the Whistlestop Cafe,
New York: Random House.
Foltyn, J. (2008) Dead Famous and Dead Sexy: Popular Culture,
Forensics, and the Rise of the Corpse, Mortality, 13 (2):
153-73.
Fowler, R. (1991) Language in the Nevs: Discourse and Ideology
in the Press, Londra: Routledge.
Gaugler, J., Anderson, K., Leach, C., Smith, C., Schmitt F. ve
Mendiondo, M. (2004) The Emotional Ramifications of
Unmet Need in Dementia Caregiving, American Journal
o f Alzheimers Disease and Other Dementias, 19 (6): 369.
Gibson, M. (2007) Death and Mouming in TechnologicaUy
Mediated Culture, Health Sociology Revieuj, 16 (5) : 415-24.
Glaser, B. ve Strauss, A. (2005) Auareness o f Dying, Londra:
Aidine. (lk basm 1965.)
Grunier, A., Mor, V., Weitzen, S., Truchil, R. ve Teno, J. (2007)
Where People Die: A Multilevel Approach to Understanding
Influences on Site of Death in America, Medical Care
Research and Reuieu, 64 (4); 351-78.
Hooks, B. (1994) Sorrowful Black Death Is Not a Hot Ticket,
Sight and Sound, 4 (8): 10-14.
Hooks, E. (2001) Adrenaline Moments and Conflict: Two Es-
sentials for Good Stoytelling, Computer Graphics, 35 (2):
40-1.
Johnson, A. ve Jackson, D. (2005) Using the Arts and Humanities
to Support Leaming About Loss, Suffering and Death,
International Journal o f Palliative Nursing, 11 (8): 438-43.
Kessler, E., Rakoczy, K. ve Staudinger, U. (2004) The Portrayal
of Older People in Prime Time Television Series: The Match
with Gerontological Evidence, Ageing and Society, 24 (4):
531-52.
King, S. (1996) The Green Mile, Londra: Orion. [Yeil Yol, ev.
Glden en, Altn Kitaplar, 2000]
Klass, D., Silverman, P. ve Nickman, S. (1996) Continuing Bonds:
New Understandings o f Grief Londra: Taylor & Francis.
Knox, S. (2006) Death, Afterlife, and the Eschatology of
Consciousness: Themes in Contemporary Cinema,
Mortality, 11 (3): 232-52.
Lemer, B. (2006) When Mness Goes Public: Celebrity Patients and
How We Look at Medicine, Baltimore, Mayland: Johns
Hopkins University Press.
Mcllwain, C. (2005) When Death Goes Pop: Death, Media and the
Remaking o f Community, New York: Peter Lang.
Mclnemey, F. (2006) Heroic Frames: Discursive Constructions
Around the Requested Death Movement in Australia in the
Late 1990s, Social Science and Medicine, 62 (3): 654-67.
McNamara, B. ve Rosenwax, L. (2007) Factors Affecting Place
of Death in Westem Australia, Health and Place, 13 (2):
356-67.
Mahon, M. (2000) The Visible Evidence of Cultural Producers,
AnnualRevieu) o f Anthropology, 29 : 467-92.
Meyer, T. (2005) Media Portrayals of Death and Dying, The
Forum, 31 (2): 3-4.
Pausch, R. (2008) The Last Lecture, Sydney: Hachette. [Son
Konuma, ev. Merve Duygun, Butik Yaynlan, 2008.]
Pickering, M., Littlewood, J. ve Walter, T. (1997) Beauty and
the Beast: Sex and Death in the Tabloid Press, D. Field,
J. Hockey ve N. Small (haz.), Death, Gender and Ethnicity
iinde, Londra: Routledge, s. 124-41.
Prejean, H. (1994) Dead Man Walking, New York: Vintage Books.
Quindlen, A. (1994) One True Thing, New York: Dell Publishing.
[Tek Doru, ev. Berat elik, Epsilon Yaynlar, 1999.]
Schultz, N. ve Huet, L. (2000-1) Sensational! Violent! Popular!
Death in American Movies, Omega, 42 (2): 137-49.
Seale, C. (1998) Constructing Death: The Sociology o f Dying and
Bereavement, Cambridge: Cambridge University Press.
----- (2004) Media Constructions of Dying Alone: A Form of Bad
Death , Social Science and Medicine, 58 (5): 967-74.
Segers, K. (2007) Degenerative Dementias and Their Medical
Care in the Movies, Alzheimers Disease and Associated
Disorders, 21 (1): 55-9.
Van Fuqua, J. (1996) Can You Feel It, Joe? Male Melodrama
and the Feeling Man, The Velvet Light Trap, 38 (Gz): 28-
38.
Waites, K. (2006) Invisible Woman: Harbert Ross Boys on
the Side Puts HIV/AIDS and Woman in Their Place, The
Journal o f Popular Culture, 39 (3) : 479-92.
Wijdicks, E. ve Wijdicks, C. (2006) The Portrayal of Coma in
Contemporary Motion Pictures, Neurology, 66 (9) : 1300-3.
Williams, A. (2006) Perspectives on Spirituality at the End of
Life: A Meta-Summary , Palliative and Supportive Care, 4
(4): 407-17.
1 1 YAHUDI-HIRISTIYAN
GELENENDE LME
DOUGLAS DAVI ES

LME VE YAAMANIN DNAMKLER

Bu blmn asl odaldand konu Hristiyanlkta lm


olsa da, sayla ilgili strap, lm, dirili ve kefaret gibi
fikirlerin kltrel kklerinin Yahudilikte olduunu kabul
etmek nemlidir. sa balangta havarileri tarafndan
nce bir Yahudi Mesih olarak grlse bile, aradan geen
birka yzylda kimlii gelimi ve Hristiyanlk inancn
da T an n mn kutsal olu olarak tanmlanr olmutu. Onun
lme eylemi, T an n yla kefaret ahdi yoluyla lmden kurtu
lu olarak anlalan Hristiyanlk inancnn merkezindeki
selameti oluturmutur. sann yaad ihanet, yarglan
mas, krbalanmas ve armha gerilmesi, bu arada hata
syledii son szler, gzlerini kapayp son nefesini verm e
si, bunlarn hepsi yaamn sona eriine ilikin dokunakl
bir kiisel anlat kurmaya katkda bulunmu ve paradoks
olsa da, bu anlat lmekte olan Hristiyanlar iin bir umut
kayna olarak grlmtr. Aada greceimiz zere,
vaftiz ve komnyon gibi, dnya tarihinde en ok uygula
nan ayinlerden olan iki asli Hristiyanlk ayini de znde
lmeyi barndrmaktadr. Yine de Hristiyan inancn ate
leyen umut duygusunu dorular biimde, byle bir lme
asla son nokta deildir. Nihai yazg, yeniden dou ve yeni
yaamn konusudur; bunlar sonsuz bir br dnya ya
ants olarak da anlalabilir, yeryznde yeni nitelikte
bir varolu biiminde de. Bu olgular, kabul grm pek
ok aziz ve ehidin yaamlar, vecizeleriyle, ayrca Hris
tiyan kiliseleri ve mezarlklaryla birlikte, sregiden bir
gelenei oluturmutur; btn bunlar Kellehearn lmeye
ilikin grece yakn dnemli toplumsal, insani ve bilimsel
zmlemelerden tretilmi yedi izleiyle iliki iinde de
erlendirilmelidir. Bunlar ksaca ele alacak olursak, faillik
izlei yaam vermede de almada da baat znenin insan
deil, Tanr olmas bakmndan Hristiyanla mugayirdir.
nsanlarn yazglarn kendi ellerinde tuttuklar fikri kk
ten sekler olarak grlebilir. Dorusallk ise, tam tersi,
Hristiyanln yaam, T an n ya doru olsa da, bir yolculuk
olarak gren algsnda derin kklere sahiptir. Kellehearm
dalgalanma izleinin de Hristiyanlkta karl vardr; bir
cenaze vaaznn da uzunca dile getirdii zere, yaamn
ortasndaysak lmdeyizdir ve bu da yaamn salmml
belirsizliinin kabuldr; bu yle bir belirsizliktir ki, baa
rl bir yatrmndan pek ok kazan elde etmi bir insan,
maln mlkn artrdktan sonraki sabah lebilir (Luka
12: 15-21). Kopu izlei ise eitli biimlerine ne tr de
erler atfedilecei bakmndan daha karmaktr. Dnya
dan kopu, szgelimi kutsal olanla btnlemeye kout
gitmise (ana karakteri de bir lde ayrlma izleini sergi
leyen Eybn Kitabndaki Bilgelik edebiyat gibi) olumlu
grlebilir. Bu karakter, banla kapl bedeninden yaralar
kazsa da, ocuklarnn yasn tutmak, maln mlkn
kaybetme kederini yaamak zorunda kalsa da T an n ya la
net etmeyecektir (Eyb 2:4-10). Baka bir bak asndan,
k olarak lme algs sann son strab ve lmnde
ar basar. Belirsizlik ya da haklardan alkonmu lm iz-
leklerine gelince, bu Hristiyanla yabancdr ve yaamn
dnyeviletirilmesinin bir belirtisidir; bu dnyevi anlay
n deer anlatlan ise Hristiyanln kurtulu kavram
dahilinde olumlu deerler ykledii, lmle ilgili kaynak
lara dayanmaz. Buna tmyle zt olaraksa, Kellehearm
aknlk izlei, aslnda Hristiyanln geleneksel dnm
olarak lme kavramnn uzantsdr ve bu konu blmn
geri kalannda aynntlanyla ele alnacaktr.
Benlik iin lme
Hristiyan maneviyatnda egemen izleklerden biri, yaa
mn benlik asndan bir lme, Tanr asndan ise bir
yaay biimi olduudur. ehitler meselesinde apak
olsa da, yksek mecazi gc, inananlarn Tanr ve ba
kalaryla iliki iinde nasl yaayacaklarn da belirler.
Bununla yakndan balantl olarak, Hristiyan ibadet ve
ayinlerinde lme hakkndaki bu fikirler gerek sann kii
lii zerinden gerek inananlarn kiisel yaam lar zerin
den ifade edilir. Burada retisel, simgesel ve varolusal
lemler birbirini beslerken, Vaftiz, Efkaristiya ve gnlk
ibadet bakalarnn iyilii iin kendini kurban etme eti
inde ve Yce Tan rya imanda tezahr eder. lmenin
marazi olarak grlmemesi, lm korkusunun olmad
olumlu bir yaam tarznn da zeminini oluturur. ada
Hristiyanln dm noktasnda, bu geleneksel gr
hl lmden sonra yaam inancnn temeli olarak ko
ruyanlar ile onu bu dnyevi yaam a ilikin bir konum
ina etmenin temeli olarak daha varolusal biimde yo
rumlayanlar bulunmaktadr. Her iki taraf iin de len ve
ykselen kurtarc olarak sa motifi temel bir rol oynar,
am a farkl biimde yorumlanr. Dolaysyla Hristiyanln
iki bin yl boyunca ve ondan nce Yahudi dncesi ve
pratiiyle geen bin ylda hem yaratc hem kurtarc olup,
kendini aa vuran bir ilah inancnn genel bir ykselii
ne tanklk edilmitir. Bu ilahiyat gdml kltrel ser
maye 20. yzyln psikolojik ve sosyolojik modellerinden
ok daha nce, milyonlarn kendi yaam a ve lme anla
ylarn, lmekte olan kimseye ve geride kalanlara bakm
ve destek olma biimlerini etkilemitir. Bununla birlikte,
entelektel aznlklarn zellikle 19. yzyldan itibaren
dnyevilemesi ve bu arada 20. yzylda Bat etkisindeki
toplumlarda daha yaygn biimde dnyevilie kaylmas,
toplum-tp bilimlerinin alternatif aklamalar ortaya att
bir ada bu inanlarn ounun sorgulanmasn berabe
rinde getirmitir.
YAHUDLKTEK KKENLER

Yaratl en eski Yahudi metni olmasa da, Kutsal Kitapta-


ki yaam ve lm izleklerinin temelini oluturur; cennette
batan karak yasak meyveyi yiyen dem lme yazgl
klnmtr; topraktan gelmi, topraa gidecektir: toprak
tan topraa, klden kle (Yaratl 3:19). Bu dem motifi
Tanr ile seilmi insanlar arasnda balayc bir yeminle
faillii konumlandran bir ahit fikrine baldr. nsann
zayfln ve gnahlarn dikkate alsn bu ahit gelecee
doru muazzam bir yolculuun sahnesini kurar. dem ile
Havvann kovulduu Cennet Bahesinden yolculuk ile
Kabilin kardeini ldrmesine ceza olarak baheden uzak
latrlmas vaat edilmi bir barnma ve bolluk meknn
anlatma amac tar. Akitle belirlenen alan, Yaratl m it
lerinde lm ile yaam belirleyen dier ahit gstergeleriy
le de koutluk iindedir. Tanr dem ile Havvay cennet
ten kovarken onlar giydirir; Kabil am aszca dolamaya
koyulur, ama bu katili bile ona saldracak olanlardan ko
rum a amal bir damgas vardr: Kabilin damgas. Nuh
sel felaketi srasnda korunakl gemisine kapatlr, ama
temizlenmi yeyzne tekrar karken onu bir gkkua
karlar; bu, Tanr ile Nuh arasndaki bir akdin grnr
iaretidir. Tanr ksa sre sonra brahim ile oullan iin,
bugn Yahudiler arasnda srdrlen snnet gibi daha
kalc ahit iaretleri buyurmutur. Levenson (1993) tart
mal biimde, snnetin kadim sraillilerde ilk doan erkek
ocuun Tan rya kurban edilme geleneini ikame ettiini
ileri srmektedir. Bununla birlikte, yaam ve lm barn
dran bir yolculuk anlatsnda faillik, srail kabileleri ve
ailelerinde bugne kadar srm ortak bir Yahudi kimlii
algs oluturmaktadr. srailde yazg fikirleri, lahi kanun
Torayla ynetilerek, peygamberlerin ilham ve uyanlaryla
ve din adam lannca ritellerle anmsatlarak gelimitir.
lk Yahudiler T a n n nn kendilerine uzun bir yaam, bol
bol evlat ve kuaklar boyu srecek bir nam vermesini
diliyorlard: Erdemli olan serpilecek, gnahkr olan ise
ocuksuz lecek, ad anmsanmayacakt. Yaayanlar l
leri istenmeyen alan olan eolde ya n um ut yar korku
meknndaki glge figrler olarak dlyorlard (Nairne,
1928: 165). Bazlar burada tektanncln domasnn
Yahudileri atalarnn fikirlerini redde gtrdn ileri
srmektedir: Velev ki atalar vard, yine de onlarla ba
kurulmamalyd (Blenkinsopp, 2004). Yaam, yaayanlar
ve Tanrya ibadet edenler iindi, atalarnn hayaletlerinin
peinde koanlar iin deil. Gelgelelim zam anla lnn
yeri yeniden belirlendi ve bu kez Tanr mn yeyznde ge
lecek hkm ranlna inancn unsuru olarak, dirilii bek
leyen bir imge olarak izildi. lmn aknl, yalln
ve torun anlarnn dzeyinden Hezekielin kuru kem ik
lerle dolu ovasnda aka grnen yeni dnya dzenine
ekildi; bu da Rabbin topraa insan biimi verm eden nce
kuru topra buharla nemlendirdiini anlatan, Yaratl
kitabndaki yaratl mitinin yanklar (Hezekiel, 37:1-14).
Dirili fikirlerinde erdemli insanlarn, zellikle Tanr
uruna kahram anca ehit olanlarn lmlerini, rnein
sadan iki yzyl nce Makkabi ayaklanmasnda lenleri
koruma ihtiyacnn pay vardr. Erdemli insanlar boa l
meyeceklerinden, dirili fikri ve baz metinlerde, ruh ola
rak devam etme fikri, lnn ruhuna dua etme ve kefaret
iin kiisel strabn rol fikri, Yahudi dnyasna temelli
katklar olmutur; sa, Makkabilerin drt kitabnda bun
lara kant olarak gelmitir. lk Yahudi ritellerinde genel
de ikili defin vard, kazlm m ezara gmldkten sonra
bir de kemikler bir kutuya konulurdu; bu kutu zerinde
ki desen motifler (rnein gemi motifi) lnn gelecekteki
yolculuunun simgesi olarak yorumlanmtr (Kraemer,
2000: 17). O zamandan beri Yahudiler diaspora toplu
luklar halinde ve II. Dnya Savanda Nazilerin yapt
soykrmdan sonra kurulan srail devletinde iki bin yllk
bir dnm sreci geirdiler. Kraem ern iddiasna gre
byk felaketin (oah) Yahudileri nceki katliamlardan
daha fazla etkilemesinin bir nedeni de nceki yzylda Ya
hudiler arasnda br dnya inancnn giderek azalm
olmasyd. Holokost bir inan krizine yol am deildi.
Onu nceleyen bir inan krizi H olokostu bir ilahiyat eii
haline getirmiti (Kraemer, 2000: 148; vurgular asl m e
tinde) . Bu, bir kltrde br dnya inanc umudunun ro
ln dokunakl biimde gstermektedir ve szgelimi, M
2. yzyldaki Makkabi katliam srasnda grlen umut
verici dirili inancyla Nazilerin yapt soykrmn cesaret
krc etkisi kar karya konulabilir.
br dnyaya inanlsn ya da inanlmasn, Yahudi
cemaatleri trenli cenazeyi tevik etmeyi srdrmtr;
burada cemaatin yardmyla ve gndelik ilere dnmeden
nce gerekleen iva (yedinci gn) yas nemli bir tarih
tir ve l iin dnemsel olarak dzenlenen anma trenle
rini de ierir.

HIRSTYANLIKTAK GELMELER

Yahudilerin dirili inanlar Hristiyanln balarnda esas


odak noktas olmutu; bu dnceye gre Tanr sann
erdemli yaamn, onu l iken, bir nevi yeniden yarat
mak zere ge ykselterek dllendirmiti. Bu, ilk Hris
tiyanlarn maneviyatndaki yaam a ve lme izleklerine de
yedirilmitir. Yahudiliin derin tarihsel etkisi, geleneksel
Hristiyanln ilahiyat bakmndan birbirine bal yaratl
ve selamet kavramlarnda srdrld; bu, yaama g
l bir ahlaki anlam algs, insann yazgsna da bir ekil
kazandryordu. Bunun altnda da hem zc hem zafer
olarak lme algs yatyordu. Bu ikiliin yerleik ifadelerin
den biri, Cennetteki mitik-retisel dem ile ikinci dem
olarak izilen tarihsel saya uzanan ikili dem motifinde
yatmaktadr; bu ikinci dem in armha gerilerek lm,
sann Mesih olarak lp ge ykseldii iddiasyla bir
likte, Hristiyanln Yahudilikten ayrlarak domasnda
neredeyse merkezi yer tutar. Hristiyanlkta, Mesih sann
dirilii yoluyla yaplan lmde akmlk vurgusu Hristiyan
inanc iin kurucu nem kazanm ve Vaftiz ya da Efka-
ristiya gibi dzenli trensel uygulamalarn zeminini hazr
lamtr; bunlarn ikisi de cenaze trenleri iin bir matriks
oluturmaktadr. Hristiyanln, doum yeri Akdenizden
yaylmas, sanat, mimariyi, mzii ve edebiyat, bu ara
da btn dnya kltrlerinin felsefesini etkilemi, ama
bunda lmn fethi anlay her zaman byk yer tut
mutur. Bu hem bireye lm sonrasnda daha mkemmel
bir cennet varlnda yaamn srdrme umudu hem de
Kierkegaardm lmcl Hastalk Umutsuzluk (1968) adl
eserinde olduu gibi bu dnyadaki varolusal tefekkr
lerini ina etme arac salamtr. Hristiyanln parlak
yan, sada kiileen bir somut um ut sunmas ve bunu
Heideggerde olduu gibi lm zerine baz felsefi mlaha
zalarla deil, da dnk ibadetlerle erevelendirmesidir
(Macquarie, 1973: 120). Hristiyanlk sayla birlikte lme
anlayn gndelik yaam a tayan bir maneviyat iinde,
iman ile lmde akml yan yana koymutur. nsann
gnahkrl, lmllk bilgisi, lm korkusu ve hem
insann hayatta kalmasn yetkilendiren hem de lmde
aknlk imknn ngren um ut hissi gibi temel meseleleri
btnletirmitir. Bu fikirler yaam ahlaki deerlerle do
natan bir toplum dnyasna aittir ve bunun iinde, daha
sonra Yahudilerde ortaya kan, lm gnahn kefareti
olarak gren anlay da bulunmaktadr. Eskiden hayvan
larn kurban edilmesinde grld zere, kefaret olarak
lme lmn bir tr strap olduu ve genel haham gr
ne gre strabn da kefareti belirledii temelinde insan
lara da uygulanmtr (Kraemer, 2000: 98).
Hristiyanlk bu Yahudi fikirlerini dnyaya yaym,
bunu yaparken de sann strap ve lmn insanln
gnahlarnn kefareti olarak ne karmtr. sann di
riliini, mmin olarak yaamasnn dl olarak gren
ve yeni kavutuu enerjiyi Kutsal Ruhun hareketi olarak
tanmlayan bir Hristiyanln baars yeni ve kapsayc
bir cemaatle pekimiti. Putperest dnya, zellikle m pa
rator Konstantinin 4. yzylda bu inanc benimsem esiy
le birlikte sann dirili zaferinin arenas haline gelmi,
bunu izleyen yaylmaclk Hristiyanln tednya inan
cn salamlatrmt. Hristiyan devlet ynetiminin ou
zaman kilise ve mezarlk yapm gibi mimari programlarla
kol kola giden salt kltrel gc, yaam yolculuunu bu
dnyadan br dnyaya, nihayetinde vaftizden en son t
renlere kadar sren riteller erevesine oturtarak m e
ru bir lm ve tednya akidesinin olumasna yardmc
oluyordu. Hristiyanlkta lme ayrks bir olay deil, temel
eylemdi.
Yaam ilahi bir gcn hkm altndayd, ama ki
lise nderleri araclyla idare ediliyordu. Hristiyanlk
Eybn Kitabndaki konular benimsedi; bu kitabn
kahraman kaza, alk ve lmlerle sahip olduu her eyi
yitiriyor, am a buna ramen unu syleyebiliyordu: Rab
verdi, Rab ald: Rabbin adna vgler olsun (Eyp, 1:21).
Gelimi Hristiyan dncesinde bu g Kutsal R u h la
zdeletirilir ve bir yerde Tanr ve Yaam Veren olarak
tanmlanr. Bu dini taahht, yaam Tanrnn m kafa
t olarak kabul eden fikrin de zemini olur; bu yaam On
Em irde belirtildii gibi cinayetle olsun, uzun sre ciddi
bir gnah olarak grlen intiharla olsun, insan eliyle
alnm am aldr. 6. yzyldan 20. yzyla kadar Katolik
gelenei intiharla lmleri sorunlu bulmu ve bunlarn
ounda normal bir Hristiyan cenazesi dzenlenmesini
yasaklamt. tanazi ya da yardm l intihar gibi gn
mzn etik tartmalarnda ileri srlen T an n y taklit
etme fikri tam da bu dnce izgisinin devamdr. Ke
limenin en gerek anlamyla lm T an n mn ellerindedir,
bireyin kontrolnde deil. lmenin kendisi Hristiyanlk
ta son ayinlerin papazlarn nezaretinde olmasyla ya da
ller iin ayinlerin papazlarn desteinde nemli bir yer
tutmaya balamasyla erevelendirilebilir. Daha kesin
olarak, yaamn son ksmlar ounlukla yolculuk bak
mndan ele alnmtr, ama bu, kkleri dnyevi yaamn
en balarnda, her zaman vaftizle balayan bir yolcu
luktu. Dnya apndaki cemaatin (kilisenin) bir paras
olarak bireye ilahi yararlar getiren bir kutsal ayin olan
bu Sakrament, Efkaristiya ya da Mass ile tamamlanr;
bunlar bireylere yeyzndeki yaamlarnda yol gsterir
ve lm ncesi uygulanan Komnyonla birlikte doal bir
takviye g kazanr. Bunun Latince ad olan viaticum yol
culuk yiyeceine gnderme yapar ve aka Hristiyann
T an n ya doru gidiinden bahseder. Hristiyanlk dem in
Cennetten kovulmasn anlatan Yahudi kklerinden ba
layp, ssz topraklara yolculuu ve ahitle vaat edilmi top
raklara snmasna kadar yolculuk olarak yaam motifini
devralmtr. Bu deyiin derin kltrel etkileri vardr ve
Dantenin 14. yzyl balarnda yazd lahi Komedyanm
ilk satrlarna yle yansm tr (1971: 67).

Yaam yolumuzun ortasnda


karanlk bir ormanda buldum kendimi,
nk doru yol yitmiti.1

17. yzyl sonlarnn olduka farkl dini dnyasnda John


Bnyann armh Yolcusu (1628-88) adl eseri yaam
Cennete bir yolculuk olarak resm eder ve lm bu yolda
yalnzca bir duraktr. Hristiyanlk ilahileri de benzer bi
imde yolculuk motifleriyle doludur. 1745 ylnda Gallerli
evanjelist air William W illiam sm Bana yol gster, Ey
Yce Yehova adl tannm eseri buna rnektir; bu eser
Hristiyan mminleri, M srda tutsaklktan kp usuz
bucaksz topraklarda dolanm, ardndan rdn Nehrini
geerek vaat edilmi topraklara girmi kadim Yahudilere
benzer haclar olarak anlatmaktadr. T an n ya tm yolcu
luum boyunca bana klavuzluk etsin dilei, Eski Ah itte-
ki, susam haclara su salayan ilahi kristal eme ile
yn gsteren ate bulut stunu imgesine dayanr. Yol
culuun sonunda lm, Vaat Edilmi Topraklara girm ek
tir ve burada buna uygun duygulara hitap edilir.

rdnn kysna geldiimde


Kayglarm korkularm bir kenara ittim:

1Dante, lahi Komedya, ev. Rekin Teksoy, Olak Yaynlan, 1998.


lm lsn, cehennem yok olsun,
Beni salimen Filistin yakasna geir dedim.
(B ailey, 1950: 110)

Hac bu salimen geite T an n ya hamdsena ilahilerini


okur. Cenazelerde sylenegelen bu ilahi Gallerde birka
kuak boyunca uluslararas rugby malarnda kullanla
cak dzeyde yaygnlamtr; bu da ilahilerin, arklarn
ve mziin insann bir duygu teline dokunmad md
dete yaygn bir destek kazanamayacann gstergesidir.
Belki yolculuk motiflerine duyulan bu yaknln neden
lerinden biri de insanlarn yaamna temas etme gc
dr. Dantenin ferasetli tasvirinde olduu gibi, uyanarak
yaamn geip gittiini fark ettiimiz ve kendimizi tuhaf
bir yerde, onun deyimiyle karanlk bir ormanda buldu
umuz nokta genelde yaam yolculuumuzun ortasdr.
Byklerimizin yalanp lme deneyimi ve hatta kkle
rimizin doup byme deneyiminin bizim ve akranlarm
zn zerinde etkide bulunmas zaman alr (Young, 2002).
Yolculuk imgesiyle zihinsel ve duygusal bakmdan algla
nabilir hale gelen zamann geiini uyanarak fark ederiz.
Hristiyan cenaze ritelleri genelde bunu, geride kalanlar
geip giden zaman zerine dnmeye davet ederek ve
yaamlarn mmine yakr ekilde geirmelerini tle
yerek vurgular.

Trensel lme
Yaratltan gelecekteki yeni gklere ve yeni yerlere doru
devam eden, vaftiz ya da cenaze ritellerinin olduu do
rusal selamet tarihini tamamlamak zere Hristiyanlk,
lme biimlerini kapsayan dngsel riteller de gelitir
mitir ve bunlarn banda Efkaristiya gelir. Bu bakmdan
Kellehearm salnm olarak lme motifi kiinin fanilii
ni alglamas ile yaam a ballk hissi arasndaki salnm
olarak anlalabilir. Vaftiz sradan yaam ok uzun sre
boyunca, Kutsal Ruh tarafndan ynlendirilecek bir tr
yaam biimine dntrlmesi gerekli bedensel yaam
olarak deerlendirmitir. rnein Anglikanlarn 1662deki
Toplu Dua Kitabnda Tan rya yle seslenilir: Ey mafiret
sahibi Tanr, bu ocuktaki yal dem i yle gm ki, ondan
yeni bir insan kabilsin. Am in. Sonraki komnyonlar-
da da lm ile yeniden doum motifleri yaygndr ve su
szcnn ok anlaml kullanmna dayanr. Modern bir
su zerine duada Tan rnm Ruhunun yaratln ban
da zerinde dolam olduu Yaratln sularndan ve
klelikten Vaat Edilen Topraklardaki hrriyete ilerleyi
te suyun zerinden geilmesinden bahseder. Aslnda bu
yolculuk motifi ngiliz Kilisesinin 2000 ylnda yaymlad
Commor Worship kitabnda da baskn model haline gel
mektedir; orada papazn vaftize girii u szlerle balar:
Vaftiz, T an n yla yolculuun balangcdr (ngiliz Kilisesi,
2000: 345). Bu giri, gerekten de vaftiz suyu zerine daha
nceki aklamalardan da daha gldr, nk vaftiz
suyunda boulm am zla birlikte, gnahmzla leceimizi
ve yeni bir yaam a doacamz syler (ngiliz Kilisesi,
2000: 345). Boulma, imdiki zamanda lmeye ilikin
ifadelerin muhtemelen en glsdr. Vaftiz eylemi bizi
sann lmesi ve ykseliiyle birletirir (ngiliz Kilisesi,
2000: 345). Vaftizde lm ve dirili dinamiine ilikin bu
ada vurgu Pavlusun her gn ld fikrinde cisim-
leen Kutsal Kitap geleneine yaslanr (1 Korintliler 15:31)
ve bu da Efkaristiyay bir lm-yaam riteli olarak de
erlendirdiimizde anlam kazanan bir kavramdr.

Efkaristiya
Ekmek ve araba dayal Hristiyan riteli olan Efkaristi-
yann kkeninde, sann ihanete urayarak tutuklanp
yarglandktan sonra armha gerilmesinden hemen nce
havarileriyle birlikte yedii yemein (Son Akam Yemei)
izah bulunmaktadr. Geleneksel adan, Yahudilerin Ha
mursuz bayramna benzetilir. Burada, Yahudi ile Hristi
yan gelenekleri arasnda, btn sylem grameri lm ve
yaam motifleriyle izilmi dorudan bir ba grebiliriz.
Hamursuz yemei, bal bana, Yahudilerin Msrda esir
olduklar dnemin ve hrriyete katklar olayn ansn
yaatr. T an n mn Msra srt evirerek Msrllarn doan
ilk ocuklarn ldrd, ama Yahudi evlerine dokun
mad sylenir. Yahudilere bir kuzuyu ldrp mayasz
ekmek ve ac bitkilerle birlikte hzla yemeleri, ardndan
felaketten kendilerini koruma iareti olarak evlerini kuzu
kanyla iaretlemeleri buyrulmutur. Bylelikle Yahudiler
kendilerini esir eden Msrllarn lm ve belalara boul
duklar bir sahnede esaret halinden kurtulmulard, n
k ls olmayan hibir hane kalmamt (k, 12:30).
Bu Hamursuz ayini hl her yl bir Yahudi bayram olarak
kutlanmaktadr. Nitelii kkten dnm haliyle Hristi
yanlarn, Mass Kutsal Komnyon, Efkaristiya ya da Rab-
bin Akam Yemei olarak adlandrdklar dzenli, gnlk,
haftalk ya da dnemsel bir Hristiyan riteli haline de gel
mitir. Kutsal Kitap yazarlar, zellikle Aziz Yuhannann
ncili bu olayn simgeselliiyle yle oynamtr ki, rnein
sa Ham ursuzdaki kuzuyla ve gnahtan kurtulmak iin
var olan mabet kurbanlaryla zdeletirilir olmutur.
sa artk dnyann gnahlarn ortadan kaldran, Tanr
Kuzusudur (Yuhanna, 1:29). Yahudilerin esir olarak -
lmden hrriyet ve yaam iin vaat edilmi topraklara
kamalar anlam nda- kna ilikin Kutsal Kitaptaki
hikye Kzldenizin sularndan gvenli biimde geileri
ni de anlatmaktadr (Msrdan k, 14:22-31); bu yk,
daha sonraki bir Hristiyan vaftiz treni iin de seilmi
ve gelitirilmitir: Sen srailolullannn Msrdaki esaret
lerinden Vaat Edilmi Topraklardaki hrriyetlerine ula
malar iin sudan gemelerini saladn (ngiliz Kilisesi,
2000: 355). Dolaysyla vaftiz dili lm hakknda dnp
konumaya yardmc olacak bir Hristiyan maneviyat kur
mak zere Efkaristiya diliyle etkileime girmektedir.
Efkaristiyann merkezi riteli, sann havarileriyle
birlikte son akam yemeinin anlmasdr; burada da,
ksa sre sonra lmle karlaacak olan sann bede
ni ve kann simgelemek zere ekmek ile arabn rolne
odaklanlr. Am a bu ekmek ve arap eleri, ilk metinde
sylendii ve ayinde de belirlendii zere, sizin urunuza
feda edilmitir (Luka 22:19). Farkl Hristiyan gelenekleri
bu fikirlerde farkl yerlere vurgu yapar. Daha Katolik ge
leneklerde Mass bir tr fedakrlk halini alr; bu trende
sann ha zerindeki fedakrca lm, Isay simgeleyen
bir rahip tarafndan nakledilir ya da bazlarna gre yine
lenir. Katoliklerin tz deiimi2 akidesi, zellikle 12. ile 13.
yzyl arasnda Aquinal Thomas tarafndan felsefi olarak
gelitirildii haliyle, mevcut tzn ya da ekmein isel
doasnn aslnda sann tz ya da gerek doas oldu
unu, dolaysyla arabn da onun kan olduunu iddia
edecek kadar ileri gitmitir; burada bunlarn d grn
lerinin ya da arazlarnn, mmin tarafndan yenen ya
da iilen ekmek ya da arap olmasnn bir nemi yoktur.
Bunun kutsal mimaride, sanatta, mzikte arpc uzan
tlar olmas bakmndan gerek dnya kltr tarihi a
sndan gerek yz milyonlarca insann iman ve maneviyat
asndan son derece byk nemi haizdir. Bu eler sz
konusu olduunda mminlere size feda edilmi sann
bedeni ile kann kiinin sonsuz yazgsyla balantlan-
dran szlerle hitap edilir: Bunlar seni ebedi yaamnda
koruyacak ya da benzer bir ifade kullanlr. Daha Protes
tan gelenekler ise sunak zerindeki kurban algsn do
rudan oluturmaktan kanarak ortak bir masa ve yemek
etrafnda sann lmn yd etme ya da onunla zde
leme duygusu yakalam aya alrlar. Her iki durumda
da sann yaam, lm ve yeniden diriliinin mminin
yaam, lm ve ebedi geleceiyle balantlandnld bir
tren sz konusudur. Dahas, sregiden gnlk yaam

2Tz deiimi veya tzsel dnm (transsubstantiation): Efkaristiya


ayinindeki ekmek ve arabn znn, Isann bedeninin ve kannn
zne dnt ve geriye yalnzca ekmein ve arabn grnmleri
nin kad retisi. 1215teki Lateran Konsilinde kabul edilmi ve res
men 1551deki Trento Konsilinde tanmlanmtr ed. notu.
iin yeni bir canllk duygusuyla balantlandnlr. Yaam
ile lm, ibadete dayal bir maneviyatn ayrlmaz paras
haline gelir.

lyle irtibat
Efkaristiya birok gelenekte lnn deerlendirildii bir
mekn salar. l iin dua dzenli liturjide deimez bir
yere sahiptir, hatta uygulamada, yaayanlarn l yakn
larnn varln duyumsamalarn salar; bu meseleye s
radan ibadetiler pek ilgi gstermese de, biimsel olarak
Azizler Komnyonu retisiyle balantldr. Bu geni bir
kavram olup ok sayda yorum a aktr, ama en azndan
yaayanlarn ister canl ister l olsun daha byk bir
mmin cemaatinin ve Tan rnn paras olarak dnme
lerine imkn tanr. Protestan gelenekleri ise insan yazgs
nn birey ile Tanr arasnda belirlendiini, l iin dua
larn bunu etkileyemeyeceini savunarak bu retilerden
uzak durma eilimindedirler. Eer duann lmekte olan
kiilerin son dnemlerinde ok nemli bir e olduuna
ve mrn son anlarnda papaz desteini zendirdiine
marnlyorsa, ller iin dzenli dua, bir anlamda, lyle
balar koparmay da engelleyebilir.
Pek ok Hristiyan geleneinde, llere ve yaayan
larn bir yandan kendi lmleri zerine dnrken di
er yandan lenlerle nasl iliki kurduklarna odaklanan
baka dnemler de vardr. Her yl kutlanan Azizler Gn
1 Kasm da, Ruhlar Gn ise 2 Kasm da mevtalara biraz
farkl bir ekilde odaklanr. Ruhlar Gn ayn zamanda
Hristiyanln tarihi boyunca yaayanlar ile mevtalar ara
snda eitli dua biimleri araclyla iliki kurmaya ne
denli dikkat gsterdiini de anmsatmaktadr. zellikle de
ortaa dnemi u adan nemlidir: Yaayanlar llerine
br dnyada yardm c olmas iin dua ettirmek amacy
la para derlerdi, hem bylece kendi ahlaki durumlar
nn lm sonras yazglarn nasl etkileyebileceini de bir
kez daha anmsam olurlard. Gnahkr Hristiyanlarn
Cennette T an n yla karlamadan nce srldkleri bir
yer olarak A raf fikri de inan kmesinin parasyd ve
mevtann Araftan Cennete daha erken ya da kolay ge
mesini salamak zere T an n dan a f satn alnabilecei
fikrine itiraz eden Protestan Reform unu hzlandran un
surlardan da biriydi. rnein Katolik M eksikada yaygn
bir tren olan ller Gnnde, Ruhlar Gn ller ile
yaayanlar arasnda mezarlkta kutlamalarla balantl
ilikiler kurulmasna ve ayrca lm imgeleriyle oyunlara
sahne olur.
Hristiyanlkta lm-yaam salnm duygusunu kes
kin biimde ileyen unsurlardan biri de Kl arambasdr;
sz konusu gn, diriliin kutland Paskalyaya kadar
sren ileci bir Byk Perhiz dnemine giritir. Katolik
geleneinde bu olaya adn veren ritelde, bir tvbekr
mminin kafasna kller yerletirilerek, topraktan gel
din, topraa dneceksin szleri yinelenir; bu, T an n nn
ilahi inayetten uzaklaan dem e topraktan geldiini ve
yazgsnn da ona dnmek olduunu anmsatmasna da
yal Yaratl mitinden alnm bir ifadedir (Yaratl, 3:19).
Bu simgesel olay inananlara lmekte olduklarn anlatr.
Onlar tvbe dnemine ve oru tutarak greli bir bedensel
perhiz dnemine davet eder. Bu yaklak krk gnlk oru
sresi son haftasnda doruk noktasna varrken, pek ok
Hristiyan gelenei, sann ihanete urayp lmesinin ei-
indeyken yaadklarn anlatan eitli trenler icra eder
ler. Bunlardan iki tanesi Kutsal Perembe ile Hayrl Cuma
burada bizim amzdan nemlidir.

hanet ve lme
Orutan nceki son perembe, Kutsal Perembe ola
rak adlandrlr; bunun Latince kkeninde mandatum,
yani emir szc bulunmaktadr ve Aziz Yuhannann
ncilinde sann bir havarisinin ayan ykam asnda ol
duu gibi, birbirinizin hizmetkr olun ve birbirinizi se
vin emrine gnderme yapar (Yuhanna 13:34). Yuhanna
Son Akam Yemei srasnda yaandn aktard iha
neti yemein mahremiyeti ve eytann Yehudann iine
girmesi balamna yerletirir (Yuhanna, 12:2, 21-7); te
yandan Sinoptik ncillere3 gre Yahuda skariyot, say
Getsemani Bahesinde perek ona ihanet eder (Matta,
26:49; Markos, 14:45; Luka, 22:48). Ardndan sa yakala
nr, yarglanr, krbalanr ve armha gerilir. Dolaysyla,
sevgi emri Yahudi Hamursuz dneminde gerekleirken,
sonraki yorum onu yukarda sz edilen Hamursuz ile Ef-
karistiyann hizasna yerletirmitir. Bu olaylar kuatan
metinlerdeki insani duygular ile ilahi acma duygusu,
ihanet, sevgi ve sann Getsemani Bahesindeki kederi
meselesine (Hristianlktaki lm maneviyat asndan
ok nemli bir kesit) odaklandndan olduka yksektir.
sa en yakn havarilerine, kendi Babas olan Tan rya yak
larken onu iyi izlemelerini syler ve mmknse elinde
ki kadehi almalarn ister. Bu kadeh lmn simgesi
olup olayn sonraki pek ok temsilinde yer alr ve havari
leriyle birlikte yedii Son Akam Yem einin ve ardndan
gelen Hristiyan Efkaristiyalannn kadehini antran
karmak bir simge oluturur (Markos, 14:24). Bu sim
ge, Kutsal Kse mitlerinden de hi eksik olmamtr. sa
aslnda yaklam akta olan lmnn nne geilebile
ceini dnerek dua etmektedir (rnein Matta, 26:36-
46). te burada, Son Akam Yem einde herkesin imesi
teklif edilen kadeh ve T an n nm mstakbel krallnda
grnecei tahmin edilen karlkl ime (Matta 26:29) ile
o anda nnde duran strap ve lm kadehinin kes
kin bir tarzda yan yana getirildiini grrz. Am a sa u
nl szlerini ekler: Yine de benim deil, senin istediin
olsun (Luka, 22:42). Luka ncilinde (22:44) kadim metin
lerin bazlarnda bulunan, ama hepsinde olmayan, sann
ektii straba ilikin baz ek tasvirler vardr; buna gre
onun en byk samimiyetle ettii duann sonunda yere

3 Sinoptik nciller: erikleri birbirine benzeyen ilk ncil: Matta, Mar


kos, Luka ed. notu.
damlayan byk kan damlalarn andran bir ter boalr.
Ardndan, bu ncil anlatlarnda sa havarilerine gittiinde
onlarn uyuduunu grr. Lukann havarilerin kederden
uyuduunu sylemesi bir anlamda nezaket belirtisidir,
zira onlarn sada grdkleri eyden duyduklar skntya
ve buna tepkilerine iaret eder. Luka, geleneksel olarak,
hekim diye tarif edilir (Koloseliler, 4:14). Byle bir keder
uykusu sevdiklerini izleyen pek oklarnca bilinmeyecek-
tir. saya bu konuda bir melein yardm ettii anlatlr
(Luka 22:43). Son Akam Yem einin ve bu Getsemani ke
sitinin btn balam, her Sinoptik Incilde de derin
kederdir. Bu keder duygusu hem ncil metinlerinde hem
ada Hristiyan liturjisinde ve maneviyatnda yaklaan
ac ve zntyle katm erlenerek Hayrl Cum aya varr.
Baz kiliselerde sunan boaltlmasyla kilisenin kutsal
m eknnn ana noktas ak braklr, klar kslrarak
simgesel mesajn iyice anlalmas istenir ve bu srada
sylenen 22. Mezmur gibi mezmurlar, Tanrnm terk et
tii bu hizmetkarnn dokunakl mesajn glendirir. Bu
mesajda unlar vardr: Tanrm, Tanrm bana bak; beni
neden terk ettin? Hnerin neden benim iyiliimden by
le uzak, haykrlarm yantsz? - bunlar ayn zamanda
geleneksel bakmdan, sann armha gerilmiken ettii,
Tanrm, Tanrm, beni neden terk ettin? (Markos 15:34)
szlerinin oluturduu gelenein de bir parasdr.
Hayrl Cuma ya da Ortodoks Kilisesine gre Ulu
Cuma (hemen ertesi gn) bu duygulan alr ve sann
lm gnnn anlatmyla younlatrr. Bu ritellerin
tmnde tarihsel gemi ya da 2000 yl ncesindeki ncil
pasajlar zerine ina edilmi ilahiyat kurgularnn anla
tm, dini bir dille imdiki zamanda aktarlr. Duygularn
ncil metinleriyle, litu ji deyileriyle, dualar ve vaazlarla
kaynarken getikleri zaman imdi ve u andr. Bunlarn
tm de lm olgusuna balanmtr. Am a Hristiyanln
bak asndan nemli olan, btnndeki ilahiyat m e
sajnn bir amaca ynelik olmasdr. Kl arambasnda
kllerin konulmasndan, Byk Perhizdeki bir nebze i
lecilie, Kutsal Perem bedeki sevgi ve ihanetten Hayrl
Cum adaki strap ve lme kadar hepsinde bireyin ya
am sann ektii strapla yorulur. Mmin ile kurta
rcnn birbirine bal olduklarn vurgulamak zere pek
ok etmen bir araya gelir. lm yeri olarak ha pek ok
kilisenin mimarisinde ve sanatnda merkezi yer tutar.
ou tarihsel gelenekte ha biimli kilise inaat arm
ha gerilmeyi simgeler, hatta bazlarnda Kilise binasnn
uzun mihverinin bir yana kaymasyla, sann ldnde
bann yana dmesi de yanstlmtr; mzik ile sessizlik
de tamamlayc nitelikte olup birey ile topluluk yaamyla
ilgili kendi dinamizmini katar.
Katoliklik ve baz baka gelenekler vitray camlar ve
resimlerde sann ilesinin eitli sahnelerle anlatmakla
kalmaz, ayn zamanda duvarlarda da armha geriliin du
raklarnn4 bulunduuna rastlanabilir. Bu tr tasvirlerin
kkeni, sann Calvaryde armha gerilmesi srasnda onu
yarglayan Pilatusun evinden itibaren hac yolunu izleye
rek Kudse giden haclarn yaadklar deneyime dayanr.
Bu hac yolu ile sann bu yol zerinde bana gelen olay
lar zihinde canlandrmaya dayal tapnma, armha gerili
in duraklarn ieren on drt kabartma ile ritelletirilir.
Avrupada ortaada yaygnlaan bu eserler, mminleri
sann yeyzndeki yaamnn son gnlerine younlat
ran dualar ve tefekkrle birlikte bir duraktan brne git
me ibadetini vurgular. Anglikan Kilisesinin Katoliklerdeki
le vaktinden leden sonraya uzanan saatlik ibadeti
benimsemesinde olduu gibi, pek ok Hristiyan kilisesi bu
gne ilikin ibadetlerde kendi bak alarn gelitirmi
lerdir (sz konusu saat sann armhta kalma sresi

4 armha geriliin duraklan: sann ilesinde, on drt olay dizisi. Bun


lar srasyla 1) lme mahkm edili, 2) Ha srtlan 3) Yere dme
4) Annesiyle bulumas 5) Han Kirineli Simuna tatlmas 6) Veroni-
ca tarafndan yznn silinmesi 7) kinci kez dmesi 8) Kudsl ka
dnlarla karlamas 9) nc kez dmesi 10) Giysilerini karmas
11) Haa ivilenmesi 12) Hata lmesi 13) Bedenin hatan indirilmesi
14) Kabre yerletirilmesi ed. notu.
olarak tahmin edilmektedir. Bu ibadette dualar ile ilahiler,
ounlukla sann armhtaki szleri zerine dnce
ler yer alr. Bu tr ibadetlerde sann strab ve lmyle
derin bir zdeleme hali yaratlr ve kanlmaz biimde
kiiler de kendi straplar ve mstakbel lmleri zerine
kafa yormaya, bu arada tandklar, sevdikleri kiilerin de
bundan azade olmadn hatrlamaya sevk edilirler.

lmn hameti
sann ilesine ortak olma maneviyat, cumartesiden
Paskalyanm ilk Efkaristiyasyla birlikte diriliin belirtile
rinin grnmesine kadar srer. sa ge ykseliyor! Ger
ekten de ykseliyor, aleluya! Paskalya kutlamasnn ge
leneksel bir biimidir. Trenler bazen Paskalya Gnnn
ok erken saatlerinde balar ve T an n nn olu sann
lm alt etmesine ilikin ilahiyat mesajnn gnein
ykselii ve gece karanlnn yrtlmasna denk dme
si salanr. Yeni bir ate ve mumlar yaklabilir. Paskal
ya M um una, say simgeleyen bu byk m um a bazen
sann armhtaki yaralarn anmsatmak zere iaretler
konulur, ardndan mum yaklr, tren geidi srasnda ta
nr ve ge ykselmi sann orada, insanlarn arasnda
olduunu anlatmak zere kiliseye yerletirilir. Paskalya
Byk Perhiz srasnda tedrisattan geen ve artk Hris
tiyan cemaatinin tam yesi haline gelenlerin vaftizi iin
geleneksel zamand; bu da vaftizle ilgili olarak yukarda
tartlan lm ve yeniden doum motiflerinin Paskalya
trenleri erevesinde younlam asn beraberinde getirir.
Gelgelelim Hristiyanln ilahiyat ve liturj isindeki
karmaklk Paskalyadan ibaret deildir. Liturji takvimin
de srada, sann dirilmi bir varlk olarak Gkyzne
kmadan nce havarileriyle belli bir zaman geirdii yo
lundaki geleneksel inanc yanstsn sann Ge Ykselii
vardr. Bunu da, gerektii zere, Hamsin Yortusu izler;
trenin anlam, Kutsal Ruhun ilahi gcnn yaklat
dr ki, Hristiyan Kilisesinin asl balangc olarak ou
zaman gz ard edilen bir eydir. Ele aldmz balamda
bu iki bakmdan nemlidir. Birincisi, Kutsal Ruhun, z-
nik-Konstantinopolis Akidesinde Tanr ve Yaam Bah
eden olarak tanmlanmas ve Hristiyanln, znde, ki
isel deil, ortak bir tutum olmasdr. Baka bir deyile,
Hristiyanlar hem yaayanlar hem lleri kapsayan geni
bir cemaatin parasdr; ve bu cemaat Kutsal Ruh tara
fndan canlandrlan sann bedenini de ierir. Yardm
ve vahiy, Yardm c (Teselli Eden) olarak da adlandrlan
Kutsal R u h la badatrlmtr ve br dnya inanlar
da sann u szlerinde olduu gibi daha da g katar:
Babamn evinde kalacak ok yer var (...) Size yer hazr
lamaya gidiyorum (Yuhanna, 14:2); bu, baz Hristiyan
cenaze trenlerinin bilinen bir unsurudur.
Buraya kadar sylenen her eyin temelinde, btn
bir Yahudi-Hristiyan geleneinde, insann kusurlarna
ramen yazgnn tamamlanaca gvencesini veren ba
lca izlek yatmaktadr. Bunun ilahiyattaki doru tanm
kurtulutur ve odak noktas da sadr; sann Yahudi
kimlii ve branice Kutsal Kitapn metinsel kaynaklan
Hristiyanln odak noktas haline gelmitir. Selamet,
kurtulu gibi bir dizi badak kavram da ierir; burada
kurtulu, kiinin elinden kurtarld olumsuz gc ima
eden bir kavramdr ve bu gc her zaman en iyi simgele
yen de lm olmutur. Kurtuluun getirdii doyum bal
bana T an n nn insanlar ve onlarn bulunduu dnya
zerindeki iradesini temel alr; bu dnya da ounlukla
Tan rnm Krall ve orada hkm srecek adalet duy
gusu zerinden deerlendirilir. Bu mstakbel krallkla
ilgili bir varsaym da imdiki yaamn geici olduu ve
adil bir dzen duygusundan yoksun bulunduudur. Sz
konusu gelenek varoluun kusurlu niteliine dair ak
lamasn, Yaratltaki dem ile Havvaya ve onlarn ilahi
buyruklara itaatsizliklerine ilikin anlatdan karr. ster
kelimenin dz anlamyla ister ok daha sk yapld ze
re kkten varolusal anlamda yorumlansn, bu anlatlar
dnyay buyruklar, insann dikball, yaam ve lm
zerinden deerlendiren mitler olarak, her adaki insan
deneyimlerini aklamaktadr.

Dnmler

Pek oklarna gre Hristiyanln kurucusu kabul edilen


Pavlus Yahudilikteki lme izleklerini bugn kutsal kitap
olarak grlen yazlarnda hatr saylr lde gelitir
mitir. Korintlilere Birinci M ektupunun 15. Bap, lme
ve dirili zerine temel metin olarak domutur. Pavlus
yksek tahsil grm bir din bilgini olarak, tam da Hris-
tiyanlara eziyet dneminde, gkteki sayla bulutuuna
inanmaktadr. Adn Savlusken Pavlus olarak deitirme
sinde yansmasn bulan Hristiyanla dnyle birlikte,
gkteki bulutlar stndeki sa M esihin, T a n n nm insan
larn baskdan kurtarp yeyzn yenileyip yukarda be
timlenen trde bir krallk kurmak zere ksa sre iinde
dnmesini bekleyen biri olmutu. Yeryz dntrle
bilirdi; gerekten de onun Hristiyanla geii, dnm
motiflerine bir ainalk dourmutu ve Pavlusun ilahiyat
da deiimin tipik rneidir. sa nasl lp dirildiyse Hris-
tiyanlar da lecek ve dirileceklerdi. Yukarda anlatlan ilk
ve ikinci dem izlei, aslnda Pavlustan kmadr. Onun
Korintlilerle retorik tartmas, dirilii yadsyanlan hedef
almt. Etten kemikten bedenin gmleceini, manevi
bedenin dirileceini sylyor, yk hayvanlan, kular ve
balklardaki farkl et ve kemiklerle, gne, ay ve yldzla-
nn farkl dzenleriyle benzeimler kuruyordu. lahi olarak
belirlenecek bir zamanda boru flenecek, lml lm
szl kuannca ve lm zaferin iinde eriyince ller
yozlatm lam az ekilde ayaa kalkacaklard. lk dnem H
ristiyanlkta gl bir inan uyarcs olan Sinoptik ncil
geleneindeki bo lahite ou zaman bu dirilmi ve anl
sa imgesi de elik ediyor, hatta yer yer onun nne gei
yordu. Burada sorunlardan biri, baz Hristiyanlann vaat
edilmi olay gereklemeden nce lmeleriydi. Pavlus bu
soruna Selaniklilere Birinci M ektupunda yant veriyordu.
lm olanlar, ona gre uyuyanlar, sann dnn
de onun yannda olacaklar ve sann ikinci geliinde ya
ayan Hristiyanlarca unutulm ayacak ya da bir biimde
arka plana atlmayacaklard. Gerekten de sa bulutlar
iinde dndnde, ilk nce sann lleri ortaya ka
cak ve yaayan Hristiyanlar, Rabbi havada karlamak
zere onlarla birlikte bulutlara ykseleceklerdi. Pavlus
bu szleri, matem iinde olan mminler birbirlerini bu
szlerle teselli edebilsinler diye dile getirmiti (1 Selanik
liler 4:13-18). Hristiyanlarn ounun lmeyecei, tersine,
dnme urayp sayla bulutlarn arasnda buluaca
yolundaki izlek Hristiyanlk tarihinde belli aralklarla
yeniden ortaya kar; buna bir rnek, 20. yzyl sonuyla
21. yzyl banda Am erikallar arasnda grlen ve Vecd
olarak adlandrlan anlaytr. Lahaye ve Jenkinsin Left
Behind romannda ve filminde geen bu vecd motifi,
gerek mminlerin gizemli biimde kaybolduklar, geride
kalanlarn da eytanm eziyetlerine katlanmak zorunda
kaldklar bir gnahkr dnya tasvir eder. Am erikadaki
felaket filmlerinin bu eitlemesi pek ok biimde yorum
lanabilir elbette, ama bu yorumlardan biri de mminlerin
hi lmediine dayal vecd fikrini, lm kozmetik cena
ze hazrlklar ardna gizleyen Amerikan lm anlayna
ynelik bir hamle olarak deerlendirmektir. Her iki vaka
da haklardan mahrum lmenin biimleri olarak grlebi
lir ve Hristiyan bilgisiyle donanm bir kltrde karla-
labilen u ihtimallere rnek tekil edebilir. Bu yzyln
bana gelindiinde, bu kitaplar elli milyon adet satmt.
Bazlar bunu bir tr dehet retorii (Jackson, 2007: 52)
olarak, bazlar ise kutsal metinlerin yanl yorumlanmas
olarak deerlendirmiti (DeMar, 2001).
Gelgelelim Pavlus, sann elik eden vecdlerle birlikte
dnyaya ikinci kez geliinin onun yaad dnemde ger
eklememi olmas karsnda yeni Hristiyanlara bun
dan kayglanmamalarn tlemiti. Er ya da ge o gn
gelecek, ller ayaa kalkp deiime urayacak, bozul
mam halde sonsuza dek sayla birlikte kalacaklard.
Onun lm anlay tm Hristiyan dnyas zerinde son
derece etkili olup dini yaam ahlaki bir atma olarak
alglamasyla da ilikilidir. yilik yapm ak ve iyi olmak is
temi, ama kendisini bu arzularla elikili bir durumda
bulmutu. Bu da onu, bedeninden ryp giden bir ey
ya da bozulmaya ak olan, nihai yuvas olamayacak bir
ey olarak sz etmeye sevk etmiti (2. Korintliler 5:1-6).
Halinden yaknm asna ramen bu durumdan ylgnla
dmemiti; nk T a n n nn iyi zamanlarnda sa arac
lyla bu dnyaya bir kurtulu giysisinin giydirileceim
ngryordu. O zam ana kadar kendisinin iinde ilem ek
te olan lm glerine kar dayanmalyd, nk bu g
ler T an n nn Kutsal Ruhunun eseri addedilen yaam g
leriyle atma halindeydi. Ayn Ruh da P avlu sla birlikte
bu lml bedende , rmenin esiri olan bnyede
yaad iin yaknabilirdi (Romallar 8:26 ve 8:21). H
ristiyan yaam, bal bana lm gleri ile yaam g
leri arasndaki bir salnm dinamiiydi; her Hristiyan bir
bakma eski ve yeni dem in, etten kemikten dem ile
Ruh dem in kesimi haliydi. Hristiyan sanat tarihi de
bedenin gnahtan kaynaklanan bu zafiyetini izmekten
geri kalmamt. zellikle ortaada, armh betimleyen
sanatlardaki sa portreleri insan tecessmnn sanclar
konusunda hi kuku brakmamakta, bunu lahit talar
na yanstmaktadr; zellikle insann yce halini giysilerle,
dk halini ise yeryzndeki yazgsn ima edecek biim
de iskeletiyle betimleyen bir ikili yapya bavurulmutur.
Uygulamada, papazlar asndan Hristiyanln insanda
ki bu ahlaki zaafla uramasna dayal kkl bir gelenek
vardr ve sz konusu gelenek de, 12. yzylda Londrada
St. Bartholomew Hastanesinde ya da daha yakn dnem
de Rahibe Teresada grnen, toplumdan alkonmuluk
iinde, yal, ken ve lmekte olan insanlara ynelik ba
kmevi veya hospis bakmlar ve dini yaklam larda ifade
sini bulur.
Daha byk bir sevgi
20. yzyla ait olan ele alacamz son bir gr de Hris
tiyan ilahiyatnn lm szsn kltrel dzeyden uzak
latrma potansiyelini aa karmaktadr; bu gr I. ve
II. Dnya Savan izleyen dnemde ortaya km olup
daha byk bir sevgi motifi olarak adlandrlm ve bu
savalarda len milyonlarca askerle ilikili olarak kulla
nlmtr. Yuhanna ncilinde sann Hi kimsede, insa
nn, dostlan uruna cann vermesinden daha byk bir
sevgi yoktur dedii sylenir (Yuhanna, 15:13). Bu metin,
Britanyadaki saysz sava hatratnda yer almaktadr. Bu
daha byk bir sevgi motifi insanlarn lm askerlere
ilikin dncelerine zemin olan kendi yaygn maneviyat
biimini yaratmtr; bunu Jon Davies (1995) akla yatkn
biimde, bir tr Avrupa-Hristiyanl olarak adlandrmak
tadr ve sz konusu olgunun, ilahiyatn ya da papazlarn
bak asnda bir deiiklie neden olduunu, aynca
Cehennemi bir ikence mekn olarak alglayan eski kav-
ramlann kalntlann azalttn vurgulamtr. Genelde
dehet verici katliam koullarnda milyonlarn lm,
zellikle de geride braktklan yasl ailelerinin gznde,
bu insanlar gelenein tledii gibi cehennemi boylayan
gnahkrlar olarak alglamay imknsz klmt. Tersine,
lmleri daha byk bir iyilik uruna fedakrlk olarak
yorumlanm ve ncildeki daha byk bir sevgi motifi
derin bir varolusal yaknlkla vurgulanmt. Birka ku
ak sonra Marcin ve Ingle (1999) savata lme farkl bir
bak as sunmak zere, Amerikallar iin orduda ser
vermenin ulusun dirlii asndan zorunlu olduunu
ileri srebileceklerdi. lmeye olumlu yorumlar getirme
arzusu Hristiyanlk ilahiyatnn balca saiklerinden biri
olagelmitir. nceki dnemlerde bu genelde br dnya
ya da Cennetle balantlandmlsa da, sava sonras 20.
yzylda lmle ilgili konulan kktenci biimde bu dn
yaya indirme eilimi grlmtr. Bu, zellikle yoksulluk,
alk ve sava kaynakl felaketlerde milyonlarca sivilin
ld durumlarda, Hristiyan gruplarn maddi ve insa
ni kaynak bulma abalarnda grlebilir; sz konusu a
balar T an n nn yoksullara elini uzatt ve mlkszleri
gzettii inancndan g alyordu. Gney Am erikadaki
Kurtulu ilahiyatlar, bu arada Afrikada yaam takdis
felsefesini kurmu olan Albert Schweitzer gibi tannm
kiiler, Hindistanda Hayrsever Misyonerler ile Rahibe Te-
resa, Hristiyanlarn bu nihai hastalklara ve lme ilgisini
gsteren simgelerdir. Yahudi-Hristiyan gelenei akmlm
ta kendisi olan T an n ya tapnmas bakmndan temel bir
lmde aknlk tasarm olmay srdrmektedir. Kutsal
Teslise iman, dirilen Oul saya olan umudu somutla
trm, Kutsal Ruhta sevgiyi alayan ilahi bir g algsn
beraberinde getirmitir (1 Korintliler 13:13).

KAYNAKLAR

Bailey, A. E. (1950) The Gospel in Hymns, Background and


Interpretations, New York: Charles Scribners Sons.
Blenkinsopp, J. (2004) Treasures Old and New: Essays in the
Theology o f the Pentateuch, Grand Rapids, Michigan:
Eerdmans.
Church of England (2000) Common Worship, Londra: Church
House Publishing.
Dante, A. (1971) Diuine Comedy, trans. Mark Musa,
Harmondsworth: Penguin. (Yazm yl yaklak 1300)
[lahi Komedya, ev. Rekin Teksoy, Olak Yaynclk,
2012, 9. basm].
Davies, D. (2008) The Theology ofDeath, Londra: T. & T. Clark.
Davies, J. (1995) The Christian Warrior in the Tuentieth Century,
Lampeter: Mellen Press.
DeMar, G. (2001) End Times Fiction, A Biblical Consid.era.tion
o f the Left Behind Theology, Nashville: Thomas Nelson
Publishers.
Jackson, B. (2007) Jonathan Edwards Goes to Hell (House):
Fear Appeals in American Evangelism, Rhetohc Revieu,
26 (1): 42-59.
Kierkegaard, S. (1968) Fear and Trembling and Sickness unto
Death, ev. ve ed. Walter Lowrie, Princeton, New Jersey:
Princeton University Press. (lk basm 1849) [Korku
ve Titreme, ev. brahim Kapaklkaya, Aa Kitabevi
Yaynlan, 2010; lmcl Hastalk Umutsuzluk, ev. M.
Mukadder Yakupolu, Dou Bat Yaynlan, 2007].
Kraemer, D. (2000) The Meanings ofD eath in Rabbinic Judaism,
Londra ve New York: Routledge.
LaHaye, T. ve Jenkins, J.B. (2001) Desecration, Antichrist takes
the Throne, Wheaton, Illinois: Tyndale House.
Levenson, Jon D. (1993) The Death and Resurrection o f the
Beloved Son: The Transformation o f Child Sacrifice in
Judaism and Christianity, New Haven, Connecticut: Yale
University Press.
Macquarie, J. (1973) An Existentialist Theology, A Comparison o f
Heidegger and Bltmann, Harmondsworth: Penguin. (lk
basm 1955.)
Marvin, C. ve Ingle, D. W. (1999) Blood Sacrifice and the Nation,
Cambridge: Cambridge University Press.
Naime, A. (1928) The Life Etemal: Here and Now, Londra:
Longman, Green & Co.
Young, K. (2002) The Memory of the Flesh, Body and Society,
8 (3): 25-48.
1 O OLUME YAKIN DENEYMLER
X VE LM DE RYETLER
BRUCE GREYSON

Baz insanlar lme yaklatklarnda, bedenlerini terk


edip baka bir leme ya da boyuta getiklerini, benliin
snrlarn, alldk zaman ve mekn kstlamalarn atk
larn dndkleri derin bir deneyim iine srklenirler.
Byle deneyimler 19. yzyldan itibaren yer yer tp eser
lerinde de anlatlm (Greyson, 1998) ve yzyl akn bir
sre nce ayr bir sendrom olarak tanmlanmt (Heim,
1892). Moody (1975) bu grnglerle ilgili olarak, lme
yakn deneyimler terimini (YDler) ortaya atmtr. ou
akademisyen tek bir lme yakn deneyimden sz et
mek yerine lme yakn deneyimler gibi oul bir terim
kullanr, nk YD ler tekil bir grng olmayp birbi-
riyle balantl bir grup grng olarak deerlendirilebilir
(Kellehear, 2007a). Bu bakmdan, Moody YD lere ilikin
ilk aklamasnda Am erikada lmn eiinden dnm
kiilerin ortak olarak aktardklar on be zellik ayrt eder.
Gerek akademik camiada gerek halkn muhayyilesinde
YD leri tanmlar hale gelen bu on be zellik unlardr:
Anlatlamazlk, kendi lm haberini duyma, youn bir
huzur duygusu, bir ses duyma, bir tnel grme, beden
den ayrlma hissi, fiziki olmayan varlklarla karlama,
Ik Tecessm , yaam n gznn nnden gemesi,
geri dn olmayan bir snr veya nokta, yaam a dn,
dierlerine bu deneyimi anlatma, yaam zerindeki etki
ler, lme dair yeni grler ve olaan alglarla elde edil
meyen bilginin teyit edilmesi (Moody, 1975).
Ring, YD zellikleri iin yapsal bir zaman dizisi
nermitir; bunlar srasyla huzur, bedenden ayrlma, t
nel, grme ve kla btnlemedir (1980). ncelikli bir
lek modelinin gsterdiine baklrsa Y D ler giderek yo
unlaan biimde huzur, haz, ahenk uyandrmakta, aka
binde igr ve gizemli ya da dini deneyimler gelmektedir;
ayrca en youn YD lerde farkl bir mekn ve zamanda
gerekleen eyleri fark etmek de sz konusu olmaktadr
(Lange vd., 2004). YDnin ve bu deneyimde yer alan ke
sitlerin betimlenmesiyse cinsiyet, ya, YD nin yaand
ya, YD den beri geen zaman ve YDnin younluuna
gre deiiklik gstermiyordu.

YDLER ZERNE ARATIRMALAR

Y D ler zerine yaplan aratrmalardaki sorunlardan


biri, birka dikkate deer istisna dnda, neredeyse b
tn YD aratrmalarnn geriye ynelik gerekletirilmi
olmasdr; bu da deneyimi yaayan kiinin belleine ne
lde gvenilebilecei sorununu gndeme getirmekte
dir (French, 2001). YD anlatlarnn sslenmesi, eer
gerekten yaanmsa, bunlarn nemini azaltacak ve
teorik glkler ortaya karacaktr. Otobiyografik anlar
yllar getike bozulmaya urar; srad ya da travmatik
olaylara ilikin anlar ise duygularn etkisiyle daha da
gvenilmez olabilmektedir. Greyson YD anlatlarnn
gvenilirliini snamak zere bu deneyimi yaam kiiler
zerinde, ilki 1980lerde, kincisi 2000lerde olmak zere
yirm i yl arayla iki kez nicel lmler gerekletirmiti
(2007). YD anlatlarnn zamanla sslendii kayglarnn
tersine, her iki lmdeki YD anlatlan arasnda ista
tistiksel bakmdan nemli bir fark yoktu ve deimelerde
de geen zaman aralnn etkisi ok nemli deildi. YD
anlatlarnn yirm i yl boyunca gvenilir olduunun kant
lanmas, aratrlmaya balanmasndan yllar nce ortaya
km bu deneyimlerin incelenmesine de bir meruluk
kazandrd.
Aratrmaclar kimin YD yaayabileceini ya da ne
tr YD le r yaandnn ngrlmesinde yardm c olabi
lecek ok az sayda kiisel zellik ya da deiken olduunu
saptamlardr. YD yaayanlara ilikin geriye bakl in
celemeler, bunlarn grld bireylerin tmnn ruhsal
bakmdan salkl olduklarn, ya, cinsiyet, rk, din, din
darlk veya zihin sal asndan farkllk arz etmedikle
rini gstermektedir. (Ring, 1980; Sabom, 1982; Garbbard
ve Twemlow, 1984; Irwin, 1985; Greyson, 1991a). YD ya
ayanlar zek, nevrotiklik, dadnklk, kiisel zellik,
kayg durumu ve ilgili Rorschah kstaslar bakmndan da
ayrt edilemezler (Locke ve Shontz 1983). Bununla birlikte
baz incelemeler, YD yaayanlarn hipnoza daha eilimli
bireyler olduklarn, dlerini daha sk anmsadklarn
ve zihinsel imgeleri kullanmaya daha yatkn olduklarn
(Irwin, 1985) ve bakalaryla kyaslandnda ocukluk
travmalarn ve ondan kaynaklanan disosiyatif eilim
leri kabul etmeye daha yatkn olduklarn (Ring, 1992)
ileri srmektedir. Bununla birlikte, bu ayrt edici kiisel
zelliklerin onlarn YD yaam olmasnn sonucu mu
olduu, yoksa zaten bu zelliklere sahip kiilerin lme
yaklatklarnda YD yaam aya daha yatkn m olduu
net deildir.
Yaygn bir varsaym a gre, beyin lmne neden olan
yaygn bir son yol olarak beyne yeterli oksijen gitmemesi
YD lerde de etkisini gstermi olmaldr (Rodin, 1980;
Blackmore, 1993). Bununla birlikte, YD le r oksijen ye
tersizliinin yaanmad, yaam tehdit etmeyen hasta
lklarda ya da atlatlan kazalarda da ortaya kmaktadr.
stelik beyne giden oksijenin yetersiz olmas son derece
kiiye zg, korkutucu sanrlar retmekte, galeyan ve
saldrganla yol amaktadr ki, bu da tutarl ve evrensel
zelliklere sahip sakin YD le r le tezat oluturmaktadr.
Ayrca, lm eiindeki insanlara ynelik incelemeler,
YD grenlerde oksijen dzeyinin grmeyenlerden daha
az olmadn gstermektedir (Sabom, 1982; Van Lommel
vd., 2001). Benzer deerlendirmeler YD lerin oluumun
da yksek dzeyde karbondioksite maruz kalmann da
pay olabileceine ilikin teoriler iin de geerlidir (Morse
vd., 1989; Jansen, 1997). Yksek karbondioksite maruz
kalma durumunda YDye benzer zelliklerin grld
vakalarn ender ve mnferit olduu, YD lerin karbondi
oksit dzeyleri yksek olmayan hastalarda ortaya kt
belgelenmitir (Sabom, 1982; Morse vd., 1989; P am ia vd.,
2001).
Ayrca YD ler, lmekte olan hastalara verilen ila
lara ya da lme yaklaan bir insandaki metabolizma
aksaklklarna ve beyinle ilgili sorunlara da balanmtr.
Bununla birlikte, pek ok YD sanrya neden olabilecek
herhangi bir metabolizma ya da organ bozukluu olm a
yan bireylerde grlm ve aslnda ila alan hastalarda
almayanlara gre daha az YDye rastlanmtr (Osis ve
Haraldsson, 1977; Sabom, 1982; Greyson, 1990). Dahas,
beyindeki sorunlar genelde dncenin bulanklamas
na, hrnla, korku, saldrganlk ve kiiye zg ryetlere
yol aar; bu belirtiler, zel olarak berrak bir dn, hu
zur, sknet ve nceden kestirilebilir ierik gibi YDye
zg niteliklerle tam bir tezat oluturmaktadr. Hezeyanl
hastalarn grdkleri ryetler genelde yaayan kiilerle
alakalyken, berrak biimde dnebilen hastalar lme
yaklarken hemen her zam an lm kiileri grr (Osis
ve Haraldsson, 1977). Atei olaan dzeydeki hastala
ra kyasla lme yaklam hastalardan atei olanlarda
daha az YD ve daha az karmak deneyimler grlr
(Osis ve Haraldsson, 1977; Ring, 1980; Sabom, 1982). Bu
bulgular ila kullanmna ya da metabolizma sorunlar
na bal hezeyanlarn YD lere neden olmaktan ziyade,
aslnda gereklemesini engellediini dndrmektedir
(Kelly vd., 2007).
YDlerin beyindeki birka nrotransmitere, daha
sklkla da endorfin ya da bask altnda salglanan dier
endojen yattrclara atfedildii de olmutur (Carr, 1982;
Saavedra-Aguilar ve Gmez-Jeria, 1989 ve Blackmore,
1993). Baka modellerde ise serotonin, adrenalin, vasop-
ressin ve glutam atlann etkisi ne srlmtr (Morse
vd., 1989; Saavedra-Aguilar ve Gmez-Jeria, 1989; Jan-
sen, 1997). Bu akl yrtmeler, varlklar gsterilmemi ya
da ampirik verilerle desteklenmemi varsaym sal endojen
kimyasallara ya da etkilere dayandrlmaktadr.
te yandan, Y D ler beyindeki baz anatomik nokta
lara, genelde de sa temporal loba da balanmtr (Morse
vd., 1989; Saavedra-Aguilar ve Gmez-Jeria, 1989). Ne
var ki, temporal lob tutulmalarnda YD benzeri grn
glere hemen hemen hi rastlanmaz (Devinsky vd., 1989;
Rodin, 1989) ve temporal loblarn elektrikle uyarlmas
YD lerden olduka farkl deneyimleri ortaya karr (Ho-
rowitz ve Adams, 1970; Gloor, 1990). Tem poral loblarn
manyetik olarak uyarlmasyla ortaya kan ve YD yi
biraz andran grnglere ilikin raporlar (Persinger,
1994) benzer baka aratrmaclarca dorulanamyor ve
varsaym lara dayal grnyordu (Granqvist vd., 2005).
YD lerde toplumsal-kltrel etmenler ile psikolojik-fiz-
yolojik etmenler gerekten de etkileime giriyor olabilirse
de, bu yndeki teoriler imdiye dek genelde, lme srecine
ilikin mesnetsiz akl yrtmelerden teye gidememitir
ve bu teorilerden bazlar elimizdeki verilerle de tutarszdr
(Kelly vd., 2007).

LM DE RYETLER

lm dei niyetleri YD lere benzer, fakat lm de


inde olup iyileemeyen am a lmek zereyken baucun-
daki kiilere deneyimlerini anlatabilen insanlarda grlr.
(Cobbe, 1882; Bozzano, 1906, 1923; Hyslop, 1907; Barrett,
1926; Osis ve Haraldsson, 1977; Rogo, 1978; Callanan ve
Kelley, 1993; Alvarado, 2006). lmekte olan kiiler, iinde
bulunduklan kom a halinden ya da ar bilisel bozukluk-
durumundan aniden kp, lm sevdiklerini grdkleri
ni ve br dnyayla ilgili niyetlerini bariz bir berraklkla
anlatabilmektedir.
Bu lm dei ryetleri genelde lmn dakikalar
ya da saatler ncesinde meydana gelir, lmekte olan ki
inin hal ve hareketlerinde dnme yol aar ve kalan
zamann etkiler. Anlalaca zere, lm dei ryet
leri, YDlerdekinin tersine, deneyimleyen kiinin ileriki
yaam na uzun dnemli etkilerde bulunamaz, am a lm
ncesi anlarda inanlarn ve deerlerin seyrini deitirdii
gzkmektedir. lm dei niyetlerinin, geride kalan
larn mateminin ve bakclarn tutum ve davranlarn
etkilemesi beklenebilir, ama bu konu zerine ok az ara
trma yaplmtr (Houran, 1007; Ethier, 2005; Brayne vd.,
2006).

YDLER VE LME NCELEMELER

Bu kitabn odak noktasnda hastaln, lmn ve her


ikisini de anlalr klp anlamlandrma abasnn tesine
geen am a bunlar bir balama oturtan belli bir toplum
sal yaam biimi ve deneyimi olarak lme vardr. YD ler
sahte lm olarak yaam dan belki de lm sonras
leme zahiri gei bakmndan lmeyi taklit eder; yine
de yaayann toplumsal dnyasna dnmesi bakmndan
lmenin reddidir. YDler lme srecinin yaygn bir zel
liidir: Yakn dnemli aratrmalar kalbi durup yaam a
dnen kiilerin % 12 ila % 18inde YD lerin grldn
aktarmaktadr (Parnia vd., 2001; Van Lommel vd., 2001;
Greyson, 2003). Gelgelelim, YDler popler medyada
parapsikoloji ve New Age kltryle badatrld iin
birok akademisyence grmezden gelinir. Am a bu yaygn
badatrm aya ramen, Y D ler zerine akademik eserle
rin ou pratik klinik ynlere odaklanmtr. Bu eserlerin
teorik ksm YD leri fizyolojik ya da psikolojik mekaniz
m alara indirgeyen tbbi aklamalar ile halihazrdaki fiziki
mekanizmalarn tesindeki akn aklamalar arasnda
kutuplamtr. Akn aklamalar, beyin-zihin ilikisi
zerine yeni tbbi anlaylar gndeme getirebilecei gibi
YD leri bedensel lmden sonra zihnin canl kalabilece
ini ileri sren dini ve manevi gelenekler arasna da yer
letirebilir.
YD eserlerindeki tartmalarn byk blm bu
deneyimleri yaayanlarn lme ne kadar yaklatklar
ya da bazlarnn klinik lm kstaslarn gerekten kar
layp karlamaddr. Bu tartmada yaam ile lm
arasnda keskin bir ayrm, doada var olmayan bir ey
varsaylm aktadr (Kellehear, 2008a). Bu ksz tart
ma lm ve lmeyi basit biyolojik deneyimlerden ziyade,
toplumsal ilikiler olarak ele alarak alabilir. lmn
toplumca alglan ok akkan olup eitli derecelerde
ve birleimde lmle balantl ilikiye izin verebilir. Ger
ekten de bir insan l ilan etmek, bu karan kimin, ne
am ala verdiini belirtmedike anlamsz olabilmektedir
(Sassower ve Grodin, 1986). Fizyolojik bakmdan lme
yakn olmayan insanlar, d dnyayla olan ilikileri geri
dndrlemez lde sona erdiyse toplumsal olarak l
olabilir. Bunun tersine, geri dndrlemez beyin lm
kstasn karlayan bir insan yaayanlarla balan gl
kald ve karlkl olduu srece toplumsal olarak hayat
ta olabilir (Kellehear, 2008a).
Bu toplumsal iliki bak asn YD lere uygulamak,
fenomenolojik adan karmak YD lerin fizyolojik lm
eiinde olmayan kiilere rastlamas gibi zahiri bir para
doksu zme kavuturur: Btn YD ler toplumsal l
mn eiindeki kiilerde grnr. YD leri fenomenolojik
bakmdan, toplumsal bir sre olarak incelemek, dinin s
nan am az eskatolojik varsaymlarna ya da biyotbbn ayn
lde snanamaz nrofizyolojik varsaym lanna saplanp
kalmay nler. YD lerin toplumsal ilikiler olarak ele aln
masnn anlam, bunlann nrokimyasal deimelerin so
nucu mu yoksa akn bir boyutun gerekten alglanmas
m olduundan bamszdr. Thomas ve Thom asn nl
szyle, Eer insanlar bir durumu gerek olarak tanml
yorsa, o durum sonulan asndan gerektir (1928: 572).
YD ler inanlar, tutumlar ve deerlerdeki baskn ve
kalc deimeleri hzlandrdklar iin toplum bilimciler
asndan nemlidir. Gelgelelim YD lerin anlalmasnda
sosyolojinin katklar da grece ihmal edilmitir (Flynn,
1986; Sutherland, 1992; McClenon, 1994; Kellehear,
1996). Sosyolojinin sunduu katklarn ou beklenti
nin rolne ve dili deneyimden ayrmann imknszlna
odaklanmtr (Kellehear, 2007a). YD leri lm tehdidiy
le kar karya olan insann kendini korumak zere ki
isel ve kltrel beklentilerinin bir inas, muhayyilenin
bir rn olarak grmek kukusuz akla yatkndr (Rodin,
1980; Greyson, 1983b). Farkl kltrlerdeki YD anlatlan
karlatmldnda, nceki inanlarn lme teet geen
bir insann nasl bir deneyim anlatacana belli bir etkisi
olduu grnmektedir (Kellehear, 1993, 1996, 2008b; Au-
gustine, 2007). Ne var ki, bu kltrel inanlann deneyimin
kendisini mi yoksa onun anmsann ve anlatln m ya
da aratrmaclann anlatlan aktanlann m etkiledii net
deildir. Gzlemlenen baz kltrel farkllklar bizatihi de
neyimlerdeki farklan deil de insanlann deneyimledikleri
eyleri yorumlaylanndaki fark yanstyor olabilir. Hep
sinin temelinde yatan bir asli deneyimin, bireyin kullana
ca imgeler, kavramlar ve simgelerde etkisini gstermesi
kanlmazdr. (Roberts ve Owen, 1988).
YD lerde lm beklentisinin etkisinin gzle grlr
snrlan vardr. Bireyler genelde kendi zgl dini ve kii
sel lm beklentileriyle elien deneyimler anlatmakta
dr (Ring, 1984). Dahas nceden YD lerin varlndan
haberdar olmayan insanlar, bu olguya olduka aina
kiilerle ayn trden deneyimler anlatmakta ve kiilerin
YD le r hakknda nceden bildiklerinin kendi deneyim
lerindeki aynntlan etkilemedii grnmektedir (Greyson
ve Stevenson, 1980; Ring, 1980; Sabom, 1982; Greyson,
1991a). M oodynin lme yakn deneyim terimini ortaya
atp bu olguyu bilinir kld 1975 yl ncesinde anlatlm
deneyimler, bu tarihten itibaren anlatlanlardan farkl
lk gstermemektedir (Athappilly vd., 2006). Aynca lm
hakknda beklenti gelitirme ihtimali daha az olan kk
ocuklarn aktard YD le r yetikinlerinkiyle benzer
zellikler tamaktadr (Bush, 1983; Gabbard ve Twemlow,
1984; Herzog ve Herrin, 1985; Morse vd., 1985; Serdahely,
1990); te yandan, Kellehear (2007a) ocuklarn da top-
lumca lekelenmemi YD le r grm saylamayacana,
nk onlarn deneyimlerinin de kanlmaz biimde ye
tikinler araclyla aktarldna ve deneyimleri anlatan
dilden bamsz anlalamayacama dikkat ekmitir.

YDLERE UYGULANAN LME TEORLER

Kellehear bu kitaba yazd giri blmnde, lme yaz


nn sistematik biimde deerlendirerek kard yedi
mkerrer igry sralayp lmenin sosyolojik zellikle
rinin anlalmas iin daha salam bir model ortaya ko
yar. lmeye ilikin bu tamamlayc modeller YD lerin
anlalmas iin deerli bir ereve salayabilir. Kellehear
YD leri aknlk olarak lme izleinin rnekleri olarak
alr ve gerekten de yledir. Am a YD le r faillik, doru
sallk, salnm, kopu, dalma/paralanma, alkonma ve
dnm olmak zere, yedi izlei de deien derecelerde
bnyesinde toplar. Bu izleklerin YD lerde ne gibi roller
oynadklar, dier lme deneyimlerinde ortaya kma bi
imlerinden baz farkllklar gsterebilir. lmekte olan
kiiler sz konusu olduunda sorulacak ilk soru, lme
sreci srasnda her bir izlein lmekte olan bireyin ve di
er nemli kiilerin toplumsal rollerini nasl etkilediidir.
YD le r sz konusu olduunda ise bir soru daha ortaya
kar: Birey yaayanlarn toplumsal dnyasna geri dn
dkten sonra bu izlekler toplumsal rolleri nasl etkiler?
Dahas bu izleklerden bazlar yalnzca zaman iinde tam
olarak kendini gsterir ve lm eiinde geirilen sreye
bal olarak seyrelebilir.
Faillik: Bir kiisel kontrol olarak lme
Kellehear faillik izleini lmeye ilikin en yaygn gr
olarak tanmlar; burada lmekte olan kii yazgsn ken
di elinde tutar ve bu da ona iyi lm planlama imkn
salar (Kastenbaum, 1979). Gelgelelim, YD lerde faillie
nadiren rastlanr. YD lerde baskn izlek, kiisel kontro
ln teslim edilmesidir. YD yaayan pek ok kii bu tesli
miyeti YD lerinin gl terapi etkisine balar. Kontroln
yitirilmesi korkusuyla geen bir mrden sonra insanlar
kontroln istemleri dnda ellerinden alndn duyum
samakta ve geri dnlerinden sonra kontrol ihtiyacnn
nemini azaltan bir rahatlk duygusu yaamaktadrlar
(Greyson, 1991b).
YD yaayanlar kimi zaman lmn yaklatn du
yum sadka faillik izlei sergilerler. Gerekten de bunu
yaayan pek ok kii, lme srecinin ilk zamanlarnda
kontrol yitirmeme mcadelesi verdiklerini anlatmak
tadr. YD le r genellikle lme yolunun olduka ge bir
aamasnda ortaya kar ve ou zaman birey kontrol
koruma abalarna son vermeden balamaz.
Faillik izleinin ikinci bir yn de lmekte olan birey
lerin kiisel kimliklerini srdrme abasdr (Matthews,
1979). Kiisel kimliin korunmas YD lerde karmak bir
meseledir. YD yaayan pek ok kii, kendi benliklerin
den daha byk bir eyle kaynatklar, deiime uram
bir kimlik hissinden bahsetmektedir. Bu, bir biimiyle
kiisel kimlii korurken ayn zamanda daha byk bir e
yin paras olmak gibi paradoksal bir durum olarak ifade
edilebilir (Ring, 1984).
Faillik izleinin nc zellii, lmekte olan kiinin
yaamn adad etkinlikler ve ykmllklerin nemini
artrabilir. YD yaam birok kimse, btn yaam lar
nn gzlerinin nnden getiini ve bazen farkl etkinlik
ve ilikilerinde yeniden bir deer muhasebesi yaptklarn
aktarmaktadr. Bu muhasebe, deneyimleyen kiiyi yaa
yanlarn toplumsal dnyasna yeniden girmeye abalar
ken yaam nda deiiklikler yapm aya itebilir (Ring, 1980,
1984; Flynn, 1986; Greyson, 1991b; Ring ve Valarino,
1998; Fox, 2003).

Dorusallk: Yolculuk olarak lme

Kellehear lmenin toplumsal olarak ina edilmi, ayrlma,


gei ya da eiktelik ve btnleme gibi yaam aam ala
r banndrabildiine dikkat eker. Yaayan kiiden l
kiiye gei olarak grlen lme, aile ve lmekte olan
bireye bakan salk alanlar asndan nemli bir top
lumsal aratr.
YD lerin zel bir tr stat geidi olarak tanmlan
mas, bu dorusallk izleine uymaktadr (Kellehear,
1990). YD lerin toplumsal zelliklerini ilikilerin ani ve
beklenmedik ekilde kopuunu, lm beklentisini ve eski
toplumsal alara, bu kez keskin davran deiiklikleriyle
ani bir dn ieren bir gei dnemi olarak kabul eder
sek, o zaman bunlar bir stat geidi ya da bir toplum
sal kimliin bir bakasyla deitirilmesi olarak grmek
m mkndr (Glaser ve Strauss, 1971). Ergenlik a, ev
lilik, kariyer deitirme ve ocuk sahibi olma gibi yaam
daki daha olaan geilere benzer biimde YD ler de bir
toplumsal statden ayrlmay, yeni bir statye gre gei
sreci iinde bir yeniden dzenleme ve tanma dnemi
ni ierir. Bununla birlikte Kellehear (1990) daha sradan
stat geilerinin tersine, YD lerde ilikisel ynlerin gz
ard edildiini ileri srer. Bunlarn tbbi ya da psikolojik
sapmalar olarak damgalanmas, aratrlmam ve kontrol
edilemeyen stat geileri olarak kenara itilmi konumla
r ve deneyimleyenleri yeniden yerleik toplumsal rollere
katmay reddetme, gerek deneyimleyenleri gerek aratr
maclar bunlarn ilikisel ynlerini tartmaktan alkoy
mutur. YD ler yalnzca toplumsal deimede yap ya da
norm d yollar olmalar yznden deil, ayn zamanda
ounlukla yerleik toplumsal rollerin ve kontrollerin g
l bir eletirisini temsil etmeleri yznden de toplum bi
limleri tarafndan kenara itilmitir (Kellehear, 1990).
Btn yaam deiimleri (ergenlik a, evlilik, ebe-
veynlik vb.) basite biyolojik olarak belirlenmi olmayp,
iinde yaadm z toplum tarafndan ina edilmitir (Van
Dennep, 1969). Kbler-Rossun (1969) iyi bilinen lme
evreleri (inkr, fke, pazarlk, bunalm ve kabullenme)
lmekte olan kiinin bakclaryla ilikisini tarif edebilen
ya da bakclarn baz yantlarn bildirebilen bir dorusal
gzergh temsil etmesi bakmndan interaktiftir. Bunun
tersine, Ringin tandk YD evreleri (huzur, bedenden ay
rlma, tnel, k grme ve kla btnleme) deneyimle-
yen kiiye isel olan ya da deneyimleyen ile br dnyaya
ait varlklar arasnda interaktif olan sreleri yanstm ak
tadr (1980). YD lerdeki dorusal evreler, deneyimleyen
kii geri dnp bunlar anlatmaya balayana kadar top
lumsal olarak ina edilmi saylmaz.

Dalgalanma: Salnm olarak lme


Kellehear dalgalanma izleini kronik hastalklar ere
vesinde tanmlar; buna gre, lmekte olan kii zaman
iinde bedensel yetersizlik ile iyileme dnglerinden ge
ebilmektedir. Salk ile hastalk arasndaki bu salnml
dngsel sre, ge yalar iin zellikle tipiktir (Moss vd.,
2003). Bunun tersine, Y D ler ise ou zaman baka yn
lerden salkl bireylerin bana da gelebilen akut olaylar
dr; bu bakmdan, salnma ak deildir. Yine de, lmeyi
her zaman kesintisiz ktye gidile belirlenmi bir kimlik
biiminde tanmlamayan genel anlay, Y D ler iin de
geerlidir; bunlarn belirleyici izgisi de gerileme ve aka
binde iyilemeden oluan bir yolculuktur.
YD lerin ardndan yaam a dnenler toplumsal a
larna yeniden katlm ada eitli glklerle karlarlar.
Sutherland (1992) YD lilerin bu srete yaadklarn
inceleyip birbirinden kesin izgilerle ayrlan drt btn
leme yolu saptamtr ve bunlarn bazlarnn alt trleri
de vardr. YD yaayanlarn bazlar, zellikle de YD ler
nceki yaam deneyimlerini ve toplumsal ilikileri onay
lam sa hzlandrlm bir yol izler ve bu da yeniden b
tnlemeyi abuklatrr. Bakalarnda ise muntazam bir
yol vardr ve yeniden btnleme ok daha yava, ama
tutarl bir ilerlemeyle gerekleir. Bir dier kesimde ise
tutuk yol grnr, yeniden btnleme balama gre
deien durumlarla engellenir ve deneyimleyenler eitli
toplumsal alardan destek aradka salnma neden olur.
Son olarak, bu deneyimi tkanm yol biiminde yaa
yanlar vardr; bunlarda da YD ler, deneyimleyenlerin
toplumsal ilikileriyle hibir biimde btnlememitir.
Sutherlandm almas katlma yollarnn farkllaabil
diim vurgulamaktadr; bundaki dalgalanmalar salk ile
hastalk dngsnden ziyade, toplumsal etkileimdeki
salnmlara baldr.

Kopu: Geri ekilme olarak lme

Kellehear kopu izleini dnyann genel ilerine ynelik


dikkati geri ekme hali biiminde tanmlar ve bu da yal
nzca fiziksel lmeye deil, daha genel olarak toplumsal
lm e de uygulanabilir (Sudnow, 1967). Yaayanlarn
dnyasndan bu ekilde geri ekilme YD lerin belirgin
zellii olup insanlar yalnzca fizyolojik olarak lme yak
latklarnda deil, insanlarn fizyolojik bir tehlike altnda
olmasalar da lmekten korktuklar durumlarda da ortaya
kmaktadr. rnein insanlar yksekten derken ya da
lmcl otomobil kazalarndan klpay kurtulurken tam
berraklkta Y D ler yaadklarnda olan budur.
Kellehear kopuun, salklarnn bozulacan ve ar
hastala yakalanacaklarn ngren yallar iin top
lumsal olarak mnasip bir yant olabileceini ileri srer.
Y D ler ngrlemeyen akut olaylar olduu iin yallar
arasnda grlebilecek toplu lme deneyimindeki kltr
etkileimine nadiren izin verir. Bununla birlikte, YD ler
kltrde tannm aya baladka, toplumumuzdaki insan
larn lmn kysndan dnerken neler beklem ek gerek
tiini reniyor olabilirler (Augustine, 2007), dolaysyla
bu akut olay gerekletiinde, yaayanlarn dnyasndan
kopmay, toplumsal olarak mnasip bir akut yant olarak
kabul ederiz.
Kellehear kopu izleinin yalnzca dnya ilerine il
giyi brakmak olarak deil, baka etkinlikler, deerler ya
da kayglarla yeniden btnleme olarak da gerekleebi
leceini kaydetmektedir. YD yaayanlarn anlatlarnda
tam da bu vardr: Yaam a ynelik ilgilerini yitirm i de
illerdir, tersine baka bir varoluun zellikleri, bir br
dnya ne kmaya balamtr. YD yaayanlar ancak
bedenlerinden uzaklam halleriyle, yaamlarnn gz
nnden gemesi duygusuyla, klarla ilgili akn nite
likler ve br dnyaya ait varlklar ve ortamlarla ilikiye
getiklerinde yaamdan koparlar (Ring, 1980, 1984). Kel
lehear btn lme srelerinde, bir noktada bireylerin
dikkatinin yaklam akta olana kaydn ve bunun da
YD lerin itici gc olduunu belirtmektedir.

zlme: k olarak lme


Kellehear zlme izleini fiziki bedenin bozulmasna
odaklanma olarak tanmlar; gerek lmekte olan kii ge
rek onun toplumsal evresi bunda edilgen gzlemcilerdir
ve byle bir sre genelde kirli lme olarak damgalanr
(Lawton, 2000). Hastalarn byk blm bir tr heze
yan ya da bunamayla ac ekerek lr (Sullivan, 2002).
YDlerin belirgin bir zellii, benlik duygusunun fiziki
bedenden ayrlmasdr ve bu ayrlmayla birlikte hastalar
genelde bedenin fiziki bozuluunu da atklarn sylerler.
NDE yaayanlar, ou zaman, bedenlerini terk ettiklerin
de btn acnn dindiini sylerler ve yine pek ou d
nce srelerinin de glendiini aktarmtr (Kelly vd.,
2007). Hekimlerin anekdot aktarmlarna gre, pek ender
vakalarda, ileri beyin kanserinden kaynaklanan kronik
bunama ya da kom a halindeki hastalar, lme anlarnda
zihin berraklna kavumakta, harap beyinlerinden ayr
lyor grnrken, yitirdikleri zihinsel yetilerini kazanmak
tadr (Osis ve Haraldsson, 1977; Haig, 2007). YD yaa
yanlar dalan bedenlerinden kaarak lm ve k
deneyimlemekten kanmaktadr.
Baz sosyologlar, lme srecinin ayrlmaz bir paras
nn da bedensel krlganla uyum salama, bunun acm a
szca anlalmas karsnda da toplumsal-psikolojik sa
vunm alar gelitirme olduunu ileri srerler (Seale, 1998).
YD lerden sonra yaam ay srdrenler bu somatik krl
ganl reddetmezler, sadece bununla zdelemeye itiraz
ederler. Pek oklan bedenlerini grnte beden d bir
grsel perspektiften grdklerinden bedenlerine duygusal
bir uzaklamadan bahseder ve bedenden bamsz ve bu
nun bir uzants olarak, nihai bedensel paralanmadan
kurtulan gl bir kiisel kimlik duygusuyla geri dnerler
(Kelly vd., 2007). k olarak lmeye ilikin sosyolojik
bak alan fiziki gerilemeyle hastalk ya da lmle m
cadele etmeyi kar karya getirirken, YD le r nc bir
yol sunar: Beden ktnde dalmayacak bir benlikle
zdeleerek hastalk ve gerilemeyi amak.

Belirsizlik: Haklardan Mahrum lme


Kellehear 20. yzylda lmn tabiletirilm esinin hak
lardan mahrum brakc etkilerini deerlendirmitir; bu
anlay lmekte olan hastalan ailelerinin gznden uzak
ta bir hastane kesine koyuyor ve ounlukla lmcl
tanlan ve kalan yaam srelerini hastalardan saklyordu
(Aries, 1974). Getiimiz yanm yzylda hastane alan
lar arasnda bu eilim tersine dndyse de, lmeye olan
bu ilgi art, hastane dnda, iddet sonucu ya da AIDS
ve bunama gibi kronik hastalklardan evde veya bakmev
lerinde lmekte olanlara uzanmamtr. Bu haklanndan
mahrum kesimlerin lme deneyimlerinin ou tp, siya
set ve akademi otoritelerinden hl kabul grmemektedir
(Kellehear, 2007b). Sz konusu kesimlerin kurban, kro
nik hasta ya da lmekte olan kim se dnda herhangi
bir ey olarak yeniden snflandrlmalar deneyimlerinin
aratrlmasna ket vurmu ve hak mahrumiyetlerini ar
trmtr.
Benzer biimde, YD yaayanlar da YD lerin belir
siz stats nedeniyle hak mahrumiyetine uramlardr.
YD yaayanlarn byk blm YD leri yaamlarnn
en derin olay olarak grse de, bu deneyimler tp ya da
akademi otoritelerince genelde sanr, hasta bir beynin akl
d hezeyanlar ve hsn kuruntuya dayal fanteziler ola
rak kenara itilmitir. Blackmore (1993) ile Woerlee (2004)
YD leri iflas etmekte olan beynin hayali rnleri diye
niteleyerek, tp ve psikoloji eliyle dlanmasna tipik bir
rnek olutururlar. Dindar akademisyenlerden Zaleski
(1987) pek ok ilahiyatnn YD leri ilahi olanla gerek bir
karlama olarak deil, metafor ya da edebi m otif olarak
grmekten daha ok rahatlk duyduunu ileri srmekte
dir; Couliano (1991) ise YD leri br dnyaya yolculu
u anlatan fantastik anlatlar geleneine dahil eder. Tp
ve akademideki yerleik dzenin bu kiilerin kayglarn
ciddiye alma ve YD lerin gl etkilerini kabul etme ko
nusundaki gnlszl, YD yaayanlar haklarndan
mahrum brakm, YD lerini tartmaktan alkoymu ve
toplumsal alarna yabanclatrmtr (Greyson ve Har-
ris, 1987; Greyson, 1997).

Aknlk: Dnm olarak lme


Kellehear lme deneyimlerinin her zaman fiziki kle
ve toplumdan kopmayla ilgili olmadna, baz lme de
neyimlerinde, arpc deiikliklere uram bir bilin ve
toplumsal ilikilerin yer ald yeni bir statye erimek
zere bu kayplarn almasnn da sz konusu olabilece
ine dikkat eker. Dnm olarak lmeye rnek olarak
da YD leri ve lm dei niyetlerini verir. YD lerin ve
lm dei riyetlerinin altnda yatan fizyolojik mekaniz
malar ya da sz konusu deneyimlerin eskatalojik sonu
lar ne olursa olsun, bu deneyimlerin hem kiisel deerler,
inanlar ve tutumlar hem de toplumsal roller, ilikiler ve
davranlar zerinde gl etkileri bulunduu yolunda
mebzul miktarda kant vardr. YDnin artl etkilerini
inceleyen eserlerde, genelde akabinde gelen yararl kiisel
dnmlere odaklanlr. Artl etkiler arasnda belirgin
bir zellik olarak, maneviyatn glenmesi, bakalarn
dnme ve yaamn deerinin bilinmesi, lm korkusu
nun, maddiyatln ve rekabetiliin azalmas bulunur
(Sabom 1982).
YD yaayanlarn YDyi anlatmalarndan nceki
tutumlar ile sonraki tutumlarm kyaslayan incelemeler,
lm korkusunun azaldn, grece salamlk duygusu ve
zel bir neme ya da yazgya sahip olma hissi grld
n ve lmden sonra yaam a olan inancn pekitiini
aktarmaktadr (Noyes 1980). Ayrca yaama atfedilen de
erin arttn, ama duygusunun tazelendiini, yaamn
etrefilli ynleriyle ba etmede zgvenin ve esnekliin
arttn, sevgi ve hizmete verilen deerin ykseldiini, ki
isel stat, maddi servet kayglarnn azalp bakalarna
duyulan merhametin arttn, manevi bir erek duygusu
ykselirken lm korkusunun nemli lde azaldn
da bildirmektedirler (Ring, 1980, 1984). YD ler yaamn
amac ve anlam, lmn kabullenilmesi bakmndan
nemli olumlu deiikliklere yol aar (Bauer 1985). Tutum
ve davranlardaki bu derin deiiklikler YD lilere ynelik
uzun vadeli incelemelerce ve onlar iin nemli kiilerle ya
plan syleilerce de dorulanmaktadr (Ring, 1984).
YD yaamam kiilere kyasla YD yaayanlar
bakalar iin duyduklar kayglarn arttn, lm kor
kusunun azaldn, lmden sonra yaam a inancnn
arttn, dine ilgileri artarken maddi baar ve bakalarn
ca takdir grme arzusunun zayfladn bildirmektedirler
(Flynn, 1982). lme onlar kadar yaklam am a YD
yaamam kiilere kyasla, toplumsal statye, mesleki
ve maddi baar ile hrete ok daha az deer vermekte
(Greyson, 1983) ve lm eskisi kadar tehditkar grm e
m ektedir (Greyson, 1992).
YD lerin ardndan toplumsal stat deiiklikleri her
zaman olumlu olmamakta, yaygn kitle iletiim aralarn
da YD lerin olumlu ynlerinin vurgulanmas, bu konuda
sorunlar yaayanlar yardm aramaktan alkoymaktadr.
YD yaayan insanlar kimi zaman akl salklarndan
kukuya debilirler, am a ounlukla bu korkuyu dost
lar ya da uzmanlarla tartmalar halinde reddedilmekten
ya da alay konusu olmaktan korkarlar. Bazen deneyimle
rini anlatrken uzmanlardan olumsuz tepkiler almakta
drlar; bu da onlarn, yaadklar bu deneyimi anlamak
zere yardm arama cesaretlerini krmaktadr (Greyson ve
Harris 1987; Greyson 1997).
YD yaayan birok kii kendi deneyimlerine ve so
nularna yava yava ayak uydurur. Gelgelelim, bu ayak
uydurma ounlukla onlarn yeni deerler, tutumlar ve ilgi
alanlar benimsemesini gerektirir. Bu durumda aileleri ve
dostlan da YD yaayanlarn bu yeni inan ve davranla-
nn anlamakta glk eker. Bir yandan, aileleri ve dost
lan, bir tr naho etki altnda bulunduunu dndkleri
bu yaknlanndan kanabilir. te yandan, YD lerin olum
lu sonulan olduuna ilikin yaynlardan etkilenen aileler
ve arkadalar ise YD yaayan yaknlarn an yceltip
onlardan bu gereki olmayan beklentileri karlamalar
n isteyebilir. Kimi zaman arkadalar YD yaayanlardan
insanst bir sabr ve anlay ya da mucizevi ifalar ve
kehanetler beklemekte ve bu gereki olmayan beklentiler
karlanmadnda ilikiyi tmden koparabilmektedirler.
(Greyson ve Harris 1987; Greyson 1997).
YD lerden sonra ortaya kan duygulanm sorunlan
arasnda, belki de istemedii halde yaam a dndrlm
(geri postalanm) olmaktan duyulan fke ve bunalm
saylabilir. YD yaayanlar genellikle bu deneyimi gele
neksel dini inanlarla ya da nceki deer ve yaam tarzla-
nyla uzlatrmada sorunlar yaarlar. Bu deneyim onlarn
benlik hisleri asndan merkezi nemde grndnden
ve onlar etraflanndaki insanlardan ayn bir yere koymu
grndnden, YD yaayanlar kendilerini sadece bu
deneyim zerinden tanmlamaya balayabilirler. Yeni tu
tum ve inanlarnn ou etrafndakilerden olduka farkl
olduu iin, YD yaayanlar bir biimde anormal olduk
lar kaygsn, yalnzca normal olan kendileri asndan
yeniden tanmlayarak yenebilmektedir. YD yaayanlar
benzer deneyimler yaamam insanlara bir uzaklk, on
lardan ayr olma duygusuna kaplabilir ya da dierlerince
-bazen de kukusuz hakl olarak- alaya alnmaktan ya da
reddedilmekten korkabilirler. Yeni tutum ve inanlar ile
ailenin ve dostlarn beklentilerini uzlatrmada yaanan
glk, artk ayn anlam tamayan eski rollerin ve ya
am tarznn srdrlmesini engelleyebilir. YD yaayan
lar, bu deneyimin kendi yaamlar iin anlam ve nemini
bakalarna anlatmay imknsz bulabilmektedir. Sklkla,
YD lere koulsuz bir sevgi duyan kii, insan ilikilerinde
karlat koullan ve snrlamalan kabul edemez (Grey-
son ve Harris 1987; Greyson 1997).
lmle dalan toplumsal sistemleri deerlendiren
V em on (1970) nceden yaplan planlarda ortak bek
lentiler konulmadnda atma kmasnn ok daha
muhtemel olduunu kaydetmektedir (aile fertlerinin ani,
beklenmedik lmndeki gibi). YD ler nadiren ngr-
lebildiinden (o da olursa) benzer bir karlkl atmay
tetiklemesi beklenebilir. Aratrmaclar YD yaayanlar
ile aileleri arasndaki deer atmalarnn grece yksek
bir boanma oranna yol atn da belirtmektedir (Bush,
1991). YD yaayan birinin bilindik kiiliinin lmesiyle
ortaya kan toplumsal lm , aile asndan kiinin fiziki
lm kadar sknt verici olabilmektedir (Insinger 1991).
YD lerin etkileri arasnda uzun sreli bunalm, ilikile
rin bozulmas, kariyerin son bulmas, ar yabanclama
duygusuna kaplma, dnyada ieyararlk duygusunun
kaybolmas, gerekliin deitii gibi youn bir duyguyla
uzun yllar mcadele etme hali saylabilir (Bush, 1991: 7).
TOPARLAYICI DNCELER

Y D ler ile lm dei ryetleri kapsaml fenomenolojik


sorgulamalara konu olmutur ve beyindeki ilev bozuk
luklarnn tezahr m, yoksa br dnyaya ait unsur
larn boy gstermesi mi olduu epeyce tartlmtr. Bu
deneyimlerin toplumsal ilikilere ve daha genel toplumsal
etkileimlere olan etkisi grece az ilgi ekmitir. Bu yaz
na genel bir bak, Y D ler ile lm dei niyetlerinin,
daha dnyevi lme deneyimleriyle pek ok toplumsal s
reci paylatn, ama ayn zamanda lme srecini anla
mamzdaki gerek ampirik gerek kavramsal boluklan da
aa kardn ortaya koymaktadr.
lme deneyiminin giderek kabul gren eitleri ola
rak Y D ler ve lm dei ryetleri de Kellehearm bu
kitaba yazd giri blmnde anlatlan yedi izlek bak
mndan ele alnabilir. Bu izleklerden bazlar zaman iinde
belirgin zellikleriyle ortaya kar ve YD ile lm dei
niyetlerinin akut niteliklerine bal olarak trplenir. te
yandan YD den sonra yaayanlann dnyasna dnl
m esi yalnzca lme davranlannda deil, ayn zamanda
bunu yaayanlann kendi toplumsal alarna yeniden ka
tlrken sergiledikleri davranlarda da bu izleklerin nasl
ortaya ktn deerlendirebilmeyi salar. Bu teorilerin
her biri YD lerin ve lm dei niyetlerinin toplumsal
srelerine ilikin belli ipulan sunabilecei gibi, lme
yakn deneyimler ve lm dei ryetleri de dier lme
deneyimlerinin toplumsal sonulanna ilikin yeni igr-
ler salamaktadr.
YD lerde faillik izlei kiinin yaamn gzden geir
mesinde ortaya kar, ama bu izlein kiisel kimlii ve ki
isel kontrol koruma durumuna uyarlanmas daha kar
maktr. Dorusallk izlei bir tr stat geidi olarak YD
anlatlannda grlr. Dalgalanma izlei YD lerin belir
gin zellii olan, ktlemeden iyilemeye giden yolda, bu
arada YD leri izleyen btnleme yollanndaki karmak
salnmlarda grlebilir. Kopma izlei de, br dnyadan
unsurlarla etkileime geerek fiziksel dnyann ykn
den kurtulan YD bilerde ve lm dei ryeti grenlerde
bulunabilir. Dalma izleiyse YD lerde ve lm dei
ryetlerinde bedensel ke odakl olarak deil, benlik
duygusunun bozulan bedenden ayrlmas biiminde or
taya kar; akmlk yoluyla zayflmzla ba edebilme
modeli baka lme deneyimlerindeki dalmalar anlama
da da ipular salayabilir. Belirsizlik izleiyse YD lerin
ve lm dei niyetlerinin mulak konumlannda, tp ve
toplum otoritelerinin bunlar geerli lme deneyimleri ola
rak kabul etmedeki gnlszlklerinde yanksn bulur.
Son olarak, akmlk izlei en yksek ifadesini YD lerde
bulur; bu deneyimi yaayp sa kalanlar hemen her sefe
rinde derin deer, inan, tutum ve toplumsal iliki dn
mleri geirdiklerini anlatmlardr.
Yukandaki tartma YD lerin ve lm dei n iyet
lerinin bu deneyimleri yaayanlar zerindeki etkilerine
odaklanmsa da, YD lerin bunlan yaamasa da dolayl
yoldan bununla karlam kiiler zerinde de nemli et
kileri olabilir. Flynnin (1986) anlatt bir projede, ren
cileri YD leri inceledikten sonra koulsuz sevgiyi benim
semi ve uygulamalanyla kendilerini dntrmlerdi.
Ring YD lerin manevi anlamn ve ruhu yaplandrmada
nemini anlatr (Ring ve Valarino, 1998). Flynne benzer
biimde, o da rencilerinin YD leri inceledikten sonra
empatiye daha yatkn, YD lerden kan dersler uyann-
ca maneviyata odakl hale geldiklerini aktarmaktadr: Bu
derslere gre lm korkulacak bir ey deildir, yaam
onun tesinde de srmektedir, sevgi maddi servetten daha
nemlidir ve her eyin bir gerekleme nedeni vardr.
YD lerin daha yaygn kltrel sonulan olabilece
i de ileri srlmtr. Baz heyecanl kiiler, mesihvari
biimde YD lerin toplumu dntrme potansiyeli ze
rine yazmlardr. ngiliz tarihi A m old Toynbeeden svi
reli psikiyatrist Cari Junga ya da Alman ilahiyat ve tp
misyoneri Albert Scvveitzera kadar ok eitli alanlardan
20. yzyl dnr insan medeniyetini ancak ve ancak
dnya apnda bir manevi devrimin kurtarmaya kifayetli
olduunu yazmlardr (Lorimer, 1990: 259). Ringin d
ncesine gre, YD ler bu dnm ortaya karacak
evrimsel aralar olarak grlebilir (1984: 7) ve YD ler
ile benzer gizemci deneyimler insanln uyuyan manevi
potansiyelini serbest brakabilir. Ring (1984) giderek daha
fazla bireyi lmn eiinden yaam a dndren yaam
destek teknolojilerinin gelimesiyle birlikte, bu insanla
rn canlandrc tanklklarnn birikimsel bir etki yaparak
insanln ortak bilincinde bir manevi evrimi kkrtabile
cei speklasyonunda bulunur. YD lerin artl etkilerini
konu alan kitabnn ad olan Headirg Towards Omega,
Fransz Cizvit filozof ve lim Pierre Teilhard de Chardinin
Omega noktas kavramndan gelir ki, insanlk tarihinde
insan kltrnn en yksek abalarnn evrimsel biriki
mini temsil eden varsaymsal bir son noktadr bu.
Badham (1997) YD lerin toplumda Tanr inancn ve
br dnya um udunu canlandrdn ileri srmektedir.
Foxun hakl olarak uyard zere, Y D ler herhangi bir
dini ya da manevi gelenein gerekelendirilmesinde bir
ara olarak kullanlamaz ve u ya da bu yolla dierlerini
dlayarak tek bir gelenee hapsedilemez (2003: 339) olsa
da, bu deneyimler bizi zihin ve beyin zerine, baka birey
ler, toplumsal alar ve kutsallk zerine, insan toplumu
ve onun iindeki rolmz zerine baz temel varsaym la
rmz sorgulamaya iterek kltrel bir deiimi tetikleyebi-
lir. Bu tr igrleri yakalamak, YD leri ve lm dei
n iyetlerini salt nropsikolojinin, ilahiyatn ya da sosyolo
jin in kstl gzlkleriyle grmeye alan hibir disipline
nasip olmayacaktr. YD lerin daha btnlkl ekilde
anlalmas, aslnda dier btn lme deneyimlerinde
olduu zere, disiplinleraras ibirliini ve bu deneyim
lerin bireyler zerindeki, kiiler arasndaki ve toplumsal
srelerdeki derin etkilerinin titizlikle takdir edilmesini
gerektirmektedir.
KAYNAKLAR

Alvarado, C. S. (2006) Neglected Near-Death Phenomena,


Journal o f Near-Death Studies, 24 (3): 131-51.
Aries, P. (1974) Westem Attitudes Tovards Death: From the
Middle Ages to the Present, Baltimore, Maryland: Johns
Hopkins University Press.
Athappilly, G. K., Greyson, B. ve Stevenson, I. (2006) Do
Prevailing Societal Models Influence Reports of Near-
Death Experiences? Comparison of Accounts Reported
Before and After 1975, Journal o f Nervous and Mental
Disease, 194 (3): 218-22.
Augustine, K. (2007) Psychophysiological and Cultural
Correlates Undermining a Survivalist Interpretation of
Near-Death Experiences, Journal o f Near-Death Studies,
26 (2): 89-125.
Badham, P. (1997) Religious and Near-Death Experience in
Relation to Belief in a Future Life, Mortality, 2 (1): 7-21
Barrett, W.F. (1926) Deathbed Visions: The Psychical Experiences
o f the Dying, Londra: Methuen. [tealeme Geerken
Grdklerimiz, ev. Burak Erker, Ruh ve Madde Yaynlar,
2011 ]
Bauer, M. (1985) Near-Death Experiences and Attitude Change,
Anabiosis: Journal o f Near-Death Studies, 5(1): 39-47.
Blackmore, S. J. (1993) Dying to Live: Science and the Near-Death
Experience, Londra: Grafton.
Bozzano, E. (1906) Apparitions of Deceased Persons at
Deathbeds, Annals o f Psychical Science, 3 (2): 67-100.
----- (1923) Phenomenespsychiques au moment de la mort, Paris:
Editions de la Bibliotheque de Philosophie Spiritualiste.
Brayne, S., Farnham, C. ve Fenwick, P. (2006) Deathbed
Phenomena and Their Effect on a Palliative Care Team:
A Pilot Study, American Journal o f Hospice and Palliative
Care, 23 (1): 17-24.
Bush, N. E. (1983) The Near-Death Experience in Children:
Shades of the Prison-House Reopening, Anabiosis:
Journal o f Near-Death Studies, 3 (2): 77-193.
----- (1991) Is Ten Years a Life Review?, Journal o f Near-Death
Studies, 10 (1): 5-9.
Callanan, M. ve Kelley, P. (1993) Final Gifts: Understanding the
Special Awareness, Needs, and Communications o f the
Dying, New York: Poseidon.
Carr, D. (1982) Pathophysiology of Stress-Induced Limbic Lobe
Dysfunction: A Hypothesis for NDEs, Anabiosis: Journal
ofNear-Death Studies, 2 (1): 75-89.
Cobbe, F. P. (1882) Peak in Darien, Londra: Williams & Norgate.
Couliano, I. (1991) Out ofThis World: Otherworld Joumeys from
Gilgamesh to Albert Eirstein, Boston, Massachusetts:
Shambhala.
Devinsky, O., Feldmann, E., Burrowes, K. ve Bromfield, E.
(1989) Autoscopic Phenomena with Seizures, Archives
o f Neurology, 46 (10): 1080-8.
Ethier, A. M. (2005) Death-Related Sensory Experiences,
Journal ofPediatric Oncology Nursing, 22 (2): 104-11.
Flynn, C. P. (1982) Meanings and Implications of NDEr
Transformations: Some Preliminay Findings and
Implications, Anabiosis: Journal o f Near-Death Studies,
2 (1): 3-13.
----- (1986) After the Beyond: Human Transformation and the
Near-Death Experience, Englewood Cliffs, New Jersey:
Prentice-Hall.
Fox, M. (2003) Religion, Spirituality and the Near-Death
Experience, Londra: Routledge.
French, C. C. (2001) Dying to Know the Truth: Visions of a Dying
Brain, or False Memories?, Lancet, 358 (358): 2010-11.
Gabbard, G. O. ve Twemlow, S.W.(1984) With the Eyes o f the
Mind: An Empirical Analysis o f Out-of-Body States, New
York: Praeger.
Glaser, B. G. ve Strauss, A.L. (1971) Status Passage, Londra:
Routledge & Kegan Paul.
Gloor, P. (1990) Experiential Phenomena o f Temporal Lobe
Epilepsy, Brain, 113 (6): 1673-94.
Granqvist, P., Fredrikson, M., Unge, P., Hagenfeldt, A., Valind,
S., Larhammer, D. ve Larsson, M. (2005) Sensed Presence
and Mystical Experiences Are Predicted by Suggestibility,
Not by the Application of Transcranial Weak Complex
Magnetic Fields, Neuroscience Letters, 379 (1): 1-6.
Greyson, B. (1983a) Near-Death Experiences and Personal
Values, American Journal o f Psychiatry, 140 (5): 618-20.
----- (1983b) The Psychodynamics ofNear-Death Experiences,
Journal o f Nervous and Mental Disease, 171 (6): 376-81.
----- (1990) Near-Death Encounters With and Without Near-
Death Experiences: Comparative NDE Scale Profiles,
Journal o f Near-Death StucLies, 8 (3): 151-61.
----- (1991a) Near-Death Experiences Precipitated by Suicide
Attempt: Lack of Influence of Psychopathology, Religion,
and Expectations, Journal o f Near-Death Studies, 9 (3):
183-8.
----- (1991b) Near-Death Experiences and Systems Theories: A
Biosociological Approach to Mystical States, Journal o f
Mind and Behavior, 12 (4): 487-508.
----- (1992) Reduced Death Threat in Near-Death Experiencers,
Death Studies, 16 (6): 533-46.
----- (1997) The Near-Death Experience as a Focus of Clinical
Attention, Journal o f Nervous and Mental Disease, 185
(5): 327-34.
----- (1998) The Incidence of Near-Death Experiences, Medicine
and Psychiatry, 1 (2): 92-9.
----- (2003) Incidence and Correlates of Near-Death Experiences
on a Cardiac Care Unit, General Hospital Psychiatry, 25
(4): 269-76.
----- (2007) Consistency of Near-Death Experience Accounts
ver Two Decades: Are Reports Embellished ver Time?,
Resuscitation, 73 (3): 407-41.
Greyson, B. ve Harris, B. (1987) Clinical Approaches to the
Near-Death Experiencer, Journal o f Near-Death Studies,
6 (1): 41-52.
Greyson B. ve Stevenson, I. (1980) The Phenomenology of Near-
Death Experiences, American Journal o f Psychiatry, 137
(10): 1193-6.
Haig, S. (2007) The Power of Hope, Time, 169 (5): 118-19.
Heim, A. von St. G. (1892) Notizen ber Den Tad Durch Absturz
(Remarks on Fatal Falls), Jahrbuch Des Schweitzerischen
Alpenclub (Yearbook o f the Swiss Alpine Club), 27: 327-37.
Herzog, D. B. ve Herrin, J. T. (1985) Near-Death Experiences in
the Very Young, Critical Care Medicine, 13 (12): 1074-5.
Horowitz, M. J. ve Adams, J. E. (1970) Hallucinations on
Brain Stimulation: Evidence for Revision of the Penfield
Hypothesis, Origin and Mechanisms o f Hallucinations
iinde, ed. W. Keup, NewYork: Plenum, s. 13-22.
Houran, J. (1997) Hallucinations That Comfort: Contextual
Mediation of Deathbed Visions, Perceptual and Motor
Skills, 84 (3, Part II): 1491-504.
Hyslop, J. (1907) Visions of the Dying, Journal o f the American
Society fo r Psychical Research, 1 (1): 45-55.
Insinger, M. (1991) The Impact of a Near-Death Experience on
Family Relationships, Journal o f Near-Death Studies, 9
(3): 141-81.
Irwin, H. J. (1985) FlightofM ind:APsychologicalStudyoftheO ut-
of- Body Experience, Metuchen, New Jersey: Scarecrow
Press.
Jansen, K. L. R. (1997) The Ketamine Model of the Near-Death
Experience: A Central Role for the N-Methyl-D-Aspartate
Receptor, Journal o f Near-Death Studies, 16: 5-26.
Kastenbaum, R. (1979) Healthy Dying: A Paradoxical Quest
Continues, Journal o f Social Issues, 35 (1): 185-206.
Kellehear, A. (1990) The Near-Death Experience as Status
Passage, Social Science and Medicine, 31 (8): 933-9.
----- (1993) Culture, Biology, and the Near-Death Experience,
Journal o f Nervous and Mental Disease, 181 (3): 148-56.
----- (1996) Experiences Near-Death: Beyond Medicine and
Religion, New York: Oxford University Press.
----- (2007a) Culture and the Near Death Experience: Comments
on Keith Augustines Psychophysiological and Cultural
Correlates Undermining a Survivalist Interpretation of
Near-Death Experiences, Journal o f Near-Death Studies,
26 (2): 147-53.
----- (2007b) A Social History o f Dying, Cambridge: Cambridge
University Press [lmn Toplumsal Tarihi, ev. Tue
Kln, Phoenix Yaynevi, 2012].
----- (2008a) Dying as a Social Relationship: A Sociological
Review of Debates on the Determination of Death, Social
Science and Medicine, 66 (7): 1533-44.
----- (2008b) Census of Non-Western Near-Death Experiences
to 2005: Overvievv of the Current Data, Journal o f Near-
Death Studies 26 (4): 249-65.
Kelly, E. W., Greyson, B. ve Kelly, E. F. (2007) Unusual
Experiences Near Death and Related Phenomena, E.F.
Kelly, E.W. Kelly, A. Crabtree, A. Gauld, M. Grosso ve B.
Greyson, Irreducible Mind: Tovards a Psychology fo r the
2 st Century iinde, Lanham, Md.: Rowman & Littlefield,
s.367-421.
Kbler-Ross, E. (1969) OnDeathandDying, NewYork: Macmillan.
Lange, R., Greyson, B. ve Houran, J. (2004) A Rasch Scaling
Validation of a Core Near-Death Experience, British
Journal o f Psychology, 95 (2): 161-77.
Lawton, J. (2000) The Dying Process: Patients Experierces o f
Palliative Care, Londra: Routledge.
Locke, T. P. ve Shontz, F.C. (1983) Personality Correlates of the
Near-Death Experience: A Preliminay Study, Journal o f
the American Society fo r Psychical Research, 77 (4): 311-
18.
Lorimer, D. (1990) Whole in One: the Near-Death Experience and
the Ethic o f Interconnectedness, Londra: Arkana.
McClenon, J. (1994) Wondrous Events: Foundations o f Religious
Belief Philadelphia, Pa.: University of Pennsylvania Press.
Matthews, S. H. (1979) The Social World o f Old Women:
Management o f Self-Identity, Beverly Hills, Califomia:
Sage.
Moody, R. A. (1975) Life after Life, Covington, Ga.: Mockingbird
Books.
Morse, M. L., Conner, D. ve Tyler, D. (1985) Near-Death
Experiences in a Pediatric Population, American Journal
o f Diseases o f Children, 139 (6): 595-600.
Morse, M. L., Venecia, D. ve Milstein, J. (1989) Near-Death
Experiences: A Neurophysiological Explanatoy Model,
Journal o f Near-Death Studies, 8 (1): 45-53.
Moss, M. S., Moss, S. Z. ve Connor, S. R. (2003) Dying in Long
Terrn Care Facilities in the US, haz. J.S. Katz ve S. Peace,
End o f Life Care in Care Homes: A Palliative Approach
iinde, Oxford: Oxford University Press, s. 157-73.
Noyes, R. (1980) Attitude Change Following Near-Death
Experience, Psychiatry, 43 (3): 234-42.
Osis, K. ve Haraldsson, E. (1977) At the Hour o f Death, New York:
Avon.
Pamia, S., Waller, D. G., Yeates, R. ve Fenwick, P. (2001) A
Qualitative and Quantitative Study of the Incidence,
Features and Aetiology of Near Death Experiences in
Cardiac Arrest Survivors, Resuscitation, 48 (2): 149-56.
Persinger, M. A. (1994) Near-Death Experiences: Determining
the NeuroanatomicaL Pathways by Experiential Patterns
and Simulation in Experimental Settings, haz. L.
Bessette, Healing: Beyond Suffering or Death iinde,
Chabanel, Quebec Publications MNH, s. 277-86.
Ring, K. (1980) Life at Death: A Scientifc Irvestigation o f the
Near-Death Experierce, New York: Coward, McCann, &
Geoghegan.
----- (1984) Heading Towards Omega: Ir Search ofthe Meanirg o f
the Near-Death Experience, New York: William Morrow.
----- (1992) The Omega Project: Near-Death Experiences, UFO
Encounters, and Mind at Large, New York: William Morrow.
Ring, K. ve Valarino, E.E. (1998) Lessons from the Light: What
We Can Leam from the Near-Death Experience, New
York: Plenum/Insight. [In rettikleri 1-2: lme
Yakn Deneyimlerin rettikleri, ev. Canan Ard, Erko
Yaynclk, 2006]
Roberts, G. ve Owen, J. (1988) The Near-Death Experience,
British Journal o f Psychiatry, 153 (5): 607-17.
Rodin, E.A. (1980) The Reality ofDeath Experiences: A Personal
Perspective, Journal o f Nervous and Mental Disease, 168
(5): 259-63.
----- (1989) Comments on A Neurobiological Model for Near-
Death Experiences, Journal o f Near-Death Studies, 7 (4):
255-9.
Rogo, D. S. (1978) Research on Deathbed Experiences: Some
Contemporay and Historical Perspectives, Parapsychology
Revieu), 9 (1): 20-7.
Saavedra-Aguilar, J. C. ve Gmez-Jeria, J. S. (1989) A
Neurobiological Model for Near-Death Experiences,
Journal o f Near-Death Studies, 7 (4): 205-22.
Sabom, M. B. (1982) Recollections o f Death: A Medical
Investigation, New York: Harper & Row.
Sassower, R. ve Grodin, M.A. (1986) Epistemological Questions
Conceming Death, Death Studies, 10 (4): 341-53.
Seale, C. (1998) Constructing Death: The Sociology o f Dying and
Bereavement, Cambridge: Cambridge University Press.
Serdahely, W. J. (1990) Pediatric Near-Death Experiences,
Journal o f Near-Death Studies, 9 (1): 33-9.
Sudnow, D. (1967) Passing On: The Social Organization o f Dying,
Englewood Cliffs, New Jersey: Prentice-Hall
Sullivan, M. D. (2002) The Illusion of Patient Choice in End-of-
Life Decisions, American Journal o f Geriatric Psychiatry,
10 (4): 365-72.
Sutherland, C. (1992) Transformed by the Light: Life After Near-
Death Experiences, Sydney: Bantam.
Thomas, W.L ve Thomas, D. S. (1928) The Child in America, New
York: Knopf.
Van Gennep, A. (1969) Rites o f Passage, Chicago, Illinois:
University of Chicago Press.
Van Lommel, P., Van Wees, R., Meyers, V. ve Elfferich, I. (2001)
Near- Death Experience in Survivors of Cardiac Arrest: A
Prospective Study in the Netherlands, Lancet, 358 (9298):
2039-45.
Vernon, G. M. (1970) The Sociology o f Death, New York: Ronald
Press.
Woerlee, G. M. (2004) Mortal Minds: a Biology o f the Soul and the
Dying Experience, Utrecht: De Tijdstroom.
Zaleski, C. G. (1987) Othenuorld Joumeys: Accounts o f Near-
Death Experience in Medieval and Modem Times, New
York: Oxford University Press.
Dizin

accompagnement (refakati) (Drer) 245


125 Bana yol gster, Ey Yce
dem ile Havva 332, 348 Yehova (Williams) 337
Adler, U. 32 Barbato, Michael 133, 138,
Adunsky, A. 29, 30, 31 140
Agamben, G. 33 basnl srg tabancas 61,
Alexander, VII. (papa) 249 62, 63
Altn Gl (On Golden Pond, Bakanlk Komisyonu Raporu
1981) 314 (ABD, 1981) 52, 54
Alzheimer hastal 215,220, Bayeux lemesi 242
223 Bede (Aziz) 270
Aminoff, B. Z. 29, 30, 31 Beecher, Henry K. 93
Anatomi Yasas (1832) 185 beyin sap lm 83
Anil, M. H. 65 Blackmore, D. K. 58, 370
Annem Uruna (One True Bosch, Hieronymus 238, 244
Thing, 1998) 306, 318 Boswell, James 279
apne testi 52 Braithwaite, Thomas 246
Aquinal Thomas 341 Briann arks (Brians Song,
Aries, Philippe 31, 181, 185, 1971) 319
186, 234, 300 Bronfen, Elizabeth 235, 236,
Aristoteles 212, 223 260, 264
Armstrong-Coster, A. 29, 30 Bruegel, Peter 245
Ars Moriendi 243, 244, 252, Buffalmacco, Buonamico 243
280,281 Bnyan, John 337
Ak Hikyesi (Love Story,
1970) 303 Calle, Sophie 262
AVMA (Amerikan Veteriner Cannadine, David 202
Hekimler Birlii, Ameri Cassell, Eric J. 115,131
can Veterinay Medical Chatham Kontunun lm
Association) 57, 62, 63 (Copley, 1781) 251
Chemy, Nathan I. 115
Badham, P. 376 Chochinov, Harvey Max 115,
Bakire Meryemin lm 136
(Bruegel, 1564) 245 Christakis, N. A. 121
Bakire Meryemin lm Christian Barnard 93
Cimrinin lm (Bosch, 202.352
1510) 244 Dnya Sava, II. 125, 300,
Clement, XIII. (papa) 249 333.352
coma depasse 83 Drer, Albrecht 245
Copley, John Singleton 251
Cumming, E. 26 Eberhardt, L. E. 68
Curl, James Steven 182 EEG 51, 52, 53, 58, 61, 62,
63, 64, 65, 66, 68, 1
alkanlk ve Aylaklk (1747, Efkaristiya 189, 316, 331,
Hogarth) 249 334, 337, 338, 339, 3
armh Yolcusu (Bnyan) 341, 342
269, 337 Elliot, Gil 32
elik Manolyalar (Steel English Way o f Death: The
Magnolias, 1989) 305 Common Funeral Since
ok Ge (Windus, 1858) 256 1450 (Litten) 184
Epikuros 81
Dante 337, 338 Erken Kra (An Early Frost,
David, Jacques-Louis 251 1985) 309,311
Davies, Jon 352 Eski Dostluklar (Longtime
Death, Bunal and the Companion, 1990) 310
Individual in Early Eudamidasn Vasiyeti
Modem England (Poussin, 1643-44) 248
(Gittings) 184
Decius Muun mr Family, Sex, and Marriage in
(Rubens, 1616) 246, England, 1500-1800
247 (Stone) 203
Delacroix, Eugene 255 Field, David 127
Delany, M. W. 58 t Fildes, Luke 237, 257
Delaroche, Paul 252, 253, Flynn, C. P. 375
263 Fowler, R. 317
Dickens, Charles 273, 274, Fox, Renee 15, 19
275 Fulton, R. 26
Dickenson, Emily 273
Doktor (1891, Fildes) 237,257 Gatrell, V. A. C. 199
Dombey and Son (Dickens) Gericault, Theodore 254
273 geri dndrlemez koma
Dnmler (Ovidius) 282 (coma depasse) 51
Dream o f Gerontius (Newman) Germanicusun lm
215, 216 (Poussin, 1627) 248,
Dnya Sava, I. 183, 201, 251
Getsemani Bahesi 344, 345 Hortlaklar (Ibsen) 287, 288,
Gittings, Clare 184 294
Glaser, Barney 15, 19, 21, Houlbrooke, Ralph 17, 199,
31, 318 200,202
Gode-Darel, Valentine 260 How We Die? (Nuland) 29
Gould, Glenn 116 Hughes, Ted 282
Goulon, M. 51, 83
Goya, Francisco 252, 253, Ibsen, Bjorn 83
254, 262 Ibsen, H. 287, 288
Gp Gitme (Heny Peach Images o f Man and Death
Robinson, 1858) 257 (Aries) 234
Glgeli Topraklar Ingres 262
(Shadovlands, 1993) Intra-Venus (1991-2, Wilke)
303,318 263
gzetimli bakm 24 iris (2001) 313
Graham, Barbara 316, 318 Isenheim sunak panosu
Greshem, Joy 304, 318 (Grnewald) 236
Grbatm (Evering, 2007)
307, 313 ii bo kafatas iareti 89
ki Hafta (Tvo Weeks, 2006)
Hamursuz 340, 344 306
Hasta ocuk (1885, Munch) lahi Komedya (Dante) 337
259 mparator Maximiliann
Hayatm (My Life, 1993) 307, nfaz (1867, Manet)
321 254,263
Hayrl Cuma 343, 345, 346 Isa (Peygamber) 191, 200,
Heemskerk, III. Egbert van 242, 244, 251, 253, 285,
250 286, 329, 330, 333, 334,
Heidegger, Martin 212, 335 335, 339, 340, 341, 3
helal kesim 60 344, 345, 346, 347, 348,
Henry, W. E. 25, 26 349, 350, 351, 352, 353
HIV/AIDS 23, 24, 30, 33, 213 van lyiin lm (Tolstoy)
Hinton, John 15, 19, 139 229,283, 285
Hochschild, A. R. 27 iyi lm 17, 81, 124, 170,
Hodler, Ferdinand 260 179, 181, 188, 190, 191,
Hogarth, William 249, 250 192, 194, 195, 196, 199,
Holbein, Hans 236, 260 200, 203, 206, 207, 250,
Holland, Henry Scott 275, 364
276
Horrox, Rosemary 189 Jalland, Pat 194, 200, 201,
202, 203, 204, 206 305
James, Nicky 127 Kutsal Kse 344
Jouvet, M. 51 Kutsal Perembe 343, 346
Jung, Cari 375 Kbler-Ross, Elizabeth 15,
31, 133, 139, 305, 366
Kabil 332 Kbler-Ross Vakf 307
Kalish, R. A. 26 Kl arambas 343, 345
Karanlk Zafer (Dark Victory,
1939) 302, 303 Lakoff, G. 270
Kara lm 183, 187, 193 Lakotta, Beate 264
Kastenbaum, Robert 227 Laocon ve Oullan (heykel)
Kearney, Michael 115, 130, 236
140 Lavvton, Julia 29, 30, 130,
Keats, John 290, 291, 292, 131,287
293 Leonardonun lm
Kefaret (McEwan) 220 Deinde I. Franois
Kellehear, Allan 33, 137, 187, (1818, Ingres) 262
188, 196, 212, 217,221, Levenson, Jon D. 332
269, 271, 273, 279,281, Lewis, C. S. 304, 318
301, 322, 330, 338, 363, Leydi Jane Greyin dam
364, 365, 366, 367, 368, (1833, Delaroche) 253
369, 370, 374 Litten, Julian 184
Kent Devri 188 Lunney, J. R. 23
Kzarm Yeil Domatesler Lynn, Joanne 118
(Fried Green Tomatoes,
1991) 305 Maclntyre, Alasdair 224, 225
Kierkegaard, Sren 335 Macklin, Ruth 137
Kirli Yzl Melekler (Angels MacLeod, Roderick D. 115,
with Dirty Faces, 1938) 130
315 Madridde 3 Mays 1808
Kleinman, Arthur 115 (Goya, 1814) 253
Knox, S. 300 Mahon, M. 300
koer kesimi 60 Makkabi ayaklanmas 333,
Kozmopolit Devir 188 334
Kraemer, David 333 Malpas, Jeff 224
Kralie Victoria ile Sakson Manet, Edouard 254, 263
Giysileri indeki Prens Mann, Thomas 276, 277,
Albert (1863-7, Theed) 278,279,280
237 Mapplethorpe, Robert 262
Kumsallar (Beaches, 1988) Marcuse 32
Marshall, V. W. 26 Kasidesi) 291, 292
McEwan, lan 220 Ode to a Nightingale (Blbl
Mcllwain, C. 299 Kasidesi) 291, 292
McKinstry, J. L. 65 Ode to Psyche (Ruh Kasidesi)
McManners, J. 19 291
McNamara, Beverley 30, 124 Omran, A. R. 155, 158
Medusann Sal (Gericault, Omuz Omuza (Stepmom,
1818-9) 254 1998) 305
Millais, John Everett 256 Ondan Uzakta (Auay From
Mollaret, P. 51 Her, 2006) 313
Mollaret, Pierre 83 On Death and Dying (Kbler-
Monet, Claude 236 Ross) 15
Montaigne, M. 213, 214, 248, Ophelia (1851-2, Millais) 256
280 Ovidius 282
Moody, R. A. 355, 362
Morley, John 182 len Galyal (heykel) 240
Morrie ile Her Sal (Tuesdays l sa (Holbein, 1521) 236,
vithM onie, 1999) 320, 260
321 ller Gn 343
Moses Maimonides [bn lmcl Hastalk Umutsuzluk
Meymn] 83 (Kierkegaard) 335
Munch, Edvard 237, 259 lm Deindeki Camille
Murdoch, iris 313, 318 (Monet, 1879) 236
lm Belirlemeye Dair
Nelsonn lm (West, 1806) Genel Yasa 52
252 lmn Zaferi (Buffalmacco,
Newman, J. H. (Kardinal) 1320-36) 243
215, 216 lm ve Bakire (Schiele, 1915)
Not Defteri (The Notebook, 260
2004, film) 313 lm ve Mezar Kazc
Noys, B. 33 (Schwabe) 257
Nuh (Peygamber) 332 lm Yolunda (Dead Man
Nuland, Shenvin 29, 30, 33, Walking, 1995) 316,
116 318
Nkte (Wit, 2001) 308 l taklidi (tonik
hareketsizlik) 67, 68,
Ode on a Grecian Um (Yunan 69
Vazosu in Kaside) tanazi 16, 56, 57, 58, 135,
291 294,307, 336
Ode on Melancholy (Melankoli
palyatif tp 117, 125, 126, Scoggins, W. F. 27
128, 137, 138, 141 Seale, C. 19, 30, 139, 323
Pas pu saisir la mort (Calle, Segers, K. 312, 313, 314
2006) 262 Seneca 217
Passing On: The Social Senecann lm (Rubens,
Organization of Dying 1615) 247
(Sudnow) 30 serebral anjiyografi 51, 53
Pausch, Randy 321 Sergeant, A. B. 68
Pavlus 339, 349, 350, 351 Sevgi Szckleri (Terms of
Philadelphia (1993) 311 Endearment, 1983) 304
Picasso, Pablo 261 Shakespeare, William 219,
Pittsburgh Protokol 88 226
Plath, Sylvia 273, 280 Shewmon, Alan 95
Postac Kapy ki Defa alar Siddal, Elizabeth 256
(The Postman Always Six Feet Under 299, 300
Rings Twice, 1946) 315 Size Nasl Geliyorsa (As You
Poussin, Nicolas 237, 248, Like It, Shakespeare)
251 226
Prejean, Helen 316, 318 Small, N. 24
Puvis de Chavannes, Pierre Sokrates 251, 277, 280
263 Son Akam Yemei 339, 344,
345
Rice, J. L. 286 Sontag, Susan 182
Rilke, Rainer Maria 289 Sourvinou-Invvood, S. 19
Ring, K. 355, 366, 375, 376 Steinhauser, K. E. 123
Robinson, Henry Peach 257 Stone, Lawrence 203
Ross, Ellen 205 Strauss, Anselm 15, 19, 21,
Rubens, Peter Paul 237, 242, 31, 318
246,247, 248 Strauss, Richard 139
Ruhlarn Cennete Ykselii Stroebe, M. S. 138
(B osch ,1490) 238 Sudnow, David 30
Sutherland, C. 366, 367
Sardanapalusun lm
(Delacroix, 1827-8) 255 ehita kesimi 60
Saunders, Cicely 115, 131 imdi ya da Asla (The Bucket
Schels, Walter 264 List, 2007) 312
Schiele, Egon 237, 260
Schut, H. 138 Tait (Bapiskopos) 203
Schwabe, Carlos 257, 259 Takahashi, L. M. 33
Schweitzer, Albert 353 Tarlow, Sarah 184, 204
Theed, Gen William 237 Walter, Tony 32, 33
To Autumn (Gz iin) 291 Warhol, Andy 261
Tolstoy, L. 229, 230, 283, West, Benjamin 251, 252
284,285, 286 Wilke, Hannah 263
Toynbee, Amold 375 Williams, William 337
tz deiimi 341 Windus, William Lindsay 256
Traianus Stunu 241, 242 Winnicott, D. W. 124
Triptik Nantes (2002, Viola) Wittgenstein, Ludwig 81
262 Witzel, L. 19, 132, 133, 139
Turner, M. 270 Wordsworth, W. 282, 283

Unton, Sir Heny 246 Yankilerin Gururu (Pride o f the


Yankees (1972) 318,
Vaftizci Yahyann Bann 319
Kesilmesi (Puvis de Yaamak stiyorum! (I Want to
Chavannes, 1869) 263 Live!, 1958) 316, 318
Van Gennep, A. 20 Yeats, W. B. 281
Vefat (2002, Viola) 262 Yeni Bir Yaam (Life as a
Venedikte lm (Mann) 276, House, 2001) 307
277, 279 Yeni Yoksullar Yasas (1834)
Vincent, David 203, 204, 205 185
Viola, Bili 262 Yeil Yol (The Green Mile,
Vovelle, Michel 115 1999) 317
mek nasl bir eydir? Bu kitabn yazarlarna baklrsa,
yant S(>ruyu kime sorduunuza baldr. lmek ne tek bir ey, ne tek
bir deneyim, ne de basite salk durumundaki ktleme ya da
zayflk kliesidir. Her ne kadar lmn en sk karlalan nedeni
hastalk olsa da, lmeyi hastalk hakkmdaki bilgilerimizle
kavrayanlayz. lme her zaman salk durumunda ktlemeyle,
umutsuzlukla ilikili olmasa da, saln yitirme ve aresizlik hemen
her zaman yaamn sona eriiyle ilikilendirilir. lme hzl veya yava,
kahramanca veya rezilce olabilir ya da hayatn bir simgesi veya
beklenmedik bir dnmdr.

Bu alardan bakldnda, insanm lme deneyimi karmak, eitli,


artc ve ihtimallerle doludur. Bu kitap, sz konusu karmakl
okuyucunun nne bir para olsun serebil meyi amalayan bilimcileri
ve klinisyenleri bir araya getiriyor. Onlarn dnceleri, rnekleri ve
deerlendirmeleri, bize lmeyi basit bir ekilde zc ve kt bir
durum olarak sunan klielere itibar etmekte fazla aceleci
davranmamamz gerektiini anmsatyor. Dolaysyla bu kitabn amac
bizi durup bir daha dnmey e, ortak yazgmz daha dikkatli, daha
incelikli, hatta daha umutlu biimde yeniden gzden geirmeye
yreklendi rmektir.

Dr. ALLAN KELLEHEAR, Middlcscx niversitesi Salk ve Eitim Okuluda


Kamu Sal hocasdr. 1998-2006 yllar arasnda Avustralyada LaTrobe
niversitesinde PalyatifBakm konusunda ders verdi. 2006-2011 yllar arasnda
ngilterede Bath nivcrsitesinde sosyoloji hocas olarak grev yapt. 2011-2013
yllan arasnda Kanadada Nova Seotiada Dalhousie niversitesinde Kamu Sal
ve Epidemiyoloj i konusunda dersler verdi. Yaymlanm dokuz kitab ve vzn
iizerinde makalesi vardr.

ISBN 978-605-4787-13-5

9 786054 787135

B O A Z N V E R S T E S Y A Y I N E V

You might also like