Professional Documents
Culture Documents
ISBN 9 7 5 -1 7 - 0799 - 4
Kltr Bakanl, 1990
V
1 - Yoga, E s s a i s u r le s o rig in es d e la m ystig u e in d ien n e,
P a r is , 1 9 3 6 *
2 - M e ta llu rg y , M a g ic A n d A lc h e m y, P a ris, 1 9 3 9
3 - T ech n iq u es du y o g a , P a ris, 1 9 4 8
4- T ra ite d H isto ire d e s R elig io n s, P a ris, 1 9 4 9
5 - L e ch am an ism e e t les T ech n iqu es A rch a iq u es de L
E x ta se , P a ris, 1951
6- m a g e s e t S ym b o les, P a r is , 1952
7- M yth s, R iv e s e t M ystere, P a ris, 1 9 5 7
8 - L e S acre e t le p ro fa n e, P a ris, 1965
9 R e lig io n s A u s tr a lie n n e s , P a r is , 1972
10- H isto ire d es cro ya n ces e t d es id ees R elig ie u ses,
P a ris, I. C ilt, 19 7 6 , II, 19 7 8 , III, 1983. (B u k itabn cild i
k m tr .)
E linizdeki kitapta zellikle "K u tsaln T ecr b esi" zerinde ok
derin tahlillere girerek Eliade, ilk insann "D indar adam " olduunu
ve "K u tsaln d iya lek ti in in " btn diyalektik hareketlerden nce
geldiin i ve on la ra m odellik g revi ya p t n belirtm ektedir. Bu
dnce, inan tarihi asndan olduka orijinal saylm aktadr. E li
ade'nin bu kitapta durduu bir dier nokta ise, Batnn bilim sel ince
lem elerdeki y e r i ve deeridir. XX. y zylda, Batnn, im diye kadar
smrge olarak kulland ve hatta bilim sel incelemeleri iin malzeme
temin ettii D oulu ve A syal m illetlerin artk eski pozisyonlarn
kaybettikleri ve im d iye kadar B atl bilim adam larnn ken dileri
hakknda yapt baz almalarn yanlln ortaya koyduklarn be
lirtmektedir. E liadee gre artk Bat, yegane tarih yapan lke olma p o
zisyonunu yitirm i, D oulu m illetler ve A syal halklar, kendi tarihleri
ve kltrlerini yazm aya balamlardr.
Yine Prof. Eliade, B atdaki D inler Tarihi almalarnn istikameti
ni tayin eden ana faktrn, o devrin anafikir hareketleri ile yakinen
ilikili olduunu belirtm ektedir. H ereyin meneini aramann tem el
tekil ettii XIX. yzyln fik ir hareketleri, D inler Tarihi alm alarn
etkileyerek, bu disiplini, Dinin meneine ynelik aratrm alara evket
li
tiini ve din gibi son derece nemli bir fenomenin, dar kalplar iinde
izaha alldn; bylece de byk hatalarn yapldn Eliade, izaha
almaktadr.
M ircae Eliade'nin bu kitapta durduu dier nemli bir konu da
Dinler Tarihi Metodolojisi M eselesi olmutur. Eliade'e gre dinler
tarihisinin, sadece objektif bir alma yapma niyetiyle malzeme
toplayan bir antikac durumuna dmekten kurtulmas gerekmektedir.
Ona gre, dinler tarihisinin, toplad malzemeleri yorumlamas da
vazifeleri arasndadr. Bu ise, D inler Tarihi Metodolojisi ynnden
henz genel kabul kazanamam bir husus olmakla birlikte; Eliade'ye
gre, bilgi dnemini am bir dinler tarihisinin, yoruma geerek
ada dnyaya gerekli mesaj vermesi gerekmektedir.
Eliade'nin bu kitapta zerinde durduu baz konular son derece
lkemiz fikir ve dini hayat asndan nem tarken; baz grleri de
henz bilim dnyas iin ok yeni saylmaktadr. Bu bakmdan kitapta
ki fikirler yazarna aittir. Bu fikirleri tercme etmemiz onlarn toptan
tasvip edilmi olduu kanaatini uyandrmamasn zellikle belirtmek
isterim.
Bat dnyas ile sk bir entegrasyona girmek iin abalar sarfedilen
bugnlerde, Bat dnyasnn fikir kkenlerini ve Din Tarihi asndan
iine dt saplantlar yer yer dile getiren bu kitabn, Trk ente
lektellerine yeni ufuklar aacan mit etmekteyim.
Konya, 1990
Prof. Dr. M ehm et A YD IN
VII
YAZARIN NSZ
VIII
yaamak, bizatihi din bir faaliyettir. Orada, beslenmenin, seks
hayatnn ve almann kutsal bir deeri vardr. Baka bir tabirle,
insan olmak, d in bir varlk dem ektir.
Bylece ta balangtan beri felsefi dnce, irsen ve yapsal olarak
din olan bir anlam dnyasnda karlanmtr. Bu durum, sadece
ilkeller iin deil, genel bir tarzda doulular ve Sokrat ncesi insanlar
iin de byledir. Bylece, kutsaln diyalektii, daha sonra akl
tarafndan kefedilen btn diyalektik hareketlerin nne gemi ve
onlara modellik grevi yapmtr. Mehul, karmak ve korkun bir
dnyada; Kutsaln tecrbesi; varl, anlam ve hakikati ortaya koyarak
aslnda, sistematik dnceye de yol amtr.
te sadece bu durum, din fenom enologlarnn ve dinler
tarihilerinin alm as iin; filozoflarn ilgisini uyandrmaya
yetecektir. Fakat din tecrbenin ilgin olan baka veheleri de vardr.
Sembollerde, m itolojilerde ve tabiatst varlklarda ifade edilen
kutsaVn tezahrleri (Hierophanies), yaplar olarak kavranm ve
zel bir yorum gerektiren refleks ncesi bir ifade meydana getirmitir.
oktan kaybolmu kltrlerden ve ok eski topluluklardan gelen
dokmanlar malzeme olarak kullanmasna ramen; bu almann
"antikac" faaliyetle hibir ortak yn yoktur. Dinler Tarihine
g ee rli b ir yoru m u ygu lan d zam an, D in ler tarihi, bir
f o s ille r , h a r a b e le r ve m o d a s g e m i e y le r m zesi
olm aktan ku rtu lacak ve h er aratrc iin, anlalm asn
ve o rta ya k a rlm a sn b ek leyen b ir m e sa jla r d iz is i
h a lin e g elecek tir.
Pek tabiiki bu mesajlara yneltilecek dikkat, mnhasran tarih
olmayacaktr. nk, bu mesajlar, bize sadece, oktan lm bir
gemiten bahsetmezler, ayn zamanda modern insan iinde dorudan
doruya ilgi konusu tekil eden temel existansiyel durumlar da ortaya
koyarlar.
Bu kitabn blmlerinden birinde gsterdiim gibi, mitolojilerini,
sembollerini ve baka geleneksel din yaplarn anlamn ortaya
koymak iin harcanan yorum abas ile; u u r, nemli lde
zenginlemitir. H atta belli bir manda burada, aratrann ve
sempatizan okuyucunun (mid edilebilir) dhil transformasyonundan
bile sz edilebilir. F en o m e n o lo ji ve D in ler Tarihi o la r a k
isimlendirilen disiplinin, beer disiplinlerin kk bir ksmn
meydana getirdii kabul edilebilir. Bu beer disiplinler ise, hem
manev hem de teknik disiplinlerdir.
IX
Tedrici ekilde dinden uzaklaan bir cemiyet iinde bu aratrmalar,
muhtemelen daha ok bir ilgiye mazhar olacaktr, Yahudi-Hristiyan
bir perspektif iinde telkki edilen dinden uzaklama, en azndan
ksmen yanl yorumlanmtr. M esel, orada, kutsaln kozmik
hayatn ve kozmozu kesin olarak aklamak iin peygam berler
tarafndan giriilen savan, gecikmi bir uzants olan mitolojiden
uzaklamann bir tasdikini grmek mmkndr. Fakat, phesiz btn
hakikat bu noktada deildir.
nk kkl ekilde dininden uzaklam toplumlarda ve btn
putlara kar olan ada genlik hareketlerinde (Hipi hareketinde
olduu gibi) zahiren dini olmayan belli sayda olaylar bulabiliriz.
F a k a t bu h a rek etlerd e b ile, ku tsaln o rijin a l ve ye n i
birtakm rt leri ortaya k a rla b ilir. Y a h u d i-H r is tiy a n
perspektif iinde olduu gibi kabul edilir olmasa da bu byledir.
Savaa kar tezahrat, sivil hukuk iin yaplan faaliyetler gibi politik
ve sosyal hareketlerdeki olduka aklkla grnen "Dint duyguya"
burada iarette bulunmuyorum. M odern sanatn, baz nemli
filimlerin, genlik kltrne balanan belli olaylarn din deerleri ve
yaplar (henz bilinsiz) hl ok nem tamaktadr, zellikle
evren de, anlaml ve mevsuk bir beeri varln din boyutlarnn
yeniden bulup ortaya karlmas gibi, (tabiatn kefi, yasaksz seks
detleri, imdi deki hayat, sosyal ve ihtirasl projelerden bamsz v.s).
Kutsaln bu ekildeki keiflerinin ou, Hristiyanln zaferinden
sonra kaybolan, sadece Avrupa kyllerinde yaama ans bulan bir
kozmik din tipini hatrlatmaktadr. Hayatn ve tabiatn kutsal
karakterini yeniden kefetme, zaruri olarak paganizm e veya
putperestlie bir dn gstermez.
Gney-dou Avrupa kyllerinin kozmik dini, her ne kadar bir
puritanistin gznde bir paganizm ekli olarak grnse de o, kozmik
bir Hristiyan liturjisi olarak grnmektedir. Buna benzer bir gelime
ortaa Yahudiliinde de meydana gelmitir. KabaVa da btnleen
gelenek sayesinde; Rabbinik reformundan sonra kaybolmu grnen
"kozm ik kutsallk", yeniden kefedilmitir.
Btn bu iaretlerimizin hedefi, ok yeni olan baz genlik kltr
ifadelerinin, kk bilinmeyen Hristiyan karakterini ispat etmek
deildir. Burada belirtmek istediimiz ey, din kriz dneminde bu
krize getirilecek olan yaratc cevaplarda acele etmememiz gerektii
noktasdr. Ayrca, tamamen yeni olan kutsaln tecrbesinin ifadeleri
X
olacak olan ey de, nceden sylenmemelidir. "Mkemmel bir
insanf,hibir zaman tamamen kutsaldan uzaklaamaz ve kutsaldan tam
olarak uzak kalma konusunda phe edilir. Bilinli hayat seviyesinde
din'den uzaklama belirginlik kazanmtr. Yani, eski teolojik
kavramlar, domalar, inanlar, kurallar, messeseler v.s. tedrici ekilde
anlamn kaybetmitir. Fakat hibir normal insan, sadece bilinli,
rasyonel faaliyeti ile snrlandrlamaz. nk, modern insan, hayal
grmekten, ak olmaktan, mzik dinlemekten, tiyatroya gitmekten,
film seyretmekten, kitap okumaktan geri kalmyor. Ksaca o, sadece
tarihi ve tabi bir dnyada yaamyor ayn zamanda existansiyel,
zel, imajiner bir dnyada da yayor.
Bu konuda, bu kitapta gelitirilen fikirleri burada tekrar etmek
faydasz olacaktr. Burada sadece arkaik ve exotik (yabanc lkelere
ait) dinlerin tahlillerinin nemi, onlarn tarih nemleriyle snrl
olmadn sylersek bu delilleri zetleyebiliriz. Felsefeci, ilhiyat
ve edeb tenkiti, ayn ekilde bu unutulmu, ihmal edilmi anlamlar
dnyasnn kefinden yarar salayabilir, ite bunun iindir ki, az
allm dinlerden karlm birtakm dokmanlar takdim ve
tartmaya teebbs ettim. monoteist dinin, Buddizmin ve Hind
din felsefelerinin anlalmasnda son zamanlarda ok nemli
ilerlemeler kaydedilmitir. Bu konu ile ilgilenen okuyucu, bu konulara
tahsis edilmi ok tannm eserler bulmakta glk ekmeyecektir.
Bu kitapta toplanm olan denemeler sahann uzmanlar iin deil,
"namuslu insan" ve "akll okuyucu" lar iin yazlmtr, ite
bunun iindir ki uzman olmayan okuyucuya yabanc olan dinler
tarihi, antropolog veya arkiyatdan bilinen birtakm isimler
zikretmede tereddt gstermedim. Yine de, Bat dnyas ile, mehul
veya azbilinen anlamlar dnyasnn karlamasndan "yeni bir
H m a n izm " in meydana geleceini mid etmekteyim, nceki
yaynlarm gib i bu " d e n e m e le r " d e " D in ler T a rih in in "
kutsalln kaybetmi bir toplumda oynayaca kltrel role iaret
niyetini tamaktadr. Yine bu "denem eler", kutsaln ve onlarn
tarihi tezahrlerinin sistematik bir yorumunun gelimesini hedef
almaktadr.
Temmuz, 1968
M ircae ELADE
XI
NDEKLER
XIII
Gne Sembol........................................... .............................................. 98
Amerika Cenneti............. ..... ..................... ............................................ 100
lkel Hristiyanla Dn...................................................................... 102
Amerikan Way of Life'in Din Kkenleri............................................104
Amerikal Yazarlarn Ademle ilgili zlemi........................................106
Kaybolmu Cenneti Aramada Guaranis'ler......................................... 109
Dnyann Sonu.................................. .................. .............................. .....111
Ktln Olmad Y er.............................................. .........................114
Tanrlara Doru Yol....................... ........................................................ 117
Guaranis Mesihiliinin Kkeni........................................................... 118
VII- GR TRENLER VE MODERN DNYA...................... 120
Erginlik Giri Treni Erkan..................................................................121
Gizli Cemiyetler............. ........................................................................ 122
amanlar ve Hekim-nsanlar..................................................................123
ilkellerdeki Giri Merasimleri Konusunda Yeni Aratrmalar.........124
Sr Dinleri Hind-Avrupai Topluluklarda Gizli Demekler................127
ifah Edebiyatta Giri Senaryolar........ ............................................. 129
Psikanalistlerin ve Edeb Tenkitilerin Katklar................................132
Modern Dnya in Anlamlar............................................................... 135
VIII- DN DUALlZM KONUSUNDA AIKLAMALAR.........137
Dyades ve Polarites.................................................................................137
Tarihilik ve Redksiyonizm...................................................................140
Kutsallamann ki Tipi............................................................. ............ 143
Gney Amerika: kiz Kutsallk............... ................................. ........... 145
Kogi'lerde Kutup ve Tamamlayclk Fikri..........................................148
Sava ve Uzlama: Mnbush ve ifal Kulbe............................ ....152
Yce Tanr ve Uygarlatrc Kahraman............. ................... .............155
Iroquois Dalizm: Mitolojik kizler......................................................156
Klt: Mcadele ve Mnavebe............................................................... 158
Pueblos: Kart ve Tamamlayc Tanrsal iftler................................161
KaliforniyalIlarn Kozmolojik Mitolojisi: Tanr ve Onun Hasm.... 164
Trickster................................................................................................... 167
Birka Aklama................................................................... .................. 169
EndonezyalIlar Kozmogonileri:
Kartlk ve Yeniden Btnleme........................................................ 170
Kozmogoni, Ritel Yarmalar ve Sz Dellosu Hint ve Tibet........175
Devas ve Asuras...................................................................................... 178
Mitra - Vanna................................................................................. ........179
Kutupsallk ve "Muhalefetli Karlam".............................................180
Yang ve Y in............................................................................................. 182
SONU............................................................................. ....................... 185
Bibliyografya..................................................................... ..................... 188
XIV
I
YEN BR HM ANZM
1
donelerin anlamn incelemeyi bazan ihmal etmilerdir. Oysa, bunlar
da, muhtelif din tecrbelerin anlatmndan baka birey deillerdir.
Aslnda bunlar da tarih boyunca insanlar tarafndan stlenilen birtakm
pozisyon ve durumlar temsil ederler. Dinler tarihi, bir din formun
tarihini ortaya koyduunda veya onu sosyolojik, ekonomik, politik
muhtevas ile sergilediinde, houna gitse de gitmese de eserini
tamamlamamtr. nk o, ondaki mny da anlamak zorundadr.
Yani, tarihin muayyen bir dneminde bu din eklin zaferini veya
zuhurunu mmkn klan pozisyon ve durumlar aydnlatmak ve
onlarn hviyetini de tesbit etmek zorundadr.
Ancak bu yapld lde (zellikle din dokmanlarn anlamm
modem insanlarn anlayabilecei ekle sokarak), Dinler lmi'de, gerek
kltrel fonksiyonunu if edecektir. nk, gemiteki rol ne olursa
olsun, "dnlerin m ukayeseli incelem esi"; dorudan, gelecekte
ok nemli bir kltrel rol if etmeye davet edilmitir. Birok defalar
dediimiz gibi zamanmz bizi, elli yl nce hayal bile edemediimiz
birtakm karlamalara zorlamaktadr. Bir taraftan, Asyal milletler,
yenice tarih sahnesinde grnrlerken; dier yandan "ilkeller"
denilen milletler; o zamana kadar benimsedikleri "passif rol" yerine,
tarihin "aktif sujeleri" olma istikametinde "Byk Tarihin"
ufkunda grnmeye hazrlanmaktadrlar. Fakat eer, Bat toplumlar
yegane tarih yapan devletler olarak telkki edilmeseler di, onlarn
manevi ve kltrel deerleri imtiyazl mevkiden yararlanamayacaklard.
Bunun iin Batl toplumlar, birka nesil, tartmasz otorite
durumlarndan faydalanmlardr.
imdi ise Batnn bu deerleri, Batl olmayanlar tarafndan tahlil,
mukayese ve yarglanyor. Dier yandan, Batllarda, arkaik dnyann
Asyann ruhiyatm, anlamaya, tahlil etmeye ve incelemeye hergeen
gn biraz daha yneliyorlar. phesiz bu keifler ve bu temaslar
diyalog iinde srp gidecektir. Fakat bu diyaloun verimli ve geree
uygun olmas iin, ampirik ve karc ifade ile smrlandrlmamas
gerekecekti. yleyse bu deerleri doru ekilde anlamak iin, onlarn
din kaynaklarn bilmek zarureti vard. nk sadece Avrupai
olmayan kltrler deil, dou kltrleri kadar ilkel kltrler de ok
zengin din bir toprakla beslenmitir.
te bundan dolaydr ki dinler tarihinin ada kltrel hayatta ok
nemli bir rol oynamaya davet edildiini dnyorum. Bu sadece,
2
arkaik ve yabanc dinlerin anlalmasnn bu din temsilcileri ile
giriilecek diyalogda manidar bir yardm salayacandan deil; bilakis
dinler tarihinin, inceledii dokmanlar tarafndan ifade edilen
existansiyel durumlar anlamaya alarak, insann daha derin bilgisine
ulaaca iindir. te, dnya apnda bir hmanizm byle bir bilgi
baznn stnde geliebilecektir. Yine de dinler tarihinin,
formasyonuna, ilk nemli katky getirip getiremiyecei sorulabilir.
nk, dinlerin mukayeseli ve tarih incelenmesi, bir yandan bilinen
btn kltrel ekilleri, etnolojik olduu kadar, tarihte balca rol
oynayan kltrel ekilleri kucaklarken; dier yandan da, bir kltrn
din ifadelerini inceleyerek dinler tarihi, onu, sadece politik,
ekonomik sosyolojik, muhtevas iinde deil; iten ele almaktadr.
Aslnda, dinler tarihi, Bat insannn alk olmad birtk durumu
gn na karmaya davet edilmitir. te bu alk olunmayan
durumlarn anlalmas iledir ki "kltrel tarallk" alm
olacaktr.
Burada sz konusu olan sadece ufkumuzu geniletmek, statik
olarak "insann bilgisini" artrmak deildir. Burada sz konusu
olan "baka"lan ile karlamadr. (Yani, muhtelif arkaik ve yabanc
cemiyet tiplerine ait olan insanlarla karlama). Bu karlama,
kltrel plnda uyarc ve verimlidir. te, bu, yaratc olan yegane
yorumun kiisel tecrbesidir. Dinler tarihinin gelimesi ile mmkn
hale gelen keiflerin ve icadlann, bat kltrnn gemiindeki baz
mehur keiflerle mukayese edilebilen birtakm yanklara sahip
olmas, imknsz deildir. Mesela bu konuda, Bat estetiini yeniden
canlandran yabanc ve ilkel sanatlarn kefini rnek verebiliriz. Yine,
zellikle, insan anlamamz konusunda, yeni perspektifler aan
psikanaliz keiflerini syleyebiliriz. Her iki halde de "allm
kategorilere" indirgenemeyen "tamamen baka"^3\ yabanc ile
karlama sz konusudur. Yine de "bakas" ile olan bu kontakt,
tehlikesiz deildir. Modem sanat hareketlerine ve derinlik psikolo
jisine kar olan mukavemet, buna bir rnektir. Bu reaksiyonun sebebi
3- Rudolf Otto, "Kutsal", (das garz andere) olarak tasvir etmitir. Din olmayan bir
plan zerinde vuku bulmalarna ramen, ruhun derinlikleri psikolojisi ve Modern
san'at tecrbeleri ile tahrik olunan "tamamen bakas" ile karlamalar, para-din
tecrbeler olarak telkki edilebilirler.
3
ise an lalabilir. nk, bakalarnn hayatn tanmak
" iz a fiy e t ili e " veya resm kltrel dnyann tahribine
gtrmektedir. Kbizmin veya srrealizmin sanatsal yaratllar
benimsendii ve toplum tarafndan zmlendiinde de Batnn estetik
dnyasnda ayn ey olmutur. Ayn ekilde, preanalytique (zm
ncesi) insann yaad dnyada, Freud'n keiflerinden sonra
mitsizlie dmtr. Fakat bu tahripler, Batnn yaratc dehasnda
yeni ufuklar amtr.
Kendilerinden farkl insanlarn pozisyonlarn anlamak iin dinler
tarihilerin karlatklar durum, onlara snrsz imknlar telkin
etmektedir. Yontma ta devri avcsnn veya Budist rahibin
tecrbelerinden olduka farkl birtakm tecrbelerin, modern kltrel
hayat zerinde hibir tesirinin olmadna inanmak zordur. Muhakkak,
bu tr karlamalar dinler tarihinin saf bilgi dnemini at zaman
ancak kltr ynnden yaratc olacaklardr. Baka bir deyimle,
dokmanlarn topladktan, tasvir ve tasnif ettikten sonra, o, kendi
referanslar iinde onlar anlamaya alacak tu-. Bu durum ise, bilginin
deerini hibir zaman drmez. Ancak, uras kesindir ki, sadece
bilgi, dinler tarihinin btn iini tamamlayamaz. Nasl ki, XIII.
yzyl talyasmn bilgisi, bu devrin Florentine kltr, ortaa
felsefesi ve ilahiyatnn incelenmesi ve Dante'nin hayatnn bilgisi,
LH KOMEDYA (Divina Commedia)'nn hayat deerini ortaya
koymaya yetmedii gibi. Genelde byle herkesin bildii eyleri tekrar
etmekten saknlr. Ama yine de dinler tarihi, bir dinin, kronolojik
gelimesini veya sosyal, ekonomik veya politik muhtevasn ortaya
koyduu zaman asla eserini yeterince tamamlamad diyemiyeceiz.
Fakat her beer fenom en gibi, din fenom en de son derece
komplekstir. Ondaki btn deerleri ve btn mny kavramak iin
din fenomeni birok ynden ele almak zorundayz.
Dinler tarihilerin, meslektalar olan edebiyat tarihi veya edebiyat
tenkitilerinin tecrbesinden en mkemmel bir ekilde istifade
edememi olmalar zcdr. nk, bu disiplinlerdeki gelimeler,
dinler tarihileri, zc yanl anlamalardan saknmalarna imkn
verecektir. Artk, bugn tarihinin, edebiyat sosyolounun, tenkidi ve
estetikinin eseri arasnda, bir devamlln ve bir tesandn mevcud
olduu bilinen bir olaydr. Mesel, ayet Balzacm eserinin zor
anlalrl doru ise ve XIX. yzyl Fransa cemiyet hayatnn ne
4
olduu veya bu devrin tarihi bilinmiyorsa; (kelimenin en geni anlam
ile, politik, ekonomik, sosyal, kltrel ve din yan) bunun iin
Balzac'n insanlk komedyasn (la Comedie Humaine) basit ve
sade bir tarihi dokman seviyesine indirmek de doru deildir. nk
bu eser, istisna bir ahsiyetin eseridir, ite bunun iindir ki, Balzac'n
hayat ve psikolojisi bilinmek zorundadr. phesiz bu dev eserin
hazmedilir hale gelmesi iin de sanatkrn hammadde ile yapt sava
veya tecrbenin direkt doneleri zerinde yaratc zeknn elde ettii
zafer gibi, bizzat mtalaa edilmesi gerekecektir. Edebiyat tarihisi iini
bitirince de geriye yorum almas kalr. e bu noktada, edebiyat
tenkidisi mdahale edecektir. O, ise eseri, kendi yaplarna ve
kanunlarna sahip olan bamsz bir dnya olarak ele alr. Ama yine de
tenkid ii, konuyu bitirmez (en azndan airlerin durumunda). nk
iir dnyasnn deerlerini aklamak ve onlar bulup ortaya karmak
estetikiye ait bir itir. Bunun iin, edeb bir eserin ancak estetiki son
szn syledii zaman aklanm olacan acaba syleyebilir
miyiz? Byk yazarlarn eserlerinde daima gizli bir mesaj vardr. Bu
konuda felsefe plnnda daha ok ans vardr.
Edeb eserlerin yorumu konusundaki sunduum bu birka iaretten
dolay balanacam umarm. Bunlar, phesiz n-tamamdr.^4^
Fakat, bu iaretler, edeb eserleri okuyanlarn, bunlarn
karmaklndan tamamen haberdar olduklarn gstermeye kafi
gelecektir. Birka istisna hari bunlar, bu eserleri, u veya bu kaynaa
indirerek aklamay denememilerdir. Mesel, ocuklukla ilgili
zedelenmeye, biyolojik bezlerin kazaya uramasna, ekonomik, sosyal
veya politik durumlara indirerek aklamamlardr. Pek tabiiki burada
sadece sanat yaratllarn zikretmi olmam sebepsiz deildir. nk
belli bir gr asndan sanat dnyas, din dnyas ile mukayese
edilebilir. Her iki halde de "kiisel tecrbeler" (bir yandan airin,
4- Mesel, halkn uurunda" veya "uur altnda'' eserin deikenliini de hesaba katmak
gerekir. Bir edeb eserin gelimesi, kabul ve yaylmas birtek disiplinin kendi
bana zemiyecei birtakm problemler arzeder. Sosyolog, tarihi, ahlk ve psi-
kolo Werther'in baarsn ve The Wary of Ali Flesh'in baarszln, Ulysses gibi
olduka zor bir eserin en azndan yirmi ylda popler hale gelmesini, Senilita ve Co-
scienza di Zeno'nun ise hl mehul kalma olayn anlamak iin bize yardm edebi
lirler.
5
onun okuyucusunun sanat tecrbesi, dier yandan din tecrbe) ve
"kiiler tesi realiteler" ile kar karyayz. (Bir mzedeki sanat
eseri, bir iir, bir senfoni, tanrsal bir figr, bir kural ve bir mitoloji
v.s). Bunun iin, bu din ve san'at realitelerine atfedilme eiliminde
olunan bir mn zerinde enine boyuna tartmak mmkndr. Fakat
bir nokta, ok kesin grnmektedir: O da San'at eserlerinin de tpk
din doneler gibi kendilerine has bir referans pln zerinde, zel
dnyalarnda yaamalardr. Bu, onlarn irrealiteliklerini ihtiva etmeyen
dorudan doruya tecrbe edilen fiziki dnya olmayan bir dnya olmas
olaydr. Gerekli olmad halde bu problem burada yeterince
tartlmtr. Ancak yine de bir tek mahede ilve edeceim: Sanat
eseri ancak bamsz bir yaratl olarak telkki edildii lde
anlamn gsterebilir. Yani varlk eklini (sanatsal yaratl eklini)
kabul ettiimiz ve yapc unsurlarndan birine (mesel, bir iirde ses,
kelime, dil ile ilgili yap; birer yapc unsurdur) veya daha sonraki
kullanmlarndan birine onu inhisar ettirmediimiz lde gerek
anlamn gsterebilir. (Mesel, politik bir mesaj getiren veya
sosyolojik, etnolojik bir dokman olarak kullanlan bir iir gibi).
te ayn ekilde bir din donede derin anlamm ancak kendine has
referans plnnda telkki edildii zaman gsterebilir. Onun ikinci
derecedeki ynleri zerinde durulduu takdirde o, kendine has derin
anlam gsteremez. Bu konuda, aadaki misli verebilirim: ok az
din olay, eski koloni milletlerinde mevcut olan modern mesih ve
milenarist hareketlerden daha ok, direkt veya ak ekilde sosyopolitik
artlara baldr. Yine de, bu mesihi hareketleri mmkn klan ve
hazrlayan artlarn analizi ve tesbiti dinler tarihinin iinin sadece bir
ksmn tekil eder. nk bu hareketler ayn ekilde insan ruhunun
yaratllardr. yleki, onlar, bylece, ruhun yaratc faaliyeti ile
birtakm din hareketler haline gelmilerdir. (Bunun iin bunlar sadece
bir pretosto ve isyan fertlerinden ibaret deildir). O halde zet olarak
diyebiliriz ki, ilkel bir mesihi hareket gibi bir din olay "lh
' komedyann" tetkiki gibi incelenmelidir. Yani, btn bilgi ve ilim
vastalarm kullanarak incelemek icabeder. (Burada Dante konusunda
yukarda sylediklerimizi yeniden tekrar etmek istemiyoruz). nk
dinler tarihi, eer gerekten yeni bir hmanizmin douunu
desteklemeyi arzu ediyorsa; tm bu ilkel din hareketlerden, manevi
yaratl olarak bamsz deeri ortaya karmak grevi ona
6
dmektedir. Bu ilkel din hareketlerin sosyo-politik muhtevaya
indirilerek aklanmas demek; onlann yeterince yce olmadn kabul
etmek demektir. Yani, aziz Franois'nn, Fiorettisi^ veya Dante'nin
ilhi komedyas gibi insan dehasnn yaratklar olarak ele alnacak
kadar asil olmadklarn kabul etmek demektir. te bunun iindir ki,
olduka yakn bir gelecekte, eski koloni milletlerinin aydnlarnn,
sosyal bilimlerin birok uzmannn bat kltrnn kamufleli
savunucular olarak mutala edecekleri beklenebilir. Gerekten, ilkel
mesih hareketlerin sosyo-kltrel karakteri ve menei konusunda bu
kadar bu bilginlerin srar etmeleri, onlar, Batnn byklk
kompleksliinden muzdarip olma phesiyle kar karya brakabilir.
nk bu, bu tr din olaylarn, bir Joachim de Flre veya bir aziz
Franoism, sosyo-politik konjonktr karsndaki hrriyeti seviyesine
bile ykselemeyecekleri kanaatna sahip olmak demektir.
phesiz bu, Din Fenomen in, kendi tarihi dnda anlalabilir
demek deildir. Yani, kendi kltrel ve sosyo-ekonomik muhtevasnn
dnda. Tarihin dnda "saf bir din fenomen" mevcut deildir.
nk hibir "nsan fenomen" yoktur ki, ayn zamanda "tarih
fenomen" olmasn. Her din tecrbe, zel bir tarih muhteva iinde
ifade edilm i ve nakledilmitir. Fakat "din tecrbelerin"
tarihiliini kabul etmek demek; onlar, "din olmayan birtakm
davran ekillerine" indirmek anlamna gelmez. Yani, bir din
donenin, daima bir tarih done olduunu benimsemek; onu, ekonomik,
sosyal veya politik bir tarihe inhisar ettirmek demek deildir. Modem
ilmin aadaki temel prensiplerinden birini asla gzden uzak
tutmamalyz: "Fenom eni meydana getiren sretir". Baka
bir eserimde hatrlattm gibi Henri Poincare' istihza ile, fili sadece
mikroskopta inceleyen bir tabiat bilgininin fili yeterince tanyp
tanyamayacan kendi kendine sorar. Mikroskop btn ok hcreli
organizmalardaki benzer mekanizma ve yap olan hcrelerin
mekanizmasn ve yapsn ortaya koyar. phesiz filde ok hcreli bir
7
organizmadr. Bunun iin durum bunda da ayn deil midir?
Mikroskobik mikyasa cevabn tereddtl olmas konusu anlalabilir.
Ancak fili, zoolojik bir olay olarak takdire lyk olan gz mikyasnn
tereddt ihtimali yoktur.
Yine de burada bir "Dinler ilmi" metodolojisi gelitirmek
niyetinde deilim. nk, metodoloji problemi, birka sahifede
ilenemeyecek kadar kom plekstir.^ Fakat, Din Adam'm (H om o
R eligiosus) "M kemmel insan temsil ettiini tekrar etmekte
yarar mlahaza ediyorum. Netice olarak, Dinler ilmi de tam bir
disiplin olmaldr. Yani, din fenomen'in muhtelif yaklam metodlar
ile elde ettii sonulan kullanmal, btnletirmeli ve birletirmelidir.
nk, muayyen bir kltr iindeki bir din fenomenin anlamn
kavramak ve neticede onun mesajn ortaya koymak yeterli deildir
(zira, her din fenomen bir ifre tekil etmektedir). Aynca onun tarihini
de incelemek ve anlamak gerekmektedir. Yani, onun geirdii
deiikliklerdeki merhaleleri zmek ve neticede btnl iinde,
kltre katksn ortaya koymak icabetmektedir.
7- Benim nceki eserlerimde bu konuda giri niteliinde baz neriler vardr. zellikle
Bak:
Traile d' Histoire des Religions, s. 11-46; image et symboles (paris, 1951), s. 33-52,
211-235; Mythes, reves et mysteres (paris, 1957), s, 7-15, 133-164; Mephstophels
et l'androgyne. (paris, 1962), s. 238-268.
8- Din fenomenoloji ve Dinler Tarihi terimleri burada en geni anlamda kul
lanlmlardr. Fenomenoloji, din donelerin "yaplarn" ve "anlamlarn" inceleyen
bilginleri ihtiva eder. Dinler Tarihi ise, Din fenomenleri kendi tarihi muhtevalar
iinde anlamaya alanlar ihtiva eder. Aslnda, bu iki yaklam arasndakifarklar ol
duka belirginlemitir. Bunun iin Fenomenoloji ve Dinler Tarihi olarak ad
landrdmz gruplarn iinde belli miktarda farkllklar vardr.
8
tabii olacaktr. Ama yine de byle bir gerilimin, yaratc olduu
sylenebilir. nk bu gerilim sayesindedir ki dinler ilm i,
domatizmden ve staklikten kurtulacaktr.
Dier yandan eer "Fenomenologlar" din donelerin anlam ile
ilgilenselerdi ve dinler tarihiler de bu anlamlarn farkl kltrler iinde
nasl hissedildiini, yaandn ve muhtelif tarihi devirlerde, tarih
boyunca, nasl deitiini, zenginletiini veya fakirletiini
gstermeye teebbs etmi olsalard; bu iki entellektel ilemin
" D in fen o m en o lo ji ve D in ler T arihi" sonulan da ayn
ekilde din insann (Hom o R eligiosus) daha mkemmel bilgisi
iin geerli olurdu. Yine de, gemite yaplan bir Redksiyonizm iine
dmekten saknmak istersek; bu din anlamlarn tarihini, daima beer
ruh tarihinin ^ bir paras olarak telkki etmek zorundayz.
Dier beer disiplinler olan psikolojiden, antropolojiden,
sosyolojiden daha ok dinler tarihi, felsefi bir antropolojiye yol
aabilir. nk, ileride greceimiz gibi kutsal'n evrensel bir boyutu
vardr. Bunun iin, kltrn balangc, din inan ve din tecrbelerde
bulunmaktadr. stelik, kkl olarak dnyevilemeden sonra bile,
birtakm sosyal, teknik, ahlk fikirler, san'at messeseleri gibi
birtakm kltrel kurumlar, balangtaki ana din kalplar
bilinmezse; doru ekilde anlalmalar mmkn deildir. te bu ana
din kalb, birtakm kltrel yaratlar, zimnen eletirmiler, onu
deitirmiler veya bugnk gibi birtakm lik kltrel deerler haline
gelerek onu reddetmilerdir. te bunun iin Dinler tarihiler,
"dnyadaki insan varl" nn zel existansiyel durumu olarak
adlandrlan eyin srekliliini kavrayacak durumdadr. nk, din
tecrbe, insanla balantldr. Gerekten, insan iin, kendi varlk
9- Byk Dinler Tarihi Rafaele Pettazzoni, son eserlerinden birinde buna benzer bir so
nuca varmtr. O'na gre Fenomenoloji ve Tarih birbirini tamamlamaktadr. Feno
menoloji , Etnoloji, Filoloji ve dier tarih disiplinlerden vazgeemez. Dier taraftan
Fenomenoloji de tarih disiplinlere kavrayamadklar din ardam sunar. Bu adan din
fenomenoloj'si, tarihin din anlaydr. Yani din boyut iinde, tariktir. Fenomeno
loji ve Din tarih, iki ayr ilim deil; dinlerin btnletirici ilminin birbirini ta
mamlayan iki vehesidir. Dinler ilmi, kendine has inceleme konusu tarafndan ona
verilen iyi belirlenmi bir karaktere sahiptir. (The supreme Being: phenomenological
structure and Historical Developpment" M. Eliade ve J. M. Kitagawa (yaynlayc),
The History o f religions: Essays in Methodology, (Chicago, 1959) s. 66)
9
eklinin bilincinde olmas ve dnyadaki varln stlenmesi bir din
tecrbe meydana getirir.
Neticede, Dinler tarihiler yorum gayreti ile birok existansiyel
durumlar yeniden yaamaya ve ok sayda sistematik ncesi ontolojiyi
ortaya karmaya zorlanmaktadr. Mesel, Avusturalyallann dnya
sndaki varlk eklini anlamadan nce, Avusturalya dinlerininin
anlaldn sylemek mmkn olmaz, freskle greceimiz gibi, bu
kltr dneminde bile "bir varlk m odellerinin okluu"
mefhumu ve "beer durumun zel karakter uuru" bir kutsal
tarihin sonucudur.
Eer bir aratrc, her dinin bir merkeze, yani, mitolojileri,
ritelleri ve inanlar ilham eden bir merkez anlaya sahip ofiuuna
dikkat etmezse; bu unsurlarn hibir anlalma ans olmaz. Zamanla,
dahil olan deiiklikler, baz durumlarda "orijinal ekli" karartsa da
Yahudilik, Hristiyanlk ve slmiyet gibi dinlerde bu gayet aktr.
Mesela, orijinal Hristiyanla nazaran, ada kilise ve Katolik
ifadeler ne kadar kompleks ve gelimi grnrse grnsn; mesih
olarak, Isa'nn merkezi rol parlak ekilde ortadadr. Fakat bir "dinin
merkezi",daima bu kadar ak olmaz. Baz aratrclar, bir toplumun
yaama biiminden phe etmemiler ve belli bir cemiyetin din
deerlerini moda olan bir teoriye bal olarak belirtmeyi denemilerdir.
te bunun iin, eyrek asra yakn bir zamandan beri ilkel dinler,
zamann hakim teorileri olan, A nim izm 'in, Ata K ltler'inin,
M a n a nm ve T o te m iz n iin birer aklamas olarak kabul
edilmilerdir. Mesela, Avustralya, hemen hemen Totemizmin
mkemmel bir lkesi olarak telkki edilmitir. Bu da onlarn arkaik
kabul edilmelerinden ne'et etmitir. Bylece Totemizm de en eski din
hayat ekli olarak ilan edilmitir.
Oysa Totemizm ismi altnda toplanan muhtelif din inanlar ve
kavramlar hakknda ne dnlrse dnlsn bir konu, olduka
aktr. O da Totemizmin, Avusturalya din hayatnn merkezini tekil
etmedii hususudur. Aksine, dier kavramlar ve din inanlar gibi
totemik ifadeler de tamamen kendi anlamlan iinde grnmezler ve
tutarl bir ekil meydana getirmezler. Avusturalyallann, bulunduunu
devaml tekrar ettikleri din hayat merkezinin, aratrlmas gerekir.
Yani, bu din hayat merkezinin, dnyann olutuu ve insann
10
bugnk eklini ald esrarl ilkel devir olan "Rya zaman"
kavram iinde aranmaldr. Bu konuyu bir baka eserimde uzun uzun
tarttm iin burada yeniden ele almay faydasz buluyorum/10*
Burada birok misalden sadece biri verilmitir. Bu da muhtemelen
en ak olduu iin verilmemitir. nk, Avusturalya dinleri, Hind,
M sr veya Yunan dinlerini inceleyen birinin karlat ekil
deiikliklerini ve karmakl gstermez. Bylece rahat bir ekilde,
dinler tarihilerin felsef antropolojiye getirdikleri "eksik katk"
anlalacaktr. nk onlar, u veya bu din! eklin gerek merkezini
aramay ihmal etmilerdir. leride de greceimiz gibi bu "eksiklik",
ok derin ve ok karmak bir krizi ortaya karmtr. Fakat
unutmamak gerekir ki bu krizin "zlm olarak" getiini
gsteren birtakm iaretlerin de varln sylemek gerekir.
te bu kitabn mteakip blmnde Dinler tarihinin
yenilemesinin ve maruz kald krizin birka vehesini incelemeye
alacaz.
11
II
1912-1962 ARASI B A T IDA
DNLER TARH ALIM ALARI
12
Durkheim ve Schmidt, dorusunu syleyeceksek yeni metodlar
uyguluyorlard ve bylece seleflerininkinden daha kalc sonular elde
ettiklerini iddia ediyorlard. Bu yazarlarn hibirisinin; Pettazzoni hari
dinler tarihisi olmadn belirtmek dikkat ekici bir husustur. Ama
yine de bunlarn teorileri, mteakip on yln kltrel hayatnda ok
nemli rol oynayacaktr. ok az dinler tarihisinin, mnhasran
onlarn almalarna dayanm olmasna ramen; Freud, Jung,
Durkheim ve Schmidt (zellikle ilk ikisi) gemi neslin Zeitgeist'ine
(a n d n ce y a p s) ok katkda bulunmu ve onlarn
yaptklar aklamalar, hl uzman olmayanlarn yannda belli bir
prestije sahip olmaya devam etmektedir.
Btn bu yazarlar, hipotezlerini hazrlarken msbet ya da menfi
olarak dorudan doruya seleflerinin veya onlarn adalarnn tesirine
tepki gsteriyorlard. Aa yukar 1910-1912 yllarnda Astro-
Mitolojik ve Pan-Bbil isimli Alman ekolleri sona ermi durumdayd.
Bu dnemdeki olduka bol yayndan^1* gelecek nesiller iin belli bir
deer ifade edecek olanlar, P. Ehrenreichin "D ie AHgemeine
M y th o lo g ie und h re E th n o lo g isch e G rundlagen (1 9 1 0 ),
(Genel Mitoloji ve Etnik Temeller) isimli eseri ile A. Jeremias'm
"H andbuch D er A lto rien ta lisch en G eistesk u ltu r, 1913, 2.
ed., 1929" (Eski Dou Kltr El Kitab) isimli eseri olmutur.
1910-1912 yllar arasnda Almanyada grlen "Dinler Tarihi"
ne en nemli katklar, dorudan veya dolayl olarak E. B. Taylor'un^2*
Animizm teorisine bal olmutur. Ancak geen otuz yldakinin
aksine artk bu teori, evrensel bir teori olarak kabul edilmemektedir.
D ier taraftan, R. R. Marettde " P r e a n im is tic R elig io n "
(Animizm ncesi D in) isim li makalesini yaynlam t/3* Ksa
1-15 ylda bu konuda yzden fazla cilt kitap ve makale neredilmitir. Bu ekoller konu
sunda bkz: Wilhelm Schmidt, The Origin and Growth of Religion: Facts and Theo-
ries. (Almanca'dan eviren H JRose, Newyork, 1931) s. 91-102.
2- Mesel, A.Dietrich, Mutter Erde (Leipzig, 1905); L. Von Schroeder, Mysterium Und
Mimus imRig Veda (Leipzig, 1908); W.Bousset, Das Wesen der Religion Dargest-
tellt an ihrer Geschichte (Halle, 1903); W. Wundt, Mythus und Religion (3. cilt,
Leipiz, 1905-1909)
3- Folldore, 1900, s. 162-182. Bunun iin Bkz.: The Threshold of Religion (Londres),
1909, s. 1-32
13
zamanda mehur olacak olan bu makalede Marett, dinin ilk aamasnn
evrensel ruh inanc olmadn; fakat, gayri mahhas bir g olan
MANA ile karlamann meydana getirdii "Mistik korku ve
layret duygusunun" dinin ilk aamasn tekil ettiini isbata
yneliyordu. te bir grup bilgin bu teoriyi benimsemi ve geli
tirmiti. yleki, MANA; (Orenda, Wakan, vs.) hemen hemen bir
kilie haline gelmiti. Burada unu belirtelim ki, yetkili etnologlarn^4^
yaptklar eletirilere ramen; MANA'nn dinin ilk aamasn tekil
ettiine, hl birok evrelerde inanlmaktadr.
J.G.Frazere gelince, mehur eseri olan "Golden Bough" (2.
Basm, 1900), (Altn Dal) da byk bir hrete ulaan bir baka
Animist ncesi hipotez ileri srmt. Bu bilgin, insanlk tarihinde
by'nn dinden nce geldii tezinden hareket ediyordu. Bu eserde
Frazer, W. Mannhardtm "Budaylarn Ruhlar" konusundaki
dncesini benimsiyor ve "len ve dirilen bitki tanrlarnn
zengin bir m orfolojisini gelitiriyordu. Frazerin kltrel
tabakalamadan^ yani tarihten yapt ok az vakalara bal olan
btn hatalarna ramen; Golden Bough (Altn Dal), klasik haline
gelecek ve birok disipline ait ok saydaki bilgin zerinde tesirini
gsterecektir. T otem isn And E xogam y (4 Cilt, 1906)
(Totemizm ve D Evlenme) isimli eseri ise az tannmasna ramen;
ok nemlidir. ^ Bu eser olmasayd, Freudun Totem Und Tabu
(Totem ve Tabu) isimli eserini yazmas dnlemezdi.
14
Durkheim, Freud ve Jung, din hayatn giri tezahrn temsil
eden Totemizmin nemi zerinde srar ederek Bynn ncelii ve
M ana ile ilgili Animist ncesi tezleri benimsemiler ve gelitir
milerdir. Devrinde kabul 'edilen btn teorileri (Tylor'un Animizm
olduu kadar Animist ncesi, Totemizm ve Bitki Tanrlar gibi) redde
den sadece Wilhelm Schmidt olmutur. O, bu din ekiller iinde,
dinin kaynan veya en ilkel dini tecrbeyi grmeyi reddetmitir,
ileride greceimiz gibi, Schmidt, en ilkel din hayat eklinin "Bir
Yce Tanr" inancnda olduunu belirtiyordu. Yine O, "Bu Tarih
tezini" yeni bir disiplin olan "Tarih Etnoloji" sayesinde isbat
edebileceini dnyordu.
15
Lowienin de Durkheim'e yapt itirazlar zikre deiyordu.^
Durkheim'e kar yaplan bu tenkitlere ramen; O'nun L es
Formes Elementaire (Din Hayatn btida ekilleri) isimli eseri,
Fransa'da belli bir deere sahip olmaya devam etmiti. phesiz bu,
Durkheim'in "Fransz Sosyoloji O kulunun kurucusu ve
"L 'A nnee Sociologique" dergisinin yaym laycs olmasna
balyd. Durkheim, "Din" ile "Cem iyeti" ayn grmesine
ramen; "Les Formes Elementaire" Din Sosyolojisine herhangi
bir katkda bulunmuyordu. Bununla beraber, daha sonra, Durkheimin
birka parlak talebesi Din Sosyolojisi alannda nemli eserler ilave
edeceklerdi. Bu konuda zellikle "Eski in Dininin Yorumu"
zerinde alan Marcel Granet ile ^ \ "Grek Din Kurumlan"
konusunda incelemelerde bulunan L. Gemet'yi zikretmek gerekir.
16
grmt. Etnologlar^13* tarafndan asla kabul edilmeyen bu hipotez,
psikolog ve felsefeciler tarafndan hararetli tartma konusu yaplmt.
Mesel C.GJung, "m istik itirak te kollektif bir bilinsizliin
varlnn delillerini bulduunu dnmt. Ancak hayatnn
sonlarna doru bu hipotezini yeniden gzden geirmi ve neticede de
bundan vazgemiti. Fakat ne yazk ki, bu konudaki yeni dncelerini
takdim etme imkan bulamadan lmt. (O'nun bu konudaki
grleri lmnden sonra M. Leenhardt tarafndan 1948'de
yaynlanmtr.) Yanl bir hipoteze dayanm olsa da Levy-Bruhl'un
ilk eserleri, yine de nemlidir. nk onlar, arkaik cemiyetlerin
spritel yaratllar iin ilgi uyanmasna katkda bulunmulardr.
Zamanmzn en mtevazi ve en bilginlerinden biri olan Marcel
Maussun tesiri ise, yeterince ak olmamakla birlikte daha derin ve
daha yaygnd. K u rb a n , by ve tem el deiim ekli olarak
ba, antropolojinin klasikleri arasnda saylmaktadr^14*. Maalesef,
"tam bir sosyal olay ilmi" olarak telkki edilen Antropoloji
konusundaki "O pus M agnum " (Byk Eser) adl eserini
tamamlayamamtr. Fakat, onun retisi ve tekil ettii rnek, birok
Fransz dinler tarihisine tesir etmitir. Bunlar arasnda zellikle,
Georgs Dumezil ve Maurice Leenhardt zikredebiliriz. Mesel,
Maurice Leenhardt tarafndan neredilen "Do Kamo"^15*, ilkel
kabilelerde grlen ritel ve mitolojinin anlalmasna, en dikkat
ekici ve canl katkda bulunan eserlerden birisidir. .
phesiz burada Afrikanist Franszlarn eserlerini, zellikle Marcel
17
Griaule ve talebelerinin eserlerini zikretmeyi de unutmamak gerekir*1.
Griaule, ilgin kitaplarndan biri olan "Dieu dEeau" (Su Tanrs)
da, Dogonslarn ezoterik geleneini takdim etmitir. Bu kitap,
"ilkel dinlerin" deerini ykseltmede nemli sonular elde
etmitir. nk bu kitap, "mantk ncesi" zihniyetten beklenilen
ocuklara has sama sapan eylerden deil; sistematik bir tasavvura
dayanan Dogons'larm hayret verici yeteneinden bahsediyordu.
Dogons'lar ezoterik doktrinlerini, aratrmac Griaule'e ancak
aralarndaki mkerrer ikametten ve elverili pozisyonlardan sonra
gstermilerdi. O halde Griauleun Dieu D'Eau (Su Tanns)'sundan
sonra, zellikle, "ilkel dinlerin" ok ilgin olmayan d ynlerini
yorumlayarak ve onlar takdim ederek ele alan " e se r le r in
oundan" phe etmeye hakkmz oluyordu.
Dier Fransz etnologlar da cahil toplumlarm "dini hayatnn"
anlalmasna ok nemli katklarda bulunmulardr. Bu konuda Gney
Amerika'llar ve Habeistanllar konusundaki Alfred Metrauxun
almalarm ve Georges Balandier'in Afrikallar Sosyolojisi zerindeki
Monorafilerini ve zellikle Claude Lvi Straussun totemizm,
mitolojinin yaps ve genelde "vahi dncenin" operasyonlar
gibi byk apta hrete ulaan almalarn zikredebiliriz. Gerekten
Levi-Strauss, "ilkeller" iin, kltrl halkn ilgisini ekmeyi bilen
tek insandr. Ayn ilgiyi elli yl nce Levy-Bruhl de uyandrmt/17^
Max Weber ve Ernst Troeltschin anlad gibi dar anlam ile
(stricto sensu) Din Sosyolojisinin tesiri, Durkheimin tesirine paralel
olarak kendini gsterdi. Ancak bu, nce Almanya'ya mnhasr kald ve
kinci Dnya Harbinden sonra da Birleik Amerikaya ve Gney
Amerika'ya ulat. Din Sosyolojisi gerek anlamda Fransa'ya olduka
ge girdi. Fakat kinci Dnya Harbinden itibaren Fransada Din
16- Ayrca bkz.: M. Griaule, Dieu D'eau; Enretiens avec Ogotemmei (Paris, 2948); G.
Dieterlen, Essai sur la religion bambara, (1951); E. Michael Mendelson, "Some
Preseni trens of social anthropology in France, The British Journal afsociology,
9 (1958): s. 251-270.
17- Alfred Meiraux, Le Vaudou Haiiien (Paris, 1958), ve Religions et Magies Indiennes
D' Amerique du sud (Parist 1967); G. Balandier, Sociologie Actuelle de UAfrique
noire (1955); Claude Levy Strauss, Totemisme aujourd'hui (1962), La Pensee sauv-
age (1962), ve Le cru et le cuit (1964).
18
Sosyolojisi ok hzl bir gelime gsterdi. Burada bu konuda Gabriel
Le Brasr ve "Archives de Sociologle des Religions^18^u
yaynlayan gen aratrmaclar zikredebiliriz. Amerika'da ise, Talcott
Parsons^19\ J. Milton Y in g er^ ve Joachim Wach, Din Sosyolojisine
nemli katklarda bulunmulardr. Wach, 1931de "Ein fhrng in
die Religions sozilogie" (Din Sosyolojisine Giri)Ti yaynlam
ve on yl sonra da "Sociology of Religion" (Din Sosyolojisi)
isimli nemli eserini neretmjtir/21^ Wach tarafndan benimsenen
metodolojik pozisyon, bizim konumuz asndan zel bir nem
tamaktadr. O tam olarak bir Dinler Tarihisi, daha dorusu Din
Sosyolojisinin bir bran tekil ettii (Dinler Tarihi; Din Psikolojisi
ve Din Fenomenolojisi ile birlikte) din bilimi (Religionswissenschaft)
uzmanyd. Wach, hayat boyunca Hermeneutique (kutsal metinlerin
yorumu) problemini zmeye kendini adam ve ciltlik Das
Verstehen (1926-1933) (Anlama) isimli eserini bu konuda temel eser
olarak brakmtr. Wach, din hayatn sosyal dzenlenmesini ve
muhtelif din anlatmlarn sosyal muhtevasn ciddi ekilde inceleme
zaruretine inanyordu. Bununla beraber O, "din hayatn" sosyal
yapnn glgesinden baka bir ey olmad dncesini de
reddediyordu. Wach, Dn Bilim (religionsswissenshaft) konusunda
19
zellikle Anglo-Sakson dnyada Din Sosyologlarnn ilgisini ekmeye
gayret etmiti. nk bu sahann uzmanlan, zellikle Anglo-Sakson
dnyada sahip olduklan vastalarn din olaylar ve yaplan aklamaya
yettiine inanyorlard. Pek tabii ki bu tutum, belli bir lde,
anlalabilir. nk her bilgi dal, mmkn lde geni bir alan
iine alma abas gstermektedir. Dier taraftan son elli yl boyunca,
sosyal ilimler sahasnda grlen nemli gelimede Din Sosyolojisinin
bamsz tutumunu daha da cesaretlendirmektedir. nk Din
Sosyolojisi, hi deilse Bat Medeniyetinin muhtevas iinde, dier
Din Bilim (religionswissenschaft) dallarndan daha bilimsel, daha
faydal grlmek-tedir.
Ne olursa olsun, Din Sosyolojisi genel din ilmine nemli katklar
getirmi ve getirmeye de devam etmektedir. Sosyolojik dokmanlar,
bilgine; elindeki belgelerin canl muhtevasn anlamaya yardm
etmekte ve onu, dinin mcerret aklamalarna teebbse kar
korumaktadr. Aslnda "saf bir din olay yoktur. Din olaynn sadece
en nemli vehelerini zikretsek bile, onun ayn zamanda ta rih ,
s o sy o lo jik , k lt rel ve p sik o lo jik bir olay olduunu
syleyebiliriz. Eer Dinler Tarihi, daima bu anlamlar okluu
zerinde durmuyorsa; bu, zellikle onun elde ettii belgelerin din
anlamlan zerinde konsantre olma bilincinde olduu iindir. Dier
taraftan, din hayatn yalnz bir tek vehesi anlaml ve temel olarak
kabul edilip, dier vehesi veya fonksiyonlan ikinci derecede, yahut
aldatc kabul edildii zaman; asl karklk ortaya km olur.
Durkheim ve dier sosyologlar tarafndan uygulanan, ite bu redksi-
yonist metottur. Freud ise, "Totem ve Tabu" isimli eserinde daha
radikal bir redksiyonizm gstermitir.
20
zaman, aile efi tarafndan kovuluyorlard/22^ te, Freud'a gre
"kovulan oullar" babalarn ldrrler, onun etini yerler ve
kadnlara sahip olurlar. Freud, bu konuda yle der: Burada vahi
yamyamlar sz konusu olduu iin bunda alacak bir ey yoktur.
Muhtemelen insanln ilk bayram olan Toteme has yemek leni,
sosyal tekilatlar, ahlak kaytlar, dinlere kadar bir ok eyin hareket
noktas grevini stlenen, bu zikre deer hareket ve cinayetin hatra
bayram ve yanks olacaktr/23^ Freud, Tanrnn, insanlarn fizik
babasnn yceltilmesinden baka bir ey olmadn iddia ediyordu.
te bundan dolaydr ki, Totemik kurbanda ldrlen ve kutban edilen
de Tanrdan bakas deildi Ona gre. Bylece bu baba-lann cinayeti,
insanln eski ve asl suunu tekil ediyor, ve bu kan ba
sululuuna sa'nn kanl lm keffaret oluyordu/24^
Freud tarafndan verilen dinin yorumu, birok ynden eletirilmi
ve W .H.Riwers, F.Boas'dan L.Kroeber'e, Molinowski'ye ve
W.Schmidte kadar da etnologlarca tenkit edilmitir/25^Totem ve Tabu
isimli eserde ileri srlen samalklara kar en nemli etnolojik
itirazlar W.Schmidt yle zetlen
1- Dinin balangcnda Totemizm bulunmuyordu.
2- Totemizm, evrensel deildir. Btn kabileler Totemik bir
safhadan gemi deillerdir.
3- Frazer daha nce, yzlerce kabileden sadece drt kabilenin
cinayet merasimine benzeyen bir merasim tandn ve totem-tanny
yediklerini (Bu merasim Freud tarafndan Totemizmde deimeyen bir
unsur olarak bulunduu kabul edilmitir.) ispat etmi ve bu merasimin
21
kurbann menei ile ilgili hi bir eye sahip olmadn, nk
Totemizmin en eski kltrlerde bulunmadn ortaya koymutu.
4- "Totemik ncesi" cemaatlerin, yamyaml bilmedikleri ve
onlarda, psikolojik, sosyolojik ve ahlken "baba cinayetinin"
mmkn olmad grlmtr.
5- Etnoloji'de tanyabildiimiz kadar ile, insanln en eski aile
ekli olan Totem ncesi aile eklinin, ne ho olmayan bir cinsel
yaknlama, ne de grup evlilii ile alkasnn olmad grlmtr.
Eer byk etnologlarn hkmne inanrsak, bunlarn her ikisi de hi
bir zaman mevcut olmamtr/26^
Freud bu itirazlara kulak asmamtr. Fakat talebelerinden bazlar
zaman zaman Kroeber ve Malinowski'yi tenkide ynelmi ve
Antropoloji formasyonuna sahip olan baz psikanalistler de yeni
etnolojik deliller ileri srmlerdir/27^ Burada bu tartmalar
incelememiz o kadar gerekli deildir. Fakat Fred'un, dinin
anlalmasna katksn deerlendirebilmek iin, Onun balca buluu
olan "uuralt Teorisini" ve onun psikanalize uygulan ile din
hayatn yaps ve kayna konusundaki teorik anlaylarn arasn
ayrmak gerekmektedir. Psikanalistler ve bir ka heyecanl amatrler
hari, "Totem ve Tabu" da takdim edilen teoriyi ilim dnyas
kabul etmemitir. Yine de Freud tarafndan gelitirilen "uuralt"
teorisi, sembollerin ve mitolojilerin incelenmesini cesaretlendirmitir.
Bunun iin, Dou, Arkaik mitolojiler ve dinler iin grlen modem
ilgide, bu teorinin ksm pay vardr. Yine dinler tarihileri resimlerin
ve sembollerin, ferd bunun farknda olmasa da, mesajlarn ulatrd
hususunu gsterdii iin, Freud'a medyun olmalar gerekir. imdi
bunlar ortaya koyduktan sonra, Dinler Tarihi, belli bir cemiyette
veya belli bir tarih dnemde ne kadar kiinin bu semboln
muhtevasn veya ahkamn anlayp anlayamadklarn sormakszn bir
22
sembol zerindeki yorum iini devam ettirmekte serbesttir.
Dinler Tarihisi iin Freud'un redksiyonizmi, bir meydan okuma,
belki de bir uyarmadr. O, Dinler Tarihiyi, ruhun derinliklerini
demeye, din tezahrlerin psikolojik muhtevasn ve hipotezleri
dikkatle incelemeye zorlamaktadr. Belki de, Freud'un redksiyonizmi,
Dinler Tarihiyi " sp irit el em b riyoloji" ile " s p ir it e l
m orfoloji" arasnda daha net bir ayrm yapmaya zorlad da
sylenebilir. Modern dnyada, Freud'un keiflerinin ok nemli
yanklar olmutur. yleki, belli bir mddet; O'nun cokulu
hayranlar, spiritel deerleri ve kltrel ekilleri sadece embriyolojik
bir ekilde mtalaa etmilerdir. Ama uras da aktr ki, "embriyon
hali", yetikin varlk eklini" izah edemiyordu. Hakikaten embriyon,
anlamn, ancak "yetikin" ile mukayesede ve ilikide kazanyordu.
Bunun iin, insan izah eden "Fts" (foetus) deil; "insann zel
varlk ekli" dnyada, fts hayatndan yararlanmad lde
olumaktadr/28*
G.G.Jung, "W andlungen Und Sym bole der Libido"
(Libidonun deiimleri ve sembollerini nerederek Freud'dan ayrl
dn iln etmiti.
Freudun aksine Jung, ruhun derinliklerinde var olan "evrensel
ve insan tesi" glerin varl ile etkilenmiti, ite biribirinden
olduka ayr medeniyetlerin ve halklarn figrleriyle; mitolojiler,
semboller arasndaki bu dikkat ekici benzerlikler ki Jungu
" k o lle k tif b ir u u r a ltn n v a r l " n ileri srmeye
sevketmitir. Ayrca O, "bu kollektif uuralt"nn muhtevasn
"A rketipler" (Archetyps-Ilk rnek) diye adlandrd eyde
bulunduuna iaret etmiti. Jung, arketipin bir ok tarifini yapmtr.
Bunlardan birisi de "davrann yaps" veya "insan tabiatnn
bir paras olan eilim" diye yapt tariftir. O'na gre en
nemli arketip " b e n " in arketipidir. Bu, insann tm varlk
mefhumunu kaplar. Jung, btn kltrlerde, insann "benliini"
gerekletirmeye meyli olduunu dnyordu. nk buna ferdileme
seyri adn veriyordu. Jung'a gre Bat medeniyetinde "ben" in
23
sembol "mesih" (christ) yani sa idi. Ben'in gereklemesi de
"nsanl kurtarm a olay" (Redemption) idi. Freud'un aksine
Jung, "dini tecrbenin bir anlam ve hedefi" o ld u u n a
inanarak bundan redksiyonist bir aklama ile kurtulunamayacan
biliyordu/29^ Bunun iin de Jung, uuraltndaki din figrlerin ift
grnmleri zerinde srar ediyordu. (Rudolf Ottoda, tanrsal olaylarn
tasvirindeki ift grnme buna benzer bir nem atfediyordu.) Dier
taraftan Jung, arkaik dinleri ve dou dinlerini ok titiz ekilde
incelemi, Onun katklar bir ok Dinler Tarihinin aratrmasna
hareket noktas tekil etmitir/30^
R ud olf Otto:
RUdolf Otto'nun mehur eseri "Das HeiIige-1917" (Kutsal), bir
psikologun eseri olmamakla birlikte; bu muhteva ierisinde
zikredilecektir. Otto, tanrsal tecrbenin muhtelif ekillerini, ok
byk bir psikolojik incelikle tasvir ve analiz etmitir. yle ki, O'nun
kulland (byk sr) m ysterium trem endum , (muhteem sr)
m ajestas, (Byleyici Sr) m ysterium fascinans, gibi ifadeler
gnlk lisann tamamlayc bir ifadesi olmutur. Otto, Das Heilige
(kutsal) da mnhasran din tecrbenin akl d karakteri zerinde srar
etmitir. Bu kitabn byk hretinden dolay Otto, bazan bir
emosyonalist, Schleiermarcher'in bir soyu olarak grlme eiliminde
bulunulmutur. Fakat Otto'nun eserleri daha komplekstir. Bunun iin
O'na, Dinler Tarihinin ve Mistisizmin dokmanlar ile ilk elden
alan bir din filozofu gz ile bakmak herhalde daha doru olacakr.
29- Jung'un din konusundaki belli bal yazlar unlarda toplanmtr: G.GJung, Zur
psychologie west licher und stlicher Religion (Zrich, 1963); psychologie und
alchemie (2. Bask, Zrich, 1952), Geslaltungen des unbewusten (Zrich, 1950);
Symbolik des Geistes (Zrich, 1953); Von den Wurzeln des Bevusstseins (Zrich,
1954); Aion: Untersuchungen zur symbolgeschichle (Zrich, 1951); Jung ta
rafndan din iin yaplan yorum iin bkz: Ira progoff, Jungs psychology and its so
cial meaning (New York, 1953); R. Hostie, Du Mythe a la religion la psychologie
analytique de C.G. Jung, Paris, 1955; Victor White, Soul and psyche, London,
1960.
30- Bu arada, Heinrich zimmer, Kari Kerenyi, Joseph Campbell ve Heinri Corbin; ve
yine, Erich Neumann, Ursprungs geschichte des Bewusstseins (Zrich, 1949) ve
Die Grosse Mutter (Zrich, 1956).
24
zellikle Almanya'da Ottonun, Batnn kltrl halk zerindeki
tesiri, Dinler tarihileri veya ilhiyatlardan daha srekli olmutur.
Otto, ikinci Dnya Harbinden sonra ok nemli bir ilgiye sahip
olacak olan mitolojik dnce ve mitoloji problemini ele almamtr.
Belki de Onun muhtelif dini dnyalar zerindeki ayrca hayranlk
verici analizlerinin eksik grlmesinin nedeni de bunun iindir. Ama
yine de Otto, nemli bir kiidir.
1- nk O, Dinler Tarihinin ada Bat kltrnn yenilemesi
iin de hangi istikamette rol oynayabileceini gstermitir.
2- Otto, De Wette tarafndan teolojisinde gerekletirilen aklc ve
akl dclk arasndaki "arabuluculuu", Hristiyan vahyi ile pagan
felsefesini uzlatrmak iin Origene ve skenderiyeli Clement'in gs
terdii aba ile mukayese etmitir. Bylece byk bir ihtimalle Otto,
zmnen kendine, buna benzer bir rol atfediyordu. Yani, genel vahiy ile
zel vahiy, Indo-Aryen dnce ile semitik dnce, dou ile bat
mistisizm tipleri arasnda bir arabuluculuk roln stleniyordu/31*
25
Schmidt, Andrevv Lang'n en ilkel kabileler arasnda kefettii
"byk tanrlar" olay ile iyice etkilenmiti. Yine O, bu skoyal
mehur bilginin "tutarsz m etodolojisine" iyice tutulmutu.
Schmidt, tann mefhumu gibi olduka kesin bir soruya " ilk eller
denen" cemiyetlerdeki kltrel katmanlar aklamaya ve tahlile
imkan veren salam bir tarihi metoddan yararlanmadan, cevap
verilemeyeceini anlamt. Yine Schmidt, Tylor'un, Frazer'in,
Durkheimin ve antropologlarn byk ounluunun anti-tarih
yaklamlarna iddetle tepki gstermiti. O, Graebner'in tarih
etnolojisinin nemini ve zellikle "alan ve kltrel evre
k avram n " ilk gerekletirenlerden biri olmutur. Tarih
katmanlama, Schmidt'e arkaik ve hatta temel gelenekleri, sonraki
dnemlerin tesirinden ve gelimesinden ayrmaya imkn veriyordu.
Mesel, Avusturalyada Schmidt bir tek byk tann inancnn en eski
seviyelerde tasdik edildiini ve totemizmin kltrel nokta-i nazardan
daha sonraki kabilelerde grldn isbata teebbs etmitir. Tarih
etnoloji, Avusturalya'mn Gney-Dou kabileleri olan pygmee'leri;
fuegiens'ler gibi Kuzey-Asya ve Amerika'nn baz kabilelerini en
eski medeniyetlerin izleri olarak kabul etmektedir. te Schmidt, bu
canl fosillerden hareketle ilkel dinin ortaya konulabileceini
dnyordu. Schmidtc gre bu U neligion (lkel Din) gkte
yaadna inanlan, iyiliksever, hereyi bilen, yaratc ve ebed bir
"Byk Tanr" inancndan ibaretti. Schmidt'in buradan vard
sonuca gre, balangta her yerde bir eit ilkel m o n o th eizm
(Urm onotheism us) mevcuttu. Fakat insan cem iyetlerin in
son rak i g elim esi, bir ok ek iller iin de bu orijinal
in a n la r silm iti.
Artk bundan sonra, Robert H. Lwie, Paul Radin ve die
etnologlar en eski kabilelerde "yce varlklara" olan bir inancn
varln ortaya koym ulard/32^ Schmidtin fikirlerinin kabul
grmemesinin nedeni, O'nun mnhasran aklc yaklam olmutur.
Schmidt, ilkeli, tanr mefhumunu kefe sevkeden eyin mantkl bir
32- R.HLowie, primitive Religion, s. VI, 122 v.d; P. Radin, Monotheism Among
primitive people, New York, 1924; A.W\Nieuwenhuis, Der Mensch in de Werke-
lijkheid, Tijne kenleer in den heidenschen Godsdienst (Leyde), 1920.
26
sebep aray olduunu iddia ediyordu. Bylece O, dinin ok
kom pleks bir olay olduunu ve onun her eyden nce,
k u tsa lla in sa n n k a r la m a sn n m eyd an a g etir d i i
k en d in e zg (sui gen eris) bir olay olduunu ihm al
ed iyordu . nk Schmidt, "btn a k ld unsurlarn"
mevsuk ilk dinin bozulmasna bal olduu eklinde bir eilim
gsteriyordu.
Fakat hakikatte ise, "bu ilk mevsuk dini", incelemek iin hi
bir vastaya sahip deildik. stelik elimizdeki en eski dokmanlar bile
nisbeten yeni dokmanlard. Bunun iindir ki bu dokmanlar bizi
paleolithque (yontma ta devri) devirden teye gtrmemektedir.
Yine bundan dolay, prclithique (ta devri ncesi) adamn binlerce
yllk hayat boyunca ne dndn bilmiyoruz. Ama yine de
"yce varlklara inan" en eski kltrlerin bir zellii olarak
grlmektedir. Fakat bu en eski kltrlerde baka din unsurlar da
buluyoruz. En uzak gemie ait bilgilerimizde, balangtan beri din
hayatn olduka kompleks olduu ve bir takm kavramlarn "aa
seviyedeki kltr ve inan" ekilleri ile birlikte bulunduu
hipotezinden hareket etmemiz olayn, kesin hale getiriyordu.
Schmidtin kavramlar, daha sonra alma arkadalar ve talebeleri
tarafndan dzeltilmitir/33* Mesel, Paul Schebesta, Martin Gusinde
ve M. Vanoverbergh "A rkaik D in ler" e ok nemli katklar
33- Wilhelm Koppers, Primitive man and his World picture, (NewYork, 1952); Josef
Haekel, Prof. Wilhelm Schmidts Bedeutung Fr die Religionsgeschichte des vorko-
lumbischen Amerika, saeculum, 7(1956); 1-39, "Zum Heutigen Forschungsstand
der historischen Elhonologie, in die Wiener schule der Vlkerkunde Festchrift
(Vienne, 1956), s. 17-90" Zur gegenvrtigen Forschungssilualion der Wiener
Schule der elhonologie" in Beitrage Oeslerreichs zur Erforschung der Vergangenheit
Und Kulturgeschichte der Menschheit (Vienne, 1959), s. 127-147; Haekel ta
rafndan formle edilen "Wiener schule"un deerlendirilmesi konusunda Rudolf
Rahmann'n eletirileri iin bkz: Anthropos, 54 (1959), 1002-1006; Haekel'in ce
vab ve Rahmannn cevab iin bkz: ibid, 56 (1961); 274,276,277-278; Schmidt'in
Urmonotheismus konusunda bkz: WE.Mhlmann "Das Problem des Urmonotheis-
mus", Theologische Literaturezeitung, 78 (1953), kol, 705; Paul Schebesta'mn
cevab iin bkz: Anthropos, 49 (1954); 689. Yine bkz: "Das Ende des Urmono
theismus", Numen, 5(1958); 161-163.
27
salam lardr/34^ Viyana ekolnn mteakip nesli iinde Joseph
Haekel, Chistoph Von Frer-Haimendorf, Alexander Slawik ve Kari
Jettemar' zikretmek gerekir.^)
Muhtelif eilimli pek ok sayda etnolog'da dinin gelimesi ve
balangcn ortaya koyma giriimlerinde bulunmulardr. Mesela, K.
Th. Preuss, bynn olduu kadar yce tanr fikrinin de kt bir
"Animist ncesi" devrenin olduu hipotezini ileri srmektedir/36)
Yine R. Thurnwald, hayvanlarn kutsal karakterine inanmann
(theriomisme), devirme dnemi kltrlerinde genel olduunu
sylyordu. O'na gre totemizm, Avc kltrlerine uygun dyordu.
Tanrlarn kiilik kazanmas (Animizm ve eytan'a tapma ile) ilk
ziraatlar karakterize ederken, "Yce Tanrya" inanma ise oban
milletlerinin zellii oluyordu/37) A.E.Jensen, semav yaratc, tanr
ve hayvanlarn Rabbi mefhumlar ile, ilk avc kltrlerinin DEMA
tipli tanrlarn veya onlarn dramatik mitolojilerinin ta devri iftileri
ile balantsn ortaya koymutur. O'na gre, daha sonraki kltrlerde
Dema'lar m uhtelif politeizm tanrlar olmak iin deiiklik
gstermilerdir. Burada, Jensen'in eserlerinin zellikle ilk iftilerin
mitolojik dnyasn aydnlatan analizlerinin ok deerli olduunu
syleyebiliriz/38)
34- zellikle bkz: P. Schebesta, Die Negrito Asiens, Cilt. 2,2. ksm Religion und My-
tologie (Modling, 1957): M. Gusinde, Die Feuerland Indianer (2. cilt, Mdling,
1931 ve 1937)
35- Heakel'deki bibliyografya iin bkz: Zur gegenvarligen Forschungss ituation, s. 141
145.
36- K. Th. Preuss, "Der Usprung der Religion Und Kunst", Globus, 86 (1904-1905):
Der geistige Kultur der Naturvlker, (Leipzig, 1914); ve Glauben Und Mystik im
Schatten des Hchsten Wesen (Leipzig, 1926)
37- R. Thurnwald, Des Menschengeistes Erwachen, Wachen Und trren (Berlin-1951)
38- A.EJensen, Das Religise Weltbild Einer Frhen kultur (Slutigart-1948, ve My-
thus Und Kult bei Naturvlkern (Wiesbeden, 1951); M. Metzger ve J.Goffinetin
Franszca evirisi iin; Mythes et cultes chez les peuples primitifs, (Paris, 1954)
Current anthropology, deki tartmalar iin bkz: 6(1965): 199-214; yine bkz: Kunz
Dittmer, Allgemeine Vlkerkunde (Braunschweig, 1954) s. 73-120: Josef Haekel,
dans Leonard Adam et Hermann Trimborn, Lehrbuch der Vlkerkunde (Stuttgart,
1958) s. 40-72.
28
Yine muhtelif arkaik toplumlann din hayat konusunda, Alman ve
Avusturyal etnologlarn nemli eserleri vardr. Ancak bunlar, ilkel
dinin gelimesi ve kayna konusundaki tartmaya katlmamlardr.
Bu konuda burada Afrika Mitolojisi ve Dinleri konusundaki L.
Frobeniusun ve H. Baumann'm eserlerini, W.E.Mlhmannn
polynesien'li "Arioi" 1ar ve Kuzey Amerika yerlilerinin dinleri
konusundaki Wemer Mllerin nemli eserlerini sayabiliriz. lk avc
dinleri konusundaki incelemesiyle nclk yapt iin A. Friedrich'de
zellikle zikre deer. nk O'nun eseri yeni bir aratrma rma yol
amtr/39*
tngilizce olarak, dinle ilgilenen Antropologlar arasnda hemen
Robert H. Lowieyi ve Paul Radini zikredebiliriz. nk her ikisi de
"ilkel din konusunda genel bir eser yaynlamlardr/40* Lowie'nin
kitab, belkide bu konuda sahip olduumuz en iyi eserdir. O,
dogmatizmden uzak olarak yazlm, arkaik dinlerin en nemli
veheleri, tarihi katmanlarn dikkate alnd gibi; psikolojik ve sosyal
muhteva da dikkate alnarak tartlmtr. Radinin eseri ise, hemen
hemen polemie yakn, daha kiisel bir ruh iinde kaleme alnmtr.
Yazar, bu kitabnda sosyo-ekonomik faktrler zerinde ve din
formlclerin ve aman nevrotik-sara yasas adn verdii ey
zerinden onun Kvvakiutl'larn mitoloji dini konusundaki son
monografilerini zikredebiliriz. Alfred L. Kroeber, Frank G. Speck,
edwin M. Loeb ve dier Amerikal etnologlar muhtelif kabilelerin dini
konusunda bir takm kaz aratrmalar sunmulardr. Fakat bunlarn
hibirisi, Robert Redfield'in, Clyde Kluckhohn'un ve Rulh Benedict'in
Patterns o f Culture (Kltr Biimleri) g ib /41* baz almalar
39- H. Baumann, Schpfung und Urzit des Menschen im Mythos Afrikanischer Wlker
(Berlin, 1936); W.EMhlmatn, Arioi undMamaia (Wiesbaden, 1955); W. Mller
, Die Religione der Waldindianer Nordamerikas (Berlin, 1956); A. Friedrich, Die
Forschung ber das Frhzeitliche Zagertum", Paideuma, 2, (1941).
40- RH.Lowie, Primitive Religion; P. Radin, Primitive Religion (New York-1937)
41- JM Kilagawa, "The history is religions in America" isimli makalesinde Ameri
ka'daki tarih-din incelemeler tarihinin bir zetini veriyor. Bkz.: M. Eliade ve
CMKitagawa, The history ofreligion: Assasys in medhodology (Chicago, 1959),
s. 1-30 yine bkz: Clifford Geertz, "Religion as a cdtural system " in Michael Ban-
ton, Antropohogical approaches to the study ofreligion (London-1966) s. 1-46.
29
hari, mukayeseli bir adan veya Dinler Tarihi asndan yazlma
mtr.
ngiltere'de Frazerin lmnden sonra hibir Antropolog, ilkel
dinin btn blmlerini kapsayan bir incelemeye teebbs etmemitir.
B. Malinowski dikkatini, Trobriand adalar sakinleri zerine toplam
ve O'nun mitolojik ve ritel fonksiyonalist yaklam bu blgede
mahede edilen olaylar zerine dayanmtr. Taboo (Frazer Lecture,
1939) adl eserinde A.R. Radcliffe-Brown, ilkel inanlarn
anlalmasna mahirane katklar getirmitir. E .E .E van s-Pritchard'm
Witchcraft, O racles and magi among the azande (1 9 3 7 )
(Azendeler arasnda by ve kehanet) ve Nuer religion (1956) (Nuer
Kabilesi Dini) isimli iki monografisi ve The W ork of the Gods
in Tikopa (Tikopia'da Tanrlarn Ameli) isimli (1940) Raymond
Firth'in eseri; J. Middleton'nun Lugbara Religion (1960, (Lugbara
Halknn Dini) isimli eseri ve G.Lienhardt'm (The Religion of
the D inka) (Dinka'larn D ini, 1961) adl eserleri ilkel din
problemlerine doru ynelen Britanya Sosyal Antropolojisinin aktel
ynlendirmesini aklar. Artk Tylor'un, Frazer'in ve Marett'in a
oktan kapanm grnyor. Antropoloji ise, dinin gelimesi ve
kayna gibi olduka geni ve kesin problemlerin anahtar olarak
telkki edilmiyor. E.E.Evans-Pritchard'm Theories o f Primitive
Religion (1965) (lkel Din Teorileri) adl yeni eserinin de vard
sonu budur.
30
olduunu dnerek kendini bir tarihi olarak telkki ediyordu.
Bununla beraber O, bir tek sahann uzman deil; " D in le r
Tarihisi" olmay arzu ediyordu. phesiz arada ok nemli fark
vard. nk ayn ekilde birok nemli bilginde kendilerini "Dinler
Tarihisi" olarak telkki etmilerdi. Ancak onlar, birtakm metodlar ve
pein tarihi hkmlerden baka birey kabul etmemilerdi. Bununla
beraber onlar, sadece bir tek din sahasnda ve hatta bazan da sadece
muayyen bir devrin veya bir dinin sadece bir vehesi zerinde
uzmandlar. phesiz bunlarn da eserlerinin ok byk bir deeri
vardr. Gerekte bu eserler de "Dinlerin Genel timi" nin teekkl
iin zaruridir. Misal olarak bunlardan, O. Kem'in ve W.Ottonun
"Yunan Dini"; L. Massignon'un ve H. Corbinin "slm iyet";
H.Oldenbergin, H. Zimmerin ve H.Von Glasenapp'm " H in t
Dinleri" konusundaki eserlerini zikredebiliriz. Bunlardan baka Paul
Mu'un bidevi eseri "Bara Budur" (Java'da Budist Mabedi)
Giuseppe Tuccinin "Tibetan Painted Scrolls" (Tibet Boyal
Tomar lan) n veya Erwin Goodenoughn Jevvish symbols in the
Greko-Roman period " G rek o-R om en d n em in d e Y ahudi
Sem bolleri" ini de burada sayabiliriz. Btn bu eserler bize
"Tarihi aratrm ann nemini" gstermektedirler. Yine de geni
anlamda Dinler Tarihisi kendini, sadece bir tek saha ile
snrlandrmamaldr. nk, onun disiplininin yaps O'nu
d i er d in le r i de in ce lem ey e zo r la m a k ta d r . ylek i,
mitoloji, dp, du, by, giri m erasim i, yce tanr vs.
gib i d in d a v ra n la r, k u ru m la n ve an lay ek illerin i
an layp , m u k ayese ed eb ilsin .
N e varki, ok byk uzmanlardan ancak bazlar baka bir ok
sahann da uzmandrlar. Mesel, N. Soederblom ve G.F.Moore gibi
bilginler, sahalar ile ilgili (Iran ve Y ahudilik) ok nemli
kitaplar neretmiler ve "Genelciler" olarak da olduka popler
olmulardr. Grek dini tarihilerinin pri olan M.P.Nilsson da ayn
zamanda folklor ve ilkel inanlar zerinde almtr. Byk
Germanist Jan de Vires Celte Dinleri konusunda bir otorite olduu
kadar, folklor ve genel mitoloji konusunda da bir otorite idi. Fransz
Atheimin almalan ise, Roma ve Helenistik dinlerden ran,
T rk ve O rta -A sy a g elen ek lerin e kadar u za n y o rd u .
G e o r g e s D u m e z il is e , H in d -A v r u p a d in le r in ve
31
m itolojilerin tamam ile meguld. W.F.Albright, bir srail dini
uzman olduu halde; eski-Yakndou dinleri konusunda ok nemli
yaynlar yapmt. Theodor H. Gasper'a gelince Oda folklor ve
E sk i-Y aknd ou 'yu ilgilendiren sahada uzmand. phesiz bu
listeyi uzatmak mmkndr.
Pettazzoni'nin nesli olan dier bilginler de "Din B ilim i'nin
btn sahalarnda" (Allgemeine Religionswissenschaft) almak
azminde idiler. Mesel, bunlar arasnda C.Clemen'i, E.O. James'i ve
G. Van der Leeuw'u zikredebiliriz. Yine de, son derece byk ve sert
bir bilgin olan Clemen, genelde felsefi yorumun tesine gemezken,
Van Der Leeuw bazen empresyonist bir yaklamla yetinmekte,
Pettazzoni ise, daima Tarih-Din bir yoruma ynelmekte ve genel
bir perspektif iinde m uhtelif aratrmalarn sonularn
gstermektedir. Alann hudutsuzluuna ramen, ana problemler Onu
almalarndan geri dndremiyordu. Bunun iin O m onoteizm in
m e n e i, sem av ta n rla r, s r la r , gnah itiraf, z e r d tl k
ve tran dini, Grek D ini v.s. gibi birtakm problemleri ele
almakta tereddt gstermemitir. O'nun bilgisi geni ve deerliydi.
slbu ise, dengeli ve zarifti.
Croce tarihiliinin nfuz edici etkisi altnda yetien Pettazzoni,
dini, tam am en tarihi bir fenom en olarak kabul ediyordu.
Bunun iin O, hakl olarak "her din yaratln tarihlii"
zerinde srar ediyordu. O, "Yunan M ed en iy etinin yoktan
m eydana gelm ediini" sylyordu. Ona gre, zaman iinde
kendini gsterecek "Ebed bir Yunanllk" mevcut deildir.
Tarihin vicdannda her phainomenon bir genomenon'dur/43* Bu
konuda Pettazzoni tarih uurumuzu derinletirmek iin tarihi ynden,
"Yunan Dinini" anlama zaruretine iaret etmektedir. Belki burada
her dini, tarih olarak anlama zaruretinin acil gerei zerinde gr
birliine varlabilir. Bununla beraber bir "din eklin gelimesi ve
kayna konusuna mnhasran eilm e (her phainomenon bir
genomenon'dur) yorum almasn, historiographique bir alma
dzeyine indirecektir.
32
Bunun sonucunda Yunan Dini, tarihin, edebiyatn, sikke ilminin
(Numismatique), epigrafinin, Yunan arkeolojisi gibi klsik felsefenin
saysz dallarndan biri durumuna gelecektir. Ve btn aratrma
sahalarnda da ayn ey meydana gelecei iin; Dinler Tarihi bamsz
bir disiplin olarak ortadan kaybolacaktr. kr ki, Pettazzoni bu
riskin tam olarak bilincinde idi. Bunun iin de hayatnn sonunda
"Fenom enolojinin ve "tarihin" tam am laycl konusunda
iddetle srar etmitir. Dier taraftan Freud ve Frazer olaynda olduu
gibi; Pettazzoni tarafndan verilen Ferd rnek; O'nun teorilerinden
daha nemliydi. te, sadece O'nun sayesindedir ki, "Dinler Tarihi"
bu gn talyada dier birok Avrupa lkelerinden geni ve de tam
olarak anlalmtr. Mesai arkadalar ve gen talebeleri, hi olmazsa
ksmen " P etta zzo n ic ilik G elen ein i" m uhafaza etm eyi
baarmlardr. Bu, Dinler Tarihi'nin belli bal problemlerine ilgi ek
me ve Dinler Tarihi'ni modern kltr iin aktel ve anlaml bir
disiplin haline getirmek demekti/44^ Bylece Tylor ve Lang tarafndan
kurulmu, Frazer, Soederblom, Clemen, Mauss, Coomaraswamy ve
Van der Leeuw tarafndan devam ettirilmi olan muhteem
Ansiklopedisi gelenein son biimlendiricileri Pettazzoni ile
kaybolmutur.
44- talyan bilginleri arasnda Bkz: Uberto Pestalozza, Relig'one Mediterrane Vecchi e
noovi studi (Milan, 1951) ve Noovi Saggi di Religione Mediterranea (Florance,
1964); Momolina Marconi, Riflessi Mediierranei Nella piu Antica Religione Lazi-
ale (Messine-Milan, 1939); Angelo Brelich, Gli Erroi Greci un problema storice-
Religioso (Rome, 1958); Ernesto de Martino, Morte e pianto Rituale nel Mondo
Antico (Turin, 1958) ve La Terra del Rimorso (Milan, 1961); V. Lanternari, La
grande Festa (Milan, 1951); Alessandro Bausani, La persia Religiosa (Milan,
1959); Ugo Bianchi, il Dualismo Religiose (Rome, 1958).
33
eski Y akn-D ou dinlerinde ve kltrlerindeki m terek
unsurlar zerinde olduka srarl olan skandinav bilginlerden
kaynaklanyordu. Mesel, Hooke, Tann'y temsil eden Kral'm, kltr
merkezi olduuna ve bunun iin de mahsllerden ve sitelerin
refahndan sorumlu olduuna iaret ediyordu. Alt ciltlik dizisi olan
King and Saviour (1945-1955), (Kral ve Kurtarc) da G.
Widengren, daha da ileri giderek Kral'm, bizzat kozmozun refahndan
sorumlu olduunu sylyordu. Widengren'e gre, ite bu anlay daha
sonra, ran id eolojisindeki M e h d i'i in ve Y a h u d i
m esih cili in in d om asn a yol a a ca k t. Y ine burada
pattemism (ekilcilik) problemi ile iktifa etmeyen sveli bilginlerin
yaynlarna da iaret etmekte yarar vardr. Yine, Widengren, ayn
zamanda bir Din F enom enolojisi, ran D inleri T arihi v e
d in h ayatn m u h te lif v eh eleri zerinde ok sayda
monografilerin yazandr/45*
Pattemism (ekilcilik)'e, zellikle H. Frankfort tarafndan bir ok
ynden hcum ed ilm itir/46* Bu byk bilgin, gz nnde
bulundurulan ekiller arasndaki "farkllklarn", benzerliklerden
daha nemli olduunu savunmutur. Bunun iin O, Mezopotamya'da,
Kral'm sadece Tanr'nn tem silcisi olarak dnld halde,
Fravun'un bir tann telkki edildii veya bir tanr haline geldii olayna
dikkatleri ekiyordu. Oysa, tarih olarak akraba kltrleri ile kar
karya kaldmz zaman, farkllklar ve benzerlikler ayn ekilde
nemlidir. Mesel, Portekizcenin, Franszcadan ve Rumenceden farkl
olmas olay, dilcilerin her dili de Roma dilinden saymalarna engel
tekil etmez. Kaltmsal olarak konuan bu dil, mterek bir
kaynak olan Latince'den gelmektedir. Myth And Ritual Scholl
45- Retigionens Vdrld (2. Bask, Stockholm, 1953); Hochgottglaube im alten ran (Up-
psala, 1938); Die Religionen lrans (Stutt gart, 1965); L. Jospin'in Franszca
evirisi: Les Religions de L. /ran, (Paris, 1968).
46- H. Frankfort, The problem ofsimilarity in Ancien Near Eastern Religions (Frazer,
lecture Oxford, 1951) S. H. Hooke, "Myth And Ritual" post and present" Ins. H.
Hooke (ed), Myth, Ritual and Kingship (oxford, 1958), s. 1-21; S.GF. Brandan,
The Myth and ritual Position critically Considered" in ibid, s. 261-291. Ayrca bak:
Theodor H. Gaster, Thespis: Ritual, Myth and Drama in the Anc 'ent Near East
(New York, 1950, Gzden geirilmi ikinci bask, New York, 1961).
34
(Mit ve ritel ekol) konusundaki, hararetli tartma, metodolojik
planda baz karklklar ortaya koymaktadr. Ben burada ne baz
skandinav yazarlarnn mbalaalarn, ne onlarn filolojik
tedbirsizliini ve ne de onlarn tarih uyumsuzluunu dikkate
almyorum. Burada zerinde durduum, yap itibari ile birbirine
benzeyen ve tarih olarak akraba olan eski Yakm-Dou din olay lan
arasnda mukayese hakkmzn olup olmadn renmektir. Gerekte
dnyada mukayeselerin meru ekilde yaplabildii bir blge varsa; o
da Eski Yakn-Dou'dur. nk ziraatn, cill ta kltrnn ve
nihayet ehir medeniyetinin Yakn-Douda kurulan bir merkezden k
satn biliyoruz.
47- Dumezil'in eserine en uygun giri, L' ideologie triparlie des indo europeens (Brux-
elles,l958). Jpiter, Mars, Quirinus'un yeni basks iin bkz: Jpiter, Mars, Quiri-
nus, Paris, 1941-1945. Dumezil 'in eserleri iin bkz: Hommages Georges Dume
zil, Braelles, 1960, s. XI-XXIll. Dumezil iin bkz.: M. Eliade, "La Sauverainet
et la Religion indo europeenne" Critique (1949): 342-349. "Hind-AvrupDinlerin
genel tarihi iin bkz: Annales 4 (1949): 183-191; Huguette Fugier "Quarante Ans de
Rechefchers sur l' ideologie indo- Europeenne: La Methode de M. Georges Dume
zil", Revue d' Histoire et de philisophie Religieuses, s. 45 (1965); 358-374; C.
Scott Littleton, The New Comparative Mythology: An Antropological assessment
Of the Theories of Georges Dumezil (Berkeley et Los Angeles, 1966)
35
2- Bu asrn ilk eyreindeki, tarih ncesi halklarn kltrlerinin ve
manevi hayatlarnn "ilkellerin karakteristik" zellikleri olarak
kabul edilen eyle yorumlama eilimi. Bylece Dumezil'in "Hind-
A vrupa tik ellerin e" atfettii ideolojik sistemi ihtiva eden
belirgin mitolojinin, tarih ncesi bir cemiyet iin ok "yksek" ve
ok "fantazi" grlmesi.
3- Muhtelif Hind-Avrupa dil uzmanlarnn, bir tek bilginin Hind-
Avrupa incelemeler alannn tamamn inceleyemiyeceine kanaat
getirmeleri/48^
phesiz btn bu itirazlar, birka yanl anlamaya dayanmaktayd:
1- D um ezil, Max Mller'in filo lo jik ve e tim o lo jik
m etodunu, deil, tarih bir m etod kullanm tr. B ylece o,
tarih olarak akraba olan sosyo-dini olaylar mukayese etmi ve
neticede benzerliklerin, heterojen unsurlarn beklenmedik kalntlar
olmadn; bilakis onlarn orijinal bir sistemin varln kabule
sevkettiklerini gstermitir.
2- Modem aratrmalar, ilkellerin mantkl ve sistematik bir ekilde
dnmeye kabiliyetlerinin olmad eklindeki evrimci dncenin
hatasn ortaya koymutur. stelik ilkel olmak, bir yana, Hind-
Avrupa ncesi kltr dolayl da olsa, Eski Yakn-Dou'nun daha
gelimi ehir medeniyeti ile devaml zenginlemitir.
3- Dier tarafdan bir tek adamn bunca dile sahip olmasnn
imkanszl eklindeki pein hkm de yanltr. Zira byle bir
hkm ferd tecrbeye ve istatistik bilgilere dayanmaktadr. Yine de bu
geersizdir. nk sadece ikna edici bir delil, Sanskrite, Kelte veya
Kafkasa bir metnin Dumezil tarafndan verilen yorumu, sz konusu
dildeki bilgi eksikliini ortaya koyacaktr.
1940-1960 arasnda neredilen ilgi ekici kitaplar ve
monografiler'de Georges Dum ezil, "Toplum un l H ind-
Avrupa kavram" adn verdii konuyu incelemitir. Yani Onun
48- pheciliin (scepticisme) Dumezilin olaan st bilgisinden daha ok, Onun sis
tematik "yeniden kurma (reconslitulion) s ile tahrik olmu olmas ihtimal dahilin
dedir. Aslnda Akademik muhitlerde sayg ile kabul edilen, olaan st bilgi sahibi
dier uzmanlar da vardr. Fakat bu alimler, filolojik ve vakanv'st bilgileri ama
teebbsnde bulunmamlardr.
36
st ste konmu l taksimi, fonksiyona uygun dyordu:
H K M D A R L IK , DD ET VE V ERM LLK . D um ezile
gre, her fonksiyon, sosyo-politik bir kategorinin bir sorumluluu
altna konarak (Krallar-Savalar-Besin reticileri) ve dorudan
doruya zel bir tann tipine balanmlardr. (Mesel, eski Romadaki
Jpiter, Mars, Quirinus gibi). Birinci fonksiyon, iki role veya iki
tamamlayc veheye ayrlmtr. Bu da sihri hkmdarlk ve hukuk
hkmdarlktr. Her ikisi de Vedalarda VARUNA ve M T R A
tarafndan muhtelif ekilde gelitirilmi ve yorumlanmtr. Mesel,
Dumezil ikna edici bir ekilde, Romallarn mitolojik doneleri
tarihletirirken; Hind dehasnn kozmolojik terimlerde orijinal emay
hazrladklarn gstermitir. yleki en eski Roma mitolojisinin en
eski tarihi olaylarda ve kiilerde ortaya karlm olduunu TTLE
LVE, tarihlerinin birincisinde tasvir etmitir.
' *
Dumezil, "l" ideoloji ile derinleen aratrmasn, Hind-
Avrupa riteller zerindeki, Veda ve Latin tanralar konusundaki
monografileriyle veya Roma dini konusundaki hacimli eseri ile (1966)
tam am lam tr/49* Burada, uzmanlarn, Dumezil'in elde ettii
sonular ve kulland metodu her geen gn kabul ettiklerini ve
ondan yararlandklarn belirtm eliyiz. Hind-Avrupa dinlerin
anlalmasna imdilik en yeni katk olan eserinden daha nemli olan
ey; Dumezil'in, Dinler Tarihi iin balca rnek tekil etmi
olmasdr. Gerekten Dumezil, Felsefe ve Sosyoloji'den elde
e d ile n b ilg ile r le , m e tin le r in f ilo lo j ik ve ta r ih
a n a liz le r in in n a s l ta m a m la n a b ild i im g ste r m itir .
Y ine o, sosyal ve d in m esseselere taban grevi yapan
"T em el d eo lo jik Sistem i" a k la ya ra k , b elli bir din
erkann, bir m itolojinin veya bir tanrsal figrn doru
ek ild e an lala b ilece in i ortaya koym utur.
V an D er Leeuw ve Din Fenom enolojisi:
49- Rituels indo- Europens d Rome (Paris, 1954); Aspects de la Fonclion guerriere
chez les ndo- Europeens (Paris-1955) La Religion Romaine Archaique, (Paris,
1966) Deesses Latines et mylhes Vediques (Brux. 1956.
37
Gerardus Van Der Leeuw ismi, daima Din Fenomenolojisine bal
kalmtr. Din Fenomenolojisi konusunda ilk eseri o yazmtr. Fakat
Rudolf OTTOda olduu gibi, O nun da eserindeki ok ynllk, ok
sk bir tasnife imkan vermemektedir. Genliinde Dou dilleri
okumu ve M sr dini konusundaki hazrlad tezle " D o k to r "
nvanma sahip olmasna ramen, daha sonra ilk din konusunda iki
muhteem kitap, dier muhtelif dinler, lkel Monoteizm Problemi ve
Din Psikolojisi ile ilgili saysz makale ve monografiler neretmitir.
Ayrca O, air, mzisyen, kilise adam ve sanattaki " K u t s a l"
konusunda da nemli bir eserin yazandr/5) Bununla beraber, O'nun
doymaz merak ve ok ynl ilgisi, neticede eserine hizmet
etmeyecektir. L eeu w , aynca son derece yetenekli de bir yazard.
nk O, fevkalde gzel ve ak yazyordu. Bunun iin eserleri
rahata anlalabiliyor, yoruma gerek kalmyordu. Fakat felsef
evrelerde, hemen hemen kuru, zor, bilmece vri bir uslbun moda
olduu b ir devirde; akln sanatkrane vasflarn; sathilikle,
amatrlkle, orijinalsizlikle kartnlma tehlikesi de vard.
Van Der Leeuw un P h n o m en o lo g ie d e r R eligion (1933)
(D in F e n o m e n o io jis i^ 1) isim li eserin d e, H u sse rl'e ok az
referan s b u lu n u rk en ; Jaspers'e, Dilthey'e ye Sprangere yeterince
referans grlm ektedir. Van Der Leeuw G estaltp sy ch o lo g ie
(Formel Psikoloji) ve S trukturpsychologie^52) (Yapsal Psikoloji)
nin sonulanndan byk lde etkilenmitir. Yine de O, tasvirleri
iinde, din donelere ve onlara has olan irdilie bal olduu lde
50- Bu kitabn ngilizce evrisi iin bkz: Sacred and Prfane Beauty (New York, 1966).
51- Bu kitabn Franszca yeniden gzden geirilmi basks, Yazar ve J. Marty'nin
ibirlii ile "La Religion dans son essence et ses Manifetations' phenomenologie de
la Religion (Paris, 1955 ismi ile yeniden neredilmitir.
52- Bkz: Fokke Sierksma Phaenonemologie der Religie en complexe psychologie (Gro-
ningue niversitesinde Aralk 1950, Assen, 1951'de takdim edilen doktora tezidir.)
Din fenomenolojisi iin Friedrich Heiler'in eserleri de nemlidir. zellikle O'nun
monografisi klsik haline gelmitir. Bkz: "Das Gebel, Mnich, 1929; E. Kruger ve
J. Marty'nin Franszca evirisi bkz: La priere, Paris 1931; yine Heiler'in, daha yeni
olan kitab iin Bkz: Erscheinungsformen Und Wesen der Religion, Stuttgart, 1961,
Dier fenomenolojik katklar, G. Mensching, W. Brede Kristensen ve C J. Bleeker
tarafndan salanmtr. Yine bu konuda bkz: Eva Hirschman Phnomenologie der
Religion, Wurzburg-Anmuhle, 1940.
38
"D in F eno m en o lo u " olarak kalacaktr. O , d in ta sv irlerin ,
b ir ta k m so sy a l, p s ik o lo jik veya a k lc fo n k s iy o n la ra
in d irm e n in im k a n s z l n a i a r e t e tm i , d in , d in d e n
b a k a b ir ta k m ey lerle a k la m a y a alan ta b ia t n
y arg lar, red d etm itir. O'na gre, Din fenomenolojisinin balca
ii, "D in fenom enlerin" i yaplarn aydnlatmakt. Pek tabii ki
O, haksz olarak, d in fenom enlerin tam am n yapya
(Grndstrukturen) indirilebileceini dnyordu. Bu tenel yaplar:
D in am izm (D ynam ism e); A nim izm (A nim izm e); D e iz m
(Deisme) dir. Ancak O, din yaplarn tarihi ile ilgilenmiyordu. te,
O 'n u n y a k la m n n en cid d i ek sik yn de b u ra sy d .
nk O, en yksek din ifadeni), (Mesela, mistik vecd hali gibi),
tarih olarak artlanm olan kltrel ifadeler ve yaplar iinde kendini
gsterdiini sylyordu. (Bu konuda ileride bilgi verilecektir.)
Gerekten Van Der Leeuvv, dinin jenetik bir fenomenolojisini veya
morfolojisini hazrlamaya hibir zaman girimemitir. Fakat, byle
bir boluun, O'nun eserinin nemini azaltmadn tekrar belirtmekte
yarar vardr. O'nun evrensel dehas, O'na yeni bir dinyorumu
sistemletirme ve ikmal etme imkan vermemi de olsa; yine de O, bu
sahada heyecanl bir nc olmutur. .
39
geerliliklerini esasl ekilde isbat etmilerdir. Bylece onlar "y o ru m
p la n n d a k i" g elim ey e k a tk d a b u lu n m u lard r. A n an d a
Coom arasw am y'nn m odern ncesi btn kltrleri ilham eden
" s re k lilik f e l s e f e s i " ve " i l k e l e v r e n s e l g e le n e k "
dncesiyle ilgili ferd kanaati, kabul edilsin veya edilmesin, bu,
B udist veya V eda ile ilgili " d in y a ra tl" zerine bu yazar
tarafndan tutulm u, "b ek len m ed ik b ir ihtiva etmektedir.
Yine Henry Corbinin "A n ti-T arih li in e" pek itirak edemeyiz.
Ancak, bu lim in de, kendi zam anna kadar Batl bilginlerce
bilinm eyen " sl m T a s a v v u f F elsefesin in ok n em li b ir
boyutunu" bu kavram sayesinde aralad da inkar edilemez.
K saca, bir yazarn eseri "D in y a ra tln belli b ir tip in in
anlalm asna" sunduu katkya gre deerlendirilir. Bundan dolay,
Dinler Tarihisi, materyallerini, yorumla manevi m esajlar halinb
dntrebildii lde, ada kltr iinde roln ifa edecektir.
Fakat, ileride greceimiz, sebeplerden ve sonulardan dolay durum
her zaman malesef byle olmamtr...
40
III
D N N K K E N L E R N A R A T IR M A
E n E sk i B ir V ahiy:
" n e m li o la n g e r e k te n s a d e c e d e t a y l a r d r " . Bu
atasznn herzaman doru olduunu iddia etmeyeceim. Ama baz
hallerde, kltr tarihinde, detayn, balangta, inanlandan daha ok
aklayc olduu grlm ektedir. M esel, talyan Hmanizminin
Floransadaki balangcm dnelim. Genel olarak bilindiine gre,
M a r s ile F ic in , p latoncu b ir akadem i ku rarak , E fltun'un
diyaloglarn ve birka yeni Eflatuncu eseri ve erhi Ltinceye tercme
etm itir. B ununla beraber, daim a gzm zden kaan bir detay
olm utur. yle ki: M a rs ile F ic in 'e P laton'un ve P lotinin
yazmalarnn evirisini, yllardr onlar toplayan devlet adam Cosme
M edicis emanet etmiti. Ancak 1460 yllarnda C osm e, daha sonra
Corpus Hermeticum diye adlandrlacak olan yazmay satn alm ve
derhal Ficinden onu, Ltinceye tercme etmesini istemiti. Bu srada,
Ficin, Platon'un tercmesine henz balam deildi. Bu durumda,
Platon'un D iy alo g larn (D ialoques) b ir tarafa brakarak btn
zamann birka ayda bitirmek zere Poimandres'in tercmesine ve
dier H crm etiques eserlere tahsis etm iti. Gerekten Cosme'un
lm nden bir yl nce 1463'de bu tercm eler tamamlanmt.
Bylece, C o rp u s h erm eticum , Marsile Ficin tarafndan ilk tercme
edilen ve neredilen Y unanca metin olmutu. Bunun iin Ficin,
Platon'un tercmesine daha sonra balam tr/1*
te, szn ettiim iz bu detayn ok nemi vardr. nk o,
gemi neslin tarihileri tarafndan talyan Rnesansmn bilinmeyen
veya en azndan ihmal edilen bir vehesini aklamaktadr. Cosme ve
Ficin, en eski bir vahyin kefi ile elektriklenmilerdir. Yani, Hermetik
m e tin lerin n a k le tti i k eifle. phesiz o n larn , C o r p u s
H erm eticum 'un, Msrl Hermes'in szlerinin rtsn kaldrd ve
netice itibariyle onun Hz. M usa'nn vahyinden nce ve ran din
1- Frances A. Yates, Giordano Bruno and the Hermetic Tradition (Chicago, 1964).
41
adamlarndan olduu kadar Platon ve Pythagoredan mlhem olan en
eski vahyi temsil ettii fikri konusunda hi pheleri olmamt.
H erm etik metinlerin doruluunu ve kutsal karakterini tebcil
etmekle birlikte Ficin, kendinin iyi bir Hristiyan olduundan da phe
etmiyordu. D aha ikinci asrda, H ristiyan kelm cs L a c ta n c e ,
H erm es Trismgistei, A llahtan ilham alan b ir hakim olarak
gryordu. O, baz Hermetik kehanetleri, Isa-M esihin doumunda
tamamlanm olarak yorumluyordu. te bylece M arcile Ficin, bu
yandan Hermetizm ile Hermetik by, dier yandan Hristiyanlk
arasn d ak i bu ahengi y en id en ileri sryordu. P ic de la
M r a n d o l e 'd a By ile K ab b alanm sa'n n T an rsall n
doruladm dnd zamanda samimi idi. Ayn ekilde papa VI.
Alexandreda Vatikan'da M sr sembolleri ve resimleri ile zengin bir
fresk yaptrd zamanda ihlasl idi. Bunun nedeni, aslnda ne estetikle
ne de ssleme ile ilgili idi. Bunun asl nedeni, papa VI. Alexandre'n,
Msrn yksek batn geleneini koruma iradesini gstermekti.
Bir yandan Hermetizm iin olduka sama olan bu ilgi, dier
yandan son derece manidard. O, Rnesans insannn sadece Hz. Musa
ve Kabbalaya deil, ayn zamanda Platon'a ve hereyden nce Msr ve
ran dinlerinin esrarna nfuz edebilen ok nemli " b ir eski vahye"
duyduu zlemi gsteriyordu. Yine bu ilgi, ortaa ilahiyatnn miras
olan derin tatminsizlii, ortaan insan ve kainat kavramlarn ve
tara H ristiyanlna (yani tamamen bat H ristiyanl olarak
adlandrlabilecek olana) reaksiyonu ve mitolojik, tarih tesi, evrensel
bir dine kar duyulan zlemi aklyordu. te iki asra yakn bir zaman
M sr ve Hermetizm (yani M sr Hermetizmi), inanl olduu kadar
inansz veya gizli ateist (C ryptoathees) olan saysz ilhiyat ve
filozofa m usallat olm utur. Eer, Giordano Bruno, C opernicin
keiflerini bu kadar heyecanla karlamsa bu, gne - merkezciliin
(H eliocentrism e) sihirsel ve din ynden derin bir anlam olduunu
dnmesinden ileri gelmitir. Giordano Bruno, ngiltere'de olduu
halde, A sc le p iu sda tasvir edildii gibi, eski M srllarn sihirsel
dininin pek yaknda geri dneceini kehanette bulunmutu. Copernic,
m atem atiki olduu halde kendi teorisini anlayam azken, Bruno,
C o p ern icin em alarn T an rsal srlarn h iy ero g lifi olarak
yorumlayabiliyordu. Bunun iin de Bruno, kendini Copemicden daha
stn gryordu.
42
Burada en eski Hermetik Vahyin din ve kltrel mitoloji tarihini
izerek O nun 1614'de helenist bilgin saac C asau b o n tarafndan
yklna kadar ki ilgin etdn verebiliriz. Ancak o zaman, bu
modem ncesi mitolojinin detayl tarihi bizi, konumuzun ok dna
gtrm olacaktr. Bunun iin burada sadece, saac C asaubon'un
tamamen filolojik temeller zerinde, ilk vahyi temsil etmekten uzak
olan C o rp u s h e rra e tic u m un ok sonraki dneme ait bir metinler
kolleksiyonu olduunu gsterdiini sylemekle yetineceiz. Yani ona
gre bu m etin, am zdan iki veya asr ncesine gitmeyen
Helenistik-Hristiyan senkretizmini yanstan bir metindir.
Birka esere tam anlam nakledilmi olan bu "eski vahye" olan
fevkalade inancn tarihi olduka dikkat ekicidir. Ksaca, onun
mteakip asrda meydana gelmesi gerekecek olan bir olay; ne
aldn sylem ek mmkndr. Gerekten de Hz. Musa'dan nce,
mevcud olan bir vahyin aratrlmas olay, nceden belirlenmi ve
daha sonra Bat Hristiyanln sarsacak bir dizi krize elik etmi ve
nihayet yerini XIX. yzyln pozitivist ve tabiat ideolojilerine
brakmtr. Msr ve dier "D ou S rla r" konusunda tahsis edilen
youn ve srekli ilgi, Rnesans dnem inde, bugn " D in le r in
M ukayeseli T a rih i" olarak adlandrdmz disiplinin gelimesini
cesaretlendirememitir. Oysa, Ficin, Pic, Bruno ve Campanellanm
Hermetik ilme tahsis ettikleri dikkat ve abalar, dorudan doruya
m uhtelif tabiat felsefelerin gelimesini salam, matematik ve fizik
gibi ilimlerin zaferini dourmutur, ilimler ve yeni felsefeler iin artk
Hristiyanlk, vahyedilmi yegane din deildi. Onu, vahyedilmi bir
din olarak telkki etm i olsak bile; nihayet XIX. yzylda
Hristiyanlk dahil btn bilinen dinler, sadece temelden yoksun deil,
ayn zamanda kltrel plnda da tehlikeli olarak grlmlerdi. nk
onlar, bu telkkiye gre genellikle ilm gelimeyi engelliyorlard.
Devrin aydnlan arasnda en yaygn kanaat, filozoflarn Allahn
varln ispat etmenin imkansz olduunu ortaya koymu olmalar
idi. Dier yandan ilimlerin, insann maddeden baka bir ey olmadm
spatladklan ve her ne olursa olsun ruha benzer beden de ayn, insan
yaatan manevi bir eyin olamayaca iddia ediliyordu.
M u k a y e se li D in le r T a r ih in in B ala n g c:
D inlerin m ukayeseli tarihinin balangcnn, M ateryalist ve
pozitivist propagandann doruk noktasna kt XIX. yzyln
ortalarna doru kendini gstermesi bilhassa dikkat ekici bir olaydr.
43
nk A uguste C om te p o zitiv ist ilm ihalini ( c a t h e c h i s m e
positiviste) 1852'de ve pozitiv politika sistemini de (System e de
p o litique positive) 1855 ile 1858 arasnda neretm itir. Ludwig
Buchnerde K uvvet ve M alzeme (k ra ft u n d stoff) isim li eserim
1855'de yaynlam tr. O, bu k itapta tabiatn am atan yoksun
olduunu, hayatn reme ile aniden meydana geldiini, ruh ve akln
(ftganik fonksiyonlar olduunu sbata yneliyordu. Ayrca, akln
beyinde toplanm btn glerin bir sonucu olduunu kabul ediyor ve
" r u h " veya " a k l" olarak sylenen eyin byk bir ihtim alle
" sin irsel e le k trik " in sonucu olduunu belirtiyordu. B ir yl sonra
(1856) ise Max Mller, Mukayeseli Mitoloji denemesini (Essays in
C o m p a ra tiv e M ythology) yaynlam t. Bu denem eyi, dinlerin
mukayeseli tarihi alannda ilk nemli eser olarak kabul edebiliriz.
Bundan yl sonra Darvvin'in, Trlerin M enei (L 'o rig in o f
Species) isimli eseri ve 1862'de de Herbert Spencer'in tik Prensipleri
(F irst P rin cip les) yayn hayatna girm iti. Bu eser'de Spencer,
kainatn evrim ini, esas maddenin gayr-i muayyen homojenlikten
muayyen hetorejen hale esrarengiz ekilde dnm ile aklamaya
alyordu.
te aydn snfn ilgisini eken bu bulular, hipotezler ve yeni
teoriler, ok abuk ekilde popler hale gelmiti. Em st Haeckel'in,
T a b ii Y a ra tm a T a r ih i (N a t rlic h e S ch p fu n g sg esch ich te)
devrin en gzde kitab haline gelmiti. Bu kitap 1868'de yaynlanm,
asrn sona ermesinden nce yirmiden fazla basks yaplm ve on iki
kadar dile evrilmitir. Burada Haeckelin, ne yetenekli bir filozof ne de
orijinal b ir dnr olm adn itiraf etm ek yerinde olur. O,
D arw inden ilham alyordu. Evrim teorisini, tabiatn m ekanik
kavramna doru ynelen esiz b ir'y o l olduunu dnyordu. O na
gre, evrim teorisi, teolojik ve amaca ynelik aklamalar yrrlkten
kaldryor ve organizmalarn meneini sadece tabi nedenlere bavurarak
rahata anlama imkan veriyordu.
H aeckelin kitab tekrar tekrar basld, tercm e edildii,
tartld ve Herbert Spencer, Sentetik Felsefe sistemi (System of
S y n th e tic P h ilo so p h y -1 8 6 0 -1 8 9 6 ) adl eserin i h azrlad
srada; yeni bir disiplin olan D inler T arih i de ok hzl bir gelime
gsteriyordu. M ax M ller, 1864de takdim etti i D il B ilim i
44
zerin e D e rs le r (L e c tu re s on th e Science o f L an g u ag e)
isimli eserinde, Aryens'lerdeki "G n e M itolojisini" ilgilendiren
te o risin i a k ly o rd u . B u te o ri, m ito lo jin in " A n l a t m
h a s ta l n d a n doduu dncesine dayanyordu. 1871'de de
Edward Burnett Tylor lkel Kltr (P rim itiv e C u ltu re) adl, din
inanlarn evrim ini ve kaynan ortaya koyan muhteem eserini
neretm iti. Burada Tylor, dinin ilk devresini, Animizm denen
ruhulukla benzer kabul ediyordu. Animizme gre, tabiat canl idi.
Yani bir ruha sahipti. Tylor'a gre, daha sonra monoteizme yerini
brakacak olan politeizm, Animizmden kacakt.
Pektabiiki, XIX. yzyln ikinci yans boyunca, dinin bilimsel
incelem esinin tarihine iaret eden btn nem li tarihlere burada
deinmek faydaszdr. Yine de bir yandan, materyalist ideoloji ile dier
yandan dou ve arkaik din ekillerine gittike artan bu ilgi arasndaki
zaman paralelliinin anlamn, incelemekte de yarar vardr. Burada
denilebilir ki, hayatn ve akln kkenlerini kaygl bir ekilde
inceleme, tabiatn esrannn meydana getirdii byleme, maddenin i
yapsn aklama ve ona nfuz etme ihtiyac gibi btn bu zlemler
ve eilimler, bir eit ilk zlemi ve evrensel orijinal ana kalp trn
belirtm ektedir. M adde, cevher; m utlak balangc ( l'o r ig in e
absolue) temsil etmektedir. O, evrenin, hayatn, akim balangcdr.
Burada zamann derinliklerine nfuz iin altedilmez bir istek; snrlara,
grnen dnyann balangcna ulama, cevherin niha temelini ve
canimin zn keif arzusu grnmektedir/2^ Belli bir gr asndan,
45
insan ruhunun, maddenin bir rn olduunu sylemek, aalayc bir
durum tekil etmez. Bu adan insan ruhu, artk Allah'n bir yarat
olarak telkki edilmez. Bununla beraber, Allah'n mevcut olmad
hipotezi dikkate alndnda; insan ruhunun olaanst uzun,
komplike bir evrimin sonucunda meydana geldiini ve onun kknn,
psiko-imik madde olan en eski kozmik realitede bulunduunu keif,
olduka teselli edici grnr. XIX. yzyln ikinci yarsndaki aydnlar
ve b ilg in le r iin m adde, sadece tm problem leri zm e
ulatrmyordu; ayrca O, insanln geleceini tarihsiz ve yorgun
olmayan srekli bir ilerlemeye de maruz brakyordu. Bylece, ilim
sayesinde, insan durm adan bilgisini slah edecek ve m addeye
hakim iyetini salayacakt. Bu tedrici olgunlam ann ise, sonu
olm ayacakt, ilm e, ilm eitim e ve endstriye olan bu cokulu
imandan bir eit din iyimserlik olan M essianizm (M esihilik)
sonucu karlabilecekti. Buna gre insan, hr, mutlu, zengin ve gl
olacakt.
46
Oysa ruh olaylar ok eskiden beri bilinmi ve muhtelif kltrler
ve dinler tarafndan farkl ekilde yorumlanmlardr. Ancak, modem
ruh anclnn nemli olan yeni unsuru, onun materyalist bir
kavrama sahip olmu olmasyd. Gerekten ruh anclar, vurularda,
masann titreimlerinden ve daha sonra maddilemeler iinde, ruhun
varlnn pozitiv delillerine sahip olacaklarna inanmlard. Ruhun
hayatta kalmas ve lmszl problemi, Bat dnyasn, Pythagore,
Empedocle ve Platondan beri teolojik veya bir felsefi problem olarak
megul etmekte idi. Ancak bilimsel ve pozitivist bir a olan XIX.
yzylda ise ruhun lmszl, deneyin baarsna balyd. Yani
onu ispat etmek iin reel yani fizik deliler gerekiyordu. Bunun iin
ruhun lmszlk delilini incelemek gayesiyle birtakm cihazlar ve
laboratuvarlar kullanlmt. Bylece, hemen hemen btn para-
psikolojik aratrmalarda pozitivist bir iyimserlie sahip olunmutu.
nk btn bu aratrmalarda bir gn bilimsel olarak ruhun sonraki
hayatnn ispat edilecei midi yatmaktayd.
Baka bir parareligieux hareket olan bir dier teazofik cemiyet de
1875 Kasmnda New York'ta Helena Petrovna Blavalsky tarafndan
kurulmutu. Bu cemiyet de optimist ve pozitivist bir cemiyetti tsis
U nveiled (1877) ve dier hacim li eserlerinde H. Petrovna
Blavatsky, modem dnyaya kendinin anlayabildii ifadeler iinde
esrarl bir ilham telkin ediyordu. Modem dnya, evrime ve dolays ile
sonsuz bir ilerlemeye inanyordu. Madam Blavatsky, tenash ve tedrici
renme ile sonsuz bir ruhi evrim teorisi sunmutu. ddia ettii
Tibetteki ikameti esnasnda ilk nemli vahyini almt. Yani Asyal
ve yeryz tesi vahyini aldn sylyordu. (Burada belirtmek
gerekir ki eer bir ey btn dou geleneini karakterize ediyorsa
aka bu, ruh hayatn anti-evrimci bir kavramdr.) Dier taraftan
madam Blavatsky, teozofik doktrini desteklemek iin maddi ve pozitif
deliller sunma zaruretine inanarak Tibet'in byk Ruh srlarnn
m esajlarn muntazam bir ekilde maddeletiriyordu. Bu mesajlar,
ngilizce olarak normal kt zerine yazlm olmasna ramen,
salam bir olay prestijine brnmler ve madam Blavatsky'nin gizli
doktrininin doruluuna, grnte zeki ok sayda insan ikna
etmilerdi. phesiz burada manevi planda optimist bir cemiyete
uygun, ok gl bir tarzda ortaya km olan optimist gizli bir
doktrin sz konusu oluyordu. Kainatn ve onun geden lmsz
47
ruhunun en derin srlarna tedrici ekilde nfuz etmek iin teozofik bir
grubun yesi olm aktan ve iki ciltlik " s is U nveiled" adl eseri
okumaktan baka are yoktu. Nihayet bylece, ilerleme imkanlarnn
snrsz olduu ve sadece kendinin deil, tm insanln birgn
olgunlua eriecei de renilmi oluyordu.
Bu olaanst ifadelerin nnde phesiz glmemek gerekir. Tpk
teozofik cemiyet gibi, ruh arma hareketi de pozitif ideolojiler gibi
ayn Zeitgeist'i (zihniyeti) ifade eder. Trlerin Menei (O rig in of
S p e c ie s), K uvvet ve M alzeme (K ra ft U nd Stoffe) M u k ay eseli
M itoloji D enem eleri (E ssasy in C o m p arativ e M ytho-logy) ve
tsis U nveiledin okuyucular phesiz ayn okuyucular deillerdi.
Ancak mterek bir yanlan vard: O da, Hristiyanln onlan tatmim
etmedii ve aralarnda bazlannm dinlerinin bile olmad idi. nk,
T arih H ristiyanln aknl, aydnlar arasnda b ir boluk
yaratm t, ite bu boluk, bazlarm " y a r a tc m a d d e n in !"
kaynana ulamaya gtrrken; dier bazlann da grnmez byk
ruhlarla veya ruhlarla iletiim kurmaya sevkediyordu. ite yeni bir
disiplin olan D in ler T a rih i de bu kltrel muhteva iin abucak
geliecek ve buna benzer bir yol izleyecekti. Yani o da, olaylara
pozitivist olarak yaklam benimseyerek meneleri ve dinin mutlak
balangcn aratrmaya ynelecektir.
M en e S a p la n ts :
Bu dnem de, B atnn btn tarih kitaplar m ene aram a
saplantsna kendilerini kaptrm lard. Bunun iin de b ir eyin
"m ene ve G eliim i" adeta klie haline gelmiti, ite baz byk
yazarlarn, dilin, insan topluluklannn, sanatm, kurumlarn, Hind-
Avrupa rklann menei konusunu ilemelerinin sebebi de bu idi. ite
burada, kom pleks olm asna ramen ilgin bir problem zerinde
duracaz. Ancak yine de konumuzdan fazla uzaklamadan konuyu
tartmaya gayret gstereceiz. Hemen belirtelim ki nsan kurumlarn
\ ltrel yaratln meneini aramalar; tabiat tarafndan aratrlan
' ir le r in M e n e in i" , hayatn m eneini kavram aya alan
biyologun ryasn, kainatn ve dnyann meneini anlamaya alan
astronom ve jeologun abasn tamamlyordu. Konuya psikolojik
48
nokta -1 nazardan baktm zda da ayn "m ene a ra m a zlem inin"
olduuna ahit olunmaktadr.
M esel Max Mller, Rig-Veda'nn Aryen dininin ilk dnemini,
mitolojik yaratllarn ve din inanlarn en eski dnemlerinden birini
yansttn dnyordu. Ancak 1870 yllarnda Saunskrite uzman
Ab el Bergaigne, Veda lhilerinin tabiat bir dinin ifadesinden uzak
olduunu ve onlarn yksek kltrl an kuralc rahipler snfnn
eseri olduunu isbat etmiti. Bylece, dinin ilkel ekli olarak coku ile
kabul edilen bir din ekli daha, titiz ve sert bir filolojik tahlille yok
edilmi oluyordu.
Bunun iin, V edalar konusundaki lim ane tartm a da, dinin
kaynan tesp it konusundaki dram atik ve uzun savan bir
blmnden baka bir ey olmad. Yine parlak bir yazar olan Andrew
Langm da M ax M ller'in m itolojisinin yklmasnda, ok katks
olmutu. Onun en m ehur eserleri arasnda G elenek ve M itoloji
(C u sto m a n d M y th -1 8 8 3 ) ve M o d e rn M ito lo ji (M o d ern
M y th o Io g y -1 8 9 7 ), E. B. Tylorun fikirlerine dayanarak, Max
Mllerin fikirlerini gzden dren makalelerinden meydana gelmitir.
Bununla beraber, 1898'de yani modem mitolojinin nerinden bir yl
sonra Andrew Lang, D inin O luum u (The M aking of Religion)
adl eserini yaynlam t. O , bu kitabnda, dinin m eneinin
Animizm'de bulunduunu syleyen Tyloru reddediyordu. Lang ise,
delillerini Avusturalyallar ve Andamanaisler gibi ok ilkel kabilelerde
mevcut olan yce Tannlarm varl inanc zerine dayandryordu.
Tylor ise, byle bir inancn orijinal olmasnn mmkn olmadn
iddia ediyordu. Bunun iin O, Tanr fikrinin, tabiat ruhlar ve ata
ruhlan kltnden gelm i olduunu sylyordu. Oysa, A n d re w
L ang, Avusturalyallarda ve Andamanaislerde ne ata klt ile ne de
tabiat klt ile karlamt.
te beklenmedik bu anti-evrimci harekete gre bir yce tann, artk
dini tarihin sonunda deil; banda bulunuyordu. Ancak yine de bu
hareket, devrin birok uzmanna tesir etmi deildi. nk Andrew
Lang, bu konudaki dokmanlara tamamen sahip deildi ve Hartland ile
giritii tartm ada " ilk te zin in " baz ksm larn terk etmek
zorunda kalm t. D ier yandan ok deiik yeteneklere sahip,
mkemmel bir yazar olarak Andrew Lang, bir de iir kitab olma
49
bedbahtlna da sahipti. nk genelde edeb yetenekler, bilginlere
kuku veriyordu.
Yine de Andrew Lang'm "ilkel yce T a n r fik ri" b a k a
ynlerden nem tamaktayd. Bunun iin XIX. yzyln sonunda ve
XX. yzyln banda artk A nim izm , "D inin ilk devresi" olarak
telkki edilmez olmutu. Ancak bu dnemde de, yeni iki teori, ortaya
kmt. Her iki teori de " A n im ist ncesi" teoriler olarak
vasflandrabilirdi. nk her iki teori de, Animizm olarak tasvir
edilen bir devreden daha eski bir din dnem olduunu iddia ediyordu:
Bu teorilerden birincisi, Andrew Lang'm teorisi idi. Bu da, dinin
balangcnda bir yce Tanr inanc bulunduunu iddia ediyordu.
ngiltere bu hipoteze tamamen yabanc olmasna ramen; bu hipotez
ngiltere'de dzeltilmi ve tamamlanm olarak Graebner ve baz
AvrupalI bilginlerce kabul edilm itir. am zn en bilgili
etnologlarndan birisi olan Wilhelm Schmidt bir yce Tanrya olan
ilkel inan hipotezini hazrlam ve bundan ilkel M onoteizm
(U rm onotheism us) teorisini kurmutur. ok kabiliyetli bir bilgin
olmasna ramen Schmidt, ayn zamanda bir katolik rahibi idi. Bunun
iin ilim dnyas Onun Apolojetik niyetler beslemesinden kayg
duymutu. Geen bahislerde grdmz gibi Schmidt, inanm bir
rasyonalistti. O, ilkelleri Allah fikrine sevkeden eyin titiz bir
muhakeme olduunu ispata ynelmiti. Ancak Schmidt " T a n r
fik rin in k k e n i" (D er U rsp ru n g d e r G o ttesid ee) is im li
eserini yaynlarken bat dnyas, ok nemli akl d felsefelerin ve
ideolojilerin ortaya ktna ahit oluyordu. Bergson'un " H a y a ti
ham lesi" , Freud'un keifleri, Lcvy Bruhlun "M istik ve m an tk
ncesi zihniyet" olarak adlandrd konu zerindeki aratrmalar,
R udolf Otto'nun Kutsal (D as H eilige), srrealizm ve dadaizm
(S anat ve edebiyat ekolu) eklindeki sanat ihtilalleri, modern
akldclk tarihinin sadece bir kan tekil ediyordu. Bunun iin ok
az etnolog ve dinler tarihisi, Schmidt tarafndan sunulan Allah
fikrinin aklla izahn kabul edebilmiti.
Buna mukabil 1900-1920 yllan arasndaki dnemde ise, "kinci
A nim ist ncesi" teori olan M an a teorisi hakim olmutu. Bu
teori de dinin balangcnda gayri mahhas ve mphem sihirsel din
bir gce inanmann mevcut olduunu iddia ediyordu, zellikle Ingiliz
Antropolog M arett, M a n a 'y a inancn Animist ncesi karakteri
50
zerinde srar etmiti. Bunun iin de yle diyordu: "B u sihirsel
d in te c r b e , r u h k av ra m n n g rm y o r ve netice o larak
d a T y lo r un ta s v ir e tti i an im iz m d e n d a h a esk i b ir
d nem i tem sil ed iy o rd u ."
Burada dinin menei konusundaki bu canl muhalefet hipotezlerinin
iinde bizi ilgilendiren ey; dinin kayna hakkndaki ilke verilen
nemdir. Buna benzer bir kayg, Hermetik metinlerin bulunuundan
sonra talyan filozoflar ve hmanistlerinde de grlmt. Yine
tamamen baka bir planda ve farkl ekilde "L K "aratrm a olay,
XIX. yzyln tarihilerinin ve bilim ideologlarnn faaliyetini de
karakterize etmektedir. Bu iki Animist ncesi teori, (B ir yce
T a n r y a o la n ilk e l in a n ve g a y r- m a h h a s o lan
kutsaln tecrbesi) d in ta rih te , Tylor'un Animizm teorisinden
daha derin bir seviyeye ulatn sylyordu. Gerekten de her iki
teoride "D inin M u tla k B alangcn kefetmi olduunu iddia
ediyordu. Ayrca, her iki teoride din hayatn tek ynl evrimini
gsteren Tylor'un hipotezini reddediyordu. M arett ve M ana Ekolu,
dinin gelimesinin genel bir teorisini ina ile megul olmuyordu.
Schmidt ise, btn almalarn bu zel probleme tahsis etmiti. O,
bu konuda tarih bir problemin sz konusu olduunu, tabiat bir
problemin sz konusu olmadn gstermeyi dnyordu. Schmidte
gre balangta insan, yaratc, gl bir tek Tanrya inantyordu.
Daha sonra tarih artlar neticesinde insan, bu tek Tanry ihmal etmi
ve unutmutu. Bylece insan kendisini, saysz tanrlara, Tanralara,
Ruhlara, M itolojik atalara dayanan gittike komplike hale gelen
inanlara terketmitir. Bu dejenerasyon, binlerce yl nce balam
olm asna ramen Schmidt yine de tarih bir seyrin sz konusu
olacam iddia ediyordu. nk insan, tarih bir varlkt. Bylece
Schmidt, tarih etnolojiyi byk lde, ilkel dinlerin incelenmesine
dahil etmi oluyordu. leride bu bak asnn nemli deiikliinin
sonularn greceiz.
Y ce T a n rla r ve T a n rn n Y okluu:
imdi bir an iin Andrew Lang'a ve onun ilkel yce Tanrya olan
inancn kefine yeniden dnelim. Lang'n, Nietzsche'yi hi okuyup
okumadn bilmiyorum. Byk ihtimalle okumamtr. Fakat,
51
Langn bu buluundan yirmi yl nce Nietzsche szcs Zarathoustra
vastasyla Tanrnn yokluunu iln etmiti. Yazar hayatta iken
farkedilmeyen bu iln, Avrupada, mteakip nesiller zerinde ok
nemli tesir icra etm itir. Bu il n , H ristiy a n l n kesin
s o n u n u h a b e r v e riy o rd u ve yin e m o d e rn in s a n iin
T a n rd a n yok su n , k en d ili in d en v aro lm u b r d n y a d a
yaam a zaru retin i aklyordu. Oysa belirtmek gerekir ki Lang,
ilkellerde "Y ce T a n rn n " varln aklarken, farknda
olmamasna ramen Tannmn yokluunu ortaya koymu oluyordu.
Gerekten Lang, yce Tanrya inancn ok yaygn olmadn ve bu
Tanrlara yaplan kltn olduka fakir olduunu belirtmitir. Yani bu
Tanrlarn din hayattaki gerek rollerinin ok mtevazi olduunu
sylyordu. Yine Lang, yce Tanrlarn nih yokluunda ve
dejenerasyonunda veya onlarn yerine baka din figrlerin gemesi
olaynda; bir aklama bulmaya ynelmiti. Lang'm dncesine gre,
mitolojik muhayyile, kkl bir tarzda yce Tann fikrinin bozulmasna
katkda bulunmutu; Lang bu konuda hakszd. Fakat bunun bizim
konumuz iin fazla nemi yoktu. Bu, ilkel yce T anrnn "deus
o tio su s olm as o la y d r. O 'n u n g k le rin y k se k le rin e
e k ild i in e ve in s a n la r n i le rin e ta m a m e n b ig a n e
kald n a in a n lm tr. K sacas O, u n u tu lm u , b ir baka
ifade ile yokolm utur. Bu, Tannm n unutulduunu anlatan bir
takm mitolojiler olduundan deil, bilakis Tannmn, din hayattan ve
mitolojilerden tamamen yok olmasndand.
te yce Tannmn bu unutulma olay da Tannmn lm anlamna
gelmektedir. Nietzschenin "T an rn n lm n" ilan etmesi olay,
M usev-H ristiyan bat dnyas iin yeni bir olayd. Ancak,
"T an rn n lm " olay dinler tarihi iin ok eskiydi. u farkla ki,
"Yce T anrnn " yok olmas, aa olmakla birlikte, daha canl ve
daha dinam ik bir Tanrlar panteonuna yol am tr. O y s a
N ie tz sc h e n in d n c e s in d e k i Y a h u d i-H ris tiy a n T a n r
a n la y n n l m n d e n s o n ra in s a n , y a ln z lk i in d e,
y a n i te m e ld e n k u ts a ll n k a y b e tm i b ir d n y a d a
y a a m a k z o ru n d a d r . F a k a t k e n d ili in d e n o ld u u ve
kkl ekilde k u tsall n kay b ed en b u d n y a " T a rih in
D nyasdr?" Tarih bir varlk olarak insan, Tanny, unutmu ve bu
cinayetten sonra (deicide) da, mnhasran tarih iinde yaamaya
52
m e c b u r k a lm tr. im d i b u ra d a ilk e l m on o teizm
(U r m o n o th e is m u s ), teorisinin O'na gre, "y ce T a n rn n "
unutulmas ve onun yerine baka din figrlerin gemesi olay,
ta b ia t b ir g e li m e n in d e il, b ila k is t a r i h i b ir
g e lim e n in so n u c u id i. G e r e k u k i, ilk el in sa n ,
d ev iricilik d n em in d en z ira a t ve o b an lk d nem lerine
g e e re k m a d d i ve k lt r e l ile rle m e le r k a y d e tm i tir.
B ak a b ir ifad e ile o, ta r i h y a p m tr. Bylece ilkel
in san , b ir tek yce T a n ry a olan in an cn kaybetm i ve
d a h a k k saysz T a n rla ra tap m ay a b alam tr.
Langda ve Schmidt'de olduu gibi Nietzsche'de de yeni bir fikirle
karlayoruz. O da, gerileme, unutma ve nihayet Tanrnn yok olma
olaynda tarihin sorumluluu fikridir. Mteakip neslin limleri, tarihin
bu yeni anlam tarafndan ortaya konulan problemi zmeye
kendilerini hararetle vermilerdir. Bu arada, dinlerin mukayeseli etd
de byk ilerleme gsteriyordu. Bu konuda yaynlanm olan
dokmanlar durmadan artyor, bu alanda devaml yazlyor ve btn
dnyada dinler tarihi krsleri kuruluyordu.
Belli bir zaman, zellikle XIX. yzyln ikinci yans boyunca bir
veya iki neslin, kendilerini mnhasran neriyata ve dokmanlarn
analizine adamalar ve bylece daha sonra gelecek bilginlerin sentezci
yorumlar yapmak iin hr olmalar eklindeki dnce, iyi grnd.
Renan, "lm in G elecei" (L 1 avenir de la Science) isim li
eserini kaleme ald zaman buna inanmasna ramen bu dnce
hayalden teye gemedi. Dier tarih disiplinleri gibi " D in le r
T arih i" de bilimsel faaliyet rneini takip etmeye balamt. Yani o
da, kendini, olaylarn tasnifine ve toplanmasna adamt. Materyali
karsnda dinler tarihinin bu zahidane tevazuu, bir byklk olarak
kald ve tamamen manevi bir anlama brnd. Dokmanlar iine
dalm bir alimin durumu (hemen hemen dokmanlar yn ve arl
altnda kefenlenmi gibi) bir eit derinliklere inme (Descensus ad
inferos) olay olarak tasvir edilebilir. Bu ini, derin, karanlk ve
yeralt blgelerine initir. Orada bilgin, canl maddenin imlenmi
modelleri ile karlamtr. Baz durumlarda dokmanlara dalma tam
olarak manevi bir lme e olmaktadr. nk limin yaratcl,
maalesef bu durumda ksrlamtr.
53
Aslnda bu asrn banda, "derinliklere inme" olay, Bat
zihniyetinin genel eilim ini yanstr. Freud tarafndan sunulan
psikanalitik teknik, ancak derinlere inme, yani en derin ve beer
ruhunun en tehlikeli blgelerine inme olarak vasflandrlrsa daha iyi
tasvir edilebilir. Jung, kollektif bilinsizliin varl hipotezini ileri
srdnde, arkaik insanln, resimleri, sembolleri, mitolojileri olan
en eski hzinelerin kefi, deniz bilimi ve yer bilimi tekniklerine
benzemeye balamt. Nasl, denizin derinliklerine inenler veya
m aaralarn derinliklerine ulaanlar, yeryznde yllardan beri
kaybolmu basit organizmalar bulup ortaya karyorlarsa; psikanaliz
de nceleri incelenemeyen derin birtakm psiik hayat ekillerini bulup
ortaya karmtr. Maara ilmi uzmanlar, biyologlara, nc zaman
organizmalar ve fosil olmaya elverili olmayan ve iz brakmadan
yeryznden kaybolan ilkel zoomorfik ekilleri takdim etmilerdi.
M aara ilmi, "canl fosiller" bularak, arkaik hayat m odelleri
konusunda bilgimizi ok gelitirmitir. Ayn ekilde psiik hayatn
arkaik ekilleri ve bilinsiz karanlklara gmlm "canl fosiller"
imdi Freud ve baka derinlik psikologlar tarafndan gelitirilmi olan
teknikler sayesinde incelenebilir hale gelmilerdir.
ok sayda pozitivist ideolojiler arasnda Freudcu bilgi ideolojisine
Freudun byk katksn belirtmek gerekir. (Yani, uuralt teorisini
hazrlayarak ve onu psikanaliz noktay nazarndan uygulamaya
koymasn) Freud psikanalist yardm ile, medeniyetin ve dinin ilk
dnemine ulam ay dnyordu. Freud iin dinin ve kltrn
kk ilkel cinayette, daha dorusu ilk baba cinayetinde
b u lu n uyordu . F reud 'e gre, AHah, kovduu ocu k lar
tarafndan ldrlen babann yceltilm esinden baka bir
ey deildi. phesiz bu hayret verici aklama, yetkili etnologlarca
genel olarak eletirilmi ve reddedilmitir. Ancak Freud, teorisini ne
terketmi ne de dzeltmitir. Muhtemelen O, Allah-Baba cinayetinin
delillerini, Viyanal hastalarnda bulmay mit ediyordu. Pek tabiiki
bu delilleri bulmak; baz modern insanlarn " T a n n cinayetlerinin
sonularn" yeniden hissetmeye balamalarn mahede etmeye
bal kalyordu. Freud'un Totem ve T abu isimli eserinin nerinden
otuz yl nce Nietzschc, Tanrnn ldn, daha dorusu Tanrnn
insan tarafndan ldrldn ilan ettii gibi Freud de, Viyanal
hastalarnn bazlarnn nevrozunu, mitolojik bir gemite tasavvur
54
ediyordu. nk, "ilk e lle r", Tanrnn lmn biliyorsa; bu ifade
onlardaki "Tanrnn uzaklamasn ve silinmesini" ifade eder. Yoksa,
N ietzschenin ilan ettii gibi Tanrnn insan eli ile ldrlmesi
anlamna gelmez.
Freud'un dncesinin iki yn, bizim konumuz iin dorudan
nem tam aktadr: B irin c is i, Freud, Batl bilginlerin ok iyi
bilinen "ilki ve kk " kefetme arzusuna iyi bir rnek olduudur.
yle ki O, seleflerinin hibirinin yapamad ruh tarihinin ok tesine
yani bilinsizlie nfuz etmeye teebbs etmiti. k incisi, Freud,
medeniyetin ve beer kurumlarn balangcnda biyolojik bir olay
deil; byk ocuklar tarafndan ldrlen tarih bir baba cinayeti
olayn bulduunu sylyordu. Byle bir temel tarih olay, gerekten
vukuu bulsun veya bulmasn bunun bizim tartmamz iin faydas
yoktur. Bizin iin nemli olan, Freud'un aka dinin kaynann ilk
baba cinayeti gibi bir olaya bal olduuna inanmasdr. Dier yandan
binlerce psikanalistin, az veya ok kltrl yzlerce batlnn,
Freudun aklam asnn bilim sel olarak doru olduuna inanm
olmas ile bugn bu nem, daha da byk bir boyut kazanm
bulunmaktadr.
55
yetmi yanda "btn beer kavramlarnn izafiyetinin, dnyann
tarih grnmnn son kelimesi olduunu" itiraf etmiti.
Burada historisizmin geerliliini tartmaya gerek yok. Yine de
dinler tarihinin gerek durumunu anlamak iin, insann tarihliinin
ortaya koyduu ciddi krizi, gznnde bulundurmamz gerekmektedir.
Tarihilik eklindeki bu yeni boyut, birok yorumlara elverilidir.
Fakat belli bir gr asndan, hereyden nce insann tarih bir varlk
olarak telkki edilmesi olay; Bat vicdannn derin bir aalanmasn
ihtiva ediyordu. Gerekten batl, tedrici ekilde kendini, Allahn
yaratt, vahyin yegane sahibi, dnyann hakimi, evrensel olarak
geerli yegane medeniyetin ustas, faydal ve gerek ilmin yaratcs
olarak telkki etmitir. Fakat birden bire batd, kendini, bilinsizlik ve
tarihle artlanm baka milletlerle ayn seviyede olduunun farkna da
varmt. Artk bu durumda o, yegane yksek medeniyetin yaratcs
olmad gibi dnyanm sahibi de deildi. Bilakis o da kltrel plnda
yok olma tehdidi ile kar karya idi. Bunun iin Valery "imdi
biliyoruz ki medeniyetler de lyorlar" diye haykrrken Dilthey'in
ktmser historisizmine karlk veriyordu.
Yine de evrensel tarihin durumunu keif ve Bat iin beliren
kltc durum, msbet sonusuz kalmamtr. nsann tarihliinin
kabul, hereyden nce bat insanna, idealizmin ve meleklemenin
son izlerinden kurtulmasna yardm etmitir. Bunun iin biz imdi,
insann, bu dnyaya ait olmas olayn daha ciddiye alyoruz. nk o,
maddeye hapsedilmi bir ruh deildir. nsann daima artlandrlm
olduunu bilmek ayn zamanda onun, yaratc bir varlk olduunu,
kozmik psikolojik veya tarih dzenlemeye, yaratc tarzda meydan
okuyarak cevap verdiini bilmek demektir. Bunun iin artk dinlerin ve
kltrlerin tabiat izah kabul edilmemektedir. Bu konuda bir misal
verebiliriz: im di, ilkel insann " ta b ia t b ir d in e" s a h ip
olm adn dnelim. M ax M ller'in, Tylor'un dnem inde ise
uzmanlar " T ab iat k lt"d en ve Fetiizmden bahsediyorlard. Pek
tabiiki bununla da, ilkel insann tabi eyalara taptn kastediyorlard.
Fakat kozm ik eyalarn tebcili, fetiizm olarak adlandrlam azd.
nk tebcil edilen aa, kaynak veya ta deil; arkaik insann din
tecrbesinin bu yeni anlal ekli, tarih uurumuzun genilemesinin
bir sonucuydu. Netice olarak diyebiliriz ki, bu anlayn ihtiva ettii
izafiyetilik riskine ramen; insan mnhasran tarih bir varlk olarak
56
gren doktrin, bir eit yeni evrensellie yol amtr. ayet insan
tarih iinde olmusa, Onun gemite yapm olduu herey hepimiz
iin ok nemli olmaldr. Burada ba vicdannn, sadece evrensel tarih
olan birtek tarihi ve provensialliinden dolay alm olan
m erkeziyeti etnoloji tarihini tandn sylem ek yerinde olur.
Kendilerini ilgilendiren btn sahalarda uzman olmalar beklenmedii
halde, bunun anlam, dinler tarihisinin nemli olan hibir dini ekli
bilmezlikten gelmemesidir.
Bylece bir asrdan fazla bir zaman yorulmak bilmeyen almadan
sonra bilginler, ancak tarih vastalarla dinin kaynan kavrama
ryasndan vazgeebilmiler ve mesailerini, din hayatn muhtelif
grnmlerine ve devrelerine tahsis etmilerdir. Yine de bu konuda,
dinler tarihinin tam olarak katksn salayp salayamadn kendi
kendim ize sorabiliriz. Yoksa, elim izdeki din materyalleri tarih
dokm anlar olarak telkki ederek (yani, tarih boyunca muhtelif
existansiyel durumlarn ifadesi olarak) bu din materyallerle sonsuza
dek almaya m mahkum olduk? Dinin kaynana ulaamamamz
olay, ayn zam anda din fenomenlerin zn kavrayamamamz
anlamna gelmez mi? Din, Kuds'n veya stanbul'un dmesi gibi
tamamen tarih bir olay deil midir?
Dini inceleyen biri iin tarih, prensip olarak tm din fenomenlere
bamll ihtiva etmektedir. Bunun iin " sa f b ir din fenom en
m evcut deildir. D in fenom en, ayn zam anda daima sosyal,
ekonomik, psikolojik ve tarih bir fenomendir. nk din, tarih
zaman dilimi iinde meydana gelmi ve nceden meydana gelmi olan
herey le baml hale gelmitir. Yine de dzenlenmi haldeki saysz
sistem lerin, din fenomenin yeterince izahn meydana getirip
getirmediini kendi kendimize sormak hakkmzdr. Gerekten, byk
bir keif, insan zihninde yeni ufuklar atnda; artk, hereyi bu yeni
bulu nda ve bu buluun referans plannda aklama eilimi
kendini gsterir. te bunun iin XIX. yzyln bilimsel bulular,
insanlar ve bilginleri, hereyi, madde ile aklamaya zorlamtr. Bunu
sadcce hayat konusunda deil, ruh ve fonksiyonlar konusunda da
yapmtr. Ayn ekilde, asrmzn banda tarihin nemini keif de,
adalarmzdan biroklarn; insan, tarihin boyutunda, yani her
insann mecburen yer ald bir artlanmaya indirmeye sevketmitir.
Fakat, mevcut olan insan varln olduu gibi yapan tarih artlarla,
57
beer yaam kartrm am ak gerekir. D inler tarihisi iin, bir
mitolojinin veya din kuraln daim a tarihle artlanmas olay, bu
mitolojinin veya merasimin bizzat varln aklamaz. Baka bir ifade
ile, din tecrbenin tarihlii bize, din tecrbenin ne olduunu
sylemez. Biz de kutsal, sadece tarih olarak artlanan tezahrler
arasnda tanyabileceim izin farkndayz. Fakat bu tezah-rlerin
incelenmesi, bize ne kutsaln ne olduunu ne de din tecrbenin gerek
anlamn vermez.
N etice olarak, moda olan baz tarih ve sosyolojik ekollerin
relativizmini veya ampirizmini kabul etmeyen dinler tarihisi, kendini
olduka yoksun hisseder. nk o, mnhasran tarih dokmanlarla
alm aya m ahkum olduunu bilir. Fakat yine de onda, bu
dokmanlarn, kendisine onlarn yanstt birtakm basit olaylardan
daha fazla ey syledii hissi vardr. Bunun iin dinler tarihisi, bu
dokmanlarn, insan ve insann kutsalla ilikileri konusunda kendisine
nem li hakikatler sunduunu belli belirsiz hisseder. Fakat bu
hakikatleri nasl yakalayacan bilmez, ite ada birok dinler
tarihiyi megul eden problem bu noktada yatmaktadr. Bu konuda
daha nce birka cevap nerilmiti. Yine de dinler tarihinin bu
konuyu kendi kendine sorm as; onun bu konuda verebildii
cevaplardan daha nemlidir. Gemite daima olduu gibi, akllca
sorulan bir soru; bitmi, tkenmi olan ilme yeni bir hayat nefesi
fleyebilir.
58
IV
K R Z V E D N L E R T A R H N N Y E N L E N M E S
1- Dinler tarihi veya mukayeseli Dinler Tarihi terimleri, son derece mphem terimlerdir.
Bugn kullanldklar iin ben de kullanmak zorunda kaldm. Genelde "Dinler Tarihi"
veya "Mukayeseli Dinler Tarihi" terimleriyle, din realitelerin aratrlmas kasdedil-
mektedir. Yani burada, her hangi bir dinin btn, tarihi tezahrleri (kabilesi, etnik,
milliyet tesi) veya din hayatn zel yaps (kutsal ekiller, ruh, mitoloji, din ku
rallar, messeseler, din tecrbe tipleri v.s) sz konusudur. Ancak bu giriteki
aklamalarn hedefi, ne bu sahay snrlandrmak ne de dinler tarihinin metodunu
tayin etmektir.
59
verilebilir. Yine de herhangi b ir disiplindeki yaratc bir zeknn,
selefleri tarafndan elde edilen sonularn dayankszl nedeniyle
eserini tamamlamaktan vazgemesinden endie duyarm. Aslnda
Dinler tarihilerin bugn muzdarip olduu "passifliin" daha da
kompleks nedenleri vardr.
k in c i R n a sa n s:
imdi bu nedenleri tartmadan nce, modern kltrden buna bir
misal vermek istiyorum. XIX. yzyln banda, Upaniatlarm ve
Budizm yaztlarnn kefi, ok nemli sonular olarak, kltrel bir
olay olarak ilan edilmiti. Bu yzylda, Schopenhauer, Sanskrite ve
Upaniadlarm kefini, talyan rnesans dnemindeki gerek Greko-
Ltin kltrnn kefi ile mukayese ediyordu. Bylece, Hind felsefesi
ile karlama, Bat dncesinde kkl bir deimeye neden olacak.
Yine de bilindii gibi bu ikinci Rnesans mucizesi, sadece vukuu
bulmam; Max Mller tarafndan ortaya atlan mitolojiletirme olay
bir tarafa braklrsa, Hint maneviyatnn kefi, Batda geni kapsaml
hibir kltrel yaratl da m eydana getirmem idir. Bugn bu
baaraszlm nedenini aklamak iin iki ey ileri srlmektedir: Bu
yandan, XIX. yzyln ikinci yars boyunca pozitivist, materyalist
ideolojilerin zaferi ve metafizik silinme; dier yandan ise, Hint kltr
zerine eilen ilk neslin gayretinin, daha ok metinleri yaynlama,
szlkler, filolojik ve tarih incelemelere kendilerini vermeleridir.
nk, H int dncesini anlama konusunda ilerliyebilm ek iin,
hereyden nce ne pahasna olursa olsun bir filoloji tesis etmek
gerekiyordu.
Yine de Hind kltr ile megul olunmaya balandndan beri,
byk ve cesaretli sentezler eksik olmamtr. M esela, E u g e n e
B u r n o u f , 1844'de " H in d B u d iz m T a r i h in e G ir i "
(In tro d u c tio n l'h is to ire d u B o u d d h ism e n d ie n ) is im li
eserini neretmitir. Albert Weber, Max Mller, Abel Bergaigne, bir
asrlk sert filoloji dneminden sonra bile, gnmzde bize dev
grnen tasanlar nnde eilmemilerdir. XIX. yzyln sonuna doru
ise, Paul Deussen, "H in d felsefesi T arih in i" yazyordu. Sylvain
Levi ise, bugn bir Hindioloun ancak mesleinin zirvesinde ele
alabilecei konularla ilgili eserlerin balangcn meydana getiriyordu.
60
Levy'nin eserlerinden birkan burada ylece zikredebiliriz:
"Brahmanlarda Kurban Doktrini" (La doctrine du sacrifice dans
le s B r a h n a n a s - 1 8 9 8 ) , "H ind T iyatrosu" (L e T h e a tr e
n d ie n n e -2 . cilt-1 8 9 0 ). Daha sonra ise, N e p a l - 1 9 0 5 -1 9 0 8 ,
hakknda ciltlik muhteem bir monografi neretmitir. Hermann
Oldenbergde V eda dinleri konusunda olduu kadar (1894), Buda ve
"E sk i B udizm " konusunda da ok gzel grlerini sunmaktan
ekinmemitir (1881).
phesiz, Sanskrite'nin ve H int felsefesinin kefinin sonucu
olacak olan " k in c i R n e s a n s n " baarsz olm as olay,
arkiyatlarn btn alm alarn, filoloji zerine teksif etmi
olmalarna bal deildir. Rnesans, sadece Sanskrite etdn ve dier
Dou dillerinin filolog ve tarihi evrelerini aamamasndan meydana
gelmemitir. nk talyan Rnesans esnasnda, Yunanca ve Klsik
Ltince, sadece gram erciler ve H m anistler tarafndan etd
edilmemitir. Ayn zamanda airler, sanatkr filozoflar, ilhiyatlar ve
bilim adam lar tarafndan da etd edilm itir. Paul Deussen'de
U p aniadlar ve V edanta konusunda baz kitaplar kaleme almtr.
Bu kitaplarda muhteem Hint dncesini Alman idealizmi nda
yorumlayarak, Kant'n veya Hegel'in baz fikirlerinin, Upaniadlarda
tohum halinde bulunduunu gsterm eye alm tr. Paul, Bat
metafizii ile Hint dncesi arasnda mevcut benzerlikler zerinde
srar ederek Hint davasndan yararlanmay dnyordu. Bylece de
Hint felsefesine ilgi uyandrmay gz nnde bulunduruyordu. Bununla
beraber, Paul Deussen, ok byk bir bilgindi. Fakat orijinal bir
dnr deildi. Bu konuda, meslekda Friedrich Nietzsche'yi
dnmek yeterli olacaktr. Nietzsche, yaratc Bat dncesi ile Hint
dncesinin gerek karlamasn meydana getirecek fikre sahip
olmak iin kendini, Hint felsefesi ve Sanskrite etdne adamt. Bu
hususta mahhas bir rnek vermek iin yaratc karlamann, Islm
tasavvufu ve felsefesi ile olan sonulan dikkate alnabilir, ite bunu,
Louis Massignon gibi derin bir din zek, hallatan renmi; Henry
Corbin gibi ilhiyatla mcehhez bir filozof da Shreverdinin, bn
A rabi'nin ve Ibn Sina'nn dncelerini yorum layarak ortaya
koymutur.
Uzun zamandan beri, Hindbilimcilii, genelde arkiyatlk gibi
sayg deer ve faydal bir disiplin olmutur. Artk bu disiplinde
61
in san l m eydana g etiren ok sayda d isip lin in arasn d a
bulunm aktadr. Fakat yine de S c h o p e n h a u e r'n nceden haber
verdii byl gelecek gereklem em itir. E er Asya ve H int
dncesiyle uyarc bir karlama hl meydana gelecekse phesiz
bu, tarihin bir sonucu olacaktr. nk, A sya imdi, tarih bir
aktalite iinde bulunmaktadr. Bunun iin bu karlama, Batl bir
oriyantalizmin ii olmayacaktr.
Yine de Avrupa, birok defa diyaloa ve Avrupallar dndaki
kltrlerle ve maneviyatlarla mbadeleye a olduunu gstermitir. Bu
konuda ilk Japon resim sergisinin Fransz empresyonistleri zerinde
meydana getirdii tesiri hatrlatabiliriz. Yine Afrika heykeltralmn
Picasso zerindeki tesirini de dnebiliriz. Bu arada "ilkel san atn "
kefinin sonularnn ilk srrealist nesil zerindeki etkisi de dikkate
ayandr. Yine de btn bu misallerde szkonusu olan, bilginler deil
sanatkarlardr.
T am B ir Y o ru m :
Dinler Tarihi, arkiyatln balamasndan az sonra bamsz bir
disiplin olarak teekkl etmi (deta oriyantalistlerin aratrmalarna
dayanarak) ve Antropolojinin gelimesinden byk lde istifade
etmitir. Baka bir tabirle, dinler tarihinin balca iki kayna, Asya
kltrleri ve daha uygun bir kelime olmad iin "ilkeller" olarak
isimlendirilen milletler olmutur. (Hl da olmaya devam etmektedir).
Yarm yzyldan beri, zellikle son on veya onbe yldan beri bu
halklar ve milletler, Avrupann himayesinden kurtulmular ve tarih
iinde kendi sorunlarm stlenmilerdir. Batnn kltrel ufkunun
genilem esine, D ou ve A rkaik k lt rlerin tem silcileri ile
yaknlamaya ayn zamanda katkda bulunmak iin dinler tarihinden
daha iyi hmanist bir disiplin zor tahayyl edilir. nk, yetenekleri
ne kadar istisna olursa olsun, en byk Hindiolog ve en yetenekli
Antropolog kendi alanlarna (hudutsuz olan) yerlemek zorunluunu
duyarlar; oysa dinler tarihisi, disiplininin hedeflerine sadk olmakla
birlikte, Asya dinlerinin temel vehelerine ve geni "ilkel" dnyann
2- ZEN'e gsterilen ada ilgi, byk lde D.T.Suzikinin zeki ve srekli faaliyetinin
bir sonucudur.
62
esas ynlerini anlamak zorundadr. Bunu da Yahudilik, Hristiyanlk ve
slmiyet gibi Akdeniz dnyasnn ve eski yakn dou dinlerinin temel
dncelerini anlamaya yetenekli olarak yapar. phesiz burada,
filolog ve tarihi olarak btn bu sahalara hakim olmak szkonusu
deildir. Burada szkonusu olan, sadece uzmanlarn aratrmalarn
kavram ak ve onlar dinler tarihinin zel perspektifi iine dahil
etmektir. te Frazer, Clemen, Pettazzoni ve Van der Leeuw ok eitli
sahalarda gerekletirilen gelim eleri takip etm eye kendilerini
zorlamlardr. Onlarn yaptklar yorumlarda mutabk kalnmasa da
onlar henz alm deildir/3^
B unlar, dinler tarihilerin im tiyazl pozisyonlarndan az
yararlanm olmalarna esef etmek iin hatrlattm. phesiz, onlarn
eyrek asrdan beri, btn aratrma alanlarna yaptklar katklar da
unutmu deilim. nk bugn, sadece bu katklar sayesindedir ki
Dinler tarihinden mstakil bir disiplin olarak bahsedebiliyoruz. Fakat
dinler tarihilerin ounun, sadece disiplinlerine salam temciler atmak
iin fedakrca ve hararetle alm olmalarna zlmek gerekir.
Gerekten dinler tarihi arkeoloji veya "Sikke Bilgisi" gibi sadece
tarih bir disiplin deildir. Dinler tarihi ayn zam anda tam bir
yorum dur. n k o, ta r ih n cesin d e n g n m z e k a d a r
in sa n n k u ts a lla o lan h e r eit k a r la m a s n ak lam ay a
ve o rta y a k o y m ay a d a v e t ed ilm i b u lu n m a k ta d r. O y sa ,
tevazu ile veya muhtemelen ok byk bir utangalkla (Deerli
seleflerinin arlklarndan m eydana gelen) dinler tarihiler,
aratrmalarnn sonularn kltrel olarak deerlendirme de tereddt
gstermilerdir. Bunun iin dinler tarihinin kltrel aktalitesinin veya
yaratclnn Max M ller ve Andrew Lang'dan, Frazer ve Marett'e,
Marett'den Lcvy-Bruhl'a, Levy- Bruhldan gnmze kadar tedrici
ekilde azaldn mahede ediyoruz/4^
63
Eer hl Tabu'dan ve Totemizm'den bahsediliyorsa, bu Freud'un
hretinden ileri gelmektedir. Yine hl "ilk ellerin d in leri" ile
ilgileniliyorsa bu da Malinowski veya birka baka Antropolog
sayesinde olmutur. Ayn ekilde "Mitoloji ve dini ekol" (M yth and
R itual School) hl halkn dikkatini ekiyorsa bu da ilhiyatlar
ve ona borlu olunan edeb tenkid sayesinde olmutur. Burada bir defa
daha belirtelim ki dinler tarihilerin bu karamsar tutumu (zaten onlarn
almalar halkn tedrici ilgisizlii ile cezalandrlmt) psikanalist,
fenomenoloji, ihtillci sanat denemeleri, zellikle Asya ve "ilk e l"
dnya ile karlamann balad ve insan bilgisinin nemli ekilde
artt bir zamanda belirginlemitir. ahsen ben bu olay, paradoksal
ve ayn zamanda da trajik gryorum. nk bu manevi utangalk,
Batnn kefettii "M ehul D n y alarn " aklanmas ve yorumu
iin dinler tarihinin rnek bir disiplin olaca srada genellem itir.^
Bununla beraber yine de, dinler tarihini, lyk olduu merkez
duruma yeniden getirm ek imkansz deildir. Bunun iin Dinler
tarihilerin, hereyden nce, hudutsuz imkanlarnn farkna varmalar
nemlidir, iin bykl ile kendilerini atalete brakmamalar gerekir
ve btn dokmanlarn henz toplanmad ve uygun yorumlarn
yaplmad eklindeki kolay mazaretten de vazgemek icabeder. Bu
konuda btn beer ilimler (Tabiat ilimlerini bir kenara brakrsak da)
benzer bir durumda bulunmaktadr. Ancak hibir ilim adam da, daha
nce bilinen olaylar anlamaya teebbs etmeden nce, btn olaylarn
toplanmasn da beklememitir. Ayrca tahlilin (Analyse), bilimsel
analizi m eydana getirdii eklindeki hurafeden, sentezin veya
genelletirm enin ise, ancak hayatn ileri safhalarnda teklif
edilebilecei eklindeki inantan da kurtulmak icabeder. Hibir beer
ilim veya disiplin yok ki, temsilcileri bir alma hipotezi veya
genelletirm e denemesi yapmadan, hayatlarn mnhasran tahlile
vermi olsunlar, insan zekas bu ekildeki blml almaya, ancak
kendi yaratcl ile ulaabilir. Muhtemelen baka disiplinlerde de
"A naliz S afhasn" hi amayan birtakm bilginler vardr. Fakat
64
onlar, modem aratrmann kurbanlar saylr. phesiz onlar rnek
almamak gerekir. nk ilim, hibir manidar kefi, onlara borlu
deildir.
65
bilim ler ve Antropoloji daha ilm olma abas gsterdike; dinler
tarihiler daha tedbirli, hatta daha passif olmulardr. Fakat burada da
bir yanl anlama sz konusudur. nk ne dinler tarihi ne de baka
hibir beer disiplin (ok eskiden olduu gibi) tabiat bilimlerinden
alnm m odellere kendisini uyduram az. nk bu m odeller
eskimitir. (zellikle fizikten alnanlar)
66
Y o ru m ve n s a n n D eim esi:
Bir yorumun yeni bir takm kltrel deerlere ulamas, onun
objektif olmamasn gerektirmez. Bir bakma "yorum u" teknik veya
bilimsel bir keifle mukayese edebiliriz. Keiften nce de, kefedilen
realite orada idi. Sadece onu gremiyor veya anlayamyorduk. Ayrca
da ondan yararlanmasn bilmiyorduk. te ayn ekilde yaratc bir
yorumda, nceden kavrayamadmz birtakm anlamlarn rtsn
kaldryor, onlar belli bir belirginlie kavuturuyor ve bu yeni yorum
hazmedildikten sonra ise uur ayn ekilde kalmyor.
Netice olarak yaratc yorum insan deitirmektedir. O halde o,
eitimden daha ok ey ifade etmektedir. O, bizzat varln kalitesini
deitirmeye elverili, manevi bir tekniktir. zellikle bu, tarih-din
yorum iin daha dorudur, iyi bir dinler tarihi kitab, okuyucu zerinde
bir uyana sebep olmaldr. Tpk " k u ts a l" (Das Heilige) veya
"Yunan Tanrlarn da" (Die G tter G riech en lan d s) olduu gibi.
Bununla beraber, her tarih-din yorum, prensip itibariyle benzer bir
sonuca sahip olabilir, nk d in ler tarih isi, A frika, Okyanus,
Avusturalya mitolojilerini ve din ritellerini tahlil ederek, Zerdtn
lhilerini, Taoist metinleri, amanist mitolojileri ve teknikleri erh
ederek modem bir okuyucu iin zor hayal edilen veya mehul kalm
existansiyel durum larn rtsn kaldrm aktadr. Pektabiiki bu
yabanc maneviyat dnyalar ile karlamada neticesiz kalamazd.
phesiz D inler tarihiler nce, kendi yorum almasnn
so n ularna katlan m ald r. Bu sonular her zam an aka
grlmyorlarsa bu, dinler tarihilerin ounun, dokmanlarnn ykl
olduu mesajlardan kendilerini koruduklar iindir. Bu gvensizlik
aadaki nedenlerden dolay rahata anlalmaktadr: Bazan sama,
ou zaman da korkun grnen yabanc din ekillerle gnlk temas,
zarar grmeksizin yaanlamyor. Fakat dinler tarihilerin birou,
inceledikleri manevi dnyalar yeterince ciddiye almadan bitiriyorlar.
nk onlar, her manevi okta kiisel, din inanlarna gmlyorlar
veya materyalizme yahut Bohem hayatna smyorlar. Dier yandan
da, an uzmanlama, onlarn byk bir ounluuna, gnlerinin geri
kalan iin genliklerinden beri alk olduklar bir sektre ekilmeye
imkan veriyor. Oysa, her uzmanlama, din ekilleri basitletirmek ve
anlamlann silmekle sonulanmaktadr.
67
Btn bu eksikliklere ramen " y a r a tc y o ru m " un dinler
tarihinin " a n a yolu" olarak tannacandan phe etmiyorum. te
yalnz o zam an bu disiplinin kltrdeki rol, nem li olm aya
balayacaktr. Bu ise, sadece " u veya bu ilkel ve exotik din i"
veya Bat geleneine yabanc u veya bu varlk eklini (A ntik Site
Veya ta ly a n K lt r R nesans) anlamak iin salanan abadan
kacak yeni deerlerden dolay deil; zellikle dinler tarihinin Bat
dncesine, felsefeye olduu kadar artistik yaratla yeni perspektifler
getirmesindendir.
Bat felsefesinin, kendine zg gelenei iine srekli ekilde
kapanam yacan, tarallam a riskine ramen birok defa tekrar
ettim. Oysa dinler tarihi, ok nemli " m a n id a r d u r u m la r " , ve
baka trl ulalmayan dnyann varlk ekillerini aklayacak, tahlil
edecek ve inceleyecek durum dadr. B urada sadece " B r t
m a te ry a lle ri" takdim etm ek sz konusu deildir. nk sadece
Filozoflar, kendilerinin alk olduklar ok farkl fikirleri ve
davranlar yanstan birtakm dokm anlar yapabilm ektedirler/6^
Yorum ii, bizzat dinler tarihiler tarafndan tamamlanmaldr. nk
o, dokmanlarnn semantik karmakln deerlendirebilecek ve
anlayabilecek yegane bilgindir. ,
Yine de bu ak noktada ok ciddi yanl anlam alar olmutur.
Aratrm alarnn sonularn ve dncelerini felsef bir muhteva
iinde btnletirmek isteyen ok az dinler tarihi, moda olan baz
felsefeleri taklid etm ekle yetinm ilerdir. Baka bir tabirle, onlar,
profesyonel felsef m odellere gre, dnmeye zorlanm lardr.
Elbetteki bu yanltr. Ne filozoflar ne kltr adamlar, dncenin
ikinci derecedeki cevaplaryla veya meslekdalannn eserleri ile yahut
gzde yazarlar ile ilgilenmemektedirler. stelik dinler tarihiler,
arkaik veya dou dncesini falan gibi dnmeye karar vererek bu
dnceyi bozmakta ve sakatlamaktadr. Oysa, ondan davranlarn ve
bilmecevari durumlarn ifrelerini zmek ve onu aklamak yani
ksaca, atlanm, yanl anlalm veya unutulmu anlamlan yeniden
dzenlemek veya toplayarak insanln bilgisini ileriye gtrmesi
68
beklenmektedir. Bu cins katklarn orijinallii ve nemi, aka, dinler
tarihilerin sular altnda kalm veya kendisine zorlukla ulalabilen
spiri-tel dnyalar izah etmesi ve aydnlatmas olayna baldr. Aksi
takdirde, ada filo-zoflarn alm olduklar birtakm ekiller iinde,
sembollerin, mitlerin, arkaik ve exotik fikirlerin eklini deitirmek
sadece gayr-i meru deil; ayn zamanda da etkisiz olacaktr.
D in le r T a r ih i ve K lt re l Y enilem e:
Nietzsche rnei, dinler tarihilere ayn zamanda cesaret ve rehber
olm aldr. nk, ayet N ie tz sc h e , Bat felsefesini yenilemeye
muvaffak olmu ise, zellikle bu, dncesini kendine uygun grnen
vastalarla formle etme cesaretini gstermesinden dolay olmutur.
phesiz bu, N ietzsche'nin stilini ve tavrn taklid etm ek demek
deildir. B urada belirtm ek istediim iz, onun ifade rneidir.
" ilk e lle r " i n m itolojik dnyalar, Y eni-T aoist'lerin teknikleri,
am an ist k abul m erasim leri k o n u su n d a, an aliz yaplm ak
istenildiinde; ada bir filozofa, psikolojinin anlatm veya
perspektifine, kltrel antropolojinin veya sosyolojinin perspektifine,
bir eyler almak iin bavurmak zorluu yoktur.
te bundan dolay yukarda, " Y a r a tc T a rih -D in B ir
Y o r u m " u n , fe lse f d n cey i y e n ile tire b ile c e in i veya
besleyebileceini sylem itim . D inler tarihinin bize aklam a
yeteneinde bulunduu btn eyler dikkate alnarak bir eit "yeni
b r d n ce fen o m en o lo jisi" hazrlayabiliriz. Bylece, Dinler
tarihisinin sahip olduu dokmanlardan istifade edilerek dnyada
varlk ekilleri, zaman, lm ve hayal problemleri konusunda, ok
nemli kitaplar yazlacaktr/7^ Bu problemler, filozoflarn, airlerin ve
69
sanat eletirmenlerinin ilgisini ekmitir. Bunlardan bazlar, dinler
tarihileri okumu ve onlarn dokmanlarndan ve yorumlarndan
istifade etmilerdir. Eer bunlar, bu dokmanlardan beklenen yaran
elde edememilerse; hata, dinler tarihilerin deildir.
Sanatkrlar, yazarlar ve edeb tenkidiler iin, dinler tarihinin takdir
ettii ilgiye yukarda iaret etm itim . M aalesef, bilginlerin ve
alimlerin byk ounluunda olduu gibi, Dinler Tarihilerin de
modem sanat tecrbelerine, mnferid ve deta gizli bir ekilde ilgi
gstermi olduklanna ahit olunmaktadr. Onlar, sanatlann " c id d i
olm ad eilim indedirler. nk onlara gre sanatlar, bilginin
aletlerini tekil etm em ektedirler. Bunun iin airler, rom anclar
okunur, mzelere ve fuarlara elenmek iin ve dinlenmek iin gidilir.
Kaybolm a yolunda olan bu pein hkm, bir eit ie kapanma
olayn meydana getirmektedir. Bunun da belli bal sonucu, modem
artistik tecrbeler karsnda, bilim adam larnn ve bilginlerin
kukusu, cehaleti ve sknts olarak grlmtr. Belli belirsiz bir
dille bahsedilen bir ilkel topluluk yannda alt ay yaplan bir saha
almasnn, ciddi bir alma tekil edeceine ve insan bilgisini
ilerleteceine safa inanlyorda, srrealizmin, James Joyce'un, Henri
Michaux veya Picasso'nun insan bilgisine getirdii eyler bilinmiyor.
ada sanat tecrbeleri kendi aratrm a alanlarnda dinler
tarihilere yardma elverilidir. Yine, her gerek tarih-din yorum,
san a tk rla r, y a z a rla r, e le tirm e n le ri uy an m ay a a rm
bulunm aktadr. Bu, her iki tarafta da " A y n e y le r in "
bulunduundan dolay deil; karlkl aydmlatlabilecek durumlarla
karlatndan dolaydr. Burada belirtmekte yarar vardr ki, sanatn
geleneksel ekillerine kar, dinler tarihilerin isyanlar, cemiyete ve
burjuva ahlkna kar onlarn hcumlarnda srrealistler, sadece
ihtillci bir san'at hazrlamamlar ayn zamanda insann durumunu
deitirm eyi mid ettikleri bir teknik hazrlam lardr. Oysa, bu
eksersizlerin birou, yoga veya zen pratiklerini hatrlatmaktadr.
(Mesel ayn anda uyanklk ve uyku haline itirak ederek bir var olma
ekli eld e etm ek veya b ilin le, b ilin siz li i m tereken
gerekletirmek gibi hareketler). Dier taraftan, snealizmin ilk hz
iinde ve Ande Breton'un iirlerinde ve teorik tezahrlerinde " ta m
anlam ile esas olan" keif zlemi, mahhas olmayan, ztlarn
tesadfn gerekletirm e arzusu, gle ve orijinlerin safiyeti ile
70
yeniden balamak iin tarihi iptal etme midi kef olunmaktadr, ite
bu zlemlere ve mitlere dinler tarihiler olduka alktrlar.
D ier yandan, btn modern sanat hareketleri, bilerek veya
bilmeyerek, geleneksel estetik dnyalarn ykln, ekilleri, "yeni
d n y a la r" yaratm ak m idi iinde, tohum, em briyon gibi temel
oluumlara indirmeyi izlemektedir. Dier bir tabirle modem sanat
hareketleri, sanat tarihini ve insann ilk defa, dnyay grd
zamanla yeniden btnlemesini kaldrmaya ynelmi bulunmaktadr.
Burada, dinler tarihiyi ilgilendirecek bunca eyden bahsetmenin belki
de faydas yoktur. Taze, gl ve verimli bir dnyada, saf bir varln
periyodik balangcna izin vermek iin kainatn sembolik yeni
yaratln ve tahribini ihtiva eden mitolojik sistemi tanmadan bu
olmamaktadr.
phesiz burada, modern sanat tecrbeleriyle, baz inanlar,
davranlar ve dinler tarihilerin alk olduu sembolizmler arasndaki
birtakm izdmleri gelitirmek sz konusu deildir. Aa yukar bir
nesilden beri, zellikle A m erikada eletiriciler, edeb eserlerin
yorumunda, tarih-din dokmanlar kullanmaktadrlar. Bir baka
blm de, giri ritelleri vc sembolizm ler iin edeb tenkidiler
tarafndan gsterilen ilgi konusunda srarl durdum. Bu yazarlar, baz
eserlerin gizli m esajn aklam ak iin, bu din kompleksliin
nemini gerekten kavramlardr. phesiz, burada benzer olaylar sz
konusu deildir: Giriin yaps, hayal dnyasnn bir yaps olarak
edebiyatta yayor. Oysa, dinler tarihisi, yaam tecrbelerle ve
birtakm geleneksel kuram larla megul olmak zorundadr. Modem
insann muhayyile dnyasnda devam eden giriin yaps, dinler
tarihiyi, kendi dokm anlarnn deeri zerinde daha dikkatli
dnmeye davet etmektedir.
M u k a v e m e tle r:
K saca dinler tarihi, terim in en kuvvetli anlam iinde ayn
zamanda bir "ped o g o ji" olarak kendini gstermektedir. nk o,
insan deitirmeye elverilidir ve bu deerlerin ifadesi ne olursa olsun,
kltrel deerlerin yaratlmas iin bir kaynaktr. (Tarih, felsef veya
sanatla ilgili). Dinler tarihi tarafndan stlenilen bu fonksiyonun
71
aka olm as da, ilhiyatlar kadar, bilim adamlar tarafndan da
kuku ile karlanm as beklenebilir. nk bilim adam lar, dinin
deerini ykseltm e gayretlerine endie ile bakm aktadrlar. Bat
toplum larnn ba dndrc laiklem esinden tatmin olan bilim
adamlar, dinin muhtelif ekilleri iinde, hurafeden, cehaletten baka
bir ey gren ve onlar psikolojik davranlardan, sosyal kurumlardan
veya bilimsel dncenin gelimesi ve teknolojinin zaferiyle geerlii
kalmam taslak ideolojilerden daha fazla bir ey gren yazarlar,
gem i h ay ran v ey a a y d n lk dm an grm e e ilim in i
gsterm ilerdir. Bu kuku, dar anlamda sadece bilim adam larna
mnhasr deildir. Bu kuku, ayn ekilde ok sayda Sosyolog,
Antropolog, aratrma konulan karsnda hmanist bir davranla
deil; tabiat bir davranla hareket eden birtakm sosyal bilim
uzmanlar tarafndan da paylalmtr. Yine de bu mukavemetleri,
gnl holuu ile kabul etm ek gerekm ektedir. nk, tam bir
hrriyetle henz gelimekte olan bir kltr iin bu mukavemetler
kanlmazdr.
lhiyatlara gelince, onlarn tereddtleri de birok nedenlerle
aklanabilir: Bir yandan, Senkretizmi, din aktrl veya daha
kts Y ahudi-H ristiyan vahyinin birlii konusunda pheyi
cesaretlendirmeye elverili tarih-din yorumlar karsnda, ilhiyatlar
olduka kuku iindeler. Dier yandan ise, Dinler Tarihi, kltrel
yaratl ve insann deiimini neticede hedef olarak semitir. Oysa,
hmanist kltr, ilhiyatlara ve genelde Hristiyanlara canskc bir
problem sunmaktadr. Atina ile Kuds arasndaki mterek olan nedir?
Burada, hl baz ilhiyatlara musallat olan bu problemi tartmak
niyetinde deilim. Fakat, hemen hemen btn felsefelerin ve ada
ideolojilerin, evrende, insann zel varlk eklinin; insan, kltrn
yaratcs olm aya zorladn itiraf ettiklerini de bilmem ezlikten
gelmek yararszdr. nsan tarifi hedef alan bir analizin hareket noktas
ne olursa olsun, ister psikolojik, sosyolojik, existansiyalist, ister
klsik felsefelerden dn alman herhangi bir baka kriter olsun; aka
veya kapal ekilde insan, kltrn yaratcs olarak belirtm e
noktasna ulayoruz.(Y ani, dil, kurumlar, teknik ve san'at v.s.
asndan). nsann bamszlamasnn btn metodlan (ekonomik,
politik, psikolojik) insan, ruh dnyasna doru yneltmek ve onu
kltrel ynden yaratc duruma getirmek iin, komplekslerinden veya
72
bal olduu zincirlerinden kurtarm ak gibi niha hedefleriyle
dorulanm aktadr. D ier yandan bir ilhiyatnn (hatta bir
Hristiyann) kltrel alann dnda telkki ettii ey, (yani imann
sim , sakramental hayat gibi) bir inansz veya dinsiz iin kltrel
yaratln iinde bulunmaktadr. Yine en azndan tarih ifadeleri iinde,
Hristiyan din tecrbesinin " b ir k lt rel vaka" karakterine sahip
olduunu inkar edemeyiz. ada birok ilhiyat nceden, din
Sosyolojisinin pein hkmlerini kabul etmi ve tekniin geliinin
k anlm azln itirafa hazrlanm lardr. K ltr ilahiyatnn
m evcudiyeti, ada ilhiyat dncesinin hareket istikametini
gstermektedir.^
Her ne kadar " k lt r ilh iy at" ile eliki, gerekli deilse de
yine de dinler tarihi iin problem baka trl ortaya konmaktadr.
Dinler tarihi "k u tsal d k lt r" diye adlandrlan eyin, dnce
tarihi iinde yeni bir mukayeseli grnm olduunu bilmektedir.
Temelde, her kltrel yaratl (alet, kurum,san'at, ideoloji v.s) bir din
ifade idi veya bir din tasdik yahut bir din kke sahipti. phesiz bu
denilen ey, her zaman uzman olmayan kimse iin ak bir durum
deildir. nk o, dini, bat cemiyetlerinin veya Asya'nn byk
dinlerinin onu altrdklar ekilde tasarlamaya alktr. Balangta,
dansn, iirin veya hikm etin din olm as kabul edildii halde,
beslenm e, seksualite, ikam et birtakm temel iler (avclk, balk
avlama, ziraat) ve bu ilere bal olan aletlerin ayn ekilde kutsala
itirak etmeleri zararl kabul edilmitir. Yine de, dinler tarihileri
skntya sokan glklerden birisi de "m enelere" yaklatka, din
olaylarn artm olmasdr. yleki, baz hallerde (mesel, arkaik veya
tarih ncesi cemiyetlerde) nenin kutsal olmad, nenin kutsala bal
olduu sorulmaktadr.
A ld an m ad an K u rtu lm a n n K u ru n tu su :
Politik, sosyal, ekonomik sebepler iin yksek ekranlarn veya
uuralt taanlarnn bahis konusu olduunu gstererek, din adamn
(Homo Religiosus) ideolojilerini veya davranlarn doru ekilde
73
aklamak faydasz olacaktr, Burada, her nesilde yeni bir gle yeniden
grnen olduka dikenli bir probleme dokunuyoruz. phesiz bu
problemin birka satrda tartlmas szkonusu deildir. Daha nce bu
konuda birok ey y a z d m .^ Burada hemen bir misal hatrlatmak
istiyorum: Birok geleneksel arkaik kltrlerde, kyn, mabedin veya
evin "d n y an n m erkezinde" bulunduu eklinde telkki edildii
bilinmektedir. imdi okuyucunun dikkatini, dnyann merkezinin
olmad ve herhalukarda bu merkezlerin okluunun sama bir
mefhum olduu (nk elikilidir) olay zerine ekerek, bu inancn
aldanmadan kurtarlmasnn hibir anlam olmayacaktr. Aksine, bu
inan ciddiye alnarak, onun kozmolojik, ritel ve sosyal sonularn
aklamaya alarak, dnyann merkezinde olduuna inanan bir adamn
existansiyel durumunu anlamaya ulalm olacaktr. Bylece, onun
her davran, dnyay anlay, onun hayata ve zel yaamna atfettii
deerler ortaya kacak ve sistemleecektir. Bu inanca gre de onun
evi, ky axis m undi yaknnda bulunacaktr.
Bu misali, demistifikasyonun (aldanmadan kurtulmann) yoruma
hizmet etmeyeceini hatrlatmak iin verdim. Netice olarak, bunun
nedeni ne olursa olsun, en eski zamanlarda insan faaliyetleri, din bir
deerle ykldr. Dinler tarihi iin, bu faaliyetlerin birtakm din
deerlere sahip olmas olay, nemlidir. Bu demektir ki, dinler tarihi,
insanlk tarihinde gizli bir manevi birlik bulmaktadr. Baka bir
ifadeyle, Avusturalyallan, Vedaya inanan Hindlileri veya herhangi bir
etnik grup veya kltrel sistemi inceleyerek, Dinler tarihi, kendisine
tamamen yabanc bir dnyada hareket ettii intibana sahip deildir.
phesiz beer trnn birlii, dilbilimleri, antropoloji ve sosyoloji,
gibi dier disiplinler tarafndan gerek kabul edilmitir. Fakat dinler
tarihinin bu birlii ok yksek seviyede yakalama imtiyaz ve onu
deitirmeye, zenginletirmeye elverili olan bir tecrbesi vardr. Oysa
bugn tarih ilk defa gerekten evrensel hale gelmi ve kltr
evrensellemitir. nsanlk tarihi, yontma ta devrinden gnmze
kadar, milli veya mahalli yorumlar ne olursa olsun, hmanist eitimin
m erkezi olm aya d avet edilm i bulu n m ak tad r. Kltrn
evrensellemesine doru ynelen bu aba iinde, dinler tarihi, esas
9- Bak: tmages et Symboles, paris, 1952, s. 13; Mythes, Reves el Mysteres, Paris,
1957, s. 10,156; Mephistopheles et i Androgyne, s. 194 v.d.
74
rol oynayabilir. Bylece de evrensel bir kltr tipinin hazrlna
katkda bulunabilir.
phesiz btn bunlar yarn iin deildir. Tem silcilerinin
sorumluluklarn duyduklar, aalk kompleksini, mahcubiyetlerini,
son elli yldaki hareketsizliklerini atklar zaman ancak dinler tarihi
roln oynayabilecektir. Dinler tarihilerine, kltre yaratc ekilde
katkda bulunduklarnn farknda olduklarn hatrlatmak gerekir.
Onlarn sadece bilimsel alma (B eitrge) m eydana getirm eye
haklan yoktur. Ayn zamanda kltrel deerlerde yaratmaya haklan
vardr. Yani onlar, " k o la y se n te z le re " ve birtakm aceleci
genelletirilmelere davet edilmi deillerdir. Bunu Rohde, Pettazzoni
ve Van der Leeuw rnei gibi dnmek gerekir. Yoksa u veya bu
baanl gazeteci gibi deil... Bu disiplinin gelecekteki yenilenii
dnldnde, deim esi gerekecek olan kendi disiplininin
karsnda dinler tarihinin tutumu, zellikle byledir. ada kltrn
yaayan akm iinde aratrmalarn btnletirmekten dinler tarihiler
ekindike, " g e n e lle tirm e le r" ve " s e n te z le r" , am atrler ve
gazeteciler tarafndan yaplacaktr. phesiz bu ise o kadar mutlu bir
olay olmayacaktr. nk o zaman, dinler tarihinin perspektifinde
meydana gelecek olan yaratc bir yorum yerine, psikologlarn,
sosyologlarn veya m uhtelif redksiyonist ideolojilerin ateli
taraftar hrnn ortaya koyduklar din realitelerin cretkar yorumlan ile
karlamaya devam edeceiz. Pektabii ki bylece de bir veya iki nesil
daha, ilerinde, din realitelerin, ocukluk yllarnda maruz kalnan
yaralanmalarla, sosyal organizasyonla veya snf sava ile izah
edilecei birtakm kitaplar okumak zorunda kalacaz. Amatrler,
bunlan yaptka ve her eit redksiyonistler (din realiteleri bir tek
nedene indirerek aklama yanls olanlar) byle almalar yaptka,
phesiz bu tr kitaplar belkide baan ile sahneye kmaya devam
edecektir. Tabiiki, bu yaymlann yannda, dinler tarihiler tarafndan
yazlan ciddi kitaplar bulunursa, kltrel evre ayn olmayacaktr. (u
artla ki, bu sentez kitaplar, bazan ok mehur bilginlerde bile olduu
gibi, bir yaynevinin istei zerine hazrlksz yazlm olmasn.
nk, analiz gibi, sentez de hemen oluvermez)
Bana yle geliyor ki, dinler tarihiler, disiplinlerinin yaratc
imkanlannn farknda olmayacaklardr. Aslnda Afrika'nn, okyanusun
ve Gneydou Asya'nn bize at spiritel dnyalar, kltr
75
ynnden iimize sindirebiliriz? Btn bu spiritel dnyalarn bir din
orijini ve yaps bulunmaktadr. Eer bunlara dinler tarihi perspektifi
iinde yaklamazsak, spiritel dnyalar olarak bunlar kaybolacak ve
bunlar sosyal organizasyonlar, ekonomik rejimleri, koloni ve koloni
ncesi tarihin devirlerim ilgilendiren bilgiler seviyesine indirilmi
o lacak tr. D aha d orusu b u n lar, sp irit el y aratl olarak
kavranamyacak, bat ve dnya kltrn zenginletiremiyecektir.
Aksine, arivlerde tasnif edilen dokm anlarn korkun says,
elektronik bilgisayarlarn onlar yklemesini bekleyerek daha da
artacaktr.
Belki bu defa da yine, dinler tarihilerin ar utangalkla
yanlmalar ve bu manevi dnyalarn yorum iini, baka disiplinlere
brakmalar kuvvetle muhtemeldir. (Ne yazk ki bu spiritel dnyalar
ok hzl ekilde deim ekte ve belkide kaybolm aktadr.) Yine
muhtelif nedenlerden dolay dinler tarihilerin, bu son zamanlarda
kabul ettikleri alt durumlarda devam etmeyi tercih etmi olmalar da
mmkndr. Bu durumda bir duraklamay beklememiz gerekecektir.
Fakat bu altedilmez gerileyi, bamsz bir disiplin olarak dinler
tarihinin yok olmas ile sonulanacaktr. Bylece de, bir veya iki nesil
iinde "Roma Din Tarihin'de" uzm anlam Ltincilere, Hint
dinlerinden birinde ihtisaslam Hindiologlara sahip olmu olacaz.
Baka bir ifadeyle, Dinler Tarihi, son derece paralanacak ve onun
paralan gnmzde hl dinler tarihine dokmanlk kayna salayan
ve kendine has yorumu besleyen m uhtelif filolojiler iinde, snp
gidecektir.
Mitoloji, din merasim, din sembolizm, lm kavramlar, giri
adb v.s gibi daha geni problem lere olan ilgiye gelince bunlar,
(zellikle dinler tarihi disiplininin balangcnda olduu gibi)
sosyologlar, antropologlar, psikologlar ve felsefeciler tarafndan
ilenmi olacaktr. Btn bunlar bizi, dinler tarihileri bugn megul
eden problem lerin olduu gibi yok olm ayacan sylem eye
sevketmektedir. Belki bu problemler, yalnz baka perspektifler iinde,
baka hedefleri takip eden m uhtelif metodlarla incelenmi olacaktr.
Bamsz bir disiplin olarak dinler tarihinin yokluu ile ortaya kan
boluk dolmu olmayacak, ancak sorumluluumuzun ciddiyeti ayn
kalacaktr.
76
V
K O Z M O G O N K M T O L O J VE
"K U T S A L T A R H "
77
belirtm e yerine mkemmel bir hakikati ifade etmektedir. nk o,
sadece realitelerden bahsetmektedir.
Bunun iin, yarm asrdan fazla bir zamandan beri antropologlar
"ilkel to p lu m lar" zerinde youn ekilde almaktadrlar. Burada,
F ra z e r'in , L ev y -B ru h l'u n , M alinovvski'nin L e e n h a rd t'm veya
L e v i-S tra u s s 'u n yorum larn hatrlatmann yarar yoktur. Baz
etnolojik aratrmalarn sonularn ilerde yeniden gzden geireceiz.
Fakat burada itiraf edelim ki dinler tarihi, ne antropolojik tutumdan
ne de onlarn sonularndan daima tatmin olmu deildir. Yanl bir
mukayeseye, kar reaksiyonla yazarlarn ou zellikle yakn dou
mitolojileri gibi dier mitolojilerin dikkatli etd ile antropolojik
aratrm alarn tam am lam ay ihm al etm ilerdir. Bu m itolojiler,
zellikle Mezopotamya, Msr, Hind - Avrupai mitolojileri, antik ve
ortaa Hind'inin yce ve takn mitolojileri ve nihayet Trk-Mool,
Tibet, Gney-dou Asyann Budistlemi ve Hindulam halklarnn
mitolojileridir. Aratrmay ilkel mitolojilerle snrlandrarak, tarihi
denen milletlerin dncesi ile, arkaik dnce arasnda devaml bir
zmn olduu intiban' vermek riskiyle de kar karya kalm
olabiliriz. Pektabii ki bir srekli zm mevcut deildir. Daha dorusu
aratrmay ilkel cemiyetlere inhisar ettirmek demek, antik yakn-dou
ve Hind dinleri gibi kompleks dinlerdeki mitolojinin roln lmekten
mahrum olmak demektir. Mesel, Glgam destanndaki veya Enum a
E lish'deki m uhafaza edilen esas ve kozmogonik mitolojileri bir
tarafa brakrsak; genelde, M ezopotamya kltr stilini ve dinini
anlam ak im knszdr. G erekten, her yeniyl banda E n u m a
E l i s h ' d e anlatlan m asals o laylar, dzenli olarak yeniden
aktellemektedir. Her yeni ylda, dnya yeniden yaratlm olacaktr,
ite bu gereklilik M ezopotam ya dncesinin derin boyutunu
gstermektedir. Dier yandan insann menei mitolojisi hi deilse
ksmen bize, M ezopotamya kltrnn karakteristik bedbinliini ve
trajik grn izah etm ektedir. Buna gre, insan M A R D U K
tarafndan yerden karlmtr. Yani, ilk canavar olan T A M A T 'm
bedeninden ve eytan K N G U 'nun kanndan yaratlmtr. Metin,
insann M a rd u k tarafndan topra srmesi ve tanrlara geinecek
malzeme salamas iin yaratldn belirtmektedir. Glgam destan,
insann, niin lmszle girmediini izah ederek bize ayn zamanda
bedbin bir gr takdim etmektedir.
78
Yine dinler tarihiler, P e tta z z o n i veya Y an der Leeuw gibi
meslekdalarnm yaklamn yahut tarihte olan milletlerin olduu
kadar ilkellerin de mitolojik yaratllarnn btn katogorileri zerinde
alan Ad. E. Jensen veya H. B aum ann gibi baz tarihiler ve
m ukayesecilerin yaklam n tercih etm ektedirler. Belki onlarn
vardklar sonular zerinde hem fikir olunmayabilir. Fakat, geerli
genelletirmeler kurmak iin onlarn dokmanlarnn yeterince geni
olduunda phe yoktur.
O lduka dar b ir dokm antasyondan kan sonular, dinler
tarihilerle baka disiplinlerdeki meslektalar arasndaki diyaloa
yegane engel tekil etmez. Mesel, antropologlarla psikologlar ayran
bizzat metoddur. Dinler tarihi, hepsini ayn plna koymak iin
dokmanlarnn deer farkllklarnn bilincindedir. O, farkllklara ve
nanslara dikkat ederek, byk m itolojilerin ve nemi az olan
mitolojilerin, bir dine hakim olan ve onu karakterletiren mitolojilerin
ve ikinci derecede, mkerrer veya paraziter mitolojilerin mevcud
olduunu bilmezlikten gelmez. M esel E num a Elish, dii eytan
L a m a s h tu m itolojisi ile ayn plnda bulunam az. Polinezya
kozmogonik mitolojisinin bitki kkenli mitolojiden tamamen farkl
bir arl vardr. nk kozmogonik mitoloji, nce gelmekte ve
dierine model grevi yapmaktadr. te bu gibi, deer farkllklar,
antropologa veya psikologa zaruri grlmez. Gerekten, XIX. yzyl
F ransasnm bir rom annn sosyolojik bir etd veya edeb
m uhayyilesinin bir psikolojisi, B a lz a c dan ve E ugene Sue'den,
S ten d h a l ve J u le s S an d eau 'd an farkl ekilde yararlanabilir.
Aksine, bir Fransa roman tarihisi veya edebi tenkitisi iin byle bir
karklk dnlemez. nk o, kendine has yorum prensiplerini
yok etmitir.
Bir veya iki nesil, belki de daha nce, Malenezyal veya Afrikal
Avusturalyal kabilev cemaatlerden km olan dinler tarihilere sahip
olsaydk, Batl aratrclarn yerli deerlere kar olan ilgisizliklerine,
birok tenkidler arasnda, sitemlerinde eksik olmayacana phem
yoktu. Bir Grek kltr tarihi dnelim ki onda H om ere, trajik
airler ve P la to n 'd a n sktla geilirken, Efesli A r t e m i d o r e un
"Ryalar Kitab" ve E m e s e ' l i H elio d o re'u n rom an, Grek
dehasnn zel karakterlerini daha iyi aklamak ve onun kaderini
anlamamza yardm etmek bahanesiyle ciddi ekilde tahlil edilmi
79
olsun. Konumuza tekrar dnecek olursak, bir kltrn mitoloji btn
ve bu kltrn ihtiva ettii ve iln ettii "d e erler ls" dikkate
alnmadan, mitolojinin henz kurulua hizmet ettii bir cemiyette
m itolojik dncenin fonksiyonunun ve yapsnn anlalm asna
imkan yoktur.
Oysa, her ne zaman, ne kltrden yoksun ne de kaybolma yolunda
olmayan henz canl canl bir gelenee girmi olsak, hemen gzmze
arpan ey, m itolojinin sz konusu olan kabilenin " k u t s a l
ta rih in i" oluturmas, onun reel btnn aklamas, elikilerini
dorulamas deil, ayn zamanda mitolojinin naklettii masals olaylar
zinciri iinde bir hiyerariyi de ortaya koym asdr/G enel bir tarzda
denebilir ki her mitoloji bir eyin nasl varlk ekline geldiini izah
etmektedir. Yani, dnyann, insann, herhangi bir hayvan eklinin
veya u kurumun nasl olduunu hikaye etmektedir. Fakat dnyann
yaratl, dierlerinden nce geldii iin, kozmogoninin, kendine zg
bir prestiji vardr. D aha nce gsterm eye altm z g i b i ^
kozm ogonik m ito lo ji, esasda, btn m ito lo jilere m odellik
yapmaktadr. nk hayvanlarn, bitkilerin veya insann yaratlmas,
dnyann varln zaruri klmaktadr. /
phesiz dnyann menei mitolojisi, kelimenin dar anlam iinde
H ind Polineyza veya E n u m a Elish'in naklettii mitolojiler gibi
kozmogonik mitoloji deildir. M esel, avusturalyamn byk bir
ksmnda dar anlmda kozmogonik mitoloji bilinmez. Fakat dnyann
bugnk eklini almadan nceki balangcn hikaye eden merkezi bir
m itoloji daim a m evcut olm utur. yleyse daim a bir ilk tarih
bulunm aktadr. te bu tarihin bir balangc vardr. K saca
kozmogonik mitoloji veya bize dnyann "ilk d u ru m u n u " takdim
eden mitoloji, balangtan bahseden mitolojidir. Bu balang, daima,
dnyann zuhuru veya yaratlmasndan sonra vukuu bulan masals
olaylar anlatan mitolojiler serisi iine, bitkilerin, hayvanlarn ve
insann, yahut lm, evlilik ve aile mitolojileri iine yerletirilmitir.
Bu mene mitolojileri, tutarl bir tarih tekil etmektedirler. nk
onlar, dnyann nasl deiiklie uradn, insann nasl bugnk
haline geldiini, lml olduunu ve beslenmek iin almaya nasl
1- Bak. Le Mylhe de /' Eternel Retour (paris, 1949); Aspects du Mythe (Paris, 1963).
80
mecbur olduunu, nasl cinsiyetli olduunu ortaya koymaktadrlar.
Y ine bu m ito lo jiler, tabiatst v arlklarn, m edeniletirici
kahramanlarn, mitolojik atalarn yaptklarn ve onlarn niin yer
yznden uzaklatklarn veya kaybolduklarn aklamaktadrlar.
Yeterince m uhafaza iinde bize ulaan her m itoloji sadece, bir
balangc ihtiva etm ez, ayn zam anda tabiatst varlklarn,
kahramanlarn veya atalarn son tezahrleri ile evrilmi bir de sonu
ihtiva etmektedir.
yleyse, manidar mitolojiler btn tarafndan oluturulan bu ilk ^
kutsal tarih, tem eldir. nk, dnyann, insann ve toplumun
varln ayn zamanda o aklamaktadr. te bunun iin mitoloji ayn
zam anda " g e r e k ta rih " olarak telkki edilmi (nk o, reel
eylerin nasl varlk haline geldiini hikye etmektedir), ve insan
faaliyetlerinin dorulanmasnn rnek modeli olarak grlmtr.
B ylece lm l olm ak ve cinsiyet anlalyor ve bu durum
stleniliyor. nk mitolojiler, lm veya cinsiyetin dnyadaki
tezahrlerinin nasl meydana geldiini anlatmaktadr.
Belli bir av veya ziraat tipi uygulanmaktadr. nk mitolojiler,
m edeniletirici kahram anlarn atalarna bu teknikleri nasl
gsterdiklerini anlatmaktadrlar. nceki birok almada mitolojinin
bu rnek fonksiyonu zerinde srarla durduumuz iin, burada tekrar bu
konuya dnmemiz yersizdir.
Yine de byk mitolojilerde muhafaza edilen " k u tsa l T arih "
adn verdiimiz ey zerinde ilk plnda durarak muahadelerimizi
srdreceiz. Fakat bu nasl yaplacak? Bizi bu konuda ilk bekleyen
glk maddidir. B ir mitolojiyi veya bir mitolojik konuyu uygun
ekilde yorumlamak ve analiz etmek iin, elde edilebilecek btn
dkrnanlan nazar- dikkate almak gerekir. Bu se, ne bir kon feran sn ..
sunduklar ile ne kk bir kitabn muhtevasyla olmaz. C la u d e
L evi- S tra u s s , sadece ^riey-A m erikia",m itlO jileri'grubunun
analizine yzden fazla sahife tahsis etmitir. Yine de Fuegiensler
ve baka m illetler mitolojilerini, Amazonlularm mene ile ilgili
mitolojileri zerine eilebilmek iin bir kenara brakmak zorunda
kalmtr.
Biz kendimizi bir veya iki karakteristik misalle snrlamaya
zorladk. Yine de yerlilerin gznde temel olan eyi yakalamaya
81
alacaz. Belki bu zetler bile uzun grnebilir, fakat uzman
olmayanlara az malum olan mitolojiler bahis konusu olunca E n u m a
E lish de veya Yunan ve Hind mitolojilerinde yapld gibi, elbette
telmihlerle yetinilmeyecektir. Dier taraftan, her yorum, bir filoloji
zerine dayanmaktadr. Bu durumda hi olmazsa azami derecede bir
dokman sunmadan bir mitolojinin yorumunu sunmak deti deimi
olacaktr.
2- Ben ngilizce evirisini kullanyorum: Ngaju Religion. The Conception of God among
a soulh Borneopeople (The Hague, 1963).
82
koymulardr. Antropomorfik veheleri altnda iki yce tann olan
M A H A TA LA ve ei P U T R , kozmogonik esere devam ederler,
yukan ve aa dnyay yaratrlar. Fakat henz insanla meskun olacak
olan orta dnya eksiktir. Erkek ve dii iki ku olan K A L A O
yaratln nc safhasna bakanlk etmektedir. Onlar, zaten, iki
yce tannya benzemektedirler. M A H A T A L A , merkezde " h a y a t
aacn" birden ortaya kanr, iki ku ona yaklar^ aacn dallannda
karlarlar ve vurumaya balarlar. Hayat aacnn paralanndan Da-
yaks'lann atalan olan, gen bir erkek ve kz doar. Neticede hayat
aac yklr ve iki ku biri birini ldrr.
Ksaca yantl srasnda iki Tann, farkl ekil altnda tezahr
eder: K ozm ik (iki da), A ntropom orfik (M ahatala ve Putir),
Theriomarfik (iki ku), fakat, bu kutupsal tezahrler sadece, Tannmn
bir vehesini temsil etmektedir. phesiz btnn tezahrleri olarak
ilk ylan veya hayat aac, nemlidir. S ch rer'in ift G rnm l
T a n rs a l B t n l k olarak adlandrd bu btnlk, bizzat
DAYAK dininin temelini tekil etmektedir. Bu btnlk srekli
olarak saysz muhtevalarda iln edilmitir. Netice olarak D ayaklar
iin diyebiliriz ki, her kutsal ekil, ayn zamanda bir muhalifini de
ihtiva etmektedir, mesel, M ahatala, kendi ei olarak ylan da ku
olarak grlmektedir.
K ozm ogonik m itoloji bize, D ayak'larm kltrlerini, sosyal
tekilatlarn ve dini hayatlann anlamam za imkn vermektedir.
Dnya, iki kutupsal prensip arasndaki arpmann sonucu olarak var
olmu ve bu arpma sresince, onlarn bedenlemesini temsil eden
Hayat Aac yklmtr. Fakat, tahrip ve lmden, Kozmoz ve yeni
hayat meydana kmtr. Bu yeni yaratl, meneini lmden hatta
" T a n r s a l B t n l k t e n " a l m a k t a d r . Gei, doum, giri,
evlenm e lm gibi m erasim leri ihtiva eden en nem li din
merasimlerde, bu yaratc mcadele srekli aktellemektedir. Orada
herey, kozmogonik mitolojide anlatlan olaylann tekrar ve rnek
modellerin taklidinden baka birey deildir. Ky de ev gibi, Kainat
temsil eder ve her ikisi de dnayann merkezinde imi gibi dnlr.
Bu rnek ev, dnyann bir imajdr (imago Mundi): Su ylannn
83
omirgas zerine bina edilmitir. Onun dik ats, M A H A TA LA 'nn
makam olan da sembolize etmekte ve emsiye dallan arasnda iki
mitolojik kuun farkedildii "H a y a t A acn" gstermektedir.
M esel, evlenm e m erasim i iinde iftler, orijinal zam anlara
dnm ektedirler. Bu dn gen iftlerin sarldklar " h a y a t
aacnn" bir cevab ile anlm kazanmtr,
Schrere anlatldna gre, "H a y a t aacna sarlm ak " onda
birlem eyi gsterm ektedir. " S c h re r, evlenm enin, kozm ogonik
b ir te k r a r ve h a y a t aalnn ilk iftin in d o u m u n u n b ir
yenilenm esi o ld u u n u y a z a r"
H er doum, ayn ekilde " lk z a m a n la ra " gtrlm tr.
Doum odas, sembolik olarak orijinal sularn iine kurulmutur.
Ayn ekilde giri merasimleri esnasnda gen kzlann kapatld oda,
ilk okyanusun iinde bulunduu eklinde tasarlanmtr. Bylece gen
kz " a a d n y ay a" iner ve su ylan ekline brnr. Yer
yzne bir baka ahs olarak geri gelir ve bylece, din olduu kadar
sosyalde olan yeni bir hayat balar lmde yine, daha zengin daha
gereki yeni bir hayata gei olarak tasarlanmtr.
l, orijinal mitolojik zamanlara doru dnmektedir. Bu mistik
yolculuk, tabutun dekarasyonu ve ekli ile belirtilmitir. yleki,
kayk eklinde olan her tabutun iki yannda su ylan, hayat aac, ilk
dalar resmedilmi bulunmaktadr. Bu da kozmik lh btnl
gstermektedir. Baka bir deyimle lm, balangta yegane mevcut
olan Tannsal btnle doru ykselmektedir.
nsan, herkesin kriz ve her gei merasimi vesilesi ile, dnyann
dramm balangtan beri (Ab initio) yeniden yaamaktadr.
Bu ilem, iki zamanda gereklemitir. Esas, aynm sz .tanrsal
btnle dn ve kozm ogonik tekrar. Y ani ilkel birliin
blnm esi... A yn ilem , yllk kollektif bayram esnasnda da
tekrarlanmaktadr. Schrer, senenin sonunun bir an ve dnyann
4 - a.g.e., s.85.
5- a.g.e., s.87.
84
bitimini gsterdiine iaret ederek ^ buna refakat eden merasimlerin
ak olarak onlarn sonunu ifade ettiine dikkatleri eker. Yani,
yaratltan nceki zamana dn. Hayat aac veya su ylan ile
figrleen, kutsallaan ve tamam ile canl olan dn... Gerekten,
yllarn arasndaki zaman (Helat Myelo) olarak isimlendirilen btn
eylerle, bu kutsal dnem esnasnda " H a y a t A acnn" cevab,
kyn ortasnda dikilmi ve halk, kozmik ncesi dneme ynelmitir.
ite bunun iindir ki kanunlar ve yasaklar askya alnmtr. nk
dnya var olmay durdurmu ve yeniden yaratlmay bekleyerek,
cemaat, tannmn yannda, daha dorusu tam orijinal tannda yaamtr.
Yllar arasndaki bu arann orgiastik karakteri, kutsalln jbizden
saklayamaz. Burada, dzensizliin deil, bir baka dzenin sz konusu
olduunu ifade eder Schrer^. Bu kutsal devre esnasnda, ayn zamanda
kozmik, sosyal ve seksel olan bir birlie, bir btnle geri gelinir.
Bu durumda orgie (sefahat, enlik) sadece tannsal emre itaat eder ve
buna itirak edenlerde tannsall bizzat kendilerinde yeniden bulurlar,
ilkel olduu kadar Tarihi olan baka birok dinlerde de peryodik orgie
m kem m el btnln, m uhteem ifa vastas olarak telakki
edilmitir, ite bu btnlk D ayaklarda, Mezopotomyallarda olduu
gibi yeni bir yaratln hareket noktas olacaktr.
B a la n g ta O lan ve B t n l k :
Bu zet ne kadar ksa olursa olsun yine de bize, arkaik bir
cemiyette kozmogonik mitolojinin merkezi roln gstermektedir.
Burada mitoloji, D ayaklardaki dini dnceyi btn derinlii ve
komplekslii iinde ortaya koymaktadr. Biraz nce grld gibi,
ferd ve kolektif hayat, kozmolojik bir yapya sahiptir. yle ki: Her
hayat bir devri daimi tekil eder. Bu devri daimin modeli, yaratl,
ykm ve dnyann srekli yeniden yaratlmasdr.
Byle bir anlay, sadece D ay ak larla ve ayn kltr dzeyindeki
baka milletlerle snrlandrlamaz.
6- a.g.e.,s.94 v.d.
7- a.g.e., s.97.
85
Bu olay bize, Dayaks mitolojisinin, etnografik hudutlarn
nemli ekilde atn gstermektedir. Bu mitoloji de en arpc olan
ey ilk btne atfedilen byk nemdir.
Hemen hemen, Dayaklann, kutsaln iki grnm olan " e sa s
p re n sip " ve " b t n " ile megul olduunu syleyebiliriz. Bu
hibir zaman, onlarn yaratl iinin deerini drdkleri anlamna
gelmez. D ayaklarn Kozmoz ve hayat kavramnda gnostik ve yerel
bir bedbinlik asla yoktur. Dnya, iyidir ve manidardr. nk
kutsaldr. nk Hayat aacndan, yani, bizzat tanrdan domutur.
Fakat mkemmel olan sadece, ilk Tanrsal btnlkdr. ayet,
kozmoz, peryodik olarak kaldrlyor ve yeniden yaratlyorsa, bu,
birinci yaratln baarsz olduu iin deildir. Bu daha ziyade,
yaratltan nceki durumun, yaratlm olan dnyada eriilemiyen bir
gzellii ve mkemmellii temsil etmesinden dolaydr. Dier taraftan
mitoloji yaratl zaruretine, yani, "ilkel b irli in " blnm esi
zaruretine iaret etmektedir. Orijinal mkemmellik, bu ilkel birlikte
peryodik olarak btnlemektedir. Fakat o, daima geicidir. Dayak
mitolojisi, "y a ra tl" ve onun mmkn kld kltr, cemiyet,
beeri hayat kesin ekilde kaldramyacamz iln eder. Baka bir
ifade ile, "K utsal b ir T arih " vardr. Bu, peryodik tekrarla, srekli
hale getirilmelidir.
Realiteyi Jerminal eklinde "lk el tan rsal b t n l k " iinde
bulunduu gibi dondurmak mmkn deildir. Btn insanlk tarihinin
modeli ve temeli olan "K u tsal ta rih in " bu pozitiv deerlendirmesi
manidardr. Dier taraftan antik yakn-dou ve Asya'nn baka birok
mitolojilerinde de bunu yeniden buluyoruz. Bir mitoloji btnl
iinde incelenerek, ayn zamanda sz konusu olan halkn kendine has
"k u tsa l ta rih i" konusundaki hkm de ortaya karlm olur.
Daima temel olaylarn tutarl bir tevars vardr. Fakat her halk, bu
" o la y la r " bunlarn arasnda bazlarnn nemini vurgulayarak
bazlarn geri plna atarak veya bizzat onlar ihm al ederek
" d e e r l e n d i r m i t i r " . ayet, " y a ra tc T a n rd a n " uzaklam a
mitolojisi olarak adlandrlabileceimiz mitoloji ve tedrici ekilde
d e u s o t i o s u s ' a (gk tan ry a) dnen onun d e iim in i
incelediimizde, benzer bir yargy ihtiva eden ayn seyri mahede
edeceiz; yani temel yaratc olaylar arasnda, insan hayatnda esas olan
eyler seilmi ve dierleri ihmal edilmitir. Baka bir ifade ile, yine
86
de bir tarihi olaylarn tutarl bir devamn temsil eden "K u tsal
T a rih " i kabul ettiimizde; bu tarihten nce, mevcut olan belli bir
zlemi muhafaza ile yetiniyoruz. Yani, yaratc Tanrnn yalnz ve
muhteem varl ile yetiniyoruz. Henz bu Tanr, hatrland zaman,
dnyay ve insan, aa yukar hereyi yaratt da biliniyordu. Bu
yce Tanr, yaratl iini tamamlayarak roln bitirmie benziyordu.
Hemen hemen klt kabul etmiyordu ve mitolojileri azalmt ve
dramatik unsurlardan da yoksundu. Dier Tanrsal figrler gsz
grndkten sonra; bu Tanr tamamen unutulmad iin sadece ar
stresler de hatrlanmtr.
By k A ta ve M ito lo jik A ta la r:
Bu ilkel mitolojiler dersi, zellikle eiticidir. nk, bu, bize,
hayat ve verimlilik tanrlarna doru dnerek, insann gittike varlk
haline geldiini gstermektedir. Dier taraftan bu mitoloji dersi bize,
arkaik insann kendine gre hem merkez hem de kurban olan bir
" ta rih " stlendiini aklamaktadr, insan iin, mitolojik atalar
dneminde olup biten ey, onun ortaya kmasndan nceki eylerden
daha nemli olmutur. te bu srei saysz misallerle aklayabiliriz.
Nitekim bunu birok almada g ste rd ik ^ . Fakat bugn yarm
asrdanberi antropologlar, sosyologlar ve psikologlar arasnda hudutsuz
itibar gren bir topluluktan bahsetm ek istiyorum. phesiz bu
topluluk, orta Avusturalya'daki ARANDA kabileleridir. Bu bilgileri
Durkheim zamannda yazlar ok tartmaya neden olan mehur
m isyoner Car. Strehlow 'un olu olan T.G.H. Strehlow'un
bilgilerinden alyoruz^. Hayatta olan en iyi otoriteyi setiimizi mid
ediyorum nk A ran d a T.G.H Strehlow tarafndan ilk konuulan
dil olmutur. Krk yldan beri de bu topluluklar incelemitir.
87
Aranda'lara gre gk ve yer daima var olmu ve daimada tabiatst
varlklarla meskun olmutur. Gkte, kars ve devekuu ayakl
ocuklar olan devekuu ayakl bir ahs bulunmaktadr. te bu
"ebedi gen" diye adlandrlan "byk atad r" ( Altjira nditja).
Bu varlklar srekli olarak yeil, ieklerle ve meyvalarla dolu, saman
yolu ile geilmi yeil bir lkede yaamaktadrlar. Onlarn hepsi ebedi
olarak gentir ve "Byk A ta ocuklarndan ayrlmaz. Onlar,
yldzlar gibi lmszdrler. nk lm, onlara nfuz etmeyi
baaramamtr. Strehlow hakl olarak "b u devekuu ayakl
byk A ta'nn" baz gney-dou Avusturalyann semavi atalara
benzeyen "yce bir varlk" gibi telkki edilmesinin imkansz
olduunu dnr. Gerekte, o, ne g ve yeri yaratm ve
ekillendirmi ne de bitkileri hayvanlan ve totemik atalan. Bu atalarn
hibir faaliyetini ne ilham etmi ne de kontrol etmitir. Byk Ata ve
gn dier sakinleri yeryznde olup bitenlerle asla
ilgilenmemilerdir. erirler, semavi byk Ata'dan korkmazlar. Fakat
totemik atalann gazabndan ve kebilevi otoritelerin cezalarndan
korkarlar. nk, biran iin, btn anlaml ve manidar ilerin yerden
km olan totemik atalar tarafndan ifa edildiini greceiz.Ksaca
burada sz konusu olan "semavi bir varln" tam olarak deus
otiosus (Gk Tanr) haline dnm olmasdr. Mteakip merhale,
onun kesin unutulmasdr. Strehlow'un benzer inanlar bulamad,
Batl Aranda'llarn komularnda olup biten muhtemelen budur.
Yine de baz karakteristik izgiler, ebediyen gen, kaytsz, aylak
ve akn " T r a n s a n d a n t" olan bu "B yk A tay "d a " y c e
varlklar" arasna koymaya imkan vermektedir. Hereyden nce
onunda lmszl, genlii ve gzel varl vardr. Sonra, onun,
totemik atalara nisbetle kronolojik bir ncelii vardr. nk totemik
atalar, yeryznn dnda su yzne kmadan nce uzun zaman gkte
mevcuttu. Nihayet gn din deeri mitolojilerde sk sk ilan
edilmitir. Mesel ge karak lmszl feth eden baz kahraman
mitolojilerinde veya balangta yer ile g birbirine balayan
merdivenlerin, aalarn, mitolojik geleneklerde zellikle Aranda
inanlannda gn dini deeri daima iln edilmitir. Aranda inanlanna
gre lm ortaya kmtr. nk gk ile yer arasndaki iletiimler
kaba ekilde kesilmitir. StrehIow , gk ile yeri birbirine balayan
bir merdivenden bahseden birok gelenekler hatrlatmakta ve efsaneye
88
gre dev aalarn ykseldii ve onlarn sayesinde baz atalarn ge
kmay baardklar siteleri tasvir etmektedir.Birok arkaik dinlerde
buna benzer inanlar bulunmaktadr; Mitolojiler yer ile gk arasndaki
iletiimlerin kopmasndan sonra, Tanrlarn ekildikleri ve azveya ok
dii otiosi (Gk Tanrlar) haline geldiklerini anlatmaktadrlar, ite o
zamandan beri, sadece birka imtiyazl varlk (kahraman, aman
bycler) ge kabilmektedirler. Biz ARANDAlarda buna benzer
bir mitoloji olup olmadn bilmiyoruz. Aranda'Iarla, semav
varlklar arasndaki karlkl ilgisizlie ramen, gn din prestijinin
hl devam etmesi manidar bir olaydr. Ge kmakla elde edilen
lmszln hatras daima hatralardadr. Yine bu mitoloji
paralarnda aresiz ekilde kaybolmu temel bir durum zlemi
okunmaya teebbs edilmitir.
Her ne olursa olsun, semavi byk baba tarafndan temsil edilen
"tem el prensip"in, A randa'lar iin dorudan doruya bir anlam
yoktur. Bilakis Arandalar mnhasran yer yznde olup biten yaratc
ile megul olmua benzemektedir. Yani, bizim ifademizle, dini olanla
megul olmaktadr. nk mitolojik zamanlarda vuku bulan olaylar,
rnek tarihi tekil etmeleri yn ile din olaylardr. Bu rnek tarihi,
cemiyetin, hayatn ve dnyann srekliliini stlenmek iin insan,
takip etmek ve tekrar etmek zorundadr.
Byt Ata ve ailesi gkte yaad srada, bir eit cennetsel ve
sorumsuz bir hayat yayorlard. te o zamandan beri, yeryznde,
henz biim kazanmam kitleler, yarm embriyonlar ve olgunlua
ermemi ocuklar mevcuttur. Onlar geliemiyorlard, fakat
ihtiyarlamyorlard da. stelik lmyorlard da. nk henz hayat ve
lm bilinmiyordu. Binlerce yaratlmam olan tabiatst varlk ekli
altnda tam hayat, sadece yerin altnda mevcuttu. (Zaten bunlar
"Kendi ebediliklerinden dom ular" diye adlandrlyorlard).
Neticede onlar, uykularndan uyanmlar ve yeryzne nufz
etmilerdi. Onlarn su yzne kt yerler hayat ve gcn iledii
yerler olmulardr. Gne, bu varlklardan biridir. O doduu zaman,
yeryz ekillere brnmtr: Bazlar hayvan ekli altnda, dier
bazlar da, erkek ve kadn ekli altnda grnmlerdir. Fakat hepsinin
de mterek bir davran vardr. Mesel, Therismorphes'lar, nsan
varlklar gibi davranyor ve dnyorlar; Anthropomorphes (insan
89
eklindeki tanrlar), arzulanna gre, zel bir hayvan tr ekline
deiebiliyorlard.
Genel olarak "Totem ik A talar" terimi ile belirtilmi olan bu
"ta b iat st V arlk lar", bugnk izgilerini orta Avusturalya'ya
vererek m anzaray deitirm eye ve yeryznde dolamaya
balamlardr. Bu iler, ksaca bir kozmogoni tekil ederler. yleki
Atalar, yeryzn yaratmamlardr. Fakat ilk maddeye (Materia
Prima) bir ekil vermilerdir. A ntropogonie, kozmogoniyi tekrar
etmektedir. Bu totemik atalardan bazlar, kltr kahramanlarnn
fonksiyonunu stlenmilerdir. yle ki: lk insan rnei kitlesini
paralara ayrmlar ve daha sonra, parmaklar ve ayak parmaklarn
birletiren uzuvlar paralara ayrarak kulaklara, gzlere ve aza nufuz
ederek insanlar biimlendirmilerdir. Nihayet onlara, ate yapma,
avlama ve beslenme sanatn retmiler ve onlara sosyal ve din
kurumlan aklamlardr.
Btn bu ilerin neticesinde an yorgunluk, onlan bunaltm ve
yerin altnda kaybolmular veya kayalarda, aalarda allm eyalarda
ekil deiikliine uramlardr, istirahat ettikleri yerler tpk
grndkleri yerler gibi, kutsal mekan haline gelmiler ve ayn isimle
tannmlardr. Yine de esas dnemi tamamlayan atalann kaybolmas,
kesin olmamtr, yleki: Bir yandan yerin altnda giri uykularna
dalmalarna ramen, Atalar insan gidiatn gzetlerken; dier yandan
da srekli yeniden bedenleiyorlard. Gerekte StrehIow'un, her ferdin
"lm sz ru h u " (10) adn verdii ey; bir ata'nm hayatnn bir
parasn temsil etmektedir.
Atalann yeryznde gezip dolat bu masals dnem, A randalar
iin cennetsel hayata denk dyordu Yerin oluumundan hemen sonra
yeri, bir cennet olarak tasavvur ediyorlard. Orada av kolayca
yakalanyordu. Su ve meyveler bol miktarda bulunuyordu. Fakat
Atalar, her tekilatlanm cemiyette mevcut olan mahrumiyetleri ve
yasaklar tanmayan bir hayat sryorlard^11^. Henz iyi ve kt
mevcut deildi. Netice itiban ile, insan hayatn dzenleyen kanunlar
ve yasaklarda yoktu. Bu temel cennet hl Aranda'larn kafasndan
91
1- Semav Yce Tann ve normal insanla ulamayan yldzlar
lmszl tarafndan temsil edilen temel prensip (primordium)
2- Atalann masals dnemi. Bu dnemde genel hayat ve zellikle
insan hayat tezahr etmitir. Aranda'lann zlemi. zellikle, ikinci
temel prensip tarafndan temsil edilen "y ery z c e n n e ti" n i
hatrlatmaktadr.
92
m ito lo ji" , sadece rnek modellie hizmet etmemekte, bilakis
peryodik olarak yeniden aktellemektedir. Ayn ekilde, din zlemler
(Nostalgies Religieuses) iki ksma ayrlmaktadr:
1- Yaratltan nce (Dayaks tipi) esas btnle yeniden btnleme
arzusu.
2- Yaratltan sonra (Aranda tipi) dorudan doruya balayan
"temel dnemi" kapatma arzusu. Bu son durumda, kabilenin kutsal
tarih zleminin mevzuubahis olduunu syleyebiliriz.
Hal birok geleneksel cemiteyetlerde yaayan bu kutsal tarih
mitolojisi ile, tarihin Yahudi-Hristiyan fikri, kar karya gelecektir.
93
VI
CENNET VE TOP :
CORAF M T O L O J VE ESK A TO LO J
M esihilie R abet:
On yla yakn bir zamandan beri, milenarizm ve muhtelif topik
ekiller konusundaki eserler, nemli ekilde artmtr. phesiz burada
sadece en mehurlan kargo klt (cargo- cults) olan ilkel mesihcilik ve
kehanetle ilgili hareketler zerinde inceleme yapmak sz konusu deil;
bilakis, mildn bandan Rnesans ve Reforma kadar Yahudi-
Hristiyan mesihcilik zerindeki aratrmalar da sz konusudur. Yine
oraf keiflerin, kolonizasyonun, prensip olarak iki Amerika'nn
kolonizasyonunun, sonular zerindeki kitaplar da sz konusudur.
Gerekten bu son yllar, birka da sentez kitabn yaynlandn
mahede etti. Tarihiler, sosyologlar, filozoflar, topinin ve
mesihciliin muhtelif ekillerini mukayese etmeyi ve onlan niha bir
sentez noktasndan belirgin hale getirmeyi denemilerdir.
Burada bu kocaman yeni biyografiyi sunmak sz konusu deildir.
Bu sentez kitaplardan bir kan hatrlatmak yeterli olacaktr. Bunlardan
N o rm a n C ohn'un m esihcilii takip konusundaki kitabn,
L a n te rn a ri G u a rig lia ve M h lm a n n 'm ilkel mesihilik
zerindeki eserlerini "H a lla r R uhu" konusundaki Alphonse
Dupront'un eserlerini, birka Amerikal bilginin, kolonizasyonunun
eskatolojik sonular zerindeki^1) eserlerini bu konuda rnek olarak
verebiliriz.
1- Norman Cohn, The pursuit o f the Millenium (2. bask, Nevv York, 1961); Vittorio
Lanternari, Movimenti Religiosi di liberta e di salvezza dei popoli oppressi (Milano,
1960); Guglielmo Guariglia, prophetismus und Heilserwartungsbewegungen als
volkerkundliches und religionsgeschichtliches Problem (Horn, 1959, Puplie' 1960);
Wilhelm E. Mhlmann, chiliasmus und Nativismus (Berlin, 1961); Millenial Dreams
in Action, edited by sylvia, L. Thrupp (The hague, 1962); Alphanse Durpront,
Croisade et Eschatologie (Umanesimo e Esoterismo, a cura di Enrico Castelli, pado-
va, 1960, p. 175-178). Amerika'nn kolonizasyonunun eskatolojik sonulan iin Bak:
H. Richard Niebuhr'un, Charles L. Sandforf un ve daha ileride zikredilen George H.
Williams'n eserleri.
94
Batl bilginlerin mesihi ve topist haraketlere olan ilgileri,
anlamldr. Hatta bunun ada bat kltrnn karakteristik
izgilerinden birini tekil ettiini bile syleyebiliriz. phesiz bu
ilginin sebepleri oktur: Hereyden nce, bunun banda, koloni
dneminin son on yl iinde ilkel cemiyetleri sarsan mesih kltlerin
uyandrd merak vardr. Sonra, ortaa avrupasmdaki kehanetle ilgili
hareketlerin nemi zerindeki yeni aratrmalar gelmektedir. Bu konuda
Joachim de Flore'un ve Alpler tesi Avrupasnn Joachimist
hareketleri ilk plandadr. zellikle, Amerika'nn kolonilemesinin dini
sonularnn sert analizi vardr. nk ileride gstereceimiz gibi,
yeni dnyann kefi ve kolonilemesi, eskatolojinin iareti altnda
meydana gelmitir.Oysa buna benzer aratrmalar takip etmek ve bu
tr problemleri ortaya koymak; ada bat insannn manevi durumu
konusunda bize bilgi veren dnceye ters dmektedir. Hereyden
nce, tarihi, determinist aklayan sistemlerin aksine imdi, din
faktrn nemi itiraf edilmektedir. zellikle, gerilim ve byk tutku
hareketlerinin veya kehanet, eskatolojik, mesih hareketlerin nemi
bilinmektedir. Fakat bana gre, daha baka ve daha anlaml birey daha
vardr. Bu da yeni bat dnyasnn kklerine olan ilgidir. Yani, Birleik
Devletlerin ve Ltin Amerika milletlerinin kklerini aratrma
tutkusu... Bu ilgi ise, bu ktann entellektelleri nezdinde geriye dn
arzusu ve onlarn mutlak balangc olan ilk tarihlerini yeniden bulma
arzusuna ihanet ediyordu. Oysa, bu menelere dnme, ilk durumlar
yeniden ihata arzusu, ayn zamanda, tarihi yeniden balatma arzusunu,
mutluluu ve balangtaki yaratc okunluu yeniden yaama
zlemini ortaya koyuyordu. Ksaca, yeryz cenneti zlemini... te
bunu aramak iin, Amerika milletinin atalan, Atlanti gemilerdi.
(G erekte A m erik a'n n kolonilem esi konusunda "cennet"
kelim esini ih tiv a eden isim leri tay an k ita p la r k a d a r,
k ita p n e re d ilm e m i tir. Bu son y lla rd a n e red ile n
k ita p la r a rasn d a aadaki k itap lar sayabiliriz: Vsio do
p a ra is o : os m o tiv o s ed en ico s no d e se o b rim e n to e
colonizaao do B rasil, Rio de ja n e iro , 1959, H ollandalI
Sergio B uarque tarafn d an , The Q uest For paradise, 1961,
C harles L. Sanford, W ilderness and paradise in ehristian
T hought, 1962, George H. W illiam s, From the G arden of
Eden and the Sinai desert to the A m erikan Frontier)
95
Btn bunlar, yeni Atlantik tesi devletlerin ilkel tarihine yani dini
kklerini kefetme arzusuna ihanet ediyordu. Fakat bu olayn anlam
hl kompleksti. Yine bunlar, eski deerlerin ve yaplarn bir
yenileme arzusunu, kkl bir yenilemeyi beklemeyi de ortaya
koyuyordu. Yine btn bunlar son sanat tecrbelerinde sadece, tarihin
ypratt btn anlatmlar ykma iradesi deil; ayn zamanda
balangtan beri (ab initio) sanat tecrbesinin yeniden balamas
midini de aa vuruyordu...
Cennet ve Utopi konumuza yeniden gelmek ve onu aydnla
kavuturmak iin iki dizi rnek setim. Bunun iin nce, kuzey
Amerikann kolonilemesinin cennetsel ve eskatolojik unsurlarn,
nclerle gstermeyi ve belirsiz bir gelime mitolojisine, Amerikan
iyimserliine, genliin ve yeniliin kltne yol aan "A m erikan
Cennetinin" tedrici deiimini gstermeyi dndm. Daha sonra
ise, Gney-Amerika'nm kefi srasnda Atlas Okyanusu tesinde
cenneti aramaya giden ve hala da gnmzde bunlarn baz gruplarnn
cenneti aramaya devam ettikleri bir Brezilya kabilesi olan Tupi-
Guaranis'lerle megul oldum.
96
o hem kozmik hem de tarih olan bu byk ykmda balca rol
stlenmi oluyordu. Prens Jean'a hitaben yle haykr yordu: "Allah
beni yeni b ir gn ve yeni b ir yeryznn elisi yapt.
E a ie'n in az ile k o n u tu k ta n so n ra, aziz Y uhannanm
vahyinde o n d a n b a h se tm iti ve bu lu n d u u yeri ban a
g sterm iti" 2\
ite bu mesihi ve dnyann sonunu bildiren atmosfer iinde,
okyanus tesi seferler ve Bat avrupay kkl ekilde sarsan ve
deitiren corafi keifler gereklemiti. Yenilemenin saysz ve
ou defada elikili olan sebeblerine ramen, avrupann her yerinde
dnyann, ok yaknda yenileeceine inanlyordu.
Bylece, iki Akerikann kolonilemesi eskatalojik bir iaretin
altnda balamt. yle ki, Hristiyan dnyann yenilemesinin
vaktinin geldiine ve gerek yenilemenin ise yeryz cennetine dn
olduuna veya hi deilse, kutsal tarihin Kitab- Mukaddesin
bahsettii olaanst hadiselerin tekrar olduuna inanlyordu. te
bundan dolay devrin edebiyat, vaazlar, hatralar, yazmalar olduu
kadar yeryz cennetine ve eskatalojiye telmihlerle doludur. Mesel
Ingilizlerin gzlerinde Amerika'nn kolonilemesi, reformun ilk
zamanlarnda balam olan kutsal tarihin bir tamamlanmasndan ve
uzantsndan baka birey deildir.
Gerekten, nclerin batya doru itilileri, hikmetin ve hakiki
dinin doudan Batya muzafferane ekilde seyrini ihtiva ediyordu.
Yakn bir zamandan beri protestan ilahiyatlar Baty, ahlak ve
maneviyat geliimi ile bir tutma eiliminde idiler. Hatta baz
ilhiyatlar "Hz. hrahim in Ahit Sandn" Ingilizlere transfer
etmilerdi. ngiliz ilhiyats William Crashawm yazd gibi artk
" s r a il'i n T a n rs n g ilte re n in T anrsyd".1583'de Sir
Humphrey G ilbert " ayet n g iltere b ir takm geni ve
sevim li to p ra k la ra sahip olm usa; ph esiz bu, A llah'n
sz sayesinde o lm u tu r. Y ani, D ounun p aras olan
te d ric i ekilde B atya doru ilerleyen Din sayesinde...
97
ok m uhtem eldir ki bu din orada d u racak tr" diye teminat
veriyordu.
G ne Sem bol:
Burada devrin ngiliz edebiyatnda olduka yaygn olan bir motif
sz konusudur. lhiyat Thomas Bumet, Archaelogie (1962) isimli
eserinde yle diyordu: "T p k gne gibi ilim , geliimine
d ouda balam , so n ra B atya d n m t r. te B atda
u z u n z a m a n d a n b e ri o n u n n d a n y a ra rla n y o ru z "
Piskopos Berkeley, aadaki satrlar ile balayan mehur iirinde
" m p a ra to rlu u n B atya d o ru seyri, yolunu tu tm u "
derken ngiltere'nin spiritel roln yceltmek iin gne benzerliine
yeniden bavuruyor^.
Zaten Berkeley, iki asrdan fazla olan eski Avrupa geleneine
kendini uydurmaktan baka bir ey yapmyordu. Aslnda, talyan
hmanistleri ve Marsile Ficin tarafndan yeniden gndeme getirilen
Msr kkenli hermetism ve gne sembol, Galilee ve Copemicin
keiflerinden sonra olaanst bir rabet grmt. Bu adakiler iin
bu keifler, birinci derecede gnein ve gne merkezciliin zaferini
aklyordu. Yeni bir takm aratrmalar, Rnesansm kozmografi ve
Astronomisinin dini sonularn (gizli ve kamufleli zamanlarn)
aklyordu. Copernic ve Galilee'nin adalar iin " G n e
m erkezcilik" bilimsel bir teoriden daha ok ey ifade ediyordu.
Yani bu ortaa ilmine kar, gne sembolnn zaferini gsteriyordu.
Ksacas, Hermetik gelenein ortaa kilisesinin taralma kar bir
almasyd bu... (nk, Hermetik gelenek, Musa'dan Orphee'den
Zerdten, Pythagore'dan ve Platon'dan nce esas ve saygya lyk
kabul ediliyordu).
Rnesansdaki gne sembol konusu, burada ele alamyacam
kadar karktr. Fakat yine de bu konudaki srar anlamak iin ksaca
iaret etmek gerekliydi. nk, yeni dnyann (Amerika'nn)
kolonilemesinin dini anlamn ycelten yazarlarn kalemleri ile gne
3- Sandford tarafndan zikredilen metinler iin bak. yukardaki eser, s.52; yine bak:
George H. Wtlliams, Wilderness and paradise in christian Thought, New York
1962,65.
98
benzerliinin stnde yeniden durulmaya balanmtr. Amerika'ya ilk
yerleen ngilizler, Allah'n inayeti ile kendilerini, btn Avrupa iin
gerek reform rnei olacak "Tepe stndeki site" kurmak iin
seilmi olduklarna inanyorlard. Bunun iin onlar, uzak-Batya doru
gnein yolunu takip etmilerdi. Dou dininin ve kltrnn Batya
geleneksel geiini, olaanst bir ekilde srdrerek ve takip ederek
bunu gerekletirmilerdi. Bunun iin Reform dnemlerine kadar,
avrupallara Amerikann gizlenmesi olaynda Tanrsal bir inayetin
iaretini gryorlard. Yine ilk ncler, evrensel kurtuluun ve ahlaki
yenilenmenin niha dramn, kendileri ile balayacandan phe
etmiyorlard. nk Batnn cennetsel bahelerine doru ak iinde
gnei takip edenler sadece, ilk ncler olmutur, tpk, Ingiliz airi
George Herbertin, church Militant'da yazd gibi.
"D in, lkem izde, denize uzanan b u ru n d a bulunuyor,
A m erika sahiline gemeye hazr v a z iy e tte " ^ .
te grdm z ve devaml da greceimiz gibi bu Amerikan sahili,
cennetle ilgili izgilerle yklyd. Bunun iin, Ulrich Hugwald,
amerikann kefine mteakip, insanln, sa'ya, Tabiata, Cennete
dneceini kehanette bulunmutu.
Dier btn modem milletlerden daha ok Amerika, yeryz
cennetini arayan protestan reformunun rn olmutur. Bu yeryz
cennetinde "K ilise re fo rm u n u n m kem m ellem esi" mid
edilm itir^. Reform ile yeryz cennetinin kefi arasndaki ilikiler,
Heinrich Bullingerden, Charles Dumoulin'e kadar bir ok byk yazar
tarafndan hissedilmitir. Bu ilhiyatlar iin reform, Cennetsel
gzelliin byk gnnn geliini abuklatryordu. Amerikann
kolonilemesinden ve Cromwel ihtilalinden nce bu mesihi konunun
byk bir hrete ulamas manidardr. Bunun iin koloniler arasnda,
en yaygn olan dini doktrinin Amerika'nn yeryz milletleri arasnda
sa 'n n ikinci geli yeri olarak seildii ve mesih harekete,
99
yeryz cennetinin deiiminin derni olgunluun bir d sembol
olarak refakat edecei eklindeki inanta pek hayret edilecek bir husus
yoktur. nk Amerikal byk puritanist 1685-1701 yllan arasnda
Harvard niversitesi rektr olan Increase Mather yle diyordu:
" s a 'n n krall, b t n yeryzn doldurduu zam an, bu
yeryz C ennetsel hal iinde restore edilmi o lacaktr"
A m erika C enneti:
Zaten baz ncler, Amerika'nn muhtelif blgelerinde cenneti
gryorlard. Mesel, 1614de John Smith, yeni ngiltere'nin sahilleri
boyunca seyehat ederek onu, EDEN cenneti ile yle diyerek
mukayese ediyordu:
"G k ve yer, insan iin b ir barn ak o lu tu rm ak zere
h i b ir y e rd e a sla b u k a d a r a h e n k li o lm a m tr. Biz
tesadfen, A llah'n byle yapt b ir lkeye geldik" yine
George Alsop, Maryland' "Yeryz Cennetine" benzeyen tek yer
olarak takdim eder. Yine, O, onun aalarnn, bitkilerinin,
meyvelerinim ieklerinin, ilke durumumuzun hiyeroglifi! olarak
konutuklarn yazar. Bir baka yazarda, Georgie'de "G e le c e k
Edeni" kefeder. Bu blge, Filistin'le ayn enlemde bulunmaktadr:
"Gzde bir milletin iftilerini takdis etmek iin, vadedilmi Kenan,
Allah'n kendi setii olarak belirtilmitir". Edward Johnson iin,
M assachusetts, R abbin "yeni b ir gk ve yeni b ir yer"
yarataca yerdir. Orada Rabb, yeni bir gk ve yeni bir yer yaratacaktr.
Yine Bostonlu Priten John Cotton, ngiltere'den Massachusetts iin
gemiye binmeye hazrlananlara, "Adem e ve onun cenneteki
nesline v e rile n "^ k u tsa l yasa sayesinde, Tanrnn imtiyazna sahip
olduklarn haber vermektedir.
Fakat bu, nclerin, mesihi tecrbelerinin sadece bir ynn
yanstmaktadr. Birok gmen iin, yeni dnya bir takm eytan
varlklarla dolu bir l olarak grnmektedir. Dier yandan, onlarn
100
eskatolojik okulan da azalmyordu. nk, vaazlarda onlara; mevcut
sefaletlerin, onlara vadedilen yeryz cennetine ulamadan nce,
verilen ahlki ve spritel bir imtihandan baka birey olmad tekrar
ediliyordu. Amerika'ya ilk ulaan ncler kendilerini, Kzldenizden
geiten sonraki sraillilerin durumlar gibi gryorlard. nk
onlann gzlerinde ngiltere'de ve Avrupa!daki durumlar, sanki Msrl
klelerin durumuydu. Onlar da, ln korkun imtihanndan sonra
Kenana gireceklerdi, Cotton Mather'in yazd gibi "V adedilm i
lk eye u la m a k iin geeceim iz l, a te te n uan
ylanlarla doludur
Fakat daha sonra yeni bir fikir ortaya kt: Yeni Kuds, ksmen
almann rn olacakt. Jonathan Edward (1703-1758), alma ile
"yeni ngiltere'nin bir eit "yeryz C enneti" ne dneceini
dnyordu. Bylece nclerin mesihiliinin tedricen nasl
"ilerlem e fikrine" ulatn gryoruz. lk etapta, cennet yeni
dnyada, ulalmas mmkn gibi ortaya konuyordu. Mteakip
dnemde, "dnyann sonuna" takaddm edecek olan sefalet ve
felket dnemini unutarak eskatolojik gerilimi azaltyor ve neticede
tedrici ve srekli bir slah fikrine ulalyordu^10^.
Fakat Amerika'nn ilerlemesi fikri kristallemeden nce, nclerin
mesihilii baka deimelere maruz kalmt. Bu priten eskatoloji
iindeki en nemli ilk krizi, koloni imparatorluu iin, Avrupai gler
arasndaki sava ortaya karmt. Roma ve Katolik milletler Anti-
sac hareketle asimile olmulard. nk Tanrsal Kralln gelii bu
hareketin tahribine balyd. Bunun iin belli bir mddet ngiliz koloni
edebiyatna birtek konu hakim olmutu. O da, " s a nn muhteem
zafer m dini yakm akla te h d it eden Anti~lsac hareketin
A m erik a'y igali" idi. Bunun iin, John Winthrop'a gre
"Y eni-ngiltere'nin" ilk vazifesi Jizvitler tarafndan bu blgelerde
yerletirilm ek zere olunan anti-sac kralla kar bir sur
ykseltmekti. Bir ksm baka yazarlara gre ise, yeni dnya
katoliklerin gelmesinden nce, gerek bir cennetti.
101
phesiz Atlantik tesi imparatorlua sahip olmak iin, Avrupal
glerin arasndaki rekabet, byk lde ekonomik dzeyde idi.
Fakat, hemen hemen Maniheizmci bir eskatoloji tarafndan
yutulmutu. yani burada herey, iyi ile kt arasndaki savaa
indirilmie benziyordu. Koloni yazarlar Franszlarn ve spanyollarn,
ngiliz kolonileri zerinde "yeni bir Babil hiyerarisi" veya
"B ir M sr klelii" tehdidi plnladklarndan bahsediyorlard.
Franszlar ve Ispanyollar anti- s'nn kleleri ve zorbalarydlar.
Bylece katolik avrupa, Yeni-Dnya cennetine muhalefet eden bir
cehennem, bir lanetli olarak takdim edilmiti. yle deniyordu:
"T a n r veya A vrupa" " T a n r veya C ehennem " olarak
anlalyordu. Amerika'ya ilk giden nclerin Amerika lnde maruz
kaldklar skntlarn temel hedefi, eski putperest dnya insann cinsi
gnahlarnn balanmasyd^1
11-Sanford, s.89.
12- Bak. Sanford, s.96.
102
phesiz bu ifadeler, avrupa gemile derin bir kopuklua iaret
etmektedir. Pek tabiiki bu kopmann, Amerika ihtilalinden ve
bamszlndan nce tkenmi olduunu da belirtmek gerekir,
1646'da Yeni-lngiltere artk kendini, ngiltere'nin bir yesi veya
kolonisi olarak deil, hr bir devlet olarak telkki ediyordu. phesiz
bu bamszlk uurunun nedenleri, birinci derecede diniydi. Cotton
Mather, Yeni-ngilterede, Hristiyanln ilk zamanlarna dn
bekliyordu. O, yle diyordu:
"K saca, ilk a, altn ad. Bu aa yeniden gelmek
iin, insann p ro te stan olm as ve h a tta p u riten olmas
g e re k ir." lk Hristiyanln altn ama bu dn, yeryzn
deitirecektir. Icrease Mather'in dedii gibi,ilk kilisenin yenilenmesi,
yeryzn cennete dndrecektir/13)
ngiltere ve Avrupal gemile kopma olay, nclerin, ilkel
kilisenin faziletlerine dnme vastas ile mesih hazrlamaya inandka
ciddileiyordu. Piiritainler iin, balca Hristiyan fazilet, sadelikti.
Oysa aklllk, kltr, bilginlik, nezaketlilik ve lks, eytann icad
idi. Bunun iin John Cotton yle yazyordu:
" K lt rl ve ak ll olduka, eytan iin alm aya
hazrsnz" Amerika'ya ilk genlerin ve hudut misyonerlerinin
byklk komplekslerini daha nce grmtk. te bu ilkel
Hristiyanla dn, yeryznde cenneti yeniden meydana getirecekti.
Ancak bu dnce yine, Cizvitlerin bilgisini hakir grmeyi ihtiva
ettii kadar; kltrl, zarif, sofistik, iktidar ve otoriteye alm olan
ngiliz Aristokrasinin eletirisini de ihtiva ediyordu. lgnlk veya
lks giyim, centilmenliin gnah haline gelmiti. 1647'de kaleme
ald "Simple Cobbler of Aggawam (Aggavvamn Basit Ayakkab
Tamircisi) isimli kitabnda Nathanel Ward, basit hayan ve kolonilerin
ahlki stnln, ngiltere'nin bozulmu detlerinin karsna
koyuyor ve bu elikiden, ilkel kilisenin cennetsel haline doru
gelimenin, delilini karyordu^14*.
Amerika'ya ilk gelen ncler, kltrle ve kyafetle ilgili btn
eyleri kk grerek, ngilizlere kar, ahlki stnlklerini iln
103
ediyorlard. Charles L. Sanford'a gre, Amerika byklk
kompleksliinin menei, hudut misyonerlerinin faaliyeti iinde
aranmaldr. Bu, d politikada olduu kadar, btn yeryznde
American way of life'i yayma heyecan iinde de tezahr etmektedir^15).
Bylece hudut boyunda "D ini b ir sembolizm" iek at ve
nclerin eskatolojisini XIX. yzyla kadar uzatt. Byk ormanlar,
sonsuz ovalarn yalnzl, krsal hayatn gzellii, ehirlerin
gnahlar ve ktlklerine kar ortaya konmutu. imdi ise yeni bir
fikir gndemdeydi: Amerika Cenneti. Avrupa ehirlerinden gelen
eytan gler tarafndan igal edilmiti. Aristokrasinin, lxn ve
kltrn tenkidi imdi, ehir hayatnn ve ehirlerin eletirisi iinde
zetleniyordu. Yeniden canlandrc byk din hareketler, Hudutta
balam, ehirleri ancak daha sonra etkilemiti. Bizzat, ehirlerde
"yeniden canlandrc h areketler" zengin ve kltrl halktan
ok, fakir halk arasnda daha poplerdi. Temel fikir, dinin sona
ermesini salayann, ehirlerin ktlkleri, zellikle Avrupai
Aristokrat tabakaya zg, sarholuk ve sefahatin neden olduuydu.
nk, cehennem, mevcuttu ve uzun zamanda kalacakt. (The way
of Europe)^16\
15- a.g.e.jS.93.
16- Sanford, s.109.
104
ortaya karmaya elverili olduu midini gstermektedirler. phesiz
sadece hayat deil; yeryz cenneti olarak telkki edilen bu ktada
herey, daha byk daha gzel ve daha gl olacaktr.
Eden bahesine benzer olarak tasvir edilen yeni-Ingilterede
keklikler, o kadar byk kabul edilmitir ki, umaya gleri
yetmemektedir ve Hindiler koyunlar gibidir^17*. te Menei din
olan bu Amerika bykl de en bilinli zeklar tarafndan bile kabul
edilmitir.
Yeni bir hayata "yeniden dou ve bir gelecek midi (sadece en
iyi ey deil ayn zamanda mutluluktu) genlik iin Amerikan klt
iinde kendini bulmaktadr. Charles L. Sanford'a gre, Amerikallar
sanayiletiinden beri, gn getike kaybolmu susuzluklarn
ocuklarnda aramlardr. Ayn yazar, yenilik iin duyulan heyecan,
ncleri F ar W es'e doru takip etti ve otoriteye kar ferdiyetilii
glendirdi. Ancak, tarih ve gelenek karsnda Amerikan
saygszlnn kristallemesine de katkda bulundu*'18\
Burada, Amerika'ya ilk gelen nclerin mesihi eskatolojilerinin
ekil deiiklii konusundaki mahedelere son verebiliriz. nk,
Atlantik tesi yeryz cenneti arayndan hareket ederek, Amerika'nn
ilk kaiflerinin, "ku rtu lu tarihi iinde oynadklar nemli roln
nasl bilincinde olduklarn grm olduk. Yine yeryz cennetinde
assimile olduktan sonra Amerika, Avrupada baarsz olan reformu
puritainlerin orada tamamlamak zorunda olduklar, imtiyazl bir yer
haline geldiini rendik. Nihayet, Amerika'ya g edenlerin
kendilerini, nasl Avrupa cehenneminden kurtardklarn ve yeni
dnyada nasl yeni bir dou beklediklerini grdk. Yine modem
Amerika'nn, bu mesih mierin, cenneti bulma imkanna inancn ve
bu imann genlikte ve akln, ruhun sadelii iinde olmann, hangi
noktaya kadar sonucu olduunu da grdk.
Bu konudaki inclemeyi uzatabiliriz ve lkenin endstrilemesindeki
Amerikan elitlerinin uzun mukavemetini ve ziraatn faziletleri
konusundaki heyecanlarn da ayn yeryz cenneti zlemi ile
aklandn gsterebiliriz. ehirleme ve endstrileme her yerde
105
zafere ulat zaman bile, ilk ncler tarafndan kullanlan kiiler ve
gzde resimler prestijlerini muhafaza etmilerdir. ehirlemenin ve
sanayilemenin zaruri olarak ktlk, fakirlik ve detlerin yok
olmasn dourmamas iin fabrikatrler, kiliseler, okullar,
hastahaneler yaptrarak insanlk sever faaliyetlerini on katna
karmlardr. Bunun iin ne pahasna olursa olsun, ilmin, tekniin,
sanayinin, ruhi ve dini deerleri tehditten uzak olduunu, bilakis onlar
zafere ulatrdn ispat etmek gerekecektir. 1842'de "The paradise
w ithin the R each of AH M en, by power o f N ature and
M achinery" (Doann ve makinenin gc ile, tm insanlarn
ulat cennet) isimli bir kitap yaynlanmt. ehirleri terkederek,
rahat, lks mahallelere yerleme ve cennetsel manzaralar tanzim etme
eklindeki ada temaylde bir nevi cennet zlemi, ecdadn yaad
tabiat keif ruhu, bulunmaktadr.
Fakat burada sz konusu olan, Amerika mesihilik idealinin ekil
deitirmesinin bir analizini sunmak deildir. Burada zerinde
durulmas gereken konu, eskatolojik bir misyona sahip olma inancdr.
zellikle, ilk Hristiyanln olgunluunu yeniden bulmak ve
yeryznde cenneti restore etmek inancdr. phesiz bu inan, kolayca
unutulacak cinsten deildir. Amerikann kltrel ve politik ideolojisi
olarak, gnmzde orta Amerika'nn davran, hl yeryz cennetini
restore etmeye davet edilmi olduu eklindeki pritainlerin inancnn
sonucunu yanstmaktadr.
106
kompozisyon edilen ok gzel bir hikye var. Orada Nathaniel
Hov/orne eski aristokratik ailelerin muhteem armalar olan
roblann, krallk assn eski bir messesenin dier sembollerini ve
edebiyatn, Avrupa felsefesini ykan kozmik sevin ateinin
vizyonunu takdim etmektedir. Ba din grevlisi "im di, ok
eskinin dncelerinin yknden kendim izi kurtaracaz"
diye b e lirtiy o rd u /19^ Yine The House of the seven Gables
(1850) (Yedi atl Ev) isimli eserdeki ahslardan birisi olan
Holgrave yle haykryordu: "B u gem iten hibir zaman
kurtulam yackm yz? O, zam anm zn zerinde bir devin
cesedi gibi oturm aktadr!"
"O, llerin kitaplarm okumamzdan onlarn akalarndan
glmemizden ve onlarn heyecanlarndan alamamzdan ikayette
bulunur! Holgrave'in szcs olan Hawthorne kamu binalarnn
(Hkmet kona, mahkemeler, ehir otelleri ve kiliseler gibi) ta ve
tula gibi olduka dayankl maddelerden yaplm olmasna esef eder.
Bunun iin bunlarn her yirmi ylda harabeye dnmesinin iyi
olacan iaret ederek, insanlarn, bu binalarn sembolize ettii
kurumlan reforme etmelerini ve incelemelerini tevik eder. (Bak
gemi eser, s.18-19).
Gemi tarihe ait olan ayn kzgn fke, Thoreau'da da
grlmektedir. Herey, btn deerler ve gemie ortak olan btn
semboller atele yok olacaktr. Bugnn ngiteresini, ok sayda
baajla seyahat eden yal bir bey gibi dnyorum. Bu iporta mal
bagajlar, onda uzun hayat boyunca birikmi ve onlar yakma
cesaretini kendinde bulamamtr (ayn eser, s.21-22). Lewis,
Amerikal Adem imajnn ne kadar srarl olduunu ve insanln,
amerika'da tarihi sfrdan yeniden balatma fikrine ne kadar derin
inandn gsteriyordu.
Yine devrin birok yazarlarnda, kamufleli ekilde Adem zlemi
yaamtr. Thoreau," Ademe has hayatn" neyi ifade ettiini
harkulade bir ekilde aklamaktadr. O, glde yapt sabah
19- Lewis tarafndan sh, I4'de zikredilmitir. Daha 1789'da Thomas Jefferson, Parist'ten
yazlan bir meklupda aka Toprakdan yararlanma hakknn canllara ait
olduunu, onun zerinde llerin ne yetkisinin ne de hakknn bulunmadn
aka belirtiyordu" s.16.
107
banyosunu " d in b ir e k se rsiz ve y ap t ey lerin en
iyisinden biri olduunu" dnyordu (s.22). nk onun iin
bu banyo yap, bir yeniden dou merasimi idi. Thoreau'ya gre,
ocuklarn aknn Adem'e has bir karakteri vard. nk ona gre, her
ocuk dnyaya yapaca byk kefin bilincinde olmadan yeniden
balyordu.
Esasnda, Adem'e olan bu zlem, tarihe mukavemet eden, vcudun
ve hayatn kutsalln ycelten, arkaik bir zihniyet tipini
yanstmaktadr. Ademe has ozanm ozan diye adlandrlan Whitman,
vucudunun gzel kokusunun "duadan" ve bann kiliseden, ncilden
ve btn iman itiraflarndan (s.43) daha deerli olduunu aklyordu.
Lewis, hakl olarak "eer bir eyi bir baka eyden daha ok
yceltirsem bu benim kendi bedenimin yaylmas olacaktr veya "
ierde ve darda ben tanrym ve neye dokunursam benkutsalm
" T r n d e n tam o larak vecdi b ir ilnn iinde" "A dem 'e
zg bir kendini severlii" itiraf ediyordu. phesiz bu ilnlar
bize birtakm tantrik metinleri hatrlatyordu. Lewis, Whitman'da
paradogmatik bir konu buluyor. yleki, gemi lmtr. Artk o,
bir cesettir. Fakat W hitman'a gre gemi, ylesine silinerek
tketilmitir ki artk o tamamen unutulmutur, (s.44) Whitman ve
arkadalar, insann yeni bir cemiyette, yeniden domu olduu
"genel midine" itirak ediyorlard ve Lewis'in dedii gibi "n san
rk , A m e rik a d a yeni b ir h a re k e te b alam t." (s.45).
Whitman, bu mutlak balangc yani bu ana saplanty iddetle ve
parlak bir ekilde ifade ediyordu. O, okyanusun kysnda yrrken
Homferei ezberden okumay seviyordu (a.g.e.,s.44). nk Homfere,
balangca aitti. O, tarihin bir rn deildi. A vrupai iiri o ihdas
etmiti.
Fakat, cennete ait mitolojinin bu yeni ifadesine kar da
reaksiyonun olumas geikmedi. William'n ve Henry'nin babas yal
Henry James aka "H av v a'n n A dem 'e yapt ilk ve en
b y k hizm et, onu cen n etin d n a atm o lm a sd r" .
(a.g.e.,s.58). Baka bir ifade ile, insan, ancak ceneti kaybettikten
sonra, kendi kendisi olmaya balamtr. Yani, ancak bundan sonra o,
elde edilebilir, kltre ak, olgunlaabilir, dnyaya, hayata ve insan
varlna yaratc bir tarzda bir anlam ve bir deer verebilir hale
gelmitir. Fakat, cennete ve Amerika insanna ait olan bu zlemden
108
gzn amann tarihi, bizi, tartma konumuzdan ok uzaklara
gtrecektir.
20- Alfred Metrcua, Les messies de I'Amerique du Nord (Archives de Sociologie des Re
ligions, 4.1957, s.108-112) s, 109.
21- Egon Schaden, Der paradiesmythos im Leben der Guarani-Fndianer (Sladen-
Jahrbuch, 3. so Paulo, 1955, s.151-162) s.151.
22- Alfred Metraux, s.109.
109
Nimeundaju, guaranis kabilelerinin "ktlksz yer" aramaya
ynelik masals seyahatler konusunda ok zengin bir belge sunmutur.
Alfred Metraux ve Egon Schaden daha sonra bilgilerimizi tasrih
etmiler ve tamamlamlard/23^. Cennetin kollektif aray olay, drt
asrdanberi devam ediyor ve sphesiz yeni dnyann en garip din
fenomenleri arasnda yer alyor. Hakikaten 1912'de Nimuendaju
tarafndan tasvir edilen olaylar gnmzde bile devam etmektedir.
Fakat sadece birtek guaranis kabilesi olan Mba, douya doru daima
cenneti aramakta, dierleri ise cennetin krenin merkezinde ve
Zenithde bulunduuna inanmaktadrlar^.
Cennetin topografik ve yerinin muhtelif tesbitleri konusuna
yeniden dneceiz, imdilik btn tupi-guranis dinninin aadaki
karakteristik, izgilerini belirtelim: Bu dinde, amanlar ve Kahinler
nemli rol oynamaktadrlar. Bunlar baz ryalar ve mkaefeler
sonucunda, ktlkten arnm lkeye seferleri balatp, idre
ediyorlar. Cennet arama ihtirasnn kemirmedii kabilelerde bile
amanlar, tamamen cennetle ilgili baz imajlar yapar yapmaz kolektif
heyecan meydana getirmeye muvaffak oluyorlard. XVI. asrda bir
jizvit T upinam baslar konusunda yle yazyordu: " a m a n la r,
23- Curt Nimuendaju, Die sagen von der Erschaffung und verichtung der welt als
grundlagen der Religion der Apagocuva-Guarani" (zeitschrft fr Etnologie, 46,
1914, s.284-403, Alfred Metraux, Migrations historigues des Tupi- Guaranis
(Journal de la Societe des Americanisles, N. s. 19,1927, s. 1-45); id., The Guarani
Bureau o f American Ethnology, Bulletin 143; Handbok of south american tndianas,
Vol. III, 1948, s.69. 94; id, *The Tupinamba (ibid, s. 95-133); Egon Schaden,
Der paradiesmythos im Leben der Guarani-Indianer (cf. not 21); Aspectos Funda-
menlais da Cultura Guarani (Universidade de So paulo, faculdade de Filosofia,
Ciencias e Letras, Baletim N: 188, Sao paulo, 1954, s.185-204; ch. X, O mito do
paraiso na cultura e na vida guaram); id, Der Paradiesmiythos im Leben der Guara-
ni-tndianer (XXX th International Congress o f Americanists, Cambridge, 1952,
s.179-186). Yina bak. Maria Isaura pereira de querioz, L'nfluence du milieu sociale
interne sur les mouvements messianiques bresiliens (Archives de sociologie des
Religions, 5,1958, s.3-30 ; Wolfgang H. Lidig, Wanderungen der Tupi-Guarani
und Eschatologie der Apapocuva, Guarani (n Wilhelm E. Mhlmann, Chiliasmus
und Nativismus, Berlin 1961, s.19-40); Rene Riberio, Brazilian Messianic Move-
ments n: Millenial Dreams in Action, edited by Sylvia L. Thrupp, The Hague,
1962, s .55-69.
24- Egon Schaden, Der paradiesmythos im Leben der Guarani-Indianer, s, 152; Aspectos
Fondamentais, s.186.
110
y erlileri alm am akta, ta rla la ra gitm em ekte ikna etm i
ler ve o n lara m ahsulun kendi bana biteceini, yiyecek
lerin onlarn kulbelerini dolduracan, b ellerin topra
tek bana sreceini, o klarn m al sahiplerini kovacan
ve ok sayda dm an esir edeceini vadetm iler ih tiy ar
larn genleeceini h ab er v erni-lerd ir"^25*. Orada, altn
an cennetsel belirtileri itiraf ediliyordu. Onun geliini hzlandrmak
iin yerliler btn dind faaliyetlerden vazgeiyorlar gece ve gndz
kahinlerinin rehberliinde dans ediyorlard. leride greceimiz gibi,
dans, extaz olayna ulamann en azndan tanrya yaklamann en etkili
vastasyd. <
Baka arkaik halklardan daha fazla Tupi-Guaranis'lcr, amanlarn
ryalarnda "T a b ia t st v arlk larn " icra ettikleri vahiyleri
almaya arzulu idiler. Dier komu kabilelerden, Tupi-Guranis'ler,
cenetin elde edilmesinde vazgeilmez iaretleri faydal bir zamanda
almak iin, tabiat st dnya ile daim temas halinde kalmaya daha
ok gayret sarfediyorlard. ite, bu garip dini duygu, bu cennet
saplants, Tanrsal mesajlar zamannda kefedememe korkusu ve
netice itibari ile yaknda olacak olan Kozmik felkette kaybolma riski
hep buradan kaynaklanyordu.
D nyann Sonu:
Bu sorularn cevabn bize, mitoloji vermektedir. Hala Brezilyada
yaayan btn guranis kabilelerinin mitolojilerinde, nceki yeryzn
tamamen ykan bir tufan veya yangn gelenei mevcuttur. Bu felket,
yakn bir gelecekte tekrar edilecektir. Gelecekte vuku bulacak olan bu
felakete iman, yine de dier tupis gruplarnda nadirdir/26* Bunu bir
Hristiyan tesiri olarak telkki edebilir miyiz. phesiz ki hayr. Buna
benzer fikirler baka birok arkaik toplumlar tarafndan da kabul
edilmitir. Ancak baz hallerde, kozmik falketin yalnzca mazide vuku
u
bulup, bulmadna veya gelecekte ayn ekilde tekrar edileceini
tayinde glk ekilmektedir. nk ilgili dillerin grameri gemii
gelecekten ayrd etmiyor^27). Nihayet tu k u m a mitolojisini
hatrlatmak gerekir. Bu mitolojiye gre, felket medeniletirici
kahraman Dyoi'un ii olacaktr. Beyaz Hristiyanlarla temas sonucu
kabile geleneklerinin bozulmas ile Dyoi harekete uramtr. Bu
inan, ksmen Guaranislerin inanc ile mukayese edilebilir. Oysa,
Hristiyan kkenli beyazlarn kltrel tesirleri ile pek yaknda
dnyann sonunu iln eden mitolojiyi kabul etmek gtr.
Her ne ise, dnyann sonu muhtelif guaranis kabileleri tarafndan
ayn ekilde tasavvur edilmitir. M bas'lar ok yaknda bir tufan,
yangn veya yeryzne sonsuz ekilde uzanacak bir karanlk
beklemektedirler. Nandevas'lar yerin yarlmas ile meydana gelecek
bir felket beklem ektedirler. Burada yeryz bir plak gibi
tasarlanmtr. Nihayet, Kaiovas'lar, dnyann sonunun, canavarlar,
uan atlar ve ateten oklarla avlanan maymunlar tarafndan
getirileceini hayal ediyorlard1-28). aret etmekte yarar vardr ki,
cennetin aranmas ve temsili dorudan doruya gelecekte vukubulacak
olan felketin korkusu ile ilikili idi. Gler dnyann sonundan nce
ktln olmad bir yere ulama midi ve arzusu ile balatlmt.
Farkl guaranis kabilelerinin "cennete verdikleri isimler bile,
cennetin, evrensel felketten masum olduu yegane yer olduunu
gsterm ektedir. N a n d e v a sla r onu " y u y -n m i m b y re "
"saklanlan yer" olarak adlandryorlar. Yani, felket boyunca bir
snak bulunabilen yer. Yine cennet, "yuy-m ara-ey" "ktln
olmad yer" veya sadece yay "G k" olarak isimlendirilmitir.
Buna gre "cennet" korkunun olmad yerdir. Orann skinleri ne
alk ve hastalk ne de lm tanrlar^29).
Bir mddet iin cennetin yaps ve ona ulamann vastalar
konusuna geri dneceiz. Fakat, nce, Guranis'lere gre, mutlaka
dnyann sonuna gtren sebepler zerinde durmamz gerekmektedir.
Yahudiliin ve Hristiyanln paylatktan ok yaygn bir inancn
112
aksine, dnyann sonu, insann gnahndan neet etmemektedir.
Guaranislere gre, nsanlk ve yeryz yaamaktan, almaktan
yorulmu bunun iin, istirahat arzu etmektedir.
Nimundaju, dnyann yok olmas konusunda Apapocuvas'larm
dncelerinin "yerli pessimizmi"diye adlandrd eyin bir rn
olduunu dnmektedir/30* Ona bilgi verenlerden biri yle diyordu:
" B u g n y e ry z y a ld r. A rtk rk m z oalm a-
y a ca k tr. l leri te k ra r greceiz. K a ra n lk la r decek,
y a ra sa la r bize dokunacak ve biz hal yeryzndeyiz. By
lece, nihayeti bulacaz"(31* Burada sz konusu olan kozmik bir
yorgunluk ve evrensel bir tkenmedir. N im eundaju , ayn ekilde
bir am anm okulu tecrbelerini nakletmitir. yleki, yce Tann
olan N anderuvuvu'nun yannda am an, extaz halinde iken, yerin,
yaratklarna son vermesi iin Rabbe yle yalvardn iitmiti:
"Y ery z , ben t k en d im diye in liy o rd u . Paraladm
cesetlere k arn m to k tu r. Ey b aba, beni istira h a ta brak.
S u la rd a , y a ra tc y a , k e n d ile rin e is tira h a t verm ek iin
y alvaryordu. A alar, btn ta b ia trda ayn eyi yapyor-
lard,,(32)
Nadiren de olsa, etnografik literatrde kozmik yorgunluun ve
niha istirahat zleminin heyecan verici ifadesi ile karlayoruz.
Gerekten, 1912 ylnda Nimuendaju tarafndan karlalan yerliler,
cennet arama peinde, veya drt asrdanberi srekli, danstan ve
serserice dolamaktan bitkin hale gelmilerdi. N im u e n d a ju ,
dnyann sonu fikrinin yerli bir fikir olduuna inanyor ve onun
hrstiyanln tesiri ile olutuunu kabul etmiyordu. Yine o,
G uaranis'lerin bedbinliini, Portekiz fethinin sonularndan biri
olarak; zellikle, esir avclan tarafndan balatlan korkunun sonucu
olarak kabul ediyordu. Baz bilginler Nimuendaju'nun yorumunda
pheye dmlerdi^33*. Gerekten Nimuendaju'ya "yerli bedbin
lik" olarak adlandrd eyin, kklerini, ilkeller arasnda son derece
30- Curt Nimeundaju, Die Sagen von der Brschajfung Und Vernicktung der Welt, s335.
31- a.g.e., sJ39. .
32- a.g.e., sJ35.
33- Bak, Wolfgang H. Lindig, Wanderungen der Tupi-Guarani, s 37.
113
yaygn olan bir inan iine kadar uzatp uzatmad aadaki ekilde
zetlenip zetlenmedii sorulabilir: Dnya, mevcut olan basit olayla
bozulmaktadr ve peryodik olarak da yemlenmektedir. Yani, yeniden
yaratlmaktadr. yleyse yeni bir yaratln gereklemesi iin,
dnyann sonunun gelmesi zaruridir^.
Muhtemelen buna benzer bir inan, Portekiz fethinden ve
Hristiyanlk propagandasndan nce, Apapocuva-Guaranisler
tarafndan paylalmt. Fetihlerle gelen ok, sefalet ve zdrap dolu
bir dnyadan kama arzusunu artrm ve arlatrmtr. Fakat bu
arzuyu yaratanlar Portekiz fatihleri olmamtr.
Dier birok arkaik topluluklar gibi Guaranislerde, temiz, taze
zengin ve mutlu bir kozmoz'da yaamak istemektedirler. Onlarn
aradklar, ilk zafer yllan ve mutluluu iinde yeniden kurulan
dnyadr. "K tiksz dnya" veya Nandenin evi (B y k
annemiz) bu dnyada mevcuttu. O, okyanusun br tarafnda veya
yeryznn merkezinde idi. Ona, glkle ulalrd. Fakat o bu
dnyada bulunuyordu. O, tabiat st trden olmasna ramen (nk
o, cennete ait bir takm boyutlar ihtiva eder) " k t i k s z
yeryz br dnyaya ait deildir. Onun grnmez olduu
sylenemez. Ancak o, ok gizlidir. Oraya, ruhda deil, bedende ve
kemikte varlr. Onun aranmas iin teebbs edilen kollektif seferlerin
tamamen hedefi udur: Kozmozun tkendii, yenilenmedii ve iddetli
sonunu bekledii srada, dnyann yklmasndan nce "ktiksz
yere ulamak, cennete yerlemek, mutluluktan yararlanmak.
114
gayri mahhas (n concreto) olarak ulaabiliyorlard. yleyse cennetin
paradaksol bir karakteri vardr. yleki: Bir yandan o, bu dnyann
tersini temsil etmektedir, (temizlik, hrriyet, mutluluk, lmszlk,
v.s.) dier yandan o muahhasdr. Spiritel deildir. Hatta bu dnyann
bir parasn tekil etmektedir. nk o, bir realitedir ve jeografk bir
hviyete sahiptir. Baka bir ifade ile cennet, Tup-Guranis yerlileri iin
" b a la n g la r n m k e m m e l ve te m iz " dnyasn temsil
etm ektedir. Balang zamannda bu dnya, Tanr tarafndan
tamamlanmt ve orada bu gnk kabilelerin atalar, birtakm
tanrlarn ve kahramanlarn "hsm l" iinde yayorlard.
Gerekten, cennetin orijinal mitolojisi, okyanusun ortasnda bir
eit "o k m u tlu la r a d a sn d a n " bahsediyordu. Orada lm
bilinm iyordu.. Ona, bir ip veya baka benzer vastalar ile
girilebiliyordu. (Burada yeri gelmi iken ip, sarmak veya merdiven
resimelerinin bir varlk eklinden bir baka varlk eklini, din d
dnyadan, kutsal dnyaya geii ifade etmek iin sk sk kullanldna
iaret edelim).
Balangta bu masal adas lmszl elde etmek iin aranyor
ve Tanrlarla spiritel cemaat halinde yaamaya gayret sarfedliyordu.
Yakn olan kozmik felaketin nnde bir iltica yeri olarak aranm-
yordu^35\ Daha sonra, cennet mitolojisinin, dnyann sonu ile ilgili
deiimi meydana gelmitir. Belki de bu, jizvitlerin tesiri sonucu
olmutur. nk Guaranis'ler de dier ilkel kabileler gibi dnyay ok
eski buluyorlar, yklp yeniden yaratlmasn dnyorlard^.
G uaranis'lerin dininin " te m e l k a v ra m cennete, gayr-i
mahhas (in concreto) atfedilen inancndan kaynaklanmaktadr. Bu
kavram, Aguydje ifadesi iinde senteze ulamtr. Bu ifade "yce
m u tlu lu k " " m k e m m e llik " ve " z a fe r" kelim eleri ile ifade
edilebilir. Guaranisler iin "aguydje" btn insan varlnn hedefini
tekil etmektedir. A uydje yi elde etmek demek, tabiatst dnyada
cennetsel mutluluu mahhas bir ekilde tanmay istemek demektir.
115
Fakat bu tabiatst dnyaya lmden nce ulalabilir, dini yasay ve
geleneksel ahlk takib etmek kayd ile oraya, kabilenin herhangi bir
yesi ulaabilir.
Schaden'in yeni almalar sayesinde, muhtelif guaranis'lerin
nezdinde, cennetin temsili ile ilgili olduka ak birtakm bilgilere
sahip olabiliyoruz Mesel, Nandevas'larda iki ayr anlay vardr:
Biri, uzun zaman nce ge balam ve "ktlk olmayan yeri"
bulamamlardr. Dieri ise, byle bir seyahata teebbs etmemi olan
Nandevaslara aittir. Bunlar, cenneti aramlar ve onu bulamamlardr.
Artk bunlar cennetin, okyanusun tesinde bulunduunu dn
memektedirler. (Sahile ulatktan sonra uzun zamandan beri serserice
dolamay terketmilerdir). Onlar, cenneti, Zenith'e yerletirmiler ve
ona lmden nce ulalamayacan dnmlerdir. Okyanusa doru
benzer seyehatlar iinde maceraya atlmayan dier Nandevas halklar,
dnyann atele yklacana adandna inanyorlar. Fakat felketin
yaknda olacana inanmyorlar. ltica yeri, okyanusun ortasndaki
" m u tlu la r A das" eklinde te lk k i e d ilm itir. D a n sla r,
a rk la r iinde baz rit e lle r ic ra etm ek arty la insan,
bedenle ve kemikle "A daya" ulaabilmektedir. Yani, lmden
nce fakat, yolu tanmak gerekmektedir. Ancak bu bilgi bugn
tamamen kaybolmutur. Eski zamanlarda yol bulunuyordu. nk,
medeniletirici kahraman olan Nanderykey'e gven vard. Bu kahraman
bizzat insanlarla karlamaya geliyordu ve onlara cennetle ilgili adaya
doru rehberlik ediyordu. Bugn ise, cennet lmden sonra sadece
"ruhla" kazanlmaktadr.
Egon Schaden'e bir aman tarafndan verilen bilgilere gre
"cennetle ilgili A da" yerden ok, ge benzemektedir. Ortada,
byk bir gl bulunmaktadr. Ve gln ortasnda ok yksek bir Ha
bulunmaktadr. (Ha, ok byk bir ihtimalle bir Hristiyan tesirini
gstermektedir. Fakat ada ve gl yerli mitolojiye ait grnmektedir.)
Ada, meyve ynnden zengin ve orann sakinleri almadan,
vakitlerini dans ederek geirmektedirler. Asla lmemektedirler. Ada,
ller lkesi deildir. ok eskiden len insanlarn ruhlar buraya kadar
gelmekte ve fakat yerlememektedirler. Onlar seyahata devam
etmektedir. Esiri zamanlarda, Adaya kolayca gelinebiliyordu.
116
Schaden'in toplad dier bilgilere gre deniz, iman olanlarn nnde
ekilmekte ve onlarn zerinde yryebildikleri bir kpr tekil
etmektedir. Adada lnmez. Buras, bir "kutsal yer" idi^38*.
Mbas'lardaki cennet tasavvuru daha ilginti. Bunlar, "ktlk
olmayan yeri" arayan ve daima sahile doru ynelen tek guaranis
grubuydu. Guranis halklar arasnda, cennet mitolojisinin e nemli
rol oynad halk Mbas'lard. Bu olay olduka anlamlyd. nk,
Mbas'lar hibir zaman Jizvit misyonererinin tesirine maruz
kalmamlard^39*. Mbaslann cenneti, gelecek felkete kar "emin
bir barnak olarak tasavvur edilmemitir. Oras, efsanevi bir bahe
meyvalar ynnden ve av ynnden zengindir. Orada insanlar, yeryz
hayatlarna devam ederler. Oraya, geleneksel kurallara uygun olarak
yaanm dindar, drst,bir hayatn sonunda ulalabilir.
117
tarafndan davet edildiklerinde onlar, amann ge sk seyehaerinde
katettii yolu izmilerdi^40*. Btn guaranis topluluklar kendilerinden
tapedja olarak, yani, "seyyah ve hac topluluu" o la ra k
bahsederler. Dua ile birlikte if edilen gece danslar ve btn bu
dualara, " T a n rla ra k a d ar ulaan" yollardan bakas deildir.
Schaden'e bilgi veren biri "yol olm adan, arzu edilen yere
ulalam az" diyor^41*.
yleyse, Kaiovas'lar iin, tanrlar dnyasna doru olan yol, btn
onlarn dini hayatn sembolize etmektedir. Tanrlarla iletiim kurmak
ve kaderini ikmal iin insann bir yola ihtiyac vardr. Ancak kriz
dneminde bu yol arama olay, dnyann sonu ile ilgili unsurlarla
dolmutur. O zaman cennete gtren "yolu" acele bulmak iin gece
ve gndz dans edilmektedir. lgnca bir tarzda dans edilir. nk
dnyann sonu yakndr ve kurtulu ancak cennette olabilmektedir.
Fakat, daha az dramatik olan dnemlerde geri kalan zaman iinde
" y o l" Guaranis'lerin hayatnda merkez rol oynamaya devam
etmektedir. Tanrlarn yaknna gtren yolu arayan ve takip eden bir
Guarani, yeryznde misyonunu ifa ettiini dnr.
118
krizi iinde bulunan kabilelerle bir iimiz yok. Bu kabileler iki
asrdanberi, mesihi ve profetik haraketlerle peryodik olarak
sarslmlardr. Guaranislerin kltr ne cemiyeti bozulmamtr ne de
Hybridis6 olmutur.
phesiz bu olay, genelde mesihi ve profetik hareketlerin
anlalmas iin neticesiz kalmamtr. Hakl olarak mesihi
hareketlerin abas ve akm iinde, ekonomik, sosyal ve tarihi
muhtevann nemi zerinde ok srar edilmitir. Kriz dnemlerinde
zellikle derin dnyann sonu, kozmik yenilenme yahut altn a
beklenmektedir. Bunun iin an sefalet, hrriyetten yoksun olma ve
btn geleneksel deerlerin yklmas ile tahrik edilen mitsizlie
kar savunma yapmak iin, dnyada cennetin yakn olduu iln
edilmektedir. Tupi-Guaranis'lerin durumu bize bir takm kollektif
btnlerin ise, sosyal krizlerin dnda, enet aramaya veya asrlar
boyunca cennet aramaya yneldiklerini gstermektedir. Daha nce
iaret ettiimiz gibi bu cennet, daima tamamen spiritel plnda
tasavvur edilmemitir. Bu cennet gerek dnya olan bu dnyaya aittir.
Ancak, imanla deimitir. Guaranisler, dnyann balangcnda
yaayan mitolojik atalar gibi yaamay arzu ediyorlard. Yahudi-
Hristiyan terminoloji ile ifade etmek istersek cennetten kovulmadan
nce Ademin cennette yaad gibi yaamak istiyorlard. Burada,
sama ve garip bir fikir sz konusu deildir. Tarihlerinin belli bir
dneminde baka birok ilkel topluluk, yaratln ilk gnlerini
peryodik olarak geri getirmenin, yine, zamann kemirmedii, tarihin
aalk yapmad zaman gibi, aydnlk ve mkemmel bir dnyada
yaamnn mmkn olduuna inanmlardr.
119
vn
G R T R EN L ER VE MODERN DNYA
1- Bak. M. Eliade, Naissances rhystigues, Essai sur guelgues types d' initiation, Paris,
1959.
120
sadece bir tek cinse tahsis edilmilerdir ve srlar konusunda ok
kskandrlar. Gizli derneklerin byk ounluu erkek olmasna
ramen, ayn ekilde W eiberbndeler de mevcuttur. Fakat, antik
yakn douda ve Akdeniz dnyasnda her iki cins de (erkek ve kadn) sr
demeklerine girmilerdir. Bunun iin, tipleri biraz farklda olsa Dou-
Yunan sr demeklerini de "Gizli Dernekler" kategorisi iine dahil
edebiliriz.
3- nc giri merasim tipi ise mistik temayl ifade eder. Yani,
ilkel dinler seviyesinde, tabib-m an veya aman temayln gsterir.
Bu nc giri merasiminin tipik ynlerinden biri, kiisel din
tecrbeye atfedilen nemde bulunmaktadr. Gizli cemiyetlerin giri
merasimleri ile amanik giri trenleri gerekte birbirine olduka
yakndrlar. amanik giri trenlerinde ok nemli olan bu vecd
unsur, bunlar birbirinden ayrmaya yardm etmektedir. Yine ilave
edelim ki btn giri trenlerinin arasnda yapsal bir tesand
mevcuttur. Birbakma btn giri trenlerini birbirine benzeten de bu
yapsal tesanddr.
121
ortaya konmas (bull-roarers, tabiatst varlklarn resimleri v.s) da
ayn ekilde bir giri denemesi tekil etmektedir. Birok durumlarda,
erginlik trenleri, sembolik bir dirilmeye mteakip bir lm,
iermektedir. Zaten baz Avusturalya kabilelerinde kesici diin
sklmesi, cemaata yeni alnan yenin lm olarak yorumlanmtr.
Ayn sembolizm hala, snnet olaynda daha ak olarak grlmektedir.
allklarda tecrid edilen yeni cemaat yeleri, hayaletlere
benzetilmilerdir. Bunlar, parmaklarn kullanamazlar ve llerin
ruhlarnn yapt gibi yiyecekleri dorudan doruya az ile almak
zorundadrlar. Bazan da, onlar, hayaletlere benzetilmek iin
yalanmaktadrlar. Bunlarn kapandklar kulbeler bir canavara veya
bir su hayvanna benzemektedir. Cemaata dahil edilmek istenen
erginlik andaki kiiler kendilerini, canavar tarafndan yutulmu ve
onun karnnda "yeniden d o acaklar" veya " d irile c e k le ri"
zamana kadar kalacaklarna inanmaktadrlar. nk, giri lm, ya,
cehenneme ini (descensus ad inferos) yahut A nneden dn?
(regressus ad uterum ) ve dirilme olarak anlalm bazan da
"yeniden dou" olarak yorumlanmtr. Birok hallerde de cemaata
yeni kabul edilmek istenen ergin, sembolik olarak gmlr, bylece,
gemi hayatlarn, aile ilikilerini, isimlerini, dillerini unutmu ve
hereyi yeniden renmek zorunda imi gibi telkki ederler. Bazan ise,
giri denemeleri gerek bir ikence haline dnmektedir.
G izli C em iyetler:
Avusturalyada olduu gibi Arkaik dzeydeki kltrde erginlik giri
treni, btn adaylarn ulaamad, "ok derecelik" ih tiv a
etmektedir. Bu, kutsaln, ilk aklamalarla tkenmiyeceini
gstermektedir. Tecrbenin ve din bilginin derinlemesi, cemaatn
dnda zel bir temayl veya bir irade ve zeka gc istemektedir. Biz
burada, amanlar ve hekimler organizasyonu kadar gizli cemiyetlerin
tezahrn de aklayacaz. Gizli bir cemiyete giri erkan, kabilevi
girilere tamamen uygun dmektedir. Yani, ieri kapanma, ikence,
giri denemeleri, lm ve yeniden dirilme, yeni bir isim empozesi,
gizli bir doktrinin ifas, zel bir dil retme v.s. gibi. Bununla
beraber, gizli cemiyetlerdeki birka zel yenilie de iaret edebiliriz.
yle ki: Gizli kapitalin rol, giri denemelerinin sertlii, Ata
122
kltlerinin stnl (maskelerle kiiletirilmi) ve trenlerde yce
varln olmay, W e ib e rb n d e 'n in olduu her yerde giri,
verimlilik, gebelik ve doumla ilgili aklamalar takib eden birtakm
zel denemeleri ihtiva ediyordu.
Giri merasimi ile ilgili lm ayn zamanda tabi insann yani
kltrsz insann sonunu belirtmekte ve yeni bir hayat modeline
geii gstermektedir. Yani, sadece, dorudan doruya bir realite de
deil, dncede domu olan bir varlk ekli. O halde, giri lmleri
ve dirilmeleri, mistik srecin tamamlayc ksmn tekil etmektedir.
Bu mistik srele, Tanrlar veya mitolojik atalar tarafndan vahyedilen
modele gre biimlenmi, bir baka ey olunmaktadr. Bu demektir ki,
nsanst varla benzenildii lde hakiki insan olunmaktadr.
Arkaik zihniyetteki zeka iin girie gsterilen ilgi, " g e r e k
insann" (manevi insann) tabi srecin neticesi olmad noktasnda
yatmaktadr. O, Tanrsal varlklar tarafndan vahyedilen ve
mitolojilerde muhafaza edilen modellere gre, yal stadlar tarafndan
yaplmtr. Bu yal stadlar, arkaik cemiyetlerin manevi elitlerini
meydana getirirler. Bunlarn fonksiyonu, yeni nesillere, ya hayatn
derin anlam n gsterm ek, onlara "g ere k in san " o lm a
sorumluluunu yklenmelerine yardm etmek, dolaysile onlarn
kltre itiraklerini salamaktr. Madem ki geleneksel ve arkaik
cemiyetler iin " k lt r " , tabiatst varlklar tarafndan alnan
deerlerin bir yekn ise, "giri m erasim leri"nin fonksiyonu da,
her yeni nesle, insanst, belki de transcendantal diyebileceimiz bir
dnyaya doru ak bir dnya gstermektedir.
123
Layard'n^, W.E. Mhlmann'n*-9) E. Schlesier'in, C. A. Schmitzin^10)
kitaplarn ve makalelerini zikredebiliriz. ki Amerika iin ise, M.
Gusinde^11) nin Goeje^12^ in, J. Haeckel'in^13), W. M U er'in^ ve daha
bakalarnn almalarn sayabiliriz.
Afrika iin ise, E. Johanssen'un (M ysterien Eines B antu-
Volkes, 1925), ini, Leo Bittremieux'nn (La societe secrete
des B akhim ba, 1934) sim, ve A.M. Vergiat'nn "Les R ites
secrets des prim itifs de 1* oubangui (1946)"sm, Bemba'larda
gen kzlarn giri trenleri konusunda Audrey I. Richards tarafndan
yaplan chisungu (1956) yu ve zellikle bambara giri trenleri
126
zerinde alan Dominique Zalan'n almalann zikredebiliriz/15*
Yeni aratrmalar sayesinde imdi, ilkel giri trenleri konusunda
bol ve ak bilgilere sahip olmaktayz. Bu konuda sadece, Fugiens
giri trenleri konusundaki M. Gusinde'nin eserlerini Zahan'n ve
Andrey Richard'n, baz Afrikallarn giri merasimleri hakkmdaki
almalann, Baining'lerin giri erkan konusundaki Cari Laufer'in,
Avusturalya giri trenleri hakkndaki Piddington, Elkin ve Bemdt'in
almalann hatrlatabiliriz. Dier taraftan, muhtelif giri ekillerinin
anlalmas, Wemer Mller'in, Mhlmann'n, Zahan'n ve daha
bakalannm almalan gibi nfuz edici tahliller sonunda hissedilir
ekilde dzeltilmitir.
15- Dominique Zahan, societes d initiation bumbara (Park, 1960). Yine bak: Leopold
Walk, "Initiationszeremonien u. pubertt riten der sdafrikanischen stmme 'Antro-
pos, 23, 1928, s. 861-966) M. Planquaert, Les soc:eles secretes che les Bayaka
(Louvain, 1930), E. Hildebrand, Die Geheimbnde West-Afrikas als problem der re
ligion srvissenschaft (Leipzig, 1937); H. Rehwald, Geheimbnde in Afrika
(Nnchen) 1941).
16- A. D. Nock, "Hellenistic Mysteries And Christian sacraments" (Mnemosyme, 1952,
s. 117-213) Yine bak: Naissance mystiques'deki kaydedilen bibliyorafya iin, s.
231, N. 19, s. 233, N. 20, s. 231, N. 34.
17- Bak, Bleeker, initiation, s. 154-171, 222-231, C. Kerenyi, Eleusis: Archetypal Im -
age ofMother And Daughter (New York, 1967)
127
Hind-Avrupal topluluklardaki gizli cemiyetlere giri ve erginlik
trenlerine iaret etmek istiyoruz. Bu konuda kaydedilen ilerlemeyi^18*
renmek iin, Lily Weiser (1927) in ve Otto Hfler (1934) in
Alman toplumu zerindeki almalar Hind-Iran giri trenleri ve
m itolojileri konusundaki G. W idengren'in, Stip Wikander'in
monografileri, Alnanlarda, Romallarda ve Celtelerdeki giri trenleri
senaryosu konusundaki G. Dumezil'in eserleri akla gelebilir. Buna,
Ltinceci lim W. F. Jackson Knight'in 1936'da yaynlad kk
kitabn C um aean Gates (Oxford)i de ilave edebiliriz. O, bu
kitapda, Eneide'in VI c kitabnn giri trenleri ile ilgili unsurlar
karmaya kendini veriyordu. Yine daha yaknlarda, J. Gage, eski
Romada kadnlara zg giri trenlerinin izlerini inceliyordu^19*. H.
Jeanmaire'in gzel almas olan Couroi et Couretes (1936)'de,
zel bir zikre deer. Zavall Helenist, La saga de Thesee de,
L ycurgue sp artiate disiplininde ve T h e sm o p h o rie s'd e giri
senaryolarn yeniden ortaya koymay baarmtr. Jeanmaire'in
teebbs kenarda kalmamtr. A. Brelich, eski yunanda T ek
san d allarn girile ilgili anlamlarn bir deerlendirmeye tabi
tutmutur. Yani, tek sandal giyme detini^20*. Yine, GH Eroi Greci
(Roma, 1955), isimli kitabnda ayn yazar, Jeanmaire'in kadn giri
trenleri ve Labirintlerde These'nin nfuzunun ritel anlam
128
zerindeki grlerini yeniden ele almtr/21) Dier taraftan, Marie
Delcourt, Hephaistos efsaneleri ve mitolojilerinde birka giri treni
izgisini tesbit etmeyi baarmtr/22)
Profesr R. Merkelbach daha yeni, Roman und Mysterium in
d er A ntike (M nchen-B erlin, 1962) isimli hacimli bir kitap
neretmitir. Bu kitapda, O, grekoromen romanlarn, bir giriin,
birtakm anlatm deiiklikleri olduunu isbata kendini adamtr.
(Burada sz konusu olan (Amor ve psyche Ephesiaques veya
E th io p iq u e s'la rd r). R.. Merkelbach'a gre Isis riteli, romann
temelidir. Ona tahsis ettii uzun tenkidinde R. Turcan*23) din
anlamlara ve baz skenderiye ekoluna mensup romanlarda ortaya
kanlabilen srlara yaplan telmihlere itiraz etmez. Fakat O, bu edeb
metinlerdeki, srlarla ilgili mahhas iaretleri hatrlamalar ve klie
bolluunu tanmay reddeder. Biz burada iyi kurulmu bir iki
metodoloji pozisyonu tartm ayacaz/24) Fakat klsik Alman
filolojisinin stadlanndan birinin, Helenizmin edeb metinlerinde giri
yapsnda bir sr din tecrbesinin ehadetini bulduuna inanmas
manidardr.
21- Labyrint'in girile ilgili sembolizmi konusunda bak: Clara Gallini, "ponlinjia Dapu-
ritois" (Acme, XII, 1959, s. 149).
22- A. Metraux, op. cilt, s. 109.
23- Robert Turcan, "Le Roman" initiatique' "yeni bir kitap konusunda, R. H. R, 1963,
s. 149-199.
24- Yine bak: Beitrdge zur klassischen philologie Herausgegeben von reinhold merkel
bach (verlaganton Hain, Meisenheim an glan), Ingrid Lffler, Die Melampodie ver-
sucheiner Rekonstruktion des inhalts (1962; Udo Hetzner, Andomeda und tarpeia
(1962); GerhardBinder, Die Aussetzung des knigskindes (1962).
129
zerinde temerkz ettiklerine ahit oluyoruz. Mesel, bu konuda,
Arthur'u Balk Kral', Perceval ve kendilerini Graal^x* aramaya
vakfeden dier kahramanlar ilk plnda tutan ortaa romanlarn
hatrlatabiliriz. Ortaa uzmanlar, celt figrleri ile konular,
senaryolar ve Arthurien'Ierin romanlarnn kiilikleri arasndaki
sreklilii isbat etmilerdir. Oysa, bu senaryolarn ounluu, giri
trenleri mesabesindedir. nk, orada dier dnyann kahramanlarna
nfuzu ihtiva eden, harika eyalarn, uzun ve hareketli bir aray sz
konusudur. Bunun iin bu bilmecevari romanlar, cesaretli yorumlara
yol amtr. Mesela, Jessie L. Weston gibi prestij sahibi bir bilgin
1920de Graal efsanesinin eski giri trenlerinin izini tadn
sylemede tereddt gstermemitir/25*
phesiz bu tez, uzmanlar tarafndan kabul edilmemitir. Fakat,
Jessi, W eston'un kitabnn kltrel parlts, dikkat ekici ve
nemlidir. Bu sadece T.S. Eliot'un bu kitab okuduktan sonra The
W aste Lande isimli kitabn yazmasndan deil; zellikle bu kitabn
baars, halkn dikkatini sembollerin oalmas ve Arthurien
romanlarndaki birtakm giri motifleri zerine ekmi olmasndadr.
Bu motiflerin ve giri sembollerinin, gerek senaryolar ile muhtemel
hereit jenetik tesandn dnda, kendi varlklar ile esasl rol
oynadklarnn farkna varmak iin u kitaplarn okunmas gerekir:
Jean M arx 'm muhteem eseri olan La leende A rthurienne et
le G ra a l (P a ris , 1952), A n to in e tte F ie rz -M o n n ie r'in
monografisi olan nitiatio n und W andlung. Z u r Geschichte
des altfranzsischen R om ans in X II J a h rh u n d e rt (B ern,
1951). Baka bir tabirle onlar, muhayyel dnyann ksmlarn
olutururlar. Bu muhayyel dnya ise, insan varl iin gnlk hayat
kadar nemlidir.^26*
(x) Graal: Son yemekte Isa'nn iine yarayan zmrtten bir vazo. Bunun iine Joseph d.
Arimathie, Isa'nn barndan akan kanlan toplamtr. Baz Romanlar, Kral Artfu-
run valyelerinin Graal'i aradklarn naklederler.
25- Jessie L. Weston, Frorn Ritual to Romance, (Cambridge, 1920)
26- Daha yaknlarda Henry ve Renee Kahane, parzifal'in hermetik kaynaklarn incele
milerdir: The Krater and the Grail (Urbana,1965) s.40. Giri denemeleri, s.74, ye
niden dou, s. 105.
130
Buna benzer yorumlar, yaknlarda baka ifah edebiyatlarda da
formle edilmilerdir. Yeni Greke destan olan Digenis Akritos'u
inceleyen J. Lindsay unlar yazmakda tereddt etmemitir ; Eer
Digenis szcn tahlil edersek, "iki defa dom ak" eklindeki
giri merasimi ifadesini grrz. Bu terim, denemelerinde baar ile
gemi olan gen adamn ikinci doumunu ifade etmek iin
kullanlmtr. Bunun iin kahramanmz giri merasiminin temsilcisi
olarak kabul edebiliriz. yle ki, gen adam kriz dneminde karanlk
gleri yeniyor, lm ve yenilemesiyle halkm sembolize ediyor.
Byle bir yorum, arklarda ve nutuklarda Digenis'e refakat eden birok
verimlilik treni elemanlar ile uyumaktadr. Bu, onun mezar ve
topuzunu ilgilendiren halk inanlarnda aka grlmektedirZ27)
Tibet'teki ozan ve destanlar konusunda ki gzel kitabnda R. A.
Stein, bir yandan, amanlarla halk airleri arasndaki mnasebetleri,
dier yandan da ozan'm arklarm bir Tanrdan aldn ve bu vahyi
alabilmek iin bir giriten gemesi gerektiini gstermektedir/28)
Fedeli d'A m ore'in ezoterik iirlerinin giri unsurlarna gelince,
onlar 1928'de Luigi Yalli ve 1933'de R. Ricolfi tarafndan^29) gn
na karlmlardr. H. Corbin, bni Sina'nn bir metnini, giri
kraati olarak esasl ekilde yorumlamtr. Yine o, birok eserlerinde
felsefe, gnosizm ve giri merasimi arasndaki ilikilere temas etmitir.
(30)
131
Byle bir hipotezin niin gerekli olmadn gstermitik/32*Fakat bir
defa daha hipotezin formle edilmesi manidardr. HollandalI alim Jan
de Vries, baz ocuk oyunlarndaki ve kahramanlk efsanelerindeki
girile ilgili konularn srekliliini isbat etmitir/33* Yine svireli bir
psikolog olan Hedwig Von Beit, hikayelerin sembolizmi konusundaki
nemli eserinde giri trenleri ile ilgili motifleri Jung psikolojisine
gre yorumlamaya almtr/34*
32- "Les savants et les contes de fees" (la Nouvelle Revue Francaise, ma is, 1956, s.
884-891), Aspecls du Mythe Paris, 1963), s. 233-244.)
33- Jan de vries, "Betrachtungen zum Marchen, besonders in seine verhaltnis zu heldens-
age und mythes" (FF Comm. Nr. 150, Helsinki 1954), id, Heldenlied en heldens-
age (Utrecht, 1959), s. 194, id., "Untersuchung ber das hpfspiel, kinderspiel-
Kulttanz" (FFcomm. Nr. 173, Helkinki, 1957).
34- Hedwig Von Beit Symbolkide des marchens (Bern, 1952), id. Gegensatz und erneue-
rerung im marchen (Bemes, 1956).
132
boyun ediim e kani olduum dan b eri, grnm ez b ir
kuvvet ru h u m a girdi. Bylece, T a n rla rn bak altnda
yaayan bir k ah ram an olduum u dnyordum " Jean
Richer'e gre, ORPHEEnin cehenneme ini konusu, Nerval'm btn
eserine hakimdir. Bu halde cehenneme ini (descensus ad inferos),
mkemmel bir giri denemesi tekil etmektedir. phesiz, Nerval
birok gizli ilimler kitab okumutu. Fakat, yine de kapsaml bir
airin girile ilgili bir konu semi olmasna inanmak zordur. nk
bu konuda birtakm kitaplar okumutu. A u re lia , ksmen bir
otobiyografik eserdir. Nervalin, bir giri treni anlatm iinde gerek
veya muhayyel tecrbelerini deerlendirme ve formlletirme zaruretini
duymu olmas manidardr.
Dier yndan, tenkitiler, gizli ilimler edebiyatn bilmeyen
yazarlar da birtakm giri trenleri konulan bulmutur. Mesel, Jules
Vemede olduu gibi. Onun baz eserleri, zellikle Le voyage au
c en tre de la te rre , 1' ile M ysterieuse, le chateau des
carpathes giri trenleri ile ilgili romanlar olarak yorumlanmlardr.
Yine " F r a n s a 'd a R o m an tizm anda^36) girile ilgili
Roman" konusundaki Leon Cellier'in incelemesi, bir edeb tenkidin,
aratrmamza salad katky anlamak iin okunmaldr.
zellikle Amerikal eletirmenler bu konuda ok uzaa
gitmektedirler. Yine burada diyebiliriz ki, ok sayda tenkiti, edeb
eserleri, dinler tarihilerden aldklar bir perspektif iinde
yorumlamaktadrlar. Bu perspektifleri ylece sralayabiliriz: Mitoloji,
ritel giri trenleri, kahraman, lm merasimi, dirilme, yeni doum,
v.s. gibi. te imdi bunlar, edeb bir yorumun temel terminolojilerini
oluturmaktadr. iirlerde, haberlerde ve romanlarda kamufleli giri
trenlerini tahlil eden kitaplar ve incelemelerin says az deildir. Bu
gibi giri senaryolar sadece Moby Dick de deil*-37' ayn zamanda
133
T h o rea u nun W alden'in de^38^ Cooper'in^39) ve H enry Jam es'in
rom anlarnda M a rk T w ain'in H u c k le b e rry F in n in de,
Faulkner'in The Bear'^40) da da tannmaktadr. Yeni bir kitap olan,
Ih ab Hassan'n R adical nnocence(1963)'nda yazar, "G iriin
Diyalektiine" onu, Sherwood Anderson, Scott Fitzgerald, Wolfe
ve Faulkner'in yazlar ile aklayarak mstakil bir blm tahsis
etmitir.
Biraz nce grdmz gibi, Richer tarafndan ifa edilen
Aurelia'nm giri treni ile ilgili yaps, Nerval'l Gcrard'n bir gei
merasimi ile mukayese edilebilen derin bir krizden gemi olduuna
iaret etmektedir. phesiz Nerval olay, istisna bir olay deildir.
Goethe'nin genliinin buna benzer bir perspektifle analiz edilip
edilmediini bilmiyorum. Fakat, Dichtung und W ahrheit'de yal
Goethe, devrinin grltl tecrbelerini Sturm und Drang terimleri
ile tasvir etmektedir. Bu terimler bize, am anik giri trenlerini
hatrlatmaktadr. Goethe orada bu yllarn, sorumsuzluundan,
garipliklerinden, istikrarszlndan bahsetmektedir. Yeteneklerini
olduu kadar zamannda sap savurduunda, hayatnn amasz ve
anlamsz olduunu kabul etmektedir. O, karmakark bir halde
yayordu ve paralara ayrlm t, (in solcher vielfachen
z e rstre u u n g , ja z erst c k e ung m eines wesen) y le y s e ,
"karma kark hal" (psiko z ih n i-istik rarszh k ) ve bedenin
paralanmasnn cokulu tecrbesi, amanik giri trenlerinin
karakteristik izgileridir. Giri treni esnasnda, daha gl ve daha
yaratc bir ahsiyetle btnleen mstakbel amann imajnda,
Sturm und Drang devresinden sonra Goethe, ruh olgunluu elde
ettii ve hayatnn ve yaratclnn sahibi olduu sylenebilir.
38- Stanley Uyman "Henry Thoreau in our Time" (Atlantic Monthly, Nov. 1964, s.
136-176) Bak. R.W.B. Lewis, the American Adam (Chicago, 1955) s. 22.
39- R.W.B. Lewis, a.g.e., s. 87 ye 98
40- R.W.B. Levvis'in Kanyon Review, Autum/, 1951, id; The picaresque saint (New
York, 1961) s. 204.
134
M odern Dnya in A nlam lar:
Bu tip teebbslerin sonularnn ve geerliliinin deerlen
dirilmesi, burada sz konusu deildir. Burada bunlardan bahsediimiz,
bilinsiz olmasna ramen bazlarnn, giri trenleri ile direkt ilikili
olarak yorumlandklanndandr. (Tarihiler, tenkitiler veya psikologlar
tarafndan yorumlanmlardr). Pektabii ki bunun birok sebebi vardr.
nce, en karmak ekilleri iinde giri merasimi, manevi yaratllara
rehber olmakta ve onlar uyarmaktadr: Birok geleneksel kltrde,
iir, gsteri, hikmet, giri raklklarnn direkt sonucudur. phesiz
bugn giri trenleri ile en asil ifadeler, bir kltrn en yaratc
ynleri arasndaki ilikiler incelenebilir. Bylece, Sokrata zg
M aie u tiq u e ^ 41* giri treninin karakteri gn na konabilir.
Fenomenoloji ve giri trenleri arasnda da benzer bir yaknlama
yaplabilir: Hakikaten fenomenoloji "k u tsald " tecrbeyi
kaldrmaya ynelmektedir. Yani, tabi insann tecrbesini. Oysa,
Husserl'in "insann tabii davran" diye adlandrd ey,
geleneksel toplumlarda giri ncesi, kutsal d duruma uygun
dmektedir. Olgunluk giri trenleri esnasnda "yetikin" "kutsal
dnyaya" girmektedir. Yani, mensup olduu kltr tarafndan gerek
ve manidar telkki edilen kutsal dnyaya, tpk fenomenolojik bir
indirim aracl ile Suje Cogito olarak (dnyorum o halde vanm)
gerei yakalamaya ulamaktadr. Modem insann bilgisi iin buna
benzer aratrmalar manidardr. Sanatta (resim, sinema) ve edebiyatta
giri senaryolarn ortaya karmak sadece, manevi transformasyon ve
yenileme srecini deil; ayn zamanda edeer bir tecrbe iin belli
bir zlemi de ortaya koymaktadr. Kelimenin geleneksel anlam iinde
giri trenlerinin uzun zamandan beri Avrupada kaybolduunu
biliyoruz. Fakat yine de sembollerin ve giri senaryolarnn, zellikle
ryalarda ve muhayyel dnyada bilinsiz ekilde yeniden grndn
de biliyoruz. Bugn, bu kalntlarn, elli veya altm yldan beri
anlalmas zor bir ilgi ile incelenmesi de manidardr. Freud bize, baz
temayllerin ve existansiyel kararlarn bilinli olmadn retmitir.
Netice olarak girile ilgili yapya sahib edeb ve sanat eserlerine kar
135
gsterilen kuvvetli alaka aklayc bir durumdur. Marksizm ve
psikanaliz bize, "gerek anlam " veya bir aksiyonun, bir kltrel
yaratln ilk anlamn kavramak istediimiz zaman aldanmadan
kurtulmann etkinliini gstermitir. Bu halde bize, sinemann,
resmin, edebiyatn kutsal d ifadelerinin ve dnyalarnn gzn
amak ve onlarn ihtiva ettii bilinmez, sakl veya gerilemi
"kutsal gstermek dmektedir. phesiz, bizimki gibi kutsald
bir dnyada " k u ts a l" , muhayyel dnyalarda zellikle hazrdr ve
aktiftir. Fakat, muhayyel tecrbelerin, gnlk hayat tecrbeleri gibi,
insan varl iin yapc olduklarnn farkna varlmtr. Bu durumda,
giri senaryolar ve denemeleri iin olan zlem, plastik sanatlarda ve
edeb eserlerde kefedildike, modem insann tam ve kesin bir
yenileme arzusunu yani hayat deitirebilen bir yenileme arzusunu
ortaya koymaktadr.
ite btn bunlardan dolaydr ki, abucak gzden geirdiimiz yeni
aratrmalar, sadece, dinler tarihine, etnolojiye, arkiyatla veya
edeb tenkitilie ilgin katklar deil; ayn zamanda bunlar, modem
an kltrel grnmnn yapc ifadeleri olarak yorumlanmaya da
elverili olduklarn gstermektedir.
136
vm
DN DUALZM KONUSUNDA AIKLAMALAR
Dyades ve Polarites:
Din ve felsef dualizmin, Avrupa'da olduu kadar, Asyada da uzun
bir tarihi vardr. phesiz biz burada bu geni problemi ele alacak
deiliz. Ancak, asrn bandan beri dualizm ve buna bal problemler,
yeni perspektifler altnda incelenmi ve hala da bu aratrmalarn
sonulan ve zellikle onlarn meydana getirdii hipotezler tarafndan da
cezbedilmi durumdayz. Perspektif deiiklii phesiz Durkheim
ve M auss'un etd ile balamtr. Anne SocioIogique, VI,
1901-1902^* de yaynlanan tasnifin ilkel ekilleri, " k o le k tif
temsillerin" etdne katkda bulunmutur.
Yazarlar direkt olarak ne dualizm ne de polarite (kutup)
problemine hucum etmiler fakat, benzer bir prensip, yani cemiyetin
ve tabiatn iki yanl blnmesi zerine kurulmu sosyal tasnif
tiplerini, aydnla kavuturmulardr. Bu inceleme zellikle Fransada,
istisna derecede bir yank bulmutur. Sosyoiojizmin en parlak
tezahrlerinden birisi olan, totoliter doktrinde ykselen bir sosyoloji
ilklerden biri deil miydi? D urkheim ve M a u ss, fik irle rin ,
cem iyet ta ra fn d a n salanan b ir modele gre organize
edildiini gstermeyi arzuluyorlard. Mantk sistemle sos
yal sistem arasnda sk bir tesant olmalyd. ayet dnya, az veya
ok blgelere aynlmsa, phesiz bu cemiyetin totemlere ve klanlara
blnm olmasndand.
Bu teorinin tartmasna girmeden, sadece bu teorinin gerekli
olmadna dikkat edelim. Durkheim ve Mauss, cemiyetin, l veya
ikili tasnifin sebebi olduunu ispat edememilerdir/2* Cemiyetin
olduu kadar kozmozunda tasnifini ayn prensip haber vermektedir.
137
ayet, varlk ncesi kaostaki dzeni kuran prensibin kayna, ne
pahasna olursa olsun tesbit etmek istenirse; phesiz bu, aranlmas
gereken uzayn iindeki ynlenmenin ilk tecrbesi iinde aranmaldr.
Ne olursa olsun, Durkheim ve M auss'un incelemesi nemli bir
yank uyandrmtr. Bu hatrann ngilizce evirisinin nsznde R.
Needham, onun tarafndan ynlendirilen ve ondan mlhem yirmi kadar
isim ve eser nakletmektedir. Bunlarn en tannmlar arasndan,
Robert Hertz'in, sa elin stnl konusundaki incelemesi
zikredilebilir. Bu eserde yazar, onlarn sosyal tekilatnda dalizmin
hakim olduu sonucuna, varmaktadr. (O'na gre bu, ilkellerin
dncesinde esastr.) Sa ele atfedilen imtiyaz, kutsal (insan, gk,
sa el) kutsal olmayandan (kadn, yeryz veya aa dnya, sol v.s)
ayran din kutupla, izah edilmektedir/3^ Dier taraftan mehur sinolog
M. Granet 1932'de u satrlar yazmakta tereddt gstermemitir:
" in ile ilgisi olan bu h a tra n n b irk a sahifesi sinoloji
incelem elerinin ta rih i iinde b ir ta rih i belirleyecek" ^
Politik, sosyal kuramlarda gittike gelien bilgi sayesinde bu asrn
ilk eyrei, dalitenin oulcu ve ikili sosyal organizasyonlarn says
ile belirginlemitir. Durkheim ve talebelerinin sosyolojizmine paralel
olarak, ngiltere'de bir "YAYILM ACI EKOL" empoze edilmitir.
Bu ekolun mensuplarna gre, ikili sosyal tekilatlar, aklamalarn
tarihi olaylarda, farkl cemaatn karmnda bulmaktadr. Bu
cemaatlerden biri olan muzaffer istilac grup, istila ettii topran
cemaat ile ibirlii iinde, yeni bir sosyal sistem kuracaktr. te
ngiliz Antropolog Rivers, Malenezyadaki dalist organizasyonun
138
farkna bu yolla varmtr/5*
Burada ngiliz yaylmac ekolunun ideolojisini ve metodlarm
tahlile gerek yok. Ancak bu ekolun yalnz olmadn bilmek gerekir.
" Ratzel tarafndan balaulp F. Graebner ve Wilhelm Schmidt tarafndan
organize edilen bir hareket, etnolojiye cisman bir boyut ve tarihin
metodunu getirmeye aba sarfetmitir. Rivers ve talebeleri, Graebner
ve Schm idt'in tarih-kltrel metodolojisine itirak etmeksizin bu
hareketi benimsemilerdir. Bu sistem iki temel mahededen
kaynaklanyordu: Bir yandan, ilkeller N a tu rv lk e r'i temsil
etmemekle beraber, onlarda tarih tarafndan ekillendirilmilerdir. Dier
yandan arkaik ve geleneksel cemaatlerin yaratc fakirlikleri prensip
olarak kabul edilirse, kltrel benzerlikler mnhasran "yaylma"
ile aklanabilecektir.
ngiltere'de Rivers'in lmnden sonra " y a y lm a c lk " , G.
Elliot Smith'in ve W.J. Perry'nin almalar altnda " p a n -
M srclk " eklini almtr. Perry "ch ild ren of the sun"
(1925) isimli eserinde evrensel tarihin akn aadaki ekilde
aklyordu:
" O k y a n u s 'ta , E n d o n e z y a d a , H in d 'd e ve K uzey
A m erik a'd a (aile g ru p la r halinde avclk ve toplayclk
d n em in d e kalm to p lu lu k la r h a ri ) en eski sosyal
organizasyon ekli d alist organizasyon eklidir. Boy'un
b u ikiye blnm esi, zel k lt re l u n s u rla rla b e ra b e r
o lu y o rd u . B u n la rn en nem lisi, totem ik klan sistem i,
sulam a teknii, ta a n tla r, cill ta eyalard" E llio t
Smith ve Perry'ye gre, btn bu kltrel unsurlar, Msr kkenliydi.
V. Hanedan'dan itibaren Msrllar, altn, inci, bakr ve triy a t
aramak iin uzun seyahatlara girimilerdi. Bu " g n e in
ocuklar getikleri her yerde, kendi sosyal organizasyonlarn,
antlarn ve sulama stillerini getiriyorlar ve ve empoze ediyorlard.
Ksaca, pan-M srchk hareketinin nclerine gre toplayclk ve
av ekonomisi ile karakterize olan en arkaik dnyann ekil birlii,
5- W.H\R. Rivers, The History o f Melanesian society, (Cambridge, 1914), cilt II, ch.
XXXVIII, social origins, Londort, 1924).
139
ilkellerin yaratc kapasitesizliini deilse bile, fakirlii aklyordu.
Dier yandan o, dalist yaplan ile geleneksel cemiyetlerin ekil
birliinin dolayl veya dolaysz onlarn bamllklarna ihanet
ettiini, daha dorusu, Msr medeniyetinden, insan rknn yaratc
kapasitesizliini veya fakirlii aklyordu.
t
140
cilaladklar ta mihraplar ve insan kurbanlarn sokmulardr.
1944'den beri Georges Dumezil bu yapy sabrla gstermeye
alm tr/7* imdi biliyoruz ki, mezar kazma, l ykama ve l
gmme eklindeki dalizm ekli, cemaatleme ikiliini yanstmyor.
Genelde bu iki ekil mtereken yaam aktadr/8* Romulus ile
Romallar ve Titus tatius ile sabins zenginleri arasndaki savala ilgili
olarak Dumezil onun Hind-Avrupa mitolojinin bir ksmn tekil
ettiini gstermi ve onu skandinav geleneinin iki Tanrsal grubu
olan A SES'ler ile VANES'lerin arasnda olan bir baka savaa
benzetmitir. Bazan birinin, bazan dierinin baan elde etmesinden
bkm usanm olan ASES ve V A N ES'ler sulh yapmlardr.
VANES'lerin prensipleri (Njrdhr ve Freyr ve Tanra Freyja) ASES
toplumu tarafndan benimsenmitir. Bu topluma, bu prensipler
verimlilik ve zinginlik getirmitir. imdi onlar bunun temsilcileridir.
Artk ebediyyen A S E S lerle V A N E S 'le r arasnda ekime
olmayacaktr. Birok bilgin tarafndan bu mitolojik skandinav
savann "ta rih le tirild i in i" hatrlatalm: ki Tanrsal grup
arasndaki uzun sava; neticede, bu uzun sava Roma'da, Sabinsler ile
Latinslerin yapt gibi bir tek millet olacak olan iki ayr etnik grubun
ve halkn arasndaki savan mitolojik bir hatras olarak
aklanyordu.
Olaya yeterince aklk getiren bu misallerle burada yetinelim.
Hereit ilgiye, kutuba ve mcadeleye (sosyal organizasyon veya tarih
olay) mahhas bir kk bulmak iin bilim adamlar faaliyete
gemilerdir. Yine de tarih ve sosyolojik olarak adlandrabileceimiz
bu iki perspektifi amak iin gayret gsterilmitir.
Mesel, yapsalclk (structuralism), muhtelif muhalefet tiplerini,
akln bilinsiz seviyesinde hareket etmesine ramen sert, tamamen
belirginlemi sistemlerin ifadeleri olarak yorumlamaktadr.
Troubetzkoi ile, phonoloji, ifadenin, bilinsiz yapsnn incelenmesi
zerinde merkezilemitir. Dier yandan, Claude Levi-Strauss,
141
akrabaln, ifade ile mukayese edilebilen bir iletiim ekli olduundan
hareketle, ailenin tahliline lengistik bir model uygulamtr. yleyse,
baba-oul, koca-kan gibi muhalefet iftleri, sadece synchronique bir
perspektiften bakldnda elle tutulur olmasna ramen bir sistem
tekil etmektedirler. Levi-Strauss, mitolojik analizlere hucum ettii
zaman ayn lengistik taslaktan yararlanacaktr. Mehur antropologa
gre, "m itolojik eya, b ir tezad zmek iin m antk bir
m odel sa la m a k ta d r. veya daha: Mitolojik dnce, baz
muhalefetlerin bilincine varmaktan kmakda ve onlarn tedrici
tefekkrne uzanmaktadr/9^
Ksaca, yapsalclk taraftarlar iin, kutuplarn, birbirine zt
iftlerin, muhalefetlerin ve ekimelerin sosyal bir kkeni yoktur ve
stelik tarih olaylarla da aklanamazlar. Onlar, akln bilinsiz
faaliyetini ekillendiren tamamen tutarl bir sistemi ifade etmektedirler.
Ksaca, burada hayatn bir yaps mevzu bahistir. Levi-Strauss, bu
yapnn maddenin yaps ile ayn olduunu dnmektedir. Baka bir
ifade ile, kutuplar, madde, hayat,derin psikoloji, anlatm veya sosyal
organizasyon din ve mitolojik yaratlar seviyesindekilerin aralarnda
srekli zm yoktur. Sosyolojizm ve tarihilik, aralarndaki nans
farklarna ramen, klasik veya pozitivist materyalizmden daha
mphem olan redksiyonist bir materyalizm ile bertaraf edilmitir.
Dinler tarihisi olarak ise bizim gidiimiz farkl olacaktr.
Geleneksel ve arkaik cemiyetlerdeki din hayat ve dncedeki
kutuplarn fonksiyonunu yakalamaktan hareket balayarak, aldanmadan
kutsal metinlerin yorumla ilgili dokmanlarn ele almamz gerekir.
Bu mitoloji veya ilhiyat dokmanlar, iki kart grup tarafndan
ugulanan ritel veya uzay blnme sistemleri, Tanrsal ikilik veya
din ikilik dokmanlar, herbiri kendi varlk ekline gre, insan
zekasnn bunca yaratllarn meydana getirmektedir. Bunlar,
olduklarndan baka ekilde incelemeye hakkmz yoktur. Mesel,
Yunan trajik iiri veya byk dinlerden birini, olduklarndan baka bir
eye indirgemeye hakkmz yoktur. nk bunlar, birtakm manevi
yaratklardr. te bizim bu yaratklarda yakalamamz gereken derin
142
anlam budur. Bunun iin muhtelif kltrlerden seilmi birok
dokman takdim edeceiz. Kutupla, krlma ile, mcadele ile,
mnavebe ile, dalizm ve ztlarm birleimi ile "daim a yeniden
balayan1 bilmeceye verilen hayretamiz zmleri onlara aklatacak
tarzda biz bu dkmanlar setik/10^
12- M. Eliade, "Australian Religions, part III: initiation rites and secret cults" (History
o f Religion, cilt, VII, August 1967, s. 61-90), s. 87-89; H. Baumann, Das dop-
pelte Geschlecht, Berlin, 1955) s, 345.
13- A B . Deacon, Malekula (London, 1934) s, 478.
14- M. Eliade, Mephistopheles et l'Androgyne, Paris, 1962, s. 121.
144
Gney A m erika: kiz K utsallk:
iki sebepten dolay aratrmamza Gney Amerikadan balayacaz:
Birinci sebep, zikredilecek kabilelerin hl, kltr ynnden arkaik
dnemde bulunmu olmalardr. kinci sebep ise, "iki eit paraya
blnm e" ve "m cadele" tarafndan ortaya konan problemlere
kar klsik zmlere burada rastlam olmamzdr. phesiz
vereceimiz birka misal, Gney-Amerika'daki dokmanlarn
zenginliini tketmeyecektir. Ksaca, bizi burada ilgilendiren konular
unlardr:
1- Uzay ve mekandaki ikili ayrm.
2- ikiz tanrlar mitolojisi
3- insann manevi hayat dahil, btn evrende genellemi eit ikili
blnme
4- Daha ziyade gizli bir tamamlaycl yanstan kutsal mcadele.
Bu mcadele, nsan artlarda ve kurumlarda bir nevi model ve
dorulama grevi yapmaktadr. Ayn kltrde bunlarn ou ve
tamam dorulanmtr.
Her kabile iin, kutsal alann grn ve onlara zellik veren
kozmografya zerinde durmayacaz. nk bu konuya, yaknda
kacak olan bir eserimizi hasrettik. Fakat unutmamak gerekir ki ,
incelenecek olan kozmolojik kavramlar ve mitolojiler hemen hemen
daima bir imago M undi (dnya imaj) tasarlamaktadrlar. Gney
Amerika'da ok yaygn olan ikiz Tanrlar mitolojisine gelince bunlar,
genelde baba olarak gnei, haince ldrlm olan anneyi, kardelerin
onun cesedinden ktn, birok maceradan sonra birgn onun
intikamnn alnacam kabul etm ektedirler^ ikizler, her zaman rakip
145
simalar deildir. Birok rivayetlerde kahramanlardan biri, kardeinin
kemiklerinden, kanndan, cesedinin paralarndan dirilmitir/16) Fakat
iki medeniletirici kahraman yine de evrensel bir eit blnmeyi ifade
etmezler. Brezilyann Kaingang'lan, btn kurumlarm, kltrlerini
atalar olan iki mitolojik kahramana kadar karmaktadrlar. Bu iki
kahraman, sadece kabileyi, evlenme yasa olan iki yarya blmemi,
bilakis btn tabiat aralarnda datlmtr. K A N G A N G 'larn
hayatnda modellik grevi yapan mitoloji, ancak iki kahramann
faaliyeti ile grnr hale gelen bu evrensel blnmenin dramatik
aklanmasndan baka birey deildir/17^
Dier yandan baz iaretler, ikizler arasndaki tabiat farkn
belirtmektedirler, ieri Guyane'nin Cubeo'sunda durum byledir. Orada
H m a n ih ik , yeri yaratm, artk insanlarn ilerine mdahale
etmemitir. O, gkte oturmakta ve orada l ruhlarn kabul
etmektedir. Biimsiz olan kardei, M ianiktibo ise, bir dada
ikamet etm ektedir/18^ A pinayl lere gre gne ve Ay, balangta,
insan eklinde bulunuyordu. Onlar, APlNAYE'lerin atalar olan iki
grup meydana getirmiler ve onlar iki blgeye ayrlm bir kye
yerletirmilerdir. Gne grubu kuzeye, Ay grubu da gneye... Mito
lojiler, kardeler arasndaki mcadelelere iaret etmektedir. nk
gne, daha zekidir. Ay ise, daha dar kafaldr/19^
Guyane'nin gney sahilleri kysnda Karaibler'deki Calinas'larda
mcadele daha belirgindir. Sular tanras AMANA, bakire annedir.
Fakat domu deildir/20^ Ancak ikizler meydana getirmitir:
16- Otto Zerries, Les Religions Amerindiennes (Franszca eviri, paris, 1962) s, 390.
17- Egon Schaden, A mitologia hero'ca de tribos indigenas do Bras (Rio de Janeira,
1945, 2. bask, 1959), s. 103-116, Telemaca Borbay kullanarak, Atualidade
ndigena (Curitiba, 1908), s, 11,20, 70; H. Baldus, Ensaios de Etnologia brasileia
(So paulo, 1937) s. 29,45, 60.
18- Koch Grnberg, OttoZerries, tarafndan zetlenmitir, s. 361-362.
19- Curt Nimuendaju, The Ap'naye (The catholic University o f America, Anthropologi-
cal series, No: 8. Washington, 1939) s. 158.
20- Amana, Vcudu ylan kuyruu ile biten ok gzel bir kadndr. O, zaman ve ebedi
lii ayn anda sembolize etmektedir. Zira O, gklerdeki sularda oturmakla beraber
periyodik olarak yemlenmektedir. O l ruhlar ve bizzat yerdir. Amana, btn ya
ratl meydana getirdii iin herhangi bir ekli alabilme bedir.
146
Tamusi'yi afakta, Yolokantamulu'yu alacakaranlkta... Tamusi, insan
biimindedir ve C alinas'lann mitolojik atalar olarak kabul
edilmektedir. nsanlar iin iyi ve yararl hereyi yaratan odur. Tamusi,
ayn kl ksmnda oturmaktadr. O, gksel cennetin sahibidir. Dindar
insanlarn ruhlar oraya ulamaktadr. Oras, akam olmayan lkedir.
Onu eviren k o kadar gz kamatrcdr ki onu kimse gremez.
Tamusi, dnyay birok defa yok eden dman glere kahramanca
kar koymaktadr. Ancak dman gler bir defa daha dnyay
ykacaktr. Fakat her ykmdan sonra, Tamusi dnyay yeniden
yaratmtr. Onun ikiz kardei de gksel blgelerde oturmaktadr. Fakat
cennete muhalif olan gndz olmayan lkede. Bunun iin O,
karanln ve insann zerine ar basan btn ktlklerin
yaratcsdr. O da belli bir anlamda ana Tanra AMANA'mn aktif
gcn sembolize etmektedir. Haekel, Onda, Tam usi tarafndan
temsil edilen dnyann kl vehesinin zarur tamamlanmasn
grmektedir. O yinede kardeinin mutlak dman deildir.
Calinas'lann yaramaz ruhunun bir baka kiilii Y A W A N E'dir.
Fakat iki kardeten en nemli rol oynayan ve YCE VARLIK*21^
olan TAM US'dir.
T a b ia tn ^ tamamen eit blnmesi ayn zamanda insann ruh
ksmna uygulanmaktadr. Gney Brezilya'nn tupi-guarani kabilesi
olan A P A P O C U V A lara gre, her ocuk, D ou-Zenit ve B at
gibi gksel blgeden birinden gelen bir ruhla bedenlemektedir. O
ruh, bir tannann yannda nceden vard. (Douda, Anamz; Zenit'te,
byk biraderimiz, Batda, Kk ikiz Tupan bulunuyordu). lm
esnasnda ruh, asl yerine dnmektedir. Bu ruh'a, Nimuendaju, yksek
dnya ile ba oluturan "R uh-B itki" adn vermektedir. Onu
hafifletmek iin etten saknmak gerekecektir. Fakat ocuk doumundan
az sonra, ikinci bir ruh almaktadr ki bu "R uh-H ayvan" dr. te
onun karakterini bu ruh tayin edecektir. Dier mizalar, muhtelif
147
kiilerin "R uh-H ayvan" nmda mevcut olan tabiat tarafndan
belirtilmektedir. "Ruh-Hayvan" tiplerini ayrmaya sadece amanlar
yeteneklidirler/23)
Nimuendaju'lara gre "iki ruh" kavram, biribirine muhalif ve
dman karakterleri her iki tarafn yelerine geen, iki mitolojik ikiz
tanrlar tarafndan rnek ekilde aydnlatlm tabiatn eit ekilde
blnmesini yanstmaktadr. Bu dorudur. Ancak daha baka eylerde
vardr: Biz burada, geni ekilde yaygnlam mitolojik bir konunun
ve kozmolojik bir taslan yaratc yorumu karsnda bulunmaktayz.
Ruhun kaynann tanrsal olduu, yce ve kozmogonik Tanralarn
gksel tabiat ve onlann gkte ikametleri gibi fikirler, evrensel eit
blnme kavramna bir baka din deer ilave etmilerdir. Burada,
dnyann yeni bir deerlendirilmesi szkonusudur. Aynca, ikizler
arasndaki mcadele, ruhlarn mcadelesine yansmtr. "Ruh-Bitki"
Tanrsal meneye sahip olan yegane varlktr. Bu, hayvann din
deerlendirmeden dmesini ihtiva eder. Halbuki Hayvanlarn
kutsallamas btn arkaik dinlerde esas unsuru tekil ediyordu.
Burada, dnyadaki mevcut baka kutsallklarn arasndan sadece
"spiritel" unsurun yani, gksel meneli Tanrnn izole edilme
gayreti, hayret uyandrmaktadr.
te bu anlayla Calinas'lann fikrine yaklalm olacaktr. Buna
gre, yeryznde mevcut olan hereyin, gkte manevi bir cevab
vardr/24) Bu durumda bile dnyann elikilerinin izahna elverili,
manevi bir prensip tanmak amacyla; evrensel eit blnme
konusunun cretkar bir kullanmna sahip olmaktayz. Calinas'lann
anlay, mnferid bir anlay deildir. O, aynca, iki Amerika'da da
bulunmaktadr. Bilindii gibi, "m anevi cevap fikri" dalizmin
evrensel tarihinde nemli bir rol oynamtr.
148
alannda deil; yerlilerin ruhlarnda anlamlarn brndkleri sahada da
birtakm eyleri tespit zahmetine koyulduklarnda, bunun bize grnen
deerler dnyasndan, tamamen ayn bir dnya olduu grlecektir. te
Sierra Nevada^25) nn KOl yerlileri, insann, cemiyetin, dnyann
aklamas iinde kutup ve tamamlayclk fikirlerini nasl
kullandklarm gryoruz. Kabile "y u k ard ak i in san lar" ve
"aadaki insanlar" arasnda taksim edilmitir. Klt evi gibi, ky
de, iki paraya blnmtr. Ayn ekilde, dnya, gnein seyri ile
belirlenmi iki paraya ayrlmtr. Dier yandan, saysz kart ve ift
kutup vardr: Erkek-kadn, sa el-sol el; scak-souk; aydnlk-karanlk
v.s. Bu kutuplar, muayyen hayvan ve bitki kategorilerine, renklere,
rzgarlara, hastalklara, iyi ve kt kavramlarna elik etmektedir.
Dalist sembolizm, btn by-din pratiklerinde aka mevcuttur.
Bununla beraber, ztlar, her erkekte ve baz kabile tanrlarnda da
birlikte grlmektedir. Koiler, "Y LK " prensibinin (rnek olarak
sa ile ayn kabul edilmitir) fonksiyonunun ve srekliliinin,
dorudan doruya "K T L K " (sol) prensibinin varl ile
belirginletiini dnmektedirler. Buna gre iyi, kt aktif olduu
lde vardr. Eer kt, kaybolursa, iyide onunla birlikte yok
olacaktr. Bu fikir Goethe'ye gzel grnr. Fakat bu dnce tarihinde
yaygndr. Gnahlar ilemek gerekir ve bylece, ktln aktivitesini
iln etmek icabeder. Koilere gre, insan hayatnn merkez problemi,
bu kart ve tamamlayc gleri dengelemektir. Temel anlay olan
Y uluka "M utabk K alm ak", "eit olmak" "Benzer olmak
la ifade edilebilir. Yaratc ve ykc enerjileri dengelemeyi bilmek
"m utabk kalm ak", insan gidiatmn rehber prensibidir.
Bu tamamlayc muhalefetler emas, evrenin drtl sistemi iinde
btnlemektedir. Bu temel drt istikamete, dier kavramlar, mitolojik
ahsiyetler, hayvanlar, bitkiler, renkler ve faaliyetler uygun
dmektedir. Sistemin iinde mcadeleler tekrarlanmaktadr. (Mesel,
krmz ve beyaz, ak renkler, gneye ve douya uygun dmektedir.
25- Bu konuda, G. Reichel Dolmatoffun makalesini yakndan takip ediyoruz: "Notas so-
bre el simbolismo religioso de los indios de la sierra neyeda de santa marta" (Razon
y Fabula, Revista de la Universidad de los Andes, No: 1, s. 55-72, Bogota, 1967}
zellikle s. 63-67. I
149
Bunlar, "iyi taraf" meydana getirirler ve kuzey ve batnn koyu
renklerinin oluturduu "kt tarafa" muhalefet etmektedirler). Bu
drtl yap, mikrokozmoz hakknda olduu kadar makrokozmoz
hakknda da bilgi vermektedir. Dnya, mitolojik drt dev tarafndan
desteklenmi, Sierra Nevada drt blgeye ayrlm, geleneksel plana
gre yaplm olan kyler drt giri kaps ihtiva etmi, bunlarn
kenarnda takdimelerin konduu drt kutsal yer teekkl etmitir.
Nihayet, belli bal drt klan yesinin etrafndan oturduu drt ocaa
sahip olan mabed bulunmaktadr. (Fakat burada da hl kart ikiye
blnme mevcuttur. Sa tarafta, (krmz renk), daha az bilenler
oturmakta, sol tarafta ise (ak mavi) daha ok bilenler oturmaktadr.
nk sonuncularn, dnyay yneten menfi glerle grlecek he
saplan vardr.)
Drt temel istikamet, Koi'lerin hayatnda nemli rol oynayan
"A ra noktalarla" tamamlanmtr. Dnyann merkezi olan Sierra
Nevadadr. Onun karl, mabedin evresinin merkezidir. Belli bal
sungular oraya gmlmekte, " T a n rla rla konutuu zam an"
rakip (mma) oraya oturmaktadr.
Nihayet, taslak, yedi iaret noktas ile boyutlu bir sistem
halinde gelime gsteriyor: Kuzey - Gney - Dou - Bat -
Z ln t - Nadir' ve M erkez. Bunlardan son , yumurta eklinde
dnlen dnyay destekleyen ve onun iinden geen kozmik Aks
meydana getirmektedirler. Reichel-Dolmatoffun belirttii gibi, bu
kozmik yumurta, dinamik bir unsur olan dokuz menzilli kavram dahil
etmektedir. Dnya ve erkek, evrensel bir ana tarafndan yaratlmtr.
Onun dokuz kz vardr. Bunlardan herbiri, ekilebilir bir topra temsil
ederler : K a ra to p ra k , krm z, kum lu, killi v.s. gibi. B u
topraklar, kozmik yumurta'nm iinde katlar tekil ederler ve ayn
zamanda da bir deerler basaman sembolize ederler. B izler, orta
toprak olan, kara toprakda yayoruz. Bu da beinci topraktr. Sierra
Nevadann byk pramid dalan ayn yapnn "ev leri" v e
"dnyalar" olarak tasarlanmlardr. Ayn ekilde, belli bal klt
evleri de birtakm mikrokozmik karlklardr. Bunlar, "d n y an n
merkezinde" bulunmaktadrlar.
armlar burada durmuyor. Kozmik yumurta, evrensel Ana'nn
rahmi olarak yorumlanmtr. Hl insanlk bunun iinde yaa
150
maktadr. Vaktiyle Sierra Nevada'da, her mabedde ve nihayet her
mezarda olduu gibi yer, bir rahim gibidir. Yerdeki maaralar ve
atlaklklar, Anne'nin vcudundaki deliklerdir. Mabed evlerinin
tepeleri, Annenin seks organn temsil etmektedir. Buralar, yukar
seviyelere girii salayan kaplardr. Cenaze merasimi esnasnda l,
rahime doru dner, rahip dokuz defa, cesedi kaldrr: Bunun anlam
lnn dokuz aylk gebeliin tersini yapmasdr. Fakat bizzat mezar,
kozmozu ve cenaze treninde "kozmozlamay" temsil etmektedir.
Biz bu misal zerinde srar ediyoruz. nk, bu rnek, arkaik bir
cemiyetin dncesindeki kutupsallm fonksiyonunu ok iyi ifade
etmektedir. Grdmz gibi, uzayn ikili blnmesi btn kainata
uzanmaktadr. Birbirine zt iftler, ayn zamanda birbirini
tamamlamaktadrlar. Kutupsallk prensibi ayn zamanda, tabiatn,
hayatn ve ahlakn dorulanmasnn temel kanunu olduunu
gsteriyor. Kogi'ler iin, nsan olgunluk "iyilik yapm ak" deil,
iki kart g olan iyi ve ktnn dengesini temin etmektir. Kozmik
planda, bu dahili denge, dnyann merkezi olan " o rta noktaya"
uygun dmektedir. Bu nokta, drt esas istikametin, Zenit-Nadir'in
dikey aks'mn kesitii yerde, evrensel Ana'nn rahminin ayn olan
kozmik yumurtanm ortasnda bulunmaktadr. Netice olarak, dier
kutupsal sistemler, insann zel varlnn ekli olduu kadar hayatn
evrensel yapsn da ifade etmektedir. nsan varl dnyann bir zeti
olarak anlalmtr. Yine, kozmik hayat, "ifre" olarak kavramld
lde elle dokunabilir ve manidar bir hale gelmitir.
Konumuzla ilgili Gney-Amerika dosyas dier misallerle de
kapanm deildir. Fakat, bir yandan tabiat okuma abas ve
kutupsallk ifrelerinin aralarndaki insann varlnn neden olduu
manevi yaratklarn eitliliini gn na kardna dier yandan
da, ikili ve dalist kavramlar olarak adlandrlan zel ifadelerin derin
anlam larn, ancak onlarn parasn tekil ettii sistemle
btnletikleri zaman gstereceine inanyoruz.
Buna benzer bir durumu daha karmak da olsa Kuzey-Amerika
kabileleri arasnda bulmaktayz. Orada da, kyn ve dnyann ikili
blnmesiyle karlamaktayz. Bunlardan kan, kozmolojik sistemler
(drt yn, Zenit-Nadir aks, merkez v.s gibi) ayn ekilde farkl
mitolojik ifadelerden ve kart veya din dalizm ritellerden
/
151
kmaktadr. phesiz benzer kavramlar evrensel olarak ne de tek
biimde yaylmamlardr. Kuzey-Amerikal birok kabile, ikili bir
kozmolojiyi ancak taslak halinde tanmaktadrlar. Dier biroklan da,
ikili tasnif sistemini kullanmalanna ramen "dalist kavram lar"
tanmaktadr. Bu durumda bizi ilgilendiren problem udur: Farkl
kltr muhtevalan iindeki farkl din deerlendirmeler, kutupsalln
ve dalizmin temel konusunu tekil etmektedir.
152
kulbesinin srlarna ilk giren ise Manabush olacakr.
Uzlama konusunun sadece, gizli klte alnanlara sylenen batm
mitolojilerde tannm olmas manidardr/29^ Bu batn gelenee gre
Byk Ruh (Le Manitou Supreme) su glerine, Mnbush'u
yattrmay tavsiye etmitir. nk suu ileyenler onlardr.
Sonunda, ge giri kulbesini yapmlar ve oraya Mnbushu davet
etmilerdir. Drdnc davette, Manabush kabul etmitir: O, biliyordu
ki, gler tarafndan vahyedilen ayinler, insanlar iin faydal olacakt.
Gerekten ge ktktan sonra, Mnbush, yeryzne geri gelir ve
byk-Annesinin yardm ile (yer) ilk defa, ezoterik (Midewiwin) sr
ayinlerini kutlar.
Netice itibari ile, mitolojinin batn ifadesine gre, kozmik felaket,
nlenmitir. nk aa gler, (Bunlar, kurdu ldrerek dnyaya
lm sokmulardr) Manbush'a lmleri talihini dzeltecek gl ve
gizli bir ayin sunmulardr. phesiz, Midewiwine giri, insann
durumunu deitirmeyi iddia etmez. Fakat, o, bu dnyada, salk, uzun
mrllk ve lmden sonra yeni bir hayat, garanti eder. Giri treni,
lmn ve dirilmenin iyi bilinen bir senaryosunu ihtiva eder. Aday
ldrlyor ve derhal kutsal bcek kabuu ile diriltiliyor/30) Baka bir
ifade ile, insan lmszlnden soyan ayn gler, neticede, hayat
uzatmaya, kuvvetlendirmeye ve sonraki manevi hayat temin etmeye
elverili bir teknik salamaya mecbur kalmlardr. Gizli ayinler
esnasnda aday, Manbush ile bedenlemekte ve rahipler gleri temsil
etmektedir. Giri kulbesi, dalist bir sembolizimle mcehhezdir. O,
iki blme ayrlmtr: Kuzeyde, beyaz renkli aa gler
bulunmaktadr. Gneyde, krmz renkli yksek gler vardr. ki renk
gece ve gndz, yaz ve k, hayat ve lm (dirilmeye mteakip)
temsil etmektedir. Bu iki kutupsal prensibin bir araya gelmesi,
kozmik hayatn btnn temsil etmektedir/3^
29- Rickett'lerde mitolojiler ve bibliyografya iin bak: op. cit., 1, s. 196, W. Mller
op. cit. , s. 19; id, Die Religionen der Waldlandindianer Nordamerikas (Berlin,
1956), s. 198.
30- W J. Hoffmann, "The Midewiwin or Grand Medicine society of the ogibwa (7th An-
nual Report o f the Bureau o f American Ethnology, 1885-1886, Washington, 1891,
s. 143-300), s. 207; W. Mller, Die blaue Htte, s. 52.
31- W. Mller, Die blaue Htte, s. 81, 117,127.
153
Burada kutupsalln menfi unsurlarnn deerlendirmesi olarak
adlandrabileceimiz fevkalade bir rnee sahibiz. Menominee'nin
yaratc dehas, dmanln, zdrabm ve lmn heryerde hazr olan
korkunluu ile tahrik olmu existansiyel krize etkili ve yeni bir
zm bulmasn bilmitir. Yine de biraz veya ok farkl baka
zm lerde sunacaz. Fakat imdilik, M enominee'lerin giri
kulbesinin kompleks mitolojik-ritel'ini, algonquine din btnl
iine koymak uygundur. Bu, M enominee'lerin kendilerine has
sistemlerini hazrladklar mterek din doneleri tanmak iindir.
Gerekten W ernek M ller'in gsterdii gibi dier algonquines
kabileleri, daha eskiye benzeyen farkl bir gelenei tanyorlard. Orada
medeniletirici kahraman Mnbush, giri kulbesi din erkan iinde
hibir rol oynamyordu.
Mesel, Minnesota'l Ogibway'lar iin burada, insanlara ebed
hayat temin iin kulbeyi yapan byk ruhdur (M a n ito u )^ 32)
Manitou sembolik olarak giri kulbesinde (Midewigan) mevcuttur.
O, dnyay yanstmaktadr. Onun drt blme duvar, esas noktalar
sembolize etmektedir. Dam, gksel kuppeyi temsil etmektedir.
Demesi, yeri sembolize etm ektedir/33^ ki tip giri kulbesinde
(Menominee'lerin ki ve ogibway'larnki) kozmik sembolizm, ilk
giriin, btn kainat tiyatrosu iin olmas olayna iaret etmektedir.
Fakat Mnbush tarafndan yeryzne yerletirilen kulbenin dalist
yapsna (aa glerle uzlama iareti olarak) Manitou tarafndan ina
edilen kulbenin drtls (drt kap, drt renk) muhalefet etmektedir.
M nbushun kom pleks ayininde "yce T a n r" yoktur veya
silinmitir; Buna karlk medeniletirici kahraman da, Midewigan
ayinlerinde hibir rol oynamamak tadr. Fakat bu iki tip girite de, her
mubtedinin kiisel ynelmesi sz konusudur veya, Ogibwaylarda yce
Tanr tarafndan dllendirilen lmden sonra ebed hayat: Yahut
dnyay ykacak olan dramatik olaylar zincirinin sonunda Mnbush
sayesinde elde edilen uzun mrllk ve salk szkonusudur. (Burada
szkonusu olan muhtemelen ldkten sonraki yeni bir hayattr.)
154
Ezoterik mitolojide Byk Manitou'nun aa glere uzlama tavsiye
etmesi anlamldr. Onun mdahalesi olmakszn savan, dnyann ve
aa glerin tamamen yok olmasna kadar devam edecei tahmin *
edilebilir.
/
155
merasim, dnyann yeniden yaratln hatrlatmaktadr. Yaratc olan,
yce T an r, bizzat ibadeti ihdas etmitir. Eli, aksi Byk Ev'de olan
dnyann gerek merkez direinin stnde olan yce T anr, on ikinci
sema'da oturmaktadr. Fakat Tann, merkez diree yontulmu iki yz
iinde hazrdr. Byk Ev'in her bayram, yeryzn yeniden
yaratmaya ve baka bir kozmik felaket iinde telef olmasna mani
olmaya matuftur. Hakikaten birinci Byk Ev, zelzele sonucunda
yklmt. Byk evde kutlanan yeni yl merasimi vastas ile icra
edilen yerin yllk yaratlmas, dnyann verimliliini ve devamlln
tem in etm ektedir. F ertleri igilendiren O g ib w a y 'la r n ve
M e n o m in e e lerin kulbelerinde vukuu bulan girilerin aksine,
Byk Ev merasimi, btn kozmozu yenilemektedir/34^
Ayn algonquin etnik grubu bylece, tip klt evi ve farkl
din sistemli kabilevi din ritel, takdim etmektedir. En arkaik
sistemin, kozmozun peryodik yenilemesi zerine merkezilemi olan
DelavvareIerin sistemi olduu dikkat ekicidir. Oysa o, uygarlatrc
ve dalist sembolizmle mcehhez olarak en yeni ekilde nsan artn
slahn hedef almaktadr. kinci halde, dalizm, mitolojik bir tarihin
sonucudur. Fakat bizzat nde rol oynayan bir cevherle o, nceden
belirlenmi deildir. Aa glerle Mnbush arasndaki mcadele,
kurt cinayeti gibi vukuu bulmam bir olayn arkasnda doruk
noktasna ulamtr.
ro q u o is D alizm i: M itolojik k iz le r:
roquois'larda gerek bir dalizmden bahsedilebilir. nce orada,
yeryznde olan hereyin bir "byk kardeinin" gkte olduu
fikri vardr. Kozmogonik olay gkte balar. Fakat, "gn efi
olan" yce Tanrnn iradesi dnda kaza tarzda balar. Gerekten gen
kz Awenhai (Verim li T oprak) "G n efi" ile evlenmek ister
ve evlenir. Bir solukta onu hamile brakr. Fakat kskan ve bu
mucizeyi anlayamayan gk efi, ieklerinin gksel dnyay
34- Frank G. Speck, A Sludy o f the Delaware Big House Ceremonies (Harrisberg,
1931), s. 9; W. Mller, Die Religionen der Waldlandindianer, Nordamerikas, s.
259; yine bak, Josef Haekel, "Der Hochgottglaube der Delawaren im licht ihrer ges-
chichie (Ethnologica, N.S. cilt, II, Kln, 1960, s. 439-484).
156
aydnlatt aac kknden sker (nk gne yoktur.) Baz bitki ve
hayvan rneklerinde de olduu gibi ama ile kansn kskandrr.
Bylece bunlar, bugn yeryznde olduu gibi mahhas hayvanlar ve
bitkiler haline gelirler. Oysa onlarn "byk kardeleri" olan ilk
rnekleri gktedirler. Sonra aa yerine yeniden konmutur.
Kadn ilkel okyanusa dokunmadan nce kular onu toplamlar ve
onu bir tortunun zerine koymulardr. Zamanla fare, okyanusun
dibindeki vazodan karm ve onu Tortunun koruyucu maddesinin
zerine yaymtr. te yeryz bylece yaratlmtr. Gen zevce
Awenhai, mucizevi ekilde byyen kza gn vermitir. O, kollan ve
bacaklar zerinde psklleri olan bir erkekle evlenmitir. Fakat erkek,
karsnn kannn yanma bir ok koymakla yetinerek kaybolmutur.
Bylece hamile kalan A w enhainin kz, kamnda tartan ikizleri
duymutur. kizlerden biri, inmek istiyordu. Dieri aksine yukar
kmak istiyordu. Neticede byk, aldageldii gibi bym, koltuk
altndan kan kardei ise, annesini lme srklemitir. Bu
sonuncusu, akmaktandan yaplm ve bunun iinde TAWSKARON
(silex) denmitir. Awenhai, kzn ldren ikizlere dava am, fakat
onlar, masumluklarn izhar etmilerdir. Yine de, Awenhai, silex'in,
kardeini vurduuna kanaat getirmitir. Kznn l vcudundan
Awenhai, gne ve ay yapm ve onlar kulbenin yaknndaki bir
aaca asmtr.
Avvenhai, Tawiskaron'a kendisini vakfetmiken byk babas
tarafndan yardm grmtr. Birgn, o, bir gle dm ve
derinliklerde kulbenin iinde babas ile karlamt. Ondan, bir yan
ve iki msr almt. Onlardan biri ekmek iin olgundu, dieri ise
zgarada piirmek iin stlyd. Suyun yzne geri dnnce, yeri
uzatm ve hayvanlan yaratmtr ve yle ilan etmiti: nsanlar beni
Wata Oterongtongnia (Ak aa) diye arsnlar. Dier yandan,
Tawiskaron, kardeini taklid ederek bir ku yaratmay istemi ve
yarasay yaratmtr. Ayn ekilde, Oterongtongnia'y grerek insanlan
modelletirmi ve onlara hayat vermi onu taklid etmitir. Fakat onun
yaratklan zayf ve canavar yapldrlar. Byk annesinin yardm ile
Tawiskaron, kardei tarafndan yaratlan hayvanlan bir maaraya
kapatrken; Oterongtongnia sadece bir ksmn kurtarmaya muvaffak
olmutur. nk, kardei ve byk annesi maaray yeniden
157
kapatmlardr. Yaratmaktan aciz olan T aw iskaron kendini,
kardeinin yarattn bozmaya vermitir. Baka bir dnyadan
canavarlar getirmek kolaydr. Fakat, O terongtongnia onlar
kovalamaya yetmektedir. Dier yandan, O terongtongnia, ge,
gne ve ay frlatyor, ite o zamandan beri, yldzlar, btn insanlar
aydnlatmaktadr. Buna karlk, T aw isk aro n , hayat insanlara
zorlatrmak iin dalan ve uurumlar meydana getirmitir.
ikizler imdi beraberce bir kulbede ikamet etmektedirler. Bir gn,
O te ro n g to n g n ia byle bir k yakmt, kardei silex'in
vcudundan danya kendini atm, fakat kardei onu takip ederek ona,
lnceye kadar ta frlatmtr, ite kayalkl dalar, Tawiskaron'un
geride brakt eylerdir/35)
Bu mitoloji, r o q u a is larn din hayatn btnl iinde
dorulamaktadr. Oysa burada dalist bir mitoloji sz konusudur.
Sadece, Kuzey-Amerika mitolojisi, zurvanite tipli Iran dalizmi ile
mukayese edilebilmektedir. Klt ve bayramlann takvimi, mitolojik
ikizlerin muhalefetinin detaylar iinde yansmaktadr. Yine de,
greceimiz gibi bu vazgeilmez ekime randaki gibi dnek noktaya
ulamamaktadr, ite sadece bundan dolay Iroquoislar ikiz olaynda
"k t l k mefhumunu tanmay red etmektedirler. Ontolojik
ktlk, Iran din dncesine musallat olmutur.
35- 7JV.fi. Hetvit, "lroquoian cosmology, First part. (2st Arutual Report o f the Bureau
o f American Ethnology, 1899-1900, Washington, 1903, s. 127-339) s. 141, 281;
Wer ner Mller, Die Religionen der Waldlandindianer, s. 119; (baka kaynaklarda
kullanmaktadr) onun zetini, ayn yazar, Les Religions Amerindiennes (Fr. ev.
Paris, 1962) s. 260-262. Belli saydaki varyantlar, Ricketts, cilt II, s. 602'de
zetlenmitir. Hewitt tarafndan onondaalar yannda toplanan rivayetler, silex ile
korunan ge, iyi Braderin'ykseldiini anlatmaktadr.
158
bayramlar alnan balar iin minnet borcu olarak kutlanrlar. Yaz
bayramlar, kadnlarn sorumluluklarnda icra edilirler ve yamur ve
bereket istenmektedir. Mcadele, merasimlerin detaylarnda bile aktr.
Klanlarn iki yars (Geyikler ve kurtlar), zar oynamaktadrlar. Zar
oyunu, ikizlerin savan sembolize etmektedir. "B yk R uh"
erefine kutlanan kutsal danslar. O terong to n g n iaya ve gnein
Zenite kt gnn yansna aittir. "Sosyal denen danslar elence
iin icra edilirler ve Tavviskaron'a, akama baldrlar/36^
Wemer Mller, bu merasimlerin aktel monoteist cephesinin XIX.
yzyln bana kadar kan bir reformun sonucu olduunu
gstermitir. Seneca, kabilesinin peygamberi olan H andsotne
Lake, vahiy sonucunda, halknn dinini ve hayatn reforme etmeye
kendini vermitir. Mitolojik ikizin yerine "B yk T a n r y,
Haweniyo'yu (Byk ses) ve eytan, Haninseona (yeryznde
oturmaktadr) y koymutur. Fakat bu peygamber, din hayat,
"Byk Tanr" zerine yerletirmeye aba gstermitir. Bunun iin,
kt ikize tahsis edilen merasimleri yasaklam ve onlan "sosyal
danslara" evirmitir.
Bu monoteist temayl reform, Handsome Lake'nin vecde dayanan
tecrbesi ile aklanabilir. Fakat, onun baka sebepleri de vardr.
Avrupallar, Iroquoi'lann "eytana tapm asna" sitem etmekte
dirler. phesiz burada eytana tapma sz konusu deildir. nk
kt ikiz "ktlk fikri" ile bedenlemi deildir. Sadece burada
sz konusu olan, dnyann karanlk, menfi yn sz konusudur.
Gerekten biraz nce grdmz gibi mitolojik ikizler, "iki ekil"
veya "iki zaman" yanstmaktadrlar. Bunlann ikisi birlikte canl ve
verimli dnyay meydana getirmektedirler. Yeniden, gndz, gece, k,
yaz, fakat yine erkek, kadn, kutsal ve kutsal olmayan kutbu ile
karlayoruz.
Iraquois dalizminin hangi noktaya kadar genel kavramla ilikili
olduunu anlamak iin en nemli merasimlerden birini hatrlatalm:
Bu, ilk baharda ve sonbaharda maskelerin tezahr etmesi ve onlann
36- Bayram takvimleri iin Bak: W. Mller, Die Religionen der Wald!andindianer, s.
119,256.
159
ifa sunucu fonksiyonudur/37^ Tarikatlerden birinin yeleri ki bunlar
"sahte yzler" dir. Evlere girerler ve hastalklar karrlar. Msr
saman yzl dier tarikat, byk klt evi merasimleri esnasnda
kutlama yapmaktadrlar. Hastalklara kar onlar daima savunmak
iin, maskeliler; hazr olanlara "ifal su" serperler ve kl dkerler.
Mitolojiye gre hastalklar ve dier zntler, Tawiskaronun
kopyesi olan yce bir varlk tarafndan meydana getirilmilerdir.
"D nyann b a la n g c n d a " yaratcya kar savam fakat
malup olmu ve iyiletirmek ve yardm etmek iini zerine almtr.
O, dnyay kuatan kayalklarda ikamet etmektedir. Ate, verem ve ba
arlar oradan kaynaklanmaktadr. Maiyeti, maymun'a benzeyen,
byk bal ekilsiz sahteyzleri ihtiva etmektedir. statlar gibi
onlarda insanlardan uzakta oturmakta ve llerde yaamaktadrlar.
Mitolojiye gre, bunlar, T avviskaron'un eksik yaratlm tekil
ederler. Onunla o, kardeinin insan yaratklarn taklidi denemitir. lk
baharda ve son bahardaki merasimde maskeli olarak temsil edilen
bunlar, kylerden, hastalklar kovmaktadrlar/38^ Baka bir tabirle,
Byk Tanr, tarafndan dman yenilmi de olsa onun eseri olan
k t l k , dnyada devam etmektedir. Yaratc, "ktl" yok
etmek istememekte veya isteyememektedir. Fakat stelik ona
yaratn bozmaya da izin vermiyor. Onu, hayatn saknlmaz menfi
bir vehesi olarak kabul ediyor; fakat ayn zamanda dman bizzat
kendi eseri ile mcadeleye zorluyor.
Ktln ift grnm, yaratla mdahale etmeyen ktln
bir yenilii olarak telkki edilmitir. Fakat bir yandan da, insan
hayatnn ve hayatn kanlmaz bir ekli olarak kabul edilmitir. Bu
ift grnm, lroquois'lann dnya anlaynda da vardr. Gerekten
lroquois'llar kainat, kyle, ekili alanlarn meydana getirdii bir
merkez blm ihtiva etmi olarak, insanlar tarafndan meskun,
talarla, bataklkla ve sahteyzlerle dolu bir d l olarak
tasarlamlardr. Burada, arkaik ve geleneksel kltrlerde bolca tasdik
37- Maskeler iin Bak: Esas bibliyografya iin: W. Mller, Les religions Ameri-
d iennesj271I.l.
38-WMller, Les Religions Amerindiennes, s,272.
160
edilen bir dnya tasavvuru (image mundi) sz konusudur. Hangi
noktaya kadar, iroquois dncesinde bu kavram temeldir. Bunun iin
bir baka delil, raquoislann bir kenara yerlemelerinden sonra da bu
kavramn kaybolmam olmasdr. Bir kenardaki iraquois'lann iinde
"iyi karde" saltanat srmektedir. Bu ev ve tarladr. Buras
barnlan yerdir. Fakat darda "ktlk" ve ortaklan olan beyazlar
saltanat srmektedir. Fabrikalann sszl ikamet bloklar, asfalt
caddeler oradadr/39-1
161
tanr olan ikiz iftinin (A hayutos) yardm ve rehberliinde
kabilmektedirler Bunlar, Baba (Gne) tarafndan Zuni'lerin atalarn
a sevketmek ve neticede " b u g n k to p ra k la r olan
D nyann, m erkezine gtrm ek iin" yaratlm lardr/40^
Merkeze doru yaplan bu seyahat esnasnda muhtelif tanrlar
olmaya Cocos* (K atchinas)'lar gibi, (yam ur tan rlar) ve tp
cemiyetlerinin efleri olarak hayvan-Tannlar olmaya ulalyor. Durum
byle olunca, zuni mitolojisinin karakteristik zellii, ikizlerin
birbirlerine dman olmamalardr. Daha dorusu, onlar, ritel'de
nemli rol aynamamaktadrlar. Buna karlk, din hayat, yazn yaplan
yamur Tanrlar klt ile, kn yaplan Hayvan-Tanrlar klt
arasnda*41^ sistematik bir muhalefet sz konusudur. Her iki kltte,
merasim sorumluluu olan ok sayda tarikatlcre dayanmaktadr. Zuni
dalizminin farkna, bayram takvimlerinde varlmaktadr. ki snf
Tanrlar, din aktalitede, kozmik mevsimlerin birbirini takip ettii
gibi takip etmektedirler. Tanrlarn muhalefeti (iki din ta rik a t
k a te g o ris in in m n a v e b e li st n l ile a k t e lle e n )
kozmik bir ritm yanstmaktadr.
Bir baka pueblo kabilesi olan ACOMA'lar ise, Tanrsal
m u h alefetleri ve kozm ik k u tu p sall fa rk l ekilde
yorumlamaktadrlar. Zuni'lerde olduu gibi Acomalarda da YCE
TANRI bir deus otiosus (gk T an rd r) dur. Gerekten esas
varlk Uchtsiti, iki kz kardele klte ve mitolojiye yerletirilmitir.
Kz kardelerden JATK (yaatan) ve NAUTST (Sebettekinden daha
ok). Bunlar, yeralt dnyasndan ktklarndan beri birbirlerine
muhalefet etmektedirler. JATK, ziraatla, dzenle, kutsalla ve zamanla
bir tesant gstermektedir .NAUTST ise, ava, dzensizlie, kutsala
ve uzaya ilgisizlie ortak olmaktadr. ki kzkarde, insanl bu
ekilde iki kategoriye blerek birbirinden ayrlmaktadr. Buna gre,
JATK Pueblos'un annesidir, NAUTST ise yerli gebelerin
40- M. Eliade, tarafndan kullanlan kaynaklar iin bak: (Mythes, Reves et Mysteres,
Paris, 1957, s. 211-214.
4 1 -Katchinas'lar iin bak: Jean Cazeneuve, LesD iem dansent d cibola, Paris, 1957.
162
annesidir. JATK, "rahip" rol ile dolu olan efin fonksiyonunu
yaratrken, NAUTSlT sava eflerinin kategorisini kurmaktadr/42^
Aralarndaki derin farkll lmek iin roquoislarla pueblos'lann
din anlaylarn hzlca mukayese etmek yetecektir. Her ikisi de ayn
tip zira kltre ait olmasna ve benzer dnya grn paylamasna
ramen herbirisi dinine soktuu dalist yapy farkl ekilde
deerlendirmitir. roquois klt ve mitolojisi ikiz Tanrlarn kartl
zerinde merkezilemesine ramen; Zunilerde, onlarn kltrel
siliklii dikkate alnmazsa, ikizlerin kartl yoktur. Aksine,
Zuniler, din takvimleri iinde kutupsall sistemletirmilerdir.
Neticede iki Tanr snf arasndaki kartlk, kozmik glerin ve
din sevkiyatlarn mnavebeli devridaimine dnyor. Bu bazan,
birbirine zt, bazan da tamamlayc ekilde tezahr ediyor. Zaten, Zuni
forml puebloslann yaratcln tketmiyor. Acoma'larda iki
kzkarde Tanna insanlar ve gerekler btnn birbirine zt ve
birbirini tamamlayan iki seksiyona ayrmaktadr.
163
ayet bize, mukayeseli ekilde ufkumuzu geniletme imkan
verilirse, Iroquois sistemi iinde daha sert ekilde ran dalizminin
yantn ayrd edebiliriz. Oysa Zuni sistemi, Yang ve Yin gibi
ritmik bir mnavebe iinde ifade edilen kozmik kutupsalln ine has
yorumunu bize hatrlatmaktadr. ,
K a lifo rn iy a lIla rn K ozm olojik M itolojisi:
T a n r ve O nun H asm :
Dalizmin bir baka ekli avc ve toplayclk kltrne bal
kalm olan baz orta kalifomiya kabilelerinde grlmektedir. Onlarn
mitolojisi, dnyann ve insanlarn yaratcs bir BYK TA N RIy
ne, koyarak Tannmn iine muhalefet eden esrarl ve paradoxal varlk
olan Coyote (ayr kurdu) yi de onun yanna koymaktadrlar. Bazan
coyote, Tannmn yannda balangtan beri var olarak ve onun iine
sistematik olarak muhalefet ederek takdim edilmitir.
M aidu (kuzey-bat) kozmogonik mitolojileri, aadaki girie
dayanmaktadr: Okyanusta, dalgalanan kayn iinde yce varlk
olan wonomi (lmsz) vey kodoyam be (yeri adlandran) ve
coyote, bulunmaktadr. Tanr, dnyay arks ile yaratmtr. Fakat
coyote, dalan ortaya karmtr. nsanm yaratl srasnda hasm,
bizzat kendi imkanlann dener ve krleri meydana getirir. Yaratc,
insanlara, "G enlik emesi" sayesinde hayata dn temin
etmitir. Fakat coyote onu tahrip etmitir. Bylece, coyote, yaratcnn
nnde yle bbrlenir: "Biz, her ikimizde efiz" Tanr, onun
zddn sylemez. Dier yandan coyote kendini "eski dnyann en
eskisi" olarak iln eder ve insanlarn, onun kendinden " B y k
efi" onun yendiinden bahsetmeleriyle vnr. Baka bir rivayette,
coyote, yaratcy "K A R D E " diye arr. Tanr, insanlara
doum, evlenme, lm kurallarn ulatrd zaman coyote, onlar
kendine gre deitirir sonra da yaratcya insanlann mutluluu iin
hibir ey yapmad eklinde sitem eder. Tanr yle itiraf eder:
" s te m e k s iz in , ite d n y a lm ta n y a c a k " . T a n r ,
uzaklar fakat coyote'nin cezasn hazrlamakszn deil. Neticede
coyotenin olu, zilli bir ylan tarafndan ldrlr. Baba yaratcdan
lm kaldrmasn ve bir daha ona kar hasmca davranmayacan
164
faidesizce syler/43^ Henz yaratl tamamlanmad zaman, zamann
balangcnda, varlk ekline gelen ey, ilkel mantk kurallarna gre
artk yok olmayacaktr. Yaratl sreci devam ettike, olup biten ve
ontophanie'leri tekil eden herey, varlk ekilleri kurmakta ve
kozmogonik eserin parasn tekil etmektedir.
Maidu mitolojileri zellikle kuzey-dou anlatmlar, coyotelara
verilen kesin rolle karakter kazanmaktadr. Denilebilir ki yaratcnn
projelerine sistematik muhalefet, coyotelerde, kesin bir hedefin
takibine ihanet etmektedir. O, insann melek vasfna, yaratcnn
tasarlad gibi, tahribe uygulanmaktadr. Gerekten coyote sayesinde
insan, lm, zdrap, alma, aba gibi eyleri ihtiva eden ve ona .
yeryznde hayat devam ettirmeye imkan veren bugnk varlk
eklini stlenmitir/44^
43- Roland B. Dixon, "Maidu Mylhs" (Bultetin o f American M use um ofNatural Histo-
ry, XVII, 1902, s. 33-118), s. 46-48. id. "Maidu Texts" (publications of the Amer
ican Ethnological society, IV, Leyden, 1912) s. 27-69; M L . Ricketts, op. cit, s.
504. yine bak: Ugo Bianchi, il Dualismo Religiosa (Rome, 1958), s. 76.
44- Bir baka KaliforniyalI kabile olan W/NTUN'lar da yaratc Olelbis insanlarn
kardeler ve kzkardeler olarak yaayaca, lmn ve doumun olmayaca,
hayatn kolay ve mutlu olaca ekilde karar vermitir. ki kardee, ge kadar bir
ta yol yapma grevi vermitir, insanlar yalannca, ge kacaklar, mucizevi bir
kaynaktan banyo yapacaklar ve genleeceklerdir. altklar srada Olelbisin
dman olan SEDlT, yaklar ve kardelerden birini, dnyada, evlenmenin,
doumun, lmn ve almann olmasna ikna eder. Kardeler, bitmi olan yolu
ykarlar, akbaba olurlar ve uarlar. Fakat az sonra, edit, nadim olur. nk imdi
lml olduunu anlar. Yapraklardan yapt bir alet vastas ile ge umay
dener, fakat der ve yara alr. Gn stnden Olelbis ona bakar ve "ite, ilk
lm, bundan byle insanlar lecektir der." (Bu konu ile ilgili dokmanlar, Wil-
helm Schmidt, Ursprung der Gotlesidee, cilt //, Mnster, 1929, s. 88-10l de tahlil
edilmitir.) Buna benzer bir mitoloji dou Algonquine kabilesi Arapaholarda da
grlr. Buna gre, yaratc, eserini tamamlamak zere iken, bilinmeyen bir ahs
olan, Nih'asa (Ac adam) elinde bir bastonla gelir, yaratc gc ve yerin bir
ksmn ilan eder. Yaratc, ilk istekte onunla mutabk kaltr ve Nih'asa bastonunu
kaldrr, dalar ve rmaklar, meydana getirir, sonra yaratc, bir deri paras olur ve
onu suya atar. 0 , batar ve hemen yze kar. Bylece, yaratc, insanlarn hayata
geri geleceini iln eder. Fakat, Nih'asa yeryznn abucak insanla dolacana
iaret eder ve suya, batan ve kaybolan bir akl atarak insan hayatnn bundan
byle, byle olacan bildirir. (W. Schmidt, ad geen kitap, //, s. 707-709, 714
717; Ugo Bianchi, a.g. kitap, s. 108-109.)
165
nsan durumun tesisinde co y o te'n in rol zerine yeniden
dneceiz. nk, burada, beklenmedik hazrlklara elverili bir
mitolojik konu sz konusudur. imdilik, coyote ile yaratc
arasndaki hala canl olan dmanl aklayan dalist karakterli baka
kalifomiyah kozmogonik mitolojileri zikredeceiz.
Yuki mitolojisine gre, yaratc olan TA K O M O L (Y alnz
gelen) ilkel denizin zerinde ku ty filiz ekli altnda teekkl
ediyordu. Kpkle evrilmi olduu halde iken o konumutur.
Coyote, uzun zamandan beri varolduunu ondan iitiyor. Taikomol
"ne yapmam lazm?" diye sorar ve ark sylemeye balar. Yava
yava insan ekli almaya balar ve "coyote" yi annemin kardei diye
arr. Vcudundan yiyecek karr ve onu coyoteye verir. Ve
vcudundan gerekli maddeyi kartarak yeri yaratr. Coyote ona,
insan yaratmaya yardm eder ve onun lmllne karar verir.
Gerekten coyote'nin olu lr ve Taikom ol ona diriltme teklif
ettii zaman coyote reddeder/45^
W. Schmidt'inde*-46) ileri srd gibi, Taikomol'un gerek
kalifomiyal yaratc Tanr tipini temsil etmemesi mmkndr. Fakat
bu mitolojininYuki'lerin dikkatini ekmesi ilgintir. Orada, coyote
ok nemli rol oynamaktadr. Yce Tann'nn ve yaratcnn silinmesi,
Dinler Tarihinde olduka sk karlalan bir olaydr. Yce varlklarn
ou, dii otisi (Gk T anr) olarak sona ermektedir. Bu sadece,
ilkel dinlerde olmamaktadr. Tanrnn, coyote, T rick ster gibi
paradoksal ve mphem ahsiyetin nnde silindiini grmek ilgin bir
olaydr. Sahildeki pom o'larda coyote, yaratc Tanrnn yerini
almaktadr. Gerekten yaratc Tanr, kozmogonik iten yoksundur.
Fakat, c o y o te, dnyay tesadfen yaratr. O susad iin gl
bitkilerini kknden skerek yeralt sularnn iddetli basknn tahrik
eder. Dalga onu, ok ykseklere frlatr ve az sonra sular, bir deniz gibi
yeryzn kaplar. Coyote, sulan bendlemeyi baanr ve insanlan, ku
tynden balayarak yaratmaya alr. Fakat o fkelidir. nk
45- A L . Kroeber, "yuki myths" (Anthropos, cilt 27, 1932, s. 905-939) s. 905; Hand-
book o f the Indians o f California (Smithsoni an Institution, Bureau o f American
Ethnology, Bullelin, 78, Washington, 1925) s. 182.
46- Ursprung der Gottesidee, Vol. V. s. 62. Ugo Bianchi tarafndan zikredilmitir, s. 90.
166
insanlar ona hibir yiyecek vermemektedirler. Bunun iin o, bir yangn
karr ve balatr balatmaz da onu sndrmek iin bir tufan yaratr.
O, ikinci bir insanlk yaratr ki, onunla elenir. C oyote, yeni bir
felakete neden olmakla tehdit eder. O, D em iurjik faaliyetini
srdrr. Fakat mademki insanlar onu ciddiye almyorlar o vakit o da
aralarndan bir ksmn hayvanlara dntrr. Neticede coyote,
gnei yapar ve onu tamak zere bir kua ykler. Kozmik ritmleri
dzenler ve kuksu klt merasimlerini tesis eder/47)
Bu mitolojiyi, coyote alameti altnda icra edilen kozmogoniden
tamamen farkl olan sitili aklamak iin zikrettim. Ona ramen
dnyann ve insann yaratl bir D em iu rju n eseri olarak
grlmektedir. Onun yaratklar olan insanlarn onunla alay etmeleri
ve ona yiyecek vermeyi reddetmeleri ok manidardr. Coyote'yi
yaratcnn yerine koymann tarihi izah ne olursa olsun, yaratc
gcne ve stn pozisyonuna ramen onun Trickster-D6miurge
karakteri aynen kalmtr. O, kuzey-Amerika efsanelerinde cesaret
zevkleri yapan unutulmaz Trickster gibi biricik yaratc pozisyonunda
davranmaktadr.
T ric k s te r:
Kuzey-Amirak'da tasdik edilen dalizmin en an tipinin, Coyote,
T r ic k s te r 'i gstermesi manidardr. T rick ste r, zikrettiimiz
Kaliforniya kozmogonik mitolojileri zmeye imkn vermeyecek
kadar kompleks bir fonksiyonla doludur^48). Onun ahsiyeti mphem
ve rol iki anlamldr. Gerekten mitolojik geleneklerin ounda
T rickster, lmden ve dnyann bugnk durumundan sorumludur.
O, ayn zamanda Demiurje ve uygarlatrc kahramandr. nk o,
ate ve baka kymetli eyalar aldnn ve yeri tahrip eden canavarlar
47- E. M. Loeb, "The Creator Concept Among The Indians fNorth Central California"
(American Anthropologist, N.S. XXVIII, s. 467-493) s. 484.
48- Coyote, Byk dzlkler, Byk Havza, Byk plato da ve Kaliforniya'nn Gney
Batsnda, Trickster ekli altnda takdim edilmektedir. Fakat kuzey-Bal sahillerinde
Vizon veya Karga ekli altnda grnmektedir. Gney-douda ve muhtemelen eski
Algorquins-ler'de Tavan eklindedir. Modern Algonqinsler olan Sioux'lar ve baka
kabileler arasnda insan ekline brnmekte ve Gluskabe, iktomi Wisaka Eski ve
yeni gibi zel bir isim almaktadr.
167
yok ettiinin farkndadr. Yinede, Trickster uygarlatrc kahraman
olarak davrandnda bile, zel karakterini muhafaza etmektedir. Mesel
O, atei ve insanlar iin zaruri olan ve tanrsal bir varlk tarafndan
muhafaza edilmi bir eyi almaya muvaffak olmutur. (Bu Tanrsal
varlk, gne, sular, av hayvan, balklar v.s) fakat oraya, kurnazlkla
veya aldatma ile gelmi, kahramanca bir eda ile gelmemitir. ou
zaman onun baars, hoppal ile uzlamtr (Mesel, yer atele
tketilmi veya sular altnda kalmtr). Hal o, yamyam canavarlardan
insanl kurtarmaya kurnazlkla ve sinsilikle muvaffak olmutur.
Tricksterin bir baka zellii onun, katsaln karsndaki mphem
tutumudur, o, amanik veya kutsal tecrbeleri yanstmakta ve
karikatr etmektedir. amann beki ruhlar gln ekilde, Trickster
tarafndan dklar ile ayniletirilmitir*49). Her defasnda dmekle
sonulansa da o, amanlarn okulu uuunu yanstmaktadr. Bu
yanslamal davrann ift anlam vardr: Trickster " K u ts a lla "
rahiplerle amanlarla alay etmektedir. Fakat dier taraftan olay ayn
ekilde kendisine dnmektedir. Yaratc tannmn inat ve dalevereci
hasm olmadnda (Kaliforniya Mitolojisinde olduu gibi) O, tarifi
g bir varlk ve ayn zamanda zeki aptal nceden beri varl ile
tannlara yakn ve fakat oburluu, ar cinsiyeti, tre tanmazl ile
insanlara yakndr.
Rickett(50), Trickster'in ahsnda bizzat insan imaj grmektedir.
Olmas gerekeni olmak iin harcad abalarda dnyann sahibi
imajn grmektedir. Bu tarif belki kutsaln iinde bulunan imajiner
dnyadaki insan imajn yerletirmek kaydyla kabul edilebilir.
phesiz hmanist, aklc veya iradeci anlamda insan imaj kabul
edilem ez. G erekten T rickster, insan durumu m itolojisi
diyebileceimiz bir eyi yanstmaktadr, O temiz, zengin ve her trl
elikiden azade bir dnyada insan lml yapan, ona bireit cennette
hayat salayan tannmn kararlarna muhalefet etmektedir. O, dinle daha
dorusu, tekniklerle ve dini elit iddialar ile alay etmektedir. Yani
rahibler ve amanlarla. Oysa, mitolojiler daima, bu din elitlerin
168
glerini iptal etmek iin alayn yeterli olmadna iaret etmesine
ramen...
Yaratma iine bugn olduu gibi T rick sterin mdahelesi sonu
cu, insan durumunun baz izgileri, karakteristiktir. Mesel bir
kahraman gibi hareket etmedii halde canavarlara o, galip gelmekte;
birok konularda baarl olmakta, baz konularda baarsz olmaktadr.
O, dnyay tekilatlandrmakta ve tamamlamaktadr. Fakat, bunca
yanlma ve hatalardan neticede de hibir ey mkemmel ortaya
kmyor. Bu bakmdan T rickster'in ahsnda, yeni bir din tipinin
peinde bir insan yansmas grlmektedir. Trickster'in maceralar,
tanrsal varlklarn jestlerini yanstarak ve ayn zamanda tanrlara kar
kendi iradesiyle alay ederek bireit kkl ekilde liklemeyi meydana
getirmektedir.
C oyote' yaratcya kar koyan KaliforniyalIlar mitolojisinde
gerek dalizm tannd lde bu dalizmin ayn ekilde insann
yaratcya muhalefetini yanstmaktadr. Fakat yukarda grdmz
gibi, tanrya kar irade, geicilik ve yansma almeti altnda gelime
gstermektedir. Burada ekirdek halinde bir felsefe olduunu itiraf
edebiliriz. Fakat onu sadece burada tanmamza hakkmz var m?
B irka A klam a:
Burada taslak halinde sunduumuz dokmanlarn tahlillerini
zetlemenin yaran yoktur. Yine de ksaca, kuzey Amerika yerlilerince
kabul edilen kutupsallk ve kartln farkl tiplerini "m a n ev i
y a ra tl" karakterlerini renmek iin hatrlatalm. Gerekten,
dalizmin belli bir tipi, zira kltrlerin yaratlmasdr. Fakat en kkl
dalizm, Kaliforniya kabilelerinden ziraat bilmeyen kabilelerde
bulunmaktadr. Sosyal doum (dier baka meydana geliler gibi),
existansiyel bir sembolizmin fonksiyonlarn izah etmemektedir.
Kyn ve mhim arazinin iki kutupsal prensip arasndaki kartlkla
ikili blnmesi birok kabileler arasnda; onlann dinleri, veya
mitolojileri dalist bir yap sunmakszn, bulunmaktadr. Bu kabileler,
yerle ilgili ikili blnmeyi tecrbenin dorudan doruya bir donesi
olarak uygulamaktadrlar. Fakat onlarn mitolojik ve din yaratllar,
baka plnlar zerinde tezahr etmektedir.
169
Kutupsallk bilmecesiyle karlaan ve onu zmeye ynelen
halklara gelince, nerilen zmlerin hayret verici ekilde eitliliini
hatrlamalyz. Orta Algonquins'lerde, aa glerle yaratc kahraman
arasnda kiisel kartlk mevcuttur. Bu kartlk, giri kulbesinin
tamiri ve lmn meydana gelmesini aklayan uzlamaya mteakip
olmaktadr. Fakat bu kartlk nceden tayin edilmi deildir. O, bir
kazann sonucunda olumutur. (M nbush'un kardei kurt cinayeti
gibi). Giri kulbesine gelince, Onun baka A lgoquins'ler olan
O jib w a y larda mevcut olduunu gryoruz, bunlar, " B y k
Tanrya" inanyorlar ve onun sembolizmi, onlarn btnlemesiyle
birlikte kozmik kutupsall ifade ediyordu. Msr ziraatilerindeki
dalizm, tamamen farkl ekiller takdim etmektedir. Mesel,
Z u n ilerde, dalizm, din ritellere ve bayram takvimlerine hakim
olmasna ramen, mitolojide silinmitir. Aksine rio q u o islarda,
mitoloji ve klt, tamamen ran modeli bir dalizmde belirginlik
kazanmtr. Nihayet KaliforniyalIlarda, Tanr ile onun hasm olan
Coyotenun arasndaki kartlk, farkl olmakla birlikte Yunanllar
tarafndan icra edilen "m itolojiletirm e" ile mukayese edilebilen
insan durumunun mitolojiletirilmesine yol amtr.
170
henz ayrlmam iki prensip grlmektedir^5
Geen blmlerin birinde, N gadju Dayaks lann din hayatinin
yaps ve kozmogonisini birka detayla sunmutuk., Su ylannn
aznda gizli g halinde mevcut olan ilk kozmik btnln, ard-
arda, bir Tanr, bir Tanra olan iki da eklinde ve iki kalao, (ku)
eklinde tezahr eden iki kutupsal prensibin nasl su yzne ktn
grmtk^52). Dnya, hayat ve ilk insan ifti,iki kutupsal prensibin
arpmas sonucu var olmutur. Fakat, kutupsallk burada sadece
tanrsalln bir vehesini temsil etmektedir. Btnlk bunlarda
nemli tezahrlerdir. Yine daha nce grdmz gibi bu btnlk,
Dayake dininin temelini oluturmaktadr. O, srekli ferd ve kolektif
riteller aracl ile btnlemektedir. Toba Bataklarda da yaratl
yukar glerle aa gler arasndaki atmann sonucunda meydana
gelmitir. Fakat burada sava, hasmlann karlkl tahribi ile deil;
onlarn yeni bir yaratlta btnlemeleri ile sonulanmaktadr. Nias
171
adasnda iki yce Tanr olan Low aIangi ve L a tu re D an"
biribirine kar ve ayn zamanda da biribirinin tamamlaycsdr*53^.
L ovvalangi, yukar dnyaya aittir. O, hayatn iyiliini temsil
etmektedir. Renkleri san veya altn sansdr. Sembolleri ve kltrel
amblemleri horoz,kalao, kartal, gne ve k tr. Lature Dan
ise, aa dnyaya aittir. O lm ve ktl temsil etmektedir.
Onun renkleri, siyah veya krmzdr. Amblemleri, y lan lar'd r.
Sembolleri ise, Ay ve k aranlklardr.B u n a ramen iki Tanr
arasndaki kartlk, bir tamamlayclk ihtiva eder. Mitolojinin
anlattna gre LATURE DAN basz ve LOVVALANG
srtsz domutur. Baka bir tabirle, ikisi bir btn tekil etmektedir.
Ayrca, herbiri, dierine nazaran daha mkemmel sfatlara sahiptir*54^.
Endonezyada, kozmik dalizm ve tamamlayc kartlk, kyn ve
evin, elbiselerin, sslemelerin, silahlann yapsnda olduu kadar, do
um, giri, evlenme ve lm merasimlerinde de ifade edilmektedir *55\
Bu konuda bir ka misalle yetinmek istiyoruz" Molugues adalarndan
biri olan Ambryna'da, ky, iki paraya ayrlmtr. Bu blnme sadece
sosyal bir blnme deil, ayn zamanda kozmik bir blnmedir.
nk bu blnme, dnyann btn olaylarn ve eyalarn
kuatmaktadr. Gerekten, sol, kadn, ky veya deniz yolu, aa, ruhi,
dan, bat, kk karde, gen, yeni v.s. saa, erkee, yer veya daa
yukanya, ge, dnyaya, yksee, ieriye, douya byk kardee,
yalya v.s ye muhaliftir. Yine de A M B R Y O N A S 'L E R bu
sistem e bavurduklarnda ikili deil; l blnm eden
bahsetmektedirler. nc eleman, dengeyi devam ettiren ve iki kart
unsuru btnletiren "YKSEK SENTEZ" dir*56\ Ayn sistem,
53- W. Sthr, op.cit, s.57. L. Tobing'e gre yilce varlk kozmik btnl temsil
etmektedir. nk, o, ekil altnda kavranabilir. Bu ekillerin herbiri
dnyadan birini temsil eder (yukar-aa-orta). Kozmik aa aa blgelerden
Ge kadar ykseliyor ve Kainatn btnln, kozmik dzeni sembolize ediyor.
(The structure o f the Toba-Batak Beliefin the Highgod, Amslerdam, 1956, s.27-28,
57,60-61).
54- P. S uz iki, The Religious System and Culture o f Nias, ndonesia (Hague, 1959),
s.10; Sthr, op. cit. s.79
55- P. Suziki, s.82.
56- D. P. Duvrendak, nleidung tot de ethnologie van den tndischen Archipel (3 e ed.
Groningen-Batavia, 1946) s. 95-96 Claude Levi Strauss, Anthropologie Structurale
(Paris, 1958), s.147.
172
Ambryna'ya birka yz kilemetre olan JAVA ve BAL'de de kar
karya gelmektedir*57). Ztlar arasndaki kartln son tahlilde,
ztlarm birlemesini hedef aldna iaret edilmitir*58*. Sumatra'mn
M NANGKABAU'lannda Klann iki iftinin arasndaki dmanlk,
evlilik merasimi esnasnda ritel bir horoz dv ile ifade
edilmektedir.*59^P.E.'de Josselin de Jong yle demektedir. "B tn
cem aat, k a rlk l hasm olan ve tam am layc olan iki
g ru b a b l n m t r. C em aat, a n ca k , iki ksm da v ar
olduunda ve h e r ikiside b iri b iri ile tem asa getiinde
ancak v ar o labilm ektedir. te evlilik, bu a rtla r aka
yerine getirm e vesilesi olm aktadr"*60). Josselin de Jonga
173
gre, btn Endonezya bayramlar, gizli veya ak bir sava tonu
almaktadr. Onlarn kozmik anlamlan inkar edilemez. Gerekten iki
kart grup, ayn zamanda, kainatn baz blmlerini temsil
etmektedir .Netice itibariyle onlarn savalar, ilk kozmik kuvvetlerin
kartln ortaya koymaktadrlar. Bunun iin merasim, kozmik bir
dram meydana getirmektedir^61*. Bu durum Dayaks'larda ok iyi bir
ekilde ortaya konmutur. Mterek lm festivallerinde bu durum,
kyde ykseltilmi bir barikatn etrafnda, maskeli iki grub arasndaki
bir savala tamamlanmaktadr. Bu festival, dramatik kozmogoninin
yeniden aktellemesinden baka bir ey deildir. Barikat, hayat
aacn sembolize etmektedir. ki rakip grup, hayat aacn ykarak
biribirlerini ldren iki mitolojik kuu temsil etmektedir. Fakat lm
ve tahrib, yeni bir yaratl meydana getirmi ve bylece, kye
lmle sokulan ktlk nlenmitir^62*.
Ksaca, Endonezya dini dncesinin, kozmogonik mitolojide
kavranan sezgileri bilinlendirdiini ve gelitirdiini syleyebiliriz.
Mademki dnya ve hayat, esas birlii kuran bir ayrmn sonucudur. O
halde insan'da sadece benzer bir seyri takip edebilir. Kutupsal kartlk,
kozmolojik prensip seviyesine ykselmitir. Bu sadece kabul
edilmemi ayn zamanda ifre olmutur. Onun vastasyla dnya, hayat
ve insan cemiyeti, anlamlarn ortaya koymaktadrlar. Aynca, kendine
has varlk ekliyle kutupsal kartlk, ztlarn kutupsal birlii iinde
yok olmaya ynelmitir. Kutuplar biribirine arparak, yeni bir sentez
ve nceki duruma nazaran bir gerileme olan "nc terim "
diyebileceimiz bir eyi yaratmaktadrlar^63*. O, nadiren sistematik
ncesi dnce tarihinde kozm olojilerden ve Endonezya
sembolojilerinden daha Hegelci diyalektii hatrlatan bir formlle
karlayoruz. Bununla beraber, EndonezyalIlar iin " n c
61- JJP.B. de Josselin de Jong, De Oorsprong van den goddelijken Bedrieger s.26; F.BJ.
Kuiper " The Ancient Aryan Verbal Contest" ([ndo-franian Journal IV, 1960, s2l7-
281) s279.
62- Waldemar Sthr, Das Totenritual der Dajak (Kln, 1959) s.39-56; Die Religionen
tndonesiens, s .31-33, Cenaze merasimlerinin, biribirine bal mitolojilerin tam bir
tasviri iin bak: Hans Schrer, Der Totenkult der Ngadju Dakak in Sd-Borneo, 2.
cilt (Gravenhage, 1955).
63- zellikle Livi-Strauss'u ilgilendiren dalist organizasyon probleminin bu vehesi
iin Bak: Anthropologie Structurale, s.166.
174
terim " olan kutuplarn sentezi, gemi duruma gre yeni bir
yaratl temsil etmesine ramen, ayn zamanda bu yeni yaratl, ilk
duruma bir dn ve bir gerilemedir. Bu yeni yaratlta, kutuplar,
farksz bir btnlk iinde mtereken var olmaktadrlar<-64*. Ztlann,
mitolojik ayrlmas ve birlemesi iindeki yaratl ve hayat srrnn
tesbiti yapldktan sonra, Endonezya dncesinin bu biyolojik modeli
amasnn mmkn olmad sylenecektir. Ayn eyi, bugn Hind
dncesinde de greceiz. Baka bir ifade ile, EndonezyalIlar, hikmeti
semiler felsefeyi deil; sanatkarane yaratl semiler, ilmi deil,
pek tabiiki onlar, bu seimde yalnz deillerdir. Fakat onlara hakl
veya haksz demek iin vakit olduka erkendir.
64- H. Baumann, nemli bir eser olan Das Doppelte Geschlecht, de, Seksel
kartlktan, Tanrsal ve insani biseksellie geii tasvire ynelmitir. Bu fikri ya
zar, Sonraki dnemlere ait olarak telakki ediyor. Bak Revue de T Histoire des Re
ligions, Ocak-Mart, 1958, s.89-92.
175
Veda mitolojisi, indra ile ejderha V rtra arasndaki rnek savan
hakim olduu bir mitolojidir. Bu mitolojinin kozmogonik yaps
zerinde zaten srarla durmutuk*65). Dalarn oyuuna V rtra
tarafndan hapsedilen sular kurtararak N D R A , dnyay
kurtarmaktadr. Bylece o, dnyay yeniden yaratmaktadr. Baka
anlatm larda, V rtra 'n m kafasnn kesilmesi ve paralanmas,
yaratln aktalitesine gei gcn ifade etmektedir. nk ylan
eklindeki V rtra belirsiz olan sembolize etmektedir. En stn
derecede n d ra ve V rtra arasndaki sava mitolojisi, dier faaliyetler
ve yaratl ekillerine modellik grevi yapmaktadr. "B ir savata
m uzaffer olan gerekten V rtra 'y ld r r" der bir Veda
metni*66*. Daha yaknlarda kuiper iki ortak olay serisini aydnla
karmtr. yleki, Hind Vedalarmdaki "ifahi dellolar" ayn
ekilde, m ukavem et glerine kar (V rtni) ilk sava
tekrarlamaktadr. air kendini indra ile yle mukayese etmektedir:
"Ben rak ip lerim in y a ra alm adan, sa ve salim n d ra gibi
katiliyim " (RV X, 166,2), ifahi dello, airler arasndaki yarlar,
yaratc bir faaliyeti yahut hayatn bir yenilemesini meydana
getirirler.
Dier taraftan kuiper,*67) indra ve Vrtra arasndaki sava zerine
merkezileen mitolojikritel senaryolarn yeni yl festivalini meydana
getirdiine inanmaya sevkeden ok sebebin olduunu gstermitir.
Btn dello ve sava ekillerinin (araba yarlar, iki grup arasndaki
savalar v.s), k ritelleri boyunca*68) yaratc kuvvetleri tahrik etmi
olarak telkki edilmilerdir. A vesta'ya ait olan Vyaxana terimini
B eneviste, " z a fe ri tem in eden a sk eri sfat" ihtiva eden
"ifah dello" ile tercme edmitir*69). O halde burada olduka eski
olan Hind-Iran kkenli bir anlay sz konusudur. Bu anlay, "sz
d ellosunun" yaratc ve yeniletirici faziletini tebcil etmektedir.
Aslnda bu, mnhasran Hind-Iran bir det deildir. iddetli sz
65- Le Mythe de l'Eternel Retour, s.40 (= The Myth ofyThe Eternal Return, s.19).
66- Maitrayani-Samhit, II, 1$, F B J . Kuiper tarafndan zikredilmitir. The Aneient Ar
yan Verbal Contest" s25l.
67- Kuiper, s 251.
68- a.g.e.,s269.
69- Kuiper tarafndan zikredilmitir, a.g.e.^247.
176
dellolar, Eskim olarda K w a k iu tl'la rd a eski Almanlarda da
mevcuttur. Sierskma'nn yenice hatrlatt gibi bunlar, zellikle
T ib ette*70* byk bir deere sahiptir. Tibetli keilerin ak
tartmalar, sadece ifahi olmayan saldrganlklar ve onlarn kan
dkclkleri, ok iyi bilinmektedir. Her ne kadar tartmalar Buddist
felsefi problemleri zerine dayanm da olsa ve Hindli Asanga gibi
byk Buddist mtehassslarnn koyduktan kaidelere ksmen uysada
ak tartm aya gtrlme ihtiras Tibetlilerin karakteristik
zelliklerinden birisidir *71*.
Rolf Stein'in gsterdii gibi sz dellosu Tibet'te dier yanma
ekilleri olan, at yarlian, atletik oyunlar, muhtelif savalar ve ok
atlar, inek sa iar, gzellik yanmas gibi musabakalann arasnda
bulunmaktadr*72*. Yeni yl vesilesi ile, at yanlarndan sonra, en
nemli yanma, yeler arasnda veya kozmogonik mitolojiyi okuyan
ve kabilenin atalann tebcil eden muhtelif Klanlarn temsilcileri
arasnda meydana gelmektedir. Yeni yln mitolojiklitel senaryosunun
temel konusu iki dada bulunan eytanlarla Gk Tann arasndaki
savala ortaya konmutur. Dier benzer senaryolarda olduu gibi
Tanrnn zaferi, balayacak yeni ylda yeni bir hayat zaferini garanti
ediyordu. ifahi delloya gelince, Stein'e gre, sosyal plnda ve onu
geride brakan dini plnda prestiji tebcil eden insan dnyasn
(cemiyeti) ikmetghna balayan yanmalar btnnn bir parasn
tekil ediyordu. Tannlar, gsterilerde hazr bulunuyorlar ve insanlarla
beraber glmektedirler. Destanlarda olduu gibi, hikaye anlatmnn ve
bilmece dellosunun, hayvanclk ve mahsul zerinde etkisi vardr.
Byk bayramlar vesilesi ile tannlar ve insanlar bir araya geldiinde,
sosyal kartlklar ksa da sonra, yatmaktadr. Grup gemie
(dnyann balangcna, atalanna) ve ikmetine balanarak yeniden g
hissetmektedir*73*.
177
R o lf S tein, Tibetlilerin yeni yldaki festivallerinde ran
tesirlerini gn na karmtr*74*. Fakat bu, btn Senaryonun
dn alnd anlamna gelmez. Byk ihtimalle, ran tesirleri,
mevcut olan baz unsurlar takviye etmitir. Her halkrda, arkaik bir
senaryo mevzubahistir. nk o, ok erkenden Hind'de kaybolmutur.
Devas ve A suras:
Fakat Hind'de, emalarmz srekli alnm ve muhtelif plnlarda
ve saysz persfektiflerde gelitirilmitir. 1958'de E R A N O S 'd a
Asuraslarla, Devaslar arasndaki ekimeyi ve muhalefeti tartmtk.
Yani, Tanrlarla eytanlar, Aydnlk gleri ile karanlk gleri
arasndaki muhalefeti, tartmtk. Fakat Vedalar zamanndan beri bu
sava (evrensel olarak yaylm mitolojik bir konuyu meydana
getirmektedir) olduka orijinal bir istikamette yorumlanmtr. Yani,
o, ayn cevherli paradoksluu veya Devas'larda Asuraslar arasndaki
kardelii aklayan bir girile zellikle tamamlanmtr. 1958de
diyorduk ki, Veda doktrini ift perspektif yerletirmeye gayret
etmektedir. Devaslarla, Asuraslar farkl bir ekilde gzlerimizin nnde
zamanlarn balangcndan beri karlkl mcadeleye mahkum
edilmilerdir. Yani, dnya bugnk eklini almadan nce onlar, ayn
cevherdendiler *75\
Bir yandan burada sz konusu olan Agni ve V ar una gibi byk
Veda Tanrlarnn zt veheleriyle zaten ifade edilmi olan Tanrsal
mphemliin, cesaretli formldr*76*. Fakat zellikle, dnyann,
hayatn ve ruhun birtek tJrgrund'una ulamak iin Hind dncesinin
abas sz konusudur. Bu btnc perspektifin kefi iinde ilk etap
"E b ed ilik le gerek olann d n y ad a gerek o lm ad m
itiraf olmutur. Bu problemi burada daha fazla uzatmak istemiyoruz.
nk yukarda zikredilen konferansta bu konuyu yetirince tarttk.
178
M itra -V a ru n a:
V ar u n a ve M itra isimleriyle Hind'in belirttii Tanrsal
hakimiyetin tamamlayc iki vehesini ilgilendiren eski bir Hindi
Avrupai konunun gelimesi olduka manidardr. 1940'da Geoerges
Dumezil Mitra-Varuna iftinin, Hind-Avrupa l fonksiyon
sistemine ait olduunu gstermitir.nk Jermenlerde ve eski
Romallarda da buna benzer eyler bulunmaktadr. Yine Dumzil bu
tanrsal hakimiyet kavramnn Hindistan'da, Hindi-Avrupa dnyada
kabul edilmeyen felsefi bir gelimeye ahit olduunu gstermitir.
Ksaca, eski Hindliler iin M lT R A parlak dzenli sakin, ltufkar,
kutsal, makul bir vehe altnda yce; VAR UNA ise karanlk,
etkilenmi, iddetli korkun ve sava*77* saldrgan bir grnm
altnda yce olarak tasarlandn hatrlatalm. Ayn mnavebelerle ve-
muhalefetlerle, ayn diptyque Roma'da bulunmaktadr. Bu, bu
yandan, L upergues'lerle Flam ines'ler arasndaki muhalefettir.
Yani orada, kudurgan bir iu n io r'u n basks, ihtiras, grlts;
burada, kutsal bir Senior'un lmll, doruluu, sukuneti vardr*78*
Bunlar, Roma'nm ilk iki kral olan Romulus ve Numa'nn farkl
davranlar ve yaplardr. Onlarn muhalefeti, Luperque-Flamine
muhalefet prensibine kadar uzanmaktadr. O, sadece dini ve mitolojik
plnda deil; ayn zamanda kozmik ve epik tarihi plnda da Hindde
riayet edilen MTRA-VARUNA kutupsallna da uygundur. (Yasa
koyucu kral olan MANU, NUMA'ya cevap vererek gneten iner ve
"g n e h a k im iy e tin i" balatr. Romulus'a cevap veren
G am dharva kral, Ay'n torunudur ve "Ay egemenliini" tesis
etmektedir).
Dehalar arasndaki fark lmek iin, eski Hind-Avrupa mito
lojisini kullanan Romallar ile Hindlileri mukayese etmek yeterli
olacaktr. Hind, Tanrsal hakimiyetin iki vehesi ile anlam kazanan
mnavebeli ve tamamlaycl felsefi ve teolojik olarak gelitirir
ken*79* Roma, mitolojilerini olduu kadar Tanrlarn da tarihile
179
tiriyordu. Tamamlayc ve mnavebe prensipleri, Romada ritel
devrede kalm veya onlar, efsanevi bir tarih yapmaya hizmet
etmilerdir. Aksine, H indde, M tra ve V aru n a'd a bedenletii
hissedilen iki kutupsal prensip, dnyann izah ve insan durumunun
diyalektik yapsnn izahna rnek model tekil ediyordu (esrarengiz
ekilde erkek ve kadn, hayat ve lm esaret ve hrriyet ekline
ayrlarak)
Gerekte M itra ve V ar una gece ile gndz, erkekle kadn gibi
biribirine muhaliftir. (Mitra tohumunu VARUNA'ya aktmaktadr der.
Satapatha Brhmana, 11.4,4,9), gebe kalarak (abhigantr) ve etkili
(karta) olarak veya hal brahm an ve kshatra olarak yani, maddi
ve manevi g olarak, muhalefet etmektedir. Ben (purusha) ile
Tabiat (p ra k rti) arasnda SAMKHYA felsefesi ile hazralanan
dalizm, Hindliler tarafndan M TR A -V A R U N A 'nm parlak bir
muhalefeti olarak hissedilmitir*80*. Bir baka filozofik sistem olan
VEDANTA nn iki kutupsal sistemi arasnda da ayn uygunluk
ortaya konacaktr. Yani, B rahm an ve my arasnda. nk, eski
liturjik m etinler " M T R A n n B ra h m an o ld u u n u
sylemektedir. V edas'larda MAYA, byc Varuna'nm byk
tekniidir*81*. Rig-Veda (1,164,38) de V ARUNAda grnmeyen
kuvvet ve ebedilik ise, M TR A 'da tesbit edilmitir.
180
grnmeyen veheleri B rahm an ve M y, P u ru sh a ve P ra k rti
ve daha sonra, Shiva ve Shakti veya Sm sara ve N irvn.
Fakat bu kutupsallklardan bazlar biraz nce bahsettiimiz
Urgnnd gibi tamamen paradoksal bir birlik iinde, muhalefetli bir
karlama iinde yok olmaya ynelmitir. Orada sadece metafizik
kurgular bahis konusu olmasada, Hindin, garib varlk ekilleri denedii
bir takm formller sz konusudur. Buradan elde edilen tecrbe, btn
paradoksal varlk ekillerinin iine "m uhalefetli karlam ann"
dahil olduudur. Mesel, hayatta hrriyet "jivan m ukta" yce
kurtulua ulam olmasna ramen dnyada var olmaya devam
etmektedir, "u y an k lk " iin N irvna ve S m sa ra ayn ey
olarak grlmektedir. Veya, bir yoginin durumu, hibir davran
deitirmeden zahidliklikten, elenceye gemeye msaittir*82*. Hind
ruhiyat, mutlakla megul edilmitir. Oysa, mutlak, nasl tasarlanrsa
tasarlansn, o, kutupsalln ve ztlann tesinde tasarlanabilir. Bunun
iin Hind, kurtuluun sosyal msseselerin dayanmal ahlak
tavsiyelerine bal kald oranda, elenmeyi, kurtulua ulaan
vastalar arasnda kabul etmektedir. Oysa metinlerin "zt iftlerle"
yani biraz nce bahsettiimiz " k u tu p sa llk la " belirttii eyi
amayanlara mutlak, niha kurtulu, hrriyet, moksha, nirvana
yabanc deildir.
Bu Hind yorumu, iaret ettiimiz, arkaik cemiyetlerin baz
ritellerini hatrlatmaktadr. Kutupsal yapnn paratheolojisi ve
mitolojisi iinde btnleselerde arkaik cemiyetlerin bu ritelleri,
kollektif bir elence'de ztlann peryodik olarak kaldrlmasn hedef
almlardr, mesel, D ayaks'larm yeni yl enlikleri srasnda btn
ksaslar ve kanunlar askya aldklarn gryoruz. Burada,
Dayaks'larm mitolojikritel senaryosu ile, ztlan kaldrmaya ynelen
Hind teknikleri ve felsefelerinin farkllklan zerinde srar etmenin
faydas yoktur. nk bu aktr. Yine de her iki haldede ar iyi
(sununum bonum ) kutupsalln tesinde bulunmaktadr.
phesiz D ayaks'Jar iin "a r iyi" (summum bonum) yeni
yaratl, hayatn yeni tezahrn salayan kutsal btnlkle temsil
181
edilmitir. Oysa, yogiler ve Hind mrakebesi iin A r iyi
(sum m um bonum ) kozmozu ve hayat amaktadr, iink o,
mutlak hrriyetin, gzelliin yeni bir existansiyel boyutunu (artsz)
temsil etmektedir. Bu var olma ekli kozmozda olduu kadar,
Tanrlarda da mehuldur. Bu nsan bir yaratl ve onun girii, insani
bir imtiyazdr. Tanrlar bile, mutlak hrriyete girmeyi arzu etseler,
bedenlemek ve insanlar tarafndan hazrlanan ve kefedilen vastalarla
bu kurtuluu elde etmek zorundadrlar. Fakat Dayakslarla, Hindlilier
arasndaki mukayeseye yeniden dnmek iin burada una iaret etmek
gerekmektedir: Belirli bir dinin ve etnik bir dehann yaratl, sadece
arkaik sistemin kutupsallmn deerlendirmesiyle ve yeniden
yorumlanmas ile tezahr etmez. Bilakis ztlann birlemesine atfedilen
anlam iinde tezahr eder. Muhalefetli yaklam, D ayakslarn
elencesinde olduu kadar T antrique elencede de gereklemek
tedir. Fakat ztlann Transandans anlam her iki halde de ayn deildir.
Baka bir ifadeyle, ne kutupsallm kefi ile ne de onlarn
btnlemesi ile mmkn olan tecrbeler ve ne de bu tecrbeleri ne
alan ve belirginletiren sembolletirme, yok olmaya elverili deildir.
Baz kltrlerde bu tr tecrbeler ve sembolletirmeler, btn
imkanlan ile tkenmie benzemektedir. Fakat, btn kltrleri iine
alan bir perspektif iinde, kozmik hayatn yaplarn ifade eden ve
kozmozda insann var olma eklini elle tutulur bir hale koyan bir
sembolizmin verimliliini deerlendirmek gerekir.
Yang ve Yin:
in misalini sona brakmamz sebepsiz deildir. Amerika ve
Endonezya arkaik cemiyetlerinde kozmik kutupsallk, in'de Yang
ve Yin sembolleri ile ifade edilmitir. Ritlerde yaayan kozmik
kutupsallk, ok erkenden evrensel bir tasnifin modelini salamtr.
Aynca, Hindde olduu gibi Y ang ve Yin ztlar ifti, bir yandan,
vcudun ok sayda tekniini ve ruhun disiplinlerini sistemletirip ve
geerli klarken, dier yandan da gittike sert ve sistematik felsefi
speklasyonlara srklyordu. phesiz burada Yang ve Y in'in
btn iinde ne morfolojisini takdim etmek ne de onun tarihini
izmek sz konusu deildir. Burada sadece, Shang dneminin bronz
ikonlannda bol miktarda tasdik edilen sembolizmi hatrlatmak
182
yetecektir. (in geleneksel kronolojisine gre l.. 1400-1122). Bu
konu zerine bir dizi nemli eser tahsis eden C ari Hentze, kutupsal
sembollere, birlemelerinden kartacak tarzda sahip olunduuna iaret
etmitir. Mesel, gece kuu veya karanlklan sembolize eden bir baka
figr "gne gzlerle" donatlmtr. Oysa, k amblemleri
"gece ia re ti ile" belirtilmitir*83*. H en tze, kutupsal
sembollerin durumunu, ruh yenileme ve zamann yenilemesi ile
ilikili olarak, din fikirleri aklar tarzda yorumlamtr. Bu yazara
gre, yang-yin sembolizmi, ilk yazl metinlerden nce*84) en eski
ritel eyalarda grlmtr..
Farkl yollardan ve bir baka metoddan yararlanm olmasna
ramen M arcel G ranet'de ayn sonuca ulamtr. G ranet Che
K in g 'd e Yin kelimesinin, souk ve kapal zaman fikrini
artrdn ve yang teriminin scak ve gneli fikrini telkin
ederken yin kelimesinin ie uygulandn hatrlatmaktadr*85*. Baka
bir tabirle yang ve yin, zamann mahhas ve kartlarla dolu
vehelerine iaret etmektedir. (G ranet, a.g.e., s.118) Baz paralan
muhafaza edilebilmi Koueitsang isimli bir kehanet el kitabnda
Tchauang Tzu'nun aadaki ataszn ne alarak "Aydnlk" ve
"Karanlk" zamandan bahsedilmektedir: Bolluktan b ir zam an...
ok y a la n m lk ta n b ir z a m a n ...g e li tirm e d e n b ir
z a m a n ... k a ln la trm a d a n b ir z a m a n ... h a y attan b ir
zam an... lm den bir zam an (a.g.e., s.132). O halde dnya,
biribirini tamamlayan ve mnavebeli tezahrat salayan iki ekim
tarafndan (tao, pien, t'ong) oluturulan devr-i daimli bir dzen
btnn temsil etmektedir (a.g.e., s.127).
G ran et, M navebe fikrinin, muhalefet fikri zerine stn
geldiini dnmektedir (s.128). te bu, bize takvimin yapsn
gstermektedir. Yin ve Yang, takvim konusunu organizeye
arlmlardr. nk Amblemler, zel bir gle kartlarn iki
83- Cari Hentze, Bronzegerat, Kaltbauten, Religion im altesten china der Skangzeit (An-
vers, 1951), s.192, Muahadeterimiz iin bak: Critique, No 83, Nisan 1954, s.331.
84- Cari Hentze, Das H am als Weltort der seele (Stuttgart, 1961) s.99, Kutupsallk prob
lemi zerinde btnc bir aklama iin Bak: Hermann Koster, Seymbolik des
Chinesischen Universimus (Stutgart, 1958), s. 17.
85- La pensie chinoise (Paris), 1934, s.U7.
183
mahhas vehesinin ritm ik ekimini hatrlatyordu. (S.131).
Filozoflara gre, k srasnda, Yin'le evrilmi olan y a n g
yeralt kaynaklarnn dibinde, buzlu yer tabakasnn altnda, canl
olarak kt bir eit yllk imtihana maruz kalr. lk baharda, topuu
ile topraa vurarak, hapisten kurtulur. O vakit, buz yarlr ve
kaynaklar uyanr (s.I35). Devr-i daimli mnavebe ile bir dizi
biribirine kart ekillerle olumu olan dnya, kendini gsterir.
Durkheim'in sosyolojizmi ile bylenmi olan M arcel G ranet
in'in sosyal hayatnn eski formllerinden, kozmik mnavebeler
kavramn ve sistematik belirginlii karmaya meyletmitir. Artk bu
yolu takip etmek istemiyoruz. Fakat, ki seks'in faaliyetlerinin
tamamlayc mnavebesi arasndaki benzerlii dier yandan yang ve
yin'in etkileimi ile ynetilen kozmik ritmler arasndaki simetrilii
gsterm ek nem lidir. Mademki y in 'd e b ir bayan ta b ia t,
yangda da erkek tabiat itira f ediliyor (Granete gre btn
in mitolojisine hierogamie hakimdir) O halde H ierogam ie
konusu, dini olduu kadar kozmik bir boyutu da gstermektedir. Zira,
iki cinsiyet arasndaki ritel muhalefet eski inde, yanan iki Lonja
tarznda gereklemitir (s.139). Ayn zamanda bu muhalefet, yang
ve yin gibi iki kozmik prensibin mnavebesini ve iki hayat
formlnn tamamlayc kartln ifade etmektedir. lk baharn ve
sonbaharn kolektif bayramlarnda, kar karya dizilmi muhalif iki
koro biri birini msralar sylemeye tahrik ediyorlar. "Yang aryor
yin cevap veriyor." E rkek ocuklar aryor, kzlar cevap
veriyor". Bu iki forml biribirinin yerine gemektedir. Onlar, ayn
zamanda, kozmik ve sosyal ritmi belirlemektedirler (s.141).
Kart korolar, kla glge gibi kar karya geliyorlar. Nasl iki
hazr olan insan grubunun tamamn ve tabiattaki eyleri temsil
ediyorsa; toplanlan alanda uzayn btnn temsil eder (s.143)
Kolektif bir H ie ro g a m ie , sevinleri dllendiriyor. Dnyada
grdmz olduka yaygn bir ritel... Bu durumda da (yln geri
kalan esnasnda bir kural olarak kabul edilen) kutupsallk, ztlann
birlii iinde kaldrlm veya ycelmitir.
in felsefesinin bunu dnce kategorileri ile yaptn biliyoruz.
Fikirler tarihi iin tao mefhumunun, kutupsalln zm olarak
"nc terim " in ilkel farkl formlleriyle mukayesesi ilgin bir
problem olacaktr.
184
SO N U :
Sonu olarak bana kesin grnen bir noktaya gelmek istiyorum. O
da, nceden mevcut deereler sisteminde Spiritiel yaratllarn
v a z g e ilm e z li id ir. Din ve mitolojik dnyada her yaratl,
yeniden kendine has yaplarm, her byk airin, ifadesini yeniden icad
ettii gibi meydana getirmektedir. Hakikaten, ikili, kutupsal, dalist
mnavebeli, biribiren zt dyades ve muhalefetli yaklamn farkl
tipleri, dnyann her tarafnda ve btn kltr seviyelerinde kar
karya gelmektedir. Fakat dinler Tarihiler, farkl kltrlerin bu ilk
done ile yapt eyleri incelemeye kendilerini vermilerdir. Kltrel
yaratllar anlam aya alan yorum ilmi, kutupsallm ve
Dyadeslenn btn trlerini, belli dzeyde uursuz mantki faaliyeti
yanstan bir tek temel tipe indirme igvasnm nnde tereddt
geirm itir. nk, grdm z gibi, ikiye blnmeler
(dichotomies) kendilerini sadece ok sayda katogorilerde tasnife
brakmamlar fakat baz tipik sistemlerin ykl olduu deerlerin ve
fonksiyonlarn hayret verici deiiklii de ayn katogorinin iinde
grlmtr. phesiz burada, dini kutupsallm, ikili blnmelerin,
dyades lann btn tr ve farkllklarm detayl ve tam bir morfoloji
olarak ortaya koymak sz konusu deildir. nk byle bir alma
ok nemli bir alma olacak ve bizim konumuzu aacaktr. Fakat
analiz ettiimiz bir ka dokman ve en nemlileri arasndan bu amala
seilenler, bizim delilimizi aydnlatmaya kafi gelecektir.
Genel olarak, kozmik kutupsallk gruplarm ve insan durumuna
bal gruplar ayrabiliriz. ... phesiz birok hallerde ikiye
blnmeler ve kozmik kutupsallklar, nsan duruma ilikin olanlarla
ilikilidir. Yine de, bu ayrm faydaldr. nk, zellikle ikinci tip
kutupsallklar (baz kltrlerle baz nemli zamanlardan itibaren)
felsefi speklasyona yol amaktadrlar. Kozmik kutupsallaklar
arasnda sa-sol, y u k a n -a a gibi kutupsallklar, gece-
gndz, mevsim ler v.s. ile ilgili olan kutupsallklar ve nihayet,
h ayat-lm , b itk i rt s ritm i v.s. gibi kozmik hayatn
seyrini belirleyen kutupsallklar ayrabiliriz. kili blnmeler ve
nsan durumla alakal kutupsallklara gelince (Bazan ona rakam
hizmet ederek) bunlar-ok saydadr ve onlarn daha ak olduklarm
syleyebiliriz. Temel ift olarak, erkek-dii ifti kalmaktadr. Fakat
yine de e tn ik ik ili b l n m e le r (b iz im k ile r-y a b a n c la r),
185
m itolojik ik ili blnm eler (kart ikizler, Dini ikili
blnmeler (kutsal - kutsal d blnme, kozmoza uygun olduu
gibi hayata, cemiyete, tanrlara, dman tanrlara da uygun
gelmektedir) Etnik ikili blnmeler (iyi-kt v.s) gibi eklinde de
ayrm yapabiliriz.
Bu eksik ve geici tasnifin iinde dikkatimize arpan ey, ikili ve
kutupsal blnmelerin ihtiva etmi olmasdr. Mesel, kozmik
kutupsallk, dini ve sekse dayanan ikili blnmeler gibi. Netice
olarak onlar ritm ve mnavebe olarak kavranan hayat modellerini ifade
etmektedirler. Daha nce Kogiler ve EndonezyalIlar konusunda
belirttiimiz gibi kutupsal kartlk, insann, hem dnyann yaps
hem de kendi varlnn anlamn anlad bir ifre haline geliyor. Bu
dnemde dini bir dalizm'den veya ahlaki bir dalizmden
bahsedenleyiz. nk kartlk, ne "kt y ne de eytani bir eyi
ngrmyordu. ki kart eyin biribirine dahil olmad, muhalefet
iftleriyle iimiz olduunda "dalist fikirler" sarahat
kazanmaktadr. Tanr ve Coyote'u n plna koyan Kalifor
niyalIlarn mitolojisin de bu durum aktr. Benzer bir duruma,
Manabush mitolojisinde de rastlamaktayz. Aa glerle olan
onun atmas, nceden tespit edilmi deildir. Fakat beklenmedik bir
olayn akabinde patlak vermitir. (Kurt cinayeti gibi).
Bu konuda, hangi kltrlerde ve hangi devirde, O zamana kadar,
kozmik btnln altedilmez ve yapc unsuru olarak kabul edilen
hayatn menfi vehelerinin, ktnn tezahrleri olarak yorumlanmakla
sona eren giri fonksiyonlarn kaybettiini aklamak ilgin olacaktr.
nk, kutupsallk sisteminin hakim olduu dinlerde ktlk fikri,
glkle ve olduka yava kurtulmaktadr. Baz hallerde "ktlk
mefhumu" hayatn bir ok menfi vehelerini kendi alannn dnda
brakmaktadr (sknt, hastalklar, gaddarlk, kt ans, lm gibi).
Kogilerde ktlk prensibi btnn zaruri ve kanlmaz bir ekli
olarak kabul edilmitir.
Bu mahedeler daha sonraki almalarmzda gelitirilecek ve
farkllklar gsterilecektir. imdilik sadece, ztlar arasndaki
arabuluculuun .birok zm takdim ettiini hatrlatmak istiyorum.
Bir muhalefet, arpma ve sava vardr. Fakat baz hallerde atma bir
birlik iinde erimekte vaya bir nc terimin domasna yol
186
amaktadr. Oysa dier baz hallerde kutupsallklar, muhalefetti bir
karlama iinde paradoks olarak birlikte mevcut grnmekte veya
ycelmektedirler. Yani, kkl olarak kaldrlm, gerek d veya
anlalmaz hale gelmitir, (zellikle, metafiziin ve Hind mistik
tekniinin baz zmlerini kastediyorum). Ztlar arasnda
arabuluculuun ortaya koyduu proplemlerin zmndeki bu
eitlilik ( Her trl arabuluculuu reddeden kkl dalist pozisyonlar
da ilave etmek gerekir), dnlmeye deer. nk bir kutupsallk
sisteme bulunan zm, bir nevi bir hikmetin balangcn ihtiva
etmektedir. Bizzat oulculuk ve bu tr zmlerin an farkll
tenkidi dnceyi tahrik eder ve felsefenin baa gemesini hazrlar.
187
KULLANILAN BBLYOGRAFYADAN BAZILARI:
188
28. Talcott Parsons, The Heoreiical Developpement of The Sociology of Religion,
1944
29. Henri Descrode, Sociologie et theologie dans la typologie Religieuse de Joachim
Wach, Paris, (Archives de Sociologie des Religions I (1956))
30. Joachim Wach, The Comparative Study of Religions, New York, 1958
31. S. Freud, Totem et Tabou, Paris, 1951
32. H. Baumann, Schpfung Und Urrit des Menschen im Mythos Afrikanischer Vlker,
Berlin, 1936
33. W. Mller, Die Religionen der Waldindianer Nordamerikas, Berlin, 1956
34. P. Radin, Primitive Religion, New York, 1937
35. R. Pettazzoni, La Religion dans la Grcce Antique, Traduction Francaise, J.
Govillatd, Paris, 1953
36. V. Lanternari, La Grande Festa, Milan, 1951
37. Ugo Bianchi, l Dualismo Religiosa, Roma, 1958
38. L Jospin, Les Religions de liran, Paris, 1968
39. E. Kroger- J. Marty, La Yire, Paris, 1931
40. Eva Hirschmann, Phnomenologie der Religion, Wurzburg-Anmuhle, 1940
41. Frances A. Yates, Giordano Brano and the Hermetic Tradition, Chicago, 1964
42. Vittorio Lanternari, Movimenti Religiosi di liberta e di Salvezza dei popoli oppressi,
Milano, 1960
43. George H. Willians, Wildemess and Paradise in Christian Thought, New York,
1962
44. Mircae Eliade, Le Chamanisme et les Techniques Archaiques de l'extase, Paris,
1951.
45. M. Planquaert, Les Socitfis Secrtes chez les Bayaka, Louva, 1930
46. Georges Dum&dl, Mythes et Dieux des Germains, Paris
47. Marie Delcout, Hphaistos ou la lgende da Mgicien, Li6ge-Paris, 1957
48. J. Gage, Matronalia, Essai sur les d6votions et les Organisarions Cultudles de
femmes dans l'ancienne Rome, Bruxelles, 1963
49. Henry Corbin, Avicenne etle r6cit Visionnaire, T6ran-Paris, 1954
50. R.A. Stein, Recherches surl'popde et le barde au Tibet, Paris, 1959
51. Marcel Granet, La Pensde Chinoise, Paris, 1934
52. George Dumzi, La Religione Romaine Archaique, Paris, 1966
53. LviStrauss, Anthropoloqie Structurale, Paris, 1958
54. Hans Schrer, Die Gottesidee der Ngadju Dayak in Sd-Bomeo, Leiden, 1946
55. R.A. Stein, Recherches sur lepope et le borde au Tibet, Paris, 1959
189