Professional Documents
Culture Documents
ANKARA NVERSTES
SOSYAL BLMLER ENSTTS
TEMEL SLAM BLMLER
KELAM ANABLM DALI
Rabiye Gedoan
Ankara-2005
T.C.
ANKARA NVERSTES
SOSYAL BLMLER ENSTTS
TEMEL SLAM BLMLER
KELAM ANABLM DALI
Rabiye Gedoan
Tez Danman
Ankara-2005
T.C
ANKARA NVERSTES
SOSYAL BLMLER ENSTTS
TEMEL SLAM BLMLER (KELAM)
ANABLM DALI
Ad ve Soyad mzas
...
...
...
...
...
KISALTMALAR IV
NSZ ..V
GR .1
1. Tezin nemi 1
2. Tezin Amac 3
I. BLM:
LM-MALUM LKS
A. BLG 12
A. 1. Bilginin Tanm 12
A. 2. 1. Duyular .17
A. 2. 2. Akl ...21
A. 2. 3. Haber 25
A. 2. 4. Sezgi .27
B. VARLIK ...29
B. 1. Kadim Varlk 29
C. ALLAH-ALEM LKS 46
C. 1. rade ..46
C. 2. Yaratma 51
C. 3. lim 56
II. BLM:
RUH-BEDEN LKS
A. 1. Ruh ...66
A. 3. Nefs ..76
SONU ...134
BBLYOGRAFYA ...137
NSZ
Rabiye GEDOAN
Ankara-2005
GR
1. Tezin nemi
nsann kendisi ile ilgili ikinci problem alan ise bilgi konusudur. nsan
akll bir varlk olmas dolaysyla dier varlklardan ayrlr. Bu zellik insan
insan yapan, ona varlk ierisinde farkl ve stn bir yer salayan akldr. Ancak
akln ileyi tarz ve bu faaliyeti sonucunda ulalan bilgi, bilginin vastalar,
nitelii konusunda ciddi gr ayrlklar bulunmaktadr.
1
bkz. Mehmet Bayraktar, slam Felsefesine Giri, T.D.V Yay., Ank., 1999, s. 29-30.
2
Ali Sami Near, slamda Felsefi Dncenin Douu, ev. Osman Tun, nsan Yay., st., 1999, s.141.
3
Necip Taylan, Ana hatlaryla slam Felsefesi Kaynaklar-Temsilcileri, Tesirleri, Ensar Neriyat, st., s. 134.
4
Taylan, a.g.e, s. 135.
5
bkz. smail Hakk zmirli, slam'da Felsefi Akmlar, haz. H. Ahmet zalp, Kitabevi, st. 1995, s. 55-60.
2. Tezin Amac
Gnmzde tartlan ve zme kavuturulmas konusunda aba
harcanan konular tarihi arka plana sahiptir. Bu konularn zme kavuturulmas
gemite bu konu ile ilgili verileri ve bu verilerin olutuu tarihi, kltrel,
sosyal, siyasi ve felsefi ortam iyi tanmay ve deerlendirmeyi gerektirmektedir.
6
bkz. Takiyettin Mengolu, Felsefeye Giri, Remzi Kitabevi, st., 1993, s. 47.
7
bkz. Ebul-Meali Cveyni, rad, Msr, thz., s. 13.
getirilmitir. Oysa bu bilgi tanm objeyi de beraberinde bulundurduu iin
maddenin ezeli olmasn gerekmektedir. Ki bu Kelamn temel ilkesi olan
tevhitle elimektedir. lmin maluma tabi olduu anlay Allahn ilmi iin
geerli bir tanm olamaz. nk Allahn ilmi-maluma tabi olursa malum da
ezeli olur. Bu nedenle Allahn ilmi Aristonun ezeli madde anlay 8 eksenli
dncenin dnda Kurann bize bildirdii ilkeler nda yorumlanmal ve
anlalmaldr.
8
bkz. Sleyman Hayri Bolay, Aristo ve Gazali Metafiziinin Karlatrlmas, M.E.B Yay., Ank., 1993, s. 52.
9
bkz. Platon, Phaidon, ev. Suut K. Yetkin, Hamdi R. Atademir, M.E. Bas., st. 1997, s. 52.
10
bkz. Ebu Hamid Gazali, Tehaftl-Felasife, thk. ve tkd. Sleyman Dnya, Kahire, 1987. Eser bu konu
zerinde genie durduundan sayfa snrlamas yapmyoruz.
Gazalinin filozoflar kfrle ithamna, bir baka filozof bn Rd cevap
vermitir. bn Rd Gazaliyi filozoflar anlamadan yarglamakla sulamtr. 11
11
bkz. Ebu'l-Velid bn Rd, Tehafutt-Tehaftl-Felasife, thk. Sleyman Dnya, Kahire, 1981.
temel alnmtr. Eflatunun ruhu anlay tarz etraflca incelendikten sonra
Mslman kelamclarn anlaylar karlatrmal olarak ortaya konmaya
allmtr.
***
Eflatun ruhu bir ide olarak kabul etmitir 13. Bu kabul ise ruhu lmsz bir
varlk haline getirmektedir.Ayn zamanda Eski Hint dinlerinde de bu anlayn
hakim olduunu grmekteyiz. Bu dinlerde de ruh en stn yce bir z olarak
kabul edilmektedir. Ve dolaysyla ruh bnyesinde tanrsal bir zellii
barndrmaktadr. Ruhu huzura kavuturmann yolu onu Nirvanaya ulatracak
davran tarznn benimsenmesi gerekmektedir ki bu davran tarz bedenin
isteklerini hie saylarak baarlabilir.14 nk bu anlaya gre de ruhun mutlu
olmas insana huzur verecek yegne durumdur.
12
bkz. Platon, Phaidon, s. 52
13
Platon, a.g.e.,66-67
14
Adnan Blent Balolu, Reenkarnasyon,Kitabiyat Yay., Ank., 2001
ilgili kavramlar gelitirmeye yneltmitir. Bu kavramlardan bazlar; kabir suali,
kabir azab, mnker-nekir, telkin v.b.dir.
15
bkz. Mengolu, Felsefeye Giri, s. 47
16
bkz. Cveyni, rad, s. 13
17
bkz. Aristoteles, Fizik, ev. Saffet Babr, Yap Kredi yay., st., 1986, s. 370
18
Aristoteles,Metafizik, ev. Mehmet Arslan, Sosyal Yay. st. 1996, s. 49
19
55 Rahman, 29
20
39 Yasin, 82
Ancak tarihi srete Allahn belirleyici olmasndan ziyade bilme sfat
ncelenmi ve insann fiillerindeki zgrl kstlanm hatta elinden
alnmtr.
Tarihi sre ierisinde bu iki konu Kurann ifade ettii ekilde deil de
Eski Yunan felsefesinin etkisi ile anlalp, yorumlanm ve byk tartmalara
yol amtr. Hatta alimler birbirlerini kfrle itham etmilerdir. Bu durum
dnce tarihimizde Tehaft geleneinin domasna yol amtr. Bu gelenei
balatan Gazali'dir. Gazali, konuda filozoflar kfrle itham etmitir. Bu
konular cismani har, Allahn czileleri bilip bilmedii ve alemin kdemidir. 23
21
bkz. Ebu'l-Feth ehristani, Milel ve'n-Nihal, Matbaatu'l-Ezher, Msr, 1910, c. 1, s. 66
22
bkz. Ebu Muhammed bn Hazm, Milel ve'n-Nihal, Matbaatu'l-Ezher, Msr, 1910, c. 3, s. 22
23
bkz. Gazali, Tehaft'l-Felasife
24
Gazali, Tehaft,s. 308
da reddiye gelmitir. Bu reddiyeleri ieren en nemli eserlerden biri bn Rdn
eseridir.25
25
bkz. bn Rd, Tehaftt-Tehaftil-Felasife
I. BLM:
LM-MALUM LKS
A. BLG
A. 1. Bilginin Tanm
26
Mengolu, Felsefeye Giri, s. 48; Abdlkadir en, Bilgi Felsefesi, Asa Yay., Bursa, 2001, s. 67
27
Hilmi Ziya lken, Bilgi ve Deer, Ank., 1945, s. 21; Mengolu, Felsefeye Giri., s. 48; en, Bilgi
Felsefesi, s.69
28
Necati ner, Felsefe Yolunda Dnceler, MEB. Yay., st., s. 69; Mengolu, Felsefeye Giri, s. 48
Kelamclarn bilgi tanmlarna gelince olarn grleri arasnda temelde
fark olmasa da, ayrntda farkllklar mevcuttur. Kelamclar temelde bilgiyi,
29
objenin insan zihnindeki tecellisi eklinde tanmlamaktadrlar.
Mutezileye gre genel olarak bilgi bir itikaddr. Nesef mutezilenin ilim
tanmnn vakaya mutabk olan itikad- cazmdr. 30 eklinde olduunu ifade
etmektedir. Mutezileden Cbbai ise ilmi, zaruret ve delil ile bir eye olduu
gibi inanmaktr. 31 diye tanmlamtr. Ancak Nesefi Cbbainin bu tanmna
zaruret ve istidlalin bir arada bulunmasnn mmkn olmadn syleyerek kar
kar. Dier bir Mutezili alim olan Nazzamn bilgi tanm ise mevcut olan bir
eyin kefedilmesi iin zihnin harekete gemesidir. 32 eklindedir. Nesefi bu
tanma da kar kmaktadr.
29
Ebul Hseyin Kad Abdulcebbar, erh-u Usulil-Hamse, thk.. Abdlkerim Osman, Kahire, 1988, s. 45-46;
Ebu Mansur Maturidi, Kitabt-Tevhid, thk. Fethullah Huleyf, st., 1994, s. 6
30
Ebul Muin Nesefi, Tabsratul-Edille, thk. Hseyin Atay, Ank., 2004, c. 1, s. 9
31
Kad Abdulcebbar, erh, s.45-46
32
Nesefi, Tabsra, c. 1, s. 4
33
Kad Abdulcebbar, Muni fi Ebvabit-Tevhid vel-Adl, nr. brahim Medkur ve arkadalar, Kahire, 1382, c. 12
s. 25
34
Nesefi, Tabsra, c. 1, s. 6
35
Ebul Hasan Eari, Kitabul-Luma fi Reddi Ala Ehliaz-Zeyl vel-Bida, Kahire, 1995, s.10
bulunduu mahalle kyasla tanmlamaktadr. Bakllani ise ilmi bilineni olduu
hal zere bilme 36 eklinde tanmlamtr. Crcani ise ilmi dncenin geree
tam uygun olmas veya klli ve cz-i eylerin kendisiyle idrak edildii
melekedir. 37 Diye tanmlamaktadr. Ebu Bekr b. Fureke gre ilim, kendisiyle
kudret sahibinin fiili salam ve kusursuz bir ekilde ortaya koyabilecei bir
sfattr. 38 Bir dier tanm ise Ebu shak sferniye aittir ki Bilgi, malumu
olduu hal zere akla kavuturan eydir. 39
Maturidinin bu tanm ile ilgili olarak bir taraftan teredt, zan ve phe
gibi hususlar ortadan kaldran yetecella kavramn kullanmak suretiyle bilen
ile bilinen arasnda tam ve kesin bir ilikisini kurulmasnn gerekliliini
gstermekte, dier taraftan da mezkur kavramn kullanarak bilginin objesi
olabilecek eylerin alann bir hayli geniletmektedir.41
36
Ebu Bekr Bakllani, Kitabut-Temhidil-Evail ve Telhisid-Delail, nr. maduddin Ahmet Haydar, Beyrut,
1407, s. 6
37
Ali B. Muhammed Crcani, Tarifat, Msr, thz., s. 93.
38
Nesefi, Tabsra, c. 1, s.8
39
Nesefi, a.g.e, c.1, s.8
40
Nesefi, a.g.e, c.1. s.11
41
Halife Keskin, slam Dncesinde Bilgi Teorisi, st., 1988, s. 43-46
42
Nesefi en iyi bilgi tanmn Maturidiye ait olduunu iddia ederken Hanefi zcan bu konuda Nesefiye
katlmamaktadr. Hanefi zcana gre tanm suje ile obje arasndaki ilikiyi aklayan herhangi bir ifade
mevcut deildir. Der ve bilgi nedir? Sorusuna, bilen ile bilinen arasndaki iliki dikkate alnarak deil de, bilgi
ile bilinen arasndaki iliki dikkate alnarak cevap verilmitir. Bilgi ile bilinen arasndaki ilikiyi dikkate almak
ve aklamak da bilginin tanmnda ziyade, bilginin deerine ilikin bir meseledir. Hanefi zcan, Maturidide
Bilgi Teorisi, Doktora Tezi, s. 41-42
Gazali, bilginin tanmnn yaplamayacan, ilmin tanmnn ancak blm
ve rneklerle olabileceini belirtir. 43
A. 2. Bilginin Vastalar
43
bkz. Hilmi Ziya lken, slam Felsefesi, Seluk Yay., Ank., 1982, s.140
44
Fahreddin Razi, Kelama Giri, ev. Hseyin Atay, T. C. Kltr B. Yay., Ank., 2002, s.95
45
Kamran Birand, lk a Felsefesi Tarihi, A. . . F. Yay., Ank., 2001, s. 31
bazlar duyularn alglama yetisi ile elde edildiini, bir ksm hem akl hem de
duyularla elde edildiini iddia ederken bir ksm ise bilginin sadece sezgi ile elde
edileceini ifade etmektedir.
Felsefede bilgi elde etmede ana kaynak olarak benimsedikleri ilkeye gre
felsefi doktrinler farkl gruplara ayrlmaktadrlar. Bilgi elde etmede akl ana
kaynak olarak kabul edenlere aklclar 46, duyular ve gzlemi ana kaynak kabul
edenlere deneyciler, 47 sezgiyi temel alanlara ise sezgiciler 48 ad verilmitir.
Filozoflar bilgi kaynaklarn genel olarak akl duyu ve sezgi olarak snflarlar. 49
Buna karlk slam kelamnda bilgi kaynaklar; duyular, akl, haber-i sadk
olarak belirtilmektedir. Kelamda sezgi bilgi vastas olarak kabul edilmez.
Sezginin bilgi kayna olarak kabul edildii alan ise tasavvuftur. Tasavvufta
sezgi en nemli bilgi elde etme vastasdr. 50 Sezgi ile elde edilen bilgi, dier
bilgi elde etme vastalar ile elde edilen bilgiden ok daha doru, hakikati ifade
eden bilginin tek yolu olarak kabul edilmektedir. 51
A. 2. 1. Duyular
46
Aklc filozoflara rnek olarak; Platon, Aristo ve Descartes verilebilir.
47
Deneyci filozoflara rnek olarak; Epikuros, J.Locke ve Hume verilebilir.
48
Sezgici filozoflara rnek olarak ; Plotinos, Bergson ve Gazali verilebilir.
49
Aristoteles, Ruh zerine, ev. Zeki zcan, st., 1999, s. 417-18; Ebu Hamid Gazali, Risaletl-Lednniye,
Msr, 1995, s. 29
50
Abdlkerim Kueyri, Risale, haz. Sleyman Uluda, st., 1995, s. 178-80
51
Ebu Talib Mekki, Kutl-Kulub, Msr, 1932, s. 22; Muhyiddin bn Arabi, Futuhatl Mekkiyye, Msr, 1293,
c. 1, s. 151, 321-22
tamamlayan ve birbirini destekleyen bir balant vardr. 52
Duyu algs insann iinde yaad dnya ile ban salayan en nemli
vastadr. Duyu algs ile insan evresi ile temasa gemekte, varlklar
anlamlandrp tanmakta, onlarla etkileime girmektedir. Alg-akt sujeyle,
insanla, real varlk dnyas arasnda ba kuran aktlarn banda gelir ve birok
bilgi aktnn temelidir. Fakat alg akt yalnz varlkla suje arasnda balar
kurmakla kalmaz ayn zamanda ideal varlkla suje arasnda da ba kurar. 53 Alg
akt yani duyu bilgisi ile ilgili olarak eski pheciler tereddt iindedir
Sofistlerin en mehurlarndan biri olan Protogorasn u sz syledii ileri
srlr nsan her eyin lsdr. 54 Her eyin lsnn insan olmas
demek,herkes iin geerli olacak genel bir doru bilginin mevcut olmamas
demektir. Bundan dolay bilgiden sz edilemez. 55
52
Mengolu, Felsefeye Giris, s. 56
53
Mengolu, a.g.e., s. 58
54
Birand, lk a, s. 31; Ahmet Cevizci, lk a Felsefesi Tarihi, Asa Yay., st., 2000, s. 81
55
Birand, , lk a, s. 31
56
Eduard Zeller, Grek Felsefesi Tarihi, z Yay., st., 2001, s. 102-3; Cevizci, lk a, s. 83-84; Birand, lk a,
s. 31
iin doru olacak, herkesin doru sayaca bir yargya varmann olana da
yoktur. 57
Aristo, duyularla elde edilen verilerin bilgi elde edilmesinde nemli bir rol
oynadn ifade ediyor. Aristonun duyu bilgisine bu kadar nem vermesi onun
empirist olduu anlamna gelmiyor. Aristo duyu ile elde edilen veriler aklla
57
Macit Gkberk, Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi, st., 1998, s. 40
58
Birand, lk a, s. 74-75
59
Aristoteles, Ruh stne, s. 102
60
bkz. Aristoteles, a.g.e., s. 105
61
en, Bilgi Felsefesi, s. 121
ilenmeli ve bilgi haline getirilmeli diyor. Bu dncesi ile Aristo daha ok
rasyonalist bir izgide olduunu gsteriyor.
62
bkz.Kad Abdlcabbar, el-Muni, c. 12, s. 310
63
Maturidi, Tevhid, s. 16
64
Maturidi, a.g.e., s. 16-17
65
Maturidi, a.g.e., s. 17. Emrullah Yksel, ifade etmektedir ki; Seyfuddin Amidi, felsefecilerle ayn gr
paylaarak be duyunun yan sra bir de i duyu kabul eder. Amidi bu konuda felsefecilere uymutur. nk o,
bilginin tmellere ve tikellere ait olmak zere bir bakma ikiye ayrldn ve felsefecilere gre birincinin yerini
akl, ikincini yerini ise bedene mahsus tikellere kaim olan cismani yetenekler olduunu syler. Bu cismani
yetenekler de d duyular, i duyular yani hiss-i mterek olmak zere ikiye ayrlr. Emrullah Yksel,
Amidide Bilgi Teorisi, aret yay., stanbul, 1991, s. 72
Eariler Mutezilenin aksine Allahn herhangi bir organa ve belirli bir
bnyeye bal kalmakszn duyu olgusunu yaratabileceini iddia etmektedirler.
Halbuki Mutezililere gre idrakin meydana gelmesi iin belirli bir bnye art
klnmtr. Eariler ise bunun art olmadn savunurlar. rnein grme aktnn
gerekleebilmesi iin grme organmz olan gzde meydana gelmesi art
deildir. Allah grmeyi baka bir organda da yaratabilir. 66 Kuranda da
duyularn bilgi elde etme vastalarndan biri olduu vurgulanmaktadr.
67
Krle gren bir olmaz. , ...Kendilerine kulaklar, gzler ve kalpler
vermitik. Fakat kulaklar, gzleri ve kalpleri kendilerine fayda salamad. Zira
bilebile Allahn ayetlerini inkar ediyorlard. Alay edip durduklar ey,
kendilerini kuatverdi. 68, Resulm! Deki : Sizi yaratan, size iitme duyusu,
gzler ve kalp veren Odur. Ne az krediyorsunuz. 69, Hakknda bilgin
bulunmayan eyin ardna dme. nk kulak, gz ve gnl bunlarn hersi
ondan sorumludur. 70 Grlyor ki Kurana gre duyular bilgi elde etme
vastalarndan biridir.
A. 2. 2. Akl
Bilgi elde etme vastalarndan ikincisi akldr. Akl hem felsefecilerin hem
de kelamclar tarafndan kabul edilen bir bilgi vastasdr. Akl duyu aktlarndan
farkl zelliklere sahiptir. Alg akt, ancak suje ile real varlk alanlar arasnda
ba kurabilmektedir. deal ve mental varlk alanlar alg aktnn dorudan bir
obje alan deildirler. Bu varlk alanlarndaki eyler, realite alanna getikleri
zaman alg aktnn alanna girerler. 71 Bu zellii sebebiyle akl duyu algsndan
66
Abdulkahir Badadi, Usulid-Din, st., 1928, s. 29; Ayrca bkz. Bakllani, Temhid, s. 11
67
35 Fatr, 19
68
46 Ahkaf, 26
69
67 Mlk, 23
70
17 sra, 36
71
Mengolu, Felsefeye Giris,, s. 59
daha geni bir bilgi alanna sahiptir. Hatta bu alann snrsz olduu sylenebilir.
Akl snrlayan tek ey onun kendi snrlardr.
72
Ahmet Arslan, Felsefeye Giri, Vadi Yay., 6. basm, Ank., 1994, s. 43
73
Birand,ilk a, s. 74-75
74
bkz. Aristoteles, Ruh, s. 155-157
75
Birand, Ilk a, s. 85
Aristo ayn zamanda akl ikiye ayrmtr. Bunlar: edilgin akl 76 ve
etkin akl 77dr. Edilgin akln baars, duyularla elde edilen alglara ve
bunlardan kalan silik izlere dayanarak bir takm kavramlar olmaktan uzaktr.
uurlu ve ak seik kavramlar, yalnz aktif akln baarsdr.78
76
Aristoteles, Ruh, s. 164
77
Aristoteles, a.g.e., s. 174
78
Birand, Ilk ag, s. 85-86
79
Arslan, Felsefeye Giri, s. 43
80
Crcani, Tarifat, s. 91; Ebil Kasm sfehani, Mfredat, st., 1989, s. 133-4; Sadedin Taftazani, lm-i Kelam,
thk. Abdurrahman Umeyra, Beyrut, 1989, s. 115
81
Kad Abdulcebbar, Mugni, c. 12, s. 123-124 ; Ayrca Emrullah Yksel Amidi'den u bilgileri
aktarmaktadr:Ebu Huzeyle gre, Seyfuddin Amidi, felsefecilerle ayn gr paylaarak be duyunun yan
sra bir de i duyu kabul eder. Amidi bu konuda felsefecilere uymutur. nk o, bilginin tmellere ve tikellere
ait olmak zere bir bakma ikiye ayrldn ve felsefecilere gre birincinin yerini akl, ikincini yerini ise bedene
mahsus tikellere kaim olan cismani yetenekler olduunu syler. Bu cismani yetenekler de d duyular, i duyular
yani hiss-i mterek olmak zere ikiye ayrlr. Enrullah Yksel, Amidide Bilgi Teorisi, aret yay., stanbul,
Earilerden bir ksm ise akl, kendisiyle bilgiye ulalan bir igd
olduu grndedirler. 82 Ancak akl igd deildir. Maturidi akl nemli bir
bilgi vastas olarak kabul eder. Ehl-i Snnet kelamclarnn ounluu da bu
gr benimsemitir. Genelde akl isminden ziyade bu yetiyi nazar olarak
tanmlamlardr. 83
Kelamclarn bilgi elde etme vastas olarak kabul ettikleri akl Kuranda
da srarla vurgulanmtr. nsan dier varlklardan ayran, ona stnlk katan
akl, insan bilgiye ulatran en nemli vastadr. Kuranda elli ayette insanlara
akletmeyi ve akl yrtmeyi, on sekiz ayette ise dnp akletmeyi, ibret almay
tleyen ifadeler yer almaktadr.
1991, s. 72l, ilim kazanmak ve insann kendisini eyadan, eyay da birbirinden ayrma yeteneidir. Cbbaide
akl ilimdir. Earilerin tanm da Cbbainin ilim tanm ile ayndr. Amidi bu tanmn doru olmadn ifade
eder ve yle der: Eer onunla yani aklla her bilgi kastedilse, bu durumda baz bilgileri idrak edemeyen
kimsenin aklsz olmas gerekir. Bu tanm ayrma olmadndan eksiktir. nk akl ile ilim birbirinden
ayrlmamalar gerekli iki ey olduklar halde aslnda ikisi de ayr ayr eylerdir. Emrullah Yksel, Amidi'de
Bilgi Teorisi, s. 79-81
82
bkz. Maturidi, Tevhid, s. 15
83
bkz. Nesefi, Tabsira, s. 25
84
5 Maide, 58
85
16 Nahl, 12
86
36Yasin, 62
87
57 Hadid, 17
88
23 Mminun, 80
kullanacak bir kavim iin oradan apak bir ibret nianesi brakmzdr. 89
A. 2. 3. Haber
89
29Ankebut, 35
90
rnek olarak bkz. Maturidi, Tevhid, s. 8-9; Bakllani, Temhid, s. 162-164; Nesefi, Tabsra, s. 27-28
91
Maturidi, Tevhid, s. 9
92
Maturidi, a.g.e., s. 9
93
Maturidi, Tevhid, s. 9
ifade etmektedirler. Ancak dini bir meselede byle bir haberin bilgi vastas
olarak kabul edilmesi ne kadar dorudur? Haberi grubun bildiriyor olmas
haberin veya bilginin bir yansmasdr. Bu nedenle kelam iin bilgi kayna olan
haber peygamberin haberidir. nk o. Allahtan gelmektedir. Ayn zamanda
Maturidi realist bir tutum sergileyerek vahyin doruluunu akln teyit
edebileceini bildirmektedir. Bu bilme, teyitten ziyade vahyin doruluunun bir
kez daha aklla kefinden ibarettir. 95 Ayrca Maturidi vahyin aklla
elimeyeceini de ifade etmektedir. nk vahyin muhatab akldr.
A. 2. 4. Sezgi
94
Bakllani, Temhid, s. 162
95
Maturidi, Tevhid, s. 8
96
10 Yunus, 108
97
3 Al-i mran, 60
kayna olarak kabul ederler. Bilginin kayna konusunda bir farkl gr daha
vardr ki bu gre gre sezgi de bilgi kaynaklarndan birisidir.
Sezgi ile bilgi elde etme anlayn Kelamclar kabul etmezler. Bilgi elde
etme vastalarn ele alrken sezgiye yer vermezler. 101 nk kelamclara gre
akl byk nem tamaktadr. Ama sezgicilere gre insan akl snrldr, nk
insan akl zaman ve mekan iinde deneye dayanarak bilgi elde eder. Byle bir
98
Bedia Akarsu, Felsefe Terimleri Szl, st., 1987, s. 158.; bkz. Ahmet Cevizci, Felsefe Szl, Paradigma
Yay., st., 1999, s. 769; Mehmet Vural, slam Felsefesi Szl, Elis Yay., Ank., 2003, s. 326
99
en, Bilgi Felsefesi, s. 63
100
Arslan, Felsefeye Giri, s. 48; en, Bilgi Felsefesi, s. 63-5; Mengolu, Felsefeye Giri, s. 65
101
bkz. Maturidi, Tevhid, s. 13-17; Nesef,Tabsra, s. 25-28.
kaynak bize hakikatin bilgisini veremez. Hakikatin bilgisi sezgi ile olanakldr
grne sahiptirler. 102
B. VARLIK
B. 1. Kadim Varlk
102
bkz. Cabiri, Arap-slam Kltrnn Akl Yaps, ev. B. Krolu ve arkadalar, Kitabevi, st., 2000, s. 474-
475.
103
Ebu Hamid Gazali, Mearicu-Kuds fi Medaric-i Marifetin-Nefs, Beyrut, 1988, s. 144.
104
Kueyri, Risale, s. 43, 127
105
Ebu Nasr Farabi, Uyunul- Mesail (Mecmu iinde), Msr, 1325, s. 67
ncelikle felsefecilerin vacip varlk, kelamclarn ise kadim varlk olarak
nitelendirdikleri Tanry ele alalm. Bizim iin temel olan Aristonun Tanr
anlaydr. nk Mslman kelamclar etkileyen Aristonun anlaydr.
Aristoya gre btn varlklar var eden varlk Tanr deildir.O sadece ilk
hareketi vererek sebepler silsilesini oluturur ve ondan sonra olaylar veya
varlklar birbirinin sebebi olur. Ancak bu silsilenin yani kozalitenin olmas
106
Etienne Gilson, Tanr ve Felsefe, ev. Mehmet Aydn, zmir .F.V. Yay., zmir, 1999, s. 17-18
107
Etienne, Tanr ve Felsefe, s. 21
108
Mbahat Trker Kyel, Aristo ve Farabinin Varlk ve Dnce retileri, A.. Bas., Ank., 1959, s. 11
109
Aristoteles, Metafizik, ev. Ahmet Arslan, Sosyal yay., stanbul, 1996, s. 497
110
Aristoteles, a.g.e., s. 497
111
Aristoteles, Metafizik., s. 147
sebebiyle nihai varlk nedeni Tanrdr. nk Aristo tesadf kabul etmez ve bu
anlayn u ekilde ifade eder: Hibir ey tesadfi olarak hareket etmez.Her
zaman belirli bir nedenin var olmas gerekir. 112 Bu ilke dorultusunda sebepler
sonular dourur.Sebeplerin oluturduu varlk bilinli bir tercihin sonucu
olarak var olmamtr. Varlklarn varlk sahasna kmasnda bilinli olarak
nitelenebilecek olan sadece ilk hareket ettiricinin ilk hareketidir. nk onu
Tanr harekete geirmitir. Ancak daha sonraki srete olaylara yada varlklar
mdahalesi sz konusu deildir. Aristoya gre Tanr; ezeli, ebedi, hareketsiz
ve duyusal eylerden ayr bir varla sahiptir. 113 Tanrnn en nemli
zelliklerinden biri onun hareketsiz bir varlk olmasdr. Aristo hareketsizlii
Tanrnn olmazsa olmaz zelliklerinden biri olarak kabul etmektedir.
Varlklarn ilkesi ve ilki hareketsizdir. O gerek z bakmndan gerekse
ilineksel bakmdan hareketsizdir. Bununla birlikte O ezeli, ebedi, ilk ve tek bir
hareketi meydana getirir. Ancak hareket eden bir ey zorunlu olarak bir ey
tarafndan hareket ettirildiine, ilk hareket ettirici ise z bakmndan hareketsiz
olduuna gre, ezeli-ebedi bir hareket, ezeli-ebedi bir varlk tarafndan, tek bir
hareket de tek bir varlk tarafndan verilmek zorunda olduuna gre, bu yer
deitirme hareketlerinin her birinin de ayn zamanda z gerei hareketsiz ve
ezeli-ebedi bir tz tarafndan meydana getirilmi olmas zorunludur. 114
112
Aristoteles, a.g.e., s. 500
113
Aristoteles, Metafizik, s. 509
114
Aristoteles, a.g.e., s. 511-512
da hareketi balatan bir varln yani lk Muharrikin bulunmasn zorunlu
klmaktadr. 116
Aristoya gre Tanr bilfiil var olan bir nedendir 120 Bu grn O
yle rneklemektedir: phesiz tahta kendi kendine hareket etmez, onu
marangozun sanat harekete geirir. 121 Bu rnekle Tanry marangoza
115
Aristoteles, Fizik, s. 305
116
Kyel, Aristo ve Farabi, s.31
117
Kyel, Aristo ve Farabi, s.34; Bolay, Aristo ve Gazali, s.100
118
Aristoteles, Fizik, s. 307
119
Aristoteles, a.g.e., s. 419
120
Aristoteles, Metafizik, s. 499
121
Aristoteles, a.g.e., s. 499
benzetmi, marangoz tahtaya hareket verdii gibi maddeye de ilk hareketi veren
Tanrdr.
Aristoya gre ilk hareket ettiren Tanr olduuna gre ondan sonraki
hareket silsilesinde aktif bir rol olmamasna ramen ilk hareket ettirici olmas
ynyle sonunda hareket Ona varr. Ona gre hem hareket hem de hareket
ettiren varlk ezeli ve ebedi olamaz. Hareket ettiren varlk olan Tanrnn hareket
etmemesi gerekir. Bunu Aristo yle ifade etmektedir: Maddeyi hareket ettiren
bir ey vardr ve ayn zamanda hareket eden ve hareket ettiren ancak bir arac
varlk olacana gre hareket etmeksizin hareket eden ezeli-ebedi, tz ve salt fiil
olan bir st eyin varln kabul etmemiz gerekir. 123
Aristoya gre hareket eden bir Tanr, Tanr olamaz. O, ilk hareketi
verenin hareketsiz olmasn zorunlu grmektedir. Hareket ancak baka bir
harekete sebep olacak Tanr ile dier varlk arasndaki arac varlk veya
varlklara has bir zelliktir.
122
Aristoteles, Metafizik., s. 501
123
Aristoteles, a.g.e., s. 503-504
bu tr bir eylem de bulunmak, kendisinde potansiyel bir ynn bulunduunu
gsterir. Oysa, ilk Muharrik, saf form halindedir ve onda mekan ieren bir
zellik yoktur.
Bunun yan sra Tanr z gerei dnlen, ilk olan , basit ve bilfiil
olandr. 124 Mkemmel varlk olmas itibariyle Tanr dnr ana dnd de
kendisidir. Tanrsal dncenin dnd eyin Onun kendisi olmas
gerekir.nk O var olan en mkemmel eydir ve Onun dncesi, dncenin
dncesidir. 125 Yani, Tanr ezeli-ebedi olarak kendi kendisini dnr. 126
124
Aristoteles, Metafizik., s. 505
125
Aristoteles, a.g.e., s. 520
126
Aristoteles, a.g.e., s. 522
Mslman kelamclarn Tanr anlaylarna baktmzda tablo fazlasyla
deimektedir. nk Allah mutlak varlktr ve kendisinde olmas gereken
btn sfatlara sahiptir. Aristonun Tanr anlay ile Allah arasndaki en nemli
fark Allahn irade etmesi, yaratmas ve dolaysyla bilmesidir. Aristonun Tanr
anlaynda bu zelliklerin hibiri yoktur. Ayn zamanda Aristo Tanr ile
birlikte baka ezeli bir varlk daha kabul etmektedir ki bu varlk maddedir.
nk Tanr irade edip yaratma sfatna haiz deildir.
127
Taaddd- Kudema ifadesi Mutezile'ye ait bir ifadedir ve Allahn sfatlar ile ilgili konularda
kullanlmaktadr. ok sayda kadim varlk kabul etme durumudur. Ayrntl bilgi iin bkz. Semi Duhaym,
Mustalahat-u lmil-Kelamil-slami, Mektebet- Lbnan, Beyrut, 1998, c. 2, s. 1024
128
bkz. Kad Abdulcebbar, erh, s.149.
129
Bakllani, Temhid, s. 36
130
Kad Abdulcebbar, erh, s. 128
deildir. Ancak Aristonun Tanr anlaynda Tanr ile madde arasndaki iliki
ezelidir. nk iki varlk da ezelidir.
Ancak Mslman kelamnda Allahn nemli bir dier sfat kudret sahibi
olup yaratmasdr. Allahn kadir olmas btn varlklar iine almaktadr, O bu
sfata ezelden beri sahiptir ve sonsuza kadar da sahip olacaktr. 131 Bu sfat ile
Allah varl yoktan var eden gtr. Ancak kudret, iradeden ayr olarak
dnlemez. nk gcn yani yaratmasn belirleyen, dzenleyen Onun
irade sfatdr. Allahn fiilinin, yani yaratmasnn zorunlu olarak deil, irade ile
vuku bulduu ortaya kar. lahi fiilde yani yaratlm varlklarda herhangi bir
bozukluun olmamas evrenin varlnn dzenli bir ekilde devam etmesi,
yaratln, Allahn iradesi ile gerekletiini gstermektedir. 132
Bizi ilgilendiren, Allahn bir dier nemli sfat ise yaratt varlklar
bilmesidir. Ancak klasik kelam eserlerinde durum bu ekilde anlalp
aklanmamtr. Mslman kelamclar bilgiyi snflarken kadim ve hadis bilgi
olarak taksime tabi tutarlar. Bunu Badadi u ekilde ifade eder: lim iki
ksmdr. Birincisi ilm-i kadimdir ve o Allahn ilmidir. kincisi ise muhdes
ilimdir yani hadis ilim. Ki bu hayvanlarn dnda mahlukattan insanlarn,
131
Kad Abdlcabbar, erh, s. 151
132
Maturidi, Tevhid, s. 58-59
133
Maturidi, a.g.e., s. 59-60
cinlerin ve meleklerin bildiidir. 134 Allahn ilminin ezeli ilim olduu kabul
bu bilgide deime olmayaca fikrinin yerlemesine sebep olmutur. nk
Allah en yetkin varlk olmas ynyle eksikliklerden uzaktr. Onun ilminde
deiikliin olmas veya varlk sahasna kmayanlar bilmemesi gibi bir durum
sz konusu deildir. nk eer byle olursa Allaha eksiklik izafe edilmi olur.
Maturidiye gre Allah zatyla alimdir. 135 Kad Abdlcabbar ise Allahn
zatyla bilmesini Allahn gelecekte de alim olmas bu sfatn zati olmas
dolaysyladr 136 demektedir. lmin zati sfat olmas bu sfatn Allahtan
ayrlamayaca anlamna gelmektedir ve Allah ezeli ve ebedi olarak olacaklar
bilmektedir.Kelamclar bu anlaylarna Kurandaki bir ok ayeti delil olarak
gstermektedirler.
134
Badadi,Usulid-Din, s. 35
135
Maturidi, Tevhid, s. 165
136
Kad Abdulcebbar, erh, s. 156-160
varlk sadece Allahtr. Ezeli olan varlk tek olunca ondan sonra var olacak olan
varlklar Allahtan sonra olaca iin Allahn onlar belirlemesi ve istemesi
sonucunda yaratp var edecektir.
B. 2. Hadis Varlk
Aristotelesin evren ile ilgili olarak kendi sistemini temellendirmesinde ilk muharrik olan
tanrnn harekete geirdii varln nemli bir yeri vardr. nk bu varlk tanr ile birlikte
ezelidir, yani tanrnn iradi olarak yaratmasnn bir sonucu deildir. Aristo bu ilk maddeyi
heyula 138 olarak isimlendirir.
Maddeye gereklik kazandracak, onu somut bir varlk haline getirecek bir eye ihtiya
duyulmaktadr. Bu da Aristo sisteminde madde gibi ezeli olan form kavramnda ifade
bulmaktadr. 140
Aristonun anlayna gre bir oluun gerekleebilmesi ancak ekil verici kuvvet olan
forumun maddeye etki etmesi ile mmkndr. Olu bir imkandan gereklie geitir.
mkan maddedir, gereklik ise ekildir. 141
Ayn zamanda madde ile ekil arasnda zorunlu bir ballk vardr. ekil de madde gibi
sonsuzdur ve belli bir zamanda meydana gelmi deildir. Olu ekil ile maddenin
birlemesi sonucunda meydana kar. 142 Bylece kendisinde belirsizliin hakim olduu
madde yani heyula formla birleerek bir belirlilik ve gereklik kazanmaktadr.
Madde ile form arasndaki bu ayrlmaz ba, evrendeki oluun ve dolaysyla hareketin
kayna olmaktadr. nk Aristo dncesinde hareketi formun maddede gereklemesi
veya maddede bulunan imkann, formla ortaya kmasdr. Bu ekilde oluan hareket,
madde ve form gibi ezeli olmaktadr. 143 Formla belli bir ekilde kalbna brnm olan
madde, yani bir kuvvetin etkisiyle, yeni bir ekil kazanmaktadr. Sonsuza kadar devam
edecek olan bu faaliyet aslnda evrendeki varlklarn kendi yetkinliklerine ulama abas
olarak grlmektedir. 144
Aristo, alemdeki bu sonsuz oluun, deimeyen sonsuz varlk, yani Tanr, karsndaki
durumunu da gz nnde tutmutur. Eski fizikilerin de kabul etmi olduklar gibi, oluun
hilikten meydana gelmi olmasna imkan yoktur. Oluun ortaya kabilmesi iin,
137
Hseyin Atay, Farabi ve bn Sinaya Gre Yaratma, A..Bas., Ankara, 1974, s. 88
138
Aristoteles, Metafizik, s. 254, 352, 449
139
Birand, lk a, s. 76
140
Gkberk, Felsefe Tarihi, s. 82
141
Birand, lk a, s. 77
142
Birand, a.g.e, s. 77
143
Bolay, Aristo ve Gazali, s. 73
144
Cevizci, lka Felsefesi Tarihi, s. 174
muhakkak surette, onu meydana getirecek maddi bir nvenin, maddi bir esasn bulunmas
gerekir. Her oluun esasn, daha olumam olan bu madde meydana getirir.145
Bu olu srekli olarak devam etmektedir. Bu srekliliin bir amac olsa gerekir. Aristonun
dnce sisteminde bu u ekilde ifade edilir; Evrendeki olu ve hareketin kendisine
ynelmi olduu bir ama sz konusudur. Evrendeki olu ierisinde yer alan her bir
varln, tekaml etme ynnde bir abas vardr. Bu abann amac da; kendisinde
maddenin yer almad, saf form halindeki bir varla benzeme isteidir. 146 Madde bu
gayeye ulamak iin devaml olu halindedir.
Yukarda da anlattmz gibi Aristo varl madde ve forum eklinde bir ayrma tabi
tutmaktadr. Ayrca Aristo ilk muharrik ile maddeyi yani varl ezeli kabul etmektedir.
Yani Aristonun evren anlaynda yoktan yaratma sz konusu deildir. lk madde ezeli
olduu iin onun sebep olduu dier maddeler de bir anlamda ilk maddenin ezeliliini
devam ettirip bnyelerinde barndrmaktadrlar.
Genel olarak btn ekollere mensup kelamclar varl yani cismi cevher ve araz eklinde
snflamaya tabi tutmulardr. Bu duruma rnek verecek olursak Bakllani cismi
cevherlerin birlemesi ile meydana gelmesi 147 eklinde tanmlamtr. Bakllaniye gre
cevheri oluturan da arazlardr. Cevherin zelliini yani yapsn ise cevher-i ferdin
zellii arazlardan ayr ve arnm olmamasdr. 148 eklinde aklar. Ancak ona gre
cevherlerin varl arazlarn varlna bal deildir. Arazlar deiebilir, arazlar geici bir
nitelie sahipken, cevher kalcdr. Ama yine de cevher arazlarla birliktedir, ondan ayrl
dnlemez.
imdiye kadar ifade ettiimiz cismin cevher ve arazdan olutuu fikrini Mutezilenin bir
ksm, Maturidiler ve Eariler kabul etmektedir. Ancak Mutezile ekolne mensup
145
Birand, lk a, s. 77
146
Bolay, Aristo ve Gazali, s. 60
147
Ebul Meali Cveyni, Kitabul- rad ala Kavatiul-Edille fi Usulil-tikad, thk. Esad Tamim, Beyrut, 1985, s.
17
148
Bakllani, Temhid, s.111.
149
bkz. Maturidi,Tevhid, s. 180 v.d.
150
Maturidi, a,g,e, s. 21-22 v.d.
151
Eari, Makalat, s. 305-306
alimlerden Nazzam ve Drar, cismin tarifini yaparken cevhere yer vermemilerdir.
Nazzam cismi bileik ancak sonsuz sayda blnebilen bir varlk 152 olarak tanmlarken,
Drar b. Amr ise cismi arazlarn bir araya gelmesinden ibaret bir varlk 153 olarak tanmlar
ve bu czler renk, tat, scaklk, soukluk, nem ve kuruluktur. Bunlarn toplam cismin
meydana getirir 154 der.
Genel olarak kelamclar cismin var olmasnda arazlarn nemli bir rolnn olduunu
dnp arazlarn varln kabul ederken, Dehriler ve Smeniyye mensuplar arazlarn
varln reddetmektedirler. 158 Ancak Baddi bu grn yanl olduunu iddia
etmektedir ve bu grn u ekilde aklamaktadr. Alimler, cismin skunundan sonra
hareketin ya cismin kendisinden ya da cisimden baka bir eyden meydana geldiini iddia
ediyorlard. Birinci yol mmkn deildir nk cisim ard arda gelen hareket ve skun
hallerinde ayn kalr 159 Bu konuya aklk getirmek iin hareket ve skun rneinin yan
sra renk ve darbe rneklerini de sunmaktadr. Bu rnekler arazn varln ve ilerini
aklama amacyla yaplmtr.
Mutezili kelamclar arazlarn varl ve says konusunda daha snrlayc bir tavr
sergilemektedirler. Bu grlere u rnekler verilebilir: Kab ve ona tabi olanlarn
grne gre cevher renkten baka btn arazlardan yoksundur. 160 Bu grle Kab
cisimdeki arazn renkle snrl olduunu iddia etmektedir. Ayn zamanda Ebu Haim ve
Kaderiyyeden ona tabi olanlarn grne gre cevher olu arazndan baka btn
arazlardan yoksundur. 161 Ebu Haim de cisimde sadece olu araznn bulunduu grne
sahiptir. Ancak dier Mutezili alim olan Salih ve ona tabi olanlar arazlar ile ilgili grleri
bir st aamaya tamtr ve bunu u ekilde ifade etmitir: cevher btn arazlardan
halidir. 162 Bu grle cevherlerdeki arazlarla ilgili dnce son noktaya ulamtr.
Her ne kadar cevher ve araz tanmlar farkllk arz etse de Kelamclarn varl cevher ve
araz olarak snflandrmalarnn sebebi varln hadis olduunu kantlamaktr. Allah
152
Eari, a.g.e., s. 304
153
Eari, Makalat, s. 303-304
154
Eari, a.g.e, s. 303
155
Cveyni, rad, s. 17
156
Eari, Makalat, s.305-306
157
Baddi, Usulid-Din, s.41-42
158
Badadi, a.g.e, s. 36-37
159
Badadi, a.g.e, s. 37
160
Badadi, Usulid-Din, s.56
161
Badadi, a.g.e, s. 57
162
Badadi, a.g.e, s. 57
dndaki btn varlklar hadistir. Birok kelamc eserinde zel olarak alemin
yaratlml bal altnda bu konuya yer vermitir. 163 Kelamclara gre varlk hadistir.
B. 3. Madum
Varlk konusun ele alnrken deinilmesi gereken bir dier norta ise madumun ieriidir.
Madum kelime anlam varln zdd, yokluk, hilik, varln yaratlmadan nceki
hali 164 olarak tarif edilmitir. Ancak literal anlam ele alnp incelendii zaman bu
kavramn, kelam tarihi boyunca birok tartmaya neden olduu grlmektedir.
Madum kavram Mutezili kelam ekolne ait bir terimdir. Ehl-i Snnet mensubu alimler
bu kavrama iddetle kar karlar.
Kabi madumu malum, mezkur ve eydir ancak cevher ve araz deildir 165 eklinde
tanmlyor. Salihi ise Kabinin tanmnn aksine bir tanmla madumu malum, mezkur,
ey, zat, cevher ve araz olmayan 166 olarak tanmlamtr. Bir dier Mutezili alim olan
Kad Abdulcebbar madumu nesnesi mevcut olmayan malum 167 eklinde tanmlar. Bu
tanm genel olarak Mutezili alimlerin katld bir tariftir. Mutezili alimlerin bu
tanmlarndan anlalmaktadr ki onlar madumu, varolmayan ey olarak yani varlk
kategorisi olarak kabul etmektedirler. Ancak onlarn madumu ele allar epistemolojik
yndendir.
Genel olarak Ehl-i Snnet kelamclarnn kaynaklar Mutezili alimlerin ounun alemin
yaratlm olmakla birlikte, varlklarn yaratlmadan nceki hallerinin, zihin dnda bir
gereklii bulunduu fikrini benimsediklerini nakleder. 172
163
. Maturidi, Tevhid, s. 27-28
164
Ebul Fadl bn Manzur, Lisanul-Arab, Beyrut, 1990, c. 2, s. 708-709
165
Badadi, Usulid-Din, s. 163.
166
Badadi, a.g.e, s. 163.
167
Kad Abdulcebbar, erh, s. 176-177.
168
Bakllani, Temhid, s.25.
169
Nesefi, Tabsra, c.1, s.505
170
Nesefi, a.g.e, c. 1, s. 505
171
Maturidi , Tevhid, s. 135, 186, 385
172
Ebul Feth ehristani, Nihayetul-kdam fi lmil-Kelam, thz., s.151
173
Maturidi, Tevhid, s.135, 186,196
Maturidi'ye gre Mutezile tevhid ilkesini ihlal etmitir. nk madum yaratma
eyleminden nce de ey olduu iin, yaratma adem halinden vcut haline geitir. 174
C. Allah-Alem likisi
C. 1. rade
Bu sfat yaratmann zorunlu olarak deil irade eden stn bir g, yani Allah tarafndan
irade edilerek yaratldn gstermektedir.
Kelam tarihine baktmzda irade sfat ile ilgili farkl grlerle karlamaktayz.
Cebriye iradeyi kabul etmekle birlikte kaza ve kader inanlarnn gerei olarak, iradeyi
Allahn iradesi ve dilemesi olarak kabul eder. Onlara gre insana bir irade verilmemitir.
Cebriyeye gre irade Allahn iradesidir. Her ey Allahn irade, meiet ve kudreti ile
meydana gelir. 177
rade sfat ve bu sfatn varlklarla iliki tarz ile ilgili farkl grler mevcuttur. Bu
grleri balk altnda toplayabiliriz.
174
Maturidi, a.g.e, s. 385, 386
175
aban Ali Dzgn, Nesefide Allah-Alem likisi, Aka Yay., Ank., 1998, s. 49
176
Dzgn, a.g.e., s. 61
177
Abdulkahir Badadi, el-Fark Beynel Frak, Beyrut, 1985, s. 188
1. Bu gre mensup kelamclar irade sfatnn hadis olduunu belirtmektedirler. Kelam
tarihinde bu gr savunan kelamclar mutezile ekolne mensuptur. Onlara gre Allah
bir mahalde bulunmayan hadis bir irade ile mrittir. 178 Mutezileye gre irade fiilidir.
radenin fiili olmas dolaysyla Allahn iradesi fiilidir. Bu nedenle Allahn iradesi zti
deil fiili bir sfattr. 179
Mutezili alimlerin iradeyi ezeli olarak kabul etmemelerinin sebebi irade ezeli olursa ya
irade edilende ezeli olacak ya da irade edilen irade edildii anda olmayacak. Bu durumda
da yaratma olamazd. Zira Allah bir eyi bilip dilediinde o ey varla kmyorsa, onu
varla karacak baka bir sfattan bahsetmek mmkn deildir. Bundan dolay irade,
irade edilenle ayn anda meydana gelen bir hadistir. 180
Mutezili kelamclar arasnda irade ile ilgili farkl grler mevcuttur. Bunlardan ilki; a)
rade bir mahalde olmamak zere yaratlmtr ve baka bir irade tarafndan meydana
getirilmemitir. Bu gr Allafa ve Basra Mutezilesine aittir. b) rade bir mahalde
olmayarak varolur, ancak varln baka bir iradeye, baka bir yaratma aktna, vs.
muhtatr. Bu Mamerin grdr. c) rade Tanrnn zatnda varla gelir, fakat varln
baka bir irade aktna borlu deildir. Bu da Kerramiyenin grdr. 181
Genel olarak Mutezile kelamclar Allahn irade eden bir varlk olduunu ve bu sfatla
sfatlandrlmas konusunda ortak bir gre sahiptirler. Onlara gre irade fiildir. 182
Mutezililer Allah'n iradesini Onun fiili olarak kabul ettikleri iin Allahn iradesi hadistir.
Onlarn bu grleri tevhid prensipleri ekillendirmitir. 183
Kelam tarihi ierisinde Allahn irade sfat ile ilgili olarak gelitirilen ikinci gr hem
Eari kelamclar hem de Maturidi kelamclar tarafndan kabul edilmektedir.
2) Allahn iradesinin kadim olduu anlay: Bu anlaya gre irade sfat ezeli bir sfattr.
Eariye gre irade ezeli bir sfattr ve Allah'n zat ile kaimdir. 184 Maturidi ekolnn iki
nl simas olan mam Maturidi ve Nesefide Eari ile ayn gr paylamaktadrlar. 185
Bu gre gre irade ezeli bir sfat olduu gibi ayn zamanda ilim ve yaratma sfatlar da
ezelidir. Bu kabuln sonucu olarak Allah varl ezeli bir ilim, ezeli bir irade ve ezeli bir
yaratma ile varlk sahasna karr. Bu gr zellikle Maturidi ve Nesefi savunmaktadr.
Maturidi, Nesnelerin olmas gerektii gibi vcut bulmas iin Allah ezelde tekvinle
nitelenmitir. Bu, nesnelere ilahi kudretin, iradenin ve ilmin taalluk ettiini kabul etmeye
benzer, ta ki her ey planlanan zamanda vcut bulsun. Burada sonradan olmuluk fiilen
vcut bulanla ilgilidir, yoksa onu kapsayan ilahi ilimle deil. Fiilen vcut bulun ey, ona
178
Cveyni, rad, s.94; bkz. Kad Abdulcebbar, erh, s. 431
179
Kad Abdulcebbar, a.g.e, s. 431
180
Dzgn, Nesefide Allah-Alem likisi, s. 203-204
181
Badadi, Fark, s. 164; Badadi, Usul, s. 113; Dzgn, Nesefide Allah-Alem likisi, s. 203-204
182
bkz. Kad Abdulcebbar, erh, s. 431
183
Kad Abdulcebbar, a.g.e., s. 151
184
Eari, Luma, s. 24; Ebu'l-Hasan E'ari, bane fi Usulid-Diyane, Beyrut, 1991, s. 48
185
Maturidi, Tevhid, s. 71; Nesefi, Tabsra, s. 263
taalluk eden ilim ve kudret sfatlarnda bir deiiklik olmadan, bilahare ve her oluan nesne
gibi vcut bulmaktadr. 186 Nesefide Maturidi ile ayn gr paylamaktadr.
Maturidi ve Nesefi duyular vastas ile bu evrendeki nizam gzleyip byle bir nizamn
ancak mrid bir yaratc tarafnda irade edilip yaratldn gstermeye almlardr.
Maturidi alternatif retme ve seme hrriyetinin varl sabit olunca Allahn yaratmaya
kudret ve iradesinin de bulunduu kantlanm olur. Zira tabiat sahip olduu dzeni
korumaktadr, halbuki kudretten yoksun olann yaratp ynettii bir tabiat dengesiz ve
dzensiz olur, ayrca kudretten yoksun yaratc, bir eyin hem kendisine hem de zddna
hakim olup tasarruf edemez. u halde Allahtan olan eylerin Onun kudreti ve iradesiyle
vcut bulduu sabit olmutur. 188
Nesefide Maturidi gibi duyular aleminden hareketle Allahn mrid olduunu ifade
ediyor. Eari ise iradenin olmamas durumundan hareketle bu sfatn varln
delillendiriyor. radenin olmamas, Allahn iradesizlii demektir, bu ise bask altnda
bulunmay veya sehven bir i yapmay gerektirir. 190 Bu ise yoktan var edici olan Allah
iin dnlmesi mmkn olmayan bir durumdur.
Kelamclarn Allahn iradesi ile ilgili aklamalarndan anlalmaktadr ki; Allah ezeli
ilmiyle bildii varlklar irade eder. Ancak bu anlay Allahn ezeli ilmi ile Allahn irade
sfatn snrlamaktadr. Allah, ounluk tarafndan kabul gren geleneksel anlayta
olduu gibi, ezelde var olacan bildii eyleri deil, kendi ilminden ezeli olarak bulunan
mmknler arasndan irade ettii eyleri yaratmaktadr. Dolaysyla burada belirleyici olan
ilim deil iradedir. 191
Allahn dilemesi, irade etmesi ile ilgili bilgi veren ayetlere baktmzda da ayn ifadelerle
karlamaktayz.
186
Maturidi, Tevhid, s. 74
187
Dzgn, Nesefide Allah-Alem likisi, s. 204-205
188
Maturidi,Tevhid, s. 71
189
Nesefi, Tabsra, s. 492-493
190
Eari, Luma, s. 18
191
Metin zdemir, Allahn Bilgisinin Ezelilii ve nsan Hrriyeti, z Yay., st., 2003, s. 219
Bir eyi diledii zaman, Onun buyruu sadece, o eye ol demektir, o da hemen
oluverir. 192
Ayetin de belirttii gibi varln sebebi ezeli ilim deil varln irade edilmesidir. Bu ayet
Allahn davran tarz ile ilgili bilgi vermektedir. Varl ezeli olarak bildii iin deil,
ezeli ilimden bamsz olarak irade ettii iin yaratmaktadr.
Burada birbiriyle balantl iki husus ortaya kar. Birincisi, evrendeki olaylar asla Allah
tarafndan nceden belirlenmez. A hadisesi belli bir zaman ve mekanda fiilen ortaya
kana kadar dier seenekler arasnda bir seenek bir ak ihtimal olarak vardr. nk
belirlenen olaylar deil gler, ller ve yeteneklerdir.194
rade hem yaratma hem de ilim iin byk nem tamaktadr. Yaratmann sebebidir irade.
mkanlarn varlk sahasna kmasn salar.
C. 2. Yaratma
Allah ile alem devaml irtibat halindedir. Bu irtibat salama yollarndan en nemlilerinden
biri Allahn alemi yaratmasdr. Yaratma fikri, evreni ve evrendeki varlklarn
varolabilmesinin en nemli art olarak, Allahn hr iradesini art koar. Bu hr olan ilahi
irade ise varlklarn yoktan yaratld anlamna gelmektedir. Bu dnce Eski Yunan
felsefesinde hakim olan dalist anlaya tepki olarak gelitirilmitir. Eski Yunan
dncesinde yoktan yaratma fikri mevcut deildir. Genel olarak onlar birden fazla ezeli
varlk kabul ediyorlar. Aristoya gre madde ezelidir. nk Aristoya gre tanr yaratc
deil ilk hareket ettiricidir 195 lk hareket ettirici olmas mantken kendisi ile birlikte var
olan ve harekete geirdii varln da varolmasn, yani maddenin de ezeli olduunu
gstermektedir. Oysa bu anlay Tanrnn yaratmas anlayyla elimektedir. ncelikle
Tanr dnda baka ezeli bir varlk daha kabul edildii iin hem Allahn tek ezeli varlk
olduu anlay ile hem de onun kudretini snrlamas bakmndan elimektedir.
Ayrca bir prensibi ilahi dierini maddi olarak alglayan dalizm btn iyiliklerin ilahi
prensipten ktlklerin de maddi prensipten geldiine dair ahlaki bir dalizm de
yaratmaktadr. Ezeli bir ktlk kaynana kar mcadele etmenin faydaszl da Helen
dnyasnda insanlar pesimistik bir dnya grne itmitir. 196
192
36 Yasin, 82
193
87 Al , 2-3
194
Fazlurrahman, slami Yenilenme (Makaleler II), der. ve ev. Adil ifti, Ankara Okulu Yay., Ank., 2000, s.
21
195
Aristoteles, Metafizik, s. 497
196
Dzgn, Nesefide Alla-Alem likisi, s. 155
Yaratma fikri ile ilgili olarak tarihi arka plana baktmzda filozoflarn, kelamclarn gr
ayrlklarna dtkleri grlmektedir. Bu gr ayrlklar genelde varln yoktan m?
Yoksa nceden mevcut olan bir varlktan m yaratlddr. Veya Eski Yunan
Filozoflarndan Aristo Tanrnn yaratmasnn bir plan ve gaye iermediini dnrken,
Mslman kelamclar yaratmann bir plan ve gayeye yani Allahn iradesine gre
ekilleneceini dnmektedirler. Aristonun Tanr anlay mahiyeti itibar ile irade etme,
bir gayeye gre ekillendirme vasfna sahip deildir. nk hem gaye hem de irade
yaratma kavramna aittir.
te yandan, insan tecrbesine gre yoktan yaratma veya bir ey meydan getirme mmkn
grnmemektedir. Bu, yoktan yok doar yani yoktan hibir ey meydana gelmez
eklinde Yunan felsefesinin bir n kabul olarak da ifade edilmitir. 197 Bu n kabuln
sonucu olarak Eski Yunan felsefesinde yoktan yaratma kavram yoktur. Onlar bu kabul
erevesinde maddeyi ezeli kabul edip bu maddeye hareket vermeyi kabul etmilerdir.
Bylece varlklar ve olaylar birbirinin sebebi olmutur. Olaylar birbirini dourmutur.
Ancak domak pasif, yaratma ise aktif bir itir. Dolaysyla doma ile yaratma arasnda
bir nitelik fark vardr. Yoktan hibir ey kendi kendine meydana gelemez, ama yoktan bir
ey meydana getirebilir ve yaratabilir. 198
Kelamclar Allahn varlklar yoktan yarattn u szleri ile ifade etmilerdi. Maturidi,
yaratmay varl olmayan yokluktan varla karmas 199 olarak tanmlamtr. Bu
tanmn sonucu olarak Allah kendisinden baka evrendeki her eyin yoktan yaratcsdr.
Eari kelamclar ise yaratma ile ilgili olarak, bu sfatn Allah ile alem arasndaki en ayrt
edici zellik olduu grndedirler. Yaratma ile ilgili grn Eari yle ifade
etmektedir: Yaratc Bari-i Teala olunca yaratmada Ona baka varlk ortak
olamaz. 200Allah yaratmada esizdir. Btn varlklarn yaratcs olan ezeli tek varlktr.
Mutezile alimlerinden Kad Abdulcebbar, alemin ezeli olduu fikrini reddeder ve alemin
bir yaratc tarafndan yaratlm olduunu net bir ekilde ortaya koyar. 201
Ayrca alemin hadis ve bu hadis varln bir yaratcsnn olduunu ifade etmek iin ileri
srlen grlerden biri de alemdeki varlklarn deiimi, snrl ve sonlu olmas alemin
yaratlmlnn en ak gstergesidir. Kadim bir varln ise deiimi mmkn
deildir. 202 Alemden hareketle alemin Allah tarafndan yaratlm olduu fikrine
varmlardr. Nesefi de alemden hareketle alemin Allah tarafndan yaratlm olduunu
ifade eder. Nesefi, cevher ve araz kavramlarndan hareket ederek alemin hadis olduunu
yani yoktan yaratldn belirtir. 203
197
Dzgn, Nesefide Allah-Alem likisi , s.157
198
Dzgn, a.g.e., s. 157
199
Maturidi, Tevhid, s. 235
200
ehristani, Milel, c. 2, s. 113
201
bkz. Kad Abdulcebbar, erh, s. 118
202
Ebus-Sena sfehani, Mataliul-Enzar ala Tavailil-Envar, Hulusi Efendi Mat., st., 1305, s. 153
203
Nesefi, Tabsra, c. 1, s. 99
Alemin yoktan yaratlm olduunu delillendirmek iin Kelamclar farkl teoriler
gelitirmilerdir. Bu fikirlerini delillendirirken atom, yer kaplama ve boluk kavramlarn
kullanarak yokluk kavramna ulap bunu u ekilde akladlar. Atom ve boluk ile
alemin sonradan meydana geldiini , alemin sonradan meydana gelmi olmas ile
yaratcnn varln ve alemin sonradan yaratlm olduunu ispat etmi oluyorlar. nk
atomlar yer kaplarlar. Yer kaplama ise boluktur, boluk ise yokluktur. u halde atomun
kaplad bo mekan yokluk oluyor. Bylece de atomun yokluktan bamsz olmas
mmkn olamyor. Atom daima bo mekana muhtatr. Atomun muhta olduu bo mekan
yani yokluk, atomdan ncedir. yle ise eyann ilk maddesi olan atomlar yoktan meydana
gelmitir. 204
Bylece evren kendisini oluturan paralar ile birlikte bir btn olarak yoktan yaratlmtr.
Bu teori zellikle Aristonun ezeli heyula fikrini reddetmek iin gelitirilmitir. nk
ezeli heyula fikrine gre varlklar bu heyuladan kmaktadr. Bu da yoktan yaratma
eklinde deil de heyuladan kan varlklara form verilmesi eklinde gereklemektedir.
Allahn yaratmas eyleminde zerinde durulmas gereken yaratmann sebebi olan irade ile
ilikisini ifade eden ayetlere rnek verecek olursak:
Gkleri ve yeri yoktan var eden Allahtr. O, bir iin olmasn dilerse, ona ancak ol der
ve olur. 205 O, hem dirilten hem de ldrendir. O, her hangi bir iin olmasn diledii
zaman yalnzca ol der, o da oluverir. 206 Bir eyi diledii zaman, Onun buyruu sadece
o eye ol demektir, o da hemen oluverir. 207
Sonu olarak yukardaki ayetlerin de ifade ettii gibi Allahn yaratmasn belirleyen
Onun iradesidir. Bu yaratma irade ile ezamanl olarak var olur.
C. 3. lim
Bu ayetin de ifade ettii gibi Allah ilim sfatna sahiptir. Bu sfat Allah-alem ilikisinde
nemli bir rol oynamaktadr. Bu nedenle Allahn ilim sfatnn doru anlalmas Allahtan
ziyade insan ilgilendiren bir durumdur.
Btn kelami ekoller Allahn ezeli bir ilme sahip olduunun kabul etmektedir. Bu konuda
ihtilaf sz konusu deildir. Ancak bu ilmin insann iradesi ve fiilleri ile ilgili boyutu
tartmalara yol amtr.
204
smail Hakk zmirli, Yeni lm-i Kelam, st., 1341, s. 275-276
205
2 Bakara,117
206
40 Mmin, 68
207
36 Yasin, 82
208
Mahmut b. mer Zemaheri, Keaf an Hakaik-iavamidil-Tenzil ve Uyunil-Ekavili fi Vucuhit-Tevil,
Kahire, 1986, c. 1, s. 307
209
57 Hadid, 3
Genelde kelamclar alemde ve alemdeki dzenden hareketle Allahn ilim sfatna sahip
olduu hkmne varrlar. Kad Abdulcebbar bu grn u ekilde ifade eder: Allah
Tealann farkl hayvanlar yaratmas, alemleri idare etmesi, rzgar estirmesi, yaz ve k
mevsimlerini ayarlamas gibi yerli yerinde fiiller yaratmaktadr. Kendisinden mkemmel
fiil sadr olan alimdir. Allah ezelde alim olduu gibi gelecekte de alim olmaya devam
edecektir. 210
Maturidi de alemden hareketle Allahn alim olduu fikrine varmtr. Ve Allahn ilminde
hibir deiikliin sz konusu olamayacan belirtir. 211
Genel olarak kelamclar alemdeki dzenden hareketle byle bir alemi yaratan ve idare eden
yaratcnn ayn zamanda alim olduu konusunda hemfikirdirler.
Eari ve Maturidi kelamclar ise Allaha sfat atfetmekte bir saknca grmedikleri iin
Allahn ilim sfatna sahip olduunu belirtmektedirler.
Bakllani, kadim ve hadis bilgi olmak zere ilmi ikiye ayryor;. Kadim bilgi, Allahn
bilgisidir. O zaruri ve istidlali bir bilgi deildir 213 eklinde tanmlyor.
Eari kelamclarnn ilahi ilimle ilgili genel grleri u ekildedir; Allah Teala, eyleri
olmadan nce, olduu zaman ve gelecekte olaca zaman, varln varoluuna zg mekan
ve dier sfatlaryla bilir. 214
Maturidi ise Allahn zatyla alim olduunu, bu ilmi iin insann ihtiya duyduu vastalara
ihtiya duymadn ve ilminde hibir deiikliin olmadn ifade etmektedir. 215
Badadi ise Allahn ilmi ile ilgili olarak unlar sylemektedir: Allahn ilmi tekdir.
Onun ilmi kazanlm olmad gibi istidlal ve nazara da bal deildir. Allah btn
malumat kuatr ve varl bu ilmi ile bilir. Allah btn bilinenleri, olmu ve olaca
bildii gibi olmayaca da bilir. ayet olmu olsayd nasl olacan ve mmkn
olmayann imkanszln da bilir. 216
Nesefi ise Allahn ilmi ile ilgili olarak Allah ezelde alimdir. Bu ilim madumu da iine
almaktadr. 217 demektedir.
Ancak kelamclara gre bu bili objeyi hemen var klmyor. Tersine bu, eyay varla
kaca zamanda var klacak bir bilitir. 218
210
Kad Abdulcebbar, Muni, c. 5, s. 204-205; Kad Abdulcebbar, erh, s. 151; lyas elebi, slam nan
Sisteminde Aklclk ve Kad Abdulcebbar, Rabet Yay., st., 2002, s. 246
211
Maturidi,Tevhid, s. 463
212
Kad Abdulcebbar, erh, s. 183
213
Bakllani, Temhid, s. 26; zdemir, Allahn Bilgisinin Ezelilii, s. 14
214
Ebu'l-Velid bn Rd, Felsefe-Din likisi, ev. Bekir Karla, st., 2002, s. 121
215
bkz. Maturidi, Tevhid, s. 200, 201
216
Badadi, Usulud-Din, s. 95
217
Nesefi, Tabsra, c.1, s. 262
nsani dzlemde dndmzde bilginin olumas iin suje obje ilikisinin
gereklemesi arttr. Dolaysyla bilginin varl objenin varlna baldr. Biz bu bilgi
anlayn, Allah her eyi ezeli olarak bilendir nermesine uyguladmzda, kanlmaz
olarak bu her unsurun da ezeli olduu hkmne varrz. Ezeli bilgi, hem mantksal hem
de gramatik adan bilinenin de ezeli olmasn gerektirir. 219 Ancak byle bir hkmn pek
ok kelami problemi douraca kesindir.
Bu durumda bilen yani Allah ve Onun ilminin ezeli olmas sorun karmaz. Asl sorun
bilginin nesnesinin ezeli olmasdr. Bu nedenle varln ontolojik kkeni ve onun Allahn
ilmi ile ilikisi akla kavuturulmas gereken nemli bir problemdir.
Allahn ezeli ilmi ile insann fiilleri arasndaki iliki byk nem tamaktadr. Kelam
tarihi boyunca bu iliki farkl tarzlarda ele alnmtr. Bir ksm alim bu ilikiyi, cebir
olarak anlarken, bir ksm alim ezeli ilmin mahiyetini farkl yorumlayarak insann
zgrlne halel getirmemeye almlardr.
Cebri anlayn insann iradesi hie sayan aklamasna karlk Snni kelamclar daha
lml bir teori gelitirmeye almlardr. Allahn ezeli ilmi ile insann irade hrriyeti ile
uzlatrmak iin aba harcamlardr. Snni kelamclar da Allahn her eyi nceden
bildiini, fakat bu bilginin insanI fiillerine zorlayc mahiyette olmadn iddia ederler.
Onlara gre, ezelden ebede var olacak olan her bir ey, olaylara etkisi olmayan tasviri
mahiyetteki ezeli ilme gre takdir edilmitir. Bu takdirin, insann iradesine olumlu ya da
olumsuz hibir etkisi yoktur. Bu adan o, insann hrriyetine zarar verici nitelikte deildir.
218
Dzgn, Nesefide Allah-Alem likisi, s. 212
219
zdemir, Allahn Bilgisinin Ezelilii, s. 122
220
bkz. Birand, lk a, s. 77; Bolay, Aristo ve Gazali, s. 73
221
ehristani, Milel, c. 1, s. 133-4; bn Hazm, Milel, c. 3, s. 22; Mustafa Sabri, nsan ve Kader, ev. sa Doan,
st., 1989, s. 82
222
Ebu Hamid Gazali, ktisad fi'l-tikad, Kahire, 1971, s. 90; Ayrca bkz. 3 Al-i mran, 26
Bir anlamda, onlara gre ilahi ilim, insann iradesi ve seimi karsnda pasif bir
durumdur. 223
Eari ve Maturidi hem ezeli ilmi onaylamak hem de insan fiillerinden sorumlu tutmak
iin farkl teoriler gelitirmeye almlardr. Eariye gre kullar fillerinde hr,
seimlerinde mecburdur. 224 Ancak, bu ifade insana hibir zgrlk alan tanmamaktadr.
nk insann seiminde mecbur olmas fiilinde de mecbur olduu anlamna gelmektedir.
Maturidi olaya daha farkl bir boyut kazandrmaktadr. Maturidi insann yapt fiilde iki
fail kabul etmektedir. Maturidi meydana gelen iin, hem Allaha hem de insana ait
olduunu ortaya atar. 225 Maturidi'nin byle dnmesinin sebebi kul aciz olduundan
dolay ortaklk sz konusudur. 226 Ancak byle bir ortaklk nasl mmkn olacak?
Fiillerdeki ortaklk insan iin kabul edilse bile bu ortakln Allah iin mmkn
olmayacann dnlmesi lazmdr. 227
Ayrca Ehl-i Snnet kelamclar insan cebirden kurtarmak iin ezeli ilimle ilgili olarak
yle demektedirler: nsan yapaca eyi, Allah nceden bildii iin yapmaz. Aksine onun
yapaca bir hakikat olduu iin Allah onu o ekilde bilir. Bu hakikate gre, insan
yapacan ihtiyaryla yapar. 228
Mutezili anlay insann fiilindeki zgrln bir adm daha ileri tamtr. Mutezili
dnceye gre kul fiilinin yaratcsdr. Allah, ancak takdir ve irade ettii eyi bilir.
Takdirden nce bir eyi bilmesi imkanszdr. Eer kullarn fiillerini bilmi olsayd, onlar
imtihan etmesi ve denemesi imkansz olurdu. 229
slam filozoflarndan Farabi ve bn Sina Allahn ilmi ile ilgili farkl bir gr ileri
srmlerdir. Onlar Allahn irade sfat zerinde durmamlardr. nk onlara gre
Allahn ilmi objesini hemen var klan bir bilgidir. Baka bir deyile, Allahn bilmesi
yaratmas demektir. 230
lim maluma tabidir anlay insann bilgisi iin geerli bir ilkedir. Allahn ilmi iin ayn
eyi sylememiz mmkn deildir. Aksine Allahn ilmi objesini belirler, yaratr. Farabi,
Descartes ve kbal gibi filozoflara gre ilahi bilgi var olmann sebebidir. 231
Bu anlay insann hem hr irade sahibi hem de ezeli ilimle bilinen fiilleri yapma
konusundaki mecburiyetinin dourduu paradoksu zmede nemli bir rol oynar.
223
zdemir, Allahn Bilgisinin Ezelilii, s. 115-116
224
Eari, Luma, s. 53
225
Mustafa Sait Yazcolu, slam Dncesinin Geliimi, Aka Yay., Ank., 2001, s. 264
226
Ahmet Akbulut, Sahabe Dnemi ktidar Kavgas, Pozitif Mat., Ank., 2001, s. 269
227
Akbulut, a.g.e, s. 269
228
Maturidi, Tevhid, s. 307-10; Sabri, nsan ve Kader, s. 82
229
ehristani, Milel, c. 1, s. 66; bn Hazm, Milel, c. 3, s. 22-3; Ayrca bkz. Akbulut, "Allahn Takdiri Kulun
Tedbiri", A. . . F. D., 1992, c. 33, s. 146
230
Ebu Nasr Farabi, Kitabs Siyaseti'l-Medeniyye Mulakkab bi mebadii'l-Mevcudat, ne.Fevzi M. Neccar,
Beyrut, 1964, . 45; bn Sina, Necat Minel-Gark fi Bahrid-Dalalat, ne. Muyiddi'l-Krd, 1938, s. 247; Mehmet
Aydn, Din Felsefesi, zmir . F. V. Yay., zmir, 1999, s. 150; bkz. Dzgn, Nesefi'de Allah-Alem likisi, s. 212-
213
231
Aydn, Din felsefesi, s. 144-5; Ayrca bkz. Akbulut, Allah'n Takdiri, s. 146
kbal, Allahn ezeli ilmini bir imkanlar ilmi olarak grmektedir. Yani nitelii organik bir
birlik olan ilahi zatn yaratc hayatnda gelecein varl zaten vardr. Ama, uzun bir
mddet nce plan izilmi bir olaylar zinciri gibi deil belirsiz bir imkan olarak var. 232
Bu ifadeden de anlyoruz ki tarih nceden yazlm bir senaryonun sahnelenmesi deildir.
Eer tarih nceden planlanan bir olaylar zincirinin st ste kan resimleri olarak
benimsenecek olursa, bizim iin ne yenilik ne de deiiklik imkan kalr. Bylece hilkat
szc anlamn yitirecektir. Zira bu kelimenin bizim iin bir anlam varsa o da bizim
herhangi bir ie yaramamzdan ileri geliyor. Aslna baklrsa, takdir veya kader ile ilgili
ilahiyatlarn btn syledikleri ve yazdklar tamamyla tahmine dayaldr. Bu tahminler
de, gnlk tecrbelerimizden anladmz gerek hi yer almamtr.
Klasik kelamclarn dnd gibi Allahn yaratmaya ilikin bilgisini bir suje-obje
ilikisi erevesine oturtmamz mmkn deildir. Yani Allah, belli objelere bakarak
onlarn mahiyetleri hakknda bir bilgi elde etmi deildir. O hikmetle hareket eden hr
iradesiyle bu snrsz mmknlerden bazlarn seer ve yaratr. Dolaysyla burada bir
bilme eyleminden deil, sadece bir seme eyleminden sz edebiliriz. Bu adan
bakldnda, Onun bilgisinin belli objelere dayandn sylemek yanltr. Yani
malumatn ezeldeki mahiyeti, olabilirlikten ibarettir. Onun imkan halinden fiili duruma
gemesi irade sayesinde gerekleir. Ksacas, Allahn yaratma faaliyetinde yalnzca iki
tr fiil sz konusudur. Seme ve yaratma. 233 Bu ifadelerden de anlald zere Allah
mmknler arasndan birini irade eder ve yaratr. rade ettiini yaratmas ayn zamanda
onu bilmesidir.
Kuran ayetleri Allahn ilmi konusunda, yukarda ifade ettiimiz anlay teyit etmektedir.
... Onlardan kimi inand, kimi de inkar etti. Allah dileseydi birbirlerini ldrmezlerdi.
Ama Allah dilediini yapar. 234 Rabbinin diledii hari, gkler ve yer durduka o atete
ebedi kalacaktr. nk Rabbin, istediini hakkyla yapandr. 235 Rabbin, dilediini
yaratr ve seer. Onlarn seim hakk yoktur. Allah, onlarn ortak kotuklarndan
mnezzehtir ve an ycedir. 236 .... O, dilediini yaratr. O, hakkyla bilendir, stn
kudret sahibidir. 237
Elmall bu ayetlerle ilgili olarak Allahn irade sahibi olduunu, dilediini yarattn
belirtir ve Allahn iradesinin evrendeki etkisi zerinde durur fakat ezeli ilim konusunda
bir aklama yapmaz. 239
232
Muhammed kbal, slami Dncenin Yeniden Douu, ev. N. Ahmet Asrar, Birleik Yay., st., s. 111
233
zdemir, Allahn Bilgisinin Ezelilii, s. 158
234
2 Bakara, 253
235
11 Hud, 107
236
28 Kasas, 68
237
30 Rum, 54
238
zdemir, Allahn Bilgisinin Ezelilii, s. 69
239
bkz. Elmall Hamdi Yazr, Hak Dini Kuran Dili, Aka Yay., Ank., 1988, c. 2, s. 126. kinci ayet iin bkz.
Yazr, a.g.e, c. 4, s. 445
Yukarda rnek olarak verdiimiz ayetler kozmik gereklikleler ilgilidir. Ancak insan ve
onun fiilleri ile ilgili olarak Allahn ilmi sujeobje ilikisine bal olarak gerekleiyor. Bu
dnceyi destekleyen ayetlere rnek vermek gerekirse:
Her ne sarf ederseniz, phesiz Allah onu bilir. 240 Allah gizlediklerinizi de aa
vurduklarnz da bilir. 241 ... Allah yaptklarnz hakkyla grr. 242 .... Allah
yaptklarnzdan haberdardr. 243
Ayrca, Allahn insann fiillerini fiiliyle ezamanl olarak bildiinin dier gstergesi
Kuranda Allaha atfedilen iitme 245, grme 246, haberdar olma 247 vs. gibi ifadelerdir.
Zamanda ve mekanda meydana gelen olaylar, deimeyen tek bir ezeli bilgiye balarsak,
Allahn iitmesi, grmesi, eyay gzetim altnda bulundurmas, her eyi kuatmas, her
eyden haberdar olmas gibi isim ya da sfatlarn, hibir fonksiyonu olmayan isimler yn
haline dntrm ve onlarn hepsini ilim sfatna indirgemi oluruz. Halbuki Kuranda
Allahn ilim sfatna ne kadar vurgu yaplyorsa, iitme ve grme sfatlarna da o kadar
gerek birer sfat olarak vurgu yaplmaktadr. 248
Sonu olarak Allahn ezeli ilmi maluma tabi deildir. Bilakis ilahi ilim varolmann
sebebidir.
240
3 Al-i mran,92
241
16 Nahl, 91
242
3 l-i mran, 156
243
9 Tevbe, 16
244
zdemir, Allahn Bilgisinin Ezelilii, s. 162
245
2 Bakara,127, 181, 224, 227
246
3 A-i mran, 156; 2 Bakara, 96,110; 40 Mmin, 20, 44.
247
2Bakara,137, 181, 224, 227
248
zdemir, Allahn Bilgisinin Ezelilii, s. 162
II. BLM:
RUH-BEDEN LKS
A. 1. Ruh
249
bn Manzur, Lisan, c. 2, s. 455; sfehani, Mfredat, s. 300
250
bn Manzur, Lisan, c. 2, s. 457; sfehani, Mfredat, s. 299
251
bn Manzur, Lisan, c. 2, s. 462.
252
Cevheri, es-Shah, thk.Ahmed Abdulgafur Attar, Msr, 1958, c. 1, s. 367
253
Trke Szlk, T. D. K., c. 2, s. 1867
geiren aktif ilke, pasif ve cansz olan beden zerinde etkide bulunan g, can
ile bir tutulan tinden ayr yaam ilkesi 254 olarak tanmlanmtr.
254
Platon, Phaidon, s. 52-53;Cevizci, Felsefe Szl, s. 737
255
Abdurrahman b. Ahmet ci, Mevakf lmil Kelam, Kahire, thz., s. 259; Kad Abdulcebbar, Muni, c. 11, s.
311; bkz. Erkan Yar, Ruh Beden likisi Asndan nsann Btnl Sorunu, Ankara Okulu Yay., Ank., 2000,
s. 43
256
emsettin Gnaltay, Felsefe-i Ula, nsan Yay., st., 1994, s. 224
257
Kad Abdulcebbar, Muni, c. 2, s. 311
Bu grteki alimlerin ortak olarak paylatklar dnce ruhun yerinin
kalp olduudur. bn Ravendi mezhebine gre ruh, arazdr. nsan da arazlarn
toplamndan ibarettir. 258
Ruhla ilgili bir dier gr ise ruhun dimada kuvvet, kalpte eylem 259
olduunu kabul edenlerdir. emsettin Gnaltay Bu grn materyalistlerin
grne benzer olduunu belirtmektedir. nk materyalistlere gre ruh zekai
faaliyettir. Beynin bir grevidir. Baka bir deyile yanmadan oluan dimai bir
kuvvetin geliiminden baka bir ey deildir. 260
Ruhun cisim olduu ile ilgili bir dier gre gre ruh drt unsurdan
olumaktadr. Bunlar yalk, kuruluk, scaklk ve soukluktur. Bu gr genelde
Mslman tabipler tarafndan benimsenmitir. 261 Bu grn yan sra tabipler
ruhu trn mizacnn dengeliliinden ibarettir 262 eklinde de
tanmlamlardr. 263
258
Gnaltay, Felsefei Ul, s. 225
259
Gnaltay, a.g.e, 225; bkz. ci, Mevakf, s. 259
260
Gnaltay, Felsefe-i Ul, s. 225
261
Eari, Makalat, c. 2, s. 29
262
Gnaltay, Felsefe-i UI, s. 226
263
Bu grlerin yan sra baz tabipler ise ruhu eyin bileiminden ibaret olduu grndedirler. Mahalli de
kalptr. Hayvann kvam bununla olduu iin hayvani ruh ad verilmektedir. kincisi kvam latif ve yine buhar
gibi bir cisimdir. Bunun yeri de karacierdir. Buna da tabii ruh ad verilmitir. ncs de yine buhar gibi
latif bir cisimdir. Yeri de beyindir. Buna da insani ruh denilmektedir. Gnaltay, a.g.e., s.225. emseddin
Gnaltay bu grn Aristonun teorisinden etkilenen nl tabip Caliene ait olduunu ifade etmektedir.
nazariyelerine yaklar ki bu onlarda bir nevi "hylozoisime" olduunu
gsterir. 264
264
lken, slam Felsefesi, s. 54
265
Bu deliller iin bkz. Razi, Mefatihul-Gayb, Msr, h. 1207, c. 2, s. 40-43
266
Cveyni, rad, s. 319
267
emsddin Ebu Abdillah bn Kayym, er-Ruh fi-Kelam ala Ervahil-Emvat vel-Ehya bid-Delail Minel-
Kitab ves-Snne vel-Asar ve Ekvalil-Ulema, Kahire, 1989, s. 171
268
Gnaltay, Felsefe-i UI, s. 226
ruhu cisim olarak tanmlayan grten ayran unsur, bu gr savunanlarn
ruhun cisim olmad fakat cisimde kaim bir hal olduunu sylemeleridir. 269
Onlar, ruhun bedenle olan ilikisinin, ruhun bedene girmesi, ona yakn
olmas, beraber bulunmas, ona yapk olmas yada kart olmas eklinde
bulunmadn iddia etmilerdir. 272 Bu gr Mutezile alimlerinden Mamer b.
Abbad es-Slemi 273, ia alimlerinden Nevbahti274, Basenci 275, Ehl-i Snnet
alimlerinden Gazali 276 kabul etmektedir.
269
Yar, nsann Btnl Sorunu, s. 48
270
bn Kayym, Ruh, s. 170; Eari, Makalat, c. 2, s. 28-30.
271
bn Kayym, Ruh, s. 171
272
bn Kayym, a.g.e., s. 171
273
bkz. Fahreddin Razi, Metalibu'l-Aliye, thk. Ahmed es-Seka, Beyrut, 1987, c. 7, s. 37
274
bkz. Razi, a.g.e., c. 7, s. 37
275
bkz. bn Kayym, Ruh, s. 170
276
Ebu Hamid Gazali, Ravdatu't-Talibin ve Umdetu's-Salikin (Mecmuatu'r-Resail iinde), Lbnan, 1994, s. 35
Bu grn Ehl-i Snnet iindeki en iddetli savunucusu Gazalidir. Ona
gre ruh soyut bir cevherdir ve bunu Tehafutul-Felasife adl eserinde ayrntl
bir ekilde ele alp aklamaktadr. 277
277
Gazali, Tehaft, s. 252
278
2 Bakara, 253
279
97 Kadir, 4
280
16 Nahl, 102
281
26 uara, 193
Rabbinden indirmekte, hem de hibir yanla yer vermeyecek biimde hak ile
indirmektedir. 282
Kuranda ruh kelimesine verilen bir dier anlam ise vahiydir. Bunu ifade
eden ayetlerden biri: Kavuma gn ile uyarasn diye kullarndan dilediine
emrinden ruhu indirir. 286 Emrimizden sana ruhu vahyettik. 287
282
Yazr, Hak Dini, c. 5, s. 95
283
19 Meryem, 17
284
16 Nahl, 102
285
26 uara, 193
286
40 Mmin, 15
287
42 ra, 52
288
Yazr, Hak Dini, c. 6, s. 396
289
17 sra, 85
Bu ayetlerde geen ruh kelimesi vahiy anlamnda kullanlmtr. Allahn
insanlara gnderdii emirlerdir. Kuranda ruh kavramnn dier bir kullanm
ekli ise flemek anlamna gelen n-f-h fiili ile birlikte kullanlmasdr.
ayette insann yaratl ile ilgili olarak dier iki ayette ise Hz. sann
yaratlmas ile ilgili olarak be ayette gemektedir.
Aslnda ruh ismi Cebraile ait iken bu isim hem Hz. saya hem de
Kurana verilmitir. Bu onlarn Cebrail ile yakn alakalarnn bulunmas
dolaysyladr. Yakn alaka diyoruz; nk btn insanlarn ve hatta canllarn
Cebrail ile alakas vardr; ancak bu alaka Hz. Adem ve Hz. sannkine nispetle
daha uzaktr. Yukarda ifade ettiimiz ayetleri bir btnlk ierisinde
deerlendirdiimizde grlmektedir ki, Cebrailin temelde iki grevi vardr.
Bunlardan biri Allahn izni ile insanlara can flemek dieri Allahn kelamn
290
32 Secde, 9
291
15 Hicr, 29
292
38 Sd, 72
293
21 Enbiya, 91
294
Yazr, Hak Dini, c. 5, s. 297
peygamberlere iletmektir. Yaratlla ilgili olarak Hz. Adem ve Hz.sann
yaratllarnn zikredilmesinin sebebi ise ikisinin de yaratllarnn dier
insanlarn yaratllarndan farkl ancak birbirine benzer olmasndan
kaynaklanmaktadr. Hz. Ademin ana-babasz yaratlmas, Hz.sann ise babasz
yaratlmasnda Allahn izniyle Cebrail devreye girmi ve onlara canllk
vermitir.
295
4 Nisa, 71
296
38 Sd, 72
Allahn bize ifade ettii anlaya tamamen zttr. Allah flemekten mnezzehtir.
Bu itibarla ruhun Allahn bir paras olmas, tevhid inancna aykrdr.Byle bir
durumu Kurann onaylamas mmkn deildir.
A. 3. Nefs
Nefs kelimesi Trkeye nefis eklinde geip geni bir kullanm alan
kazanmtr. Trkede nefis kelimesine verilen anlamlar ise z varlk, insann
yeme ime gibi ihtiyalarnn btn,isteklerine uymak,gnah ilemek 300tir.
Felsefe literatrnde ise nefs insann varlnn bedensel ya da daha ok
biyolojik ihtiyalarnn btnne verilen ad, insan dnyadaki geici varlklara,
gsterie, maddeye tutkulara ynelten, bundan dolay da her zaman iradenin
297
sfehani, Mfredat, s. 501
298
bn Manzur, Lisan, c. 2, s. 233
299
bn Manzur,a.g.e., c. 2, s. 234
300
Trke Szlk, c. 2, s. 1642
kontrol altnda tutulmas gereken bir i eilim olarak tanmlanmtr. 301
Arapa szlklerde grdmz nefs kelimesine verilen ruh anlam mecazi bir
anlamdr ve sonradan bu kelimeye yklenmitir. Nefs kelimesi insann varln,
hakikatini, kendine hasln ifade etmektedir.Bizzat insann kendisi
anlamndadr.
301
Cevizci, Felsefe Szl, s. 621
302
bn Hazm, Usul, c. 2, s. 89
303
Hseyin Aydn, Kusta b. Luka ve Ruh ile Nefs Arasndaki Ayrm Adl Kitab, A. . . F. Dergisi, A.. Bas.,
1999, S. 40, s. 401
yannda bulunan et paras, ruh ile cismani kalbin boluundan doan latif
cisim, nefs ile insandaki gazap ve ehvet kuvvetlerini ierisine alan yani insann
kt sfatlar kast edilir. 304
Sufilere gre ehvetin ve kt arzularn kayna beden yani nefs iken, ruh
insani erdemlerin kaynadr. Bu anlayn sonularndan biri de ruhun yceltilip
stn grlmesi, bedenin ise aalanmas ve isteklerinin yerine getirilmemesi
gerektii anlaydr. Nefsin eitimi,ancak isteklerinin yerine getirilmemesi ile
mmkndr. Dorusu bu anlaya Eflatunun ruhu ide kabul etmesinin ve Hint
felsefesindeki ruhun stnlnn kaynaklk ettii grlmektedir.
304
Ebu Hamid Gazali, hya-i Ulumid-Din, st., 1986, c. 8, s.5-8; Ebu Hamid Gazali, Kimya-i Saadet, Lbnan,
1997, s. 126
305
Kueyri, Risale, s. 58
306
81 Tekvir, 18
307
83 Mutaffifin, 26
insan, birey, kimse, o veya onlar zamiri olarak cins, zihin anlamlar
yklenmitir.
308
3 I-i mran, 185
309
6 Enam, 164
310
6 Enam, 151
311
bkz. Fahreddin Razi, Tefsir-i Kebir, Msr, h. 1207, c. 7, s. 253
312
3 I-i mran,134
313
4 Nisa, 57
314
29 Ankebut, 40
Sen nefsimde olan bilirsin, fakat ben senin nefsinde olan bilmem. 315
Seni kendim iin eli setim. 316Rabbiniz kendine rahmeti yazd. 317
Nefs kelimesinin kullanld bir dier anlam ise zihin, akl, uurdur. Bu
anlam ifade eden ayetlere rnek ise: Onlar yalnzca kendilerini saptrrlar. 318
Onlar nefislerinde gizledikleri eyden dolay piman olacaklardr. 319
Biliniz ki Allah nefislerinizde olan bilir. 320
Nefs kelimesinin bir dier anlam ise cins, trdr.Aada rnek olarak
vereceimiz ayetlerde geen nefs kelimesi insan cinsinin, yaratklar arasnda
ayr bir tr olduunu ifade etmek iin kullanlmtr.
315
5 Maide, 16
316
20 T-H, 41
317
6 Enam, 54
318
4 Nisa, 113
319
5 Maide, 52
320
2 Bakara, 235
321
4 Nisa, 1
322
6 Enam, 98
323
7 Araf, 189
324
Razi, Tefsir, c. 9, s. 161
Atayn da ifade ettii gibi nefsin insann bir cz, i yapan, sorumlu
tutulan gc olarak veya beden ve bedenin iindeki baka bir ey olarak
yorumlanmas tutarl deildir.
B. NSANIN YARATILII
Halk ve ibda kelimeleri ile ifade edilen yaratma, insann yokluktan varlk sahasna
kn ifade eder.
325
36 Yasin, 79
326
3 l-i mran, 59
327
6 Enam, 2. nsann amurdan yaratldn ifade eden dier ayetler ise; 38 Sd, 71-72; 37 Saffat, 11; 15 Hicr
26; 55 Rahman, 14
328
37 Saffat, 11
329
15 Hicr, 28
330
55 Rahman, 14
331
15 Hicr, 26
nsann topraktan yani eitli sfatlara sahip amurdan yaratldktan sonra
ona ruh flenmesi aamas vardr. Kelamclar topraktan yaratlmay birinci
aama, ruhun flenmesini de ikinci aama olarak deerlendirip, yaratmann iki
aamadan mteekkil olduunu dnmektedirler.
Ona ekil verdiim ve ona ruhumdan flediim zaman siz hemen onun
iin secdeye kapann. 334 ffetini korumu olan mran kz Meryemi de Allah
rnek gsterdi. Biz, ona ruhumuzdan fledik ve Rabbinin szlerini ve kitaplarn
tasdik etti. O gnlden itaat edendir. 335 Sonra onu tamamlayp ekillendirmi,
ona kendi ruhundan flemitir. Ve sizin iin kulaklar, gzler, kalpler yaratmtr.
... 336 Sura flendii zaman artk aralarnda akrabalk balar kalmamtr,
birbirlerini de arayp sormazlar. 337 ... Benim iznimle amurdan, ku eklinde
bir ey yapyordun da ona flyordun, hemen o bir ku oluyordu. 338
332
Ebu Hamid Gazali, Nefhur-Ruh vet-Tesviye, thk. Safvet Cevdet Ahmet, Kahire, 1996, s. 64
333
Fahreddin Razi, Kitabun-Nefs ver-Ruh ve erh-u Kuvahuma, Tahran, thz., s. 46
334
15 Hicr, 29
335
66 Tahrim,12
336
32 Secde, 9
337
23 Mminun, 101
338
5 Maide, 110
Yukarda rnek olarak verdiimiz ayetlerde ruhun flenmesi ile ilgili
bak amz ynlendirecek ve dier ayetleri anlamamza yardmc olacak ayet
Hz. Meryem rneidir. nk bu ayet flemenin anlamn net olarak
aklamaktadr.
Sonu olarak ilk insann yaratl hem cins hem de bir ey olarak byk nem
aamasdr ki, bu farkl anlaylara yol amtr. Ancak bu aama insann canlln ifade
eden bir aamadr. Yoksa felsefi kabullerin ekillendirdii insan insan yapan, stn ve
Ademin yaratlmasndan sonra problem olan bir dier dnce ise Hz.
Havvann kaburga kemiinden yaratld anlaydr. Baz Mslman
dnrler bu dnceyi savunmaktadrlar. 341 Onlarn byle dnmelerinin
sebebi baz ayetleri yanl yorumlamalarndan kaynaklanmaktadr. Bu ayetlerin
en nemlilerinden biri; Ey insanlar sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da
eini yaratan ve ikisinden bir ok erkekler ve kadnla retip yayan Rabbinden
339
Zemaheri, Keaf, c. 3, s. 133
340
Razi, Tefsir, c. 22, s. 218
341
Ebul Ala Mevdudi, Tefhiml Kuran, st., 1986, c. 1, s. 289
sakn... 342 Bu ayetle ilgili olarak Razi, Havvann Ademden yaratld
eklinde yorumlandn bildirmektedir. 343
342
4 Nisa, 1
343
Razi, Tefsir, c. 9, s. 161
344
Razi, a.g.e, c. 9, s. 161. kinci gr yani Adem ile ayn eyden Havvann yaratln u ayet
desteklemektedir: Kaynamanz iin size kendi cinsinizden eler yaratp aranzda sevgi ve merhamet
oluturmas, Onun varlnn delillerindendir... 30 Rum, 21
345
51 Zariyat, 47-49
346
Yar, nsann Btnl Sorunu, s.82.
ihtiyarlamanz ve belirli bir vakte ulamanz iin sizi yaatan Odur. Umulur ki
dnrsnz. 347
347
40 Mmin, 24
348
23 Mminun, 12-14
slam dnrleri arasnda bn Hazm ruhun bedenden nce toplu halde
yaratldn kabul eder. 349 Ayrca bn Hazm bu konuda icma olduunu da
nakleder. 350
349
bn Hazm, Milel, c. 4, s. 70
350
bn Kayym, Ruh, s. 160
351
7 Araf, 17; 2 Bakara, 173
352
bn Hazm, Milel, c. 4, s. 70
353
bn Kayym, Ruh, s. 160
yorumlanmas, 354 ikinci gr ise ayetin ftr bir gerei ortaya koyduu
yorumudur. 355
354
Razi, Tefsir, c. 15, s. 46
355
Razi, a.g.e, c. 16, s. 50
356
Bu hadislerle ilgili geni bilgi iin bkz. bn Kayym, Ruh, s.160-165
357
Razi, Tefsir, c. 15, s. 47
358
Kad Abdulcebbar, Tenzihul-Kuran anil-Metain, Beyrut, thz., s. 153
hamur haline getirdi. Sonra ona ekil vererek ruh fledi. Ruh, amura girince
amur et oldu, kan oldu, hayat bularak konutu. 359
359
bn Kayym, Ruh, s. 165
360
38 Sd, 71-72
361
bn Kayym, Ruh, s. 165
362
bn Kayym, a.g.e, s. 165
363
16 Nahl, 78
C. LMN NEL
364
bn Kayym, Ruh, s. 165
365
bn Kayym, a.g.e., s. 165
366
20 T-H, 120
367
bn Manzur, Lisan, c. 2, s. 546-547,
368
ci, Mevakf, s. 140
369
ci, a.g.e., s. 140
sebebi olarak maddi unsurlar kabul ediyorlard.Bu maddi zn yok olmas
varlnda yok olmas anlamna geliyordu. Oysaki Eflatun ruhu bir ide maddeyi
de idelerin yansmas,yani geici bir varlk olarak kabul ediyordu.
370
67 Mlk, 2
371
Platon, Phaidon, s. 15
372
Platon, a.g.e., s. 27
373
Buna gre de, sence bu ikisinden hangisi tanrlk olana, hangisi lml olana benzer. Fakat belki tanr olann
tabiat ynnden, buyurmak, idare etmek, lml olann ise boyun emek, kle olmak iin var edildiklerine
inanmyor musun? Platon, a.g.e., s. 52
Bileik olmayan varlklar varsa, bu halden kurtulmak yalnz onlara mahsus deil
midir. Hep ayn olan,hep bir trl davranan eylerin bileik olmadklar, hep
deiip ayn kalmayan eylerin de bileik olduklar doruya benzemiyor mu? Bir
de grlmezin her zaman ayn kaldn, grlebilenlerin asla ayn
kalmadn 374 ifade ediyor. Bylece ruh; basit, bilemeyen, grlemeyen,
deimeyen bir yapya sahip oluyor. 375
Eflatuna gre ruh ve beden hibir zaman bir btnlk arz etmiyor.
Aksine birbirini olumsuzlayan bir tavr sergiliyor. nk yaplar itibariyle ruh
ve beden birbirinden olduka farkl.
374
Platon, Phaidon, s. 48-49
375
lmden sonra insann durumu ile ilgili olarak Eflatun, ruh iyi ise iyi muamele greceini; kt bir ruh ise
kt muamele greceini iddia etmektedir. Bir ruhun iyi veya kt olduuna ise u esaslara gre kara
vermekteydi: Ruhun tenden karken kirlendiini,safln yitirdiini sanrm. nk her zaman onunla birlikte
bulunuyor, onu koruyor, onu seviyordu. O tenlik olandan, dokunulabilenden, grlebilen, iilebilen yenilebilen,
sevgiye elverili baka hibir eyin gerek olmadna inanacak kadar tenin istek ve zevkleriyle bylenmiti ve
karanlk, gzle grlmemekle beraber alglanabilen, felsefe ile kavranlabilenden tiksinmee, korkmaa,
kamaa alk olsa, bu durumda bir ruhun tenden ktnda, tek bana ve karksz olamaz. Ruh; tenle
bulumas, senli benli olmas sonunda, kendisinden hibir zaman ayrlmad ve bir ok defalar eylemli olmak
frsatlar bulduu tenle sklatrd ve tabiiletirdii bir tenlikle bsbtn olur. Dorusu bu katma iinde
bulunan ruh arlam, grlemeyenin Hades ad verilen diyarlarn korkusuyla acuna ekilmitir. Ruh tenden
karken katksz olmayana ve grlene katt iin grlebilen u szn ettiimiz karaltlara benzeyen ruh
hayaletleri antlar, mezarlar arasnda dnp dolar. Platon, a.g.e., s. 55-56
376
bn Sina, Risale Fi Marifetin-Nefsin-Natka ve Ahvaluha, nr. Muhammed Sabit el-Fendi, el-Merk, 1934,
s. 329
Dier slam filozoflar da ruhu lmsz olarak kabul etmektedirler.
Bunlar arasnda bn Rd ve Shreverdiyi zikredebiliriz. Mslman
filozoflarnn byle dnmesindeki en nemli etken, Eflatunun fikirlerinden
tercme faaliyetleri sonucu haberdar olmalar ve bu fikirlerden etkilenmeleri
olsa gerektir.
377
Kueyri, Risale, s.53; bn Arabi, Futuhat, c. 1, s. 193
378
bn Hazm, Usul, s. 143
379
Kad Abdlcabbar, Muni, c. 11, s. 312
yok olunca ona zaid olan arazlar da yok olacaktr, bu demek oluyor ki ruh araz
olmas hasebiyle yok olmaya mahkumdur.
Ruhu araz olarak kabul eden kelamclarn ruhu beyin olarak algladklar
dnlebilir. nk onlara gre ruh araz ve bedenle birlikte yok olduuna gre
bedende var olan bir unsuru ruh olarak anlam olma ihtimalleri kuvvetlidir.
Ruha ait olduu dnlen ilevleri yapacak tek yetkin organ ise vardr insan
vcudunda ki beyindir.
Ruhu araz olarak kabul eden kelamclarn yan sra felsefi gr kabul
ettii lmsz ruh anlayndan etkilenen kelamclar da vardr. yle ki ruhun
lmsz olduu anlay slamn en temel unsurlarndan biri imi gibi
alglamlardr. Bu kelamclar lm ruhun bedenden ayrlmas 381 olarak
tanmlarlar. Bu anlaya gre ruh bedene canllk veren maddedir. Bu madde
bedeni terk ettiinde lm gereklemektedir. Yaygn lm anlaynn bu
ekilde olduu grlmektedir. 382 Bu lm anlaynn temelinde dalist insan
tasavvurlar yatmaktadr. Bu dalite anlayna gre ruh bir cevherdir.Bu
anlaya sahip kelamclar lm hal deiimi veya ruhlarn bedenle olan tedbir
ve tasarruf ilikisinin kesilmesi olarak anlarlar 383
Her canl lm tadar ,bir deneme olarak sizi hayrla da erle de imtihan
ederiz. 384 Her canl lm tadacaktr.Sonunda bize dndrleceksiniz. 385
Her canl lm tadacaktr.Ve ancak kyamet gn yaptklarnzn karl size
380
ehristani, Nihayetl-kdam, s. 329; bn Hazm, Fasl, c. 5, s. 202
381
bn Kayym, Ruh, s. 50
382
Ebu Hamid Gazali, Erbain fi Usulid-Din, Msr, 1328, s. 322
383
Gazali, hya, c. 15, s. 181
384
21 Enbiya,35
385
29 Ankebut, 57
tastamam verilecektir... 386 lk tattklar lm dnda, orada artk lm
tatmazlar.Ve Allah onlar cehennem azabndan korumutur. 387
Elmall Hamdi Yazr zellikle l-i mran Sresi 185. ayet iin u
aklamay yapmaktadr. Baz zatlar lm zarureti cismani hayata mahsus olup
mcerret ruhlarn fani olmayaca grndedirler. Ve ahiret meselesini bu
suretle ruhun bakiliine dayal ruhani bir hayat tasavvur etmilerdir. Dier
taraftan birok mfessir ve alim genel olarak ruhlarn lmsz olduklar davas,
ne aklen ne de naklen ister istemez sabit deildir. Evvela zaikatul-mevt her
halde tadan nefsin lmn ifade etmektedir. Semaviyyattan olsun arziyattan
olsun gerek melek ve gerek genel olarak nefisler arasnda sonsuza dek lmsz
olanlar da bulunabilir. Ksacas ruhun bakilii inkar edilemez ve fakat genel iin
zaruri deildir. 388
Kuran insan yaarken ruh ve beden ayrmna tabi tutmad iin, ayn
durum insann lm iin de geerlidir. Ayetlerde vurgulanan lm anlay
insanin biyolojik btnlnn sona ermesidir. Kuran insan paralara ayrp,
bir parasnn lmn; dier parasnn bekasn kabul etmemektedir. Oysa
zikredilen ayetlerden kelamclarn ou lmn sadece beden iin geerli
olduunu, ruhun lm gibi bir duyguyu tatmayacan ifade etmilerdir. Ayette
geen insan,veya nefs ifadesi insanin bedeni yani insann biyolojik varl
eklinde anlalmaldr.
386
3 l-i mran, 185
387
44 Duhan, 56
388
Yazr, Hak Dini, c. 2, s. 434
389
Razi, Tefsir, c. 9, s. 125
nsanlarn lm olaynda dikkatlerini en ok ynelttikleri konu lmden
sonra ruhun ne olaca, Ruhun nereye gidecei konusudur. nsann bedeni ile
ilgili bir merak sz konusu deildir. nk insan bizzat yaayarak insann
bedeninin toprakta bozuluuna ve yok oluuna ahit olmaktadr. Ama lmediini
kabul ettii ruha ne olduunu, lmden sonra nereye gittiini merak
etmektedir.nsann asl ilgi alanna giren ruhun lmden sonra ne olduu veya,
ne yaptdr .
C. 1. Ruhun lmszl
Ruhun lmsz olduuna ilikin grler uzun bir tarihi gemie sahiptir.
Eski Semitikler olarak ifade edilen Asur ve Smerlere ait tabletlerdeki
iaretlerden anlaldna gre Eski Semitikler insann iki paradan olutuunu
kabul ettiler ki insan oluturan bu paralardan biri et ve kemikten oluan beden,
biri de insann grlmeyen, hissedilmeyen ksm.Bu ruhsal para nefsle birleir.
Onlar onu aamal bir varlk olarak dnrler ki, o vcuttan ayr olarak da
varolabilir. 391
390
Mehmet Dalkl, slam Mezheplerinde Ruh, z Yay., st., 2004, s. 85-95
391
Mircea Eliade, The Encyclopedia of Religion, Macmillan Publishing Com., New York, c. 11, s. 749
Semitiklerin ruh anlaylarnda farklyd. Genellikle onlar insan konkret bir
varlk olarak dndler, ruh hayat boyunca grnmez ve insann vcudu onun
meskenidir. Ve o Ba olarak isimlendirilir ve o asla hayat anlamna gelmez.
Hayat bundan olduka farkl olan Ank kelimesi ile ifade edilmitir. Genel
olarak Msr inancnda gre Ba hayat ile birlikte vcutta bulunur, fakat lmle
birlikte vcuttan ayrlr. Baz metinler ise Bann lmn gereklemesiyle var
olduunu gstermektedir.392 Ayn zamanda Eski Msrllarda Ba anlaynn
yan sra birde Ka anlay hakimdir. Bu Ka ile insann grnmeyen dier bir
varl,ei olarak tanmlanr. nsann grnmeyen varlna elik eden madde,
beden olarak tanmlanmtr. 393
nsann yaps ile ilgili bu farkl tanmlara ramen Eski Msrda da insann
ruh-beden ayrmna tabi tutulduunu grmekteyiz. Ayn dnce Hint kkenli
dinlerde de mevcuttur. Brahmanizm, Budizm, Caynizm, Sihizm bu dinlerin en
nemlileridir. Bu dinlerde ruh-beden ayrm net bir ekilde karmza
kmaktadr. Ayn zamanda ruhun lmszl anlay burada farkl bir
anlaya yol amtr ki bu tenash retisidir.394
392
Eliade, a.g.e., c. 11, s. 752
393
Eliade, a.g.e., c. 11, s. 753
394
Gnay Tmer, Abdurrahman Kk, Dinler Tarihi, Ank., 1988, s. 95; Adnan Blent Balolu,
Reenkarnasyon, Kitabiyat Yay., Ank., 2001, s. 36-40
395
Macit Gkberk, Felsefe Tarihi, s. 29; bkz. Birand, lk a, s. 16
diyalogunda aklamtr. Bu diyalog da Eflatun, grlerini Sokratn azndan
anlatmtr. Ve bu grleriyle de btn insanlk tarihini etkilemitir. Eflatun
ruhu ide olarak kabul edilmitir. de olan ruhu basit, biimsiz, boyutsuz bir
cevher olarak tanmlamtr.
396
Platon, Phaidon, s.40-2
397
Platon, a.g.e., s. 37-44
398
Platon, a.g.e., s. 52
Eflatun bu ifadelerinden anlalyor ki:ruh tanrsal ze sahip olmas
dolaysyla buyuran ve idare etmeye yetkili bir varlktr,buna karn beden ise
boyun emek ide olan ruha kle olmak iin vardr.
399
Platon, Phaidon, s. 52-53
400
Aydn, Din felsefesi, s. 243
de birok yanl inan fazlasyla taraftar bulmutur. Ayrca ruh konusunda genel
kabul ruhun lmsz olduu anlay deildir. Hem felsefecilerden hem de
kelamclardan birou ruhun lml olduunu dnmektedir. Byle bir
argman kendi iinde bile tutarl olmaktan uzaktr, kald ki ruhun lmsz
olduuna delil olsun.
Eflatunun ruh anlaynn etkisiyle insan parac bir yaklamla ele alp
insann lmn de bu dorultuda deerlendirdiimizde beden fani ruh ise baki
olmaktadr.
Ruhun lmsz olduuna dair nakli delillerden bir dieri ise Allah
yolunda ldrlenleri sakn ller sanmayn. Onlar gerekte diridirler.
Rablarnn verdii rzktan yerler. 402
401
3 l-i mran, 185
402
3l-i mran, 169
bn Kayym ise bu ayet hakknda Ayet kesinlikle ruhlarn bedenden ayrlmak
suretiyle bedenlerin leceine delildir. 403 Yorumunu yapmaktadr.
Eer Allah ruhun lmsz olduunu Kuran ifade etmi olsayd Allah
yle belirttii iin ortaya sorun kmazd. Ancak Kuranda ruhun
lmszlne delil olacak hibir ifade bulunmamaktadr.
403
bn Kayym, Ruh, s. 34
404
Yazr, Hak Dini, c. 2, s. 423
405
Ebu'l-Hseyin Mslim, Kitabs- Sahih, st., 1992, c. 2, s. 1502.
Ondan baka her ey yok olucudur. 406 Ancak azamet ve ikram sahibi
Rabbinin zat baki kalacak. 407
Elmall Neml Sresi 80. ayet ile ilgili ayetin yorumunda mevta
sznden kastedilen, hakk duymayan kafirlerdir. Hak ayetlerinden hi
etkilenmedikleri iin, duygusuzluk ynnden llere benzetilmitir 411
demektedir. Elmallnn bu yorumu rnek verdiimiz dier ayetlerle ilgili
olarak da dnlebilir.
406
28 Kasas, 88
407
55 Rahman, 27
408
35 Fatr, 22
409
27 Neml, 80
410
30 Rum, 52
411
Yazr, Hak Dini, c. 5, s. 513
eyin olmas imkanszdr. Ayetler bu konuda nemli hareket noktalarn bize
gstermektedir. nk Kuran bizim en temel kaynamzdr.
C. 2. Ruhlarn Mekan
Ruhlarn bir mekanda olaca fikri ruhun lmszl inancnn bir baka
yansmasdr.Hayat boyunca ruhun bulunduu mekan insann bedeni idi.Ruh her
ne kadar bedende bulunmaktan , ona hapis olmaktan memnun deil ise de
bedenle birlikte olmaya mecburdur.Fakat lmle birlikte beden yok olunca ruh
kendine yeni bir mekan bulmak zorunda. Eski Yunan filozoflarndan sistemli bir
ruh anlayna sahip olan Eflatuna gre daha ncede ifade ettiimiz gibi
412
bn Kayym, Ruh, s. 67
413
bn Kayym, a.g.e., s.67
bedenden ayrlan ruh hades olarak isimlendirilen yere gider. Hadeste belirli
bir sre geiren ruh daha sonra dnyadaki hayatna gre tekrar bedenlenir.
414
bn Kayym, Ruh, s. 137-138
415
bn Hazm, Usul, c. 2, s. 85; bn Hazm, Fasl, c. 4, s. 69
gr mevcuttur.Aslnda bu gr ehitlerin ruhlar iin dnlrken daha
sonra btn Mminleri iine alacak ekilde geniletilmitir. 416
416
bn Kayym, Ruh, s. 166
417
bn Kayym, a.g.e., s. 161
418
Muhammed b. smail Buhari, Sahih, st., 1992, c. 1, s. 92
ruhun kua dntne inanlyordu. Bu kua Hame 420 ismi veriliyordu.
Ruhu lmsz olarak kabul etmenin sonucu olarak ortaya kan nemli
kavramlardan biri de kabir azab kavramdr.Bu kavram slam kltrne ait bir
kavramdr.Bu durum len kiinin kabre konulmasndan sonra ikinci sura
flenmesiyle birlikte bitecek olan srete kabirdeki kiinin grecei muameleyi
ifade etmektedir.Azap kelimesi hem mkafat hem de cezay karlayacak
anlamda kullanlmtr.
419
Gnaltay, Felsefe-i Ul, s. 65
420
Gnaltay, a.g.e., s. 66
421
bn Hazm, Fasl, c. 4, s. 66
422
Eari, bane, s. 247
423
bn Hazm, Fasl, c. 4, s. 66
bn Hazm, Bir bin Mutemir, Cbbai ve dier baz Mutezili alimlerin
kabir azabn kabul ettiklerini ifade etmektedir. 424 Dier yandan ci de Bir el -
Mutemir, Cbbai ve baz Mutezili alimlerin kabir azabn reddettiklerini 425
bildirmektedir. Mutezili olmayan alimlerin hepsi genel olarak Mutezilenin
kabir azabn inkar ettii kanaatine sahiptir. Ancak Mutezili bir alim olan Kad
Abdlcabbar Mutezili alimlerin kabir azabn kabul etmediklerine dair
grlerini reddeder ve bunu yle aklar: Bu konuda ihtilaf yoktur. Farkl
gr Drar bin Amrdan rivayet edilmitir.Bu sebeple bn Ravendi Mutezile'yi
karalamak iin Mutezile kabir azabn reddediyor ve onunla ilgilenmiyor
dediini grrsn. 426
424
bn Hazm, a.g.e., c. 4, s. 66; bn Hazm, Usul, s. 82
425
ci, Mevakf , s. 382
426
Kad Abdlcabbar, erh, s. 730
427
Abdullatif L. Harputi, Tenkihul Kelam Akaid-i Ehlil-slam, stanbul, h. 1330, s. 320
zahirinde bir hareketin meydana gelmesi zorunlu deildir. 428 Gazali azabn ruha
yaplacan bu sebeple de azap iin bedenin art olmadn belirtmektedir.
Gazalinin bu yorumu, onun bedenden ayr bir ruh kabul ettiini; azap,
nimet, lezzet...vs. hissedilecek her eyin bedenle deil ruhla hissedileceini,
insann lmnn bedenin lmnden ibaret saymas dolaysyla insana kabirde
de azap edilmesi iin bir bedene ihtiya duymasnn gerekliliini
reddetmektedir.
428
Gazali, ktisad, s. 109
429
bn Hazm ,Usul, s. 82; bn Hazm, Fasl, s. 66
430
Hamid Restani, Menhect-Talibin ve Belagur-Ragibin, thk. Salih b. Hamd, Umman, 1979, c. 1, s. 517
431
bn Hazm,Usul, s. 82
delil olduunu dnd ayetlere yer vermitir. 432 Earinin delil olarak nce
hadisleri kullanmasnn sebebi hadislerde kabir azabnn varlnn ak bir
ekilde vurgulanmas olsa gerektir. nk delil olarak sralanan ayetlerde kabir
azabnn varlna dair hibir ifade bulunmamaktadr.
bn Kayym ise bu kadar nemli bir konu olduu halde kabir azabnn
Kuranda zikredilmeyip hadislerde gemesini, snnetin balaycl ilkesine
dayanarak ortaya koymaya almtr. Allah sana kitab ve hikmeti
indirmitir. 433 O Allah ki kendilerinden olan mmi birini onlara Allahn
ayetlerini okuyan, onlar ycelten ve onlara kitap ve hikmeti reten bir eli
gnderdi. 434 Bu ayetleri hadisin balayclna delil getirerek ispatlamaya
alr. bn Kayym Nisa Sresi 13. ayeti u ekilde yorumlamaktadr. Selef
alimleri kitaptan maksadn Kuran, hikmetten maksadn snnet olduunda ittifak
etmilerdir. Resulullahn dilinden, Allahn bildirdiklerine inanmak ve
dorulamak ne kadar gerekli ise Resulullahn Allahtan bildirdii eylere de o
derece inanmak ve dorulamak gereklidir. 435 Demektedir. Bylece ayetler
kadar hadislerde balaycla sahip olmaktadr. Ve kabir azab ile ilgili bilgilere
hadislerle ulamaktadr. 436
432
Eari, bane, s. 247-248
433
4 Nisa, 113
434
62 Cma, 12; Ayn anlamda bir baka ayet ise 33 Ahzab, 34
435
bn Kayym, Ruh, s. 71-72
436
Ayrca Kurandaki ayetlerinde kabir azabna delil olduklarn ifade etmektedir. Bu ayetlerden bazlar
unlardr: 6 Enam, 93; 40 Mmin, 45; 32 Secde, 21; 56 Vaka, 83-96; bn Kayym, Ruh, s.72.
437
40 Mmin, 46
Yukardaki ayeti Elmall Hamdi Yazrda kabir azabna delil olacak
ekilde yorumlamtr.Bu ayet hakknda o yle diyor: Firavun ailesi yani
adamlar dnyada kt azapla mahvolduklar gibi, Ahirete kadar berzah
aleminde de akam sabah atee sunulmaktadrlar. 439
Ayette geen sabah akam ifadesi azabn kesintisiz bir ekilde devam
edeceini ifade etmektedir. Sabah akam ifadeleri dnyaya ait kavramlardr.
Dnyaya ait kavramlar olmalar sebebiyle ve ayette atfn olmas dolaysyla
ahiret azabndan baka bir azab gsteriyor. Kurann btn gz nnde
bulundurulduunda kabir azabnn varlna dair bir ifadenin bulunmamas
ayetin dnyadaki bir azab kastetme olasln kuvvetlendiriyor.
438
Eari, bane, s. 248; Kad Abdlcabbar, erh, s. 730; bn Hazm, Usul, s. 83; Fasl, s. 67; Harputi, Tenkih, s.
320; bn Kayym, Ruh, s. 72; ci, Mevakf, s. 382
439
Yazr, Hak Dini, c. 6, s. 293-294
440
3 l-i mran, 56
441
9 Tevbe, 55
442
71 Nuh, 25
cezalandrlmak iin azap greceklerini ifade eder. 443 Bu ayeti Elmall, ki bu
onlar iin, berzah azab yahut ahiret azab olacaktr. 444 eklinde yorumlamtr.
Bir dier ayette Onlar: Rabbimiz bizi iki defa ldrdn iki defa
dirilttin.Biz gnahlarmz itiraf ettik.Bir daha kmaya yol var mdr derler 447
buyurulmaktadr. Ayrca bu ayeti Kad Abdlcabbar ve bn Hazm kabir azabnn
443
Kad Abdlcabbar, erh, s. 730
444
Yazr, Hak Dini, c. 8, s. 103
445
2 Bakara, 28
446
Yazr, Hak Dini, c. 1, s. 245-6
varlna delil olarak gsterirler. 448 Fakat bu ayette bahsedilen insanlarn
hatalarn anlamalar ahirette mmkn olaca iin bundan nceki bir dneme
yani kabre bir atf sz konusu deildir.
447
40 Mmin,11
448
Kad Abdlcabbar, erh, s. 730; bn Hazm,Usul, s. 84
449
9 Tevbe,101
450
bn Hazm, Usul, s. 84
451
Eari, bane, s. 249
452
Numan b. Sabit Ebu Hanife, Fkhul Ebsat (Ebu Hanife'nin Be Eseri inde), ev. Mustafa z, st., 1992, s.
44
453
Yazr, Hak Dini, c. 4, s. 289
454
2 Bakara, 154,169-170; 6 Enam, 93
455
Ahmed b. Hanbel, Msned, st., 1981, c. 1, s. 627
mmkn deildir. nk kabir alemi gaybi bir konudur. Ayetler de bu konuyu
onaylayan bir yapya sahip olmamas da dikkate alndnda ve kabir azab ve
delillerinin kendi iindeki tutarszl ortaya kmaktadr.
Ayrca bir ksm kelamc ise kabir azabnn varln ispat etmek iin
kullandklar Duhan Sresi 56, Mmin Sresi 11, Bakara Sresi 28. ayetleri
kabir azabnn olmad konusunda delil getirilmektedir. Bu kelamclara gre
lm insann yokluu olarak kabul edilmitir.Kuranda insan bir kez lr ve bu
lm bir daha gereklemez.Bu lmden sonra har gerekleir. Yani insan ilk
defa bu dnyada var olacak dier varoluu ise ahirette gerekleecektir.
456
Buhari, Sahih, c. 2, s. 125
b) Azabn, ruhun bedene iadesi veya vcudun bir parasna iade edilmesiyle
gerekleeceini iddia edenler.
457
bn Hazm, Fasl, s. 67
458
bn Hazm, Usul, s. 86
459
bn Hazm, Fasl, s. 67
460
6 Enam, 93
461
2 Bakara, 154
462
bn Hazm, Usul, s. 86
Kabir azabnn ruha olacan dnen bn Hazm ve dier kelamclar
ahiretteki azabn ise beden ile birlikte ruha yaplacan dnmektedirler.Bu
dnce kendi iinde eliiktir. Eer kabir azab varsa ve bu ruha yaplacaksa
neden ahiretteki azap iin bedene ihtiya olsun, ahiretteki azapta ruha
yaplabilir. Ama bn Hazm Zmer Sresi 42 de geen belirli bir sreye kadar
ifadesini kabir hayat olarak anlamaktadr. Bu sre sadece ruhun geirecei bir
sre olarak ifade ediyor. Bedenin ruha iadesi kyamet gnnde gerekleecektir.
bn Hazm bu grn hadislerle de desteklemektedir.463 Oysa bu ayette geen
belirli bir sreye kadar ifadesi bn Hazmn yorumlad gibi kyamet ile ilgili
deil yaayan insanlarla ilgili bir tespittir. Bu sre insann yaayaca sreyi
yani insan cinsi iin belirlenen sreyi ifade ediyor. Yoksa kyamet gn
kastedilmiyor.
463
bn Hazm, Fasl, s. 67-68; bn Hazm, Usul, s. 91
464
bn Kayym, Ruh, s. 49
anladmza gre byle bir durum sz konusu deildir. l de hibir hayat
belirtisi grlmemektedir. Kelamclar bu problemin farkna varm olacaklar ki
bunu daha kabul edilebilir bir hale getirmek iin bu ilikinin dnyada olan iliki
gibi bir iliki olmadn aralarnda muhteva fark olduunu belirtmilerdir.
inden klamayan tutarsz iddialarla dnya ve kabirdeki iliki tarznn farkl
muhtevalara sahip olduklarn ve net bir ey syleyemeyeceklerini
belirtmilerdir. Ayn ekilde baz kelamclar bu konuyu Allahn gc ile
aklamaya almlardr. ci bunu yle ifade eder: Allah her eye
kadirdir.466 Ancak bu durun gle ilgili deildir. nk bu olay Allahn insan
cinsi iin takdir ettii yaam kurallarna aykrdr. Byle bir yorum Allahn
kudreti ile takdirini kar karya getirmektedir. Allah gcn takdiriyle
belirlemektedir.
Kabir azab iin ruhun bedene iadesini kabul edenler bu durumun cesedi
yaklp kl olan, yrtc hayvanlar tarafndan yenilen insanlar iin de geerli
olduunu iddia etmektedirler. bn Kayym yle diyor: Her len kii ister
gmlsn ister gmlmesin, ister yrtc hayvanlar yesin ,ister yaklarak kl
olsun, ister ryp havada savrulsun, isterse sertlesin veya denizde boulsun
her halkarda ruhu bedenine girerek hak ettii azab kabirde ekecektir. 470
465
bn Kayym, a.g.e., s. 41
466
ci, Mevakf, s. 382
467
Cveyni, rad, s. 318
468
Gazali, ktisad, s. 110
469
ehristani, Nihayetul kdam, s. 469
470
bn Kayym, Ruh, s. 83
Gazali de bn Kayym ile ayn grtedir. Gazaliye gre; Kurtlarn yedii
cisme gelince, sylenecek sz sadece kurdun karnnn o cismin kabri olmasdr.
Burada azab ekecek bir cze hayatn iade edilmesi mmkndr. Her acy
duyan, bu acy btn bedeninde duymas art deildir. 471 Burada kelamclarn
gz ard ettii en nemli nokta vcudun herhangi bir organna yaplacak azab
nasl alglayacadr. nsann alglamas iin bu azab bilgiye dntrecek ve
onu anlamlandracak dier organlara da ihtiya vardr ki bu imkanszdr.
nsann bu acy anlamlandracak konumda olmas insann canl yani hayatta
olmasn gerektirmektedir. Byle bir durum yani hem canlln hem de lmn
bir arada bulunmas imkanszdr.
Buna ilaveten Mutezileden bir ksm kabir azab ile ilgili farkl bir gr
ortaya koymaktadrlar. Allah,lleri kabirde azaplandrr. Onlara ac verir, ama
onlar hissetmezler. Harolununca azab duyarlar ve acy hissederler. Diyorlar
ki: lleri cezalandrmak sarho ve baygnlar cezalandrmaya benzer. Sarho
471
Gazali, ktisad , s. 110
472
bn Kayym, Ruh, s. 75
473
ci, Mevakf, s. 382
kimseyi dvseniz hibir ac hissetmez. Ama sarholuktan kurtulunca dayan
acsn hisseder. Mutezile'den Drar bin Amr, Yahya bin Kamil gibi bazlar
kabir azabn temelden kabul etmezler. 474 Kabir azab ile ilgili olarak
oluturulan btn bu teoriler bir birini etkileyen bir srecin sonucunu
dourmutur. Mutezile alimlerinin kabir azabn reddetmeleri veya bir ksmnn
azabn sadece bedene olacana dair grleri Ehl-i Snnet alimlerinin
savunmaya gemesine ve Mutezileye kar bir teori gelitirmelerine neden
olmutur. Bu tartmalar bir sre sonra kelamclarn birbirlerini sapklk ve kfr
ile itham etmelerine neden olmutur. Birbirlerini byle itham etmelerinin
temelinde yatan sebep kabir hayat ile ilgili btn kavramlarn inan esas olarak
kabul edilmesidir. Bylece kabir hayat ve bu konunun alt balklar olan;
mnker-nekir, kabir suali,telkin,kabir azab gibi konular semiyyat konusu
olarak alglanmtr.
474
bn Kayym, Ruh, s. 83
475
3 l-i mran, 185
476
19 Meryem, 15, 33
belirtmektedirler. Bu konuda ilgin olan Kuran bu kadar net bir tavr
sergilerken kelamclarn neden byle bir kurama ihtiya duyduklardr. Bunun
sebebi ncelikle ruhun lmszl tezinden etkilenmi olmalar ve insanlar
kt fiillerden sakndrmak iin mahede ettikleri lm olayn daha etkileyici
klma endiesini tamaktadr. Ayrca harn ve sorgunun ok uzak zannedilmesi
de onlarn hayatn iine tamalarna sebep olmutur.
477
16 Nahl, 38
478
Eari, bane, s. 247
Mutezile ekolne sahip kelamclar ise ahiret konusuna eserlerinde "el-
menzilet- beynel-menzileteyn" 479 bal altnda yer vermilerdir. 480
479
Kad Abdlcabbar, erh, s. 695
480
Kelamclar yeniden dirilii mead, bas, har ve ner tabirlerini kullanmlardr.Bu yeniden dirili, yokluktan
sonra yeniden yaratlla varl, insan denilen btnn daldktan sonra paralarnn tekrar bir araya
getirilmesini, ayrldktan sonra ruhun bedene iade edilmesi anlamlarn ifade etmektedir.
481
22 Hac, 6-7
482
2 Bakara, 4
483
31 Lokman, 4
Yaptklarnn ktlkleri onlara grnm, alay edip durduklar ey onlar
kuatmtr. 484
And olsun ki sizi ilk defa yarattmz gibi teker teker bize geleceksiniz
ve dnyada size verdiimiz eyleri arkanzda brakacaksnz. 486
Bu duruma ise Allah insanlar ilk kez yaratt gibi yaratacan ifade
ediyor. Bu konuda vahyin aklamasna ihtiya vardr. Vahiy ile aklanmadka
bu konu hakknda bilgi sahibi olmak veya fikir yrtmek imkanszdr. nsann
var oluu ile ilgili bir konu olmu olsa idi bu kadar vurgulanmasna ihtiya
kalmayabilirdi. nk insann var oluuna dair tecrbeleri olduu iin
anlamlandrlmas daha kolaydr. Ancak ayn durum ahiret inanc iin geerli
deildir.
nsan lmden sonra dirili ve dirili ile balayan bu sreci ifade etmek
iin kelamclar farkl balklar kullanmlardr. Kelamclardan bazlar bu
konuyu Semiyyat bal altnda ele alp incelerken bazlar mead , bazlar ise
el-menzilet- beynel-menzileteyn bal altnda ele alp incelerler. Semiyyat
ve mead baln daha ok Ehl-i Snnet kelamclar, el-menzilet- beynel-
menzileteyn bal altnda ise Mutezile mensuplar ele alp incelerler.
D. 1. Ruhsal Dirili
484
45 Casiye, 32-33
485
23 Mminun, 82
mahiyeti hakkndadr. Kelamclardan bazlar sadece bedensel diriliin
gerekleeceini, bir ksm ise diriliin ruhsal olacan, bir ksm ise ruhun
bedene iadesi ile olacan dnmektedirler. Kelamclarn yeniden dirili
konusunda byle farkl grleri savunmalarndaki en nemli etken yunan
felsefesinden etkilenmi olmalardr. 487 Yunan felsefesinden etkilenerek
gelitirdikleri dirili nazariyelerini Kurana onaylatmaya veya Kurann dirili
anlay ile uzlatrmaya almlardr.
486
6 Enam, 94
487
lmden sonra insann durumu ile ilgili olarak Eflatun, ruh iyi ise iyi muamele greceini ;kt bir ruh ise
kt muamele greceini iddia etmektedir. Bir ruhun iyi veya kt olduuna ise u esaslara gre kara
vermekteydi: Ruhun tenden karken kirlendiini,safln yitirdiini sanrm. nk her zaman onunla birlikte
bulunuyor, onu koruyor, onu seviyordu. O tenlik olandan, dokunulabilenden, grlebilen, iilebilen yenilebilen,
sevgiye elverili baka hibir eyin gerek olmadna inanacak kadar tenin istek ve zevkleriyle bylenmiti ve
karanlk, gzle grlmemekle beraber alglanabilen, felsefe ile kavranlabilenden tiksinmee, korkmaa,
kamaa alk olsa, bu durumda bir ruhun tenden ktnda, tek bana ve karksz olamaz. Ruh; tenle
bulumas, senli benli olmas sonunda, kendisinden hibir zaman ayrlmad ve bir ok defalar eylemli olmak
frsatlar bulduu tenle sklatrd ve tabiiletirdii bir tenlikle bsbtn olur. Dorusu bu katma iinde
bulunan ruh arlam, grlemeyenin Hades ad verilen diyarlarn korkusuyla acuna ekilmitir. Ruh tenden
karken katksz olmayana ve grlene katt iin grlebilen u szn ettiimiz karaltlara benzeyen ruh
hayaletleri antlar, mezarlar arasnda dnp dolar. Platon, Phaidon, s. 55-56
488
bkz. bn Sina, Marifetin-Nefs, s. 329; bn Rd, Kef- Minhac, trc. Sleyman Uluda, st., 1985, s. 351
Diriliin ruhla m yoksa hem ruh hem de bedenle birlikte gerekleip
gereklemeyecei tarihi srete amansz tartmalara yol amtr. Bu
tartmalar yzyllar boyu sren Tehaft geleneinin olumasna neden
olmutur.Bu gelenei Gazali balatmtr.489 Filozoflar konuda kfr ile
itham etmitir. Bu konulardan biri de; filozoflarn diriliin ruhsal olaca,
bedenin dirilmeyecei anlaylardr.
489
Gazali, Tehaft, s. 308; Gazali, Munkz mined-Dalal, Lbnan, 1937, s. 42
490
Gazali, hya, c. 4, s. 477
491
bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 873
gereklemeyeceini dnyorlar. Kelamclar bu soruya cevap vermeye
almlar ama yeterli olduklar sylenemez. ci harn mrn balangcndan
sonuna kadar baki kalan asli czlerin iadesiyle olacan 493 belirtir. Fakat
verilen bu cevap tatmin edici deildir.nk insann yaam boyunca
deimeyen paralarnn hangileri olduu belirtilmemitir. nsann bedeni
yaamnn her annda deimektedir. Byle bir cevap makul ve yeterli
deildir.Bu cevabn yeterli olmadn Harputi de ifade etmektedir. nk
Harputide bedenin zaman ierisinde deitiini kabul etmektedir. 494
Ruhun latif bir cisim olduun kabul edenlere gre ruh lmle sadece
bedeni terk etmektedir ve beden dnda da varln devam ettirmektedir. Bu
492
ci, Mevakf, s. .373
493
ci, a.g.e., s. 373
494
Harputi, Tenkih, s. 334
495
bn Hazm, Fasl, c.5, s. 202
496
Eari, Luma, s. 283
nedenle kabirde olduu gibi ahirette de ruhun bedene iadesi ile
diriltileceklerdir. 497
Ruhun bedene iadesi ile ilgili dirili kabul eden kelamclar arasnda
diriliin mahiyeti hakknda da farkl grler mevcuttur. Bu grler unlardr.
497
Yar, nsann Btnl Sorunu, s. 175
498
bkz. Gazali, Tehaft, s. 283
499
Bu dirili grleri ile ilgili ayrtl bilgi iin bkz. Turan Ko, lmszlk Dncesi, z Yay., st., 1991, s.
167-205; ayrca bkz. Yar, nsann Btnl Sorunu , s. 176-184.
dnemde ahiret inanc yaygn bir inan deildi. Bir ksm, insann lmnden
sonra ebediyen yok olacana, bir ksm da tenashe inanyordu. 500
500
Gnaltay, Felsefe-i Ul, s. 13
501
22 Hac, 6-7; 31 Lokman, 4
502
23 Mminun, 79; 27 Neml, 23
503
4 Nisa, 162; 18 Kehf, 110
504
9 Tevbe, 44; 10 Yunus, 45
505
3 l-i mran, 25; 4 Nisa, 109-113
506
21 Enbiya, 47; 10 Yunus, 54
nsann lmden sonra tekrar yaratlp hesap verecek olmas hayatn
anlaml bir ekilde ynlendirmesine yol aacaktr. Bu gerek insanda ahlak
bilincinin gelitirecektir. nsann yaratln ifade eden ayetlerin bir dier
zellii ise vahyin indii dnemdeki insanlarn ahiret inancn ve yeniden
diriltilmeyi alaya almalarna verdii cevaptr.Bu ayetlere rnek verecek olursak :
And olsun ki, sizi ilk defa yarattmz gibi teker teker bize geleceksiniz
ve dnyada size verdiimiz eyleri arkanzda brakacaksnz. 511 Ve hepsi sra
sra Rabbinin huzuruna karlmlardr. And olsun ki sizi ilk defa yarattmz
ekilde bize geldiniz... 512
507
23 Mminun, 83; 36 Yasin, 79-80
508
23 Mminun, 37
509
27 Neml, 67
510
37 Saffat, 16,53
511
6 Enam, 94
512
18 Kehf, 48
fikirler speklasyondan teye gitmeyecektir. Ama nemli bir nokta vardr ki, bu
da kiisel kimlik problemidir.ldmzde kiisel kimliimiz nasl korunacak?
Yeniden dirildiimizde kiisel kimliimiz varln devam ettirecek mi? Eer
varln devam ettirecekse bu nasl olacak? Dnyada kiisel kimliimiz ile
yaptmz fiillerimizin ahirette de bilincinde olmalyz ki karln grelim.
Ancak ayetler bu durumun mahiyeti hakknda bilgi vermiyor ancak insan mutlak
olarak yaratlacana gre, kiisel kimlii de korunacaktr. Ama nasl olacan
bu dzeni belirleyen bilmektedir.
SONU
Kelamclara gre Allahtan baka ezeli bir varlk yoktur. Allah dier
varlklarn yaratcsdr. nce irade eder, belirler ve yaratmasnn sonucu olarak
da varlklar bilir. "Yaratmad varl bilir mi? bilmez mi?" sorusu sama bir
sorudur. nk olmayan bir eyin bilinmesinden deil, irade edilmesinden
bahsedebiliriz.
Tarihi srete felsefeden etkilenen kelamclar ezeli bilgi anlayn
benimsemilerdir. Bu anlay benimsemelerinde tenzih teorisinin byk bir
etkisi vardr. Allahn yaratmad varl bilmediini sylemeyi veya byle bir
durumu dile getirmenin Allaha eksiklik getirecei dncesi ile byle bir
anlay benimsemilerdir. rade sfatnn ncelenmesi gerekirken felsefi
doktrinlerin etkisi ile bilgi anlay ncelenmitir. Halbuki Allah bilenden ziyade
belirleyendir.
________ , Fizik, ev. Saffet Babr, Yap Kredi Yay., st., 1986.
ARSLAN, Ahmet, Felsefeye Giri, Anka Yay., Ank., 1994.
ATAY, Hseyin, Farabi ve bn Sinaya Gre Yaratma, A.. Bas., Ank.,
1974.
AYDIN, Hseyin, Kusta b. Luka ve Ruh ile Nefs Arasndaki Ayrm Adl
Kitab, A. . . F. Dergisi, A.. Bas., 1999.
AYDIN, Mehmet, Din Felsefesi, zmir .F.V. Yay., zmir, 1999.
BADAD, Abdulkahir b. Muhammet, Kitab-u Usulid-Din, st., 1928.
BAKILLAN, Ebu Bekr, Kitabut-Temhidil-Evail ve Telhisid-Delail, nr.
maduddin Ahmet Haydar, Beyrut, 1407.
BALOLU, Adnan Blent, Reenkarnasyon, Kitabiyat Yay., Ank., 2001.
BAYRAKTAR, Mehmet, slam Felsefesine Giri, T.D.V. Yay., Ank., 1991.
GLSON, Etienne, Tanr ve Felsefe, ev. Mehmet Aydn, zmir .F.V. Yay.,
zmir, 1999.
GKBERK, Macit, Felsefe Tarihi, Remzi Kit., st., 1986.
GNALTAY, emseddin, slam ncesi Araplar ve Dinleri, Ankara Okulu
yay., Ank., 1997.
, Felsefe-i Ula, nsan Yay., st., 1994.
HARPUT, Abdullatif Ltfi, Tenkihul-Kelam fi Akaid-i Ehlil-slam, st., h.
1331.
BN ARAB, Muhyiddin, Futuhatl Mekkiyye, Msr, 1293.
BN HANBEL, Ahmed, Msned, st., 1981.
BN HAZM, Ebu Muhammet, el-Usul vel-Furu, Beyrut, 1984.
________ , el-Fasl fil-Milel vel-Ehva ven-Nihal, Beyrut, 1986.
BN KAYYIM, emsddin Ebu Abdillah, er-Ruh fi-Kelam ala Ervahil-
Emvat vel-Ehya bid-Delail Minel-Kitab ves-Snne vel-Asar ve Ekvalil-
Ulema, Kahire, 1989.
BN MANZUR, Ebul-Fadl, Lisanul-Arab, Beyrut, 1990.
BN RD, Ebul-Velid, Tehaftt-Tehaftl-Felasife, thk. Sleyman
Dnya, Kahire, 1981.
________ , Kef- Minhac, trc. Sleyman Uluda, st., 1985.
, Din-Felsefe likisi, ev. Bekir Karla, st., 2002.
BN SNA, Risale fi Marifetin-Nefsi'n-Natka ve Ahvaluha, nr. Muhammet
Sabit el-Fendi, el-Merik, 1934.
________ , Risale Adhaviyye fi Emril-Mead, thk. Sleyman Dnya, Msr,
1949.
________ , Necat Minel-Gark fi Bahrid-Dalalat, ne. Muyiddi'l-Krd, 1938.
C, Abdurrahman b. Ahmet, el-Mevakf fi lmil-Kelam, Kahire, thz.
KBAL, Muhammed, slam Dncesinin Yeniden Douu, ev. N. Ahmet
Asrar, Birleik Yay., st.
SFEHAN, Ebul-Kasm, Mfredat, st., 1986.
SFEHAN, Ebus-Sena, Metaliul-Enzar ala Tevaliul-Envar, Hulusi Efendi
Matb., st., 1305.
ZMRL, smail Hakk, Yeni lm-i Kelam, st., 1341.
, slamda Felsefi Akmlar, haz. N. Ahmet zalp, Kitabevi, st.,
1995.
KESKN, Halife, slam Dncesinde Bilgi Teorisi, st., 1988.
KO, Turan, lmszlk Dncesi, z Yay., st., 1991.
KUEYR, Abdlkerim, Risale, haz. Sleyman Uluda, st., 1995.
MATURD, Ebu Mansur, Kitabut-Tevhid, thk. Fethullah Huleyf, st., 1944.
MEKK, Ebu Talip, Kutl-Kulub, Msr, 1932.
MENGOLU, Takiyyeddin, Felsefeye Giri, Remzi Kit., st., 1993.
MEVDUD, Ebu'l-Ala, Tefhiml Kuran, st., 1986.
MSLM, Ebul-Hasan, Sahih, st., 1992.
NESEF, Ebul Muin, Tabsratul-Edille fi Usulid Din, thk. Hseyin Atay,
Ank., 2004.
NEAR, Ali Sami, slamda Felsefi Dncenin Douu, ev. Osman Tun,
nsan Yay., st., 1999.
ZDEMR, Metin, Allahn Bilgisinin Ezelilii ve nsan Hrriyeti, z Yay.,
st., 2003.
PLATON, Phaidon, ev. Suut K. Yetkin, Hamdi R. Atademir, M.E.B. Yay.,
st., 1997.
RAZ, Fahreddin, Mefatihul-Gayb, Msr, h. 1207.
________ , Metalibu'l-Aliye, thk. Ahmed es-Seka, Beyrut, 1987.
________ , Kitabun-Nefs ver-Ruh ve erh-u Kuvahuma, Tahran, thz.
________ , Tefsir-i Kebir, Msr, h. 1207.
RESTAN, Hamis b. Said b. Ali b. Mesud e-aksi, Menhecut-Talibin ve
Belaur-Raibin, thk. Salih b. Hamd b. Sleyman el-Harisi, Umman, 1979.
SABR, Mustafa, nsan ve Kader, ev. sa Doan, st., 1989.
EHRSTAN, Ebul Feth, Kitab-u Nihayetil-kdam fi lmil-Kelam, thz.
TAFTAZAN, Sadeddin, erhul-Makasd, thk. Abdurrahman Umeyra, Beyrut,
1989.
TAYLAN, Necip, Ana Hatlaryla slam Felsefesi Kaynaklar-Temsilcileri-
Tesirleri, Ensar Ner., st., 1985.