You are on page 1of 46

3.

MALZEMELERİN MEKANİK ÖZELLİKLERİ

Dış kuvvetlerin etkisi altında değişik zorlamalar karşısında, malzemede


oluşan şekil değişiklikleri ve bu etkiler altında malzemenin gösterdiği
dayanma gücü özelliklerine mekanik özellikler adı verilir.

Bu özellikler taşıyıcı malzeme olarak kullanılan yapı malzemeleri için daha


fazla önem taşır. Yapının etkilendiği dış kuvvetlere uzun süreli olarak karşı
koyarak, fonksiyonunu yerine getirebilmesi büyük ölçüde malzemenin
mekanik özelliklerine bağlıdır.

Malzemenin mekanik özelliklerini anlayabilmek için gerilme ve şekil


değiştirme kavramlarını kısaca açıklamak gerekir.

3.1. Gerilme
Şekil 3.1'de görülen dış kuvvetler altında dengede olan katı bir cisim
düşünülsün. Dış kuvvetler cisim içinde her atoma etkiyen yayılı iç
kuvvetler oluştururlar.

Şekil 3.1. Dış kuvvetler etkisinde katı cisim


Bu cisim hayali bir CC kesiti ile K ve L parçalarına ayrılsın ve kesilen iki parça
dengede kalsın.

Bu parçaların dengede kalmasını sağlayan kesit düzlemine etki eden F iç


kuvveti denge denklemleri ile bulunabilir. Aslında bu F iç kuvveti her iki
parçanın dış kuvvetlerin zorlaması ile birbirleri üzerindeki etkisinden başka
bir şey değildir.

■. ■ -■ ■

F kuvveti kesite dik normal N ve kesit yüzeyine teğet T bileşenlerine


ayrılabilir. Gerçekte N ara kesit düzleminde her atoma etkiyen normal yayılı
kuvvetlerin toplamına, T ise yayılı teğetsel (kesme) kuvvetlerinin toplamına
eşittir.
I

Kuvvetler yerine parça boyutundan bağımsız zorlama şiddetini belirten


GERİLME tanımı kullanılır. Gerilme en basit şekliyle birim alana gelen kuvvet
olarak tanımlanabilir. Bu durumda cismin parçasının kesit alanı A ise,
normal gerilme;

(3.1)

Teğetsel gerilme (kesme, kayma, makaslama) ise,

(3.2)

olarak hesaplanabilir.

Normal ve teğetsel gerilme için işaret kuralları Şekil 3.2'de pozitif yönleri ile
gösterilmektedir. Kesitten uzaklaşan gerilmeler çekme gerilmesi adını alır ve
işareti artıdır. Kesite doğru gelen gerilmeler ise basınç gerilmesi adını alır,
işareti eksidir. Kesme gerilmeleri için ise pozitif işaret kuralı; normal
doğrultudan saat ibrelerinin ters yönünde okun ucunun yukarıda olması ile
belirlenir.
Şekil 3.2. Pozitif kayma ve normal gerilmeleri

Gerilme bir, iki ve üç eksenli olmak üzere çeşitli şekillerde cismi


etkileyebilir (Şekil 3.3).

Tek eksenli gerilmede en büyük gerilme kuvvete dik olan kesitte oluşur. İki
ve üç eksenli gerilme halinde, en büyük gerilmeler kayma gerilmelerinin
sıfır olduğu asal düzlemlerde oluşur. Bu konuda ayrıntılı bilgiler Mukavemet
dersi kapsamında verilmektedir.

Uygulamada yapı elemanları daha çok iki veya üç eksenli gerilmeler


altındadır. Ancak özellikle üç eksenli gerilme durumu, gerilme tensörleri ile

3
ifade edilir ve ileri düzeyde mukavemet bilgisi gerektirir.

Ayrıca iki ve özellikle üç eksenli gerilme durumunu deneylerle


gerçekleştirmek çok zordur. Bu nedenle genellikle, tek eksenli gerilme
durumundan, uygun kırılma hipotezleri kullanılarak üç eksenli gerilme
durumuna geçilir.

Bir malzemenin cisimlerin dayanımı yönünden, hangi yük sınırında plastik hale
geçeceği veya hangi gerilme değerinde kırılacağını bulmak önemli bir
sorundur. Yapı için tehlikeli sayılacak bu Sınırları deneylerle saptamak gerekir.
Ancak malzeme deneyleri çok defa tek eksenli gerilme altında yapılıp,
tehlikeli sınırlar bu gerilme durumu için saptanır. Bileşik bir zorlamanın, cismi
plastik duruma veya kırılma durumuna hangi koşullarda getireceğinin bilinmesi
gerekebilir. Diğer bir deyişle, tek eksenli deney bulgularından, üç eksenli
sınır durumuna nasıl geçilebilir? Bu soruyu deney yoluyla hemen yanıtlamak
olanaksızdır. Çünkü üç eksenli gerilme halinin çeşidi sonsuz olup, bütün
haller için ayrı ayrı deney yapmak olanaksızdır. Ayrıca üç eksenli deney
tekniği çok zordur. Ancak gelişmiş laboratuvarlarda bu deneyleri
gerçekleştirmek mümkündür.

Tek eksenli gerilme haliyle üç eksenli gerilme halini, tehlike sınırı


yönünden kıyaslayan kriterleri gözden geçirelim. Tehlikeli durum
sözünden cisimlerin göçmesi (kırılma, kopma, ezilme) ve akması anlaşılır.

4
Şekil 3.4'te bir cismin iki tip zorlanması gösterilmiştir. Bunların ilkinde cisim,
tek eksenli gerilme, am ile sınır durumuna gelmiştir. İkinci şekilde cisim, üç
eksenli gerilme altında yine sınır durumundadır. Kısaca her iki zorlama
tehlike yönünden özdeştir. Fizik yönden eşit olan iki halin gerilmeleri
arasında,

gibi bir bağıntı kurulabilir. Burada F üç asal gerilmeye bağlı bir fonksiyonu
gösterir. Üç eksenli gerilme altında cisim henüz kırılmamış veya plastik hale
geçmemişse bağıntı:

gibi bir eşitsizlik olacaktır.

Cisim homojen ve izotrop olursa F fonksiyonu asal gerilmelerin simetrik bir


fonksiyonu olup, yalnızca onların şiddetlerine bağlıdır; asal gerilmelerin
doğrultuları rol oynamaz.

Uygulamada önemi büyük olan böyle kriterleri koyabilmenin kuramsal


yönden olanağı yoktur. İç bünyede geçen karmaşık olayların fizik
yasalarını bulmak yerine; mühendis olarak kırılma veya plastik hale
geçme olayının dış ve ortalama faktörlerini bulmakla yetinmek
zorundayız.

Aslında cisimler genellikle homojen, izotrop ve kusursuz olmadıklarından


istatistiksel yöntemlerle bu kriterleri saptamada yarar vardır. Ayrıca iç bünye
bakımından birbirinden çok farklı olan tüm yapı malzemeleri için uygun tek
bir kriterden de söz edilemez. Tüm bu düşüncelerden sonra tek çıkar yol,
tecrübe ve sezilere dayanarak, kıyaslama için, bir takım varsayımlar
(hipotezler) ileriye sürmek, sonra bunların gerçeğe uygunluğunu çeşitli
deneylerle kontrol etmek ve sonucun iyi olması halinde, bu varsayımı söz
konusu malzeme için kullanmaktır.

Tarih boyunca birçok varsayım, geçerliliği deneylerle kanıtlanamadığından


terkedilmiştir. Statik yükleme hali için cisimlerin kırılma veya plastik hale
geçişinde, başka başka faktörleri sorumlu tutan çeşitli varsayımlar üç ana
grupta toplanabilir.

a) Gerilme varsayımları,
b) Şekil değiştirme varsayımları,
c) Enerji varsayımları.

Varsayımlar adlarından da anlaşılabileceği gibi cisimlerin tehlikeli duruma


geçişinde en önemli faktörün birinci grup için gerilme, ikinci grup için şekil
değiştirme, üçüncü grup için ise şekil değiştirme enerjisi olduğunu kabul
ederler. Aslında gerilme-şekil değiştirme bağıntılarını göz önüne alarak tüm
hipotezleri gerilme diline çevirmenin olanağı vardır.

Bu varsayımlarda cismin tehlikeli duruma girmesinde esas rolün, en fazla


zorlanmakta olan noktada olduğu düşünülmüştür. Deneyler göstermiştir ki
cisimde plastik hale geçme, nokta yerine daha çok bir bölgede ani olarak
meydana gelmektedir. Bu durum daha çok gerilme sivrilikleri adı verilen ve
homojen olmayan gerilme hallerinde görülür.

Söz konusu varsayımların ayrı ayrı incelenmesi ileri mukavemet


konularından olup, burada ayrıntıya girmemekte yarar vardır.

Bu varsayımların bir bölümü bazı tür malzemeler için deneylere uygun


sonuçlar verdiği halde, diğer bazı tür malzemeler için uygun sonuçlar
vermemektedir.

3.2. Şekil Değiştirme

Dış kuvvetlerin tesiri altında bulunan herhangi bir cismin şeklinde bazı
değişiklikler olur. Çok küçük büyüklüklerde olan bu değişiklikler cismin boyut
ve açılarında meydana gelir. Bu değerler ancak özel aletlerle ölçülebilir,
ölçüm teknikleri ve şekil değişimi-gerilme ilişkilerinin deneysel olarak
incelenmesi ayrı bir bilim dalı (deneysel gerilme analizi) olarak gelişmiştir.
6
Malzemelerdeki şekil değiştirme yalnızca dış kuvvetlerin etkisi ile
oluşmaz. Bir takım fiziksel ve kimyasal tesirler de cisimlerin şekil
değişimine neden olabilir, örneğin, ısının cisimlerde bir genleşleme
oluşturduğu bilinen bir gerçektir. Bu arada, çimento kullanılarak yapılan yapı
malzemelerinde su miktarında olabilecek bir azalma malzemede büzülme
"rötre" adı verilen bir olaya yol açar.

Ayrıca çevre etkisiyle yapı malzemesi bünyesinde kimyasal reaksiyonlar


sonucunda bazı değişimler olabilir.

Şekil değiştirme yapı mühendisliği bakımından çok önemli bir kavramdır.


Büyüklüğünün bilinmesi özellikle hiperstatik (fazla bağlı) sistemlerin
çözümü için çok gereklidir.

Ayrıca betonarme gibi beton ve çeliğin ortaklaşa çalıştığı malzemelerde her


iki cismin aynı miktarda şekil değişimi yapması gerekmektedir. Böyle bir
durumun sağlanabilmesi ancak her iki malzemenin şekil değiştirmelerini
ayrı ayrı incelemekle sağlanabilir. Şekil değişimlerinin bilinmesi özellikle
"taşıma gücü" kavramına göre yapılan kesin hesaplar için gereklidir.

3.2.1. Boy ve Açı Değişimi


Boy değişimi, herhangi bir cisimde kuvvet uygulanması sonucunda
meydana gelen şekil değişimidir, örneğin, Şekil 3.5'te görülen çelik
çubukta bir doğru üzerinde A ve B noktalan işaretlensin. Bu mesafe
ölçülüp L0 olarak belirlensin ve çubuğa P çekme kuvveti uygulansın. A
noktası A', B noktası B' konumlarına gelsin. Kuvvet uygulandıktan sonra aynı
mesafe (A'-B' arası) tekrar ölçülsün ve bulunan değer U olsun.

7
Şekil 3.5. Boy Değişimi

olur.
Burada ε boyutsuz bir değer olup, birim kısalma veya uzama oranıdır.
Bu konuda ilerki bölümlerde daha ayrıntılı bilgi verilecektir.

Şekil 3.6'da görülen dik açılı bir ABCD prizması göz önüne alınsın. Bu prizma
AD kenarından zemine oynamayacak şekilde tespit edilsin ve BC yüzüne
düzlem içinde bir T kuvveti uygulansın. Bu durumda cismin yalnız açılarında
değişiklik olur ve dik açı olan ADC açısı, kuvvet uygulaması sonucunda 90°
den y açısı kadar fark eder. Bu değişme miktarına "kayma açısı" denir.
8
Bu açı genel olarak küçüktür ve radyan cinsinden γ= tan γ = CCı / CD
şeklinde tanımlanır.

Görüldüğü gibi normal gerilmeler boy değişimine ve teğetsel gerilmeler açı


değişimine yol açmaktadır.

3.3. Mekanik Mukavemet Halleri


Mekanik mukavemet hallerinin başında basit mukavemet durumları adı
verilen basınç, çekme ve makaslama (kesme) dayanımları gelir. Bu
dayanım durumlarında cisim, tek eksenli gerilme halinde bulunmaktadır. Bu
durumdaki yapı elemanlarının kesit boyutlarını hesaplayabilmek için
malzemenin basınç, çekme ve makaslama mukavemetlerinin bilinmesi
gerekmektedir. Malzemenin bu özelliklerini saptamak için, söz konusu
malzeme örneklerini yük altında denemek gerekir. Deneyler iki gruba ayrılır:
a) Statik deneyler,
b) Dinamik deneyler.

Statik deneme yöntemlerinde, cisme etkiyen dış kuvvetler yavaş yavaş


arttırılır ve her an iç ve dış kuvvetler arasında bir denge vardır. Bu
nedenle cisimde darbe, titreşim gibi dengelenmemiş kuvvetlerden
doğacak dinamik bir olay gözükmez. Dinamik denemede ise, birincinin aksine
dış etkiler hızla değişir, bazen darbe şeklinde bile olabilir. Dinamik deneyler
arasında, malzemeyi zamanla periyodik olarak değişen dış etkiler altında
inceleme yöntemi, pratik açısından önem taşır.
9
Her iki tip deneyin bulguları birbirinden çok farklı olabilir. Bu nedenle
deneme tekniğinde önemli olan cismin zorlama şekline uygun olarak deney
türünün seçilmesidir. Diğer önemli bir nokta da malzeme örneğinin boyutları
ve formunun elde edilecek sonuçları etkileyebilmesidir. Bu nedenle,
sonuçlan kıyaslayabilmek açısından, kesinlikle standart örneklerle
çalışma zorunluluğu vardır.

3.3.1. Basınç Deneyi ve Basınç Dayanımı


Tek eksenli basınç deneyinde kullanılan Şekil 3.7'de krokisi görülen
yükleme aygıtı aşağıda açıklandığı şekilde çalışır:

Yükleme çerçevesine -yüksekliği ayarlanabilir bir üst tabla ile oynar ve


hareketli alt tabla arasına- deney örneği yerleştirilir. Alt tablanın altındaki
pistonun silindirine bir pompa yardımıyla yağ basılır. Yağın basıncı alt
tablayı yukarı yönde iterek örneğin kırılmasına yol açar. Bu arada
haznedeki basınç kuvveti bir dinamometre ile ölçülür. Daha duyarlı
ölçümler için pandüllü tipleri daha sağlıklı sonuçlar verir. Bu arada örneğe
uygulanan gerilmenin üniform dağılmasının sağlanması için, örnek
yüzeylerinin pürüzlü olmaması gerekir. Bu amaçla deney örneklerinin alt ve
üst tablaya temas eden yüzeylerine eş dağılımlı gerilmeyi sağlamak
amacıyla özel bir karışımdan başlık dökülür.

Eş dağılımlı gerilme sağlanamadığı takdirde, pürüzlü yüzlerde


doğabilecek kayma gerilmeleri nedeniyle örnek beklenenin çok altında
dayanım gösterir. Basit basınç deneyi aslında görüldüğü gibi kolay
değildir. Yükleme hızı, örnek boyutları da deney sonuçlarını önemli ölçüde
etkileyebilmektedir. Bu konuya daha ayrıntılı olarak beton bölümünde yer
verilecektir. Örneğin basınç dayanımı a ise, kırılma yükü P'nin örnek kesit
alanına (A) bölünmesi ile elde edilir.

σ = P/A

10
Şekil 3.7. Pres makinesi ve krokisi

3.3.2. Çekme Deneyi ve Çekme Dayanımı


Çekme deneyi silindirik veya prizmatik çubuklara eksen doğrultusunda çekme
kuvveti uygulamak suretiyle yapılır. Bu maksatla basınç deneyinde kullanılana
benzer, Şekil 3.8'de görülen bir aygıtla çekme kuvveti uygulanır. Bu
cihazda piston ve silindir aygıtın üst kısmına yerleştirilmiştir. Silindire basınçlı
yağ sevk edilerek piston yukarı itilir. Pistona bağlı bir çerçeve yukarıya doğru
çekilerek çerçeveye bağlı çeneleri yukarı çeker. Bu suretle çenelere
bağlanan örneğe çekme kuvveti uygulanmış olur. Çekme aygıtının üniversal
adı verilen eğilme ve basınç deneylerini de bir arada yapabilen değişik tipleri
de vardır. Çekme deneyinde uygulanan kuvvetler en iyi şekilde pandüllü
dinamometre ile ölçülür.

11
I II I

Şekil 3.8. Üniversal Çekme Aleti

Burada örneğe uygulanan gerilme

σ = P/A şeklinde hesaplanır.


Çekme deneyi sırasında kuvvete bağlı olarak, şekil değişimlerinin
ölçülerek değerlendirilmesi sonucu, malzemelerin mekanik davranışları ilgili
çok değerli bilgilerin edinildiği gerilme-birim şekil değişimi (σ-ε) eğrileri
çizilir.

Gerilme-birim şekil değişimi eğrileri basınç yüklemesi hali için de çizilebilir.


Örneğin, beton gibi basınç özellikleri yüksek olan malzemeler için bu eğri
basınç yüklemesi ile elde edilir.

12
3.3.2.1. Çekme Kuvveti Altında Gerilme-Birim Şekil Değişimi
Eğrileri
Söz konusu eğriler uygulanan çekme gerilmesine karşıt gelen birim
uzamaların ölçülüp işlenmesi ile çizilir. Gerilme, kuvvetin orijinal kesit
alanına bölünmesi ile elde edilir. Birim şekil değişimi ise kuvvet
uygulanması sırasında oluşan çubuk boy değişiminin, kuvvet
uygulanmadan önceki ilk çubuk boyuna bölünmesi ile elde edilir. Bunlar
görünür gerilme-birim şekil değişimi eğrileridir. Çünkü gerilmeler kuvvetin asıl
alana değil ilk alana bölünmesi, birim şekil değişimleri ise, uygulanan kuvvet
anındaki oluşan gerçek boya bölünmeyip ilk boya bölünmesi ile elde edilir
(Şekil 3.9-a).

Aslında özellikle büyük gerilmelerde asıl alan (A) orijinal alandan (Ao)
oldukça küçüktür ve önemli farklılıklar gösterir.

(a) (b)


Kopma
Kopma

Şekil 3.9. a) Görünür σ-ε eğrisi b) Gerçek σ-ε eğrisi

13
Gerçek alan A, Pj kuvveti altındaki çubuğun kesit alanını göstermekte olup
A, < Ao dır. Bu nedenle gerçek gerilmeler, σt > σ olur. Çubuğun hacminde
özellikle plastik şekil değişimleri bölgesinde bir değişiklik olmadığından,
Ai x Li =A0xL0 veya Li./L0 = A0/Ai yazılabilir. Li = Lo (1 + ε) olduğundan,

Ai = Ao / (1 + ε ) olarak bulunur.
σ t = Pi/ Ai = Pi / [Ao / (1 + ε) ]
σ t = σ (1 + ε) şeklinde bulunur. εt = Ln (1 + ε ) olarak bulunur.
Gerçek gerilme-birim şekil değişimi eğrisi ise Şekil 3.9-b'de görülmektedir.

3.3.2.2. Gerilme-Birim Şekil Değiştirme Eğrisinin Mekanik


Özellikleri
Gerilme-birim şekil değiştirme eğrisinin şekli bize özellikle metalik
malzemelerin kuvvet altındaki muhtemel davranışı hakkında çok önemli
bilgiler vermektedir. Şekil 3.10'da görülen tipik gerilme-birim şekil değiştirme
eğrileri üzerinde aşağıda bazı önemli noktalar hakkında bilgi verilmiştir:
*CT
Çekme Dayanımı
Akma Dayanımı
Kopma Dayanımı
Elastik Limit Akma Noktası
Orantı Sınırı

Yumuşak Çelik
0

0.002
Şekil 3.10. Sert ve Yumuşak çeliklerin gerilme-birim şekil değiştirme
eğrileri

14
Orantı Sınırı - Orantı sınırı gerilmelerin birim şekil değişimlere orantılı olduğu
bölgenin en büyük gerilme değeridir. Başlangıçtan eğriye teğet çizilerek,
teğetten ilk sapmanın görüldüğü yerde orantı sının gözlenir. Ölçüm
duyarlılığına göre değişir ve mühendislik açısından pek yararı yoktur. Bu
bölgede yapılan ölçmeler göstermiştir ki boyuna uzayan çubukta aynı
zamanda bir daralma görülmektedir. Bu iki çeşit şekil değiştirme
miktarlarının oranı sabit olup,

ν = - εe / ε (3.6)

ile gösterilen değere eşittir. Burada εe enine şekil değiştirme oranını ve v


Poisson oranı adı verilen malzemenin önemli bir özelliğini
göstermektedir. Örneğin, çelik malzemesi için bu oran 0.3 civarındadır. Eksi
işareti daralmayı göstermekte olup hesaplarda mutlak değerler kullanılır.
Basınç kuvveti uygulanması halinde, örnekte enine genişleme görülür.

Elastik Limit - Kalıcı şekil değişimi bırakmadan malzemenin


dayanabileceği en fazla gerilme değeridir. Bu değerin kesin olarak
saptanabilmesi için örneğin peş peşe devamlı yüklenip boşaltılması
gerekir. Bu arada her yükleme dizisi için kalıcı şekil değişimi olup,
olmadığı kontrol edilmelidir. Bu değerin de saptanması zordur. Ayrıca
mühendislik açısından pek önemli değildir.

Akma Dayanımı - Malzemenin kalıcı şekil değişimi yapmaya başladığı


gerilme değerine akma dayanımı denir. Gerilme bu değere erişince
uzamaların artması için artık gerilmenin çoğalmasına gerek yoktur. Bu sınırda
malzeme içinde büyük değişiklikler ve kaymalar olur. Malzeme ısınır ve
deney çubuğunun üzerinde Lüders-Hartmann çizgileri adı verilen ve büyüteçle
kolaylıkla görülen bir takım çizgiler belirir. Çizgilerin çekme doğrultusuna
göre eğimi yaklaşık 45°'dir. Bu çizgiler kayma düzlemlerini göstermekte
olup plastik şekil değişimlerini doğururlar. Bu da en fazla kayma gerilmesi
doğrultusudur. Akma dayanımına erişen çelikte büyük kalıcı şekil
değiştirmeler görülür. Akma dayanımı bazı malzemelerde örneğin yumuşak
çelikte çok belirgindir. Yalnız her malzemede bu nokta belirgin değildir. Bu

15
nedenle bu dayanım şöylece saptanır: Bir metal örneğe elastik limitin az
üzerinde bir gerilme uygulanıp sonra yük boşaltılırsa, boşaltılmış gerilme-
şeki! değişimi eğrisi ilk eğriye paralel olarak geri döner. Bu değer % 0.2
kalıcı birim uzamaya karşıt gelen değerden ilk orantılılık sınırı içindeki
doğruya paralel çizerek elde edilir. Eğri ile kesim noktasından yatay bir
doğru çizilerek düşey eksenden çekme dayanımı bulunur. Mühendislik
açısından önem taşır, plastik davranışın başladığını belirtir. Mühendislik
dizaynı ve hesaplarında kullanılır.

Akma Noktası - Akma dayanımının eşdeğeri olup gerilmede herhangi bir


artış olmadığı halde şekil değişimlerinde ilk artışın görüldüğü noktadır. Akma
noktası, akması belirli sertleştirilmemiş, sıcak-işlenmiş çelik ve bazı demirsiz
alaşımlarda görülür. Akma dayanımından kolay elde edilir. Akma dayanımı
gibi önemli bir özelliktir.

Çekme Dayanımı - Akma bölgesinden sonra diyagramda tekrar bir


yükselme görülür ve yine birim şekil değiştirmelerin artması ancak
gerilmelerin artmasıyla mümkün olur. Bu olaya malzemenin pekleşmesi
(strain-hardening) adı verilir. Pekleşme bölgesinde diyagramın eğimi, elastik
bölgeye kıyasla küçüktür. Gerilme arttıkça bu eğim sürekli bir şekilde azalır
ve tekrar sıfır olup yanal daralmaların artmasıyla malzeme kopmaya başlar.
Çekme dayanımı malzemenin kopmadan evvel dayanabildiği en büyük
kuvvetin ilk alana bölünmesi ile elde edilir. Hesaplarda akma dayanımı
kadar fazla olmamasına rağmen kullanılır. Ancak malzeme çok fazla şekil
değişimi gösterebileceğinden dikkatli kullanılmalıdır. Ayrıca malzeme
geçmişini hatırlayabileceğinden saptanan değer dizayn için kullanışlı
olmayabilir. Çelik malzemeler bazı hallerde çekme dayanım değerleri ile
adlandırılırlar. Örneğin, S220 (la) olarak sınıflandırılan yumuşak inşaat
çeliğinin çekme dayanımı 37 kgf/mm2dir.

Kopma Dayanımı - Kırılma (kopma) anında uygulanan yükün orijinal alana


bölünmesi ile bulunan gerilmedir. Kopma dayanımı, çekme dayanımından
küçük görülmesine rağmen bu kesit daralması olayı sonucu olduğundan
gerçekte durum böyle değildir. Kopma dayanımı mühendislik açısından

16
önem taşımaz.

Elastisite Modülü - Orantılılık sınırı altındaki gerilmelerde, gerilmeler ve birim


şekil değişimleri birbiriyle orantılıdır. Bu sabit orantıya ;
σ = E. ε E : elastisite modülü

elastisite modülü denir. Hooke yasası adı verilen bu bağıntıda çekme


elastisite modülüne "Young modülü" de denir; genellikle basınç
halindekine eşit değerdedir. Hooke yasası yalnız elastik şekil değişimi yapan
malzemelerde geçerlidir. Kil, bakır, kurşun gibi kolay şekillendirilen, plastik şekil
değişimi yapan malzemelerde, çok düşük bir elastiklik limiti sonunda
malzemede akma görülür. Elastik davranış gösteren malzemelerde
elastisite modülü tipik değerler verir. Mühendislik açısından, malzemenin
şekil değişimlerine elastik karşı koymasını gösterdiğinden, E'nin önemi çok
büyüktür. Örneğin çeliğin elastisite modülü 2.1 x 105 MPa, alüminyum 'un
0.7 x 105 MPa'dir. Bu durumda çelik, alüminyumdan 3 misli rijittir veya aynı
yükü taşıyan aynı boyutlardaki bir çelik çubuk, bir alüminyum çubuğun
1/3'ü kadar uzayacaktır. Bu durum eğilme için de söz konusudur. Çelik bir
kiriş aynı boyutlardaki bir alüminyum kirişten aynı yükler altında üç defa daha
az eğilecektir. Tablo 3.1'de bazı yapı malzemeleri için tipik elastisite modülü
değerleri gözükmektedir.
Tablo 3.1. Bazı Yapı Malzemelerinin Tipik Mekanik Özellikleri

Malzeme Elastisite Kayma Poisson Oranı


V
Modülü (E) Modülü (G)
MPa MPa
Çelik 210 000 81000 0.26
Font 110 000 50 000 0.17
Alüminyum 70 000 25 300 0.33
Beton 10 000-45 000 4 000-18 000 0.15-0.22
1

Elastisite modülünün saptanması sırasında yapılabilecek deneysel


hatalar nedeniyle orantı bölgesindeki σ- ε değerleri bir doğru üzerinde
17
çıkmayabilir. Çok sık rastlanan bu durumda elastisite modülü en sağlıklı
şekilde en küçük kareler yöntemiyle saptanır.

Herhangi bir malzemenin σ-e orantılılık bölgesinde koordinat


merkezinden geçen bir doğru olduğunu düşünerek, bu bölgede saptanan tüm
deney verilerini göz önünde tutarak elastisite modülü hesaplanabilir.

Orantılılık bölgesinde HOOKE yasası geçerli olduğuna göre σ = E.e


bağıntısı geçerlidir. Ancak değişik nedenlerle, Şekil 3.12'de görüldüğü gibi
deney verileri ile elde edilen değerler farklılıklar gösterebilir.

18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46

You might also like