Professional Documents
Culture Documents
TİMAŞ YAYINLARI
istanbul 2009
www.timas.com.tr
T Ü R K İ Y E ' N İ N ZİHİN TARİHİ
Türk Kültürü Üzerine
Kuşatıcı Bir Söylev
Hilmi Yavuz
YAYIN YÖNETMENİ
Emine Eroğlu
EDİTÖR
Ayşe Tuba Ayman
Sakine Korkmaz
KAPAK TASARİMİ
Ravza Kızıltuğ
1. BASKI
Mayıs 2 0 0 9 , İstanbul
ISBN
978-605-114-003-2
BASKI VE CİLT
Sistem Matbaacılık
Yılanlı Ayazma Sok. No: 8
Davutpaşa-Topkapı/İstanbul
Telefon: ( 0 2 1 2 ) 4 8 2 11 01
TİMAŞ YAYINLARI
Alayköşkü Caddesi, No: 11, Cağaloğlu, İstanbul
Telefon: ( 0 2 1 2 ) 511 2 4 2 4 Faks: ( 0 2 1 2 ) 5 1 2 4 0 0 0
P.K. 50 Sirkeci / İstanbul
www.timas.com.tr
timas@timas.com.tr
YAYİN HAKLARI
H i l m i Yavuz
HİLMİ YAVUZ
Hilmi Yavuz, 1936, İstanbul doğumlu. İstanbul'da Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdi, İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okudu. 1 9 5 2 - 1 9 5 7 yılları arasında Vatan gazetesinde
muhabir olarak; 1962-1964 yılları arasında da Cumhuriyet gazeresinde dış haberler sekreteri
olarak çalıştı. I 9 6 0 yılında Pulliam Bursu ile AB.D'ye giderek Indianapolis'te, Indianapolis
Star ve Indianapolis News gazetelerinde görev yaptı. İngiltere'de BBC Radyosu Türkçe
Bölümü'nde çalıştığı yıllarda ( 1 9 6 4 - 1 9 6 9 ) Londra Üniversitesi'ne bağlı University College
Felsefe Bölümü'nde yüksek öğrenimini tamamladı. Dönüşünde Cumhuriyet gazeresinde (bir
kısmı Ali Hikmet imzasıyla), Milliyet gazetesinde kitap eleştirileri, incelemeler, Yeni Ortam
gazetesinde de köşe yazıları yazdı. Uzun yıllar Mimar Sinan ve Boğaziçi Üniversiteleri'nde
Uygarlık Tarihi ve Felsefe okuttu; Ercan Arıklı ve İsmail Cem'in yayımladıkları Politika
gazetesinin sanat sayfasında köşe yazıları yayımlandı. Mimar Sinan Üniversitesi'ndeki
öğretim görevinden emekli oldu (2001). Halen Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı
Bölümü'nde, öğretim üyesi (senior lecturer) olarak görev yapmakta ve Zaman gazetesinde
köşe yazıları yazmaktadır: İki oğlu (Ali Hikmet ve Ömer Emre) ve bir de torunu (Mercan)
vardır.
Şiire başlayışı, lise yıllarında Dönüm dergisindedir. İlk kitabı, 'bakış kuşu' (1969) idi. Onu,
'bedreddin üzerine şiirler' ( 1 9 7 5 ) , 'doğu şiirleri' (1978), 'yaz şiirleri' (1981), 'gizemli şiirler'
( 1 9 8 4 ) , 'zaman şiirleri' ( 1 9 8 7 ) , 'söylen şiirleri' ( 1 9 8 9 ) , 'ayna şiirleri' ( 1 9 9 2 ) , 'çöl şiirleri1
(1996), 'akşam şiirleri' ( 1 9 9 8 ) , 'yolculuk şiirleri1 (2001) ve 'hurufı şiirler' (2004) ve 'kayboluş
şiirleri' ( 2 0 0 7 ) izledi. Son beş kitabı dışında 'toplu şiirler'ini 'gülün ustası yoktur' (toplu
şiirler 1) ve 'erguvan sözler'de (toplu şiirler 2) ( 1 9 8 9 ) derledi, 'kayboluş şiirleri' dışında
tüm 'toplu şiirler'inin yeni basımı ise, 2 0 0 6 yılında, 'büyü'sün yaz!1 adıyla yapıldı.
Deneme ve incelemelerinden bir bölümü 'Felsefe ve Ulusal Kültür' (1975), 'Roman Kavramı
1
ve Türk Romanı' ( 1 9 7 7 ) , 'Kültür Üzerine ( 1 9 8 7 ) , 'Yazın Üzerine' ( 1 9 8 7 ) , 'Denemeler
Karşı Denemeler' (1988), 'Dilin Dili' (1991), 'istanbul Yazıları' (1991), 'Okuma Notları'
(1992), 'İstanbul'u Dinliyorum1 ( 1 9 9 2 ) , 'Geçmiş Yaz Defterleri' ( 1 9 9 8 ) , 'İnsanlar, Mekânlar,
Yolculuklar' ( 1 9 9 9 ) , 'Özel Hayattan Küreselleşmeye' (2000), 'Budalalığın Keşfi' ( 2 0 0 2 )
,'Kara Güneş' (2003), 'Sözün Gücü' ( 2 0 0 3 ) , 'Bulanık Defterler' (2005), 'Edebiyat ve Sanat
Üzerine Yazılar1 ( 2 0 0 5 ) , 'Biz Bu Dünyadan Değil miydik?' ( 2 0 0 6 ) ve 'Yüzler ve İzler'
(2006) adlı yapıtlarındadır. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde (ve daha sonra
Mimar Sinan Üniversitesi'nde) 25 yıl boyunca verdiği 'Uygarlık Tarihi' derslerini (Burcu
Pelvanoğlu ile birlikte) 'Batı Uygarlığı Tarihine Teorik Bir Giriş'te ( 2 0 0 8 ) topladı.
Üç de anlatı yazdı: 'Taormina' (1990), 'Fehmi K.'nın Acayip Serüvenleri' (1991) ve 'Kuyu'
(1994). 'doğu şiirleri' ile 1978 Yedirepe Şiir Armağanı'nı, 'zaman şiirleri' ile de 1987 Sedat
Simavi Büyük Edebiyat Ödülü'nü kazandı. 'Ceviz Sandıktaki Anılar'da (2001), ilk gençlik
yıllarına ilişkin anılarını derledi. Nobel Edebiyat Ödüllü Şili'li şair Pablo Neruda'nın 100.
doğum yıldönümü dolayısıyla, Neruda'nın şiirlerini Türkçeye çevirdiği için kendisine 2004
yılında Şili Cumhurbaşkanlığı'nın özel Şeref Madalyası verildi.
Sunuş 7 113 Ulusal Felsefe Üzerine
Hilmi Yavuz
Osmanlı'yı Tanıyor muyuz?
ralarda tıpkı bir çiçeği stilize eden bir minyatürcü, bir nak
kaş gibi bakıyor doğaya.
anlamı var. Bir yanda ahşap ve süfli (tek katlı) yapılar ara
sında Osmanlı asaletinin ihtişamını, alâyişini, debdebesini
gösteren kagir, yüksek, şeddadî bir konak, ama öte yandan
insana tepeden bakmayan, yukarıdan bir karabasan gibi
insamn üstüne çökmeyen bir yapı!
9
herkes reaya olarak adlandırılmıştır." Osmanlı yönetici
sınıfın Anadolu insanını ve kaynaklarını görülmemiş bir
israfla harcamış olması bu tabakanın ağır basan özelliği
nin, tüketime dayanan statü durumu olduğunu göz önüne
sermektedir. Bugün Doğu Anadolu'da anımsanan şu
deyiş, Anadolu Türklerinin Osmanlı yönetici tabakalarının
salt tüketime dayanan statüsünü, somut ve açık bir biçim
de dile getirdiğini göstermektedir:
İsmail Beliğ, sadece sözü geçen her şairin ölümü için ayrı
bir dile getiriş dağarı kullanmakla yetinmiyor; bu dile geti
rişin, şairin adı ile de mütenasip oluşuna da özellikle dik
kat ediyor: Cezmî'nin 'cezm' etmesi, Bahri Paşa'nın
('bahr'in 'deniz' anlamına geliyor olması dolayısıyla)
'garik-i derya-yı rahmet' olması, Ragıb'ın ('ragıp' ile
'rağbet'in aynı kökten gelmesi dolayısıyla) 'bihişte azm
etmeye rağbet' etmesi, Bedri'nin (Ay'ın 'bedir' durumu
dolayısıyla) 'mah-ı ömrü'nün (ömrünün Ay'ının)
muzmahil-i gurub-u fena' oluşu... vb. Bu, Osmanlı münev
verinin, dilin sözdağarına egemen olmadaki ustalığını
gösterir. Her şairin ölümüne, çoğu kez onun adı ile ilişki-
lendirerek değişik bir dile getirişle gönderme yapması da,
bir entelektüel inceliğe ve zarafete işaret eder. İsmail
Beliğ'in Tezkiresi Osmanlıcada ölümün dilsel olarak temel
lük ediliş biçimindeki çeşitliliği gösteren, kışkırtıcı bir bel
gedir de... Osmanlı'nın büyük kültür geleneğinin inkâr
edilemez bir belgesi...
Prof. Dr. Şerif Mardin de, örfî hukukun kul (yönetici) bürok
rasisini yetki ve sorumlulukla donattığım, ancak kullardan
can ve mal güvenliğini esirgediğini belirtir. Şer'î hukuk ise,
reayaya (yönetilenlere) can ve mal güvenliği sağlamakta;
ama onlardan yetki ve sorumluluğu esirgemektedir.
Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, belki de bir tür siyasal opor
tünizm gibi telakki edilebilecek olan bu Sünnî ve hetero-
doksi ittifakının 'koşullarını iyi anlayabilmek için, bir
taraftan o dönemde Abdalân-ı Rum'un heterodoks
İslamı'nın XVI. yüzyılda olduğu gibi 'militan bir Şiîlikten
etkilenmediğini, diğer taraftan ise Osmanlı beylerinin
Sünnî İslam siyasetinin XVI. yüzyıldaki kati ve müsama-
hasız İslam siyaseti olmadığını' unutmamak gerektiğini
vurguluyor. Doğrusu, Anadolu heterodoksisinin, özellikle
de İran Safevilerinin etkisiyle, XVI. yüzyılda 'militan bir
Şiîliğe' dönüşmesine paralel olarak, siyasal hâkimiyet for-
matının Fatih Sultan Mehmet'le birlikte bürokratik ve
'Ceberrut' bir devlete dönüşmesinin de, onların 'âsi evlât'
sayılmalarına sebep olduğunu belirtmek gerekir. Burada
Prof. Ocak'tan daha farklı düşündüğümü söylemeliyim:
Osmanlı Sünnîliğinin, heterodoksiye karşı XVI. yüzyılda
gösterdiği 'katı ve müsamahasız' tavır, bir sebep değil, bir
sonuçtur: Çünkü, heterodoksi, Prof. Ocak'ın belirttiği gibi,
gerçekten 'militan bir Şiîliğe' dönüşmüştür; ama Osmanlı
Devleti, örfî hukukun temelkoyucu kavramı olan 'nizâm-ı
âlem'in, yani 'düzen'in korunması için (ve elbette, o sebep
le) 'âsi evlatlar'ının üzerine yürümüştür; - yoksa, Sünnî
İslam'ın 'katı ve müsamahasız' olması sebebiyle değil'.
Fatih Kanunnâmesi'ni hatırlamak bu meseleyi açıklığa
kavuşturmaya yeter de artar bile: "Her kimesneye ki evlat
larımdan saltanat müyesser ola, nizâm-ı âlem içün karın
daşlarını katleylemek münasiptir. Ekser ulemâ tecviz
etmiştir. Anınla amîl olasız!" Kardeş katline cevaz vermek,
Sünnî İslam'ın ya da şer'i hukukun katılığından ve müsa
mahasızlığından değil, doğrudan doğruya, örfî hukukun
'nizâm-ı âlem'in ya da devlet 'düzeni'nin korunmasını
emrediyor olmasındandır.
Osmanlı Rönesansı Nasıl Bastırıldı?
52 Prof. Dr. Fahir İz, Eski Türk Edebiyatında Nesir, Osman Yalçın
Matbaası, İstanbul, 1964.
86 I hilmi yavuz
56 15 Mayıs 1976.
57 26 Mayıs 1976.
58 27 Mayıs 1976.
83 I hilmi yavuz
63
Prof. Dr. Walter Andrews, Şiirin Sesi Toplumun Şarkısı
kitabında, Figani'nin bir gazelini, iktidar ve otorite bağla
mında çözümlerken, gazeldeki 'çetr-i zer-nigar' terkibinin
'Padişah çadırı' anlamına gelen bir 'otorite sembolü' oldu
ğunu bildirir. Dolayısıyla, iktidar 'ev'i ya da 'çadırı'nın
'kapı'sı, iktidara nüfuz edebilmenin ya da iktidardan
uzaklaştırılmanın sembolüdür: Ya 'kapılanırsınız' iktidara,
ya da oradan 'kapı dışarı' edilirsiniz! İşinizin hükümet
'kapı'sına düşmesi, 'sırtınızı sağlam kapı'ya dayayıp daya-
69 Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken, Millet ve Tarih Şuuru, İ.Ü. Edebiyat
Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1948.
70 Michel Foucault, Les Mots et Les Choses, Gallimard, Paris, 1966.
1 1 4 1 hilmi yavuz
74 Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken, Millet ve Tarih Şuuru, İ.Ü. Edebiyat
Fakültesi Yayınlan, İstanbul, 1948.
75 Michel Foucault, Les Mots et Les Choses, Gallimard, Paris, 1966.
76 Benzeşim (analoji) bağıntısının, Tanzimat 'münevveri' ile
Cumhuriyet 'aydını'nın, Batı uygarlığının ediniminde
(appropriation, temellük) başat epistemesi olduğunu söyleyebi
liriz sanıyorum. Hilmi Ziya Ülken'in Doğulu ve Batılı felsefe
ciler arasında; Sabahattin Eyüboğlu'nun ise, örneğin, Yunus
Emre ile gerçeküstücüler arasında (bkz. Hilmi Yavuz, Yazın,
Dil ve Sanat'ta 'Edebiyat ve Yapısalcılık' adlı yazı, Boyut
Yayıncılık, İstanbul, 1996) kurdukları benzeşim bağıntılarını,
Genç Osmanlılar, İslamî kavramlarla Batılı siyasal fikirler ara
sında kurmuşlardı.
120 I hilmi yavuz
104 İstanbul - Küresel ile Yerel Arasında, haz: Çağlar Keyder, Metis
Yayınlan, İstanbul, 2000.
8 I hilmi yavuz
Zeyl:
115 Metin Toker, Şeyh Sait ve isyanı, Bilgi Yayınlan, Ankara, 1994.
türkiye'nin zihin tarihi I 195
A~ Âşıkpaşazâde 39, 54
Gramsd 175, 180, 189, 192 Immanuel Kant 63-67, 115, 120,
Grunebaum 152 133
Gwynn Williams 180
Isaiah Berlin 68
György Lukics 13
İ-
H-
fbn Baruta 162
H a a Bayram 135
tbn Kemal 63
H a a Bektaş 54
Ibrahim Şinasi Efendi 75
Hafız 59
İhsan Şerif Bey 108
Halifelik 41-43
İlhan Selçuk 208
Halil Inalak 45, 46, 51
İsmail Beliğ 3 5 , 3 6
halkçılık 108,207
İsmail Canbolat 201
H.A.R. Gibb 184
İsmet Paşa 194
Hartner 104
İzzet Molla 163
Hasan Âli Yücel 108
J~
Hasan Bülent Kahraman 81, 82
Jakobenizm 198,200
Hasan Efendi 48
lames Joyce 172
Hegel 6 5 , 1 8 0
Jean-Iacques Rousseau 69, 205
Hellenler 140
Jean Lacroix 175
Hentsch 152
lean Touchard 205
heterodoks 54, 55
Johann Georg Hamann 68
Hilâfet 41-43
John Locke 64, 6 5 , 1 5 0
Hilmi Ziya Ülken 6 1 , 6 3 , 6 4 , 9 0 , 91,
113-115,117-123 K-
R- Stalin 139
Stéphane Ferret 141
Ragıb 36
Stokovsky 165
rasyonalizm 76, 77,114, 115
Stranvinsky 165
Rauf(Orbay) 199
216 1 hilmi yavuz
ş- Vefaî 54
Şahabeddin 64,120 Vehbi Belgil 86
Şerif Mardin 11, 12, 46, 53, 75, 90, Victor Hugo 73, 74
102,103,184 Victor Molina 187
Şer'îye 47 Voloşinov 8 3 , 1 3 9
Şeyh Edebali 54 Voltaire 67, 70, 204
Şeyh Sadi 5 9 , 6 2 Vygotsky 139
Şeyh Said 194 W~
Şeyhülislam Hasan Fehmi Efendi Walter Andrews 56-59, 82, 84, 92,
48 93, 102
W. Barthold 42
Şinasi 70-72,74-77,90
Weber 27, 2 8 , 1 3 5 , 1 3 6 , 1 8 4
T~
Wittgenstein 64
Tahsin Yücel 86
Y-
Tanzimat 24, 45, 46, 49, 66, 70, 71,
Yael-Navaro Yaşın 157, 158, 159
74-77, 90, 119,134
Yahya Kemal 15, 23, 142, 166, 172,
temâşâ 14-17, 20, 21, 23, 24
191
Tevfik Fikret 74
Yakup Kadri 80, 1 9 1 , 1 9 2
Theseus 140, 1 4 2 , 1 4 3
Yavuz Sultan Selim 41-43
Thierry Hentsch 152
Yazıaoglu Muhammed 63
Thomas Mann 13
Yıldırım Gürses 167
Tıkveşli Yusuf Ziya Efendi 174
Yunus Emre 1 1 0 , 1 1 9 , 1 3 5
Tokadı 63
Yurdakul Fincanaoglu 209, 210
totalitarizm 68, 70
T.S.Eliot 168-170
Z~
tüketim 26, 27, 29, 30, 97, 144
Zembilli Ali Efendi 135
TürkerAlkan 51
Ziya Gökalp 107, 113, 127
ZiyaHurşit 201
Ziya Paşa 1 2 , 7 4